109
TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Uzmanlık Tezi Ali Osman MERT Tez Yöneticisi Doç.Dr. Şaban KARDAŞ Aralık 2012 ANKARA

TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU

DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011)

T.C

BAŞBAKANLIK

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı

Uzmanlık Tezi

Ali Osman MERT

Tez Yöneticisi

Doç.Dr. Şaban KARDAŞ

Aralık 2012

ANKARA

Page 2: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

i

Ali Osman MERT tarafından hazırlanan, TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA

ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005 – 2011)

adlı bu tezin uzmanlık tezi olarak uygun olduğunu onaylarım.

Doç. Dr. Saban KARDAŞ

Tez Yöneticisi

Page 3: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

ii

Tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde

elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu

çalışmada her türlü kaynağa eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.

___________________________________________________________________

Ali Osman MERT

Page 4: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

iii

ÖZET

Dünyada ve ülkemizde, teknolojik yeniliklere ve artan iletişim imkânlarına

bağlı olarak kamu diplomasisi kavramı son dönemde sıkça tartışılmaktadır.

1990’larda yaşanan iletişim ve internet devrimi ile her açıdan globalleşen

yenidünyada, devlet dışı aktörlerin dış politikadaki rolü daha belirgin hale gelmiştir.

Kimilerince ‘dış politikanın demokratikleşmesi’ diye ifade edilen bu yeni süreçte,

sivil toplum kuruluşları, uluslararası şirketler, düşünce kuruluşları ve bireyler daha

etkin roller üstlenmeye başlamış, dış politikanın önceliklerinin ve yönünün

belirlenmesinde karar alıcılar üzerinde daha fazla söz sahibi olmuşlardır.

Ülkemizde, Başbakanlığa bağlı Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü’nün

kurulmasıyla kurumsal bir kimlik kazanan bu kavram, Türkiye’nin de içinde yer

aldığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesinin yaşadığı kritik değişimde önemini bir

kez daha göstermiştir. Arap Baharı ve bilhassa Suriye’de yaşanan dönüşüm sürecinin

uzayarak Türkiye’yi hem toplumsal hem de siyasal olarak daha fazla etkilemesi,

kamu diplomasisi tartışmalarını tekrar gündemimize taşımıştır.

2005-2011 yılları arasında “Türkiye’nin Sahraaltı Afrika Ülkelerine Yönelik

Kamu Diplomasisi Faaliyetlerinin incelendiği bu çalışma beş bölümden

oluşmaktadır. Bu tezin kavramsal çerçevesini oluşturan ve son dönemde çeşitli

platformlarda sıkça duyduğumuz “yumuşak güç” kavramının tanımı, güç kavramının

zaman içinde mahiyetinin nasıl değiştiği, kamu diplomasisinin tanımı ve kısa

tarihçesinden bahsedilerek, Sahraaltı Afrika ülkelerine yönelik kamu diplomasisi

faaliyetleri odağında dünya pratiklerinden örnekler verilecektir.

Türkiye’nin Sahraaltı Afrika ülkelerine yönelik Kamu Diplomasi Faaliyetleri

bölümünde ise Türkiye’nin yumuşak gücü, Türk dış politikasında kamu diplomasisi,

Türkiye-Afrika ilişkileri ve bölgeye yönelik kamu diplomasisi faaliyetleri

incelenecek olup teknik yardım faaliyetleri, sivil toplum kuruluşlarının yaptıkları

çalışmalar, siyasal-ekonomik-kültürel yardım ve işbirliği faaliyetleri ile bunların

sonuçları ele alınacaktır. Son bölümde ise bölgeye yönelik kamu diplomasisi

faaliyetlerinin etkilerine hem Türkiye hem de hedeflenen bölgedeki sonuçları

bağlamında değinilecek, daha etkin bir çalışma için önerilerde bulunulacaktır.

Page 5: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

iv

Bu çalışma temel tezi,1998 Afrika Açılım Eylem Planı ile ortaya konan

vizyon ve esasların, 2005 yılından itibaren hükümet politikası olarak uygulanmaya

başlanmasıyla, Sahraaltı Afrika ülkeleri ile çeşitli alanlarda tesis edilen ilişki ve

işbirliklerinin, sivil toplum kuruluşları ve resmi kurumlar aracılığıyla gerçekleştirilen

çalışmaların, Türkiye’de Afrika algısında olumlu yönde değişime neden olurken,

bölge nezdinde de Türkiye’nin bilinirliği ve yumuşak gücünü arttırdığı, ülkemizi

itibar sahibi bir ülke kıldığıdır. Öte yandan, uzun bir süre kıtadan ‘ayrı’ kalan

Türkiye Kıta’da bölgesel bir güç olmaktan halen uzaktır.

Anahtar Kelimeler: Türkiye, Sahraaltı Afrika, Afrika, Yumuşak Güç, Kamu

Diplomasisi,

Page 6: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

v

ABSTRACT

TURKEY’S PUBLIC DIPLOMACY ACTIVITIES IN SUB-SAHARAN AFRICA :

(2005-2011)

In Turkey and around the world, as a result of new technological innovations

and increasing communication opportunities, the concept of public diplomacy has

been discussed extensively in recent years. The internet and communication

revolution in the 1990s have created a new world in which non-governmental

organizations and non-state actors have become prominent players in the foreign

policy decision-making process. By some, this new process is called as the

democratization of the foreign policy where the NGOs, international companies,

think-thanks and individuals have started to assume more important roles.

When Public Diplomacy Office was formed under the Turkish Prime

Ministry in 2010, the concept of public diplomacy has gained an institutional

identity, and proved its critical importance during the transition period which is

taking place in the Middle East and North Africa (MENA). The Arab Spring, in

particular Syrian crisis, has significant political and social consequences for Turkey.

The events in the MENA region have once again brought the concept of public

diplomacy to the forefront.

In this thesis, I will be looking at the Turkish public diplomacy efforts in Sub-

Saharan Africa from 2005 until 2011. The year 2005 is chosen, because 2005

markedthe turning poing in the Turkish Foreing Policy towards Africa with the

decleration of 2005 as the Africa Year in Turkey. With that annoncement,Turkey has

adopted anew paradigm and aproach towards Africa. The thesis is comprised of 5

chapters. I will firstly be discussing soft power and public diplomacy, the change in

their meaning and use in the course of history. I will also look at the public

diplomacy practices of certain countries such as the USA, India, China and EU in the

Sub-Saharan African context. In the next chapter, I will give historical background to

the relations between Africa and Turkey since the early 10th

century. The following

chapter deals with the Turkish public diplomacy effort in Sub-Saharan Africa both

by the NGOs and the state. The evaluation on these efforts will be presented in the

final section of this thesis.

Page 7: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

vi

Keywords: Turkey,Sub-Saharan Africa, Africa, Soft Power, Puplic Diplomacy,

Supervisor: Assist. Prof. Saban Kardaş

Page:

Page 8: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

vii

TEŞEKKÜR

Tez yazmanın akademik bir yolculuk olduğunu ve yolda yoldaş gerektiğini yazarak-

yaşayarak öğrendim.

Yoldaşlarım, Dr. Arslan Kaan Arslan’a, Muhammed Berdibek’e, Yahya

İncetahtacı’ya, Dr. Nazan Özer’e, Metin Atmaca’ya ve Mustafa Çitçi’ye...

Zor zamanlarımda ‘tütün, çay ve azim’ üçlüsünün sıkı dostluğuna sarılmamı

öğrettiği için kalem işlerinin üstadı ağabeyim Aydın Ünal’a…

Sınırsız özverisi ve sabrı için eşim Hatice’ye…

Eve dönüşlerimde beni cennet kokularıyla karşılayan çocuklarım Muhammed Bera

ve Sümeyye’ye…

Duaları azığım olan Anne ve Babama…

Ağır ağır acele ederek uzmanlaşmanın lezzetini her fırsatta bana yaşatan tez

danışmanım Doç. Dr. Şaban Kardaş’a…

Şükranlarımı sunuyorum.

Page 9: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

viii

İÇİNDEKİLER

ABSTRACT ........................................................................................................ v

TEŞEKKÜR ..................................................................................................... vii

SİMGELER VE KISALTMALAR .................................................................. 1

BİRİNCİ BÖLÜM ............................................................................................. 7

1.1.Güç Kavramı ................................................................................................ 7

2.2 Kamu Diplomasisi ...................................................................................... 10

2.3 Kamu Diplomasisinde Dünya Uygulamaları ........................................... 14

2.3.1 Amerika Birleşik Devletleri Kamu Diplomasisi ....................................................... 14

2.3.2 Avrupa Birliği ........................................................................................................... 19

2.3.3 Çin Halk Cumhuriyeti Kamu Diplomasisi ................................................................ 22

2.3.4 Hindistan Kamu Diplomasisi .................................................................................... 28

2.4 Kamu Diplomasisi Faaliyetleri ................................................................. 32

2.4.1 Bilgilendirme ve Tanıtım Faaliyetleri ....................................................................... 33

2.4.2 Lider Ziyaretleri ve Parlamenter Diplomasi ............................................................. 36

2.4.3 Siyasi-Ekonomik-Kültürel İş Birlikleri ..................................................................... 37

2.4.3.1 Stratejik İşbirlikleri ......................................................................................... 37

2.4.3.2 Ekonomik İşbirlikleri ...................................................................................... 38

2.4.3.3 Kültürel İşbirlikleri.......................................................................................... 40

2.4.3.4 Kardeş Şehir Uygulamaları ............................................................................. 42

2.4.4. Dış Yardım, Teknik Kalkınma ve İnsani Yardımlar ................................................ 43

2.4.5 Sivil Toplum Kuruluşlarının Çalışmaları .................................................................. 46

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM .......................................................................................... 47

TÜRKİYE’NİN AFRİKA ÜLKELERİ İLE İLİŞKİLERİ .......................... 47

3.1.Tarihi Miras: Osmanlı - Afrika İlişkileri ................................................. 47

3.2Cumhuriyet Sonrası Dönem (1923-1998) .................................................. 50

3.2.1 Soğuk Savaş Dönemi ........................................................................................... 51

3.2.2 Soğuk Savaş Sonrası Dönem .............................................................................. 53

3.2.2.1 Afrika Açılım Eylem Planı .............................................................................. 53

3.3.2005 Afrika Yılı .......................................................................................... 54

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM .................................................................................... 55

TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA’YA YÖNELİK KAMU DİPLOMASİ

FAALİYETLERİ ............................................................................................. 55

4.1. Türkiye Kamu Diplomasisi Genel Çerçeve ............................................ 55

Page 10: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

ix

4.2.Türkiye’nin Bölgeye İlişkin Kamu Diplomasisi Faaliyetleri ve Etkileri60

4.2.2.İktisadi İşbirliğine İlişkin Çalışmalar ................................................... 66

4.2.3. Kültürel ve Sosyal İşbirliği Çalışmaları ............................................... 75

4.2.5. İnsani Yardım Çalışmaları .................................................................... 84

4.2.6. Barış ve Güvenlik............................................................................................. 88

SONUÇ VE ÖNERİLER ............................................................................................... 89

Page 11: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

1

SİMGELER VE KISALTMALAR

AB : Avrupa Birliği

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

AÇAUM: Ankara Üniversitesi Afrika Araştırmaları ve Uygulama Merkezi

ADETEF: Fransa Yardım Teşkilatı

AET: Avrupa Ekonomik Topluluğu

AFAD: Acil Durum ve Afet Yönetimi Başkanlığı

AfB : Afrika Birliği

AfKB : Afrika Kalkınma Bankası

AFRICOM: ABD Afrika Komutanlığı

AMİ: Afrika Medya İnisiyatifi

ANC: African National Congress

ASEAN Associations of the Organization of Southeast Asian Nations

BYEGM: Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü

BBC: British Broadcasting Corporation

BM : Birleşmiş Milletler

BMGK : Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi

CENTO: Central Treaty Organization

ÇHC: Çin Halk Cumhuriyeti

CCTV: China Central Television

CNN: Cable News Network

DAAD: Alman Akademik Değişim Servisi

DEİK : Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu

DTÖ : Dünya Ticaret Örgütü

DW: Deutsche Welle

D-8: Gelişen 8 Ülke

ECO: Ekonomik İşbirliği Teşkilatı

ECOWAS : Batı Afrika Ekonomik Topluluğu

FOCAC : Çin Afrika İşbirliği Forumu

GSYİH: Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla

GTZ: Alman Kalkınma Ajansı

JİCA: Japonya Uluslararası Kalkınma Ajansı

ITEC: Hindistan Teknik ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı

ICCR: Hindistan Kültürel İlişkiler Konsülü

Page 12: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

2

İKB: İslam Kalkınma Bankası

İHH : İnsan Hak ve Hürriyetleri Vakfı

KDK: Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü

KEK: Karma Ekonomik Komisyon

KEİ: Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü

KOBİ: Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler

KKTC : Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

MUSİAD: Müstakil Sanayiciler ve İşadamları Derneği

MPLA: Angola'nın Bağımsızlığı için Halk Hareketi – İşçi Partisi

NATO : Kuzey Atlantik Paktı

OPEC: Petrol Üreten Ülkeler Topluluğu

RCD: Kalkınma İçin Bölgesel İşbirliği

RT: Russia Today

SSCB : Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

SWAPO: Güneybatı Afrika Halk Örgütü

STK: Sivil Toplum Kuruluşu

TAC : Türk Afrika Odası

TASAM : Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi

TİKA : Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı

TOBB : Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği

TUSKON : Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu

TRT: Türkiye Radyo Televizyonu

TÜSİAD: Türk Sanayici ve İşadamları Derneği

TÜRKSOY: Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı

UACCIAP : Afrika Ticaret, Sanayi, Tarım ve Meslek Odaları Birliği

UNAMID : BM ve AfB Darfur Misyonu

UNDP: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı

UNIDO : Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Organizasyonu

UNITAF : Birleşik Görev Gücü

UNMILL : Birleşmiş Milletler Liberya Misyonu

UNMISS : Birleşmiş Milletler Sudan Misyonu

UNİCEF: Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu

UNOCI : Birleşmiş Milletler Fildişi Sahili Operasyonu

UNOSOM : Birleşmiş Milletler Somali Operasyonu

Page 13: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

3

UACCIAP: Afrika Birliği Ticaret-Sanayi-Ziraat ve Meslek Odaları Birliği

UNHCR: BM Mülteciler Yüksek Komiserliği

USIA: Birleşik Devletler Enformasyon Ajansı

USAID: Birleşik Devletler Yardım Ajansı

USTKİP : Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Kalkınma ve İşbirliği Platformu

VOA: Amerika’nın Sesi Radyosu

WFP: Dünya Gıda Programı

YTB: Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı

Page 14: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

4

GİRİŞ

Dünyamız son 20 yıl içinde belki de tarihinde hiç olmadığı kadar hızlı bir

değişim yaşamaktadır. Sosyal medya, internet, uydu teknolojileri, kolay, ucuz ve

erişilebilir ulaşım imkânları insanları birbirine daha çok bağlamaktadır. Uluslar arası

şirketlerin sayıları ile hacimlerinin artması, ekonomik liberalleşme ve karşılıklı

bağımlılığın çoğalması tıpkı insanlar gibi dünyanın farklı coğrafyalarında bulunan

ülkeleri de giderek birbirine bağımlı hale getirmiştir.

İçinde bulunduğumuz çağın alâmet-i fârikası ‘bilgi çağı’ olmasıdır. Bu

çağda, bilginin kolay iletilebilir ve ulaşılabilir olması, devletler açısından doğal

olarak bilginin nasıl yönlendirileceği sorununu gündeme getirmiştir. Tarihsel olarak

bilginin hükümetler, hükümdarlar ya da yöneticiler tarafından kontrol altına

alınmaya çalışılması yeni bir vakıa değildir. Ancak tarihin hiçbir döneminde bilgi

günümüzde olduğu kadar rahat ulaşılabilir, üretilebilir ve yayılabilir de olmamıştır.

Bilginin bu özelliği ve iletişim imkânlarının yaygınlaşmasına bağlı olarak ‘kamuoyu’

da gün be gün önem kazanmaktadır. Gerek politik karar alma süreçlerinde, gerekse

bizzat bu politikaların uygulanmasında kamuoyu, daha fazla söz sahibi olmak

istemektedir. Günümüzde yerli ve yabancı kamuoyunun görüşü, tavrı ve pozisyonu

politika yapıcıları tarafından dikkate alınan başlıca unsurlardandır. Bu yeni dönemde

dış politika da değişime uğramış ve dış politika iç politikanın mütemmim bir cüzü

haline gelmiştir. Siyasi partiler, özellikle ülkemizde, dış politik kriz ve başarıları iç

siyasette oy devşirme aracı veya mevcut siyasi iradeyi tenkit malzemesi olarak sıkça

kullanmaktadır.1

Uluslararası ilişkilerde alanında yumuşak güç, kamu diplomasisi, dış

politikanın demokratikleşmesi ve devlet dışı aktörlerin dış politikadaki rolü son

yıllarda sıkça tartışılmaya başlanmıştır. Kamu diplomasisi stratejik bir iletişim aracı

olarak, kısaca “kamuoyunun anlaşılması, bilgilendirilmesi ve etkilenmesi”

1 Türk siyasi hayatının günlük tartışmalarına baktığımızda hem siyasi iktidar hem de muhalefetin,

ekonomi, tarım, özgürlükler, demokrasi vb. söylemlerinin yanı sıra dış politik gelişmeleri de siyaset

malzemesi haline getirdikleri görülmektedir. Suriye meselesi üzerinde yaklaşık iki yıldır devam eden

tartışma, komşularla sıfır sorun politikasının serencamı ve Mavi Marmara saldırısı sonrası İsrail ile

ilişkiler, NATO, grup toplantıları, miting ve kongrelerin en sıcak gündem maddelerini

oluşturmaktadır. Hakeza Sn. Başbakan’ın ‘one minute’ olayı sonrasında Türkiye ve Ortadoğu

kamuoyunda oluşturduğu heyecan ve hüsn-ü kabul, kamuoyunun dış politik gelişmelere olan artan

ilgisini açıkça ortaya koymaktadır.

Page 15: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

5

faaliyetlerinin toplamı olarak tanımlanabilir.2Yumuşak güç kavramını literatüre

kazandıran Joseph Nye yumuşak gücü “bir ülkenin dünya siyasetinde istediği

sonuçlara, onun değerlerine hayran olan, onu örnek alan, refah seviyesine ve

fırsatlarına özenen ülkelerin kendisini izlemesiyle ulaşması” olarak

tanımlamaktadır.3 Burada sert güç unsurları ve askeri güç yerine; kendi kültür ve

tarihi değerlerini, dış politika uygulamalarını, ekonomik ilişkilerini referans alan

kamu diplomasisi ile söz konusu ülkenin ‘özgün hikâyesi’ni, hem yerel kamuoyuna

hem de diğer ülke kamuoylarına anlatmak, daha ziyade bu hikâyeyi onlarla

‘paylaşmak’ amaçlanmaktır. Bu hikâyenin paylaşılmasında devletler birçok farklı

araçtan istifade eder, çeşitli oyuncular kimi zaman ihtiyari kimi zamanda gayri

ihtiyari olarak rol alır. Devlet kurum ve kuruluşlarının çalışmaları yanında, iş

adamlarının, sivil toplum örgütlerinin, bizzat vatandaşların çalışmaları da bu noktada

önem arz eder.

Afrika kıtası, dünyanın önemli medeniyetlerine ev sahipliği yapmış, çok

önemli ticaret yollarının güzergâhında yer almış, tarihi ve coğrafi dokusuyla

muazzam bir kültür havzasını bünyesinde barındıran, bilinen en eski

coğrafyalardandır. Kıta ile ilişkileri 9. yüzyıldan itibaren başlayan Türkler, Osmanlı

döneminde hem Kuzey Afrika hem de Sahraaltı Afrika ile yakın ilişkiler

geliştirmişlerdir. Osmanlının Afrika kıtasına olan ilgisi imparatorluğun yıkılmasına

kadar devam etmiştir. 1926 yılında Etiyopya’da büyükelçilik açan ve “mazlum

milletler”4 ile dayanışmaya vurgu yapan ilk dönem dış politikanın ardından, istisnalar

haricinde, 1990’lı yılların sonuna kadar kıtayla diplomatik temas yok

mesabesindedir.

Yeni dönem Türk dış politikası, kendi bölgesinde “merkez ülke” olma ideali

ile harekete geçmiş ve bu ideali realiteye dönüştürmenin yolunu da “Stratejik

Derinlik” tezini tatbik etmekle aramıştır. Bu tez, Afrika kıtasını yakın kara havzası

2İbrahim Kalın, Türk Dış Politikası ve Kamu Diplomasisi, http://kdk.gov.tr ( Erişim tarihi:09.10.2012)

3Joseph NYE SoftPower: The Means to Success in World Politics, New York, Publıc Affaırs, 2004,

s.5

4"Türkiye'nin bugünkü mücadelesi, yalnız kendi nam ve hesabına olsaydı belki daha kısa, daha az

kanlı olur ve daha çabuk bitebilirdi. Türkiye, büyük ve mühim bir gayret sarfediyor. Çünkü müdafaa

ettiği, bütün mazlum milletlerin, bütün doğunun davasıdır ve bunu nihayete getirinceye kadar Türkiye,

kendisiyle beraber olan doğu milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir." (1922) (Atatürk’ün S.D.

II, s. 40)

Page 16: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

6

olarak nitelemekte olup, kıtanın önceki dönemlerde önemsenmemesini ve kurumsal

bağların kurulamamasını tenkit etmiştir.5

Türk dış politikasında 2002’den itibaren yaşanan hareketlik ve yeniden

yapılanma çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmiştir. AK Parti iktidarında birçok

alanda yaşanan değişim dış politikaya da yansımış, gerek söylem bazında gerekse

kurumsal yapılanmada önemli düzenlemelere gidilmiştir. Genel çerçevesini

komşularla sıfır sorun, değer odaklı dış politika, ritmik ve pro-aktif diplomasinin

oluşturduğu bu yeni dönemde, ihtiyaçlara ve uluslararası konjonktüre göre, dış

politikanın uygulanmasında hariciye teşkilatının yanında diğer birim ve sivil toplum

kuruluşları da aktif olarak yer almaya başlamıştır. Bu süreç zarfında bazı kamu

kurumları yeniden yapılandırılmış, ihtiyaç duyulan alanlarda, kamu diplomasisi

çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla yeni kurumlar ihdas edilmiştir. Nitekim

KDK, TİKA, TRT, Kızılay, Dışişleri Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Diyanet İşleri

Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel

Müdürlüğü, Anadolu Ajansı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı,

Yunus Emre Enstitüsü, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) gibi

kurumlar bu yeni anlayışın ürünü düzenlemeler geçirmiştir.

Türkiye’nin Sahraaltı Afrika ülkelerine yönelik kamu diplomasisi

çalışmalarını (2005-2011) ele alan bu çalışmanın temel amacı, 2005 yılının Afrika

Yılı ilan edilmesi ile başlayan süreçte kıta ile gelişen siyasi, kültürel, ekonomik ve

ticari alanlardaki ilişkilerin detaylıca incelenmesidir. 2005 yılının başlangıç yılı

olarak alınmasının sebebi ise, Türkiye’nin uzun zamandır ihmal ettiği, sırtını

döndüğü ve unuttuğu kıta ile ilişkilerini geliştirme konusunda niyet ve amacını güçlü

bir şekilde siyasi irade eliyle, en üst perdeden 2005’te ortaya koymasıdır. 2005yılı

sonrasında Türkiye kıtaya özel önem vermiş, Afrika açılımını daha önceki kısa süreli

ve dar kapsamlı denemelerinden farklı olarak bizzat devlet politikası haline

getirmiştir. Yine, Türkiye’nin devlet kurumları ve sivil toplum kuruluşları ile

gerçekleştirdiği çalışmaların, Türkiye’nin yumuşak gücüne katkıları bu tezin yanıt

5Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik, İstanbul, Küre Yayınları, 2004, s.206’dan Adem Akkaya, “Türk

Dış Politikasında Afrika Kıtası ve 1998 Afrika’ya Açılım Eylem Planıyla Başlayan Yeni Dönemin

Analizi”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Danışman: Prof. Dr. Mehmet Emin Çağıran, Gazi

Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2012) s.2.

Page 17: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

7

arayacağı hususlar arasındadır. İlaveten, kıtadaki faaliyetlerimizin etkinliği,

bütünlüğü ve esasları da yine bu çalışmanın cevabını arayacağı sorulardandır.

Beş bölümden oluşan bu tezin ilk bölümünde güç kavramının tanımı,

mahiyeti ve zaman içinde uğradığı dönüşüme değinilecektir. Bu dönüşüm ve uluslar

arası konjonktür bağlamında ortaya çıkan kamu diplomasisi kavramının tanımı

yapılarak dünya pratiklerinden örnekler verilecektir. Afrika kıtası özelinde ABD,

AB, Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan kamu diplomasisi pratikleri yine bu bölüm

içerisinde incelenecektir. İkinci bölümde Kamu diplomasisi faaliyetleri detaylıca ele

alınacaktır. Çalışmanın üçüncü bölümünde Türkiye-Afrika ilişkilerinin tarihi

9.yüzyıldan itibaren ilk Türk devleti olan İhşitler ile başlayan geçmiş, 2005 yılına

kadar üç alt başlık halinde incelenecektir. Dördüncü bölümde ise 2005 yılından

itibaren Türkiye’nin Sahraaltı Afrika ülkeleri ile olan ilişkileri kamu diplomasisi

bağlamında incelenecektir. Sonuç bölümünde Türkiye’nin yürütmüş olduğu

yumuşak gücünü artırmaya dönük çalışmaların değerlendirilmesi yapılarak, yapılan

çalışmaların etkinliği ve etkililiği noktasında önerilerde bulunulacaktır.

BİRİNCİ BÖLÜM

GÜÇ KAVRAMI VE KAMU DİPLOMASİSİ

1.1.Güç Kavramı

Güç, anlamı, boyutu ve önemini pek dikkate almadan birçoğumuzun günlük

yaşantımız içinde pratik olarak sıkça kullandığımız kavramlardan biridir. Alım gücü,

dayanma gücü, mücadele gücü, çalışma gücü, sosyal güç, ekonomik güç, yumuşak

güç, askeri güç, silah gücü, milli güç bu kullanımlardan sadece birkaçıdır. Güç, tarih

boyunca sahip olduğu etki veya erk bakımından, herkes tarafından, bilhassa da

politik aktörler tarafından aranan, istenen ve elde edilmek için mücadele edilen bir

kavram olmuştur. Çünkü güç, arzu edilenlere ulaşmanın ya da hükmetmenin yegâne

aracı olarak algılanmıştır.

Birçok düşünür, yönetici ve devlet adamı güç kavramını, geleneksel/çağdaş

düşünce akımları ve değişen şartlara göre yorumlayarak anlamlandırmaya çalışmıştır.

Page 18: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

8

Antik dönemden bugüne kadar siyaset felsefesi güç-değer ilişkisini anlamlandırmaya

ve yorumlamaya yönelirken,siyasi gerçeklik ile ilgili tahliller gücün eksen değişimini

anlamayı ve bu değişimin dinamiklerini tanımlamayı amaçlamıştır. Farabi El

Medinetül Fadıla aracılığıyla ideal siyasetin değer boyutunu ortaya koyarken, İbni

Haldun asabiye kavramı ile gücün eksen değişimini sağlayan dinamik unsurlarını

tespit etmeye çalışmıştır.6

Güç kavramı sözlükte “fizik, düşünce ve ahlak yönünden bir etki yapabilme

veya bir etkiye direnebilme yeteneği”, “siyasi, ekonomik, askeri bakımdan etki ve

önemi büyük devlet ve devletler topluluğu” ile “bir ulus, bir ordu vb.nin ekonomik,

endüstriyel ve askerî potansiyeli olarak tanımlanmaktadır.10

Ansiklopedik anlamı

canlı bir varlığın fizik kuvvetinden, herhangi bir düzeneğin iş yapabilme niteliğine

kadar birçok mana içerir. Siyasal açıdan güç kavramı bir kimsenin, bir grubun, bir

ülkenin veya bir etkinliğin erki, etkisi ve üstünlüğünü ifade eder. Uluslararası

ilişkiler penceresinden bakıldığında ise güç “diğerlerinin kararlarını ve eylemlerini

direkt olarak etkileme ve yönlendirme kapasitesi” olarak karşımıza çıkar.11

Holsti’nin ifadesiyle “bir ülkenin sahip olduğu imkân ve hareket kabiliyetini ödül,

ceza, ikna ve zorlama gibi yöntemler kullanarak karşı tarafın davranışlarını kendi

çıkarları doğrultusunda değiştirebilme” yeteneğidir.12

Sparta ve Atina şehir devletleri arasındaki savaşlara ilişkin ortaya koyduğu

tahlilleriyle Thucydides, gücün bir siyaset gerçekliği olarak taşıdığı merkezi öneme

değinirken, Realist ekolün en önemli kuramcılarından olan Hans J. Morgenthau gücü

hem bir ilişki türü, hem de uluslararası politikanın en temel amacı aynı zamanda bu

amacın gerçekleşmesi için bir araç olarak tanımlamıştır. Ona göre güç uluslararası

sistem, devletlerin milli çıkarları gereğince elde etmek için mücadelesini verdikleri

6 Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik, İstanbul, Küre Yayınları, 2004, s.15.

10 TDK Sözlük, Güç, http://www.tdksozluk.com/ (Erişim tarihi 07.09.2012)

11 Ahmet Cural, Bush Doktrini ve Askeri Gücün Önalıcı ve Önleyici Savaş Kapsamında Kullanılması,(

Yayımlanmamış Doktora Tezi, Danışman:Prof.Dr.Ersin ONULDURAN, Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Ankara Üniversitesi, 2011) s.8.

12 K.J. Holstı, “The Concept of Power in the Study of International Relations,”Background, 7/4,

1964, s.179’den Emine AKÇADAĞ, “Güneydoğu Asya’da Ejderha ve Fil Rekabeti: Çin ve

Hindistan’ın Bölgedeki Güç Mücadelesi”, http://www.bilgesam.org/tr/index.php (Erişim tarihi

24.12.2012)

Page 19: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

9

siyasal bir arenadır. Bu nedenle devletlerin davranışlarının nihai amacı ne olursa

olsun asıl hedef güç ve iktidar elde etmeye yönelik olmuştur. 13

Uluslararası sistemin zamanla değişen yapısı güç kavramının da mahiyetinde

değişim ve dönüşüme sebep olmuştur. Bilhassa 20.yüzyıl başından itibaren ortaya

çıkan uluslararası örgütlerin yaygınlaşması, devlet dışı aktörler ve sivil toplum

kuruluşlarının etkinliklerinin artması, küreselleşen medya, çokuluslu şirket

sayılarının çoğalması ile güç tanımında da değişiklikler oluşmuştur. Doğal olarak bu

değişim beraberinde yeni güç tanımına yeni eklemeleri, gücü tanımlayan unsurların

içeriği ve önem sırasında değişimleri getirmiştir.

Son dönemde ülkemizde de artan şekilde tartışılan ‘sert güç’, ‘yumuşak güç’

ve ‘akıllı güç’ kavramları bu yeni aktörlerin rollerinin doğru bir şekilde tayin

edilmesini amaçlamaktadır. Geleneksel olarak, bir ülkenin büyük güce sahip olup

olmadığını anlamak için o ülkenin savaş gücüne bakıldığı ve savaşın uluslararası

politika kartlarıyla oynanan ve güçle ilgili tahminlerin doğruluklarının test edildiği

temel oyun olarak algılandığı bir dünyadan,15

çok aktörlü bir dünyaya dönüşüm

olmuştur ve bu dünyada gücü oluşturan unsurlar da daha çoğulcu bir biçimde ele

alınmaktadır.

Bu noktada, bu çalışmanın da kavramsal çerçevesini oluşturan yumuşak güç

kavramını tanımlamak gerekecektir. Yumuşak güç kavramı ilk kez Joseph Nye

tarafından Soğuk Savaş’ın sona ediği ve yeni dünya düzeni tartışmalarının en yoğun

olarak yaşandığı bir dönemde ortaya atılmıştır.16

Nye istenilen bir şeyi elde etmenin

üç yolu olduğundan bahseder. Bunlar: karşınızdakini kaba kuvvetle tehdit etmek ve

ihtiyaç durumunda savaşmak; muhatabınızı çeşitli biçimlerde ‘satın almak’ veya

‘yumuşak güç’ kullanarak onu ikna etmek. Bu noktada Nye, yumuşak gücü bir

ülkenin kendi istediği şeyi başkalarının da istemesini sağlayarak elde etme kabiliyeti

13

Hans J. Morgenthau, Politics Among Nations, New York, Alfred A. Knopf, 1954.’den Ahmet

Cural, op.cit.s.11.

15 Joseph Nye, Amerikan Gücünün Paradoksu: Dünyanın Tek Süper Gücü Neden Tek Başına

Davranmaz, İstanbul, Literatür Yayıncılık, 2003 s.6.

16 Joseph Nye tarafından kaleme alınan ve Foreing Affairs dergisinin 80.sayısında yayımlanan makale

Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan jeopolitik boşlukta, dünya ve ABD jeopolitiğini anlama

tartışmalarına ışık tutar niteliktedir. Bkz:

http://www.polsci.wvu.edu/faculty/hauser/PS293/NyeSoftPowerForPol1990.pdf (Erişim tarihi

12.9.2012)

Page 20: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

10

olarak tanımlar.17

Yani yumuşak güç başkalarını ‘cezp etme’, onların kalbini ve

zihnini kazanma yeteneğidir.

Bu bağlamda yumuşak gücü pek çok unsur beslemektedir. Kültür, eğitim,

sanat, yazılı ve görsel medya, film, şiir, edebiyat, mimari, yüksek öğretim

(üniversiteler, araştırma merkezleri, vb.), sivil toplum kuruluşları, bilim ve teknoloji

altyapısı ve yenilik kapasitesi, turizm, ekonomik işbirliği platformları ve diplomasi

bunlardan ilk akla gelenleridir. Bu unsurların bileşkesinden ortaya çıkan ‘ince güç’,

bir ülkenin sosyal ve kültürel sermayesinin derinliğini de ortaya koymaktadır.18

2.2 Kamu Diplomasisi

Gelişen iletişim teknolojileri ve bilgiye ulaşımda meydana gelen değişim ile

yabancı kamuoyunu etkilemenin önem kazanması, diplomasi alanında birçok yeni

kavramın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Deprem diplomasisi, sağlık diplomasisi,

yangın diplomasisi, spor diplomasisi, futbol diplomasisi, sanat diplomasisi, kültür

diplomasisi, dijital diplomasi, insani diplomasi gibi birçok farklı diplomasi türü

literatürde yer edinmeye başlamıştır. Jan Melisan’ın ifadesiyle, “mevcut diplomasi

tanımları ya onun ‘uluslararası zorluk ve çatışmaların barışçıl yollar ile çözümü

şeklinde ifade edilen’ ana amacını, ya da egemen devletlerin akredite edilmiş

temsilcileri vasıtasıyla karşılıklı ilişkilerini ifade eden ana ajanlarını veya uluslararası

ilişkilerin müzakere yöntemini ifade eden ana işlevini vurgulamaktadır. Bu tanımlar,

bir bakıma diplomasinin hayat bulduğu ve ifa edildiği çevrenin değişim ve

dönüşümünü dikkate almamaktadır. Diplomasi kavramının geleneksel tanımlarıyla

ilgilenenler diplomatik iletişim ve faaliyetlerin simetrik aktörler arasında

gerçekleştiğini varsaymışlardır”.19

15-16 Eylül 1987 tarihinde ABD Danışma Komisyonu’nun düzenlediği

konferansta Başkan Reagan: “Bu bilgi çağında, kitle iletişimi ve mikroçip çağında,

telekomünikasyon uyduları ve yeraltındaki fiber optik kablolar ile bu yeniçağ da tek

başına geleneksel diplomasi yeterli değildir. Birleşik Devletler, toplayabildiğimiz

17

Nye, Soft Power…, s. 6–7.

18 Ibid, s.31.

19 Jan Melissen, The New Public Diplomacy: SoftPower in International Relations, Londra, Palgrave

Macmillan, 2005, s.5.

Page 21: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

11

tüm beceri ve kaynaklar ile kamu diplomasisine eğilerek, sadece yabancı

hükümetlere değil, onların halklarına da hitap edebilmelidir. İnanıyorum ki

ülkemizin kamu diplomasisi büyük bir güç, dünya tarihine şekil verebilecek olan,

elimizdeki en büyük bir güçtür…”20

derken yeni şartların dikte ettiği bu durumda,

artık sadece klasik diplomasinin ve araçlarının yeterli olmadığını ifade etmiştir.

Her ne kadar kamu diplomasisi kavramı bilgi ve teknolojik imkanların

değişimine bağlı olarak özelikle Soğuk Savaş döneminde popülarite kazanmışsa da,

kavramın ilk ortaya çıkış tarihi 1856 yılına kadar gider. Birinci Dünya Savaşı

yıllarında kavram, yeni diplomasi pratiklerini tanımlamak için kullanılmıştır. 1917-

1918 dönemlerinde Lenin ve Wilson birbirlerinin yumuşak güçlerini birçok

platformda denemiştir.21

Birinci ve İkinci Dünya Savaşları propaganda tekniklerinin

en yoğun kullanıldıkları savaşlar olmuştur. 1920’lerde radyonun bulunması,

devletlere yabancı dilde yayın yaparak davalarını yabancı kamuoyuna duyurma

fırsatı sağlamıştır. Radyolar İkinci Dünya Savaşı boyunca da propaganda

faaliyetlerinde önemli rol oynamıştır. Yine bu dönem, Hollywood yapımlarının da

etkili propaganda araçları olarak kullanılmaya başlandığı bir dönemdir. İkinci Dünya

Savaşı sonrası dönem hem Wilson Prensiplerinin yeniden gözden geçirildiği hem de

kamu diplomasisi kavramının tekrar ortaya gündeme geldiği bir dönem olmuştur.

1946 yılında Fransız Devlet Başkanı Henri Spaak BM’nin açılış kurulunda canhıraş

bir şekilde kamu diplomasi çağından bahsederken22

yeni dönemin niteliğine dair

önemli bir ipucu da vermektedir.

Soğuk Savaş dönemi ise kamu diplomasisi kavramı açısından tam bir dönüm

noktasıdır. Bu dönem daha çok iki süper güç arasında propaganda savaşlarına sahne

olmuştur. ABD ve SSCB tarafından birçok alanda yürütülen rekabet, düşüncelerin,

kalplerin, akılların kazanılması ve fethedilmesi savaşı olarak da ifade edebileceğimiz

kamu diplomasisi alanında da varlığını en yoğun şekilde sürdürmüştür. 11 Eylül

olaylarından sonra özellikle ABD’de ‘neden bizden nefret ediyorlar’ sorusuyla

anlamını bulan ve bu saldırılarına bir cevap arama niteliğinde olan tartışmalar

20

Emine Akçadağ, Türkiye’de ve Dünyada Kamu Diplomasisi,

http://www.kamudiplomasisi.org/pdf/emineakcadag.pdf (Erişim tarihi 08.10.2012).

21Jan Melissen,op.cit, s.5.

22 Nicholas J. Cull, Public Diplomacy Before Gullion: The Evolution of a Phrase,

http://www.publicdiplomacy.org/1htm ( Erişim tarihi 06.10.2012)

Page 22: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

12

günümüzde kamu diplomasisi kavramının da artan oranda tartışılmasına sebep

olmuştur.

Kamu diplomasisi kavramı bugünkü anlamı ile ilk kez 1965 yılında, eski bir

diplomat ve akademisyen olan Edmund Gullion tarafından kullanılmıştır.24

Edmund

Gullion, kamu diplomasisi kavramını bilinçli bir şekilde tercih etmiş, negatif bir

çağrışım yapan propaganda kavramından bilhassa uzak durmak istemiştir. Kamu

diplomasisi hem Birleşik Devletler Enformasyon Ajansının yapa geldiği tüm

aktiviteleri kapsayacak, hem de propaganda kavramının taşıdığı olumsuz anlama

sahip olmayacak daha ‘avangart’ bir kavram olan diplomasi kavramının tüm

imkanlarını da kullanılabilecek bir terim olarak görülmüştür.25

Bu yönüyle kamu

diplomasisi kavramı yeni şişe içine konulmuş eski şarap gibidir.26

Mahiyetinde bir

değişiklik olmamış sadece uzun süredir yapılan, daha sonrada yapılacak olan

çalışmaları nötr bir şablona büründürülmüştür.

Gullion’a göre kamu diplomasisi “halkların tutumunun, dış politikanın

oluşumu ve yürütülmesine yaptığı etki ile ilişkilidir. Kamu diplomasisi, uluslararası

ilişkilerin geleneksel diplomasi dışındaki alanlarını kapsamaktadır. Hükümetler

tarafından yabancı ülkelerde kamuoyu oluşturulmasını, özel kuruluşların diğer

ülkeninkilerle etkileşimde bulunmasını, dış ilişkilerin aktarımını ve bunun politika

üzerindeki etkisinini, diplomatlar ve yabancı meslektaşları arasında iletişim

sağlanması ve kültürler arası iletişim sürecini” içermektedir.27

Hans N. Tuch ise

kamu diplomasisini, “kendi ulusunun düşüncelerini ve ideallerini, kendi kurumlarını

ve kültürünü aynı zamanda ulusal hedeflerini ve güncel politikalarını yabancı

halklara anlatma amacı taşıyan bir hükümetin iletişim süreci” 28

olarak

tanımlamaktadır. Kamu diplomasisi “bir hükümetin açıkça yabancı kamuoyu

oluşturma, ulusal hedeflere, çıkarlara ve amaçlara ulaşmak için yapılandırılmış doğru

bilgiyi yayma girişimidir.” Yani, kamu diplomasisinde bilginin kaynağı bellidir ve

24

Jan Melissen,op.cit.,s.6.

25 Nicholas J. Cull, op.cit.,

26Jan Melissen,op.cit.,s.6.

27Nicholas J. Cull, op.cit.,

28Hans N. Tuch, Communicating With the World: U.S. Public Diplomacy Overseas, New York,

St.Martin’s Press, 1990, s. 4-6.

Page 23: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

13

doğruluğu kesindir. Bu özelliği ile de psikolojik savaş uygulamaları içeren

propagandadan ayrılır.30

Diplomasi, uluslararası ilişkilerde geleneksel olarak rol ve yükümlülükleri

sarih bir şekilde belirli olan aktörlerin arasındaki bir oyun olarak resmedilmiştir.

Fakat bu resim günümüzün post modern dünyasında muğlaklaşan trans-nasyonel

ilişkileri resmetmekten uzaktır. İçinde bulunduğumuz yüzyılda, iç ve dış politika

ayrımı giderek muğlaklaşmaktadır. Bundan dolayı, dış politika yürütücüleri veya

liderler yaptıkları açıklamaların sadece kendi ülkelerinde değil, diğer ülke

vatandaşları üzerinde yaratacağı etkiyi hesaplamak durumundadır.

Dolayısıyla İbrahim Kalın’ında ifade ettiği gibi stratejik bir iletişim aracı

olarak, kısaca “kamuoyunun anlaşılması, bilgilendirilmesi ve etkilenmesi”

faaliyetlerinin toplamı olarak tanımlanan kamu diplomasisi günümüzde büyük önem

kazanmıştır. Bu sürecin önemli bir parçası olan siyasi iletişim ise siyasi imkan ve

kaynak olarak bilginin devletler, örgütler yahut bireyler tarafından üretilmesi,

dağıtılması, kontrolü, kullanımı ve proses edilmesi olarak tasvir edilmektedir.31

Bu,

ancak başarılı bilgilendirme ve tanıtım faaliyetleri ile mümkün olmaktadır. Bu

bağlamda, bugün birçok ülke hem kendilerine yönelik algıyı güçlendirmek hem de

kendisine yönelik olumsuz yargıları kırabilmek amacıyla bilgilendirme ve tanıtım

faaliyetleri yürütmektedir. Bu faaliyetler ülkelerinin sahip oldukları yumuşak güç

kaynaklarının çeşitli olmasına bağlı olarak değişebilmektedir.32

Parlamenter diplomasi veya lider ziyaretleri ile stratejik iş birlikleri siyasal

anlamda kamu diplomasisi faaliyetleri açısından önemli örneklerdir. Bunlar, kamu

diplomasisi faaliyeti yürüten ülkelerin, hedef ülke yöneticileri ve toplulukları

hakkındaki tavır ve düşüncelerinin anlaşılması açısından oldukça önemli alanlardır.33

Kamu diplomasisi çift taraflı bir iletişim ve etkileşimi öngörür. Öncelikli

hedef, muhatap kitlenin dinlenmesi ve önceliklerinin tespit edilmesidir. İkinci olarak

30

Ibid., s.3.

31 Kalın, op.cit.

32 Berdibek, op.cit., s.4.

33Ibid., s.9.

Page 24: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

14

bilgilendirme, paylaşım, ikna etme ve etkileme amaçlanır. Bu yüzden kamu

diplomasisi dinamik ve çok boyutlu bir iletişim sürecidir. Konuşmak kadar dinlemek,

anlatmak kadar anlamak, iletmek kadar iletişime açık olmak da bir diğeri kadar

önemlidir.34

Kamu diplomasisinin bir diğer önemli unsuru, ulusal ve küresel politikaların

belirlenmesinde giderek daha merkezi bir rol üstlenen, kamuoyudur. Ulusal ve

uluslararası politika süreçleri yakından izlenmekte ve basın aracılığıyla dünya

kamuoyuna duyurulmaktadır. Bu faaliyetler şöyle bir varsayıma dayanmaktadır:

Kamuoyunun belli bir desteğini almadan ekonomi, dış politika, enerji yahut çevre

konularında bir politika belirlemek ve uygulamak mümkün değildir.35

Bütün bunların yanında başarılı bir kamu diplomasisini kolaylaştıran en temel

şartlar, izlenen politikaların rasyonel, ikna edici ve savunulabilir olmasıdır. Evrensel

hukuk kurallarını ihlal eden, adaletten uzak, tehdit, zorbalık ve işgal gibi gayr-ı

meşru yöntemlere dayanan ve benzer çağrışımlar yapan bir politikayı ne savunmak

ne de dünya kamuoyuna anlatmak mümkündür.36

2.3 Kamu Diplomasisinde Dünya Uygulamaları

Günümüz dünyasının etkin aktörleri ABD, Avrupa Birliği, Çin ve Hindistan

uhdesinde yer olan çeşitli yumuşak güç unsurları ile hem dünyada hem de Sahraaltı

Afrika ülkelerinde kamu diplomasisi faaliyetleri yürütmektedir. Coğrafya, yönetim

tarzı, din ve yer aldıkları blok itibariyle birbirlerinden farklılık arz eden bu ülkelerin

kamu diplomasi faaliyetlerinin kısaca incelenmesi, Türkiye’nin kendini

konumlandırması açısından da önemlidir.

2.3.1 Amerika Birleşik Devletleri Kamu Diplomasisi

Amerika Birleşik Devletleri, kamu diplomasisi ve yumuşak güç unsurlarının

kullanılmasında en etkin ülkelerin başında gelmektedir. Evrenselleşmiş Amerikan

kültürü, bu kültürün en önemli dağıtıcısı olan Hollywood, dünyaca tanınan Amerikalı

34

Kalın, op.cit.

35Kalın,op.cit.

36Ibid.

Page 25: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

15

sporcu ve sanatçılar, öğrenci değişim programları, dünyaca ünlü Amerikan

üniversiteleri ve basın kuruluşları, Amerikan’ın kamu diplomasisi çalışmalarında

elini güçlendiren en önemli unsurlardır.

Uluslararası bilgilendirme çalışmaları, Birinci Dünya Savaşından beri

Amerikan dış politikasının en önemli aletlerinden birisi olmuştur. 1942’de kurulan

Amerika’nın Sesi Radyosu, 70 yıldan beri 43 farklı dilde 1500 saat yayınla dünya

çapında 141 milyon kişiye ulaşmaktadır.37

Hakeza, Özgür Avrupa Radyosu 1950’li

yılların başında kurulmuş, Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilatı’nın (CIA)

desteğiyle Sovyet Bloğuna karşı propaganda amacıyla kullanılmıştır. Dönemin

Hitler Almanya’sının Latin Amerika’daki artan etkinliğini ve nüfuzunu kırmak için

1930’larda kültürel ve eğitim değişim programları başlatılmıştır. Soğuk Savaş’ın ilk

yıllarında propaganda anlamında kamu diplomasisi, Sovyetlere ve uluslararası

komünist harekete karşı yürütülen psikolojik savaşın mütemmim bir cüzü olarak

görülmüş ve açıkça bu amaç için kullanılmıştır. Sovyet tehdidinin ortadan kalkması

ve kazanılması gereken bir ideolojik savaşın artık kalmamasıyla beraber, Soğuk

Savaş döneminde ciddi kaynaklar ile desteklenen kamu diplomasisi kurumları geri

plana itilmeye başlanmıştır. Nitekim 1999 yılında çıkarılan bir kanunla, ABD kamu

diplomasisinin koordinatör kurumu olan “Amerika Birleşik Devletleri Enformasyon

Ajansı” lağvedilmiş, bu kurumun uhdesinde bulunan görevler ise Dışişleri

Bakanlığı’na devredilmiştir.38

Soğuk Savaş’ın bitmesi ve Sovyetlerin dağılması ile psikolojik ve ekonomik

üstünlüğü tamamen ele geçiren Amerika, 2001 yılına kadar bu üstünlüğünü sorunsuz

bir şekilde devam ettirmiştir. Soğuk Savaş’ın hemen akabinde yaşanan ve ABD’nin

dünyanın jandarması rolünü pekiştiren 1991 Körfez Savaşı, ilk defa CNN ile canlı

yayınlanan bir savaş olmuştur. Bu Savaş sadece ‘kurulu düzeni izinsiz yıkmaya

çalışan bir huysuz çocuğa’ verilen gerekli cevabın ötesinde, ABD’nin Soğuk Savaş

sonrası arzu ettiği düzen konusunda dünya kamuoyuna açık bir mesaj olmuştur.

37

Biz Kimiz?,www.amerikaninsesi.com, (Erişim tarihi 23.10.2012)

38 Kennon H.Nakamura ve Matthew C.Weed, U.S. Puplic Diplomacy: Background and Current

Issues, www.fas.org, (Erişim tarihi: 01.11.2012)

Page 26: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

16

Nitekim milyonlarca kişinin izlediği bu ‘canlı savaş’, izleyicilerin gözünde ABD’nin

yenilmezliğini pekiştiren bir araç haline gelişmiştir.39

Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagonu hedef alan 11 Eylül saldırıları, bir

bakıma Körfez Savaşı ile oluşturulan ‘her açıdan üstün Amerika’ tablosunun

törpülenmesine sebep olmuştur. 11 Eylül 2001’de gerçekleştirilen terör saldırıları ve

sonrasında yaşanan tartışmalar, tekrar kamu diplomasi faaliyetlerine olan ihtiyacı

ABD gündemine tekrar sokmuştur. Saldırı sonrası dönemde, Amerikan Kamu

Diplomasi Servisi, İslam dünyasını ve Müslüman toplumları etkilemeye ve ‘nefret

edilen’ Amerikan imajını değiştirmeye yönelik çalışmalarını hızlandırmıştır. ‘El

Hurra’ ve ‘Radio Sawa’ aracılığıyla yürütülen medya kampanyası, Amerikan popüler

kültürü ve yaşam tarzını Müslüman gençler arasında yayma amaçlı çıkarılan ‘Hi

Magazine’ adlı gençlik dergisi, Müslüman ülke gençlerini hedef alan uluslararası

değişim programları ve ABD’de yaşayan Müslümanlara yönelik ‘Islam in the US’ ve

‘Muslim Life in America’ adlı internet sayfaları bu dönemin öne çıkan

projelerindendir.40

Ancak Irak işgalinin hemen akabinde, Abu Gureyp hapishanesinde

mahkûmların gördükleri işkencelerin ortaya çıkması, Bagram cezaevi ve

Guantanamo Körfezi’ndeki ‘toplama kamplarında’ tutuklulara yapılan muameleler

ile dünyanın birçok ülkesinde kurulan gizli işkence merkezleri, ABD’nin Soğuk

Savaş dönemi boyunca itina ile oluşturduğu özgürlük ve insan haklarının zirve ülkesi

konumunu ciddi oranda sarsmıştır. “Terörle savaş” adı altında yapılan birçok hukuk

dışı uygulama, ABD’yi hayranlık duyulan bir ülke olmaktan çok karşı konulması,

mücadele edilmesi ve dengelenmesi gereken emperyal bir güç konumuna taşımıştır.

Nitekim 11 Eylül sonrası dönemde yapılan çeşitli kamuoyu yoklamaları tahriş olan

ve erozyona uğrayan bu imajı açıkça ortaya koymaktadır.41

Bozulan imajı düzeltmek

ve bu halkların ‘kalbini yeniden kazanmak’ yeni Başkan Obama’nın dış politikasının

39

Warren P. Strobel,”The CNN Effect”, http://www.ajr.org/article.asp?id=3572 ( Erişim tarihi

23.12.2012) ve Megan E.Zingarelli, “The CNN Effect and the Al Jazeera Effect in Global Politics and

Society”, (Master Tezi, Georgetown Üniversitesi, Danışman Dr. John Brown; 2010)

40 Bu projelerin hedeflenen kitle üzerinde ne kadar başarılı olduğu ise ayrı bir çalışmanın konusudur.

Bir taraftan iki cephede savaşın devam etmesi, söylemlerin sahiciliği noktasında ciddi şüphelerin

oluşmasına sebep olmuştur.

41 Akçadağ, op. cit.

Page 27: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

17

ana temalarından birisi olmuştur. Yumuşak güç unsurlarını ön planda tutan, etkin,

tutarlı ve sahici bir kamu diplomasisi Obama döneminin öne çıkan özelliklerindendir.

Genel olarak bakıldığında, şüphesiz ABD’nin en önemli yumuşak güç

unsurlarından birisi baştan beri Hollywood olmuştur. ABD açık ara farkla dünyanın

bir numaralı film ve televizyon programı ihracatçısıdır. Amerikan kültürünün

tanıtılmasında, politik mesajların iletilmesinde ve olumlu imaj sağlamada görsel

simgelerin önemi yadsınamaz. Hollywood filmlerinde yer alan görüntüler, Amerikan

değerlerinin ve politikalarının iletiminde büyük pay sahibidir.43

Hollywood

müreffeh, mutlu, zengin, özgürlük içinde yaşayan insanların yaşadığı bir ABD

portresi çizerek, ülkeyi bir cazibe merkezi haline getirmiştir. Aynı zamanda,

Hollywood tarafından yapılan filmler ABD dış politikasının etkili birer aracı olarak

kullanılmıştır.

Amerika’da resmi olarak kamu diplomasisi faaliyetleri beş kurum aracılığıyla

yürütülmektedir. Bunlar Broadcasting Board of Governors, Dışişleri Bakanlığı,

Beyaz Saray, USAID ve Savunma Bakanlığıdır. Bu kurumlar arasında koordinasyon

sağlayan herhangi bir birim olmamasına rağmen faaliyetler, hem planlama hem de

uygulama aşamasında belli bir işbirliği çerçevesinde yapılmaktadır.44

Kamu diplomasisi açısından en önemli faaliyetlerden birisi, kültürel ve eğitim

değişim programlarıdır. ABD, USIA tarafından yönetilen 125 ülkeyi kapsayan

Fulbright Programı ve her yıl farklı ülkelerden gelen 3.000-5.000 geleceğin lider

adayına Amerikan kurumlarını yerinde görme fırsatı sunan International Visitors

Program’ları, eğitim değişim programlarının en ünlülerindendir. Bugün, kendi

ülkelerinin dışındaki üniversitelere kaydolan 1,6 milyon öğrencinin % 28’i ABD’de

okumaktadır.45

2002 yılında, 86.000’den fazla yabancı öğretim üyesi, Amerikan

eğitim kurumlarına bağlı çalışmıştır. Bu öğretmen ve öğrencilerin, genellikle

ülkelerine ABD değerleri ve kurumları hakkında olumlu bir imaja sahip biçimde

dönmeleri Amerikan kamu diplomasisinin başarısında büyük öneme sahiptir.

Nitekim bu konuda, Eski Dışişleri Bakanı Colin Powell, “Ülkemiz için, burada

43

Akçadağ, op. cit.

44 Berdibek, op.cit., s.19.

45 Nye, op.cit., s. 40

Page 28: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

18

eğitim gören, geleceğin dünya liderlerinin dostluğunu kazanmaktan daha iyi bir

servet göremiyorum” demiştir.46

Ayrıca ABD kamu diplomasisinde değişen trendlere uyum sağlamak

amacıyla yapılan bir takım değişiklikler de göze çarpmaktadır. İnternetin popüler

sosyal ağları ‘Twitter’ ve ‘Facebook’ küresel iletişime yeni bir boyut kazandırmıştır.

Bu iletişim kanallarından yararlanmak amacıyla Public Diplomacy 2.0 adı verilen

yeni bir yaklaşım benimsenmiştir.47

Buna göre artık kamu diplomasisinde internet

teknolojisi ön plana çıkacak, Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray web sayfalarında,

audio ve video bağlantıları bulunacak ve bu videolar Facebook ve Twitter üzerinden

paylaşılabilecektir.48

Afrika kıtası açısından, Obama’nın başkan seçilmesi, 1950’li yıllarda Sivil

Haklar Hareketi ile başlayan mücadelenin zaferi olarak görülmüş, birçok Afrika

ülkesinde seçim sonuçlarının açıklamasından sonra kutlamalar yapılmıştır.49

Başkan

Obama kendisine karşı gösterilen bu hüsnü kabulü kıta ile olan ilişkilerinde etkili bir

şekilde kullanmıştır. Nitekim 11 Temmuz 2009’da Gana’nın başkentinde yaptığı

konuşmada “21. yüzyıl sadece Roma, Moskova ve Washington’dan değil, Afrika’dan

da etkilenecektir”50

diyerek çok taraflılığa vurgu yapmış ve ABD’nin Afrika ile

ilişkileri önemsediğini belirtmiştir. Ayrıca Afrika kıtasının zengin ama zorlu tarihine

ve parlak geleceğine göndermelerde bulunmuştur. Ancak konuşmasının en dikkat

çeken bölümü “Babam Afrika’da keçi çobanlığı yaptığı küçük bir köyde büyüdü,

hayal edilemeyecek uzaklıktaki Amerika’ya eğitim almaya gitti” cümlesidir. Obama

bu cümleyle kendisinin de Afrikalı olduğunun altını çizmektedir. Bu konuşma,

Afrika’daki elçilik çalışanları tarafından yerel radyolar aracılığıyla yayınlanmış, hatta

Başkanın konuşmasının halka ulaşması için Sierra Leone’de sinema salonları

kiralanmıştır. Başkan Obama’nın Afrika kökenli olması şüphesiz Amerika’nın bu

46

Berdibek, op.cit.,s.20.

47Public Diplomacy 2.0: Where the U.S. Government Meets "New Media"

http://www.heritage.org/research/reports/2009/12/public-diplomacy-2-0-where-the-us-government-

meets-new-media (Erişim tarihi 13.12.2012)

48 Akçadağ, op.cit.

49Africa Celebrates Barack Obama's Victory,

www.npr.org/templates/story/story.php?storyId=96643771 (Erişim tarihi 01.12.2012)

50http://www.huffingtonpost.com/2009/07/11/obama-ghana-speech-full-t_n_230009.html (Erişim

tarihi 18.12.2012)

Page 29: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

19

kıtadaki kamu diplomasisi faaliyetlerini kolaylaştırıcı bir etkiye sahiptir. Pierre

Malet’nin dediği gibi, artık Afrikalı gençlerin kalbinde Fransa’nın yerini ABD’nin

almaya başladığından söz edilmeye başlanmıştır.51

2.3.2 Avrupa Birliği

Avrupa Birliği, harici iletişim alanına büyük kaynaklar ayırmakta ve AB

dışındaki kamuoylarına yönelik iletişim ve diplomasiyi, dış politikasının stratejik bir

unsuru olarak görmektedir. Ortak bir AB dış politikası oluşturma sürecinin

zorluklarına rağmen Avrupa Komisyonu ve ona bağlı iletişim birimleri, AB'nin dış

politikasını hem AB hem de yabancı kamuoyuna etkin bir şekilde anlatmaya

çalışmaktadır. AB ülkelerinin 2003 Irak işgali sırasında sergilediği bölünmüşlük,

ortak bir dış politika vizyonunun geliştirilmesi ihtiyacını hissettirmiş ve bu konudaki

çabalara hız kazandırmıştır. Bu durum, Kasım 2003’te yeni bir ‘Avrupa Güvenlik

Stratejisi’nin kabul edilmesine yol açmıştır.53

Joseph Nye, bugün güç kaynakları açısından ABD’nin en yakın rakibinin

Avrupa olduğunu ifade eder.54

ABD’nin 11 Eylül sonrası dönemde yürüttüğü

politikalar neticesinde artan anti-Amerikanizme karşılık, AB’nin uluslararası hukuka,

insan haklarına ve çevre sorunlarına önem verdiğini göstermesi, (Guantanamo’nun

kapatılması, ölüm cezasının kaldırılması, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kabul

edilmesi, silah kontrolü antlaşmalarına ve Kyoto antlaşmasına onay verilmesi için

yapılan baskıların başta internet olmak üzere tüm medya araçlarıyla duyurulması)

51

Akçadağ, op.cit.

53“Daha iyi bir dünyada güvenli Avrupa” başlığıyla 12 Aralık 2003 yılında yayımlanan belge, AB’nin

hem Soğuk Savaş sonrası hem de 11 Eylül sonrası dönemde küresel ve bölgesel güvenlik sorunları ve

çözümleri ile ilgili önemli bir çerçeve sunmuştur. Belgedebahsedilen dönemlere ati tehditler,

terörizm,kitle imha silahlarının yaygınlaşması, bölgesel çatışmalar, başarısız devletlerin yıkılması ve

organize suçlar olarak sıraklanmış; bunların çözümü konusunda, önalıcı müdahale,bütünsel yaklaşım,

çok taraflılık ile demokratik devletlerden oluşan ve iyi yönetilen bir dünyanın küresel güvenliğin

tesisisinde önemine vurgu yapılmıştır. Yine aynı belge hukukun üstünlüğü ilkesive insan haklarına

saygıyı, uluslararası düzenin sağlanmasının anahtarları olarak ifade etmektedir. Detayllı bilgi için“A

Secure Europe In A Better World”, European Securıty Strategy,

http://ue.eu.int/uedocs/cmsUpload/78367.pdf (Erişim tarihi 30.12.2012)

54 Joseph Nye, Yumuşak Güç, Ankara, Elips Kitap, 2005, s.79 .

Page 30: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

20

genel olarak askeri gücü tercih etmeyip barış gücü operasyonlarını desteklemesi ve

bölgesel kalkınmayı teşvik edici fonlar sağlaması AB’nin güvenilirliğini artırmıştır.55

Bir bütün olarak ele alındığında Birlik, oldukça geniş bir pazara ve nüfusa

sahiptir. Dolayısıyla ekonomi alanında da büyük bir güç olan Avrupa’nın, çok uluslu

şirketlerine ait markalar tüm dünyada tanınmaktadır. Fin Nokia, İsveç Ericsson,

İngiliz Unilever, Fransız Peugeot, Alman BMW, Almanya, Fransa, İspanya, İngiltere

ve Hollanda ortaklığından oluşan Airbus küreselleşen markalardan ilk akla

gelenleridir. Ayrıca Avrupa Birliği, sosyal güvenlik ve sendikalar hakkında ABD ile

karşılaştırıldığında daha olumlu ve kapsayıcı bir imaja sahiptir. Kalkınma yardımları

konusunda da Birlik önemli rol oynamaktadır. Yoksul ülkelere yapılan denizaşırı

kalkınma yardımının %70’ini Avrupalılar yapmaktadır ki bu da Amerika’nın

yaptığının dört katıdır.56

Almanya'da yetkililer, kalkınma yardımlarının dış

politikanın unsurlarından olduğunu açıkça ifade etmektedirler. Almanya Kalkınma

Yardımları Organizasyonu GTZ'nin başkanı Bernd Eisenblätter; “Sadece Afganistan,

Sudan ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ni düşünmek yeterli... Çok sorun var ve

salt klasik güvenlik politikalarıyla bu sorunlarla mücadele edilemez. Öncelikle

sorunlara yol açan nedenler, kalkınma alanında kalıcı işbirliğiyle bertaraf edilmeli”57

derken hem ülkesi hem de Birlik açısından kalkınma-güvenlik denklemini de açık bir

şekilde ortaya koymuştur.

Avrupa Birliği ülkeleri arasında, sahip olduğu yumuşak güç potansiyeli ve

kamu diplomasisini etkin ülkelerden birisi şüphesiz Almanya’dır. Almanya’da kamu

diplomasisi faaliyeti yapan pek çok kurum ve kuruluş bulunmaktadır. Bunlardan en

önemlisi Almanya kamu diplomasisi faaliyetlerinin koordinasyonunu sağlayan Dış

Politika Ofisi altında özel birim olarak faaliyet gösteren İletişim Genel

Müdürlüğü’dür. Bu kurumun temel amacı, Almanya’nın iç ve dış politikasını

dünyaya anlatmaktır. Bu hususta, bir diğer önemli kurum uluslararası medya organı

olan Deutsche Welle’dir. 1953 yılında kurulan bu ajansın amacı da Hitler sonrası

Almanya, yani yeni Almanya’yı anlatmaktır. Radyo, televizyon ve internet servisi

55

Akçadağ,op.cit.

56Ibid,

57Hicham Driouch, Çin'in Dış Yardım Çalışmaları Sürekli Artıyor: Kalkınma Yardımı mı, Ekonomik

Çıkar mı?,www.trdiplo.com, (Erişim tarihi 03.11.2012 )

Page 31: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

21

olmak üzere 30 dilde yayın ve yayım yapılmaktadır. Yaklaşık olarak 65 milyon

kişinin dinlediği ve 28 milyon izleyicisinin olduğu tahmin edilmektedir.58

Bir başka

kurum da 1951 yılında kurulan ‘Goethe Enstitüsü’dür. Goethe Enstitüsü’nün Alman

dilini öğretme, kültürel işbirliği yaygınlaştırma ve Alman kültürünü çeşitli

aktivitelerle aktarma gibi hedefleri bulunmaktadır. Enstitünün bugün, 93 ülkede

faaliyet gösteren 149 şubesi bulunmakta ve yıllık 175.000 öğrenci bu eğitim

kurumlarında Almanca öğrenmektedir.59

Aynı şekilde, Alman Akademik Değişim

Servisi de unutulmaması gereken bir başka kurumdur. Alman ve yabancı uyruklu

öğrenci, öğretmen ve araştırmacılara değişim bursları verilerek Alman ve yabancı

ülke üniversiteleri arasında iş birliği sağlanmaktır.60

Afrika kıtası özelinde değerlendirdiğimizde, Avrupa Birliği ülkeleri

jeostratejik ve jeokültürel açıdan büyük önem verdikleri kıtaya yönelik etkili kamu

diplomasisi faaliyetleri yürütmektedir. Özellikle Fransa, İngiltere ve Almanya bu

konuda son derece hassas ve aktif davranmaktadır. Fransızca Afrika’da 21 ülkenin

resmi dili olup, 115 milyon Afrikalı Fransızcayı ya anadili ya da ikinci dil olarak

konuşabilmektedir.61

1975 yılında kurulan Radio France Internationale (RFI), bugün

20 farklı dilde yayın yapmakta 24 saat süreyle dünyada yaklaşık 44 milyon

dinleyiciye ulaşmaktadır.62

Bu dinleyicilerden büyük bir kısmını Afrika ülkeleri

oluşturmaktadır. Hakeza, İngiliz kültürü, kırk üç dilde yayın yapan BBC Word

aracılığıyla 150 milyon insana ulaşmaktadır.63

İngilizce ve Fransızcanın kıtada

konuşulan en yaygın iki dil olarak kıtanın “lingua franca”sı olması, İngiliz ve Fransız

kamu diplomasi faaliyetlerini kolaylaştırmakta, bu devletlere dil öğretimi üzerinden

kültürel diplomasi ve sosyal empati yapılması için olanak sağlamaktadır.

AB’nin ünlü Erasmus öğrenci değişim programı dışında Birliğe üye veya

aday olmayan ülkelerin öğrencilerine sunulan değişim programları ve İngiltere’nin

58

OliverZöllner, “GermanPublicDiplomacy: TheDialogue of Cultures”, Nancy Snov ve Philip M.

Taylor (ed.) RoutledgeHandbook of PublicDiplomacy,New York, Routledge, 2009, s. 262-270.

59http://www.goethe.de/ins/enindex.htm (Erişim tarihi 18.11.2012)

60 Berdibek, op.cit, s.22.

61 Fransızca, www.tr.wikipedia.org/wiki/Fransızca. (Erişim tarihi,12.11.2012)

62Africa: RFI Launches Kiswahili Service in Ten Countries, http://www.balancingact-

africa.com/node/19329/content/africa-rfi-launches/bc (Erişim tarihi,12.11.2012)

63Akçadağ, op.cit,

Page 32: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

22

Chevening, Fransa’nın Eiffel, Almanya’nın DAAD bursları sayesinde her yıl

binlerce öğrenci AB üyesi ülkelerde eğitim almakta ve Avrupa kültürünü yakından

tanımaktadır.64

Afrikalı liderlerin birçoğu eğitimlerinin bir kısmını Avrupa’da

geçirmişlerdir. Bölgenin en eski iki kolonyal efendisi olan Fransa ve İngiltere hala

birçok Afrikalı liderin eğitimlerinin büyük bir kısmını tamamladıkları

destinasyonlardır.

Bunlara ek olarak, 1998 yılında ilk defa ABD ve Kanada’da açılan AB

Merkezleri, Birliğin kamu diplomasisi konusunda önemli çalışmalar yapmaktadır.

Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya, Güney Kore, Singapur, ve Tayvan’daki

üniversitelerde 29 AB Merkezi faaliyet göstermektedir. Sadece 2011 yılında

Rusya’da 6 tane Merkez açılmıştır. Hâlihazırda tüm dünyada 37 adet AB merkezi

bulunmaktadır. Bu merkezlerin 3 temel görevi vardır. Bunlar:

- AB’nin, kurumlarının ve politikalarının daha fazla tanınmasını sağlamak, AB

eğitim kurumları hakkında bilgi sağlamak,

- Bölgesel toplulukları ilgilendiren konular hakkında bilgi paylaşımında

bulunmak ve AB’nin görüşlerini aktarmak,

- Söz konusu ülke ile AB arasında gerçekleştirilecek siyasi, ekonomik ve

kültürel ilişkilerin önemi hakkında farkındalık uyandırmaktır. 65

2.3.3 Çin Halk Cumhuriyeti Kamu Diplomasisi

Çin Halk Cumhuriyeti şüphesiz 21.yüzyılın en önemli aktörleri arasında her

geçen gün yerini almaktadır. 3000 yılı aşan kadim bir medeniyete sahip olan Çin,

Soğuk Savaşın bitimi ile ortaya çıkan jeopolitikten iyi faydalanmış, hızla büyüyen

ekonomisi ve hakim Batı sisteminin dışında, özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan

ülkeler için çekim merkezi olmaya başlamıştır. BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi

üyesinden birisi olması, BM sisteminin güçlü yapısı olan bu mekanizmada en

64

Ibid,

65http://eeas.europa.eu/eu-centres/index_en.htm (Erişim tarihi 26.12.2012)

Page 33: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

23

azından söylem bazında, sistemin dışarıda bıraktığı ve ötekileştirdiği ülkelerin sesi

olmuştur. Kökleri 1950’li yıllarda açıklanan 5 temel prensibe66

ve 1955 yılında

toplanan Bandung Konferansına kadar giden hegemonya karşıtı söylem, Çin Halk

Cumhuriyeti’nin küresel çaptaki dış politikasının temel taşıdır.67

Bu anti-hegomonik

söylem üzerine inşa edilen dış politika vizyonu ile Çin, bazı yazarlarca, Sovyetlerin

yıkılmasından sonra ABD’ye meydan okuyabilecek ve Amerika ile küresel etkinlik

yarışına girebilecek en fazla potansiyele sahip ülke olarak nitelendirilmektedir.68

Çin Halk Cumhuriyeti, 1990’ların ortalarından itibaren etkinliği giderek artan

bir ülke olarak kamu diplomasisi çalışmalarına büyük önem vermektedir.69

Yumuşak

güç unsurlarının kullanılması Çin kamu diplomasisi için son derece yeni olup,2000'li

yıllarında başında etkin bir biçimde kullanılmaya başlanmıştır. Soğuk Savaş

sonrasında Çin Halk Cumhuriyeti’nin 5 ana hedefi vardır. Bunlar, Çin’in savlarını

anlatarak ülke aleyhine çıkan menfi haberleri delilleri ile çürütmek, Çin’in beklenti

ve hedeflerini dış dünyaya pazarlamak, devlet hakkında olumlu bir imaj oluşturmak,

Çin’in yakın çevresindeki uluslararası atmosferi yumuşatmak ve yabancı devletlerin

karar alma süreçlerinde etkili olmaktır.70

Soğuk Savaş dönemi ve hemen sonrasına hakim olan sert güç unsurları

yerine, yumuşak güç unsurlarının tercih edilmesinde Çin’in gelişmiş ve gelişmekte

olan ülkeler ile diplomatik ve ticari ilişkilerinin gelişmesi önemli rol oynamıştır.71

66

28 Harian1954 yılında Nehru ile Zhou Enlai arasında imzalanan ve Çin ile diğer ülkeler arasındaki

dış politikanın çerçevesini çizen 5 prensip, ‘Birlikle Yaşam için 5 Prensip’ adıyla kamuoyu ile

paylaşılmıştır. Karşılıklı toprak bütünlüğüne saygı, saldırmazlık, içişlerine müdahale etmeme, eşitlik

ve karşılıklı yardımlaşma ile barışçıl birlikte yaşamdan oluşan bu 5 prensip saplamaların yaşandığı

kısa dönemler hariç, Çin dış politikasının temel unsurları olmuşlardır.

67Ian Taylor, China and Africa, Routlege, New York, 2006, s.18.

68 Joshua Kurlantzick, Charm Offensive: How China’s Soft Power Is Transforming the World, Yale

University Press, 2007, s.5.

69Devlet destekli ekonomi politikası ile Çin Halk Cumhuriyeti bu dönemde liberal ekonomi modelinin

dışında ayrı bir büyüme modelini başarılı bir şekilde uygulamaya koymuştur. 1998 Asya Ekonomik

krizinden etkilenmeden çıkmayı başarmıştır. Çin’in diğer ülkeler ile olan ticareti bu dönemde dünya

ortalamasının tam 8 daha fazla büyüyerek yıllık ortalama 100 milyar dolar’ın üzerinde dış ticaret

fazlası vermiştir. Aynı şekilde 200 milyondan fazla Çinli fakirlikten kurtarılmış, bu dönemde Asya

kıtasının en fazla doğrudan yatırım çeken ülkesi olmuş sadece 2005 yılında 60 milyar doların üzerinde

doğrudan yatırım görmüştür. Hâlihazırda ABD’den sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan

Çin, son 10 yıldır ortalama %10 büyüyen Çin ekonomisi bu büyüme hızını devam ettirmesi

durumunda 2025 yılında dünyanın en büyük ekonomisi olması beklenmektedir.

70 Kurlantzick, op.cit., s.62.

71 Shaun Breslin, The Soft Notion of China’s ‘Soft Power’, London, Chatham House, 2011, s.5.

Page 34: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

24

1990’larda denenen sert güç unsurları geri tepmiş, gerek bölge için gerekse Batı için

İkinci Dünya Savaşı öncesinde Almanya ve Japonya benzeri bir devlet mi doğuyor

sorusunun sorulmasına sebep olmuştur. Bu agresif politikalar sebebiyle Çin hem

bölge ülkeleri açısından hem de Batı açısından bir tehdit olarak görülmeye

başlanmıştır.72

Amaçlananın tam zıttı sonuçlar doğuran saldırgan politikaların

başarısızlığı, Çinli liderleri yeni yollar aramaya sevk etmiştir. Böylece Çin Halk

Cumhuriyeti kamu diplomasisinin 2000’li yıllara damgasını vuracak en önemli

kavramı olan heping jueqi, yani barışçıl büyüme kavramı icat edilmiştir.73

Çin

Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı Beyaz Kâğıt ile açıklanan bu prensipler dış

politika ve kamu diplomasisinin de temelini oluşturmuştur.74

Açıklanan bu Beyaz Kâğıt'a göre, Çin’in barışçıl büyümesi, başka hiçbir

ülkenin zararına olmayacak, başka hiçbir ülkenin yoluna çıkmayacak ve hiçbir

ülkeye herhangi bir tehdit oluşturmayacaktır. Aynı şekilde bütün bölgeler ve insanlar

ile barışın korunması, kalkınmanın desteklenmesi ve karşılıklı işbirliğinin

güçlendirilmesi savunulmuştur.75

Yine aynı politika çerçevesinde Çin, bütün

ülkelerin kendi özel şartlarına göre demokrasiyi kaim kılacağını ve kalkınmayı

sağlayacağını belirterek, karışmama politikasını dış politikasının en temel unsuru

haline getirmiştir. 1989 yılında Tiananmen’de yaşanan olaylar dolayısıyla Batılı

devletlerin sert eleştirilerine maruz kalan Çin, insan hakları ve demokrasi gibi

kavramların kimi zaman batılı devletlerce diğer devletleri terbiye etmek, hizaya

sokmak ve içişlerine müdahale etmek için bir silah olarak kullanıldığına

inanmaktadır.76

Nitekim ülkeleri oldukları gibi kabul etme ve onlara saygı gösterme

prensibi özelikle Çin’in ekonomik ilişkilerinin gelişmesine olumlu etki etmiştir. Hızlı

büyümesine paralel olarak artan enerji ihtiyacını karşılamak amacıyla, demokrasi dışı

sistemlerle yönetilen ülkeler ile güçlü ve yakın ilişkiler kurmuştur. Kazan-kazan

prensibi üzerine bina edilen bu ilişkiler, diğer Batılı ülkelerde olduğu gibi herhangi

72

Kurlantzick, op.cit., s.37.

73Ibid., s.40.

74Ibid., s.153.

75Ibid., s.37.

76 Taylor, op.cit., s.63.

Page 35: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

25

bir şarta bağlanmadığı için hem Çin Halk Cumhuriyeti hem de ilişki kurulan diğer

ülke için kazançlı olmaktadır.77

Ulusal imaj tanıtımı bizzat devlet tarafından bilinçli bir şekilde

gerçekleştirilen Çin Halk Cumhuriyeti değerlerini, kültürünü ve prensiplerini

tanıtmayı amaçlamaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti’ne bir şans verilmesi halinde

kuracağı sistemin özellikle batı dışı ve gelişmekte olan ülkelerin faydasına olacak bir

dünya sistemi olacağı vurgulanmaktadır.78

Tarihi olarak batılı devletlerin

müdahalesine maruz kalmış ve bunun zararını ziyadesiyle görmüş bir ülke olarak

Çin’in bu özelliği kendisine gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler ile özellikle

Afrika ülkeleri ile empati kurma imkânı vermektedir. Bu tarihi geçmişi ve Afrika

özelinde 9.yüzyıla kadar giden geçmişine rağmen kolonyal bir ilişki kurmaması, Çin

Halk Cumhuriyeti kamu diplomasisine kıtayı sömürgeleştiren diğer ülkeler ile

karşılaştırıldığında önemli bir avantaj sağlamaktadır. Nitekim BBC tarafından 2005

yılında dünyanın 33 ülkesinde 34.000’e yakın kişi üzerinde yapılan bir anket bu

avantajı ve pozitif algıyı açıkça ortaya koymuştur. Asya, Afrika ve Latin

Amerika’dan ankete katılan ülkelerde Çin’in imajı olumlu olarak

değerlendirilmektedir.79

Bu prensiple hareket eden Çin, ‘herkesin arkadaşı olma’

politikası çerçevesinde mümkün olduğu kadar çok ülke ile karşılıklı işbirliği

anlaşması imzalamıştır. Bu anlaşmalar sonraki süreçte, daha uzun soluklu ve sağlam

işbirliklerinin temelini oluşturmuş, aynı zamanda Çin’in merhametli ve tehdit arz

etmeyen bir aktör olarak pazarlanmasına yardımcı olmuştur.80

Devlet destekli ekonomi politikası ile Çin, bu dönemde liberal ekonomi

modelinin dışında ayrı bir büyüme modelini başarılı bir şekilde uygulamaya koymuş

ve 1998 Asya Ekonomik krizinden etkilenmeden çıkmayı başarmıştır. Çin’in diğer

ülkeler ile olan ticareti bu dönemde dünya ortalamasından tam 8 kat daha fazla

77

Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir, Darfur sorunu ve bir dönem El Kaide lideri Üsame Bin

Ladin’e ev sahipliği yapması nedeniyle ABD ve Batılı devletlerin hışmına uğradığı ve çeşitli

yaptırımlara maruz bırakıldığı bir dönemde, en büyük destekçi olarak Çin Halk Cumhuriyetini

bulmuş, yaptırımlar karşısında iflas noktasına gelen ekonomisini yine Çin’in yaptığı alt yapı

yatırımları sayesinde ayakta tutabilmiştir. Buna benze olaylar, genel olarak Batılı ülkelerin çeşitli

bahaneler ile cezalandırdıkları birçok ülkede yaşanmaktadır.

78 Breslin, op.cit., s.11.

79www.globescan.com/news_arhives/bbc06-3/index.html#china (Erişim tarihi 08.11.2012)

80 Kurlantzick, op.cit., s.48.

Page 36: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

26

büyümüştür. Yıllık ortalama 100 milyar doların üzerinde dış ticaret fazlasına

ulaşmıştır. Aynı şekilde 200 milyondan fazla Çinli fakirlikten kurtarılmış, bu süreçte

Çin Asya kıtasının en fazla doğrudan yatırım çeken ülkesi olmuş sadece 2005 yılında

60 milyar dolar, 2007 yılında ise yaklaşık 75 milyar dolar üzerinde doğrudan yabancı

yatırım çekmiştir. Hâlihazırda ABD’den sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisi

olan, son 10 yıldır ortalama %10 büyüyen Çin ekonomisinin bu büyüme hızını

devam ettirmesi durumunda 2025 yılında dünyanın en büyük ekonomisi olması

beklenmektedir. Çin Halk Cumhuriyeti bu ekonomi modelini de gelişmekte olan

ülkelere mevcut hakim modellerin dışında alternatif bir model olarak sunmaktadır.81

Çin kamu diplomasisinin önemli ayaklarından birisini medya

oluşturmaktadır. Çin son dönemde uluslararası medya ağını ve muhatap kitlesini

genişletmiştir. Bunun en önemli unsuru dünyanın 88 ülkesinde farklı dillerde yayın

yapan CCTV, Uluslararası Çin Radyosu ve People’s Daily gazetesidir.82

Ayrıca,

Dışişleri Bakanlığı düzenli olarak medyayı bilgilendirmek amacıyla basın toplantıları

düzenlemeye başlamıştır.83

Kültür diplomasisi alanında en önemli yumuşak güç unsurlarından birisi

şüphesiz 2004 yılından itibaren kurulmaya başlanan Konfüçyüs Enstitüleridir.

Sayıları 2011 sonu itibariyle 105 ülkede 350’yi bulan bu kurumlar ile hem Çin

kültürünü tanıtmak hem de Çince öğreniminin yaygınlaştırılması hedeflenmektedir.

Tüm bunları yaparken hükümetin yaptığı başarılı adımlardan birisi, Çin Halk

Cumhuriyeti’nin bu hikâyesini dış dünyada anlatacak diplomatların sayısını artırmak

olmuştur. Giderek yaşlanan ve ideolojik olarak katı diplomat ekip, daha kalifiye ve

iyi eğitim almış hem İngilizceye hem de diğer yerel dillere hakim genç bir diplomat

sınıf ile takviye edilmiştir. Bu amaçla, 110 diplomatı İspanyolca öğrenmesi ve Latin

Amerika hakkında daha fazla bilgi sahibi olması amacıyla Meksika'da üniversite

eğitimine göndermiştir. Bunlara ek olarak, Çin ülkedeki araştırma merkezlerinin hem

sayısını hem de kalitesini artırmıştır.84

11 Eylül sonrasında ABD’de yabancı

öğrencilere yönelik vize kısıtlamalarının olduğu ve sayılarının azaldığı bir dönemde,

81

Ibid., s.57

82 Breslin, op.cit., s.7.

83 Kurlantzick, op.cit., s.63.

84 Ibid., s.64.

Page 37: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

27

Çin artan ilgiye bağlı olarak, üniversitelerini dünyaya açmış ve verdiği bursların

sayısını arttırmıştır.

Hakeza kalkınma yardımları, faizsiz ve çok düşük faizli kredilerde

1970’lerden beri Çin Halk Cumhuriyeti’nin kullandığı kamu diplomasi araçlarından

birisi olmuştur. 1949 yılından 2009 yılına kadar geçen 60 yıl içerisinde, Çin toplam

250 milyar yuan dış yardım sağlamıştır. Bu yardım miktarının 106 milyar 200

milyon yuanlık kısmını karşılıksız yardımlar oluşturmaktadır. Çin yardım alanlarını

gelişmekte olan ülkelerin her köşesine yaymış, örneğin, Afrika’da karayolu ve

demiryolu projesi, Bangladeş’te köprü inşaatı projesi yapmıştır. Çin'in dış yardım

çalışmaları, ‘önkoşulsuz yardım’ ilkesine dayanır ve dış yardım yapılan ülkelerden

hiçbir siyasi talepte bulunmamaktadır. "Çin, Afrika'nın zengin kaynakları için

yardımda bulunuyor" iddiasına, eski Çin Ticaret Bakan Yardımcısı Fu Ziying büyük

tepki göstermiştir ve "Çin dostluk amaçlıyor. Kuşkusuz bundan başka bir amacı

yoktur" diyerek bu tepkilerin asılsız olduğunu ifade etmiştir. 2009 yılının sonuna

kadar, Çin gelişmekte olan ülkelerde 442 altyapı tesisi ve 687 kamu tesisi inşa etmiş

ve yetmişten fazla ülkeye 20 bin sağlık çalışanı göndererek 100 milyonlarca hastaya

tedavi imkânı sağlamıştır.85

Dış yardım çalışmalarına daha fazla ilgi gösteren Çin,

önümüzdeki beş yılda gelişmekte olan ülkelerde 200 okul inşası, 3000 sağlık uzmanı

gönderilmesi ve 200 temiz enerji ve çevre koruma tesisinin inşasını içeren bir plan

ortaya koymuştur. Her yıl Afrika ülkelerinden 10.000 kişiye kapsamlı eğitimler

vermektedir. Tüm bunlara ek olarak, belki de en önemli kamu diplomasisi aracı, her

ülkenin büyük ya da küçük Pekin’le olan diplomatik, ticari ve ekonomik ilişkilerinde

gereken saygıyı görmeleridir. Dan Erikson’un ifade ettiği gibi, “küçük ülkeler Çin’e

geldiklerinde, isterlerse Sn.Kitts ve Nevis’de geliyor olsunlar, bir devlet başkanının

görmesi gereken ilgi ve saygıyı görmeyi seviyorlar. Pekin’de Washington'da

göremeyecekleri büyük bir saygı görmektedirler.”86

85

Xiaoqing Lu Boynton, “China’s Emerging Global Health and Foreign Aid Engagement in

Africa”, http://csis.org/files/publication/111122_Freeman_ChinaEmergingGlobalHealth_Web.pdf (

Erişim tarihi 15.12.2012)

86Driouch, op.cit.

Page 38: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

28

2.3.4 Hindistan Kamu Diplomasisi

Hindistan’ın en önemli dış politika hedefleri arasında, artan enerji ihtiyacının

karşılanması, ihracat ve hizmet endeksli büyüyen ekonomisine yeni pazarlar

bulunması ve komşu ülkeler ile jeo-stratejik bağlarının güçlendirilmesi yer

almaktadır.87

Güney Asya bölgesinin en dinamik nüfus ve ekonomilerinden birisine

sahip olan Hindistan, son dönemde kamu diplomasisi faaliyetlerine önem vermeye

başlamıştır. Hindistan, büyüyen ekonomisi, yerleşik eski demokrasilerden birisi

olması, kolonyal etkiden bağımsız gelişen bir ekonomi olması dolayısıyla diğer

gelişmekte olan ülkeler nazarında önemli bir pozitif imaja sahiptir.

Hindistan Kamu diplomasisi resmi olarak 2006 yılında Dışişleri Bakanlığına

bağlı olarak kurulan Kamu Diplomasisi Departmanı ile yürütülmektedir. Bu

departmanın temel amacı, Hindistan dış politikasının daha iyi anlaşılması amacıyla,

medya kuruluşları, düşünce enstitüleri ve entelektüeller ile irtibat kurmak ve

Hindistan’ın imajının olumlu olarak sunulmasıdır.88

Hindistan’ın kamu diplomasisi

araçları arasında, kalkınma yardımları, Hindistan diasporası, ekonomik gelişmesine

bağlı olarak ortaya çıkan büyük çaplı software ve sanayi şirketleri, Bollywood,

onlarca farklı din ve kültürün bir arada barış içinde yaşadığı ülke imajı, sağlam

demokrasisi, sivil itaatsizliğin sembol ismi Mahatma Gandi, gelişmekte olan ülkeler

ile olan yakın tarihi ilişkisi ilk akla gelenlerdir.

Şüphesiz Hindistan kamu diplomasisinde en önemli kırılma noktası dış

yardımlar konusunda gerçekleşmiştir. Son yıllarda ortalama%9’u bulan büyüme

oranları ile büyük bir ekonomik büyüme yaşayan Hindistan, bu ekonomik gelişimine

bağlı olarak nakit kalkınma yardımları sağlamaya ve düşük faizli kredi vermeye

başlamıştır. 1951-1992 arasında Hindistan 55 milyar dolar ile dünyanın en fazla dış

yardım alan ülkesi olmuştur. Fakirlik ve yerlerde sürünen büyüme oranı, kalabalık

bir nüfusla birleşince Hindistan’ı yardım almaya mahkûm etmiştir.89

Bütün bunlara

87

Hindistan’ın İran’ın en büyük ikinci petrol ithalatçısı olması, İran’a karşı uygulamaya konulan

yaptırımlara soğuk duruşunda en önemli faktörlerdendir. Ayrıntılı bilgi için:

www.nytimes.com/2012/05/09/world/asia/india-and-iran-keep-economic-relations-despite-us-

nudge.html?pagewanted_2&_r=2&ref=global-home ( Erişim tarihi 01.11.2012)

88http://www.indiandiplomacy.in/AboutUs.aspx ( Erişim tarihi 25.12.2012)

89 Rani D. Mullen ve Sumıt Ganguly, “The Rise of India’s Soft Power”,

www.foreingpolicy.com/articles/2012/05/08/the_rise_of_indian_soft_power(Erişim tarihi 03.11.2012)

Page 39: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

29

rağmen Hindistan o dönemde bile özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere

finansal olarak yardım yapamasa da, bu ülkelere teknik eğitim desteği ve bilgi

paylaşımında bulunmuştur. 1964 yılında başlatılan Hindistan Teknik ve Ekonomik

İşbirliği programı (İTEC) ile birçok siyasetçi ve bürokrat Hindistan’da eğitim

almıştır. Bugün de devam eden bu programa, sadece Etiyopya’dan 150 bürokrat

katılmaktadır.90

Kültür, Hindistan’ın önemli kamu diplomasisi araçlarındandır. Şüphesiz

ülkenin en önemli özelliklerinden birisi farklı kültürlerin, dinlerin ve milyonlarca

insanın kendi kimliklerini koruyarak bir arada harmoni içinde yaşamasıdır.

Hindistan’da 1,21 milyarı aşkın insan, bir arada barış içinde yaşayabilmektedir.

Hindistan’da 23 resmi dil, birçok din, 2000’den fazla etnik unsur vardır. Bu çoğulcu

karakter, etnik çatışmaların arttığı ve aşırı sağ akımların güç kazandığı günümüzde,

Hindistan’ı ‘farklılık içinde birliğin’ yaşandığı önemli bir örnek kılmaktadır.

Hindistan hükümeti son dönemde ülkenin bu vasfını tanıtmak için dünyanın 19

ülkesinde 22 adet Hindistan Kültürel İlişkiler Konsülü (ICCR) kurmuştur. Bu kurum,

kitap fuarlarından, film festivallerine kadar düzenlediği değişik etkinlikler ile

Hindistan’ın barış ve demokrasinin hakim olduğu egzotik bir ülke imajını

güçlendirmeye çalışmaktadır.94

Hindistan’ın bu çabalarında en önemli kolaylaştırıcı unsurlardan birisi

şüphesiz Fiji’den Guyana’ya, Malezya’dan Morişus’a, Trinidad’dan İngiltere’ye

kadar dünyanın dört bir yanına yayılmış ve sayıları 30 milyonu bulan Hint

diasporasıdır. Bir kısmı yüzyıllardır bulundukları ülkelerde ikamet eden Hint kökenli

vatandaşlardan oluşan bu diaspora, anavatanları ile bağlarını belli oranda

korumuşlardır.95

Dünya Memon Vakfı gibi kuruluşlar, tüm dünyaya yayılmış ve

sayıları on binleri bulan bir aile üyelerinin katılımları ile toplantılar

gerçekleştirmektedir.96

Hint hükümeti, dünyanın birçok ülkesinde önemli bir

90

Mullen ve Ganguly. Ibid.

94Christian Wagner, “India’s Soft Power Prospects and Limitations”, India Quarterly, 66, 4 (2010):

India, SAGE Publications Los Angeles, London. S.335.

95http://www.indiandiaspora.nic.in/ (Erişim tarihi 04.11.2012)

96http://wmoworld.com/ (Erişim tarihi 04.11.2012)

Page 40: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

30

ekonomik etkinliğe sahip bu insanların önemini anlamış ve Hindistan Diaspora

Yüksek Komitesi’ni kurmuştur.97

Hollywood’un dünyadaki en önemli alternatiflerinden birisini oluşturan

Bollywood, Hint kamu diplomasisinin başat araçlarından birisidir. Hint film

endüstrisi yıllık 1000’in üzerinde film ile dünyanın en çok film üreten ülkelerinden

birisidir. Afganistan, Pakistan, Nepal, Bangladeş gibi bölge ve çevre ülkeleri

yanında, Güney Asya kökenlilerin yaşadığı dünyanın diğer coğrafyalarında da ilgiyle

takip edilen Hollywood filmleri şüphesiz Hint kültürü ve dilinin en önemli tanıtım

aracıdır.98

Bilgisayar ve software endüstrisi muhakkak önemli çekim noktalarından

birisidir. Wipro Teknolojileri, İnfosys Teknolojileri gibi bilişim şirketleri, Tata Grup

ve Reliance Grubu gibi uluslararası şirketler ve Indian Institute of Management (IIM)

ve Indian Institute of Technology (IIT) gibi akademik başarıları tescillenmiş

kuruşlar, Hindistan’ın ekonomik başarısının önemli örnekleridir.99

Giderek yaşlanan

bir dünyada nüfusunun %40’ı genç olan bir ülke olarak önemli avantajlardan birisine

sahiptir. ABD’den Singapur’a dünyanın birçok ülkesi iyi yetişmiş, İngilizce konuşan

Hint profesyonellerini istihdam etmektedir. Bankacılık ve finans sektörü ile yazılım

şirketleri bu insan kaynağını çekmek için Hint üniversitelerinde işe alım ofisleri

açmışlardır.100

Hindistan’ın gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler ile olan ilişkilerinde iki

müstesna Hint liderin önem ve etkisi büyüktür: Mahatma Gandi ve Jawaharlal

Nehru. Gandi’nin şiddet içermeyen, sivil itaatsizliğe dayalı direniş felsefesi birçok

Afrika ülkesi ve Afrikalı lider için kendi bağımsızlık mücadelelerinde ilham kaynağı

olmuştur. Nitekim Gandi’nin de etkisi ile Afrika ülkelerinin kahir ekseriyeti

bağımsızlıklarını şiddette başvurmadan elde etmişlerdir.

97

Wagner, op.cit.,s.336.

98 Wagner, Ibid.,s.336.

99Uma Purushothaman, “Shifting Perceptions of Power: Soft Power and India’s Foreign Policy”,

Journal of Peace Studies, Vol. 17, Issue 2&3, April-September, 2010, s.6.

100 Purushothaman,Ibid., s.6.

Page 41: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

31

Hindistan’ın Afrika ile ilişkilerinin asıl mimarı ise Jawaharlal Nehru’dur.

Nehru’nun Afrika vizyonu iki temele dayanır, birincisi ırkçı Güney Afrika rejiminin

izole edilmesi, diğeri ise kıtadaki bağımsızlık hareketlerinin desteklenmesidir.101

Nehru’nun Afrika ile olan dayanışması uluslararası platformlarda da devam etmiş ve

Hindistan Afrikalı öğrencilere Hindistan üniversitelerinde okumaları için ilk burs

veren ülke olmuştur. Tüm bu çalışmaların belki de ön önemlisi Bağlantısızlar

Hareketinin kurulmasıdır. Indra Gandi döneminde yapılan çalışmalar bir adım daha

ileri götürülerek bir taraftan bağımsızlıklarını kazanan Afrika ülkelerinin tanınmasına

önem verilirken diğer taraftan ANC, MPLA ve SWAPO ve FRELİMO gibi

bağımsızlık hareketlerine güçlü destek verilmiştir. 102

Hindistan geleneksel olarak Common Wealth çatısı adında sahip olduğu

ilişkilerin yanında, stratejik amaçlarını gerçekleştirmek ve enerji güvenliğini

sağlamak için Afrika ülkelerine yönelik kalkınma yardımlarını düzenli olarak

arttırmaktadır. 2011 yılında toplanan Hindistan-Afrika Formu Zirvesinde, Hindistan

bu ülkelere 5 milyar dolar düşük faizli kredi sözü vermiştir. Bunun yanında Afrika

Birliği’ne ihtiyacı olan yeni yapı ve kurumları kurmak ve teknik eğitim

programlarında kullanılmak üzere 700 milyon dolar vaat etmiştir. Ayrıca, Etiyopya-

Cibuti Tren yolu hattı içinde 300 milyon dolar vaat eden ülke, Hindistan-Afrika Açık

öğretim Üniversitesi için 10.000 yeni burs, ITEC programı kapsamında 2500 kişinin

eğitilmesi ve 3 yıl için 22.000 burs taahhüt etmiştir.103

Hindistan’ın 2010 yıllından

itibaren uygulamaya koyduğu öne çıkan eğitim projelerinin başında“2 Milyar Rüya;

Hint- Afrika dostluğu kutlanıyor” sloganı ile başlatılan “Pan-African e-Network”

programı gelmektedir. 124 milyon dolarlık bir uzaktan eğitim ve tele-tıp sistemi olan

programa halihazırda 47 Afrika ülkesi üye olmuş bunlarda 34 sistemin altyapısını

2012 sonu itibariyle tesis etmiştir. Bu çalışma ile gelecek 5 yıl içinde 10.000 Afrikalı

öğrencinin Hindistan’ın en iyi üniversitelerinde eğitim görmesi ve hastaneler arası

online bağlantı ile söz konusu ülkelerdeki doktorlara tıp eğitimi ve danışmanlığı

verilmesi amaçlanmaktadır.104

101

Niranjan Desai, “India and Africa: A New Engagement”, India Quarterly, 65,4 (2009), s .415

102Ibid., s.416.

103 Mullen ve Ganguly. Ibid.

104http://www.panafricanenetwork.com/ ( Erişim tarihi 30.12.2012)

Page 42: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

32

Bir üst paragrafta belirtildiği gibi, Hindistan’ın Afrika ilgisinin sebeplerinden

birisi artan enerji ve hammadde ihtiyacının karşılanmasını garanti altına almak olsa

da, bunun kadar önemli bir diğer unsur da Çin Halk Cumhuriyetinin artan

etkinliğine karşı denge oluşturmak ve BM Güvenlik Konseyi daimi temsilcisi olma

hedefinde özellikle Afrika ülkelerinin desteğini arkasına almaktır. Hindistan tıpkı

rakibi Çin gibi, Afrika ülkelerine vermiş olduğu yardım ve kredi desteklerinde

herhangi bir ön şart koşmamaktadır. Geleneksel olarak adları dış yardım yapan

ülkeler sıralamasında yer alan birçok ülkenin yaşadıkları ekonomik krizler

dolayısıyla dış yardım miktarlarında indirime gittiği bir dönemde, Hindistan’ın dış

yardımı geride bıraktığımız 10 yıl içinde önemli oranda artış göstermiştir. Bunun en

son örneği Hindistan Başbakanı Manmohan Singh, Addis Ababa düzenlenen İkinci

Afrika-Hindistan Forumu Zirvesinde yapmış olduğu 5 milyar dolarlık yardım

paketidir.

2.4 Kamu Diplomasisi Faaliyetleri

Küreselleşmenin teknolojik imkânların gelişmesi ile beraber önemli ivme

kazandığı günümüzde, bölgesel ya da küresel, küçük veya büyük birçok ülke çeşitli

alanlarda kamu diplomasisi faaliyetleri yürütmektedirler. Muhatap kitlenin ve

yürüten ülkenin niteliklerine göre ülkelerin kamu diplomasisi araçları da

değişmektedir. Klasik propaganda faaliyetlerinden farklı olarak, kaynağı belli olan ve

muhatap ile karşılıklı iletişimi amaçlayan bu çalışmalarda, doğru mesajın uygun

araçlar ile verilmesi büyük önem arz etmektedir.

İnandırıcılık, karşılıklı güven, samimiyet ve dürüstlük etkin kamu diplomasisi

çalışmalarının olmazsa olmazlarındandır. Ülkenin kültüründen, değerlerinden ve söz

konusu değer ve normlara bağlılığından beslenmeyen bir kamu diplomasisi

politikasının başarılı olması mümkün değildir.105

Aynı şekilde ülkenin kültürünün

küresel normlarla uyuşması, ülkenin etkileyebileceği çoklu iletişim kanallarının

olması ve uluslararası politikalarının ve davranışlarının tutarlı ve güvenilir olması da,

kamu diplomasisinin etkinliğini belirler.106

Evrensel hukuk kurallarını ihlal eden,

adaletten uzak, tehdit, zorbalık ve işgal gibi gayr-ı meşru yöntemlere dayanan ve

105

Nye, Soft Power.., s.11.

106 Berdibek, op.cit., s.25.

Page 43: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

33

benzer çağrışımlar yapan bir politikayı ne savunmak ne de dünya kamuoyuna

anlatmak mümkündür. Örneğin, insan haklarını sistematik bir şekilde ihlal eden

yahut bir başka ülkeyi işgal altında tutan bir ülkenin başarılı bir kamu diplomasisi

izlemesi mümkün değildir. Çin'in Doğu Türkistan bölgesindeki politikaları, İsrail'in

Filistin topraklarını işgal etmesi ve Bush döneminde Afganistan ve Irak'ın işgal

edilmesi, Guantanamo ve Ebu Gureyp hapishanesi gibi skandalların ortaya çıkması,

birbirinden farklı siyasi ve coğrafi özelliklere sahip bu ülkelerin başarılı bir kamu

diplomasisi yapmasını zorlaştırmaktadır.107

Kamu diplomasisi faaliyetleri, ‘devletten-halka’ ve ‘halktan-halka’ iletişim

olmak üzere iki ana çerçevede yapılmaktadır. Devlet-halk eksenindeki faaliyetler,

devletin izlediği politikaları, yaptığı faaliyet ve açılımları, resmi araç ve kanalları

kullanarak kamuya anlatmasıdır. Halktan-halka doğrudan iletişim faaliyetlerinde ise

STK'lar, araştırma merkezleri, kamuoyu araştırma şirketleri, basın, kanaat önderleri,

üniversiteler, mübadele programları, dernek ve vakıflar gibi devlet-dışı sivil araçların

kullanılması esastır. Bu manada kamu diplomasisi, kavramın orijinal anlamında

mündemiç olan ‘diplomatlar’ ile ‘yabancı kamuoyları’ arasında cereyan eden iletişim

faaliyetlerinin ötesine geçer.108

Devletler kamu diplomasisi politikalarında birçok araçtan faydalanır. Bu

araçlar bilgilendirme ve tanıtım faaliyetleri, lider ziyaretleri ve parlamenter

diplomasi, siyasi-ekonomi-kültürel iş birlikleri, kültürel ve eğitim değişim

programları, kültür ve dil enstitüleri ve son olarak sivil toplum inisiyatifleri olarak

nitelendirilebilir.109

2.4.1 Bilgilendirme ve Tanıtım Faaliyetleri

İletişim imkânlarının artması ile beraber ülkeler arasındaki etkileşim de her

geçen gün artmaktadır. Özellikle internetin ve uydu teknolojisinin dünyanın en ücra

yerlerine kadar ulaşması, 15-20 yıl öncesine kadar aralarında herhangi bir etkileşimin

olmadığı milyonlarca insanının karşılıklı iletişimini mümkün kılmıştır. Bugün

107

Kalın, op.cit.

108Ibid.

109 Berdibek, op.cit., s.26.

Page 44: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

34

Ruanda’nın Kibuye şehrinden bir öğrenci, Fransa’nın Korsika adasından bir başka

kişiyle sanal dünyada, Japonya’nın Kuzey Pasifikte yürütmekte olduğu balina avına

karşı örgütlenebilmekte, baskı grubu oluşturabilmektedir. Sadece bir ülkeyi, bölgeyi,

kimi zaman bir kasabayı ilgilendiren sorunlar, bir anda tüm dünyanın gündemini

işgal eden küresel bir meseleye dönüşebilmektedir. Bu durum devletlere kendi

politikalarını hem kendi ülke vatandaşlarına hem de diğer ülke vatandaşlarına izah

etmede önemli sorumluluk yüklemektedir. Bu yönüyle stratejik iletişim ile

bilgilendirme faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Belirlenen hedefe yönelik

boşluk bırakılmaması için sürekli haber akışını sağlamak, özellikle dış basına

kullanabileceği doğru malzemeyi vermek elzemdir. Bu nedenle iç basına verilen

beyanatlarda dikkatli olmak, söylenen sözlerin dışarıda nasıl algılanabileceğini

hesaplamak, ilginin dağılmaması için konuyu sürekli işlemek ve bu doğrultuda

haberlerin tutarlı ve bütünsel akışını sağlamak da önemlidir.110

Fakat toplum

tarafından kabul görmeyen ve istenmeyen bir ürünü, en iyi reklam çalışmasının bile

satamayacağı gerçeği de unutulmamalıdır. Nitekim 2003 yılı Irak Savaşı öncesinde

yapılan tüm propaganda çalışmalarına rağmen, Avrupa ülkelerinde Amerikan

politikalarının popülerliği %30’lara kadar düşmüştür. Bu oran İslam ülkelerinde ise

söz konusu dönemde yerlerde sürünmektedir.111

Burada altı çizilmesi gereken husus, kendi toplumumuzu, değerlerimizi ve

politikalarımızı anlatmanın yolunun, iletişime geçmek istediğimiz halkın kültürünü,

tarihini, psikolojisini ve özellikle de dilini öğrenmekle etkin bir şekilde

başarılabileceğidir. Kamu diplomasisi çift taraflı bir iletişim ve etkileşimi öngörür.

Öncelikli hedef, muhatap kitlenin dinlenmesi ve önceliklerinin tespit edilmesidir.

İkinci olarak bilgilendirme, paylaşım, ikna ve etkileme amaçlanır. Bu yüzden kamu

diplomasisi dinamik ve çok boyutlu bir iletişim sürecidir. Konuşmak kadar dinlemek,

anlatmak kadar anlamak, iletmek kadar iletişime açık olmak önemlidir.112

Ön yargılar kırılmadan, empati geliştirilmeden, karşılıklı samimi diyalog

kurulmadan; üst perdeden dikte edici, propaganda özelliği aşikar olan, tek yanlı

110

Küreselleşen Dünyada Diplomasi: Kamu Diplomasisi, www.kamudiplomasisi.org ( Erişim tarihi

10.11.2012)

111 Nye, op.cit.,s.35.

112 Kalın, op.cit.

Page 45: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

35

çalışmaların başarılı olması şansı yoktur. Toplumların inşa ettikleri milli, dini ve

kültürel değerlerine saygı göstererek, kendi değerlerimizi ve hedeflerimizi

“paylaşmak-tanıtmak-sevdirmek-özendirmek”, ancak “dayatmamak” bu çalışmaların

başarısı açısından mühimdir. En nihayetinde, bir ülkenin en başarılı tanıtım faaliyeti

şüphesiz o ülkenin yapıp ettikleri yani politikalarıdır.

Bilgilendirme çalışmaları resmi ve gayrı resmi olabileceği gibi defansif ve

ofansif de olabilir. Kimi zaman ülke hakkındaki uluslararası kamuoyunda oluşan

olumsuz yargıları kırmak amaçlanırken, bazen de ülke politikalarının tanıtılması

hedeflenir.113

Bu çalışmalar, bazı ülkelerde hükümete bağlı basın, yayın ve

enformasyon birimleri tarafından gerçekleştirilen, bazı ülkelerde medya aracılığıyla

yapılmaktadır. Nitekim BBC, CNN ve CCTV, VOA, RFI, DW, RT, ve El Jazeera

gibi medya kuruluşları bilgilendirme çalışmalarının en iyi örnekleridir. Medya

kuruluşlarının dış politikanın aktarılmasındaki rolü ile kamuoyu oluşturma güçleri,

Körfez Savaşı sonrası “CNN Etkisi”, Irak İşgali sonrasında da “El Jazeera Etkisi”

kavramlarıyla ifade edilmiştir.114

Tanıtım faaliyetleri de kamu diplomasisi çalışmalarında kayda değer rol

oynamaktadır. Uluslararası alandaki tanıtım faaliyetleri, bir ülkenin, dünyadaki

görüntüsü, saygınlığı ve dolayısıyla hedeflenen dış politikanın etkinliği bakımından

oldukça önemlidir. Esnek kullanılabilen ve etkili bir dış politika aracı olan tanıtım

faaliyetlerinin belirli bir stratejiye dayanması, ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla

eşgüdüm halinde koordineli olarak yürütülmesi gerekir. Tanıtım, özellikle kültürel

tanıtım, dış politikanın ayrılmaz bir parçasıdır ve ülkenin dış politika önceliklerini

izlemesi gerekir. Tanıtımda başarı, uzun vadeli planlamaya, küresel bakışa ve

ayrıntılı uygulamaya dayalı bir yaklaşımın benimsenmesine bağlıdır. İlgi duymanın

ve ilgi göstermenin ön koşulu, farkında olmaktır.

Dolayısıyla tanıtım faaliyetleriyle, iletişimin sağlanmasının, önyargıların

giderilmesinin, doğru bilgi ve olumlu görüntü verilmesinin yanı sıra farkındalık

yaratılmasına da çalışılmalıdır. Önceleri sadece turizmle sınırlı biçimde algılanan

113

Hint Hükümeti tarafından 2006 Dünya Ekonomik Formu’nda yürütülen ‘India Everywhere’

kampanyası, fakirlik ve eğitimsizlikten kırılan bir ülke imajı yerine Hindistan’ı uluslararası yatırımcı

için cazibe merkezi kılmayı amaçlamıştır.

114E.Zingarelli, op.cit.

Page 46: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

36

“tanıtım” olgusunun boyutları, günümüzde çok farklı bir görünüm kazanmıştır. İç

siyasetten dış politikaya, ekonomi ve ticaretten kültüre, sosyal gelişim ve nüfus

hareketlerinden eğitime, turizmden kültürel çeşitliliğe, fikir ve düşünce hayatının

zenginliğine kadar geniş bir yelpazeye yayılmaktadır.115

Ülke tanıtım faaliyetlerinde

muhatap kitlenin kültürel değerlerini bilmek, tanıtılacak ülkenin hangi özelliğinin

öne plana çıkarılacağının doğru tespit edilmesi açısından elzemdir.

2.4.2 Lider Ziyaretleri ve Parlamenter Diplomasi

Devlet ve hükümet başkanlarını da kapsayan üst düzey ziyaretler, iki devlet

arasındaki karşılıklı ilişkilerin gelişmesi açısından önemlidir. Karşılıklı üst düzey

temasların artmasına bağlı olarak ülkeler arasındaki işbirlikleri de gelişmekte ve

derinleşmektedir. Geleneksel diplomasi de ziyaretin zamanlaması, sayısı, uzunluğu,

süresi, heyete katılanlar ve konuk devletlerce nasıl karşılandığı gibi birçok hususun

özel anlamı vardır. Günümüzde, devlet başkanlarının seçilme veya atanmalarının

ardından ilk ziyaretlerini hangi ülkeye yapacakları her zaman merak konusu

olmuştur. Örneğin ABD Başkanı Obama’nın 2008 yılında seçilmesinin ardından ilk

resmi ziyaretini Türkiye’den başlayarak Ortadoğu’ya gerçekleştirmesiyle, ABD’nin

Bush döneminde özellikle Afganistan ve Irak Savaşları ile zedelenen imajını tamir

etmeyi amaçladığı söylenmiş, bölge ile olan ilişkilerinde yeni bir sayfa açmak

istemesinin önemli bir işareti olarak lanse edilmiştir.116

Nitekim Başkan Obama’nın

ziyareti süresince verdiği mesajlar, bölge ülkeleri nezdinde de hüsnü kabul görmüş

ve ABD ile yeni bir dönemin başlayacağına dair inançları arttırmıştır.117

Parlamenter diplomasi kavramı, iki ya da daha fazla parlamentonun kendileri

dışında ortaklaşa olarak oluşturdukları farklı bir forumda bir araya gelerek iş birliği

yapmaları sürecini ifade eder.118

Parlamenter diplomasi kurumsal olarak bir

parlamenterin bizzat parlamentonun görevlendirmesi ile gerçekleşeceği gibi

milletvekillerinin kendi inisiyatifleri doğrultusunda diğer ülke parlamenterleriyle

115

http://www.mfa.gov.tr/ulkemizin--yurtdisinda-tanitimi.tr.mfa ( Erişim tarihi 5.11.2012)

116Michael D. Shear, “Obama's Middle East Trip a Balancing

Act”,http://voices.washingtonpost.com/44/2009/06/02/obamas_middle_east_trip_a_bala.html(Erişim

tarihi 7.11.2012)

117 Obama’nın Kahire Üniversitesi konuşması için http://www.whitehouse.gov/the-press-

office/remarks-president-cairo-university-6-04-09 ( Erişim tarihi 7.11.2012)

118 Meltem Ünal Erzen, Kamu Diplomasisi, İstanbul, Ersin Yayınları,2012, s.36.

Page 47: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

37

temasları neticesinde de gerçekleşir. Günümüzde bunun en göze çarpan örnekleri

parlamento çatısı altında oluşturulan ülke dostluk gruplarıdır. Milletvekilleri sadece

ülkemizde değil, dünyanın birçok ülkesinde uluslar arası faaliyetler yürütmektedirler.

Karma komisyon toplantılarına katılımlar, çeşitli sektörel komisyonların uluslararası

ilişkiler alanına giren temasları, parlamento üyelerinin mensup oldukları bir

parlamento komisyonunun veya dostluk grubunun yurt dışı temasları veya

kendilerini ziyaret eden yabancı heyetlerle temasları bu alanda değerlendirilebilir.

2.4.3 Siyasi-Ekonomik-Kültürel İş Birlikleri

Küreselleşme ülkeleri siyasi, ekonomik ve sosyal olarak birbirine bağımlı

hale getirmektedir. Özellikle ekonomik bağımlılığın derinleşmesi, ticaretin önündeki

engellerin kalkması, ulaşım ve iletişim imkânlarının artması ülkeleri dünyanın en

ücra köşesinde meydana gelen bir olayla ilgilenmeye zorlamaktadır. 400.000 nüfusa

sahip Brunei Sultanlığı’nda meydana gelen bir olay sadece çevre ülkeleri değil,

petrol ve gaz ithalatçısı tüm ülkeleri ilgilendirmektedir. Aynı şekilde, Mali’de

Tuareg’lerin ülkenin kuzey bölgesini ele geçirmesi, sadece Mali devletinin iç

meselesi olarak değil, bölgesel ve küresel bir mesele olarak algılanmaktadır.

Ülkelerin bu iç içe geçmişliği, ortaya çıkan sorunlarla başarılı bir biçimde

ilgilenmek için ikili, bölgesel ve çok taraflı işbirliklerini gerekli kılmaktadır. En bariz

örneklerini 2008 ekonomik krizi ve Arap Baharı ile yaşadığımız bu karşılıklı

bağımlılık olgusu, bir ülkeyi etkileyen sorunların, bölgesel ve uluslararası müdahale

olmadan çözülemeyeceğini ortaya koymuştur.

İkili ve bölgesel iş birlikleri stratejik ve ticari iş birlikleri üzerinden

sağlanabileceği gibi kardeş şehir uygulamaları ve teknik kalkınma yardım projeleri

üzerinden de gelişebilmektedir.119

2.4.3.1 Stratejik İşbirlikleri

Stratejik işbirliği bir ülkenin diplomatik pozisyon ve prestijini güçlendirmek

için zirveler organize edilmesini, devlet başkanı, bakan ve uzman düzeyinde

toplantılar gerçekleştirilmesini ifade eden, karşılıklı görüş alışverişine imkân 119

Berdibek,op.cit., s.28.

Page 48: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

38

sağlayan önemli birlikteliklerdir. Ülkeler stratejik işbirliklerinin tesisine giderek daha

büyük önem vermektedir. Mevcut ilişkilerin bir adım ileriye götürülmesi, bölgesel

sorunların çözümü için uygun bir platform oluşturulması, değişik tarafların bir araya

gelmelerine imkân sağlaması açısından stratejik işbirlikleri önemlidir. Stratejik

işbirlikleri benzer düşünceye ve uluslararası vizyona sahip ülkeler arasında bir kader

birliği oluşmasına sebep olmaktadır.

İslam İşbirliği Teşkilatı, Şanghay İşbirliği Örgütü, Karadeniz Ekonomik

İşbirliği Örgütü, Afrika Birliği, Arap Birliği gibi yapılanmaların yanında Afganistan,

Pakistan ve Türkiye arasında devam eden İstanbul Süreci gibi daha mikro

yapılanmalar bunun örneklerindendir. Stratejik işbirliği sadece ülkeler arasında

gerçekleşmemekte, Avrupa Birliği-Afrika Stratejik İşbirliği mekanizmasında olduğu

gibi bölgesel yapılar arasında da tesis edilebilmektedir.

Avrupa Birliği’nin son dönemde global etkinliğini arttırmak amacıyla

stratejik işbirliklerini etkin bir araç olarak kullanmaya başlaması, bu konuda iyi bir

örnek oluşturmaktadır. AB yakın zamanda Hindistan, Çin, Afrika, Meksika,

Brezilya, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu gibi ülkeler ile stratejik

işbirlikleri tesis etmiştir. AB Güvenlik Stratejisi, AB’nin daha güvenli, adil, birlik ve

beraberliğin hakim olduğu bir dünya için çok taraflı efektif çalışan bir sistem inşası

için hedeflerini ve vizyonunu ortaya koymaktadır. Yine aynı belge stratejik

işbirliklerini terörizm, kitle imha silahlarının yaygınlaşması, bölgesel çatışmalar ve

devletlerin iflası gibi 21.yüzyılın sınama ve meydan okumalarına karşı, AB’nin

küresel yükümlülüklerini paylaşmasının bir aracı olarak görür.120

2.4.3.2 Ekonomik İşbirlikleri

Ekonomik güç şüphesiz bir devletin hem yumuşak gücünü hem de sert

gücünü etkileyen ana unsurlardan birisidir. Küreselleşme günümüzde devletlerin

birbirine olan ekonomik bağımlılıklarını daha da arttırmaktadır. Bir devlet ne kadar

ekonomik olarak güçlü olursa olsun hammadde, işgücü, teknoloji veya pazar

noktasında bir başka ülke ile işbirliği yapmak zorundadır. Bugün elimize aldığımız

120

“A Secure Europe In A Better World”, European Securıty Strategy,

http://ue.eu.int/uedocs/cmsUpload/78367.pdf (Erişim tarihi 24.12.2012)

Page 49: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

39

bir ürünün üretici firması Amerikalı, üretim yeri Bangladeş, hammadde girdilerini

sağlayan ülkeler Endonezya, Angola ve Brezilya olması sıradan bir durumdur. Bu

ekonomik bağımlılık içinde devletler, bir taraftan ekonomik büyümelerini sağlayacak

pazar ve hammadde ihtiyaçlarını garanti altına almaya çalışırken, diğer taraftan aynı

amacı güden diğer ülkeler ile rekabet halindedirler. Çin Halk Cumhuriyeti,

Hindistan, Brezilya, ABD, Avrupa Birliği ülkelerinin Ortadoğu ve Afrika dış

politikasında bu rekabet en bariz bir şekilde kendini göstermektedir.

Ekonomik olarak güçlü olan ülkelerin kamu diplomasisinde de önemli bir

avantaja sahip odlukları inkâr edilemez. Doların rezerv para statüsünde olmasının ve

uluslararası ticaretin dolar cinsinden yapılmasının yanında dünyanın en tanınmış ve

en çok ciro yapan Microsoft, Mc Donald’s, Coca Cola, Mobil, Procter&Gamble vb.

şirketlerinin pek çoğunun Amerikalı olması ile en iyi 100 dünya markasının 62’sinin

Amerikan markaları olması kamu diplomasisi faaliyetleri açısından Amerika’yı

ayrıcalıklı kılmaktadır.121

Ancak salt ekonomik güç, başarılı bir kamu diplomasinin de garantörü

değildir. Örneğin, sıkça kullanılan “Sarı Tehlike” tanımlaması, Çin Halk

Cumhuriyeti’nin ekonomik büyüme ve gelişmesinin birçok ülkede tehdit ve endişe

kaynağı olabildiğini göstermektedir. Nitekim bu kavramsal tehlikenin farkında varan

Çin, son dönemde bu imajı rehabilite etmek ve düzeltmek için önemli çaba

harcamaktadır. Hakeza, birçok gelişmekte olan ülkede, küreselleşmenin ABD’nin

işine yaradığı ve yeni bir sömürgecilik oluşturarak çoğu insanın ellerindekinin yok

olmasına sebep olduğu kanısı vardır. Çin örneğinde olduğu gibi, ABD’nin ekonomik

büyümesinin maliyetini özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ödediği

ifade edilmektedir.122

Öte yandan, Nokia gibi çok önemli bir teknoloji ürününe sahip

olan Finlandiya ekonomik ve askeri yönden güçlü bir devlet olmamasına rağmen,

yumuşak güç bakımından önemli bir avantaja sahiptir. Aynı şekilde İsveç, özellikle

arabuluculuk faaliyetleri ile ekonomik olarak sahip olmadığı güce, siyasi olarak

sahiptir.

121

Berdibek, op.cit., s.28.

122 Keith Reinhard, “American Business and Its Role in Public Diplomacy”, der. Nancy Snow ve

Philip M. Taylor, Routledge Handbook of Public Diplomacy,New York, Routledge,2009, s.195.

Page 50: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

40

Birbirleriyle ticaret yapan ülkeler savaşma eğilimleri göstermezler.123

Öncelikle bir ekonomik işbirliği teşkilatı olarak doğan AET’nin süreç içinde bir

başarı hikâyesine dönüşerek 27 ülkeden oluşan bir siyasi birliğe dönüşmesi,

ekonomik birlikteliğin ne kadar önemli olduğunu bizlere göstermektedir. Hakeza

OPEC, ASEAN, KEİ gibi yapılanmalar, benzer ekonomik kaygı ve çıkarlara sahip

ülkelerin bir araya gelerek kurdukları güçlü ekonomik işbirliği örgütleridir.1973 ve

1979 petrol krizlerinde OPEC’in oynadığı rol hatırlandığında bu tür yapılanmaların

etki gücü daha iyi anlaşılabilir.

Ülkeler arasında oluşturulan Karma Ekonomik Komisyonlar

(KEK),imzalanan ticari, ekonomik ve sınai işbirliği anlaşmalarının öngördüğü ikili

ticari ve ekonomik konuların en üst ve kapsamlı düzeyde ele alındığı platformlardır.

Bu özelliğiyle KEK Toplantıları, ülkeler arasındaki ticari engellerin kaldırılması ve

bu sayede ekonomik ve ticari ilişkilerin güçlendirilmesi açısından büyük önem arz

etmektedir.

Ekonomik işbirlikleri hükümetler arasında olduğu gibi iş çevreleri arasında da

gerçekleşir. Özellikle son yıllarda uluslararası şirketlerin hem sayıları hem de

ölçekleri artış göstermiştir. Bugün çokuluslu ABD şirketleri çok farklı ülkelerde 6

milyonun üzerinde yerel personel istihdam etmektedir. Amerika, dünyaca ünlü büyük

markaları sayesinde corporate diplomacyden yararlanarak dünyadaki imajını

güçlendirmektedir.124

2.4.3.3 Kültürel İşbirlikleri

Kültür, bir topluma kimliğini veren en üst değerler silsilesidir. Her toplumun

kendine özgür değerleri olduğu gibi, tüm toplumlar tarafından üzerinde genel olarak

anlaşılmış, ortak evrensel değerlerde mevcuttur. Günümüzde özgürlük, eşitlik,

adalet, demokrasi, insan hakları, dürüstlük, yardımseverlik ve misafiperverlik

içeriğinde kısmi farklı anlamalar olsada, tüm insanlığa mal edilebilecek ortak

değerlerdir.

123

Ibid.,s.198

124 Emine Akçadağ, op.cit.

Page 51: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

41

Uluslar arasında bilgi ve paylaşımı kolaylaştıracak araçların geliştirilmesi,

farklı ulusların kültürlerini birbirine yaklaştırmaktadır. Kültürel alanda yakınlaşmayı

sağlayabilecek çalışmalar, sanat, edebiyat, moda ve spor dallarında

gerçekleştirilmektedir.126

Kültür enstitüleri bügün çoğu devletin en önemli kamu

diplomasisi araçlarındandır. Kültür Merkezlerinin en önemli fonksiyonu ilgili

ülkenin dilinin, kültürünün, sanatının ve tarihinin tanıtılmasına katkıda bulunmaktır.

Enstitüler aynı zamanda ülkeler arasındaki iletişimin geliştirilmesine dostlukların

pekişmesine katkıda bulunur ve kültürler arasındaki münasebetleri artırır. British

Council, Fransız Kültür Eğitim Merkezi, Amerikan Kültür, Confiçyüs Enstitüsü,

Yunus Emre Kültür Merkezleri kültür diplomasisin değişik ülkelerce kullanılan

araçlarıdır.Örneğin Almanya, II. Dünya Savaşı sonrasında ilişkilerini yeniden

restore etmek için kültüre dönmüş ve bu amaçla 1951 yılında Göthe Enstitüsünü

kurmuştur.127

Aynı şekilde Japonyada kültürel diplomasiye önem vermiş, savaşçı

emperyal imaji yerine,demokrasiye bağlı, barışcıl ve emparyalist emeller

taşımayanekonomik kalkınmasını gerçekleştiren bir “Japon Mucizesi”imajını ikame

etmeye gayret göstermiştir.ABD Dışişleri Bakanlığınca hazırlanan“Kültürel

Diplomasi Tavsiye Raporu”da, bunu teyit eder niteliktedir. Rapor, kültürel diplomasi

ile kamu diplomasisi arasındaki kuvvetli bağa vurgu yaparak, kültürel diplomasiyi

kamu diplomasisinin“temel taşı” olarak nitelendirmekte ve ulusal güvenlik

stratejisinde askeri tedbirler kadar önemli olduğunu ifade etmektedir.128

Ortak değerlere sahip ülkeler çeşitli plaformlar oluşturarak kültürel

işbirliklerine gitmektedirler. Örneğin 11 Eylül saldırılarından sonra ciddi biçimde

tartışılan Medeniyetler Çatışması senaryolarına karşı, Türkiye ve İspanya’nın

öncülüğünde BM bünyesinde hayata geçirilen Medeniyetler Diyaloğu platformu bu

çalışmaların en iyi örneklerinden birisidir. Aynı şekilde, Türkçe konuşan ülkelerden

oluşan TÜRKSOY, ortak tarih, dil ve kültür birikimine sahip ülkeleri birararaya

getiren önemli bir platformdur. Ükeler önemli yıl dönümlerini karşılıklı kültür

paylaşımı için fırsata dönüştürmektedir. Diplomatik ilişkilerin kuruluş yıl dönümleri,

126

Ünal Erzen, op.cit., s.133.

127Oliver Zöllner “ German Public Diplomacy:The Dialogue of Cultures”, der.Nancy Snow ve Philip

M. Taylor , Routledge Handbook of Public Diplomacy,New York, Routledge, 2009, s. 265.

128U.S. Department of State, “Cultural Diplomacy The Linchpin of Public Diplomacy”

www.state.gov/documents/organization/54374.pdf (30.12.2012)

Page 52: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

42

karşılıklı ilişkileri geliştirmek için ilan edilen ülke yılları, her iki ülke veya bölge için

önem taşıyan bir olayın anma merasimleri, sanat festivalleri ve kültürel geziler

kültürel işbirliği için önemli araçlardandır.

Nye kamu diplomasisin stratejik boyutunu sayarken üçüncü boyut olarak

kültürel ve akademik değişim programlarına vurgu yapar.129

Burslar, değişim

programları, staj, seminerler, konferanslar ve medya kanallarına ulaşım yoluyla,

yıllar içerisinde önemli kişilerle uzun süreli ilişkiler ve kurumsallaşmanın

geliştirilmesi bu çalışmalar içerisinde yer alır. Ülkeler eğitim alanında uyguladıkları

değişim programları, bilgilendirme, şekillendirme ve diğer ülke kamuoylarını kendi

ulusal çıkarları doğrultusunda yönlendirme çabası olan kamu diplomasisi

faaliyetlerinin bir parçasıdır.130

Uluslararası öğrenci dolaşımı, ülkeler ve kültürler

arasında karşılıklı anlayışı, işbirliğini ve dayanışmayı artırdığından ve küresel barışa

katkı sağladığından önemli bir kamu diplomasisi aracı olarak

değerlendirilmektedir.131

UNESCO verilerine göre öğrenimini ülkesi dışında gören

öğrenci sayısı yaklaşık 3 milyondur. Bugün dünyadaki uluslararası öğrenci

hareketliliği kalkınma, gelişme, diplomasi ve diyalog parametreleri ile yakından

ilişkilidir. Birçok ülke, siyasi-kültürel strateji ve ekonomik getiri bağlamında ulusal

stratejik politikalar uygulamaktadır. Günümüzde uluslararası öğrenci hareketliliğinde

ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Çin, Japonya, Rusya gibi ülkeler öne çıkmaktadır.

ABD’de uygulanan Fulbright Bursu Programı, Almanya’da uluslararası öğrenci ve

eğitimci değişim faaliyetlerini organize eden Alman Akademik Değişim Servisi

(DAAD), British Council tarafından yürütülen Chevening Programı, Fransızların

meşhur Campus France ve Eiffel Burs Programı, Çin’in the China Scholarship

Council (CSC) vasıtasıyla yürüttüğü öğrenci değişim programları bu noktada öne

çıkan programlardan sadece bir kaçıdır.

2.4.3.4 Kardeş Şehir Uygulamaları

129

Nye, op.cit., s.109

130 Antonia F. De Lima Jr. “The Role of International Education Exchanges in Public Diplomacy”,

Place Branding and Public Diplomacy, Vol:3, Palgrave Macmillan, 2007, s.239-241’den Muhammed

Musa Budak, op.cit.

131 T.B. Bevis ve Lucas C.J. Lucas, International Students in American Collages and Universities: A

History, Palgrave Macmillan, NY, 2007’den Muhammed Musa Budak, Kamu Diplomasisi Aracı

Olarak Öğrenci Hareketlilikleri, ( Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi, Danışman: Dr.Mesut Özcan, YTB

2012)

Page 53: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

43

Coğrafi olarak uzak yerleşim alanlarının, kültürel ve ticari alışveriş yapmaları

amacıyla oluşturdukları birliktelik anlamına gelen ve iki ya da daha fazla belediyenin

ortak uygulamasını ifade eden Kardeş şehir uygulamaları, hükümetlerin kullandıkları

önemli kamu diplomasisi araçlarındandır. Karşılıklı olarak bilgi ve tecrübe

paylaşımına imkân veren kardeş şehir uygulamaları ile halklar birbirlerine

yaklaşmakta, iki farklı coğrafya arasında bir empati oluşmaktadır. Formel olarak ilk

örnekleri, Dwight D. Eisenhower’ın ‘vatandaş diplomasisi’ adıyla 1956 yılında

başlatılan bu uygulamanın temel hedefi, ABD’nin eyalet ve şehirleri ile diğer ülke

eyalet ve şehirleri arasında barışın ve karşılıklı anlayışın geliştirilmesidir.132

Devletlerarasındaki barışın, milletler arasındaki karşılıklı anlayış ve saygıya dayalı

bir ilişki olmadan gerçekleşmeyeceği inancıyla başlatılan proje, aynı amaç

doğrultusunda daha sonra Avrupa ülkelerine ve diğer ülkelere de yayılmıştır.

Avrupa'da da 1960 yıllarda özellikle Fransız ve Alman şehirleri arasında dostluğun

geliştirilmesi amacıyla kardeş şehirler tesis edilmiştir. Bugünde hala birçok ülkenin

en temel kamu diplomasisi araçları arasında yer almaktadır.

Kardeş şehirler, birbirlerine tecrübe aktarımında bulundukları gibi, insani

yardım konusundan, eğitime, sürdürülebilir kalkınmadan, karşılıklı kültürel

etkinliklere kadar birçok alanda birlikte çalışmaktadır. Kardeş şehir uygulaması ile

yapılan çalışmalar bu şehirlerin iş adamlarını, sanayi ve ticaret odaları ile sivil

toplum kuruluşlarını da bir araya getirerek, farklı işbirliği alanlarının keşfine imkân

sağlamaktadır. Bugün sadece ABD’de şehir, eyalet ve kasabaların dünyanın 135

ülkesinden 2.000’in üzerinde kardeş şehri vardır.133

Bu şehirlerin yaptıkları çalışmalar

öğrenci değişim programlarından, sanat festivallerine, alt yapı yardımlarından sosyal

yardımlaşma projelerine kadar uzanan geniş bir yelpazede yer almaktadır.

2.4.4. Dış Yardım, Teknik Kalkınma ve İnsani Yardımlar

Teknik kalkınma yardımları, gelişmiş ya da gelişmekte olan bir ülkenin diğer

bir ülkenin acil sorunlarına çözüm bulmak, kalkınma süreçlerine destek olmak, insan

gücünü etkin kullanmasına imkan vermek amacıyla yapılan ayni, nakdi ve teknik

132

http://www.sister-cities.org/mission-and-history( Erişim tarihi 30.11.2012)

133Matt Armstrong, “Sister Cities: the quintessential and yet underappreciated public diplomacy

program” http://mountainrunner.us/2009/08/sister_cities/#.UOK2-v3eKZk ( Erişim tarihi 30.11.2012)

Page 54: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

44

eğitim yardımı ile bilgi ve tecrübe paylaşımını kapsamaktadır. Realist okulun

temsilcilerinden olan Hans Mogentahau, teknik kalkınma yardımlarını, “modern

çağın dış politika uygulamalarına eklediği gerçek bir yenilik olarak”

değerlendirmektedir.134

Hakeza George Liska da dış yardımların hem bugün olduğu

gibi yakın gelecekte de siyasi gücün bir enstrümanı olmaya devam edeceğini ifade

etmektedir.135

Bugün teknik kalkınma yardımları, dış politika ve kamu

diplomasisinin en önde gelen araçlarındandır.

Günümüzde yaygın bir şekilde kullanılmasına rağmen, II. Dünya Savaşı’ndan

önce bir devletten, sivil toplum kuruluşundan veya uluslararası organizasyondan bir

diğerine kamu kaynaklarının belli bir zaman dönemi boyunca aktarılması karşılaşılan

bir durum değildir.136

Teknik yardımların stratejik dış politika aracı olarak

kullanılmaları, Soğuk Savaş döneminde ortaya çıkmıştır. Soğuk Savaş dönemi

boyunca, kalkınma yardımları SSCB-ABD küresel güç mücadelesinde stratejik bir

dış politika aracı olarak her iki devletçe sıkça kullanılmıştır. Aynı şekilde Fransızlar

kalkınma yardımlarını post-kolonyal dönemde, Afrika ülkelerinde etkinlikleri devam

ettirmek için kullanırken, 1970’lerde Çin Halk Cumhuriyeti Afrika kıtasında,

Tanzanya-Zambiya Demiryolu Hattı Projesinde olduğu gibi, Sovyetlere karşı mevzi

kazanmak için kullanmıştır.

Dış yardımlar ve kalkınma yardımları, günümüzde de küresel olarak gücünü

devam ettirmek isteyen ülkeler ile bölgesel güçlerini geliştirme amacı güden

ülkelerin en çok başvurduğu araçlar arasında yer almaktadır. Başka bir ülkenin

kalkınmasına yapılan her türlü yardım, aslında hem kısa vade hem de uzun vadede o

ülke ile kurulacak siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkiler için de çok uygun bir

zemin hazırlamaktadır. Dünyanın birçok fakir ülkesinin bütçesinin önemli bir

kısmını, aldıkları dış yardımlar oluşturmaktadır. Irak ve Afganistan’da değeri milyar

dolarla ifade edilen alt yapı projelerinden, Bangladeş’te fakir kadınları desteklemek

amacıyla verilen 50 dolar ve altı mikro kredilere kadar geniş bir yelpaze kalkınma

134

CarolLancaster, ForeignAid: Diplomacy, Development and Domestic Politics, The University of

Chicago Press, Chicago and London, 2007,s.1

135Ibid., s.3.

136Ibid.,s.1

Page 55: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

45

yardımının örneklerindendir. Kuraklığa dayanıklı ürün geliştirme projelerinden,

Uganda’da ilköğretimin yaygınlaştırılmasına, Peru’da kız çocuklarının eğitiminin

desteklenmesinden, Afrika’da malarya hastalığına ve AIDS’e karşı aşı ve ilaç

kampanyalarına kadar birçok proje yine dış yardımlar yolu ile finanse edilmektedir.

Aynı şekilde, siyasi parti ve medya eğitimi, yargı reformu, sivil toplumun

güçlendirilmesi, insan ve tabiat kaynaklı felaketlere karşı insani yardım çalışmaları

da yine dış yardımların önemli örneklerindendir. Kalkınma yardımları bizzat

devletlerin kurdukları resmi kuruluşlar olan TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon

Ajansı), USAID (ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı), GTZ (Almanya Teknik

Yardım Kuruluşu), CIDA (Kanada Teknik Yardım Kuruluşu), JICA (Japonya Teknik

Yardım Kuruluşu) ve ADETEF ( Fransız Yardım Teşkilatı) aracılığıyla olabileceği

gibi, BM kuruluşlarından dördü –Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Kalkınma

Programı (UNDP), Dünya Gıda Programı (WFP) ve Mülteciler Yüksek Komiserliği

(UNHCR)- gibi uluslararası kuruluşlar aracılığıyla da gerçekleşmektedir. Bu tür

resmi kurum ve kuruluşların yanında, sivil toplum kuruluşları da dış yardım ve

teknik yardım konusunda oldukça aktif görev almaktadır.

Dış yardımlar ve teknik kalkınma yardımları, donörlerin hem uluslararası

arenada hem de yardım alan ülkedeki imajını güçlendirmekte, kültürel, stratejik ve

siyasi işbirliklerini de kolaylaştırmaktadır. Teknik yardım ilişkileri sonucunda, iki

ülke arasındaki ekonomik ilişkiler belirli bir gelişme göstermekte ve yardım sağlayan

ülkelerin pazarlarının gelişmesine yol açmaktadır. Teknik yardım veren ülkelere

eğitime giden elemanlar ister istemez o ülkenin müzik, edebiyat, güzel sanatlar, lisan,

yaşantı ve geleneklerinin etkisi altında kalmakta ve belirli bir psikolojik yakınlaşma

duymaktadır. Bu tür kültürel ve sosyal yakınlaşma zamanla ülkeler arasında politik

ve ekonomik bağların gelişmesine yol açtığından, uzun vadede teknik yardım veren

ülkeler yönünden bu tür ilişkiler büyük fayda sağlamaktadır.137

Kimi ülkelerde bolca

örneklerini gördüğümüz dış yardım ve kalkınma yardımlarının kullanılmasının belli

şartlara bağlanması, malların donör ülkeden alınması ve hammadde ithalatı şartları

gibi, özellikle Marksist düşünülerce bir çeşit yeni bağımlılık ilişkisi doğurduğu iddia

edilerek eleştirilmektedir.

137

Tayfun Atmaca, Teknik Yardım Projelerinin Hazırlanması, Uygulanması, İzlenmesi ve

Değerlendirilmesi, TİKA Uzmanlık Tezi, Ankara, 2004,s.9.

Page 56: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

46

2.4.5 Sivil Toplum Kuruluşlarının Çalışmaları

Kamu diplomasisi faaliyetlerini hiçbir hükümet tek başına yürütemez. Kamu

diplomasisi sürecindeki temel aktörler genellikle Dışişleri Bakanlıkları ve dış

temsilcilikler olmakla birlikte sivil toplum kuruluşları, okullar, özel sektör, araştırma

merkezleri, kamuoyu araştırma şirketleri, basın, üniversiteler, sendikalar, dernek ve

vakıflar da bu sürece dâhil olan/olması gereken kurumlardır. Kamu diplomasisinin

yürütülmesinde hükümete düşen en önemli rol, hükümet dışı kuruluşlar arasındaki

işbirliğini temin etmek ve geliştirmek olmalıdır.138

Çoğu sivil toplum kuruluşu,

devletlerin konusu dışında kalan, genel kamu yararını temsil ettiklerini iddia ederek

sivil inisiyatifler oluştururlar. Kamuoylarının belli konularda fikrinin

şekillendirilmesi; devletlere ve karar mekanizmalarına, politikalarını değiştirmeleri

için baskı yapılması gibi birçok rol oynarlar.

Uluslararası arenada devlet dışı aktörlerin rolünün gitgide artmasına bağlı

olarak sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri ulusal sınırların ötesine geçmeye

başlamıştır. Bu nedenle sivil toplum müesseseleri kamu diplomasisi çalışmalarında

devletlerin en önemli ortakları haline gelmiştir. STK’ların, farklı ülkelerdeki

muadilleri ile birlikte, ortak projeler üretme ve lobi çalışmaları yapma gibi roller

üstlenmeleri, o ülkelerin halkına ulaşmak bağlamında son derece önemlidir.

Araştırma kuruluşları hedef ülke hakkında analizleri ile kamu diplomasisi

oluşturma sürecine destek olurken, özellikle diaspora STK’ları bu süreçte önemli rol

oynayabilmektedirler. Hedef ülke kamuoyunu iyi tanımaları, kamuoyunun

hassasiyetlerini ve görüşlerini iyi bilmeleri sayesinde öncelikli olarak yürütülmesi

gereken kamu diplomasisi çalışmaları hakkında hükümetlere tavsiyelerde

bulunabilecek, bu çalışmaların uygulanmasına katkı sağlayabilecek olanlar bu

kuruluşlardır. Kamu diplomasisini başarı ile uygulayan ülkeler faaliyetlerinde sivil

toplum kuruluşları ile koordinasyona önem vermekte ve ortak çalışmalar ile çok daha

geniş halk kitlelerine ulaşabilmektedir.

138

Vedat DEMİR, Kamu Diplomasisi ve Türkiye’nin Komşu Ülkelerle İlişkilerine Katkısı,

http://www.siyasaliletisim.org/pdf/kamudiplomasisiveturkiyeninkomsulari.pdf, (Erişim tarihi

28.11.2012)

Page 57: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

47

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKİYE’NİN AFRİKA ÜLKELERİ İLE İLİŞKİLERİ

Türkiye’nin Afrika ile ilişkileri, tarihi olarak uzun bir döneme tekabül

etmesine rağmen bu ilişkiler genel olarak en az incelenen konular arasında yer

almaktadır.139

Ülkemizde, kıta ile ilgili açlık, sefalet, yoksulluk, kuraklık, iç savaşlar,

istikrarsızlık gibi olumsuz yönü ağır basan bir genel algı hakimdir. Ancak, 2002

yılından itibaren Türk dış politikasında yaşanan hareketlilikle beraber kıta ile

ilişkilerin geliştirilmesine özel önem verilmesi, bu algıda değişime neden olmaktadır.

Türkiye-Afrika ilişkileri noktasında, ilk olarak 1998 yılında kabul edilen “Afrika

Açılım Eylem Planı” ile politika değişimine olan ihtiyaç kapsamlı bir biçimde ortaya

konulmuş, 2005 yılının “Afrika Yılı” ilan edilmesiyle, ilişkilerin geliştirilmesi Türk

dış politikasının öncelikleri arasına dahil olmuştur. Bu tarihten sonra Türkiye’nin

Afrika’ya olan ilgisi belirgin bir şekilde artmıştır. Gerek devlet kurumları tarafından

yapılan çalışmalar, gerekse sivil toplum kuruluşlarının ve iş adamlarının faaliyetleri,

Türkiye’nin Afrika ile ilişkilerinin gelişip güçlenmesinde önemli katkılar sağlamıştır.

Afrika kıtası hakkında Türkiye’deki hakim algıyı, Kuzey Afrika ve Sahra-altı

Afrika olmak üzere ikiye ayırarak incelemek mümkündür. Bu algının oluşmasında, 9.

yüzyılda Tolunoğulları ile başlayan daha sonra kurulan diğer Türk devletleri ile

devam eden tarihi ve kültürel mirasın etkili olduğu söylenebilir. Kuzey Afrika ile

mevcut kadim ilişkilerin de bir sonucu olarak, bu bölge daha pozitif bir imaja

sahiptir. Kuzey Afrika kültürel, dini ve coğrafi olarak daha “yakın” bir bölgeyi temsil

ederken, Sahraaltı Afrika’da daha olumsuz özelliklerin baskın olduğu bir imaj

yaygındır. Sahraaltı Afrika ülkemizde yeterince tanınmamakta, bunun ötesinde kimi

zaman son derece komik denebilecek, yamyamların var olduğu gibi, niteliklere haiz

ilkel bir bölge algısı bulunmaktadır.

3.1.Tarihi Miras: Osmanlı - Afrika İlişkileri

Türkiye’nin Afrika ile olan ilişkileri üç bölümde incelenebilir.

Tolunoğulları’ndan başlayan, Osmanlı Devleti ile devam eden ve Türkiye

139

Bu konuda Prof.Dr Ahmet KAVAS, “Türkiye’de Osmanlı Afrika’sı Araştırmaları”. Türkiye

Araştırmaları Literatür Dergisi, Sayı 2, Güz 2003, 513-528.makalesi detaylı bir analiz sunmaktadır.

Page 58: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

48

Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar olan ilk dönem, 1923-1998 arası ilişkiler ikinci

dönem ve 1998 sonrasındaki gelişmeler de üçüncü dönemdir. Osmanlı döneminde

Afrika ile kayda değer ilişkiler olmasına rağmen Cumhuriyet döneminde ülkenin

içinde bulunduğu şartlar ve temel dış politika tercihlerinden dolayı ilişkiler en alt

seviyeye inmiştir. 1998 yılında “Afrika Açılım Eylem Planı’nın” kabulü ile tekrar

ivme kazanan ilişkiler, 2005 yılı sonrasında ise Cumhuriyet döneminin altın çağını

yaşamıştır.

Türkler tarafından kurulan Tolunoğulları (868-905) ve İhşitler (935-969),

Abbasi hâkimiyetindeki Mısır’da adeta bağımsız birer devlet kurarak buranın tarihine

iz bırakacak bir medeniyetin ilk adımlarını atmışlardır.140

Bu iki hanedan

tecrübesinin ardından Fas civarında kurulduktan sonra Mısır’a gelerek burayı

kendilerine merkez yapan Fatımiler döneminde (909-1171), Türkler daha ziyade

orduda askeri güç olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Fatımîlere son vererek kurulan

Eyyubiler (1171-1250) döneminde ise kurulan devlete destek olmuşlar ve Kuzey

Afrika’da daha da yayılmışlardır. Kafkaslar ve Maveraünnehir bölgesinden getirilen

ve “Memluk” denilen askerler, giderek idarede hakim olmuş ve Eyyubilerin yerine

Memlukler (1250-1517) devleti kurulmuştur. “Kölemen Devleti” veya bazı

kaynaklarda “Dawla al-Turkiyya” olarak adlandırılan Memlukler, yaklaşık üç asır

Arap yarımadası, Mısır, Yemen ve Trablusgarp sınıra kadar yayılan geniş bölgede

hakimiyet tesis etmiştir. Yine bu dönemde Memlukler, Biladü’s Sudan olarak tarif

edilen, Büyük Sahra’nın güneyinde kalan bölge ile de yakın münasebetler

geliştirmiştir.141

Afrika kıtasıyla Osmanlı Devleti’nin ilk münasebetleri ise XVI. yüzyılın ilk

yarısında başlamıştır. Kuzey Afrika, Mısır ve Kızıldeniz liman şehirlerinde tesis

edilen Osmanlı hâkimiyeti, ilerleyen dönemlerde kıtanın yeni bölgelerine doğru

genişlemiştir. Mısır’ı hâkimiyeti altına alan Osmanlılar, Akdeniz’in önemli deniz

ticaret yollarını denetimleri altına almak amacıyla diğer bölge ülkelerini de

fethetmiştir. Sırayla, Cezayir (1518), Trablus (1551) ve Tunus (1574) Osmanlı

topraklarına dahil olmuştur. Osmanlı Devletinin Cezayir, Tunus ve Trablus’u ele

geçirmesi ve Fas ile ilişkilerini iyileştirmesi, Osmanlıların Siyah Afrika ile komşu

140

Ahmet Kavas, Osmanlı- Afrika İlişkileri, İstanbul, Tasam Yayınları, 2006,s.12.

141 Ibid., s.29.

Page 59: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

49

olmalarına sebep olmuştur. Bu aşamadan sonra, Osmanlılar Büyük Sahra’daki kabile

ve devletlerle ilişki kurmaya başlamıştır.1551’den 1556’ya kadar Osmanlı Cezayir

Beylerbeyliği yapan Salih Paşa’nın Tell ve Sahra Atlaslarını geçip Büyük Sahra’ya

inmesi ile buradaki kabileler vergiye bağlanmış ve Salih Paşa, 5000 Tuareg ve

Berberi esirle Cezayir’e dönmüştür. 16. yüzyıl sonlarında Trablusgarp valisi Amiral

Turgut Reis ise, Müslüman Kanem Bornu Sultanlığı ile Osmanlılar arasındaki

ilişkilerin temelini atmıştır.142

Bugünkü Nijerya’nın kuzeyi, Nijer ve Çad topraklarında kurulan Kanem

Bornu imparatorluğu ile tesis edilen yakın dostluk ve işbirliği, 16.yüzyıldan itibaren

Osmanlı Devletini, Sahra-altı Afrika’nın kuzeyindeki güç dengesinde önemli bir

aktör yapmıştır. 1575 yılında Sultan III. Murat döneminde Kanem Bornu ile savunma

paktı imzalayan Osmanlı Devleti, buraya askeri teçhizat ve eğiticiler göndermiştir.143

Kanem Bornu ile inşa edilen bu yakın işbirliğinin stratejik sonuçları yanında

ekonomik etkileri de olmuştur. ‘Altın Sahili’ olarak da nitelendirilen Batı Afrika ve

bugünkü Sudan bölgesi, 16. yüzyılda altın ticaretinin en önemli başlangıç noktası ve

kaynağıdır. Sudan ve Batı Afrika’daki altın sahilinden (bugünkü Gana

Cumhuriyeti)çıkarılan altın, toz halinde Büyük Sahra yolu ile Osmanlının Kuzey

Afrika liman şehirleri olan Cezayir, Tunus ve Trablus limanlarına nakledilmiştir.

Siyasi ve kültürel ilişkilerin pekiştirilmesi noktasında,1894 yılında Lagos’ta ilk

caminin açılmasından sonra Osmanlı Devleti özel bir elçi göndererek o dönemin en

yüksek rütbesi olan Bey rütbesini Osmanlı nişanıyla birlikte Kuzey Nijerya

Müslüman Topluluğu lideri Muhammed Şitta’ya taltif etmiştir. Şitta Bey aileleri

günümüzde de Nijerya’nın sosyal ve siyasi hayatında önemli roller üstlenen etkin

ailelerindendir.144

Kızıl Deniz üzerinden Hint Okyanusu’na geçen Osmanlı denizcileri, Doğu

Afrika sahillerini bilhassa Portekiz işgalinden korumaya çalışırken, diğer taraftan

Büyük Sahra çölünün güneyindeki Müslüman devletlerle de karşılıklı münasebet

142

Numan Hazar, Küreselleşme Sürecinde Afrika ve Türkiye-Afrika İlişkileri, Ankara, USAK

Yayınları, 2011, s.113.

143 Özkan Mehmet, “Türkiye’nin Afrika Politikası 2009,” der. Duran Burhanettin, İnat Kemal,

Ataman Muhittin, Türk Dış Politikası Yıllığı 2009, İstanbul, 2009,s.576.

144 Hazar,op.cit.,s.125.

Page 60: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

50

kurmuştur.145

Sahraaltı Afrika’da Eritre, Sudan, Etiyopya Somali, Cibuti, hatta Nijer

ve Çad kısmen veya bütün olarak Osmanlı etkisine girmiştir. Osmanlılar, Portekiz

sömürgeciliğinin Batı Afrika’ya yayılmasını önlemek için başat bir rol üstlenmiştir.

Sahraaltı Afrika’sının güneyinde ise Osmanlılar 1861 yılından beri

diplomatik ilişkilere sahip olmuştur. Bugünkü Güney Afrika Cumhuriyeti sınırları

içinde kalan Cape Town şehrine ilk onursal konsolos olarak PE de Roubaix’in 18

Şubat 1861 tarihinde atanmasından sonra sürekli konsolos atanmasına devam

edilmiştir. 146

21 Nisan 1914 tarihinde ilk Türk diplomat olarak Mehmet Remzi Bey

bölgeye atanmış, Remzi Bey 14 Şubat 1916 tarihinde orada hayatını kaybetmiş olup,

mezarı Johannesburg şehrindeki Braamfontein mezarlığında bulunmaktadır.

Osmanlıların Afrika ile ilişkilerinde dini boyut da öne çıkmıştır. Örneğin

Cape Town’daki Müslümanlar 1862 yılında dönemin onursal konsolosu PE de

Roubaix üzerinden Osmanlı devletinden imam talep etmişlerdir. Bölge İngiliz

kontrolünde olduğu için Müslümanların talebi İngiltere kraliçesi üzerinden Osmanlı

Devletine iletilmiş ve 3 Eylül 1862 tarihinde Sultan Abdulaziz’in emriyle bölgeye

Ebubekir Efendi gönderilmiştir. Bölgeye yerleşen ve buradan evlenen Ebubekir

Efendi’nin gelişiyle birlikle bölge Müslümanları ile Osmanlı imparatorluğu arasında

güçlü ilişkiler kurulmuştur. Buna ilişkin en iyi örnekler arasında Johanesburg’un

merkezinde yer alan Sultan Abdülhamid’in yaptırdığı Newton (Hamidiye) Camii ve

bölge Müslümanlarının hicaz demiryolu kapsamında toplayıp gönderdikleri 366,551

pound sayılabilir.

3.2Cumhuriyet Sonrası Dönem (1923-1998)

İkinci dönem olarak adlandırılan 1923-1998 arası dönemde ise Türkiye-

Afrika ilişkileri bir iki istisna dışında en az düzeye inmiştir. Bunda 1960’lı yılların

sonuna kadar kıtanın büyük bir kısmının Avrupalı emparyalist güçlerin egemenliği

altında kolonize edilmiş olmasının da etkisi vardır. Türk dış politikası bu süreçte

ülkenin gücünü dağıtan kıtasal mücadele alanlarına girmemeye ve kendi varlığını

milli sınırlar içinde güçlendirerek korumaya yönelmiştir. Atatürk'ün “Yurtta sulh,

145

Ibid., s.12.

146 Özkan, op.ci.t, s.576.

Page 61: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

51

cihanda sulh” ilkesinde ifadesini bulan yeni yaklaşım, barış eksenli idealist bir

uluslararası ilişkiler çizgisini gösterme yanında sömürgeciliğin zirveye ulaştığı

uluslararası konjonktürü göz önüne alan ve bu çerçevede sömürgeci sistemik güçlerle

çatışmaktan kaçınan realist bir dış politika tavrını esas almıştır.148

3.2.1 Soğuk Savaş Dönemi

Türkiye’nin Soğuk Savaş dönemdeki en temel stratejik yönelişi NATO ve

Atlantik eksenli olarak gerçekleşmiştir. Bu stratejik tercihlerle uyumlu bir şekilde

devreye giren Bağdat Paktı, CENTO ve RCD ise Türkiye’nin Atlantik eksenli temel

stratejik yönelişinin gerektirdiği bölgesel sorumluluk alanlarının sonucunda ortaya

çıkmıştır. Bu dönemde böylesi dolaylı sorumluluk alanları dışında olan Asya ve

Afrika, Türkiye’nin genelde ilgi alanı dışında kalmıştır.149

Türkiye, kıta ölçekli temel

dış politika tercihinin bölgesel politikalar ile çatıştığı problem alanlarında ve bunalım

dönemlerinde İslam Konferansı Örgütü ve benzeri çabalarla Asya ve Afrika ülkeleri

ile olan ilişkilerinde yeni kanallar oluşturmaya çalışmıştır.150

Söz konusu dönemde, Soğuk Savaş mantığı ile Afrika’yı gören Türkiye, bu

politikanın bir sonucu olarak zaman zaman kendi tarihi-sosyal gerçekleri ile, hatta

birbirleriyle çelişen politikalar izlemiştir. Türkiye’nin 1950’li, 1960’lı ve 1970’li

yıllar boyunca kıtadaki ülkelere karşı izlediği resmi tutumu göstermesi açısından

önemli bir kaynak niteliğinde olan “Afrika ve Biz” adlı makalesinde Ataöv, bu

tutumu şu şekilde özetlemektedir: 1951 ve 1953 yıllarında, Birleşmiş Milletler (BM)

Genel Kurulu’nda Fas’ın bağımsızlığı konusu gündeme geldiğinde, bu konunun

ertelenmesi yönünde oy kullanan Türkiye, 1952’de Tunus’un bağımsızlığı söz

konusu edildiğinde ise -ilerleyen yıllarda Cezayir’in bağımsızlığı söz konusu

olduğunda tekrarlanacağı gibi- sorunun Fransa ile Tunus arasında bir “iç” sorun

olduğunu belirtmiştir. Hakeza, gerek Ruanda ve Burundi’de BM’nin nezaretinde

özgür bir seçim yapılması konusunda, gerekse Moritanya’nın bağımsızlığı oylanırken

Türkiye çekimser kalmış, Türk yetkililere Angola konusunda “NATO müttefikleri”

ile birlikte hareket edilmesi talimatı verilmiştir. Türkiye ayrıca, ülke sınırları içinde

148

Davutoğlu, op.cit., s.197.

149Ibid., s.197.

150Ibid,s.208.

Page 62: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

52

izlediği ırkçı politikadan dolayı Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Uluslararası Çalışma

Örgütü’nden çıkarılmasına ilişkin öneriyi desteklememiştir. Aynı şekilde, Nelson

Mandela’nın özgürlüğüne kavuşturulmasına ilişkin olarak BM Genel Sekreterine

sunulan mektubu imzalamaktan bile çekinen Türkiye, ancak 1967’de Güney

Afrika’da ırk ayrımını kınayan BM kararında 89 ülkenin arasına

katılabilmiştir.151

Öte yandan, Bandung Konferansında Türkiye, bağımsızlıklarını

yeni kazanmış ya da kazanmak üzere olan Asya-Afrika ülkelerine karşı kendi tarihi

ile çelişir yönde bir tavır takınmıştır. Türkiye’yi Konferansta temsil eden Fatin Rüştü

Zorlu’nun konuşmasında tüm Üçüncü Dünya liderlerine ABD’yle işbirliğini

geliştirmeyi önermesi, onları ABD yanlısı bir tutum almaya ikna etmeye çalışması,

sürekli olarak “komünist tehlikesine” vurgu yapan ve böyle bir tehlike karşısında

tarafsız kalmanın olası sonuçlarına dikkat çekmeye çalışması diğer ülkeler nezdinde

tam bir hayal kırıklığı yaratmıştır.152

İstiklal Savaşının anti-sömürgeci karakteri

Afrika’daki özellikle Müslüman toplumlar üzerinde etkili olmasına rağmen,

1960’larda bu bağımsızlık hareketlerinin genel olarak Marksist yapısı, Türkiye’nin iç

ve dış stratejik tercihleri ile uyumsuz görülmüş ve bu hareketlere karşı mesafeli

durmasına sebep olmuştur. Türkiye’nin Afrika ülkelerinin bağımsızlılarını

kazandıkları böylesi kritik bir dönemde bu tür dış politika eylemleri, Tarafsızlar

bloğunun öncüleri arasında yer alan Hindistan, Mısır, Yugoslavya ve Endonezya gibi

ülkelerle olan ilişkilerin düşük bir profilde seyretmesi, çoğu Tarafsızlar Bloğu üyesi

olan Afrika ülkeleri Afrika ülkesi ile ilişkilerini gerginleştirmiş, bunun sonucunda

kıtadaki ülkelerle ilişkileri uzun yıllar düzelmemiştir.153

Türk dış politikasının bu dönemdeki en temel problem alanı olan Kıbrıs ile

ilgili ABD ve Avrupa’dan gelen olumsuz tepkiler Türkiye’yi yeni dış politika

arayışlarına zorlayan temel etken olmuştur.157

1964 sonrasında BM Genel Kurulu'nda

Kıbrıs sorunu her ele alınışında Bağlantısızlara dâhil olan ülkelerin, özellikle de

giderek çoğunluğa geçen Afrika ülkelerinin, Türkiye'ye karşı Kıbrıs Cumhuriyeti'nin

ve lider Makarios'un arkasında durmaları Ankara'yı harekete geçirmiştir. 1965 yılı

151

Türkkaya Ataöv, “Afrika ve Biz”, Vatan, 21.03.1976‘dan Elem Eyrice Tepeciklioğlu, “Afrika

Kıtasının Dünya Politikasında Artan Önemi ve Türkiye-Afrika İlişkileri”, Ankara Üniversitesi Afrika

Çalışmaları Dergisi, Cilt 1, Sayı 2, Bahar 2012, s.67.

152Eyrice,op.cit 68-69

153Davutoğu , op.cit,s.208.

157 Davutoğu ,Ibid., s.197.

Page 63: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

53

içinde Kıbrıs sorununda Türk görüşünü açıklamak üzere siyaset adamları,

diplomatlar, gazeteciler ve öğretim üyelerinden oluşan iyi niyet heyetleri çeşitli

Afrika, Asya ve Latin Amerika ülkelerine gönderilmiş, bu heyetlerden üçü Afrika

ülkelerine gitmiştir.Ancak ne 1965 yılı sonunda yapılan BM Genel Kurulu'ndaki

Kıbrıs oylamasında Afrika ülkeleri, Bağlantısızlık Hareketi'nin önemli isimlerinden

olan Makarios'dan desteklerini çekmişler, ne de oylama sonrası Türkiye, Afrika

ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeye istekli olmuştur. 1965 sonrası Türk dış

politikasının çok yönlülüğe geçişi, Arap ülkeleriyle sınırlı kalmıştır. Türk dış

politikası tarihinde Afrika'ya yönelik tek girişim yukarıda özetlediğimiz 1960'lı

yıllardaki çok özel ve tek yanlı bir talep üzerinde yoğunlaşmış bu adım olmuş, Kıbrıs

sorunu gündemden düşünce Afrika ile ilişkiler yine asgari düzeyde kalmıştır.158

3.2.2 Soğuk Savaş Sonrası Dönem

Soğuk Savaşın sona ermesinin küresel ve bölgesel dengeler üzerinde yaptığı

etkiler, Türkiye’nin yakın kara, deniz ve kıta havzalarının stratejik karakterini büyük

ölçüde değiştirmiştir. Bu değişim dalgası, Türk dış politikası yapımcılarını önce

şaşırtmış, daha sonra biraz da hayalciliğe varan ciddi bir ölçek büyültme çabasına

yöneltmiştir. Doksanlı yılların ikinci yarısından itibaren ise tedirginlik, bekleyişe ve

yeni stratejik konum arayışına sürüklemiştir.160

1992’den itibaren sıkça kullanılmaya

başlanan “Adriyatik’ten Çin Seddi ne Türk Dünyası” tezi, ECO’nun Orta Asyayıda

içine alacak şekilde genişletilmesi, KEİ’nin kurulması, Soğuk Savaş döneminde

ihmal edilen Güney ve Doğu Asya ile Afrika bağlantılarını devreye sokmaya çalışan

D-8 projesi yakın kara, kıta ve deniz havzaların politikaları arasındadır.

3.2.2.1 Afrika Açılım Eylem Planı

1998yılında Afrika Eylem Planı’nın kabulüyle Afrika kıtası ülkeleriyle yeni

bir dönemin başlatılması bu yeni politika arayışının bir örneğini teşkil eder. Planın

hazırlanmasının arka planında, 1997 yılında Avrupa Birliği’nin, Türkiye’yi aday ülke

olarak kabul etmemesinin getirdiği hayal kırıklığı etkilidir. Buna rağmen, Planın

hazırlanmasında, Afrika’da görev yapan büyükelçilerin, fahri konsolosların, çeşitli

158

Melek Fırat, http://www.tasam.org/FileDownload.ashx?p=Icerik&i=3699&f=DOSYA ( Erişim

tarihi 27.11.2011)

160Ibid., s.221.

Page 64: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

54

kamu kurum temsilcileri ile özel sektör temsilcilerinin de olduğu çok taraflı yapıdan

faydalanılmıştır. Başlı başına bu özelliği bile, Plana verilen önemin bir göstergesi

olmuş ve bu Plan bir yol haritası olarak daha sonraki hükümet politikalarında

kullanılmıştır. Bu çerçevede, Planda ortaya konan siyasi, ekonomik ve kültürel

ilişkilerin geliştirilmesi prensibinden hareketle, Afrika’da yeni büyükelçilikler

açılmaya başlamış, mevcut kadrolar daha da geliştirilmiştir. Konsolosluk

bulunmayan ülkelerde fahri konsoloslar atanmaya başlanmış, büyükelçilik

açılmasının mali yönden sıkıntı yaşatacağı bölgelerde ise merkezde görevli

büyükelçiler Afrika ülkelerine akredite edilmiştir.161

Yine plan kapsamında, Afrika

ülkeleri ile yüksek düzeyli temas sağlanması amacıyla Cumhurbaşkanı, Başbakan ve

Bakan seviyesinde davetler yapılmıştır. Afrika ile Türkiye arasında ekonomik

ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla ekonomik, teknik ve bilimsel işbirliği

anlaşmalarının imzalanması, ticaret anlaşmalarının yapılması, çeşitli alanlarda

Türkiye’den Afrika ülkelerine uzmanlar gönderilmesi ile Afrika Kalkınma Bankası

ile Afrika İthalat ve İhracat Bankasına üye olunması gibi hususlar yine Planın öne

çıkan özelliklerindendir. Afrika Açılım Eylem Planı, Afrika ülkelerinin ülkemizde

tanıtılmasını, ülkemizde düzenlenen festivallere ve müzik şölenlerine katılım

sağlanmasını, Afrika konusunda sempozyum ve seminerler düzenlenmesini, Afrikalı

öğrencilere burs verilmesi ile Türkiye’de Afrika İncelemeleri Enstitüsü kurulmasını

öngörmüştür.162

Plan, koyduğu prensipler açısından son derece önemli bir kırılma

noktası olsa da, üçlü koalisyon hükümetinin getirdiği kırılgan siyasi yapı, sonrasında

yaşanan ekonomik kriz, bu planın tam olarak başarılı bir şekilde hayata geçirilmesine

engel olmuştur.163

3.3.2005 Afrika Yılı

Türkiye-Afrika ilişkilerinin en önemli dönüm noktasını 2005 yılı

oluşturmaktadır. 2005 yılının ülkemizde ‘Afrika Yılı’ ilan edilmesi ile kıta ile

ilişkilerimizin geliştirilmesine dair en ciddi irade ortaya konulmuştur. Bu iradenin

bir tezahürü olarak ilk kez bir Türk Başbakan, Ekvator altı olarak bilinen bölgeye

ziyarette bulunmuştur. Bu açıdan Mart 2005'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 161

Hazar, op.cit., s.209.

162 Ibid., s.213-214.

163 Mehmet Özkan, “Türkiye’nin Afrika Açılımı ve Asya İle ilişkiler”,der. İbrahim Kalın, 2000’li

yıllar, Türkiye’de Dış Politika, İstanbul, Meydan Yayınları, 2011,s.136.

Page 65: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

55

Etiyopya ve Güney Afrika'yı ziyareti son derece önemlidir. Yine kıta ile yakalanan

ivmenin bir sonucu olarak Türkiye, 12 Nisan 2005'te Afrika Birliği'nde gözlemci

statüsü edinmiştir. 5 Mayıs 2005'te Etiyopya büyükelçiliği Afrika Birliği nezdinde

akredite büyükelçi olarak atanmıştır. Nitekim yine bu iradenin bir neticesi olarak

Ocak 2008'deki Afrika Birliği Zirvesi'nde ise Türkiye stratejik ortak ilan edilmiş,

böylece Türkiye, Rusya ve Çin ile beraber Afrika Birliğinin üçüncü stratejik ortağı

olmuştur.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA’YA YÖNELİK KAMU DİPLOMASİ

FAALİYETLERİ

4.1. Türkiye Kamu Diplomasisi Genel Çerçeve

Türkiye’de kamu diplomasisi, kurumsal olarak yeni hüviyetine kavuşmuş

olmasına rağmen, devlet kurumlarının ülkenin yumuşak gücünü arttırmaya yönelik

çalışmaları çok daha eskidir. Anadolu Ajansı’nın ve şuan ki adıyla Basın-Yayın ve

Enformasyon Genel Müdürlüğü gibi kurumların tarihinin 1920’li yıllara ulaşması

bunun en büyük örneğidir.

Diplomasi kavramı ülkemizde yakın zamanlara kadar, Dışişleri Bakanlığı’nın

diplomatlar eliyle gerçekleştirdiği geleneksel diplomasi164

eylemlerini kapsayacak

şekilde kullanılmıştır. Devlet ve hükümet başkanları nezdinde yürütülen ilişkiler,

ülke tanıtımı konusunda bakanlık ve büyükelçilik aracılığıyla Türkiye’nin görüşünü

basın mensuplarına anlatmak, tekzip ve tavzih yayımlamak, resmi davet, gün ve

toplantılarda gerçekleştirilen temaslar bu noktada yeterli görülmüştür. Ancak,

kamuoyunun dış politika karar alma süreçlerinde artan etkisi, gelişen teknolojik

164

Diplomasi kelimesi Yunanca “diploma”dan kelimesinden doğmuştur. Diploma ise katlanmış ya da

kıvrılmış kâğıt anlamına gelir. Devletlerarası ilişkilerde içinde yazılanları gizleyerek elden ele

aktarılan bu kâğıt parçaları, içeriği herkesten saklı ve yalnızca gönderen ve alan kişinin bildiği

gizlilikte dokümanlara dönüşmüştür. Böylelikle, geleneksel diplomasi yalnızca yüksek seviyedeki

hükümet görevlilerinin ya da bakanların yürüttüğü, kapalı kapılar ardında kararların alındığı ve sadece

sonuçların halka açıklandığı bir şekle bürünmüştür. Tayyar Arı,diplomasiyi “bir hükümetin belli

konulardaki kanı ve görüşlerinin doğrudan doğruya öteki devletlerin karar vericilerine iletme süreci”

olarak tanımlarken diplomasinin geleneksel tanımına vurgu yapmaktadır.

Page 66: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

56

imkânlar, iletişim ve ulaşım olanaklarının çoğalması ile “bolluk paradoksu”165

oluşturacak kadar bilginin yaygınlaşması, diplomasi anlayışının da tüm dünyada

olduğu gibi ülkemizde de evirilmesine neden olmuştur. Değişen bu diplomasi

anlayışı ile paralel olarak yumuşak güç unsurlarının uluslararası ilişkilerde öne

çıkması, devletlerin hem kendi kamuoyları hem de diğer ülke kamuoylarına yönelik

faaliyetler yürütmelerini zorunlu hale getirmiştir. Eğer bir ülke kendi algısını ve

itibarını yönetmezse, itibarı kendi doğal ritmiyle ilerler ve başkaları tarafından

yönetilir.166

Nitekim Türkiye yaşadığı acı olaylar ile bu gerçeği bizzat tecrübe

etmiştir. Yabancı kamuoyunda Kıbrıs meselesi, Ermeni meselesi, Kürt sorunu, Gece

Yarısı Ekspresi ile tanına gelen ülke, bu yanlış algının getirdiği sorunları hem AB

üyelik sürecinde hem de diğer ülkeler ile olan ilişkilerinde birçok kez yaşamıştır.

Kalın’ın ifade ettiği gibi:

bugün Türkiye hakkındaki olumsuz algılar, Türkiye aleyhine yürütülen propaganda

faaliyetleri kadar, geçmişte izlenen yanlış politikaların da bir sonucu olarak ortaya

çıkmıştır. 12 Eylül darbesinden sonra yaşanan fail-i meçhul cinayetler,

hapishanelerdeki işkenceler, Kürt meselesinde izlenen politikaların ürettiği maliyet,

insan hakları ihlalleri ve din ve vicdan hürriyeti sorunları, Türkiye´nin içerde baskıcı

ve otokratik bir ülke olduğu söylemini güçlendirmiştir. Yurt dışındaki bazı

çevrelerde ise Türkiye Kıbrıs´ı işgal eden, Ermenileri katleden ve PKK ile mücadele

adı altında komşu ülkelerin topraklarına askeri operasyon düzenleyen bir ülke olarak

takdim edilmektedir.”167

Türk dış politikasındaki özellikle AK Parti iktidarıyla başlayan hareketlenme

ve ivme, yaşanan bu evrimi ve değişimi hızlandırmıştır. Ülkenin geçirdiği politik,

ekonomik ve kültürel dönüşüm ve küresel düzlemde meydana gelen gelişmelerin de

etkisiyle, Türkiye dış politikasına hakim olan geleneksel çekingen, reaktif tavır yerini

ritmik, çok yönlü ve pro-aktif bir dış politika anlayışına bırakmaktadır. Bunda ülkeyi

yöneten elitin dur durak bilmeyen stratejik otonomi arayışı da bölge ile geliştirdiği

165

Herbert A. Simon’a göre, teknolojik gelişmeler, bilgiyi işleme ve iletme masraflarının oldukça

azalmasına neden olmuş, bunun sonucunda da “Bolluk Paradoksu”nun oluştuğu bir bilgi patlaması

meydana gelmiştir.

166 Emine Akçadağ, Türkiye’de ve Dünya’da Kamu Diplomasisi

www.kamudiplomasisi.org/pdf/emineakcadag.pdf

167 Kalın, op.cit., www.kdk.gov.tr

Page 67: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

57

bu yeni açılımlardan etkili olmuştur.168

Artık Türkiye hem yakın kıta havzasına hem

de dünyaya yeni ve farklı bir perspektiften bakmaktadır.

Bakış açısının değişmesi, Afrika ve Asya ile olan ilişkilerinde radikal

dönüşümler meydana getirmiştir. Artık bu iki bölge uzak, sorunlu ve geri kalmış

bölgeler yerine; ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkilerin geliştirilmesi gereken

‘ortaklar’ olarak değerlendirilmektedir. “Hattı diplomasi yoktur, sathı diplomasi

vardır, o satıh da bütün dünyadır” sloganıyla kendini ifade eden paradigma değişimi,

doğal olarak hem dış politika uygulayıcıları hem de ülke için yeni sınamaları da

beraberinde getirmektedir.

Türkiye’de kamu diplomasisi kavramının kurumsal bir hüviyete kavuşması,

2009 yılında Başbakanlığa bağlı Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğünün kurulması

ile olmuştur. Koordinatörlüğün kuruluşuna ilişkin Başbakanlık Genelgesi, esasında

kamu diplomasisine ve kuruma duyulan ihtiyacı açıkça ortaya koymaktadır.

Günümüzde, küreselleşmenin bir sonucu olarak uluslararası ilişkiler daha

karmaşık bir hale gelmiş, devletlerarasındaki resmi diplomasi yanında,

uluslararası toplumu etkilemenin ve yönlendirmenin bir aracı olarak "Kamu

Diplomasisi" ayrı bir önem kazanmıştır. Uluslararası platformlarda,

Ülkemizin uzun süredir maruz kaldığı itham ve sorunlar karşısında

haklılığımızı kanıtlamaya yönelik çalışmaların başarıya ulaşabilmesi için,

kamu diplomasisi yöntem ve araçlarıyla uluslararası toplumun doğru yönde

bilgilendirilmesi gerekmektedir.169

Ayrıca, Koordinatörlüğün kuruluş genelgesinde, “kamu diplomasisi,

devletlerarasındaki resmi diplomasi yanında, uluslararası toplumu etkilemenin ve

yönlendirmenin bir aracı” olarak tanımlanmıştır. “Uluslararası platformlarda,

ülkemizin uzun süredir maruz kaldığı itham ve sorunlar karşısında haklılığımızı

kanıtlamaya yönelik çalışmaların başarıya ulaşabilmesi için, kamu diplomasisi

168

Şaban Kardaş, “Quest for Strategic Autonomy Continues, or How to Make Sense of Turkey’s

“New Wave”,

www.gmfus.org/wpcontent/blogs.dir/1/files_mf/1323287254_magicfields_attachment__1_1.pdf

(Erişim tarihi 03.12.2012)

169www.kdk.gov.tr

Page 68: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

58

yöntem ve araçlarıyla uluslararası toplumun doğru yönde bilgilendirilmesi gerektiği”

ifade edilmiştir.171

Kurumun en önemli amacı, Türkiye’nin uluslararası toplumda tanıtımını

yapmak ve saygınlığını artırmak hedefi doğrultusunda kamu kurum ve kuruluşları

ile, bütün zenginlikleri ve tecrübeleriyle sivil toplum kuruluşları arasında

koordinasyon ve işbirliğini sağlamaktır. ‘Türkiye’nin hikayesini’ karşı tarafa doğru

bir şekilde anlatabilmektir.172

Türkiye’de kamu diplomasisi anlayışında yaşanan bu değişim sadece

koordinatör bir kurumun ihdasından öteye geçmektedir. Başarılı bir kamu

diplomasisi uygulamasının sadece zihinsel dönüşüm ile mümkün olamayacağının

farkında olan yeni dış politika yürütücüleri kurumsal yapılanmaya da önem

vermektedir. Nitekim bu doğrultuda bazı kurumlar yeniden yapılandırılırken ihtiyaç

arz eden yerlerde, KDK örneğinde olduğu gibi, yeni kurumların ihdas edilmesine

gidilmiştir. TİKA, TRT, Kızılay, Diyanet İşleri Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı,

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü,

Anadolu Ajansı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, Yunus Emre

Enstitüsü, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) gibi kurumlar bu yeni

anlayışa bağlı olarak ya yeniden yapılandırılmış ya da ilk defa ihdas edilmiştir.174

Türkiye kamu diplomasinin kurumsal yapılanmasında güç alacağı en büyük

unsur şüphesiz ülkenin yumuşak gücüdür. Afrika kıtası açısından

değerlendirdiğimizde, Türkiye’nin yumuşak güç potansiyelinin en önemli

kaynaklarını; tarihi, kültürü, siyasal sistem-değerleri ve dış politika uygulamaları ve

son derece aktif bir sivil toplum oluşumuna sahip olması olarak tasnif edebiliriz. Bu

unsurlar, Türkiye’nin Afrika bölgesinde rekabet halinde olduğu diğer ülkelere karşı

elini güçlendirmekte ve kıta ile etkileşimini kolaylaştırmaktadır. Türkiye’nin

Afrika’da sömürgeci bir geçmişi yoktur. Osmanlı İmparatorluğu Afrika’daki

eyaletleri, vilayetleri, halkları ve komşu devletlerle kurduğu ilişki zemini itibariyle

aslında bir Afrika devletidir. Osmanlıların, İspanya’nın Kuzey Afrika’daki

171

Kamu Diplomasi Koordinatörlüğün Kurulmasına İlişkin Genelge, www.kdk.gov.tr

172 Kamu Diplomasi Koordinatörlüğün Kurulmasına İlişkin Genelge, www.kdk.gov.tr

174 Berdibek, op.cit., s.9.

Page 69: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

59

sömürgeci yayılımına, Doğu Afrika’da Portekiz sömürgeciliğine engel olmaları tarihi

hafıza açısından son derece önemlidir. Afrika’da Osmanlı İmparatorluğu ile ittifak

halinde olan eyaletlerin ve sultanlıkların tarihleri incelendiğinde, Avrupalı güçlerin

Afrika’yı sömürgeleştirmelerinin neden 19. yüzyılın sonlarına ve hatta 20. yüzyıla

kadar sarktığı daha iyi anlaşılacaktır.175

Bu tarihi hafızayı destekleyen bir diğer

unsurda İstiklal Savaşıdır. Kurtuluş Savaşı özellikle Kuzey Afrika bağımsızlık

mücadelelerine ilham kaynağı olmuş, Afrikalı ülkeleri de sömüren dönemin büyük

emperyal güçlerinin yenilmezliği düşüncesine son vermiştir.177

Kıtadaki Türk

tarihinin bu iki niteliği, kıtayı uzun bir süreli unutması ve Batı bloğu ile çoğu zaman

kıta aleyhine hareket etmesine rağmen, kıta ile ilişkilerde Türkiye’nin önemli

yumuşak güç unsurlarından birisini teşkil etmektedir.

Hakeza, kültürel açıdan değerlendirildiğinde birçok farklı din ve etnik grubun

barış içinde yaşadığı, Batı ile yakın ilişkiler tesis eden ve bulunduğu kadim kültürleri

içinde mezceden Türkiye’nin kültürel yapısı, Afrika ile ilişkilerinde önemli bir

yumuşak güç unsurudur. Farklı grupları bir araya getiren, onların ortak bir zaman ve

mekân tecrübesini idrak etmelerini sağlayan bu miras son derece önemlidir. Kuzey

Afrika ülkeleri yanında, Sahraaltı Afrika’sı birçok ülkenin nüfusunun önemli bir

kısmı veya tamamı Müslüman’dır.178

Türkiye ile olan bu din birlikteliği şüphesiz

Türkiye’nin kıta ile olan münasebetlerinde kolaylaştırıcı bir unsur olarak etkili

olmakta, işbirliği alanlarını genişletmektedir.

Türkiye’nin bir diğer önemli yumuşak güç unsuru ise ülkenin sahip olduğu

siyasal değerlerdir. Özgürlüklerin önünü açan, paylaşımcı, insanı merkeze alan, adil,

şeffaf ve demokratik bir siyasal düzen, bir ülkenin yumuşak güce sahip olmasını

sağlayan unsurların başında gelir. Türkiye'nin ince gücünün temel dayanaklarından

biri, onun demokrasi tecrübesidir. İnişli çıkışlı tarihine rağmen Türkiye'de

175

Ahmet Kavas, “Afrika'da Sömürgeciliğin XIX. Yüzyılın İkinci Yarısına Kadar Kurulamamasında

Osmanlı Devleti'nin Rolü”, der. Ahmet Kavas ve Hasan Öztürk, Uluslararası Türk - Afrika Kongresi:

Yükselen Afrika ve Türkiye, İstanbul, Tasam Yayınları, 2006, s.103-108.

177 Mustafa Kemal’in Milli Mücadeleyi başarıyla sonuçlandırmasından sonra Etiyopya, Kenya ve

Güney Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerden tebrik kutlamaları gelmiştir. Türkiye’deki Etiyopya

Büyükelçisi, 1973 yılında yaptığı açıklamada, Afrika’da özgürlüklerine kavuşmuş olan 42 ülkenin

bunu İstiklal Savaşı’ndan ilham alarak sağladıklarını dile getirmiştir

178İslam’ın Afrika kıtasında merkezi özelliği vardır. Kıtadaki Müslüman nüfus oranı %53 olup, onu

Hıristiyanlık izler.

Page 70: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

60

demokrasinin her gün biraz daha kurumsallaşması ve halk arasındaki meşruiyetinin

güçlenmesi, Türkiye'nin bölgesel ve küresel bir aktör olma yolunda ilerlemesini

sağlayan dinamiklerin başında gelmektedir.179

2002 yılı sonrasında vesayet odakları

ile verilen başarılı mücadele ile demokrasinin daha fazla kurumsallaşması,

bağımsızlıklarını kazanmalarının hemen akabinde çoğu dikta yönetimlerine mahkûm

olan Afrika ülkeleri ile tecrübe ve bilgi paylaşımı noktasında Türkiye’ye önemli

avantajlar sağlamaktadır.

Türkiye’nin son dönem dış politika uygulama ve söylemi de Afrika ülkeleri

ile ilişkilerinde yumuşak gücünü arttırmaktadır. Eşitliği, kardeşliği, paylaşımı,

yardımlaşmayı, kazan-kazan anlayışını ve mazlum halklar ile birlikteliği esas alan bu

söylem, Afrika ülkeleri nezdinde hüsnü kabul görmektedir. Türkiye’nin kalkınma ve

insani konularda Afrika’nın sesi olarak hareket etmesi, Güvenlik Konseyi geçici

üyeliği döneminde ve G-20 gibi uluslararası platformlarda Afrika ülkeleri ile istişare

halinde olması ve onların hakkını savunur pozisyonu,180

uluslararası işbirliği ve etkin

çok taraflılığa vurgu yapması Türkiye ile bölge ülkelerini birbirine yaklaştırmakta,

dış politikada yumuşak gücünü artırmaktadır.

4.2.Türkiye’nin Bölgeye İlişkin Kamu Diplomasisi Faaliyetleri ve Etkileri

Afrika kıtası, 21. yüzyılın en önemli rekabet alanlarından biri olmaya adaydır

ve bu durum en azından yakın gelecekte değişeceğe benzememektedir. Son yıllarda

Türkiye’de Afrika’ya olan ilgi, kıtanın uluslararası sistemdeki önemine paralel olarak

gerek akademik camiada, gerekse siyasi alanda artış göstermektedir. Kıtanın zengin

kaynaklara sahip oluşunun yanı sıra, kıtada var olduğuna inanılan ve henüz

keşfedilmemiş petrol yataklarının bu ilgideki artışın başlıca sebeplerinden olduğu

ortadadır. Zamanında bir açılım stratejisi olarak yürütülen Afrika politikası, bugün

çok boyutlu Türk dış politikasın stratejik boyutlarından biri haline gelmiştir.

Türkiye’nin Afrika kıtasına olan yönelimi sadece ikili siyasi ve ekonomik hedeflerle

179

Kalın, op.cit.

180 Mehmet Özkan ve Birol Akün, Mülalakat

http://www.balkanalysis.com/turkey/2011/01/01/turkey%E2%80%99s-developing-role-in-africa-

interview-with-mehmet-ozkan-and-birol-akgun/ (Erişim tarihi 03.12.2012)

Page 71: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

61

sınırlamak doğru bir yaklaşım olmayacaktır.185

Türkiye imkanları ölçüsünde sağlık,

eğitim ve tarım gibi alanlarda Afrika’nın gelişme ve kalkınmasına da katkıda

bulunulmakta ve Somali örneğinde olduğu üzere ihtiyaç duyan kıta ülkelerine

düzenli insani yardım yapmaktadır.186

Ancak Türkiye’nin, dış politikasının en önemli

ilkelerinden olan “Batılılaşma” politikası çerçevesinde uzun yıllar Afrika ülkelerini

ihmal ettiği, sırtını döndüğü bir gerçektir. Bugün Afrika ülkeleri ile olan ilişkiler

bağlamında gelinen nokta, geçmişin ihmalkârlığını ve tek yönlü politika anlayışını

sona erdirmek amacını taşıması açısından son derece umut verici gözükmektedir.

4.2.1. Siyasal İlişkiler

Temelleri 1998 yılında Afrika Açılım Eylem Planı ile atılan, 2005 Afrika Yılı

ile ivme kazanan Türkiye-Afrika ilişkilerinin siyasi boyutu, mevcut işbirliğinin

devam ettirilmesi için önemli alanlardan birisini oluşturmaktadır. Ülkemizin

Afrika’ya yönelik kamu diplomasisi faaliyetlerinde şüphesiz siyasi ilişkilerin

geliştirilmesi önemli rol oynamaktadır. Türkiye siyasi ilişkilerin geliştirilmesi

noktasında, son dönemde önemli adımlar atmış, bir taraftan Afrika kıtasının

Türkiye’de görünürlüğünü çeşitli araçlarla belirginleştirmiş, diğer taraftan da

Türkiye’nin kıtadaki varlığını sağlayan unsurlarda artış olmuştur. Bu politikayı en iyi

şekilde, karşılıklı olarak açılan büyükelçilik rakamlarında, giderek sıklaşan üst düzey

ziyaretlerde ve Afrika ülkeleri ile düzenlenen uluslararası toplantıların sayılarındaki

artışta görmek mümkündür.

2002 yılından itibaren, Türkiye’nin Afrika ülkelerinde var olan büyükelçilik

sayısında önemli oranda artış olmuştur. Afrika stratejisinin uygulanmasında başat rol

üstlenen yeni Büyükelçiliklerin açılmasına yönelik çalışmalar halen devam

etmektedir. Kıtada, Mayıs 2009’da 7’si Sahranın Güneyinde olmak üzere toplam 12

Türk Büyükelçiliği mevcutken (Rabat/Fas, Cezayir/Cezayir, Tunus/Tunus,

Trablus/Libya, Kahire/Mısır, Hartum/Sudan, Dakar/Senegal,

Abuja/Nijerya,Kinshasa/Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Addis Ababa/Etiyopya,

Pretoria/Güney Afrika ve Nairobi/Kenya), siyasi ilişkilerin daha fazla gelişmesi için

185

Ahmet Davutoğlu, “2013 Yılına Girerken Dış Politikamız”,

http://www.mfa.gov.tr/site_media/html/butce_2013.pdf ( Erişim tarihi 4.12.2012)

186 Ibid.

Page 72: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

62

2008 yılında Afrika kıtasında 15 yeni elçilik açılması kararı verilmiştir. Bunlardan 8

tanesi 2009 yılında açılarak kıtadaki 8 ülkeye (Mali, Angola, Fildişi Sahilleri, Gana,

Madagaskar, Nijer, Uganda ve Kamerun) Temmuz ayında ilk defa büyükelçi

atamıştır. Bu yeni büyükelçilikler, Cumhuriyet tarihinde Afrika’ya tek seferde

yapılan en büyük açılım olarak değerlendirilmektedir.187

2011 yılı sonunda bu sayı

27’ye yükselmiş,2012 yılında ise Niamey (Nijer), Windhoek (Namibya), Ugudugu

(Burkina Faso) ve Libreville (Gabon) Büyükelçiliklerin açılmasıyla bu sayı 31’e

ulaşmıştır. Keza, Encemime (Çad), Konakri (Gine) ve Cibuti’ye Büyükelçi ataması

yapılarak agreman talebinde bulunulmuş olup, 2012 sonu veya 2013’ün ilk aylarında

Büyükelçiliklerin sayısı 34’e ulaşmış olacaktır.188

Bu atamalara paralel olarak,

diplomatlara ayrıca çevre devletlerin sorumluluğu da yüklenmiş, büyükelçilik

olmayan yerlere akredite edilmiştir.

Türkiye’nin kıta ile olan siyasi işbirliğini geliştirmeye yönelik çalışmalarının

başında sayıları giderek artan uluslararası toplantılar gelmektedir. Bu toplantılardan

en önemlisi şüphesiz Cumhurbaşkanı Gül himayesinde 18-21 Ağustos 2008'de

"Ortak Gelecek için Dayanışma ve Ortaklık" temasıyla İstanbul'da düzenlenen I.

Türkiye- Afrika Zirvesidir. Bu toplantıya Lesotho, Svaziland ve Mozambik hariç 50

Afrika ülkesinden 6 Devlet Başkanı, 5 Devlet Başkanı Yardımcısı, 6 Başbakan, 1

Başbakan Yardımcısı katılmıştır. Diğer katılımcılar ise, Dışişleri Bakanı ve altı

seviyesindedir. Bu toplantı süresince Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan ülke

yetkilileri ile ikili temaslarda bulunmuş, aynı yılın Ekim ayında yapılacak olan

Türkiye’nin BMGK geçici üyeliğinde desteklerini istemişlerdir. Nitekim toplantı kısa

sürede ilk meyvesini vermiş, Türkiye BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine 151

oyla ilgili ülkelerin desteğini de alarak seçilmiştir.

Bu Zirve 1998’den beri inkıtalar ile sürdürülmeye çalışılan Afrika’ya Açılım

Eylem Planı’nın somut sonuçlarını alma noktasında önemli bir adım olmuştur.

“Türkiye-Afrika İşbirliği İstanbul Deklarasyonu: Ortak Bir Gelecek İçin İşbirliği ve

Dayanışma” ve “Türkiye-Afrika Ortaklığı İçin İşbirliği Çerçevesi” başlıklı belgelerin

oybirliğiyle kabul edildiği Zirve sonucunda hükümetler arası işbirliğinde ticaret ve

187

Özkan, Türk Dış Politikası…, s.585.

188 Numan Hazar, ‘Türkiye Afrika’da: Eylem Planının Uygulanması ve Değerlendirme On Beş Yıl

Sonra’, http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/20121029_numanhazar.pdf

Page 73: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

63

yatırım,tarım, kırsal kalkınma, su kaynakları yönetimi, Küçük ve Orta Büyüklükteki

İşletmeler (KOBİ’ler), sağlık, barış ve güvenlik, enerji, ulaşım ve telekomünikasyon,

kültür ve eğitim, medya ve iletişim ve çevre gibi konular öncelikli alanlar olarak

belirlenmiştir. Ayrıca uygulama ve izleme mekanizması gereğince, beş yılda bir

Türkiye-Afrika Zirvesi, Eylem Planı’nın uygulanış sürecini değerlendirmek ve bir

sonraki zirveye hazırlık yapmak amacıyla, zirveler arasında kalan dönemin her

üçüncü yılında Bakan düzeyinde bir Gözden Geçirme Konferansı ve iki kez Kıdemli

Memurlar Toplantısı tertiplenmesine karar verilmiştir. Öteki taraftan, zirvede TOBB

ve Afrika Birliği Ticaret-Sanayi-Ziraat ve Meslek Odaları Birliği (UACCIAP)

arasındaki işbirliğini kurumsallaştıran Türkiye- Afrika Odası’nın (TAC) kurulması

da kararlaştırılmıştır.189

Yine Zirve kapsamında DEİK ve TOBB, Dış Ticaret

Müsteşarlığı’nın desteğiyle “Türkiye- Afrika İşadamları Zirvesi” ile iş dünyasını bir

araya getirmiştir.190

9-13 Mayıs 2011 tarihlerinde İstanbul’da yapılan Birleşmiş Milletler IV. En

Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı’nda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep

Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu mevkidaşları ile görüşmeler

yapmışlardır. Türkiye’nin Afrika’da barışı, istikrarı ve kalkınmayı sağlamaya destek

olma politikası bağlamında, 2010 yılında Kahire’de yapılan Darfur’un Yeniden

İnşası ve Kalkınması için Uluslararası Donörler Konferansı’nda, Türkiye, Mısır ile

birlikte eş başkanlık üstlenmiştir. Bu Konferans’ta Türkiye 2010-2015 yılları için

sağlık, tarım ve eğitim alanlarında 70 milyon dolarlık bir yardımda bulunacağını

belirtmiştir.191

Afrika’ya açılım politikasının ön plana çıkan unsurlardan biri de giderek

sıklaşan karşılıklı üst düzey ziyaretlerdir. Son yıllarda Türkiye ile Afrika ülkeleri

arasında karşılıklı üst düzey ziyaretler de önemli oranda artış meydana gelmiştir.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 100 kişilik bir iş adamı heyetinin de katılımı ile 20-23

Şubat 2009 tarihlerinde Kenya ve Tanzanya’ya resmi ziyarette bulunmuştur. Bu

189

Özgecan Şahin,

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=742:tuerkiyenin-afrika-

aclm&catid=80:analizler-afrika&Itemid=141(Erişim tarihi 29.12.2011)

190 Zuhal Mansfield, Türkiye İle Afrika Arasındaki Ekonomik İlişkilerin Genel Görünümü,

http://www.tasamafrika.org/pdf/afk5/17-Zuhal-MANSFIELD-tr.pdf (Erişim tarihi 5.12.2012)

191 Numan Hazar, Türkiye Afrika’da...,

Page 74: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

64

ziyaret Sahraaltı ülkelere Türkiye adına Cumhurbaşkanı düzeyinde yapılan ilk resmi

ziyarettir.192

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yaptığı ziyaretleri sonraki yıllarda da

devam ettirmiş, 2010 yılında Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Kamerun, Nijerya’yı

2011 yılında Gana ve Gabon’u ziyaret etmiştir. Aynı şekilde Tanzanya

Cumhurbaşkanı Jakaya Mrisho Kikwete, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davetlisi

olarak 18 Şubat 2010’da Ankara’yı ziyaret etmiştir. Kikwete’nin ziyareti,

Tanzanya’dan Türkiye’ye Cumhurbaşkanı düzeyinde gerçekleştirilen ilk resmi

ziyaret olarak tarihe geçmiş ve iki ülke arasında vizeler kaldırılmıştır. Aynı şekilde, 5

Mayıs 2010’da Türkiye’ye gelen Uganda Cumhurbaşkanı Yoweri Museweni’nin

ziyareti, Zambiya Cumhurbaşkanı Rupiah Bwezani Banda’nın 12 Temmuz 2010’da

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davetlisi olarak Türkiye’ye gelmesi her iki ülke

tarafından Türkiye’ye Cumhurbaşkanlığı düzeyinde gerçekleştirilen ilk ziyaretler

olması bakımından tarihi öneme sahiptir.

Diğer taraftan, Başbakan Erdoğan’ın 2005 yılı içinde Güney Afrika ve

Etiyopya’ya yaptığı ziyaret, Sahraaltı Afrika’ya ilk defa başbakan düzeyinde bir

ziyaret gerçekleştirilmesi nedeniyle, “Afrika Açılımı” çerçevesinde atılan en önemli

adımlardan birini oluşturmaktadır. Erdoğan bu ziyaretin ardından Tunus ve Fas’ı da

ziyaret etmiştir. Başbakan Erdoğan tarafından gerçekleştirilen en önemli

ziyaretlerden birisi şüphesiz 2011 yılı Ağustos ayında gerçekleştirilen Somali

ziyaretidir. Bölgede kuraklık felaketine bağlı olarak açlık sorununun yaşandığı bir

dönemde sanatçı, işadamı ve bakanların katılımı ile gerçekleştirilen bu ziyaret

Somali’nin makûs tarihi açısından bir kırılma noktası olmuştur. Ziyaret hem ulusal

hem de uluslararası basında geniş yer tutmuş, Somali sorununun gündeme

taşınmasında önemli rol oynamıştır. Türkiye’ye yapılan ziyaretler kapsamında ise,

Nijerya, Çad, Cibuti, Somali, Moritanya, Tanzanya, Uganda ve Zambiya devlet

başkanları yine bu zaman zarfında Türkiye’yi ziyaret etmişlerdir.193

Yine bu doğrultuda, Türkiye kıtanın bölgesel kuruluşları ile iş birlikleri tesis

etmeye başlamış, siyasi ve stratejik ortaklıkları pekiştirme yoluna gitmiştir. Bu

alandaki en önemli gelişmelerden biri de, aynı yıl Türkiye’nin Afrika Birliği’nde

(AfB) gözlemci ülke statüsünü kazanması ve 2008 yılı başında AfB’nin stratejik

192

Özkan, op.cit.,s.586.

193 Numan Hazar, op.cit.,

Page 75: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

65

ortaklarından biri olarak teyit edilmesi olmuştur.194

2008 yılında ayrıca, Afrika

Kalkınma Bankası ve Afrika Kalkınma Fonu üyeliği için yapılan başvurular birkaç

ay içinde kabul edilmiştir.

Türkiye’nin Afrika’ya yönelik politikası bağlamında, 2010 yılında kabul

edilen 2010-2014 Türkiye-Afrika İşbirliği Ortak Uygulama Planı, ilişkilerimizin

stratejik niteliğini ve kurumsal yapısını yansıtan temel belge olma özelliğini halen

korumaktadır. Uygulama Planı kapsamında 16 Aralık 2011 tarihinde İstanbul’da

gerçekleştirilen “Birinci Türkiye-Afrika Ortaklığı Bakanlar Düzeyinde Gözden

Geçirme Konferansı” bugüne kadarki faaliyetlerin değerlendirilmesi ve 2013 yılında

düzenlenecek II. Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’nin hazırlıkları dâhil önümüzdeki

dönemde yapılacak çalışmalara yön veren bir çalışma olmuştur. Konferansa 53

Afrika ülkesinin katılımı, katılım gerçekleştirenlerin 35’inin Bakan düzeyinde

olması, Kıta’nın Türk-Afrika ortaklığına verdiği önemin somut bir göstergesini teşkil

etmiştir. Ayrıca konferansın sonunda oybirliğiyle bir Ortak Bildiri kabul edilmiştir.

Anılan ortak bildiride de ifade edildiği üzere, 2013 yılında düzenlenecek “II.

Türkiye-Afrika İşbirliği Zirvesi’nin” Türkiye-Afrika stratejik ortaklığını daha da ileri

götüreceği aşikârdır.

Hakeza, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulan dostluk grupları da kıta ile

geliştirilmekte olan siyasi ilişkilerin seyrine olumlu olarak etki etmektedir. Bu

amaçla TBMM’de Burkina Faso, Cibuti, Gana, Gine, Gambiya, Güney Afrika

Cumhuriyeti, Kamerun, Mali, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Mali, Moritanya,

Mozambik, Namibya, Nijer, Nijerya, Somali, Sudan, Tanzanya ve Zambiya gibi

Sahra’nın güneyindeki 19 Afrika ülkesi ile parlamentolar arası dostluk grupları tesis

edilmiştir.195

Bu dostluk grupları da ikili ilişkilerimizin gelişimine önemli katkılar

yapmakta olup, dostluk gruplarının sayısının arttırılmasına yönelik çalışmalar

sürdürülmektedir. 196

194

Afrika Kalkınma Bankası (AFKB), http://www.mfa.gov.tr/afrika-kalkinma-bankasi.tr.mfa Erişim

tarihi 5.12.2012)

195www.tbmm.gov.tr/devlop/owa/dostluk_gruplari.grup (Erişim tarihi 12.12.2012)

196Dışişleri Bakanlığı, “ Afrika ile İlişkiler”, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-afrika-iliskileri.tr.mfa

(Erişim tarihi 12.12.2012)

Page 76: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

66

Türkiye’nin özellikle son on yılda giderek ivme kazanan bir şekilde Afrika

ülkeleriyle her alanda ilişkilerini geliştirme çabasına girmesi, kendi bölgesindeki

gelişmelere yön verebilen bir bölgesel güç/aktör olma isteğinin bir ürünüdür.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu da bu gerçeğe dikkat çekerek, “küresel görünürlüğü olan

etkin bir Türkiye olma”, “Soğuk Savaş döneminden devralınan kurumsal ilişkileri

güçlendirme”, “çevre ülkelerle ilişkileri tahkim etme ve derinleştirme” ile “yeni

alanlara açılma” yolunda atılan adımlara değinmiş ve ülke olarak açılım

politikalarının temel hedefini ortaya koymuştur.197

Siyasal ilişkileri güçlendirme

noktasında yapılan bu çalışmalar, toplantılar ve politikalar neticesinde Türkiye’de

açlık görüntüleri, yoksulluk ve çatışmalarla birlikte anılan Afrika, bugün ekonomik

ve siyasi alanda ortak işbirliği geliştirilebilecek bir ortak olarak görülmektedir.

4.2.2.İktisadi İşbirliğine İlişkin Çalışmalar

19. yüzyılda yoğun bir şekilde sömürge mücadelesine sahne olan Afrika

kıtası, günümüzde, özellikle de Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte, Asya,

Avrupa ve Amerika’nın adeta merkezinde yer alan jeo-stratejik konumuyla pek çok

küresel aktörün ilgi alanında yer almaktadır. Sahraaltı bölgesi başta olmak üzere

Afrika kıtası, uzun yıllar uluslararası sistemde marjinal ve incelenmeye değer

görülmeyen bir bölge olarak kalmıştır. Soğuk Savaş döneminin Doğu-Batı

kamplaşmasında siyasal ve güvenlik odaklı sebeplerle kıta, Amerika açısından

Avrupa’nın nüfuz alanında görülmüş, Sovyetler açısından ise yakın bölge ülkelerine

verilen önem verilmemiştir. Ancak 1990’lı yılların başında Soğuk Savaş’ın ürünü iki

kutuplu sistemin sonunun gelişi, tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de dış

politikanın gözden geçirilmesi zorunluluğunu doğurmuştur. Afrika kıtası, günümüz

dünyasında küresel güç sahibi ülkelerin ve küresel güç olma peşindeki ülkelerin

rekabet alanı haline gelmektedir.198

Kıta zengin doğal kaynakları ve 1 milyara yaklaşan nüfusu ile birçok ülkenin

ilgisini çekmektedir. Avrupa Birliği ile gerçekleştirilen Kahire ve Lizbon Zirveleri,

ABD’li ve Avrupalı liderlerin gün geçtikçe artan ziyaret trafiği, ekonomileri hızla

197

Elem Eyrice Tepeciklioğlu, “Afrika Kıtasının Dünya Politikasında Artan Önemi ve Türkiye-Afrika

İlişkileri”, Ankara Üniversitesi Afrika Çalışmaları Dergisi, Cilt 1, Sayı 2 , Bahar 2012, s.83.

198Tepeciklioğlu, op.cit., s.60.

Page 77: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

67

gelişmekte olan Çin Halk Cumhuriyeti, Hindistan ve Brezilya gibi ülkelerin yakın

dönemlerde gerçekleştirmiş oldukları ve gelecekte de belirli aralıklarla tekrarlanacak

olan “Afrika Forumları” kıtaya yönelik ilginin açık birer göstergesidir.

Afrika kıtası ekonomik geleceği son derece parlak, potansiyel sahibi birçok

ülkeyi barındırmaktadır. Kongo Cumhuriyeti, Burkina Faso, Jibuti, Etiyopya,

Angola, Güney Afrika Cumhuriyeti gibi hızlı büyüyen ekonomilerin yanında,

Namibya ve Nijer gibi uranyum zengini ülkeler, Angola, Nijerya, Mozambik gibi

önemli petrol yataklarına sahip ülkeler Türkiye’nin ilgisini çekmektedir.199

Son 10

yıl içinde Afrika ekonomilerinin büyüme trendleri dikkat çekici bir orandadır. 2000-

2005 yılları arasında kıtanın büyüme oranı ortalama % 4,8 oranında gerçekleşmiş,

2006, 2007 ve 2008 yıllarında ise kıta % 6 civarında büyümüştür. Ekonomik krizin

etkisiyle birçok ülkenin ekonomilerinde küçülme ve daralmalar meydana gelirken,

Afrika ülkelerinin büyüme oranı yavaşlayarak da olsa devam etmiş, 2009 yılında

büyüme % 3,1 oranında gerçekleşmiştir. Son 10 yılın büyüme ortalaması % 5’in

üzerinde olan Afrika’nın önümüzdeki 5 yıl içinde de bu büyüme oranını artırarak

devam ettirmesi beklenmektedir.200

Tablo 1: Gerçek Gayrısafî Yurtiçi Hâsıla Oranları, 2003-2011

2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011(e)

Algeria 6,9 5,2 5,1 2 3 2,4 2,4 3,3 2,8

Angola 3,3 11,2 20,6 18,6 22,6 13,8 2,4 3,4 3,5

Benin 3,9 3,1 2,9 3,8 4,6 5 2,7 2,6 3

Botswana 6,3 6 1,6 5,1 4,8 2,9 -4,9 7,2 6,6

Burkina Faso 8 4,6 8,7 5,5 3,6 5,2 3,2 7,9 5,1

Burundi -1,2 4,8 0,9 5,1 3,6 4,5 3,5 3,9 4

Cameroon 4 3,7 2,3 3,2 3,3 2,9 2 3,2 4,1

Cape Verde 4,7 4,3 6,5 10,1 8,6 6,2 3,7 5,4 5

Central Afr. Rep. -4,7 2,8 2 3,8 3,7 2 1,7 3,3 3

Chad 13,2 34,3 7,9 2,7 8,4 3,4 4,1 14,3 2,8

Comoros 2,1 1,9 2,8 2,6 0,8 0,6 1,1 2 2

Congo 0,8 3,7 7,6 6,2 -1,6 5,6 7,5 8,8 5,3

Congo Dem. Rep. 5,8 6,6 7,8 5,6 6,3 6,2 2,8 7,2 6,5

Côte d'Ivoire -1,7 1,6 1,8 0,7 1,6 2,3 3,8 2,4 -5,9

Djibouti 3,2 3 3,2 4,8 5,1 5,8 5 3,5 3,5

Egypt * 3,2 4,1 4,5 6,8 7,1 7,2 4,7 5,1 1,8

199

M. Emre Görgülü, “Potential Prospects of Turkey in Africa”

http://web.inonu.edu.tr/~ozal.congress/pdf/45.pdf ( Erişim tarihi 12.12.2012)

200 Africa's growth may rise to 7 pct a year by 2015, http://www.reuters.com/article/2012/08/07/africa-

economy-idUSL6E8J7CIW20120807 ( erişim tarihi 12.12.2012)

Page 78: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

68

Equatorial Guinea 14,4 32,7 8,8 1,3 21,4 10,7 5,7 -0,8 7

Eritrea -2,7 1,5 2,6 -1 1,4 -9,8 3,9 2,2 8,2

Ethiopia* -2,2 13,6 11,8 10,8 11,5 10,8 8,8 11,4 10,7

Gabon 2,5 1,4 3 1,2 4,8 5,3 1,9 6,6 5,8

Gambia 6,9 7 5,1 6,5 6 6,3 5,6 6,3 5,5

Ghana 5,2 5,6 5,9 6,4 6,5 8,4 4 7,7 13,7

Guinea 1,2 2,3 3 2,5 1,8 4,9 -0,3 1,9 4

Guinea-Bissau -0,6 2,2 3,5 0,6 2,7 3,2 3 3,5 5,1

Kenya 2,9 5,1 5,9 6,3 7 1,5 2,6 5,6 4,5

Lesotho 4,7 2,3 2,7 4,3 4,7 5,4 2,9 5,6 3,1

Liberia -31,3 2,6 5,3 7,8 9,4 7,1 4,6 5,5 6,9

Libya 13 4,4 9,9 5,9 6 5,6 0,5 2,9 -41,8

Madagascar 9,8 5,3 4,6 5 6,2 7,1 -4,1 0,5 0,6

Malawi 5,7 5,4 2,6 7,7 5,5 8,6 7,6 6,7 5,8

Mali 7,6 2,3 6,1 5,3 4,3 5 4,5 5,8 2,7

Mauritania 5,6 5,2 5,4 11,4 1 3,5 -1,2 5,2 4,3

Mauritius 4,3 5,8 1,2 3,9 5,4 5,5 3,1 4,2 4,1

Morocco 6,1 4,8 3 7,8 2,7 5,6 4,8 3,7 4,6

Mozambique 6,5 7,9 8,4 8,7 7,3 6,8 6,3 6,8 7,2

Namibia 4,2 12,3 2,5 7,1 5,5 3,4 -0,4 6,6 3,8

Niger 7,7 -0,8 7,2 5,8 3,4 9,3 -0,7 8 4,2

Nigeria 10,2 10,5 6,5 6 6,4 6 7 7,8 6,7

Rwanda 2,2 7,4 9,4 9,2 7,6 11,5 6 7,2 8,6

São Tomé &

Príncipe 5,4 6,6 5,7 6,7 6 5,8 3,3 4,5 4,3

Senegal 6,7 5,9 5,6 2,5 4,9 3,7 2,1 4,1 4

Seychelles -5,9 -2,9 8 8,9 9,9 -1 0,5 6,7 5

Sierra Leone 9,5 7,4 7,3 7,4 6,4 5,5 3,2 5 5,7

Somalia ... ... ... ... ... ... ... ... ...

South Africa 2,9 4,6 5,3 5,6 5,5 3,6 -1,5 2,9 3,1

South Sudan ... ... ... ... ... ... ... ... ...

Sudan 7,1 5,1 6,3 11,3 10,2 6,8 4,5 5 2,8

Swaziland 2,2 2,9 2,5 3,3 3,5 2,4 1,2 2 1,1

Tanzania 6,9 7,8 7,4 6,7 7,1 7,4 6 7 6,4

Togo 4,8 2,5 1,2 3,9 2,1 2,4 3,4 3,7 3,9

Tunisia 5,6 6 4,1 5,4 6,3 4,6 3 3,1 -1,1

Uganda 6,2 5,8 10 7 8,1 10,4 4,2 6,1 4,1

Zambia 5,1 5,4 5,3 6,2 6,2 5,7 6,4 7,6 6,6

Zimbabwe -17,2 -6,9 -2,2 -3,5 -3,7 -17,7 6 9 6,8

Africa 5,3 6,1 5,9 6,2 6,5 5,5 3,1 5 3,4

Kaynak: http://www.africaneconomicoutlook.org/en/data-statistics/table-2-

real-gdp-growth-rates-2003-2013/(Erişim tarihi 12.12.2012)

Dünyada artık diplomasi, bir ülkenin sadece güvenlik ve savunma konularını

yürüten bir araç değil, aynı zamanda ticaretinin de önünü açan bir vasıta durumuna

gelmiştir. Aslında tarihte İngiltere ve ABD dış politikasına baktığımızda

ticaretin/ekonominin bu ülkelerin dış politikalarında çok önemli bir faktör olduğu

görülmektedir. Türkiye ise özellikle 1980’li yıllardan itibaren ticareti/ekonomiyi dış

Page 79: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

69

politikasının önemli bir unsuru olarak görmeye başlamıştır.201

Ekonomik büyüme

için yıllarca ithal ikameci modeli uygulayan Türkiye, 1980’den sonra ihracata dayalı

büyüme modeline geçmiştir. İhracata dayalı büyüme önemli sonuçları beraberinde

getirmiş ve Türkiye’yi mevcut pazarlarını korumaya ve bunları artırmaya mecbur

bırakmıştır. Türkiye ekonomisi son on yılda hızlı bir büyüme kaydetmiştir. Bu

dönemde, Gayrisafi yurtiçi hâsıla (GSYİH) üç kat artmış, ihracat hacmi 36 milyar

dolardan 2011’de 135 milyar dolara yükselmiş, ticaret hacmi ise yaklaşık 4 katına

çıkmıştır.202

Bir ülkenin başka bir ülke üzerindeki iktisadi nüfuzunun, onun siyasi

nüfuzunu da etkilediği bilinmektedir. Siyasal etki alanına bağlı olarak, ekonomik

nüfuzunu da arttırmak isteyen Türkiye’nin Afrika açılımının ana unsurlarından

birisini ekonomik işbirliklerinin geliştirilmesidir. Bu amaçla Türkiye çok yönlü bir

politika izlemektedir.

2003 yılında DTM tarafından hazırlanan “Afrika Ülkeleriyle Ekonomik

İlişkilerin Geliştirilmesi Stratejisi”nin ardından, Türkiye’nin kıtadaki ülkelerle olan

ticari ilişkilerinde bir gelişme yaşanmaya başlamıştır. Bu kapsamda, 2003 ve 2004

yıllarında pek çok Sahraaltı Afrika ülkesiyle ticaret anlaşmaları imzalanmış ve bazı

Afrika ülkelerinde ticaret müşavirlikleri açılmıştır. Ticari ilişkilerin ahdi altyapısını

oluşturmak amacıyla birçok Afrika ülkesiyle, Ticaret, Çifte Vergilendirmenin

Önlenmesi ve Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmaları

imzalanmıştır. Bunlara ek olarak, Afrika ülkelerinde Türk ürünleri ile ilgili fuarlar

düzenlenmeye başlanmış, Ticaret ve Sanayi Odaları arasında İşbirliği Anlaşmaları

imzalanmış ve ticari heyetler arasında karşılıklı geziler düzenlenmiştir.203

Tablo 2: Türkiye’nin Sahraaltı Afrika Ülkeleri ile İmzaladığı Anlaşmalar

Sahra Altı Afrika Ülkeleriyle Yapılan Anlaşmalar Resmi Gazete

Tarih/Sayı

Türkiye-Angola Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 16.02.2011 / 7848

Türkiye- Benin Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması

Türkiye- Botsvana Genel İşbirliği Anlaşması

Türkiye- Botsvana Teknik İşbirliği Anlaşması

201

Şahin, op.cit.

202 Berdibek,op.cit., s.95.

203Tepeciklioğlue, op.cit., s.81.

Page 80: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

70

Türkiye- Botsvana Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 21.11.1990 / 20702

Türkiye- Burkina Faso Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması

Türkiye- Burundi Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması

Türkiye- Cape Verde Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması

Türkiye- Cibuti Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 04.09.1989 / 20272

Türkiye- Çad Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 31.03.2000/24006

Türkiye- Eritre Ticaret, Sanayi ve Teknik İşbirliği Anlaşma Protokolü 31.05.1998 / 23358

Türkiye- Etiyopya Ekonomik ve Teknik İşbirliği ve Ticaret Anlaşması 23.11.1993 / 21767

Türkiye- Fildişi Sahili Ticaret Anlaşması

Türkiye- Fildişi Sahili Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 29.05.2008/26890

Türkiye- Gabon Genel Ticaret, Ekonomik, Kültürel ve Teknik İşbirliği

Anlaşması 03.04.2005/25775

Türkiye- Gambiya Ekonomik, Bilimsel ve Teknik İşbirliği Anlaşması 14.02.1989 / 20080

Türkiye- Gana Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 01.08.1997 / 23067

Türkiye- Gine-Conakry Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 02.05.1997 / 22977

Türkiye- Güney Afrika Cumhuriyeti Ticaret ve Ekonomik İşbirliği 01.05.2007 / 26509

Türkiye- Kamerun Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 04.09.2002 / 24866

Türkiye- Kenya Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması 24.06.2007 / 26562

Türkiye- Kongo Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 14.04.2004 / 25433

Türkiye- Kongo Demokratik Cumhuriyeti Ticaret Anlaşması

Türkiye- Lesoto Krallığı Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması

Türkiye- Liberya Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması

Türkiye- Madagaskar Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması 04.07.2007 / 26572

Türkiye- Malavi Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması

Türkiye- Mali Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 19.12.1999 / 23911

Türkiye- Moritanya Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 04.07.2007 / 26572

Türkiye- Mozambik Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması

Türkiye- Namibya Ekonomik, Bilimsel ve Teknik İşbirliği Anlaşması

Türkiye - Nijerya Ekonomik, Bilimsel ve Teknik İşbirliği Anlaşması 31.01.1987/19358

Türkiye- Orta Afrika Cumhuriyeti Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği

Anlaşması

Türkiye- Sao Tome ve Principe Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği

Anlaşması

Türkiye- Senegal Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 05.02.1993 / 21487

Türkiye- Seyşeller Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması

Türkiye- Sierra Leone Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 28.11.1979 / 16823

Türkiye- Somali Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 24.06.1982 / 17734

Türkiye- Tanzanya Ticari İşbirliği Anlaşması

Türkiye- Uganda Ticaret, Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması 02.04.2005 / 25774

Kaynak: http://www.ekonomi.gov.tr/index.cfm?sayfa=134405F3-D8D3-

8566-4520CAF960A1FF86vv (Erişim tarihi 04.12.2012).

Page 81: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

71

Yapılan bu çalışmalar neticesinde son yıllarda Türkiye’nin Afrika Kıtası ile

ticareti sürekli şekilde artmıştır. Sahranın güneyindeki ülkelerle ticaret hacmi 2000

yılında sadece 742 milyon dolar iken, bu rakam 2005 yılında 3 milyar dolara, 2008

yılında ise 5,5 milyar dolara yükselmiştir. 2008 yılında yaşanan küresel ekonomik

kriz, Türkiye’nin Sahra’nın güneyindeki ülkelerle ticaretini olumsuz olarak

etkilemiş, 2009 yılında ticaret hacmi 4.88 milyar dolar ve 2010 yılında ise 4 milyar

dolarda kalmıştır. Ancak Türkiye ekonomisinin tekrar kriz öncesi büyüme oranlarını

yakalaması sonucu ticaret hacmi tekrar artmaya başlamış ve 2011 yılında ise 7,5

milyar dolara ulaşmıştır. Türkiye’nin tüm Afrika Kıtasıyla dış ticaret hacmi ile ilgili

rakamlar 2005 yılında 9 milyar dolar, 2009 yılında 15,87 milyar dolar, 2010 yılında

14,1 milyar dolar ve 2011 yılında 17,1 milyar dolara ulaşmıştır.204

Artan ticari ilişkilere bağlı olarak Türk firmalarının Afrika kıtasında

üstlendiği projeler ve gerçekleştirdikleri yatırımlarda artmaya başlamıştır. 1972 ile

2010 arasında tüm dünyada 89 ülkede Türk müteahhitleri tarafından üstlenilen

projelerin %21’i Afrika’da gerçekleştirilmiştir(39 milyar dolar). Bu projelerin %19’u

Kuzey Afrika’da ve %2’si (3,7 milyar dolar) Sahra Altı Afrika’da

gerçekleştirilmiştir.205

Aynı şekilde, Afrika kıtası ile ticaretin artmasına paralel

olarak, Türk firmalarının Afrika’daki yatırımlarında da bir artış gözlemlenmiş, 2000

yılında 20.661.167 dolar olan toplam yatırım rakamı Mart 2009 tarihi itibariyle

417.882.158 dolara ulaşmıştır. Halihazırda500'e yakın Türk firmasının faaliyet

gösterdiği Afrika'da yatırım yapan Türk şirketlerinin sayısı her geçen yıl daha da

artmaktadır.206

Tablo 3: Türkiye’nin Afrika Ülkeleri ile Ticareti ( 2002-2010)

2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010

İhracat (Milyon $)

Kuzey Afrika 1.267 1.577 2.203 2.544 3.097 4.030 5.850 7.445 7.025

Diğer Afrika 430 554 765 1.087 1.469 1.947 3.212 2.735 2.258

Toplam 1.697 2.131 2.968 3.631 4.566 5.976 9.063 10.180 9.283

İthalat(Milyon $)

204

Numan Hazar, op.cit

205Ibid.

206http://www.turkiyegazetesi.com/haberdetay.aspx?newsid=29666#.UNSjtP3eKZk ( Erişim tarihi

22.12.2012)

Page 82: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

72

Kuzey Afrika 2.138 2.519 3.231 4.212 4.878 3.616 5.267 3.542 4.306

Diğer Afrika 558 820 1.589 1.835 2.526 3.168 2.503 2.158 2.108

Toplam 2.696 3.338 4.820 6.047 7.405 6.784 7.770 5.700 6.414

Kaynak: http://www.ekonomi.gov.tr/index.cfm?sayfa=727D894A-D8D3-8566-

5203C65F7D00E2C.

Afrika kıtası sahip olduğu zengin doğalgaz ve petrol kaynakları ile Türkiye

için enerji sağlayabilecek ülkelerin bulunduğu bir kıtadır. Günümüzde üretilen

doğalgaz ve petrol yanı sıra işletilmeyi bekleyen kanıtlanmış rezervlerin çokluğu da

kıta ülkelerinin gelecekte enerji arzında önemli aktörler olacağını göstermektedir.

Petrol ve doğalgaz dışında zengin nükleer yakıt rezervlerine sahip Afrika ülkeleri ile

geliştirilecek ilişkiler, önümüzdeki yıllarda birkaç nükleer santrale sahip olacak

Türkiye’nin yakıt tedariki noktasında sıkıntı yaşamasını önleme ve ülkenin enerji

güvenliğini tesis etme potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin

1990’lı yılların sonlarında başlattığı ve son yıllarda gelişen Afrika açılımı ve kıta

ülkeleriyle gelişen ilişkilerin Türkiye’ye enerji alanındaki etkileri fosil yakıtlar ve

nükleer yakıtlar şeklinde iki alanda incelenebilir. 207

Mehmet Şahin’in de dikkat çektiği ve genelde Türkiye’nin Afrika’ya olan

ilgini araştıranların göz ardı ettikleri önemli bir hususta, Türkiye ekonomisinde

yaşanan yapısal değişimlerin kıta ile geliştirilmekte olan ilişkilere olan etkisidir. Son

yıllarda Türkiye’nin dış politikasında Ortadoğu ve Afrika’nın artan önemini anlamak

için sadece uluslararası ve bölgesel konjonktürün değişmesini görmek, Türkiye’nin

bölgeye yönelik yeni politikasının anlaşılmasında yeterli cevabı karşılamayacaktır.210

Tabiî ki artan enerji ihtiyacı ve kıtanın sunduğu geniş imkânlar, ihracat ekonomisine

yeni pazar bulma ihtiyacı ve bölgesel güç olma yolunda ilerleyen bir dış politika

vizyonu Türkiye’nin Afrika’ya ekonomik açılım politikalarını etkilemektedir. Ancak,

bu sayılan nedenlerin yanında bu politikayı motive eden ve zorlayan bir diğer

faktörde Türkiye’nin sermaye yapısında meydana gelen değişimdir. Türkiye’de

özellikle 1980’li yıllarda ortaya çıkmaya başlayan ve son 25 yıl içinde yapmış

207

Hasan Öztürk, “Türkiye’nin Enerji Güvenliği ve Alternatif Olarak Afrika Açılımı”,

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=2227:tuerkiyenin-

enerji-guevenlii-ve-alternatif-olarak-afrika-aclm&catid=80:analizler-afrika&Itemid=141 (Erişim tarihi

17.11.2012)

210 Mehmet Şahin, “Anadolu Kaplanları Türkiye’yi Ortadoğu ve Afrika’da Etkili Kılıyor”, Ortadoğu

Analiz, Mayıs 2010, Cilt 2, Sayı 17

Page 83: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

73

oldukları üretim gücü ve istihdam kapasitesiyle ekonomide ve iç politikada

etkinliğini ortaya koyan “Anadolu kökenli yeni orta sınıf” diye adlandırdığımız ya da

popüler tabirle “Anadolu Kaplanları” denilen sınıfın beklenti, talep, ihtiyaç ve

açılımları da Afrika politikasında öne çıkmakta, etkisini hissettirmektedir.211

Yaklaşık 10 yıl öncesine kadar Türkiye’de sermayeyi elinde bulunduran

TÜSİAD grubu ellerindeki ekonomik güçle ülkenin iç ve dış siyasetinde belirleyici

rol oynamaktayken, aynı çap ve birikimde olmada, daha çok KOBİ’ler şeklinde

organize olan Anadolu Sermayesi, ürettiği ürünlere klasik pazarların yanında yeni

pazarlar arama ihtiyacı hissetmiştir. Bu açıdan Afrika pazarını kendine yer

bulabileceği yeni bir alan olarak görmüştür. TÜSİAD grubunun AB sürecini

desteklemesinin altında yatan ana sebep, politik kaygılardan ziyade ekonomik temelli

iken, diplomatik temsilciliklerin dahi olmadığı kimi ülkelere yerleşen, firma kuran

veya ürün satan Anadolu sermayesinin dış politika yapıcılarını Afrika açılımı

noktasında zorlamasının sebebi de ekonomiktir. Nitekim kıta ile düzenlenen iş

forumu ve büyük çaplı fuarlarda bu grubun temsilcileri olarak temerküz etmiş,

MÜSİAD ve TUSKON’un etkisini görmek mümkündür.212

Temel amaçlarından biri Afrika ülkeleriyle ticaret hacmini arttırmak olan ve

Mayıs 2006’da düzenlenen Birinci Türkiye-Afrika Zirvesi’ne 500 civarında işadamı

katılmıştır. Ancak ikinci zirvenin sonuçları, katılımcı oranı da göz önünde

bulundurulduğunda birincisinden daha önemlidir. Birinci zirveye 500 civarında

işadamı gelirken, ikinci zirvede katılımcı sayısı, bürokrat ve gazeteciler de dahil

olmak üzere 1200’e yaklaşmıştır. Dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Kürşat

Tüzmen, Mayıs 2007’de gerçekleşen İkinci Türkiye-Afrika Zirvesi’nin açılışında,

“Amacımız, Afrika’daki kardeşlerimizle ticareti geliştirerek bu rakamı daha

yukarılara çıkarmak” şeklinde konuşmuş ve kıta ile ticaret yapan Batılı ülkeleri

eleştirerek, Afrika ülkeleri ile ticari ilişkilerde “kazan-kazan” politikasının

gerekliliğine vurgu yapmıştır. Zirvede, Türkiye İşadamları ve Sanayiciler

Konfederasyonu Başkanı Rızanur Meral, Türk iş dünyasının Afrika kıtasına

açılmakta geç kaldığına dikkat çekerek “Afrika, mükemmel bir partner. Küçük

sanayiciler için büyük fırsatlar var.” şeklinde konuşmuştur. Meral aynı zamanda,

211

Mehmet Şahin, Ibid.

212http://www.haber7.com/ekonomi/haber/880395-musiad-amerika-ve-afrikaya-acilacak ve

http://www.tuskon.org/?p=content&gl=faaliyetler&cl=faaliyet&i=79

Page 84: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

74

Türkiye için dışa açılmanın giderek daha çok önem kazanmaya başladığını belirtmiş,

ancak bunu yaparken Avrupa dışındaki bölgelere yönelik ihracatın artırılmasının

gerekliliğini vurgulamıştır. Afrika’nın artan kapasitesinin Türk iş dünyası için büyük

bir potansiyel olacağını ekleyen Meral, kıtanın özellikle orta ölçekli işletmelere

mükemmel fırsatlar sunduğunu kaydetmiştir.213

Türkiye’nin sanayi ve dış ticaret

altyapısı, Afrika ekonomilerini tamamlayıcı özellikler taşımakla birlikte Afrika’nın

çok sayıdaki Türk KOBİ’si açısından hedef pazarlardan biri konumunda

bulunduğunu ifade etmek mümkündür. Ayrıca Afrika ile ekonomik ve ticari

ilişkilerimizin geliştirilmesi noktasında tarihsel ve kültürel bağlarımızın önemini de

göz ardı etmek mümkün değildir.214

Dünyanın hem nüfus hem de ekonomik güç bakımından ilk sıralarını

paylaşan ülkelerine her geçen gün biraz daha fazla yaklaşan Türkiye, dünyanın ilk 17

büyük ekonomik gücünden birisi olarak Afrika ülkeleriyle ekonomi dahil pek çok

alanda karşılıklı etkileşimini arttırarak devam ettirecektir. Zira dünya hammadde

kaynaklarının %20’den fazlasına sahip olan Afrika kıtası yeryüzünde yaşayan her

yedi kişiden birisinin Afrikalı olmasıyla, Birleşmiş Milletlerdeki kullanılan oyların

%30’dan fazlasına sahip bulunmasıyla ve Asya, Avrupa ve Amerika’nın adeta

merkezinde yer alan jeo-stratejik konumuyla geleceğin en geniş imkânlarına sahip

kıtası olma yolunda büyük hamleler çağına girmiş bulunmaktadır.215

Türkiye’nin çeşitli sektörlerde rekabet gücünü geliştirerek bölgedeki

yatırımlarını arttırması ve deneyimli olduğu alanlarda Afrika ülkelerine teknik

yardım desteği sağlaması ticari ilişkilerin geliştirilmesi noktasında önem arz eden

konuların başında gelmektedir.216

Arap ülkeleriyle tarihsel olarak kıtanın geri kalanına oranla daha yoğun ilişki

içinde kalınmıştır. Sahraaltı Afrika olarak bilinen bölge, ya da daha başka bir

ifadeyle “Kara Afrika” ise, uzun yıllar deyim yerindeyse ihmal edilmiştir. Bu

nedenle Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Ekonomi Bakanlığı (eski Dış Ticaret

213

Tepeciklioğlu, Ibid., s.81

214 Zuhal Mansfield, http://www.tasamafrika.org/pdf/afk5/17-Zuhal-MANSFIELD-tr.pdf

215Ahmet Kavas, “Türkiye-Afrika Buluşması: Yeni bir Başlangıç”,

http://www.musiad.org.tr/img/yayinlarraporlar/cerceve_dergisi_48_22.pdf ( erişim tarihi: 12.12.2012)

216 Mansfield, op.cit.,

Page 85: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

75

Müsteşarlığı-DTM) gibi resmi kurumların sitelerinde, kıta ile olan ticaret hacmine

ilişkin ithalat ve ihracat verilerinde Afrika kıtasının, “Kuzey Afrika” ve “Diğer

Afrika” şeklinde ikiye ayrıldığını görmekteyiz.217

Ancak bu durum 2002 yılından

itibaren değişmeye başlamıştır. Hem ekonominin yapısında meydana gelen

gelişmeler, artan enerji ihtiyacı, yeni Anadolu sermayesinin öncü rolü ve dünyada

meydana gelen gelişmeler sonucunda Türkiye Afrika’ya daha çok ilgi göstermeye

başlamıştır. Dünya pazarlarının bir doygunluk noktasına ulaştığı 21. yüzyılın başında

her türlü hizmete ihtiyacı olan “Afrika pazarı” önemli bir kaynak sunmaktadır. Bu

kapsamda Türkiye, “farklı” olduğunu en başından beri Afrikalılara göstermiştir.

Karşılıksız yardımlarla Afrikalıların dostluğunu ve sevgisini kazanan Türkiye,

bundan sonra da aynı “kazan-kazan” politikası çerçevesinde hareket ederek tüm

Afrika’da daima “kazandırarak kazançlı çıkan ülke” olabilecektir.

4.2.3. Kültürel ve Sosyal İşbirliği Çalışmaları

Afrika kıtası ülkemizde en az tanınan bölgeler arasına yer almaktadır. Daha

çok açlık, hastalık, iç savaşlar ve sorunlarla anılan ‘Kara Kıta’nın doğru, gerçeği

yansıtır şekilde tanınması son derece önemlidir. Bugün genel olarak

sömürgeleştirmelerle, köle ticaretiyle, iç savaşlarla, yardıma muhtaç insan

görüntüleriyle çizilen Afrika imajı, kıta insanının kültürel ve manevî zenginliğini

örtmektedir. Oysa Afrika, bütün bu olumsuz özelliklerinin yanında, tarih boyunca

bilim ve düşünce alanında insanlığa önemli katkılar sunmuş bir medeniyet

havzasıdır. Türkiye’nin kıtada diğer Avrupalı güçler gibi sömürgeci bir geçmişinin

olmaması buradaki devletlerin ve halkların Türkiye’ye bakışını pozitif yönde etkilese

de, özelikle Sahraaltı Afrika’da 80 yıllık ihmal nedeniyle Türkiye’nin yeterince

tanındığını söylemek oldukça zordur. Dolayısıyla, hem kıtanın ülkemiz kamuoyunda

doğru bir imaja sahip olması, hem de Türkiye’nin tevarüs ettiği bu olumlu mirası

doğru bir şekilde kullanması kültürel alanda gerçekleştirilecek başarılı kamu

diplomasisi faaliyetleri ile mümkün olacaktır.

Daha önce belirtildiği üzere, Afrika Açılım Eylem Planı Türkiye’nin

Afrika’ya yönelik uyguladığı politikaların genel çerçevesini oluşturmaktadır. Son

derece kapsamlı ve iyi hazırlanmış olan bu çalışma kıta ile ilişkilerin geliştirilmesi

noktasında, siyasal, ekonomik ve idari alanlarda olduğu gibi eğitim ve kültür

217

Elem, op.cit., s.80.

Page 86: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

76

alanında da çeşitli önlemler alınması öngörülmektedir. Bu önlemler aşağıda yer

almaktadır:219

- Kültür antlaşmalarının imzalanması,

- Türk Hükümetince verilen bursların sayılarının ve tutarlarının

arttırılması,

- Afrikalı bursiyerlerin eğitimlerini tamamladıktan sonra kendileriyle

iletişimin sürdürülmesi,

- İslam Kalkınma Bankası (İKB) bursları ile çok sayıda Siyah Afrikalı

öğrencinin Türkiye’de eğitim yapması için girişimde bulunulması.

Aynı zamanda, Türk burslarının daha çekici olması gerektiği üzerinde

durulmuş, kültürel ilişkileri geliştirmek için Afrika ülkeleriyle kültür anlaşmaları

veya kültürel değişim programları düzenlenmesi öngörülmüş, üniversiteler arasında

işbirliği ve temaslar teşvik edilmiştir.220

Aynı şekilde Planda, Afrika’yı Türk kamuoyuna ve Türkiye’yi de Afrika’ya

tanıtmak için enformasyon faaliyetlerine özel bir önem verilmesi gerektiği

vurgulanmıştır. Bu amaçla Dış Politika Enstitüsü ve Stratejik Araştırmalar

Merkezleri gibi hükümet dışı kuruluşlar tarafından Türkiye’de düzenlenen

seminerlere ve konferanslara akademisyenlerin davet edilmesi planlanmıştır. Ayrıca

söz konusu kuruluşlar bünyesinde bir “Afrika İncelemeleri Merkezi’nin” kurulması

da öneriler arasında yer almaktadır. Bu bağlamda, Afrika’nın ekonomik, sosyal ve

politik konularını incelemek için akademisyen değişiminin esas olduğuna, uzman ve

araştırmacıların değişiminin da önemli olduğuna karar verilmiştir.221

2005 Yılı’nın ülkemizde Afrika Yılı ilan edilmesi kültürel tanıtım alanında

yapılan en önemli çalışmadır. 2005 yılında gerçekleştirilen etkinlikler ile Afrika

219

Adem Akkaya,Türk Dış Politikasında Afrika Kıtası Ve 1998 Afrika’ya Açılım Eylem Planıyla

Başlayan Yeni Dönemin Analizi, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) G.Ü. Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Ankara, 2012, s.73.

220 Numan Hazar, “Türkiye Afrika’da: Eylem Planının Uygulanması ve Değerlendirme On Beş Yıl

Sonra”, http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2012711_124turTUM.pdf. (Erişim

tarihi: 12.12.2012)

221 Hazar, op.cit

Page 87: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

77

kıtası tekrar ülke gündemine girmiştir. Türkiye 2005 yılını “Afrika Yılı” olarak ilan

ederek bu kıtaya verdiği değeri ortaya koymuş aynı zamanda buna yönelik siyasi,

ekonomik ve diplomatik hazırlıklar yapılmaya başlamıştır.

Bu çalışmalara paralel olarak eğitim konusu da ülkemizin stratejik değerini

arttıracak ve yumuşak gücünü aktif olarak kullanmasına zemin hazırlayacak önemli

bir husus olarak ön plana çıkmaktadır. Esasen son yıllarda, uluslararası eğitim

imkânlarından faydalanmak isteyen öğrencilerin sayısında önemli bir artış

gözlenmektedir. Buna paralel olarak, ülkemizin yabancı öğrencilere sunduğu

yükseköğrenim olanakları da giderek artmaktadır. Bu çerçevede, ülkemizin yabancı

öğrencilere yönelik Devlet ve Hükümet Bursları, Yurtdışı Türkler ve Akraba

Topluluklar Başkanlığı bünyesinde birleştirilip, “Türkiye Bursları” adı altında

yeniden yapılandırılmıştır. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında “Türkiye Bursları”

kapsamında 49 ülkede mülakatlar gerçekleştirilmiş ve bu kapsamda 3.951 öğrenci

burslandırılmıştır.

Eğitim programları ve bursluluk çalışmaları Türkiye kamu diplomasisi

açısından son derece önemlidir. Türkiye’de eğitim görmüş bir Afrikalının ülkesine

döndüğünde bürokrat veya diplomat olması durumunda Türkiye’ye karşı yaklaşımı,

şayet iyi ve olumlu bir tecrübeye sahipse, buna paralel olarak pozitif olacaktır.

Böylece, Türkiye-Afrika ilişkilerinin sosyal düzeyde gelişimi, Afrika ülkelerinde

belli makamlara gelen insanların Türkiye’ye bakışını dolayısıyla da Türkiye ile

ilişkilerini ülkesel, bireysel veya örgütsel düzeyde olumlu etkileyebilecektir.

Bunun yanında, THY’nin Sahraaltı Afrika’ya yönelik doğrudan uçuşlar

başlatması kültürel etkileşimin artmasına önemli katkılarda bulunmaktadır. Türkiye

ile Afrika arasındaki taşımacılık ve hava ulaşımı sorunlarını gidermek için Türk

Hava Yolları (THY) Afrika’da yeni hatlar açmıştır. Türk Hava Yollarının

İstanbul’dan Afrika’da çeşitli merkezlere başlattığı uçuşları şunlardır: Hartum, Addis

Ababa, Lagos(2006), Johannesburg ve Cape Town (2007),Nairobi ve Dakar (2009),

Darüsselam, Entebbe ve Akra (2010), ve Mogadişu (2012).222

Afrika maalesef son dönemlere kadar, Türkiye’de akademik anlamda en çok

ihmal edilen uzmanlık alanlarının başında gelmektedir. Oysa geçmişte olduğu kadar

222

http://www.turkishairlines.com/tr-tr/ (Erişim tarihi: 12.12.2012

Page 88: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

78

günümüzde de dünya gündeminde önemli yer tutan bu kıta hakkında başta

Avrupa’da olmak üzere dünyanın her yerinde, üniversiteler ile özel ve resmi

araştırma enstitüleri Afrika araştırmalarına yönelik faaliyet göstermektedir.

Afrika’daki ülkelerle siyasi, iktisadi ve ticari alanda artan ilişkilerimize paralel

olarak, akademik alanda enstitü, araştırma merkezi ve yayınlarda artış

gerçekleşmiştir. Bu alanda, 2008 yılı sonunda kurulan Ankara Üniversitesi Afrika

Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi (AÇAUM) ve TASAM bünyesinde

kurulan Afrika Enstitüsü önemli bir yere sahiptir. Aynı zamanda diğer

üniversitelerde de Afrika çalışmaları merkezleri kurulmaktadır. Kırklareli

Üniversitesi ve Erciyes Üniversitesi münferit merkezler oluştururken, Gazi

Üniversitesi ve Kadir Has Üniversitesi Ortadoğu çalışmaları ile beraber

gerçekleştirmektedir. Ayrıca, son zamanlarda Türkiye’deki düşünce kuruluşlarının

hemen hepsi, Afrika ile ilgili önemli değerlendirme ve yorum yazıları

hazırlanmaktadır. Ancak, Türkiye’de Afrika üzerine çalışan uzman sayısı hala

oldukça azdır ve Afrika üzerine yazılmış eser sayısı ya da Afrika’yla ilgili yazılan

eserlerin Türkçe tercümeleri de kısıtlıdır.

Kültürel-sosyal ilişkiler kapsamında diğer bir etkinlik Başbakanlık Basın-

Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) tarafından, Afrika Medya

Girişiminin (AMI) desteğiyle 08-12 Mayıs 2012 tarihleri arasında Ankara’da

düzenlenen ''Türkiye-Afrika Medya Forumu'' olmuştur. Başbakan Yardımcısı Bülent

Arınç'ın himayesinde Afrika Birliği üyesi 54 ülkeden 280 medya mensubunun

katılımıyla gerçekleştirilen ve iki gün süren etkinlikte, Türkiye ile Afrika ülkeleri

arasındaki ilişkilerin, medya, ekonomi, ticaret ve kültürel boyutu tüm detaylarıyla

değerlendirilme imkanı bulunmuştur. Forumun amacı, Afrika ve Türkiye’den medya

mensupları arasında sağlam ve karşılıklı olarak verimli ortaklıkların temelini

oluşturmaktır. Forumun ardından yayımlanan Sonuç Bildirgesi’nde, ortak ve paralel

oturumlar şeklinde gerçekleştirilen çalışmalarda medya mensupları tarafından dile

getirilen görüşlere yer verilmiştir. Bildirgede yer verilen hususların bir kısmı

şunlardır:223

- Türkiye-Afrika ilişkilerinin siyasi ve ekonomik boyutuna paralel

olarak medya alanında daha kapsamlı işbirliği kurulması,

223

Türk-Afrika Medya Forumu, http://www.turkeyafricamediaforum.org ( erişim tarihi: 15.12.2012)

Page 89: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

79

- Medya mensuplarının buluşacağı platformların oluşturulması,

- Demokratik değerler ile geleceğini yönlendiren ve kültürler arası

hoşgörü ve kardeşlik ruhunu benimseyen barışçıl bir dünya ideali,

- İletişim kanallarının sürekli açık tutulmasını teminen, bölgesel medya

istişarelerinin kurumsallaştırılması,

- Karşılıklı çıkarlarımızın desteklenmesi için ortak bir platform

kurulması girişiminde bulunulması,

- Foruma katılan medya temsilcileri, BYEGM ile AMI himayelerinde

bir gazeteci değişim programının oluşturulmasını kabul etmiş,

- Her iki kurum (BYEGM ile AMI), Afrika medya sektörünü

geliştirmek amacıyla Afrikalı medya kuruluşlarının teknik ekipmana

ve diğer kaynaklara erişimlerini kolaylaştırmaya yönelik bir

mekanizma oluşturulması için çalışmayı taahhüt etmiş,

- Forumun her yıl düzenlenmesi kararı alınmıştır.

BYEGM Genel Müdürü Murat Karakaya, Forum sonrasında pek çok

katılımcıdan olumlu izlenimler almaya devam ettiklerini, katılımcılar tarafından

Forumun son derece faydalı olduğu ve ülkeler arasında medya alanında işbirliğine

önemli bir zemin oluşturduğu hususunda görüşlerin kendisine iletildiğini ifade

ettiklerini belirtmiştir. Forumun aynı zamanda geleneksel Türk misafirperverliğini de

gösterdiğini işaret ederek pek çok katılımcıdan ülkelerine ısrarlı davet aldıklarını

söylemiştir.224

Hakeza, kültürel ilişkilerin geliştirilmesi bağlamında önemli rol oynayan bir

diğer çalışma ise, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen Dini Liderler

Zirveleridir. İlki 01-03 Kasım 2006 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilen

toplantının temel amacı; Türkiye’nin son yıllarda uygulamaya koyduğu Afrika’ya

açılım politikasına paralel olarak Türkiye’nin tarihi ve kültürel zenginliklerinin

tanıtılması, Afrika ülkeleriyle sosyal ve kültürel alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi,

dini alandaki özgün birikim ve deneyimlerin Afrika’da yaşayan Müslümanlar ile

224

http://www.byegm.gov.tr/etkinlikler.aspx?ahid=472&ac=1 ( erişim tarihi: 15.12.2012)

Page 90: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

80

paylaşılması, dinî ilişki ve iş birliği imkân ve şartlarının araştırılması ile bütün bu

süreçlerin gerektirdiği adımları atmak olarak ifade edilmiştir.225

“Dünyanın Eşit Kardeşleri” sloganı altında toplanan, II. Afrika Müslüman

Dinî Liderler Zirvesi, 21-25 Kasım 2011 tarihleri arasında Diyanet İşleri

Başkanlığının ev sahipliğinde ve Başbakan Erdoğan’ın himayelerinde İstanbul ve

Ankara’da gerçekleştirilmiştir. Toplantıda, Afrika ülkeleri dini idareleri ile kurumsal

ilişkilerin tesis edilebilmesi için karşılıklı olarak yapılması gerekenler, 2006 yılında

yapılan birinci toplantı sonucunda uygulamaya konulan Afrika ülkelerinden öğrenci

getirme projesinin, Afrika ülkelerinde düzenlenen Vekâlet Yoluyla Kurban

Organizasyonu’nun ve Kardeş Şehir Projesinin Afrika kısmının genel bir

değerlendirmesi, söz konusu projelerin bütün kıtayı kapsayacak şekilde

genişletilmesi, Afrika ülkelerinde yaşayan dindaşlarımızın doğru dini bilgiye

ulaşmalarını temin etmek maksadıyla dini yayın ihtiyaçlarının karşılanabilmesi

konuları ele alınmıştır.

25 maddeden oluşan sonuç bildirgesi ile açıklanan kararlar, dini alanda kıta

ile gerçekleştirilmesi amaçlanan ilişkilerin boyutlarına ve mahiyetine dair önemli

ipuçları vermektedir. Bildirgede, din eğitimi ve hizmetleri alanında her türlü bilimsel

ve teknik iş birliği imkânlarının geliştirilmesine vurgu yapılmış, din görevlilerine

yönelik hizmet içi eğitim imkânı ile Türkiye’de orta ve yüksek din eğitimi görmek

isteyenler için ihtiyaç oranında kontenjan ve burs imkânı sağlanması gerektiği

belirtilmiştir. Özellikle kriz bölgelerinde barış ve huzurun tesisi için inisiyatif

alabilecek “Afro-Asya İslâm Dünyası Manevî Liderler Birliği” mahiyetinde bir

oluşumun gerçekleştirilmesi amacıyla bir heyet teşekkül ettirilmiştir. Afrika

ülkelerinde Türkiye’nin her düzeyde dinî temsilciliklerinin açılması ihtiyacı ortaya

konmuş, kardeş şehir projesi Afrika kıtasını içine alacak şekilde genişletilmiş,

Afrika’nın 31 ülkesi ile Türkiye’nin il ve büyük ölçekli ilçe müftülükleri kardeş şehir

olarak belirlenmiştir. 226

225

http://africa.diyanet.gov.tr/tr/zirve/zirve-hakkinda_1.html ( erişim tarihi: 16.12.2012)

226 www.diyanet.gov.tr/turkish/haber/II.afrika_dini_liderler_zirvesi_sonuc_bildirgesi_24112011.pdf

(Erişim tarihi: 16.12.2012)

Page 91: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

81

4.2.4. Teknik Kalkınma Yardımları

Kalkınma yardımları, resmi kalkınma yardımları, diğer resmi yardımlar, pazar

şartlarında özel sektör katkıları ve sivil toplum kuruluşları (STK) yardımları olarak

sınıflandırılmaktadır. Resmi kalkınma yardımları, kamu kaynağı kullanılarak yapılan

yardımlar olup, çoğunlukla hibe niteliğindedir. Diğer resmi yardımlar, kredi ve borç

işlemleri olup, geri ödemesi olan yardımlardır. Pazar şartlarında özel sektör katkıları,

kamu ve/veya özel sektörün geçerli pazar şartlarında ilgili ülkeye yaptığı yatırım

veya finans desteği kapsamındaki yardımlardır. Sivil toplum kuruluşlarının

yardımları ise, kamu kaynağı kullanılarak ve/veya STK’larının kendi oluşturdukları

kaynaklarla gerçekleştirdikleri hibe yardımlardır.228

1950’lerden sonra ekonomik sorunlarından dolayı dış ülkelerden yardım alan

Türkiye, 1980’lerden itibaren yardım yapan ülke konumuna gelmiştir. Kalkınma

Bakanlığı’nın (eski Devlet Planlama Teşkilatı-DPT) 5 Haziran 1985 tarihinde

Sahraaltı Afrika ülkelerinden Gambiya, Gine, Gine-Bissau, Moritanya, Senegal,

Sudan ve Somali’ye kurumsal kapasite inşasını hedefleyen 10 milyon dolar tutarında

yardım paketi kararı alması ile kendi dış yardım programını başlatmıştır.229

Resmi

Kalkınma Yardımları (Official Development Assistance, ODA) Türkiye

ekonomisinin son dönemde yaşadığı büyümeye paralel olarak artış göstermektedir.

Dış yardımlar, kalkınma yardımları ve insani yardımlar pro-aktif Türk dış

politikasının en önemli kamu diplomasisi araçları arasında yer almaktadır. Türkiye,

kamu kurumları ve sivil toplum örgütleriyle, Afrika kıtasına sağlıktan eğitime,

tarımsal kalkınmadan sosyal altyapıya kadar çeşitli anlarda, gerçekleştirdiği insani

yardım ve kalkınma yardımlarıyla bölgenin içinde bulunduğu olumsuz durumdan

sıyrılmasına katkıda bulunmaktadır.230

Şüphesiz bu çalışmalar hem Kıta’nın

kalkınmasına yardımcı olmakta, hem de acil ilgi bekleyen sorunlarının bir nebze

228

Resmi Kalkınma Yardımlarına İlişkin Tanımlar ve Örnekli Açıklamalar,

http://ebf.tika.gov.tr/Documents/KALKINMA%20YARDIMLARINA%20%C4%B0L%C4%B0%C5

%9EK%C4%B0N%20TANIMLAR_ekiml2010.pdf

229 Esra Erguvan, The Instruments of Soft Power within Turkish Foreign Policy in the Post-Cold War

Era: Turkish International Cooperation and Development Agency (TİKA) as a Case Study of Turkey’s

Soft Power Application, (Yayımlanmamış Y.L.Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Danışman: Yrd. Doç. Dr. İbrahim Mazlum, İstanbul, 2010) s.115

230 Türkiye’nin Kalkınma İşbirliği: Genel Özellikleri ve En Az Gelişmiş Ülkelere Yönelik Yaklaşımı

http://www.mfa.gov.tr/turkiyenin-kalkinma-isbirligi.tr.mfa (Erişim tarihi 11.10.2012)

Page 92: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

82

olsun hafifletilmesine katkıda bulunmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’nin yumuşak

gücünü de arttırmaktadır.

Bu noktada 1992 yılında Dışişleri Bakanlığı bünyesinde kurulan ve 1999

yılında Başbakanlığa bağlanan TİKA, özellikle 2002 sonrası dönemde Türkiye’nin

küresel düzeyde kullanabileceği bir dış politika enstrümanı haline gelmiş, etkinliğini

giderek artırmış ve önemli bir yumuşak güç unsuru haline dönüşmüştür. TİKA

aracılığıyla gerçekleştirilen kalkınma yardımları, eğitim faaliyetleri ve tesis edilen

işbirlikleri bu kuruluşu önemli bir dış politika aracı haline getirmiştir.

TİKA son dönem Türk dış politikasının göstermiş olduğu Afrika açılımına

paralel olarak Sahraaltı Afrika bölgesindeki etkinliğini arttırmaya başlamıştır. TİKA,

2005 yılına kadar dünyanın birçok yerinde çeşitli koordinatörlüklere sahip iken

Sahraaltı’nda hiçbir temsil kabiliyeti bulunmamaktaydı. Bu eksikliğin giderilmesi

adına TİKA’nın bölgedeki ilk koordinatörlüğü 2005 yılında Etiyopya’nın başkenti

Addis Ababa’ya açılmıştır. Bunu, 2006 yılında Sudan ve 2007 yılında Senegal’de

açılan TİKA koordinatörlükleri izlemiştir.231

2011 yılında Somali’de, 2012 yılında

ise Kenya’da açılan koordinatörlükle ile TİKA’nın Sahraaltı Afrika’da

koordinatörlük sayısı 5’e yükselmiştir.

Koordinatörlüklerin açılmasıyla birlikte bölgeye yapılan kalkınma

yardımlarında ve kapsadığı ülkelerde ciddi bir artış olmuştur. Örneğin, 2008 yılında

Sahraaltı Afrika Bölgesindeki toplam 37 ülkeye yaklaşık 45 milyon Dolar değerinde

kalkınma yardımları yapılmıştır.232

2010 yılında TİKA’nın faaliyetlerinin en fazla

bulunduğu Sahraaltı Afrika ülkeleri sırasıyla Sudan, Nijer ve Senegal, Cibuti,

Etiyopya ve Uganda olmuştur. Sektörel bazda yapılan yardımları % 48 sağlık, %15

su ve su hijyeni, %13 eğitim, %10 tarım ve ormancılık ve %14’te diğer alanlarda

yapılan yardımlar olarak kategorilendirmek mümkündür. Kamu kurumlarının

Sahraaltı ülkelerine yönelik kalkınma yardımları 2009 yılı itibarıyla ise 44 milyon

dolar düzeyindedir. 2010 yılında ise Afrika’da bulunan 34 ülkeye 10 milyon dolar

değerinde yardım TİKA eliyle götürülmüştür. Ayrıca, TİKA tarafından 2010 yılında

231

Birol Akgün, Mehmet Özkan,” Turkey’s Opening To Africa”, The Journal of Modern African

Studies, Vol:48, No:4, 2010, s.537.

232TİKA Kalkınma Yardımları Raporu 2008, s.38. http://store.tika.gov.tr/yayinlar/kalkinma-

yardimi/KalkinmaYardimlariRaporu2008.pdf (Erişim tarihi 17.12.2012)

Page 93: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

83

22 Afrika ülkesinde toplam 70 proje sonuçlandırılmış olup, diğer kamu kurumlarının

projeleriyle birlikte bölgeye yönelik 2010 yılı için resmi kalkınma yardımlarımızın

toplamı 40 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. TİKA, yaptığı yardımlarla Sahraaltı

Afrika’yı kalkınmasına yardımcı olmakta, bölge halklarının takdirini kazanmaktadır.

“Temiz İçme Suyuna Ulaşım” ve “Afrika Tarım Kalkındırma” gibi projelerin yanı

sıra çeşitli eğitim programlarıyla da bölgede büyük bir başarı sağlamaktadır. TİKA

teknik yardım çalışmalarını uygularken, projelerin uygulanmasında Türkiye’deki ve

yardımdan yararlanan ülkelerdeki kamu kuruluşu uzmanlarından ve diğer

altyapılarından yararlanmaktadır. Bunun yanında başta BM bünyesindeki UNDP ve

UNIDO gibi kalkınma örgütlerinin yanı sıra FAO, OECD, İslam Kalkınma Bankası,

Dünya Bankası gibi birçok uluslararası kuruluşlarla da işbirliği yapmaktadır.233

Nitekim TİKA’nın yapmış olduğu bu çalışmalar hem yerel düzeyde, hem de

uluslar arası aktörler tarafından olumlu karşılanmaktadır. Kalkınma Politikası Bürosu

Kapasite Geliştirme Grubu kıdemli politika danışmanı ve Birleşmiş Milletler

Kalkınma Grubu Yardım Etkinliği Başkanı Daša Šilovic, TİKA’nın yapmış olduğu

çalışmalar ile ilgili olarak “Türk Hükümeti uluslararası kalkınma işbirliği arenasında

öne çıkan oyunculardan biri olan Türkiye’nin konumunu pekiştirmekte ve kalkınma

etkinliği ile “Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne” ulaşılmaya katkıda bulunmak için BM

ve diğer uluslararası taahhütlerini gerçekleştirmesi konusunda oldukça kararlı

olduğunu ifade etmiştir. 234

Türkiye, En Az Gelişmiş Ülkeler hakkında uluslararası toplumda farkındalık

yaratma ve en az gelişmiş ülkelerin acil sorunlarına çözüm bulunması çabalarına

katkıda bulunmaya çalışmaktadır. Küresel sürdürülebilir kalkınmanın küresel barış

ve güvenlik ile doğrudan bağlantısı olduğuna inanan Türkiye, en az gelişmiş ülkelere

destek olmanın kolektif bir sorumluluk olduğu görüşündedir. Bu çerçevede, Türkiye,

Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler Dördüncü Konferansı’na İstanbul'da ev

sahipliği yapmıştır. Konferans, en az gelişmiş ülkelerin karşılaştıkları sorunların ele

alınması konusunda önemli bir adım teşkil etmiş ve üye ülke Devlet ve Hükümet

Başkanlarının, Uluslararası Toplumun ve diğer paydaşların kararlılık ve siyasi

233

Adem Akkaya, Türk Dış Politikasında Afrika Kıtası ve 1998 Afrika’ya Açılım Eylem Planıyla

Başlayan Yeni Dönemin Analizi, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi) G.Ü. Sosyal Bilimler

Enstitüsü, Ankara, 2012, s.115.

234http://www.undp.org.tr/Gozlem3.aspx?WebSayfaNo=2451 ( Erişim tarihi 17.12.2012)

Page 94: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

84

iradesini teyit etmiştir. İstanbul Konferansına 36 Hükümet Başkanı, 96 Bakan ve 66

Uluslararası Kuruluş Başkanı katılmış, toplamda ise 8.931 kişi akredite olmuştur.

Çeşitli yan etkinliklerle birlikte, katılımcı sayısı 10.000’i aşmıştır.235

Konferansın açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Gül, “Bu zirve ve bunu takip

eden süreçte İstanbul'un, 1 milyar kişinin kötü kaderinin pozitif şekilde değiştirildiği

bir şehir olarak anılması, bizim için gurur verici bir durum teşkil edecektir. İstanbul,

çok daha yeni ve adil bir dünya düzeniyle ilgili çağrıların ilk duyulduğu şehir

olacaktır. Bizler bunun mümkün olduğunu düşünüyoruz ve Türkiye bunu gerçeğe

dönüştürmek için elinden geleni yapacaktır” 236

derken Türkiye’nin bundan sonraki

süreçte ‘mazlum milletlerin’ haklarının savunulması ve kalkınmalarına destek

verilmesine taahhüdünü yinelemiştir.

4.2.5. İnsani Yardım Çalışmaları

Türkiye, ırk, din, dil, cinsiyet farkı gözetmeksizin ihtiyaç duyulan yerlere

insani yardım ulaştırmaya gayret etmekte, bu amaca yönelik uluslararası çabaları her

zaman desteklemekte ve katkıda bulunmaktadır. 1980’li yılların ortalarından itibaren

bazı ülkelere gıda yardımı şeklinde başlayan insani yardımlar, son yıllarda kayda

değer bir ivme kazanarak dünyanın birçok bölgesine yayılmış, ayrıca nicelik ve

nitelik bakımından da çeşitlenerek, gıda dışında birçok alanı da kapsar hale gelmiştir.

Öte yandan, Türkiye’nin insani yardımları sadece ikili düzeyde gerçekleşmemiş,

yardımları OCHA (BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi), WFP (Dünya Gıda

Programı) gibi uluslararası örgütler aracılığıyla yapmıştır. Bu durum, dış insani

yardımlara uluslararası bir boyut da kazandırmış ve bu alanda faaliyet gösteren

uluslararası kuruluşlarla iş birliğini de arttırmıştır. Nitekim Dünya Gıda Programı,

Türkiye’yi “yükselen donör” (Emergingdonor) olarak nitelendirmiştir.237

Kamu diplomasisinin önemli araçlarından olan teknik kalkınma yardımları ve

insani yardımlar resmi düzeyde olabileceği gibi sivil toplum kuruluşları tarafından da

gerçekleştirilebilmektedir. STK’lar tarafından gerçekleştirilen yardım faaliyetleri ise,

235

BM En Az Gelişmiş Ülkeler 4. Konferansı, http://www.ldc4istanbul.org/tur/index.php ( Erişim

tarihi 17.12.2012)

236http://www.tccb.gov.tr/haberler/170/79789/turkiye-daha-adil-bir-dunya-duzeni-icin-elinden-geleni-

yapacaktir.html?c=584 ( Erişim tarihi 19.12.2012)

237“Türkiye´nin İnsani Yardımları”, http://www.mfa.gov.tr/turkiye_nin_-insani-yardimlari.tr.mfa (

Erişim tarihi 21.12.2012)

Page 95: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

85

ilgili donör ülkenin toplam kalkınma yardımlarının bir diğer önemli bileşenini

oluşturmaktadır. Türk yardım kuruluşları son dönemde hayata geçirdikleri ses

getiren projeler ile Türkiye’nin 2012 yılında yapmış olduğu 1,5 milyar dolar

tutarındaki kalkınma yardımlarında önemli pay sahibidir. Ülkemizde genel olarak

STK’ların düzenledikleri yardım faaliyetlerinin Afrika kıtasına yönelik olduğu

görülmektedir.

Afrika kıtasında özellikle Somali’de gerçekleştirilen yardımların önemli bir

kısmı Türk Kızılayı tarafından gerçekleştirilmektedir. İhtiyaca göre Afrika

kıtasındaki yardım çalışmalarını sürekli olarak devam ettiren Türk Kızılayı, son

dönemde yaşanan kuraklık ve neticesindeki açlık tehdidinin açtığı yaraları bir nebze

olsun sarabilmek için yardım kampanyası başlatma kararı almıştır. TİKA, AFAD, ve

Turkuaz Medya Grubu ile işbirliği halinde “Afrika Açlık Çekiyor Türk Kızılayı

Yardıma Koşuyor Haydi Türkiye Afrika İçin İyilik Kandillerini Yakalım” sloganıyla

yürütülen yardım kampanyası ile Afrika kıtasının acil sorunlarına katkıda

bulunulmaktadır. Eğitim hizmetlerinden, altyapı çalışmalarına, kentsel dönüşüm

çalışmalarından sağlık hizmetlerinde kadar çok geniş bir yelpazede ilgili kamu

kurum ve kuruluşları ile işbirliği içinde birçok proje faaliyete geçirilmektedir.

Gerçekleştirilen bu çalışmalar, 20 yılı aşkın süredir istikrarsızlığın hakim olduğu

Somali’de önemli oranda değişiklikler yapmış, bu katkı bizzat Somali

Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud tarafından dile getirilmiştir.238

Devlet kurumlarının yanında sivil toplum kuruluşları da Sahraaltı Afrika

bölgesinde insani yardım çalışmaları yürütmektedir. Bu kuruluşlardan en öne çıkanı,

ismi Mavi Marmara saldırı ile gündeme gelen İnsani Yardım Vakfı (IHH)’dır.

Vakfın, destek ve yardımları kampanyaları dünyanın birçok ülkesinde ihtiyaç

sahiplerine ulaşmakta, mazlum ve mağdurlar üzerinde olumlu etki yapmaktadır.

Hâlihazırda kuruluş dünyanın 112 ülkesinde aktif olarak faaliyet yürütmektedir.

Vakfın en aktif olduğu ülkeler ise genellikle Afrika kıtasında yoğunlaşmaktadır.

İHH, Türkiye’den Afrika’ya yardım ve hizmet götüren ilk insani

organizasyonlardandır.241

Vakfın Afrika ile ilişkisi 1996 yılında başlamış olup, ilk

olarak Somali’de yardım çalışmalarında bulunmuştur. 1999-2000 döneminde

238

http://www.tccb.gov.tr/haberler/170/84590/turkiyesomali-iliskileri-uluslararasi-camiaya-guzel-bir-

ornek-olacaktir.html (Erişim tarihi 18.12.2012)

241 Akgün, op.cit., s.541.

Page 96: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

86

Etiyopya’da yaşanan büyük sıkıntı döneminde çalışmalarını bu bölgede

yoğunlaştırmış, ilerleyen dönemlerde ise Sahraaltı Afrika’daki çalışma alan ve

çeşidini genişletmiştir.

Sahraaltı Afrika’nın kronik sorunları arasında yer alan kullanılabilir temiz su

ihtiyacına çözüm olması noktasına Su Kuyuları projeleri başlatılmış, bu kapsamda

2000-2008 yılları arasında yaklaşık 1000 tane su kuyusu açılmıştır. “Su kuyusu”

kampanyaları sadece Etiyopya’yla sınırlı kalmamış, daha sonra Somali, Kamerun,

Gine, Çad, Sudan, Burkina Faso ve Sierra Leone olmak üzere toplam sekiz ülke

teşmil edilmiştir.242

Kurumun son yıllarda en ilgi çeken çalışması şüphesiz kuraklıkla

mücadele için başlattığı kampanyadır. “700.000 Kişi Ölüyor” sloganıyla lanse edilen

bu kampanya ile Doğu Afrika’da yaşanan kuraklıkta yüz binlerce insanının ölümle

burun buruna olduğuna dikkat çekilerek, birçok yardım kurum ve kuruluşunun ilgisi

bölgeye kanalize etmiştir. “Türk İnsanı 100.000 Afrikalının Gözünü Açıyor” ve

“100.000 Afrikalı Türkiye İle Görecek” ile başlatılan katarakt projesi, yine son

dönemde kendinden söz ettiren bir başka projedir. İHH, “Yetim Dayanışma Günleri”

ile Sahraaltı Afrika’daki kimsesiz çocuklara yardım elini uzatmakta; Tanzanya,

Somali, Ruanda, Malavi, Etiyopya, Sudan, Moritanya, Burkina Faso, Cibuti ve Gana

gibi ülkelerde binlerce çocuğa destek olmaktadır.243

Kurum, bölgede gıda

yardımların eğitim yardımlarına, ibadethane ve mescit yapımından okul yapımına,

kurban kampanyalarından sivil toplum kapasite geliştirme programlarına kadar

birçok alanda kıtaya yardım elini uzatmaktadır.

Sahraaltı Afrika kıtasına yönelik yardım ve faaliyetlerde bulunan bir diğer

Türk STK’sı Kimse Yok Mu Derneği'dir. 17 Ağustos deprem felaketi sonrasında

oluşturulan bu kuruluş zamanla misyon ve vizyonunu genişleterek faaliyet alanlarını

yurtdışına doğru yaymıştır. Hâlihazırda dünyanın çeşitli bölgelerine yardımlarını ve

projelerini ulaştırabilen bu dernek Sahraaltı’na da önemli desteklerde bulunmaktadır.

Kimse Yok Mu Derneği, tıpkı IHH gibi, Somali, Nijer, Sudan, Kamerun ve Burkina

Faso'da halkın temel ihtiyacını karşılamak için su kuyuları açmaktadır. “Afrika

Hayat Buluyor” kampanyası ile Temmuz 2011'den beri açlık ve susuzlukla mücadele

242

http://www.ihh.org.tr/ihhdan-asya-ve-afrikaya-2512-su-kuyusu/ (Erişim tarihi 18.12.2012)

243 Akkaya, op.cit.,s.119.

Page 97: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

87

eden Somali, Uganda, Kenya ve Etiyopya’ya acil insani yardım malzemesi

göndermekte, çeşitli sağlık ve sosyal hizmetler alanında bölge halkına hizmet

verilmektedir. Kurumun bölgeye yönelik hizmetleri; göçmen kamplarında sağlık

hizmetleri, sünnet kampanyası, sıtma ile mücadele, temiz su temini, gıda paketi

dağıtımı, sağlık taraması ve ilaç dağıtımı şeklindedir. 245

Öne çıkan bu iki kurumun haricinde Türkiye Diyanet Vakfı, Aziz Mahmut

Hüdai Vakfı, Cansuyu Derneği, Yardımeli Derneği, İslam Toplumu Milli Görüş,

Afrika Kardeşlik ve Yardımlaşma Derneği (AFKAD) ve Anadolu Aslanları

İşadamları Derneği (ASKON) gibi kuruluşlarda bölgeye yönelik yardım faaliyetinde

bulunmaktadır. Bu kurumların Afrika'daki ana çalışma alanları, tarım, sağlık, eğitim,

su ve sanitasyon, mesleki eğitim, kurumsal kapasite geliştirme ve insani yardımı

içermektedir.

Geleneksel donör ülkelerin 2008’den itibaren dünyayı etkisi altına alan,

ekonomik kriz koşullarında insani yardım ve kalkınma yardımlarında büyük

kesintilere gittikleri bir ortamda, Türkiye’nin kalkınma yardımlarını önemli oranlarda

artırması, gerek uluslararası kuruluşların, gerekse gelişmekte olan ülkelerin ilgi ve

takdirini toplamaktadır. OECD istatistiklerine göre Türkiye’nin yıllık resmi kalkınma

yardımları, 2005 yılında 601 milyon dolar, 2006 yılında 714 milyon dolar, 2007

yılında 602 milyon dolar, 2008 yılında 780 milyon dolar, 2009 yılında 707 milyon

dolar, 2010 yılında 967 milyon dolar ve 2011 yılında 1.4 milyar dolar olarak

gerçekleşmiştir. Bu rakamlar Resmi Kalkınma Yardımlarının giderek Türkiye'nin

proaktif dış politikasının ayrılmaz bir parçası haline geldiğini göstermektedir. 2011

yılında % 38 artışla Türkiye, OECD üyeleri arasında Resmi Kalkınma Yardımlarını

en çok artıran ülke olmuştur. 246

Türkiye’nin 2011 yılında Afrika’ya yaptığı resmi yardım miktarını % 67

oranında artırarak, 71 milyon dolara çıkarmıştır. Güney ve Orta Asya ülkeleri

Türkiye’nin 2010’daki bölgesel kalkınma yardımının yaklaşık % 45’ini, Balkan ve

Doğu Avrupa ülkeleri ise yaklaşık % 27’sini almış, kalan yaklaşık %25 kısımda

245

www.kimseyokmu.org.tr(Erişim tarihi 13.12.2012)

246“ Türkiye’nin Kalkınma İşbirliği: Genel Özellikleri ve En Az Gelişmiş Ülkelere Yönelik

Yaklaşımı”, http://www.mfa.gov.tr/turkiyenin-kalkinma-isbirligi.tr.mfa (Erişim tarihi 13.12.2012)

Page 98: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

88

Afrika ve Orta Doğu ülkeleri arasında paylaştırılmıştır.247

Bu rakamların

incelenmesinden de görüleceği üzere, Artan kalkınma yardımlarından aslan payı

Türkiye’nin geleneksel alıcı ülkelerine gitmekte, bir önceki yıllara göre oransal

olarak sıçrama yapsa da, Afrika kıtasına yapılan yardımlar hala resmi kalkınma

yardımlarından az pay almaktadır.

4.2.6. Barış ve Güvenlik

Afrika devletlerinin bağımsızlıklarını kazanmaya başladığı dönemden bugüne

iç çatışmalar ve sınır sorunları adeta kıtanın kaderi haline gelmiştir. Kıtanın hemen

her bölgesinde etnik, dini veya siyasi sebeplerle yaşanan pek çok kanlı çatışmada

bugüne kadar milyonlarca insan ölmüş ve bir o kadarı da yaşadıkları bölgeleri terk

etmek zorunda kalmıştır. Güvenlik ve istikrarın sağlanması amacıyla Birleşmiş

Milletler başta olmak üzere bazı uluslararası barış misyonları, kıtanın çeşitli çatışma

bölgelerinde görev yapmaktadır. Türkiye de bugüne kadar Birleşmiş Milletler Barış

Gücü şemsiyesi altında birçok göreve katılmıştır. Türkiye, Somali’de BM Harekâtı

(UNOSOM), BM Kongo Demokratik Cumhuriyeti Misyonu (UN Mission in the

Democratic Republic of the Congo - MONUC), BM-Afrika Birliği Darfur Misyonu

(UN-African Union Mission in Darfur-UNAMID), Demokratik Kongo

Cumhuriyeti'nde AB Polis Misyonu (EUPOL KINSHASA) ve BM Sudan Misyonu

(UN Mission in Sudan - UNMIS)’na personel ve lojistik destek ve katkıda

bulunmuştur. 248

Bunların yanında özellikle askeri eğitim ve teknik işbirliği anlaşmaları da

Sahraaltı Afrika ile Türkiye’nin ilişkilerine önemli katkıda bulunmakta, yumuşak

gücünü artırmaktadır. Bu bağlamda Burkina Faso, Etiyopya, Gambiya, Kongo

Cumhuriyeti, Mali ve Senegal ile Askeri Alanda Eğitim Teknik ve Bilimsel Çerçeve

Anlaşmaları imzalanmıştır.

247

Türkiye’nin Kalkınma İşbirliği: Genel Özellikleri ve En Az Gelişmiş Ülkelere Yönelik Yaklaşımı”,

http://www.mfa.gov.tr/turkiyenin-kalkinma-isbirligi.tr.mfa (Erişim tarihi 13.12.2012)

248 “Türkiye'nin Barışı Destekleme Harekatına Katkıları » Türk Silahlı Kuvvetlerinin Barışı

Destekleme Harekâtlarına Katkıları”,

http://www.tsk.tr/4_uluslararasi_iliskiler/4_1_turkiyenin_barisi_destekleme_harekatina_katkilari/kon

ular/turk_silahli_%20kuvvetlerinin_barisi_destekleme_harekatina_katkilari.htm (Erişim tarihi

22.12.2012)

Page 99: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

89

SON BÖLÜM

SONUÇ VE ÖNERİLER

Günümüz dünyasında ülkelerin milli çıkarlarını koruma ve amaçlarına

ulaşmakta kullandıkları yöntemler klasik diplomasinin çok ötesine geçmiştir. Etkin

olmak isteyen devletler için, artık sadece diğer ülke hükümetleri ile ilişkiler

kurmanın yeterli olmadığı, diğer ülke kamuoylarını da hedefleyen politika ve

programların uygulanmasının zorunluluk olduğu bir döneme girilmiştir. Bilgi,

iletişim, kültür, kamuoyu algısı günümüz uluslararası ilişkilerinde anahtar sözcükler

haline gelmiştir. Bu bağlamda “kamuoyunun anlaşılması, bilgilendirilmesi ve

etkilenmesi” faaliyetlerinin toplamı olarak ifade edilen, “kamu diplomasisi” ülkelerin

dış politikalarında vazgeçilmez araçlardan birisi haline gelmiştir. Bugün artık pek

çok ülke, dünya kamuoylarında olumlu bir algı oluşturabilmek için kamu diplomasisi

araçlarını etkin bir şekilde kullanmaktadır.

Uluslararası sistemde meydana gelen değişimler Türk dış politikası için hem

yeni fırsatlar hem de yeni tehditler getirmiş ve Türk dış politika yapıcılarının ülkenin

pozisyonunu dünya sistemi içinde yeniden yorumlama ve düzenlemelerini gerekli

kılmıştır. Soğuk savaş dönemi boyunca kendini NATO bloğunun Sovyetlere karşı

öncü ülkesi olarak tanımlayan ülke, SSCB’nin yıkılmasından sonra yeni arayışlara

girmiştir. Nitekim “Adriyatik’ten Çin Seddine kadar Türk dünyası” söylemi ile

bağımsızlıklarını yeni kazanan Türkî Cumhuriyetler ile ortak dil, kültür ve akrabalık

bağları üzerine kurulmaya çalışılan yakın ilişkiler bu arayışların ilk örneklerindir.

Türkiye’nin Afrika ile ilişkileri, tarihi olarak uzun bir döneme tekabül

etmesine rağmen bu ilişkiler genel olarak en az incelenen konular arasında yer

almaktadır. Ülkemizde, kıta ile ilgili açlık, sefalet, yoksulluk, kuraklık, iç savaşlar,

istikrarsızlık gibi olumsuz yönü ağır basan bir genel algı hakimdir. Ancak, 2002

yılından itibaren Türk dış politikasında yaşanan hareketlilikle beraber kıta ile

ilişkilerin geliştirilmesine özel önem verilmesi, bu algıda değişime neden olmaktadır.

Türkiye-Afrika ilişkileri noktasında, ilk olarak 1998 yılında kabul edilen “Afrika

Açılım Eylem Planı” ile politika değişimine olan ihtiyaç kapsamlı bir biçimde ortaya

konulmuş, 2005 yılının “Afrika Yılı” ilan edilmesiyle, ilişkilerin geliştirilmesi Türk

dış politikasının öncelikleri arasına dahil olmuştur. Bu tarihten sonra Türkiye’nin

Page 100: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

90

Afrika’ya olan ilgisi belirgin bir şekilde artmıştır. Gerek devlet kurumları tarafından

yapılan çalışmalar, gerekse sivil toplum kuruluşlarının ve iş adamlarının faaliyetleri,

Türkiye’nin Afrika ile ilişkilerinin gelişip güçlenmesinde önemli katkılar sağlamıştır.

Türkiye’nin kıta ile olan ilişkileri çok eski olmasına rağmen, maalesef 80

yıllık bir dönemde kıtaya karşı sırt dönülmüş, kıta ihmal edilmiş ve unutulmuştur.

Türkiye’nin özellikle Sahraaltı Afrika ile bir ‘hafıza kaybı’ vardır. Bu zaman

zarfında kıtanın geçirdiği tarihi dönüşümlerden uzakta kalınmış, hatta Cezayir’in

bağımsızlık oylamasında ve Bandung Konferansı’nda olduğu gibi, anti sömürgeci

geçmiş ve kıta ile var olan kadim tarihi gelenek ile zıt duran tercihlerde bulunulmuş,

sorunlu politikalar izlenmiştir. Dolayısıyla, kıta ile ilişkilerimizde genel olarak

pozitif bir unsur olarak sıkça ifade edilen, sömürgeci olmayan bir geçmişe sahip

olmayan bir ülke olan Türkiye’nin bu özelliği, ilişkilerimizin geleceği açısından

‘geçer’ sebep olmakla birlikte ‘yeter’ değildir. Bu tarihi geçmişin bize verdiği

avantajların abartılmaması, yaklaşık 80 yıllık bir süredir kıta gerçeklerinden ve

tarihinden uzak olduğumuz gerçeği göz önünde bulundurularak makul bir okumadan

geçirilmesi gerekir.

Türkiye, kökleri 1998 yılına giden Afrika açılım politikasının başından

itibaren, NATO ve Batı bloğunun bir müttefiki olarak, ülkenin çıkarları ile bağlı

bulunulan İttifak’ın çıkarları arasında bir tercih yapma gibi bir sınamaya henüz tabi

tutulmamış bir ülkedir. Bundan hareketle Türkiye’nin Afrika ile hızla gelişen

ilişkilerinin dar boğazlardan, sınamalardan geçmediğinin farkında olunması

elzemdir. Türkiye Afrika’da gerçekleştirdiği tüm faaliyetlerine rağmen, kıtanın eski

kolonyal güçleri ve yükselen güçlerinin nasırlarına henüz basmamıştır Türkiye’nin

özellikle son on yılda giderek ivme kazanan bir şekilde Afrika ülkeleriyle her alanda

ilişkilerini geliştirme çabasına girişmesi, kendi bölgesindeki gelişmelere yön

verebilen bir bölgesel güç/aktör olma isteğinin bir ürünüdür. Bölgesel güç en genel

ve basit anlamıyla, bölge siyasetini belirleme ve etkileme yeteneğine sahip, içinde

yaşadığı coğrafyada etkin olan ülke olarak tanımlanabilir. Şuan Türkiye’nin kıtadaki

rolünü, oyun kurucu, bölgesel bir güç olmaktan ziyade, daha çok “çöpçü balığı”

benzetmesi ile tanımlamak daha uygun olacaktır. Kıta kaynaklarının stratejik

paylaşımında söz sahibi olmak isteyen bir ülke profilinden halen ülkemiz uzaktır.

Page 101: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

91

Afrika açılımı her geçen gün devlet ve sivil toplum kuruluşlarının daha fazla

birlikte müdahil olduğu bir politika halini almakta, bu yönüyle bir devlet politikasına

dönüşmektedir. Ancak, AB üyeliğinde olduğu gibi bu bir stratejik tercih de değildir.

Dolayısıyla politikanın hızını şuan için ulusal ve uluslararası konjonktürün yapısı

belirlemektedir. Bahar havasında, yokuş aşağı bir gidişten söz etmek pekâlâ

mümkündür. Kıta ile ilişkilerimizde yaşanmış ve aşılmış bir kriz bulunmamaktadır.

Dolayısıyla kıta ile gelişen bu işbirliğinin krizlere dayanıklılığı henüz test

edilmemiştir. Türkiye’nin ilgisinin kalıcılığını yaşanacak krizler ve bu krizler ile

verilecek başarılı mücadele belirleyecektir. Bu sebepten ötürü, kıta ülkelerinin de bu

ani ilginin sebebini sorguladıkları, hatta bu noktada kimi zaman çekimser

davrandıkları görülmektedir. Diğer bölge oyuncuları ile karşılaştırıldığında hala

‘rüştünü ispat edememiş’ bir ülke olduğumuzu bilmemiz gerekir.

Son dönemde ivme kazanan ilişkilerde, özellikle sivil toplum boyutunda,

toplumun belli kesiminin öncülüğünde-tekelinde yürüyen bir ilişkiden bahsedebiliriz.

Kıtada aktif olarak faaliyet gösteren STK’ların rolü, siyasal iktidarın akıncı birlikleri

gibidir. Bu rolden hem siyasi iktidar hem de bu kuruluşlar memnun görünmekle

beraber, muhtemel bir iktidar değişikliğinde Afrika açılımının akıbetinin ne olacağı

hala belirsizliğini korumaktadır. Türkiye kıta ile ilişkilerinde insan kaynağı olarak

hala kısıtlı imkânlar ile hareket edilmektedir Özellikle resmi kurum ve kuruluşların

kendi insan kaynaklarını yetiştirme noktasında etkin çalışmalar yürütmesi

gerekmektedir. Kıtada yaygın konuşulan Arapça, İngilizce, Fransızca ve

Portekizcenin yanında Swahili gibi birçok bölgede konuşulan yerel dilleri bilen

personelinde yetiştirilmesi gerekmektedir. Sayıları her geçen gün artan Afrika

araştırma merkezleri ve Afrika çalışmaları programları yanında, Afrika dillerinin de

üniversitelerde öğrenilebileceği imkânlar sağlanmalıdır.

Türkiye’nin Afrikalı devletlerarasındaki sorunlarda arabuluculuk rolü

oynayabilecek insan kaynağı, birikimi, donanımı ve albenisi yeteri kadar mevcut

değildir. Hakeza etnik bazlı sorunlara müdahil olması da şuan itibariyle zor

görünmektedir. Bu noktada Somali örneği ve Somali’den ulusal uzlaşının

sağlanması, El Şebab’ın radikal-selefi unsurlardan temizlenerek, meşru siyasi zemine

çekilme çalışmaları önemli bir kırılma noktası olacaktır. Bu projenin başarılı olması

halinde, Nijerya’da, Mali’de, Kenya’da arabulucu olarak rol kapması mümkün

olabilir.

Page 102: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

92

Türkiye’nin “özgün hikâyesi”nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika da bir rol model

olarak karşılığı olmakla beraber, Sahraaltı Afrika’da aynı etkiye sahip olacağını iddia

etmek pek mümkün değildir. Türkiye Çin Halk Cumhuriyeti ve Brezilya gibi devlet

destekli bir büyüme modeline sahip değildir. Sosyal yönü, ABD gibi ülkeler ile

karşılaştırıldığında güçlü, devlet ve sivil toplum eliyle servet paylaşımın yapıldığı

neo-liberal ekonomi modeline sahip bir ülke olması, Türkiye’yi rakipleri ile

karşılaştırıldığında özgün bir model kılmak için yeterli değildir. Bu noktada kazan-

kazan temelli, eşitlikçi ve adalet vurgulu bir söylem benimsemesi pozitif bir unsur

olmasına rağmen, yeterli değildir.

Özelikle petrol zengini Afrika ülkelerinde hakim olan eski Marksit-Sosyalist

yapıların mücadele dönemlerinden gelen PKK ile organik bağları mevcuttur. Nitekim

bu bağ, Nelson Mandela’nın Atatürk barış ödülünü reddetmesinde önemli bir etken

olmuş, hala hafızalarda yer eden bir hüsrana sebep olmuştur. Kürt meselesinde

çözümü sağlayamamış bir Türkiye’nin kıtadaki yürüyüşü zaman içinde topallamaya

mahkûmdur. Mevcut iktidar döneminde ezber bozan, siyasi riski yüksek, inkar ve ret

politikalarını ortadan kaldıran bir paradigma benimsenmiş ve önemli mesafe

alınmıştır. Ancak çözüm sürecinin uzaması, bahse konu ülkelerde Türk kamu

diplomasini olumsuz etkilemeye devam edecektir.

Türkiye’nin kıtada etkinliğini arttırmak ve kıta ülkeleriyle siyasi, iktisadi,

ticari ve kültürel alanda ilişkilerini geliştirmek yönünde yaptığı girişimlerin, şimdilik

yeterli değilse de başlangıç noktası olarak oldukça önemli adımlar olduğu gözden

kaçırılmamalıdır. Özellikle Sahra çölünün güneyinde yer alan ve dünyanın en fakir

ülkeleri olarak bilinen ülkeler, sürekli olarak ardı arkası kesilmeyen iç savaşlar, etnik

çatışmalar, askeri darbeler, yoksulluk ve kötü yönetim gibi pek çok sorunla karşı

karşıya bulunmaktadır. Yapılacak en ufak bir yardımın bile onlar için elzem olduğu

bu dönem, Türkiye için tarihi bir önem taşımaktadır. Sivil toplum kuruluşlarının

yapmış olduğu çalışmalar daha çok acil insani yardım çalışmaları ile dini motifli

etkinlikler üzerinde yoğunlaşmaktadır. Kurban organizasyonu, gıda dağıtımı, acil

sağlık hizmetleri, su kuyusu ve mescit inşası gibi faaliyetler Afrika kıtasına yönelik

gerçekleştirilen öne çıkan çalışmalardır. İki taraftan hükümetlerin yardım ve

işbirliklerini gerektiren teknik işbirliği ve kalkınma yardımlarına son dönemde

başlanmıştır. Kıtanın insan kaynağını yetiştirmeye, yönetici elitini belirlemeye

yönelik çalışmalar şuan için embriyo aşamasındadır. Hem resmi kurumların hem de

Page 103: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

93

sivil toplum kuruluşlarının, Afrika şartları altında ortadan kaldırılması mümkün

sorunlara odaklanmak yerine, daha uzun vadeli bir dönemde hem söz konusu ülke

hem de Türkiye için fayda sağlayacak çalışmalara daha fazla ağırlık verilmelidir.

Bununla birlikte Türkiye’nin resmi kalkınma yardımlarında hala aslan payını hala

Orta Asya ve Balkanlar almaktadır, toplam miktarın sadece % 25’i Afrika ve Orta

Doğu ülkelerine harcanmaktadır. Diğer ülkelerin kıta için ayırdıkları faizsiz, düşük

faizli kredi imkânları ve doğrudan yardım rakamlarıyla karşılaştırıldığında

Türkiye’nin 2011 yılı itibariyle kıtaya harcamış olduğu miktar hala kısıtlıdır. Bu

sebeple, Sahraaltı Afrika’ya yapılan kalkınma yardımlarının miktarı arttırılmalı,

bölgeye yönelik faaliyetlerde bulunan sivil toplum kuruluşları çalışmalarına destek

olabilecek her türlü önlem alınmalıdır. Türkiye’nin kalkınma yardımları, ülkenin

mevcut ekonomik yapısı ile bağlantılı olarak her geçen yıl artmaktadır. Türkiye

ekonomisi 2008 küresel krizini bölgesine göre daha az etkilenerek atlatmışsa da, ülke

ekonomisinin krizlere bağışıklık kazandığını söylemek hala çok zordur. Nitekim

2012 yılının üçüncü çeyreğinde beklenenin altında gerçekleşen büyüme oranları ve

ibresini artan yöne çeviren işsizlik, ekonomi yöneticilerinin fırtınalı havalardan

bahsetmesi, Türkiye’nin En Az Gelişmiş Ülkelere olan kalkınma yardımları

konusundaki taahhütlerini ne kadar gerçekleştirebileceğini de ortaya koyacaktır.

Türkiye’nin bölge güvenliğine ve Afrika içerisindeki bireye de değer

verdiğini göstermesi, bu yolda adımlar atması gerekmektedir. Türkiye kıta ile

ekonomik, siyasi, diplomatik ve bürokratik ilişkilerinin sürekli olmasını istiyorsa

ilişkilerini halklar düzeyinde daha da geliştirmelidir. Örneğin, karşılıklı akademik

çalışmalar, sivil toplum kuruluşları, spor, kültür, turizm platformlarında faaliyetleri

arttırılmalı ve teşvik edilmelidir Rakipleri ile karşılaştırıldığında Afrika ülkelerinde

örgütlü, sayı, ekonomik ve politik güç itibariyle temerküz etmiş bir Türk

diasporasından bahsedilemez. Ülkelerin çoğunda sayıları onlar ve yüzler ile ifade

edilen, esnaf, öğretmen, gönüllü ve öğrenci ağırlıklı bir Türk nüfus yapılanması

vardır. Bu vatandaşlarımızın bulundukları bölgede daha aktif olmalarını sağlayacak,

temsil kabiliyeti yüksek sivil toplum örgütlerinin kurulmasına öncülük edilebilir. Var

olan örgütlenmeleri sadece mensubu oldukları ya da yakınlık hissettikleri

yapıları/cemaatleri temsil etmek yerine, ‘ülke adına’ adına hizmet üretecek, faaliyette

bulunacak bir nitelik kazanmaları noktasında destekte bulunulmalı, kapasite

geliştirme alanlarında katkıda bulunulmalıdır. Afrika’da faaliyet gösteren faklı sivil

Page 104: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

94

toplum kuruluşları, Kurum himayesinde, diğer partner kuruluşların desteği ile

düzenli olarak ‘Sivil Toplum Zirveleri’ ile biraraya getirilebilir.

Türkiye, bölge ülkeleriyle ilişkilerini geliştirirken, ülkelerin etnik, siyasi ve

ekonomik farklılıklarını dikkate almalı ve stratejik önceliğini bölgedeki önemli

ülkelere vermelidir. Türkiye’nin Sahraaltı Afrika bölgesinde şu an için 27 tane

elçiliği bulunmaktadır. Bunun dışında bölgedeki pek çok ülkede fahri

konsolosluklara da sahiptir. Fakat bu sayıyı yeterli görmek yanlış olacaktır. Bu

sebeple Türkiye, bölgedeki temsilciliklerinin sayısını, etki kabiliyetini arttıracak

önlemler almalıdır.

İkili ilişkilerin daha da geliştirilebilmesi ve süreklilik kazandırılabilmesi için,

bazı Afrika ülkeleri ile Türkiye Genelkurmay Başkanlığı’nın yapmış olduğu mevcut

anlaşmaların Askeri Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliği Anlaşmalarının sayısının

artırılması ve Afrikalı askeri personele ülkemizde staj ve eğitim imkânlarının

sağlanması son derece önemlidir.

Page 105: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

95

KAYNAKÇA

KİTAPLAR

Breslin, Shaun, The Soft Notion of China’s ‘SoftPower’, London, Chatham House,

2011.

Davudoğlu, Ahmet : Stratejik Derinlik, İstanbul, Küre Yayınları, 2004.

Hazar, Numan, Küreselleşme Sürecinde Afrika ve Türkiye-Afrika İlişkileri, Ankara,

USAK Yayınları, 2011.

Kavas, Ahmet, Osmanlı- Afrika İlişkileri, İstanbul, Tasam Yayınları, 2006.

Kavas, Ahmet, “Afrika'da Sömürgeciliğin XIX. Yüzyılın İkinci Yarısına Kadar

Kurulamamasında Osmanlı Devleti'nin Rolü”, der. Ahmet Kavas ve Hasan Öztürk,

Uluslararası Türk - Afrika Kongresi: Yükselen Afrika ve Türkiye, İstanbul, Tasam

Yayınları, 2006, s.103-108.

Kurlantzick, Joshua, Charm Offensive: How China’s Soft Power Is Transforming the

World, Yale University Press, 2007.

Lancaster, Carol, Foreign aid: Ddiplomacy, Development and domestic politics, The

University of Chicago Press, Chicago and London, 2007.

Melissen, Jan The New Public Diplomacy: SoftPower in International Relations,

Londra, Palgra and Macmillan, 2005

Nicholas J. Cull, “Public Diplomacy Before Gullion: The Evolution of a Phrase”,

Nancy Snovv ve Philip M. Taylor (ed.) Routledge Handbook of Public Diplomacy,

New York, Routledge, 2009.

Nye, Joseph , Amerikan Gücünün Paradoksu: Dünyanın Tek Süper Gücü Neden Tek

Başına Davranmaz, Literatür Yayıncılık, İstanbul. 2003

Nye, Joseph, Yumuşak Güç: Dünya Siyasetinde Başarının Yolu, Ankara, Elips

Yayınları 2004.

Nye, Joseph, Soft Power: The Means to Success in World Politics, New York, Publıc

Affaırs, 2004.

Özkan, Mehmet, “Türkiye’nin Afrika Politikası 2009,” der. Duran Burhanettin, İnat

Kemal, Ataman Muhittin, Türk Dış Politikası Yıllığı 2009, İstanbul, 2009.

Özkan, Mehmet, “Türkiye’nin Afrika Açılımı ve Asya İle ilişkiler”,der. İbrahim

Kalın, 2000’li yıllar, Türkiye’de Dış Politika, İstanbul, Meydan Yayınları, 2011

Potter, Evan: “Canada and the New Public Diplomacy “, Netherlands Institute of

International Relations.www.clingendael.nl

Reinhard, Keith, “American Business andIts Role in PublicDiplomacy”, der. Nancy

Snow ve Philip M. Taylor, RoutledgeHandbook of PublicDiplomacy,New York,

Routledge,2009.

Page 106: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

96

Snow, Nancy: “Rethinking Public Diplomacy in Routledge Handbook of Public

Diplomacy , Nancy Snow and Philip M. Taylor (ed.), Routledge Handbook of Public

Diplomacy, New York, 2009.

Ünal Erzen, Meltem, Kamu Diplomasisi, İstanbul, Ersin Yayınları,2012.

Tiedman, Anna, U.S. PublicDiplomacy in Middle East, Seminar on Geography”,

Foreign Policy and the World Order, 2004.

Zöllner, Oliver “German Public Diplomacy: The Dialogue of Cultures”, Nancy Snow

ve Philip M. Taylor (ed.) Routledge Handbook of Public Diplomacy, New York,

Routledge, 2009.

TEZLER:

Akkaya, Adem, “Türk Dış Politikasında Afrika Kıtası ve 1998 Afrika’ya Açılım

Eylem Planıyla Başlayan Yeni Dönemin Analizi”, (Yayımlanmamış Yüksek Lisans

Tezi, Danışman: Prof. Dr. Mehmet Emin Çağıran, Gazi Üniversitesi, Sosyal

Bilimler Enstitüsü, 2012)

Atmaca, Tayfun, Teknik Yardım Projelerinin Hazırlanması, Uygulanması, İzlenmesi

ve Değerlendirilmesi, Yayımlanmamış TİKA Uzmanlık Tezi, Ankara, 2004

Berdibek, Muhammed, Türkiye’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkelerine Yönelik

Kamu Diplomasisi Faaliyetleri ve Etkileri (2002-2011),(Yayımlanmamış Uzmanlık

Tezi, Danışman: Doç.Dr. İbrahim Kalın, YTB, 2012)

Budak, Muhammed Musa, Bir Kamu Diplomasisi Aracı olarak Öğrenci Değişim

Programları ve Türkiye Uygulamaları, (Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi, Danışman:

Dr. Mesut Özcan, YTB, 2012)

Cural, Ahmet, Bush Doktrini ve Askeri Gücün Önalıcı ve Önleyici Savaş

Kapsamında Kullanılması,(Yayımlanmamış Doktora Tezi, Danışman: Prof.Dr. Ersin

Onulduran, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara Üniversitesi, 2011)

Erguvan, Esra, The Instruments of Soft Power within Turkish Foreign Policy in the

Post-Cold War Era: Turkish International Cooperation and Development Agency

(TİKA) as a Case Study of Turkey’s Soft Power Application, (Yayımlanmamış

Y.L.Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Danışman: Yrd. Doç. Dr.

İbrahim Mazlum, İstanbul, 2010)

DERGİ, MAKALE, GAZETE, İNTERNET SİTESİ:

Afrika ile İlişkiler”, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-afrika-iliskileri.tr.mfa (Erişim

tarihi 12.12.2012)

Africa Celebrates Barack Obama's Victory, www.npr.org (Erişim tarihi 01.12.2012)

Africa: RFI Launches Kiswahili Service in Ten Countries, http://www.balancingact-

africa.com (Erişim tarihi,12.11.2012)

Page 107: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

97

Akçadağ, Emine, Dünya’da ve Türkiye’de Kamu Diplomasisi,

www.kamudiplomasisi.org (Erişim tarihi 08.10.2012)

Akgün Birol ve Özkan Mehmet, “Turkey’s Opening To Africa”, The Journal of

Modern African Studies, Vol:48, No:4, 2010,

Akgün Birol ve Özkan Mehmet,,Röportajhttp://www.balkanalysis.com (Erişim tarihi

03.12.2012)

Adıyaman, Şeyma, “TİKA: Türkiye’nin Küresel Dış Politika Enstrümanı”,

http://www.bilgesam.org

Birleşmiş Milletler En Az Gelişmiş Ülkeler Dördüncü Konferansı, www.mfa.gov.tr

Biz Kimiz?,www.amerikaninsesi.com, (Erişim tarihi 23.10.2012)

Davutoğlu, Ahmet, “2013 Yılına Girerken Dış Politikamız”,

http://www.mfa.gov.tr/site_media/html/butce_2013.pdf ( Erişim tarihi 4.12.2012)

Desai, Niranjan, “India and Africa: A New Engagement”, India Quarterly, 65,4

(2009)

Dini Liderler Zirvesi Sonuç Bildirgesi, www.diyanet.gov.tr

D. Mullen, Rani ve Ganguly, Sumıt, “The Rise of İndia’sSoftPower”,

www.foreingpolicy.com (Erişim tarihi 03.11.2012)

Driouch, Hicham,Çin'in Dış Yardım Çalışmaları Sürekli Artıyor: Kalkınma Yardımı

mı, Ekonomik Çıkar mı?,www.trdiplo.com, (Erişim tarihi 03.11.2012 )

D. Shear, Michael, “Obama's Middle East Trip a Balancing

Act”,http://voices.washingtonpost.com/(Erişim tarihi 7.11.2012)

Erol, M.Seyfettin ve Altın, A. Said, "Türk Dış Politikasında Afrika: Osmanlı Mirası

Üzerine Ortak Gelecek- Etkinlik Arayışları", http://www.usgam.com(Erişim tarihi

18.12.2012)

Fırat, Melek, http://www.tasam.org ( Erişim tarihi 27.11.2011)

Hazar, Numan, ‘Türkiye Afrika’da: Eylem Planının Uygulanması ve Değerlendirme

On Beş Yıl Sonra’, http://www.orsam.org.tr

Görgülü, M. Emre, “Potential Prospects of Turkey in Africa”

http://web.inonu.edu.tr/~ozal.congress/pdf/45.pdf ( Erişim tarihi 12.12.2012)

H.Nakamura, Kennon, ve C.Weed, Matthew, U.S. Puplic Diplomacy: Background

and Current Issues, www.fas.org, (Erişim tarihi: 01.11.2012

İnsan Hak ve Hürriyetleri Vakfı, http://www.ihh.org.tr/misyonumuz/(Erişim tarihi

18.12.2012)

Kamu Diplomasi Koordinatörlüğün kurulmasına ilişin Genelge, www.kdk.gov.tr

Kalkınma Yardımları Raporları, www.tika.gov.tr,

Kalın, İbrahim, “Türk Dış Politikası ve Kamu Diplomasisi”, http://kdk.gov.tr (

Erişim tarihi:09.10.2012)

Kavas, Ahmet, “Türkiye-Afrika Buluşması: Yeni bir Başlangıç”,

http://www.musiad.org.tr ( erişim tarihi: 12.12.2012)

Page 108: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

98

Kardaş, Şaban, “Quest for Strategic Autonomy Continues, or How to Make Sense of

Turkey’s “New Wave”, www.gmfus.org (Erişim tarihi 03.12.2012)

Kimse Yok Mu Derneği, www.kimseyokmu.org.tr (Erişim tarihi 13.12.2012)

Küreselleşen Dünyada Diplomasi: Kamu Diplomasisi, www.kamudiplomasisi.org (

Erişim tarihi 10.11.2012)

Lu Boynton, Xiaoqing, “China’s Emerging Global Health and Foreign Aid

Engagement in Africa”, http://csis.org ( Erişim tarihi 15.12.2012)

Mansfield, Zuhal, Türkiye İle Afrika Arasındaki Ekonomik İlişkilerin Genel

Görünümü, http://www.tasamafrika.org/

Medeniyetler İttifakı Girişimi, www.medeniyetlerittifaki.org.tr/

Nye, Joseph Jr, “Public Diplomacy and SoftPower” (2008), The Annals of American

Academy of Political and Social Science, Vol. 616, No. 94.

Obama’nın Kahire Üniversitesi konuşması için http://www.whitehouse.gov

Öztürk, Hasan, “Türkiye’nin Enerji Güvenliği ve Alternatif Olarak Afrika Açılımı”,

http://www.bilgesam.org/(Erişim tarihi 17.11.2012)

Public Diplomacy 2.0: Wherethe U.S. Government Meets "New Media"

http://www.heritage.org (Erişim tarihi 13.12.2012)

Purushothaman, Uma, “Shifting Perceptions of Power: Soft Power and India’s

Foreign Policy”, Journal of Peace Studies, Vol. 17, Issue 2&3, April-September,

2010

Resmi Kalkınma Yardımlarına İlişkin Tanımlar ve Örnekli Açıklamalar,

http://ebf.tika.gov.tr/

Şahin, Mehmet, “Anadolu Kaplanları Türkiye’yi Ortadoğu ve Afrika’da Etkili

Kılıyor”, Ortadoğu Analiz, Mayıs 2010, Cilt 2, Sayı 17

Şahin, Özgecan, “Türkiye- Afrika İlişkileri” http://www.bilgesam.org/

TDK Sözlük, Güç, http://www.tdksozluk.com/

Tepeciklioğlu, Elem Eyrice, “Afrika Kıtasının Dünya Politikasında Artan Önemi ve

Türkiye-Afrika İlişkileri”, Ankara Üniversitesi Afrika Çalışmaları Dergisi, Cilt 1,

Sayı 2, Bahar 2012

TİKA Kalkınma Yardımları Raporu 2008, s.38. http://store.tika.gov.tr(Erişim tarihi

17.12.2012)

Türk-Afrika Medya Forumu, http://www.turkeyafricamediaforum.org (Erişim tarihi:

15.12.2012)

Türkiye’nin Kalkınma İşbirliği: Genel Özellikleri ve En Az Gelişmiş Ülkelere

Yönelik Yaklaşımı http://www.mfa.gov.tr/turkiyenin-kalkinma-isbirligi.tr.mfa

(Erişim tarihi 11.10.2012)

Türk Hava Yolları http://www.turkishairlines.com/tr-tr/

Wagner, Christian, “India’s Soft Power Prospects and Limitations”, India Quarterly,

66, 4 (2010): India, SAGE Publications Los Angeles, London. S.335.

Page 109: TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE ......TÜRKİYE’NİN SAHRAALTI AFRİKA ÜLKELERİNE YÖNELİK KAMU DİPLOMASİSİ FAALİYETLERİ (2005-2011) T.C BAŞBAKANLIK Yurtdışı

99

Yunus Emre Vakfı, http://yunusemreenstitusu.org.tr

Yurtdışı Ziyaretleri, http://www.tccb.gov.tr/

Yürürlükte olan Kültür Anlaşmaları ve Kültürel Değişim Programları,

http://disiliskiler.kulturturizm.gov.tr

Zingarelli, Megan E., “The CNN Effectand Al JazeeraEffect in Global

PoliticsandSociety”, http://repository.library.georgetown.edu ( Erişim tarihi

6.11.2012)