Upload
others
View
10
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DİLBİLİM (TÜRKÇENİN EĞİTİMİ VE ÖĞRETİMİ)
ANABİLİM DALI
TÜRKÇENİN SÖZVARLIĞI AÇISINDAN GAZETELERİN İNCELENMESİ
(CUMHURİYET, HÜRRİYET, SABAH)
Yüksek Lisans Tezi
Sevil HASIRCI
Ankara-2008
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ DİLBİLİM (TÜRKÇENİN EĞİTİMİ VE ÖĞRETİMİ)
ANABİLİM DALI
TÜRKÇENİN SÖZVARLIĞI AÇISINDAN GAZETELERİN İNCELENMESİ
(CUMHURİYET, HÜRRİYET, SABAH)
Yüksek Lisans Tezi
Sevil HASIRCI
Tez Danışmanı
Prof.Dr.Cahit KAVCAR
Ankara-2008
i
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ………………………………………………………………………….......v TEZDE KULLANILAN KISALTMALAR………..……………………………….vii
GİRİŞ
1. Problem ……………………………………………………………………………1
2. Amaç……………………………………………………………………………….6
3. Önem…………………………………………………………………………….....7
4. Sayıltılar……………………………………………………………………………8
5. Sınırlılıklar…………………………………………………………………………8
6.Tanımlar…………………………………………………………………………….9
7. Yöntem…………………………………………………………………………....10
7.1 Araştırmanın Modeli…………………………………………………….10
7.2 Evren ve Örneklem……………………………………………………...11
7.3 Verilerin Toplanması……………………………………………………11
7.4 Verilerin Çözümlenmesi………………………………………………...11
BÖLÜM I
KAVRAMSAL ÇERÇEVE
1.1 Sözvarlığı Nedir?.................................................................................13
1.2 Sözvarlığının İçerdiği Ögeler …………………………….................15
1.2.1 Temel Sözvarlığı…………………………………………….15
1.2.2 Deyimler…………………………………………………......17
1.2.3 İkilemeler…………………………………………………….20
ii
1.2.4 Kalıp (İlişki) Sözler ………………………………………....22
1.2.5 Atasözleri…………………………………………………. ...25
1.2.6 Terimler……………………………………………………...28
1.2.7 Kalıplaşmış Sözler.…………………………………………..30
1.2.8 Çeviri Sözcükler……………………………………………..30
1.2.9 Yabancı Sözcükler…………………………………………...31
1.3 Konuyla İlgili Çalışmalar……………………………………………….32
BÖLÜM II
TÜRKİYE’DE GAZETECİLİK VE İNCELENEN GAZETELER
2.1 Türkiye’de Gazeteciliğe Kısa Bir Bakış………………………………...36
2.2 İncelenen Gazeteler……………………………………………………...37
2.2.1 Cumhuriyet Gazetesi…………………………………………..37
2.2.2 Hürriyet Gazetesi……………………………………………...39
2.2.3 Sabah Gazetesi………………………………………………..40
BÖLÜM III
GAZETELERİN İNCELENMESİ
3.1 TÜRKÇENİN SÖZVARLIĞI AÇISINDAN
3.1.1 Deyimler……………………………………………………….41
3.1.2 İkilemeler…………………………………………………….203
31.3 Kalıp Sözler…………………………………………………...261
3.1.4 Atasözleri…………………………………………………….272
3.1.5 Terimler………………………………………………………275
iii
3.1.6 Kalıplaşmış Sözler……………………………………………298
3.2 GAZETELERDEKİ SÖZCÜKLERİN KAYNAĞI AÇISINDAN…….299
3.2.1 Cumhuriyet Gazetesi
3.2.1.1 Türkçe Kökenli Ögeler……………………………..300
3.2.1.2 Yabancı Kökenli Ögeler…………………................318
3.2.1.3 Türkçeleşmiş Yabancı Kökenli Ögeler ……………326
3.2.2 Hürriyet Gazetesi
3.2.2.1 Türkçe Kökenli Ögeler…………………………….332
3.2.2.2 Yabancı Kökenli Ögeler…………………................347
3.2.2.3 Türkçeleşmiş Yabancı Kökenli Ögeler ……………356
3.2.3 Sabah Gazetesi
3.2.3.1 Türkçe Kökenli Ögeler……………………………361
3.2.3.2 Yabancı Kökenli Ögeler…………………...............376
3.2.3.3 Türkçeleşmiş Yabancı Kökenli Ögeler ……………384
3.3 TÜRK DİL KURUMU’NUN “TÜRKÇE SÖZLÜK”ÜNDE YER
ALMAYAN SÖZ DEĞERLERİ…………………………………………………..389
3.4 ÖMER ASIM AKSOY’UN “DEYİMLER SÖZLÜĞÜ”NDE YER
ALMAYAN DEYİMLER………………………………………………………....405
iv
BÖLÜM IV
GENEL DEĞERLENDİRME, SONUÇ VE ÖNERİLER
4.1 GENEL DEĞERLENDİRME
4.1.1 Türkçenin Sözvarlığı Açısından Gazetelerin Değerlendirilmesi 442
4.1.1.1 Deyimler……………………………………………443
4.1.1.2 İkilemeler…………………………………………...447
4.1.1.3 Kalıp Sözler………………………………………...448
4.1.1.4 Atasözleri…………………………………………...449
4.1.1.5 Terimler…………………………………………….450
4.1.1.6 Kalıplaşmış Sözler………………………………….451
4.1.2 Sözcük Kökeni Açısından Gazetelerin Değerlendirilmesi…...451
4.1.3 Türk Dil Kurumu’nun “Türkçe Sözlük”ünde Yer Almayan
Söz Değerleri Açısından Değerlendirilmesi……………………………….461
4.1.4 Ömer Asım Aksoy’un “Deyimler Sözlüğü”nde Yer Almayan
Deyimler Açısından Değerlendirilmesi……………………………………462
4.2 SONUÇ VE ÖNERİLER……………………………………………..463
KAYNAKÇA……………………………………………………………...468
Web Adresleri……………………………………………………...473
ÖZET……………………………………………………………………...474
ABSTRACT……………………………………………………………….475
v
ÖNSÖZ
Okula ilk başladığımızda, gördüğümüz her yazıyı okuma isteği içerisinde
olur, elimize geçen gazete parçasını heceleyerek okumaya çalışır, başardığımızda da
mutlu oluruz.
O yaşlarda hissettiğimiz gazete kokusu, yaşamımızın her anına yayılır. Çünkü
o, evimize ekmekle beraber giren bir haber taşıyıcısıdır. Bu haberleri yaşamımızın
bir parçası hâline getiren ise onun dilidir. Bundan dolayı gazetelerin dili incelenmiş
ve etkili anlatımında rol oynayan dilsel ögeler olan sözvarlığı ögeleri ele alınmıştır.
Bu çalışmanın, gazete metinlerini gerek sözcük kökeni gerekse sözvarlığı
açısından ortaya koyarak günlük yaşamımızdaki dilsel kullanımın belirlenmesinde
katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Araştırmanın birinci bölümünde sözvarlığı kavramı tanıtılarak sözvarlığı
ögelerine yer verilmiştir. İkinci bölümünde, incelenen üç gazete olan Cumhuriyet,
Hürriyet ve Sabah gazeteleri ile ilgili kısaca bilgi verilmiştir. Araştırmanın üçüncü
bölümü, dört başlık adı altında ele alınmış, ilk başlıkta gazete metinleri içerisinde yer
alan sözvarlığı ögeleri abecesel sırayla verilmiştir. Yinelenen ögeler ise, sayfa sayısı
ve sıklıklarına göre belirtilmiştir. Ögenin ilk olarak geçtiği tümce, örnek kullanım
olarak gösterilmiştir. İkinci başlıkta, her bir gazetenin metninde geçen sözlüksel
birimler, “Türkçe Kökenli Ögeler”, “Yabancı Kökenli Ögeler”, “Türkçeleşmiş
Yabancı Kökenli Ögeler” adı altında abecesel sırayla, sıklıkları göz önünde
bulundurularak ele alınmıştır. Üçüncü başlıkta Türk Dil Kurumu’nun 2005 yılı basılı
sözlüğünde yer almayan sözlüksel birimlere, dördüncü başlıkta ise Ömer Asım
Aksoy’un “Deyimler Sözlüğü”nde yer almayan ögelere yer verilmiştir. Dördüncü
vi
bölümde genel değerlendirme yapılarak sonuç ve öneriler dile getirlmiş, gazete
dilinin etkileyici, vurgulu ve merak uyandırıcı anlatımında sözvarlığı ögelerinin
önemli bir işlevi olduğu saptanmıştır.
Araştırmanın ilk adımından sonuna kadar bana hep destek olan, zamanını
benden esirgemeyen, sabrı, hoşgörüsü, babacanlığıyla beni her zaman sevgi dolu
karşılayan, değerli hocam, tez danışmanım Prof.Dr.Cahit KAVCAR’a, yüksek
lisansım süresince benden desteğini esirgemeyen Prof.Dr.Önder GÖÇGÜN’e,
eleştirileri ve düşünceleri ile yol gösteren Doç.Dr.Nurettin ÖZTÜRK’e, her sıkıntılı
anımı paylaşan Arş.Gör.Yasemin ASLAN’a teşekkürlerimi bir borç bilirim.
Ayrıca değerli annem-babam Nuray-Mustafa HASIRCI’ya, ablalarım Feride
ATASEVEN ile Sibel ÖLÇER’e, teyzem Tülay KORUK’a beni hiçbir zaman
yalnız, çaresiz ve umutsuz bırakmadıkları için çok teşekkür ederim.
Sevil HASIRCI, Mayıs 2008
vii
TEZDE KULLANILAN KISALTMALAR
a) Diller
Alm.:Almanca
Ar. : Arapça
Bulg.: Bulgarca
Çin.: Çince
Erm.: Ermenice
Far.: Farsça
Fr.: Fransızca
İng.: İngilizce
Mac.:Macarca
Moğ.:Moğolca
İtal.: İtalyanca
Kür.: Kürtçe
Lat.: Latince
Rume.:Rumence
Rus.:Rusça
Soğd.: Soğdça
Tr.: Türkçe
Yun.: Yunanca
viii
b) Diğer İsimler
A.P: Ali Püsküllüoğlu
H.E: Hasan Eren
K.D.A: Konuşan Deyimler ve Atasözleri
M.B.T.S : Misalli Büyük Türkçe Sözlük
M.H: Mehmet Hengirmen
M.N.Ö: Mustafa Nihat Özön
N.E: Neşe Emecan
Ö.A.A:Ömer Asım Aksoy
S.N: Sevan Nişanyan
TDK: Türk Dil Kurumu
T.DE.SZ: Türkçe Deyimler Sözlüğü
Cum.: Cumhuriyet
Hür.: Hürriyet
Sab.:Sabah
Şub.:Şubat
(a.): Atasözü
(d.): Deyim
(i.): İkileme
(k.s): Kalıp Söz
(t.): Terim
1
GİRİŞ
1. PROBLEM
Bu araştırmanın konusu; Cumhuriyet, Hürriyet ve Sabah gazetelerinin 2007
yılı Şubat ayında çıkan sayılarını inceleyerek yazılı basının Türkçe kökenli sözlüksel
birimleri ne oranda kullandığı ve sözvarlığının içerdiği atasözleri, deyimler, kalıp
sözler, terimler, ikilemeler gibi temel ögelerden ne kadar yararlandığı sorularına
yanıt aramaktır.
Yüzyıllardır insanları hayvanlardan ayıran temel özelliklerin neler olduğu
tartışılmış ve bu özellikler arasında bulunan düşünme ve konuşma yeteneklerinin
öncelikli olduğu sonucuna varılmıştır. Düşündüğünü konuşmayla yansıtan insan, dili
sayesinde toplumsallığını kazanmış ve bu da insanı, iletişimin temel etkeni olan dilin
ne olduğu konusuna yönlendirmiştir.
Dilin ne olduğu ve nasıl tanımlanacağı konusunda pek çok görüş ortaya
konulmuştur. Tanrı tarafından hazır olarak sunulan bir mucize mi, doğadaki seslerin
öykünmesi mi, akılla var olan bir ürün mü derken dilin; insanı, insan yapan etken
olduğu anlaşılmış, dili bir yandan anlamaya çalışırken bir yandan da çeşitli
yönleriyle tanımlama yoluna gidilmiştir.
İnsanın yürümesi kadar doğal olan dil, “Düşünce, duygu ve isteklerin, bir
toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan ögeler ve kurallardan yararlanılarak
başkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü, çok gelişmiş bir dizgedir ” (Aksan,
2003b, c. 1, s. 55).
2
Dil yetisinin toplumsal, uzlaşımsal bir ürünü ve göstergeler dizgesi
(Saussure,1998) olan dil, J.V.Vendryes’e göre; insanın gereksinimlerine göre
kurduğu ve geliştirdiği toplumsal bir kurumdur (Vendryes,2001:14).
Dilin niteliklerini belli başlıklar altında toplayan Doğan Günay’a göre;
1- Dil, belli bir grup içinde konuşulur, yani tek bir kişiye ait dil yoktur. Bu da
dil denen olgunun kurallarını, birden çok kişinin bilmesi demektir.
2-Dil, iletişim amacıyla vardır. İletişim kavramının tanımı dikkate alındığında
iletişim içindeki insanların sayısı milyonları bulmaktadır.
3-Dil, toplumsal bir olgudur.
4- Dil, bir kavram ya da anlamsal bir içerikle ( gösterilen), bir sessel imgeden
oluşan (gösteren), gösterge dediğimiz saymaca ve uzlaşımsal nesnelerin kullanıldığı
bir dizgedir. Yukarıda verilen tanımlar dilin daha çok kimler tarafından
oluşturulduğu ve nasıl konuşulduğu yönündeki açıklamaları içermektedir. Son
tanımlamada ise, dilin kendi iç yapısı açıklanmaktadır.
5- Kendisi olmadığı halde kendisi yerine kullanılan göstergeler dizgesi dili
oluşturur. İşte bu özellik de dilin kolay bir iletişim aracı olmasını sağlar (Günay,
2004:13-14).
Bu tanım ve nitelemelerin yanı sıra dil, bir düşünme aracıdır ve insanın
düşüncelerinin açığa çıkmasında bir kanal vazifesi görür.
Dili kültürel boyutuyla ele alarak dil felsefesini kuran Wilhelm von
Humboldt’a göre dil, aslında düşüncenin gerçekleşmesidir. Dilin asıl olan yanı,
düşüncenin kendini bir gerçekleştirme koşulu olmasıdır (Akarsu, 1998: 38).
3
İletişimin ve düşünmenin aracı olan dil, belli kurallar çerçevesinde değişen ve
gelişen doğal bir varlık olmakla birlikte toplumsal birliği de sağlayan bir uzlaşma
noktasıdır .
Bir ulusun dilinden o ulusun kültürüne ulaşılabileceğini, kültürle dilin
karşılıklı etkilenmelerinin o dilin dünya tablosuna yansıyacağını belirten Humboldt,
“Ulusun dili ruhudur; ruhu da dili” (Akarsu,1998) derken Mario Pei, “The Story of
Language” (1978) adlı yapıtında, dil tüm insan paylaşımcılığının temelidir,onsuz
uygarlık olanaksızdır, dil bir insan topluluğunun hem aracı hem de ürünüdür,der
(Akt.Ve. Kılıç, 2002:40).
Dil, yalnızca toplumun kültürünü yansıtmakla yetinmez, o toplum içerisinde
birlik ve beraberliği de sağlar. Aynı dili konuşan toplum içerisindeki bireylerin
arasında sevgi, saygı, birliktelik duygularını pekiştirir. Dil, bir ülke bütünlüğünün
bayrak gibi simgesi olma özeliğini taşır.
Dil aynı zamanda bir ulusun yarattığı ve benimsediği değerleri, tarih boyunca
geçirdiği değişme ve gelişmeleri de yansıtır. Aksan (2003b, c. 1, s. 65) ’ a göre, bir
ulusun yaşayış biçimi, inançları, gelenekleri, dünya görüşü, çeşitli nitelikleri ve hatta
tarih boyunca bu toplumda meydana gelen çeşitli olaylar üzerinde hiçbir bilgimiz
olmasa bile yalnızca dilbilim incelemeleriyle bu dilin sözvarlığının, söz hazinesinin
derinliğine inerek bütün bu konularda çok değerli bilgiler ve güvenilir ipuçları
edinebiliriz.
Dilbilimin bu bilgileri ve ipuçlarını edinmemizi sağlayan dalı ise
sözcükbilimdir.
Sözcükbilim, bir dildeki sözlüksel birimleri, başka bir deyişle,
anlambirimlerin sözlükbirim niteliği taşıyanlarıyla, dilbilgisel olmayan ve
4
sözlükbirimler gibi işlem gören çeşitli birleşimleri dilbilim yöntemleriyle inceleyen,
bu arada sözlük yapımının kuramsal sorunlarını da ele alan bir dilbilim dalıdır
(Kıran,2002:236).
Sözcükbilimcilerin bir dilin sözvarlığına ilişkin bilmek istedikleri temel
konular şunlardır:
1. Bir dilin sözvarlığının güncel veya geçmişteki durumu.
2. Dilde yeni sözcükler, yeni anlatımlar, sözcük oluşum süreçlerinin
üretkenliği.
3. Yeni bir sözcüğün tutunma derecesi, kullanım yaygınlığı ve sıklığı.
4. Belirli bir toplumsal grup, yaş grubu, alt kültür veya meslek tarafından
kullanılan kısıtlı sözvarlıkları.
5. Sözcüklerin kökeni, tarihi, doğuşu, ölümü.
6. Sözcüklerin anlamları, sözlüksel çerçeveleri, girdikleri dilbilgisel yapılar,
kısıtlandıkları durumsal bağlamlar veya tipik olarak göründükleri bağlamlar (www.
linguistics. humanity. ankara. edu. tr, 2006).
XX. yüzyılda Saussure’den başlayarak dilbilimde dizge anlayışının
yerleşmesinden sonra öteki alanlarda olduğu gibi sözcükbilimde de yapısalcılık
etkisini göstermiştir (Aksan, 2003b, c. 3, s. 13).
Bu etkinin yanı sıra sözcükleri ve sözvarlığının öteki ögelerini teker teker
incelemek, bir toplumun kültürü, yaşamı ve tarihi konusunda önemli ipuçları
sağlamaktadır. Çünkü sözcükbilimin araştırma konusu olan sözvarlığı, aynı zamanda
bir dilin kimlik kartıdır. Sözvarlığı içinde yer alan her bir öge, o dile ait bir niteliği
ortaya çıkarır.
5
Bir toplumun yaşam biçimi, teknik, bilimsel, kültürel, siyasal değişimleri
diline yansır ve bu da sözvarlığının incelenmesiyle ortaya çıkar. Çünkü sözvarlığı
dilin her bir döneminden bir motif sunar.
Bir dilin sözvarlığı gerçekte iki bölümde incelenebilir:
a- Tarihsel sözvarlığı
b- Kullanımdaki (güncel) sözvarlığı (Çotuksöken, 2002: 34)
Dilin güncel sözvarlığını ortaya koyabilmek için yararlanabilecek en iyi yazılı
belge, gazetedir. Çünkü gazeteler, yazıldığı dönemdeki olayları anlatmakla kalmaz, o
dönemin dil kullanımına tanıklık etmemizi sağlar. 2007 yılı gazetelerini incelemek,
hem yazılı basın dilinin hem de günümüzdeki dil kullanımının nasıl olduğunu
görmemizi sağlayacaktır.
Gazete dili, herhangi bir yazılı metindeki dilden farklıdır. Çünkü bir edebî
eserin dili, yazarının bireysel kullanımını; gazete dili ise dönemin dil kullanımını
yansıtır. Edebî eserde bir yazara ait dilsel kullanım, gazetede birden çok yazara ait
bir dilsel kullanım söz konusudur. Her bir metin (siyaset, ekonomi, spor,
magazin,…) ayrı bir yazar tarafından ele alınırken gazete metinlerinin aralarında bir
dilsel bütünlük olması gerekir. Bu yüzden gazete dili genellik niteliği taşır.
Gazetelerde, haberi hızlı ve etkileyici bir yolla iletmek amacında olan gazete
yazarı, metin başlığıyla okuyucunun ilgisini çeker. Metin içerisinde de bu ilgiyi
sürdürebilmek, olayın dikkat çekici yönlerini vurgulamak için sözvarlığı ögelerinden
yararlanır.
6
Bu çalışmayla, gazetelerin sözvarlığından yararlanma oranı ortaya konmaya
çalışılacaktır. Böylece gün içerisinde yaşanılan olayları etkileyici bir sunuşla gözler
önüne seren gazetelerdeki sözvarlığı etkeni belirlenecektir.
Problem tümcesi:
Türkçenin sözvarlığı açısından incelendiğinde, örneklem alınan günlük
gazetelerde nasıl bir görünüm ortaya çıkmaktadır?
Alt problemler:
1. Gazeteler, sözvarlığının temel ögeleri olan atasözleri, deyimler, ikilemeler,
kalıp sözler ve terimlerden ne kadar yararlanmaktadır?
2. Cumhuriyet, Hürriyet ve Sabah gazetelerindeki Türkçe kökenli, Yabancı
kökenli ve Yabancı kökenli olup Türkçeleştirilmeye çalışılmış sözlüksel birimlerin
kullanım oranı nedir?
3. TDK’nin “Türkçe Sözlük”ünde yer almayan ama gazete metinlerinde
karşılaşılan sözlüksel birim var mıdır?
2. AMAÇ
Bu araştırmanın iki amacı vardır:
1. Türkçenin sözvarlığı açısından Cumhuriyet, Hürriyet ve Sabah gazetelerini
incelemek. Bu çerçevede araştırmanın kapsamını oluşturan gazetelerdeki tüm haber
metinleri incelenerek gazetelerin sözvarlığına ulaşılmaya çalışılmıştır.
2. Gazetelerdeki, yerli ve yabancı dilsel ögelerin kullanımını belirlemek. Bu
amaçla gazetedeki metinlerin her bir ögesi, “Türkçe Kökenli Ögeler”, “Yabancı
7
Kökenli Ögeler” ve “Türkçeleşmiş Yabancı Kökenli Ögeler ” adlı sınıflandırmaya
göre abecesel bir biçimde sıralanmıştır. Böylece günümüz yazılı basınının anadili
kullanımı yüzdelik oranlarla belirlenmeye çalışılmıştır.
3. ÖNEM
Gazeteler, dönemin siyasal, sosyal, ekonomik, teknik… her türlü özelliğini en
iyi yansıtan yazılı belgelerden birisidir. Bu açıdan, ister art zamanlı ister eş zamanlı
olsun, belirlenen dönemin diliyle ilgili yapılacak herhangi bir çalışmada gazeteler
önemli bir rol oynarlar.
Aksan (2005c:132)’a göre gazete haber dili, gazetelerin yayımlandığı
dönemdeki dil kullanımını yansıtmaktadır. Yerli ve yabancı sözcüklerin oranının
saptanması, eğer derinliğine girişilirse, kullanım sıklıklarının belirlenmesi
bakımından bu metinler sağlam veriler oluşturmaktadır.
Romanlar, öyküler, bilimsel yapıtlar, gazetelerdeki köşe yazıları genel olarak
yazarlarının dil konusundaki kişisel tutumlarını yansıttığı için, bunların yerine gazete
haber dili, halka seslenen, ortak dil kullanımını gösteren metinler olarak yazılan dilin
özelliklerini daha belirgin biçimde göstermesi nedeniyle bu çalışmalar
yeğlenmektedir (Aksan, 2007:167).
Sözvarlığı açısından yapılacak bu çalışmayla gazetelerde hem Türkçe ve
yabancı kökenli sözlüksel birimlerin kullanım oranı; hem de deyim, atasözü, ikileme,
kalıp söz, terim gibi sözvarlığının içerdiği temel ögelerden ne kadar yararlanıldığı
belirlenecektir.
8
Gazetelerde, deyim, ikileme, kalıp söz, terim, atasözü, kalıplaşmış söz gibi
sözvarlığın temel ögelerinin ne oranda kullanıldığının belirlendiği bu ilk çalışmayla,
gazetelerin dil kullanımı üzerine çalışma yapacak araştırmacılara katkı sağlanacağı
umulmaktadır. Çünkü gazete dili ile ilgili daha önceki yapılan çalışmalarda
gazetelerin Türkçe kökenli veya yabancı kökenli sözcük kullanma oranı üzerinde
durulmuştur. Bu çalışma sadece sözcüklerle sınırlı kalmamış, sözvarlığının diğer
ögeleri açısından da gazeteleri ele almıştır.
4. SAYILTILAR
Araştırmada şu sayıltıları öne sürmek mümkündür:
1. Cumhuriyet, Hürriyet ve Sabah gazeteleri, yazılı basının günümüzde
Türkçe kökenli ögeleri ne oranda kullandığını ortaya koyma açısından yeterlidir.
2. Bu üç gazeteden yola çıkarak gazetelerin, Türkçenin sözvarlığının temel
ögelerinden (deyimler, atasözleri, ikilemeler, kalıp sözler, terimler vb. ) hangisini
daha çok kullandığını belirlemek olasıdır.
3. Gazetelerdeki her bir sözlüksel birimin incelenmesiyle TDK Türkçe
Sözlük’ünde yer almayan ögelere ulaşılabilir.
5. SINIRLILIKLAR
Bu araştırma;
1. Gazetelerin bir aylık ( Şubat 2007) sayılarının ilk sayfalarındaki haber
metinleri ve onların arka sayfalardaki devamı ile,
9
2. Sözcük kökeni açısından incelemede ise gazetelerin 3 günlük sayıları ile,
3. Metinlerde yer alan özel adlar, unvanlar ve kuruluş adlarının inceleme dışı
bırakılması ile sınırlı tutulmuştur.
6. TANIMLAR
Sözcükbilim (Leksikoloji) :Dilin sözvarlığını, yani sözcüklerini, türetmede
görev alan biçimbirimlerini, bileşik sözcük, deyim, atasözü, kalıplaşmış söz gibi
ögelerini inceleyen, bu ögelerin kökenlerini, oluşumlarını araştırarak biçim ve anlam
açısından gelişmelerini saptayan bir dilbilim dalıdır. (Aksan, 2003b, c. 3, s. 13)
Sözvarlığı: Bir dilin sözvarlığı denince, yalnızca o dilin sözcükleri değil,
deyimlerin, kalıp sözlerin, atasözlerinin, terimlerinin ve çeşitli anlatım kalıplarının
oluşturduğu bütün anlaşılır. Sözvarlığı yalnızca bir dilde birtakım seslerin bir araya
gelmesiyle kurulmuş simgeler, kodlar ya da dilbilimdeki terimiyle göstergeler olarak
değil, aynı zamanda o dili konuşan toplumun kavramlar dünyası, maddi ve manevi
kültürün yansıtıcısı, dünya görüşünün bir kesiti olarak düşünülmelidir. (Aksan,
2000:7 )
Sözcük:Bağımsız biçimbirim adı verilen sözcükler, belli bir kavramı kendi
başlarına söze dönüştürebilmekte olan anlamlı birimlerdir. (Aksan, 2003a:39)
Dilbilimciler sözcük yerine genellikle daha değişik terimler kullanmakta, onun
yerine gösterge (belirti, simge) ya da söz ögesi (lexéme, lexeme, Lexem) gibi değişik
adlarla anılmaktadır. İlk kez Amerikan dilbilimcisi B. L. Whorf’un ortaya attığı
lexeme terimi, çeşitli akımların çerçevesi içinde kullanılmıştır. Üretimsel dilbilimde
10
bunun yerine, çoğunlukla sözcüksel(sözlüksel) birim (lexical item) geçer. (Aksan,
2003b, c. 3, s. 15)
Neolojizm: Belli bir dönemde, bir dilin sözvarlığına katılan yeni birimlerdir.
Bunların ortaya çıkması ise, aşağıdaki üç yolla olmaktadır:
1. Tamamen yeni bir sözcük yapımı (yeni bir yaratım, ses taklidi, dilin türetme
olanaklarıyla yapılan türetimler, özel bir addan alınanlar, ölü ya da yaşayan bir
dilden ödünçlemeler,)
2. Halen kullanılmakta olan bir sözcüğe, yeni bir anlam yüklenmesi,
3. Dilbilgisel kategorilerde oluşan değişiklikler (Örneğin, çok uzun bir zaman
sıfat olarak kullanılan “ideal”sözcüğünün, 1830’dan sonra ad olarak kullanılmaya
başlaması gibi) (Emecan, 1998: 22).
Bochmann’a göre bütün neolojizmlerde göz önünde bulundurulacak şey, daha
önceden hiç bilinmeyen bir olguyu ya da bilinen bir olgunun hiç söz edilmemiş bir
yanını, ister türetme yoluyla yaratarak, ister eğretilemeyle, ister ödünçlemeyle, ya da
daha önceden var olan bir terimin deyişsel kullanımıyla dile getiren ve bir farkın
varlığını ifade eden, mutlak bir kavramsal yenilik olması gerektiğidir.(Akt.Emecan,
1998:31)
7. YÖNTEM
7. 1. ARAŞTIRMANIN MODELİ
Bu çalışma, üretilmiş bir yapı üzerinde tarama çerçevesinde betimsel bir
çalışmadır. Var olan bir durumu, var olduğu biçimiyle betimlemeyi amaçlayan bu
11
yaklaşımda, ilişkisel bir türden tarama yapılarak gazete haber metinleri içinde yer
alan sözvarlığı ögeleri incelenmiştir.
7. 2 EVREN VE ÖRNEKLEM
Bu araştırmanın evrenini, Türkçe günlük gazeteler oluşturmaktadır. Örneklem
kitlesini ise Türkçe günlük üç gazete olan Cumhuriyet, Hürriyet, Sabah gazetelerinin
bir aylık sayıları oluşturmaktadır.
7. 3 VERİLERİN TOPLANMASI
Veriler, gazete haber metinlerinin sözvarlığının çözümlenmesiyle elde edildi.
Veri toplama aşamasında gazete haber metinlerinde yer alan sözvarlığına ait bütün
ögeler (atasözleri, deyimler, kalıp sözler, ikilemeler, terimler) kendi içinde
sınıflandırılarak abecesel sıraya göre işlenmiştir. Ayrıca “Türkçe”, “Yabancı”,
“Türkçeleşmiş Yabancı” şeklinde hazırlanan bir sınıfsal çizelge çerçevesinde gazete
haber metinleri içerisinde yer alan tüm ögeler, sınıflarına göre yerleştirilmiştir.
7. 4 VERİLERİN ÇÖZÜMLENMESİ
Sözvarlığıyla ilgili temel ögeler sözlüksel alan çalışması yapılarak
saptanmıştır. Bu amaçla iki çalışma yapılmıştır:
1- Gazete haber metinlerindeki her bir öge, “Türkçe”, “Yabancı”,
“Türkçeleşmiş Yabancı” biçiminde hazırlanan bir sınıfsal çizelgeye yerleştirildikten
12
sonra elde edilen sonuçlara dayanılarak hangi sınıfın ne oranda kullanıldığı
yüzdeliklere dayanılarak çıkarılmıştır.
2- Gazetelerin ilk sayfalarındaki haber metinlerinin tümü sözvarlığı
düzleminde ele alınmış olup sözvarlığı içerisinde yer alan her bir ögeden ne kadar
yararlanıldığı ortaya konulmuştur.
13
BÖLÜM I
KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Bu bölümde araştırmanın konusuyla ilgili kavramlar hakkında bilgi verilmiş
ve bu kavramlar tanıtılmıştır. Bu çerçevede sözvarlığı ve içerdiği ögeler üzerinde
durulmuştur.
1. 1 Sözvarlığı
Sözvarlığı (İng. vocabulary, Fr. vocabulaire, Alm. Wortschatz ve
Wortbestand1), bir dilin en büyük kalıtıdır. Dilin doğuşundan bugüne yüzyıllar
boyunca işlenerek gelişir ve kuşaktan kuşağa geçerek her dönemden bir motif sunar.
Bir dildeki sözlerin bütünü, söz hazinesi, söz dağarcığı, sözcük hazinesi,
vokabüler, kelime hazinesi (TDK, 2005:1807) şeklinde tanımlanan sözvarlığını
“kelime hazinesi” diye adlandıran Korkmaz (1992:100), bir dilin bütün kelimelerini;
bir kişinin veya bir topluluğun söz dağarcığında yer alan kelimeler toplamını bu
kavram altında toplarken Aksan (2006a:13), filoloji ve dilbilim çalışmalarında, bir
dilin sözcükleri, terimleri, yabancı dillerden gelme ögeleri, atasözleri, deyimleri,
insanlar arasındaki ilişkilerde kullanılması gelenek olmuş kalıp sözleri ve kalıplaşmış
birtakım özdeyişleri, bir bütün olarak “söz varlığı” adı altında ele alır.
Bir dilin çekirdeğini oluşturan temel sözvarlığı, belli bir durumu, olayı,
insanların tutum ve davranışlarını gerçek veya mecaz anlamla belirten deyimler, bir
ulusun bilgeliğini, yaşam deneyimlerini yansıtan, genel bir kural ya da öğüt içeren
1 Hengirmen, 1999:342
14
atasözleri, insanların toplum yaşamlarında, belli bir durum için kullandıkları kalıp
sözler (ilişki sözler), bilim, teknik, sanat ve zanaat alanlarının kavramları olan
terimler, ünlü kişilerin belirli bir durum için söyledikleri genelleşmiş söz olan
kalıplaşmış sözler, anadilimize büyük bir anlatım gücü kazandıran ikilemeler ve
ayrıca yabancı ve çeviri sözcükler sözvarlığı içinde yer alır.
Sözvarlığı, o dili konuşan toplumun kültürünü, anlayışını yansıtmakla
kalmaz; toplumlar arasındaki farklılıkları gösterdiği gibi toplum içindeki yöresel
farklılıkları da gözler önüne serer. Örneğin; Çok küçük ve önemsiz bir olay olduğunu
belirtmek amacıyla kullanılan deyim, yörelerde farklılık gösterir. Karadeniz
Bölgesi’nde “Fındık kabuğunu doldurmaz”, Ege Bölgesi’nde “ İncir çekirdeğini
doldurmaz” denirken Gaziantep yöresinde “Fıstık kabuğunu doldurmaz” şeklinde
denmektedir.
Aksan(2000:11)’a göre bir dilin sözvarlığı, o dilin tarihine geniş ölçüde ışık
tutmakta, yüzyıllar boyunca ortaya çıkan ses, biçim, sözdizimi ve anlam
değişikliklerini yansıtmakta, hangi dillerin etkisiyle, ne türden değişimlerin
gerçekleştiğini göstermektedir.
Aksan ( 2000: 43-44 ve 2005b:46) en eski Türk dil ürünleri olan Köktürk
yazıtlarından başlayarak Türkçenin sözvarlığının şu niteliklerini saptanmıştır:
1. Türkçenin türetme ve birleştirme yeteneği, ona çeşitli kavramları kolaylıkla
oluşturma, ayrıntılara inen bir kavramlaştırma gücü vermiştir. Bu güç, en eski
kaynaklar olan Köktürk metinlerinden bugüne, hiç eksilmeden süregelmektedir.
2. Türkler, çoğu zaman yabancı ögeleri kendi öz sözcüklerine yeğlemişlerdir.
Bunun sonucunda birçok yerli ögenin kaybolup unutularak yabancılarının yerleştiği
görülmüştür.
15
3. Kavramlaştırma sırasında Türkçe en çok somut nesnelere, doğaya
dayanmakta, böylece kavramları daha canlı olarak dile getirmektedir.
4. Türkçe ikilemelerin kullanılışı, anlatıma güç veren bir yol olarak çok
yaygındır.
5. Daha Köktürkçe döneminde Türkçe sözcüklerin geniş birçok anlamlılık
gösterdikleri göze çarpmakta, bu durum, dilin bir yazı dili olarak çok daha eskilere
uzandığına tanıklık etmektedir.
6. Türkçede dikkati çekecek ölçüde eş anlamlı sözcük vardır.
7. Türkçe, benzetmelere sık sık başvurur.
8. Türkçe, aynı zamanda bir “ayrıntılı anlatım dili”dir. Başka dillerden farklı
olarak birçok kavramını kendi oluşturur.
9. Bugün Türkiye Türkçesi yazı dilinde unutulmuş, yitirilmiş birçok öge
Türkçenin değişik lehçelerinde ve bugünkü Anadolu ağızlarında yaşamlarını
sürdürmektedir.
1. 2 Sözvarlığının İçerdiği Ögeler
1.2.1 Temel Sözvarlığı
Temel söz varlığı2 ; insan organ adları, esas hareketleri ifade eden eylemler,
öncelikli ihtiyacı karşılayan sözcükler, sayı isimleri, akrabalık isimleri gibi sözleri
kapsamaktadır. İnsan için birinci derecede önemli olan ve zaman içinde dilde en az
2 Aksan (2000:26)’a göre Alm.’da Grundwortschatz, İng.’ de basic vocabulary, Fr.’ da vocabulaire essentiel kullanılmakta, Alm.da ayrıca kalıt(miras) sözcükler anlamına gelen Erbwörter terimine rastlanmaktadır. Hengirmen (1999:355)’e göre İng.’de basic vocabulary, Alm.’da Grundbedeutung; Fr.’da vocabulaire primitif terimi kullanılmaktadır.
16
değişen ögeler olan temel sözvarlığı, çekirdek sözcükler ya da kalıt sözcükler olarak
da adlandırılmaktadır.
Aksan (2000), temel sözvarlığının sınırı çizilirken insan odaklı olması
gerektiğini ve bir dilin sözvarlığının hangi ögelerden oluştuğu üzerinde durulurken
ilk anılması gerekenin temel sözvarlığı olduğunu belirtir.
Temel sözvarlığı dilin özünü oluşturur. Dilde temel sözvarlığı ne kadar
büyükse, dilin temel sınırı da o kadar büyüktür ve bu sınır içinde değişimin az oluşu
dilin kararlılığını gösterir ki bu da temel sözvarlığının anlaşma aracı olma işlevini
yerine getirmesini sağlar.
Dildeki herhangi bir sözcüğün temel sözvarlığının bir üyesi olup olmadığı
konusunda karar verebilmek için elde birtakım ölçütler vardır (Aksan, 2003b, c. 3, s.
18-19):
1. Sözcüğün, insanoğlunun yaşamında birinci derecede önemli kavramları
yansıtmakta olması gerekir. (et-, iç-, ver-, göz, beş, …. gibi)
2. Schmidt, Thorndike, Oehler gibi dilbilimciler bir sözcüğün yeni ögeleri,
bileşik sözcükleri türetme değeri, yeni sözcükleri türetme gücü üzerinde durmaktadır.
Başka dillerde önekler ve içeklerin de katılmasıyla kurulan ögelerin karşılığı olmak
üzere Türkçede birtakım tamlamalar ve bileşik sözcüğe dönüşmüş bağdaştırmalar
söz konusu edilmelidir. Türkçedeki dış ve alt sözcükleriyle yapılan dışsatım,
dışişleri, altgeçit, altyapı gibi bağdaştırmaların bu özelliği gösterdiğini görürüz.
3. Kühn, bir sözcüğün temel sözvarlığından sayılması için gereken
ölçütlerden biri olarak da onun “anlatımbilim açısından yansızlığı”nı söz konusu
etmektedir. Bununla anlatılmak istenen, ögenin genel anlaşılırlığı, genel
17
kullanılırlığıdır; bir sözcüğü söyleyen ya da yazanın niteliğini ortaya koyan bölgesel,
yaşa ilişkin, toplumsal ya da meslekle ilgili belirtilere karşı yansız oluşudur
4. Ölçütler arasında, bir sözcüğün çeşitli anlam aktarmalarıyla kullanım
alanını genişletme gücü de söz konusu edilmekte, anlamlarının sayısı ne denli çoksa,
sözcüğün konuşmadaki sıklığının o ölçüde fazla olduğuna değinilmektedir. Ayrıca
bir sözcüğün temel sözvarlığından sayılması için onun çeşitli deyimler arasında, bu
deyimlere temel olarak kullanılması gösteriliyor. Türkçedeki göz, el, yüz, iç,
ekmek…. . gibi ögeler, her iki ölçüt için de yeterli örnekler sayılabilir.
1.2.2 Deyimler
Fransızcada phraséologie ve idiomatique, Almancada Phraseologie ve
Idiomatik3 adı verilen dalda ele alınan deyimler, gerçek veya mecaz anlamıyla,
düşünceleri, davranışları, deneyimleri hoş bir edayla sunan dilin en önemli sözvarlığı
ögelerinden biridir.
Deyim ile ilgili çeşitli tanımlamalar yapılmaktadır. Hengirmen (2007:7)’e
göre genellikle gerçek anlamının dışında kullanılan, anlatımı daha güzel ve etkileyici
yapan, toplum tarafından ortak olarak benimsenen kalıplaşmış söz olan deyimler,
Aksoy (1988:52) ’a göre; bir kavramı, bir durumu, ya çekici bir anlatımla ya da özel
bir yapı içinde belirten ve çoğunun gerçek anlamlarından ayrı bir anlamı bulunan
kalıplaşmış sözcük topluluğu ya da tümcedir.
Aksan (2005b:91-92)’a göre deyimler- bir başka ulusla olan kültür ilişkileri
sonunda, ondan çevrilme, alınma değilse- bir dili konuşan toplumun dünya görüşünü,
3 Aksan, 2006a: 95
18
yaşam biçimini, çevre koşullarını, gelenek, görenek ve inançlarını, önem verdiği
varlık ve kavramları, kısacası, maddi ve manevi kültürünü yansıtan, o toplumun
düşünce biçimini, hatta nükte ve buluşlarını ortaya koyan, dilbilim açısından olduğu
kadar yazın ve halkbilim açısından da önemli olan sözlerdir. Ayrıca bu ögeler her
dilin iç yapısını, anlam özelliklerini de yansıtır.
Aksoy (1988:498-508), deyimleri kuruluş ve anlamları açısından gösterdikleri
niteliklere göre kümelemiştir. Buna göre;
1-Deyimlerin en önemli bölüğü; kavramları, değişmece (mecaz) yoluyla,
anlatım güzelliği ve özgünlüğü içinde belirten kalıplaşmış sözcük öbekleri ya da
tümcelerdir. Örneğin; Bir taşla iki kuş vurmak.
2-Kimi deyimlerin yan özelliği, iki yargılı ve uyak olmasıdır. Bunların bir
bölüğünde anlamca gerekli olmayıp sadece uyak hatırı için getirilmiş bir parça
vardır. Örneğin; Oğlan aldı oyuna gitti, çoban aldı koyuna gitti.
3-Kimi deyimlerin yan özelliği öykücük ya da konuşma biçiminde olmasıdır.
Örneğin; -Adın ne? –Mülayim Ağa. –Sert olsan ne halt edersin?
4. Kimi deyimlerin yan özelliği, bir öyküye ya da bir olaya dayanmasıdır.
Örneğin; Ahfeş’in keçisi gibi başını sallamak.
5. Kimi deyimlerin yan özelliği âdetleri, inanışları, gelenekleri bildirmesidir.
Örneğin; Ağzından yel alsın.
6-Kimi deyimler (anlatım güzelliği düşünülmeyerek) bir kavramı belirtmek
için kurulan, kalıplaşmış söz topluluğudur. Örneğin; Âdet yerini bulsun diye.
7-Kimi deyimlerin bir özelliği, belli dilbilgisi kurallarıyla değil, özel
biçimlerle kurulmuş olmasıdır. Örneğin; Aklı sıra.
8-Kimi deyimler, eksiltili anlatım biçimidir. Örneğin; Akşama sabaha.
19
9- Deyimlerin bir türü ikilemelerdir. Örneğin; Karman çorman.
10-Kimi deyimler, bir sözcüğün özel bir yardımcı eylemlikle (mastarla)
kurulmasından oluşmuştur. Bunların deyim sayılmasının nedeni, o sözcüğün ancak o
eylemlikle bir araya gelmesinden belli bir anlamın ortaya çıkması, başka bir
eylemlikle o anlamın belirmemesidir. Örneğin; Üstüne düşmek
Deyimler, atasözleri gibi yargı içermez, buna karşılık çeşitli benzetmelerden,
aktarma adını verdiğimiz anlam olaylarından yararlanır. Deyimler, sadece sözcük
topluluğundan ibaret değildir, tümce biçiminde de görülürler. Boratav (1969:132-
133), deyimleri günlük konuşma dilinde kullanılmakta olan hazır söz kalıpları
durumundaki beylik deyimler ve atasözü değerindeki deyimler olmak üzere ikiye
ayırmıştır Burada karnı burnunda deyimini beylik deyim sayarken; iki ayağını bir
pabuca sokmak, tut kelin perçeminden, dut yemiş bülbüle dönmek deyimlerini
atasözü değerindeki deyimlere örnek olarak vermektedir.
Bir dilin anonim sayılan ögelerinden biri olan deyimlerin, atasözlerinde
olduğu gibi başka bir dile çevriminde güçlükler yaşanmaktadır. Sağlam (2001:49) ’a
göre bunun iki temel nedeni vardır. Birincisi, diller arasındaki, daha doğrusu kaynak
dil ile hedef dilin yapıları arasındaki farklılıktır. İkincisi ise, yabancı dildeki
atasözleri ve deyimler aracılığıyla aktarılan daha önceki kuşakların yargı, gözlem ve
yaşam şartlarının çevirmenin yabancısı olduğu bir kültüre ait oluşudur.
Sonuç olarak; deyimler, her dilin kendine özgü bir yönünü ortaya koyması ve
dilin dayandığı kültürle iç içe olması nedeniyle sadece diller arasındaki farklılıkları
değil, toplumlar arasındaki farklıkları da gözler önüne serdiği için dilbilim,
halkbilim, toplumbilim gibi alanların önemli inceleme alanlarından biridir.
20
1.2.3 İkilemeler
İkilemeler (İng. gemination, reduplication, hendiadyoin, Alm.
Gemination, Verdoppelung, Reduplikation, Hendiadyoin, Fr. gémination,
redoublement, réduplication, hendiodyoin4) ; anlatıma zenginlik, renk,
hareketlilik, güç ve şiirsellik katmak amacıyla aynı sözcüklerin veya anlamları yakın
ya da zıt olan ya da sesleri birbirine benzer sözcüklerin ardı ardına getirilerek belirli
bir anlam ifade etmesi sonucu oluşur.
İkiz kelime, kelime koşması, tekrar, ikileme gibi adlarla da anılan ikilemeler
konusundaki kapsamlı çalışması ile Hatiboğlu (1981:9), ikilemeleri şöyle tanımlar:
İkileme, anlatım gücünü artırmak, anlamı pekiştirmek, kavramı zenginleştirmek
amacıyla, aynı sözcüğün tekrar edilmesi veya anlamları birbirine yakın yahut karşı
olan ya da sesleri birbirini andıran iki sözcüğün yan yana kullanılmasıdır.
Aynı, yakın ya da zıt anlamlı iki veya daha çok kelimenin bir tek kelime gibi
anlam göstermek üzere yan yana gelmesiyle oluşan (Korkmaz ,1992:82) ikileme,
Aksan (2006b:119) ’a göre hemen her sözcük türünden sözcüklerle kurulabilmekte,
hem aynı sözcüğün yinelenmesi ( derin derin, sabah sabah, kadın kadına, durup
durup, …. . gibi), hem eş anlamlıların bir araya getirilmesi ( ad san, ev bark, yatak
döşek, bet beniz, bağrış çağrış, …. . gibi), hem de karşıt ve ayrı anlamdaki ögelerle (
iyi kötü, yerli yabancı, dost düşman, belirli belirsiz, … gibi) oluşturulabilmektedir.
Bunlara ek olarak çekimli eylemlerin bir araya getirildiği, önsesi /m/ ile değiştirilerek
(odun modun, para mara, hatta Ayşe Mayşe…. gibi) yinelenmiş sözcüklerin art arda
getirildiği örnekleri sayabiliriz. Yansımalar da unutulamaz.
4 Hengirmen, 1999: 208
21
Tanımlarda da görüldüğü üzere ikilemeler;
1-Aynı sözcüğün tekrarlanması ile
2-Eş ya da yakın anlamlı sözcüklerin yan yana kullanılması ile
3-Zıt anlamlı sözcüklerin yan yana kullanılması ile
4- Aynı sözcüğün önsesinin değiştirilmesi ile
5- Yansıma sözcükler ile kurulmaktadır.
Her bir ikileme kuruluşundaki temel faktör ise; yan yana gelen sözcüklerin,
tek bir sözcükmüş gibi belirli bir anlam ifade etmesidir.
Anlambilim açısından ikilemeler dikkati çeken bir nitelik taşır: İki ayrı
gösterge, tek bir gösterge olarak, belli bir gösterilene sahip olur; zihinde kimi kez tek
tek çözümlenme yerine yeni bir kavramın oluşmasını sağlar. İyi kötü ikilemesinde
nitelenen eylem ne iyi ne de kötüdür; ikisi ortası, orta karar bir niteleme söz
konusudur( Aksan, 2005a: 102-103).
İkilemelerin genel özelliklerini, Hatiboğlu altı bölüm altında ele almıştır.
Sırasıyla bunlar; 1- İkilemelerde ses benzerliği, 2- İkilemelerdeki sözcükler arasında
ünlü kuralları, 3- İkilemelerde kalıplaşma, 4-İkilemelerde sıra kalıplaşması, 5-
İkilemelerde kalıplaşmanın sürdürülmesi, 6- İkilemelerde kalıplaşmayı perçinleyen
etkenler (Hatiboğlu,1981).
Bu sınıflandırmanın yanı sıra deyimler içinde de ikilemelerin yer aldığı
görülmekte, bazı ikilemelerin deyim özelliği taşıdığı da görülmektedir. Hengirmen
(2007:30), ikilemeyi oluşturan sözcüklerin birinin anlamı varsa, bu ikilemenin deyim
kabul edilebildiğini belirtmektedir: Açık seçik, bet beniz. . .
Sonuç olarak ikilemeler, deyimler ve atasözleri gibi Türkçenin anlambilim ve
sözcükbilim açısından önemli bir anlatım özelliğidir.
22
1.2.4 Kalıp (İlişki) Sözler
İng. pragmatic/ situational idiom5, Alm. Routineformeln,
Konversationsformeln, pragmatische Idiome6 gibi terimlerle karşılanan kalıp
sözler, bir dili konuşan toplumun kültürünü, inançlarını, insan ilişkilerindeki
ayrıntıları, gelenek ve göreneklerini yani toplumsal özelliklerini en iyi şekilde
yansıtan ögelerdir.
Her toplumda, her dilde görülen kalıp (ilişki) sözler açısından Türkçenin
zenginliği dikkat çekicidir. Bir topluluk içinde yemeğe başlanırken, yemekten
kalkılırken (afiyet olsun, elinize sağlık…), doğum (gözünüz aydın, analı babalı
büyüsün…), ölüm (başınız sağolsun…), evlenme (bir yastıkta kocayın…), vedalaşma
(uğurlar olsun, Allahaısmarladık…), minnettarlık belirtme (çok zahmet oldu, çok
teşekkür ederim…) … gibi değişik durumlarda kullanılması gelenek olmuş pek çok
kalıp söz vardır.
Toklu (1995:118-119), Pilz tarafından gündelik kullanım durumlarına göre
yapılmış olan sınıflandırmayı esas alarak Türkçedeki kalıp sözleri şöyle sınıflamıştır.
1. Nezaket bildiren kalıp sözler
1. 1. Selamlaşmada kullanılan kalıp sözler
1. 2. Tanıştırmada kullanılan kalıp sözler
1. 3. Vedalaşmada kullanılan kalıp sözler
1. 4. Ricanın kibarca aktarılması
2. İyi dilekleri ileten kalıp sözler
5 www.uni-bielefeld.de/.../0506wise/lexis/lexis_21_student_projects_speech_act_pragmatic_idioms_Materials.pdf,
2008 6 Toklu, 1995: 113
23
2. 1. Belirli günler için iyi dilekleri iletmede kullanılan kalıp
sözler
2. 2. Doğumu kutlamada kullanılan kalıp sözler
2. 3. Evliliği kutlamada kullanılan kalıp sözler
2. 4. İyi dilekleri ileten kalıp sözler
2. 4. 1 Geçmiş olsun dileklerini ileten kalıp sözler
2. 4. 2 Hapşırınca kullanılan kalıp sözler
2. 5. Türk kültürüne özgü diğer bazı durumlarda kullanılan kalıp
sözler
3. Başsağlığı dileklerini ileten kalıp sözler
4. Şükran duygularını ileten kalıp sözler
5. Özür dilemede kullanılan kalıp sözler
6. Yemek yerken ve içki içerken kullanılan kalıp sözler
7. Konuşma sırasında kullanılan kalıp sözler
8. Yönlendirme amaçlı kalıp sözler
8. 1. Gözdağı vermeye yönelik kalıp sözler
8. 2. Yatıştırmaya yönelik kalıp sözler
9. Yorumlamaya yönelik kalıp sözler
9. 1. Şaşkınlığı belirten kalıp sözler
9. 2. Yadsımayı ve eleştirmeyi belirten kalıp sözler
9. 3. Kuşkuyu belirten kalıp sözler
9. 4. Onaylamayı belirten kalıp sözler
9. 5. Umursamazlığı belirten kalıp sözler
9. 6. Gündelik olayları yorumlamaya yönelik kalıp sözler
24
9. 7. Batıl inançları yansıtan kalıp sözler
10. Olumsuz duyguları yansıtan kalıp sözler
10. 1. İlişkinin kesilmek istendiğini belirten kalıp sözler
10. 2. Küfür ve ilenmeler
11. Farklı diğer durumlarda kullanılan kalıp sözler
Kalıp sözlerin bir dili konuşan toplumun dünya görüşünü, inançlarını
yansıttığının en güzel örneklerini, Türkiye Türkçesinde Allah sözcüğüyle kurulmuş
ögelerin çokluğudur. Özcan Başkan’ın ilginç çalışması, Türkçede dil içi dünya
görüşünü incelemekte, bu arada Allah, kader, ahret, cehennem, günâh, gâvur gibi
sözcüklerle oluşmuş çeşitli sözleri bir araya getirmektedir (Aksan, 2000: 191-192).
Kalıp sözler içinde yer alan hayır duaları ve beddualarda da bu sözlerin yoğun
bir şekilde kullanıldığını görmekteyiz.
Eski Türkçede alkış sözcüğüyle karşılanan dualar, iyi dilekleri içeren
kalıplaşmış sözlerdir. Kargış, ilenç gibi sözlerle karşılanan beddualar ise kötü
düşünce ve dilekleri içeren kalıplaşmış sözlerdir.
Dua ve ilençlerden bazıları aynı zamanda deyim veya atasözü olma özelliği
de taşımaktadır. Ağzından yel alsın, darısı başına, görmemişe dönersin inşallah. . .
gibi dua ve ilençler deyimken, Allah sağ eli sol ele muhtaç etmesin, Allah namerde
muhtaç etmesin. . . de hem atasözü hem kalıp sözdür.
Aksan (2005b: 163-164)’a göre çeşitli olaylar karşısında söylenmesi gerekli
ve gelenek olan bu sözler bir yabancı için gerçekten zor ve ancak o toplumda bir süre
yaşamakla, ya da o toplumun yazılı ürünlerinden gereğince yararlanmakla elde
25
edilebilecek bir birikim olduğu için son yıllarda yabancı dil öğretimi sırasında bu
birikimin edinilmesini sağlayacak yolda planlamalara gidilmektedir.
Sonuç olarak; toplumun kültürel yapısıyla işlenmiş olan kalıp sözler, insan
ilişkilerinde önemli rol oynadığı için de gerek dil öğretiminde gerekse sözvarlığı
ögeleri içinde ayrıcalıklı bir yere sahiptir.
1.2.5 Atasözleri
Sözcükbilimde paremioloji (Fr. parémiologie, Alm. parömiologie7) denen
bir alanda incelen atasözlerini tanımlamak oldukça güçtür ki dünyanın hemen her
yerinde çeşitli şekillerde atasözlerinin tarif edildiği görülmüştür.
Başgöz (1998: 114-117)’e göre atasözlerini yaratan halk, onları içeriği,
konuşma ve anlatımla ilgisi, kökeni, yer ve zaman içinde yayılması, güç ve saygınlık
kaynağı, biçimi ve işlevi bakımından tarif etmede kategorilere ayırmışlardır.
Atasözlerimizi tarih içinde incelersek, onları ilk tarif denemesini ‘Kitab-ı
Atalar bi Fermayed Oğullara’ adlı yazmada buluyoruz. Bu atasözleri 1480-1481 (H.
885) yılında yazılmış. Külliyatı yazıya aktaran ve adını, kimliğini bilmediğimiz
derleyici8 bu atasözlerini, üç yılda bir araya getirip, bir yazma hâlinde toplamış.
Yazmada pek kısa, yarım sayfacık bir giriş var. Burada yazar diyor ki: ‘Atalar sözü
Kur’an’a girmez, yanında yilişür (koşar) (Başgöz, 1998:119).
7 Aksan, 2003b, c.3, s.38 8Hengirmen'e göre (2007:19) Mevlana Şemseddin, 1480'de yazdığı bir tıp kitabının arkasına 698 Türk atasözü eklemiştir. “Kitab-ı Atalar” adıyla geçen bu yazma kırk iki sayfadır. İçindeki atasözlerinin çoğu günümüze kadar gelmiştir. Kitab-ı Atalar'ın ön sözünde atasözleri için şöyle denilmektedir: “Atalar sözü Kur'an'a girmez, yanınca yilişir. ”
26
O günden bugüne bir milletin bilgeliğini, deneyimini, dünya görüşünü
yansıtan atasözleri ile ilgili çeşitli tanımlar yapılmıştır.
Bilgin’e (2002:63) göre; uzun gözlem ve deneyimlere dayanan yargıları,
genel bir kural, bilgece bir düşünce ya da öğüt olarak yansıtan ve halkın ortak
kullanımına giren kalıplaşmış özlü sözler olan atasözleri Aksan ( 2003b, c. 3, s. 38)
’a göre; insanoğlunun deneyimlerinden, bilgeliğinden ve benzetme gücünden
kaynaklanan atasözleri dünyanın her dilinde vardır; çoğunlukla bir tümce biçiminde
oluşarak bir yargı anlatan, kimi zaman ölçü ve uyakla, söyleyiş açısından daha etkili
olmaya yönelen sözlerdir ve her ulusun kendi deneyimleriyle, bilgeliğiyle
oluşturduğu atasözleri bir dil birliğinin dünya görüşünü, yaşayış biçimini yansıttığı
gibi o toplumun kültür tarihiyle ilgili önemli ipuçları da verir.
Eskilerin sav, mesel, darbımesel, durub-ı emsal dedikleri atasözü Aksoy
(1988:14,27)’a göre her ulusun, kendi varlığının ve benliğinin aynasıdır.
Atasözlerinde bir ulusun düşünceleri, yaşayışları, inanışları, gelenekleri görülür.
Atasözleri, ulusların zekâlarındaki keskinliği, hayallerindeki genişliği,
duygularındaki inceliği belirten en değerli örneklerdir. Bu sözler, derin felsefelerden
başka güzel buluşlarla, parlak nüktelerle, ince alaylarla, sert taşlamalarla doludur.
Böylece her atasözü, kendi ulusunun damgasını taşır.
Bununla birlikte pek çok açıdan insan, dünyanın her yerinde aynıdır. Değişik
durumlar ve olaylar karşısındaki davranışlarında, yaşam boyunca kazanılmış
deneyimlerinde, duygu, düşünce ve yaşantılarını dile getiren sözlerinde ve
yargılarında, toplumlar değişse de benzerlikler, hatta eşlikler vardır. Bu yüzden,
başka başka toplumların, birbiriyle hiç ilişkisi olmayan dil birliklerinin sözvarlığı
içinde atasözü adını verdiğimiz sözler kimi zaman birbirine yakınlık gösterir; kimi
27
zaman da değişik kültürlerin bilgeliklerini yansıtır biçimde, birbirinden ayrılır
(Aksan, 2005b: 146). Ayrıca aralarında dil birliği bulunanların da atasözlerinde, bir
takım benzerliklerin yanı sıra farklılaşmalar da görülmektedir. Örneğin; Doğan
(2001:326) ’a göre birbirlerinden habersiz, coğrafî uzaklığa rağmen oldukça zengin
bir atasözü dağarcığına sahip olan Türkiye Türkleri ile öteki Türk boyları, söyleniş
özelliği, anlam, fonetik vb. başlıklarda bazı lehçelerde büyük benzerlikler, bazı
lehçelerde ise büyük değişiklikler gösteren atasözleri ortaya koymuşlardır: Demiri
tavında dövmeli. (Türkiye), Temirdi kızgan kezde sok. (Kazak), Demir sıcakken
dövülür (Gagauz), Temirdi ķizģanda soģıp ķal. (Nogay), Timerne ķızuwında suķ
(Tatar), Demiri isti isti döyerler. (Azerbaycan)
Değişik lehçelerde görülen bu farklılaşmalar, bölge ağızlarında da
görülmektedir.
Toplumların bilgeliklerini yansıtan atasözlerinin bazılarında Bilgin
(2006:63)’e göre erdemliliğe, bilime, çağdaş düşünceye ters düşen yargılar, yanlış
yönlendirmeler de göze çarpar. Örneğin, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın. ”,
“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. ” gibi atasözlerini erdemlilikle
bağdaştırmak güçtür. Aksoy (1988:30) ’a göre görüp geçirdiğimiz olayların
çelişmelerle dolu olduğunu düşünmek gerekir ve bunları belirten kurallar da şüphesiz
öyle olacaktır. Üstüner (2002: 41-42) ’e göre de olumsuz bir davranışın tasviri için
kullanılan, yergi veya taşlama duygusu içeren, kısacası olumsuz da olsa anlatılmak
istenen durum veya olaya uygun düşen bir deyimin atasözü sayılması da olumsuz
yargılı diyebileceğimiz atasözlerini ortaya çıkarmaktadır.
Atasözlerinin özellikleri üzerinde yapılan araştırmalar incelendiğinde
atasözleri biçimsel açıdan şu şekilde sınıflandırılmıştır:
28
1- Atasözleri, deyimler gibi, kalıplaşmış sözlerdir.
2-Atasözlerinin çoğu bir ya da iki tümceyle kurulmuştur. Daha uzun olanları
azdır. Uzun (1990:150) ’a göre atasözlerindeki kısalık sorunu, paremiyologların
kabul ettiği gibi yalnızca dilsel ekonominin ya da “kısa söz etkili söz” gibi biçem
(style) özelliğinin değil, daha karmaşık dilsel ilişkilerin bir sonucu gibi
görünmektedir.
Tümce yapıları açısından çeşitlilik gösteren atasözlerini Bilgin (2006:65-66)
anlamsal kuruluşları açısından da atasözlerimizi iki öbeğe ayırmıştır:
a- Değişmeceli anlamla kurulan atasözleri: Eşeği düğüne çağırmışlar, “Ya
odun eksik ya su” demiş. (Çevrelerinde pek değer verilmeyen kimseler, beklenmedik
bir ağırlama ya da okşayışla karşılaştıkları zaman bunun gene kendilerine bir iş
yükletilmek amacıyla yapıldığını düşünmeye başlarlar.)
b-Gerçek anlamlı atasözleri: Bugünkü işini yarına bırakma.
Anlamsal kuruluşları, tümce yapıları, olumlu ya da olumsuz yargıları, dil
içinde gösterdiği farklılıkları ile atasözleri, bir dilin en iyi yansıtıcısıdır.
1.2.6 Terimler
Bir bilim, sanat, uzmanlık dalı ya da bir konu ile ilgili özel bir anlamı olan,
belli bir kavramı karşılayan sözcüklere terim denir.
Bilgin ’e göre terimler, sınırlanmış, kesin, belirli bir kavramın karşılığı olan
tek anlamlı sözcüklerdir. Terimlerin tek anlamlı olduğu söylenirken bilimsel,
kesinleşmiş bir tanımı olduğu amaçlanır. Hangi bağlamda kullanılırsa kullanılsın
29
terim kimliğindeki sözcüğe terim anlamının dışında bir başka anlam yükleyemeyiz.
(Bilgin, 2006:77)
Terimlerin tek anlamlı sözcükler olmasının yanı sıra bir sözcük, birden fazla
terimsel anlam yüklenmiş olabilir. Örneğin; “Çekim” sözcüğü, “herhangi bir cismin,
başka bir cismi kendine doğru çekme gücü” anlamında kullanıldığında fizik,
“alıcının sürekli olarak çalıştırılmasıyla elde edilen film parçası” anlamında
kullanıldığında sinema ve televizyon, “ fiillerin çeşitli zaman, kişi ve kiplere,
isimlerin de isim hâllerine göre uğradıkları değişiklikler” anlamında kullanıldığında
da dilbilim terimi olma özelliği kazanır.
Atatürk’ün geometri ve matematik alanlarında başlattığı terimleri özleştirme
çabaları günümüzde de büyük önemini korumaktadır. Özellikle spor alanında
görülen yabancı kökenli terim kullanma oranı, özleştirme çabalarının gereğini ortaya
koymaktadır.
Terimler özleştirilirken kullanılan yollar şunlar (Aksan, 2000:160-169):
1. Türetme
2. Birleştirme
3. Canlandırma
4. Genel dilden yararlanma
5. Halk ağızlarından alma
6. Çevirme
30
1.2.7 Kalıplaşmış Sözler
Her dilde rastlanan kalıplaşmış sözler, ünlü kişilerin, hükümdarların,
düşünürlerin, sanatçıların belli bir durumda, belli bir olay dolayısıyla söyledikleri,
evrenselleşmiş sözlerdir. Bir dilin sözvarlığında ya özgün biçimiyle, ya da çoğu
zaman olduğu gibi çevrilerek yerleşmiş durumda görülür . J. Caesar’ın “Sen de mi
Brutus”, Sinoplu Diogenes’in “Gölge etme, başka ihsan istemez (m) ” biçiminde
Türkçede de kullanılan kalıplaşmış sözleri çeviri yoluyla aktarılmıştır. (Aksan, 2000:
35)
1. 2. 8. Çeviri Sözcükler
Diller arasındaki alışverişlerde en geniş yer tutan ögeler, sözcüklerdir. Ancak,
bir başka dille ilişkide bulunan bir dil kimi zaman bu sözcüklerin dışındaki kimi
ögeleri, hatta kuralları da alabilmekte, bu etkilenme, ilişkinin ölçüsüyle doğru orantılı
olmaktadır. Bir dile giren yabancı sözcüklerin yanı sıra, kavramların aktarılması
yoluyla dile yerleşen çeviri sözcükler de vardır. (İng. translation loan words, Alm.
Lehnibersetzungen) Bu sözcükleri 1) tam çeviri, 2) yarı çeviri, 3) bağımsız çeviri
sözcükler ve 4) anlamı etkilenenler olmak üzere dörde ayırıyoruz (Aksan, 2000:39).
Geçmişten günümüze baktığımızda Türkçenin, İslamiyet’in kabulünün
ardından Arapça ve Farsça, Tanzimat döneminden itibaren Fransızca, günümüzde ise
dünyanın ortak iletişim dili kabul edilen İngilizceden etkilendiğini ve bu dillerden
birçok çeviri ögenin Türkçeye yerleştiğini görmekteyiz. Özellikle günümüzde kitle
31
iletişim organlarının yaygın olması nedeniyle bu ögeler, dilde daha çabuk yer
bulmaktadır.
Emecan (1998:61) ’a göre Türkçenin yeni ögeleri içinde tam ya da yarı çeviri
yoluyla dile kazandırılmış pek çok öge bulunmaktadır: açık hava müzesi (open air
museum), çapraz ateş (cross fire) …
Yarı çeviri ögeler, çoğunlukla iki sözcüklü tamlama, bileşik deyim ya da
deyim gibi sözcük gruplarının yalnız bir sözcüğünün çevrilmesi, diğerinin olduğu
gibi alınmasıyla oluşur: tele kız (tele girl), charter uçak seferi (charter flight) . . . Öte
yandan, dünya çiçekçisi, ‘interflora’ adlı uluslararası kuruluşun bağımsız çeviri
yoluyla Türkçede adlandırılması da söz konusudur.
1.2.9 Yabancı Sözcükler
Sosyal bir varlık olan toplum, bu özelliği gereği diğer toplumlarla siyasî,
kültürel, ticarî ve sanatsal birtakım ilişkiler içerisine girmekte ve bu ilişkilerde
önemli rol oynayan dil de doğrudan etkilenmektedir. Bu nedenle yeryüzündeki bütün
dillerde, başka dillerden alınma ögeler bulunmaktadır.
Aksan (2000:29) ’a göre bir yabancı dilden alınan ögeleri iki bölümde
incelemek doğru olur:
1) Sözcükbilimde alışılmış terimleriyle yerleşmiş yabancı sözcükler(Alm.
Lehnwort), bir dilin ses ve eğilim kurallarına uymuş, yabancılığı artık belli olmayan
ögeler. Örneğin; duvar ( < Far. dīvar), kalıp ( < Ar. kālib) gibi.
32
2) Yerleşmemiş yabancı sözcükler (Alm. Fremdwort) olarak nitelediğimiz
örnekler ise dilin ses, eğilim ve kurallarına uymayan, yabancılığını hemen belli eden,
Türkçedeki oksijen, lokomotif, devalüasyon gibileridir.
1. 3. Konuyla İlgili Çalışmalar
a) Sözvarlığı ile ilgili çalışmalar
Akıncı (1992), “Temel Sözvarlığımız ve Örneklendirilmesi” adlı yüksek
lisans tez çalışmasında, içeriği hakkında pek bilgi verilmeyen ve orta öğretim
mezunlarına yönelik hazırlanan otuz kişilik bir anketin değerlendirilmesi sonucu,
elde edilen sözcüklerin kullanım örneklerine yer verildiği görülmektedir.
Sarı (2001), “Türkiye Türkçesinin Sözvarlığında Sözcüklerin Tek Biçimler
Hâlinde Yaşaması” adlı makalede Türkçenin tarihî dönemlerinde birden fazla
şekliyle yaşayan ancak bugün sözvarlığımızda sadece isim, sıfat, zarf, edat ya da fiil
olarak bulunan sözcükler incelenmiş ve tek şekillerinin kalmasının sebepleri üzerinde
durulmuştur.
Okuyan (2006), “Türkçenin Sözvarlığı Açısından Fakir Baykurt’un
Romanları” adlı doktora tez çalışmasında, Fakir Baykurt’un kendine özgü sözvarlığı
içerisinde yazarın dünya görüşünü yansıtan temel kavram, izlek ve imgelere
ulaşmak, bunun sonucunda da biçeminin belirli bir yönünü yansıtmak amaç
edinilmiştir. Bu çerçevede Fakir Baykurt’un romanlarına yansıyan Türkçenin
sözvarlığı ögelerine yer verilmiştir.
Baş (2006), “1985-2005 Yılları Arasında Çocuk Edebiyatı Sahasında
Yazılmış Tahkiyeli Metinlerin Sözvarlığı Üzerine Bir Araştırma” adlı doktora tez
33
çalışmasında, Talim ve Terbiye Kurulu’nun tavsiye ettiği çocuk kitaplarından 100
roman, 100 hikâye, 100 masal, 54 destan ve 14 efsane kitabından (içinden 200 efsane
seçilmiş) 500. 000 sözcüklük bir tahkiyeli metin havuzu oluşturularak sözvarlığı
açısından incelenmiştir.
b) Gazetenin sözvarlığı ile ilgili çalışmalar
Aksoy (1964), “Dil Üzerine Düşüneler, Düzeltmeler” adlı çalışmasında,
1962’de çıkan 10 gazetenin başyazı, haber, fıkra ve bilimsel yazıları üzerinde yaptığı
sayımların sonucunda, ortalama % 73 Türkçe sözcük kullanıldığını saptamıştır. (Akt.
Aksan, 2007:168)
İmer (1973), “Türk yazı dilinde dil devriminin başlangıcından 1965 yılı
sonuna kadar özleşme üzerine sayıma dayanan bir araştırma” başlıklı çalışmasında,
dil devriminin başlangıcından 1965 sonuna kadar gazete dilinden yapılan sondajlarla
birtakım sonuçlara varmıştır. Bu çalışmada Cumhuriyet, Ulus, Akşam, Milliyet ve
Hürriyet gazetelerinden seçilen haberlerde (200 sözcüklü parçalar içinde) yerli ve
yabancı ögelerin sayısı saptanmıştır. Buna göre; Türkçe sözcük oranı 1931’de %35,
1933’te %44, 1936’da %48, 1946’da %57, 1957’de %56, 1965’te % 60, 5 olarak
belirlenmiştir.
Aksan (1977), “Köktürkçeden bugüne, Türkçede ödünçlemeler üzerine bir
sözcük istatistiği araştırması” adlı yazısında gazete dilinde yaptığı sayımlara göre
ortalama % 25 ile % 35 arasında yabancı sözcük oranı olduğunu tespit etmiştir.
34
İmer (1981), 1980 Aralık ayında, Devrim’e karşı olan bir gazetenin haber
dilinde Türkçe sözcüklerin % 72, Devrim yanlısı bir gazetede ise % 81 oranında
kullanıldığını belirtmektedir.
Deveci (1988), lisans bitirme tezi olarak yaptığı çalışmada, Cumhuriyet ve
Tercüman gazetelerinin 1982-87 tarihleri arasındaki haber dilinde sözcük sayımları
ortaya koymuş, buna göre Cumhuriyet gazetesindeki Türkçe sözcük oranı ortalama
% 74. 8, Tercüman’da ise %70 olarak belirlemiştir.
Emecan (1998), “1960’tan günümüze Türkçe Bir Sözlük Denemesi” adlı
çalışmasında Türkçenin sözvarlığında son yıllarda beliren yeni ögeleri, dilbilimsel
yöntemlerle incelemeye çalışan ve betimsel nitelikte olan bu çalışmanın verileri
1960-1990 yıllar arasındaki Cumhuriyet, Milliyet ve Hürriyet gazetelerini dönüşümlü
olarak ve sondaj yöntemiyle tarama sonucu elde edilmiştir. Ayrıca yirmi sekiz ay
süreyle (1991-1993) gazete, dergi, radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçlarının
dilinden de doğal gözlem yoluyla yararlanılmıştır.
Aksan (2000), Cumhuriyet, Hürriyet, Sabah ve Türkiye gazetelerinin 17. 02.
2000 ve 27. 05. 2000 tarihli sayılarından yüzer sözcüklü beşer haber metni üzerinde
sondaj yöntemiyle sayım yaparak bir çalışma yapmıştır . Buna göre Türkçe sözcük
oranı Cumhuriyet’te % 78. 1, Hürriyet’te %76, Sabah’ta %74. 3, Türkiye’de %69. 7
olarak tespit edilmiştir.
Aksan (2006), Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet, Radikal, Yeni Şafak, Vakit,
Türkiye gazetelerinin 01. 02. 2006 ve 02. 12. 2006 günlerindeki haber dili ve kişisel
dil kullanımı üzerinde yaptığı çalışmada yerleşmiş ve yerleşmemiş yabancı sözcükler
olmak üzere iki temel başlık esas almış, bu başlıklar çerçevesinde sonuçlar elde
etmiştir.
35
Çoker (2008), Cumhuriyet gazetesinin 27 Eylül 2007 günündeki sayısından
yola çıkarak basının dil kullanımını ortaya koyma amacı ile 10 köşe yazısını “Türkçe
sözcük”, “Doğu kökenli yabancı sözcük” ve “Batı kökenli yabancı sözcük” olmak
üzere incelemiş ve bunların yazarlara göre dağılımını yüzdelik oranlarla vermiştir.
36
BÖLÜM II
TÜRKİYE’DE GAZETECİLİK VE İNCELENEN GAZETELER
Bu bölümde Türkiye’de gazeteciliğin gelişimine kısaca göz attıktan sonra,
incelenen Cumhuriyet, Hürriyet ve Sabah gazeteleri hakkında çok kısa bilgilere yer
verilecektir.
2.1 Türkiye’de Gazeteciliğe Kısa Bir Bakış
Gazete, okuyucuya siyaset, ekonomi, kültür, spor, magazin ve başka
konularda haber ve bilgi vermek üzere genellikle günlük çıkarılan bir yayın
organıdır. Gazeteler, gerek ülkede gerekse dünyada gerçekleşen olaylar hakkında
bilgi vermekle kalmaz, okuyucunun belirli bir dünya görüşüne, bakış açısına,
düşünüş tarzına sahip olmasında da etkili olur.
Düşünüş ve dünya görüşünde değişiklik yapmak adına Osmanlı
İmparatorluğu bir takım yeniliklere başvurmuştur.
Osmanlı İmparatorluğunda gerçekleşen düşünüş ve kültür değişikliğinde rol
oynayan başlıca etmenler; okullar, yabancı dil, bir bilim kurumu olan Encümen-i
Dâniş, sanat etkinlikleri ve basındır. (Kavcar, 1999:9)
Ülkemizde Tanzimat döneminde ilk Türk gazetesi olan Takvim-i Vekayi ile
başlayan gazetecilik hayatı, Cumhuriyet döneminden itibaren hız kazanmıştır.
37
Yunus Nadi tarafından 1924 yılında kurulan Cumhuriyet Gazetesi ile
başlayan Cumhuriyet dönemi gazeteciliği günümüzde büyük bir canlılık ve
hareketlilik içindedir
Basın dünyamızdaki yayınların yüzde 85’lik bölümü büyük sermaye
gruplarının elindedir. Doğan Grubu, Kanal D, Milliyet, Hürriyet, Radikal, Posta ve
daha birçok gazete ve dergiyi denetim altında tutmaktadır. Grubun Yönetim Kurulu
Başkanı Aydın Doğan’dır ve birçok yan kuruluşları da vardır. Aynı durum Sabah
grubu için de söz konusudur. Dinç Bilgin’in uzun süre Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı
yaptığı Sabah grubunda, Sabah, Takvim, Ateş ve daha birçok dergi ve gazete ile
ATV Televizyonu yer almaktaydı. Bu grup, 2007 yılında Çalık Grubu’nun eline
geçti.
2. 2. İncelen Gazeteler
2. 2. 1. Cumhuriyet
Cumhuriyet Gazetesi’nin kurucusu Yunus Nadi’dir, kurumlaştırmasını
sağlayan ise Nadir Nadi’dir. Gazeteye adını veren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür
ve bugün Cumhuriyet Gazetesi’nin isim hakkı Cumhuriyet Vakfı’nın elindedir.
Basın tarihimizin en uzun ömürlü gazete niteliğini taşıyan Cumhuriyet’in ilk
sayısı 7 Mayıs 1924 günü çıkar. Çıktığı tarihten başlayarak Kemal Salih Sel, Hikmet
Münif Ülgen, Cevat Fehmi Başkurt, Ecvet Güresin, Oktay Kurtböke, Hasan Cemal,
Özgen Acar, Orhan Erinç ve İbrahim Yıldız yönetiminde yayımlanan Cumhuriyet’in
ilk sayılarındaki yazarlar; Ziya Gökalp, Aka Gündüz, Hasan Bedreddin, Reşat Ekrem
38
Koçu, Ahmet Rasim, Peyami Safa, Ahmet Refik, İsmail Habip, Abidin Daver, Cenap
Şahabettin, Vedat Nedim, Halit Ziya, Cevat Fehmi Başkurt, Mümtaz Faik, Fuat
Köprülü, Halit Fahri gibi yazarlardır.
Genel yayın yönetmenliğini İbrahim Yıldız’ın üstlendiği Cumhuriyet’in
günümüzdeki başlıca yazarları ise; İlhan Selçuk, Hikmet Çetinkaya, Cüneyt
Arcayürek, Mustafa Balbay, Ali Sirmen, Nilgün Cerrahoğlu, Şükran Soner, Mahmut
Gürer, Orhan Erinç, Ataol Behramoğlu, Ali Sirmen, Mümtaz Soysal, Oktay Akbal,
Oral Çalışlar, Deniz Som, Orhan Bursalı, Hikmet Bila, Öztin Akgüç, Oktay Ekinci,
Deniz Kavukçuoğlu, Zeynep Oral, Işıl Özgentürk, Selmi Andak, Sunay Akın, Leyla
Tavşanoğlu, Işık Kansu, Abdülkadir Yücelman, Emre Kongar, Server Tanilli, Reşit
Emre Kongar, Erdal Atabek’dir.
1946’dan beri ‘Yunus Nadi Armağanı Yarışması’nı düzenleyen, her yıl belli
bir bilim ya da sanat konusuna ayrılan yarışmada özgün araştırmaları destekleyen
Cumhuriyet gazetesi, yeni dergi ve gazeteler yayımlamak, ulusal radyo ve televizyon
istasyonları kurmak amacıyla 2000’de Yeni Gün Holding’i kurdu; holdingin başına
İlhan Selçuk getirildi.
2000’de başlatılan bu amaç çerçevesinde gazetenin, Cumhuriyet Kitap,
Cumhuriyet Bilim-Teknoloji ve Cumhuriyet Pazar Dergi, Cumhuriyet Hafta Sonu,
Cumhuriyet Spor, Cumhuriyet Strateji, Cumhuriyet Tarım-Gıda-Hayvancılık,
Cumhuriyet Eğitim, Cumhuriyet Enerji, Cumhuriyet Yaşam, Cumhuriyet Ankara,
Cumhuriyet Ege, Cumhuriyet Gezi, Cumhuriyet Salı /Cuma Kitabı gibi ekler verdiği
görülmektedir.
39
2. 2. 2 Hürriyet
Doğan Ofset Vatan Gazetecilik adıyla 1943 yılında İstanbul’da kuruldu. 1
Mayıs1948’de Sedat Simavi tarafından İstanbul Cağaloğlu’nda yayın hayatına girdi.
İlk dönemde gazetede Ebululâ Mardin, Refik Halit Karay, Sait Faik
Abasıyanık, İbrahim Alaaddin Gövsa gibi ünlü isimler yer aldı. Ayrıca Yahya Kemal
Beyatlı’nın bazı şiirleri de ilk kez Hürriyet’te yayımlandı.
Sedat Simavi’nin 1953’te ölmesinden sonra yönetimi ortaklaşa oğulları
Haldun ve Erol Simavi üstlendi. 1971’e kadar devam eden bu ortaklık, Haldun
Simavi’nin Web Ofset grubunu oluşturarak ayrılmasından sonra yönetimi tümüyle
Erol Simavi üstlendi ve 1971 sonrasında sırasıyla İzmir, Ankara, Adana ve
Erzurum’da büroları olan Hürriyet, 1973’te ofset baskı sistemine geçerek özellikle
renkli fotoğraf kullanımında ilk olması özelliğiyle büyük avantaj sağladı.
İlk seri ilanı yayımlamasıyla da dikkat çeken Hürriyet’i, 28. 06. 1994’te
Doğan Holding satın alarak bünyesine kattı. Hürriyet gazetesi hâlen Doğan Medya
Grubu’nda yer almaktadır.
Hürriyet’in başlıca yazarları ise Oktay Ekşi, Bekir Coşkun, Tufan Türenç,
Ertuğrul Özkök, Mehmet Yılmaz, Yalçın Doğan, Özdemir İnce, Enis Berberoğlu,
Yılmaz Özdil, Yalçın Bayer, Erdal Sağlam, Şükrü Kızılot, Hadi Uluengin, Zeynep
Göğüş, İlter Türkmen, Bülent Düzgit Ege Cansen, Esat Yılmaer, İsmail Er, Korkut
Göze, Erman Toroğlu, Altan Tanrıkulu, Latif Demirci, Güzin Abla, Sahrap Soysal,
Kubilay Keskin, Mevlit Tezel, Cenker Tezel, Nilüfer Pazvantoğlu, Niobe, Melda
Narmanlı Çimen, Onur Baştürk, Pınar Reyhan, Doğan Hızlan, Ayşe Arman, Pakize
Suda, Kanat Atkaya, Tolga Akyıldız, Figen Batur, Temuçin Tüzecan, Ayşe Özek
Karasu, Yorgo Kırbaki’dir.
40
Genel yayın yönetmenliğini Ertuğrul Özkök’ün yaptığı Hürriyet gazetesi
ayrıca çeşitli ekler vermektedir. Bunlar: Kelebek, Ankara, Ege, Cuma, Cumartesi,
Pazar, Seyahat, Otoyaşam, E- Yaşam, Hürriyet İK ve Tatil.
2. 2. 3. Sabah Gazetesi
22 Nisan 1985’te Dinç Bilgin’in sahibi olduğu Sabah Yayıncılık A. Ş.
bünyesinde İstanbul’da yayımlanmaya başlandı. İlk genel yayın yönetmeni Rahmi
Turan’dır. Ekim 2000’de Dinç Bilgin’e ait Etibank’ın TMSF’ye devrinden sonra
Sabah Yayıncılık ve Sabah Pazarlama’nın hâkim hisselerini Turgay Ciner’e satan
Dinç Bilgin; Sabah Gazetesi, ATV, Yeni Asır, Bir Numara Yayımcılık ve Yeni
Binyıl Gazetesi’ndeki tüm hisselerini de Çukurova Grubu’nun sahibi Mehmet Emin
Karamehmet, Turkcell’in ortağı MV Holdingin sahibi Murat Vargı ile Turgay
Ciner’in kurduğu MTM Haber Yatırım AŞ adlı şirkete sattı. Bu şirket adına önce
Murat Vargı, sonra Bülent Ergin imtiyaz sahibi oldu.
2002 yılından itibaren Ciner Grubu’nda yer alan Sabah gazetesine, 2 Nisan
2007 itibariyle tüm Ciner grubu kuruluşlarında olduğu gibi TMSF tarafından el
konuldu ve aynı yıl TMSF tarafından Çalık grubuna satıldı.
Günaydın, Cuma, Cumartesi, Pazar gibi ekler veren Sabah gazetesinin başlıca
yazarları ise; Engin Ardıç, Nazlı Ilıcak, Erdal Şafak, Emre Aköz, Mehmet Barlas,
Hacer Gemici, Meliha Okur, Mahmut Övür, Hıncal Uluç, Ergun Babahan, Yasemin
Taşkın, Hasan Bülent Kahraman, Yavuz Donat, Murat Didin, Levent Tüzemen,
Turgay Demir, Kazım Kanat, Emrah Kayalıoğlu, Elvan Demirkan, Yüksel Aytuğ,
Atilla Dorsay, Murat Tunalı, Prof. Dr. Bengi Semerci, Refik Durbaş’tır.
41
BÖLÜM III
TÜRKÇENİN SÖZVARLIĞI AÇISINDAN
GAZETELERİN İNCELENMESİ
Bu bölümde Cumhuriyet, Hürriyet ve Sabah gazetelerine yansıyan Türkçenin
sözvarlığı ögelerine yer verilmiştir. Gazetelerde belirlenen deyimler, Ömer Asım
Aksoy’un “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü”, ikilemeler Necmi Akyalçın’ın “Türkçe
İkilemeler Sözlüğü” temel alınarak abecesel sırayla bu bölümde yer almaktadır.
3.1.1 Deyimler
Aba altından sopa göstermek(Aba altından değnek göstermek)
“Olmadı, aba altından değnek gösterildi ama.”(Hür.,2 Şub.,Kelebek eki,s.3)
Aceleye gelmek
“Dizi, teknik açıdan 'aceleye gelmiş' hissi uyandırdı.”(Sab., 10 Şub.,s.18)
Acı çekmek
“Dileriz, Yargıtay’ın kararı, acı çeken binlerce kandırılmış gurbetçimizin
yarasına merhem olur.”( Cum.,1 Şub.,s.8; 20 Şub.,s.15)
“27 yıllık evliliklerinde her zaman için topluma mal olmuş bir iş adamı ve
siyasetçi olan kocasının yanında bütün sorunlara zaman zaman acı çekerek göğüs
gerdiğini hatırlatan Lario,...”(Hür., 1 Şub., s.13)
“Ve bunun acısını çektim.”(Sab.,7 Şub.,s.2; 20 Şub.,s.2)
42
Açığa vurmak
“..., ezberi bozan düşünceleri açığa vurdun mu, artık 'düşmansın', 'vatan
haini'sin,hedefsin!”(Cum.,23 Şub.,s.15)
“..., Çankaya ile ilgili duygularını açığa vuran şu yanıtı verdi.”(Sab., 1Şub.,
s.4)
Açıkgöz
“…‘Sarıyer’deki 4 katlı yalının mirasçısı olmayan 81 yaşındaki sahibi
Barman, açıkgözlerin hedefi oldu’,…”(Sab., 10 Şub.,s.6(2))
Açık kapı bırakmak
“Aksu, 'Hiçbir açık kapı bırakmamak için tüm gücümüzle çalışıyoruz....'
dedi.”(Cum., 2 Şub., s.6)
“AK Parti Grup Başkanvekili Gündüz’e ‘Erdoğan açık kapı bırakırsa
Çankaya için kaç aday çıkar?’ diye sorduk.”(Sab.,13 Şub.,s.1,19(2))
Açık oturum
“Ciddi, yarı ciddi, gayrı ciddi olan gazetelerimiz, böyyük mü böyyük irili
ufaklı yazarlarımız Dink’in sokak ortasında öldürülmesi olayında hükûmetin bir
numaralı sorumlu olduğunu nedense ne yazabildiler, ne de TV’lerdeki açık
oturumlarda söyleyebildiler.” (Cum.,1 Şub.,s.8)
Açık seçik
“… bu yoldaki strateji ve kadrolaşma hareketi de açık seçik
ortadadır.”(Cum.,5 Şub.,s.8; 12 Şub.,s.1(2))
“Yani 'Hayali transfer haberleri, futbol hastalarını oyalayan beyaz yalanlardır'
diyor, açık seçik.”(Sab.,8 Şub.,s.13; 16 Şub.,s.5)
43
Açık vermek
“Bütçe doğuda açık veriyor.”(Hür.,12 Şub.,s.8(2))
Adamın Ömer diyeceği ağzını büzmesinden belliydi(Asıl şekli: Ağzının
domalmasından Ömer diyeceği belli idi.)
“Ama sık sık tekrarladığımız Antep ağzındaki ‘Adamın Ömer diyeceği ağzını
büzmesinden belliydi.’ çizgisinden giderek,…”(Sab.,6 Şub.,s.5)
Adam olmak
“Bu ülkede, bir Ermeni aydının ‘Bu Türkler adam olmaz’ diye yazı yazma
hakkı vardır.”(Hür.,6 Şub.,s.19)
Adı çıkmak
“Abdülhamit döneminin adının çıktığını, Demokrat Parti döneminde bile bu
kadar ileri gidilmediğini söyleyen Baykal,…”(Cum.,9 Şub.,s.1,5)
“Abdülhamit döneminin adı çıkmış; …”(Sab.,9 Şub.,s.20)
Adı karışmak
“Başkentteki fuhuş operasyonuna adı karışan hâkim M.H.Ç.’nin, arkadaşları
için birçok kez kadın siparişi verdiği ve…”(Hür.,7 Şub.,s.1; 16 Şub.,s.7; 18 Şub.,s.1;
21 Şub.,s.17(2))
“Gümrükler Genel Müdür Yardımcısı Remzi Akçin ve İzmit Başmüdür vekili
Şükrü Keleş’in kurtarılması amacıyla ekim ayında yapılan yüksek disiplin kurulu
toplantısına, bu olaya adı karışan Müsteşar vekili Mehmet Şahin’in...”(Sab.,17
Şub.,s.8; 22 Şub.,s.6)
Adını koymak
“AK Parti’de de, CHP’de de,DYP’de de adı konmamış seçim takvimi
işliyor.” (Sab.,13 Şub.,s.19)
44
Ağır basmak
“Bugün ne yazık ki iki alanda da olumsuz göstergeler ağır
basmaktadır.”(Cum.,19 Şub.,s.1)
“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan son günlerde, ne zaman milliyetçiliği ağır
basan bir demeç verse, muhalefet kendisini hemen 'takıyye' yapmakla itham
ediyor.”(Hür.,11 Şub.,s.25)
“..., köylülüğün ağır bastığı demografik yapısı bulunan ülkelerde, siyasetin
geri dönüşü olmayan noktaları pek yoktur.”(Sab.,14 Şub.,s.5)
Ağır başlı
“Düne kadar ağır başlı görüntüsüyle, nazik tavrıyla algıladığım sizi çamurun
üzerine bir güzel oturtuvermişler.”(Hür.,21 Şub.,s.14)
Ağırdan almak
“Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile
yaptığı görüşmede, Ermeni soykırımı iddialarına destek veren tasarının kongreden
geçmesi ve PKK ile mücadelede ağırdan alınması durumunda,…”(Sab.,7 Şub.,s.20;
11 Şub.,s.38)
Ağırına gitmek
“En ağrıma giden de, beni reklam yapmakla suçlamaları.”(Hür.,4 Şub.,Pazar
ki s.10)
“Diğerleri rahatça geçerken kuyrukta beklemek ağırıma gidiyor.”(Sab.,25
Şub.,s.1,19(3))
Ağırlığını koymak
“Demek ki, ABD istediği zaman ağırlığını koyarak üstelik Fransa gibi kolay
diş geçiremediği bir ülkeye gerekeni yaptırabiliyor.”(Cum.,9 Şub.,s.8)
45
“Fenerbahçe ağırlığını koyamazken Rize oyunu ağırdan alarak skoru kontrol
altına almıştı.”(Sab.,11 Şub.,s.38)
Ağız birliği etmek (Söz birliği etmek)
“Bahçeli, 'Terör örgütü PKK ve İmralı'daki elebaşı cani ile 'teşhis ve ağız
birliği' içine girmiştir.' dedi.”(Cum.,7 Şub.,s.1,4(2); 25 Şub.,s.10)
Ağız dalaşı
“…emekli albay Yakup Yavuzer’in eşi Esin Yavuzer ile yönetici Baruh
arasında zaman zaman ağız dalaşına kadar vardı.”(Sab.,27 Şub.,s.18)
Ağza alınmayacak
“Bu devletin Maliye Bakanı’na ağza alınmayacak şeyler
söylüyorlar.”(Sab.,26 Şub.,s.8)
Ağza almamak
“Zerre kadar utanma duyguları olsa, bu konuyu ağızlarına almazlar.”(Hür.,
10 Şub.,s.17; 16 Şub.,s.17)
Ağzına geleni söylemek
“Erdoğan hakkında ağzına geleni yazanlar, birden ‘Başbakanla samimi
olunmaz’ diye kural koymaya başladı.”(Sab.,26 Şub.,s.1,5)
Ağzından çıkanı kulağı duymamak
“Burada ağzından çıkanı kulağı duymayana yer yok.”(Sab.,23 Şub.,Günaydın
eki s.9)
Ağzından düşürmemek
“Bugün kimsenin ağzından düşürmediği 'hukuk devleti' kavramını artık ara ki
bulasın!..”(Cum.,12 Şub.,s.1)
46
Ağzını açmamak
“Erhan Tuncel’in ağzını açmamasından da bir özgüveni yansıttığını
anımsatan Baykal,…”(Cum.,9 Şub.,s.5)
Ağzını bıçak açmamak
“Öte yandan Yasin Hayal’in oturduğu mahallede yaşayanların ağzını bıçak
açmıyor.”(Sab.,4 Şub.,s.19)
Ağzını bozmak
“Edepli olmasam ağzımı bozacağım vallahi.”(Sab.,17 Şub.,s.1,6; 23
Şub.,Günaydın eki s.9)
Ağzıyla kuş tutsa...
“Ağzınla kuş tutsan birileri, kanadını yandan tuttu diyor, biri yok diğer kanadı
iyi tutamadı gibi laflar ediyor.”(Hür.,16 Şub.,s.9)
Ahkâm kesmek
“Bu hükûmet, ırkçılık, derin devlet lakırdıları üzerine ahkâm
kesenler,...”(Cum.,3 Şub.,s.19)
Akıl almamak
“Ama akıl almaz bir yer.”(Cum.,18 Şub.,s.12)
“Akıl almayacak bir tecrübe.”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.13)
“Akıl alır gibi değil.”(Sab., 24 Şub.,s.26)
Akılda kalmak
“Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başladığım ilk yıllardan aklımda kalan
manşet haberlerimin başında hayali ihracat olayları geliyor.”(Cum.,1 Şub.,s.8; 6
Şub.,s.9)
47
“...ama en çok akılda kalanı 2000 yılındaki Rolling Stone
çekimiydi.”(Hür.,24 Şub.,Cumartesi eki s.11)
Akıl etmek
“Bu su işini de o akıl etti.”(Sab.,12 Şub.,s.15)
Akıl kârı olmamak
“...kötü yönetilmeye son verecek çareler üzerinde düşünmeye başlamak daha
akıl kârı olmaz mı?”(Cum.,26 Şub.,s.7)
Akıl vermek
“Nasıl uygulanacaksa 'kullanmayın' diye akıl veriyor.”(Cum.,4 Şub.,s.8; 25
Şub.,s.1,5)
“Çocuklar ‘Şimdi herkes akıl veriyor…’ diye konuştu.”(Sab.,26 Şub.,s.1)
Aklı almamak
“...aklımızın almadığı şu cümleleri sarf etmiş:...”(Hür.,18 Şub.,s.21)
“Zira aklın almayacağı işler dönüyor.”(Sab.,2 Şub.,s.19; 22 Şub.,Ankara eki
s.4)
Aklı ermek
“Dumanlar püskürten bir demir atın bufalodan daha değerli sayılışına aklım
ermiyor.”(Cum.,18 Şub.,s.8; 20 Şub.,s.9)
Aklına gelmek
“Ne var ki RTE’nin son açıklamaları bu olasılığı akla getiriyor.” (Cum.,1
Şub.,s.8; 2 Şub.,s.8; 4 Şub.,s.10; 6 Şub.,s.8; 7 Şub.,s.6; 8 Şub.,s.8; 9 Şub.,s.1,8; 10
Şub.,s.15; 13 Şub.,s.9,8; 16 Şub.,s.6; 17 Şub.,s.1; 18 Şub.,s.10,12,13(2); 21 Şub.,s.7;
23 Şub.,s.8; 24 Şub.,s.16,8; 26 Şub.,s.8(2),7)
48
“Unutkanlık değilse, o zaman aklıma daha kötü ihtimaller gelecek.”(Hür., 1
Şub., s.17; 8 Şub.,s.1,17; 11 Şub.,Pazar eki s.15,16; 13 Şub.,s.1,19; 15 Şub.,s.29(3);
17 Şub.,s.14,17)
“Adale sakatları kervanına dün sabah ter idmanında Toroman'ın da katılması
'Yanlış yükleme mi yapılıyor?' şüphesini akıllara yeniden getirdi.”(Sab., 1 Şub.,
s.28; 2 Şub.,s.7; 7 Şub.,s.4; 17 Şub.,s.5; 19 Şub.,s.17; 20 Şub.,s.2,6; 21 Şub.,s.5; 22
Şub.,s.19(2); 23 Şub.,s.26; 24 Şub.,s.19; 25 Şub.,s.19,Pazar eki s.8)
Aklına koymak
“Başkan Bush Irak’a saldırmayı aklına koyduğunu 2002 yılının ortalarında
belli etti.”(Hür., 1 Şub., s.17)
Aklına takılmak
“Bu iş nereye varır, sorusu aklıma takılıyor.”(Cum.,4 Şub.,s.12)
“Görüldüğü gibi, derin devlet kavramını herkes, faili meçhul cinayetlerden,
Susurluk çetesine ve Şemdinli olaylarına kadar aklına takılan hangi olay varsa
onunla açıklıyor.”(Hür.,2 Şub.,s.17)
Aklından çıkmak
“Ama ondan bana kalan asıl miras, hayatımın hiçbir anında aklımdan
çıkmayan şu cümlesiydi:...”(Hür.,14 Şub.,s.17)
Aklından geçmek
“Araştırmacıların bundan sonra 'insanın aklından geçenlerle gerçek niyetini
ayırt etmeyi sağlayacak' yeni bir yöntem geliştirmek için çalışacakları ifade
edildi.”(Hür., 10 Şub.,s.5(2); 18 Şub.,Pazar eki s.13)
Aklını başına almak
“O nedenle hepimiz aklımızı başımıza alalım.”(Hür.,7 Şub.,s.17)
49
“Bunun için herkesin aklını başına alması gerekiyor ve...”(Sab.,5 Şub.,s.17)
Aklını çelmek
“Türlü ödül ve vaatlerle aklı çelinmiş olan Kürt kökenli vatandaşlarımıza
askeri bir harekat yapmadan önce,...”(Cum.,19 Şub.,Strateji eki s.5)
Aklının ucundan bile geçmemek (Aklının köşesinden geçmemek)
“Programa katılmayı aklımın ucundan bile geçirmedim.”(Cum.,4 Şub.,s.10)
“Aklımın ucundan bile geçmezdi.”(Hür.,24 Şub.,Cumartesi eki s.10)
“Henüz 21 haftalık hamile olduğu için doğum sancısının tutacağı aklının
ucundan bile geçmiyordu.”(Sab.,21 Şub.,s.7)
Aklı sıra
“... ve ilk günkü celsede CH'ye (Fransa'nın haftalık mizah ve karikatür dergisi
olan “Charlie Hebdo”)- yalnızca- Masonların sahip çıktığını belirterek akıllları sıra
bir taşla iki kuş vuruyorlardı.”(Cum.,11 Şub.,s.10)
Aklı yetmek
“Sonra onlar sordular, biz de dilimiz döndüğünce, aklımız yettiğince yanıt
verdik.”(Sab.,17 Şub.,s.23)
Akşamüstü
“ve akşamüstü özür diledi.”(Sab.,1 Şub.,s.2(2); 18 Şub.,s.7)
Alçak gönüllü
“…1995’te ortaya alçak gönüllü bir sinema buluşması çıkıyor.”(Cum.,25
Şub.,s.10)
“Referans Gazetesi yazarı Cengiz Çandar ise dünkü köşesinde, ‘Wolfowitz,
giyim kuşamında pasaklık ölçüsüne varacak kadar özensiz, ikili insan ilişkilerinde
50
gayet yumuşak,oldukça alçak gönüllü, siyasi görüşlerinde ise son derece inatçıdır.’
yorumunu yaptı.”(Hür., 1 Şub., s.1; 5 Şub.,s.16)
“Başörtü takmak bireysel bir tercih, alçak gönüllülüğün ve Tanrı'ya
adanmışlığın sembolü.”(Sab., 10 Şub.,s.22)
Aldırış etmemek
“Ancak hiçbir gazete yasa hükmüne aldırış etmiyor.”(Cum.,12 Şub.,s.1)
“Dev uçak çok aldırış etmeden, eli ayağı titremeden yerden kesilmişti.”(Hür.,
8 Şub.,s.6)
Alın yazısı
“Vali Vekili gafı için ‘Ben alın yazısı anlamında söyledim.’ dedi.”(Sab.,6
Şub.,s.1,14(2))
Allah aşkına
“Size soruyorum, hangi üründe fiyatlar bir önceki yıla göre yüzde 10'un
altında kalmıştır, Allah aşkına?”(Cum.,4 Şub.,s.12)
“Allah aşkına bu ocak ayında açık ayakkabıyla dolaşmak da nereden
çıktı?”(Sab.,17 Şub.,Cumartesi eki s.6)
Allak bullak etmek(Allak bullak olmak)
“Son 10 yılın en sert düşüşünü yaşayan Şanghay Borsası, İMKB başta olmak
üzere dünya piyasaların da allak bullak etti.”(Cum.,28 Şub.,s.12)
“…,kendine bile hayrı olmayan personel, kızların psikolojisini iyice allak
bullak ediyor.(Sab.,5 Şub.,s.15)
Altından kalkmak
“Bu sorumluluklar, Türkiye'nin bugün altından kalkabileceği, üstesinden
gelebileceği durumlar değildir.”(Cum.,15 Şub.,s.1,4(3))
51
“Konuşursam altından kalkamazlar.”(Hür.,5 Şub., Kelebek eki s.5(2))
Altını çizmek
“Yargıtay 8.Ceza Dairesi, Konya’da kurulu Endüstri Holding’in eski Yönetim
Kurlu Başkanı Mustafa Ertekin ve dört yönetici hakkında yerel mahkemenin verdiği
beraat kararını bozduktan sonra gerekçeli kararında şu noktaların altını çizdi”(Cum.,1
Şub.,s.8,11; 2 Şub.,s.18; 3 Şub.,s.8; 4 Şub.,s.1,8,9(2); 6 Şub.,s.4; 7 Şub.,s.6; 8
Şub.,s.11; 9 Şub.,s.4(4); 11 Şub.,s.1,10; 12 Şub.,s.1; 13 Şub.,s.3; 14 Şub.,s.6,4; 15
Şub.,s.5; 16 Şub.,s.5; 18 Şub.,s.8; 19 Şub.,s.8; 21 Şub.,s.8; 25 Şub.,s.1,5(2),8; 27
Şub.,s.3(2))
“Matt Bryza, ABD Özel Temsilcisi Joseph Ralston'ın çok büyük bir çaba
içinde olduğunun da altını çizmiş.” (Hür., 1 Şub., s.17; 13 Şub.,Kelebek eki s.8; 14
Şub.,s.14; 17 Şub.,s.17; 18 Şub.,s.18)
“Diplomatik kaynaklar, Doğu Akdeniz'de hak ihlali olacak gelişmelere izin
verilmeyeceğinin altını çizerek,...”(Sab.,2 Şub.,s.17; 6 Şub.,s.5; 7 Şub.,s.16; 10
Şub.,s.22; 12 Şub.,s.16; 14 Şub.,s.8,20; 18 Şub.,s.13; 19 Şub.,s.20,5; 28 Şub.,s.20)
Alttan almak
“Putin, Avrupa Birliği’nin Amerika politikalarına ses çıkarmamakla, alttan
almakla, görmezden gelmekle ulaşabileceği bir yerin olmadığını anımsattı.”(Cum.,11
Şub.,s.8(2))
Altüst etmek(olmak)
“Terfi sıralaması yapılırken kıdem sıralaması alt üst ediliyor,...”(Cum.,14
Şub.,s.5; 18 Şub.,s.8,10; 21 Şub.,s.7(3); 25 Şub.,s.10)
“Küresel ısınma tüm hesapları altüst etti.” (Hür., 1 Şub., s.1(2); 3 Şub.,s.19)
52
“Yayınlandığı dönemlerde reyting rekorlarını altüst eden Kurtlar Vadisi
dizisi,...”(Sab., 10 Şub.,s.18)
Ana baba günü
“Bir gün sonra kar yağıp donma başlayınca tünelin girişi ana baba
günü.”(Cum.,3 Şub.,s.19)
Anasını satayım
“Bu gençleri şöyle anlatıyor:…Madem bu Ermeniler bize mesele çıkarıyor,
temizleyelim gitsin, anasını satayım’ diye konuşuyor…”(Hür.,7 Şub.,s.17)
Ant içmek
“Ama bu topraklarda canımı vermeye ant içmiş biri olarak...”(Hür.,2 Şub.,
Kelebek eki s.1,3)
Apar topar
“...katilin Trabzon'a ulaşmadan, kimlerle ilişkiye geçeceği belirlenmeden
apar topar Samsun'da yakalanması bunun göstergesi değil mi?”(Cum.,4 Şub.,s.10;
13 Şub.,s.1,8)
“…Trabzon Valisi ve Emniyet Müdürü, İçişleri Bakanı’nın ‘Müfettişler
raporlarını hazırlamadan tek hareket yapmam’ demesine rağmen niçin apar topar
görevden alındılar?”(Sab.,7 Şub.,s.15; 23 Şub.,Günaydın eki s.9)
Ara bulma
“Kürt realitesini anlamaları için hem ABD’li ara bulucu hem de bölgedeki
yetkililerin bizimle görüşmeleri lazımdır.”(Cum.,14 Şub.,s.8)
“Ajanın erkek kardeşi Abraham Cohen de Cohen’in kemiklerinin İsrail-
Suriye arasında barışın tesisi için ‘sembolik’ önem taşıdığını belirterek ‘Türkiye daha
53
önce birkaç defa İsrail-Suriye arasında barış için ara bulucu olmayı önermişti…’
dedi.”(Sab., 13 Şub.,s.14)
Arada bir
“..., arada bir Demirel'e uğruyor.”(Cum.,23 Şub.,s.8)
Araları açık
“Başbakanla araları açık.”(Sab.,1 Şub., s.12)
Ara sıra
“Sevgilim Zara, kadın ticareti yaptığı iddia edilen Azade Değirmenci ile ara
sıra telefonla konuşuyorlardı.”(Hür.,16 Şub.,s.7)
Araya girmek
“Cenk araya girdi,...”(Sab., 2 Şub.,s.28; 20 Şub.,s.2)
Arka arkaya
“Görüntüler birkaç farklı açıdan arka arkaya çekiliyor.”(Hür.,2 Şub.,s.1,17)
Arka çıkmak
“...PKK'lılara arka çıkarak 'durumu idare etmeyi' bugüne kadar
başardı.”(Hür.,16 Şub.,s.17)
Arkasını getirememek
“Ama yaptıklarından ziyade yapmadıklarına ve başlayıp arkasını
getiremedikleri bir takım polemiklere bakarak...”(Sab.,21 Şub.,s.19)
Arpa boyu yol gitmek
“...ne yazık ki, bir arpa boyu yol alamadığımızı gördük.”(Cum.,2 Şub.,s.8)
Askıda kalmak
“Her reform girişimi bir rejim tartışmasına konu edildiği için, bu tür arayışlar
askıda kalmaktadır.”(Sab.,13 Şub.,s.5)
54
Askıya almak
“Çocuklarını büyütürken mühendislik kariyerini ve müzik çalışmalarını bir
süre askıya almış:…”(Cum., 11 Şub.,s.7; 23 Şub.,s.10(2); 27 Şub.,s.1)
“Sonay’ın hamileliği boyunca işi gücü askıya aldım ama …”(Sab.,2 Şub.,s.7;
10 Şub.,s.5)
Aşka gelmek
“Sanki bunlar yaşanmamış gibi Erdoğan, Aşkabad seferinde aşka geldi
ve…”(Cum.,17 Şub.,s.15)
“Bursa’da bir sünnet düğününde aşka gelip silaha sarılan İ.D., üniversite
öğrencisi 19 yaşındaki Sezin Akoy’u öldürdü.”(Sab.,7 Şub.,s.15)
Ateş açmak
“11 Mart’ta Kozlu ocaklarında başlayan çatışmada jandarmanın açtığı ateş
sonucunda iki kişi yaşamını yitirirken,…”(Cum.,13 Şub.,s.9; 27 Şub.,s.1)
“Ağır Ceza Mahkemesi, O.A.'yı düğünlerde havaya ateş açan 'magandaların'
yargılandığı 'halk arasında korku ve panik yaratmak' suçundan da yargıladı.”
(Sab.,12 Şub.,s.19)
Ateş almak
“Samast'ın silahı ateş almıyor ancak...”(Sab.,3 Şub.,s.18; 23
Şub.,s.1(2),14(5))
Ateş bacayı sarmak
“Ateş bacayı sararken içeride hâlâ parti sürüşmeleri,...”(Cum.,19 Şub.,Strateji
eki s.5)
55
Ateşe atmak
“Washington bunu yaparken elini ateşe atmaktan kaçınıyor,…”(Cum.,9
Şub.,s.6)
Ateş etmek
“İddiaya göre silahını da çeken Ekici rastgele birkaç el ateş etti.”(Cum., 10
Şub.,s.1(4))
“Ateş eden, birkaç adım bu adama doğru yürüdü.”(Hür.,4 Şub.,s.18; 6
Şub.,s.5(2); 12 Şub.,s.1,6(4))
“Kadın tanık:'Dink'e ateş eden Hayal'di.”(Sab.,3 Şub.,s.18(3); 12 Şub.,s.6(3);
20 Şub.,s.19(3))
Ateşe vermek
“Dün gündüz saatlerinde ise İslam Üniversitesi ateşe verildi.”(Cum.,3
Şub.,s.9(4))
Ateşle oynamak
“...Türkiye'nin kaderiyle ve ateşle oynadıklarının farkındalar mı?”(Cum., 19
Şub.,Strateji eki s.5)
Ateş püskürmek
“İsrail meclisindeki muhalefet, heyet teklifini kabul eden Başbakan'a ateş
püskürdü.”(Cum.,17 Şub.,s.9)
At izi it izine karışmak
“Bu durumda at izi it izine karışıyor.”(Sab.,8 Şub.,s.19)
Avuç açmak
“Ankara Koleji'nin arkasında çarşamba günleri kurulan pazarda tezgahları
dolaşırken, bir dilenci avuç açmış anneme.”(Sab.,11 Şub.,s.5)
56
Ayağa kaldırmak
“Güvenlik güçlerinde görevlilerin, resmi üniformalarıyla Türkiye'yi ayağa
kaldıran...”(Cum.,3 Şub.,s.19; 4 Şub.,s.18)
“ O gün Türkiye’yi ayağa kaldırırım.”(Hür., 10 Şub.,s.17(2))
“Türkiye'yi ayağa kaldıran Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant
Dink suikastinin tetikçisi Ogün Samast'ın...”(Sab.,2 Şub.,s.15; 21 Şub.,s.14; 23
Şub.,s.7)
Ayağa kalkmak
“Salim Bey'i görünce sevinerek ayağa kalktı.”(Cum.,4 Şub.,s.12)
“..., ayağa kalktı beni alkışladı.”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.13)
Ayağına gelmek
“Fenerbahçe, 100. yılda ayağına gelen fırsatı tepti,...”(Hür.,23 Şub.,s.1)
“İlk kez Türkiye Cumhuriyeti'nin yetkilileri ayağımıza gelip dertlerimizi
soruyorlar.”(Sab.,15 Şub.,s.19)
Ayağını yere basmak
“Ben ise ayakları yere basan, sakin gitmemiz gerektiğine inanan
biriyim.”(Sab.,12 Şub.,s.15)
Ayağı uğurlu
“ ‘Ayağın uğurludur’ diyenler de oldu,…”(Sab.,16 Şub.,s.28)
Ayak basmak
“Geçen ay ülkeyi ziyaret eden Amerika Dışişleri Bakanı Condoleezza
Rice’tan sonra bu kez de Almanya Başbakanı Angela Merkel Suudi başkentine başı
açık ayak bastı.”(Sab.,5 Şub.,s.16; 25 Şub.,s.22)
57
Ayaklar altına almak
“...ve bunun sonucu olarak insan haklarının ayaklar altına alındığını ibretle
izliyoruz.”(Cum.,26 Şub.,s.9)
“Başbakan Erdoğan dün AK Parti grup toplantsında ‘…Vatanı kurtarmak
adına hukuk ayaklar altına alınamaz.’ dedi.”(Sab.,7 Şub.,s.1,21)
Ayakta tutmak
“Türkiye'de cumhuriyetin kuruluşundan beri ülkeyi ayakta tutan anayasal
'devlet' kavramı ile 'hükûmet' arasındaki somut ve ideolojik çelişkiyi ise bilmeyen
yoktur.”(Cum.,12 Şub.,s.1,8; 14 Şub.,s.5; 28 Şub.,s.4)
“Beni ayakta tutan bu.”(Hür.,17 Şub.,Cumartesi eki s.8)
“ '2 Deli Yürek' Tümer ve Tuncay, golleri ve futbollarıyla takımı ayakta
tuttu.”(Sab.,15 Şub.,s.28)
Ayak uydurmak
“…Ron Asmus, Kuzey Atlantik Paktı Örgütü’nün(NATO) yeni tehditlere
ayak uyduramadığını belirterek…”(Cum.,8 Şub.,s.11)
“Dünyadaki değişime ayak uydurmayı başardığı için, daha da büyüyor, daha
da güçleniyor.”(Sab.,9 Şub.,s.5)
Ayaküstü
“Fakat içeriden, dışarıdan 301'le gelen dalga dalga baskılara kısa, ayaküstü
bir iki cümleyle yanıt verip konuyu geçiştiriyor.”(Cum.,4 Şub.,s.8; 25 Şub.,s.6)
“Hollandalı ünlü teknik adam,...gazetecilerin sorularını ayaküstü yanıtlarken
F.Bahçe'nin Brezilyalı çalıştırıcısı için ilginç cümleler kurdu.”(Hür.,24 Şub.,s.30)
“Kiminle 'ayaküstü'.”(Sab.,19 Şub.,s.21; 22 Şub.,Günaydın eki s.1)
58
Ayıptır sorması
“Ayıptır sorması, hangi dergilere bakalım?”(Sab.,17 Şub.,Cumartesi eki s.6)
Ayranı kabarmak
“Atalarımızın dediği gibi, -Ayranımız geç kabarıyor.”(Cum.,19 Şub.,Strateji
eki s.5)
Baba ocağı
“Çünkü bizde evlendikten sonra baba ocağına dönmek yoktur.”(Hür.,5
Şub.,s.7)
Bal gibi
“…Erdoğan, ‘Ne dedi bu CHP; olmaz. Oldu mu? Oldu. Bal gibi olur.’
İfadsini kullandı.”(Cum.,18 Şub.,s.5)
“...ama aslında konservatuvara girip bal gibi oyuncu olmak
istemektedir.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.16)
Baskın yapmak
“12 Eylül darbesinden sonra güvenlik güçlerinin MHP binalarına yaptıkları
baskınlarda polis adayı ülkücülerin listelerine de el konulmuş…”(Cum., 2 Şub., s.6;
3 Şub.,s.9)
Başa çıkmak
“...iklim değişikliği ile başa çıkmada mevcut stratejiler de yer
alacak.”(Cum.,4 Şub.,s.9; 8 Şub.,s.10)
“Genelkurmay Başkanı'nın '..., Türkiye tehditle başa çıkmak için gerekli
adımları atacaktır' dediği kaydedildi.”(Sab.,21 Şub.,s.18)
59
Başa geçmek
“1933'ten öncesini yaşamamışlar Almanya'nın başına bir Hitler'in niçin
geçmiş olduğunu, bu adamın niçin başka ülkelere saldırdığını kolay
anlayamaz.”(Cum.,4 Şub.,s.10(2); 27 Şub.,s.6)
“Trabzon’da McDonalds’ı bombalayan ve 6 kişi yaralayan Yasin Hayal 10 ay
sonra serbest kalıp, yeni bir terör eyleminin başına geçiyor.”(Sab.,7 Şub.,s.15; 12
Şub.,s.15(2); 28 Şub.,s.20)
Başa gelmek
“…Denktaş, ‘Kıbrıs’ın başına ne gelmişse kabadayılık siyasetinden
gelmiştir.’ dedi.”(Cum., 2 Şub., s.8; 4 Şub.,s.12; 12 Şub.,s.9(2); 18 Şub.,s.8(2); 21
Şub.,s.1,5; 26 Şub.,s.6; 28 Şub.,s.1)
“Eğer kaydedilen ilerleme ve alınacak önlemler bunlar ise vay geldi
başımıza!”(Hür.,1 Şub., s.17; 11 Şub.,s.1, Pazar eki,s.15; 18 Şub.,s.1,6(2); 21
Şub.,s.17; 25 Şub.,Pazar eki s.11; 26 Şub.,s.16; 27 Şub.,s.17; 28 Şub.,s.16(2),17)
“Ancak kendilerinden önceki partilerin başına gelenlerden ders çıkarmış
görünüyorlar.”(Sab., 1 Şub., s.4; 5 Şub.,s.15(4),5; 10 Şub.s.18; 22 Şub.,Ankara eki
s.4; 25 Şub.,s.19)
Baş ağrısı
“Eleştirmenlerin yapay bulduğu film, Geceyarısı Ekspresi kadar baş ağrısı
yaratmaz.”(Sab.,15 Şub.,s.1,7)
Baş aşağı gitmek
“Takım baş aşağı gidiyorsa, futbolcuların testosteronu düşüyor.”(Hür.,25
Şub.,Pazar eki s.6)
60
Baş başa kalmak
“Hasan Celal Güzel bir gün Özal'la baş başa kalınca demiş ki...”(Sab.,2
Şub.,s.19; 4 Şub.,s.5; 6 Şub.,s.1,7(2))
Baş çekmek
“Rachel Weisz ve Anne Hathaway’ın başı çektiği yıldızlar bu yıl kolye,
yüzük, bilezik dışında tuvaletlerini de değerli mücevherlerle süsleyerek kampanyaya
kulak asmadıklarını gösterdiler.”(Hür.,27 Şub.,Kelebek eki s.1)
“Küresel ısınmaya karşı mücadelede başı çeken İngiltere bu kez ‘ülkesel
soğuma’ ile sarsıldı.”(Sab.,9 Şub.,s.1)
Baş eğmek
“…,kolay baş eğiyorlar, kolay susuyorlar.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.6)
Baş etmek(Ö.A.A'da “baş edememek” şeklinde yer almaktadır.)
“... kimi sağlık sorunlarıyla baş edemeyip sayıları azaldı.”(Cum.,11 Şub.,s.10;
18 Şub.,Pazar eki s.5)
“Kilo sorunuyla baş etmeye karar verdiyseniz önce kendinizi iyi
anlamalı,...”(Hür.,5 Şub.,s.4; 12 Şub.,s.16)
Baş göstermek
“Bu piyasada sorunlar baş göstermeye başladı.”(Sab.,28 Şub.,s.8)
Baş göz etmek
“Bir an önce baş göz etmek istedi.”(Hür.,12 Şub.,Kelebek eki s.5)
Başı ağrımak
“Bugünlerde pahalı çanta yüzünden başı ağrıyan bir diğer ünlü de Nurettin
Hasman!”(Sab.,2 Şub., Günaydın eki s.1; 4 Şub.,Pazar eki s.4)
61
Başı derde girmek
“Biz senin için heba olalım, polislerle başımız derde girsin, sen bize bunu
yap.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15)
“ ‘Başımız devletle derde girer’ diye çekindiler.”(Sab.,9 Şub.,s.21)
Başı dertte olmak
“Türkiye’nin ABD kongresiyle başı bu kadar dertteyken acaba Azerbaycan
hükûmeti bir şey yapıyor mu?”(Hür.,13 Şub.,s.19)
Başı göğe ermek
“Bizim de başımız göğe erdi.”(Cum.,18 Şub.,s.12)
Başına bela almak
“Başa bela almadan, hastalanıp sıkıntılara düşmeden,…”(Cum.,25 Şub.,s.10)
Başına dert(iş) açmak(almak)
“..., tam tersine başınıza iş de açabilir.”(Cum.,4 Şub.,s.8; 11 Şub.,s.18)
“Başıma iş de almak istemiyorum.”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.10)
“İtalya'nın eski başbakanı ve ana muhalefet lideri Silvio Berlusconi'nin kısa
süre önce bir televizyon ödüllerinin dağıtıldığı tören sırasında bazı kadınlara aşırı
iltifatta bulunması, başına dert açtı.”(Sab., 1 Şub., s.2; 8 Şub.,s.1,11(2); 9 Şub.,s.10)
Başından geçmek
“Bazı kapkaç mağdurları başlarından geçen olayları şöyle anlattı:..”(Cum.,26
Şub.,s.6)
“Yeliz Yeşilmen 16 yaşındayken başından geçen evliliği Kelebek’e
anlattı.”(Hür.,12 Şub.,s.1; 19 Şub.,Kelebek eki s.4; 20 Şub.,s.17)
62
“İsrail Cumhurbaşkanı Moshe Katsav’ın kendisine tecavüz ettiğini öne süren
eski çalışanı başından geçenleri tüm detaylarıyla İngiliz Sunday Times gazetesine
anlattı.”(Sab.,12 Şub.,s.4)
Başından kaynar sular dökülmek (Bir kazan kaynar su başından aşağı
dökülmek)
“Bir kazan kaynar su başımdan aşağı dökülüyor.”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki
s.12)
Başından savmak
“...deyip, beni başından savmaya çalışıyor.”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.12)
Başını ağrıtmak
“Eşine aldığı 24 bin YTL'lik çanta, işadamı Ercan Canmutlu'nun başını çok
ağrıtmıştı.”(Sab.,2 Şub.,Günaydın eki s.1,2)
Başını alıp gitmek
“..., 'Başımı alıp gitmek istiyorum' diyor.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.16)
Başını belaya sokmak
“Dışişleri Bakanı Gül,…diyen Barzani’yi; ‘Bu bölgedeki irrasyonel liderlik,
maksimalist hayalperestlik daima halkının başını belaya sokmuştur…’ sözleriyle
uyardı.”(Hür.,28 Şub.,s.1,16(4))
“Ama miting bizim başımızı belaya sokar.”(Sab.,11 Şub.,s.25; 28
Şub.,s.1(2),19(4),8)
Başının çaresine bakmak
“Ben de başımın çaresine bakarım.”(Sab.,6 Şub.,s.19)
63
Başını yakmak(Başını nâra yakmak)
“Ben biliyorum ki, kardeşim konuştuğu zaman çok kişinin başını
yakacak.”(Hür.,4 Şub.,s.18)
“Çok kişinin başı yanar.”(Sab.,4 Şub.,s.19(2))
Başkaldırmak
“Yerleşik düzene geçmeleri için Osmanlı yönetiminin baskılarına
başkaldırışları,...”(Cum.,4 Şub.,s.7; 17 Şub.,s.3; 18 Şub.,s.10)
“Bulgaristan'ın AB üyeliğinin üzerinden kısa süre geçtikten sonra ülkedeki
yoksul köylüler, Brüksel'in boğma rakıdan almak istediği özel tüketim vergisine
başkaldırmıştı.”(Hür.,6 Şub.,s.13)
“Kısacası; bu yazı dizisinde kısırlığa başkaldıran ailelerin ilk tüp bebek
öykülerini okuyacaksınız.”(Sab.,5 Şub.,Günaydın eki s.8)
Başkaldırı; Sab., 10 Şub.,s.19
Başsağlığı dilemek
“O.A'nın annesiyle babası da Santoro ailesine başsağlığı diledi.”(Cum.,6
Şub.,s.1,6(2))
“O.A.'nın annesi ve babası, kiliseye gelerek rahip Santoro'nun annesi ve kız
kardeşlerine başsağlığı diledi,...”(Hür.,6 Şub.,s.1,19(4))
“Rahibin katil zanlısının anne ve babası ise rahibin ailesinden başsağlığı
diledi.”(Sab.,6 Şub.,s.1,14(4); 19 Şub.,s.21(2))
Baş tacı(etmek)
“Yargının vereceği karar başımızın tacıdır, lehimizde veya
aleyhimizde.”(Cum.,16 Şub.,s.6)
“Demokrasi başımızın tacı.”(Sab.,17 Şub.,s.23)
64
Baştan aşağı
“Tehliryan’ın ve müdahillerin ifadelerinin baştan aşağı yalan olduğu, seneler
sonra anlaşılacaktı.”(Sab.,4 Şub.,s.20)
Baştan çıkmak
“… ‘hostes Lisa Robertson tarafından baştan çıkarıldığını, bir çeşit cinsel
saldırıya maruz kaldığını’ iddia etti.”(Hür.,19 Şub.,s.6(3))
“İyice baştan çıkıyor.”(Sab. 1 Şub., s.19)
Baş üstünde yeri var
“Eğer kabul ederse, başımızın üstündedir.”(Sab.,22 Şub.,s.19)
Baş üstüne
“Özel Kalem Müdürü 'baş üstüne' diyerek çıkarken...”(Sab.,14 Şub.,s.21)
Başvurmak
“Rusya Kültür Eserleri Koruma Kurumu(Rosokhrankultura) Başkanı Boris
Boyarskov, Ermitaj Müzesi’nin yıllık eser alım komisyonuna başvuran bir
yabancının Türkiye’den 44 yıl önce kaçırılmış bir altın haçı satmak istediğini
açıkladı.”(Cum.,1 Şub.,s.8; 2 Şub.,s.1,3; 3 Şub.,s.7;4 Şub.,s.8,10; 5 Şub.,s.8(2); 6
Şub.,s.12(2); 7 Şub.,s.8,18; 8 Şub.,s.7(4); 9 Şub.,s.6; 11 Şub.,s.10; 12 Şub.,s.1,6; 13
Şub.,s.1,3; 14 Şub.,s.6,1,3; 15 Şub.,s.3,5(2); 17 Şub.,s.7(2),4; 18 Şub.,Pazar eki
s.4(3); 19 Şub.,s.8; 20 Şub.,s.1,7(3); 24 Şub.,s.6; 25 Şub.,s.10; 26 Şub.,s.6; 27
Şub.,s.11; 28 Şub.,s.1,5)
“Annesini, babasını ve 5 kardeşini kaybeden Demir İnce(29) esrarengiz
ölümlerin sırrının çözülmesi için savcılığa başvurdu.”(Hür., 1 Şub., s.1,5; 2 Şub.,s.7;
3 Şub.,s.1; 4 Şub.,Pazar eki s.10; 6 Şub.,s.13(2),15; 7 Şub.,s.7(2); 8 Şub.,s.17; 9
Şub.,s.16; 12 Şub.,s.14(2); 14 Şub.,s.17; 15 Şub.,s.4,11; 16 Şub.,s.17,9; 18
65
Şub.,s.18,21; 22 Şub.,s.4,5; 24 Şub.,s.1,16(2); 25 Şub.,s.21; 26 Şub.,s.6; 28
Şub.,s.6,7)
“... ve ikinci pasaportlar için başvurduk.”(Sab., 1 Şub., s.2; 4 Şub.,s.25,7; 5
Şub., s. 17; 6 Şub.,s.21; 7 Şub.,s.4(2); 9 Şub.,s.7,4; 10 Şub.,s.16,18,6; 11 Şub.,s.25;
12 Şub.,s.6,1,16(2); 13 Şub.,s.5; 14 Şub.,s.8,4,17(2); 17 Şub.,s.4,1,19(2); 19 Şub.,s.2;
21 Şub.,s.1,12,14; 22 Şub.,Ankara eki s.4; 23 Şub.,s.1,14; 24 Şub.,s.5; 25
Şub.,s.1,19,21(2); 26 Şub.,s.6,Günaydın eki s.8)
Başvuru; Cum.,1 Şub., s.11; 2 Şub., s.1,4; 3 Şub.,s.3; 4 Şub.,s.9; 7 Şub.,s.7; 8
Şub.,s.1(2),4; 9 Şub.,s.6; 12 Şub.,s.6(4),4; 13 Şub.,s.1(2),3(11); 15 Şub.,s.7; 16
Şub.,s.6(2); 20 Şub.,s.1,7(18); 26 Şub.,s.6
Hür.,3 Şub.,s.21; 6 Şub.,s.7(2); 12 Şub.,s.14; 15 Şub.,s.4,11; 22
Şub.,s.1 ,21; 24 Şub.,s.16(2); 25 Şub.,s.1(2),28
Sab., 5 Şub.,s.7(5); 6 Şub.,s.21,15; 7 Şub.,s.4,1(2); 9 Şub.,s.1,7(2);
10 Şub.,s.5; 12 Şub.,s.6,16(2),21(2); 15 Şub.,s.1,17(4); 17 Şub.,s.1(2),19(5); 23
Şub.,s.1; 24 Şub.,s.14(2); 26 Şub.,s.18(2); 27 Şub.,s.1,19(2)
Bayrak açmak
“AKP'li belediyeler TFF(Türk Futbol Federasyonu)'ye karşı bayrak
açtı.”(Cum., 2 Şub.,s.18)
“Refah Partisi içinde gelenekçi ekibe mücadele bayrağı açarak yola çıkan bu
ekibin önde gelen isimlerinin her birinin gönlünde yatan bir aslan var.”(Sab., 1 Şub.,
s.4)
Bayram etmek(yapmak)
“Eşim ve ailesi erkek çocuk dünyaya getirdiğimde kurbanlar kesip, bayram
yaptı ama...”(Hür.,5 Şub.,s.7)
66
Belaya girmek
“Kendini Mehmet olarak tanıtan kişi, başlarının belaya girmeyeceğini teyit
için iki yaşındakinin çocuğunun başı üzerine yemin etmeyi de ihmal
etmedi.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15(2); 12 Şub.,Kelebek eki s.5)
Bel bağlamak
“Diyet yapanları bekleyen en büyük tehlike kısa dönemli sonuçlara bel
bağlamaktır.”(Hür.,5 Şub.,s.4)
Belini doğrultmak
“BOTAŞ’ın mali açıdan belini doğrultması lazım.”(Sab., 1 Şub., s.9)
Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur
“ ‘Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur’ sözü vardır, bunlar hep
aynı.”(Cum.,28 Şub.,s.5)
“Ne demiş atalarımız? 'Benim oğlum bina okur, döner döner yine
okur'”(Sab.,12 Şub.,s.5)
Berabere kalmak
“Fortis Türkiye Kupası'nda çeyrek finalin ilk randevusunda G.Saray,
deplasmanda K.Erciyesspor'la golsüz berabere kalınca tur şansını İstanbul'a
bıraktı.”(Cum.,2 Şub.,s.18; 5 Şub.,s.1; 15 Şub.,s.1,18; 16 Şub.,s.4; 23 Şub.,s.1,18)
“UEFA'daki temsilcimiz Fenerbahçe, Kadıköy'de Az Alkmar'la berabere
kaldı ve...”(Hür.,15 Şub.,s.1)
“Geçtiğimiz hafta lider Fenerbahçe ile arasındaki puan farkını 5'e düşüren
Cimbom, Kayseri'de berabere kalarak yeniden başa döndü.”(Sab.,5 Şub.,s.28; 16
Şub.,s.18; 23 Şub.,s.1)
67
Bereket versin
“Bereket Mehmet Yılmaz gibi olmayanlar da var.”(Sab.,25 Şub.,s.5)
Beterin beteri
“Kolesterolde beterin de beteri var.”(Hür.,20 Şub.,s.1)
Beyin yıkamak
“Bu intihar komandolarına haşhaş, eroin vererek beyin yıkadılar.”(Cum.,11
Şub.,s.12)
“...Demiray, konuşmasında, 'Afganistan'da gerçek eğitimin yerini propaganda
ve beyin yıkama aldı' diye konuştu.”(Hür., 10 Şub.,s.12)
“Katsav’ın sözcüsü ‘…Beyinlerinizin yıkanmasına izin vermeyeceğiz.’
dedi.”(Sab.,12 Şub.,s.4)
Bildiğini okumak
“Ne var ki Türkiye'yi yönetenlerin 'rapor'ları değil 'bildiklerini okumaları'
yüzünden şimdi de 'depremzede' bir ilçemiz, 'otoyolzede' oluyor.”(Cum.,24 Şub.,s.8)
Bindiği dalı kesmek
“Türkiye kendi bindiği dalı kesiyor.”(Cum.,19 Şub.,Strateji eki s.5)
Bin pişman (olmak)
“...yurttaşlar 'Evlerini veren komşularımız da şimdi bin pişman. Gelip bize
ağlıyorlar....'sözleriyle tepkisini dile getirdi.”(Cum.,2 Şub.,s.4)
Bir ara
“ABD bir ara Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgilenmediğini
duyuran haberler sızdırdı.”(Cum.,7 Şub.,s.8; 23 Şub.,s.18)
“Bir ara çok ünlü olan Asmalı Konak dizisinde,...”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki
s.16; 14 Şub.,s.16; 18 Şub.,s.23)
68
“Ancak ben kendisine bir ara yaşamının nasıl olduğunu sordum.”(Sab.,4
Şub.,s.21; 13 Şub.,s.26; 18 Şub.,s.20(2); 20 Şub.,s.19; 26 Şub.,Günaydın eki s.4)
Bir arada
“Bu durum karşısında yapılacak tek şey artık Kıbrıs'ta iki ayrı toplumun barış
içinde bir arada yaşadığı bir noktaya gelmesini sağlamak.” (Cum.,2 Şub.,s.8; 4
Şub.,s.7; 11 Şub.,s.10; 17 Şub.,s.13; 26 Şub.,s.9)
“Kalyoncu ailesi, Tempo dergisine verdikleri röportajda bir arada yaşamak
konusunda çeşitli sorunlar yaşadıklarını anlattılar.”(Hür.,2 Şub.,Kelebek eki,s.3; 11
Şub.,s.1; 12 Şub.,s.16; 18 Şub.,s.23; 19 Şub.,Kelebek eki s.4; 21 Şub.,s.7(2); 28
Şub.,s.14(3))
“Bununla ilgili yaptığım toplantıda bir arada olan sivil toplum örgütleri, bir
araya gelip de bize ortak bir teklif henüz sunamadılar.”(Sab., 1 Şub., s.19; 7
Şub.,s.24; 16 Şub.,s.28; 17 Şub.,s.18; 21 Şub.,s.14; 27 Şub.,s.5)
Bir araya gelmek
“Enstitü, çok sayıda uzmanın bir araya gelerek hazırladığı ve her yıl bir kez
yayımladığı raporda, Türkiye'ye, askeri dengeler grafiklerinin yanı sıra Avrupa'daki
çatışma bölgeleri ve terör bölümünde yer verdi.”(Cum.,1 Şub.,s.11(2); 3
Şub.,s.8(2),5(2); 4 Şub.,s.9(2),12; 5 Şub.,s.8; 8 Şub.,s.8(2); 9 Şub.,s.8; 11
Şub.,s.4,15; 12 Şub.,s.1,5(2),4; 14 Şub.,s.1,8; 15 Şub.,s.8(3),14;16 Şub.,s.4,11,1,10;
17 Şub.,s.15; 18 Şub.,s.10; 19 Şub.,s.8; 19 Şub.,Strateji eki s.5; 20 Şub.,s.8; 21
Şub.,s.6(2),8(3); 24 Şub.,s.5,8; 25 Şub.,s.1,6(2),10; 27 Şub.,s.8,6(2); 28 Şub.,s.11(2))
“Çevre ve Orman, Enerji ve Tabii Kaynaklar ile Tarım ve Köy İşleri
Bakanları, küresel ısınma eylem planı hazırlamak için salı günü acilen bir araya
gelecek.”(Hür.,4 Şub.,s.1,16; 5 Şub.,s.14; 7 Şub.,s.17; 8 Şub.,s.16,10; 10 Şub.,s.14;
69
11 Şub.,s.23,21,Pazar eki s.16; 12 Şub.,Kelebek eki s.5; 13 Şub.,s.6; 15 Şub.,s.19,18;
16 Şub.,s.7; 23 Şub.,s.17; 25 Şub.,Pazar eki s.11; 27 Şub.,s.17(2); 28 Şub.,s.14(2))
“Başbakan Tayyip Erdoğan, TCK'nın 301. maddesiyle ilgili sivil toplum
örgütlerinin bir araya gelip de ortak bir öneri sunamadıklarını belirterek,...”(Sab., 1
Şub., s.19(2); 2 Şub.,s.19(2),17(3),28; 5 Şub.,s.17(2); 6 Şub.,s.15; 7 Şub.,s.20(2),21;
9 Şub.,s.21(2); 12 Şub.,s.16(3); 13 Şub.,Günaydın eki s.12; 14 Şub.,s.20; 15
Şub.,s.17; 16 Şub., s.18(3); 18 Şub.,s.20,21; 19 Şub.,s.19,Günaydın eki s.8; 22
Şub.,s.6; 23 Şub.,s.18; 26 Şub.,s.19,8; 27 Şub.,s.5; 28 Şub.,s.29)
Bir avuç
Ama DİSK’in kuruluşu ve gelişimi, bir avuç sendikacının iradesi, başarısı
değil.”(Cum.,13 Şub.,s.9; 21 Şub.,s.5)
“Etrafına da kendi aklına uygun bir avuç insan toplamış.”(Hür.,11 Şub.,s.1)
Bir bakıma
“İki büyük dünya savaşının yaşandığı bu süreçte bir bakıma dünya iki kez
paylaşıldı.”(Cum.,9 Şub.,s.1)
“Derin devlet Başbakan’a göre bir bakıma ‘kurumların içindeki çeteleşme’
imiş.”(Hür.,2 Şub.,s.17; 9 Şub.,s.13)
“Tayyip bey bir bakıma haklı.”(Sab.,2 Şub.,s.19)
Birbirine düşmek
“Bu arada, İngilizlerin, Araplarla Kürtleri de birbirlerine düşürdüklerini
eklemeyelim.”(Hür.,18 Şub.,s.23; 25 Şub.,Pazar eki s.11)
“Hristiyanlık’ta ‘Hz.İsa’nın göğe yükseldiği’ inancına taban tabana zıt düşen
iddialar ve kanıt olarak sunulanlar yapımcılar ve din adamlarını birbirine düşürdü.”
(Sab.,28 Şub.,s.7)
70
Birbirine girmek
“Birbirlerine giren Karayılan ve Hüseyin'in adamlarının sorgusu
sürerken,..”(Cum.,8 Şub.,s.6; 17 Şub.,s.18)
“Hrant Dink cinayetinin ağabeyleri birbirine girdi.”(Hür.,8 Şub.,s.17)
“Koltuk kavgası için birbirlerine girerlerse, ortada kavga edecek koltuk
kalmayacağını görüyorlar.”(Sab., 1 Şub., s.4; 8 Şub.,s.1)
Bir iki
“Fakat içeriden, dışarıdan 301'le gelen dalga dalga baskılara kısa, ayaküstü
bir iki cümleyle yanıt verip konuyu geçiştiriyor.”(Cum.,4 Şub.,s.8)
“Ron Rale, Smith’le bir iki gün önce konuştuğunu, grip olduğunu ve hâlâ
oğlunun yasını tuttuğunu söyledi.”(Hür.,10 Şub.,s.4)
“Bu yarıda seyredebildiğimiz bir iki pozisyon içimizi ısıtmasa da biraz olsun
heyecan yarattı.”(Sab.,2 Şub.,s.28; 21 Şub.,s.1)
Bir taşla üç kuş vurmak(Bir taşla iki kuş vurmak)
“ Rumların oyunu bir taşla üç kuş vurma çabası”(Cum.,3 Şub.,s.1; 9 Şub.,s.6;
11 Şub.,s.10)
Bir zamanlar
“Ama İstanbullu diye bir adam bir zamanlar vardı.”(Cum.,18 Şub.,s.12; 23
Şub.,s.8; 28 Şub.,s.8)
“Bir zamanların -1980 öncesinin - ...”(Hür.,3 Şub.,s.21; 4 Şub.,s.1,18; 23
Şub.,s.16; 24 Şub.,s.19)
“Eski Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Ahmet Sarıp da orada, bir zamanlar
İstanbul’un efsanevi polis müdürlerinden olan Ahmet Ateşli de.”(Sab.,17 Şub.,s.23;
23 Şub.,s.2)
71
Boğazına durmak
“Ham armut yemeye kalkarsan boğazına durur.”(Sab.,22 Şub.,s.19)
Boğazına sarılmak
“Aynı ırktan ve aynı dinden insanların bir anda nasıl birbirlerinin boğazına
sarıldığını,...”(Sab.,7 Şub.,s.5)
Borç almak
“Zor durumda olan birçok kişi, kimi evini satarak, kimi borç alıp Barış'a para
veriyordu.”(Hür.,11 Şub.,s.7)
Borusu ötmek
“Çünkü Irak'ın kuzeyinde onun değil Barzani'nin borusu ötmektedir.”(Hür.,24
Şub.,s.19)
Boşa çıkarmak
“İçişleri Bakanı Aksu, Dink cinayetinden önce yapılan ihbarlara karşın
gerekli önlemleri almadıkları ileri sürülen İstihbarat Daire Başkanı Ramazan
Akyürek ile İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın görevden alınabileceğine
ilişkin beklentiyi boşa çıkardı.”(Cum.,1 Şub.,s.1,5)
“Ama o umutları boşa çıkarmadı.”(Sab.,15 Şub.,s.7)
Boş vermek
“Lahana çorbasını falan boş verin.”(Hür.,5 Şub.,s.1(2),4(2))
Boydan boya
“İddiaya göre, Diyarbakır'da şehri boydan boya kaplayan surların dört ana
kapısından biri olan Dağkapı'daki devlete ait boş araziye gömülmüşlerdi.”(Hür.,18
Şub.,s.23)
72
Boy göstermek
“Hele bir de İstanbul-Bağdat tren yolu açıldığında Haydarpaşa'dan başlayan
rayların etrafında birbirinden güzel konaklar boy göstermeye başlamıştır.”(Cum.,11
Şub.,s.15; 18 Şub.,s.12)
“Ancak Türk gemilerinin bölgede 'boy göstererek' mesaj verdiği
belirtiliyor.”(Sab.,2 Şub.,s.17; 10 Şub.,s.7)
Boynu bükük
“...son dakikalarda yediği gollerle sahadan boynu bükük ayrılan Fenerbahçe
yine aynı şekilde hayal kırıklığı yaşadı.”(Hür.,23 Şub.,s.26)
“Son 3 sezonda Gaziantep'ten boynu bükük ayrılan Galatasaray, rakibiyle
deplasmanda gerçekleştirdiği son 16 karşılaşmada 2.kez kaybetti.”(Sab.,18 Şub.,s.37;
28 Şub.,s.29)
Boynunun borcu
“Azerbaycan’da işgal sürüyorsa, 1 milyon insan yurtsuz yaşıyorsa bunun
haksızlığını ortaya koymak boynumuzun borcudur.”(Cum.,28 Şub.,s.4)
Boyun eğmek
“AKP bu kampanyaya boyun eğmeye karar verirse bilemem.”(Cum., 2 Şub.,
s.5; 11 Şub.,s.1; 12 Şub.,s.11; 19 Şub., Strateji eki s.4; 28 Şub.,s.1,8)
“...kanarya, ele geçirdiği fırsatları iyi kullanamayınca kaderine boyun
eğdi.”(Hür.,23 Şub.,s.26)
“Bu aşamada her kesimden onurlu, ahlaklı, boyun eğmeyen insanlara ihtiyaç
var.”(Sab.,9 Şub.,s.20)
Boyunun ölçüsünü almak
“O zaman boyumun ölçüsünü aldım.”(Hür.,21 Şub.,s.16(3))
73
Bozuntuya vermemek
“Milletvekili hiç bozuntuya vermeden, bu kez sağ ceket cebinden çalmakta
olan telefonu çıkarıp,…”(Sab.,19 Şub.,s.21)
Bundan böyle
“Bundan böyle bu tür olaylar ‘çete suçu’ kapsamında
değerlendirilecek.”(Cum.,1 Şub.,s.8(2); 3 Şub.,s.19)
Burnu kanamak
“Ateş, '...Bir tek vatandaşın burnu kanarsa sorumlu belediye
olacaktır.'dedi.”(Cum.,2 Şub.,s.4)
Burnundan kıl aldırmamak
“Burnundan kıl aldırmaz.”(Sab., 10 Şub.,s.23)
Burnu yere düşse almaz
“Burnu yere düşse eğilip almaz”(Sab., 10 Şub.,s.23)
Burun buruna gelmek
“Ama son dört yıldır sorumluluğu taşıyan Abdullah Gül- ve AKP iktidarı-
artık somut tehlikeyle burun buruna gelmişti.”(Hür.,8 Şub.,s.17)
Burun kıvırmak
“Sevgiliniz bir haftadır, ne zaman 14 Şubat lafı açılsa burun mu
kıvırıyor?”(Sab.,14 Şub.,Günaydın eki s.3(2))
Cadı kazanı
“...ve bunları izleyen cadı kazanı, 'komünist avı'...”(Cum.,23 Şub.,s.15)
Caka satmak
“Her yerde Kanaltürk'ün sahibi cakasını satan bir adama,...”(Hür.,22
Şub.,s.4)
74
Can atmak
“…, baksana hepsi evlenmeden çocuk sahibi olmak için can atıyor.”(Hür.,4
Şub.,Pazar eki s.10)
Can düşmanı
“Bazen araya kısa süreli ayrılıklar girse de, iki akım hiçbir zaman 'can
düşmanı' olmamıştır.”(Hür.,11 Şub.,s.25)
Can havliyle
“Dereye düşen işçilerden can havliyle kamyonun üzerine çıkmayı başaranlar,
bir süre yardım bekledi.”(Sab.,8 Şub.,s.15)
Canına kıymak
“Gaziantepli Uğur Keser, sevgilisi barışma teklifini reddedince canına
kıymıştı.”(Sab.,17 Şub.,s.1)
Canına okumak
“Eğer detoks oruçları ile sağlığınızın canına okumamak,...”(Hür.,5 Şub.,s.4)
“Bu olmazsa canına okurum.”(Sab.,9 Şub.,s.1,20)
Canını acıtmak
“Ama insanlar sanırım Ali Atıf Bir’in canını acıtmak istiyorlardı.”(Hür.,5
Şub.,Kelebek eki s.5)
Canını çıkarmak
“Adanalı bir hocanın 24 yaşındaki genç bir kızın üzerinde zıplayıp cin yerine
hastanın canını çıkarıvermesi,…”(Sab.,25 Şub.,s.18(3))
Canı sıkılmak
“Baykal,…, ‘Arkadaşlar, Akşam’da bir haber okudum, nedir bu? Çok canım
sıkıldı’ dedi.”(Cum.,9 Şub.,s.5)
75
“TV seyretmiş, canı sıkılmış.”(Sab.,21 Şub.,s.19)
Canı yanmak
“Ey Abdüllatif Şener Bey, madem Alevisin, Madımak Oteli'nde 37 can
yanarken bu milletin içi yanmıştı.”(Cum.,4 Şub.,s.12; 18 Şub.,s.10)
Can pahasına
“Bu iddia olayın vuku bulmasından itibaren canı pahasına çalışan Emniyet
Teşkilatı’nın karalamaya yönelik kampanyaya ve bilgi kirliliğine açık bir örnek
olup…”(Cum.,11 Şub.,s.6)
Can pazarı
“2 YTL için can pazarı”(Cum.,8 Şub.,s.1)
“Sabah güneşin ilk ışıklarıyla nehirdeki can pazarında bazı tarım işçileri
kamyonun üzerine çıkmayı başardı,…”(Hür.,8 Şub.,s.17(2); 22 Şub.,s.4)
“Köprünün de kısmen yıkıldığı korkunç kazanın ardından derede tam bir can
pazarı yaşandı.”(Sab.,8 Şub.,s.15(2))
Can vermek
“..., Yeni Delhi'nin 100 km. kuzeyindeki Divana Tren İstasyonu yakınlarında
yaşanan patlamanın etkisiyle ateş topuna dönerken 66 yolcu yanarak can
verdi,...”(Cum.,20 Şub.,s.10)
“Ama bu topraklarda canımı vermeye ant içmiş biri olarak...”(Hür.,2 Şub.,
Kelebek eki s.1,3; 5 Şub.,s.16; 6 Şub.,s.1; 7 Şub.,s.8; 16 Şub.,s.1(2); 17 Şub.,s.1; 19
Şub.,s.1; 22 Şub.,s.1,4)
“…, bu yolda can veren idarecilerin ailelerine sonraki senelerde büyük maddi
yardımlarda bulunduğunu gösteriyor.”(Sab.,4 Şub.,s.20,1; 8 Şub.,s.15; 10 Şub.,s.7;
21 Şub.,s.1,5(2))
76
Can yoldaşı
“Polat Alemdar rolündeki Necati Şaşmaz'ın dizide can yoldaşları yine
Abdülhey, Güllü Erhan ve Memati olarak göze çarptı.”(Sab., 10 Şub.,s.18)
Cephe almak
“Arkadaşları Ercan Bey'e, 'Bizim eşlerimiz de aynısını istiyor.' deyip cephe
almış;...”(Sab.,2 Şub.,Günaydın eki s.1; 5 Şub.,s.1,2(3))
Cevabı yapıştırmak
“...Berlusconi, 'Sizinle ıssız bir adaya bile gelirim' diyen İtalyan şov kızı Aida
Yespica'ya 'Ben seninle her yere gelirim.' cevabını yapıştırdı.”(Sab., 1 Şub., s.2)
Ceza çekmek
“Matt Bryza,...'... Terör suçu işleyenler cezasını çeker' diye konuştu.”(Cum.,3
Şub.,s.19)
“Adam öldüren, ceza çekmeden çıkıyor.”(Sab.,7 Şub.,s.1; 13 Şub.,s.14)
Cılk çıkmak
“İşçilerin cılkı çıktı.”(Sab.,3 Şub.,s.1,23; 10 Şub.,s.23)
Cirit atmak
“Farklı sadakatleri, bağlılıkları olan kümelerin cirit attığı bir yer hâline
gelmiştir emniyet teşkilatı.”(Cum., 2 Şub., s.5; 14 Şub.,s.5; 26 Şub.,s.5)
“Cinler periler cirit atarken”(Sab.,2 Şub.,s.1,19; 15 Şub.,s.28)
Çalım satmak
“...katil zanlısını bulduk diye nasıl da çalım satmıştık.”(Hür.,3 Şub.,s.1)
Çantada keklik
“Eğer burada pozisyonları değerlendirip, hakem engelini de aşsaydık tur
çantada keklik olabilirdi.”(Cum.,19 Şub.,s.18)
77
Çarçur etmek
“Bari o parayı çarçur etmeyelim de iyi bir şeyler yapalım.”(Cum.,18
Şub.,s.12; 19 Şub.,s.8)
Çat kapı
“İki gün sonra davetsiz misafirler, iki erkek, bir kadın, kucaklarında iki
yaşında bebekle çat kapı geldiler.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15)
Çekip gitmek
“Patron çocuğu hazırlamasını söyledi ve çekti gitti.”(Cum.,18 Şub.,s.10; 28
Şub.,s.1(2),4)
Çenesini tutmak
“Çenemi tutamıyorum.”(Hür.,5 Şub.,Kelebek eki s.5)
Çetin ceviz
“Ancak Antalyaspor çetin ceviz çıktı.”(Cum.,26 Şub.,s.18)
Çıfıt çarşısı
“Benim not defterlerim ‘çıfıt çarşısına’ benzer;…”(Hür.,4 Şub.,s.21)
Çığır açmak
“Hatta Hava Kuvvetleri Komutanlığı, askeri uçuşların yapılmadığı saatelerde
istenilen yüksekliğin kullanılmasına izin vererek bir çığır açtı.”(Hür.,25 Şub.,Pazar
eki s.21)
Çığırından çıkmak
“Ama bazen bu antrenmanlarda iş öylesine çığırından çıkar ki,...”(Sab.,7
Şub.,s.5; 26 Şub.,s.5; 27 Şub.,s.5)
78
Çıkar yol(Çıkış yolu)
“Ülkenin bu sorunlarına, akıllı bir iç ve dış politika, zeki yöneticiler, ileriyi
gören politikacılarla çıkar yol bulunabilirdi.”(Cum.,4 Şub.,s.10; 18 Şub.,s.8; 21
Şub.,s.8)
“Üstelik İran'ın Avrupa Birliği ile entegrasyon gibi bir alternatif çıkış yolu da
yok.”(Sab.,3 Şub.,s.5; 28 Şub.,s.21)
Çıkış yapmak
“Böyle bir dönemde ‘Hepimiz Ermeniyiz demek Müslümanlıktan çıkarır.”
diye bir çıkış yapmak yanlış değil mi?” (Sab.,19 Şub.,s.17)
Çıkmaza girmek
“Diplomatik kaynaklar, PKK ile mücadelenin çıkmaza gireceğini Peşmerge
güçleri ile PKK’lilerin ise birbirinden ayrılmasının zor olduğunu kaydetti.”(Cum.,1
Şub.,s.8; 14 Şub.,s.11; 16 Şub.,s.5)
“Aksi hâlde, şu anki durum bir çıkmaza girecektir ve…”(Sab.,16 Şub.,s.18)
Çıt çıkarmamak
“Son yazımda ben ‘…Çıt çıkmadığına göre, Başbakanlık fonlarından, yani
milletin kesesinden ödemiş olmalılar’ dedim.”(Sab.,7 Şub.,s.15)
Çiçeği burnunda
“Çiçeği burnunda teknik direktörleri Bülent Korkmaz,...”(Sab.,2 Şub.,s.28)
Çile çekmek
“Kendimi bildim bileli Ali Sami Yen çilesini çeken biri olarak daha girişte
şaşırdım.”(Sab.,16 Şub.,s.28)
79
Çileden çıkmak
“Genç kız direnince çileden çıkan A.A., ablasını tokatlayıp kemeriyle
dövdü.”(Hür.,6 Şub.,s.1; 16 Şub.,s.28; 18 Şub.,s.23)
Dağ başı
“Burası dağ başı mı?”(Hür.,11 Şub.,s.1,23)
Daha neler
“Yok canım daha neler.”(Sab.,17 Şub.,s.6)
Dalga geçmek
“Eğitim ve gelir düzeyi yükseldikçe dinle dalga geçmeyi hoş görenlerin oranı
daha da artıyordu.”(Cum.,11 Şub.,s.10)
“ Washington Post gazetesi, Türkiye ziyareti sırasında delik çoraplarıyla
görüntülenen Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz ile dalga geçti.”(Hür., 1 Şub.,
s.10(2); 15 Şub.,s.29; 18 Şub.,Pazar eki s.13(2))
“Gözaltına alınan bir zanlı Yasin Hayal’in ölüm listesinde Papa 16’ncı
Benedict ile ABD Başkanı Bush’un da bulunduğunu söyleyip ‘Biz de onla dalga
geçerdik.’ dedi.”(Sab., 1 Şub., s.15,9(3); 5 Şub.,s.19(2); 10 Şub.,s.23; 25 Şub.,Pazar
eki s.8)
Darboğaz
“Washington, Kandil riskine girmeden önce örgütü darboğaza sokmaya
çalışıyor.”(Cum.,9 Şub.,s.6(2))
Darısı başına
“Darısı bizim takımın başına”(Sab.,16 Şub.,s.1,28)
Dayak yemek
“Kızım son gelişinde yine eşinden dayak yediğini ve...”(Hür.,12 Şub.,s.6)
80
Dediği dedik
“Babam dediği dedik biridir.”(Sab.,12 Şub.,s.15)
Defteri kapamak
“Bu sonuçla Avrupa defteri Alkmaar'da kapanmış oldu.”(Hür.,23
Şub.,s.26(2))
“Basit gollerle Avrupa defteri kapandı.”(Sab.,23 Şub.,s.26)
Defterden silmek
“Zaten onlar da bizi ‘defterden silmiş’ gibiler.”(Hür.,8 Şub.,s.17; 23
Şub.,s.17)
Değer biçilmek
“Ancak Mehmet Ali Barman, 2 Milyon YTL değer biçilen yalısı, bankadaki
100 bin YTL nakit parası ve aylık 3 bin YTL’lik maaşı nedeniyle kötü niyetli
kişilerin hedefi hâline geldi.”(Hür.,2 Şub.,s.4)
Değirmenin suyu nereden geliyor?
“Konuyla ilgili TBMM'ye araştırma önergesi veren CHP'li Mustafa Gazalcı,
'Bu değirmenin suyu nereden geliyor, madem iyi bir şey yapıyorlar, açık olsunlar'
dedi.”(Cum.,17 Şub.,s.6(3))
“3 Ocak’tan bu yana, Can Ataklı Vatan’da, ben Sabah’ta sorduk,
‘Değirmenin suyu nerden’ diye.”(Sab.,7 Şub.,s.15)
Demek ki
“...Ergunay, şunları kaydetti:' Böyle bir karar alındığına göre demek ki böyle
bir fonksiyona ihtiyaç kalmamış...”(Cum.,3 Şub.,s.3)
“KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat,...'Genelkurmay yalanladığına
göre demek ki yalan dedi.”(Sab.,2 Şub.,s.17(2); 20 Şub.,s.5)
81
Derli toplu
“O kadar zaman geçmesine rağmen olay hale derli toplu bir şekilde sorumlu
bir siyasi makam tarafından Türkiye'yi tatmin edici biçimde
açıklamamıştır.”(Hür.,12 Şub.,s.16)
Ders vermek
“...gibi Aleviler de sandıkta kendilerine gereken dersi vereceklerdir.”(Cum.,4
Şub.,s.12)
Dert yanmak
“Sık sık buluşup ona dert yanar...”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.16)
“4.5 milyon euroluk tazminatı nedeniyle yönetimin elini kolunu bağlayan
Tigana’dan yana dert yanan oyuncuların,…”(Sab.,27 Şub.,s.27(2))
Devreye girmek
“...Polis Akademisi Spor Güvenliği Bölümü öğretim görevlisi
Yrd.Doç.Dr.Yusuf Arıkan, federasyonun devreye girerek pankartlar ve sloganlar
konusunda kulüpleri uyarması gerektiğini söyledi.”(Cum.,6 Şub.,s.6; 7 Şub.,s.11; 8
Şub.,s.1,7; 9 Şub.,s.5; 13 Şub.,s.8; 16 Şub.,s.1,11(2); 18 Şub.,s.7,8; 22 Şub.,s.8; 28
Şub.,s.9)
“Elektrik kesintilerinde devreye girerek devamını sağlayacak olan jeneratör
çalıştırılamadı.”(Hür.,9 Şub.,s.7; 17 Şub.,s.14; 20 Şub.,s.6; 26 Şub.,s.1)
“ABD ve İngiltere devreye girdi.”(Sab.,2 Şub.,s.17; 3 Şub.,s.23; 5 Şub.,s.7; 7
Şub.,s.15; 8 Şub.,s.8; 12 Şub.,s.15; 13 Şub.,s.14,8; 14 Şub.,s.1; 15 Şub.,s.19; 22
Şub.,s.11; 25 Şub.,s.21)
82
Dikkate almak
“Ortaöğretim başarı puanı hesaplanırken 100’lük sistem dikkate alınacak.”
(Cum.,1 Şub.,s.8(3),1 ;2 Şub.,s.8,18; 4 Şub.,s.9(2); 6 Şub.,s.5; 7 Şub.,s.6,3(2); 8
Şub.,s.7(4),8(2); 10 Şub.,s.15; 11 Şub.,s.12; 14 Şub.,s.5; 16 Şub.,s.1,4,8; 19
Şub.,Strateji eki s.5; 20 Şub.,s.9,15; 21 Şub.,s.8; 23 Şub.,s.13,10; 26 Şub.,s.9; 28
Şub.,s.7,9(2))
“Trabzon polisinin 'Hrant Dink'in öldürüleceği haberini aldık. Araştırın' diye
yaptığı uyarıyı dikkate almayan...”(Hür.,3 Şub.,s.21; 7 Şub.,s.7; 12 Şub.,s.14; 13
Şub.,s.30; 14 Şub.,s.17; 21 Şub.,s.21; 26 Şub.,s.17; 27 Şub.,s.8)
“Bu çerçevede toplam 108.036.837 YTL tutarındaki geçici vergi aslının kural
olarak mahsup edileceği dikkate alındığında...”(Sab.,8 Şub.,s.11; 9 Şub.,s.10; 13
Şub.,s.8; 23 Şub.,s.14; 27 Şub.,s.5)
Dile gelmek
“Taşlanan şeytan bazen dile gelirmiş.”(Sab.,8 Şub.,s.19(2))
Dile getirmek
“Tuncel’i partinin basın açıklamalarında gördüğünü dile getiren
Hacısalihoğlu, cinayeti, Trabzon’daki misyonerlik faaliyetlerinin devamı olduğunu
söyledi.”(Cum.,1 Şub.,s.4,8(3); 2 Şub.,s.4(2); 3 Şub.,s.1,9; 4 Şub.,s.8,11; 5
Şub.,s.8(4),5; 6 Şub.,s.6,9,13,12; 8 Şub.,s.7,8(2),11; 9 Şub., s.3,4; 10
Şub.,s.15(3),1(2); 11 Şub.,s.4; 12 Şub.,s.1(2),5,9,4; 13 Şub.,s.9,5,3,4; 14 Şub.,s.4(3);
15 Şub.,s.8,7,4,13(2),14,5; 16 Şub.,s.4(2),5(2),1,11(5),10; 17 Şub.,s.15,3(2); 18
Şub.,s.1,7,8,9,13; 19 Şub.,s.1(2),4, Strateji eki s.4; 20 Şub.,s.8,9(2),15; 21 Şub.,s.11;
22 Şub.,s.13; 23 Şub.,s.8,9; 24 Şub.,s.4,6; 25 Şub.,s.1(2),6,8(3),9; 26 Şub.,s.8,6; 27
Şub.,s.6,3; 28 Şub.,s.5,9(4))
83
“Bardakoğlu şu görüşleri dile getirdi…”(Hür.,1 Şub.,s.17,16(2),13,9(2); 2
Şub.,s.1,16(2); 6 Şub.,s.1(2),19(2); 7 Şub.,s.17; 8 Şub.,s.16(2); 10 Şub.,s.1; 16
Şub.,s.16,9; 17 Şub.,s.14,17,24; 20 Şub.,s.9; 21 Şub.,s.21; 23 Şub.,s.15; 24
Şub.,s.18(2),2)
“... benim kabul edemeyeceğim ifadeler sarf etmesi karşısında duyduğum
tepkiyi dile getirmek için yazıyorum.”(Sab., 1 Şub., s.2,4(2),19(2); 6 Şub.,s.14; 7
Şub.,s.24; 8 Şub.,s.18; 9 Şub.,s.13; 12 Şub.,s.16; 13 Şub.,s.18; 14 Şub.,s.20,9(2); 16
Şub.,s.18; 21 Şub.,s.7,14,Günaydın eki s.4; 22 Şub.,s.11(2); 26 Şub.,s.8(2); 27
Şub.,s.6)
Dile kolay
“Dile kolay ‘3.5 saat’”(Sab.,7 Şub.,s.21)
Dili döndüğü kadar
“Dilimin döndüğü, kalemimin elverdiği, aklımın erdiği ölçüde,...”(Cum.,20
Şub.,s.9)
“Dilim döndükçe anlatacağım.”(Sab.,13 Şub.,s.1(2),18; 17 Şub.,s.23)
Dilinde tüy bitti
“...ve tam bir savaş mantığıyla mücadele etmeliyiz demekten tüy
bitti.”(Hür.,9 Şub.,s.17)
Diline dolamak
“..., Millî Güvenlik Kurulu'na bulaşan bir vatan ihaneti edebiyatını diline
doluyor,...”(Cum.,26 Şub.,s.1)
Dillerde dolaşmak
“AKP'ye bir seçim yardımı olarak son günlerde dillerde olasılığı dolaşan
Kuzey Irak'a bir askeri operasyon olanağı tanıyabilir.”(Cum.,6 Şub.,s.8)
84
Dillere destan olmak
“… ‘BOP’ adıyla müsemma Amerikan tasarımı, ‘Süper güç’ün bölgemize
dayattığı bir proje olarak dillere destan oldu;…”(Cum.,5 Şub.,s.1)
Dişe dokunur
“Buna rağmen Türk ulusuna yönelik iftiralara karşı dişe dokunur tek bir şey
yapmadılar.”(Hür.,8 Şub.,s.17; 18 Şub.,s.21; 23 Şub.,s.17)
Diş geçirememek
“Demek ki, ABD istediği zaman ağırlığını koyarak üstelik Fransa gibi kolay
diş geçiremediği bir ülkeye gerekeni yaptırabiliyor.”(Cum.,9 Şub.,s.8)
Dize getirmek
“Rusya Türkiye'nin doğalgaz musluğunu elinde tuttuğundan, Türkiye'yi
istediği zaman dize getirebileceğini düşündüğü için,...”(Cum.,19 Şub.,Strateji eki s.4)
“Vestel Manisaspor’u tek başına dize getiren ve 4 güzel gol atan
Galatasaraylı Ümit Karan, SABAH’a konuştu.”(Sab.,13 Şub.,s.26)
Doğru dürüst
“Örneğin, belediyeler bile ellerindeki kaynakları saçma sapan işler için çarçur
edeceklerine; kentlere,kasabalara doğru dürüst ve adına yakışır birer 'adalet sarayı'
yapmak ya da ...”(Cum.,19 Şub.,s.8)
“Devletin, doğru dürüst soruşturmasına gerek kalmadan herkes kanaatini
söylüyor.”(Hür.,5 Şub.,s.16)
“Bir zamanların ciddi bir mesleki örgütü olan, siyasetten günlük hadiselere
kadar hangi alanda devreye girerse mutlaka ses getiren bu cemiyet doğru dürüst bir
jüri kurmaktan bile âciz hâle gelmiş,…”(Sab.,5 Şub.,s.7)
85
Dört dörtlük
“…Erdoğan, ‘Ancak fotoğraflar beni dört dörtlük tatmin etmedi…’ diye
konuştu.”(Cum.,16 Şub.,s.11)
“Dört dörtlük tatmin etmedi.”(Hür.,16 Şub.,s.16(2); 17 Şub.,s.17)
“Genç yıldız takımının 4x4’lük futbolunu 4-0 yaparak onurlandırdı.”(Sab., 1
Şub., s.28)
Dört gözle beklemek
“Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener dar ve sabit gelirlilerin dört gözle
beklediği Mortgage Yasa Tasarısı'nın önümüzdeki hafta TBMM'den geçeceğini
söyledi.”(Sab.,18 Şub.,s.8; 22 Şub.,s.11)
Durduğu yerde
“Durduk yerde mi sihirbazlığa merak sardınız?”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.12)
Durup dururken
“Gül,...,'Eminim ki Avrupa, NATO durup dururken dünyada daha büyük
işbirliği ve dayanışmaya ihtiyaç olduğu bir dönemde bütün bunları zedeleyecek
adımları Rumların nasıl attığını görmüştür' dedi.”(Cum.,26 Şub.,s.8)
“İstanbul'da durup dururken çöken bir bina daha.”(Hür.,22 Şub.,s.1)
“Yani bir kanserli insana durup dururken, 'Kardeşim sen kanserlisin'
demezsiniz.”(Sab.,8 Şub.,s.13)
Dünyadan haberi olmamak
“Benim tabii dünyadan haberim yok.”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.12)
Dünyaevine girmek
“26 yaşındaki Smith ve 89 yaşındaki Marshall 1994'te dünyaevine
girdi.”(Sab., 10 Şub.,s.7)
86
Dünyaya gelmek
“Belçika’da dünyaya gelen herkes,organlarının tamamını bağışlamış olarak
kabul ediliyor…”(Hür.,2 Şub.,s.7; 11 Şub.,s.25(2),Pazar eki s.16; 18 Şub.,Pazar eki
s.12; 21 Şub.,s.5)
“Haber spikeri Sonay Dikkaya ve müzisyen eşi Ufuk Yıldırım'ın 29
haftalıkken 680 gram olarak dünyaya gelen bebekleri Yiğit Şan,...”(Sab.,2 Şub.,s.7; 5
Şub.,Günaydın eki s.8(4); 6 Şub.,s.15(4); 10 Şub.,s.7(2); 18 Şub.,s.6; 19
Şub.,Günaydın eki s.8; 20 Şub.,s.15; 21 Şub.,s.1,7(3); 25 Şub.,Pazar eki s.8; 26
Şub.,s.1,5(2))
Dünyaya getirmek
“Eşim ve ailesi erkek çocuk dünyaya getirdiğimde kurbanlar kesip, bayram
yaptı ama...”(Hür.,5 Şub.,s.7; 10 Şub.,s.4; 26 Şub..,s.6)
Dünyaya kazık çakmak
“Allah aşkına dünyaya kazık mı çakmak istiyorsunuz?”(Sab., 25 Şub.,Pazar
eki s.8)
Düş kurmak
“İnsanın Ay'a adım attığı 1969 yılından önce yapılan oyuncak uzay gemileri,
düş kuran, çocukların oyunlarına uzayı katan milletlerin bunu başardığını
haykırır.”(Cum.,11 Şub.,s.15)
Ekmek kapısı
“Üretim ve verimlilik artışlarında yakalanan 'pozitif' rakamlar, yeni ekmek
kapısı açmaya yetmedi.”(Cum.,7 Şub.,s.1)
87
Eksik etmemek
“…İpekçi, Erdoğan’ın basına sansür talebini eksik etmediğinin altını
çizdi.”(Cum.,25 Şub.,s.5(2); 28 Şub.,s.9)
Eksik gedik
“Saatlerini orada geçiren üç buçuk milyon Amerikalı, ertesi sabah mutsuz
kaldığı işine dönene kadar kendi dünyasında eksiğini gediğini tamamlıyor.”(Cum.,25
Şub.,s.10)
Eksik olsun
“Değişim buysa eksik olsun,…”(Cum.,28 Şub.,s.1,4(2))
El altında
“..., artık bilgi elimizin altında, ulaşabileceğimiz her yerde.”(Hür.,13
Şub.,Kelebek eki s.8)
“Yurtdışına gidemiyorsa bile, artık bütün yabancı moda dergileri elimizin
altında, onlara bakmalı.”(Sab.,17 Şub.,Cumartesi eki s.6)
El altından
“ ‘Devlet’ TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ile ‘el altından’ temasa
geçti.”(Sab.,7 Şub.,s.21)
El atmak
“Kıbrıs üzerinde tartışmaların sürdüğü, Avrupa Birliği'nin soruna el attığı bir
dönemde CHP'yi iki devletli çözüm noktasına getiren nedenler nedir?”(Cum., 2 Şub.,
s.8; 18 Şub.,s.12; 25 Şub.,s.6(2))
“Bu metoda 4.5 senedir el atılmıyor.”(Hür.,12 Şub.,s.16; 23 Şub.,s.15)
“Su piyasasına el attık.”(Sab.,12 Şub.,s.15; 15 Şub.,s.19; 20 Şub.,s.7; 22
Şub.,s.17)
88
El çekmek
“Geçen gün İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'in müfettiş
raporu ile görevinden el çektirildiğini öğrendiğimde aklıma bu sahneler
geldi.”(Hür.,17 Şub.,s.17)
“Askerlere el çektirme”(Sab.,2 Şub.,s.15; 26 Şub.,s.8)
Elde etmek
“Bu adımlar sonucunda elde ettiğiniz nedir?”(Cum.,3 Şub.,s.19,8; 6
Şub.,s.9(2) ,1, 13; 7 Şub.,s.5(3); 8 Şub.,s.6(2),10; 9 Şub.,s.6; 10 Şub.,s.1,14; 12
Şub.,s.8; 13 Şub.,s.1,13; 14 Şub.,s.1; 16 Şub.,s.1; 18 Şub.,s.10,4; 21 Şub.,s.9; 26
Şub.,s.4)
“Hayatı internet kafede geçen bir çocuk için Hrant Dink’in fotoğrafını elde
etmek ne kadar zor bir işse.”(Hür.,2 Şub.,s.17; 12 Şub.,s.8(2); 15 Şub.,s.11; 16
Şub.,s.9; 19 Şub.,s.5; 20 Şub.,s.7,9)
“Tetkikler yapıldığında eve dönüş yasasından aslında beklenen elde
edilemedi.”(Sab., 1 Şub., s.19; 2 Şub.,s.18; 6 Şub.,s.26; 10 Şub.,s.6; 13 Şub.,s.6; 14
Şub.,s.8,1,4; 18 Şub.,s.37; 19 Şub.,s.18,Günaydın eki s.8; 20 Şub.,s.14)
El değiştirmek
“Açıklamaya göre, 2006 yılı ile karşılaştırmalı olarak incelendiğinde 2006’da
da sorgulanan 108 kategorinin 96’sında kategori liderleri değişmezken 12 kategoride
liderlik el değiştirdi.”(Cum.,18 Şub.,s.13; 20 Şub.,s.4)
“...Petrol Ofisi'nin neredeyse maliyetsiz olarak el değiştirildiği
vurgulandı.”(Sab.,14 Şub.,s.8(2); 28 Şub.,s.7)
89
Elden çıkmak
“Türkiye'mizi el birliğiyle savunamazsak, Cumhuriyet'imiz elden çıktığı
zaman ne kadar pişman olup dövünsek de iş işten geçmiş olacaktır.”(Cum.,12
Şub.,s.8)
Elden ne gelir
“ ‘Durumu’ içine sindiremeyenler ‘elden ne gelir ki, ne yapabiliriz ki’
söyleminde.”(Sab.,24 Şub.,s.19)
Ele almak
“Raporda, dünyadaki genel askeri dengeler ve çatışma bölgeleriyle ilgili
değerlendirmeler de geniş biçimde ele alındı.”(Cum.,1 Şub.,s.11; 4 Şub.,s.1,9,10; 7
Şub.,s.7,8; 8 Şub.,s.5,1; 9 Şub.,s.4,8; 12 Şub.,s.5,11; 15 Şub.,s.8; 16 Şub.,s.8; 18
Şub.,s.8, Pazar eki s.4,5; 19 Şub.,s.8(2), Strateji eki s.5; 21 Şub.,s.8; 23
Şub.,s.4,15(2),10; 24 Şub.,s.4(3); 25 Şub.,s.1,6; 27 Şub.,s.6,11; 28 Şub.,s.9)
“... devlet politikası dahilinde sivil toplum örgütleri, şirketler ve toplumun
diğer kesimlerince ele alınmasının zorunlu olduğunu, makro ekonomik anlamda
Türkiye'yi zor bir dönemin beklediğini ifade etti.”(Hür., 1 Şub., s.9; 4 Şub.,s.16(2),
Pazar eki s.10; 7 Şub.,s.17(2); 8 Şub.,s.17; 11 Şub.,s.1,21; 13 Şub.,s.19(2),15(2); 16
Şub.,s.9; 18 Şub.,s.16, 21,22; 20 Şub.,s.17; 21 Şub.,s.1; 22 Şub.,s.21; 23 Şub.,s.15;
25 Şub.,s.18)
“Sıcak bir ortamda gerçekleşen yemekte Kıbrıs ile ilgili son gelişmeler ele
alındı.”(Sab.,2 Şub.,s.17; 4 Şub.,s.5; 5 Şub.,s.16; 11 Şub.,s.21; 16 Şub.,s.18; 18
Şub.,s.1,23,21(2); 19 Şub.,s.5(2),Günaydın eki s.8; 21 Şub.,s.17,18; 24 Şub.,s.14,5;
25 Şub.,s.5; 28 Şub.,s.19)
90
Ele avuca sığmamak
“ 'Bizim 7 ceddini tanıdığımız, Prof.Dr. Ümran Emin Çölaşan'ın oğlu, ele
avuca sığmaz Emin'e' neredeyse kırmızı kart.”(Sab., 10 Şub.,s.23)
Ele geçirmek
“İddianamenin 226. sayfasında Malatya MHP İl Gençlik Kolları
Başkanlığı’na düzenlenen baskında ele geçirilen ‘polis imtihanına girecekler’ başlıklı
ve …”(Cum.,2 Şub., s.6(3),1;7; 3 Şub.,s.9; 4 Şub.,s.10(2),12; 8 Şub.,s.18,6; 9 Şub.,
s.6(3); 10 Şub.,s.1(3); 11 Şub.,s.1(4),8(4),12(2); 12 Şub.,s.9; 18 Şub.,s.9(4),4; 19
Şub.,s.8; 21 Şub.,s.8,7(2); 23 Şub.,s.1,6,11; 24 şub.,s.8)
“Mehmet Ali Barman’ın mirasını ele geçirmek istediği iddia edilen ve
eleştirilerin hedefindeki arkadaşı mimar Niyazi Duranay ise…”(Hür.,2 Şub.,s.4; 8
Şub.,s.16; 9 Şub.,s.1,14; 13 Şub.,s.1(2),16(10); 14 Şub.,s.15; 15 Şub.,s.7; 19
Şub.,s.1,3; 23 Şub.,s.26; 24 Şub.,s.1,16(4); 28 Şub.,s.1,7(2),17)
“20 Ocak gecesi saat 22.00 sıralarında içinde bulunduğu otobüsün otogara
yönlendirilmesiyle ele geçirilen Samast,...”(Sab.,2 Şub.,s.15; 4 Şub.,s.5; 5 Şub.,s.5;
10 Şub.,s.19; 11 Şub.,s.18(5); 14 Şub.,s.1,4(2); 17 Şub.,s.5; 19 Şub.,s.5; 20
Şub.,s.1,7(7); 21 Şub.,s.7; 25 Şub.,s.22; 27 Şub.,s.16(2))
Ele geçmek
“Bakan Şahin(Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin),'Türk
sporundaki sorunları orada anlatabilmem için elime bir fırsat geçti...'dedi.”(Cum.,2
Şub.,s.18; 7 Şub.,s.6(2); 11 Şub.,s.8,12(2); 18 Şub.,s.1,9; 25 Şub.,s.10)
“Çünkü kendisi birtakım insanların eline geçti.”(Hür.,2 Şub.,s.4; 6
Şub.,s.6(2); 14 Şub.,s.1; 19 Şub.,s.1; 25 Şub.,s.2; 26 Şub.,s.16)
91
“Cumartesi günü, ilk satış raporları elimize geçtiğinde SABAH 800 bin
satışla, 794 bin satış açıklayan Hürriyet'i geçtiği ortaya çıktı.”(Sab.,6 Şub.,s.15,6; 7
Şub.,s.1; 11 Şub.,s.1(2),18; 17 Şub.,s.5(2); 19 Şub.,s.1; 20 Şub.,s.1; 27 Şub.,s.6)
El ele vermek
“...AB ile el ele verip Türklüğe hakareti suç olmaktan çıkarmaya
çalışanlar...”(Cum.,3 Şub,s.19; 14 Şub.,s.5)
“İnançlarımızı ve kimliğimizi çöpe atmadan insanlıkta el ele
verebileceğimizi…”(Hür., 1 Şub., s.3; 2 Şub.,s.17)
“Erdoğan,...,'Tüm dünya ülkelerinin el ele vererek bir şeyler yapması lazım'
diye konuştu.”(Sab.,28 Şub.,s.16)
Eli boş dönmek
“Antep deplasmanından eli boş dönerek önemli bir avantaj kaybetti.”(Cum.,5
Şub.,s.19; 9 Şub.,s.8)
“Kanlı Elmas filmindeki oyunuyla Oscar’a aday olan DiCaprio, törenden eli
boş döndü ama…”(Hür.,27 Şub.,Kelebek eki s.1)
“…sarı-lacivertliler Antalya deplasmanından da eli boş dönerek düşüş
grafiklerini sürdürdüler.”(Sab.,26 Şub.,s.26)
Eli kolu bağlı olmak
“Doktor olarak bizim de elimiz kolumuz bağlı!”(Sab.,19 Şub.,Günaydın eki
s.8)
Elinde kalmak
“İki lider ABD'nin elinde kalan tek kozunun Irak ve Lübnan'da Şii-Sünni
ayrımı yaratmak olduğunu vurguladılar.”(Cum.,19 Şub.,s.11)
92
“İç piyasada mal satanlarla, ellerinde mal kalanlarla konuştum.”(Hür., 1
Şub.,s.9)
Elinden düşürmemek
“Alman 2.kanalı ZDF’deki program bir yana, en büyük ilgiyi Alman
aydınlarının ellerinden düşürmedikleri Frankfurter Allgemeine Zeitung(FAZ)
gazetesi gösterdi.”(Cum.,25 Şub.,s.10)
Elinden geleni ardına koyma
“Ellerinden geleni arkalarına koymasınlar.”(Cum.,19 Şub.,s.8)
Elinden gelmek
“Bugünkü medya ise cinayetin etrafını tam bir sis perdesinin sarması için
elinden geleni yapıyor.”(Cum.,5 Şub.,s.8; 8 Şub.,s.11; 13 Şub.,s.8; 27 Şub.,s.1)
“Bu olay nedeniyle de Mehmet Ali Bey’e elimden geldiğince destek
oluyorum.”(Hür.,2 Şub.,s.4; 15 Şub.,s.18,29; 18 Şub.,Pazar eki s.13; 28
Şub.,s.1,6,15)
“Temsilciler, ‘Bu konuda elimizden geleni yapacağız’ dediler.”(Sab.,7
Şub.,s.20; 16 Şub.,s.1; 19 Şub.,s.20; 20 Şub.,s.15)
Elinde olmak
“Ne ki elimde olmadan bir Belçikalının tüm bunlara nasıl şaşıracağını
düşünmeden edemiyordum.”(Cum.,4 Şub.,s.10(2))
“Bizim elimizde olan bir şey değildi.”(Hür.,15 Şub.,s.18)
Eline düşmek
“Bu genç sonunda ya ağabeylerin ya da internet sitelerinin eline
düşüyor.”(Hür.,7 Şub.,s.17)
93
“Etraftaki Egemenlik Parkı’ndaki çete grupları, kızlardan kaçan olup
olmadığı, bu kızların İstanbul’da kötü emelli kızların eline düşmesi konusunda
bizden bilgi aldı.”(Sab.,5 Şub.,s.15)
Elini çabuk tutmak
“Görünen o ki, Aralık 1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşünün ardından elini
çabuk tutanların doldurduğu boşluklar, ABD’nin dayattığı ‘tek kutupluluk’ yerine
oturmadı.”(Cum., 11 Şub.,s.8)
“Ancak bu çalışmalarda DHMİ gereken düzenlemelerin yapılmasında
havayolu şirketleri gibi elini çabuk tutamıyor.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.21)
Elini kolunu sallayarak ...(Elini kolunu sallaya sallaya gezmek)
“Elini kolunu sallayarak iniyorlar ceza alanımıza.”(Cum.,15 Şub.,s.18)
“Olayın failinin cinayeti işledikten sonraki büyük bir özgüvenle rahatlık
içinde elini kolunu sallayarak giysilerini bile değiştirmeye gerek duymadan
memleketine gitmeye yönelmiş olması,…”(Sab.,9 Şub.,s.20)
El koymak
“Köylülerin yağmaladığı hazinelerin bir bölümüne jandarma el koyarak
Antalya Müzesi’ne teslim etmiş,…”(Cum.,1 Şub.,s.8; 2 Şub.,s.6(2),1; 6 Şub.,s.8; 9
Şub.,s.1; 12 Şub.,s.1(2); 13 Şub.,s.9,6; 18 Şub.,s.4; 20 Şub.,s.5; 24 Şub.,s.6; 28
Şub.,s.7)
“Bilakis,’Edin… El koyun’ denildi.”(Hür.,2 Şub.,s.17; 6 Şub.,s.1,6; 11
Şub.,Pazar eki s.15(3); 13 Şub.,s.16; 19 Şub.,s.1(2),5(2); 24 Şub.,s.16; 27 Şub.,s.1;
28 Şub.,s.1)
“Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından İstanbul polisinin olay yerinde el
koyduğu tüm kamera görüntüleri,…”(Sab.,4 Şub.,s.19,1; 6 Şub.,s.6; 7 Şub.,s.23; 10
94
Şub.,s.6; 11 Şub.,s.5; 14 Şub.,s.5,1(2),17(3); 15 Şub.,s.18,19; 18 Şub.,s.20; 20
Şub.,s.7; 24 Şub.,s.7; 26 Şub.,s.5)
Elle tutulur
“ 'Belçika kültürü' üzerine duyduğum elle tutulur hiçbir şey olmadığı
gibi...”(Cum.,4 Şub.,s.10; 26 Şub.,s.1)
El sıkmak
“Erdoğan ile Olmert, Rus ve Kazak petrolü ile doğalgazını, Türkiye
üzerinden İsrail'e, oradan da Ortadoğu ve dünya pazarlarına taşıyacak yüzyılın
projesi için el sıkıştı.”(Hür.,16 Şub.,s.16)
“..., Erdoğan da elini sıktı.”(Sab.,20 Şub.,s.1,17(2); 26 Şub.,Günaydın eki
s.1,4)
El uzatmak
“Kanserli çocuklar için toplanan paraya el uzatılması çok üzücü.”(Cum.,6
Şub.,s.3)
El yazısı
“Afyon Milletvekili Açba'nın el yazısıyla TBMM antetli kâğıda yazdığı
mektubu,...”(Hür., 18 Şub.,s.1,18(3); 23 Şub.,s.15)
El yazması
“Türkiye'deki 300 bin el yazması eserin kısa sürede dijital ortamda kredi
kartından bedel ödenerek okunabilir hâle geleceğini anlatıyor.”(Hür.,26 Şub.,s.17; 28
Şub.,s.14)
“…ve bu seremoniler el yazması eserlerde etraflı şekilde anlatılırdı.”(Sab.,25
Şub.,s.18(4))
95
Emeği geçmek
“Oyunda emeği geçen her birey bunun yaşanan yüzyılın gerçeği olduğunu
aktarıyor her fırsatta.”(Cum.,17 Şub.,Hafta Sonu eki s.5)
Eninde sonunda
“…ve eninde sonunda biz bu gerçeği kabul edeceğimize göre ne kadar erken
davranırsak o kadar yararımıza olur.”(Hür.,21 Şub.,s.17)
“Bu yönde ısrarınız devam ederse gezegenimiz daha güvenli olmayacağı gibi,
eninde sonunda faturayı siz ödersiniz.”(Sab.,16 Şub.,s.18)
Enine boyuna
“İkinci soruyu oturup bizim de enine boyuna tartışmamız gerekiyor.”(Cum.,
10 Şub.,s.15)
“Bu grup Süleymaniye olayını enine boyuna inceledi.”(Hür.,21 Şub.,s.17)
Es geçmek
“..., mesleğinin hakkını veren gazetecilerin varlığını da es geçip bütün bir
meslek grubuna haksızlık etmemeli.”(Cum.,4 Şub.,s.10; 19 Şub.,s.18)
Eski tas eski hamam
“ 'Eski tas eski hamam' misali bir şey değişmeyecek.”(Sab.,3 Şub.,s.23)
Eti ne budu ne?
“ ‘Benim etim budum ne?’ demiyor musunuz?”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.10)
Evire çevire(Evirip çevirmek)
“Putin, ABD’nin dünyaya dayattığı tek kutuplu politikanın yaşama
geçirilmesinin olanaksızlığını evire çevire anlattı.”(Cum.,11 Şub.,s.8)
96
Evlat edinmek
“Mustafa Koç’un evlat edinip bakımı için Fransa’dan uzman getirttiği
Badem’i,…”(Hür.,28 Şub.,s.1,15(2))
“Tecavüze uğradıktan sonra koruma altına alınan 17 aylık bebeği bir
komutanın evlat edindiği ortaya çıktı.”(Sab.,23 Şub.,s.1(3),7(3))
Evlere şenlik
“Edu diye bir stoper var evlere şenlik.”(Sab.,16 Şub.,s.28)
Evli barklı
“M.D. isimli hocanın evli barklı yaşını başını almış bazı arkadaşlarının da,iki
kızı bir keresinde Kadir Has Center’a götürüp alışveriş yaptırdıklarını,…”(Sab.,5
Şub.,s.15(2))
Eyvallah denilmek
“Çünkü bu tür hareketler, bu tür yani ciddi manada bizim değerlerimize
saldırıların kabul edilebilmesi, buna, 'eyvallah' denilmesi, bizim tarafımızdan kabul
edilemeyeceği gibi bu kanunla ilgili eş tüm AB'ye üye ülkelerde maddeleri
görecekler,...”(Sab., 1 Şub., s.19)
Fark etmek
“Artık İstanbul'a her gelişimde günlük kent yaşantısında önceden fark
etmediğim şeylere dikkat ederken buluyorum kendimi.”(Cum.,4 Şub.,s.10(2); 8
Şub.,s.8; 11 Şub.,s.7 , 15; 14 Şub.,s.3; 19 Şub.,s.8,11; 20 Şub.,s.8; 25 Şub.,s.10)
“Bir vatan ya da yuva fark etmez.”(Hür., 1 Şub., s.3,17(2); 7
Şub.,s.1,7(2),17,4; 8 Şub.,s.17; 10 Şub.,s.17(3),Pazar eki s.16; 13 Şub.,Kelebek eki
s.8(2); 22 Şub.,s.4,Kelebek eki s.1; 26 Şub.,s.6)
97
“Fark etmiyor mu kimse?”(Sab.,5 Şub.,s.15; 7 Şub.,s.4,21; 10 Şub.,s.16; 12
Şub.,s.4,21; 14 Şub.,s.21; 18 Şub.,s.2(2),20; 19 Şub.,s.17; 21 Şub.,s.14,1,19)
Farkına varmak
“O kadar çok etkilendim ki, tüm günümü hiç farkına varmadan orada
geçirdim.”(Cum.,11 Şub.,s.15; 26 Şub.,s.18)
“Türk basketbolunun gelişim sürecine baktığınızda, Mehmet Okur’un
başarısının daha çok farkına varıyorsunuz.”(Hür.,25 Şub.,s.21)
“Türkiye, ABD ilişkilerinin dünyanın kaderini değiştiren ilişkiler olduğunun
farkına varın.”(Sab.,9 Şub.,s.21)
Farkında olmak
“Çocuklar oynadıkları oyunlar sırasında farkında olmadan her gün yeni
sözcükler öğrenerek bu kelimeleri yine farkında olmadan birbirlerine oyun yoluyla
aktarıyor.”(Hür.,13 Şub.,Kelebek eki s.8(2); 22 Şub.,Kelebek eki s.1; 23 Şub.,s.8)
“Cinayete azmettiren Yasin Hayal’in bağlantılarına bakıldığında, kendisinin
dahi farkında olmadan,…”(Sab.,2 Şub.,s.18; 7 Şub.,s.20)
Felce uğratılmak
“Emniyet örgütü felce uğratılmıştır.”(Cum.,2 Şub., s.5)
Fikir almak
“Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Yıldırım, kendilerinden fikir
alınmadığını açıkladı.”(Cum.,18 Şub.,s.8)
Fikir vermek
“Bu üçü bir erkeğin testosteron seviyesi hakkında üç aşağı beş yukarı fikir
verir.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.6)
98
“Kravatını bağlama şekli bile geçmişe dair bir sürü fikir veriyor.”(Sab.,26
Şub.,Günaydın eki s.4)
Fire vermek
“Bush, 17 fire verdi.”(Hür., 18 Şub.,s.16; 26 Şub.,s.14)
Gayya kuyusu
“Sen de takdir edersin ki, Irak tam bir gayya kuyusu.”(Cum.,24 Şub.,s.16)
Gece gündüz
“Kavel işçileri gece gündüz fabrika önünde bekleyişe geçti.”(Cum.,13
Şub.,s.9)
“F.A. adlı öğretmen, okul bahçesi içinde ve devlete ait olan lojmanda, Murat
isimli biriyle gece gündüz birlikte olmaktadır.”(Hür.,12 Şub.,s.14)
“200 YTL'ye gece gündüz çalışmaya razılar.”(Sab.,1 Şub., s.19; 18
Şub.,Günaydın eki s.8; 19 Şub.,s.21)
Gelip çatmak
“Sevgililer Günü gelip çatınca kırmızı gül, kalp şeklinde yastık ve
çikolatalarla doldu ortalık.”(Cum.,14 Şub.,s.1; 18 Şub.,s.8)
Geri almak
“… gerekli bilgiler tamamlandıktan sonra Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla
haçın geri alınması için girişim yapılacaktır.”(Cum.,1 Şub., s.8; 11 Şub.,s.10)
“Muhammet U., polise 'Ağabey çaldığım otomobilleri geceleri geri aldığınız
için bir türlü evlenemedik.' dedi.”(Hür.,11 Şub.,s.1,5(3); 12 Şub.,s.8; 16 Şub.,s.17; 18
Şub.,s.23)
99
Geri çekilmek
“Demokrat Parti’den askerlerimizin derhal geri çekilmesini savunan bir aday
çıkmazsa savaş sona ermez.”(Cum.,25 Şub.,s.9)
Geri çevirmek
“Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in geri çevirdiği Türk Petrol
Yasası’nda veto gerekçelerini inceleyen AKP yönetimi,…”(Cum.,9 Şub.,s.13,8; 13
Şub.,s.5(2))
“Mahkeme geri çevirdi.”(Sab.,9 Şub.,s.7(2))
Geride bırakmak
“Yoksa savaşmak için yıllarca eşini ve çocuklarını geride bırakan
Agamemnon mu?”(Cum.,20 Şub.,s.15)
“Tıp dünyasında 44 yılı geride bırakan Prof.Dr. Hüsrev Hatemi'nin hiç
muayenehanesi olmadı.”(Hür., 1 Şub., s.4)
Geride kalanlar
“Geride kalanlardan 7'si öldü, sonuncusu da şu an hastanede ölümle
savaşıyor.”(Hür., 1 Şub., s.5)
Geri dönmek
“...tüneli, Ankara yönünde 'ürperek' geçtikten sonra geri dönüp, eski canlılığı
kalmayan D-100'den Kaynaşlı'ya doğru inerken...”(Cum.,24 Şub.,s.8)
“Babam 'Çocuklarını al, geri dön.' dedi.”(Hür.,5 Şub.,s.7,4,6; 11 Şub.,s.7; 12
Şub.,s.8; 17 Şub.,s.14; 19 Şub.,s.8; 25 Şub.,Pazar eki s.11; 28 Şub.,s.16)
“ 'Zürafanın düşkünü beyaz giyer kış günü' sözü geri döndü.”(Sab.,6
Şub.,s.1,2; 9 Şub.,s.5; 14 Şub.,s.1,5(10),16; 26 Şub.,Günaydın eki s.4; 27 Şub.,s.26;
28 Şub.,s.7)
100
Geri durmamak
“Ama nedense aynı kişiler, sendikacılarla, kültür insanlarıyla, kendileri gibi
düşünen siyasetçilerle böyle ilişkiler kurmaktan geri durmazlar.”(Hür.,24 Şub.,s.19)
Geri kalmak
“…, gerektiğinde bunu yapmaktan geri kalmayız.”(Hür., 8 Şub.,s.16)
“Habercilikte geri kalanlar satışta önde görünmek isteyebilir.”(Sab.,6
Şub.,s.15)
Gıkı çıkmamak
“... nedense o gün gıklarını çıkarmamışlar.”(Hür.,3 Şub.,s.1)
“Şöhretli olmayanlar için kimsenin gıkı çıkmaz.”(Sab.,25 Şub.,s.1,20(2))
Giyim kuşam
“Referans Gazetesi yazarı Cengiz Çandar ise dünkü köşesinde, ‘Wolfowitz,
giyim kuşamında pasaklık ölçüsüne varacak kadar özensiz, ikili insan ilişkilerinde
gayet yumuşak,oldukça alçakgönüllü, siyasi görüşlerinde ise son derece inatçıdır.’
yorumunu yaptı.”(Hür., 1 Şub., s.1,10)
Gizliden gizliye
“Gizliden gizliye de olsa bu işi çözümlemelidir.”(Cum.,19 Şub.,s.18)
Göğsünü gererek(Göğsünü gere gere)
“Şehit torunuyum diye, bu ülkede göğsümü gererek sokakta dolaşabileceğim
kanaatindeyim.”(Hür.,2 Şub.,s.1, Kelebek eki s.1,3; 23 Şub.,s.17)
“Göğsünü gere gere öptü.”(Sab.,14 Şub.,Günaydın eki s.1)
Göğüs germek
“Bütün milletçe zaten katlanacağımız zorluklara, kendi irademizle,
düzenimizle, göğüs germeli,...”(Cum., 19 Şub.,Strateji eki s.5)
101
“27 yıllık evliliklerinde her zaman için topluma mal olmuş bir iş adamı ve
siyasetçi olan kocasının yanında bütün sorunlara zaman zaman acı çekerek göğüs
gerdiğini hatırlatan Lario,.....”(Hür., 1 Şub., s.13)
Gökten zembille mi indi?
“Polisteki kadrolaşma eleştirilerine de ‘Biz bu kadroları gökten zembille mi
indirdik’ diye tepki gösterdi.”(Sab.,7 Şub.,s.1,21)
Gölgede bırakmak
“...,Hrant Dink cinayeti soruşturmasını gölgede bıraktı.”(Hür.,3 Şub.,s.1,20)
Gölge düşürmek
“Arınç’ın ‘AKP penceresinden yorum yaparak, tarafsızlığına sürekli gölge
düşürdüğünü’ öne süren Koç,…”(Sab.,13 Şub.,s.19)
Gönlünü kırmak
“Sakıncalı bulduğu yazıları gönlümü kırmadan değiştirmek, yahut bir
başkasını yazdırmak için ne kadar ince, ama tartışmaya olanak vermeyecek kadar
kararlı konuşurdu.”(Hür.,10 Şub.,s.17)
Gönül almak
“Fenerbahçe taraftarları, AZ Alkmaar maçında ıslıklanan Alex'in gönlünü
almak için harekete geçti.”(Hür.,17 Şub.,s.1,24(3))
“Türkiye’nin gönlünü almak isteyen ABD…”(Sab.,7 Şub.,s.21; 19 Şub.,s.21)
Gönül kaptırmak
“İlk kez ünlü olmayan birine gönlünü kaptıran şarkıcı, yeni aşkını başrolünü
oynadığı tiyatro oyununun yarınki galasında açıklayacak.”(Sab.,28 Şub.,s.1)
Gönül koymak
“Bu nedenle size gönül koyabilirim.”(Sab.,16 Şub.,s.1,17)
102
Gönül vermek
“O sinema oyuncusu bir anne babanın, oyunculuğa gönül vermiş küçük,
yaramaz ve inanmayacaksınız ama komik kızı.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.16)
Görmezden gelmek
“ Dink cinayetini muhbir Tuncel’in, yaklaşık 1 yıl önce emniyete
bildirmesine karşın istihbaratın bilgiyi görmezden geldiği tartışmaları üzerine gözler
dönemin Trabzon Emniyet Müdürü, bugünün İstihbarat Daire Başkanı Ramazan
Akyürek’e çevrildi.”(Cum.,1 Şub.,s.5,1,11(2); 3 Şub.,s.19(3); 4 Şub.,s.12; 9
Şub.,s.13; 10 Şub.,s.7; 11 Şub.,s.8; 13 Şub.,s.4; 17 Şub.,s.1,9(2), Hafta sonu eki s.5;
19 Şub.,s.18, Strateji eki s.5; 21 Şub.s.1,5; 22 Şub.,s.5)
“…Yasin Hayal’in olay yerinde olduğunu iddia edenler aslında büyük kareyi
görmedi ya da görmezden geldi.”(Hür.,5 Şub.,s.16; 7 Şub.,s.17)
“..., nedense görmezden gelmekteler.”(Sab.,7 Şub.,s.5; 9 Şub.,s.20; 17
Şub.,s.5)
Göz açtırmamak
“Petrol kaçakçılarına göz açtırmayacağını söyleyen Erdoğan,...”(Cum.,15
Şub.,s.8)
Göz alabildiğine
“Gözün alabildiğine verimli topraklar.”(Cum.,4 Şub.,s.1,10)
Gözaltına almak
“Tuncel, Dink cinayetinde Ogün Samast’ı tetikçi olarak kullanan Yasin
Hayal’in 2004 yılında Mc Donald’s ’a bomba koyduğu eylemde gözaltına alınmıştı.”
(Cum.,1 Şub.,s.5,4(4); 2 Şub.,s.6,1,4; 5 Şub.,s.8; 6 Şub.,s.1,8(3); 7 Şub.,s.6,11(2),12;
8 Şub., s.1(3) , 6(3); 9 Şub.,s.1; 10 Şub.,s.1(3),15,7; 11 Şub.,s.1,8(2); 13
103
Şub.,s.9(3),6(4); 14 Şub.,s.8(3),1(3),6(6); 19 Şub.,s.1; 20 Şub.,s.1,4; 21 Şub.,s.1,4; 24
Şub.,s.7; 28 Şub.,s.8)
“Seks villası baskınında yakalanan hakim kimliğini gösterip gözaltına
alınmaktan kurtuldu.”(Hür.,6 Şub.,s.6(4); 8 Şub.,s.1,17; 9 Şub.,s.16(7); 11
Şub.,s.1,5(3); 12 Şub.,s.6; 13 Şub.,s.1,16(3),19(4); 14 Şub.,s.16,15; 15 Şub.,s.1,7(3);
17 Şub.,s.16; 18 Şub.,s.1; 19 Şub.,s.5,3(3); 20 Şub.,s.16; 21 Şub.,s.7; 23
Şub.,s.1(2),5(2); 25 Şub.,s.7; 28 Şub.,s.7(3))
“Gözaltına alınan bir zanlı Yasin Hayal’in ölüm listesinde Papa 16’ncı
Benedict ile ABD Başkanı Bush’un da bulunduğunu söyleyip ‘Biz de onla dalga
geçerdik.’ dedi.”(Sab., 1 Şub., s.15; 5 Şub.,s.14, 6 Şub.,s.6(3); 7 Şub.,s.1,30; 8
Şub.,s.14; 11 Şub.,s.18(3); 12 Şub.,s.6; 13 Şub.,s.15; 15 Şub.,s.18(3); 17
Şub.,s.5,1,18(5); 19 Şub.,s.5(2); 20 Şub.,s.7(4); 24 Şub.,s.7; 25 Şub.,s.16; 27
Şub.,s.5)
Göz ardı etmek
“Başbakan Tayyip Erdoğan, aylardır boş duran Emniyet Genel Müdürlüğü
koltuğunu doldurmak yerine, yetkilerinin göz ardı edip ‘derin devlet’ karmaşasına
sığınıyor.” (Cum.,1 Şub.,s.4; 4 Şub.,s.5,12; 7 Şub.,s.5(2); 8 Şub.,s.7,1; 10 Şub.,s.1;
13 Şub.,s.9; 16 Şub.,s.5; 24 Şub.,s.5,12; 28 Şub.,s.7)
“Antarktika ve Grönland'daki buzulların erimesiyle oluşacak yükselmenin de
göz ardı edilmemesi gerektiği vurgulanıyor.”(Hür.,3 Şub.,s.19; 7 Şub.,s.1; 11
Şub.,s.25)
“…ve göz ardı edilecek bir durumdan söz edilemez.”(Sab.,7 Şub.,s.21; 10
Şub.,s.18; 16 Şub.,s.18)
104
Göz atmak
“Anlaşılmayan bir şey var mı, diye tekrar siteye göz atınca, bir daha emin
oldum ki…”(Cum.,25 Şub.,.10)
“…ve toplu mezara göz atmayı önermiştim.”(Hür.,14 Şub.,s.16)
“Toplum tarafından 'çıkarılması istenen' yasalara göz atıyoruz.”(Sab.,12
Şub.,s.21)
Göz boyamak
“Sariataş, MEB’in denetimlerinde göz boyamaya dönük davranıldığının da
altını çizerek,…”(Cum.,25 Şub.,s.8)
Gözdağı vermek
“Rumlara gözdağı.”(Cum.,2 Şub.,s.1; 12 Şub.,s.9; 19 Şub.,s.8; 20 Şub.,s.4; 21
Şub.,s.4)
Gözden çıkarmak
“Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı(TPAO) gözden çıkarılıyor.”(Cum.,6
Şub.,s.8)
“Çoğul gebelikte bebeklerin yaşaması için sağlıksız olanları gözden çıkarmak
gerekiyor.”(Sab.,19 Şub.,Günaydın eki s.8; 27 Şub.,s.4)
Gözden düşmek
“Sarı lacivertli takıma gelen en istikrarlı yabancı oyuncular arasına adını
yazdıran Alex de Souza, bir maçta gözden düşmenin üzüntüsünü yaşıyor.”(Hür.,17
Şub.,s.24)
Gözden geçirmek
“...ve fonksiyonlarının gözden geçirilmesine ihtiyaç duyulduğunu
belirtti.”(Cum.,3 Şub.,s.3; 7 Şub.,s.7; 10 Şub.,s.15; 24 Şub.,s.4)
105
“...tehdit altında olan mahkeme üyeleri ve savcıların korunması için alınan
önlemleri gözden geçirdi ve artırdı.”(Sab., 10 Şub., s.21; 15 Şub.,s.16; 17 Şub.,s.8;
20 Şub.,Günaydın eki s.7)
Gözden kaçmak
“Kanatları kullanmakta büyük zorluk çektikleri gözlerden kaçmadı.”(Cum.,5
Şub.,s.19; 25 Şub.,s.10)
“Dizi boyunca sık sık Radyo Televizyon Üst Kurulu'nun Alo Şikayet hattının
telefonlarının yer aldığı bandın geçmesi gözlerden kaçmadı.”(Sab.,10 Şub.,s.18; 22
Şub.,s.5(2); 28 Şub.,s.16)
Göz dikmek
“...ve 178 kilometrekare yüzölçümüne sahip sınır bölgesine göz
dikti.”(Cum.,19 Şub.,s.1)
Göz doldurmak
“Gürcistan ile yapılan milli maçta göz dolduran kaleci Volkan,...”(Sab.,11
Şub.,s.39)
Göze almak
“Ama Baykal bu riski göze almalı.”(Cum.,12 Şub.,s.8; 13 Şub.,s.8, 19
Şub.,Strateji eki s.5; 25 Şub.,s.10)
“Airbus’un geç teslimatlar nedeniyle ödediği tazminatlar göze alındığında
325’nci uçaktan itibaren kara geçmesi bekleniyor.”(Hür.,8 Şub.,s.6; 13 Şub.,Kelebek
eki s.8; 19 Şub.,s.1,6)
“Siz olsanız siyasete girip, hayal ettiğiniz icraatı yapmak için adınızı,
itibarınızı tehlikeye atmayı göze alır mıydınız?”(Sab., 1 Şub.,s.5; 10 Şub.,s.1,21; 14
Şub.,s.16)
106
Göze batmak
“…ve oyundan kopmayan Kirita ve Bekir de Kırmızı-Siyahlı ekipte göze
batan oyunculardandı.”(Cum.,5 Şub.,s.19)
“...ve hücumdaki perdelemeleriyle göze batan Memo,...”(Sab.,20 Şub.,s.15)
Göze çarpmak
“...Amerikan medyasının Türkiye'ye bakış açısında değişiklik göze
çarpıyor.”(Cum.,4 Şub.,s.8)
“Yalnız konuya biraz yaklaşınca, kafa karıştıracak birçok unsurun göze
çarptığını belirtmekle yetineceğiz.”(Hür.,16 Şub.,s.17)
“Fuarda göze çarpanlar”(Sab., 10 Şub.,s.24,18; 14 Şub.,s.9)
Göz göre göre
“Biz bunu göz göre göre mahvetmedik mi?”(Cum.,18 Şub.,s.12)
“Bebekler göz göre göre sakat doğuyor.”(Sab.,19 Şub.,Günaydın eki s.8(2))
Göz göze gelmek
“Sorguda, işkence gördüklerini bildiğimiz için Faruk’la göz göze
geliyor,…”(Cum.,13 Şub.,s.9)
“Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, resmi ziyaret için Ankara’da bulunan
Hırvatistan Parlamento Başkanı Vladimir Şeks’i kabulünde TBMM Başkanı Bülent
Arınç ile göz göze gelmemeye dikkat etti.”(Sab.,13 Şub.,s.19(2))
Göz kamaştırmak
“Güzel oyuncu, yakın dostu ve değişmez modacısı Armani’den özel izin
alarak giydiği Versace tuvaleti ve Chopard tasarımlı takıları ile göz
kamaştırdı.”(Hür.,27 Şub.,Kelebek eki s.1)
107
“Yeni imajıyla hayranlarının beğenisini kazanan seksi yıldız, törende şıklığı
ile göz kamaştırdı.”(Sab.,13 Şub.,Günaydın eki s.12)
Göz kırpmadan
“...22 yaşındaki M.Ç, bu çetelerin göz kırpmadan insan öldürebileceğini
söyledi.” (Cum.,26 Şub.,s.6)
“Amaçlarının sansür olmadığını söyleyen Kara, bu tür filmlerin gözünü
kırpmadan adam öldürenlerin kahraman olarak sunulmasına dikkat çektiklerini
belirtti.”(Sab., 10 Şub.,s.18)
Göz kırpmak
“AKP yönetimi, daha ilk elde, Kıbrıs'ta AB'ye ve Rumlara, Kuzey Irak'ta
PKK'ye göz kırpmaya ve...”(Cum.,19 Şub.,s.1)
“Yunan Kathimerini gazetesine konuşan Merkel, hep karşı çıktığı
Türkiye’nin tam üyeliğine göz kırptı.”(Sab.,19 Şub.,s.1)
Göz koymak
“Böylece Doğu Anadolu'ya göz koyduklarını söylemekten vaz mı
geçecekler?”(Hür.,15 Şub.,s.19)
Gözleri dönmek
“ ‘Baba beni kurtar’ diye feryat eden Uğur, gözleri dönmüş saldırganlar
tarafından 10 yerinden bıçaklandı.”(Sab.,21 Şub.,s.5)
Gözlerini kan bürümek
“Gözlerini Hürriyet bürümüş.”(Hür.,10 Şub.,s.17)
108
Göz önünde bulundurmak(Göz önünde tutmak,Göz önüne almak)
“Bütün ihtimaller göz önünde tutuluyor.”(Cum., 2 Şub.,s.6(2); 4 Şub.,s.10; 7
Şub.,s.6; 8 Şub.,s.7; 17 Şub.,s.9; 18 Şub.,Pazar eki s.5; 20 Şub.,s.5; 26 Şub.,s.6; 28
Şub.,s.7)
“Bu motivasyonu bozacak her türlü etkenin önlenmesi gerektiği göz önüne
alınırsa TFF(Türk Futbol Federasyonu) yöneticilerinin de üzerine düşeni yapmasının
gerekliliği ortadadır.”(Hür.,13 Şub.,s.30(2); 17 Şub.,s.17(2); 19 Şub.,s.5; 22 Şub.,s.4;
26 Şub.,s.14)
“…Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı, küçük yaştaki çocukların zorla
evlendirildiklerine ilişkin beyanını da göz önüne alarak,…”(Sab.,4 Şub.,s.7; 14
Şub.,s.5)
Gözü kara
“Hemen İstanbul'dan gözü kara bir avukat buldum.”(Hür.,11 Şub., Pazar eki
s.15)
“Benim gözüm karadır.”(Sab., 25 Şub.,Pazar eki s.8)
Gözümüz aydın
“Gözümüz aydın...”(Hür.,1 Şub., s.1; 11 Şub.,Pazar eki s.15)
Gözünde büyümek
“Maç başladığında görüldü ki Antalyaspor rakibini gözünde büyütmemiş.”
(Cum.,26 Şub.,s.18)
Gözüne girmek
“Kanaltürk’te bir avuç vatansever insan, para pul peşinde değil, onun bunun
gözüne girme peşinde değil, bir yayıncılık yapıyor.”(Cum.,21 Şub.,s.5)
109
Gözünü dikmek
“Çünkü Bursa Vergi Dairesi'nde görevli maliyeciler vergi tahsilatında gözünü
'zirveye' dikti.”(Sab.,7 Şub.,s.23)
Gözünü kapamak
“İsveçli gazetecilerin Forsmark Nükleer Santrali'nde olanlara gözlerini
kapaması gibi.”(Cum.,4 Şub.,s.10)
“Dolayısıyla biz Irak'a gözümüzü kapayamayız.”(Sab.,18 Şub.,s.21)
Gözünü kırpmadan
“Biz de ‘vatan millet Sakarya’ diyerek gözümüzü kırpmadan bombalardık.”
(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.11)
Gözünü korkutmak
“Hazırlanan raporda 'Kürt Bölgesel Yönetimi'nde otoritelerin, azınlıkların
gözünü korkutmak ve...”(Cum.,5 Şub.,s.1,8)
Gözünün içine bakmak
“Güney sınırlarında operasyon izni vereyim diye gözümün içine bakıyorlar ve
vs.”(Cum.,7 Şub.,s.8)
“Sürekli el ele oturan, birbirinin gözünün içine bakan ikiliye,...”(Sab.,25
Şub.,Pazar eki s.8)
Gözünün önünden gitmemek
“... genç bir kızın çaresiz bakışlarıyla isyan edişi gözlerimin önünden
gitmiyor.”(Cum.,4 Şub.,s.1,10)
Gözü olmak
“…Bu topraklarda gözümüz var…”(Hür.,2 Şub.,Kelebek eki,s.3)
“Geçmişte siyaset yapıp, gözü hâlâ Meclis’te olanlar.”(Sab.,24 Şub.,s.19)
110
Gözüyle bakmak
“Beyaz adam anası olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alınıp satılacak
şeyler gözüyle bakar. “(Cum.,18 Şub.,s.8)
“Tasarının geçmesine kesin gözüyle bakanlar ağırlıkta.”(Hür.,13 Şub.,s.19;
23 Şub.,Cuma eki s.1; 24 Şub.,Cumartesi eki s.10)
“Sonrasında kaçanlara nazarlık gözüyle bakılırken tribündeki Milli Takım
Teknik Direktörü Fatih Terim hangisini Millî Takım’a alsam diye adeta
şaşırdı.”(Sab., 1 Şub., s.28; 21 Şub.,s.7; 24 Şub.,s.2; 25 Şub.,Pazar eki s.1)
Göz yummak
“Bu kadar açık bir ihmalin, göz yummanın, örtbas etmenin cezai hesabı
sorulamazsa bu kabul edilemez.”(Cum.,2 Şub., s.5; 14; 17 Şub.,s.1(2),7,9; 19
Şub.,Strateji eki s.5; 24 Şub.,s.5)
“Hem basın mensuplarına ipe sapa gelmez haberler verilmesine- işine geldiği
sürece- göz yumacaksın,…”(Hür.,4 Şub.,s.1; 16 Şub.,s.17)
“Para kazanılacak diye Ata'nın isminin hunharca kullanılmasına göz
yummayız.”(Sab.,6 Şub.,s.1; 14 Şub.,s.20; 17 Şub.,s.5,8)
Güçlük çekmek
“Ancak yasanın en temel maddelerini veto etmesi nedeniyle hükûmetin
kararını netleştirmekte güçlük çekeceğine dikkat çekiliyor.”(Cum.,9 Şub.,s.13; 19
Şub.,s.8)
Gülmekten kırmak
“...ve gecenin sonunda paltosuyla ilgili ayaküstü yaptığı espriler
etrafındakileri gülmekten kırdı geçirdi.”(Sab.,22 Şub.,Günaydın eki s.1; 27 Şub.,s.6)
111
Güme gitmek
“Bu dengede güme giden bir şey var: Vatan.”(Cum.,27 Şub.,s.8)
Gümrükten mal kaçırır gibi
“Baykal, AKP iktidarının Petrol Yasası’nı ‘alelacele, gümrükten mal kaçırır’
gibi TBMM’den geçirdiğine dikkat çekerken şu görüşleri dile getirdi:…”
Günaha girmek
“Ahmet Bey rakıya su katınca, suyu satan günaha girer mi?”(Hür.,17
Şub.,s.1, Cumartesi eki s.9)
Günah gitmek
“...biz genel bir mutabakat bekledik gelmedi, günah bizden gitti...”(Cum.,3
Şub.,s.5)
Gündeme gelmek
“Bu konunun Ralston’un bölgeye gerçekleştirdiği ziyarette de gündeme
geldiği ifade ediliyor.”(Cum.,1 Şub.,s.1(2),4,8(5),5; 2 Şub., s.1(2),6(2),8,18(5); 5
Şub.,s.8(6); 6 Şub.,s.6,3; 7 Şub.,s.6,7,3; 9 Şub.,s.1,10,5; 10 Şub.,s.1,15; 11
Şub.,s.8,12,18; 12 Şub.,s.1,5(2); 13 Şub.,s.9,8(3); 14 Şub.,s.8(2); 15 Şub.,s.3,14,1,5;
16 Şub.,s.4,10; 17 Şub.,s.15(3),9; 18 Şub.,s.9; 19 Şub.,s.8; 21 Şub.,s.6; 22
Şub.,s.1,4(3); 23 Şub.,s.4(2),8; 24 Şub.,s.4,6,1,16(2); 26 Şub.,s.1,8; 27
Şub.,s.8(3),1,6(4),18; 28 Şub.,s.1,4,9)
“Konuyu yasa teklifi olarak TBMM gündemine getireceğim.”(Hür.,2
Şub.,s.7; 4 Şub.,s.1,4; 5 Şub.,s.5; 7 Şub.,s.17(3); 8 Şub.,s.17; 11 Şub.,s.8; 16
Şub.,s.16,9; 18 Şub.,s.23; 20 Şub.,s.16,17,10; 21 Şub.,s.7,16,21; 23 Şub.,s.15; 25
Şub.,s.16; 28 Şub.,s.14(2))
112
“..., Erdoğan ve Aksu suçlu bulunursa Yüce Divan'da yargılanmaları
gündeme gelecek.”(Sab., 1 Şub., s.18,9,1,5,12; 2 Şub.,s.19,17; 4 Şub.,s.20; 5
Şub.,s.15,17; 6 Şub.,s.5,15; 7 Şub.,s.24,20; 8 Şub.,s.1,11,5; 9 Şub.,s.10; 10
Şub.,s.21,18(2); 11 Şub.,s.1(3),2; 12 Şub.,s.1; 13 Şub.,s.6,15,14,5; 14 Şub.,s.21; 16
Şub.,s.18(3),19(2); 17 Şub.,s.6; 18 Şub.,s.7; 19 Şub.,Günaydın eki s.8; 21
Şub.,s.12,14,19; 22 Şub.,s.11,17; 23 Şub.,s.7; 24 Şub.,s.5; 26 Şub.,s.19,17; 27
Şub.,s.19; 28 Şub.,s.19,21)
Günden güne
“..., günden güne eriyorlar.”(Cum.,19 Şub.,s.18)
Gün ışığına çıkmak
“Orman Bakanı Osman Pepe’nin açıklamalarıyla gündeme oturan ve
yıkılması beklenen 138 lüks tripleks villanın bulunduğu Acaristanbul’da yeni ilişkiler
gün ışığına çıktı.”(Sab., 1 Şub., s.12; 3 Şub.,s.18)
Günün birinde
“ '...Günün birinde fark etmeden kaderin vasıtası oldum...'”(Sab.,18 Şub.,s.20)
Gününü görmek
“Sokacaksın iki tümen, görecekler günlerini.”(Hür.,24 Şub.,s.19)
Haber almak
“Polisin haber alma amaçlı tanık ifadesine başvurabileceği,…”(Cum.,14
Şub.,s.6; 18 Şub.,s.7; 19 Şub.,s.8(3); 20 Şub.,s.4; 21 Şub.,s.4(2); 25 Şub.,s.1,8(2))
“Trabzon polisinin 'Hrant Dink'in öldürüleceği haberini aldık. Araştırın' diye
...”(Hür.,3 Şub.,s.21; 10 Şub.,s.14; 15 Şub.,s.29(2); 25 Şub.,s.18; 26 Şub.,s.1,17)
“Çocuklarından uzun süredir haber alamayınca karakola giden aileler ise, acı
haberle yıkıldı.”(Sab.,6 Şub.,s.7; 15 Şub.,s.12; 27 Şub.,s.4; 28 Şub.,s.17)
113
Haberi olmak
“ Ekici çiftliğinin bu bölümünü kiraya verdiğini, olaydan haberinin
olmadığını iddia etti.”(Cum., 10 Şub.,s.1; 15 Şub.,s.14(2))
“Genelkurmay Genel Sekreteri Çolak Paşa, Org. Büyükanıt’ın takvimdeki 6-
0’la ilgili sayfadan haberi olur olmaz bunun kaldırılması için emir verdiğini ve
gereğinin yapıldığını söyledi.”(Hür.,6 Şub.,s.1; 11 Şub.,Pazar eki s.15; 12
Şub.,Kelebek eki s.5; 16 Şub.,s.7; 17 Şub.,s.1)
“Meclis Başkanı'nın haberi olmadı.”(Sab.,3 Şub.,s.23; 10 Şub.,s.23; 11
Şub.,s.21)
Haber vermek
“...,üst rütbeli bir komutanın da öldüğü haber verildi.”(Cum.,3 Şub.,s.9; 5
Şub.,s.8; 14 Şub.,s.1,6; 26 Şub.,s.1,6(4))
“Test sonuçlarını alınca rengi solan doktor oğlu, Prof.Hatemi'ye kötü haberi
verdi.”(Hür., 1 Şub., s.1; 4 Şub.,Pazar eki s.10(2); 5 Şub.,s.1,6(2); 7 Şub.,s.4; 11
Şub.,s.7 , Pazar eki s.15(2); 25 Şub.,s.1,7; 27 Şub.,s.17,1,4)
“Hırsız girdiğini ve pasaportların çalındığını anlayınca hemen polise haber
verdik.”(Sab., 1 Şub., s.2; 6 Şub.,s.1; 10 Şub.,s.6; 18 Şub.,s.6; 21 Şub.,s.7)
Haddini bildirmek
“Onlardan bir güç alıyorsa, aferin oğlum, haddini bildirin söylemi
geliştiriliyorsa, bu çocuk ondan güç alarak böyle davranıyorsa bu çok
önemli.”(Cum., 10 Şub.,s.7)
Hak etmek
“Masal diyarı İstanbul, bir oyuncak müzesini fazlasıyla hak ediyor.”(Cum.,11
Şub.,s.15)
114
“Kalbinin böyle kırılmasını hiç hak etmiyor.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.16; 20
Şub.,s.4(2))
“...Bill Laimbeer, 'Mehmet Okur All Star olmayı kesinlikle hak
ediyor...'”(Sab.,20 Şub.,s.14,15; 27 Şub.,s.6,26)
Hakkını vermek
“Sarı Yazma bozlağının hakkını veren güçlü sesi,...”(Cum.,4 Şub.,s.7,10,12)
“Bir takım bu etkileyici stadın hakkını nasıl vermez?”(Sab.,16 Şub.,s.28(2))
Haklı bulmak(Hak vermek)
“ Bu gerekçelere, azıcık ulusal bakışı olan herkesin hak vereceğini
düşünüyoruz.”(Cum.,8 Şub.,s.8; 17 Şub.,s.3; 25 Şub.,s.1,9)
“... davacı kadının gerekçelerini haklı buldu.”(Hür.,3 Şub.,s.4; 8 Şub.,s.17; 17
Şub.,s.14; 19 Şub.,Kelebek eki s.1,4)
“Onlara hak veriyorum;…”(Sab.,5 Şub.,Günaydın eki s.8; 13 Şub.,s.4; 16
Şub.,s.19)
Haklı çıkmak
“Haksız çıkan özür diler.”(Hür.,12 Şub.,s.1; 18 Şub.,s.16)
“Gerets haklı çıktı.”(Sab.,5 Şub.,s.28; 21 Şub.,s.7)
Hallaç pamuğu gibi atmak
“İkinci 45 dakikada müthiş bir tempoyla oynayan Bordo-Mavililer, Beşiktaş’ı
hallaç pamuğu gibi dağıttı.”(Cum.,25 Şub.,s.18)
“Tabii ki Genelkurmay, Hrant Dink cinayeti sonrası Türkiye'de gelinen
noktada soruşturmanın hallaç pamuğu gibi medyanın önünde
yapılmasından,...”(Sab.,13 Şub.,s.18)
115
Harekete geçmek
“Bu talimat üzerine dün sabah erken saatlerde filodaki sayıları birden fazla
olan savaş gemileri, Kıbrıs Adası’nın güneyine doğru harekete geçti.”(Cum.,2 Şub.,
s.8; 7 Şub.,s.18; 15 Şub.,s.8(2); 21 Şub.,s.8; 23 Şub.,s.5; 24 Şub.,s.1,6; 25 Şub.,s.1,6;
28 Şub.,s.9,12)
“O yüzden birileri harekete geçmek gereğini duyarmış.”(Hür.,2 Şub.,s.17; 3
Şub.,s.1,7; 4 Şub.,s.16(2), 6 Şub.,s.1,13(2); 8 Şub.,s.1,16; 13 Şub.,s.19; 17
Şub.,s.9,1,24; 20 Şub.,s.1; 25 Şub.,s.14; 26 Şub.,s.17)
“...Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Meclis Başkanı Bülent Arınç acilen
harekete geçmeye karar verdi.”(Sab.,2 Şub.,s.19,17; 8 Şub.,s.14,18,17; 10
Şub.,s.21(2),18; 15 Şub.,s.5; 16 Şub.,s.17,1; 21 Şub.,s.19,18; 27 Şub.,s.16; 28
Şub.,s.8)
Hatırı sayılır
“Bugün hatırı sayılır bir para götürmesi gerekirdi patrona.”(Cum.,18
Şub.,s.10(2))
Havanda su dövmek
“Rumlar havanda su dövüyor.”(Cum.,23 Şub.,s.4)
Havaya gitmek
“Türkiye’nin her yıl tam 350 milyon doları havaya gidiyor.”(Hür.,25
Şub.,Pazar eki s.21)
Havlu atmak
“...,'havlu' atmamış, 'yıkılmamış.'”(Sab.,19 Şub.,s.21)
116
Hayata atılmak
“İki çocuğu büyüdükten sonra iş hayatına atıldı.”(Hür.,17 Şub.,Cumartesi eki
s.9)
“…, hayata atıldığınızda eğitim sorunundaki çarpıklığı düzeltecek konuma
gelme ihtimaliniz artar.”(Sab.,4 Şub.,s.5)
Hayatına girmek
“Zaten hayatıma iki kişi girdi.”(Hür.,12 Şub.,Kelebek eki s.5)
Haydi canım sen de
“Fikret Bila, hadi canım sen de, sen kendine bak.”(Cum.,28 Şub.,s.4)
“Rahmetli İsmet Paşa sağ olsaydı, bu maskaralığa, ‘Haydi canım sen de!’ der,
kapıyı gösterirdi.”(Hür., 1 Şub., s.17)
Hazır bulunmak
“..., uzun yıllar oynadığı voleybol maçlarında, hatta antrenmanlarda hazır
bulunur,...”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.16)
“Taran, Erdoğan buluşmasında Cüneyd Zapsu da hazır bulundu.”(Sab.,12
Şub.,s.16)
Hele hele
“...'hele hele' deyip kimlerle yola çıkılabileceğini hesaplamış
demektir.”(Cum.,23 Şub.,s.8,15)
Hem suçlu hem güçlü
“Yani hem suçlu hem güçlü konuma düşüyorsunuz.”(Cum.,20 Şub.,s.8)
Her kafadan bir ses
“Bu konuda her uzmandan ayrı ses çıkıyor.”(Cum.,22 Şub.,s.8)
“…, her kafadan bir ses çıktı.”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.10)
117
Her ne kadar
“Her ne kadar anne Havva Kum hemen bir ev almak istediyse de,...”(Hür.,11
Şub.,s.7)
Hesaba katmak
“...bu çabalarının olumsuz etkilerini hiç mi hesaba katmıyorlar.”(Cum.,3
Şub.,s.19; 11 Şub.,s.12,11; 23 Şub.,s.13)
“Oyunu kanatlara yayamayan Vestel, günün gizli kahramanı Ali’nin
‘istatistiklerde pek yer almamış, adrese teslim derinlemesine ortalarını hesaba
katmayınca’ farkla karşı karşıya kaldı.”(Sab., 1 Şub., s.28; 14 Şub.,s.8)
Hesabını bilmek
“…diyen Erdoğan şöyle devam etti: ‘ Mali disiplinin sağlanmasına büyük
önem verdik. Mali disiplin, hesabını bilmektedir…’”(Sab.,9 Şub.,s.8)
Hesap etmek
“Belediye Başkanı böyle konuşursa halkın durumunu artık hesap
edin!”(Cum.,3 Şub.,s.19; 4 Şub.,s.10)
“Tayyip Erdoğan’ın kişiliğini 1994’ten beri bilen bir siyasetçi olarak, günü
gelince Çankaya’ya çıkmak isteyeceğini de hesap etmedinizse,…”(Hür.,27 Şub.,s.17)
Hesap kitap
“Çılgınlık yaptım, hesabım kitabım yoktur.”(Sab.,26 Şub.,s.6)
Hesap sormak
“Bu kadar açık bir ihmalin, göz yummanın, örtbas etmenin cezai hesabı
sorulamazsa bu kabul edilemez.”(Cum.,2 Şub., s.5; 4 Şub.,s.10; 14 Şub.,s.5)
“Sözcü kişi çarpıtırsa hesap sorulacağını biliyor.”(Hür.,4 Şub.,s.19; Pazar eki
s.10; 10 Şub.,s.14; 11 Şub. Pazar eki s.15(2); 22 Şub.,s.4)
118
“Vergi memurları, kayak öğretmenlerini ders ortasında bulup hesap
soruyor.”(Sab.,7 Şub.,s.23; 10 Şub.,s.23; 21 Şub.,s.14)
Hesapta olmamak
“Fenerbahçe'nin Rize'de pek de hesapta olmayan takılışını fırsat bilen Sarı
Kırmızılılar,...”(Cum.,12 Şub.,s.18)
Hesap vermek
“…, o insanı niye koruyamadılar onun hesabını vermelidir.”(Cum., 2 Şub.,
s.5; 4 Şub.,s.12(2); 8 Şub.,s.1; 14 Şub.,s.4; 28 Şub.,s.8)
“...hem de her kararının, her eyleminin hesabını veren, bir başka deyişle
saydam bir devlet yok.”(Hür.,2 Şub.,s.17; 19 Şub.,s.7; 22 Şub.,s.4(3); 24 Şub.,s.19;
25 Şub.,s.1,16)
“ Dere kenarında bekleyiş içindekilerden kamyon şoförü Halil Ete'nin
ağabeyi Hüseyin Ete, '...Şimdi öldüler, bunun hesabını kim verecek?' dedi.”(Sab.,8
Şub.,s.15; 22 Şub.,s.17; 23 Şub.,s.26; 24 Şub,s.26(2))
Hiçe saymak
“Rumlar KKTC'yi ve Türkiye'yi hiçe sayıp...”(Cum.,3 Şub.,s.19; 15 Şub.,s.8;
28 Şub.,s.9)
“..., hukuku hiçe saymak suretiyle kamuda bir örgütlenmeye,...”(Hür.,3
Şub.,s.21; 12 Şub.,s.14)
“… ve kişilik haklarımızı hiçe sayarak gerçek dışı ve dayanaksız bir haberi
kamuoyuna gerçekmiş gibi aktarması…”(Sab., 10 Şub.,s.6)
Hodri meydan
“Vardır diyen varsa hodri meydan.”(Hür.,14 Şub.,s.14)
“Yine ‘hodri meydan’ demişti.”(Sab.,25 Şub.,s.21(2))
119
Hor görmek
“Batı'nın bu kibirli, Türkiye'yi hor gören anlayışı Ankara hükûmetini çileden
çıkardı.”(Hür.,18 Şub.,s.23)
Hoş görmek
“Eğitim ve gelir düzeyi yükseldikçe dinle dalga geçmeyi hoş görenlerin oranı
daha da artıyordu.”(Cum.,11 Şub.,s.10)
“Onlar ırkçılığın en aşağılık, en sinsi türünü yapar, hoş görülür.”(Hür.,20
Şub.,s.17; 21 Şub.,s.17)
“Şimdi 'Biz gazeteci değil, medyacıyız' diyerek, yalan haber yazmak, hoş
görülebilir,...”(Sab., 8 Şub.,s.13(2); 27 Şub.,s.5)
Hoşgörü; Cum.,18 Şub.,s.8; 19 Şub.,Strateji eki s.5(3); 26 Şub.,s.9; 28
Şub.,s.7
Hür.,2 Şub.,Kelebek eki,s.3; 14 Şub.,s.16(2),14; 27 Şub.,s.8
Sab.,6 Şub.,s.14; 7 Şub.,s.23;10 Şub.,s.23; 28 Şub.,s.7(2)
Hoşuna gitmek
“Bu çok hoşumuza gitti.”(Cum.,18 Şub.,s.12; 23 Şub.,s.15)
“Çok hoşuma gitti.”(Hür.,14 Şub.,s.1)
“Zeynep bu işi çok keyif alarak yapıyor ve benim de çok hoşuma
gidiyor.”(Sab.,15 Şub.,s.2,28; 20 Şub.,s.1,2(2); 26 Şub.,s.8,Günaydın eki s.4)
Hüküm giymek
“Fevzi Bilgin'in oğlu Samet, 12 Eylül döneminde TKP-ML davasından
yargılandı, hüküm giydi.”(Hür.,18 Şub.,s.23)
“Böylece bir kişi bu maddeden hüküm giyse bile kişi hapis
yatmayıp…”(Sab.,6 Şub.,s.19)
120
Icığını cıcığını kurcalamak(araştırmak,sormak)
“Böyle şeylerin ıcığını cıcığını kurcalardı.”(Sab.,2 Şub.,s.19)
Işık tutmak
“...Coşkuner'in müfettişlere verdiği 2 sayfalık ifade, AKP'nin bürokrat
profiline de ışık tutuyor.”(Cum.,7 Şub.,s.8)
“...,bugün tartıştığımız 'Dindar milliyetçi olur mu?' ve 'Türk İslamcılığı'
polemiklerine ışık tutuyor.”(Hür.,11 Şub.,s.25)
İç açmak
“…ve elde edilen ilk verilere göre sonuçların pek de iç açıcı olmadığını
söyledi.”(Cum.,21 Şub.,s.9)
“Ayrıca bu çocukların okul başarıları da pek iç açıcı değil;…”(Sab.,19
Şub.,Günaydın eki s.8)
İç etmek
“Hükûmet seçim yılında çalışanların hakkını iç ediyor.”(Cum.,12 Şub.,s.1)
İç içe
“Halkların bir arada yaşamışlığının, iç içe geçmişliğinin göstergesi olduğu
için söylemiştik.”(Cum.,4 Şub.,s.7,5; 9 Şub.,s.8; 18 Şub.,s.10, Pazar eki s.5; 23
Şub.,s.15)
“...Kiler'in, 2009 Haziran sonunda tamamlamayı hedeflediği proje, iç içe iki
cephe özelliğiyle 'gökdelende bahçe ve balkon' dönemini de başlatacak,...”(Hür.,11
Şub.,s.8; 13 Şub.,Kelebek eki s.8)
“Adı tarikatlarda bu kadar iç içe anılan biri, Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı olabilir mi?”(Sab.,7 Şub.,s.15; 18 Şub.,Günaydın eki s.8; 19
Şub.,s.21; 25 Şub.,s.19)
121
İçi dışı bir
“İçim dışım birdir.”(Cum.,4 Şub.,s.12)
İçi kanamak(İçi kan ağlamak)
“Çok uzaklardan ülkeme bakınca, aslında hiçbir şeyin değişmediğini içim
kanayarak gördüm.”(Cum.,4 Şub.,s.10; 28 Şub.,s.9)
“Sözlerinden kendi içinin de kanadığını, iki kötüden daha az kötü olanı tercih
etmek zorunda kaldıklarını anlatmak istediğini anlıyoruz.”(Hür.,18 Şub.,s.21)
İçi kararmak
“...küresel ısınma konusunda iç karartan görüşler belirterek gelecek için
korkunç tahminlerde bulundular.”(Cum.,3 Şub.,s.8)
İçinden çıkmak
“Yıllardır tartıştığımız, neyin nesi kimin fesi olduğunu bir türlü
saptayamadığımız, içinden çıkamadığımız dev bir konuyu, bir sorunu...”(Cum.,4
Şub.,s.8; 5 Şub.,s.8; 19 Şub.,s.8)
“Bunca yılın Hasan Celal Güzel'inin bile kafasını karıştıran konuların içinden
sade vatandaş nasıl çıksın?”(Sab.,2 Şub.,s.19)
İçinden geçirmek
“Hangi psikolog, hangi kişisel gelişim kitabı, arkadaş, ana, baba ne derse
desin, insan kendi bildiğine, kendi içinden geçenin doğru olduğuna inanır.”(Hür.,13
Şub.,Kelebek eki s.8; 28 Şub.,s.1)
İçinden gelmek
“Konuşmasını konu başlıkları dışında içinden geldiği gibi yaptığını belirten
Büyükanıt,...”(Hür.,15 Şub.,s.18)
122
“Alex'e de bir çözüm bulunursa neden olmasın umudundan fazlası insanın
içinden gelmiyor.”(Sab.,15 Şub.,s.28; 19 Şub.,s.17; 28 Şub.,s.29(2))
İçine almak
“...Türkiye'nin neredeyse bütün Akdeniz çıkışını içine alıyor.”(Cum.,3
Şub.,s.19(2))
“Faşistliğe, ırkçılığa, kafatasçılığa karşı çıktığım için dün bilgisayarıma yağan
ve ailemi dahi içine alan 'Sen Türk değilsin, Müslüman değilsin' bombardımanı
karşısında, yazarken dahi beni utandıran bu yazıyı yazmalı mıyım, yoksa
yazmamalıyım?”(Hür.,1 Şub., s.3)
İçine doğmak
“Ama yemin ederim içime doğdu,...”(Hür.,5 Şub.,s.6)
İçine kurt düşmek
“İ.S.'nin içine kurt düşeli epey olmuştu.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15)
İçine sinmemek
“Başbakanlık'a dosya götürmeyi içine sindiremeyen Hüsamettin Özkan,...”
(Cum.,12 Şub.,s.9)
“Halkın içine sinmeli.”(Sab.,27 Şub.,s.1(2),19)
İçi rahat etmek
“Ben de kullanmam, içim rahat etmez.”(Sab.,4 Şub.,Pazar eki s.4)
İçi sıkılmak
“İçim sıkıldı.”(Hür.,5 Şub.,s.1,16)
123
İçi yanmak
“Bin bir güçlükle yetişen birbirinden önemli değerlerini kalleş kurşunlara
vermenin acısıyla içi yananların haykırışları duyulmaz olacak.”(Cum.,4
Şub.,s.10,12(2); 25 Şub.,s.9)
İçler acısı
“…bu durumda olması gerçekten içler acısı.”(Hür.,2 Şub.,s.4)
İdare etmek
“...PKK'lılara arka çıkarak 'durumu idare etmeyi' bugüne kadar
başardı.”(Hür.,16 Şub.,s.17)
“Yasin Hayal'in Trabzon Pelitli'den mahalle arkadaşı olan İrfan Özkan,
'Büyük Ağabey' Erhan Tuncel için 'Hem polisi hem Yasin'i idare etti.' dedi
ve...”(Sab.,11 Şub.,s.1,20(2))
İfadesini almak
“...İfadesi alındı...”(Cum.,4 Şub.,s.8; 8 Şub.,s.5(2); 10 Şub.,s.7; 11
Şub.,s.6(2); 13 Şub.,s.9,6(2); 24 Şub.,s.6)
“Hayal’in son ifadesi, … üzerine alındı.”(Hür.,8 Şub.,s.17; 10 Şub.,s.14)
“… ve ifade alınması konusunda bir süre daha soruşturmanın gizli
yürütülmesi o aşıdan önem arz ediyor.”(Sab.,4 Şub.,s.18; 8 Şub.,s.14(2); 13
Şub.,s.15; 21 Şub.,s.14)
İfade vermek
“…Yasin Hayal, ‘ağabey’ Erhan Tuncel’in polis muhbiri olduğunu öğrenince
yeniden ifade vererek…”(Cum., 8 Şub.,s.1(2),5; 11 Şub.,s.1; 13 Şub.,s.6(3); 14
Şub.,s.8; 20 Şub.,s.1(3),9(3); 28 Şub.,s.1,8(4))
124
“ …Hayal, 8 sayfa tutan yeni bir ifade verdi.”(Hür.,8 Şub.,s.1,17(2),3; 24
Şub.,s.18; 27 Şub.,s.7)
“Yasin Hayal, cinayete karıştığı için tutuklanan ve polis muhbiri olduğunu
söyleyerek ifade vermekten kaçınan Erhan Tuncel için şöyle dedi...”(Sab.,1
Şub.,s.1(2),15; 3 Şub.,s.18(3); 6 Şub.,s.12; 8 Şub.,s.1; 10 Şub.,s.19; 13 Şub.,s.18,15;
17 Şub.,s.5; 23 Şub.,s.14(3))
İğneyle kuyu kazmak
“...,boşuna bu iğneyle kuyu kazmalar, boşuna bu mücadeleler, bu çabalar,
değişen bir şey yok duygusu.”(Cum.,23 Şub.,s.15)
“Bir insanın, herhangi bir tekelci sahiplenme nedeniyle böyle cinayetlere
kalkışması iğneyle kuyu kazarak aldığımız mesafeleri gölgeledi.”(Hür., 1 Şub.,
s.1,17)
İki büklüm
“Bedevi çadırlarında, Üçüncü Dünya diktatörlerinin önünde iki büklüm
eğilmiş bir Türk başbakanı.”(Hür.,28 Şub.,s.17)
İkide bir
“İkide bir belediye başkanlığı sırasında İstanbul'un büyük sorunlarını
çözdüğünü söyleyerek övünüp durur.”(Cum.,3 Şub.,s.19(2))
“Bu gerçeği görünce, Başbakan’ın ikide bir neden ‘Anayasa’nın 24’üncü
maddesinin gerekçesindeki anlayışı benimsiyoruz’ dediğini de…”(Hür.,7 Şub.,s.17;
15 Şub.,s.1)
İkili oynamak
“Hayal'in arkadaşı İrfan Özkan konuştu: 'Erhan Tuncel ikili oynadı. Burada
yaşatmazlar.'”(Sab.,11 Şub.,s.1,20)
125
İki yüzlü
“AB'nin iki yüzlülüğüne örnek olarak gösterilmeye başlanınca sözcüleri
derhal karşı atağa geçtiler.”(Cum.,4 Şub.,s.8; 14 Şub.,s.4; 19 Şub.,Strateji eki s.4(2);
28 Şub.,s.8)
“Sanmayınız ki bu sözlerimiz, 'Madem onlar iki yüzlülük yapıyor, biz de 301'i
koruyalım' anlamına gelmiyor.”(Hür.,20 Şub.,s.17)
“Türk aydını iki yüzlü.”(Sab.,25 Şub.,s.1(2),20(2),21)
İleri gelenler
“Stewart projeyi açıklayınca Afyonkarahisar'ın ileri gelenleri yardım için
kolları sıvadı.”(Hür.,17 Şub.,s.1,14(3); 25 Şub.,Pazar eki s.11)
“…, İttihat ve Terakki’nin ileri gelenlerinin ve Ermeniler’i tehcir edenlerin
savaş suçlusu olarak yargılanmalarını istediler.”(Sab.,4 Şub.,s.20; 19 Şub.,s.21; 25
Şub.,s.21)
İleri gitmek
“Abdülhamit döneminin adının çıktığını, Demokrat Parti döneminde bile bu
kadar ileri gidilmediğini söyleyen Baykal,…”(Cum.,9 Şub.,s.1; 24 Şub.,s.16)
“Ama bu konuda daha ileri gitmek ve...”(Hür.,23 Şub.,s.17)
“Vatan Başyazarı Güngör Mengi ise daha da ileri gitmiş,…”(Sab.,26
Şub.,s.5)
İleri sürmek
“Olayda kullanılan silahtaki mermileri verdiği ileri sürülen Salih
Hacısalihoğlu tutuklandı.” (Cum.,1 Şub.,s.1(3),4(4); 4 Şub.,s.1,8(2),11(2); 5 Şub.,s.8;
7 Şub.,s.6; 8 Şub.,s.6,10; 9 Şub.,s.6,5,8; 10 Şub.,s.1,15; 11 Şub.,s.1,8; 14 Şub.,s.1,8;
126
15 Şub.,s.1; 17 Şub.,s.15(2); 18 Şub.,s.1; 21 Şub.,s.1; 22 Şub.,s.1,4(2),8; 23
Şub.,s.11; 25 Şub.,s.6; 26 Şub.,s.11(2); 27 Şub.,s.6)
“Rum sözcü, Türkiye ve KKTC' nin tehdit ve şantaj yöntemini de çok
sevdiğini ileri sürdü.”(Hür.,1 Şub., s.12; 3 Şub.,s.21; 5 Şub.,s.7; 7 Şub.,s.7; 8
Şub.,s.1,16; 9 Şub.,s.1; 11 Şub.,s.1,8; 12 Şub.,s.6,14; 13 Şub.,s.19(2); 14 Şub.,s.14;
15 Şub.,s.7; 18 Şub.,s.23; 20 Şub.,s.1,16; 25 Şub.,s.18)
“O da asıl tetikçinin Yasin Hayal olduğunu ileri sürdü.”(Sab.,3 Şub.,s.18(9);
4 Şub.,s.18,21,1,20(2),6; 8 Şub.,s.14(4); 10 Şub.,s.7,6; 11 Şub.,s.20(2); 13
Şub.,s.18,15(2); 14 Şub.,s.17,14; 16 Şub.,s.16(2); 17 Şub.,s.21(4); 22 Şub.,s.9; 23
Şub.,s.17(2); 25 Şub.,s.21; 26 Şub.,s.18; 27 Şub.,s.5(3))
İleriyi görmek
“Ülkenin bu sorunlarına, akıllı bir iç ve dış politika, zeki yöneticiler, ileriyi
gören politikacılarla çıkar yol bulunabilirdi.”(Cum.,4 Şub.,s.10)
İleri görüşlü; Sab., 10 şub.,s.23
İlişki kurmak
“Ermenistan Cumhurbaşkanı Koçaryan ‘Türkiye ile ön koşulsuz diplomatik
ilişki kurmaya hazırız’ mı demiş.”(Hür.,21 Şub.,s.17)
“Kadınlık onurumu korumanın oğluma, kadınlara saygıyı temel değerlerden
biri olarak benimsemesini öğreteceği, onlarla sağlıklı ve dengeli ilişkiler kurabilmesi
açısından yardımcı olacağı inancındayım.”(Sab., 1 Şub., s.2; 9 Şub.,s.21; 24
Şub.,s.14)
127
İmza atmak
“Türkiye'yi ayağa kaldıran bir olaya imza atan bir katil zanlısı ile
birlikte...”(Cum.,3 Şub.,s.19,1,3; 4 Şub.,s.8; 7 Şub.,s.6; 9 Şub.,s.1,4; 10
Şub.,s.1,14(2); 11 Şub.,s.10; 13 Şub.,s.13; 15 Şub.,s.4,5; 20 Şub.,s.15(2))
“Ciddi devlet attığı imzaya sadık kalır.”(Hür., 1 Şub., s.8; 8 Şub.,s.1,10(2),6;
15 Şub.,s.29; 16 Şub.,s.1,17; 20 Şub.,s.4; 24 Şub.,Cumartesi eki s.11; 25 Şub.,s.7; 26
Şub.,Kelebek eki s.1,4)
“...tartışma yaratan fotoğrafa ve görüntülere imza attılar.”(Sab., 2 Şub.,s.15; 5
Şub.,Günaydın eki s.3; 8 Şub.,s.8(4); 9 Şub.,s.21(4); 26 Şub.,s.2,5; 27 Şub.,s.6)
İncir çekirdeğini doldurmaz
“Çocuklarını Batı'nın en seçkin okullarına gönderenlerin, izleyicilerini
gerçekten incir çekirdeğini doldurmayan ürünlerle uyutmaları, en azından ayıp değil
midir?”(Sab.,15 Şub.,s.5; 27 Şub.,s.5(2))
İpe sapa gelmez
“Hem basın mensuplarına ipe sapa gelmez haberler verilmesine- işine geldiği
sürece- göz yumacaksın,…”(Hür.,4 Şub.,s.1; 20 Şub.,s.17)
İpe un sermek
“Niyetiniz ipe un sermek olunca bir sonuç alınamayacağı için hiçbir şey
yapılamadı.”(Hür.,22 Şub.,s.21)
İpi koparmak
“Ama örneğin Kıbrıs sorununu bahane edip AB ile Türkiye arasındaki ipleri
kopartmak isteyenlere karşı,…”(Sab.,4 Şub,s.5; 22 Şub.,s.5)
128
İpi elinde tutmak(İpin ucu elinde olmak)
“Erdoğan’ın son ana kadar cumhurbaşkanı adaylığı konusunu askıda
bırakmasının bir nedeni de parti içinde bütün ipleri elinde tutmaya devam
etmek.”(Cum.,16 Şub.,s.8)
İple çekmek
“...Anadolu Ateşi Genel Sanat Yönetmeni Mustafa Erdoğan, 'Artık eve
dönmeyi iple çekiyorum.' diye konuştu.”(Sab., 18 Şub.,s.6)
İpucu vermek
“Moore'un 11 Şubat tarihli yazısının başlığı, yazının içeriği ile ilgili yeterli
ipucu veriyor.”(Hür.,17 Şub.,s.14; 24 Şub.,s.1)
“…ve cevap ve düzeltme hakkının sınırlı olanakları içerisinde gerçeğe ilişkin
bazı ipuçlarını verelim.”(Sab., 10 Şub.,s.6; 25 Şub.,Pazar eki s.8)
İster istemez
“Yerel mahkemeler ne yazık ki bu tür davalarda yerel kamuoyundan ister
istemez etkileniyorlar.”(Cum.,1 Şub., s.8; 4 Şub.,s.8; 10 Şub.,s.15; 12 Şub.,s.1; 18
Şub.,s.10; 19 Şub.,s.18; 25 Şub.,s.10(2))
“Bu Mersin'de olduğu için isimler ister istemez farklı.”(Hür.,11 Şub.,s.23; 19
Şub.,Kelebek eki s.4)
“Siz ne kadar suçsuz olduğunuzu söylerseniz söyleyin, bütün basın üstünüze
geliyorsa herkes Muhsin Yazıcıoğlu'nun ismini zikrediyorsa ister istemez
etkileniyorsunuz.”(Sab.,15 Şub.,s.14(2),15)
İstifini bozmamak
“ ‘Buyrun’ dedim, istifini bozmadan devam etti:…”(Sab.,16 Şub.,Günaydın
eki s.4; 20 Şub.,s.2)
129
İş bitirmek
“Birileri bunu alıp 'E sen başbakansın, iktidarsın, çöz, bitir bu işi'
diyorlar.”(Cum.,7 Şub.,s.5)
“...Memo, bir de üçlüğe asist yaparak en kritik anlarda işi bitirdi.”(Sab.,2
Şub.,s.25; 7 Şub.,s.21)
İş çıkarmak
“Böyle bir durumda Meclis yine 'fazla iş çıkaramaz'”(Sab.,12 Şub.,s.21)
İş düşmek
“...sonraki süreçte ise işin ABD'ye düştüğünü belirttiler.”(Cum.,15 Şub.,s.8)
“O zaman size bir iş düşmüyor mu?”(Hür.,15 Şub.,s.18)
İşe girmek
“Sonra İzmit'e gidip bir işe girdim, çalışmaya başladım!”(Cum.,6 Şub.,s.6)
“Eski hükümlülerin kolay işe girebilmesi için bir kanun var,…”(Hür.,25
Şub.,Pazar eki s.11)
İşe yaramak
“…, ne işe yarar?”(Cum.,2 Şub., s.5; 18 Şub.,s.1,10(2); 19 Şub.,s.4; 26
Şub.,s.18 )
“Şahin: ‘Kameralar ne işe yarıyor kardeşim?’”(Hür.,6 Şub.,s.1; 9 Şub.,s.7)
“…,’Hepimiz Ermeniyiz” gibisinden acele ve uçuk sloganlar da tahrikten
başka bir işe yaramazlar!”(Sab.,4 Şub.,s.20; 5 Şub.,s.5; 17 Şub.,Cumartesi eki s.6; 18
Şub.,s.20; 22 Şub.,s.19; 27 Şub.,s.1,26; 28 Şub.,s.1,19(2))
İş güç
“Bütün bankalar işi gücü bıraktı, Cüneyt Arcayürek’in mali durumunu
araştırıyor, ayıptır.”(Cum.,21 Şub.,s.1,5(2),7(2))
130
“Sonay’ın hamileliği boyunca işi gücü askıya aldım ama …”(Sab.,2 Şub.,s.7)
İşi duaya kalmak(İşi Allah'a kalmak)
“İşimiz duaya kaldı.”(Cum.,3 Şub.,s.1)
İşine gelmek
“…, ama bu hastanelerden dosyası sorunlu olanlar da işine geldiği belgeyi
SSK’ya verecektir ya da hiç vermeyecektir.”(Hür.,27 Şub.,s.4)
“Batı, işine gelince ‘fısıltıyı duyuyor’ ama…”(Sab.,25 Şub.,s.21(2))
İşin içinden çıkmak
“Ama işin içinden çıkamadık.”(Sab.,6 Şub.,s.19; 8 Şub.,s.19; 14 Şub.,s.21; 19
Şub.,s.21(2))
İşin içinden sıyrılmak
“Hükûmet, sivil toplum kuruluşlarına 'Siz bir öneri getirin' diyerek işin
içinden sıyrılmak ve ...”(Cum., 5 Şub.,s.8)
İşine gelmek
“…Baykal, ‘…Kendi işlerine gelen bir iktidar var diye mi susuyorlar?’ diye
sordu.”(Cum.,9 Şub.,s.5,6,8; 12 Şub.,s.9)
“Hem basın mensuplarına ipe sapa gelmez haberler verilmesine- işine geldiği
sürece- göz yumacaksın,…”(Hür.,4 Şub.,s.1,19; 6 Şub.,s.19; 22 Şub.,s.21)
“Böylesi Türkiye fevkalade işlerine geliyor.”(Sab.,7 Şub.,s.15; 9 Şub.,s.20)
İş işten geçmek
“İş işten geçmeden.”(Cum.,12 Şub.,s.1,8; 19 Şub.,Strateji eki s.5)
İşten atmak
“France Soir'ın Mısır kökenli patronu, genel yayın yönetmenini işten
atmış,...”(Cum.,11 Şub.,s.10)
131
“Geçmişte, hatta dün birçok gazetecisini işten atmış.”(Hür.,10 Şub.,s.17)
İş vermek
“...dile getiren Gökçe, '...Dilediklerini taşeron olarak kullanma, iş verme
imkânına sahipler.”(Cum.,23 Şub.,s.9)
“Ancak Afganlılara yaptırılan kapı örneklerini hem kendisi hem de işi veren
ABD'li firma beğenmeyince geri gönderdi.”(Sab.,14 Şub.,s.17)
İyi gelmek
“Halkevleri ve Koyuncu ailesinin işbirliğiyle yayımlanan 'Dünyada Bir
Yerdeyim' albümüyle Denizin Çocuğu'nun bir yerlerde kalmış farklı şarkıların sesini
duymak, özlem dolu yüreklere iyi geldi.”(Cum.,18 Şub.,s.7)
İyi gitmek
“İşleri iyi giden Özkan, 2006'da Amerikalı DYN Corp. adlı şirketin
'uyuşturucu ticaretiyle mücadele' kapsamında gerçekleştirilecek Air Wing Kandahar
adlı proje çerçevesinde inşa edilecek sosyal tesisler ile askeri lojmanların yapımını
üstlendi.”(Sab.,14 Şub.,s.17)
İyi ki
“İyi ki Hızı Tpuz var!”(Cum.,23 Şub.,s.15(2))
“İyi ki siz askerler varsınız,...”(Hür.,15 Şub.,s.18; 25 Şub.,Pazar eki s.21)
“İyi ki kanunen yasakladılar.”(Sab.,20 Şub.,s.1; 26 Şub.,Günaydın eki s.1,4)
İyi kötü
“Firma ve firma ile ilgili iyi kötü herhangi bir beyanat vermek, işinize son
verilmesine neden olabilir.”(Hür.,6 Şub.,s.19)
132
İzinden yürümek (gitmek)
“...eski Playboy güzeli Anna Nicole Smith, hem yaşantısıyla hem de ölüm
şekliyle, hayran olup izinden gittiği Marilyn Monroe'yu hatırlattı.”(Sab., 10 Şub.,s.7)
İz sürmek
“Kurşunun izini sürelim.”(Sab.,2 Şub.,s.19)
Kabak başına patlamak
“Ermeniler, Rumlar yurt dışında bir şey yapıyor, kabak benim başıma
patlıyor.”(Hür.,2 Şub.,Kelebek eki s.1,3)
Kabına sığmamak
“İyi ki o enerji dolu, kabına sığmayan adam Sani Şener koluma girip beni
kahve içmeye davet etmiş.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.21)
Kabuğuna çekilmek
“Hispanikler ve Afrikalılar genelde kendi kabuklarına çekilmiş bir hâlde,
cemaatleri içinden pek çıkmadan yaşamlarını sürdüyorlar.”(Cum.,18 Şub.,s.10)
Kafa kafaya vermek
“Zamanla savcılar-yargıçlar kafa kafaya verdiler.”(Cum.,1 Şub.,s.8)
Kafası almamak
“…derdi de kafamız bir türlü almazdı.”(Hür.,21 Şub.,s.1)
Kafası çalışmak
“...bir saat olsun kafayı çalıştırmıyor mu acaba?”(Cum.,3 Şub.,s.19)
Kafasına koymak
“Recep Tayip Erdoğan, ANAP ve DYP gibi, AKP’nin çökmesi pahasına
cumhurbaşkanlığını kafaya koymuş.”(Sab.,7 Şub.,s.15)
133
Kafa tutmak
“...,AB'ye kafa tutma olarak algılayacaklar, algılatacaklar.”(Cum.,3 Şub.,s.19;
22 Şub.,s.8(2))
“Öyle ya Türkiye'ye kafa tutacak kadar yüksek sesle konuşan Mesut
Barzani'nin adamlarını...”(Hür.,17 Şub.,s.17; 20 Şub.,s.4; 24 Şub.,s.19)
“Özellikle Shaq'a kafa tutuşuyla Tiananmen Meydanı'nda tankın önünde
durur gibiydi.”(Sab.,20 Şub.,s.15)
Kalayı basmak
“Artık iyice sinirlenen İ.S. kalayı bastı.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15)
Kalbini kırmak
“Kalbinin böyle kırılmasını hiç hak etmiyor.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.16)
Kaldı ki
“Kaldı ki bu kişinin yakalanması özel güvenlik kamerası sayesinde
oldu.”(Cum.,9 Şub.,s.5; 11 Şub.,s.12; 12 Şub.,s.9; 13 Şub.,s.6; 24 Şub.,s.8)
“Kaldı ki, TÜBİTAK yönetiminin yasa dışı olduğuna dair mahkeme kararları
var.”(Hür.,5 Şub.,s.6; 8 Şub.,s.17(2); 11 Şub.,s.23; 21 Şub.,s.17(2); 23 Şub.,s.17; 27
Şub.,s.8)
“ Kaldı ki..”(Sab.,8 Şub.,s.13; 18 Şub.,s.8)
Kaleme almak
“…, en uzun dönemli karar ve metinlerin hazırlayıcısı, kaleme alanı olarak
Faruk Pekin Disk davasının bir numaralı sanığı konumunda olacaktı.”(Cum.,13
Şub.,s.9(2); 17 Şub.,s.1, Hafta Sonu eki s.1,5(2); 20 Şub.,s.9; 25 Şub.,s.10)
“…; cinayetini kaleme alır mı gibi soruların zamanla göreceğiz.”(Hür.,4
Şub.,s.21; 17 Şub.,s.1,14; 19 Şub.,s.16; 27 Şub.,s.1,8(2); 28 Şub.,s.14)
134
“Sonrasında da, Ali Aslan Zaman'da şu cümleleri kaleme aldı:....”(Sab.,19
Şub.,s.21; 20 Şub.,s.4; 25 Şub.,s.18)
Kan ağlamak
“Bir süre önce Trabzon’da görev yapan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat
Daire Başkanı Ramazan Akyürek, Ralston’a ABD’nin yıllardır kan ağladığı El
Kaide terörüyle Türkiye’de nasıl mücadele edildiğini göstermiş oluyor.”(Cum.,1
Şub.,s.4)
Kan akıtmak
“..., papaz gelene kadar 'Ne olur ne olmaz' denilerek lanete karşı alınmış Türk
usulü tedbir olarak horoz kanı akıtma,...”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15(2))
Kanadı altına sığınmak
“Türkiye'de sıkıntıyı yaratan hükûmet şimdi milliyetçiliğin kanatları altına
sığınmaya çalışıyor.”(Hür.,12 Şub.,s.16)
Kan dökmek
“…, bölgede kan döküleceğini ileri sürdü.”(Cum.,14 Şub.,s.1; 19 Şub.,s.1,18,
Strateji eki s.5(2))
“Dedemin bu topraklar için döktüğü kanın karşılığı nerede?”(Hür.,2 Şub.,
Kelebek eki, s.1,3)
Kan ter içinde kalmak
“Kan ter içinde yorgun ve bitkin kadın.”(Sab.,21 Şub.,s.5; 25 Şub.,s.4)
Kapağı atmak
“Tek idealleri yüksek maaş alabilecekleri bir üniversiteye kapağı atmak olan,
ülkelerinde ve dünyada olup biten sosyal ve siyasi olaylara ilgisiz ve…”(Cum.,18
Şub.,s.10)
135
Kapı dışarı etmek
“Uymayan, kapı dışarı.”(Cum.,25 Şub.,s.10)
“...çekim yapanı, uyuşturucu kullananı kapı dışarı ediyor.”(Sab.,5
Şub.,Günaydın eki s.3; 25 Şub.,s.18)
Kapısı açık olmak
“…ve o yüzden her zaman kapılarının açık olduğunu onlara
söylüyorlar.”(Sab.,5 Şub.,Günaydın eki s.8(2); 14 Şub.,s.21; 23 Şub.,s.19)
Kapısını aşındırmak
“Son dakikada hastalıktan çekinen yıldızlar, doktorların kapısını
aşındırıyor.”(Sab.,24 Şub.,s.1,2)
Kapıyı açmak
“Yabancı şirketlere kapılar sonuna kadar açılıyor.”(Cum.,6 Şub.,s.8; 17
Şub.,s.9)
Kara borsa
“Karşılaşmanın biletleri 800 ile 4000 dolar arasında kara borsada
satıldı.”(Hür.,20 Şub.,s.4)
“İlk kez bir NBA şehri dışında oynanan maçın biletleri kara borsada 20 bin
dolara alıcı buldu.”(Sab.,20 Şub.,s.14)
Karalar bağlamak
“Bunların arasında karalar bağlayanlar da var.”(Cum.,28 Şub.,s.1,5)
Karnından söylemek(konuşmak)
“Kimse karnından konuşmasın,...”(Sab., 11 Şub.,s.25)
136
Karşı çıkmak
“Ankara Anakent Belediyesi kış ortasında Dikmen Vadisi 3.ve 4. etapta yer
alan gecekonduları yıkmayarak belediye görevlilerini ve panzerli polisleri mahalleye
gönderince yıkıma karşı çıkan yurttaşlarla polis arasında arbede yaşandı.”(Cum.,2
Şub.,s.1; 3 Şub.,s.1; 6 Şub.,s.8,10; 9 Şub.,s.8(2); 11 Şub.,s.8; 12 Şub.,s.8; 13
Şub.,s.8,5; 15 Şub., s.8(2); 16 Şub.,s.1,4(4); 17 Şub.,s.1(2),15(2),3,9; 18
Şub.,s.1(2),8(2),9,Pazar eki s.4; 19 Şub.,s.1,11; 20 Şub.,s.6,8; 21 Şub.,s.8; 23
Şub.,s.15(2); 26 Şub.,s.8(2))
“Faşistliğe, ırkçılığa karşı çıktığım için dün bilgisayarıma 'Türk değilsin,
Müslüman değilsin' mesajları yağdı.”(Hür., 1 Şub.,s.1,3,16; 5 Şub.,s.14; 12
Şub.,s.1,6(6); 13 Şub., s.19,15; 14 Şub.,s.17,1,14; 16 Şub.,s.17(3); 19 Şub.,s.10; 20
Şub.,s.1,17; 21 Şub.,s.21(3); 22 Şub.,s.4; 24 Şub.,s.16; 27 Şub.,s.17)
“Atatürk’ün İttihat ve Terakki Partisi’nin bütün politikalarına karşı çıktığını
söylüyor,…”(Sab.,4 Şub.,s.20; 6 Şub.,s.1; 10 Şub.,s.20; 13 Şub.,s.5; 17
Şub.,s.19,8,22; 19 Şub.,s.1; 25 Şub.,Pazar eki s.8(2); 28 Şub.,s.17)
Karşı durmak
“…ve laik bir ülke olan Türkiye’nin Erdoğan’ın planlarına bir şekilde karşı
duracağını,…”(Cum.,21 Şub.,s.8; 25 Şub.,s.6)
Karşı karşıya
“…76. dakikada kaleci Orkun’la karşı karşıya kaldığı anda kaçırdığı gol,
maçın yazgısını da belirledi.”(Cum.,2 Şub.,s.18; 3 Şub.,s.19,18(2);4 Şub.,s.8(2); 5
Şub.,s.8(2); 8 Şub.,s.18(2),10; 9 Şub.,s.5,3; 13 Şub.,s.8; 15 Şub.,s.8(3); 16 Şub.,s.5;
17 Şub.,s.3; 21 Şub.,s.1,5,9; 23 Şub.,s.18; 24 Şub.,s.6; 25 Şub.,s.10; 26 Şub.,s.9(2);
28 Şub.,s.9)
137
“...Herve Le Guyader, Le Figaro'ya yaptığı açıklamada '...daha kurnaz bir
yaradılışçılık ile karşı karşıyayız' dedi.”(Hür.,3 Şub.,s.7; 4 Şub.,s.16,18, Pazar eki
s.1,10; 5 Şub.,s.16(2); 7 Şub.,s.17(2),1; 8 Şub.,s.16; 15 Şub.,s.1,18(5),32; 18
Şub.,s.18; 23 Şub.,s.15)
“… Baykal, Dink cinayetinin Emniyet teşkilatının çok ciddi sorunlarla karşı
karşıya olduğunu net biçimde gösterdiğini ve olaydaki ihmalin sadece polisten
kaynaklanmadığını söyledi.” (Sab., 1 Şub., s.18,28; 2 Şub.,s.5,1,25(2); 3
Şub.,s.19(2); 5 Şub.,s.5; 10 Şub.,s.24; 14 Şub.,Günaydın eki s.3; 15
Şub.,s.1,17(3),14; 17 Şub.,s.23; 18 Şub.,s.13; 19 Şub.,s.5; 21 Şub.,s.14; 23
Şub.,Günaydın eki s.9; 28 Şub.,s.28)
Karşı karşıya gelmek
“CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş ise yıkımın 'provokasyon' olduğunu,
'devlet güçlerinin halkla karşı karşıya getirildiğini' kaydetti.”(Cum.,2 Şub.,s.4; 3
Şub.,s.1; 7 Şub.,s.5(2); 15 Şub.,s.8; 20 Şub.,s.18; 27 Şub.,s.6; 28 Şub.,s.1,8,9)
“Önce Ogün Samast’ın bayraklı fotoğrafının nerede çekildiği tartışması
jandarma ve polisi karşı karşıya getirdi.”(Hür.,4 Şub.,s.18; 15 Şub.,s.18; 25
Şub.,s.21; 26 Şub.,Kelebek eki s.4; 27 Şub.,s.16)
“Çünkü bu eylemler bazen devletle milleti karşı karşıya getirebilir.”(Sab.,2
Şub.,s.5,1,25; 3 Şub.,s.19(2); 5 Şub.,s.26; 7 Şub.,s.21; 10 Şub.,s.22; 13 Şub.,s.15,19;
16 Şub.,s.19)
Karşı koymak
“Yıkıma karşı koyan 14 kişi gözaltına alınırken 10 polis yaralandı,...”(Cum.,2
Şub.,s.1; 12 Şub.,s.1,8)
138
“Çok iri bir insan olmamasına rağmen karşı koyamayacağım kadar
güçlüydü.”(Hür.,12 Şub.,s.4(3); 23 Şub.,s.16)
Karşısına çıkmak
“Üyelerimin karşısına çıkınca kendimi evimde hissederim.”(Cum.,4
Şub.,s.12; 14 Şub.,s.6; 16 Şub.,s.1; 18 Şub.,s.7,12; 21 Şub.,s.4; 26 Şub.,s.6,9)
“Tek bir hata yaptım, o kameraların karşısına çıktım.”(Hür.,5 Şub.,Kelebek
eki s.1,5; 13 Şub.,s.19,Kelebek eki s.8; 27 Şub.,s.17)
“Geçen gün buna benzer bir iddia Yemen kaynaklı olarak karşımıza
çıkmıştı.”(Sab.,13 Şub.,s.6,5; 14 Şub.,Günaydın eki s.4; 22 Şub.,s.1; 25 Şub.,Pazar
eki s.8)
Karşısına dikilmek
“ABD'nin karşısına dikilebilecek en etkin küresel güç olarak Rusya
görünüyor.”(Cum.,22 Şub.,s.8)
“Ama bu kez ailenin karşısına yüksek ameliyat masrafları dikildi.”(Hür.,20
Şub.,s.6)
Kazık atmak
“Dostunuzum der, dost kazığı atmaktan çekinmez.”(Cum.,7 Şub.,s.8)
“Fener kazığı attı,işimiz şansa mı kaldı?”(Sab.,14 Şub.,Günaydın eki s.3(2))
Kazık yemek
“12 Eylül'den önce biri 'Demirel yakında kazığı yiyecek' gibisinden
konuşmuş.”(Sab., 10 Şub.,s.23(3))
Kazın ayağı öyle değil
“...ama kazın ayağı tam olarak öyle değil!”(Cum.,22 Şub.,s.8)
139
“ ‘Şu Aksoy ne medeni adam!’ diye düşünüyordum ama kazın ayağı öyle
değilmiş.”(Sab.,16 Şub.,Günaydın eki s.4)
Kedi ciğere bakar gibi
“Kedi ciğere bakar gibi.”(Sab.,17 Şub.,Cumartesi eki s.6)
Kendi derdine düşmek
“Yavaş yavaş ‘herkes kendi derdine’ düşüyor.”(Sab.,24 Şub.,s.19)
Kendi kendine
“Dönüş yolundasın, diyorum kendi kendime.”(Cum.,4 Şub.,s.10;8 Şub.,s.6; 27
Şub.,s.8)
“...ve ben 10 yaşında kendi kendime söz verdim.”(Hür.,5 Şub.,s.6; 10
Şub.,s.14; 11 Şub.,s.1,Pazar eki s.16; 12 Şub.,s.8; 14 Şub.,s.17; 17 Şub.,Cumartesi
eki s.8(2))
“Kendi kendime 'Acaba bunlar bu gazetelerin birinci sayfalarını okumuyor
mu?' derim.”(Sab.,9 Şub.,s.5)
Kendinden geçmek
“Arkadaşlarına tuvalette nasıl zevkten kendinden geçtiğini anlatan Lisa
Robertson,…”(Hür.,19 Şub.,s.6)
Kendine gelmek
“Amacımız insanları kendilerine getirmek.”(Cum.,17 Şub.,Hafta Sonu eki
s.5)
“Kendine geldiğinde, ameliyat olamadığını öğrendi.”(Hür.,9 Şub.,s.7)
Kendini alamamak
140
“...kamuoyunca tanınmış pek çok kişi kapalı kapılar arkasındaki sohbetlerde
'Bu işin omurgası CHP'dir' demekten kendisini alamıyor.”(Cum.,12 Şub.,s.8)
“…Martin Scorsese, ödülü aldığı ilan edildiğinde ‘Acaba zarfa tekrar
bakabilir misiniz?’ demekten kendini alamadı.”(Hür.,27 Şub.,Kelebek eki s.2)
“Erdoğan, yine Arınç'ın 16 Nisan'da yapacağı açıklama ile ilgili şu
değerlendirmeyi yapmaktan kendini alamadı.”(Sab., 1 Şub.,s.4)
Kendini atmak
“Kendimizi zor dışarı attık.”(Sab.,2 Şub.,s.4)
Kendini bilmek
“..., kendini bilmez birkaç kişi organize etmiş havası verilen, son derece
profesyonel saldırılar.”(Cum.,24 Şub.,s.16)
Kendini bulmak
“Ümit Gerets’le kendini buldu.”(Sab.,13 Şub.,s.26)
Keyfini çıkarmak
“Keyfi çıkarılmalıdır.”(Hür.,13 Şub.,Kelebek eki s.8)
“Hamileliğin keyfini çıkarmak mümkün olmadı anlaşılan..”(Sab.,2 Şub.,s.7)
Keyif çatmak
“Louis Meydanı’na geldiğinde zingoların o an sıcak, geniş ve güzel evlerinde
keyif çattığını düşündü.”(Cum.,18 Şub.,s.10)
Kıran kırana
“Uçakta cep telefonu kullanımı ile ilgili hava yolu şirketleri arasında kıran
kırana bir yarış yaşanıyor.”(Hür.,17 Şub.,s.9)
“Sık sık duran maçın görüntüsü orta sahadaki kıran kırana sert mücadeleyi
gösteriyordu.”(Sab., 1 Şub., s.28; 12 Şub.,s.15; 25 Şub.,s.5; 26 Şub.,s.6)
141
Kırıp geçirmek
“...ve gecenin sonunda paltosuyla ilgili ayaküstü yaptığı espriler
etrafındakileri gülmekten kırdı geçirdi.”(Sab.,22 Şub.,Günaydın eki s.1; 27 Şub.,s.6)
Kısa kesmek
“Biz kısa kesiyoruz.”(Sab.,13 Şub.,s.19)
Kısır döngü
“Demokrasimizi krizden krize sürükleyen 'Dön baba dönelim' kısır
döngüsünü 21'inci yüzyıla taşımayı başarabildiğimiz için, buna katkısı olan herkes
kına yakabilir.”(Sab., 1 Şub., s.5)
Kıyameti koparmak
“…Baykal, ‘En ufak bir olumsuzlukta kıyameti koparan uluslararası
kuruluşlar nerede?...’ diye sordu.”(Cum.,9 Şub.,s.5)
“Geçenlerde Irak'ın, SOMO isimli devlete ait petrol şirketi '...' anlamında
mektup gönderdi diye kıyameti kopartan,...”(Hür.,16 Şub.,s.17; 20 Şub.,s.17)
Kıyıda köşede
“...ama haber sayfalarının kıyısında köşesinde yayımlananlara bakarsanız,...”
(Hür.,22 Şub.,s.1)
Kızak çekmek
“Bu olay emniyet müdürlerini görevden alarak veya bazılarını kızağa çekerek
geçiştirilemez.” (Sab., 1 Şub., s.18(2))
142
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla
“Okuyucu sana söylüyorum, sevgilim sen anla!”(Sab.,14 Şub.,Günaydın eki
s.3)
Kilo almak
“...ve altı ay boyunca yaklaşık 10 kilo alıp, aynı kiloyu vermek zorunda kalan
Jennifer Hudson.”(Hür.,23 Şub.,Cuma eki s.7)
Kilo vermek
“Dikkat edilmezse verilen kilolar bir süre sonra fazlasıyla geri
dönüyor.”(Hür.,5 Şub.,s.4(3); 23 Şub.,Cuma eki s.7)
Kim bilir
“Kim bilir, belki de bilmek istemedim.”(Hür.,5 Şub.,s.6)
Kimi kimsesi olmamak
“Bir sokak çocuğu için, kimi kimsesi olmayan biri için, müthiş bir
para.”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.13)
Kol gezmek
“Şiddetin kol gezdiği Irak'ta her gün onlarca insan yaşamını
yitiriyor.”(Cum.,19 Şub.,s.1)
Kolları sıvamak
“Ankara'nın başına öyle bir hükûmet oturmuş ki kendisine biat etmeyenleri
yok etmek için kolları sıvamış.”(Cum.,4 Şub.,s.12; 18 Şub.,s.12(2))
“Stewart projeyi açıklayınca Afyonkarahisar'ın ileri gelenleri yardım için
kolları sıvadı.”(Hür.,17 Şub.,s.1,14)
“...ve bu hedefte kolları sıvadık ve...”(Sab.,6 Şub.,s.1,15; 14 Şub.,s.20,17)
143
Koluna girmek
“Türkiye'yi ayağa kaldıran bir olaya imza atan bir katil zanlısı ile birlikte,
üstelik koluna girerek...”(Cum.,3 Şub.,s.19)
“Görevli(Arkasındaki): Polis yelekli arkadaş gelsin, gir koluna İsmail
ağabey.”(Hür.,9 Şub.,s.14; 24 Şub.,s.19; 25 Şub.,Pazar eki s.21(2))
“Samsun Emniyeti Güvenlik Şube Müdürü Yakup Kurtaran ile jandarma
astsubay ve bir jandarma uzman çavuş koluna girip sırayla poz verdi.”(Sab.,2
Şub.,s.1)
Korktuğu başına gelmek
“Galatasaray'ın korktuğu başına geldi ve Kayseri'den beraberlikle
döndü.”(Sab.,5 Şub.,s.28; 15 Şub.,s.14)
Kozunu paylaşmak
“Ömer Tomak ile Gökhan Özgen, kozlarını önce otomobillerini çarpıştırarak,
ardından silahla çatışarak paylaştılar.”(Hür., 10 Şub.,s.1,6)
Kök salmak
“Dünyada demokrasinin kök salması, özgürlükler ve insan haklarının
yaygınlaşması mücadelesini kendilerine yaşama biçimi, çizen ve yazan kalemlerini
de araç, hatta silah seçen...”(Cum.,11 Şub.,s.10)
Köprünün altından çok su geçti
“1990'lı yıllardan beri köprülerin altından çok su geçti.”(Hür.,24 Şub.,s.19)
Kör kadı
“Hayal olan AB'ye katılımımızın artık yakın gelecekte gerçekleşmeyeceğini
kör kadı bile gördü.”(Cum.,19 Şub.,Strateji eki s.5)
144
Körü körüne
“Körü körüne bir hemşehricilik değil.”(Sab.,11 Şub.,s.23)
Köşesine çekilmek
“Makul çoğunluk neden sindirildi, evine, köşesine çekildi?”(Hür.,14
Şub.,s.17)
Köşeye sıkışmak
“İran köşeye sıkışıyor.”(Cum.,23 Şub.,s.1,10)
Köşeyi dönmek
“Ben de o faizi ödesem, köşeyi bile dönerdik.”(Hür.,16 Şub.,s.9)
Kucak açmak
“Biz onlara kucak açacak, benzer kültürlerimizi ilerletecek yöntemler
uygulayacak,...”(Cum.,19 Şub.,Strateji eki s.4; 26 Şub.,s.9)
“Ecdadımız Endülüs’ten sürülen Musevilere kucak açarak en güzel örneğini
vermiştir.”(Sab.,16 Şub.,s.17)
Kulağına çalınmak
“Şimdi kulağıma çalınan bazı soruları sormak istiyorum.”(Hür.,17 Şub.,s.17)
Kulağını çekmek
“Siz benim yerimde olsaydınız kimlerin yanağını okşar, kimlerin kulağını
çekerdiniz?”(Sab.,26 Şub.,s.5(3))
Kulak asmak
“Kulak asmayın bu haberlere; bunlar kimi çevreleri uyutmaya yönelik
haberler.”(Cum.,7 Şub.,s.8)
145
“Rachel Weisz ve Anne Hathaway’ın başı çektiği yıldızlar bu yıl kolye,
yüzük, bilezik dışında tuvaletlerini de değerli mücevherlerle süsleyerek kampanyaya
kulak asmadıklarını gösterdiler.”(Hür.,27 Şub.,Kelebek eki s.1)
“Anlaşılan o ki artık eleştirilere kulak asmıyor.”(Sab.,26 Şub.,s.26)
Kulak tıkamak
“Çok geç de olsa, önce bu itirazlara kulak tıkayan Başbakan da,...”(Cum.,19
Şub.,s.4)
“ ‘Artık savunmayı bırakın, saldırın!’ diyenlere de kulak tıkadı.”(Hür.,8 Şub.,
s.17)
Kulak vermek
“...Sayın Abdullah Gül, bu çağrılara kulak verdiğine ilişkin bir tek örnek
gösterebilir mi?”(Hür.,9 Şub.,s.17; 10 Şub.,s.1)
“Saral'ın sesine kulak vermek ister misiniz?”(Sab.,1 Şub., s.19; 25 Şub.,s.19)
Kulp takmak
“...Erdoğan, 'Takip edin bakalım ertesi gün kaç gazetede göreceksiniz? Buna
da bir kulp takmaya yönelirler.'”(Cum.,13 Şub.,s.4(2))
“Herkes her şeye bir kulp takıyor.”(Hür.,3 Şub.,s.21)
“ 4- Ve de bir de her şeye bir kulp takmaya bayılıyoruz.”(Sab.,8 Şub.,s.19)
Kurban olayım
“ ‘Kurban olam ayına yıldızına’ sloganıyla milliyetçi propaganda yapan
Başbakan,…”(Cum.,5 Şub.,s.1,5)
“ Bu iş ‘devlet kesesinden’ duvar ilanları hazırlatıp ‘Kurban olam ayına
yıldızına’ demekle olmuyor.”(Sab.,7 Şub.,s.15; 20 Şub.,s.14)
146
Kurşuna dizmek
“Karakol basıp, askerlerimizi şehit edeni yol kesip, öğretmenleri, polis
ailelerini ya da izne giden askerleri kurşuna dizen teröristlere karşı mücadele eden
Polat Alemdar'a...”(Sab., 10 Şub.,s.18)
Kuşa dönmek(benzemek)
“..., yıllardır 'çıktı,çıkacak' denilen Tut-Sat(Mortgage) Yasası kuşa
döndü.”(Cum.,23 Şub.,s.13)
Kuş uçurmamak
“CIA’nın El Kaide militanının hâkim ve savcıları öldürüp, Louai Sakka’yı
kaçıracağı yönünde MİT’i uyarması üzerine dünkü El Kaide davasının duruşmasında
kuş uçurtulmadı.”(Sab.,16 Şub.,s.15(2))
Kuyruk olmak
“Dilek, Samsun Devlet Hastanesi’nde doğarken, doktorlar dahil tüm hastane
kapıda kuyruk oluşturmuştu.”(Sab., 5 Şub.,Günaydın eki s.8; 9 Şub.,s.21)
Küçük düşürmek
“Lairo,’Sevdiğim saydığım eşim, beni çok küçük düşüren hareketine rağmen
hâlâ özelde benden özür dilemedi.’…”(Hür., 1 Şub.,s.13)
“..., eski Savcı Sarıkaya'nın iddianamedeki suçlayıcı ifadelerle Albay
Doğar'ın kişilik haklarına ağır hakaret ve küçük düşürücü ifadeler içerdiğine işaret
edildi.”(Sab.,14 Şub.,s.20)
Küplere binmek
“Müsteşar Turgut Özal küplere bindi.”(Sab., 10 Şub.,s.23)
147
Laf atmak
“BBP(Büyük Birlik Partisi) liderinin kızı ve oğluna okulda, 'katilin çocukları'
diye laf atılıyor.”(Sab.,15 Şub.,s.14(3))
Laf dinlemek
“Hasan seni bilirim, laf dinlemezsin...”(Sab.,2 Şub.,s.19)
Laf etmek
“Sadece o değil, bugünlerde tekrar Türkiye'ye gelen Özel Temsilci emekli
orgeneral Joseph Relston da anlaşılan Ankara'da ilginç laflar etmiş.”(Hür., 1 Şub.,
s.17; 5 Şub.,Kelebek eki s.5; 16 Şub.,s.9)
“Tepeden tırnağa ettim edeceğim lafları.”(Sab.,17 Şub.,s.6)
Lafı ağzına tıkamak
“Daha görmesi gereken bir sürü yer olduğunu söylerken lafı ağzıma
tıkıyor.”(Sab.,26 Şub.,Günaydın eki s.4)
Laf lafı açmak
“Sonra laf lafı açıyor,…”(Sab.,26 Şub.,Günaydın eki s.4)
Laf olsun diye
“Bilimsel anlayışı laf olsun diye kabul ediyor.”(Cum.,21 Şub.,s.7)
Lamı cimi yok
“Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a bakarsanız kimin Cumhurbaşkanı
seçileceği konusunun ‘lamı cimi yok’muş.”(Hür.,27 Şub.,s.1)
“O işaret verir, biz de seçeriz. Lamı cimi yok.”(Sab.,26 Şub.,s.1(2),8(4))
Leke sürmek
“Tüm yaşamlarını Türk ulusuna ‘soykırım’ lekesi sürmeye adamış olan
Ermeni lobisi ve…”(Hür.,13 Şub.,s.1)
148
Madalyonun öteki yüzü
“Şimdi madalyonun öteki yüzüne geçelim!”(Cum.,13 Şub.,s.8)
Mahal kalmamak
“... insanlık için gerçek bir risk oluşturduğu konusunda şüpheye mahal
kalmayacağını ifade etti.”(Cum., 3 Şub.,s.8)
Mahkemelik olmak
“Trabzon'da Ali K. ile S.A mahkemelik oldular.”(Hür.,12 Şub.,s.14)
Mal etmek
“Cinayetle ilgili olanların oğluyla partide ve işyerinde görüşmüş olabileceğini
ifade eden Hacısalihoğlu , ‘BBP’den Trabzon belediye başkanı adayı olmam
nedeniyle bu işi siyasete mal etmek isteyenler olayı saptırmaktadırlar.’diye
konuştu.”(Cum.,1 Şub.,s.4)
“…, onun bunun eserini başkalarına mal edip ödüllendirecek derecede
basiretsizleşmiş ve…”(Sab.,5 Şub.,s.7)
Mangalda kül bırakmamak
“Düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü deyince, mangalda kül, edebiyatta
fasikül, tespihte püskül bırakmayanlar nerede?”(Cum.,19 Şub.,s.8)
Maraza çıkarmak
“Ülkücü gençleri üniversitelerde maraza çıkarmamaya davet eden
odur.”(Hür.,8 Şub.,s.17)
Merak etmek
“Merak eden tek gazeteci ben değilmişim.”(Hür.,21 Şub.,s.17)
Merak sarmak(salmak)
“Durduk yerde mi sihirbazlığa merak saldınız?”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.12)
149
“John Godolphin Bennett adındaki yüzbaşı sonraki yıllarda tasavvufa merak
salmış ve...”(Sab.,18 Şub.,s.1,20(2))
Meydana gelmek
“Türkiye’nin iç güvenliğini tehdit eden onca olay meydana gelirken Emniyet
Genel Müdürlüğü de vekâleten yürütülüyor.” (Cum.,1 Şub.,s.5; 2 Şub.,s.1,3(2); 3
Şub.,s.4; 4 Şub.,s.10,11,18; 11 Şub.,s.1; 13 Şub.,s.1,8(2); 14 Şub.,s.4; 15 Şub.,s.13;
16 Şub.,s.5; 17 Şub.,s.1; 18 Şub.,s.8; 22 Şub.,s.8(4); 26 Şub.,s.1; 27 Şub.,s.11; 28
Şub.,s.8)
“...,Hrant Dink'in öldürülmesi sonrasında meydana gelen gelişmeler ile
...”(Hür.,3 Şub.,s.20,7,21,19(2); 4 Şub.,s.18; 5 Şub.,s.14; 12 Şub.,s.6; 22 Şub.,s.5(3);
26 Şub.,s.17; 27 Şub.,s.4(2))
“TÜPRAŞ Rafinerisi'nde kurşun bir tankın sökümü sırasında meydana gelen
patlamada Güney Afrikalı iki kişi öldü,...”(Sab.,2 Şub.,s.1,4(3); 4 Şub.,s.25(2); 6
Şub.,s.7; 12 Şub.,s.6; 22 Şub.,s.15(3); 23 Şub.,s.14,15; 28 Şub.,s.8)
Meydan okumak
“Papadopulos meydan okudu.”(Cum.,12 Şub.,s.1; 14 Şub.,s.4; 22 Şub.,s.8; 28
Şub.,s.1)
“Neden Tuncay Özkan adlı 'Büyük Türk Muhalifi', meydan okumak
yerine...”(Hür.,22 Şub.,s.4)
Meydan vermek
“Bir yanlış anlamaya meydan vermemek için şunu da belirtmek
istiyorum:...”(Cum.,11 Şub.,s.12; 20 Şub.,s.7)
“Yapılan bu toprak köprü her yıl böylesi olaylara meydan veriyor.”(Sab.,8
Şub.,s.15; 16 Şub.,s.17)
150
Mumla aratmak
“Ve emin olunuz ‘derin devleti’ mumla aratacak kadar vahim bir tabloyla
karşı karşıyayız.”(Hür.,7 Şub.,s.17)
Muradına ermek
“... diyenler sonunda muratlarına erdiler.”(Cum.,4 Şub.,s.10)
Mümkün mertebe
“İstenen, mümkün mertebe sancısız olsun.”(Sab.,27 Şub.,s.19)
Nabzını yoklamak
“Cheney’in bu konuda da nabız yoklaması bekleniyor.”(Cum.,14 Şub.,s.8)
Nazara gelmek
“Bence nazara geldik.”(Sab.,13 Şub.,s.26(2))
Nazar değmek
“Dün Nihat Özdemir’e takıldık: ‘Nazar mı değdi size?’”(Sab., 13 Şub.,s.19)
Ne çare
“Ne çare, karşımda devlet bile kalmamış.”(Hür.,3 Şub.,s.21)
Ne diye
“İçişleri Bakanı Aksu,...'Müfettişlerin çalışmalarının sonucunu
beklemeyeceksek, ne diye görevlendirelim ki? ...' dedi. ”(Cum., 2 Şub., s.6)
Ne ki
“Ne ki, hükûmetten de olumlu olumsuz ses çıkmıyor.”(Cum., 2 Şub., s.8; 11
Şub.,s.10)
151
Ne oldum delisi olmak
“Tek başına iktidara geldiklerinde ne oldum delisi olanlar laiklikle oynamaya
kalktıklarında içeride ve dışarıda geniş tepkiyle karşılaşacaklarını
biliyorlardı.”(Cum.,7 Şub.,s.8)
Ne olur ne olmaz
“..., papaz gelene kadar 'Ne olur ne olmaz' denilerek lanete karşı alınmış Türk
usulü tedbir olarak horoz kanı akıtma,...”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15(2))
Ne pahasına olursa olsun
“Her ne pahasına olursa olsun, Türkiye kendi enerji kaynaklarını kullanarak
dışarıya olan bağımlılığını kaldırmalıdır.”(Cum.,19 Şub.,Strateji eki s.5(3))
“...Adalet Bakanlığı'ndan bir üst düzey yetkili 'Bize gelen uyarıya göre El
Kaide yapılanması Sakka'yı ne pahasına olursa olsun kaçırmak için her şeyi göze
alabilir...'dedi.”(Sab., 10 Şub.,s.21)
Nerede ise
“...Türkiye'nin neredeyse bütün Akdeniz çıkışını içine alıyor.”(Cum.,3
Şub.,s.19; 11 Şub.,s.10; 13 Şub.,s.1,5(2); 16 Şub.,s.5; 18 Şub.,s.10,13; 20
Şub.,s.15(2); 21 Şub.,s.3,7(2); 23 Şub.,s.15; 25 Şub.,s.10; 26 Şub.,s.8(2),6; 28
Şub.,s.7)
“Bu sözler üzerine ‘derin devlet’ kavramını tanımlamayan neredeyse
kalmadı.”(Hür.,2 Şub.,s.17(2); 8 Şub.,s.6(2); 10 Şub.,s.17; 14 Şub.,s.17; 15
Şub.,s.29; 16 Şub.,s.17; 17 Şub.,s.17; 19 Şub.,s.8,26; 21 Şub.,s.5; 23 Şub.,s.26)
“İsmet Paşa yaşasaydı ve bugün polisle jandarmanın neredeyse 'saç saça baş
başa' görüntüsüne tanık olsaydı...”(Sab.,3 Şub.,s.23; 10 Şub.,s.23,5; 14 Şub.,s.8(4);
19 Şub.,Günaydın eki s.8(2); 20 Şub.,s.1; 21 Şub.,s.7; 28 Şub.,s.8)
152
Nereden nereye?
“Nereden nereye?”(Sab.,24 Şub.,s.5)
Ne var ki
“Ne var ki RTE’nin son açıklamaları bu olasılığı akla getiriyor.” (Cum.,1
Şub.,s.8; 12 Şub.,s.1; 18 Şub.,s.18; 19 Şub.,s.1,8; 24 Şub.,s.8; 26 Şub.,s.9)
“Ne var ki, bir Türk vatandaşının çıkıp ‘Ben 301’nci maddenin kalkmasını
istemiyorum’ deme hakkı yoktur.”(Hür.,6 Şub.,s.19; 19 Şub.,s.26)
“Ne var ki otomobili bulamayınca bizim proje rafa kalkmıştı.”(Sab.,11
Şub.,s.21)
Neyin nesi kimin fesi
“Yıllardır tartıştığımız, neyin nesi kimin fesi olduğunu bir türlü
saptayamadığımız, içinden çıkamadığımız dev bir konuyu, bir sorunu...”(Cum.,4
Şub.,s.8)
“Derin devlet neyin nesi kimin fesi?”(Sab.,20 Şub.,s.19)
Nikâh kıymak
“Babam da ‘Ben o zaman Ermeni Kilisesi’nde nikâh kıyarım’
deyince…”(Hür.,2 Şub.,Kelebek eki,s.3(2))
“Nikâhı kıyılamayan damadın babası gelin için 'Allah'ından bulsun'
dedi.”(Sab.,20 Şub.,s.1)
Niyeti bozuk
“Ortalık niyeti bozuk kadınlarla dolu!”(Sab.,25 Şub.,Pazar eki s.8)
153
Not almak
“Beylerbeyi’ndeki Sakıp Sabancı Müzesi’ne giderseniz Sakıp Ağa’nın zaman
içinde notlar aldığı defterlerini görürsünüz.”(Hür.,4 Şub.,s.21; 11 Şub.,s.25(2); 19
Şub.,s.16)
“ İyi de bunu neden not aldınız?”(Sab.,4 Şub. Pazar eki s.4; 6 Şub.,s.1(2); 7
Şub.,s.15; 17 Şub.,Cumartesi eki s.6)
Not etmek
“Üç aşamalı Komisyon senaryosunda Türkiye bölümünde şunlar not
edildi…”(Sab.,12 Şub.,s.1(2),5; 26 Şub.,Günaydın eki s.8)
Numara yapmak
“Daha bir sürü numara yapıyor.”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.12(3),13(3); 25
Şub.,Pazar eki s.6)
O gün bugündür
“...Jeffrey Harrison, o gün bugündür kızlarına ulaşmaya çalışıyordu.”(Hür.,15
Şub.,s.4)
“O gün bugündür haber alamıyorum.”(Sab.,27 Şub.,s.4)
Olacak gibi değil
“Sonra bir baktım ki olacak gibi değil, işi öğrenmeye karar verdim.”(Sab.,12
Şub.,s.15)
Olan biten
“Mekandan bağımsız, dünyanın herhangi bir yerinde şimdiki zamanda olan
biten sefaleti sahneye taşıdıklarını söyleyen Orhon,...”(Cum.,17 Şub.,Hafta Sonu eki
s.5)
154
“...,penguenlerle iç içe olan kamerası da seyirciyi olan bitenin tam ortasında
hissettiriyor.”(Sab.,18 Şub.,Günaydın eki s.8; 26 Şub.,s.5)
Olan oldu
“Kendini kullandırtmak istemeyenler de ‘Olan oldu’ diyerek kendi mafya
gruplarını kurdu.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.11)
Oldubitti(ye getirmek)
“Cumhuriyet’in ulaştığı bilgilere göre GKRY(Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi)’nin Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi ve KKTC’yi yok sayarak bir oldubitti
yapma arayışına girmesi, hem…”(Cum.,2 Şub., s.8; 13 Şub.,s.8(2); 16 Şub.,s.8)
Oldu olacak
“Avukatlar hâkime, ‘Oldu olacak kadın avukatlar gelinlik, erkekler de
damatlık giyseydi’ diyerek espri yaptı.”(Sab.,17 Şub.,s.18; 19 Şub.,s.5)
Omuz omuza
“Afganistan’da omuz omuza çalışırken,…”(Hür.,8 Şub.,s.1,16)
“Tetikçiyle omuz omuza”(Sab.,2 Şub.,s.1)
Ortadan kalkmak
“Ağar,...'...ve aksaklıkları ortadan kaldıramayacağını itiraf eden bir başbakan
ilk defa görülmüştür.' dedi.”(Cum.,3 Şub.,s.5,19; 6 Şub.,s.9; 8 Şub.,s.7; 9 Şub.,s.8; 12
Şub.,s.5; 13 Şub.,s.1(2),8(4); 14 Şub.,s.6; 15 Şub.,s.7(2); 16 Şub.,s.5; 17
Şub.,s.15,7(3); 18 Şub.,s.9, Pazar eki s.4; 19 Şub.,Strateji eki s.5(2); 20 Şub.,s.8; 21
Şub.,s.1,6; 24 Şub.,s.6; 25 Şub.,s.1,8)
“Ancak söz konusu fotoğraftaki kişiyi de araştırarak kafalardaki soru
işaretlerini ortadan kaldırmak isteyen İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin
Cerrah,…”(Hür.,5 Şub.,s.16; 6 Şub.,s.18; 8 Şub.,s.17; 10 Şub.,s.10; 12 Şub.,s.16; 13
155
Şub.,s.19; 14 Şub.,s.14; 15 Şub.,s.19(2); 17 Şub.,s.9; 18 Şub.,s.1,22; 21 Şub.,s.16; 24
Şub.,s.16; 25 Şub.,Pazar eki s.11; 27 Şub.,s.8)
“Lisans programlarına yerleşebilmek için birinci bölümdeki testlerin yanı sıra
ikinci bölümdeki iki testten 0.5 net yapma zorunluluğu ortadan kalktı.”(Sab.,13
Şub.,s.17; 16 Şub.,s.5; 19 Şub.,s.17)
Ortadan kaybolmak
“Çiğdem Korkulu, olay gecesi bıçakla yaralanan üç kişinin Yunus Emre Tıp
Merkezi’ne gelerek sahte kimlikle tedavi olup ortadan kaybolduklarını
söyleyerek,…”(Cum.,21 Şub.,s.7)
Orta halli
“Ama diyelim ben işinde gücünde, orta halli bir kadınım,…”(Sab.,17 Şub.,
Cumartesi eki s.6)
Ortalık karışmak
“Hrant Dink'in katil zanlısı Ogün Samast'ın, Türk bayraklı sözde kahramanlık
fotoğrafının Samsun'da jandarma karakolunda çekildiği TV haberi ortalığı
karıştırdı.”(Hür.,2 Şub.,s.1)
“Ortalık karıştı.”(Sab.,3 Şub.,s.23(2); 8 Şub.,s.14; 19 Şub.,s.21)
Ortaya atmak
“Dink cinayeti soruşturmasında ortaya atılan siyasi ve idari ilişkilerin
nedenlerinin çözülmesi beklenirken, polis aynı günlerde El Kaide'nin kış
uykusundaki hücrelerini uyandırmayı yeğliyor.”(Cum., 1 Şub., s.1, 4; 2 Şub.,s.18; 3
Şub.,s.4; 4 Şub.,s.8; 5 Şub.,s.8; 13 Şub.,s.3)
156
“Önce ‘derin devlet’ konusunu ortaya atan Başbakan Tayip Erdoğan’dan
başlayalım.”(Hür.,2 Şub.,s.17; 3 Şub.,s.20(2); 5 Şub.,s.16; 14 Şub.,s.2; 21 Şub.,s.14;
22 Şub.,s.1; 22 Şub.,s.4; 24 Şub.,s.18; 25 Şub.,s.21; 28 Şub.,s.14)
“...ve yaşları 7 aylık ile 3 yaş arasında değişen 4 çocuğun ölümü 'kuş gribi'
iddialarının ortaya atılmasına yol açtı.”(Sab.,1 Şub.,s.7; 2 Şub.,s.17; 4 Şub.,s.20(2);
6 Şub.,s.12,14,26; 13 Şub.,s.15; 15 Şub.,s.14; 16 Şub.,s.19)
Ortaya çıkmak
“Dink cinayetinin azmettiricisi olduğu gerekçesiyle tutuklanan Erhan
Tuncel’in Trabzon Emniyet’inin haber elemanı olduğu ortaya çıkmıştı.”(Cum.,1
Şub., s.5(3),4(3),8(2); 2 Şub.,s.6(4),8(2); 3 Şub.,s.1(2),5(2),19(2),7; 4 Şub.,s.8,7,1,10,
5 Şub.,s.8,1,12; 6 Şub.,s.8,10; 7 Şub.,s.1(3),6,8(2); 8 Şub.,s.18(2),1(2),5(4),8,4(2); 9
Şub.,s.13(2),5(6),1(3),4,8(2); 10 Şub.,s.7; 11 Şub.,s.1,12; 12 Şub.,s.9,11(2); 13
Şub.,s.10,4; 14 Şub.,s.6(2); 16 Şub.,s.4,5,8(4); 17 Şub.,s.1,7,9(3); 18 Şub.,s.8,12,
Pazar eki s.1,5(4); 19 Şub.,s.8(2),4, Strateji eki s.4; 20 Şub.,s.1(3),6,8(2),4; 21
Şub.,s.8(2); 22 Şub.,s.1(2),4(3), 5, 8(2); 23 Şub.,s.4,9; 24 Şub.,s.16(2); 25
Şub.,s.4,5(2),8,9,10(2); 26 Şub.,s.8(2); 27 Şub.,s.8(3),1(2),6(3))
“ Wolfowitz’in Türkiye’de son derece ‘modaya aykırı’ olduğu vurgulanan
haberde Dünya Bankası Başkanı’nın ayakkabısını çıkardığında, iki çorabının da delik
olduğunun ortaya çıktığı vurgulandı.”(Hür., 1 Şub., s.10; 2 Şub.,s.17(6); 3 Şub.,s.7,1;
4 Şub.,s.18, 1, 3, 5; 5 Şub.,s.16(3),6(2); 6 Şub.,s.1,6(2),13(2); 7
Şub.,s.1(2),7(4),17,15; 8 Şub.,s.17(2),16; 9 Şub.,s.14(2),16,4; 10 Şub.,s.14,4; 11
Şub.,s.1,5(3),Pazar eki s.15(4),16; 12 Şub.,s.1,6(2), 18; 13 Şub.,s.19(3); 14
Şub.,s.17,2,1,15; 16 Şub.,s.7(2),17; 17 Şub.,s.1; 18 Şub.,s.1,6(2), 18, Pazar eki s.13;
20 Şub.,s.5,17(2); 21 Şub.,s.7,1,14,16(2),17; 22 Şub.,s.4(2); 23
157
Şub.,s.1(2),15(2),5,17(2); 24 Şub.,s.16,2,Cumartesi eki s.10,11; 25 Şub.,Pazar eki
s.6; 26 Şub.,s.6,1,14,Kelebek eki s.1,4; 27 Şub.,s.17,4(2); 28 Şub.,s.1(2),6,14,17)
“Bu sandalye dağılımı ve güçlü bir alternatifin ortaya çıkmaması nedeniyle,
bu konsensüsün bozulması da kolay değil.”(Sab., 1 Şub., s.4,1(3),9(3),12; 2
Şub.,s.1,15(2),7 (2),18(2),17; 3 Şub.,s.18(3),19(3); 4 Şub.,s.1,19(9); 5 Şub.,s.7,19; 6
Şub.,s.15, 1(3),12(2), 6,7,19; 7 Şub.,s.1(3),23,16(2); 8 Şub.,s.1(2),11,14; 9
Şub.,s.10,20(3),7; 10 Şub.,s.19(2), 16(2); 11 Şub.,s.22,2,38; 12 Şub.,s.6(2),15; 13
Şub.,s.6,1,15(2),14; 14 Şub.,s.9; 15 Şub.,s.14,4,5; 16 Şub.,s.4; 17 Şub.,s.1(2),4,8(2);
18 Şub.,s.1,21; 18 Şub.,s.6; 19 Şub.,s.2(2),19(2),21,17(2); 20 Şub.,s.1(4),7(7),2,19;
21 Şub.,s.4,14(2),20; 22 Şub.,s.1(2),6, 17(2),19; 23 Şub.,s.1,2,Günaydın eki s.9; 24
Şub.,s.6,4; 25 Şub.,s.21,22; 26 Şub.,s.18,8,14(3),Günaydın eki s.8(4); 27
Şub.,s.1,7,19,27; 28 Şub.,s.7)
Ortaya koymak
“Buna ilişkin haberler de Tuncel’in demokrasiyi ne kadar iyi özümsediğini,
kişisel haklarını ne kadar güzel analiz ettiğini ortaya koyuyor.”(Cum.,2 Şub.,
s.8,1(2); 3 Şub.,s.19(3); 4 Şub.,s.9(2); 5 Şub.,s.8,19,12; 6 Şub.,s.8; 7 Şub.,s.8; 8
Şub.,s.4(2); 9 Şub.,s.10,8; 10 Şub.,s.1(3); 11 Şub.,s.7; 12 Şub.,s.5; 13 Şub.,s.8,5(2);
14 Şub.,s.7(3); 16 Şub.,s.4,6; 18 Şub.,s.1,7,9,13, Pazar eki s.4; 19 Şub.,s.4; 20
Şub.,s.1,6(3),8; 21 Şub.,s.8,7; 23 Şub.,s.9,15; 24 Şub.,s.6(2); 25 Şub.,s.1,4,9,10; 26
Şub.,s.8,4,6; 27 Şub.,s.6; 28 Şub.,s.4)
“Hükûmetler arası Küresel Isınma Konferans'ının tüm dünyada merakla
beklenen raporu bir felaket tablosunu ortaya koydu.”(Hür.,3 Şub.,s.19; 4 Şub.,s.16; 6
Şub.,s.6; 8 Şub.,s.16(2); 12 Şub.,s.16(5); 14 Şub.,s.14; 15 Şub.,s.11; 17 Şub.,s.24; 19
158
Şub.,s.26; 20 Şub.,s.9; 21 Şub.,s.14; 23 Şub.,s.15; 25 Şub.,s.16,Pazar eki s.21; 28
Şub.,s.5)
“ Yasin Hayal’in ifadesi, Erhan Tuncel’in suikasti hem ihbar edip hem de rol
aldığını ortaya koydu.”(Sab., 1 Şub., s.15, 4,18; 2 Şub.,s.15,17,1; 4 Şub.,s.19(2); 5
Şub.,s.26; 6 Şub.,s.15; 8 Şub.,s.8; 12 Şub.,s.9,4; 13 Şub.,s.18,8; 14 Şub.,s.8(8),30; 18
Şub.,s.1; 19 Şub.,s.20(2); 20 Şub.,s.7,1; 21 Şub.,s.7,1,17(3))
O tarakta bezi olmamak
“4. Bu bezlerde hiç tarağı olmayan.”(Sab.,9 Şub.,s.21)
Oy birliği
“Heyet, tüketicinin talebinin kabulüne, haksız şart mahiyetinde tüketiciden
tahsil edilen 30 YTL yıllık kart aidat bedelinin şikâyet edilenden tahsil edilerek
tüketiciye verilmesine, itirazı kabil olmak üzere oy birliği ile karar verdi.”(Cum.,6
Şub.,s.12; 8 Şub.,s.4(2); 17 Şub.,s.4)
“Yargıtay 2.Ceza Dairesi, temyizde sanık Ali K'nin beraat kararını oy birliği
ile bozdu.”(Hür.,12 Şub.,s.14; 15 Şub.,s.1(2),20(3); 25 Şub.,s.28)
“Başkanımız Duran Akbulut’un ve diğer arkadaşların oybirliği ile
kararı…”(Sab.,17 Şub.,s.23)
Oyuna gelmek
“Erdoğan oyuna geldi.”(Cum.,18 Şub.,s.1,9)
“…ve Kürtleri uyararak ‘Biz oyuna geldik, siz gelmeyin’ diyordu.”(Hür.,12
Şub.,s.18)
159
Oyun oynamak
“Gomidas Enstitüsü Direktörü Ara Sarafyan, aşırı milliyetçilerin ‘Sen Ermeni
değilsin, Türkler oyun oynuyor’ demelerine rağmen Prof.Halaçoğlu’yla buluşacağını
söyledi.”(Sab.,24 Şub.,s.14(2); 25 Şub.,s.5)
Öküz altında buzağı aramak
“ ‘Yeni yapılanmada hepsine ‘leylak, sümbül’ gibi çiçek adları koyun, millet
öküz altında buzağı aramasın’ dedim.”(Sab.,17 Şub.,s.6)
Ölçüp biçmek
“Ölçtüm biçtim, sonunda New York’taki kliniği seçtim.”(Hür.,4 Şub.,Pazar
eki s.10)
Ölüm kalım meselesi
“Dilerim, farklı siyasi görüşleri ve farklı yorumları seslendirenler,
demokrasinin karşı taraflar arasındaki 'Ölüm kalım kavgası' demek olmadığını
hatırlarlar.”(Sab.,9 Şub.,s.5)
Önayak olmak
“...ve Hamas'ın sürgündeki lideri Halid Meşal'in 2006'daki Türkiye ziyaretine
önayak olduğunu öne sürmesinin ardından Jerusalem Post gazetesine konuşan
Büyükelçi Vekili,...”(Cum.,17 Şub.,s.9; 18 Şub.,s.12)
“Makro ekonomik açıdan bakıldığında ise küresel ısınmanın şirketlerde
yeniden yapılanmayı gerekli kılacağına dikkat çeken Bektaş, bu konuda devletin
önayak olması gerektiğini vurguladı.”(Hür.,1 Şub.,s.9)
Öne sürmek
“Öne sürdüğü bu tanımlamalar Addis Ababa’da camiye girerken
‘selamünaleyküm’ diyerek İslam yanını, çıkarken ‘thank you’ diyerek laik olduğunu
160
göstermeye çalışan Batılı yanını sergilemeye benziyor.” (Cum.,1 Şub.,s.8(2); 2
Şub.,s.8; 3 Şub.,s.19,9(2); 4 Şub.,s.8; 5 Şub.,s.1; 6 Şub.,s.8; 8 Şub.,s.5,1,6; 9
Şub.,s.10; 10 Şub.,s.1; 11 Şub.,s.6(4); 12 Şub.,s.1(3),8(3),11(3); 13 Şub.,s.6; 16
Şub.,s.1,11; 17 Şub.,s.9(4); 19 Şub.,s.1,11; 20 Şub.,s.8; 21 Şub.,s.6,8(2),11; 22
Şub.,s.8; 23 Şub.,s.11; 26 Şub.,s.11; 27 Şub.,s.8(2),11; 28 Şub.,s.1(2),8(5))
“…ve suikasta şahit olduğunu öne sürerek şunları söylemişti:…”(Hür.,4
Şub.,s.18,7; 6 Şub.,s.5,6; 8 Şub.,s.1,10; 10 Şub.,s.17; 11 Şub.,s.23,8; 12
Şub.,s.1,6,14; 16 Şub.,s.7(2); 19 Şub.,s.16,8,20; 21 Şub.,s.7; 22 Şub.,s.1,20; 23
Şub.,s.13; 25 Şub.,s.1,14; 26 Şub.,s.18,6,Kelebek eki s.1,4(2); 27
Şub.,s.1,17,4,Kelebek eki s.3; 28 Şub.,s.1,14(14))
“Bahçelievler Atatürk Kız Yetiştirme Yurdu’nda kalan kızlardan A.Y., yurt
bahçesinde kızların tecavüze uğradığını öne sürüp ekliyor…”(Sab.,5 Şub.,s.15; 8
Şub.,s.1; 10 Şub.,s.16(2); 12 Şub.,s.1,6(3),4; 13 Şub.,s.1,18,15,19; 16 Şub.,s.19; 17
Şub.,s.18(3),6; 18 Şub.,s.2,23; 19 Şub.,s.1(2),20,5; 21 Şub.,s.14(3); 22 Şub.,s.6; 23
Şub.,s.14,24; 25 Şub.,s.1; 27 Şub.,s.5; 28 Şub.,s.1,4)
Önüne çıkmak
“Aynı dakikalarda Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü İsmail Çalışkan da
basının önüne çıktı.”(Hür.,3 Şub.,s.1,20)
Önüne geçmek
“...Türk futbolu açısından ciddi sonuçlar doğmasının önüne geçilmesi karara
bağlanmıştır.”(Cum.,2 Şub.,s.18; 5 Şub.,s.4; 7 Şub.,s.12; 10 Şub.,s.14; 21 Şub.,s.8;
26 Şub.,s.6; 28 Şub.,s.11)
161
“PKK' nın Kuzey Irak'ta Kürt gruplardan sağladığı lojistik ve haberleşme
desteğinin de önüne geçilecek.” (Hür., 1 Şub., s.16,17; 3 Şub.,s.20; 5 Şub.,s.6; 9
Şub.,s.17; 10 Şub.,s.5; 17 Şub., Cumartesi eki s.8; 22 Şub.,s.4)
“Önüne nasıl geçeceksiniz?”(Sab.,12 Şub.,s.15; 13 Şub.,s.1,15,5; 15
Şub.,s.12)
Önüne gelen
“…kitaplıklarda önüne gelen herkesin okuması için kilit altında tutulan bazı
eski eserlerin mikrofilmleri de vardır.”(Sab.,25 Şub.,s.18)
Önünü kesmek
“...gaspçı kimsenin caddede olmadığı bir anda önümü keserek kafama silah
dayadı.”(Cum.,26 Şub.,s.6)
“6 kişi, gece yarısı evine dönen üniversite mezunu Uğur Korkulu’nun önünü
kesti.”(Sab.,21 Şub.,s.1; 28 Şub.,s.8)
Örnek almak
“ABD’deki önce İnsan Hakları adlı sivil toplum örgütünün yöneticilerinden
Savitt, Irak’taki sorgucuların, bu dizilerdeki işkenceli sorgu sahnelerini örnek
almalarının durumu daha da kötüleştirdiğini belirtti.”(Cum.,13 Şub.,s.1,10(2); 16
Şub.,s.11)
“Alınacak çok da örnek var.”(Hür.,28 Şub.,s.16)
Örnek olmak
“Devlet sırlarını yazdılar diye mahkemede süründürülen üç Danimarkalı
gazeteci yiğit gazetecilere örnek olmalı.”(Cum.,4 Şub.,s.10; 11 Şub.,s.6; 13 Şub.,s.3)
162
“Ayrıca o, ne eğitim olarak, ne topluma örnek olmak adına, ne de yaptığı iş
olarak bana laf söyleme hakkına sahip biri.”(Hür.,5 Şub.,Kelebek eki s.5; 12
Şub.,s.14(2), Kelebek eki s.1,5)
“Gençlere kötü örnek olup, Kürtlere cephe alınacağını düşünüyorum.”(Sab.,5
Şub.,s.2; 15 Şub.,s.16; 27 Şub.,s.5)
Örtbas etmek
“Bu kadar açık bir ihmalin, göz yummanın, örtbas etmenin cezai hesabı
sorulamazsa bu kabul edilemez.”(Cum.,2 Şub., s.5; 5 Şub.,s.8; 9 Şub.,s.1,8; 22
Şub.,s.1)
“Hayal'in, ayrıca polis muhbiri Erhan Tuncel hakkında 'Benden çekindiği için
suikasti engelleyemedi' demesi, 'Tuncel'in cinayetteki rolü örtbas mı ediliyor'
kuşkusu yarattı.”(Sab., 1 Şub., s.1; 5 Şub.,s.15(3))
Öteden beri
“Abdülkadir Aksu’nun görev yaptığı her dönemde ideolojik olarak kendisine
yakın bürokratları koruma eğilimi öteden beri biliniyor.” (Cum.,2 Şub.,s.5; 25
Şub.,s.9)
Özen göstermek
“Demirel, yukarda kalmaya, derin işleri kurcalamamaya özen
gösterirdi.”(Sab.,2 Şub.,s.19)
Özür dilemek
“ Silvio hemen özür dilesin.”(Hür., 1 Şub., s.1(2),13(4); 10 Şub.,s.17; 12
Şub., s.1(2),18(3); 14 Şub.,s.17,16; 17 Şub.,s.24; 19 Şub.,s.1(2),3(2); 21 Şub.,s.14;
22 Şub.,s.4(3); 23 Şub.,s.15; 25 Şub.,s.1,14(3))
163
“Medya kanalı ile özür dilemediğinden bedel ödemesi gerekiyordu.”(Sab., 1
Şub., s.15,1(2),2(7); 19 Şub.,s.21,1(2),5(3); 20 Şub.,s.15; 24 Şub.,s.5; 27
Şub.,s.1,19(3))
Pabucunu dama atmak
“…ve 30 yıldır saltanat süren uçağının pabucunu gökyüzünde bir kenara
atmıştı.”(Hür., 8 Şub.,s.6)
Pahalıya mal olmak
“Serdar Denktaş: Rumların oyunu pahalıya mal olur.”(Cum.,1 Şub.,s.1)
“Çıkarmak pahalıya mal olduğu yani ekonomik olmadığı için kimse
çıkarmaya uğraşmaz.”(Hür.,7 Şub.,s.17)
Palavra atmak(sıkmak)
“Bütün bunlar olurken de, uygarlık ve demokrasi uğruna yapıldığı palavrası
sıkıldığı kanıtlanmaya çalışıldı.”(Cum.,19 Şub.,Strateji eki s.4)
“Arkadaşlarımız belli ki, Hrant Dink olayı üzerine uydurulan senaryolar;
‘başarılı gazetecilik’ adına atılan palavralar; kurumlar arası savaş gibi algılanan
görüntüler hakkında ne düşündüğünü sormuşlar.”(Hür.,6 Şub.,s.1)
Paldır küldür
“Eşimin annesi ve yengesi paldır küldür odaya girip, bakire olduğumu
belgeleyen mendili görmek istediler.”(Hür.,12 Şub.,Kelebek eki s.5)
Pamuk ipliğine bağlı olmak
“Birbirine pamuk ipliği ile bağlı Valonlarla Flamanları bir arada tutmak
ve...”(Cum.,11 Şub.,s.10)
“Gaziantep'te intihar eden Uğur Keser'in bağışlanan kalbi, hayatı pamuk
ipliğine bağlı Hale'yi yaşama bağladı.”(Hür.,17 Şub.,Ege eki s.1,6)
164
“..., istikrar hep pamuk ipliğine bağlı olacak ve ...”(Sab.,3 Şub.,s.5)
Paniğe kapılmak
“Gerçekler ortaya çıkınca paniğe kapıldılar.”(Cum.,22 Şub.,s.1,4(2))
“Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın, ‘...’açıklaması da paniğe kapılan
Rımları teskin etmeyince Türkiye’yi BM ve AB’ye şikâyet ettiler.”(Hür.,2
Şub.,s.1,16(2); 11 Şub.,s.1)
Paraya kıymak
“İçlerinde,paraya kıyıp şampanyayı buzdolabında bekletenler de
vardı;...”(Cum.,11 Şub.,s.10)
Parmağı olmak
“Rapora göre, 20.yüzyılın ortasından bu yana Dünya’da meydana gelen
olumsuzlukların yüzde 90’ında insanoğlunun parmağı var.”(Cum.,18 Şub.,s.8; 19
Şub., s.18)
Parmak basmak
“Tam tersine öyle bir yaraya parmak bastınız ki.”(Sab.,25 Şub.,s.19)
Parmak hesabıyla
“Parmak hesabıyla, çoğunlukla, dışarıda sözler verildiği için,…”(Cum.,8
Şub.,s.7)
Parmak ısırmak
“Her şey güzel giderken parmak ısırttıracak görüntüler varken, nereden çıktı
bu çirkinlikler?”(Cum.,19 Şub.,s.18)
Patlak vermek
“Kıbrıs'ta patlak veren yeni sorun üzerinde durulacak mı?”(Cum.,6 Şub.,s.8;
16 Şub.,s.6; 19 Şub.,s.8)
165
“Kamera skandalının patlak vermesi üzerine Samsun'da 4 emniyet mensubu
açığa alındı,...”(Hür.,3 Şub.,s.1)
“1994, 2000 ve 2001 yıllarında patlak veren ve…”(Sab.,9 Şub.,s.8; 24
Şub.,s.7)
Perde arkasında
“…, olayın perde arkasındaki unsurları gizlemeye yönelik bilinçli bir strateji
olarak değerlendiriliyor.”(Cum.,5 Şub.,s.1,8; 7 Şub.,s.1,6(2); 8 Şub.,s.1; 21 Şub.,s.8)
“Ankara'da dün sabah saatlerinde heyecanlı saatlerin yaşanmasına neden olan
'Türkiye, Kıbrıs açıklarına savaş gemileri gönderdi.' gelişmesinin perde
arkasında,...”(Hür.,2 Şub.,s.16; 17 Şub.,s.17; 18 Şub.,s.22,1; 27 Şub.,Kelebek eki
s.1)
“1961'deki Cumhurbaşkanlığı seçiminin perde arkasını.”(Sab.,14 Şub.,s.21;
18 Şub.,s.8; 22 Şub.,s.9; 28 Şub.,s.8)
Pes demek(etmek)
“Sonunda pes eden Bağdat oldu.”(Cum.,17 Şub.,s.15)
“...şaibeli İskoç, Hürriyet'in gazeteciliği karşısında pes etti.”(Hür.,23 Şub.,s.1;
25 Şub.,Pazar eki s.6; 27 Şub.,Kelebek eki s.3)
“Burcu Şensoy, bu kadarına da pes dedirten olayı şöyle anlattı:...”(Sab.,22
Şub.,Ankara eki s.4)
Peşinde koşmak
“Olumsuz bu gelişmeler karşısında hükûmet ve Rumlarla birleşme şampiyonu
Bay Talat, acaba Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti hayali peşinde koşacaklar mı?”(Cum.,2
Şub., s.8; 3 Şub.,s.5; 21 Şub.,s.5)
166
“…, müşteriler beğendikleri markaların peşinde koşuyorlar, arayışa
girmiyorlar.”(Sab.,16 Şub.,s.2)
Peşine düşmek
“Eğer varsa, bu cinayetin peşine düşmek her birinin, her birimizin görevi.”
(Cum.,23 Şub.,s.15)
“Sizin onlardan ne farkınız vardı ki, bu işin peşine düştünüz?”(Hür.,4
Şub.,Pazar eki s.10; 20 Şub.,s.7; 21 Şub.,s.7; 26 Şub.,s.1)
“Size atılan kurşunun peşine düşelim.”(Sab.,2 Şub.,s.19; 15 Şub.,s.19; 21
Şub.,s.5; 23 Şub.,s.14,19; 27 Şub.,s.4)
Peşine takılmak
“Önce Hint gurularının peşine takıldı.”(Sab.,18 Şub.,s.20)
Peşini bırakmamak
“Bizim peşimizi bıraksınlar.”(Cum.,17 Şub.,s.3; 26 Şub.,s.6)
“Bu acı olayın ardından ölüm, İnce Ailesi’nin peşini bırakmadı.”(Hür., 1
Şub.,s.5; 13 Şub.,s.14)
Peşi sıra
“Hep savaşanların peşi sıra gittim.”(Cum.,4 Şub.,s.10; 12 Şub.,s.18)
Peşkeş çekmek
“Petrol Yasası ile ülkemizdeki birçok sanayi kuruluşu özelleştirme adı altında
yerli ve yabancı tekellere peşkeş çekiliyor.”(Cum.,8 Şub.,s.7; 12 Şub.,s.9; 28
Şub.,s.8(2))
Peş peşe
“Yaklaşık 8 yıl çalışılmayan inşaatta yapı ruhsatı iptal edilirken, peş peşe
yaşanan göçüklerle mevcut katlar da yıkıldı.”(Hür.,11 Şub.,s.8)
167
“AZ Alkmaar’ın ikinci golünden önce yanımda oturan Ergun Babahan’a ‘…’
diyordum ki, peş peşe iki gol geldi.”(Sab.,16 Şub.,s.28; 28 Şub.,s.8)
Pisi pisine
“Yaptıkları çürük binalar yüzünden 17 Ağustos 1999 depreminde pisi pisine
ölen 17 bini aşkın insanımızın hesabını büyük bir beceri ve başarı göstererek,
'zamanaşımı' yoluyla kapattık.”(Hür.,18 Şub.,s.1)
Pis pis gülmek
“Pis pis gülüyordu.”(Hür.,4 Şub.,s.18)
Punduna getirmek
“Hatta sadece yazıp çizmekle kalmayıp yeni yılda bir punduna
getirip,...”(Cum.,20 Şub., s.9)
Rafa kaldırmak
“...- veya üstünkörü bir araştırmayla rafa kaldıran-...”(Hür.,3 Şub.,s.21; 20
Şub.,s.1(2),16(2))
“Ne var ki otomobili bulamayınca bizim proje rafa kalkmıştı.”(Sab.,11
Şub.,s.21; 15 Şub.,s.1)
Rahat yüzü görmemek
“O yüzden hayatlarının hiçbir döneminde rahat yüzü
görmeyebilirler.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.11)
Rahmet okutmak
“Yüzbaşı Bennett'in, yahut tam adıyla John Godolphin Bennett'in filmlere
bile rahmet okutacak derecedeki maceralı hayatından enstantaneleri, bu sayfada
sizlere de anlatmak istedim.”(Sab.,18 Şub.,s.20)
168
Rast gitmek
“Esnafın 'sabah erkenden dükkânıma uğrarsa işlerim rast gider' dediği Deli
Mustafa.”(Sab., 11 Şub.,s.25)
Raydan çıkmak
“Eğitimi rayından çıkarmıştır.”(Cum.,21 Şub.,s.7)
“Sayın Süleyman Demirel’e göre ‘derin devlet, normal devletin raydan
çıkmış hâli’ imiş.”(Hür.,2 Şub.,s.17)
Rayına oturmak
“Demokrasisi karaya değil de rayına oturmuş ülkelerde ilk aşamada bakan
istifa eder.”(Cum.,5 Şub,s.8; 16 Şub.,s.8)
Rekor kırmak
“Fatih Terim rekor kırmaya devam ediyor.”(Cum.,8 Şub.,s.18(2); 11 Şub.,s.1)
“Kanal D’nin izlenme rekorları kıran dizisi Binbir Gece’de, önceki akşam
yine nefesler tutuldu.”(Hür., 1 Şub., s.1; 8 Şub.,s.6,28; 15 Şub.,s.29; 21 Şub.,s.5; 24
Şub.,Cumartesi eki s.10)
“Terim, 55.kez milli takımın başında sahaya çıkarak rekor kırdı.”(Sab.,8
Şub.,s.1; 11 Şub.,s.1(4),21(9); 12 Şub.,s.1,16(4); 13 Şub.,s.19(2); 15 Şub.,s.5; 18
Şub., Günaydın eki s.1; 28 Şub.,s.8)
Rengi atmak
“Hayırdır başkan rengin benzin atık?”(Sab.,17 Şub.,s.6)
Rest çekmek
“..., o Genelkurmay Başkanı'nın kendi ülkesinin seçilmiş yönetimine rest
çekmesi, o ülkenin anayasa demokrasisine saygısız olması mümkün müdür?”(Sab.,19
Şub.,s.5)
169
Rol oynamak
“...ve bu grupların şehir işlerinde etkili rol oynamasını engellemek
için...”(Cum.,5 Şub.,s.1,8; 6 Şub.,s.1; 9 Şub., s.5(3); 10 Şub.,s.15; 11 Şub.,s.8; 13
Şub.,s.1,5(2); 14 Şub.,s.8(4); 18 Şub.,s.10; 21 Şub.,s.1,8; 22 Şub.,s.4; 26 Şub.,s.6; 27
Şub.,s.8(3))
“Gümüşhanevi Dergâhı'nda 'uhrevi dünya'nın yanında 'dünyevi iktisadın' bu
derece rol oynamasına 'tesadüfi' deyip geçemeyiz.”(Hür.,11 Şub.,s.25; 13 Şub.,s.14;
22 Şub.,s.20; 24 Şub.,s.16(2))
“…Erhan Tuncel’in bu işin planlamasında aktif rol oynadığı ortaya
çıkar.”(Sab.,9 Şub.,s.20; 10 Şub.,s.21; 12 Şub.,s.16; 13 Şub.,s.14; 18 Şub.,s.7)
Ruhu bile duymamak
“Kimsenin ruhu duymamış.”(Hür., 10 Şub.,s.17)
Rüyalarına girmek
“Benim rüyalarıma giren, niçin bürokratın rüyasına girmiyor?”(Sab.,24
Şub.,s.5(3))
Sabah sabah
“Sabah sabah hayallere dalmıştı yine.”(Cum.,18 Şub.,s.10)
Sabır taşı
“Yerimde kim olaydı yaşadıklarımın bir bölümünden sabır taşı gibi çatlardı.”
(Cum.,4 Şub.,s.12)
Saçını başını yolmak
“Can, özellikle Ferdi'nin attığı golde yaptığı yerleşim hatasıyla
Fenerbahçelilere saç baş yoldurttu.”(Sab., 11 Şub.,s.39)
170
Saç saça baş başa
“İsmet Paşa yaşasaydı ve bugün polisle jandarmanın neredeyse 'saç saça baş
başa' görüntüsüne tanık olsaydı...”(Sab.,3 Şub.,s.23)
Saç sakal birbirine karışmak
“Saçı sakalı karışmış,...”(Cum.,17 Şub.,Hafta Sonu eki s.5)
Sahip çıkmak
“Esnaf malına sahip çıkabilmek için dükkânında yatmakta, taksiciler ve
minibüsçüler gece çalışmaya cesaret edememektedirler.”(Cum.,4 Şub.,s.12; 6
Şub.,s.4; 8 Şub.,s.5; 11 Şub.,s.10; 13 Şub.,s.9,12: 18 Şub.,s.12; 19 Şub.,s.8; 21
Şub.,s.4; 22 Şub.,s.6; 25 Şub.,s.10; 26 Şub.,s.4,9; 27 Şub.,s.3; 28 Şub.,s.5,8(3))
“Dine, vatana, bayrağa sahip çıkma konusunda inhisarcı, tekelci
yaklaşımlardan, bunlardan kaynaklanan ayrışmalardan kaçınmalıyız.”(Hür., 1 Şub.,
s.17; 5 Şub.,s.1,7, Kelebek eki s.5; 12 Şub.,s.16(2); 14 Şub.,s.17,1; 19 Şub.,s.8; 21
Şub.,s.16; 25 Şub.,Pazar eki s.11; 26 Şub.,s.19)
“Kamuoyunu bu konuya sahip çıkmaya çağırıyoruz…’dedi.”(Sab.,1
Şub.,s.18; 5 Şub.,s.15; 23 Şub.,s.7,Günaydın eki s.9(2))
Salık vermek
“Bu kadar çabuk, böyle kolay olacağını Ayşe nerden bilsindi, bir tanışı ona
salık vermese.”(Cum.,25 Şub.,s.10)
Selam söylemek
“Selamımızı söylesinler.”(Sab.,4 Şub.,s.23; 11 Şub.,s.25; 18 Şub.,s.23)
Selam vermek
“Buradan bir şey çıkmayınca, o güne dek selam bile vermedikleri
özelleştirme karşıtı kurumları arayıp,…”(Cum.,27 Şub.,s.8)
171
“…, selam verirken, çalarken gözümle nerede olduğunu arıyorum.”(Hür.,19
Şub.,Kelebek eki s.4)
Ser verip sır vermemek
“Site, dışarıya ser verip sır vermeyenlerden!”(Cum., 25 Şub.,s.10)
Sesi çıkmamak
“Ne ki, hükûmetten de olumlu olumsuz ses çıkmıyor.”(Cum., 2 Şub., s.8; 15
Şub.,s.8)
“...ve 12 gün sesi soluğu çıkmadı.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15; 15
Şub.,s.18(2); 20 Şub.,s.17)
Ses çıkarmamak
“ ‘Bütün bu anlaşmaların yürürlüğe girmesi durumunda, Türkiye’nin
Akdeniz’de hükmü kalmaz. AB’nin de bu kaynaklara gereksinimi var. O nedenle ses
çıkarmaz.’ diye konuştu.”( Cum.,1 Şub.,s.1,11(2); 11 Şub.,s.8; 17 Şub.,s.9; 25
Şub.,s.8)
“...o günler de bu bayraklı poza nedense hiç ses çıkarmamış.”(Hür.,3
Şub.,s.21; 23 Şub.,s.17)
“... ya da devletin totaliter sistemlerdeki devlet gibi davranmasına ses
çıkarmamak.”(Sab., 2 Şub.,s.5; 9 Şub.,s.20)
Sıcağı sıcağına
“…, bunları sıcağı sıcağına öğrenmek.”(Sab.,13 Şub.,s.19; 23 Şub.,s.19)
Sıcak bakmak
“...ailesi geçim kaygıları nedeniyle kızlarının konservatuvar eğitimi almasına
sıcak bakmaz.”(Cum.,4 Şub.,s.7; 15 Şub.,s.18; 16 Şub.,s.4; 18 Şub.,s.1,8,10)
172
“Mesela, Erivan, tarihçilerin bu konuyu ele almasına eskisine göre daha sıcak
bakmaya başlamış.”(Hür.,13 Şub.,s.19; 21 Şub.,s.21; 24 Şub.,s.1,18)
“...ve AK Parti ile çalışmak isteğini söyleyen Ali Taran'a Başbakan Erdoğan
sıcak bakmasına karşın, herhangi bir anlaşma yapılmamıştı.”(Sab.,12 Şub.,s.16; 22
Şub.,s.17; 24 Şub.,s.19)
Sıdkı sıyrılmak
“İ.S. sıdkı sıyrılmış bir şekilde, son olarak bu parayı da yolladı.”(Hür.,11
Şub.,Pazar eki s.15)
Sıkıntı çekmek
“Özellikle Kerosen ve diğer ürünlerde büyük sıkıntı çekiyoruz.”(Hür., 1
Şub.,s.8)
“Sonra bunun sıkıntısını çekiyoruz.”(Sab.,13 Şub.,s.1,18)
Sıkıntıya düşmek
“Başa bela almadan, hastalanıp sıkıntılara düşmeden,…”(Cum.,25 Şub.,s.10)
Sırra kadem basmak
“Bobkova sırra kadem bastı.”(Sab.,11 Şub.,s.1)
Sırt çevirmek
“Tıpkı 2003’te, 2004’te uyarılara sırtını çevirdiği gibi.”(Cum.,8 Şub.,s.8; 16
Şub.,s.1)
Sırtında yumurta küfesi olmak(Sırtında yumurta küfesi yok ya!)
“Eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki sayısız farkı listelediğiniz zaman,
herkesin sırtında yumurta küfesi olduğunu çok açık görürsünüz.”(Sab.,14 Şub.,s.5)
173
Sırtını dayamak
“...-hoş sırtını ABD'ye dayayalı beri onun yerini Türkiye'ye dönük tehditler
aldı-...”(Hür.,16 Şub.,s.17)
Silah çekmek
“Samast ve Hayal birlikte silah çekti.”(Sab.,3 Şub.,s.18)
Sil baştan
“...ve buna paralel artan iş yükü ile yeni Türk Ceza Kanunu'nun yürürlüğe
girmesi nedeniyle davaların sil baştan ele alınması olduğu savunuluyor.”(Hür.,18
Şub.,s.22)
“Sil baştan mı?”(Sab.,11 Şub.,s.5(2); 17 Şub.,s.8)
Sinek avlamak
“Bolu Dağı esnafı sinek avlıyor.”(Sab.,16 Şub.,s.1(2),19)
Sineye çekmek
“Dışişleri Bakanımız benzerine rastlamadığımız bu olayı sineye çekmiş
görünüyor ve …”(Cum.,9 Şub.,s.8; 21 Şub.,s.8(3); 28 Şub.,s.9)
“..., o bile sineye çekilir.”(Hür.,20 Şub.,s.17)
Slogan atmak
“ABD karşıtı ve barış yanlısı sloganlar atan göstericiler polis eşliğinde
konferans merkezinin yakınlarına kadar yürüdüler.”(Cum.,11 Şub.,s.1)
“Ben asla o sloganı atmazdım.”(Sab.,19 Şub.,s.17(5))
Soğuk kanlı
“Bu konular daha ölçülü, soğukkanlı olmaya ihtiyacımız var.”(Cum.,2
Şub.,s.5; 4 Şub.,s.8; 9 Şub.,s.5; 11 Şub.,s.12)
174
“Olaylara iyi niyetle, soğuk kanlılıkla, kararlılıkla baktığımız zaman çözüm
budur.”(Hür., 1 Şub.,s.8)
“Zanlı gayet soğukkanlı bir şekilde istenen pozları veriyor.”(Sab.,2 Şub.,s.15)
Soluğu (bir yerde) almak
“Bu yüzden de bu yolla çocuk edinmek isteyenler soluğu Kıbrıs’ta
alıyorlar.”(Cum.,18 Şub.,Pazar eki s.4)
“Bergüzar Korel, dans dersi almak için soluğu Tan Sağtürk'ün Nişantaşı'ndaki
dans stüdyosunda almış.”(Sab.,22 Şub.,s.6; 25 Şub.,s.4,19,Pazar eki s.8)
Soluk soluğa
“Talihsiz bebeğin kaderini değiştiren süreç soluk soluğa bir operasyonla
gerçekleştirildi.”(Sab.,23 Şub.,s.7)
Son kozunu oynamak
“Zico maçın gittiğinin biraz da geç farkına varınca Mehmet Aurelio ve
Deivid'le son kozunu oynadı.”(Cum.,26 Şub.,s.18)
Sonunu almak
“Gül, '...Irak'ın bölünmesi, sonu alınamayacak savaşların başlamasıdır.' dedi.”
(Cum.,23 Şub.,s.8)
Sonunu getirememek
“Olmadı, yine sonunu getiremedik.”(Cum.,23 Şub.,s.18)
Söz açmak
“Yüksek perdeden atmaların son örneği ‘derin devletin varlığını kabul ve
‘minimize’ etmekten, yok etmekten’ söz açması.”(Cum.,1 Şub.,s.8)
“Turizmden söz açılmışken, Türk turizminde yeni destinasyon
neresi?”(Sab.,12 Şub.,s.15; 21 Şub.,s.19)
175
Söz almak
“Meclis kurulunda muhalefeti temsil eden Vula Patilidu söz alarak Atatürk'ün
Pontus soykırımında rol aldığını ileri sürdü.”(Cum.,10 Şub.,s.1,15; 14 Şub.,s.1; 16
Şub.,s.1,4,11; 26 Şub.,s.8)
“Duruşmada söz alan Mehmet Ali Barman, “…”dedi.”(Hür.,2 Şub.,s.4; 19
Şub.,s.1,8)
“Duruşmada bazı davalılar adına söz alan avukat Cevdet Yavuz, Orman
Genel Müdürlüğü’nün aktif davacı olma,davalıların ise pasif davalı olma ehliyeti
olmadığını ve…”(Sab.,17 Şub.,s.18)
Söz düşmemek
“Özellikle anne kimliğiniz varsa hikâyenin kahramanı sizseniz, emin olun
düşmez başkasına söz.”(Hür.,13 Şub.,Kelebek eki s.8)
Söz etmek(Sözünü etmek)
“…Baykal, ‘…Başbakan derin devletten söz edeceğine, 11 ay önce yapılan
ihbarın gereğini niye yerine getiremedi, o insanı niye koruyamadılar onu hesabını
vermelidir.’dedi.” (Cum.,2 Şub.,s.5,4,8; 4 Şub.,s.8,9,7,10; 6 Şub.,s.8; 11 Şub.,s.8,10;
12 Şub.,s.11; 13 Şub.,s.9(4); 14 Şub.,s.8; 15 Şub.,s.14; 17 Şub.,Hafta Sonu eki s.5;
18 Şub.,s.8,10; 20 Şub.,s.8; 21 Şub.,s.7; 23 Şub.,s.5,8; 24 Şub.,s.6; 25
Şub.,s.8,1,10(2); 27 Şub.,s.8(4); 28 Şub.,s.8)
“Başer'in 'Ufukta görülen ışık' tan söz ettiğini bildiriyor.”(Hür.,1 Şub.,
s.17(2),1,7; 2 Şub.,s.17; 5 Şub.,Kelebek eki s.5; 6 Şub.,s.19; 7 Şub.,s.17; 8
Şub.,s.1,16; 9 Şub.,s.1; 10 Şub.,s.17(3); 11 Şub.,Pazar eki s.15; 12 Şub.,s.16; 14
Şub.,s.17,16; 16 Şub.,s.16,17; 17 Şub.,s.14; 18 Şub.,s.18, Pazar eki s.13; 22 Şub.,s.4;
23 Şub.,s.17; 25 Şub.,Pazar eki s.6; 28 Şub.,s.17)
176
“Biraz söz eder misiniz? (Sab.,2 Şub.,s.7; 5 Şub.,s.15(2); 7 Şub.,s.21; 10
Şub.,s.7,5; 19 Şub.,s.20; 20 Şub.,s.2; 21 Şub.,s.5; 25 Şub.,s.18)
Söz geçirmek
“…bir süre sonra başbakana sözünü geçiremeyecektir.”(Hür.,28 Şub.,s.17)
“...Yeşim Salkım, anlaşılan gönlüne söz geçirememiş.”(Sab.,28
Şub.,Günaydın eki s.2)
Söz kesmek
“Bir hafta içinde söz kesildi.”(Hür.,12 Şub.,Kelebek eki s.1,5)
Söz konusu
“ Soruşturmaların bu aşamasında açıklama yapmanın yanlış olacağını
kaydeden Aksu, müfettiş soruşturmaları tamamlanmadan ya da talep olmadan
görevden almanın söz konusu olmayacağını söyledi.”(Cum.,1 Şub.,s.5; 2 Şub.,s.4,13;
3 Şub.,s.4(2),19; 4 Şub.,s.8(3),5; 6 Şub.,s.8(2),4,12; 7 Şub.,s.12; 8 Şub.,s.5(2),4(2); 9
Şub.,s.8(3); 10 Şub.,s.1,7; 11 Şub.,s.6; 12 Şub.,s.1,5(2); 13 Şub.,s.9,10,8,3(3),4; 15
Şub.,s.8,1,13,14,5(2); 16 Şub.,s.4(3),5,8(2),6; 17 Şub.,s.7,9(2),13; 18
Şub.,s.8(4),9(2),12(2), Pazar eki s.5; 19 Şub.,s.8(3),5(3); 20 Şub.,s.1,6,9,12; 21
Şub.,s.6,8(3); 22 Şub.,s.4,8,13; 23 Şub.,s.1,4(2),8, 10; 24 Şub.,s.6,16; 25 Şub.,s.1,5,8;
26 Şub.,s.6,9(2); 27 Şub.,s.1,6)
“Türkiye bir yandan, Rum Kesimi,Lübnan ile söz konusu anlaşmayı
imzaladıktan sonra Beyrut'a karşı diplomatik notayla sert tepki koyarken,...”(Hür.,2
Şub.,s.16(2),17; 3 Şub.,s.20,21; 4 Şub.,s.18,19; 5 Şub.,s.16(2), Kelebek eki s.5; 6
Şub.,s.7,13; 7 Şub.,s.17(2); 8 Şub.,s.16(2); 10 Şub.,s.5; 11 Şub.,s.23; 12 Şub.,s.18(2);
13 Şub.,s.19,30; 15 Şub.,s.19(2); 16 Şub.,s.9; 17 Şub.,s.17,16; 22 Şub.,s.4(2); 23
177
Şub.,s.5; 24 Şub.,s.1,19; 25 Şub.,s.19,21,Pazar eki s.6; 27 Şub.,s.1,17(3); 28
Şub.,s.17)
“Ancak yetkililer daha sonra böyle bir durumun söz konusu olmadığını
açıkladı.”(Sab., 1 Şub.,s.7; 2 Şub.,s.15(2); 3 Şub.,s.19; 4 Şub.,Pazar eki s.4(3); 5
Şub.,s.14; 6 Şub.,s.26; 8 Şub.,s.19(2),18; 9 Şub.,s.10(2),7; 10 Şub.,s.6; 11 Şub.,s.21;
12 Şub.,s.16; 14 Şub.,s.8(3),16; 16 Şub.,s.18; 18 Şub.,s.21(2); 21 Şub.,s.4; 22
Şub.,s.11,19,Ankara eki s.4; 23 Şub.,s.14; 25 Şub.,s.5; 26 Şub.,s.26; 27 Şub.,s.7,19;
28 Şub.,s.19)
Söz sahibi olmak
“Bu toplantılarda bölge ülkeleri olarak söz sahibi olmak istediğimiz mesajını
vermeyi amaçlıyorduk.”(Cum.,11 Şub.,s.12; 28 Şub.,s.8)
“Diplomatik kaynaklar,...'O bölgede söz sahibiyiz...'değerlendirmesinde
bulundu.”(Sab.,2 Şub.,s.17; 8 Şub.,s.5; 11 Şub.,s.22)
Sözüm ona
“Sözüm ona cumhuriyeti koruyacaklar.”(Cum.,28 Şub.,s.1,5)
Sözünde durmak
“Sözlerinde dururlarsa Güvenlik Konseyi üyeliğimiz için olumlu katkıları
var.”(Sab., 1 Şub., s.19)
Sözünü tutmak
“...,'Biz, terör örgütü PKK'ya karşı verdiğimiz sözü tutmak zorunda
olduğumuzu biliyoruz...'dedi.”(Cum.,3 Şub.,s.19; 4 Şub.,s.12; 11 Şub.,s.8(3); 16
Şub.,s.4)
“Hükûmet söz verdi ama sözünü tutmadı.”(Sab.,28 Şub.,s.20)
178
Söz vermek
“...,'Biz, terör örgütü PKK'ya karşı verdiğimiz sözü tutmak zorunda
olduğumuzu biliyoruz...'dedi.”(Cum.,3 Şub.,s.19,9; 4 Şub.,s.10; 7 Şub.,s.8; 8
Şub.,s.7; 15 Şub, s.14; 16 Şub.,s.4,1,5; 17 Şub.,Hafta Sonu eki s.5; 18 Şub.,s.12(2);
19 Şub.,s.1,11; 21 Şub.,s.1; 25 Şub.,s.6; 26 Şub.,s.8)
“...ve ben 10 yaşında kendi kendime söz verdim.”(Hür.,5 Şub.,s.6; 10
Şub.,s.17; 15 Şub.,s.4; 17 Şub.,s.14; 18 Şub.,s.18; 22 Şub.,s.21; 25 Şub.,s.18; 28
Şub.,s.1)
“...,sorumlular hakkında gereğinin yapılacağı sözünü verdi.”(Sab.,3 Şub.,s.19;
11 Şub.,s.2; 16 Şub.,s.17; 18 Şub.,s.9; 19 Şub.,s.21(2); 25 Şub.,s.21; 27 Şub.,s.26; 28
Şub.,s.20)
Surat asmak
“Az evvel suratını asanlar, bunlar değil sanki.” (Hür.,18 Şub.,Pazar eki
s.12(2); 19 Şub.,Kelebek eki s.4)
Su yüzüne çıkmak
“Hrant Dink cinayeti Türkiye'nin bu iktidar elinde nereden nereye geldiğini
su üstüne çıkardı.”(Cum.,4 Şub.,s.1; 5 Şub.,s.1; 6 Şub.,s.9; 13 Şub.,s.9)
Süklüm püklüm
“Yoksa bedevi çadırlarında süklüm püklüm olup da, Türkiye’de kanlı iktidar
yürüyüşünden söz eden o günün başbakanı mı?”(Hür.,28 Şub.,s.17)
Sünger geçirmek(çekmek)
“…ABD eski kırgınlıklara bir sünger çekmek istiyor.”(Sab.,7 Şub.,s.21)
Şaka yapmak
“ 'Şaka yapıyorsun;...'”(Cum.,12 Şub.,s.9)
179
“Şaka yapmadığımızı bilirler.”(Hür., 1 Şub.,s.8(2); 7 Şub.,s.1,17; 15
Şub.,s.29)
“…; ne zaman bir tüp kamyonu geçse ‘Dilek seni almaya geldiler’ diye şaka
yaparlar.”(Sab.,5 Şub.,Günaydın eki s.8)
Şimşekleri üzerine çekmek
“...ve muhafazakâr İslam'ın şimşeklerini üzerine çekmişti.”(Cum., 11 Şub.,s.1)
“Ermeni diasporasının da şimşekleri üzerine çeken projenin finansmanında
öngörülen Amerikan kredisinin son anda gerçekleşmemesinin bundan kaynaklandığı
öngörüldü.”(Hür., 8 Şub.,s.10(2))
Şunun şurasında
Şunun şurasında üç sene öncesine kadar maaşıyla çalışan gazeteci sıfatını
taşıyan birinin,...”(Hür.,22 Şub.,s.4)
Şüyuu vukuundan beter
“Ne var ki, eskiler ‘Şüyuu, vukuundan beterdir’ demişler..”(Sab.,7 Şub.,s.15)
Taban tabana zıt
“Hristiyanlık’ta ‘Hz.İsa’nın göğe yükseldiği’ inancına taban tabana zıt düşen
iddialar ve kanıt olarak sunulanlar yapımcılar ve din adamlarını birbirine düşürdü.”
(Sab.,28 Şub.,s.7)
Tadını çıkarmak
“…kimi de kayak takımı gibi kullandığı kornişlerle kayağın tadını çıkarmaya
çalışıyor.”(Cum.,9 Şub.,s.1)
“Binbir Gece'nin Şehrazat'ı Bergüzar Korel, şöhretin tadını çıkaramadan
dedikoduların yarattığı sıkıntıyla boğuşuyor.”(Hür.,11 Şub.,s.1,Pazar eki s.16)
180
“Anne-kız, önümüzdeki hafta yapılacak duruşmaya kadar da Bahamalar’da
deniz ve güneşin tadını çıkarmaya devam edecekmiş.”(Sab.,5 Şub.,Günaydın eki s.2;
25 Şub.,s.19)
Tanrı misafiri
“ ‘Tanrı misafiriyim’ deyip kerhen kabul edilmemi sağlıyorum.”(Sab.,25
Şub., s.4(2))
Taraf olmak(tutmak)
“..., medya taraf oldu.”(Cum.,4 Şub.,s.10,11(2))
Tası tarağı toplamak
“..., ancak Türk savaş gemilerini gören yabancı şirket, tası tarağı toplayıp
kaçmış.”(Cum.,2 Şub.,s.8)
Tefe koymak
“Görevli: Seni değil, bizi tefe koyarlar.”(Hür.,9 Şub.,s.14(2); 20 Şub.,s.17; 24
Şub.,s.19)
Tek başına( Kendi başına)
“...; diğer tutukluların saldırısına maruz kalabilir diye nakledilinceye kadar
tek başına tutulmuştur.”(Cum.,4 Şub.,s.8(3),5(2),12; 7 Şub.,s.8; 9 Şub.,s.8; 11
Şub.,s.12,11(4); 12 Şub.,s.1,4; 13 Şub.,s.8,12; 16 Şub.,s.4,8(2); 18 Şub.,s.12; 22
Şub.,s.8; 23 Şub.,s.15; 25 Şub.,s.10)
“Aynur Bektaş, şirketlerin, bunun etkilerinin yaratacağı iş yapış şeklindeki ve
stratejideki değişiklikler ile etkilerinin azaltılmasını tek başına
yapamayacağını,...”(Hür., 1 Şub., s.9; 2 Şub.,s.4; 4 Şub.,s.18(2); 5 Şub.,Kelebek eki
s.1; 6 Şub.,s.19(2); 8 Şub.,s.17; 12 Şub.,s.8, Kelebek eki s.5; 15 Şub.,s.19,20; 17
Şub.,Cumartesi eki s.8; 23 Şub.,s.17)
181
“...ama tek başına değil.”(Sab.,3 Şub.,s.18,5; 9 Şub.,s.20; 11 Şub.,s.2; 12
Şub., s.16, 1,19(2); 13 Şub.,s.26; 15 Şub.,s.5; 16 Şub.,s.1(2),17; 23 Şub.,s.14; 25
Şub.,Pazar eki s.8; 28 Şub.,s.7)
Tek tük
“Carrusca ise Gerets’ten tek tük forma şansı buluyor ama onu da
kullanamıyor.”(Cum.,2 Şub.,s.18)
Temel atmak
“…, basında, ‘1987 yılında Eğitim Daire Başkanıyken Fethullahçı
örgütlenmenin temelini atan kişi’ diye tanımlanan Konya Emniyet Müdürü Salih
Tuzcu’nun…”(Cum.,5 Şub.,s.8; 13 Şub.,s.4(2))
“Demiryolu hattının temelini atacak olan liderler Temmuz 2006’da Bakü-
Tiflis-Ceyhan Boru Hattı’nın açılış töreninde bir araya gelmişti.”(Hür.,5 Şub.,s.14; 8
Şub.,s.10; 11 Şub.,s.8; 12 Şub.,s.6; 14 Şub.,s.17; 17 Şub.,s.14; 18 Şub.,s.18)
“Boğaz Köprüsü'nün temelini Demirel attı diye, Ecevit buradan geçmedi
mi?”(Sab., 1 Şub., s.1; 27 Şub.,s.19)
Temize çıkmak
“…ve Cerrah’ın böylece temize çıktığını duyurdu.”(Sab.,6 Şub.,s.1; 7
Şub.,s.15; 8 Şub.,s.1)
Tepeden tırnağa
“SHÇEK'İN eski yöneticileri de kurumda tepeden tırnağa 'imam
kadrolaşması' yaşandığına ve...”(Cum.,7 Şub.,s.3)
“Tepeden tırnağa ettim edeceğim lafları.”(Sab.,17 Şub.,s.6)
182
Tepesinden kaynar su dökülmek
“İnanın, tepemden aşağıya bir kazan kaynar su dökülmüş gibi
oldum.”(Cum.,4 Şub.,s.12)
Ter dökmek
“...ABD'ye gitmek için ısrarla çalışıyor, çabalıyor, uğraşıyor, ter
döküyor!”(Cum.,3 Şub.,s.19)
Tereciye tere satmak
“...Hafızoğlu, 'Gaziantep merkezli bir şirketin ABD gibi dünyanın en önemli
pazarlarından birinde marka olması 'tereciye tere satmaya benziyor' şeklinde
konuştu.'”(Sab., 10 Şub.,s.24)
Ters düşmek
“Emniyet ile ANKA Haber Ajansı’nı ters düşüren haber özetle
şöyle…”(Cum.,7 Şub.,s.6; 9 Şub.,s.1(2),5(2); 18 Şub.,s.9; 21 Şub.,s.8; 27
Şub.,s.1,18)
“Spor Toto Teşkilat Müdürü Bekir Uçar, Danıştay’ın kararına ters düşmemek
için 28 Şubat Çarşamba gecesinden itibaren İddaa oyununu durduracaklarını
belirterek,…” (Sab.,27 Şub.,s.23)
Teslim bayrağı çekmek
“...ve ben 1945'te Hitler orduları teslim bayrağını çekene dek bir oraya, bir
buraya yollandım durdum.”(Cum.,4 Şub.,s.10)
Topa tutmak
“Ancak New York’taki konferansta din adamları ve arkeologlar yönetmen ve
yapımcıyı topa tuttu.”(Sab.,28 Şub.,s.7(2))
183
Topun ağzında
“Ama ülkelerden ikisi (İran ve Suriye) bugün topun ağzında
görünüyor...”(Cum.,11 Şub.,s.12)
Topu topu
“Topu topu 5 gün.”(Hür.,5 Şub.,s.6)
Toz kondurmamak
“Bunlar sırf başarıya toz kondurmak için söylenen laflar.”(Hür.,16 Şub.,s.9)
“Nasıl başarıya toz kondururuz diye uğraşıyorlar.”(Sab.,26 Şub.,s.8)
Tuhafına gitmek
“Eminim bu yazıda da sizin tuhafınıza giden bir şey yok.”(Hür., 1 Şub., s.17)
Turşusunu kurmak
“Turşusunu kuracak değil ya.”(Sab.,26 Şub.,s.8)
Tuzağa düşmek
“..., 'Bir musibet bin nasihatten iyidir' sözünden ders almayanlar,
dolandırıcıların tuzağına düşmeye devam ediyor.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15; 15
Şub.,s.19; 21 Şub., s.16(2))
“Baykal, ‘Bu tuzağa Başbakan’ın, Dışişleri Bakanı’nın düşmekte olduğunu
görüyoruz…’ dedi.”(Sab.,19 Şub.,s.20(2))
Tüyler ürpertici(Tüyleri ürpermek, Tüyleri diken diken olmak)
“Günday'ın, TESK'in başına gelenleri anlatışını dinlerken tüylerim diken
diken oluyor.”(Cum.,4 Şub.,s.12)
“Yurt bahçesinde bile tecavüz olaylarının yaşandığını söyleyen A.Y’nin
anlattıkları tüyler ürpertici.”(Sab.,5 Şub.,s.15, Günaydın eki s.5; 18 Şub.,s.20, 19
Şub.,s.17)
184
Ucu dokunmak
“..., o vesileyle operasyonun ucu bize dokundu.”(Hür.,16 Şub.,s.7)
Ucuz kurtulmak
“Ucuz kurtuldum.”(Hür.,18 Şub.,s.1(2),6(3))
Ulu orta söz söylemek
“Ben şimdi topluma mal olmuş bir adamdan ulu orta bir özür bekleme
hakkımı kullanıyorum.”(Hür., 1 Şub., s.13)
“Böyle şeyler ulu orta söylenmez,...”(Sab.,12 Şub.,s.1)
Uygun bulmak
“...,yaklaşık 3 bin kişinin çalıştığı kuruluşta da böyle bir merkezin
kurulmasını uygun bulduklarını söyledi.”(Hür.,3 Şub.,s.7)
Uygun görmek
“...genelge mahiyetindeki dağıtımlı yazının yürürlükten kaldırılması uygun
görülürken...”(Cum.,3 Şub.,s.3; 9 Şub.,s.4; 21 Şub.,s.8(2),5; 25 Şub.,s.10)
“Ama grubum böyle layık ve uygun gördüyse biz gruba saygı
duyarız.”(Hür.,15 Şub., s.20; 28 Şub.,s.17)
“İki haftadır bekletilen dosyayla ilgili kararın verilmesi için Encümen
‘Danıştay’ın kararı beklenmesi’ni uygun gördü.”(Sab., 1 Şub., s.12)
Uykusunu almak
“ 'Yok oğlum yanıyor, uykunu alamadın ondan' dedim.”(Hür.,11 Şub.,s.7)
Uyku tutmamak
“Ama yatakta bile sürekli ellerimi yıkama isteğimden dolayı bir türlü uyku
tutmadı.”(Sab.,12 Şub.,s.4)
185
Uykuya dalmak
“Ya salonu terk eder veya derin uykuya dalar.”(Hür.,3 Şub.,s.21)
Uzun sözün kısası
“Uzun sözün kısası”(Sab.,7 Şub.,s.21)
Üç aşağı beş yukarı
“…-eh stratejik ortaklık üç aşağı beş yukarı bunu gerektirmez mi?- koskoca
bir ABD bunu istiyorsa, elbet bir bildiği vardır.”(Hür.,21 Şub.,s.17; 25 Şub.,Pazar eki
s.6)
Üst baş
“..., üstü başı peşmurde, sırtında dünyanın yükü; çökmüş kâğıt
topluyor.”(Cum.,17 Şub.,Hafta Sonu eki s.5)
“Hayatım boyunca üstüme başıma hiç bakmamıştım.”(Hür.,19 Şub.,Kelebek
eki s.4)
Üstesinden gelmek
“Terörün küresel bir olgu olması nedeniyle bütün dünyanın el birliği içinde
terörün üstesinden gelmesi gerektiğinin altını çiziyor.”(Cum.,11 Şub.,s.12; 15
Şub.,s.1,4(2))
“Gencim, üstesinden gelirim,…”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.10; 13 Şub.,Kelebek
eki s.8; 15 Şub.,s.18)
Üstü kapalı konuşmak
“…İran Dışişleri Bakanı Manuçher Mutteki, üstü kapalı olarak Türkiye ile
İran’ın nükleer projelerde işbirliği yapmasını önerdi.”(Cum.,21 Şub.,s.1,8(3); 28
Şub.,s.5)
186
Üstünde kalmak
“Bütün her şey onun üstünde kalacak.”(Hür.,4 Şub.,s.18)
Üstüne düşmek
“Belki de baştan yeterince üstüne düşmedik.”(Hür.,13 Şub.,s.14)
Üstüne geçirmek
“Sözleşmeye göre taşıyıcı anne çocuğu doğurunca, ısmarlayan çift çocuğu o
yabancı hukuka göre üstlerine geçirebiliyor.”(Cum., 18 Şub.,Pazar eki s.5)
Üstüne üstlük
“Üstüne üstlük bir de Cumhurbaşkanı'na laf söylüyor.”(Sab.,12 Şub.,s.20)
Üstüne yok
“Avrupa’ya servis yapmada üstümüze yok.”(Sab.,25 Şub.,s.20)
Üstüne yürümek
“Önce kayınvalidemin üstüne yürüdüm.”(Hür.,12 Şub.,Kelebek eki s.5)
Üst üste
“Görüyorsunuz bir sürü yanlışlık üst üste dizilmiş önümüzde bir duvar gibi
duruyor.”(Cum.,4 Şub.,s.10; 7 Şub.,s.18; 18 Şub.,s.12; 22 Şub.,s.8)
“İkinci yarının ilk dakikalarında üst üste gelen goller tribünleri çileden
çıkardı.”(Hür.,16 Şub.,s.28)
“Ancak Tuncay'ın 67 ve 77, Appiah'ın 68, Edu'nun 69'da üst üste pozisyonları
bize 3.gol müjdesi gibi geldi.”(Sab.,23 Şub,s.26)
Üzerinde durmak
“Haluk Ulusoy’un üzerinde en çok durulması gereken ifadesi ise…”(Cum.,2
Şub.,s.18(2); 6 Şub.,s.8(2); 8 Şub.,s.8; 19 Şub.,Strateji eki s.5; 24 Şub.,s.4)
187
“Ne yazık ki toplum olarak da, devlet olarak da bu olayın üzerinde
hassasiyetle durmadık.”(Hür.,2 Şub.,s.17; 3 Şub.,s.21; 11 Şub.,s.25; 14 Şub.,s.15; 22
Şub.,s.21; 24 Şub.,s.18)
“Onun için üzerinde hassas durulmalı.”(Sab.,2 Şub.,s.18; 5 Şub.,s.17; 7
Şub.,s.20,21)
Üzerine almak
“O gün basına sızdırıldığı gibi, Güler'in bu sorumluluğu üzerine
alması,...”(Hür.,17 Şub.,s.17)
Üzerine atmak
“O nedenle üzerimize atılan iftiraları ortaya çıkarma kampanyasında ısrar
etmemiz ve kavgamızı kanıtlarla sürdürmemiz gerekir.”(Hür.,14 Şub.,s.17)
“Suç bir kişinin üzerine atılmaya çalışılıyor.”(Sab.,6 Şub.,s.12)
Üzerine gitmek
“Derin devletin ne olduğunu,nereden kaynaklandığını araştırıyorlarmış
da..(tabii AKP iktidara gelinceye kadar)üzerine gidemediğimiz için millet olarak ağır
bedel ödemiş de..”(Cum.,1 Şub.,s.8; 2 Şub.,s.11; 6 Şub.,s.6; 12 Şub.,s.9; 17 Şub.,s.7;
19 Şub.,s.8(3); 20 Şub.,s.5(2))
“Bugüne kadar bu tür bağlantıların üzerine gidilemediği için bedelini hem
millet hem devlet olarak ödedik.”(Hür.,2 Şub.,s.17; 6 Şub.,s.19; 10 Şub.,s.14)
“Abi olayın üstüne gidelim...”(Sab.,2 Şub.,s.19; 15 Şub.,s.19; 20 Şub., s.19)
Üzerine titremek
“Çok sevecen, daima üzerime titrer.”(Sab., 25 Şub.,Pazar eki s.8; 28
Şub.,s.16)
188
Üzerine yıkmak
“Şimdi bakıyorum da bu işi jandarmanın üzerine yıkmak için...”(Hür.,3
şub.,s.21)
“…, olayı benim üzerime yıktılar.”(Sab.,5 Şub.,s.15)
Vakit öldürmek(Zaman öldürmek)
“Muhalefet vakit öldürüyor.”(Cum.,5 Şub.,s.5(2); 19 Şub.,Strateji eki s.5)
“Acaba 'yapay gündem' yaratıp, Çankaya seçimine kadar 'zaman öldürmek'
mi istiyor?”(Sab.,5 Şub.,s.19)
Veryansın etmek
“Öte yandan CHP Lideri Deniz Baykal, basına, iş dünyasına veryansın edip
duruyor.”(Hür.,27 Şub.,s.17)
Yağcılık etmek
“İktidar sahibine yağcılık etmek için, onun yanağı okşanmaz ki.”(Sab.,25
Şub.,s.1,5)
Yakasına yapışmak
“Adam trenden, uçaktan, otobüsten indi mi polis yakasına
yapışacak.”(Cum.,3 Şub.,s.19; 20 Şub.,s.1,5(2))
Yakasını bırakmamak
“Artık benim yakamı bırak,…”(Hür.,28 Şub.,s.6)
Yalan çıkmak
“Dinci Vakit gazetesinin ‘…’ yönündeki haberi yalan çıktı.”(Cum.,9 Şub.,s.1)
Yalan yanlış
“…, tüm yetkililer ‘Yalan yanlış haberlere dikkat’ uyarısı yaptı.”(Hür.,5
Şub.,s.1,16; 6 Şub.,s.19)
189
Yan çizmek
“Bu aşamadan sonra Türk hükûmeti yan çizerse o zaman buradaki Türklerin
oy kullanmasını istemiyor demektir.”(Hür.,24 Şub.,s.16)
Yan gelip yatmak
“...ve hele bozuk düzenin meyvelerini yiyerek yan gelip yatmak ya da
insanları hurafelerle avutup uyutmak değil.”(Cum.,19 Şub.,s.8)
Yanı başında
“Ülkemizde Petrol Yasası’nı ulusal açıdan sert eleştirilere yol açarken; yanı
başımızda, Kıbrıs’ta petrol üzerine kurgulanan ve…”(Cum.,8 Şub.,s.8)
Yanı sıra
“Fazıl Say, Beşiktaş Belediyesi ve Nâzım Hikmet Vakfı’nca, Akatlar’daki
Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Nâzım Hikmet 105 Yaşında’ adlı
konserin ilk bölümünde, Beethoven ve Gershwin bestelerinin yanı sıra kendi
bestelerini seslendirdi.” (Cum.,1 Şub.,s.1,11,8; 3 Şub.,s.19; 4
Şub.,s.7(2),10(2),1,5,12; 5 Şub.,s.19; 6 Şub.,s.1; 8 Şub.,s.6; 9 Şub.,s.5; 10
Şub.,s.14,15; 11 Şub.,s.7(3),1,12; 15 Şub.,s.1,13,6; 16 Şub.,s.5,11; 17 Şub.,s.6; 19
Şub.,s.5,11; 22 Şub.,s.8; 23 Şub.,s.4,1,6; 24 Şub.,s.7,1,16,8(2),12; 25
Şub.,s.5,9,10(2); 26 Şub.,s.9; 27 Şub.,s.6(3); 28 Şub.,s.9)
“Maddi boyutunun yanı sıra çevresel tahribatı korkunç.”(Hür.,4 Şub.,s.16; 6
Şub.,s.6; 9 Şub.,s.14; 10 Şub.,s.10; 12 Şub.,s.18; 16 Şub.,s.7,8; 17 Şub.,s.24(2); 21
Şub.,s.14; 25 Şub.,s.21; 27 Şub.,Kelebek eki s.2)
“Washington Post gazetesinin yanı sıra İngiliz Guardian gazetesi de 'Yama
yap çoraplarına' başlığı ile haberi duyurdu.”(Sab., 1 Şub., s.9; 2 Şub.,s.15,19(2); 5
Şub.,s.17; 6 Şub.s.1,14,6,15(2); 8 Şub.,s.8,28; 10 Şub.,s.24; 11 Şub.,s.22,21; 13
190
Şub.,s.17(2); 16 Şub.,s.18,2,4; 18 Şub.,s.21; 20 Şub.,s.7(2); 22 Şub.,s.11,17; 25
Şub.,s.18; 26 Şub.,s.2,18, 17,26(2); 27 Şub.,s.5; 28 Şub.,s.19)
Yan yana
“…ve bu ülkeye giden Başbakan Erdoğan’ın, Haluk Ulusoy’la yan yana
gelmesi yadırganırken,…”(Cum.,8 Şub.,s.18; 10 Şub.,s.15; 18 Şub.,s.10)
“Jandarma ve polisle Atatürk'ün sözünün yer aldığı takvimin önünde yan
yana fotoğrafı çekiliyor.”(Hür.,9 Şub.,s.14; 17 Şub.,Cumartesi eki s.8)
“Ardından da görevlilerden bazıları katil zanlısı ile yan yana fotoğraflar
çektiriyorlar.”(Sab.,2 Şub.,s.15; 4 Şub.,s.18; 5 Şub.,Günaydın eki s.5; 15 Şub.,s.5; 19
Şub.,s.21; 20 Şub.,s.1,17; 26 Şub.,Günaydın eki s.8(2))
Yarasına merhem olmak
“Dileriz, Yargıtay’ın kararı, acı çeken binlerce kandırılmış gurbetçimizin
yarasına merhem olur.”(Cum.,1 Şub.,s.8)
Yarım yamalak
“Yarım yamalak ve genellikle yanlış öğretilen geçmiş dönemleri ‘Nerede o
eski güzel günler’ diye geleceğe de model olarak sunduğunuz takdirde,…”(Sab.,16
Şub.,s.5)
Yarın öbür gün
“Irak’taki ABD askeri varlığını olumlu bulduklarını belirten eski DEP
milletvekili, ‘Eğer yarın öbür gün buradan giderlerse, o zaman Kürdistan(Kuzey
Irak) ve Irak genelindeki katliamlar tahmin edilemeyecek boyutlara
ulaşır.’dedi.”(Cum.,14 Şub.,s.1,8; 20 Şub.,s.1,8(2))
191
Yarı yarıya
“Türbanlıyla türbansızın oranı yarı yarıyadır.”(Hür.,17 Şub.,Cumartesi eki
s.9)
Yaşını başını almış
“M.D. isimli hocanın evli barklı yaşını başını almış bazı arkadaşlarının da,iki
kızı bir keresinde Kadir Has Center’a götürüp alışveriş yaptırdıklarını,…”(Sab.,5
Şub.,s.15)
Yataklık etmek
“Asker, Barzani yönetiminin son dönemde PKK'ye yardım ve yataklık ettiğini
düşünüyor.”(Cum.,16 Şub.,s.1,4)
Yaygarayı basmak(koparmak)
“Prof. Mümtaz Soysal, ‘…Dolayısıyla Rumlar yarın öbür gün burada petrol
arama hakkımızı kısıtlamak için yaygarayı kopartacaklardır.’dedi.”(Cum.,20
Şub.,s.1,8(2))
Yazıklar olsun!
“Şimdi aldıramazsak yazıklar olsun!”(Cum.,10 Şub.,s.7)
Yer almak
“ Akyürek’in sicilinde silah atış kabiliyeti 63, amirlerine, mesai
arkadaşlarına, iş sahiplerine karşı tutum ve davranışı ise 66 olarak yer aldı.”(Cum.,1
Şub.,s.5,8 ;2 Şub.,s.1(3),6(5),4; 3 Şub.,s.4,19(5),1(2),3(2); 4
Şub.,s.8(5),9(3),7(2),5(2),12(2),18; 5 Şub., s.8(7), 1; 6 Şub.,s.1,10(3),3(2),4(2); 7
Şub.,s.6(2),8(4),4,18; 8 Şub.,s.18,5; 9 Şub., s.5, 10, 8(2),14; 10 Şub.,s.15,1(2) ; 11
Şub.,s.7(2),6(3),8,10; 12 Şub.,s.5,9; 13 Şub.,s.9(2), 10,1(3), 5(6),3,4,20(3); 14
Şub.,s.8(2),7,5,6; 16 Şub.,s.8,6(3); 17 Şub.,s.15,7,9(3); 18 Şub.,s.1(2), 7,8; 19
192
Şub.,s.8(3), Strateji eki s.4,5; 20 Şub.,s.1(2),6,12; 21 Şub.,s.1(5),8(6),7,11(4); 22
Şub.,s.5; 23 Şub.,s.4,5(3),9; 24 Şub.,s.5(3),16,1,8(2),12(6); 25
Şub.,s.1(2),4(5),5(2),9,10; 26 Şub.,s.1,6,9,11; 27 Şub.,s.8(2),6; 28 Şub.,s.7,4,9)
“Talabani, ‘İslami Ortadoğu’nun kalbinde yer alan, nispeten demokratik ve
açık Kürt bölgesi korunmalı…’ diye konuştu.”(Hür., 1 Şub., s.1,16; 2 Şub.,s.7; 3
Şub., s.20(2), 1,7; 4 Şub.,s.7,18; 5 Şub.,s.16(9); 6 Şub.,s.1,18; 7 Şub.,s.1(2),7; 8
Şub.,s.17,16; 9 Şub., s.14,7; 10 Şub.,s.17,10; 11 Şub.,s.25,23,21; 12 Şub.,s.8,18; 13
Şub.,s.1, 15, 30(2), Kelebek eki s.8; 14 Şub.,s.28; 15 Şub.,s.19,11(2); 16
Şub.,s.17(2),8; 17 Şub.,s.1,16(2),9,24; 19 Şub.,s.8,10; 20 Şub.,s.4(4); 21
Şub.,s.21(2); 24 Şub.,s.16,18; 25 Şub.,s.16,1,28,Pazar eki s.21; 26 Şub.,s.14; 27
Şub.,s.4,8(2); 28 Şub.,s.14(3))
“…Yüksel Baki’nin Acarlar İnşaat’ın sahibi İsmet Acar’ın hukuk heyetinde
yer alan avukatlarından Hikmet Baki ile kardeş, Ekrem Baki ile de kuzen oldukları
ortaya çıktı.”(Sab., 1 Şub., s.12,28(2); 2 Şub.,s.15(3),19(2); 3 Şub., s.18(3), 19(3); 4
Şub., s.18, 7(4),Pazar eki s.1; 5 Şub.,s.5,14(4),15; 6 Şub.,s.26; 7 Şub.,s.15,4,20,21; 8
Şub.,s.14; 9 Şub.,s.20; 10 Şub.,s.7,24(3),20,18(2),6; 11 Şub.,s.7; 13 Şub.,s.18,19; 14
Şub.,s.8; 15 Şub.,s.14,5; 16 Şub.,s.16; 17 Şub.,s.22(2); 18 Şub.,s.20,23(3),9,13; 19
Şub.,s.21(2); 20 Şub.,s.7(2),2,17,14; 21 Şub.,s.2,18; 22 Şub.,s.11,6; 23 Şub.,s.19,1;
24 Şub.,s.4,1,19,12(3); 25 Şub.,s.4,Pazar eki s.12; 27 Şub.,s.7,19,1(2); 28
Şub.,s.20,4,7,17)
Yer bulmak
“İdmanları medyada en fazla yer bulanlar ise, 'güvenlik büroksasisi'
mensupları.”(Sab.,7 Şub.,s.1)
193
Yer etmek
“Yüreğinde yer etmek istediğim günlerde, ona Hazreti Mevlânâ'nın 'Kim
olursan ol gel' beytini okumuştum.”(Hür., 1 Şub., s.3)
Yerinde saymak
“Ama bu şaşırtan gelişmeye rağmen seslendirme maalesef hâlâ yerinde
sayıyordu.”(Sab.,18 Şub.,s.20)
Yerin dibine girmek
“Bizimkini düşününce insan utançtan yerin dibine giriyor.”(Cum.,18
Şub.,s.12)
Yerine geçmek
“IJV(Yahudilerin bağımsız sesi)'nin kendisini Britanya Yahudileri Yönetim
Kurulu'nun yerine geçecek bir oluşum olarak görmediği belirtilse de...”(Cum.,6
Şub.,s.10)
“Rita Verdonk'un yerine geçmem çok iyi oldu.”(Sab.,15 Şub.,s.16; 18
Şub.,s.7,9)
Yerine getirmek
“Başbakan derin devletten söz edeceğine, 11 ay önce yapılan ihbarın gereğini
niye yerine getiremedi,…”(Cum., 2 Şub., s.5; 3 Şub.,s.4(2),19; 5 Şub.,s.1,8; 9
Şub.,s.8; 13 Şub.,s.12(2); 14 Şub.,s.11; 15 Şub.,s.1,7(2); 16 Şub.,s.6(3); 19 Şub.,s.8;
23 Şub.,s.1,10(2); 27 Şub.,s.1,11(2); 28 Şub.,s.9)
“Vatandaşlık görevlerimi eksiksiz yerine getirdim.”(Hür.,2 Şub.,Kelebek
eki,s.3; 3 Şub.,s.20; 12 Şub.,s.9; 14 Şub.,s.17; 15 Şub.,s.20(2); 18 Şub.,s.21(2); 22
Şub.,s.21)
194
“Hacca gidenlerin yerine getirdikleri 'görevlerden' biri de şeytan
taşlamaktır.”(Sab.,8 Şub.,s.19; 9 Şub.,s.1,7; 17 Şub.,s.8; 19 Şub.,s.1,18,5; 26 Şub.,
Günaydın eki s.4; 27 Şub.,s.26)
Yerine koymak
“Ama bu eksilen testosteronu yerine koymayı, bir testosteron banyosu gibi
düşünmeyin.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.6)
“BM yerine NATO ya da AB’yi koymamıza gerek yok.”(Sab.,16 Şub.,s.18)
Yeri olmak
“Siz NGO’ların(Rusya içinde çalışan bütün hükûmet dışı kuruluşları)
demokrasinin yeri olduğunu söylüyorsunuz ama,…”(Sab.,11 Şub.,s.8)
“...,görevde duygulara yer olmamalı.”(Sab.,3 Şub.,s.1)
Yerle bir etmek
“... ta ki birileri çıkıp o iğrenç, karanlık duvarı yerle bir edecek tuğlayı
çevirene kadar...”(Cum.,4 Şub.,s.10,11; 23 Şub.,s.9)
“Biri 2005 yılında başlayan Amerika’nın New-Orleans şehrini yerle bir eden
gerçek kasırgaydı.”(Sab.,16 Şub.,Günaydın eki s.4; 25 Şub.,s.5)
Yer tutmak
“…ABD’nin askeri çekinceleri çok önemli yer tutuyor.”(Cum.,9 Şub.,s.6; 28
Şub.,s.4)
Yer vermek
“Enstitü, çok sayıda uzmanın bir araya gelerek hazırladığı ve her yıl bir kez
yayımladığı raporda, Türkiye'ye, askeri dengeler grafiklerinin yanı sıra Avrupa'daki
çatışma bölgeleri ve terör bölümünde yer verdi.”(Cum. 1 Şub.,s.11(2),1; 2 Şub.s.6; 3
Şub.,s.4; 3 Şub.,s.19; 4 Şub.,s.5,12; 5 Şub.,s.8; 6 Şub.,s.1,5,12; 7 Şub.,s.1,5(2),8; 9
195
Şub.,s.20,1,4; 11 Şub.,s.6(3); 12 Şub.,s.8; 13 Şub.,s.1,4(3); 14 Şub.,s.8,5; 15 Şub.,s.3;
17 Şub.,s.4, Hafta Sonu eki s.5; 18 Şub.,s.4; 19 Şub.,s.8(4); 21 Şub.,s.1,8(3); 23
Şub.,s.11; 24 Şub.,s.4,6,7; 25 Şub.,s.1,4; 26 Şub.,s.8,4,6; 28 Şub.,s.8)
“Almanya'nın önemli dergisi Stern, “Süper Türkler” başlığı ile farklı
alanlarda isminden söz ettiren Almanyalı genç Türklere yer verdi.”(Hür., 1 Şub., s.1;
2 Şub.,s.17; 4 Şub.,s.7; 6 Şub.,s.2(2); 11 Şub.,s.23; 27 Şub.,s.8; 28 Şub.,s.7)
“Öte yandan Enerji Bakanlığı’nın BOTAŞ Raporu’nda, gaz fiyatlarının seyri
konusunda çarpıcı bilgilere yer verildi.”(Sab.,1 Şub., s.9; 2 Şub.,s.15; 13 Şub.,s.19;
14 Şub.,s.8(2); 15 Şub.,s.5; 19 Şub.,s.6,30; 20 Şub.,s.15; 23 Şub.,s.14,Günaydın eki
s.9; 27 Şub.,s.5(3),19)
Yeşil ışık yakmak
“Saddam'a Kuveyt'i işgal için nasıl yeşil ışık yakılıp, sonra dayak atıldığını
ve...”(Cum.,19 Şub.,Strateji eki s.5)
“Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi(FDA), bir zayıflama ilacının reçetesiz
satışına yeşil ışık yaktı.”(Sab.,9 Şub.,s.4)
Yeter ki
“Yeter ki yeni dünya koşullarına uygun, kitleleri kucaklayabilen yeni
söylemleri gündeme sokalım.”(Cum.,13 Şub.,s.9; 21 Şub.,s.8)
“Yeter ki samimiyetle istensin.”(Hür., 10 Şub.,s.17)
Yıldızı parlamak
“Başrolünü Halit Ergenç ile paylaştığı diziyle yıldızı parlayan Bergüzar
Korel,...”(Sab.,22 Şub.,s.6)
Yok canım
“Yok canım daha neler.”(Sab.,17 Şub.,s.6)
196
Yok yok
“Hikâyede yok yok”(Hür.,11 Şub.,s.1, Pazar eki s.15)
“64 odalı malikânede yok yok:…”(Sab.,25 Şub.,s.1)
Yola çıkmak
“...diye duayla yola çıkmak gerekiyor.”(Cum.,3 Şub.,s.19; 6 Şub.,s.6,5; 8
Şub.,s.8; 9 Şub.,s.5; 10 Şub.,s.1,15; 11 Şub.,s.1,7,15; 12 Şub.,s.9; 13 Şub.,s.9; 18
Şub.,Pazar eki s.1(2),4; 19 Şub.,Strateji eki s.5; 23 Şub.,s.8; 24 Şub.,s.6; 28 Şub.,s.7)
“Çoğunluğu 12-15 yaşlarındaki kız çocuklarından oluşan 43 tarım işçisi, dün
sabah 30 yaşındaki Halil Ete yönetimindeki kamyonla,Şanlıurfa’nın Ceylanpınar
İlçesi’nde Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü(TİGEM) çiftliğine inek ve koyun
sağmaya gitmek üzere yola çıktı.”(Hür.,8 Şub.,s.17; 11 Şub.,s.23,Pazar eki s.15(2);
18 Şub.,Pazar eki s.12; 28 Şub.,s.14(3))
“Refah Partisi içinde gelenekçi ekibe mücadele bayrağı açarak yola çıkan bu
ekibin önde gelen isimlerinin her birinin gönlünde yatan bir aslan var.”(Sab., 1 Şub.,
s.4; 2 Şub., s.17(2); 6 Şub.,s.5; 8 Şub.,s.15,17,8; 10 Şub.,s.19; 19 Şub.,s.1,5; 25
Şub.,s.7)
Yol açmak
“Aslında polis-muhbir ilişkisi ve ikileminde yaşanan istihbarat karmaşası ile
buna yol açan ihmal zinciri en az derin devletin faaliyetleri kadar tehlike içeriyor.”
(Cum.,1 Şub.,s.4; 2 Şub.,s1,13; 3 Şub.,s.8; 4 Şub.,s.8,10,18; 5 Şub.,s.8(2); 6
Şub.,s.4(2); 8 Şub.,s.8(2); 9 Şub.,s.8; 11 Şub.,s.12; 13 Şub.,s.8,1,5,20; 15
Şub.,s.14,1,5; 16 Şub.,s.4,1,5; 17 Şub.,s.1,13; 18 Şub.,s.8; 19 Şub.,s.8,5; 20
Şub.,s.10,12(2); 21 Şub.,s.8,7; 22 Şub.,s.8(2); 23 Şub.,s.15; 24 Şub.,s.6(2); 26
Şub.,s.1; 28 Şub.,s.1,7(3),4)
197
“Talabani şöyle konuştu: ‘ABD’nin, muhtemelen Irak’tan çekilmesine de yol
açacak böyle bir senaryonun gerçekleşmesi ihtimaline karşı,...’ ” (Hür., 1 Şub.,
s.16,17,12; 2 Şub.,Kelebek eki,s.3; 3 Şub.,s.7,19(2); 5 Şub.,s.1,16(3),4; 6
Şub.,s.19,13; 7 Şub.,s.7; 8 Şub.,s.6; 9 Şub.,s.7; 10 Şub.,s.14,4; 12 Şub.,s.16,14; 13
Şub.,Kelebek eki s.8(2); 14 Şub.,s.17; 15 Şub.,s.1,19(2),7; 16 Şub.,s.1,17; 19
Şub.,s.1,7; 20 Şub.,s.5; 21 Şub.,s.21; 22 Şub.,s.1,4(2),5; 23 Şub.,s.13(2); 26 Şub.,s.6;
28 Şub.,s.14(2))
“…Beykoz Belediyesi’nden geçtiğimiz gün de yıkımın gecikmesine yol açan
bir karar çıktı.”(Sab.,1 Şub., s.12(2),7; 2 Şub.,s.7,5; 5 Şub.,s.14; 7 Şub.,s.24; 9
Şub.,s.4(3); 10 Şub.,s.21,6; 12 Şub.,s.9; 13 Şub.,s.4; 14 Şub.,s.1,8(2); 15
Şub.,s.1(2),17(2),18; 16 Şub.,s.19; 18 Şub.,s.8,20; 19 Şub.,s.17(2),Günaydın eki
s.8(2); 20 Şub.,s.4; 23 Şub.,s.7; 27 Şub.,s.7(2); 28 Şub.,s.8)
Yola düşmek
“Koca Yusuf kabul eder; yanına da köylüsü Filiz Nurullah’ı ve arkadaşları
Kara Osman ile Mehmet Pehlivan’ı da alarak yola düşerler.”(Hür.,25 Şub.,s.21)
Yol almak
“Üretimi ve ihracatı önemsemeyen, ithalatı teşvik eden bu politikalarla
Türkiye daha fazla yol alamaz.”(Cum.,4 Şub.,s.12; 13 Şub.,s.6; 14 Şub.,s.11; 20
Şub.,s.8; 22 Şub.,s.8)
“Dink bankaya girdiğinde ise ikinci kişi, cinayet noktasına doğru yol
alıyor.”(Sab.,3 Şub.,s.18)
Yol görünmek
“'Kurtlar'a yol göründü.”(Sab.,15 Şub.,s.17)
198
Yol göstermek
“Yargıtay’ın son kararı yerel mahkemelerin hâlen önlerinde olan ya da
önümüzdeki dönem açılacak davalar için de yol gösterici olacak.” (Cum.,1
Şub.,s.8;2 Şub.s.4)
Yol kesmek
“…, cuma akşamı Taksim’de eğlendikten sonra Bağcılar’daki evlerine
dönerken, yolları 6 kişi tarafından kesildi.”(Hür.,21 Şub.,s.1)
“Karakol basıp, askerlerimizi şehit edeni yol kesip, öğretmenleri, polis
ailelerini ya da izne giden askerleri kurşuna dizen teröristlere karşı mücadele eden
Polat Alemdar'a...”(Sab., 10 Şub.,s.18; 21 Şub.,s.5)
Yolu düşmek
“Hatta sadece yazıp çizmekle kalmayıp yeni yılda bir punduna getirip,
yolumu Paris'e düşürüp,...”(Cum.,20 Şub., s.9)
Yolunu gözlemek
“Pencereden Uğur’un yolunu gözleyen anne Saniye ile abla
Çiğdem,…”(Sab.,21 Şub.,s.5)
Yolunu tutmak
“Yollar tutuldu,…”(Sab.,16 Şub.,s.15)
Yuvasını yıkmak
“Bir siyasetçinin 4 aylık evli oğlu İ.E.A. eşinden sıra dışı fantezi taleplerinde
bulununca yuvası yıkıldı.”(Hür.,3 Şub.,s.4; 5 Şub.,Kelebek eki s.5(2))
Yürürlüğe girmek
“ ‘Bütün bu anlaşmaların yürürlüğe girmesi durumunda, Türkiye’nin
Akdeniz’de hükmü kalmaz. AB’nin de bu kaynaklara gereksinimi var. O nedenle ses
199
çıkarmaz.’ diye konuştu.”(Cum.,1 Şub.,s.1,11,2 Şub.,s.1,13; 5 Şub.,s.4(2); 10
Şub.,s.1; 12 Şub.,s.1(2),8; 18 Şub.,Pazar eki s.5; 20 Şub.,s.1,12; 21 Şub.,s.8; 26
Şub.,s.6)
“Efendim, ‘Anayasamıza göre seçimlerde bir yasanın uygulanabilmesi için
onun seçim günüden en az bir yıl önce yürürlüğe girmiş olması lazım.’
deniyor.”(Hür., 10 Şub.,s.17(2); 18 Şub.,s.22(2); 21 Şub.,s.21; 22 Şub.,s.21)
“Sigaradaki Özel Tüketim Vergisi zammı bugünden itibaren yürürlüğe
girecek.”(Sab.,18 Şub.,s.9)
Yüz karası
“Versay Antlaşması ülkemiz için yüz karası!”(Cum.,4 Şub.,s.1,10)
Yüz tutmak
“ 'Belçikalılık' ise kaybolmaya yüz tutmuş durumda.”(Cum.,11 Şub.,s.10)
Yüzü gülmek
“Nitekim proje duyulduğunda Afyonluların yüzleri güldü,...”(Hür.,17
Şub.,s.14)
“Gencin ağabeyi Mustafa Levent, ‘…Başkasını yüzü gülerse bahtiyar
oluruz…’dedi.”(Sab.,4 Şub.,s.25; 11 Şub.,s.1)
Yüzü kızarmak
“İçlerinden biri altı ay sonra kazara tutarsa, hiç utanmadan, hiç sıkılmadan,
hiç yüzün kızarmadan kupür yayınla, 'Haberi ilk biz vermiştik. Haber bizden okunur'
diye..”(Sab.,8 Şub.,s.13)
Yüzünden düşen bin parça
“Dağ esnafının yüzünden düşen bin parça.”(Sab.,16 Şub.,s.19)
200
Yüzüne gözüne bulaştırmak
“Gördüğünüz gibi, bazen yaptığımızı da yüzümüze gözümüze
bulaştırıyoruz.”(Hür.,9 Şub.,s.17)
Yüzüne vurmak
“Çöpü dereye, denize atanlar bilmiyorlar ki bir gün gelecek tabiat o çöpleri
yüzümüze vuracak.”(Cum.,18 Şub.,s.7)
“Tek ayağı üstünde 40 yalan söylememiş kaç politikacı var ki, onun
yaptıklarını yüzüne vuralım?”(Hür.,21 Şub.,s.17)
Yüzünü ağartmak
“Yüz ağartıcı bütçe AB’yi kıskandıracak.”(Sab.,9 Şub.,s.8(3))
Yüz üstü bırakmak
“Ama benim gibi yüz üstü bırakılan arkadaşlarımın çoğu mafya
oldu.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.11)
Yüz yüze gelmek
“Katille yüz yüze geldim.”(Hür.,4 Şub.,s.18)
Zaman zaman
“...ve mesnetsiz iddialarla ve zaman zaman iftiralarla dolu raporlarını işleme
koyan,..”(Cum.,3.Şub.,s.19; 6 Şub.,s.3; 7 Şub.,s.6; 9 Şub.,s.10,5; 11 Şub.,s.8; 12
Şub.,s.4(2); 13 Şub.,s.8; 18 Şub.,s.8; 20 Şub.,s.15 ;23 Şub.,s.8; 26 Şub.,s.6(2))
“27 yıllık evliliklerinde her zaman için topluma mal olmuş bir iş adamı ve
siyasetçi olan kocasının yanında bütün sorunlara zaman zaman acı çekerek göğüs
gerdiğini hatırlatan Lario,.....”(Hür.,1 Şub., s.13; 9 Şub.,s.14,17; 10 Şub.,s.14; 11
Şub.,Pazar eki s.16; 21 Şub.,s.1,14)
201
“Zaman zaman tersine dönüp 5 dakika içinde goller yediği dönemler de oldu
siyah-beyazlı takımın…”(Sab., 1 Şub., s.28; 2 Şub.,s.19; 5 Şub.,s.5,1,17; 7 Şub.,s.16;
8 Şub.,s.19; 9 Şub.,s.5; 13 Şub.,s.8; 16 Şub.,s.5; 19 Şub.,s.30(3); 21 Şub.,s.19; 25
Şub.,s.19; 27 Şub.,s.18; 28 Şub.,s.7)
Zar zor
“Gün bodrum katındaki odaya zar zor giriyordu.”(Cum.,18 Şub.,s.10)
Zembereği boşalmak
“...demesiyle İ.S.'nin zembereği boşaldı.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15)
Zemin hazırlamak
“...PKK, aslında Avrupa'daki operasyona kendiliğinden zemin
hazırlıyor!”(Cum.,8 Şub.,s.6; 16 Şub.,s.5(2); 28 Şub.,s.1)
“...ve daha rekabetçi bir ortama zemin hazırlayacak.”(Hür.,16 Şub.,s.8; 22
Şub.,s.21)
“Bununla istenilen amaç İş Doğan'ın Petrol Ofisi ile birleşmesine zemin
hazırlamak ve...”(Sab.,14 Şub.,s.8; 21 Şub.,s.19)
Zerre kadar
“Yeniden vurgulayalım; yurttaş Erdoğan’ın kime kefil olduğu bizi zerre
kadar ilgilendirmiyor.”(Cum.,25 Şub.,s.9)
“Şu sözlerin, şu önlemlerin ‘ciddiyet’le ve ‘samimiyet’le zerre kadar ilgisi
olduğunu söyleyebilir misiniz?”(Hür., 1 Şub., s.17; 10 Şub.,s.17)
Zıvanadan çıkmak
“Elyssee Sarayı'nda 200 kadar katılımcıyı ağırlayan Chirac, '...ve iş zıvanadan
çıkarsa kontrol sağlanamaz' uyarısında bulundu.”(Hür.,3 Şub.,s.19)
202
Zokayı yutmak
“Bu zokayı nasıl yuttun hocam?”(Hür.,28 Şub.,s.1)
203
3.1.2 İkilemeler
Acı acı
“Reis Seattle, BM raporunu duyduysa bulutların üzerinden acı acı
gülümseyip söylenmiştir:…”(Cum.,18 Şub.,s.8)
Açık açık
“Gül, '..., yanlışların ve doğruların ne olduğunu açık açık yüzlerine
söyleyebiliriz.' dedi.”(Cum.,23 Şub.,s.1,8)
“Açık açık konuştuk.”(Hür.,7 Şub.,s.17; 9 Şub.,s.17; 13 Şub.,s.19; 23
Şub.,s.16)
“Ben bu iddiamı açık açık söyledim,…”(Sab.,26 Şub.,s.6)
Açık seçik
“… bu yoldaki strateji ve kadrolaşma hareketi de açık seçik
ortadadır.”(Cum.,5 Şub.,s.8; 12 Şub.,s.1(2))
“Yani 'Hayali transfer haberleri, futbol hastalarını oyalayan beyaz yalanlardır'
diyor, açık seçik.”(Sab.,8 Şub.,s.13; 16 Şub.,s.5)
Adam adama
“Ermeni tasarısının Kongre'den geçmemesi için 48 vekil, ABD'ye gidip
siyasetçiler ve iş adamlarına adam adama markaj yapacak.”(Sab.,2 Şub.,s.1,19(3))
Adım adım
“Adım adım eriyen özerklik”(Cum.,2 Şub.,s.18; 3 Şub.,s.5; 4 Şub.,s.8; 15
Şub.,s.1,14; 17 Şub.,s.15; 21 Şub.,s.7)
“Dubai Towers tartışılıyor, Kiler Holding 261 metrelik gökdeleni adım adım
yükseltiyor.”(Hür.,11 Şub.,s.8; 16 Şub.,s.17,28)
204
“…gerekse Irak’taki siyasi girişimleri Ankara tarafından adım adım
izlenmektedir.”(Sab.,7 Şub.,s.20)
Ağır ağır
“Biraz ağır ağır gitti, ama öğretici oldu.”(Cum.,4 Şub.,s.7)
“Ağır ağır, aşamalı olsun bizim AB'ye uyumumuz.”(Sab.,18 Şub.,s.7)
Aile aile
“Prof.Halaçoğlu da bize tehcirin Harput ve köylerinde nasıl uygulandığı ile
ilgili, aile aile, köy köy tehcir edilen ve…”(Sab.,24 Şub.,s.14)
Akıl fikir
“Allah akıl fikir versin, dedirtecek bir olgu gibi düşünülse de, bunun ardında
çok ciddi toplumsal bir yoksunluğun izleri aranmalıydı.”(Cum.,25 Şub.,s.10)
Ak kara
“Yargılama yapılır, ak kara anlaşılır.”(Cum.,9 Şub.,s.8)
Alet edevat
“Kabloların, alet edevatın arasında kan ter hallerde tamirat yapıyor.”(Sab.,25
Şub.,s.4)
Alım satım
“Yabancı yatırımcıların spekülasyon gücünün sınırlı olduğu Çin’de ancak
özel yatırımcı alım satım yapabiliyor.”(Cum.,28 Şub.,s.12(2))
“Hem de emlak fiyatları hiç artmayacağı için, kimse alım satım
yapmayacak.”(Sab.,3 Şub.,s.5)
Alıp satmak
“Beyaz adam anası olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alınıp satılacak
şeyler gözüyle bakar. “(Cum.,18 Şub.,s.8; 28 Şub.,s.12)
205
Alış veriş
“Özellikle hafta sonları dolup taşan alışveriş merkezlerindeki artış, tüketim
eğilimlerinin değişmesinin bir sonucu.”(Cum.,17 Şub.,s.1(4),13(11); 18
Şub.,s.10,9,12)
“Kapısında Ermeni adı yazıyor diye oradan alışveriş etmeyenler var.”(Hür., 2
Şub.,Kelebek eki s.3; 19 Şub.,Kelebek eki s.4)
“Çocuk için ne oda yaptırdık ne bir alışveriş yaptık.”(Sab.,2 Şub.,s.7; 5
Şub.,s.15(2); 17 Şub.,s.5)
Allak bullak
“Son 10 yılın en sert düşüşünü yaşayan Şanghay Borsası, İMKB başta olmak
üzere dünya piyasaların da allak bullak etti.”(Cum.,28 Şub.,s.12)
“…,kendine bile hayrı olmayan personel, kızların psikolojisini iyice allak
bullak ediyor.(Sab.,5 Şub.,s.15)
Alt alta
“Önce üç haberi alt alta koyalım.”(Cum.,15 Şub.,s.1)
Altüst (etmek)
“Terfi sıralaması yapılırken kıdem sıralaması alt üst ediliyor,...”(Cum.,14
Şub.,s.5; 18 Şub.,s.8,10; 21 Şub.,s.7(3))
“Küresel ısınma tüm hesapları altüst etti.” (Hür., 1 Şub., s.1(2); 3 Şub.,s.19)
“Yayınlandığı dönemlerde reyting rekorlarını altüst eden Kurtlar Vadisi
dizisi,...”(Sab., 10 Şub.,s.18)
Aman aman
“…, aman aman parası olan biri değilim.”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.10)
206
Ana baba
“Bir gün sonra kar yağıp donma başlayınca tünelin girişi ana baba
günü.”(Cum.,3 Şub.,s.19)
“Anne Havva Kum, 'Başka Barışlar yanmasın, başka anne babalar
ağlamasın...' diyor.”(Hür.,11 Şub.,s.1,7(2),Pazar eki s.16(2); 13 Şub.,Kelebek eki
s.8(2); 21 Şub.,s.16)
“Penguen anne babaların tatlı ve çelimsiz çocukları için yaptıkları
fedakârlıklar sayesinde zorluklar aşılıyor.”(Sab.,18 Şub.,Günaydın eki s.8; 21
Şub.,s.1)
Annelik babalık
“Annelik babalık ediyorlar.”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.12)
Apar topar
“...katilin Trabzon'a ulaşmadan, kimlerle ilişkiye geçeceği belirlenmeden
apar topar Samsun'da yakalanması bunun göstergesi değil mi?”(Cum.,4 Şub.,s.10;
13 Şub.,s.1,8)
“…Trabzon Valisi ve Emniyet Müdürü, İçişleri Bakanı’nın ‘Müfettişler
raporlarını hazırlamadan tek hareket yapmam’ demesine rağmen niçin apar topar
görevden alındılar?”(Sab.,7 Şub.,s.15; 23 Şub.,Günaydın eki s.9)
Ara ara
“Çok konuşmayan Fethullah Gülen, Kulaksız’a ara ara oyunlar hakkında
sorular sordu.”(Hür.,7 Şub.,s.15)
Arada sırada
“…ama büyüklerin konuşmasından duymuştu arada sırada.”(Cum.,18
Şub.,s.1,10)
207
Arama kurtarma
“Dün de sürdürülen arama kurtarma çalışmalarında, 3 kişinin cesedine daha
ulaşıldı.”(Cum.,7 Şub.,s.3; 22 Şub.,s.8)
“Arama kurtarma ekipleri kaza yerine 4 saat sonra ulaşabildi.”(Hür.,8
Şub.,s.17; 22 Şub.,s.4)
“Kaza ihbarının ardından hemen olay yerine çok sayıda arama
kurtarma,...”(Sab.,8 Şub.,s.15(2))
Aramak sormak
“Yazarlarımız burada, isteyen arar sorar.”(Hür.,10 Şub.,s.17)
Ara sıra
“Sevgilim Zara, kadın ticareti yaptığı iddia edilen Azade Değirmenci ile ara
sıra telefonla konuşuyorlardı.”(Hür.,16 Şub.,s.7)
Arayan soran
“Zaten arayan soran da yok.”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.12)
“Arayana sorana, zahmet edip Mersin'e gelene, eşe dosta, devlet büyüklerine,
gazeteci arkadaşlara, en sağından en soluna siyasetçi tanıdıklara
teşekkürler.”(Sab.,19 Şub,s.21)
Ardı ardına
“…Hayal’in ifadelerine emniyet, savcılık ve MİT’ten ardı ardına
yalanlamalar geldi.”(Cum., 11 Şub., s.6)
“Söz konusu ziyaretçiler buluşmadan 2 yıl sonra ardı ardına yapacakları
kanlı saldırılar ile İstanbul'u kana bulayan teröristlerden başkası değildi.”(Sab.,14
Şub.,s.16; 23 Şub.,s.7)
208
Arka arkaya
“...ve internetin yol açtığı olumsuzlukların adeta bir bombardıman gibi, sanki
bu suçların hepsi arka arkaya işlenmeye başlamışcasına kamuoyunun gündemine
getirildiğini ve...”(Cum.,15 Şub.,s.1,5)
“Görüntüler birkaç farklı açıdan arka arkaya çekiliyor.”(Hür.,2 Şub.,s.1,17; 4
Şub.,s.18 )
Art arda
“Dink cinayetine ilişkin çeşitli medya kuruluşlarında art arda yayımlanan ve
…”(Cum.,5 Şub.,s.8; 6 Şub.,s.9; 19 Şub.,s.11)
“Mehmet Tamer'in son araştırması, art arda beş gün nane yaprağı içen
kadınlarda...”(Sab.,21 Şub.,s.7)
Aslı astarı
“…ama aslı astarı olan şeyleri yazsın.”(Sab.,4 Şub.,Pazar eki s.4; 9 Şub.,s.7)
Aslı faslı
“Olayın aslını faslını bir türlü sökemeyen RTE; Trabzon’u, kurumlar
içindeki çeteleşmenin, derin devleti yakalamanın “ilk adımı” olduğunu ilan
etti.”(Cum., 1 Şub., s.8)
Asmak kesmek
“...,'koruma refleksi' ile asar keser, susturur.” (Sab.,2 Şub.,s.1,5)
Aşağı yukarı
“Artık Türkiye’de de aşağı yukarı aynı fiyata satılıyor yabancı
markalar.”(Sab.,17 Şub., Cumartesi eki s.6)
209
Ayrı ayrı
“Mahkemenin, yıkılan her blok için ceza maddesini ayrı ayrı uygulaması,... ”
(Cum.,13 Şub.,s.8,6; 15 Şub.,s.8; 16 Şub.,s.4; 19 Şub.,s.8)
“ Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım … ‘…İkisi de ayrı ayrı hatlar’
dedi.”(Hür.,8 Şub.,s.10; 14 Şub.,s.16,15; 19 Şub.,s.5)
“Büyükanıt, Beyaz Saray’da Cheney ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı
Stephen Hadley ile ayrı ayrı bir araya geldi.”(Sab.,16 Şub.,s.18; 19 Şub.,s.6; 27
Şub.,s.1)
Ayrı gayrı(olmamak)
“Bizde ayrı gayrı yok.”(Sab.,28 Şub.,s.20)
Ayrılık gayrılık
“Türk-Kürt ayrılığı gayrılığı yok.”(Sab.,19 Şub.,s.21(2))
Azar azar
“Azar azar ve sık beslenme bağırsaklarda gıda emilimini artırır.”(Sab.,16
Şub.,s.4)
Az uz
“Düşünün; annemle babam beni az uz değil, tam 18 sene beklemişler.”(Sab.,5
Şub.,Günaydın eki s.8)
Bağıra bağıra
“Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Süleyman Sarıbaş, 'Bağıra bağıra gelen
bir hadisenin emniyetini almayan vali ve emniyet müdürü duruyor İstanbul'da...'
dedi.”(Cum.,14 Şub.,s.4)
210
Bağırmak çağırmak
“...'Bundan sonra benim karım erken çıkacak' diyerek bağırıp
çağırdı,...”(Hür.,3 Şub.,s.4)
Baka baka
“...Başbakan Tayyip Erdoğan tuttu, birlikte yaptıkları basın toplantısında,
konuğunun gözünün içine baka baka ilan etti.”(Hür.,17 Şub.,s.17)
Bas bas (bağırmak)
“…; günlerdir bas bas bağırıyor.”(Cum.,8 Şub.,s.8)
Basın yayın
“İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin,dün yayımlanan bazı
basın yayın organlarında yer alan,...”(Cum.,4 Şub.,s.8; 8 Şub.,s.5; 11 Şub.,s.6(2); 20
Şub.,s.4; 25 Şub.,s.1,5)
“Basın yayın organlarında bir kısım kişilerin olay yerinde
bulundukları,…”(Hür.,5 Şub.,s.16; 11 Şub.,s.23)
Baş başa
“Erdoğan’la Olmert baş başa 1 saat görüşecekti.”(Cum.,17 Şub.,s.15(2))
“Hasan Celal Güzel bir gün Özal'la baş başa kalınca demiş ki...”(Sab.,2
Şub.,s.19; 4 Şub.,s.5; 6 Şub.,s.1,7(2); 16 Şub.,s.17,19; 17 Şub.,Cumartesi eki s.6)
Baş göz (etmek)
“Bir an önce baş göz etmek istedi.”(Hür.,12 Şub.,Kelebek eki s.5)
Baştan sona
“…ve kitabın baştan sona içeriği nedeniyle bu yer alışın masum bir faaliyet
olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı…”(Cum.,21 Şub.,s.1,8)
211
Beterin beteri
“Kolesterolde beterin de beteri var.”(Hür.,20 Şub.,s.1)
Bildim bileli(Kendimi)
“Kendimi bildim bileli Ali Sami Yen çilesini çeken biri olarak daha girişte
şaşırdım.”(Sab.,16 Şub.,s.28)
Bile bile
“Amerika, Barzani’nin, Talabani’nin PKK’ye silah, cephane ve patlayıcı
yardımı yaptığını bile bile mi gidip görüşüyor onlarla?”(Cum.,21 Şub.,s.8(2))
“Bu bile bile soruşturmanın önünü tıkamak olur.”(Sab.,4 Şub.,s.19)
Bin bir
“Bin bir güçlükle yetişen birbirinden önemli değerlerini kalleş kurşunlara
vermenin acısıyla içi yananların haykırışları duyulmaz olacak.”(Cum.,4 Şub.,s.10)
Bir iki
“Fakat içeriden, dışarıdan 301'le gelen dalga dalga baskılara kısa, ayaküstü
bir iki cümleyle yanıt verip konuyu geçiştiriyor.”(Cum.,4 Şub.,s.8)
“Ron Rale, Smith’le bir iki gün önce konuştuğunu, grip olduğunu ve hâlâ
oğlunun yasını tuttuğunu söyledi.”(Hür.,10 Şub.,s.4)
“Bu yarıda seyredebildiğimiz bir iki pozisyon içimizi ısıtmasa da biraz olsun
heyecan yarattı.”(Sab.,2 Şub.,s.28; 21 Şub.,s.1)
Bitmek tükenmek
“Bitmek tükenmek bilmeyen 301. madde sorununa esaslı bir çözüm
geliyor.”(Hür.,22 Şub.,s.4)
Bol bol
“Kafalarınızdaki tek kurşunla bol bol duyarsınız artık.”(Cum.,8 Şub.,s.5)
212
“Eşimle bol bol yürüyeceğim.”(Hür., 1 Şub., s.1; 27 Şub.,Kelebek eki s.1)
“..., bol bol dedikodu yaptık.”(Sab.,14 Şub.,Günaydın eki s.3; 19 Şub.,s.21)
Boydan boya
“İddiaya göre, Diyarbakır'da şehri boydan boya kaplayan surların dört ana
kapısından biri olan Dağkapı'daki devlete ait boş araziye gömülmüşlerdi.”(Hür.,18
Şub.,s.23)
Böğüre böğüre
“Evin içinde deli danalar gibi böğüre böğüre 'Titre ve kendine dön...' diye
bağırmalı mıyım?”(Hür.,1 Şub., s.3)
Bölüm bölüm
“Bu görüşmeler sırasında Öcalan’ın yazdığı notları ‘Medeniyetin Kökleri’
isimli kitap için bölüm bölüm avukatlara verdiği,…”(Hür.,19 Şub.,s.16)
Böyle böyle
“ Hiçbirinize söylemedim, böyle böyle, hadi git eczaneye bir prediktör al'
dedim.”(Hür.,5 Şub.,s.6)
Bulsa bulsa
“Böyle bir şeyi bulsa bulsa ABD bulur.”(Sab.,13 Şub.,s.1,6)
Burun buruna (gelmek)
“Ama son dört yıldır sorumluluğu taşıyan Abdullah Gül- ve AKP iktidarı-
artık somut tehlikeyle burun buruna gelmişti.”(Hür.,8 Şub.,s.17)
Büyük büyük
“Sovyet döneminde Moskova'yı ziyaret eden bir Batılıyı, büyük büyük
portrelerin sergilendiği bir müzeye götürmüşler.”(Sab.,2 Şub.,s.5)
213
Cıvıl cıvıl
“Eş seçmek, dilediğince çocuk sahibi olup cıvıl cıvıl bir aileye kavuşmak
hasretine artık son veriliyordu.”(Cum.,25 Şub.,s.10)
Ciddi ciddi
“…, Coşan’ın yeni bir parti kurdurmayı ve bunu desteklemeyi dahi o
günlerde ciddi ciddi düşündüğü gündeme gelmişti.”(Cum.,28 Şub.,s.9)
Cinler periler
“Cinler periler cirit atarken”(Sab.,2 Şub.,s.1,19)
Çalışmak çabalamak
“...ABD'ye gitmek için ısrarla çalışıyor, çabalıyor, uğraşıyor, ter
döküyor!”(Cum.,3 Şub.,s.19)
Çanak çömlek
“Çanak çömlekleri kırmalı mıyım?”(Hür.,1 Şub., s.3)
Çarşı pazar
“Hafta sonu çarşı pazar gezilir.”(Sab.,4 Şub.,s.23)
Çatır çatır
“…ve aynada göreceği cinleri çatır çatır yakması gerektiğini söyleyip bunun
usullerini de anlatıyorlar.”(Sab.,25 Şub.,s.18)
Çekip gitmek
“Patron çocuğu hazırlamasını söyledi ve çekti gitti.”(Cum.,18 Şub.,s.10; 28
Şub.,s.1(2))
Çek senet
“Ülkücülük adı altında çek senet tahsilatı yapan çeteleri ülkücü camiadan
çıkarıp atan odur.”(Hür.,8 Şub.,s.17)
214
Çeşit çeşit
“Günümüzde çeşit çeşit 'bürokrat' var.”(Sab.,9 Şub.,s.21)
Çıkarsa çıkarsa
“Çıkarsa çıkarsa, son bir gayretle.”(Sab.,12 Şub.,s.21)
Çifter çifter
“…, kapıya çifter çifter arabaları da koyuyordu.”(Cum.,25 Şub.,s.10)
Çizgi çizgi
“Bilim kurgu filmlerinde olur ya, eti yok kemiği yok, içi boş, çizgi çizgi,
bastıkça dönüyor ama fiziksel olarak görüyorsun aslında.”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki
s.10)
Çok çok
“…üçüncü yaklaşımı ise çok çok çirkin, hiç yakışmıyor.”(Hür.,25 Şub.,s.18)
“...ilk bölümün reytingleri geçmiş dönemlerdeki aldığı reytinglere bakılınca
çok çok aşağılarda kaldı.”(Sab., 10 Şub.,s.18; 25 Şub.,s.21)
Çoluk çocuk
“…TBMM’yi çoluk çocuk yeri mi yapacaksınız?...”(Cum.,18 Şub.,s.5)
“Kazandığımız parayla 12 ay çoluk çocuk geçindiriyoruz.”(Sab.,7
Şub.,s.23(2); 12 Şub.,s.1,20; 15 Şub.,s.7)
Dağ bayır
“Bir yandan da dağdan bayırdan gelmiş, okuması yazması olmayan insanlar
İstanbul’a niye sahip çıksın, diye düşünüyorum.”(Cum.,18 Şub.,s.12)
Dağ taş
“...,'Dağımız taşımız altın' diye feryat eden gazetecileri hangi gruba
sokmalı?”(Cum.,4 Şub.,s.10)
215
Daha daha
“ ‘Daha daha neler oluyor’ diye soran sorana.”(Sab.,24 Şub,s.19)
Dakika dakika
“Dakika dakika ‘ne kadar borç’ ödendiğini.”(Sab.,13 Şub.,s.19)
Dalga dalga
“Fakat içeriden, dışarıdan 301'le gelen dalga dalga baskılara kısa, ayaküstü
bir iki cümleyle yanıt verip konuyu geçiştiriyor.”(Cum.,4 Şub.,s.8; 13 Şub.,s.9(3))
Davul zurna
“…, ucuzlayan bölüm davul zurnayla ilan ediliyor.”(Cum.,8 Şub.,s.8; 12
Şub.,s.1)
Dense dense
“..., bu kadar donanımlı bir girişime dense dense, Türkiye'yi kuşatma
operasyonu denir.”(Cum.,15 Şub.,s.8)
Derli toplu
“O kadar zaman geçmesine rağmen olay hale derli toplu bir şekilde sorumlu
bir siyasi makam tarafından Türkiye'yi tatmin edici biçimde
açıklamamıştır.”(Hür.,12 Şub.,s.16)
Devir teslim
“Sezer, Genelkurmay Başkanlığı devir teslim töreninde yaptığı açıklamada da
'Türkiye'nin iyiliğini istemeyenler ile görüşülemeyeceğini' belirtmişti.”(Cum.,16
Şub.,s.4)
Didik didik
“Başbakan'ın odasını didik didik ararlarmış.”(Sab.,2 Şub.,s.19)
216
Diken diken
“Günday'ın, TESK'in başına gelenleri anlatışını dinlerken tüylerim diken
diken oluyor.”(Cum.,4 Şub.,s.12)
“Bir de erkek arkadaşlarımın 'Peruk taksak da gitsek olmaz mııı?' geyiği var
ki, tam tüyleri diken diken etmelik.”(Sab.,5 Şub.,Günaydın eki s.5; 18 Şub.,s.20; 19
Şub.,s.17)
Dip dibe
“Her dakika dip dibe olmak insanı boğmaz mı,...”(Sab., 25 Şub.,Pazar eki s.8)
Diri diri
“…, zira içine şeytan girdiğine inanılan kişi diri diri ateşe atılır ve…”(Sab.,25
Şub.,s.18)
Doğru dürüst
“Örneğin, belediyeler bile ellerindeki kaynakları saçma sapan işler için çarçur
edeceklerine; kentlere,kasabalara doğru dürüst ve adına yakışır birer 'adalet sarayı'
yapmak ya da ...”(Cum.,19 Şub.,s.8)
“Devletin, doğru dürüst soruşturmasına gerek kalmadan herkes kanaatini
söylüyor.”(Hür.,5 Şub.,s.16)
“Bir zamanların ciddi bir mesleki örgütü olan, siyasetten günlük hadiselere
kadar hangi alanda devreye girerse mutlaka ses getiren bu cemiyet doğru dürüst bir
jüri kurmaktan bile âciz hâle gelmiş,…”(Sab.,5 Şub.,s.7)
Doğru düzgün
“Oysa henüz 24 yaşında, mesleğine aşık, doğru düzgün şeyler yapmak
ve...”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.16; 25 Şub.,Pazar eki s.11)
217
Doğru yanlış
“..., doğru yanlış tüm bilgilerin basına sızmasından rahatsız.”(Sab.,13
Şub.,s.18)
Dolu dolu
“O bebeklik, çocukluk yıllarını dolu dolu geçirmek her şeyin önünde
geliyordu.”(Cum., 11 Şub.,s.7(2))
Dolup taşmak
“Özellikle hafta sonları dolup taşan alışveriş merkezlerindeki artış, tüketim
eğilimlerinin değişmesinin bir sonucu.”(Cum.,17 Şub.,s.1)
“Dondurucu soğuğa rağmen Bryant Park, dolup taştı.”(Sab.,6 Şub.,s.2; 20
Şub.,s.14)
Donmak kalmak
“Dondum kaldım”(Hür.,12 Şub.,Kelebek eki s.1,5)
Doya doya
“Kandilli Tepesi'nden doya doya İstanbul'u seyredeceğim.”(Hür., 1 Şub., s.1;
13 Şub.,Kelebek eki s.8)
“Kocatepe’yi doya doya yaşayacaklardır.”(Sab.,4 Şub.,s.23)
Dönem dönem
“Ekrem Baki, dönem dönem Yüksel Baki ile görüştüklerini de
kaydetti.”(Sab., 1 Şub., s.12)
Dönmek dolaşmak
“Söz döndü dolaştı, Mustafa Kemal Paşa ile arkadaşlarının Samsun'a
gitmeleri konusuna geldi ve...”(Sab.,18 Şub.,s.20)
218
Dört dörtlük
“…Erdoğan, ‘Ancak fotoğraflar beni dört dörtlük tatmin etmedi…’ diye
konuştu.”(Cum.,16 Şub.,s.11)
“Dört dörtlük tatmin etmedi.”(Hür.,16 Şub.,s.16(2); 17 Şub.,s.17)
“Genç yıldız takımının 4x4’lük futbolunu 4-0 yaparak onurlandırdı.”(Sab., 1
Şub., s.28)
Durup durup
“Sekiz kilometre yürüyüşte mütemadiyen durup durup ‘Biz Ermeniyiz’ diye
bağırılırsa…”(Sab., 19 Şub.,s.17)
Durup dururken
“Gül,...,'Eminim ki Avrupa, NATO durup dururken dünyada daha büyük
işbirliği ve dayanışmaya ihtiyaç olduğu bir dönemde bütün bunları zedeleyecek
adımları Rumların nasıl attığını görmüştür' dedi.”(Cum.,26 Şub.,s.8)
“İstanbul'da durup dururken çöken bir bina daha.”(Hür.,22 Şub.,s.1)
“Yani bir kanserli insana durup dururken, 'Kardeşim sen kanserlisin'
demezsiniz.”(Sab.,8 Şub.,s.13)
Duyduk duymadık (dememek)
“..., Concorde Meydanı'nda 'Duyduk duymadık demeyin; 1915'te Ermeni
soykırımı olmamıştır' demek;...”(Cum.,20 Şub.,s.9(2))
Düşüp bayılmak
“O sinirle düşüp bayıldım.”(Hür.,12 Şub.,Kelebek eki s.5)
Eğip bükmek
“…, hele işin içine malum iddiaların sözcülüğünü yapmak gibisinden zoraki
bir çaba da girince gerçekler eğilip bükülüyor,…”(Sab.,4 Şub.,s.20)
219
Ekmek su
“Bölücü bir aşk, ekmeği suyu bölüyor.”(Hür.,19 Şub.,Kelebek eki s.1,4)
Eksik gedik
“Saatlerini orada geçiren üç buçuk milyon Amerikalı, ertesi sabah mutsuz
kaldığı işine dönene kadar kendi dünyasında eksiğini gediğini tamamlıyor.”(Cum.,25
Şub.,s.10)
Ele avuca (sığmamak)
“ 'Bizim 7 ceddini tanıdığımız, Prof.Dr. Ümran Emin Çölaşan'ın oğlu, ele
avuca sığmaz Emin'e' neredeyse kırmızı kart.”(Sab., 10 Şub.,s.23)
El ele
“...AB ile el ele verip Türklüğe hakareti suç olmaktan çıkarmaya çalışanlar...”
(Cum.,3 Şub,s.19; 14 Şub.,s.5; 25 Şub.,s.1,8(2))
“İnançlarımızı ve kimliğimizi çöpe atmadan insanlıkta el ele
verebileceğimizi…”(Hür., 1 Şub., s.3; 2 Şub.,s.17)
“Ancak kaçak çift, bir akrabalarının evine giderken el ele yakalandı.”(Sab.,20
Şub.,s.6; 22 Şub.,s.1,19; 25 Şub.,Pazar eki s.8; 28 Şub.,s.16)
Eli ayağı
“Dev uçak çok aldırış etmeden, eli ayağı titremeden yerden kesilmişti.”(Hür.,
8 Şub.,s.6)
Eli kolu
“Doktor olarak bizim de elimiz kolumuz bağlı!”(Sab.,19 Şub.,Günaydın eki
s.8)
220
Elini kolunu (sallayarak gitmek)
“Olayın failinin cinayeti işledikten sonraki büyük bir özgüvenle rahatlık
içinde elini kolunu sallayarak giysilerini bile değiştirmeye gerek duymadan
memleketine gitmeye yönelmiş olması,…”(Sab.,9 Şub.,s.20)
Eninde sonunda
“…ve eninde sonunda biz bu gerçeği kabul edeceğimize göre ne kadar erken
davranırsak o kadar yararımıza olur.”(Hür.,21 Şub.,s.17)
“Bu yönde ısrarınız devam ederse gezegenimiz daha güvenli olmayacağı gibi,
eninde sonunda faturayı siz ödersiniz.”(Sab.,16 Şub.,s.18)
Enine boyuna
“İkinci soruyu oturup bizim de enine boyuna tartışmamız gerekiyor.”(Cum.,
10 Şub.,s.15)
“Bu grup Süleymaniye olayını enine boyuna inceledi.”(Hür.,21 Şub.,s.17)
Eş dost
“…’hakim amca’ oyunu oynamaya heveslenip onu bunu kınamakla kendini
tatmine çalışan bir eş dost grubu…”(Sab.,5 Şub.,s.7; 17 Şub.,s.4; 19 Şub.,s.21; 20
Şub.,Günaydın eki s.7)
Eşi benzeri
“Haaretz gazetesi, 'Suriye ordusu, son zamanlarda İran'ın mali yardımıyla eşi
benzeri görülmedik biçimde güçlendi...' iddiasına yer verdi.”(Cum.,23 Şub.,s.11)
“Dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir sistemi...”(Sab.,3 Şub.,s.5)
221
Ete kemiğe (bürünmek)
“Temsilcileri seçerek belirleme, toplu sözleşme taslağını katılım ile
hazırlama, toplu sözleşme ya da grevleri oylama ile sonuçlandırma ilkeleri DİSK ile
ete kemiğe büründü.”(Cum.,13 Şub.,s.9)
Eti ne budu ne?
“ ‘Benim etim budum ne?’ demiyor musunuz?”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.10)
Evire çevire
“Putin, ABD’nin dünyaya dayattığı tek kutuplu politikanın yaşama
geçirilmesinin olanaksızlığını evire çevire anlattı.”(Cum.,11 Şub.,s.8)
Evli barklı
“M.D. isimli hocanın evli barklı yaşını başını almış bazı arkadaşlarının da,iki
kızı bir keresinde Kadir Has Center’a götürüp alışveriş yaptırdıklarını,…”(Sab.,5
Şub.,s.15(2))
Eze eze
“Koca Yusuf, New York Madison Square Garden salonunu tıklım tıklım
dolduran seyircilerin önünde, Amerikan şampiyonu Roeber’i eze eze yener.”(Hür.,25
Şub.,s.21)
Farklı farklı
“Gül, isim vermeden Orgeneral Büyükanıt'ın açıklamalarına şöyle yanıt
verdi: '...Bunlar farklı farklı şeylerdir...'”(Cum.,18 Şub.,s.9(2); 23 Şub.,s.1,8(3))
“Gül, Kral Abdullah ve Dışişleri Bakanı Saud Al Faysal ile yapacağı resmi
görüşmeler için gittiği Suudi Arabistan'a hareketinden önce Esenboğa
Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında şöyle konuştu: '...Bunlar farklı farklı
şeylerdir...'”(Hür.,18 Şub.,s.20; 23 Şub.,s.16)
222
“Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: '...Bunlar farklı farklı şeylerdir...'”(Sab.,18
Şub.,s.21)
Fıkır fıkır
“İnsanlar fıkır fıkır; hep genç.”(Cum.,18 Şub.,s.12)
Fındık fıstık
“Hazır ayaktayken fındık fıstık atın bari!”(Sab.,5 Şub.,Günaydın eki s.5)
Fısıl fısıl
“AK Partililer de fısıl fısıl konuşuyorlar.”(Sab.,14 Şub.,s.21)
Gece gündüz
“Kavel işçileri gece gündüz fabrika önünde bekleyişe geçti.”(Cum.,13
Şub.,s.9)
“F.A. adlı öğretmen, okul bahçesi içinde ve devlete ait olan lojmanda, Murat
isimli biriyle gece gündüz birlikte olmaktadır.”(Hür.,12 Şub.,s.14)
“200 YTL'ye gece gündüz çalışmaya razılar.”(Sab.,1 Şub., s.19; 18
Şub.,Günaydın eki s.8; 19 Şub.,s.21)
Geçecek geçmeyecek
“O öneri geçecek geçmeyecek, ayrı konu.”(Hür.,15 Şub.,s.19)
Geçmek gitmek
“Öğrencilik dönemi pek rahat, pek hızlı ve herhangi bir şoka girmeden geçti
gitti.”(Cum.,4 Şub.,s.10)
Gelen giden
“Sadece bizi değil, aynı zamanda gelen giden bütün hükûmetleri,
başbakanları uyutuyor.”(Hür.,3 Şub.,s.21; 11 Şub.,Pazar eki s.15; 26 Şub.,s.6)
223
“Mesela tuvaletlerden sorumlu Hatice ablaları varmış, gecenin bir saatinde
Güzin Abla tadında gelen giden omzunda ağlar, dertlerini anlatırmış.”(Sab.,5
Şub.,Günaydın eki s.3)
Gel git
“..., kilo gel gitleri içinde bunalacağınızdan bir süre sonra kronik(müzmin) bir
diyetçi olacağınızdan,...”(Hür.,5 Şub.,s.4; 16 Şub.,Ege eki s.6)
Gelip çatmak
“Sevgililer Günü gelip çatınca kırmızı gül, kalp şeklinde yastık ve
çikolatalarla doldu ortalık.”(Cum.,14 Şub.,s.1; 18 Şub.,s.8)
Gelip geçen
“Gelip geçenin göreceği şekilde, yüksekçe bir yere.”(Sab.,13 Şub.,s.19)
Gelip geçici
“...Bulut, 'Panikatak değildir. Panikatak gelip geçicidir...' dedi.”(Sab., 10
Şub.,s.19)
Gelip gitmek
“O kadar çok otomobille gelip gidiyordu ki daha sonra otomobil galerisi var
sandım.”(Hür.,11 Şub.,s.5; 16 Şub.,s.7; 17 Şub.,s.1)
“Gelip gidenler Katarina’nın kendi masalarına da uğramasını
istiyorlar.”(Sab.,26 Şub.,Günaydın eki s.4)
Gelir geçer
“Hükûmetler gelir geçer.”(Sab.,7 Şub.,s.15)
Gelir gider
“Almanya’da bir dernek devletin girdisini çıktısını, gelirini giderini,
harcamasını faizini saniye saniye izliyor.”(Sab.,13 Şub.,s.19)
224
Gelmiş geçmiş
“Savaşta yaşananların ardından onun için, 'İnsanlık tarihinin gelmiş geçmiş en
müthiş katiliydi!' demek çok kolay.”(Cum.,4 Şub.,s.10)
“Sarı lacivertli takımda üçüncü yılına giren sambacı attığı ve attırdığı gollerle
Türkiye'ye gelmiş geçmiş en istikrarlı oyunculardan birisi olmasına
rağmen,...(Hür.,16 Şub.,s.28)
Genç yaşlı
“Panzerleri, yıkım araçlarını ve çevik kuvvet polisini taş ve sopalarla
engellemeye çalışan kadın-erkek, genç-yaşlı onlarca yurttaş, birçok yerde oturarak
barikat kurdu.”(Cum.,2 Şub.,s.4; 25 Şub.,s.10)
“Kadını erkeği, yaşlısı genci, AK Parti'lisi, MHP'lisi, CHP'lisi, DYP'lisi 'tek
konuda kilitleniyor.'”(Sab., 19 Şub.,s.21)
Gere gere
“Ben de göğsümü gere gere şunu söylüyorum:...”(Hür.,23 Şub.,s.17)
“Göğsünü gere gere öptü.”(Sab.,14 Şub.,Günaydın eki s.1)
Geri geri
“Kadının çığlıklarını duyunca polis arabası, boş caddede geri geri
geldi.”(Hür.,4 Şub.,s.18)
“Saniyeler sonra ise geri geri gelirken yeniden kameralara takılıyor.”(Sab.,3
Şub.,s.18)
Getirip götürmek
“Yasanın getirip götürdüklerini geçen hafta ana hatlarıyla bu köşede
aktardık.”(Cum.,6 Şub.,s.8; 8 Şub.,s.8)
225
Gidip gelmek
“Arada bir Alanya bölgesine gidip geliyor, emlak işi yapıyor.”(Cum., 10
Şub.,s.15; 13 Şub.,s.8; 18 Şub.,s.12; 25 Şub.,s.8)
“2003'te Kanada ordusuna katılan Demiray, birkaç kez Afganistan'a gidip
gelmiş ve...”(Hür., 10 Şub.,s.12; 18 Şub.,Pazar eki s.13)
“Ben zaten okula gidip geliyorum,...”(Sab., 25 Şub.,Pazar eki s.8)
Gidiş dönüş
“Bir gizli görevle yurtdışına gönderilen MİT ajanına tasarruf olsun diye bir
hafta süreli gidiş dönüş uçak bileti alındığı için, ajan görevini tamamladığı hâlde
Türkiye'ye geri dönememiş.”(Sab.,9 Şub.,s.5)
Gidiş geliş
“Bence her gidiş gelişinizde bu iki kurumun Tepe ve Akfen’in adını mutlaka
hatırlayınız.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.21)
Girdi çıktı
“Almanya’da bir dernek devletin girdisini çıktısını, gelirini giderini,
harcamasını faizini saniye saniye izliyor.”(Sab.,13 Şub.,s.19)
Giriş çıkış
“Fabrikaya mal giriş çıkışını engelledi.”(Cum.,13 Şub.,s.9)
“Polis ekipleri, rafineri ve çevresine giriş çıkışları durdurdu.”(Sab.,2 Şub.,s.4;
16 Şub.,s.15)
Gitti gidiyor
“..., çünkü bu Sakarya gitti gidiyor artık,...”(Cum.,19 Şub.,s.18)
226
Giyim kuşam
“Referans Gazetesi yazarı Cengiz Çandar ise dünkü köşesinde, ‘Wolfowitz,
giyim kuşamında pasaklık ölçüsüne varacak kadar özensiz, ikili insan ilişkilerinde
gayet yumuşak, siyasi görüşlerinde ise son derece inatçıdır.’ yorumunu
yaptı.”(Hür.,1 Şub., s.1,10)
Gizliden gizliye
“Gizliden gizliye de olsa bu işi çözümlemelidir.”(Cum.,19 Şub.,s.18)
Gizli gizli
“Kendini Savaş Ay zannedip, cep telefonuyla gizli gizli çekim yapmayacaksın
üüüüç.”(Sab.,5 Şub.,Günaydın eki s.3; 17 Şub.,Cumartesi eki s.6)
Göre göre
“Biz bunu göz göre göre mahvetmedik mi?”(Cum.,18 Şub.,s.12)
“Bebekler göz göre göre sakat doğuyor.”(Sab.,19 Şub.,Günaydın eki s.8(2))
Göz göze (geliyor)
“Sorguda, işkence gördüklerini bildiğimiz için Faruk’la göz göze
geliyor,…”(Cum.,13 Şub.,s.9)
“Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, resmi ziyaret için Ankara’da bulunan
Hırvatistan Parlamento Başkanı Vladimir Şeks’i kabulünde TBMM Başkanı Bülent
Arınç ile göz göze gelmemeye dikkat etti.”(Sab.,13 Şub.,s.19(2))
Günden güne
“..., günden güne eriyorlar.”(Cum.,19 Şub.,s.18)
Gün gün
“Başkentteki Orkide Operasyonu’nda yakalanan iki kadın satıcısının gün gün
saat saat not aldığı ajanda ortaya çıktı.”(Sab.,6 Şub.,s.1)
227
Hastane hastane
“…ve aile hayatı boyunca hastane hastane koşturuyor.”(Sab.,19
Şub.,Günaydın eki s.8)
Hayırlı uğurlu (olmak)
“Cümlemize hayırlı uğurlu olsun diyorum ve...”(Sab.,14 Şub.,Günaydın eki
s.3)
Hazırlaya hazırlaya
“...,oradan adım adım ulusal bütünlüğü öre öre, Kurtuluş Savaşı'nın
altyapısını hazırlaya hazırlaya Ankara'ya geldi.”(Cum.,4 Şub.,s.8)
Hele hele
“...'hele hele' deyip kimlerle yola çıkılabileceğini hesaplamış
demektir.”(Cum.,23 Şub.,s.8,15)
Hemen hemen
“Avrupa’da artık hemen hemen kalmamış surları var.”(Cum.,18 Şub.,s.12; 24
Şub.,s.6)
“Bakanlık, Fransa'daki hemen hemen bütün okullara gönderilen...”(Hür.,3
Şub.,s.7)
“Sağ ya da sol, hemen hemen tüm partilerin söyleminde bu unsur
vardır.”(Sab.,18 Şub.,s.8)
Hem suçlu hem güçlü
“Yani hem suçlu hem güçlü konuma düşüyorsunuz.”(Cum.,20 Şub.,s.8)
Hepsi hepsi
“Hepsi hepsi 1.5 aylık sabır gerektiriyor.”(Sab.,26 Şub.,s.8)
228
Hesap kitap
“Çılgınlık yaptım, hesabım kitabım yoktur.”(Sab.,26 Şub.,s.6)
Hıçkıra hıçkıra
“..., hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.12)
Icık cıcık
“..., iciğine ciciğine baktım,...”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.13)
“Böyle şeylerin ıcığını cıcığını kurcalardı.”(Sab.,2 Şub.,s.19)
Işıl ışıl
“Sonra karşımızda ışıl ışıl duran Beylerbeyi Sarayı’na bakarak ‘İstanbul’u
merak ediyordum, bir daha geleceğimden eminim.” diyor.”(Sab.,26 Şub.,Günaydın
eki s.1,4)
İç içe
“Halkların bir arada yaşamışlığının, iç içe geçmişliğinin göstergesi olduğu
için söylemiştik.”(Cum.,4 Şub.,s.7,5; 9 Şub.,s.8; 18 Şub.,s.10, Pazar eki s.5; 23
Şub.,s.15)
“...Kiler'in, 2009 Haziran sonunda tamamlamayı hedeflediği proje, iç içe iki
cephe özelliğiyle 'gökdelende bahçe ve balkon' dönemini de başlatacak,...”(Hür.,11
Şub.,s.8; 13 Şub.,Kelebek eki s.8)
“Adı tarikatlarda bu kadar iç içe anılan biri, Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanı olabilir mi?”(Sab.,7 Şub.,s.15; 18 Şub.,Günaydın eki s.8; 19
Şub.,s.21; 25 Şub.,s.19)
İçi dışı
“İçim dışım birdir.”(Cum.,4 Şub.,s.12)
229
“Böylesi bir yalının içi dışı nasıldır acaba diye meraktan çatlıyor
ve…”(Sab.,25 Şub.,s.4)
İkide bir
“İkide bir belediye başkanlığı sırasında İstanbul'un büyük sorunlarını
çözdüğünü söyleyerek övünüp durur.”(Cum.,3 Şub.,s.19(2))
“Bu gerçeği görünce, Başbakan’ın ikide bir neden ‘Anayasa’nın 24’üncü
maddesinin gerekçesindeki anlayışı benimsiyoruz’ dediğini de…”(Hür.,7 Şub.,s.17;
15 Şub.,s.1)
İlçe ilçe
“Hakkari, Mardin, Van, Diyarbakır, Hatay, Batman, Siirt demeyen, komisyon
üyeleriyle il il, ilçe ilçe gezen bir siyasetçi.”(Sab.,15 Şub.,s.19; 24 Şub.,s.19)
İlgili ilgisiz
“…, ilgili ilgisiz meslek odalarının bu konuda görüş üretmesini
istedi.”(Cum.,8 Şub.,s.8)
İl il
“Hakkari, Mardin, Van, Diyarbakır, Hatay, Batman, Siirt demeyen, komisyon
üyeleriyle il il, ilçe ilçe gezen bir siyasetçi.”(Sab.,15 Şub.,s.19; 24 Şub.,s.19)
İnce ince
“ 'Gazete yönetimi' o yazarı 'ince ince eritir, etkisizleştirir, istifaya
zorlar'”(Sab., 10 Şub.,s.23)
İnip çıkmak
“Hormonlarımızın inip çıkması, davranış kalıplarımızı etkiliyor.”(Hür.,25
Şub.,Pazar eki s.6)
230
İnişli çıkışlı
“CHP Genel Başkan Yardımcısı, emekli diplomat Onur Öymen ise
hükûmetin Irak konusunda tutarlı değil, inişli çıkışlı ve günlük politika izlediğini
söyledi.”(Cum.,16 Şub.,s.4)
“Kaldı ki, işyeri değeri çok inişli çıkışlı olabiliyor.”(Sab.,18 Şub.,s.8)
İn mi cin mi
“Derin devlet nedir, var mıdır yok mudur, in midir, cin midir, biz de
bilmiyoruz.”(Hür.,2 Şub.,s.17)
İpe sapa (gelmemek)
“Hem basın mensuplarına ipe sapa gelmez haberler verilmesine- işine geldiği
sürece- göz yumacaksın,…”(Hür.,4 Şub.,s.1; 20 Şub.,s.17)
İrili ufaklı
“Ciddi, yarı ciddi, gayrı ciddi olan gazetelerimiz, böyyük mü böyyük irili
ufaklı yazarlarımız Dink’in sokak ortasında öldürülmesi olayında hükümetin bir
numaralı sorumlu olduğunu nedense ne yazabildiler, ne de TV’lerdeki açık
oturumlarda söyleyebildiler.”(Cum.,1 Şub., s.8)
İri yarı
“2’nci adam tombul yanaklı, esmer, daha iri yarı, sert ifadeli biriydi.”(Hür.,4
Şub.,s.18)
İster istemez
“Yerel mahkemeler ne yazık ki bu tür davalarda yerel kamuoyundan ister
istemez etkileniyorlar.”(Cum.,1 Şub., s.8; 4 Şub.,s.8; 10 Şub.,s.15; 12 Şub.,s.1; 18
Şub.,s.10, Pazar eki s.4; 19 Şub.,s.18; 25 Şub.,s.10(2))
231
“Bu Mersin'de olduğu için isimler ister istemez farklı.”(Hür.,11 Şub.,s.23; 19
Şub.,Kelebek eki s.4)
“Siz ne kadar suçsuz olduğunuzu söylerseniz söyleyin, bütün basın üstünüze
geliyorsa herkes Muhsin Yazıcıoğlu'nun ismini zikrediyorsa ister istemez
etkileniyorsunuz.”(Sab.,15 Şub.,s.14(2),15)
İş güç
“Bütün bankalar işi gücü bıraktı, Cüneyt Arcayürek’in mali durumunu
araştırıyor, ayıptır.”(Cum.,21 Şub.,s.1,5(2),7(2))
“Sonay’ın hamileliği boyunca işi gücü askıya aldım ama …”(Sab.,2 Şub.,s.7)
İşinde gücünde
“Ama diyelim ben işinde gücünde, orta halli bir kadınım,…”(Sab.,17 Şub.,
Cumartesi eki s.6)
İş işten (geçmek)
“İş işten geçmeden.”(Cum.,12 Şub.,s.1,8; 19 Şub.,Strateji eki s.5)
İşsiz güçsüz
“ 'İşsiz güçsüz, geçerli mesleği olmayan biri' trene biner ve Şanghay'a
gelirse...
İtelemek kakalamak
“...Çalışkan, itilmiş kakılmış insanların da yaşayacağı bir ortam için romantik
devrimi önerdiğini söyledi.”(Sab.,5 Şub.,s.5)
İtiş kakış
“Özgül, İsrailli korumanın öne doğru çıkmasını eliyle engelleyince, kısa
süreli itiş kakış yaşandı.”(Hür.,16 Şub.,s.16)
232
İyi kötü
“Firma ve firma ile ilgili iyi kötü herhangi bir beyanat vermek, işinize son
verilmesine neden olabilir.”(Hür.,6 Şub.,s.19)
Kademe kademe
“Oradan kademe kademe süzülerek partinin kararının oluşması
lazım.”(Cum.,12 Şub.,s.4; 13 Şub.,s.6)
“Ama yine de 2007 ve 2008 faizlerin kademe kademe düşeceği yıllar olacak.”
(Sab.,22 Şub.,s.11)
Kadın erkek
“Panzerleri, yıkım araçlarını ve çevik kuvvet polisini taş ve sopalarla
engellemeye çalışan kadın-erkek, genç-yaşlı onlarca yurttaş, birçok yerde oturarak
barikat kurdu.”(Cum.,2 şub.,s.4; 25 Şub.,s.10(2))
“Kadını erkeği, yaşlısı genci, AK Parti'lisi, MHP'lisi, CHP'lisi, DYP'lisi 'tek
konuda kilitleniyor.'”(Sab., 19 Şub.,s.21)
Kadın kadına
“Kadın kadına eğlenmek isteyen, erkekler tarafından rahatsız edilmek
istemeyen kadınlardan ve lezbiyenlerden gelen yoğun istek üzerine iki ay önce
Bigudi'yi açmışlar işte.(Sab.,5 Şub.,Günaydın eki s.5)
Kadın kız
“...evlere dalıp kadınlara kızlara tecavüz etmişler.”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki
s.13)
Kafa kafaya
“Otomobillerini kafa kafaya çarpıştıran grup, daha sonra tabancalarını
çekerek silahlı çatışmaya girdi.”(Hür.,10 Şub.,s.6)
233
Kala kala
“Geriye kala kala AKP kalıyor.”(Cum.,7 Şub.,s.8)
Kanal kanal
“Öyle olsa kanal kanal dolaşırdım.(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.10)
Kan ter (içinde)
“Kan ter içinde yorgun ve bitkin kadın.”(Sab.,21 Şub.,s.5)
Kapı kapı
“Kapı kapı dolaşıp tehdit savuranlar var,…”(Cum.,28 Şub.,s.5)
“Kapı kapı dolaşıp hocalara gitmeye başladılar.”(Hür.,12 Şub.,Kelebek eki
s.5)
Kapış kapış
“Dolar fiyatına yüzde 6.5-7 ile kapış kapış giden 5 yıllık, 10 yıllık bonolar
var.”(Cum.,14 Şub.,s.12)
Kar buz
“Şimdi mi, burada mı, karın buzun üstünde mi?”(Sab.,7 Şub.,s.23)
Kare kare
“Oyunda bunların her biri kare kare geçiyor göz önünden.”(Cum.,17
Şub.,Hafta Sonu eki s.5)
Karı koca
“1 ay önce Silivri'de 900 daireli bir sitede, karı koca uyurken eve hırsız
giriyor.”(Cum.,26 Şub.,s.6)
“…hâkim M.H.Ç.’nin, çete lideri Zara Ç.’ye, mahkeme kararıyla kendi
soyadını aldırdığı, ikilinin kendilerini bazı kişilere bazen akraba, bazen de karı koca
234
olarak tanıttıkları ortaya çıktı.”(Hür.,7 Şub.,s.7(2); 12 Şub.,Kelebek eki s.1(2),5; 28
Şub.,s.14)
“… ‘Karı koca avukatların bu girişimi tutmayınca bu sefer Barman’ı
evlendirmeye çalıştıkları ileri sürüldü.’,…”(Sab., 10 Şub.,s.6)
Karış karış
“Bir tek benim üzerim karış karış aranıyor.”(Sab.,25 Şub.,s.19)
Karşı karşıya
“…76. dakikada kaleci Orkun’la karşı karşıya kaldığı anda kaçırdığı gol,
maçın yazgısını da belirledi.”(Cum.,2 Şub.,s.18,4; 3 Şub.,s.1,19;4 Şub.,s.8(2); 5
Şub.,s.8(2); 7 Şub.,s.5(2); 8 Şub.,s.18(2),10; 9 Şub.,s.5,3; 13 Şub.,s.8; 15 Şub.,s.8(4);
16 Şub.,s.5; 20 Şub.,s.18; 21 Şub.,s.1,5,9; 23 Şub.,s.18; 24 Şub.,s.6; 25 Şub.,s.10; 26
Şub.,s.9(2); 27 Şub.,s.6; 28 Şub.,s.1,8,9(2))
“...Herve Le Guyader, Le Figaro'ya yaptığı açıklamada '...daha kurnaz bir
yaradılışçılık ile karşı karşıyayız' dedi.”(Hür.,3 Şub.,s.7; 4 Şub.,s.16,18,Pazar eki
s.1,10; 5 Şub.,s.16(2); 7 Şub.,s.17(2),1; 8 Şub.,s.16; 15 Şub.,s.1,18(6),32; 18
Şub.,s.18; 20 Şub.,s.1; 23 Şub.,s.15; 25 Şub.,s.21; 26 Şub.,Kelebek eki s.4; 27
Şub.,s.16)
“…Baykal, Dink cinayetinin Emniyet teşkilatının çok ciddi sorunlarla karşı
karşıya olduğunu net biçimde gösterdiğini ve olaydaki ihmalin sadece polisten
kaynaklanmadığını söyledi.”(Sab., 1 Şub., s.18,28; 2 Şub.,s.5,1,25(2); 3 Şub.,s.19(2);
5 Şub.,s.5,26; 7 Şub.,s.21; 10 Şub.,s.24; 13 Şub.,s.15,19; 14 Şub.,Günaydın eki s.3;
15 Şub.,s.1,17(3),14; 16 Şub.,s.19; 17 Şub.,s.23; 18 Şub.,s.13; 19 Şub.,s.5; 21
Şub.,s.14; 23 Şub.,Günaydın eki s.9; 28 Şub.,s.28)
235
Kart kurt
“Bu, Güneydoğu’daki insanlarımızın, dağlarda karda yürürken ayaklarından
çıkan kart kurt diye seslerden oluşmuş bir kavramdır.”(Sab.,28 Şub.,s.20(2))
Kat kat
“Yaşanan olayların Cancellese-Sanmartinese maçının ardından çıkan kavgada
Sanmartinese Sportif Direktörü Ermanno Luirsi'nin hayatını kaybetmesinden 1 hafta
sonraya denk gelmesi üzüntüyü kat kat artırdı.”(Cum.,4 Şub.,s.18)
Kazasız belasız
“Bütün bu sorunlara bir yerden ilişkili olan ABD'nin Ankara'daki
büyükelçileri ise,..., görev sürelerinin kazasız belasız bitmesine
çalışmaktadır.”(Sab.,8 Şub.,s.5)
Kendi kendine
“Dönüş yolundasın, diyorum kendi kendime.”(Cum.,4 Şub.,s.10;8 Şub.,s.6; 27
Şub.,s.8)
“...ve ben 10 yaşında kendi kendime söz verdim.”(Hür.,5 Şub.,s.6; 10
Şub.,s.14;11 Şub.,s.1,Pazar eki s.16; 12 Şub.,s.8; 14 Şub.,s.17; 15 Şub.,s.18; 17
Şub.,Cumartesi eki s.8(2))
“Kendi kendime 'Acaba bunlar bu gazetelerin birinci sayfalarını okumuyor
mu' derim.”(Sab.,9 Şub.,s.5; 28 Şub.,s.7)
Kesik kesik
“Konuşmalar kesik kesik ve gereksiz durmalarla doluydu,...”(Sab.,18
Şub.,s.20)
Kesip biçmek
“Osmanlı topraklarını kesip biçmişler.”(Cum.,11 Şub.,s.12)
236
Keşif meşif
“Görevli: O zaman birinci gün hiç keşif meşif yapmadın mı?”(Hür.,9
Şub.,s.14)
Kılık kıyafet
“Keçeciler: 'Lan Mustafa, bu kılık kıyafet ne böyle?'”(Sab.,11 Şub.,s.25; 28
Şub.,s.17)
Kıpır kıpır
“İçim kıpır kıpır oldu.”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.1,10)
Kıra kıra
“Milenyum Türkiye'sinde, en çarpıcı rekoru, kıra kıra suç sayısında
kırdık.”(Cum.,11 Şub.,s.1)
Kıran kırana
“Uçakta cep telefonu kullanımı ile ilgili hava yolu şirketleri arasında kıran
kırana bir yarış yaşanıyor.”(Hür.,17 Şub.,s.9)
“Sık sık duran maçın görüntüsü orta sahadaki kıran kırana sert mücadeleyi
gösteriyordu.”(Sab., 1 Şub., s.28; 12 Şub.,s.15; 25 Şub.,s.5; 26 Şub.,s.6)
Kırık kırık
“Toplum kırık kırık, parça parça olayları yaşadı.”(Cum.,18 Şub.,s.12)
Kırıp dökmek
“Kırıp dökmemeye özen gösteriyor.”(Sab.,7 Şub.,s.21)
Kırıp geçirmek
“...ve gecenin sonunda paltosuyla ilgili ayaküstü yaptığı espriler
etrafındakileri gülmekten kırdı geçirdi.”(Sab.,22 Şub.,Günaydın eki s.1; 27 Şub.,s.6)
237
Kış kış
“Ama kış kış bu iş nasıl oluyor?”(Sab.,17 Şub.,Cumartesi eki s.6)
Kıyıda köşede
“...ama haber sayfalarının kıyısında köşesinde yayımlananlara bakarsanız,...”
(Hür.,22 Şub.,s.1)
Kimi kimsesi
“Bir sokak çocuğu için, kimi kimsesi olmayan biri için, müthiş bir
para.”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.13)
Koca koca
“Uludağ'da yüzlerce eleman istihdam eden koca koca oteller, işletmeler dahi
kayak hocaları kadar para kazanamıyor.”(Sab.,7 Şub.,s.23)
Kol kola
“Türkiye’nin ‘PKK ile kol kola sokulmak istendiğini’ kaydeden
Baykal,…”(Cum.,21 Şub.,s.5(3))
“Durul Bazen ve Seda Akman, mahkemede serbest kalınca adliyeden kol kola
çıktılar.”(Hür.,19 Şub.,s.3)
“Jandarmalar ve polis şefi kol kola bayraklı fotoğraf çektirdi.”(Sab.,2
Şub.,s.1; 3 Şub.,s.1(2); 22 Şub.,s.1,19)
Kolay kolay
“Seçim yaparız, iktidar değişir, hemen her şey düzelir, diye düşünmekle kolay
kolay olmuyor bu işler.”(Cum.,11 Şub.,s.12(2))
“Bir kez giren, artık kolay kolay çıkamıyor.”(Sab.,21 Şub.,s.19; 28 Şub.,s.21)
238
Konar göçer
“Öney, yayladan yaylaya bulutlar gibi akan konar göçer Türkmen
oymaklarının...”(Cum.,4 Şub.,s.1,7(3))
Korka korka
“Açıkçası bu ilişkiye korka korka başladım.”(Hür.,19 Şub.,Kelebek eki s.4)
Koştura koştura
“Niye koştura koştura sperm bankasına gittiniz?”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.1)
Körü körüne
“Körü körüne bir hemşehricilik değil.”(Sab.,11 Şub.,s.23)
Köy köy
“Prof.Halaçoğlu da bize tehcirin Harput ve köylerinde nasıl uygulandığı ile
ilgili, aile aile, köy köy tehcir edilen ve…”(Sab.,24 Şub.,s.14)
Kuru kuru
“..., sakın kuru kuru şeyler yazalım demiyorum size.”(Sab.,8 Şub.,s.13)
Küçük küçük
“Bu tesislerde küçük küçük dükkanlar, lokantalar, hediyelik eşya satış
reyonları bulunacaktı.”(Sab.,16 Şub.,s.19)
Küfür müfür
“Biz gelmeden önce Migros Tribünü’nde olaylar olmuş fakat maç boyunca
küfür müfür olmadı.”(Sab.,16 Şub.,s.28)
Lamı cimi yok
“Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a bakarsanız kimin Cumhurbaşkanı
seçileceği konusunun ‘lamı cimi yok’muş.”(Hür.,27 Şub.,s.1)
“O işaret verir, biz de seçeriz. Lamı cimi yok.”(Sab.,26 Şub.,s.1(2),8(4))
239
Lay lay lom
“Herkes beni lay lay lom diye görüyordu.”(Sab.,12 Şub.,s.15)
Lime lime
“Her tarafı lime lime dökülen, ulaşımı felç, güzelim tarihi eserleri bakımsızlık
içinde, Zeyrek’teki canım Pantokrator Kilisesi’nin avlusunda koyunlar
otluyor.(Cum.,18 Şub.,s.12)
Mal mülk
“Bu sözleşmede, ‘Düğünde takılan altınları, nafaka, mal mülk istemiyorum’
yazıyordu.”(Hür.,12 Şub.,Kelebek eki s.5; 28 Şub.,s.6)
Mışıl mışıl
“Annesinin koynunda mışıl mışıl uyuyan 3 yaşındaki minik yavruyu alıp işe
çıkması gerekiyordu.”(Cum.,18 Şub.,s.10)
Neler neler
“Bakın Millî Eğitim’de neler neler oluyor.”(Cum.,21 Şub.,s.7)
Ne olur ne olmaz
“..., papaz gelene kadar 'Ne olur ne olmaz' denilerek lanete karşı alınmış Türk
usulü tedbir olarak horoz kanı akıtma,...”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15(2))
Nereden nereye?
“Nereden nereye?”(Sab.,24 Şub.,s.5)
240
Ne yapıp edip
“Erken yaşta evlendirilmiş, koca dayağına karşı ne yapıp edip ayakta kalmayı
başarmış,…”(Cum.,25 Şub.,s.1,10)
Neyin nesi kimin fesi
“Yıllardır tartıştığımız, neyin nesi kimin fesi olduğunu bir türlü
saptayamadığımız, içinden çıkamadığımız dev bir konuyu, bir sorunu...”(Cum.,4
Şub.,s.8)
“Derin devlet neyin nesi kimin fesi?”(Sab.,20 Şub.,s.19)
Okuma yazma
“Bugünkü İstanbul’un yüzde 90’ı köyden, kasabadan gelmiş, okuma yazması
kıt insanlar.”(Cum.,18 Şub.,s.12(2))
Olan biten
“Mekandan bağımsız, dünyanın herhangi bir yerinde şimdiki zamanda olan
biten sefaleti sahneye taşıdıklarını söyleyen Orhon,...”(Cum.,17 Şub.,Hafta Sonu eki
s.5)
“...,penguenlerle iç içe olan kamerası da seyirciyi olan bitenin tam ortasında
hissettiriyor.”(Sab.,18 Şub.,Günaydın eki s.8; 26 Şub.,s.5)
Olan oldu
“Kendini kullandırtmak istemeyenler de ‘Olan oldu’ diyerek kendi mafya
gruplarını kurdu.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.11)
Oldubitti(ye getirmek)
“Cumhuriyet’in ulaştığı bilgilere göre GKRY(Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi)’nin Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi ve KKTC’yi yok sayarak bir oldubitti
yapma arayışına girmesi, hem…”(Cum.,2 Şub., s.8; 13 Şub.,s.8(2); 16 Şub.,s.8)
241
“Ancak iki hafta geçmiş, İngiltere bir oldubittiyle buraları işgal
edivermişti!”(Hür.,18 Şub.,s.23)
Oldum olası
“Oldum olası Batılılık 'derin' hedefimiz.”(Sab.,18 Şub.,s.1,7)
Oldu olacak
“Avukatlar hâkime, ‘Oldu olacak kadın avukatlar gelinlik, erkekler de
damatlık giyseydi’ diyerek espri yaptı.”(Sab.,17 Şub.,s.18; 19 Şub.,s.5)
Olmak bitmek
“ 'Yasak' dersin olur biter.”(Cum.,17 Şub.,Hafta Sonu eki s.5)
Olmazsa olmaz
“Sektörün olmazsa olmazları budanarak yasalaşan tut-sat ile...”(Cum.,23
Şub.,s.1,13(2))
“Kızlık zarı konusunda erkeklerin, toplumun yanlış bilgilendirmesi sonucu
ilişkiyle birlikte kanama olmazsa olmaz kabul ediliyor.”(Sab.,12 Şub.,s.6; 17
Şub.,Cumartesi eki s.6(3); 25 Şub.,Pazar eki s.8(2))
Olsa olsa
“Olsa olsa o kararların uygulayıcısı olabilir.”(Cum.,24 Şub.,s.6)
“Bunun adı derin devlet değil, olsa olsa derin devlet tiyatrosudur.”(Hür.,3
Şub.,s.21)
Olumlu olumsuz
“Ne ki, hükûmetten de olumlu olumsuz ses çıkmıyor.”(Cum., 2 Şub., s.8)
242
Olup biten
“Baykal, bir soru üzerine derin devlet tartışmalarını 'gevezelik' olarak
nitelendirip şunları söyledi: 'Gerçekten olup bitenleri tartışalım...'”(Cum.,10 Şub.,s.7;
18 Şub.,s.10(2),9; 26 Şub.,s.7(2))
“Bu olup bitenlerin bilgi kirliliğine yol açtığı ve soruşturmayı zorlaştırdığı
ortada.”(Hür.,5 Şub.,s.16; 6 Şub.,s.19; 16 Şub.,s.17; 17 Şub.,s.17)
“Irak'ta olup bitenler sadece Iraklıların değil komşularının da çok önemli
meselesidir.”(Sab.,18 Şub.,s.21)
Olup bitmek
“Maliyeci kardeşlere soruyorum neler olup bittiğini, anlatıyorlar.”(Sab.,7
Şub.,s.23; 17 Şub.,Cumartesi eki s.6; 18 Şub.,s.20)
Olur mu olur
“Olur mu olur maç kolay geçer mi orası bilinmez ama...”(Cum.,19 Şub.,s.18)
Olursa olsun(ne pahasına)(kim)
“Her ne pahasına olursa olsun, Türkiye kendi enerji kaynaklarını kullanarak
dışarıya olan bağımlılığını kaldırmalıdır.”(Cum.,19 Şub.,Strateji eki s.5(3))
“Çünkü Başbakan olarak kalacak Erdoğan, o takdirde kendi seçtiği
cumhurbaşkanını da-Bülent Arınç dışında kim olursa olsun-…”(Hür.,28 Şub.,s.17)
“...Adalet Bakanlığı'ndan bir üst düzey yetkili 'Bize gelen uyarıya göre El
Kaide yapılanması Sakka'yı ne pahasına olursa olsun kaçırmak için her şeyi göze
alabilir...'dedi.”(Sab., 10 Şub.,s.21)
Omuz omuza
“Afganistan’da omuz omuza çalışırken,…”(Hür.,8 Şub.,s.1,16)
“Tetikçiyle omuz omuza”(Sab.,2 Şub.,s.1; 8 Şub.,s.18)
243
Onu bunu
“Onu bunu bilmem, önümüzdeki seçimlerin sloganı ‘para ve erzak’”(Cum.,16
Şub.,s.8)
“…’hakim amca’ oyunu oynamaya heveslenip onu bunu kınamakla kendini
tatmine çalışan bir eş dost grubu…”(Sab.,5 Şub.,s.7)
Onun bunun
“Kanaltürk’te bir avuç vatansever insan, para pul peşinde değil, onun bunun
gözüne girme peşinde değil, bir yayıncılık yapıyor.”(Cum.,21 Şub.,s.5)
“Türkiye onun bunun iteleyeceği ülke değil.”(Hür.,15 Şub.,s.18(2))
“…, onun bunun eserini başkalarına mal edip ödüllendirecek derecede
basiretsizleşmiş ve…”(Sab.,5 Şub.,s.7; 10 Şub.,s.23)
Orada burada
“Bir süredir orada burada bazı yazılar okuyorum.”(Hür.,6 Şub.,s.1,19; 23
Şub.,s.1,17)
Oradan oraya
“Bunları bulmadan kendimi yıpratıp oradan oraya savrulacağıma, karşıma
çıktığında evlendim.”(Sab., 25 Şub.,Pazar eki s.8)
Otel motel
“Otel motele harcamadım.”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.10)
Oyalanıp durmak
“...işte bu günlerde, Amerika'da, müjde beklentisiyle oyalanıp
duruyorlardı.”(Cum.,11 Şub.,s.10)
244
Ölçüp biçmek
“Ölçtüm biçtim, sonunda New York’taki kliniği seçtim.”(Hür.,4 Şub.,Pazar
eki s.10)
Ölüm kalım
“Dilerim, farklı siyasi görüşleri ve farklı yorumları seslendirenler,
demokrasinin karşı taraflar arasındaki 'Ölüm kalım kavgası' demek olmadığını
hatırlarlar.”(Sab.,9 Şub.,s.5)
Öncülük möncülük
“Valla, öncülük möncülük beni ilgilendirmiyor.”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.10)
Önü arkası
“Türkiye şu anda: 1- Hrant Dink cinayetinin önüyle arkasıyla meşgul.”(Sab.,7
Şub.,s.21; 14 Şub.,Günaydın eki s.3; 20 Şub.,s.19)
Öre öre
“...,oradan adım adım ulusal bütünlüğü öre öre, Kurtuluş Savaşı'nın
altyapısını hazırlaya hazırlaya Ankara'ya geldi.”(Cum.,4 Şub.,s.8)
Paldır küldür
“Eşimin annesi ve yengesi paldır küldür odaya girip, bakire olduğumu
belgeleyen mendili görmek istediler.”(Hür.,12 Şub.,Kelebek eki s.5)
Para pul
“Kanaltürk’te bir avuç vatansever insan, para pul peşinde değil, onun bunun
gözüne girme peşinde değil, bir yayıncılık yapıyor.”(Cum.,21 Şub.,s.5)
Parça parça
“Toplum kırık kırık, parça parça olayları yaşadı.”(Cum.,18 Şub.,s.12)
245
Patır patır
“Başka gazeteler patır patır yazar çıkarırken bu gazete dimdik durdu.”(Hür.,9
Şub.,s.17)
Paytak paytak
“Tek sıra hâlinde gündüz gece demeden yeryüzünün en karanlık ve en soğuk
kıtasında yüzlerce kilometreyi paytak paytak yürüyerek aşıyorlar.”(Sab.,18
Şub.,Günaydın eki s.8)
Peş peşe
“Yaklaşık 8 yıl çalışılmayan inşaatta yapı ruhsatı iptal edilirken, peş peşe
yaşanan göçüklerle mevcut katlar da yıkıldı.”(Hür.,11 Şub.,s.8)
“AZ Alkmaar’ın ikinci golünden önce yanımda oturan Ergun Babahan’a ‘…’
diyordum ki, peş peşe iki gol geldi.”(Sab.,16 Şub.,s.28; 28 Şub.,s.8)
Pırıl pırıl
“Her gün pırıl pırıl gençler kapımı çalıyor.”(Sab., 1 Şub., s.19)
Pisi pisine
“Yaptıkları çürük binalar yüzünden 17 Ağustos 1999 depreminde pisi pisine
ölen 17 bini aşkın insanımızın hesabını büyük bir beceri ve başarı göstererek,
'zamanaşımı' yoluyla kapattık.”(Hür.,18 Şub.,s.1)
Pis pis
“Pis pis gülüyordu.”(Hür.,4 Şub.,s.18)
Pişirip pişirip
“Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri bir risk unsuru olarak pişirip pişirip
toplumun önüne koyuyorlar.”(Cum.,5 Şub.,s.5)
246
Saat saat
“Başkentteki Orkide Operasyonu’nda yakalanan iki kadın satıcısının gün gün
saat saat not aldığı ajanda ortaya çıktı.”(Sab.,6 Şub.,s.1)
Sabah akşam
“Televizyonda bile sabah akşam çok var onlardan.”(Sab.,17 Şub.,s.6)
Sabah sabah
“Sabah sabah hayallere dalmıştı yine.”(Cum.,18 Şub.,s.10)
Saç baş
“Can, özellikle Ferdi'nin attığı golde yaptığı yerleşim hatasıyla
Fenerbahçelilere saç baş yoldurttu.”(Sab., 11 Şub.,s.39)
Saçma sapan
“Örneğin, belediyeler bile ellerindeki kaynakları saçma sapan işler için
çarçur edeceklerine;...”(Cum.,19 Şub.,s.8; 25 Şub.,s.10)
Saç saça
“İsmet Paşa yaşasaydı ve bugün polisle jandarmanın neredeyse 'saç saça baş
başa' görüntüsüne tanık olsaydı...”(Sab.,3 Şub.,s.23)
Saç sakal
“Saçı sakalı karışmış,...”(Cum.,17 Şub.,Hafta Sonu eki s.5)
Sağda solda
“Sağda solda, siyasi kulislerde konuşulan konulardan biri ‘seçim
barajı.’”(Sab.,27 Şub.,s.19)
Sağdan soldan
“Sağdan soldan gelen gök gürültüsü duyuyordum.”(Hür.,17 Şub.,s.6)
247
Sağ salim
“Dünya şampiyonu Ewa Wisnierska, fırtınada 9940 metre yukarıya savruldu
ve mucize eseri sağ salim yere indi.”(Hür.,17 Şub.,s.1)
Sağ sol
“Adımını atar atmaz şöyle hafiften bir sağa sola bakarak 'Selamünaleyküm'
dedi.”(Cum.,4 Şub.,s.10; 11 Şub.,s.10)
“Sağ sol uzlaşmasına Erkin baba desteği.”(Hür.,21 Şub.,s.16(2); 25
Şub.,Pazar eki s.11)
“Hele önüm arkam sağım solum kırmızı kalp olunca tümden
bayılırım.”(Sab.,14 Şub.,Günaydın eki s.3)
Sağcı solcu
“Ordu sağcı solcu diye ikiye bölündü.”(Sab.,11 Şub.,s.25)
Sağlı sollu
“Düzce tarafında tünele girmeden hemen önce sağlı sollu iki büyük tesis
kurulacaktı.”(Sab.,16 Şub.,s.19)
Saniye saniye
“Almanya’da bir dernek devletin girdisini çıktısını, gelirini giderini,
harcamasını faizini saniye saniye izliyor.”(Sab.,13 Şub.,s.19)
Sessiz sakin
“…, oraya yerleşip sessiz sakin günler geçirebilirdi”(Cum.,25 Şub.,s.10)
“2007 seçimleri ile oluşacak Meclis ‘şimdiki Meclis gibi’ sessiz sakin
çalışmayacak.”(Sab.,24 Şub.,s.19)
248
Sessiz sedasız
“17 Ocak 2007 günü, sessiz sedasız Meclis'ten bir yasa geçti: Türk Petrol
Yasası!”(Cum.,6 Şub.,s.8)
“Şu var, evet sessiz sedasız bir adamla her şeyi ayarlardım,…”(Hür.,4
Şub.,Pazar eki s.10)
“Arınç ve Gül, önceki gün ABD Kongresi'ne sunulan Ermeni tasarısının
ardından sessiz sedasız bir araya geldi ve ...”(Sab.,2 Şub.,s.19; 18 Şub.,s.7)
Ses soluk
“...ve 12 gün sesi soluğu çıkmadı.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15)
Seve seve
“ 'Vatan, cumhuriyet ve bayrak uğruna seve seve canınızı feda etmenizi'
isteyen mi var?”(Hür.,11 Şub.,s.23)
“Türkiye’ye faydalı olacak bir iş için seve seve bir Ferrari veririz.”(Sab.,12
Şub.,s.16(2))
Sıcağı sıcağına
“…, bunları sıcağı sıcağına öğrenmek.”(Sab.,13 Şub.,s.19; 23 Şub.,s.19)
Sıkı sıkı
“Atatürk ilke ve devrimlerine sıkı sıkıya ve ödünsüz bağlı,...”(Cum.,4
Şub.,s.12)
“Hocalara da sıkı sıkı tembih etmiş.”(Sab.,4 Şub.,s.23)
Sıkı sıkıya
“ ‘Bu ilişki yürümez’ diyenlere inat, birbirlerine sıkı sıkıya sarılan Fazıl Say-
Hande Ataizi çifti,…”(Hür.,19 Şub.,Kelebek eki s.1,4)
249
“...Amillia, doktorlara inat yaşama minik elleriyle sıkı sıkıya tutundu
ve...”(Sab.,21 Şub.,s.7)
Sık sık
“Kuzu, bunun, iktidarın seçim yasalarını sık sık değiştirmesinin önüne
geçmek için yapıldığını söyledi.”(Cum.,5 Şub.,s.4; 12 Şub.,s.9; 23 Şub.,s.15; 25
Şub.,s.10)
“İfadesinde, çevresi nedeniyle kocasının sık sık erkek arkadaşlarıyla şehir
dışına çıktığını,...”(Hür.,3 Şub.,s.4; 7 Şub.,s.1,15; 10 Şub.,s.14; 11 Şub.,s.25,Pazar
eki s.16; 16 Şub.,s.1,7(2),17; 17 Şub.,s.17; 20 Şub.,s.1; 21 Şub.,s.16; 24 Şub.,s.16; 27
Şub.,s.17)
“Mahkeme, Amman'da olduğu belirtilen Özlem Uzan'ın sık sık adres
değiştirdiğine dikkat çekti.”(Sab., 1 Şub., s.1,28; 4 Şub.,s.18; 6 Şub.,s.5; 10
Şub.,s.21,18(2); 11 Şub.,s.36; 13 Şub.,s.19; 15 Şub.,s.15(3); 19 Şub.,s.17; 20
Şub.,s.15; 21 Şub.,s.14,19; 27 Şub.,s.5,6)
Soluk soluğa
“Talihsiz bebeğin kaderini değiştiren süreç soluk soluğa bir operasyonla
gerçekleştirildi.”(Sab.,23 Şub.,s.7)
Sora sora
“Samast: Yok sora sora gittim buldum yani.”(Hür.,9 Şub.,s.14)
Soran sorana
“ ‘Daha daha neler oluyor’ diye soran sorana.”(Sab.,24 Şub,s.19)
Sorgu sual
“Diğer kızlar sindirildi, bastırıldı, sorgu sualden geçirilmeye
başlandı.”(Sab.,5 Şub.,s.15(2))
250
Süklüm püklüm
“Yoksa bedevi çadırlarında süklüm püklüm olup da, Türkiye’de kanlı iktidar
yürüyüşünden söz eden o günün başbakanı mı?”(Hür.,28 Şub.,s.17)
Şunun şurasında
Şunun şurasında üç sene öncesine kadar maaşıyla çalışan gazeteci sıfatını
taşıyan birinin,...”(Hür.,22 Şub.,s.4)
Taban tabana
“Hristiyanlık’ta ‘Hz.İsa’nın göğe yükseldiği’ inancına taban tabana zıt düşen
iddialar ve kanıt olarak sunulanlar yapımcılar ve din adamlarını birbirine düşürdü.”
(Sab.,28 Şub.,s.7)
Tartıp ölçmek
“…İpekçi, ‘Söylenen lafın iyice tartılıp ölçülmesi lazım…’ değerlendirmesini
yaptı.”(Cum.,25 Şub.,s.5)
Tas tarak
“..., ancak Türk savaş gemilerini gören yabancı şirket, tası tarağı toplayıp
kaçmış.”(Cum.,2 Şub.,s.8)
Tatlı tatlı
“Görevli: Sen şimdi ağabeyinin sorduğu soruları tatlı tatlı...”(Hür.,9
Şub.,s.1,14)
Teke tek
“Gelişmeler bizi saha ortasında teke tek bıraktı.”(Sab.,20 Şub.,s.14)
Teker teker
“Olay gününden beri tüm güvenlik kameralarındaki görüntüler teker teker
incelendi.”(Hür.,4 Şub.,s.18; 13 Şub.,s.16)
251
“Karakoldakiler katil zanlısı ile teker teker fotoğraf çektirirken, Ogün
Samast'ın rahat tavırları dikkat çekiyor.”(Sab.,2 Şub.,s.15; 12 Şub.,s.15)
Tekme tokat
“…, aralarında küçük yaşta çocukların da bulunduğu hastaları tekme tokat
dövüyor.”(Cum.,21 Şub.,s.1,7)
“Hasta bakıcıların aralarında çocukların da bulunduğu hastalara tekme tokat
saldırıp dövdüğü belirtildi.”(Sab.,21 Şub.,s.14)
Tekrar tekrar
“Ama bu tablo karşısında sayın bakanın oturup tekrar tekrar düşünmesi
gerekiyor.”(Sab.,16 Şub.,s.19)
Tek tek
“Bunu kanıtlamak için benim de adımı sayıp bu programlara katılan
gazetecileri tek tek sıralıyor.”(Cum., 10 Şub.,s.15; 21 Şub.,s.9)
“Odalarda bulunan bilgisayar kasalarının salondaki büyük masaya taşınarak
tek tek söküldüğü anlaşıldı.”(Hür., 10 Şub.,s.1,17; 14 Şub.,s.17,14; 15 Şub.,s.7; 19
Şub.,s.5(2),7; 20 Şub.,s.10)
“1 Ağustos 2003’ten 31 Aralık 2005’e kadar satılan minibüsleri tek tek tespit
eden Maliye,…”(Sab.,13 Şub.,s.8; 17 Şub.,s.18; 22 Şub.,s.1; 26 Şub.,Günaydın eki
s.4)
Tek tük
“Carrusca ise Gerets’ten tek tük forma şansı buluyor ama onu da
kullanamıyor.”(Cum.,2 Şub.,s.18)
252
Tel tel
“Savunmada tel tel dökülen, sistem açısından yetersiz kalan Siyah-
Beyazlılar,...”(Cum.,17 Şub.,s.18; 25 Şub.,s.18)
Tıkır tıkır
“Salladıklarında içi tıkır tıkır ses verince hepsinde bir sevinç, eve
dönüldü.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15)
Tıklım tıklım
“Bu, en küçüğü 200, en büyüğü 1500 kişilik 5 ayrı salonda, her seansı tıklım
tıklım dolu,…”(Cum.,25 Şub.,s.10)
“Koca Yusuf, New York Madison Square Garden salonunu tıklım tıklım
dolduran seyircilerin önünde, Amerikan şampiyonu Roeber’i eze eze yener.”(Hür.,25
Şub.,s.21)
“Ama kulisler tıklım tıklım.”(Sab.,14 Şub.,s.21)
Topu topu
“Topu topu 5 gün.”(Hür.,5 Şub.,s.6)
Tüfek müfek
“Birileri onlara adadaki sosyalist devrimi tepelesinler diye tüfek müfek
vermiş,...”(Cum., 11 Şub., s.1,10)
Uçsuz bucaksız
“Çok tekdüze bir yalnızlık hissediyor insan, Ortabatı Amerika’nın kuzeyinde
uçsuz bucaksız ovalar eyaleti olan Minnesota’da.”(Cum.,18 Şub.,s.1,10)
“Avustralya'nın uçsuz bucaksız arazilerinde kangurular kuraklık yüzünden
ölüyor.”(Hür.,3 Şub.,s.19; 25 Şub.,Pazar eki s.21)
253
Ufak ufak
“…,saatlerce orada oyalanıp yaşamını ufak ufak kuruyordu.”(Cum.,25
Şub.,s.10)
Usul usul
“ABD dışında kimsenin işine gelmeyen bu ‘çözüm’ 20. yüzyıl kurumlarının
da usul usul kurum bağladığını,…”(Cum.,9 Şub.,s.8; 17 Şub.,Hafta Sonu eki s.5)
Utanma arlanma
“Ama nerede o utanma arlanma…”(Hür., 10 Şub.,s.17)
Uzaktan yakından
“Bu iddianın gerçeklerle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.”(Cum.,11
Şub.,s.6)
“Söz konusu haberin, gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayıp,…”(Sab., 10
Şub.,s.6; 28 Şub.,s.21)
Uzak yakın
“…öldürülme olasılığı yüksek olan kişiyi ‘istemese de’ devletin korumaya
zorunlu olduğunu saptayan Terörle Mücadele Yasası ve Danıştay kararları gereği
uzak yakın korumaya alınmaması…”(Cum.,1 Şub., s.8)
“Yani uzak yakın herkesten özür diliyorum.”(Hür.,22 Şub.,s.4)
Uzun uzun
“Erbil’de Barzani ile konuşmuş uzun uzun, beş saat konuşmuş.”(Cum.,21
Şub.,s.8)
“Yüzünü tüm detaylarıyla öğrenmek için geceleri yatmadan önce fotoğrafına
uzun uzun baktığı Sadrazam Said Halim Paşa’yı 5 Aralık 1921’de Roma’da
vurdu.”(Hür.,4 Şub.,s.21; 27 Şub.,Kelebek eki s.1 )
254
“Uzun uzun bunu anlatmak yerine kısaca ona asker kaçağı diyorum.”(Sab.,12
Şub.,s.5; 13 Şub.,s.19; 15 Şub.,s.19; 19 Şub.,s.21; 27 Şub.,s.26; 28 Şub.,s.21)
Üç aşağı beş yukarı
“…-eh stratejik ortaklık üç aşağı beş yukarı bunu gerektirmez mi?- koskoca
bir ABD bunu istiyorsa, elbet bir bildiği vardır.”(Hür.,21 Şub.,s.17; 25 Şub.,Pazar eki
s.6)
Üç beş
“Peki Dink’in katil zanlısı Ogün Samast, suikast öncesinde ankesörlü
telefondan arayarak ‘Daraldım, içeri girip üç beş gazeteci öldüreyim’
dediğinde…”(Cum.,7 Şub.,s.1,6; 9 Şub.,s.1)
“..., yoksa 1980 öncesi anarşi döneminde gördüğümüz gibi üç beş serserinin
bir araya gelip zorba egemenliği kurduğu bir dağ başı mı?”(Hür.,11 Şub.,s.23; 13
Şub.,s.19)
“Sakarya, Denizli, Rize, Antalya aldıkları üç beş kuruş ve boş tribünler
karşısında bizden çok daha onurlu mücadele veriyorlar.”(Sab.,27 Şub.,s.26)
Üst baş
“..., üstü başı peşmurde, sırtında dünyanın yükü; çökmüş kâğıt
topluyor.”(Cum.,17 Şub.,Hafta Sonu eki s.5)
“Hayatım boyunca üstüme başıma hiç bakmamıştım.”(Hür.,19 Şub.,Kelebek
eki s.4)
Üst üste
“Görüyorsunuz bir sürü yanlışlık üst üste dizilmiş önümüzde bir duvar gibi
duruyor.”(Cum.,4 Şub.,s.10; 7 Şub.,s.18; 18 Şub.,s.12; 22 Şub.,s.8)
255
“İkinci yarının ilk dakikalarında üst üste gelen goller tribünleri çileden
çıkardı.”(Hür.,16 Şub.,s.28)
“Ancak Tuncay'ın 67 ve 77, Appiah'ın 68, Edu'nun 69'da üst üste pozisyonları
bize 3.gol müjdesi gibi geldi.”(Sab.,23 Şub,s.26)
Vakti saati
“…, Cumhurbaşkanlığı seçimi görevini de vakti saati geldiği andan itibaren
icra edecektir.”(Sab.,9 Şub.,s.8)
Vakti zamanı
“Şampiyon bir sporcusunuz vakti zamanında ve...”(Cum.,17 Şub.,Hafta Sonu
eki s.5)
Vatan millet
“..., 'vatanını milletini seven hiç kimsenin itiraz edemeyeceği' sembol
sahnelerden yararlanmışlardı.”(Sab., 10 Şub.,s.18)
Vurdulu kırdılı
“Kurtlar Vadisi Terör dizisinin ilk bölümü tepkiler nedeniyle vurdu kırdı
yerine daha sakin başladı.”(Sab., 10 Şub.,s.18(2); 15 Şub.,s.5; 26 Şub.,s.17(2))
Vurup vurup
“Beyaz adam trenle geçerken vurup vurup öldürüyorlardı bunları.”(Cum.,18
Şub.,s.8)
Yakılıp yıkılmak
“Geçtiğimiz her yerde yakılıp yıkılmış köyler, kasabalar, kentler...”(Cum.,4
Şub.,s.10)
256
Yalan dolan
“Okuyucularımız da bizim 'polemikle, onunla bununla, yalanla dolanla,
dedikoduyla işimiz olmadığını' iyi bilir.”(Sab., 10 Şub., s.23)
Yalan yanlış
“…, tüm yetkililer ‘Yalan yanlış haberlere dikkat’ uyarısı yaptı.”(Hür.,5
Şub.,s.1,16; 6 Şub.,s.19)
Yalvarmak yakarmak
“Yalvarmış yakarmış,…”(Sab.,25 Şub.,s.19)
Yan yana
“…ve bu ülkeye giden Başbakan Erdoğan’ın, Haluk Ulusoy’la yan yana
gelmesi yadırganırken,…”(Cum.,8 Şub.,s.18; 10 Şub.,s.15; 18 Şub.,s.10)
“Jandarma ve polisle Atatürk'ün sözünün yer aldığı takvimin önünde yan
yana fotoğrafı çekiliyor.”(Hür.,9 Şub.,s.14; 17 Şub.,Cumartesi eki s.8)
“Ardından da görevlilerden bazıları katil zanlısı ile yan yana fotoğraflar
çektiriyorlar.”(Sab.,2 Şub.,s.15; 4 Şub.,s.18; 5 Şub.,Günaydın eki s.5; 15 Şub.,s.5; 19
Şub.,s.21; 20 Şub.,s.1,17; 26 Şub.,Günaydın eki s.8(2); 28 Şub.,s.1)
Yarım yamalak
“Yarım yamalak ve genellikle yanlış öğretilen geçmiş dönemleri ‘Nerede o
eski güzel günler’ diye geleceğe de model olarak sunduğunuz takdirde,…”(Sab.,16
Şub.,s.5)
Yarın öbür gün
“Irak’taki ABD askeri varlığını olumlu bulduklarını belirten eski DEP
milletvekili, ‘Eğer yarın öbür gün buradan giderlerse, o zaman Kürdistan(Kuzey
257
Irak) ve Irak genelindeki katliamlar tahmin edilemeyecek boyutlara
ulaşır.’dedi.”(Cum.,14 Şub.,s.1,8; 20 Şub.,s.1,8(2))
Yarı yarıya
“Türbanlıyla türbansızın oranı yarı yarıyadır.”(Hür.,17 Şub.,Cumartesi eki
s.9)
“Türkiye’nin en büyük göz hastaneleri arasındaki kıran kırana rekabet
ameliyat fiyatlarını yarı yarıya düşürdü.”(Sab.,26 Şub.,s.6(2))
Yaşını başını (almış)
“M.D. isimli hocanın evli barklı yaşını başını almış bazı arkadaşlarının da,iki
kızı bir keresinde Kadir Has Center’a götürüp alışveriş yaptırdıklarını,…”(Sab.,5
Şub.,s.15)
Yatıp kalkıp
“Mesela yatıp kalkıp 'Türklük' kavramını aşağılayan insanların,...”(Hür.,23
Şub.,s.17)
Yatıp kalkmak
“İki gün boyunca evsiz kılığında o bölgede yatıp kalkan polisler, Azeri Ekber
Hasan Aliyev'i yakaladı.”(Hür.,2 Şub.,s.1,3; 4 Şub.,Pazar eki s.10; 18 Şub.,Pazar eki
s.12)
Yavaş yavaş
“..., yoksa Gül, Amerika'nın yavaş yavaş duyumsattığı 'bu eğilimi'
güçlendirmeye mi çalışacak Washington'da?”(Cum.,6 Şub.,s.8)
“Yavaş yavaş ‘herkes kendi derdine’ düşüyor.”(Sab.,24 Şub.,s.19; 28
Şub.,s.20)
258
Yazar çizer
“Yargılanan onlar değil ki, yargılanan yazar çizer takımı.”(Sab.,19 Şub.,s.17)
Yazılıp çizilmek
“Bu çantanın menşeini siz biliyor muydunuz, yoksa yazılıp çizilince mi
sordunuz?”(Sab.,4 Şub.,Pazar eki s.4; 25 Şub.,s.19)
Yazmak çizmek
“Hatta sadece yazıp çizmekle kalmayıp yeni yılda bir punduna
getirip,...”(Cum.,20 Şub., s.9; 25 Şub.,s.1,10)
“Evet, bu ülkede aydın olmanın, yazmanın çizmenin bedeli var.”(Hür.,6
Şub.,s.19)
“...hem de yazanlar çizenler yargılanıp cezalandırılsın.”(Sab.,18 Şub.,s.7)
Yeme içme
“Daha fazla uyuyor, ev işleri yapıyor, sosyal ilişkilere ve yemeye içmeye daha
fazla zaman ayırıyor.”(Cum.,11 Şub.,s.10; 18 Şub.,s.12)
“...ve yeme içme davranışlarınızı sağlıklı hâle getirmeyi, yani köklü
değişikliklere gitmeyi unutmamalısınız.”(Hür.,5 Şub.,s.4)
“Bira olmasa, iftar sofrası gibi, bütün gün başka bir şey yemek içmek yok
mu?”(Sab., 25 Şub.,Pazar eki s.8(2))
Yemek bitirmek
“Onun bu ihtirasıdır ki toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip
bitirecek.”(Cum.,18 Şub.,s.8)
“Yenileşme ruhunu yedi bitirdi.”(Hür.,14 Şub.,s.17)
Yer gök
“Yer gök ‘itirafçı’ dolmuş.”(Hür.,28 Şub.,s.17)
259
Yerli yabancı
“Yerli yabancı, kim istiyorsa gelsin beraber gezelim.”(Sab.,15 Şub.,s.19; 19
Şub.,s.21)
Yer yer
“Maden ilçesinde de bazı binalarda yer yer küçük çaplı zarar oluştuğu ifade
edildi.”(Cum.,22 Şub.,s.8)
“Yer yer yüzde 50-60'a ulaşan şebeke suyu kayıplarının önlenmesi.”(Hür.,20
Şub.,s.10)
Yıkık dökük
“…derin Çin coğrafyasının taşrasında, yıkık dökük devraldığı Xi’an Sinema
Merkezi ve Stüdyoları mucizesinin anlatırken gözleri parlıyor.”(Cum.,25 Şub.,s.10)
“Alışkanlıklar, eski bilgiler, saplantılar, tabular, sloganlar, yıkık dökük olsalar
da, düşünce kentlerinin çevresindeki harabeleri oluşturmaktadır.”(Sab.,23 Şub.,s.5)
Yok yok
“Hikâyede yok yok”(Hür.,11 Şub.,s.1, Pazar eki s.15)
“64 odalı malikânede yok yok:…”(Sab.,25 Şub.,s.1)
Yüzüne gözüne (bulaştırmak)
“Gördüğünüz gibi, bazen yaptığımızı da yüzümüze gözümüze
bulaştırıyoruz.”(Hür.,9 Şub.,s.17)
Yüz yüze
“AKP'ye yakınlığıyla bilinen ve parti için anketler yapan ANAR'ın 17-25
Ekim 2006 tarihlerinde 12 ilde 2 bin 640 kişiyle yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilen
araştırmasında,...”(Cum., 10 Şub.,s.1)
“Katille yüz yüze geldim.”(Hür.,4 Şub.,s.18; 18 Şub.,s.20)
260
“Gül, '...O noktaya gelmemek için de yeri geldiğinde yüz yüze konuşmak
gerekir...'dedi.”(Sab.,18 Şub.,s.21(5); 23 Şub.,s.17; 24 Şub.,s.1(2),14)
Zaman zaman
“...ve mesnetsiz iddialarla ve zaman zaman iftiralarla dolu raporlarını işleme
koyan,..”(Cum.,3.Şub.,s.19; 6 Şub.,s.3; 7 Şub.,s.6; 9 Şub.,s.10,5; 11 Şub.,s.8; 12
Şub.,s.4(2); 13 Şub.,s.8; 18 Şub.,s.8; 20 Şub., s.15; 23 Şub.,s.8; 26 Şub.,s.6(2))
“27 yıllık evliliklerinde her zaman için topluma mal olmuş bir iş adamı ve
siyasetçi olan kocasının yanında bütün sorunlara zaman zaman acı çekerek göğüs
gerdiğini hatırlatan Lario,.....”(Hür.,1 Şub., s.13; 9 Şub.,s.14,17; 10 Şub.,s.14; 11
Şub.,Pazar eki s.16; 21 Şub.,s.1,14)
“Zaman zaman tersine dönüp 5 dakika içinde goller yediği dönemler de oldu
siyah-beyazlı takımın…”(Sab., 1 Şub., s.28; 2 Şub.,s.19; 5 Şub.,s.5,1,17; 7 Şub.,s.16;
8 Şub.,s.19; 9 Şub.,s.5; 13 Şub.,s.8; 16 Şub.,s.5; 19 Şub.,s.30(3); 21 Şub.,s.19; 25
Şub.,s.19; 27 Şub.,s.18; 28 Şub.,s.7)
Zar zor
“Gün bodrum katındaki odaya zar zor giriyordu.”(Cum.,18 Şub.,s.10)
261
3.1.3 Kalıp Sözler
Aferin
“Onlardan bir güç alıyorsa, aferin oğlum, haddini bildirin söylemi
geliştiriliyorsa, bu çocuk ondan güç alarak böyle davranıyorsa bu çok
önemli.”(Cum., 10 Şub.,s.7)
“Ama zamanla, ‘Aferin vatan için yaptın’ diyenler bu kez bize de terörist
demeye başladı.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.11)
“…, sizin de ‘Aferin’ diye düşündüğünüz olmadı mı?”(Sab.,25 Şub.,s.1,5)
Allah'a emanet
“..., bu büyük kentimizde yaşam Allah'a emanet,...”(Cum.,3 Şub.,s.19)
Allah akıl fikir versin
“Allah akıl fikir versin, dedirtecek bir olgu gibi düşünülse de, bunun ardında
çok ciddi toplumsal bir yoksunluğun izleri aranmalıydı.”(Cum.,25 Şub.,s.10)
Allah aşkına
“Size soruyorum, hangi üründe fiyatlar bir önceki yıla göre yüzde 10'un
altında kalmıştır, Allah aşkına?”(Cum.,4 Şub.,s.12)
“Allah aşkına bu ocak ayında açık ayakkabıyla dolaşmak da nereden
çıktı?”(Sab.,17 Şub.,Cumartesi eki s.6; 25 Şub.,Pazar eki s.8)
Allah bilir
“Neyse 'doğrusunu Allah bilir.'”(Sab., 10 Şub.,s.23(2))
Allah biliyor ya
“Allah biliyor ya cumartesi gecesi Reina’nın kapısından girerken çok
heyecanlıydım.”(Sab.,26 Şub.,Günaydın eki s.1,4)
262
Allah büyüktür
“Fenerbahçe’nin ikinci başkanı, ellerini gökyüzüne doğru açtı: ‘Allah
büyüktür.’ ” (Sab.,13 Şub.,s.19)
Allah göstermesin
“Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Mortgage kapsamında vergi teşviki
konusuna ilişkin 'Allah göstermesin' dedi.”(Hür.,16 Şub.,s.9(4))
Allah'ım sen koru
“ 'Allah'ım sen bizi kapkaççıdan, ırz düşmanlarından, katillerden koru'
diye...”(Cum.,3 Şub.,s.19)
Allah’ım sen büyüksün
“- Allah’ım sen büyüksün.”(Sab.,13 Şub.,s.19)
Allah'ından bulsun
“Nikâhı kıyılamayan damadın babası gelin için 'Allah'ından bulsun'
dedi.”(Sab.,20 Şub.,s.1,6(4))
Allah'ın izniyle
“...Jameeh, 'Allah'ın izniyle 30 gün içinde iyileşeceksin.'diyor.”(Hür.,23
Şub.,s.13)
Allah rahmet eylesin
“Öldüğümde bana Allah rahmet eylesin denmeyecekse, üzülürüm.”(Hür.,2
Şub.,Kelebek eki,s.3)
Allah razı olsun
“Böylece bir zamanlar, 'Allah devletten razı olsun diyen kitleler, şimdi, Allah
AKP'den razı olsun diyor.'”(Hür.,20 Şub.,s.17(2))
“Allah sizden razı olsun.”(Sab.,25 Şub.,s.21)
263
Allah rızası için
“Allah rızası için bir sadaka ver ki...”(Sab.,11 Şub.,s.5)
Allah selamet versin
“İçişleri Bakanımız Allah selamet versin.”(Cum.,2 Şub., s.5)
Allahsız adam
“Yanılmıyorsam Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan da bu duruma düştüğü
bir konuşmasında, Başbakan Erdoğan için 'Allahsız adam' deyivermişti.”(Sab.,12
Şub.,s.5)
Allah’tan (…yapmamışım)
“Allah’tan damarımı kesmemişim.”(Hür.,12 Şub.,Kelebek eki s.5)
“Allah’tan çoğu yerde VIP karşılama oluyor da…”(Sab.,25 Şub.,s.19)
Allah vergisi
“Allah vergisi”(Sab.,25 Şub.,Pazar eki s.8)
Amin
“..., seksenlerinde bulunan bazıları kendi ölümlerinden evvel Fidel'in bu
dünyadan göçmesine 'amin' demek için, Katolik-Latino-Hispanik kiliselerine gidip
mum yakarak, adak adıyordu.”(Cum.,11 Şub.,s.10)
Aşk olsun
“Aşk olsun Fener”(Hür.,15 Şub.,s.1)
“80 milyona ulaşan bir Türkiye kişi başına 10 bin doları yakalamış bir
Türkiye'yi, yakalayana, tutana aşk olsun.”(Sab., 1 Şub., s.19)
Ayıptır sorması
“Ayıptır sorması, hangi dergilere bakalım?”(Sab.,17 Şub.,Cumartesi eki s.6)
264
Ayıptır yazması
“Ayıptır yazması, başta Cannes Film Festivali olmak üzere 15 yıldır epeyce
festival, gösteri, anma programı vs. izledik.”(Cum.,25 Şub.,s.10)
Bana ne
“Şunu diyebilirsiniz: ‘Ben seri ilan okuyucusu değilim. O nedenle, bunu ayrı
bölüm hâline getirmenizden bana ne.’”(Hür.,27 Şub.,s.17)
Başınız sağolsun
“Rahip Santoro için çok üzgünüz, başınız sağolsun.”(Hür.,6 Şub.,s.19)
Baş üstüne
“Özel Kalem Müdürü 'baş üstüne' diyerek çıkarken...”(Sab.,14 Şub.,s.21)
Buyurun
“Buyursunlar efendim…”(Sab.,7 Şub.,s.21,23; 11 Şub.,s.25; 16
Şub.,Günaydın eki s.4; 22 Şub.,s.17; 25 Şub.,s.21(2))
Cümlemize hayırlı uğurlu olsun
“Cümlemize hayırlı uğurlu olsun diyorum ve...”(Sab.,14 Şub.,Günaydın eki
s.3)
Çok şükür
“Buna da çok şükür.”(Hür.,15 Şub.,s.7)
Darısı başına
“Darısı bizim takımın başına”(Sab.,16 Şub.,s.1,28)
Duyduk duymadık dememek
“..., Concorde Meydanı'nda 'Duyduk duymadık demeyin; 1915'te Ermeni
soykırımı olmamıştır' demek;...”(Cum.,20 Şub.,s.9(2))
265
Elhamdülillah
“ 'Yemeğin sağ elle ve az yenilmesi,sofradan kalkarken Elhamdülillah
denilmesi' önerilecek hutbede...”(Hür.,23 Şub.,s.14)
Ellerinden öperim
“Güle güle anneciğim, babama selam söyle, ikinizin de ellerinden
öperim.”(Sab.,18 Şub.,s.23)
Eyvallah
“Çünkü bu tür hareketler, bu tür yani ciddi manada bizim değerlerimize
saldırıların kabul edilebilmesi, buna, 'eyvallah' denilmesi, bizim tarafımızdan kabul
edilemeyeceği gibi bu kanunla ilgili eş tüm AB'ye üye ülkelerde maddeleri
görecekler,...”(Sab., 1 Şub., s.19)
Geçmiş olsun
“'Evet, sadece geçmiş olsun demek için geldim.' dedim.”(Hür.,24 Şub.,s.19)
Gözümün nuru
“Gözümün nuru cemiyetimiz, benim yazımla başkasını
ödüllendirivermişti.”(Sab.,5 Şub.,s.7)
Gözün aydın
“Gözümüz aydın...”(Hür.,1 Şub., s.1; 11 Şub.,Pazar eki s.15)
“ ‘Gözün aydın’ diyenlerden ‘Mutlu musun?’ diye soranlara bir sürü
takılan.”(Sab.,26 Şub.,Günaydın eki s.4)
Güle güle
“Güle güle anneciğim, babama selam söyle, ikinizin de ellerinden
öperim.”(Sab.,18 Şub.,s.23)
266
Günah ...'dan gitti
“...biz genel bir mutabakat bekledik gelmedi, günah bizden gitti...”(Cum.,3
Şub.,s.5)
Hakkında hayırlısı olsun
“Hakkında hayırlısı olsun.”(Sab., 10 Şub.,s.23)
Hay aksi
“Hay aksi, tam o günlerde Hakkâri'de Nasturi Ayaklanması (12-28 Eylül
1924) başlamasın mı?”(Hür.,18 Şub.,s.23)
Haydi hayırlısı
“Hadi hayırlısı!”(Cum.,4 Şub.,s.8)
Hayırdır
“Hayırdır başkan rengin benzin atık?”(Sab.,17 Şub.,s.6; 26 Şub.,Günaydın
eki s.4)
Hayrola
“Hayrola...”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.12)
Helal olsun
“Bu sözleri söylerken öylesine hiddetliydi ki, insanın şöyle düşünesi geliyor:
'Helal olsun Başbakan'a,...'”(Cum.,15 Şub.,s.8)
“Nimet Okur ayağa fırlayıp oğlunu alkışlarken 'Helal olsun oğlum! Kurban
olsun annen sana koçum' diye seslendi.”(Sab.,20 Şub.,s.14)
Hele şükür
“ ‘Hele şükür yani, bak ne kadar yakışmış, giyinsene böyle.’”(Sab.,25
Şub.,s.19)
267
Hoş geldiniz
“Aile terbiyem ve toplumsal kültürümün gereği hemen yerimden kalktım,
'Hoş geldiniz Sayın Bakanım' diyerek elimi uzattım.”(Cum.,4 Şub.,s.12)
“Ve 'hoş geldin Meclis tatili'”(Sab.,12 Şub.,s.21)
İnşallah
“Cinayetteki gizem çözülecek mi, yanıt: İnşallahhh!”(Cum.,3 Şub.,s.19,3(2))
“Her şey inşallah o yönde gelişir.”(Hür.,14 Şub.,s.17; 16 Şub.,s.17,9; 17
Şub.,s.1,5)
“Gencin ağabeyi Mustafa Levent, ‘…İnşallah bağışlanan organlar başkasına
hayat verir.’dedi.”(Sab.,4 Şub.,s.25; 5 Şub.,Günaydın eki s.3; 10 Şub.,s.24; 13
Şub.,s.26; 14 Şub., Günaydın eki s.3; 20 Şub.,s.14; 25 Şub.,Pazar eki s.8; 27
Şub.,s.1,19)
Kusura bakmayın
“Kusura bakmayın, bu kadar kolaysa bunca zaman iktidardınız...”(Cum.,7
Şub.,s.5)
“Kusura bakmayın, sizden şikâyetçiyim.”(Hür.,15 Şub.,s.18(2))
“Abi kusura bakmayın ama...”(Sab.,2 Şub.,s.19; 4 Şub.,s.1,Pazar eki s.4; 7
Şub.,s.21 (2); 14 Şub.,s.17,Günaydın eki s.3; 19 Şub.,s.21)
Kutlu olsun
“Sevgililer Gününüz kutlu, mutlu, bol kalpli, öpücüklü olsun
İnşallah!”(Sab.,14 Şub.,Günaydın eki s.3; 24 Şub.,s.19)
Maşallah
“Maşallah da, meraklısına biraz ipucu verseniz.”(Sab.,25 Şub.,Pazar eki s.8)
268
Maazallah
“Küp açılamazdı çünkü Papaz efendi okumadan o küp açılırsa maazallah
ortalığa lanet yağardı.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15)
“Maazallah bir de döverler.”(Sab.,27 Şub.,s.26)
Merhaba
“Yaklaşık 14 milyon ilk ve ortaöğretim kademesi öğrencisi ile 600 bine yakın
öğretmen, dün 2006-2007 Eğitim-Öğretim Yılı'nın 2.dönemine 'merhaba'
dedi.”(Cum.,13 Şub.,s.1,3(2); 24 Şub.,s.8)
“Bana ‘merhaba’ bile demedi.”(Hür.,12 Şub.,Kelebek eki s.1,5; 15 Şub.,s.4;
18 Şub.,Pazar eki s.12; 25 Şub.,Pazar eki s.21)
“Türk müşteri otelin genel müdürü mutlaka gelip 'merhaba' desin
ister.”(Sab.,12 Şub.,s.15; 28 Şub.,s.16)
Mutluluklar dilerim
“Gelin hanımla damat beye mutluluklar dileyelim.”(Sab.,23 Şub.,s.19; 27
Şub.,s.19)
Müsaade edin
“Müsaade etsinler de incinelim.”(Hür.,15 Şub.,s.18)
Ne var ne yok
“Sanki Türk halkı her sabah kalkıp, ‘Alo New York, ne var ne yok?’ demeden
edemez!”(Cum.,8 Şub.,s.8)
Özür dilerim
“Sadece bir kere kullandım, özür dilerim.”(Hür.,19 Şub.,s.3(2); 22 Şub.,s.4)
“Bir kez oldu, özür dilerim.”(Sab.,19 Şub.,s.1(2),5(2); 27 Şub.,s.19)
269
Pardon
“Pardon ama nereye gidiyorsunuz?”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.12; 21
Şub.,s.1,7)
Rahmetli
“Rahmetli İsmet Paşa sağ olsaydı,...”(Hür.,1 Şub.,s.17; 2 Şub.,Kelebek
eki,s.1,3(2)4 Şub.,s.21; 24 Şub.,s.19)
Rica ederim
“Bu konunun araştırılmasını rica ederiz.”(Hür.,26 Şub.,s.17)
Sabah şerifleri hayrolsun
“...diyen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e, şöyle bakla gibi harflerle bu
sütunda, 'Sabah şerifleri hayrolsun beyefendi!...' diyebilseydik.”(Hür.,9 Şub.,s.1)
Sağlık olsun
“Sağlık olsun”(Cum.,12 Şub.,s.9)
Sağ ol
“Sadece ‘sağol Dr.Güzelbey’ diyoruz.”(Sab.,25 Şub.,s.21)
Sağ olsun
“Fenerbahçe sağ olsun.”(Sab.,25 Şub.,s.1,19)
Sana ne
“Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sana ne?”(Sab.,23 Şub.,s.5)
Selametle
“Derse de selametle yoluna gitsin”(Sab.,14 Şub.,Günaydın eki s.3)
Selam söyle
“Selamımızı söylesinler.”(Sab., 4 Şub.,s.23; 11 Şub.,s.25; 18 Şub.,s.23)
270
Selamünaleyküm
“Öne sürdüğü bu tanımlamalar Addis Ababa’da camiye girerken
‘selamünaleyküm’ diyerek İslam yanını,... ” (Cum., 1 Şub., s.8; 4 Şub.,s.10)
Sen beni güldürdün, Allah da seni güldürsün
“ 'Sen beni güldürdün, Allah da seni güldürsün' dedi.”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki
s.13)
Size ne?
“Size ne?.. Siz gidin cezaevlerine bakın.”(Sab.,15 Şub.,s.19)
Şükürler olsun
“Şükürler olsun!”(Hür.,24 Şub.,Cumartesi eki s.10)
Tebrik ederim
“Tebrik ederim.”(Hür.,15 Şub.,s.29(2))
Tenzih ederim
“Diğer kademeleri tenzih ederim,...”(Sab.,19 Şub.,s.5)
Teşekkür ederim
“Bana inanan, düşlerini bu düşüme katan tüm oyun arkadaşlarıma teşekkür
ediyorum.”(Cum.,11 Şub.,s.15; 15 Şub.,s.14)
“...Ali Dinçer, '..., ayrıca bağış izni veren annesine de teşekkür ediyorum.'
dedi.”(Hür.,2 Şub.,s.1; 6 Şub.,s.18(2),19(2); 11 Şub.,Pazar eki s.15; 27 Şub.,Kelebek
eki s.2)
“...ve ben de soruları cevapsız bırakmadığı için kendisine çoook teşekkür
ediyorum.”(Sab.,5 Şub.,Günaydın eki s.3; 13 Şub.,s.26; 15 Şub.,s.19; 20
Şub.,s.14,15; 27 Şub.,s.6)
271
Teşekkürler
“Teşekkürler”(Sab.,17 Şub.,s.23; 19 Şub.,s.21(2))
Vallahi
“Şu sıralar bir sevgilim yok vallahi.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.16; 15
Şub.,s.1,18; 19 Şub.,Kelebek eki s.4)
“Süreyya ile Kerem’in evliliğini oyun gibi görenler haklıymış
vallahi!!!”(Sab.,5 Şub., Günaydın eki s.2,3; 14 Şub.,Günaydın eki s.3; 17 Şub.,s.1;
25 Şub.,Pazar eki s.8)
Var ol
“Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Washington
Büyükelçiliği'nde 'Yaşa Paşam,var ol Paşam,...'sözleri arasında çarpıcı bir konuşma
yaptı.”(Hür.,15 Şub.,s.18)
“ABD'de 'Var ol Paşam' sesleri”(Sab.,15 Şub.,s.1(2),18)
Yaşa
“Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Washington
Büyükelçiliği'nde 'Yaşa Paşam,var ol Paşam,...'sözleri arasında çarpıcı bir konuşma
yaptı.”(Hür.,15 Şub.,s.18)
“Ve bütün tiyatro salonu, 'Yaşasın Miss Turkey!' sesleriyle inledi.”(Sab.,15
Şub.,s.7)
Yazıklar olsun
“ '...Bana yazıklar olsun' dedim.”(Cum.,4 Şub.,s.12)
“Yazıklar olsun!”(Sab.,27 Şub.,s.26)
272
3.1.4 Atasözleri
Akacak kan damarda durmaz
“Görüşmede Vali Vekili Demirtaş ‘Sizin kadar biz de üzüldük. Akacak kan
damarda durmazmış.’ dedi.”(Sab.,6 Şub.,s.1,14)
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz
“ ‘Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ demişler.”(Sab.,7 Şub.,s.15; 17
Şub.,s.6)
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın
“Yayın organlarından eğer 'bana dokunmayan iktidar bin yaşasın' diye
düşünen varsa, kendi varlıklarını inkâr ediyorlar demektir.”(Cum.,19 Şub.,s.8)
Baskın basanındır
“Ama baskın basanındır ve ...”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15)
Bir adama kırk gün deli dersen deli olur
“Bir adama kırk defa deli derseniz adam da deliyim der ve deli olur.”(Sab.,19
Şub.,s.17)
Bir musibet bin nasihatten iyidir
“..., 'Bir musibet bin nasihatten iyidir' sözünden ders almayanlar,
dolandırıcıların tuzağına düşmeye devam ediyor.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15)
Borç yiğidin kamçısıdır
“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,...'Borç, yiğidin kamçısıdır.'
dedi.”(Cum.,23 Şub.,s.1,12(5))
Böyle gelmiş böyle gider
“ 'Böyle gelmiş böyle gider' diyerek ve...”(Cum.,19 Şub.,s.8)
273
Büyük balık küçük balığı yer
“ ‘Büyük balık küçük balığı yer’ misali.”(Sab.,19 Şub.,s.30)
El ile gelen düğün, bayram
“Elle gelen düğün bayram.”(Sab.,25 Şub.,s.20)
Ev alma, komşu al
“…, dolayısıyla ‘Ev alma, komşu al’ lafı burada geçersiz kalıyordu.”(Cum.,25
Şub.,s.10)
Evdeki hesap çarşıya uymaz
“Ne var ki G.Antepspor deplasmanında evdeki hesap çarşıya
uymadı.”(Cum.,18 Şub.,s.18)
“Evdeki hesap çarşıya uymamıştı.”(Sab.,11 Şub.,s.38)
Görünen köy kılavuz istemez
“Görünen köy kılavuz istemezdi işte;...”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15)
Her birinin gönlünde yatan bir aslan var
(Asıl şekli: Her yiğidin gönlünde(her gönülde) bir arslan yatar.)
“Refah Partisi içinde gelenekçi ekibe mücadele bayrağı açarak yola çıkan bu
ekibin önde gelen isimlerinin her birinin gönlünde yatan bir aslan var.”(Sab., 1 Şub.,
s.4)
Kadının fendi erkeği yendi
“Amaaa 'kadının fendi, erkeği her zaman yenmiştir', unutmamalı!”(Sab.,14
Şub.,Günaydıneki s.3)
Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez
“3 milyon Euro'nun hayalini kuran ev sahibi İ.S. kaz gelecek yerden horozunu
esirgeyecek değildi.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15)
274
Korkunun ecele faydası yok
“Üstelik korkunun ecele faydası yok!”(Cum.,8 Şub.,s.8)
Laf lafı açar
“Sonra laf lafı açıyor,…”(Sab.,26 Şub.,Günaydın eki s.4)
Lafla peynir gemisi yürümez
“ ‘Lafla peynir gemisi yürümez’ elbette.”(Sab.,28 Şub.,s.21)
Sükût ikrardan gelir
“Sükût ikrardan gelir.” (Sab.,7 Şub.,s.15)
Zürafanın düşkünü beyaz giyer kış günü
“ 'Zürafanın düşkünü beyaz giyer kış günü.' sözü geri döndü.”(Sab.,6
Şub.,s.1,2)
275
3.1.5 Terimler
Kullanım alanı genişleyen, günlük yaşamda yeri olan terimler genel
kullanımlarında terim olma niteliklerini yitirir, dilin öteki sözcükleriyle aynı duruma gelir
ve terim kavramı için kesin bir sınır çizme olanağı yoktur (Aksan,2003,C:3,s.40).
Aksan’ın da belirttiği gibi günlük yaşamda sıkça rastladığımız maç, hapis, suç,
gol, futbol, yargılamak, teşhis koymak, yasa, sanık,terhis, ceza...gibi ögeler, yaşamın artık
bir parçası oldukları için terim olma niteliklerini yitirdiklerinden dolayı bu bölümde yer
verilmemektedir. Kesin bir sınır çizmemekle birlikte bunların dışında kalan ve günlük
yaşamda karşılaşmamıza rağmen terim niteliği taşıyan Türkçe ve yabancı dilde yer alan
ögeler aşağıda belirtilmiştir:
AIDS(Biyoloji)
“Hindistan’a AIDS üzerine konferans vermeye giden aktörün…”(Hür.,19
Şub.,s.1,6; 23 Şub.,s.1(3),13(5))
“İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın ‘AIDS’e çare bulduk’ açıklamasına Türk
bilim adamları tepki gösterdi.”(Sab.,13 Şub.,s.1,6(12))
ALS(Amyotrophic Lateral Sclerosis)(Tıp)
“Fizikçi Stephen Hawking ve Suna Kıraç'ın hastalığı olarak bilinen ALS, eski
Trabzonsporlu futbolcu İsmail Gökçek'i 37 yaşında yakaladı.”(Hür.,15 Şub.,s.1(2),7(9))
276
Alüvyon(Coğrafya)
“…, Ayamama Deresi’nin yakınındaki düzlükler alüvyonlu bölgeler olduğu için
buradaki yüksek katlı binalar risk grubunda.”(Cum.,21 Şub.,s.9)
Amfibi(Askerlik)(TDK'de “amfibi harekât” şeklinde geçmektedir.)
“..., üstelik amfibi askeri çıkarma gemileriyle Küba kıyılarına
bırakılmışlardı.”(Cum.,11 Şub.,s.1,10)
Androjen(Jinekoloji)
“ve erkek hormonu olan androjenin salgılanmasını durdurduğu ortaya çıktı.”(Sab.,2
Şub.,s.7)
Androloji(Tıp)
“Eğer imkanları varsa, androloji konusunda uzmanlaşmış bir üroloğa gitmelerini
tavsiye ederim.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.6)
Anksiyete (Psikoloji)
“Dr.Bulut, konuya ilişkin olarak SABAH'a, 'F41- Diğer Bunaltı bozuklukları'
teşhisinin kronik ve yaygın anksiyete hastalığı olduğunu belirterek...”(Sab., 10
Şub.,s.19(3))
Anoreksiya (Anoreksiya nervoza)(Psikoloji)
“Chirac, hayatının en büyük dramının ise anoreksiya hastası 46 yaşındaki Laurence
olduğunu söyledi.”(Hür.,13 Şub.,s.1,14(3))
Antiretroviral tedavi(Tıp)
“AIDS hastalığına yol açan HIV'li hastalara uygulanan anti-retroviral tedavi
bağışıklık sisteminin iyice zayıflamasına yol açıyor.”(Hür.,23 Şub.,s.13)
277
Aritmetik ortalama(Eğitim Bilimleri,Kimya ,İktisat )
“…..Erdoğan, yıl sonu başarı puanlarının aritmetik ortalamasıyla mezuniyet
puanının hesaplanacağını bildirdi.” (Cum., 1 Şub.,s.8)
Asbest(Mineroloji)
“Asbestli gemi Otapan, Hollanda’yı karıştırdı.”(Hür.,25 Şub.,s.1(2),16(2))
Averaj(Spor)
“Son haftaya Kızılcaköy 29 puan ve + 25 averajla ikinci,…”(Sab.,6 Şub.,s.26(2))
Balistik(Askerlik)
“Silahlarının balistik muayenesinden eşimi öldürdükleri anlaşıldı.”(Hür.,26
Şub.,s.1,16; 28 Şub.,s.17)
“Büyükanıt, nükleer çalışmaları ve balistik silahlarından dolayı ABD’nin potansiyel
hedefinde olduğu belirtilen İran’ın,…”(Sab.,17 Şub.,s.22)
Biyoindikatör(Biyoloji)
“Massachusetts Üniversitesi Bitki, Toprak ve Böcek Bilimleri Bölümü öğretim
üyelerinden William J.Manning, biyoindikatör bitkilerin ozon tabakasındaki deliğin
büyümesini önlediğini,…”(Cum.,21 Şub.,s.1,6(8))
Biyoteknoloji(Biyoloji)
“İngiliz biyoteknoloji uzmanlarının geliştirdiği yöntem, botokstan daha
kalıcı.”(Sab.,25 Şub.,s.5)
278
Boylam(Coğrafya)
“Ankara genel tavır olarak, 32 derece 16 dakika 18 saniye Doğu boylamının
batısında kalan deniz alanlarını Türkiye’nin kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgesi
olarak kabul ederken,…”(Cum.,17 Şub.,s.9)
Check-up(Tıp)
“Son check-upta, yeni bir nodül daha çıktı.”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.10(2))
Cürüm(Hukuk)
“Kombassan Holding Başkanı Haşim Bayram ile 11 yöneticinin haklarında 'cürüm
işlemek için teşekkül oluşturmak ve dolandırıcılık' iddiasıyla açılan davada beraat kararı
çıktı.”(Cum.,14 Şub.,s.1,5)
Damar sertliği(Tıp)
“Küçük ve yoğun kötü huylu kolesterol tanecikleri damar duvarına yerleşerek
damar sertliği,...”(Hür.,20 Şub.,s.4)
“…Hale Erdem’in göğüs kafesi, takılacak kalpte damar sertliği tespit edilince nakil
yapılamadan kapatıldı.”(Sab.,17 Şub.,s.4)
Dış gebelik(Tıp)
“Bebek yapmaya karar verdiğimde dış gebelik oldum.”(Sab.,2 Şub.,s.7)
Diyabet(Tıp)
“...,yüzde 31'inde diyabet hastalığı görülüyor.”(Sab.,18 Şub.,s.13)
Diyaliz(Tıp)
“Mehmet Ali Şahin, on yıldır böbrek hastası olan ve haftada 3 gün diyalize giren
Saniye Şahin'e...”(Hür.,26 Şub.,s.1,6)
279
DNA(Biyoloji)
“Irkçı lidere DNA tokadı”(Hür.,13 Şub.,s.1(3),14(3); 14 Şub.,s.16; 26 Şub.,s.1(2),
6(2); 28 Şub.,s.1,6,14(6))
“İddiasını da kemik parçaları üzerindeki DNA testlerine dayandırıyor.”(Sab.,28
Şub.,s.7)
Dogma(Felsefe)
“Çağdaşlaşmanın, çözümlemeci düşünen, laikliği içselleştiren dogmalara
değil,...”(Cum.,6 Şub.,s.5)
Donör(Jinekoloji)
“Çekoslovakya’da donör anne bulup, onun yumurtasıyla eşinin spermini birleştirip
kendi rahmine koydurttu ve bebeği kendi doğurdu.”(Cum.,18 Şub.,Pazar eki s.4,5(2))
“En ünlü bağışçı Jeffrey Harrison, 1980'li yılların sonunda, en çok talep edilen
donör olarak haftada iki kez sperm bağışlıyor ve...”(Hür.,15 Şub.,s.4)
“Genç bir donörden fibroblast hücreleri alınır.”(Sab.,25 Şub.,s.5)
Dürtü(Psikoloji)
“Dürtülerin anında doyurulması genellikle imkânsız,...”(Sab.,21 Şub.,s.5(2))
Ego(Psikoloji)
“Çünkü öncelikle en tepedeki 'ego (ben/lik) çatışmaları' birleşmeyi veya işbirliğini
engelliyordu.”(Hür.,23 Şub.,s.17(4))
“Egomuz, uygun bir ortam buluncaya kadar idin dürülerini bastırır.”(Sab.,21
Şub.,s.5(6))
280
Embriyo(Anatomi)
“Döllemeden oluşan embriyo, çocuğu doğuracak anneye aktarılıyor.”(Cum.,18
Şub.,Pazar eki s.1,4(2),5)
“Tüp bebeğin başarı şansını artırmak için anne rahmine yerleştirilen embriyoları
sınırlamalı mı?”(Sab.,19 Şub.,Günaydın eki s.8(5))
Embriyo reduction(Tıp)
“Buna embriyo reduction(rediksiyon) yani gebelik sayısının azaltılması işlemi
deniyor.”(Sab.,19 Şub., Günaydın eki s.8(4))
Emir kipi(Dilbilgisi)
“Emir kipiyle konuşuyor.”(Cum.,24 Şub.,s.6(2))
Empati(Psikoloji)
“Sizden ricam, günün moda deyimiyle empati yaparak okuyun.”(Hür., 4 Şub.,
Pazar eki s.1,10; 8 Şub.,s.17; 23 Şub.,s.17)
Endokrinoloji(Tıp)
“Dicle Üniversitesi Endokrinoloji ve Nöroloji ana bilim dalları, ortak bir
araştırmayla...”(Cum.,24 Şub.,s.3(2))
“…68 yaşındaki Endokrinolog Prof.Dr.Hüsrev Hatemi’ye, meslektaş oğlu
Dr.İbrahim Hatemi kalınbağırsak kanseri teşhis koydu.”(Hür., 1 Şub., s.4;1)
Envanter(Ticaret)
“Sağlıklı bir envanter yok.”(Cum.,27 Şub.,s.3)
Enzim(Biyoloji)
“…, karaciğer enzimlerini takip edeceğiz.”(Hür.,4 Şub.,s.3)
281
Etnoloji(Sosyoloji)
“Yahut 'Irkçılık'ı kullanarak Anadolu toprakları üzerindeki etnolojik mozaiği yok
sayıp,...”(Sab.,20 Şub.,s.5)
Evrim teorisi (Biyoloji,Zooloji)
“Evrim teorisini reddeden ve...”(Hür.,3 Şub.,s.1,7(2))
Fetus(Biyoloji)
“Anne karnında fetusun kalbine iğne vurularak öldürülmesini yasaklayan ülkeler
var mı?”(Sab.,19 Şub.,Günaydın eki s.8)
Fibroblast(Biyoloji)
“İngiltere’de, genç birinin derisinden alınan fibroblast hücreler, laboratuvarda
çoğaltılıp hastanın yüzündeki kırışıklıklara şırınga ediliyor.”(Sab.,25 Şub.,s.1,5(5))
Flama(Askerlik)
“Başkan, yanına zarif eşi Jacqueline Kennedy'yi alıp, onları tümen flamasıyla
karşılamaya gitti.”(Cum.,11 Şub.,s.10)
Gastroenteroloji(Tıp)
“Prof.Dr. Zeynel Mungan(Gastroenteroloji Uzmanı):...”(Sab.,6 Şub.,s.5)
Gen terapisi (Genetik bilim)
“Gen terapisinin babası sayılan Amerikalı bilim adamı William French
Anderson(70),...”(Hür.,4 Şub.,s.1,7(2))
Globulin(Biyokimya)
“Bir de seks hormonunu bağlayan globulin(SHBG) diye üçüncü bir parametre
var.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.6)
282
Görevsizlik kararı(Hukuk)
“Yargıtay 1.Ceza Dairesi, ‘Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik
eylemde bulunmak’ suçu olan TCK’nın 302.maddesinin dairenin görev alanına girmediğini
belirten görevsizlik kararı verdi.”(Hür.,2 Şub.,s.1,17)
Hematoloji(Tıp)
“OHSAD Genel Sekreteri Yıldırım, Sağlık Bakanlığı’nın, hekimlerin tam gün
çalışması konusunda ısrarlı tavrından dolayı patoloji, hematoloji, çocuk cerrahisi gibi belli
alanlarda hekim açığı ortaya çıktığı bilgisini vererek…”(Cum.,18 Şub.,s.8)
Hemoroid(Tıp)
“Belki hemoroid nedeniyle olmuştur,...”(Hür.,1 Şub.,s.4)
Hidrojen(Kimya)
“Bunun dışında rüzgâr enerjisi ve hidrojen diye özetleyebilirim.”(Cum.,16 Şub.,s.8)
“Çevreye duyarlı DiCaprio Oscar ödül törenine hidrojenle çalışan çevreci otomobil
Toyota Prius ile geldi.”(Hür.,27 Şub.,Kelebek eki s.3)
Hidrokarbon(Kimya)
“AB’nin petrol, doğalgaz ve hidrokarbonlara yönelik 94/22 sayılı
direktifinde,…”(Cum.,9 Şub.,s.13(2); 23 Şub.,s.4(3))
Hidrosefali(Jinekoloji)
“Bazen bakıyoruz; bebek hidrosefali yani beyninde su toplanmış…”(Sab.,19
Şub.,Günaydın eki s.8)
283
Hiperkolesterolemi(Tıp)
“Muş'ta hiperkolesterolemi hastası 13 yaşındaki Mehmet Emin Kanşıray'a karaciğer
nakli yapılmaması durumunda 1 yıl sonra ölebileceği bildirildi.”(Hür.,20 Şub.,s.6)
Hirsitizm(Patoloji)
“...kadınlarda yüz, karın ve göğüs bölgelerinde koyu renkle tüylerin oluşmasına
neden olan hirsitizmi tetiklediğine inanılan hormonların azaldığını ortaya koydu.”(Sab.,21
Şub.,s.7)
Homozigot(Biyoloji)
“Bu gen homozigot ise yani hem anadan hem babadan geliyorsa...”(Cum.,24
Şub.,s.6)
İç hastalıkları(Tıp)
“Prof.Dr. Ziya Mocan(İç Hastalıkları Uzmanı):...”(Sab.,6 Şub.,s.5)
İç pazar(Ekonomi)
“Önce iç pazarı hedefliyoruz.”(Sab.,12 Şub.,s.15)
İd(Psikoloji)
“...ve anında doyum arayan idlerimiz var.”(Sab.,21 Şub.,s.5(2))
Jeofizik(Jeoloji ve Fizik)
“Jeofizik Mühendisleri Odası Yazman Üyesi Dündar Çağan, Petrol Yasası'nın
aynen geçirilmesi durumunda...”(Cum., 11 Şub.,s.1,5)
Jeopolitik(Sosyoloji)
“..., gereken doğal kaynaklarının ve jeopolitik oturumunun avantajları
belirtildi.”(Cum., 19 Şub.,Strateji eki s.4)
284
“Dünya enerji kaynaklarının tam orta yerinde bulunduğu için, jeo-ekonomik ve
jeopolitik önemi de artıyor.”(Sab.,9 Şub.,s.5)
Jeotermal(Fizik)
“Rüzgâr ve jeotermal kaynakları daha fazla kullanma.”(Hür.,20 Şub.,s.10)
Jeotermal enerji(Fizik)
“Güneş, rüzgâr ve jeotermal enerji kaynaklarının kullanım kapasiteleri artırılacak.”
(Hür.,4 Şub.,s.16)
Jinekolog(Tıp)
“Jinekolog, psikolog ve hukukçular yöntemi anlatıyor.”(Cum., 18 Şub.,Pazar eki
s.4(5))
“Jinekolog Alp Nuhoğlu, yarışmada eşini asla yalnız bırakmıyor.”(Sab.,15 Şub.,s.2)
Jinekoloji(Tıp)
“ Yıldırım,…‘Jinekolojik bir olay için gelmiş bir hasta, en mahrem sıkıntılarını dil
bilmeyen bir hekime nasıl anlatacak.’dedi.”(Cum.,18 Şub.,s.8)
Kadraj(Sinema ve televizyon)
“Özel kadraj yapmışlar.”(Cum., 2 Şub., s.6(2))
Kalp spazmı(Tıp)
“Benim yüzümden iki kez kalp spazmı geçirdi.”(Hür.,12 Şub.,Kelebek eki s.5)
Karbondioksit(Kimya)
“Türkiye ise 2004'te atmosfere bıraktığı 294 milyon ton karbondioksitle ikinci
grubun hemen arkasında yer alıyor.”(Cum.,3 Şub.,s.1,8; 8 Şub.,s.10(7); 13 Şub.,s.20)
“Bu, havadaki karbondioksit oranına bağlı.”(Hür.,3 Şub.,s.19(3))
285
Karbonhidrat(Kimya)
“..., bunu yaparken de protein, karbonhidrat ve yağ tüketiminiz yönünden dengede
kalmalısınız.”(Hür.,5 Şub.,s.4)
Karbonmonoksit(Kimya)
“Olay yerinde yapılan ilk incelemelerin ardından Turan ve Yağmurdereli’nin
bacadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlendiği belirlendi.”(Sab.,6 Şub.,s.7; 9
Şub.,s.4)
Karine(Hukuk)
“Medeni Kanun’da hem baba, hem anne için ‘karine’ dediğimiz bazı olgular söz
konusu.”(Cum.,18 Şub.,Pazar eki s.5(2))
Kâr marjı(Ticaret)
“Özdemir yüzde 8.1'lik net kâr marjıyla dünyanın en kârlı beyaz eşya üreticisi
konumunda olduklarını,...”(Cum.,15 Şub.,s.13)
Kemoterapi(Tıp)
“Genel sağlık durumumu bozmamak için de kemoterapi verilmedi.”(Hür., 1 Şub.,
s.4)
Kıta sahanlığı(Coğrafya,Hukuk)
“Atina'nın Ege'de oynadığı kıta sahanlığına benzer bir oyun!”(Cum.,2 Şub.,s.8; 3
Şub.,s.19(2); 4 Şub.,s.1,5(7); 17 Şub.,s.1,9(8); 20 Şub.,s.8(4))
Kilovat(Fizik)
“Pekin'de varılan anlaşma çerçevesinde Kuzey Kore bir milyon ton petrol ve bir
milyon kilovat elektrik enerjisi yardımı alacak.”(Cum.,14 Şub.,s.1,11(2))
286
Kireç taşı(Mineroloji)
“Türkiye’de kireç taşı diye bir etmen var, bölünür, parçalanır.”(Cum.,16 Şub.,s.8)
Kist(Jinekoloji)
“Sonra, sağ yumurtalığımda üç kist vardı,…”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.10(2))
Kolajen(Biyoloji)
“Bu hücreler, deriye dirilik veren kolajen proteinini üretiyor.”(Sab.,25
Şub.,s.1,5(3))
Konsolit(Ekonomi)
“Özdemir, 2010'da konsolide ciroyu 6 milyar avronun üstüne çıkarmayı
amaçladıklarını kaydetti.”(Cum.,15 Şub.,s.1,13)
Konsorsiyum(Ekonomi)
“Halka arzı, Garanti Yatırım ve HSBC Yatırım Menkul Değerler ortak
liderliğindeki konsorsiyum oluşturdu.”(Cum.,13 Şub.,s.13; 27 Şub.,s.12(2))
Kontratak(Spor)
“İlk yarıda yaptığımız pas hatalarının neticesinde kontrataktan goller
yedik.”(Hür.,24 Şub.,s.30)
Konvertibilite(Ekonomi)
“Örneğin ticaret serbestleşirse, konvertibiliteye geçilirse, devletçilik
bırakılırsa,…”(Sab.,16 Şub.,s.5)
Kota (Ekonomi)
“Yazısında, Dünya Bankası Başkanı’nın yırtık çorap giymesinin ABD’nin Türk
çoraplarına kota uygulamasından ziyade,……” (Hür., 1 Şub., s.10)
287
“ ‘…, örneğin doğrudan ödemeler, kotaların uygulanması gibi bütün koşullar
Türkiye’ye de uyarlanmıştır’ denilen rapora şöyle devam edildi…”(Sab.,12 Şub.,s.9)
Kum taşı(Mineroloji)
“Sınırın diğer tarafı kum taşı.”(Cum.,16 Şub.,s.8)
Kurşun tetraetil(Kimya)
“Kocaeli Sivil Savunma Müdürü Ramazan Yılmaz da patlamanın kurşun tetraetil
tankının sökümü sırasında meydana geldiğini belirtti.”(Cum.,2 Şub.,s.3)
“Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ'ye ait İzmit Rafineri Tesisleri'nde dün kurşun
tetraetil tankının sökümü sırasında meydana gelen patlamada...”(Sab.,2 Şub.,s.4)
Laparoskopik yöntem(Tıp)
“Genç kadın sonunda İzmir’de ilk kez kendisinin de çalıştığı hastanede görevli
Op.Dr.Mehmet Görgün’ün uyguladığı kapalı(laparoskopik) yöntem mide bypass
ameliyatını denemeye karar verdi.”(Sab.,6 Şub.,s.5)
Lavandula angustifola(Lavanta)(Biyoloji)
“Ürünlerin etiketlerinde ise bu kimyasallar, “lavandula angustifola” ve…”(Sab.,2
Şub.,s.7)
Libido(Psikoloji)
“Kadında da erkekte de, libidoyu testosteron belirliyor.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.6)
Libretto(Müzik)
“Librettosunu Hugo Von Hofmannsthal'ın yazdığı tek perdelik 'Elektra'
operasında....”(Cum.,20 Şub.,s.15)
288
Likidite(Ticaret)
“...Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, 'Dünyada korkunç bir likidite var...'
dedi.”(Cum.,14 Şub.,s.12)
“Ata Yatırım Ortaklığı Genel Müdürü Osman Büyükgöksu, 'Likidite bolluğu
sürüyor...'”(Sab.,20 Şub.,s.9)
Makro ekonomik(Ekonomi)
“ Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan,..., '...Çünkü şu anda içinde
bulunduğumuz makro ekonomik ortam böyle bir teşvike müsaade edecek bir ortam
değil.'dedi.”(Cum.,20 Şub.,s.13; 26 Şub.,s.4)
“Makro ekonomik açıdan bakıldığında ise ...”(Hür.,1 Şub.,s.9)
Marj(Ekonomi)
“Fiyatlamalar endeks faiz oranı üzerine katılacak marjlarla oluşturulacak.”(Sab.,22
Şub.,s.11(2))
Matür(Biyoloji)
“…rahmini uterusundaki patolojiler nedeniyle matür hâle(gebeliği geliştirme
becerisi) getiremeyen kadınlar hariç.”(Cum.,18 Şub.,Pazar eki s.4(2))
Megavat(Fizik)
“Nükleer silahsızlanmanın ilk adımında, Kuzey Kore Yongbyon'daki 5 megavatlık
ana reaktörünü, plütonyum işletme tesislerini ve tüm diğer yan tesisleri
kapatacak.”(Cum.,14 Şub.,s.1,11)
289
Melaleuca alternifolia(Çay ağacı yağı)(Biyoloji)
“Ürünlerin etiketlerinde ise bu kimyasallar, “lavandula angustifola” ve “melaleuca
alternifolia” olarak nitelendiriliyor.”(Sab.,2 Şub.,s.7)
Metan(Kimya)
“Çıkan gaz, metan gazı olsaydı, bizim kullanım alanımıza giriyordu.”(Cum.,8
Şub.,s.7(3))
Metastaz(Tıp)
“Ameliyat sırasında metastaz olmadığı daha iyi görüldü.”(Hür., 1 Şub., s.4)
Mide bypass ameliyatı(Tıp)
“Genç kadın sonunda İzmir’de ilk kez kendisinin de çalıştığı hastanede görevli
Op.Dr.Mehmet Görgün’ün uyguladığı kapalı(laparoskopik) yöntem mide bypass
ameliyatını denemeye karar verdi.”(Sab.,6 Şub.,s.5)
Mikroorganizma(Biyoloji)
“...çünkü sudaki mikroorganizmalar yüzeydeki karbondioksiti emiyor.”(Hür.,3
Şub.,s.19)
Mitakondriyal(DNA)
“Lakehead Üniversitesi laboratuvarlarında yapılan testlerde anneden geçen
mitakondriyal DNA bulgularından yola çıkarak bu iki kişide kan bağı olan akraba
olmadıkları anlaşılıyor.”(Hür.,28 Şub.,s.14)
Mücbir sebep(Hukuk)
“Ancak 'Mücbir sebeplerin bulunması hâlinde bu bir yıllık süre altı aya kadar'
uzatılabiliyor.”(Hür., 18 Şub.,s.18)
290
Nano-biyoteknoloji(Biyoloji)
“…ve bitkisel temeldeki ilacın ‘nano- biyoteknoloji’ yöntemiyle elde edildiğini
ifade ederek,…”(Sab.,13 Şub.,s.6)
Neolitik(Tarih)
“…bu eser, Balıklıgöl neolitik yerleşmesinin Göbeklitepe’den 2 bin yıl daha eski
olduğunu da göstermişti.”(Cum.,25 Şub.,s.10)
Nodül(Tıp)
“Ameliyatla beş tane nodül alındı.”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.10(2))
Nominal değer(Ekonomi)
“Satışa sunulacak hisse senetlerinin nominal değeri toplam 38 milyon 750 bin YTL
olacak.”(Cum.,13 Şub.,s.13(2))
“Halka arza gelen yüksek talep nedeniyle ek satışa konu olan 5 milyon 812 bin 500
YTL nominal değerli hisseler de satıldı.”(Hür., 20 Şub.,s.9(5))
“..., şirketin mevcut 232 milyon 500 bin YTL nominal değerli sermayesinin 242
milyon 187 bin 500 YTL'ye artırılacağı,... ”(Sab.,20 Şub.,s.9(7))
Nörodilbilim(Dilbilim)
“Nörodilbilimci Profesör Henny Bijleveld aylık Equilibre dergisinde Flamanca
konuşan Flamanlarla Fransızca konuşan Valonlar arasındaki farklılıkların dillerin
yapısından kaynaklandığını yazdı.”(Cum.,11 Şub.,s.10)
Nöroloji(Tıp)
“Dicle Üniversitesi Endokrinoloji ve Nöroloji ana bilim dalları, ortak bir
araştırmayla...”(Cum.,24 Şub.,s.3)
291
“Dünyanın önde gelen nörologları, beyin aktivitelerini analiz ederek bilgisayar
aracılığıyla geliştirdikleri bir teknikle...”(Hür., 10 Şub.,s.5(2))
Ofansif(Spor)
“Doldur tüm ofansif adamları, kesin gol atarız.”(Sab.,27 Şub.,s.26)
Oftalmoloji(Tıp)
“Oftalmoloji Derneği olarak 4-5 merciye başvurduk,…”(Sab.,26 Şub.,s.6(2))
Oligarşi(Sosyoloji)
“Bürokratik oligarşi, gerçekten bireyin devletle hukuk karşısında eşit olmasını
henüz tam kabullenemedi.”(Sab.,9 Şub.,s.5; 11 Şub.,s.1,5; 27 Şub.,s.5)
Ortopedi(Tıp)
“Deneyimli gazeteci Uğur Dündar ve Prof.Dr.Aydın Yücetürk'ün konuk olduğu
bugünkü programda, ileri yaşlarda ortaya çıkan ortopedik sorunlar,...”(Hür.,24 Şub.,s.2(2))
Östrojen(Jinekoloji)
“Bu yağların, östrojen hormonu gibi davrandığı ve…”(Sab.,2 Şub.,s.7)
Panikatak(Psikoloji)
“...Bulut, 'Panikatak değildir. Panikatak gelip geçicidir...' dedi.”(Sab., 10 Şub.,s.19)
Paranoid şizofren(Tıp)
“Belçika'nın Flamanca yayımlanan saygın gazetelerinden De Morgen, bu durumu
'Valon Bölgesi paranoid şizofren oluyor' diye yorumlamıştı.”(Cum., 11 Şub.,s.1,10)
Patoloji(Tıp)
“Bahçeli eleştirdi: 'Erdoğan, patolojik hasta.'”(Cum.,7 Şub.,s.1,4(3); 18 Şub.,s.8,
Pazar eki s.4)
292
Pedagoji(Eğitim)
“Bakan Nimet Çubukçu etkin ve kalıcı adım atmalarla eleştirilirken pedagojik
ölçülerin dikkate alınmadığına,...”(Cum.,7 Şub.,s.3(2))
Pivot(Spor)
“Detroit Pistons'ın efsanevi pivotu Bill Laimberr,...”(Hür.,20 Şub.,s.4(2))
Plasenta(Anatomi)
“Tek plasenta varsa, bir bebeğin kalbine zehir verdiğinizde diğeri de
etkilenebiliyor.”(Sab.,19 Şub.,Günaydın eki s.8)
Plütonyum(Kimya)
“Nükleer silahsızlanmanın ilk adımında, Kuzey Kore Yongbyon'daki 5 megavatlık
ana reaktörünü, plütonyum işletme tesislerini ve tüm diğer yan tesisleri
kapatacak.”(Cum.,14 Şub.,s.1,11(2))
Potasyum klorür(Kimya)
“Ama işlem çok sıkıntılı; iğne ile potasyum klorür vererek bebeğin kalbini
durduruyoruz.”(Sab.,19 Şub.,Günaydın eki s.8)
Pozitivizm(Felsefe)
“Bizde din reformlarının pozitivizm etkisiyle hep batıdan geldiği
söylenmektedir.”(Hür.,11 Şub.,s.25)
Prostat(Tıp)
“Rahmetli Turgut Özal, Houston'da prostat ameliyatı geçirmişti.”(Hür.,24
Şub.,s.19)
293
“... ve 5 yıl içinde piyasaya çıkacak aşı, akciğer, prostat, göğüs ve kalın bağırsak
kanserinin nüksetmesini önlüyor.”(Sab.,15 Şub.,s.1,4)
Prömiyer(Tiyatro)
“Erdoğan çifti önce Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde Leyla ile Mecnun
Müzikali'nin dünya prömiyerini izledi.”(Sab.,22 Şub.,s.19)
Radyoloji(Fizik ve tıp)
“...,radyoloji uzmanlarının çalışma saatlerinin artırılması gibi kaosa sürükleyen
düzenlemeler de getiriliyor.”(Cum.,19 Şub.,s.5)
Rahim ağzı kanseri(Tıp)
“Rahim ağzı kanseri için aşı Mart’ta.”(Hür.,19 Şub.,s.1(2),7(2))
Reaktör(Fizik)
“Nükleer silahsızlanmanın ilk adımında, Kuzey Kore Yongbyon'daki 5 megavatlık
ana reaktörünü, plütonyum işletme tesislerini ve tüm diğer yan tesisleri
kapatacak.”(Cum.,14 Şub.,s.1,11(2))
Reanimasyon(Tıp)
“Anestezi ve Reanimasyon uzmanı Prof.Dr.Okan Balcıoğlu, hastalara bir günde 2
defa anestezi uygulanmasının riskli olduğunu,...”(Hür.,9 Şub.,s.7)
Rehabilitasyon(Ekonomi)
“Azerbaycan da kendi topraklarındaki 160 kilometrelik hattın rehabilitasyonunu
yapacak.”(Hür.,5 Şub.,s.14)
294
Replik(Tiyatro)
“Yukarıdaki konuşmalar bir komedi piyesinin replikleri değil ayniyle vaki
diyaloglar.”(Sab.,7 Şub.,s.23)
Resital(Spor)
“Sahada adeta resital sunan Ricardinho’nun 56’da çataldan dönen frikiği ve dönen
topu Delgado’nun kafayla dışarı atması tribünleri golden daha fazla keyiflendirdi.”(Sab., 1
Şub., s.28)
Santrfor(Spor)
“...Tuncay takım hücumdayken tek forvetin yanına geçip 2.santrfor rolüne
soyundu.”(Sab.,8 Şub.,s.28)
Santrifüj(Biyokimya)
“Bu arada, İran'ın Natanz tesisinde 3000 yeni santrifüjün kurulması için altyapı
çalışmalarına başladığı iddia edildi,...”(Cum.,3 Şub.,s.9)
Semptom(Tıp)
“…ve çabuk hastalanma gibi semptomlar olur,…”( Sab.,26 Şub.,Günaydın eki
s.8(2))
Siyanür(Kimya)
“Mithat İnce’nin vücudunda yüzde 37 oranında siyanür ve bakır tespit
edildi.”(Hür., 1 Şub., s.5(2))
Solfej(Müzik)
“..., şan ve solfej öğrendik.”(Cum.,4 Şub.,s.7)
295
Solüsyon(Kimya)
“Anne sütü almaya devam eden bebeklere ishalin ağırlığına göre şeker-tuz
solüsyonları(ORS) doktor tavsiyesine uygun olarak verilmesini öneren
Prof.Dr.Pehlivanoğlu,…”(Sab.,16 Şub.,s.4)
Spekülasyon(Ekonomi)
“…soruları üzerine Çukurova bölgesinde hububatta çimlenme gecikmesi nedeniyle
iç piyasada spekülasyon yapıldığını söyledi.”(Cum.,9 Şub.,s.3; 28 Şub.,s.12)
“…, Çin hükûmetinin borsada spekülasyonlarla haksız kazanç sağlayan
yatırımcılara karşı harekete geçeceği kaygılarını güçlendirdi.”(Sab.,28 Şub.,s.8)
Spekülatif(Ekonomi)
“Spekülatif maksatlarla piyasada hububat fiyatlarının artırılmaya çalışıldığını
kaydeden Eker,…”(Cum.,9 Şub.,s.3; 27 Şub.,s.12)
“Eğer vergi teşviki konulursa, bu durum fiyatları spekülatif olarak yukarıya
çekebilir.”(Hür.,19 Şub.,s.10)
“Hükûmetin spekülatif işlemlere önlem alabileceği beklentisi, faiz artırım
söylentileri ve fonların kâr payı ödemek için satışa geçmeleriyle…”(Sab.,28 Şub.,s.8)
Şizofren(Tıp)
“Siyaset ve düşünce hayatını kine bulamak isteyen şizofrenik hevesler hâlâ
var.”(Sab.,21 Şub.,s.1,5(2))
Taksir(Hukuk)
“Böylece sanık 'taksirle ölüme sebebiyet vermek'ten 6 yıla kadar hapis istemiyle
yargılanacak.”(Sab.,23 şub.,s.1,14(5))
296
Temmerrüt faizi(Hukuk)
“İki defa üst üste ödeme yapmayan tüketiciden normal temmerrüt faizi
alınacak.”(Cum.,22 Şub.,s.8)
Temyiz(Hukuk)
“Şemdinli davasının temyiz başvurusunu inceleyen 1.Ceza Dairesi,...”(Cum.,2
Şub.,s.1,4(2); 13 Şub.,s.8; 14 Şub.,s.1,5; 15 Şub.,s.7; 17 Şub.,s.1,7(4); 23 Şub.,s.5(5))
“Yargıtay 9. Ceza Dairesi sanıkların temyiz istemlerini yerinde buldu.”(Hür., 7
Şub.,s.7; 12 Şub.,s.14(3); 26 Şub..,s.6)
“Yasin Hayal'in McDonald's'ı bombalaması davasında olduğu gibi Trabzon
Başsavcılığı rahip cinayeti davasında da kararı temyiz etmemişti.”(Sab.,12 Şub.,s.1,19(4))
Teokratik(Sosyoloji)
“Basın özgürlüğü demokratik bir toplumda teokratik olamaz.”(Cum.,11 Şub.,s.10)
Testosteron(Biyoloji,Jinekoloji)
“Müftüoğlu’na göre erkekler, testosteron hormonu seviyesine göre üçe ayrılıyor:
Yüksek, orta ve düşük T’ler.”(Hür.,25 Şub.,s.1,Pazar eki s.1,6(47))
“Çünkü erkeklerde testosteron düzeyi oturmuştur.”(Sab.,2 Şub.,s.7)
Tiroid(Biyoloji)
“Şeker ve tiroid hastalarının vazgeçemediği isimlerden biri olan
Prof.Hatemi,…”(Hür., 1Şub., s.4; 4 Şub.,Pazar eki s.10(2))
Tragedya(Tiyatro)
“Oyuncularımızın yansıttıkları tamamen bir tragedya ve ...”(Cum.,17 Şub.,Hafta
Sonu eki s.5)
297
Travma(Psikoloji)
“Asıl travmayı burada alıyor.”(Sab.,15 Şub.,s.15; 28 Şub.,s.4(3))
Uranyum(Kimya)
“Listede nükleer hedefler olarak Natanz’daki uranyum zenginleştirme
tesisiyle,…”(Cum.,21 Şub.,s.11(4); 23 Şub.,s.1,10(2))
Uterus(Rahim)(Doğum ve Jinekoloji)
“…rahmini uterusundaki patolojiler nedeniyle matür hâle(gebeliği geliştirme
becerisi) getiremeyen kadınlar hariç.”(Cum.,18 Şub.,Pazar eki s.4)
Üroloji(Tıp)
“Düşük testosteron belirtilerini taşıdığını düşünüyorsa, üroloğa gidecek.”(Hür.,25
Şub.,Pazar eki s.6(5))
Veri tabanı(Bilişim)
“Kurum tarafından merkezi referans veri tabanının kurulduğu tarihin işletmecilere
bildirilmesini takiben,...”(Cum.,2 Şub.,s.13)
Yörünge(Gök bilimi)
“Yörüngesinde oluşacak bir değişiklik sonucu göktaşı Dünya’ya çarpacak olursa
İngiltere büyüklüğünde bir ülke haritadan silinebilir.”(Cum.,18 Şub.,s.8)
298
3.1.6 Kalıplaşmış Sözler
Ayrı dünyanın insanlarıyız
“Onlar ayrı dünyanın insanları.”(Hür.,19 Şub.,Kelebek eki s.4(3))
Beş dakikada Beşiktaş
“Beş dakikada Beşiktaş esprisi vardı bir zaman dillerde.”(Sab., 1 Şub., s.28)
Gelen vurdu, giden vurdu
“Hrant Dink cinayetinden sonra '301'e gelen vurmuştu giden vurmuştu
ya...”(Sab.,14 Şub.,s.21)
Tamamen duygusal
“...Mesut Yılmaz, kardeşi Turgut Yılmaz'ın da 'tamamen duygusal' desteğini alıp
Rize'den bağımsız milletvekili seçilmenin yollarını arayabilir.”(Cum.,23 Şub.,s.8)
Vatan millet Sakarya
“Ülkücüleri ‘vatan millet Sakarya’ diyerek, solcuları da ‘hak, ekmek’ diyerek
kullandılar.”(Hür.,25 Şub.,s.1,Pazar eki s.11(3))
299
3.2 GAZETELERDEKİ SÖZCÜK KAYNAĞI AÇISINDAN
Bu bölümde Cumhuriyet, Hürriyet ve Sabah gazetelerinin 3 günlük
sayılarının(1-3 Şubat 2007) sözcük kaynağı açısından incelenmesi yapılmıştır.
İnceleme sonuçları 3 başlık çerçevesinde ele alınmıştır. Bunlar; Türkçe kökenli
ögeler,Yabancı kökenli ögeler ve Türkçeleşmiş Yabancı kökenli ögeler.
Ayrıca bu bölüme ait bazı kısaltmalar söz konusudur:
K.B: Kökü bilinmeyen ögeleri göstermek üzere kullanılmıştır. ?: Tartışmalı veya tahmine dayalı olduğunu göstermek üzere kullanılmıştır. +: Bileşik sözcüklerin her birinin kaynağı gösterilirken kullanılmıştır.Ör.;
“Tasdikname” sözcüğü Ar. Kökenli “Tasdik” ve Far. Kökenli “Name”nin bir araya
getirilmesiyle oluşturulmuştur ,bu nedenle kaynağı “Ar.+Far.” olarak gösterilmiştir.
… : 1 Şub.(1): Parantez içindeki rakam, sıklığı göstermektedir.
300
3.2.1 CUMHURİYET GAZETESİ
3.2.1.1 CUMHURİYET GAZETESİNDE KULLANILAN TÜRKÇE KÖKENLİ ÖGELER
Abartma:2 Şub. (1) Acı çekmek(d.) :1 Şub. (1) Açı :2 Şub. (1), 3 Şub. (5) Açık :2 Şub. (10), 3 Şub. (5) Açık oturum(d.) :1 Şub. (1) Açık kapı bırakmamak(d.): 2 Şub. (1) Açıkça: 3 Şub. (1) Açıklama :1 Şub. (2) , 2 Şub. (3), 3 Şub. (7) Açıklama yapılmak:2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Açıklama yapmak :1 Şub. (3), 2 Şub. (4), 3 Şub. (4) Açıklamak :1 Şub. (6), 2 Şub. (6), 3 Şub. (9) Açıklanmak : 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Açıklık getirmek :1 Şub. (1) Açılım :1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Açılış:3 Şub. (2) Açılmak :2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Açmak:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Ad :1 Şub. (2) , 2 Şub. (6), 3 Şub. (1) Ada: 2 Şub. (2) Aday :1 Şub. (1), 2 Şub. (4) Adaylık :2 Şub. (1) Adım :1 Şub. (1), 3 Şub. (4) Adım adım(i.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Adım atılmak:2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Adım atmak:2 Şub. (6), 3 Şub. (6) Adlandırmak : 2 Şub. (2) Adlı :1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Ağ:3 Şub. (3) Ağır :1 Şub. (1) Ağırlıklı:1 Şub. (7) Ağız :1 Şub. (1) Ağlamak:2 Şub. (1) Akım :1 Şub. (3) Aksaklık(K.B):3 Şub. (1)
Aksatmak(K.B):3 Şub. (1) Akşam(?):3 Şub. (2) Aktarmak :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Alan :1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (7) Algılamak:3 Şub. (1) Algılatmak:3 Şub. (1) Alıcı :2 Şub. (1) Alım:1 Şub. (1) Alınmak :1 Şub. (10) , 2 Şub. (6) Almak :1 Şub. (10), 2 Şub.(6), 3 Şub. (10) Alt :1 Şub. (1), 2 Şub.(6), 3 Şub. (2) Altını çizmek(d.):1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Altı :1 Şub. (6), 2 Şub. (8), 3 Şub. (5) Altın :1 Şub. (6) Altmış :1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Altyapı:3 Şub. (1) Amaç :2 Şub. (2), 3 Şub. (4) Amaçlamak:3 Şub. (2) Ancak :1 Şub. (10), 2 Şub. (2) Ana :2 Şub. (3) Ana baba günü(d.)(i.) :3 Şub. (1) Ancak:2 Şub. (1), 3 Şub. (5) Anı : 2 Şub.(1) Anımsatılmak:2 Şub.(3), 3 Şub. (1) Anımsatmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Anlam : 2 Şub. (4), 3 Şub. (2) Anlamak:1 Şub. (1) , 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Anlamlı :1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Anlaşılmak :1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Anlaşma :1 Şub. (11), 2 Şub. (11), 3 Şub. (11) Anlaşma yapmak:1 Şub. (1), 3 Şub. (4) Anlaşmak :2 Şub. (3)
301
Anlatılmak:2 Şub. (1) Anlatmak :1 Şub. (4), 2 Şub. (4), 3 Şub. (5) Anlayış: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Anmak:2 Şub. (1) Antlaşma :1 Şub. (3) Ara :1 Şub. (3), 2 Şub. (11), 3 Şub. (6) Ara vermek:3 Şub. (1) Aracılık :1 Şub. (2) Araç :2 Şub. (4), 3 Şub. (2) Aralık :1 Şub. (1) Arama :2 Şub. (3), 3 Şub. (4) Arama yapmak:3 Şub. (1) Aramak :1 Şub. (3), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Aranmak :1 Şub. (1) Araştırma : 2 Şub. (2), 3 Şub. (4) Araştırılmak :1 Şub. (1) Araştırmak :1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Aratmak:2 Şub. (1) Arayış : 2 Şub. (1), 3 Şub. (5) Arka :1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Arkadaş :1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Arpa boyu yol almak(d.) :2 Şub. (1) Art :1 Şub. (8), 2 Şub. (15), 3 Şub. (12) Artık :2 Şub. (4), 3 Şub. (5) Artırılmak:3 Şub. (2) Artırmak : 2 Şub. (1) Artış:3 Şub. (1) Artmak :1 Şub. (2), 3 Şub. (6) Aşağılamak:3 Şub. (1) Aşama :1 Şub. (1), 3 Şub. (4) Aşamalı:3 Şub. (2) Aşkın :1 Şub. (1) Aşmak:3 Şub. (4) Atak:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Atama :1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Atamak :2 Şub. (2) Atanma :1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Atanmak :1 Şub. (2), 2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Atılmak:3 Şub. (4) Atış :1 Şub. (1)
Atmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Ay :1 Şub. (7) , 2 Şub. (3) Ayak :1 Şub. (1), 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Ayağa kaldırmak(d.):3 Şub. (1) Aydınlatma:3 Şub. (1) Aykırı :2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Aylık :1 Şub. (2) Ayrı:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Ayrıca :1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Ayrılık :2 Şub. (2) Ayrılmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Ayrıntılı: 2 Şub. (1) Az :1 Şub. (2) Azalmak :1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Azaltılmak:3 Şub. (1) Azaltmak :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Azınlık: 2 Şub. (2) Baba :1 Şub. (3) Bağımsız: 3 Şub. (1) Bağlamak : 2 Şub. (1) Bağlanmak :2 Şub. (2) Bağlantı :1 Şub. (2) , 2 Şub. (1) Bağlantı kurmak:1 Şub. (1) Bağlantılı :1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Bağlı :1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Bağlı olmak:1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Bağlılık :2 Şub. (1) Bakan :1 Şub. (1) , 2 Şub. (4), 3 Şub. (4) Bakanlık:3 Şub. (6) Bakılmak :2 Şub. (1) Bakmak :2 Şub. (6) Barış:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Basılmak: 3 Şub. (1) Basın :1 Şub. (4), 2 Şub. (2), 3 Şub. (4) Baskı :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Baskı yapmak:1 Şub. (1) Baskın : 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Baskın yapmak(d.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Basmak:3 Şub. (4) Baş :2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Başa gelmek(d.) :2 Şub. (1) Başarı :1 Şub. (17), 2 Şub. (2) Başarmak :1 Şub. (1)
302
Başbakan : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Başbakanlık:3 Şub. (1) Başında :1 Şub. (1) Başka:1 Şub. (3), 2 Şub. (11), 3 Şub. (6) Başkan :1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Başkanlık :2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Başkent :1 Şub. (1) Başlamak :1 Şub. (2), 2 Şub. (5), 3 Şub. (5) Başlangıç:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Başlatılmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Başlatmak :1 Şub. (4), 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Başlıca: 3 Şub. (1) Başlık:2 Şub. (1) Başlıklı:1 Şub. (1) , 2 Şub. (1) Başvurmak(d.) :1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Başvuru:1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Başyazı :2 Şub. (1) Bataklık :2 Şub. (1) Bayrak :1 Şub. (1), 2 Şub. (7), 3 Şub. (8) Bayrak açmak(d.): 2 Şub. (1) Bayrak dikmek: 3 Şub. (1) Beceriksizlik(?) :1 Şub. (3) Beğenmek:3 Şub. (1) Beklemek :1 Şub. (3), 2 Şub. (7), 3 Şub. (2) Beklenmek:2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Beklenti :1 Şub. (3), 3 Şub. (2) Belge:3 Şub. (5) Belgelemek: 2 Şub. (1) Belgeli:3 Şub. (1) Belirlemek :1 Şub. (2), 2 Şub. (5), 3 Şub. (3) Belirlenmek :1 Şub. (5), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Belirli :1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Belirtilmek :1 Şub. (8) , 2 Şub. (7), 3 Şub. (13) Belirtmek :1 Şub. (14), 2 Şub. (13), 3 Şub. (10)
Belli:3 Şub. (4) Ben:1 Şub. (3), 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Benzemek :1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Benzer :2 Şub. (5), 3 Şub. (4) Beri :1 Şub. (1) Beş :1 Şub. (6), 2 Şub. (11), 3 Şub. (14) Bıkmak(K.B) :1 Şub. (3) Bırakılmak(K.B):2 Şub. (2) Bırakmak(K.B) :1 Şub. (2), 2 Şub. (3), 3 Şub. (7) Biçim :1 Şub. (3), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Bildirilmek :1 Şub. (4), 2 Şub. (5), 3 Şub. (3) Bildirmek :1 Şub. (4), 2 Şub. (5), 3 Şub. (2) Bile :1 Şub. (2), 3 Şub. (4) Bilgi :1 Şub. (10) , 2 Şub. (12), 3 Şub. (2) Bilgi edinilmek:3 Şub. (1) Bilgi edinmek:2 Şub. (1) Bilgilendirme: 3 Şub. (1) Bilinmek :1 Şub. (3) , 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Bilmek :1 Şub. (2), 2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Bin:1 Şub. (3) , 2 Şub. (3), 3 Şub. (27) Binlerce :1 Şub. (2) Bir :1 Şub. (70) , 2 Şub. (77), 3 Şub. (128) Bir arada (d.):2 Şub. (1) Bir araya gelmek(d.):1 Şub. (2), 3 Şub. (4) Bir taşla üç kuş vurmak(d.):3 Şub. (1) Biraz :1 Şub. (1) Birbiri :1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Birçok : 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Birim :1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Birkaç :1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Birleşik:2 Şub. (1) Birleşme:2 Şub. (1) Birleşmek:3 Şub. (1) Birleştirilmek :1 Şub. (2) Birlik :2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Birlikte :1 Şub. (3), 2 Şub. (2), 3 Şub. (4) Bitmek :1 Şub. (1) , 2 Şub. (1)
303
Biz :1 Şub. (5) , 2 Şub. (13), 3 Şub. (11) Boru:2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Boş :1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Boşa çıkarmak(d.):1 Şub. (2) Boşaltılmak :1 Şub. (1) Boylamak : 2 Şub. (1) Boyun eğmek(d.):2 Şub. (1) Boyunca :2 Şub. (1) Boyut :1 Şub. (1) , 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Bozmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Bölge :1 Şub. (9), 2 Şub. (7), 3 Şub. (16) Bölgesel:3 Şub. (3) Bölüm :1 Şub. (10) , 2 Şub. (2), 3 Şub. (4) Böyle :1 Şub. (2), 3 Şub. (7) Böylece :2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Böylesine :2 Şub. (1) Bu :1 Şub. (54), 2 Şub. (63), 3 Şub. (79) Bu arada :2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Bundan böyle(d.) :1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Bugün :1 Şub. (5), 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Bugünlerde: 3 Şub. (1) Bulantı:2 Şub. (2) Bulaşmak:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Bulgu :1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Bulmak:2 Şub. (5), 3 Şub. (7) Bulunmak :1 Şub. (12), 2 Şub. (18), 3 Şub. (14) Burada :1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Burnu kanamak(d.):2 Şub. (1) Buz:3 Şub. (1) Buzlanmak:3 Şub. (1) Buzul:3 Şub. (1) Bütün :1 Şub. (5), 2 Şub. (3), 3 Şub. (5) Bütünlük :2 Şub. (3) Büyük :1 Şub. (6) , 2 Şub. (6), 3 Şub. (12) Büyükelçi:1 Şub. (2) Büyümek :1 Şub. (1) Caydırıcı:1 Şub. (1) Çaba :1 Şub. (3), 3 Şub. (2) Çağırmak: 2 Şub. (2) Çağrı :2 Şub. (5), 3 Şub. (4) Çağrışım :2 Şub. (1)
Çalım:2 Şub. (1) Çalışılmak :1 Şub. (1) Çalışma: 2 Şub. (4), 3 Şub. (10) Çalışmak :1 Şub. (7), 2 Şub. (11), 3 Şub. (8) Çalışmak çabalamak(i.):3 Şub. (1) Çalmak :1 Şub. (1) Çanak :1 Şub. (1) Çarpıcı : 2 Şub. (1) Çatışma:1 Şub. (2), 3 Şub. (5) Çatışmak:3 Şub. (2) Çekilmek :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (7) Çekim : 2 Şub. (1) Çekince: 3 Şub. (1) Çekinmek:3 Şub. (1) Çekişme: 2 Şub. (1) Çekmek :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Çevre:1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Çevrilmek :1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Çıkar:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Çıkarılmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (5), 3 Şub. (2) Çıkarma:3 Şub. (3) Çıkarmak :1 Şub. (1) , 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Çıkartılmak:3 Şub. (1) Çıkartmak:3 Şub. (1) Çıkış:3 Şub. (2) Çıkışlı :1 Şub. (1) Çıkmak :1 Şub. (10), 2 Şub. (13), 3 Şub. (3) Çıkmaza girmek(d.) :1 Şub. (1) Çırpınış:3 Şub. (1) Çırpınmak:3 Şub. (1) Çizmek: 3 Şub. (1) Çocuk:2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Çoğunluk:3 Şub. (2) Çok :1 Şub. (13) , 2 Şub. (11), 3 Şub. (13) Çökmek: 3 Şub. (1) Çözmek:3 Şub. (1) Çözülmek :1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2)
304
Çözüm :1 Şub. (2), 2 Şub. (6), 3 Şub. (3) Çukur :1 Şub. (1) Da –De(Dahi) :1 Şub. (25) , 2 Şub. (78), 3 Şub. (60) Dağıtım: 3 Şub. (1) Dağıtmak:1 Şub. (1) Daha :1 Şub. (5), 2 Şub. (5), 3 Şub. (22) Dahi: 3 Şub. (2) Dalga:3 Şub. (1) Dalmak:2 Şub. (1) Danışmanlık: 3 Şub. (1) Davranış :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Dayandırmak :1 Şub. (2) Dayanışma :2 Şub. (1) Dayanmak:2 Şub. (1) Dayatmak: 2 Şub. (2) Değer:2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Değerlendirilmek :1 Şub. (3), 2 Şub. (4) Değerlendirme :1 Şub. (4), 2 Şub. (5), 3 Şub. (7) Değerlendirmek : 2 Şub. (3), 3 Şub. (5) Değil :1 Şub. (5) , 2 Şub. (9), 3 Şub. (6) Değişik :1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Değişiklik :1 Şub. (1) , 2 Şub. (5), 3 Şub. (4) Değişmek :1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Değiştirilmek:2 Şub. (1), 3 Şub. (5) Değiştirmek :1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Dek :1 Şub. (1) Demek :1 Şub. (17), 2 Şub. (29), 3 Şub. (16) Denemek:3 Şub. (1) Denetçi:3 Şub. (2) Denetim:3 Şub. (1) Denetlemek:2 Şub. (1) Denge :1 Şub. (4), 2 Şub. (1) Deniz:2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Denizde damla:1 Şub. (1) Denilmek:2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Denmek:2 Şub. (1) Deprem: 3 Şub. (6)
Deprem kuşağı: 3 Şub. (3) Derin : 2 Şub. (1) Derinlemesine :1 Şub. (1) Derinlik:2 Şub. (1) Deyim :1 Şub. (2) Deyiş : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Dış :1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Dışarı :1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Dışında :1 Şub. (1), 2 Şub. (4) Dik: 2 Şub. (1) Dil:3 Şub. (1) Dile getirmek(d.) :1 Şub. (3), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Dile getirilmek(d.) :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Dilek:3 Şub. (1) Dilemek :1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Dilim :1 Şub. (2) Dinlemek:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Direk:3 Şub. (1) Direnmek: 2 Şub. (3) Diye :1 Şub. (4), 2 Şub. (7), 3 Şub. (8) Doğmak:2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Doğru :1 Şub. (1), 2 Şub. (6), 3 Şub. (2) Doğrudan:2 Şub. (2) Doğum :1 Şub. (1) Doğum yeri: 2 Şub. (1) Doksan:3 Şub. (8) Dokunmak:1 Şub. (1) , 2 Şub. (1) Dokuz :1 Şub. (1) , 2 Şub. (2), 3 Şub. (13) Dolandırıcılık :1 Şub. (3) Dolandırmak :1 Şub. (1) Dolayı :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Doldurmak:1 Şub. (1) Dolu:3 Şub. (1) Donanma :2 Şub. (4) Dondurmak:2 Şub. (1) Donma:3 Şub. (1) Dönem :1 Şub. (13) , 2 Şub. (9), 3 Şub. (3) Dönmek: 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Dönüşmek:3 Şub. (1) Dönüştürmek:1 Şub. (1) Dönüştürülmek :1 Şub. (1)
305
Dönüşüm :2 Şub. (1) Dört :1 Şub. (3), 2 Şub. (19), 3 Şub. (16) Döşenmek:2 Şub. (2) Durdurmak:2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Durmak :1 Şub. (1) , 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Durum :1 Şub. (7) , 2 Şub. (6), 3 Şub. (13) Duyarlı :1 Şub. (1) Duygu: 3 Şub. (1) Duymak:3 Şub. (1) Duyurmak:2 Şub. (1) Duyurulmak: 3 Şub. (1) Düğme:3 Şub. (3) Dün :1 Şub. (3) ,2 Şub. (12), 3 Şub. (7) Düşmek:3 Şub. (2) Düşünce :1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Düşündürücü:3 Şub. (3) Düşünmek :1 Şub. (4), 2 Şub. (1) Düşünülmek:2 Şub. (1) Düzeltmek :2 Şub. (3) Düzen :1 Şub. (1) Düzenleme:2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Düzenlemek:1 Şub. (4), 3 Şub. (3) Düzenlenmek : 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Düzey :1 Şub. (2), 3 Şub. (7) Edinilmek :1 Şub. (2) Eğilim :2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Eğitim: 3 Şub. (1) Ek :2 Şub. (1) Eklenmek:2 Şub. (1) Eksik: 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Eksiklik: 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) El :1 Şub. (1) , 2 Şub. (6), 3 Şub. (3) El atmak(d.):2 Şub. (1) El birliği:2 Şub. (1) Elde edilmek(d.):3 Şub. (1) Elde etmek(d.):3 Şub. (1) El ele vermek(d.)(i.):3 Şub. (1) El konulmak(d.) :2 Şub. (1) El koymak(d.) :1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Ele alınmak(d.):1 Şub. (1) Ele geçirilmek(d.) : 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Ele geçirmek(d.) :2 Şub. (2)
Ele geçmek(d.):2 Şub. (1) Elinden almak:1 Şub. (2) Eleştiri :2 Şub. (1) Eleştirmek: 3 Şub. (1) Elli : 2 Şub. (1), 3 Şub. (8) Emekli :1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Emekliye ayrılmak:1 Şub. (1) En :1 Şub. (5), 2 Şub. (6), 3 Şub. (5) En azından:1 Şub. (1) Erimek: 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Eritmek :1 Şub. (1) Erken :1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Erte:2 Şub. (1) Eski :1 Şub. (5), 2 Şub. (1), 3 Şub. (5) Eş :1 Şub. (2) Eşlik:2 Şub. (1) Eşlik etmek:1 Şub. (1) Etki :1 Şub. (1), 3 Şub. (5) Etkilenmek :1 Şub. (1) Etkileyici:3 Şub. (1) Etkili :1 Şub. (1) Etkin:3 Şub. (1) Etkinlik :1 Şub. (1) Etkisiz : 2 Şub. (1) Etmek :1 Şub. (2), 3 Şub. (5) Ev : 2 Şub. (7) Evet:3 Şub. (1) Eylem:1 Şub. (4), 2 Şub. (3) Ezmek :2 Şub. (1) Gece: 2 Şub. (1) Gecekondu :2 Şub. (4) Gece yarısı:3 Şub. (1) Geç:3 Şub. (1) Geç kalmak:1 Şub. (1) Geçen :1 Şub. (3) , 2 Şub. (3) Geçerli:3 Şub. (2) Geçirilmek:2 Şub. (2) Geçirmek:2 Şub. (1) Geçiş:3 Şub. (1) Geçmek :1 Şub. (4), 2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Geçmiş :2 Şub. (5), 3 Şub. (3) Gelecek:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Gelenek :1 Şub. (1)
306
Gelin :1 Şub. (1) Gelir:2 Şub. (1) Gelişme: 2 Şub. (8), 3 Şub. (5) Gelişmek:3 Şub. (2) Geliştirmek :1 Şub. (2), 3 Şub. (3) Gelmek :1 Şub. (8), 2 Şub.(12), 3 Şub. (22) Gemi : 2 Şub. (16), 3 Şub. (3) Genç: 3 Şub. (1) Genç yaşlı(i.) : 2 Şub. (1) Gençlik:3 Şub. (1) Genel(?) :1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Genelge: 3 Şub. (8) Genellikle :1 Şub. (1) Geniş:1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Genişletilmek:3 Şub. (1) Gerçek:2 Şub. (7), 3 Şub. (4) Gerçekçi:2 Şub. (1) Gerçekleşmek :1 Şub. (1) , 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Gerçekleştirilmek:2 Şub. (1) Gerçekleştirmek:1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Gerek :1 Şub. (1), 2 Şub. (10), 3 Şub. (5) Gerekçe :1 Şub. (7) , 2 Şub. (7), 3 Şub. (8) Gerekçeli :1 Şub. (1) Gerekli :1 Şub. (4) , 2 Şub. (4), 3 Şub. (4) Gerekmek :1 Şub. (5), 2 Şub. (8), 3 Şub. (6) Gereksinim :1 Şub. (4) Gerektirmek :1 Şub. (4), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Gerginlik:3 Şub. (1) Geri : 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Geri alınmak(d.):1 Şub. (1) Geri getirilmek:1 Şub. (1) Geri verilmek:1 Şub. (2) Geri vermek :1 Şub. (1) Geri verilmek:1 Şub. (1) Gerilim:2 Şub. (2) Getirilmek :1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Getirmek :1 Şub. (4), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2)
Gezegen:3 Şub. (1) Gezi:3 Şub. (1) Gibi :1 Şub. (4) , 2 Şub. (9), 3 Şub. (11) Gidilmek :1 Şub. (2) Gidiş:3 Şub. (1) Giriş :1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Girişim :1 Şub. (4), 2 Şub. (8), 3 Şub. (4) Girmek :1 Şub. (3), 2 Şub. (7), 3 Şub. (3) Gitmek :1 Şub. (7), 2 Şub.(8), 3 Şub. (10) Giydirmek : 2 Şub. (1) Gizem:3 Şub. (1) Gizli: 2 Şub. (1) Gönderilmek :1 Şub. (5), 2 Şub. (7), 3 Şub. (2) Göndermek :1 Şub. (1), 2 Şub. (9), 3 Şub. (10) Göre :1 Şub. (9) , 2 Şub. (8), 3 Şub. (13) Görev :1 Şub. (14), 2 Şub. (22), 3 Şub. (14) Görevden alınmak: 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Görevden almak: 2 Şub. (3) Görevlendirilmek: 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Görevlendirmek: 2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Görevli :1 Şub. (1), 2 Şub. (14), 3 Şub. (5) Görevsizlik :2 Şub. (3) Görkemli:1 Şub. (1) Görmek :1 Şub. (1), 2 Şub. (8), 3 Şub. (2) Görmezden gelmek(d.) :1 Şub. (4), 3 Şub. (3) Görülmek :1 Şub. (2) ,2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Görünmek :1 Şub. (1), 2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Görüntü :2 Şub. (11), 3 Şub. (14) Görüntülenmek: 2 Şub. (1) Görüş :1 Şub. (3), 2 Şub. (6), 3 Şub. (3) Görüş birliği:3 Şub. (1) Görüşme :1 Şub. (5), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Görüşmek :1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Gösterilmek: 2 Şub. (3), 3 Şub. (1)
307
Göstermek :1 Şub. (5) , 2 Şub. (11), 3 Şub. (11) Götürmek :1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Götürülmek : 2 Şub.(1) Göz :1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Gözaltı :1 Şub. (1) Gözaltına alınmak(d.) :1 Şub. (5), 2 Şub. (4) Göz ardı etmek(d.):1 Şub. (1) Gözdağı (vermek)(d.) : 2 Şub. (1) Gözden geçirilmek(d.):3 Şub. (1) Göz önünde bulundurmak(d.): 2 Şub. (1) Göz önünde tutulmak(d.): 2 Şub. (1) Göz yummak(d.) :2 Şub. (1) Gözlem:3 Şub. (1) Güç :1 Şub. (2), 2 Şub. (8), 3 Şub. (12) Güçlü :1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Gümüş :1 Şub. (1) Gün :1 Şub. (6) , 2 Şub. (9), 3 Şub. (12) Güncelliğini yitirmek: 3 Şub. (1) Gündem:1 Şub. (8), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Gündeme gelmek(d.) :1 Şub. (5), 2 Şub. (8) Gündeme getirmek (d.):1 Şub. (4), 2 Şub. (2) Gündüz: 3 Şub. (1) Güney:2 Şub. (1) Günlük :2 Şub. (1) Güvenilir: 3 Şub. (1) Güvenilirlik: 3 Şub. (2) Güvenli:3 Şub. (1) Güvenlik :1 Şub. (3) , 2 Şub. (6), 3 Şub. (12) Güvenlik görevlisi: 2 Şub.(3), 3 Şub. (3) Güvensizlik: 3 Şub. (1) Güvenmek:3 Şub. (3) Güzel:2 Şub. (2) Hangi:3 Şub. (1) Ilımlı: 2 Şub. (1) Işık:1 Şub. (1), 2 Şub. (1) İç :1 Şub. (2), 2 Şub. (4), 3 Şub. (9) İçine almak(d.):3 Şub. (2) İç karartmak(d.):3 Şub. (1) İçeri :1 Şub. (2) , 2 Şub. (2), 3 Şub. (3)
İçerik :1 Şub. (1) İçerikli :1 Şub. (1) İçermek :1 Şub. (2), 3 Şub. (1) İçin :1 Şub. (21), 2 Şub. (20), 3 Şub. (32) İçinde :1 Şub. (8), 2 Şub. (4), 3 Şub. (7) İçyüzü :1 Şub. (1) İken :2 Şub. (1) İki :1 Şub. (11) , 2 Şub. (36), 3 Şub. (38) İkide bir(d.):3 Şub. (2) İkilem :1 Şub. (1) İkili :2 Şub. (1) İl :1 Şub. (2), 2 Şub. (3) İlçe :1 Şub. (2) , 2 Şub. (1) İle :1 Şub. (58), 2 Şub. (119), 3 Şub. (115) İleri sürmek(d.) :1 Şub. (1) İleri sürülmek (d.):1 Şub. (6) İletişim:2 Şub. (1) İlgi :1 Şub. (6) İlgilendirmek:2 Şub. (1) İlgili :1 Şub. (10) , 2 Şub. (13), 3 Şub. (10) İlginç :1 Şub. (3), 3 Şub. (1) İlişki :1 Şub. (4), 2 Şub. (2), 3 Şub. (4) İlişkin :1 Şub. (7), 2 Şub. (7), 3 Şub. (9) İlk :1 Şub. (4) , 2 Şub. (7), 3 Şub. (6) İlke:3 Şub. (1) İnanmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (3) İnceleme: 2 Şub. (14), 3 Şub. (2) İncelemek:1 Şub. (2), 2 Şub. (1) İncelenmek :2 Şub. (1) İndirmek:3 Şub. (1) İnmek :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) İrdelenmek:2 Şub. (2) İrili ufaklı(i.) :1 Şub. (1) İstek:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) İstem:3 Şub. (2) İstemek :1 Şub. (10) , 2 Şub. (6), 3 Şub. (3) İster istemez(d.)(i.):1 Şub. (1) İstenmek :1 Şub. (4), 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) İş :1 Şub. (7), 3 Şub. (5) İşe yaramak(d.) :2 Şub. (1)
308
İşbaşı: 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) İşçi:2 Şub. (7), 3 Şub. (2) İşlem :1 Şub. (5), 2 Şub. (3), 3 Şub. (5) İşlemek :2 Şub. (2) İşlenmek :1 Şub. (1) , 2 Şub. (2) İşletilmek:2 Şub. (1) İşletmeci:2 Şub. (14) İşletmek :2 Şub. (1) İşlevsel:3 Şub. (1) İşleyiş:3 Şub. (1) İşte :2 Şub. (1) İşyeri :1 Şub. (1) İtmek:3 Şub. (1) İyi : 2 Şub. (4), 3 Şub. (3) İyice:3 Şub. (1) İz :1 Şub. (2) İzlemek:2 Şub. (4), 3 Şub. (2) İzlenmek: 2 Şub. (1) Kabadayı :2 Şub. (1) Kabadayılık :2 Şub. (2) Kaç :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kaçakçı :1 Şub. (1) Kaçakçılık:1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Kaçınılmaz:2 Şub. (1) Kaçırmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Kaçırılmak :1 Şub. (4) Kaçmak:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kaldırılmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Kaldırmak: 3 Şub. (3) Kalınlaşmak :1 Şub. (1) Kalkışmak :2 Şub. (4) Kalkmak:3 Şub. (1) Kalmak :1 Şub. (5), 2 Şub. (3), 3 Şub. (9) Kamu :1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Kamu kurumu:3 Şub. (1) Kamuoyu :1 Şub. (4), 3 Şub. (7) Kan: 3 Şub. (1) Kan ağlamak (d.):1 Şub. (1) Kanat:3 Şub. (1) Kandırılmak :1 Şub. (1) Kanıtlanmak :1 Şub. (1)
Kapatılmak :1 Şub. (1) Kapı:3 Şub. (1) Kapıda:3 Şub. (1) Kapkaççı:3 Şub. (1) Kaplamak :1 Şub. (1) Kapsam :1 Şub. (5), 2 Şub. (6) Kapsamak :1 Şub. (2), 2 Şub. (4) Kapsamlı: 2 Şub. (1) Kar:3 Şub. (2) Karakol :2 Şub. (5), 3 Şub. (12) Karalamak:3 Şub. (1) Karartma :1 Şub. (2) Karasuları:1 Şub. (2) Kara yolu:3 Şub. (1) Kardeş :1 Şub. (1) Karışmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (4) Karıştırılmak :1 Şub. (1) Karmaşa :1 Şub. (3) Karmaşık:3 Şub. (2) Karşı :1 Şub. (6), 2 Şub. (12), 3 Şub. (8) Karşı çıkmak(d.) :2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Karşı karşıya(d.)(i.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Karşı karşıya getirilmek(d.):2 Şub. (1) Karşı karşıya getirmek(d.):3 Şub. (1) Karşı koymak(d.):2 Şub. (1) Karşılamak :1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Karşılanmak :2 Şub. (5) Karşılaşma : 2 Şub. (1) Karşılaşmak:3 Şub. (1) Karşılaştırılmak:2 Şub. (2) Karşılık: 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Karşılık vermek:1 Şub. (1) Karşılıklı :2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Karşın :1 Şub. (7), 2 Şub. (4), 3 Şub. (3) Karşıtlık:3 Şub. (1) Kat :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Katı:2 Şub. (1) Katılım:2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Katılımcı:3 Şub. (1) Katılmak :2 Şub. (4), 3 Şub. (4) Katlamak :1 Şub. (1) Katlanmak:2 Şub. (1)
309
Katmak:3 Şub. (1) Kavram:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kaygı:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kaynak :1 Şub. (9), 3 Şub. (6) Kaynaklanmak:1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kazanç :1 Şub. (1) Kazanım: 3 Şub. (1) Kazanmak :2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Keçi :1 Şub. (1) Kendi :1 Şub. (3), 2 Şub. (9), 3 Şub. (11) Kesim:2 Şub. (1) Kesin :1 Şub. (1) , 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kesinlik :1 Şub. (2) Kesinlikle:2 Şub. (1) Kesintisiz :2 Şub. (1) Kesmek:2 Şub. (1) Kez :1 Şub. (3), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Kınamak :1 Şub. (1) Kırık :1 Şub. (1) Kırılmak :2 Şub. (3) Kırk :1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Kısa: 3 Şub. (3) Kısıtlı:3 Şub. (1) Kıskaç:3 Şub. (1) Kış :1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Kış uykusu:1 Şub. (1) Kışkırtıcı:3 Şub. (3) Kıyı :1 Şub. (2), 2 Şub. (2) Kıyıdaş: 3 Şub. (1) Kim :2 Şub. (1) Kimi:2 Şub. (1) Kimlik: 3 Şub. (1) Kimse :1 Şub. (3) , 2 Şub. (2) Kirlenmek:3 Şub. (1) Kirlilik :1 Şub. (4) Kişi :1 Şub. (6) , 2 Şub. (12), 3 Şub. (9) Kişilik: 2 Şub. (2) Kişisel :2 Şub. (1) Koluna girmek(d.):3 Şub. (1) Kolay :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kolaylaştırmak :2 Şub. (1) Kolaylık:1 Şub. (1) Koltuk :1 Şub. (2)
Komşu:2 Şub. (2) Komutan (?): 3 Şub. (1) Komutanlık :2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Konmak: 3 Şub. (1) Konu :1 Şub. (24) , 2 Şub. (19), 3 Şub. (28) Konulmak:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Konum:3 Şub. (1) Konuşma:2 Şub. (2) Konuşma yapmak:1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Konuşmak :1 Şub. (6), 2 Şub. (4), 3 Şub. (7) Konuşulmak:3 Şub. (1) Konut vergisi:2 Şub. (1) Korku :1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Korkunç:3 Şub. (1) Korkutucu:3 Şub. (1) Koruma :1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Korumak :1 Şub. (3), 2 Şub. (6), 3 Şub. (3) Korunmak:1 Şub. (2) , 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Koşul:3 Şub. (2) Koymak :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (5) Körüklemek:3 Şub. (1) Köstebek:3 Şub. (1) Kötü :2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Kötülük:3 Şub. (1) Kullanıcı:2 Şub. (2) Kullanılmak :1 Şub. (5), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Kullanmak :1 Şub. (5), 2 Şub. (6), 3 Şub. (5) Kuraklık:3 Şub. (1) Kurmak :1 Şub. (2) , 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Kurtarmak:1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kurtulmak :1 Şub. (1) Kurul :2 Şub. (1) Kurulmak :2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Kurulu:1 Şub. (1) Kurulum:2 Şub. (1) Kuruluş:1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (5)
310
Kurum :1 Şub. (3), 2 Şub. (2), 3 Şub. (5) Kurutmak :2 Şub. (1) Kusma:2 Şub. (2) Kuşatmak:3 Şub. (1) Kuşku:3 Şub. (1) Kutlamak :1 Şub. (1) Kutsal :2 Şub. (3) Kuyumcu :1 Şub. (1) Kuzey:1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Küçülmek:2 Şub. (1) Lakırtı:3 Şub. (1) Ne :1 Şub. (7), 2 Şub.(11), 3 Şub. (9) Ne diye(d.): 2 Şub. (1) Neden :1 Şub. (9), 2 Şub. (8), 3 Şub. (10) Neden olmak:1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Nedeniyle :1 Şub. (5), 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Nedense :1 Şub. (1) Nere :1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Nerede:3 Şub. (1) Nereden:3 Şub. (1) Neredeyse(d.):3 Şub. (1) Niçin: 2 Şub. (1) Nitelemek :1 Şub. (1) Nitelendirmek:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Nitelik:2 Şub. (1) Niye : 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) O : 1 Şub. (10), 2 Şub. (10), 3 Şub. (6) Oda: 3 Şub. (1) Odak :1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Oğul :1 Şub. (3) Okul :2 Şub. (1) Olağan :2 Şub. (1) Olağanüstü:3 Şub. (1) Olanak:2 Şub. (1) Olası :1 Şub. (1), 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Olasılık :1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Olay :1 Şub. (27), 2 Şub. (19), 3 Şub. (9) Oldu bitti(ye getirmek)(d.) (i.): 2 Şub. (1) Olmak :1 Şub. (86), 2 Şub.(77), 3 Şub. (86) Olumlu: 2 Şub. (4) Olumlu olumsuz(i.):2 Şub. (1)
Olumsuz:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Olumsuzluk :2 Şub. (1) Olup bitmek:1 Şub. (1) Olur:3 Şub. (1) Oluşmak:1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Oluşturmak :2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Oluşturulmak:2 Şub. (2), 3 Şub. (2) On :1 Şub. (2) , 2 Şub. (22), 3 Şub. (8) Onarılmak :1 Şub. (1) Onay:3 Şub. (1) Onaylamak:3 Şub. (1) Onca :1 Şub. (1) Onlar:3 Şub. (2) Onlarca: 2 Şub. (1) Ora : 2 Şub. (2) Oran:3 Şub. (1) Ordu :1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Orta:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Orta :1 Şub. (2), 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Ortadan kaldırılmak(d.): 3 Şub. (1) Ortadan kaldırmak(d.):3 Şub. (1) Ortaya atılmak(d.):2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Ortaya atmak(d.) :1 Şub. (2) Ortaya çıkarılmak (d.):1 Şub. (1) Ortaya çıkarmak (d.):1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Ortaya çıkmak(d.):1 Şub. (6), 2 Şub. (6), 3 Şub. (5) Ortaya koymak(d.) :2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Ortak :1 Şub. (6), 3 Şub. (5) Ortam:2 Şub. (2) Ortaöğretim :1 Şub. (14) Otlatmak :1 Şub. (1) Oturma :1 Şub. (1) Oturma eylemi:2 Şub. (1) Oturmak:2 Şub. (2) Otuz:1 Şub. (1) , 2 Şub. (2), 3 Şub. (8) Oy :1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Oy çokluğu:2 Şub. (1) Oynamak :2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Oysa :1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Oyun :1 Şub. (4), 2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Ödemek :1 Şub. (1) Ödenmek:3 Şub. (1)
311
Ödüllendirilmek : 2 Şub. (1) Öğle :2 Şub. (1) Öğle yemeği:3 Şub. (1) Öğrenci :1 Şub. (16) Öğrenilmek :1 Şub. (7), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Öğrenmek :1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Öğretmen :2 Şub. (1) Ölçü:3 Şub. (3) Ölçülü :2 Şub. (1) Öldürmek :1 Şub. (1) , 2 Şub.(7), 3 Şub. (1) Öldürtmek :2 Şub. (1) Öldürülmek :1 Şub. (8), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Ölmek:2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Ön :1 Şub. (7) , 2 Şub. (12), 3 Şub. (12) Öne sürmek(d.):1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Öne sürülmek(d.):3 Şub. (1) Önüne geçilmek(d.):2 Şub. (1) Önce :1 Şub. (11) , 2 Şub. (10), 3 Şub. (6) Önceki : 2 Şub. (2), 3 Şub. (4) Öncelik :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Öncelikle: 3 Şub. (2) Öncelikli: 3 Şub. (1) Önem :2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Önem vermek:3 Şub. (1) Önemli :1 Şub. (5) , 2 Şub. (8), 3 Şub. (3) Önerge :2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Öneri : 2 Şub. (3) Önerilmek: 2 Şub. (2) Önermek :1 Şub. (3), 2 Şub. (2) Öngörmek :1 Şub. (1) Öngörülmek: 3 Şub. (1) Önlem :1 Şub. (1) Önlem almak:1 Şub. (3), 2 Şub. (2) Önlemek :1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Önlenmek:3 Şub. (1) Önleyici:3 Şub. (1) Örgüt:1 Şub. (10), 2 Şub. (5), 3 Şub. (3) Örgüt kurmak :1 Şub. (1) Örnek(?) :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Örnek vermek:1 Şub. (1)
Örtbas etmek(d.):2 Şub. (1) Örtmek: 3 Şub. (1) Öte:3 Şub. (1) Öteden beri(d.) : 2 Şub. (1) Öteki :1 Şub. (1) Öte yandan :1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Ötürü:1 Şub. (1) Övgü:3 Şub. (1) Övünmek:3 Şub. (5) Öyle :2 Şub. (1) Öz:3 Şub. (2) Özel :1 Şub. (2) ,2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Özellikle :1 Şub. (2) , 2 Şub. (7), 3 Şub. (3) Özerk: 2 Şub. (2) Özerklik: 2 Şub. (4) Özet:2 Şub. (1) Özetlemek: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Özümsemek :2 Şub. (1) Patlama :1 Şub. (1), 2 Şub. (11) Patlamak : 2 Şub. (1) Patlayıcı :1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Payda(?):3 Şub. (2) Paylaşılmak(?):3 Şub. (1) Paylaşım(?):2 Şub. (3) Pek :1 Şub. (1) Pek çoğu:3 Şub. (1) Peki :2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Saç :2 Şub. (3) Saçmak :1 Şub. (1) Sağ: 3 Şub. (1) Sağlamak :1 Şub. (4), 2 Şub. (6), 3 Şub. (2) Sağlamlaştırmak:3 Şub. (1) Sağlanmak:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Sağlıklı :1 Şub. (3) Sakıncalı :2 Şub. (1) Saklamak:2 Şub. (1) Saldırgan: 3 Şub. (1) Saldırı:1 Şub. (8) , 2 Şub. (1) Saldırmak:3 Şub. (3) Sanık :1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Sanılmak :1 Şub. (1)
312
Sanmak:2 Şub. (1) Saplanmak :1 Şub. (1) Saptama:3 Şub. (1) Saptamak :1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Saptırma: 2 Şub. (3) Saptırmak :1 Şub. (1) Satılmak :1 Şub. (2) Satın almak:2 Şub. (2) Satmak :1 Şub. (5) Sav:3 Şub. (2) Savaş : 2 Şub. (10), 3 Şub. (7) Savcı :1 Şub. (2) Savcılık: 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Savlanmak: 2 Şub. (3) Savunma: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Savunma: 2 Şub. (1) Savunmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (4), 3 Şub. (2) Saygı duymak:2 Şub. (1) Sayı :1 Şub. (4), 2 Şub. (6), 3 Şub. (8) Sayılı:1 Şub. (1), 2 Şub. (5) Sayılmak:3 Şub. (2) Sayın: 2 Şub. (2) Saymak : 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Seçenek: 2 Şub. (1) Seçilmek :1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Seçim :1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Seçmek :1 Şub. (3), 2 Şub. (2) Sekiz:1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (11) Seksen :1 Şub. (1) , 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Sen : 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Sergilemek :1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Sergilenmek :1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Ses :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Ses çıkmamak(d.):2 Şub. (1) Ses çıkarmamak(d.) :1 Şub. (3) Seslendirmek :1 Şub. (1) Sıcak:3 Şub. (4) Sıcaklık:3 Şub. (5) Sığınak:3 Şub. (1) Sığınmak :1 Şub. (1) Sık:3 Şub. (1) Sıkıntı :1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Sıkıntılı:3 Şub. (1)
Sıkıştırmak:3 Şub. (1) Sıklaştırmak: 3 Şub. (1) Sınav :1 Şub. (1) Sıra (?):1 Şub. (1) , 2 Şub. (4), 3 Şub. (2) Sıradan :1 Şub. (1) Sıralamak :1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Sıyrılmak :1 Şub. (1) Sızdırılmak:3 Şub. (1) Sızmak : 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Simgelemek :1 Şub. (1) Siz :1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Soğuk bakmak :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Soğukkanlı (d.):2 Şub. (1) Soğumak:2 Şub. (1) Sokulmak : 2 Şub. (2) Solunum(K.B):2 Şub. (2) Somut:3 Şub. (3) Son :1 Şub. (7), 2 Şub. (6), 3 Şub. (8) Son vermek:3 Şub. (1) Sonlanmak: 2 Şub. (1) Sonra :1 Şub. (9), 2 Şub.(10), 3 Şub. (14) Sonuç :1 Şub. (6), 2 Şub. (8), 3 Şub. (12) Sonuç almak :2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Sonuçlanmak :1 Şub. (2) Sonunda:1 Şub. (1) Sopa(K.B): 2 Şub. (1) Sorgu :1 Şub. (1) Sorgulanmak:3 Şub. (1) Sormak :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Soru :1 Şub. (7) , 2 Şub. (6), 3 Şub. (5) Sorulmak:3 Şub. (2) Sorumlu :1 Şub. (5), 2 Şub. (6), 3 Şub. (9) Sorumluluk :1 Şub. (4) , 2 Şub. (3), 3 Şub. (4) Sorun:2 Şub. (3), 3 Şub. (4) Soruşturma :1 Şub. (15), 2 Şub. (11), 3 Şub. (11) Soruşturulmak:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Soykırım: 3 Şub. (1) Sökmek :1 Şub. (2), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Söndürülmek:2 Şub. (2) Söylemek :1 Şub. (13), 2 Şub. (8), 3 Şub. (11)
313
Söylenmek: 2 Şub. (1) Söz :2 Şub. (9), 3 Şub. (4) Söz açmak(d.):1 Şub. (1) Söz edilmek(d.):2 Şub. (2) Söz etmek(d.): 2 Şub. (1) Söz konusu(d.):1 Şub.(1), 2 Şub. (2),3 Şub. (3) Sözünü tutmak(d.): 3 Şub. (1) Söz vermek(d.): 3 Şub. (2) Sözünden dönmek:3 Şub. (1) Sözcü :1 Şub. (1) Sözleşme:2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Sözleşmeli:3 Şub. (1) Su:2 Şub. (1) Suç :1 Şub. (6), 2 Şub. (10), 3 Şub. (2) Suç işlemek :1 Şub. (2), 2 Şub. (6), 3 Şub. (2) Suç işlenmek: 2 Şub. (5) Suçlamak:1 Şub. (4), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Suçlanmak:3 Şub. (1) Suçlu:3 Şub. (1) Sunulmak :2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Suskun :1 Şub. (1) Süpürmek :1 Şub. (2) Sürdürmek :1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Süre :1 Şub. (4), 2 Şub. (3), 3 Şub. (4) Süreç :1 Şub. (2), 2 Şub. (5), 3 Şub. (7) Sürekli :1 Şub. (2), 3 Şub. (3) Sürmek :1 Şub. (4), 2 Şub. (1), 3 Şub. (7) Süslemek(K.B) :1 Şub. (1) Süzgeçten geçirilmek:3 Şub. (2) Şaşırmak :1 Şub. (2) Şaşırtmak :1 Şub. (1) Şaşkınlık :2 Şub. (1) Şımarıklık(K.B) :2 Şub. (1) Şimdi :1 Şub. (6), 2 Şub. (1), 3 Şub. (7) Şimdilik :1 Şub. (1) Şöyle :1 Şub. (1), 2 Şub. (3), 3 Şub. (4) Şu :1 Şub. (2) , 2 Şub. (9), 3 Şub. (6) Taban:2 Şub. (1) Takım : 2 Şub. (3) Tanık : 2 Şub. (1)
Tanımak (?):1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Tanımlamak :1 Şub. (1) Tanınmak: 3 Şub. (1) Tanışmak :1 Şub. (2) Tapu(? ):2 Şub. (1) Tartışılmak:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Tartışma :2 Şub. (5), 3 Şub. (2) Tartışmak :1 Şub. (4) Tartışmalı: 3 Şub. (3) Tasarı: 3 Şub. (4) Taş:2 Şub. (1) Taşıma:2 Şub. (2) Taşımak:2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Taşınmak:2 Şub. (12), 3 Şub. (2) Taşlanmak :2 Şub. (1) Tatsız:3 Şub. (1) Tek :1 Şub. (2), 2 Şub. (9) Tek tük(d.)(i.) :2 Şub. (1) Tekel:2 Şub. (1) Tepe :2 Şub. (1) Tepki :1 Şub. (4), 2 Şub. (9), 3 Şub. (3) Ter dökmek(d.):3 Şub. (1) Ters:3 Şub. (1) Tetik(?) :1 Şub. (1) Tetikçi:1 Şub. (3), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Tırmanmak :1 Şub. (1) Top:2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Toparlanmak: 3 Şub. (1) Toplam: 3 Şub. (2) Toplamak :1 Şub. (1) Toplanmak: 3 Şub. (1) Toplantı :1 Şub. (1), 2 Şub. (10), 3 Şub. (8) Toplum : 2 Şub. (4) Toplumsal:3 Şub. (1) Toprak :2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Tutanak: 3 Şub. (2) Tutmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Tutuklamak :1 Şub. (3) Tutuklanmak :1 Şub. (10), 3 Şub. (1) Tutuklu :1 Şub. (2),2 Şub. (1) Tutulmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Tutum :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Tuzak:2 Şub. (1)
314
Tüketici:2 Şub. (1) Tüm(?) :1 Şub. (3), 2 Şub. (9) Tür :1 Şub. (5), 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Türlü :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Ucuz:3 Şub. (1) Uç :1 Şub. (1) Uçak :1 Şub. (4), 3 Şub. (2) Uğraşmak:3 Şub. (1) Ulaşılmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Ulaşım:3 Şub. (1) Ulaşmak :1 Şub. (2), 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Ulus:2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Ulusal:2 Şub. (1) Uluslararası :1 Şub. (2), 3 Şub. (4) Umut (?) :2 Şub. (2) Uyandırmak :1 Şub. (1) Uyarı :1 Şub. (6), 3 Şub. (3) Uyarınca :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Uyarılmak:1 Şub. (1) Uyarmak :2 Şub. (1) Uygarlaşma:3 Şub. (1) Uygulama :1 Şub. (3), 2 Şub. (4), 3 Şub. (7) Uygulamak:3 Şub. (2) Uygulanmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Uygun :2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Uygun görülmek(d.): 3 Şub. (1) Uyruklu:2 Şub. (2) Uzak:3 Şub. (2) Uzak yakın(i.):1 Şub. (1) Uzaklaştırılmak :2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Uzaklaştırmak :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Uzanmak :1 Şub. (1) Uzatmak:3 Şub. (1) Uzlaşma: 3 Şub. (2) Uzlaşmaz: 3 Şub. (1) Uzman:1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Uzun:2 Şub. (1) Uzunca:3 Şub. (1) Üç :1 Şub. (2) ,2 Şub. (15), 3 Şub. (24) Üçlü:3 Şub. (1) Ülkücü :2 Şub. (3)
Ünlü :1 Şub. (3) Üretim:2 Şub. (3) Üretmek :1 Şub. (1) Ürkütmek:3 Şub. (1) Üst :1 Şub. (2), 3 Şub. (9) Üstelik:3 Şub. (1) Üye(?) :2 Şub. (4), 3 Şub. (3) Üye olmak:1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Üyelik :2 Şub. (1) Üzere :1 Şub. (2), 2 Şub. (4), 3 Şub. (3) Üzerinde:2 Şub. (2), 3 Şub. (4) Üzerinde durmak(d.) :2 Şub. (1) Üzerinde durulmak(d.) :2 Şub. (1) Üzerinden :1 Şub. (3), 2 Şub. (2) Üzerine :1 Şub. (7), 2 Şub. (6), 3 Şub. (3) Üzerine gidilmek(d.):1 Şub. (1) Üzerine gitmek(d.):1 Şub. (1) Var :1 Şub. (6) , 2 Şub. (15), 3 Şub. (7) Var olmak: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Varılmak:3 Şub. (4) Varlık :1 Şub. (2), 3 Şub. (3) Varmak:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Varsaymak :1 Şub. (1) Vergi kaçakçılığı:1 Şub. (2) Veri tabanı(t.):2 Şub. (1) Verici:2 Şub. (1) Verimli:3 Şub. (1) Verimlilik :1 Şub. (1) Verilmek :1 Şub. (4) , 2 Şub. (7), 3 Şub. (1) Vermek :1 Şub. (12), 2 Şub. (16), 3 Şub. (7) Vurgu :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Vurgulamak :1 Şub. (2), 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Vurgulanmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Vurmak: 3 Şub. (1) Vurulmak: 3 Şub. (1) Vuruş:3 Şub. (1) Yağdırmak:2 Şub. (2) Yağış:3 Şub. (1)
315
Yağmak:3 Şub. (1) Yakasına yapışmak(d.):3 Şub. (1) Yakalamak :1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) Yakalanmak :1 Şub. (1),2 Şub.(4), 3 Şub. (1) Yakın :1 Şub. (4) , 2 Şub. (2), 3 Şub. (4) Yakında:3 Şub. (1) Yakından: 2 Şub. (2) Yakınlık :2 Şub. (2) Yakınmak:3 Şub. (1) Yaklaşık :1 Şub. (3), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Yaklaşım :2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Yaklaşmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (4) Yakmak:2 Şub. (1) Yalan:2 Şub. (1) Yalanlama:3 Şub. (1) Yalanlamak:3 Şub. (3) Yalnız :1 Şub. (1) Yalnızca: 2 Şub. (2) Yan :1 Şub. (1), 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Yanak:3 Şub. (1) Yanaşmak :1 Şub. (2) Yandaş:3 Şub. (1) Yangın:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yangın çıkmak:2 Şub. (1) Yanında :2 Şub. (1) Yanı sıra (d.):1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Yanıltmak:2 Şub. (1) Yanıt :1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Yanıt vermek: 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Yanıtlamak :1 Şub. (4) ,2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Yanıtlanmak:3 Şub. (1) Yanlı :2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Yanlış :1 Şub. (1) , 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Yanmak:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yankı:2 Şub. (1) Yansımak :1 Şub. (2), 2 Şub. (3) Yansıtılmak: 3 Şub. (1) Yansıtmak:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yapı :1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Yapılanmak:2 Şub. (2)
Yapılmak :1 Şub. (5), 2 Şub. (19), 3 Şub. (13) Yapım :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yapmak :1 Şub. (26) , 2 Şub. (49), 3 Şub. (34) Yaptırım:2 Şub. (2) Yaptırmak :1 Şub. (2) Yaralamak: 3 Şub. (1) Yaralanmak:2 Şub. (4), 3 Şub. (3) Yaralı:2 Şub. (1) Yaratılmak :1 Şub. (2) , 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yaratmak :2 Şub. (2),3 Şub. (3) Yardım etmek:2 Şub. (1) Yardımda bulunmak(?) :2 Şub. (2) Yardımcı :1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Yargı :1 Şub. (1), 3 Şub. (6) Yargıç :1 Şub. (1) Yargılamak :1 Şub. (2) Yargılanmak :1 Şub. (2) Yargıtay (?): 1 Şub. (1) Yarı :1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yasa :1 Şub. (2) , 2 Şub. (5), 3 Şub. (5) Yasa dışı:1 Şub. (1) Yasal:3 Şub. (3) Yaş: 3 Şub. (1) Yaşam :1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Yaşamak :1 Şub. (1), 2 Şub. (3), 3 Şub. (10) Yaşanmak :1 Şub. (2), 2 Şub. (4), 3 Şub. (5) Yatırım :2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Yatırmak:3 Şub. (1) Yatmak:2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yavaşlamak:3 Şub. (2) Yaygınlaşmak:3 Şub. (1) Yayılmak:2 Şub. (1) Yayımlamak:1 Şub. (1) , 2 Şub. (1) Yayımlanmak :2 Şub. (7), 3 Şub. (5) Yayın :1 Şub. (2) ,2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Yaz :1 Şub. (2) Yazar :1 Şub. (2) Yazgı : 2 Şub. (1) Yazı :1 Şub. (1) , 2 Şub. (8), 3 Şub. (4)
316
Yazık: 1 Şub. (2) Yazılı :2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Yazılmak :1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yazışma : 2 Şub. (1) Yazmak :1 Şub. (3), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Yedi :1 Şub. (4), 2 Şub. (7), 3 Şub. (9) Yeğlemek :1 Şub. (1) Yeni :1 Şub. (7) , 2 Şub. (11), 3 Şub. (8) Yenilgi:3 Şub. (2) Yenilgiye uğratmak:3 Şub. (1) Yenilik :1 Şub. (1) Yenmek:2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Yepyeni:2 Şub. (1) Yer :1 Şub. (6), 2 Şub. (8), 3 Şub. (7) Yer almak(d.) :1 Şub. (2), 2 Şub. (9), 3 Şub. (10) Yer verilmek(d.):1 Şub. (2) , 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yer vermek(d.) :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yerine getirmek(d.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Yer altı:3 Şub. (1) Yerel :1 Şub. (5), 3 Şub. (2) Yerinde :1 Şub. (2) Yerine :1 Şub. (4), 3 Şub. (2) Yerleşmek :1 Şub. (2) Yerleştirilmek :2 Şub. (1) Yerleştirmek : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yeşil :1 Şub. (2) Yeterli :1 Şub. (1) Yetersizlik :2 Şub. (1) Yetinmek:3 Şub. (2) Yetki :1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Yetkili :1 Şub. (13), 3 Şub. (3) Yetmiş :1 Şub. (1), 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Yıkım :2 Şub. (10) Yıkmak :2 Şub. (4) Yıl :1 Şub. (25), 2 Şub. (10), 3 Şub. (7) Yıl dönümü :1 Şub. (1) Yıllık :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yıpratılmak:3 Şub. (1) Yıpratmak:3 Şub. (2) Yine:1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (7)
Yirmi : 2 Şub. (5), 3 Şub. (14) Yitirmek :2 Şub. (2) Yoğunlaşmak :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yoğunlaştırılmak :1 Şub. (1) Yok :1 Şub. (3), 2 Şub. (11), 3 Şub. (5) Yok etmek:1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yoksa :1 Şub. (3), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Yol :1 Şub. (2) , 2 Şub. (4), 3 Şub. (3) Yola çıkmak(d.) : 3 Şub. (1) Yol açmak(d.):1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Yol göstermek(d.) :1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Yolluk:3 Şub. (1) Yorum :2 Şub.(3), 3 Şub. (1) Yorumlamak: 2 Şub. (1) Yön :1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Yönelik :1 Şub. (6), 2 Şub. (5), 3 Şub. (3) Yönelmek:2 Şub. (1) Yöneltilmek:3 Şub. (2) Yönetici :1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Yönetim :1 Şub. (1) , 2 Şub. (5), 3 Şub. (18) Yönetmek:3 Şub. (2) Yönetmelik:2 Şub. (7) Yönlendirilmek : 2 Şub. (5) Yönlendirmek :1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Yöntem :1 Şub. (3), 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Yukarı :1 Şub. (1) , 2 Şub. (1) Yurtdışı :1 Şub. (4), 2 Şub. (1) Yurtiçi :2 Şub. (1) Yurttaş :1 Şub. (2), 2 Şub. (9) Yüklenmek :1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yüksek :1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Yükselmek :1 Şub. (2), 3 Şub. (5) Yükseltilmek:2 Şub. (1) Yükümlü:2 Şub. (3) Yükümlülük :2 Şub. (1) Yürümek:3 Şub. (1) Yürürlüğe girmek(d.) :1 Şub. (2), 2 Şub. (2) Yürürlükten kaldırılmak: 3 Şub. (1) Yürürlükten kaldırmak: 3 Şub. (2)
317
Yürütmek :1 Şub. (2), 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Yürütülmek :1 Şub. (2), 2 Şub. (5) Yüz :1 Şub. (6) , 2 Şub. (8), 3 Şub. (36) Yüzde:2 Şub. (6), 3 Şub. (3) Yüzey:3 Şub. (1) Yüzlerce:3 Şub. (1) Yüzyıl:1 Şub. (1), 3 Şub. (5)
318
3.2.1.2 CUMHURİYET GAZETESİNDE KULLANILAN
YABANCI KÖKENLİ ÖGELER Abluka(İtal.): 3 Şub. (2) Abone(Fr.): 2 Şub. (7) Acaba(Ar.): 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Adalet(Ar.): 3 Şub. (1) Adam (Ar.) : 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Adet(Ar.): 3 Şub. (1) Adliye (Ar.) : 1 Şub. (1) Adres(Fr.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Af (Ar.) : 1 Şub. (5), 3 Şub. (1) Aile (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Ait(Ar.): 2 Şub. (3) Akıl (Ar.) : 2 Şub. (2) Aks (Ar.) : 2 Şub. (1) Aktif (Fr.) : 2 Şub. (1) Alenen(Ar.): 3 Şub. (2) Allah'a emanet(Ar.+Ar.)(k.s): 3 Şub. (1) Ama(Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (10), 3 Şub. (5) Aman(Ar.): 3 Şub. (1) Ambulans(Fr.): 2 Şub. (1) Amir(Ar.) : 1 Şub. (2) An (Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (6), 3 Şub. (1) Analiz(Fr.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Antik(Fr.) : 1 Şub. (1) Arbede (Ar.) : 2 Şub. (1) Arefe (Ar.) : 1 Şub. (1) Asaleten (Ar.) : 1 Şub. (1) Asıl(Ar.): 3 Şub. (1) Aslı faslı (Ar.)(i.) : 1 Şub. (1) Asist(İng.): 3 Şub. (1) Askeri ( Ar.) : 1 Şub. (8), 3 Şub. (1) Ateş(Far.): 2 Şub. (1) Atmosfer(Fr.): 3 Şub. (1) Avantaj(Fr.) : 2 Şub. (1) Avukat (İtal.) : 1 Şub. (1) Aynen (Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2)
Aynı (Ar.): 1 Şub. (6), 2 Şub. (4), 3 Şub. (4) Azim(Ar.): 3 Şub. (1) Bağış (Far.): 3 Şub. (1) Bahar(Far.): 2 Şub. (1) Bant(Fr.) : 1 Şub. (1) Bazı(Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (2), 3 Şub. (4) Bedel (Ar.) : 1 Şub. (1) Belediye (Ar.) : 2 Şub. (3) Belki(Ar.+Far.): 3 Şub. (1) Beraat(Ar.) : 1 Şub. (2) Beraber(Far.): 2 Şub. (1) Beste (Far.) : 1 Şub. (2) Beyan(Ar.): 3 Şub. (2) Biber gazı(Yun.+Fr.): 2 Şub. (1) Bina (Ar.) : 2 Şub. (4), 3 Şub. (2) Bizzat (Ar.) : 1 Şub. (1) Bomba (İtal.) : 1 Şub. (4) Bot (İng.) : 2 Şub. (1) Bre(Yun.?) : 3 Şub. (1) Brifing(İng.): 3 Şub. (1) Bünye(Ar.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Bürokrasi(Fr.): 3 Şub. (1) Bürokrat (Fr.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Bürokratik(Fr.): 3 Şub. (1) Baypass(İng.): 3 Şub. (1) Cami (Ar.) : 1 Şub. (1) Can(Far.): 3 Şub. (1) Cemaat(Ar.): 3 Şub. (2) Cep(Ar.): 2 Şub. (1) Cep telefonu(Ar.+Fr.): 2 Şub. (2) Ceset(Ar.): 3 Şub. (2) Ceza (Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Ciddi (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (3) Cinayet(Ar.) : 1 Şub. (23), 2 Şub. (32), 3 Şub. (11) Cip(İng.): 3 Şub. (1)
319
Cumhuriyet(Ar.): 3 Şub. (1) Çare (Far.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Çerçeve(Far.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Çete (Bulg?) : 1 Şub. (7) Çevik kuvvet polisi(Far.+Ar.+Fr.): 2 Şub. (2) Çeyrek final(Far.+Fr.) : 2 Şub. (2) Çift(Far.) : 1 Şub. (2) Çoban (Far.) : 1 Şub. (1) Çünkü (Far.) : 1 Şub. (1) Dahil(Ar.): 2 Şub. (4) Daima(Ar.) : 2 Şub. (1) Daimî(Ar.): 3 Şub. (1) Dair (Ar.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Daire(Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Dakika(Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (3), 3 Şub. (8) Damat(Far.) : 1 Şub. (1) Darbe (Ar.): 2 Şub. (1) Dava (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (6) Davul(Ar.): 2 Şub. (1) Defa (Ar.): 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Delege(Fr.): 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Delil (Ar.) : 2 Şub. (1) Demokrasi (Fr.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Demokratik(Fr.): 2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Deplasman(Fr.) : 2 Şub. (2) Derece(Ar.): 2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Derhal(Far.+Ar.) : 2 Şub. (1) Dert(Far.): 3 Şub. (1) Destek(Far.): 3 Şub. (1) Deşifre (Fr.) : 1 Şub. (2) Dev (Far.) : 2 Şub. (2) Devam (Ar.) : 1 Şub. (1) Devir (Ar.) : 2 Şub. (2) Devlet (Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (17), 3 Şub. (13) Devriye(Ar.) : 2 Şub. (8), 3 Şub. (1) Diğer (Far.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (6), 3 Şub. (7) Dikkat (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1)
Diploma(İtal.) : 1 Şub. (4) Diplomasi(Fr.): 3 Şub. (1) Diplomat(Fr.): 3 Şub. (1) Diplomatik ( Fr.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Disiplin (Fr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Diyalog ( Fr.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Dolar(İng.): 3 Şub. (3) Dosya (Fr.) : 2 Şub. (6) Dua(Ar.): 3 Şub. (1) Dünya(Ar.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (4), 3 Şub. (8) Efendi(Yun.): 3 Şub. (1) Eğer (Far.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Ekip(Fr.): 2 Şub. (7), 3 Şub. (1) Ekonomik (Fr.) : 1 Şub. (5), 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Elektrik(Fr.): 3 Şub. (1) Eleman(Fr.) : 1 Şub. (3), 3 Şub. (2) Elbette (Ar.) : 1 Şub. (1) Elbise(Ar.): 2 Şub. (1) Emir (Ar.) : 2 Şub. (1) Emniyet (Ar.) : 1 Şub. (9), 2 Şub. (13), 3 Şub. (6) Encümen (Far.) : 2 Şub. (1) Endişe(Far.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Enerji(Fr.): 3 Şub. (1) Engel(Far.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Enstitü ( Fr.) : 1 Şub. (3) Esas(Ar.): 3 Şub. (1) Eser (Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Eşya (Ar.) : 1 Şub. (1) Etap(Fr.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Etik(Fr.): 3 Şub. (1) Etraf (Ar.) : 2 Şub. (1) Evrak (Ar.) : 1 Şub. (1) Faaliyet (Ar.) : 1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Fail(Ar.) : 1 Şub.,(1), 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Fakat (Ar.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Faks(Fr.): 2 Şub. (1) Fark (Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Fazla(Ar.) : 2 Şub. (3), 3 Şub. (4) Feci (Ar.): 2 Şub. (1)
320
Federasyon(Fr.): 2 Şub. (1) Felaket(Ar.): 3 Şub. (2) Fırsat(Ar.): 2 Şub. (2) Fırtına(İtal.): 3 Şub. (2) Fiil (Ar.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (4) Fiilen(Ar.): 3 Şub. (1) Fiilî (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) File(Fr.): 3 Şub. (1) Filo(İtal.) : 2 Şub. (4) Fırkateyn(İtal.): 2 Şub. (1) Firma(İtal.): 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Fonksiyon(Fr.): 3 Şub. (2) Forma (İtal.) : 2 Şub. (1) Formül(Fr.): 3 Şub. (3) Fotoğraf (Fr.) : 1 Şub. (2) , 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Futbol (İng.) : 2 Şub. (16) Galibiyet(Ar.): 3 Şub. (1) Gayriciddi (Ar.+Ar.) : 1 Şub. (1) Gayriresmî (Ar.+Ar.): 2 Şub. (1) Gaz(Fr.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Gazete(İtal.) : 1 Şub. (4) , 2 Şub. (7), 3 Şub. (1) Gol(İng.): 2 Şub. (4), 3 Şub. (6) Grafik(Fr.): 1 Şub. (1) Grup(Fr.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (9), 3 Şub. (2) Haber (Ar.) : 1 Şub. (4) , 2 Şub. (6), 3 Şub. (7) Haç (Erm.) : 1 Şub. (7) Hafif (Ar.) : 1 Şub. (1) Hafta (Far.) : 1 Şub. (1) , 2 Şub. (2) Hain(Ar.): 3 Şub. (3) Hak (Ar.) : 1 Şub. (7), 2 Şub. (7), 3 Şub. (2) Hakaret (Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Hakem(Ar.): 3 Şub. (1) Hakimiyet (Ar.) : 1 Şub. (2) Hâl(Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (5), 3 Şub. (11) Hâlâ (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1)
Hâlen (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Halk(Ar.): 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Hapis(Ar.) : 1 Şub. (1) Hareket(Ar.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Hariç(Ar.): 3 Şub. (1) Hassasiyet(Ar.): 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Hastane(Far.+Far.): 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Hata(Ar.): 2 Şub. (7), 3 Şub. (1) Hatıra(Ar.): 3 Şub. (1) Hatta (Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Hava(Ar.): 3 Şub. (1) Havale (Ar.) : 1 Şub. (1) Hayal (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Hayalî ihracat(Ar.+Ar.) : 1 Şub. (5) Hayır(Ar.): 3 Şub. (1) Hayvan (Ar.) : 1 Şub. (1) Hazır (Ar.) : 1 Şub. (1) Hazine (Ar.) : 1 Şub. (10) Hedef (Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Hedef tahtası(Ar.+Far.): 1 Şub. (1) Hediye (Ar.) : 1 Şub. (1) Hem (Far.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (6) Hemen (Far.) :1 Şub. (1), 2 Şub. (4), 3 Şub. (3) Henüz (Far.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Hep (Far.?) : 2 Şub. (2) Her (Far.) : 1 Şub. (2) , 2 Şub. (5), 3 Şub. (8) Hesap (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Heyet (Ar.) : 2 Şub. (1) Hırs(Ar.): 2 Şub. (2) Hiç(Far.): 3 Şub. (3) Himaye(Ar.): 3 Şub. (1) Hisse(Ar.): 2 Şub. (2) Hizmet(Ar.) : 2 Şub. (2) Holding (İng.) : 1 Şub. (1) Hukuk(Ar.): 3 Şub. (1) Hukuki(Ar.) : 2 Şub. (3) Hücre (Ar.) : 1 Şub. (1)
321
Hüküm (Ar.) : 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Hükûmet (Ar.) : 1 Şub. (12) , 2 Şub. (7), 3 Şub. (13) Israr(Ar.): 3 Şub. (1) Irz düşmanı(Ar.+Far.): 3 Şub. (1) İbaret(Ar.) : 2 Şub. (1) İcra (Ar.) : 2 Şub. (1) İdare (Ar.) : 1 Şub. (1) İdari(Ar.) : 2 Şub. (1) İddia(Ar.) : 1 Şub. (6), 2 Şub. (6), 3 Şub. (6) İddianame(Ar.+Far.) : 2 Şub. (9) İdeolojik(Fr.): 2 Şub. (1) İfade(Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) İftira(Ar.): 3 Şub. (3) İhale(Ar.): 2 Şub. (3) İhbar(Ar.) : 1 Şub. (4) , 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) İhlal(Ar.): 2 Şub. (1) İhmal(Ar.) : 1 Şub. (6), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) İhtar (Ar.) : 2 Şub. (1) İhtimal(Ar.): 2 Şub. (2) İhtiyaç (Ar.) : 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) İklim(Ar.): 3 Şub. (3) İktidar (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (4), 3 Şub. (5) İktidar partisi(Ar.+Fr.) : 1 Şub. (1) İmkân(Ar.) : 2 Şub. (1) İmparator (İtal.) : 1 Şub. (1) İmtihan(Ar.): 2 Şub. (5) İmza(Ar.): 2 Şub. (2) İnfaz(Ar.): 3 Şub. (1) İnsan(Ar.) : 2 Şub. (4), 3 Şub. (5) İnşallah(Ar.)(k.s): 3 Şub. (3) İnternet (İng.) : 1 Şub. (1) İpotek(Fr.): 2 Şub. (1) İrade (Ar.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (2) İrtibat(Ar.): 2 Şub. (1) İrtica(Ar.) : 1 Şub. (2) İrticai(Ar.) : 1 Şub. (3) İsim(Ar.): 2 Şub. (5), 3 Şub. (2) İstifa(Ar.) : 2 Şub. (3)
İstihbarat (Ar.) : 1 Şub. (7), 3 Şub. (1) İstihbarat organı(Ar.+Fr.) : 1 Şub. (1) İşaret(Ar.): 3 Şub. (1) İtfaiye(Ar.): 2 Şub. (2) İtibar(Ar.): 3 Şub. (1) İtibaren(Ar.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) İtibari(Ar.): 2 Şub. (3) İzahat (Ar.) : 2 Şub. (1) Jandarma (İtal.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (4), 3 Şub. (12) Kabiliyet (Ar.) : 1 Şub. (3) Kablo(Fr.): 3 Şub. (1) Kabul(Ar.): 3 Şub. (1) Kadar (Ar.) : 1 Şub. (11), 2 Şub. (3), 3 Şub. (11) Kader(Ar.) : 2 Şub. (3) Kadın(Soğd.?) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kadife (Ar.) : 2 Şub. (1) Kadraj(Fr.)(t.): 2 Şub. (2) Kadro(İtal.): 3 Şub. (2) Kafa(Ar.): 3 Şub. (2) Kahraman (Far.) : 2 Şub. (3) Kale(Ar.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kalite(Fr.) : 2 Şub. (1) Kamera( Fr.?): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kameraman(İng.): 2 Şub. (1) Kamp (Fr.?) : 1 Şub. (1) Kampanya(İtal.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Kanaat(Ar.): 3 Şub. (1) Kanal (İtal.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (4) Kandil(Ar.) : 1 Şub. (1) Kanun(Ar.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kâr(Far.): 2 Şub. (2) Karar (Ar.) : 1 Şub. (9), 2 Şub. (9), 3 Şub. (6) Kararname(Ar.+Far.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (5) Karbondioksit(Fr.)(t.): 3 Şub. (2) Kare (Fr.) : 2 Şub. (1) Karne (Fr.) : 1 Şub. (1) Kasaba (Ar.) : 1 Şub. (1) Katil(Ar.) : 1 Şub. (2) ,2 Şub. (1), 3 Şub. (5) Kayıp(Ar.): 3 Şub. (1)
322
Kayıt (Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kaza(Ar.): 3 Şub. (1) Kent (Soğd.?) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Kıdem(Ar.): 3 Şub. (1) Kırmızı kart(Ar.+Fr.): 3 Şub. (1) Kısım (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Kıstas(Ar.): 3 Şub. (1) Ki (Far.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (8), 3 Şub. (1) Kilise (Yun.) : 1 Şub. (1) Kilometre(Fr.): 2 Şub. (1) Kitle (Ar.) : 2 Şub. (1) Komiser(Fr.): 3 Şub. (1) Komisyon (Fr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Kongre(Fr.): 2 Şub. (1) Konser (Fr.) : 1 Şub. (2) Konsey(Fr.): 3 Şub. (4) Kontrol(Fr.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Konvoy(İtal.): 3 Şub. (2) Koordinasyon(Fr.): 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Koordinatör(Fr.): 3 Şub. (1) Korner(İng.): 3 Şub. (1) Köy(Far.): 3 Şub. (1) Kritik (Fr.) : 1 Şub. (1) Kurşun tetraetil(?+Fr.)(t.): 2 Şub. (1) Kusur(Ar.): 2 Şub. (6) Kültürel (Fr.) : 1 Şub. (1) Küme (Ar.) : 2 Şub. (1) Laboratuvar(Fr.): 3 Şub. (1) Laçka(İtal.): 3 Şub. (1) Laik (Fr.) : 1 Şub. (1) Lazım (Ar.) : 2 Şub. (1) Libero(İtal.) : 2 Şub. (1) Lider (İng.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (5), 3 Şub. (4) Linç (İng.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Lira (İtal.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Lise (Fr.) : 1 Şub. (1) Liste (İtal.) : 1 Şub. (1) , 2 Şub. (6) Liyakat(Ar.): 3 Şub. (1) Lokma(Ar.): 3 Şub. (1) Maalesef(Ar.): 3 Şub. (1) Maç (İng.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1)
Madde(Ar.) : 1 Şub. (1) , 2 Şub. (7), 3 Şub. (16) Madem(Ar.) :2 Şub.(2) Mahalle(Ar.) : 2 Şub. (3) Maharet (Ar.) : 1 Şub. (1) Mahiyet(Ar.): 3 Şub. (1) Mahkeme (Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Mahsus(Ar.): 3 Şub. (1) Mahzur (Ar.) : 2 Şub. (1) Makam (Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Maksat(Ar.): 3 Şub. (3) Mal(Ar.): 3 Şub. (1) Maliyet(Ar.) : 2 Şub. (1) Malzeme(Ar.): 3 Şub. (1) Manda(Fr.): 3 Şub. (3) Manidar ( Ar.+ Far.) : 1 Şub. (1) Manşet (Fr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Mantık(Ar.): 3 Şub. (1) Masa (Yun.): 3 Şub. (1) Masraf(Ar.): 3 Şub. (1) Meclis(Ar.): 2 Şub. (1) Meçhul (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (4) Medya(İng.) : 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Mekanizma(İtal.): 3 Şub. (1) Melanet(Ar.): 3 Şub. (1) Memnuniyet(Ar.): 2 Şub. (2) Memur (Ar.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Memuriyet(Ar.): 3 Şub. (6) Mensup (Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Merak (Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Mercek(Far.?) : 2 Şub. (1) Merkez (Ar.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Mermi(Ar.) : 1 Şub. (5) Mesafe (Ar.) : 2 Şub. (1) Mesai (Ar.) : 1 Şub. (1) Mesaj (Fr.) : 2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Mesele(Ar.): 3 Şub. (1) Meslek(Ar.): 3 Şub. (4) Meteorolojik(Fr.): 3 Şub. (1) Mevcut(Ar.): 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Mevzi(Ar.): 3 Şub. (1) Mevzuat(Ar.): 3 Şub. (1)
323
Mezun (Ar.) : 1 Şub. (1) Mezuniyet (Ar.) : 1 Şub. (3) Mikrop(Fr.): 3 Şub. (1) Mil(Fr.?) : 2 Şub. (1) Militan(Fr.): 3 Şub. (6) Millet (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Millî(Ar.): 3 Şub. (2) Milyar(Fr.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Milyon (Fr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Mobil(Fr.): 2 Şub. (2) Model (Fr.) : 1 Şub. (4) Muhalefet (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2) Muhatap(Ar.): 3 Şub. (6) Muhbir(Ar.) : 1 Şub. (7), 2 Şub. (4) Muhtemelen (Ar.) : 1 Şub. (1) Mutabakat(Ar.): 3 Şub. (1) Mutlaka (Ar.) : 1 Şub. (1) Mücadele (Ar.) : 1 Şub. (9), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Müdahale (Ar.) : 1 Şub. (1) Müdür (Ar.) : 1 Şub. (3) Müfettiş(Ar.) : 1 Şub. (3) , 2 Şub. (12), 3 Şub. (13) Mükemmel (Ar.) : 2 Şub. (2) Müktesebat(Ar.): 3 Şub. (1) Münhasır (Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Müracaat(Ar.): 2 Şub. (1) Müslüman(Far.): 3 Şub. (1) Müspet(Ar.) : 2 Şub. (1) Müsteşar(Ar.): 3 Şub. (1) Müşterek(Ar.) : 2 Şub. (1) Müşteri(Ar.) : 2 Şub. (2) Müzakere (Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Müze (Fr.) : 1 Şub. (3) Net(Fr.): 3 Şub. (1) Niyet(Ar.): 3 Şub. (4) Nokta (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (4), 3 Şub. (7) Normal(Fr.): 3 Şub. (1) Not (Fr.) : 1 Şub. (15), 2 Şub. (1) Nota (İtal.) : 1 Şub. (1)
Numara(İtal.): 2 Şub. (17) Ofsayt(İng.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Okyanus(Ar.): 3 Şub. (3) Operasyon(Fr.) : 1 Şub. (10) Operatör(Fr.): 2 Şub. (6) Organ(Fr.): 3 Şub. (1) Otobüs(Fr.): 3 Şub. (1) Otogar (Fr.) : 2 Şub. (2) Pano(Fr.) : 2 Şub. (6) Panzer (Alm.) : 2 Şub. (5) Para (Far.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Parça (Far.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Panel(Fr.): 3 Şub. (2) Parlamento(İtal.) : 2 Şub. (2) Parti (Fr.) : 1 Şub. (2) Pazar(Far.): 2 Şub. (1) Perde(Far.) : 1 Şub. (1) Perişan(Far.) : 2 Şub. (1) Personel (Fr.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (7) Peşmerge( Kür.?) : 1 Şub. (4) Petrol( Fr.) : 1 Şub. (8), 2 Şub. (17), 3 Şub. (12) Piyanist (Fr.) : 1 Şub. (1) Plan(Fr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (5) Polis( Fr.): 1 Şub. (9) , 2 Şub. (22), 3 Şub. (3) Politika(İtal.): 2 Şub. (3), 3 Şub. (5) Poster(İng.) : 3 Şub. (1) Pozisyon(Fr.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Program(Fr.): 3 Şub. (2) Provokasyon(Fr.): 2 Şub. (1) Psikolojik(Fr.): 3 Şub. (1) Puan(Fr.) : 1 Şub. (20), 3 Şub. (1) Radyo(Fr.?): 3 Şub. (1) Rafineri(Fr.): 2 Şub. (1) Rağmen (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Rahip(Ar.): 1 Şub.(4), 2 Şub. (1) Rakip(Ar.): 3 Şub. (2) Randevu(Fr.): 2 Şub. (1) Rapor(Fr.) : 1 Şub. (8), 2 Şub.(7), 3 Şub. (27) Reçete (İtal.) : 1 Şub. (1)
324
Referans(Fr.): 2 Şub. (1) Rekabet(Ar.): 2 Şub. (3) Resmen(Ar.): 3 Şub. (1) Resmi (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (5) Rest(Fr.): 3 Şub. (1) Riayet (Ar.) : 1 Şub. (1) Risk(Fr.): 3 Şub. (2) Roket(İng.): 3 Şub. (4) Rota(İtal.): 3 Şub. (1) Rövanş (Fr.) : 2 Şub. (1) Ruhsat (Ar.) : 1 Şub. (1) Rutin(Fr.) : 2 Şub. (3) Rüzgâr(Far.): 3 Şub. (1) Saat(Ar.) : 2 Şub. (5), 3 Şub. (7) Sabah (Ar.) : 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Sabit (Ar.) : 2 Şub. (1) Sadakat(Ar.) : 2 Şub. (2) Sadık(Ar.): 2 Şub. (1) Saha(Ar.): 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Sahip (Ar.) : 1 Şub. (2) , 2 Şub. (2) Sahne (Ar.) : 2 Şub. (1) Salı(Ar.?): 3 Şub. (1) Salon(Fr.): 3 Şub. (1) Santimetre(Fr.): 3 Şub. (2) Santrifüj(Fr.)(t.): 3 Şub. (1) Satır(Ar.): 2 Şub. (1) Sayfa (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Sektör(Fr.): 2 Şub. (2) Selamünaleyküm (Ar.)(k.s) : 1 Şub. (1) Senaryo (Fr.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (3) Sendika(Fr.): 3 Şub. (1) Sera(İtal.): 3 Şub. (4) Sermaye (Far.) : 1 Şub. (1) Sert (Far.) : 2 Şub. (4), 3 Şub. (3) Servis(Fr.): 3 Şub. (3) Sevda(Ar.): 2 Şub. (1) Seviye(Ar.): 3 Şub. (2) Sıfır(Ar.): 3 Şub. (1) Sınıf (Ar.) : 2 Şub. (1) Sicil(Ar.) : 1 Şub. (10) Silah(Ar.) : 1 Şub. (3), 3 Şub. (6) Sistem(Fr.): 1 Şub. (9), 3 Şub. (2)
Sivil(Fr.): 2 Şub. (1) Siyaset (Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (8) Siyasi(Ar.) : 2 Şub. (3), 3 Şub. (10) Slogan(İng.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Sokak (Ar.) : 1 Şub. (1) Sokaktaki insan(Ar.+Ar.): 1 Şub. (1) Sondaj (Fr.) : 2 Şub. (2) Spor(Fr.): 2 Şub. (3) Strateji(Fr.): 3 Şub. (3) Stratejik (Fr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Suikast(Ar.) : 1 Şub. (7), 2 Şub. (1), 3 Şub. (5) Suret (Ar.) : 2 Şub. (1) Sülale(Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Sürpriz(Fr.) : 1 Şub. (3) Şahıs (Ar.) : 2 Şub. (1) Şampiyon(Fr.): 2 Şub. (1) Şans(Fr.): 2 Şub. (2) Şehir(Far.): 3 Şub. (2) Şekil (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3), 3 Şub. (7) Şey(Ar.): 2 Şub. (4), 3 Şub. (9) Şık (Fr.) (Zarif,güzel): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Şifre (Fr.) : 2 Şub. (1) Şirket (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (7) Şikâyet(Ar.): 2 Şub. (3) Şovenizm(Fr.): 3 Şub. (1) Şube(Ar.): 3 Şub. (1) Şut(İng.): 3 Şub. (1) Şüphe (Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Taahhüt(Ar.): 2 Şub. (1) Tabii (Ar.) : 1 Şub. (1) Tahmin(Ar.): 3 Şub. (2) Takdim(Ar.): 3 Şub. (1) Takiben(Ar.): 2 Şub. (1) Talep (Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Talimat(Ar.) : 2 Şub. (3) Tam (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Tamam(Ar.): 3 Şub. (1) Tane(Far.): 3 Şub. (1) Tank(İng.): 2 Şub. (3)
325
Taraf ( Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (12), 3 Şub. (7) Tarif (Ar.) : 1 Şub. (1) Tarih (Ar.) : 1 Şub. (1) , 2 Şub. (8), 3 Şub. (8) Tarihî(Ar.): 3 Şub. (1) Tasarruf (Ar.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Tasdikname(Ar.+Far.) : 2 Şub. (1) Tatbikat(Ar.): 2 Şub. (3) Tavır(Ar.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Tazminat(Ar.): 3 Şub. (1) Tedavi(Ar.): 2 Şub. (1) Tehdit (Ar.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Tehlike (Ar.) : 1 Şub. (3) Teklif (Ar.) : 1 Şub. (1) Teknik(Fr.): 2 Şub. (1) Tekrar(Ar.): 3 Şub. (1) Telefon (Fr.) : 1 Şub. (2) Televizyon(Fr.) : 1 Şub. (3) ,2 Şub. (3), 3 Şub. (5) Temas( Ar.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Temsil(Ar.) : 1 Şub. (1) Temyiz (Ar.)(t.): 2 Şub. (3) Tepsi(Çin.) : 1 Şub. (1) Terör( Fr.) : 1 Şub. (10), 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Terörist(Fr.): 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Tertip(Ar.): 3 Şub. (4) Tesadüfen (Ar.) : 1 Şub. (1) Tesis(Ar.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Tesisat(Ar.): 3 Şub. (1) Tespit (Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Teşekkül (Ar.) : 1 Şub. (1) Teşkilat (Ar.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Tetraetil(Fr.): 2 Şub. (1) Tevdi(Ar.) : 2 Şub. (1) Tezgâh(Far.): 3 Şub. (1) Thank you(İng.) : 1 Şub. (1) Ticaret(Ar.): 3 Şub. (1) Tip (Fr.) : 2 Şub. (1) Ton(Fr.): 3 Şub. (1) Trafik (Fr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Transfer(Fr.): 2 Şub. (1) Tren(Fr.): 3 Şub. (1)
Tur (Fr.) : 2 Şub. (2) Tünel(İng.): 3 Şub. (4) Unsur(Ar.) : 1 Şub. (1) Ücret(Ar.): 2 Şub. (3) Ülke (Moğ.?) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (7), 3 Şub. (13) Ümit(Far.): 2 Şub. (2) Üniforma(İtal.?): 3 Şub. (1) Üniversite (Fr.) : 1 Şub. (3), 3 Şub. (5) Üs (Ar.) : 1 Şub. (2) Vahim (Ar.) : 2 Şub. (1) Vali(Ar.): 3 Şub. (2) Vatan (Ar.) : 2 Şub. (3) Ve(Ar.) : 1 Şub. (65), 2 Şub. (67), 3 Şub. (139) Vekâlet(Ar.): 3 Şub. (1) Vekâleten(Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Vekil(Ar.) : 1 Şub. (1) Veya (Ar.+Far.) : 2 Şub. (7), 3 Şub. (3) Video(İng.): 3 Şub. (1) Vize(Fr.): 3 Şub. (2) Ya(Far.): 3 Şub. (4) Yağma(Far.?): 2 Şub. (2) Yani(Ar.): 3 Şub. (1) Zafiyet( Ar.) : 1 Şub. (1) , 2 Şub. (2) Zaman (Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (4), 3 Şub. (5) Zaman zaman(Ar.+Ar.)(d.)(i.): 3 Şub. (1) Zarar(Ar.): 3 Şub. (1) Zaten(Ar.) : 2 Şub. (1) Zırh(Far.) : 1 Şub. (2) Zihniyet(Ar.): 3 Şub. (2) Zil (Far. ) : 1 Şub. (1) Zincir (Far.) : 1 Şub. (2) Zira (Far.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Ziyaret (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Zor (Far.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (5) Zurna(Far.): 2 Şub. (1)
326
3.2.1.3 CUMHURİYET GAZETESİNDE KULLANILAN TÜRKÇELEŞMİŞ YABANCI KÖKENLİ ÖGELER
Adapte olmak(Fr.+Tr.): 3 Şub. (1) Ağır hapis(Tr.+Ar.) : 1 Şub. (2) Ağır hapis cezası(Tr.+Ar.+Ar.) : 1 Şub. (1) Ahkâm kesmek(Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Ait olmak(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Akla gelmek(Ar.+Tr.)(d.) : 2 Şub. (1) Akla getirmek (Ar.+Tr.) (d.) : 1 Şub. (1) Aklında kalmak(Ar.+Tr.)(d.) : 1 Şub. (1) Aksi takdirde(Ar.+Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Allah selamet versin(Ar.+Tr.)(k.s) : 2 Şub. (1) Allah'ım sen koru(Ar.+Tr.+Tr.)(k.s): 3 Şub. (1) Analiz etmek(Fr.+Tr.) : 2 Şub. (1) Aritmetik ortalama(Fr.+Tr.)(t.) : 1 Şub. (1) Asırlarca(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) Aslında (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Ateşe verilmek(Far.+Tr.)(d.): 3 Şub. (3) Ateşe vermek(Far.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Ateşkes(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Azmettirici(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (9), 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Azmettirmek (Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Barikat kurmak(Fr.+Tr.): 2 Şub. (2) Başmüfettiş (Tr.+Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Başkan vekili(Tr.+Ar.) : 2 Şub. (1) Başkent(Tr.+Soğd.): 3 Şub. (1) Belediye başkanı(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Belediye başkanlığı(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Beraat ettirilmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Berabere kalmak(Far.+Tr.): 2 Şub. (1) Beraberlik (Far.+Tr.) : 2 Şub. (1) Beyefendi(Tr.+Yun.): 3 Şub. (1) Bilim insanı(Tr.+Ar.): 3 Şub. (5)
Bin pişman (olmak)(Tr.+Far.+Tr.)(d.): 2 Şub. (1) Bombalama(İtal.+Tr.) : 1 Şub. (5) Bu kadar(Tr.+Ar.) : 2 Şub. (1) Cesaret etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Ceza çekmek(Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Cezaevi(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Cezalandırılmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) Cezasız(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Ciddiye alınmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Ciddiye almak(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Cinayet işlemek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Cirit atmak(Ar.+Tr.)(d.) : 2 Şub. (1) Çare bulmak(Far.+Tr.) : 1 Şub. (1) Çay ocağı(Çin.+Tr.) : 3 Şub. (3) Çeşitli(Far.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (4), 3 Şub. (2) Çeteleşmek (Bulg.+Tr.) : 1 Şub. (6), 3 Şub. (2) Çetele tutmak(Yun.?+ Tr.) : 1 Şub. (1) Daire başkanı(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Dava açılmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (3) Dava açmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Davet edilmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Demek ki(Tr.+Far.)(d.): 3 Şub. (1) Derin devlet (Tr.+Ar.) : 1 Şub. (12), 2 Şub. (6), 3 Şub. (2) Desteklemek (Far.+Tr.) : 1 Şub. (1) Destek olmak(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Destek olunmak(Far.+Tr.): 2 Şub. (1) Deşifre etmek(Fr.+Tr.) : 1 Şub. (3) Deşifre olmak(Fr.+Tr.) : 2 Şub. (1) Devam etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (4), 3 Şub. (3)
327
Devamlı (Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Devre dışı(Ar.+Tr.): 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Devriye gezmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Dış politika(Tr.+İtal.): 3 Şub. (1) Dikkat çekilmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Dikkat çekmek(Ar.+Tr) : 1 Şub. (3) , 2 Şub. (3), 3 Şub. (6) Dikkat edilmek(Ar.+Tr) : 1 Şub. (3) Dikkate alınmak(Ar.+Tr)(d.) : 1 Şub. (4) Dikkate almak(Ar.+Tr.)(d.): 2 Şub. (2) Doğal gaz(Tr.+Fr.): 3 Şub. (1) Dua etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Dünyaca (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Düşmanlık(Fars.+Tr.) : 1 Şub. (1) Egemenlik.(Yun.?+Tr.): 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Emanet etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Endişe etmek(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Engellemek (Far+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Engellenmek (Far.+Tr.) : 1 Şub. (1) Engel olunmak(Far.+Tr.) : 2 Şub. (1) Esas alınmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Esas olmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Farklı(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Felce uğratılmak(Ar.+Tr.)(d.) : 2 Şub. (1) Fikrini açmak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Fotoğraf çekilmek(Fr.+Tr.): 2 Şub. (4), 3 Şub. (5) Fotoğraf çekmek(Fr..+Tr.):2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Fotoğraf çektirmek(Fr.+Tr.):2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Futbolcu (İng.+Tr.) : 1 Şub. (1) Garanti vermek(Fr.+Tr.): 3 Şub. (1) Gazeteci(İtal.+Tr.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (6), 3 Şub. (6) Genel af(Tr.+Ar.) : 1 Şub. (1) Genel müdür(Tr.+Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Gurbetçi (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Günah gitmek(Far.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1)
Haber verilmek(Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Hafifletici (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Hafta içi(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Haftalık (Far.+Tr.) : 2 Şub. (1) Hakaret edilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Hakaret etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Hakemlik(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Hakkında(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (5), 3 Şub. (4) Haklı(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Hareket etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Harekete geçmek(Ar.+Tr.)(d.) : 2 Şub. (1) Hareketli (Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Hareketlilik (Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Hastaneye kaldırılmak(Far.+Far.+Tr.): 2 Şub. (1) Hatalı(Ar.+Tr.): 3 Şub. (3) Hatırlatmak (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Havalandırma(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Havale etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Havan topu(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Havaya uçurmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Hayata geçmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Hayatını kaybetmek(Ar.+Ar.+Tr.): 2 Şub. (2) Hazırlamak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) , 2 Şub. (1), 3 Şub. (7) Hazırlanmak (Ar.+Tr.) : 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Hazırlık (Ar.+ Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Hedef almak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (4) Hedeflenmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (3) Hepsi (Far.?+Tr.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Herhalde(Far.+Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Herhangi bir(Far.+Tr.+Tr.): 2 Şub. (4), 3 Şub. (2) Herkes(Far.+Tr.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Hesaba katmak(Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Hesap etmek(Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1)
328
Hesap sorulmak(Ar.+Tr.)(d.): 2 Şub. (1) Hesap vermek(Ar.+Tr.)(d.) : 2 Şub. (1) Hesaplamak (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Hesaplanmak (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (8) Hiçe saymak(Far.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Hiçbir(Far.+Tr.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (5), 3 Şub. (7) Hizipleşme(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3) Hizmet etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2) Hükmü kalmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3) Irkçılık(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) İade edilmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) İade etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) İbaret olmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) İdare edilmek (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2) İddia edilmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) İddia etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) İfade edilmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) İfade etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (4), 3 Şub. (3) İflas etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2) İftira atmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) İhbar edilmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) İhbar etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3) İhlal edilmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) İhtiyaç duymak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) İktidara gelmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) İlan etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) İlkbahar(Tr.+Far.): 2 Şub. (1) İmal etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3) İmza atmak(Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (3) İmzalamak (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (3), 3 Şub. (3) İnfaz edilmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) İnisiyatif almak(Fr.+Tr.): 2 Şub. (1) İnsafsız(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) İnsanlık(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) İntikam almak(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1)
İstifa etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2) İstihdam etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) İşaret edilmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2) İşaret etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (3) İşgalci(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) İşi duaya kalmak(Tr.+Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) İtiraf etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) İtiraz etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) İzin vermek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2) İzinsiz(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) Kabul edilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Kabul etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (4) Kabullenmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Kadın erkek(Soğd.+Tr.)(i.): 2 Şub. (1) Kadrolaşma(İtal.+Tr.): 3 Şub. (3) Kadrolaşmak (İtal.+Tr.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Kafa kafaya vermek(Ar.+Tr.)(d.) : 1 Şub. (1) Kafa tutmak(Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Kafayı çalıştırmak(Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Kahramanlaştırmak(Far.+Tr.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kaleci(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Karar alınmak(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Karar almak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Karar verilmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Karar vermek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(7), 3 Şub. (2) Karara bağlamak(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Karara bağlanmak(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Kararlaştırılmak (Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Kararlaştırmak (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Kararlı (Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Kararlılık(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Katledilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1)
329
Kastedilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Kaybetmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kaydedilmek (Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (5) Kaydetmek (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (5) , 2 Şub. (8), 3 Şub. (6) Kayıtsız kalmak(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Kefil olmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) Kentsel(Soğd.+Tr.) : 2 Şub. (1) Keşfetmek (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Kıdemli (Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Kırmızı çizgi(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Kıta sahanlığı(Ar.+Ar.+Tr.)(t.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Kilit vurmak(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Konser vermek(Fr.+Tr.) : 1 Şub. (1) Koz vermek(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Köylü(Far.+Tr.) : 1 Şub. (3) Kurban edilmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Kurşunlamak(?+Tr.) : 1 Şub. (1) Kutup ayısı(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Küfür edilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Küfürlü(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Küresel ısınma(Ar.+Tr.): 3 Şub. (9) Lağvedilmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (3) Layıkıyla(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Lehine olmak(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Liderlik(İng.+Tr.): 3 Şub. (1) Liralık (İtal.+Tr.) : 1 Şub. (1) Mağdur etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Mahal kalmamak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Mahcup etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Mahkûm olmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Mahrum etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Maksatlı(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Mal etmek(Ar.+Tr.)(d.) : 1 Şub. (1) Mandacılık(Fr.+Tr.): 3 Şub. (1) Markalı (İtal.+Tr.) : 1 Şub. (1) Masaya oturmak (Yun.+Tr.): 3 Şub. (1) Memurluk (Ar.+Tr.): 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Merak edilmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1)
Merkeze alınmak(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Merkeze almak(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Merkeze çekilmek (Ar.+Tr) : 1 Şub. (1) Mesnetsiz(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Meydana gelmek(Ar.+Tr.)(d.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Millîleştirilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Milliyetçilik(Ar.+Tr.): 3 Şub. (4) Milyonlarca (Fr.+Tr.) : 1 Şub. (1) Minimize etmek(Fr.+Tr.) : 1 Şub. (1) Misilleme(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Misyonerlik(Fr.+Tr.) : 1 Şub. (1) Muhafaza etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Muhalefet etmek (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Muhbirlik (Ar.+Tr.) : 2 Şub. (4) Mutabakata varmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Mücadele edilmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Mücadele etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Müdahale edilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Müdahale etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Müdürlük (Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Müfettişlik(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Müzakere edilmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Nasıl(Tr.+Ar.) : 1 Şub. (6) , 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Ne kadar(Tr.+Ar.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Ne ki(Tr.+Far.)(d.): 2 Şub. (1) Ne var ki(Tr.+Tr.+Far.)(d.) : 1 Şub. (2) Ne yazık ki(Tr.+Tr.+Far.) : 2 Şub. (1) Nesli tükenmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Netleşmek(Fr.+Tr.): 3 Şub. (1) Nezdinde(Far.+Tr.): 2 Şub. (2) Noel Baba(Fr.+Tr.) : 1 Şub. (1) Nokta koymak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Not Düşmek(Fr.+Tr.): 1 Şub. (4) Notlandırma(Fr.+Tr.) : 1 Şub. (2) Numaralı (İtal.+Tr) : 1 Şub. (2) Oto korkuluk(Fr.+Tr.): 3 Şub. (1) Pahalıya (Far.+Tr.) mal (Ar.) olmak(Tr.)(d.): 1 Şub. (1) Parçalanmak (Far.+Tr.) : 1 Şub. (1) Partizanlık(Fr.+Tr.): 3 Şub. (1)
330
Peşinde koşmak(Far.+Tr.)(d.): 2 Şub. (1) ,3 Şub. (1) Piyasaya sürmek (İtal.+Tr.) : 1 Şub. (1) Planlamak (Fr.+ Tr.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Planlanmak (Fr.+Tr.) : 2 Şub. (3) Protesto etmek(İtal.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Rastlanmak (Far.+Tr.): 2 Şub. (1) Reddetmek (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Resim çektirmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) Rezil etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Rütbeli(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Sadece(Far.+Tr.) : 2 Şub. (5), 3 Şub. (5) Sahil güvenlik(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Sahip olmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Sahneye çıkmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Sahneye konulmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Sahtecilik (Far.+Tr.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Sanki(Tr.+Far.) : 2 Şub. (2) Sayfalık(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Serbest bırakılmak(Far.+Tr.) : 2 Şub. (1) Serbestçe(Far.+Tr.) : 2 Şub. (1) Sertleşmek(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Sevk edilmek(Ar.+Tr) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Seyirci kalmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Sınır ötesi(Yun.+Tr.): 1 Şub. (1) Sınırlandırılma(Yun.+Tr.): 3 Şub. (2) Silahlı(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Sinyal vermek(Fr.+Tr.): 2 Şub. (1) Sis perdesi(Tr.?+Far.) : 1 Şub. (1) Sistemli(Fr.+Tr.): 2 Şub. (1) Sivil toplum kuruluşu (Fr.+Tr.+Tr.): 3 Şub. (2) Sivil toplum örgütü(Fr.+Tr.+Tr.): 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Siyasetçi(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Son derece(Tr.+Ar.): 3 Şub. (3) Sularında(Far.+Tr.) : 2 Şub. (2) Su seviyesi(Tr.+Ar.): 3 Şub. (2) Süratle(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Şeytanca(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1)
Şiddetlenmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Şiddetli(Ar.+Tr.): 3 Şub. (3) Şifreli (Fr.+Tr.) : 2 Şub. (1) Şikâyet etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Şüpheli(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3) Tahliye edilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Tahmin etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2) Tahrik etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2) Tahsis etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Takip altında olmak(Ar.+Tr) : 1 Şub. (2) Takip etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Takip edilmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Talep etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Talimat vermek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2) Tam anlamıyla(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Tamamlanmak ( Ar.+ Tr.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Tanzim edilmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Taraf olmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Taraflı(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Tarafsızlık(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Tarihli(Ar.+Tr.): 2 Şub. (4) Tarikatlaşmak (Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Tası tarağı toplamak(Ar.+Tr.+Tr.)(d.): 2 Şub. (1) Tatmin etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Tedbir almak(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Tehdit altında olmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Tehdit etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Temin etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2) Temizlenmek (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Temizlik(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Temsilci( Ar.+ Tr.) : 1 Şub. (3), 3 Şub. (4) Tercih etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2) Tereddüt edilmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Terk edilmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (3) Terk etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (3) Teslim edilmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1)
331
Teslim etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Tespit edilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (4) Teşebbüs etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Teşvik etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Turizm patlaması(Fr.+Tr.)(N.E’ye göre d.) : 1 Şub. (1) Umursamak(Ar.+Tr.) : 3 Şub. (1) Usulsüz(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Uzaktan kumanda (Tr.+İtal.) : 1 Şub. (3) Vaat etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Vadeli(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Vatandaş(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Vazgeçmek (Far.+Tr.) : 2 Şub. (2) Veda etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Yabancı (Far.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Ya da(Far.+Tr.) : 1 Şub. (3), 3 Şub. (4) Yağmalanma(Far.+Tr.): 2 Şub. (2) Yağmalamak (Far.+Tr.) : 1 Şub. (1) Yağmur duası(Tr.+Ar.): 3 Şub. (1) Yan hakem(Tr.+Ar.): 3 Şub. (1) Yarasına merhem olmak(Tr.+Ar.+Tr.)(d.) : 1 Şub. (1) Yarı ciddi(Tr.+ Ar.) : 1 Şub. (1) Yüzlük sistem(Tr.+ Fr.) : 1 Şub. (7) Yüzlük not sistemi (Tr.+Fr.+ Fr.) : 1 Şub. (4) Zaman aşımı(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (5) Zamanlama(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Zanlı(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) ,2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Zarara uğramak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Zararlı(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) Zehirli(Far.+Tr.): 2 Şub. (1) Ziyaret etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Zorunda kalmak(Far.+Tr.): 3 Şub. (3) Zorunda olmak(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Zorla(Far.+Tr.): 2 Şub. (1) Zorunlu (Far.+Tr.) : 1 Şub. (1)
332
3.2.2 HÜRRİYET GAZETESİ
3.2.2.1 HÜRRİYET GAZETESİNDE KULLANILAN TÜRKÇE KÖKENLİ ÖĞELER
Abla: 1 Şub. (1) Acı : 1 Şub. (1) Acı çekmek(d.) : 1 Şub. (1) Açı: 1 Şub. (2), 2 Şub. (3), 3 Şub. (4) Açığa alınmak: 3 Şub. (2) Açık: 1 Şub. (3), 2 Şub.(4), 3 Şub.(1) Açıkça: 3 Şub.(1) Açıklama : 1 Şub. (2), 2 Şub.(4), 3 Şub.(4) Açıklama yapılmak: 2 Şub.(1), 3 Şub.(3) Açıklama yapmak: 3 Şub. (7) Açıklamak :1 Şub. (1), 2 Şub.(4), 3 Şub. (2) Açıklanmak: 3 Şub.(1) Açıklık : 2 Şub.(1) Açılış: 3 Şub. (1) Açılmak : 2 Şub. (2) Açmak: 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Açtırılmak: 1 Şub. (1) Açtırmak : 2 Şub. (2) Ad : 1 Şub. (3), 3 Şub. (6) Ada : 1 Şub. (2), 2 Şub.(3) Adım : 1 Şub. (2) Adım atılmak: 1 Şub. (2) Adlı: 3 Şub. (1) Ağır : 1 Şub. (2) Ağırlamak: 3 Şub. (1) Ağırlıklı : 1 Şub. (2) Ağıt yakmak: 1 Şub. (1) Akıntı: 3 Şub.(1) Akşam(?): 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Aktarmak : 1 Şub. (4) Alan : 1 Şub. (2), 2 Şub.(2) Alçakgönüllü (d.): 1 Şub. (1) Aldırmak: 3 Şub. (1) Alınmak : 1 Şub. (5), 2 Şub.(6)
Alıntı: 1 Şub. (2) Alışveriş(i.) : 2 Şub.(1) Almak : 1 Şub. (9), 2 Şub.(8), 3 Şub. (3) Alt : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Altını çizmek(d.): 1 Şub. (1) Altüst etmek(d.): 1 Şub. (2), 3 Şub.(1) Altı : 1 Şub. (1), 3 Şub. (5) Altmış: 1 Şub. (1) Amaç: 2 Şub.(3), 3 Şub. (3) Amaçlamak: 3 Şub. (1) Ancak : 1 Şub. (7), 2 Şub.(7), 3 Şub. (2) Anımsamak : 1 Şub. (1) Anıt: 3 Şub.(1) Anlam: 1 Şub. (2), 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) Anlamak: 2 Şub.(2), 3 Şub. (3) Anlaşılmak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Anlaşma : 1 Şub. (19), 2 Şub.(4) Anlaşmak : 2 Şub.(2) Anlatılmak: 1 Şub. (1) Anlatmak : 1 Şub. (10), 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Anlayış: 3 Şub. (1) Anne: 1 Şub. (2), 2 Şub. (4) Ant içmek(d.): 2 Şub. (2) Ara : 1 Şub. (5), 2 Şub.(5), 3 Şub. (10) Aracılık : 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Araç : 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Aralamak : 2 Şub.(1) Aralık: 2 Şub.(1) Arama: 2 Şub.(3) Aramak : 1 Şub. (5), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Aranmak : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Araştırılmak: 2 Şub.(1) Araştırma: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Araştırmak : 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Arayış : 2 Şub.(1)
333
Arka : 2 Şub. (3), 3 Şub. (6) Arka arkaya(d.)(i.) : 2 Şub. (2) Arkadaş : 1 Şub. (7), 2 Şub.(6), 3 Şub. (4) Arkadaşlık: 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Art : 1 Şub. (5), 2 Şub. (5), 3 Şub. (5) Artık: 1 Şub. (1), 2 Şub.(4) Artırılmak: 2 Şub.(1) Artış: 3 Şub. (4) Artmak : 1 Şub. (1), 3 Şub. (6) Asılmak: 1 Şub. (1) Astsubay: 3 Şub.(1) Aşırı: 3 Şub. (3) Aşkın : 2 Şub.(1) Atanmak : 2 Şub.(2) Atmak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Av: 3 Şub. (1) Avcı: 3 Şub. (1) Avcılık: 3 Şub. (1) Ay : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (5) Ayak: 3 Şub.(1) Ayakkabı : 1 Şub. (4) Ayaklanma: 1 Şub. (1) Aydın : 1 Şub. (3), 2 Şub.(3) Aydınlanmak: 3 Şub.(1) Aydınlatılmak: 3 Şub.(1) Ayı: 3 Şub.(1) Aykırı : 1 Şub. (1) Aylık : 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Ayrı : 2 Şub.(1), 3 Şub. (3) Ayrıca : 2 Şub.(3), 3 Şub. (1) Ayrılmak : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Ayrım: 1 Şub. (2) Ayrıntı: 1 Şub. (3) Ayrışma: 1 Şub. (1) Ayrıştırılmak : 1 Şub. (1) Ayrıştırmak: 1 Şub. (2) Ay yıldız: 3 Şub. (1) Az : 1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Azalmak : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Azaltılmak: 1 Şub. (1) Baba : 1 Şub. (7), 2 Şub.(6), 3 Şub. (3) Bağ : 2 Şub.(1)
Bağırmak: 1 Şub. (1) Bağırmak çağırmak(i.): 3 Şub. (1) Bağlamak: 1 Şub. (1) Bağlantı : 2 Şub.(1) Bağlı : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub.(1) Bakanlık : 2 Şub.(1), 3 Şub. (3) Bakıcı: 2 Şub. (2) Bakır : 1 Şub. (2) Baklava : 1 Şub. (1) Bakılmak: 1 Şub. (1) Bakmak : 1 Şub. (4), 2 Şub.(4), 3 Şub. (2) Barış: 1 Şub. (2) Basılmak: 3 Şub. (1) Basın : 1 Şub. (1), 2 Şub.(5), 3 Şub. (10) Baskı: 3 Şub. (2) Baskılı: 3 Şub. (1) Basmak: 3 Şub.(1) Bastırılmak: 1 Şub. (1) Baş: 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Başa gelmek(d.) : 1 Şub. (1) Başarı : 1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Başarılı: 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Başarısız : 1 Şub. (1) Başarısızlık : 1 Şub. (1) Başarmak : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Başbakan: 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Başbakanlık: 1 Şub. (1) Başıbozukluk: 3 Şub. (1) Başında : 1 Şub. (2) Başka : 1 Şub. (2), 2 Şub.(4), 3 Şub. (6) Başlamak : 1 Şub. (7), 2 Şub.(5), 3 Şub.(5) Başlatılmak: 2 Şub.(3) Başlatmak : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Başlık: 1 Şub. (2),3 Şub. (1) Başörtüsü: 1 Şub. (1) Başvurmak(d.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Başvuru: 3 Şub. (1) Batı: 2 Şub.(1) Bayrak : 1 Şub. (2), 2 Şub.(17), 3 Şub. (17) Bebek : 1 Şub. (1)
334
Becermek (K.B) : 2 Şub.(1) Beğenmek: 1 Şub. (1) Beklemek : 1 Şub. (3), 2 Şub. (2), 3 Şub.(1) Beklenmek : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (6) Beklenti: 3 Şub. (1) Belirlenmek: 2 Şub.(1) Belirli: 2 Şub.(1) Belirtilmek : 2 Şub.(2), 3 Şub. (6) Belirtmek : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub.(8) Belli: 3 Şub. (2) Belli etmek: 1 Şub. (1) Belli olmak: 1 Şub. (1) Ben: 1 Şub. (16), 2 Şub.(27), 3 Şub. (7) Bence : 2 Şub. (1) Benzer: 1 Şub. (4), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Beri : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Beş : 1 Şub. (5), 2 Şub.(3), 3 Şub. (11) Bıkmak(K.B): 3 Şub. (1) Bırakılmak(K.B): 1 Şub. (2) Bırakmak(K.B) : 1 Şub. (3), 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) Bildirmek : 1 Şub. (4), 2 Şub.(1) Bildirilmek : 1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Bile : 1 Şub. (3), 2 Şub.(6), 3 Şub. (4) Bilgi : 1 Şub. (2), 3 Şub.(2) Bilgilendirme: 3 Şub. (1) Bilgisayar : 1 Şub. (2) Bilim: 1 Şub. (1) Bilinç: 3 Şub. (1) Bilinmek: 2 Şub.(1) Bilmece çözmek: 1 Şub. (1) Bilmek : 1 Şub. (4), 2 Şub.(5), 3 Şub. (2) Bin : 1 Şub. (1), 2 Şub.(3), 3 Şub.(28) Binlerce : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Binmek : 2 Şub.(2) Bir : 1 Şub. (84), 2 Şub.(63), 3 Şub. (82) Bir arada(d.) : 2 Şub.(1) Bir bakıma(d.) : 2 Şub.(1) Biraz : 1 Şub. (4), 2 Şub.(3), 3 Şub. (2) Birbiri : 2 Şub.(1), 3 Şub. (7) Birçok: 1 Şub. (3), 3 Şub. (1)
Birer: 1 Şub. (1) Birim : 1 Şub. (2) Birkaç : 2 Şub. (2) Bir karışlık: 3 Şub.(1) Birleşmek: 2 Şub.(2) Birlik: 1 Şub. (3), 2 Şub.(3) Birlikte : 1 Şub. (1), 2 Şub. (8), 3 Şub.(5) Birtakım : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Bitirmek : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Bitmek: 3 Şub. (1) Biz : 1 Şub. (17), 2 Şub.(11), 3 Şub. (5) Boğaz: 1 Şub. (2) Boğulmak: 1 Şub. (1) Bol bol(i.): 1 Şub. (1) Boşamak: 3 Şub. (1) Boşanma: 3 Şub. (2) Boşanmak: 3 Şub. (3) Boyunca: 1 Şub. (2), 2 Şub. (3) Boza : 1 Şub. (1) Bozma: 3 Şub. (2) Bozmak : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Bozukluk: 3 Şub. (1) Bozulmak : 1 Şub. (1) Böbrek: 1 Şub. (1) Böğüre böğüre(i.): 1 Şub. (1) Bölge : 1 Şub. (9), 2 Şub.(6), 3 Şub. (1) Bölgesel : 1 Şub. (2) Bölmek : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Bölüm : 1 Şub. (4), 3 Şub. (5) Böyle : 1 Şub. (6), 2 Şub. (6), 3 Şub. (6) Böylece : 2 Şub.(2) Böylesine: 3 Şub. (1) Bu : 1 Şub. (57), 2 Şub.(62), 3 Şub. (63) Bu arada: 1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Bu gidişle: 3 Şub.(1) Bugün : 1 Şub. (4), 2 Şub.(5),3 Şub. (2) Bugünlerde: 1 Şub. (1) Bulgu: 3 Şub. (1) Bulmak : 1 Şub. (3), 2 Şub.(3), 3 Şub. (6) Bulunmak : 1 Şub. (4), 2 Şub.(18), 3 Şub.(8) Bulunulmak: 3 Şub. (1)
335
Bunak : 2 Şub.(5) Bunama : 2 Şub.(1) Bura: 2 Şub.(5) Burun : 1 Şub. (2) Buz: 3 Şub. (3) Buzlanma: 3 Şub.(1) Buzul: 3 Şub. (7) Bütün : 1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Bütünlük : 2 Şub.(3) Büyük : 1 Şub. (7), 3 Şub. (6) Büyükelçilik : 2 Şub.(1) Büyütülmek: 3 Şub. (2) Büzülmek: 3 Şub.(2) Çaba : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Çağırmak: 3 Şub. (2) Çağrı: 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Çalım satmak(d.): 3 Şub. (1) Çalışılmak : 1 Şub. (1), 3 Şub.(1) Çalışma :1 Şub. (2) Çalışmak : 1 Şub. (6), 2 Şub.(12), 3 Şub. (7) Çanak çömlek(i.): 1 Şub. (1) Çatışma: 3 Şub. (2) Çekilmek : 1 Şub. (2), 2 Şub.(6), 3 Şub. (18) Çekim: 2 Şub.(4) Çekirge : 1 Şub. (1) Çekmek: 2 Şub.(5), 3 Şub.(4) Çevre: 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Çığlık : 1 Şub. (1) Çıkar : 1 Şub. (1), 2 Şub.(3) Çıkarılmak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Çıkarmak : 1 Şub. (2), 2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Çıkartmak: 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Çıkış : 2 Şub.(5), 3 Şub. (1) Çıkmak : 1 Şub. (4), 2 Şub.(5), 3 Şub. (7) Çıkmaz: 1 Şub. (1) Çizgi: 3 Şub. (1) Çizme : 1 Şub. (3) Çocuk: 1 Şub. (8), 2 Şub.(6), 3 Şub. (3) Çoğunlukla: 1 Şub. (1)
Çok : 1 Şub. (20), 2 Şub.(8), 3 Şub. (11) Çoktan: 1 Şub. (1) Çöp(Tr.?) : 1 Şub. (1) Çöpçü : 2 Şub.(1) Çözmek : 2 Şub.(3) Çözülmek : 1 Şub. (7), 2 Şub.(3) Çözüm : 1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Çözümlemek: 3 Şub. (1) Çürütmek(K.B): 3 Şub.(2) Da –De(Dahi) : 1 Şub. (47), 2 Şub.(51), 3 Şub. (38) Dağ : 1 Şub. (1) Dağıtılmak: 3 Şub. (3) Dağıtım: 3 Şub. (1) Daha : 1 Şub. (16), 2 Şub.(15), 3 Şub. (13) Dahi: 1 Şub. (5) Dal: 1 Şub. (1) Dalga: 3 Şub. (5) Dalga geçmek(d.): 1 Şub. (2) Damga vurmak: 1 Şub. (1) Danışma: 3 Şub. (3) Danışman: 1 Şub. (2) Davranmak: 1 Şub. (1) Dayanmak : 2 Şub.(1) Dayı : 2 Şub. (2) Dede : 2 Şub. (2) Değer: 1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Değer biçilmek(d.) : 2 Şub.(1) Değerlendirilmek: 3 Şub. (1) Değerlendirme : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub.(3) Değerlendirmek: 1 Şub. (3) Değil : 1 Şub. (13), 2 Şub.(8), 3 Şub. (8) Değinmek: 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Değişiklik : 1 Şub. (3), 3 Şub. (2) Değişmek : 1 Şub. (1), 2 Şub.(3) Değiştirilmek: 3 Şub.(3) Değiştirmek : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Dek : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Deli danalar gibi : 1 Şub. (1) Delik : 1 Şub. (8) Demeç vermek: 3 Şub. (1)
336
Demek : 1 Şub. (33), 2 Şub.(26), 3 Şub. (23) Denge : 2 Şub.(1) Dengeleri bozmak: 1 Şub. (1) Dengesizlik: 3 Şub.(1) Denilmek: 2 Şub.(2), 3 Şub.(1) Deniz: 1 Şub. (1), 2 Şub.(5), 3 Şub. (10) Denk gelmek : 2 Şub. (2) Denk getirmek: 2 Şub.(4) Denklem : 1 Şub. (1) Denmek : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Dergi: 1 Şub. (4), 2 Şub. (2) Derin: 2 Şub.(4), 3 Şub. (4) Dernek: 3 Şub. (2) Devrim: 3 Şub. (5) Deyiş: 2 Şub.(1) Dış : 2 Şub.(4), 3 Şub. (2) Dışına çıkmak: 2 Şub.(1) Dışlamak: 1 Şub. (2) Dil : 1 Şub. (4) Dile getirilmek(d.) : 2 Şub.(1) Dile getirmek(d.) : 1 Şub. (6), 2 Şub.(2) Dilekçe: 2 Şub.(2) Dilemek: 2 Şub.(2) Dinleme: 3 Şub. (1) Dinlemek: 2 Şub.(1) Dinlenmek: 1 Şub. (1) Dinletilmek: 2 Şub.(1) Dinleyici : 2 Şub.(1) Dirlik : 1 Şub. (1) Diye : 1 Şub. (18), 2 Şub.(14), 3 Şub. (5) Dizi : 1 Şub. (2) Doğa : 1 Şub. (1) Doğmak: 1 Şub. (1) Doğru : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1), 3 Şub. (6) Doğrulamak: 1 Şub. (2) Doğu: 1 Şub. (4), 2 Şub.(2) Doksan : 2 Şub.(2), 3 Şub. (5) Dokuz : 1 Şub. (4), 3 Şub. (11) Dolaşmak : 2 Şub.(4) Dolayı : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Dolayısıyla: 3 Şub. (1) Doldurmak: 3 Şub. (1)
Dolu : 1 Şub. (1) Dondurmak: 1 Şub. (3) Doya doya(i.): 1 Şub. (1) Dönem : 1 Şub. (5), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Döner: 1 Şub. (2) Dönmek : 1 Şub. (3), 2 Şub.(2) Dönülmek: 3 Şub. (1) Dönüm: 1 Şub. (2) Dönüşmek: 1 Şub. (2) Dört : 1 Şub. (2), 2 Şub.(2), 3 Şub. (15) Dövmek: 3 Şub. (1) Dövülmek: 3 Şub. (1) Durdurulmak: 3 Şub. (2) Durum : 1 Şub. (9), 2 Şub.(5) Duruş: 2 Şub.(2) Duruşma: 2 Şub.(7), 3 Şub. (1) Duygu: 1 Şub. (1) Duymak : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1) Duyurulmak: 3 Şub.(1) Dün : 1 Şub. (8), 2 Şub.(12), 3 Şub.(4) Düşmek: 1 Şub. (3), 2 Şub.(2) Düşünce : 2 Şub.(1) Düşündürücü: 3 Şub. (2) Düşünmek : 1 Şub. (4), 2 Şub.(1), 3 Şub. (3) Düşünülmek : 2 Şub.(1) Düşünür : 1 Şub. (1) Düşüş: 1 Şub. (1) Düzeltilmek : 1 Şub. (2) Düzeltmek: 2 Şub. (2) Düzen : 1 Şub. (1) Düzenlemek: 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Düzenlenmek: 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Düzensiz: 2 Şub.(1) Düzey: 3 Şub. (2) Edinmek: 2 Şub.(1) Eğilimli : 1 Şub. (1) Eğilmek : 2 Şub.(1) Eğitimli : 2 Şub.(2) Eklemek : 1 Şub. (1) Eksiklik: 1 Şub. (2) Eksiksiz: 2 Şub.(1) El : 1 Şub. (1), 2 Şub.(4), 3 Şub. (2)
337
El ele vermek(d.)(i.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) El koymak(d.) : 2 Şub.(1) Elde etmek(d.) : 2 Şub.(1) Ele alınmak(d.): 1 Şub. (1) Ele geçirmek(d.) : 2 Şub.(1) Ele geçmek(d.) : 2 Şub.(1) Elinde kalmak(d.) : 1 Şub. (1) Elinden gelmek(d.) : 2 Şub.(1) Eleştiri : 2 Şub.(1) Eleştirmek: 1 Şub. (1) Elli : 1 Şub. (2), 3 Şub.(5) Emekli : 1 Şub. (4) Emekli olmak: 1 Şub. (1) Emmek: 3 Şub.(1) En : 1 Şub. (9), 2 Şub.(2), 3 Şub. (5) Erime: 3 Şub.(1) Erimek: 3 Şub. (3) Erkek: 3 Şub. (3) Erken : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Ertelenmek: 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Eski : 1 Şub. (12), 2 Şub.(2), 3 Şub. (3) Eş : 1 Şub. (4), 2 Şub.(3), 3 Şub. (5) Eşit: 3 Şub. (1) Etki : 1 Şub. (4), 3 Şub. (1) Etkilemek: 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Etkilenmek : 1 Şub. (2) Etkili : 1 Şub. (2) Etkin: 2 Şub.(1) Etmek: 3 Şub. (3) Ev: 1 Şub. (5), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Evet: 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Evlenmek: 1 Şub. (4), 2 Şub.(4), 3 Şub. (1) Evli: 1 Şub. (5), 2 Şub.(1), 3 Şub. (3) Evlilik: 1 Şub. (3), 2 Şub.(2) Evsiz: 2 Şub. (2) Eylem : 2 Şub.(5), 3 Şub.(3) Gece : 1 Şub. (5), 3 Şub. (4) Geçen : 2 Şub.(1) Geçerli: 1 Şub. (6) Geçici : 2 Şub.(2) Geçirilmek: 3 Şub. (1) Geçirmek: 1 Şub. (2)
Geçmek : 1 Şub. (4), 2 Şub.(5), 3 Şub.(4) Gelecek : 1 Şub. (3) Gelenek : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Geleneksel: 1 Şub. (1) Gelişme: 1 Şub. (1), 2 Şub.(9), 3 Şub. (1) Gelişmiş: 3 Şub. (1) Gelmek : 1 Şub. (9), 2 Şub.(9),3 Şub. (5) Gelen giden(i.): 3 Şub. (1) Gemi: 2 Şub.(14) Genç: 1 Şub. (4), 3 Şub. (1) Genel(?) : 1 Şub. (3) Geniş: 3 Şub.(1) Gensoru: 3 Şub. (1) Gerçek: 2 Şub.(3), 3 Şub. (1) Gerçekleşmek : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub.(1) Gerçekleştirmek: 2 Şub.(1) Gerçekten : 2 Şub.(1) Gereğince: 3 Şub. (1) Gerek : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Gerekçe: 2 Şub.(1), 3 Şub. (4) Gerekçeli: 3 Şub. (1) Gerekli : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Gerekmek : 1 Şub. (10), 2 Şub.(3), 3 Şub. (4) Gerektirmek : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Gerginlik: 1 Şub. (1) Geri: 3 Şub. (1) Geride bırakmak(d.): 1 Şub. (1) Geride kalanlar(d.): 1 Şub. (1) Gerilim : 1 Şub. (5) Getirilmek: 3 Şub. (4) Getirmek : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Gezi : 2 Şub.(2) Gıkını çıkarmamak(d.): 3 Şub. (1) Gibi : 1 Şub. (4), 2 Şub.(7), 3 Şub.(6) Gidilmek : 1 Şub. (2) Girişim : 1 Şub. (1), 2 Şub.(3), 3 Şub. (2) Girmek : 1 Şub. (2), 2 Şub.(3), 3 Şub.(3)
338
Gitmek : 1 Şub. (13), 2 Şub.(8), 3 Şub. (1) Giyim kuşam(d.)(i.) : 1 Şub. (2) Giymek : 1 Şub. (1) Gizem: 2 Şub.(1) Gizlilik: 3 Şub. (3) Göğsünü gererek(Göğsünü gere gere)(d.): 2 Şub. (3) Göğüs germek(d.): 1 Şub. (1) Gölgede bırakmak(d.) : 3 Şub. (2) Gölgelemek: 1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Gölgeleyici : 1 Şub. (1) Gönderilmek: 2 Şub.(2), 3 Şub. (3) Göndermek : 1 Şub. (1), 2 Şub.(7) Göre : 1 Şub. (9), 2 Şub.(6),3 Şub. (6) Görev : 2 Şub.(11), 3 Şub. (13) Görevden alınmak: 3 Şub.(1) Görevlendirilmek: 3 Şub. (1) Görevli: 2 Şub.(1), 3 Şub. (5) Görevsizlik: 2 Şub.(1) Görmek : 1 Şub. (4), 2 Şub.(4), 3 Şub. (2) Görülmek : 1 Şub. (3), 2 Şub.(3), 3 Şub. (2) Görüntü : 1 Şub. (1), 2 Şub.(9), 3 Şub. (22) Görüntüleme: 3 Şub. (1) Görüntülenmek : 1 Şub. (2) Görüş : 1 Şub. (7), 2 Şub.(6), 3 Şub. (1) Görüşme : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Görüşmek : 1 Şub. (4), 2 Şub.(1) Görüşülmek: 3 Şub. (1) Gösterilmek: 3 Şub.(4) Gösterime girmek: 3 Şub. (1) Göstermek : 1 Şub. (5), 2 Şub.(4), 3 Şub. (5) Götürmek: 3 Şub. (1) Göz : 1 Şub. (1) Göz ardı edilmek(d.): 3 Şub. (1) Göz önünde: 2 Şub.(1) Gözü aydın(d.)( k.s): 1 Şub. (1) Gözü var(Gözü olmak)(d.) : 2 Şub.(1) Güç : 2 Şub.(3), 3 Şub. (5) Gün : 1 Şub. (7), 2 Şub.(4), 3 Şub.(11) Gündem: 2 Şub.(1)
Gündeme getirmek(d.) : 2 Şub.(1) Gündüz: 3 Şub. (1) Günlük: 1 Şub. (2) Güven : 1 Şub. (1) Güvence: 1 Şub. (1) Güvenlik : 1 Şub. (2), 2 Şub.(3), 3 Şub.(1) Güvenmek : 1 Şub. (1) Güzel : 1 Şub. (1) Hangi : 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) Hanım: 1 Şub. (1) Hız (K.B) : 2 Şub.(1) Hızlı : 1 Şub. (1), 3 Şub.(1) Hoşgörü(Hoş görmek(d.)) : 2 Şub.(1) Isı: 3 Şub. (1) Islanmak : 1 Şub. (1) Issız : 1 Şub. (2) Işık: 1 Şub. (2), 3 Şub.(1) İç : 1 Şub. (4), 3 Şub. (6) İçine almak(d.): 1 Şub. (1) İçler acısı(d.) : 2 Şub.(1) İçeri : 1 Şub. (3), 3 Şub. (5) İçerik: 3 Şub. (1) İçermek : 1 Şub. (5), 3 Şub. (4) İçin : 1 Şub. (24), 2 Şub.(17), 3 Şub.(17) İçinde : 1 Şub. (3), 2 Şub.(2) İğneyle kuyu kazmak(d.): 1 Şub. (2) İki : 1 Şub. (7), 2 Şub.(17), 3 Şub. (31) İkili : 1 Şub. (2) İkişer : 1 Şub. (1) İlçe : 1 Şub. (1) İle : 1 Şub. (44), 2 Şub.(55), 3 Şub. (83) İleri: 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) İleri sürmek (d.): 1 Şub. (1) İleri sürülmek(d.): 3 Şub. (1) İlerleme : 1 Şub. (1) İlerlemek : 1 Şub. (1) İletmek : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) İlgi : 1 Şub. (1) 2 Şub.(1) İlgili : 1 Şub. (5), 2 Şub.(4), 3 Şub.(10) İlginç : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) İlişki : 1 Şub. (3), 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) İlişkin : 1 Şub. (2), 2 Şub.(2) İlk : 1 Şub. (2), 2 Şub.(7), 3 Şub. (2)
339
İlke: 3 Şub. (1) İnanç : 1 Şub. (2) İnançlı: 3 Şub. (1) İnanılmaz: 3 Şub. (1) İnanmak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) İnce : 1 Şub. (2) İnceleme: 2 Şub.(1), 3 Şub.(1) İndirim : 1 Şub. (2) İnmek : 1 Şub. (3) İstek: 3 Şub. (3) İstemek : 1 Şub. (14), 2 Şub.(13), 3 Şub. (10) İstenmek : 2 Şub.(1) İş : 1 Şub. (4), 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) İşçi: 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) İşlem: 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) İşlemek: 3 Şub. (1) İşte: 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) İyi : 1 Şub. (5), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) İyileşmek: 1 Şub. (2) İyimser: 1 Şub. (1) İyimserlik: 1 Şub. (1) İzlemek : 2 Şub.(1) İzlenim: 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) İzlenme : 1 Şub. (1) İzlenmek: 1 Şub. (1) İzleyici : 1 Şub. (1) Kaba: 1 Şub. (2) Kabak başına patlamak(d.) : 2 Şub. (2) Kaçak: 2 Şub.(1) Kaçakçı: 3 Şub. (1) Kaçınmak : 1 Şub. (1) Kaçırmak : 2 Şub.(3), 3 Şub. (4) Kaldırılmak : 1 Şub. (1) Kalın: 1 Şub. (3) Kalınbağırsak: 1 Şub. (3) Kalkan : 2 Şub.(2) Kalkışmak: 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Kalmak : 1 Şub. (2), 2 Şub.(4), 3 Şub. (7) Kamu: 3 Şub. (1) Kamu görevlisi: 2 Şub.(1) Kamuoyu : 1 Şub. (4), 3 Şub.(2) Kan : 1 Şub. (1)
Kan dökmek(d.) : 2 Şub. (2) Kanama: 1 Şub. (3) Kanlı: 1 Şub. (1) Kapalı : 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Kapamak: 3 Şub.(1) Kapatılmak: 3 Şub.(1) Kapı : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Kapsam: 2 Şub.(3), 3 Şub. (1) Kar: 3 Şub.(2) Karakol: 2 Şub.(2), 3 Şub. (5) Karanlığa gömülmek: 3 Şub.(1) Karasuları: 1 Şub. (1) Kardeş : 1 Şub. (1), 2 Şub.(3), 3 Şub. (1) Karı: 3 Şub. (1) Karışmak: 3 Şub. (2) Karmaşa: 3 Şub. (1) Karşı : 1 Şub. (12), 2 Şub.(9), 3 Şub. (4) Karşı çıkmak(d.): 1 Şub. (3) Karşı karşıya(d.)(i.): 3 Şub. (1) Karşılamak: 3 Şub. (2) Karşılanmak: 3 Şub. (1) Karşılaşmak: 2 Şub. (2) Karşılık: 2 Şub. (4) Karşılıklı: 3 Şub.(1) Kasırga: 3 Şub. (4) Katılımcı: 1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Katılmak : 1 Şub. (1), 2 Şub.(4), 3 Şub.(1) Katkıda bulunmak: 3 Şub.(2) Katlanılmak: 3 Şub. (1) Katlanmak: 3 Şub. (1) Kavram: 2 Şub.(3) Kaydırılmak: 2 Şub.(5) Kaygı : 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Kaymak : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Kaynak : 1 Şub. (4), 3 Şub. (2) Kaynaklanmak: 1 Şub. (3), 3 Şub. (2) Kazanmak: 3 Şub. (1) Kedi(?) : 1 Şub. (1) Kekelemek: 1 Şub. (1) Kemik: 3 Şub. (2) Kendi : 1 Şub. (16), 2 Şub.(15), 3 Şub.(4) Kertenkele(Kerten?) : 1 Şub. (1)
340
Kesilmek: 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Kesim: 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Kesin: 3 Şub. (1) Kesmek: 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Kez : 1 Şub. (2), 2 Şub.(3) Kılık: 2 Şub. (3) Kılmak: 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Kırılmak: 1 Şub. (1) Kırk : 1 Şub. (1), 2 Şub.(3), 3 Şub. (3) Kırmak: 1 Şub. (2) Kısa : 1 Şub. (1), 3 Şub.(1) Kış : 1 Şub. (2) Kışlık : 1 Şub. (1) Kıyı: 2 Şub.(1), 3 Şub.(1) Kıyıdaş: 2 Şub.(1) Kıymak : 1 Şub. (1) Kız : 2 Şub.(4) Kız kardeş: 2 Şub.(1) Kızdırmak: 1 Şub. (2) Kim : 1 Şub. (1), 3 Şub. (4) Kimi : 2 Şub.(2) Kimlik : 1 Şub. (1) Kimse : 1 Şub. (1), 2 Şub.(3) Kişi : 1 Şub. (3), 2 Şub.(9), 3 Şub. (9) Kişilik : 1 Şub. (5) Koca: 1 Şub. (6), 2 Şub.(1), 3 Şub. (4) Koltuk : 1 Şub. (1) Komşu: 1 Şub. (2) Komut vermek: 2 Şub. (2) Komutanlık(?) : 2 Şub. (1) Kondurmak: 1 Şub. (1) Konmak : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Konu : 1 Şub. (13), 2 Şub.(10), 3 Şub.(10) Konum: 1 Şub. (1) Konuşma: 2 Şub.(1) Konuşma yapmak: 1 Şub. (1) Konuşmak : 1 Şub. (8), 2 Şub.(4), 3 Şub. (1) Konuşulmak: 3 Şub. (1) Korku : 1 Şub. (1), 2 Şub.(3) Koruma : 2 Şub.(1) Korumak : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1)
Korunabilmek: 1 Şub. (1) Korunmak: 1 Şub. (5), 2 Şub.(2) Kovuşturmak: 3 Şub. (1) Koymak : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (4) Kök : 2 Şub.(1) Köken : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Kötü: 1 Şub. (3), 2 Şub.(1), 3 Şub. (3) Kucağına düşmek : 1 Şub. (1) Kulak : 2 Şub. (1) Kullandırmak: 3 Şub. (1) Kullanılmak: 3 Şub. (1) Kullanım: 3 Şub. (1) Kullanmak : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (3) Kuraklık: 3 Şub. (3) Kural: 1 Şub. (2) Kurmak : 1 Şub. (2), 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) Kurnaz: 3 Şub. (1) Kurtarmak: 2 Şub.(2) Kurtulmak: 2 Şub.(1) Kurul: 3 Şub. (1) Kurulmak: 3 Şub. (4) Kuruluş: 3 Şub. (3) Kurum : 2 Şub.(5), 3 Şub. (18) Kurusıkı: 3 Şub. (2) Kurutulmak: 1 Şub. (4) Kuş : 1 Şub. (1) Kutsal: 2 Şub. (2), 3 Şub.(2) Kuzey: 2 Şub.(1), 3 Şub.(2) Küçük: 3 Şub. (1) Küçük düşürmek(d.) : 1 Şub. (1) Küçülmek: 3 Şub.(1) Küçümsenmek: 2 Şub.(1) Küpe : 2 Şub. (1) Ne : 1 Şub. (13), 2 Şub.(7), 3 Şub. (10) Neden : 1 Şub. (3), 3 Şub.(3) Neden olmak: 1 Şub. (2), 2 Şub.(3), 3 Şub.(2) Nedeniyle : 1 Şub. (5), 2 Şub.(6), 3 Şub. (2) Nedense : 1 Şub. (3), 3 Şub. (2) Nerede : 2 Şub.(5), 3 Şub. (1)
341
Nereden: 3 Şub. (1) Neredeyse(d.) : 2 Şub.(2) Nitekim: 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Nitelemek : 1 Şub. (1) Nitelik : 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Niye : 2 Şub.(1), 3 Şub.(1) O: 1 Şub. (18), 2 Şub.(15), 3 Şub. (10) Oda: 3 Şub. (1) Oğul : 1 Şub. (15), 2 Şub.(2), 3 Şub. (3) Okul : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Okumak : 1 Şub. (4), 2 Şub.(1) Olasılık: 3 Şub. (1) Olay : 1 Şub. (3), 2 Şub.(11), 3 Şub. (11) Oldukça : 1 Şub. (1) Olmak : 1 Şub. (65), 2 Şub.(64), 3 Şub. (55) Olsa olsa(i.): 3 Şub. (1) Olumlu : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Olumsuz : 1 Şub. (1) Oluşmak: 1 Şub. (3), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Oluşturmak: 3 Şub. (1) On : 1 Şub. (6), 2 Şub.(3), 3 Şub.(25) Onay : 2 Şub.(1) Onay almak: 2 Şub.(1) Onbaşı : 2 Şub. (2) Onlar: 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Ora: 1 Şub. (2), 2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Oran: 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (3) Orta : 1 Şub. (2) Ortaya atılmak(d.): 3 Şub. (1) Ortaya atmak(d.) : 2 Şub.(1) Ortaya çıkarılmak(d.): 2 Şub. (1) Ortaya çıkarmak(d.): 3 Şub. (1) Ortaya çıkmak(d.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Ortaya koymak(d.): 3 Şub. (1) Orta yol: 2 Şub.(2) Ortak : 1 Şub. (5) Ortalığı karıştırmak(d.): 2 Şub.(1) Oturmak : 1 Şub. (1), 2 Şub.(3) Oturum : 1 Şub. (1) Otuz: 1 Şub. (4), 3 Şub. (3)
Oy: 2 Şub.(1) Oysa : 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Oyuncak: 3 Şub. (1) Oyuncu: 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Oyunculuk: 1 Şub. (1) Ödeme : 1 Şub. (1), 3 Şub.(1) Ödemek : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Ödenmek: 3 Şub. (1) Ödül: 1 Şub. (4) Öğle : 2 Şub.(1) Öğrenci : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Öğrenilmek: 2 Şub.(1) Öğretmek: 3 Şub. (1) Ölçek: 1 Şub. (1) Ölçü : 1 Şub. (3) Öldürme: 3 Şub. (1) Öldürmek : 1 Şub. (2), 2 Şub. (6), 3 Şub. (4) Öldürücü: 3 Şub. (1) Öldürülmek : 1 Şub. (6), 2 Şub.(3), 3 Şub. (4) Ölmek : 1 Şub. (5), 2 Şub.(1), 3 Şub.(3) Ölü: 1 Şub. (1) Ölüm : 1 Şub. (13) Ön : 1 Şub. (5), 2 Şub.(3), 3 Şub. (20) Önayak olmak(d.): 1 Şub. (1) Önde gelmek: 1 Şub. (1) Önüne(karşısına)çıkmak(d.): 3 Şub. (2) Önüne geçilmek(d.): 1 Şub. (2) Önüne geçmek(d.): 3 Şub.(1) Önünü kesmek(d.): 1 Şub. (1) Önce : 1 Şub. (6), 2 Şub.(8), 3 Şub. (3) Önceki : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Öncülük: 3 Şub.(1) Önem: 2 Şub. (1) Önemli : 1 Şub. (7), 2 Şub.(2), 3 Şub. (7) Öneri: 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Öngörmek: 2 Şub.(1) Önlem : 1 Şub. (4), 3 Şub. (1) Önlem almak: 1 Şub. (2) Örgüt : 1 Şub. (3), 2 Şub. (3), 3 Şub. (5) Örgütlenmek: 3 Şub. (1) Örneğin: 1 Şub. (1) Örnek(?) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1)
342
Örtmek: 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Örtü: 3 Şub.(1) Öte: 1 Şub. (1) Öte yandan: 2 Şub.(1) Öteki : 1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Övmek: 3 Şub. (3) Öyle: 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Öykü: 1 Şub. (2) Özel : 1 Şub. (4), 2 Şub.(1) Özellikle : 1 Şub. (5), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Özenli: 3 Şub. (1) Özensiz : 1 Şub. (2) Özetlemek: 1 Şub. (1) Özgü olmak: 1 Şub. (1) Özgürce : 1 Şub. (1) Özgürlük: 1 Şub. (1) Özlemek: 3 Şub. (1) Pasaklı : 1 Şub. (1) Pasaklılık : 1 Şub. (2) Paşa (K.B?) : 2 Şub.(1) Patlak vermek(d.): 3 Şub. (1) Paylaşmak(?): 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Pek : 1 Şub. (2) Peki: 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Pekişmek: 1 Şub. (1) Saç: 2 Şub. (2) Sağ olmak: 1 Şub. (1) Sağcı: 3 Şub. (1) Sağlamak : 1 Şub. (7), 2 Şub.(6) Sağlanmak : 1 Şub. (2), 2 Şub.(2), 3 Şub.(1) Sağlık: 1 Şub. (5), 2 Şub.(1) Sağlıklı : 2 Şub.(1) Saklamak : 1 Şub. (1) Saldırgan: 2 Şub. (2) Saldırı: 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Saldırıya uğramak: 2 Şub.(1) Saldırmak : 1 Şub. (2) Salım: 3 Şub. (1) Salt: 1 Şub. (1) Sanılmak: 3 Şub. (1) Sanmak: 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Sapak: 1 Şub. (1)
Sapıklık: 3 Şub. (1) Saptanmak: 3 Şub. (1) Sarmak : 1 Şub. (1) Satıcı: 1 Şub. (1) Satılmak : 1 Şub. (2) Satış : 1 Şub. (4) Satmak : 1 Şub. (5) Savaş: 2 Şub.(5) Savaşmak: 1 Şub. (1) Savcı : 2 Şub.(1) Savcılık: 1 Şub. (2) Savunmak : 1 Şub. (2), 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) Savurmak: 3 Şub.(1) Saydam(?): 2 Şub.(1) Saygı : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Saygısız: 3 Şub. (3) Sayı : 1 Şub. (1) Sayılmak: 3 Şub. (1) Sayın : 2 Şub.(2) Saymak: 1 Şub. (3), 2 Şub.(2) Sekiz : 1 Şub. (2), 2 Şub.(5), 3 Şub. (12) Seksen : 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Sektirmek: 1 Şub. (1) Sen: 1 Şub. (2), 2 Şub. (4), 3 Şub. (2) Ses : 1 Şub. (1), 2 Şub.(3) Ses çıkarmamak(d.): 3 Şub. (1) Sessiz: 1 Şub. (1) Sevecen: 1 Şub. (1) Sevgi : 1 Şub. (2) Sevgili: 1 Şub. (1) Sevilmek: 1 Şub. (1) Sevindirici: 1 Şub. (1) Sevişmek: 3 Şub. (2) Sevmek : 1 Şub. (9), 2 Şub.(4) Sezmek : 2 Şub.(1) Sıcak : 2 Şub.(1), 3 Şub. (6) Sıcaklık: 3 Şub. (3) Sığ: 3 Şub. (1) Sık: 3 Şub.(1) Sık sık(i.): 3 Şub. (1) Sıkıntı :1 Şub. (5) Sıkıntı çekmek(d.): 1 Şub. (1) Sıklık: 2 Şub.(1)
343
Sıra(?): 1 Şub. (4), 2 Şub.(4), 3 Şub.(4) Sıra dışı: 3 Şub. (2) Sıralanmak: 3 Şub. (1) Sızdırılmak: 3 Şub. (4) Sızdırmak: 3 Şub. (8) Sızlanma: 1 Şub. (1) Siz : 1 Şub. (10), 2 Şub.(1) Soğuk: 3 Şub. (3) Soğuk kanlılık(d.): 1 Şub. (1) Sokmak : 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Sokulmak: 3 Şub. (1) Sol : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Solcu: 3 Şub. (1) Solunum(K.B): 1 Şub. (1) Somut : 1 Şub. (1) Son : 1 Şub. (5), 2 Şub.(3), 3 Şub. (7) Son vermek: 1 Şub. (1) Sona ermek: 1 Şub. (1) Sonra : 1 Şub. (12), 2 Şub.(8), 3 Şub.(17) Sonuç : 1 Şub. (4), 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) Sonuçlanmak : 2 Şub.(1) Sonuncu: 1 Şub. (1) Sopa(?): 2 Şub. (2) Sorgulamak: 2 Şub.(1) Sormak : 1 Şub. (5), 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Soru : 1 Şub. (4), 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) Sorulmak: 3 Şub. (1) Sorumlu: 3 Şub. (1) Sorumluluk : 2 Şub.(2), 3 Şub. (3) Sorun: 1 Şub. (3), 2 Şub.(8), 3 Şub. (4) Soruşturma : 2 Şub.(1), 3 Şub. (7) Soruşturmak: 3 Şub. (2) Soyağacı : 2 Şub.(1) Soyunmak: 2 Şub.(1) Söylemek : 1 Şub. (17), 2 Şub.(12), 3 Şub.(14) Söz : 1 Şub. (5), 2 Şub.(5), 3 Şub. (1) Söz almak(d.) : 2 Şub.(1) Söz edilmek(d.) : 2 Şub.(1) Söz etmek(d.): 1 Şub. (2) Söz ettirmek(d.): 1 Şub. (2) Söz konusu(d.): 2 Şub.(3), 3 Şub.(2) Sözcü : 1 Şub. (2), 3 Şub.(3)
Sözde: 2 Şub.(1) Su: 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Subay : 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Suç: 2 Şub.(6), 3 Şub. (7) Suç işlemek: 3 Şub. (2) Suçlamak: 1 Şub. (2), 3 Şub. (9) Suçlanmak : 1 Şub. (1) Suçlu: 3 Şub. (5) Sulu: 1 Şub. (1) Sunmak : 2 Şub.(1) Susuzluk: 3 Şub.(1) Sürdürmek : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Sürdürülmek: 3 Şub. (1) Süre : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Sürekli : 2 Şub.(1) Sürmek : 1 Şub. (2), 2 Şub.(2), 3 Şub. (4) Şaka yapmak(d.): 1 Şub. (2) Şapşallık(?): 3 Şub. (1) Şaşırmak : 1 Şub. (1) Şaşırtmak : 1 Şub. (1) Şaşkınlık: 3 Şub. (1) Şimdi : 1 Şub. (4), 3 Şub. (5) Şimdiki: 3 Şub. (1) Şöyle : 1 Şub. (3), 2 Şub.(4), 3 Şub.(2) Şu : 1 Şub. (7), 2 Şub.(8), 3 Şub. (6) Tabanca (?) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Takılmak: 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Takma ad: 3 Şub. (1) Tanık : 1 Şub. (1) Tanım : 2 Şub.(1) Tanımak (?): 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Tanımlamak : 2 Şub.(4) Tanınmak: 3 Şub. (2) Tanışmak : 2 Şub.(2) Tartışılmak : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Tartışma: 1 Şub. (2), 2 Şub. (3), 3 Şub.(3) Tartışmak : 1 Şub. (2), 2 Şub.(2) Tasarı (K.B?): 2 Şub.(1) Taş: 2 Şub. (2) Taşımak : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1)
344
Tek: 2 Şub.(2) Tek başına(d.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Tekelci: 1 Şub. (3) Tepki : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Tırmandırmak: 2 Şub.(1) Titremek: 1 Şub. (1) Tiye almak: 1 Şub. (2) Top : 2 Şub. (2) Toplam: 3 Şub. (1) Toplanmak: 3 Şub. (1) Toplantı : 1 Şub. (3), 2 Şub.(3), 3 Şub. (4) Toplum: 1 Şub. (5), 2 Şub.(1) Toprak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (7), 3 Şub.(1) Toptan: 1 Şub. (1) Torun(?) : 2 Şub. (3) Töre: 1 Şub. (1) Tören: 1 Şub. (4) Tutanak: 3 Şub.(2) Tutmak: 3 Şub. (1) Tutuklanmak: 3 Şub. (1) Tutuklu: 3 Şub. (3) Tutum : 2 Şub.(1) Tüm(?): 1 Şub. (6), 3 Şub.(5) Tünemek: 3 Şub.(1) Tür : 2 Şub.(2) Türev : 1 Şub. (1) Ucuz : 2 Şub.(1) Uçsuz bucaksız(i.): 3 Şub.(1) Uçak : 2 Şub.(1) Uğramak : 1 Şub. (1) Uğurlamak : 2 Şub.(1) Ulaşılmak: 2 Şub. (1) Ulu orta(d.) : 1 Şub. (1) Uluslararası : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Unutkanlık: 1 Şub. (4) Unutmak: 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Unutulmak: 3 Şub. (1) Utandırmak: 1 Şub. (1) Uyarı : 1 Şub. (4), 2 Şub.(1), 3 Şub. (4) Uyarmak: 1 Şub. (1) Uygulama: 3 Şub. (2) Uygulamak : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1)
Uygulanmak: 3 Şub. (1) Uygun: 1 Şub. (2), 2 Şub.(4), 3 Şub. (2) Uygun bulmak(d.): 3 Şub. (1) Uykuya dalmak(d.): 3 Şub. (1) Uyruk: 2 Şub.(1) Uyum: 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Uyuşmak: 3 Şub. (1) Uyuşturucu: 3 Şub. (1) Uyutmak: 3 Şub. (2) Uzak : 1 Şub. (1) Uzaklaştırılmak: 3 Şub. (2) Uzaklaştırma: 3 Şub. (1) Uzantı: 3 Şub. (1) Uzatılmak : 1 Şub. (1) Uzun: 3 Şub. (1) Üç : 1 Şub. (21), 2 Şub.(3), 3 Şub. (11) Ünlü : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Üretici: 1 Şub. (1) Üretmek : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1) Ürün: 1 Şub. (10) Üst : 1 Şub. (1) Üstelik : 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Üstlenmek: 3 Şub. (1) Üstün : 1 Şub. (1) Üstünkörü: 3 Şub. (1) Üye (?) : 1 Şub. (1) Üzere: 3 Şub. (2) Üzeri: 2 Şub.(12), 3 Şub. (1) Üzerinde : 2 Şub.(1), 3 Şub. (5) Üzerinde durmak(d.) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Üzerine : 1 Şub. (2), 2 Şub.(5), 3 Şub. (6) Üzerine düşmek (d.): 2 Şub.(1) Üzerine gidilmek(d.) : 2 Şub.(1) Üzerine yıkmak(d.): 3 Şub. (1) Üzgün : 2 Şub.(1) Üzmek: 1 Şub. (1) Üzülmek : 1 Şub. (2), 2 Şub. (5) Üzüntü : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Var : 1 Şub. (13), 2 Şub.(19), 3 Şub. (5) Var olmak: 2 Şub.(1) Varlık : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Varılmak: 2 Şub.(1) Varmak : 1 Şub. (2), 3 Şub. (1)
345
Verilmek : 1 Şub. (1), 2 Şub.(4), 3 Şub.(3) Vermek : 1 Şub. (7), 2 Şub.(9), 3 Şub. (7) Vurgu : 1 Şub. (1) Vurgulamak : 1 Şub. (3), 2 Şub.(3), 3 Şub.(1) Vurgulanmak : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub.(2) Vurmak : 1 Şub. (5), 3 Şub. (2) Vurulmak : 2 Şub.(1) Vuruşturma: 3 Şub. (2) Yadırgamak: 1 Şub. (1) Yağış: 3 Şub. (4) Yağmak: 1 Şub. (2) Yaka : 2 Şub.(1) Yakalamak: 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) Yakalanmak : 2 Şub. (7), 3 Şub. (6) Yakalatmak: 2 Şub. (1) Yakın : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Yakında: 1 Şub. (2) Yaklaşık : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yaklaşım: 1 Şub. (4) Yaklaşmak: 3 Şub.(2) Yalanlamak: 2 Şub.(3) Yalnız : 1 Şub. (3), 2 Şub.(3) Yan : 1 Şub. (4), 2 Şub.(8), 3 Şub.(3) Yanıt : 1 Şub. (2), 2 Şub.(4) Yanıt vermek: 1 Şub. (1) Yanıtlamak : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Yankı : 1 Şub. (1) Yanlış : 1 Şub. (6), 3 Şub. (3) Yansımak : 1 Şub. (3) Yansıtmak: 1 Şub. (1) Yapı : 2 Şub.(1) Yapılanma: 1 Şub. (1) Yapılmak : 1 Şub. (3), 2 Şub.(5), 3 Şub.(9) Yapımcı: 3 Şub. (1) Yapmak : 1 Şub. (19), 2 Şub.(21), 3 Şub. (16) Yaptırmak : 1 Şub. (1) Yarar : 2 Şub.(1)
Yararlanmak : 1 Şub. (3) Yaradılış: 3 Şub. (2) Yaradılışçılık: 3 Şub. (3) Yaratmak: 1 Şub. (2), 2 Şub.(4) Yardım etmek(?) : 1 Şub. (6) Yardımcı olmak: 3 Şub. (1) Yargı : 2 Şub.(1),3 Şub. (1) Yargıç: 3 Şub. (1) Yargılanmak: 3 Şub. (3) Yarın :1 Şub. (1) Yarış: 3 Şub. (2) Yarış etmek: 3 Şub. (1) Yarışmak: 3 Şub. (1) Yasa: 2 Şub.(3), 3 Şub. (2) Yasaklanmak(Yasak; M.B.T.S'ye göre Moğ.): 3 Şub. (2) Yasal: 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Yasama : 2 Şub.(1) Yaş : 1 Şub. (5), 2 Şub.(3), 3 Şub. (15) Yaşam : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub.(1) Yaşama: 2 Şub. (1) Yaşamak : 1 Şub. (6), 2 Şub.(10), 3 Şub. (3) Yaşanmak : 1 Şub. (5), 2 Şub.(4), 3 Şub. (1) Yatak: 3 Şub. (1) Yatmak: 2 Şub.(3) Yatıp kalkmak(i.): 2 Şub. (2) Yavaşlamak: 3 Şub.(1) Yavru: 1 Şub. (1) Yaygınlaşmak: 3 Şub. (1) Yayılmak: 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Yayımlamak: 3 Şub. (2) Yayımlanmak: 1 Şub. (6), 2 Şub.(3), 3 Şub.(8) Yayımlatmak: 3 Şub. (1) Yayın: 3 Şub. (1) Yaymak: 3 Şub. (1) Yaz : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub.(1) Yazar : 1 Şub. (10), 3 Şub.(1) Yazarlık : 2 Şub.(1) Yazı : 1 Şub. (21), 2 Şub.(5), 3 Şub.(2) Yazı işleri: 3 Şub. (1) Yazılı: 3 Şub. (2)
346
Yazılmak: 3 Şub. (1) Yazmak : 1 Şub. (7), 2 Şub.(6), 3 Şub. (2) Yedi : 1 Şub. (10), 3 Şub.(8) Yeni : 1 Şub. (10), 2 Şub.(5), 3 Şub. (3) Yeniden: 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yer : 1 Şub. (4), 2 Şub.(6), 3 Şub. (8) Yer açılmak: 1 Şub. (1) Yer almak(d.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (4) Yer etmek(d.) : 1 Şub. (1) Yerine getirmek(d.) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Yer verilmek(d.) : 2 Şub.(1) Yer vermek(d.) : 1 Şub. (1) Yerinde : 2 Şub.(1) Yerleşim: 1 Şub. (2) Yeşil: 3 Şub. (1) Yeterli : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Yetki: 3 Şub. (1) Yetkili : 1 Şub. (1), 3 Şub. (6) Yetmek : 1 Şub. (2) Yetmiş: 3 Şub. (4) Yıkıcı: 3 Şub. (1) Yıkılmak : 2 Şub.(1) Yıl : 1 Şub. (10), 2 Şub.(4), 3 Şub. (16) Yıldız : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Yıldızlı: 3 Şub.(2) Yıllık : 1 Şub. (6), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Yıpratmak: 3 Şub. (1) Yırtmak : 1 Şub. (1) Yine: 1 Şub. (3), 2 Şub.(3), 3 Şub. (2) Yirmi : 1 Şub. (11), 2 Şub.(1), 3 Şub.(6) Yoğun : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Yok : 1 Şub. (6), 2 Şub.(10), 3 Şub. (2) Yok edilmek: 1 Şub. (1) Yok etmek: 2 Şub.(1) Yoksa : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (7) Yol : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Yol açmak(d.): 1 Şub. (3), 2 Şub.(1),3 Şub. (3) Yorgunluk: 3 Şub.(1) Yorum : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Yön : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub. (2)
Yönelik : 1 Şub. (1), 2 Şub.(3), 3 Şub. (2) Yönelmek: 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Yönetim : 1 Şub. (5), 3 Şub. (2) Yönetmek: 2 Şub.(1) Yöntem : 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Yukarı: 2 Şub. (2) Yumuşak : 1 Şub. (2) Yurt dışı: 2 Şub. (2) Yuva: 1 Şub. (1) Yuvası yıkılmak(d.): 3 Şub. (1) Yüksek : 2 Şub.(2), 3 Şub. (3) Yükselmek : 1 Şub. (1), 3 Şub. (9) Yükümlülük : 1 Şub. (1) Yürek : 1 Şub. (3) Yürümek: 1 Şub. (4) Yürütme : 2 Şub.(1) Yürütmek: 2 Şub.(1) Yüz : 1 Şub. (4), 2 Şub.(2), 3 Şub. (15) Yüzde : 1 Şub. (4), 2 Şub.(3), 3 Şub. (3) Yüzden : 2 Şub.(1) Yüzey: 3 Şub.(1) Yüzmek: 3 Şub.(1) Yüzünden: 1 Şub. (2), 3 Şub. (4) Yüzyıl : 3 Şub. (5)
347
3.2.2.2 HÜRRİYET GAZETESİNDE KULLANILAN YABANCI KÖKENLİ ÖĞELER
Acaba(Ar.): 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Acil (Ar.) : 1 Şub. (1) Acilen(Ar.) : 1 Şub. (1) Adam(Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (3) Adet(Ar.): 3 Şub. (1) Âdeta(Ar.): 3 Şub. (1) Adli(Ar.): 3 Şub. (1) Adliye (Ar.) : 2 Şub.(2) Afiş(Fr.): 2 Şub.(2) Ahenk(Far.): 3 Şub. (2) Ahlaki (Ar.) : 1 Şub. (1) Aile (Ar.) : 1 Şub. (9), 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Ailevi(Ar.): 3 Şub. (1) Akıl (Ar.) : 2 Şub.(2) Akli (Ar.) : 2 Şub.(1) Aksi(Ar.): 3 Şub. (1) Aksiyon(Fr.): 3 Şub. (1) Aktris(Fr.): 1 Şub. (1) Albüm(Fr.): 1 Şub. (1) Ama(Ar.) :1 Şub. (9), 2 Şub.(12), 3 Şub. (4) Amblem(Fr.): 3 Şub. (2) Ameliyat(Ar.): 1 Şub. (1) Ampul(Fr.): 3 Şub.(1) An (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(3), 3 Şub. (1) Ani (Ar.) : 2 Şub.(1) Apartman(Fr.): 2 Şub. (2) Arazi(Ar.): 1 Şub. (2), 3 Şub.(1) Asıl (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Asker ( Ar. ) : 1 Şub. (3), 2 Şub.(11), 3 Şub. (2) Askerî(Ar.): 3 Şub. (1) Atmosfer(Fr.): 3 Şub. (2)
Avantaj (Fr.) : 2 Şub.(1) Ayna(Far.): 3 Şub.(1) Aynı (Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub.(4), 3 Şub. (3) Bağış(Far.): 2 Şub.(6) Bahane (Far.) : 2 Şub.(3) Bahçe(Far.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Banka (İtal.) : 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) Basit (Ar.) : 2 Şub.(1) Bavul (İtal.) : 1 Şub. (1) Bazı(Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub.(3), 3 Şub.(7) Bedel (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Beka (Ar.) : 2 Şub.(1) Bekâr(Ar.): 1 Şub. (1) Belediye(Ar.): 3 Şub.(1) Belki(Ar.+Far.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Beraber(Far.): 2 Şub.(1) Bereket(Ar.) : 1 Şub. (1) Besmele(Ar.): 1 Şub. (1) Beyan(Ar.): 3 Şub.(2) Beyit (Ar.) : 1 Şub. (2) Bilakis (Ar.) : 2 Şub.(1) Bilye(İtal.): 3 Şub. (2) Bina(Ar.): 3 Şub. (2) Bisiklet (Fr.) : 2 Şub.(2) Biyoloji(Fr.): 3 Şub. (1) Boksör(Fr.): 1 Şub. (1) Bomba(İtal.): 2 Şub.(1) Bombardıman(Fr.): 1 Şub. (1) Bot(Fr.)(Uzun konçlu, kapalı ayakkabı.) : 1 Şub. (1) Bot(İng.)(Küçük gemi): 2 Şub.(2) Bulvar(Fr.): 1 Şub. (1) Cadde(Ar.): 1 Şub. (1) Cami (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Can(Far.): 2 Şub.(2) Cemaat(Ar.) : 2 Şub.(1)
348
Cenaze (Ar.) : 1 Şub. (1) Cevap (Ar.) : 1 Şub. (1) Ceza(Ar.): 2 Şub.(1), 3 Şub. (4) Ciddi (Ar.) : 1 Şub. (6), 3 Şub. (1) Ciddiyet (Ar.) : 1 Şub. (1) Cinayet(Ar.) : 1 Şub. (9), 2 Şub.(5), 3 Şub. (4) Cinsel(Ar.): 3 Şub. (2) Cinsiyet (Ar.) : 1 Şub. (2) Civar(Ar.): 3 Şub. (1) Coğrafya (Ar.) : 2 Şub.(1) Cuma namazı(Ar.+Far.): 3 Şub. (1) Cumhuriyet (Ar.) : 1 Şub. (1) Çabuk (Far.) : 2 Şub.(1) Çanta(Rume.?) : 3 Şub. (3) Çap (Erm.) : 1 Şub. (1), 3 Şub.(1) Çerçeve(Far.): 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Çete (Bulg.?): 2 Şub.(3), 3 Şub.(2) Çift(Far.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Çorap (Far.) : 1 Şub. (14) Çünkü (Far.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(8), 3 Şub.(1) Dahil(Ar.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Dair (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Daire(Ar.) : 2 Şub.(3) Dakika(Ar.) : 2 Şub.(2), 3 Şub. (3) Darbe(Ar.) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Dava (Ar.) : 2 Şub.(5), 3 Şub. (1) Defa(Ar.) : 2 Şub.(1) Delege(Fr.): 3 Şub.(1) Demokratik (Fr.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Depo(Fr.): 1 Şub. (1) Derece(Ar.): 3 Şub. (2) Destek(Far.): 1 Şub. (4), 3 Şub.(1) Devlet (Ar.) : 1 Şub. (7), 2 Şub.(17), 3 Şub.(4) Devriye(Ar.): 2 Şub.(10) Dezavantaj (Fr.) : 2 Şub.(1) Diğer (Far.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(3), 3 Şub. (2) Din (Ar.) : 1 Şub. (5) Din (Ar.) : 2 Şub.(3) Dini(Ar.): 1 Şub. (1)
Diplomatik(Fr.): 2 Şub.(1) Direktör(Fr.): 1 Şub. (2) Doktor(Fr.): 1 Şub. (3), 2 Şub.(2) Dolar(İng.): 3 Şub.(2) Dost (Far.) : 2 Şub.(1) Dosya (Fr.) : 2 Şub.(8), 3 Şub. (1) Dramatik(Fr.): 1 Şub. (1) Dünya(Ar.): 1 Şub. (3), 3 Şub. (5) Editör(Fr.): 3 Şub.(4) Egemen (Yun.?): 2 Şub.(1) Eğer(Far.) : 1 Şub. (3), 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Ekip(Fr.): 2 Şub. (2) Ekonomi (Fr.) : 1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Ekonomik (Fr.) : 1 Şub. (1) Ekonomist(Fr.): 3 Şub.(1) Elbette(Ar.): 2 Şub. (2) Elektrik(Fr.): 3 Şub.(1) Eleman(Fr.): 3 Şub. (1) Emin(Ar.): 1 Şub. (3) Emniyet(Ar.): 2 Şub.(1), 3 Şub. (11) Ender(Ar.) : 1 Şub. (1) Endişe(Far.): 3 Şub. (3) Endokrinoloji(Fr.)(t.): 1 Şub. (2) Enerji (Fr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(3) Enflasyon(Fr.) : 1 Şub. (1) Enişte (Far.?) : 2 Şub.(1) Erkân(Ar.): 3 Şub. (1) Esna(Ar.) : 2 Şub.(1) Espri(Fr.): 1 Şub. (1) Esrarengiz(Ar.+Far.) : 1 Şub. (2) Eşkâl(Ar.): 2 Şub.(1) Etap (Fr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Etnik (Fr.) : 1 Şub. (1) Evlat (Ar.) : 1 Şub. (3) Evvel (Ar.) : 2 Şub.(1) Eyalet(Ar.): 1 Şub. (2) Ezan(Ar.): 1 Şub. (1) Faaliyet(Ar.): 3 Şub. (2) Fail (Ar.) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Falan(Ar.) : 2 Şub.(1) Fanatik(Fr.): 1 Şub. (1) Fantezi(Fr.): 3 Şub. (3) Fark (Ar.) : 2 Şub.(1)
349
Fazla (Ar.) : 1 Şub. (4), 3 Şub. (4) Feci(Ar.): 1 Şub. (1) Felaket(Ar.): 3 Şub. (3) Felsefe(Ar.): 3 Şub. (2) Feribot(İng.): 3 Şub. (2) Fevkalade (Ar.) : 1 Şub. (1) Fırtına(İtal.): 3 Şub. (4) Fiilî(Ar.): 3 Şub. (1) Fikir(Ar.) : 1 Şub. (1) Film(Fr.?) : 3 Şub. (7) Finans (Fr.): 1 Şub. (3) Finansman(Fr.): 1 Şub. (4) Firkateyn(İtal.): 2 Şub.(2) Firma(İtal.): 1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Formül(Fr.) : 2 Şub.(3) Fotoğraf (Fr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(8), 3 Şub. (18) Furya(İtal.): 3 Şub.(1) Gaf(Fr.): 1 Şub. (1) Gala (İtal.) : 1 Şub. (1) Garanti (Fr.) : 1 Şub. (5) Gasp(Ar.): 3 Şub. (2) Gâvur(Ar.): 2 Şub. (9) Gayet (Ar.) : 1 Şub. (2) Gayret(Ar.): 3 Şub. (3) Gaz(Fr.): 3 Şub. (4) Gazete(İtal.) : 1 Şub. (7), 2 Şub.(1), 3 Şub.(1) Gıda(Ar.): 1 Şub. (4) Gladyatör(Fr.): 3 Şub. (1) Grup(Fr.): 1 Şub. (3), 3 Şub.(2) Gurur (Ar.) : 2 Şub.(1) Güzergâh(Far.): 1 Şub. (1) Haber (Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub.(5), 3 Şub. (2) Haç (Erm.) : 2 Şub. (1) Hafif (Ar.) : 1 Şub. (1) Hafta (Far.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Hain (Ar.) : 2 Şub.(1) Hak (Ar.) : 1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Hakaret(Ar.): 3 Şub. (1) Hâkim(Ar.): 3 Şub. (3) Hâl(Ar.) : 2 Şub.(4), 3 Şub. (2) Hâlâ (Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub.(1)
Hâlen(Ar.): 3 Şub.(1) Halk (Ar.) : 2 Şub. (1) Hapis(Ar.): 3 Şub. (2) Harekât(Ar.) : 2 Şub.(1) Hareket(Ar.): 1 Şub. (2) Harika(Ar.): 1 Şub. (1) Hassas(Ar.) : 2 Şub.(1) Hassasiyet(Ar.) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Hasta (Far.): 1 Şub. (3) Hastane(Far.) : 1 Şub. (5) Hatıra (Ar.) : 2 Şub. (1), 3 Şub.(6) Hatta (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Hava (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (4) Hayat(Ar.): 1 Şub. (4), 2 Şub.(5) Hedef (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(3) Hediye (Ar.) : 1 Şub. (1) Hem (Far.) : 1 Şub. (4), 2 Şub.(4), 3 Şub.(4) Hemen (Far.) :1 Şub. (7), 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) Hemen hemen(Far.+Far.)(i.) : 3 Şub. (1) Hemoroit (İng.)(t.): 1 Şub. (1) Hep (Far.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Her (Far.) : 1 Şub. (4), 2 Şub.(8), 3 Şub.(4) Hesap (Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub.(2) Heyecan(Ar.) : 2 Şub.(1) Heyet (Ar.) : 1 Şub. (1) Heykel(Ar.): 1 Şub. (1) Hınzır(Ar.): 3 Şub.(1) Hiç (Far.) : 1 Şub. (5), 2 Şub.(2), 3 Şub.(2) Hikaye (Ar.) : 1 Şub. (1) Hizmet(Ar.): 1 Şub. (4) Hoca(Far.): 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Hoyrat(Yun.): 1 Şub. (2) Hukuk (Ar.) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Hukuken(Ar.) : 1 Şub. (1) Huzur (Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub.(2) Hücumbot(Ar.+İng.): 2 Şub.(2) Hüküm (Ar.) :1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Hükûmet (Ar.) : 1 Şub. (7), 2 Şub.(4), 3 Şub. (1)
350
Hümanist (Fr.) : 1 Şub. (1) Irk (Ar.) : 1 Şub. (3) Israr(Ar.): 1 Şub. (1) İade (Ar.) : 2 Şub.(1) İddia(Ar.) : 2 Şub.(4), 3 Şub. (4) İddianame (Ar.+Far.) : 2 Şub.(1) İfade(Ar.): 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) İhale(Ar.): 1 Şub. (1) İhlal(Ar.): 3 Şub. (3) İhmal(Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) İhtimal (Ar.) : 1 Şub. (4) İhtiyaç (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(3) İklim(Ar.): 3 Şub. (4) İktidar (Ar.) : 2 Şub.(2) İman (Ar.) : 2 Şub.(1) İmkân(Ar.): 3 Şub. (1) İmtihan (Ar.) : 2 Şub. (2) İmza (Ar.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) İnsan(Ar.): 1 Şub. (19), 2 Şub.(3), 3 Şub. (4) İnsani(Ar.): 2 Şub.(1) İnternet kafe(İng.+Fr.): 2 Şub. (3) İntihar(Ar.): 3 Şub. (3) İsim(Ar.): 1 Şub. (5), 2 Şub.(1) İstifa(Ar.): 3 Şub. (1) İstikrar(Ar.): 1 Şub. (1) İşgal (Ar.) : 1 Şub. (1) İtibar(Ar.): 3 Şub. (1) İtibaren(Ar.): 1 Şub. (2) İtiraz(Ar.): 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Jandarma(İtal.): 2 Şub.(17), 3 Şub. (27) Jet(İng.) : 2 Şub.(1) Kaban(Fr.): 1 Şub. (1) Kadar (Ar.) : 1 Şub. (8), 2 Şub.(6), 3 Şub. (9) Kader(Ar.): 2 Şub. (2), 3 Şub.(1) Kadın(Eski Türk.kātūn< Soğd.) : 1 Şub. (8), 2 Şub.(2), 3 Şub. (7) Kafa(Ar.): 2 Şub.(3), 3 Şub. (1) Kahraman (Far.) : 2 Şub.(1), 3 Şub.(3) Kalite (Fr.) : 1 Şub. (1) Kalp (Ar.) : 1 Şub. (2) Kamera(Fr.?): 3 Şub. (2) Kamp (Fr.?) : 1 Şub. (1)
Kanaat (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Kanal (İtal.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Kanguru(Fr.): 3 Şub.(1) Kanser(Fr.): 1 Şub. (8) Kanun (Ar.) : 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Kâr(Far.) : 1 Şub. (1) Karar (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(5), 3 Şub. (3) Karbondioksit(Fr.)(t.): 3 Şub.(3) Kare(Fr.): 3 Şub.(5) Kaset(Fr.): 3 Şub. (1) Kasten(Ar.): 3 Şub. (1) Kategori(Fr.): 1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Katil(Ar.): 2 Şub.(12), 3 Şub. (11) Kavga (Far.) : 1 Şub. (1) Kayıp(Ar.): 1 Şub. (2), 3 Şub.(1) Kayısı(Far.): 1 Şub. (1) Kayıt(Ar.): 3 Şub. (1) Kazak(Fr.) : 1 Şub. (2) Kemer(Far.): 3 Şub.(1) Kemoterapi(İng.)(t.): 1 Şub. (1) Kent (Soğd.?): 3 Şub. (1) Kestane (Yun.) : 1 Şub. (1) Keşke(Far.) : 2 Şub. (3) Keyif(Ar.): 3 Şub. (1) Ki (Far.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (4), 3 Şub. (3) Kilometre(Fr.): 3 Şub. (1) Kitap (Ar.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (8) Kolej(Fr.): 3 Şub. (1) Koleksiyon(Fr.) : 1 Şub. (1) Kolektif (Fr.): 1 Şub. (1) Komiser(Fr.): 3 Şub. (1) Komisyon (Fr.) : 2 Şub.(1) Komplo(Fr.): 3 Şub. (1) Konfeksiyon (Fr.) : 1 Şub. (2) Konferans(Fr.): 3 Şub. (2) Konsept (Fr.) : 2 Şub.(3) Kontrat (Fr.) : 1 Şub. (1) Kontrol(Fr.): 1 Şub. (1), 3 Şub.(1) Koordine(Fr.): 2 Şub.(1) Koridor(Fr.) : 2 Şub.(3) Kota (Fr.)(t.) : 1 Şub. (1) Köşe (Far.) : 1 Şub. (3)
351
Köy(Far.): 1 Şub. (1) Kriz(Fr.): 1 Şub. (5), 2 Şub.(2) Kulübe (Far.) : 1 Şub. (1) Kurban(Ar.): 1 Şub. (1), 3 Şub.(1) Kusur(Ar.): 3 Şub.(1) Kutup(Ar.): 3 Şub.(1) Kültür (Fr.) : 1 Şub. (1) Küp(Fr.): 3 Şub. (1) Kütle(Ar.): 3 Şub.(1) Kütüphane(Ar.+Far.): 3 Şub. (2) Lehçe(Ar.): 2 Şub. (1) Lider (İng.) : 1 Şub. (2) Lira(İtal.): 3 Şub. (3) Lise(Fr.): 3 Şub. (1) Liste(İtal.): 3 Şub. (1) Literatür (Fr.) : 2 Şub.(1) Lobi(İng.): 3 Şub.(1) Lojistik(Fr.): 1 Şub. (3) Lüks(Fr.): 3 Şub. (1) Maalesef(Ar.): 1 Şub. (2) Maaş (Ar.) : 2 Şub.(1) Madde (Ar.) : 2 Şub.(2) Maddi(Ar.): 3 Şub. (1) Mafya (İtal.) : 2 Şub.(1), 3 Şub.(1) Magazin(İng.): 1 Şub. (1) Mağdur(Ar.): 2 Şub. (2) Mahalle(Ar.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (6) Mahcubiyet(Ar.): 1 Şub. (3) Mahkeme (Ar.) : 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Makale(Ar.): 3 Şub.(1) Makam(Ar.): 3 Şub. (2) Makro(Fr.): 1 Şub. (1) Makro ekonomik(Fr.)(t.): 1 Şub. (1) Maksat(Ar.): 3 Şub. (2) Mal (Ar.) : 1 Şub. (9) Mali (Ar.) : 1 Şub. (4) Malul(Ar.): 3 Şub. (1) Malzeme(Ar.): 3 Şub. (1) Manevi(Ar.): 3 Şub. (1) Manken (Fr.) : 2 Şub.(2) Manto(Fr.): 1 Şub. (1) Marifet(Ar.): 2 Şub.(1) Masa(Yun.?): 2 Şub. (4) Masal(Ar.): 3 Şub. (1)
Master(İng.): 3 Şub. (1) Mayın(İng.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Mayıs(Yun.): 3 Şub.(1) Meçhul(Ar.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Medya (İng.): 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (4) Mektup(Ar.): 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Memur(Ar.): 3 Şub. (1) Mendil (Ar.) : 2 Şub.(2) Menfaat(Ar.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Mensup (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Merak(Ar.): 3 Şub. (2) Merkez (Ar.): 1 Şub. (1), 3 Şub. (7) Mermi(Ar.): 3 Şub.(1) Mesafe (Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub.(1) Mesaj(Fr.): 1 Şub. (2), 2 Şub.(2) Mesela(Ar.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Mesele(Ar.): 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Meslek(Ar.): 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Mesleki(Ar.): 1 Şub. (1) Meşgul (Ar.) : 1 Şub. (1) Meşhur(Ar.): 1 Şub. (1) Meşruiyet(Ar.): 1 Şub. (1) Metastaz(Fr.)(t.): 1 Şub. (1) Mevsim (Ar.) : 1 Şub. (3) Meydan(Ar.): 1 Şub. (1) Mezar(Ar.): 1 Şub. (2) Mezun (Ar.) : 2 Şub.(1) Mikro(Fr.) : 1 Şub. (1) Mikroorganizma(Fr.)(t.): 3 Şub.(1) Militan(Fr.): 1 Şub. (1) Millet (Ar.) : 2 Şub.(2) Milletvekili(Ar.+Ar.): 1 Şub. (1) Milyon (Fr.) : 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Mimar (Ar.) : 2 Şub.(1) Miras (Ar.) : 2 Şub.(1) Misafir(Ar.): 1 Şub. (1) Moda (İtal.) : 1 Şub. (1) Model(Fr.): 2 Şub.(2) Mont (İng.) : 1 Şub. (4) Muayenehane(Ar.+Far.): 1 Şub. (1) Muazzam(Ar.): 3 Şub. (1)
352
Muhalefet(Ar.): 3 Şub. (1) Muhatap (Ar.) : 1 Şub. (1) Muhbir(Ar.): 3 Şub. (2) Muhtemel(Ar.): 3 Şub.(1) Muhtemelen (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Mutabakat(Ar.): 2 Şub.(1) Mutlaka (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub.(1) Mücadele (Ar.) : 1 Şub. (5), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Müdahale (Ar.) : 2 Şub.(1) Müdür(Ar.): 3 Şub. (2) Müfettiş(Ar.): 3 Şub.(5) Mühendis(Ar.) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Mühimmat (Ar.) : 1 Şub. (1) Mülkiye(Ar.): 3 Şub. (1) Mümkün (Ar.) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Münazara(Ar.): 3 Şub.(1) Münhasır (Ar.) : 1 Şub. (1) Mütevazi(Ar.): 1 Şub. (1) Müttefik (Ar.) : 1 Şub. (1) Müzik(Fr.): 1 Şub. (1) Nafaka(Ar.): 3 Şub. (1) Nakil(Ar.): 2 Şub.(1) Nakit (Ar.) : 2 Şub.(1) Nazik(Far.): 3 Şub.(1) Nefret(Ar.) : 1 Şub. (1) Net(Fr.): 1 Şub. (1), 3 Şub.(2) Nispeten (Ar.) : 1 Şub. (2) Niyet (Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Nizami(Ar.): 3 Şub. (1) Nokta (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(6), 3 Şub. (5) Normal (Fr.) : 2 Şub.(1) Nota(İtal.): 2 Şub.(1) Numara(İtal.): 3 Şub. (1) Nüfus(Ar.): 3 Şub. (1) Nüsha(Ar.): 3 Şub.(1) Okey(İng.): 2 Şub.(4) Okyanus(Yun.): 3 Şub.(1) Onur(Fr.): 1 Şub. (2) Operasyon(Fr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Organ(Fr.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(9)
Organ nakli(Fr.+Ar.) : 2 Şub.(1) Otel(Fr.): 3 Şub.(2) Otogar(Fr.): 2 Şub.(1) Otopsi(Fr.): 1 Şub. (1) Özür(Ar.): 1 Şub. (2) Palto(Fr.) : 1 Şub. (1) Panel(Fr.): 3 Şub. (1) Para(Far.) : 2 Şub.(1) Park(İng.): 1 Şub. (1) Pasta(İtal.): 2 Şub.(1) Pembe (Far.) : 2 Şub.(1) Perde(Far.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Personel(Fr.): 3 Şub.(7) Peş (Far.) : 2 Şub.(1) Petrol( Fr.) : 1 Şub. (11), 2 Şub.(6), 3 Şub.(1) Piyasa(İtal.) : 1 Şub. (1) Plan(Fr.) : 1 Şub. (2) Poliklinik(Fr.): 1 Şub. (1) Polis(Fr.): 2 Şub.(7), 3 Şub. (23) Politika(İtal.): 1 Şub. (3), 2 Şub.(1) Poster(İng.) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Poz(Fr.): 2 Şub.(2), 3 Şub.(9) Problem (Fr.) : 2 Şub.(1) Profesör(Fr.): 1 Şub. (2) Profesyonel(Fr.): 3 Şub. (1) Program(Fr.): 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Provokatif(Fr.) : 2 Şub.(2) Psikolog (Fr.) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Psikoloji(Fr.): 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Psikolojik(Fr.): 3 Şub. (6) Pürtelaş(Far.+Ar.): 3 Şub.(1) Radikal (Fr.) : 1 Şub. (1) Rağmen (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Rahip(Ar.): 2 Şub.(1) Rahmet(Ar.): 2 Şub.(2) Rakam(Ar.): 3 Şub. (1) Rakip(Ar.): 1 Şub. (1) Rant (Fr.) : 2 Şub.(1) Rapor (Fr.) : 2 Şub.(6), 3 Şub. (12) Referandum(Fr.): 1 Şub. (1) Rejisör(Fr.): 3 Şub. (1) Renk (Far.) : 1 Şub. (1)
353
Resepsiyon(Fr.): 3 Şub.(2) Resim(Ar.): 3 Şub. (1) Resmen(Ar.): 3 Şub. (1) Resmi (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Rica(Ar.): 1 Şub. (1) Risk(Fr.) : 1 Şub. (1) Rol(Fr.): 3 Şub. (1) Rota(İtal.) : 2 Şub.(2) Röportaj(Fr.): 2 Şub. (2) Rutin(Fr.): 2 Şub.(1) Rüşvet(Ar.): 3 Şub.(1) Saat (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(4), 3 Şub.(3) Sabah(Ar.) : 2 Şub.(5), 3 Şub.(3) Sabır(Ar.): 1 Şub. (3) Sahil(Ar.): 3 Şub.(1) Sahne(Ar.): 3 Şub. (2) Sahte(Far.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Salep (Ar.) : 1 Şub. (1) Salon (Fr.) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Samimiyet (Ar.) : 1 Şub. (1) Sansür(Fr.): 3 Şub. (1) Santimetre(Fr.): 1 Şub. (2), 3 Şub. (4) Saray (Far.) : 2 Şub. (1) Sayfa (Ar.) : 1 Şub. (2) Sebep(Ar.): 1 Şub. (2), 2 Şub.(2) Seks(Fr.): 3 Şub. (1) Sektör (Fr.) : 1 Şub. (7) Sel(Ar.): 3 Şub. (3) Sembolik(Fr.): 3 Şub.(1) Senaryo (Fr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Sene (Ar.) : 1 Şub. (2) Sera(İtal.): 3 Şub. (3) Serbest(Far.): 3 Şub. (1) Sermaye (Far.) : 1 Şub. (2) Sert(Far.): 1 Şub. (3), 2 Şub.(2), 3 Şub. (3) Servis(Fr.): 3 Şub. (4) Sevda(Ar.): 1 Şub. (2) Seviye(Ar.): 3 Şub.(3) Sevkiyat (Ar.) : 1 Şub. (1) Seyir(Ar.): 3 Şub. (1) Sezon(Fr.) : 1 Şub. (1) Sınıf(Ar.): 1 Şub. (2), 3 Şub. (1)
Sınır(Yun.): 1 Şub. (1) Sır (Ar.) : 1 Şub. (2) Silah(Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Sistem (Fr.) : 2 Şub.(1) Siyanür(Fr.)(t.): 1 Şub. (2) Siyasi (Ar.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Skala(İtal.): 3 Şub.(1) Skandal(Fr.): 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Slogan (İng.) : 1 Şub. (2) Soba (Mac.) : 1 Şub. (1) Sofistik(Fr.): 2 Şub. (4) Sokak (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Sosyal(Fr.): 3 Şub. (1) Spiker(İng.): 1 Şub. (2) Spor(Fr.): 1 Şub. (2) Stok(İng.) : 1 Şub. (1) Strateji(Fr.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Stratejik (Fr.) : 1 Şub. (1) Suikast(Ar.): 3 Şub. (1) Suistimal(Ar.): 3 Şub. (3) Suret(Ar.): 3 Şub. (1) Süfli(Ar.): 3 Şub. (1) Süper(Fr.): 1 Şub. (1) Sürpriz (Fr.) : 2 Şub.(2) Şahadet(Ar.): 1 Şub. (1) Şahıs(Ar.) : 2 Şub.(2) Şahsi(Ar.): 1 Şub. (1) Şans (Fr.) : 1 Şub. (1) Şantaj(Fr.): 1 Şub. (1) Şapka (Rus.?) : 2 Şub. (4) Şart (Ar.) : 1 Şub. (1) Şehir (Far.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Şehit(Ar.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Şeker(Far.): 1 Şub. (1) Şekil (Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub.(3), 3 Şub.(3) Şeref (Ar.) : 2 Şub.(1) Şey (Ar.) : 1 Şub. (5), 2 Şub.(8), 3 Şub.(1) Şık(Fr.): 3 Şub. (6) Şiddet(Ar.): 1 Şub. (4), 3 Şub. (2) Şikâyet(Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub.(2) Şirket (Ar.) : 1 Şub. (3), 3 Şub. (2) Şoför(Fr.): 1 Şub. (1)
354
Şov(İng.): 1 Şub. (1) Şirket (Ar.) : 1 Şub. (1) Şöhret (Ar.) : 2 Şub.(1) Taahhüt(Ar.): 1 Şub. (1) Tabaka(Ar.): 3 Şub.(2) Tabii (Ar.) : 2 Şub.(1), 3 Şub.(1) Tablo(Fr.): 3 Şub. (1) Takdir(Ar.): 2 Şub. (1) Talep (Ar.) :1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Tam (Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub.(1) Tamam(Ar.) : 2 Şub.(1) Tamamen(Ar.): 1 Şub. (1) Tansiyon(Fr.): 1 Şub. (2) Taraf ( Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub.(9), 3 Şub. (10) Tarif(Ar.): 2 Şub.(1) Tarih (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(2), 3 Şub. (7) Tatbikat(Ar.) : 2 Şub.(3) Tavır(Ar.) : 1 Şub. (1) Tayfun(İng.): 3 Şub.(1) Tayin (Ar.) : 2 Şub.(1) Tazminat(Ar.): 3 Şub. (2) Tecavüz(Ar.): 2 Şub. (5) Tedavi (Ar.) : 1 Şub. (2) Tehdit (Ar.) : 1 Şub. (3) Teklif(Ar.): 2 Şub.(2) Tehlike(Ar.): 2 Şub. (1) Teklif (Ar.) : 1 Şub. (1) Tekrar(Ar.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) Telefon (Fr.) : 1 Şub. (4), 3 Şub. (2) Televizyon(Fr.) : 1 Şub. (4), 2 Şub.(2), 3 Şub.(5) Temas( Ar.) : 1 Şub. (1) Temel (Yun.) : 1 Şub. (1) Teorisyen(Fr.): 3 Şub. (1) Terör( Fr.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) Terörist(Fr.): 1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Tertip(Ar.): 3 Şub. (3) Tespit (Ar.) : 2 Şub.(2), 3 Şub.(4) Test(İng.): 1 Şub. (2), 3 Şub. (3) Teşebbüs(Ar.): 1 Şub. (2)
Teşekkür(Ar.): 2 Şub.(1) Teşhis(Ar.): 1 Şub. (1) Teşkilat(Ar.): 3 Şub. (5) Tıp(Ar.): 1 Şub. (1) Tiroit(Fr.): 1 Şub. (1) Tiyatro(İtal.): 3 Şub. (3) Tohum(Far.): 2 Şub. (4) Trafik (Fr..) : 1 Şub. (1) Tribün(Fr.): 1 Şub. (3) Tropikal(Fr.): 3 Şub. (4) Turşu (Far.) : 1 Şub. (1) Tümör(Fr.): 1 Şub. (2) Ufuk(Ar.): 1 Şub. (2) Unsur(Ar.) : 1 Şub. (1) Usta (Far.) : 2 Şub.(1) Usul(Ar.): 3 Şub. (1) Uzuv (Ar.) : 2 Şub.(1) Ülke (Moğ.?): 1 Şub. (10), 2 Şub.(20) , 3 Şub. (9) Üniversite (Fr.) : 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Vahim(Ar.): 3 Şub. (1) Vahşet(Ar.): 3 Şub. (1) Vasi (Ar.) : 2 Şub.(9) Vatan (Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (8), 3 Şub.(1) Ve(Ar.) : 1 Şub. (70), 2 Şub.(49), 3 Şub. (69) Vesayet (Ar.) : 2 Şub.(2) Veya(Ar.+Far.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub. (5) Vicdan(Ar.): 2 Şub. (1) Video(İng.): 3 Şub. (1) Vücut (Ar.) : 1 Şub. (1) Ya (Far.) : 2 Şub.(2), 3 Şub. (3) Yağma(Far.): 3 Şub. (1) Yalı (Yun.) : 2 Şub.(5) Yani (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Yemin(Ar.) : 2 Şub. (1) Zaaf (Ar.) : 2 Şub.(2) Zaman (Ar.) : 1 Şub. (8), 2 Şub.(7), 3 Şub. (5) Zaman zaman(Ar.+Ar.)(d.)(i.) : 1 Şub. (1)
355
Zaten (Ar.) : 2 Şub.(5) Zekâ(Ar.): 3 Şub. (1) Zemin(Far.): 3 Şub. (2) Zerre kadar(Ar.+Ar.)(d.) : 1 Şub. (1) Zihniyet(Ar.): 1 Şub. (1) Zira(Ar.): 3 Şub. (1) Ziyade (Ar.) : 1 Şub. (1) Ziyaret (Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub.(4) Zor (Far.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1)
356
3.2.2.3 HÜRRİYET GAZETESİNDE KULLANILAN TÜRKÇELEŞMİŞ YABANCI KÖKENLİ ÖĞELER
Aba altından sopa göstermek (Ar.+Tr.+Tr.?+Tr.)(Aba altından değnek göstermek)(d.) : 2 Şub.(1) Açık mektup(Tr.+Ar.): 1 Şub. (4) Adapte etmek(Fr.+Tr.) : 2 Şub.(1) Ağabey(Moğ.+Tr.) : 2 Şub.(2) Ait olmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Aklına gelmek(Ar.+Tr.)(d.): 1 Şub. (1) Aklına koymak(Ar.+Tr.)(d.) : 1 Şub. (1) Aklına takılmak(Ar.+Tr.)(d.) : 2 Şub.(1) Aksi hâlde(Ar.+Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Allah rahmet eylesin(Ar.+Tr.)(k.s) : 2 Şub.(1) Ameliyat edilmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2) Ameliyat olmak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Art niyetli (Tr.+Ar.+Tr.): 3 Şub. (3) Asitlenmek(Fr.+Tr.): 3 Şub.(1) Aslında (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Avantajlı (Fr.+Tr.) : 1 Şub. (1) Avazı çıktığı kadar(Far.+Tr.+Ar.): 1 Şub. (1) Ayarlamak(Ar.+Tr.): 2 Şub.(2) Bağışlamak(Far.+Tr.): 2 Şub.(4) Bağışlanmak(Far.+Tr.): 2 Şub.(1) Başkent(Tr.+Soğd.): 3 Şub.(1) Başmüfettiş(Tr.+Ar.): 3 Şub. (1) Beraberlik(Far.+Tr.) : 1 Şub. (2) Bilim adamı(Tr.+Ar.): 3 Şub. (2) Bir zamanlar(Tr.+Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Bombalamak(İtal.+Tr.) : 1 Şub. (1) Bombalanmak(İtal.+Tr.): 3 Şub. (1) Can vermek(Far.+Tr.)(d.): 2 Şub. (2) Canlı(Far.+Tr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub.(2) Cesaretlendirmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Cevap vermek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2) Cezasız (Ar.+Tr.): 3 Şub.(1) Çaresiz(Far.+Tr.): 3 Şub.(1)
Çay ocağı(Çin.+Tr.): 3 Şub. (7) Çeşitli(Far.+Tr.): 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Çeteleşme (Bulg.?+Tr.) : 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Çetele tutmak(Yun.?+Tr.): 1 Şub. (1) Darbecilik(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Dava açılmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) Dava açmak(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Davacı(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) Derin devlet(Tr.+Ar.) : 2 Şub.(26), 3 Şub. (10) Desteklemek(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Destek olmak(Far.+Tr.) : 2 Şub.(2) Devam edilmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Devam etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (3), 2 Şub.(1), 3 Şub.(4) Devriye gezmek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Dikkat çekmek(Ar.+Tr) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub.(1) Dikkate almak(Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Dikkatli olmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Dindarlık(Ar.dīn ve Far.dār “sahip olan”+Tr.): 1 Şub. (5) Disiplin suçu(Fr.+Tr.): 3 Şub. (1) Doğal gaz(Tr.+Fr.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(3) Dostluk(Far.+Tr.) : 1 Şub. (1) Dua etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Dünyaya gelmek(Ar.+Tr.)(d.) : 2 Şub.(1) Efsaneleştirmek(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Emniyet müdürlüğü(Ar.+Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Endişeli (Far.+Tr.) : 1 Şub. (1) Engellemek (Far+Tr.) : 1 Şub. (1) Engellenmek (Far.+Tr.) : 1 Şub. (1) Engel olmak(Far.+Tr.) : 1 Şub. (1) Espri yapmak(Fr.+Tr.) : 1 Şub. (1) Eş cinsellik (Tr.+Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1)
357
Evrim teorisi(Tr.+Fr.)(t.): 3 Şub. (3) Fark etmek(Ar.+Tr.)(d.): 1 Şub. (3) Farklı(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Faşistlik(Fr.+Tr.): 1 Şub. (2) Feragat etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) Fırsat vermek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Finanse etmek(Fr.+Tr.): 3 Şub.(2) Finansörlük(Fr.?+Tr.): 3 Şub.(1) Fotoğraf çekilmek(Fr.+Tr.): 2 Şub.(3), 3 Şub.(6) Fotoğraf çekmek(Fr.+Tr.): 1 Şub. (1) Fotoğraf çektirmek(Fr.+Tr.): 3 Şub.(3) Fotoğrafçı(Fr.+Tr.): 1 Şub. (1) Fotoğraflamak(Fr.+Tr.): 3 Şub. (1) Fotoğraflanmak(Fr.+Tr.): 3 Şub. (1) Garanti vermek(Fr.+Tr.) : 1 Şub. (2) Gasbetmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) Gazeteci(İtal.+Tr.) : 1 Şub. (3), 2 Şub.(4), 3 Şub.(3) Gidişat(Tr.+Ar.) : 2 Şub.(1) Global ısınma(Fr.+Tr.): 3 Şub. (1) Görevsizlik kararı(Tr.+Ar.)(t.) : 2 Şub.(2) Haber almak(Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Haber vermek(Ar.+Tr.)(d.): 1 Şub. (1) Haberleşme(Ar.+Tr.): 1 Şub. (3) Haftalık(Far.+Tr.): 1 Şub. (1) Hakkında(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub. (5) Haklı (Ar.+Tr.): 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Haklı bulmak(Ar.+Tr.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Halsizlik(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (4) Hamallık(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Harcamak (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2) Hareket etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) Harekete geçirmek(Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (2) Harekete geçmek(Ar.+Tr.)(d.) : 2 Şub.(1) Hastalanmak (Far.+Tr.) : 1 Şub. (1) Hastalık (Far.+Tr.) : 1 Şub. (2) Hastaneye kaldırılmak(Far.+Tr.) :1 Şub. (1)
Hatırlamak (Ar.+Tr.): 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Hatırlatmak (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Havale etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(2) Havalı(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Hayal etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Hayata geçirilmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) Hayatını kaybetmek(Ar.+Ar.+Tr.) : 1 Şub. (4), 2 Şub.(1) Hayatta kalmak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Haydi canım sen de(Tr.+Far.+Tr.)(d.) : 1 Şub. (1) Hazır giyim(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3) Hazırlamak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Hazırlanmak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Hazırlatılmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Hazırlık (Ar.+ Tr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Hediye etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Hepsi(Far.+Tr.):1 Şub. (3), 2 Şub.(1), 3 Şub.(1) Herhangi(Far.+Tr.): 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Herkes(Far.+Tr.) : 1 Şub. (5), 2 Şub.(3) , 3 Şub. (1) Hesap vermek(Ar.+Tr.)(d.): 2 Şub.(1) Heyecanlı(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(2) Hiçe saymak(Far.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Hiçbir(Far.+Tr.) : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1), 3 Şub.(4) Hissetmek(Ar.+Tr.) :1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Hükmetmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Irkçılık(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2) Israrlı(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) İç dünya(Tr.+Ar.): 1 Şub. (3) İddia edilmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) İddia etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(3) İfade edilmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) İfade etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (5) İhanet etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2) İhraç edilmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1)
358
İhraç etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) İhmalkârlık(Ar.+Far.+Tr.) : 2 Şub.(1) İhtiyaç duymak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2) İkram etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) İlan etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) İmza atmak(Ar.+Tr.)(d.) : 1 Şub. (1) İmzalamak (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (8), 2 Şub.(2) İmzalanmak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2) İmzalatmak(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) İnatçı (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3) İnhisarcı (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) İn mi cin mi(Ar.+Tr.+Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) İnsanlık(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) İntihar etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) İstifa etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) İş adamı(Tr.+Ar.): 1 Şub. (2) İşaret etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) İşaret vermek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2) İtham etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) İtiraz etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) İzahat vermek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (3) İzin verilmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) İzin vermek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Kabul edilmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Kabul etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Kabullenilmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Kafatasçılık(Ar.+Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Kahramanlık(Far.+Tr.): 2 Şub.(4) Karaciğer(Tr.+Far.): 2 Şub.(6) Karar almak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (4) Karar verilmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Karar vermek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Karara bağlamak(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Kararlaştırılmak(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(2) Kararlı(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Kararlılık (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(4)
Katledilmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Kaybetmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Kayda alınmak(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2) Kayda geçirmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Kayda geçmek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Kaydedilmek (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1),3 Şub. (2) Kaydetmek (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Kervana katılmak(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Kilitlenmek(Far.+Tr.) : 2 Şub.(2) Köreltmek(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Köşe yazısı(Far.+Tr.): 1 Şub. (1) Kulp takmak(TDK ,A.P ve M.N.Ö' ye göre; Yun., M.B.T.S ve S.N'ye göre;Ar.+ Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Kurban gitmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Kusurlu(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) Kutup ayısı(Ar.+Tr.): 3 Şub.(3) Kuvvetli(Ar.+Tr.): 3 Şub.(1) Kültürlü (Fr.+Tr.) : 2 Şub.(1) Küresel(Ar.+Tr.): 3 Şub.(2) Küresel ısınma(Ar.+Tr.+Tr.) : 1 Şub. (7), 3 Şub. (7) Laf etmek(Far.+Tr.)(d.): 1 Şub. (1) Lekelemek(Far.+Tr.): 3 Şub. (2) Mahcup etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Maksatlı(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Mal olmak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2) Mal varlığı(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Masaya oturmak (Yun.+Tr.): 1 Şub. (2) Maskaralık(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Merak etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Mesafe almak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Meslektaş(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2) Meydana gelmek(Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (5) Mezarlık(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Milliyetçi(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Minimize etmek(Fr.+Tr.) : 2 Şub.(1) Mirasçı (Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) Misyonerlik(Fr.+Tr.) : 2 Şub.(1) Muayene edilmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1)
359
Muayene etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Müdahale etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(4) Mümkün olmak(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) Nakledilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(3) Namaza durmak(Far.+Tr.): 1 Şub. (1) Nasıl(Tr.+Ar.) : 1 Şub. (12), 3 Şub. (1) Nazar boncuğu(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(2) Nazarlık (Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) Nefes tutulmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Ne çare(Tr.+Far.)(d.): 3 Şub. (1) Ne kadar(Tr.+Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Ne yazık ki(Tr.+Tr.+Far.): 2 Şub.(1) Netleştirmek (Fr.+Tr.) : 2 Şub.(1) Nezdinde(Far.+Tr.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Nikâh kıyılmak(Ar.+Tr.)(d.) : 2 Şub.(1) Nikâh kıymak(Ar.+Tr.)(d.) : 2 Şub.(1) Niyetli (Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) Nokta koymak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Onurlu (Fr.+Tr.) : 1 Şub. (1) Orgeneral(Tr.+Fr.): 1 Şub. (2) Osmanlı tokadı(Ar.+Tr.+Tr.): 3 Şub. (2) Özür dilemek(Ar.+Tr.)(d.): 1 Şub. (6) Paniğe kapılmak(Fr.+Tr.)(d.) : 2 Şub.(3) Para çekmek(Far.+Tr.) : 2 Şub.(2) Pazartesi(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Perde arkasında(Far.+Tr.)(d.): 2 Şub.(1) Peşini bırakmamak(Far.+Tr.)(d.) : 1 Şub. (1) Piyasaya çıkarmak(İtal.+Tr.): 1 Şub. (1) Planlamak (Fr.+ Tr.) : 1 Şub. (1) Politikacı(İtal.+Tr.): 3 Şub. (2) Poz verdirilmek(Fr.+Tr.): 3 Şub. (3) Poz verdirmek(Fr.+Tr.): 2 Şub.(1) Poz vermek(Fr.+Tr.): 3 Şub.(8) Rafa kaldırmak(Ar.?+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Rahatlamak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Rahatsız etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Rahatsız olmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Rahatsızlık duymak(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(3)
Rahmetli(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Rastlamak (Far.+Tr.) : 2 Şub.(1) Raydan çıkmak(Fr.+Tr.)(d.) : 2 Şub.(1) Reddetmek (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (3) Rekor kırmak(Fr..+Tr.)(d.) : 1 Şub. (1) Rengi solmak(Far.+Tr.): 1 Şub. (2) Sadece (Far.+Tr.) : 1 Şub. (11), 2 Şub.(2), 3 Şub. (3) Sadık kalmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2) Sahil güvenlik(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Sahip çıkmak(Ar.+Tr.)(d.) : 1 Şub. (1) Sahiplenme(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2) Sahiplenmek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Sanatçı(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Sayfalık(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) Sevdalı(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Sevk edilmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Sevk etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Seyirci(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Seyretmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Silahlı(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Silahlı kuvvetler(Ar.+Tr.+Ar.): 3 Şub. (1) Sivil toplum örgütleri(Fr. +Tr.+Tr.): 1 Şub. (1) Siyasetçi(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Son derece(Tr.+Ar.) : 1 Şub. (4), 3 Şub. (3) Son nefes(Tr.+Ar.) : 1 Şub. (1) Sosyal bilim(Fr.+Tr.) : 2 Şub.(1) Şarkıcı(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Şiddetli(Ar.+Tr.): 3 Şub.(2) Şikâyet etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(4) Şüphelenmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Şüpheli(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) Tahmin edilmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Talep etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Tamamiyle (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Tanzim edilmek(Ar.+Tr.): 3 Şub.(1) Tayin edilmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1)
360
Tehdit etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Tehlikeli (Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) Tehlikeye sokmak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Tekbir getirmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Tekrarlatılmak(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Tek taraflı(Tr.+Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) Teklif etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub.(2) Telefon etmek(Fr.+Tr.): 1 Şub. (1) Temasa geçmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2) Temin etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) Temizlenmek (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Temsilci( Ar.+ Tr.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub.(1) Tercih etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) Terk edilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (2), 3 Şub.(1) Teskin etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(3), 3 Şub. (1) Teslim etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Tespit edilmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Test edilmek(İng.+Tr.) : 1 Şub. (1) Teşekkür ederim(Ar.+Tr.)(k.s): 2 Şub.(1) Teşhis etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Teşhis konulmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2) Teşhis koymak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (5) Teyit etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) Tuhafına gitmek(Ar.+Tr.)(d.): 1 Şub. (1) Ücretsiz(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Vakitsiz(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Vatandaşlık (Ar.+Tr.) : 2 Şub. (3) Vazgeçilmek(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Vazgeçmek(Far.+Tr.): 1 Şub. (1) Vekâlet etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Yabancı(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Ya da (Far.+Tr.): 1 Şub. (2), 3 Şub. (3) Yağmalanmak (Far.+Tr.) : 2 Şub.(1) Yakın takip(Tr.+Ar.) : 2 Şub.(2) Yaş sınırı(Tr.+Yun.): 3 Şub. (10) Yayın organı(Tr.+Fr.) : 2 Şub.(1) Yemin etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2) Zanlı(Ar.+Tr.): 2 Şub.(10), 3 Şub. (2) Zarar görmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1)
Zarar vermek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Zayıflatmak (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Zanlı(Ar.+Tr.): 3 Şub.(6) Zehirlemek (Far.+Tr.) : 1 Şub. (1) Zehirlenmek (Far.+Tr.) : 1 Şub. (4) Zıvanadan çıkmak(Far.+Tr.)(d.): 3 Şub.(1) Ziyaret etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Zor gelmek(Far.+Tr.): 1 Şub. (2) Zorunda kalmak(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Zorlamak (Far.+Tr.) : 2 Şub.(1) Zorluk(Far.+Tr.): 2 Şub. (2) Zorunlu (Far.+Tr.) : 1 Şub. (1)
361
3.2.3 SABAH GAZETESİ
3.2.3.1 SABAH GAZETESİNDE KULLANILAN TÜRKÇE KÖKENLİ ÖĞELER
Abartı: 2 Şub. (1) Abartmak: 2 Şub.(1) Acılı : 1 Şub. (1) Aç: 1 Şub. (1) Açı: 1 Şub. (2), 2 Şub.(2), 3 Şub. (6) Açık: 1 Şub. (2) , 2 Şub.(4), 3 Şub. (3) Açığa alınmak: 3 Şub. (1) Açığa vurmak(d.): 1 Şub. (1) Açıkça: 1 Şub. (3) Açıklama : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1), 3 Şub. (8) Açıklama yapılmak: 2 Şub. (2) Açıklama yapmak: 1 Şub. (3), 2 Şub. (3) Açıklamak : 1 Şub. (4), 2 Şub. (3) Açıklanmak: 3 Şub. (3) Açılmak : 1 Şub. (4), 3 Şub. (1) Açlık: 1 Şub. (1) Açmak: 1 Şub. (2), 2 Şub. (2) Ad : 1 Şub. (2), 2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Ada : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Aday : 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Adım atılmak: 1 Şub. (1) Adım atmak: 1 Şub. (2) Ağ: 2 Şub. (1) Ağaç: 3 Şub. (2) Ağır : 1 Şub. (2) Ağırlaşmak: 1 Şub. (1) Akım: 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Akış: 3 Şub. (1) Akşam(?): 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Akşamüstü(d.): 1 Şub. (2) Aktarılmak: 1 Şub. (1) Aktarmak : 2 Şub. (2) Alacaklı: 2 Şub. (7) Alan : 1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Alım : 1 Şub. (4)
Alım satım(i.): 3 Şub. (1) Alın: 3 Şub. (1) Alınmak : 1 Şub. (2), 2 Şub. (4) Alışveriş(i.) yapmak : 2 Şub. (1) Almak : 1 Şub. (19), 2 Şub. (15), 3 Şub. (1) Alt : 1 Şub. (11), 2 Şub. (5), 3 Şub. (3) Altını çizmek(d.): 2 Şub. (1) Altı : 1 Şub. (8), 2 Şub. (6), 3 Şub. (2) Altmış: 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Amaç: 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Amca: 1 Şub. (1) Ana : 1 Şub. (3) Ancak : 1 Şub. (11), 2 Şub. (7), 3 Şub. (5) Andıç : 2 Şub. (1) Anlam: 2 Şub.(1) Anlamak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Anlamlı: 1 Şub. (1) Anlaşılmak: 1 Şub. (1), 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Anlaşma: 2 Şub.(5) Anlaşmak: 2 Şub. (1) Anlatılmak : 2 Şub.(1) Anlatım: 3 Şub. (2) Anlatmak : 1 Şub. (3), 2 Şub. (6), 3 Şub. (4) Anlayış: 1 Şub. (1) Anne : 2 Şub. (5) Ara : 1 Şub. (6), 2 Şub.(6), 3 Şub. (1) Araları açık(d.) : 1 Şub. (1) Araya girmek(d.): 2 Şub. (1) Araba: 1 Şub. (1) Araç: 2 Şub.(3) Arama: 2 Şub. (8), 3 Şub. (1)
362
Arama yapmak: 3 Şub. (2) Aramak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (5) Aranmak : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Araştırma: 1 Şub. (3), 2 Şub.(2) Araştırmak: 2 Şub. (1) Aratmak: 2 Şub. (1) Arka : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (11) Arkadaş : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Art : 1 Şub. (4), 2 Şub.(13), 3 Şub. (5) Artık: 1 Şub. (3), 2 Şub. (2) Artmak: 1 Şub. (3), 3 Şub. (3) Arttırmak : 1 Şub. (1) Asılmak: 2 Şub.(1) Askıya almak(d.) : 2 Şub. (1) Asmak kesmek(i.): 2 Şub. (2) Astsubay : 2 Şub. (3) Aşama : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Aşılmak: 1 Şub. (1) Aşırı: 1 Şub. (1) Aşkın: 3 Şub. (2) Aşmak: 1 Şub. (1) Atılmak: 2 Şub. (1) Atış: 2 Şub. (1) Atmak : 1 Şub. (3), 2 Şub. (5) Ay : 1 Şub. (13), 2 Şub. (7), 3 Şub. (1) Ayak: 2 Şub.(1) Ayağa kaldırmak(d.): 2 Şub. (1) Ayakkabı : 1 Şub. (2) Ayaklanmak: 2 Şub. (1) Ayırtmak : 1 Şub. (1) Aykırı : 1 Şub. (1) Aylık: 1 Şub. (2) Ayrı: 2 Şub.(2) Ayrıca : 1 Şub. (5), 3 Şub. (2) Ayrılmak: 2 Şub.(1) Ayrım: 2 Şub.(1) Az: 1 Şub. (1) Azalmak : 1 Şub. (1) Baba : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1) Bacak(?): 2 Şub. (1) Bağ: 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Bağımlı: 3 Şub. (1)
Bağırmak: 3 Şub. (2) Bağlamak : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Bağlantı: 2 Şub.(4) Bağlı olmak : 2 Şub. (1) Bakan : 1 Şub. (1) Bakılmak: 2 Şub. (2) Bakmak : 1 Şub. (6), 2 Şub. (2), 3 Şub.(3) Basın : 1 Şub. (2), 2 Şub.(4), 3 Şub. (3) Basın toplantısı: 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Bastırmak : 2 Şub.(1) Baş : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Başa gelmek(d.) : 1 Şub. (1) Baş başa kalmak(d.): 2 Şub. (1) Başı ağrımak(d.): 2 Şub. (1) Başını ağrıtmak(d.): 2 Şub. (2) Baştan çıkmak(d.): 1 Şub. (1) Baş ağrısı: 1 Şub. (1) Başarı : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Başarılı : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Başarısız: 2 Şub. (1) Başarmak : 1 Şub. (1) Başbakan : 1 Şub. (10) Başbakanlık : 1 Şub. (1) Başka : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Başkan : 2 Şub.(1) Başkanlık : 1 Şub. (3) Başlamak : 1 Şub. (4), 2 Şub. (11), 3 Şub. (6) Başlangıç: 2 Şub.(1) Başlatılmak : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Başlatmak: 2 Şub. (3) Başlık : 1 Şub. (4) Başta : 1 Şub. (1) Başvurmak(d.) : 1 Şub. (1) Bayrak : 2 Şub. (9) Bayrak açmak(d.): 1 Şub. (1) Bebek : 1 Şub. (2), 2 Şub. (20) Beklemek : 1 Şub. (1) Beklenmek : 1 Şub. (3), 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Beklenti : 1 Şub. (1)
363
Bekletilmek : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Bel : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Belini doğrultmak(d.) : 1 Şub. (1) Belge: 3 Şub. (1) Belirlemek : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Belirlenmek : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2) Belirtilmek : 1 Şub. (6), 2 Şub.(4), 3 Şub. (1) Belirtmek : 1 Şub. (2), 2 Şub. (6), 3 Şub. (1) Belli : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (4) Ben : 1 Şub. (19), 2 Şub. (3), 3 Şub. (4) Bence: 2 Şub. (1) Benimsemek: 1 Şub. (1) Benzemek : 2 Şub. (1) Benzer : 1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Beri : 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Beş : 1 Şub. (12), 2 Şub. (7), 3 Şub. (11) Bey: 2 Şub.(3) Beyin: 3 Şub. (1) Beyinsel: 3 Şub. (1) Bırakılmak: 3 Şub. (1) Bırakmak : 1 Şub. (5) Biçim : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1) Bildirmek : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Bile : 1 Şub. (3), 2 Şub. (6), 3 Şub. (1) Bilgi : 1 Şub. (11), 2 Şub.(6), 3 Şub. (1) Bilgisayar : 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Bilinmek : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Bilmece çözmek: 3 Şub. (1) Bilmek : 1 Şub. (4), 2 Şub. (8), 3 Şub. (2) Bin : 1 Şub. (11), 2 Şub.(10), 3 Şub. (2) Bir : 1 Şub. (102), 2 Şub. (99), 3 Şub. (65) Bir arada(d.): 1 Şub. (1) Bir araya gelmek(d.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(5) Bir araya getirmek(d.): 2 Şub.(1) Bir bakıma(d.): 2 Şub.(1) Bir iki(d.)(i.): 2 Şub.(1) Biraz: 2 Şub. (6), 3 Şub. (1)
Birbiri: 2 Şub. (2), 3 Şub. (6) Birbirine girmek(d.): 1 Şub. (1) Birçok: 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Birden: 2 Şub. (1) Birer: 3 Şub. (1) Biriktirmek : 1 Şub. (1) Birim : 2 Şub. (1) Birkaç : 1 Şub. (4), 3 Şub. (3) Birlik : 1 Şub. (1) Birlikte : 1 Şub. (1), 3 Şub. (8) Birliktelik : 2 Şub.(1) Birtakım: 2 Şub. (1) Bitkisel : 2 Şub. (1) Bitmek : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Biz : 1 Şub. (18), 2 Şub.(7), 3 Şub. (5) Bomboş: 2 Şub. (1) Boş : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Boy göstermek(d.): 2 Şub. (1) Boyunca : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Bozmak : 1 Şub. (2), 2 Şub.(2) Bozulmak : 1 Şub. (1) Böcek: 2 Şub. (1) Bölge : 1 Şub. (1), 2 Şub. (4), 3 Şub. (5) Bölmek: 3 Şub. (2) Bölüm : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Bölünmek: 3 Şub. (1) Böyle : 1 Şub. (4), 2 Şub.(5), 3 Şub. (2) Böylece: 3 Şub. (1) Bu : 1 Şub. (62), 2 Şub. (57), 3 Şub. (37) Bu arada : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Bugün : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Bugünlerde: 2 Şub. (1) Bulanık: 3 Şub. (1) Bulaşık: 2 Şub. (1) Bulaştırmak: 2 Şub.(1) Bulgu : 2 Şub. (1)
364
Bulmak : 1 Şub. (5), 2 Şub. (12), 3 Şub. (1) Bulundurmak: 2 Şub. (1) Bulunmak : 1 Şub. (10), 2 Şub. (23), 3 Şub. (10) Buluşmak : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Bunalıma girmek: 1 Şub. (1) Bunca: 1 Şub. (3), 2 Şub. (2) Bura: 1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Buz: 2 Şub.(1) Bütün : 1 Şub. (3), 2 Şub.(3), 3 Şub. (6) Büyük : 1 Şub. (2), 2 Şub. (9), 3 Şub. (1) Büyük büyük(i.): 2 Şub. (1) Büyümek : 2 Şub.(2) Büyütmek : 2 Şub. (2) Cılk çıkmak(d.): 3 Şub. (2) Çaba : 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Çağırmak : 1 Şub. (1) Çalınmak: 1 Şub. (3) Çalışılmak: 3 Şub. (1) Çalışma : 1 Şub. (3), 2 Şub. (3) Çalışmak : 1 Şub. (5), 2 Şub.(6), 3 Şub. (4) Çalıştırmak: 3 Şub. (1) Çalmak : 1 Şub. (3) Çarpıcı : 1 Şub. (1) Çatal : 1 Şub. (1) Çatışma : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Çekilmek: 1 Şub. (1), 3 Şub. (6) Çekim: 2 Şub.(2) Çekinmek : 1 Şub. (3) Çekmek : 1 Şub. (1), 2 Şub. (7), 3 Şub.(5) Çektirmek: 2 Şub. (2) Çevirmek: 2 Şub.(1) Çevre : 1 Şub. (2), 2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Çıkar: 2 Şub.(1) Çıkarma: 2 Şub.(4) Çıkarmak : 1 Şub. (6), 2 Şub.(3) Çıkartmak : 1 Şub. (2) Çıkış: 2 Şub.(1) Çıkış yolu(d.): 3 Şub. (1)
Çıkmak : 1 Şub. (11), 2 Şub. (11), 3 Şub. (8) Çıldırmak: 2 Şub. (1) Çiçeği burnunda(d.): 2 Şub. (1) Çivi: 3 Şub. (1) Çizgili: 3 Şub. (3) Çocuk : 1 Şub. (19), 2 Şub. (13) Çok : 1 Şub. (10), 2 Şub. (8), 3 Şub. (3) Çökertmek: 3 Şub. (2) Çözülmek : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Da –De(Dahi) : 1 Şub. (62), 2 Şub. (88), 3 Şub. (37) Dadanmak: 1 Şub. (1) Dağılım: 1 Şub. (1) Dağıtılmak: 1 Şub. (2) Dağıtım : 1 Şub. (1) Daha : 1 Şub. (13), 2 Şub. (10), 3 Şub. (8) Dalga geçmek(d.) : 1 Şub. (4) Dalmak: 3 Şub. (1) Danışman : 2 Şub. (1) Davranmak : 2 Şub.(2) Dayalı: 1 Şub. (1) Dayanışma: 1 Şub. (1) Dayanmak: 1 Şub. (1) Değer : 1 Şub. (5) Değerlendirme : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Değerlendirmek: 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Değerli: 1 Şub. (1) Değil : 1 Şub. (9), 2 Şub. (7), 3 Şub. (15) Değişik : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Değişiklik : 1 Şub. (3) Değişim: 3 Şub. (1) Değişmek : 1 Şub. (3), 3 Şub. (2) Değiştirilmek: 3 Şub. (1) Değiştirmek : 1 Şub. (2) Delik : 1 Şub. (6) Demek : 1 Şub. (36), 2 Şub. (26), 3 Şub. (14) Denemek : 2 Şub. (1) Denetim : 2 Şub.(2) Denetlenmek : 2 Şub.(1) Denge : 2 Şub.(1)
365
Dengeli : 1 Şub. (1) Denilmek: 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Deniz : 1 Şub. (1) Denk getirilmek: 2 Şub.(1) Denk getirmek: 2 Şub. (2) Denmek: 2 Şub. (1) Deprem: 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Derin : 2 Şub. (3) Derinlemesine: 1 Şub. (2) Derinleşmek : 1 Şub. (1) Derinlik: 2 Şub. (1) Dernek: 3 Şub. (1) Deyim : 1 Şub. (1) Dış : 1 Şub. (1), 2 Şub.(5), 3 Şub. (5) Dışarı : 1 Şub. (2), 2 Şub. (3) Dış gebelik(t.): 2 Şub. (1) Dış işleri : 2 Şub. (1) Didik didik aramak(i.): 2 Şub. (1) Dil : 1 Şub. (1) Dile getirmek(d.) : 1 Şub. (4) Dinlenmek: 2 Şub. (1) Diye : 1 Şub. (15), 2 Şub. (13), 3 Şub. (6) Doğal : 1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Doğal kaynak: 2 Şub.(1) Doğmak : 2 Şub. (5) Doğru : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3), 3 Şub. (9) Doğrudan: 3 Şub. (1) Doğrulamak: 3 Şub. (2) Doğrultu: 1 Şub. (1) Doğum : 2 Şub. (2) Doğurmak : 2 Şub. (3) Doksan: 2 Şub. (4) Doku: 3 Şub. (1) Dokunmak : 2 Şub. (3) Dokuz : 1 Şub. (3), 2 Şub. (5), 3 Şub. (4) Dolaşmak: 3 Şub. (1) Dolayı : 1 Şub. (1) Dolayısıyla: 1 Şub. (2) Dolu: 3 Şub. (1) Dondurulmak: 3 Şub. (1) Donma : 1 Şub. (1)
Donmak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Dönem : 1 Şub. (10), 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Dönem dönem(i.) : 1 Şub. (1) Dönmek : 1 Şub. (8), 2 Şub. (4), 3 Şub. (2) Dönük: 3 Şub. (2) Dönüş : 1 Şub. (4) Dört : 1 Şub. (11), 2 Şub.(9), 3 Şub. (8) Dört dörtlük(d.) : 1 Şub. (1) Duraksamak: 2 Şub. (1) Durdurmak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Durmak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Durum : 1 Şub. (8), 2 Şub.(2) Duygu : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Duymak : 1 Şub. (1) Duyulmak: 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Duyurmak : 1 Şub. (1) Dün : 1 Şub. (3), 2 Şub. (7), 3 Şub. (1) Düşmek : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (4) Düşünce : 2 Şub. (4) Düşündürtmek: 2 Şub.(1) Düşündürücü: 3 Şub. (1) Düşünmek : 1 Şub. (3), 2 Şub.(9) Düşünülmek : 1 Şub. (1) Düşürmek: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Düşüş : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Düzeltmek: 1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Düzenlemek : 1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Düzenlenmek: 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Düzey : 2 Şub. (1) Düzeysiz: 2 Şub.(1) Edinmek: 3 Şub. (1) Eğitim : 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Eklemek : 2 Şub. (2) Ekmek: 1 Şub. (2) Eksi: 2 Şub.(1) Eksiklik: 3 Şub. (1) El : 1 Şub. (2), 2 Şub. (4), 3 Şub. (7) El çektirme(d.): 2 Şub. (1) Elde edilmek(d.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (1)
366
Ele alınmak(d.): 2 Şub.(1) Ele geçirilmek(d.): 2 Şub. (1) Eleştirilmek : 2 Şub.(1) Eleştirmek : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Elli : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Emekli : 1 Şub. (1) Emmek : 2 Şub.(1) En : 1 Şub. (3), 2 Şub. (9), 3 Şub. (2) Epey: 2 Şub. (1) Eritilmek : 1 Şub. (1) Erkek: 2 Şub. (5) Erken : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Erte: 1 Şub. (1) Ertelenmek : 1 Şub. (2) Eski : 1 Şub. (3), 2 Şub.(2) Eş : 1 Şub. (8), 2 Şub. (7) Eşi benzeri(i.): 3 Şub. (1) Eşit: 2 Şub. (1) Eşitlik: 2 Şub. (1) Etki : 2 Şub. (1) Etkilemek : 1 Şub. (1) Etkin: 2 Şub.(5) Etmek : 1 Şub. (4), 3 Şub. (4) Ev : 1 Şub. (6), 2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Evlenmek : 1 Şub. (2) Evli : 1 Şub. (2) Evlilik : 1 Şub. (1) Eylem : 1 Şub. (1), 2 Şub.(5) Gebelik : 2 Şub. (1) Gece : 1 Şub. (5), 2 Şub. (4), 3 Şub. (4) Gece gündüz(d.)(i.): 1 Şub. (1) Gecikmek: 1 Şub. (2) Geçen : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Geçici : 1 Şub. (1) Geçiştirilmek : 1 Şub. (3) Geçmek : 1 Şub. (6), 2 Şub. (8), 3 Şub. (3) Geçmiş: 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Gelenekçi : 1 Şub. (1) Gelin : 1 Şub. (1) Gelişim: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Gelişme: 2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Gelişmek : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1)
Geliştirmek : 1 Şub. (1) Gelmek : 1 Şub. (9), 2 Şub.(16), 3 Şub. (10) Gemi : 2 Şub. (20) Genç : 1 Şub. (6), 3 Şub. (1) Genel : 1 Şub. (1) Genel kurul : 2 Şub. (1) Genel seçim: 2 Şub.(1) Genel yayın yönetmeni: 1 Şub. (1) Geniş : 1 Şub. (1) Gerçek : 1 Şub. (3), 3 Şub. (3) Gerçekçi: 3 Şub. (1) Gerçekleşmek : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1) Gerçekleştirilmek : 2 Şub.(1) Gerçekleştirmek: 1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Gerek: 1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (4) Gerekçe : 1 Şub. (1) Gerekmek : 1 Şub. (6), 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Gerektirmek: 2 Şub.(1) Gerginlik : 2 Şub. (1) Geri: 1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Geri geri(i.): 3 Şub. (1) Gerilemek: 1 Şub. (3) Getirilmek : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Getirmek : 1 Şub. (8), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Gezinti: 3 Şub. (1) Gezmek : 1 Şub. (1) Gibi : 1 Şub. (9), 2 Şub. (18), 3 Şub. (7) Gidermek: 3 Şub. (1) Gidilmek : 1 Şub. (1) Giriş : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Giriş çıkış(i.): 2 Şub.(1) Girişim: 2 Şub.(6), 3 Şub. (2) Girmek : 1 Şub. (14), 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Gitmek : 1 Şub. (12), 2 Şub. (13), 3 Şub. (7) Giymek: 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Gizlenmek: 3 Şub. (1) Gizli: 1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Gizlice : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1)
367
Göç: 1 Şub. (2) Göğüs : 2 Şub. (6) Göğüslemek: 1 Şub. (1) Gönderilmek : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Göndermek : 1 Şub. (3), 2 Şub. (5) Göre : 1 Şub. (2), 2 Şub. (7), 3 Şub. (5) Görev : 1 Şub. (8), 2 Şub. (4), 3 Şub. (2) Görevden alınmak: 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Görevlendirilmek: 3 Şub. (1) Görevlendirmek: 2 Şub. (2) Görevli: 2 Şub. (8), 3 Şub. (3) Görgü tanığı: 3 Şub. (5) Görkemli : 1 Şub. (1) Görmek : 1 Şub. (6), 2 Şub. (13), 3 Şub. (9) Görülmek : 1 Şub. (2), 2 Şub.(7), 3 Şub. (5) Görünmek :1 Şub. (2), 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) Görüntü :1 Şub. (1), 2 Şub. (8), 3 Şub. (43) Görüntülenmek : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Görüş : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Görüşme : 1 Şub. (6), 2 Şub.(1) Görüşmek : 1 Şub. (4), 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Gösteri : 1 Şub. (2) Gösterilmek : 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Göstermek : 1 Şub. (6), 2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Götürmek : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Götürülmek: 1 Şub. (2), 2 Şub. (4) Göz : 2 Şub.(1) Gözaltı : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Gözaltına alınmak(d.) : 1 Şub. (1) Göze almak(d.): 1 Şub. (1) Göz önünde: 2 Şub.(1) Gözüyle bakılmak(Birine, bir şeye)(d.) : 1 Şub. (1) Gözlem : 1 Şub. (1) Gözlenmek : 2 Şub. (1) Güç: 1 Şub. (8), 2 Şub.(4), 3 Şub. (6) Güçlenmek: 2 Şub.(1)
Güçlü : 1 Şub. (1) Gülümsemek : 2 Şub.(1) Gün : 1 Şub. (27), 2 Şub. (13), 3 Şub. (9) Gün ışığına çıkmak(d.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Gündem : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1) Gündeme gelmek(d.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (2) Gündeme getirmek (d.) : 1 Şub. (2) Günlük: 2 Şub. (1) Güven : 1 Şub. (4) Güvenlik: 2 Şub. (1), 3 Şub. (6) Güvenlik görevlisi: 3 Şub. (1) Güvenmek: 3 Şub. (1) Güzel : 1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Hangi: 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Hırsız: 1 Şub. (7) Hız (K.B) : 2 Şub.(2) Hızla: 3 Şub. (2) Icığını cıcığını kurcalamak(d.)(i.): 2 Şub.(1) Isınmak: 2 Şub. (1) Isıtmak: 2 Şub. (1) Issız: 1 Şub. (1) İç : 1 Şub. (4), 2 Şub. (7) İçe dönük: 2 Şub.(1) İçinden çıkmak(d.): 2 Şub.(1) İçeri : 1 Şub. (3), 3 Şub. (2) İçeri atılmak: 3 Şub. (1) İçerik : 2 Şub. (1) İçermek: 2 Şub. (1) İçin : 1 Şub. (34), 2 Şub. (15), 3 Şub. (11) İçinde : 1 Şub. (11), 2 Şub.(4), 3 Şub. (5) İki : 1 Şub. (25), 2 Şub.(28), 3 Şub. (16) İkili : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) İkiz : 2 Şub. (1) İl: 1 Şub. (2) İlçe: 2 Şub. (2) İle : 1 Şub. (73), 2 Şub. (85), 3 Şub. (43) İleri: 2 Şub. (1) İleri sürmek(d.): 3 Şub. (3)
368
İleri sürülmek(d.): 3 Şub. (6) İlgi : 2 Şub.(1) İlgilenmek : 2 Şub. (1) İlgili : 1 Şub. (15), 2 Şub.(5), 3 Şub. (2) İlginç : 2 Şub. (1) İlişki: 1 Şub. (4), 2 Şub. (1) İlişki kurmak(d.) : 1 Şub. (1) İlişkin : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) İlk : 1 Şub. (5), 2 Şub.(9), 3 Şub. (2) İlke: 1 Şub. (2) İnanç : 1 Şub. (1) İnanılmaz: 2 Şub. (1) İnanmak: 1 Şub. (1) İnce : 2 Şub. (2) İnceleme: 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) İncelemek : 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) İncelenmek : 2 Şub. (2) İnceletmek: 2 Şub. (1) İncinmek : 2 Şub. (1) İncitmek: 2 Şub. (1) İndirim : 1 Şub. (8) İndirmek: 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) İpucu : 1 Şub. (1) İri : 2 Şub.(1) İstemek : 1 Şub. (11), 2 Şub. (5), 3 Şub. (7) İstenmek : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) İş : 1 Şub. (7), 2 Şub. (22), 3 Şub. (1) İş bitirmek(d.): 2 Şub.(1) İş güç(d.)(i.) : 2 Şub. (1) İşbaşı: 1 Şub. (1) İş birliği etmek: 3 Şub. (1) İşçi: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) İşlem: 2 Şub. (3) İşlenmek : 1 Şub. (3) İşletme: 3 Şub. (1) İşsiz: 1 Şub. (3) İşsiz kalmak: 1 Şub. (1) İşsizlik: 1 Şub. (6), 3 Şub. (1) İşte : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) İyi: 2 Şub. (6) İyice: 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) İz sürmek(d.): 2 Şub. (1) İzlemek: 2 Şub.(1), 3 Şub. (9)
İzlenim : 1 Şub. (1) İzletmek: 3 Şub. (1) İzlettirilmek: 3 Şub. (2) İzlettirmek: 3 Şub. (6) Kaçınılmaz: 1 Şub. (1) Kaçınmak : 1 Şub. (2) Kaçmak : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Kadınlık: 1 Şub. (3) Kala : 2 Şub. (1) Kaldırılmak : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Kaldırmak : 1 Şub. (2) Kalıcı : 1 Şub. (1) Kalkmak: 1 Şub. (2), 2 Şub. (2) Kalmak : 1 Şub. (7), 2 Şub. (11), 3 Şub. (2) Kamu : 1 Şub. (2) Kamulaştırmak: 3 Şub. (1) Kamuoyu : 1 Şub. (1) Kamusal: 1 Şub. (1) Kan : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kanama: 2 Şub. (1) Kanat : 1 Şub. (1) Kandırmak: 1 Şub. (1) Kapalı : 1 Şub. (4), 2 Şub.(2) Kapatmak : 1 Şub. (3) Kapı: 2 Şub.(3) Kapısını çalmak: 1 Şub. (2) Kapıya dayanmak: 2 Şub. (1) Kapkaç : 2 Şub. (1) Kaplamak: 2 Şub.(1) Kapmak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Kapsamlı : 1 Şub. (1) Kaptırmak: 1 Şub. (1) Kar : 1 Şub. (1) Karakol : 2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Karalamak: 1 Şub. (1) Kara suları: 2 Şub. (1) Kardeş : 1 Şub. (6), 3 Şub. (2) Karı : 1 Şub. (1) Karışmak : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Karşı : 1 Şub. (4), 2 Şub.(7), 3 Şub. (3) Karşı karşıya(d.)(i.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1)
369
Karşı karşıya gelmek(d.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Karşı karşıya getirmek(d.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Karşılamak: 2 Şub.(2) Karşılaşma: 2 Şub. (5) Karşılık: 2 Şub. (2) Karşın : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Karşıt: 1 Şub. (1) Kat : 1 Şub. (1) Katılmak : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Katkı: 1 Şub. (2) Katlanmak : 1 Şub. (1) Kavram: 2 Şub. (2) Kavşak: 3 Şub. (1) Kavuşmak : 2 Şub. (1) Kaygı : 1 Şub. (1) Kaynak : 1 Şub. (2), 2 Şub.(3), 3 Şub. (5) Kaynaklanmak: 1 Şub. (1) Kazandırmak: 3 Şub. (1) Kazanmak: 1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Kendi : 1 Şub. (17), 2 Şub. (13), 3 Şub. (5) Kendini alamamak(d.): 1 Şub. (1) Kendini atmak(d.): 2 Şub. (1) Kesilmek : 2 Şub. (1) Kesim: 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Kesin : 1 Şub. (1) Kesinleşmek: 1 Şub. (2) Kez : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (7) Kıl : 1 Şub. (1) Kıran kırana(d.)(i.): 1 Şub. (1) Kırk : 1 Şub. (2), 2 Şub.(2) , 3 Şub. (6) Kırsal: 3 Şub. (1) Kısa : 1 Şub. (2), 3 Şub. (3) Kısır döngü(d.): 1 Şub. (1) Kış : 1 Şub. (1) Kız : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Kızağa çekmek(d.): 1 Şub. (2) Kızdırmak : 1 Şub. (1) Kızmak: 1 Şub. (1) Kim : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (7) Kimi: 3 Şub. (1)
Kimse : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Kişi : 1 Şub. (2), 2 Şub. (7), 3 Şub. (33) Kişi başına: 1 Şub. (4) Kişilik: 3 Şub. (1) Koca : 1 Şub. (5) Koku: 2 Şub. (2) Kol : 2 Şub. (1) Koluna girmek(d.) : 2 Şub. (1) Kol kola(i.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Kolay : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kolaylamak : 1 Şub. (1) Kollamak : 1 Şub. (1) Koltuk : 1 Şub. (1) Komşu: 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Konu : 1 Şub. (12), 2 Şub. (13), 3 Şub. (1) Konuk: 2 Şub. (1) Konuşma: 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Konuşma yapmak: 3 Şub. (3) Konuşmak : 1 Şub. (3), 2 Şub. (4), 3 Şub. (4) Konuşulmak: 2 Şub. (1) Konut : 1 Şub. (1) Koparılmak: 3 Şub. (2) Kopmak: 2 Şub.(1) Korkmak : 1 Şub. (2), 2 Şub. (3) Korku: 2 Şub. (4) Korkunç : 1 Şub. (1) Koruma: 2 Şub. (5) Korumak : 1 Şub. (6), 2 Şub. (7), 3 Şub. (1) Korunmak: 3 Şub. (1) Koskoca(?): 2 Şub.(1) Koşmak: 3 Şub. (4) Koymak : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Koyu: 3 Şub. (1) Köprü : 1 Şub. (2) Kötü : 1 Şub. (1) Kucak: 2 Şub. (1) Kulak vermek(d.): 1 Şub. (1) Kullanıcı: 2 Şub. (1) Kullanılmak: 2 Şub. (4) Kullanım : 2 Şub. (1)
370
Kullanmak : 1 Şub. (4), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Kurcalamak: 2 Şub.(1) Kurgu : 2 Şub. (1) Kurmak : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Kurtarılmak : 2 Şub. (1) Kurtarmak : 2 Şub. (3) Kurtulmak : 2 Şub. (2) Kurulmak: 1 Şub. (4) Kuruluş : 2 Şub. (2) Kurum : 1 Şub. (2), 3 Şub. (4) Kurutmak : 2 Şub. (1) Kuşatılmak: 3 Şub. (1) Kuşku : 1 Şub. (1) Kutsal : 2 Şub. (3) Kuzey: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Küçük : 1 Şub. (1), 2 Şub. (10) Mutsuz: 1 Şub. (1) Ne : 1 Şub. (6), 2 Şub. (11), 3 Şub. (6) Neden : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Neden olmak : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Nedeniyle : 1 Şub. (3), 2 Şub. (3), 3 Şub. (2) Nere : 1 Şub. (1) Nerede: 1 Şub. (1), 2 Şub. (6) Neredeyse(d.): 3 Şub. (1) Nitelendirilmek : 2 Şub. (1) Niye: 3 Şub. (1) O : 1 Şub. (14), 2 Şub. (13), 3 Şub. (6) Oda : 2 Şub. (8), 3 Şub. (1) Odacı: 3 Şub. (2) Odak : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Oğul : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Okumak : 2 Şub. (4) Olanca: 3 Şub. (1) Olay : 1 Şub. (10), 2 Şub.(9), 3 Şub. (10) Oldukça: 2 Şub. (1) Olgu: 3 Şub. (1) Olmak : 1 Şub. (94), 2 Şub. (91), 3 Şub. (68) Olumlu : 1 Şub. (1) Olumsuz : 1 Şub. (1)
Oluşmak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Oluşturmak : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Oluşturulmak: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Omuz omuza(?)(i.): 2 Şub. (1) On : 1 Şub. (21), 2 Şub. (16), 3 Şub. (2) Onbaşı: 3 Şub. (4) Onlar : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Ora : 1 Şub. (2), 2 Şub. (4), 3 Şub. (5) Oran: 3 Şub. (2) Orman : 1 Şub. (1) Orta: 1 Şub. (2) Orta : 1 Şub. (6), 2 Şub. (1) Ortaya atılmak(d.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Ortaya çıkarmak(d.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Ortaya çıkmak(d.) : 1 Şub. (7), 2 Şub. (7), 3 Şub. (6) Ortaya konulmak(d.) : 1 Şub. (1) Ortaya koymak(d.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (3) Ortak : 1 Şub. (3) Ortaklık : 2 Şub. (1) Ortalama : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Ortalamak: 2 Şub. (1) Ortalık: 2 Şub.(1) Ortalık karışmak(d.): 3 Şub. (2) Ortam : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1) Orta yaşlı: 3 Şub. (1) Oturmak : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Otuz : 1 Şub. (5), 2 Şub.(8) Oy : 1 Şub. (2) Oyalamak(K.B): 3 Şub. (1) Oylama : 2 Şub. (1) Oylanmak : 2 Şub. (1) Oynamak: 1 Şub. (1), 2 Şub. (5) Oynanmak: 2 Şub. (1) Oynatmak: 2 Şub. (1) Oysa: 2 Şub.(1) Oyun : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Ödemek : 1 Şub. (2), 2 Şub. (3)
371
Ödül : 1 Şub. (3) Öğle yemeği: 2 Şub.(1) Öğrenci : 1 Şub. (2) Öğrenilmek : 1 Şub. (2) Öğrenmek : 2 Şub. (6), 3 Şub. (3) Öğretmek: 1 Şub. (1) Öğretmen: 1 Şub. (1) Ölçü : 2 Şub. (1) Öldürmek : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Öldürülmek : 1 Şub. (1), 2 Şub.(3) Ölmek : 1 Şub. (7), 2 Şub. (3) Ölü: 2 Şub. (1) Ölüm : 1 Şub. (5) Ön : 1 Şub. (2), 2 Şub. (8), 3 Şub. (9) Önde gelmek : 1 Şub. (2) , 2 Şub. (1) Önce : 1 Şub. (12), 2 Şub. (7), 3 Şub. (7) Önceki : 1 Şub. (4), 2 Şub.(3), 3 Şub. (4) Öncelikli: 3 Şub. (1) Önemli : 1 Şub. (2), 2 Şub. (4) Önerge : 1 Şub. (7) Öneri : 1 Şub. (3) Önerilmek: 1 Şub. (1) Önermek : 1 Şub. (1) Öngörmek : 1 Şub. (4) Önlem alınmak : 1 Şub. (1) Önlemek : 1 Şub. (1) Öpmek: 3 Şub. (1) Örgüt : 2 Şub. (1) Örnek(?) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Örtbas etmek(d.) : 1 Şub. (1) Örtülü: 2 Şub.(1) Örülü: 3 Şub. (1) Öte: 1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Öte yandan: 1 Şub. (1) Övgü: 2 Şub. (1) Öyle: 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Özel : 1 Şub. (2), 2 Şub. (3) Özelleştirilmek: 3 Şub. (1) Özelleştirme: 1 Şub. (1) Özellikle : 2 Şub. (2) Özen göstermek(d.): 2 Şub.(1)
Özetlemek: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Parmak : 2 Şub. (6) Patlama: 2 Şub. (15) Patlamak : 1 Şub. (1) Payını almak(?): 1 Şub. (1) Paylaşmak(?): 2 Şub. (2) Pek : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Pınar : 1 Şub. (1) Pırıl pırıl(i.): 1 Şub. (1) Saç: 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Saç saça baş başa(d.): 3 Şub. (1) Sağ: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Sağlamak: 3 Şub. (1) Sağlanmak : 1 Şub. (1) Sağlık : 1 Şub. (3), 2 Şub. (2) Sağlık ocağı: 1 Şub. (2) Sağlıklı : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Sakın: 2 Şub. (1) Saklamak: 1 Şub. (1) Saklanmak: 3 Şub. (3) Saklı: 3 Şub. (3) Saldırgan: 3 Şub. (1) Saldırı : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Salgılanmak : 2 Şub. (1) Sanık : 1 Şub. (1) Sanmak: 1 Şub. (1), 2 Şub. (6) Sarı: 3 Şub. (1) Sarışın: 1 Şub. (1) Sarsmak: 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Satılmak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Satın almak: 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Satış : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Savaş : 2 Şub. (11), 3 Şub. (1) Savcı: 3 Şub. (1) Savunmak : 1 Şub. (2) Saygı: 1 Şub. (1) Saygılı : 1 Şub. (1) Sayı : 2 Şub.(6), 3 Şub. (1) Sayılmak: 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Sayın: 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Saymak: 3 Şub. (1) Seçenek : 2 Şub. (2) Seçilmek: 2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Seçim : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2)
372
Sekiz : 1 Şub. (6), 2 Şub.(10), 3 Şub. (1) Seksen : 1 Şub. (3), 2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Sen : 1 Şub. (5), 2 Şub.(3), 3 Şub. (2) Sergilenmek: 2 Şub. (1) Ses : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2) Ses çıkarmamak(d.): 2 Şub. (1) Sessiz : 1 Şub. (2) Sevgili: 2 Şub. (7) Sıcak: 2 Şub.(2) Sık : 1 Şub. (1) Sık sık(i.) : 1 Şub. (2) Sıkılmak : 1 Şub. (1) Sıkıntı : 1 Şub. (2) Sıra : 1 Şub. (6), 2 Şub. (10), 3 Şub. (6) Sıra dışı: 3 Şub. (1) Sıralamak : 1 Şub. (2) Sızdırılmak: 3 Şub. (1) Sızdırmak: 3 Şub. (3) Siz : 1 Şub. (7), 2 Şub.(3) Soğuk: 2 Şub. (1) Soğukkanlı(d.): 2 Şub. (1) Sol : 1 Şub. (1) Solcu: 3 Şub. (1) Son : 1 Şub. (9), 2 Şub. (9), 3 Şub. (3) Sona erdirmek: 3 Şub. (1) Sona ermek : 1 Şub. (1) , 2 Şub. (1) Sonra : 1 Şub. (12), 2 Şub. (25), 3 Şub. (14) Sonuç : 1 Şub. (2), 2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Sorgu : 1 Şub. (1) Sormak : 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Soru : 1 Şub. (5), 2 Şub.(8), 3 Şub. (1) Sorumlu : 1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Sorumluluk : 1 Şub. (2), 2 Şub.(2) Sorun : 1 Şub. (8), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Soruşturma : 1 Şub. (2), 3 Şub. (5) Soruşturma açılmak: 3 Şub. (1) Soyadı: 3 Şub. (1) Soykırım: 2 Şub.(3) Sökmek: 2 Şub. (2) Söndürülmek: 2 Şub.(1) Söylem: 1 Şub. (1)
Söylemek : 1 Şub. (12), 2 Şub.(9), 3 Şub. (9) Söylenmek: 2 Şub. (2) Söz : 2 Şub. (6) Söz etmek(d.): 2 Şub. (1) Söz konusu (d.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Sözünde durmak(d.): 1 Şub. (1) Söz vermek(d.): 3 Şub. (1) Sözcü: 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Sözde: 2 Şub.(2) Subay: 2 Şub. (1) Suç : 1 Şub. (1) Suçlamak : 1 Şub. (2), 3 Şub. (3) Suçlanmak : 1 Şub. (2) Suçlu : 1 Şub. (1) Sunmak: 1 Şub. (5), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Sunucu : 2 Şub. (1) Sunulmak: 2 Şub.(3) Susturmak: 2 Şub. (2) Sürdürmek : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Sürdürülmek: 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Süre : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Süreç : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Sürekli: 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Sürmek : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Sürtüşmek: 3 Şub. (1) Sürüklemek: 1 Şub. (2) Süt : 2 Şub. (5) Şaşırmak : 1 Şub. (4), 2 Şub. (1) Şimdi : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Şöyle : 1 Şub. (6), 2 Şub. (4), 3 Şub. (4) Şu : 1 Şub. (7), 2 Şub. (6), 3 Şub. (5) Tabanca (?.) : 3 Şub.(2) Taburcu olmak(?): 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Takılmak: 3 Şub. (2) Takım : 1 Şub. (2), 2 Şub. (5) Takmak: 3 Şub. (2) Tanık : 2 Şub.(1), 3 Şub. (7) Tanık olmak: 3 Şub. (1) Tanımak: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1)
373
Tarama : 2 Şub. (1) Tartışılmak: 1 Şub. (1), 2 Şub. (4) Tartışma: 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Tartışmak : 2 Şub. (1) Tasarı(K.B?): 2 Şub.(7) Taşımak : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Tek: 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Tek başına(d.): 3 Şub. (2) Teker teker(i.): 2 Şub. (1) Tepe : 2 Şub. (1) Tepki : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Ter: 1 Şub. (1) Ters: 1 Şub. (1) Terslemek: 1 Şub. (1) Tetiği çekmek: 3 Şub. (3) Tetikçi(S.N'ye göre Erm.?) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (7) Tiye almak : 1 Şub. (2) Top: 1 Şub. (2), 2 Şub.(4) Toplanmak : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Toplantı : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1) Topluluk : 2 Şub.(1) Toplum: 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Toplumsal: 3 Şub. (2) Toprak : 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Topu atmak: 1 Şub. (1) Tören : 1 Şub. (2) Tutanak: 3 Şub. (3) Tutmak : 1 Şub. (5), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Tutuklanmak : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Tutulmak: 3 Şub. (1) Tutuşturmak: 1 Şub. (1) Tuzlamak : 1 Şub. (1) Tüketici : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Tüm(?) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (3) Tür : 1 Şub. (3) Uçak: 2 Şub. (2) Uçmak: 2 Şub. (1) Uğramak : 2 Şub. (1) Uğraşmak: 3 Şub. (1) Ulaşım: 3 Şub. (2)
Ulaşmak : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Uluslararası: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Unutulmak: 3 Şub. (1) Uyarı: 2 Şub. (2) Uyarlamak: 3 Şub. (1) Uyarmak: 2 Şub. (3) Uygulama: 2 Şub. (1) Uygulamak : 1 Şub. (1) Uygun görmek(d.): 1 Şub. (1) Uyruklu: 2 Şub. (2) Uzak : 1 Şub. (1) Uzaklaşmak: 3 Şub. (1) Uzaklaştırılmak: 2 Şub.(1) Uzanmak : 1 Şub. (1) Uzaylı : 2 Şub. (1) Uzlaşma: 3 Şub. (1) Uzman : 1 Şub. (2), 2 Şub.(3) Uzman çavuş: 2 Şub. (2) Uzun: 1 Şub. (2) Uzunluk: 2 Şub. (1) Üç : 1 Şub. (19), 2 Şub. (12), 3 Şub. (6) Üçlük: 2 Şub. (1) Ülkücü: 3 Şub. (1) Ünlü : 2 Şub.(3) Üretmek : 2 Şub. (1) Ürküntü: 3 Şub. (1) Ürün : 2 Şub. (3) Üst : 1 Şub. (3), 2 Şub. (7) Üstüne gelmek : 2 Şub. (1) Üstelik: 3 Şub. (2) Üstlenmek: 2 Şub. (1) Üye (?) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(2) Üzere : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Üzeri: 1 Şub. (1), 2 Şub. (6), 3 Şub. (1) Üzerinde: 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Üzerinde durulmak(d.) : 2 Şub. (1) Üzerine : 1 Şub. (3), 2 Şub. (5), 3 Şub. (5) Üzerine düşmek(d.) : 2 Şub.(2) Üzerine gitmek(d.): 2 Şub. (1) Üzülmek : 1 Şub. (1) Var : 1 Şub. (21), 2 Şub. (19), 3 Şub. (14)
374
Var olmak: 2 Şub.(1) Varlık: 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Varmak: 2 Şub. (1) Varsaymak : 2 Şub.(1) Verdirmek: 3 Şub. (1) Veri : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Verilmek : 1 Şub. (3), 2 Şub. (4) Vermek : 1 Şub. (12), 2 Şub. (10), 3 Şub. (2) Vurgulamak : 1 Şub. (1) Vurgulanmak : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Vurmak : 1 Şub. (5), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Vurulmak: 3 Şub. (1) Vuruş: 2 Şub. (1) Yağ : 2 Şub.(1) Yağdırmak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Yakalamak : 1 Şub. (6), 2 Şub. (4) Yakalanmak: 2 Şub. (9), 3 Şub. (5) Yakın : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3), 3 Şub. (4) Yakıştırmak : 1 Şub. (1) Yaklaşık: 2 Şub. (2), 3 Şub. (5) Yaklaşmak: 3 Şub. (5) Yakmak : 1 Şub. (1) Yalan: 2 Şub.(2) Yalanlamak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (6) Yalnız: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yalvarmak: 1 Şub. (1) Yama : 1 Şub. (2) Yan : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3), 3 Şub. (7) Yan etki : 2 Şub. (1) Yanı sıra (d.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Yan yana(d.)(i.) : 2 Şub.(1) Yangın: 2 Şub.(2) Yanıt : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Yanıtlamak : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Yanıt vermek: 1 Şub. (4), 2 Şub.(4), 3 Şub. (3) Yankı : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Yanlış : 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Yansımak : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yansıtılmak : 1 Şub. (1)
Yansıtmak : 1 Şub. (1) Yapılandırma: 1 Şub. (1) Yapılmak : 1 Şub. (15), 2 Şub. (8), 3 Şub. (3) Yapmak : 1 Şub. (38), 2 Şub. (23), 3 Şub. (7) Yaptırmak : 1 Şub. (6), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yaralanmak: 2 Şub. (3) Yararlanmak : 1 Şub. (2) Yaratmak : 1 Şub. (2), 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Yardım (?): 1 Şub. (7), 2 Şub. (1) Yardımcı : 1 Şub. (1) Yargı : 1 Şub. (4), 2 Şub.(1) Yargılamak : 1 Şub. (1) Yargılanmak : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Yarı : 1 Şub. (1), 2 Şub.(4) Yarım: 3 Şub. (1) Yarın : 1 Şub. (2) Yarışmak: 3 Şub. (1) Yasa : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Yasal : 1 Şub. (1) Yaş : 1 Şub. (6), 2 Şub.(1), 3 Şub. (3) Yaşam : 1 Şub. (3), 2 Şub. (4) Yaşamak : 1 Şub. (2), 2 Şub. (4), 3 Şub. (5) Yaşanmak : 1 Şub. (2), 2 Şub. (3), 3 Şub. (3) Yaşantı: 1 Şub. (1) Yatak : 2 Şub. (1) Yatırılmak : 2 Şub. (1) Yatırım: 1 Şub. (6), 3 Şub. (1) Yatmak: 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Yavaşlatmak: 3 Şub. (1) Yaya : 1 Şub. (1) Yayımlamak : 1 Şub. (1) Yayımlanmak : 1 Şub. (2),2 Şub.(2), 3 Şub.(1) Yayımlatmak: 2 Şub. (1) Yayın : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Yaymak: 1 Şub. (1) Yazar: 2 Şub.(1) Yazı: 2 Şub. (5)
375
Yazılı: 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Yazılmak: 2 Şub.(2) Yazmak : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Yedek : 1 Şub. (1) Yedi : 1 Şub. (5), 2 Şub. (10), 3 Şub. (2) Yeğen: 1 Şub. (1) Yelpaze: 1 Şub. (1) Yemek: 2 Şub.(1) Yeni : 1 Şub. (8), 2 Şub. (6), 3 Şub. (2) Yeniden: 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yenilemek: 3 Şub. (1) Yenilmek: 1 Şub. (1) Yenmek: 1 Şub. (2), 2 Şub. (2) Yer : 1 Şub. (6), 2 Şub.(3), 3 Şub. (13) Yer almak(d.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (5), 3 Şub. (6) Yerini almak: 3 Şub. (1) Yeri olmak(d.): 3 Şub. (1) Yer verilmek(d.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Yer altı kaynakları: 1 Şub. (1) Yerine: 2 Şub. (4), 3 Şub. (2) Yerleştirilmek : 2 Şub. (2) Yetinmek: 2 Şub. (1) Yetki : 2 Şub. (2) Yetki vermek: 3 Şub. (1) Yetkili : 1 Şub. (2), 2 Şub. (3) Yetmek: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yetmiş : 1 Şub. (1), 2 Şub. (9) Yıkılmak: 1 Şub. (1) Yıkım : 1 Şub. (2) Yıl : 1 Şub. (5), 2 Şub. (6) Yıldız : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2) Yıllık : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Yıpratmak: 1 Şub. (1) Yırtık : 1 Şub. (1) Yine : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (5) Yirmi : 1 Şub. (9), 2 Şub. (8), 3 Şub. (3) Yitirmek: 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Yoğun: 2 Şub.(1) Yoğun bakım: 2 Şub. (3) Yoğunlaşmak : 2 Şub.(1) Yoğunluk: 3 Şub. (1) Yok : 1 Şub. (8), 2 Şub. (7), 3 Şub. (8)
Yokluk: 2 Şub. (1) Yoksa: 2 Şub.(2) Yoksul: 3 Şub. (2) Yol : 1 Şub. (10), 2 Şub. (2), 3 Şub. (4) Yola çıkmak(d.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Yol açmak(d.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (2) Yol almak(d.): 3 Şub. (1) Yollamak : 1 Şub. (1) Yorum: 1 Şub. (2), 2 Şub.(3) Yorumlamak : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Yorumlanmak: 2 Şub. (1) Yön : 1 Şub. (2), 2 Şub. (3) Yönelik: 1 Şub. (1) Yönelmek : 1 Şub. (1) Yöneltmek: 2 Şub.(1) Yönetici : 1 Şub. (1) Yönetim: 1 Şub. (2), 2 Şub.(5) Yönetmek: 3 Şub. (2) Yönlendirilmek: 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Yönlendirmek : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yukarı: 2 Şub.(1) Yurt: 3 Şub. (1) Yuvarlak: 3 Şub. (1) Yükleme: 1 Şub. (1) Yüklenmek: 2 Şub. (2) Yüklü: 3 Şub. (1) Yüksek : 1 Şub. (1) Yükselmek: 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Yükseltmek : 2 Şub. (1) Yürümek : 2 Şub.(1), 3 Şub. (3) Yürütülmek : 2 Şub. (1) Yüz : 1 Şub. (14), 2 Şub.(7), 3 Şub. (3) Yüzde : 1 Şub. (9), 2 Şub. (1) Yüzden: 1 Şub. (2), 2 Şub. (2) Yüzlerce: 3 Şub. (1) Yüzünden : 1 Şub. (1), 2 Şub. (4) Yüzyıl : 1 Şub. (1) Zıplamak : 1 Şub. (1)
376
3.2.3.2 SABAH GAZETESİNDE KULLANILAN YABANCI KÖKENLİ ÖĞELER
Acaba(Ar.): 1 Şub. (1) Acemi(Ar.): 3 Şub. (2) Acilen(Ar.): 2 Şub.(1) Adale(Ar.): 1 Şub. (1) Adalet(Ar.): 3 Şub. (1) Adam(Ar.): 3 Şub. (2) Adam adama(Ar.+Ar.)(i.): 2 Şub.(4) Adeta (Ar.) : 1 Şub. (2) Adil(Ar.): 1 Şub. (1) Adres(Fr.) : 1 Şub. (3) Af (Ar.) : 1 Şub. (1) Aile (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Ait(Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Ajans(Fr.): 1 Şub. (1) Akraba(Ar.) : 1 Şub. (3) Aktör(Fr.): 3 Şub. (1) Alaka(Ar.): 1 Şub. (1) Alay(Yun.) : 1 Şub. (1) Aleyh (Ar.) : 2 Şub.(1) Alternatif(Fr.): 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Ama(Ar.) : 1 Şub. (16), 2 Şub. (23), 3 Şub. (6) Amatör(Fr.): 2 Şub.(1) Ambulans(Fr.): 2 Şub.(1) Ampul(Fr.): 2 Şub. (2) An (Ar.) : 1 Şub. (6), 2 Şub.(11), 3 Şub. (6) Androjen (İng.)(t.) : 2 Şub.(1) Anons(Fr.): 2 Şub.(2) Arşiv(Fr.): 3 Şub. (1) Arz(Ar.): 2 Şub. (1) As(Fr.): 2 Şub. (1) Asıl(Ar.): 3 Şub. (3) Asist(İng.): 2 Şub. (1) Asker(Ar.): 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Askerî(Ar.) : 2 Şub.(2), 3 Şub. (1)
Asla (Ar.) : 2 Şub. (1) Ateş(Far.): 1 Şub. (1) Aut(İng.): 2 Şub. (2) Avantaj (Fr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Avukat (İtal.) : 1 Şub. (7), 3 Şub. (8) Aynen (Ar.) : 1 Şub. (1) Aynı (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (13), 3 Şub. (4) Bahane(Far.): 3 Şub. (1) Banka(İtal.): 1 Şub. (2), 3 Şub. (5) Bant(Fr.): 3 Şub. (1) Baraj (Fr.) : 1 Şub. (2) Basit(Ar.) : 1 Şub. (1) Bazen (Ar.) : 2 Şub. (3) Bazı(Ar.) : 1 Şub. (6), 2 Şub.(16), 3 Şub. (1) Bedava(Far.+Ar.): 3 Şub. (1) Bedel (Ar.) : 1 Şub. (2) Belde(Ar.): 1 Şub. (1) Belki(Ar.+Far.): 2 Şub. (1) Beraber (Far.) : 2 Şub.(1) Bere(Fr.): 3 Şub. (2) Bereket(Ar.) : 1 Şub. (1) Beyan(Ar.): 3 Şub. (1) Beyaz(Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Bilet(Fr.) : 1 Şub. (2) Bina(Ar.) : 2 Şub. (2) Bizzat(Ar.): 2 Şub. (1) Bomba (İtal.) : 2 Şub. (3) Borç(Soğd.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (5) Bünye (Ar.) : 2 Şub. (1) Bürokrat (Fr.) : 2 Şub.(1) Cam(Far.): 2 Şub.(1) Can(Far.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Cehalet(Ar.): 3 Şub. (1) Cemaat(Ar.): 3 Şub. (2) Cep (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (4) Cep telefonu(Ar.+Fr.): 2 Şub. (3) Cereyan (Ar.) : 1 Şub. (1)
377
Ceza (Ar.) : 1 Şub. (2) Ciddi (Ar.) : 1 Şub. (8), 2 Şub. (1) Cihaz (Ar.) : 2 Şub. (1) Cin(Ar.): 2 Şub.(1) Cinler periler(Ar.+Far.)(i.): 2 Şub. (2) Cinayet(Ar.) : 1 Şub. (15), 2 Şub. (8), 3 Şub. (12) Cümle(Ar.): 3 Şub. (1) Çanta(Rume.?): 2 Şub. (16) Çap(Erm.): 2 Şub. (1) Çerçeve(Far.) : 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Çete (Bulg.?): 1 Şub. (1), 2 Şub. (9) Çeyrek(Far.): 2 Şub. (1) Çift(Far.): 2 Şub. (5) Çorap (Far.) : 1 Şub. (11) Çünkü (Far.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (4) Dâhi(Ar.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Dâhil(Ar.): 2 Şub. (1) Dair(Ar.): 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Dakika(Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (6), 3 Şub. (4) Damat(Far.) : 1 Şub. (2) Darbe (Ar.) : 2 Şub.(2) Dava (Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (1) Davet(Ar.): 1 Şub. (1) Defa(Ar.): 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Demokrasi(Fr.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (8), 3 Şub. (3) Derece(Ar.): 2 Şub. (3) Destek(Far.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Devlet (Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (21) Diğer (Far.) : 1 Şub. (5), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Din(Ar.): 2 Şub.(1) Diplomatik(Fr.): 2 Şub. (1) Doktor(Fr.) : 2 Şub. (2) Dolar(İng.): 2 Şub. (6), 3 Şub. (1) Dost(Far.) : 2 Şub. (1) Dosya (Fr.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Döviz(Fr.) : 1 Şub. (1) Döviz kuru(Fr.+Fr.) : 1 Şub. (1) Dükkân (Ar.) : 1 Şub. (1)
Dünya(Ar.) : 1 Şub. (7), 2 Şub.(6), 3 Şub. (8) Düşman(Far.): 3 Şub. (2) Efendi(Yun.): 1 Şub. (1) Efsanevi(Far.): 2 Şub. (1) Eğer(Far.) : 1 Şub. (4) Ekip(Fr.) : 1 Şub. (6), 2 Şub. (7), 3 Şub. (3) Ekonomi(Fr.): 2 Şub.(1), 3 Şub. (4) Ekonomik (Fr.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Elektrik(Fr.): 3 Şub. (1) Eleman(Fr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Elbette (Ar.) : 1 Şub. (1) Emin (Ar.) : 2 Şub. (1) Emir(Ar.) : 1 Şub. (3) Emlak(Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Emniyet (Ar.) : 1 Şub. (8), 2 Şub. (5), 3 Şub. (2) Emniyet müdürü(Ar.+Ar.): 3 Şub. (1) Endam(Far.): 2 Şub. (1) Ender(Ar.): 2 Şub.(1) Endişe(Far.): 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Enerji(Fr.): 3 Şub. (3) Enfeksiyon (Fr.) : 1 Şub. (1) Enflasyon(Fr.) : 1 Şub. (1) Entegrasyon(Fr.): 3 Şub. (1) Esas(Ar.): 1 Şub. (2) Esmer(Ar.): 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Esna(Ar.): 2 Şub.(1) Espri(Fr.) : 1 Şub. (2) Eşkıya(Ar.): 3 Şub. (2) Etiket (Fr.) : 2 Şub. (1) Etraf(Ar.): 2 Şub.(1) Evlat(Ar.): 3 Şub. (1) Eyvah(Far.): 2 Şub. (1) Faal(Ar.): 2 Şub. (1) Faaliyet (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Fail (Ar.) : 1 Şub. (1) Fakat (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Falan(Ar.): 2 Şub.(1) Fark (Ar.) : 1 Şub. (1)
378
Fazla (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Felsefe(Ar.): 1 Şub. (1) Fıkra(Ar.): 1 Şub. (2) Fırsat(Ar.): 1 Şub. (1) Fiilî(Ar.): 2 Şub.(1) Fikir(Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1) File(Fr.): 1 Şub. (1) Film (Fr.?) : 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Finansman(Fr.) : 1 Şub. (1) Firma(İtal.): 2 Şub.(1) Fiyat (Ar.) : 1 Şub. (12), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Fobi(Fr.): 3 Şub. (1) Fon (Fr.) : 2 Şub. (1) Forvet(İng.): 2 Şub.(1) Fotoğraf (Fr.) : 1 Şub. (5), 2 Şub. (14), 3 Şub. (5) Frikik (İng.) : 1 Şub. (1) Futbol(İng.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Galibiyet(Ar.): 2 Şub. (1) Gayet(Ar.): 2 Şub. (1) Gaz (Fr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (3) Gazete(İtal.): 1 Şub. (7), 2 Şub. (6), 3 Şub. (7) General (Alm.?) : 2 Şub.(1) Gol(İng.) : 1 Şub. (7), 2 Şub. (4) Gram (Fr.) : 2 Şub. (2) Grup(Fr.) : 1 Şub. (4), 3 Şub. (8) Haber (Ar.) : 1 Şub. (5), 2 Şub.(14) Hafıza(Ar.): 3 Şub. (1) Hafta (Far.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2) Hak(Ar.): 2 Şub.(6) Hakaret (Ar.) : 1 Şub. (1) Hakim(Ar.): 2 Şub.(1) Hâl (Ar.) : 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Hâlâ (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Hâlen (Ar.) : 1 Şub. (1) Halk(Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (1) Ham (Far.) : 1 Şub. (3) Hamile(Ar.): 2 Şub. (3) Harekât(Ar.): 2 Şub. (1) Hareket(Ar.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Hariç (Ar.) : 1 Şub. (1)
Hasep(Ar.): 1 Şub. (1) Hassas (Ar.) : 2 Şub. (1) Hasta (Far.) : 1 Şub. (3) Hastane(Far.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (4) Hat(Ar.): 2 Şub. (2) Hatıra(Ar.): 2 Şub. (8) Hatta (Ar.) : 2 Şub. (4), 3 Şub. (2) Hava (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Hayal (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (3) Hayat(Ar.): 1 Şub. (3) Hayır (Ar.) : 1 Şub. (1) Hazır(Ar.): 2 Şub. (1) Hazine (Ar.) : 1 Şub. (2) Hedef (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Hele(Far.): 1 Şub. (1) Hem (Far.) : 1 Şub. (6), 2 Şub.(6), 3 Şub. (6) Hemen (Far.): 1 Şub. (2), 2 Şub. (3), 3 Şub. (5) Henüz (Far.) : 1 Şub. (2) Hep(Far.): 1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Her (Far.) : 1 Şub. (13), 2 Şub. (11), 3 Şub. (2) Hesap (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2) Heyecan(Ar.) : 2 Şub. (4) Heyet (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (5) Hışım(Far.): 3 Şub. (1) Hiç (Far.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Hizmet(Ar.): 3 Şub. (1) Hormon (Fr.?) : 2 Şub.(4) Hukuk(Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Hüküm (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Hükûmet (Ar.) : 1 Şub. (5), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Irk(Ar.): 2 Şub.(1) Israr(Ar.): 3 Şub. (2) İcat(Ar.): 2 Şub. (2) İcraat(Ar.): 1 Şub. (2) İdeal(Fr.): 2 Şub. (1)
379
İddia(Ar.) : 1 Şub. (9), 2 Şub.(2), 3 Şub. (3) İdman(Ar.): 1 Şub. (1) İfade(Ar.) : 1 Şub. (6), 2 Şub.(2) İhbar(Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (1) İhlal(Ar.): 2 Şub. (1) İhmal(Ar.) : 1 Şub. (4) İhracat(Ar.): 3 Şub. (1) İhtiyaç (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (3) İkna(Ar.): 2 Şub. (1) İktidar (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(5) İlah(Ar.): 3 Şub. (2) İltifat (Ar.) : 1 Şub. (5) İmkân(Ar.): 3 Şub. (1) İnisiyatif(Fr.) : 2 Şub. (1) İnsan(Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(2) İnşaat(Ar.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (4) İnternet (İng.) : 1 Şub. (4) İnternet kafe(İng.+Fr.): 1 Şub. (2) İsim(Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(9), 3 Şub. (1) İstatistik(Fr.) : 1 Şub. (1) İstihbarat(Ar.): 3 Şub. (3) İstikrar(Ar.) : 1 Şub. (5), 3 Şub. (2) İşkence(Far.): 3 Şub. (1) İtfaiye(Ar.): 2 Şub.(2) İthalat(Ar.): 3 Şub. (1) İtibar(Ar.): 1 Şub. (3) İtibaren(Ar.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) İttifak(Ar.): 1 Şub. (1) Jandarma (İtal.) : 2 Şub. (11), 3 Şub. (17) Jest (Fr.) : 1 Şub. (1) Jet (İng.) : 2 Şub. (2) Kabine(Fr.): 1 Şub. (1) Kâbus(Ar.): 2 Şub. (2) Kadar (Ar.): 1 Şub. (6), 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Kademe(Ar.): 3 Şub. (2) Kader(Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (3) Kadın(Soğd.?) : 1 Şub. (5), 3 Şub. (8) Kadro(İtal.): 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Kafa(Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (4), 3 Şub. (1)
Kahraman(Far.): 1 Şub. (2), 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Kale(Ar.): 2 Şub. (1) Kalite(Fr.): 3 Şub. (1) Kalp (Ar.) : 1 Şub. (1) Kamera(Fr.): 2 Şub. (5), 3 Şub. (18) Kanal (İtal.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (3) Kanser (Fr.) : 2 Şub. (1) Kanun(Ar.): 1 Şub. (1) Karar (Ar.) : 1 Şub. (8) Kare(Fr.): 2 Şub. (1) Kart(Fr.): 2 Şub. (3) Kaset(Fr.): 3 Şub. (13) Katil(Ar.): 2 Şub. (8), 3 Şub. (2) Kayıp(Ar.): 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Kayıt (Ar.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (4) Kaza (Ar.) : 1 Şub. (1) Kazak(Fr.): 3 Şub. (6) Kelime(Ar.): 2 Şub. (1) Kelle(Far.): 3 Şub. (2) Kent(Soğd.): 3 Şub. (3) Keşke(Far.): 2 Şub.(1) Kırmızı bülten(Ar.+Fr.) : 1 Şub. (2) Kırtasiye(Ar.) : 1 Şub. (2) Kısmet (Ar.) : 2 Şub. (1) Kıyafet(Ar.): 2 Şub. (2) Ki (Far.) : 1 Şub. (5), 2 Şub. (7), 3 Şub. (2) Kilometre(Fr.): 1 Şub. (1) Kitap (Ar.) : 2 Şub.(3) Koalisyon(Fr.) : 1 Şub. (1) Komiser(Fr.): 3 Şub. (1) Komite(Fr.) : 2 Şub. (2) Komplo(Fr.): 3 Şub. (1) Komünist (Fr.) : 2 Şub.(1) Konsensüs(İng.): 1 Şub. (2) Kontrol(Fr.): 2 Şub. (1) Koordinasyon(Fr.): 2 Şub. (1) Köşe(Far.): 3 Şub. (2) Köşk(Far.): 1 Şub. (1) Köy(Far.) : 1 Şub. (8) Krampon(Fr.): 2 Şub.(1) Kredi(Fr.) : 1 Şub. (4) Kritik(Fr.): 2 Şub.(3), 3 Şub. (1)
380
Kriz(Fr.): 1 Şub. (3), 2 Şub. (2) Kroki(Fr.): 3 Şub. (1) Kronik(Fr.): 3 Şub. (1) Kupa (İtal.) : 1 Şub. (1) Kurban(Ar.): 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Kurşun (?): 2 Şub. (2) Kurşun tetraetil(? + Fr.)(t.): 2 Şub. (1) Kuzen(Fr.) : 1 Şub. (4) Lavandula angustifola(Lat.)(t.) : 2 Şub. (1) Lavanta (İtal.) : 2 Şub.(2) Lazım(Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Lider (İng.) : 1 Şub. (6), 3 Şub. (7) Lig (Fr.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Lira(İtal.): 1 Şub. (2), 2 Şub. (4) Liste (İtal.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Lobi(İng.): 2 Şub.(2) Losyon (Fr.) : 2 Şub.(2) Lüks(Fr.) : 1 Şub. (2) Lütfen(Ar.): 2 Şub.(1) Macera(Ar.): 2 Şub. (1) Maç(İng.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (14) Madde(Ar.) : 1 Şub. (5), 2 Şub. (1) Maddi(Ar.): 1 Şub. (2) Mağdur (Ar.) : 1 Şub. (1) Mahalle(Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(4) Mahkeme (Ar.) : 1 Şub. (2) Makam(Ar.): 2 Şub. (1) Maksat(Ar.): 3 Şub. (1) Mali (Ar.) : 1 Şub. (3) Maliyet(Ar.) : 1 Şub. (3) Malum(Ar.): 1 Şub. (1) Mana(Ar.): 1 Şub. (1) Manşet : 1 Şub. (1) Marka(İtal.): 2 Şub. (1) Markaj(Fr.): 2 Şub.(4) Market (İng.) : 1 Şub. (2) Masa(Yun.?): 1 Şub. (1) Masraf(Ar.) : 1 Şub. (1) Masum (Ar.) : 1 Şub. (1) Mazi (Ar.) : 1 Şub. (1) Meçhul(Ar.): 1 Şub. (1) Medya(İng.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Mektup(Ar.) : 1 Şub. (5)
Melaleuca alternifolia(Lat.)(t.) : 2 Şub. (1) Memur (Ar.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Menfaat(Ar.): 3 Şub. (1) Merkez (Ar.): 1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Mermi(Ar.) : 1 Şub. (1) Mesafe(Ar.): 3 Şub. (2) Mesaj(Fr.) : 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Mesela(Ar.): 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Mesele(Ar.): 3 Şub. (1) Meşrutiyet(Ar.): 2 Şub. (1) Metin (Ar.) : 2 Şub.(1) Metre(Fr.): 3 Şub. (3) Mevcut(Ar.): 3 Şub. (1) Mezun(Ar.): 3 Şub. (1) Millet (Ar.) : 2 Şub. (1) Milletvekili(Ar.+Ar.): 1 Şub. (2), 2 Şub.(3) Millî(Ar.): 3 Şub. (1) Milyar(Fr.): 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Milyon (Fr.) : 1 Şub. (5) Misafir(Ar.) : 2 Şub. (1) Misal(Ar.): 3 Şub. (1) Mobilya(İtal.): 1 Şub. (1) Moda (İtal.) : 1 Şub. (1) Model (Fr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Mont(İng.): 3 Şub. (1) Moral (Fr.) : 1 Şub. (1) Motor (Fr.) : 2 Şub. (1) Muamele(Ar.): 2 Şub. (2) Muhalefet (Ar.) : 1 Şub. (3) Muhatap (Ar.) : 1 Şub. (1) Muhbir(Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (2) Muhtar(Ar.): 1 Şub. (1) Muhtemel (Ar.) : 1 Şub. (1) Muhtemelen(Ar.) : 1 Şub. (1) Muktedir(Ar.): 2 Şub.(2) Mum (Far.) : 2 Şub. (1) Mutlaka(Ar.): 3 Şub. (1) Mücadele (Ar.) : 1 Şub. (2) Müdahale(Ar.): 2 Şub.(1) Müdahil(Ar.): 2 Şub. (1)
381
Müdür (Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (2) Müfettiş(Ar.): 2 Şub. (5), 3 Şub. (3) Mümkün (Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (3), 3 Şub. (1) Münhasır(Ar.): 2 Şub. (1) Müşterek(Ar.): 2 Şub. (1) Müthiş(Ar.): 2 Şub. (1) Müttefik(Ar.): 3 Şub. (2) Müze(Fr.): 2 Şub. (1) Müzisyen(Fr.) : 2 Şub. (2) Nakit (Ar.) : 1 Şub. (1) Net(Fr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Nihai(Ar.) : 1 Şub. (1) Nispî(Ar.) : 1 Şub. (1) Niyet(Ar.): 3 Şub. (2) Nokta (Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (3), 3 Şub. (7) Normal(Fr.): 2 Şub. (7) Nota(İtal.): 2 Şub.(2) Numune(Far.): 1 Şub. (1) Ofis(Fr..): 1 Şub. (3) Ofsayt(İng.): 2 Şub. (1) Onur(Fr.): 1 Şub. (4) Operasyon(Fr.) : 1 Şub. (1) Organ(Fr.): 2 Şub.(1) Organizasyon(Fr.): 2 Şub.(3) Orijinal(Fr.): 2 Şub. (2) Otel(Fr.): 2 Şub.(1) Otobüs(Fr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Otogar(Fr.): 2 Şub. (1) Otomobil(Fr.): 3 Şub. (1) Otoriter (Fr.) : 2 Şub.(1) Östrojen (İng.?)(t.): 2 Şub.(1) Özür(Ar.): 1 Şub. (2) Panik(Fr.) : 1 Şub. (2) Pankart(Fr.): 2 Şub.(1) Pantolon(Fr.): 3 Şub.(2) Para (Far.) : 1 Şub. (2) Paralel(Fr.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Parti (Fr.) : 1 Şub. (7), 2 Şub. (1) Pas(İng.): 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Pasaport(İtal.): 1 Şub. (9) Patron (Fr.) : 2 Şub.(1)
Performans(Fr.): 1 Şub. (3), 2 Şub. (1) Peri(Far.): 2 Şub.(1) Personel(Fr.): 1 Şub. (2), 2 Şub.(2), 3 Şub. (4) Perşembe(Far.): 3 Şub. (1) Petrol( Fr.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (11), 3 Şub. (2) Piyasa(İtal.): 2 Şub. (3) Plan(Fr.) : 1 Şub. (2) Plase (Fr.) : 1 Şub. (1) Polis( Fr.) : 1 Şub. (6), 2 Şub. (8), 3 Şub. (35) Popüler(Fr.) : 1 Şub. (1) Portre(Fr.): 2 Şub. (3) Poster(İng.) : 2 Şub. (6), 3 Şub. (1) Poşet (Fr.) : 1 Şub. (2) Poz(Fr.): 2 Şub. (3) Pozisyon(Fr.): 2 Şub.(5) Pozitif(Fr.): 3 Şub. (1) Problem(Fr.): 2 Şub. (1) Profesyonel(Fr.): 3 Şub. (1) Proje(Fr.): 2 Şub. (1) Radyo(Fr.): 2 Şub. (2) Rafineri(Fr.): 2 Şub.(1) Rağmen (Ar.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (4) Rahat(Ar.): 2 Şub. (2) Rakip(Ar.): 1 Şub. (6) Rapor(Fr.): 2 Şub. (2) Ray(Fr.): 3 Şub. (1) Razı(Ar.): 1 Şub. (1) Reel(Fr.) : 1 Şub. (1) Refah(Ar.): 3 Şub. (1) Refleks(Fr.): 2 Şub. (5) Rehber(Far.): 2 Şub. (3) Rejim(Fr.): 2 Şub. (2) Rekabet(Ar.): 3 Şub. (1) Renk(Far.): 2 Şub.(1), 3 Şub.(3) Resepsiyon(Fr.): 2 Şub.(2) Resim(Ar.) : 1 Şub. (8), 2 Şub.(1) Resital(Fr.)(t.) : 1 Şub. (1) Resmen(Ar.) : 2 Şub. (3) Resmi(Ar.): 2 Şub.(2) Ribaund(İng.): 2 Şub. (2) Risk(Fr.) : 1 Şub. (1)
382
Rol (Fr.) : 1 Şub. (2) Rutin (Fr.) : 2 Şub. (3) Rüzgâr(Far.) : 2 Şub. (2) Saat (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (11), 3 Şub. (5) Sabah(Ar.): 1 Şub. (2), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Sabit(Ar.): 3 Şub. (1) Sabotaj(Fr.): 1 Şub. (2) Sabun (Ar.) : 2 Şub.(1) Sade(Far.): 2 Şub.(1) Saha(Ar.) : 1 Şub. (1) Sahip (Ar.) : 1 Şub. (5), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Sakat(Ar.): 1 Şub. (1) Sandalye(Ar.): 1 Şub. (1) Sayfa (Ar.) : 1 Şub. (3) Sanayi (Ar.) : 1 Şub. (1) Saniye(Ar.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Saye(Far.): 3 Şub. (1) Sebep(Ar.): 2 Şub.(1) Sene(Ar.): 3 Şub. (1) Sermaye (Far.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (2) Sert(Far.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Serüven(Far.?) : 2 Şub. (1) Servis(Fr.): 3 Şub. (4) Seyahat (Ar.) : 2 Şub. (1) Seyir (Ar.) : 1 Şub. (1) Sıfat(Ar.): 1 Şub. (3) Sıfır(Ar.): 1 Şub. (3) Sınır(Yun.) : 1 Şub. (1) Sır(Ar.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Silah(Ar.) : 1 Şub. (6), 2 Şub. (1), 3 Şub. (3) Silsile(Ar.): 3 Şub. (1) Sinyal(Fr.): 1 Şub. (1) Sistem (Fr.) : 1 Şub. (1),2 Şub.(2), 3 Şub. (6) Site(Fr.) : 1 Şub. (1) Sivil(Fr.): 2 Şub. (2) Siyah(Far.) : 1 Şub. (1) Siyaset (Ar.) : 1 Şub. (6), 2 Şub. (6), 3 Şub. (4)
Siyasi (Ar.): 1 Şub. (5), 2 Şub.(2), 3 Şub. (2) Skandal(Fr.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Skor(İng.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Sohbet(Ar.): 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Sokak (Ar.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Sosyete(Fr.): 2 Şub. (1) Sosyetik(Fr.): 2 Şub. (1) Spiker(İng.) : 2 Şub. (6) Spor(Fr.): 2 Şub.(2) Stratejik(Fr.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Suikast(Ar.) : 1 Şub. (9), 2 Şub. (3), 3 Şub. (8) Süper(Fr.) : 1 Şub. (1) Sürpriz (Fr.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (5) Şahıs(Ar.): 2 Şub.(1) Şahsi(Ar.): 1 Şub. (1) Şahsiyet(Ar.): 1 Şub. (1) Şampuan (İng.?) : 2 Şub.(4) Şapka (Rus.?) : 2 Şub. (1) Şart(Ar.): 3 Şub. (2) Şef (Fr.) : 2 Şub. (1), 3 Şub. (2) Şeffaf (Ar.) : 2 Şub. (1) Şekil (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (9), 3 Şub. (3) Şeref tribünü(Ar.+Fr.): 1 Şub. (1) Şey (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (13), 3 Şub. (4) Şık(Fr.): 1 Şub. (1) Şiddet(Ar.) : 1 Şub. (1) Şikâyet(Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (3) Şirket (Ar.) : 1 Şub. (3) Şov(İng.) : 1 Şub. (3) Şut(İng.): 2 Şub.(2) Şüphe (Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Tabii (Ar.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (4), 3 Şub. (1) Tabir(Ar.) : 1 Şub. (1) Tablo (Fr.) : 1 Şub. (2) Tahliye(Ar.): 2 Şub.(1) Tahmin(Ar.): 2 Şub. (1) Takdir(Ar.): 1 Şub. (2), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Taktik (Fr.) : 1 Şub. (1)
383
Tam (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (6), 3 Şub. (1) Tamam(Ar.): 2 Şub. (1) Tank(İng.): 2 Şub. (2) Tansiyon(Fr.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Taraf ( Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (6), 3 Şub. (2) Tarih (Ar.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (4), 3 Şub. (2) Tarihî(Ar.): 3 Şub. (2) Tarikat(Ar.): 3 Şub. (2) Tavır(Ar.): 2 Şub. (1) Tedavi (Ar.) : 1 Şub. (4) Tehdit (Ar.) : 2 Şub.(4) Tehlike (Ar.) : 1 Şub. (2) Teklif (Ar.): 1 Şub. (3) Tekmil(Ar.): 1 Şub. (1) Teknik direktör(Fr.+Fr.): 2 Şub. (1) Teknisyen(Fr.) : 1 Şub. (1) Teknoloji (Fr.) : 2 Şub.(1) Tekrar(Ar.): 2 Şub. (1) Telafi (Ar.) : 1 Şub. (1) Telefon (Fr.) : 2 Şub. (5), 3 Şub. (3) Televizyon (Fr.) : 1 Şub. (3), 3 Şub. (1) Telgraf (Fr.): 2 Şub. (2) Temas(Ar.) : 2 Şub. (1) Temel (Yun.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Terim (Fr.) : 2 Şub. (2) Terör (Fr.) : 2 Şub. (1) Tertip(Ar.): 3 Şub. (4) Tesis(Ar.): 2 Şub. (2) Teslim(Ar.) : 1 Şub. (1) Tespit(Ar.): 3 Şub. (1) Testosteron(Fr.)(t.): 2 Şub. (1) Teşkilat (Ar.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (8), 3 Şub. (1) Teşvik(Ar.): 3 Şub. (1) Tetkik(Ar.): 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Tıbbi (Ar.) : 2 Şub. (2) Tim(İng.): 2 Şub. (1) Totaliter(Fr.): 2 Şub. (3) Trafik (Fr.) : 2 Şub. (1) Tribün(Fr.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Tripleks (Fr.) : 1 Şub. (2)
Turizm (Fr.) : 1 Şub. (1) Tuvalet (Fr.) : 2 Şub. (1) Tünel(İng.) : 1 Şub. (2) Ufuk(Ar.): 3 Şub. (1) Unsur(Ar.) : 1 Şub. (1) Usta(Far.): 1 Şub. (1) Usûl (Ar.) : 1 Şub. (2) Ülke (Far.) : 1 Şub. (8), 2 Şub.(2), 3 Şub. (8) Ümit(Far.): 2 Şub. (1) Üniforma(İtal.?): 2 Şub.(1) Üniversite(Fr.): 3 Şub. (1) Ütopya(İtal.): 3 Şub. (3) Vaka(Ar.): 2 Şub. (1) Vatan (Ar.) : 2 Şub. (3) Ve(Ar.) : 1 Şub. (58), 2 Şub. (94), 3 Şub. (54) Veciz(Ar.) : 2 Şub.(1) Vekil(Ar.): 2 Şub.(5) Veya(Ar.+Far.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Villa(İtal.) : 1 Şub. (3) Viyadük (Fr.) : 1 Şub. (1) Vizyon(Fr.): 3 Şub. (1) Ya (Far.) : 2 Şub. (5), 3 Şub. (4) Yani (Ar.) : 1 Şub. (3), 2 Şub. (4) Zam (Ar.) : 1 Şub. (5) Zaman (Ar.) : 1 Şub. (9), 2 Şub. (3), 3 Şub. (4) Zaman tüneli(Ar.+İng.): 3 Şub. (1) Zaman zaman(Ar.)(d.)(i.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Zarar(Ar.) : 1 Şub. (6) Zarf(Ar.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Zaten(Ar.): 2 Şub.(2) Zatürre(Ar.): 1 Şub. (2) Zemin(Far.): 2 Şub.(1) Zira (Far.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Zirve(Ar.): 1 Şub. (2) Ziyaret (Ar.) : 1 Şub. (4) Zor(Far.): 2 Şub. (5)
384
3.2.3.3 SABAH GAZETESİNDE KULLANILAN TÜRKÇELEŞMİŞ YABANCI KÖKENLİ ÖĞELER
Açık mektup(Tr.+Ar.): 1 Şub. (2) Affetmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Ağabey(Moğ.+Tr.): 1 Şub. (6), 2 Şub. (3) Akciğer(Tr.+Far.) : 1 Şub. (1) Akla getirmek (Ar.+Tr.) (d.): 1 Şub. (1) Aklı almamak(Ar.+Tr.)(d.): 2 Şub.(1) Aklına gelmek(Ar.+Tr.)(d.) : 2 Şub. (1) Akrabalık(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Aksi hâlde(Ar.+Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Arz edilmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Aslında (Ar.+Tr.): 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Aşk olsun(Ar.+Tr.)(k.s): 1 Şub. (1) Ateş almak(Far.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Ateş etmek(Far.+Tr.)(d.): 3 Şub. (3) Ateşi çıkmak(Far.+Tr.): 1 Şub. (1) Ateşlemek(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Ateşlenmek (Far.+Tr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Ayarlanmak(Ar.+Tr.): 2 Şub. (2) Ayyuka çıkmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Azmettirici(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Azmettirmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Basketçi(İng.+Tr.): 2 Şub. (1) Başına dert açmak(Tr.+Far.+Tr.)(d.): 1 Şub. (1) Başhekim(Tr.+Ar.) : 1 Şub. (1) Başkan vekili(Tr.+Ar.): 3 Şub. (1) Bedensel(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Belediye başkanı(Ar.+Tr.): 1 Şub. (3) Beraberlik(Far.+Tr.) : 1 Şub. (1) Bombalama (İtal.+Tr.) : 2 Şub. (1) Boykot etmek(İng.+Tr.): 1 Şub. (1) Cephe almak(Ar.+Tr.)(d.): 2 Şub. (1) Cevabı yapıştırmak(Ar.+Tr.)(d.): 1 Şub. (1)
Cevap vermek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(2) Ceza almak(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Cezaevi(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Cinayet işlemek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Cinayet işletmek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Cirit atmak(Ar.+Tr.)(d.) : 2 Şub. (2) Civarında(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Coşturmak(Far.?+Tr.): 1 Şub. (1) Cumhurbaşkanı(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (3) Cumhurbaşkanlığı(Ar.+Tr.): 1 Şub. (3) Çaresiz(Far.+Tr.): 1 Şub. (2) Çay ağacı yağı(Çin.?+ Tr.+Tr.) : 2 Şub.(2) Çay ocağı (Çin.?+Tr.): 3 Şub. (1) Çeşitli(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Çıkış noktası(Tr.+Ar.) : 1 Şub. (1) Dansçı(Fr.+Tr.): 1 Şub. (4) Davet etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2) Defalarca(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Demek ki(Tr.+Far.)(d.): 2 Şub.(2) Derin devlet (Tr.+Ar.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (18), 3 Şub. (1) Ders çıkarmak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Devam etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (3), 2 Şub. (4), 3 Şub. (3) Devamlılık(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2) Devlet başkanı(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Devreye girmek(Ar.+Tr.)(d.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Devriye gezmek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(3) Dış politika(Tr.+İtal.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (2) Dikkat çekilmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Dikkat çekmek(Ar.+Tr) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Distribütörlük(Fr.+Tr.): 2 Şub. (1)
385
Doğal gaz(Tr.+Fr.) : 1 Şub. (8), 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Doktora yapmak(Fr.+Tr.): 3 Şub. (1) Dostluk(Far.+Tr.) : 1 Şub. (3) Dua etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Dünyaya gelmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Dünyalı(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Egemenlik(Yun.?)+Tr.): 2 Şub. (1) Emanet etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Enerji kaynağı(Fr.+Tr.): 3 Şub. (1) Engellemek (Far+Tr.) : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1) Engellenmek(Far.+Tr.): 2 Şub. (1) Eski tas eski hamam(Tr.+Ar.+Tr.+Ar.)(d.): 3 Şub. (1) Eyvallah denilmek(Ar.+Tr.)(d.): 1 Şub. (1) Farkında olmak(Ar.+Tr.)(d.) : 2 Şub. (1) Farklı(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2), 2 Şub. (2) Farklılık (Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) Feryat etmek(Far.+Tr.): 1 Şub. (1) Finanse etmek(Fr.+Tr.) : 1 Şub. (1) Fotoğraf çekilmek(Fr.+Tr.): 2 Şub. (18), 3 Şub. (2) Fotoğraf çekmek(Fr.+Tr.): 2 Şub.(1) Fotoğraf çektirmek(Fr.+Tr.) : 2 Şub. (5) Frenlemek(Fr.+Tr.): 2 Şub. (1) Futbolcu(İng.+Tr.): 2 Şub. (2) Gazeteci(İtal.+Tr.) : 1 Şub. (5), 2 Şub.(3), 3 Şub. (1) Gol yemek(İng.+Tr.) : 1 Şub. (1) Golcü: 2 Şub.(1) Güvenlik konseyi(Tr.+Fr.): 1 Şub. (2) Haberleşme (Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Haberi olmak(Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Haber vermek(Ar.+Tr.)(d.) : 1 Şub. (1) Haftalık(Far.+Tr.) : 2 Şub. (3) Hafta sonu(Far.+Tr.) : 2 Şub. (1) Hakaret etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Hâkim olmak(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2) Hakkında(Ar.+Tr.): 1 Şub. (6),2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Haklı(Ar.+Tr.): 2 Şub.(3) Haksız(Ar.+Tr.): 2 Şub.(4)
Hamilelik (Ar.+Tr.) : 2 Şub. (2) Hanım efendi(Tr.+Yun.): 1 Şub. (1) Harcama (Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) Harcamak (Ar.harc+Tr.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Hareket etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1), 3 Şub. (1) Harekete geçmek(Ar.+Tr.)(d.): 2 Şub.(2) Hareketlenmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1), 3 Şub. (3) Hareketlilik(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Hastaneye kaldırılmak(Far.+Tr.): 1 Şub. (2), 2 Şub.(2) Hatırlatmak (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2) Hayal etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Hayret etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Hazır bulunmak(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Hazır olmak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Hazırlamak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Hazırlanmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Hazırlık(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Hediye etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Hemşehrilik (Far.+Tr.) : 2 Şub. (1) Hepsi(Far.+Tr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2) Her birinin gönlünde yatan bir aslan var.(Far.+Tr.+Tr.+Tr.+Tr.+Tr.+Tr.)(a.): 1 Şub.(1) Herhalde(Far.+Ar.+Tr.): 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Herhangi(Far.+Tr.): 2 Şub. (1) Herkes(Far.+Tr.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (1) Hesaba katmak(Ar.+Tr.)(d.) : 1 Şub. (1) Hiçbir(Far.+Tr.): 2 Şub. (5), 3 Şub. (1) Hissetmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Hitap etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Israr etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Israrlı(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) İcat edilmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) İddia edilmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) İddia etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (2)
386
İfade edilmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) İfade etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) İfade vermek(Ar.+Tr.)(d.) : 1 Şub. (3), 3 Şub. (3) İhbar etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) İhlal edilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) İhtiyaç duymak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) İhtiyatlı(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) İlan edilmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) İltifat etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) İltifatçı(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) İma etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) İmkânsız (Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) İmza atmak(Ar.+Tr.)(d.): 2 Şub. (1) İmzalamak(Ar.+Tr.): 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) İntikam almak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) İş adamı(Tr.+Ar.): 2 Şub.(7) İtham etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) İtiraz etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) İzin verilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (2) İzin vermek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Kabul edilmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (1) Kabul etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2), 3 Şub. (1) Kafası karışmak(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Kahvaltı(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Kahvaltı etmek(Ar.+Tr.+Tr.): 2 Şub.(1) Kahvaltı yapmak(Ar.+Tr.+Tr.): 1 Şub. (1) Kalabalık(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Kâr etmek(Far.+Tr.) : 1 Şub. (1) Karar alınmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2) Karar almak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3) Karar verilmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Karar vermek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (3), 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Kararlılık(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Kararsız(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3) Kârlılık(Far.+Tr.) : 1 Şub. (2) Kasıtlı(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1)
Kastetmek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Kavga etmek(Far.+Tr.): 1 Şub. (1) Kaybetmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (4) Kaydedilmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Kaydetmek (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (3), 2 Şub.(1), 3 Şub. (1) Kaza geçirmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Kelepçelenmek(Far.+Tr.): 2 Şub. (1) Kervana katılmak(Far.+Tr.): 1 Şub. (1) Keyfini çıkarmak(Ar.+Tr.)(d.) : 2 Şub. (1) Keyiflendirmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Kına yakmak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Kimyasal (Ar.+Tr.) : 2 Şub.(2) Koltuk kavgası(Tr.+Far.) : 1 Şub. (1) Köylü(Far.+Tr.) : 1 Şub. (1) Kurşun atmak(?)+Tr.): 2 Şub. (1) Kurşun sıkmak(?+Tr.): 3 Şub. (1) Kusura bakmayın(Ar.+Tr..)(k.s): 2 Şub. (1) Kuş gribi(Tr.+Fr.): 1 Şub. (6) Laf dinlemek(Far.+Tr.)(d.): 2 Şub. (1) Liderlik(İng.+Tr.): 2 Şub. (1) Mafya babası(İtal.+Tr.): 1 Şub. (1) Mağlup etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Mahkûm olmak(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Mal varlığı(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Markaja almak(Fr.+Tr.) : 2 Şub. (1) Mazur görmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Mazur görülmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Meraklı(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Meşin yuvarlak(Far.+Tr.): 2 Şub. (1) Meydana gelmek(Ar.+Tr.)(d.): 2 Şub. (4) Mezun olmak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Millî gelir(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2) Millî güvenlik(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Millî takım(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Müdahale etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Nasıl(Tr.+Ar.) : 1 Şub. (5), 2 Şub. (5), 3 Şub. (2) Nasıl ki(Tr.+Ar.+Far.): 2 Şub. (1) Nazarlık(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1)
387
Ne kadar(Tr.+Ar.): 2 Şub.(2) Nefesi tutulmak(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Nefret etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Onurlandırmak (Fr.+Tr.) : 1 Şub. (1) Orta saha(Tr.+Ar.): 1 Şub. (2) Özür dilemek(Ar.+Tr.)(d.) : 1 Şub. (10) Pahalı(Far.+Tr.): 2 Şub. (2) Pamuk ipliğine bağlı olmak( Far.+Tr. +Tr.) (d.): 3 Şub. (1) Pes etmek(Far.+Tr.): 2 Şub. (1) Peşine düşmek(Far.+Tr.)(d.): 2 Şub. (1) Pişman etmek(Far.+Tr.): 1 Şub. (1) Planlamak (Fr.+ Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Planlanmak(Fr.+Tr.): 2 Şub. (1) Planlı(Fr.+Tr.): 2 Şub.(1) Poz verdirmek(Fr.+Tr.): 2 Şub. (1) Poz vermek(Fr.+Tr.) : 2 Şub. (2), 3 Şub. (1) Problemli (Fr.+Tr.) : 2 Şub. (1) Rağbet etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Rahatlamak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Rahatsız edilmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Rahatsızlanmak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2) Rahatsızlık(Ar.+Tr.): 1 Şub. (3) Resim çekmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Resim çektirmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Rezil etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Rol almak(Fr.+Tr.) : 1 Şub. (2) Rütbeli(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Saatli bomba(Ar.+Tr.+İtal.): 1 Şub. (2) Sadece (Far.+Tr.) : 1 Şub. (4), 2 Şub. (2), 3 Şub. (2) Sahip çıkmak(Ar.+Tr.)(d.) : 1 Şub. (1) Sahip olmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2), 2 Şub.(1) Sahiplenmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Sakinlik(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Sanayici (Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1) Sanki(Tr.+Far.): 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Sarf etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Sertlik(Far.+Tr.): 1 Şub. (1) Sessiz sedasız(Tr.+Ar.+Tr.)(i.): 2 Şub.(1) Sevdalı(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1)
Sevk edilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Seyirci(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Seyretmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Sıfırlanmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Sınırlı(Yun.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (1) Silah çekmek(Ar.+Tr.)(d.): 3 Şub. (1) Silahlı(Ar.+Tr.): 3 Şub.(1) Sivil toplum örgütleri (Fr. +Tr.+Tr.): 1 Şub. (2) Siyasetçi(Ar.+Tr.): 1 Şub. (2), 2 Şub.(4), 3 Şub. (3) Sokağa dökülmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (2) Son derece(Tr.+Ar.) : 1 Şub. (1), 3 Şub. (1) Sondaj yapmak(Fr.+Tr.): 2 Şub. (1) Söz sahibi(olmak)(Tr.+Ar.+Tr.)(d.): 2 Şub.(1) Suikastçı(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Şekillendirmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (1) Şikâyet etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(1) Şikâyetçi(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Şüphelenmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Şüpheli(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Tahliye edilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Takdim etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Takip edilmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Takip etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(2), 3 Şub. (1) Takviye etmek(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Talep etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (2) Tavır takınmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Tazelemek(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Tedbir alınmak(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Tehdit etmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub.(2) Tehlikeye atmak(Ar.+Tr.): 1 Şub. (1) Telsiz(Erm.+Tr.): 2 Şub.(1) Temel atmak(Yun.+Tr.)(d.): 1 Şub. (1) Temin etmek(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Temsilci(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Terk edilmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (3) Teslim etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) Tespit edilmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Tespit etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (2)
388
Teşhis etmek(Ar.+Tr.): 3 Şub. (2) Tiyatrocu(İtal.+Tr.): 1 Şub. (1) Tüp bebek(Fr.+Tr.): 2 Şub. (1) Üçkâğıt(Tr.+Far.): 3 Şub. (1) Vatandaş(Ar.+Tr.): 2 Şub.(4) Vazgeçmek(Far.+Tr.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (2) Yabancı (Far.+Tr.): 1 Şub. (1) Ya da(Far.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub.(1), 3 Şub. (2) Yan hakem(Tr.+Ar.) : 2 Şub. (1) Yarı final(Tr.+Fr.) : 1 Şub. (2), 2 Şub. (1) Zamana bırakmak(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1) Zanlı(Ar.+Tr.) : 1 Şub. (1), 2 Şub. (12), 3 Şub. (6) Zarar görmek(Ar.+Tr.) : 2 Şub. (1) Zarar vermek(Ar.+Tr.): 2 Şub.(1) Zedelemek(Far.+Tr.): 1 Şub. (1) Ziyan etmek(Far.+Tr.): 3 Şub. (1) Ziyaretçi(Ar.+Tr.): 2 Şub. (2) Ziyaret etmek(Ar.+Tr.): 2 Şub. (1) Zorunda kalmak(Far.+Tr.) : 1 Şub. (1) Zorlanmak(Far.+Tr.): 2 Şub.(1)
389
3.3 TÜRK DİL KURUMU’NUN “TÜRKÇE SÖZLÜK”ÜNDE
YER ALMAYAN SÖZ DEĞERLERİ
Bu bölümde, Türk Dil Kurumu “Türkçe Sözlük”ünde yer almayan sözcüksel
birimlere yer verilmektedir. Bu birimler arasında yer alan terimlerin genel sözlükte yer
almaması doğal olmakta birlikte aşağıda verilen ögeler arasında yer alan terimler, genellik
niteliği de taşımaktadır.
Ağırlık vermek(T.DE.SZ): Önem vermek, dikkati ( o şeyin) üzerinde
yoğunlaştırmak
“Son yıllarda Afrika'daki çalışmalara ağırlık veren cemaat, bu ülkelerdeki okul
sayısını her geçen gün artırıyor.”(Cum.,17 Şub.,s.6; 18 Şub.,s.12)
“Bu seyahatin getireceği ekonomik sonuçlara büyük ağırlık verebilir
miyiz?”(Hür.,15 Şub.,s.20; 16 Şub.,s.8; 20 Şub.,s.7)
“Çocuk ve gençlerde diyet ve egzersiz programlarına ağırlık verilmeli.”(Sab.,6
Şub.,s.5)
Araç muayene istasyonu: Araçların niteliklerini tespit ve kontrol edebilecek cihaz
ve personeli bulunan, teknik kontrollerin yapıldığı yer.
“Hükûmet ayrıca Özelleştirme İdaresi Başkanlığı(ÖİD) tarafından iki yıl önce
ihalesi yapılan ancak açılan davalar nedeniyle alıcıya devir işlemi gerçekleştirilemeyen
araç muayene istasyonları satışını da bu yıl içinde tamamlamak istiyor.”(Cum.,15
Şub.,s.13)
390
Aradığını bulamamak(T.DE.SZ): Beklentisi gerçekleşmemek, düş kırıklığına
uğramak
“7 dalda aday gösterilen Babil, Oscar’da aradığını bulamadı ve…”(Sab.,27
Şub.,s.6)
Biber gazı: Biber gazı %10 oranında Oleo Capsicum Biberinden imal edilmiştir.
Bu madde evde gıda olarak kullandığımız kırmızı biberdir
“Yıkıma direnen yurttaşlara panzerler ve biber gazıyla müdahale edildi.”(Cum.,2
Şub.,s.4)
“İntikam uğruna 12 saatte 1500 kilometre yol kat eden ve rakibesinin suratına biber
gazı sıkmaya çalışırken yakalanan Novak,…”(Hür.,7 Şub.,s.1,4(4))
Birlikte olmak(T.DE.SZ): 1- Bir arada bulunmak, 2- Cinsel ilişkide bulunmak
“F.A. adlı öğretmen, okul bahçesi içinde ve devlete ait olan lojmanda, Murat isimli
biriyle gece gündüz birlikte olmaktadır.”(Hür.,12 Şub.,s.14)
“...bir araya gelen ikili, o doğum günü gecesi sonrasında da birlikte olmaya
başlamış.”(Sab.,22 Şub.,s.6)
Botoks: Kırışıklıklardan ameliyatsız kurtulmak amacıyla Clostridum Botulinum
bakterisinden elde edilen saflaştırılmış proteindir.
“İngiliz biyoteknoloji uzmanlarının geliştirdiği yöntem, botokstan daha
kalıcı.”(Sab.,25 Şub.,s.5(2))
391
Bufalo(TDK, internet sitesinde “Bilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğü'nde
Terim Arama” kısmında yer vermiş, basılı sözlüğünde ya da “Güncel Sözlük'te Söz
Arama” kısmında yer vermemiştir.): Asya ve Afrika’da yaşayan otçul hayvan.
“Yaylalarda cesetleri kokan binlerce bufalo gördüm.”(Cum.,18 Şub.,s.8(2))
“Para için çiğ bufalo yedirdiler.”(Sab.,20 Şub.,s.1(5),Günaydın eki s.7(4))
Denizde damla(M.B.T.S'de “denizde(denizden)bir damla” şeklinde
geçmektedir. ): Büyük bir miktarın yanında çok küçük kalan bir parça.
“Yetkililer, Erhan Tuncel’in suikastı önceden haber veren istihbaratını ‘işlenmemiş
bilgi’ ve ‘denizde damla’ olarak niteliyor...”(Cum., 1 Şub.s.4)
Devre dışı(TDK, internet sitesinde “Güncel Sözlük'te Söz Arama” kısmında
yer vermiş ama basılı sözlüğünde yer vermemiştir.): Konudan uzak, ilgisiz.
“İzmit Rafineri'sinin devre dışı bırakılmış olan tankının sökümü sırasında patlama
meydana geldi.”(Cum.,2 Şub.,s.1,3,8; 3 Şub.,s.7; 6 Şub.,s.8; 24 Şub.,s.8)
“İmamların tayininde siyasi baskının veya nüfuz kullanımının devre dışı kalmasını
sağlamalıyız.”(Hür.,5 Şub,.s.14(3); 9 Şub.,s.7(2); 26 Şub.,s.6)
“…DTP,Saadet Partisi ve BBP ve Genç Parti’yi devre dışı bırakmış.”(Sab.,6
Şub.,s.5; 8 Şub.,s.8(5); 13 Şub.,s.5; 28 Şub.,s.19)
Dezenformasyon(TDK, internet sitesinde “Güncel Sözlük'te Söz Arama”
kısmında yer vermiş ama basılı sözlüğünde yer vermemiştir.): Bilgi çarpıtma
“…belge, fotoğraf ve görüntülerin sızdırılması ile dezenformasyonun yarattığı
tahribat da aslında Emniyet Genel Müdürlüğü kadroları arasındaki sıkıntıyı haber
veriyor.”(Cum.,5 Şub.,s.8; 11 Şub.,s.12)
392
Doğal kaynak: Hava, su, toprak, bitki örtüsü, hayvanlar ve madenler Dünya’nın
doğal kaynaklarını oluşturur.
“Öte yandan, petrol ve doğal gaz üretiminden alınan devlet payının yarısının
işletme ruhsatının bulunduğu ilin özel idaresine özgülenmesi, doğal kaynaklar üzerindeki
bölgecilik akımlarını besleyecek ve...”(Cum.,7 Şub.,s.5; 8 Şub.,s.8(2); 19 Şub.,Strateji eki
s.4; 26 Şub.,s.9)
“Doğal kaynaklarla ilgili olarak TC ile KKTC arasında derhal bir anlaşma
yapılmalıdır.”(Hür.,26 Şub.,s.19)
“Talat,...şunları kaydetti: '...Biz KKTC olarak Kıbrıs adasının var olan
kaynaklarından, doğal kaynaklarından herhangi bir şekilde, nasıl ki Kıbrıs'tan
vazgeçmedik, ondan da vazgeçmeyiz...” (Sab.,2 Şub.,s.17)
Egale etmek: Eşitlemek
“Ama son gelen Meclis kulisi bu rekoru egale edecek gibi görünüyor.”(Sab.,19
Şub.,s.21)
Elinden almak(M.B.T.S)(TDK, internet sitesinde “Güncel Sözlük'te Söz
Arama” kısmında yer vermiş ama basılı sözlüğünde yer vermemiştir.): Bir şeyden
mahrum etmek
“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki münhasır
ekonomik bölge hakkını elinden almak için başlattığı petrol oyunu konusunda, KKTC’nin
eski Dışişleri Bakanı ve Demokrat Parti lideri Serdar Denktaş,AKP hükûmetine uyarıda
bulundu.”(Cum., 1 Şub.s.1,11; 4 Şub.,s.12(2))
393
Ekümenik: Yunancada “evrensel” anlamına gelen ekümenik sözcüğü iki anlamda
kullanılmaktadır: Birincisi, genel olarak Ortodoks, Protestan ve Katolik kiliselerin tek bir
kilise haline gelmesidir, ikincisi Rum Ortodoks Patrikhane’sinin (Fener Rum Patrikhanesi)
özerk ve eşit Ortodoks kiliseleri arasında onursal önceliğidir.
“Heybeliada Ruhban Okulu’nu açmamak, ekümeniklik konusuna takılmak,
Lozan’ın bir gereği değil ki.”(Sab.,16 Şub.,s.5)
Fikrini açmak(M.B.T.S): Düşündüğü şeyi birine anlatmak
“Yasin Hayal’in Dink’i öldürme fikrini ilk olarak Zeynel Abidin Yavuz’a açtığı,
Dink’in fotoğraflarını Erhan Tuncel’den aldığı kaydedildi.”(Cum., 1 Şub.s.4)
“Fikri ilk Zeynel Abidin Yavuz’a açtım.”(Sab., 1 Şub., s.15)
Finansör: Finansmanı sağlayan ya da belli oranda finansman desteği sağlayan
kimse.
“The Guardian Gazetesi'nin haberine göre Exxon Mobil'in finansörlüğünü yaptığı,
ABD Başkanı Bush yönetimi ile yakın ilişkileri olan American Enterprise
Institute(AEI),...”(Hür.,3 Şub.,s.19)
Flap: Kanatçık adı verilen flap, uçakların hücum kenarı(uçağın kanadın hava ile
buluştuğu kenar) ya da firar kenarında(uçaklarda kanat üzerinden akan havanın kanadı
terkettiği kenara, yani art kenar) bulunan; kanat kamburluğunu arttırarak sirkülasyon
kuvvetini de arttıran, bu sayede kanadın taşıma kapasitesini yükselten bileşendir.
“Flaplar yine aynı kademelerle alınıyor,…”(Hür.,8 Şub.,s.6)
Genel yayın yönetmeni: Yayın stratejilerinden sorumlu kişi.
394
“France Soir'ın Mısır kökenli patronu, genel yayın yönetmenini işten
atmış,...”(Cum.,11 Şub.,s.10)
“Bu gazetenin genel yayın yönetmeni olarak söylüyorum.”(Hür.,9 Şub.,s.17; 10
Şub.,s.1,17(3); 24 Şub.,s.19)
“Veronica Lario Berlusconi'nin 'Sayın genel yayın yönetmeni' diye başlayan
ve...”(Sab.,1 Şub.,s.2; 26 Şub.,s.5)
Gümrük muhafaza: Müsteşarlıkta görev yapan gümrük muhafaza memurları, kara
hudutlarımızdaki gümrük kapıları ile pasavan kapılarında, gümrük teşkilatı bulunan hava,
deniz limanlarında, serbest bölge, çeşitli antrepo(gümrük vergisine konu olup da henüz
vergi ve resimleri ödenmemiş malların korunduğu, gerekiyorsa küçük tamamlayıcı
işlemlerin yapıldığı gümrük binalarına yakın olan bir tür depo) ve iç gümrük sahalarında
kaçakçılığı men, takip ve tahkik muhafaza ve emniyeti verilmiş yerlerde gümrük
kanununun kendilerine verdiği görevi yapmakla yükümlüdür.
“Kapıkule’de 8 Şubat’ta ele geçirilen 565 kilo eroin gümrük muhafaza ekipleri
tarafından otomatik silahlarla korunarak 40 çuval içinde adliyeye getirildi.”(Hür.,13
Şub.,s.16(2))
Güneş enerjisi(TDK, internet sitesinde “Bilim ve Sanat Terimleri Ana
Sözlüğü'nde Terim Arama” kısmında yer vermiş, basılı sözlüğünde ya da “Güncel
Sözlük'te Söz Arama” kısmında yer vermemiştir.): Güneş ışığından elde edilen enerji.
“Güneş enerjisinde en iyi şirketlerden biriyiz.”(Cum.,16 Şub.,s.8)
395
“Mesainin öne çekilmesiyle güneş enerjisinden daha fazla yararlanmanın
yanında,...”(Hür.,20 Şub.,s.10)
“Güneş enerjisiyle çalışan butonlar geceleri yol ayrımlarında sürücülere büyük
kolaylık sağlıyor.”(Sab.,7 Şub.,s.1)
Hacker(TDK, internet sitesinde “Güncel Sözlük'te Söz Arama” kısmında yer
vermiş ama basılı sözlüğünde yer vermemiştir.): Bilgisayar korsanı.
“Rusya'dan üç hacker, Türkiye'de internet hesabı bulunan kişilerin adreslerine
virüslü e-mail göndererek hesap bilgilerini elde etti.”(Sab.,14 Şub.,s.1(2),4(3))
Had safhada: İleri evrede, haddinden çok, gereğinden fazla.
“Sıvı kaybının had safhada olduğu hastalık nedeniyle öncelikle su,tuz ve şekerden
oluşan karışımın kullanılmasını öneren Marmara Üniversitesi Pediatrik Gastoentereloji ve
Beslenme Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Ender Pehlivanoğlu,…”(Sab.,16 Şub.,s.4)
Hasmane(M.B.T.S) (TDK, internet sitesinde “Güncel Sözlük'te Söz Arama”
kısmında yer vermiş ama basılı sözlüğünde yer vermemiştir.): Düşmanca
“...Büyükanıt, 'Hasmane konuşuyorlar, bu hâliyle görüşmek mümkün değil'
demişti.”(Cum.,16 Şub.,s.4)
Hedef tahtası: Nişan almak için kullanılan tahta parçası.
“Dink cinayetinde ihmali olduğu iddiasıyla hedef tahtasına konulan ve...”(Cum., 1
Şub.s.4; 5 Şub.,s.8; 8 Şub.,s.6; 9 Şub.,s.6)
Hipnoterapist: Olumsuz davranışları değiştirmek, korku,stres, kaygı ve fobiyi
azaltmak, doğum ve migren ağrılarını,astım belirtilerini kontrol altına almak amacıyla
kullanılan hipnoterapiyi uygulayan kişidir.
396
“Yaşam koçum var, hipnoterapistim var,…”(Hür.,5 Şub.,Kelebek eki s.5)
İnternet kafe: Belirli bir para karşılığında internete bağlanılmayı sağlayan yer.
“İnternet kafeden çıktıktan sonra apartmanın önünden geçmiş.”(Cum.,7 Şub.,s.3; 16
Şub.,s.5)
“Mesele orada, mahallede, internet kafelerde, okey masalarında karara
bağlanıyor.”(Hür.,2 Şub.,s.17; 4 Şub.,s.18 )
“Çocuk internet kafeye dadanıyor.”(Sab.,1 Şub.,s.19(2); 10 Şub.,s.19)
Kadraj(S.N)(TDK, internet sitesinde “Güncel Sözlük'te Söz Arama” kısmında
yer vermiş ama basılı sözlüğünde yer vermemiştir.): Sinema ve fotoğrafçılıkta
görüntüyü çerçeve içine alma.
“Özel kadraj yapmışlar.”(Cum., 2 Şub., s.6(2))
Kriminal(TDK'nin sözlüğünde “kriminolog”, “kriminoloji”, “kriminolojik”
ögelerine yer verilmiştir.): Suç delillerinin tespiti.
“...uzmanlar, tetikçinin Ogün Samast olduğunun zanlının ifadeleri, kriminal
raporlar, kamera görüntüleri ve...”(Cum.,4 Şub.,s.8)
“Kasetlere kriminal inceleme”(Sab.,4 Şub.,s.1)
Kuş gribi(TDK, internet sitesinde “Bilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğü'nde
Terim Arama” kısmında yer vermiş, basılı sözlüğünde ya da “Güncel Sözlük'te Söz
Arama” kısmında yer vermemiştir.): Tavuk vebası etkeninin insanlara geçmesiyle
insanlarda biçimlenen, oldukça bulaşıcı ve ölümcül olabilen bir hastalık,
“2 bin 600 hindide kuş gribi”(Hür.,4 Şub.,s.1(2),4(3); 9 Şub.,s.1(2),4(3))
397
“...ölen çocuklarda kuş gribi iddiası gündeme geldi.”(Sab.,1 Şub.,s.1,7(5); 9
Şub.,s.1(2),4(7))
Kutup ayısı(TDK, internet sitesinde “Bilim ve Sanat Terimleri Ana
Sözlüğü'nde Terim Arama” kısmında yer vermiş, basılı sözlüğünde ya da “Güncel
Sözlük'te Söz Arama” kısmında yer vermemiştir.): Etçiller (Carnivora) takımının,
ayıgiller (Ursidae) familyasından, 260 cm kadar uzunlukta, 10 cm kadar kuyruğu olan,
beyaz renkli, iyi yüzen, postu kullanılan, bellek bakımından bir ayı türü.
“Buzların erimesiyle kutup ayılarının neslinin tükeneceği belirtiliyor.”(Cum.,3
Şub.,s.1)
“Küresel ısınma bu gidişle kutup ayılarına ayak basacak yer bırakmayacak.”(Hür.,3
Şub.,s.19(3); 5 Şub.,s.1)
Küresel ısınma(Global ısınma)(TDK, internet sitesinde “Güncel Sözlük'te Söz
Arama” kısmında yer vermiştir.)
“Küresel ısınmanın etkileri konusunda bilim insanlarının dün açıkladığı son rapor
korkutucu tahminler içeriyor.”(Cum.,3 Şub.,s.1(2),8(7); 4 Şub.,s.1,9(3); 8 Şub.,s.10(3); 11
Şub.,s.8(2); 13 Şub.,s.20(2); 15 Şub.,s.4(2); 16 Şub.,s.1,8; 20 Şub.,s.1(2),8(3); 27
Şub.,s.20)
“Küresel ısınma tüm hesapları altüst etti.”(Hür.,1 Şub.,s.1(2),9(5); 3 Şub., s.1(2) ,
19(5); 4 Şub.,s.1,16(5); 5 Şub.,s.1; 20 Şub,s.1,10(2); 25 Şub.,Pazar eki s.21; 27
Şub.,Kelebek eki s.3; 28 Şub.,s.1,5(3))
398
“Küresel ısınmaya karşı mücadelede başı çeken İngiltere bu kez ‘ülkesel soğuma’
ile sarsıldı.”(Sab.,9 Şub.,s.1; 12 Şub.,s.21; 14 Şub.,s.9(2); 17 Şub.,Cumartesi eki s.6; 23
Şub.,Günaydın eki s.9)
Maksimalist(TDK sözlüğünde “maksimal” ögesine yer verilmiştir.): Aşırı
“Dışişleri Bakanı Gül,…diyen Barzani’yi; ‘Bu bölgedeki irrasyonel liderlik,
maksimalist hayalperestlik daima halkının başını belaya sokmuştur…’ sözleriyle
uyardı.”(Hür.,28 Şub.,s.1,16(3))
Manipüle etmek(TDK sözlüğünde “manipülasyon” ve “manipülatör”
ögelerine yer verilmiştir.): Bir kişiyi ya da kurumu kendi çıkarları doğrultusunda
kullanmak
“Bir polis şefi Dink cinayeti için konuştu: Emniyet Genel Müdürlüğü manipüle
etmeye çalışıyor.”(Sab.,6 Şub.,s.1(2); 13 Şub.,s.18)
Marjinalize etmek (TDK sözlüğünde “marjinal”, “marjinalleşmek”,
“marjinallik” ögelerine yer verilmiştir.): Aykırılaştırmak.
“…Türkiye, bu iki aşırı eğilimi genellikle marjinalize etmeyi başarmıştır.”(Sab.,28
Şub.,s.7)
Minimize etmek(TDK sözlüğünde “minimal” ögesi yer almaktadır.): En aza
indirmek
“...ve minimize etmekten, yok etmekten söz açması.”(Cum.,1 Şub.,s.8)
“Bunu minimize etmek, mümkünse yok etmek,bunu başarmak önemli.”(Hür.,2
Şub.,s.17)
“MHP’yi minimize etmeye çalışmak.”(Sab.,13 Şub.,s.19)
399
Not defteri(M.B.T.S): Hatırlanacak şeyler için not yazılan defter
“İlk 3 dakika dolduğunda Arda, Necati ve Ümit Karan'ın istatistiklere giren atakları
takılıyor not defterimize.”(Cum.,12 Şub.,s.18)
“Not defteri bulundurmak, günlük tutmak bizden önceki kuşakların
alışkanlığıydı.”(Hür.,4 Şub.,s.21(7))
Oto korkuluk: Aracın yoldan çıkmasını önlemek amacı ile banket kenarlarına
yerleştirilen genelde "w" şeklinde galvanizli çelik kirişler ile yapılan koruma yapısıdır
“...buzlanmayı önleyici sistem, oto korkuluk, trafik ve güvenlik işaretlerinin henüz
tamamlanmadığını ve...”(Cum.,3 Şub.,s.19)
Ozon tabakası(TDK, internet sitesinde “Bilim ve Sanat Terimleri Ana
Sözlüğü'nde Terim Arama” kısmında yer vermiş, basılı sözlüğünde ya da “Güncel
Sözlük'te Söz Arama” kısmında yer vermemiştir.): Atmosferin yaklaşık 20-40 km
arasındaki stratosfer tabakasında yoğun olarak bulunur. Bu tabaka güneşten gelen zararlı
ultraviyole ışınlarının (UV-B) dünyaya ulaşmasını önler.
“Massachusetts Üniversitesi Bitki, Toprak ve Böcek Bilimleri Bölümü öğretim
üyelerinden William J.Manning, biyoindikatör bitkilerin ozon tabakasındaki deliğin
büyümesini önlediğini,…”(Cum.,21 Şub.,s.1,6(4))
Östrojen(İnternet sitesinde “Bilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğü'nde Terim
Arama” kısmında yer vermiştir. 2005 yılı basılı sözlüğünde ve internet sitesindeki
“Güncel Sözlük'te Söz Arama” kısmında “östrojen tedavisi” olarak geçmektedir.)
“Bu yağların, östrojen hormonu gibi davrandığı ve…”(Sab.,2 Şub.,s.7)
400
Paramiliter: 1-Askeri disiplin ve düzenin çalışma hayatına uygulanması, 2- Askeri
kuvvetlere yardımcı olan sivil örgütler
“Ahmet Robenson aynı zamanda, Osmanlı’da paramiliter görevi yürüten izciliğin
kurucusudur.”(Hür.,25 Şub.,s.21)
Periyodik cetvel: Kimyasal elementlerin sınıflandırılmasına yarayan cetveldir
“…, ‘periyodik cetvelin Ebced hesabıyla yeniden adlandırılmasının’ teklif
edildiğine dikkat çekildi.”(Cum.,21 Şub.,s.1,8)
Peşmerge(S.N): Sözcük anlamı; ölümü göze alan olan peşmerge, 1920'lerde Kuzey
Irak'ta "Özgür Kürdistan" hedefine ulaşmak için ilk kez tarih sayfasında ortaya çıkmış
bağımsızlıkçı Kürt hareketinin silahlı bir birimidir.
“Washington, konuyu peşmergeye bırakma çabasında”(Cum.,2 Şub.,s.1(2),8(2); 5
Şub.,s.1)
“400 dolar maaş için PKK'dan ayrılan teröristler Bağdat'ın güvenliğini sağlayan
peşmergelerle birlikte askerlik yapıyor.”(Sab.,13 Şub.,s.1; 18 Şub.,s.21)
Provokatif(TDK, M.B.T.S, S.N'de “Provokasyon” ve “provokatör” ögeleri yer
almaktadır.): Kışkırtıcı.
“Üstelik daha provokatif bir iddiada da bulunuyorum.”(Hür.,2 Şub.,s.1,17)
Reaksiyoner(TDK sözlüğünde “reaksiyon” ögesi ter almaktadır.): Tepkici
“Kısacası zor konsantre olan, iş ve sağlık sorunları olan reaksiyoner ve mutsuz
erkekler.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.6)
Ribaunt(Spor)(S.N' de geçmektedir.): “Basketbolda, oyuncuların çember altında,
potadan veya çemberden dönen topu sıçrayıp kapması; çarpıp dönen topa sahip olması
401
“Okur, 14 dakika 43 saniyede 4 sayı, 2 ribaunt, 1 de asistle oynadı”(Cum.,20
Şub.,s.1,18(2))
“...; maç başına 6.9 sayı- 4.7 ribaunt- 1.0 asist üretti ve...”(Hür.,15 Şub.,s.29(2); 20
Şub.,s.4)
“22 sayı, 11 ribaunt ortalamasıyla oynayan Boozer'ın yokluğunda Jazz'a liderik
sorumluluğunu üstlenen Mehmet Okur,...”(Sab.,2 Şub.,s.25(2); 20 Şub.,s.1,15(2),14(2))
Rövanşist(TDK sözlüğünde “rövanş” ögesine yer verilmiştir.”): Öç alıcı
“Rövanşist duygular fora edilmiş durumda.”(Hür.,28 Şub.,s.1,17)
Rüzgâr enerjisi: Rüzgârdan elde edilen enerji
“Bunun dışında rüzgâr enerjisi ve hidrojen diye özetleyebilirim.”(Cum.,16
Şub.,s.8)
Saks mavisi(TDK, sözlüğünde “gece mavisi”ne yer vermiştir.)
“Kırmızı ve saks mavisi gibi canlı renklerin dışında siyah ve beyazın egemenliği
kışa hâkim olacak.”(Sab.,6 Şub.,s.2)
Sendikasyon: İki ya da daha fazla kredi veren kuruluşun bir araya gelmesiyle
benzer hüküm ve koşullarla, ortak dökümantasyon ve ortak bir ajan kullanılarak büyük
miktarda fon ihtiyacında olan borçluya sağlanan kredidir.
“Turkcell, 16 ülkeden 34 banka ile 3 milyar dolar tutarında, teminatsız sendikasyon
kredisi anlaşması imzaladı.”(Cum.,27 Şub.,s.12(6))
Silahlı Kuvvetler(M.B.T.S'de geçmektedir.): Kara, hava, deniz ve jandarma
sınıflarından savaşa hazır durumda olan askerlerin ve askerî gücün tamamı
“Biz ne silahlı kuvvetlerimizi,jandarmamızı lekeleyebiliriz,...”(Hür.,3 Şub.,s.21)
402
Simülatör (TDK, basılı sözlüğünde yer vermemiş, internet sitesinde “Güncel
Sözlük'te Söz Arama” kısmında yer vermiştir.): Öğrencelik
“Ziyaretçiler simülatör eşliğinde 'Sabah Yelken Yarışları' oyunu
oynayabilecek.”(Sab., 10 Şub.,s.24)
Soğuk bakmak(T.DE.SZ, N.E): (herhangi bir konuya) olumlu yaklaşmamak.
“Ralston’un Ankara temaslarında da bu konunun gündeme geldiği belirtilirken,
Ankara’nın konuya soğuk baktığı vurgulanıyor.” (Cum., 1 Şub.s.8; 3 Şub.,s.19)
“Ankara'nın Sol Parti'nin diğer Kürt kökenli milletvekili Gıyasettin Sayan'a neden
soğuk baktığı bilinmiyor.”(Sab.,18 Şub.,s.23)
Spektaküler: Göze hitap eden, yankı uyandıran, beğenilen anlamına gelmektedir.
“Başer- Ralston ilişkisinin de devrede olduğu PKK'ya karşı ortak mücadele
konusunda, Wilson'a göre kısa sürede spektaküler gelişmeler beklenmemeli.”(Sab.,8
Şub.,s.5)
Stand-up: Tek kişinin izleyiciye doğrudan seslenerek gerçekleştirdiği komedi
gösterisi.
“...Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç'un stand-up şovu damgasını
vurdu.”(Sab.,22 Şub.,Günaydın eki s.1)
Stoper(TDK, basılı sözlüğünde yer vermemiş, internet sitesinde “Güncel
Sözlük'te Söz Arama” kısmında yer vermiştir.): Sporda kesici anlamında
kullanılmaktadır.
“Edu diye bir stoper var evlere şenlik.”(Sab.,16 Şub.,s.28(2))
Talk show(şov): Söyleşi programı
403
“Emmy ödüllü talk showcu Ellen Degeneres’in sunduğu Oscar ödül töreninde
büyük sürprizler yaşanmadı.”(Cum.,27 Şub.,s.20)
“Ben talk show yapıyorum.”(Hür.,5 Şub.,Kelebek eki s.5(2))
“Bir garson iken tanışıp 17 yaşındayken evlendiği Billy Smith'ten olan oğlu Daniel
annesinin yaptığı talk şov programında ve bazı filmlerde küçük roller üstlendi.”(Sab., 10
Şub.,s.7)
Taşıyıcı anne: Fizyolojik sebeplerden dolayı anne olamamış kadının, döllenmiş
yumurtasının rahmine yerleştirilmesiyle hamile kalan, bebeği rahminde taşıyan ve doğuran
annedir.
“Taşıyıcı annelik, bazı kadınlar için çocuk sahibi olmanın tek yöntemi.”(Cum.,18
Şub.,s.1, Pazar eki s.1(9),4(40),5(24))
Teatral(Tiyatral): Tiyatro sahne kurallarına uygun bir davranışı, sosyal hayatta
ifade etme.
“Teatral bir ruha sahibim.”(Hür.,17 Şub.,Cumartesi eki s.8)
Tolere etmek: Alttan almak, hoş görmek
“Daha doğrusu, bu kayıpları iç dünyalarında tolere edemeyenlerin
sendromu.”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.6)
Trafik canavarı(N.E) )(TDK, internet sitesinde “Güncel Sözlük'te Söz Arama”
kısmında yer vermiş ama basılı sözlüğünde yer vermemiştir.): Trafik kurallarını
sürekli hiçe sayan araç veya kimse.
“…, diğer oğulları 4 yaşındaki Mehmet Ali’yi trafik canavarına kurban
verdi.”(Hür.,19 Şub.,s.7)
404
“Ama trafik canavarı değilim.”(Sab.,11 Şub.,s.21)
Yaşam koçu: İnsanların hayatlarını bir düzene sokmalarında yahut yaşamlarını
yeniden şekillendirip değiştirmelerinde profesyonel olarak yardımcı olan kişidir
“Yaşam koçum var, hipnoterapistim var,…”(Hür.,5 Şub.,Kelebek eki s.5)
405
3.4 ÖMER ASIM AKSOY’UN “DEYİMLER SÖZLÜĞÜ”NDE
YER ALMAYAN DEYİMLER
Bu bölümde Ömer Asım Aksoy’un “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü”nü, Mehmet
Hengirmen’in “Deyimler Sözlüğü”, Ali Püsküllüoğlu’nun “Türkçe Deyimler Sözlüğü”,
Ayhan Ediskun Türkhan’ın “Konuşan Deyimler ve Atasözleri” ile karşılaştırma yoluna
gidilerek Ömer Asım Aksoy’un “Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü”nde yer almayan
deyimlere yer verilmiştir. Ayrıca Neşe Emecan’ın “1960'tan Günümüze Türkçe. Bir
Sözlük Denemesi” adlı çalışmasından da yararlanılmıştır. Genel sözlük olan TDK Türkçe
Sözlük ve Misalli Büyük Türkçe Sözlük’te de yer verilip verilmediği de araştırılmıştır.
Acı vermek (T.DE.SZ,TDK)
“Türkiye’ye büyük acılar veren 1999 Depremi’nden sonra 21 Mart 2000’de
Başbakanlık genelgesiyle kurulan Ulusal derem Konseyi’nin (UDK) üyelerinin hiçbirine
haber verilmeden, bir ay önce, 6 Ocak’ta lağvedildiği ortaya çıktı.(Hür.,5 Şub.,s.6)
“Batı dünyasında bu iş eski yüzyıllarda hastaya acı verilerek yapılır,…”(Sab.,25
Şub.,s.18)
Açığa alınmak (M.H,T.DE.SZ,M.B.T.S,TDK)
“İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’in açığa
alınmasından sonra…”(Cum.,8 Şub.,s.5(3); 14 Şub.,s.4; 17 Şub.,s.4)
“Kamera skandalının patlak vermesi üzerine Samsun'da 4 emniyet mensubu açığa
alındı,...”(Hür.,3 Şub.,s.1; 16 Şub.,s.1,7(2))
406
“Görüntülerle ilgili başlatılan soruşturma sonunda 4 polis ve 4 jandarma açığa
alındı.”(Sab.,3 Şub.,s.19; 21 Şub.,s.1,14)
Açığa çıkmak (Ö.A.A, K.D.A, M.H'de “görevine son verilmek” anlamına gelen
“açığa çıkarılmak” deyimine yer verilmiştir. T.DE.SZ ve TDK'de “belli olmak”
anlamına gelen bu deyim de yer almaktadır.)
“Geçirdiğim birkaç günlük çekinme ve şaşkınlık hâlinden sonra ta derinlerde yatan
bilgiler açığa çıkıyor.”(Cum.,4 Şub.,s.10; 21 Şub.,s.4(2))
“Sonunda bir gün annesini okula çağıran rehberlik öğretmeni, '...' deyince olay
açığa çıkar.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.16)
“El Kaide'nin açığa çıkan planı şöyle:...”(Sab., 10 Şub.,s.1)
Açık mektup (K.D.A,T.DE.SZ,M.B.T.S,TDK)
“Veronica Lario Berlusconi, La Repubblica Gazetesi'nde yayınlanan açık
mektubunda 'Beş çocuk annesiyim, onurum kırıldı' dedi ve.......”(Hür., 1 Şub., s.1,13(3))
“Bir törende çevredeki güzel kadınlara 'Seninle her yere giderim' gibi iltifatlar
yağdıran Berlusconi'ye eşi kızıp açık mektup yazdı.”(Sab., 1 Şub., s.2(2))
Adım atmak (K.D.A,M.H, M.B.T.S,TDK)
“…eski KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, ‘Geçmişte de benzer adımlar
atmışlardı…' dedi.”(Cum.,2 Şub., s.1;8(5),13; 3 Şub.,s.19(7),3; 4 Şub.,s.12; 5 Şub.,s.8,1; 7
Şub.,s.3(2); 9 Şub.,s.3,1,6; 10 Şub.,s.15; 11 Şub.,s.11; 13 Şub.,s.5; 14 Şub.,s.8,11(2); 16
Şub.,s.1(2),4(5),11,10; 17 Şub.,s.1,9; 18 Şub.,s.1(2),10,9; 21 Şub.,s.1,8(3),7; 23 Şub.,s.10;
24 Şub.,s.5; 25 Şub.,s.10; 26 Şub.,s.8(2); 27 Şub.,s.1(2),18)
407
“ABD yönetimi, Kuzey Irak’taki PKK varlığına karşı ‘somut adımlar ’atılacağının
işaretini verdi.”(Hür.,1 Şub.,s.1,17; 7 Şub.,s.17; 10 Şub.,s.17; 13 Şub.,s.30; 14 Şub., s.16;
15 Şub.,s.1(3),19(6); 16 Şub.,s.1(2),17; 17 Şub.,s.9; 18 Şub.,s.21; 25 Şub.,s.18,19,21; 26
Şub.,s.14)
“Başbakan Tayyip Erdoğan,TCK'nın 301.maddesiyle ilgili sivil toplum örgütlerinin
bir araya gelip de ortak bir öneri sunamadıklarını belirterek,'...gerekirse kendi adımımızı
kararımızı vererek atarız' dedi.”(Sab.,1 Şub.,s.19(2),4; 4 Şub.s.1,5; 5 Şub.,s.5,19,17(2); 7
Şub.,s.1(2),20(2); 8 Şub.,s.1,5(2),18(2),8(2); 13 Şub.,s.18; 14 Şub.,Günaydın eki s.3; 20
Şub.,s.5; 21 Şub.,s.19,18; 22 Şub.,s.17(2); 23 Şub.,s.7; 26 Şub.,s.18; 27 Şub.,s.5(2))
Ağına düşürmek (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“…, ağlarına düşürdükleri çocuklara cinsel ilişkiye girmeleri için baskı yaptıkları
belirlendi.”(Hür.,19 Şub.,s.5)
Ağırlık vermek (T.DE.SZ)
“Son yıllarda Afrika'daki çalışmalara ağırlık veren cemaat, bu ülkelerdeki okul
sayısını her geçen gün artırıyor.”(Cum.,17 Şub.,s.6; 18 Şub.,s.12)
“Bu seyahatin getireceği ekonomik sonuçlara büyük ağırlık verebilir
miyiz?”(Hür.,15 Şub.,s.20; 16 Şub.,s.8; 20 Şub.,s.7)
“Çocuk ve gençlerde diyet ve egzersiz programlarına ağırlık verilmeli.”(Sab.,6
Şub.,s.5)
Ağıt yakmak (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Ölümlerin ardından yakılan Lazca ağıtlar olan ‘Bgara’ ve ‘Ela’yı Mircan
annesinden duymuş:…”(Cum., 11 Şub.,s.1,7)
408
“Şehit verdiği iki oğluna mezarlıkta ağıt yakan,…”(Sab., 10 Şub.,s.18)
Ağza düşmek (K.D.A, T.DE.SZ,.TDK, M.B.T.S)
“Evet, Cem Yılmaz'ın ağzına düştük.”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.13)
Ağzını açmak (Ö.A.A ve M.H’de “ağzını açmamak” deyimine yer verilmiştir.
(T.DE.SZ,K.D.A,TDK,M.B.T.S)
“Çiçek(Cemil Çiçek) de açmış ağzını.”(Hür.,6 Şub.,s.19)
Akıl işi değil (T.DE.SZ,TDK)
“Prof.Dr.Şengör, ‘UDK’nin lağvedilmesi akıl alacak iş değil…’dedi.”(Hür.,5
Şb.,s.6)
Alarma geçmek (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“BM İklim Konferansı’nın raporundan çıkan felaket tablosu, Türkiye’yi de alarma
geçirdi.”(Hür.,4 Şub.,s.1,16; 23 Şub.,s.1,13)
“CIA’nın ‘Sakka kaçırılacak’ uyarısı üzerine polis alarma geçti.”(Sab.,16
Şub.,s.15)
Alet etmek (T.DE.SZ,K.D.A,TDK,M.B.T.S)
“AKP hükûmeti yazık ki çocukları siyasete alet ediyor.”(Cum.,13 Şub.,s.3; 21
Şub.,s.4)
“Bence derin devlet denen olay, devletteki bazı insanların kendi işledikleri suçlara
devleti alet etmek işgüzarlığından ibaretti.”(Sab.,20 Şub.,s.19)
409
Alet olmak (T.DE.SZ,K.D.A,TDK,M.B.T.S)
“Unutmayın, arkadaşlarıma ‘Kerinçsiz’in provokasyonlarına alet olmayalım.’ diyen
de benim…”(Hür.,6 Şub.,s.19; 21 Şub.,s.16)
Annelik etmek (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Annelik babalık ediyorlar.”(Hür.,18 Şub.,Pazar eki s.12)
Aracılık etmek (T.DE.SZ,TDK)
“Emniyet’in, Organize Suçlarla Mücadele biriminin yaptığı operasyonda, fuhuşa
aracılık ettiği gerekçesiyle Adalet Bakanlığı’nca hakkında suç duyurusunda bulunulan
hâkim M.H.Ç.’nin…”(Hür.,7 Şub.,s.7(2))
“CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen'in Telsim ihalesi için Vodafone
firmasına aracılık ettiği gerekçesiyle,...”(Sab.,21 Şub.,s.12)
Aradığını bulamamak (T.DE.SZ)
“7 dalda aday gösterilen Babil, Oscar’da aradığını bulamadı ve…”(Sab.,27
Şub.,s.6)
Arapsaçı gibi (Ö.A.A,M.H ve K.D.A’da “arapsaçına dönmek” deyimine yer
verilmiştir. TDK ve T.DE.SZ’de “arapsaçı gibi” ve “arapsaçına dönmek” ögeleri ayrı
ayrı ele alınmıştır.)
“Arapsaçı gibi”(Hür.,4 Şub.,s.1)
Ara vermek (K.D.A,TDK)
“Öğle yemeği için verilen arada ise...”(Cum.,3 Şub.,s.5)
Arkası gelmek (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Arkası gelirse güzel olur.”(Sab.,22 Şub.,s.17(2))
410
Arkasına almak (T.DE.SZ, TDK)
“ABD’nin küresel çıkarları konusunda desteğini arkasına alan Gülen
cemaati,…”(Cum.,8 Şub.,s.4; 11 Şub.,s.10)
Ateşi çıkmak (K.D.A,T.DE.SZ,TDK)(Ö.A.A'da “ateşi düşmek” deyimine yer
verilmiştir.)
“Ateşi çıkan minik bebek, basit bir rahatsızlığı bulunduğu düşünülerek hastaneye
kaldırılmadı.”(Sab.,1 Şub.,s.7)
Avazı çıktığı kadar (K.D.A,M.B.T.S,TDK)(Ö.A.A’da “avaz avaz bağırmak”
şeklinde yer almaktadır.)
“Tekbir getirmeli miyim, avazım çıktığı kadar…”(Hür., 1Şub., s.3)
Ayağa fırlamak (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Oğlunun ilk basketi atmasının ardından ayağa fırlayan 53 yaşındaki Nimet
Okur,...”(Hür., 20 Şub.,s.4)
“Memo sahaya girerken ayağa fırlayan anne Nimet Okur gözyaşlarına hakim
olamazken,...”(Sab.,20 Şub.,s.14(2))
Ayakta kalmak (Ö.A.A'da “oturacak yer bulamamak” anlamında
kullanılmıştır ama T.DE.SZ, TDK ve M.B.T.S 'de “sıkıntıya karşı gücünü
yitirmemek, (yapı) çökmemek ve K.D.A' da “zarar etmemek” gibi anlamlara da yer
verilmiştir.)
“Bunların gelirleri artmadıkça esnafın yaşaması ve ayakta kalması
imkânsızdır.”(Cum.,4 Şub.,s.12; 6 Şub.,s.9(3); 18 Şub.,s.10; 25 Şub.,s.1,10)
“Hep kendime inanarak, ayakta kalan bir kız oldum.”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.10)
411
“Birbirleri ile dövüştükleri zaman be toplumsal ne de siyasal istikrarın ayakta
kalabilmesi mümkün olan bizim sosyo-politik yaşamımızın aktörleri,...”(Sab.,7 Şub.,s.5(2);
21 Şub.,s.19)
Ayyuka çıkmak (K.D.A,T.DE.SZ,M.B.T.S,TDK)
“…,silahlanma yarışının ayyuka çıktığı bir dönem oldu.”(Cum.,9 Şub.,s.1)
“Bir takım rahatsızlıklarım ayyuka çıktı.”(Hür.,4 Şub.,Pazar eki s.10; 27 Şub.,s.4)
“...iddiaları ayyuka çıkmıştı.”(Sab.,3 şub.,s.23)
Başıbozuk (T.DE.SZ(“Başıbozuk alayı” şeklinde geçmektedir.), K.D.A, TDK ,
M.B.T.S)
“O hâlde, şimdiki başıbozukluğun ulusal ekonomiye ve toplum düzenine verdiği
dolaylı zararın büyüklüğünü düşünerek,...”(Cum.,19 Şub.,s.8)
“Başıbozukluk”(Hür.,3 Şub.,s.1; 4 Şub.,s.19 )
Başını yakmak (T.DE.SZ,TDK)
“Dr. Behzat Ç.Pınar'ın çapkınlığı başını yaktı.”(Hür.,26 Şub.,s.1)
Batağa saplanmak (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“O günlerde Hitler bizler için yüzyılın dâhisi; batağa saplanmış, son günlerini
yaşayan Almanya için büyük kurtarıcı idi!”(Cum.,4 Şub.,s.10; 9 Şub.,s.6)
Berabere bitmek (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Bu maç, iki takım arasında Gaziantep'te berabere biten 10. mücadele oldu.”(Sab.,5
Şub.,s.26; 22 Şub.,s.26)
412
Birbirini tutmamak (T.DE.SZ,TDK'de “birbirini tutmaz” şeklinde yer
almaktadır.)
“Anlattıkları birbirini tutmuyor.”(Cum.,4 Şub.,s.8)
Bir karış (K.D.A(“bir karış beberuhi” şeklinde geçmektedir.), T.DE.SZ, TDK,
M.B.T.S)
“Kutup ayıları, eriyen buzullar üzerinde kalan bir karışlık yerlere tüneyip
kalıyorlar.”(Hür.,3 Şub.,s.19)
Birlikte olmak (T.DE.SZ)
“F.A. adlı öğretmen, okul bahçesi içinde ve devlete ait olan lojmanda, Murat isimli
biriyle gece gündüz birlikte olmaktadır.”(Hür.,12 Şub.,s.14)
“...bir araya gelen ikili, o doğum günü gecesi sonrasında da birlikte olmaya
başlamış.”(Sab.,22 Şub.,s.6)
Bitmek tükenmek bilmemek (K.D.A,T.DE.SZ, TDK,M.B.T.S)
“Bitmek tükenmek bilmeyen 301. madde sorununa esaslı bir çözüm
geliyor.”(Hür.,22 Şub.,s.4)
Bomba gibi düşmek (T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S'de “bomba gibi”, “bomba gibi
patlamak” gibi ögelere yer verilmiştir.)
“...ve gündeme bomba gibi düşen Türk bayraklı kahramanlık fotoğrafının gizemi
çözüldü.”(Hür.,2 Şub.,s.17)
“Bergüzar Korel-balet Tan Sağtürk aşkı magazin dünyasına bomba gibi
düştü,...”(Sab.,23 Şub.,s.1; 28 Şub.,s.7)
413
Boş durmamak (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“ABD’de boş durmuyor.”(Cum.,8 Şub.,s.1; 14 Şub.,s.1)
“Bush ‘Düşman boş durmuyor ama…”(Sab.,19 Şub.,s.1)
Canıgönülden (T.DE.SZ,TDK)
“Teziç, kurum olarak, tüm illerde üniversite olmasını canıgönülden istediklerini
fakat...”(Cum.,24 Şub.,s.6)
Ciddiye almak (K.D.A,TDK,M.B.T.S)
“Ancak bu konu burada ciddiye alınmadı...”(Cum.,1 Şub.,s.11(2); 2 Şub.,s.8; 3
Şub.,s.1; 8 Şub.,s.8; 20 Şub.,s.8; 23 Şub.,s.8)
“İTÜ öğretim üyesi Prof.Dr.Celâl Şengör, bu kararın, hükûmetin depremi ciddiye
almadığının somut göstergesi olduğunu belirterek,…”(Hür.,5 Şub.,s.1,6; 10 Şub.,s.17; 15
Şub.,s.19)
“Muhalefet 'Başbakan'ın İstanbul'a dair konuşmalarını' ciddiye almıyor.”(Sab.,5
Şub.,s.19; 6 Şub.,s.12; 19 Şub.,s.17; 25 Şub.,s.22)
Çift dikiş (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Örneğin, asıl dünyada eğitim yaşamı başarısız geçeni, çift dikiş atıp arka kapıdan
mezun olanlar içinse,…”(Cum.,25 Şub.,s.10)
Dağlar kadar (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“…Al Gore’un elektrik faturası, ‘söylemi ile eylemi arasında dağlar kadar fark’
olduğunu ortaya koydu.”(Hür.,28 Şub.,s.5)
414
Damga vurmak (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Atatürk tartışmalarının damgasını vurduğu toplantı 6. sınıf tarih kitabının protesto
edilmemesi yönünde aldığı kararla dağıldı.”(Cum.,10 Şub.,s.1; 11 Şub.,s.1; 12 Şub.,s.18;
13 Şub.,s.9; 16 Şub.,s.8; 17 Şub.,s.18; 25 Şub.,s.10)
“Şehrazat'ın cevabı geceye damga vurdu.”(Hür., 1 Şub. s.1; 13 Şub.,s.1; 16
Şub.,s.16; 24 Şub.,Cumartesi eki s.11)
“2007-2008 sonbahar-kış koleksiyonlarının tanıtıldığı New York Moda Haftası'na
beyaz renk damgasını vurdu.”(Sab.,6 Şub.,s.2(2); 13 Şub.,s.1; 16 Şub.,s.17(2); 20
Şub.,s.15; 21 Şub.,Günaydın eki s.4; 22 Şub.,s.9,Günaydın eki s.1; 25 Şub.,s.5; 27
Şub.,s.6)
Darbe indirmek (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Ermeni tasarısının iki ülkenin hayati konulardaki işbirliğine darbe indirmemesi
için gereken her şey yapılmalı.”(Sab.,8 Şub.,s.5)
Değer vermek (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Bize değer verilmesi, Türkiye’ye değer verilmesidir.”(Hür.,8 Şub.,s.16)
Deli danalar gibi (T.DE.SZ,TDK)
“Evin içinde deli danalar gibi böğüre böğüre 'Titre ve kendine dön...' diye
bağırmalı mıyım?”(Hür., 1 Şub.s.3)
Deliye dönmek (K.D.A’da ‘pek çok sevinmek’ anlamı verilirken T.DE.SZ’de
buna ek olarak ‘çok üzülmek’ ve ‘çok öfkelenmek’ anlamları da verilmiştir.
Aşağıdaki tümcede ise ‘çok öfkelenmek’ anlamında kullanılmaktadır.)
415
“Mesela ben hangi kelimeyi kullanırsam onu deliye döndüreceğimi bilirim.”
(Sab.,21 Şub.,s.5)
Denizde damla (M.B.T.S'de “denizde(denizden)bir damla”,T.DE.SZ'de ise
“denizden bir avuç su” şeklinde geçmektedir ve her ikisinde de “büyük bir miktarın
yanında çok küçük bir parça” anlamı verilmiştir.)
“Yetkililer, Erhan Tuncel’in suikastı önceden haber veren istihbaratını ‘işlenmemiş
bilgi’ ve ‘denizde damla’ olarak niteliyor ve gerekli biçimde değerlendirildiğini
belirtiyor.”(Cum., 1 Şub.s.4)
Ders çıkarmak (Ders almak) (T.DE.SZ, M.B.T.S ve TDK' de “Ders almak”
şeklinde geçmektedir.))
“20. yüzyılın son on yılında çevremizde olanları irdelemeden; onlardan ders
çıkarmadan Türkiye Cumhuriyeti'nin bütünlük ve güvenlik sorunlarını
çözemeyiz,...”(Cum.,4 Şub.,s.8,10,12; 15 Şub.,s.1,8; 22 Şub.,s.1; 28 Şub.,s.1)
“Bu olaydan ders çıkartması gerekenler var.”(Hür.,5 Şub.,s.16(2); 6 Şub.,s.19; 11
Şub.,Pazar eki s.15; 15 Şub.,s.18; 23 Şub.,s.16; 28 Şub.,s.16,17(2))
“Ancak kendilerinden önceki partilerin başına gelenlerden ders çıkarmış
görünüyorlar.”(Sab., 1 Şub., s.4; 15 Şub.,s.18)
Dert edinmek (K.D.A, T.DE.SZ,.TDK)
“Ben bu tür açıklamaları dert edinecek birisi değilim.”(Hür.,17 Şub.,s.2)
Deyip de geçmemek (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Testosteron hormonu deyip geçmeyin,…”(Hür.,25 Şub.,Pazar eki s.1)
416
Dikkat çekmek (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Yetkili, Cumhuriyet’in soruşturmayla ilgili gündeme getirdiği ‘bilgi kirliliği’nin
bazı çevrelerce yoğunlaştırıldığına dikkat çekerken, ...”(Cum.,1 Şub., s.4,8,11(2); 2 Şub.,s.
1,6,8; 3 Şub.,s.4,5,8(2),3,9,19; 4 Şub.,s.1(2),8(4),10(2),5(2); 5 Şub,s.1,8(6),19,5; 6
Şub.,s.6(2),4(2); 7 Şub.,s.1(2),6(2),5,3,8,12; 8 Şub.,s.18(2),7(2),1,5(2),11,6(3,10); 9 Şub.,
s.20,1(4),5(2),3,13,6(2),4(4),8; 10 Şub.,s.1(2),15; 11 Şub.,s.1(2),8(2); 12 Şub.,s.1,8(2)
,5(2); 13 Şub.,s.9,10,1,3,4,12(2),20; 14 Şub.,s.1(3),8(2),4(7),5(2),11,12; 15 Şub.,s.1,8(3),4;
16 Şub.,s.4,5(2),1(2),8,10; 17 Şub.,s.15,9(2),6,13,Hafta Sonu eki s.5; 18 Şub.,s.8,9(2),1,13;
19 Şub.,s.8(2),1(3),4(2),5(4),11(2),13; 20 Şub.,s.1(2),6,8(2),4(3),9,12; 21 Şub.,s.6(2),1(3),
8(3),9; 22 Şub.,s.4,5(2),6,13; 23 Şub.,s.9(3); 24 Şub.,s.5,6,7(2); 25 Şub.,s.5(2),1(2),8; 26
Şub.,s.8,6(4); 27 Şub.,s.1,8(2),6; 28 Şub.,s.1(2),8,9(2))
“Makro ekonomik açıdan bakıldığında ise küresel ısınmanın şirketlerde yeniden
yapılanmayı gerekli kılacağına dikkat çeken Bektaş, bu konuda devletin önayak olması
gerektiğini vurguladı.”(Hür.,1 Şub.,s.9; 2 Şub.,s.16,7; 3 Şub.,s.19; 5 Şub.,s.16(3); 6
Şub.,s.6,19,4; 8 Şub.,s.16,10; 9 Şub.,s.16,13; 10 Şub.,s.17; 11 Şub.,s.25; 13 Şub.,s.6; 14
Şub.,s.1,17; 16 Şub.,s.17,9; 17 Şub.,s.1, Cumartesi eki s.1,8(5),9; 18 Şub.,s.18,22,23; 21
Şub.,s.7; 23 Şub.,s.16,Cuma eki s.7; 24 Şub.,Cumartesi eki s.11; 25 Şub.,s.7; 27 Şub.,s.4;
28 Şub.,s.14(2))
“...Özlem Uzan'ın sık sık adres değiştirdiğine dikkat çekti.”(Sab.,1 Şub.,s.1; 2 Şub.,
s.1,15(2),7,18,12; 3 Şub.,s.18; 4 Şub.,s.1; 5 Şub.,s.1,14,17(3); 6 Şub.,s.12; 7 Şub.,s.16; 8
Şub.,s.2,18(3); 9 Şub.,s.12; 10 Şub.,s.24(2),18; 11 Şub.,s.2; 12 Şub.,s.16; 13 Şub.,s.19,
Günaydın eki s.12; 14 Şub.,s.8(2),21,Günaydın eki s.4; 16 Şub.,s.17,4(2); 17 Şub.,s.19(2);
417
18 Şub.,s.20,1,13; 19 Şub.,s.20,21,17(2),30; 20 Şub.,s.1,7; 22 Şub.,s.6,1,Günaydın eki s.1;
23 Şub.,s.2,18,Günaydın eki s.9; 24 Şub.,s.6,4; 26 Şub.,s.8,14; 27 Şub.,s.6(3),16,27; 28
Şub.,s.16)
Dikkat etmek (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Siciline ‘Emniyetteki hizipleşme içinde, irticai akımlara(Fethullah) yakın. Dikkat
edilmelidir.’diye yazılmıştı.”(Cum.,1 Şub.,s.1,5(2); 4 Şub.,s.10; 20 Şub.,s.7; 24 Şub.,s.6;
26 Şub.,s.6)
“Dikkat edilmezse verilen kilolar bir süre sonra fazlasıyla geri dönüyor.”(Hür.,5
Şub.,s.4; 7 Şub.,s.17(2),15; 13 Şub.,s.19,Kelebek eki s.8(2); 25 Şub.,Pazar eki s.11; 28
Şub.,s.1)
“Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, resmi ziyaret için Ankara’da bulunan
Hırvatistan Parlamento Başkanı Vladimir Şeks’i kabulünde TBMM Başkanı Bülent Arınç
ile göz göze gelmemeye dikkat etti.”(Sab.,13 Şub.,s.19; 16 Şub.,s.4; 19 Şub.,s.21; 21
Şub.,s.1,19; 25 Şub.,Pazar eki s.8(2))
Dimdik ayakta durmak (T.DE.SZ,TDK)
“Dışarıdan baskı ve hükûmet dimdik ayakta!”(Cum.,4 Şub.,s.1)
Dimdik durmak (T.DE.SZ,TDK)
“Başka gazeteler patır patır yazar çıkarırken bu gazete dimdik durdu.”(Hür.,9
Şub.,s.17)
El birliğiyle (K.D.A, TDK ve M.B.T.S'de geçmektedir. M.H,Ö.A.A,T.DE.SZ’de
aynı anlama gelen 'el ele vermek' deyimine yer verilmiştir.)
418
“Türktan şunları kaydetti: 'Ümidimiz,... ve 2007 ilkbaharının, GSM kullanıcılarının
baharı olması için numara taşınabilirliğinin süratle hayata geçmesi yolunda
Telekomünikasyon Kurumu'na el birliğiyle destek olunmasıdır.”(Cum.,2 Şub.,s.13; 11
Şub.,s.10; 12 Şub.,s.8; 21 Şub.,s.1,5)
Elini kolunu bağlamak (K.D.A,T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“4.5 milyon euroluk tazminatı nedeniyle yönetimin elini kolunu bağlayan
Tigana’dan yana dert yanan oyuncuların,…”(Sab.,27 Şub.,s.27)
Fark atmak (T.DE.SZ, TDK)
“…, hem de Fener’in rakiplerine 3 puan daha fark atmasını sağladı.”(Hür.,19
Şub.,s.1)
Fırsat bilmek (T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S)
“Başbakan gazetenin YÖK’ün bazı üniversiteler için soruşturma izni vermediği
yolundaki haberini saldırı için fırsat bildi.”(Cum.,9 Şub.,s.1; 12 Şub.,s.18)
“Bir askeri müdahaleyi fırsat bilip, bir gazetede siyasi kumpaslara girmek
ve…”(Sab.,26 Şub.,s.5)
Fırsat bu fırsat (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“O sırada içeri birileri giriyor, hazır dikkatler dağılmışken fırsat bu fırsat hediyesini
veriyorum.”(Sab.,26 Şub.,Günaydın eki s.1,4)
Fırsat bulmak (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Mustafa Koç’un evlat edinip bakımı için Fransa’dan uzman getirttiği Badem’i, eşi
Caroline ile kızları Esra ve Aylin de fırsat buldukça ziyaret ediyor.”(Hür.,28 Şub.,s.1)
419
Fırsattan istifade etmek (T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S)
“Bu fırsattan istifade ederek şunu söyleyeyim...”(Hür.,9 Şub.,s.17)
Fırsat vermek (K.D.A,T.DE.SZ,M.B.T.S,TDK)
“Başbakan’ın kendilerini yeni üniversitelerin kurulmasına fırsat vermemekle
eleştirdiğini anımsatan Teziç,…”(Cum.,24 Şub.,s.6)
“...bizler şu anda fırsat vermemenin gayreti içindeyiz.”(Hür.,3 Şub.,s.21; 25
Şub.,s.18)
Göbeğini kesmek (K.D.A, T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Öyle anlaşılıyor ki bu demokrasi mücadelesi mücadelesini kendi göbeğimizi
kendimiz keserek sürdüreceğiz.”(Sab.,9 Şub.,s.20)
Göz bebeği (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Dedektör köpek Bak, Edirne Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü, İstihbarat ve
Narkotik Muhafaza Müdürlüğü'nün göz bebeği.”(Hür.,24 Şub.,s.16)
Güncelliğini yitirmek (T.DE.SZ,TDK)
“Sadece belli bir tarihe veya döneme mahsus olarak yayımlanması nedeniyle artık
uygulama alanı kalmayan, güncelliğini yitirdiği veya...”(Cum.,3 Şub.,s.3)
Haddini aşmak (K.D.A,T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“DTP'li başkan haddini aştı.”(Hür.,22 Şub.,s.1)
Halt etmek (yemek) (K.D.A,T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Bıçak değiştirilmediğini iddia edenler halt etmiş.”(Sab.,26 Şub.,s.6)
420
Hava atmak (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Gazetedekilere ‘Katarina Witt ile yemek yiyeceğim’ diye hava atınca,…”(Sab.,16
Şub.,Günaydın eki s.4)
Hava basmak (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“...diye havalar basan Türkiye değil de acaba Hotanto hükûmeti miydi?”(Hür.,16
Şub.,s.17)
Havaya uçmak (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Talepleri karşılanmadığı takdirde tüm binayı havaya uçurmayı,kendileri de terör
yolunda 'şehit' olmayı göze almışlardı.”(Sab.,14 Şub.,s.16)
Hayale dalmak (K.D.A, T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Sabah sabah hayallere dalmıştı yine.”(Cum.,18 Şub.,s.10)
Hayal kırıklığı (K.D.A, TDK, M.B.T.S)
“Açıklamaların ardından ITC(Irak Türkmen Cephesi) büyük hayal kırıklığına
uğrarken…”(Cum.,17 Şub.,s.15; 22 Şub.,s.8; 26 Şub.,s.1)
“Yıllardır hayal ettikleri an, beklentilerinin altında çıksa da hayal kırıklığı
yaşamadıklarını söylediler.”(Hür.,15 Şub.,s.4; 16 Şub.,s.1,28; 17 Şub.,Ege eki s.1,6; 23
Şub.,s.26)
“Büyükanıt, Barzani’nin açıklamalarından duyduğu hayal kırıklığının altını
çizdi.”(Sab.,19 Şub.,s.20; 26 Şub.,s.2)
Hayata geçirmek (T.DE.SZ,TDK)
“Türktan şunları kaydetti: 'Ümidimiz,... ve 2007 ilkbaharının, GSM kullanıcılarının
baharı olması için numara taşınabilirliğinin süratle hayata geçmesi yolunda
421
Telekomünikasyon Kurumu'na el birliğiyle destek olunmasıdır.”(Cum.,2 Şub.,s.13; 5
Şub.,s.8; 6 Şub.,s.9; 11 Şub.,s.8; 21 Şub.,s.7)
“Akdeniz Kalkanı konsepti, MGK’nın kararıyla 2006 Eylül’de hayata
geçirildi.”(Hür.,2 Şub.,s.16; 4 Şub.,s.16; 8 Şub.,s.10,8(2); 11 Şub.,s.25; 16 Şub.,s.1; 17
Şub.,s.14(3),1,9(6); 18 Şub.,s.18(2); 25 Şub.,Pazar eki s.21(2))
“Projeyi hayata geçirmek için kolları sıvayan Çiğdem Özkan,...”(Sab., 14
Şub.,s.17; 19 Şub.,s.18; 22 Şub.,s.11; 27 Şub.,s.5)
Hayrete düşmek (K.D.A, T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“…arkeoloji dünyasını ve insanlığı bir anda hayrete düşürdü.”(Cum.,25 Şub.,s.10;
27 Şub.,s.6)
İçeri atılmak (K.D.A,T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“İçeri atılan polis şefi bile oldu.”(Sab.,3 Şub.,s.23)
İşi uzatmak (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Bu nedenle sarı-lacivertli ekip, 1-0 da olsa maçı kazanarak işi uzatmadan, karışık
hesaplara bırakmadan turu geçebilir.”(Sab.,22 Şub.,s.26)
İz bırakmak (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Meğer kafamda ne derin izler bırakmış.”(Hür.,14 Şub.,s.17,14; 15 Şub.,s.11)
Kafasında tutmak (T.DE.SZ,TDK)
“… rahmetli Koç yakın çevresine, bilgilerinizi kafanızda tutacağınıza deftere yazın
öğüdü veriyordu.”(Hür.,4 Şub.,s.21)
422
Kafa ütülemek (K.D.A,T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S)
“Kimisini de zaten satın alıyorlar ya da kafasını ütülüyorlar, ‘Sen tersini söyle’
diyorlar.”(Cum.,18 Şub.,s.12)
Kahkahayı basmak (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Tabii ki de o an kahkahayı basmış.”(Sab.,19 Şub.,s.21)
Kana bulamak (boyamak) (K.D.A, T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Irak'ı kana bulayanların arkasında kim varsa, Türkiye'yi kana ve kaosa
bulayanların arkasında da o var.”(Cum.,24 Şub.,s.16(2))
“Kana bulayacaklar.”(Sab., 10 Şub.,s.1; 14 Şub.,s.16)
Kanı yerde kalmamak (Kanını yerde bırakmamak) (M.H,TDK,M.B.T.S)
“..., öldürülen ağabeylerimizin, dostlarımızın, büyüklerimizin kanını yerde
bırakmayacaktık.”(Cum.,4 Şub.,s.10)
Kapı kapı dolaşmak (K.D.A,T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Kapı kapı dolaşıp tehdit savuranlar var,…”(Cum.,28 Şub.,s.5)
“Kapı kapı dolaşıp hocalara gitmeye başladılar.”(Hür.,12 Şub.,Kelebek eki s.5)
Kapıya dayanmak (Ö.A.A. ve M.H'de “yumurta kapıya dayanmak” deyimi ile
birlikte ele alınmış ve “yapılacak iş için zaman çok daralmış olmak” anlamı
verilmiştir., K.D.A'da ise “gelip çatmak” anlamı verilmiştir. T.DE.SZ'de “gelip
çatmak” ve “bir şeyi elde etmek için bir yeri, bir kimseyi zorlamak” karşılıkları
verilmiştir. Aşağıdaki tümce, T.DE.SZ'deki ikinci anlamı içermektedir:)
“Hakkını alamayınca da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kapısına
dayanır.”(Hür.,18 Şub.,s.21)
423
“Piyasaya borçları olduğu söylenen Hasman'ın alacaklıları, ünlü işadamının
sevgilisi Eda Taşpınar'ın elinde 78 bin dolarlık Hermes çantayla gazetelerde fotoğraflarını
görünce kapıya dayanmış.”(Sab.,2 Şub.,Günaydın eki s.1)
Kapısını çalmak (K.D.A,T.DE.SZ,M.B.T.S,TDK)
“Sadece CHP değil, bütün partilerin kapısını çalar, hatta gider Avrupa Birliği’nde
bunu anlatırım.”(Hür., 10 Şub.,s.17)
“Her gün pırıl pırıl gençler kapımı çalıyor.”(Sab., 1 Şub., s.19,12; 6 Şub.,s.5; 9
Şub.,s.21; 28 Şub.,s.29)
Karşı olmak (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Bu nedenle Atatürk'ün onurlandırılmasına karşı olduğunu dile getiren
Patilidu,...”(Cum., 10 Şub.,s.1(2),15; 16 Şub.,s.10; 18 Şub.,Pazar eki s.4; 19 Şub.,Strateji
eki s.5; 20 Şub.,s.6; 28 Şub.,s.1)
“Türk kamuoyu, Hollanda kamuoyunun Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olduğunu
düşünüyor.”(Hür.,15 Şub.,s.20; 16 Şub.,s.9; 17 Şub.,s.17(2); 24 Şub.,s.18)
“Hem Avrupalı olalım, hem de Avrupa'ya karşı olalım.”(Sab.,18 Şub.,s.7; 24
Şub.,s.5; 26 Şub.,s.19)
Karşısına almak (T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S)
“Yarın, 'Ya biz nerede hata yaptık da bu Türkleri karşımıza aldık' diye sorarsınız
kendinize.”(Sab.,9 Şub.,s.21)
Katkıda bulunmak (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“... ve deniz seviyesinin yükselmesine bin yıldan fazla bir sürede katkıda
bulunacak.”(Hür.,3 Şub.,s.19(2); 16 Şub.,s.16)
424
“Herkesin kişisel hesapları aşıp, yukarıda söylediklerime katkıda bulunması
lazım.”(Sab.,21 Şub.,s.19; 24 Şub.,s.14)
Kayda değer (T.DE.SZ, TDK,M.B.T.S)
“Çalışanların yoksulluğunun azaltılmasında ise kayda değer bir gelişme
görülemedi.”(Cum.,7 Şub.,s.13)
“David Copperfiled'den sonra, hikâyenizde kayda değer bir şey var mı?”(Hür.,18
Şub.,Pazar eki s.13)
Kayıplara karışmak (T.DE.SZ, TDK,M.B.T.S)
“TBMM'de hafta sonu camı kırılan kafeteryaya giren kimliği meçhul kişi,
kafeteryada bulunan LÖSEV yardım kutusunu kırıp içerisinden 20 YTL alarak kayıplara
karıştı.”(Sab.,8 Şub.,s.17; 11 Şub.,s.2(2); 14 Şub.,s.16)
Kayıtsız kalmak (T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S)
“Ana muhalefetteki önemli değişikliğe hükûmet kayıtsız kalırken...”(Cum., 2 Şub.,
s.8; 28 Şub.,s.9)
“Yıllar boyu İrlanda Cumhuriyet Ordusu’nun(IRA) kanlı eylemlerinden şikâyetçi
olan İngiltere’nin bu durum karşısında kayıtsız kalması üzerine,…”(Hür.,19 Şub.,s.1; 21
Şub.,s.16(3))
“Eğer kayıtsız kalınsaydı üzerine giderdik.”(Sab.,15 Şub.,s.19)
Kemikleri sızlamak (T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S)
“CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, ‘Bu karar ilk önce Eyüp Sultan’ın
kemiklerini sızlatır.’ dedi.”(Hür.,14 Şub.,s.14(2))
425
Kervana katılmak (T.DE.SZ, M.B.T.S, TDK)
“..., belki bu dosya da 'faili meçhul'ler kervanına katılabilirmiş.”(Hür.,3 Şub.,s.1)
“Adale sakatları kervanına dün sabah ter idmanında Toroman'ın da katılması
'Yanlış yükleme mi yapılıyor?' şüphesini akıllara yeniden getirdi.”(Sab., 1 Şub., s.28)
Kılıç çekmek (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Kılıçlar çekildi.”(Hür.,8 Şub.,s.17(2))
Kılığına girmek (T.DE.SZ, TDK)
“Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış: 'Derin devlet, kimi
zaman andıç kılığına giriyor...”(Sab.,15 Şub.,s.1,19)
Kına yakmak (K.D.A,T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S)
“Demokrasimizi krizden krize sürükleyen 'Dön baba dönelim' kısır döngüsünü
21'inci yüzyıla taşımayı başarabildiğimiz için, buna katkısı olan herkes kına
yakabilir.”(Sab., 1 Şub., s.5)
Kıyak yapmak (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) bombacısına aynı kıyağı yapar
mıydınız?”(Hür.,19 Şub.,s.1)
Koz vermek (T.DE.SZ,TDK)
“..., Rumların eline koz verdi.”(Cum.,3 Şub.,s.19)
Kucağına düşmek (T.DE.SZ,K.D.A,TDK,M.B.T.S)
“Bunların PKK’nın kucağına düşmemesi gerekiyor.”(Hür., 1 Şub. s.16)
426
Kurban etmek (K.D.A,T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“…ve son olarak da Allianoi’yi Kasım 2006 tarihli Avrupa Parlamentosu kararına
rağmen saçma sapan bir baraja kurban etmeyi göze alarak dünyayı şaşırttık.”(Cum.,25
Şub.,s.10; 27 Şub.,s.8)
“Eleştirileri önlemek için kurban edilmeleri kolay oldu.”(Sab.,7 Şub.,s.15; 8
Şub.,s.1,5; 27 Şub.,s.5)
Kurban gitmek (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Tanık konumundaki iki depo sorumlusu suikasta kurban giderken soruşturmanın
yolsuzluk soruşturmasına dönüştüğü ve...”(Cum.,23 Şub.,s.6)
“Çetin Emeç töre cinayetine mi kurban gitti de,...”(Hür.,1 Şub.,s.17; 5 Şub.,s.7(2);
26 Şub.,s.1)
“Kanal D dizisi Sağır Oda’nın son bölümünde ‘Hrant Dink’in ardından biri daha
suikaste kurban gidecek’ denildi.”(Sab.,6 Şub.,s.1,14)
Kurban vermek (T.DE.SZ,K.D.A,TDK,M.B.T.S)
“…ve 13 ay önce eşi Sadrazam Talat Paşa’yı yine Berlin’de Ermeni terörüne
kurban veren Hayriye hanım olmak üzere dokuz kişi kurşun yağmuruna tutuldu.”(Hür.,4
Şub.,s.21; 19 Şub.,s.7)
“Daha önce aynı hastalığa oğullarını kurban veren aile, hiç tereddüt etmeden 13 bin
dolara bir ambulans uçak kiraladı.”(Sab.,17 Şub.,s.4)
Küçük görmek (K.D.A,T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“İnsanlar sanki ‘modayla ilgilenenler’ ve ‘ilgilenenleri küçük görenler’ diye ikiye
ayrılmış gibi.”(Sab.,17 Şub.,Cumartesi eki s.6)
427
Leke getirmek (K.D.A,T.DE.SZ,TDK)
“…A.A, bu durum gururuna dokunduğu ve aile şerefine leke getirdiği gerekçesiyle
uyuduğu ranzanın altındaki tabancayı çıkardı.”(Hür.,6 Şub.,s.5)
Mal olmak (T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S)
“Açıklamada, 1 Mayıs 2007’nin, 1977 yılında Taksim’de 34 işçinin canına mal
olan katliamın da 30. yıl dönümü olduğuna dikkat çekilerek…”(Cum.,9 Şub.,s.4; 26
Şub.,s.1)
“Ben şimdi topluma mal olmuş bir adamdan ulu orta bir özür bekleme hakkımı
kullanıyorum.”(Hür., 1 Şub. s.13(2); 4 Şub.,Pazar eki s.10; 25 Şub.,Pazar eki s.21)
“ Doğan, ‘Özellikle kamuya mal olmuş tanığın ve diğer gizli tanığın tespitlerini
resmiyete döktük.”(Sab.,4 Şub.,s.18; 6 Şub.,s.21; 7 Şub.,s.1,20(2); 12 Şub.,s.15; 13
Şub.,s.19)
Maskesi düşmek (K.D.A,T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S)
“Afyon'daki 700 milyon dolarlık düzmece yatırım oyununda maskesi düşen şaibeli
İskoç,...”(Hür.,23 Şub.,s.1)
Meraktan çatlamak (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Böylesi bir yalının içi dışı nasıldır acaba diye meraktan çatlıyor ve…”(Sab.,25
Şub.,s.4)
Mesken tutmak (K.D.A,T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“...kumar tutkunları zamanla kendilerine İstanbul'un lüks semtlerini mesken
tuttu.”(Sab.,20 Şub.,s.7)
428
Nefes almak (K.D.A,T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Almanya'daki yoğun programın nefes alma saatlerinde Helmut Kress adlı bir
Alman'la tanıştık.”(Cum., 10 Şub.,s.15)
“Bakü-Tiflis- Ceyhan boru hattıyla bir nefes alındı.”(Sab.,8 Şub.,s.8(2); 13
Şub.,s.8; 25 Şub.,Pazar eki s.8)
Nefesi tutulmak (Ö.A.A, T.DE.SZ, M.H'de sadece “nefesi kesilmek” deyimine
yer verilirken TDK VE K.D.A'da “nefesi tutulmak(kesilmek)” şeklinde birlikte ele
alınmıştır ve dördünde de “soluk alamayacak duruma gelmek” anlamı verilmiştir.
M.B.T.S'de ise “nefesi tutulmak” ve “nefesi kesilmek”e ayrı ayrı yer verilmiştir.
“Nefesi tutulmak” için “soluk alamamak” anlamının yanı sıra aşağıdaki tümcedeki
geçen anlama yani “(şaşkınlık, heyecan,dehşet vb. hallerden dolayı) hiçbir hareket
yapamadan öylece kalakalmak” anlamına da yer verilmiştir. )
“İspanyol hakem oyunu başlatan düdüğünü çaldığında bizler de nefesimizi tutarak
zorlu 90 dakikayı izlemeye koyulduk.”(Cum.,15 Şub.,s.18)
“...Kıbrıs açıklarındaki Türk savaş gemileri nefeslerin tutulmasına neden
oldu.”(Sab.,2 Şub.,s.17; 8 Şub.,s.18; 23 Şub.,s.26)
Ne hacet (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Depreme ne hacet”(Hür.,22 Şub.,s.1)
Nokta koymak (T.DE.SZ,M.B.T.S,TDK)
“..., artık son 50 yılda artan sıcaklıklara neyin yol açtığı konusundaki tartışmalara
bir nokta koyması gerektiğini söyledi.”(Cum.,3 Şub.,s.8; 16 Şub.,s.6; 23 Şub.,s.18)
429
“Steiner, bu bulguların, son 50 yılda artan sıcaklıklara neyin yol açtığı konusundaki
tartışmalara bir nokta koyması gerektiğini söyledi.”(Hür.,3 Şub.,s.19; 7 Şub.,s.17; 15
Şub.,s.19; 26 Şub.,Kelebek eki s.1,4)
“Alp Nuhoğlu, 'Buzda Dans' yarışmasında eşi Zeynep Tokuş ile 'Bobby' lakaplı
partneri Robert Beauchamp'ın yakınlaşmasına noktayı koydu.”(Sab.,15 Şub.,s.2; 20
Şub.,s.19; 21 Şub.,s.19)
Not düşmek (K.D.A,T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S)
“Akyürek’in İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olduğu dönemde siciline,
‘Emniyetteki hizipleşme içinde irticai akımlara(Fethullah) yakın. Dikkat edilmelidir.’notu
düşüldü.”(Cum., 1 Şub.s.5(3),1; 17 Şub.,Hafta Sonu eki s.5; 25 Şub.,s.18(2))
“ ‘…Bey için …oteline Katina ve Natali olmak üzere iki kız gönderildi. İki
saatliğine 400 dolar alındı…’ şeklinde notlar düşüldüğü görüldü.”(Sab.,6 Şub.,s.6; 25
Şub.,s.21)
Nutuk çekmek (T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S)
“Bize Kopenhag Kriterleri nutku çeken ülkelerden ses çıkmaz.”(Hür.,20 Şub.,s.17)
“…, nutuklar çekildi, folklor oynandı.”(Sab.,24 Şub.,s.19)
Oy çokluğu (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Yargıtay 1.Ceza Dairesi heyeti bu nedenle dairenin görevsizliğine, dosyanın
9.Ceza Dairesi’ne gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na tevdiine oy
çokluğuyla karar verdi.”(Cum.,2 Şub.,s.4)
Ömür geçirmek (T.DE.SZ, TDK)
“Devlette bir ömür geçirdikten sonra şunu gördüm...”(Sab.,8 Şub.,s.19)
430
Önde gelmek (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“…, petrol dünyasında önde gelen Amerika,Fransa,İngiltere gibi ülkelerin
yasalarında ulusal çıkarların nasıl korunduğu da dikkate alınarak,…”(Cum., 8 Şub.,s.7; 14
Şub.,s.8; 16 Şub.,s.10; 17 Şub.,s.9; 19 Şub.,Strateji eki s.4; 21 Şub.,s.8,11,13; 25 Şub.,s.10;
27 Şub.,s.1,8)
“Son olarak Amerika'nın önde gelen gazetelerinden Washington Post, Dünya
Bankası Başaknı'nı tiye aldı.”(Hür.,1 Şub.,s.10; 10 Şub.,s.5; 13 Şub.,s.15; 19 Şub.,s.8; 22
Şub.,s.21; 26 Şub.,s.17; 28 Şub.,s.14)
“Refah Partisi içinde gelenekçi ekibe mücadele bayrağı açarak yola çıkan bu ekibin
önde gelen isimlerinin her birinin gönlünde yatan bir aslan var.”(Sab., 1 Şub., s.4,9; 2
Şub.,s.19; 3 Şub.,s.20; 6 Şub.,s.15; 8 Şub.,s.13; 9 Şub.,s.12; 12 Şub.,s.15; 14 Şub.,s.1,20;
17 Şub.,s.19(2); 19 Şub.,s.19; 25 Şub.,s.22)
Önünü kesmek (Yolunu kesmek) (Tüm sözlüklerde “yoldan gitmesine engel
olmak için yolunu kesmek” anlamında kullanılmıştır. Ama aşağıdaki tümcelerde “bir
durumun ilerleyişine engel olmak” anlamında kullanılmaktadır.)
“ Bunların önünü keserse örgütü büyük çapta zayıflatabileceğini yeni mi fark
etti?”(Hür., 1 Şub., s.17; 13 Şub.,s.19)
“PKK'nın da örgütten ayrılmaların önünü kesmek için Bağdat ordusuna katılanlar
hakkında;...”(Sab.,13 Şub.,s.18)
431
Örnek vermek (T.DE.SZ,TDK)
“'Dünyada Bir Yerdeyim' albümü, şarkıları ve duruşuyla bir efsane haline gelen
Karadeniz'in güzel bakışlı çocuğunun bitmemiş şarkılarından örnekler veriyor.”(Cum.,18
Şub.,s.7; 19 Şub.,Strateji eki s.4; 21 Şub.,s.7; 26 Şub.,s.6)
“Erdoğan,'...Nitekim bunu ecdadımız özellikle Musevilerin, Yahudilerin
Endülüs'ten sürüldüğünde topraklarımıza kabul etmekle en güzel örneğini vermiştir'
dedi.”(Hür.,16 Şub.,s.16; 18 Şub.,s.23)
“Öyle bir sayın bakandan örnek verdiniz ki...”(Sab.,4 Şub.,s.12; 16 Şub.,s.17; 17
Şub.,s.5,23; 28 Şub.,s.19)
Payını almak (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Forza Italia partisinin sarışın ve esmer milletvekilleri Micaela Biancofiore ve
Mara Carfagna da iltifatlardan paylarını aldı.”(Sab.,1 Şub.,s.2)
Polemiğe girmek (T.DE.SZ,TDK)
“Ama siz böyle yaparsanız biz de şöyle yaparız polemiğine girmek
istemiyoruz.”(Cum.,15 Şub.,s.8)
“Ben kimseyle polemiğe girmek istemiyorum.”(Hür.,5 Şub.,Kelebek eki s.5)
“Ama siz böyle yaparsanız biz de böyle yaparız polemiğine girmek
istemiyorum.”(Sab.,15 Şub.,s.18; 16 Şub.,s.19(2); 28 Şub.,s.19)
Pusuya yatmak (K.D.A, T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Samast: Araştırdım, buldum internette... Araştırdım adresini buldum bir şey
yapmadım. Gittim direkt, bekledim iki üç gün dışarıda, pusuya yattım, çıkardım
vurdum.”(Hür.,9 Şub.,s.1,14(2))
432
Rahat bırakmamak (K.D.A,T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Ama zamanla siyasetçiler 'tarikatçıları, cemaatleri' rahat bırakmadılar.”(Sab.,9
Şub.,s.21)
Rengi solmak (M.B.T.S) (Ö.A.A, K.D.A, M.H, T.DE.SZ ve TDK'de “rengi
atmak(uçmak,kaçmak)” şeklinde geçmektedir.)
“Test sonuçlarını alınca rengi solan doktor oğlu, Prof.Hatemi'ye kötü haberi
verdi.”(Hür., 1 Şub., s.1,4)
Rol almak (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Meclis kurulunda muhalefeti temsil eden Vula Patilidu söz alarak Atatürk'ün
Pontus soykırımında rol aldığını ileri sürdü.”(Cum., 10 Şub.,s.1,15,7; 13 Şub.,s.9)
Rolü olmak (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Hollanda Dışişleri Bakanı Dr.Bernard Bot, 'Kraliçe Ankara, İstanbul ve Kayseri'ye
gidecek. Dışişleri Bakanı Gül'ün Kayserili olmasının muhakkak bir rolü
olmuştur.'dedi.”(Hür.,15 Şub.,s.1,20)
Sahneye çıkmak (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“9.dakikada sahneye Tuncay çıktı.”(Cum.,3 Şub.,s.18; 11 Şub.,s.8; 15 Şub.,s.18(2);
17 Şub.,s.9; 18 Şub.,s.18)
“Al Gore, şarkıcı-artist Queen Latifah ile birlikte sahneye çıktığında büyük bir alkış
ve tezahürat koptu.”(Hür.,13 Şub.,s.6; 21 Şub.,s.16)
“Türkiye Engelliler Vakfı yararına para almadan sahneye çıkan Sezen
Aksu,...”(Sab.,12 Şub.,s.1; 13 Şub.,Günaydın eki s.1; 18 Şub.,s.2; 27 Şub.,s.6)
433
Savaş açmak (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“1-Başbakan Erdoğan petrol kaçakçılığına karşı savaş açtı.”(Cum.,15 Şub.,s.8)
“Bundan 10-15 yıl önce Gümrük Birliği'ne karşı savaş açan sermaye kesimi, şimdi
AB'nini demokrasinin savunucusu konumunda.”(Sab.,9 Şub.,s.5)
Seyirci kalmak (K.D.A,T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“..., Kaçar'ın 3 müfettişe iftira atmaya kadar giden davranışlarına seyirci kalan
ve...”(Cum.,3 Şub.,s.19; 19 Şub.,s.1, Strateji eki s.4; 20 Şub.,s.9; 27 Şub.,s.6)
“Türkiye topraklarında operasyon yapabilir ama sınırı aşarsa seyirci
kalamayız.”(Hür.,27 Şub.,s.1,16(2))
Sıfırdan başlamak (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Acaba sıfırdan başlayıp bir şey ortaya çıkardım mı?”(Hür.,16 Şub.,s.17)
Sinirleri bozulmak (T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S)
“ Ayşegül: Sinirlerim bozuluyor ya...”(Hür.,11 Şub.,s.25)
Sis perdesi (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Dink suikastinin üzerindeki sis perdesi muhbir-polis ilişkisinde yaratılan karmaşa
nedeniyle giderek kalınlaşıyor.”(Cum., 1 Şub.s.1 ; 4 Şub.,s.10(3); 5 Şub.,s.8; 23 Şub.,s.15)
Soğuk bakmak (T.DE.SZ, N.E)
“Ralston’un Ankara temaslarında da bu konunun gündeme geldiği belirtilirken,
Ankara’nın konuya soğuk baktığı vurgulanıyor.” (Cum., 1 Şub.s.8; 3 Şub.,s.19)
“Açba, başından beri bu havaalanının sivil ulaşıma açılmasına soğuk
bakıyor,…”(Hür.,21 Şub.,s.14; 25 Şub.,s.21)
434
“Ankara'nın Sol Parti'nin diğer Kürt kökenli milletvekili Gıyasettin Sayan'a neden
soğuk baktığı bilinmiyor.”(Sab.,18 Şub.,s.23)
Sokağa dökülmek (K.D.A,T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Daha dün gibi, Uğur ağabeyin cenazesinde yüz binler sokağa
dökülmüştü.”(Cum.,4 Şub.,s.10; 11 Şub.,s.10; 12 Şub.,s.6)
“Biz iyi huylu bir milletiz de son olarak Radikal ve Milliyet gazetelerinin
güncelleştirdiği 'zamanaşımı' skandalı yüzünden sokaklara dökülmüyoruz,...”(Hür., 18
Şub.,s.21)
“Patlamanın ardından vatandaşlar, korkuyla sokaklara döküldü.”(Sab.,2 Şub.,s.4(2);
6 Şub.,s.5)
Sokaktaki insan (N.E,T.DE.SZ, Aksan,(2006a: 111), TDK,M.B.T.S)
“Ralston’un uçaktan indiği gün gazetelerin birinci sayfalarını El Kaide operasyonu
ile ilgili haberlerin süslemesi sokaktaki insana bile manidar geliyor.”(Cum., 1 Şub.s.4)
“Sokaktaki insan, arkasından, '300 bin dolar' diye bağırıyor.”(Hür.,11
Şub.,s.1,Pazar eki s.16)
“Sokaktaki insana da verir.”(Sab., 10 Şub.,s.19; 15 Şub.,s.5(2))
Son derece (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“ ...jandarmanın yaptığı açıklamada '..., bu tertibin arkasında olanların niyet ve
maksatlarını göstermesi açısından son derece düşündürücü ve endişe vericidir.'
denildi.”(Cum.,3 Şub.,s.1,4(2); 8 Şub.,s.8; 11 Şub.,s.12,11; 12 Şub.,s.9(2); 13 Şub.,s.8; 14
Şub.,s.8,1,6(2); 16 Şub.,s.8; 20 Şub.,s.1; 21 Şub.,s.4; 22 Şub.,s.4; 23 Şub.,s.9; 24
Şub.,s.16(2); 25 Şub.,s.6(2); 28 Şub.,s.7,1(2),4)
435
“Referans Gazetesi yazarı Cengiz Çandar ise dünkü köşesinde,'...,siyasi
görüşlerinde ise son derece inatçıdır' yorumunu yaptı.”(Hür.,1 Şub.,s.1,10(2),17; 3
Şub.,s.20; 4 Şub.,s.4; 5 Şub.,s.16(3), Kelebek eki s.5; 6 Şub.,s.19(2); 9 Şub.,s.17,13; 14
Şub.,s.14; 18 Şub.,s.16; 22 Şub.,s.20; 23 Şub.,s.16; 24 Şub.,s.19; 27 Şub.,s.1; 28 Şub.,s.15)
“Wolfowitz'in Türkiye'de son derece 'modaya aykırı' olduğu vurgulanan
haberde...”(Sab.,1 Şub., s.9; 3 Şub.,s.19; 5 Şub.,s.7,Günaydın eki 8; 6 Şub.,s.15,14; 11
Şub.,s.21; 16 Şub.,s.28; 18 Şub.,s.20(2); 23 Şub.,s.18)
Son nefes (K.D.A,T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Bahçelievler Meslek Lisesi son sınıf öğrencisi 19 yaşındaki Nihat İnce de tedavi
gördüğü Haseki Eğitim Araştırma Hastanesi’nde 21 Ocak’da son nefesini verdi.”(Hür.,1
Şub.,s.5)
Söz düellosu (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Deniz Akkaya ile olan söz düellonuz…”(Hür.,5 Şub.,Kelebek eki s.5)
Şaşkına çevirmek (T.DE.SZ, TDK)
“…,Yener’i şaşkına çevirdi.”(Hür.,25 Şub.,s.2)
“Duyanları şaşkına çeviren film gibi olay, iddiaya göre şöyle gelişti:...”(Sab.,20
Şub.,s.6)
Şaşkına dönmek (K.D.A, T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“…,ancak albümüne koymadığı bir şarkının ‘Doktorlar’ adlı dizide çalındığını
duyan Hande Yener, şaşkına döndü.”(Hür.,25 Şub.,s.1,2)
“…vekiller, okudukları kitapları görünce şaşkına döndüler.”(Sab.,26 Şub.,s.17)
436
Tam gaz (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Düşüş tam gaz sürüyor.”(Sab.,26 Şub.,s.26)
Tavır takınmak (almak) (T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S)
“…,sert bir takım tavırlar takınarak engel olanın ABD olduğunu
biliyorduk.”(Cum.,9 Şub.,s.8; 23 Şub.,s.15)
“KKTC Eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs karasularında Rum yönetimi
tarafından planlanan petrol araştırmalarına karşı Türkiye'nin sert tavır almasını
istedi.”(Hür.,26 Şub.,s.1)
“Bu akrabalık ilişkisi ise geçmişte Beykoz Belediyesi'nin Acaristanbul'la ilgili
takındığı tavır ile kararlarının tartışılır olduğu iddiasını gündeme getirdi.(Sab., 1 Şub.,s.12;
25 Şub.,Pazar eki s.8(2))
Tersine dönmek (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“…ve 140 milyar doların buharlaşmasıyla tersine döndü.”(Cum.,28 Şub.,s.1,12)
“Herkes farkın açılmasını beklerken ibre tersine döndü.”(Hür.,19 Şub.,s.26; 26
Şub.,Kelebek eki s.1)
“Zaman zaman tersine dönüp 5 dakika içinde goller yediği dönemler de oldu siyah-
beyazlı takımın…”(Sab., 1 Şub., s.28)
Tiye almak (T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S)
“Washington Post Gazetesi, Türkiye ziyareti sırasında delik çoraplarıyla
görüntülenen Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz’i tiye aldı.” (Hür., 1 Şub., s.1; 18
Şub.,Pazar eki s.13)
437
“Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz'in Edirne'de delik çoraplarıyla
görüntülenmesi dünyada tiye alındı.”(Sab., 1 Şub., s.1)
Toprağa vermek (K.D.A, T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Adli Tıp Kurumu'na kaldırılan Kopal'ın tabanca kurşunuyla öldüğü belirlenirken
cenazesi dün Havutlu Mezarlığı'nda gözyaşları arasında toprağa verildi.”(Cum.,10
Şub.,s.1)
“Kargı'nın cenazesi, Ankara Kocatepe Camii'nde kılınacak cenaze namazı ardından
memleketi Konya'da toprağa verilecek.”(Hür.,16 Şub.,s.6; 19 Şub.,s.7; 24 Şub.,s.16)
Trafik canavarı (N.E,TDK)
“…, diğer oğulları 4 yaşındaki Mehmet Ali’yi trafik canavarına kurban
verdi.”(Hür.,19 Şub.,s.7)
“Ama trafik canavarı değilim.”(Sab.,11 Şub.,s.21)
Turizm patlaması (N.E, TDK)
“Ege’nin pek çok kıyı kasabasındaki hayali ihracat patlaması turizm patlamasını
katlamıştı.”(Cum., 1 Şub.s.8)
Uzak durmak (T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“Çoğu yaşıtım, kimi zorla, kimi isteyerek partiye yazılırken ya da Nazi hücum
kıtası SA'ya alınırken ben her ikisinden de uzak durmuştum.”(Cum.,4 Şub.,s.10; 16
Şub.,s.8)
438
Üstüne gelmek (Ö.A.A, K.D.A, TDK'de “üstüne gelmek” deyimi için “Bir
kişinin, bir şeyin yapılması ya da konuşulması sırasında gelmesi”anlamı verilmiştir.
T.DE.SZ ve M.B.T.S 'de ayrıca “bir kişiyi,bir şeyi yapması için zorlamak” anlamı da
verilmiştir. Aşağıdaki tümcelerde 2.anlam kullanılmıştır.”
“Sırf bunları yaptığımız için üzerimize geliyorlar.”(Cum.,19 Şub.,s.8; 21 Şub.,s.5)
“İnsanlar üzerime geldi.”(Hür.,26 Şub.,Kelebek eki s.4)
“Ama sana bile söyleyemeyeceğim...Üstüme gelme.”(Sab.,2 Şub.,s.19; 15
Şub.,s.14)
Üzerine düşmek (Ö.A.A, M.H, K.D.A, T.DE.SZ, M.B.T.S, TDK’de “çocuğu
sevme ve korumada çok ileri gitmek” ve “bir şeyi elde etmek için çok uğraşmak”
anlamlarına yer verilmiştir. Aşağıdaki tümcelerde ise “payına düşmek” anlamında
kullanılmaktadır.)
“Hatta üst düzey bir yetkili,'Suikastla ilgili haberler konusunda herkes üzerine
düşen görevi yapmıştır...' iddiasında bulunuyor.”(Cum.,4 Şub.,s.8; 27 Şub.,s.1,11)
“Ben bu konuda üzerime düşeni yapacağım.”(Hür.,2 Şub.,s.7; 8 Şub.,s.1,16; 13
Şub.,s.30)
“O gün görevde olanlar da üzerine düşeni yapar.”(Sab., 1 Şub., s.1,4; 6 Şub.,s.1; 8
Şub., s.18; 13 Şub.,s.17; 28 Şub.,s.16)
Üzerine bırakmak (“Üzerine atmak” deyiminden esinlenerek yapılmıştır.)
“Jandarma'nın 'üzerine bırakılmaya çalışıldığı' mesajıyla örülü açıklamada,'Söz
konusu fotoğraf ve görüntüler hiçbir şekilde Jandarma Karakolu'nda çekilmemiştir'
denildi.”(Sab.,3 Şub.,s.19)
439
Vurdumduymaz (K.D.A,TDK,M.B.T.S)(Ö.A.A,M.H ve T.DE.SZ' de “vurdum
duymaz kör Ayvaz” deyimine yer verilmiştir.)
“RTE tam bir vurdumduymazlık içinde.”(Cum.,4 Şub.,s.1; 26 Şub.,s.7)
Yara almak (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Bu siyasi savaşta Türkiye yaralar alabilir,...”(Cum.,19 Şub.,Strateji eki s.5(2))
“Büyükanıt, 'Ermeni tasarısı geçerse ilişkilerimiz yara alır' mesajı
verecek.”(Sab.,12 Şub.,s.1; 18 Şub.,s.37)
Yaşama geçirmek (T.DE.SZ, TDK)
“O güne kadar sürdürülen sendikacılık anlayışında köklü değişiklikler getiren yeni
hükümlerin yaşama geçirilebilmesi için…”(Cum.,13 Şub.,s.9,10,20; 18 Şub.,s.7; 25
Şub.,s.5; 27 Şub.,s.8)
“...mortgage(tut-sat) konut finansmanı sistemini yaşama geçirecek olan yasa
tasarısı Meclis'te kabul edildi.”(Sab.,22 Şub.,s.11(2))
Yatıp kalkmak (K.D.A,M.B.T.S,TDK)
“İki gün boyunca evsiz kılığında o bölgede yatıp kalkan polisler, Azeri Ekber
Hasan Aliyev'i yakaladı.”(Hür.,2 Şub.,s.1,3; 4 Şub.,Pazar eki s.10; 18 Şub.,Pazar eki
s.12,13; 23 Şub.,s.17)
Yeri gelmek (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“İvanov’un bu sözlerini ‘yeri gelmişken söylenenler’ diye algılamamak
gerekiyor.”(Cum.,13 Şub.,s.8; 17 Şub.,s.1; 21 Şub.,s.7; 22 Şub.,s.8; 25 Şub.,s.8(3))
“Bunun için, yeri geldiğinde tehlikelerin ne olduğunu da yüz yüze söylememiz
gerekir.”(Hür.,18 Şub.,s.20; 21 Şub.,s.17; 24 Şub.,s.19; 25 Şub.,s.19)
440
“Yeri geldiğinde tehlikelerin ne olduğunu da yüz yüze söylememiz
gerekir.”(Sab.,18 Şub.,s.21)
Yerine gelmek (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“Hafızasının yerine gelmeye başladığı kaydedilen Akyüz'ün geçmişteki olayları ve
uçağa binişini hatırladığı, ancak kaza anını hatırlayamadığı bildirildi.”(Hür.,16 Şub.,s.6)
Yerine oturmak (K.D.A, T.DE.SZ, TDK,M.B.T.S)
“Görünen o ki, Aralık 1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşünün ardından elini
çabuk tutanların doldurduğu boşluklar, ABD’nin dayattığı ‘tek kutupluluk’ yerine
oturmadı.”(Cum., 11 Şub.,s.8)
“Biz geldiğimizde birçoğunun bankalarla ilişkileri, hesapları tam bir felaketti, şimdi
yerine oturuyor.”(Hür.,15 Şub.,s.19)
Yerini almak (K.D.A,T.DE.SZ,TDK,M.B.T.S)
“..., önümüzdeki seçimlerde onun yerini alacak bir hareket yaratılabilir mi, ona
bakılıyor!”(Cum.,12 Şub.,s.8)
“...Demiray, konuşmasında, 'Afganistan'da gerçek eğitimin yerini propaganda ve
beyin yıkama aldı' diye konuştu.”(Hür., 10 Şub.,s.12; 16 Şub.,s.17)
“...otomobillerin yerini raylı sistemlerin alacağı bir ulaşım modelini
gerçekleştireceğiz.”(Sab.,3 Şub.,s.5)
Yön vermek (T.DE.SZ, TDK, M.B.T.S)
“…ÖDP Ankara İl Başkanı Hasan Özdinç, ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin politikalarına
yön verenlerin, İsrail’e kendilerini göbekten bağladıklarını’ dile getirdi.”(Cum.,16
Şub.,s.11; 19 Şub.,Strateji eki s.4)
441
“Ekonomideki arz ve talebe, buğday üretimi ve resmi alım fiyatları yön
verirdi.”(Sab.,14 Şub.,s.5)
Zorunda kalmak (T.DE.SZ,TDK, M.B.T.S)
“...Öymen, Bağış'ın, 'yalanlarken, doğrulamak zorunda kaldığına' dikkat
çekti.”(Cum.,22 Şub.,s.4; 24 Şub.,s.5; 26 Şub.,s.1)
“...diyen bir açıklama yapmak zorunda kaldı.”(Hür.,3 Şub.,s.21)
“Berlusconi, eşinden özür dilemek zorunda kaldı.”(Sab.,1 Şub.,s.1; 21 Şub.,s.7; 25
Şub.,s.19)
442
BÖLÜM IV
GENEL DEĞERLENDİRME, SONUÇ VE ÖNERİLER
4.1 GENEL DEĞERLENDİRME
Bu bölümde, araştırma sonucunda elde edilen verilerin genel bir değerlendirilmesi
yapılmıştır.
4.1.1 Türkçenin Sözvarlığı Açısından Gazetelerin Değerlendirilmesi
Gazete, yazıldığı dönemin dilini yansıtan en önemli araçlardan biridir. Dildeki
değişimlere, gelişimlere tanıklık eden gazeteler için dil kullanımı önemlidir. Çünkü güncel
ortam ve durumu yansıtan ve sonradan arşiv değeri kazanan gazeteler, okuyucunun ilgisini
canlı tutmak, okuyucu kitlesini biçimlendirip güdüleyerek eğitmek, satış grafiğini
yükseltmek, daha geniş kitlelere ulaşmak amacıyla dili daha etkili, vurgulu ve kapsamlı
kullanmak zorunluluğu duyarlar. Gazete yazarları da, bu amaçlar doğrultusunda sözvarlığı
kullanımını göz önünde bulundururlar.
Deyimler, ikilemeler, kalıp sözler, terimler, atasözleri gibi ögelerden yararlanarak
gazeteler, Türkçenin zengin anlatım olanaklarını gözler önüne sermişlerdir. Bu nedenle bu
çalışmda her bir sözvarlığı ögesinin, gazete dilinde nasıl ele alınıp işlendiği, alt başlıklar
hâlinde verilerek tartışılmaya çalışılmıştır:
443
4.1.1.1 Deyimler
Gazete dilinde sözvarlığı ögeleri açısından deyimler, önemli bir yer tutar. Gazete
yazarları, gerek haber metin başlıklarında gerekse metin içerisinde deyimlere sıklıkla yer
vererek ülkedeki ve dünyadaki gelişmeleri ve değişimleri somut bir anlatım yoluyla dile
getirmiştir. Böylece bir yandan merakı uyandıran yazar, diğer yandan da olayların akılda
kalıcılığını sağlamıştır.
Gazete dilinde yer alan deyimlerde, Ömer Asım Aksoy'un “Atasözleri ve Deyimler
Sözlüğü” temele alınmıştır. Bu sözlükte yer almayan ögeler ise ayrı başlık altında ele
alınmıştır.
Gazetelerde özellikle bazı deyimlerin yoğun olarak kullanıldığı saptanmıştır.
Bunlar abece sırasıyla şöyle dizilebilir:
Altını çizmek, başvurmak, bir araya gelmek, dile getirmek, ele almak, ele geçirmek,
göz altına almak, gündeme gelmek, ileri sürmek, karşı çıkmak, karşı karşıya, nerede ise,
ortaya çıkmak, ortaya koymak, öne sürmek, söz etmek, söz konusu, söz vermek, tek başına,
yanı sıra, yer almak, yerine getirmek, yer vermek, yol açmak...
Gazetelerde deyimler genellikle özgün biçimini koruyarak, doğru ve yerli yerinde
kullanılmıştır ama yanlış kullanımlar da göze çarpmaktadır:
Özgün Biçimi:
Aklının köşesinden geçmemek : Aklının ucundan bile geçmemek.
Başından kaynar sular dökülmek: Bir kazan kaynar su başından aşağı dökülmek
Başını nâra yakmak: Başını yakmak
444
Baş üstünde yeri var: Başımızın üstündedir
Bir taşla iki kuş vurmak: Bir taşla üç kuş vurmak
Çıkar yol: Çıkış yolu
Elini kolunu sallaya sallaya gezmek: Elini kolunu sallayarak
Göğsünü gere gere: Göğsünü gererek
Gözlerini kan bürümek: Gözlerini Hürriyet bürümek
Her kafadan bir ses: Her uzmandan ayrı ses
İçi kan ağlamak: İçi kanamak
İpin ucu elinde olmak: İpi elinde tutmak
İşi Allah'a kalmak: İşi duaya kalmak
Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla: Okuyucu sana söylüyorum, sevgilim
sen anla
Ölüm kalım meselesi: Ölüm kalım kavgası
Pabucunu dama atmak: Pabucunu gökyüzünde bir kenara atmak
Saç sakal birbirine karışmak: Saç sakal karışmak
Sırtında yumurta küfesi yok ya!: Sırtında yumurta küfesi olmamak
Bu yanlışlıkların, yardımcı eylem kullanımına yansıdığı da görülmektedir:
Özgün Biçimi:
Allak bullak olmak: Allak bullak etmek
Başına iş açmak: Başına iş almak
Bayram etmek: Bayram yapmak
445
İzinden yürümek: İzinden gitmek
Karnından söylemek: Karnından konuşmak
Kuşa benzemek: Kuşa dönmek
Pes demek: Pes etmek
Sünger geçirmek: Sünger çekmek
Yaygarayı basmak: Yaygarayı koparmak
Ayrıca özellikle haber metin başlıklarında dikkat çekmek amacıyla, deyimleri
eksiltme yoluna gidildiği görülmektedir.
Metin başlığında kullanılanlar:
Baştacı etmek: Baştacı
“Demokrasi başımızın tacı.”(Sab.,17 Şub.,s.23)
Gözdağı vermek: Gözdağı
“Rumlara gözdağı.”(Cum.,2 Şub.,s.1)
Metin içerisinde kullanılanlar:
Bereket versin: Bereket
Bin pişman olmak: Bin pişman
Kan ter içinde kalmak: Kan ter içinde
Oldubittiye getirmek: Oldubitti
Gazetelerde tümce biçiminde deyimler de yer almaktadır:
Ağzıyla kuş tutsa, anasını satayım, benim oğlum bina okur, döner döner yine okur,
burnu yere düşse almaz, değirmenin suyu nereden geliyor?, eksik olsun, elden ne gelir?, eti
446
ne budu ne?, gökten zembille mi indi?, haydi canım sen de, hem suçlu hem güçlü, her
uzmandan ayrı ses(Her kafadan bir ses), neyin nesi kimin fesi, o gün bugündür, olacak gibi
değil, şüyuu, vukuundan beterdir, yaşını başını almış, yüzünden düşen bin parça…
Deyimlerin bir türü olan ikilemelerin, gazetelerde sıklıkla kullanılması dikkat
çekicidir:
Açık seçik, ana baba günü, apar topar, ara sıra, arka arkaya, baş başa kalmak, baş
göz etmek, bir iki, boydan boya, burun buruna gelmek, çekip gitmek, derli toplu, dört
dörtlük, durup dururken, eksik gedik, ele avuca sığmamak, el ele vermek, eli kolu bağlı
olmak, elini kolunu sallayarak, eninde sonunda, enine boyuna, eti ne budu ne?, evire
çevire, evli barklı, gece gündüz, gelip çatmak, giyim kuşam, gizliden gizliye, göğsünü gere
gere, göz göre göre, göz göze gelmek, günden güne, hele hele, hem suçlu hem güçlü, ıcığını
cıcığını kurcalamak, iç içe, içi dışı bir, ikide bir, ipe sapa gelmez, ister istemez, iş güç, iş
işten geçmek, iyi kötü, kafa kafaya vermek, kan ter içinde kalmak, karşı karşıya, kendi
kendine, kıran kırana, kırıp geçirmek, kıyıda köşede, kimi kimsesi olmak, körü körüne, lamı
cimi yok, ne olur ne olmaz, ne pahasına olursa olsun, neyin nesi kimin fesi, olan biten, olan
oldu, oldubittiye getirmek, oldu olacak, omuz omuza, ölçüp biçmek, paldır küldür, peş
peşe, pisi pisine, pis pis gülmek, sabah sabah, saçını başını yolmak, saç saça baş başa, saç
sakal birbirine karışmak, sıcağı sıcağına, soluk soluğa, süklüm püklüm, şunun şurasında,
taban tabana zıt, tası toprağı toplamak, tek tük, topu topu, tüyleri diken diken olmak, üç
aşağı beş yukarı, üst üste, yan yana, yarım yamalak, yarın öbür gün, yarı yarıya, yaşını
başını almış, yok yok, yüzüne gözüne bulaştırmak, yüz yüze gelmek, zaman zaman, zar zor.
447
Sonuç olarak deyimlerin gazete dilinde yaygın bir şekilde kullanılması, gazete
dilinin somut bir anlatım dili olduğunun bir göstergesidir.
4.1.1.2 İkilemeler
Türkçenin zengin anlatım olanaklarından biri olan ikilemeler, gazete diline de
yansımıştır. Gazete yazarı, verdiği haberi okuyucunun zihninde canlandırarak günün
gelişmelerini daha canlı, etkili bir şekilde sunmak için ikilemlerden sıklıkla yararlanır.
İkilemelerin çeşitli biçimlerine yer veren gazete metinlerine baktığımızda;
Aynı sözcüğün yinelenmesiyle ile oluşanlar:
Acı acı, açık açık, adım adım, ağır ağır, aile aile, aman aman, büyük büyük, cıvıl
cıvıl, ciddi ciddi, kademe kademe, kala kala,…
Eş ya da yakın anlamlı sözcüklerin yan yana kullanılması ile oluşanlar:
Açık seçik, akıl fikir, allak bullak, apar topar, bağırmak çağırmak, bitmek
tükenmek, çanak çömlek, çarşı pazar, doğru dürüst,…
Zıt anlamlı sözcüklerin yan yana kullanılması ile oluşanlar:
Alım satım, altüst, aşağı yukarı, doğru yanlış, gece gündüz, gelen giden, gel git,
genç yaşlı, gidiş dönüş, içi dışı,…
Aynı sözcüğün ön sesinin değiştirilmesi ile oluşanlar:
Aslı faslı, ayrı gayrı, keşif meşif, otel motel, öncülük möncülük, süklüm püklüm,…
Yansıma sözcüğü ile oluşanlar:
Kart kurt, paldır küldür, patır patır, tıkır tıkır.
448
Aynı sözcüğün ön sesi ile kurulan ve yansımalı sözcüğün yinelenmesi ile kurulan
ikilemeler, diğer ikileme biçimlerine göre daha az kullanılmıştır.
4.1.1.3 Kalıp Sözler
Bir dilin kültürünün, gelenek ve göreneklerinin, insan ilişkilerinin, toplum
anlayışının en önemli yansıtıcılarından biri olan kalıp sözler, gazete dilinde de yer
almaktadır. Deyimler ve ikilemelere oranla daha az kullanılmasına karşın çeşitlilik
açısından gazete dilinde dikkat çekici bir özelliğe sahiptir.
Türkiye Türkçesinde Allah sözcüğüyle kurulmuş ögelerin çokluğu gazete diline de
yansımıştır: Allah’a emanet, Allah akıl fikir versin, Allah aşkına, Allah bilir, Allah biliyor
ya, Allah büyüktür, Allah göstermesin, Allah’ım sen koru, Allah’ım sen büyüksün,
Allah’ından bulsun, Allah’ın izniyle, Allah rahmet eylesin, Allah razı olsun, Allah rızası
için, Allah selamet versin, Allahsız adam, Allah’tan, Allah vergisi, Elhamdülillah,
Eyvallah, İnşallah, Maşallah, Maazallah, Sen beni güldürdün Allah da seni güldürsün.
Bununla birlikte onaylamayı belirten aferin, baş sağlığı dilemede kullanılan başınız
sağolsun, özür dilemede kullanılan özür dilerim, kusura bakmayın, selamlaşmada
kullanılan merhaba, sabah şerifleri hayrolsun, iyi dilekleri belirtmede kullanılan
mutluluklar dilerim, cümlemize hayırlı uğurlu olsun,darısı başına, gözü aydın, tebrik
ederim…, şükran dileklerini belirtmede kullanılan sağ ol, sağ olsun, yadsımayı belirtmede
449
kullanılan bana ne, sana ne, size ne, aşk olsun… gibi kalıp sözlerin gazete dilinde yer alışı,
günlük hayatımızda ne kadar çok kalıp söze yer verdiğimizin bir göstergesidir.
4.1.1.4 Atasözleri
Atasözleri, sözvarlığı ögeleri içerisinde gazete dilinde en az yer verilendir.
Gazeteler arası karşılaştırma yaptığımızda da atasözlerinin en çok Sabah gazetesinde, en az
Hürriyet gazetesinde yer aldığı görülmüştür.
Atasözleri, genellikle haber metinlerinden çok köşe yazarlarının ya da
politikacıların söylemlerinden dolayı gazete diline yansımıştır.
Genelde biçimlerinde herhangi bir sapmaya uğramayan atasözlerinin yalnızca
birkaç tanesinde sözcük değiştirme, sözcük ekleme yoluyla biçimsel farklılaşma
görülmüştür:
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın
“Yayın organlarından eğer 'bana dokunmayan iktidar bin yaşasın' diye düşünen
varsa, kendi varlıklarını inkâr ediyorlar demektir.”(Cum.,19 Şub.,s.8)
Bir adama kırk gün deli dersen deli olur
“Bir adama kırk defa deli derseniz adam da deliyim der ve deli olur.”(Sab.,19
Şub.,s.17)
450
Her yiğidin gönlünde(her gönülde) bir arslan yatar
“Refah Partisi içinde gelenekçi ekibe mücadele bayrağı açarak yola çıkan bu ekibin
önde gelen isimlerinin her birinin gönlünde yatan bir aslan var.”(Sab., 1 Şub., s.4)
Kadının fendi erkeği yendi
“Amaaa 'kadının fendi, erkeği her zaman yenmiştir', unutmamalı!”(Sab.,14
Şub.,Günaydıneki s.3)
Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez
“3 milyon Euro'nun hayalini kuran ev sahibi İ.S. kaz gelecek yerden horozunu
esirgeyecek değildi.”(Hür.,11 Şub.,Pazar eki s.15)
4.1.1.5 Terimler
Bir bilim, sanat, uzmanlık dalı ya da bir konu ile ilgili özel bir anlamı olan, belli bir
kavramı karşılayan sözcükler olan terimlerin, gazete dilinde kullanımı üç yönde
gerçekleşmektedir:
1- Halkın diline yerleşmiş, terim sözlüklerinde yer almasına karşın terim olma
niteliklerini kaybetmiş terimler: Maç, gol, yasa, teşhis koymak, açık oturum, antrenör,
astronot, atmosfer, beraat, borsa, ceza alanı, çeyrek final, deprem kuşağı, düet, etnik,....
2- Halk tarafından bilinen ama terimselliğini koruyan terimler: AIDS, ALS,
aritmetik ortalama, balistik, boylam, damar sertliği, diyaliz, donör, ego...
451
3- Terimsel kullanım içerisinde yer verilenler: Anksiyete, anoreksiya, antiretroviral
tedavi, asbest, embriyo reduction, fibroblast, hematoloji, hidrosefali, hirsitizm,
homozigot,...
4.1.1.6 Kalıplaşmış Sözler
Her dilde rastlanan, ünlü kişilerin, hükümdarların, düşünürlerin, sanatçıların belli
bir durumda, belli bir olay dolayısıyla söyledikleri sözler olan kalıplaşmış sözlere, gazete
dilinde de yer verildiği görülmüştür. Spor haberinde ya da verdiği eklerdeki metinler
arasında kalıplaşmış sözlere rastlamak olasıdır. Örneğin; “Beş dakikada Beşiktaş” sözü,
Beşiktaş takımının son beş dakikada gerçekleştirdiği başarısının etkisiyle dilimizde
kalıplaşmış ve bir işin kısa sürede bitirildiğini anlatmak üzere kullanılır hâle gelmiştir.
4.1.2 Sözcük Kökeni Açısından Gazetelerin Değerlendirilmesi
Bir dilin sözvarlığında yerli ve yabancı ögeleri belirleme amacıyla yapılacak sayısal
incelemeler, o dönemdeki dil kullanımını yansıttığı gibi dildeki gelişme ve değişmeleri de
ortaya koyması açısından büyük bir önem taşımakta ve somut veriler oluşturmaktadır.
Bu bölümde Cumhuriyet, Hürriyet ve Sabah gazetelerinin 3 günlük sayılarının
sözcük kökeni açısından incelenmesi sonucu elde edilen verilerin değerlendirilmesi
yapılmıştır. Veriler, toplam 118 metin içerisinde yer alan 30093 sözcüksel birimden -
sıklıklar dahil olmak üzere- oluşmaktadır.
452
Sözcük kökeni açısından yapılan bu incelemede 3 temel başlık esas alınmıştır.
Bunlar: “Türkçe kökenli ögeler”, “Yabancı kökenli ögeler” ve “Türkçeleşmiş Yabancı
kökenli ögeler.”
Ögelerin madde başı olarak ele alınmasında TDK Türkçe Sözlük esas alınmıştır.
Yalnız; sözlükten farklı olarak deyimler, atasözleri, ikilemeler, terimler, birleşik biçimler
(Ör.;bilgi edinmek) ve eylemlerin türevleri de madde başı olarak gösterilmiştir. Örneğin:
“almak” eyleminin yanı sıra “alınmak”, “aldırmak” biçimlerine de yer verilmiştir. Böyle
bir gösterimin, sıklık sayımlarını etkilemeyeceği gibi gazete dilindeki eylemlerin değişik
biçimleri -örneğin; edilgenlik kullanımı- çerçevesinde yapılacak bir çalışmaya da yardımcı
olacağı düşünülmektedir.
Elde edilen sonuçlar aşağıdaki tablolarda gösterilmiştir:
Metin sayısının tarihlere göre dağılımı Cumhuriyet Hürriyet Sabah
1 Şubat 13 15 14
2 Şubat 15 12 14
3 Şubat 15 12 8
Toplam 43 39 36
GENEL TOPLAM: 118 metin
453
Sözcüksel birimlerin gazetelere göre dağılımı ise:
CUMHURİYET Türkçe Kökenli Ögeler
Yabancı Kökenli Ögeler
Türkçeleşmiş Yabancı Kökenli Ögeler
1 Şubat 2136 681 261
2 Şubat 2911 936 303
3 Şubat 2954 962 327
TOPLAM: 11471 sözcüksel birim
HÜRRİYET Türkçe Kökenli Ögeler
Yabancı Kökenli Ögeler
Türkçeleşmiş Yabancı Kökenli Ögeler
1 Şubat 2234 744 288
2 Şubat 1883 708 235
3 Şubat 2107 756 225
TOPLAM: 9180 sözcüksel birim
SABAH Türkçe Kökenli Ögeler
Yabancı Kökenli Ögeler
Türkçeleşmiş Yabancı Kökenli Ögeler
1 Şubat 2409 844 255
2 Şubat 2543 1007 276
3 Şubat 1447 563 101
TOPLAM: 9445 sözcüksel birim
454
Yapılan sayımlar sonucu elde edilen yüzdelik oranlar ise şöyledir:
CUMHURİYET Türkçe Kökenli Ögeler
Yabancı Kökenli Ögeler
Türkçeleşmiş Yabancı Kökenli Ögeler
1 Şubat % 69,39 % 22,12 % 8, 47
2 Şubat % 70,14 % 22,55 % 7,30
3 Şubat % 69,62 % 22,67 % 7,70
YÜZDELİK ORTALAMA
% 69,71 % 22,44 % 7,82
HÜRRİYET Türkçe Kökenli Ögeler
Yabancı Kökenli Ögeler
Türkçeleşmiş Yabancı Kökenli Ögeler
1 Şubat % 68,40 % 22,78 % 8,81
2 Şubat % 66,63 % 25,05 % 8,31
3 Şubat % 68,23 % 24,48 %7,28
YÜZDELİK ORTALAMA
% 67,75 %24,10 %8,13
SABAH Türkçe Kökenli Ögeler
Yabancı Kökenli Ögeler
Türkçeleşmiş Yabancı Kökenli Ögeler
1 Şubat % 68,67 % 24,05 % 7,26
2 Şubat % 66,46 % 26,31 % 7,21
3 Şubat % 68,54 % 26,66 %4,78
YÜZDELİK ORTALAMA
%67,89 % 25,67 % 6,41
455
Yüzdelik oranlar sonucu bir karşılaştırma yaptığımızda ise şu sonuçlar elde
edilmiştir:
Gazete Adı Türkçe Yabancı Türkçeleşmiş Yabancı
Cumhuriyet % 69,71 % 22,44 % 7,82 Hürriyet % 67,75 %24,10 %8,13 Sabah %67,90 % 25,67 % 6,41
Sıralama açısından Türkçe Yabancı Türkçeleşmiş Yabancı
1. Cumhuriyet Sabah Hürriyet 2. Sabah Hürriyet Cumhuriyet 3. Hürriyet Cumhuriyet Sabah
Yıllar arası bir karşılaştırma yaptığımızda;
Cumhuriyet Türkçe kullanımı; Yıl Yüzdelik Oran
1930-1965 % 50,13 1982-87 % 74.8
2000 % 78.1 2006 1 Şub.’da % 73,5, 2 Aralık’ta
%79 (Yerleşmiş ve Yerleşmemiş Yabancı Sözcükler birlikte ele alınmıştır.)
2007 % 69,71
Hürriyet Türkçe kullanımı; Yıl Yüzdelik Oran
1948-1965 % 52,97 2000 % 76 2006 1 Şub.’da % 82, 2 Aralık’ta % 80
(Yerleşmiş ve Yerleşmemiş Yabancı Sözcükler birlikte ele alınmıştır.)
2007 % 67, 75
456
Sabah Türkçe Kullanımı; Yıl Yüzdelik Oran
2000 %74,3
2007 %67,90
2007 yılında yapılan bu sayımdan elde edilen sonucun, Aksan’ın 2000 ve 2006
yıllarındaki yaptığı sayımlara göre Türkçe kökenli öge kullanma oranının daha düşük
çıkmasının nedenleri;
1- 1 Şubat, 2 Şubat ve 3 Şubat 2007 tarihlerinde Hrant Dink cinayetinin gündem
konusu olması nedeniyle cinayet, azmettirici, polis, emniyet... gibi sözcüklerin sık
kullanıldığı görülmektedir. Ör.;Cinayet sözcüğüne baktığımızda;
Cumhuriyet: 1 Şub. (23), 2 Şub. (32), 3 Şub. (11)
Hürriyet : 1 Şub. (9), 2 Şub.(5), 3 Şub. (4)
Sabah: 1 Şub. (15), 2 Şub. (8), 3 Şub. (12)
2- Kalıp sözler, ikilemeler ve birleşik biçimlerin tek bir madde olarak ele
alınmasıdır. Ör.; “Allah selamet versin” kalıp sözünün “Türkçeleşmiş yabancı kökenli
ögeler” içerisinde yer verilmesi,“adım adım” ikilemesinin veya “hastaneye kaldırılmak”
ögelerinin tek bir madde olarak ele alınması yüzdelik oranı etkilemiştir.
Bu etkenlere rağmen ortalamaları %70'e yakındır ve bu da gazete dil kullanımının,
Türkçe kökenli sözlüksel birim kullanımı açısından iyi yönde olduğunu gösterir. Ama
Cumhuriyet gazetesinin 1 Şubat'taki sayısında sayfa 8'de geçen “minimize etmek” veya
Hürriyet gazetesi 2 Şubat'taki sayısında geçen “provokatif” ögeleri de gazetelerde yabancı
öge kullanımı eğiliminin hâlâ devam ettiğinin bir göstergesidir.
Ersoylu(Akt.Sezgin,2004:105)'ya göre gazete, dergi, radyo ve televizyon gibi zaman ve
457
mekân engellerini çok geniş ölçüde aşan, insanlara rahatlıkla ulaşan yayınların, batı
kaynaklı kelime ve unsurların Türkçeye taşınmasından benimsettirilmesine kadar bütün
oluşumlarında şu veya bu ölçüde pay ve sorumluluk sahibi olduğu açık ve kesin bir
gerçektir. Bu araçlar batı kaynaklı kelimeleri taşımış ve yaygınlaştırmıştır. Bu yayınlar,
bununla da yetinmeyip, kullanıla kullanıla iyice eskitilen, yıpratılan, bıktırılan bazı
unsurların yerine, çekici ve yönlendirici ifadeler elde etmek amacıyla, yine aynı
kaynaklardan başkalarını getirmektedir.
Kavcar(2002:14)'a göre ülkeyi yönetenler, basın- yayın kuruluşları ve bir kısım
aydınlar, çok güzel Türkçe karşılıkları bulunsa da yabancı sözcükleri kullanmaktan sanki
olağanüstü bir zevk alıyorlar.
“Türk Dil Kurumu'nun “Türkçe Sözlük”ünde Yer Almayan Söz Değerleri”
bölümünde yer verilen bazı ögeler, Kavcar'ın bu sözlerini destekleyici niteliktedir. Ör.;
“minimize etmek” yerine “en aza indirmek”i kullanmak ya da “hacker” yerine İtalyanca
kökenli olmasına rağmen dilin yapısına daha uygun olan “korsan”dan yola çıkılarak
oluşturulan “bilgisayar korsanı”nı kullanmak daha yerinde olacaktır. “Kışkırtıcı” gibi bir
sözcük varken “provokatif” gibi bir kullanımın, çok yersiz olduğu görülmektedir.
Gazetelerdeki yabancı kökenli ögelerin dillere göre dağılımına baktığımızda ise şu
sonuçlar ortaya çıkmaktadır:
Diller Cumhuriyet Hürriyet Sabah
Alm. 1 0 1 Ar. 403 414 383 Bulg. 0 1 1 Çin. 1 0 0
458
Erm. 1 2 1 Far. 65 67 67 Fr. 147 167 170 İng. 25 25 32 Mac. 0 1 0 Moğ. 1 1 0 İtal. 29 25 21 Kür. 1 0 0 Lat. 0 0 2 Rume. 0 1 1 Rus. 0 1 1 Soğd. 2 2 3 Yun. 5 9 5
Bu bölümde ayrıca sıklık çalışması da yapılmıştır. Sözcükbilimde sıklık, bir dilin
sözcüklerinin öteki sözcüklere oranla daha çok ya da daha seyrek kullanılması anlamına
gelir.(Aksan, 2003b, c.3,ss.20)
Belli metinlere dayanılarak yapılan bu çalışmalar, hangi sözcüğün ne kadar sıklıkla
kullanıldığını göstermesi açısından önem taşımaktadır.
Aksan(2003b, c.3,ss.21),yapılan incelemeler sonucunda, dilde en çok başvurulan
ögelerin 'yapı sözcükleri' adı verilen, belirtme ögeleri(article), adıl, ilgeç, bağlaç, yardımcı
eylem gibi ögeler olduğunu belirterek J.E.PIERCE'ın Türkçe üzerinde yaptığı çalışmayı
ekler. Bu çalışmada yapılan sıralama ise şu şekildedir:
1.bir, 2.bu, 3.olmak, 4.etmek, 5.ve, 6.demek, 7.o, 8.ne, 9.baş, 10.yapmak, 11.için,
12.ben, 13.görmek, 14. gelmek, 15. iki, 16. vermek, 17. gibi, 18.bulmak, 19. hareket, 20.
almak
Cumhuriyet, Hürriyet ve Sabah gazetelerine baktığımızda ise(Sıklıkları, herhangi
bir günde 20'yi geçen sözcükler ele alınmıştır.), elde edilen sonuçların J.E.PIERCE'ın
yaptığı çalışmayı destekler nitelikte olduğu görülmektedir. Ayrıca sıklıkları fazla olan
459
sözcüklerden yola çıkılarak, gazete haberlerinde bahsedilen konu hakkında da ipuçları
edinebiliriz ki Hrant Dink cinayetinin gündemde olması nedeniyle polis, cinayet, jandarma,
derin devlet, rapor gibi sözcüklerin sık kullanıldığı görülmektedir.
Ben: Hürriyet'te, 1 Şub. (16), 2 Şub.(27), 3 Şub. (7) Bin : Hürriyet'te, 1 Şub. (1), 2 Şub.(3), 3 Şub.(28) Bir: Cumhuriyet'te, 1 Şub. (70) , 2 Şub. (77), 3 Şub. (128) Hürriyet'te, 1 Şub. (84), 2 Şub.(63), 3 Şub. (82) Sabah'ta, 1 Şub. (102), 2 Şub. (99), 3 Şub. (65) Bu : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (54), 2 Şub. (63), 3 Şub. (79) Hürriyet'te, 1 Şub. (57), 2 Şub.(62), 3 Şub. (63) Sabah'ta, 1 Şub. (62), 2 Şub. (57), 3 Şub. (37) Bulunmak: Sabah'ta, 1 Şub. (10), 2 Şub. (23), 3 Şub. (10) Cinayet: Cumhuriyet'te, 1 Şub. (23), 2 Şub. (32), 3 Şub. (11) Da –De(Dahi) : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (25) , 2 Şub. (78), 3 Şub. (60) Hürriyet'te, 1 Şub. (47), 2 Şub.(51), 3 Şub. (38) Sabah'ta, 1 Şub. (62), 2 Şub. (88), 3 Şub. (37) Daha : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (5), 2 Şub. (5), 3 Şub. (22) Demek : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (17), 2 Şub. (29), 3 Şub. (16) Hürriyet'te, 1 Şub. (33), 2 Şub.(26), 3 Şub. (23) Sabah'ta, 1 Şub. (36), 2 Şub. (26), 3 Şub. (14) Derin devlet: Hürriyet'te, 2 Şub.(26), 3 Şub. (10) Gelmek : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (8), 2 Şub.(12), 3 Şub. (22) Görev : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (14), 2 Şub. (22), 3 Şub. (14) Görüntü: Hürriyet'te, 1 Şub. (1), 2 Şub.(9), 3 Şub. (22) Sabah'ta, 1 Şub. (1), 2 Şub. (8), 3 Şub. (43) Gün: Sabah'ta, 1 Şub. (27), 2 Şub. (13), 3 Şub. (9) İçin : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (21), 2 Şub. (20), 3 Şub. (32) Hürriyet'te, 1 Şub. (24), 2 Şub.(17), 3 Şub.(17) Sabah'ta, 1 Şub. (34), 2 Şub. (15), 3 Şub. (11) İki : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (11) , 2 Şub. (36), 3 Şub. (38) Hürriyet'te, 1 Şub. (7), 2 Şub.(17), 3 Şub. (31) Sabah'ta, 1 Şub. (25), 2 Şub.(28), 3 Şub. (16) İle : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (58), 2 Şub. (119), 3 Şub. (115) Hürriyet'te, 1 Şub. (44), 2 Şub.(55), 3 Şub. (83) Sabah'ta, 1 Şub. (73), 2 Şub. (85), 3 Şub. (43) İş: Sabah'ta, 1 Şub. (7), 2 Şub. (22), 3 Şub. (1) Jandarma: Hürriyet'te, 2 Şub.(17), 3 Şub. (27) Kişi: Sabah'ta, 1 Şub. (2), 2 Şub. (7), 3 Şub. (33) Konu : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (24) , 2 Şub. (19), 3 Şub. (28) Olay : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (27), 2 Şub. (19), 3 Şub. (9) Olmak : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (86), 2 Şub.(77), 3 Şub. (86)
460
Hürriyet'te, 1 Şub. (65), 2 Şub.(64), 3 Şub. (55) Sabah'ta, 1 Şub. (94), 2 Şub. (91), 3 Şub. (68) On : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (2) , 2 Şub. (22), 3 Şub. (8) Hürriyet'te, 1 Şub. (6), 2 Şub.(3), 3 Şub.(25) Sabah'ta, 1 Şub. (21), 2 Şub. (16), 3 Şub. (2) Polis: Cumhuriyet'te, 1 Şub. (9) , 2 Şub. (22), 3 Şub. (3) Hürriyet'te, 2 Şub.(7), 3 Şub. (23) Sabah'ta, 1 Şub. (6), 2 Şub. (8), 3 Şub. (35) Rapor: Cumhuriyet'te, 1 Şub. (8), 2 Şub.(7), 3 Şub. (27) Sonra: Sabah'ta, 1 Şub. (12), 2 Şub. (25), 3 Şub. (14) Üç : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (2) ,2 Şub. (15), 3 Şub. (24) Hürriyet'te, 1 Şub. (21), 2 Şub.(3), 3 Şub. (11) Var: Sabah'ta, 1 Şub. (21), 2 Şub. (19), 3 Şub. (14) Ve : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (65), 2 Şub. (67), 3 Şub. (139) Hürriyet'te, 1 Şub. (70), 2 Şub.(49), 3 Şub. (69) Sabah'ta, 1 Şub. (58), 2 Şub. (94), 3 Şub. (54) Yapmak : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (26) , 2 Şub. (49), 3 Şub. (34) Hürriyet'te, 1 Şub. (19), 2 Şub.(21), 3 Şub. (16) Sabah'ta, 1 Şub. (38), 2 Şub. (23), 3 Şub. (7) Yazı: Hürriyet'te, 1 Şub. (21), 2 Şub.(5), 3 Şub.(2) Yıl : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (25), 2 Şub. (10), 3 Şub. (7) Yüz : Cumhuriyet'te, 1 Şub. (6) , 2 Şub. (8), 3 Şub. (36)
Bireyin dil yapısına, dil öğretimine ve metin bilgisi çalışmalarına yönelik yapılan
sözcük sıklığı çalışmaları, yazılı veya sözlü metinlerin taranması, incelenmesi ve bunlarla
ilgili sözlük oluşturulmasına yarar sağlayarak dil öğretimine katkıda bulunduğu gibi
metinlerin dil ve anlatım özelliklerini koyma açısından da büyük önem taşımaktadır.
Sonuç olarak, bu çalışmada hem gazetelerin Türkçe ve yabancı dil kullanımı hem
de sıklık verileriyle bu kullanımın oranları belirlenmiştir. Böylece gazete dilinde özellikle
hangi ögelere daha çok başvurulduğu ya da yabancı kökenli ögelerden hangi dilin etkisinin
daha fazla olduğu somut verilerle ortaya konulmuştur. Bununla birlikte gazete metinlerinde
bu çerçevede yapılacak çalışmalarda metinlerin içeriğinin de etkili olabileceği
unutulmamalıdır. Bu nedenle gündemi Hrant Dink cinayeti olan bu çalışmayla, gündem
461
konusu başka olan herhangi bir gazete metninde yapılacak bir çalışma arasında
karşılaştırma yapılarak bu faktörün etkinliği ortaya konulabilir.
4.1.3 Türk Dil Kurumu’nun “Türkçe Sözlük”ünde Yer Almayan Söz
Değerleri Açısından Değerlendirilmesi
Türk Dil Kurumu'nun sözlüğü temele alınarak yapılan bu çalışmada, sözlükte yer
almayan ama gazetelerde karşılaşılan birtakım ögeler söz konusudur. Bu ögeler ele
alındığında dört durumla karşı karşıya kalınmıştır:
1- Küresel ısınma, yaşam koçu, taşıyıcı anne gibi yeni ögeler (neolojizm)
2- Sözlükte yer alması gereken ama yer verilmeyen ögeler: Ağırlık vermek, birlikte
olmak, doğal kaynak, finansör, güneş enerjisi, kuş gribi, kutup ayısı, not defteri....
3- Gazetelerin, Türkçe karşılığı olmasına rağmen yabancı sözcükleri, yabancı
sözcüklerle yapılan türetmeleri ya da birleştirmeleri- etmek, olmak yardımcı eyleminden
sıklıkla yararlanılmaktadır- tercih etmeleri: Egale etmek, maksimalist, manipüle etmek,
marjinalize etmek, minimize etmek, provokatif,... Bu kullanımda elbette siyasetçilerin,
röportaj yapılan kişinin dilinin de etkisi söz konusudur. Çünkü gazete, konuşmaları olduğu
gibi aktarmak zorundadır. Ama bu tür sapmalara gazetenin herhangi bir haber metninde ya
da köşe yazısında da rastlanılmaktadır.
4- Türk Dil Kurumu'nun sözlük çalışmalarındaki gelişmelere de tanık olunmuştur.
Bu gelişme, 2005 yılı basılı sözlüğü ile 2007 yılı Güncel Türkçe Sözlüğü arasında
karşılaştırma yapılarak saptanmıştır: Devre dışı, dezenformasyon, elinden almak, hacker...
462
4.1.4 Ömer Asım Aksoy’un “Deyimler Sözlüğü”nde Yer Almayan Deyimler
Açısından Değerlendirilmesi
Gazetelerin sözvarlığı incelemesi yapılırken Ömer Asım Aksoy’un “Deyimler
Sözlüğü”nde yer almayan deyimlerle karşı karşıya kalınmış ve bu deyimlerin ayrı bir
başlık adı altında ele alınması gereği duyulmuştur. Bu amaçla Mehmet Hengirmen’in
“Deyimler Sözlüğü”, Ali Püsküllüoğlu’nun “Türkçe Deyimler Sözlüğü”, Ayhan Ediskun
Türkhan’ın “Konuşan Deyimler ve Atasözleri” ve Neşe Emecan’ın “1960'tan Günümüze
Türkçe. Bir Sözlük Denemesi”nden yararlanılmıştır.
Yapılan bu çalışmayla deyimler sözlüğü karşılaştırması yapılmıştır. Buna göre;
Ömer Asım Aksoy
Mehmet Hengirmen Yakınlık
Ayhan Ediskun Türkhan
Ali Püsküllüoğlu Uzaklık
Ömer Asım Aksoy’a en yakın olan Mehmet Hengirmen, en uzak olan ise Ali
Püsküllüoğlu’dur.
Karşılaştırma yapılırken sadece sözlüklerde yer alıp almamasına bakılmamış, aynı
zamanda anlamları da göz önünde tutulmuştur. Örneğin;
463
Üstüne gelmek: Ö.A.A, K.D.A, TDK'de “üstüne gelmek” deyimi için “Bir kişinin,
bir şeyin yapılması ya da konuşulması sırasında gelmesi” anlamı verilmiştir. T.DE.SZ ve
M.B.T.S’ de ayrıca “bir kişiyi,bir şeyi yapması için zorlamak” anlamı da verilmiştir.
Aşağıdaki tümcelerde 2.anlam kullanılmıştır gibi….
Ayrıca deyimler sözlükleriyle sınırlı kalınmamış, genel sözlüklerden Misalli Büyük
Türkçe Sözlük ile Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ünde bu deyimlere yer verilip
verilmediği belirlenmiştir. Ör.; “Şaşkına çevirmek” deyimine Misalli Büyük Türkçe
Sözlük’te yer verilmemiştir.
Ömer Asım Aksoy’dan farklı olarak diğer sözlüklerde deyim olarak kabul
edilenlerden adım atmak, damga vurmak, dikkat çekmek, son derece ögelerinin gazetelerde
sıklıkla kullanıldığı görülmüştür.
4.2 SONUÇ VE ÖNERİLER
Araştırmada incelenen gazeteler, gazete dilini yansıtmak amacıyla ele alınmış ve bu
bağlamda değerlendirilmiştir. Şu sonuçlar elde edilmiştir:
1. Gazete dilinde sözvarlığı ögelerinin ayrı bir yeri vardır. Etkili, somut, anlaşılır
kılmak, uyandırılan merakı sürdürmek amacıyla sözvarlığı ögelerinden sıklıkla yararlanılır.
a. Sözvarlığı ögeleri içerisinde en çok deyimlerden yararlanılır. Bunda deyimlerin
olayları somutlaştırırken bir yandan da kısa,öz bir şekilde anlatım güzelliği içerisinde
464
vermesinin büyük payı vardır. Çünkü gazete yazarının amacı etkili ve vurgulayıcı bir
anlatımla haberleri yansıtmaktır. Bundan dolayı deyimlerden sıklıkla yararlanır.
b. Gazete dilinde özellikle altını çizmek, başvurmak, bir araya gelmek, dile
getirmek, ele almak, ele geçirmek, göz altına almak, gündeme gelmek,… gibi bazı
deyimlerin yaygın bir şekilde kullanılması, deyim öğretiminde öncelikle bu deyimlere yer
verilmesi gereğini doğurmuştur.
c. Gazete dilinde deyimlerde biçimsel sapmalar söz konusudur. Sözcük değiştirme,
eksiltme gibi çeşitli yollara başvurularak ele alınan habere uygun hâle getirilmiştir.
d. Tamlama , isim+ eylem, ikileme, tümce,eksiltili … gibi deyimlerin her türlü
biçimsel yapısını gazetelerde bulmak olasıdır.
e. Deyimlerden sonra ikilemelerin gazete dilinde ayrı bir yeri vardır. Özellikle aynı
sözcüğün yinelenmesi, eş ya da yakın anlamlı sözcüklerin ya da zıt anlamlı sözcüklerin yan
yana kullanılması ile oluşan ikilemeler daha çok kullanılmaktadır. İkilemelere geniş bir
şekilde yer vererek ikilemelerin günlük hayatımızın önemli bir parçası olduğunu
göstermektedir.
f. Deyimlerin bir türü olan ikilemelerin de sıklıkla kullanılması bunun kanıtı
niteliğindedir.
g. Kalıp sözleri, gazetelerde bulmak olasıdır. Ama bu sözlerin gazete diline
yansımasında siyasetçiler, köşe yazarları ve röportaj yapılan kişilerin etkisi büyüktür.
h. Gazete dili, atasözleri açısından zayıftır. Atasözlerine yer veriş açısından; 1.
sırada Sabah, 2. sırada Cumhuriyet, 3.sırada ise Hürriyet yer alır. Ayrıca deyimlerde
olduğu gibi atasözlerinde de bir takım biçimsel sapmalar söz konusudur.
465
ı. Terim kullanımı gazete dilinde üç yönde gelişmiştir: 1- Halkın diline yerleşmiş,
terimliğini kaybetmiş terimler, 2- Halk tarafından bilinen ama terimselliğini koruyanlar, 3-
Terimsel kullanımına yer verilenler.
i. Kalıplaşmış sözleri, az da olsa gazete dilinde görmek olasıdır.
2. Gazeteleri, sözcük kökeni açısından ele aldığımızda Türkçe kullanma oranının %
70’e yakın olması gazete dilinin özleşme açısından iyi yönde olduğunu gösterir. Ama
gerek siyasetçilerin gerekse köşe yazarlarının anlatımı etkileyici ya da vurgulayıcı kılmak
amacıyla yer yer yabancı sözcükleri ya da onlardan yapılan türetme ve birleşmeleri
kullanmaları ise üzücü bir yöndür. Çünkü eve her sabah ekmekle beraber giren gazete,
7’den 70’e herkesin elindedir ve gazete dilinde yer alan herhangi bir yanlış kullanım gazete
aracılığıyla gittikçe yaygınlaşır ve dile yerleşir. Bu açıdan Türkçe kullanımına daha çok
özen gösterilmesi gerekir.
Gazete dilinde bazı sözcüklerin sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. Bu açıdan
sözcük öğretiminde bu sözcüklerin ön planda tutulması, hem temel sözvarlığına katkıda
bulunulmasını hem de gazetelerin daha iyi anlaşılmasını sağlar.
3. Türk Dil Kurumu’nda yer almayan ögelere bakıldığında dört durumla
karşılaşılmıştır:
1- Yeni öge(neolojizm), 2- Sözlükte yer alması gereken ama yer verilmeyen öge, 3- Gazete dilinde yabancı öge kullanma eğilimi, 4- Türk Dil Kurumu'nun sözlük çalışmalarındaki değişim ve gelişimler.
4. Ömer Asım Aksoy’un “Deyimler Sözlüğü”nde yer almayan ögeler ayrı bir başlık
adı altında ele alınmış, bu durum da bir yandan Ömer Asım Aksoy’daki eksiklikleri
belirlerken diğer yandan deyim sözlük karşılaştırması yapma gereğini doğurmuştur. Buna
466
göre Ömer Asım Aksoy’a en yakın Mehmet Hengirmen’in sözlüğü oluyorken en uzak Ali
Püsküllüoğlu’nun sözlüğü olmuştur. Ali Püsküllüoğlu’ndaki bazı deyimler tartışılır
niteliktedir: Annelik etmek, aracılık etmek,…
Gazetelerin sözcük kökeni ve sözvarlığı açısından incelenmesinden yola çıkarak şu
ÖNERİLER sıralanabilir:
1. Cumhuriyet, Hürriyet ve Sabah gazetelerinin dışındaki başka gazetelerin de
sözvarlığı incelemeleri yapılabilir.
2. Gazete metin türleri göz önünde tutularak sözvarlığı açısından inceleme
yapılabilir.(Spor, magazin, köşe yazısı, röportaj…)
3. Köşe yazarlarını sözvarlığı açısından inceleyerek aralarındaki bireysel farklılık
ortaya konulabilir. Böylece hangisinin Türkçenin zengin anlatım olanaklarından daha çok
yararlandığı belirlenebilir.
4. Farklı yıllardaki gazetelerin sözvarlığı kullanımı arasında bir karşılaştırma
çalışması yapılabilir.
5. Belirli bir haberi temele alarak, gazetelerin bu haberi ele alışında sözvarlığından
ne kadar yararlandığı ortaya konulabilir.
6. Manşet haberlerinde dikkat çekmek amacıyla çeşitli yollara başvurulmakta,
bunlar arasında deyim ve ad aktarması gibi anlam olayları ile deyim, ikileme… gibi
sözvarlığı ögesi kullanımına sıkça rastlanılmaktadır. Bu açıdan yalnızca manşet haberleri
veri alınarak bir çalışma yapılabilir.
7. Gazete yazarlarının, dil kullanımı açısından daha dikkatli olması gerekir. Sırf
etkili bir anlatım oluşturabilmek için dilde yaptıkları yanlışlıklar göze batmaktadır.
467
(Deyimlerde ve atasözlerindeki çarpıklıklar, sözcüğü yerinde kullanamama, yabancı
sözcük kullanma ve üretme eğilimi, yazım ve noktalama yanlışları…) Gazetedeki herhangi
bir yanlış kullanım, dile daha çabuk yerleşmektedir. Bu nedenle dildeki yetersizlikleri
eğitimle giderilmeli ve onlara anadili bilinci kazandırılmalıdır
468
KAYNAKÇA
Akarsu, B.(1998). Dil- Kültür Bağlantısı. İstanbul: İnkılâp Yayınevi
Akıncı, M.H.(1992). Temel Sözvarlığımız ve Örneklendirilmesi.
Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Akyalçın,N.(2007). Türkçe İkilemeler Sözlüğü. Ankara: Anı Yayıncılık
Aksan, D.(2000). Türkçenin Sözvarlığı. Ankara: Engin Yayınevi
Aksan, D.(2003a). Dil, Şu Büyülü Düzen…Ankara: Bilgi Yayınları
Aksan, D.(2003b). Her Yönüyle Dil. Ana Çizgileriyle Dilbilim. Ankara: TDK
Yayınları
Aksan, D.(2005a). Anlambilim.Ankara: Engin Yayınevi
Aksan, D.(2005b). Türkçenin Gücü. Ankara: Bilgi Yayınları
Aksan, D.(2005c.).Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını. Ankara: Bilgi
Yayınları.
Aksan, D.(2006a). Anadilimizin Söz Denizinde. Ankara: Bilgi Yayınları
Aksan,D.(2006b). Türkçenin Zenginlikleri İncelikleri. Ankara: Bilgi Yayınları.
Aksan, D.(2007). Türkçenin Bağımsızlık Savaşımı. Son 75 Yılda Türkiye
Türkçesi. Ankara: Bilgi Yayınları
Aksoy, Ö.A.(1988). Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü. İstanbul: İnkılap Yayınevi
Aksoy, Ö.A(1975). Gelişen ve Özleşen Dilimiz. Ankara: TDK Yayınları
Altun,M.(2004). “Türk Atasözleri Üzerine Sentaktik Bir İnceleme”, Akademik
Araştırmalar Dergisi, S.21, s.79-92.
469
Ana Britannica(2004). Cumhuriyet Maddesi, C.3, s.251.
Ana Britannica(2004). Hürriyet Maddesi, C.11, s.325.
Ana Britannica(2004). Sabah Maddesi, C.18, s.602.
Ayverdi,İ.(2006). Misalli Büyük Türkçe Sözlük. İstanbul: Kubbealtı Yayıncılık.
Baş,B.(2006). 1985-2005 Yılları Arasında Çocuk Edebiyatı Sahasında
Yazılmış Tahkiyeli Metinlerin Sözvarlığı Üzerine Bir Araştırma. Yayımlanmamış
doktora tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Başgöz,İ.(1998).”Halkın Atasözlerini Tarifi veya Atasözleri Üzerine Söylenmiş
Atasözleri”, Folklor/Edebiyat Dergisi,C.4, S.14, s.113-121.
Bilgin, M.(2006). Anlamdan Anlatıma Türkçemiz. Ankara: Anı Yayıncılık
Boratav,P. N.(1969). 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı. İstanbul: Gerçek
Yayıncılık
Bölge Ağızlarında Atasözleri ve Deyimler I-II(2004). Ankara: Türk Dil Kurumu
Yayınları.
Bülbül, A.R.(2000). Genel Gazetecilik Bilgileri. Ankara: Nobel Yayıncılık
Clauson,S.G.(1972). An Etymological Dictionary of Pre- Thirteenth-
CenturyTurkish. Oxford: Clarendon Pres.
Çoker, Z.(2008). “Basının Dili: Cumhuriyet Gazetesi Örneği”, Çağdaş Türk Dili
Dergisi,S. 240, s. 633-638.
Çotuksöken,Y.(2002).Türkçe Üzerine Denemeler ve Eleştiriler. İstanbul: Papatya
Yayıncılık.
Doğan,L.(2001). “Türk Dünyası Atasözleri”, Türk Kültürü,S.458, s.326-340.
470
Durgut, H.(2004). “Türkiye Türkçesinde İkilemelerde Kalan Arkaik Kelimeler”, V.
Uluslararası Türk Dili Kurultayı Bildirileri: 20-26 Eylül 2004 içinde (s.805-813).
Ankara: Türk Dil Kurumu.
Emecan,N.(1998). 1960'tan Günümüze Türkçe. Bir Sözlük Denemesi. İstanbul:
Yapı Kredi Yayıncılık.
Eren, H.(1999). Türk Dilinin Etimolojik Sözlüğü. Ankara: Bizim Büro Basım
Evi.
Gökdayı, H.(2008). “Türkçede Kalıp Sözler”, Bilig Dergisi, S.44, s.89-110.
Gözaydın,N.(2004). “Mâni ve Türkülerde İkilemelerin Özellikleri”, V.
Uluslararası Türk Dili Kurultayı Bildirileri: 20-26 Eylül 2004 içinde (s.1263-1266).
Ankara: Türk Dil Kurumu.
Günay, D.(2004). Dil ve İletişim. İstanbul: Multilingual Yayınları
Hatiboğlu,V.(1981). Türk Dilinde İkileme. Ankara: TDK Yayınları
Hengirmen,M.(1999). Dilbilgisi ve Dilbilim Terimleri Sözlüğü. Ankara: Engin
Yayınevi
Hengirmen,M.(2007). Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü. Ankara: Engin Yayınevi
İmer, K.(1973). “Türk Yazı Dilinde Dil Devriminin Başlangıcından 1965 Yılı
Sonuna Kadar Özleşme Üzerine Sayıma Dayanan Bir Araştırma”. Türkoloji Dergisi, C.5
/1, s.175-190.
İmer, K.(1976). Türk Dil Devrimi. Ankara: TDK Yayınları.
471
Karadüz,E.(2004). “Sözcük Sıklığı Çalışmalarının Önemi”, V. Uluslararası Türk
Dili Kurultayı Bildirileri: 20-26 Eylül 2004 içinde (s.1605-1613). Ankara: Türk Dil
Kurumu.
Kavcar,C.(1999). Edebiyat ve Eğitim. Ankara: Engin Yayınevi
Kavcar,C.(2002). “Türkçenin Güncel Sorunları”, Bilim ve Aklın Aydınlığında
Eğitim Dergisi, S.25, s.13-17.
Kayra,O.K.(2003). “Atasözlerinde Anlam Kaymaları, Zamana Bağlı anlam ve
Coğrafî Mekan Kayıpları”, Millî Folklor Dergisi,S. 60, s. 116-127.
Kılıç, Ve.(2002). Dilin İşlevleri ve İletişim. İstanbul: Papatya Yayıncılık.
Kılıç,Vo.(2002). A Study On The Language Of Newspapers. Yayımlanmamış
yüksek lisans tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum.
Kıran,Z.(2002). Dilbilime Giriş. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Korkmaz,Z(1992). Gramer Terimleri Sözlüğü. Ankara: TDK Yayınları
Nişanyan, S.(2007). Sözlerin Soyağacı. Çağdaş Türkçenin Etimolojik Sözlüğü.
İstanbul: Adam Yayıncılık.
Okuyan, H.(2006). Türkçenin Sözvarlığı Açısından Fakir Baykurt'un
Romanları. Yayımlanmamış doktora tezi., Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Ankara.
Özön, M.N.(1962). Türkçe- Yabancı Kelimeler Sözlüğü. İstanbul: Tan Gazetesi
ve Matbaası.
Püsküllüoğlu, A.(2004). Türkçedeki Yabancı Sözcükler Sözlüğü. Ankara:
Arkadaş Yayınevi.
472
Püsküllüoğlu, A.(2006). Türkçe Deyimler Sözlüğü. Ankara: Arkadaş Yayınevi.
Sağlam,M.Y.(2001).Atasözleri ve Deyimlerde İmgelem. Hacettepe Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Dergisi,S. 18, s. 45-51
Sarı,M.(2001). “Türkiye Türkçesinin Sözvarlığında Sözcüklerin Tek Biçimler
Hâlinde Yaşaması”, Türk Dili Dergisi, S.591, s. 300-312.
Saussure,F.D.(1998). Genel Dilbilim Dersleri (Çev. B.Vardar). İstanbul:
Multilingual Yayınları.
Sever, S.(2004). Türkçe Öğretimi ve Tam Öğrenme. Ankara: Anı Yayıncılık
Sezgin(2004). Türkçede Batı Kaynaklı Kelimelerin Yoğunluğu. Ankara: TDK
Yayınları.
Sinan,A.T.(2001). “Türk Atasözlerinde Geçen Deyimler”, Millî Folklor Dergisi,
C.10, S.51,s. 136-140
Toklu, O.(1995). “Türkçe ve Almancada Kalıp Sözler”, Batı Dil ve Edebiyatları
Araştırmaları Dergisi,S.2, s. 113-140.
Topuz, H.(2003). II.Mahmut’tan Holdinglere Türk Basın Tarihi.İstanbul:
Remzi Kitabevi.
Türkçe Sözlük.(2005). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.
Türkhan,A.E.(1999). Konuşan Deyimler ve Atasözleri. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Uzun, E.(1990). “Atasözlerinin Kısalığı ya da Dilbilimsel Eksilti Sorunu”, Ankara
Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi Dergisi, S.33 ,s. 141-150.
Ünalan, Ş.(2005). Dil ve Kültür. Ankara: Nobel Yayıncılık
473
Üstüner, A.(2002). “Olumsuz Yargılı Atasözleri”, Türk Dili Dergisi,S.601,s. 35-
42.
Vardar, B.(2001). Dilbilim Yazıları. İstanbul: Multilingual Yayınları.
Vardar, B.(2002). Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Multilingual
Yayınları.
Vendryes,J.V.(2001). Dil ve Düşünce.(Çev. B.Vardar). İstanbul: Multilingual
Yayınları.
Web Adresleri
http://www.cumok.org/html/vakif/vakif_1.htm
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/?sz=64059
http://www.linguistics.humanity.ankara.edu.tr/Aydin/db7011_01.pdf
http://tr.wikipedia.org/wiki/Cumhuriyet_(gazete)
http://tr.wikipedia.org/wiki/H%C3%BCrriyet_(gazete)
http://tr.wikipedia.org/wiki/Sabah_(gazete)
http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2000/11/30/265846.asp
http://www.sabah.com.tr/yazarlar.html
http://www.uni-bielefeld.de/lili/personen/mpaetzold/0506wise/ lexis/ lexis_21_ student_ projects_speech_act_pragmatic_idioms_Materials.pdf, 2008
474
ÖZET
Hasırcı, Sevil, Türkçenin Sözvarlığı Açısından Gazetelerin İncelenmesi (Cumhuriyet,
Hürriyet, Sabah), Yüksek Lisans Tezi, Danışman: Prof.Dr.Cahit Kavcar, 483 s.
Bu araştırmada, gazete dilinin sözvarlığı düzleminde ortaya konulması
amaçlanmıştır. Bu amaç kapsamında, tarama yöntemiyle elde edilen veriler, iki yönden
incelenmiştir.
1. 1- 28 Şubat 2007 tarihleri arasındaki Cumhuriyet, Hürriyet ve Sabah
gazetelerinin sözvarlığı ögeleri saptanmış (deyimler, ikilemeler, kalıp sözler, atasözleri,
terimler, kalıplaşmış sözler) ve bu ögelerin en çok hangisinden yararlanıldığı belirlenmiştir
2. 1- 3 Şubat 2007 tarihleri arasındaki sayılarının sözcük kökeni açısından
incelenmesi yapılmış ve “Türkçe Kökenli Ögeler”, “Yabancı Kökenli Ögeler” ve
“Türkçeleşmiş Yabancı Kökenli Ögeler” adı altında sınıflara ayırarak kullanma oranları
belirlenmiş ve daha önceki yıllarda yapılmış çalışmalar göz önünde tutularak yorumlamaya
çalışılmıştır.
Bu çalışma ile, yaşamımızın bir parçası olan gazetelerin, Türkçenin sözvarlığının
betimlenmesinde etkili olduğu gibi Türkçeyi doğru kullandığı sürece Türkçe öğretiminde
önemli bir araç olduğu sonucuna varılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Türkçe, gazete, sözvarlığı.
475
ABSTRACT
Hasırcı, Sevil, An Analysis Of Turkish Newspapers (Cumhuriyet, Hürriyet, Sabah) In
Terms Of Turkish Vocabulary, Master’s Thesis, Advisor: Prof.Dr.Cahit Kavcar, 483 p.
The purpose of this study is to put forward the newspapers’ language in terms of
the use of vocabulary. To do this, the data obtained by scanning method were examined
from two perspectives.
1. Three Turkish daily newspapers, Cumhuriyet, Hürriyet and Sabah, dated between
1- 28 February 2007, were scanned in terms of their lexical elements (idioms, pragmatic
idioms, proverbs, terms, and ready-made lexical units) and the frequency of the use of
these elements was determined in terms of each newspaper.
2. The numerical ratio of the words used in the aforementioned newspapers dated
between 1-3 February 2007 were examined with respect to their origin and the data were
grouped into three categories: “Elements of Turkish Origin”, “Elements of Foreign Origin”
and “Turkified Elements of Foreign Origin”. The results were evaluated both according to
these three categories and based also on the similar studies done before this study.
In this study, it has been concluded that not only do the daily newspapers occupy a
great space in our lives but they also have a great impact on our vocabulary. Therefore the
use of numerous lexical units can be effectively used as practical sources for teaching
Turkish as long as the papers use Turkish correctly.
Key words: Turkish, newspaper, vocabulary.