135

ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT
Page 2: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

ÖTÜKEN

Page 3: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT
Page 4: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KÜLTÜRÜNDE

KUŞLAR

Prof. Dr. Halil Ersoylu

Page 5: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

YAYIN NU: 1114

KÜLTÜR SERİSİ: 626

T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI

SERTİFİKA NUMARASI 16267

ISBN 978-605-155-268-2

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A.Ş.® İstiklal Cad. Ankara Han 65/3 • 34433 Beyoğlu-İstanbul

Tel: (0212) 251 03 50. (0212) 293 88 71 - Faks: (0212) 251 00 12

Ankara irtibat bürosu: Yüksel Caddesi 32/4 Kızılay - Ankara

Tel: (0312) 431 96 49

İnternet: www.otuken.com.tr E-posta: [email protected]

Kapak Tasarımı: Zafer Yılmaz Dizgi - Tertip: Ötüken

Kapak Baskısı: Yeditepe Ofset Baskı: Yaylacık Matbaası (0212) 612 58 60

Maltepe Malı. Litros yolu Fatih Sanayi Sitesi No: 12/197-203

Topkapı- Zeytinburnu Cilt: Yedigün Mücellithanesi

İstanbul- Mayıs 2015

Page 6: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

HALiL ERsonu; 1947 yılında doğdu. İlk ve orta öğretimini tamamladık­tan sonra girdiği İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden 1971 yılında mezun oldu. Lisans öğretimi de gördüğü akademik birimin Türkiye Türkçesi dalında, Cem Sultan'ın Türk­çe Divanı ve Üzerinde Dil Araştırma/an adlı teziyle 1979 yılında edebiyat doktoru unvanını kazandı. Bu tarihten itibaren başladığı akademik ça­lışmalarında Selçuklu'dan bugüne kadar geçen zaman aralığındaki Batı Türkçesinin değişik dönemlerini oluşturan Türk dilinin özellikle elyaz­ması eserleri üzerinde, Latin harfli Türk alfabesiyle bilimsel metin yayı­nı, yazım, ses ve yapısal nitelikler, söz varlığı gibi açılardan çalışmalarda bulunarak çeşitli makale ve kitaplar yazdı. Onun, dil çalışmalarında pek önemsediği ve öteden beri uğraştığı konulardan biri de dil kültürü ol­muş, gerek bilimsel bildiri, makale gerekse kitap türündeki araştırma ve incelemelerinde bu görüşün varlığı pek belirgin biçimde kendisini ortaya koymuştur. 1983 yılında yardımcı doçent olan Ersoylu, 1988'de doçent ve 1994'te de profesör unvanını kazanmıştır. Halil Ersoylu, 2005 yılı Temmuz'unda, 3. defa başkanlığına atanmış bulunduğu Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebi­yatı Bölümü'nden kendi isteği ile emekliye ayrılmış bulunmaktadır. Yayımlanmış başlıca kitapları:

-Cem Sultan'ın Türkçe Divan'ı, 1989, Türk Dil Kurumu, 356 s., 2. baskı: 2013, Türk Dil Kurumu, 356 s.

- Kız Destanı (Haza Hikayet-i Kız ma'a Cühud), 1996, Türk Dil Kurumu,123 s.

-Nutuk Üzerinde İncelemeler, 1999, Türk Dil Kurumu, XV+307 s. -Meniikıb--ı Mevlana, 2001, Türk Dil Kurumu, XlX+1428 s. -Türk Argosu Üzerinde İncelemeler, 2004, L&M, 319 s., 2. baskı:

2010, Ötüken Neşriyat, 381 s. (Kesintisiz, eksiksiz basım). -Türkiye Türkçesinin Çağdaş Sorunları Üzerinde İncelemeler,

2009, Ötüken Neşriyat, 248 s. -Türk Dilince Dualar, Beddualar Sözlüğü, 2012, Ötüken Neşri­

yat, 360 s.

Page 7: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT
Page 8: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

İçiNDEKİLER

Ön söz/ 11 •

BİRİNCİ BöLÜM

Türk Dünyasının Düşünce, Dil ve Edebiyatındaki Bazı Kuşlar/ 19

İKİNCİ BöLÜM Türk Dünyasının

İnanç ve Yaşayışındaki Bazı Kuşlar/ 79 •

ÜçONcü BöLüM Türk Dünyası'nın

Folklor ve Etnografyasında Süs Unsuru Olarak Kullanılan Bazı Kuşlar/ 115

Page 9: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT
Page 10: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

Biricik kızım Işıl Ersoylu'ya, kuşlar kadar özgür bir dünyalı,

kuşlarla da dolu, güzel doğalı yaşam dileklerimle ...

Page 11: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT
Page 12: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

Ön Söz

"Kanat" adı verilen organın özellikle kuşlara kazandırdığı uç­ma, uçabilme yeteneğini kendisinde asla bulamamış yaratılıştaki "insan"ın, varoluşundan beri gözünü doğanın böyle bir niteliğe sa­hip olan canlılarına çevirdiği anlaşılmaktadır.

Kiminin yanık yanık, pek dokunaklı ötüşü, kiminin viranelere tü­neyişi, duruşuyla dahi göreni, duyanı ürkütüşü, kiminin artık büyü­yen yavrusunu, kendi barınağını kurması için gagalayıp yuvasından atışı, kiminin özellikle renk ve desen uyumlu, o pek alımlı kuyruğunu açıp kabarmak, sanki kurumlanmakla, hani denir ya kendisini fazla­ca ağırdan satışı, kiminin özüyle sözüyle nazlı mı nazlı bir genç kıza örnek olup seke seke yürüyüşü, kiminin avına pençe atmakta sanki gözünü kan bürüyüşü, kiminin rast gelip de seyretmek için dağ bayır aşırtıcı, hayran bırakıp şaşırtıcı güzelliği, kiminin daha bir nice özel­liği, hele kişioğlunun benzetmesi, o gözle bakıp görmesi, "öyledir!" diye sanması veya sayması sonucunda kuşlar tabiatın olduğu kadar, insanın da birçok yönden vazgeçilemezleri arasına giregelmiştir.

Çok uzak geçmişinde, doğa ile iç içe yaşayan, henüz bugün­kü kadar ondan kopmamış bir hayat süren insanoğlu, doğallıktan uzaklaşmamış durumdaki böyle bir yaşayış tarzında, gerek kuşlar ve uçucu diğer bütün canlılar olsun gerekse uçamayıp karada, suda yaşayan canlı varlıklar olsun, hatta ilk mekanlardan, o zamanlardaki başlıca imkanlardan sayılan karanlık mağaralar, karlı, karsız dağlar, tepeler olsun ne varsa her şeye ilgi duymuştur. Böylece, ne gördüy­se bakan, ne bulduysa inceleyen, düşünen, karşılaştıran, zihnindeki türlü türlü sorulara cevap bulmaya çalışan, olup bitenden, durup durandan bilgi toplayan, beceri kapan, ders çıkaran, onların arala-

Page 13: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

12 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

rındaki bağlantıları, bağıntıları görüp kavrayarak bunlardan bilimsel amaçlarla yararlanan ve benzeri özellikleriyle, dünyadaki en akıl­lı canlı türü olarak insan, "uçmak" ve bunun somut unsuru, etiyle kemiğiyle, simgeleşmiş örneğiyle "kuş"tan çok fazla etkilenmiş ve hoşlanmıştır.

Değişik kültürlerin farklı zamanlarında "kuş" denilen canlı gibi olmak, özellikle toplumlarda, ya bu yönüyle, niteliğiyle belirli bir yer edinmiş, değer kazanmış, hatta bazı ilkel topluluklar arasında kutsal­laştırılarak ongun, tanrı durumuna yükseltilmiş bir kuşa benzemek, böyle bir kuşa dönmek ya bir hayal veya ilham ya bir düşünüş ya bir dilek veya dua ya da hiç olmazsa ispatı istenmeyen ve zaten doğru­lanması mümkün de olamayan bir efsane, bir destan, en azından bir iddia olarak o dönem insanlarının zihinlerinde uçuşup durmuştur.

En eski çağlardan beri çeşitli kuş adlarının Türk düşüncesinde, dil, yaşayış ve kültüründe şu veya bu ölçüde ve önemde pek çok varlığın ismi olduğu veya unvanı bulunduğu dikkati çekmektedir. Ni­tekim Türkler arasında soy, boy, kişi adları, unvanları ile yaşadıkları çevrelerdeki şehir, dağ, ırmak, göl gibi yerlere verilmiş adlar içinde kuşlara ait bulunanlar oldukça fazladır. İslamlık öncesi Türk inançları içinde bazı tanrı ve ruh adları bile kuşlarla ilgili bulunmaktadır.

Acaba, akıp giden zamandaki eskiyip tükenmiş pek uzak dö­nemlerden sonra yakın geçmişte ve bugün bu konudaki durum na­sıldır? Bu soru için gözler Türk kültürüne ve yurduna çevrildiğinde, yok olmaktan, telef edilmekten şimdilik canını, yuvasını, yavrularını kurtarabilmiş olanlar bir yana, soyu tükenen veya böyle bir tehlike­nin içinde yer alan kuş türleri arasına girenlerden kelaynak, turaç, saka, turna, yalıçapkını, kuğu, turna, toy, karadoğan, kızıl şahin, atmaca kartalı ve benzerlerinden çoğunun bile dilde değişik ilgiler, bağlantılar kurularak, çeşitli benzetme ve edebi sanatlar yapılarak kullanılageldiği görülmektedir.

Ana yurttan batıya doğru gerçekleştirilen tarihi göçler sonucun­da Anadolu merkez edinilmek üzere kazanılan yeni yurtta, kuşlara, yuvalara, dallara, ağaçlara, çiçeklere, bahçelere, kısacası kuş uçan kervan geçen, insanoğlu var olan yerlere bakıldığında, hatta başın­da kuşların yuva yaptığı söylenen Mecnun'un yaşadığı hayali sahra­lar zihinde canlandırıldığında bile, oralardan yükselen kuş seslerine,

Page 14: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 13

kanat çırpışlarına, ötüşlerine, bütün bunların günlük hayattaki yerle­rine, taşıdığı önem ve değerlerine uygun şekilde düşüncede doğan, ifadeye getirilen, kültüre yansıyan ve gerektiğinde ilgili sanat dalla­nnda kullanılan nice tanım, tanımlama, deyim, atasözü gibi sözler, doğal olarak Batı Türkçesi de denilen Türkiye Türkçesi ile olmuştur. Fakat, yeni Türk yurdunda yuvasında Türkiye Türkçesi ile ifadesini bulan bu sözlerde doğal olmayan bir durum da ortaya çıkıvermiştir. İnanç bakımından ortak, dil ve kültür yönlerinden ise şüphesiz ki farklı olan yeni komşuların özellikle Türk dili ve kültürüne giderek artan olumsuz etkileri pek çok hususta ortaya çıktığı gibi, buradaki konu ile ilgili bulunan bazı kuş adları da Arapça, Farsça karşılıklarıyla kullanılmaya başlanmıştır. Zaten bu yeni yurtta Türk edebiyatı daha başlangıçta bile "Divan" ve "halk" diye çatallanarak birbirinden git­gide kopup uzaklaşan iki ayrı edebiyat koluna ayrtlmış, özellikle yazı dilinde, Divan edebiyatında, belirtilen olumsuz etkilemeler, ilerleyen yüzyıllarda ağırlığını fazlaca hissettirmiştir. Mesela, Orta Türkçenin "sandvaç" veya "sanduvaç"ı bu edebiyatta Farsça kimi kez "bülbül" ( < bulbul), kimi kez de "hezar" veya Arapça "andellb" adlarıyla kullanılır olmuştur. Her ne kadar Kutadgu Bilig' de üç kez "sandvaç" ve Divanü Lugati't-Türk'te ise beş defa "sanduvaç" biçiminde geçen bu kuş adı "bülbül" diye anılır olsa da, Türk edebiyatının tasawuf dahil her kolundaki dinmez feryatlar gibi şakıyışları, onu, bunları duyan, dinleyen, yorumlayıp anlamlandıran, yaratılışında taşıdı­ğı duygusal, içinde bulunduğu ruhsal, güttüğü sanat anlayışı veya savunduğu inanışlar gibi ölçütlere uygun tarzda benimseyip seven kimselerin anlatımlarında, özellikle Divan edebiyatında pek ayrı­calıklı, çok özel kullanımlara, ifade edilişlere sahip kılmıştır: Görüş, düşünüş ve algılamalara, benzetiş ve yorumlara bakılırsa, bahçedeki gül çiçeğinin çevresinde uçuşup duran, zaman zaman onun diken­lerine takılmaktan ve bunun sonucunda da göğsünü bağrını kanata­rak perişan olmaktan kaçınmayan, buna karşılık sevdiğine en güzel, pek yanık, çok dokunaklı nağmelerle şakıyıp duran "şeyda" (aşk­tan aklını kaybetmiş, divane, çılgın) bülbülle, bütün varlığını, kendi dünyasını yalnızca sevdiği kişi doldurmuş bulunan aşık arasında, başlangıcı çok eskilere, yabancı kültürlere uzanan bir ilgi kurma, bir benzerlik sağlama söz konusu olagelmiştir. Dildeki kullanımlarında kolayca ve sıklıkla görülebileceği gibi "şeyda"lık hem bülbülde hem

Page 15: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

14 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

de emrede, aşıkta, gönülde, dilde (Farsça dil: gönül, kalp, yürek) ve benzeri sözlerle de anılan sevendedir. En kısa söyleyişi ile bülbül de seven de "şeyda"dır, her ikisi de "şeyda"lık içindedir. Bu durumda, bülbül de seven de, her biri kendi özelliği, yaratılışındaki farklı nite­liği içinde de olsa, "aşk"ı ifade ediş amacında buluşup birleşmiştir. Her biri sevgisini kendi yüreğince yaşar ve kendi dilince anıp söyler olmuştur. işte bu yüzden de aşık, kendisini kimi kez bülbüle, sev­gilisini de doğal olarak, bülbül söz konusu edilince sevilen unsur durumunda bulunan güle benzetmiş, kimi kez de kendisini bülbülle özdeşleştirme yoluna giderek onu şahsı ve diğer €ışıklar için bir sim­ge saymıştır. Böylece aşk yolunda var olan, kendi sevgilileri uğrunda birbiriyle yar olan, dost kalan bülbül ve €ışık için yapılagelen bazı yakıştırmalar öteden beri ilgi çekici olmuştur. Söz gelişi, aşığın sev­diğine ulaşamaması, ona kavuşma imkanını bulamaması sonucun­da ağlayıp sızlaması; feryat figan eder gibi yanık yanık ötüp duran bülbül sesine, sevenin sevgilisine söylediği, kalbinin derinliklerinden kopup gelen aşk ve övgü sözleri ise ılık bir bahar günü şen şak­rak ötüşen bülbül nağmelerine benzetilmiştir. "Gurbet, sıla, yad el, hecr veya hicr, hicran, hicret, cüdayi, firak, iftirak, firkat veya fürkat, daüssıla, ... " şeklindeki "ayrılık, uzak düşme, kopma, ayrılma, ayrı kalma" anlamlarına gelen Türkçe veya yabancı dil kaynaklı pek çok sözün ne olduğunu, ne anlattığını, doğrudan doğruya yaşayarak öğrenen, bunların çağrıştırdığı her türlü derde, acıya katlanan, içi kan ağlayan, ciğeri yanan aşık, çaresizliğini, çektiği ahını, inleyişi­ni, kimsesizliğini, feleğe çatışını ve daha pek çok şeyini bülbülün temsilciliği ile dile getirmiştir. Ayrıca bu kuşun, diğerlerinin aksine yalnızca gündüzün değil, geceleyin de, hatta bu ikisi arasındaki geçiş zamanı olan seher vakti de öten, sessizliğin sesi, feryadı olan bir kuş olması, belirtilen temsilciliğin değerini daha da artırmış, €ışığın ifade gücü için günün farklı saatlerine ait değişik imkanlar sağlamıştır. Aşı­ğı temsil eden bülbülün, sevgiliyi simgeleyen güle karşı yanık yanık ötüşü, sevenin sevilenden gördüğü naz ve edanın, zulüm ve eziyetin, çektiği cefanın, çilenin, içine düştüğü belanın, bulamadığı çarenin, özellikle seher vakti göklere yükselen inleyişi, ahı, feryadı, asla onul­mayacak bir derdin, hiç gelmeyecek bir yardımın çığlığı olarak kabul edilmiştir. Orta Türkçedeki sandvaç, daha Eski Türkiye Türkçesinin başlarında iken akıllardan çıkıp, dilden uçup, gitmiş, Farsça kökenli

Page 16: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 15

"bülbül" ve yine yabancı dillerden gelmiş başka karşılıkları olan, tek­lik veya çokluk gösterir durumdaki kalıplar içinde bulunan "andelib, andeliban, anadil, belabil, bülbülan, hezar, hezaran" gibi kelimeler, bülbülünkü kadar sık olmasa da, eski dilin yüzyılları kapsayan uzun ömrü süresince kullanılmıştır. Zamanın derinliğinde, hayalin, düşü­nüşün ve kurgunun alabildiğine genişliğinde ve inceden inceliğinde sese, söze, renge, çizgiye, notaya, ezgiye ve daha pek çok şeye gi­rip çıkarak, gündelik yaşayıştan başlayan ve şiirdeki varlığı öncelikli olmak üzere, güzel sanatların hemen her dalında kendisine sık ve önemli bir yer edinen bülbülün simge oluşu yalnızca maddi aşk için olmamıştır. O, tıpkı neye üflendiği zaman ancak erbabının anlaya­bilmesi gibi, şakıyışları ile, dini, tasavvufi alana da girerek ilahi aşkla yanıp kavrulan canı, Allah sevgisine yönelerek onun aşkı ile kendin­den geçmiş durumda bulunan insanı, Tanrı aşkı ile tutuşup coşmuş haldeki ruhu, "Şol cennetün ırmakları akar Allah diyü diyü/Çıkmış İslam bülbülleri öter Allah diyü diyü" mısralarındaki gibi, ayrıca ve yalnızca kendisinin varlığından dolayı alemlerin yaratıldığına inanı­lan Hz. Muhammed'in sıfatlarından birini de ifade eder olmuştur. Bülbüle yüklenilen bu "ilahi aşkla yanıp kavrulan canı temsil etme" işi, eğer karşılaştırılabilirse maddi aşkta kalakalmış olan aşığınki­ne göre çok daha farklı ve zor olmuştur. Çünkü bülbülün coşkuyu en çok yaşadığı, çevresine nağmeler yaydığı mevsim olan bahara, bu çeşit aşk anlayışında ve bu dünyada eritememektedir. Çünkü, ilahi aşkın baharı bir başka mekanda, bir başka zamanda, bir baş­ka dünyadadır: "Karlı dağları mı aşdun, derin ırmaklar mı geçdün/ Yarinden ayrı mı düşdün niçün ağlarsın bülbül heyi/Uykudan gözün uyandı, uyandı kana boyandı/Yandı şol yüreğim yandı, niçün ağlar­sın bülbül hey//N'oldı şu Yılnus'a n'oldı aşkın deryasına daldı/Yine baharistan oldı niçün ağlarsın bülbül hey" .

Bu eser çeyrek yüzyılı aşkın bir süre önce Türk Dünyası Araştır­maları Dergisi'nde yayımlanmış üç makalenin bir araya getirilmesi ile başlıca üç ana bölümden oluşmuş bulunmaktadır. Birinci bölüm­de "Türk Dünyasının Düşünce, Dil ve Edebiyatındaki Bazı Kuşlar" , ikinci bölümde "Türk Dünyasının İnanç ve Yaşayışındaki Bazı Kuş­lar" ve üçüncü bölümde ise "Türk Dünyasının Folklor ve Etnograf­yasında Süs Unsuru Olarak Kullanılan Bazı Kuşlar" yer almaktadır. Ele alınan konular, doğal olarak zamanının kaynaklarına göre, ma-

Page 17: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

16 • TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

kale ölçütleri içinde ve Türk kültürüne yansıyan temel unsurlarının sınırlı örnekleri verilerek işlenilmiş, bu kitaba da bu yayımların öz­gün biçimleri değiştirilmeden alınmıştır.

Prof. Dr. Halil ERSOYLU

Page 18: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

BiRiNCİ BöLÜM

-�--�···-·-:·�

\'

Page 19: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT
Page 20: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

Türk Dünyasının Düşünce, Dil ve Edebiyatındaki Bazı Kuşlar

KuşLARIN uçabilmesini sağlayan ve kanat adını taşıyan uzuv, insanların, özellikle Asyalı milletlerin düşüncesinde en erken çağlardan beri zengin bir hayal gücü malzemesi olmuştur. Bazen, kuşlara has olan kanat başka hayvanla­ra da takılarak -düşünüşte-, çağlarının mitolojik varlıkları yaratılmıştır. Bunlara M.Ö. 1. yüzyıldan kalan bir Hun me­zarından (bugünkü Moğolistan'da bulunan Noin-Ula'da) çıkarılan bir örtünün üzerinde yere yıkılmış bir sığına saldıran bir grifon (hayali bir yırtıcı hayvan) resmi\ yine Hunlardan (Çinlilerin deyimi ile Hiung-nu'lardan) Mete (Mo-tun) Han'ın soyundan gelen Liu-Pau'nun eşinin, bir erkek çocuğu olması için dua ettiği zaman görünen ka­natlı ve iki boynuzlu balık2, Ostyakların Paster oymağı ef­sanesindeki kanatlı Paster Adam3, Eski Çin'deki kanatlı kapları\ İskitlerin ve Macarların çok eski inançlarında yer edinen bazı kanatlı hayvanlar5 örnek olarak gösterilebi­lir. Kuşlar dışındaki bu "kanatlı varlıklar" insan düşün-

1 Nejat Diyarbekirli, Hun Sanatı, İst. 1972, s. 86

2 Prof. De. Laszlo Rasonyl, Tarihte Türklük, Ank. 1971, s. 44.

3 a.g.e. s. 44.

4 a.g.e. s. 44. 5 a.g.e. s. 44.

Page 21: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

20 • TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

cesinin ilerlemesi, dinlerin totemlerden kurtulması ile de büsbütün ortadan kalkarlar. Semavi dinlerde maddi değil, manevi varlıklar (melekler) kanatlı olarak tasvir edilirler. Müslümanlığın kutlu kitabı olan Kur'an-ı Kerim'de me­leklerin iki veya daha fazla kanatlı yaratıldıkları bildiril­mektedir: "Gökleri ve yeri yaratıp melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan (peygamberlere gönderen) Allah'a hamd olsun. Allah yarattığı şeylerde dilediği ka­dar (vasıflar) ziyade eder. Muhakkak ki Allah, her şeye kadirdir. "6 Müslüman Türklerin dini eserlerindeki melek tasvirlerinde görülen "kanat" öğesinin, bu ayetten ilham aldığı açıktır. Mesela Süleyman Çelebi Mevlid'inin Mirac bölümünde, bir çeşit cennet bineği olan Burak üzerinde Cebrail'le birlikte Sidre'ye ulaşan Hz. Muhammed'in, ora­da, artık daha ileriye geçemeyeceğini bildiren Cebrail ile yaptığı konuşmasında, bu büyük meleğin "perr ü bal" yani "kanat" sahibi olduğu anlatılmaktadır:

"Bana böyle emr idüpdür Zü'l-celal Açmayam ben bundan öte perr ü ba\"7

Bir diğer büyük melek olan Azrail'in de, kanatlı olduğu inancı, İslami bir renge büründürülen Dede Korkut des­tanlarından birinde, "canı yerine Azrail'e teslim edilecek can" arayan Deli Dumrul'un ağzından (hem de babasına, annesine ve eşine ayrı ayrı) ifade edilmiştir:

·� sakallı aziz izzetli canım baba Biliyor musun neler oldu Küfür söz söyledim Halk Tafila'ya hoş gelmedi

6 Hazırlayan, A. Fikri Yavuz, Kur'an-ı Kerim ve izahlı Meal-i Alisi, İst. 1976, s. 435 (Patır suresi, ayet:l).

7 Hazırlayan, Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtaş, Mevlid (Vesiletü'n-Necat) -Süleyman Çelebi, İst. 1980 (3.baskı) , s. 1 14, beyit: 219.

Page 22: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 21

Gök üzerinde al kanatlı Azrail' e emreyledi Uçup geldi Benim akça göğsümü bastırıp kondu Hırıldatıp tatlı canımı alır oldu Baba senden can dilerim verir misin Yoksa oğul Deli Dumrul diye ağlar mısın"8

Kanat ve onun gerçekleştirdiği veya hiç olmazsa zihin­lerde bir ilham, bir hayal, yahut bir düşünüş olarak biçim kazandırdığı "uçma, uçabilme" yeteneği, işi, her çağ insa­nını geniş ölçüde kendisiyle ilgilendirmiştir. Bu uçabilme yeteneği Altay Türk kozmogonisinin değişik destanların­da Ülgen, Kayra Han, Payana gibi tanrılara ve bazen onun-

8 Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitabı, İst. 1969, s. 127.

Page 23: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

22 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

la birlikte insana da mal edilmiştir. Maniheizm, Budizm, Lamaizm hatta Hristiyanlığa kadar çeşitli dinlerin etkisin­de kalan Altay Yaratılış destanlarının Verbitsky tarafından derlenmiş olanında tanrının uçuşu şöyle anlatılmaktadır:

"Dünya bir deniz idi, ne gök vardı, ne bir yer, Uçsuz bucaksız, sonsuz sular içreydi her yer! Tanrı Ülgen uçuyor, yoktu bir yer konacak, Uçuyor, arıyordu, katı bir yer, bir bucak. Kutsal bir ilham ile, nasılsa gönlü doldu, Kayıptan gelen bir ün, ona bir çare buldu. "9

Radlof'un derlediği Altay Yaratılış destanında ise tan­rıdan başka, insan da uçabiliyor iken, o, kibirlenip tanrı ile yarışa kalkıştığından bu yeteneğini yitirmiştir:

"Yerin yer olduğunda, sularla kaplıydı her yer, Ne gök vardı, ne de ay, ne güneş, ne de bir yer. Tanrı uçar dururdu, insan oğluysa tekdi, O da uçar, dururdu, sanki Tanrı'yla eşdi. Uçar, hep uçarlardı, yer yoktu konmazlardı."10

Bu konu, yine aynı yazarın "Sibirya'dan" adını taşıyan eserinin şamanlık ile ilgili yazısında aşağıdaki gibi ifade edilmiştir:

"Yer ve gök yaratılmadan önce her şey sudan ibaretti, yer yoktu, gök yoktu, güneş ile ay da henüz yoktular. O zaman, tanrıların en yükseği, bütün varlıkların başlangıcı, insan oğullarının ata ve anası Tengere Kayra Kan11 kendisine ben-

9 Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Mitolojisi, 1.cilt, Ank. 1971, s. 432, 433.

10 a.g.e., s. 451. 11 Kayra Kan (Han); Ziya Gökalp'ın, Altay Türk Kozmogonisini anlattığı

Türk Medeniyeti Tarihi'nde "Kara Han" şeklinde geçmektedir (bk. a.g.e., s. 87, 88).

Page 24: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 23

zer bir varlık yaratarak ona kişi (kiji) dedi. Kayra Kan ile kişi su üzerinde iki kara kaz gibi sakin sakin uçarak süzü­lürlerdi. Fakat kişi bu ebedf sükunetten memnun değildi, o, Kayra Kan'dan fazla yükselmek istiyordu. Bu ölçüsüz hareke­tinden dolayı o, uçma hassasını kaybetti . . . "12,

Ve nihayet Altaylı Kara-Orman Tatarlarının bir efsane­sinde belirtildiğine bakılırsa tanrı, işi olduğu zaman göğe gider, yani uçar: "Çok, çok eski zamanlarda Payana, insan şek­linde bir şey yapmıştı. Ama ona can vermek için bir ruh bulama­mıştı. Ruhu, gökte arayıp bulmak lazımdı. Bunun için de Paya­na, göğe doğru yola çıktı ve ruhu aramağa koyuldu"13 İslamlık öncesindeki Türk sosyal yaşayışında önemli ve etkili bir yer edinen şamanların da uçtuğuna, gökleri dolaştığına ve o gök katlarında bulunan çeşitli tanrılarla buluştuğu­na inanılarak; onların bu kudretleri sayesinde, hastalıkları tedavi etmekten tutun da, gaipten haber vermeye kadar türlü işleri başardıklarına tam bir inanç beslenilirdi. Öyle ki, Yenisey Yaratılış destanında Yeniseyliler tanrı yerine şamanı geçirmişlerdir.14 Altaylı şamanlar, Ülgen'e sunula­cak olan kurban için yaptıkları en büyük merasimlerinde, daha önceden hazırlanılmış ve içi otla doldurularak bezle sarılmış kaz biçimindeki bir nesnenin üzerine oturduktan sonra uçma hazırlıklarına girişirlerdi. Tabii bu uçma işi zi­hinde, yani şamanların manevi yaşayışında idi. Temsili bir kazın üzerinde bulunan şaman, sanki uçmaktaymış gibi kollarını iki yana hızla sallarken bir taraftan da kaza, ala­cağı yönü -şiir halinde- bildirir:

12 W. Radlof, (Çeviren) Prof. Dr. Ahmet Temir, Sibirya'dan (Seçmeler), İst. 1976, s. 215, 216.

13 Türk Mitolojisi I, s. 43. 14 a.g.e., s. 46, 467.

Page 25: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

24 • TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

''Ak göğün altında, Ak bulutun üstünde, Mavi göğün altında, Mavi bulutun üstünde Yüksel semaya ey kuş!"15

Bundan sonra, şamanla kaz arasında, bu uçuş sırasında görülen yerleri anlatan bir diyalog başlar (tabii temsili ka­zın yerine de, yine şaman, sesini, kaz sesine benzetmeye çalışarak konuşur):

" Kaz

Şaman Kaz Şaman Kaz Şaman Kaz Şaman Kaz Şaman Kaz

Şaman Kaz Şaman

Kaz

Ungay gak gak, ungay gak, Kaygay gak gak, kaygay gak. Altın bir dizgin yerleştiriniz! Ungay gak gak! v.b. Altın kementi tutunuz! Ungay gak gak! v.b. Bir aylık mesafeye bakınız! Ungay gak gak! v.b. Ak süt gölüne bakınız! Ungay gak gak! v.b. Bir günlük mesafeye bakınız! Ungay gak gak! v.b. Süro dağına bakınız! Ungay gak gak! v.b . Süro dağından Kendisine yemek almasın, Ak süt gölünden, Kendisine içecek almasın! Ungay gak gay, ungay gak, Kaygay gak gak, kaygay gak!"16

Bu bir çeşit diyalogdan sonra, kurbanlık hayvanın "püra" denilen ruhu şamandan kaçar ve sonuçta gökten yere iner-

15 Sibirya'dan (Seçmeler), s. 241. 16 a.g.e., s. 241, 242.

Page 26: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 25

se peşinden de şaman yere konacağından merasimin bu bö­lümü bitmiş olur. Temsili kazı bir yana bırakan şaman, ka­çan ruhu kovalamaya devam eder. Atay şamanlarının uçma ile ilgili birkaç kerametini menkıbe (yürüm) halinde A. V.

Anohin şu şekilde tespit etmiş bulunmaktadır:

"Şaman (kam) Tostagoş hakkında şu menkıbe söylenir: Za­manının hanı kamıştan kulübe yaptırarak içerisine Tostagoş'u kapatmış ve ateşe verdirmiş. Şaman Tostagoş alevler içindeki kulübenin duman deliğinden uçarak havaya fırlamış, sağ ve salim kurtulmuştur. Kadın şamanlardan Kanaa, Kemçik'teki (bugünkü Sayot ülkesindeki) Alaş ırmağı sahillerinden Altay dağlarında vaki Kopşu ırmağı sahiline uçarak gelmiş ve ora­da yerleşmiştir. Kaçı adlı bir şaman bir yaz günü dualarının kuvvetiyle kar ve buz parçaları gibi dolu yağdırmıştır. Ayin esnasında Tanrı'nın tahtına kadar yaklaşmış ve bundan dolayı kendisine Tanrıoğlu lakabını almıştır. "17

Böylece en eski Türk düşüncesinde, kendisine unutul­maz bir yer sağlayan bu "uçma" işi, İslamlığın kabulünden sonra -nitelik değiştirerek de olsa- varlığını sürdürür. Tabii bu iş, artık, şamanlar tarafından hayali olarak değil, hak dininin doğrultusunda, Tanrı katında manevi rütbelerin büyüklerine ulaşmış bazı ermiş insanlarca (velilerce) bi­rer "keramet" olarak gerçekleştirilmiştir. Eskiden "tayy-ı zaman, tayy-ı mekan etmek" (zaman ve mekanı atlamak, bir harika kuvvetle geçmek; mesela on günlük yere bir da­kikada varmak) 18 deyimi ile karşılanan bu durum, bir çeşit -manevi kuvvetle yapılan- uçuş sayılabilir. Din ve tasavvuf ulularının, menkabevi hayatları anlatılırken yer verilen çe­şitli kerametlerinden biri de tayy-ı zaman, tayy-ı mekan ile

17 Prof. Dr. Abdülkadir İnan, Eski Türk Dini Tarihi, İst. 1976, s. 101 . 18 Bkz. Şemseddin Sami, "Kamı1s-ı Türk!", Dersaiidet, 1317, s. 914.

Page 27: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

26 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

ilgilidir. Mesela Vilayetname'de anlatılan menkıbelerden biri şu şekildedir:

"Lokman-ı Perende, hacca gitmişti. Tavaf etti, hac tören­lerini yerine getirdi. Arafat'a çıkıp vakfeye durdu. Yanındaki arkadaşlanna, bugün arife günü, şimdi bizim evimizde bişi pi­şirirler dedi. Lokman'ın bu sözü, Hünkar'a malum odu. Evde de gerçekten bişi pişirmedeydiler. Lokman'ın kansına, bir tep­siye birkaç bişi koyun da verin bana dedi. Bir tepsiye birkaç bişi koydular, BektQ.ş'a verdiler. Bektaş, tepsiyi aldı, göz yu­mup açıncaya dek Şeyh Lokman-ı Perende'ye götürüp sundu. Şeyh Lokman, bunu görünce hikmetini anladı. Arkadaşlanyla bişiyi yedi tepsiyi gizledi. Hac törenini bitirip Hicaz' dan dön­dü. Horasan'a yakın gelince bütün Nişabur halkı, Lokman'ı Perende'ye karşı çıktılar, haccın kutlu olsun dediler, mübarek elini öptüler. Lokman, Hacı dedi, BektQ.ş'tır, gidip Bektaş'ın elini öptü, kerametlerini bir bir haber verdi. "19

Bu arada, ortaya çıkan sonucun başarı yahut başarısız­lık sayılabileceği veya yalnızca bir ilgi çekici deneme ni­teliğinde kalabileceği tartışmasına girmeden, Türk kültür tarihindeki, tamamen maddi, fiziki güce dayanan üç ayrı uçma olayını da anlatmak gerekmektedir. Gerekmektedir, çünkü, uçabilme işi, gerçekte çeşitli milletten pek çok in­sanın çağlar boyunca zihnini kurcalamış durmuştur. Hat­ta dahilerin bile. Mesela Leonardo da Vinci (1452-151 9), daha çağında bir uçak taslağı üzerinde çalışmıştı. Onun bu taslağı, kendi zamanında "makine petrolü" denilen bir maddenin bulunabilmesi halinde, uçan bir araç (uçak) ha­line gelebilirdi. . . 20

19 (Hazırlayan) Abdülbaki Gölpınarlı, Vilayetname (Menakıb-ı Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli), İst. 1 958, s. 6.

20 Çağlar Boyunca 100 Büyük İnsan, İst. 1971, s. 234.

Page 28: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR. 27

Uçan ilk balonun sepetinde, sanki heyecandan uçan insandan başlayarak günümüzün uzay araçlarına kuman­da eden astronotlara kadar, bütün insanları yukarıya, en­ginliklere, sonsuzluklara çeken nedir acaba? Yer çekimi maddeyi hep aşağıya doğru çekerken, manayı, düşünceyi yukarıya çeken, cezbeden nasıl bir güçtür? Bu ve benzeri soruların cevaplarını şüphe yok ki, uzay çalışmalarının, araştırmalarının amaçları, hedefleri, bir ölçüde de olsa, vermektedir.

Türk asıllı ünlü bir lugatçi ve yazdığı Kuran-ı Kerim nüshaları, ancak yüz dinara hediye edilebilecek derecede büyük bir hattat olan Cevheri (Ebı1 Nasr İsmail bin Ham­mad) hayatını, uçabilmeyi denemek uğrunda kaybetmiş­tir. Rivayete göre Nişabur'da, iki kapı kanadını kendisine kanat yaparak evinin damından (bir iddiaya göre de Eski Cami'nin minaresinden) uçmak isterken yere düşmüş ve ölmüştür (25 Ağustos 1 009/14 Ağustos 1010)21• Bu ilk tecrübe uçuşundan birkaç yüzyıl sonra ve ana yurttan bin­lerce kilometre uzakta, İmparatorluk Türkiye'sinin mer­kezi İstanbul' da, hayatı hakkında fazla kayıt bulunmama­sına rağmen, fen alanındaki geniş bilgisi dolayısı ile ken­disine "hezarfen" unvanının verildiği"22 anlaşılan Ahmed Çelebi de bir uçma denemesi yapmıştır. Hezarfen Ahmed Çelebi'nin Sultan iV. Murad devrinde yaptığı ve başarı ile sona erdirdiği uçuş, onun, İstanbul'dan sürgün edilmesi­ne yol açmıştır. Evliya Çelebi, Seyahatnamesi'nde bu olayı şöyle anlatmaktadır:

"Hezarfen Ahmed Çelebi: Evvela Ok Meydanı'nın minbe­ri üzerinde rüzgarın şiddetinde kartal kanatlariyle sekiz do­kuz kere havada uçarak talim etmiştir. Sonra Sultan Murad Han Sarayburnu'ndan Sinan Paşa köşkünden seyrederken,

21 İslam Ansiklopedisi, s. 3, s. 126. 22 Türk Ansiklopedisi, s. 19, s. 207.

Page 29: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

28 • TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

Galata Kulesi'nin ta tepesinden lodos rüzgariyle uçarak Üs­küdar'da Doğancılar meydanına inmiştir. Sonra, Murad Han kendisine bir kese altın ihsan ederek: 'Bu adam pek korkula­cak bir adamdır. Her ne istese elinden geliyor. Böyle kimsele­rin durması doğru değil!' diye Cezayir'e sürmüştür. Orada vefat eyledi. "23

Evliya Çelebi, yine aynı eserinde, iV. Murad zamanında­ki başka bir uçma olayını da şu cümlelerle kaydetmektedir:

"Lô.garf Hasan Çelebi; Murad Han'ın Kaya Sultan adlı yıldız gibi temiz kızı doğduğu gece akika şenliği oldu. Bu La­gar! Hasan, elli okka barut macunundan, yedi kollu bir fışenk icad etti. Sarayburnu'nda Hünkar huzurunda fışenge bindi. Talebeleri fitili ateşlediler. Lagarf "Padişahım! Seni Allah'a ısmarladım. İsa Nebi ile konuşmağa gidiyorum!" diyerek, du­alar ederek göklere doğru çıktı. Yanında olan fışenkleri ateş edip denizin yüzünü aydınlattı. Gök kubbede, büyük fışenk­liğin barutu kalmayıp da yere doğru inerken, ellerinde olan kartal kanatlannı açıp Sinan Paşa Köşkü önünde denize indi. Oradan yüzerek, çıplak olarak padişah huzuruna geldi. Yeri öperek "Padişahım! İsa nebi sana selam eyledi." diye şakaya başladı. Bir kese akçe ihsan olunup yetmiş akçe ile sipahi ya­zıldı. Sonra Kırım'da Selamet-Giray Han'a gidip orada vefat eyledi. Rahmetli yakın dostumuzdu. Allah rahmet eyleye . .. "24

Önceleri dini, destani düşünce alanında ortaya çıkan "uçmak" daha sonraları, düşüncenin biricik bildirme ve kayıt etme aracı olan dil vasıtası ile çeşitli sahalarda ken­disini gösterir. Düşüncenin en iyi yansıtıcısı dil olduğu için, uçmak sözünün veya bu sözden türetilmiş kelimele-

23 Evliya Çelebi (Mehmed Zılli Oğlu), (günümüz Türkçesine çeviren) Zuhuri Danışman, İst. 1971 (İkinci baskı), s. 2, s. 288.

24 a.g.e., s. 288, 289.

Page 30: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 29

rin Türk dilinde geniş ölçüde kullanılış kazandığı söylene­bilir. En eski, yazılı Türk dil, edebiyat ve kültür belgeleri olan Göktürk Kitabeleri'nde; "uçmak, havalanıp gitmek, ölmek" gibi anlamlara gelirken, aynı kelimeden türetildiği anlaşılan "uçuk" sözü de "kuş, avcı kuşu" manasına geli­yordu.25 Türk dilinin Uygur, Kaşgar (Hakaniye, Karahanlı) , Çağatay, Kazan, Kırgız, Azeri gibi lehçe veya şivelerinde hep "uçmak" şeklinde kullanılan söz konusu kelime, Tür­kiye Türkçesinde de (belgelere dayanan en erken çağından beri; XIII. yüzyıl) hep "uçmağ, uçmalı, uçmak" biçimin­de kullanılagitmektedir. Uçmak fiilinden değişik ek, ekler grubu, yahut fiiller ile çekime uğratılarak yapılmış ve halen kullanılmakta olan birçok kelimenin dışında; günümüzün Türkiye Türkçesinde, ya büsbütün kullanılıştan düşmüş ya da çok seyrek olarak kullanılan kelimelerin sayısı hiç de az değildir. XIII-XVI. yüzyıllar arasındaki dönemde yazılmış eserlerin taranması ile tespit edilen bu çeşit kelimelerden bir kısmı şudur: Uça gelmek (uçar gibi, acele ile gelmek) , uçarda (kuşlardan, kuşlar arasında) , uçayu (uçarak) , uç­mak (cennet) , uçuk (sara) , uçuğu depreşmek (sarası tut­mak, kendini kaybetmek) , uçuk dutmak (veya tutmak) (cin tutmak, sara tutmak), uçuklu (l.saralı, cin tutmuş, 2. sersem, derbeder, sarsak, deli) , uçukrnak ( yükselmek is­temek), uçukrnak (korku ve heyecandan benzi sararmak) , uçunmak (korkudan sararmak, rengi uçmak), uçurma (kuru söz, boş laf, uydurma söz), uçurmak26 (1 . kaçırmak, 2. yüksek göstermek, çok methetmek, 3.koşturmak, sürat­le göndermek, uçmaklık27 (cennete layık olan kimse, cen­netlik) , uçar (kuş, uçan), uçara atmak ( kuş havada uçarken atıp vurmak), uçurucu (mecazi olarak: mübalağacı), uçak

25 Hüseyin Namık Orkun, Eski Türk Yazıtları, IV, İst. 1941, s. 122. 26 Bkz. Tarama Sözlüğü VI, s. 3889-3900. 27 Bkz. Dr. Ahmet Topaloğlu, (Muhammed bin Hamza), XV. yüzyıl başla­

rında yapılmış Kur' tin tercümesi, c.2, (Sözlük, s. 586).

Page 31: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

30 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

(sarmaşık gibi sarılan otlar) , uçkun28 (ateşten uçan şey, kı­vılcım), uçmaklı29 (cennet gibi, çok güzel; ilahi, semavi) .

ilhamını kanat veya en geniş anlamı ile (mecazi mana­sı da dahil) uçmak'tan almış ve Türk düşüncesinden; ata­sözü, deyim, kalıplaşmış söz halinde doğmuş bulunan dil ve edebiyat ürünleri, Türk dilinin her döneminde varlığını kabul ettirmiştir. Mesela, Kaşgarlı Mahmut, Türk erkek­leri kadar kadın ve çocuklarının da ata çok iyi bindiklerini ifade etmek için Divan'ına "Türk'ün atı, kanadıdır"30 ata­sözünü almayı da gerekli bulmuştur. Türkiye Türkçesinde; şeyh uçmaz, müritleri uçurur. Alçak uçan yüce konar, yüce uçan alçak konar. Karıncanın zevali (yok olma, ölme za­manı) gelince kanatlanır. Kedinin kanadı olsaydı serçenin adı kalmazdı. Tek kanatla kuş uçmaz, .. . gibi atalar sözü ile; haber uçurmak, kağıt uçurmak (haber salmak) , göklere uçurmak, kanat germek, (birinin) kanadı altına sığınmak, kolu kanadı kırık olmak, kanadı altına almak, (birine) kol kanat olmak, uç baba torik (argoda; şimdi saçmalıyorsun işte), kanat vuruşu, kanat taarruzu, kanat uzunluğu, uçan daire, uçan kale, uçuş meydanı, kanat açısı ve benzeri de­yimler, kalıplaşmış sözlerden başka, Türkçenin güzelliğini, inceliğini, kelimelerinin cinas yapmaya son derece elverişli olan anlam zenginliğini kıvraklığını ortaya koyan maniler­de, aynı ilhamın mısralaştığı da görülmektedir:

"İndim nane biçmeğe Eğildim su içmeğe Dediler yar geliyor Kanat açtım uçmağa. "31

28 Hüseyin Kazım Kadri, Türk Lügati, c. l, İst. 1 927, s. 349. 29 Bkz. Redhouse, Yeni Türkçe İngilizce Sözlük, İst. 1974 (İkinci baskı), s.

1 1 94.

30 Bkz. Diviinü Lugati't-Türk, c.I, s. 48, 49. 31 Mehmet Halit Bayrı, İstanbul Folkloru, İst. 1972 (ikinci baskı), s. 67.

Page 32: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

"Kanat açmış havaya Yükselmiş uçmuş aya Benim bir yarim vardır Göremem doya doya"32

"Uçar havalanırım Havada dolanırım Bana gel dese yarim Hemen yuvarlanırım. "33

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 3 1

Bazen da ninniler, çocuklara, bebeklere rüyalar alemi­nin belki de ilk kanat hışırtılarını duyururlar! Mesela:

"Karga da seni tutarım aman Kanadını yolarım aman Yelpazeler yaparım aman Kışın mangal yakarım aman Isıtır yavruma bakarım. "34

Manilerin ve ninnilerin dışındaki halk şiirinde, söz ko­nusu ilhamın çağlarca sürdürülmesi, düşünce ve hayalin genel olarak aynı kaldığını, temelde bir değişiklik olma­dığını göstermektedir. Hatta, tamamen kendisine has bir düşünüş, duyuş ve ifade ediş sistemi bulunan tekke-tasav­vuf şiirinin bile, zaman zaman aynı ilhamdan yararlandığı söylenebilir:

"Gör ne yuvadan uçdum bu halka razum açdum Işk duzağına düşdüm dutıldum ele geldüm"35

"Bir kuş olup uçmak gerek bir kenara geçmek gerek Bir şerbetden içmek gerek içenler ayılmaz ola"36

(Yunus Emre)

32 M.Hasan Göksu, Manilerimiz, İst. 1970, s. 219. 33 a.g.e., s. 313. 34 İstanbul Folkloru, s. 66.

35 Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş, Yunus Emre Divanı, İst. s. 109. 36 a.g.e., s. 138.

Page 33: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

32 • TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

"Canım Kır At, gözüm Kır At Kaçıp çekilip gidelim Her yanında çifte kanat Uçup çekilip gidelim"37

(Köroğlu)

"Telleri büsbütün kanlara batmış Şimdi bizim göllerde mekan tutmuş Kanatların açıp, boynun uzatmış Siyah zülüfleri hep aralanmış"38

(Gevheri)

"Devlet hümasını tutayım derken Uçurdum kolumdan baz elden gitti Cehd idüp ardından yeteyim derken Hazır turna ile kaz eden gitti"39

(Aşık Ömer)

"Ağalar içmesi hoştur O da züğürtlere güçtür Can kafeste duran kuştur Elbet uçar gider bir gün"40

(Karaca Oğlan)

"Kanadımı açamam Kırılmıştır uçamam Doğrusu ben ölmeden Vatanımdan geçemem"41

(Aşık Zülali)

37 Cahit Öztelli, Köroğlu - Dadaloğlu - Kuloğlu, İst. 1974, s. 103. 38 Ord. Prof. Dr. Fuad Köprülü, Türk Saz Şairleri, Ank. 1962, s. 205. 39 a.g.e., s. 2 71. 40 a.g.e., s. 3 7 4 41 a.g.e., s. 629.

Page 34: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 33

"Deli Boran şimdi buldu yarini Kırdın, Felek kanadımı belimi Terketmişim evim, barkım, ilimi Şimdilik meskenim bu Leyli, Leyli"42

(Deli Boran)

Türk müziğindeki sözlü eserlerin bestelenmiş man­zum sözlerine esas olan şiirlerde, genel adı ile güftelerde de uçmak ve kanat unsurundan doğmuş düşünce izlerine rastlanılır; sevgili o kadar uzaktadır veya erişilmezdir ki, onun yanına ancak uçmakla varılabilir!. . Segah makamı­nın bir valsindeki "kuş olup uçsam sevgilimin diyarına"43, yahut uşşak makamının bir düyek usulündeki "kanadım yok uçamam kapına ulaşamam"44 mısraları buna örnektir.

Türk edebiyatının nesir veya şiir türünde ele geçebilen en eski eserlerinin hemen hepsinde "kuş" genel adı veri­len canlılara oldukça fazla rastlanılır. Burada dikkati çe­ken asıl nokta, çeşitli kuşların daha destanlar döneminden itibaren birer tabiat unsuru, süsü olmalarının yanı sıra45 fert ve millet yaşayışının bir parçası ve gereği olan inanç­lar sisteminin de önemli bütünleyici, perçinleyici halkaları olmasıdır. Sungur, şahin, kartal, . . . gibi kuşların; totem sa­yılmalarından dolayı kazandıkları kutluluktan başlayarak, bazı Türk boylarının avcılık devirlerindeki gündelik yaşa­yışında spor ve beslenme kaynağını meydana getirmesine kadar, çok değişik rolleri vardı.

Çok tanrılı bir dini sisteme sahip olan Yakutlarda ilahlar iki grupta toplanılmıştır. Tenger (tanrılar) adı verilen ilah­ların dokuz kat olarak kabul edilen gökte oturdukları ve

42 a.g.e, s. 693. 43 (Derleyen) Günbey Zakoğlu Sevilen Şarkı Güfteleri, I., İst. 1966. s. 269. 44 (Derleyen) Günbey Zakoğlu, Sevilen Şarkı Güfteleri II, İst. 1971, s. 156. 45 Bkz. Dr. Halil Ersoylu, "Türk Dünyasının Folklor ve Etnografyasında

Süs Unsuru Olarak Kullanılan Bazı Kuşlar" Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, İst. 1980, sayı:8, s. 83-93.

Page 35: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

34 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

milli birliğin sembolü, barışın koruyucuları olarak herkese karşı eşit ölçüde adaletli ve iyilik ister yapıda bulundukları için, bunların "Dokuz Ağa Uza" grubuna ait olduğunu ifa­de eden Ziya Gökalp; Yaratan Ak Han (Ürüng Ayn Toyon), Tatlı Doğurma Hanımı (Nalıgır Ayıısıt Hotun), Avcılık Tanrısı (Baay Bayanay) ve diğer tanrıları sıralarken yer ver­diği Cesegey Ayıı'nın yedi kardeşi olduğunu anlatır. 46 Her biri (yıldırım, ışık ve şimşek, kader, savaş, ruhların öfkesi­nin müjdecisi, vb. gibi hususlarla ilgili) birer tanrı olan bu kardeşlerin yedincisi de Kuşlar Tanrısıdır (Yakut Türkçesi ile: Süng Haan, Süngken Erilik veya Ereli, Homporuun Ho­toy-Hotun şeklindedir) .

Altaylıların dini inançlarına göre en büyük tanrı Ül­gen' dir. Güney Altay şamanistlerinin "Kuday" diye adlan­dırdıkları Ülgen, Altaylı şamanların ilahi ve dualarında da en büyük tanrı olarak anılmıştır. A.V. Anohin'in tes­pit ettiği rivayete göre, ay ve güneşin ötesinde, yıldızla­rın üstünde yaşayan Ülgen, iyilik yapan ve insan şeklinde olan bir tanrı olup, şaman dualarında "ak ayaz (ak ayas) , ayazkan, şimşekçi, yıldırımcı, yayuçu (yaratıcı)" gibi vasıf­larla nitelendirilmiştir. İşte böyle bir tanrı olan Ülgen'in, kendisi gibi gökte oturduğuna inanılan yedi oğlundan biri Kara Kuş (kartal) adını taşımaktadır. 47

Uygurlardan söz açan Çin kaynaklarından birinde, Uy­gurlar arasında yüzyıllarca tanrı sayılan bir kuşu anlatan Uygur efsanesi bulunmaktadır. Gök Türklerin ünlü kahra­manı ve veziri Tonyukuk'un soyundan gelen Uygur veziri Bilge Buka'nın atalarından biri ile ilgili olan efsane şöyledir:

"Söylendiğine göre bir gün hava çok sıcakmış. Bilge Bu­ka'nın atası elbise ve ayakkabılarını çıkararak bir ağacın di­binde yatmış. Az sonra ağacın üzerine bir kuş gelerek ötmeğe

46 Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, İst. 1976, s. 67, 68. 47 Eski Türk Dini Tarihi, s. 19-21 .

Page 36: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 35

başlamış. Ağacın dibinde yatan adamın bundan canı sıkılmış ve elbiselerini giyinerek kalkmış. Fakat kuş bununla da kal­mamış ve üç defa ağaçtan aşağıya inerek adamı tırmalamış. Adam kızınca kuşu yakalamış. Yakalamış ama, tam bu sırada ağacın üzerinden zehirli bir yılanın sokmasından kurtulmuş. Bunun için de soylarına bu kuşu öldürmemelerini ve ona saygı göstermelerini vasiyet etmiş. Uygurlar asırlarca bu kuşa bir Tanrı gözü ile bakmışlar. "48

Gerek kuşlara tahsis edilmiş bir tanrı sayılmak gerekse böyle bir tanrı olarak kuş (mesela kartal) adı almak yolu ile, en eski T ürk düşüncesinin en üst ve geniş alanına girip kendisini böylece kabul ettiren "kuş" ayrıca iyi (yararlı) ve kötü (zararlı, muzır) ruh olarak günlük yaşayışta rol oyna­mıştır. Troşçansky tarafından kaleme alınan "Yakutlar'da Kara Dinin Tekamülü" adlı kitaba Naumov'un eklediği bir makalede şu bilgilerin verildiği bildirilmektedir: "Yakutların inançlarına göre Ogo ımıta denilen bir ruh vardır. Harfi harfine -çocuk ımı'sı- demektir. Bu -ımı- bir kuş şeklinde çocuğun başı üze­rinde öter ve bununla çocuğun neslinin bereketli olacağını haber verir. "49 Sözü edilen bu ımı ruhunun Umay olduğu kesin olup, bunun yerini daha sonraları "ayısıt" denilen bereket ve refah sağlayıcı, yaratıcı dişi ruhlar almıştır. İnanışa göre ayısıtlar, dağınık durumdaki hayat öğelerini toplayarak bir araya getirir ve böylece yaptıkları kut'u ana karnındaki ço­cuğa üfleyerek ona can-ruh verirler. Hatta bununla da kal­mazlar; onların bir kısmı kadınları ve çocuklarını, diğer bir kısmı da hayvanları ve yavrularını korurlar. Gebe kadınla­rın koruyucusu olan ayısıtların sembolü olan kuğu kuşları, bu sebepten dokunulmazlık kazanmıştır. Nihayet, şaman dininde olan Türklere göre, yeryüzü ile göğün en yüksek yeri arasında, yukarıya doğru gittikçe aydınlanan, bir nur

48 Türk Mitolojisi I, s. 86. 49 Eski Türk Dini Tarihi, s. 26.

Page 37: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

36 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

alemi vardır. On yedi kattan meydana gelen bu alemin en üst katında, göz kamaştırıcı aydınlığı ile Türk tanrısının oturduğu ve dünyada iyilik yapan kimselerin ölünce vücut­larından ayrılan ruhlarının kuş şekline girerek bahsedilen nur alemine uçtuğu inancı da, şaman dininden doğmuş­tur. 50 Yakutlardaki inanışa göre yer altındaki kötü ruhların adları ve sayıları ne şamanlar ne de diğer kişilerce bilinebi­lir. Çünkü onların adlarını söylemek dahi tehlikeli ve kor­ku vericidir. Ancak bazıları bilinebilen bu zararlı ruhlardan biri, eskiden "Yer Altındaki İhtiyar" (Allara Uguynur) adı ile tanınmış, şimdilerde "Satana" denilen ve Hristiyanlığı kabul eden Yakutlarca "şeytan" sayılan bu ruhla birlikte oturan "Karga Çang" ismini taşımaktadır. Bu -Karga- zen­ginlerin evlerini ziyaret ederek -tabl- çalar ve bu suretle hizmetçileri hasta eder."5 1 Ruhlar konusunda kartalın da önemli bir yeri olduğu, şamanların düzenlediği dini tören­lerden anlaşılmaktadır. Kurban etiyle çekilen ziyafetten nasibini aldıktan ve biraz da dinlendikten sonra, gelenek gereğince yakılmış bulunulan ateşte kuruttuğu davulunu çalmağa ve manzum olan dualarını okumağa başlayan şa­manın, çağırdığı ruhlar arasında, gök kuşu Merküt'ün de ruhu vardır. Hem de onu bütün heybeti ile tasvir edici bir çağırıştır bu:

"Gök kuşları, beş Merküt, Tırnakları bakırdan, Ayın tırnağı bakırdan, Ayın gagası buzdan, Geniş kanatların muhteşem hareketli, Uzun kuyruklu yelpaze gibi, Sol kanadı ayı örter. Sağ kanadı güneşi örter,

50 Nihad Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyat Tarihi I, İst. 1971, s. 31. 5 1 Türk Medeniyeti Tarihi, s. 84.

Page 38: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 37

Ey dokuz kartalın anası Yayık'ı geçerken şaşırmaz, Edil üzerinde yorulmaz, Öterek gel sen bana! Oynayarak gel sen sağ gözüme! Sağ omuzuma kon!"52

Eski Türk dini şamanizmde, din büyüğü sayılan şaman (kam) , çeşitli kuş veya hayvan şekillerini taklit yolu ile ya­pılmış elbiseler giyerdi. Ondan başka, Tatar kadınları da kuş giyeceklerine sahiptiler. Böyle giyinmekteki amaç, is­tenildiği zaman elbisesi giyilen hayvan veya kuşun şekline geçilebileceğini göstermekti. Eski Türklerdeki şamanın (din ulusunun) ve bir kısım ruhun, gerektiğinde kuş şek­line girebileceğine dair olan inançlar İslamlıktan sonra da devam ettirilmiş, bazı meleklerin ve insanların da duru­ma göre kuş haline geçebileceği kabul edilmiştir. Özellikle, İslam dininin başlangıçta kalabalık Türk boyları arasında hızla yayılmasında önemli rol oynamış olan dervişlerin; "donuna girmek" (don < ton: elbise, kılık kıyafet) , "kıya­fetine girmek" gibi deyimlerle çeşitli kuş şekline geçtiği, öyle ki, bazen bu işin (mesela Bektaşilerce) tasavvuf ile bağdaştırılarak "mana aleminden velayetle" gibi bir sebep bile edindiği53 görülmektedir. Orta Asya'dan Anadolu'ya kadar uzanan Türk coğrafyasının engin manevi havasın­da, "veli, ermiş, derviş, eren" gibi adlarla anılan birçok din ulusunun birer keramet olarak kuş şekline girmesi, kay­naklara geçmiş menkabeler arasındadır. Viliiyetniime'deki Hacı Bektaş menkabelerinden biri şöyledir:

"Hacı Bektaş şahin şekline girip Bedahşan'a gitti. Uça uça her yanı dolaştı, gördü, gözetti. Sonucunda Kutbeddin Hay-

52 Sibirya'dan (Seçmeler), s. 254. 53 Bkz. Türk Mitolojisi I, s. 29.

Page 39: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

38 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

der'in nerede olduğunu anladı. Hayder, bir mağarada mah­pustu. Süzülüp mağaranın üstüne indi, deliğinden girip yanı­na gitti ve silkinip insan şekline girdi. Ağzının yarından bir parmak aldı, Hayder'in başına sürdü, kelliği iyi oldu, saçları bitti. Zincirlerini çözdü, ona selam verdi. "54

Bazı Horasan erenlerinin, Hoca Ahmed-i Yesevi'nin, turna donuna (kıyafetine) girmesi de yine vilayetname'nin menkıbeleri arasındadır. 55 Doğan ve güvercin ( < gügerçin) de, kıyafetine girilen kuşlar arasında idi. Türk düşünce ve inançlarında yer tutan bu, kuş donuna girme, menkabeler dışında bazı destanlarda da ortaya çıkmaktadır. Dede Korkut Hikayeleri'nden Duha Koca Oğlu Deli Dumrul destanında, dört büyük melekten biri olan Azrail'in, kendisini öldür­mek (!) için arayan Deli Dumrul karşısında güvercin olup uçması şu şekilde anlatılmaktadır: "Kara kılıcını sıyırdı eline aldı. Azrail'e çalmağa hamle kıldı. Azrail bir güvercin oldu, pen­cereden uçtu, gitti. İnsan oğlunun ejderhası Deli Dumrul elini eli­ne çaldı, kah kah güldü. "56 Türk destanlarının bir diğerinde; Kırgızların Joloi destanında buna benzer şekilde doğan ve güvercin donuna girme olayı vardır.57

Düşünce tarihinin başlangıcından beri insanlığın zihni­ni; dünya ve diğer alemler, insan ve öteki canlılar, tek ke­lime ile -yaratılış- kurcalamış durmuş ve bir kısmına hala cevap bulunamamış olan sorular sağanağına tutmuştur. Tabii, dünyanın ve medeniyetin en eski, en önemli millet­lerinden biri olan Türklerin de, yaratılış ile ilgili efsaneleri çok ve değişiktir. Burada, Türk kozmogonisine ait bütün efsaneler yerine, yalnızca, ele alınan konu ile ilgili olanla­ra yer vermek daha uygun olacaktır. Dünyanın yaratılışını

54 Vi/ayetname (Menakıb-ı Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli), s. 10, ı ı . 55 Bkz. a.g.e., s. 15. 56 Dede Korkut Kitabı, s. 124. 57 Orhan Şaik Gökyay, Dedem Korkud'un Kitabı, İst. 1973, s. DLXIX.

Page 40: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR • 39

anlatan Yakut efsanelerinden birinde balıkçıl ve yaban ör­değine önemli roller verilmiştir:

''Ana yaratıcı, artık bir dünya yaratmağa karar vermiş­ti. Ama ne ile yaratsındı? Elinde hiç bir şey yoktu ki. Bunun üzerine kırmızı boyunlu balıkçılla, bir yaban ördeğini çağırdı ve onlara: 'Haydi, dalın da denizin dibine, bana biraz toprak getirin!' dedi. Daldılar kuşlar denizin dibine, az sonra yaban ördeği ağzında bir parça çamurla göründü suyun yüzünde. Ama balıkçıl ortalarda yoktu. Yaratıcı bu balıkçıl nerde kaldı diye düşünürken o da çıktı suyun yüzüne. Ama ağzında ne bir çamur, ne de başka bir şey vardı. Yaratıcı, hani senin toprağın diye sorunca, balıkçıl da boynunu büktü: 'Yok! Denizin dibin­de ben toprak bulamadım! Onun için de toprak getiremedim. ' Dedi. Yaratıcı bunu duyunca çok kızdı ve balıkçıla şöyle dedi: 'Seni gidi kurnaz kuş seni! Ben sana yaban ördeğinden daha kısa ve daha az kuvvetli mi bir gaga vermiştim? Seninki, onun­kinden hem kuvvetli, hem de uzun. Nasıl oluyor da, yaban ör­deği denizin dibinde çamur buluyor da, sen bulamıyorsun? Bu olacak şey mi? Sen beni kandırdın ve denizin içine hile soktun. Ben seni cezalandıracağım ve sen yeryüzünde oturamayacak­sın. Gez, uç, ne yaparsan yap; ama denizin üstünde yap. Dal denize, yiyeceğini arda bul. Orda yat, arda kalk. Ne yaparsan yap. Fakat yeryüzüne gelme!' Ana yaratıcı, yaban ördeğinin getirdiği çamurla dünyayı yarattı. Aldı çamuru eline, denizin üstüne koydu. Nasıl olduysa, Tanrı'dan çamur denizin dibine batmadı. Ne dalgalar ve ne de rüzgar onu yerinden kımılda­tamadı. Tıpkı bir adacık gibi, denizin ortasında durup kaldı. Az sonra ada büyümeğe başladı. Öyle büyüdü, öyle büyüdü ki, bugünkü dünya oldu. "58

Kuşlu başka bir Yakut efsanesinde ise Hristiyanlığın et­kileri vardır:

58 Türk Mitolojisi I, s. 449 (oraya; Tretyakof, s. 207'den) .

Page 41: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

40 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

"Şeytan, Hazret-i İsii'nın büyük kardeşi idi. Ama kardeşi nasıl iyiyse, o da o kadar kötü idi. Tanrı durmuş düşünüyor­du. Bir dünya yaratayım ama, nasıl yaratayım diye. Düşünüp dururken Tanrı, Şeytan'a şöyle dedi: - "Sen hep par/aksın, hep kuvvetlisin, her şeyi yaparsın diye öğünür durursun. Gel öye ise, gel de denize dal ve denizin dibinden bana biraz kum çı­kar!" Şeytan denize daldı. Az sonra yine çıktı. Çıktı, çıktı ama, kum da avucundan akıp gitti. Şeytan ikinci defa yine daldı. Fakat eli boştu yine. Baktı ki Şeytan olmayacak. Hemen bir kırlangıç olup, daldı denizin dibine. Gagasına bir parça balçık aldı ve suyun yüzüne çıktı. Tanrı balçığı aldı ve takdis etti; Sonra da denize attı. Bu suretle yeryüzü yaratılmış oldu. Ama başlangıçta dünya dümdüz, tıpkı bir tepsi gibi idi. Tanrı böyle istemişti ve böyle olmuştu. Fakat Şeytan daha önceden Tanrı'nın isteğini anlamış ve ağzında bir parça toprak sakla­mıştı. Niçin, Tanrı'nın dünyası olsun da, benim olmasın diye. Çok geçmedi ve Tanrı bunu sezdi. Çağırdı Şeytan'ı yanına, eliyle vurdu ensesine. Şeytan tokatı yiyince, ağzındaki çamur­lar sıçradı etrafa. Her taraf bu çamurla dağ, taş oldu. Tan­rı 'nın o güzelim dünyası da, bugünkü dünya oldu."59

Yenisey yaratılış destanında ise balıkçıldan başka, kuğu ve öteki su kuşları da yer almaktadır:

"Çok, çok önceleri hiçbir şey yoktu. Yalnızca dalgalanan ve çalkalanan büyük bir deniz vardı. Bir de büyük bir şaman vardı (Yeniseyliler Tanrı yerine şamanı koyuyorlar). Ne işi ne de gücü vardı. Bu deniz üstünde, kuğularla, kırmızı boyunlu kutup balıkçıl kuşlarıyla, daha nice nice su kuşlarıyla uçup dururdu. Arkadaşları da, halkı da hep su kuşları idi. Uçup, uçup dururdu ama; şöyle bir konup da dinlenecek, nefes alacak yerleri yoktu. Bunun üzerine şaman balıkçıları: - 'Şöyle bir dal da, denizin dibinden biraz toprak getiriver!' Dedi. Balıkçıl iki

59 a.g.e., s. 448 (oraya; Seroşevsky'nin Yakutlar adlı eserinden alınmıştır.)

Page 42: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 41

defa suya daldı ama, gagası boş çıktı. Ne bir toprak ve ne de bir balçık getirebildi. Şaman bir daha dal dedi. Balıkçıl üçün­cüde, ağzında bir parça çamurla dışarı çıkıverdi. Bu çamurdan bir ada yaptılar ve uçup uçup yine onun üzerine kondular. "60

Dünyanın yaratılışı ile ilgili olarak Türk destanlarına geçmiş kuşlardan biri de kırlangıçtır. Aşağıdaki Altay-Türk destanında yer alan insan, Potanin'in tespitindeki efsanede bir kırlangıçtır.

"(Büyük) Ülgen, dünyayı yaratmak için yukarıdan suya indi. Düşündü, düşündü, fakat bir türlü nerden işe başlaya­cağını bilemedi. İnsanoğlu o sırada ona geldi. Ülgen, insana sordu: - 'Kimsin sen?' İnsanoğlu Ülgen'e: - 'Ben de dünyayı ya­ratmağa geldim. ' dedi. Tanrı Ülgen kızdı ve hırsla ona sordu: - 'Sizi yaratan ben olmasaydım, siz bunu yapmağa kalkabilir miydiniz?' İnsanoğlu: - .tlma ben, dünyanın mayası olabilecek ilk maddeyi nasıl bulacağımı bilirim. ' deyince, Tanrı: - 'Öyley­se bana hemen toprak getir. ' dedi. İnsanoğlu hemen suya daldı. Suların altında bir dağ vardı. Dağdan bir parça aldı, ağzına koydu ve bir def ada suların yüzüne çıktı. Toprağın yarısını Tanrı'ya verdi, yarısını ağzında sakladı. İnsanoğlu sakladığı toprağı ağzından dünyaya tükürdü ve onun payına da dünya, bataklık, tarla ve denizlerle doldu. "61

Varlığı ile dünyaya anlam kazandıran ve İslami dönem­deki Türk düşüncesinde de yaratılmışların en şereflisi (eşref-i mahlukat) , en güzeli kabul edilen "insan" yara­tılış destanlarında geniş bir yer tutar. İslamlık öncesi ve sonrasındaki inançların birleştikleri gibi, insan, yaptıkla­rı kötü şeylerden dolayı zaman zaman Tanrı'nın gazabını çekmektedir. İşte Radlof'un derlediği bir Altay yaratılış

60 a.g.e., s. 466, 467 (oraya; Anuçin, s. 14'ten). 61 a.g.e., s. 466.

Page 43: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

42 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

destanında gökten, yerin derinliklerine kovulan Şeytan'ın yüzünden bir ara gazaba gelen Tanrı'nın, kadın ve erkeği birer kuş yapıp tabiata salması da anlatılmaktadır:

"Şeytan dedi: - "Ey Tanrı, ne aile ne halkım, Var yerin diplerinde; ben nasıl yaşayayım?" Tanrı dedi: - "Ey Şeytan ne sorarsın bunu sen? Kut bile verdim sana; insan yarat istersen!" Kutu alınca Şeytan, çekildi dünyasına, Şeytan yaptı bir körük, bir kerpeten yanına. Eline çekiç alıp, vurdu örse bir defa, Tam çekicin altından, fırladı bir kurbağa Bir vurdu yılan çıktı, kıvrılarak kayboldu. Bir vurdu ayı çıktı, kaçıp toz duman oldu. Bir vurdu domuz çıktı, domuzun en vahşisi, Bir vurdu Albıs çıktı, kötü ruhun saçlısı. Bir vurdu Şulmuş çıktı, kötülükleri saçtı, Bir vurdu deve çıktı, Tanrı'nın sabrı taştı. Tanrı kızarak geldi, topladı neyi varsa. Hepsi birden toplanıp ateşe atılmıştı . Körüğün alevinden, bir kadın fırlamıştı. Kerpetenle çekiçten, er kişi türemişti. Tanrı kızıp kadının, yüzüne tükürmüştü. Kadın kuş oldu uçtu. Korday derler bu kuşa, Kokutur bataklığı, köpek havlar bu kuşa. Erkek de bir kuş oldu, adına derler Yalban, Bacakları çok uzun, şekli ise çok yaman. Bu çok garip bir kuştur, nedense yok elleri Arar bulur nerdeyse, atılmış çizmeleri. Bayıldığı tek şeyi, topuğu kemirmektir. Evdeki pisliklerse, ona güzel yemektir. "62

Dünyanın ve insanın yaratılışından başka, zihinleri meşgul etmiş ve cevaplarını ancak bazı mitoloji tespitle­rinde bulabilmiş bir konu daha vardır ki, o da milletlerin,

62 a.g.e., s. 462

Page 44: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KüLTÜRÜNDE KuşLAR • 43

boyların türeyişleridir. Birbirleri ile yanyana veya bazen de çeşitli sebepler yüzünden uzak mesafelerle, ayrı ayrı olarak varlıklarını sürdürmüş olan Türklerin pek çok boyu olduğu gibi, birçok da türeyiş efsanesi vardır. Bunların bazılarını; Göktürklerin kurttan türeyiş, Uygurların ağaçtan türeyiş, Yakutların Er-Sogotoh, Kırgızların doğandan türeyiş, Şato hakanının kartaldan türeyiş efsaneleri meydana getirmek­tedir. Tabii, burada verilecek olanlar kuşlarla ilgili bulunan efsanelerdir: Göktürklerin, "Kurttan Türeyiş" efsaneleri­nin üçüncüsünü anlatan metinden anlaşıldığına göre, Yaz ve Kış Tanrıları ile evli bulunan Göktürk atasının bu karı­larından birinden dört çocuğu olmuştur. Bu çocukların ilki beyaz bir leylek olarak doğmuş ve uçmuştur.63 Çin kaynak­larından öğrenildiğine göre Göktürklerin bir bölümü olan ve her iki Göktürk Devleti zamanında Orta Asya'nın Bar­köl bölgesinde oturan Şatolar VIII. yüzyılın ortalarından sonra Çin'in batısındaki Kansu'ya geçerek Yin-Şan dağla­rına yerleşmiş ve X. yüzyıldan sonra Çin'de başlayan "Beş Sülale" devrinin üçünü kurup Çin'i idare etmişlerdir. Bu üç sülalenin birincisini kuran Şato hakanı Li Koyung'un ha­yatı hakkında fazla bilgi yoksa da Çin kaynaklarında onun "kartal yuvasından doğmuş olduğu söylenir" şeklinde bir kaydın varlığından söz edilmektedir.64 Altaylardaki Teleüt Türklerinin Merküt adlı kabilesinin bir kara kartaldan; Yur­tas kabilesinin ise beyaz başlı bir kartaldan türediklerine inanılmıştır.65 Türk mitolojisinin bir parçası da, Kırgızlar arasında söylenegelmiş, "doğandan türeyiş" efsanesidir:

"(Söylendiğine göre); Kırgız kabilelerinden birinin bir atası ve bu atanın da üç karısı varmış. Bu üç kadından en küçüğü, gece uyurken bir rüya görmüş. Çadıra bir avcı doğan

63 a.g.e., s. 27. 64 a.g.e., s. 594. 65 a.g.e., s. 4 7.

Page 45: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

44 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

gelmiş ve yatağının etrafında uçuşarak dolaşmış. Sonra da nasıl olmuşsa gebe kalmış. Bu Kırgız kabilesini idare eden reislerin hepsi de, bu küçük kadının soyundan gelirlermiş. "66

Yakutların sosyal yaşayışında geniş ölçüde rol oynadık­ları için şamanların, türeyiş efsanesine dahi geçtiği görül­mektedir:

"Yakut Türklerinin inanışlarına göre şamanlar, yeryüzüne bir kartal tarafından getirilirlerdi. Onlara göre, şaman olacak bir çocuğun ruhu, çocuk daha doğmadan bir kartal tarafından yenirdi. Bu ruhu yiyen kartal, bundan sonra güneşli bir bölge­ye göç ederdi. Ortası büyük bir çayırlıkla kaplı olan bu bölge­de, güneşin ışıkları solmaz ve her zaman pırıl pırıl parlarmış . . . İneklerin ilk defa süte geldiği yer de, yine bu çayırlık alan imiş. Tam bu çayırların ortasında ise kırmızı bir çam ile, bir gürgen veya bir de kayın ağacı varmış. İşte bu kartal, bu ağaçların üzerine gelir ve yumurtasını bıraktıktan sonra gidermiş. Yu­murta, bir süre ağaçların üzerinde kaldıktan sonra yarılır ve içinden bir çocuk çıkarmış. Ağaçların altında da bir beşik bu­lunurmuş. Çocuk, yumurtadan çıkar çıkmaz, hemen bu beşiğin üzerine düşer ve orada büyümeğe başlarmış. Yakutların inanı­şına göre, iyi şamanlar kırmızı çam üzerindeki yumurtadan; kötü şamanlar ise, gürgen ağaç üzerindeki yumurtalardan çı­karlarmış. Yumurtadan çıkan bu şamanlar, tabif olarak hayat­ları süresince, Kartal-Anaları tarafından korunurlarmış. Bu kartal, onların her işlerinde büyük bir yardımcı olurmuş. "67

Çeşitli Türk boylarının türeyişi ile ilgili efsanelerin ve bu efsanelerdeki totemizm devrinin bazı izlerini Dede Kor­kut destanlarında tespit eden Abdülkadir İnan, bulduğu bu unsurları şu sözlerle belirtmektedir:

66 a.g.e., s. 594. 67 a.g.e., s. 596.

Page 46: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 45

"Salur Kazan, Tekfurun 'Oğuz'a söv, bizi öv' dediğine karşı şu cevabı veriyor: 'Kendi aslım kendi köküm, sımağım yok, seni öğmeğim yok ... Ak kayanın kaplanının erkeğinde bir köküm var, ortaç kırda, sizin geyiklerinizi turgurmaya; ak sa­zın as/anında bir köküm var kaz alaca yurdunu turgurmaya azvay kurt inüği erkeğinde bir köküm var, ağca yünlü tümen koyununu gezdirmeye, ak sunkur kuşı erkeğinde bir köküm var, ala ördek kara kazın uçurmaya .. . ' (K 1 58; ME 1 1 1), Kazan için 'tülü kuşun yavrusu' denildiği gibi Bamsı Beyrek için 'çalkara kuş erdemlü' denilmektedir. "68

İnsan topluluklarının henüz ilkel düşünce ve yaşayış biçimini sürdürdükleri çağlarda; Türk dilinde "töz" (asıl kaynak, kök) , Moğolcada "ongun" adı verilerek, çamur, tahta, kemik, taş, maden gibi maddelerden yapılan ve tapılan küçük heykeller, putlar vardı. Bunlara sahip olan aile, soy veya boy'un kötülüklerden korunacağına, kurtu­lacağına inanılırdı. Kutlu ve kuvvetli sayılan bu tözler (di­ğer ismi ile totemler) çok çeşitli olurdu. Bunlardan birini kutlu sayan boy mensupları kendilerini onun soyundan gelmiş kabul ettiklerinden o hayvanın, o kuşun etini asla yemezlerdi. Tabii o şeyden gelmediklerine inananlar için böyle bir yasak söz konusu değildi. Kuğu, kartal, karga, atmaca, turna, kaz ve benzeri kuşlarla; kurt, beyaz benekli at ve başı ile ayakları yer yer beyaz olan inek Türklerin başlıca kuş ve hayvan tözleri idi. Yakutlarda kartal ve at tözleri en kudretli ve en çok saygı duyulan idollerdi. Bu tözlerden biri olan kartal, Altayların en eski Türk toplu­luklarında güneş ve Gök Tanrı'nın sembolü olarak kabul edilmişti. 69 Fakat bu ilkel din devresini pek erken çağlarda geçiren Türk boyları, yüksek seviyeli bir cemiyet durumu­na geçince bu tözler eski anlam ve önemini kaybettiğin-

68 Eski Türk Dini, s. 147. 69 Hun Sanatı, s. 86.

Page 47: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

46 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

den, maziden kalan bu hatıralar, artık sadece bir "tamga" (damga), bir arma, sembol olarak kullanılmıştır. Bu son durumda, arma olarak kullanılanların da genellikle yırtıcı kuşlar olduğu; Oğuz boyları ile Altay ve Yakut kabilele­rinin sembollerinin kuş olmasından70 anlaşılmaktadır. Bu tip armaların Türk dünyasındaki varlığı bu kadarla da kal­mamaktadır. Batı Hunlarının büyük hükümdarı Atilla'nın hükümdarlık arması bir tuğrul (doğan) idi. Hatta onun kalkanının üzerinde bile bu kuşun resmi vardı. Atilla' dan sonra Macarların, "turul" adını verdikleri kuşun başına bir de taç yerleştirerek bu Türk armasına sahip çıktıkları ve özellikle Kral Geza devrinde bunu yanlarından ayırma­dıkları bilinmektedir. 71 İslamlık sonrasında bu tuğrul ku­şunun hatırasının -nitelik değiştirerek de olsa- yaşatıldığı görülür: "Oğuz hükümdarının, Selçuk ve Osmanlı sultanlarının bir alameti olan ve sonra da bir hanedan arması (blason) mahi­yetini alan tuğra'nın, efsanevi bir kuş olan ve hükümdarın bir ongunu bulunan tuğrı (tuğrıl) 'dan geldiğini Ziya Gökalp (Milli Tetebbular III, 404) söyler. "72

Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi'nde "Oğuz Dinin­deki İçtimai Timsaller" başlığı altında Oğuz dininin bün­yesini incelerken Oğuzların Boz Ok ve Üç Ok adında iki küçük 'il'in birbirini tamamlamak üzere birleşmesinden meydana geldiğini bildirdikten sonra, bu Oğuz teşkilatın­daki sağ kolun Boz Oklar (ki, sembolleri gökte aranmış ve Gün, Ay, Yıldız birer tanrı olarak üç özün-aşiretin sembo­lü olmuştur) sol kolun ise Üç Oklar (ki, bunların da önce­leri beş tane Yer Su'yu bulunmasına rağmen ikisi ortadan çekilince geriye kalan Ogan -Oğuzcada "Gök Han", Su Han "Deniz Han" ve Demir Han da "Dağ Han" isimlerini almıştır) adını taşıdığını ve bu iki kolun altı aşireti orta-

70 Türk Mitolojisi l, s. 4 7 71 a.g.e., s. 592. 72 Osman Turan, On İki Hayvanlı Türk Takvimi, İst. 1941, s. 85.

Page 48: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 4 7

ya çıkardığını anlatarak aşağıdaki tabloyu verir. 73 (Tabloda görülebileceği gibi ongunların hepsi de birer kuştur.)

Zümre: Gün Han Özü Ay Han Özü Yıldız Han Özü Gök Han Özü Deniz Han Özü Dağ Han Özü

Ongun: Şahin Kartal Sungur Tavşancıl Çakır (çağrı) Uç kuş

"Boy" teşkilatının kuvvet kazanmasıyla ilk zamanlar­daki "öz" teşkilatının önemini sürdüremediğini, bu yüz­den veya belki de "unutma" sebebiyle alt aşiretin totem­lerden ibaret olan adlarını kullanmadıklarını, aşiretlerin dörder boya ayrıldıklarını ve eski yerlerini, meydana çıkan bu 'yirmi dört boy'a terk ettiklerini bildiren Gökalp'ın, bu konudaki görüşleri şu şekilde devam eder: "Boz Oklar, ad­ları kaybolan üç aşiretten mürekkepti. Bu aşiretlerin adları totemlerine nazaran şöyle olmak lazım gelir: Doğanlı (Şa­hinli) , Kartallı, Tavşancıllı.

Üç Oklar'ın da aşiretleri totemlerine nazaran şöyle ol­malıdır: Sungurlu, Uç Kuşlu, Çağrılı.

Bu 'yirmi dört boy'dan her birinin kendine mahsus bir 'tamga: damga'sı vardı."74

Ebülgazi Bahadır Han, Şecere-i Terakime adını taşıyan eserinde, yirmi dört Oğuz boyunun çeşitli kuşlardan iba­ret olan bütün ongunlarını "Oğuz Han'ın torunlarının ad­larının manası ve damgaları ve kuşlarının zikri"75 başlığını taşıyan bölümde vermiştir. Ayrıca, eski Türk tarih ve me-

73 Türk Medeniyeti Tarihi, s. 62, 63. 74 a.g.e., s. 191 . 75 Ebülgazi Bahadır Han, (Hazırlayan) Muharrem Ergin, (Şecere-i Tera­

kime), Türklerin Soy Kütüğü, İst. s. 48-52.

Page 49: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

48 • TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

deniyeti üzerine özgün ve derin araştırmalarda bulunan Bahaeddin Ögel'e göre, Oğuz boylarının ongun kuşların­dan Reşidüddin de söz açmış, fakat ancak birkaç kuşun adını vermekle yetinmiştir. 76

1 Kayı Doğanlı Boyları Bayat

Totemi: Alka Evli Şahin (Doğan) Kara Evli

2 Yazır (Yazr Eri) Kartallı Boyları Döger

BOZ OKLAR Totemi: Dodurga Kartal Yaparlı (Yay Eri)

3 Aışar Tavşanlı Boyları Kızık

Totemi: Tavşancıl Begdili Kar kın

4 Bayındır Sungurlu Boyları Peçene Totemi: Sungur Çavuldur

Çepni

5 Salur

ÜÇ OKLAR Uç Kuşlu (Boyları) Eymür (Eymir Eli)

Totemi: Uç-Kuş Ala Yunadlı (Yundlu) Üregir

6 İgdir Çağrılı (Boyları) Bügdüz

Totemi: Çağrı Yıva Kınık

76 Türk Mitolojisi I., s. 355, 368, 369.

Page 50: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR • 49

Oğuzlarda ongun olarak görülen kuşlar ve ait oldukları boylar şunlardır:

1 . Kayı boyu; kuşu: şunkar ( < songkur) (şahin) . 2. Bayat boyu; kuşu: ügi (ügü, ükü, ükkü) (baykuş) . 3. Alka Evli boyu; kuşu: köykenek (küykenek, keler)

(çakır, çok yırtıcı olan bir doğan cinsi) 4. Kara Evli boyu; kuşu: göbek sarı (çaylak) . 5. Yazır boyu; kuşu: turum tay (torumtay, turumte) (kü­

çük bir doğan cinsi) . 6. Yasır boyu (Şecere-i Terakime' de Yasır şeklinde geçen

bu boy adı, yanlış yazıldığı belirtilerek Türk Mitolojisine "Yaparlı" şeklinde alınmıştır)77; kuşu: kırgu (karguy, kır­guy, karkuy, kırkuy, kırgiy, kırgıy, kırgay, kırgaw) (atmaca) .

7. Dodurga boyu; kuşu : kızıl karçıgay (karcıgay, karçı­ga, karçıgu) (kızıl atmaca) .

8. Döğer boyu; kuşu: köçken (köçgen, göçgen) (atma­ca, çalağan) .

9. Avşar boyu; kuşu : cure laçin (çure laçin) (beyaz do-ğan) .

10. Kızık boyu; kuşu: sarıca. 1 1 . Bigdili (Begdili) boyu; kuşu: bahri. 12. Karkın boyu; kuşu: su bürkütü (nehir veya deniz

doğanının daha büyük bir cinsi.) 13. Bayındır boyu; kuşu: ala toğan veya ala toğanak (ala

doğan, alaca doğandan daha küçük olan bir kuş) . 15. Çavuldur boyu; kuşu buğdayık (buudayı) (şah kar­

tal; yani, kartalların en büyüğü ve en yırtıcısı.) 1 6. Çepni boyu; kuşu: humay, kumay ( < hüma, hümay)

(devlet kuşu, hüma) . 1 7. Salur boyu; kuşu: bürküt (kartal) . 78

77 Not: Oğuz boylarının bu ongun kuşlarının değişik Türk lehçe veya şivelerindeki adları ile çeşitli durumları üzerine yapılmış, geniş bir in­celeme Türk Mitolojisi I'in 355-368, sayfaları arasında bulunmaktadır.

78 Bkz. Türk Mitolojisi l, s. 338, 360.

Page 51: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

50 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

18. Eymür boyu; kuşu: ancan (encari, anhazi, ancabi, ancaz, ancanı; aynı adın bu değişik şekilleri, elyazmalarm­daki farklı yazılışlardan doğmuştur79)

19. Alayuntlu boyu; kuşu: yağılbay (yağılbai, yığılbay) . 20. Üregir boyu; kuşu: baygu (bigu) (atmaca) . 2 1 . İgdir boyu; kuşu: karçıgay (karcıgay, karcıgal) (at­

maca, güvercin avlayan orta boy doğan) . 22. Bügdz boyu; kuşu: it algu (bir çeşit kartal) . 23. Yıva boyu; kuşu: toygun (tuygun) (beyaz atmaca,

beyaz doğan) . 24. Kınık boyu; kuşu: cure doğan (ak doğan, güvercin

avlayan bir atmaca türü).

Eski Türk düşüncesinde, dört ana yönün her birinin bir totemi vardı. Doğuya "koyun", batıya "köpek", kuzeye "domuz" yani bütün bunlara birer "hayvan" totem kabul edilirken sadece güney yönü bir "kuş" totemine sahipti.80

· Yine, aynı Türk düşüncesi, her mevsimi ayrı bir renkte (kış: kara; yaz: kızıl; sonbahar: ak, ilkbahar: gök) ve keza her yönü de (bugünkü gibi renksiz saymayıp) başka başka renkte (kuzey: kara, güney: kızıl; doğu: gök; batı: ak) gör­düğünden, güneyi simgeleyen kuş toteminin rengi "kızıl" mevsimi "yaz", unsuru (eskiden, maddenin dört esas un­surdan meydana geldiği kabul edilirdi) ateş ve Yer-Su'su Kızıl Han idi.81

Eski Türk düşüncesinin "zaman anlayışı"ndan doğan ve adeta zarnan'la "yaşama" yarışına girerek günümüze kadar ulaşan sözlerinden biri kuşluk'tur. Güneşin doğmasından sonra gelen ve sabah ile öğle arasındaki zamanın ortası olan (aşağı yukarı saat 10.00 dolayı) "kuşluk" Türkiye Türkleri­nin düşüncesinde iki ayrı zaman dilimine ayrılmıştır. "İnce

79 a.g.e., s. 363 80 Bkz. Türk Medeniyeti Tarihi, s. 1 34, 183, 333. 81 a.g.e., s. 134, 135, 1 85.

Page 52: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR • 51

kuşluk" veya "genç kuşluk" yahut da "küçük kuşluk" adı verilen birinci bölüm sabah ile kuşluk arasındaki, "öğleye düşmüş" veya "büyük kuşluk" da denilen ikinci bölüm ise küçük kuşluktan sonraki zamanı ifade eder. Kuşluk terimi­nin, İslamlıktan sonraki Türk inanç ve yaşayışında özel bir yeri olmuştur. Celvetiyye tarikatına mensup olan kimsele­rin beş vaktin dışında, nafile olarak, güneşin bir iki mız­rak boyu yükselmesinden sonra kıldıkları işrak namazının arkasından altı rekatlık "kuşluk namazı" kıldıkları bilinir. İmparatorluk Türkiye'sinde Saray'da yenilen iki övün ye­meğin ilkinin adı "kuşluk taamı" idi. Saray mensuplarına verilen bu yemek, sabahleyin erkenden çıkarılırdı. Rumeli halkı arasında öğle yemeğine "kuşluk" denilmiştir.82

Kuş83 sözü veya çeşitli kuşlardaki değişik özelliklerin gerçek veya mecazi anlamlar içinde ifade edilmelerinden doğan deyim ve atasözlerinin, Türk düşünce, dil ve ede­biyat dünyasındaki varlığı oldukça eskiye dayanır. Kuş teg (gibi uçmak)84, (gelip geçiciliği belirtmek)85, kuş kuşla­mak86 (kuş avlamak), kuş salmak (doğanı avın üzerine bı­rakmak) , kuş sütüyle beslemek87, kuş beyinli88 kendini bir kuş kadar hafıfhissetmek, kuş kondurmak, kuşa benzemek (benzetmek) kuşa çevirmek, kuş uçmaz kervan geçmez, kuş sütünden başka her şey var, kuş kadar canı olmak, kuş uçurmamak kuş (veya kartal) yuvası kuş uykusu (tetikte uyunulan uyku), kuş diline çevirmek (dili anlaşamaz, an­laşılamaz duruma düşürmek), başına devlet (talih) kuşu

82 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimler Sözlüğü Il, İst. 1971 (2.basılış) , s. 330.

83 Bir kısım Türk boylarında "huş" şeklindedir. Bkz. Prof. Dr. Ahmet Ca-feroğlu, Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü.

84 Prof. Dr. Reşit Rahmeti Arat, Atabetü'l-Hakayık, İst. 1951, s. 58. 85 Reşit Rahmeti Aral, Kutadgu Bilig I Metin, İst. 1979 (ikinci baskı), s. 1 50. 86 Doç. Dr. Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitabı, Ank. 1964, s. 8. 87 Hüseyin Kazım Kadri, Türk Lügati, İst. 1 943, c.3, s. 868, 869. 88 Ömer Asım Aksoy, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, Ank. 1976, c.2, s. 797.

Page 53: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

52 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

konmak, gece kuşu (yarasa; geceleri uyuyamayıp sabaha kadar oturan, gezen kimse) , ağzı ile kuş tutmak, kuş bakı­şı, kuşçu, kuşçuluk etmek (kuş beslemek, uçurmak), kuş divanı (doğancı başı) , kuşluk (kuşların ötmeğe başladığı veya yem yediği zaman), gözü kuş uçurmak (gözü kapıda, pencerede olmak; yani, etrafı rahatsız edici bakışlarla ta­rayıp durmak) , kurda kuşa yem olmak, bir taşman eki kuş urmak89 (bir taşla iki kuş vurmak), turnam közünden ur­mak (turnayı gözünden vurmak), uşkan kuşka borçlu (uçan kuşa borçlu) kaz kafalı, kuvanşına kuş cetmiy (kıvancına, sevincine kuş yetişmiyor) , kuş gibi yemek90 (çok az yemek) , kuş kanadıyla gitmek (çok hızlı gitmek) ve benzeri deyim­lerle pek çok atasözü vardır: "Köp sögütke kuş konar, körk­lüg kişike söz kelir91 (gür söğüde kuş konar, gösterişli kişiye söz gelir; yani kuş, dalları birbirine karışmış söğüt ağacına konar; bunun gibi, söz, haber de güzele gelir) . Kuş yavuzı saygızgan, yıgaç yavuzı azgan, yir yavuzı kazgan, budun ya­vuzı Barsgan (kuşun kötüsü saksağan, ağacın kötüsü azgan ağacı, yerin kötüsü kazan gibi çukur yer, halkın kötüsü Bar­sgan halkıdır) . Üs üşgürse ölür (akbaba kuşu ıslık çalarsa insan ölür; yani, akbaba insanın yüzüne karşı öterse bu ölü­müne işarettir, uğur sayılmaz) . Kuş balası kusınçıg, it balası okşançıg (kuş yavrusu tüylenmeden önce göreni iğrendirir, iğrenç bir şey gibidir; köpek yavrusu ise görünüşte oyun­cak gibidir, sevilir, okşanır. Fakat büyüdüklerinde durum tersine döner) . Karga karısın kimbilir, kişi alasın kim tapar (karganın yaşlısını gencinden kim ayırabilir? . . . Bunun gibi, insanın alacasını yani içinde gizli şeyler olanını kim bilir?) .

89 Müstedb Ülküsal, Dobruca'daki Kırım Türklerinde Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, Ank. 1970, s. 1 8 1 .

90 Sabahat Emir, örnekleriyle Açıklamalı Deyimler Sözlüğü, İst. 1979 (5. bas.), s. 204.

91 Ferit Birtek, En Eski Türk Savlan, (Divilnü Lugati-t-Türk'ten Derleme­ler), Ank. 1944, s. 15.

Page 54: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR • 53

Buşmas er boz kuş tutar ivmes er ürüng kuş tutar (insan işinde sıkılmazsa, avcılığında beyaz doğan avlar; acele et­mese doğanların, en güzelini, ak doğanı avlayabilir) . Yaln­gus kaz ötmes (yalnız bulunan kazın sesi çıkmaz; yani, bazı işlerin görülebilmesi için başkalarından yardım gereklidir) . Bir karga birle kış gelmes (bir karga ile kış gelmez; yani ar­kadaşından yardım bekleyen kişinin, o gelinceye kadar işini ağırdan almasını belirtmektedir) . Yazıdaki süvlin edhergeli evdeki takagu ıçgınma (kırda sülünü ararken evdeki tavuğu kaçırma) . Kuş tuzakka meng üçün ılın ur (kuş tuzağa yem için ilinir, takılır) . Kalın kaz kulavuzsuz bolmas (kalabalık bir kaz sürüsü ancak kılavuzla uçar; yani, bazı kişiler işlerin­de kendilerinden daha bilgili, tecrübeli kimseye uymalıdır) . Kaz kopsa ördek kölig igenür (kaz uçmaya kalkışsa ördek göle sahip çıkar; bu atasözü, beyi gittikten sonra halka bey­lik taslayan kimse için söylenir) . Saçratgudan korkmış kuş kırk yıl adhrı yıgaç üze konmas (bir defa sıçratkı denilen tuzaktan korkmuş olan kuş artık kırk yıl hiçbir çatal ağaç üzerine onmaz) . Kuş kanatın, er atın (kuş isteğine kanadı ile, kişi de atı ile kavuşur) . Karga kazka ötgünse butı sınur (karga uçuşta, güçte eğer kazı taklit etmeye çalışırsa ayağı kırılır; yani kişi yaşayışında haddini bilmelidir) . Sundılaç ışı ermes ürtgün tepmek (harman dövmek çayır kuşunun yapabileceği bir iş değildir; yani, kişi boyundan büyük işe kalkışmamalıdır) . Dün ile kervan göçdügin turgay bilür, oğ­lan kuş yürekli olur.92 Karga aldın uşar93 (aksak karga önden uçar) . Besle karganı oysun közüngnü (besle kargayı oysun gözünü) . Bödeneden korkkan tarı ekmez (bıldırcından kor­kan darı ekmez) . Garip kuşung yuvasını Tangrı yasar (garip kuşun yuvasını Tanrı yapar) . Her kuşung eti yenmez. Kon­gşunun tavugu kaz körünür (Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür) . Kuş balası yuvasında körgenin işler (kuş yav-

9ı Bkz. Dede Korkut Kitabı. 93 Bkz. Dobruca'daki Kırım Türklerinde Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü.

Page 55: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

54 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

rusu yuvasında gördüğünü yapar) . Yuvanı yasagan ırgaşı kuş (yuvayı yapan dişi kuştur) . Baykuş harabalık sever. Kuş dimdiyinden, insan dilinden teleye düşer. Kara kuş milçek tutmaz. Kuş kanadı ile, insan biliyi ile. Kargadan kırgı ol­maz. Karga karganın gözünü çıkartmaz.94 Alacağım olsun da alakargada olsun. Alıcı kuşun ömrü az olur. Ava gelmez kuş olmaz, başa gelmez iş olmaz. Baykuşun kısmeti ayağına gelir. Besle kargayı oysun gözünü. Dünyayı sel bassa ördeğe vız gelir. Bu günkü tavuk yarınki kazdan iyidir. Bülbülü al­tın kafese koymuşlar "ah vatanım" demiş. Bülbülün çektiği dili belasıdır. Garip kuşun yuvasını Allah yapar. Görgülü kuşlar gördüğünü işler görmedik kuşlar ne görsün ki ne işler? Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz. Her kuşun eti yenmez. Kanatsız kuş uçmaz. Karga ile gezen boka konar. Karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürü­yüşünü şaşırmış. Karga mandayı babası hayrına bitlemez. Karga, yavrusuna bakmış "Benim ak pak evladım" demiş. Kartala bir ok değmiş, yine kendi yeleğinden. Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez. Kaz kazla, daz dazla, kel tavuk horozla. Kılavuzu karga olanın bumu boktan kurtulmaz. Kırlangıcın zararını biberciden sor. Kış kışlığını kuş kuşlu­ğunu gösterir. Kör kuşun yuvasını Allah yapar. Kuşa kafes lazım, boruya nefes. Kuşa süt nasip olsa anasından olurdu. Kuş kanadına kira istemez. Kuşu kuşla avlarlar. Kuş var eti yenir, kuş var et yedirilir. Kutsuz kuşun yuvası doğan ya­nında olur, kuzguna yavrusu anka görünür. Leyleği kuştan mı sayarsın, yazın gelir, kışın gider. Leyleğin ömrü laklakla geçer. Sebepsiz kuş bile uçmaz. Şahin ile deve avlanmaz. Şahin küçüktür ama koca turnayı havadan indirir. Şaşkın ördek başını bırakır, kıçından dalar. Tavuk kaza bakmış da kıçını yırtmış. Yırtıcı kuşun ömrü az olur. Yuvayı yapan dişi kuştur. Zeyrek kuş iki ayağından tutulur.

94 Ayhan Göksan, "Türk Dünyası Atasöleri", Reşit Rahmeti Arat için, Ank. 1966, s. 254, 256.

Page 56: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR • 55

Türklerin, İslam dinini ve medeniyetini kabul ettikten sonra kullanmaya başladıkları alfabenin Arap harfi ol­duğu bilinmektedir. Selçuklular devrindeki bazı madeni eserlerde bulunan, Arap harfli Türk alfabesi de yazılmış yazılardan bir çeşidi de "figürlü yazı" adını taşımaktadır. "Canlı yazı" da denilen bu yazı tipinde; Nesih yazısındaki harflerin uzunlamasına olan çizgilerinin yerine, el kol işa­retleri veya hareketleri yapan, birbirleri ile konuşan veya çeşitli işler gören ve ellerinde ok, yay, kılıç, kalkan, kadeh, ibrik gibi araçlar veyahut çalgı aletleri tutmakta olan insan figürleri yerleştirilmiştir. Bu harflerin bağlantı yerlerinde ise değişik kuş (ve ayrıca tavşan, ejder) figürleri kullanıl­mıştır.95 İran Selçuklularına ait olan ve 1 220 ile 1230 yıl­ları arasındaki bir tarihte yapıldığı ileri sürülen bir ayaklı tas96 (bugün Cleveland Sanat Müzesi'ndedir) , Mısır Eyyu­bileri'nde önemli bir makamda bulunan Emir Bedreddin Baysari için, içindeki tarihten 1252 yılında yapıldığı anla­şılan bir leğen97 ve yine XIII. yüzyılın ortalarında -tas kıs­mının- dökümle yapıldığı sanılan ve ayak kısmının da XIV. yüzyıla ait olduğu anlaşılan başka bir ayaklı tas98, canlı yazılar için örnek gösterilebilir. Selçuklu devri maden sa­natının süslemeleri arasında yer edinen canlı yazı, sadece nesihle kalmamış, aynı zamanda (XII. ve XIII. yüzyıllar) kufi yazı da değişme ve gelişme gösterdikten sonra "kuşlu kufi" (ayrıca insan başlı kufi, geçmeli, örgülü kufi gibi yazı tipleri)99 hfiline geçerek sanattaki değerini kazanmıştır.

Araf harfli Türk alfabesindeki harflerin kıvraklığı ve bir­kaç harfin bitişmesi ile ortaya çıkan şekil zenginliği, aynı ibarenin çeşitli kompozisyonlarla yazılabilmesini ve dolayı-

95 Dr. Ülker Erginsoy, İslcim Maden Sanatının Gelişmesi, İst. 1 978, s. 1 36. 96 a.g.e., s. 517 . 97 a.g.e., s . 280. 98 a.g.e., s. 280. 99 a.g.e., s. 1 40.

Page 57: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

56 • TüRK KüLTÜRÜNDE KuşLAR

sıyla hattatın "yenilik" yapabilmesini100 sağlamıştır. İşte bu esneklikten yararlanan ve o zamanlardaki yorumlanışa göre minyatür dışındaki tasvire ilgisiz kalan Müslüman çevrede yaşayarak eş inançları paylaşan hattatların bir kısmı, resme olan meraklarını, zevklerini, bazı ibarelerin kompozisyonu­nu minare, cami, kandil, ibrik, gemi, kalyon ve benzerleri­nin yanı sıra kuş şeklinde yaparak karşılarlardı.

En eski çağlardan beri çeşitli kuş adlarının, Türk düşün­ce ve yaşayışında şu veya bu ölçüde ve önemde yer etmiş pek çok varlığın "adı" olduğu dikkati çekmektedir. Birçok Türk boyunun özel ve cins isimlerinde kullanılmış tabiat unsurlarından biri de kuşlar, özellikle yırtıcı kuşlardır. İs­lamlık öncesi Türk inanışına göre tanrı Ülgen'in yedi oğlu vardı ki, bunlardan biri "Kara Kuş" adını taşıyordu. Yine o devirlerdeki inançlara göre iyilik yapan ruhların dışında, kötü olan ruhlar da vardı. İşte bunlardan biri de "Karga Çang" adında idi. Eskiden Yakut kabileleri kendilerini kar­tal, kuğu, atmaca, turna, karga gibi kuşlardan (bunlardan başka at, boz inek gibi hayvanlardan) türemiş saydıkların­dan, adlarının yanına o, soyundan geldiklerine inandıkla­rı varlığın adını soy adı olarak alırlardı. Kartal'a bağlı olan boylar Yakutların en soylu tabakası sayılırdı. 101 Radlof'un yerinde yaptığı araştırmalara göre Batı Sibirya'nın doğu­sundaki Müslüman olmayan Türk boyları arasında "Kuğu­lar ve Kumandılar (Kuu-Ki'ji)" adını taşıyan bir Türk boyu da bulunmaktadır.102 Gökalp, eski Türklerdeki totemizm kalıntılarının mevcudiyetini incelerken, il ve boy adlarının çeşitli hayvan, bitki ve cansız varlıklardan alındığını bildire­rek, bunlara, kuşlarla ilgili örnek olmak üzere, Kazak (Kaz) , Hakaz (Ak Kaz) , Sungurlu, Boz Doğan ve Kuşan (Kuş) 'ları

100 Türk Ansiklopedisi ("Hat", Uğur Derman) , c. 19, s. 49. 101 Türk Mitolojisi, I, s. 34. ıoı Sibirya'dan (Seçmeler) s. 167.

Page 58: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 57

vermektedir. 103 Bahaeddin Ögel, "Uygur" kelimesinin Çin­ce işaretlerle "Hui-Ho" şeklinde yazıldığını, bu Hui-Ho'nun ilk işaretinin de bir kuş anlamına geldiğini belirterek; Uy­gurlar arasında yaşatılan bir kuş efsanesinin, onların etnik adlarına bile geçmiş olduğunu bildirmektedir.104 Bunlardan başka Emel Esin "İslamiyetten Önceki Türk Kültür Tarihi ve İslama Giriş" adlı eserinin 111. Bölüm Notları'nda bir Türgiş boyunun "Kuşu" (yani Kuş) adını taşıdığını Klyaş­torny (Pamyatniki, 162) 'den105 nakletmektedir.

Bazı kuş adlarının Türkler arasında pek eski çağlardan beri kişi adı olarak kullanılageldiği görülmektedir. Alp Er Tunga'nın kızının adı, Divanü Lugati't-Türk'te kaydedildi­ğine göre Kaz' dır. Oğuz destanının Reşideddin rivayetinde anlatıldığına bakılırsa, Tufan'dan sonra Nuh peygamber dünyayı oğulları arasında paylaştırır. Bunun sonucunda da oğlu Yafes'e (Türklerin deyişi ile Olcay Han'a) Doğu illeri ve Türkistan'ı verir. Böylece, Türk tarihini Olcay Han ile başlatan Reşideddin Oğuzname'sinde söz konusu edilen hükümdarlardan yirmi yedincisi tuğrul kuşunun adını ta­şımaktadır: " . . . Tuğrul halktan mal ve parayı tamamen alıp geri döndü. Bu başarısı üzerine çadır ve yurtlarını kurup onu kendi bey (emfr) ve şahları yaptılar. "106 Ebülgazi'nin tespit ettiği Oğuzniime'de de aynı hükümdarın adı geçmektedir. "Oğuz kavminin Şahmelik Bozokluğundan gitmeden, Sir suyunun aya­ğında ve Amu suyunda oturup kalanları Toğurmış oğlu Tuğrul'u Han yaptılar. "107 Yine, Osmanlı İmparatorluğu'nu kuran Osman Gazi'nin babasının adı da bu kuş adını taşımakta idi; Ertuğrul1°8 ( < Er-tuğrul) .

103 Türk Medeniyeti Tarihi, s . 256. 104 Türk Mitolojisi I, s. 86. 105 Türk Kültürü El Kitabı, seri II, cilt l/b, İst. 1978, s. 2 12. 106 Ord. Prof. Dr. Zeki Velidi, Togan, Oğuz Destanı (Reşideddin Oğuzna­

mesi, Tercüme ve Tahlili, İst. 1972, s. 74. 107 Şecere-i Teriikime (Türklerin Soy Kütüğü), s. 80. 108 F. Çetin Derin, "Osmanlı Devletinin Siyasi Tarihi" -Türk Dünyası El

Page 59: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

58 • TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

Türk tarihinde kuş adı taşıyan ünlü kişiler pek çoktur: "Ak Songar: Aksongur dahi denir. İsa' dan sonra 525

yıllarına doğru yaşamış olan bir Akhun hanıdır. Kaş­gar' dan İran'a dek buyruğu yürüdü.

Ak Sungur: Musul atabeyleri hükumetini kuran İma­dettin'in babasıdır. Büyük Selçuk hanı Sultan Melikşah'ın kölesi idi; ilk günlerinde Haleb'e ilbayı olmuştu.

Alakuş: Cengiz Han gününde (Angıt) Türklerinin baş­buğu imiş. Cengiz Han'a ilk sıralarda büyük iyilikler et­miştir.

Baysungur: Şahruh'un oğlu, Timur Kürkan'ın torunu­dur. Bilgin, ozan bir kimse imiş. Buhara yörelerinde beş yıl hükumetten sonra (Husrevşah) öldürülmüştür. Hin­distan' da hüküm süren Tim ur oğullarından birinin adı Baysungur imiş. Baysungur, kardeşleriyle kavga ederek IV. Sultan Murad'a sığınmıştı. Kendisine yardım edilmedi. Hindistan'a döndüğünde öldürülmüştür. Bu adda dördün­cüsünün adı dahi Baysungur idi.

Bigü: Selçukluların dip dedeleri Yakak'ın karşı geldiği Türk beyidir. Bunlardan İsrail Bey'in bir oğlunun adı Bigü Toğrul idi. (Bigü: Baygu, doğana benzer bir av kuşu imiş) .

Bozkuş: Kirman Selçuklularından Toğrul Şah'ın gü­nünde atabeylik etmiş olan bir Türk'tür. Bir adı da Ala­ettin'dir.

Çağrı: Çakır da derler. Selçukoğullarından Toğrul Bey' in kardeşidir. Horasan' da yirmi dört yıl hükumeti vardır. (Çağrı atmacaya benzer bir kuş imiş.)

Karadoğan: İran'da imparatorluk kurmuş olan Sasa­noğulları gününde İstanbul'a dek ordusunu getirmiş bu­lunan bir Türk başbuğudur.

Karakuş: Mısır sultanlarından Selahaddin Eyyfibi'nin kölelerinden bir Türk imiş. Büyük işlerde bulunmuştur. Mısır'da ilbaylığı var. Kendi bilgisiyle, kendi görüşüyle

Kitabı, Ank. 1 976, s. 99 1 .

Page 60: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR • 59

iş görür, kimseyi dinlemezmiş, dik sözlü, doğru özlü bir kimse imiş. Bu yüzden verdiği yargu (> yargı)'larla Arap­lar arasında san kazanmış, günümüze değin yaşayıp gel­miş olan "hükm-i Karakuşi" sözü buradan kalmıştır.

Karasungur: Baybars'ın adamlarındandır. Baybars'ın oğlu gününde de çalışmıştır. Bu adda birkaç büyük daha geçmiştir.

Karcıga: Kırgız-Kazakların "Kızipek" masallarında adı geçen bir yiğittir. "Şahin" demektir.

Kuş beyki: Ünlü Önk Han: Toğrul Han'ın torunu, Ti­müçin'in güveyisidir.

Kuştemir: Abbas Oğullarından Nasır li dinillah'ın adamlarındandı. Sonra halife ile araları açılmış, İran'da ayrıca bir hükümet kurmuştur.

Laçin: Mısır kölemenlerindendir. Doğruyu sever, yiğit bir Türkmüş. Ketbuğa'yı indirerek kendisi sultan olmuş­tu. İki yıl sonra köleleri eliyle öldürülmüştür. Divan'da "laçin" sözünün şahin anlamına geldiği yazılıdır.

Songur: İlhanlılardan Ebu Sait Han'ın Niğde'ye gön­derdiği beydir.

Songurtekin: Eski Türk masallarında ağaçtan doğduk­ları söylenen beş çocuktan biridir.

Sunkar: Osman Oğullarının on ikinci dedesidir. Toğan: Kuplay Kaan109 gününde yaşamış olan bir Türk

yiğitidir . . . Çuçan Hanlarından birinin adı da Toğan'dır. Gazneli Mahmut Sebüktekin gününde yaşamış olan bir bey de Toğan adını taşırmış. (Bu adda birkaç büyük daha geçmiştir.)

Toğantimür: Çin' de hükumet etmiş olan son Cengizli­lerdendir ... (Bu adda birkaç kişi daha geçmiştir.)

Tuğrul=Toğrul: İran'la Turan'ı birleştirerek büyük bir devlet kurmuş olan Selçuklulardan bu adda üç bey gel-

109 Kubilay Han.

Page 61: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

60 • TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

miştir. En büyükleri bu devleti kurandır . . . Türklerden bu adda daha birçok ünlü kimse gelmiştir.

Turgay: Hulagu Han'ın oğullarındandır. Kendisi hanlık yapmamış ise de oğlu Baydu hanlık yapmıştır. Timür Kar­kan'ın babasının adı da Turgay'dır.

Turkay: Hulagu Han'ın oğullarındandır (Bk. Turgay) "110 Çin'in kuzeyindeki Ak-Tatar zümresinin reisi de Ala Kuş Tegin adını taşıyordu. ı ı ı

Türk tarihinin yukarıda sıralanan ünlü kişilerinden başka çok eski devirlerinden bu yana sosyal yaşayışında, kişilerde özel ad (sonraları ayrıca soyad) olarak; akkuş, ala­kuş, argın doğan, aşan toğrul, akbaş, akdoğan, aksungur, alankuş, aldoğan, alpkartal, atmaca, aysungur, basatoğrul, buğutorul, bülbül, baysungur, bozdoğan, oşkuş, çağrıte­kin, çakırdoğan, çaylak, doğan ( < togan), doğancı, dudu, erkuş, ertuğrul, torul, hümaşah, kanaryacı, kuştemür, kuş­cak, kuğu, karakuş, kartal, keklik, kumru, kuşhan, kuş, kuşçu, kuşçugil, laçin, sungurbay, sunguralp, suna, sun­gurtekin, serçe, songurtay, sülün, serçegil, sungur, sukuşu, şahin, şahinalp, şahingiray, şahinbey, turnacı, toğantekin, tuğrulca, toygar, turna, tuğrul, turgay112 ve benzeri kuş ad­larının kullanılageldiği görülmektedir.

Bazen kuş adının bir lakap bir unvan olarak verildiği de olmuştur. Adı Çince'de tahrif edilerek Mu-kan şek­linde geçen Göktürk kağanının (553-572) unvanları ara­sında Gumilev'e göre kuş anlamındaki "Kuşu" da (Turki, 28, not: 12) vardı. 1 13 Semerkant'tan Kirman'a gizlice gi­derek orada tahsilini tamamladıktan sonra geriye dönen

1 10 Bütün bu adlar için: Bkz. Besim Atalay, Türk Büyükleri veya Türk Adları, İst. 1935, (İkinci basım) .

ı ı ı İsliim Ansiklopedisi, ("Tatar", Faruk Sümer), c. 12-I, s. 55. 112 Bu adların bir kısmı için: Bkz. Şemsettin Kutlu, Türkçe Kadın ve Erkek

Adları, Ank. 1969. 113 Emel Esin, yukarıda a.g.e., s. 93.

Page 62: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 61

ve yazdığı Risalet Hallü'l-eşka.lü'l-Kemer adındaki eserini, hocası Uluğ Bey'in "bize ne hediye getirdin?" sorusu­na cevap olarak ona takdim eden Ali'nin (Ali Alaeddin b.Muhammed; ? - 1474) lakabı da "Kuşçu" (< el-Kuş!) idi. 114 Doğan cinsinden bir tür av kuşu olan sungur (veya sunkur, sonkor, songor) ak ve kara olmak üzere iki çeşit­tir. Bu kuşun, aksungur ve karasungur adları ile bazı Türk büyüklerinin lakabı olarak kullanıldığı, 115 Buhara' da yakın zamana kadar başbakanlara "kuş beyki" denerek116 kimi Türkler arasında da ordu kumandanlarına holunsuni ( < kolun "bir kuş" adı, süi "asker") unvanının verildiği117 bi­linmektedir. Zamanımızda da siyaset, sanat adamlarından futbol takımlarına kadar çeşitli şahıs ve kuruluşlar şu veya bu sebepten, ilgiden dolayı, değişik nitelikleri ile çeşitli durumları bağdaştırıp simgeleştirirken kuşların adlarını almakta, daha doğrusu o kuşların adları, ya halk kitleleri veya belirli bir grup, hatta kişi tarafından verilmektedir. Bir şarkıcıya "Minik Serçe", bir futbol takımına "Karakar­tallar", diğerine "Sarı Kanaryalar" adının verilişi, çaylak Erkan (veya sadece; acemi çaylak) , baykuş Rahşan (veya yalnızca; uğursuz baykuş), atmaca Doğan, karga Bekir ve benzerleri bu hususta örnek gösterilebilir.

Tanrı, ruh, soy, boy, kişi adlarından, unvanlarından başka, dünyanın en geniş coğrafi sınırları içindeki ülkele­ri vatan veya mekan tutmuş ve hfila da -tamamı hürriyet içinde olmasa bile- tutmakta olan Türkler yaşadıkları çev­renin göl, nehir, dağ, şehir ve benzeri unsurlarına da pek

114 İsliim Ansiklopedisi. ("Ali Kuşçu", Abdülhak Adnan) , c. 1 , s. 321. (Ali Kuşçu'ya bu Hl.kap bir iddiaya göre, babasının, Uluğ Bey'in doğancı başısı olması sebebiyle, diğer bir iddiaya göre ise, av sırasında Uluğ Bey'in doğanım daima Ali'ye emanet etmesi yüzünden verilmiştir. Daha çok, birinci iddianın doğru olduğu kabul edilmektedir) .

11 5 İsliim Ansiklopedisi, c. 1 , s. 275. ııG Türk Büyükleri veya Türk Adları, s. 81 . 1 1 7 a.g.e., s. 6 1 .

Page 63: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

62 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

eski zamanlardan beri çeşitli kuşların adlarını vermişler­dir. Alp Er Tunga'nın kızı Kaz'ın adı ile anılan bir şehirden Divanü-Lugati't-Türk bahsetmektedir. Kavzin: "Kaz oyunu, Kaz'ın oynadığı mekan" anlamına gelen bu adı taşıyan yer­de vaktiyle Alp Er Tunga'nın kızı yaşar ve oynarmış. Zeki Velidi Togan'ın "Bugünkü Türkistan" adlı eserinde anlat­tığına göre, Kaz Dağı'nın pek güzel çam ormanı ile kap­lanmış kuzey taraflarına Manas nehri, batısındaki Golça'ya da Alp Er Tunga'nın kızı Kaz'ın ismini taşıyan Kaz (Kaş, Kas) nehri akmaktadır. Kül Tigin abidesindeki: "İkinti Ku­şalgukda Ediz birle süngüşdümüz."118 (İkinci olarak Kuşal­guk'ta Ediz ile savaştık) cümlesinde geçen ve yer belirten Kuşalguk (Koşulgak, Kuşlagak, Koşlagak) kelimesinin kuş sözünden türemiş olduğu açıktır. Yine, Göktürkler, Uy­gurlar zamanındaki toponimlerden konu ile ilgili olarak; Ahun Suna-yış"119 (Altın Suna adlı ormanlı dağ) ve Kaz­luk120 (bir göl adı) da anılabilir. Türkiye coğrafyasında da tepeden dağa (mesela Kaz Dağı) semtten ilçeye (Kartal, Kuşadası, Sungurlu . . . gibi) kadar çeşitli yer adları kuş ismi taşımaktadır.

İlk devir Türk kozmolojisinde bazı gezegen ve yıldızlar kara kuş, saksağan adı ile tanınmış ve anılmışlardır. Jüpiter (öteki adı ile Müşteri) gezegeninin ilk adlarından biri Kara Kuş121 veya Kara Kuş Yulduz122 (diğeri ise Erentüz) idi. Ayrıca Kuş (Niago) 123, Kızıl Sagızgan124 (Kızıl Saksağan) veya sadece Sagızgan 125 adlı yıldılar Türk göğünün bezeği olmuştur.

ııs Orhun Abideleri, s. 58. ıı9 Emel Esin, Türk Kosmolojisi, İst. 1979, s. 20. 120 Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, s. 1 73. 1 2 1 Türk Kosmolojisi, s. 1 O. 122 Divanü Lugati't-Türk Dizini, Ank. 1972, s. 58. 123 Türk Kosmolojisi, s. 10. 124 a.g.e., s. 5. 125 Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, s. 193.

Page 64: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR • 63

Bütün bunlardan başka, çeşitli kuş adları ile anılan daha birçok şey Türk dilinde yaşamıştır, yaşamaktadır. Evdeki tencereden (kuşhane: kuş etlerini pişirmeye yarayan küçük ve kapaklı bakır tencere; buna kuşane de denir) 126 gemi­lerdeki tente kaz ayağına (güneş ve yağmurdan korunmak için yelken bezinden güverteler üstüne gerilen örtülerin gergin durumda kalarak bel vermemesi için yapılan özel bir düzenleme) 127, atmosferdeki fırtınadan (kuğu fırtınası: her nisan ayının beşinde esen sürekli ve şiddetli fırtına) 128

gökteki yıldıza, insanın üstündeki elbiseden (kumru yaka: kumrunun boynundaki çizgiyi andırır şekildeki yaka hak­kında kullanılan bir deyim) 129 veya kürkten (ördek boğazı, kuğu boğazı, saka kuşu boğazı kürkler, kadın giyiminde süs olarak kullanılmıştır) 130 başındaki başlığa (kuş yuvası: külhanbeyi, bıçkın edası ile bir fes giyimi) 131, yürüyüşten (kaz adımı yürüyüş: askeri bir yürüyüş çeşidi) hastalığa (mesela kuşpalazı) , denizdeki balıktan (kırlangıç balığı) , tabiattaki bitkiye-meyvesine (kuşkonmaz, kuş üzümü), dini-tasavvufi eserlerden (misal olarak Mantıku't-Tayr) mi­zah dergilerine (Akbaba, Çaylak gibi) kadar pek çok şeye, şu veya bu kuşun adının girmiş, verilmiş, alınmış yahut da seçilmiş olduğu görülmektedir.

En eski zamanlardan şimdilere kadar, Türk tarihinin her devrinde, ermiş hatta peygamber gibi kişilerin, kuş­ların dilinden anlayarak gerektiğinde onlarla "kuş dili" ile konuşabildiklerine inanılmıştır. Bögü Han'ın kuş dilini bildiği, Orta Asya ve Batı Sibirya masallarında geçen bü­yük hanların ve ermişlerin, özellikle kaz dilinden çok iyi

126 Celal Esad Arseven, Sanat Ansiklopedisi, İst. 1 966, c.III, s. 1 1 80, 1 18 1 . 127 Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, III, s. 457. 128 a.g.e., c.II, s. 312. 129 a.g.e., s. 322. 130 Reşat Ekrem Koçu, Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, Ank. 1967,

s. 166. 131 a.g.e., s. 161 .

Page 65: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

64 • TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

anladıkları, 132 bir masal unsuru dahi olsa, halk inançları arasına karışmıştır. Kara Atlı Han'ın, bir oğlu olduğu hak­kındaki muştuyu, kayın ağacı üstüne konmuş bulunan bir kuştan aldığı "Kara Atlı Han" adındaki bir Altay masalında anlatılmaktadır. 133 Şamanizm döneminde kamların, tanrı elçisi saydıkları kartalın dilini bildiğine de inanılmakta idi. İslamlık sonrasındaki Türk inançlarında kuş dili'nin yine ortaya çıktığı görülür. Fakat bu defa durum, masallardan değil, gerçeklerden nakildir. Kuş dilini bilen ve kuşların padişahı olan Süleyman peygamberin bu vasfı, Müslü­manlığın kutlu kitabı Kur'an-ı Kerim'in 27. suresinin 16.

ayetinde şu şekilde belirtilmektedir: "Süleyman da Davud'a viiris oldu. Ve dedi ki: - Ey insanlar bize kuş dili öğretildi. Ve bize her şeyden bolca verildi. Doğrusu bu; apaçık bir lutuftur. "134 Sü­leyman peygamberin kuş dilini bilmesi Yunus Emre'den beri söylenegelmektedir:

"Süleyman kuş dilin bilür didiler Süleyman var Süleyman' dan içerü"135

Daha çok ilkokula giden kız çocukları arasında, gizli, ancak kendilerinin anlayabileceği bir dille konuşmak ih­tiyacından doğan, argomsu bir dile de "kuş dili" (ayrıca: inci dili, par dili, kepçe dili, kutu dili) adı verilmektedir. Bu, anlam olmayan hece ve sözlerle birtakım seslere, ke­limenin başına ortasına veya sonuna bir cümle eklenerek yapılan konuşmadır. "Ben sana söyledim." Cümlesinin bu çeşit kuş dili ile ifadesi şöyledir:

132 Türk Mitolojisi l, s. 86. 133 a.g.e., s. 31 1. 134 Muhammed Fuad Abdülbaki, Mevziilanna Göre Ayet-i Kerimeler ve

Meiiileri, İst. 1980, İst. s. 554. 135 Yunus Emre Divanı, s. 157.

Page 66: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR • 65

"BEpçeN SApça NApça SÖpçöY LEpçe DİpçiM." veya "parBEN parSA parNA parSÖY parLE parDİM."136

Türk dilinde bulunan kuş adlarının bir kısmının diğer bazı kelimelerle birlikte, tarihi, coğrafi veya başka alan­larda ilişkilerde bulunulan yabancı dillere geçtiği bir ger­çektir. Örnek olarak Hun, Avar, Peçenek ve Kumanların gelip yerleştiği Çek, Moravalı ve Slovak boylarının ülke­sinde, yani bugünkü Çekoslovakya toprakları üzerinde yaşayan halkın diline Türkçeden geçerek tokan (doğan) , lalak (leylek) , karsa (karca, yani aladoğan) gibi şahıs ad­ları olan kelimeleri Karca Karcany (Csalloköz adasındaki on iki köyün adı olup Tatarca karça: aladoğan adını taşıyan yırtıcı bir kuştur. Bu kelime Macarcaya da karcsa şeklinde geçmiştir) 137 söylenişi içindeki yer adı gösterilebilir.

Kuşların Türk edebiyatının manzum ve mensur hemen hemen her tür eserinde çok eski devirlerinden beri çeşitli münasebetlerle kullanılageldiği görülmektedir. Bu müna­sebetlerin en geniş kullanılış bulanlarından biri teşbihtir. Yaratılıştaki eşsiz ahenk ve derin anlam, her canlı türüne başka başka özellikler vermiştir. Bu yüzden bir canlı türün­deki bazı hususiyetler, yetenekler veya en azından doğal yapı diğerlerinde yoktur. Bu durum bir "farklılık" ortaya çı­kararak şundan veya bundan dolayı bir "karşılaştırma, mu­kayese etme" düşüncesini doğurmuştur. İşte insan, duy­gu, düşünce ve isteklerini daha zihninde biçimlendirirken ara sıra bu karşılaştırma işinden de yararlanır. Herhangi bir yönden zayıf olan ifadeye güçlülük, canlılık kazandı­rılmasının mümkün olması dolayısıyla teşbih (benzetme), konuşma dilinden, edebi dilden pek eksik olmaz. Edebiyat eserlerinde ilhamını kuşlardan alan teşbihler pek çoktur.

136 Ferit Devellioğlu, Türk Argosu, Ank. 1980 (6.baskı) s. 30. 131 Yusuf Blaşkoviç (Kumanoğlu), "Çekoslovakya Topraklarında Eski

Türklerin İzleri" Reşid Rahmeti Arat İçin, Ank. 1 966, s. 348, 350, 351 .

Page 67: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

66 • TüRK KüLTÜRÜNDE KuşLAR

İnsan ruhunun tükenmez arzusu, önceki ve sonraki, yani sürekli hasreti olan "güzellik" konusunda teşbih sanatı bü­yük önem taşır. Türk destanlarının bir kısmında kızların, gelinlerin kaza benzetilmesinde kazın, "evlilik sadakatinin, evcimenliğin ve ideal vücut güzelliğinin -uzun boyun, ge­niş kalçalar- örneği"138 olarak, kabul edilmesindendir. Or­han Şaik Gökyay, Dede Kokut Hikayelerinde birçok yerde geçen "kaza benzetme" işini, Alp Er Tunga'nın kızının Kaz adını taşıması ile de ilgili saymaktadır. Dede Korkut desta­nındaki "kaza benzer kızı, gelini feryat ettirdiler"139 cümle­sindeki teşbih, başka Türk destanlarında da kullanılmıştır. Er Targın destanında Akça Han'ın kızı Ak Cunus'un Kart Kocak adındaki yiğiti merhamete getirmek için söylediği türküde de aynı benzetiliş vardır:

"Ben Kırım'ın içinde Akça Han'ın kızıydım Baba ile ananın Beslenmiş kazıydım." 140

Kazlar, kızlar, gelinler arasındaki bu güzellik münase­beti İslamlıktan sonraki devrelerde de sürdürülmüştür. Mesela XVIII. yüzyılda yaşamış bir halk şairi olan Gev­heri'nin bir semaisindeki şu dörtlük dikkate değer:

"Sabahtan bizim pınara İki gelin üç kız geldi Birbirlerini kovarak Sandım ki göle kaz geldi"141

138 Dedem Korkut'un Kitabı, s. CCXXXI. 139 a.g.e.,"Salur Kazan'ın Evinin Yağmalandığı Destanı Beyan Eder" adını

taşıyan hikaye. 140 Dedem Korkud'un Kitabı, s. cccLxxxı. 141 Türk Saz Şairleri, s. 239.

Page 68: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 67

Çağımızda kişinin kaza teşbihi, sadece bir istihza, kü­çük düşürme amacı iledir.

Çeşitli Türk lehçelerinde biraz değişik söylenilişe uğ­ratılan kuğu (kogu, kugu, kuu, kuv, guv) da güzellik ve beyazlık (bu ikinci özelliği kalp temizliğinin de sembo­lüdür) açısından kızların, sevgililerin benzetildiği bir kuş olmuştur:

"Güzellikte, tazelikte terlikte Kuğusun hey güzel kuğusun kuğu Ol meh-cebin ile simin-berlikte Kuğusun a nazlım kuğusun kuğu"142

Kuğu, aynı zamanda maddi beyazlık için de (mesela saç ağarması) benzetme unsurudur:

"tegürdi manga elgin elig yaşım kuğu kıldı kuzgun tüsi teg başım"1'13

(Ellinci YO§lm bana elini değdirdi, kuzgun tüyü gibi kara olan bO§ımı

kuğu tüyü gibi yaptı).

Halk ve Divan şiirlerinde bazen güzelin gözleri veya bakışı da kuşlarınkine benzetilir:

"Varıp bir güzele gönül vireli El kavşurup karşısında duralı Kaşı gözü turnalayın sürmeli Yad ellere kona diyü korkanm. "144

(Öksüz Aşık)

142 a.g.e., s. 226. 143 Kutadgu Bilig I, s. 51 (beyit: 365) 144 Türk Saz Şairleri, s. 84.

Page 69: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

68 • TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

"Hubluğuna yok bahane Gözlerin benzer şahan' e Namın çıkmıştır cihane Bilür cümle alem seni" 145

(Köroğlu)

"Değil çeşm-i kebud ol ebruvanım zir-i takında iki avare kumrudur ki gelmiş aşiyan tutmuş"146

(Nedim)

"Salavat getirsin cemalin gören Bakışın turna da sekişin ceyran Uğradığın yeri edersin viran Bülbül has bahçede gül ile oynar"147

"Dillerin bülbül olmuş"148, "Yarimin dili bülbüldür149, "Bülbül gibi şakıyacak bağım yok"150 mısralarından anla­şılacağı gibi, bülbülün güzel ötüşü, şakıyışı da bir teşbih doğurabilmektedir. Öyle ki, bu çeşit bir teşbih Divan şii­rinde, daha başlangıçlarda bile bir mazmun olarak kulla­nılmıştır:

"Lebün can derd-mendinün tabibi Dilün cennet gülinün andelibi"151

(Şeyhi)

(Dudağın, canı-gönlü hasta olanın tabibidir; dilin de cennet gülünün bül­

bülüdür.)

145 a.g.e., s. 92. 146 Agah Sırrı Levend, Divan Edebiyatı (Kelimeler ve Remizler, Mazmun-

lar ve Mefhumlar) , İst. 1980 (3.basım), s. 494. 147 Türk Saz Şairleri, s. 349. 148 Manilerimiz, s. 213. 149 Türk Saz Şairleri, s. 238. 150 a.g.e., s. 215. 151 Prof. Dr. Ali Nihad Tarlan, Şeyhi Divanı'nı Tetkik, İst. 1964, s. 144.

Page 70: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR • 69

Türk edebiyatında sesinin güzelliği ile kendisinden söz ettiren kuşların sayısı kuşkusuz bu kadarla bitmemekte­dir. Turaç (dürrac) , turgay (diğer adları: toygar, çavuş kuşu, ibibik; İslamlıktan sonra bunlara bir de Arapça olan hüd­hüd adı katılmıştır) , kanarya, güvercin, keklik, turna ve benzerleri, sesleri, ötüşleri yönünden; kartal (çalkarakuş, karakuş) , şahin, doğan, ispir gibileri de yırtıcılıkları, avları­nın, düşmanlarının üzerine çekinmeksizin ve hızla atılma­ları sebebiyle, yiğit, alp kimselerin kendisine benzetildiği kuşlar olmuştur. Öteden beri çabukluk, hızlılık, geçicilik, fanilik durumlarını bile, dile getirmek için kuşlardan, daha doğrusu onların uçuculuklarından yararlanılmıştır:

"Perçem vurup atlara Uygurdaki Tatlara Uğru, yavuz itlere Kuşlar gibi uçtuk biz"

(Divanü Lugati't-Türk'ten)

"Küvenme kıvı kutka kuş teg uçar" (Kutadgu Bilig' den)

(Mutluluğa, devlete sürekli güvenme; çünkü o, kuş gibi uçar, yani çabu­cak geçip gider) .

Günümüzde, edebiyat dili bir yana, halk dilinde dahi aynı benzetişlere "insanoğlu kuş misali, bu gün burada ya­rın orada" deyimindeki gibi rastlanılmaktadır. "Karga sesi gibi sese sahip olmak, baykuş sesli olmak" gibi söylenişler­de ifadesini bulduğu gibi, teşbih zaman zaman da -benzeti­len için- olumsuzluk taşır:

"Sadası baykuşa benzer, hıramı saksağana; Hülasa, züppe demiştim ya, artık anlasan a! . . " 152

152 Mehmed Akif Ersoy, (tertip eden: Ömer Rıza Doğrul), Safahat, İst.

Page 71: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

70 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

Teşbihin "benzetilen" unsuru insan dışındaki canlılar da olabilir. Köroğlu'nun, atını tasvir ettiği bir şiirindeki şu dörtlüğü örnek verilebilir:

"İnişe gidince ceyran inişli Yokuşa gidince keklik sekişli Karakuş oyunlu bozkurt bakışlı Kız yeleli alma gözlü kır atım"ı53

Türk Divan şiirinde bazı Türkçe kuş adlarının yerine Arapça ve Farsça isimlerinin konulduğu, bu yeni karşılık­larla da, söz sanatlarına zaten büyük önem ve yer verildi­ğinden, mecaz, cinas (tecnis) , tevriye, telmih ve benzeri sanatların beyitlerde yuvalandığı görülmektedir. Mesela, Türkçe "sandvaç" Divan edebiyatında andellb ve bülbül (Arapçadır; bunların çokluğu, geldiği dildeki gibi "anadil" ve "belabil" şeklindedir), hezar (Farsçadır; çokluğu heza­ran; bu kelime ayrıca sıfat olarak "pek çok, sayısız" veya "bin" anlamlarına da geldiğinden şiirde tevriye yapılabili­yordu) gibi adlarla kullanılmıştır.

"Budur avaz-ı ma'na-yı belabil Komaz dilde belabilden belabil"ı54

Beytindeki cinaslı kafiye olan "belabil"lerden birincisi bülbüller, ikincisi ise tasalar, kuruntular, vesveseler anla­mına gelen ve ilki ile, yalnızca taşıdığı seslerle eşliği olan kelimedir.

Efsanelerden tasavvufi eserlere kadar her çeşit edebi­yat eserinde bazı kuşlar çeşitli timsaller, simgeler halinde, düşünce ve inançları ifade etmiştir. Bunlardan biri hüma

1 975 (onuncu baskı), s. 287. 153 Resimli Türk Edebiyatı Tarihi I, s. 34. 154 Cem Sultan'ın Türkçe Divanı I, (Hazırlayan) Dr. Halil Ersoylu, İst. 1981 ,

s . 1 84.

Page 72: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 71

(humay, kumay) kuşudur. Türk halk ve tasavvuf edebiya­tında hüma kuşu erişilemeyecek yüksekliklerin sembolü idi. Bundan başka, Müslümanlıkta Tanrı'nın mekansız olduğunu göstermek için, hüma kuşu örnek verilmiştir. İyi cins bir av kuşuna da adını veren hüma, aynı zamanda güzelliğin de sembolü olduğundan kızların adı, -daha çok da bir niteliği olmuştur. 155 Ön Asya efsanelerinde geçen ve Arapların anka, İranlıların simürg veya sireng adını taktık­ları kuş, İslamlıktan sonraki Türk edebiyatına girerek bu adlarının yanı başında ve onların birleştirilmesiyle "züm­rüdüanka" diye yeni bir isim kazanır. Efsanelerde anlatıl­dığına göre bu kuşun tüyünü ele geçirebilen kişi en büyük sırra ve ölümsüzlüğe ulaşırmış.156 Yakut efsanelerine göre yerden göğe uzanan ağacın üzerinde ve beşinci kat gökte tüneyen çift başlı kartal, gökleri koruyan tanrının kudret ve kuvvetinin timsali idi. Eski Türklerde ak sungur bey ruhunun, kaz ve kuğu ise beyliğin ve kut'un sembolü sa­yılıyordu.157

İslamlığın etkisi altında gelişen Türk edebiyatında bazı kuşların sembol olarak kullanılması ile, herkes tarafından kolaylıkla anlaşılamayan tasavvufa ait tercüme-telif eserler ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri mutasavvıf bir şair olan Gülşehri tarafından 1 3 1 7 yılında yazılan Mantıku't-Tayr adlı eserdir. 158 Mantıku't-Tayr (kuş dili; çabucak anlaşılamayan tasavvuf diline, ayrıca -ses güzelliği ve büyük bir şiir dili oluşu sebebiyle de- eski edebiyatçıların Farsçaya verdikleri addır) aslında İran'ın büyük şairlerinden Feridüddin-i At­tar'ın bir eseri (ki bu eserin de orijinali Gazall'nin Risale-

155 Türk Mitolojisi I, s. 109. 156 a.g.e., s. 108. 157 Emel Esin, İslamiyetten, Önceki Türk Kültür Tarihi ve İsliima Giriş, İst.

1978, s. 92, 93. 158 Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtaş, "Türkiye Edebiyatı", Türk Dünyası El

Kitabı, Ank. 1976, s. 417.

Page 73: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

72 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

tü't-Tayr ismini taşıyan kitabıdır) ise de, Gülşehri, Mevlana Celfileddin-i Rumi'nin Mesnevf'si başta olmak üzere bir kı­sım tasawufi eserlerden faydalanarak kitabını sadece bir tercüme olmaktan kurtarmış; hikayelerle zenginleştirmiş, çağının sosyal ve ahlaki düşüncelerini de yansıtan tercüme telif niteliğinde olmasını sağlamıştır. Mantıku't-Tayr'da "bü­tün -yaratılmışlar- da bedenlenmiş "ruh kuşları"nın hüdhüd adlı, ermiş kuş'un yol göstermesiyle Anka veya Simürg denilen efsanevi kuş'la temsil edilen Allah'ı arayışları anlatılır: Bu kuşlar, Allah'a varmak için asırlarca uçarlar, içlerinden, kendilerine fani olacak bir dereceye ulaşan otuz kuş (si mürg), mutlak vücuda ulaşır ve aradıkları Simürg'ün yine kendileri olduğu gerçeğini anlarlar. "159 Mantıku't-Tayr'ın benzerleri arasında Lisiinü't-Tayr (Ali Şir Neval) , Gülşen-i Sümürg (Zaifi Pir Mehmed b. Evrenus b. Nureddin, Ravzatu't-Tevhid (kuşların ve çiçeklerin tasavvuf açısından kıssaları; Arifi) ve Simürgniime (İbrahim Gülşeni) sayılabilir.

Çeşitli edebi sanatlar ve timsallerle, kahramanları kuşlardan seçilmiş olan şiir halindeki eserler içinde; Mü­nir!' den Gülşen-i Ebrar (1 549' da Attar'ın Bülbülniime' sinden eklemelerle yapılan bir tercüme), Ömer Fuadi'den Bülbü­liyye, Manisalı Birri'den Bülbüliyye (Ömer Fuadi'nin aynı addaki eserinin nesre çevrilmişi), Kara Fazli'den Gül ü Bülbül (yazılışı 1552), Gazi Giray'dan Gül ü Bülbül, İznikli Bakai'den yine aynı adlı eser (yazılışı 1565) ve Nev'i Yah­ya'dan Münazara-i TUtf bii Ziig anılabilir. Aynı konuda ama, mensur olarak kaleme alınmış eserler arasında Tatfniime, Hikiiyet-i TUti ve Mekr-i Vezir önde gelenlerdir. Bunlara, mi­zah türünde, yazılmış "Kuşların Muhakemesi" kuş adları ve kuşbaz terimleriyle yazılarak Bağdat Valisi Ali Rıza Pa­şa'ya sunulan "Mektub" da eklenebilir.

159 Resimli Türk Edebiyatı Tarihi I, s. 3 79.

Page 74: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 73

Yakın tarihimizdeki Kurtuluş Savaşı yıllarını konu edi­nen şiirler içinde, o günlerin acı olaylarını da, teşhis, in­tak, teşbih gibi edebi sanatlardan yararlanarak bülbülün (ve çobanın) sembollüğünde anlatan Çobanla Bülbül (Ziya Gökalp) ile gene aynı konudaki Bülbül (Mehmet Akif Er­soy) , Türk edebiyatının tanınmış şiirlerindendir.

Pek çok olağanüstülüklerle bezeli masallarda, ninniler­de;

"Karakuşun kaynağında mısın, Sarı kuşun cırnağında mısın, Ak yaylanın ocağında mısın? Kavuşalım gülüm ninni ."16<l

bilmecelerde (mesela; laka laka lamelif, laka dedim mim elif: leylek) , çocuk tekerlemelerinde, manilerde;

"Kanarya hey kanarya Bahçelerde kanarya Benim yarim pek küçük El sözüne kanar ya."161

Gönül kuşu uçtu mu Kanadını açtı mı Haber verin ey kuşlar Yarim benden kaçtı mı"162

ve daha birçok edebiyat türünde, güftelerde; tabiat, tasvir, süs, teşbih ve benzeri unsurlar olarak kuşlar, kendilerini var etmişler, hayal gücünün ve düşüncenin de zaman za­man kanatları olmuşlardır. Tabiatın, geniş ölçüde girdiği

160 Ali Rıza Yalman (Yalkın), (Hazırlayan: Sabahat Emir), Cenupta Türk­men Oymaklan I, Ank. 1977, s. 127.

161 Manilerimiz, s. 239. 162 a.g.e., s. 181 .

Page 75: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

74 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

halk şiirinde, bu durum kendisini çok daha kuvvetle his­settiregelmiştir. Bundan dolayı, halk şairinin, bütünü ile kuşları konu edinerek şiir yazdığı da olmuştur.

KUŞ DESTANLARI

"Kuşların destanın söyleyem sana Şahvezir balabanın soyudur İspir miralay doğan binbaşı Soyak dedikleri onun tayıdır

Çalağandan sakla kırmızı abayı, Horoz imam uyandırır obayı Orbaya katmayın sarı gebeyi, Kuşların ürkeği asıl öküdür.

Belibağlıyı da benzetme kuşa, Atmaca cıymakla çıkarsa başa, Gündüz gezemez sefil yarasa, Onun seyahatı gice yarıdır.

Kaz, turna katarı çeker yukarı, Ördeğin yeşil sever akarı, Viraneler bekler baykuş fakın, Sıçanlar avlamak onun karıdır.

Karga ile koğunun bükte yuvası, Kuşların hoyratı bir delicesi. Çohçu ile gör serçenin davası, Onların arzusu beyaz darıdır.

Karga ile kartal severler leşi, Mundar üleşe çalarlar dişi. Atmaca ile şahan bir bölük başı, Eksik değil, günde kırk başı var.

Page 76: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KüLTÜRÜNOE KUŞLAR • 75

Tavus kuşu vardır çığarlar düzer, Kumru ile tutuya değmesin nazar, İbikli kuş vardır hizmetten sezer, Kara kuş onların seraskeridir.

Şule yaktık karga gibi arife, Yalan yerden malik olmuş tarife, Sonkur sultan cümle kuşa halife, Asıl hünkar padişahlarıdır.

Kıracı bekler merç yere gitmez, İbikli önüne kılavuz katmaz. Dünyada üveyik çok yuva tutmaz, Dünya harabe derler onun ucundan.

Kekliği dersen, sarp yere gider, Başın kaldırır hengame eder. Bir kuş var, o da kemiği yutar, Kuşların akıllısı asıl süredir.

Sığırcığın çobanlıkla midesi, Güvercinin evi saray tağası. Saka kuşu dersen, gökler ağası, Marifeti balık avlar karıdır.

Aşık Cuma düştü ah ile zare, Hacı leylek gelir gider, maskara. Bir kuş var; hiç inmez havadan yere, Ne acayip, Hakk'ın sırrı dediler." 163

[Türk Dünyasının Düşünce, Dil ve Edebiyatındaki Bazı Kuşlar, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, İstanbul, 1981 , S. 1 1 , s. 76-126.]

163 Cenupta Türkmen Oymakları l, s. 121 - 123.

Page 77: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT
Page 78: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

İKiNCi BöLÜM

Page 79: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT
Page 80: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

Türk Dünyasının İnanç ve

Yaşayışındaki Bazı Kuşlar

DüNYA tarihinin en eski ve köklü milletlerinden biri olan Türkler, milli varlıkları ile birlikte; inanç, gelenek ve göre­neklerini büyük bir titizlikle korumuş ve yaşatmışlardır. Tabii bu unsurlar başta düşünce olmak üzere dil, edebiyat, folklor, yaşayış gibi hususlara etkilerini yüzyıllarca kuvvetle yapmış, bunların bıraktığı izler, bazıları nitelik ve nicelik değiştirse bile çağlar sonra dahi büsbütün silinmemiştir.

Daha önce "Türk Dünyasının Düşünce, Dil ve Edebi­yatındaki Bazı Kuşlar" 1 yazısı ile Türk düşüncesinde, İs­lamlıktan önce tanrılardan başka, ruhlar, yaratılış, insan, türeyiş ve benzeri gibi hususlarda kuşların edindiği yerler incelendiğinden bu araştırmada gerek kültür tarihine mal olmuş gerekse hala yerini korumakta olan inançlarla ilgili bazı kuşlardan söz edilecektir.

Müslümanlığı benimseyerek Arap ve İran milletleriyle birlikte İslam medeniyetini ortaya koyan Türklerin inançlar sisteminde (ve dolayısıyla dil, edebiyat, düşünce eserlerin­de) özel ve sarsılmaz bir yer edinen kıssalar, bu mevkilerini Müslümanlığın ilahi ve kutlu kitabı Kur'ô.n-ı Kerfm'e borç-

1 Dr. Halil Ersoylu "Türk Dünyasının Düşünce, Dil ve Edebiyatındaki Bazı Kuşlar", Türk Dünyası Aratırmaları Dergisi, İst. 1981, sayı:l 1 .

Page 81: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

80 • TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

ludurlar. Çünkü, bu kıssaların aslı ayetler halinde Kur'an-ı Kerim' de bulunmaktadır. Mesela, Hersekli Arif Hikmet' in:

"Olma isyana ceri kuwet ile fil gibi Düşmen-i Hakk'a hücum eyle ebabil gibi"2

beytinde anılan ebabll (Arapçada dağ kırlangıcı anlamına gelmektedir) kıssası İslam peygamberinin doğumundan önce meydana gelmiş bir olayı anlatmaktadır. Kıssaya göre, Habeşliler Hristiyanlığı kabul ettikten sonra bu yeni dinlerini tanıtmak ve yaymak için San'a şehrinde büyük bir kilise yapmış ve Arapları da -en az Hz. İbrahim za­manından beri kutlu bir yer olarak bilinen- Ka'be'den uzaklaştırarak bu kiliseye yöneltmek istemişlerdir. Fakat bu işi gerçekleştiremeyince başarısızlıklarına sebep olarak Ka'be'nin varlığını gördüklerinden, onu ortadan kaldır­mak için yıkmağa karar vermişlerdir. Bu sapkınlığın do­ğurduğu taşkınlıkla Mekke'ye hücum eden Habeş ordusu­nun önünde, Ebrehe adlı birinin bindiği bir fil bulundu­ğundan "Fil vak' ası" da denilen bu kıssa Kur'an-ı Kerlm'in 105. suresidir:

"El-Fil Suresi: Bismilliihirrahmanirrahim. 1 - (Ey Resu­lüm, Ka'be'yi tahrip etmek isteyen) Ashab-ı Fil'e (Fillerle teç­hiz edilmiş Necaşf ordusuna) Rabb'in ettiğini görmedin mi?

2- Onların kötü kuruntularını boşa çıkarmadı mı? 3- Üzerlerine sürü sürü kuşlar salıverdi. 4 - Onlara siccilden (pişmiş çamurdan) taşlar atıyorlardı. 5- Derken Rabbin, onları (kurtlar tarafından kemirilip

doğranan) yenik ekin yaprakları haline getirdi. "3

2 Agah Sırrı Levend, Divan Edebiyatı, İst. 1980 (3.bas) , s. 1 32. 3 Kur'iin-ı Kerim ve Meiil-i Alisi (Haz. A.Fikri Yavuz) İst. s. 603 (sure: 105,

ayet: 1-5).

Page 82: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR • 81

Buradaki kıssadan-ayetten anlaşılabileceği gibi, Tan­rı'nın askerleri arasına kuşlar da girmişlerdir. Hem de az­gınlaşan başlar üstüne taşlar yağdırarak!

İnsanların seçkin kişileri kabul edilen peygamberlerin, -Allah'ın izni ile- mucize adı verilen olağanüstü bazı olay­ları gerçekleştirmiş oldukları, Müslüman Türklerin inanç­ları arasında, her çağda aynı ilahi heyecan ve aynı kuvvet­te sürüp gelmektedir. Çünkü bunların çoğunun kaynağı Kur'an-ı Kerfm'dir. Bu yazının konusu ile ilgili, mucizelerin sahipleri veya vesile olanları Hz. Muhammed, Hz. İsa, Hz. Musa ve Hz. Süleyman'dır. Hz. Muhammed, artık ezi­yetleri dayanılmaz bir hal alan Mekkelilerin zulmünden Müslümanları kurtarmak için onların Medine'ye hicret etmelerini gerçekleştirdikten sonra kendisi de Hz. Ebu Bekr ile, gözü dönmüş kafir takipçilerinden korunmak için, Sevr dağındaki mağaraya sığındığı sıralarda meydana gelen mucizelerden biri güvercinle ilgilidir:

"Üçüncü gün, onları izleyenler mağara çevresine geldiler. O anda bir mucize, insanın ruhu ile yaratılan dünya arasında bir bağ oluverdi. Bu çıplak kayalar arasından ince bir fidan sür'atle yükseldi, dalları kayaları sardı ve yaprakları mağara ağzını kapladı. Bu fidan gölgesinde bir güvercin yuva yaptı, yumurtladı ve kuluçkaya yattı. Bir örümcek ise ince ağları ile mağara ağzını örüverdi. Bu üç şey Hz. Peygamber'e atfedilen en büyük mucizedir. Bir örümceğin ağı, bir güvercinin yuvası ve bir fidan. "4

Hz. İsa'nın mucizelerinden ikisi ruh nethetmek (üfle­mek) olup bunlardan biri kuş meydana getirmekti. Al-i İmran suresinde İsa peygamber hakkında Meryem'e veril­diği belirtilen haberler arasında bu mucize de vardır:

4 Türk Ans. "Muhammed (Resülullah) ", c. XXIV. s. 383.

Page 83: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

82 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

"Onu İsrailoğullarına peygamber olarak gönderecek ve on­lara şöyle diyecektir: - Cidden ben, Rabb'inizden bir mucize ile geldim. Ben, size çamurdan kuş biçiminde bir taslak yapar ona üfürürüm. Allah'ın izniyle hemen bir kuş oluverir."5

Hz. Musa ve bir türlü hak yola girmeyen İsrailoğulları ile ilgili şu ayette de söz konusu olan kuş, bıldırcındır:

"Ey İsrailoğulları! Sizi düşmanınızdan (Firavun'dan) kurtardık ve Tur dağının sağ yanında (Musa'ya Tevrat'ı in­dirmek üzere) size vaat verdik; üzerinize de kudret helvası ve bıldırcın indirdik. "6

Hz. Süleyman'a kısmet edilen mucizeler arasında "kuş dilini bilmek" ve çeşitli varlıklardan meydana gelmiş or­dulardan başka bir de "kuşlardan kurulmuş orduya sahip olmak" da bulunmaktadır:

"Süleyman, (babası) Davud'a vii.ris oldu (onun nübüvvet ve ilmi kendisine geçti) de dedi ki: - Ey İnsanlar, bize kuş dili öğretildi; hem de bize her şeyden (bütün nimetlerden) verildi. Şüphesiz ki bu, açık bir üstünlüktür. "7 "Bir de Süleyman'ın cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı. Bütün bunlar sevk ve idare ediliyorlardı. "8

Günümüzde dahi Anadolu'nun birçok yerindeki evlerin en uygun olmayan köşelerinde dahi güvercinlerin, angıt­ların yuva yapmalarına -ortalığı kirletmeleri pahasına da olsa- ses çıkarılmamaktadır. Hele bu yuva yapma işi yav­rulama mevsimine rastlar ve yuvada da yavru bulunursa

5 Kur'an-ı Kerim, s. 57 (sure: 3, ayet:49). 6 a.g.e., s. 318 (sure: 20, ayet: 80) 7 a.g.e., s. 379 (sure: 27, ayet: 1 6) 8 a.g.e., s. 3 79 (sure: 27, ayet: 1 7) .

Page 84: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 83

o zaman bu hesapta olmayan misafirin varlığına göz yu­mulur, yuvası adeta bir dokunulmazlık kazanır. Bu şekil­de davranmakta; güvercin ve benzerlerini severek onlara acımanın, koruyup gözetmenin yanında, bir de, bu tür yu­vaları bozmanın, dağıtmanın halk arasında "tekin sayılma­dığı, uğur getirmeyeceği" inancı yaygın ve kuvvetli olarak ortaya çıkar. Buradaki "tekin sayılmamak, uğur getirme­mek inancı"nın en uzak maziye kadar inmesi ve orada izini kaybettirmesi ilmi bir açıklama yapmak imkanını ortadan kaldırmaktadır. Bu durum ise bazı Türk efsanelerindeki birtakım inançları hatıra getirmektedir. Türk kozmogo­nisine ait birçok efsanede; dünyanın yaratılışı sırasında kırlangıç, yaban ördeği, balıkçıl gibi kuşlara, insanın yara­tılışında ve en önemlisi de bir kısım Türk boylarının ken­dilerini (mesela Kırgızların doğan, Şatoların kartal gibi . . .) kuşlardan türemiş saymalarına ait inançlar bulunmaktadır. Çin tarihinde X. yüzyıldan sonra başlayan "Beş Sülale" devrinin üçünü Şatolar kurmuşlardır. Çin kaynaklarında da açık bir şekilde belirtildiği gibi Göktürklerin bir kolu olan Şatoların bu üç sülalesinden ilkini kuran hükümdar Li-Ko­Yung bir kartal yuvasında doğmuştur. Bu durum Çin kay­naklarında da "Li-Ko-Yung'un Kartal yuvasından doğmuş olduğu söylenir."9 şeklinde kısa dahi olsa belirtilmektedir. Destan çağlarından uzaklaşılarak zamanımıza gelinmesiy­le güvercinlere karşı -yerleşilmiş bölgelerde- gösterilen tu­tum nedir? Şüphesiz, o en uzak geçmişteki gibi değildir, olamaz da . . . Fakat, gene de bir kısım yerleşme yerlerinde güvercinlerin topluca yaşayışları, o çevre sakinlerince anla­yışla, hoşgörüyle karşılanmakta, öyle ki, gerektiği mevsim ve durumlarda yiyecek ve diğer yardımlar bile yapılmak­tadır. İstanbul'un Eminönü veya Beyazıt meydanlarındaki güvercinlerin -birer devlet kuşu olmasa da- civardan geçen insanların neredeyse serbestçe başlarına konabilecek kadar

9 Prof. Dr. Bahaeddin Öge!, Türk Mitolojisi, Ank. 1971, s. 585, 586.

Page 85: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

84 • TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

samimi olmaları ve onlarla iç içe yaşayışları buna örnek verilebilir. İşte, bu da, belki, geçmişin "yaşanılan zamanı" değil, yaşanılan zamana geçmişin kalabilmiş "şekli" izleri­dir! Başka bir anlatımla; bu, belki, çok uzun zaman aralığı dolayısıyla amacı kaybolmuş, unutulmuş bir sonuç'tur! Halk arasında "hacı "lık paye ve unvanı verilerek, İslam dünyasınca mukaddes kabul edilen topraklardan gelmesi veya geçmesi sebebi ile uğurlu, kutlu bir kuş sayılan, ona herhangi bir zarar verilmek şöyle dursun; bir tekinin ba­şına veya sürüsüne bir kaza, bela geldiği zaman (mesela birinin kanadının kırılması, sürünün, kartalların hücumu­na uğraması gibi) herkesin yardıma koştuğu bir kuş türü olan leylekler; kasaba, şehir ve benzeri yerleşme alanları­nın minare, kubbe yahut yüksek binalarının çatıları gibi, baş köşelerde misafir olmaktadırlar! İlkbaharın muştucusu olarak da tanınan leyleğin insana getireceği uğur, onun, o yıl ilk defa havada veya yerde görülmüş olmasına da bağ­lanmıştır! Türk dilindeki bir deyim bunu ne güzel ifade etmektedir: "Leyleği havada görmek. (Mevsiminde bir yere ge­len leyleği ilkin havada gören kişi, o yıl kendisinin hep gezeceğine inanmak veya yıl içinde hep gezmekte oluşunu, o yıl leyleği il­kin havada görmüş olmasına bağlamak)"10 Dere kumrusu, gülen kumru gibi adlarının dışında değişik yörelerde yusufcuk, guguk­cuk, hakvuran isimleri ile tanınan kuşun da halk tarafından uğur­lu sayılarak sevildiği, korunduğu bilinmektedir. " 1 1

Kutlu olduğuna inanılarak ona ilişilmemek gerektiği bildirilen kuşlardan biri de kuğudur. Yakutlar, bolluk ve bereketi sağlayan dişi ruh Ayısıt'ı temsil ettiğinden, Al­taylılar da olağanüstü niteliklere sahip olarak insanlara zaman zaman yardıma geldiğinden dolayı, kuğuya tekin olmayan varlık gözüyle bakmışlardır. Mesela, Yakutların bir efsanesi bunu göstermektedir:

ıo Ömer Asım Aksoy, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü 2, Ank. 1 976, s. 806. ı ı Bkz. Belkıs Acar, Kuşlanmız, İst. 1972, s. 60.

Page 86: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR • 85

"Bir genç çift evlendikten sonra baba evinden gider, bir müddet sonra arkalarından onların durumlarını öğrenmek için aramak üzere babaları gider, ayin yapılır, ayin esnasında sofralarına üç ak kuğu uçup gelir ve kaseden kımız içer, ku­ğudan sonra kendileri kımız içerler, misafir babaya hediyeler sunulur. Bu efsaneden açık olarak kuğu 'nun tekin olmadığı anlaşılır." 12

Altın Mergen, Altın Pirkan, Kan Mergen, Ay Mergen, Aymergen Altın Kuspınan, Aytolısı, Kara Tagın Kan Suk­sagol Kan, Kartaga Mergen, Keloğlan13 gibi pek çok ma­salda kuğu ve ara sıra da kaz, mukaddes sayılmakta ve insanların dahi başaramadığı çeşitli işlerin üstesinden ge­lerek "tekin olmadıklarını" ispat etmektedirler. Türk dün­yasının en büyük, en uzun destanı olan Kırgızların Manas destanında Manas'ın oğlu Semetey'in Külçora ile yaptığı bir konuşmadan, bu inancın Kırgızlar arasında da yer etti­ği anlaşılmaktadır:

"Semetey, avda iken havada bir kuğu görür ve yanında bulunan Külçora'ya: - Aman çabuk ol, sunguru şu kuğu kuşu­na karşı uçur, der. Külçora: - Bu kart bir kuğudur, yuvasında yavruları vardır, bu kuğuya sunguru saldırırsak yuvasındaki yavrular öksüz kalacaktır. Kuzu, kuşların asili ve saygı/ısı­dır, cinsi kurumasın! Bu kuğuya fenalık yaparsak bize de bir uğursuzluk gelir, dedi."14

Bazı kimselerin, asılsız esassız sayarak gülüp geçtiği, üzerinde durmadığı; birçok kişinin de kendisini kaptırdığı ve hatta zaman zaman iyi yahut kötü tesadüfleri bile ona

12 Prof. Dr. Saadet Çağatay, "Türk Halk Edebiyatında Kuğu Kuşu", I. Mil­letlerarası Türkoloji Kongresi Tebliğleri, c. 2. İst. 1979, s. 3 1 3.

13 a.g.e., s. 3 14-3 16. 14 a.g.e., s. 3 17.

Page 87: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

86 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

yorduğu uğur veya uğursuzluk inancı, her çağda hemen hemen bütün dinlerde ve her uygarlık düzeyindeki top­luluklarda belli bir ölçüde varlığını sürdürerek günümü­ze kadar ulaşmıştır. Uğurlu veya uğursuz sayılan nesne, durum, söz, hayvan ve hatta insan; gündelik yaşayışın büyük olaylarında olduğu kadar, teferruat kabilinden sa­yılabilecek önemsiz şeylerinde de söz konusu edilmiş­tir! . .. Burada belirtilen olsun, belirtilmeyen olsun uğurlu, uğursuz kabul edilen her şeyin genellikle yapısı, bulunuşu veya sıradan yaşayışı gibi, gerçekte kendisine ait olan bazı değişik özellikleri, onun, halk tarafından "uğurlu" yahut "uğursuz" diye damgalanması sonucunu doğurmuştur. Mesela, akbaba eski Türk yaşayışından beri uğurlu bir kuş olarak kabul edilmemiştir. Kaşgarlı Mahmut XI. yüzyılda yazdığı Divanü Lugati't-Türk'te o zamanlar "us" adı ile tanınan akbaba için, Türkler arasında yer etmiş inanca ait şu bilgiyi vermektedir: "Us: Kerkes kuşu. Bu kuş bir adamın yüzüne karşı ıslık çalarsa uğur sayılmaz; bu ölüm işaretidir."15 Bilindiği gibi, bugün de, akbaba, birinin yüzüne ıslak çalsa da, çalmasa da uğurlu, -en azından sevimli- bir kuş ola­rak görülmemektedir! .. Karga da, Türk inançlarında, ta efsaneler çağından beri -gene en hafif ifade ile- sevimsiz bir yere konmuştur! Yakutların bir çeşit milli destanı olan Er-Sogotoh destanında Han-Tangora'nın akrabası olan ve Ulu-Toyon'un soyundan gelen Kara Hap'ın canını almak isteyen cehennemin sahibi Buura Dohsun, bu niyetini gerçekleştirmeden önce Kara Han'ın memleketine gelen kahraman Er-Sogotoh'a durumu anlatmış ve ondan yar­dım istemiştir.

"Oğlan, cehennem zebanisi Buura Dohsun'u görünce he­men hücum etmiş ve başlamışlar döğüşmeğe. Ama cehennem zebanisi çok kuvvetli imiş ve başlamış ağır basmağa. Oğlan

15 Prof. Dr. Abdülkadir İnan, Eski Türk Dini Tarihi, İst. 1976, s. 1 32.

Page 88: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR • 87

tam acze düşmüşken, bakmış ki, damarlarında tanrısal bir kan ve vücudunda da gittikçe çoğalan bir kuvvet dolaşma­ğa başladı. . . Gittikçe, gittikçe kuvvetlenmiş ve tuttuğu gibi cehennem zebanisinin başını kesmiş... Vücudunu da parça parça etmiş ve göklere savurmuş. Yalnızca kalbinin bir ucu kalmış. O da bir karga olup uçmuş. Onun için bu kuş kötü kötü bağırırmış . . . "16

Sesi çirkin, bet; kendisi gudubet olan kimseler zama­nımızda dahi, işte bu kötü kötü bağıran kargayı hatırlat­makta, bununla ilgili deyim ve atasözlerini -nezaket gereği söylenemese de- dilin ucuna ister istemez getirmektedir! Anadolu'nun bazı yerlerinde kışın kötü hava şartlarının olduğu günlerde, tünediği ağaç, çatı, baca gibi yerlerde gaklayan karganın gaklayışı hayra yorulmamakta, onun, kar yağmasını dilediği şeklinde kabul edilmektedir.

Türk dilinin en eski yazılı belgelerinden olan Göktürk Kitabelerinde karganmak (beddua edilmek, ayıplanmak), 17 Dede Korut destanlarında ise kargamak (beddua etmek, ilenmek, lanet etmek) 18 fiil gövdeleri halinde görülen ke­limenin Uygur Türkçesinde de "kargımak: beddua etmek, küfretmek" anlamında kullanılmasından başka, bunun yanı sıra, bilinen kuş anlamındaki "karga"19 ismi de dik­kati çekmektedir. Yani, bu kuşun adı ile kendisi hakkın­da düşünülenler arasındaki "aynı"lık Türkçenin ve Türk inançlarının bilinebilen her devrinde değişmemiş bulun­maktadır. Çünkü, bir kere o kuş, gerek Türk efsanelerin­de, gerekse Nuh peygamberin Tufan'ında lanete, beddua­ya uğratılmıştır. Böyle kötü bir mirasa konduğu için, onun uğurlu karşılanmaması da tabiidir.

16 Türk Mitolojisi I, s. 1 06. 17 Hüseyin Namık Orkun, Eski Türk Yazıtları, İst. 1 941 , c.IV, s. 86. 18 Orhan Şaik Gökyay, Dedem Korkud'un Kitabı, İst. 1 973, s. 238. 19 Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu, Eski Uygur Türkçesi Sözlüğü, İst. 1968, s. 1 68.

Page 89: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

88 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

Daha çok, yıkık, harap yerleri mezarlıkları kendisine mekan tutan ve halk inançları arasında uğuru görülme­yen bir kuş olarak tanınan; kızılan veya hak eden kimse­ye "uğursu baykuş" söylenilişi ile bazen, kabul edilmiş niteliğinin şiddeti artırılan bir kuş da baykuştur. Halkın inancına göre bu kuş hangi evin damına konarsa o evden ölü çıkarmış. Yalnız, burada bir hususa dikkati çekmek la­zımdır. Oğuzların şahin, atmaca, bahri, su bürkütü, şah kartal, aladoğan, akdoğan ve benzerleri gibi olan ongun kuşları arasında ügi (baykuş) de bulunmaktadır. Bayat bo­yunun ongunu olan ügi de bir çeşit gece doğanıdır:

"Bayat boyunun kuşu: Ügi: Türkler baykuşa genel ola­rak, ügi/ügü/ükü!ükkü adı verirler. Fakat baykuşun da birçok cinsleri vardır. Bu sözün aslı Türkçe olmasa gerektir. Kaşgarlı Mahmut, bu kuşun adını ühi şeklinde yazar. Kutadgu Bilig'de bu kuşun adı ügi diye yazılmıştır. Kutadgu Bilig'in bir nüs­hasında bu kuş adı ügi yazılmış iken, öbür nüshasında da sa­rıg kuş diye kaydedilmiştir. Bize göre bu ayrılık tesadüfen ya­pılmış bir yanlışlık olmasa gerektir. Sarıg kuş, yani sarı kuş, baykuşların doğan türünden bir cinsi olmalıdır. Ortaasya'da baykuşa ügü de derler. Fakat, bazı lehçelerde ükü sözü küçük türden baykuşlar için söylenmiştir. Normal baykuşlar için ise ükü yapalak denmiştir. Av için kullanılanlar daha ziyade kü­çük cinsten baykuşlardır. Bu da bize gösteriyor ki, Bayat bo­yunun ongun'u normal baykuşlar değil, gece doğanlarıydı."20

Yusuf peygamberin vaktiyle düşmanlarından kurtul­mak için saklandığı yeri, ötüşü ile (ku ku ku, ku ku/ku ku ku, ku ku: Yusuf'u tutun! Yusuf'u tutun! . .) haber verdiği inancı dolayısıyla halk arasında "yusuf tutan, yusup tutan" adı ile tanınan bir kumru çeşidi de uğursuz sayılan kuşlar arasındadır. Bu kuşla ilgili halk inancının pek ilgi çekici

20 Türk Mitolojisi l, s. 357.

Page 90: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 89

yanı ötüşün, yani, kumruca konuşmanın, insan dili -hem de Türkçe- ile "aynı" oluşudur! Halkın kendi diline olan sevgisi ve inançlarına olan bağlılığı o kadar kuvvetlidir ki, bir kumruyu sırasında Türkçe bile konuşturtmuştur! . .

Kırmızı gaga ve kırmızı ayaklara sahip olan kınalı kek­lik (veya diğer adı ile kırmızı keklik); belki de bu kırmı­zılığın yaptığı çağrışımla; (sanki, ağzı burnu kan içinde, ayakları kan gölünden çıkmış gibi kıpkırmızı) olacak, ev­lerde beslenilmesi, özellikle evin kadınları arasında "uğur getirmez bir iş" sayılmıştır!

Türk inançlarında uğurlu, uğursuz olarak tanınmış kuşların bir kısmı bunlardır . . .

Bad- kökünden gelen ve d/y değişmesi sonucunda "bayrak" şeklini alan kelimenin, semantik (anlam bili­mi) bakımından "sancak" kelimesi ile olan benzerliğinde pek açıklık bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Fuad Köprü­lü'nün belirttiğine göre, eski Türklerde bayrak: "Batırıla­cak, saplanacak bir siUihın (mesela mızrak ve süngü) adıdır ki, savaşlarda bunun ucuna onu kullanan kahramanın veya mensup olduğu kabilenin alameti konuluyordu."21 Ona göre önceleri alp, kahraman kişilere ait olan bu alamet (nişan, işaret) tabii olarak, o yiğitlerin başında bulunan hükümdarlarda da bulunurdu. Devlet teşkilatının kuvvetlenerek devlet kavramını bütün ağırlığıyla hissettirmesinden sonra "hü­kümdarların şahsi ala.metleri, devletin haiz olduğu yüksek ha­kimiyetin bir sembolü mahiyetini alır; en sonra da, milli irade­nin tecellisinden doğan yeni devlet teşekküllerinde, yalnız devlet hakimiyetinin değil, milli varlığın da remzi, timsali olur."22 Bu suretle, ferdi mücadelelerdeki kahramanlıkların anlam ve sınırları genişleyerek milli mücadeleler halini alması ile, yani ferdi ünün, milli (milletin-Türk milletinin) ünle birleşmesinden sonra bile, o, ferdin -inançlarından do-

21 İslam Ans. "Bayrak" c.2, s. 401 . 22 a.g.e., s . 402.

Page 91: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

90 • TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

ğan, ilham alan- alameti, bayrak üzerindeki yerini muha­faza etmiştir; hem de artık bir ferde değil, kitleye hitap ederek. Anlaşılabileceği gibi bayraklar üzerinde bulunan şekiller, semboller hatta renkler destani, tarihi olayların, inançların, ideallerin, vs. ifadesinden kaynaklanmıştır. Ta­rihte, kurulmuş on altı Türk devlet ve imparatorluklarının bayrakları incelenildiğinde bunların beşinde çeşitli kuş sembollerinin yer aldığı görülür. Bunlardan biri Avrupa Hun İmparatorluğu'dur. Bu imparatorluğun, Avrupalıla­rın deyimi ile "Tanrı'nın kırbacı"23 olan büyük hüküm­darı Attila'nın; "üzerinde başı taçlı bir tuğrul'un, yani Türk­ler arasındaki efsanevi bir kuşun resmi bulunan bir bayrağı"24 vardı. Saka-İskit Türk İmparatorluğu'nun ünlü hüküm­darı, alpı, Alp Er Tunga (İran kaynaklarındaki söylenişi ile "Efrasiyab") ve ona tabi olan Türklerin, Firdevsi'nin Şehnamesi, Esedi'nin Garşaspnamesi gibi, Fars edebiyatının kahramanlık eserlerinde anlatılan İran-Turan savaşlarının tasvirlerinden anlaşıldığına göre; siyah, menekşe, sarı, kırmızı, mavi renklerde olan bayraklarındaki kurt, ejderha (dragon), kaplan, arslan ay gibi şekillerin yanı sıra kar­tal da bulunuyordu. Aşağı yukarı aynı tasvirlerin -hatta fazlasıyla (fil, hüma, geyik, yaban domuzu gibi) - İran bayrakları için de kullanılmış bulunulması ve bu şairle­rin yaşadıkları zamanlardaki Türk, İran bayraklarında yukarıda anılan renk ve şekillerin var olması sebebiyle; bu şairlerin, tasvirlerini, kendi çağlarına göre yapmış ola­cakları ihtimalini doğurmaktadır. Bu durum karşısında da Saka-İskit Türk İmparatorluğunun bayrağı hakkında karar verilirken ihtiyatlı davranmak gerekmektedir.25 Başka bir Türk devleti olan Gazneliler' de genel olarak hüma ve ay

23 Bkz. Marcel Brion (Çev. M.Reşat Uzmen), Hunların Hayatı, İst. 1981 , s. 127.

24 İslam Ans. "Bayrak", s. 403. 25 a.g.e.,, s. 404.

Page 92: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 9 1

şekillerinden yani eski Türk geleneklerine dayanan motif­lerden meydana gelmiş bayrakların; çetr, külah, hil'at gibi bazı hakimiyet alametleri ile birlikte kullanıldığı bilin­mektedir.26 Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nda gelenek­lere bağlılık kendisini kuwetle hissettirmiş olduğundan hakimiyet sembollerinin birçoğunda olduğu gibi bayrakta da "ok" ve "yay" alametinden başka, çift başlı bir kartal, -Türk gücünün, azametinin timsali olarak- yer almıştır. Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun devlet ve hakimiyet anlayışlarına, gelenek ve göreneklerine, çeşitli kurum ve kuruluşlarına sahip çıkarak, genellikle onları yaşatmaya çalışan Anadolu Selçuklu Devleti'nin bayrağında da çift başlı bir kartal sembolü kullanılmıştır. Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun parçalanmasından sonra ortaya çıkan ve "Atabekler" genel adı ile anılan Türk devletlerinden biri de Fars'ta Salgur Atabegleri'dir. Bunlar da kendilerini yıkı­lan imparatorluğun meşru varisi kabul etmiş, bastırdıkları sikkelerde Salgur ( Salur) damgasını kullanmışlardır ki, bu damga "bürküt" denilen kartal' dan başka bir şey değil­dir. Oğuzların bu boyundan gelen Sa'd bin Zengi'nin kasi­dedlerinden Mecd-i Hemger'in bir şiirinde, hükümdarın siyah renkli bayrağı olduğu belirtildiğinden bu gerçekten hareket edilerek, bahsedilen bayrakta Salgur damgası ile hükümdarın ad ve lakaplarının da bulunabileceği tahmin edilmektedir. 27

Kartal, Osmanlı İmparatorluğu'nda artık devletin bay­raklarına değil; Yeniçeri Ocağı'nın çeşitli ortalarının ken­dilerine has nişanı olarak şahin, balıkçıl gibi kuşlarla be­raber, onların bayraklarına (ayrıca kışlalarının kapılarına) nakşedilmiştir.28 Cumhuriyet Türkiye'sinde ise Selçuklu kartalının -tek başlısının- Türk Hava Kuwetlerinin sem-

26 a.g.e., s. 406, 27 a.g.e., s. 409. 28 a.g.e., s. 416.

Page 93: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

92 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

bolü olarak kullanıldığı bilinmektedir. Orhun Türk boyu tarafından kurulan, Çağatay Türkçesi ile konuşarak Uy­gur alfabesini kullanan ve bölünüp paylaşıldığı zaman 1 3.000.000 kilometrekarelik yüzölçümünde dört tane imparatorluk doğuran Türk-Moğol İmparatorluğu ordu­sunda kullanılmış bayrakların üstünde karakuş (kartaldan biraz küçük yırtıcı bir kuş, tavşancıl) resmi ayrıca arslan, ejderha, güneş-arslan29 yer almıştır.

İnsanlık tarihi boyunca çeşitli milletlerde, insan top­luluklarında "görülmüş" ve tabiri de "gerçek çıkmış" bazı rüyaların varlığı, destanlardan dini kitaplara kadar geçmiş bulunmaktadır. Türk tarihinde de, kitleleri ilgilendiren ve içinde "kuş" unsuru bulunan rüyalara, her coğrafya ve inanç sisteminde örnek bulunmaktadır. Yakutlar arasında anlatılmış ünlü bir efsanedeki rüya şöyledir:

"Büyük bir şamanın annesi, çocuğunu doğurmadan önce güzel bir rüya görmüş. Rüyasında büyük ve güzel bir çayırlık içinde bulunuyormuş. Güneşin ışıkları ile pırıl pırıl aydın­lanan bu çayırlığın ortasında, üç kırmızı çam ağacı varmış, çamların üzerinde de üç kuş yuvası varmış. Kadın, bu ağaçla­ra yanaşmış ve bu yuvalardan en küçük olanını almış. Yuvayı alır almaz da karnında bir çocuğa gebe kalmış . . . "30

İslami dönemde de rüya, toplum hayatında önemli yön­lendiricilerden biri olmaya devam eder. Bunlardan belki de en önemlisi, Ertuğrul Gazi'nin gördüğü bir rüyadır. Riva­yete göre Ertuğrul Gazi henüz "bey" iken rüyasında uç­makta olan bir güvercin görmüş. Uyandığı zaman bu rüya­sını tabir ettirince ona, hükümdar olacağını söylemişler.31 Diğer bir rüya da yine Osmanlı İmparatorluğu ile ilgilidir.

29 a.g.e., s. 413. 30 Türk Mitolojisi I, s. 596. 31 Dedem Korkud'un Kitabı, s. LXX, LXXI.

Page 94: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 93

"Sarı Saltuk, rüyasında iki şahbaz doğanın uçarak Yu­

nan (bu kelime burada Selçuklu ülkesi; Konya anlamında kullanılmıştır) tarafından Rum (Rumeli) mülküne geçtiğini bu bölgedeki kuşları kırdığını, yanlarına pek çok güvercinler toplandığını, doğanlardan son gelen silkinince kanatları al­tında başka doğanların çıkıp şikô.r'a başladığını, ön gelen'in ise uçup kendi iline döndüğünü görmüş, uyanınca bu düşü yorarak Yunan vilayetinden iki gazinin belireceğini ve Rum'u fethedeceğini, birisinin soyunun kesileceğini, fakat ötekinin soyundan - ulu padişahlar ve azim hakanlar - geleceğini söy­lemiştir. Böylece Sarı Saltuk ağzından Anadolu'dan çıkacağı bildirilen iki gaziden birisi - deniz kenarının kafirlerini urmuş olan- ve -Şeriften kuşak kuşanan- Aydın oğlu Umur Bey'dir. Öteki ise Ertuğrul oğlu Osman Bey'dir."32

Türk tarihindeki bu ünlü kuşlu rüyaların dışında; rüya­yı görenin değil, görülenin dikkate alınması halinde, kuş veya onu ilgilendiren unsurlara ait rüyaların tabiri de çok ve çeşitlidir. Başlıcaları, sırasıyla şunlardır:33

Ardıç kuşu: Rüyada ardıç kuşu görmek, çok obur ve müsrif insanların arasına düşüleceğine ve bu durumda ka­lan kimsenin kendisini kurtaracağına işaret eder.

Arı kuşu: Rüyada arı kuşunun ötüşünü işitmek, hiçbir kimseye açılamayan, içe gömmeye mecbur kalınan bir ke­dere uğranılacak demektir.

Baykuş: Rüyada öten bir baykuş görmek, bir kimseyi çekemeyen iş, meslek arkadaşlarının onu kötülemeye ça­lıştığına yorumlanır. Bir yerde süs olarak kullanılan ve içi doldurulmuş bir baykuş görmek, çalışılan işte çok daha parlak bir geleceğe aday olunduğunu gösterecek değişik­liklerin gerçekleşeceği, iş hayatında yeni ve yararlı şeylerin

32 a.g.e.,, s. LXXI. 33 Bkz. Rüya Yorumları Ansiklopedisi, İst.1 979.

Page 95: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

94 • TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

ortaya çıkacağı, başka bir semte taşınarak yeni bir mekana sahiplenileceği anlamına gelir.

Bıldırcın: Tanrı tarafından doğacak en güzel bir rızka veya sıkıntı yüzünden kurtuluşa, zafere, verdiği sözü yerine getirmeye yorumlanır. Sürü halinde bıldırcın görmek başa kötü.bir iş geleceğine, kazaya belaya uğranılacağına alamet­tir. Herhangi bir kavga çıkma olasılığı belirirse temkinli ha­reket edilmeli, olan biten ağırdan alınmalı demektir.

Bülbül: Rüyada bülbül sesi işitmek, yeni bir aşk ha­yatına başlanacağına ve bu aşkın ebedi olacağına işarettir.

Cıvıltı: Rüyada kuş veya çocukların cıvıltılarını işit­mek, sevgiliye, kendisini seven birine kavuşulacağı anla­mına gelir.

Çaylak: Rüyada çaylak görmek, çok iyi haberlere işaret olup uçan bir çaylağı görmek rahata ve sükuna kavuşma­ya; çaylak vurmak ise çok fazla fenalığa işaret olup ebedi­yen şans kapanmasına; çaylak yakalamak da büyük serve­te erişilmesine yorumlanır.

Çulluk: Rüyada çulluk kuşu görmek, ileride, göreni son derece mutlu edecek bir karşı cinsle, kadınla (/erkek­le) tanışılacağına; çulluk avladığını görmek ise acı bir ha­ber alınacağına işaret eder.

Doğan kuşu: Rüyada doğan kuşu görmek, rüyaların en hayırlı bir şekilde yorumlananıdır. Büyük bir kısmet demektir.

Gaga: Rüyasında gaga gören bir kişi çok geçmeden bir deniz gezisine çıkacak veya karlı bir iş atılımında buluna­cak demektir.

Güvercin: Rüyada bir veya birçok güvercin görmek, birisine derin bir aşkla, muhabbetle bağlanılacağına işa­rettir. Güvercin beslemek: Birçok işte yanılmaya, hata yapmaya yorumlanır. Güvercinlerin uçuştuğunu görmek: Rüyayı gören için çarpan, onu seven bir kalbin var oldu­ğundan haber verir. Güvercin öldürmek: Fena ve kara bir habere delildir.

Page 96: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR • 95

İspinoz: Rüyada ispinoz görmek, rüyayı görenin iyi bir meslek sahibi olacağına, meslek sahibi ise mesleğinde ilerleyip başarılar kazanacağına yorumlanır.

Karabatak: Rüyada karabatak görmek derin bir aşkla birisine bağlanılacağına işarettir.

Karatavuk: Rüyada karatavuk görmek, kişinin, çok sev­diği bir arkadaşıyla birlikte geziye çıkacağına yorumlanır.

Kaz (canlı) : Rüyada kaz görmek, herhangi bir şeyden dolayı gururlanmasından, kişinin, başkalarının yanında ap­tal duruma düşeceğini, kesilmiş ve yolunmuş kazı satın al­mak; rüya sahibini bir arkadaşı hiç de hoşlanmayacağı kötü bir duruma sokacağını, kaz pişmiş ve hazır ise, bu bir genç erkek için, eskiden yaptığı ve hiç de karşılık görmediği bir işten dolayı yarar sağlayacağını, orta yaşta ise, ümit ettiği bir şeyin olmayacağını, bir kız için de, curcuna ile başlayan bir aşk macerasını, evli bir kadın için ise, kendisine hiç bek­lemediği can sıkıcı işlerin çıkacağını haber verir.

Kumru: Kumru kuşunun erkeği şiir okuyan veya güzel şarkı söyleyen bir adam anlamındadır. Rüyada kumru gör­mek; hayra ve hoş nesneye erişeceğine veya bir isteğinin olacağına yorumlanır. Mahzun, kederli ise, sıkıntı ve kede­rinden kurtulur. Baharda rüyasında kumru görmesi, onun muradının başka bahara kalmasına, erkek kumru hamile kadının erkek çocuk doğurmasına ve nimete, dişi kumru ise dini bütün dindar kadına yorumlanır.

Kuğu: Rüyada kuğu görmek, rüyayı gören kişinin çok iyi kalpli birisi olduğu anlamına gelir.

Kuş: Kuşlara ait bütün rüyalar çok hayırlıdır. İyi haber­ler ve müjdeleri bildirir. Kuşu vuruyor veya taş atıyorsa, şansının ebediyen kapanacağını haber verir.

Kuş kafesi: Bu rüya genç bir erkek için çok güzeldir. Kafeste kuş görmek ise mutluluk ve zenginliğe ve başarı­ya; orta yaştakiler için, işlerinde zorluk çekeceğine, kafesi gören bir kız ise, ansızın kısmeti çıkıp evlenmeye, evli ve

Page 97: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

96 • TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

çalışan kadın ise, işlerinin kesintisiz olacağına, güçleşece­ğine işarettir. Boş kafes gören herkesi bir sürpriz bekliyor demektir.

Kuş yuvası: Ağaç üzerinde kuş yuvasını görmek, rü­yayı gören kişi demektir. Ağaç üzerinde kuş görmek ise; kadın, bilgili bir kimse, şahit olanın, huzurunda durduğu kimseye göre edindiği derece, mertebe ve hamile bir ka­dının ağaç üzerinde kuş yuvası görmesi de onun yakında doğuracağı anlamına gelir.

Kuzgun: Rüyada kuzgun görmek elde olmadan, bazı dostlarla aranın bozulacağına, bazı dargınlıkların ortaya çıkacağına kanıttır.

Leylek: Rüyada leylek görmek, yolculukla yorumlanır. Kış aylarında bir yerde görülmeleri hırsızlığa veya yol kes­meye, muharebeye, düşmana, havanın soğuk olmasına, şiddet ve ıstıraba, dağınık görülmüş ise, yolculuk isteyen veya yolculuk hfilinde bulunan bir kimse için hayra, ayak­ta gören kimse için de bol bol seyahat edeceğine, sözün kısası, leylek mübarek bir hayvan olup onu görenin evle­neceğine veya çok dost kazanacağına da yorumlanır.

Ördek: Havada uçan veya gölde yüzen bir ördek gör­mek, huzur içinde yaşandığına ve hayattan memnun ka­lındığına işarettir.

Papağan: Rüyasında erkek bir papağan gören insan, gayet açık sözlü ve düzgün, güzel konuşan çekici bir ka­dınla karşı karşıya gelir.

Puhu kuşu: Rüyada puhu kuşunun ötüşünü işitmek: İşiten kimsenin birisi tarafından aldatılacağına işarettir.

Saksağan: Bu kuşu görmek, ahlaksız ve ''.Allahsız" denilen türden karaborsacıya yorumlanır. Rüyasında bir kimsenin kendisine saksağanın söz söylediğini, konuştu­ğunu duyması kayıp bir kişiden haber alacağı anlamına gelir. Aralıksız olarak saksağanla uğraşmak ise bitip tü­kenmeyen bir uğraşı ile karşı karşıya kalınacağını belirtir.

Page 98: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 97

Serçe: Serçe kuşu; oyun ve hikayelerle halkı eğlendi­ren bir çeşit karagöz oynatan ve güldüren kimseye yorum­lanır. Aynı zamanda, rüyada görülen serçe, erkek çocuğa da işarettir. Bir kimsenin, rüyasında, serçe kuşunu kestiği­ni görmesi ise, onun çok hafif ve zayıf bir erkek evladının dünyaya geleceğine ve bu özelliğinden dolayı da o çocu­ğun yaşayamamasından korkulacağına işarettir. Bazen da, serçe hilekar, başkanlığa sahip, zengin, tartışmayı seven bir kimseye, serçelerin bir araya gelerek toplanması ise sıkıntı ve zorlukla karşılaşmaksızın elde edilen mala, kü­çük çocuklara, yakınlardan sadakat görmeye ve ayrıca iyi şansa yorumlanır.

Sığırcık: Rüyada sığırcık kuşu görmek uşak ve hizmet­çiler olarak yorumlanır.

Şahin: Rüyada görülen şahin, vefası olmayan sert bir valiye yorulur. Şahin derece ve mertebe itibariyle doğan­dan aşağıdır. Kendisini şahin oldu görmesi, o kimsenin bir ile vali olmasına, fakat o görevden çabucak azledilmesine yorumlanır.

Tavus: Güzelliğe, zarifliğe sahip olan tavus uğursuz bir kadın olarak yorumlanır. Zira, tavusun cemali, kadı­nın rengi ve siması ile, onun malıdır. Tavusun kesilmesi ise, bu güzel kadının ölümüne işarettir. Tavusun etini ye­mek, onun mirasına konulacak demektir. Tavusu rüyada aramak, İran'ı ziyaret arzusunda bulunmaya, kendisini ta­vusa erişti görmek ise yurttan, devletten yardım isteğinde bulunmaya; tavus tüyü görmek, gurura, tavus yavrusu da güzel çocuğa işaret eder.

Üveyik: Rüyada üveyik görmek aşkta ihanete uğranı­lacağının belirtisi olarak kabul edilir.

Yaban ördeği: Rüyada tavukçu dükkanında çeşitli av hayvanlarının yanı sıra yaban ördeğini de görmek veya sa­tın almak, bu rüyayı gören herkese iyi eğlenceyi müjdeler. Ördeği bir gölde yüzüyor görmek ise, kabul olmayan dile-

Page 99: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

98 • TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

ğe, pişmiş şekilde tabağa konulması da o kimsenin kazanç veya gelirinin gittikçe azalacağı anlamına gelir.

Yarasa: Yarasa kuşunu görmek körlüğe, sapıklığa düş­meye işarettir. Zinadan bir çocuk olmasına, ayrıca kötü işlerin gizlice işlenmesi sebebiyle de bunlarla ilgili haber­lerin kulaktan kulağa yayılmasına, işitilmesine işarettir.

Yelve kuşu: Rüyasında yelve kuşu görmek, çiftlik sahi­bi olanlar için çok iyi bir müjdeci olup yakın zamanda çok miktarda ve yarar sağlayıcı ürün elde edileceğine, varlıklı olan kimselerin ise daha fazla zenginleşeceğine işarettir. Yelve kuşu, mesleği şarkıcılık olan, müzikle uğraşan bir kimsenin bulacağı boş zamanlarında yazacağı makale ve diğer yazılarından gelecek telif ücretinin çok yüksek olaca­ğına da işarettir. Ayrıca, yelve kuşunun rüyada görülmesi, hapiste tutulması, idam edilmesi lazım gelen suçluya da işarettir.

Yuva: Rüyada özellikle bir kuş yuvası görmek aile ha­yatında mutluluğa, huzura işarettir.

İnsanlığın hemen her devrinde gerek dini, gerekse ka­nuni yasaklamalara rağmen, falın az veya çok ölçüde önem taşıdığı ve cemiyetteki inançlar arasına girdiği bilinmekte­dir. Kur'an-ı Kerlm'in El-Maide suresinde, hangi ve ne şe­kilde kesilmiş hayvanların etinin yenilebileceği (3. ayet) ; içki içmek, kumar oynamak gibi şeylerin haram kılındı­ğı (90. ayet) bildirilirken, ezlam (Fal okları) ile hareket etmek de yasaklanmaktadır. İslam peygamberi Hz. Mu­hammed de yalnızca hayrı gösteren işaretlere değer verip çevresindekilere de böyle davranmalarını tavsiye ederek bu tür belirtiler için "fal" sözünü kullanmıştır. Günümü­ze kadar ulaşan falın pek çok çeşidi olmuştur. Bunların kuşlarla ilgili olanlarından biri, en eski Türk edebiyatı ör­neklerinden sayılan ve aynı zamanda bir fal kitabı olan Irk Bitig'de kaydedilen kuğu falıdır:

Page 100: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

"Kogu kuş kanatma urupan Anın kalıyu barıpan Ögine kanına tegürmiş Ögi kanı ögirer sebinür tir Anca bilinler edgü ol, (Kuğu kanadına vurarak, Onunla uçarak gitmiş. Anası babasına ulaştırmış, Anası babası sevinir, denir. Öyle biliniz bu iyi (fal)dır."34

TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 99

Bundan başka, W. Bang ve A. V. Gabain tarafından Türkische Turfan-Texte (Berlin, 1929) dizisinde yayımlanan eski Uygur metinlerinden birindeki falda kuğu kuşunun, hayır ve iyilik getiren bir kuş olduğu "kugu kuş uçtı kö­linge konmaz" sözü ile kuğunun uçup gitmesinin hayra yorumlanmasından anlaşılmaktadır. Kırgız Türkçesinde de buna benzeyen bir falın olduğu bildirilmektedir. 35 Bir diğer fal çeşidi tayredir. Tayre (zecr, ıyafet de aşağı yuka­rı bunun gibidir) de, çeşitli kuşların (ve ayrıca bazı hay­vanların) uçuş, yürüyüş, konuş, titreyiş ve seslenişlerine bakılarak anlamlar çıkarılan bu fala göre kuşların ikişer ikişer ötmesi uğursuzluk sayılarak şerre (kötülüğe), üçer üçer ötmesi de kutlu sayılarak hayra alamet diye kabul edilmiştir. Kuş ötüşlerinin böyle bir değerlendirilmeye gidilmesinde kötülük anlamına gelen Farsça "bed" keli­mesi ile Arapça "şer" kelimesinin ikişer harften (aslında şer sözünün muzaaf yani "şerr" şeklinde üç ses taşıyışı dikkate alınmamış, Arap harfleriyle olan yazılışındaki iki harfli durumuna bakılmıştır) , iyilik anlamına gelen Farsça "nik" ve Arapça "hayr" kelimesinin ise üçer harften mey­dana gelmesi rol oynamıştır. Yine bu fala göre ava veya

34 Prof. Dr. Saadet Çağatay, "Türk Halk Edebiyatında Kuğu Kuşu" I. Mil­letlerarası Türkoloji Kongresi Tebliğleri, c.2, İst.1979, s. 3 1 1 .

35 a.g.e., s . 312 .

Page 101: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

100 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

bir yola çıkıldığı zaman, av hayvanının sağdan veya önden görünmesi "hayr", soldan veya arkadan gelmesi de "şer" şeklinde yorumlanmıştır. Ayrıca, yaş dala konan kuşun "iyilik" kuru dala konan kuşun ise "kötülük" habercisi ol­duğu inancı da yaygınlaşmıştır. 36

Türk dünyasında inançların yanı sıra, yaşayışta da -ha­berci, avcı ve benzeri unsurlar olarak, çeşitli kuşların, var­lıklarını kabul ettirdikleri görülmektedir. Dinler tarihinin büyük olaylarından biri olan Tufan'a ait inançlar, İslamlık­tan önce ve sonra Türk düşüncesindeki yerini kaybetme­miştir. Nuh peygamber zamanında meydana gelerek hak­tan şaşan ve çizgiden taşan bütün insanları helak etmekle ilahi cezanın gerçekleşmesini sağlayan Tufan (Altay Türk­çesinde "Yayık") sona erince dünyanın içinde bulunduğu son durumundan bir haber almak, şartlar elverişli ise ka­raya çıkmak için gönderilen haberciler arasında Şamanist Altaylıların, yerin ve insanların yaratılışı hakkındaki efsa­nelerine göre kuşlar da bulunmaktadır:

"Yedi kardeş gemi yaptılar. Her cins hayvandan bu gemiye birer çift aldılar.

Tufan çekildikten sonra Ülgen bir horoz (takaa) salıverdi. Horoz soğuktan öldü. Sonra bir kazı salıverdi. Kaz gemiye dönmedi. Üçüncü defa olarak Ülgen bir kuzgunu (kuskun) salıverdi. Kuzgun da gemiye dönmedi, çünkü bir iaşe bulup yemeğe başlamıştı.

Yedi aziz kardeş gemiden çıktılar. Ülgen nom yani hikmet kitabından aldığı kuvvetle insan yaratmağa girişti.

Diğer bir rivayete göre Ülgen insan vücudunu yarattıktan sonra Kuday'a yüksek ulühiyetin huzuruna can istemek için kuzgunu gönderdi. Kuzgun semaya uçtu.

36 Bkz. Dr. Halil Ersoylu "Fal, Falname ve Fal-ı Reyhan-ı Cem Sultan", İslam Medeniyeti Dergisi, c. V, sayı: 2, İst. 1981 , s. 70.

Page 102: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR • 101

Kuday, Ülgen'in istediğini verdi. Kuzgun insan canını ga­gaları arasında sıkıştırarak geri döndü.

Yol uzundu, kuzgun acıktı. Yeryüzünde uçarken deve iaşe­sini gördü. İştah onu liişeye doğru sürüklüyordu. Fakat kuz­gun dayandı, liişenin yanından uzaklaştı, geçti. .. Uçuyordu; aç olduğunu unutmak üzere iken gözü at liişesine düştü. İştahı kabardı. Fakat gene kendini tuttu. Liişenin yanından geçti. Kuzgun aç ve bitkindi.

Kuzgun son kuvvetini toplayıp uçarken bir leş daha gördü. Bu bir inek liişesi idi. Mavi gözleri kuzgunu kendine çekiyor­du. Kuzgun bu sefer dayanamadı: -Ah, ne güzel gözler, diye bağırdı. Gagasındaki can çam ormanına düşerek dağıldı. Bun­dan dolayıdır ki, karaçam, ardıç gibi ağaçlar kışın ve yazın yeşilliklerini muhafaza ederler. "37

İnsanlığın ibret verici olayları arasında yer edinen Tu­fan'ın bitişi ve suların çekilmeye başlaması üzerine Hz. Nuh'un yolladığı haberciler İslam inancına göre de kuşlar­dır: Karga ve güvercin.

Dokuz Oğuz menkabesinde Bögü Han'ın, her boyun dilini ve obalarının sayısını bildiği belirtilmekte, onun, bütün haberleri kargalar vasıtası ile edindiği nakledilmek­tedir: "Bögü'nün üç Karga'sı vardı ki her yerde olup biten şeyleri kendisine haber verirlerdi. (Çocukların hala kargalardan haber sorması bundan ileri gelir.)"38

En eski Türk yaşayışında "vahşi hayvanlar, özellikle yırtıcı kuşlar ilahi birer haberci şekline bürünmüşler ve kamların yardımcısı olmuşlardır."39 Orta Asya ve Sibir­ya' da yaşayan Türkler arasında Şamanizm inanışlarından biri olarak, kartal, Tanrı'nın elçisi diye kabul edilmişti. Al­taylılara göre ise bu elçi ağaçkakan idi. Kurban törenlerin-

37 Eski Türk Dini Tarihi, s. 90, 9 1 . 38 Ziya Gökalp, Türk Medeniyeti Tarihi, İst.1976, s . 92. 39 Nejat Diyarbekirli, Hun Sanatı, İst. 1 972, s. 79.

Page 103: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

102 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

de Tanrı Suyla ile şaman arasındaki ilişkileri sağlayan da yine ağaçkakandı.40 Kuşların haberci oluşu yalnızca tanrı ile insanlar arasında değildi. insanlar, söz gelişi aşıklar arasında da onlara habercilik, elçilik görevi yüklenilmiştir. Kazaklar, boz turgayın aşıkların dostu, yardımcısı oldu­ğuna inanır ve ona karşı sevgi beslerlerdi. Kazak inancına göre birbirini seven yiğit ile kız zor durumlara düştükleri zaman boz turgay onların arasında haberci olarak rol oy­nardı. Nitekim:

"Künde barıp boz torgay keledi eken Bayan Azık casrıp beretdi eken."41

mısralarının yer aldığı Kozi Köpreş Bayan Suluv desta­nında bu inanış ortaya çıkmaktadır. Müslüman Türklerin inanışları arasında Süleyman peygamber ile Saba melike­si Belkis arasında habercilik yapan bir kuş vardır. İbibik veya çavuşkuşu da denilen hüdhüdün bu özelliği ve görevi Kur'an-ı Kerfm'de şöyle ifade edilmektedir:

"20 -Kuşları araştırarak dedi ki: -Hüdhüd'ü niçin göremi­yorum? Yoksa kayıplardan mı oldu?

2 1 -Ya bana apaçık bir bürhan getirecektir ya da onu şid­detli bir azaba uğratırım veya keserim.

22 -Çok geçmeden o geldi ve dedi ki: -Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe' (ülkesin)den gerçek bir haber getirdim.

23 -Ora halkına hükmeden, her şeyden kendisine bolca verilmiş olan ve büyük bir tahta sahip bir kadın buldum.

24 -Onun ve kavminin Allah'ı bırakıp güneşe secde eder olduklarını gördüm. Şeytan onların yaptıklarını güzel gös­termiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Bu yüzden onlar doğru yolu bulamazlar.

40 Türk Mitolojisi I, s. 87, 47.

41 Dedem Korkud'un Kitabı, CDXIX.

Page 104: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 103

27 -Süleyman da dedi ki : -Bakalım doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mı oldun?

28 -Şu yazımı götür, kendilerine bırak. Sonra bir yana çekil bak; neye dönecekler.

29 -Sebe' melikesi dedi ki: -Ey ileri gelenler, gerçekten bana çok şerefli bir mektup bırakıldı.

30 -Gerçekten o Süleyman'dandır. Ve gerçekten o Rahmiin ve Rahim olan Allah'ın adıyladır.

3 1 -Bana karşı baş kaldırmayın ve Müslüman olarak ge­lin, diye yazılıdır. "42

Dini kaynaklardaki çeşitli kuşlarla yapılan bu haberleş­melerden başka, güvercin, yön bulma işindeki insanı şaşır­tıcı yeteneği ve evcilleştirilmeye son derece uygun yapısı dolayısıyla, daha M.Ö. 3000 yıllarından itibaren haberleş­me aracı olarak kullanılmıştır. Özellikle çağdaş haberleşme araçlarının hizmete girmediği veya bunların kullanılması­nın sakıncalı olduğu zamanlarda posta güvercinlerine bü­yük iş düşmüştür. Henüz bir aylık palaz halindeyken özel bir eğitimle, tuzaklardan korunması, salıverildiği yere dön­mesi öğretilen posta güvercininin durmadan on beş saat uçabildiği, saatte yüz kilometrelik bir hıza ulaşabildiği bi­linmektedir.43 İşte, bütün bu nitelikleri göz önüne alınırsa posta güvercininin, diğer milletlerde olduğu gibi Türkler arasında da askeri amaçlarla kullanılmış bulunulmasında­ki önem ortaya çıkar. Halk şiirinin çeşitli türlerinde özel­likle seven ve sevilen arasında turna, kuğu, güvercin gibi kuşların zaman zaman birer psikolojik ve kurgusal haberci olduğu, yani yari kaybetmenin, ondan uzak düşmenin, ona darılmanın, sitemin, . . . kısacası çaresiz kalışın bir çeşit avunulması veya yerinilmesi olduğu gibi:

42 Muhammed Fuad Abdülbaki, Mevzülanna Göre Ayet-İ Kerimeler ve Meal­leri, İst. 1980,s. 554, 555 (sure:27, ayet: 29-24, 27-3 1).

43 Türk Ans. "Güvercin", c.XVIII, s. 236.

Page 105: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

104 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

"Kuğumu yare gönderdim Kuğum eğlendi gelmedi Selametle gelir derdim MU.sam eğlendi gelmedi. "44

bazen da yalnızca bir durumu belirtme, bildirme, tabii yine aynı telden çalıp söyleyerek istek, dilek iletme, ha­berleşme, rahatlama gibi amaçlar güdülmüştür:

"Turnam gider olsan bizim illere Vezir Ardahan' dan göçtü diyesin Karşı geldi Kızılbaş'ın hanları Çıldır' da da döğüş oldu diyesin.

Çamur dize çıktı kan ile yaştan Atlar dal(a)maz oldu serilen leşten Kaleler yığıldı kesilen baştan Ak gövdeler kana battı diyesin."45

(Hayali)

Bütün bunların dışında, halk şiirinde aynı yoldan, ben­zer tipten haberleşme anlayışı ile selamın, selamın saba­hın, ha.J. hatır sormanın ve daha birçok hususun dile geti­rildiği bir gerçektir.

Türk milletinin her mekan ve zamanda askeri başarıla­rının devamlı ve büyük oluşunda; vazgeçilmez bir gelenek olarak sürdüregeldiği sürekli spor hareketlerinin, bir çeşit savaş oyunlarının rolü önemli olmuştur. Çeşitli Türk boy­larında ata binmek, ok atmak büyük küçük, kadın erkek hemen hemen herkesin, her yaşın her başın en tabii uğ­raşısı idi. O kadar ki, devlet memurluğunda dahi sporcu olmak hele avcılıkla, kuşçulukta başkalarına üstün gelmek zaman zaman ve yerine göre bir tercih edilme sebebi idi:

44 Prof. Dr. Fuad Köprülü, Türk Saz Şairim, Ank. 1962, s. 165. 45 a.g.e., s. 105.

Page 106: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR . 105

"Çögenke ked erse atar erse ok Yime kuşçı avcı ajunda ozuk46

"Bir elçi kuşçuluk ve avcılıkta b�kalanna üstün gelmeli. "47

Türklerin bitmez tükenmez mücadele azminin kaynak­larından biri; cirit, gülle atma, güreş, at yarışları, doğancı­lık (yırtıcı kuşlarla avlanma) ve benzeri ata sporlarını de­vam ettirmekti. Gerçekten de "Türklerin en mühim sporu avcılıktı. Bilhassa binlerce zararlı ve vahşi hayvanın itlafı ile sonuçlanan sürek avları gerçek bir savaş manevrası ma­hiyetini taşıyordu. Çin kaynaklarına göre M.Ö. 62 yılında Hun hükümdarının idaresinde tertiplenen böyle bir sürek avına yüz bin süvari katılmıştı. Diğer bir sürek avında aşa­ğı yukarı 350 kilometrelik bir çevre kuşatılmıştı."48

En eski Türk terbiyesi, çocuklara avcılık ve savaş talim­leri öğretmek vazifesini üstlendirirdi. Bu töre dolayısıyla bazı kuşlar da birer eğitim ve öğretim aracı olmuşlardı. "Çocuklar çok küçükken at yerine koyunlara binerler, kuş­lar ve fareler üzerine küçücük oklarıyla nişan atarlardı. Daha büyük olunca, tavşan ve tilki avına giderler bu su­retle, obalarına yiyecekler, giyecekler ve üzerine oturacak

. pöstekiler getirmeğe muvaffak olurlardı."49 Kuşların talim aracı olması sadece çocuklar için değil-

di. Mesela "Oğuz Han" adı ile destanlaşan Türk kahrama­nı Mete Han, bütün düşmanları gibi Çin'i de titreten son derece disiplinli ordusunu meydana getirirken kuşları da bir aralık hedef almıştır. "Mete, iptida, on bin süvariden mürekkep bir "tuman" teşkil etti. Islık çalan oklar namını

46 Reşit Rahmeti, Arat (Yusuf Has Hacib) , Kutadgu Bilig I, Metin, Ank. 1 979 (ikinci bas. , s. 276.

47 Reşit Rahmeti Arat, Kutadgu Bilig II, Çeviri, Ank. 197 4 (İkinci bas. ) , s. 195.

48 İbrahim Kafesoğlu "Türklerde Kültür ve Teşkilat", Türk Dünyası El Ki­tabı, Ank. 1976, s. 767.

49 Türk Medeniyeti Tarihi, s. 23 1 .

Page 107: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

106 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

verdiği bir nevi gayet kuvvetli ve sür'atli ok icad etti. Sü­varilerini bu okları evvela kuşlara, sonra en çok sevdikleri atların tepelerindeki hedeflere nişan aldırarak talim etme­ğe başladı. Atmağa cür'et ettirmeyenin yahut nişan isabet ettirmeyenin cezası idamdı."50

Eski Türklerin milli yaşayışında büyük bir yer tutan sürgün avlarının İslamlıktan sonra da varlığını ve önemini devam ettirdiği görülür. Birçok Türk devletinin sarayında, sürgün avının gereği olarak son derece geliştirilmiş "avcı" ve "okçu" teşkilatının varlığı bilinmektedir: "Selçuk'lann, Osmanlılann, Çingizflerin, Timurflerin, Ak Koyunluların devlet­lerinde, sarayın mükemmel avcı teşkilatiyle okçu teşkilatı vardı. "51

Türk destanlarının hemen hepsinde çeşitli av motifle­rinin içinde kuşlarla ilgili olanlar da geniş yer tutmaktadır. Kırgızların Kara Han Oğlu Alman Bet Destanı'nda, Er Ma­nas yanına Sarı Nogay'ı alarak Yamgırçı'nın yardımına git­tiği sırada, destanın bir diğer kahramanı Kökçö (Kökçe) , askerlerini toplayarak Isığ-Göl kıyısına avlanmaya gider. İşte bu gidişin tasviri bir av motifi ile birleştirilmiştir:

"Kökçe-Han etrafına bir bakar ve şöyle konuşmağa baş­lar: -Asker kalksın yürüsün, nasıl bir ok şaklarsa; halk da ona dürülsün, nasıl bir ok vızlarsa Kızıl bir ateş gibi, yanan Oyrat halkının, varayım bir yanına, sorayım ben onlara, bize nasıl söz getirirlermiş!

Bunu deyip, başı kara akıtmalı atına biner ve gider göl yanına. Etrafına kuş salar, önce ayakları yüzgeçli, bir büyük kaz avlar. Bir kuş yine salar. Bu defa da, gök-ala boyunlu bir ördek avlar. Kızıştıkça kızışır ava, şöyle gidip lsığ-Göl'ün kenarına bir oturur. "52

50 a.g.e., s. 238. 5 1 a.g.e., s. 334. 52 Türk Mitolojisi 1, s. 304.

Page 108: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KüLTüRüNDE KuşLAR • 1 07

Dede Korkut destanında da "kuş kuşlamak" (uçardan, yani uçucu olan kuşlardan, özel olarak yetiştirilmiş kuş­larla yapılan avlanma) deyiminin, bir başkasıyla, "av avla­mak" ile birlikte kullanıldığı görülmektedir.

Sürgün avları içinde eski Türklere göre en önemli olanı dini avlardı. Yıl içinde belirli zamanlarda ve ancak birkaç kere yapılan dini avlarda çeşitli kuşlar - hayvanlar kurban edilirdi. Mesela, Tsin Türklerinde dört yönün ve merkezin totemine her yıl aynı çeşitten totem kurban etmek gerekli olduğundan yılda beş defa bu amaç için sürgün avı düzen­lenirdi. Bu totemler şunlardı:

1. Şark'ın totemi: Koyun. 2. Cenub'un totemi: Kuş. 3. Garb'ın totemi: Köpek. 4. Şimal'in totemi: Domuz. 5. Merkez'in totemi: Tibet öküzü . . . 53 Böylece ayinsel

bir nitelik taşıyan bu kutsal avdan sonra toy ve bayram yapılırdı. 54

Günlük ve dini yaşayışa girerek Türkler arasında çok eski zamanlardan itibaren önemli roller oynayan çeşitli kuşların, yine pek eski devirlerden beri Türklerin yaşa­yışında çeşitli teşkilatların ortaya çıkmasına sebep oldu­ğu veya en azından bunlara ilham verdiği görülmektedir. Oğuz Kağan destanında Keraküçi Hoca'nın oğlu Toksur­mış'ın oğullarının ancak kahraman oluşlarına karşılık, on­lara av beyliğinin yani kuşçuluğun verilişi dikkati çekici­dir: "Onun her üç oğlu da bahadır, cesur ve kahraman idiler. Her türlü av işlerini iyi yaparlardı. Oğuz beyleri onların iyi avcılık yaptıklarını görünce av beyliğini (kuşçılığı) onlara verdiler."55 Oğuz destanında bir ordu teşkilatı olarak ortaya çıkan

53 Türk Medeniyeti Tarihi, s. 333, 334 54 a.g.e., s. 344. 55 Ord. Prof. Dr. Zeki Velidi Togan, Oğuz Destanı (Reşideddin Oğuzname­

si, Tercüme ve Tahlili) , İst. 1972,s. 73.

Page 109: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

l 08 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

kuş beyliği Hokand Hanlığı'nda (kuşbegi: vezir) ve son zamanlara kadar da Doğu Türkistan'da (kuşbegi: başve­kil, sadrazam) , devletin yüksek idari teşkilatında birer makamın, unvanın karşılığı olmuştur.56 Hun ordusundaki askeri teşkilat arasında, sert yaylarını ustalıkla geren ve özel işlerde, büyük görevlerde kullanılan bir sınıf vardı ki, bunlar "Kartal Nişancı" adı ile anılıyordu. 57 Oğuz desta­nındaki Türk ordusunda bir teşkilat unsuru olarak varlı­ğını ortaya koyan kuşun, bu "teşkilat kazandırma sebebi oluşu" Osmanlılara da milli bir miras olarak ulaşmıştır. I. Murad ile padişah Yıldırım Bayezid'in mükemmel av teşkilatı olduğu, onların zamanındaki Yeniçeri Ocağı ağa­larının memuriyet ve adları arasında "turnacı başı"nm da bulunduğu kaydedilmektedir. 58 Osmanlı padişahlarının IV. Mehmed'e gelinceye kadar, hemen hepsinin az çok avla uğraştığı bilinmektedir. IV. Mehmed'in ise ava ne derece düşkün olduğu ona verilen "avcı" lakabından anlaşılmak­tadır. Kağıthane, Sarıyer ve çevresinde, özellikle Istranca dağlarında avlanan Osmanlı padişahlarının avlanmaları sırasında maiyetlerinde bulunan amirlerine "şikar ağala­rı" denilmiş ve bunlar da derecelerine göre "çakırcı başı, şahinci başı, atmacacı başı" gibi sınıflara ayrılmıştı. Ayrı­ca enderun erkanından olan doğancı başı ve onun maiyeti olan doğancılar da vardı. Padişahın kuş avlamakta kullan­dığı kuşlara bakan, sarayda hizmetlendirilmiş "ulı1feli" (maaşlı) avcılardan başka Anadolu ve Rumeli'nin çeşitli yerlerinde av kuşları yetiştiren avcılar da özel görevliler­den idiler. Bunların bir kısmı yuvacı ve yavrucu, bir kısmı götürücü ve gürencci, bir kısmı da sayyad adı verilen avcı-

56 Prof. Dr. Saadet Çağatay, Türk Lehçeleri Üzerine Denemeler, Ank.1 978, s. 324.

57 Hunlann Hayatı, s. 291 . 58 Ord. Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı,

Ank. 1945 s. 420.

Page 110: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

lar olup dağlık ve kayalık yerlerde saraya ait olan atmaca, çakır, şahin yuvalarına bakar, oraları korur, yavrular kanat­landıktan sonra da onları İstanbul'a getirerek doğancı ba­şıya teslim ederlerdi. Üsküdar'daki Doğancılar meydanı, av kuşlarını besleyen zümreni meydanı olduğundan o adla anılagelmiştir. iV. Mehmed'den sonra başa geçen padişah­lar avla meşgul olmamışlarsa da bu teşkilatları bir süre daha devam ettirmişlerdir. Nihayet, XIX. yüzyılın ortala­rına doğru, haklarında zaman zaman kanunnameler çıka­rılan bu teşkilatların lağvedildiği görülmektedir. Sancak beyi, beyler beyi, hatta vezir dahi çıkaran bu teşkilatlarla ilgili birçok kanunnameden biri şudur:

"Hassa doğancı, şahinci ve atmacacı tiiifeleri tımarlı, çift­lik ve baştineli olarak iki kısımdı (baştine çiftlik demektir; Müslüman kuşbazınkine çiftlik ve Hristiyan kuşbazınkine baştine deniliyor) : Çiftlik ve baştineli olan bu zümrenin baş­larında her nahiyede birer doğancı başı vardı; doğancı başılar, arpalık hükmünde zeamet ve tımar sahibi idiler; mıntıkala­rındaki şikiir kuşbazları iki sınıftı; bir kısmı götürücü ve bir kısmı da gürenççi idi. Bu iki sınıf her sene üleş zamanında kendi doğancı başlarıyla İstanbul'a gelip padişahların kuş­hanesinde götürücülük ve gürenççilik yaparlardı. Bunlardan birinin tımarı mahlul olacak olursa kuşbazlıkta mahir oğlu varsa ona, yoksa bazhane müliizımlarından bir üstad doğan­cıya verilirdi. Muafiyetle kuşbazlık edenler de iki sınıftı. Bir kısmı yuvacı ve yavrucu ve bir kısmı da avcı idiler. Bazı dağ­lık ve taşlık mahallerde hassa ve çakır yuvaları olup, yuvacı ve yavrucu olanlar oraları muhafaza edip bu yerlere hariçten kimseyi sokmazlardı. Yavru zamanı olup yavrular kanatla­nıncaya kadar o mahalleri muhafaza ederlerdi; sonra yavru­ları yuvalarından alıp terbiye ve talim ederler ve üleş zamanı olunca doğancı başılarıyla İstanbul'a gelip yavruları teslim ederler ve bu suretle yoklamaları da yapılırdı.

Sayyad denilen avcılar da bazı yerlere tuzak kurup avcılık ederlerdi. Bunlar da yuvacı ve yavrucular gibi avladıkları av-

Page 111: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

1 10 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

ları teslim ile tezkire alırlardı. Bütün bu kuşbazların azil ve tayinleri hassa çakırcı başısına ait olup tımar ve gediklerine hiç kimse dokunamazdı; ellerinde hizmetlerine ait beratları vardı. "59

(Kanunnıime-i Hakani, Avni Ömer, s. 25-27)

Haklarında kararnameler çıkarılan, padişahın avcı kuşları ile uğraşan kişilere sarayda bir yer ayrılması ta­bii idi. Topkapı Sarayı (Yenisaray) içoğlanları (gılmanan-ı Enderun) hizmet ve derecelerine göre çeşitli odalara ay­rılmıştı ki, bunların beşinci derecede bulunanı "doğancı koğuşu" idi. Hane-i Bazyan adı da verilen doğancı koğuşu, "kaftanlı" denilen enderunluların beşinci kısmı olarak ka­bul edilmişti. Doğancı başının emri altında kırk kişilik bir cemaat halinde yaşayan doğancı koğuşunu Sultan (Avcı) Mehmed kaldırmıştır. 60

Türk dünyasının yaşayışındaki çeşitli kuşların varlığı ve oynadığı rol, şüphesiz bu kadarla bitmemektedir. Mese­la, bülbülün şen şakrak sesini, doğal dekoru-mekanı için­de dinlemek veya ev ve benzeri yerlerdeki kafesler içinde kanarya ve daha başka kuşları besleyerek onların güzel ötüşlerini işitmek, öteden beri halk yaşayışında yer ettiği gibi, ok yeleği imalinden döşek ve yastık yapımına kadar birçok nesnede de kuş tüylerinin kullanıldığı bir gerçektir. Söz gelişi, Kaşgarh Mahmut, Divanü Lugati't-Türk'üne "XI. yüzyıl Türkleri, böyle bir döşeğe -tülüg yadhım- (yani tüy­lü yayım) "61 şeklinde bir kayıt düşmüştür. Kırgızlar arasın­da "kuş casdık" yani "kuş yastık" diye anılan kuş tüyü ile doldurulmuş yastıkların Osmanlı kaynaklarında da geçtiği bilinmektedir. 62

59 a.g.e., s. 423. 60 a.g.e., s. 308, 3 1 1 . 61 Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihine Giriş, Ank. 1978, C.III, s.

214. 62 a.g.e., s. 229.

Page 112: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 1 1 1

Türk mizahında karga, papağan, devekuşu (bu sonun­cusunun; "uç" denilmemek şartıyla bir kuş olduğu aksi halde develiğini ileri süreceği hatırlatılarak! . .) gibi bazı kuşların, fıkra veya yerine göre birer espri kaynağı olması da yaşayışın diğer bir yanıdır.

(Türk Dünyasının İnanç ve Yaşayısındaki Bazı Kuşlar, Türk Dünyası Araştırma/an Dergisi, İstan­

bul, 1982, S. 17, s. 167-192.)

Page 113: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT
Page 114: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

ÜçüNCÜ BÖLÜM

Page 115: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT
Page 116: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

Türk Dünyası'nın Folklor ve Etnografyasında

Süs Unsuru Olarak Kullanılan Bazı Kuşlar

İNSANLIGIN uzun tarihi boyunca, maddi, manevi birer unsur olarak ondan ayrılmayan tabiatın, dikkat çeken ve önem taşıyan canlılarından bir grubu da kuşlardır. Geniş bir coğrafyanın değişik zaman dilimlerinde, hatta eş za­manlarında bile, kültürce yüksek pek çok devlet kurmuş olan çeşitli Türk boylarının sosyal yaşayışında ve inanç­larında; kudret, kuwet, güzellik, süs, uğur, uğursuzluk, benzetme, yüceltme .. ., gibi çeşitli hususlar için kuşları, ya doğrudan doğruya ya da simgesel olarak kullandıkları, onlardan ele geçen belgelerle gerçeklik kazanmış bulun­maktadır.

Kuş, gerek tabiatta gerekse insanda süs unsuru olarak en eski Türk destanlarından beri kullanılmaktadır. Oğuz Kağan destanında: "Bu çağda, bu yerde bir ulu orman vardı. Çok dereler, çok ırmaklar var idi. Buraya gelen avlar çok çok, bu­rada uçan kuşlar çok çoktu." 1 şeklinde geçen süsleyici tasvir, en eski Türk şiirlerinde ve İslamlık etkisindeki ilk Türk edebiyat eserlerinde de görülmektedir:

1 Banarlı, Nihad Sami, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, İst.1971, C:l s. 18.

Page 117: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

1 1 6 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

"Amrançığın uçdaçı kuş-kı-a-lar Tirin-lik kuvrağ-lık-ta. Adkağ-sız-ın mengi tepingülüg ol Anı teg orun-lar-ta"2 (Seuinç içinde uçuşan kuşçuklann

Toplanıp bir araya geldikleri yerde,

Hiçbir şeye bağlanmadan huzura kavuşmalı

İşte öyle yerlerde). 3

"Kaz, ördek, kuğu, kıl kalıkıg tudı, Kakılayu aynar yokaru kodı."4 (Kaz, ördek, kuğu ue kılkuyruk ortalığı doldurdu; bağrışarak,

bir yukan, bir aşağı kaynaşıyorlar). 5

"Yolı Alınca Kal'asına uğramış-idi. Kara Tekür orada bir koru yapdurmış-idi. Uçardan kaz tavuk, yonrdan geyik tavşan bu havluya toldurup Oğuz yigitlerine bunı dam etmiş-idi. "6

Hunlara ait kurganların açılmasıyla çıkarılan mum­yalardan anlaşıldığına göre, tabiatın tabii süsü olan kuş, diğer birtakım hayvanlarla birlikte, asil ve alp kişilerin de kol, sırt, göğüs gibi bölgelerinde dövme motifler olmuş­tur.7 Aynı gelenek, Oğuz boylarında, Kırgız ve Kazaklarda da sürdürülmüştür. 8 Bu dövme geleneği İslamlık sonrasın­da devam ettirilerek bazen bir süs, zevk olmanın da ötesine geçmiş, yüz doksan altı ortadan (taburdan) meydana gelen Yeniçeri Ocağı'nda, yeniçerilerin ocaklarına bağlılıklarının

2 Arat, Reşit Rahmetli, Eski Türk Şiiri, Ank. 1965, s. 66 ' Aynı eser, s. 67 4 Arat, R.Rahmeti, Kutadgu Bilig !.Metin, Ist. 1947, s. 24 5 Arat, R.Rahmeti, Kutadgu Bilig II. Tercüme, Ank.1959,s. 1 7 6 Ergin, Doç. Dr. Muharrem, Dede Korkut Kitabı, Ank. 1964, s . 100 7 Bkz: Öge!, Prof. Dr. Bahaeddin, Türk Kültür Tarihine Giriş, Ank. 1978 C:

v.s. 13 (resim 5), s. 338 (resim 207). 8 Diyarbekirli, Nejat, Hun Sanatı, İst.1972, s. 60

Page 118: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR • 1 17

kuwetli bir işareti hüviyetine bürünmüştür. XVII. yüzyılın sonlarında her yeniçeri el, kol, pazı, baldır ve göğüs gibi, vücudunun görünen yerlerine, mensup olduğu ortanın nişanı olan kartal, şahin, balıkçıl kuşu (bunlardan başka ok, yay, top, tüfek, tuğ, çadır, kadırga, hilal, selvi ağacı, gü­neş kursu . . . ) gibi sembollerden birini dövdürürdü. 9 XIX. yüzyıla doğru İstanbul esnafı ve bazı halk kesiminde çağın yaygın modası özelliğini kazanan bu dövme, 1 826'da Sul­tan II. Mahmut'un, Yeniçeri Ocağı'nı kaldırması sırasında yapılan sokak çarpışmalarında, gerçekte yeniçeri olmadığı halde vücudundaki yalnızca bu "moda dövme" yüzünden öldürülmüş olanlar da az değildi. Dövme işi, konusu devri­nin halk ve klasik edebiyatlarına da girmişti:

"Aşüfte kakülün hoş kesmiş berber İşmar çakar didesinde gamzeler Bazlı.da baldırda çifte dövmeler İskelede piyade, aman yağlı piyade Hopalımın vurgunu belki binden ziyade."

(Bir türküden)

"Açdı bazlı.sunu bildim ki o meh yetmiş bir Gerdeninde sayılır hal-i siyeh yetmiş bir."

(Enderunlu Fazıl)

Çeşitli kuşların da yer aldığı yeniçeri ortalarının nişa­nı, bu ocağın disiplin ve işlevini, yararını kaybettiği son devirlerinde, "balta" diye tanınan çevrelerin bir köşesine işlenmiş olarak, bazı yeniçeriler tarafından himayeleri al­tına aldıkları yosmalara verilirdi. Böylece bu çevreyi, ni­şanı kolayca görünecek bir biçimde omuzuna yerleştiren yosma, bir çeşit "dokunulmazlık", hatta yan gözle dahi "bakınılmazlık" kazanırdı.

9 Koçu, Reşat Ekrem, Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, Ank. 1 967, s. 95-97.

Page 119: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

1 1 8 • TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

Kuşun, zaman zaman da insanın başına konduğu olur. Turgan'daki eski Türk yaşayışını yansıtan resimlerde gö­rülen zırhlı ve dik yakalı elbiseler giymiş Türk askerlerinin başlarında (beki de Uygur öncesi çağa ait) kuşlu tolgalar vardır. Zaten, savaşlarda askerlerin tolgalarının tepesine şahin kanadı takma usulü, Kaşgarlı Mahmut'a göre Uy­gurlar devrinden beri sürdürülegelen eski bir Türk gele­neği idi. Selçuklularda da alpların kullandığı tolgalar bu geleneğin devamından başka �ir şey değildi. Yine, Kaşgar­lı'nın bildirdiğine göre "beçkem" (perçem) denilen bu tüy, sorguç (veya kumaş) bir çeşit alplık sembolü olarak kul­lanılıyordu. 10 İslamlık döneminde, Batı Türklerinin sınır kartalları olan akıncıların kalpak, külah ve miğferlerinde altın suyuna batırılmış turna kuşu, balıkçıl kuşu telleri, tüyleri bulunurdu. Ayrıca, börk, üsküf, kuka gibi adlarla anılan yeniçeri serpuşlarında da, turna kuşu teli ve balık­çıl kuşu teli denilen tüyler "tüylük"1 1 adı verilen bir yere takılırdı. Sadece "yünlüklü keçe" diye de tanınan bu ser­puşlardaki kuş tüyleri, bir çeşit rütbe anlamına da gelir­di. XVI. yüzyıl şairi Yeniceli Hayreti'nin bir dörtlüğünde, gönlün, av olduğu şahin gözlünün başında da turna teli bulunduğu anlatılır:

"Nev-bahar oldu gönül sev yine bir bl-bedeli Eğer uslu isen alemde deli ol be deli Yine bir gözleri şahine şikar oldu gönül Takınır başına bir tane güzel turna teli."

Osmanlı padişahlarının hizmetinde bulunan solak'lar, serpuşlarındaki tüylüğe turna teli, solak başılar ve peyk-

10 Esin, Emel, Alp Şahsiyetinin Türk Sanatında Görüşünü, Türk Kültürü, Ank. 1970, Sayı 94, s. 713.

1 1 Buna aynı zamanda (sefer sırasında kaşıklar konulduğu için) "kaşık­lık" denilirdi.

Page 120: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 1 19

ler12 ise balıkçıl tüyü koyarlardı. İmparatorluğun son de­virlerinde kullanılan başlığa (fese) tüy takılmamışsa da, onun giyiliş stiline göre bazen ön tarafında oluşan çuku­runa edebi dilde "yar tekmesi", bir kısım halk arasında ise "kuş yuvası" 13 denilerek kuşun hatırası yaşatılmıştır.

Başlık, kavuk diye de tanınan serpuşların ön tarafına süs amacıyla takılan beyaz veya siyah renkli çeşitli kuş tüylerine (veya değerli taşlara) verilen sorguç adı, aynı za­manda tepeli kuşların tepelerine de verilmiştir. Bu sorguç adının verilişinde kendisine benzetilenin -tepeliği, vücu­dunun, süsten çok, tabii bir parçası olması dolayısıyla- kuş olması gerekmektedir. Gelinlerin (eski Türklerde bütün kadınların) başlarına taktıkları ve yuvarlak, topuz, lale, çi­çek, armut gibi çeşitli biçimleri olan süslere de sorguç de­nilmiştir. Yerine göre değerli bir armağan niteliği kazanan sorguç, padişahlar tarafından bile belirli kimselere hediye niyetiyle verilmiştir. XIX. yüzyıl başlarında ilk Osmanlı elçisi olarak İngiltere'ye giden Agah Efendi'nin, İngiltere kraliçesi ve kızına götürdüğü hediyeler arasında sorguçlar da bulunmakta idi. Destanlar devrinden beri Türk kadın saç ve başlarında kuş motifinin izleri vardır. Altay ve Sa­yan dağları bölgelerindeki Türk şamanlarının (kadın veya erkek) başlıklarında mutlaka kuş tüyü (daha çok kartal tüyü) bulundurulduğu, Manas destanında kızların turna tüyü ile süslendiği, 14 Uygurlar çağında "iğneli, topuzlu ve tepelikli kadın başı"nın pek tutunmuş bir moda olduğu görülür. Anadolu'da kabarık saça veya saçlılara "tülüs" (bu deyimin aslı, Dede Korkut Hikayeleri'nde geçen tülü

12 Uzunçarşılı, Ord. Prof. Dr. İsmail Hakkı, Osmanlı Devletin Saray Teşkila­tı, Ank.1945, s. 441

13 Rasim, Ahmet (Haz. Hikmet Dizdaroğlu), Muharrir Bu Ya, Ank. 1969, s. 1 3

14 İnan, Abdülkadir, Manas Destanı Üzerine Notlar, Türk Dili Araştırmaları Yıllığı (Belleten) Ank. 1 959, s. 1 56.

Page 121: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

120 • TüRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

kuş ile ilgili olabilir) 15 güneydeki Türkmen oymakları kız ve gelinlerinin, tavuk tüylerini boyayarak başlarına takma­larına tozak denmiştir. Köy kadınlarının, gelin adayı için saatler süren bir hazırlıkla yaptıkları bu tozak, sahibinin varlıklı olması halinde altın ve incilerle de bezenir, diller­de de manisi söylenirdi:

"Yel vurur kozak oynar, Başında tozak oynar, Ben yarime ne yaptım ki? O benden uzak oynar . . . " 16

Kişinin, kötü havalardan korunma, süslenme, utan­ma, vücudu (özellikle üreme organlarını) büyü etkisin­den uzak tutma gibi çeşitli amaçlarla17 giyimli durumu benimsemiş olduğunu ortaya atan etnologların bu gö­rüşlerinden hangisinin ilk sırayı alacağı tartışması hala süredururken, gerçekte önemli olan, giyinme işinin na­sıl ve nelerle yapıldığı olmalıdır. Kişi, aile veya ancak bir kabile içinde, hükmü geçen eski Türk dini Şamanizm'de, insanları ilgilendiren büyü, sihir, fal gibi işlerle uğraşma­nın başlıca görevlisi sayılan şamanların elbiseleri oldukça dikkat çekicidi"r. En eski ve özgün kıyafeti olan kuş veya hayvan şekillerini taklit yolu ile yapılmış elbiseyi giyen şaman, kendisini olağanüstü kuwetler, erişilmez güçler kazanmış sayardı. İnsani olan bütün nesnelerden sıyrıl­mak için, şaman (kam) elbiseyi çıplak vücuduna giyer, tö­renlyr dışında bu kutlu giyeceği pek kullanmazdı. Ancak -bir inanış olarak- göğe uçabilen şamanların giyebildiği kuş tipi elbiselerin vatanı Altay dağlarıdır, denilebilir. Baş­lıktan ayakkabıya yani tepeden tırnağa kadar kuş tüyleri

15 Türk Kültür Tarihine Giriş, C: V, s. 275. 16 Yalman (Yalkın), Ali Rıza (Haz. Sabahat Emir), Cenupta Türkmen Oy­

mak/an IAnk. 1977, s. 135. 17 Örnek, Doç. Dr. Sedat Veyis, Etnoloji Sözlüğü, Arık. 1971, s. 94.

Page 122: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 12 1

ile süslenen bu tip giyimde kartal kanadı ve kuyruğu, tüy çokluğunu meydana getirirdi. Yakut Türklerinin inancına göre ağaçlar üzerinde uçan kartal, şamanın da göklerde uçabilmesi için kanatlarından bir kısmını ona atarmış. 18 Çok, pek çok sonraları, bir tesadüf mü, bir çeşit benzeşme mi, yoksa milli bir ilham mı olacak, XV., XVI. ve XVII. yüzyıl İmparatorluk Türkiye'sinde sınırların adeta canlı birer kahramanlık anıtı olan akıncılar, omuzlarına bir çift kartal kanadı takarlardı.19 Tolga, külah veya kalpağında, al­tın suyuna batırılmış balıkçıl kuşu, turna kuşu telleri, tüy­leri bulunan bir akıncının alnı sorguçlu, turna telli atının üzerinde, yıldırım hızıyla giderken, omuzundaki bir çift kartal kanadının açılması ile kazandığı heybet ve yaydığı korku, şamanlarınkinden hiç de az olmamalıydı. Öyle ki, yüzyıllar sonrasında bile ona mısralar dizilmiştir:

"Bir gün dolu dizgin boşanan atlarımızla Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla. "20

(Akıncı 'dan)

Zamanın akışı içinde Türk kadın, erkek giyim kuşa­mında süs olarak, süsleme amacı güdülerek kuş motifleri çok eskiden beri kullanılagelmiştir. Mesela, Dede Korkut Kitabı'nda: "Omuzu kuşlu cübbe elbise ver bu oğlana"21 diye geçmektedir. El örgüsü, renkli ve nakışlı yün çoraplar (çulluk burnu, kazayağı, bülbülgözü adları ile anılan çeşitli kuş motifli) , Muslucalı Türkmenlerin eski geleneklerine uyarak yünden ördükleri kuş veya hayvan figürlü terlikler, elmas tokalı ve ipekli sırma işlemeli kemerle beli sarılan, sırma işlemeli uzun eteği ve kolları kuş ve çiçeklerle bezeli gelin kıyafeti (XIX. yüzyıl İstanbul'unda) , ortasında iri bir

18 Öge!, Prof. Dr. Bahaeddin, Türk Mitolojisi, C: 1 , s. 3 7 19 Türk Giyim Kuşam Sözlüğü, s. 146 20 Beyatlı, Yahya Kemal, Kendi Gök Kubbemiz, İst. 1 969, s. 1 6 21 Ergin, Muharrem, Dede Korkut Kitabı, İst. 1 969, s. 14.

Page 123: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

122 • Tünı< KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

çiçeği bulunan bir buket ile buna konmuş durumdaki bir kuştan meydana gelen ve "kabak çiçeği" adını taşıyan broş, yemeni ve elbise kenarlarına süs niyeti ile dikilerek işleme tarzı ve şekillerine göre kuşdili, kuşgözü (veya bazen de gül, nergis . . . ) gibi motiflerle örülen oyalar, giyim kuşamda kullanılan kuş motiflerinden yalnızca birkaçıdır.

İnsanın maddi varlığı için yaşayışı süresince çeşitli yol­larla süs unsuru olan kuş, onun ölümünden sonra da, mad­di varlığının son ve biricik izi sayılabilecek mezar taşında bile kimi kez bezeyici rolünü yüklenmiştir. Akşehir'de bu­lunmuş kuş tasvirli mezar taşlarından başka, bir yüzün­deki kalın çizgili Selçuklu sülüsü ile yazılmış yazısından Hicri 709 (Miladi 1310) yılı ramazanında ölen Halil oğlu Osman için dikildiği anlaşılan Kırşehir' deki bir mezar taşı­nın diğer yüzünde iki bitki dalı arasında bulunan sarıklı ve sakallı bir erkek tasvirinin sol omuzu yanında başı hotozlu bir kuş tasviri yer almaktadır.22 Yine, Akşehir tipi resimli mezar taşına uygun olan ve Konya'da bulunarak İnce Mi­nareli medresedeki Taş Eserler Müzesinde koruma altına alınan bir mermer mezar taşı kırığı da dikkati çekmektedir. Bu taşın ön yüzünde kabartma halinde işlenmiş bulunulan süvarinin sol elinin üzerinde bir doğan motifi yer almakta, uçmakta olan başka bir kuş tasviri ise süvarinin başının yakınında görülmektedir.

Çeşitli kuş motiflerinin tabiat ve insanın dışındaki tür­lü nesnede süsleme amacıyla kullanılması da pek eskidir. Altay Türklerinin bazı şaman davullarında, gökkuşağı resminin altında şangkor (songur) adı verilen kuşun re­simleri yer alırdı.23 Hun kurganlarından çıkarılan ve halen Hermitage Müzesi vitrinlerini dolduran pek çok eşya ara-

22 Eyice, Semavi, Anadolu'da Tasvirli Türk Mezartaşlan, Reşit Rahmeti Arat İçin, Arık. 196, s. 213

23 Anohin, A.V. (Çev.Abdülkadir İnan) , Altay Şamanlığına Ait Maddeler, Ülkü, C:XVII. Haziran 1941.

Page 124: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüR.K KÜLTÜR.ÜNDE KUŞLAR. • 123

sında bulunan idol (töz, çadırı kötülüklerden koruduğuna inanılan tılsım, süs) Hun çadırındaki ana direğin tepesine yerleştirilirdi. Beşinci Pazırık kurganından çıkarılan, keçe­den yapılmış kuğular, çadırlarda kullanılan sığın, keçi gibi hayvan formundaki tözlerdendi. Avar (Apar) boyları ve Göktürkler tarafından bütün heyecanıyla devam ettirilen bu idol geleneği Uygurlarda da -tek Tanrı'ya inanmala­rından dolayı, yalnızca, ölen belirli kişilerin hatıralarına saygı göstermek amacı ile, saklanılması anlayışı çerçeve­sinde- sürdürülmüştür. Aynı inanışın Tatarlar arasında da görüldüğü, 1253 yılında Fransa kralı IX. Ludwig'in Moğo­listan hükümdarı Mengü Han'a elçi olarak gönderdiği ra­hip Rubruk'un, Orta Asya Tatarları arasında rastladığı bazı çadırların keçe örtüleri üzerindeki renkli kuş (ve hayvan) figürlerini canlı bir ifade ile tasvir ederek anlatmasından anlaşılmaktadır. 24 İslamlığı benimseyen Türk boylarının bir kısmının başlangıçta, hayvan heykelciliklerini, yine, çadırın orta direğine yerleştirdikleri o devre ait minyatür­lerden bilinmekte ise de, zamanla, gerek kabul edilen tek Tanrılı dinin kesin buyruk ve etkileri gerekse göçebe bozkır medeniyetinden artık bütünüyle şehir medeniyetine geçil­mesi sebebiyle Hunlarla başlayan tılsım, hayvan üslubu­nun ifade ettiği anlam değişmeye, toplum yaşayışındaki önemi de gitgide azalmaya başlar. Böylece bu üslup, İslami devrede, ancak bir süs veya zihinlerde şekli izleri kalmış, eski anlamı bitmiş, yitip gitmiş bir ata kültü olarak, üstelik de, değişik biçim ve "alem" adı altında Müslüman Türk abidelerinin (mesela kubbelerin) üzerine birer "tepe süsü" olarak yansır. Zamanla bu süsün pek çok örneği, Selçuklu, Osmanlı, Orta Asya, Doğu Avrupa, Kuzey Balkanlar, İran, Irak, Mısır, Kafkasya ve Hindistan'daki Türk yapılarında ortaya çıkar.25' 26 Söz konusu edilen hayvan üslubu, çadırın

24 Hun Sanatı, s. 89. 2s Bk. Hun Sanatı, s. 173. 26 Arseven, Celfil Esad, Sanat Ansiklopedisi, C:I (Alem maddesi), s. 41 .

Page 125: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

124 • TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

orta direğinden başka, Selçuklularda, Türkmenlerde bay­rak direklerine, gürzlere de tatbik edilmiş, ayrıca Selçuklu ve Gazneliler'de bu ata kültü, malzeme olarak ahşap ka­pılardan, alçı süslemelerden, kapı tokmaklarından ve bazı ev eşyasından yararlanmıştır. Türklerin bozkır medeniye­tini ortaya koymalarında büyük yardımı olan at da tözden payını fazlası ile almıştır. Dünya medeniyet tarihinde atı ilk defa evcilleştiren Türkler, bu dost hayvana duydukla­rı sevgiyi düşüncede, dilde, yaşayışta, süslemede, kısaca­sı hemen her fırsatta en güzel şekli ile belirtmekten geri kalmamıştır. Hun kurganlarından elde edilen malzemeye göre, Türkler yular takımı, koşum takımı, at başına takılan tözler, eyer örtüsü, deriden yapılma su veya kımız mata­rası, at (veya deve) heybesi gibi eşyada, aplik veya ahşap olarak üsluplaştırılmış kuş figürleri de kullanmışlardır.

Bazı Osmanlı binalarının yüksek ve uygun yerlerinde "güvercinlik" diye adlandırılan ve duvarlarında delikler bulunan küçük kulecikler veya köşklerin içinde güvercin­lere ait yuvalar bulunurdu.27 Eskiden, güneyde yaşayan Türkmen oymaklarının bazı çadırları da kuşla süslenirdi. Bunu, Gündeşlioğlu'nun bir türküsündeki şu dörtlükten de anlamak mümkündür:

"Bölük bölük davarlarım katardım. Yarenime, yoldaşıma satardım. Üstü kara kuşlu çadır tutardım. Şimdi gölgeliğim kaşak olmuştur."28

Yeniçeri ortalarının sembolleri de çadır direğinin baş­lık kı tasına nakşedilirdi. 29

Kurganlardan çıkarılan en eski Türk halılarında ve ke­çelerinde görülen motifler, Hun sanatının başka eserle-

27 Sanat Ansiklopedisi, C:II, s. 667. 28 Cenupta Türkmen Oymakları l, s. 1 1 8. 29 Rasim, Ahmet, Osmanlı Tarihi (Seçmeler), İst. 1968, s. 99.

Page 126: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 125

rinde kullanılan motiflerle büyük ölçüde benzeşmektedir. Bunlar, tabiattaki hayvan mücadele sahneleri ile simetrik olarak yerleştirilmiş kuş ve hayvan figürleri olup, halının bordürüne veya kare, sekizgen şekiller içine işlenilmiştir. Türkmen, (XIV. ve XV. yüzyıl) Osmanlı, (günümüzde) Kaşkay, Dağıstan ve Azerbaycan sahalarında İslamlığın kabul edilmiş olmasına rağmen hayvan motifli halıların dokunulmasına devam edilmiştir.30 Yalnız bu figürler düz hatlı ve geometrik çizgiler halindedir. Beşinci Pazırık kur­ganından çıkarılan ve ele geçebilmiş en eski Türk halısı olma özelliğini de taşıyan dokumadaki motif izleri Türk­men halılarında yaşatılmaktadır. Zaten Şirvan, Bergama ve Kaşkay tipi halılar; Kazak, Kırgız, Türkmen halıları ile olan ilgilerini bugün de sürdürmektedirler. Lu-Lan ve As­tana'da bulunmuş brokar ve ipek kumaşlarda (ki ilk, Türk kumaşlarıdır) bulut parçaları ve askıntılı çiçekler arasında serpiştirilmiş kuş ve hayali yaratıklı kenar süsleri ilgi çe­kicidir. Çünkü, daha sonraları bu süslemeler Çin, Sasani (İran) ve Ortaçağ Avrupasının süsleme sanatına, büyük ölçüde etki etmiştir.31

Türklerde, tavus, kartal gibi kuşların süsleyicilik nite­liği ile birlikte ihtişam, kudret, kuwet sembolü olarak da kullanıldığı öteden beri göze çarpmaktadır. Bizans impara­toru Justinos, 568 yılında Zemarchos'un başkanlığındaki bir heyeti Göktürk hükümdarı İstemi Kağan'a göndermiş­tir. Hakanın kendisini üçüncü defa kabul ettiğinde, çadırın içindeki tahtın dört altın tavus üzerinde durduğunu farke­den Zemarchos raporuna bunu da yazmıştır.32 Altay Türk­lerinin, hatta Hun sanatından kuwetle etkilenen Avarla­rın (mesela Macaristan'daki Szeged Müzesinde, pençesi

30 Hun Sanatı, s. 1 99 3ı Aynı eser, s. 149. 32 Stryzkowski, J_Glück, H.ve Köprülü, Fuat (Çev.A.Cemal Köprülü),

Eski Türk Sanatı ve Avrupa'ya Etkisi, Ank. s . 68, 69.

Page 127: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

126 • TÜRK KüLTÜRÜNDE KUŞLAR

ile balık tutan kartal figürünün işlendiği bir Avar madeni eşyası bulunmaktadır) süslemede kullandığı mitoloji kar­talları, İslami devrede Selçuklularda pek geniş bir yayılma, işlenilme alanı bulmuştur. Selçuklu devrinde altın, gümüş, tunç, pirinç, bakır veya diğer madenlerden, döküm veya dövme usulü ile yapılan eşyanın kakma, kazıma, delik işi, yaldızlama, mine ve benzeri tekniklerle gerçekleştirilen süslemelerinde bitki motiflerinin dışında, stilize edilmiş tavus, kartal, ördek gibi çeşitli kuşlar (ayrıca aslan, harpi, sfenks, grifon türünden hayvanlar) kullanılmıştır.33 Gerek bitki gerekse hayvan motiflerinin ayrı ayrı veya birlikte kul­lanıldığı tabak, tas, ibrik, tepsi, kandil, buhurdan, bakraç, maşrapa, havan, kutu, hokka, kalemdan, Kur'an mahfaza­sı, ayna, vazo, şamdan, leğen, gülabdan, kapı tokmağı gibi nesneler, bu devrin değişik teknikli süslemeleri hakkında yeterli ölçüde fikir verirler. Mesela, 1066 yılında Hasan el­Kaşani'nin dövme usulü ile yaparak, kazıma ve savatlama teknikleri ile süslediği ve bugün Bostan Fine Arts Müze­si'nde bulunan, Alp Arslan tepsisi diye tanınmış tepsinin içini ortadan ikiye bölen kufi bir kitabenin üstündeki ya­rım daireye, dallar arasında, motiflendirilmiş iki ördek yerleştirilmiştir. 34 Bunların dışında, doğrudan doğruya kuş biçiminde döküm yolu ile yapılmış ve üzeri kazıma desen­lerle süslenmiş kartal veya başka kuş şeklindeki buhurdan ve su kapları da bu devirden kalmadır.

Karahanlı ve Selçuklu aynalarını süsleyen, kuyruğu dü­ğümlü atının üzerinde, sağ eliyle atının yularını tutarken havaya kalkmış sol elinde de bir avcı kuş (mesela, doğan) taşıyan atlı figürü, VIII. ve IX. yüzyıl Hatan ve Uygur resim ve sikkelerinde görülen atlı figürlere çok benzemektedir.35

33 Erginsoy, Dr. Ülkü, İs/ô.m Maden Sanatının Gelişmesi, İst. 1978, s. 128, 129. 34 Aynı eser, s. 145. 35 Esin, Emel, The Hunter Prince in Turkish Iconography, Wiesbaden, 1968,

s. 30.

Page 128: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

TüRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR • 127

Bu atlı ava motifindeki doğan kuşu, geniş bir yayılış alanı kazanarak madeni eşya dışında, çağının Selçuklu çinileri­ni de süslemiştir. Türk ve İslam Eserleri Müzesinde teş­hir edilen Konya Köşkü'ne ait bir minai çini üzerinde36 ve Beyşehir Kubadabad Sarayı'nın alçı kabartmalarında böyle tasvirler bulunmaktadır. İlk Türk sikkelerindeki atlı avcı motifinde yer alan kuş tasviri daha sonra, Artuklu sikke­lerinde yalnız başına kullanılan motif durumuna gelmiştir. İstanbul Arkeoloji Müzelerinde Artuk Oğullarından kalan sikkeler arasında çift başlı kartallı olanlar da vardır. 37

Türk Çini sanatının güzel örnekleri sayılan Selçuklu ve Artuklu çinilerinde çift veya tek başlı kartal armalı olan­ları olduğu gibi, tavus, güvercin, ördek, deniz kuşu . . . , fi­gürlüleri de vardır.

Selçuklu çiniciliğinde görülen bu motiflerin bir kısmı mimari bezeme olarak . (mesela kabartma kuş, çift kartal, tuğrul, akdoğan) binaların cephelerinde, taş ve tahta san­dukalarda, mezar taşlarında kapı, minber ve kürsülerde, havuz, çeşme ve su fiskiyelerinde kullanılmıştır.

Osmanlı döneminde, çinilerdeki hayvan motifleri yer­lerini bütünüyle, üsluplaştırılmış lale, sümbül, nar çiçeği, karanfil gibi çiçeklere, dekoratif yapraklara, kimi kez de realist natüralist çiçek ve yapraklara bırakmıştır. 38

[Türk Dünyasının Folklor ve Etnografyasın­da Süs Unsuru Olarak Kullanılan Bazı Kuşlar, Türk Dünyası Araştırma/an Dergisi, İstanbul, 1980, s. 8, s. 83-93.]

36 Yetkin, Şerare, Anado/u'daki Türk Çini Sanatının Gelişmesi, İst. 1972, s. 1 14, Levha III.

37 Artuk, İbrahim - Artuk, Cevriye, İstanbul Arkeoloji Müzeleri Teşhirdeki İsldmf Sikkeler Kataloğu I.İst. 1971, s. 394, 395, Levha I.

38 Bkz. Aslanapa, Doç. Dr. Oktay, Osmanlılar Devrinde Kütahya Çinileri, İst. 1949.

Page 129: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT
Page 130: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

DiziN

Eserde Geçen Kuş Adları Dizini

Ağaçkakan 10 l Akbaba 52, 86 Akbaş 60 Ak doğan/ Akdoğan 50, 60, 88,

127 Ak Kaz 56 Ak kuğu 85 Akkuş 60 Ak Songar 58 Aksongur 58 Aksungur / Ak Sungur 58, 60, 61 Ak Sunkur 45 Aladoğan / Ala Doğan 49, 65, 88 Alakuş 58, 60 Ala Kuş Tegin 60 Ala Ördek 45 Ala Toğan 49 Ala Toğanak 49 Aldoğan 60 Anadil 15, 70 Ancabi 50 Ancanı 50 Ancan 50 Ancaz 50 Andellb 13, 70 Angıt 58 Anhazi 50 Anka 54, 71, 72 Ardıç Kuşu 93 Atmaca 12, 45, 49, 50, 56, 60, 61 ,

74, 88, 109 Bahri 49, 88 Balıkçıl 39, 40, 83, 9 1 , 1 1 7, 1 1 8,

1 19, 121

Balıkçıl Kuşu 1 1 7, 1 1 8, 121 Baygu 50 Baykuş 49, 61 , 69, 74, 88, 93 Baysungur 58 Baz 32 Belabil 1 5, 70 Beyaz Atmaca 50 Beyaz Doğan 49, 50, 53 Bıldırcın 82, 94 Bigu 50 Bigü 58 Bigü Toğrul 58 Bozdoğan 60 Boz Kuş/ Bozkuş 53, 58 Boz Torgay 102 Boz Turgay 102 Buğdayık 49 Buudayı 49 Bülbül 13, 14, 1 5, 60, 68, 70, 94 Bürküt 49, 9 1 Cure Doğan 5 0 Cure Llçin 49 Çağrı 47, 48, 58 Çağrılı 47, 48 Çakır 47, 49, 58, 109 Çakırdoğan 60 Çalağan 49 Çalkara Kuş / Çalkarakuş 45, 69 Çavuş Kuşu 69 Çaylak 49, 60, 61 , 94 Çift Başlı Kartal 71 Çulluk 94, 121 Çure Llçin 49 Deniz Kuşu 127

Page 131: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

130 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

Devekuşu 1 1 1 Devlet Kuşu 49, 83 Doğan 1 3, 38, 43, 46, 49, 50, 51,

53, 54, 60, 64, 65, 69, 74, 83, 88, 89, 94, 1 22, 1 26, 127

Doğanlı 4 7, 48 Dudu 60 Dürrac 69 Ebabil 80 Encari 50 Ereli 34 Erkuş 60 Ertuğrul 57, 60, 92, 93 Gece Kuşu 52 Göbek Sarı 49 Göçgen 49 Gugukcuk 84 Guv 67 Gügerçin 38 Gülen Kumru 84 Güvercin 38 , 50, 69, 81 , 83, 92,

94, 101 , 1 03, 1 27 Hakvuran 84 Hezar 1 3, 1 5, 70 Hezaran 1 5 Holunsuni 6 1 Horoz 1 00 Humay 49, 7 1 Hüclhüd 69, 72 Hüma 49, 70, 71, 90 Hümaşah 60 Hümay 49 İbibik 69 İspinoz 95 İspir 69 İt Algu 50 Kanarya 69, 73, 1 10 Karabatak 95 Karadoğan 58 Kara Kaz 23

Karakuş / Kara Kuş 34, 56, 58, 60, 62, 69, 70, 92

Karasungur 59, 6 1 Karca 6 5 Karcıga 59 Karcıgal 50 Karcıgay 49, 50 Karcsa 65 Karça 65 Karçıga 49 Karçıgay 49, 50 Karçıgu 49 Karga 3 1 , 36, 45, 52, 53, 54, 56,

61, 69, 74, 75, 86, 87, 101, ll l Karga Çang 36, 56 Karguy 49 Karkuy 49 Karsa 65 Kartal 27, 28, 33, 34, 35, 43, 44,

45, 47, 48, 49, 50, 51 , 56, 60, 62, 69, 71 , 74, 83, 88, 90, 91 , 101 , 1 08, l l 7, 1 19, 121 , 125, 126, 127

Kartallı 47, 48 Kas 62 Kaş 62 Kaz 23, 24, 32, 45, 52, 53, 54, 56,

57, 62, 63, 66, 71 , 74, 85, 95, 100, 106, 1 1 6

Keklik 60, 69, 70, 89 Keler 49 Kıl Kalıkıg 1 1 6 Kılkuyruk 1 1 6 Kınalı Keklik 89 Kırgaw 49 Kırgay 49 Kırgıy 49 Kırgiy 49 Kırgu 49 Kırguy 49

Page 132: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

Kırkuy 49 Kırlangıç 40, 63, 83 Kırmızı Keklik 89 Kızıl Atmaca 49 Kızıl Karçıgay 49 Kızıl Sagızgan 62 Kızıl Saksağan 62 Kogu 67 Kolun 46, 61 Koşlagak 62 Koşulgak 62 Köçgen 49 Köçken 49 Köykenek 49 Kugu 67, 99 Kuğu 12, 35, 40, 56, 60, 63, 67,

71, 85, 95, 98, 99, 1 03, 1 1 6 Kumay 49, 7 1 Kumru 60, 63, 84, 88, 9 5 Kuşalguk 62 Kuş Beyki 59 Kuşlagak 62 Kuştemir 59 Kuu 67 Kuv 67 Kuzgun 67, 96, 101 Küykenek 49 Laçin 49, 59, 60 Lalak 65 Leylek 43, 65, 73, 75, 96 Merküt 36, 43 Ökü 74 Ördek 45, 53, 54, 63, 96, 106, 1 16,

126, 127 Papağan 96, 1 1 1 Puhu 96 Ruh Kuşları 72 Sagızgan 62 Saka Kuşu 63 Saksağan 52, 62

TüRK KÜLTÜRÜNDE KuşLAR • 13 l

Salgur 9 1 Salur 45, 48, 49, 66, 9 1 Sandvaç 13, 14, 70 Sarıca 49 Sarıg Kuş 88 Sarı Kuş 88 Saygızgan 52 Serçe 60, 97 Serçe 61, 97 Sığırcık 97 Simürg 71 Simürg 72 Sireng 71 Songkur 49 Songor 61 Songur 122 Songur 59 Songurtekin 59 Sonkor 61 Su Bürkütü 49, 88 Sukuşu 60 Suna 60, 62 Sungur 60, 61 , 7 1 Sungurlu 47, 48, 56, 62 Sunkar 59 Sunkur 45, 61 Sülün 60 Süre 1 5, 44, 1 09 Süvlin 53 Şahan 68, 74 Şahin 12, 33, 37, 49, 59, 60, 69,

8� 91, 97, 109, 1 1 � 1 18 Şahinli 47 Şah Kartal 49, 88 Şangkor 122 Takagu 53 Tavşancıl 92 Tavşancıllı 4 7 Tavuk 54, 1 1 6, 120 Tavus 97, 125, 126, 127

Page 133: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

132 • TÜRK KÜLTÜRÜNDE KUŞLAR

Toğan 59 Toğantimür 59 Toğrul 58, 59 Toğrul Bey 58 Toğrul Şah 58 Tokan 65 Torul 60 Torumtay 49 Toygar 60, 69 Toygun 50 Tuğrı 46 Tuğrıl 46 Tuğrul 46, 57, 59, 60, 90, 127 Turaç 12 Turgay 53, 60, 69, 102 Turkay 60 Turna 12, 32, 38, 45, 56, 60, 68,

69, 74, 103, 1 1 8, l 1 9, 121 Turna Kuşu l l8, 1 2 1 Turu! 46 Turumtay 49 Turumte 49 Tuygun 50

Tülü Kuş 1 19 Uç Kuş 47 Uç Kuşlu 47, 48 Us 86 Ügi 49, 88 Ügü 49, 88 Ühi 88 Ükkü 49, 88 Ükü 49, 88 Ükü Yapalak 88 Ürüng Kuş 53 Üveyik 75, 97 Yaban Ördeği 39, 83 Yağılbai 50 Yağılbay 50 Yarasa 52, 74 Yelve Kuşu 98 Yığılbay 50 Yusufcuk 84 YusufTutan 88 Yusup Tutan 88 Zümrüdüanka 71

Page 134: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT

Eserde Geçen ve Zihinde, Hayalde, Düşünüş, İnanış veya İnançlarda Uçan,

Uçabilen, Uçtuğu Kabul Edilen Unsurlar Dizini

Ahmed Çelebi 27 Allara Uguynur 36 Ayısıt 35 Azrail 20, 2 1 , 38 Bektaş 26, 38 Burak 20 Cevheri 27 Ebu Nasr İsmail Bin Hammad 27 Grifon 19, 126 Hacı Bektaş 3 7 Hezarfen Ahmed Çelebi 27 Hoca Ahmed-İ Yesevi 38 Homporuun Hotoy-Hotun 34 Hünkar Hacı Bektaş-! Veli 26, 38 İnsan Oğlu 22 İnsan Oğlu 38 Kaçı 25 Kanaa 25 Kanatlı Kaplan 1 9 Kanatlı Paster Adam 1 9 Kanatlı Ve İki Boynuzlu Balık 19 Kayra Han 2 1 Kayra Kan 22, 23 Kır At 32 Kiji 23

Kişi 23 Korday 42 Kuşlar Tanrısı 34 Ugari Hasan 28 Ugari Hasan Çelebi 28 Melek 20 Payana 21, 23 Ogo lmıta 35 Ruh 12, 23, 35, 61 , 72, 8 1 , 84 Satana 36 Süng Haan 34 Süngken Erilik 34 Şaman 23, 24, 25, 34, 35, 36, 37,

40, 44, 1 02, 120, 122 Tanrı 12, 22, 23, 34, 35, 46, 56,

64, 102 Tanrıoğlu 25 Tengere Kayra Kan 22 Tostagoş 25 Umay 35 Ülgen 21, 22, 23, 34, 41, 56, 1 00,

101 Yalban 42 Yer Altındaki İhtiyar 36

Page 135: ÖTÜKEN - Turuz · 2019. 1. 11. · YAYINNU: 1114 KÜLTÜR SERİSİ: 626 T.C. KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIGI SERTİFİKA NUMARASI 16267 ISBN 978-605-155-268-2 ÖTÜKEN NEŞRİYAT