Upload
others
View
10
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Strateji Geliştirme Başkanlığı
TRC GÜNEY DOĞU ANADOLU
BÖLGESİ
TARIM MASTER PLANI
T.C.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Strateji Geliştirme Başkanlığı
TRC GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
TARIM MASTER PLANI
GAZİANTEP 2007
T . C . T A R I M V E K Ö Y İ Ş L E R İ B A K A N L I Ğ I
S t r a t e j i G e l i ş t i r m e B a ş k a n l ı ğ ı
Vahdettin ÖZKAN Başkan
Enver AKSOY İç Kontrol Daire Başkanı
K o o r d i n a t ö r
S e h e r M U Ğ L A İç Kontrol Daire Başkanlığı
T R C G ü n e y d o ğ u A n a d o l u B ö l g e s i T a r ı m M a s t e r P l a n ı H a z ı r l a m a E k i b i
Dr.Pınar ÇUBUKÇU KARA-Hülya TAŞDOĞAN Bölge Koordinatörleri (TRC 11 Gaziantep)
Enver KÖYLÜ (TRC 12 Adıyaman)
Adil KALINMEŞE – Adnan EGEMEN (TRC 13 Kilis)
Harun Tolga AKÇAR – Ahmet KARAAĞAÇ (TRC 21 Şanlıurfa)
Elif TUZLU YALÇIN ( TRC 22 Diyarbakır)
Mehmet Şirin İMRAK-Yalçın DUREL-Abdulkadir SÜMER (TRC 31 Mardin)
Güven BERÇEM ( TRC 32 Batman)
Ali TAMER ( TRC 33 Şırnak)
Zeynel Abidin ÇELEBİ
(TRC 34 Siirt)
SUNUŞ
Ülkemizde tarım sektörü, insanların beslenmesi, istihdamı, ekonomiye katkısı ve ihracat
potansiyeli bakımından büyük önem taşımaktadır.
Özellikle Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde, kırsal alandaki sorunların tespiti ve bu sorunlara kalıcı çözümler bulunması öncelikli bir konudur.
Çiftçilerimizin; iç ve dış pazarlar için üretim yapar hale gelmeleri, daha iyi gelir düzeyine kavuşabilmeleri için üretim kaynaklarını daha etkin kullanmaları gerekmektedir.
Ülkemiz için; sahip olduğu tarımsal kaynakların tespiti, geliştirilmesi, amacına uygun kullanılması ve bu çalışmaların, kaynakları kullananlarla beraber planlanması önem arz eden bir husustur.
Dolayısıyla, il ve bölge Tarım Master Planlarının hazırlanması; tarımsal kaynakların ve problemlerin belirlenmesi, kaynak ve potansiyelin değerlendirilerek verimliliğin ve çiftçi gelirlerinin artırılması, tarımın çevre, sanayi, turizm gibi diğer sektörlerle ilişkilerinin değerlendirilmesi, doğal kaynakların ve çevrenin korunması açısından önem taşımaktadır.
Tarım Master Planlarının hazırlanmasının amacı; sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için, bölgenin mevcut kaynaklarının, fırsatlarının ve kısıtlarının analiz edilmesi suretiyle ihtiyaçlarının belirlenmesi ve potansiyelin verimli bir şekilde kullanılmasına yönelik stratejiler geliştirerek, bölgeye uygun tarımsal program ve proje alanlarının belirlenmesidir.
Bu bağlamda, master planlar; yerel kurum ve kuruluşlar ile üniversite, sivil toplum örgütleri ve özel sektör temsilcilerinin katılımları sağlanarak, tarımın kısa, orta ve uzun vadeli kalkınma faaliyetlerinin planlanmasına, problemlerin çözüm yollarının yerinden ve doğru bir şekilde ortaya konulmasına ve uygulanmasına rehberlik etmektedir.
Tarım sektörünün temsilcileri olarak görevimiz; sektörün yapısal sorunlarını çözecek politikaları belirlemek ve bunları en kısa sürede hep birlikte uygulamaya koymaktır.
Bu çerçevede, yöre halkının yaşam standardını yükseltmeye yönelik ihtiyaçların tespit
edilmesi, bunların en kısa yoldan çözüme kavuşturulması için gerekli çalışmaların yapılmasına ışık tutması amacıyla hazırlanan ve tarımsal planlamanın yerelleşmesi anlamına gelen Tarım Master Planlarının, kamu ve özel sektör girişimcilerine yol gösterici ve faydalı olmasını temenni ederim.
Mehmet Mehdi EKER Bakan
BÖLÜM 1 GİRİŞ 1
1.1. Proje Gelişimi 2
1.2. Amaç 2
1.3. Planlama Yöntemi 2
1.4. Planlama Yaklaşımı 3
1.5. Plan İçeriği (Kapsam) 3
BÖLÜM 2. BÖLGE TARIMINI ETKİLEYEN POLİTİKALAR
2.1. Ulusal Politikalar 5
2.1.1. Türk Tarım Politikasının Değişim Süreci 5
2.1.2. Tarım ve Destekleme Politikalarında Yeni Arayışlara Yol Açan Başlıca Nedenler ve Destekleme Kapsamında Değişim
7
2.2. Uluslararası Tarım Politikasının Ulusal Tarım Politikalarına Etkileri 11
2.2.1. DTÖ Uruguay Turu Tarım Anlaşması 11
2.2.2. AB Gümrük Birliği Anlaşması 12
2.2.3. IMF – Dünya Bankası Anlaşmaları 13
2.2.4. Avrupa Birliği Süreci 16
2.2.4.1. Ulusal Program Hükümleri 16
2.2.4.2. İlerleme Raporu’nun Analizi 18
2.2.4.3. Dünya Ticaret Örgütü Cenevre Çerçeve Anlaşması ve Olası Etkileri 20
2.2.4.4. AB İle Türkiye İçin Müzakere Çerçeve Belgesi 25
2.2.4.5. Olası AB’ye Üyeliğin Türkiye Tarımına ve Dış Ticaretine Etkileri 33
2.3. Kalkınma Planı 38
2.3.1. Sekizinci 5 Yıllık Kalkınma Planın’da Kırsal Kalkınma ve Kırsal Yerleşmeye Yönelik Düzenlemeler
38
2.3.2. Sekizinci Plan’da Tarım Sektörüne Yönelik Düzenlemeler 39
2.3.3. Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013) 41
BÖLÜM.3 BÖLGENİN TEMEL ÖZELLİKLERİ VE MEVCUT DURUMU 43
3.1. Bölgenin Ana Özellikleri 43
3.1.1. Biyofiziksel Özellikler 43
3.1.1.1.Bölgenin Genel Tanımı 43
3.1.1.2. Alt Bölgeler 44
3.1.1.3. Topografya 44
3.1.1.4. İklim 49
3.1.1.5. Bitki Örtüsü 52
3.1.2. Sosyo - Ekonomik Yapı 52
3.1.2.1. Nüfus Yapısı 53
3.1.2.2.Sağlık 54
3.1.2.3. Eğitim 57
3.1.2.4. Ulaşım-Haberleşme 60
3.1.2.5. Ana Ekonomik Sektörler ve Faaliyetler 62
3.1.2.5.1. Tarım 64
3.1.2.5.2. Sanayi 66
3.1.2.5.3. Hizmetler (Turizm, Ticaret vb.) 67
3.1.2.6. Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Göstergeleri 68
3.1.2.6.1. Gelişmişlik ve Büyüme 68
3.1.2.6.2. Kişi Başına Gelir 71
3.1.2.6.3. Bazı Mali Göstergeler 72
3.2. Doğal ve Tarımsal Kaynaklar 73
3.2.1.Doğal Enerji Kaynakları 74
3.2.1.1. Güneş Enerjisi 75
3.2.1.2 Rüzgâr Enerjisi 78
3.2.1.3 Jeotermal Enerji 79
3.2.1.4 Odun Enerjisi 80
3.2.1.5 Su Enerjisi 81
3.2.2. Madenler 82
3.2.3. Su Kaynakları 83
3.2.3.1. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri Su Yüzeyleri 85
3.2.4. Çayır ve Mera Alanları 88
3.2.5. Ormanlık ve Fundalık Alanlar 91
3.3. İnsan Kaynakları 94
3.4. Fiziki Sermaye Kaynakları 99
3.4.1. Tarımsal Araç Gereç Varlığı 100
3.4.2. Gıda Sanayi Varlığı 101
3.4.3. Toprak Koruma ve Sulama Tesisleri 103
3.5. Finans Kaynakları 104
BÖLÜM: 4 – BÖLGENİN TARIMSAL MEVCUDU 106
4.1. Arazi Dağılımı 106
4.1.1. Arazinin Kullanım Biçimine Göre Dağılımı 106
4.1.2. Toprak Yapısı ve Arazinin Kullanım Kabiliyetine Göre Dağılımı 109
4.2. Sulama Potansiyeli ( Arazilerin Sulanabilirlik Durumu) 111
4.3. Tarımsal Yapı 115
4.3.1. Örtü Altı (Sera) Alanları 125
4.4.Tarımsal Üretim Sistemi 128
4.4.1. Bitkisel Üretim 129
4.4.1.1. Tarla Bitkileri Üretimi 130
4.4.1.2. Sebze Üretimi 137
4.4.1.3. Meyve Üretimi 142
4.4.1.4. Yem Bitkileri 146
4.4.1.5. Süs Bitkileri 149
4.4.2. Hayvansal Üretim 153
4.4.3.Su ürünleri 159
4.4.3.1 Avcılık Yolu ile Üretim 160
4.4.3.2.Yetiştiricilik Yolu İle Üretim 162
4.4.3.3.TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Yapılan Balıklandırma Çalışmaları 163
4.4.4.Organik Tarım Uygulamaları 164
4.4.4.1. Dünyada Organik Tarım 165
4.4.4.2. Türkiye'de Organik Tarım 165
4.5. Üretim Trendleri 169
4.5.1. Tarla Bitkileri Üretim Trendleri 169
4.5.2.Sebze Üretim Trendi 172
4.5.3. Meyve Üretim Trendi 178
4.5.4.Yem Bitkileri Üretim Trendi 182
4.5.5. Hayvancılık Üretim Trendleri 184
4.6. Üretim Değerleri 190
4.6.1.Tarla Bitkileri Üretim Değerleri 190
4.6.2.Sebze Üretim Değerleri 191
4.6.3.Meyve Üretim Değerleri 192
4.6.4.Hayvansal Ürünler Üretim Değerleri 194
4.6.5. Yem Bitkileri Üretim Değerleri 195
4.7.Tarımsal Ürünlerin Üretim Tüketim Analizi ve Pazarlaması 195
4.7.1.Buğday Üretim ve Pazarlama Kanalları 198
4.7.2. Mısır Üretim ve Pazarlama Kanalları 200
4.7.3. Pamuk Üretim ve Pazarlama Kanalları 204
4.7.4. Mercimek Üretim ve Pazarlama Kanalları 210
4.7.5. Meyvecilik Üretim ve Pazarlama Kanalları 214
4.7.5.1. Zeytin ve Zeytinyağı Üretim ve Pazarlama Kanalları 215
4.7.5.2. Yaş Üzüm Üretim ve Pazarlama Kanalları 221
4.7.5.3. Antepfıstığı Üretim ve Pazarlama Kanalları 225
4.7.6. Hayvancılık Sektöründe Üretim ve Pazarlama Kanalları 230
4.7.6.1. Et ve Et Ürünleri Üretim ve Pazarlama Kanalları 233
4.7.6.2. Süt ve Süt Ürünleri Üretim ve Pazarlama Kanalları 234
4.7.7.Organik Tarım Ürünleri Üretim ve Pazarlama Kanalları 237
4.7.8. İşlenmiş Tarımsal Üretim ve Pazarlama Kanalları 239
4.8. Tarımsal Örgütlenme 242
4.8.1.Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Tarımında Örgütlenme 243
4.8.1.1. Tarımda Kamusal Örgütlenme 244
4.8.1.2.Tarımda Özel Örgütlenme 245
4.8.1.3. Tarımda Meslek Örgütleri (Odalar ve Dernekler) 246
4.8.1.4. Diğer Özel Örgütler 248
4.8.1.5.Tarımda Ekonomik ve Sosyal Amaçlı Örgütlenme 248
4.8.1.5.1.Tarımda Ekonomik Örgütlenme 248
4.8.1.5.2. Tarımda Sosyal Amaçlı Örgütlenme 254
4.8.1.5.3. Diğer Tarımsal Amaçlı Organizasyonlar 256
4.8.1.5.4. Sanayi ve Ticaret Alanında Tarımla İlgili Örgütlenme 257
4.9. Diğer Sektörlerle Etkileşim 258
4.9.1.Tarım ve Çevre 259
4.9.2.Tarım ve Sanayi 260
4.9.3.Tarım ve Ulaşım 269
4.9.4. Tarım ve Sağlık 269
4.9.5.Tarım ve Eğitim 273
4.9.6. Tarım ve Teknoloji 274
4.9.7. Tarım ve Turizm 275
4.10.Tarımın Bölge Ekonomisine Katkısı 275
4.11. Bölgenin Ülke Tarımındaki Yeri 277
4.12.TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Tarımının Diğer Bölgelerle Kıyaslanması 289
Bölüm 5. Problemler Kısıtlar ve Potansiyellerin Analizi 281
5.1. Problemler ve Kısıtların Tespiti 281
5.1.1. Sosyo-Ekonomik Problemler 282
5.1.2. Doğal Kaynak ve Çevre Problemleri 287
5.1.3. Tarımda Sektörel Problemler 292
5.1.3.1. Bitkisel Üretim Sektörü 298
Bitkisel Üretim Kapsamındaki Başlıca Problemler 299
5.1.3.2. Hayvansal Üretim Sektörü 306
5.1.3.3. Su Ürünleri Sektörü 311
5.1.4. Gıda Güvencesi ve Gıda Güvenliği Problemleri 313
5.1.5. Pazarlama Problemleri 319
5.2. Potansiyellerin ve Fırsatların Tespiti 322
Bölüm 6. Bölgenin Tarımsal Kalkınma Amaçlarının ve Stratejilerinin Oluşturulması 327
6.1. Amaçların Belirlenmesi ve Birleştirilmesi 327
6.2. Kalkınma Stratejilerinin Belirlenmesi 330
BÖLÜM 7. PROGRAM VE PROJE ALANLARININ BELİRLENMESİ 333
7.1. Devam Eden Projeler 333
7.1.1. Dış Kaynaklı Projeler 334
7.1.2. İç Kaynaklı Projeler 337
7.1.2.1. TKB Kaynaklı Projeler 337
7.1.2.2. Yerel Kaynaklı Projeler 346
7.2. Bölge Program ve Proje Alanlarının Belirlenmesi 346
7.2.1.Tarımsal Üretim Proje Önerileri 346
8. EKLER 361
8.1 TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Doğal Kaynak Envanteri 361
8.1.1 TRC1 Gaziantep İli Doğal Kaynak Envanteri 361
8.1.2 TRC1 Adıyaman İli Doğal Kaynak Envanteri 363
8.1.3 TRC1 Kilis İli Doğal Kaynak Envanteri 365
8.1.4 TRC2 Diyarbakır İli Doğal Kaynak Envanteri 366
8.1.5 TRC2 Şanlurfa İli Doğal Kaynak Envanteri 368
8.1.6 TRC3 Mardin İli Doğal Kaynak Envanteri 370
8.1.7 TRC3 Şırnak İli Doğal Kaynak Envanteri 372
8.1.8 TRC3 Siirt İli Doğal Kaynak Envanteri 374
8.1.9 TRC3 Batman İli Doğal Kaynak Envanteri 376
8.2. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri Su Yüzeyler 378
8.2.1. Gaziantep İli Su Yüzeyleri 378
8.2.2. Adıyaman İli Su Yüzeyleri 378
8.2.3. Kilis İli Su Yüzeyleri 379
8.2.4. Şanlıurfa İli Su Yüzeyleri 379
8.2.5. Diyarbakır İli Su Yüzeyleri 380
8.2.6. Mardin İli Su Yüzeyleri 380
8.2.7. Batman İli Su Yüzeyleri 381
8.2.8. Şırnak İli Su Yüzeyleri 381
8.2.9. Siirt İli Su Yüzeyleri 381
8.3. İyi Tarım Uygulamaları (Good Agricultural Practices- GAP) 382
8.3.1. Europgap 383
8.3.2. Türkiye Tarımı Açısından GAP’ın Değerlendirilmesi 384
8.4. Güneydoğu Anadolu Projesi (gap) 385
8.4.1. GAP’ta Genel Kalkınma Hedefleri 386
8.4.1.1. GAP’ta Tarımsal Kalkınma Hedefleri 387
8.4.1.2. GAP’ta Sınai Kalkınma Hedefleri 387
8.4.2. GAP’ta Temel Kalkınma Stratejileri 387
8.4.2.1. GAP’ta Tarımsal Kalkınma Stratejileri 388
8.4.2.2. GAP’ta Sınai Kalkınma Stratejisi 389
8.4.3. GAP’ta Temel Kalkınma Senaryosu 389
TABLOLAR
Tablo 1. Ulusal Tarım Stratejisi Destekleme Araçları ve Destekleme Bütçesindeki Payları
11
Tablo.2. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Büyüklük Bakımından Önde Gelen Ovaları 47
Tablo.3. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Akarsuları 48
Tablo 4. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri Uzun Yıllar İklim Verileri 50
Tablo 5. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Nüfus Verileri (2000) 52
Tablo 6. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Şehir ve Köy Nüfusu 53
Tablo 7. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Nüfus Öngörüleri 54
Tablo 8. TRC Bölge İlleri Ve Türkiye İçin 2000 Yılı Temel Demografik Göstergeleri 55
Tablo 9. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Bazı Sağlık Verileri 56
Tablo 10. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Sağlık Kuruluşlarında Çalışan Personel Verileri 57
Tablo 11. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Cinsiyete Göre Okur-Yazarlık oranları 58
Tablo 12. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Eğitim Verileri 58
Tablo 13. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Öğrenim İstatistikleri (2005) 59
Tablo 14. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Köy yolları Envanteri (km) 62
Tablo 15. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Ortalama Sektörel Büyüme Hızları 1987-2001
63
Tablo 16. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Kullanılma Şekline göre Tarım Alanları 64
Tablo 17. Tarımsal Organizasyonların Fonksiyonları ve Sorumlulukları 65
Tablo 18. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İhracat-İthalat Değerleri 66
Tablo 19. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Gelişmişlik Verileri 69
Tablo 20. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Yıllık Nüfus Artış Hızları (1990-2000), (%) 70
Tablo 21. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Kişi Başına GSYİH (USD) 71
Tablo 22. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Bazı Mali Göstergeler 72
Tablo 23. Genel Nüfus Sayımı Ekonomik Faaliyete Göre İstihdam Edilen Nüfus(2000) 73
Tablo 24. Türkiyenin Yıllık Toplam Güneş Enerjisi Potansiyelinin Bölgelere Göre Dağılımı 75
Tablo 25. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Güneşlenme Gün sayısı, Güneşlenme Süresi ve Güneşlenme Şiddeti
77
Tablo 26. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Madenler 83
Tablo 27. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Su Yüzeyleri Potansiyeli (2005) 85
Tablo 28. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Su Potansiyeli (2005) 86
Tablo 29. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Köy İçme Suları Durumu (2005) 87
Tablo 30. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Çayır Mera Alanları 91
Tablo 31. Türkiye ve TRC Güney Doğu Anadolu Bölgesi Ormanlık ve Fundalık Alanları 93
Tablo 32. Türkiye ve TRC Güney Doğu Anadolu Bölgesinde Yapılan İş, Ekonomik Faaliyet ve Cinsiyete Göre İstihdam Edilen Nüfus (12 ve Daha Yukarı Yaştaki Nüfus)
96
Tablo 33. Türkiye ve TRC Güney Doğu Anadolu Bölgesi Ekonomik Faaliyete Göre İstihdam Edilen Nüfus
97
Tablo 34. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İşgücü Durumu ve Cinsiyete Göre Nüfus
98
Tablo 35 . Türkiye ve TRC Bölgesi Bazı Alet ve Makine Varlığı (2003) 101
Tablo 36. Türkiye ve TRC Bölgesi Bazı Tarımsal Sanayi Tesisleri (2005) 102
Tablo 37. Türkiye ve TRC Bölgesi Toprak ve Su Kaynakları Envanteri (2005) 103
Tablo 38. Türkiye ve TRC Güneydoğu Bölgesinde Arazinin Kullanım Biçimlerine Göre Dağılımı (2004)
108
Tablo 39. Türkiye ve TRC Güneydoğu Bölgesi Kullanım Kabiliyetine ve Toprak Sınıflarına Göre Arazi Dağılımı (ha)
110
Tablo 40. Türkiye ve TRC Bölgesi Tarımsal Sulama Durumu (2004) 113
Tablo 41. TRC1 Alt Bölgesinde Tarımsal Üretim ve Arazi Durumu (2001) 117
Tablo 42. TRC2 Alt Bölgesinde Tarımsal Üretim ve Arazi Durumu (2001) 118
Tablo 43. TRC3 Alt Bölgesinde Tarımsal Üretim ve Arazi Durumu (2001) 120
Tablo 44. TRC Bölgesinde Tarımsal Üretim ve Arazi Durumu 122
Tablo 45. G.D.A. Bölgesinde Tarımsal İşletme ve Arazi Durumu ve Türkiye Kıyaslaması 124
Tablo 46. Türkiye ve TRC G.D.A.B. nde İşletme Sayıları ve Büyüklüklerinin Oransal Mukayesesi
124
Tablo 47. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Örtüaltı Alanların Dağılımı 126
Tablo 48. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Örtüaltı Sebze Üretim Miktarları 127
Tablo 49. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Tarım Arazilerinin Dağılımı (ha) 130
Tablo.50. Türkiye’de, AB Ülkelerinde ve Dünyada Tarla Bitkileri Ekilişi (ha) (2000) 131
Tablo 51. Türkiye, AB ve Dünya Tarla Bitkileri Üretim Miktarları (ton) (2000) 131
Tablo 52. TRC ve Türkiye Tarla Bitkileri Ekiliş Alanları (ha) 132
Tablo 53. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye Tarla Bitkileri Üretim miktarları (ton) 133
Tablo 54. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye Öncelikli Tarla Ürünleri Ekiliş Alanları (ha)
134
Tablo 55. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye’de Öncelikli Tarla Ürünleri Üretim Miktarları (ton)- 2003
136
Tablo 56. Sebze Üretimi Dünya Sıralamasında Ülkeler ve Payları (ha) (2000) 137
Tablo 57. Türkiye, AB ve Dünya Sebze Üretim Miktarları (ton) (2002) 138
Tablo 58. Gruplarına Göre Türkiye, AB ve Dünya Sebze Üretim Miktarları (ton) (2002) 139
Tablo 59. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye sebze ekiliş alanları (ha) ve üretim miktarları (ton) (2003)
140
Tablo 60. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye sebze üretim miktarları (ton) (2003) 141
Tablo 61. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye Meyve Ağaç Sayıları ve Üretim Miktarları (ton) (2003)
144
Tablo 62. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye Yem Bitkileri Ekiliş Alanları (ha) (2003)
147
Tablo 63. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Yem Bitkileri Üretimi (ton) (2003) 148
Tablo 64. Türkiye’de, AB Ülkelerinde ve Dünyada Hayvan Sayıları Bilgileri (2002) 155
Tablo 65. Türkiye’de, AB Ülkelerinde ve Dünyada Hayvansal Ürünler Üretim Bilgileri (2002) 156
Tablo 66. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye Hayvan Sayıları (2003) 157
Tablo 67. TRC GDA Bölgesi ve Türkiye Hayvansal Ürünler Üretim Miktarları Mukayesesi (2003)
158
Tablo 68. 1998 yılında TRC GDA Bölgesi'nde ve Türkiye'de Tatlı Su Ürünleri Üretimi (Ton) 160
Tablo 69. Yıllar Bazında TRC GDA Bölgesi'nde ve Türkiye'de Tatlı Su Ürünleri Üretimi (Ton) 161
Tablo 70. TRC GDA Bölgesi'nde ve Türkiye'de Yıllara Göre Kültür Balıkları Üretimi (ton) 162
Tablo 71. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türlere ve İllere Göre Kültür Balıkları Üretimi (ton)
163
Tablo 72. Yıllar itibariyle Organik tarımsal Ürünler ve ihracatımız 167
Tablo 73. Türkiye’de Organik tarımsal Ürünler Üretimi-1999 168
Tablo 74. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri Organik Tarım Havzaları 168
Tablo 75. TRC1 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Tarla Ürünleri Üretim Miktarları (ton) 169
Tablo 76. TRC2 Alt Bölgesinde Yıllar İtibarıyla Tarla Ürünleri Üretim Miktarları (ton) 171
Tablo 77. TRC3 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Tarla Ürünleri Üretim Miktarları (ton) 172
Tablo 78. TRC1 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Sebzelerin Üretim Miktarları (Ton) 173
Tablo 79. TRC2 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Sebzelerin Üretim Miktarları (Ton) 176
Tablo 80. TRC3 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Sebzelerin Üretim Miktarları (Ton) 177
Tablo 81. TRC1 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Meyvelerin Üretim Miktarları (ton) 178
Tablo 82. TRC2 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Meyvelerin Üretim Miktarları (ton) 180
Tablo 83. TRC3 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Meyvelerin Üretim Miktarları (ton) 181
Tablo 84. TRC1 Alt Bölgesi İçin Yem Bitkileri Üretim Miktarları (Ton) 182
Tablo 85. TRC2 Alt Bölgesi İçin Yem Bitkileri Üretim Miktarları (Ton) 183
Tablo 86. TRC3 Alt Bölgesi İçin Yem Bitkileri Üretim Miktarları (Ton) 183
Tablo 87. TRC1 Alt Bölgesi İçin Hayvan Sayıları 185
Tablo 88. TRC1 Alt Bölgesi İçin Hayvansal Üretim Değerleri 186
Tablo 89. TRC2 Alt Bölgesi İçin Hayvan Sayıları 187
Tablo 90. TRC2 Alt Bölgesi İçin Hayvansal Üretim Değerleri 188
Tablo 91. TRC3 Alt Bölgesi İçin Hayvan Sayıları 189
Tablo 92. TRC3 Alt Bölgesi İçin Hayvansal Üretim Değerleri 190
Tablo 93. TRC Güneydoğu Anadolu’da Öncelikli Tarla Ürünleri Üretim Değerleri TR Mukayesesi
191
Tablo 94. TRC Güneydoğu Anadolu’da Öncelikli Sebzeler Üretim Değerleri TR Mukayesesi 192
Tablo 95. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu’da Önde Gelen Meyve Üretim Değerleri 193
Tablo 96. TRC GDA Bölgesi ve Türkiye Hayvansal Ürünler Üretim Değerleri Mukayesesi 194
Tablo 97. TRC ve Türkiye Canlı Hayvan Varlığı ve Üretim Değerleri Mukayesesi 194
Tablo 98. TRC GDA Bölgesi ve Türkiye Yem Bitkileri Üretim Değerleri Mukayesesi 195
Tablo 99. TMO, Buğday Alım Miktarları 197
Tablo 100. TRC Güneydoğu Bölgesinin Buğday Ekiliş ve Üretim Miktarları 199
Tablo 101. TRC Güneydoğu Bölgesinin Mısır Ekiliş ve Üretim Miktarları 202
Tablo 102. TRC Güneydoğu Bölgesi Mısır Pazarlaması (SWOT Analizi) 203
Tablo 103. Türkiye Pamuk Arz ve Kullanım Projeksiyonu 206
Türkiye Pamuk Arz ve Kullanım Projeksiyonu 207
Tablo 104. TRC Güneydoğu Bölgesinin Pamuk Ekiliş ve Üretim Miktarları 207
Pamuk Pazarlama Kanalları 208
Tablo 105. TRC Güneydoğu Bölgesinin TRC Bölgesi Pamuk Pazarlaması (SWOT Analizi) 209
Tablo 106. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Mercimek Ekiliş ve Üretim Miktarları 211
Mercimek Pazarlama Kanalları 212
Tablo 107. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Mercimek Üretimi ve Pazarlaması (SWOT Analizi )
213
Tablo 108. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Zeytin Ekiliş Alanı ve Üretim Miktarları (Adet/Ton)
217
Zeytin Pazarlama Kanalları 218
Trc Bölgesi Ham Dane Zeytin Pazarlama Kanalları 219
Tablo 109. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Zeytin ve Zeytinyağı Pazarlama SWOT Analizi 220
Tablo 110. TRC Güneydoğu Bölgesinin Üzüm Ekiliş ve Üretim Miktarları 222
Tablo 111. TRC Güneydoğu Bölgesinin Yaş Üzüm ve Kuru Üzüm Pazarlaması( SWOT Analizi)
223
Trc Bölgesi Yaş Üzüm Pazarlama Kanalları 224
Tablo 112. Türkiye Antepfıstığı Ağaç Sayısı ve Üretim Durumu(2002) 225
Tablo 113. TRC Güneydoğu Bölgesinin Antepfıstığı Ağaç Sayıları ve Üretim Miktarı (Ton)-2004
226
Tablo 114. Türkiyede Antepfıstığı Yurtiçi Tüketimi (Ton) 227
Tablo 115. Ülkemizde Kişi Başına Antepfıstığı Tüketimi(gr) 227
Tablo 116. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Antepfıstığı Pazarlanması(SWOT Analizi) 229
Antepfıstığı Pazarlama Kanalları 230
Tablo 117. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Hayvan varlığı ile Et ve Süt Üretimi Miktarları
233
Et ve Et Ürünleri Pazarlama Kanalları 234
Süt ve Süt Ürünleri Pazarlama Kanalları 235
Tablo 118. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Süt ve Süt Ürünleri Pazarlama SWOT Analizi
236
Tablo 119. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Tarımda Mesleki Örgütlenme Durumu 247
Tablo 120. Türkiye ve TR 6 Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Bulunan Tarım Kooperatiflerinin Çeşitleri ve Sayıları
249
Tablo 121. Türkiye ve TR 6 Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Bulunan Tarım Kooperatiflerinin Sınıflarına Göre Ortak Sayıları
250
Tablo 122. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Birliklerin Durumu 253
Tablo 123. TRC Güneydoğu Anadolu Bulunan Sosyal Amaçlı Tarımsal Örgütleri 255
Tablo 124. TRC Güneydoğu Anadolu Bulunan Tarımsal Amaçlı Üniversiteler 256
Tablo 125. TRC Güneydoğu Anadolu Bulunan Tarımsal Amaçlı Meslek Yüksek Okulları 257
Tablo 126. Karma yem fabrikalarının yıllara göre sayıları ve kapasite kullanımı 262
Tablo 127. Bazı tarımsal Ürünlerde Tohumluk Üretimi (ton) 263
Tablo 128. Türkiye Fidan Üretimi (1000 adet) 264
Tablo 129.Türkiye’nin Bazı Tarıma Dayalı Sanayi Ürünleri İhracatı ve İthalatı (1000 ton) 267
Tablo 130. Ölümcül Olmayan Kazaların Tiplerine Göre Gider Çeşitleri 272
Tablo 131. Bölgeler İtibari İle Tarım Sektörü Yıllık Ortalama Büyüme Hızları (%) (1987-2000) 276
Tablo 132. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Tarımsal Üretim Değerinin GSYİH İçindeki payı (2000)
277
Tablo 133. Tarım Sektörünün Bölgesel Gayri Safi Hasıla İçindeki Payı (%) 278
Tablo 134. Tarımda Çalışan Başına Yaratılan Katma Değer (2000) (US Dolar) 278
Tablo 135. Bölgelerin Ülke Tarım Sektörüne Katkı Sıralamaları (2000) (%) 279
Tablo 136. Kişi Başı Tarımsal Katma Değerin Bölgeler İtibari ile Dağılımı (2000 Yılı; Dolar) 280
Tablo 137. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Tarımsal Üretim Değeri Açısından Diğer Bölgeler İle Kıyaslaması ( 2000)
280
Tablo 138. TRC Bölgesinde Sosyo-Ekonomik Problemler, Nedenleri (Kısıtlar) ve Çözüm Önerilerinin Analizi
284-286
Tablo 139. TRC Bölgesinde Doğal Kaynak ve Çevre Problemleri, Nedenleri (Kısıtlar) ve Çözüm Önerileri Analizi Matrisi
288-291
Tablo 140. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Tarım Sektörü Problemleri, Nedenleri (Kısıtlar) ve Çözüm Önerileri Analizi Matrisi
294
Tablo 141. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Bitkisel Üretim Sektörünün Problemleri, Nedenleri (Kısıtlar) ve Çözüm Önerileri Analizi Matrisi
300-306
Tablo 142. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Hayvansal Üretim Sektörünün Problemleri, Nedenleri (Kısıtlar) ve Çözüm Önerileri Analizi Matrisi
309-311
Tablo 143. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Su Ürünleri Alt Sektörünün Problemleri, Nedenleri (Kısıtlar) ve Çözüm Önerileri Analizi Matrisi
313
Tablo 144. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Gıda Güvencesi ve Gıda Güvenliği Problemleri, Nedenleri (Kısıtlar) ve Çözüm Önerileri Analizi Matrisi
315-319
Tablo 145. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Pazarlama Problemleri, Nedenleri (Kısıtlar) ve Çözüm Önerileri Analizi Matrisi
321
Tablo 146. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Tarımsal Potansiyel ve Fırsatların Tespiti 322-326
Tablo 147. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri AB Kaynaklı Projeleri 334-337
Tablo 148. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri Kırsal Kalkınma ve Köy Bazlı Katılımcı Programı Kapsamında Kabul Edilen Tarımsal Projeler
343-346
Tablo 149.TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler 347
Tablo 149. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler (devam)
348-360
1
BÖLÜM 1 GİRİŞ
1.1. Proje Gelişimi
Türkiye’de tarımsal planlama Ulusal Beş Yıllık Kalkınma Planları (BYKP)
kapsamında yapılmaktadır ve bu çerçevede günümüze kadar yapılan tarımsal
planlamalar merkezi planlama şeklinde olmuştur. Ancak 7. Beş Yıllık Kalkınma
Planında (1996-2000), bir strateji değişikliğine gidilerek yerinden planlama
yaklaşımının ve yerel kurumlar ile il idarelerinin güçlendirilmesinin önemi
vurgulanmıştır. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planında (2001-2005) ise bölgesel kalkınma
girişimlerine verilen önem daha da artmış, bunun yanı sıra kırsal kalkınma proje
alanlarının yerel gruplar tarafından belirlenmesinin gerekliliği belirtilmiştir. 9. Kalkınma
planında ise 2007-2013 doğrultusunda, Türkiye ekonomisine ilişkin geçmiş
donemdeki gelişmeler ile mevcut dönemine ilişkin uluslararası gelişmeler ve temel
eğilimler ekonomik ve sosyal gelişmeler dikkate alınarak "istikrar içinde büyüyen,
gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna
dönüşen ve AB’ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye vizyonu ve uzun
vadeli Strateji çerçevesinde hazırlıklar sürdürülmektedir.
Bu kapsamda, Bakanlığımız ve FAO işbirliğiyle 1999 yılında “TCP/TUR/8924 İl
Tarım ve Kırsal Kalkınma Master Planlarının Hazırlanmasına Destek Projesi"
çalışmalarına başlanmış ve 81 ilin İl Tarım Master Planları 2003 yılı içerisinde
tamamlanmıştır. Bu planlar, hizmetleriyle tarım sektörünü dolaylı veya doğrudan
etkileyen yerel kurumların ve ayrıca yöre halkının kendi sorunlarını tanımlamaları, bu
sorunlara karşılık çözüm önerilerini belirlemeleri ve dolayısıyla bölgesel
kalkınmalarına yönelik vizyonlarını planlama sürecine yansıtmaları için bir fırsat
sağlamıştır.
Ön Ulusal Kalkınma Planında, Türkiye’nin orta vadeli stratejileri ve amaçları
arasında “bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması, kırsal kalkınmanın
sağlanması, fakirlik ve gelir eşitsizliği nedeniyle ortaya çıkan sosyal dengesizliklerin
azaltılması amaçlanmış olup, 4. gelişme ekseni olan “bölgelerin ekonomik gücünün
artırılması, bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarının azaltılması ve kırsal kalkınmanın
hızlandırılması” kapsamındaki faaliyetlere önem verilmiştir. Hazırlanan Bölgesel
Tarım Master Planlarından yararlanılarak geliştirilmesi hedeflenen Ulusal Tarım
2
Master Planı ile Türkiye'nin genel olarak tarımsal potansiyelinin, kısıtlarının,
fırsatlarının ve diğer ülkelere göre tarımsal üretimdeki karşılaştırmalı üstünlüklerinin
belirlenmesi ve bunlara dayanılarak geleceğe yönelik tarımsal stratejilerin ve
planların oluşturulması amaçlanmaktadır ve bu amaçlar, Ön Ulusal Kalkınma Planı
ve 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı hedefleri ile örtüşmektedir.
1.2. Amaç
Güneydoğu Bölge Tarım Master Planının amacı, sürdürülebilir kalkınmanın
sağlanması için bölgenin mevcut kaynaklarının (doğal, fiziki sermaye, işgücü ve
finans kaynakları), fırsatlarının ve kısıtlarının analiz edilmesi suretiyle kalkınma
ihtiyaçlarının belirlenmesi ve bölge potansiyelinin optimal düzeyde kullanılmasına
yönelik amaç ve stratejiler geliştirerek bölgeye uygun tarımsal program ve proje
alanlarının ortaya konmasıdır.
1.3. Planlama Yöntemi
Güneydoğu Bölge Tarım Master Planı; Tarım ve Köyişleri Bakanlığımız Strateji
Geliştirme Başkanlığı organizasyonuyla, Gaziantep ili koordinatörlüğünde, Gaziantep,
Adıyaman, Kilis, Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Siirt, Batman Tarım İl
Müdürlüklerinden, tercihen daha önce İl Tarım Master Planlarının hazırlanması
çalışmalarında eğitim ve görev almış, ayrıca Bölgesel Tarım Master Plan hazırlama
konusunda bilgilendirme çalışmalarına katılmış olan personeller tarafından
hazırlanmıştır.
Bölge Tarım Master Planları için, 22 Eylül 2002 tarihli Resmi Gazete’de
yayımlanarak kabul edilen ve iller arasındaki fonksiyonel ilişkileri, coğrafi koşulları,
istatistik toplama ve plan yapma amacına uygunluğu da dikkate alınarak hazırlanan
İstatistiki Bölge Birimi Sınıflandırmasına (İBBS) göre belirlenen 12 bölge (Düzey 1)
esas alınmıştır.
Planın hazırlanmasında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı koordinasyonunda
özellikle tarımsal üretim, pazarlama, eğitim-yayım, çevre ve doğal kaynakları koruma
ile yatırımlar üzerinde doğrudan veya dolaylı etkisi bulunan kamu kurum/kuruluşları,
üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve diğer kuruluşlarla yakın işbirliği ve bilgi
alışverişi yapılmıştır.
3
1.4. Planlama Yaklaşımı
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi içerisinde kalan her ilin il tarım master
planlarının hazırlanmasında görev almış Teknik Personelle başlangıç olarak bir
bilgilendirme ve iş programı belirleme toplantısı yapılmıştır.
Bölge illeri arasındaki koordinasyonun ve çalışmaların kolaylaştırılması
amacıyla TRC Güneydoğu Bölgesi kendi içerisinde üç alt bölgeye ayrılmış ve bölge
master planı hazırlama çalışmasının yürütülmesi amacıyla koordinatör ilde ve diğer
illerde görevli ekipler oluşturulmuştur.
Gerek bölgede tarımın mevcut durumunun ve gerekse bölgenin tarımsal
kalkınmasına yönelik potansiyellerinin, stratejilerin ve önceliklerinin belirlenmesi
amacıyla, koordinatör ilde ve grup çalışmaları düzenlenmiş; bölgenin problemlerinin,
potansiyellerinin, fırsatlarının ve kısıtlarının değerlendirilmesinde SWOT, Düşünce
Fırtınası ve Eşlenik Sıralaması gibi analiz yöntemlerinden faydalanılmış ve ayrıca
değişik zamanlarda bölge illerinden paydaşların katılımıyla çalıştaylar düzenlenmiştir.
1.5. Plan İçeriği (Kapsam)
Bölgesel Master Planın hazırlanmasında rasyonel bir süreç takip edilmiştir ve
bu planın hazırlanmasında uygulanan yöntem aşağıda açıklanmıştır.
2. bölümde, halen yürürlükte olan “ulusal ve uluslararası politikalar” ile bunların
bölgedeki tarımsal faaliyetler üzerindeki etkileri geniş biçimde irdelenmiştir ve bu
etkiler, planlama çalışmasının her aşamasında gözetilmiştir. Bu bölüm içerisinde,
Bölge tarımını direkt etkileyen Türkiye tarım politikaları konusu, yaşanan değişim
sürecinin nedenleri yanısıra izlenen tarım politikaları ve stratejiler, Dünya Ticaret
Örgütü kararlarının Türkiye açısından değerlendirilmesi ve Ortak Tarım Politikası’na
uyum sorunu ile bunun Türkiye tarımına olası etkileri başlıkları konuları önemli
bilgilere kısa ve öz şekilde yer verilmiştir.
3. bölümde biyofiziksel ve sosyo-ekonomik yapısı itibariyle “bölgenin
özellikleri” ortaya konmuş; ardından bölgenin doğal ve tarımsal kaynakları, insan
kaynakları, fiziki sermaye kaynakları ve finans kaynakları itibariyle mevcut durumu
irdelenmiştir. Bu bölümde ayrıca bölgedeki sektörel faaliyetler ile bölgenin ekonomik -
4
sosyal kalkınma göstergelerine de yer verilmiştir. Dolayısıyla, 3. bölümde bölgenin
temel özellikleri ve mevcut durumu itibariyle “kaynakları” ortaya konmuştur.
4. Bölümde ise, bu kaynakların bölgede tarımsal açıdan kullanım durumu
(toprak yapısı, arazi kullanımı ile arazilerin sulanma durumu) incelenmiş, daha sonra
“bölgenin tarımsal üretim sistemi” belirli alt başlıklar halinde ortaya konmuştur. 4.
bölümün önemli kısmını oluşturan “tarımsal üretim sistemi” içerisinde, bölgedeki
bitkisel, hayvansal ve su ürünleri üretiminin yanısıra “iyi tarım” ve “organik tarım” gibi
yeni uygulamalara ve ardından “tarımsal pazarlama sistemlerine” yer verilmiştir.
Tarımsal pazarlama sistemi irdelenirken gerek görülen ve bölgede önem arz eden
ürünler ile ürün grupları bazında şemalar kullanılmıştır.
“Bölgede tarımın ve tarımsal faaliyetlerin performansının” irdelendiği 4.
bölümde, “bölgenin tarımsal üretim ve pazarlama sistemi” sonrasında, bölgede
“tarımsal sanayi” ve “tarımsal örgütlenme” faaliyetlerine yer verilmiş ve dört gruptaki
bu bilgilerin tamamı (tarımsal üretim, pazarlama, sanayi ve örgütlenme) daha sonra
alt sektörler bazında SWOT tablolarında analiz edilmiştir.
Buraya kadar “bölgenin kaynakları, bu kaynakların kullanım durumu ve yapılan
tarımsal faaliyetler” irdelenmiş olduğundan, 5. bölümde, bu bilgiler ışığında “bölgenin
tarımsal problemleri” ile “problemleri doğuran nedenler - kısıtlar” ortaya konmuş ve
ardından, planlama sürecinin önemli bir ayağı olan “problemler ve kısıtlara karşılık
çözüm önerileri” bir matriste analiz edilmiştir.
5. bölümde ayrıca bölge için “potansiyellerin analizi ve kullanma stratejileri”
incelenmiştir. Bölgenin potansiyelini belirlerken, daha kapsamlı ve etkin kullanılabilme
olanağına sahip ancak optimal biçimde kullanılmayan mevcut kaynaklar esas
alınmıştır. Bu kısımda, ürünler bazında mevcut potansiyellerin doğru tespitine ve bu
potansiyellere işlerlik kazandıracak doğru tercih ve stratejilerin belirlenmesine önem
verilmiştir. 5. bölümdeki sorun ve çözüm önerileri ile potansiyellerin analizi çok önemli
bilgileri içermekle birlikte, planlama süreci gereği bunlar henüz “tespit” düzeyinde
olup, bu tespitler ışığında öngörülen proje fikirleri ise, daha spesifik açıklamalarla 7.
bölümde ortaya konmuştur. Bununla birlikte, çözüm önerileri ve potansiyellerin
kullanılma stratejileri analizleriyle ortaya konan bu tespitler, 7. bölümde şekillenen
proje alanlarının neler olması gerektiği konusunda belirleyici olmuşlardır.
5
Takibeden 6. bölümde ise, buraya kadar tespit edilen durum ışığında ortaya
çıkan “ihtiyaçlara” göre “master plan amaçları ve stratejileri” geliştirilmiştir. Bu amaç
ve stratejilerin SWOT analizine de aynı bölümde yer verilmiştir.
Planlama çalışmamızın son bölümünü teşkil eden 7. bölümde, önceki
bölümlerde yeralan tespitler ve analizler doğrultusunda oluşan “proje alanlarına
(fikirlerine)” yer verilmiştir. Bölgenin tarımsal kalkınması için gerekliliği ortaya çıkan ve
planlamanın hitap ettiği zamana kadar gerçekleştirilmesi öngörülen bu proje konuları
sistematik şekilde sıralanmıştır. Ayrıca, bu projelerden halen yürütülmekte olanlar
ayıklanarak bölümün öncesine, geliştirilmesine gerek duyulan proje fikirleri ise
bölümün nihayetine konmuştur.
Bölgenin kaynakları, bu kaynakların tarımda kullanım durumu, sorunları,
kısıtları ve kullanılmaya elverişli potansiyelleri dikkate alınarak hazırlanan ve stratejik
bir çalışma olan bu plan, yerel ve ulusal kaynakları harekete geçirebilecek gerçekçi
proje fikirleri içermektedir. Hazırlanan bu bölgesel plan ile; bölgenin tarım alanındaki
gerçek ihtiyaçları ve bunların çözüm yolları ortaya konmuş ve sınırlı kaynakların etkin
ve verimli kullanılabileceği alanlar belirlenmiştir. Sadece bölgesel değil, ulusal refah
açısından da önemli olan bu proje fikirlerinin, yapılacak yatırımların ve görülecek
hizmetlerin planlanması aşamasında dikkate alınması büyük önem taşımaktadır.
Bölgenin farklılıklarına göre ihtiyaç duyduğu öncelikli proje ve faaliyet
alanlarına ışık tutan bu çalışma, kaynakların daha etkin ve verimli kullanılmasına ve
gerek bölgesel, gerekse ülkesel değişimin istenilen yönde gelişmesine katkı
sağlayacaktır. Ayrıca, katılımcılık ve yerellik ilkesi dikkate alınarak hazırlanan bölge
tarım master planları, Ülkesel Tarım Master Planın hazırlanmasında önemli bir
kaynak teşkil edecektir.
BÖLÜM 2. BÖLGE TARIMINI ETKİLEYEN POLİTİKALAR
2.1. Ulusal Politikalar
2.1.1. Türk Tarım Politikasının Değişim Süreci
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren tarımsal sorunları aşmak ve tarımı
geliştirebilmek için çeşitli programlar uygulanmıştır. Tarıma ilişkin geniş çaplı
6
kurumsallaşmanın gerçekleştirilmesinin yanında, fiyat politikaları ve dışticaret
koruması yoluyla tarım desteklenmiştir.
1963 yılında planlı döneme geçilmesiyle birlikte, tarıma yönelik politikalar
kalkınma planları çerçevesinde belirlenmeye başlamıştır.
Geçmişten günümüze ülkemizdeki tarımsal politikalar incelendiğinde;
destekleme alımları, girdi destekleri, zirai kredi faiz sübvansiyonları, doğal afet
ödemeleri, süt teşvik primi ödemeleri, destekleme primleri ve ekim alanlarının
sınırlandırılması; araştırma, eğitim, yayım ve denetim gibi kamu hizmetleri, tarımsal
alt yapı yatırımları, yatırım teşvikleri, ihracat iadesi ödemeleri , ithalat korumaları ve
vergi politikaları gibi araçlarla tarımın desteklendiği ve yönlendirildiği görülmektedir.
Ancak, mevcut politika uygulamalarının en önemlilerinden biri olan destekleme
alımları zamanla, üretimin pazar koşullarına uygun olarak gelişmesini engellemiş
,üretici gelirlerinde istikrarsızlık yaratmış ve bazı ürünlerin iç ve dış pazarlarda
değerlendirilmesini zorlaştıracak şekilde aşırı stokların oluşmasına neden olmuştur.
Uygulanan tarım politikaları, diğer sektörlerde olduğu gibi tarım sektöründe de
dünyadaki pek çok ülkede, çeşitli iç kaynaklı nedenler yanında, küreselleşme
akımının da etkisiyle bir değişim süreci yaşanmaktadır. Bu süreç,Türkiye’de de,
yenilenme, yeni arayışlara yönelme ve gelişmeyi yakalama şeklinde kendisini
göstermektedir.
Ülke genelinde sürdürülmüş olan eski uygulamalara alternatif olabilecek çok
kapsamlı yeni arayışlar ve özellikle son yıllarda destekleme politikaları konusunda
değişim yaşanmıştır.
Türkiye’de tarım politikaları ve bu kapsamda destekleme politikalarında yeni
arayışlara yol açan sürecin başlaması; ülke içi koşullara bağlı içsel nedenler yanında
çeşitli dışsal nedenlere de dayanmaktadır.
Bunlardan içsel nedenlerin başında, “tarımdaki yapısal sorunlar” gelmektedir.
Bunlar, mevcut destekleme sisteminin sağlıklı yürütülmesi ve yönlendirilmesini
engellemekte veya bunlara olumsuz etki yapmaktadır. Yapısal sorunların başında;
parçalı ve küçük tarım işletmesi varlığı, yetersiz üretici örgütlenmesi, tarım nüfusunun
fazlalığı, çiftçi kayıt sisteminin yetersizliği, ürün piyasaları altyapısının zayıflığı, tarım
hizmetlerinin çok çeşitli kurum ve kuruluş tarafından yürütülmesi, tapu ve kadastro
işlemlerinin henüz ülke genelinde tamamlanamamış olması ve üretici eğitim
düzeyinin yetersizliği gibi konular gelmektedir. Bunların bir kısmının çözümünde
7
önemli mesafeler alınmış olunmasına karşın halen büyük bir bölümüne ilişkin çözüm
arayışları devam etmektedir.
Bir diğer iç kaynaklı neden, yapısal sorunların çözümsüzlüğü ile ortaya çıkmış
olan “desteklemelerin devlete olan mali yükü arttırdığı” ve bunun da büyük çoğunlukla
“destekleme alımlarıyla” oluştuğudur. Tarımsal desteklemelerin mali yük olması yanı
sıra enflasyonist etkiye sahip olduğu ve tarıma aktarılan kaynakların bütçe açıklarına
yol açtığı yönünde görüşler de bulunmaktadır.
Söz konusu yapısal sorunlar, destekleme uygulamalarının amaçlanan ve
önceden belirlenmiş hedeflere ulaşmasını engellemektedir. Örneğin, küçük
işletmelerin toplam içerisinde sayısı daha fazla olmasına karşın uygulanan
desteklemelerin büyük çoğunluğu, tarım alanı bakımından payı daha fazla olan
büyük üreticilere ödenmektedir.Böylece, devlet desteğine daha çok ihtiyacı olan
küçük işletmeler mevcut uygulamalardan daha az yararlanmaktadır. Bu da gelir ve
mülkiyet dağılımındaki dengesizliği daha da artırmaktadır.
İçsel nedenler yanında, çeşitli uluslararası yükümlülükler ve dünya tarım
ürünleri piyasalarındaki rekabete hazırlanma düşüncesi dışsal nedenler olarak
değişim sürecinde önemli bir etkiye sahiptir. DTÖ’nün belirlemiş olduğu uluslararası
ticaret kuralları ve bu kapsamda Gümrük Tarifeleri Ticaret Genel Anlaşması (GATT)
kapsamındaki Tarım Anlaşması’na uyum, AB Ortak Tarım Politikası (OTP)’na uyum
çalışmaları ve Uluslar arası Para Fonu (IMF) anlaşmalı ekonomik istikrar programına
uyum Türkiye’nin başlıca uluslar arası sorumluluklarındandır.
2.1.2. Tarım ve Destekleme Politikalarında Yeni Arayışlara Yol Açan
Başlıca Nedenler ve Destekleme Kapsamında Değişim
Dünya ülkelerinin hemen tümünde, tarım alanına kamusal müdahalede
bulunulmakta ve sektör çeşitli biçimlerde desteklenmektedir. Tüm bu değişik
destekleme modelleri, amaç konusunda ortaklaşmaktadırlar: Tarımsal üretimin
sürekliliğini sağlayarak ülkenin gıda güvenliğini korumak, tarım üreticilerinin ve
tüketicilerin yaşam düzeylerini yükseltmek, sektör üretiminin ulusal ekonomiye katkı
oluşturması ve dış ticarette rekabet üstünlüğü elde etmesi amacına ulaşmak.
Bu genel amaçların kapsamı içinde, ülke sosyo – ekonomik yapısına göre
birçok tamamlayıcı hedefler de gözetilerek tarımsal destekleme politikaları
oluşturulmakta ve çeşitli araçlar kullanılarak yaşama geçirilmektedir.“Kamusal
müdahale” temelinde ortaya çıkan tarımsal desteklemeler ekonominin doğal
8
dengeleri üzerinde çeşitli değişimler ortaya çıkarmakta; kamu bütçesi, üretici ve
tüketici refahı, kaynak kullanım seçimlerini etkilemekte ve son tahlilde ulusal gelir ve
refah üzerinde, seçilen politikalar doğrultusunda belirleyici etkiler oluşturmaktadırlar.
Ekonominin genelinde ve toplumun hemen tüm sınıfları üzerinde farklı etkiler
yaratan, çok sayıda araçla yürütülen tarımsal destekleme politikalarının
sınıflandırılmaları kolay değildir.
Bununla birlikte, genel özellikleri bakımından politika araçları, ekonomideki
etkileri göz önüne alınarak başlıca dört grup altında toplanabilir ; pazar fiyat desteği,
doğrudan gelir desteği, dolaylı gelir desteği ve genel hizmetler olarak ta
tanımlanabilecek olan diğer destekler.
Bu destekleme biçimlerinden ilkinin finansmanı tüketiciler tarafından
karşılanırken; diğer üç destek aracı kamu bütçesi tarafından finanse edilir. Bu
bağlamda; birinci destekleme biçimi tüketici fiyatları düzeyini, diğer üç destekleme
biçimi ise vergi düzeyini yükseltmek gibi yan etkilere sahiptir.
Pazar fiyatı destekleri üretici odaklı destekleme biçimidir. Tarımsal üretimi,
üretici gelirlerini ve tüm kesimlerin gelir dağılımını düzenlemede oldukça etkili bir
araçtır. Taban fiyat ve fiyat primleri üreticinin ürününe bağlı olarak ödenir. Bunların
yanında, iç pazarı korumak amacıyla uygulanan sınır önlemleri de (dışsatım teşvikleri
ve dışalım kısıtları) bu kapsamda değerlendirilebilir.
Pazar fiyat desteklerinin en önemli olumsuzluğu, tüketici fiyatlarının artmasına
olan etkisidir. Temel tarım ürünlerine talebin, içlerinde tarım üreticilerinin ve kent
yoksullarının da bulunduğu toplumun dar gelirli kesimlerinde en yüksek olduğu
dikkate alındığında; bu destekleme biçiminin kullanımında dikkatli olunmasıgerektiği
ortaya çıkar.
Doğrudan gelir destekleri, üreticilere yapılan ödemelerle üretici gelirlerini
artırmayı amaçlayan bir diğer destekleme aracıdır. Kullanımının giderek artmasının
temelinde, piyasa dengelerini bozucu etkisinin en az oluşu gösterilir. Bununla birlikte,
tarımsal altyapı sorunlarını çözmüş ekonomilerde olumlu etkilerini kolayca
gösterebilmekte, tersine durumlarda üretim üzerinde beklenenin dışında sonuçlar
ortaya koyabilmektedir. Başlıcaları, birim alan veya hayvan başına yapılan ödemeler,
doğal afet ve zarar ödemeleri, depolama yardımlarıdır.
Dolaylı gelir destekleri, genel olarak üretim masraflarını azaltıcı etkiye sahip
önlemlerdir. Tarımsal üretim girdilerine (tarım makinaları, gübre, tarımsal mücadele
9
ilaçları, tohumluk vb.) uygulanan sübvansiyonlar, finansman kolaylıkları (piyasa faiz
oranlarının altında tarımsal üretim kredi faizleri, sermaye bağışları vb.) ürün
sigortalamasına verilen devlet destekleri bu başlık altında değerlendirilebilir. Sözü
edilen desteklerin, uygulanan politika aracına göre değişmek üzere, üreticiye
ulaşması konusunda önemli eksikliklerin yaşandığı gözlenmiştir.
Tarıma sağlanan genel hizmetler ise, diğer destekler olarak sınıflandırılabilir.
Tarımsal altyapı hizmetleri, eğitim –araştırma ve yayım hizmetleri, tarım sektörüne
tanınan vergi kolaylıkları, taşımacılıkta tanınan ayrıcalıklar gibi genel hizmetler, uzun
dönemde tarım sektörü üzerinde maliyetleri azaltıcı etki yaratmaktadır.
Türkiye’de uzun yıllardan beri en yaygın olarak başvurulan destekleme aracı,
pazar fiyatı desteklemeleri idi. Bu yöntemde hükümetler, hangi ürünleri hangi fiyattan
satın alacağını belirleyerek alım yapacak kuruluşu görevlendirmekte idiler.
İlk pazar fiyat desteği uygulaması olan buğday destekleme alımlarına 1932
yılında T.C.Ziraat Bankası aracılığıyla başlanmış, 1938 yılında TMO’nun kurulması ile
bu görev TMO’ne devredilmiştir. TŞFAŞ, Çay Kur, Tekel,Kooperatifler, devlet
destekleme alımında görev alan diğer bazı kamu kuruluşlarıdır.
1960 yılında devlet destekleme alımı kapsamına alınmış ürün sayısı 6 iken
(buğday, arpa, çavdar, tütün, çay, şekerpancarı), bu sayı 1970 sonlarında 24’e
çıkarılmıştır. Bu ürünler; buğday, arpa, çavdar, yulaf, pamuk, tütün, yaş çayyaprağı,
şeker pancarı, soya, ayçiçeği, fındık, Antep fıstığı, kuru incir, çekirdeksiz kuru üzüm,
çekirdekli kuru üzüm, zeytin, haşhaş, gül çiçeği, yer fıstığı, kolza, zeytinyağı, tiftik,
yapağı, yaş ipek kozasıdır. 24 Ocak kararlarından sonra ürün sayısında tekrar
azalma olmuş ve 1990 yılında destekleme kapsamındaki ürün sayısı 10’a düşmüştür
(buğday, arpa, çavdar, mısır, çeltik, yulaf, tütün, şekerpancarı, haşhaş, nohut). Aynı
sayı 1991 yılında 24’e, 1992 yılında ise 26’ya yükselmiştir. 5 Nisan 1994 kararlarıyla
birlikte kapsama alınan ürün sayısı 9’a (hububat ürünleri, şekerpancarı, haşhaş ve
tütün) düşürülmüş ve bu sayıda 2000’li yıllara kadar önemli bir değişiklik olmamıştır.
2000’li yıllarda ise, mevcut destekleme sisteminin tümüyle elemine edilerek,
doğrudan gelir desteği (DGD) sistemine geçilmiştir.
Ürün destekleri konusunda bir başka gelişmede, Türkiye’de uygulanacak
destekleme fiyatları düzeyinin IMF ile yapılan Stand by Anlaşması çerçevesinde
verilen niyet mektuplarına konu olmasıdır. Bu bağlamda hububat, tütün, şeker
10
fiyatları, genellikle “dünya fiyatlarına” endekslenerek istikrar programı metinlerine
“yapısal kriter” olarak konulmakta ve fiyatlar bu doğrultuda ilan edilmektedir.
Pazar fiyatı desteği yanında Türkiye’de girdi desteği (gübre, tohum, su,
tarımsal mücadele ilaçları, tarımsal kredi) uygulamaları da yapılmakta idi. Ancak yine
“istikrar programları” çerçevesinde, tüm girdi destekleri elemine edilmiştir.
Türkiye’de tarım alanında verilen genel hizmetler olan araştırma – eğitim ve
yayım hizmetleri, denetim ve kontrol hizmetleri, hastalık ve zararlılara karşı yapılan
kamu mücadelesi ve altyapı hizmetleri ise geçmişle kıyaslandığında, etkinliğini
yitirmesine rağmen halen sürdürülmektedir.
Altyapısı sorunlu, dışsal ve içsel etkilerle tarım politikaları liberalize edilen ve
destek düzeyi giderek azaltılan tarım sektörü, çiftçi kayıdının da bulunmadığı
ortamda, hedef kitleye yönelik politika ve strateji seçeneklerinin geliştirilemediği bu
temel yapı içerisinde 21. yüzyılın eşiğine gelmiştir.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı “Tarım Stratejisi 2006-2010” belgesini hazırlamış
ve Yüksek Planlama Kurulu’nun 30.10.2004 tarih ve 2004/92 sayılı kararı ile kabul
edilmiştir. Söz konusu strateji belgesi ile gerçekleştirilmesi planlanan amaçlar
şunlardır:
• Sürdürülebilirlik ilkesi çerçevesinde kaliteye dayalı üretim artışı ile gıda
güvenliği ve gıda güvencesinin sağlanması,
• Tarımsal işletmelerin rekabet gücünün arttırılması,
• Tarımsal pazarlama altyapısının güçlendirilmesi ve tarım-sanayi
entegrasyonunun sağlanması,
• Üretici örgütlenmesinin geliştirilmesi,
• Kırsal gelirlerin arttırılması ve kırsal toplum yaşam şartlarının iyileştirilmesi.
Strateji Belgesi kapsamında 2006-2010 dönemi boyunca uygulanacak
destekleme araçları ve bunların toplam tarımsal destekleme bütçesinden alacakları
paylar da belirtilmiş olup bunlar Tablo’da verilmiştir. DGD’nin toplamdaki payı 2005
yılı itibariyle %79 ile en yüksek oranda olmasına karşın, dönem sonuna kadar bu
oranın %45 düzeyine çekilmesi ve Tabloda belirtilmiş olan diğer destek araçlarının
paylarının da arttırılması yaklaşımı benimsenmiştir. Bunlardan özellikle 2005
bütçesinde %6 dolayında olan hayvancılık destekleme oranları yıl sonuna gelmeden
%12 düzeyine çıkarılmıştır. Ayrıca, fark ödemeleri ve kırsal kalkınma desteklerine
11
planlananın üzerinde destekleme verilmesi yoluna gidilmiştir. Sonuç olarak, tarımsal
destekleme ödemelerinin olanaklar dahilinde Türkiye bütçesinin %1’inin altına
düşürülmemesine özen gösterilmeye çalışılmıştır.
Tablo 1. Ulusal Tarım Stratejisi Destekleme Araçları ve Destekleme Bütçesindeki Payları
Araçlar Pay (%)
DGD ödemeleri 45
Fark Ödeme Uygulaması 13
Hayvancılık destekleri 12
Kırsal Kalkınma Destekleri 10
Telafi edici ödemeler (alternatif ürün; tütün, fındık) 5
Ürün Sigorta Ödemeleri 5
ÇATAK programı destekleri (erozyon, ağaçlandırma, organik tarım) 5
Diğer Destekler 5
TOPLAM 100
(2006-2010)
Daha sonra, Strateji Belgesi’ne bağlı olarak, 2005/8629 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı 02.04.2005 tarih ve 25774 sayılı Resmi Gazete’de ilan edilmiştir. Kararın
hemen ardından patatese alternatif ürün desteği, DGD, sulama suyu için kullanılan
elektrik enerjisi desteği gibi destek uygulamaları yürürlüğe girmiştir. Aynı karardan
hareketle; mazot desteği ve tarımda kullanılan kimyasal gübreye ilişkin desteklemeler
de gündeme gelmiş bulunmaktadır.
2.2. Uluslararası Tarım Politikasının Ulusal Tarım Politikalarına
Etkileri
2.2.1. DTÖ Uruguay Turu Tarım Anlaşması
1 Ocak 1994 tarihinde yürürlüğe giren Uruguay Turu Tarım Anlaşması, tarım
sektöründe serbestleşmeyi dünya genelinde uygulamaya sokan ve DTÖ’ ne üye
ülkelerin imza koyduğu bir uluslararası anlaşmadır.
1986 yılında başlayan ve iki yıl içerisinde bitirilmesi amaçlanan Uruguay Turu
(UT) görüşmeleri, ABD ve AB’nin anlaşamaması nedeniyle 1994 yılı başına kadar
sarkmıştır. O tarihe kadar birbirlerinin pazarı olarak nitelenebilen bölgelere (Avrupa
12
Birliği Güney Amerika’ya, ABD Kuzey Afrika’ya) dışsatım sübvansiyonları ile
maliyetinin altında satış yaparak dış pazar kapma yarışına giren bu iki ülke/ülke
grubu, sürecin kendileri açısından daha avantajlı bir şekle dönüştürülebilmesi için,
uzun bir “uzlaşı arama” zamanı yaşamışlardır. 7 yıl süren görüşmelerden sonra
imzalanan UT Sonuç Anlaşmasının, genel olarak ülkelerin tarım sektörüne verdikleri
iç desteklerin indirgenmesi, sübvansiyonlu dışsatım miktarının azaltılması, iç
pazarları koruyucu önlemler kapsamında, tarife dışı önlemlerin tarife eşdeğerlerine
çevrilmesi ve düzeyinin indirgenmesi, sağlık ve bitki sağlığı önlemlerinin dünya
genelinde uyumlaştırılması başlıkları altında getirdiği düzenlemeler, az gelişmiş
gelişmekte olan ülke grubunun tarımlarında bağımlı yapılar oluşturmakta ve
dışsatımda rekabet üstünlüğü olan ülkelerin dünya pazarlarındaki etkinliklerini
artırmaktadır.
2.2.2. AB Gümrük Birliği Anlaşması
1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe giren AB Gümrük Birliği (GB) Anlaşması’nda,
temel olarak tarım ürünleri kapsam dışında bırakılmış olmakla birlikte, içeriğinde süt –
tahıl ve şeker bulunan işlenmiş tarım ürünleri kapsama alınmıştır. Sözü edilen
kapsam belirleme, Türkiye’nin rekabet üstünlüğü olan salça – meyve suyu gibi çeşitli
alanları dışlamıştır. Bu yapı altında AB ile yapılan işlenmiş tarım ürünleri dış ticaretine
ilişkin veriler, GB Anlaşması’nın mevcut ticaret dengelerini hızla AB lehine
bozduğunu göstermektedir.
Genel olarak Türkiye, işlenmiş tarım ürünlerinde Avrupa Topluluğu(AT)
tanımlamasına göre dışsatımcı bir ülke olmasına ve dışalımının 7 ila 10 katı dışsatım
gerçekleştirmesine karşın, AT ile yapılan işlenmiş tarım ürünü ticaretinde dışalımcı
konumdadır. Yıllara ve ürün gruplarına göre değişmekle birlikte, Türkiye’nin işlenmiş
tarım ürünleri dışalımının, yaklaşık % 90’ı AT’dan yapılmaktadır.
1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı (OKK) sonrasında, AT’dan yapılan işlenmiş
tarım ürünleri dışalımı önemli ölçüde artmıştır. AT’ dan yapılan birçok işlenmiş tarım
ürünü dışalımı, 1/95 sayılı OKK sonrasında başlamıştır.
Bu konuda ortaya çıkan diğer önemli bir gelişme, sözü edilen OKK sonrası AT
dışındaki ülkelerden yapılan işlenmiş ürün dışalımının, AT’ dan yapılan dışalımdan
daha hızlı bir artış göstermesidir. Bu durum, uygulamaya giren yeni rejimin, diğer
ülkeler için de avantajlı sonuçlar doğurmasıyla açıklanabilir. 1/95 sayılı OKK’ nın
13
Türkiye’ye değil, daha çok AT’ ye yeni bir takım tavizler getirmesi nedeniyle, karar
sonrası Türkiye’nin işlenmiş tarım ürünleri dışsatımında önemli bir etki oluşmamıştır.
Dünya Ticaret Örgütü UT Anlaşması, tarım ürünlerine verilen iç destek,
sağlanan dış koruma ve sübvansiyonlu dışsatımın yıllar içinde, gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkeler açısından farklı oranlarda azaltılmasını kurallaştırdığından,
tarım politikaları açısından dışsal bir belirleyici niteliği kazanmıştır. UT’un çevre
ülkeler açısından etkisi ise genel olarak, daha az desteklenen ve daha az korunan
tarım sektörü olarak ortaya çıkmakta ve kırsal – tarımsal altyapı sorunlarının dahi
aşılamamış olduğu yapılarda, artan tarımsal dışalım ile kendisini göstermektedir.
2.2.3. IMF – Dünya Bankası Anlaşmaları
1999 yılı sonunda Uluslararası Para Fonu ile imzalanan Stand by Anlaşması
ve bu kapsamda verilen niyet mektupları, uygulanmakta olan tarım politikalarında
önemli değişiklikler öngörmektedir. Bunlar, aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir;
• Öncelikle destekleme fiyatlarının “dünya fiyatları” düzeyine çekilmesi,
ardından girdi ve çıktıya dayalı destekleme sisteminin tümüyle elemine edilerek
Doğrudan Gelir Desteği sistemine geçilmesi,
• TSKB, TCZB’nın yeniden yapılandırılması,
• TZDK, İGSAŞ, TÜGSAŞ, TŞFAŞ, ÇAYKUR, TEKEL’ in özelleştirilmesi,
• Şeker, tütün ve TSKB alanlarında kurulların oluşturulması.
IMF ile yapılan Anlaşma hükümleri, kamu bütçesi açıklarından tarımsal
desteklemeleri sorumlu tutan anlayışın bir görünümü niteliğinde ortaya çıkmış ve
sektörel harcamaları kısıtlama amacına odaklanmıştır. Dönemin destekleme sistemi
üzerindeki etkileri şöyle açıklanabilir:
1980’li yıllardan beri süren tartışmaların istikrar programına bir yansıması
niteliğinde olmak üzere, yerel fiyatların dünya fiyatlarının çok üzerinde olduğu, tarımın
rekabet edebilmesi için yerel fiyatların indirgenmesi gerektiği ileri sürülmüş ve dünya
fiyatı göstergesi olarak ABD tarımsal ürün borsalarının fiyatları temel alınmıştır.
Bu yaklaşımın sonuca odaklı olduğu, sorunu kavrayıp çözüm üretme
düşüncesine dayanmadığı söylenebilir. Türkiye’de tarımsal üretim maliyetlerinin
yüksek olmasında, tarımın altyapı sorunları ve girdi fiyatlarının pahalılığı etken
olmaktadır. Ortalama işletme genişlikleri küçük, sulama olanakları kısıtlı, teknolojiyi
benimsememiş tarım sektörü, yaşanan yüksek enflasyon ortamında her geçen gün
14
daha da pahalılaşan gübre–tohum–tarım ilacı vb. kullanmakta olup, tüm bu etkenler,
üretim maliyetlerinin aşağıya çekilmesine engel olmaktadır. Tarımda yaşanan genel
verimlilik düşüklüğü bu tabloda önemli bir unsur olmakla birlikte, AB ve ABD ile aynı
verim değerleri ile üretim yapılan ürün gruplarında dahi aynı sorunun yaşanıyor
olması, altyapı sorunları ve girdi kullanım maliyetlerinin baskın konumuna işaret
etmektedir.
İşte bu tablo içerisinde, (a) ABD Borsa fiyatlarının, uygulanan sübvansiyonlar
bağlamında Amerika’lı üreticinin eline geçen fiyatların altında bir fiyat düzeyini
yansıtması ve (b) çıktı fiyatında yerel – dünya fiyatları karşılaştırması yapılırken, aynı
karşılaştırmanın girdi fiyatlarında yapılmaması, başka bir deyişle dünya fiyatlarından
yüksek yerel girdi fiyatları ile üretim yapılıyor olmasının görmezden gelinmesi,
tarımsal üretim yapıları üzerinde olumsuz etki yapmıştır. Açıklanan destekleme
fiyatları bazı yörelerde üretim maliyetlerinin altında kalmış ve özellikle nadas
zorunluluğu ile üretim yapılan alanlarda, üretimden vazgeçmeler gözlenmiştir.
IMF “Reformlarının” Dünya Bankası Yapısal Uyum kredileri ile destekleneceği
hükmü doğrultusunda, Dünya Bankası ile 2001 yılında “Tarım Reformu Uygulama
Projesi (TRUP)” imzalanmıştır. Dünya Bankası, dünya genelinde toplam kredi
hacminin yaklaşık % 20’sini tarım sektörüne ayırmaktadır. 1950 yılından bu yana
Dünya Bankası ile 163 Kredi Anlaşması imzalayan Türkiye’de de 31 Kredi
Anlaşmasına konu edilen tarım sektörü, % 19.02 pay ile birinci sıradadır.
Dünya Bankası Anlaşmalarının iki belirgin özelliğinin bulunduğu söylenebilir;
(a) Ulusal plan ve programların hedef ve stratejilerini yönlendirme özelliği, (b)
Doğrudan kamu sektörü ve kamu yönetiminin örgütlenmesi, çalışma ilişkileri,
istihdam biçimleri ve işlevlerini değiştirme etkisi.
Bu bağlamda, Dünya Bankası ile imzalanan TRUP, 4 alt projeden
oluşmaktadır;
• Doğrudan Gelir Desteği,
• Çiftçi Geçiş Programı (Alternatif Ürün Projesi),
• Tarım Satış Kooperatiflerinin Yeniden Yapılandırılması,
• Proje Destek Hizmetleri
Bu başlıklardan DGD, Türkiye’de uygulanan destekleme sisteminin tümüyle
değiştirilmesine odaklanmaktadır.
15
DTÖ Uruguay Turu Sonuç Anlaşması hükümlerine göre üretimden bağımsız
(de coupled) doğrudan ödemeler Toplam Destek Ölçütü’nden muaf olup
indirgenmeye konu olmazlar.
Doğrudan gelir ödemelerinin “üretimden bağımsız” olmasının anlamı, devlet
tarafından üreticilere yapılan ödemelerin üreticinin ürettiği ürün çeşidi ya da miktarı ile
bağlantısı olmaması demektir. DTÖ’ nün uygulatmak istediği DGD çeşidi budur.
Halen Avrupa Birliği’nin uyguladığı ve üretimle belli bir derecede bağımlı doğrudan
gelir ödemeleri ise, hedeflenen gruplara bazı koşullara bağlı olarak yapılan telafi edici
ödemeler (compensatory payments) ile piyasa fiyatı ile üreticinin eline geçmesi
arzulanan fiyat arasındaki farkın “fark ödemeleri” (defıciency payments) adı altında
yapılmaktadır.
DGD sistemi gelişmiş ülkeler için ticarette rekabet üstünlüğü sağlayıcı bir
politika aracı iken; yapısal sorunları bulunan az gelişmiş / gelişmekte olan ülke
gruplarında, uygulanan DGD sistemi, tarımsal üretim yapılarında olumsuz sonuçlar
doğurabilmektedir.
Bunlara ana başlıkları ile bakmakta yarar vardır:
(a) Tarımsal üretimin en önemli gereklerinden olan finans, DGD sistemi ile
tarımdan daha da uzaklaşmaktadır.Özellikle girdi desteği (gübre-tohum-tarım ilacı
vb.), kaynağın tarımda kalmasını sağlar. Oysa DGD ödemelerinin tarıma geri dönüş
oranı, her geçen gün biraz daha düşmektedir.
(b) Üretimden bağımsız DGD sistemi ile Türkiye’nin çok gereksinim duyduğu
üretim planlamasını gerçekleştirmek olanaksızdır.
(c) Mevcut DGD sistemi, işleyiş itibariyle, araziyi işleyeni değil mülk sahibini
desteklemektedir. Anadolu’da kira ilişkilerinde mülk sahipleri, DGD ödemelerini
kendilerinin almalarını koşul olarak dayatmaktadırlar. Bu bağlamda kentlerde
yaşayan ve toprakla hiç ilgileri olmayan mülk sahiplerinin tarımsal desteklerden
yararlandırılmaları söz konusu olmaktadır.
(d) Mevcut sistem varsıl köylüyü desteklemektedir. Halen 500 dekara kadar
arazisi olanlara dekar başına 16milyon TL ödeme yapılmaktadır. Bu çerçevede çok
daha geniş araziye sahip olanlar arazilerini noter sözleşmeleri ile 500’er dekarlık
bölümlere ayırıp akrabaları üzerine göstererek ödemelerden geniş oranda
yararlanmaktadırlar.Buna karşılık küçük arazi sahipleri, ödemeleri almak için yerine
getirmek zorunda oldukları çeşitli işlemler (belge ücreti, noter ve başvuru masrafları –
16
yol giderleri vb..) karşılığında yapacakları masrafların alacakları ödemeleri geçmesi
nedeniyle, başvuru dahi yapamamaktadırlar. Nitekim 4.1 milyon tarım işletmesinden
halen 2.7 milyonunun DGD ödemelerinden yararlanmak için kayıt yaptırmış durumda
olmaları bunun bir göstergesidir.
(e) Tüm girdilerin hızla pahalılaştığı bir ortamda, DGD ödemeleri neredeyse
sabit tutulmakta, bu bağlamda,dolaylı da olsa tarımsal üretimi destekleme etkisi
giderek zayıflamaktadır.
(f) Başvuru sayısında ve ödeme miktarındaki göreli artışlara karşın, bütçeden
DGD için ayrılan kaynaklar yeterli olmamaktadır.
(g) Nihayet DGD sistemi, DB TRUP Anlaşması gereğince 5 yıllık bir süre için
uygulanmaktadır, bu nedenle de geçici bir yardımdır.
2.2.4. Avrupa Birliği Süreci
Yeniden Yapılanma arayışları içinde, bir başka önemli gelişme, 1999 Aralık
Ayı’nda Helsinki’de gerçekleştirilen Zirve sonrasında Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne
“aday ülke” statüsü kazanması sonrasında ortaya çıkmıştır.Türkiye AB ilişkilerinde
son gelinen noktada Ekim 2005 tarihi itibariyle Müzakerelere başlanılmış ve
müzakere çerçeve belgesi yayınlanmıştır. Bununla beraber belirlenen fasıllarda
tarama süreci başlamıştır.
2.2.4.1. Ulusal Program Hükümleri
1999 yılının Aralık Ayı’nda Helsinki Zirvesi’nde Avrupa Birliği tarafından
Türkiye’ye aday ülke statüsü tanınmasının ardından, AB tarafından bir Katılım
Ortaklığı Belgesi yayımlanmış olup, burada belirtilen programın ülke taahhüdü haline
getirilmesi ve zaman programlamasının yapılması çerçevesinde, Türkiye tarafından
ilk Ulusal Program (UP), 24 Mart 2001 tarihinde yayımlanmıştır. Ardından, bu
Programın revizesi niteliğinde olmak üzere, ikinci UP yayımlanmıştır.
İkinci UP’ ın “Tarım” bölümünde, ilk UP’ dan sonra yayımlanan bazı kanunlara
atıf yapılmakta ve bunlardan 4634 sayılı Şeker Kanunu1 ile pancar üretiminde
sözleşmeli sisteme, şeker üretiminde de kota sistemine geçildiği, 4733 Sayılı Tütün,
Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğünün Yeniden
Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve
17
Satımına, 4046 Sayılı Kanunda ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun2 ile de tütün satışlarının açık artırma usulü,
üretimin ise sözleşmeli olarak gerçekleştirilmesinin öngörüldüğü belirtilmektedir.
UP, AB Müktesebatına Uyum Açısından bir öncelikler listesi ve bunlara ilişkin
ana unsurları da içermektedir.Liste, aşağıdaki gibidir:
1 - Yatay Konulara İlişkin Düzenlemelere Uyum
• Entegre İdare ve Kontrol Sisteminin (IACS) Temel Unsurlarının
Oluşturulması
• Çiftlik Muhasebe Veri Ağının (FADN) Kurulması
• Avrupa Tarımsal Yönlendirme ve Garanti Fonuna (EAGGF) Yönelik İdari
Yapıların Oluşturulması
• Organik Tarım
2 - Veterinerlik Mevzuatına Uyum
• Veterinerlik Çerçeve Kanununun Çıkarılması ve Bunun Uygulanmasına
Yönelik AB ile Uyumlu İdari
Yapılanmanın Oluşturulması
• Sınır Kontrol Noktaları
• Veterinerlik Bilgi Sistemi
• Hayvan Hastalıklarının Kontrolü ve İzlenmesi ile Acil Eylem Planları
• Hayvan Refahı
• Veteriner Halk Sağlığı
• Yem
3 - Bitki Sağlığı Mevzuatına Uyum ve Gerekli Kurumsal Kapasitenin
Oluşturulması
• Bitki Pasaportu Uygulamaları ve Sınır Kontrol Noktaları Dahil Zararlı
Organizmalar
• Bitki Koruma Ürünleri (Pestisitler)
• Bitki Çeşidi Hakları
• Tohum ve Fide Kalitesi
18
4 - Ulusal Kırsal Kalkınma ve Ormancılık Stratejilerinin Oluşturulması
• Ulusal Kırsal Kalkınma Stratejisinin ve Programının Oluşturulması
• Ulusal Ormancılık Stratejisinin Oluşturulması
5 - Gıda Güvenliği ve Kontrolü
• Bitkisel Kökenli Gıda Maddelerinde Gıda Güvenliği
• Süt ve Süt Ürünlerinde Gıda Güvenliği
• Et ve Et Ürünlerinde Gıda Güvenliği
• Diğer Tarımsal Ürünlerde Gıda Güvenliği
• Alkollü İçkilerde Gıda Güvenliği
• Dikey Mevzuat
6 Ortak Piyasa Düzenlerinin Kurulması ve Tarım Piyasalarının Etkin Biçimde
İzlenmesine Yönelik Yasal Dayanak, İdari Yapılar ve Uygulama Mekanizmalarının
Oluşturulması
• Hububat ve Çeltik
• Sığır ve Dana Eti
• Süt ve Süt Ürünleri
• Taze Meyve ve Sebze
• İşlenmiş Meyve ve Sebze
• Zeytinyağı
• Şarap
• Şeker
• Tütün
2.2.4.2. İlerleme Raporu’nun Analizi
Avrupa Birliği İlerleme Raporu, 6 Ekim 2004 tarihinde yayımlandı.
İlerleme Raporunun Tarım, Hayvan ve Bitki Sağlığı, Balıkçılık başlıklı bölümü;
tarım sektörü ve kırsal alan konularında 25 üyeli AB ile Türkiye arasında
karşılaştırma yapmaktadır. Rapor verilerine göre; Türkiye’nin katılımı AB tarımsal
alanlarına 39 milyon hektar daha ilave edecek ve bu, 25 üyeli AB’nin tarımsal
alanının %23’ü anlamına gelecektir. Türkiye’nin tarımsal işletme yapısı, Bulgaristan
19
ve Romanya ile benzerlikler taşımaktadır. AB 25’in 13 milyon tarım işletmesine
karşılık, Türkiye’nin 3 milyon tarım işletmesi bulunmakta olup; ortalama işletme
genişliği AB’de 13 hektar iken Türkiye’de 6 hektardır.Yine Türkiye’nin katılımı ile AB
25’in 452 milyon tüketicisine 80 milyon daha tüketici katılacaktır.
Rapor, 2000’den bu yana sürdürülen “tarım reformu” çalışmalarına karşın
liberalizasyonun tam olarak sağlanamadığını ifade ederek eleştiri getirilmektedir.
Buna göre, müdahale alımları, girdi yardımları ve üretimle bağlantılı yardımlar gibi
bütçeden finanse edilen destekler “halen” sürdürülmekte olup, ayrıca birçok tarımsal
üründe gümrük tarifesi AB düzeyinin üstünde bulunmakta, bazı ürünlerde yasaklar
vardır. AB düzeyinin altında olmakla birlikte, dışsatım sübvansiyonları söz konusudur,
tarımsal KİT’lerin özelleştirilmesi tamamlanamamıştır vb. eleştiriler mevcuttur.
Raporun bu bölümünde yer alan ifadelerin irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.
Öncelikle, Dünya Bankası raporunda da belirtildiği gibi, “reform” sonrasında,
Türkiye’de girdi yardımı kalmamış, müdahale alımlarının düzeyi önemli oranda
indirgenmiştir. Gümrük tarifelerimiz, Dünya Ticaret Örgütü taahhütleri ile uyumlu olup,
üyelik öncesi AB ile aynı düzeyde gümrük vergisi uygulama zorunluluğumuz
bulunmamaktadır. Üretimle bağlantılı yardımlar yalnızca beş ürüne uygulanan düşük
miktarlı primler olarak sürdürülmektedir. Dünyada uygulanan dışsatım
sübvansiyonlarının neredeyse tamamının AB ve ABD tarafından kullanıldığı
bilinmekte iken “Rapor” parasal anlamı olmayan Türkiye uygulamalarından söz
etmektedir. Hepsinden önemlisi, EBK, SEK,YEMSAN gibi kuruluşların yokluğu hala
doldurulamamış iken, kar eden ve piyasayı düzenleyen TEKEL, Şeker Fabrikaları,
Gübre Fabrikaları, Çaykur’un bir an evvel özelleştirilmesine vurgu yapılmaktadır.
Rapor, kullanılan 400 milyon doların üzerindeki ticaret bozucu dışsatım
kredileri nedeniyle, ABD’den başta pamuk, sigara, tütün, buğday, arpa, soya ve mısır
olmak üzere birçok tarımsal ürün dışalımının yapıldığını ve tarımsal ürün ticaretinde
600 milyon Avro düzeyinde ticaret açığı verildiğini, buna karşılık AB ile yapılan
tarımsal ticarette Türkiye’nin ticaret fazlası verdiğinin altını çizmektedir.
Raporda, her zaman olduğu gibi, kamu ve hayvan sağlığı sorunları nedeniyle
Türkiye’nin uyguladığı canlı hayvan dışalım yasağı da eleştirilmektedir.
Raporun belki de en ilginç bölümü ise, “Türkiye’nin üyeliğinin etkileri”
bölümünde yapılıyor. Buna göre, ilerideki bir tarihte gerçekleştirilebilecek üyeliğin
etkilerini şimdiden kestirmek zor. Ancak meyve – sebze, fındık, bakliyat ve koyun eti
20
gibi rekabet şansı olan ürünler dışında, Türkiye’nin işinin zor olduğu ve rekabetçi bir
yapı için daha fazla liberalizasyon gerektiği söyleniliyor. Olası bir üyelikte, tercihli
ticaret avantajları sona erecek olan Türkiye’nin tarımsal dışsatımının azalacağı, buna
karşılık kısıtlamaların kalkması nedeniyle AB’nin dışsatımının artacağı belirtiliyor. Bu
noktada “Rapor” çok ilginç bir öneri geliştiriyor; “üyelik anındaki şoktan korunmak için,
üye olmadan, geçiş sürecindeyken, AB’ye yönelik ticari kısıtlamalarınızı tümüyle
kaldırın” gibi öneri getirmektedir.
Raporun bir diğer önemli saptaması ise, halen AB’de uygulanan OTP’ nin
Türkiye’de uygulanması halinde, AB bütçesine getireceği finansal yük ile ilgili. Buna
göre, Doğrudan Gelir Desteği için 8 milyar Avro, Pazar önlemleri için 1 milyar Avro
gerekiyor. Oysa 10 yeni ülkenin tümüne, bu alanda toplam 7 milyar Avro ödeniyor.
Ayrıca, kırsal kalkınma önlemleri için de 2.3 milyar Avro’ ya gereksinim duyuluyor.
Rapor, geçiş süresinin 2025’i aşması durumunda, hesabın değişeceğini de eklemeyi
unutmuyor.
Şu kısa notu belirtmekte yarar var ki, Türkiye, 2004 yılında tarımına toplam 2.5
milyar dolar düzeyinde bir kaynak aktarıyor. Bu veri, Türkiye’de tarımın, belirtilen
kalemler açısından, AB’nin 1/6’sı kadar desteklendiğinin net bir açıklaması
niteliğindedir.
Diğer taraftan Rapor, tarımdaki istihdam fazlasının, sosyal açıdan önemli bir
sorun oluşturduğunu belirttikten sonra, Türkiye’nin tamamlamış olduğu tarama
(screening) sürecinin yeniden başlayacağını dolaylı olarak belirtiyor, Türkiye için özel
geçiş süreci ve derogasyonlardan söz etmektedir.
Sonuç olarak, müzakere sürecinde bir dosya kapanmadan diğerine
geçmeyecek olan AB’nin, bu koşullarda tarım dosyasını kapatmasının güç olduğu
ortadadır. Bu durum, AB üyeliğinin önünde engel olarak tarımın ve üreticinin
gösterilmesi gibi tehlikeli bir sürece işaret etmektedir.
2.2.4.3. Dünya Ticaret Örgütü Cenevre Çerçeve Anlaşması ve Olası
Etkileri
27–31 Temmuz 2004 tarihleri arasında Cenevre’de yapılan Dünya Ticaret
Örgütü görüşmelerinden sonra, tarım alanında ortaya çıkan Çerçeve Anlaşma
(Framework for Establishing Modalities in Agriculture), çoğu zaman yetersiz bir
tartışma düzlemi yaratmış; daha da önemlisi Anlaşma’nın Türkiye’ye ve gelişme
21
yolundaki ülke (GYÜ) – en az gelişmiş ülke (EAGÜ) gruplarına gelecekteki etkileri
konusunda yanlış değerlendirmeler ortaya çıkmıştır.
DTÖ terminolojisinin egemen olduğu Çerçeve Anlaşma metninin
anlaşılabilmesi, ancak Cenevre sürecini önceleyen gelişmelerin sağlıklı
değerlendirilebilmesi ile olanaklıdır. Çünkü Cenevre, asıl olarak, Uruguay Turu
sonrasında imzalanan Tarım Anlaşması hükümleri uyarınca, GYÜ taahhütlerinin son
bulacağı 2004 yılında ortaya çıkan sıkışmışlığın bir sonucudur. Küresel güç
merkezleri açısından Doha ve Cancun’da alınan başarısız sonuçlar onları,
Cenevre’de bir “çözüm” üretmeye ve bir anlamda taviz vermeye zorlamıştır. Ancak
“verilen taviz – karşılığında alınan ödün” analizinin sağlıklı yapılması, görünenin
altında yatan genel eğilimi olanca açıklığı ile ortaya koymaktadır.
Tarım ticaretinin liberalizasyonu, II. Dünya Savaşı sonrası kurulan Bretton
Woods sistemi içinde, diğer sektörlerin aksine çok taraflı uluslararası anlaşmalara
konu olamamış, bunun yerine ürünler bazında yapılan ya da ikili anlaşmalarla daha
dar “çözümlemeler” yaratılmaya çalışılmıştır.
GATT’ın Dünya Ticaret Örgütü’ne dönüştüğü süreçte, 1986 yılında başlayan
ve çetin müzakereler sonucunda ancak 1994 yılında bitirilebilen DTÖ Uruguay Turu
sonrasında imzalanan Sonuç Anlaşması (Final Act), tarım ticaretini geniş oranda
liberalize eden ilk uluslararası anlaşma olarak nitelenebilir.
Uruguay Turu (UT); iç desteklerin azaltılması, pazara girişin kolaylaştırılması
ve dışsatım sübvansiyonlarının indirgenmesi esaslarına dayanmaktadır. GÜ’ler
açısından 6 yıllık indirim süreci 1995 – 2000 yılları arasında, GYÜ’ler için ise 10 yıllık
indirim süreci 1995 – 2004 yılları arasında uygulanmıştır.
Türkiye, UT Tarım Anlaşması’nın iç desteklerin azaltılması taahhüdü
kapsamına, GYÜ’ler için geçerli olan de minimis koşulları gereğince girmemiş,
yüksek kote edilen gümrük vergileri nedeniyle, birkaç ürün dışında, genel olarak
pazara giriş hükümlerinden ve bütçe zorlukları nedeniyle zaten kullanamadığı
dışsatım sübvansiyonlarının indirgenmesi hükümlerinden olumsuz etkilenmemiştir.
İzleyen süreçte, 2000 yılı başından beri yoğun bir şekilde yürütülmekte olan
resmi ve gayriresmi toplantıların devamında 2001 yılı Kasım ayında Katar’ın Doha
kentinde düzenlenen Bakanlar Konferansı Tarım alanında liberalizasyon
yapılabilmesine yönelik irade beyanı dışında somut bir sonuç üretemeden dağılmıştır.
22
2003 yılının Eylül ayında Meksika’nın Cancun şehrinde yapılan Bakanlar
Konferansı ise GÜ’ler için adeta felaketin habercisi idi...Cancun’a dek ABD ve
Avrupa’nın ve zaman zaman onlara eklenen CAIRNS grubunun pazarlıklarını
izlemekle yetinen ve geniş anlamda kaybeden azgelişmiş dünya, Hindistan ve
Malezya’nın öncülüğünde kendi istemlerini dile getirmiştir. Özellikle ABD’nin, bir avuç
pamuk üreticisine yılda 12.5 milyar dolar destek verirken, GYÜ ve EAGÜ’lerden
pazara giriş kısıtlarını kaldırmasını istemesinin adil olmadığı, Cancun’dan akıllarda
kalan bir temel sav olarak öne çıkmıştır. Bu koşullarda Cancun tam bir fiyasko ile
sonuçlanmıştır...
Cancun süreci, şu gerçeğin altını çizmiştir; ya GÜ’ler dışsatım
sübvansiyonlarını korumak konusundaki ısrarlarından vazgeçecekler, ya da süreç
çoktaraflı bir anlaşma açısından tümüyle tıkanacak ve yeniden mal bazında ikili
anlaşmalar dönemine girilecektir...
İşte bu ortamda, “İleri Tarım Müzeakereleri” olarak adlandırılan sürecin son
halkası, 27 - 31 Temmuz 2004 tarihlerinde Cenevre’de yapılan DTÖ görüşmelerinin
ardından ortaya çıkan Çerçeve Anlaşma olmuştur.
UT’nun devamı niteliğinde, Cenevre’de de Anlaşma pazara giriş, iç destekler
ve dışsatım sübvansiyonları olmak üzere üç temel esasa oturtulmuştur.
Pazara giriş, korunan iç pazarların kilidini açmaya yönelik bir düzenlemedir.
Cenevre’de, bu alanda, bir bant uygulaması belirlenmiştir. Bant sayısı, her bant
aralığına giren tarife sayısı ve her bant aralığı için uygulanacak olan indirim yöntemi
bu sistemin can alıcı noktalarıdır. İsviçre formülü, lineer formül ya da karma formül,
gümrük vergilerinin indirgenme hız ve oranını belirleyecektir.
Anlaşmalarda İsviçre formülünün benimsenmesi, Türkiye’nin yüksek gümrük
vergileri ile koruduğu sektörler (hayvansal ürünler, endüstri bitkileri, tahıllar vb) için
gümrük vergilerinin hızla düşeceği anlamına geliyor. DTÖ’nün, tarife dışı engel
denetimlerini yoğunlaştıracağı ve izin belgesi gibi dışalımı engellemek için kullanılan
yöntemlere yaptırım uygulayacağını öngörmekte hiç zor değil...
Dünya Ticaret Örgütü’ne kote edilen değerler üzerinden 10 yıl boyunca (1995
– 2004) yapılan indirimler sonrası,Türkiye, GTİP’lerine göre değişmek üzere,
hayvansal ürünlerde % 136.5 ila % 227.5, tereyağında % 100, peynirde % 111,
muzda % 147, çayda % 145, şekerde % 136.5, hububat ürünlerinde % 180 gümrük
vergisi uygulama hakkına sahiptir.
23
Çerçeve Anlaşma, bant usulü indirimden söz ediyor. Bunun Türkçesi, yüksek
gümrük vergilerinden yüksek indirimdir. Büyük olasılıkla, % 120’nin üzerindeki bant
en yüksek bant olarak değerlendirilecek ve en yüksek indirime bu oranın üzerindeki
gümrük vergisine sahip ürünler muhatap olacaklar.
Bu demektir ki, Türkiye açısından en hassas olan hayvansal ürünler, hububat,
şeker, çay ve muzda durum giderek kötüleşecek.
Türkiye gibi tarımına yeterli finansal destek sağlayamayan ülkelerde, gümrük
vergileri, iç piyasayı korumak ve üretimin sürdürülebilirliğini sağlamak açısından son
derecede önemli araçlardır.
İç desteklerde bir indirim uygulaması da, GÜ-GYÜ-EAGÜ grupları için farklı
sonuçlar üretebilecek nitelikte.DTÖ’nün ticareti bozucu olarak niteleyerek yasakladığı
kırmızı kutu destekler (pazar fiyatı destekleri – girdi destekleri vb), aslında başta ABD
ve AB’nin, en az yarım yüzyıldır büyük finansman kaynakları kullanarak üreticisine
verdiği desteklerdir. Bu ülkelerde, bu destek politikalarının sonrasında oluşan sağlam
tarımsal yapı, bu desteklerin üretimle bağlantısız (de coupled) olarak üreticiye
yönlendirilmesine olanak tanımakta, başka bir deyişle sakınca yaratmamaktadır. Bu
çerçevede, doğrudan gelir desteği gibi üretimle bağlantısız formlarda GÜ’ler,
desteklerini yeniden formüle etmekte ve izin verilen Mavi Kutu destekler içinde
toplamaktadır. Buna karşılık GYÜ’ler ve EAGÜ’ler, tarımsal yapı bozuklukları –
yönetim sorunları ve bütçe kısıtları nedeniyle, tarımlarını yeterince
destekleyememekte, desteklerini dönüştürmekte zorlanmakta, yeni destek formları da
tarımın finansman açığını daha da derinleştirmektedir.
Türkiye, Anlaşma’nın de minimis hükmü uyarınca, bir destek indirgeme
taahhüdü altında olmamasına karşın, krizler sonrası dönemde tarım desteklerini
önemli oranda indirgemiş ve tarım sektörüne 1.2 milyar $ ila 2.5 milyar $ düzeyinde
yıllık destek uygulayabilmiştir. Üstelik desteklerin büyük çoğunluğu, arazi mülkiyetine
dayalı DGD uygulamaları çerçevesinde, üreticiye ulaşmamış ve tarım dışı kanallara
akmıştır. Tarım desteğinin AB’de yıllık 50 milyar $ düzeyinde olması, Bush
yönetiminin mevcut desteklere ilaveten ABD tarımı için 85 milyar $ daha ayırması,
GÜ’ler ile GYÜ’ler ve EAGÜ’lerin kaynak kullanma adaletsizliğini çarpıcı bir şekilde
ortaya koymaktadır. DTÖ Anlaşması’nda bulunan “yoksul üreticiye girdi desteği
serbestisi” ise, 1999 yılından bu yana, yine Türkiye tarafından kullanılmamaktadır.
24
Anlaşma ile % 10 olan de minimis sınırının GYÜ’ler için indirgenmesi, Türkiye’nin
zaten sağlayamadığı iç destekler açısından daha da vahim bir durum yaratacaktır.
Çerçeve Anlaşma’nın üçüncü ayağı ise, dışsatım sübvansiyonları alanındadır.
GÜ’ler, dışsatım sübvansiyonlarının azaltılması ve süreç içinde tümüyle kaldırılmasını
benimsemiş görünmektedirler. GÜ’lerin tıkanan görüşme sürecini aşmak için
kullandıkları ve dünya kamuoyuna “büyük taviz” diye sunulan bu yaklaşım, dikkatli bir
analizde, verdiği görüntüyle tamamen zıt bir sonuç üretmektedir.
ABD ve AB’nin dışsatım sübvansiyonuna ayırdığı kaynak miktarı, yıllık 15
milyar $’lar düzeyindedir. GÜ’lerin yılda 300 milyar $ düzeyinde iç destek için kaynak
kullandığı düşünüldüğünde, toplam destekler içinde dışsatım sübvansiyonlarının
görece daha az önemli olduğu açıktır. İşte ABD ve AB, bu noktadan verdikleri sözde
tavizlerle, pazara giriş ve iç destekler gibi iki büyük alanda, kendileri için yaşamsal
önem taşıyan “ilerlemeler” sağlayacaklardır.
Bütçe olanakları yeterli olmayan GYÜ ve EAGÜ’ler, tarımlarını ancak gümrük
vergileri ile koruyabilmektedirler. Çerçeve Anlaşma ile açılan süreçte, gümrük
vergilerindeki hızlı indirim, yoksul ülkelerin yoksul üreticileri için, yıkıcı sonuçlar
üretecektir.
Oysa GÜ’ler, bu alanda da kendi çıkarlarına bir düzenlemeyi, Anlaşma koşulu
haline dönüştürmüşlerdir. Buna göre, GÜ’ler tarifelerini düşük tutmak suretiyle, Özel
Korunma Önlemleri uygulama hakkı kazanmışlardır. Böylece GÜ’ler, bir malın
dışalım fiyatının o ürünün üretilebilirliğini tehdit edecek ölçüde düşük bir fiyatla pazara
girmesi durumunda, dışalıma ek vergi koyma ve hatta birtakım kısıtlamalar getirme
olanağına kavuşmuşlardır.Gıda yardımlarının bile ticaret aracı haline dönüştürüldüğü
dünyada, bu “olanak” amacı dışında kullanılmaktadır. Buna karşılık, içlerinde
Türkiye’nin de bulunduğu GYÜ’ler, Anlaşma’nın bu koruma hükmünden
yararlanamamaktadırlar.
Önümüzdeki süreçte, Çerçeve Anlaşma’nın içinin doldurulmasına yönelik
görüşmeler başlayacaktır. Bu süreç, tüm ülkeler için olduğu gibi, Türkiye için de
yaşamsal önem taşımaktadır.
Bu sürece yönelik olarak, Türkiye kamu yönetiminin, demokratik kitle örgütleri,
çiftçi örgütleri ve akademisyenlerin katkısı ile görüşme pozisyonunu hazırlaması
gerekmektedir.
25
Daha da önemlisi, Türkiye, pazara giriş koşullarının iç piyasayı
koruyamayacak duruma gerileyeceği yakın gelecek için, hem tarımın geneli, hem de
ürün bazında bir planlama çalışması yapması ve bunu süratle yaşama geçirmesi
gerekmektedir.
Hızlı bir tarımsal yatırım planlaması ile sulanabilir alanlarını iki katına çıkartan,
arazi kullanım planlamasından üretim deseni seçimine kadar rasyonel tercihler ortaya
koyan, üretici örgütlenmesinden girdi temini ve ürün pazarlamasına kadar sürecin
tüm aşamalarında üretimden ve üretici – tüketici lehine çözümlerden yana olan, bilgi
ve teknolojiyi tarla ile buluşturan, üretim maliyetlerini azaltıp verim değerlerini
yükselten, bu çerçevede rekabet gücü yüksek bir tarım sektörü kurgulaması, süreç
içindeki kalıcı çözümdür.
2.2.4.4. AB İle Türkiye İçin Müzakere Çerçeve Belgesi
Müzakerelere İlişkin İlkeler
1. Müzakereler Türkiye’nin kendi başarısına dayanır ve müzakerelerin hızını
Türkiye’nin üyelik koşullarını yerine getirmede kaydettiği ilerleme belirler. Konseyin
durumu düzenli olarak izleyebilmesi için, Dönem Başkanlığı veya Komisyon,
gerektiğinde Konseyi ayrıntılı bir şekilde bilgilendirir. Birlik, uygun zamanda,
müzakerelerin sonuçlandırılması için gerekli koşulların yerine getirilip getirilmediğine
karar verir. Bu, Komisyon tarafından hazırlanacak olan ve 6 numaralı paragrafta
listelenen koşulların Türkiye tarafından yerine getirildiğini teyit edenbir rapora
dayanarak yapılır.
2. Aralık 2004 tarihli Zirvede kararlaştırıldığı gibi, bu müzakereler Avrupa Birliği
Antlaşmasının 49'uncumaddesine dayanmaktadır. Müzakerelerin ortak hedefi
üyeliktir. Bu müzakereler, sonucu önceden garanti edilemeyen ucu açık bir süreçtir.
Birliğin absorbe etme kapasitesi de dahil, tüm Kopenhag kriterleri göz önünde
bulundurularak, Türkiye’nin üyelik yükümlülüklerini tam olarak üstlenecek durumda
olmaması halinde Avrupa yapılarına mümkün olan en güçlü bağlarla kenetlenmesi
sağlanmalıdır.
3. Genişleme, Birliğin ve üye devletlerin angaje olduğu sürekli gelişme ve
bütünleşme sürecini güçlendirmelidir.Birliğin uyumunu ve etkililiğini korumak için her
türlü çaba gösterilmelidir. 1993 Kopenhag Zirvesinin Sonuç Bildirgesi uyarınca,
Birliğin, Avrupa bütünleşmesine ilişkin ivmesini koruyarak Türkiye’yi absorbe etme
26
kapasitesi, hem Birliğin, hem de Türkiye’nin genel çıkarı açısından önemli bir
mülahazadır. Komisyon, müzakere sürecinde bu kapasiteyi, bu üyelik koşulunun
gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin Konsey tarafından yapılacak değerlendirmeye
esas teşkil etmek üzere, Ekim 2004 tarihli Türkiye’nin Üyelik Perspektifinden
Kaynaklanan Hususlar Hakkında Raporda (Etki Raporu) ortaya konan tüm konuları
kapsayacak şekilde izler.
4. Müzakereler, Türkiye’nin, 1993 Kopenhag Zirvesinde belirlenen, daha sonra
büyük bir bölümü Avrupa Birliği Antlaşmasının 6(1)’ncı maddesine dercedilen ve
Temel Haklar Şartında beyan edilen siyasi kriterleri yeterli derecede karşılamasına
dayanarak başlatılır. Birlik, Türkiye’den, reform sürecini sürdürmesini ve Avrupa
içtihat hukuku da dahil olmak üzere, özgürlük, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan
hakları ve temel özgürlüklere saygı gibi ilkeler bakımından daha fazla gelişme
kaydetme yönünde çaba sarf etmesini; özellikle işkence ve kötü muamele ile
mücadelede sıfır tolerans politikalarına ve ifade özgürlüğü, din özgürlüğü, kadın
hakları, sendikal haklar da dahil ILO standartları ve azınlık hakları ile ilgili hükümlerin
uygulanmasına ilişkin mevzuatı ve uygulama tedbirlerini konsolide etmesini ve
genişletmesini beklemektedir. Birlik ve Türkiye, yoğun siyasi diyaloglarını
sürdürecektir. Söz konusu alanlarda kaydedilen ilerlemenin geri dönülmezliğini ve bu
ilerlemenin özellikle temel özgürlüklere ve insan haklarına tam saygı gösterilmesi
bakımından eksiksiz ve etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla,
kaydedilen ilerleme, bu konuda Konseye düzenli rapor sunmaya davet edilen
Komisyon tarafından, 2004 tarihli Etki Raporu, Tavsiye Metni ve İlerleme Raporunda
işaret edilen sorunlu hususların tümüne yer vermek suretiyle yakından izlenmeye
devam edilir.
5. Türkiye’de, Birliğin temelini oluşturan özgürlük, demokrasi, insan haklarına
ve temel özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin ciddi ve sürekli olarak
ihlal edilmesi durumunda, Komisyon kendi inisiyatifiyle veya üye devletlerin üçte
birinin talebi üzerine müzakerelerin askıya alınmasını tavsiye eder ve müzakerelerin
tekrar başlatılması için gerekli koşulları önerir. Konsey, böyle bir tavsiye üzerine,
Türkiye’yi de dinledikten sonra,nitelikli çoğunlukla, müzakerelerin askıya alınıp
alınmamasını ve tekrar başlatılması için gerekli koşulları karara bağlar. Üye devletler,
Hükümetler arası Konferansta, oybirliği genel kuralına helal gelmeksizin, Konsey
kararı doğrultusunda hareket eder. Avrupa Parlamentosu bilgilendirilir.
27
6. Müzakerelerin ilerlemesini, ekonomik ve sosyal yakınsama ve Komisyonun
2'nci paragrafta belirtilen raporları çerçevesinde, Türkiye’nin katılıma hazırlık
yönünde kaydettiği gelişme yönlendirir. Bu ilerleme, özellikle aşağıdaki koşullara göre
ölçülür:
- Üyelik koşullarını ortaya koyan aşağıda belirtilen Kopenhag Kriterleri:
* Demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını, azınlıklara saygı
gösterilmesini ve azınlıkların korunmasını teminat altına alan kurumların istikrarı,
* İşleyen bir piyasa ekonomisinin varlığı ve Birlik içindeki rekabet baskısı ve
piyasa güçleriyle baş edebilme kapasitesi,
* Siyasi, ekonomik ve parasal birliğin amaçlarına bağlılık da dahil, üyelikten
kaynaklanan yükümlülükleri üstlenme kapasitesi ve müktesebatı etkili bir şekilde
uygulayacak ve yürütecek idari kapasite,
- Türkiye’nin iyi komşuluk ilişkilerine koşulsuz bağlılığı ve mevcut sınır
anlaşmazlıklarını, gerektiğinde Uluslararası Adalet Divanının yargılama yetkisi de
dahil olmak üzere, Birleşmiş Milletler Şartı uyarınca ihtilafların barışçıl yollardan halli
ilkesine uygun olarak çözme taahhüdü,
- Türkiye’nin, kapsamlı bir çözüm için elverişli bir ortamın yaratılmasına katkıda
bulunmak üzere atılacak adımlar da dahil olmak üzere, Kıbrıs sorununa Birleşmiş
Milletler çerçevesinde ve Birliğin dayandığı ilkeler doğrultusunda kapsamlı bir çözüm
bulunması yönündeki çabalara destek vermeye devam etmesi ve Türkiye ile Kıbrıs
Cumhuriyeti de dahil tüm AB üyesi devletler arasındaki ikili ilişkilerin
normalleştirilmesi yönünde ilerleme kaydedilmesi;
- Türkiye’nin, Ortaklık Anlaşmasından ve bu Anlaşmayı tüm yeni AB üyesi
devletlere teşmil eden Ek Protokolden kaynaklanan yükümlülüklerini (özellikle AB-
Türkiye gümrük birliği ile ilgili olanlar) yerine getirmesi ve düzenli bir şekilde gözden
geçirilen Katılım Ortaklığı Belgesinin uygulanması.
7. Katılım sürecinde, Türkiye’nin üçüncü ülkelere karşı uyguladığı politikaları
ve uluslararası kuruluşlardaki tutumlarını (bu kuruluşlara ve düzenlemelere tüm AB
üyesi devletlerin taraf olması ile ilgili olanlar da dahil), Birlik ve üye devletler
tarafından kabul edilen politikalar ve tutumlar ile aşamalı olarak uyumlaştırması
gerekmektedir.
28
8. Katılım müzakerelerine paralel olarak, Birlik, Türkiye ile yoğun bir siyasi
diyalog ve sivil toplum diyaloğu içine girer. Kapsayıcı sivil toplum diyaloğunun amacı,
özellikle Avrupa vatandaşlarının katılım sürecine desteğini temin etmek üzere,
insanları bir araya getirerek karşılıklı anlayışı geliştirmektir.
9. Türkiye, diğer katılım müzakerelerinin sonuçlarını, Birliğe katıldığı tarihteki
mevcut halleriyle kabul etmek zorundadır.
Müzakerelerin Esası
10. Katılım, Birlik müktesebatı olarak bilinen, Birlik sistemine ve Birliğin
kurumsal çerçevesine bağlanan hak ve yükümlülüklerin kabulünü gerektirir. Türkiye
bu müktesebatı, katılım tarihindeki haliyle uygulamak zorundadır.Ayrıca, katılım
mevzuat uyumuna ilaveten, müktesebatın zamanında ve etkili olarak uygulanmasını
da gerektirir.Müktesebat sürekli olarak gelişmekte olup, aşağıdakileri içermektedir:
- Birliğin temelini oluşturan Antlaşmaların içeriği, ilkeleri ve siyasi hedefleri;
- Antlaşmalar uyarınca kabul edilen mevzuat ve kararlar ve Avrupa
Toplulukları Adalet Divanının kararları;
- Birlik çerçevesinde kabul edilen hukuken bağlayıcı olan veya olmayan diğer
işlemler (örneğin, kurumlararası anlaşmalar, ilke kararları, bildirimler, tavsiyeler,
kılavuzlar);
- Ortak güvenlik ve dış politikası çerçevesinde kabul edilen ortak eylemler,
ortak tutumlar, deklarasyonlar, sonuç bildirgeleri ve diğer işlemler;
- Adalet ve içişleri çerçevesinde kabul edilen ortak eylemler, ortak tutumlar,
imzalanan sözleşmeler, ilke kararları,bildirimler ve diğer işlemler;
- Topluluklar tarafından veya Topluluklar ve üye devletler tarafından birlikte
akdedilen uluslararası anlaşmalar ve üye devletlerin Birlik faaliyetlerine ilişkin olarak
aralarında akdettikleri uluslararası anlaşmalar. Türkiye’nin,katılımından uygun bir
zaman önce müktesebatın Türkçe'ye tercüme edilmesi ve katılımıyla birlikte AB
kurumlarının gerektiği gibi işlemesi için ihtiyaç duyulan yeterli sayıda tercüman ve
mütercim yetiştirmesi gerekmektedir.
11. Türkiye’nin bir üye devlet olmasının getireceği tüm hak ve yükümlülükler,
Türkiye ve Topluluklar arasındaki mevcut tüm ikili anlaşmaların ve Türkiye tarafından
akdedilmiş üyelik yükümlülükleriyle bağdaşmayan tüm diğer uluslararası
29
anlaşmaların sona erdirilmesini gerektirir. Ortaklık Anlaşmasının müktesebattan
farklılık gösteren hükümleri, katılım müzakerelerinde emsal teşkil etmez.
12. Müktesebattan kaynaklanan hak ve yükümlülüklerin Türkiye tarafından
üstlenilmesi, müktesebatta spesifik uyarlamalar yapılmasını gerektirebilir ve istisnai
olarak, katılım müzakereleri sırasında belirlenmesi gereken geçici tedbirlerin
alınmasına neden olabilir. Gerekli hallerde, müktesebatta yapılacak spesifik
uyarlamalar, üye devletlerin söz konusu müktesebatı kabul ederken uyguladıkları o
müktesebata özgü ilkeler, kriterler ve parametreler temelinde ve Türkiye’nin özellikleri
de dikkate alınarak kararlaştırılır. Birlik, Türkiye tarafından yapılan geçiş düzenlemesi
taleplerini, bunların süre ve kapsam bakımından sınırlı olması ve müktesebatın
uygulanması için açıkça belirlenmiş aşamaları içeren bir planla desteklenmesi
kaydıyla kabul edebilir. İç pazarın genişletilmesiyle bağlantılı alanlarda, düzenleyici
tedbirler hızlı bir biçimde uygulanmaya konmalı ve geçim süreleri kısa ve az
olmalıdır. Büyük mali harcamalar yapılması da dahil, önemli çaba gerektiren kayda
değer uyarlamaların gerektiği durumlarda, uyuma yönelik süregelen, ayrıntılı ve
bütçelendirilmiş bir planın parçası olarak uygun geçiş düzenlemeleri öngörülebilir.
Her halükarda, geçiş düzenlemeleri Birliğin kurallarına ve politikalarına değişiklik
getirmemeli, bunların düzgün işleyişini aksatmamalı ve rekabetin önemli ölçüde
bozulmasına neden olmamalıdır. Bu bağlamda, Birliğin ve Türkiye’nin çıkarları
dikkate alınmalıdır.
Uzun geçiş süreleri, derogasyonlar, spesifik düzenlemeler veya daimi korunma
hükümleri (yani, korunma tedbirlerinin alınmasına dayanak teşkil eden, daimi surette
ileri sürülebilecek hükümler) öngörülebilir. Komisyon, gerektiğinde bu hükümleri,
kişilerin serbest dolaşımı, yapısal politikalar veya tarım gibi alanlarda hazırlayacağı
önerilere dahil eder. Ayrıca, kişilerin serbest dolaşımının nihai olarak
gerçekleştirilmesine ilişkin karar alma süreci, üye devletlere azami rol verilmesine
imkan sağlamalıdır. Geçiş düzenlemeleri veya korunma hükümleri, rekabete ve iç
pazarın işleyişine olan etkilerine göre gözden geçirilmelidir. Müktesebatta yapılması
gereken ayrıntılı teknik uyarlamaların katılım müzakereleri sırasında belirlenmesi
gerekmemektedir. Bunlar, Türkiye ile işbirliği halinde hazırlanır ve katılım tarihinde
yürürlüğe girmeleri amacıyla Birlik kurumları tarafından uygun bir zamanda kabul
edilir.
13. Türkiye’nin katılımının mali veçheleri, ilgili Mali Çerçeve kapsamında ele
alınmalıdır. Bunun sonucu olarak, Türkiye’nin katılımı önemli mali sonuçlar
30
yaratabileceğinden, müzakereler, bu konuda gerek duyulabilecek mali reformlarla
birlikte ancak 2014 yılından sonraki dönemi kapsayan Mali Çerçevenin
oluşturulmasından sonra tamamlanabilecektir. Yapılacak düzenlemeler, mali yüklerin
tüm üye devletler arasında adil biçimde paylaşılmasını temin etmelidir.
14. Türkiye, katılımdan itibaren, derogasyon almış bir üye devlet olarak
ekonomik ve parasal birliğe iştirak eder ve gerekli koşulları yerine getirdiğine ilişkin
bir değerlendirme temelinde alınacak Konsey kararını takiben Euro’yu ulusal para
birimi olarak kabul eder. Bu alandaki müktesebatın geri kalanı, katılımdan itibaren
tam olarak uygulanır.
15. Özgürlük, adalet ve güvenlik alanına ilişkin olarak, AB üyeliği, Türkiye’nin
katılımla birlikte, Schengen müktesebatı da dahil, bu alandaki müktesebatı tümüyle
üstlenmesini gerektirmektedir. Bununla birlikte, bu müktesebatın bir bölümü,
Türkiye’de ancak, Türkiye’nin hazır olma durumu hakkında yapılacak ilgili Schengen
değerlendirmesi temelinde, iç sınırlarda kişilere uygulanan kontrollerin kaldırılmasına
yönelik olarak alınacak bir Konsey kararından sonra uygulanır.
16. AB, nükleer güvenliğin tüm veçheleri de dahil olmak üzere, yüksek
seviyede bir çevre korumasının önemine dikkat çeker.
17. Müktesebatın tüm alanlarında, Türkiye, müktesebatı etkili bir şekilde uygulamak
veya duruma göre katılımdan makul bir süre önce etkili bir şekilde uygulayabilmek
amacıyla, kurumlarını, yönetim kapasitesini, idari ve yargısal sistemlerini, hem ulusal
hem de bölgesel düzeyde, Birlik standartlarına yükseltmelidir.
Daha genel anlamda, bu, etkin ve tarafsız bir kamu hizmeti üzerine kurulmuş
iyi işleyen ve istikrarlı bir kamu yönetimini ve bağımsız ve etkin bir yargı sistemini
gerektirmektedir.
Müzakere Usulleri
18. Müzakerelerin esası, tüm üye devletlerin ve aday ülkenin katıldığı bir
Hükümetlerarası Konferansta ele alınır.
19. Komisyon, Türk makamlarına müktesebatı açıklamak, spesifik alanlarda
müzakerelerin açılması için Türkiye’nin hazırlık durumunu değerlendirmek ve
müzakerelerde gündeme gelme ihtimali yüksek konulara ilişkin ön verileri elde etmek
üzere, tarama olarak adlandırılan, müktesebatın incelenmesine ilişkin resmi bir süreç
başlatır.
31
20. Müktesebat, tarama ve müteakip müzakereler için, her biri spesifik bir
politika alanını kapsayan belli sayıda başlıklara bölünür. Bu başlıkların bir listesi Ek’te
yer almaktadır. Spesifik müzakere başlıklarından birinde Türkiye veya AB tarafından
belirtilen herhangi bir görüş, hiçbir surette diğer başlıklara ilişkin olarak
benimsenebilecek pozisyonları etkilemez. Ayrıca, müzakerelerin seyri sırasında
spesifik müzakere başlıklarında varılan anlaşmalar, kısmi bile olsalar, bütün
müzakere başlıkları için genel bir anlaşmaya varılıncaya kadar, nihai olarak
değerlendirilemez.
21. Komisyonun Türkiye için hazırladığı İlerleme Raporlarına ve özellikle
tarama sırasında elde ettiği bilgilere dayanarak, Konsey, Komisyonun önerisi üzerine
oybirliğiyle hareket ederek, her bir başlığın geçici olarak kapanması ve gerektiğinde
açılması için performans kriterler belirler. Birlik bu kriterleri Türkiye’ye bildirir. Bu
kriterler, müzakere başlığına bağlı olarak, özellikle, işleyen bir piyasa ekonomisinin
varlığına, müktesebata uyum sağlanmasına ve müktesebatın kilit unsurlarının
uygulanmasında yeterli bir idari ve yargısal kapasitenin varlığını ortaya koyacak
şekilde tatmin edici bir başarı kaydedilmesine ilişkin olacaktır. Söz konusu kriterler,
ilgili hallerde, Ortaklık Anlaşması kapsamındaki taahhütlerin, AB-Türkiye gümrük
birliğine ilişkin olanlar ve müktesebat kapsamındaki yükümlülükleri yansıtanlar başta
olmak üzere, yerine getirilmesini de içerecektir. Müzakerelerin uzun bir süreye
yayılması veya yeni unsurları (yeni müktesebat gibi) kapsama almak için müzakere
başlıklarından birine yeniden dönülmesi durumunda, mevcut kriterler güncellenebilir.
22. Türkiye’den, müktesebata ilişkin pozisyonunu belirtmesi ve kriterleri
karşılamada kaydettiği ilerlemeyi bildirmesi talep edilir. Uygun idari ve yargısal yapılar
vasıtasıyla etkili ve verimli uygulama da dahil olmak üzere, Türkiye’nin müktesebatı
doğru biçimde iç hukuka aktarması ve uygulaması müzakerelerin ilerleme hızını
belirler.
23. Bu amaca yönelik olarak, Komisyon, kendisi tarafından veya kendi adına
uzmanlarca yerinde yapılan incelemeler de dahil olmak üzere mevcut bütün araçları
kullanarak, Türkiye’nin tüm alanlarda kaydettiği ilerlemeyi yakından izler. Komisyon
taslak AB Ortak Pozisyon Belgelerini Konseye sunarken, ilgili alanda Türkiye’nin
kaydettiği ilerleme konusunda da bilgi verir. Konsey, söz konusu başlıktaki
müzakerelere ilişkin daha sonraki adımlar hakkında karar verirken bu
değerlendirmeyi dikkate alır. AB’nin her bir başlıktaki müzakerelere ilişkin olarak
ihtiyaç duyacağı ve Konferansa Türkiye tarafından sağlanacak bilgiye ilave olarak,
32
Türkiye’den, bir başlığın geçici olarak kapatılmasından sonra bile, müktesebata uyum
ve uygulamadaki ilerlemeye ilişkin olarak düzenli biçimde ayrıntılı yazılı bilgi vermeye
devam etmesi istenir. Geçici olarak kapatılmış müzakere başlıklarına ilişkin olarak,
Türkiye’nin önemli performans kriterlerini karşılamada veya taahhütlerini yerine
getirmede başarısız olması durumunda, Komisyon müzakerelerin yeniden açılmasını
önerebilir.
Müzakere Başlıklarının Ön Gösterge Niteliğindeki Listesi
(Not: Bu liste hiçbir şekilde, müzakerelerin uygun bir aşamasında, konuların
hangi sıraya göre ele alınacağına ilişkin olarak verilecek kararları etkilemez.)
1. Malların serbest dolaşımı
2. İşçilerin serbest dolaşımı
3. İş kurma hakkı ve hizmet sunumu serbestisi
4. Sermayenin serbest dolaşımı
5. Kamu ihaleleri
6. Şirketler hukuku
7. Fikri mülkiyet hukuku
8. Rekabet politikası
9. Mali hizmetler
10. Bilgi toplumu ve medya
11. Tarım ve kırsal kalkınma
12. Gıda güvenliği, hayvan ve bitki sağlığı politikası
13. Balıkçılık
14. Ulaştırma politikası
15. Enerji
16. Vergilendirme
17. Ekonomik ve parasal politika
18. İstatistik
19. Sosyal politika ve istihdam1
20. Girişimcilik ve sanayi politikası
33
21. Trans-Avrupa ağları
22. Bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonu
23. Yargı ve temel haklar
24. Adalet, özgürlük ve güvenlik
25. Bilim ve araştırma
26. Eğitim ve kültür
27. Çevre
28. Tüketici ve sağlığın korunması
29. Gümrük birliği
30. Dış ilişkiler
31. Dış politika, güvenlik ve savunma politikası
32. Mali kontrol
33. Mali ve bütçesel hükümler
34. Kurumlar
35. Diğer hususlar
2.2.4.5. Olası AB’ye Üyeliğin Türkiye Tarımına ve Dış Ticaretine Etkileri
Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin tarıma etkilerinin değerlendirilmesinde, AB tarım
politikalarının yanında, Dünya piyasalarındaki gelişmeler, DTÖ-tarım müzakereleri ve
ulusal tarım politikalarının yönü etkili olacaktır. Görüşmeler sırasında ve hatta üyelik
gerçekleştiğinde AB’den gelebilme ihtimali olan her türlü fonlara odaklı bir yaklaşımın
verimli olmayacağı açıktır. AB’den gelebilecek yardımların hemen hepsi proje
bazında ve ulusal katılımı gerektirecek şekilde kullanılabilmektedir.
Topluluk veya her genişleme dalgasında en sıkı pazarlıklar tarım sektöründe
yoğunlaşmıştır. Ancak, tarımın Birliğe üyeliği önlediği bir durum henüz söz konusu
değildir. Türkiye'nin bütünleşme sürecindeki genel düzeyde sorunlar aşıldığında,
tarım sektörü pazarlıkları kaçınılmaz şekilde öne çıkacaktır. Politikaların
yönetimindeki zorluklar ve Birlik bütçesine yükü nedeniyle, tarımda pazarlıklar diğer
sektörlere oranla daha sıkı geçmektedir. Kilit kelime tarım veya yapısı değil
pazarlıktır. Tarım tek başına Türkiye'nin AB'yle bütünleşmesini engellemeyecektir,
34
fakat sektörle ilgili varolan pazarlık yapabilme yeteneği bütünleşmeyi geciktirebilir.
Tarım politikalarından beklenen etkilerin elde edilebilmesi için gerekli kurumsal
altyapının tam anlamıyla işler veya işleyebilecek nitelikte olması gerekmektedir. Hayli
karmaşık AB tarım politikalarının işlerlik kazanabilmesi bu gereği fazlasıyla
artırmaktadır. Bu nedenle AB, aday ülkelerin kurumsal gelişmişlik düzeylerine öncelik
vermektedir. Yapılması gerekenler bellidir. Adaylık sürecinde yol almak isteniyorsa,
Türkiye'nin de kurumsal altyapısını ve insangücü kapasitesini geliştirmesi
kaçınılmazdır. Bu tür gelişmelerin AB'nin de çıkarına olması, gereken ciddiyet
gösterildiğinde, AB kaynaklarından destek alınabilmektedir.
Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi'nden 17 Aralık 2004 tarihinde olumlu karar
çıktığı takdirde, tarım sektörünün Birlik'le bütünleşmesi yönünde pazarlıklara
başlayacaktır. Pazarlıkların hakça sonuçlanabilmesi için her türlü bilginin sistematik
analizi ve kullanılabilir hale getirilmesi gerekmektedir. Bu kısımda, üretim, tüketim ve
iktisadi değişkenlerin etkileşimlerini dikkate alan bir tarım sektör modeli çerçevesinde
Türkiye'nin AB üyeliğinin tarıma etkileri tartışılmaktadır.
Doğrusal olmayan programlama tekniğinin kullanıldığı, Türkiye Bölgesel Tarım
Sektör Modeli (TASM-AB), model sektörde üretim ve ithalattan oluşan toplam ulusal
arz ile iç talep ve ihracattan oluşan toplam ulusal talebi yansıtmaktadır (Çakmak ve
Kasnakoğlu, 2003). Modelin üretim tarafı dört coğrafi bölgeye bölünmüştür. Talep
tarafında ise tüketici davranışları fiyata bağımlıdır ve denge fiyatları modelden elde
edilmektedir.
Temel dönem için kalibre edilen model kullanılarak 2005 yılında AB'ye üye
olunmadığı ve olunduğu durumları aksettiren iki tip senaryonun sonuçları
incelenmiştir. AB tarım politikalarının Gündem 2000 sonrası belli bir istikrara
kavuşacak olması 2005 yılının seçiminin tercih sebebi olmuştur. Her iki senaryo
çözümü için nüfus ve gelir büyümesi, teknolojik gelişme, dünya fiyatlarına bağlı
olarak sınır fiyatları ve tarım politikalarındaki olası gelişmeler dikkate alınarak modelin
tüm parametreleri 2005 yılına getirilmiştir. AB'ye üye olunduğunda AB fiyatları ve
politikaları Türkiye için geçerli olmaktadır.
AB'ye üyelik üç alternatif simülasyonla incelenmektedir. İlki, AB'ye üyelik
sonrası, çiftçilere alan telafi ödemesi yapmadan Ortak Tarım Politikasının geçerli
olduğu durumdur. Yeni genişleme döneminde AB'nin aday ülkelerle yaptığı
pazarlıklarda öne çıkmıştır ve olasılığı hayli yükselmiştir. İkincisi, AB'ye üyeliğin alan
35
telafi ödemelerini de içerdiği simülasyondur. Üçüncüsü ise Türkiye'nin tarım
politikasında değişiklik olacağını ve üye olana kadar hayvancılık alt-sektöründe
verimlilik iyileşmesi olacağını varsaymaktadır.
Modelden, değişen politikalar, dünya fiyatları ve büyüme tahminleri
durumunda yeni sonuçlar elde edilebilir.Ancak, modelin yapısını geliştirmek ve veri
tabanını genişletmek mümkündür. Örneğin, modelde hayvancılık üretimi ulusal
düzeyde ve yem girdileri enerji eşdeğerinde yer almaktadır. Çeşitli tür hayvan sayısı
(AB'deki sınıflandırmaya uygun) ve beslenme ihtiyacı verilerinin kısıtlılığı böyle bir
çözümü yapılabilir kılmıştır. Veriler elde edildiğinde hayvancılık modülünü geliştirmek
mümkündür. Ancak, ne kadar gelişkin olursa olsun sonuçlar, ismi üstünde,
"model"den elde edilmektedir ve gözlenenle örtüşmeyebilir. Daha önce belirtildiği
gibi, model sonuçları çeşitli politika alternatiflerinin etkilerini belirleyerek en iyisini
seçmeye yardımcı olur. Model karar vermez.
Üyelik öncesi veya sonrası sektörde meydana gelebilecek değişiklikleri olumlu
veya olumsuz olarak nitelemek doğru olmaz. AB dışı değişlikler ve üyeliğin etkisi
üretim, tüketim ve dış ticaret gibi değerlendirme kriterlerine ve bakış açısına göre
farklılık gösterebilir.
Modelden elde edilen çeşitli durumlarda AB üyeliği etkileri aşağıdaki şekilde
özetlenebilir:
Üyelik bitkisel ürün fiyatları yükseltmektedir. Ancak, hayvancılık ürünlerindeki
düşüşün daha fazla olması genel fiyat seviyesini aşağıya çekmektedir.Üreticilere
etkisi ürününe göre değişmektedir; genelde olumsuz gibi görünen etki teknolojik
gelişme ve telafi ödemelerinin etkisiyle üreticilere yararlı hale gelmektedir.Artan
tüketim miktarını daha düşük harcama ile gerçekleştirmek mümkün olmaktadır.
Tüketicilerin temel gıda harcamaları azalmaktadır.Hayvancılık ürünleri AB fiyatlarında
bile rekabet edemeyecek durumdadır. Hayvan sürü genişliği büyük oranda
daralmakta ve net ithalat patlamaktadır.Bitkisel ürünlerde net ihracat artışı,
hayvancılık ürünlerindeki ithalat artışını karşılamaktan uzaktır.Hayvancılık ürünleri
ithalatının tümü AB'den yapılmaktadır. Bitkisel ürünlerde AB dışı ülkelere yapılan
ihracat artış göstermekte, ancak dış ticaretin kaynağı ve adresi büyük oranda AB
olmaktadır.Arpa, pamuk, baklagiller, sebze ve meyve üyelikle oluşan fiyat düzeyinde
rekabet edebilecek ürün ve ürün grupları olarak belirmektedir.Alan telafi
ödemelerinden yararlanmak için üretimden çekilen alanın üretim miktarına etkisi
36
sınırlıdır; ancak ödemeler üretici hasılatını yüksek oranda artırmaktadır.Hayvancılılık
verimliliğinde küçük oranlı bir gelişme bile, hayvancılık ürünlerinde Türkiye'nin AB'ye
karşı direncini artırmaktadır.
Tarımı Türkiye'ye benzer ülkelerin yer aldığı Orta ve Doğu Avrupa ülkeleriyle
üyelik görüşmelerinin başladığı dönemdeki pazarlık konularıyla, günümüzdeki
pazarlık konuları farklılık göstermektedir. AB, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerini
bütünleşmeye hazırlamak için her biriyle tarım mallarında karşılıklı-sıfırlama (double-
zero)anlaşmaları yapmıştır. Türkiye'nin AB'yle yaptığı Gümrük Birliği anlaşmasına
benzer şekilde, her ülke için mal listeleri oluşturulmuştur. Gümrük tarifeleri ve ihracat
sübvansiyonları malların çoğunda karşılıklı olarak sıfırlanmıştır.
Türkiye üyelik görüşmelerine 2005 yılında başlayabilirse, yeni genişleme
dönemi pazarlıklarındaki gelişmeler ve model sonuçları beraberce dikkate alındığında
tarım sektörü pazarlıklarında aşağıdaki unsurların öne çıkması beklenebilir: Geçiş
dönemi uygulaması kaçınılmaz gibi görünmektedir. Ancak, bu geçiş döneminin üye
olana kadar işlerin eskisi gibi sürdürülmesi olarak algılanmamasında yarar vardır.
Geçiş döneminde, tarım sektöründe, özellikle hayvancılık ve hayvancılığa girdi
sağlayan bitkisel üretimde, teknolojik gelişme sağlayacak şekilde değerlendirilmesi
gerekmektedir.Teknolojik gelişme, sadece alan veya hayvan başına verimde artışla
değil, verimliliği artırmakla sağlanabilir ve kaynak gerektirir. AB ve iç kaynaklardan
sağlanabilecek miktarın yanında, kaynakların rekabet şansı yüksek alt sektörlerden
başlayarak öncelik sırasına göre dağılımı teknolojik gelişmeyi kalıcı hale
getirebilir.Sadece alt sektörlerin belirlenmesi de yeterli değildir. Gelişme sağlanması
gereken noktaların da belirlenmesi gerekmektedir. AB fiyatlarında sebze ve meyvede
rekabet imkanı sürmektedir. Bu ürünlerde kalite ve standartların önemli rol oynadığı
bilinmektedir ve sağlanmadığı durumda rekabet avantajından yararlanmak mümkün
değildir.Diğer bitkisel ürünlerde benzer sorunlar yaşanabilir.
Üyelik geciktikçe, önemli ürünlerde Türkiye-AB ve AB-dünya fiyatları
arasındaki fark küçülmektedir. Üyelik görüşmeleri başladığında, AB'de oluşacak fiyat
seti bu çalışmada varsayılandan farklı olabilir. Pazarlıklarda,geçmiş politikalar yerine,
politikalardaki olası değişiklikler ve etkileri öne çıkmalıdır.Aynı durum, üyelik öncesi
yapılması muhtemel olan karşılıklı sıfırlama (double-zero) anlaşmaları için de
geçerlidir. İkili tercihli ticaret anlaşmalarındaki gibi statik yaklaşım sorunlar yaratabilir.
İki tür anlaşma arasındaki fark, anlaşmanın üyelik görüşmeleri sürdürülen AB ile
yapılmış olmasıdır ve tamamen uygulanması gerekir.Tarımda rekabet şansının
37
devam etmesi, üyelik durumunda Türkiye'nin önüne iki seçenek koymaktadır. İlki
süregelen şartları olduğu gibi kabullenmektir. İkinci seçenek kazanç-kazanç alternatifi
olarak nitelenebilir.Pazarlıklar başladıktan sonra ve geçiş döneminde, Türkiye, her
alanda (üretim, pazarlama gibi) verimliliği artırıcı,AB şartlarına uygun projeler ile
AB'den alabileceği mali kaynağı mümkün olan en yüksek seviyede gerçekleştirir ve
ulusal kaynakları da aynı yönde kullanırsa, üretim etkileri asgariye indirilebilir.AB'nin
üyelik görüşmelerine aday ülkelerin tarımda yapısal sorunlarıyla (işletme büyüklüğü,
tarımsal istihdam gibi) başlaması doğaldır. Garip olan adayların da bu pozisyonu
kabul eder görünmesidir. Pazarlıkların başlamasıyla beraber adaylar taviz verme
pozisyonuna itilmektedir. Üye ülkeler incelendiğinde ise üyelik öncesi ve azalsa da,
hala süregelen yapısal farklılıklar vardır. "Avrupa Tarımı" diye adlandırılan model çok-
işlevliliği öne çıkarmaktadır. Çok-işlevlilik tanımı genişletilmesi düşünülebilir. Ölçek
sorunu ise, teoride ve uygulamada en azından tarımın bazı alt-sektörleri için
tartışmaya açık bir konudur. Ayrıca, üretim ölçeği, başka önemli etkileri bir yana,
AB'nin önde gelen çevre ve kırdaki sorunlarının kaynağıdır. Üyelik görüşmelerinde
yapılan pazarlıklarda karşılıklı taviz vermek doğaldır. Önemli olan tavizin verildiği
veya alındığı şartlarda beklenen getirisinin negatif olmamasıdır. Bu amaca ulaşmak
için bilgiye ve bilginin amaç için kullanılabilir hale getirilmesi gerekmektedir.Pazarlık
pozisyonunu güçlendirebilmek için, her türlü tarımsal ve ekonomik teknik bilginin
sistematik analizi kaçınılmazdır.Üyelik görüşmelerine başlandığı takdirde Türkiye’nin
müktesebata uyum süreci dışında kısa-orta dönemde önem vermesi gereken konular
aşağıdaki şekilde belirlenebilir:AB uygulamaları için gereken idari yapıların gelecekte
işleyebilecek şekilde ortaya çıkarılması gerekmektedir.Türkiye’nin tarımda ikili yapısı,
bölgesel farkları ve yapısal sorunları dikkate alındığında bölgesel, kırsal ve tarımsal
politikaları arasındaki ilişkileri açıkça ortaya koyması kaçınılmazdır. Bu politikaların
tasarım ve uygulama düzeyleri farklıdır. Kaynağına bakmaksızın, Türkiye’nin
projelerin seçimi ve uygulamasında bilgili ve aktif şekilde katılması gerekmektedir.
İsraf edilecek her liranın Türkiye’nin tarım ve kırını misliyle ifade edilebilecek
faydadan mahrum edeceğini dikkate almakta yarar vardır.Tarım ve kır istatistiklerine
daha özenli yaklaşmakta yarar vardır. Örnek olarak, kaynağına göre tarımsal
alanlardaki kabul edilemez farklılıklar ve et üretim miktarı verilebilir. Tarımsal Bilgi
Sistemine temel istatistiklerin tutarlı bir şekilde sokulmasıyla başlanabilir. Tarım ve kır
istatistikleri müzakere konusu olmaktan çıkarılmalıdır.
38
2.3. Kalkınma Planı
Uzun Vadeli Strateji ve Sekizinci Beş Yıllık (2001-2005) Kalkınma Planı, kırsal
alan -yerleşme ve tarım sektörüne ilişkin saptamalar yapmaktadır. Ayrıca, 2006
yılında dokuzuncu beş yıllık (2007-2013) Kalkınma Planı hazırlanmış ve basılmıştır.
2.3.1. Sekizinci 5 Yıllık Kalkınma Planın’da Kırsal Kalkınma ve Kırsal
Yerleşmeye Yönelik Düzenlemeler
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda kırsal kalkınma ve kırsal yerleşmeye
yönelik düzenlemeler, üç farklı bölümde yapılmıştır. Bunlardan ilki, Plan’ın Yedinci
Bölüm’ünde yer alan “V.Kırsal Kalkınma” başlığı, ikincisi Sekizinci Bölüm’ünde yer
alan “XII. Kentsel ve Kırsal Altyapı” başlıklı alt bölümün “Kırsal Altyapı” alt başlığı ve
“VIII.Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın Temel Amaç, İlke ve Politikaları (2001 – 2005)”
bölümünün “Yerleşme,Kentleşme, Kentsel ve Kırsal Altyapı” bölümleridir.
Plan’ın Yedinci Bölüm’ünde yer alan “V.Kırsal Kalkınma” başlığı kapsamında,
Türkiye’de uygulanmakta OLANVEYA etüd safhasında olan;
• Bingöl, Muş ve Yozgat Kırsal Kalkınma Projesi,
• Ordu – Giresun Kırsal Kalkınma Projesi,
• Sivas – Erzincan Kırsal Kalkınma Projesi,
• Gümüşhane – Bayburt - Rize Kırsal Kalkınma Projesi
Kapsamında yapılan işlere değinilmiş, ayrıca kırsal kalkınmanın
yaygınlaştırılarak hızlandırılmasını sağlayacak olan kırsal alandaki idari
örgütlenmelerin henüz istenilen düzeye getirilemediğinin altı çizilmiştir. “Sürdürülebilir
kalkınma ilkesi çerçevesinde yerel potansiyellerin harekete geçirilerek gelir ve
istihdamın artırılması”, kırsal kalkınmanın temel amacı olarak belirtildikten sonra, 580
inci maddede; “ kırsal alanda istihdamın artırılması,kırsal nüfusun gelirini artırıcı
ekonomik faaliyetlerin desteklenmesi, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, etkili
örgütlenme ve her düzeyde katılımcılığın önem taşıdığı”, 581 inci maddede; “kırsal
altyapı hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve etkinliğinin artırılmasında merkezi kamu
kuruluşları, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütlerinin eşgüdüm içinde çalışmalarının
sağlanacağı”, 584 üncü maddede ise; “Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde
terörün yok edilmesine yönelik çabalar paralelinde, bu yörelerde köylerini terk etmek
zorunda kalan yurttaşlarımızdan, dönüş yapmak isteyenler için ekonomik ve sosyal
alt yapının sağlanmasına önem verileceği” söylenmektedir.
39
Plan’ın Sekizinci Bölüm’ünde yer alan “XII. Kentsel ve Kırsal Altyapı” başlıklı
alt bölümün de, “Kırsal Altyapı” başlığı altında mevcut durum anlatılırken; “Kırsal
altyapının oluşturulması kapsamında, toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesine
yönelik tarımsal altyapının yaygınlaştırılması, kaynakların yönetimi ve etkin
kullanımına dair çalışmaların yapılmasının önemini koruduğu” belirtildikten sonra, su
ve toprak kaynaklarının korunarak geliştirilmesi kapsamında yapılan işler
sıralanmaktadır.
Kırsal altyapı hizmetlerine yönelik amaçlar, ilkeler, politikalar bölümünde,
“tarımsal politikalar doğrultusunda dengeli, sürdürülebilir ve çevreyle uyumlu tarımsal
kalkınmanın sağlanmasına yönelik tarımsal altyapının,katılımcı bir yaklaşımla
geliştirilmesi” temel amaç olarak belirtilmektedir.
“VIII.Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın Temel Amaç, İlke ve Politikaları (2001 –
2005)” bölümünde “Yerleşme,Kentleşme, Kentsel ve Kırsal Altyapı” başlığı altında
“yaşam kalitesinin yükseltilmesi amacı doğrultusunda kentsel ve kırsal altyapı yeni ve
bütüncül bir yaklaşımla geliştirilecek, kentlerin karakteristik kültür dokuları
korunacaktır” denilmektedir.
2.3.2. Sekizinci Plan’da Tarım Sektörüne Yönelik Düzenlemeler
Sekizinci Plan’da, tarım sektörü ile ilgili saptamalar, “genel tarım politikaları”,
“bitkisel üretim”, “hayvancılık” ve su ürünleri” başlıkları altında yapılmıştır. Aşağıda,
bu saptamalar ana hatları ile verilmektedir;
Genel Tarım Politikaları
“Mevcut Durum” başlıklı ilk bölümde, tarıma ilişkin makro göstergelere yer
verilmiş, destekleme sistemindeki olumsuzlukları kısmen gidermek üzere 2000
yılında Çiftçilere Yönelik Doğrudan Gelir Desteği uygulamasına yönelik pilot projenin
başlatıldığı belirtilmiş, çıkartılan ve çıkartılamayan yasalardan söz edilmiştir. VII. Plan
Dönemi’nde çıkarılan genel düzenleyici işlemler, Plan’ın 1276 ıncı maddesinde
sayılmıştır; Mera Kanunu,Tarımda Yeniden Yapılandırma ve Destekleme Kurulu
(TYYDK), Ürün borsalarının vadeli işlemler yapabilmesine olanak sağlayan
düzenlemeler, Yaş Sebze ve Meyve Ticaretinin Düzenlenmesi ve Toptancı Halleri
Hakkında KHK, Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanun. VII. Plan
Dönemi’nde çıkarılamayan genel düzenleyici işlemler ise, Plan’ın 1277 inci
maddesinde sayılmıştır; Tütün Tarımının Yeniden Düzenlenmesi, Ürün Sigortası,
Türkiye Ziraat Odaları Birliği, TKİB’ nın Yeniden Organizasyonu, Üretici Birlikleri...
40
“Amaçlar, İlkeler ve Politikalar” başlıklı ikinci bölümde, tarım politikalarının
esaslarının Dünya Ticaret Örgütü(DTÖ) Tarım Anlaşması, Avrupa Birliği Ortak Tarım
Politikası (AB OTP) ve uluslararası ticaretteki gelişmeler çerçevesinde belirleneceği
belirtilmekte, gıda güvenliği ilkesi çerçevesinde artan nüfusun dengeli ve yeterli
beslenmesini esas alan ‘sürdürülebilir’ bir tarım sektörünün amaçlandığı ifade
edilmekte, bunun için devlet müdahalesinden uzaklaşılacağı söylenmektedir. Ayrıca
doğrudan üreticilere finansman sağlayan kırsal kalkınma projeleri uygulanacak, kırsal
alanda tarım dışı sektörlere destek verilecek, sözleşmeli üretim desteklenerek
yaygınlaştırılacak, TMO – ÇAYKUR ve TŞFAŞ faaliyet alanları sınırlandırılacaktır.
Doğal kaynak kullanımında havza bazında katılımcı projeler planlanacak, detaylı
toprak etüdleri ve haritalarının yapılması ile toprak kullanım ve korunmasına ilişkin
yasa çıkartılacak, bölgelere göre optimum işletme büyüklükleri saptanarak
özendirilecek,hayvansal üretim ve su ürünleri üretimi desteklenecek, doğal hayat
korunacaktır.
“Hukuki ve Kurumsal Düzenlemeler” başlıklı üçüncü bölümde, Çerçeve Tarım
Kanunu, Üretici Birlikleri Kanunu ve Tarımsal Ürün Sigortaları Kanunu’nun
çıkarılacağı, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB)’nın etkin olarak faaliyetlerini
sürdürmeleri ve geliştirmeleri yönünde düzenlemeler yapılacağı, tarımsal KİT’lerin
yeniden yapılandırılacağı ve TYYDK’nun yapısının özel sektör ve çiftçi örgütleri
katılımıyla genişletileceği belirtilmektedir.
Bitkisel Üretim
“Mevcut Durum” başlıklı ilk bölümde, bitkisel üretimin tarım sektörü içerisinde
% 65’lik paya sahip bulunduğu,özel sektör tohumculuğunun teşvik edilmesi
sonucunda tohumluk üretiminde özel sektörün payının arttığı, nadas alanlarının
daraldığı, ikinci ürün ekim alanlarının arttığı, bitki hastalık ve zararlılarına karşı kamu
mücadelesinin yürütüldüğü belirtilmektedir.
“Amaçlar, İlkeler ve Politikalar” başlıklı ikinci bölümde, tohumculuk alanında
özel sektörün ar-ge alanlarında daha etkin rol almasının özendirileceği, çevre
duyarlılığı bağlamında gübre ve ilaç desteğinin azaltılarak zaman içinde kaldırılacağı,
şeker pancarı üretiminde kota uygulamasına devam edileceği ve ekim nöbeti
süresinin uzatılacağı belirtilmektedir.
Hukuki ve Kurumsal Düzenlemeler” başlıklı üçüncü bölümde, Tütün Tekeli
Kanunu ve Ekici Tütün Satış Piyasalarının Düzenlenmesine Dair Kanun’ların günün
41
şartlarına uygun hale getirileceği, Şeker Kanunu’nda gerekli düzenlemelerin
yapılacağı belirtilmektedir.
Hayvancılık
“Mevcut Durum” başlıklı ilk bölümde, sığır populasyonunun % 41.7’sinin,
koyun populasyonunun ise % 97’sinindüşük verimli yerli ırklardan oluştuğu, hayvan
ıslahı amacıyla 1999 yılında 1.2 milyon baş sığırın suni tohumlama metoduyla
tohumlandığı, 1987-1999 yılları arasında 342.608 baş damızlık sığırın ithal edilerek
üreticilere dağıtıldığı, 1997 yılından bu yana kasaplık sığır dışalımı yapılmadığı
belirtilmektedir.
“Amaçlar, İlkeler ve Politikalar” başlıklı ikinci bölümde, hayvancılıkta temel
amacın halkın yeterli ve dengeli beslenmesini sağlamak için üretimi artırmak olduğu,
damızlıkçı işletmelerin yaygınlaştırılacağı, sözleşmeli yetiştiriciliğin teşvik edileceği,
gereksinimlerin yurtiçinden karşılanmasına öncelik verileceği, gerekli hallerde
öncelikle damızlık boğa, sperma, embriyo veya damızlık düve dışalımına gidileceği,
çoban eğitimine önem verileceği, kaliteli kaba yem üretim alanlarının artırılacağı
belirtilmektedir.
Su Ürünleri
“Mevcut Durum” başlıklı ilk bölümde, ülkemizde yeterince değerlendirilemeyen
bir su ürünleri potansiyelinin bulunduğu, 1998 yılı su ürünleri üretiminin 544 bin ton
olduğu, ekolojik değişmelerin denizlerdeki kıyı balıkçılığı üretimini azaltıcı boyutlara
ulaştığı, ülke iç su kaynaklarının % 17’sini oluşturacak GAP Bölgesinde sektörel
altyapının tamamlanmaya çalışıldığı, toplam dışsatımımızsa % 80’lik paya sahip
AB’nin, hijyenik koşulların yetersizliği nedeni ile 1998 yılında yasakladığı taze balık ve
çift kabuklu yumuşakçaların dışsatımına, yapılan iyileştirmeler sonucunda 1999’da
yeniden başlandığı belirtilmektedir.
2.3.3. Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013)
2007-2013 dönemine ilişkin uluslararası gelişmeler ve temel eğilimler
doğrultusunda, Türkiye ekonomisine ilişkin geçmiş donemdeki gelişmeler ile mevcut
ekonomik ve sosyal gelişmeler dikkate alınarak "istikrar içinde büyüyen, gelirini daha
adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen ve
AB’ye üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye vizyonu ve uzun vadeli
Strateji çerçevesi kapsamında Dokuzuncu Kalkınma Planı çalışmalarımız
tamamlanmıştır.
42
Dünyada ve ülkemizde değişen ekonomik ve sosyal koşullar çerçevesinde
kalkınma planları geçmişte olduğundan çok daha önemli bir araç haline gelmiş ve
yine bu koşulların bir gereği olarak planların yeniden tasarlanması da kaçınılmaz
olmuştur. Bu bağlamda, devletin ekonomideki rolünün yeniden tanımlanmasının da
bir sonucu olarak,Dokuzuncu Kalkınma Planı ile her alanı detaylı düzenlemeye
dayanan bir plan hazırlama anlayışından, belirlenen kalkınma vizyonu çerçevesinde
makro dengeleri gözeterek, öngörülebilirliği artıran, piyasaların daha etkin işleyişine
imkân verecek kurumsal ve yapısal düzenlemeleri öne çıkaran, sorunları
önceliklendiren, temel amaç ve önceliklere yoğunlaşan bir stratejik yaklaşıma
geçilmektedir. Bu yeni anlayış çerçevesinde, öngörülen stratejik amaç ve önceliklerin
gerçekleştirilmesi sürecinde, uygulamada etkinlik ve şeffaflığın sağlanması ve hesap
verebilirliğe zemin oluşturulması amacıyla, Planda etkili bir izleme ve değerlendirme
mekanizmasına yer verilmiştir.
Dokuzuncu Kalkınma Planı, Katılım Öncesi Ekonomik Program ve Uyum için
Stratejik çerçeve gibi AB'ye üyelik sürecinin gerektirdiği dokümanların yanında, başta
Orta Vadeli Program olmak üzere diğer ulusal ve bölgesel plan ve programlar ile
sektörel ve kurumsal strateji belgelerinin dayanağını oluşturmaktadır. Plan farklı
işlevlere sahip söz konusu dokümanların uyumlaştırılmasını sağlayarak tüm planlama
çalışmalarını yönlendirici bir işlev görecektir. Böylece, kurumlar arası ortak anlayış ve
hedef birliği sağlayacak olan Plan, yasal ve kurumsal değişimler ve plan-program-
bütçe bağlantısının güçlendirilmesi suretiyle ülke potansiyelinin üst seviyede
kullanılmasına zemin teşkil edecektir.
Plan sadece kamu kesimi için değil, toplumun geneli için de uzun vadeli bir
perspektif ve hedef birliği sağlamaya hizmet edecektir. Bu çerçevede, kamu kesimi ile
özel kesim ve sivil toplum arasında iletişime ve ortak hedeflere dönük işbirliğine
katkıda bulunacaktır. Böylece, tüm kesimlerin sahiplenmesiyle, toplumsal
potansiyelimizin tamamının harekete geçirildiği bir ortamda, ekonomik ve sosyal
gelişme hızlandırılacak, kapsayıcı bir kalkınma süreci çerçevesinde halkımızın yaşam
kalitesi artırılacaktır.
Dokuzuncu Kalkınma Planı döneminde ekonomik büyümenin ve sosyal
kalkınmanın istikrarlı bir yapıda sürdürülmesi ve plan vizyonunun gerçekleşmesi
yolunda aşağıda yer alan stratejik amaçlar, gelişme eksenleri olarak belirlenmiştir:
1-Rekabet Gücünün Artırılması,
43
2-İstihdamın Artırılması,
3-Beşeri Gelişme ve Sosyal Dayanışmanın Güçlendirilmesi,
4-Bölgesel Gelişmenin Sağlanması,
5-Kamu Hizmetlerinde Kalitenin ve Etkinliğin Artırılması.
Sektörel ve tematik politikalar ve öncelikler bu eksenlerin altında ele alınmış ve
aynı stratejik amaca hizmet edecek şekilde ilişkilendirilmişlerdir.
Bu anlayışla hazırlık çalışmaları tamamlanan 2007-2013 dönemini kapsayan
Dokuzuncu Kalkınma Planı, AB’ye üyelik sürecine katkı sağlayacaktır.
BÖLÜM.3 BÖLGENİN TEMEL ÖZELLİKLERİ VE MEVCUT
DURUMU
3.1. Bölgenin Ana Özellikleri
3.1.1. Biyofiziksel Özellikler
3.1.1.1.Bölgenin Genel Tanımı
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi; Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep,
Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerini kapsamaktadır.
Bölgenin, Batısında Adıyaman ve Gaziantep; Kuzeyinde Diyarbakır ve
Batman; Güneyinde Kilis, Şanlıurfa ve Mardin; Doğusunda Siirt ve Şırnak yer
almaktadır.
Bölgenin yüzölçümü, 75.308 km2’dir ve Türkiye yüzölçümünün % 9,7’sini teşkil
eder. Bu alanın yaklaşık 3.1 milyon hektarı tarıma elverişli alanlardır.
TRC Güneydoğu Anadolu bölgesi toprakları genelde düzlüklerden meydana
gelir. Bölgeyi kuzeyde bir yay biçiminde uzanan Güneydoğu Toroslar kuşatır ve
Hakkari dağları ile birleşir. Güneydoğu Torosların eteklerinden Suriye sınırına doğru
hafif bir eğimle inen Güneydoğu Anadolu düzlüklerinin kenarları, vadilerle yarılmış
platolar halindedir. Orta bölümleri ise ova görünümündedir.
44
3.1.1.2. Alt Bölgeler
DPT İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırmasına göre TRC Güneydoğu
Anadolu Bölgesi, aşağıdaki tablodan da izlenebileceği üzere, Gaziantep, Adıyaman
ve Kilis illerini kapsayan TRC1 Alt Bölgesi, Şanlıurfa ve Diyarbakır illerini kapsayan
TRC2 Alt Bölgesi, Mardin, Batman, Şırnak ve Siirt illerini kapsayan TRC3 Alt Bölgesi
olmak üzere üç alt bölgeden oluşmaktadır.
TRC1 TRC2 TRC3
TRC11 Gaziantep
TRC12 Adıyaman
TRC13 Kilis
TRC21 Şanlıurfa
TRC22 Diyarbakır
TRC31 Mardin
TRC32 Batman
TRC33 Şırnak
TRC34 Siirt
3.1.1.3. Topografya
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin en önemli özelliği, yeryüzü şekillerinin
sadeliğidir. Bölge yüksekliği fazla olmayan platolar ve ovalarla kaplıdır. Ancak
bölgenin doğu ve batı yarısı yer şekilleri yönünden az da olsa farklı özelliklere
sahiptir. Karacadağ volkanik kütlesinin batısında Şanlıurfa, Gaziantep ve Adıyaman
platoları geniş yer kaplar. Bu platolar Fırat ırmağı ve kolları tarafından derin vadilerle
yarılmıştır. Karacadağ volkanik kütlesinin doğusunda kalan kısmı daha engebelidir.
Bu alanın güneyinde Mardin Eşiği yer alır. Yüksekliği 1200-1300 metre arasında
değişen eşik üzerinde bazı sırtlar yükselir. Bölgede rakım 375 metreden başlayıp, en
doğuda 3.358 m’ye (Altındağ) kadar yükselir. Bölgenin özellikle “verimli ay” olarak
isimlendirilen ve içinden İpek yolu geçen Gaziantep, Diyarbakır ve Mardin illeri
arasında kalan bölümü, kuzeydoğu ve doğudaki arazilere göre daha yumuşak bir
topoğrafraya sahiptir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi toprakları genellikle kireçli ana kayanın
özelliklerini taşımaktadır. Bu nedenle Bölge topraklarının çoğunu “Kırmızı
Kahverengi Topraklar” ve “Kahverengi Toprak” grupları oluştururlar.
Dağlar
Güneydoğu Torosların çizmiş olduğu yayın güney etekleri bölgenin kuzey
sınırını oluşturur. Kurt dağları, Sof dağları, Dülükbaba dağları, Nemrut dağı, Ulubaba
45
ve Akdağ TRC1 Alt Bölgesi içerisinde kalmaktadır. Bu Alt Bölgenin geçit bölgesinde
ise Doğu Akdeniz geçit bölgesiyle Güneydoğu Anadolu’yu birbirinden ayıran
Ganibaba ve Sarıkaya Dağları yer almaktadır. En yüksek zirvesi, 2551 m yükseklik ile
Akdağ’dır.
TRC2 Alt Bölgesinin Kuzey batısında Malatya dağlarının bir sırası olan
Mağden dağları (2.230 m.), Kuzey doğusunda ise İnce burun ve Muş güneyi dağları
uzun sıralar biçiminde uzanır. Bu sıraların biraz daha güneyinden başlayan uzunca
Eski dağ (1.576 m.) iç kesimlere doğru devam eder. Güney doğu Torosların güneye
gidildikçe alçalan sıraları, Diyarbakır- Urfa sınırında sönmüş bir yanardağdan
Karacadağ la yeniden yükselir. Bu kütlenin en yüksek noktası Kollu baba Doruğudur
(1.957 m.) TRC2 Alt Bölgesinin en yüksek noktası, Kulp’un Kuzey doğusunda
bulunan 2.813 m. yüksekliğindeki Tosun doruğudur.
TRC3 Alt bölgesinde Güneydoğu Toroslar sistemine ait olmak üzere kuzeyde
Sason Dağları(2500 m), Meleto Tepesi (2967 m), Kuşaklı Dağı (1947 m), Avcı Dağı
(2121 m), Raman Dağı(1288 m), doğuda ise Herakol Dağı, Altın Dağı ve Tufandan
sonra Nuh’un gemisinin indiğine inanılan Cudi Dağı vardır. Bu alt bölgenin en yüksek
noktası Altın Dağı’nın 3.358m’ye ulaşan doruğudur.
Vadiler
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Siirt’te yeralan Botan(Uluçay) Vadisi
Ülkemizin en dik ve sarp vadilerindendir. Bitlisin güneyindeki dağların eteklerinden
başlar güneye doğru uzanır. Bitlis Çayı vadisi ile birleşen Botan Vadisi, Dicle
Vadisine açılır. Yine Siirt’te bulunan Herakol Dağlarının güneydoğu yamaçlarından
çeşitli kollar halinde başlayan Behrancı Vadisi dar ve diktir. Vadi kolları
güneydoğudan güneybatıya genişçe bir yay çizerek Türkiye-Suriye sınırlarında Habur
vadisine açılır.
Plato ve Yaylalar
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin batısın da Gaziantep ve Şanlıurfa
platoları yer alır. Güneydoğu Torosları yararak bölgeye giren Fırat, geniş platolar
alanını ikiye ayırmıştır. Fırat ırmağının batısında kalan kısım Gaziantep platosu,
doğusunda kalan kısım ise Şanlıurfa platosudur.
Şanlıurfa platosu Karacadağ ile Fırat ırmağının arasında yer alır. Platonun
doğu kesimi Karacadağ’dan yayılan lavlarla, batısı kireç taşlarıyla örtülüdür.
46
Yüzeydeki bu bol çatlaklı taşlar suyu tabana sızdırdığı için plato yüzeyinde tarım için
su eksikliği görülür.
Fırat ırmağının batısında bulunan Gaziantep platosu, Şanlıurfa Platosu kadar
geniş değildir. Ortalama yüksekliği 500-1000 metre arasında değişir. Yüzeyi
genellikle tortul taşlarla kaplıdır. Orta kesiminde volkanik taşlara da rastlanır.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin doğusunda dağlardan sonra en ağırlıklı
yüzey şekli platolardır. Büyük bir bölümü yüksek düzlükler şeklinde olan bu platolar,
Siirt doğusu Dağları’nın kuzey bölümünü oluşturan Doğruyol, Kurtalan, Kapılı ve
Herakol Dağları’nın Botan Suyu ve kollarınca yarılmış vadilere bakan yamaçlarında
toplanmıştır. Başlıcaları Pervari de Çemikarı, Ceman ve Herakol yaylaları ile Şirvan
da Bacavan yaylasıdır.
Bozkır kuşağına yakın dağların eteklerindeki platolarda verim daha düşüktür.
Büyük ölçüde orman örtüsünden yoksun olan bu platolarda çayırların oluşumuna
elverişli toprak tabakası yer yer ortadan kalkmıştır. Bozkır kuşağı dışında kalan
yaylaların zengin olan otlakları hayvancılık için daha elverişli bir ortam
oluşturmaktadır. Her iki tür platoda da tarım çok sınırlıdır.
Ovalar
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki ovalar büyük öneme sahiptir.
Güneydoğu Torosların güneyinden başlayarak, eski kara kütlesi olan Arabistan
Platformunun kuzeyi arasında bulunan ve tarihte Mezopotamya diye bilinen alanın
kuzeyini oluşturan geniş düzlükler mevcuttur.
Bölgenin en önemli ovalarından birisi Harran ovasıdır. Ortalama yüksekliği
375’dir. Doğusunda Viranşehir Ovası, batısında Suruç Ovası yer alır. Harran ovası
arazi tasnifi yapılmış 225.109 ha alanı kaplamaktadır. Ova topraklarının kökeni
allüvial ve resüdial topraklardan oluşmaktadır. Ovanın % 80'ninde toprak derinliği 150
cm' den daha fazla , % 20'sinde ise 0-120 cm arasında kum, çakıl taşı, taban kayası
ve kireç taşı ile sınırlıdır. Genellikle arazinin eğimi sulamaya elverişli ve genel eğim %
0-2 arasında değişmektedir. Ova toprakları genellikle kırmızımsı ve kahverengi olup,
fiziksel ve kimyasal özellikleri bakımından önemli farklılıklar göstermektedir. Kil
miktarı % 31,5-83,8 ve kireç miktarı % 8,4-61,1 gibi geniş sınırlar içerisinde
değişmektedir. Bitki besin elementleri orta düzeydedir. Ova toprakları profil boyunca
genellikle ağır bünyeli ve geçirgenlikleri iyidir. Ovada sorunlu alanlar, daha çok
Harran ve Akçakale ilçeleri ile Suriye devlet sınırı arasındaki bölümdür.
47
Bölgede yer alan ve nispeten büyük olan ovalar yüzölçümleriyle birlikte
aşağıdaki tablodan görülebilir.
Tablo.2. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Büyüklük Bakımından Önde Gelen Ovaları
Alt Bölge İl Adı Ova İsmi Yüzölçümü
(km2)
TRC1
Gaziantep
Oğuzeli-Barak 60
Islahiye 1513
Araban 130
Adıyaman Kahta 832
Keysun 306
Kilis
Kilis 110
Elbeyli 70
Karamelik 60
TRC2
Şanlıurfa
Harran 2251
Ceylanpınar 2020
Suruç 710
Viranşehir 1200
Hilvan 57
Bozova 130
Diyarbakır
Diyarbakır 400
Kikli 250
Behremki 180
Gevran 150
Karahan 100
TRC3
Mardin Kızıltepe 700
Mardin-Nusaybin 1350
Batman
Batman -
Beşiri -
Gercüş -
Şırnak Silopi 400
Siirt Kurtalan 450
Kaynak: Bölge İlleri Tarım Master Planları
48
Akarsular
Başlıca akarsuları kaynağını Doğu Anadolu Bölgesi’nden alan Dicle ve
Fırat’tır. Bu akarsular bölgedeki platolara derin vadilerle gömülmüştür. Bölgenin
doğusundaki tek akarsu Dicle’dir. Bu ırmağın toroslardan aldığı kollar Diyarbakır
Havzasında toplanır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin batı kısmını kapsayan Fırat
Irmağı Güneydoğu torosları yararak geniş platolar alanını ikiye ayırmıştır. Fıratın
batısında kalan kısmı Gaziantep platosu, doğusunda kalan kısmı ise Şanlıurfa
platosudur. Fırat ve kolları bu platolara yer yer 200 m gömülmüş olarak akar.
Bölgenin en önemli akarsuyu olup, Şanlıurfa, Adıyaman ve Gaziantep sınırını
belirledikten sonra Suriye topraklarına girer. Fırat Nehri'nin, yurdumuz ve bölgemiz
için büyük bir önemi vardır. Çünkü bu nehir üzerine bir çok baraj inşa edilmiştir. Ata-
türk, Karakaya ve Birecik Barajı tamamlanmıştır. Fırat'ın Nizip, Göksu kolları,
Dicle'nin ise Botan, Garzan, Batman kolları bölgeye yayılmıştır.
Tablo.3. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Akarsuları
Alt Bölge İl Adı Akarsu Uzunluğu
(km2)
TRC1
Gaziantep Fırat 27
Adıyaman
Fırat 180
Göksu 90
Kahta Çayı 46
Kilis Afrin Çayı 70
TRC2
Şanlıurfa Fırat 270
Culap 60
Diyarbakır Dicle 523
Fırat 55
TRC3
Mardin Çağ Çağ Çayı 33
Batman
Batman Çayı 945
Dicle 698
Garzan Çayı 301
Şırnak Dicle 95
Hezil 67
Siirt
Botan Suyu 150
Kezer Çayı 80
Başur Çayı 50
Kaynak: D.S.İ. İl Müdürlükleri Not: 50 km’de kısa olan akarsular tabloda yer almamıştır.
49
Göller ve Göletler
Adıyaman da bulunan Gölbaşı gölü, Azaplı gölü, İnekli gölü ve Karagöl doğal
göl yüzeyleri olup 613 hektardır. Bunların dışında Fırat ve Dicle üzerine kurulmuş
baraj gölleri yer alır.
Türkiye’nin en büyük baraj gölü olan Atatürk Baraj Gölü: Atatürk Barajı inşa
edildikten sonra barajın arkasında önemli bir göl oluşmuştur. Alanı yaklaşık 81.700
ha dır. Bu alanı itibariyle Türkiye'nin en büyük baraj gölüdür. Bu göle balıkçılık fa-
aliyetleri için çeşitli balık türleri yumurtaları ve yavruları atılmış ve gelecekte
Türkiye'nin ve bölgenin önemli bir balıkçılık merkezi olması planlanmıştır. Göl
üzerinde ulaşım feribotlarla sağlanmaktadır. Atatürk Baraj Gölü oluşurken 34 köy, 85
mezra, 1 ilçe olmak üzere toplam 120 yerleşim merkezi su altında kalmıştır.
3.1.1.4. İklim
Güneydoğu Anadolu Bölgesi iklimi, Doğu Anadolu ve Akdeniz Bölgeleriyle
güneydeki kurak tropikal bölgenin etkisi altında oluşan bir özelliğe sahiptir. Zaman
zaman bu bölgelerden birisinin iklim olayları Güneydoğu Anadolu Bölgesi üzerinde
daha fazla etkili olabilmektedir.
Bölge matematiksel konum itibariyle Ekvatora daha yakındır. Deniz etkisinden
uzak bir bölgede bulunmaktadır. Bu nedenle Kontinental iklim özelliği ağır basmakta-
dır. Bu özellik sıcaklık ve yağış bakımından kendisini göstermektedir. Kış mevsimi
nemli, soğuk ve yağışlı geçer. Hazirandan itibaren ise güneydeki çöl koşulları
bölgede egemen olmaya başlar ve kuraklık en üst düzeye çıkar. Buna bağlı olarak da
buharlaşma fazladır. Ülkemizin en yüksek sıcaklıkları Şanlıurfa (46.5 ºC) ve
Diyarbakır (46.2 ºC) dolaylarında ölçülür. İşte bu yüksek sıcaklıklar ile güneyden
esen kavurucu rüzgarlar şiddetli buharlaşmaya yol açar. Atmosfer yeter derecede
nemli olmadığından ve karalar daha çabuk ısınıp daha çabuk soğuduğundan bölgede
günlük ve yıllık sıcaklık farkları daima şiddetlidir.
Bölgede yağışın çoğu kış aylarında düşer. Yağışlar, Suriye sınırına doğru
inildikçe azalır. Senelik ortalama yağış miktarı kuzeyde 796 mm iken, Suriye sınırına
yakın bölgelerde 331 mm’dir. Kış ayları yüksek yerlerde soğuk geçer. Kar yağışı ve
don olaylarına sıkça rastlanılır. Yükseklerde yaz ve kış sıcaklıkları arasında büyük
farkların bulunması karasal iklimin özelliklerindendir. En soğuk ay ortalaması 1,5°C
ile 6°C arasında değişir. En sıcak ay ortalaması ise 30°C civârındadır.
50
Tablo 4. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri Uzun Yıllar İklim Verileri
Yer
Ortalama
Sıcaklık
(oC)
Maksimum
Sıcaklık
(oC)
Minimum
Sıcaklık
(oC)
Güneşli Gün
Sayısı
Ortalama
Nisbi Nem
(%)
Toplam Yağış
(mm)
Donlu Gün
Sayısı
Gaziantep 15,4 39.3 -8.6 171,3 62,0 578,8 49.5
Adıyaman 17,6 43,4 -9,4 180,0 63,0 668,7 43,4
Kilis 16,8 44,9 -12,0 166,8 56,0 523,5 44,9
Şanlıurfa 15,8 46,2 -24,2 180,7 54,0 491,4 46,2
Diyarbakır 17,0 42,0 -13,9 173,1 43,0 554,4 42,0
Mardin 13,7 40,3 -12,2 180,2 61,0 712,0 40,3
Batman 16,5 43,3 -19,5 172,0 61,5 661,9 43,3
Şırnak 15,4 40.3 -12.2 169,0 62,0 578,8 35.0
Siirt 17,6 43,4 -9,4 183,5 63,0 668,7 43,4
Kaynak: Bölge İlleri Meteoroloji İl Müdürlükleri
51
3.1.1.5. Bitki Örtüsü
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi tabii bitki örtüsü bakımından oldukça
fakirdir. Çünkü yaz sıcaklığı ve kuraklığı, tabii bitki örtüsünün gelişimini
engellemektedir. Tabii bitki örtüsü genellikle steptir. İlkbahar yağışlarıyla yeşeren sey-
rek ot toplulukları yazın şiddetli kuraklık ve sıcaklardan sararır ve yok olurlar. Bunlar
papatya, gelincik, çiğdem, kekik, devedikeni, yaban buğdayı, sarı çiçek vb. bitkilerdir.
Ağaç toplulukları genellikle akarsu boylarında görülür. (Kavak, Söğüt)
Tektek Dağları'nda ise geniş bir alanda yabani fıstık ağaçları yer alır. Bunlar zamanla
aşılanarak üretime kazandırılmıştır. Step kalktıktan sonra bir çöl manzarası ile
karşılaşılır. Sulama yapılan alanlarda ve özellikle Fırat Nehri havzasında erozyonu
önlemek için ağaçlandırma faaliyetlerine hız verilmiştir.
Bölgede; Mahlep, iğde, titrek kavak, fırat kavağı, ak kavak, bazı söğüt türleri,
badem, ahlat, doğu çınarı, adi ceviz, siğilli kuş, beyaz yapraklı kuş ve akça ağaç
yapraklı üvez, Suriye akça ağacı, kara ağaç, doğu çitlenbiği, alıç türleri, kızılcık,
yabani elma, dut türleri, karaçalı, yabani gül, erguvan, zeytin, fıstık türleri, ayrıca
doğal ve kültivar karakavak taksonları ve iğne yapraklı türler olarak bazı ardıç türleri,
Halep çamı ve kızıl çam yayılış göstermektedir.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi, orman varlığı bakımından da Türkiye’nin en
fakir bölgesidir. Ormanlarda yaygın olan ağaç türü mazı meşesidir. Meşeler genelde
bodur ağaç ve çalı görünümünde olmalarına rağmen, yer yer orman meydana
getirirler. Akarsu boylarında söğüt ve kavak ağaçları yetişir.
Bölgenin güney kısmındaki ovalarla, plato düzlükleri üzerinde orman ve ağaç
topluluklarına rastlanmamaktadır. Bu durumun insan tahribatından çok, step
koşullarından kaynaklandığı belirtilmektedir. Ormanlar bu stepler içerisindeki ve
çevresindeki dağlarda bulunmaktadır. Bu alandaki ormanlar geçmişte büyük alanlar
kaplamaktayken bugün; insan baskısı ve düzensiz aşırı otlatmadan dolayı çok
azalmış bulunmaktadır. Bölgenin doğal bitki örtüsü iklim özelliklerine göre yer yer
değişiklikler göstermekle beraber en çok bozkırlar görülür.
3.1.2. Sosyo –Ekonomik Yapı
Bölge’de tarım kesimi ağırlığını sürdürmektedir. Çalışan nüfusun yaklaşık %
60’ı tarım kesiminde istihdam edilmektedir. Özellikle küçük ve nüfusu 100 binin
altında olan orta büyüklükteki kentlerde nüfusun önemli bir bölümü esas geçim ve
istihdam kaynağı olarak tarımla iştigal etmektedir. Bölgenin az gelişmiş geleneksel
52
ekonomik ve sosyal yapısı ile yüksek nüfus artış hızı kişi başına gelire yansımaktadır.
Bölgedeki kişi başına gelir (GSH) Türkiye ortalamasının yaklaşık yarısı kadardır. TRC
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin sosyo-ekonomik yapısı içerisinde nüfus, sağlık,
ulaşım, eğitim, ekonomi, alt yapı, ticaret ve yürütülen yatırımlar konuları incelenmiştir.
3.1.2.1. Nüfus Yapısı
Tablo 5. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Nüfus Verileri (2000)
Yer Köy
Sayısı
Köy
Nüfusu
Toplam
Nüfus
Yüzölçümü
(Göl Dahil)
(km2)
Yüzölçümü
(Göl Hariç)
(km2)
Nüfus
Yoğunluğu
(km2)
Gaziantep 466 217 505 1 560 023 6844 6819 229
Adıyaman 424 253 702 582 762 7606 7033 83
Kilis 137 36 038 118 457 1427 1427 83
TRC1 Alt Bölgesi 1027 507 245 2 261 242 15878 15280 148
Şanlıurfa 1095 603 267 1 523 099 19336 18764 81
Diyarbakır 766 605 325 1 460 714 15204 15057 97
TRC2AltBölgesi 1861 1 208 592 2 983 813 34540 33822 89
Mardin 593 317 167 745 778 8806 8806 85
Batman 274 130 035 472 487 4659 4659 101
Şırnak 244 159 649 416 001 7151 7151 58
Siirt 281 117 758 291 528 5473 5473 53
TRC3 Alt Bölgesi 1392 724 609 1925794 26090 26090 74
TRC Güneydoğu
Anadolu Bölgesi 4280
2 440 446
7.170.849
76509
75192
96
TÜRKİYE 36.752 20.838.397 70.586.256 783562 769603 92
Kaynak: TÜİK
2000 yılı nüfus sayımına göre TRC Bölge nüfusu 6.608.619 olup Türkiye
nüfusunun % 9,75’ine tekabül etmektedir. Nüfus yoğunluğu km2’ye 88 kişi ile Türkiye
ortalaması seviyesindedir.
53
Tablo 6. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Şehir ve Köy Nüfusu
Yer 1990 Yılı Nüfusu 2000 Yılı Nüfusu
Toplam Şehir Köy Toplam Şehir Köy
Gaziantep 1 285 249 1 009 126 276 123 1 560 023 1 342 518 217 505
Adıyaman 623 811 338 939 284 872 582 762 329 060 253 702
Kilis 114 724 74 985 39 739 118 457 82 419 36 038
TRC1 Alt Bölgesi 2023784 1 423 050 600734 2 261 242 1 753 997 507 245
Şanlıurfa 1 443 422 842 129 601 293 1 523 099 919 832 603 267
Diyarbakır 1 362 708 817 692 545 016 1 460 714 855 389 605 325
TRC2 Alt Bölgesi 2 806 130 1 659 821 1 146 309 2 983 813 1 775 221 1 208 592
Mardin 705 098 391 249 313 849 745 778 428 611 317 167
Batman 456 734 304 166 152 568 472 487 342 452 130 035
Şırnak 353 197 211 328 141 869 416 001 256 352 159 649
Siirt 263 676 153 522 110 154 291 528 173 770 117 758
TRC3 Alt Bölgesi 1 778 705 1 060 265 718 440 1 925 794 1 201 185 724 609
TRC GüneydoğuAnadolu Bölgesi 6.608.619 4.143.136 2.465.483 7.170.849 4.730.403 2.440.446
TÜRKİYE 67.803.927 44.006.274 23.797.653 70. 586.256 49.747.859 20.838.397
Kaynak: TÜİK
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde nüfus projeksiyonuna göre 2010 yılında
nüfusun tahminen 8.970.421 olması beklenmektedir. Konu ile ilgili veriler Tablo 7.de
verilmiştir.
54
Tablo 7. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Nüfus Öngörüleri
İL 2000 2010 Yıllık Ortalama
Artış Hızı (%)
Gaziantep 1.560.023 1.934.429 2.40
Adıyaman 619.964 698.732 1.99
Kilis 114.724 100.269 -1.26
TRC1 Alt Bölgesi 2.261.242 2.733.429 2.11
Şanlıurfa 1.523 099 2.079.030 3.65
Diyarbakır 1.460.714 1.777.689 2.17
TRC2 Alt Bölgesi 2.983.813 3.856.719 2.93
Mardin 745.778 919.544 2.33
Batman 472.487 606.201 2.83
Şırnak 416.001 539.969 2.98
Siirt 291.528 314.559 0,79
TRC3 Alt Bölgesi 1.925.794 2.380.273 2.36
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi
7.170.849 8.970.421 2.51
TÜRKİYE
70.586.256 73.482.758 1,82
Kaynak: TÜİK
3.1.2.2. Sağlık
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde sağlık sektörü göstergeleri ülke
ortalamasının altındadır. Bebek ve anne ölüm oranları, bazı hastalıkların sıklığı,
sağlık tesislerinin durumu, sağlık personeline düşen nüfus, sağlık hizmetlerine
ulaşabilirlik gibi verilere bakıldığında bölgedeki göstergelerin ülke ortalamasından
farklılıklar gösterdiği gözlenmektedir. Mevcut sağlık tesisleri personel ve donanım
yetersizliği nedeniyle kapasitelerinin çok altında kullanılmaktadır. Çarpık kentleşme
ve hızlı nüfus artışlarından dolayı kişiye ve çevreye yönelik koruyucu sağlık
hizmetleri, ilk yardım ve acil müdahale, birinci basamak tedavi hizmetleri, hasta takibi,
laboratuar hizmetleri, kayıt bildirimi ve istatistik işlemlerin yürütülmesi gibi konularda
sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
55
Tablo 8. TRC Bölge İlleri Ve Türkiye İçin 2000 Yılı Temel Demografik Göstergeleri
Değişkenler
Tü
rkiy
e
TR
C B
ölg
e
Ad
ıyam
an
Batm
an
Diy
arb
akır
Gazia
nte
p
Kilis
Mard
in
Siirt
Şan
lıu
rfa
Şır
na
k
Toplam Nüfus (Bin Kişi)
67845
6604
624
447
1364
1294
115
705
265
1437
354
Yıllık Nüfus Artış Hızı (Binde)
18,2
25,1
19,9
28,3
21,7
24,0
-12,6
23,3
7,9
36,5
29,8
Kaba Doğum Hızı (Binde)
21.5
35.9
35.8
38.3
37.6
28.1
27.2
37.4
41.4
35.6
41.8
Kaba Ölüm Hızı (Binde)
6.7
6.1
6.6
7.8
6.5
6.3
6.0
9.8
7.2
4.7
7.2
Toplam Doğurganlık Hızı
2.53
4.86
4.0
4.5
4.3
3.2
3.1
5.1
5.7
4.9
5.7
Bebek Ölüm Hızı (Binde)
35.3
60.0
49.1
68.9
55.0
48.4
46.2
71.1
58.6
37.4
67.6
Nüfusun Üç Ana Yaş Grubu İtibariyle Dağılımı (%)
0-14 29.9 41.2 36.6 45.2 42.2 36.0 35.8 41.2 42.6 44.8 46.2
15-64 64.5 54.7 58.3 50.9 54.0 59.3 57.8 54.6 53.2 51.7 50.8
65+ 5.6 4.1 5.1 3.9 3.8 4.7 6.4 4.3 4.2 3.5 3.0
Nüfusun Eğitim Açısından Çağ Gruplarına Göre Dağılımı (%)
3-5 5.9 8.5 7.2 9.7 9.0 7.1 7.1 8.6 9.0 9.3 10.2
6-13 15.9 20.8 19.6 22.6 21.8 18.8 19.1 20.7 21.0 21.6 22.4
14-16 6.2 10.8 7.8 7.6 7.4 7.3 7.2 7.3 7.1 7.6 6.7
17-20 8.2 9.9 9.8 8.5 9.3 9.2 8.9 9.3 9.4 9.3 9.8
Kaynak: 1997 Nüfus Tespiti Sonuçları, 8. BYKP ve Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü (HÜNEE) Projeksiyonu, 2000 Genel Nüfus Sayımı Sonuçları.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Ortalama doğurganlık hızı açısından % 4.86
oranıyla Türkiye’nin % 2.53 olan ortalamasının üzerinde yer almaktadır. Bebek ölüm
hızları incelendiğinde TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin 2000 yılında % 6’lık bir
orana sahip olduğu ve Türkiye ortalaması olan % 3.53’ün üzerinde gerçekleştiği
görülmektedir. Bu oranlardan da anlaşılacağı üzere TRC Güneydoğu Anadolu
Bölgesinin sahip olduğu yüksek nüfus artış hızı Türkiye ortalamasının üzerinde
gerçekleşmeye devam etmektedir.
56
Tablo 9. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Bazı Sağlık Verileri
Yer
Kamu Özel Toplam
Hastane
Sayısı
Yatak
Sayısı
Hastane
Sayısı
Yatak
Sayısı
Hastane
Sayısı
Yatak
Sayısı
Gaziantep 10 2 312 6 360 16 3 037
Adıyaman 7 805 - - 7 805
Kilis 1 190 - - 1 190
TRC1 Alt Bölgesi 18 3 307 6 360 24 4 032
Şanlıurfa 13 1 750 1 19 14 1769
Diyarbakır 9 2 745 2 35 11 2780
TRC2 Alt Bölgesi 22 4 495 3 54 25 4 549
Mardin 6 586 - - 6 586
Batman 4 260 3 170 7 380
Şırnak 5 235 - - 5 235
Siirt 6 370 - - 6 370
TRC3 Alt Bölgesi 21 1 451 3 170 24 1 571
TRC Güneydoğu
Anadolu Bölgesi 61 9 253 6 146 67 10 152
TÜRKİYE 929 159 113 261 12 775 1 190 176 785
Kaynak: Bölge İlleri İl Sağlık Müdürlükleri
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde sağlık kuruluşlarında çalışan personele
ait veriler, iller bazında ve toplam olarak aşağıda verilmiştir.
57
Tablo 10. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Sağlık Kuruluşlarında Çalışan Personel Verileri
Düzey İller
Bölgeler
Uzman
Hekim
Pratisyen
Hekim
Diş
Hekimi
Sağlık
Memuru Hemşire Ebe
Gaziantep 596 662 156 503 1090 483
Adıyaman 98 243 30 362 442 292
Kilis 28 106 7 44 68 61
TRC1 Alt Bölgesi 722 1011 193 909 1600 836
Şanlıurfa 325 487 72 238 650 413
Diyarbakır 397 808 197 730 1279 553
TRC2 Alt Bölgesi 676 1299 265 1189 1790 902
Mardin 74 201 18 196 310 192
Batman 92 110 29 240 217 134
Şırnak 29 103 12 99 114 76
Siirt 41 114 23 126 142 93
TRC3 Alt Bölgesi 236 528 82 661 783 495
TRC Güneydoğu
Anadolu Bölgesi 1634 2838 540 2759 4173 2233
TÜRKİYE 46563 51200 18073 50432 82246 41273
Kaynak: Bölge İlleri İl Sağlık Müdürlükleri
Ülkemiz genelinde ; 1.370 kişiye bir uzman hekim, 1.428 kişiye bir pratisyen
hekim, 4.000 kişiye bir diş hekimi, 893 kişiye bir hemşire düşmekte iken, TRC
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ise; 3.333 kişiye bir uzman hekim, 2.439 kişiye bir
pratisyen hekim, 11.111 kişiye bir diş hekimi ve 1.515 kişiye bir hemşire düşmektedir.
3.1.2.3. Eğitim
Son yıllarda özellikle kentlerde bir iyileşme görülmesine karşın Bölge’deki tüm
eğitim göstergeleri hem mutlak hem de Türkiye ortalamalarına göre geri durumdadır.
Erkek nüfusun % 30’u, kadın nüfusun yaklaşık % 45’i okuma-yazma bilmemektedir.
İlköğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ülke genelinde 31,
Bölgede 43’tür. Öğrenciler kalabalık sınıflarda ders görmektedir. Bir derslik başına
düşen öğrenci sayısı ülke genelinde 42 iken Bölge de 58’dir. Öğrenci/öğretmen ve
öğrenci/derslik oranları kırsalla kent arasında büyük farklılıklar göstermektedir.
58
Tablo 11. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Cinsiyete Göre Okur-Yazarlık oranları
İller Erkek Kadın Toplam Erkek-Kadın Oran Farkı
Adıyaman 87,33 67,45 80,6 19,88
Diyarbakır 78,96 49,59 64,17 29,37
Gaziantep-Kilis 88,24 70,10 79,21 18,14
Mardin 80,55 52,65 66,18 27,9
Siirt 77,17 40,86 59,30 36,31
Şanlıurfa 84,29 59,36 71,71 24,93
Batman 79,77 45,12 62,80 34,65
Şırnak 65,80 23,92 46,25 41,88
TRC Bölgesi 81,83 55,60 68,79 26,23
TÜRKİYE 92,40 78,71 85,60 13,69
Kaynak: Bölge İlleri Milli Eğitim İl Müdürlükleri
Bölge de eğitimin en çarpıcı yanı okullaşma oranlarındaki büyük cinsiyet
farklılıklarıdır. Batman olumlu istikamette Şanlıurfa olumsuz yönde birer istisna olmak
üzere kız çocukların okullaşma oranı batıdan doğuya doğru düşmektedir. Kilis’te
ilköğretime devam edenlerin % 55’i erkek, % 45’i kız iken Şırnak’ta % 64’ü erkek, %
36’sı kızdır. Okullaşma oranları eğitim basamağı yükseldikçe düşmektedir.
Tablo 12. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Eğitim Verileri
Yer Öğrenci Sayısı Öğretmen Sayısı Okul Sayısı
TRC1 Alt Bölgesi 549532 18870 2216
TRC2 Alt Bölgesi 758557 20490 3125
TRC3 Alt Bölgesi 527776 13196 2373
TRC Güneydoğu
Anadolu Bölgesi
1835865
52556
7714
TÜRKİYE 14482335 596086 60964
Kaynak: Bölge İlleri Milli Eğitim İl Müdürlükleri
59
Tablo 13. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Öğrenim İstatistikleri (2005)
Kriterler TRC1 TRC2 TRC3
TRC
Güneydoğu
Anadolu
Bölgesi
TÜRKİYE
Okuma yazma
Bilen 1406709 1575667 993189 3975565 52.259.381
Okuma-yazma
Bilmeyen 300872 719837 431351 1452060 7.589.657
OKUL ÖNCESİ
Öğrenci Sayısı 17254 22552 24961 64767 550146
Öğretmen Sayısı 559 616 412 1587 20910
Okul Sayısı 566 578 617 1761 18539
İLKÖĞRETİM
Öğrenci Sayısı 433864 635455 434342 1503661 10673935
Öğretmen Sayısı 13626 16029 10563 40218 389859
Okul Sayısı 1471 2396 1604 5471 34990
ORTAÖĞRETİM (Genel)
Öğrenci Sayısı 74929 82732 52459 210120 2075617
Öğretmen Sayısı 3097 2748 1450 7295 102581
Okul Sayısı 93 85 80 258 3406
ORTAÖĞRETİM (Mesleki)
Öğrenci Sayısı 23485 17818 16014 57317 1182637
Öğretmen Sayısı 1588 1097 771 3456 82736
Okul Sayısı 86 66 72 224 4029
Kaynak: Bölge İlleri Milli Eğitim İl Müdürlükleri
TRC1 Alt Bölgesinde Gaziantep, Kilis ve Adıyaman’da , TRC2 Alt Bölgesinde
Şanlıurfa ve Diyarbakır’da birer üniversite ve bu üniversitelere bağlı yüksek okullar
bulunmaktadır. TRC3 Alt bölgesinde ise Batman ve Mardin’de kurulmuş olup diğer
illerde çevre üniversitelere bağlı yüksek okullar mevcut olup yeni üniversiteler
kurulum aşamasındadır.
60
3.1.2.4. Ulaşım-Haberleşme
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde önemli dağ sıralarının olmaması ulaşımı
kolaylaştırmıştır. Ancak Güneydoğu Toroslar, İç ve Doğu Anadolu ile olan ulaşıma
engel olmaktadır. Irak ve Suriye’ye bağlanan önemli yollar da bölgeden geçmektedir.
Bölgede ağırlıklı olarak karayolu kullanılmakta ise de bazı illerde bunun yanı sıra
hava ve demir yolları ile de bağlantı sağlanabilmektedir.
Günümüzde Avrupa Birliği ve Amerika'da karayollarının ulaşımdaki payı % 27,
demiryollarının ulaşımdaki payı % 38, deniz ve havayollarının ulaşımdaki payı ise %
35'dir. Türkiye'de karayollarının ulaşımdaki payı % 93, demiryollarının ulaşımdaki
payı % 4, deniz, hava gibi diğer ulaşım araçlarının ulaşımdaki payı ise % 3
seviyesindedir. Ancak son yıllarda havayolu ulaşımında büyük bir gelişme
yaşanmaktadır. Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin (DHMİ) istatistiklerine göre
2007 yılında ülke genelinde trafiğe açık 38 havalimanından geçen toplam iç hat yolcu
sayısı 27 milyonu aşmıştır.
Türkiye 10.984 km demiryolu uzunluğuyla Dünya’da 23’üncü sırada
bulunmaktadır. Almanya'da 116 metre, Polonya'da 86 metre, Japonya'da 72 metre,
İngiltere'de 71 metre, ABD'de 25 metre olan demiryollarının ülke yüzölçümüne (km2)
oranı, Türkiye'de 14 metredir. Türkiye’nin demiryolu uzunluğu, AB ülkelerinin
ortalama 5–6 kat altında kalmaktadır. AB ülkelerinde 10 bin kişiye düşen demiryolu
uzunluğu ortalama 5,1 kilometre iken bu oran Türkiye’de 1,4 kilometredir.
Ülkemizdeki mevcut ham petrol boru hatlarının büyük bir bölümü Bölgede yer
almaktadır. Bunlar; Irak-Türkiye Boruhattı, Batman-Dörtyol Boruhattı, Şelmo-Batman
Boru hattı ve ham petrol toplama boruhatlarıdır.
Karayolları
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde taşımaların en büyük bölümü karayolu
ile gerçekleştirilmektedir. 1987 yılında devlet ve İl yolları toplamı 4.345 km iken 2000
yılı itibariyle bu rakam 5.512 km’ye ulaşmıştır. Bunun 2.731 km’si devlet yolu, 2.781
61
km’si ise İl yoludur. Bunların dışında Bölgeyi Akdeniz limanlarına bağlayan Otoyolun
Gaziantep’e kadar olan kesimi hizmete açılmıştır.
Günümüzde Avrupa Birliği ve Amerika'da karayollarının ulaşımdaki payı % 27,
demiryollarının ulaşımdaki payı % 38, deniz ve havayollarının ulaşımdaki payı ise %
35'dir. Türkiye'de karayollarının ulaşımdaki payı % 93, demiryollarının ulaşımdaki
payı % 4, deniz, hava gibi diğer ulaşım araçlarının ulaşımdaki payı ise % 3
seviyesindedir. Türkiye’de ulaşımda olduğu gibi taşımacılıkta da karayolları önemini
korumaktadır.
Havayolları
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Gaziantep, Adıyaman, Şanlıurfa,
Mardin, Diyarbakır, Batman ve Siirt Havaalanı olmak üzere toplam yedi adet
havaalanı mevcut olup, sivil ve askeri hava taşımacılığında hizmet vermektedirler.
Demiryolları
Türkiye 10.984 km demiryolu uzunluğuyla Dünya’da 23. sırada bulunmaktadır.
Almanya'da 116 metre, Polonya'da 86 metre, Japonya'da 72 metre, İngiltere'de 71
metre, ABD'de 25 metre olan demiryollarının ülke yüzölçümüne (km2) oranı,
Türkiye'de 14 metredir. Yani Türkiye'de 1 kilometrekareye 14 metre demiryolu
düşmektedir. Türkiye’nin demiryolu uzunluğu, AB ülkelerinin ortalama 5–6 kat altında
kalmaktadır. AB ülkelerinde 10 bin kişiye düşen demiryolu uzunluğu ortalama 5,1
kilometre iken bu oran Türkiye’de 1,4 kilometredir. Demiryolları TRC Güneydoğu
Anadolu Bölgesine güney ve kuzeyden olmak üzere iki hatla hizmet vermektedir. Bu
Bağlamda;
TRC1 Alt Bölgesinde Gaziantep İlinin demiryolu bağlantısı bulunmakta,
Adıyaman’ın sadece Gölbaşı ilçesinden geçmektedir. Kilis ilinde ise demiryolu
bağlantısı yoktur.
TRC2 Alt Bölgesinde Demiryolu Diyarbakır’da gerek yük taşımacılığında
gerekse insan taşımacılığında kullanılmaktadır. Şanlıurfa’da ise Akçakale ve
Ceylanpınar ilçelerinin Suriye sınırın yakın noktalarından demiryolu geçmektedir.
Dolayısıyla bu ulaşım türünden Şanlıurfa pek istifa edememektedir.
TRC3 Alt Bölge sınırları içerisinde Batman’dan Siirt’in Kurtalan ilçesine kadar
demiryolu taşımacılığı mevcut olup yolcu ve yük taşımacılığında kullanılmaktadır.
62
Köyyolları
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki köy yollarının toplam uzunluğu 28.420
km’dir. Köy yolu ağının % 26,7’si asfalt, % 49,2’si stabilize ve % 20,7’si tesviye
yoldan oluşturmaktadır.
Tablo 14. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Köyyolları Envanteri (km)
İLLER Asfalt Beton Stabilize Tesfiye Ham Yol TOPLAM
Adıyaman 1028 0 1604 720 36 3388
Batman 366 0 1073 524 157 2120
Diyarbakır 555 0 3131 1100 352 5138
Gaziantep 1924 0 568 18 2 2512
Kilis 186 0 563 29 3 781
Mardin 1057 0 1648 817 56 3578
Siirt 237 0 1128 464 60 1889
Şanlıurfa 2844 0 3760 1776 32 8422
Şırnak 396 0 594 500 241 1731
Kaynak: Bölge İlleri İl Özel İdareleri
Kırsal yerleşim yerlerinde toplam köy yolları dikkate alındığında, asfalt yol
oranı Türkiye’de 45,23 olup bu oran toplam köy yollarının yarısını bile
geçmemektedir. GAP’ta bu oran Türkiye ortalamasının altında olup % 36,24’tür.
3.1.2.5. Ana Ekonomik Sektörler ve Faaliyetler
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 1987-2001 döneminde sektörel büyüme
hızlarını görmek amacıyla düzenlenmiş tablo 15. de de görüleceği gibi yıllık ortalama
büyüme hızları; tarımda % 4.3, sanayide % 2.2 ve hizmetlerde % 3’tür. Türkiye
genelinde ise sektörlere göre yıllık ortalama büyüme hızları ise tarımda % 0.8,
sanayide % 3.5 ve hizmetlerde % 3’tür. Sektörel büyüme oranlarından da
63
anlaşılabileceği gibi TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi tarımsal üretimde Türkiye
ortalamasının çok üzerinde bir büyüme gerçekleştirirken hizmetler ve sanayi
sektörlerinde Türkiye ortalamasının altında kalmıştır. Gelecek yıllarda tarımsal
üretimle elde edilen sermaye birikiminin diğer sektörleri daha çok desteklemesi
beklenmektedir.
Tablo 15. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Ortalama Sektörel Büyüme Hızları 1987-2001
İller Tarım Sanayi Hizmetler Ortalama Büyüme Hızı
( % )
Gaziantep 1,0 4,5 3,2 3,2
Adıyaman 0,8 1,9 2,7 1,8
Kilis 2,3 3,7 4,0 1,7
Şanlıurfa 9,3 14,6 3,3 6,9
Diyarbakır 5,1 -1,2 2,0 2,0
Batman 1,7 3,3 0,0 1,4
Mardin 2,0 3,6 2,6 2,4
Siirt 3,3 3,3 1,4 2,5
Şırnak 5,7 5,2 8,1 6,9
TRC Bölgesi 4,3 2,2 3,0 3,2
Türkiye 0,8 3,5 3,0 2,8
Kaynak: TÜİK
Türkiye’nin bölgesel kalkınmaya yönelik en büyük yatırımı olan GAP'ın sulama
projelerinin tamamlanmasıyla 1.7 milyon hektar alanın sulamaya açılması
hedeflenmektedir. 2005 sonu itibariyle DSİ tarafından sulamaya açılan alan 236 019
hektar olmuştur. Fiziki gerçekleşme açısından, sulama projelerinin % 14.9’u
işletmede, % 7.4’ü inşaat halinde, % 15.8’i ihale ve % 61.9’u planlama
aşamasındadır. Sulama projelerinin tamamlandığında ise, Türkiye’de şimdiye kadar
devlet eliyle gerçekleştirilen sulama alanına eşit bir alan daha sulu tarıma açılmış
olacaktır. Böylece GAP’ın meydana getireceği yüksek tarım ve sanayi potansiyeli,
Bölge’de ekonomik hasılayı artıracak, Bölge halkının yaklaşık 3.5 milyonuna iş
imkanı yaratacaktır. Ayrıca sulanan alanlarda üretim artışı sağlanacaktır. Ülke
nüfusunun yaklaşık % 10'unu oluşturan TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin ülke
Gayri Safi Yurt İçi Hasılası'na (GSYİH) katkısı % 5 düzeyindedir.
64
3.1.2.5.1. Tarım
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin arazi varlığı yaklaşık 7.5 milyon hektar
olup, bu alanın yaklaşık 3.3 milyon hektarı tarıma elverişli alanlardır. Bölgenin arazi
varlığı ülkemiz arazi varlığının %9.6'sını oluşturmaktadır. Türkiye’nin bölgesel
kalkınmaya yönelik en büyük yatırımı olan GAP'ın sulama projelerinin
tamamlanmasıyla 1.7 milyon hektar alanın sulamaya açılması hedeflenmektedir.
2005 sonu itibariyle DSİ tarafından sulamaya açılan alan 236 019 hektar olmuştur.
Tablo 16. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Kullanılma Şekline göre Tarım Alanları
İLLER İşlenen Tarla Alanı (Hektar) Sebze Alanı
(Hektar)
Dikili Alan
(Hektar)
Toplam Alan
(Hektar) Ekilen Nadas
Gaziantep 193979 18386 9915 150908 373188
Adıyaman 235013 200 5183 38845 279241
Kilis 52398 8370 11353 31159 103280
TRC1 481390 26956 26451 220912 755709
Şanlıurfa 938218 90675 20549 96992 1146434
Diyarbakır 682023 84689 18296 24882 809890
TRC2 1620241 175364 38845 121874 1956324
Mardin 288822 46020 8494 19322 362658
Batman 105715 3000 4252 5156 118123
Şırnak 91411 1535 994 1996 95936
Siirt 46475 24833 1942 11188 84438
TRC3 532423 75388 15682 37662 661155
TRC
G.A.Bölgesi 2634054 277708 80978 380448 3373188
TÜRKİYE 17562656 4990882 817852 2655850 26027240
Kaynak: Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
65
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Arazi Kullanım Kabiliyet Sınıfları
dağılımına göre; Bölgede işlemeli tarıma elverişli (I. II. ve III. Sınıf) arazi miktarı da
toplam alanın % 33.2'si kadardır. Kısıtlı işlemeye uygun arazi (IV. Sınıf) de birlikte
değerlendirildiğinde Bölge topraklarının % 42.3'ü tarıma elverişli görülmektedir. Mer'a
ve ormana elverişli VI. ve VII. sınıf arazi miktarı ise Bölge arazilerinin % 54'ü
civarındadır. Bu araziler genelde dik eğim, şiddetli erozyon, taşlılık, sığ kök bölgesi,
kuraklık v.b. sorunlar içermektedir.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde tarıma hizmet eden kurum ve kuruluşlar
ile tarımsal organizasyonların fonksiyonları ve sorumlulukları tablo 17.de verilmiştir.
Tablo 17. Tarımsal Organizasyonların Fonksiyonları ve Sorumlulukları
Verilen Hizmetler İlgili Kurum
Araştırma , Eğitim ve Yayım Üniversiteler, Araştırma Enstitüleri, Tarım İl ve ilçe
Müdürlükleri, STÖ.
Kontrol Hizmetleri
Tarım İl ve ilçe Müdürlükleri, Zirai Karantina Müdürlükleri,
Tahaffuzhane ve Gümrük Veteriner Müdürlükleri, İl Kontrol
Lab. Müdürlükleri
Sulama DSİ (Büyük ölçekli), Sulama Birlikleri
Orman Köylerini Kalkındırma Çevre ve Orman İl Müdürlükleri
Veteriner Hizmetleri
Veteriner Fakülteleri, Veterinerlik Kontrol ve Araş Enst.,
Tarım İl ve İlçe Müdürlükleri, Yetiştirici Birlikleri, Serbest
Veteriner Hekimler
Tarımsal Girdi Temini
(Damızlık Temini tohum,
gübre, zirai mücadele ilaçları)
Tarım İl ve İlçe Müdürlükleri, Üretici ve Yetiştirici Birlikleri,
Özel Sektör, Çiftçiler
Ürün Toplama ve Pazarlama TMO, Borsa,Tüccarlar, Birlikler, Tarımsal Amaçlı
Kooperatifler, Özel Sektör
Et (Kesim, işleme) Kombinalar, Mezbahalar
Finanssal Kaynaklar
Ziraat Bankası A.Ş., Tarım Kredi Kooperatifleri, KOBİ, İl Özel
İdaresi, TKB Yerel Teşkilatı, KHGB, TEMA Vakfı, SYDV,
KOSGEB, Özel Sektör, AB ve Dünya Bankası, IFAD, UNDP
Kaynak: Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
66
3.1.2.5.2. Sanayi
Tablo 18. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İhracat-İthalat Değerleri
İLLER
İHRACATÇI FİRMA SAYISI
İHRACAT DEĞERİ (1000$)
İTHALATÇI FİRMA SAYISI
İTHALAT DEĞERİ (1000$)
2005 2006 2005 2006 2005 2006 2005 2006
Gaziantep 823 854 1.657.816
1.856.239
847 813 1.683.899 1.775.744
Adıyaman 18 19 2.212 24.413 23 25 26.232 101.835
Kilis 15 17 4.496 7.968 47 42 11.434 15.807
Şanlıurfa 68 85 32.433 45.201 209 206 115.460 146.627
Diyarbakır 83 85 57.763 66.835 71 72 19.135 37.121
Mardin 99 123 171.436 187.776
88 79 30.529 49.500
Batman 33 28 44.402 17.702 23 31 6.978 11.462
Şırnak 176 177 250.275 209.410
31 22 10.670 15.268
Siirt 8 6 5.785 1.010 8 6 3.088 3.261
TOPLAM 1.323 1.394 2.246.618
2.416.554
1.347 1.296 1.907.425 2.156.626
TÜRKİYE 42.138 44.082 73.476.408
85.278.802
51.287 53.698 116.774.151
137.321.360
Kaynak: Bölge İlleri Sanayi ve Ticaret İl Müdürlükleri
67
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde birisi Gaziantep, diğeri Mardin’de olmak
üzere 2 serbest bölge mevcuttur. 8 organize sanayi bölgesi (OSB) tamamlanmış, 11
OSB ise yatırım programında yer almaktadır. İnşaatı devam eden 4 OSB’de de
üretime geçilmiş olup faaliyetteki OSB sayısı 12’dir. Bölge’de 2007 itibariyle 25 küçük
sanayi sitesi (KSS) faal durumdadır. 12 KSS’nin ise yapım çalışmaları devam
etmektedir.
Bölge’nin sulu tarıma açılması ile beraber sanayide önemli gelişmler meydana
gelmiş; sanayi tesisleri sayısı iki katına çıkmıştır. 2006 yılı sonu itibariyle Güneydoğu
Anadolu Bölgesinde 10 kişiden fazla işci çalıştıran 1.834 işletmede toplam 80.776
kişi istihdam edilmektedir. Bölge sanayinin Türkiye sanayi katma değeri içindeki payı
ise % 2’den % 4’e yükselmiştir.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinden yapılan ihracat düzeyinde de artış
olmuş; 2001 yılında 708 milyon USD olan ihracat tutarı 2006 da 2.416 milyon USD’ye
yükselmiştir. Bölgede yapılan ihracatın Türkiye’nin toplam ihracatı içindeki payıda
aynı dönemde % 2,3’ten % 2,8’e çıkmıştır.
3.1.2.5.3. Hizmetler (Turizm, Ticaret vb.)
Bölgedeki Nemrut Dağı (Adıyaman) ile Diyarbakır ve Şanlıurfa şehirlerinde
bulunan tarihi eserler bölgenin turizm potansiyellerini oluşturur. Ayrıca kültür turizmi
açısından tarih öncesi çağlardan başlamak üzere günümüze kadar ulaşmış birçok
uygarlığa ve çok tanrılı dinler ile üç büyük dine ait kültür varlıklarına ev sahipliği
yapan Güneydoğu Anadolu Bölgesi, özellikle Mardin, Şanlıurfa, Şırnak ve Siirt illeri
ile bir dinler mozaiği oluşturmaktadır. Şanlıurfa'nın putperestlikle savaşan İbrahim
Peygamberin doğduğu yer olarak bilinmesi, dağlarında Musa Peygamberin çobanlık
yapmış olması ve kentin İsa Peygamber tarafından kutsanarak, batıda da "Kutsal
Şehir" olarak anılması da bu mozaiğin renklerini oluşturmaktadır. Ayrıca, Süryani
kültürünün geliştiği yer olan ve bu kültürün günümüze kadar gelen zengin örneklerini
barındıran Mardin, bir efsaneye göre Nuh Peygamberin gemisinin karaya oturduğu
yer olan Şırnak ile İslam bilim, kültür ve eğitim merkezi olan Siirt Güneydoğu Anadolu
mozaiğinin diğer renklerini oluşturmaktadır.
68
3.1.2.6. Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Göstergeleri
Türkiye ekonomisinin genel karakteristikleri incelendiğinde çeşitli kesimler
arasında önemli gelişme farklılıkları olduğu görülür. Gelişme farklılıkları sadece
Türkiye’nin çeşitli kesimleri arasında oluşan bir olgu değildir. Dünya ekonomisine
bakıldığında az gelişmiş, gelişmekte olan ve günümüzün sanayi ve hatta ileri sanayi
toplumlarında bile bölgesel gelişme farklılıkları olduğu görülür. Ancak söz konusu
farklılıklar ülkeden ülkeye değişik nitelikler arz etmektedir. Bu farklılıkların giderilmesi
ülkelerin daha yüksek bir refah seviyesine ulaşması ve toplumda gelir dağılımındaki
düzensizliğin sona erdirilmesi açısından önemli olmaktadır.
Türkiye’nin coğrafi bölgeler itibariyle gelişmişlik düzeyleri incelendiğinde
bölgeler arasında önemli farklılıklar olduğu görülmektedir. Bu çerçevede Marmara ve
Ege bölgeleri ekonomik gelişmişlik düzeyi olarak nispeten yüksek gelişmişlik
düzeylerine sahip olurken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin ise düşük
gelişmişlik düzeylerine sahip oldukları görülür. Söz konusu bölgelerde bulunan bazı
iller, içinde bulundukları bölgenin temel karakterlerinden farklı durumlar arz
edebilmektedir. Ancak genel anlamda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin
nispeten azgelişmiş bölgeler oldukları bilinen bir gerçektir.
Bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarının temelinde birçok etken yatmaktadır. Bu
etkenler arasında altyapı yetersizliği, sermaye (beşeri ve fiziksel sermaye) birikimi
yetersizliği, kalkınma olgusunu olumsuz etkileyen sosyo-kültürel yapıların varlığı gibi
birçok etken sayılabilir. Bütün bunlara ilave olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu
bölgelerindeki eğitim düzeylerinin Türkiye ortalamalarının altında gerçekleşmesi, bu
bölgelerin gelişmelerinin önünde önemli bir engel olarak karşımıza çıkmaktadır.
Nitekim yukarıda belirtildiği gibi eğitim ile kalkınma arasında önemli bir ilişki
bulunmaktadır. Bölgelerarası gelişmişlik farklarının azaltılması ve sonuçta ülke
ekonomisinde arzulanan gelişme düzeyinin sağlanması için eğitim olgusuna büyük
önem verilmesi gerekmektedir.
3.1.2.6.1. Gelişmişlik ve Büyüme
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin kalkınmasını hızlandırmak amacıyla
başlatılan ve Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa,
Şırnak illerinde uygulanmakta olan GAP, Türkiye’nin şu ana kadar yaptığı en büyük
69
ve en kapsamlı bölgesel kalkınma projesi olarak görülmektedir. GAP, Fırat ve Dicle
nehirleri üzerinde yapımı öngörülen barajlar, hidroelektrik santraller ve sulama
tesislerinin yanısıra kentsel ve kırsal altyapı, tarımsal altyapı, ulaştırma, sanayi,
eğitim, sağlık, konut vb. konularındaki yatırımları da içine alan, sadece Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’ni değil, tüm Türkiye’yi etkileyecek değişimleri de beraberinde
getirecek çok yönlü bir entegre kalkınma projesi olarak hayatta geçirilmeye
çalışılmaktadır.
Tablo 19. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Gelişmişlik Verileri
İLLER
Toplam
Nüfus
Kişi
Nüfus
Yoğunluğ
u
Kişi/Km2
Ortalama
Hane Halkı
Büyüklüğü
Kişi
Doğurganlı
k Hızı
Çocuk
Sayısı
Bebek
Ölüm Hızı
Yüzde
Adıyaman 623,811 88,70 6,26 3,66 4,91
Diyarbakır 1,362,708 90,50 6,76 4,51 5,50
Gaziantep 1,285,249 188,48 5,23 3,83 4,84
Mardin 705,098 80,07 7,72 4,98 7,11
Siirt 263,676 48,18 7,48 6,05 5,86
Şanlıurfa 1,443,422 76,92 6,93 4,83 3,74
Batman 456,734 98,03 7,60 5,27 6,89
Şırnak 353,197 49,38 8,25 7,06 6,76
Kilis 114,724 80,34 5,05 3,54 4,62
TRC GAB 6,608,619 88,00 6,55 4,86 6,00
Türkiye 67,803,92
7 88,00 4,50 2,53 3,53
Kaynak: TÜİK
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi toplam ülke yüzölçümünün %9.5’ine tekabül
eden 75.193 km2 lik bir alana sahiptir. 2000 yılı nüfus sayımına göre Bölge nüfusu
6,608,619 olup Türkiye nüfusunun %9.75’ine tekabül etmektedir.Nüfus yoğunluğu
km2 ye 88 kişi ile Türkiye ortalaması seviyesindedir. Ortalama doğurganlık hızı
açısından 4.86 oranıyla Türkiye’nin 2.53 olan ortalamasının üzerinde yer almaktadır.
Ortalama hane halkı büyüklüğü açısından 6.55 kişi olan GAP Bölgesi ortalaması yine
4.50 olan Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleşmiştir. Bebek ölüm hızları
70
incelendiğinde GAP Bölgesinin 2000 yılında %6’lık bir orana sahip olduğu ve Türkiye
ortalaması olan %3.53’ün üzerinde gerçekleştiği görülmektedir (www.dpt.gov.tr,). Bu
oranlardan da anlaşılacağı üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesinin sahip olduğu
yüksek nüfus artış hızı Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleşmeye devam
etmektedir. Nüfus artış hızına dikkat çekmek için Tablo 20’de GAP illeri, GAP Bölgesi
ve Türkiye’nin ortalama yıllık nüfus artış hızları (1990-2000) verilmiştir.
Tablo 20. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Yıllık Nüfus Artış Hızları (1990-2000), (%)
İller Toplam Kentsel Kırsal
Adıyaman 1,99 4,22 -0,13
Diyarbakır 2,17 3,17 0,84
Gaziantep 2,40 3,12 0,14
Mardin 2,33 4,51 0,14
Siirt 0,79 3,31 -1,9
Şanlıurfa 3,65 4,23 2,90
Batman 2,83 4,46 0,20
Şırnak 2,98 5,22 0,36
Kilis -1,26 -1,51 -0,78
TRC GAB 2,51 3,86 0,70
Türkiye 1,82 2,68 0,42
Kaynak: TÜİK
Tablo 20 incelendiğinde; 1990-2000 döneminde ortalama yıllık nüfus artış
hızının Türkiye’de % 1.82 iken, TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde % 2.47 olarak
gerçekleştiği görülmektedir. Türkiye ve TRC ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi
düzeyinde kentsel (şehir) ve kırsal (köy) alanlardaki nüfus artış hızlarına
bakıldığında, 1990-2000 döneminde Bölge’de kentsel nüfus artış hızının yıllık
ortalama % 3.86 olduğu ve yine Türkiye ortalaması olan % 2.68 in üzerinde
gerçekleştiği görülmektedir. Aynı dönemde Bölge’de kırsal kesim nüfus artış oranı
yıllık ortalama % 0.7 olurken Türkiye kırsal nüfus artış oranı ortalama yıllık % 0.42
seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu durum nüfusun giderek kentlerde yığıldığı, başka bir
deyişle kırsal kesimden kentsel kesime doğru bir göç olgusunun yaşandığı gerçeğiyle
yorumlanabilir. Ancak kentsel nüfustaki bu yüksek artış hızı sadece mevcut ve
yetersiz düzeydeki kentsel altyapı hizmetlerinin daha da yetersiz hale gelmesini değil,
71
aynı zamanda gerekli önlemler alınmadığı taktirde giderek artan oranlarda istihdam
sorununu da beraberinde getireceği söylenebilir.
3.1.2.6.2. Kişi Başına Gelir
2000 yılında TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Türkiye GSYİH’dan % 5,06’lık
bir pay almıştır. Bölge nüfusunun ülke nüfusunda % 9.7’lik paya sahip olduğu
düşünülürse bölgede kişi başına GSYİH rakamının yaklaşık olarak ülke ortalamasının
yarısı kadar gerçekleşmesi beklenecektir. Nitekim 2000 yılı itibariyle kişi başına
GSYİH, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde cari fiyatlarla 925,813 TL olarak
gerçekleşmiş ve buda Türkiye ortalaması olan 1,760,856 TL’nin % 52,57’sine tekabül
etmektedir.
Tablo 21. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Kişi Başına GSYİH (USD)
Düzey İller / Bölgeler 1997 1998 1999 2000 2001
Gaziantep 2283 2280 2037 2102 1593
Adıyaman 1245 1198 1108 1250 918
Kilis 2339 2454 2110 2317 1817
TRC1 1921 1903 1704 1852 1398
Şanlıurfa 1374 1455 1235 1301 1008
Diyarbakır 1734 1875 1659 1691 1313
TRC2 1553 1662 1443 1491 1156
Mardin 1346 1523 1124 1151 983
Batman 1634 1698 1505 1558 1216
Şırnak 1092 1121 902 830 638
Siirt 1346 1401 1298 1399 1111
TRC3 1367 1466 1200 1227 993
TRC GA Bölgesi 1619 1685 1460 1532 1186
T Ü R K İ Y E 3021 3176 2847 2941 2146
Kaynak: TÜİK
72
3.1.2.6.3. Bazı Mali Göstergeler
Tablo 22. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Bazı Mali Göstergeler
İstatistiki
Bölge
Birimleri
2001 Yılı 2005 Yılı 2006 Yılı
GSYİ
H
İçind
eki
Payı(
%)
Kişi
Başına
GSYİH
(USD)
İhracat
(1000$)
İthalat
(1000$)
İhracat
(1000$)
İthalat
(1000$)
Gaziantep 1,40 1.593 1.657.8
16
1.683.8
99
1.856.2
39
1.775.74
4
Adıyaman 0,40 918 22.212 26.232 24.413 101.835
Kilis 0,10 1.817 4.496 11.434 7.968 15.807
Şanlıurfa 1,00 1.008 32.433 115.460 45.201 146.627
Diyarbakır 1,20 1.313 57.763 19.135 66.835 37.121
Mardin 0,50 983 171.436 30.529 187.776 49.500
Batman 0,40 1.216 44.402 6.978 17.702 11.462
Şırnak 0,20 1.111 250.275 10.670 209.410 15.268
Siirt 0,20 638 5.785 3.088 1.010 3.261
TRC GAB TOPLAM 5,40 1.186 2.246.6
18
1.907.4
25
2.416.5
54 2.156.626
TÜRKİYE 100,0 2.146 73.476.
408
116.774.
151
85.278.
802
137.321.3
60
Kaynak: TÜİK
Gayrisafi Bölgesel Hasıla’nın (GSBH) Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki
payı; 1985 yılında % 4 düzeyinde iken 2001 yılında % 5,5 düzeyine, kişi başına gelir
ise aynı yıllar itibariyle % 47’den % 55’e yükselmiştir.
Türkiye İhracat hacminin % 2.8 ‘i TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
gerçekleşirken, bölge içerisinde gerçekleşen ihracat değerinin % 76,8 ‘i TRC1 Alt
Bölgesi İllerinden Gaziantep’te gerçekleşmiştir. Aynı şekilde Türkiye ithalat hacminin
% 1.57 ‘si TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde gerçekleşirken, bölge içerisinde
73
gerçekleşen ithalat değerinin % 82.33 ‘ü TRC1 Alt Bölgesi İllerinden Gaziantep’te
gerçekleşmiştir.
Tablo 23. Genel Nüfus Sayımı Ekonomik Faaliyete Göre İstihdam Edilen Nüfus(2000)
Düzey İller /
Bölgeler Toplam İstihdam Tarım Sanayi İnşaat Hizmet Diğer
Gaziantep 374668 146625 79730 22683 125252 378
Adıyaman 209126 154004 10044 5206 39665 207
Kilis 38445 21039 2879 1470 12852 205
TRC1 Alt Bölgesi 622239 321668 92653 29359 177769 790
Şanlıurfa 429431 312613 14893 12481 88546 898
Diyarbakır 398155 254246 15205 14856 113172 676
TRC2 Alt Bölgesi 827586 566859 30098 27337 201718 1574
Mardin 213155 149046 5048 5697 52911 453
Batman 110083 69882 6569 4195 29033 404
Şırnak 109224 50855 2019 3817 52025 508
Siirt 77745 44215 2002 1985 29237 306
TRC3 Alt Bölgesi 510207 313998 15638 15694 163206 1671
TRC Güneydoğu
Anadolu Bölgesi 1960032 1202525 138389 72390 542693 4035
T Ü R K İ Y E 25997141 12576827 3470360 1196246 8719692 34016
Kaynak: TÜİK
3.2. Doğal ve Tarımsal Kaynaklar
Bir ülkenin varlığı, sahip olduğu doğal kaynakları su ve toprağın alansal
içeriğinde üzerinde ve altında bulunan diğer kaynakları ve bu oluşumun içinde yer
alan, en ilkelinden gelişmişine canlı materyali ile ifade edilebilir. Verimli topraklar,
ormanlar, akarsular, göller, güneş enerjisi, yeraltı zenginlikleri gibi doğadan kullanılan
kaynaklar yenilenebilir ve yenilenemez doğal kaynaklar olarak tanımlanmaktadır.
Bir bölgenin yenilenebilir ve yenilenemez doğal kaynaklarının bilinmesi, o
bölgenin tarımsal ve kırsal kalkınma potansiyelleri ile kısıtların tanımlanması
74
bakımından önemlidir. Doğal kaynaklardan su ve toprak diğerlerinden farklı özellikler
taşımakta, yaşamın sürdürülebilmesi için alternatifi olmayan, yeniden üretilemeyen,
çoğaltılamaz nitelikleriyle ekonomik olarak kıt, politik olarak gıda ve kullanım
bakımından stratejik konumda bulunmaktadır. Ülkemizin doğal kaynak potansiyeli su
ve toprak - yerüstü, yeraltı suyu, deniz, göl, akarsu, ıslak alanlar, orman, çayır, mera,
yayla, maden rezervleri ve buna bağımlı tarım, enerji ve çevre; sektörel ve kaynak
olarak ciddi tehlike boyutunda yok edilmektedir.
3.2.1.Doğal Enerji Kaynakları
Yenilenebilir Enerji olarak da ifade edilen Doğal Enerji Kaynakları, Canlıların
ve Dünyanın yaşam haklarına saygılı olması nedeniyle de Evrensel Bir Kimlik
kazanmaktadır. Yenilenebilir enerji, "doğanın kendi evrimi içinde, bir sonraki gün
aynen mevcut olabilen enerji kaynağı" olarak tanımlanıyor. Bugün yaygın olarak
kullanılan fosil yakıtlar, yakılınca biten ve yenilenmeyen enerji kaynaklarıdır. Oysa
hidrolik (su), güneş, rüzgâr ve jeotermal gibi doğal kaynaklar yenilenebilir olmalarının
yanı sıra temiz enerji kaynakları olarak karşımıza çıkıyor.
Yenilenebilir enerji kaynakları dünyada olduğu kadar Türkiye’de de enerji
konusunun en önemli başlıklarından birini oluşturuyor. Enerji maliyetlerinin gittikçe
yükselmesi karşısında yenilenebilir enerji kaynakları Türkiye gibi enerji ihtiyacını
büyük ölçüde dışardan sağlayan ülkeler için daha da önem kazanıyor.
Günümüzde Yaşam için gerekli olan enerji kaynakları büyük bir oranda
insanlar tarafından tüketilmiş ve artık azda da olsa Doğanın Hareket Dinamiğinden
faydalanılarak elde edilen bir takım enerji kaynakları kullanılmaya başlanmıştır. Doğal
Enerji Kaynaklarının temelini oluşturan güneş ve rüzgar enerjileri hem doğayı
tüketmemekte hem de kirletmemektedir. Bu nedenle Temiz Enerjiler olarak da
adlandırılmaktadırlar.
Ülkemizde enerji üretiminde kullanılan enerji santralleri; Hidrolik, Jeo-termal ve
Termik olarak üç ayrı grupta toplanmaktadır. 1994 yılından itibaren bu santrallere
doğalgaz çevrim santralleri de eklenirken rüzgâr enerjisinden ve güneş enerjisinden
elektrik enerjisi üretimi ile ilgili çalışmalar hız kazanmıştır. 2000’li yılların başında
enerji açığının kapatılması için yurt dışından Sinop sahiline getiren petrol enerjisini
75
elektrik enerjisine çeviren yüzer elektrik santrali de ülkemizde enerji üretimi
literatürüne girmiştir.
3.2.1.1. Güneş Enerjisi
Yer yüzeyinin gerek duyduğu enerjinin tümü güneşten gelmektedir. Bu
nedenle güneş enerjisi en önemli enerji kaynaklarımızın başında gelmektedir.
Güneşten enerji elde etmek, güneşin doğuşundan batışına kadar atmosferin içine
verdiği ısı ve ışığı, insanların ihtiyaç duyduğu elektrik ve proses ısı (sıcak su ve buhar
gibi) ihtiyacıyla buluşturup yararlanmakla mümkün olmaktadır. Burada asıl kaynak
güneş ve her gün yenilenebilen bir yapıya sahiptir. Güneşin ulaştığı yere bir düz
depolayıcı koyulduğunda bunun ısısıyla 70-80 derece su elde etmek mümkün. Bugün
bu sistem, Türkiye’de yaygın ancak verimsiz kullanılmaktadır.
Türkiye ve özellikle güney bölgelerimiz, Güneş enerjisinden iyi
yararlanabilecek bir konuma sahiptir. Bu enerjiden, en çok su ısıtmada faydalanılır.
Ayrıca, sera ısıtmasında, su pompası çalıştırılmasında, bazı elektronik aletlerin
çalıştırılmasında, vs. Güneş enerjisi kullanılmaktadır. Türkiye’nin en fazla güneş
enerjisi alan bölgesi TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi olup, güneş enerjisi
potansiyeli ve güneşlenme süresi değerlerinin bölgelere göre dağılımı tablo 24’de
verilmiştir.
Tablo 24. Türkiyenin Yıllık Toplam Güneş Enerjisi Potansiyelinin Bölgelere Göre Dağılımı
BÖLGELER Toplam Güneş Enerjisi
(Kwh/m²-yıl)
Güneşlenme Süresi
(Saat/Yıl)
Güneydoğu Anadolu 1460 2993
Akdeniz 1390 2956
Doğu Anadolu 1365 2664
İç Anadolu 1314 2628
Ege 1304 2738
Marmara 1168 2409
Karadeniz 1120 1971
Kaynak: EİE Genel Müdürlüğü.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin batı bölümünde Akdeniz Geçiş İklimi
özellikleri gözlenirken, doğu bölümünde karasal iklim hakimdir. Bölgenin genelinde
güneşli geçen gün sayısı fazladır. Dolayısıyla güneş enerjisinin kullanımı bakımından
avantajlı konumdadır.
76
TRC G.Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan illerin güneşli gün sayıları, ortalama
güneşlenme süreleri ve güneşlenme şiddetleri tablo 25’de verilmiştir.
77
Tablo 25. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Güneşlenme Gün sayısı, Güneşlenme Süresi ve Güneşlenme Şiddeti
İstatistiki Bölge Birimleri
Güneşli
Gün
Sayısı
Güneşlenme Süresi
Güneşlenme Şiddeti
Rasat
Süresi (Yıl)
Günlük Ortalama
Güneşlenme Süresi
(Saat-Dak.)
Rasat
Süresi
(Yıl)
Günlük Ortalama
Güneşlenme Şiddeti
(Cal/cm2,Dak.)
TRC
TRC1
TRC11 Adıyaman 180,0 30 7 saat 50 dk 20 400,00
TRC12 Gaziantep 171,3 36 8 saat 00 dk 20 404,25
TRC13 Kilis 166,8 31 8 saat 03 dk 6 407,95
TRC2 TRC21 Diyarbakır 173,1 60 8 saat 00 dk 20 403,52
TRC22 Şanlıurfa 180,7 47 8 saat 28 dk 29 405,82
TRC3
TRC31 Batman 172,0 30 7 saat 32 dk 10 402,43
TRC32 Mardin 180,2 35 7 saat 12 dk 20 401,10
TRC33 Siirt 183,5 39 7 saat 43 dk 20 400,00
TRC34 Şırnak 169,0 25 7 saat 35 dk 10 399,66
Kaynak: EİE Genel Müdürlüğü
78
Tablodan anlaşılacağı gibi, TRC1 bölgesinin batısında, yılda ortalama 167
gün, doğusunda 180 gün güneşli geçmektedir. Günlük güneşlenme süresi 7 saat 00
dakika ile 8 saat 03 dakika arasında değişmektedir. Bölgenin geneli yılda ortalama 51
gün kapalı, 134 - 147 gün bulutlu geçmektedir. TRC2 bölgesi verilerine göre yılda
ortalama 162 gün güneşli geçmektedir. Günlük güneşlenme süresi yaklaşık olarak
ortalama 8 saat 14 dakikadır. En yüksek güneşlenme süresi 12 saat, 18 dakika
olarak temmuz ayında gerçekleşmiş olup, en az aralık ve ocak aylarında olmaktadır.
TRC3 alt bölgesi Karasal iklimin özelliğini göstermektedir. Mevcut verilere yıl içinde
güneşli geçen gün sayısı Şırnak ilinde 169, Siirt İlinde 183, Mardin İlinde 180 ve
Batman ilinde 172 gündür.
3.2.1.2 Rüzgâr Enerjisi
Binlerce yıldır insanlığın hizmetinde bulunan rüzgar enerjisinden elektrik
üretimi ilk olarak 1891 yılında Danimarka'da gerçekleştirilmiştir. Bundan kısa bir süre
sonra da Amerika Birleşik Devletleri'nde yer değirmenlerinin küçük gücteki rüzgar
türbinlerine dönüştüğü ve elektrik enerjisi ürettiği bilinmektedir. Fosil yakıtların
ucuzluğu nedeniyle yeterli seviyede benimsenmeyen rüzgar enerjisi, 1970'li yıllardaki
petrol krizi nedeniyle yeniden hatırlanmış ve bundan sonra, rüzgar türbinlerinin seri
üretime geçilmesi ile, bu alandaki yatırımlar gittikçe artan oranlarda gelişmiş ve
rüzgar enerjisi santralleri oluşturulmaya başlanmıştır. Önceleri kara parçaları
üzerinde oluşturulan bu santraller kıyı açıklarına yani deniz üzerine de kurulmaya
başlamıştır.
Rüzgar gücü insanlık tarafından binlerce yıldır yaygın olarak kullanılmaktadır.
Dünyada toplam 300.000 den fazla yel değirmeni olduğu bilinmektedir. Bunun
dışında, yelkenlilerde ve su pompalama sistemlerinde rüzgar kullanılmıştır.
Dünya enerji ihtiyacının büyük bir oranını sağlayan fosil yakıtların yakın ve orta
gelecekte tükenecek olması gerçeği, ülkeleri enerji kaynaklarını çeşitlendirmeye ve
mevcut kaynaklarını da daha verimli kullanmaya zorlamaktadır.
Devlet Planlama Teşkilatı 8. Beş Yıllık Plan Enerji Özel İhtisas Komisyonu,
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Elektrik Üretimi Alt Komisyonu’nun hazırladığı
raporlar, 2005 yılına kadar ülkemizde rüzgar güç santralleriyle 5 bin megavat
kapasitede elektrik üretiminin mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Bu; Türkiye’nin
toplam elektrik ihtiyacının yüzde 7’sinin rüzgardan sağlanabileceği anlamına geliyor.
79
2020 yılında dünyada üretilen elektriğin yüzde 50’sinin yenilenebilir
kaynaklardan olması planlanıyor. 2010 yılında kullanılacak elektrik enerjisinin yüzde
10’u ise rüzgardan sağlanacak. Bunun dışında dünyada pek yaygın olmayan başka
yenilenebilir enerji kaynakları da bulunuyor. Dalga, med-cezir (gel-git), çöpten
sağlanan metan gazı ve kanalizasyon ısısından da ısınma ve elektrik üretimi için
enerji elde edilebiliyor.
Türkiye’nin rüzgar enerjisi açısından yaklaşık 400 milyar kWh/yıl brüt ve 120
milyar kWh/yıl teknik potansiyele sahip olduğu tahmin edilmektedir.
TRC1 alt bölgede ortalama yıllık rüzgâr hızı 2,1–3 m/sn arasında
değişmektedir. Rüzgârlar genel olarak kuzeybatı yönünden esmektedir. Güney ve
Doğu sektörlü rüzgârlar en az frekansa sahip olanlardır. TRC2 alt bölgesi yıllık
ortalama rüzgâr hızı 2,0–2,6 m/s arasında olup Kuzeybatı yönünden esmektedir.
TRC3 alt bölgesi yıllık ortalama rüzgâr hızı 2,5–3,6 m/s arasında değişmektedir.
Rüzgârlar genel olarak batı ve kuzeybatı frekanslıdır.
İnsanoğlu yüzyıllardır rüzgar enerjisinden yararlanmaktadır. Ancak pahalı
olmayan, günes enerjisinden daha ucuza mal olan ve ülkemizin hemen hemen her
yerinde kullanılabilecek bir enerji türü olan rüzgar enerjisinden TRC bölgesi
faydalanamamaktadır.
3.2.1.3 Jeotermal Enerji
Ülkemiz için önemli bir yenilenebilir kaynak olan ve insan sağlığı, tarım,
sanayi, elektrik ve ısıtmaya kadar geniş kullanım alanına sahip, içerisinde erimiş
halde mineraller bulunduran Jeotermal Enerji Kaynağı, yeraltında magmada artan
sıcaklıkla yeraltı sularının ısınıp yeryüzüne çıkması ile oluşmaktadır. Elektrik üretimi
de jeotermal buharın gücüyle yapılmaktadır. Türkiye’nin bazı bölgelerinde (Denizli,
Kütahya ve İzmir-Aliağa) jeotermal enerji kaynaklarından konut ısıtma ve elektrik
üretimi gerçekleştirilebiliyor.
Halen Türkiye’de jeotermal enerji kaynaklarından 20 Megavat elektrik
üretilmektedir. Bu kaynaktan Türkiye’de 2010 yılında 500 Megavat, 2020 yılında
1000 Megavat elektrik kapasitesi kurulabilecek. 2000’de 51 bin 600 konut ısıtılırken,
80
2010 yılında 500 bin, 2020 yılında ise 1 milyon 250 bin konut ısıtılabileceği
düşünülmektedir.
Türkiye’deki jeotermal enerji kullanımı halen şehir, konut, termal tesis, sera vb.
uygulamalardaki toplam 665 MWt’lık 61.000 konut eşdeğeri merkezi ısıtma, 327
MWt’lık 195 adet kaplıca kullanımı olmak üzere toplam 992 MWt doğrudan ısı
kullanımı ve 17.5 MWT’lık elektrik üretimi şeklindedir.
Ülkemiz jeotermal kaynak bakımından dünyada yedinci sırada yer almaktadır.
Yüzey sıcaklığı 40 derecenin üzerinde olan 140 civarında kaynak mevcuttur.
TRC1 alt bölgesinde jeotermal enerji bulunmamaktadır. TRC2 alt bölgesi
illerinden olan Şanlıurfa’da Karaali Kaplıcası ve Diyarbakır’da bulunan Çermik
Kaplıcaları bölgenin önemli turizm amaçlı olarak da kullanılan merkezleridir. Şanlıurfa
İl merkezine 45 km. uzaklıkta bulunan Karaali Köyünde yer alan termal su kaynağı, 3
km. eninde , 30 km. boyunda bir alanı kaplamaktadır. Kaplıca suları; romatizma,
kadın hastalıkları, sinirsel hastalıklar ve deri gibi hastalıklara olumlu ve iyileştirici
etkilere sahiptir. Çermik kaplıcası Çermik ilçesine 3 km. mesafede Hamambaşı
mevkiindedir. Kaplıca suyunun; debisi 6,66 l/sn., sıcaklığı 48,5 0C, kükürtlü hidrojen,
kokulu kükürt çözeltisi bırakan renksiz sulardır. Radyoaktivitesi 10 Eman, katı
unsurun miktarı 845,9 mg/l, serbest gaz 670,1 mg/l, erimiş unsur miktarı 1516
mg/l.’dir. Çermik kaplıcası suları hipotermal-sodyumlu-bikarbonatlı, klorürlü sular
sınıfına girer. TRC3 alt bölgesinde Mardin İli Midyat-Germuran-Germiyab’ta
kaplıcanın varlığı belirlenmiştir. Bu kaplıcanın özellikleri; sıcaklığı 40 derece, debisi 1
lt/sn., pH’sı 7,40 ve radyoaktivitesi 3,5’tir. Ayrıca, Şırnak ili, Güçlükonak İlçesinde
jeotermal kaynağın varlığı belirlenmiştir.
3.2.1.4 Odun Enerjisi
Eski zamanlardan günümüze kadar odun sürekli yakacak olarak
değerlendirilmiştir. Ancak bugün Avrupa ülkelerinin çoğunda odundan sadece
yakacak enerjisi olarak değil elektrik enerjisi olarak da yararlanılmaktadır. Hatta 2003
yılında, 2002 yılına göre % 6 olarak artığı tespit edilmiştir.
81
Avrupa ülkeleri arasında kullanım açısından büyük farklılıklar olmasına
rağmen, fosil yakıtlarla karşılaştırıldığında odunun gittikçe daha fazla rekabetçi
konuma yükselmeye başladığı belirtilmektedir.
Odun yakıtlarının, miktar konusunda kaçınılmaz bazı güçlükleri olmasına
rağmen toplam temel enerjinin yaklaşık % 6sını karşıladığı tahmin edilmektedir. Odun
yakıtlarının payı, hidro ve diğer yenilenebilir kaynaklarınkinden daha büyük fakat,
nükleer kaynaklarınkinden daha küçüktür. Odun yakıtlarının yeniden
değerlendirmesi, önemli bir miktarın orman dışı kaynaklardan geldiğini göstermiştir.
Odun yakıtları gelişmekte olan ülkelerin kırsal kesimlerinde geleneksel biçimde
kullanılmaya devam etmekte, kadın ve çocukların üstünde bir yük olarak, eksik ve
yetersiz yakma sebebiyle de sağlığa zararlı olmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin
gelir seviyeleri ve şehirleşme durumu arttıkça onların tüm enerji kullanımlarında odun
yakıtların payının azaldığı görülmektedir.
Türkiye’de ise odun henüz elektrik enerji konumunda değil hala orman ürünü
olarak değerlendirilmektedir. TRC bölgesinde de odun özellikle kırsal veya orman
köylerinde yakacak olarak değerlendirilmektedir.
3.2.1.5 Su Enerjisi
Türkiye, yenilenebilir enerji kaynaklarından olan su gücünden enerji üretimini
(hidroelektrik) gerçekleştiriyor. Ancak büyük ölçekli hidrolik santrallerin
sürdürülebilirliği de tartışmalıdır. Yapılan barajlarla oluşan baraj göllerinin doğal
kaynakları olduğu kadar kültürel zenginliği yok etme tehlikesi üzerinde duruluyor.
Su enerjisi enerji kaynaklarının önemi elbette ki tartışılamaz ama su
kaynaklarından enerji yönünden faydalanma hususunun ayrı bir özelliği vardır.
Bölgenizdeki akarsuların akış hareketlerinden faydalanarak elektrik enerjisi elde
edebilmek ve mikro hidroelektrik santralleri 2 kW ve 300 kW arasında size elektrik
enerjisi sağlamak mümkündür.
Ülkemizdeki akarsuların hidroelektrik potansiyelinin geliştirilmesi maksadıyla
566 adet hidroelektrik santral (HES) projesinin geliştirilmesi planlanmış
82
bulunmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda ülkemizin akarsularının toplam kurulu gücü
35,540 MW, hidroelektrik enerji potansiyeli ise 126,109 GWh olarak hesaplanmıştır.
2003 yılı başı itibariyle geliştirilerek işletmeye açılan 130 adet HES projesinin toplam
kurulu gücü 12,251 MW olup, enerji üretim kapasitesi yılda ortalama 44 388 GWh'tir.
Bu ise toplam hidroelektrik potansiyelin ancak % 35'inin geliştirildiğini göstermektedir.
Halen inşaatı devam etmekte olan 31 adet HES projesinin toplam kurulu gücü 3, 338
MW, üreteceği enerji miktarı ise 10 845 GWh'dır.
TRC1 alt bölgesinde enerji üretimi amaçlı su kaynağı bulunmamaktadır. TRC2
alt bölgesi Şanlıurfa İlinde bu enerji türünden 2400 MW kurulu gücü ve 8900 kwh
yıllık enerji üretimi ile Atatürk HES, 672 MW kurulu gücü ve 2518 kwh yıllık enerji
üretimi ile Birecik HES, 189 MW kurulu gücü ve 652 kwh yıllık enerji üretimi ile
Karkamış HES, 50 MW kurulu gücü ve 124 kwh yıllık enerji üretimi ile Şanlıurfa HES
bulunmaktadır. Atatürk Baraj Gölünün alanı, yaklaşık olarak 81.700 hektardır. Bu
alan itibarıyla, Türkiye’nin en büyük baraj gölüdür. Barajın hacmi, 48.700 Hm3 olup,
yıllık ortalama su potansiyeli, 26.654.000 Hm3’ tür. TRC3 alt bölgesinde, Şırnak
İlinde, bu enerji türünden 240 MW kurulu gücü ve 1208 kwh yıllık enerji üretimi ile
Cizre HES bulunmaktadır.
3.2.2. Madenler
Madencilik sektörüne genel olarak bakıldığında Cumhuriyet’in ilanını izleyen
dönemde sağlanan önemli ilerlemelere rağmen Türkiye hiçbir zaman bir madencilik
ülkesi olarak tanımlanabilecek konumda olmamış ve madenciliğin ülke ekonomisi
içindeki yeri sınırlı düzeyde kalmıştır.
Ülkemiz, bor, linyit, mermer, trona, barit, krom, manyezit gibi madenler
açısından dikkate değer rezervlere sahiptir. Mevcut demir cevherinin büyük
çoğunluğunun düşük tenörlü oluşundan dolayı değerlendirilememektedir. Halen
ülkede 50’nin üzerinde madenin üretimini yapılmakta olup, en önemlisi linyittir. En
önemli ihracat kalemlerimiz bor tuzları, mermer, krom, manyezit, feldspat ve bakırdır.
Madenlerimiz, sanayinin temel girdilerini sağlayacak, kaynak yaratacak ve
üzerlerine yeni sanayi tesisleri kurulacak yeraltı servetleridir. Madenlerin bir diğer
83
önemli özelliği de tükenebilir olmalarıdır. Oluşumu için milyonlarca yıl ve olağanüstü
doğal koşulların gerekli olduğu madenlerimizin üretim ve tüketiminde toplumsal
faydanın önde tutulması bilimsel ve teknik bir zorunluluktur. TRC Güneydoğu
Anadolu Bölgesinin maden potansiyeli alt bölgeler bazında aşağıda tablolar halinde
verilmiştir.
Tablo 26. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Madenler
Maden Adı Bulunduğu Yer
Manganez Kilis
Krom Kilis, Gaziantep(İslahiye, Nurdağı Diyarbakır
(Ergani, Çüngüş))
Petrol Kilis, Adıyaman (Kahta) Siirt (Kurtalan)
Mangan Gaziantep (Şahinbey)
Demir Gaziantep (İslahiye) Diyarbakır (Kulp)
Boksit Gaziantep (İslahiye)
Bakır Diyarbakır (Ergani) Siirt (Şirvan)
Mermer Diyarbakır(Çermik, Çüngüş, Hazro, Lice,
Silvan, Kulp)
Fosfor Diyarbakır (Çınar) Mardin (Mazıdağı)
Kömür Adıyaman, Gölbaşı Diyarbakır (Hazro) Şırnak
Kurşun, Çinko Diyarbakır (Dicle)
Kaynak : Bölge İlleri İl Tarım Master Planları
3.2.3. Su Kaynakları
Dünya nüfusunun hızlı artışı, kentleşme, endüstrileşme ve ekosistemlerin
tahrip edilmesi nedeniyle su kaynaklarının olumsuz etkilenmesi ve buna bağlı olarak
önümüzdeki yıllarda Dünya nüfusunun yarısının sudan yoksun kalacak olması, su
problemini gündemin birinci sırasına oturtmuştur. Bu bağlamda, su kaynaklarının
mevcut durumunun bilinmesi, potansiyelinin hesaplanması ve yönetimi, gelecek ve
yapılacak planlar açısından çok önemlidir.
Yeryüzündeki tüm canlılar için yaşamın temel kaynağı olan su, vazgeçilmez bir
gereksinimdir. Dünya’mızın % 70’i sularla kaplı olmasına rağmen, tatlı su kaynakları
84
bunun yalnızca % 2,5’idir. Bugün yeryüzü nüfusunun beşte biri su kaynaklarının
yanlış kullanımı, kirlilik, alan kaybı gibi nedenlerden dolayı sağlıklı, temiz ve içilebilir
suya sahip değildir. Günümüzde yaklaşık 1,3 milyar kişi su sıkıntısı çekmekte olup,
gelecek 25 yılda bu sayının 2 katına çıkacağı tahmin edilmektedir. Su talebi son 25
yıl içinde % 60 artmıştır.
Türkiye'de bugün için kişi başına düşen kullanılabilir su potansiyeli, 1.642
m3/yıl civarındadır. Türkiye'nin kişi başına kullanılabilir su varlığı, diğer bazı ülkeler
ve dünya ortalaması ile karşılaştırıldığında su zengini olmayan ülkeler arasında yer
aldığı görülmektedir. 2020 yılında nüfusumuzun 95 milyona ulaşacağı tahmininden
hareketle kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının 2020 yılında 1.150 m3/yıl
olacağı söylenebilir.
Türkiye’deki akarsuların büyük bölümü, ülke sınırları içinde doğar ve sona
erer. Başta ülkenin en uzun akarsuyu Kızılırmak olmak üzere Yeşilırmak, Sakarya,
Gediz, B. Menderes, K. Menderes, Seyhan ve Ceyhan Irmakları Türkiye’de doğar ve
denize dökülür.
Akarsularımızın büyük bir kısmı denize paralel dağ sıralarının doruklarından
denize ulaşır ve genellikle dar, derin ve hızlı akışlı vadilerden geçerler. İç Anadolu,
Van Gölü ve Göller Yöresi kapalı havzaları dışında ülke içindeki bütün havzalar
denize ulaşır. Başlıca akarsularımız Fırat, Dicle, Göksu, Kızılırmak, Ceyhan, Seyhan,
Sakarya, Yeşilırmak, Çoruh, Gediz, Aras, Büyük ve Küçük Menderes vb. şeklinde
sıralanabilir. Ülkemizde 120’den fazla göl bulunmakta olup, başlıcaları; Van,
B.Çekmece, Sapanca, Acıgöl, K.Çekmece, İznik, Tuz, Eğirdir, Çıldır, Aktaş, Sarıkum,
Köyceğiz, Akşehir, Bafa, Seyfe, Beyşehir ve Burdur gölü olarak sıralanabilir.
Göllerimiz içme suyu, sulama, balıkçılık ve rekreasyon gibi amaçlarla
kullanılmaktadır.
Ülkemizde, su kaynaklarının sulama, içme-kullanma ve endüstri suyu temini,
hidroelektrik enerji üretilmesi ve taşkın koruma gayesiyle DSİ tarafından 730 adet
baraj ve çok sayıda gölet yapılması planlanmıştır. 2003 yılı başı itibariyle 206 adet
baraj ve 378 adet gölet inşa edilerek işletmeye açılmıştır. 93 adet barajın ve 129 adet
göletin inşaatı ise halen devam etmektedir. Ayrıca, 3.637 adet taşkın kontrol tesisi
85
inşa edilmiştir. Halen programda yer alan projelerde ise çalışmalar çeşitli aşamalarda
sürdürülmektedir. Ülkemizde yerüstü suyu tüketim miktarına göre, sulama % 82’lik
oranla ilk sırada yer alırken, içme-kullanma % 10 ile 2. sırada ve sanayi % 8 ile son
sıradadır.
3.2.3.1. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri Su Yüzeyleri
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin su yüzeyleri ile ilgili bilgiler alt bölgeler
bazında aşağıda tablo 27’de verilmiştir.
Tablo 27. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Su Yüzeyleri Potansiyeli (2005)
Doğal Göl
Yüzeyleri
Baraj
Rezervuar
Yüzeyleri
Gölet
Rezervuar
Yüzeyleri
Akarsu
Yüzeyleri
Toplam Su
Yüzeyi
Adıyaman 613.00 39,076.00 177.00 1,463.00 41,329.00
Gaziantep 50.00 7,520.00 6,070.00 12.00 13,652.00
Kilis 0.00 0.00 37.00 175.00 212.00
TRC1 663.00 46,596.00 6,284.00 1,650.00 55,193.00
Diyarbakır 0.00 5,941.44 283.15 1,230.00 7,454.59
Şanlıurfa 0.00 87,765.00 1,293.00 9,167.00 98,225.00
TRC2 0.00 93,706.44 1,576.15 10,397.00 105,679.59
Batman 0.00 5,815.00 57.00 2,304.00 8,176.00
Mardin 0.00 223.00 1,034.00 628.00 1,885.00
Siirt 0.00 0.00 82.00 1,098.00 1,180.00
Şırnak 0.00 0.00 3.00 970.00 973.00
TRC3 0.00 6,038.00 1,176.00 5,000.00 12,214.00
TRC 663.00 146,340.44 9,036.15 17,047.00 173,086.59
İstatistiki Bölge
Birimleri
Su Yüzeyleri (ha)
Kaynak: Devlet Su İşleri 10.15. ve 20. Bölge Müdürlükleri
Güneydoğu Anadolu Bölgesi yerüstü su yüzeyi toplamı 173.086,59 hektar
olup, toplam yerüstü su yüzeylerinin % 84’ünü baraj rezervuar yüzeyleri, % 10’unu
akarsu yüzeyleri, % 1’ini doğal göl yüzeyleri ve % 5’ini gölet rezervuar yüzeyleri
oluşturmaktadır.
86
Toplam su yüzeylerinin % 31’i TRC1 Alt Bölgesinde, % 62’si TRC2 Alt
Bölgesinde ve % 7’si TRC3 Alt Bölgesindedir.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin su potansiyeli ile ilgili bilgiler alt bölgeler
bazında aşağıda tablo28’de verilmiştir.
Tablo 28. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Su Potansiyeli (2005)
Yerüstü Su Potansiyeli Yeraltı Su Potansiyeli Toplam Su Potansiyeli
Adıyaman 3,370.00 33.00 3,403.00
Gaziantep 439.00 78.60 517.60
Kilis 225.00 2.00 227.00
TRC1 4,034.00 113.60 4,147.60
Diyarbakır 21,000.00 741.00 21,741.00
Şanlıurfa 31,742.35 1,840.00 33,582.35
TRC2 52,742.35 2,581.00 55,323.35
Batman 2,890.00 60.00 2,950.00
Mardin 2,203.00 250.00 2,453.00
Siirt 3,200.00 30.00 3,230.00
Şırnak 12,181.00 25.00 12,206.00
TRC3 20,474.00 365.00 20,839.00
TRC 77,250.35 3,059.60 80,309.95
İstatistiki Bölge
Birimleri
Su Potansiyelleri (hm3/yıl)
Kaynak: Devlet Su İşleri 10. 15. ve 20. Bölge Müdürlükleri
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi toplam su potansiyeli 80.309,95 hm3/yıl olup,
toplam su potansiyelinin %96’sinin yerüstü, %4’ünün de yeraltı su kaynaklarından
oluştuğu görülmektedir. Toplam yerüstü suyu potansiyelinin %68’i, yeraltı suyu
potansiyelinin ise % 84’ü TRC2 alt bölgesinde bulunmaktadır. Düzey 2 Alt Bölge
bazında yerüstü ve yer altı su miktarları bakımından TRC2 alt bölgesini TRC3 ve
TRC1 takip etmektedir.
87
Tablo 29. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Köy İçme Suları Durumu (2005)
Ad
ıyam
an
Gazia
nte
p
Kilis
TR
C1
Şan
lıu
rfa
Diy
arb
akır
TR
C2
Batm
an
Mard
in
Siirt
Şır
nak
TR
C3
TR
C
TR
C/T
R (
%)
TR
Köy 381 400 114 895 980 603 1,583 191 447 228 185 1,051 3,529 11.8 29,789
Bağlısı 398 162 55 615 1,059 523 1,582 133 178 116 128 555 2,752 9.2 29,952
Toplam 779 562 169 1,510 2,039 1,126 3,165 324 625 344 313 1,606 6,281 10.5 59,741
Köy 16 11 22 49 26 131 157 73 64 29 44 210 416 13.8 3,023
Bağlısı 32 14 6 52 73 500 573 69 38 16 49 172 797 14.6 5,451
Toplam 48 25 28 101 99 631 730 142 102 45 93 382 1,213 14.3 8,474
Köy 15 0 0 15 69 23 92 7 56 16 2 81 188 36.9 510
Bağlısı 117 0 0 117 486 68 554 82 74 95 83 334 1,005 17.7 5,686
Toplam 132 0 0 132 555 91 646 89 130 111 85 415 1,193 19.3 6,196
Köy 412 411 136 959 1,075 757 1,832 271 567 273 231 1,342 4,133 12.4 33,322
Bağlısı 547 176 61 784 1,618 1,091 2,709 284 290 227 260 1,061 4,554 11.1 41,089
Toplam 959 587 197 1,743 2,693 1,848 4,541 555 857 500 491 2,403 8,687 11.7 74,411
TOPLAM
İçme Suları Durumu
YETERSİZ
SULU
SUSUZ
Kaynak: İl Özel İdareleri
88
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi köy içme suları durumunu gösteren Tablo
29. incelendiğinde, bölgedeki toplam 8687 yerleşim yerinin % 72’inde içme suyu
problemi bulunmamaktadır. Ülkemizde bu oran % 70’tir. Susuz köy oranı ise bölgede
% 13 iken, Türkiye genelinde % 7’ler seviyesindedir. Bölgedeki susuz köylerin % 54’ü
TRC2 Alt Bölgesinde olup, bölgede susuz olan 1193 yerleşim yerinin % 46’sı Ş.Urfa
ilindedir.
Sonuç olarak ülkemiz su kaynakları açısından Ortadoğu ülkelerine göre daha
zengin olmasına rağmen Avrupa ülkelerine nazaran daha az potansiyele sahiptir.
Yine de su kaynakları hiçbir zaman tükenmeyeceği düşünülerek yanlış
kullanılmaktadır. Akarsuların taşıdığı kirletici maddelerden dolayı baraj gölleri ve
doğal göllerin su alanları küçülmekte, akarsular denize ulaşmakta zorlanmaktadır.
İçinde bulunduğumuz yüzyılda Dünya’nın birçok bölgesinde olduğu gibi, yurdumuzda
da suya olan ihtiyacın artacağı, hatta bazı bölgelerde aşırı su sıkıntısı çekileceği
tahmin edilmektedir. Bu nedenlerle, ülkemizin su kaynaklarının geliştirilip korunması,
gelecek nesillere sağlıklı ve yeterli suyun bırakabilmesi için gerekli çalışmaların
yapılması büyük önem taşımaktadır.
3.2.4. Çayır ve Mera Alanları
Tarihte devlet kurduran meralar, günümüzde gelişmişliğin bir simgesidir.
Ülkemizde de mera alanlarımız sosyal ve ekonomik koşullarımızın bir göstergesi
durumundadır. Kaynak kullanımı ve yasal sıkıntılar nedeniyle meralarımızın bir kısmı,
tarımsal alana çevrilmiş veya orman sınırları içerisine alınmış, geriye kalan önemli bir
kısmı ise artan otlatma baskısı nedeniyle verim düzeylerini ve kendini sürdürebilme
güçlerini yitirmiştir.
Biyolojik yaşam çemberinin temel üyelerinden bir tanesi olan çayır meralar
hayvanlar için de yaşam alanı ve yem kaynağıdır. Toprakların verimliliğini arttırma ve
muhafazası ile su kaynaklarının oluşumu, gelişimi ve kalitesini etkilemeleri, yeryüzü
ısınmasında ve sera etkisinin azalmasındaki etkin rolleri yanında, biyolojik çeşitlilik,
gen merkezi olma özellikleri, rekreasyonal özellikleri, yaban hayata yaşam alanı
sağlama, erozyonu önleme ve ekonomik değerleri bakımından da önem arz
etmektedirler.
89
Ülke ekonomisindeki önemine karşın mera alanlarımıza yıllarca gereken önem
verilememiş, geliştirilmesi ve korunması için yeterli kaynaklar aktarılmamıştır. Mera
alanlarımız son elli yıl içerisinde % 70’den fazla bir azalma ile 41 milyon hektardan,
yaklaşık 10 milyon hektara inmiştir. Mera alanlarımızın azalmasında; özellikle 4753
Sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Yasası ile çiftçiye toprak dağıtımı, tarımsal
mekanizasyondaki ilerlemeler, çayır mera alanlarının amacı dışında ve yanlış
kullanımı, orman alanlarının arttırılması ve artan nüfusun gıda ihtiyacının
karşılanması gibi nedenler etkili olmuştur.
Mera alanlarının kullanımı, bakımı, tespiti ve sınırlarının belirlenmesine ilişkin
1998 yılında çıkarılan 4342 Sayılı Mera Kanununa kadar farklı zamanlarda birçok
yasa çıkarılmıştır. Mera kanununda belirtilen tespit, sınırların belirlenmesi ve tahsis
çalışmalarının hızlandırılması için, mera fonu oluşturularak önemli bir kaynak
yaratılmış, ancak bu fon 2002 yılında kaldırılmış ve genel bütçeden mera özel
ödeneği adı altında kaynak aktarımına devam edilmektedir. Elde edilen son bilgilere
göre yaklaşık 3,5 milyon hektar mera alanında tespit çalışmaları tamamlanmış olup
toplam alanın yaklaşık % 27’sini kapsamaktadır. Tamamlanan sınır belirleme
çalışmaları ise yaklaşık 2 milyon hektar olup toplam alanın % 15’ini kapsamaktadır.
Yurdumuzda yayınlanan çoğu bilimsel makalelerde, mera alanlarının
büyüklüğü konusunda kullanılan rakamlarda farklılıklar görülmektedir. Ancak gerçek
kullanılabilir çayır mera alanı 9–10 milyon hektar, çayır mera niteliğini yitirmiş çayır
mera alanlarının miktarı da 11–12 milyon hektar olarak kabul edilmektedir.
Giderek verimsizleşen, arzulanmayan bitki türlerinin istilasına uğrayan
meraların kontrol altına alınması, ıslahı ve bilinçli bir biçimde kullanılması, tesviye
eğrili karıklar, su yayma sistemleri vb. gibi fiziksel ıslah yöntemlerinin yanında
dinlendirilerek otlatma, münavebeli otlatma, aşılama, gübreleme, yeniden ekim vb.
gibi kültürel yöntemlere ağırlık verilmelidir.
90
Sonuç olarak; hayvansal üretimde en önemli girdiyi oluşturan kaliteli kaba
yemin en ucuz ve en kolay temin edildiği kaynaklar olan çayır ve mera alanlarının
ıslahı ile yem bitkileri ekiliş alanlarının artırılması gereklidir. Islah çalışmaları ile çayır
mera alanlarının miktarının artırılması, ot verimi ve kalitesinde Avrupa düzeyinin
yakalanması sağlanacaktır. Ayrıca, örf ve adetleriyle baş başa doğup büyüdüğü
topraklarda köylümüze istihdam yaratmak, aynı zamanda köyden kente göçü de
önleyecek ve plansız kentleşmenin yaratacağı sosyal yaralara da çözüm bulunmuş
olacaktır. Diğer taraftan besiciliğin ve süt sığırcılığının girdi olarak % 60 –65' ini teşkil
eden kaba yem, pahalı bir girdi olmaktan çıkacaktır.
Ülkemizde çayır-mera alanlarının toplam yüzölçümündeki payı % 18,7 iken,
TRC Güney Doğu Anadolu Bölgesi çayır-mera alanlarının bölge yüzölçümüne oranı
% 13,7 olup, bu oranla ülkemiz çayır mera alanlarının gerisinde yer almaktadır.
Bölgedeki çayır mera alanlarının Türkiye’nin toplam çayır mera alanları içerisindeki
payı ise % 7,2 dir.
Tablo 30 incelendiğinde TRC Bölge içerisinde TRC1 Alt Bölgesi çayır mera
alanlarının toplam yüzey alanına oranı bakımından % 14,3 ile ilk sırada yer
almaktadır. Ancak, TRC2 Alt Bölgesi 445.648 ha ile miktar bakımından en çok çayır
mera alanına sahiptir. Düzey 3 seviyesinde ise Şanlıurfa ili 234.357 ha. çayır mera
alanı ve Adıyaman ili çayır mera alanılarının toplam yüzey alanına oranı açısından
% 22,6 ile ilk sırada yer alırken, Kilis ili 11.800 ha çayır mera alanı ve Gaziantep ili de
çayır mera alanılarının toplam yüzey alanına oranı bakımından % 6,7 ile son
sıradadır.
Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin çayır mera alanları ile ilgili
bilgiler alt bölgeler bazında aşağıda tablo 30. da verilmiştir
91
Tablo 30. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Çayır Mera Alanları
İstatistiki Bölge
Birimleri
Toplam Yüzey Alanı
(ha)Çayır Mera Alanı (ha)
Toplam Yüzey
Alanına Oranı (%)
Çayır Mera
Alanlarının Türkiye
Çayır Mera Alanı
İçindeki payı (%)
Adıyaman 761,014 172,078 22.6 1.2
Gaziantep 691,507 46,209 6.7 0.3
Kilis 152,100 11,800 7.8 0.1
TRC1 1,604,621 230,087 14.3 1.6
Şanlıurfa 1,858,400 234,357 12.6 1.6
Diyarbakır 1,555,527 211,291 13.6 1.4
TRC2 3,413,927 445,648 13.1 3.0
Batman 465,498 71,465 15.4 0.5
Mardin 889,100 115,447 13.0 0.8
Siirt 540,600 86,546 16.0 0.6
Şırnak 715,200 96,769 13.5 0.7
TRC3 2,610,398 370,227 14.2 2.5
TRC 7,628,946 1,045,962 13.7 7.2
TÜRKİYE 78,356,238 14,616,700 18.7 100.0
Kaynak: Tarımsal Yapı 2003
Ülkemiz mera alanlarının yaklaşık % 90’ı V-VII. sınıf topraklar üzerinde
bulunmaktadır. Ayrıca, çalılık-fundalık arazi olarak istatistiklerde yer alan 7–8 milyon
hektar arazinin çok büyük bir bölümü hazine arazisi olup, geniş ölçüde mera olarak
kullanılmaktadır. Bu iki farklı arazi kullanım şeklinin (otlak ve çalı-funda) yoğunlaştığı
V-VII. sınıf topraklar % 15’in üzerinde eğime sahip, sığ ve taşlı topraklardır. TRC
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde de çayır ve meraların durumu ülke genelinden farklı
değildir.
3.2.5. Ormanlık ve Fundalık Alanlar
Orman; ağaçlarla birlikte diğer bitkiler, hayvanlar, mikroorganizmalar gibi canlı
varlıklarla toprak, hava, su, ışık ve sıcaklık gibi fiziksel çevre faktörlerinin
oluşturdukları karşılıklı ilişkiler dokusunu simgeleyen bir ekosistemdir.
92
Ormanlar yaşantımızın her safhasında ihtiyaç duyduğumuz yapacak ve
yakacak hammadde kaynağıdır. Bunun yanısıra bitkisel nitelikli tohum, çiçek, kozalak
vb. ile mineral nitelikli çakıl, kum vb. hammadde kaynaklarının bir kısmı da elde
edilmektedir.
Türkiye ormanları çeşitli tıbbi, aromatik, endüstriyel ve süs bitkileri ile çok
sayıda flora (bitki) ve fauna (hayvan) türlerine sahiptir. Ülkemiz ormanları küresel
öneme sahip değerli biyoçeşitlilik kaynakları içermektedir. Bunlardan Göknar, Ladin,
Sedir, Ardıç ve Sığla'nın gen merkezi ülkemizdir. Bir başka deyişle, bu ağaç türleri
yeryüzüne ülkemizden yayılmışlardır.
Türkiye'deki orman alanlarının büyük bir kısmını doğal orman alanları
oluşturmaktadır. Ülkemizde kişi başına düşen orman alanı 0,34 ha olup, gelişmiş
ülkelere göre düşük bir düzeydedir. Yaklaşık % 25’i ağaçlandırma ile verimli hale
getirilmesi mümkün görülen ormanlarımızın 3,5 milyon hektarı aynı zamanda orman
üstü ve orman içi mera niteliğindedir. Bozuk ve verimsiz karakteri ağır basan
ormanlarımız, biyolojik çeşitlilik ve miktar olarak da ülke yüzeyine dengeli dağılım
göstermemektedir. Ormancılık sektörü yılda yaklaşık 3,5 milyon ton fuel-oil’e eşdeğer
bir enerji katkısı sağlamaktadır ve doğal yaşamın ve biyolojik çeşitliliğin
korunmasında önemli bir işleve sahiptir. Keza ülkemizde önemli olan erozyonun
önlenmesi, su rejiminin düzenlenmesi, toplum sağlığı, iklimi düzenleme, çevresel,
rekreasyon, turizm vb. kolektif faydaları nedeniyle önemli ve vazgeçilmez bir
sektördür. Çünkü ormanlar, bir ülkenin hiç şüphesiz ki en önemli doğal
kaynaklarından birisidir, belki de en önemlisidir.
Ormanlarımızın % 48'i verimli ormanlardır. Mülkiyet bakımından ise % 99'u
devlete aittir. Ormanların korunması, işletilmesi, yeni orman alanları oluşturulması ve
ağaçlandırmalar yapılması ile milli parkların işletilmesi Çevre ve Orman Bakanlığı'nın
sorumluluğunda bulunmaktadır.
Ormanların devlet mülkiyetinde olması, başta yasamanın yasalara aykırı ek
geçici maddeleri ve kararnameleri olmak üzere, orman alanlarının küçülmesinin
önüne geçememiştir. Yasaların yetersiz olması yanında mevcut yasaların
yaptırımlarının uygulanmaması ve gerekli önlemlerin alınmaması sonucu, usulsüz
93
kesimler, aşırı hayvan otlatılması böcek ve mantar arızı, rüzgar ve kar devirmesi, asit
yağmurları, açma, yerleşme, yangın ve düzensiz işletme gibi biotik ve abiotik
nedenler ve yasal düzenlemeler sonucunda ormanlarımız nitelik ve nicelik olarak
sürekli azalmıştır.
Ülkemizdeki ormanların % 79'u kıyı bölgelerimizde toplanırken, % 21'i iç
bölgelerimizde toplanmıştır. İç bölgelerdeki orman azlığının nedeni, sıcaklıkların ve
yağışların yetersiz olmasıdır.
Dünya’da orman alanı 3,8 milyar hektar ile kara alanının % 30’ unu
kaplamaktadır. Ülkemizin ormanlık alanı ise yaklaşık 21.2 milyon hektar olup,
yurdumuzun genel alanının % 27 sini oluşturmaktadır.
Tablo 31. Türkiye ve TRC Güney Doğu Anadolu Bölgesi Ormanlık ve Fundalık Alanları
İstatistiki Bölge
Birimleri
Toplam Yüzey Alanı
(ha)
Orman ve Fundalık
Alanı (ha)
Toplam Yüzey
Alanına Oranı (%)
Orman Fundalık
Alanlarının Türkiye
Orman Alanı
İçindeki Payı (%)
Adıyaman 761,014 150,757 19.8 0.71
Gaziantep 691,507 92,419 13.4 0.44
Kilis 152,100 18,650 12.3 0.09
TRC1 1,604,621 261,826 16.3 1.24
Şanlıurfa 1,858,400 15,766 0.8 0.07
Diyarbakır 1,555,527 380,800 24.5 1.80
TRC2 3,413,927 396,566 11.6 1.87
Batman 465,498 81,209 17.4 0.38
Mardin 889,100 113,341 12.7 0.53
Siirt 540,600 210,519 38.9 0.99
Şırnak 715,200 257,600 36.0 1.22
TRC3 2,610,398 662,669 25.4 3.13
TRC 7,628,946 1,321,061 17.3 6.23
TÜRKİYE 78,356,238 21,189,000 27.0 100.00
Kaynak: Tarımsal Yapı 2003
94
TRC Güneydoğu Bölgesi ormanları çeşitli tıbbi, aromatik, endüstriyel ve süs
bitkileri türleri ile flora ve fauna bakımından zengin olup, ana ağaç türü olarak, deniz
seviyesinden 400 m yüksekliğe kadar kızılçam, kızılağaç, kestane, çınar, ıhlamur,
400 m ile 900 m arasında karaçam, meşe gürgen, 900 m üzerinde ise sarıçam,
göknar ve ardıç türleri mevcuttur.
Tablo 31.de görüldüğü gibi Güneydoğu Anadolu Bölgesinin ormanlık alanı
1.321.061 ha. olup bölgenin toplam alanının % 17,3’ünü oluşturmaktadır. Bu oran
Türkiye ortalamasının oldukça gerisindedir. Düzey 2 seviyesinde ise % 25,4’lük pay
ile TRC3 Alt Bölgesi ilk sırada yer alırken onu % 16,3 ve % 11,6 ile TRC1 ve TRC2
Alt Bölgeleri takip etmektedir. Düzey 3 seviyesinde ise ormanlık alanların toplam il
arazisine oranı bakımından % 38,9’le Siirt ilk sırada iken, Şanlıurfa % 0,8 ile son
sıradadır. Orman alanlarının Türkiye içindeki payı bakımından ise % 1,8 ile
Diyarbakır ilk sırada, % 0,07 lik bir pay ile Şanlıurfa son sıradadır.
3.3. İnsan Kaynakları
İnsanların doğuştan sahip oldukları ve sonradan edindikleri nitelikler ve bilgiler,
Dünya’daki sermaye stokunun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Ekonomik
değerinin öneminden dolayı insan sermayesi faktörü, üretim düzeyini yükseltmek,
ekonomide yapısal değişiklikler gerçekleştirmek ve gelişmiş ekonomilerin düzeyine
ulaşmak açısından kalkınmada önem verilmesi gereken bir faktördür. Sosyo-
ekonomik gelişme sürecinde insan; emek, girişimci ve teknik bilgi faktörlerinin sahibi
olarak çeşitli işlevler üstlenir. İnsan sermayesi; büyüme, teknolojik gelişme, gelir
dağılımında etkinlik, uluslararası rekabet edebilirlik düzeyinin yükseltilmesi, hukuki,
kurumsal ve politik alanda iyileşmeler gibi kalkınmanın önemli amaçlarının
gerçekleştirilmesinde rol oynamaktadır. Kalkınma açısından insan faktörünün sahip
olması gereken özellikler ise her ekonominin sektörel ihtiyaçları doğrultusunda
ekonominin gerektirdiği nitelikte insan faktörünün yetiştirilmesine bağlıdır.
Bölge ekonomisinin temelini tarım kesimi oluşturur. Ekonomik etkinlikler içinde
en önemli yeri tarım oluşturduğu gibi, tarım dışı kesimlerin gelişmesini de asıl olarak
tarım sektörü belirlemiştir. Yılda birkaç kez ürün alınabilen çok verimli ovalarının yanı
sıra daha az verimli iç bölgelerde gelişmiş ve getirisi yüksek tarım ekonomisinin
95
varlığı, geniş bir nüfusa iş olanağı sağlamaktadır. Bu gün çoğu ülkede istihdam
yapısı ve işsizliğin boyutu, ülkedeki ekonomik gelişme ve sosyal kalkınma düzeyinin
önemli bir göstergesidir. Ulusal gelirdeki artış, daha fazla insana istihdam sağladığı
ölçüde önem kazanmaktadır. 21.yüzyılda çoğu ülkedeki yüksek işsizlik oranları, en
ciddi ekonomik ve sosyal sorun olmaya devam etmektedir.
Tablo 32.de görüldüğü gibi ülkemizde 25.997.141 çalışanın % 48,4’ünü
oluşturan 12.576.827 kişi tarım sektöründe çalışmaktadır. Tarım sektöründe istihdam
edilen nüfusun % 43,3’ü (5.443.771) erkek, % 56,7’sı (7.133.056) ise kadınlardan
oluşmaktadır. Toplam istihdamın ise % 36,3’ünu (9.429.736) kadın, % 63,7’sini
(16.567.405) erkek çalışanlar oluşturmaktadır. Tarım sektörünü % 33,5 ile hizmet
sektörü, % 13,3 ile sanayi ve % 4,6 ile inşaat sektörü takip etmektedir. İyi
tanımlanmamış faaliyetlerin payı ise % 0,2’dir. Bu sektörler içerinde en çok kadın
istihdam edilen sektör tarım sektörüdür.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi 1.960.014 kişi ile toplam istihdamın % 8’ini
oluşturmaktadır. Bölgede istihdam edilen nüfusun % 62,6’sını erkek, % 37,4’ünü de
kadın nüfus oluşturmaktadır. Kadınların daha çok tarım sektöründe istihdam edildiği
görülmektedir. Bölgede istihdam edilen nüfusun % 61,5’si tarım (1.202.525), % 13’ü
hizmet (255.192), % 6,7’si sanayi (131.111), % 3,7’si inşaat sektöründe (72.390) yer
almaktadır. İstihdam edilen nüfus bakımından TRC2 Alt Bölgesi ilk sırada yer alırken,
onu TRC1 ve TRC3 Alt Bölgeleri takip etmektedir. Bu Alt Bölgelerin payları ise
sırasıyla % 42, % 31,7 ve % 26,3 şeklindedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki
istihdamın sektörel dağılımına baktığımızda tarım sektörünün payının Türkiye
ortalamasına göre oldukça büyük oranda olduğu görülmektedir. Diğer sektörlerin
payının ise ülke ortalamasının oldukça altında olduğu görülmektedir.
96
Tablo 32. Türkiye ve TRC Güney Doğu Anadolu Bölgesinde Yapılan İş, Ekonomik Faaliyet ve Cinsiyete Göre İstihdam
Edilen Nüfus
(12 ve Daha Yukarı Yaştaki Nüfus)
Adıy
am
an
Gazia
nte
p
Kilis
Şanlıurf
a
Diy
arb
akır
Batm
an
Mard
in
Siirt
Şır
nak
E 67,307 62,562 9,135 139,004 147,211 109,750 256,961 30,753 64,533 17,060 20,227 132,573 528,538 10 5,443,771
K 86,697 84,063 11,904 182,664 165,402 144,496 309,898 39,129 84,513 27,155 30,628 181,425 673,987 9 7,133,056
E 585 200 15 800 97 185 282 244 110 24 601 979 2,061 2 93,336
K 5 2 1 8 1 2 3 1 0 0 10 11 22 1 2,699
E 7,063 74,581 2,685 84,329 13,367 12,431 25,798 5,194 4,156 1,518 1,099 11,967 122,094 5 2,651,993
K 1,978 3,750 88 5,816 568 1,428 1,996 688 294 183 40 1,205 9,017 1 624,180
E 401 1,108 87 1,596 844 1,117 1,961 428 465 272 256 1,421 4,978 6 89,771
K 12 89 3 104 16 42 58 14 23 5 13 55 217 3 8,381
E 5,158 22,526 1,466 29,150 12,369 14,758 27,127 4,169 5,660 1,974 3,806 15,609 71,886 6 1,176,827
K 48 157 4 209 112 98 210 26 37 11 11 85 504 3 19,419
E 8,573 40,227 1,122 49,922 7,355 7,857 15,212 2,425 6,133 1,683 4,901 15,142 80,276 4 2,167,839
K 314 2,597 20 2,931 121 322 443 28 87 23 31 169 3,543 1 344,938
E 3,168 12,492 196 15,856 867 629 1,496 5,854 8,466 3,109 4,010 21,439 38,791 5 790,131
K 57 386 9 452 31 47 78 152 165 32 46 395 925 1 63,124
E 1,783 6,147 2,642 10,572 3,628 3,684 7,312 874 1,336 491 557 3,258 21,142 4 544,226
K 336 1,885 75 2,296 377 946 1,323 124 214 38 64 440 4,059 2 263,900
E 21,475 50,856 393 72,724 22,077 21,877 43,954 17,540 33,156 22,551 41,146 114,393 231,071 6 3,581,234
K 3,959 10,662 34 14,655 440 1,056 1,496 2,036 3,354 1,310 1,270 7,970 24,121 3 964,301
E 194 315 7,738 8,247 4,943 6,670 11,613 387 433 297 503 1,620 21,480 76 28,277
K 13 63 828 904 510 1,070 1,580 17 20 9 5 51 2,535 44 5,738
E 115,707 271,014 25,479 412,200 212,758 178,958 391,716 67,868 124,448 48,979 77,106 318,401 1,122,317 7 16,567,405
K 93,419 103,654 12,966 210,039 167,578 149,507 317,085 42,215 88,707 28,766 32,118 191,806 718,930 8 9,429,736
209,126 374,668 38,445 622,239 380,336 328,465 708,801 110,083 213,155 77,745 109,224 510,207 1,841,247 7 25,997,141
TOPLAM
GENEL TOPLAM
Ulaştırma, Haberleşme ve
Depolama
Mali Kurumlar,Sigorta
Taşınmaz Mallara Ait İşler ve
Kurumları, Yardımcı İş
Toplum Hizmetleri, Sosyal
ve Kişisel Hizmetler
İyi Tanımlanmamış
Faaliyetler
İmalat Sanayii
Elektrik, Gaz ve Su
İnşaat
Toptan ve Perakende Ticaret
Lokanta ve Oteller
TR C3TR C1
TR
C1 T
op
lam
ı
TRC2
İstatistiki Bölge
Birimleri
Ziraat, Avcılık, Ormancılık ve
Balıkçılık
Madencilik ve Taş Ocakçılığı
TR
C2 T
op
lam
ı
Tü
rkiy
e
TR
C3 T
op
lam
ı
TR
C G
ün
ey
Do
ğu
An
ad
olu
Bö
lgesi
TR
C/T
R (
%)
Kaynak:Devlet İstatistik Enstitüsü (2000 Genel Nüfus Sayımı)
97
Tablo 33. Türkiye ve TRC Güney Doğu Anadolu Bölgesi Ekonomik Faaliyete Göre İstihdam
Edilen Nüfus
Tarı
m
San
ayi
İnşaat
Hiz
met
Tarım Sanayi İnşaat Hizmet
E 115,707 58.2 7.0 4.5 30.4 67,307 8,049 5,158 35,193
K 93,419 92.8 2.1 0.1 5.0 86,697 1,995 48 4,679
T 209,126 73.6 4.8 2.5 19.1 154,004 10,044 5,206 39,872
E 271,014 23.1 28.0 8.3 40.6 62,562 75,889 22,526 110,037
K 103,654 81.1 3.7 0.2 15.0 84,063 3,841 157 15,593
T 374,668 39.1 21.3 6.1 33.5 146,625 79,730 22,683 125,630
E 25,479 35.9 10.9 5.8 47.5 9,135 2,787 1,466 12,091
K 12,966 91.8 0.7 0.0 7.5 11,904 92 4 966
T 38,445 54.7 7.5 3.8 34.0 21,039 2,879 1,470 13,057
E 412,200 33.7 21.0 7.1 38.2 139,004 86,725 29,150 157,321
K 210,039 87.0 2.8 0.1 10.1 182,664 5,928 209 21,238
T 622,239 51.7 14.9 4.7 28.7 321,668 92,653 29,359 178,559
E 257,254 57.2 5.6 4.8 32.4 147,211 14,308 12,369 83,366
K 172,177 96.1 0.3 0.1 3.5 165,402 585 112 6,078
T 429,431 72.8 3.5 2.9 20.8 312,613 14,893 12,481 89,444
E 239,009 45.9 5.7 6.2 42.2 109,750 13,733 14,758 100,768
K 159,146 90.8 0.9 0.1 8.2 144,496 1,472 98 13,080
T 398,155 63.9 3.8 3.7 28.6 254,246 15,205 14,856 113,848
E 496,263 51.8 5.7 5.5 37.1 256,961 28,041 27,127 184,134
K 331,323 93.5 0.6 0.1 5.8 309,898 2,057 210 19,158
T 827,586 68.5 3.6 3.3 24.6 566,859 30,098 27,337 203,292
E 67,868 45.3 8.6 6.1 39.9 30,753 5,866 4,169 27,080
K 42,215 92.7 1.7 0.1 5.6 39,129 703 26 2,357
T 110,083 63.5 6.0 3.8 26.7 69,882 6,569 4,195 29,437
E 124,448 51.9 3.8 4.5 39.8 64,533 4,731 5,660 49,524
K 88,707 95.3 0.4 0.0 4.3 84,513 317 37 3,840
T 213,155 69.9 2.4 2.7 25.0 149,046 5,048 5,697 53,364
E 48,979 34.8 3.7 4.0 57.4 17,060 1,814 1,974 28,131
K 28,766 94.4 0.7 0.0 4.9 27,155 188 11 1,412
T 77,745 56.9 2.6 2.6 38.0 44,215 2,002 1,985 29,543
E 77,106 26.2 2.5 4.9 66.3 20,227 1,956 3,806 51,117
K 32,118 95.4 0.2 0.0 4.4 30,628 63 11 1,416
T 109,224 46.6 1.8 3.5 48.1 50,855 2,019 3,817 52,533
E 318,401 41.6 4.5 4.9 48.9 132,573 14,367 15,609 155,852
K 191,806 94.6 0.7 0.0 4.7 181,425 1,271 85 9,025
T 510,207 61.5 3.1 3.1 32.3 313,998 15,638 15,694 164,877
E 1,226,864 43.1 10.5 5.9 40.5 528,538 129,133 71,886 497,307
K 733,168 91.9 1.3 0.1 6.7 673,987 9,256 504 49,421
T 1,960,032 61.4 7.1 3.7 27.9 1,202,525 138,389 72,390 546,728
E 16,567,405 32.9 17.1 7.1 42.8 5,443,771 2,835,100 1,176,827 7,083,430
K 9,429,736 75.6 6.7 0.2 17.4 7,133,056 635,260 19,419 1,636,263
T 25,997,141 48.4 13.3 4.6 33.5 12,576,827 3,470,360 1,196,246 8,719,693
Toplam
İstihdam
İstatistiki
Bölge
Birimleri
Sektörlere Göre İstihdam
Sektörlerin Toplam
İstihdam İçindeki Payı
(%)
TRC3
TRC
TÜRKİYE
Batman
Mardin
Siirt
Şırnak
Şanlıurfa
Diyarbakır
TRC2
Adıyaman
Gaziantep
Kilis
TRC1
Kaynak: Devlet İstatistik Enstitüsü (2000 Genel Nüfus Sayımı)
98
Tablo 34. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İşgücü Durumu ve Cinsiyete Göre Nüfus
Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek KadınTopla
mAdıyaman 313,362 310,449 623,811 115,707 93,419 209,126 36.9 30.1 33.5
Gaziantep 645,847 639,402 1,285,249 271,014 103,654 374,668 42.0 16.2 29.2
Kilis 57,081 57,643 114,724 25,479 12,966 38,445 44.6 22.5 33.5
TRC1 1,016,290 1,007,494 2,023,784 412,200 210,039 622,239 40.6 20.8 30.7
Şanlıurfa 748,929 694,493 1,443,422 257,254 172,177 429,431 34.3 24.8 29.8
Diyarbakır 692,167 670,541 1,362,708 239,009 159,146 398,155 34.5 23.7 29.2
TRC2 1,441,096 1,365,034 2,806,130 496,263 331,323 827,586 34.4 24.3 29.5
Batman 230,711 226,023 456,734 67,868 42,215 110,083 29.4 18.7 24.1
Mardin 362,167 342,931 705,098 124,448 88,707 213,155 34.4 25.9 30.2
Siirt 137,687 125,989 263,676 48,979 28,766 77,745 35.6 22.8 29.5
Şırnak 193,534 159,663 353,197 77,106 32,118 109,224 39.8 20.1 30.9
TRC3 924,099 854,606 1,778,705 318,401 191,806 510,207 34.5 22.4 28.7
TRC 3,381,485 3,227,134 6,608,619 1,226,864 733,168 1,960,032 36.3 22.7 29.7
TÜRKİYE 26,036,948 25,680,641 51,717,589 18,379,819 10,164,540 28,544,359 70.6 39.6 55.2
İstatistiki
Bölge
Birimleri
Toplam İş Gücüİş Gücüne Katılma
Oranı (%)
Kaynak: Devlet İstatistik Enstitüsü (1990 Genel Nüfus Sayımı)
Türkiye’de 12 ve daha yukarı yaştaki nüfus içinde işgücüne katılma oranı %
55,2 olup, cinsiyete göre önemli farklılıklar göstermektedir. İşgücüne katılma oranı
erkek nüfus için % 70,6, kadın nüfus için % 39,6’dır. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
ise 12 ve daha yukarı yaştaki nüfus içinde işgücüne katılma oranı % 29,7’dir.
Türkiye’de olduğu gibi cinsiyete göre işgücüne katılma oranı bölgede de farklı olup,
erkek nüfus için bu oran % 36,3, kadın nüfus için ise % 22,7’dir.
Türkiye’de işsizlik oranı 2000 yılında % 6,6, 2001 yılında % 8,5, 2002 yılında
% 10,6, 2003 yılında % 10,5’ dir. Bu oran 12 ve daha yukarı yaştaki nüfus için % 8,9
iken, Batı Karadeniz Bölgesinde % 5,7’dir. Alt Bölgeler bazında işsizliğin en yüksek
olduğu bölge % 6,1 ile Samsun Alt Bölgesidir. İşsizlik oranı Zonguldak Alt Bölgesinde
% 5,4 ve Kastamonu Alt Bölgesinde % 4,5’ tir.
Bölgede işsizlik oranı erkekler için % 6,7 iken, kadınlarda bu oran % 4,2’dir.
Düzey 2 seviyesinde ise kadın nüfus için işsizlik oranının en düşük olduğu bölge %
2,9 ile Kastamonu Alt Bölgesi, en yüksek olduğu bölge ise % 4,6 ile Samsun Alt
Bölgesidir. Erkek nüfus için ise işsizlik oranı Samsun Alt Bölgesinde % 7,2,
Zonguldak Alt Bölgesinde % 6,2 ve ile Kastamonu Alt Bölgesinde % 5,8’dir. Kadın
99
nüfusundaki işsizlik oranının erkek nüfusa göre daha düşük olmasının nedeni,
bölgede tarımın hakim sektör olması ve bu sektörde daha çok kadınların istihdam
edilmesidir.
İşgücüne katılma oranı kadın nüfus için yerleşim yerine göre çok büyük
farklılıklar göstermektedir. Köydeki kadınların büyük bir bölümü işgücünde iken, bu
durum il ve ilçe merkezlerinde çok daha düşük oranlardadır. Nüfusun yaş ve cinsiyet
yapısı, işgücüne katılma düzeyini etkileyen faktörlerden biridir. Kadın ve erkek
nüfusun işgücüne katılma oranları, yaşlara göre farklı düzeylerde gerçekleşmektedir.
İstihdam edilen kadın nüfusun ekonomik faaliyete göre dağılımı erkek nüfustan farklı
bir yapı göstermektedir. Bölgemizdeki kadın nüfusun yaklaşık % 90’ı tarım
sektöründe çalışmaktadır. Köylerde istihdam edilen kadın nüfusun hemen hemen
tamamı tarımda çalışırken, şehirde istihdam edilen kadın nüfusun çoğunluğu hizmet
sektöründe çalışmaktadır.
3.4. Fiziki Sermaye Kaynakları
Fiziki sermaye bir ülkenin gayri safi stokunu oluşturur. Fiziki sermaye
kaynakları; sermaye stoku, bina, alt yapı, makine, teçhizat gibi üretim sürecinde uzun
yıllar kullanılan unsurları da içermektedir. Öncelikle fiziki sermaye olan bina, makine,
teçhizat, teknolojik cihazlar, ekipmanlar gibi fiziki yatırım unsurları teknolojik
gelişmenin temelini oluştururlar.
Bir ülkenin veya bölgenin ekonomik ve yapısal dönüşümünü tamamlaması ve
orta vadeli yeni bir büyüme atılımını sermaye tarafından yapılacak yatırımlar ve
bunun tetikleyeceği üretim ve istihdam artışları ile mümkün olacaktır. Bilindiği üzere
fiziki sermaye ve emek girdilerin miktarlarındaki değişimler ile bunlara ilişkin
verimliliklerin artışı tüm sektörler için son derece önemlidir. Ekonomik belirsizlikler ve
borç yükü; fiziki sermaye stokunun artmasını engellemektedir.
Tarımda veya diğer sektörlerde ekonomik büyümede önem taşıyan verimlilik
göstergelerinin beklenen düzeyde artış gösterememesinin temel nedenleri arasında
bilgi ve teknoloji yoğun yatırım alanlarına, sosyal ve ekonomik alt yapıya yani fiziki
sermayeye yeterince kaynak ayrılamaması özellikle gösterilmektedir. Hem özel hem
kamu kesiminde rekabeti arttıran ve ekonomik büyümeyi sağlayan fiziki sermaye,
ülkenin verimlilik göstergelerinin Dünya’da ön sıralarda yer almasını sağlayan
kaynaklardır. Tarımda fiziki sermayeyi oluşturan değerler; enerji yatırımları, gıda
sanayi teknolojileri ve makineleri, ambalajlama ve etiketleme sanayi yatırımları, ıslah
100
ve gen teknolojileri yatırımları, uzaktan algılama ve coğrafi sistemler, pazarlama
teknolojileri, sulama ve drenaj amaçlı tarla içi şebekeler, süt sağma makineleri,
kombine biçerdöverler, tarımsal işlemler için gerekli tarımsal makineler, traktörler,
ürün toplama-soğutma ve işleme tesisleri gibi kaynak ve yatırımlar; fiziki sermaye
kaynakları içinde yer almaktadır.
3.4.1. Tarımsal Araç Gereç Varlığı
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi süt sağma makineleri, kombine
biçerdöverler, tarımsal işlemler için gerekli tarımsal makineler, traktörler, ürün
toplama-soğutma ve işleme tesisleri vb. fiziki sermaye kaynakları tablo 35.de
verilmiştir. Türkiye tarımında makineleşme yaklaşık elli yıllık bir geçmişe sahiptir. Bu
süre zarfında traktör ve tarım makineleri varlığında ve bunların kullanımında önemli
kazanımlar elde edilmiştir. Değerleriyle dünya ortalamasının üzerinde mekanizasyon
düzeyleri sağlanmıştır. Ancak, ulaşılan düzey gelişmiş ülke değerlerinin henüz çok
gerisindedir. Ayrıca, mevcut parkın yaş ortalaması çok yüksek (16 yaş), güç
ortalaması çok düşük (42 KW)’tür; traktör başına düşen makine sayısı ancak 4
kadardır. Bunların yanı sıra tarımsal yapının elverişsizliği nedeniyle mekanizasyon
etkinliği düşüktür. Tarımsal nüfus ve işletme sayısı fazla, dolayısıyla fert ve işletme
başına düşen gelir ve alan değerleri küçüktür. Ayrıca, işletmelerdeki parsel sayısı
fazladır. Bu nedenlere bağlı olarak mekanizasyon araçları edinimi zor, kullanımında
ve bu bağlamda tarımsal üretimin genelinde verimlilik düşüktür. Türkiye’deki ve TRC
Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki tarımsal araç-gereç sayıları; tarımsal üretim
deseni ve tarımın gelişmişlik düzeyine göre değişiklik göstermektedir.
Türkiye’de traktör sayısı bugün bir milyon civarındadır. Fakat traktör yaşı 1962
yılında 9 yaş’a kadar yükseldikten sonra, yoğun satışların etkisiyle 1977’de 3 yaş’a
gerilemiş, daha sonraki dönemde ise sürekli artarak 2002 itibariyle 15.9 yaş’a çıkmış
bulunmaktadır. Mevcut traktörlerin %34’ü 20 yaşın üstündeki traktörlerden
oluşmaktadır. %30’u ise 11-20 yaş aralığındaki traktörlerden oluşmakta, 1-10 yaş
arasındaki genç traktörler ise toplamda %36’lık paya sahip bulunmaktadır. İlgili
standartlara göre İki Tekerlekten Tahrikli (TWD) Traktörlerin mekanik ömürleri 12.000
saat’tir. Türkiye genelinde ortalama yıllık kullanım süresinin 600 saat olduğu dikkate
alındığında 20 yaşın üzerindeki traktörlerin mekanik ömürlerini doldurmuş oldukları
sonucuna varılır.
101
Tablo 35 . Türkiye ve TRC Bölgesi Bazı Alet ve Makine Varlığı (2003)
Alet Mak.Cinsi
Ad
ıyam
an
G.A
nte
p
Kili
s
TR
C1
To
pla
mı
Ş.U
rfa
Diy
arb
akır
TR
C2
To
pla
mı
Bat
man
Mar
din
Siir
t
Şır
nak
TR
C3
To
pla
mı
TR
C T
op
lam
ı
TR
C/T
R (
%)
Tü
rkiy
e
Kulaklı Traktör Pulluğu 8,708 5,814 2,110 16,632 8,658 7,758 16,416 1,497 2,646 704 1,340 6,187 39,235 4.2 930,943
Kültüvatör 7,699 6,913 76 14,688 10,029 8,154 18,183 765 2,383 592 1,000 4,740 37,611 8.9 421,455
Dişli Tırmık 70 106 0 176 320 592 912 222 96 53 59 430 1,518 0.4 348,911
Kombine Hububat Ekim
Makinası503 1,495 800 2,798 3,712 1,084 4,796 120 1,557 35 25 1,737 9,331 5.7 162,763
Kimyevi Gübre Dağıtma
Makinası2,281 1,468 205 3,954 4,800 3,201 8,001 218 2,197 70 286 2,771 14,726 4.7 314,660
Batöz 1,216 391 330 1,937 1,465 1,882 3,347 316 804 3 354 1,477 6,761 3.5 193,963
Sırt Pülverizatörü 3,676 2,142 350 6,168 2,761 2,210 4,971 997 1,702 948 106 3,753 14,892 2.6 580,927
Biçerdöver 5 10 0 15 131 110 241 29 40 8 0 77 333 0.1 229,497
Su Motoru 1,792 2,402 640 4,834 9,447 3,464 12,911 2,476 2,457 418 320 5,671 23,416 22.6 103,812
Diskaro 47 190 159 396 1,165 1,298 2,463 432 120 69 70 691 3,550 2.4 147,909
Silaj Makinesi 14 11 1 26 20 12 32 4 1 2 2 9 67 0.0 197,888
Tarım Arabası 8,189 7,639 2,075 17,903 10,160 8,164 18,324 1,575 3,793 1,303 1,293 7,964 44,191 4.6 966,596
Traktör 9,171 8,457 2,110 19,738 12,703 8,497 21,200 1,556 3,888 1,340 1,738 8,522 49,460 5.0 997,620
Kaynak: Devlet İstatistik Enstitüsü (Tarımsal Yapı 2003)
102
3.4.2. Gıda Sanayi Varlığı
Tablo 36. Türkiye ve TRC Bölgesi Bazı Tarımsal Sanayi Tesisleri (2005)
Tesisler
Ad
ıya
ma
n
G.A
nte
p
Kilis
TR
C1
To
pla
mı
Ş.U
rfa
Diy
arb
ak
ır
TR
C2
To
pla
mı
Batm
an
Ma
rdin
Sii
rt
Şır
na
k
TR
C3
To
pla
mı
TR
C T
op
lam
ı
TR
C/T
R (
%)
Tü
rkiy
e
Ekmek Fabrikası 127 7 134 11 311 322 30 35 49 10 124 580 0.1 930,943
Un Fabrikası 47 1 48 9 6 15 3 9 1 1 14 77 0.0 421,455
Şekerli Mamüller 58 1 59 0 11 11 0 4 5 0 9 79 0.0 348,911
Makarna Fabrikası 11 0 11 0 0 0 0 1 0 0 1 12 0.0 162,763
Bitkisel Yağlar 17 0 17 19 2 21 0 1 0 0 1 39 0.0 314,660
Süt ve Süt ürünleri 8 0 8 0 5 5 7 5 4 0 16 29 0.0 193,963
Meyve ve Sebze İşleme 7 0 7 0 0 0 0 1 0 0 1 8 0.0 580,927
Kuruyemiş (Fıstık) 134 6 13 0 0 0 0 6 3 0 9 22 0.0 229,497
Bulgur Fabrikası 60 6 140 14 0 14 0 8 1 0 9 163 0.2 103,812
Bakliyat (Mercimek) Fab. 42 0 60 0 0 0 2 2 0 0 4 64 0.0 147,909
Biber - Baharat Fab. 28 5 47 0 0 0 0 0 0 0 0 47 0.0 197,888
Ambalaj Malzemesi 31 0 31 0 16 16 0 0 0 0 0 47 0.0 966,596
Hazır Yemek 13 3 16 1 0 1 0 1 0 0 1 18 0.0 997,620
Yumurta Paketleme 3 1 4 0 0 0 0 3 0 0 3 7 0.0 930,943
Salça Fabrikası 1 0 1 0 0 0 0 0 0 0 0 1 0.0 421,455
Tuz İmalathanesi 1 1 2 1 0 1 0 0 0 0 0 3 0.0 348,911
Pasta-Baklava İmalatı 25 15 40 5 65 70 0 19 0 17 36 146 0.1 162,763
Kaynak : TRC Bölge İlleri Sanayi ve Ticaret İl Müdürlükleri
103
3.4.3. Toprak Koruma ve Sulama Tesisleri
Tarımsal üretimde en büyük fiziki sermaye toprak ve sudur. Bu kaynakların
etkin olarak kullanılabilmesi ve sel ve erozyon gibi zararların meydana gelmemesi
için DSİ tarafından çalışmalar yapılmaktadır. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü
(KHGM) verilerine göre, Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde toprak ve
su kaynakları envanteriyle ilgili bilgiler Tablo 37.de gösterilmiştir.
Tablo 37. Türkiye ve TRC Bölgesi Toprak ve Su Kaynakları Envanteri (2005)
Proje
(Ad.)Saha (ha)
Proje
(Ad.)Saha (ha)
Proje
(Ad.)Saha (ha)
Proje
(Ad.)
Saha
(ha)
Adıyaman 279 10,331 42 11,417 2 737 0 0
Gaziantep 309 12,566 138 33,860 5 1,409 1 110
Kilis 14 628 24 5,667 0 0 0 0
TRC1 602 23,525 204 50,944 7 2,146 1 110
Ş.Urfa 137 851,092 29 21,904 10 91,917 2 5,381
Diyarbakır 171 8,901 34 14,392 10 3,588 0 0
TRC2 308 859,993 63 36,296 20 95,505 2 5,381
Batman 48 972 23 277 1 2,811 0 0
Mardin 148 6,333 44 37,561 0 0 1 30
Siirt 81 2,729 26 8,882 0 0 0 0
Şırnak 22 1,102 2 455 0 0 0 0
TRC3 299 11,136 95 47,175 1 2,811 1 30
TRC 1,209 894,654 362 134,415 28 100,462 4 5,521
TRC/TR (%) 6.4 64.2 20.2 33.8 4.2 9.6 0.3 1.6
TÜRKİYE 18,887 1,393,622 1,796 397,302 666 1,046,555 1,352 340,890
Drenaj ve Toprak
Islahıİstatistiki
Bölge
Birimleri
Toplam Sulama Toprak Muhafaza Tarla İçi Geliştirme
Ülkemiz toprak muhafaza çalışmaları kapsamında yürütülen toplam 1.796 adet
projenin % 20’si ve toplam sahanının % 33,8’i TRC Güneydoğu Anadolu
Bölgesindedir. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin tarla içi geliştirme ile drenaj ve
toprak ıslahı projelerinden aldığı pay ise sırasıyla % 4,2 ve % 0,3’tür.
104
3.5. Finans Kaynakları
Öz sermayesi yetersiz tarımsal işletmeler, işletmelerini büyütmek, yeni
yatırımlar yapabilmek için ve hatta zaman zaman üretim faaliyetlerini sürdürebilmeleri
için kredi kaynaklarına ihtiyaç duyarlar. Tarımsal üretimde sermayenin devir hızının
yavaş olması nedeniyle, Dünya’nın hemen her ülkesinde, tarım sektörü, piyasa faiz
oranlarının altında faiz oranları ile kredilendirilmektedir. Tarım sektörünün başlıca
finans kaynakları hakkında aşağıda özet bilgiler verilmiştir.
Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri
1888 yılında kurulmuş olan Ziraat Bankası üreticilerin finansman ihtiyaçlarının
uygun koşullarda karşılamak üzere görevlendirilmiştir. Devletçe sağlanan her türlü
tarımsal destekler Ziraat Bankası tarafından üreticilere ulaşmaktadır. 2005 yılı
içerisinde tarımsal üretimin geliştirilmesi, verimliliğin ve kalitenin artırılması amacıyla,
2005/8378 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında üreticilere Ziraat Bankası ve
Tarım Kredi Kooperatifleri’nce tarımsal üretime yönelik yatırım ve işletme kredisi
kullandırılmaktadır. Bu kapsamda Ziraat Bankası ya da TKK tarafından bir gerçek
ve/veya tüzel kişiye hayvansal üretim konusunda azami 500.000 YTL’ye kadar, diğer
kredi konularında ise azami 250.000 YTL’ ye kadar kredi açılabilmektedir. Bu krediler
iyi tarım uygulamaları, sertifikalı tohumluk, organik tarım, hayvansal üretim, AR-GE,
su ürünleri, sulama, örtü altı tarımı, tarımsal mekanizasyon, tıbbi ve aromatik bitki
yetiştiriciliği vb. konuları kapsamakta olup, % 25 ile % 60 arasında değişen oranlarda
faiz indirimi uygulanmaktadır. Tarım Kredi Kooperatifleri üyelerine ayrıca ayni kredi
de kullandırmaktadır.
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu
Devletimizin Anayasa’da belirtilen sosyal bir hukuk devleti olması özelliği
gereği, gelir dağılımındaki dengesizliklerin giderilmesine ve yoksul kesimlerin
desteklenmesine yönelik sosyal politikalar, toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi
ve sosyal barışın korunması açısından büyük önem arz etmektedir. Bu ilkeden
hareketle, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu (SYDF), 3294 sayılı
yasa ile 1986 yılında kurulmuştur. Bu yasayı uygulamak amacıyla 5263 sayı ve
01.12.2004 tarihli yasayla Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü
kurulmuştur. Anayasa’nın 2.maddesinde ifadesini bulan “Sosyal Devlet” ilkesinin en
105
belirgin oluşumu olan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü, sosyal
güvenlikten yoksun muhtaç ve düşkünlere ilişkin devletin tüm sosyal sorumluluklarını
yerine getirmektedir. Fonun vizyonu; eğitim, sağlık ve diğer sosyal yardımların etkin
bir şekilde yürütülmesine katkı sağlayacak sosyal politikalar oluşturmak ve bunları
uygulamaya geçirerek yoksullukla mücadele etmektir. Fonun 3294 sayılı kuruluş
yasasında yer alan amacı: fakr-u zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan
vatandaşlar ile her ne suretle olursa olsun Türkiye’ye kabul edilmiş veya gelmiş
kişilere yardım etmek, sosyal adaleti pekiştirici tedbirler alarak gelir dağılımının
adilane bir şekilde tevzi edilmesini sağlamak ve sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı
teşvik etmektir. Düşük gelir düzeyine sahip insanlara yardım etmek amacı ile
kurulmuş olan vakıf, kırsal kesimde yaşayan insanların mesleki eğitim ve istihdamına
yönelik çalışmalar da yapmaktadır. Bu kapsamda değişik tarımsal konularda
hazırlanan projelere de destek sağlanmaktadır.
Ayrıca T.C. Hükümeti ile Dünya Bankası arasında 14 Eylül 2001 tarihinde
imzalanan ve 28 Kasım 2001 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren,
Sosyal Riski Azaltma Projesi İkraz Anlaşmasıyla, Türkiye'de kısa ve uzun dönemde
yoksulluğun azaltılmasına katkıda bulunulması amaçlanmıştır. 2004 yılında Dünya
Bankasının vakfa aktarmış olduğu kaynak ile SRAP (Sosyal Riski Azaltma Projesi)
projeleri uygulanmaktadır. Bu kaynak kapsamında belirli tutara kadar olan tarımsal
projelere de kredi sağlanmaktadır.
İl Özel İdareleri ve Köylere Hizmet Götürme Birlikleri
İl Özel İdareleri kaynakları genel bütçeden sağlanan ve yatırım programlarına
esas olmak üzere kaynakların yetersiz olduğu durumlarda, tarımsal amaçlı plan ve
projelerde kullanılabilmektedir. İlin ihtiyaçlarını kendileri için belirtilmiş sınırlar
içerisinde karşılamakla sorumlu olan İl Özel İdareleri, belirlenen ihtiyaçlar
doğrultusunda tarım kesimine de kaynak aktarmaktadır. Köylere Hizmet Götürme
Birlikleri de tarımsal kesimin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kaynak sağlamaktadır.
Sivil Toplum Örgütleri
Bölgemizde faaliyet gösteren ticaret odaları, borsalar, ziraat odaları, üretici ve
yetiştirici birlikleri ve diğer bazı sivil toplum örgütleri ile Türkiye Erozyonla Mücadele
106
Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA)’da tarıma kaynak
sağlamaktadır.
Diğer Kredi Kaynakları
Ülkemizin AB, Dünya Bankası, FAO ve diğer yabancı ülkeler ile yapmış olduğu
anlaşmalar doğrultusunda belirli projelere hibe ya da kredi olarak finansman
sağlanabilmektedir.
BÖLÜM: 4 – BÖLGENİN TARIMSAL MEVCUDU
4.1. Arazi Dağılımı
4.1.1. Arazinin Kullanım Biçimine Göre Dağılımı
Türkiye 78 milyon hektar yüzölçümü ile Akdeniz’in kuzeydoğusunda, Asya’nın
güneybatı Bölgesinde yer almaktadır. Ülkemiz coğrafik yapısı ve uygun ekolojik
koşulları nedeniyle, tarımsal üretimde miktar ve ürün çeşitliliği yönünden büyük ve
seçenekli bir potansiyele sahiptir.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi 7.628.946 hektar ile ülke topraklarının %
9,7 sine sahiptir. Bölge yüzölçümünün % 45’ini TRC2, % 35’ini TRC3 ve % 20’sini ise
TRC1 Alt Bölgeleri teşkil etmektedir.
Düzey 1 seviyesinde TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türkiye toplam tarım
alanı içerisinde oransal ve alan bakımından % 12.7 lik paya sahiptir. Düzey 2
seviyesinde bölgenin toplam tarım alanının % 22,4’ü TRC1, % 58’i TRC2 ve % 19.6
sı TRC3 Alt Bölgesinde yer almaktadır. Düzey 3 seviyesinde ise alan ve oransal
olarak en fazla tarım alanına sahip il Şanlıurfa, en az araziye sahip il ise Siirt’tir.
Düzey 1 seviyesinde TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türkiye toplam çayır-
mera alanı içerisinde oransal ve alan bakımından % 7.2 lik paya sahiptir. Düzey 2
seviyesinde TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi toplam çayır-mera varlığının % 22 si
TRC1, % 42.6 sı TRC2 ve % 35.4 ü TRC3 Alt Bölgesindedir. İl düzeyinde ise
107
Şanlıurfa ili alan ve oransal açıdan çayır mera alanı bakımından başta gelmektedir.
En az çayır mera alanı ise Kilis ve Gaziantep illerindedir.
Düzey 1 seviyesinde TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türkiye toplam orman
ve fundalık alanları içerisinde oransal ve alan bakımından % 6.2 lik paya sahiptir.
Düzey 2 seviyesinde TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi toplam orman ve fundalık
alanların % 19.8 i TRC1, % 30 u TRC2 ve % 50.2 si TRC3 Alt Bölgesindedir. İl
düzeyinde ise orman fundalık alanı ve oransal açıdan Diyarbakır ili başta
gelmektedir. En az orman ve fundalık alanı ise Kilis ve Şanlıurfa illerindedir.
Ülkemizin toplam yüzölçümünün % 33,9’unu tarım alanları, % 18,7’sini çayır-
meralar, % 27’sini orman ve fundalıklar ve % 20,4’ünü diğer alanlar oluştururken;
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi topraklarının % 44,2 sini tarım alanları, % 13,7 sini
çayır-meralar, % 17.3 ünü orman ve fundalıklar ve % 24.8 ini diğer alanlar
oluşturmaktadır.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin tarım alanları bakımından zengin ve ülke
ortalamasının üzerinde olduğu; orman ve fundalık alanlar ile çayır-mera alanları
bakımından ise zayıf ve ülke ortalamasının altında olduğu söylenebilir
Tablo 38.de Türkiye ve TRC Güneydoğu Bölgesinde toplam arazinin Kullanım
Biçimlerine Göre alan ve oransal olarak dağılım istatistikleri verilmiştir.
108
Tablo 38. Türkiye ve TRC Güneydoğu Bölgesinde Arazinin Kullanım Biçimlerine Göre Dağılımı (2004)
ha % ha % ha % ha % ha
Adıyaman 279,241 8.3 172,078 16.5 150,757 11.4 158,938 8.4 761,014
Gaziantep 373,188 11.1 46,209 4.4 92,419 7.0 179,691 9.5 691,507
Kilis 103,280 3.1 11,800 1.1 18,650 1.4 18,370 1.0 152,100
TRC1 755,709 22.4 230,087 22.0 261,826 19.8 356,999 18.9 1,604,621
Şanlıurfa 1,146,434 34.0 234,357 22.4 15,766 1.2 461,843 24.5 1,858,400
Diyarbakır 809,890 24.0 211,291 20.2 380,800 28.8 153,546 8.1 1,555,527
TRC2 1,956,324 58.0 445,648 42.6 396,566 30.0 615,389 32.6 3,413,927
Batman 118,123 3.5 71,465 6.8 81,209 6.1 194,701 10.3 465,498
Mardin 362,658 10.8 115,447 11.0 113,341 8.6 297,654 15.8 889,100
Siirt 84,438 2.5 86,546 8.3 210,519 15.9 159,097 8.4 540,600
Şırnak 95,936 2.8 96,769 9.3 257,600 19.5 264,895 14.0 715,200
TRC3 661,155 19.6 370,227 35.4 662,669 50.2 916,347 48.5 2,610,398
TRC 3,373,188 44.2 1,045,962 13.7 1,321,061 17.3 1,888,735 24.8 7,628,946
TRC/TR (%) 9.7
TÜRKİYE 26,593,163 33.9 14,616,700 18.7 21,189,000 27.0 15,957,375 20.4 78,356,238
İstatistiki Bölge
Birimleri
Tarım
Alanı
Çayır
Mera
Toplam
Yüzölçümü
12.7 7.2 6.2 11.8
Orman
Fundalık
Diğer
Alanlar
Kaynak: Türkiye İstatistik Yıllığı 2005, TRC Bölge İlleri Tarım İl Müdürlükleri
109
4.1.2. Toprak Yapısı ve Arazinin Kullanım Kabiliyetine Göre Dağılımı
Topraklar, kullanım kabiliyetine göre, yörenin toprak durumu, arazinin eğim
derecesi, iklim ve doğal bitki toplulukları gibi özelliklerine bağlı olarak birinci sınıftan
sekizinci sınıfa kadar toprak sınıflarına ayrılmıştır.
Ana madde; iklim, topografya, bitki örtüsü ve zamanın etkisiyle aşınarak çeşitli
büyük toprak gruplarını oluşturur. Büyük ve verimli toprak gruplarının yanı sıra toprak
örtüsünden ve profil gelişmesinden yoksun bazı toprak grupları da görülmektedir.
İşlemeli tarıma elverişli toprak grubundan olan; I. sınıf topraklar hemen hemen
hiçbir problemi olmayan, çevre koşullarının özelliklerine göre her türlü bitki
yetiştirmeye uygun, verimlilikleri yüksek ve entansif tarıma elverişli topraklardır. II.
sınıf topraklar, ekilen bitki çeşitlerini azaltan bazı sınırlayıcı faktörlere sahip ya da orta
derecede toprak koruma önlemleri ile özenli bir toprak kullanılmasına gerek duyulan
topraklardır. III. sınıf topraklar bitki seçimini daraltan sınırlayıcı faktörlere sahip, özel
koruma önlemleri alınmasını gerektiren topraklardır. IV. sınıf topraklar ise, çok ağır
sınırlayıcı faktörlere sahip, çok özenli bir şekilde toprak kullanılmasına gerek duyulan,
ancak birkaç çeşit kültür bitkisinin yetiştirilmesine uygun topraklardır.
İşlemeli tarıma elverişli olmayan toprak gruplarından olan beşinci, altıncı ve
yedinci sınıf arazilerde toprak-su koruma önlemleri alınarak bazı yerli bitkiler
yetiştirilebilmektedir. Ancak bu arazilerde ıslah çalışmaları pahalı olduğundan ürün
alınabilse de ekonomik bir tarımsal üretim yapılamaz. VIII. sınıf topraklar ise tarımsal
yönden hiçbir ürün alınamayan, yalnız doğal yaşamın barınağı ya da eğlence yeri
olarak kullanılan arazilerdir.
110
Tablo 39. Türkiye ve TRC Güneydoğu Bölgesi Kullanım Kabiliyetine ve Toprak Sınıflarına Göre Arazi Dağılımı (ha)
Arazi Yetenek
Ordoları
Toprak
SınıfıAdıyaman G.Antep Kilis TRC1 Ş.Urfa D.Bakır TRC2 Batman Mardin Siirt Şırnak TRC3 TRC
TRC /
TR (%)Türkiye
I 36,052 158,109 2,856 197,017 500,660 125,286 625,946 34,829 142,627 9,145 12,654 199,255 1,022,218 20.5 4,987,705
II 73,034 122,267 37,467 232,768 225,905 191,367 417,272 26,614 115,644 17,302 17,268 176,828 826,868 12.4 6,663,877
III 92,125 45,000 17,664 154,789 234,759 155,223 389,982 25,372 77,095 33,730 32,987 169,184 713,955 9.9 7,193,839
IV 78,030 46,455 26,333 150,818 184,845 182,817 367,662 31,308 26,984 24,261 28,585 111,138 629,618 8.5 7,364,506
Toplam 279,241 371,831 84,320 735,392 1,146,169 654,693 1,800,862 118,123 362,350 84,438 91,494 656,405 3,192,659 12.2 26,209,927
V 0 1,357 0 1,357 265 915 1,180 0 0 0 1,455 1,455 3,992 3.2 125,967
VI 0 0 18,960 18,960 0 154,282 154,282 0 308 0 2,987 3,295 176,537 1.6 10,752,602
VII 311,271 129,868 30,450 471,589 238,445 579,702 818,147 143,128 218,029 283,517 336,517 981,191 2,270,927 8.8 25,926,423
Tarım Dışı Arazi VIII 11,564 8,760 0 20,324 11,678 12,389 24,067 9,546 10,759 13,548 17,852 51,705 96,096 10.7 894,153
Toplam 322,835 139,985 49,410 512,230 250,388 747,288 997,676 152,674 229,096 297,065 358,811 1,037,646 2,547,552 6.8 37,699,145
Tasnif Dışı Arazi+Su
Kaynakları158,938 179,691 18,370 356,999 461,843 153,546 615,389 194,701 297,654 159,097 264,895 916,347 1,888,735 13.1 14,447,166
Genel Toplam 761,014 691,507 152,100 1,604,621 1,858,400 1,555,527 3,413,927 465,498 889,100 540,600 715,200 2,610,398 7,628,946 9.7 78,356,238
İşlemeli Tarıma
Elverişli
İşlemeli Tarıma
Elverişli Olmayan
Kaynak: TRC Güneydoğu Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri(2005)
111
Tablodan da görüleceği gibi TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde toprak
işlemeli tarıma elverişli arazi varlığı I., II. III. ve IV Sınıf arazi en fazla Şanlıurfa’da
olup, en azı ise Kilis, Siirt ve Şırnak illerindedir. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin
işlemeli tarıma elverişli arazi varlığının Türkiye’ye oranı % 12,2’dir.
4.2. Sulama Potansiyeli ( Arazilerin Sulanabilirlik Durumu)
Toprak ve su kaynakları ülkelerin en önemli doğal zenginlikleri arasında yer
alır. Toplumların sosyo-ekonomik kalkınmalarında, söz konusu kaynakların
geliştirilerek akılcı kullanımının büyük önemi bulunmaktadır. Su, canlılar için
vazgeçilemez bir doğal kaynaktır; eksikliğinde bitkisel üretim önemli ölçüde
kısıtlanmaktadır. Suyun en fazla kullanıcısı olan tarım, kültür bitkilerinin üretimleriyle
ilgili işlevleri kapsar.
Sulama Ülkemiz tarımında birinci derecede öncelikli konudur. Halen sulanan
alanlar sulanabilecek alanların yaklaşık % 20’si civarındadır. Ülkemiz iklim şartları
göz önüne alındığında Doğu Karadeniz’in sahil kesimi haricinde bütün bölgelerimizde
her türlü ürünün istenen verimlilik ve kalitede yetiştirilebilmesi gerekli dönemlerde
yeteri miktar su verilmesine bağlıdır. Sulama ihtiyacı yağışların dağılımı ile de
yakından ilgilidir. Bu dağılım ve miktar beklenen düzeyde olmadığı takdirde özellikle
hububat alanlarında önemli verim kayıplarına sebep olmaktadır. Ürün yetiştiriciliğinde
çeşitlilik, verim ve kalite sulama ile mümkün olduğu gibi yıllar itibariyle üretimdeki
istikrarda da sulama birinci planda yer almaktadır.
Ülkemiz hayvancılığında yeterli gelişmişliğin sağlanamamış olmasının
arkasındaki gerçek neden kuraklık ve yeteri miktarda sulama yapılmayışıdır. Bu
durumu bir büyükbaş hayvan için sarf edilen yetersiz su miktarı olarak da ifade etmek
mümkündür. Bu miktarın yetersizliği hayvancılığın da gelişmemiş olmasının bir diğer
ifadesidir.
Kırsal alanda şehirlere olan hızlı göçün arkasındaki gerçek de sulama
yapılamadığı için birim alandan kalite ve miktar olarak beklenen verimin
alınamamasıdır.
112
Yukarıda genel hatları ile değindiğimiz konu ve durumlar bölgemiz için de
değişmemektedir. Bu nedenle ileriye dönük meteorolojik rasatların kurak ve sıcak
yıllar yaşanacağına dair uyarıları, Dünya su savaşları olgusunda ülkemizin odak
noktası olarak kabulü, artan ülke nüfusu, sanayileşme ve hızla artan yapacak sanayi
odun ihtiyacı gibi durumlarda göz önüne alınarak, milletlerin geleceğini etkileyen bu
konuda aşağıda maddeler halinde belirtilen hususlarda yapılacak çok ciddi çalışmalar
bölgemiz içinde hayati bir önem taşımaktadır.
1- Bölgemizde yararlanılabilecek yeraltı ve yüzey akışta bütün su
potansiyelinin gerek doğrudan gerekse biriktirilmek suretiyle sulamaya
kazandırılması,
2- Üretimde sadece yeterli suyun kullanılması, su israfına katiyen
meydan verilmemesi, su kaybına neden olan, kanalet vb. gibi su ve zaman israfına
neden olan faktörlerin ortadan kaldırılması, modern sulama sistemlerinin üreticiye
benimsetilmesi ve kazandırılması konusunda yoğun çalışmaların devam ettirilmesi ve
bu meyanda mücbir müeyyidelerin yürürlüğe konulması,
3- Yıllar itibariyle yaşanabilecek muhtemel bir susuzluğa karşı su
stoklarının oluşturulması,
4- Halen istifade edilen, istifade edilecek ve istifade edilebilecek su
kaynaklarının (dere, çay, ırmak, göl, gölet, baraj gölleri ve yeraltı su rezervleri) hiçbir
istisna kabul etmeksizin, her ne şekilde olursa olsun kirlenmenin önüne geçilmesi,
her çeşit kirletici faktörler için yasal tedbirlerin alınması, halen kirletilmiş su
kaynaklarının süratle kirlilikten kurtarılması,
5- Çevresinde Ülkemiz için önemli çeltik ve diğer üretim alanlarının
bulunduğu Kızılırmak ve Yeşilırmak’ın Karadeniz‘i de tehdit eder ölçüde kirlenmesi
devam etmektedir. Ülkesel boyutta gündemde olan bu problemin (Trakya’da Ergene
nehrinde olduğu gibi) daha da ağırlaşmadan etkili önlemlerin alınması ile acilen
çözülmesi gereklidir.
Türkiye’nin 26 milyon hektar olan tarım alanının % 90’ı sulanabilir nitelikte
olmakla birlikte, ekonomik olarak sulanabilir alanın oranı % 30 ile 8,5 milyon
hektardır. Ekonomik olarak sulanabilir alanın % 60’ı sulanmaktadır. 5,1 milyon hektar
sulanan alanın % 50’si DSİ, % 30’u KHGM ve % 20’si de halk sulaması şeklindedir.
113
TRC Güneydoğu AnadoluBölgesi’nin 3.373.188 hektar olan tarım arazisinin %
50 si (1.760.728 ha) sulanabilir nitelikte olup, ancak bunun % 40’ı halihazırda
sulanmaktadır. Bu oran Türkiye ortalamasının oldukça altındadır. Yapılan sulamanın
% 26’sı KHGM, % 25’i DSİ ve geriye kalan % 49’luk kısım ise çiftçilerin kendi
imkanlarıyla yapılmaktadır.
Düzey 2 seviyesinde ise sulanabilir alanların TRC1 Alt Bölgesinde % 25’i,
TRC2 Alt Bölgesinde % 40’ı ve TRC3 de ise % 15’i sulanmaktadır. TRC1 Alt
Bölgesinde sulanan alanların % 60,5’i, TRC2 Alt Bölgesinde % 53,7’si ve TRC3 Alt
Bölgesinde ise % 51’i çiftçi imkanları ile sulanmaktadır. Bu durum bölgedeki tarımsal
sulamalar konusundaki devlet yatırımlarının yetersizliğinin bir göstergesidir.
Sulamayla ilgili mevcut yatırımların biran önce faaliyete geçirilmesi yanında yeni
yatırımlara da yer verilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
Tablo 40. Türkiye ve TRC Bölgesi Tarımsal Sulama Durumu (2004)
KHGM DSİ
Adıyaman 279,241 156,393 11,951 18,085 41,623 71,659
Gaziantep 373,188 266,414 12,143 7,022 23,946 43,111
Kilis 103,280 72,000 470 370 11,160 12,000
TRC1 755,709 494,807 24,564 25,477 76,729 126,770
Şanlıurfa 1,146,434 494,191 22,331 141,610 146,696 310,637
Diyarbakır 809,890 506,556 8,698 13,249 69,587 91,534
TRC2 1,956,324 1,000,747 31,029 154,859 216,283 402,171
Batman 118,123 21,018 0 8,176 4,000 12,176
Mardin 362,658 139,156 0 6,700 58,566 65,266
Siirt 84,438 30,000 355 0 16,500 16,855
Şırnak 95,936 75,000 2,803 559 19,424 22,786
TRC3 661,155 265,174 3,158 15,435 98,490 117,083
TRC 3,373,188 1,760,728 58,751 195,771 391,502 646,024
TÜRKİYE 26,593,163 8,500,000 1,361,863 2,800,000 1,000,000 5,161,863
Halk
Sulaması
(ha)
Toplam
Sulanan
Arazi (ha)
İstatistiki
Bölge
Birimleri
Devlet Sulaması
(ha)Sulanabilir
Arazi
(ha)
Tarım Arazisi
(ha)
Kaynak: TRC Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
114
Türkiye’de bilinçsiz sulama uygulamaları ve sulama şebekelerinin çoğunun
eski kanallar olması tarımda aşırı su kullanımına yol açmaktadır. Suyun aşırı
kullanımı sulama randımanını düşürmekte ve tuzlulaşma, göllenme ile kirlilik gibi
çevresel sorunlara da neden olmaktadır. Sulamadan beklenen yararın sağlanması ve
sürdürülebilir bir tarımsal üretim için tesviye, toplulaştırma ve drenaj sistemleri gibi
tarla içi geliştirme çalışmaları, sulama sistemleri ile birlikte ele alınmalı, birbirlerine
koşut biçimde inşa edilmeli ve birlikte işletmeye açılmalıdır.
Üreticilerin sulama bilgi ve becerilerinin artırılması, çağdaş bir sulama bilincinin
yerleşmesi için etkin çalışan bir çiftçi eğitim yayım sistemi kurulmalıdır. Aşırı sulama
alışkanlığının önüne geçmek için çiftçi eğitim çalışmalarına önem verilmelidir.
Türkiye’de tarımsal sulamalarda su kaynağının yaklaşık % 75’i
kullanılmaktadır. Bu denli büyük hacimlerde su tüketilen sektörde, suyun
kullanımından sorumlu organlar konusunda tam bir kargaşa yaşanmaktadır. Su
kaynaklarımızın yeterli etkinlikte planlanamamasında, yetki dağılımının ve eşgüdüm
eksikliğinin rolü büyüktür. Köy tüzel kişiliklerinden belediyelere, kişilere,
kooperatiflere, özel idarelere değin değişen yelpazede bir yetki ve sorumluluk
dağınıklığı olup, ortada sorumluluk sahibi birliklerin kuruluşunu düzenleyen bir yasa
yoktur. Suyun israfına ve çevresel zararlara yol açan bu dağınıklık da VII. ve VIII.
BYKP’larında hazırlanması öngörülen “ Su Yasası” nın ne denli önemli ve ivedi bir
gereklilik olduğunu göstermektedir.
Bölgemizin toprak ve su kaynaklarının korunması, geliştirilmesi, ulusal ve
uluslararası politikalara uygun olarak kullanılması yalnızca bugünün ihtiyacına değil
gelecek kuşakların refah ve mutlulukları da gözetilerek planlanmalıdır. Bunun için
eşsiz iklim, toprak, su kaynakları ve biyolojik çeşitliliğe sahip bölgemiz kaynaklarının
insan ve doğal kaynak planlaması birlikte ele alınarak korunmalı ve kullanılmalıdır.
115
4.3. Tarımsal Yapı
Ülkemizdeki tarım işletmeleri, işletme büyüklükleri bakımından yeterli genişliğe
sahip olmayıp, tarımsal yapının oransal olarak büyük çoğunluğunu küçük tarım
işletmeleri oluşturmaktadır. Çiftçi bazındaki işletmelerin işledikleri arazi miktarı; sınırlı,
birbirinden uzak ve çok sayıda parçalardan meydana geldiği için bunlar üzerinde
düzenli işletmeler kurulamamakta ve mevcut durumu ile istenilen üretim artışı
sağlanamamaktadır.
Ülkemiz tarım işletmelerinin sayısı parçalanmadan dolayı devamlı artmaktadır.
1950 yılında 2.274.675 olan işletme sayısı, 1970 yılında 3.058.900’e, 1980 yılında ise
3.558.815’e ve 1991 yılında 3.966.822’e ulaşmıştır. Ülkemizde işletme sayıları
1950’den beri devamlı artış göstermiş 1970–1980 yılları arasında işletme sayısında
% 16,3’lük artış olurken, parsel sayısında % 48,9’luk bir artış olmuştur. Bu
göstergeler tarım işletmelerinin sürekli parçalandığını göstermektedir. Tarımsal
işletmelerde 1991–2001 yılları arasında yaklaşık % 23’lük bir azalma söz konusu
olup, bunun sebepleri arasında; iç göç, toplulaştırma, küçük parsellerin tarım dışı
tahsisi, büyük sermaye sahiplerinin arazi yatırımları ve 1991–2001 yılları arasında
yaşanan ekonomik krizler sayılabilir.
2001 yılı Genel Tarım Sayımı (GTS) sonuçlarına göre tüm köyler ile nüfusu 25
binden az olan il ve ilçe merkezlerinde bulunan 6.189.351 hane halkının % 66’sı
tarımsal faaliyette bulunmaktadır. Tarımsal faaliyetle uğraşan 4.106.983 hane halkı
221.562.345 dekar arazi işlemektedir. Tüm köyler ve nüfusu 5 binden az olan ilçe
merkezlerinde toplam 3.076.650 adet tarımsal işletme ile bu işletmelerin tasarrufunda
184.348.232 dekar arazi tespit edilmiştir.
2001 GTS Tarımsal İşletmeler (hane halkı) Anketi sonucuna göre Türkiye’de
tarım işletmelerinin % 99,8’i, toplam arazinin ise % 97,6’sı tek bir hane halkı
işletmeleri tarafından işletilmektedir.
Türkiye’de tarımsal işletmeler 1991 GTS ‘de % 32,1, 2001 yılı GTS’ de % 31,5
oranları ile 20–49 dekar büyüklüğündeki arazi grubunda yoğunlaşmıştır. 1991–2001
116
yılı GTS’ de işletmeler 100–199 dekar arazi grubunda yoğunlaşmış, bu miktar 1991
yılı GTS’ de toplam arazinin % 20,9’unu, 2001 yılı GTS’ de toplam arazinin % 23,8’ini
100–199 dekar arasındaki işletmeler oluşturmuştur.
1980 yılı GTS sonucuna göre Türkiye’de ortalama arazi büyüklüğü 65,8 dekar,
1991 yılı GTS’na göre 59,1 dekar, 2001 yılı GTS’na göre 59,9 dekar olarak
belirlenmiştir.
Ortalama işletme büyüklüğünün en fazla olduğu iller Şanlıurfa (194,8 da),
Eskişehir (166 da), Ankara (163,9 da), Kırşehir (140,6 da), en az olduğu iller ise Rize
(11,5 da), Trabzon (15,2 da) ve bölgemizde yer alan Zonguldak (17,4 da)’tır.
Türkiye’de 1980 tarım sayımında 27.764.028 hektar olan tarım alanımız, 1991
yılında 23.263.931 hektar, 2001 yılında 18.434.823 hektar olarak belirlenmiştir. Kırsal
kesimde yaşayan nüfusun baskısı ve miras hukukunda önleyici hükümlerin olmaması
nedeniyle topraklarımız devamlı parçalanmış, tarım işletmelerimiz çoğalmış ve
işletmelerin kullandıkları tarım toprakları devamlı küçülmüştür. Ancak 1991 sayımına
kadar artış gösteren işletme sayısı 1991–2001 döneminde azalma göstermiştir.
Bitkisel üretim yapan işletmeler açısından bakıldığında; Türkiye’de tarımsal
üretimin içerisinde bitkisel üretim hakimdir. 2002 yılı itibariyle toplam bitkisel üretim
miktarı 98 milyon ton olup, bunun 60,1 milyon tonu tarla ürünlerine, 23,7 milyon tonu
sebzelere, 14 milyon tonu ise meyve ürünlerine aittir.
Hayvansal üretim yapan işletmeler açısından Türkiye önemli potansiyeli
barındıran bir ülke olmasına rağmen özellikle 1980 sonrası süreçte hayvan varlığı ve
işletmelerinde önemli azalmalar görülmüştür. 1928 yılında 6,9 milyon baş sığır varlığı,
1950 yılına kadar çok hızlı artış göstere,milyon başa düşmüştür. Aynı şekilde koyun
varlığında da düşüş görülerek 1982 yılında 49,6 milyon olan koyun sayısı 2002’de
25,2 milyona düşmüştür.
117
Tablo 41. TRC1 Alt Bölgesinde Tarımsal Üretim ve Arazi Durumu (2001)
Arazi Miktarı Arazi Miktarı Arazi MiktarıArazi
Miktarı
(da) (da) (da) (da)
Arazisi
Olmayan2,999 0 0 0 0 0 2,999 0 24,996 5,835
<5 2,803 10,520 1,865 6,628 938 3,892 0 0 7,290 3,151
5-9 7,144 55,625 4,502 33,931 2,643 21,694 0 0 82,281 8,503
10-19 10,409 177,305 8,220 140,071 2,189 37,234 0 0 87,588 15,623
20-49 23,787 975,110 17,279 706,955 6,509 268,155 0 0 263,466 31,976
50-99 14,994 1,236,310 11,468 945,777 3,526 290,533 0 0 212,430 23,423
100-199 10,320 1,814,420 8,501 1,478,752 1,819 335,668 0 0 192,683 19,822
200-499 5,016 2,039,340 3,558 1,263,872 1,457 775,468 0 0 142,678 6,169
500-999 595 530,510 465 402,127 130 128,383 0 0 12,498 583
1000-2499 338 685,030 285 574,740 53 110,290 0 0 14,581 1,634
2500-4999 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
5000 + 6 32,920 6 32,920 0 0 0 0 1,041 0
Toplam 78,411 7,557,090 56,149 5,585,773 19,264 1,971,317 2,999 0 1,041,532 116,719
Yalnız Bitkisel Üretim
Yapan
Yalnız Hayvansal
Üretim YapanArazi
Büyüklüğü
(da)
Hayvan Sayısı
İşletme
Sayısı
İşletme
Sayısı
İşletme
Sayısı
İşletme
SayısıK.Baş B.Baş
ToplamBitkisel ve Hayvansal
Üretim Yapan
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İl Tarım Müdürlükleri
TRC1 Alt Bölgesinde arazi büyüklüğü açısından en fazla işletme sayısı 23.787
ile 20–49 dekar aralığındadır. Bunu 14.994 işletme ile 50 -99 dekar arası işletmeler
ikinci sırada takip etmektedir. Üçüncü sırayı 10.409 işletme ile 10–19 dekar işletmeler
almaktadır.
Türkiye’de ortalama işletme büyüklüğü 59,9 dekar; TRC1 Alt Bölgesinde ise
96,3 dekardır.
TRC1 Alt Bölgesinde yalnız bitkisel üretim yapan 6.509 işletme ile 20–49
dekar arazili işletmeler ilk sırada gelmektedir. 20–49 dekar ve bunun altında üretim
118
yapan 12.279 adet işletme vardır. Alt Bölge içerisinde yalnız bitkisel ürün yetiştiriciliği
yapan işletmelerin oranı % 24,5 olup, toplam arazilerin % 26’sına sahiptirler.
TRC1 Alt Bölgesinde yalnız hayvansal üretim yapan 2999 işletme
bulunmaktadır. Alt Bölge içerisinde yalnız hayvansal ürün yetiştiriciliği yapan
işletmelerin oranı % 3,8 olup, hiç arazileri bulunmamaktadır. TRC1 Alt Bölgesinde
bitkisel ve hayvansal üretim yapan 17.279 işletme ile 20–49 dekar arazili işletmeler ilk
sırada gelmektedir. Alt Bölge içerisinde bitkisel ve hayvansal ürün yetiştiriciliği yapan
işletmelerin oranı % 71,7 olup, toplam arazilerin % 74’üne sahiptirler.
Tabloda da görüldüğü gibi toplam işletme sayısı 78.411 adet olup, Türkiye
toplam işletme sayısına oranı % 2,8’dir. Alt Bölgede 1.041.532 adet küçükbaş
hayvan bulunmakta olup bunlar 20–199 dekar arasında araziye sahip olan
işletmelerde yoğunlaşmaktadır.
Tablo 42. TRC2 Alt Bölgesinde Tarımsal Üretim ve Arazi Durumu (2001)
Arazi Miktarı Arazi Miktarı Arazi MiktarıArazi
Miktarı
(da) (da) (da) (da)
Arazisi
Olmayan8,235 0 0 0 0 0 8,235 0 414,429 74,738
<5 1,681 6,064 1,133 3,741 548 2,323 0 0 17,582 6,726
5-9 2,989 22,975 2,332 17,645 657 5,330 0 0 27,629 9,715
10-19 12,730 219,822 9,248 160,470 3,482 59,352 0 0 148,491 31,764
20-49 24,092 1,035,190 14,619 633,536 9,473 401,654 0 0 294,868 59,417
50-99 18,801 1,528,216 11,208 907,760 7,593 620,456 0 0 434,523 51,569
100-199 16,364 2,997,168 12,089 2,193,927 4,275 803,241 0 0 495,813 55,680
200-499 13,027 5,252,396 8,004 3,030,632 5,023 2,221,764 0 0 361,684 54,187
500-999 2,936 2,791,109 1,850 1,822,594 1,086 968,515 0 0 165,772 10,837
1000-2499 1,533 2,990,526 1,054 2,126,264 479 864,262 0 0 55,457 16,069
2500-4999 99 405,052 84 355,636 15 49,416 0 0 22,605 374
5000 + 4 2,314,722 4 2,314,722 0 0 0 0 72,839 2,616
Toplam 102,491 19,563,240 61,625 13,566,927 32,631 5,996,313 8,235 0 2,511,692 373,692
ToplamBitkisel ve Hayvansal
Üretim Yapan
Yalnız Bitkisel Üretim
Yapan
Yalnız Hayvansal
Üretim YapanArazi
Büyüklüğü
(da)
Hayvan Sayısı
İşletme
Sayısı
İşletme
Sayısı
İşletme
Sayısı
İşletme
SayısıK.Baş B.Baş
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İl Tarım Müdürlükleri
119
TRC2 Alt Bölgesinde bulunan 102.491 işletmenin 24.092’si 20–49 dekar arazi
büyüklüğüne sahiptir. Bunu 18.801 işletme ile 50–99 dekar ve 16.364 işletme ile
100–199 dekar arasındaki işletmeler izlemektedir. Arazi miktarı bakımından ise
3.693.438 dekar ile 200–499 dekar aralığındaki işletmeler ilk sıradadır. Alt Bölgedeki
ortalama işletme büyüklüğü 190,8 dekar ile bölge ve Türkiye ortalamasının
üzerindedir.
Alt Bölgedeki tarım işletmelerinin % 60,2’si hem bitkisel hem de hayvansal
üretim yapan işletmeler olup, toplam arazi varlığının % 69,3‘üne sahiptirler. Bu
işletmeler 200–499 dekar aralığında yoğunlaşmaktadırlar.
Yalnızca bitkisel üretim yapan işletmeler; toplam işletme sayısının % 31,8’ini
ve toplam arazi varlığının % 30,7’sını oluşturmaktadırlar. Alt Bölgede 2.511.692 adet
küçükbaş hayvan bulunmakta olup bunlar 50-199 dekar arasında araziye sahip olan
işletmelerde yoğunlaşmaktadır.
TRC2 Alt Bölgesinde yalnız hayvansal üretim yapan 8.235 işletme
bulunmaktadır. Alt Bölge içerisinde yalnız hayvansal ürün yetiştiriciliği yapan
işletmelerin oranı % 8 olup, hiç arazileri bulunmamaktadır.
120
Tablo 43. TRC3 Alt Bölgesinde Tarımsal Üretim ve Arazi Durumu (2001)
Arazi Miktarı Arazi Miktarı Arazi MiktarıArazi
Miktarı
(da) (da) (da) (da)
Arazisi
Olmayan4,504 0 0 0 0 0 4,504 0 139,541 8,269
<5 9,388 21,157 7,475 15,962 1,913 5,195 0 0 77,238 12,129
5-9 7,515 50,327 6,450 42,939 1,052 7,296 13 92 78,627 7,718
10-19 12,910 167,841 9,485 120,762 3,258 45,409 167 1,670 205,952 38,619
20-49 17,341 538,841 15,391 472,760 1,950 66,081 0 0 314,769 22,720
50-99 12,391 855,535 10,263 693,584 2,128 161,951 0 0 213,229 15,850
100-199 9,991 1,337,517 7,954 1,062,873 2,037 274,644 0 0 211,766 15,574
200-499 7,582 2,182,812 4,716 1,348,223 2,866 834,589 0 0 168,623 11,715
500-999 1,416 829,084 900 539,721 516 289,363 0 0 34,885 3,445
1000-2499 419 624,469 332 502,048 87 122,421 0 0 8,971 1,791
2500-4999 1 3,967 0 0 1 3,967 0 0 0 0
5000 + 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Toplam 83,458 6,611,550 62,966 4,798,872 15,808 1,810,916 4,684 1,762 1,453,601 137,830
Arazi
Büyüklüğü
(da)
Hayvan Sayısı
İşletme
Sayısı
İşletme
Sayısı
İşletme
Sayısı
İşletme
SayısıK.Baş B.Baş
ToplamBitkisel ve Hayvansal
Üretim Yapan
Yalnız Bitkisel Üretim
Yapan
Yalnız Hayvansal
Üretim Yapan
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İl Tarım Müdürlükleri
TRC3 Alt Bölgesinde arazi büyüklüğü açısından en fazla 20–49 dekarla
17.341 işletme vardır. Bunu 12.910 işletme ile 10–19 dekar arası işletmeler ikinci
sırada takip etmektedir. Üçüncü sırayı 12.391 işletme ile 50–99 dekar arasında
araziye sahip işletmeler almaktadır. Alt Bölgedeki ortalama işletme büyüklüğü 79
dekardır. Türkiye işletme ortalama büyüklüğü 59,9 dekar olduğuna göre TRC3 Alt
Bölgesinin 83.458 işletmesinden yaklaşık 31.800 işletmesi ortalamaya yakın ve onun
üzerindeki işletmelerdir. Bu oran % 38’ e tekabül etmektedir.
TRC3 Alt Bölgesinin 6.611.550 dekar arazisinin 5.833.384 dekarlık kısmı
ortalama işletme büyüklüğü olan 79 dekar arazi miktarının üzerindeki işletmelere
aittir.
Alt Bölgedeki tarım işletmelerinin % 75,4’ü hem bitkisel hem de hayvansal
üretim yapan işletmeler olup, toplam arazi varlığının % 72.7’sine sahiptirler. Bu
121
işletmeler 20–49 dekar aralığında yoğunlaşmaktadırlar. Yalnızca bitkisel üretim
yapan işletmeler; toplam işletme sayısının % 18,9’ini ve toplam arazi varlığının %
27.4 ünü oluşturmaktadırlar. TRC3 Alt Bölgesinde yalnız hayvansal üretim yapan
4684 işletme bulunmaktadır. Alt Bölge içerisinde yalnız hayvansal ürün yetiştiriciliği
yapan işletmelerin oranı % 5,6 olup, arazi varlığının %0,02ini oluşturur.
Alt Bölgede 1.453.561 adet küçükbaş hayvan bulunmakta olup bunlar 10-199
dekar arasında araziye sahip olan işletmelerde yoğunlaşmaktadır. Tarımsal işletme
büyüklükleri bakımından bölgedeki işletmelerin % 73,9’u 50 dekardan küçük
işletmelerdir. Bu işletmeler toplam arazi miktarının % 11,7’sini oluşturmaktadır. Küçük
işletmelerin oranı Türkiye ortalamasından daha yüksektir.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki işletmeler genel olarak Türkiye
ortalamasının üzerinde, ancak ekonomik olmayan işletmelerdir. Genellikle bölgedeki
işletmelerin büyük çoğunluğu işledikleri arazi bakımından yetersiz, parçalı, makineli
tarıma uygun olmayan, dağınık yapıda aile işletmeleridir.
122
Tablo 44. TRC Bölgesinde Tarımsal Üretim ve Arazi Durumu
Arazi Miktarı Arazi Miktarı Arazi Miktarı Arazi Miktarı
(da) (da) (da) (da)
Arazisi Olmayan 15,738 0 0 0 0 0 15,738 0 578,966 88,842
<5 13,872 37,741 10,473 26,331 3,399 11,410 0 0 102,110 22,006
5-9 17,649 128,927 13,284 94,515 4,352 34,320 13 92 188,537 25,936
10-19 36,049 564,968 26,953 421,303 8,929 141,995 167 1,670 442,031 86,006
20-49 65,221 2,549,241 47,289 1,813,251 17,932 735,990 0 0 873,103 114,113
50-99 46,186 3,620,061 32,939 2,547,121 13,247 1,072,940 0 0 860,182 90,842
100-199 36,675 6,149,105 28,544 4,735,552 8,131 1,413,553 0 0 900,262 91,076
200-499 25,624 9,474,548 16,278 5,642,727 9,346 3,831,821 0 0 672,985 72,071
500-999 4,947 4,150,603 3,215 2,764,442 1,732 1,386,161 0 0 213,155 14,865
1000-2499 2,290 4,300,025 1,671 3,203,052 619 1,096,973 0 0 78,969 19,494
2500-4999 100 409,019 84 355,636 16 53,383 0 0 22,605 374
5000 + 10 2,347,642 10 2,347,642 0 0 0 0 73,880 2,616
Toplam 264,361 33,731,880 180,740 23,951,572 67,703 9,778,546 15,918 1,762 5,006,785 628,241
Arazi
Büyüklüğü (da)
Hayvan Sayısı
İşletme Sayısı İşletme Sayısı İşletme Sayısı İşletme Sayısı K.Baş B.Baş
ToplamBitkisel ve Hayvansal Üretim
YapanYalnız Bitkisel Üretim Yapan Yalnız Hayvansal Üretim Yapan
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İl Tarım Müdürlükleri
123
Türkiye genelinde hayvancılık faaliyetinde bulunan işletmeler göz önüne
alındığında, işletme başına ortalama küçükbaş hayvan sayısı 12,8 baş, büyükbaş
hayvan sayısı ise 5,2 baştır. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ise bir işletmeye
düşen ortalama küçükbaş sayısı 18,9, büyükbaş sayısı ise 2,37 baştır. Alt Bölgeler
bazında baktığımızda, bir işletmedeki ortalama küçükbaş hayvan sayısı TRC1’ de 13,3
baş, TRC2’de 24,5 ve TRC3’te 17,4 baştır. Bir işletme için ortalama büyükbaş hayvan
sayısı ise TRC1 Alt Bölgesinde 1,5 baş, TRC2 Alt Bölgesinde 3,6 baş ve TRC3 Alt
Bölgesinde 1,7 baştır.
Bölgede bir işletmeye düşen ortalama küçükbaş hayvan sayısı Türkiye
ortalamasının üzerinde iken, büyükbaş hayvan sayısı ise ülke ortalamasının altındadır.
Tablo 46 incelendiğinde TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ortalama işletme
büyüklüğünün 128 dekar olduğu görülmektedir. TRC2 (191 da) alt bölgesi bölge
ortalamasının üzerinde iken, TRC3 (79 da) ve TRC1 (96 da) Alt Bölgeleri bölge
ortalamasının altındadır.
Türkiye’deki işletmelerin % 8.6 sı TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer
almaktadır. Bölgedeki işletme sayısı bakımından % 39 ile TRC2 Alt Bölgesi ilk sırada
yer alırken, % 31 ile TRC3, % 30 ile TRC1 Alt Bölgeleri takip etmektedir.
Bölge içerisinde arazi dağılımına baktığımızda; Düzey 2 seviyesinde Toplam
arazi miktarı bakımından TRC2 % 58 ile ilk sırada yer alırken, % 22 ile TRC1 ve % 20
ile TRC3 onu takip etmektedir. Bu oranlar bitkisel ve hayvansal üretim yapan
işletmelerde TRC2 de % 57 TRC1 de % 23 ve TRC3 de % 20 iken Yalnız bitkisel
üretim yapan işletmeler de TRC2 de % 61 TRC1 de % 20 ve TRC3 de % 19
şeklindedir.
.
124
Tablo 45. G.D.A. Bölgesinde Tarımsal İşletme ve Arazi Durumu ve Türkiye Kıyaslaması
Arazi Miktarı Arazi Miktarı Arazi MiktarıArazi
Miktarı
(da) (da) (da) (da)
TRC1 78,412 7,557,090 56,149 5,585,773 19,264 1,971,317 2,999 0 1,041,532 116,719
TRC1/TRC
(%)30 22 31 23 28 20 19 0 21 19
TRC2 102,491 19,563,240 61,625 13,566,927 32,631 5,996,313 8,235 0 2,511,692 373,692
TRC2/TRC
(%)39 58 34 57 48 61 52 0 50 59
TRC3 83,458 6,611,550 62,966 4,798,872 15,808 1,810,916 4,684 1,762 1,453,601 137,830
TRC3/TRC
(%)31 20 35 20 23 19 29 100 29 22
TRC 264,361 33,731,880 180,740 23,951,572 67,703 9,778,546 15,918 1,762 5,006,825 628,241
TRC/TR
(%)8.6 18.3 8.7 17.9 7.3 19.4 21.9 0.4 18.2 5.6
TR 3,076,650 184,348,232 2,074,439 133,438,277 929,582 50,477,939 72,629 432,014 27,551,003 11,147,438
Yalnız Hayvansal
Üretim Yapan
K.Baş B.Baş
Hayvan Sayısı
İşletme
Sayısı
Toplam
Araziİşletme
Sayısı
İşletme
Sayısı
İşletme
Sayısı
ToplamBitkisel ve Hayvansal
Üretim Yapan
Yalnız Bitkisel Üretim
Yapan
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İl Tarım Müdürlükleri
Tablo 46. Türkiye ve TRC G.D.A.B. nde İşletme Sayıları ve Büyüklüklerinin Oransal Mukayesesi
0-49 47,143 31.7 26 49,727 33.5 26 51,658 34.8 15 148,528 7.4 22 2,013,646 19.5
50-99 14,994 32.5 82 18,801 40.7 81 12,391 26.8 69 46,186 8.2 78 560,049 68.1
100-199 10,320 28.1 176 16,364 44.6 183 9,991 27.2 134 36,675 11.2 168 327,363 134.1
200-499 5016 19.6 407 13,027 50.8 403 7,582 29.6 288 25,625 16.7 370 153,685 273.8
500 + 939 12.8 1330 4,572 62.2 1859 1836 25.0 794 7,347 33.5 1525 21,907 954.8
Toplam 78,412 29.7 96 102,491 38.8 191 83,458 31.5 79 264,361 8.6 128 3,076,650 59.9
İşletme
Sayısı
Ort. İşl.
Büyük.
(da)
İşl.
Sayı.
TR'ye
Oranı
(%)
Ort. İşl.
Büyük.
(da)
İşletme
Sayısı
TRC TR
İşletme
Sayısı
İşl.
Sayı.
TRC'e
Oranı
(%)
Ort. İşl.
Büyük.
(da)
İşletme
Sayısı
İşl.
Sayı.
TRC'e
Oranı
(%)
İşletme
Sayısı
İşl. Sayı.
TRC'e
Oranı
(%)
Ort. İşl.
Büyük.
(da)
İşle
tme
Bü
yü
klü
ğü
(da
)
TRC1 TRC2 TRC3
Ort. İşl.
Büyük.
(da)
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İl Tarım Müdürlükleri
125
4.3. 1. Örtü Altı (Sera) Alanları
Örtüaltı tarımı, bitkilerin mevsimleri dışına kaydırılarak ya da mevsimleri dışında
yetiştirilmesini olanaklı kılan bir yetiştiricilik şeklidir. Farklı uygulamaları olan örtüaltı
tarımında; yüzey örtüleri, bitki üzerine serilen örtüler, konstrüksiyonlu ya da
konstrüksiyonsuz alçak plastik tüneller altında yapılan yetiştiriciliklerde sadece güneşin
sunduğu enerjiden faydalanarak erkencilik sağlanırken, seralarda tarla koşullarında
yetiştiriciliğin mümkün olmadığı aylarda sera içerisinde iklim kontrolü sağlanarak
(sıcaklık, nem, ışıklandırma, CO2 gübrelemesi) yetiştiricilik yapılır.
Örtüaltı yetiştiriciliği ticari olarak 19. yüzyılın başlarında Kuzey Avrupa
ülkelerinde başlamış ancak 2. Dünya Savaşından sonra gelişme göstermiştir. 1960’lı
yıllarda plastiğin tarımda kullanılmaya başlamasıyla ılıman (Akdeniz) iklimin hüküm
sürdüğü bölgelere kaymış, 1970’li yılarda yaşanan enerji krizinden sonra ısıtma
giderlerinin yükselmesiyle birlikte örtüaltı yetiştiriciliği Akdeniz havzasında daha da hızlı
yayılmıştır. Son yıllarda Asya ülkelerinde de örtüaltı tarımının yaygınlaştığı
görülmektedir.
Türkiye iklim koşulları ve jeotermal enerji gibi yenilenebilir enerji kaynakları
açısından önemli bir potansiyele sahip olmasına rağmen bu potansiyelden yeterince
faydalandığını söylemek mümkün değildir. Ülkemizdeki sera işletmelerinin teknoloji
kullanımlarını, seraların yapısal özelliklerini ve büyüklüklerini dikkate alarak ikiye
ayırmak mümkündür.
Küçük ölçekli aile işletmelerinde teknoloji kullanımı sınırlı olup, üretim genellikle
don zararından korunmaya yönelik önlemlerin alındığı basit yapılar altında
sürdürülmektedir. Havalandırmanın yetersiz olduğu bu seralarda insan sağlığı ve çevre
açısından tehlike oluşturan sentetik kimyasallar (ticari gübre, pestisit, hormon vb)
bilinçsiz kullanılmakta ve ardı ardına aynı türlerin yetiştiriciliği yapılmaktadır. Ayrıca,
girdilerin yüksekliği, pazarlama güçlükleri, üretici örgütlerinin olmayışı gibi sorunlar
nedeniyle seralarda babadan veya komşudan öğrenilen şekilde üretime devam
edilmektedir.
126
Cam sera işletmelerinin % 91’i, plastik sera işletmelerinin % 64’ü 3 dekardan
daha küçük işletmelerdir. Cam seraların % 18’i 1 dekardan küçük, % 64’ü 1–2 dekar
arasında, % 9’u 2-3 dekar arasında ve % 9’u da 3 dekardan daha büyüktür. Plastik
seralarda ise % 9’u 1 dekardan küçük, % 56’sı 1–2 dekar arasında, % 19’u 2–3 dekar
arasında ve % 16’sı da 3 dekardan daha büyüktür.
Tablo 47. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Örtüaltı Alanların Dağılımı
Adıyaman 0 33 0 0 33
Gaziantep 0 19 0 0 19
Kilis 0 2 0 0 2
TRC1 0 54 0 0 54
Şanlıurfa 20 124 16 20 180
Diyarbakır 5 0 60 14 79
TRC2 25 124 76 34 259
Batman 0 12 0 0 12
Mardin 0 20 0 0 20
Siirt 0 21 0 0 21
Şırnak 0 0 0 0 0
TRC3 0 53 0 0 53
TRC 25 231 76 34 366
TRC / TR (%) 0,04 0,1 0,1 0,0 0,1
TÜRKİYE 70.111 166.605 61.088 185.440 483.244
Alçak Plastik
Tünel Alanı (da)
Toplam Kapalı
Alanı (da)
İstatistiki Bölge
Birimleri
Cam Sera
Alanı (da)
Plastik Sera
Alanı (da)
Yüksek
Plastik Tünel
Alanı (da)
Kaynak: Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri(2005)
Ülkemizde örtüaltı yetiştiriciliği seralarda ve alçak plastik tüneller altındaki
tarımsal üretimi kapsamaktadır. Toplam örtüaltı alanımız 2003 yılı itibariyle 483.244 da
olup, bu alanın % 34,5’i (166.605 da) plastik sera, % 14,5’i (70.711 da) cam sera ve %
51’i (246.528 da) yüksek ve alçak plastik tünellerden oluşmaktadır.
127
TRC Güneydoğu Bölgesindeki toplam örtüaltı alanı 366 da ile Türkiye içinde %
0,1’lük bir paya sahiptir. Bölgedeki toplam örtüaltı alanının % 63’ü (231 da) plastik sera,
% 7,5’i (25 da) cam sera ve % 30’u (110 da) yüksek ve alçak plastik tünellerden
oluşmaktadır.
Bölgedeki toplam örtüaltı alanının % 70,7’si (259 da) TRC2 Alt Bölgesinde, %
14.4’ü TRC3 de ve % 14,7’si TRC1 Alt Bölgesinde yer almaktadır. Bölge içerisinde
örtüaltı alanı bakımından TRC2 Alt Bölgesi öne çıkmaktadır. Bölgede 25 da olan cam
sera alanının tamamı, plastik seraların % 54’ü, alçak ve yüksek plastik tünellerin ise
tamamı TRC2 Alt Bölgesinde bulunmaktadır.
Örtüaltında yetiştirilen ürünlerin % 100’ünü sebze türleri oluşturmaktadır.
Örtüaltında üretimi yapılan sebze türleri içerisinde % 90’lık üretim payı ile meyvesi
yenen sebzeler ilk sırayı almakta; bunu (% 10) yaprağı yenen sebzele izlemektedir.
Tablo 48. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Örtüaltı Sebze Üretim Miktarları
Meyvesi Yenen
Sebzeler
Yaprağı Yenen
Sebzeler
Baklagil
SebzeleriToplam
Adıyaman 242 0 0 242
Gaziantep 700 0 0 700
Kilis 32 0 0 32
TRC1 974 0 0 974
Şanlıurfa 1.904 34 0 1.938
Diyarbakır 434 351 785
TRC2 2.338 385 0 2.723
Batman 45 0 0 45
Mardin 251 9 0 260
Siirt 251 0 0 251
Şırnak 0 0 0 0
TRC3 547 9 0 556
TRC 3.859 394 0 4.253
TRC / TR (%) 0,1 0,9 0,0 0,1
TÜRKİYE 4.336.773 45.209 22.100 4.404.082
Üretim (Ton)
İstatistiki Bölge
BirimleriÜretim (Ton)Üretim (Ton) Üretim (Ton)
Kaynak: TRC Güneydoğu Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri(2005)
128
Toplam 4.404.082 ton olan örtüaltı sebze üretiminin % 0,1’i (4243 ton)
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde gerçekleşmektedir. Ayrıca meyvesi yenen sebzelerin
% 0,1’i (3859 ton) ve yaprağı yenen sebzelerin ise % 0,9’u (394 ton) bölgemizde
üretilmektedir. Örtüaltı alanında olduğu gibi bölge üretiminde de TRC2 Alt Bölgesi öne
çıkmakta olup, meyvesi yenen sebzelerin % 60.5’i, yaprağı yenen sebzelerin % 97.7’si
ve toplamda ise % 64’ü bu Alt Bölgede yetiştirilmektedir.
4.4.Tarımsal Üretim Sistemi
Gıda, tekstil, sağlık ve son zamanlarda biodizel olarak kullanılan yakıt sektörleri
için gerekli hammaddeleri temin etmek amacıyla arazi üzerinde yapılan faaliyetler,
tarımsal üretim kavramı içerisinde yer alır.
Ülkemizin tarımsal arazi potansiyelinin önemli bölümlerinden birini oluşturan
Güneydoğu Anadolu Bölgesi, az engebeli büyük düzlüklerden oluşmaktadır. Arazi
varlığı yaklaşık 7.5 milyon hektar olup, bu alanın yaklaşık 3.1 milyon hektarı tarıma
elverişli alanlardır. Bölgenin arazi varlığı ülkemiz arazi varlığının %9.6'sını
oluşturmaktadır.
Bölge'de iklim, topografya ve ana madde farklılıkları nedeniyle çeşitli büyük
toprak gurupları oluşmuştur. Güneydoğu Anadolu Bölgesi toprakları genellikle kireçli
ana kayanın özelliklerini taşımaktadır. Bu nedenle Bölge topraklarının çoğunu Kırmızı
Kahverengi Topraklar ve Kahverengi Toprak grupları oluştururlar.
Tarımsal üretim için gerekli toprak kaynakları ve iklim açısından çok uygun
koşullara sahip olan bölgede, en önemli kısıt özellikle yaz aylarında yağışın
yetersizliğidir. Güneş enerjisi potansiyeli bakımından zengindir. Akdeniz bölgesinde
olduğu gibi yılda 2-3 ürün alınmasını çağrıştıran Güneydoğu Anadolu Bölgesi,
yağışların kıt olması (ova kesimlerde 300-350 mm) ve yaz aylarında yağışın hiç
olmaması, güneş enerjisinden faydalanma imkanını ortadan kaldırmaktadır.
Kışları yağışlı, yazları kurak ve yıllık yağış miktarının aylara dağılımın düzensiz
olması, vejetasyon döneminde yeterli nemin bulunmaması gibi faktörler Bölgede bitki
desenini sınırlandırmaktadır. Vejetasyon dönemindeki yağış miktarı, hava nemi ve hava
129
sıcaklığı yakın zamana kadar bölgede kuru tarım sistemini zorunlu kılmakta iken
barajların devreye girmesiyle sulu tarım sistemine geçilmiştir. Sulu arazilerde yetişen
bitki deseni beraberinde değişik sanayi tesislerini getirmiştir. Kuru tarım sisteminde
Bulgur, un, fıstık işleme sanayi mevcut iken, sulu tarım sisteminde bu tesislere ilave
olarak tekstil, salça, biber, meyve işleme ve biodizel tesisleri kurulmuştur.
Gıda, tekstil, sağlık ve son zamanlarda bio dizel olarak kullanılan yakıt sektörleri
için gerekli hammaddeleri temin etmek amacıyla arazi üzerinde yapılan faaliyetler,
tarımsal üretim kavramı içerisinde yer alır.
4.4.1. Bitkisel Üretim
Güneydoğu Anadolu Bölgesi 3.373.188 ha tarım alanı ile Türkiye tarım alanının
%13’ ünü teşkil etmektedir. İşlenen tarla alanında bölge, ülke genelinde % 15 ekilen
sahaya sahiptir. Nadasa bırakılan alanda ise % 6 düzeyindedir. Sebze bahçeleri
alanında % 10 ve meyvelik alanlarında Türkiye genelindeki meyveliklerin % 14’ üne
sahiptir.
Alt bölgeler bazında en fazla tarım alanı II. alt bölgede bulunmaktadır. Bu alt
bölgede yer alan Şanlıurfa hem alt bölgede hem de bölge genelinde en fazla tarım
alanına sahiptir. Ekili alan, nadasa bırakılan ve sebze alanlarında benzer bir durum
görülmektedir. Meyvelik alanlarında ise I. alt bölge lider konumdadır. Gaziantep il
olarak 150.908 ha ile bölge genelinde en fazla meyvelik alanına sahiptir.
130
Tablo 49. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Tarım Arazilerinin Dağılımı (ha)
İLLER
Toplam
Tarım Alanı
(1)
İşlenen Tarla Alanı Sebze
Bahçeleri (2)
Meyvelikler
(3) Ekilen Nadas
Gaziantep 373.188 193.979 18.386 9.915 150.908
Adıyaman 279.241 235.013 200 5.183 38.845
Kilis 103.280 52.398 8.370 11.353 31.159
TRC1 755.709 481.390 26.956 26.451 220.912
Şanlıurfa 1.146.434 938.218 90.675 20.549 96.992
Diyarbakır 809.890 682.023 84.689 18.296 24.882
TRC2 1.956.324 1.620.241 175.364 38.845 121.874
Mardin 362.658 288.822 46.020 8.494 19.322
Batman 118.123 105.715 3.000 4.252 5.156
Şırnak 95.936 91.411 1.535 994 1.996
Siirt 84.438 46.475 24.833 1.942 11.188
TRC3 661.155 532.423 75.388 15.682 37.662
TRC
G.D.A.Bölgesi 3.373.188 2.634.054 277.708 80.978 380.448
TRC % 13 15 6 10 14
TÜRKİYE 26.027.240 17.562.656 4.990.882 817.852 2.655.850
Kaynak: DİE Tarımsal Yapı, 2003
4.4.1.1. Tarla Bitkileri Üretimi
İnsanların gereksinim duyduğu gıda maddeleri ile hayvan yemleri, endüstri,
hammadde ve ihracat mallarını geniş ölçüde tarla bitkileri tarımı sağlamaktadır. Tarla
bitkileri tarımı ülkemiz tarımının belkemiği, tarım işletmelerinin çekirdeği ve
zenginliğimizin kaynağıdır. Ülkemizde tarla bitkileri tarımı oldukça geniş, değişik bir
biyolojik yapıya sahiptir. Her ülkede bu kadar geniş çeşitlilik gösteren tarla kültürünü
bulabilmek mümkün değildir.
131
Tablo.50. Türkiye’de, AB Ülkelerinde ve Dünyada Tarla Bitkileri Ekilişi (ha) (2000)
Tarla Bitkileri Ekilişleri TÜRKİYE TR/AB(%) AB TR/Dünya (%) Dünya
Tahıllar 13.884.600 38,2 36.380.320 3,3 419.979.917
Baklagiller 1.700.400 36,2 4.694.587 1,0 166.590.028
Endüstri bitkileri 1.304.000 402,6 323.912 3,0 43.847.402
Yumrulu bitkiler 316.350 21,2 1.495.695 1,3 23.647.907
Toplam 17.205.350 40,1 42.894.514 2,6 654.065.254
Kaynak: DİE
Gerek AB ve gerekse Dünya ile karşılaştırıldığında tarla bitkileri ekilişi
konusunda Ülkemizin önemli bir yeri olduğu ortaya çıkmaktadır. Özellikle endüstri
bitkileri ekiliş alanı olarak AB üretiminden 4 kat daha fazladır. Bunun yanı sıra tahıllar
ve baklagiller ekiliş alanımız, AB toplam ekiliş alanının 1/3’ ü nispetinde, yumrulu
bitkilerde ise 1/5’ i nispetindedir. Toplamda AB üretiminin % 40’ı düzeyinde olan tarla
bitkileri ekiliş alanımız, dünya üretiminin % 2,6’sını teşkil etmektedir.
Tablo 51. Türkiye, AB ve Dünya Tarla Bitkileri Üretim Miktarları (ton) (2000)
Üretim Miktarları Türkiye TR/AB(%) AB TR/Dünya(%) Dünya
Tahıllar 31.874.000 15,4 206.816.422 2,4 1.348.232.685
Baklagiller 21.942.339 18,1 121.027.242 4,2 518.691.733
Endüstri Bitkileri 1.168.000 242,0 482.577 3,4 33.983.209
Yumrulu Bitkiler 7.651.000 14,1 54.132.501 2,0 384.647.224
Toplam 62.635.339 16,4 382.458.742 2,7 2.285.554.851
Kaynak: DİE
Ekiliş alanı olarak AB karşılaştırmalarında dikkat çeken yüksek oranlar, ne yazık
ki üretim de buna paralel seyretmemekte ve tablo 3’ten de izlenebileceği üzere yarıya
yakın oranlarda düşüş göstermektedir. Dünya geneli ile karşılaştırıldığında önemli bir
farklılık görülmese de, kalkınmış ülkelere nazaran ülkemizde tarla bitkileri üretiminde
verim düzeyinin düşüklüğü, bu değerlerden açıkça görülebilmektedir.
132
Tablo 52. TRC ve Türkiye Tarla Bitkileri Ekiliş Alanları (ha)
İller ve Alt
Bölgeler Tahıllar Baklagiller
Endüstri
Bitkileri
Yağlı
Tohumlar
Yumrulu
Bitkiler Toplam
Gaziantep 141.504 29.835 19.378 335 2.886 193.979
Adıyaman 171.583 36.850 21.853 3.273 1.049 235.013
Kilis 35.674 13.163 2.106 394 1.061 52.398
TRC1 348.761 79.848 43.337 4.002 4.996 481.390
Şanlıurfa 619.092 129.404 176.362 12.860 214 938.218
Diyarbakır 450.002 146.314 72.405 10.815 1.871 682.023
TRC2 1.069.094 275.718 248.767 23.675 2.085 1.620.241
Mardin 208.694 66.465 13.202 159 302 288.822
Batman 75.005 17.733 12.895 8 29 105.715
Şırnak 66.036 10.762 12.091 88 20 91.411
Siirt 37.225 6.217 2.130 14 - 46.475
TRC3 386.960 101.177 40.318 269 351 532.423
TRC
G.D.A.Bölgesi 1.804.815 456.743 332.422 27.946 7.432 2.634.054
TRC % 13 30 26 4 3 15
TÜRKİYE 13.413.600 1.513.650 1.298.456 647.050 291.900 17.562.656
Kaynak: DİE Tarımsal Yapı, 2003
Tarla bitkileri üretimi içerisinde değerlendirilen tahıllar, baklagiller, endüstri
bitkileri, yağlı tohumlar ve yumrulu bitkiler bakımından, Güneydoğu Anadolu
Bölgesindeki ekim alanları, Türkiye ekim alanı ile mukayese edildiğinde Güneydoğu
Anadolu Bölgesi, ülke genelinde tahıllarda % 13, baklagillerde % 30, endüstri
bitkilerinde % 30, yağlı tohumlarda % 4 ve yumrulu bitkilerde % 3 oranında ekim
alanlarına sahiptir. Toplamda ise bölge, ülke genelindeki ekim alanlarının % 15’ini
teşkil etmektedir.
Bölge genelinde I. alt bölge TRC1; tahıllar, baklagiller, endüstri ve yağlı tohumlu
bitki ekiminde en fazla alana sahiptir.
133
Bölge genelindeki İllere göre ekim alanları incelenirse; tahıllarda ve endüstri
bitkilerinde Şanlıurfa, baklagiller ve yağ bitkileri ekiminde Diyarbakır ve yumrulu bitki
ekiminde ise Gaziantep ön sırada yer almaktadır. Tarla bitkileri üretim değerleri dikkate
alındığında Güneydoğu Anadolu bölgesi, Türkiye’de üretilen toplam tahılların % 15’ini,
baklagillerin % 37’sini, endüstri bitkilerinin % 4’ünü, yağlı tohumlu bitkilerin % 28’ini ve
yumrulu bitkilerin % 2’ sini üretmektedir.
Tablo 53. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye Tarla Bitkileri Üretim miktarları (ton)
İlçeler Tahıllar Baklagiller Endüstri
Bitkileri
Yağlı
Tohumlar
Yumrulu
Bitkiler Toplam
Gaziantep 469.833 36.269 54.524 34.236 71.424 666.256
Adıyaman 347.771 43.049 34.887 27.524 10.462 463.693
Kilis 64.537 11.024 22.420 546 5.500 104.027
TRC1 882.141 90.342 111.831 62.306 87.386 1.233.976
Şanlıurfa 1.571.345 164.377 263.926 371.086 1.900 2.372.634
Diyarbakır 1.084.953 188.805 98.092 152.678 29.157 1.553.685
TRC2 2.656.298 353.182 362.018 523.764 31.057 3.926.319
Mardin 608.003 82.610 19.650 31.399 2.555 744.217
Batman 168.813 28.712 16.823 16.121 482 239.151
Şırnak 176.423 11.175 15.657 25.123 139 228.517
Siirt 47.999 5.527 2.819 4.789 - 61.134
TRC3 1.001.238 128.024 54.949 77.432 3.176 1.273.019
TRC
G:D.A.Bölgesi 4.539.677 571.548 528.798 663.502 121.619 6.433.314
TRC % 15 37 4 28 2 12
TÜRKİYE 30.658.000 1.558.050 13.776.957 2.387.925 7.308.000 55.668.932
Kaynak: DİE Tarımsal Yapı, 2003
Alt bölgelerde ise TRC2 II. alt bölge; tahıl, baklagil, endüstri ve yağ bitkileri
üretimde birinci konumdadır. Yumrulu bitki üretiminde ise Gaziantep liderdir. Bölgede
üretimi yapılan ürünler İllere göre değerlendirilirse; Şanlıurfa tahıl, endüstri bitkileri ve
yağ bitkileri üretim miktarında lider iken; Diyarbakır baklagil ve Gaziantep yumrulu bitki
üretiminde lider durumdadır.
134
Tablo 54. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye Öncelikli Tarla Ürünleri Ekiliş Alanları (ha)
İlçele
r
Bu
ğd
ay
Arp
a
Mıs
ır
No
hu
t
Fasu
lye
Şek
er
pan
carı
Tü
tün
Pam
uk
Kır
mız
ı
Bib
er
Kır
mız
ı
Merc
ime
k
So
ya
Su
sam
Gaziantep 94.202 43.301 4.001 5.354 - 533 - 14.800 3.645 24.313 5 242
Adıyaman 119.579 51.181 804 13.420 381 - 9.308 12.232 - 22.260 54 3.175
Kilis 23.996 11.372 306 5.968 - 27 - 226 1.803 7.070 - 394
TRC1 237.777 105.854 5.111 24.742 381 560 9.308 27.258 5.448 53.643 59 3.811
Şanlıurfa 364.483 247.763 6.468 7.762 1 26 - 168.600 686 121.414 408 12.315
Diyarbakır 303.183 142.952 1.146 37.534 38 36 2.072 70.175 - 108.051 - 539
TRC2 667.666 390.715 7.614 45.296 39 62 2.072 238.775 686 229.465 408 12.854
Mardin 130.878 70.516 7.215 6.029 359 - 113 13.089 - 59.853 - 159
Batman 61.785 13.175 3 816 208 - 5.670 7.225 - 16.102 - 8
Şırnak 52.594 13.333 109 2.187 54 - - 12.091 - 8.270 - 80
Siirt 25.142 11.727 120 625 - - 210 1.920 - 5.252 - 14
TRC3 270.399 108.751 7.447 9.657 621 - 5.993 34.325 - 89.477 - 261
TRC G.D.A.Bölgesi 1.175.842 605.320 20.172 79.695 1.041 622 17.373 300.358 6.134 372.585 467 16.926
TRC% 13 18 4 13 1 0 9 47 61 98 2 38
TÜRKİYE 9.100.000 3.400.000 560.000 630.000 162.000 315.303 183.043 637.329 10.000 380.000 27.000 44.000
Kaynak: DİE Tarımsal Yapı, 2003
135
Öncelikli tarla ürünleri ekiliş alanları içerisinde bulunan buğday, arpa, mısır,
nohut, fasulye, şeker pancarı, tütün, pamuk, kırmızı biber, soya ve susam ekim
alanlarına göre Güneydoğu Anadolu Bölgesi, buğdayda % 13, arpada % 18,
mısırda % 4, nohutta % 13, fasulyede % 1, tütünde % 9, pamukta % 47, kırmızı
biberde % 61, kırmızı mercimekte % 98 ve susamda % 38 oranlarında ekim alanına
sahiptir. Bölge fasulye, şekerpancarı ve soya üretiminde ise kayda değer bir ekim
alanına sahip değildir.
Alt bölgeler itibarıyla öncelikli tarla ürünleri ekim alanlarında buğday, arpa,
mısır, pamuk, nohut, kırmızı mercimek, soya ve susamda, II. alt bölge; fasulyede, III.
alt bölge; şeker pancarı, tütün ve kırmızı biber ekiminde ise I. alt bölge lider
konumdadır.
Bölge genelindeki İllere göre bir mukayese yapıldığında ise; buğday, arpa,
pamuk, kırmızı mercimek, soya ve susamda Şanlıurfa; şeker pancarı ve kırmızı
biberde Gaziantep, fasulye ve tütünde Adıyaman ve mısırda ise Mardin en fazla ekim
alanına sahiptir.
Öncelikli tarla ürünleri üretim değerlerinde Güneydoğu Anadolu Bölgesi ülke
genelinde üretilen buğday ve nohut’un % 15’ ini, pamuğun % 48 ini, kırmızı biberin
% 76’sını, kırmızı mercimeğin % 98’ini, arpanın % 20’sini, tütünün % 13’ünü
üretmektedir. Bölgede üretimi en az olan ürünler, şeker pancarı ve fasulyedir. Mısır
ise % 4 oranında üretilmektedir.
Alt bölgeler itibariyle buğday, arpa, pamuk, nohut ve kırmızı mercimek üretim
miktarı en fazla II. alt bölgede yapılmaktadır. Mısır, fasulye üretimi III. alt bölgede;
şeker pancarı, kırmızı biber ve tütün ise I. alt bölgede daha fazla üretilmektedir.
İller itibariyle Şanlıurfa buğday, arpa, pamuk ve kırmızı mercimekte; Mardin
mısırda; Diyarbakır nohutta; Adıyaman fasulye ve tütünde; Gaziantep ise şeker
pancarı ve kırmızı biber üretiminde Güneydoğu Anadolu Bölgesinde lider
konumundadır.
136
Tablo 55. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye’de Öncelikli Tarla Ürünleri Üretim Miktarları (ton)- 2003
İller ve Alt Bölgeler
Bu
ğd
ay
Arp
a
Mıs
ır
No
hu
t
Fasu
lye
Şek
er
pan
carı
Tü
tün
Pam
uk
Kır
mız
ı
Bib
er
Kır
mız
ı
Merc
ime
k
Gaziantep 309.857 127.352 32.624 6.703 - 23.106 - 59.200 8.152 29.566
Adıyaman 205.010 138.292 4.422 18.347 794 - 6.463 45.258 - 23.893
Kilis 39.298 23.430 1.809 4.207 - 1.194 - 592 20.952 6.678
TRC1 554.165 289.074 38.855 29.257 794 24.300 6.463 105.050 29.104 60.137
Şanlıurfa 925.412 614.149 30.874 7.520 1 607 - 649.960 1.465 156.852
Diyarbakır 697.577 381.811 2.769 42.778 183 1.389 1.764 249.823 - 145.553
TRC2 1.622.989 995.960 33.643 50.298 184 1.996 1.764 899.783 1.465 302.405
Mardin 329.056 234.227 44.417 8.351 463 - 86 52.877 - 73.438
Batman 132.052 36.704 - 958 413 - 5.834 28.177 - 26.901
Şırnak 139.492 36.721 210 1.091 57 - - 42.319 - 8.911
Siirt 29.909 16.840 923 567 - - 208 7.680 - 4.960
TRC3 630.509 324.492 45.550 10.967 933 - 6.128 131.053 - 114.210
TRC G.D.A.Bölgesi 2.807.663 1.609.526 118.048 90.522 1.911 26.296 14.355 1.135.886 30.569 476.752
TRC% 15 20 4 15 1 0 13 48 76 98
TÜRKİYE 19.000.000 8.100.000 2.800.000 600.000 250.000 12.622.934 112.158 2.345.734 40.000 485.000
Kaynak: DİE Tarımsal Yapı, 2003
137
4.4.1.2. Sebze Üretimi
2002 yılı Dünya sebze üretimi 787.363.000 ton olarak hesaplanmıştır. 4.
sırada yer alan Ülkemizin dünya sebze üretimi içindeki payı % 3,2’dir. Sebze
üretiminde en büyük paya sahip ülke Çin’dir ve Dünya üretiminin yaklaşık yarısı bu
ülkede gerçekleşmektedir. Çin’i sırasıyla Hindistan ve ABD izlemektedir. Aynı yılı
içerisinde Türkiye’den 139.000.000 $ sebze ihracatı gerçekleşmiştir. Ülkemiz
uluslararası sebze üretimindeki diğer ülkelere göre avantajlı konumuna rağmen
üretilen sebzenin ne yazık ki çok az bir bölümü (% 1-2) dış ticaret gelirlerimize
katkıda bulunmaktadır. Uluslararası ticari veriler incelendiğinde, tarımsal üretim
potansiyeli son derece yüksek olan Ülkemiz sebze üretiminin, arzu edilen düzeyde
ihracat edilemediği gerçeği ortaya çıkmaktadır.
Bu duruma pek çok faktör etki etmektedir. Bunların arasında; ithalatçı
ülkelerin isteklerine uygun kalite ve miktarda üretim olmaması, ambalajlama,
standardizasyon eksikliği, ulaşım konusunda karşılaşılan sıkıntılar, uluslararası
pazarların iyi tanınmaması önde gelmektedir.
Tüm bu veriler incelendiğinde; bahçe bitkileri yetiştiriciliği yönünden önemli
ekolojik avantajlara sahip olan Ülkemizin, bu potansiyelden yeteri kadar
yararlanılamadığı anlaşılmaktadır.
Tablo 56. Sebze Üretimi Dünya Sıralamasında Ülkeler ve Payları (ha) (2000)
Ülkeler Miktar (ton) Pay (%)
Çin 368.600.000 47,0
Hindistan 68.100.000 8,6
A.B.D. 35.500.000 4,5
Türkiye 24.800.000 3,2
Diğerleri 290.363.000 36,7
Toplam Üretim 787.363.000 100,0
Kaynak: DİE
138
Sebze üretim miktarları bakımından Türkiye, AB ve Dünya üretimiyle
karşılaştırıldığında % 8’lik bir oranla Türkiye’nin, toplam domates üretiminde
dünyada önemli bir yeri olduğu görülmektedir. Bunu % 5 ile yeşil soğan ve karpuz, %
4 ile hıyar, % 3 ile patlıcan izlemektedir. Hıyar, patlıcan, yeşil soğan ve karpuzda;
Türkiye üretimi, toplam AB üretiminden fazladır.
Tablo 57. Türkiye, AB ve Dünya Sebze Üretim Miktarları (ton) (2002)
Ürünler Türkiye TR/AB (%) AB 15 TR/Dünya
(%) Dünya
Domates 9.450.000 67 14.066.550 8 112.995.175
Hıyar 1.670.000 100 1.667.612 4 38.604.074
Patlıcan 955.000 151 631.051 3 27.973.647
Bezelye 69.000 6 1.235.935 1 8.221.038
Lahana 720.000 26 2.728.395 1 61.574.745
Enginar 27.000 3 826.686 2 1.291.763
Marul 345.000 11 3.066672 2 19.998.546
Ispanak 220.000 46 480.906 2 10.834.095
Havuç 235.000 6 3.655.456 1 21.507.332
Yeşil Soğan 210.000 145 145.293 5 4.320.351
Karpuz 4.575.000 255 1.795.812 5 87.654.83
Karnabahar 90.000 5 1681.705 1 15.202.295
Toplam 18.566.000 58 31.982.073 4,5 410.177.924
Kaynak: DİE Not: Dünya, AB ve Türkiye verileri bulunabilen ortak ürünler alınmıştır.
2002 yılı verilerine göre sebze üretimde Türkiye önemli bir yere sahiptir.
Geleneksel tarım ürünlerinde Türkiye Avrupa’nın nerdeyse tek üreticisi iken, bezelye,
enginar, havuç ve karnabahar üretiminde ise aynı üretim miktarına sahip değildir.
Dünyadaki üretim istatistiklerine bakıldığında Türkiye domates, hıyar, yeşil soğan ve
karpuz üretiminde sırayla % 8, % 4, % 5 ve % 5 gibi oranlarda üretim yapmaktadır.
Tablo 58.de görüldüğü gibi Türkiye geleneksel tarım ürünleri olan domates, patlıcan,
yeşil soğan ve karpuz üretiminde Avrupa’da ön sıralarda bulunmaktadır. Dünya
üretiminde de bu ürünlerde kayda değer üretim yapılmaktadır. Bu ürün desenlerinde
139
Türkiye’nin yeryüzündeki konumu nedeniyle aldığı güneş enerjisi ve tüketim
alışkanlıklarının etkisi büyüktür.
Tablo 58. Gruplarına Göre Türkiye, AB ve Dünya Sebze Üretim Miktarları (ton) (2002)
Üretim Miktarları Türkiye TR/AB
(%)
AB
TR/Düny
a (%) Dünya
Yaprağı Yenen(Lahan.Marul,
Ispan.vb.) 1.312.000 18 7.102.659 1,4 93.699.149
Baklagil (Bezelye) 69.000 6 1.235.935 0,8 8.221.038
Meyvesi yenen(Domat. Hıyar, Patl.
vb.) 16.650.000 92 18.161.025 6,2 267.227.759
Soğansı, Yumru, Kök (Y.soğan,
Havuç) 445.000 12 3.800.749 1,7 25.827.683
Diğer (Karnabahar) 90.000 5 1.681.705 0,6 15.202.295
Toplam 18.566.000 58 31.982.073 4,5 410.177.924
Kaynak: DİE Not: Dünya, AB ve Türkiye’de verileri bulunabilen ortak ürünler alınmıştır.
Ekolojik yapısının uygunluğu nedeniyle önemli bir tarımsal potansiyele
sahip olan ülkemizde 26,57 milyon hektarlık tarım alanının % 9,72’ sinde meyvecilik,
zeytincilik, bağcılık ve çay yetiştirmeye ayrılan alanlar bulunurken, % 3,17’sinde
sebzecilik faaliyeti sürdürülmekte olup; yılda yaklaşık 35,8 milyon ton yaş meyve ve
sebze üretilmektedir.
Sebze üretimi Türkiye’nin hemen her bölgesine yayılmakla birlikte, her
bölgenin ekolojik yapısına ve büyüklüğüne bağlı olarak toplam üretim içindeki oranı
değişmektedir. Ege, Akdeniz ve Marmara Bölgeleri üretimin en fazla yapıldığı, tür ve
çeşit yönünden en zengin bölgelerini oluşturmaktadır. Akdeniz Bölgesi örtü-altı sebze
yetiştiriciliği yönünden; Ege ve Marmara bölgeleri ise açıkta sebze yetiştiriciliği
açısından önemlidir.
140
Tablo 59. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye sebze ekiliş alanları (ha) ve üretim
miktarları (ton) (2003)
İller ve Alt
Bölgeler
Toplam Ekiliş
Alanı (ha)
Yaprağı
Yenen(ton) Baklagil (ton)
Meyvesi
Yenen(ton)
Soğansı, Yumru,
Kök(ton)
Gaziantep 9.915 5.997 630 220.569 11.141
Adıyaman 5.183 1.924 370 105.189 2.602
Kilis 11.353 4.595 1.325 169.306 9.762
TRC1 26.451 12.516 2.325 495.064 23.505
Şanlıurfa 20.549 1.301 97 598.021 7.663
Diyarbakır 18.296 812 2.513 484.803 1.040
TRC2 38.845 2.113 2.610 1.082.824 8.703
Mardin 8.494 2.056 1.423 99.852 2.751
Batman 4.252 26 52 112.017 1.026
Şırnak 994 172 242 16.526 73
Siirt 1.942 812 133 33.313 809
TRC3 15.682 3.066 1.850 261.708 4.659
TRC
G.D.A.Bölgesi 80.978 17.695 6.785 1.839.596 36.867
TRC% 10 1 1 9 4
TR Türkiye 817.852 1.696.600 709.000 20.678.500 826.580
Kaynak: DİE Tarımsal Yapı, 2003
Güneydoğu Anadolu Bölgesi sebze ekim alanları bakımından Türkiye
genelinde toplam % 10 gibi bir orana sahiptir. Ülke genelinde üretimi yapılan yaprağı
yenen ve baklagil sebze üretimin % 1’ini, meyvesi yenen sebze üretimin % 9’unu ve
soğansı-yumrulu sebze üretiminin ise % 4’ünü karşılamaktadır. Sebze ekim alanı ile
baklagil sebze üretimi ve meyvesi yenen sebze üretimi II. alt bölgede en fazladır.
Yaprağı yenen ve soğansı-yumrulu sebze üretimi I. alt bölgede daha fazladır.
Sebze üretim miktarı bakımından Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türkiye
geneli ile karşılaştırılırsa, bölge karpuz, patlıcan, kavun, taze soğan, taze sarımsak
ve biber dışında kayda değer bir üretimin olmadığı görülmektedir. Bölge Türkiye
genelinde üretilen karpuzun % 20’sini, patlıcanın % 16’sını, biberin % 13’ünü,
kavunun % 15’ini, taze sarımsağın % 32’sini ve taze soğanın % 11’ini üretmektedir.
141
Tablo 60. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye sebze üretim miktarları (ton) (2003)
İller ve Alt
Bölgeler
Maru
l g
öb
ekli
kıv
ırcık
Mayd
an
oz
Fasu
lye
(ta
ze)
Bam
ya
Karp
uz
Kab
ak (
sakız
)
Hıy
ar
Patl
ıcan
Do
mate
s
Bib
er
siv
ri
Do
lmalık
Havu
ç
Kır
mız
ı tu
rp
Kavu
n
Sarı
msa
k
Taze
So
ğan
taze
Gaziantep 3.277 130 30 5 5.776 708 .498 22.610 27.184 46.568 18 284 41.130 4.904 5.535
Adıyaman 864 195 41 81 7.372 477 5.389 6.867 25.931 3.933 175 516 14.950 259 1.652
Kilis 1.462 1.023 .260 100 0.750 85 4.733 3.927 25.775 57.776 800 800 36.160 712 7.450
TRC1 5.603 1348 231 76 63.898 1270 16.620 33.404 78.890 108.277 1393 1600 92.240 5.875 14.637
Şanlıurfa 991 150 7 83 55.352 115 10.434 46.695 73.084 92.255 0 420 19.803 2.460 4.723
Diyarbakır 417 171 .513 0 18.575 325 19.244 52.133 85.038 17.021 - 134 92.107 138 768
TRC2 1408 321 610 43 73.927 440 29.678 98.828 158.122 109.276 60 554 111.910 2.598 5.491
Mardin 508 173 .415 62 49.764 1.054 5.791 5.574 11.103 4.072 00 181 21.893 109 1.861
Batman 13 13 2 0 54.850 8 9.510 5.820 14.098 5.642 - - 21.960 30 996
Şırnak 162 - 242 5 .543 100 657 1.600 3.295 583 - 10 5.700 1 62
Siirt 100 57 33 - .000 300 1.286 5.940 7.275 2.172 - - 10.340 24 785
TRC3 783 243 .842 577 15.157 1.462 17.244 18.934 35.771 12.469 00 191 59.893 164 .704
TRCG.D.A.Böl. 7.794 1912 .683 1196 52.982 3.172 63.542 151.166 272.783 230.022 053 2345 264.043 8.637 23.832
TRC% 2 4 1 3 0 1 4 16 3 13 1 2 15 32 11
TR Türkiye
340.0
00
45.0
00
545.0
00
35.5
00
4.2
15.0
00
295.0
00
1.7
80.0
00
935.0
00
9.8
20.0
00
1.7
90.0
00
405.0
00
153.0
00
1.7
35.0
00
27.0
00
220.0
00
Kaynak: DİE Tarımsal Yapı, 2003
142
Tablo12’de yer alan sebze türlerinden marul, maydanoz, havuç, kırmızı turp,
taze soğan ve sarımsakta TRC1 alt bölge en fazla üretim yapmaktadır. Taze fasulye,
karpuz, kavun, hıyar, patlıcan, domates ve biber ise TRC2 II. alt bölgede daha fazla
üretilmektedir. Bamya ve kabak ise TRC3 III. alt bölgede daha fazla üretilmektedir.
Sebze üretim miktarları İllere göre incelenirse; taze fasulye, hıyar, patlıcan,
domates, kavun Güneydoğu Anadolu Bölgesinde en fazla Diyarbakır İlinde
üretilmektedir. Marul, taze sarımsak ve taze soğan ise Gaziantep’te yoğun olarak
üretilmektedir. Şanlıurfa’da karpuz ve biber; Mardin’de kabak ve bamya en fazla
üretilen sebzedir.
4.4.1.3. Meyve Üretimi
Türkiye birçok meyve türünün ana vatanı ve meyvecilik kültürünün beşiğidir.
Bugün meyvecilikte önem kazanmış birçok tür (elma, armut, ayva, erik, kiraz, vişne,
fındık, antepfıstığı, badem, ceviz, kestane, zeytin, incir, nar, üzüm vb.) hep bu
topraklarda ortaya çıkmış ve evrimini burada tamamlamıştır.
Ayrıca, Yurdumuzun gerek göç yollarının üzerinde bulunması, gerek tarih
boyunca bir çok medeniyetin yaşadığı bir ülke olması ve gerekse sahip olduğu iklim
koşulları nedeniyle bugün dünyadaki bahçe bitkileri üreticisi ülkeler içerisinde önemli
bir konuma sahiptir. Söz konusu bu husus, ülkemizde yetişen 66 farklı meyve türünün
varlığı ile de doğrulanmaktadır.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2002 yılı istatistik
verilerine göre; dünyada 471.4 milyon ton olan meyve üretiminde 68.4 milyon tonla
birinci olan Çin’i, 48.6 milyon tonla Hindistan, 34.5 milyon tonla Brezilya takip
etmektedir. Türkiye yaklaşık 11 milyon tonluk üretimle 11’nci sırada yer almaktadır.
En fazla üretilen meyveleri üzüm, narenciye, elma, armut, şeftali ve erik olarak
sıralamak mümkündür. Yine 2002 yılı istatistik verilerine göre; üzüm ve keçiboynuzu
üretiminde dünya altıncısı olan Türkiye erik ve şeftalide yedinci, greyfurt ve bademde
sekizinci, çilek ve armutta dokuzuncu, limonda onuncu sıradadır.
Ülkemizin uluslararası meyve üretimindeki önemli konumuna rağmen üretilen
pek çok meyve ve sebzenin ne yazık ki sadece az bir bölümü (% 1-2) dış ticaret
gelirlerimize katkıda bulunmaktadır. Cumhuriyet Döneminden başlayıp 1970 yılına
kadar olan süre içerisinde ülkemizden Avrupa, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerine
143
çeşitli sebze ve meyve ihracatı yapılmıştır. Ancak söz konusu bu ihracat sınırlı
türlerde ve çok az miktarlarda gerçekleşebilmiştir. Meyve-sebze ihracatındaki ciddi
anlamdaki artışlar ise 1980 yılından sonra olmuştur. 2002 yılındaki verilere göre
ihracı yapılan yaş meyve ürünleri içerisinde ilk sırayı mandalinanın almakta olduğu,
bunu limon ve portakal dış satımının izlediği anlaşılmaktadır. Toplam ihracatımız 990
ton olup, 376.000.000 $ gelir sağlanmıştır. 2002 yılı meyve ihracatımızın değer olarak
yaklaşık % 22’ si Rusya Federasyonu’na, % 12’ si Almanya’ya, % 10’ u Suudi
Arabistan’a ve % 8’i Ukrayna’ya gerçekleşmiştir.
Uluslararası ticari veriler incelendiğinde, tarımsal üretim potansiyeli son derece
yüksek olan ülkemizin ihracatta arzu edilen düzeylere ulaşamadığı gerçeği ortaya
çıkmaktadır. Söz konusu bu olumsuz sonuçların alınmasında pek çok faktör etken
olup bunların arasında ülkemizde üretilen ürünlerin ithalatçı ülkelerin isteklerine
uygun kalite ve miktarda üretilememesi ve üretimde belli standartların
yakalanamamış olması ilk sıraları almaktadır. Son yıllarda ambalajlama konusunda
önemli gelişmeler olmasına rağmen özellikle standardizasyonda olması gereken
düzeylere ve sürekliliğe ulaşılamadığı açık bir gerçektir. Diğer taraftan ulaşım
olanaklarındaki çeşitli sıkıntıların varlığı ve ayrıca fiyatların ve taleplerin üst düzeyde
olduğu dönemlerde uluslararası pazarlara girmekte gecikmesi gibi sebeplerden
dolayı da ihracat miktarlarında ve gelirlerinde beklenilen düzeylere
ulaşılamamaktadır. Halbuki yukarıda da ifade edildiği gibi ülkemizin meyve üretimi
yönünden büyük potansiyellere sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Nitekim ülkemiz
özellikle kuru fındık, kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı ve antepfıstığı gibi bahçe
ürünlerinde ciddi ihracat değerlerine ulaşabilecek ender ülkeler arasında yer
almaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve yer alan tablolardaki veriler toplu olarak
değerlendirildiğinde, ülkemizin cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadarki süreç
içerisinde bahçe bitkileri yetiştiriciliği yönünden önemli atılımlar yaptığı sonucu ortaya
çıkmakta ancak pek çok ülkede bulunmayan ekolojik koşullara sahip olmamıza
rağmen bu avantajdan yeteri kadar yararlanamadığımız da anlaşılmaktadır.
144
Tablo 61. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye Meyve Ağaç Sayıları ve Üretim Miktarları (ton) (2003)
İller ve Alt
Bölgeler
Ağaç Sayısı A: Meyve veren B: Meyve vermeyen C: Üretim
Yumuşak çekirdekli
meyveler Taş çekirdekli meyveler Sert kabuklu Meyveler Üzümsü Meyveler Toplam
A B C A B C A B C A B C A B C
Gaziantep 45.360 10.490 894 2.586.308 501.258 58.797 9.694.574 3.598.764 38.251 315.291 64.025 164.442 12.641.533 4.174.537 262.384
Adıyaman 84.310 29.710 2.003 147.515 227.517 2.509 3.510.240 2.279.495 7.843 106.615 126.730 28.217 3.848.680 2.663.452 40.572
Kilis 3.440 1.385 51 1.474.490 219.275 26.532 180.600 125.600 1.208 28.795 2.865 75.590 1.687.325 349.125 1
TRC1 133.110 41.585 2.948 4.208.313 948.050 87.838 13.385.414 6.003.859 47.302 450.701 193.620 268.249 18.177.538 7.187.114 06.337
Şanlıurfa 6.770 6.560 137 149.803 72.646 2.554 8.834.255 6.406.215 30.194 93.705 26.675 83.384 9.084.533 6.512.296 116.269
Diyarbakır 174.010 34.395 4.218 194.825 54.066 3.856 292.910 231.820 3.754 161.965 49.865 102.314 823.710
370.146 114.142
TRC2 180.780 40.955 4.355 344.628 126.712 6.410 9.127.165 6.638.035 33.948 8255.670 76.540 185.698 9.908.243 6.882.442 230.411
Mardin 46.192 9.242 98 255.790 56.122 3.881 240.412 182.842 1.900 94.415 16.047 126.657 636.809 264.253 33.236
Batman 23.970 12.784 873 38.574 17.460 909 134.515 116.595 1.261 36.255 19.565 22.656 233.314 166.404 25.699
Şırnak 44.603 8.923 1.440 26.095 7.303 426 45.593 18.575 1.220 10.823 3.096 13.535 127.114 37.897 16.621
Siirt 78.480 21.030 956 46.590 4.200 454 778.070 711.900 2.552 556.500 224.290 9.798 1.459.640 961.620 13.760
TRC3 193.245 51.979 4.067 367.049 85.085 5.670 1.198.590 1.029.912 6.933 697.993 262.998 172.646 2.456.877 1.430.174 189.316
TRC
G:D.A.Bölgesi 507.135 134.519 8.259 4.919.990 1.159.847 99.918 23.711.169 13.671.806 88.183 1.404.364 533.158 626.593 30.542.658 15.499.730 826.064
TRC% 1 1 0 3 5 4 7 41 11 9 19 15 5 22 6
TR TÜRKİYE
49
.146
.000
9.4
60
.00
0
3.0
97
.00
0
14
0.7
83
.00
0
21
.823
.000
2.4
55
.90
0
33
9.6
35
.00
0
33
.390
.000
78
9.0
00
16
.196
.000
2.8
00
.20
0
4.3
11
.82
0
57
4.1
36
.00
0
70
.406
.200
14
.010
.370
Kaynak: DİE Tarımsal Yapı, 2003
145
Meyve ağaçları ve üretimi bakımından Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki ağaç
sayıları ve üretim değerleri Türkiye geneli mukayese edildiğinde; Yumuşak çekirdekli
meyvelerin bölgede kayda değer seviyede olmadığı, sert kabuklu meyvelerin ise
yoğunlukta olduğu tablo13’den görülmektedir. Toplam meyve veren ağaçların Türkiye
genelinde meyve veren ağaçlara oranı % 5, meyve vermeyen ağaçların ülke
genelindeki ağaçlara oranı % 22 ve üretim ise ülke genelindeki üretimin % 6’sını
oluşturmaktadır.
Taş çekirdekli meyve grubunda Bölge, meyve veren ağaç sayısında ülke
genelinde meyve veren ağaçlarının % 3’ünü, meyve vermeyen ağaçların % 5’ini ve
üretimin ise % 4 ‘ünü karşılamaktadır. Sert kabuklu meyve sınıfında ülke genelinde
meyve veren ağaçların % 7’si, meyve vermeyen ağaçların % 41’i ve üretimin % 11’ini
oluşturur. Üzümsü meyvelerden meyve veren ağaçların % 9’u, meyve vermeyen
ağaçların % 19’u ve üretMeyve vermeyen ağaçların alt bölgelere dağılımında ise;
yumuşak çekirdekli meyvelerden meyve vermeyen ağaç sayısı en fazla III. alt
bölgede; taş çekirdekli meyvelerde meyve vermeyen ağaç sayısı I. alt bölgede, sert
kabuklu meyvelerden meyve vermeyen ağaç sayısı II. alt bölgede ve üzümsü
meyvelerde ise meyve vermeyen ağaç sayısı III. alt bölgede daha fazladır.
Meyve veren ağaçların alt bölgelere dağılımda; yumuşak çekirdekli sınıfta
meyve veren ağaç sayısı III. alt bölgede, taş çekirdekli meyvelerde meyve veren
ağaç sayısı I. alt bölgede, sert kabuklu meyvelerde meyve veren ağaç sayısı I. alt
bölgede, üzümsü meyvelerde meyve veren ağaç sayısı III. bölgede daha fazladır.
Meyve veren ve meyve vermeyen ağaçlar ile üretim İllere göre incelendiğinde;
toplam meyve veren ağaç sayısının en fazla olduğu İl Gaziantep, meyve vermeyen
ağaçların en fazla olduğu İl ise Şanlıurfa’dır. Toplam meyve üretiminin en fazla
olduğu İl ise yine Gaziantep’tir. Toplam meyve veren ve meyve vermeyen ağaçların
en az olduğu İl ise Şırnak’tır. Yumuşak çekirdekli meyvelerden meyve veren ağaçlar
Diyarbakır ve Adıyaman’da, taş çekirdekli meyvelerden meyve veren ağaçlar
Gaziantep ve Kilis’te, sert kabuklu meyvelerde meyve veren ağaç sayısı Gaziantep
ve Şanlıurfa’da en fazladır. Üzümsü meyvelerde ise meyve veren ağaç sayısı Siirt’te
en fazladır.
146
4.4.1.4. Yem Bitkileri
Yem bitkileri, çayır mer’a tarımı hayvanların ihtiyacı olan yemi en ucuz ve bol
olarak sağlayan kaynaktır. Hayvan beslemede çeşitli endüstri artıkları, küspeler,
posalar ve bazı tahıl taneleri kullanılırsa da bunların miktarı, yem bitkileri ve çayır
mera tarımından sağlanan yeme göre çok daha düşük düzeydedir.
Hayvancılığı gelişmiş ülkelerde bu faaliyet, esas olarak yem bitkileri, çayır
mera tarımına dayalı olarak yürütülmektedir. Kaba yemin ucuz ve bol olarak üretildiği
kaynak olarak kabul edilen çayır, mera ve yem bitkileri tarımı gelişmiş ülkelerde
yaygın olarak yapılmaktadır.
Yem bitkileri ülkenin hayvansal üretiminde en önemli girdilerden birini
oluşturan yemi sağlamasının yanı sıra, yetiştirildikleri toprakların fiziksel ve kimyasal
özelliklerine olumlu etki yaptıklarından dolayı büyük öneme sahiptir. Ekim nöbetinde
yer alan yem bitkileri, kendisini takip eden kültür bitkilerinin verim ve kalitesine olumlu
etkide bulunur. Bu yolla yem bitkilerinden sonra ekilen diğer kültür bitkilerinin verim
ve kalitesi yükselir. Bu olumlu etki çoğu zaman birkaç yıl devam eder. Toprağın
fiziksel ve kimyasal yapısında önemli rol oynayan baklagiller ekim nöbetinde daha
çok tercih edilir.
Ülkemiz hayvancılığı meraya dayalı olduğundan kaliteli kaba yem üretim
potansiyeli son derece azalmış olan meralarda iyi ve dengeli bir şekilde
beslenemeyen hayvanlarda da verim çok düşük düzeylerde kalmaktadır.
Yurdumuzda çok az sayıda hayvanı olan çiftçiler üretimin önemli bir kısmı ile kendi
ihtiyaçlarını karşılamakta, yetiştirdikleri en karlı bitkinin üretim atıklarını da (saman,
kes) kaba yem olarak kullanmaktadır. Bu işletmeler günlük rasyonlardaki enerji ve
protein açığını arpa ve kesif yem ile karşılamaktadırlar. Bu durum hayvanların
yetersiz beslenmesi yanında fazla miktarda konsantre yem tüketilmesi nedeni ile
üretim maliyetini artırmaktadır. Yem bitkilerinde üretimin artırılmasında karşılaşılan en
büyük engel bu bitkilerin mevcut üretim sistemi ve ekonomik yapı içinde tahıllar ve
endüstri bitkileri ile rekabet güçlerinin olmamasıdır.
Yurdumuzda yem bitkileri geliştirme çalışmaları 1952 yılında Tarım Bakanlığı
bünyesinde Çayır-Mera ve Yem Bitkileri Şubesinin kurulması ile hızlanmıştır. Bu
yıldan başlayarak yeni yem bitkileri adaptasyon çalışmaları yapılırken, diğer taraftan
çiftçilere bedelsiz yem bitkisi tohumları dağıtılarak üretim teşvik edilmiştir.
147
Günümüzde geleneksel olan yonca, korunga, fiğ ve burçak gibi bitkiler yanında son
zamanlarda yem bitkisi amacıyla mısır da yetiştirilmeye başlanmıştır.
Tarlanın tüm bir ekim mevsimi veya birkaç yıl süreye tamamen yem bitkilerine
ayrılması anlamına gelen ana ürün olarak yem bitkileri tarımı, kaba yemlerin
ülkemizde üretim ve tüketimini düzenleyecek bir pazar ortamının bulunmaması,
hayvansal ürün fiyatlarındaki dalgalanmalar ve pazarlanma zorlukları gibi bir çok
nedenle yaygın olarak yapılamamaktadır. Ülkemizde yem bitkileri tarımı daha çok ara
ürün, yan ürün veya ikinci ürün olarak yetiştirilmektedir.
Tablo 62. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye Yem Bitkileri Ekiliş Alanları (ha) (2003)
İlçeler Mısır Fiğ Burçak Yonca Korunga Toplam
Gaziantep - 168 31 10 209
Adıyaman - 780 405 - 1.185
Kilis - 125 - - 125
TRC1 1.073 436 10 1.519
Şanlıurfa 6.468 194 31 286 - 6.979
Diyarbakır 1.146 239 262 485 131 2.263
TRC2 7.614 433 293 771 131 9.242
Mardin - 107 0 - - 107
Batman 3 573 34 45 - 655
Şırnak - 3 0 1.329 1.085 2.417
Siirt - 340 0 840 49 1.229
TRC3 3 1.023 34 2.214 1.134 4.408
TRCG.D.A.Bölgesi 7.617 2.529 327 3.421 1.275 15.169
TRC% 2 1 19 1 1 2
TÜRKİYE 318.733 249.267 1.576 290.000 108.000 967.576
Kaynak: DİE Tarımsal Yapı, 2003
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde kayda değer yem bitkileri ekimi
yapılmadığı tabloda görülmektedir. Bölge’de ekimi yapılan yem bitkileri toplamı ülke
genelindeki yem bitkileri ekiminin % 2’sini oluşturmaktadır. Ekimi yapılan yem
bitkilerinden burçak bölgede en fazla ekilen üründür. Alt bölgelerde en fazla yem
bitkileri ekimi II. alt bölgede bulunmaktadır.
148
Tablo 63. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Yem Bitkileri Üretimi (ton) (2003)
Ürü
nle
r Mısır Fiğ Burçak Yonca Korunga Toplam
Hasıl
Yeşil
Ot
Ku
ru O
t
Yeşil
Ot
Ot
Dan
e
Yeşil
Ot
Ku
ru O
t
Dan
e
Yeşil
Ot
Ku
ru O
t
Dan
e
Hasıl
Yeşil
Ot
Ku
ru O
t
Gaziantep - 2.074 - - - 216 - - 11 - - - 2.401 -
Adıyaman - 1.773 2.269 - - - 4.379 611 - - - - - 6.152 2.880
Kilis - - 39 - - - - - - - - - - - 39
TRC1 3.847 2.308 - - 4.595 611 11 8.553 2.919
Şanlıurfa 11.626 3.639 1.167 12 8 5.157 5.074 - - - 8 11.626 8.808 6.241
Diyarbakır 3.846 376 21 73 66 21 2.549 1.193 2 125 113 23 3.846 3.125 1.393
TRC2 15.472 4.015 1.188 85 66 29 7.706 6.267 2 125 113 31 15.472 11.933 7.634
Mardin - 150 - - - - - - - - - - 150 -
Batman 74 645 - 470 - - 191 13 - - - - 74 1.306 13
Şırnak - - 2 - - 16.480 - - 1.340 - - - 17.822
Siirt - 2.410 - - - 4.872 - - 260 - - - 7.542 -
TRC3 74 3.205 2 470 - 5.063 16.493 260 1.340 74 8.998 17.835
G.D.A.Bölgesi 15.546 11.067 3.498 555 66 29 17.364 23.371 2 396 1.453 31 15.546 29.484 28.388
TRC% 2 2 1 40 7 1 1 1 0 0 0 1 2 1 1
TÜRKİYE 650.000 455.000 370.000 1.400 1.000 3.200 2.100.000 1.800.000 2.000 20.000 360.000 5.200 650.000 2.776.400 2.531.000
Kaynak: DİE Tarımsal Yapı, 2003
149
Yem bitkileri üretim miktarı bakımından yapılacak değerlendirmede
Güneydoğu Anadolu Bölgesi, ülke genelinde üretimi yapılan yem bitkilerinin çok az
bir miktarını karşılamaktadır. Bölge; Hasıl mısır ve yeşil ot fiğde % 2, burçak yeşil
otta % 40 ve burçak kuru otta % 7 oranlarında yem üretmektedir. Kuru tarım
sisteminde ekimi mümkün olan ve geleneksel bitki olması nedeniyle yem bitkisi
olarak Bölgede burçak tercih edilmektedir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi üreticileri ülke genelinde olduğu gibi meraya
dayalı hayvancılık yapmakta, mera dışındaki yem ihtiyaçlarını sap, saman ve diğer
bitki artıklarından karşılamaktadırlar. Hayvancılık sektöründeki dalgalanma ve
belirsizlikler, üretici tarımsal faaliyetinin tamamının hayvancılığa endekslenmesini
engellediği düşünülmektedir.
Yem bitkileri üretiminin artırılması için öncellikle hayvan ürünlerin pazarlama
sorunlarının çözülmesi, hayvansal ürün fiyatlarının belirlenmesi gerekir. Bölgede yem
bitkileri üretimi, bu bitkilerin parasal değerlerinin, çiftçinin gelir kaynağını oluşturan
buğday, arpa ve pamuk gibi bitkilerin parasal değerlerinin aşmasıyla artacağı
muhakkaktır.
Bölgede yem bitkileri ekimi ve üretimini artırılmasında yapılacak görsel
yayınlar, çiftçilerin bu konudaki faaliyetlerinin takip edilmesi, yeni alternatiflerin
sunulması da etkili olacaktır. Geleneksel yem bitkileri dışında yeni türlerin ekimi
konusunda üreticilere teknik bilgi sağlanmalıdır.
4.4.1.5. Süs Bitkileri
Yüzyıllar önce estetik amaçlarla kullanılmaya başlanan çiçek, günümüzde
kentleşme, doğadan uzaklaşan insanların doğa özleminin giderilmesi, kentlerin
daha yaşanılır ortamlar haline getirilmesi gibi amaçlarla kullanılmakta ve bu gün
birçok ülkenin ekonomik kalkınmasında çok önemli rol oynayan ticari bir dal olarak
dikkat çekmektedir. Süs bitkileri genel bir kavram olup, kesme çiçekler, kesme
yeşillikler ve saksılı bitkiler (çiçekli saksılı bitkiler) ile peyzaj için kullanılan bitkilerin
kapsamaktadır.
150
Dünya’da ve Türkiye’de süs bitkileri üretim ve pazarlanması son 40 yılda çok
hızlı bir gelişme ve değişim içerisinde olmuştur. Gelişmiş ülkelerde yeni teknik ve
teknolojilerin üretimde kullanılmasına özen gösterilirken, Afrika, Güney Amerika vb.
gelişmekte olan ülkeler doğal kaynaklarını iklim ve ekolojik avantajlarını süs bitkileri
üretiminde kullanarak ülke ekonomilerine önemli katkılar sağlamışlardır. Hollanda da
Robobank tahminlerine göre, Dünya’da süs bitkileri endüstrisinin getirisi 50 milyar
$’dan fazladır. Bu toplam içerisinde kesme çiçekler 24,7 milyar $ ile ilk sırayı
almaktadır. Saksılı bitkiler 14,3 milyar $, ağaç-ağaççıklar 7,6 milyar $, çiçek
soğanları 0,9 milyar $ ve diğer üretim materyallerin (tohum, çelik, doku kültürü vb.)
1,6 milyar $ değerinde olduğu bildirilmektedir.
Doğadaki bütün bitkiler süs bitkisi olarak kullanılabilmektedir. Dolayısıyla süs
bitkileri deyimi genel bir kavram olup anlaşılabilirliğini artırmak için süs bitkileri dört
ana grupta incelenebilmektedir.
Kesme çiçekler
Saksılı salon bitkileri
Dış mekan süs bitkileri
Doğal çiçek soğanları
Dünyada yaklaşık 145 ülkede ticari anlamda süs bitkileri üretimi yapılmaktadır
Bu ülkelerdeki toplam üretim alanı 223.105 ha olarak tahmin edilmektedir. Süs
bitkileri alanı bakımından Asya-Pasifik ülkeleri, satış değeri bakımından Avrupa
ülkeleri liderdir.
Kesme çiçek ihracatçısı önemli ülkeler Avrupa’da; Hollanda (%59), Güney
Amerika’da; Kolombiya (% 12) ve Ekvator, Afrika’da; Kenya, Zambabwe, Zambiya,
Asya’da; Tayland sayılabilir. Saksı çiçeği ihracatında ise Hollanda (%48), Danimarka
(%16), Belçika (%10) ilk sıralarda yer almaktadır. Gelişmekte olan bazı ülkeler,
1970 yılından sonra, süs bitkileri özellikle kesme çiçek üretim ve ticaretinden önemli
gelir sağlamışlardır. Kolombiya, İsrail, Kenya en önemli örneklerdir.
151
Kesme çiçek ihracatı gelişmiş olan ülkelerin en önemli özelliklerin birisi, mal
satabilecekleri gelişmiş ülkelere komşu olmalarıdır. Hollanda, Almanya pazarını
kullanarak, Kolombiya ABD pazarını kullanarak çiçek ihracatlarını geliştirmişlerdir.
Diğer önemli bir özellikleri ise uygun iklim koşullarıdır. Kuzey yarım kürede yoğun kış
yaşanan aylarda, Afrika ve G. Amerika ülkeler yaz dönemi yaşanmakta gül, karanfil
gibi bazı ürünleri kolayca yetiştirerek kuzey yarım küredeki gelişmiş ülkelere ihraç
edebilmektedirler. Bu iki özellik ucuz iş gücü ve Avrupa’nın teknolojisi ile birleşince,
kesme çiçek ihracatı bu ülkeler için önemli bir gelir kaynağı olmuştur.
Kesme çiçek üretiminde gelişmekte olan ülkeler ile rekabet edemeyen Batı
Avrupa ve ABD üreticileri çareyi ürün desenlerini değiştirmekte bulmuşlar ve teknoloji
gerektiren ıslah ve damızlık üretimi (meristem kültürü), saksı çiçekleri üretimi ve dış
mekan süs bitkileri gibi ürünlerde aramışlardır.
Türkiye’de süs bitkileri üretiminin başlaması 1940’lı yıllara rastlanmaktadır.
Önceleri İstanbul civarında ve Adalar’da başlayan çiçek üretimi daha sonra Yalova’da
gelişme göstermiştir. 1945 yılında üreticilerin Kooperatif çatısı altında birleşerek
ürünlerini pazarlama kolaylığı bulmaları çiçek yetiştiriciliğini çekici duruma getirmiştir.
1970’li yıllarda çiçek yetiştiriciliği sebze türlerinin getirisine bağlı alternatif ürün olarak
üreticilerce benimsenmiştir. 1985 yılında Antalya’da İsrail teknolojisi ile 40 dekar
alanda kurulan seralarından kesme çiçek ihraç edilerek 1 milyon $ gelir elde
edilmiştir. Böylece çiçeğin lüks tüketim imajı hafızalardan silinmeye başlanmıştır. Bu
dönemde çiçek ithalatının serbest bırakılması ile ithal saksı çiçekleri, iç piyasada
kesme çiçek satışlarını önemli ölçüde azaltmıştır. 1990 yılından sonra sınır ticaretinin
gelişmesi ile Bulgaristan, Romanya ve Rusya’ya yapılan ihracat özellikle kesme çiçek
üretimini tekrar canlandırmıştır.
Giderek artan talep, birim alandan fazla ürün alınması ve yüksek gelir elde
edilmesi, istihdama yapmış olduğu katkılar ve ihracat olanakları nedeniyle birçok
ülkede olduğu gibi ülkemizde de bu sektör hızla gelişmektedir. Türkiye’de peyzaj
çalışmalarına yönelik bitkisel materyal sektörünü 4 grup altında toplamak
mümkündür.
152
Kesme Çiçek
İç Mekan Bitkileri
Dış Mekan Bitkileri
Doğal Çiçek Soğanları
1998 yılı itibariyle AB pazarının % 22’si Kenya, % 29’u İsrail, % 11’i
Zimbabwe, % 14’ü Kolombiya, % 7’si Ekvator ve % 4’ü Türkiye’ye tarafından
kullanılmıştır. Belirtilen ülkelerin 2000 yıllarında pazar payı artar iken Türkiye’nin payı
% 4’ten % 3’e düşmüştür. Türkiye sahip olduğu farklı ekolojik koşullar ve iklimsel
avantajları nedeniyle peyzaj çalışmalarında kullanılan bitki materyali yetiştiriciliği
açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Anaç materyal temini, tesis ve alt yapı
yetersizliği, sermaye ve kredi yetersizliği, pazarlama, ulaşım, muhafaza gibi
nedenlerle Ülkemiz, sahip olduğu potansiyelden yeterince yararlanamamaktadır.
Ülkemizde süs bitkileri istatistikleri, DİE tarafından yayınlanan Tarımsal
Yapı’da yer almadığından, Bölgeler ve İllere göre mevcut potansiyeli mukayese etme
imkanı bulunmamaktadır. (**)
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde süs bitkileri üretimi, ekolojik sorunlar
nedeniyle pek eskiye dayanmamaktadır. Teknik bilgi, pazar sorunu ve işletme
tasarrufundaki arazi genişliği gibi nedenlerle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde mevcut
tarım deseninde süs bitkileri yerini alamamaktadır. Bu bölgede sadece Şanlıurfa’da
az da olsa süs bitkileri üretimi verilerine ulaşılmıştır. Şanlıurfa Harran Ovasında,
Karaali Köyünde bulunan kaplıca suyunun kışın serada kullanılmasıyla süs bitkileri
üretimi de başlamıştır. Şanlıurfa ilinde üretilen süs bitkilerinin tamamı Merkez İlçeye
bağlı Karaali Köyünde yapılmaktadır. Şanlıurfa’da 2004 yılı verilerine göre 13 da
alanda üretimi yapılan iç ve dış mekan bitkileri toplam 9.000 adet olup, iç piyasada
değerlendirilmektedir. Şanlıurfa’da işletme tasarrufundaki arazilerin büyük oluşu ve
bundan dolayı çiftçilerin aldıkları desteklemeler nedeniyle çiftçi yerleşik bitki
deseninden başka ürünlere pek yanaşmamaktadır. Süs bitkilerinin yetiştirilmesinin
teknik bilgi gerektiren bir faaliyet olması da ayrıca bir sorundur.
153
4.4.2. Hayvansal Üretim
Hayvancılık; Türkiye’nin hem ulusal beslenme ve hem de ulusal
kalkınmasında, dış satımın arttırılmasında, sanayiye hammadde sağlanmasında,
bölgesel ve sektörler arası dengeli kalkınma ve kalkınmanın istikrar içinde
başarılmasında, kırsal alanda gizli işsizliğin önlenmesinde sanayi ve hizmetler
sektörlerinde yeni istihdam olanaklarının yaratılmasında ve kalkınma finansmanının
öz kaynaklara dayandırılmasında önemli bir potansiyele sahiptir.
Bugün, temel olarak hayvancılığa dayalı; yem sanayii, et ve mamulleri sanayii,
süt ve mamulleri sanayii, dericilik ve tekstil sanayileri, veteriner ilaçları ve hayvancılık
ekipman sanayileri yeni istihdam alanları yaratmakta, hayvancılığa girdi sağlamakta
ve hayvansal ürünlerin işlenmesiyle katma değer artışına neden olmaktadır.
Ayrıca, hayvancılık doğayı sömürmeyip bilinçli ve bitkisel üretimle birlikte
yapıldığında her türlü gelişme çabalarının bugün en önemli unsurlarından biri olarak
sürdürülebilir kalkınmanın da; ekolojik, çevresel ve ekonomik boyutlarından dolayı
ideal bir modeldir. Çünkü hayvancılık, ekolojik dengeyi bozmaz, doğayı tahrip etmez,
uygun şartlar yaratıldığında kırsal kesimdeki dar gelirli üretici için ekonomik bir uğraş
olabilir, en önemlisi de ülkenin hayvansal protein açığını kapatarak sağlıklı toplum
oluşmasına katkıda bulunur.
Yıllardan beri bitkisel kökenli gıdalarla, boş kalori kaynakları ile beslenen ve
yeterli hayvansal protein tüketemeyerek biyolojik geri kalmışlık içinde olan ülkemiz
insanlarının hayvansal ve bitkisel ürün tüketim miktarlarını incelediğimizde ülkemizde
niceliksel bir açlık olmadığı hatta normalden fazla bitkisel protein tükettiğimizi
görüyoruz. Ülkemizde kişi başına yıllık bitkisel un tüketimi 300-325 kg iken Avrupa
ortalaması 85 kg, gelişmiş ülkelerde ise 70-110 kg arasında değişmektedir.
Bitkisel ürün tüketiminde gelişmiş ülkelerin en az üç katı olan tüketim,
hayvansal ürünler dikkate alındığında 3-5 kat azdır. Yetersiz ve dengesiz
beslenmeden dolayı daha ana karnından başlamak üzere zihinsel gelişmesini
sağlayamayan insanlar, temeldeki bazı ihtiyaçları tam karşılanamadığından kültür ve
bilgi yaratamıyor entelektüel faaliyette bulunamıyorlar. Bu da bilgi çağında, bilgi
154
yaratamayan bir toplumun uluslar arasındaki hayat kavgasının en önemli silahından
mahrum olması demekti
Ulusal ekonomi, kendisini oluşturan sektörlerin bir bütünü olup, sektörlerde
ekonominin temel yapı taşı olan işletmelerden oluşmaktadır. Kırsal ekonomik yapıyı
oluşturan tarım; işletmelerin gerek yapısı, gerek üretim süreçleri ve gerekse kuruluş
yerleri, toprağa ve doğaya bağımlılıkları açısından önemli farklılıklar arz etmektedir.
Bu ekonomik gerçeklerin ülkemizde dikkate alınmayışı, hem bitkisel hem de
hayvansal üretime zarar vermektedir.
Bitkisel ve hayvansal üretimi birlikte yapan işletmelerde mevcut hayvan
varlığının % 70.87’si büyük baş, % 28’i küçük baş ve % 1.13’ü kümes hayvanıdır. Bu
işletmelerin toplam aktif sermayeleri içinde hayvan sermayesi ortalama % 9.26 dır.
Bu oranın % 25 olması gerekmekte bu da işletme sonuçlarını olumsuz yönde
etkilemektedir. Bu işletmelerde elde edilen toplam üretim değeri içinde hayvansal
üretim değerinin payı ortalama % 31.04’tür. Diğer taraftan bitkisel ve hayvansal
üretimi birlikte yürüten işletmelerde mevcut işgücünün % 38.08’ i atıl kalmaktadır.
Dolayısıyla bitkisel üretimde olduğu gibi rekolte tipi bir üretim yapısı göstermeyen ve
tüm yıla yayılan dinamik bir üretim sürecine sahip olan hayvancılığın bu tip
işletmelerde geliştirilmesiyle mevcut işgücü daha etkin değerlendirilecek, böylece
hem hayvansal hem de bitkisel üretimden sağlanan gelir hem de işletmelerin toplam
geliri artacaktır.
Sadece hayvancılığa yer veren ihtisaslaşmış işletmelerin analizinde hayvan
varlığı değerinin % 84.56’ sı büyük baş hayvan, % 14.25’ i küçük baş hayvan ve %
1.19’ u kümes hayvanlarından oluşmaktadır. İşletmelerin aktif sermayeleri içinde
hayvan sermayesi oranı % 32.15, elde edilen toplam üretim değerinin % 87.50’si
hayvancılıktan elde edilmektedir. Bu işletmeler daha çok kıyı bölgeleri ile büyük
tüketim merkezleri etrafında yoğunlaşmış olup yüksek verimli kültür ırkları ve bunların
melezleri ile süt sığırcılığı, besi sığırcılığı, et ve yumurta tavukçuluğu yapmaktadırlar.
Gelişmiş ülkelerde toplam tarımsal gelirler içinde hayvancılıktan elde edilen
pay % 60-80 dolayında iken Türkiye’de ise % 32-38 dolayındadır.
155
Tablo 64. Türkiye’de, AB Ülkelerinde ve Dünyada Hayvan Sayıları Bilgileri (2002)
Hayvan Sayısı TÜRKİYE TR / AB
(%) AB (15)
TR / Dünya
(%) Dünya
Koyun 25.173.706 25 101.648.425 2,4 1.033.389.380
Keçi 6.519.332
55 11.829.143 0,9 750.243.277
Sığır 9.803.498
12 80.155.124 0,7 1.328.284.440
Kan
atl
ı
Tavuk 245.776.323
24 1.033.356.000 1,5 15.856.836.000
Hindi 3.092.408
3 90.775.000 1,1 270.633.000
Ördek 832.091
3 32.544.000 0,1 1.042.027.000
Kaz 1.400.136
95 1.471.000 0,5 267.429.000
Toplam 251.100.958
22 1.124.131.000 1,4 17.436.925.000
Arı Kovanı 4.160.892 57 7.320.900 6,9 60.498.476
Kaynak: DİE + FAO
2002 yılındaki dünya nüfusunun yaklaşık % 1 inin; AB(15) nüfusunun
yaklaşık % 18,5 inin yaşadığı ülkemizde, hayvan varlığı bakımından Türkiye, AB ve
Dünya ile karşılaştırıldığında;
Hindi ve ördek hariç tüm türlerde AB ülkelerindeki hayvanlardan daha
fazla bir oranda yetiştirildiği; özellikle keçi ve koyunda bu sayıların daha da arttığı
dikkat çekmekte; aynı şekilde kanatlı hayvanlarda da kaz ve tavuk yetiştiriciliğinin
önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Bununla birlikte arı kovanı sayısı bakımından
AB(15) mevcudunun % 57’ sine ve Dünyanın da yaklaşık % 7’ sine sahip olması, bu
konuda söz sahibi olabileceğimizi göstermektedir.
156
Tablo 65. Türkiye’de, AB Ülkelerinde ve Dünyada Hayvansal Ürünler Üretim Bilgileri (2002)
Hayvansal Ürünler TÜRKİYE TR / AB
(%) AB
TR / Dünya
(%) Dünya
Süt (ton) 8.408.566 7 121.901.583 1,4 603.436.829
Kırmızı Et (ton) 664.650 2 27.292.999 0,4 172.816.796
Beyaz Et (ton) 710.900 8 9.018.874 0,9 74.836.813
Yumurta (ton)(x16000 ad) 722.182 13 5.405.882 1,2 59.831.370
Bal (ton) 74.555 66 113.466 5,8 1.282.378
Balmumu (ton) 3.448 98 3.535 5,8 59.765
İpek Kozası (ton) 100 51 195 0,0 411.180
Yapağı (ton) 38.244 22 172.872 1,7 2.218.801
Sığır Derisi (ton) 30.160 4 796.666 0,4 7.445.522
Koyun Derisi (ton) 50.560 31 164.589 3,1 1.617.070
Kaynak:FAO
Hayvansal ürün üretim miktarlarına bakıldığında Türkiye Avrupa ülkeleri içerisinde
bal, balmumu ve ipek kozası üretiminde ön sıralarda bulunmaktadır. Kırmızı et, sığır
derisi üretiminde ise aynı seviyede üretimi gerçekleştirememektedir.
157
Tablo 66. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Türkiye Hayvan Sayıları (2003)
Hayvan
Sayıları
Koyun-Keçi Sığır Kanatlı
Arı
Kovanı
Açıl
an
İp
ek
B.K
utu
su
Ko
yu
n
Keç
i
Kü
ltü
r
Me
lezi
Ye
rli
To
pla
m
Ma
nd
a
Et
Ta
vu
ğu
Yu
mu
rta
tav
uğ
u
Hin
di
Örd
ek
Kaz
To
pla
m
Gaziantep 337.178 171.799 657 20.312 7.066 41.917 137 87.600 387.200 31.950 4.585 13.875 525.210 16.326 0
Adıyaman 241.100 151.100 8.155 18.435 26.877 70.647 - 10.610 440.200 34.700 5.455 5.980 496.945 38.243 0
Kilis 79.330 61.025 242 3.098 281 4.155 - 141.350 89.400 8.700 2.310 2.555 244.315 3.960 0
TRC1 657.608 383.924 9054 41.845 34.224 116.719 137 239.560 916.800 75.350 12.350 22.410 1.266.470 58.529 0
Şanlıurfa 1.437.005 128.916 5.722 24.055 68.613 126.495 825 - 782.300 186.950 21.685 39.400 1.030.335 18.631 1
Diyarbakır 726.326 219.445 8.175 35.270 154.750 247.197 4.047 226.000 502.100 157.850 25.640 35.000 946.590 25.855 800
TRC2 2.163.331 348.361 13.897 59.325 223.363 373.692 4872 226000 1.284.400 344.800 47.325 74.400 1.976.925 44.486 801
Mardin 322.513 146.242 1.525 4.697 32.071 55.339 - 1.800 246.200 74.250 8.610 11.150 342.010 11.202 0
Batman 221.933 90.966 421 1.140 18.469 26.315 114 32.050 74.800 37.972 6.920 6.502 158.244 16.856 0
Şırnak 151.437 164.467 466 2.242 19.668 30.874 61 3.600 50.963 10.541 5.034 5.318 75.456 8.153 0
Siirt 212.203 143.800 2.317 1.550 13.240 25.302 - - 75.100 11.150 680 1.580 88.510 26.303 0
TRC3 908.086 545.475 4.729 9.629 83.448 137.830 175 37.450 447.063 133.913 21.244 24.550 664.220 62.514 0
G:D.A.
Bölgesi . 3.729.025 1.277.760 27.680 110.799 341.035 628.241 5184 503.010 2.648.263 554.063 80.919 121.360 3.907.615 165.529 801
TRC% 15 20 2 3 13 6 5 0 4 14 10 9 1 4 16
Türkiye 25.431.539 6.516.088 1.434.274 3.221.492 2.699.819 9.788.102 113.356 217.133.076 60.399.520 3.994.093 810.910 1.336.775 283.674.374 4.288.853 5.097
Kaynak: DİE Tarımsal Yapı, 2003
158
Hayvan sayılarının İllere göre değerlendirilmesinde; koyun, yumurta tavuğu,
hindi ve kazın Şanlıurfa’da; keçi, sığır, manda, et tavuğu, ördek ve açılan ipek böceği
kozasının Diyarbakır’da; arı kovan sayısının Adıyaman’da çoğunlukta olduğu tablo
18’ den görülmektedir.
Hayvan sayısı bakımından Güneydoğu Bölgesi, ülkedeki toplam koyun
varlığında % 15, keçi varlığında % 20, sığır toplamında % 6 gibi oranlara sahiptir.
Kanatlı hayvanlardan hindide % 14, ördekte % 10, kazda % 9 oranlarında hayvan
varlığına sahiptir. Bölge sığırları ülke genelindeki sığırlarla mukayese edildiğinde;
bölgede yerli sığırların çoğunlukta olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum bölge
hayvancılığının meraya dayalı olduğu, kalitesiz yemlere ve çetin şartlara dayanıklı
hayvanların çiftçilerce tercih edildiği sonucunu doğurur.
Tablo 67. TRC GDA Bölgesi ve Türkiye Hayvansal Ürünler Üretim Miktarları Mukayesesi (2003)
İl adı
Sü
t(to
n)
Kır
mız
ı
et(
ton
)
Beyaz e
t
(to
n)
Yu
mu
rta
(to
n)
Bal (t
on
)
Bal M
am
u
İpko
zası(
ton
)
Yap
ağ
ı(to
n)
Kıl(t
on
)
Deri
(ad
et)
Gaziantep 53.515 9.735 .030 .835 144 13 - 64 1 347.114
Adıyaman 97.143 1.061 - 2.760 90 21 - 403 56 26.116
Kilis 13.730 236 - 1.610 30 - - 119 20 14.299
TRC1 164.388 11.032 2.030 8.205 664 34 1.086 147 387.529
Şanlıurfa 45.939 8.999 - 2.170 259 5 - 2.676 53 176.999
Diyarbakır 213.645 9.854 - 3.434 437 16 24 1.259 89 440.791
TRC2 259.584 18.853 5.604 696 21 24 3.935 142 617.790
Mardin 51.000 16 - 1.856 116 13 - 570 48 342
Batman 27.371 2.072 - 754 165 15 - 437 38 118.856
Şırnak 26.970 151 - 502 60 2 - 254 52 7.130
Siirt 27.793 51 - 164 263 - - 458 46 1.234
TRC3 133.134 2.290 3.276 604 30 1.719 184 127.562
TRC GAB 557.106 32.175 2.030 17.085 1.964 85 24 6.740 473 1.132.881
TRC% 5 9 0 2 3 3 14 15 17 18
TURKİYE 10.611.011 366.962 905.251 791.674 9.540 3.130 169 46.457 2.741 6.234.556
Kaynak: DİE Tarımsal Yapı, 2003
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin hayvan varlığı; III. alt bölgede keçi ve arı
kovanı diğer alt bölgelere göre daha fazladır. II. Alt bölgede; koyun, sığır, manda,
159
yumurta tavuğu, hindi ve kaz sayıca fazladır. Bölgenin I. alt bölgesinde ise etçi tavuk
sayısının fazla olduğu tablo 18’den görülmektedir.
Hayvansal ürünlerin üretim miktarlarında Güneydoğu Anadolu Bölgesi,
Türkiye genelinde sütün % 5’ini, kırmızı etin, % 9’unu, ipek kozasının % 14’ünü, kılın
% 17’sini, yapağının % 15’ini ve deri adedini % 18’ini karşılamaktadır. Bölge beyaz et
üretiminde kayda değer bir üretim yapmamaktadır.
Alt bölgelere bakıldığında süt, kırmızı eti, yapağı ve deri adedinin II. alt
bölgede; beyaz et ve yumurtanın I. alt bölgede; yumurta ve kıl ise III. alt bölgede
daha fazla üretilmektedir.
Hayvansal ürün üretiminde Diyarbakır bölgede 213.645 ton süt üretmektedir.
Diyarbakır Kırmızı et üretiminde de bölgede önemli bir üretim merkezidir. Kırmızı et
üretiminde Diyarbakır’dan sonra Şanlıurfa ve Gaziantep önemli miktarda üretim
yapmaktadır. Deri üretiminde Diyarbakır 440.791 adet ile lider konumundadır.
Diyarbakır’ı Gaziantep, Şanlıurfa ve Batman takip etmektedir.
4.4.3.Su ürünleri
Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili gölleri, barajları, akarsuları ve kaynak suları
ile su ürünleri potansiyeli bakımından oldukça şanslı bir ülkedir.
Ülkemizin 8.333 km kıyı uzunluğu ve denizlerle birlikte yaklaşık 26 milyon
hektar kullanılabilir su ürünleri üretimine uygun alanı bulunmaktadır. Söz konusu
alanın yaklaşık % 95'ini denizler (24.607.200 ha), % 1.3'ünü baraj gölleri (342.377
ha), % 3.5'ini doğal göller (906.118 ha) ve yaklaşık % 0.1'ini de (15.500 ha) göletler
oluşturmaktadır.
Sulama ve enerji amacıyla yapılan baraj gölleri ve göletlerinin sayısı, her
geçen gün artan Türkiye'nin su ürünleri üretim alanının yaklaşık % 5 'lik payını
oluşturup doğal göl, gölet ve baraj göllerinin toplam yüzey alanı 1.263.995 ha’dır.
Ayrıca yaklaşık 178.000 km uzunluğunda akarsuyu bulunmaktadır.
160
Ülkemizin zengin su potansiyeline rağmen sağlanan üretim miktarı 1998 yılı
istatistiklerine göre 543.900 ton’dur. Üretimin % 80'i (432.700 ton) denizlerden, %
10'u (54.500 ton) iç sulardan ve % 10'u ise (56.700 ton iç su ve denizdeki)
yetiştiricilikten elde edilmiştir.
GAP'ın Bölgeye ve ülkeye sağlayacağı önemli yararlardan biri de oluşmuş ve
oluşacak baraj gölleri ve göletleri ile yüzlerce km uzunluğundaki kanalların yaratacağı
önemli su ürünleri potansiyelidir. 1999 yılı verilerine göre Bölgede; çoğu Fırat ve
Dicle’nin kolu, bir kısmı da bağımsız olan 30’un üzerinde irili ufaklı toplam 2.235 km
uzunluğunda akarsu, 6.481 ha doğal göl ve yaklaşık 129.987 ha baraj gölü
bulunmaktadır. Baraj gölleri 220.365 ha alan potansiyel arz etmektedir.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Adıyaman'da 613, Şanlıurfa'da 289,
Diyarbakır'da 16 ve Gaziantep'de 19 kişi olmak üzere toplam balıkçılık faaliyetinde
bulunan balıkçı sayısı 937, faaliyette olan mevcut tekne sayısı ise 153'tür. Bu
alanlardan Karakaya Baraj gölünde avlanabilir stok miktarı yaklaşık 500 ton/yıl'dır.
Gölde tespit edilen balık türleri ise in balığı, kültür sazanı, Bıyıklı Balık, Sis Balığı,
Tatlı Su Kefali, Karaburun, Marmid, Tatlısu kolyozu ve Fırat Yılan Balığıdır. Atatürk
Baraj gölünde 850 ton/yıl avlanabilir stok tahmin edilmiştir. Bunlar; İn balığı, Sıraz,
Karaburun, Fırat Yılan Balığı, Musul Kolyozu, Benekli Sazan, Bıyıklı Balık, Bizir,
Egres Balığı, Sis Balığı, Kültür Sazanı, Tatlı Su Kefali, Şabut, Mezopatamya
Yayınıdır.
Tablo 68. 1998 yılında TRC GDA Bölgesi'nde ve Türkiye'de Tatlı Su Ürünleri Üretimi (Ton)
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türkiye
Avcılık Yetiştiricilik Toplam Avcılık Yetiştiricilik Toplam
1842 520 2362 54500 33290 87790
Kaynak: Tarım Makale, 2002
4.4.3.1 Avcılık Yolu ile Üretim
Avcılık yolu ile ülkemizde ve GAP Bölgesi'nde yetişen tatlı su balıklarının
türleri ve üretim miktarları ile Bölge üretiminin ülke üretiminde oluşturduğu % payları
hususnda aşağıda yer alan Tablo incelendiğinde Bölgenin ülke üretimindeki payı
161
1980 yılında % 2.5'dan, 1985'de % 2.2'ye, 1990'da ise % 1.1'lere düşerken 1995'de
% 2.8 ve 1998 yılında % 3.4'e yükseldiği görülmektedir. 1980 yılından başlayarak 10
yılda üretimde düşüş kaydedilmiştir. Bu düşüşün teknik olmayan avcılık ya da
stoklardaki azalıştan kaynaklandığı düşünülmektedir.
Tablo 69. Yıllar Bazında TRC GDA Bölgesi'nde ve Türkiye'de Tatlı Su Ürünleri Üretimi (Ton)
Türler
TRC Güneydoğu Anadolu
Bölgesi Üretimi Türkiye Üretimi
TRC GDA Bölgesinin Ülke
Üretimindeki % Payı
1980 1985 1990 1995 1998 1980 1985 1990 1995 1998 1980 1985 1990 1995 1998
Akbalık - 8 5 - 16 83 166 160 223 300 0 4,8 3,1 0 5,3
Alabalık 22 7 - - 0 798 1102 1115 594 200 2,8 0,6 0 0 0
Çapak - 1 - - 18 15 239 144 277 300 0 0,4 0 0 6
Gökçe - - - - - 665 486 2 - - 0 0 0 0 0
Gümüş 5 - - - 18 221 364 478 909 1500 2,3 0 0 0 1,2
İnci kefali - - - - 60 6895 9678 11100 12430 20000 0 0 0 0 0,3
Karabalık 24 77 - 104 320 732 1321 815 866 1200 3,3 5,8 0 12 26,7
Kayabalığı 11 3 - 22 - 222 142 51 262 200 5 2,1 0 8,4 0
Kefal 21 14 11 40 78 1767 1517 606 1337 1200 1,2 0,9 1,8 3 6,5
Kızılkanat 34 2 1 18 - 335 278 300 669 600 10,1 0,7 0,3 2,7 0
Kurbağa - - 0 - - - - - 864 100 0 0 0 0 0
Levrek - 4 36 10 - 1591 1534 1563 3104 3000 0 0,3 2,3 0,3 0
Salyangoz - - - - - 0 2436 2255 1150 1500 0 0 0 0 0
Sazan 310 818 295 850 1200 9413 16957 16001 17081 20000 3,3 4,8 1,8 5 6
Siraz - - - - - 71 310 100 613 800 0 0 0 0 0
Yayın 266 20 39 48 66 1663 581 480 896 1000 16 3,4 8,1 5,4 6,6
Yılan 5 3 - 45 30 224 583 230 390 300 2,2 0,5 0 11,5 10
Turna - 23 - 35 10 625 927 173 453 200 0 2,5 0 7,7 5
Kerevit - - - - - 5767 6244 542 551 1500 0 0 0 0 0
Diğer 107 8 6 104 26 1168 606 1200 2314 600 9,2 1,3 0,5 4,5 4,3
Toplam 805 988 393 1276 1842 32255 45471 37155 44983 54500 2,5 2,2 1,1 2,8 3,4
Kaynak: Tarım Makale, 2002
Diğer taraftan 1995 ve 1998 yıllarında üretimde kaydedilen yükselişin peşi sıra
işletmeye açılan baraj gölleri ile bu rezervuarlarda yapılan balıklandırma
çalışmalarının etkisi olmuş olabilir.
Bölge'de yetişen önemli balık türleri, ülke üretimindeki payları yönünden
sırasıyla inceleyecek olursak; 1980 yılında Yayın % 16, Kızılkanat % 10, Kayabalığı
162
% 5; 1990 yılında Yayın % 8 Akbalık % 3; 1995'de Karabalık % 12, Yılanbalığı % 11,
Kayabalığı % 8, Turnabalığı % 8; 1998 yılında Karabalık %27, Yılanbalığı % 10,
Yayın % 6, Sazan % 7 ve Çapak % 6'lık pay almıştır.
4.4.3.2 Yetiştiricilik Yolu İle Üretim
Ülkemizde ve Bölge'de iç sularda sazan ve alabalık yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Bölge'de ve ülkemizde yetiştiriciliği yapılan balıkların yıllar bazında üretimleri ve
Bölge'de üretilen türlerin ülke üretimindeki payı Tablo 22'de sunulmuştur.
Son on yılda kültür balığı üretiminde Bölge'de % 98 ve Türkiye'de yaklaşık %
740 oranında artış sağlanmıştır. Buna karşın GAP'ın ülke üretimindeki yeri % 6.6
’dan % 1.6 'ya düşmüştür. Her ne kadar % 98 artış görülse de ülkemizdeki
yetiştiricilik alanındaki hızlı gelişmeyi GAP Bölgesi yakalayamamıştır. Ayrıca ülkede
görülen düzenli üretim artışının yanında Bölgede düzensiz üretim azalışı ve artışı
görülmektedir.
Tablo 70. TRC GDA Bölgesi'nde ve Türkiye'de Yıllara Göre Kültür Balıkları Üretimi (ton)
Tür
TRC Güneydoğu
Anadolu Bölgesi Üretimi Türkiye Üretimi
TRC GDA Bölgesi'nde
Üretilen Türlerin Ülke
Üretimindeki % Payı
1988 1990 1995 1998 1988 1990 1995 1998 1988 1990 1995 1998
Sazan 250 - 30 240 2200 1025 424 950 11,4 0 7,1 25,3
Alabalık 13 10 95 280 1765 3212 12689 32340 0,7 0,3 0,7 0,9
Toplam 263 10 125 520 3965 4237 13113 33290 6,6 0,2 1 1,6
Kaynak: Tarım Makale, 2002
Ülkemizde 1988 yılında elde edilen sazan üretiminin % 11.4'ü Bölge'den
sağlanmış ve bu oran 1998 yılında % 25.3'e yükselmiştir. Alabalık üretimi payında ise
aynı dönemlerde fazla değişiklik olamamıştır. 1990 yılında Bölge'de doğal yolla
yapılan (avcılık) üretimde olduğu gibi yetiştiricilikte de azalış kaydedilmiştir.
163
Ayrıca, yukarıdaki tabloda da görüleceği üzere Türkiye'de ve Bölge'de alabalık
yetiştiriciliğinde bir artışın yanı sıra sazan üretiminde azalış gözlenmiştir. Alabalık
üretimindeki bu artış alabalığın ekonomik değerinin sazana göre yüksek olması
şeklinde açıklanabilir.
Bölge'de yapılan kültür balığı üretimi İllere göre Tablo 71'de verilmektedir.
Bölge'de kültür balığı üretimi 1988 yılında sadece Gaziantep İlinde yapılırken 1998
yılında Adıyaman, Diyarbakır ve Şanlıurfa İllerinde de üretime başlanmıştır.
Tablo 71. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Türlere ve İllere Göre Kültür Balıkları Üretimi (ton)
İl
1988 1990 1995 1998
Sazan
Ala
balı
k
To
p. Ü
ret.
Sazan
Ala
balı
k
To
p. Ü
ret.
Sazan
Ala
balı
k
To
p. Ü
ret.
Sazan
Ala
balı
k
To
p. Ü
ret.
Adıyaman - - - - - - - - - - 50 50
Diyarbakır - - - - - - 30 - 30 200 - 200
Ş.Urfa - - - - - - - - - 10 - 10
Gaziantep 250 13 263 - 10 - - 95 95 30 230 260
TRC GDA
Bölgesi Top. 250 13 263 0 10 10 30 95 125 240 280 520
Kaynak: Tarım Makale, 2002
4.4.3.3 TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Yapılan Balıklandırma
Çalışmaları
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan su kaynaklarının balıklandırma
çalışmaları Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
(TKB) olmak üzere iki kuruluş tarafından yürütülmektedir.
TKB tarafından uygulanan balıklandırma programı çerçevesinde GAP
Bölgesi'nde bulunan doğal göller, göletler ve akarsular; 1985 yılından itibaren Kepez
Su Ürünleri Üretme İstasyonu'nda üretilen Aynalı Sazan yavrusu ile balıklandırmaya
başlanmış olup, 1999 yılı sonu itibariyle 16.578.000 adet yavru ile balıklandırılmıştır.
164
DSİ Genel Müdürlüğü'nce Bölge'de yapılan balıklandırma çalışmalarında
kullanılmak üzere yavru balıkları; Karakaya için Keban Su Ürünleri Üretme
İstasyonundan ve Hancağız Barajı için Adana Seyhan Su Ürünleri Üretme
İstasyonundan sağlanmaktadır. Ayrıca, Bölge'de Atatürk Barajı'nın ve Fırat
havzasında bulunan barajların yavru balık ihtiyacını karşılamak üzere Atatürk Barajı
yanında 1997 yılında faaliyete giren bir üretim istasyonu kurulmuştur. Maksimum
olarak yılda 20 milyon larva balık üretilecek olan istasyonda 1999 yılı içinde yaklaşık
6 milyon yavru balık üretilmiştir.
Bugüne kadar Bölge'de gerek DSİ gerekse TKB 'nin yapmış oldukları
balıklandırma çalışmaları çerçevesinde rezervuarlara yaklaşık 42 milyon adet balık
yavrusu atılmıştır.
4.4.4.Organik Tarım Uygulamaları
İnsanların besin ihtiyaçlarını temin etmek için doğadan; önce toplayıcılık daha
sonra da ilkel ziraat diye adlandırılan elle ve sopa ile tohum ve tohumlukların toprağa
gömdükleri tarım devirlerinden yakın tarihe kadar popüler olan ekolojik tarım 1950
yılından sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin Marshall yardımı ile önemini yitirmiş,
sağlanan ekonomik katkılar ve aşırı desteklemeler sonucu entansif tarım süratle
yayılmış, makineleşme, kimyasal ilaç ve gübreler ile kimyasal katkı maddeleri
kullanılmaya başlanılmıştır. 1960’lı yılların sonunda Avrupa Topluluğu' nun kurulması
ve uyguladığı tarımsal destekleme politikaları, 1970 de pestisitlerin ve kimyasal
gübrenin keşfi de bu gelişmeye katkıda bulunmuştur.
Ancak "Yeşil Devrim" olarak adlandırılan bu tarımsal üretim artışının
dünyadaki açlık sorununa bir çözüm getirmediğini, aksine doğal dengeyi ve insan
sağlığını süratle bozduğunu gören kişi ve gruplar bu konuda araştırmalara
başlamışlardır. Bu araştırmaların sonucunda bilim çevreleri ve sivil toplum
örgütlerinin baskısıyla 1979 yılından itibaren DDT grubu pestisitlerin kullanımı
A.B.D.'den başlayarak tüm dünyada yasaklanmıştır. Bu durumda ekolojik tarım tekrar
gündeme gelmiş, 1980 yılından sonrada tüketicilerin baskısıyla aile işletmeciliği
şeklinden çıkarak ticari bir boyut kazanmıştır. ABD'de 0-2 yaş grubu çocuk
165
mamalarının imalinde ekolojik ürünlerin kullanılmasını zorunlu tutan yasanın da bu
ticari boyuta katkısını belirtmek gerekir.
4.4.4.1. Dünyada Organik Tarım
Ekolojik Tarım Avrupa’da 1910’larda uygulanmaya başlamış, kontrollü üretim
ise 1930’lu yıllarda yaygınlaşmıştır. Zaman içerisinde küçük çapta da olsa artan
oranda bir gelişme göstermiş ve 1970’li yıllarda ticari anlamda önem arz etmeye
başlamıştır. Bu hareket 1972 yılında Almanya’da Uluslararası Ekolojik Tarım
Hareketleri Federasyonu’nun (IFAOM) kurulmasıyla daha düzenli bir hale gelmiştir.
IFAOM tüm dünyadaki ekolojik tarım hareketlerini bir çatı altında toplamayı, hareketin
gelişimini sağlıklı bir şekilde yönlendirmeyi, gerekli standart ve yönetmelikleri
hazırlamayı, tüm gelişmeleri üyelerine ve çiftçilere aktarmayı amaçlamaktadır.
Ekolojik ürünler ticarete konu olunca beraberinde kontrol ve sertifikasyona
ilişkin yasal düzenlemeler gündeme gelmiştir. Avrupa'da önceleri her ülke kendine
göre bazı düzenlemeler yapmış, daha sonra 24 Haziran 1991 tarihinde Avrupa
Topluluğu içinde ekolojik tarım faaliyetlerini düzenleyen 2092/91 sayılı yönetmelik
yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
4.4.4.2. Türkiye'de Organik Tarım
Dünya ticareti 1970'li yıllarda başlamış olan ekolojik tarımdaki gelişmelere
uygun olarak, Avrupa orijinli firmalar Türkiye'deki firmalardan ekolojik ürün talebinde
bulunmuş ve böylece 1984-1985 yıllarında ülkemizde ekolojik tarım başlamıştır. Bu
yıllarda Türkiye’ nin geleneksel ihraç ürünlerinden kuru İncir ve kuru üzüm ile Ege
bölgesinde gerçekleştirilmiştir. Daha sonra bu ürünlere kuru Kayısı, Fındık gibi
ürünler de katılarak farklı bölgelerimize yayılmıştır.
İlk yıllarda Avrupa kökenli bazı firmalar kendi ihtiyaçları olan ürünleri anlaşmalı
çiftçilerle yetiştirmek ve elde edilen ürünleri Türk ihracatçıları vasıtasıyla kendi
ülkelerine ithal edebilmek için Türkiye'de ekolojik üretim projeleri tesis etmişlerdir. İlk
yıllardaki bu ekolojik üretim faaliyetlerinin danışmanlık, teftiş ve sertifikasyon gibi
vazgeçilmez esasları tamamıyla yabancı kişi ve kuruluşlarca yerine getirilmiştir.
166
1990'lı yılların başında bu konularda az sayıda da olsa Türk uzmanlar yetişmişler ve
yabancı firmaların ülkemizdeki temsilciliğini yapmaya başlamışlardır.
Ekolojik Tarım hareketini sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmek amacıyla 1992
yılında Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) kurulmuştur. Aynı yıl içinde
İzmir'de yapılan "2. Akdeniz Ülkelerinde Ekolojik Tarım Konferansı", ETO tarafından
organize edilmiştir. Bu şekilde ekolojik tarım alanında ülkemizde yeni bir süreç
başlamış olup, İzmir bu hareketin merkezi durumuna gelmiştir.
Ekolojik Tarım faaliyetlerinin ülkemizde ilk olarak Ege bölgesinde İzmir'de
başlamış olması, ürün işleme tesislerinin büyük kısmının İzmir'de olması ve üretilen
ürünlerin büyük kısmının İzmir limanından ihraç edilmesi nedeniyle, organizasyon
kuruluşları, kontrol ve sertifikasyon firmaları gibi ekolojik tarım sektörünün hemen tüm
kuruluşlarının merkez büroları İzmir'de yer almaktadır.
ETO’ nun da katkılarıyla "Bitkisel ve Hayvansal Tarım Ürünlerinin Ekolojik
Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik", Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 18
Aralık 1994 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik AB normlarına
uygun olarak hazırlanmıştır. Organik ürünlerin dış satımını düzenlemek üzere
çalışmalar da devam etmektedir. Daha sonra adı geçen Yönetmeliğin bazı
maddelerinde uygulamada rastlanılan aksaklıkları gidermek amacıyla değişiklik
yapılmış, ekolojik tarım faaliyetleri sırasında yapılacak kusur ve hatalara karşı
uygulanacak yaptırımların da yönetmelikte yer alması sağlanmıştır. Düzeltme Metni
29 Haziran 1995 gün ve 22328 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe
girmiştir
Yönetmelik; alternatif bir üretim sistemi olan ekolojik (organik) tarımın
gerçekleştirilmesini sağlamak amacı ile çıkarılmış olup Türkiye' de ekolojik tarım
yapan üreticilerin ürünlerinin ekolojik olarak değerlendirilebilmesi için gereklidir. İster
ihracat için olsun isterse yurt içi tüketim amacıyla üretilen ürünler bu yönetmelikte
belirtilen kurallar doğrultusunda ekolojik olarak değerlendirilirler. Yönetmeliğin
çıkarıldığı yıl itibariyle yetersizliği söz konusu olmayıp, bugün için bilhassa ürünlerin
Avrupa’ya ihraç edilmesi sebebiyle Avrupa Topluluğuna ait Ekolojik Tarım
Yönetmeliği ile uyum sağlaması gerekmektedir. Bu konuda Bakanlığımız Ekolojik
167
Tarım Komitesi ve Ulusal Yönlendirme Komitesinde üye olan resmi ve özel kuruluşlar
ile bir çalışma yapılmaktadır.
Tablo 72. Yıllar itibariyle Organik tarımsal Ürünler ve ihracatımız
Ürünler
1998 1999 2000
Mikar(ton) Değer($) Mikar(ton) Değer($) Mikar(ton) Değer($)
Kuru Üzüm 2.839 3.855 3.289 4.150 4.028 4.610
Kuru Kayısı 953 2.724 1.045 3.033 1.050 2.344
Kuru İncir 1.469 3.580 1.580 3.556 1.733 3.308
Kuru Erik 20 20 116 175 213 253
Fındık 742 3.948 879 4.036 1.039 4.009
Çam Fıstığı 19 401 36 696 52 787
Mercimek 335 359 616 575 897 788
Nohut 590 535 934 818 679 598
Elma Suyu - - 555 761 290 388
Diğer Meyve Suları - - 15 52 236 363
Pamuk 75 161 169 356 175 299
Biber 29 54 131 166 145 217
Haşhaş 213 376 137 172 165 208
Zeytinyağı 21 50 381 872 15 48
Toplam(Diğerleri dahil) 8.029 17.849 11.679 23.562 12.047 20.837
Kaynak: Şanlıurfa GAP GİDEM Gap’ta Organik Tarım
Ülkemizde sözleşmeli yetiştiricilik sistemi ile başlayan organik tarım ürünleri
üretimi konvansiyonel ürünlerde olduğu gibi talep yaratma çabalarının yoğunluk
kazanması sonucu bağımsız projelerle gerçekleştirilen üretim şekliyle de
desteklenmeye başlanmıştır. Sonuç olarak, dış pazarlarlarca talep edilen çeşitlerin,
talep edilen miktarlarda üretilmesiyle 1985 yılında organik tarım ürünleri üretimi
2000’li yıllara gelindiğinde yeni bir boyut kazanmıştır. Kuru incir, kuru üzüm ve kuru
kayısı ile başlayan organik tarım ürünleri üretimi; bitkisel ürünler, işlenmiş gıda
ürünleri ile diğer tarım ve gıda ürünleri olarak sınıflandırabileceğimiz sektörel
168
yelpazeye ulaşmıştır. İlk yıllarda sadece 8 ürün organik olarak üretilirken, 1999
yılında bu rakam 92’ye ulaşmıştır.
Tablo 73. Türkiye’de Organik tarımsal Ürünler Üretimi-1999
Ürü
nle
r
Kayıs
ı
Pam
uk
Üzü
m
İncir
Do
mate
s
Fın
dık
Çilek
No
hu
t
Merc
ime
k
Elm
a
Bib
er
Bal
To
pla
m(d
iğ
erl
eri
dah
il)
Üre
tim
Mik
tarı
(to
n)
10.8
22
23.5
20
7.1
82
7.8
40
7.0
95
5.4
11
2.2
80
1.3
50
3.2
11
24.0
38
553
1.1
28
168.3
06
Kaynak: GAP’TA Organik Tarım, Şanlıurfa, GAP GİDEM
Organik tarımdaki gelişmeler doğrultusunda Güneydoğu Anadolu Bölgesi,
sulanacak 1.7 milyon hektar alan ile yüksek bir tarımsal üretim potansiyeline
ulaşacaktır. GAP bölgesinde günümüzde halen kimyasallar ile halen kirlenmemiş,
ekolojik tarım yapılmaya uygun tarım havzaları Tablo 74. de verilmiştir.
Tablo 74. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri Organik Tarım Havzaları
İli Organik Tarım Havzası
Diyarbakır İlin kuzey kuşağı olan dağlık bölge
Siirt İlin doğu ve kuzeydoğu kuşağı, batısı ile güneyi
Şırnak İlin doğu kuzeydoğu kuşağı, güney kuşağı, sınır bölgesi(mayınlı saha)
Mardin İlin kuzey kuşağı savur, Midyat, Kızıltepe kuzey kuşağı, Suriye sınır
kuşağı(mayınlı saha)
Şanlıurfa Karacadağ doğu kuşağı, Suriye sınırı güney kuşağı(mayınlı saha), Halfeti ve
Birecik dağlık kesimleri ve su boyları
Adıyaman İlin Nemrut Dağı çevresi, baraj gölü çevresi
Gaziantep Suriye sınırı güney kuşağı(mayınlı saha), Nizip ilçesinin kuzeydoğu kesimi
Kilis İlin Suriye sınırı güney kuşağı(mayınlı saha)-Seve Baraj Havzası Alanı
Kaynak: GAP’TA Organik Tarım, Şanlıurfa, GAP GİDEM
Organik tarımdaki gelişmeler doğrultusunda Şanlıurfa Organik Tarım Havzaları
olarak Karacadağ doğu kuşağı, Suriye sınırı Güney kuşağı(mayınlı saha), Halfeti ve
Birecik dağlık kesimleri ve su boyları tespit edilmiştir. Şanlıurfa’da organik metotlarla
tarım yapan 3 adet işletme mevcuttur. Bu işletmelerden biri tarla bitkileri üretimi diğer
iki işletme ise meyvecilik faaliyeti yürütmektedir. Şanlıurfa’da organik tarım
169
çalışmaları halen deneme aşamasında olup önümüzdeki yıllarda oluşacak talep
doğrultusunda artacağı düşünülmektedir. Ayrıca Kilis ilinde tamamen doğal tarım
yapılan zeytin alanlarında organik zeytin tarımına geçiş çalışmalarına hız verilmiştir.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi organik tarım verilerinin Ülke geneliyle
karşılaştırınca bölge çiftçi sayısında % 2, üretim alanında % 12, üretim miktarında %
23, gibi oranlara sahiptir. Bölgede organik olarak üretimi yapılan ürünler genellikle
geleneksel ürünler olan, buğday, arpa, nohut, mercimek, zeytin, Antep fıstığı ve
üzümden oluşmaktadır.
4.5. Üretim Trendleri
4.5.1. Tarla Bitkileri Üretim Trendleri
Gaziantep, Adıyaman ve Kilis ilerinde önemli görülen tarla bitkileri, bahçe
bitkileri, büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık faaliyetleri yoğunlukta olup, bu
faaliyetlerle ilgili ürünler daha çok göze çarpmaktadır. Yem bitkileri, süs bitkileri, örtü
altı tarımı yeni tarımsal faaliyet olduğundan bu tarım teknikleri pek gelişmemiştir.
TRC1 alt bölgesinde yıllar itibarıyla önemli görülen tarla bitkileri arasında
buğday, arpa, pamuk, mısır, kırmızı mercimek ve nohut yer almaktadır. 1996–2005
yılları arasında yoğun olarak yetiştirilen ürünler aşağıda tablo halinde verilmiştir.
Tablo 75. TRC1 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Tarla Ürünleri Üretim Miktarları (ton)
Ürün 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Buğday 619.412 455.335 658.051 500.645 493.286 787.349 903.139 718.958 630.255 418.459
Arpa 249.346 163.712 221.877 158.430 218.775 386.318 384.702 313.919 214.038 217.127
Mısır 8.083 30.778 38.812 22.050 36.799 34.380 31.610 52.944 62.140 35.876
Pamuk 58.465 60.080 67.233 80.981 99.047 101.625 76.998 115.702 81.622 21.427
Kırmızı
Mercimek 63.973 43.149 52.427 38.920 29.055 51.221 56.614 53.938 46.381 25.915
Nohut 30.892 26.977 30.488 28.533 24.309 35.431 27.434 29.552 33.329 28.701
Tütün 14.944 29.856 21.413 18.851 14.624 9.764 6.819 6.108 6.711 7.149
Kaynak: TRC1 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
170
Tabloda görüldüğü gibi öncelikli ürünler olan buğday, arpa ve kırmızı
mercimekte 2001 ve 2003 yılları arasında önemli üretim artışı olmuştur. Artışların
iklimsel koşullara bağlı olarak yıllar arasında önemli farklılıklar görülmektedir.
Özellikle kuraklığa bağlı olarak susuz koşullarda yetiştirilen ürünlerde daha açık bir
üretim farklılığı görülmektedir. GAP sulama imkanlarının devreye girmesiyle birlikte
sulanabilir koşullarda üretimin yapılması durumunda bölgenin gerçek üretim
potansiyeli belirlenebilecektir.
Bunun yanında son yıllarda ekim alanı artan pamuk ve mısır gibi ürün
çeşitlerinde çok yüksek oranlarda üretim artışı meydana gelmiştir. Bu ürünlerin ekim
alanlarının gelişmesi de kuru tarım alanlarında üretilen ürünlerin yıllık toplam üretim
miktarının değişikliğine neden olarak gösterilebilir. Özellikle sulama imkânlarının
artışıyla paralel artan pamuk ve mısır üretimi her geçen gün bölge genelinde yayılım
göstermektedir.
Bakanlığımızın alternetif ürün çeşitlerini destekleme politikasına bağlı olarak
tütün üretiminde çok büyük oranlarda düşüşler yaşanmıştır. Bu düşüşün önümüzdeki
yıllarda da devam edeceği ve çok kısa bir süreçte tütün üretiminin tamamen terk
edileceği beklenmektedir.
Diyarbakır ve Şanlıurfa’da tarla bitkileri, bahçe bitkileri, büyükbaş ve küçükbaş
hayvancılık faaliyetleri yoğunlukta olup, bu faaliyetlerle ilgili ürünler daha çok göze
çarpmaktadır. Yem bitkileri, süs bitkileri, örtü altı tarımı yeni tarımsal faaliyet
olduğundan ilde bu tarım teknikleri pek gelişmemiştir. Üretim trendleri aşağıda
başlıklar halinde belirtilmiştir.
TRC2 alt bölgesinde yıllar itibarıyla önemli görülen tarla bitkileri arasında
buğday, arpa, pamuk, mısır, kırmızı mercimek ve nohut yer almaktadır. 1996–2005
yılları arasında yoğun olarak yetiştirilen ürünler aşağıda tablo halinde verilmiştir.
171
Tablo 76. TRC2 Alt Bölgesinde Yıllar İtibarıyla Tarla Ürünleri Üretim Miktarları (ton)
Ürün 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Buğday 1.536003 1294717 1701420 1212213 908474 2213498 2122835 2197419 2045846 2287555
Arpa 946144 765695 873862 595859 449436 1363225 1194935 1081566 1013964 1192603
Mısır 22302 23192 32041 39004 42504 23631 34058 46010 95402 250509
Pamuk 582844 668892 1154415 1414294 1521992 1320533 1482376 899917 958077 937526
Soya 1 1 0 8 48 0 300 1075 860 992
Nohut 51429 48251 35491 34013 30741 44915 49959 43240.5 46324 45482
Fasulye 1080 550 573 200 179 264 320 201 198 452
K.Mercimek 157325 119155 143423 87213 160293 262091 305535 316094 276818 311422
K. Biber 4426 8497 4962 4946 3066 4362 71672 6265 11890 28540
Susam 7229 8572 8288 5828 5663 4314 4291 4421 6068 5917
Kaynak: TRC2 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
Tabloda görüldüğü gibi öncelikli ürünler olan buğday, arpa ve kırmızı
mercimekte önemli üretim artışı olmamıştır. Bunun yanında son yıllarda ekim alanı
artan pamuk, soya, mısır ve kırmızıbiber gibi ürün çeşitlerinde çok yüksek oranlarda
üretim artışı meydana gelmiştir. Öte yandan susam, fasulye ve nohut üretiminde
düşüşler yaşanmıştır. Aslında bütün ürünlerdeki üretim değişikliği ülke genelinde
görülen bir sorundur. Sulu tarımın kısıtlılığı, üretim planlamasının yapılmamış olması,
pazardaki arz/talep dengesizlikleri üreticiyi motive etmekten oldukça uzaktır. GAP
kapsamında yapılan geleceğe yönelik projeksiyonların hayata geçirilmesi durumunda
hem üretimde çeşitlilik, hem de ürün miktarında stabilite sağlayacaktır.
Mardin Batman,Siirt ve Şirnak ilerinde önemli görülen tarla bitkileri, bahçe
bitkileri, büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık faaliyetleri yoğunlukta olup, bu
faaliyetlerle ilgili ürünler daha çok göze çarpmaktadır. Yem bitkileri, süs bitkileri, örtü
altı tarımı yeni tarımsal faaliyet olduğundan bu tarım teknikleri pek gelişmemiştir.
Üretim trendleri aşağıda başlıklar halinde belirtilmiştir.
TRC3 alt bölgesinde yıllar itibarıyla önemli görülen tarla bitkileri arasında
buğday, arpa, pamuk, mısır, kırmızı mercimek ve nohut yer almaktadır. 2000–2005
yılları arasında yoğun olarak yetiştirilen ürünler aşağıda tablo halinde verilmiştir.
172
Tablo 77. TRC3 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Tarla Ürünleri Üretim Miktarları (ton)
Tarla Ürünü 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Buğday 121800 132450 540838 252940 360916 805410 818969,5 817004,3 855859,9 939826,5
Arpa 58999 57185 238816 119977 128267 397801 385360 355981,8 283370,4 300277,88
Mısır 0 0 0 0 630 61 137,5 251,7 18410 204466,8
Pamuk 28712 26696 136848 164551 207510 200075 287540,5 218301,2 221697,5 78384,4
Nohut 2615 1475 10167 4925 5905,6 13807 8553 3527,38 2738,85 11141,6
K.mercimek 7848 6869 95167 45245 73092,3 133311 39575,6 36160,7 46415 129206
Susam 0 0 0 0 0 39 5 78,25 41,6 15,28
K.Fasulye 338 146 204 450 325 300 480 504 220 150
Tütün 19243 26790 18730 15231 11832 7870 6277 5752 7697,5 4230
Ayçiçeği 0 0 0 0 0 0 0 10,8 340,8 8,8
Çeltik 100 6 59 82 116 72 136 149 33 0
Kaynak: TRC3 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
Tabloda görüldüğü gibi öncelikli ürünler olan buğday, arpa ve Kırmızı
mercimekte 1996 ve 2000 yılları arasında önemli üretim artışı olmuştur. Bunun
yanında son yıllarda ekim alanı artan pamuk ve mısır gibi ürün çeşitlerinde çok
yüksek oranlarda üretim artışı meydana gelmiştir. Öte yandan tütün üretiminde
düşüşler yaşanmıştır. Bu artışların ve düşüşlerin nedenleri Bakanlığımızın alternatif
ürün çeşitlerini desteklemesinin etkisi vardır.
4.5.2.Sebze Üretim Trendi
TRC1 alt bölgesinde yıllar itibariyle yetiştirilen sebzeler arasında biber,
domates, karpuz, patlıcan ve karpuz önemli yer tutmaktadır. Tablo 78.de 1996–2005
yılları arasında yetiştirilen sebzelerin üretim miktarları verilmiştir.
173
Tablo 78. TRC1 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Sebzelerin Üretim Miktarları (Ton)
Sebzeler 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Lahana 1.315 1.315 1.200 970 854 923 954 1.031 975 872
Marul 1.583 1.679 1.453 1.699 2.260 2.317 5.436 5.601 5.428 2.247
Karpuz 91.190 116.753 108.206 74.745 97.491 136.888 136.445 143.523 101.861 34.843
Kavun 27.552 22.217 40.116 26.578 33.902 51.857 53.960 56.080 34.640 9.340
Hıyar 6.653 18.460 18.190 9.910 8.205 13.603 15.557 15.646 14.276 8.981
Patlıcan 16.501 16.290 15.113 15.057 17.201 11.864 33.231 33.404 29.429 9.841
Domates 30.099 27.564 32.869 35.385 38.895 68.071 75.101 78.781 69.726 49.311
Biber 10.549 10.833 13.323 11.324 9.731 48.534 52.299 53.892 51.402 9.745
Y.Sarımak 4.627 5.101 5.254 4.903 2.772 5.625 5.965 5.452 4.856 1.306
Y.Soğan 27.500 24.448 15.563 14.528 15.107 7.542 13.206 13.675 12.703 7.785
Havuç 2.141 3.170 494 546 519 1.605 1.613 1.393 1.498 1.075
Turp 1.240 1.200 645 1.024 1.144 1.485 1.765 1.629 1.591 1.197
Kabak 1.581 1.599 798 993 1.452 3.973 1.415 1.476 1.397 699
Fasulye 0 0 0 0 0 1.193 1.060 1.260 1.295 1.316
Maydanoz 0 0 0 0 0 1.025 1.030 1.023 1.050 990
Bamya 0 0 0 0 0 100 115 100 70 70
Kaynak: TRC1 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
Sebze üretiminde yıllar itibariyle üretim miktarında çok karışık bir trend
gözlenmektedir. Bunun en önemli unsuru kuşkusuz stabil olmayan piyasa
koşullarıdır. Arz/talep dengesinin Pazar koşullarına bağlı olarak değişiklik göstermesi,
ülke genelinde uygulanan bir tarımsal üretim planlamasının yapılamamsı değişikliği
daha çok arttırmaktadır.
Bölge genelinde sulanabilir alanların kısıtlılığı nedeniyle ancak cazibe sulama
imkanlarıyla sebze üretiminin yaygın olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla hem üretim
alanı, hem de üretim miktarında stabilite değişmemektedir. Görülen kısmi
değişikliklerin en önemli bir neden ülkede somut bir üretim planlamasının olmaması
ve piyasa arz-talep dengesizliği gösterilebilir. Bununla birlikte iklime dayalı dışsal
etkenler, hastalık ve zararlı popülasyonu da üretim miktarının değişmesine etki
etmektedir.
TRC2 alt bölgesinde yıllar itibariyle yetiştirilen sebzeler arasında biber,
domates, karpuz, patlıcan ve karpuz önemli yer tutmaktadır. Tablo 79.da 1996-2005
yılları arasında yetiştirilen sebzelerin üretim miktarları verilmiştir.
174
Bölge sebze üretiminde yıllar itibariyle önemli değişimler medyana
gelmemiştir. Görülen kısmi değişikliklerin en önemli nedeni olarak ülkede somut bir
üretim planlamasının olmaması ve piyasa arz-talep dengesizliği gösterilebilir.
TRC3 alt bölgesinde yıllar itibariyle yetiştirilen sebzeler arasında biber,
domates, karpuz, patlıcan ve karpuz önemli yer tutmaktadır. Aşağıda tabloda 1996–
2005 yılları arasında yetiştirilen sebzelerin üretim miktarlarında artış olmuştur dur
buda yayımın etkisinin ve üreticileri alternatif çeşit kullanmalarından
kaynaklanmaktadır. Ayrıca bölgede sebze tüketim alışkanlıklarının gelişmesi de bu
üretim çeşidinin artmasına sebep olmuştur.
Diğer taraftan Sebze üretiminde yıllar itibariyle önemli değişimler medyana
gelmemiştir. Görülen kısmi değişikliklerin en önemli nedeni olarak ülkede somut bir
üretim planlamasının olmaması ve piyasa arz-talep dengesizliği gösterilebilir.
175
176
Tablo 79. TRC2 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Sebzelerin Üretim Miktarları (Ton)
Kaynak: TRC2 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
Sebzeler 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Domates 142680 179686 165177 98506 152702 176519 67198 84866 171697 81176
Karpuz 551977 840945 550042 460502 380356 647051 227256 218575 522752 506160
Hıyar 44913 58029 20751 19996 22941 24232 20055 28705 21311 24695
Biber 30683 36723 66714 48877 50390 97787 35666 40500 46416 56394
Patlıcan 96636 91868 107219 100472 101330 110245 102004 98223 86611 113198
Marul(göbekli) 1244 1226 1109 1111 1121 1144 1203 1408 112 1344
Kabak (Bal+sakız) 2406 2129 1615 1040 676 1180 505 440 434 564
Havuç 500 305 210 40 100 90 60 60 20 20
Maydanoz 255 220 197 368 397 431 322 163 238 224
Bamya 238 245 438 375 347 379 287 335 459 805
Kavun 45950 48337 33600 60163 30880 15680 24200 19803 30040 28120
Nane 108 135 117 147 152 205 82 103,3 124 159
Soğan 7398 8963 7082 7267 6917 6940 6742,5 5622,5 6910 11333
Kırmızıturp 64 25 - - - 21 83 134 270 156
Fasulye (taze) 2486 3952 2740 1940 2382 3206 2998 2513 1437 2062
177
Tablo 80. TRC3 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Sebzelerin Üretim Miktarları (Ton)
Sebzeler 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Domates 8911 10284 25413 25448 22673 13865 10672 10856 10222 22875
Karpuz 23265 52860 116491 91465 97299 111635 65100 65393 60630 134084
Hıyar 2653 11423 24296 24540 19877 23683 12170 11267 11647 18105
Biber 2393 3189 5576 5704 6851 7371 3056 2887 2603 6609
Patlıcan 9070 9681 13657 15217 15753 15788 14089 15060 12494 18228
Fasulye 0 0 0 0 161 1804 177 304 234 181
Turp 0 0 0 0 0 0 0 10 7 223
Kabak 160 130 200 200 308 2547 615 183 501 1472
Bamya 0 0 0 0 0 0 0 5 60 38
Maydanoz 0 0 0 0 0 0 0 0 2 2
Kavun 18935 28075 25210 18260 30119 33270 39796 37820 64430 66495
Soğan (Taze) 993 990 998 980 991 2543 1474 985 999 2703
Sarımsak (Taze) 21 22 24 21 18 18 52 29 57 111
Marul 80 85 90 100 60 113 105 267 192 408
Ispanak 0 0 0 0 0 80 0 0 0 0
Susam 0 0 27 19 16 15 12 11 11 12
Lahana 0 0 0 0 0 0 0 0 0 299
Havuç 0 0 0 0 0 0 0 0 0 500
Kaynak: TRC3 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
178
4.5.3. Meyve Üretim Trendi
TRC1 bölgesinde meyve üretiminde zeytin ve üzüm ağırlıklı olarak yetiştirilen
ürünlerdir. Ceviz, badem, dut, erik, şeftali, kiraz ve vişne gibi ürünlerin üretimi fazla
değildir. TRC1 bölgesinde üretimi yapılan meyveler tablo 81.de verilmiştir.
Tablo 81. TRC1 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Meyvelerin Üretim Miktarları (ton)
Seçilmiş
Meyveler 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Armut 1.062 864 974 1.032 960 573 1.011 1.115 738 888
Erik 1.337 1.271 1.716 1.792 1.205 1.401 1.522 2.022 456 545
Kayısı 1.961 1.765 871 976 1.736 1.912 2.360 3.247 843 1.100
Kiraz 233 225 244 336 320 356 431 758 157 94
Şeftali 374 286 242 301 308 346 400 492 249 272
Dut 980 1.030 691 852 729 737 754 874 428 661
İncir 3.742 3.636 2.664 2.255 1.905 3.161 3.358 4.851 3.486 810
Nar 4.357 3.621 4.527 4.635 4.160 5.432 5.623 7.247 1.210 1.002
Elma 2.182 2.090 1.759 1.737 1.706 1.664 1.681 1.723 1.384 1.211
Vişne 158 108 110 135 133 123 153 268 51 43
Ceviz 2.666 2.359 1.388 1.271 1.224 1.307 1.527 1.964 291 583
Badem 662 476 718 769 647 646 649 1.004 406 401
A.Fıstığı 18.671 21.506 16.308 19.334 43.511 12.011 12.730 42.539 6811 26013
Zeytin 0 125 127 133 160 24.287 13.198 26.217 12.243 28.109
T.Hurması 20 24 24 28 140 137 287 386 417 483
Üzüm 0 0 0 0 0 64.000 75.000 75.000 25.000 73.865
Kaynak: TRC1 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
Yukarıdaki tablo 81.de görüldüğü gibi Zeytin ve üzüm üretimi dışındaki tüm
ürün çeşitlerinde 1996 yılından 2005 yılına doğru oldukça değişik bir trend
gözlenmektedir. Özellikle 2003 yılında kimi ürünlerde gözle görülür bir artış
yaşanmasına rağmen 2004 ve 2005 yıllarına tam tersi yönde ciddi bir düşüş
gözlenmektedir. Bunun yanında zeytin ve üzüm üretiminde çok bariz bir üretim
patlaması göze çarpmaktadır. Özellikle üzüm, TRC1 alt bölgesinde son yıllarda
179
oldukça büyük bir alana yayılım göstermektedir. Bunun en büyük etkeni olarak
üzümün dünya piyasasında önemli bir pazara sahip olması ve fiyat politikası
gösterilebilir.
Antepfıstığı üretimi 1997 yılında kişi başına tüketimimiz 1 Kg üzerine çıkmıştır.
2002 yılında 920 gr’a düşmüştür. Ürünün sadece çerezlik değil aynı zamanda
oldukça besleyici bir gıda maddesi olduğu göz önüne alınırsa, halkımız tarafından
bolca tüketilmesi teşvik edilmelidir.2004 yılında dondan dolayı verim düşüşü
yaşanmıştır.
Antepfıstığı ürününü Güneydoğu Birlik devlet destekli olarak alım yapmaktadır.
Ülkemizde diğer bazı tarımsal ürünler gibi Antepfıstığı alımı da devlet tarafından
desteklenmektedir. Bu destek nedeniyle iç piyasa değeri uluslar arası değerinden
fazla olmakta ve dolayısıyla ihracatçı dış satım yapamamaktadır. Bunun için
Antepfıstığı üreticilerine yapılacak desteğin girdiler bazında yapılmasının daha faydalı
olacağı düşünülmelidir.
TRC2 bölgesinde meyve üretiminde Antep fıstığı ve üzüm ağırlıklı olarak
yetiştirilen ürünlerdir. Ceviz, badem, dut, erik, kayısı gibi ürünlerin üretimi fazla
değildir. TRC2 üretimi yapılan meyveler tablo 82.de verilmiştir.
Antepfıstığı TRC2 alt bölgesinin Şanlıurfa ilinde son yıllarda oldukça büyük bir
alana yayılım göstermektedir. Bunun en büyük etkeni olarak Antepfıstığının dünya
piyasasında önemli bir pazara sahip olması ve fiyat politikasını gösterilebilir. Diğer
çeşitlerde de yıllar itibariyle üretim miktarı kısmı değişiklikler gösterse de kayda değer
bir değişikliğin yaşanmadığı görülmektedir.
TRC3 bölgesinde meyve üretiminde üzüm ağırlıklı olarak yetiştirilen üründür.
Ceviz, badem, dut, erik, Şeftali, kiraz ve vişne gibi ürünlerin üretimi fazla değildir.
TRC3 bölgesinde üretimi yapılan meyveler tablo 83. de verilmiştir. Üzüm, TRC3 alt
bölgesinde son yıllarda oldukça büyük bir alana yayılım göstermektedir. Bunun en
büyük etkeni olarak üzümün dünya piyasasında önemli bir pazara sahip olması ve
fiyat politikası gösterilebilir. Diğer çeşitlerde de yıllar itibariyle üretim miktarı kısmı
değişiklikler gösterse de kayda değer bir değişikliğin yaşanmadığı görülmektedir.
180
Tablo 82. TRC2 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Meyvelerin Üretim Miktarları (ton)
Seçilmiş Meyveler 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Armut 26 24 22 22 24 25 25 48,5 31,04 55,7
Ayva 3 3 3 3 5 6 6 5,4 5,4 7,95
Elma 1582 1475 1389 1275 1094 1285 1374 1781 97812 1566
Erik 1.383 1.336 1.423 1.401 1.357 1.32 1.34 1341,0 357,4 1702,1
Kayısı 1552 1520 1564 1470 1180 1382 1332 1181 1192 1200
Kiraz 199 207 234 224 223 266 325 392 390 401
Şeftali 258 280 279 301 256 315 389 316 329 616
Vişne 182 170 182 168 149 243 397 408 413 366
Zerdali 87 64 58 62 67 70 57 45,0 50,4 121,4
Dut 295 268 273 286 263 272 295 304,5 300,7 398,1
İncir 588 593 611 635 375 371 256 287,3 173,35 441,4
Badem 47 36 60 61 41 59 107 132,6 105,6 222,8
Ceviz 638 590 549 551 302 309 309 298,0 142,45 384,6
Üzüm 114911.439 106447.09 118537.82 115568.78 115760.218 117582.29 95528.07 96573 96268 213061
A.Fıstığı 33.073 41.772 10.38 9.842 26.734 12.851 14.153 32020,8 7332,48 18993,4
Nar 848.045 836.043 1842 1821 1601 1726 1633 832 840 1032
Kaynak: TRC2 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
181
Tablo 83. TRC3 Alt Bölgesi İçin Önemli Görülen Meyvelerin Üretim Miktarları (ton)
Seçilmiş Meyveler 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Elma 0 0 411 831 1532,71 2126 1934,9 2042,35 1957,85 2530,32
Üzüm 0 0 0 0 4903,75 24566 48944,4 35346 33916 22565
Şeftali 0 0 0 159 218,59 223 187,5 196,7 213,915 448,6
Kayısı 0 0 595 870 1178,37 1233 835 600,1 470 1097,64
Kiraz 0 0 420 332 302,59 289 24 27,6 18,584 718,8
Nar 3261 3861 3275 4040 5124,59 6337 5650 5576,8 3999,7 1433,499
Armut 1169 631 594 570 917,48 1240 1100,8 1198,8 1197,65 1577,15
Ayva 0 0 0 0 62,64 100 98,5 100,5 88,75 93
İncir 0 0 0 130 314,04 69 475 552,4 796,4 1219,95
Antep Fıstığı 1655 1685 2404 2447 2633,66 3595 2945 2984,2 2764,27 3374,65
Ceviz 785 800 695 700 1494,79 2025 1099,8 1595,34 1587,965 2261,66
Badem 0 0 1122 1243 1169 1528 566,4 685,9 669,69 1469,75
Erik 0 0 0 165 406,16 388 485,1 439,5 418,1 1100,06
Dut 0 0 0 69 63 108 126,5 119,1 138,465 554,91
Vişne 0 0 23 22 18 15 0 1,4 1,32 129,5
Çilek 0 0 479 422 453 461 0 0 0 20
Zeytin 0 0 0 0 0 0 0 0 0 2671,6
Kaynak: TRC3 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
182
4.5.4.Yem Bitkileri Üretim Trendi
TRC1 alt bölgesindeki hayvansal üretim genellikle mer’aya dayalıdır. Bu
nedenle yem bitkileri ekimi yaygın değildir. Ancak Bakanlığımızın yem bitkileri
ekilişine verdiği desteklerden dolayı ekim alanları artış göstermiştir. Ayrıca son
yıllarda kurulan modern hayvancılık işletmelerinin kendi hayvanları için ürettikleri fiğ,
yonca gibi yem bitkileri üretimi artış sağlamıştır.
Tablo 84. TRC1 Alt Bölgesi İçin Yem Bitkileri Üretim Miktarları (Ton)
Yem Bitkileri Ekilişleri 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Mısır (hâsıl+silaj) 0 0 0 0 0 0 820 1.016 443.782 248
Fiğ (ot) 99 250 150 70 90 836 1.310 5.422 2.318 182
Yonca (yeşil+kuru ot) 5.270 5.150 2.635 2.610 7.226 2.898 1.320 1.694 1.714 0
Korunga 0 0 0 0 0 825 775 0 0 0
Kaynak: TRC1 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
Yem bitkileri ekim ve üretimi bölgede yok denecek düzeydedir. Sanayinin bu
bölgede giderek artması ve bununla bağlantılı olarak kırsal göç hareketleri
hayvancılığı oldukça geriletmiştir. Bununla bağlantılı olarak yem bitkisi olarak
kullanılan mısır, yonca ve korunga gibi bitkisel üretimlerde hızlı bir gerileme
yaşanmıştır. Özellikle 2002 yılından itibaren ülke genelinde yaygınlaştırılmaya
çalışılan yem bitkileri üretimini teşvik politikasıyla bağlantılı olarak kimi yem bitkileri
ekim ve üretim miktarında artışlar yaşanmıştır. 2005 yılında ise ülke genelinde
yaşanan kuraklıkla bağlantılı olarak üretim miktarında çok ciddi düşüşler yaşanmıştır.
TRC2 alt bölgesindeki hayvansal üretim genellikle mer’aya dayalıdır. Bu
nedenle yem bitkileri ekimi yaygın değildir. Ancak Bakanlığımızın yem bitkileri
ekilişine verdiği desteklerden dolayı ekim alanları artış göstermiştir. Ayrıca son
yıllarda kurulan modern hayvancılık işletmelerinin kendi hayvanları için ürettikleri fiğ,
yonca gibi yem bitkileri üretimi artış sağlamıştır.
183
Tablo 85. TRC2 Alt Bölgesi İçin Yem Bitkileri Üretim Miktarları (Ton)
Kaynak: TRC2 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
Tablo 86. TRC3 Alt Bölgesi İçin Yem Bitkileri Üretim Miktarları (Ton)
Yem Bitkileri Ekilişleri 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Mısır (hasıl+silaj) 0 0 0 0 0 0 0 650 500 46630
Fiğ (ot) 0 0 128 0 188 524 9050,5 3971,2 5205,2 31352,2
Yonca (yeşil+kuru ot) 0 0 0 1080 5070 3200 7790,9 24738,5 18901 21105
Korunga (yeşil+kuru ot) 0 0 0 0 0 1155 934 1890 553 651
Mürdümük 0 0 0 0 0 0 0 0 0 1500
Kaynak: TRC3 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
Yem Bitkileri Ekilişleri 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Mısır (hasıl+silaj) 16 1200 1200 1400 25965 3660 10220 22983 16275 45727
Fiğ (ot) * 824 767 1311.657 1176.746 77.006 102.743 77.731 6073 7765 8889
Yonca (yeşil+kuru ot) 13694.083 16375.09 8945.536 4434.586 4487.063 4530.099 3756.05 16530 16370 16649
Korunga (yeşil+kuru ot) 748 167 63 70 68 193 301 298 717 24
Burçak (Dane+ot) 527 373 - 25 - - 18 24 25 0
184
TRC3 alt bölgesindeki hayvansal üretim genellikle mer’aya dayalıdır. Bu
nedenle yem bitkileri ekimi yaygın değildir. Ancak Bakanlığımızın yem bitkileri
ekilişine verdiği desteklerden dolayı ekim alanları artış göstermiştir. Ayrıca son
yıllarda kurulan modern hayvancılık işletmelerinin kendi hayvanları için ürettikleri fiğ,
yonca ve korunga gibi yem bitkileri üretimi artış sağlamıştır.
Yem bitkileri ekim ve üretimi bölgede yok denecek düzeydedir. Sanayinin bu
bölgede giderek artması ve bununla bağlantılı olarak kırsal göç hareketleri
hayvancılığı oldukça geriletmiştir. Bununla bağlantılı olarak yem bitkisi olarak
kullanılan mısır, yonca ve korunga gibi bitkisel üretimlerde hızlı bir artış
yaşanmıştır.Bu da yem bitkilerine verilen desteklerden kaynaklanmaktadır.
4.5.5. Hayvancılık Üretim Trendleri
TRC1 bölgesi olarak belirlenen Adıyaman, Gaziantep ve Kilis illeri hayvancılık
yönünden ülke ortalamalarının altında hayvan potansiyeline sahiptirler. Özellikle
Gaziantep ve Adıyaman illerinde giderek artan sanayileşme ve GAP uygulamaları
kırdan kente yoğun göç hareketlerine neden olmuştur. Az miktarda da olsa yapılan
hayvancılık daha çok ektansif üretim şeklinde yapılmaktadır. Bu bölgede meraya
dayalı hayvancılığın yapılıyor olması ve mera alanlarının da yeterli kapasitede
olmamaları hayvancılığın gelişmesi önünde büyük engel teşkil etmektedir. TRC1 alt
bölgesinde yıllar itibarıyla hayvan varlığı aşağıda tablolar halinde verilmiştir.
Aşağıdaki Tablo 87. de de görüldüğü gibi küçükbaş hayvan sayısında 10 yıllık
süreçte %50’ye yakın bir oranda düşüş gözlenmektedir. Aynı oranda olmazsa da
büyükbaş hayvan sayısında da düşüşlerin olduğu görülmektedir.
185
Tablo 87. TRC1 Alt Bölgesi İçin Hayvan Sayıları
Hayvan Türü 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Koyun 652.207 596.104 662.499 654.788 690.143 659.092 656.690 657.608 626.738 301.290
Keçi 374.614 377.573 413.129 377.416 391.429 392.680 389.038 383.924 374.000 195.850
Sığır*
Kültür 18.229 17.939 15.091 16.187 14.521 12.734 12.769 11.497 16.723 12.430
Melez 80.761 67.823 74.102 79.315 90.527 82.497 75.174 70.126 73.198 31.947
Yerli 38.309 40.081 42.640 43.259 35.107 37.064 37.017 35.094 35.928 33.940
TOPLAM 634.238 568.131 572.184 617.077 575.742 525.823 521.162 508.917 496.034 434.357
Manda * 122 101 83 51 132 143 145 137 134 0
Kanatlı
Etçi Tavuk 980.000 50.000 60.000 145.800 372.110 451.500 455.190 239.560 159.410 133.000
Y. Tavuk 912.250 887.350 348.700 940.500 891.100 1.464.300 1.481.600 916.800 920.300 511.819
Hindi 62.740 84.650 80.350 86.300 94.200 76.800 84.155 75.350 75.715 37.435
Ördek 9.490 10.410 13.250 17.750 15.600 13.697 14.571 12.350 11.395 5.935
Kaz 14.140 18.650 18.900 18.380 17.840 16.372 17.606 16.430 14.895 2.880
TOPLAM 1.978.620 1.051.060 938.800 1.208.730 1.390.850 2.023.869 2.053.122 1.260.490 1.181.715 691.069
Arıkovanı 31.195 34.100 38.137 35.781 53.476 54.634 57.028 56.361 52.719 44.360
İpek Böceği (kutu) 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Kaynak: TRC1 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri (*) : Danalar toplama dahil edilmiştir.
186
Tablo 88. TRC1 Alt Bölgesi İçin Hayvansal Üretim Değerleri
Hayvansal
Ürünler 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Süt (ton) 222763 217120 233714 230778 131156 136729 112034 101938 99720 98968
Kırmızı Et (ton) 345081 385483 517969 549048 1044 932 11758 13236 19634 19092
Beyaz Et (ton) 2042 1406 1640
Yumurta
ton=16000 adet 9514 10078 9545 8008 3082 4816 4498 4617 4477 2885
Bal (ton) 316 326 293 296 401 394 531 522 374 508
Balmumu (ton) 13 12 17 7 16 18 20 21 14 16
İpek kozası
Yapağı (ton) 505 399 403 440 410 448 325 326 304 306
Kıl (ton) 85 88 86 85 81 81 55 52 50 46
Deri (adet) 451932 2852461 626442 704892 102167 72978 103775 82855 102047 97290
Kaynak: TRC1 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
TRC1 Bölgesinde hayvansal ürün üretimi de hayvan varlığına paralel olarak
oldukça düşük seviyededir. Modern anlamda hayvancılığın gelişmemesi ve meraların
yetersizliği birim hayvan başına verimi oldukça düşürmektedir.
TRC2 Alt Bölgesi İlleri Diyarbakır ve Şanlıurfa’da hayvancılık yoğunlukla
mer’aya dayalıdır. Mevcut hayvan varlığı itibariyle ülke hayvan sayısının önemli bir
potansiyelini oluşturmaktadır. Bakanlığın küçükbaş hayvancılığı desteklememesi ve
mera alanların kötü kullanımı sonucunda küçükbaş hayvancılık yıllara göre
azalmıştır. Buna karşılık büyükbaş hayvancılığa verilen destek ve entansif
beslemeden kaynaklı kolaylıklar çiftçileri büyükbaş hayvancılığa yöneltmiştir. Bütün
bunlara rağmen sayısal olarak ilk sırayı koyun, keçi ve yerli ırk sığır almaktadır. TRC2
Alt bölgesinde mevcut büyükbaş hayvan varlığında yerli sığır ırkı birinci sırayı
almaktadır. Bunu saf kültür ve melez kültür ırkı izlemektedir. TRC alt bölgesinde
kanatlı hayvan sayısında yumurtacı tavuk sayısı ön sırada yer alırken hindi, kaz ve
ördek en az olan hayvandır. TRC2 alt bölgesinde yıllar itibarıyla hayvan varlığı tablo
89.da verilmiştir.
187
Tablo 89. TRC2 Alt Bölgesi İçin Hayvan Sayıları
Hayvan Türü 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Koyun 1615763 1430136 1510855 1583250 1512878 1506650 1426513 1437005 428903 1434800
Keçi 380320 293629 336620 338813 311040 312250 251711 235948 238784 241350
Sığır*
Kültür 9643 8368 9701 11476 12365 18817 18853 18047 19292 19090
Melez 50804 59743 79093 94864 92393 105694 113155 78640 79339 82556
Yerli 268897 256261 272418 294235 279679 294492 261845 278253 275444 274051
Manda * 9104 9333 9953 10967 10392 8086 7436 7823 7785 7785
Kanatlı
Et Tav. 305700 298000 302000 302200 303200 226000 226000 220750 210900
Y.Tav. 1056700 540070 568400 584150 584000 598450 569350 566550 557400 551800
Hindi 2450 207322 207786 217221 223970 225561 209496 172519 176437 175497
Ördek 205840 239720 249600 260214 247119 212475 199850 211690 205900 205280
Kaz 2958 55300 55595 54094 52672 51288 57298 36892 36092 36212
Arı Kovanı 5408 35017 39421 39755 39452 40006 37549 44486 55174 55169
Kaynak: TRC2 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri (*) : Danalar toplama dahil edilmiştir.
188
Tablo 90. TRC2 Alt Bölgesi İçin Hayvansal Üretim Değerleri
Hayvansal
Ürünler 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Süt (ton) 348653 315479 259890 771702 234816 215110 159925 286442 266753 384906
Kırmızı Et (ton) 4980 6301 4740 8785 7045 6824 13621 23057 24338 11462
Beyaz Et (ton) 68,32 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Yumurta
ton=16000 adet 0.2 3757.8 3887.2 4375.6 4065.1 4612.6 0.0 3927.3 3704.2 3608.0
Bal (ton) 85112 331485 404581 293050 273790 306925 714614 274751 285420
Balmumu (ton) 1,5 28106 15662 25975 21515 22477 9944 15617 16306 13670
İpek kozası 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Yapağı (ton) 2786 2344 2425 2375 0 0 0 1414,75 1407,9 2814.9
Kıl (ton) 94 81 93 93 0 0 0 42675 43,2 527,4
Deri (adet) 155440 183231 172929 133202 0 0 0 158092 153247 600347
Kaynak: TRC2 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
TRC3 bölgesi olarak belirlenen Mardin,Batman,Siirt ve Şirnak illeri hayvancılık
yönünden ülke ortalamalarının altında hayvan potansiyeline sahiptirler. GAP
uygulamaları kırdan kente yoğun göç hareketlerine neden olmuştur. Az miktarda da
olsa yapılan hayvancılık daha çok ektansif üretim şeklinde yapılmaktadır. Bu bölgede
meraya dayalı hayvancılığın yapılıyor olması ve mera alanlarının da yeterli
kapasitede olmamaları hayvancılığın gelişmesi önünde büyük engel teşkil etmektedir.
TRC3 alt bölgesinde yıllar itibarıyla hayvan varlığı tablo 91.de verilmiştir.
TRC3 Bölgesinde hayvansal ürün üretimi de hayvan varlığına paralel olarak
oldukça düşük seviyededir. Modern anlamda hayvancılığın gelişmemesi ve meraların
yetersizliği birim hayvan başına verimi oldukça düşürmektedir. Ayrıca süni
tohumlamanın tam uygulanmamasında verimi olumsuz yönde etkilemekle birlikte
bölgenin genel dürümü göz önünde bulundurulduğundan köyden kente göç
hayvancılığın terk edilmesine neden olmaktadır. Diğer bir faktörde hayvansal üretimin
çokta gelir getirmediğini ve ürünlerin parasal değerlerini bulmamalarından dolayı
tablolardan da anlaşılacağı üzere yıllar arası düşüşler ve yükselişler yaşanmıştır
189
Tablo 91. TRC3 Alt Bölgesi İçin Hayvan Sayıları
Hayvan Türü 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Koyun 354000 189000 765951 780080 791604 859607 380048 464590 871639 838063
Keçi 178000 129000 409009 411938 408739 536673 289927 351517 466719 494716
Sığır
Yerli 63919 61062 61455 63995 66487 59698 61013 62723 62013 112130
Melez 8212 7819 7626 7916 8340 7403 7631 8129 10815 21271
Kültür 4346 4196 4009 4149 4527 4155 6643 11966 9546 13568
Mand 0 0 123 130 137 210 227 395 529 20349
Kanatlı
Tavuk 0 0 172200 404600 227864 300150 271372 274313 210470 214800
Ördek 0 0 50500 63725 49982 51720 50675 17184 42760 27079,3
Kaz 0 0 159200 246294 259076 101992 11927 5918 6630 6365
Hindi 0 0 8750 11057 8774 17021 15065 11921 15625 17680
Arı Kovanı 0 0 16525 25661 26271 59377 33902 50863 38411 36744
Kaynak: TRC3 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri (*) : Danalar toplama dahil edilmiştir
190
Tablo 92. TRC3 Alt Bölgesi İçin Hayvansal Üretim Değerleri
Hayvansal
Ürünler 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005
Süt (ton) 0 0 44768 44100 118565,55 174858,09 61342,005 27571,438 174414,44 74082,3
Kırmızı Et
(ton) 29252 2246 2900 2338 3151,5354 3193,059 2277,216 2742,408 5005,24 4583,51
Beyaz Et
(ton) 0 0 0 0 0 0 0 0 3380 1450
Yumurta
ton=16000
adet
0 0 45026 38916 39667,969 24914,75 341,66406 426,28 24644,547 2319,31
Bal (ton) 0 0 68050 72406 70115,305 94743,45 46,11 53,84 84636,288 798,93
Balmumu
(ton) 0 0 0 0 2,3061 3,314 3,233 2,1 4198,24 3,27
İpek kozası 0 0 0 0 618,288 323,712 359,805 135,18 2698,134 985,92
Yapağı
(ton) 0 0 0 0 46,926 35,6025 26,3051 13,81 59,355 43,45
Kıl (ton) 0 0 0 0 13850 25717 14250 6013 284418 8049
Deri (adet) 0 0 44768 44100 118565,55 174858,09 61342,005 27571,438 174414,44 74082,3
Kaynak: TRC3 Alt Bölge İlleri İl Tarım Müdürlükleri
4.6. Üretim Değerleri
4.6.1.Tarla Bitkileri Üretim Değerleri
2004 yılı rakamlarıyla bölgenin tarla üretimi değeri toplam 2.76 milyar YTL
civarı olup Türkiye’nin toplam üretim değerinin % 17,66 sını bölge tarla ürünleri
üretimi oluşturmaktadır.
Tarla ürünleri üretiminde, K.Mercimek, pamuk, buğday, arpa,susam üretimi
bölgede önemli tarla ürünleri içerisinde gözükmektedir.
191
Tablo 93. TRC Güneydoğu Anadolu’da Öncelikli Tarla Ürünleri Üretim Değerleri TR Mukayesesi
Ürünler TR Türkiye (YTL/kg) TR C Üretim Değeri
(YTL) TRC %
TR Üretim Değeri
(YTL)
Buğday 0,36 1.200.866.706 15,79 7.605.844.271
Arpa 0,29 423.184.272 15,89 2.662.552.028
Mısır 0,35 56.304.640 5,30 1.061.601.726
Pamuk 0,86 786.063.720 36,17 2.173.059.075
Soya 0,47 387.000 1,62 23.818.294
Nohut 0,92 65.913.480 9,94 663.344.798
Fasulye 1,25 468.160 0,11 416.370.353
K.Mercimek 0,78 167.534.170 43,41 385.961.520
Susam 1,64 9.897.552 22,82 43.375.054
Tütün 4,35 56.193.150 8,99 624.933.250
Toplam 2.766.812.850 17,67 15.660.860.369
Kaynak:DİE-2004
4.6.2.Sebze Üretim Değerleri
Genelde bölgedeki üretime paralel olarak üretim değerleri bakımından da
tarımın ekonomiye belirgin katkısı olduğu gözlenmektedir. Üretim değeri bakımından
ekonomiye en fazla katkısı olan bölge ürünü Karpuz dur. Diğer sebze ürünlerinden
belirgin bir üretim göze çarpmamaktadır.
2004 yılı rakamlarıyla bölgenin sebze üretim değeri 513 milyon ytl civarıdır.
Yukarıda verilen sebzelerin toplam Türkiye üretim değeri 9.2 milyar ytl civarıdır.
Bölgede üretilen sebzelerin yıllık üretim değeri toplamı toplam değerin %5,57 sini
oluşturmaktadır.
192
Tablo 94. TRC Güneydoğu Anadolu’da Öncelikli Sebzeler Üretim Değerleri TR Mukayesesi
Ürünler TR Türkiye
(TL/kg)
TR C Üretim
Değeri (YTL)
TRC Türkiye
Katkısı (%)
TR Üretim Değeri
(YTL)
Domates 0,59 120.789.600 3,28 3 679 869 673
Karpuz 0,35 205.572.900 17,01 1 208 760 491
Hıyar 0,49 22.199.980 2,96 750 290 555
Biber 0,6 29.411.400 3,20 919 842 882
Patlıcan 0,58 66.837.680 14,35 465 640 607
Marul(Göbekli) 0,64 3.095.280 2,43 127 305 277
Kabak (balsakız) 0,6 1.305.920 3,82 34 217 080
Maydonaz 0,95 207.060 0,58 35 620 418
Bamya 1,67 825.240 1,17 70 263 526
Kavun 0,42 49.061.800 6,74 728 421 707
Nane 0,9 106.640 1,95 5 481 933
Y.Sarımsak 1,12 5.011.260 19,89 25 191 158
Soğan 0,42 5.617.820 3,87 145 217 481
Kırmızı turp 0,49 231.840 0,33 70 240 246
Fasulye (taze) 0,89 2.185.600 0,46 477 208 235
Lahana 0,45 419.250 0,15 274 008 974
Havuç 0,52 749.000 0,39 193 908 302
TOPLAM 513.628.270 5,58 9.211.488.544
Kaynak:DİE - 2004
4.6.3.Meyve Üretim Değerleri
Üretim değeri bakımından seçilmiş meyveleri incelediğimizde, TRC
Güneydoğu Bölgesinin Türkiye üretimine katkısının, çok önemli düzeyde olmadığını
görüyoruz.
193
Tablo 95. Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu’da Önde Gelen Meyve Üretim Değerleri
Seçilmiş Meyveler TR C Üretim Değeri
(YTL)
Türkiye Üretimine
TR C Katkısı (%)
TR Üretim Değeri
(YTL)
Armut 2.202.693 0,63 350.455.232
Ayva 88.501 0,13 69.601.590
Elma 73.842.311 5,04 1.464.013.777
Erik 683.256 0,36 189.655.894
Kayısı 2.530.050 0,67 376.471.029
Kiraz 746.571 0,18 425.401.125
Şeftali 815.672 0,21 387.937.195
Vişne 580.000 0,34 168.811.148
Dut 849.822 1,56 54.556.878
İncir 4.678.538 1,44 324.252.284
Badem 4.630.657 4,23 109.540.235
Ceviz 8.793.155 1,69 518.829.922
Üzüm 99.317.760 4,84 2.051.721.716
A.Fıstığı 155.744.060 86.09 180.918.651
Nar 4.900.257 8,06 60.760.198
Zeytin 13.712.160 0,56 2.431.392.439
Toplam 382.544.654 4,17 9.164.319.313
Kaynak:DİE -2004
Bölge Antepfıstığı üretiminde %86ile dikkat çekmektedir. Diğer meyve
üretimlerinde bölgede yeterli üretimin olmadığı görülmektedir. Bölge meyvecilik
alanında çok farklı ürünlerin üretimine müsait olduğu halde bu potansiyelini pek fazla
kullanamamıştır.
194
4.6.4.Hayvansal Ürünler Üretim Değerleri
Tablo 96. TRC GDA Bölgesi ve Türkiye Hayvansal Ürünler Üretim Değerleri Mukayesesi
Hayvansal Ürünler TR C Üretim Değeri
(YTL) TRC % TR Üretim Değeri (YTL)
Süt 257.161.882 4,47 5.753.136.646
Kırmızı Et*(ton) 330.279.300 10,72 3.080.882.863
Beyaz Et (ton) 3.608.000 0,17 2.088.972.276
Yumurta 12.778.368 7,36 173.654.591
Bal (ton) 5.228.749 0,90 583.390.507
Bal mumu (ton) 2.190.000 11,91 18.380.836
Yapağı (ton) 6.952.189 7,30 95.230.034
Kıl (ton) 166.806 5,40 3.087.963
Deri (adet) 2.519.497 3,07 81.950.547
Toplam 620.884.791 5.23 11.878686.263
Kaynak:DİE - 2004 (*): Mezbaha, kombina ve kurban bayramı kesimlerini kapsar.
Tablo 96.dan da izlenebileceği gibi TRC Güneydoğu Anadolu bölgesinin
Türkiye toplam hayvansal üretim değerine katkısı toplamda % 5.23 düzeyindedir.
Tablo 97. TRC ve Türkiye Canlı Hayvan Varlığı ve Üretim Değerleri Mukayesesi
Canlı hayvan varlığı TR C Üretim Değeri
(YTL) TRC %
TR Üretim Değeri
(YTL)
Koyun 1.27.80 7,57 3260312356
Keçi 1.79.03 15,46 725980480
Sığır Kültür 45.661 2,64 1898273944
Melez 163.352 5,04 3075501992
Yerli 373.385 15,21 1774704525
Manda 9.689 8,30 87988304
Tavuk (etçi) 490.660 0,22 1295107903
Tavuk (yumurtalık) 1.564.100 2,60 366512290
Hindi 267.777 2,71 79071092
Ördek 260.055 21,28 7333091
Kaz 57.617 2,19 18428070
Toplam 857.739.578 6.81 12.589.214.047
Kaynak:DİE - 2004
195
Tablo 97.den de izlenebileceği gibi Canlı Hayvan Varlığı üretiminde, üretim
değeri katkısı olarak Türkiye toplam üretim değerinin % 6.81’ini TRC Güneydoğu
Anadolu Bölgesi oluşturmaktadır.
4.6.5. Yem Bitkileri Üretim Değerleri
Bölge yem bitkileri üretiminde aşağıda verilen yem bitkisi üretiminin % 5,9’unu
oluşturmaktadır. 2004 yılı itibariyle belirtilen yem bitkilerinde 23 milyon ytl civarı
üretim değeri olduğu görülmektedir. Son 2-3 yıl içerisinde yem bitkileri üretimine
yapılan desteklerin artmasından dolayı üretimde önemli miktarlarda artış olduğu
görülmüştür.
Tablo 98. TRC GDA Bölgesi ve Türkiye Yem Bitkileri Üretim Değerleri Mukayesesi
Yem Bitkileri TR C Üretim Değeri
(YTL) TRC %
TR Üretim Değeri
(YTL)
Mısır (hasıl+silaj) 4.255.750 2,62 162.501.234
Fiğ 3.891.060 5,24 74.291.678
Yonca (yeşil+kuru ot) 14.535.730 12,34 117.765.345
Korunga 431.800 1,18 36.606.123
Toplam 23.114.340 5,9 391.164.380
Kaynak:DİE
4.7. Tarımsal Ürünlerin Üretim Tüketim Analizi ve Pazarlaması
Dünyada çeşitli ülkelerde adları farklı olmakla beraber hukuki statüleri, yönetim
şekilleri, fonksiyonları ve yetkileri büyük ölçüde benzerlik gösteren tarım ürünleri iç ve
dış pazarlama organizasyonları bulunmaktadır. Ülkede güçlü bir tarım ürünleri
pazarlama yapısı oluşturmak amacı doğrultusunda kurulan bu organizasyonların ana
görevleri üreticinin ekonomik durumunu geliştirmek ve bunu gerçekleştirmek için
organizasyona tabi tüm ürünleri dünya çapında pazarlayarak üreticilerin dışsatım
gelirlerini artırmaktır.
Türkiye, sahip olduğu ekolojik zenginlik, pek çok üründe halen varolan verim
ve üretim potansiyeline sahip bulunmaktadır. Mevcut potansiyelin daha iyi
196
değerlendirilmesiyle artacak tarımsal üretim artışının yanı sıra, tarım ürünlerinin iyi bir
pazarlama organizasyonuyla iç ve dış pazarlarda etkin bir şekilde pazarlanması
büyük önem arz etmektedir. Böylece ürün kayıplarının azalması, bölgeler arası arz-
talep dengesinin kurulması, üretici gelirlerinin artması ve ihracat gelirlerinin (fiyat
iyileşmesi ve pazar büyümesiyle) yükselmesi olanaklı olacak ve tarımın ulusal
ekonomiye katkısı artırılabilecektir.
Türkiye'de tarımsal ürünlerin pazarlanmasında doğrudan ve dolaylı olarak çok
fazla sayıda kişi, kurum ve kuruluş faaliyette bulunmaktadır. Bunlar arasında Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, İGEME, Ticaret ve Sanayi
Odaları ve Borsalar Birliği, Ziraat Odaları, Türkiye Şeker Fabrikalar A.Ş., Ticaret
Borsaları, semt pazarları, toptancı ve perakendeci meyve ve sebze halleri, Tarım
Satış Kooperatifleri ve Birlikleri, Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri ile Su Ürünleri
Kooperatifleri, TMO, Çaykur, Tekel ve özel girişimciler sayılabilir. Bu yapı içinde
görev ve yetkiler, aralarında yeterli işbirliği ve eşgüdüm bulunmayan çok sayıda
kurum ve kuruluşa dağıtılmakta ve pazarlamacıların sayısal çokluğu ve dağınık
yapıları, pazarlama organizasyonunun etkinliğini azaltmaktadır.
Ürünler, pazarlama kanalları içerinde çeşitli aşamalarda ve pazarlarda farklı
işlemler görmektedir. Geleneksel pazarlama sisteminde bu aşamalar ya da pazarlar
üretici, toptancı ve perakendeci şeklinde üç temel grupta toplanabilir.
Pazarlama kanalları, herhangi bir ürünün pazarında yer alan üretici ve
aracıların yanı sıra genel ekonomik yapı açısından da oldukça önemlidir. Tarım
kesiminde faaliyet gösteren üreticiler genellikle pazarlama imkânları kısıtlı olan küçük
işletmelerdir. Pazarlama kanallarının eksikliği sayesinde bu kısıtlı imkânlar ortadan
kalkabilmekte, üreticiler yerel pazarlar dışındaki pazarlara ve pazar bilgilerine
kolaylıkla ulaşabilmektedir.
Bu günkü küresel ekonomi koşullarında aracılar gerek yurtiçi gerekse yurtdışı
piyasalarında faaliyet gösterebilirler. Dolayısıyla pazarlama kanalları da sadece
yurtiçi piyasalardaki değil, aynı zamanda uluslar arası piyasadaki tüketici ya da
alıcılara da ürün sağlayabilecek şekilde yapılandırılabilmelidir. Böylece herhangi bir
ürünün pazar alanı genişletilerek pazarlama imkânları da arttırılabilir.
197
Türkiye’de üretim alanı açısından büyük bir yer tutan tarla ürünleri üretiminin
pazarlanması endüstri bitkileri, meyve ve sebze pazarlamasına göre farklılıklar
göstermektedir. Tahıllar pazara 3 ayrı yolla ulaşmaktadır. Bunların pazarlanması
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), Tüccarlar ve özel sektör kuruluşları tarafından
gerçekleşmektedir.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Tarla Bitkileri sektöründe üretilen tarla
ürünlerinden pamuk, tek alıcısı olan Çukobirliğe, hububat Toprak Mahsulleri Ofisi’ne,
Mısır ve Mercimek ise sadece Tüccarlara pazarlanmaktadır.
TMO vasıtasıyla yapılan alımlar ile özellikle buğday fiyatının alım fiyatının
altına düşmesi önlenerek belli bir fiyat garantisi sağlanması amaçlanmaktadır.
Bununla birlikte tarla ürünleri içerisinde baklagiller, tahıllardan sonra en önemli yeri
tutmaktadır. Baklagiller genellikle üreticiler tarafından doğrudan tüketici veya
toptancıya satılmaktadır.
TMO dışında ve borsaların dışında, tahıl ürünleri pazarlaması TRC
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde çoğunlukla tüccarlar vasıtasıyla yapılmaktadır.
Tablo 99. TMO, Buğday Alım Miktarları
Yıllar Alım Miktarı (1000 ton)
1999 4.309.000
2000 3.011.000
2001 1.459.000
2002 333.000
2003 600.000
2004 4.170.000
Kaynak: DPT ve TMO
Yağ sanayi sektörünün yeterince gelişmemesi yağlı tohumlu bitkilerin
pazarlamasında sıkıntılar yaşanmasına neden olmaktadır. Yağlı tohumlu bitkilerin
ekimi de yaşanan pazarlama sorunu nedeniyle istenen düzeye gelememiştir.
198
Bunlar dışındaki diğer tarla bitkileri üretimi genelde aile içi tüketime yönelik
olup, çok azı da tüccarlar aracılığıyla iç piyasaya sunulmaktadır. Üreticilerin ürünlerini
hasadın hemen sonrasında değil, ürünün fiyatının uygun olduğu dönemde
pazarlayabilmeleri için, birçok ileri ülkede uygulanan depo makbuzu ve rehin sistemi
uygulamaya sokulmalıdır.
Tarla bitkileri üretiminde pazar istekleri doğrultusunda standartlara uygun
kalite geliştirilmesi ve pazarlamada aracıların ortadan kaldırılarak Üretici Birlikleri ve
Ürün Borsalarının yaygınlaştırılması yoluna gidilmesi pazarlama imkânlarının
iyileşmesini sağlayacaktır. Tarla bitkilerinde de kendi içerisinde pazarlama kanalları
olarak bazı değişimler görülmektedir. Örneğin buğdayda işleme sanayisinden sonra
diğer işleme sanayi ve perakendeci- toptancılar yer aldığı halde mısırda bu durum
farklıdır. Mısırın yan ürün işleme sanayisi olduğu ve bunların da ihracata yönelik bir
pazarlama kanalı olduğundan bunların ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
4.7.1.Buğday Üretim ve Pazarlama Kanalları
Beslenmede taşıdığı büyük önem nedeniyle dünyanın en stratejik ürün
grubunu oluşturan hububat, dış ticarette ülkemiz için büyük önem taşımaktadır.
1980’li yıllara gelinceye kadar tüm hububat ürünlerinde net ihracatçı olan ülkemiz
artık buğday da ithalatçısı bir ülkedir. Türkiye uzun yıllardır kaliteli buğday açığını
kapatmak için gerçekleştirdiği ithalatı artık stok açığını kapatmak için de
gerçekleştirmektedir.
Özellikle 2002–2003 yıllarına baktığımızda ithalat miktarı ihracatımızla
kıyaslanamayacak kadar yüksektir. 2002–2003 yıllarında ithalatımızın yüksek
olmasında en önemli sebeplerden birisi TMO’nun hububat piyasasındaki rolünün
değişimi ile alım miktarını azaltması sebebiyle yeterli stoklarının bulunmaması ve
oluşan spekülasyonlarla piyasayı regüle etmek amacıyla ithalatın gündeme gelmiş
olmasından kaynaklanmaktadır.
Ayrıca ithal fiyatlarıyla ihraç fiyatları karşılaştırıldığında ithal fiyatlarının yüksek
olduğu gözlenmektedir. Bunun nedeni ülkemiz buğdaylarının düşük kaliteli olmasıdır.
İthal bağlantılarının erken veya geç yapılması da dış fiyatları büyük ölçüde
etkilemektedir.
199
Ülkemizde, buğday ihracatı, üretim miktarı ve ürün kalitesiyle yakından ilgilidir.
Üretim miktarın büyük ölçüde iklim koşullarına bağlı olması nedeniyle ihracatta yıldan
yıla dalgalanmalar görülmektedir. Ancak, 2002–2003 yıllarında ihracatta önemli
orandaki düşüşün sebebi hububat politikasının belirsizliğidir.
Türkiye buğday yanında önemli miktarlarda un, makarna, bulgur ve diğer
buğday mamulleri ihraç eden bir ülkedir. Özellikle un ve makarna ihracatında
dünyada önemli bir yere sahiptir.
Ülkemiz buğday ve buğday mamulleri ihracatının artırılması için, öncelikle ülke
yapısına uygun hububat politikasının belirlenmesi ve böylelikle istikrarlı bir üretimin
sağlanmasına ayrıca alıcı ülkelerin istediği nitelikteki ürünü sürekli ve düzenli bir
şekilde sağlanabilmesine; bu ise yetiştirilecek çeşitlerin, uygulanacak yetiştirme
tekniklerinin, gerekli girdilerin özenle seçimine ve sağlanmasına, ayrıca ürün
depolama, taşıma ve yükleme kapasitelerinin yeterli düzeylere getirilmesine bağlıdır.
Tablo 100. TRC Güneydoğu Bölgesinin Buğday Ekiliş ve Üretim Miktarları
İLLER EKİLİŞ(Ha) ÜRETİM(Ton) Bölge içindeki Payı(%)
Gaziantep 112.639 369.635 9
Diyarbakır 309.600 895.600 25
Şanlıurfa 387.300 1.200.600 31
Mardin 150.424 543.758 12
Batman 61.083 171.575 5
Siirt 25.193 23.400 2
Adıyaman 123.611 610.015 10
Şırnak 57.506 163.205 5
Kilis 23.655 49.521 2
TOPLAM 1.251.011 4.027.309 100
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
200
BUĞDAY PAZARLAMA KANALLARI
4.7.2. Mısır Üretim ve Pazarlama Kanalları
Mısır, ülkemizde tarla ürünleri arasında ekiliş alanı bakımından yedinci sırada
(buğday, arpa, nohut, mercimek, pamuk, ayçiçeği), üretim miktarı bakımından ise
üçüncü sırada yer alan bir üründür. Hemen hemen ülkemizin tüm bölgelerinde
yetiştirilmesine rağmen ekonomik olarak Adana başta olmak üzere Akdeniz
Bölgesinde, Karadeniz Bölgesinde, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ve Marmara
Bölgesinde yetiştirilmektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgemize ise sulama suyunun
yetersiz, sondaj kuyularında kullanılan elektriğin pahalı olması sebebiyle üretim
maliyeti oldukça artmaktadır. Ancak bütün olumsuzluklara rağmen TRC Güneydoğu
bölgesinde 2. ürün avantajı nedeniyle Mısır tarımı hızla artmaktadır.
Mısır ihracatı, üretim miktarı ve ürün kalitesiyle yakından ilgilidir. Üretim
miktarın büyük ölçüde iklim koşullarına bağlı olması nedeniyle ihracatta yıldan yıla
dalgalanmalar olmaktadır.
2001 yılında mısır ihracatımız 9.382 ton, ithalatımız ise 537.481 ton olarak
gerçekleşmiştir. Bu verilere göre ülkemiz ithalatçı ülke konumundadır. İthalat
ÜRETİCİ
TÜCCAR
TÜKETİCİ
TMO
İŞLEME SANAYİİ
TOPTANCI VE
PARAKENDECİLER DİĞER İŞLEME SANAYİİ
201
miktarının fazla olmasının nedenlerinden biri de 100 milyon dolar üzerinde çiklet
ihracatı yapan ülkemizin çiklet yapımında esas ham madde olarak kullanılan mısır
nişastası temini için mısır ithalatına başvurulmasıdır.
Net ithalatçı olduğumuz mısırda ithalatımızın yarıdan fazlası ABD’den
gerçekleştirilmekte, Macaristan, Fransa ve Arjantin diğer önemli ülkeleri
oluşturmaktadır. 2002 yılı ithalatı 1.172.079 tondur. Ocak- Mart 2003 ithalatı 139.305
tondur. TRC Bölgesinde ise 2004 yılı üretim sezonunda yaklaşık 40.000 ton
olup,2005 yılında Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır’daki ikinci ürün mısır artışı
nedeniyle rekoltenin iki katına çıkacağı tahmin edilmektedir.
2001 Yılında meydana gelen ekonomik kriz hayvancılığı da vurmuştur.
Özellikle kümes hayvancılığı ile uğraşan büyük işletmeler büyük oranda zarar etmiş,
bunun sonucunda birçoğu kapanmak zorunda kalmıştır. Bilindiği gibi mısır tüketiminin
% 60'a yakın kısmı hayvan beslemede kullanılmaktadır. Kriz sebebiyle işletmelerin
talebi azalmış veya tamamen ortadan kalkmıştır. Bu nedenle talebin azalması ithalatı
da kısmıştır.
Tarım ürünlerinin tüketici tarafından değerlendirilebilmesi için işlenmesi
gerekmektedir. Ürünlerin yarı mamül ve mamül hale getirilmesinde pek çok işleme
tesisi faaliyet göstermektedir. Ancak, hemen her ürün grubunda faaliyet gösteren
işletmeler, yeterli ve kaliteli hammadde bulamadıkları için düşük kapasitede çalışmak
durumunda kalmaktadırlar.
Mısır bitkisi birçok alanda hammadde kaynağı olarak kullanıldığı için üretimi ve
pazarlaması önemli olan ülkemizin vazgeçilmez ürünlerindendir. Mısır’ın yemeklik,
nişasta, yağ, un, yem vb. gibi insan sağlığı ile direkt alakalı alanlarda kullanımı
yaygındır. Özellikle yağ sanayinde direkt, nişasta üreticilerinin de nişasta, kepek, yem
katkı maddesi, glikoz ve früktoz şurupları, glikoz ve früktoz; şekerleme, bisküvi, sakız,
meşrubat ve dondurma sanayinde kullanılmaktadır. Ayrıca nişasta, genelde oluklu
mukavva, kâğıt ve tekstil sanayinde de kullanılmaktadır.
Sanayimizin tercihi yerli mısır olmasına karlın bazı yıllar ithal fonlarının
zamanında konmaması sonucu sanayici yurtdışından transgenetik olma riski bulunan
ürünleri hammadde olarak almış sağlığımız yanında çiftçimizde riske edilmiştir.
202
Türkiye’de mısır, pazar sorunu yaşamayan bir üründür. TMO ve tüccarlar
vasıtasıyla pazarlama ağı başlamış olmaktadır. TRC bölgesinde de genel olarak
mısırda pazar sorunu yaşanmamaktadır. Üreticiler ürettikleri ürünlere kolayca alıcı
bulabilmektedirler. Yoğun alım yapan sanayi tesislerinin bölgemizde yeterli sayıda
bulunmamasına rağmen, pazarlama sorunu yaşanmamaktadır. Ülke genelinde
kullanım alanlarının çok olması talebin daha çok artmasını sağlamış ve ürün tarlada
iken satışın yapıldığı yıllar yaşanmıştır.
Bölge Mısır pazarlamasında da tüccarların önemli bir rolü bulunmaktadır.
Üreticiden aldıkları ürünü il dışındaki tüccarlara, TMO’ya ve işleme sanayisine
vermektedirler. Ancak son yıllarda TRC bölgesinde ikinci ürün mısır artışları
nedeniyle piyasada oluşan arz ve talep dengesizliği nedeniyle ürünlerin
pazarlanmasında ve fiyat politikası oluşmasında önemli sorunlara neden olmuş, Mısır
üreticilerimizi zor durumda bırakmıştır.
Tablo 101. TRC Güneydoğu Bölgesinin Mısır Ekiliş ve Üretim Miktarları
İLLER EKİLİŞ(Ha) ÜRETİM(Ton) Bölge içindeki Payı(%)
Gaziantep 4.001 32.624 27.5
Diyarbakır 1.146 2769 2
Şanlıurfa 6.468 30.874 26
Mardin 7.215 44.417 37.5
Batman 3 19 0.02
Siirt 120 923 0.8
Adıyaman 804 4.422 4
Şırnak 109 210 0.2
Kilis 306 1809 2
TOPLAM 20.122 118.048 100
Kaynak: DİE Tarımsal Yapı, 2003
203
Tablo 102. TRC Güneydoğu Bölgesi Mısır Pazarlaması (SWOT Analizi)
Strateji Mevcut
Durum Problemler Fırsatlar Tehlikeler
Mısır üretimi
ve
pazarlaması
-Mısır
üretimi
yüksek
-Mısır
üretimi
Bölgede
istihdam
yaratıyor
-Üretimde
verimlilik
yüksek
-Mısır 2.
ürün olarak
bölgenin
vazgeçilmez
ürünüdür
-Mısır primi
üreticilere
geç
ödeniyor.
Dünyadaki
arz-talep
dengesizliği
nedeniyle
mısır
üreticileri
bazı yılarda
zor durumda
kalıyor.
-Mısır tohumluk fiyatlarının
çok yüksek olması
-Ülkemizin tohumluk
temini yönünden dışarıya
bağımlı olması
-Mısır üretim girdilerin
yüksek olması
nedeniyle(gübre,ilaç,mazot
vs.) ,ithal edilen ürünlerle
rekabet edilememesi
-GAP bölgesinin 2.ürün
mısır tarımının mutlaka
desteklemesi ve
korunması
-GAP suyunun gecikmesi
durumunda mısır
üretiminin giderek
azalması
-Mısır
veriminin
diğer
bölgelere göre
yüksek olması
-Mısır kurutma
tesislerini
artması ile
bölgede
istihdamın
artması
-GAP
projesinin
yakın
zamanda
gerçekleşecek
olması
-Avrupa Birliği
Müzakerelerin
başlaması
-Ülkemizin
tohumluk
yönünden
dışarıya
bağımlı
olması
-Dünya mısır
üretiminde
Transgenik
ürünlerin
artması ve
sağlık
açısından
yaşanacak
olumsuzluklar
nedeniyle
mısır
üretiminin
tehlikeye
girmesi
204
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
MISIR PAZARLAMA KANALLARI
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
4.7.3. Pamuk Üretim ve Pazarlama Kanalları
Türkiye’de Pamuk; Güneydoğu Anadolu, Ege, Çukurova ve Antalya
bölgelerinde yetiştirilmektedir. İstatistik verilere göre 1999 yılında toplam 726 bin
hektar pamuk ekilmiş ve 865 bin ton pamuk üretimi gerçekleşmiştir. GAP bölgesinde
pamuk ekimine geçilmesinden itibaren Ege ve Çukurova Pamuk ekim alanlarında
daralma meydana gelmiştir. Türkiye üretimde dünyada 6. sıradayken, pamuk
tüketiminde de 5. sırada yer almaktadır. Önemli bir pamuk üreticisi olmasına rağmen,
tekstil sanayisinin artan talebinden dolayı pamuk üretimi ile tüketimi arasındaki fark
büyümektedir. Nitekim 800 bin ton pamuk üretimine karşılık, 1.2 milyon tona
yaklaşan pamuk tüketimi zorunlu kılmaktadır.
Tablo.103 gelecek on yıllık dönem için (Tarım Bakanlığı, Tarımsal Ekonomi
Araştırma Enstitüsü (TEAE) tarafından hazırlanan) Türkiye’nin pamuk arz ve kullanım
projeksiyonlarını göstermektedir. Tablodan izlendiği gibi 2000 yılında 400 bin tonun
üzerinde olan on yıllık pamuk ithalatı 2001 yılında 255 bin tona gerileyecektir. Pamuk
ÜRETİCİ
İŞLEME SANAYİİ
TÜKETİCİ
TMO TÜCCAR
DIŞ TÜCCAR
YAN ÜRÜN İHRACATI
DİĞER İŞLEME SANAYİİ TOPTANCI-PARAKENDECİ
205
ithalatındaki gerileme 23 Şubat 2001 tarihinde kurun serbest dalgalanmaya
bırakılması sebebiyle liranın dolar karşısında son 20 yılın en düşük değerine
ulaşması dolayısıyla ithalatın pahalılaşması ve 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz
nedeniyle tekstil ve konfeksiyon ürünlerine olan talebin düşmesinden
kaynaklanacaktır. Dış alımdaki azalmanın diğer bir nedeni ise 2000 yılında üreticilerin
pamuk fiyatlarından memnun olması sonucu 2001 yılında pamuk ekim alanlarının ve
üretimin artacak olmasıdır. Üretimdeki artış ithalata olan ihtiyacı azaltacaktır. 1999
yılında 1165 dolar düzeyine düşen dünya pamuk fiyatı 2000 yılında 1435 dolara
yükselmiş ve gelecek on yıllık dönem boyunca da yükselme trendi Türkiye’de de
etkisini gösterecek ve Türkiye’de pamuk üretimi 950 bin tonu geçecektir. Üretimdeki
artış trendine rağmen, Türkiye’nin pamuk üretimi pamuk talebini karşılamaya
yetmeyecek ve Türkiye her yıl ithalat yapmaya devam edecektir. Yıllık pamuk ithalat
miktarı projeksiyon dönemi sonunda 500 bin tona yaklaşacak ve üretimin %35’i
dolaylarında olacaktır.
206
207
Tablo 103. Türkiye Pamuk Arz ve Kullanım Projeksiyonu
Yıllar 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010
Bin Ton
Ekim Alanı (Ha) 719 669 718 775 799 803 804 804 802 799 798 797
Verim
(kg/Ha)
1.100 1.105 1.125 1.135 1.144 1.153 1.162 1.171 1.179 1.187 1.195 1.203
Üretim 791 740 808 880 915 926 934 941 946 949 953 958
Talep 1.144 1.120 1.022 1.056 1.093 1.131 1.170 1.211 1.255 1.301 1.348 1.398
İthalat 421 406 255 228 231 255 286 320 359 402 444 488
İhracat 41 17 38 30 29 29 29 28 28 28 27 27
Stok 149 135 114 113 112 111 110 109 108 107 106 105
Stok/
Talep 0,13 0,12 0,11 0,11 0,1 0,1 0,09 0,09 0,09 0,08 0,08 0,08
İthalat/
Üretim 0,37 0,36 0,25 0,22 0,21 0,23 0,24 0,26 0,29 0,31 0,33 0,35
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master PlanlarTablo 103. Türkiye Pamuk Arz ve Kullanım Projeksiyonu
208
Türkiye Pamuk Arz ve Kullanım Projeksiyonu
0
200
400
600
800
1,000
1,200
1,400
1,600
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
Üretim
Talep
İthalat
İhracat
Türkiye’de pamuk fiyatı dünya fiyatlarına paralel olarak değişim
göstermektedir. Çünkü ithalatta tarife yoktur. Gümrük birliği Anlaşması sebebiyle
sanayi malı kabul edilen pamukta ithalat vergisi sıfırdır. Tariş ve Çukobirlik gibi büyük
birliklerin yanı sıra diğer birliklerin alım fiyatları da hasat zamanı oluşan üretici kütlü
fiyatlarını etkilemektedirler.
Tablo 104. TRC Güneydoğu Bölgesinin Pamuk Ekiliş ve Üretim Miktarları
İLLER EKİLİŞ(Ha) ÜRETİM(Ton) Bölge içindeki
Payı(%)
Gaziantep 15.000 60.000 5,16
Diyarbakır 56.310 247.363 19,35
Şanlıurfa 168.600 649.960 57,95
Mardin 16.170 70.045 5,56
Batman 8.543 34.135 2,94
Siirt 3.460 7.200 1,19
Adıyaman 12.470 52.000 4,29
Şırnak 10.245 36.343 3,52
Kilis 161 43 0,06
TOPLAM 290.959 1.157.089 100
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
209
PAMUK PAZARLAMA KANALLARI
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
ÜRETİCİ
Kooperatif
(ÇUKOBİRLİK)
Özel Alıcı
TRC BÖLGESİ
PAMUK BORSALARI
İhracatçı
Yerel
İthalatçı
Tekstil
Üreticisi
Tüccar
Satıcı
Yabancı
İthalatçı
Yabancı İhracatçı
210
Tablo 105. TRC Güneydoğu Bölgesinin TRC Bölgesi Pamuk Pazarlaması (SWOT Analizi)
Strateji Mevcut Durum Problemler Fırsatlar Tehlikeler
Pamuk
üretimi ve
pazarlaması
-Pamuk
üretimi yüksek
-Pamuk
üretimi
Bölgede
istihdam
yaratıyor
-Üretimde
verimlilik
yüksek
-Pamuk elle
toplandığı için
maliyeti
artırıyor
-Pamuk primi
üreticilere geç
ödeniyor.
-TRC
bölgesinin
sadece beş
ilinde
üretiliyor.
-Dünyada fiyat
dalgalanmaları
nedeniyle
pamuk
-1980 yılından
sonra ithalat
hızla artmış ve
fiyatların çok
değişken
olması
-Finanssal
gücü yüksek
olan üretici
pamuğunu
bekletebilirken,
gücü olmayan
üretici ucuz
fiyattan satmak
zorunda
kalıyor
-Üretici
ürününü iplikçi
firmalara
doğrudan
satamadığı için
çırçırcılara
ucuz fiyattan
vermek
zorunda
kalıyor
-Bölgede
pamuk
kalitesinin
yeterince
korunamaması
-Pamuk
veriminin
dünya
ülkelerine
göre yüksek
olma
-Makine ile
hasada
geçiliyor
olması ve
bunun
sonucu birim
maliyetin
azalması
-Tekstil
sanayisinin
güçlü olması.
-GAP
projesinin
kademeli
olarak
gerçekleşecek
olması
-Avrupa
Birliği
Müzakerelerin
başlaması
-Dünya
fiyatlarının
çok büyük
dalgalanma
göstermesi
-Dünya
Ekonomisi ve
Tekstil
sektöründe
yaşanacak
krizlerin iç
pazarda
fiyatları
düşürmesi
211
üreticileri
zaman zaman
zor durumda
kalıyor.
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
4.7.4. Mercimek Üretim ve Pazarlama Kanalları
Ülkemiz mercimek ekiliş ve üretimleri son 40 yıl içerisinde önemli değişimler
geçirmiştir.1960’lı yılların başlarında yaklaşık 100.000 ha civarında olan Türkiye
toplam mercimek ekiliş alanı,1960-1975 yılları arasında hemen hemen aynı kalmış
olmakla birlikte,1980-1988 yılları arasındaki dönemde çok hızlı bir artış göstermiş ve
yaklaşık 190.000 ha seviyesinden,980.000 ha kadar çıkmıştır.1988 yılından beri
sürekli bir azalış trendi gösteren mercimek ekiliş alanları, 1998 ve 1999 yılları
ortalaması olarak yaklaşık 535.000 ha civarındadır.1961-2000 yılları arasındaki
dönemde ülkemiz mercimek üretimleri de ekiş alanına benzer bir yükseliş ve düşüş
trendi sergilenmiştir.1982-2000 yılları arasındaki dönemde mercimek ekim
alanlarında ve buna bağlı olarak üretimde görülen ani yükseliş ve düşüşler ,son 20
yılda bu bitkisel üretim dalında yaşanan istikrarsızlığı ortaya koymaktadır.Bu
dönemde çiftçilerin mercimek üretimine önce çok büyük bir ilgi göstermesi ,daha
sonra bunun tam tersini yaparak mercimek üretiminden adeta kaçmaları ,ülkemiz
mercimek üretimi ve dış ticaretinde görülen büyük dalgalanmalarda izlenen ürün
politikaların etkili olduğu tartışılmaz.
Bu sebeple Türkiye’ de mercimek üretimindeki en temel sorun ,diğer bazı
ülkelerin aksine ,ülkemiz mercimek verimlerinin artırılamamış olması şeklinde ortaya
konulabilir.Buna karşılık,son 20 yıl zarfında başta kanada ve Hindistan olmak üzere
çoğu ülkelerde mercimek verimi önemli ölçüde artma eğilimi göstermiştir.Bilindiği gibi
tarımsal üretimde gerek işletmeler gerekse ülkeler arasında yaşanan rekabetin
dayandığı en önemli iki unsur verim artışları ve maliyet azalışlarıdır.
Türkiye’ de 1994 yılından sonra T.M.O.’ nun mercimek alımlarından çekilmesi
ve daha sonra İhracatın gerilemesi, ülkemizde 1980’li yılların sonunda ortaya
çıkmaya başlayan hızlı mercimek üretim artışların sonu olmuştur. Bu bağlamda;
1990’lı yılların sonuna doğru üretim miktarları sürekli bir azalış trendine girmiştir.
212
Bölgemizde de mercimek tarımı, Ülkemize benzer aynı yıllarda Mercimek
üretiminden çekilmiş 1989 yılından sonra ‘da üretim alanı sürekli düşmüştür.
Bölgemizde mercimek tarımında istikrarın sağlanabilmesi için aşılması
gereken en önemli sorun birim alan verimlerinin artırılması ve üretim maliyetlerinin
azaltılmasıdır. Ülkemiz Kırmızı mercimek üretim ve verimleri ile ilgili olarak tespit ve
değerlendirmeler yapmadan önce, Türkiye mercimek üretimi konusunda şu
hususların göz önünde bulundurulması yararlı olacaktır.
1982–1988 yılları arsında Türkiye mercimek üretiminde görülen artışların
verim artışından değil alan genişlemesinden kaynaklanmış olduğu bir gerçektir.
Tablo 106. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Mercimek Ekiliş ve Üretim Miktarları
Sıra
No
İller
Ekilişi
(Ha)
Üretimi
(Ton)
Bölge içindeki Payı
(%)
1 Diyarbakır 95.432 119.563 27
2 Kilis 9.518 11.712 3
3 Siirt 5.900 4.230 2
4 Adıyaman 16.215 23.391 5
5 Batman 12.030 18.404 3
6 Gaziantep 23.160 23.381 6
7 Şanlıurfa 116.500 164.965 32
8 Şirnak 13.800 15.410 4
9 Mardin 65.475 83.205 18
Toplam 358.030 464.261 100
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
Tablo 106.da da görüldüğü gibi Mercimek ekilişi ve üretimi, Bölge içerisinde
yer alan bütün illerimizde yapılmakta olup, hektar başına verim oldukça düşüktür.
TRC Bölgesinde Mercimek ekilişi ve üretimi bakımından il sırayı Şanlıurfa,2. sırayı
Diyarbakır, 3.sırayı Mardin,4. sırayı ise Gaziantep ilimiz almaktadır. Bölgemizde
üretilen mercimeğin tamamına yakın kısmı serbest piyasaya pazarlanmaktadır.
213
ÜRETİCİ
TÜCCARLAR
TOHUMLUK
ÖZ TÜKETİM
MERCİMEK
İŞLEME
FABRİKALARI
PARAKENDE SATIŞ
NOKTALARI
TÜKETİCİ
TMO
MERCİMEK PAZARLAMA KANALLARI
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
Tablo 107. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Mercimek Üretimi ve Pazarlaması (SWOT Analizi )
214
Mevcut
Durum
Zayıf Yönler Fırsat
lar
Riskler
Mercimek
Pazarlaması
-Mercimek
alanlarının
artırılması
için gerekli
potansiyelin
varoluşu.
-ihracat
imkanı ve alt
yapısı var.
-Çiftçi
verimleri ile
Potansiyel
verim
arasındaki
farkın
yüksekliği
-Girdi
masraflarının
yüksekliği.
-Çiftçilerin
pazarlama
konusunda
zayıf ve
örgütsüz
olmaları.
-Üretim
konusunda
yeterli
Teknik
bilgiye sahip
çiftçilerin
olmayışı.
-Verimi
yüksek,
Hastalık ve
Zararlılara
dayanıklı
çeşitlerde
sağlanan
gelişmeler.
-Nadas
alanlarının
daraltılması
ve Kuru
şartlarda iyi
bir
münavebe
bitkisi olması
-Toprak
yapısının
ekilişe ve
verim
yönünden
uygun
olması.
-Küçük ve
yoksul
çiftçilerin
yüksek
maliyetli girdi
(Gübre, Kaliteli
ve Sertifikalı
tohumluk)
kullanmaması.
-Ürün
Maliyetinin
yüksek olması
ve Piyasadaki
önemli
dalgalanmaların
olması.
-Bölgede
yaşanmış ve
yaşanacak
kuraklıkların
olması
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
4.7.5. Meyvecilik Üretim ve Pazarlama Kanalları
215
Türkiye’de resmi istatistiklerde yer alan 35 meyve türünden yılda ortalama 13
milyon ton üretim gerçekleşmektedir. Üretimin amaca ulaşmasını sağlayan ise
pazarlamadır.
Günümüz Türkiye’sinde, serbest pazar ekonomisi gün geçtikçe daha fazla
yaygınlaşmakta ve önemini hissettirmektedir. Bu nedenle pazarlama, ülkenin önemli
alt sektörlerinden birini oluşturmaktadır.
Meyveler çeşitli teknolojilerle işlenebilmekte veya dalından koparıldıktan sonra
ya belirli süre depolanmakta ya da hemen tüketime sunulmaktadır. Çabuk bozulabilir
nitelikteki bu ürünleri tüketicinin istediği tazelik, biçim ve zamanda, istediği yerde
hazır bulundurmak gerekmektedir. En basit anlamı ile pazarlama, üreticinin ekonomik
gücünü düşürmeden, ürünlerin üreticiden tüketiciye ulaştırılması ve bu arada
meydana gelen olayların incelenmesidir.
Yaş meyveler türü ve çabuk bozulabilir derecesi, üretim bölgesi, işlenebilme
özelliği ve üreticinin pazarlama sistemi alışkanlığı gibi bir dizi etmene bağlı olarak
değişik kanallardan pazarlanmaktadır.
Üretici düzeyinde yapılan araştırmalar, yaş meyvelerin, türlere göre % 13 ila %
42’sini toptancı halleri aracılığı ile pazarlandığını ortaya koymuştur.
Depolanması gereken meyvelerin hasat edildiği gün en kısa sürede depoya
ulaştırılmasına özen gösterilmeli depolanmayacak meyveler ise hasat edildiği gün
satış yerine ulaştırılmalıdır. Bu satış yeri daha önce de belirtildiği gibi toptancı
halleridir. Meyveler toptancı hallerinden çoğunluğu pazar ve manav esnafınca günün
erken saatlerinde satın alınmakta ve tüketiciye sunulmaktadır.
Yaş meyvelere ilişkin yapılan bazı ekonomik araştırmalar üretici düzeyinde
yaygın olan pazarlama kanallarının; Üretici-Toptancı-Toptancı Hali-Perakendeci-
Tüketici şeklinde olduğunu ortaya koymuştur. Türlerine göre değişmekle birlikte
meyve pazarlamasında toptancı hallerinin önemli bir yeri vardır. Burada hizmet
verenler, büyük çoğunlukla komisyoncular, nadiren de üretici birlikleri ya da
kooperatiflerdir. Alıcılar ise genellikle perakendeciler ve toplu tüketime yönelik hizmet
veren kişi ya da kuruluşlardır.
216
Yaş meyve pazarlamasında işlenmiş meyveye günümüzde duyulan talebin
sınırlı oluşu nedeni ile kurulu bulunan meyve işleme sanayinin düşük kapasite ile
çalışma durumunda kalması, böylece yaş meyvelerin dalından koparıldığı gibi doğal
hali ile pazarlanması zorunluluğudur. Bu durum binlerce üreticinin ürettiği aynı tür
meyvenin bir anda pazara sunulması ve talebe göre arz fazlalığı nedeni ile fiyatın
düşmesine neden olmaktadır.
Pazarlama üretimden tüketime kadar uzayan bir zincirdir. Bu zincirin birindeki
aksaklık tüm pazarlama etkinliğin düşürmekte ve üretimin anlamını yok etmektedir.
Bu nedenle yaş meyve pazarlamasında üreticisinden son tüketicisine ulaştıran
perakendeciye kadar görev alan tüm birimlerin çok dikkatli ve hızlı hareket etmeleri
gerekmektedir. Bu yapılmadığı taktirde üretilen meyvenin yaklaşık % 30’u pazarlama
aşamasında ziyan olmaktadır.
4.7.5.1. Zeytin ve Zeytinyağı Üretim ve Pazarlama Kanalları
Zeytin, Akdeniz havzasının Doğu kısmından çıkmış ve Anadolu üzerinden
Akdeniz’in Kuzey ve Güney sahilleri üzerindeki ülkelere doğru yayılmıştır.
Türkiye’de Zeytin işletmelerinin %40’ı iki hektardan küçük olup, giderek daha
da küçülmektedir. Son yıllarda Türkiye’de sofralığa ayrılan zeytin miktarı artmıştır.
Türkiye sofralık zeytin üretiminde ikinci sırayı alırken üretici ülkeler içinde ihracatta
dördüncü sırada yer alabilmektedir. Genellikle salamuralık zeytinler çok tuzlu ve
kalitesiz olup gerek dış gerekse iç pazarın kabul edemeyeceği sınırlar düzeyindedir.
Sofralık zeytin sektöründe üretici olarak yer alan kamu, kooperatif ve özel
teşebbüs işletmelerinin tümü birden üretim yanında pazarlama hizmeti de
görmektedirler. Bu amaçla oluşturulan pazarlama hizmetlerinde üretim, derim,
işleme, toptancı, perakendeci ve tüketici genel modeli yer almaktadır.
Gelişmiş birçok ülkede üretici birlikleri, tarım alanında yapılan bilimsel
araştırmaların çoğunu ürün bazında desteklemektedir. Bu araştırmalar üreticilerin
sorunlarını çözmek veya yeni, kaliteli, hastalıklara dayanıklı ve verimli çeşit
geliştirmek amacını taşımaktadır. Birlik ise, kendi ürününden ulusal bazda sorumlu ve
tek yetkili kurum durumunda olup, bünyesinde devleti barındırmaz. Ülkemizde de
zeytinde böyle bir birliğin oluşturulduğunu düşünürsek; zeytincilikle uğraşan ilçe, il ve
217
bölgelerin bir araya gelmesi ile oluşan Ulusal Zeytinciler Birliği, üretici ve tüketicinin
sorunlarını çözme yolunu aramalıdır.
Bu amaçla bölgede Doğu Akdeniz Zeytin Üreticileri Birliği kurulmuş olup
faaliyet göstermektedir. TRC Bölgesinde ise Zeytincilik üreticileri ile ilgili herhangi bir
örgütlenme sağlanamamıştır.
Ülkemiz net zeytinyağı ihracatçısı ülkeler arasında bulunmaktadır. Türkiye’nin
zeytinyağı ihracatı yıldan yıla ve buna bağlı olarak zeytinyağı üretiminde meydana
gelen dalgalanmalar sebebiyle keskin atış ve düşüşler göstermektedir. İşleme
teknolojisi, pazarlama politikaları ve diğer zeytinyağı üreticisi rakiplerimizin zeytinyağı
üretimindeki artış ve düşüler de ihracatımızı etkileyen önemli etkenler arasındadır.
İhracatımızın büyük çoğunluğu Katma Değeri düşük olan dökme zeytinyağı
şeklindedir. Diğer bir ifadeyle yağlarımız; İtalyan ve İspanyol markaları ile
satılmaktadır. Bunun sonucunda ihracattan elde etmemiz gerekenin çok altında gelir
sağlıyoruz.
Dünyada zeytinyağına yönelik talebin artması Türkiye için yeni ihraç
pazarlarının ortaya çıkmasını sağlamış ve son yıllarda daha önce zeytinyağı ihracatı
yapılmamış ülkeler Türkiye’ye yeni olanaklar sunmuştur. Türk zeytinyağı başta
İspanya, İtalya, ABD olmak üzere Japonya, Kanada, Avusturya, BDT, Orta Doğu ve
Güney Amerika Ülkeleri ile birlikte son üç sezonda yaklaşık 100 ülkeye ihraç
edilmiştir.
Üretici ve ihracatçı konumdaki İspanya ve İtalya ihracatımızdaki en önemli
yere sahip pazardır. Zeytinyağı ihracatımız bu ülkelerin üretim ve talep durumları ile
birlikte belirleyici rol oynadıkları dış piyasa oluşumlarına bağlı bulunmaktadır. Bu
nedenle AB ülkeleri, Türkiye için hem büyük bir Pazar oluşturmakta, hem de diğer
pazarlarda en büyük rakip olmaktadır.
TRC bölgesi Türkiye’nin Ege’den ve Akdeniz’den sonra zeytin üretimi
bakımından üçüncü sırada yer almaktadır. TRC Bölgesinde de Kilis ve Gaziantep
illeri bölge içinde üretim bakımından ilk sıradadır. Son yıllarda özellikle 2000 yılından
bu yana sürdürülen çalışmalarla bölgede zeytin fidanı dikiminin arttırılması ile zeytin
önemli bir ürün olma yolundadır.
Bölgede yerli zeytin çeşitlerine göre daha verimli, daha erken mahsule yatan
ve kaliteli ürün veren kültür cinsi fidanların dağıtılmasına devam edilmektedir. Bundan
dolayı önümüzdeki yıllarda zeytin ve zeytinyağı üretiminde artışların olması
beklenmektedir.
218
Daha çok iç pazarda değerlendirilen, hatta hak ettiği ölçüde
değerlendirilmeyen zeytinin kalite ve tanıtım çalışmalarının arttırılması ile dış pazar
için de kaynak oluşturması sağlanmalıdır. Ürün eşitlendirme, ürün farklılaştırma
yoluyla katma değeri yüksek zeytinyağı dış satımı arttırılabilir.
Tablo 108. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Zeytin Üretim Miktarları ve Bölge içindeki Payları
(Adet/Ton)
İLLER ÜRETİM(Ton) Bölge içindeki Payı(%)
Gaziantep 45897 59,2
Diyarbakır - -
Şanlıurfa 756 0,9
Mardin 2670 3,4
Batman - -
Siirt - -
Adıyaman 269 0,34
Şırnak - -
Kilis 27840 36
TOPLAM 77432 100
Kaynak: Tarımsal Yapı ve Üretim (2005)
219
ZEYTİN PAZARLAMA KANALLARI
ÜRETİCİ
İŞLEME SANAYİ TÜCCAR
Zeytinyağı
Sofralık
Perakendeci
TÜKETİCİ
220
TRC BÖLGESİ HAM DANE ZEYTİN PAZARLAMA KANALLARI
KANALLARI
(Üreticiden - Tüketiciye)
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
ÜRETİLEN HAM DANE ZE YTİN (ÜRETİCİ)
Aile
Tüketimi
(Naturel)
Toplayıcı
Tüccar
(Naturel)
Aile Tüketim
Zeytinyağı Prese
İmalathaneleri
(Naturel)
Özel Rafine Zeytinyağı
Fabrikaları
MAMÜL ÜRÜN PAZARLAMA KANALLARI
(İHRACATÇI - TOPTANCI - PERAKENDECİ - TÜKETİCİ)
HAM DANE ZEYTİN (YAĞLIK)
HAM DANE ZEYTİN ( SOFRALIK)
Aracı
Tü ccar
221
Tablo 109. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Zeytin ve Zeytinyağı Pazarlama SWOT Analizi
ÜRÜN MEVCUT DURUM PROBLEMLER
VE KISITLAR FIRSATLAR TEHLİKELER
Zeytin ve
Zeytinyağı
Pazarlaması
Periyodisite vardır.
Var Yıllarında Stok
Fazlalığı ile arz şoku ve
fiyatlarda üretici aleyhine
istikrarsızlık, yok
yıllarında ise fiyatlarda
tüketici aleyhine
ani yükselme trendi
mevcuttur.
Rafine Zeytinyağı
fabrikası yoktur.
Marka zeytinyağı
ile ambalajlama ve
etiketleme tesisleri
bulunmamaktadır.
Fiyatlarda reel
olarak artış
eğilimi vardır.
Var yıllarındaki Üretim
fazlalığı
fiyatların düşmesine ve
stoklama problemlerine
neden olmaktadır.
Rafine Zeytinyağı
fabrikasının olmaması
ve mevcut zeytin prese
imalathanelerinin bir
çoğunun
işleme teknolojilerinin
eskolması yağ
kalitesini olumsuz
olarak etkilemektedir.
Naturel yağ stoklamada
uygun depolama
imkanları yetersizdir
İç ve dış talep
miktarını artıracak
marka veya kampanya
yoktur.
Üretici Birlikleri,
Kooperatif vb. Örgütler
bulunmamaktadır.
Kooperatifleşme vb
Örgütlenme ile fiyatlar
dengelenebilir, yeni Pazar
imkanları oluşturulabilir.
Ambalaj - Etiketleme ve
marka yaratılarak komşu
ülkelere ihracat imkanı
doğabilir, dünyaya Türk
Zeytinyağı tanıtılabilir.
Zeytin tarımına elverişli
ilde iç talep ve tüketimi
fazla olan sofralık
çeşitlerin tarımı
yaygınlaştırılabilir.
Rafine Zeytinyağı
fabrikası kurularak
kalite, iç ve dış talep
ile gelir artırılabilir
Zeytin üreticilerinin
müşterek katılımı ile
Tarımsal şirketler
kurulabilir, ürünler daha
rantabıl değerlendirilebilir.
Verimin yüksek
olduğu yıllarda
oluşacak arz
şoku ile
fiyatların
ani düşme riski
ve
tehlikesi vardır.
222
Kay
nak:
TRC
Gün
eyd
oğu
Ana
dol
u
Böl
gesi İlleri İl master Planları
Zeytin üretiminde ve buna bağlı olarak zeytin ve zeytinyağı pazarlamada en
önemli sorun üretimde var yılı ve yok yılı diye adlandırılan dalgalanma (periyodisite)
olup, bu durum ham dane zeytin üretimine paralel olarak zeytinyağı üretimini de
yıldan yıla büyük oranda dalgalandırmaktadır.
Periyodisiteye göre ham dane zeytin üretiminin var yılında, artan zeytinyağı
üretimi nedeniyle talep fazlası zeytinyağının stoklama problemi ve dolayısıyla
stoklama maliyeti oluştuğundan zeytinyağı fiyatlarında üretici aleyhine düşüşler
olmaktadır. Ham dane zeytin üretiminin yok yılında ise azalan zeytinyağı üretimi
nedeniyle iç ve dış talep karşılanamadığı için zeytinyağı fiyatlarında tüketici
aleyhine ani yükselmeler olmaktadır.
Zeytin üretimi yapan diğer ülkelerde olduğu gibi Ülkemizde de artan üretim arz
fazlası oluşturursa veya üretim miktarı toplam talepten fazla olursa üretici fiyatlarının
hızla düşme tehlikesi ve riski bulunmaktadır.
Bu durum, bir taraftan periyodisite sorununun azaltılması, bir taraftan da etkin
bir stok yönetiminin önemini ortaya koymaktadır ki;
* İç pazarda zeytinyağı tüketiminin artırılmasına yönelik reklam programları
veya kampanyalar başlatılması,
* Ürün çeşitlendirme ve ürün farklılaştırma yoluyla katma değeri yüksek
zeytinyağı ihracatının artırılması,
* Sofralık ve yağlık zeytin üretiminde ileriye ve geriye doğru entegrasyon
esasına dayalı sözleşmeli çiftçilik modelinin geliştirilmesi ve yaygılaştırılması,
223
* Üretici kooperatiflerinin yaygınlaştırılması, halen var olan veya bu amaçla
kurulacak kooperatif yöneticilerinin pazarlama konusunda eğitilmeleri ve pazarda aktif
rol oynamalarının sağlanması,
* Zeytin üreticilerinin katılımı ile tarımsal şirketler kurulması ve bu şirketlerin
desteklenerek teşvik edilmesi vb.
Uygulamalar ile, zeytin ve zeytinyağında istikrarlı bir pazar oluşumu
sağlanabilir, gelecekte karşılaşılması muhtemel pazarlama sorunları çözüme
kavuşturulabilir.
4.7.5.2. Yaş Üzüm Üretim ve Pazarlama Kanalları
TRC Güneydoğu Bölgesi 2004 yılı itibarıyla 141.718 hektar bağ varlığı ve
494.099 ton üzüm üretimi ile ülke genelinde bağ alanları açısından yapılan
değerlendirmede önemli bir yer almaktadır. Ancak verim açısından
değerlendirildiğinde ise alt sıralarda olduğu görülmektedir. TRC Bölgesinde Yaş
Üzüm Üretim Durumu ve Bağ Varlığı Tabloda verilmiştir.
Tablo 110. TRC Güneydoğu Bölgesinin Üzüm Ekiliş ve Üretim Miktarları
İLLER EKİLİŞ(Ha) ÜRETİM(Ton) Bölge içindeki Payı(%)
Gaziantep 28.464 123.561 20
Diyarbakır 20.053 98.541 14
Şanlıurfa 19.054 80.924 14
Mardin 17.670 122.865 13
Batman 3.278 10.869 2
Siirt 12.084 6.905 9
Adıyaman 7.665 12.160 5
Şırnak 17.450 13.274 12
Kilis 16.000 25.000 11
TOPLAM 141.718 494.099 100
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
TRC Güneydoğu Bölgesinde yaygın olarak üretimi yapılan üzüm çeşitleri ;
Şıralık(mazrume),Hasani,Zeyti,Öküzgözü,Rumi,Dökülgen,Kerküşi,Hönüsü,Tahanneb,
224
Kabarcık,Azeri,Cilorez,Kızlar,Peniette,Rein-Yiğne,Derlete,Cardinal-Pence precoce
,Hatun Parmağı,Sinceri,Beniteti,Gevrane,Tayfi,Siyah Haseni,Veledzine ve Horoz
Karası’dır.
Bölgede üretimi yapılan üzümün bir kısmı Evlerde ve imalathanelerde pekmez,
pestil, cevizli sucuk v.s olarak değerlendirilirken, büyük bir çoğunluğu ise sofralık yaş
üzüm olarak pazara sunulmaktadır. Kuru üzüm çeşidi ise illerde faaliyet gösteren
Tekel Fabrikalarında değerlendirilmektedir. TRC bölgesinde Sofralık, şıralık,
Kurutmalık ve Şaraplık olarak birçok üzüm çeşidi yetiştirilmektedir.
Bağ tarımındaki bu üretim potansiyeli ve arzı, üretimle birlikte pazarlama
imkânlarının da değerlendirilmesini gerektirmektedir. Bu amaçla aşağıdaki Tabloda
TRC Güneydoğu Bölgesinde üretilen üzümün pazarlama durumu ile ilgili Swot analizi
yapılmıştır.
225
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
Tablo 111. TRC Güneydoğu Bölgesinin Yaş Üzüm ve Kuru Üzüm Pazarlaması( SWOT Analizi)
AMAÇ MEVCUT DURUM PROBLEMLER
VE KISITLAR FIRSATLAR TEHLİKELER
Yaş üzüm ve
Kuru üzüm
Pazarlaması
Yaygın tarımı yapılan
Birçok Üzüm çeşidi,
Şıralık ve kurutmalık
Olarak pekmez imalat-
Hanelerinde ve alkol
sanayinde ham madde
olarak
değerlendirilmektedir.
Bölgede tarımı yapılan
diğer çeşitler pekmez -
pekmez ürünleri
yapımında ve şaraplık
olarak
değerlendirilememek
tedir.
Son yıllarda erkenci
ve orta erkenci sofra-
lık çeşitler ile yüksek
Sistem bağ tarımına
Yüksek ilgi ve artan
talep vardır.
Bölgede suma alkol
Fabrikaları ve birçok
pekmez imalathanesi
bulunmaktadır, bu
nedenle Bölgede
üretilen üzümlerin
büyük çoğunluğu alkol
hammaddesi olarak
buFabrikalara ve
pekmez hammaddesi
olarak Pekmez
imalathanelerine satış
yoluyla
değerlendirilmektedir.
İç ve dış talep
miktarını artıracak
sofralık
üzüm kalitesi ve
pazarlamaya yönelik
kampanya yoktur
Kooperatifleşme vb
Yetiştirici
örgütlenmesi
yetersizdir.
Bölgede tarımı
yaygın
olan yerli
çeşitlerinin
en fazla satış
yapıldığı alkol
fabrikalarının alım
ve işleme
kapasiteleri
yetersizdir.
Bölgede mevcut
pekmez
imalathanelerinin bir
çoğunun işleme
teknolojilerinin ilkel
ve
eski olması pekmez
kalitesini olumsuz
olarak
etkilemektedir.
Bölgede mevcut
pekmez
imalathaneleri üzüm
yerine ithal hurma
ve
incir kullanmaktadır.
Kooperatifleşme vb
Örgütlenme ile fiyatlar
dengelenebilir, yeni Pazar
imkanları oluşturulabilir.
TRC Bölgesinde uygulanan,
çiftçilerimiz tarafından da ilgi
gören ve talep olunan
erkenci ve orta erkenci
sofralık çeşitler ile yüksek
sistem bağ tesisleri
kurularak verim, kalite ve
gelir artırılabilir. Zira,
Sofralık erkenci çeşitlere
yoğun talep ve İç tüketim
imkanı mevcuttur.
Üzüm suyu ve sirke
üretim tesisleri kurularak
ürün değerlendirilebilir.
Bağ tarımına elverişli olan
bölgede şaraplık çeşitlerin
tarımı yaygınlaştırılabilir,
Bölgede şarap fabrikaları
kurularak iş,istihdam
ve talep yaratılabilir.
Modern pekmez ve
pekmez ürünleri işleme
tesisleri kurulup
kalite yükseltilerek
iç tüketim artırılabilir.
Üzüm üreticilerinin müşterek
katılımı ile Tarımsal şirketler
kurulabilir, ürünler daha
rantabıl değerlendirilebilir
TRC Bölgesinde
Kontrolsüz olarak
dikimi yapılan Bağ
Fidanlarının
Filoksera ile
bulaşık olması
nedeniyle, bölge
bağcılığının
geleceği tehlike
altındadır.
Sınır ticareti
yoluyla Bölgeye
giren kalitesiz kuru
incir ve hurma,
pekmez
imalathanelerinde
hammadde olarak
kullanılmaktadır.
Bu nedenle
Bölgede yaygın
olarak tarımı
yapılan bağcılıktan
ve üzüm
üretiminden
vazgeçilme riski ve
tehlikesi vardır.
226
TRC BÖLGESİ YAŞ ÜZÜM PAZARLAMA KANALLARI (Üreticiden - Tüketiciye)
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
ÜRETİLEN YAŞ ÜZÜM (ÜRETİCİ)
Aile Tüketimi (Pekmez)
Toplayıcı Tüccar
Aile Tüketim
i
Pekmez İmalathaneleri
Suma Fabrikası
(Alkol)
MAMÜL ÜRÜN PAZARLAMA KANALLARI (İHRACATÇI - TOPTANCI - PERAKENDECİ - TÜKETİCİ)
YAŞ ÜZÜM (ŞIRALIK)
KURU Ü ZÜM (ŞIRALIK)
Aracı
YAŞ ÜZÜM (SOFRALIK)
227
4.7.5.3. Antepfıstığı Üretim ve Pazarlama Kanalları
Antepfıstığı üretimi ülkemizde on yıl önce İran’dan sonra ikinci sırada yer
alırken son yıllarda A.B.D. den sonra üçüncü sıraya düşmüştür. Bunun nedeni İran ve
A.B.D. de yetiştiriciliğin tamamen sulu koşullarda, ülkemizde ise kuru şartlarda ve
toprak derinliği az olan alanlarda yapılmasıdır. Kuru koşullarda 60-80 Kg/ Da ürün
alınırken sulu koşullarda 262,5 Kg/Da verim alınabilmektedir. Ülkemizde daha çok
mahalli çeşitlerle yetiştiricilik yapılmaktadır. Bu çeşitler damak tadı bakımından üstün
olmalarına rağmen verimleri ve çıtlama oranı daha az peryodisite gösterme oranları
fazla, küçük daneli olduklarından hem üreticiye daha az gelir getirmekte hemde
ihracatta iyi tutulmamaktadır. Ülkemizde son beş yılda yetiştiricilik ve özellikle sulu
koşullardaki tesislerde yeni çeşitler tercih edilmeye başlanmıştır.Antepfıstığı üretimi
ülkemizde ve Bölgemizde kuru şartlarda yoğun olarak yapılmaktadır. Bazı ilçe ve
köylerin tek geçim kaynağını Antepfıstığı oluşturmaktadır. Ülkemizin son 10 yıllık
ağaç sayısı ve üretim miktarı aşağıda verilmiştir. Tabloda görüldüğü gibi peryodisite
nedeniyle üretimde büyük dalgalanmalar olmaktadır.
Tablo 112. Türkiye Antepfıstığı Ağaç Sayısı ve Üretim Durumu(2002)
Yıllar Toplam Ağaç Sayısı(1000 Ad) Üretim (Ton)
1993 40.831 50.000
1994 41.689 40.000
1995 42.760 36.000
1996 44.080 60.000
1997 44.540 70.000
1998 44.000 35.000
1999 26.380 40.000
2000 25.445 75.000
2001 26.000 30.000
2002 26.000 55.000
Kaynak: TKB
Antepfıstığı kuru koşullarda yetiştirildiğinden üretimin çok veya az olması
tamamen yağış miktarına bağlı olarak azalmakta veya artmaktadır.
228
Tablo 113. TRC Güneydoğu Bölgesinin Antepfıstığı Ağaç Sayıları ve Üretim Miktarı (Ton)-2004
İLLER AĞAÇ SAYILARI ÜRETİM(Ton) Bölge içindeki Payı(%)
Gaziantep 9.629.560 42.850 42,73
Diyarbakır 112.950 853 0,50
Şanlıurfa 8.406.530 22.915 37,30
Mardin 112.405 625 0,50
Batman 92.850 590 0,41
Siirt 706.000 3.500 3,13
Adıyaman 3.311.650 4.269 14,70
Şırnak 12.765 83 0,06
Kilis 150.050 667 0,70
TOPLAM 22.534.760 76.352 100
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
Son yıllarda Antepfıstığı sulu koşullarda üretilmeye başlanmıştır. Güneydoğu
(GAP) bölgesinin Türkiye’deki payı ağaç sayısı bakımından %86,35, üretim
bakımından ise %87,95’tir.TRC Bölgesinde yağışı az olan ve diğer tarım ürünlerinin
ekonomik olmadığı alanlarda yetiştirilmektedir. Ürün kalitesinin artırılması amacıyla
ve ürün kaybını azaltmak için ürün hasattan hemen sonra yaş iken kavlatılmalı,
kontrollü depolarda saklanmalıdır.
Antepfıstığı, dış piyasalarda geniş talep potansiyeline sahip az sayıdaki
ürünlerimizden biridir. Tanıtım çalışmaları ve pazarlama kanallarında yapılacak
iyileştirmelerle dış satım hacmi hızla arttırılabilecek durumdadır. Çerezlik özelliği
yanında çikolata, pasta ve dondurma sanayinin en iyi katkısı, renk ve lezzet özellikleri
ile en çok aranan maddesidir. Buna rağmen dış satım miktarlarında yıldan yıla
düzenli olmayan dalgalanmalar görülmektedir. Bu duruma göre bir taraftan yeni
pazarlar ararken, diğer taraftan da alıcı ülkelerde tüketimi yaygınlaştırıcı çalışmalar
yapmamız gerekmektedir.
A.B.D. 1970 li yıllarda en büyük ithalatçı iken son yıllarda yaptığı atakla
ihracatçı ülke konumuna gelmiştir.
229
Antepfıstığı üreticisinin gelir seviyesi düşüktür. Ürünsüz bir yıldan sonra gelen
ürün üreticinin ekonomik sıkıntısı nedeni ile hasat olumuna gelmeden de
toplanabilmektedir. Böylece mahsulün büyük bir kısmı asıl üreticinin elinden 2–3 ay
içerisinde çıkmaktadır. Ayrıca bu meyve türümüzün oldukça pahalı olması tüccarın
uzun süreli stoklamaya gitmesini de önlemektedir.
Antepfıstığı meyvesi 1-2 yıl muhafaza edilebilmektedir. Üreticiler genellikle
borcu yok ise ürün yılında satış yapmayıp ürünün pahalanacağı dönem için depoda
bekletmeyi tercih etmektedir. Bunda en büyük etken ürünün bir yıl çok, diğer yıl az
olmasıdır. Ürünlü yıllarda iç tüketim ve ihracattan artan miktar gelecek yıla
devretmekte, ancak ertesi yıl ürün düşük düzeyde olduğundan mevcut stoklarda yok
denecek kadar azalmaktadır.
Tablo 114. Türkiyede Antepfıstığı Yurtiçi Tüketimi (Ton)
Ürün Türü 1996 1997 1998 1999 2000 2001
Antepfıstığı(Çerezlik ve Sanayide) 20 30 30 35 25 20
Kaynak: TKB
Tablo 115. Ülkemizde Kişi Başına Antepfıstığı Tüketimi(gr)
YILLAR Tüketim(gr) Endeks
1993 909 100
1994 707 77
1995 620 68
1996 1000 110
1997 1138 125
1998 830 88
1999 855 94
2000 1140 125
2001 750 82
2002 920 101
Kaynak: TKB
Tablo B’de görüldüğü gibi kişi başına fıstık tüketimimiz 1993 yılında 909 gr
iken 1995 yılında 620 gr a düşmüştür. 1997 yılında kişi başına tüketimimiz 1 Kg
üzerine çıkmıştır.2002 yılında 920 gr’a düşmüştür. Ürünün sadece çerezlik değil aynı
zamanda oldukça besleyici bir gıda maddesi olduğu göz önüne alınırsa, halkımız
tarafından bolca tüketilmesi teşvik edilmelidir.
230
Antepfıstığı ürününü Güneydoğu Birlik devlet destekli olarak alım yapmaktadır.
Ülkemizde diğer bazı tarımsal ürünler gibi Antepfıstığı alımı da devlet tarafından
desteklenmektedir. Bu destek nedeniyle iç piyasa değeri uluslar arası değerinden
fazla olmakta ve dolayısıyla ihracatçı dış satım yapamamaktadır. Bunun için
Antepfıstığı üreticilerine yapılacak desteğin girdiler bazında yapılmasının daha faydalı
olacağı düşünülmelidir.
Son yıllarda ihracatımız düşme eğilimi göstermiştir. 2001 yılı ihracatı
17.028.000 dolar olmuştur. Bu on yıllık süre içerisinde üretimin artmasına karşılık
ihracatta bu artış sağlanamamıştır. İhracatın az olması, ürünün iç piyasa fiyatının
düşmesine sebep olmaktadır. Antepfıstığı üretiminde sulu ziraatın yaygınlaşması ile
yakın gelecekte rekoltenin yükseleceği tahmin edilmektedir. Bunun için tanıtım
çalışmalarına ağırlık verilmesi ve yeni iç Pazar imkânlarının araştırılması
gerekmektedir. Ürünümüzü dış piyasada tanıtıcı uzmanlaşmış reklam firmalarına
ihtiyaç vardır.
Antepfıstığı tüketimi, özellikle taze olarak ve yurtdışı ve yurtiçi tüketimi
yaygınlaşmamıştır. İyi bir Pazar araştırması ve kontrollü taşımacılık ile taze ürün
ihracatı geliştirilebilir.
Dış pazarın isteklerine uygun çeşitlerin ıslah edilerek yaygınlaştırılması
sağlanmalıdır. Bu çeşitlerin yaygın olarak üretilmeleri halinde hem verim artacak,
hem de kalite yükseltilerek ihracat ürünü elde edilebilecektir.
Antepfıstığında sözleşmeli üretim yapılmamaktadır. Bunun nedeni ürünün çok
yıllık olması, istikrarlı bir dış pazarın olmaması, bu konuda sanayi ve kooperatiflerin
kurulmamasıdır.
1990’lı yılların başından bu yana Antepfıstığı ihracatımız düşme eğilimi
göstermektedir. Bunun nedeni çeşit özelliğinden kaynaklanan peryodisite nedeniyle
dış bağlantılardaki aksama, mevcut çeşitlerimizin diğer ihracatçı ülke fıstıklarıyla
rekabet edemeyişi yanında bizim yeterince tanıtım yapamayışımız ve mevcut
pazarları elimizde tutamayışımızdır. Tanıtım ve etkili reklâm konusunda yeni
231
organizasyonlara önemli oranda ihtiyaç vardır. Bölgemizde yetişen Antepfıstıklarının
yeşil içli olması, lezzet ve damak tadının yüksek olması önemli avantajdır. Bu, etkin
bir tanıtım ve reklam kaynağıdır. Bunun yanında ürünü cazip kılabilecek iyi bir
ambalajlama sistemi geliştirilmelidir. Dünya piyasası ile yarışabilen pazarlamacılık
tekniği oluşturulmalıdır.
Tablo 116. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Antepfıstığı Pazarlanması(SWOT Analizi)
Amaç Mevcut durum Problemler Fırsatlar Tehlikeler
Antepfıstığı
Pazarlaması
-Peryodisite var.
-Var yıllarında
stok fazlalığı var.
-İhracatta düşüş
var.
-Stoklama da
uygun depolama
koşulları eksik.
-Antepfıstığı
işleyen modern
tesisler yetersiz
-İç tüketim
miktarı düşük
-Tüketimi ve
ihracatı artırıcı
reklam
kampanyası yok
-Ambalaj ve
etiketleme ile
Pazar payı
artırılabilir.
-İç tüketim
artırılabilir.
-Marka
yaratılarak Türk
fıstığı tanıtılabilir.
-İran fıstığının
kaçak yollardan
yurdumuza
girmesi.
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
232
ANTEPFISTIĞI PAZARLAMA KANALLARI
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
4.7.6. Hayvancılık Sektöründe Üretim ve Pazarlama Kanalları
Hayvan ve hayvansal ürünlerin çağın değişen koşullarına uygun bir biçimde
üretim ve kalitesinin arttırılması, gerek bölge gerekse Türkiye ekonomisi açısından
büyük önem taşımaktadır. Bunun başarılabilmesi ise, büyük ölçüde pazarlama
organizasyon ve fonksiyonlarının etkin bir biçimde yerine getirilmesine bağlıdır.
Türkiye'de hayvansal ürünler üretimindeki gelişme dünya geneline ve gelişmiş
ülkelere göre daha hızlı, ancak gelişmekte olan ülkelere göre ise çok yavaş olmuştur.
Hayvansal üretimin yapıldığı işletmelerde; örneğin yetiştirme ve besi
faaliyetlerinde başarıya ulaşılsa dahi, pazarlamada ortaya çıkan problemler
çözülmedikçe, üretim ve kaliteyi yükseltmek çoğu zaman güç ve bazen de
olanaksızdır. Hayvansal ürünlerin pazarlaması, ürünlerin hammaddeden mamul halini
alıp, tüketim aşamasına geçme anına kadar devam eder. Bu bakımdan pazarlama,
hayvansal ürünlerin imalat safhalarını da kapsamaktadır. Ürün çeşitliği ve
beraberinde sağlanacak kaliteli sunum da pazarlamada önemli bir etmendir.
ÜRETİCİ
GÜNEYDOĞUBİRLİK ÖZ TÜKETİM FISTIK PAZARI
FISTIK TÜCCARI İMALATHANE
MARKET
TÜKETİCİ
233
Hayvan ve hayvansal ürünlerin çağın değişen koşullarına uygun bir biçimde
üretim ve kalitesinin artırılması, pazarlamanın başarısı açısından büyük önem
taşımaktadır. Bu ise, büyük ölçüde pazarlama organizasyon ve fonksiyonlarının etkin
bir biçimde yerine getirilmesine bağlıdır.
Türkiye’deki işletmelerin büyük bir kısmının küçük ölçekli olması ve hayvansal
üretimin genelde bitkisel üretimle birlikte sürdürülmesi nedeniyle elde edilen canlı
hayvanlar işletme içinde ya da işletme çevresinde oluşan hayvan pazarında
satılmaktadır. Bu işletmelerin ekonomik ve sosyal gelişimlerinin sağlanması,
üreticilerin iyi örgütlenmesi ile mümkün olmaktadır. Türkiye'de üreticilerin en az
örgütlendiği kesim hayvancılık sektörüdür. Ülkemizde etkin bir pazarlama sistemi ve
organizasyonunun kurulamamış olması diğer tarımsal ürünlerde olduğu gibi
hayvancılık sektörünü de olumsuz etkilemektedir. Türkiye’de, ulusal ve uluslararası
pazarda tarımsal ürünlerin pazarlanmasında üreticilerin yeterince etkin olduğu bir
pazarlama sistemi oluşturarak, üreticilere teknik bilgi ve hizmetler yanında tohum,
damızlık ve fide dağıtma sistemini geliştiren, ürünün üretimi, hasat edilmesi,
ambalajlanması, depolanması, taşınması, vb faaliyetlerin yanı sıra ürünün iç ve dış
pazarlarda satışına kadar tüm hizmetlerin koordinasyonunu içeren bir organizasyona
ihtiyaç vardır.
Yetiştiricilerin ve hayvan toptancılarının canlı hayvanları pazarlamak için
götürdükleri pazarlama kuruluşları yerel hayvan pazarları, hayvan panayırları ve canlı
hayvan borsalarıdır.
Canlı hayvan pazarlanması gibi kırmızı et pazarlanmasında da fazla sayıda
aracılar bulunmaktadır. Canlı hayvan ve kırmızı et ticaretinin iç içe olmasından dolayı
aracıların birlikte incelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle canlı hayvan
pazarlamasında görülen sistemin aynısı görülebilmektedir.
Hayvansal üretimin yapıldığı işletmelerde; örneğin yetiştirme ve besi
faaliyetlerinde başarıya ulaşılsa dahi, pazarlamada ortaya çıkan problemler
çözülmedikçe, üretim ve kaliteyi yükseltmek çoğu zaman güç ve bazen de
imkansızdır.
234
Hayvansal ürünlerin pazarlanması, ürünlerin ham maddeden mamul halini
alıp, tüketim aşamasına geçme anına kadar devam eder. Bu bakımdan pazarlama,
hayvansal ürünlerin imalat safhalarını da kapsamaktadır.
Hayvan ve et pazarlaması Türkiye’de çeşitli ölçekteki yerleşim yerleri itibariyle
farklılıklar göstermektedir. Kırsal alanda kasaplık hayvan ve et pazarlamasında
üretici-köy kasabı ve tüketiciden oluşan çok kısa bir zincir bulunduğu görülür. Ancak
buna rağmen tüketici için etin fiyatı ucuz değildir. Çünkü tüketici sayısının azlığı ve
alım gücü yetersizliği perakendeci kasaba yoğun bir iş olanağı sağlamamaktadır. Bu
nedenle pazarlama maliyeti yani perakendeci kasap marjı yüksektir. Diğer taraftan bu
kesimde maliyet azaltıcı bir faktör olan sakatat ekonomik şekilde
değerlendirilememektedir.
Türkiye’de olduğu gibi TRC bölgesinde de hayvancılık sektörünün istenilen
düzeyde gelişmemesinin nedenleri arasında, hayvan populasyonunun bir kısmının
düşük verimli ırklardan oluşması, yem üretiminin yetersizliği, karma yem fiyatları ile
ürün fiyatları arasındaki dengesizlik, hastalıklarla mücadelenin tatminkar olmaması
yanında, pazarlama sisteminin gelenekselliği ve pazarlama zincirinin uzunluğu,
üreticilerin etkin bir biçimde örgütlenmemesi önemli bir yer tutmaktadır.
TRC Bölgesinde hayvan işletmelerinin küçük ve dağınık olması, ihtisaslaşmış
büyük üretim işletmelerinin az olması, üreticilerin yeterince örgütlenmemesi ve
pazarlama zincirinin uzun olması, pazarlama prodüktivitesinin düşmesine ve
dolayısıyla pazarlama maliyetlerinin yükselmesine neden olmaktadır. Hayvan
üreticileri, tam rekabet şartlarına yakın bir tarzda kasaplık hayvanı arz etmelerine
karşın aracılar eksik rekabet şartları altında malı satın alarak tüketicilere
satmaktadırlar. Hayvan borsasına intikal eden kasaplık hayvan arzındaki azalma,
genel olarak hayvan varlığında meydana gelen azalma ve kaçak kesimlerin artışıyla
açıklanabilmektedir. Kasaplık hayvanların önemli bir bölümünün kesimi halen her
türlü teknolojik olanaklardan ve sağlık kontrollerinden uzak, küçük kesim yerlerinde
gerçekleştirilmektedir.
235
Tablo 117. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Hayvan varlığı ile Et ve Süt Üretimi Miktarları
İLLER B.BAŞ K.BAŞ KANATLI SÜT(Ton) ET(Ton)
Gaziantep 48.894 499.326 462.400 54.637 15.001
Diyarbakır 251.046 717.156 933.790 119.000 14.892
Şanlıurfa 127.515 1.565.921 1.030.335 123.864 9.435
Mardin 56.172 361.911 240.960 106.278 3.055
Batman 24.599 323.338 192.900 31.072 2.900
Siirt 21.570 304.685 171.300 21.390 2.160
Adıyaman 78.248 396.202 462.790 83.408 2.280
Şırnak 27.163 283.648 68.095 35.345 65
Kilis 4.155 131.227 233.685 24.069 362
TOPLAM 639.362 4.583.414 3.796.255 599.063 50.150
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İl Tarım Müdürlükleri
4.7.6.1. Et ve Et Ürünleri Üretim ve Pazarlama Kanalları
Kasaplık hayvan ve et pazarlamasında yer alan aracılar, yaptıkları masraflar
ve hizmetler karşılığında bir ücret almaktadırlar. Bu ücretler pazarlama marjı olarak
nitelendirilmektedir. Pazarlama marjı, aracıların karını ve masraflarını kapsamaktadır.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde tüketime yönelik pazarlama kanalında
yer alan aracılar, canlı hayvan borsasında hizmet veren komisyoncu, toptancı
kasaplar ve perakendeci kasaplardır.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde canlı hayvan ve et ürünleri
pazarlamasında önemli sorunlar mevcuttur.Birçok ilimizde mezbahana olmadığı
halde hayvan kesimi yapılmaktadır.Bu sorunların giderilebilmesi için canlı hayvan
pazarlarının yeniden yapılması, altyapısı modernleştirilmeli, pazarda her gün arz-
talep durumuna göre kalite bazında tek bir fiyat belirlemelidir. Pazarda malını satan
üretici parasını tahsil etmede hiç bir riskle karşılaşmamalıdır.
236
ET VE ET ÜRÜNLERİ PAZARLAMA KANALLARI
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
4.7.6.2. Süt ve Süt Ürünleri Üretim ve Pazarlama Kanalları
Ülkemizde süt ve süt ürünleri sanayi iç pazara yönelik kurulmuş olup, dış
pazarlar bu sanayimiz için ikinci planda kalmaktadır. Süt ve süt ürünleri kolayca
bozulabilen yapıda olmaları nedeniyle raf ömrü nispeten daha uzun, birim fiyatı
yüksek ürünler ve damak tadı damak tadımıza uygun pazarlar öne çıkmaktadır. Bu
nedenle ürün olarak peynir, tereyağı, dondurma vb. ürünler olarak pazara
sunulmaktadır.
Süt talebini artırmaya yönelik kampanyalar, üretici fiyatlarını artıracağı için süt
reklam ve kampanyaları hayvancılık için ciddi bir teşvik olarak dikkate alınmalıdır.
TRC bölgesinde hayvanların genetik kalitesinin düşük olması, hayvan başına
süt veriminin yükseltilmesinde engel oluşturmaktadır. Türkiye’de Orta Doğu ülkeleri
ile Türkî Cumhuriyetler süt ve süt ürünleri ihracatı için pazar oluşturmaktadır. Başlıca
ihraç pazarlarımız arasında komşularımız Azerbaycan, Orta Doğu ve Körfez
ülkelerinden Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikler, Katar ve Suudi Arabistan ayrıca KKTC,
ABD, Makedonya ve Yugoslavya yer almaktadır. İthalat ise genelde AB ülkelerinden
Ukrayna ve Polonya’dır.
ÜRETİCİ
HAYVAN TÜCCARI HAYVAN PAZARI
TÜKETİCİ
MEZBAHANE
ÖZ TÜKETİM
İMALATHANE
MARKET
KASAP
237
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ PAZARLAMA KANALLARI
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
ÜRETİCİ
TOPLAYICI TÜCCAR YEREL PAZAR
(SÜT ÜRÜNLERİ)
SÜT FABRİKASI
TÜKETİCİ
SÜT TOPLAMA MERKEZİ
ÖZ TÜKETİM
PARAKENDE SATIŞ NOKTASI
238
Tablo 118. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Süt ve Süt Ürünleri Pazarlama SWOT Analizi
AMAÇ MEVCUT DURUM PROBLEMLER
VE KISITLAR FIRSATLAR TEHLİKELER
Süt ve
Süt Ürünleri
Pazarlaması
Bölgede üretimi
yapılan
Sütün büyük bir
bölümü direkt
veya indirekt
üreticiden tüketiciye
süt,yoğurt,peynir,lor
,
çökelek vb. şekilde
pazarlanmaktadır.
Bölgede Süt
toplama
Merkezi veya
mandıra vb.
Organizasyonlar
yetersizdir.
Bölgede yeterince
Marka süt ürünleri
üretim ve paketleme
tesisleri
bulunmamaktadır.
Fiyatlarda reel
olarak artış eğilimi
vardır.
Üretici Birlikleri,
Kooperatif
vb.Örgütler
Yetersizdir.
Üretici Birlikleri,
Kooperatif vb. Örgütler
ile süt toplama Merkezi
veya mandıra gibi
tesisler yeterince
bulunmadığı
için üretilen süt
ekonomik olarak
değerlendirilememekted
ir.
Bölgede hayvancılık
genellikle aile
işletmeciliği ve bitkisel
üretim işletmeleri ile iç
içe
yapılmaktadır.
Bölgede üretimi yapılan
süt ve süt ürünleri
işletmelerde iptidai
olarak üretildiği için
gıda güvenilirliği
açısından problem
oluşturmaktadır.
İç ve dış talep miktarını
artıracak marka veya
kampanya yoktur.
Kooperatifleşme
vb
Örgütlenme ile
fiyatlar
dengelenebilir,
yeni Pazar
imkanları
oluşturulabilir.
Ambalaj
Etiketleme ve
marka yaratılarak
iç ve dış talep
artırılabilir.
Süt ve süt ürünleri
işleme tesisleri
kurularak kalite ve
gelir artırılabilir,
gıda güvenilirliği
sağlanabilir.
Üretim
artışından
fayda yerine
organizasyon ve
yönetim
eksikliği
nedeniyle üretici
eline geçen
fiyatların düşme
riski ve
üretimden vaz
geçilme tehlikesi
vardır.
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
239
4.7.7.Organik Tarım Ürünleri Üretim ve Pazarlama Kanalları
Türkiye tarımsal yapısı ve gelenekleri, genetik zenginliği, farklı agro-
ekosistemlere sahip oluşu dikkate alındığında iç ve dış pazar talebi olan ürünlerin
üretimi açısından şanslı görünmektedir. Ülkemizde ekolojik tarım faaliyetleri 1986
yılında ithalatçı firmaların istekleri doğrultusunda, ihracata yönelik olarak başladı.
Önceleri ithalatçı ülkelerin bu konudaki mevzuatına uyumlu halde yapılan
üretim ve ihracat, 24 Haziran 1991’de Avrupa Birliği’nde ekolojik tarım faaliyetlerini
düzenleyen yönetmeliğe uygun olarak devam etti. İlk yıllarda kuru üzüm, kuru incir ve
kuru kayısı gibi yalnızca birkaç gıda ürünü listeye girerken, şu anda fındık, nohut,
mercimek, kuru erik, kuru fasulye, Antep fıstığı, kestane, kekik, kimyon, susam,
dondurulmuş meyve ve sebze, elma, çilek, armut, sarımsak, kereviz gibi geniş bir
yelpaze mevcut; 170 dolayında sertifikalı ürün, 100 dolayında sertifikalı firma
faaliyette. İhracatımız da başta Almanya, İngiltere gibi Avrupa Birliği ülkelerine ve
ABD, Kanada ve Japonya’ya yönelik yapılıyor.
Organik üretimin ilk başladığı günden itibaren dış Pazar talebine göre
şekillenmesi ve iç pazarda talep edilen yaş meyve-sebze, un ve mamulleri, et, süt ve
ürünlerinin organik ürün yelpazesinde yer almaması da iç pazarın gelişmesinde
sınırlayıcı etki yapmıştır. Dış pazar için sözleşmeli olarak gelişen organik üretimde
üreticiler iç pazara yönelmek için de benzer sözleşmelerin beklentisi içine girmiştir.
Parasal kaynakları kıt ve bilgi düzeyinin yetersiz olması Pazar garantisi olmaması
durumunda üreticinin kendiliğinden organik üretime geçişinde engel oluşturmaktadır.
Türkiye’nin organik ürün pazarı 2003 yılında 36.9 milyon doları ihracat olmak
üzere toplam 40 milyon dolara ulaştı. 2002 yılında 19 bin ton olan organik ürün
ihracatından 30 milyon 877 bin 140 dolar gelir elde edildi. 2003 yılında ihracat 21 bin
tona, gelir 36 milyon 932 bin 995 dolara çıktı. Ayrıca dünyada 18.385 ton Organik
olarak üretilen yaş meyve ve sebzelerin farklı bir pazarlama sistemi bulunmaktadır.
Bu ürünlerin çok büyük bir kısmı dış pazara sunulmakta, bir kısmı doğrudan
tüketilmekte, bir kısmı ise normal mamül ürünlerin karışımlarında yer almaktadır.
Üretim projesi ülkede yetkili firmalar tarafından gerçekleştirilir ve ürünler bu firma
tarafından paketlenir ve ihraç edilir.
240
Diğer ülkelerde olduğu gibi henüz ülkemizde de organik tarım ürünleri dış
ticaretine ilişkin istatistiksel altyapı oluşturulmamıştır. Bahsedilen nedenle, ihracata
ait istatistiki değerler ancak Ege İhracatçıları Birlikleri kayıtlarından izlenebilmektedir.
1985-86 yıllarında kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı ihracata konu olan
organik ürünler iken, 2001 yılında sektör ve ürün yelpazesi genişlemiştir. Organik
ürünler üretim ve ihracatı sert kabuklu ve kuru meyveler, dondurulmuş meyve ve
sebzeler, yaş meyveler ve sebzeler, baharatlar ve bakliyat sektöründe yoğunlaşmış
olup gülsuyu, gülyağı, zeytinyağı ve pamuk üretimi ve ihracatı gerçekleştirilen diğer
organik ürünler olmuştur.
İhracatımızın yöneldiği ülke sayısı 37 olup, AB ülkeleri en önemli ihraç
pazarımızı oluşturmaktadır. AB ülkeleri dışında Kuzey Avrupa ülkeleri, ABD, Kanada
ve Japonya dikkat çeken potansiyel Pazar görünümündedir.
İhracata konu olabilecek bir başka ürün grubu da organik olarak üretilmiş
meyve ve sebzelerdir. Hiçbir katkı maddesi içermeksizin üretilen bu ürün grubu
gelişmiş ülke pazarlarında geniş ölçüde alıcı bulmaktadır.
Bölgede kısmen zararlı populasyonunun az ve zirai ilaçlamanın yapılmadığı,
suni gübrenin kullanılmadığı dağlık alanlarının ileride ekolojik tarım için düşünülebilir.
Bölgede şu ana zararlı yoğunluğunun en az ve sulu alan darlığından dolayı zirai
mücadelenin diğer tarımsal ürünlerde de asgari seviyede yapıldığı dağlık bölgeye
yakın etek kısımlarındaki alanlarda biyolojik mücadeleye gereken önem verilerek,
ekolojik tarıma uygun hale getirilebilir.
Ayrıca organik olarak üretilen yaş meyve ve sebzelerin farklı bir pazarlama
sistemi bulunmaktadır. Bu ürünlerin çok büyük bir kısmı dış pazara sunulmakta, bir
kısmı doğrudan tüketilmekte, bir kısmı ise normal mamul ürünlerin karışımlarında yer
almaktadır. Üretim projesi ülkede yetkili firmalar tarafından gerçekleştirilir ve ürünler
bu firma tarafından paketlenir ve ihraç edilir.
Bölgede yüksek alanlarda ova kesimine nazaran çok az pestisit ve suni gübre
kullanımı ekolojik tarımın yapılabilmesi için bir avantajdır. Bölgede özellikle üzüm’ün
241
suni gübresiz ve ilaçsız yetiştirilmesi, sebzecilikte ve meyvecilikte özellikle ürünlerin
doğal olarak yetişmesi ileride bu bölgede organik tarıma geçişi hızlandıracaktır.
Bölgede organik tarımın başarıya ulaşabilmesi için ayrıca pazarlama
mekanizmasının çok iyi kurulması ve ulaşım probleminin ortadan kaldırılması
gerekmektedir. Organik tarım yetiştirilme tekniklerinin ve esaslarının çiftçilere
öğretilmesi ve benimsenmesi için yayım çalışmalarının hızlandırılarak pilot bölgelerde
uygulamaya başlanması gerekmektedir.
4.7.8. İşlenmiş Tarımsal Üretim ve Pazarlama Kanalları
Tarım ürünlerinin bir kısmı doğrudan tüketildiği gibi bir kısmı da işlenerek
tüketilmektedir. Artan gelir ve eğitim düzeyine paralel olarak tüketici tercihleri işlenmiş
tarım ürünlerine doğru değişim göstermiştir. Tarım ürünlerinin işlenmesi aynı
zamanda ürünün kullanım dönemini uzatması, dolayısıyla pazarlama süresinin
uzatılması açısından da çok önemlidir.
Türkiye'de doğal koşulların uygunluğuna bağlı olarak büyük bir gıda maddeleri
üretim kapasitesi bulunduğundan, tarım ürünlerini işleyen sanayiler bakımından da
büyük bir potansiyel söz konusudur. Gıda maddeleri üretimi ve gıda sanayii hem
birbirini tamamlayan hem de birlikte ekonomik gelişmeye katkı sağlayan önemli
ekonomik faaliyet alanlarıdır. Ancak, Türkiye’de tarım ürünleri işleme sanayiinde
mevcut kapasitenin yeterince kullanıldığını söylemek güçtür. Türkiye’de domates
işleme sanayii kurulu kapasitesinin %64’ünü, sebze konserve sanayii %56’sını,
meyve-konserve sanayii %44’ünü, meyve suyu sanayii %59’unu kullanmaktadır.
Türkiye'de İşlenmiş tarım ürünleri üretimi içinde ilk sırayı %35,3 oranı ile un ve
unlu mamuller almakta, un ve unlu mamuller üretimini sırasıyla bitkisel yağlar
(%13,2), meyve ve sebze işleme sanayii ürünleri (%12,2), şeker ve şekerli mamuller
(%11,5) ve mezbaha ürünleri (%11,1) izlemektedir.
Türkiye’de gıda sanayi ürünleri genel olarak yurt içinde pazarlanmaktadır.
Özellikle et, süt, tahıl ve nişasta ürünleri, bitkisel yağlar bunların başında gelmektedir.
242
Gıda ürünlerine yönelik iç talep ve bunun sonucu oluşacak yurt içi pazarların
şekillenmesi ürün ve ikame ürün fiyatları, gelir düzeyi, alışkanlıklar gibi bir çok faktöre
bağlı olarak değişmektedir.
Türkiye’de gıda sanayi alanında firmaların Pazar payları, ürünlerin
pazarlanmasını etkilemekte, iç ve dış pazarda yer almasını değişken hale
sokmaktadır. Rekabet ortamı içerisinde bir çok firma yer alabilmekte, bu anlamda
Pazar paylarını arttırıcı çalışmalarda bulunmaktadırlar.
1995 yılında 2003 yılına kadar olan süre içerinde gıda sanayi üretiminin dış
pazarda pazarlanma oranları incelendiğinde, ortalama olarak sanayinin % 6-8’nin dış
pazarlarda değerlendirildiği görülecektir. Sanayi ürünleri içinde özellikle meyve ve
sebze işleme sanayi ürünleri ile bitkisel yağ ve şekerli ürünler dış pazarda yüksek
oranda yer bulabilmektedir.
Alt sektörler bazında payları değişse de, gıda sanayinde pazarlama
kanallarında toptancı, perakendeci, bayii ve distribütör dağıtıcılar ya da doğrudan
satışlar görülmektedir. Günümüzde, özellikle büyük üreticilerin avantajlarından
yararlanmak için distribütörlük sistemini kullandıkları bilinmektedir. Ayrıca son yıllarda
yaşanan ekonomik krizler sonucunda, büyük firmalar seçici dağıtım sistemine önem
verirken, küçük ve orta büyüklükteki firmalar ise daha geniş satıcı gruplara
yönelmişlerdir.
Türkiye’de işlenmiş tarımsal ürün dış pazarı incelendiğinde sektör içerisinde en
önemli grubu şüphesiz turşu oluşturmaktadır. Bunu zeytin ve kaparinin olduğu grup
izlemekte, konserve meyveler ve geçici konserve edilmiş sebzeler daha sonra
gelmektedir. İhraç edilen konserve sebzeler içerisinde bamya, bezleye, enginar, taze
fasulye, sebze karışımları ve diğer sebzeleri ön sırada gelirken konserve meyve
ihracatımızda kiraz ve vişne konserveleri ile diğer meyve konserveleri önem
kazanmaktadır. 2003 yılı itibariyle konserve meyve ve sebze ihracatının % 40’ı turşu
salamura zeytin ihracatından oluşmaktadır. 1995 yılında 162.018 ton ve 175.191 $
olan konserve meyve ve sebze ihracatı 2003 yılında 252.121 ton ve değer olarak da
% 47.4 oranında artarak 199.117 $’a yükselmiştir.
243
En önemli pazarlarımız 2003 yılı itibariyle ABD Doları cinsinden Almanya,
Japonya, Rusya Federasyonu, Romanya, Hollanda, Suudi Arabistan, ABD, İngiltere
ve Cezayir’dir.
Türkiye’de konserve meyve ve sebze ithalatı çok düşük miktarlar ve
değerlerde yapılmaktadır. İthalat özellikle Türkiye’de üretilmeyen çeşitlerden
oluşmaktadır. 1995 yılında 2.337 ton ve 2.522 $ olan konserve meyve ve sebze
ithalatı fazla bir değişim göstermemiş 2003 yılında 2.291 ton ve 2.566 $ olmuştur.
Türkiye işlenmiş tarımsal ürünler içerisinde dondurulmuş meyve ve sebze
üretimi de yer almakta olup üretimin % 70’i ihraç edilmektedir. 2003 yılında 50 ülkeye
ihracat yapılmış olup başlıca pazarımız AB ülkeleri, ABD, Çin Halk Cumhuriyeti,
İngiltere, Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Japonya ve Orta Doğu’dur.
Dondurulmuş meyve ve sebzenin ihracatı ürün bazında incelendiğinde, 2003
yılında sebze grubundan tatlı biber, domates, mantar, kapsicum ve soğan başı çeken
ürün çeşitleri olmuşlardır. Meyvelerden ise çilek, kiraz ve vişne ihracatta en büyük
payı alan ürünlerdir.
Dondurulmuş meyve ve sebze sektöründe ithalat üretimin yetersiz kaldığı
durumlarda başvurulan bir yöntem olup ithal edilen ürün çeşit miktarı yıllar itibariyle
farklılık göstermektedir.2003 yılında ithalatta en büyük kalem sebzede tatlı mısır,
meyvede ise vişne olmuştur.
Diğer bir sektör olan meyve suyu sektörü ülke için avantajlar sağlamaktadır.
Türkiye’nin meyve suyu ve konsantresi ihracatı 1970 yılında 6 ton gibi sembolik bir
rakamla başlamış ve hızlı bir artışla 2003 yılında 84. 8 bin tona yükselmiştir.
Türkiye’nin meyve suyu ve konsantresi ihracatında en önemli kalem elma suyudur.
Elma suyunun 2002 yılı toplam meyve suyu ve konsantresi ihracatındaki payı % 61
düzeylerindeyken 2003 yılında bu pay % 46.4 düzeyinde olmuştur. Elma suyu başta
Almanya olmak üzere Hollanda, Avusturya, İngiltere, Fransa, Azerbaycan ve İtalya
gibi çeşitli ülkelere ihraç edilmektedir. 2001 yılında 71.342.755 ton ve 45.827.328 $
olan meyve suyu ve konsantresi ihracatımız 2003 yılında 84.808.115 ton ve
72.584.177 $’a yükselmiştir.
244
Türkiye’de 2003 yılında toplam 25 ülkeden meyve suyu ve konsantresi ithalatı
gerçekleşmiş ve % 39 payı ile Brezilya başı çekmiştir. Uzak Doğu ülkelerinden
özellikle karışık meyve suları üretiminde kullanılmak üzere tropikal meyvelerin ithalatı
yapılmıştır.
4.8. Tarımsal Örgütlenme
Günümüzde tarımsal piyasalarda güç sahibi olmak, üretimin çokluğuyla değil,
ona dayanan örgütlerle sağlanabilmektedir. Üreticilerin, ürettikleri ürünlere hak
ettikleri değeri elde edebilmeleri için, tarımı görüp gözeten, bir merkezden tutarlı
stratejiler üreten ve bunu uygulama gücüne sahip bölgesel bir yapı etrafında organize
olmaları gereklidir. Dağınık bir yapıda farklı stratejiler izleyerek bireysel yapılan
üretim faaliyetleri sorunların çözümünde yetersiz kalmakta, oysa planlı ve organize
örgüt gücünden faydalanarak bireysel olarak çözülemeyen sorunlar kolaylıkla
aşılabilmektedir.
Örgütlenme, üreticilerin birlikten doğan güçten faydalanarak planlı ve organize
hareket etme talebinin bir ürünüdür. Dolayısıyla, tarımda örgütlenmenin
güçlenebilmesi, üreticilerin bu faaliyetin faydaları hakkında gerekli birikimi edinmeleri
ile mümkündür.
Örgütlenme; benzer sorunlara sahip bireylerin sorunlarını çözmek için bir
araya gelmeleri olarak ifade edilebilir. Örgütlenme sonucu hem bireylerin sorunları
çözüme kavuşmakta, hem de bir baskı ve güç grubu oluştuğundan bireylerle ilgili
uygulanacak politikalara yön verilebilmektedir.
Ülkemiz tarımında kamusal ve kamu dışı (sivil toplum) örgütlenme türlerine
rastlanmaktadır. Bazı üretici örgütleri (tarımsal kalkınma kooperatifleri ve damızlık
sığır yetiştiricileri birlikleri vb) bireylerin kendi çaba ve istekleriyle kurulmakla birlikte,
bu örgütlerin de yönetimlerine devletin bazen dolaylı, bazen ise denetleme yoluyla
müdahale ettiği görülmektedir. Ayrıca, devletin yönetimlerini siyasi iktidarlar kanalıyla
doğrudan ya da dolaylı kontrol ettiği tarımsal kooperatifler (tarım kredi, tarım satış
kooperatifleri vb) ve İçişleri Bakanlığına bağlı mahalli idare birlikleri mevcuttur.
Tarımdaki üretici örgütlerinin bir kısmı Tarım Bakanlığı bünyesinde ya da ona bağlı
245
olarak faaliyet göstermektedir. Bakanlığın yurt çapında il ve ilçelerde teşkilatlanması
örgütlerin kuruluşunu ve yayılışını kolaylaştırmaktadır.
4.8.1.Türkiye ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Tarımında Örgütlenme
Ülkemiz tarımının örgütlenme yapısı, TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki
örgütlenme hakkında da bilgi sahibi olmamıza yardımcı olacaktır. Bu başlık altında
genelde ülkemiz tarımında, özelde ise TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde mevcut
tarımsal örgütlenmenin bugünkü durumu hakkında bilgi verilecektir. Ülkemiz
tarımında yer alan kamu ve kamu dışı örgütler bünyesinde, kamusal hizmetleri yerine
getiren örgütler, teknik elemanların üye oldukları meslek örgütleri ve üreticilerin
meslek ve ekonomik örgütleri olmak üzere çok değişik tarımsal örgütler
bulunmaktadır.
Ancak ülkemizde çok sayıda tarım ve üretici örgütü bulunmasına rağmen
tarımda örgütlenme henüz yeterli seviyede değildir. Özellikle mali sorunlar,
örgütlenme bilincinin tam olarak yerleşmemesi ve tarım kesiminde eğitim düzeyinin
düşük oluşu, örgütlerin gelişimini engellemekte ve onları bir anlamda kamuya bağımlı
kılmaktadır. Oysa gelişmiş ülkelerdeki özerk ve bağımsız üretici örgütleri tarım
politikalarının oluşumunda etkili olmaktadırlar. Örgütler daha da ileri giderek yatay
bütünleşmelerini tamamlamışlar, birçok ülkede federasyon ve konfederasyon (bölge
ve merkez birlikleri) şeklinde üst örgütlerini oluşturmuşlar, dikey bütünleşme yoluyla
da faaliyetlerini çeşitlendirerek ekonomik açıdan güçlenmişlerdir.
Ülkemiz tarımında küçük işletmeler hakim durumda olduğundan, henüz tam
olarak pazara dönük üretime geçilememiştir. Öte yandan, tarımda sayıları az da olsa,
büyük üreticiler de bulunmaktadır. Tarım kesiminde faktörlerin tümünü dikkate alan
bir örgütlenmeye ihtiyaç olmasına karşılık, üreticilere genelde tek tip ve esnek
olmayan bir örgütlenme modeli dayatılmaya çalışılmaktadır. Oysa gelişmiş
ülkelerdeki örgütlenme modelleri üzerinde uzun zaman çalışılmakta ve tarım kesimi
için en uygun örgütlerin kurulmasına çaba sarf edilmektedir. Bu ülkelerde devlet,
örgütlere sadece yol gösterici ve destekleyici yönde yardımda bulunmaktadır.
Üretici örgütleri kırsal toplumun yaşam düzeylerini iyileştirmede, kıt kaynaklara
sahip olan üreticilerin gelirlerini artırmada ve tarımsal gelişmeyi sağlamada önemli
246
araçlardan biri olup, bütün dünyada etkin bir biçimde kullanılmaktadır. Çiftçilerin kırsal
kesimde dağınık yaşamaları, alıcı ve satıcılar karşısında güçsüz olmaları, ekonomik
ve mesleki çıkarlarını korumak amacıyla, üreticileri meslek odaları, kooperatifler,
sendikalar, dernekler gibi farklı amaçlı örgütler kurmaya itmiştir.
Ülkemiz tarımında kamusal hizmetleri yerine getiren örgütler, teknik
elemanların üye oldukları meslek örgütleri ve üreticilerin meslek ve ekonomik
örgütleri olmak üzere çok değişik tarımsal örgütler bulunmaktadır.
4.8.1.1. Tarımda Kamusal Örgütlenme
Ülkemiz tarım kesiminde kamusal hizmetleri yerine getiren, tarımla ilgili kamu
hizmetlerinin yönetiminde görev alan birçok kamu kuruluşu mevcuttur. Bunların
arasında çeşitli kurullar, bakanlıklar, müsteşarlıklar sayılabilir. Kamu sektöründe
tarımla ilgili önemli kararların alınması ve yürütülmesinde kurulların rolünün oldukça
fazla olduğu görülmektedir. Tarım politikalarının oluşturulmasıyla ilgili kararların
alınmasına ilişkin süreçte yer alan geleneksel kamu örgütleri ve kurullar ülke geneli
ve dolayısıyla TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi için üstlendikleri görevler itibarıyla
şöyle listelenebilir;
Desteklenecek ürünlerin seçimi ve fiyatların saptanması, tarımın finansmanını
sağlanması, kredi borçlarının ertelenmesi v.b. konularda Bakanlar Kurulu,
Desteklenecek ürünlerin ve fiyatların tespiti, hayvancılığı destekleyici
önlemlerin Bakanlar Kuruluna önerilmesi, Tarım Satış Kooperatiflerine destekleme
alım yetkisinin verilmesi v.b. konularda Yüksek Planlama Kurulu,
Para ve krediler konularında öneriler geliştirmek, girdi ve kredi
sübvansiyonlarını kararlaştırmak, ihracat teşvik primlerinin belirlemek ve Bakanlar
Kuruluna sunmak v.b. konularda Para, Kredi ve Koordinasyon Kurulu,
Tarım politikalarının hazırlanması ve uygulanmasına katkı, tarımsal yatırımlar,
tarımı koruma ve geliştirmeye yönelik öneriler, araştırma, yayım, kırsal kalkınma,
küçük ölçekli sulamalar v.b. konularda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı,
247
Tarım Satış Kooperatiflerinin bazı işlevlerinin düzenlenmesi, Türkiye Şeker
Fabrikaları A.Ş. ile ilgili faaliyetlerde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı,
Büyük sulama işlerinde Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı,
Tarıma yönelik yardımlar yapmak ve tarım ürünleri iç ve dış ticaretini
düzenlemeye yönelik önlemler almak için Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı,
Tarımsal müdahale alımları yapan KİT’lere çeşitli krediler kullandırmak için
Merkez Bankası,
Tarımsal müdahale alımı yapan KİT’lere, Destekleme Fiyat İstikrar Fonu
(DFİF) kaynaklarını kullandıran T.C. Ziraat Bankası,
Ayrıca, kurumsal düzenlemeleri organize etmek, uluslararası anlaşmalardan
doğan yükümlülükleri yerine getirebilmek, tarım politikalarını tek elden ve etkin bir
şekilde yürütmek gibi faaliyetleri yerine getirmek gayesiyle Tütün ve Tütün
Mamullerini ve Alkollü İçkiler Piyasasını Düzenleme Kurulu, Şeker Kurulu ve Tarım
Satış Kooperatifleri Birliklerini Yeniden Yapılandırma Kurulu.
Tarım kesimindeki çiftçilere ve ailelerine tarımsal yayım hizmeti sunan, tarımla
ilgili her türlü devlet hizmetini gerçekleştiren (tarım politikalarının hazırlanması ve
uygulanması katkı, tarımı korumaya ve geliştirmeye yönelik öneriler, araştırma ve
kırsal kalkınma) ve üretici örgütleri ile ilgili faaliyetlerin birçoğunu bünyesinde
barındıran Tarım ve Köyişleri Bakanlığıdır. Bakanlık; bakan ve bakana bağlı
müşavirler ile müşavirlikler, müsteşar ve müsteşar yardımcıları başta olmak üzere
Ana Hizmet Birimleri (TÜGEM, TEDGEM, TAGEM, Koruma ve Kontrol Genel
Müdürlükleri, Dış İlişkiler ve AT Koordinasyon Daire Başkanlığı) ve diğer birimlerden
oluşmaktadır.
4.8.1.2.Tarımda Özel Örgütlenme
Kamu dışı örgütlenme meslek örgütleri, dernekler, odalar, vakıflar ve diğer
özel kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Meslek örgütleri aynı mesleğe sahip
bireylerin, mesleki hak ve görevleriyle ilgili her türlü faaliyetlerini yürüten, gerektiğinde
248
ve toplumu ilgilendiren olaylarda hükümetin politika ve uygulamalarına hem meslek
örgütü olarak hem de toplumsal çıkarları koruyarak müdahalede bulunan örgütlerdir.
Buradan hareketle tarımda özel örgütlenmeyi de iki ana başlık altında incelemek
doğru olacaktır. Bu iki başlığı, Meslek Örgütleri ve Ekonomik ve Sosyal Amaçlı
Örgütler şeklinde sıralamak mümkündür. Genelde Türkiye ve özelde TRC
Güneydoğu Anadolu Bölgesi olmak üzere tarımda özel örgütlenme aşağıda
incelenmiştir.
4.8.1.3. Tarımda Meslek Örgütleri (Odalar ve Dernekler)
Ziraat Odaları
Başlıca görevi çiftçilerin mesleki örgütü olarak karşılaşılan sorunları çözmektir.
TZOB tarafından uygulanan Önder Çiftçi Projesi kapsamında kurulan ve desteklenen
11 önder Çiftçi Derneği aracılığı ile çiftçi eğitimlerini gerçekleştirir. Ülkemizde halen
600 Ziraat Odasında dört milyona yakın çiftçi kayıtlıdır.
Meslek Odaları
İçinde tarımsal üreticiler olmamasına rağmen tarım sektörüne hizmet götüren
odalardır. Kendi meslek gruplarının menfaatleri ile ilgili çalışmalar yapmaları yanında
tarım ve gıda sektörü ile ilgili politika oluşturma ve üretici menfaatlerini koruma
yönünde de etkili olmaktadır.
Türkiye’de tarımla ilgili başlıca meslek odaları; Türkiye Mimar ve Mühendis
Odalarına bağlı Ziraat Mühendisleri Odası, Peyzaj Mimarları Odası, Gıda
Mühendisleri Odası ve Orman Mühendisleri Odasıdır. Meslek örgütü olarak
nitelendirilen başlıca birlikler ise; Veteriner Hekimler Birliği, Türk Ziraat Yüksek
Mühendisleri Birliğidir.
Dernekler
Tarım kesiminde meslek örgütleri olarak faaliyette bulunan başlıca dernekler;
Önder Çiftçi Danışmanlık Dernekleri, Türkiye Ziraatçılar Derneği, Türkiye Ormancılar
Derneğidir. Bunların içinde Önder Çiftçi Danışmanlık Derneklerine kısaca
değinilecektir. Önder Çiftçi Projesi çerçevesinde kurulan Çiftçi Danışmanlık
Dernekleri çiftçilerin kendi inisiyatifi ile kurdukları ve amacı üyelerine istihdam ettikleri
tarım danışmanı vasıtasıyla tarımsal danışmanlık hizmetleri vermek olan örgütlerdir.
249
Halen Türkiye genelinde 1986 yılında pilot bölge olarak uygulamaya geçirilen
Tekirdağ’da 4, Şanlıurfa, Polatlı, Silivri, Bafra, Ceylanpınar, Osmaniye ve Yüreğir’de
birer adet olmak üzere toplam 11 adet önder çiftçi danışmanlık derneği
bulunmaktadır. Bunlarda birisi (Şanlıurfa Önder Çiftçi Danışmanlık Derneği) TRC
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunmaktadır. Bu derneklerin gelirlerinin %50’si
Türkiye Ziraat Odaları Birliği aracılığı ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığından, %50’si ise
üye çiftçiler tarafından karşılanmaktadır.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi tarımındaki meslek örgütlerine ait bilgiler
Tablo 119.da verilmiştir.
Tablo 119. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Tarımda Mesleki Örgütlenme Durumu
ODALAR
TRC1 T
op
lam
TR
C1
TRC2
To
pla
m T
RC
2 TRC3
To
pla
m T
RC
3
TR
C
Gazia
nte
p
Ad
ıyam
an
Kilis
Şan
lıu
rfa
Diy
arb
akır
Mard
in
Batm
an
Şır
na
k
Siirt
Ziraat Mühendisleri Odası 1 1 1 3 1 1 2 1 1 1 1 4 9
Ziraat Odaları 8 5 3 16 11 13 24 8 5 7 3 23 63
Veteriner Hekimler Odası 1 0 0 1 1 1 2 0 0 0 0 0 3
DERNEKLER
Çiftçi Birlikleri Derneği 0 0 0 0 0 4 4 0 0 0 0 0 4
Ekolojik Tarım Derneği 0 0 0 0 0 1 1 0 0 0 0 0 1
Türkiye Ziraatçılar Derneği 0 0 0 0 1 0 1 0 0 0 1 1 2
Türkiye Ormancılar Dr. 0 0 0 0 1 0 1 0 0 0 0 0 1
Kırmızı Biber Ür. Der. 1 0 0 1 0 0 0 0 0 0 0 0 1
Önder Çiftçi Danışmanlık
Derneği 0 0 0 0 1 0 1 0 0 0 0 0 1
Bulgur Un Mercimek Sanayi
Derneği 0 0 0 0 1 0 1 0 0 0 0 0 1
Tarımsal Üretimi Gel. Der. 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 1 1 1
Çiftlik Hayvanlarını Koruma ve
Geliştirme der. 0 0 0 0 0 5 5 0 0 0 0 0 5
Avcılar Derneği 0 0 0 0 0 1 1 0 0 0 0 0
1
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
250
Tablo 119.da da görüldüğü gibie; TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde 9 tane
Ziraat Mühendisleri Odası, 63 tane Ziraat Odası ve 3 tane Veteriner Hekimleri Odası
bulunmaktadır. Alt bölgeler arasında odaların dağılımı açısından önemli bir fark
görülmemektedir. Yine çeşitli tarımsal konularda faaliyetini sürdüren toplam 18 adet
dernek kurulmuştur. Çizelgeye göre tarıma hizmet eden en yoğun dernek faaliyetinin
TRC2 Alt Bölgesinde olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra, Çiftçi Birlikleri, Ekolojik
Tarım Derneklerinin sadece TRC2 Alt Bölgesinde, Kırmızı Biber Üreticileri Derneğinin
sadece TRC1 Alt Bölgesinde ve Tarımsal Üretimi Geliştirme Derneklerinin ise sadece
TRC3 Alt Bölgesinde bulunduğu görülmektedir.
4.8.1.4. Diğer Özel Örgütler
Tarım kesimindeki diğer özel kuruluşlardır. Bunlar arasında bankalar
(Tarişbank gibi), danışmanlık ve mühendislik şirketleri ilk akla gelen kuruluşlardır.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde tespit edilen bu ve benzeri herhangi bir
müessese yoktur.
4.8.1.5.Tarımda Ekonomik ve Sosyal Amaçlı Örgütlenme
4.8.1.5.1.Tarımda Ekonomik Örgütlenme
Tarımsal Amaçlı Kooperatifler
Ülkemizde kooperatifleri tarım ve tarım dışı kooperatifler şeklinde iki grup
altında inceleyebiliriz. Tarım kooperatifleri gerek konuları, gerek amaç ve ilkeleri,
gerekse sosyal ve ekonomik işlevleri yönünden tarım dışı kooperatiflerden
ayrılmaktadırlar. Genelde ortaklara götürülen hizmetlere (satış, kredi, üretim v.s.)
göre kooperatiflere isim verilir. Ülkemizde ekonomik ve sosyal yapının bir gereği
olarak en fazla gelişen kooperatifler; tarımsal kalkınma, tarım kredi, tarım satış,
pancar ekicileri ve sulama kooperatifleri olmuştur.
Türkiye’de ve TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunan tarımsal
kooperatiflerinin sayıları ve ortak sayıları gibi bilgiler toplu olarak tablo 120 ve tablo
121.de verilmiştir. Tablolarda da görüldüğü gibi değişik konularda çalışan 7.996 adet
tarımsal amaçlı kooperatif ve bu kooperatiflerin 5 milyona yakın ortağı bulunmaktadır.
Türkiye’de en fazla ortak ve üye sayısına sahip kooperati, 31 adet pancar
251
kooperatifleridir. Bunun sebebi her şeker fabrikasında bir kooperatif oluşu ve bu
kooperatife o fabrikaya pancar teslim eden tüm şeker pancarı üreticilerinin ortak
olmasıdır. Buna karşılık sayısı 2.937 olan tarımsal kalkınma kooperatiflerinin ortak
sayısı 728.588’dir.
Tablo 120. Türkiye ve TR 6 Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Bulunan Tarım Kooperatiflerinin
Çeşitleri ve Sayıları
İLLER Tarım
Kredi
Tarımsal
Kalkınma
Su
Ürünleri Sulama
Tarım
Satış TOPLAM
Gaziantep 18 11 1 10 13 53
Adıyaman 12 44 7 9 0 72
Kilis 3 20 0 3 0 26
TRC1 33 75 8 22 13 151
Şanlıurfa 59 81 2 7 3 152
Diyarbakır 1 123 2 7 1 134
TRC2 60 204 4 14 4 286
Mardin 4 43 0 0 1 48
Batman 2 31 1 0 0 34
Şırnak 0 28 0 0 0 0
Siirt 1 13 0 0 0 14
TRC3 7 115 1 0 1 124
TRC 100 394 13 36 18 561
TÜRKİYE 2.127 2.937 413 2.157 331 7.996
Oran (%) 4,70 13,42 3,15 1,67 5,44 7,02
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
Kırsal alanda köy düzeyinde en geniş şekilde örgütlenmiş olan kooperatif türü
tarım kredi kooperatifleridir. Ülkemizde 2.127 tarım kredi kooperatifinin 1.5 milyona
yakın ortağı vardır. Sulama kooperatiflerinin sayısı da 2.000’in üzerinde ise de,
ekonomik açıdan güçlü değildirler. Öte yandan sayıları 331 olan tarım satış
kooperatifleri ve birlikleri iş hacmi açısından oldukça güçlü kooperatiflerdir. Ülkemizde
en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında yer almaktadırlar.
Türkiye genelindeki kooperatiflerin toplamı içinde TRC Güneydoğu Anadolu
Bölgesinin payı %7,02’dir. Yani hemen hemen 14 kooperatiften biri TRC Güneydoğu
252
Anadolu Bölgesinde bulunmaktadır. Bunun yanında, bölgede Türkiye genelindeki
%13,42’lik payıyla tarımsal kalkınma kooperatifleri ön plana çıkmaktadır. Bunu tarım
satış (%5,44) ve tarım kredi (%4,70) kooperatifleri takip etmektedir. Alt bölgeler
düzeyinde incelendiğinde; TRC2 alt bölgesinin diğer iki alt bölgeye göre daha fazla
örgütlenmiş olduğu görülmektedir. Su ürünleri kooperatifleri bakımından TRC
Güneydoğu Anadolu düşük düzeylerdedir. Halbuki bölge GAP Projesi kapsamında
yapılan baraj gölleri ile su potansiyeli bakımından oldukça zengin bir duruma gelmiştir
ve bu potansiyelin değerlendirilmesi uygun olacaktır.
Türkiye’deki kooperatif ortağı çiftçilerin %2,11’i TRC Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde bulunmaktadır. Bölgede kooperatif ortağı bakımından, Tarım Kredi
Kooperatifleri (55.638 ortak) ilk sırada yer alırken, bunu tarımsal kalkınma
kooperatifleri (29.670 ortak) ve tarım satış kooperatifleri (17.949 ortak) takip
etmektedir.
Tablo 121. Türkiye ve TR 6 Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Bulunan Tarım Kooperatiflerinin
Sınıflarına Göre Ortak Sayıları
İLLER Tarım
Kredi
Tarımsal
Kalkınma
Su
Ürünleri Sulama
Tarım
Satış TOPLAM
Gaziantep 4523 1066 32 582 16088 22291
Adıyaman 10870 3431 145 353 0 14799
Kilis 2725 1793 0 224 0 4742
TRC1 18118 6290 177 1159 16088 41832
Şanlıurfa 32999 7051 47 106 3 40206
Diyarbakır 1 9.253 67 213 0 9534
TRC2 33000 16304 114 319 3 49740
Mardin 2289 3164 0 0 1858 7311
Batman 1494 1766 53 0 0 3313
Şırnak 0 1384 0 0 0 1384
Siirt 737 762 0 0 0 1499
TRC3 4520 7076 53 0 1858 13507
TRC 55638 29670 344 1478 17949 105079
TÜRKİYE 1.464.860 728.588 21.719 252.620 740.545 4.980.782
Oran (%) 3,80 4,07 1,58 0,59 2,42 2,11
Kaynak: TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri İl master Planları
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunmaması sebebiyle tablo 120 ve
tablo 121.de ki sınıflandırmaya Tütün Tarım Satış Kooperatifleri ve Pancar Ekicileri
Kooperatifleri dahil edilmemiştir.
253
Türkiye’de olduğu gibi TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde de ön çalışmalar
yapılmadan ve ekonomik bir ihtiyaç duyulmadan kurulmuş olan kooperatifler vardır.
Ortak sayısı her ne kadar yarım milyon kişi civarında olsa bile, faal olmayan ortaklar,
çiftçilerin birden fazla kooperatife ortak olmaları gibi sebeplere binaen eldeki veriler
tartışmalıdır. Bu durum kooperatifçilikle ilgili bölgenin durumunu tam olarak
anlamamıza engel taşımaktadır.
Tarımsal Üretici Birlikleri
Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu FAO desteğiyle Tarımsal Üretici Birliklerine
Yardım Projesi kapsamında 1999 yılından itibaren çeşitli kurum ve kuruluşların da
görüşleri alınarak oluşturulmuş ve 2004 yılında yürürlüğe girmiştir. Üretici birliklerinin
kuruluş amacı şöyle açıklanmaktadır; Üretimi talebe göre planlamak, ürün kalitesini
iyileştirmek, kendi mülkiyetine almamak kaydıyla pazara geçerli norm ve standartlara
uygun ürün sevk etmek ve ürünlerin ulusal ve uluslar arası ölçekte pazarlama gücünü
artırıcı tedbirler almak üzere tarım üreticilerinin ürün veya ürün grubu bazında bir
araya gelerek, tüzel kişiliği haiz tarımsal üretici birliklerini kurmalarını sağlamaktır.”
Üretici birlikleri Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlıdır. Bunlar içinde Damızlık Sığır
Yetiştiricileri Birliğinin faaliyetleri daha ön plana çıkmaktadır.
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği
Avrupa Birliği ülkelerinde geçmişleri yüzyıllara dayanan örgütlenme modeli,
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının desteği ve yetiştiricilerin emekleri ile 904 Sayılı
Hayvan Islahı Kanunu kapsamında, 44 ilde “Damızlık Sığır Yetiştirici Birliği”
kurulmuştur. Teknik normlara uygun olarak faaliyetlerini sürdüren Damızlık Sığır
Yetiştirici Birlikleri, 1998 yılında Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliğini
kurmuşlardır. Bugün yaklaşık 8 bin üyesi ve 112 bin baş kayıtlı dişi materyali bulunan
Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği, Avrupa Holstein Yetiştiricileri
Konfederasyonu ve Uluslararası Hayvan Kayıt Komitesi (ICAR) üyesidir.
Arı Yetiştiricileri Birliği
Arı Yetiştiricileri Birlikleri; 4631 sayılı “Hayvan Islahı Kanunu” ve 19 Aralık 2001
tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan “Islah Amaçlı Yetiştirici Birliklerinin Kurulması
ve Hizmetleri Hakkında Yönetmelik” esaslarına göre kurulur. Bakanlık onaylı ana
sözleşme kapsamında faaliyet sürdürür. Aynı il hudutları içinde 50 adet arılı kovanı
254
bulunan ya da Bakanlıktan üretim izni almış Ana Arı üreticisi olan asgari 7 kişi/tüzel
kişi Valiliğe müracaat ederek Arı Yetiştiriciliği Birliğini kurabilir.
Kooperatif Birlikleri
Tarım, Ormancılık, Sulama, Pancar, Su Ürünleri, Hayvancılık ve El Sanatları
başlıklı 7 konuda dikey yapılanma ile birlik kuruluşları gerçekleştirilmektedir.
Kooperatifler Kanununa göre, aynı konuda faaliyet gösteren 7 kooperatifin bir araya
gelmesiyle kooperatif bölge birliği, aynı konuda faaliyet gösteren 7 kooperatif birliğinin
bir araya gelmesiyle kooperatif merkez birliği kurulmaktadır.
255
Tablo 122. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Birliklerin Durumu
TRC1
TR
C1 T
op
lam
ı TRC2
TR
C2 T
op
lam
ı TRC3
TR
C3 T
op
lam
ı
Gazia
nte
p
Ad
ıyam
an
Kilis
Şan
lıu
rfa
Diy
arb
akır
Mard
in
Batm
an
Şır
na
k
Siirt
BİRLİKLER
TARIMSAL ÜRETİCİ BİRLİKLERİ
Tarımsal Üretici
Birlikleri 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Damızlık Sığır Yetiş.
Birliği 1 1 0 2 0 1 1 0 1 0 1 2
Arı Yetiştiricileri Birliği 1 1 0 2 0 1 1 1 1 0 1 3
Damızlık Koyun-Keçi
Yet. Birliği 1 0 0 1 0 0 0 1 1 0 1 3
Su Ürünleri Yetiştiricileri
Birliği 1 0 0 1 0 0 0 0 1 0 0 1
Süs Bitkileri Üreticileri
Birliği 0 0 0 0 0 0 0 0 1 0 0 1
Üzüm Üreticileri Birliği 0 0 1 1 0 0 0 0 0 0 0 0
Alt Bölge Toplamları 7 2 10
KOOPERATİF BİRLİKLERİ
Hayvancılık Koop.
Birliği 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Orman Kooperatifleri
Birliği 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Tarım Kooperatifleri
Birliği 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Su Ürünleri Koop. Birliği 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Alt Bölge Toplamları 0 0 0
İHRACATÇILAR BİRLİKLERİ
Tekstil İhracatçıları
Birliği 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Güneydoğu Anadolu
İhracatçılar Birliği 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Kesme Çiçek İhrac.
Birliği 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Yaş Meyve -Sebze İhrac.
Bir. 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Alt Bölge Toplamları 0 0 0
TRC TOPLAMI 19
Kaynak: TÜİK
256
Türkiye’de Tarımsal amaçlı kooperatif birliklerinden; Tarım Kooperatifleri,
Ormancılık Kooperatifleri ve Sulama Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliği seviyesinde
örgütlenmiştir. Su Ürünleri ve Hayvancılık Kooperatifleri Birlikleri için Merkez Birliği
kuruluş çalışmaları halen devam etmektedir. Türkiye’de Tarımsal Kalkınma
Kooperatifleri üst örgütlenmesini 36 kooperatif birliği, ormancılık konusunda ve diğer
tarımsal konularda iki merkez birliği seviyesinde tamamlamıştır. Ancak merkez
birliklerinin kuruluşu son yıllarda gerçekleştiğinden henüz fazla bir faaliyet
bulunmamaktadır.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunan birliklere ait bilgiler Çizelge 4’te
verilmiştir. Çizelge 4’de göre; TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bulunan toplam
19 adet üretici birliğinin sırasıyla 10 tanesi TRC3 Alt Bölgesinde, 2 tanesi TRC2 Alt
Bölgesinde ve 7 tanesi de TRC1 Alt Bölgesindedir. Bölgede birlikler içerisinde ilk
sırayı Arı Yetiştiricileri Birliği (6 tane) almaktadır, bunu Damızlık Sığır Yetiştiricileri
Birliği (5 adet) ve Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği (4 adet) takip etmektedir.
4.8.1.5.2. Tarımda Sosyal Amaçlı Örgütlenme
Tarımda sosyal amaçlı örgütlenme iki ana başlık altında incelenmiştir. Bunlar
vakıflar ve mahalli idare birlikleridir.
Vakıflar
Tarım kesiminde, Türkiye Kalkınma Vakfı, Türkiye Erozyonla Mücadele ve
Ağaçlandırma Vakfı, Hayvancılığı Geliştirme Vakfı, Türkiye Ziraatçılar Vakfı gibi
birçok vakıf faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bunlar içinde en çok biline vakıf, Vakıflar
Genel Müdürlüğü denetiminde çalışan Türkiye Kalkınma Vakfıdır. TKV gönüllü bir
kalkınma kuruluşu olup kırsal kesimde yaşayan yoksulların hayat düzeylerini
yükseltmek ve dolayısıyla tarımsal kalkınmaya katkıda bulunmak amacıyla
kurulmuştur. Yine adı en çok duyulan vakıflar arasında olan TEMA Vakfının amaçları
arasında ülkemizdeki doğal varlıkların ve çevre sağlığının korunması, erozyonla
mücadele, toprak örtüsü ve toprağın korunması ve ağaçlandırmanın önemi hakkında
kamuoyunu eğitmek ve bilinçlendirmek, biyoçeşitlilik, toprak, su ve doğal çevrenin
korunmasına ilişkin milli politikaların oluşturulmasına yardımcı olmak, hayvancılığın
temeli olan çayır meraları koruyup geliştirmek yer almaktadır. Vakfın TRC
Güneydoğu Anadolu Bölgesi genelinde üç tanesi TRC1 alt bölgesinde, iki tanesi
257
TRC2 alt bölgesinde, diğer dört tanesi ise TRC3 alt bölgesinde olmak üzere toplam 9
tane şubesi mevcuttur.
Mahalli İdare Birlikleri
Ülkemizdeki mahalli idare birlikleri kendi yönetim ve karar organları olan, tüzel
kişiliğe sahip kamu kuruluşları olarak nitelendirilebilir. Mahalli idare birlikleri çeşitli
alanlarda değişik adlar altında kurulmaktadır. Bunlar; köylere hizmet götürme
birlikleri, sulama birlikleri, tarımsal amaçlı birlikler, belediye birlikleri, bağcılık, turizm,
çevre vb konularda çalışan birliklerdir. İçişleri Bakanlığına tabidirler. Bu durum
itibarıyla üretici birliklerinden ayrılırlar. Ülkemizde yaklaşık 1.500 tane civarında
mahalli idare birliği mevcuttur. Bunlar içinde köylere hizmet götürme ve sulama
birlikleri tarımla ilgili en önemli birliklerdir. Çizelgede görüldüğü gibi TRC Güneydoğu
Anadolu Bölgesinde 75 adet köylere hizmet götürme birliği ve 35 adet sulama birliği
mevcuttur. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde faaliyet gösteren sosyal amaçlı
tarımsal örgütlere ait durum Çizelge 5’te verilmiştir.
Tablo 123. TRC Güneydoğu Anadolu Bulunan Sosyal Amaçlı Tarımsal Örgütler
Gazia
nte
p
Ad
ıyam
an
Kilis
Şan
lıu
rfa
Diy
arb
akır
Mard
in
Batm
an
Şır
na
k
Siirt
T
RC
Gü
neyd
oğ
u
An
ad
olu
Bö
lgesi
VAKIFLAR
TEMA 1 1 1 1 1 1 1 1 1 9
Hayvancılığı Geliştirme Vakfı 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
Su Ürünleri Vakfı 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0
MAHALLİ İDARE BİRLİKLERİ
Köylere Hizmet Götürme Birlikleri 9 8 4 11 14 9 6 7 7 75
Sulama Birlikleri 1 1 3 21 7 0 1 1 0 35
Kaynak: TÜİK
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi genelinde Hayvancılığı Geliştirme ve Su
Ürünleri Vakıflarının şubesi bulunmamakta, TEMA Vakfının ise 9 tane şubesi
bulunmaktadır. Bunun yanı sıra 75 adet Köylere Hizmet Götürme Birliği ve 35 adet
Sulama Birliği mevcuttur.
4.8.1.5.3. Diğer Tarımsal Amaçlı Organizasyonlar
258
Üniversiteler
Ziraat, Veteriner, Gıda, Orman ve Su Ürünleri fakülteleri ülkemizin birçok
önemli tarım bölgelerinde kurulmuştur. Tarım ve gıda sektörünün bugünlere
ulaşmasında bu üniversitelerin yetiştirdiği mezunların çok önemli katkıları olmuştur.
Ancak, tarıma hizmet götüren kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon
olmadığından hizmetler yeterince alana yansıtılamamıştır.
Tablo 124. TRC Güneydoğu Anadolu Bulunan Tarımsal Amaçlı Üniversiteler
İller
Ziraat
Mühendisliği
Su Ürünleri
Mühendisliği
Gıda
Mühendisliği
Veteriner
Fakültesi Toplam
Gaziantep 0 0 1 0 1
Adıyaman 0 0 0 0 0
Kilis 0 0 0 0 0
TRC1 0 0 1 0 1
Şanlıurfa 1 0 0 1 2
Diyarbakır 1 0 0 1 2
TRC2 2 0 0 2 4
Mardin 0 0 0 0 0
Batman 0 0 0 0 0
Şırnak 0 0 0 0 0
Siirt 0 0 0 0 0
TRC3 0 0 0 0 0
TRC 2 0 1 2 5
Kaynak: TÜİK
Tarımla ilgili fakülteler, TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yoğun olarak
TRC2 alt bölgesinde bulunmaktadır. İkinci sırayı TRC1 alt bölgesi almaktadır.
Meslek Yüksek Okulları
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde toplam 12 adet tarımla ilgili MYO
bulunmaktadır. En çok TRC2 alt bölgesindedir. (9 adet), bunu 3 adetle TRC1 alt
bölgesi izlemektedir.
259
Tablo 125. TRC Güneydoğu Anadolu Bulunan Tarımsal Amaçlı Meslek Yüksek Okulları
Kaynak: TÜİK
Araştırma Enstitüleri
Ülkemizde 50 adet Araştırma Enstitüsü mevcut olup 4 tanesi TRC Güneydoğu
Anadolu Bölgesindedir. Bunlardan 3 tanesi TRC2 alt bölgesinde, 1 tanesi TRC1 alt
bölgesinde bulunmaktadır. Enstitüler özellikle illerde ve bölgede öne çıkan ürünlere
göre lokalize olmuştur. Bunlar;
Güneydoğu Tarımsal Araştırma Enstitüsü-Diyarbakır
Güneydoğu Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü-Diyarbakır
Toprak Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü-Şanlıurfa
Antepfıstığı Araştırma Enstitüsü-Gaziantep
4.8.1.5.4. Sanayi ve Ticaret Alanında Tarımla İlgili Örgütlenme
TÜSİAD bünyesindeki Tarım Kurulu; DTÖ ve AB tarım uyum politikaları
konularında arama, vizyon çalışmaları, araştırmalar yaptırıp kitap ve raporlar
yayınlayıp ilgili kurumlara ulaştırmaktadır. Tohum, ilaç, gübre, mekanizasyon
konularında özel sektör firmaları tarafından kurulmuş dernekler vardır. Sulama
konusunda ise akademisyenlerin kurduğu Kültür Teknik Derneği vardır.
BÖLÜMLER
Gazia
nte
p
Ad
ıyam
an
Kilis
Şan
lıu
rfa
Diy
arb
akır
Mard
in
Batm
an
Şır
na
k
Siirt
TR
C T
op
lam
Gıda Teknolojisi 1 1 2
Yağ Endüstrisi 1 1
Antep Fıstığı Tarımı
ve Teknolojisi 1 1
Tarım Alet
Makineleri 1 1 2
Şarap Üretim Teknolojisi ve Bağcılık 1 1
Organik Tarım 1 1
Tarımsal Sulama 1 1
Su Ürünleri 1 1
Endüstri Bitkileri 1 1
Seracılık 1 1
260
Son yıllarda gıda sektöründe faaliyet gösteren 14 dernek bir çatı altında
birleşerek Gıda Dernekleri Federasyonunu kurmuşlardır. 15 Mart 1950 tarihinde 7457
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5590 sayılı Odalar, Borsalar ve
Birlikler hakkındaki Kanun, yerini, 1 Haziran 2004 tarihinde yürürlüğe giren 5174
sayılı “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanun”una
bırakmıştır. TOBB özel sektörün Türkiye'de mesleki üst kuruluşu ve yasal
temsilcisidir. TOBB'un halen, yerel düzeyde, ticaret, sanayi, ticaret ve sanayi, deniz
ticaret odaları ve borsalar şeklinde oluşmuş 363 üyesi bulunmaktadır. Tüm ülke
çapında yayılmış olan oda ve borsalara çeşitli büyüklüklerde bütün sektörlerden 1
milyon 200 binin üzerinde firma kayıtlı bulunmaktadır. Ülkemizde sanayi ve ticaretle
uğraşan kesim, sanayi ve ticaret odaları, borsalar ve bunların üst örgütü olan TOBB
çatısı altında örgütlenmiş ve son derece etkin bir lobi örgütü olarak üyelerine hizmet
götürmektedir. TOBB Tarım Sektörleri Kurulu ile tarıma da hizmet vermektedir.
4.9. Diğer Sektörlerle Etkileşim
İnsanların ihtiyaç duyduğu her türlü madde farklı sektörlerden karşılansa da
bu sektörler birbirleri ile etkileşim halindedir. Özellikle geniş bir yelpazeye sahip tarım
sektörünün diğer sektörler ile etkileşimi çok daha fazla olmaktadır.Tarımsal üretimde
kullanılan girdilerin üretiminden (gübre,ilaç v.b) tutunda tarımsal ürünlerin kullanıldığı
bir çok sektör (tekstil,mobilya v.b) tarım sektörü ile yakından ilişkilidir. Dünya
geliştikçe ve insanoğlunun ihtiyaçları arttıkça bu etkileşim daha da önem kazanmakta
ve bu sektörlere daha fazla önem verilmesi gerekliliği belirmektedir.
Son yıllarda insanların ihtiyaçlarında, ve tüketim alışkanlıklarında bir farklılık
gözlenmektedir. Bunun bir getirisi olarak bu ihtiyaçları karşılamak için ithalatımız
tarımsal ürünlerde bir hayli yükselmiştir. Öyle ki 1980 yılında toplam ithalatta %0,6 bir
paya sahip olan tarımsal ürünler ithalatı 2000 yılına gelindiğinde %8 e yükselmiştir.
Bu durum bu sektörde daha hızlı bir yapılanmaya gidilmesinin kaçınılmaz olduğunu
göstermektedir. Bununla beraber tarımla ilgili olan diğer sektörlerinde bunda olumlu
yönde etkileneceklerdir.
4.9.1.Tarım ve Çevre
261
Özellikle 1960’lardan sonra, sulama, kimyasal gübreler, ilaç ve geliştirilmiş
çeşitler gibi modern girdilerin kullanımı ile tarımsal üretimde artışlar elde edilmeye
başlanmıştır. Ancak, tarımsal üretimdeki bu artışlar, beraberinde bazı çevre sorunları
getirmiş, bunların sonucunda da, üretimin sürdürülebilirliği ve tarımda kullanılan enerji
etkinliğinin artırılması konuları önem kazanmıştır.
Tarım sektörü, endüstri ve hizmet sektörlerinden sonra en fazla enerji
tüketimine sahiptir. Tarımsal üretimde kullanılan gübre, pestisit, sulama ve
mekanizasyon için gerekli fosil enerji kaynakları yenilenemez olup giderek
tükenmektedir. Bu durumda, kaynakların sürdürülebilirliği ve tarımsal üretimde enerji
kullanımında etkinliğin artırılması önem kazanmaktadır.
Gübre, ilaç, su gibi girdilerin kullanımı ürün verimini artırmakta iken, uzun
dönemde yenilenemeyen kaynaklar bakımından olumsuz sonuçlar doğmasına sebep
olmaktadır.
Tarımda kullanılan enerji doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki formdadır.
Doğrudan enerji, elektrik, odun, gaz, petrol ve bedensel enerjiyi, dolaylı enerji
kullanımı ise, tohum,ilaç, gübre gibi bitkisel üretimde gerek duyulan girdileri
kapsamaktadır.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde toprak hazırlığı, harman, hasat, nakliye
ve sulama gibi faaliyetler için mekanik enerji olarak traktör ve makineler yoluyla yakıt;
aydınlatma, depolama ve sulama gibi faaliyetler için ise elektrik tüketilmektedir.
Sulamayla ortaya çıkan potansiyel negatif etkilerin bazıları, toprak tuzluluğu,
su birikimi, yüzey ve yeraltı suyu kirliliği, bunların toksik konsantrasyonu ve biyolojik
çeşitlilik kaybıdır. Tarımsal sulamanın olumsuz çevresel etkilerinden birçoğu, drenajla
veya sulama altyapıları ve drenaj sistemlerinin geç yapılması ile ilişkilidir. Eğer drenaj
yetersizse, o zaman üretimi etkileyecek düzeylerde taban suyu seviyesi artış riski
vardır ve topraklardan tuzun uzaklaşabilmesi için fırsatlar azalabilmektedir. Yarı kurak
bölgelerde yüksek taban suyu seviyesi bitki kök bölgesinde tuz birikimine neden
olabilir. Bu durum, verimin azalması hatta tarımsal faaliyetin bırakılmasına yol
açabilir.
262
4.9.2.Tarım ve Sanayi
Tarımsal ürünlerde insanların ihtiyaç duyduğu maddeler çeşitlilik, geniş bir
yelpazeye sahiptir. Gelişen dünyada insanların eğitim ve gelir düzeyleri arttıkça bu
çeşitliliğin yelpazesi daha da genişlemektedir. Tarımsal ürünlerin üretiminde
insanların temel besin ihtiyacı öncelikli olsa da ürünlerin değişik şekillerde sunulması
son derece önemlidir. Bununla beraber bu çeşitliliği sağlayacak sanayi sektörleri de
çoğalacak ve gelişecektir. Ayrıca bu sektörlerin genişlemesi ülkemiz ve bölgemiz
açısından büyük bir sorun olan istihdam problemini de aza indirgeyecektir. Bu
ekonomik ve sosyal boyut açısından son derece önemlidir.
Elbette ki bu sektörler sadece gıda sanayi ile sınırlı değildir. Tarımsal ürünlerin
kullanıldığı tekstilden mobilya sanayine kadar bir çok alan Tarım sektöründeki
gelişmelerden etkilenmektedir. Bu kesinlikle göz ardı edilmemesi gereken bir
konudur.
Tarımsal Mekanizasyon İmalat Sanayi
Tarımda verimliliğin artması ve tarımın gelişmesinde şüphesiz modern tarım
alet ve makinelerinin kullanımı büyük bir öneme sahiptir. Bunun bir getirisi olarak
Tarımsal Mekanizasyon sanayi ile tarım sektörü ayrılmaz bir bütün halindedir. Tarım
sektöründeki gelişmeler bu sektörü direkt etkilemektedir. Aksi durumda da tarım
sektörü etkilenmektedir. Üretilen Tarım alet ve makinelerinin iç piyasalarda yeterince
değerlendirilememesi sonucunda bu sektör ihracata yönelmiştir. 1993 yılında 6,15
milyon US $ olan ihracatımız 2000 yılında 16,3 milyon US $, 2001 yılında 26 milyon
US $ seviyesine ulaşmıştır. 2002 yılında bu rakam 35,8 milyon US $ olarak
gerçekleşmiştir. Tarım sektörümüzde eskiyen tekniklerimizi devamlı modern
teknolojiye uygun hale getirmek bu sektörün ve buna bağlı diğer sektörlerin gelişmesi
açısından son derece önemlidir.
Gübre Sanayi
Gübrenin tarım sektörüne girmesiyle üreticiler tarafından kullanımı son derece
artmıştır. Bu kullanım verimi son derece artırmış olup bunun yanında bilinçsin gübre
kullanımı neticesinde tarım alalarında geri dönüşümü zor deformasyonlar da
meydana gelmektedir. Yapılan araştırmalar neticesinde gübre kullanımının verimi %
50-80 oranlarında arttırdığı neticesine varılmıştır. Ayrıca gübre kullanımında bilinçsiz
263
kullanımın olduğu ve bu konuda eğitimin arttırılması özelikle toprak analizinin
yaygınlaştırılması gerektiği bir gerçektir Ülkemizde gübre üreten ve pazarlayan 3
kamu ve 3 özel sektöre ait olmak üzere 6 adet üretici kuruluş vardır.
Tarım sektörünün gelişmesi gübre kullanımını olumlu yönde etkilemiştir.
Bununla beraber son yıllarda organik tarım ürünlerinin ileri ülkelerde tercih edilir bir
düzeye gelmesi ülkemizde de bu konuya önem verilmesi ve çalışmaların başlaması
,gübre fiyatlarının yukarı seviyelere çıkması ticari gübre tüketimini kısmen de olsa
azaltacaktır. GAP çerçevesinde tarım alanlarının artmasıyla bölgede gübre
tüketiminde artma gözlenmiştir. Gübre sanayinin bu özellikler dikkate alınarak
kurulması hem iç hem de dış ticarete olumlu katkıları bulunacaktır.
Bölgemizde Gübre fabrikası bulunmadığından üreticilerin gübre ihtiyacı
mevcut gübre bayilerinden karşılanmaktadır.
Tarımsal İlaç Sanayi
Tarım sektörünün gelişmesi ve tarım alanlarının artması ile kontrollü
koşullardan uzaklaşma neticesinde bu alanlarda zararlı etmenler doğal olarak
artmıştır. Üreticilerin bu zararlılarla mücadelede ilk olarak yok etme metoduna
başvurmaları ve ilaç sanayindeki gelişmeler tarımsal ilaçların uygulamaya girmesine
sebep olmuştur. Polikültür tarım uygulamaları tarımsal ilaçlara olan talep hızla
arttırmıştır. Üretilen tarım ilaçlarının büyük çoğunluğu ülke içerisinde tüketilmektedir.
Üretilen ilaçların %10-12’lik bölümü ihraç edilmektedir. Bununla birlikte ülke
ihtiyacının yaklaşık %25-32 ‘si ithalatla karşılanmaktadır. Bölgemiz üreticilerinin
tarımsal ilaç ihtiyacı mevcut ilaç bayilerinden karşılanmaktadır.
Yem Sanayi
Hayvansal ürün üretimi sektöründe gereksinim duyulan besinler yem sanayi ile
karşılanmaktadır Bu bağlamda tarım sektörü ile yem sanayi birbiri ile son derece
etkileşim halindedir. Bu sektörde kullanılan kaba yemler kesif yemlere göre daha
ucuza mal olmaktadır. Bu tür yemlerin kullanımı üreticilerin girdi masraflarını son
derece azaltmaktadır.
Özellikle slaj yapımında ilkel bir yol izlenirken slaj makinesine sahip olmayan
işletmelerde vardır. Mera uygulamalarında olması gereken uygulamalar tam
yapılamadığından meralar istenilen verimlilikte kullanılmamaktadır.
264
Karma yemde kullanılan hammaddelerin üretimi ile karma yem üretim
miktarları artışı ülkemiz için aynı oranda olmamıştır. Özellikle protein kaynaklı yağlı
tohumlar ve küspeleri ile mısır gibi bazı enerji kaynaklı yem hammaddelerinin üretim
hızı karma yem sanayi gelişim hızının çok gerisinde kalmıştır. Açığı kapatmak için
ithalat kapısının aralandığı gözlenmektedir. Sektörün ihtiyacı olan ve ithali için yüksek
bedel ödediğimiz soya fasulyesi,mısır,ayçiçeği vb ürünler üzerine desteklerin artarak
sektörün ihtiyacına yetecek düzeye getirilmesi gerekmektedir.
Bölgemizde Gaziantep ilinde 10, Şanlıurfa ilinde 2, Diyarbakır ilinde 5, Mardin
ilinde 3, Adıyaman ilinde 4 adet olmak üzere toplam 24 adet yem fabrikası
bulunmaktadır. Bölgemiz üreticilerinin yem ihtiyacı yem fabrikalarından ve bayilerden
karşılanmaktadır.
Tablo 126. Karma yem fabrikalarının yıllara göre sayıları ve kapasite kullanımı
Yıl
Fabrika
Sayısı
Toplam
Kapasite
Faal Olmayan
Fabrika Kapasite
Kullanım
Oranı adet %
Değişim
Miktar (bin
ton/yıl)
%
Değişim Adet Kapasite
1999 486 5 11.714 4 90 1.518 59
2000 519 7 12.584 7 98 1.708 61
2001 540 4 12.964 3 110 1.017 48
2002 569 6 13.590 6 147 2.614 48
2003 589 4 14.056 3 143 2.514 54
Kaynak: KKGM
Tohumluk ve Fidan Üretim Sanayi
1963 yılında yürürlüğe giren Tohumlukların Tescil Kontrol ve Sertifikasyonu
Hakkındaki Kanun çerçevesindeki Türkiye de tohumluk üretimi,tohumculuk
sektöründeki çalışmalar gelişmelere bağlı olarak ,son 30-40 yılda artış eğilimi
göstermiştir.1980 ‘li yıllarda hız kazanmış ve tohumlukların kayıt dönemi başlamıştır.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığına kayıtlı 31’i kamu 90 ‘ı özel sektör statüsünde olmak
üzere toplam 121 üretici kuruluş bulunmaktadır. Bunlardan 45 kuruluş bir araya
gelerek Türkiye Tohumculuk Endüstrisi Birliği çatısı altında birleşmiştir.
Tablo 127. Bazı tarımsal Ürünlerde Tohumluk Üretimi (ton)
265
ÜRÜNLER 1981 1986 1997 1998 1999 2000
Buğday 82521 110243 172295 163592 140952 116083
Arpa 15575 18029 20878 21126 24314 19203
Hibrit Ayçiçeği 0 3821 3927 4061 6073 2762
Hibrit Mısır 1300 7107 8310 10629 10376 11976
Pamuk (Delinte) 31747 23238 21712 20316 16857 10546
Patates 2000 26110 24686 27711 27811 37141
Sebze 162 1910 1022 1083 1134 855
Yonca 35 314 415 447 409 446
Korunga 607 402 436 410 685 621
TOPLAM
(Diğerleri dahil) 139198 195835 257797 252927 235490 214783
Kaynak: KKGM
Tohumluğun verim üzerine etkisi çok büyüktür. Çiftçiler diğer girdilerin yani
gübre, ekim, zirai mücadele v.s. masraflarının yanında bir de tohumluk masrafının
olmasını ilk etapta istemezler. Ancak iyi tohumluğun verime %20 dolayında etki
ettiğini düşünürsek tohumluk masrafının kat kat üstünde kazanç
olacaktır.Bakanlığımızın uygulamakta olduğu sertifikalı fidan ve tohum desteklemeleri
tohumluk kullanımında artış sağlamakla beraber bu konudaki çalışmalarda hız
kazandırmıştır.Ülkemizde sertifikalı tohumluk ve fidan üretimi yapan kuruluşların
yaklaşık %80’i özel sektör kuruluşlarıdır. Ülkemizde yıllar itibariyle tohumluk ihracat
ve ithalatında farklılıklar gözlenmektedir. 1990 yılında yaklaşık 214 bin ton
tohumluğun 11 bin tonu ithal edilmiştir.2000 yılında ise 245 bin ton tohumluğun
yaklaşık 23 bin tonu ithal edilmiş olup,9 bin ton tohumda ihraç edilmiştir. Geçici
verilere göre 2001 yılında toplam meyve fidanı üretim miktarı 31 milyon
dolaylarındadır. Ülkemizde üretilen meyve fidanlarının büyük kısmı yurt içinde
tüketilmekte,çok az sayıda meyve fidanı ihraç edilmiştir. 2000 yılında itibariyle sadece
200 adet meyve fidanı ihraç edilmiştir. Buna rağmen son yıllarda yeni ürün çeşitleri
ithalatında belirgin artışlar olmuş ,1998 yılında 1,5 milyon adet olan meyve fidanı
ithalatı 2000 yılında 1,7 milyon ve 2001 yılında ise 2,7 milyona yükselmiştir.
Tablo 128. Türkiye Fidan Üretimi (1000 adet)
266
ÜRÜNLER 1996 1997 1998 1999 2000
Yum.Çekirdekli Meyveler 4880 5826 6089 5241 3122
Sert Çekirdekli Meyveler 4823 4892 8636 8607 6425
Sert Kabuklu Meyveler 349 358 623 1252 1289
Asma Fidan (aşılı-aşısız) 5507 4872 3976 4829 3874
Üzümsü Meyveler 451 280 242 411 438
Zeytin 1768 4110 5028 5931 4708
Narenciye 1588 2143 1099 1320 630
Çilek (fide) 726 9610 10550 27685 13811
Toplam (Diğerleri dahil) 21690 32635 38072 55776 34242
Kaynak :TKB
Gıda sanayi
Gıda sanayii, sanayi sektöründe oluşturulan toplam katma değer içinde %20'lik
bir paya sahiptir. Katma değer oluşumu ve verimlilik bakımından, özel sektör
kuruluşlarının açık farkla önde olduğu görülmektedir. Gıda sanayiinde faaliyet
gösteren özel sektör kuruluşları veya işletmeleri, Batı Anadolu ve Marmara
bölgelerinde, buna karşılık kamuya ait olanlar ise Orta Anadolu'da yoğunlaşmışlardır.
Türkiye'de kamu kesimi gıdayla ilgili olarak özellikle şeker, çay, tütün ve alkollü içki
üretimi yapmaktadır. Bununla birlikte, 1990'lı yıllarda kamuya ait gıda kuruluşlarının
önemli bir bölümü özelleştirilmiş, geriye kalanlar da özelleştirme programına
alınmışlardır. Gıda sanayii, daha çok küçük ve orta ölçekli işletmelerin ağırlıklı olduğu
bir sektördür. Sektörde istihdam edilen kişi sayısı 250 bin civarındadır.
Türkiye'de gıda maddelerinden et, süt ve süt ürünleri, un ve unlu mamüller,
şeker, alkollü ve alkolsüz içecekler, tütün, sebze ve meyvelerin değerlendirilmesi ya
da işlenmesi, bitkisel ve hayvansal yağ ve su ürünleri üretim kollarında 25 binin
üzerinde firma faaliyet göstermektedir. Tütün üretimi bakımından son derece uygun
çevre şartlarına sahip olan Türkiye, dünyanın en önemli tütün üreticisi ülkesi
durumundadır. 1998 yılında 590 milyon dolarlık tütün ihracatı gerçekleştirilmiştir.
Türkiye'de un ve unlu mamüller, dondurulmuş sebze ve meyveler, domates
salçası ve konserveler, çekirdeksiz kuru üzüm ve kuru kayısı gibi geleneksel gıda
267
ürünleri üretimi giderek artmaktadır. Bu ürünler dünyanın hemen hemen her yöresine
ihraç edilmektedir. Ayrıca ülkede üretilen zeytinyağı ve sofralık zeytin, fındık, şeker
ve şekerli mamüller, lokum ve helva dünya çapında bir üne sahiptir.
Meyve ve sebze konserveleri ihracatının en önemli kalemini, domates salçası
oluşturmaktadır. ülkede bol miktarda domates üretimi yapılması ve sektörün
teknolojik yenilikleri yakından izlemesi Türkiye'nin bu alanda rekabet üstünlüğü
kazanmasını kolaylaştırmaktadır.
Türkiye’de, değişim gösteren tüketici tercihleri ve beslenme alışkanlıkları,
uluslararası ve iç pazarlardaki rekabet koşulları, teknolojik gelişme, ürün yönetimi ve
pazarlama gıda sanayinin gelişimine yön vermektedir. Gıda teknolojisinde kaydedilen
gelişmelerle uluslararası piyasalarda rekabet edebilir konuma ulaşılmıştır.
Türkiye’de 25 bin dolaylarında gıda işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmelerin
%56’sını un ve unlu mamuller, %18’ini süt ve süt mamulleri, %12’sini meyve-sebze
işleme, %4’ünü bitkisel yağ ve margarin, %3’ünü şekerli mamuller, %2,5’ini et
mamulleri ve %4,5’ini tasnif dışı gıdalar, alkollü içecekler ve su ürünleri sanayi
oluşturmaktadır. Modern teknoloji uygulayan işletme sayısı 2 bin dolaylarındadır. İç
ve dış pazar taleplerinin dalgalanmalar göstermesi, hammadde arzı ve sermaye
yapısındaki yetersizlikler kuruluşların kapasite kullanımını etkilemektedir. Gıda
sanayinde kapasite kullanım oranı ortalama %50 olup, bu oran alt sektörlere göre
değişmektedir.
Gıda sanayi ürünleri içerisinde en büyük yeri un ve unlu mamuller
almaktadır.Yılda yaklaşık 10 milyon ton buğday unu ve buna bağlı olarak, 10 milyon
tona yakın ekmek üretimi gerçekleşmektedir.Türkiye, bisküvi alt sektöründe 780 bin
ton yıllık üretim kapasitesi ve 400-450 bin ton üretim düzeyi ile ihracatçı ülke
konumunda bulunmaktadır. 1994 yılında 353 bin ton olan bisküvi üretimi, 2000
yılında 441 bin tona ulaşmıştır.
İhracata yönelik sanayileşme çalışmaları sonucunda, makarna ihracatında
gözlenen canlanma ve iç talepteki artış, bu sektörde önemli gelişmelere neden
olmuştur. Bugün, 900 bin ton kurulu kapasitesi ve 480 bin ton üretim düzeyi ile
Türkiye, dünyanın en büyük makarna üreticisi ülkeler arasında yer almaktadır.
268
Türkiye süt ve süt ürünlerinde ki üretimi ülke ile de dikkat çekmektedir. Üretim;
işlenmiş içme sütü, yoğurt, beyaz peynir ve tereyağında yoğunlaşmıştır. 2000 yılı
itibariyle, işlenmiş içme sütü üretimi 350 bin ton, beyaz peynir üretimi 220 bin ton ve
tereyağı üretimi 130 bin ton düzeyine çıkmıştır. Ayrıca, son yıllarda, dondurma
üretimi ve ihracatında önemli artışlar kaydedilmiştir.
Büyük gelişmeler kaydedilen bir diğer gıda sektörü de meyve-sebze işleme
sanayidir.Turşu, konserve sebze ve meyve, meyve suyu ve dondurulmuş meyve-
sebze üretmektedir. Dondurulmuş meyve ve sebze üretimi Türkiye’de yeni gelişen
gıda sanayi ürünleri arasındadır.Konserve işleme sanayinde ağırlıklı olarak, bezelye,
fasulye, bamya ve karışık sebzeler ile şeftali, kayısı ve vişne
kullanılmaktadır.İşlenmiş tarım ürünleri arasında domates salçası farklı bir yere
sahiptir. Türkiye’de üretilen domatesin %25-30’u işlenmektedir. İşlemeye alınan
toplam miktarın %80’i salça, kalan kısım ise konserve, ketçap, domates suyu gibi
ürünlerde kullanılmaktadır. Üretilen toplam domates salçasının %50-60’ı ihraç
edilmektedir.
Türkiye, bitkisel yağ üretiminde dünyanın üretici ülkeleri arasında yer
almaktadır.Özellikle zeytinyağı üretiminde dünyanın dördüncü büyük üreticisi
konumundadır. Diğer önemli bitkisel yağ ürünlerinin başında ayçiçeği, soya, mısır
gelmektedir. Son yıllarda fındık ve diğer bazı tarım ürünlerinden elde edilen bitkisel
yağlar kullanıma sunulmaktadır.Bitkisel yağ açısından zeytinyağı hariç, ülkemizde
önemli bir yağ açığı bulunmakta olup, bu açık yıllık ortalama 300-350 bin ton
arasında değişen miktarlarda ithal edilerek giderilmektedir. Diğer taraftan, son
yıllarda çekirdek ve ham yağ olarak ithal edilen ürün, işlenerek ihraç edilmektedir.
Şekerleme ve kakao katkılı ürünler, ülkemiz ihraç ürünleri arasında yer
almaktadır. Son yıllarda artış gösteren şeker stoklarının dengelenmesi amacıyla,
şekerpancarı ve dolayısıyla şeker üretimi sınırlandırılmış ve şeker üretim miktarı iç ve
dış talepler doğrultusunda belirlenmiştir.Sektörde, geleneksel üretim yöntemleriyle
birlikte, modern üretim teknolojisi kullanılmaktadır. Şekerli ve çikolatalı mamulleri,
çiklet, şekerlemeler, lokum, helva, çikolata ve kakaolu ürünleri kapsamaktadır. Bu
sektörde üretim son 8 yıllık süreçte %59 oranında artış göstermiştir. 1993 yılında 324
bin ton olan üretim, 2000 yılında 428 bin tona dolaylarına yükselmiştir.
269
Tarıma dayalı sanayi ürünleri iç tüketimde kullanılmakla birlikte, büyük bir
kısmı ihraç edilmektedir. Meyve suyu ve konsantresi yanında ihraç edilen gıda sanayi
ürünleri arasında, domates salçası ve konserveler önemli rol oynamaktadır.
Tablo 129.Türkiye’nin Bazı Tarıma Dayalı Sanayi Ürünleri İhracatı ve İthalatı (1000 ton )
Ürünler
İhracat İthalat
1998 1999 2000 1998 1999 2000
Makarna 90.949 23.987 25.515 0 0 0
Bisküvi 118.835 69.217 74.839 1.770 1.366 1.860
Zeytinyağı 49.016 103.093 16.414 80 229 1.088
Dondurulmuş Meyve ve Sebze 66.047 103.093 16.414 8.684 7.499 7.400
Şekerleme ve Çikolata 104.943 73.546 76.489 6.116 6.843 8.991
İşlenmiş Meyve-Sebze 183.558 177.932 177.734 6.055 6.047 4.954
Meyve Suyu ve Konserve 94.582 70.716 51.858 3.696 3.021 3.317
Domates Ürünleri 169.897 171.870 171.142 2.677 431 2.591
TOPLAM – Diğerleri dahil (Milyar TL) 86.828 89.081 93.546 40.195 35.052 38.923
Kaynak: DPT, DTM
Türkiye geniş ürün yelpazesiyle, gıda sektöründe önemli ihracat değerleri
kaydetmiştir. Üretilen domates salçasının yaklaşık %50-60’ı, dondurulmuş meyve ve
sebzenin %90’ı, konservenin %70-80’i, meyve suyunun %15-20’si ihraç edilmektedir.
Ayrıca, un ve unlu mamuller (makarna, bisküvi v.b.) üretiminde önemli ihraç imkanları
elde edilmiştir. Uygun ekosistemi ile ülkemiz, organik tarım uygulanmasının sunduğu
kuru üzüm, incir, kayısı olmak üzere üretilen yaklaşık 30 civarındaki organik ürünü
ihraç edebilmektedir.
Tekstil ve Deri Sanayi
Türkiye’de tekstil ve konfeksiyon sanayi, 1980’li yıllarda başlayan ihracat
hamlesi ile birlikte, hızla büyüme ve gelişme sürecine girmiştir. Türk tekstil-
konfeksiyon sanayi, dünya tekstil ihracatında %2,2’lik, konfeksiyon ihracatında
%3,5’lik ve tekstil-konfeksiyon ihracatında %3’lük payı ile en büyük üretici ve ihracatçı
270
ülkeler arasında yer almaktadır. Sektör üretiminin yaklaşık yarısı ihraç edilmekte
olup, genel ihracattaki payı %37’dir. Sektörde mevcut yaklaşık 40 bin firmanın % 25’i
aktif ihracatçı konumundadır. İhracatımızda Avrupa Birliği Ülkeleri %65’lik payla ilk
sırada yer almaktadır.
Türk deri sanayi gerek üretim değeri gerekse ihracat potansiyeli açısından
ülkenin en önemli sektörlerinden biridir. Sahip olunan deneyim, teknolojik düzey ve
yüksek üretim kapasitesi nedeniyle ülkede deri işleme sanayii çok gelişmiştir.
Özellikle Tuzla, Menemen ve Çorlu Organize Deri Sanayii Bölgeleri'nin devreye
girmesi ile deri işleme kapasitesinde önemli bir artış meydana gelmiştir. Deri ve deri
mamulleri sektörü, imalat sanayiindeki %2.2, toplam sanayi istihdamındaki %1.5'lik
payıyla Türkiye'nin 10. büyük sanayi koludur. Bir milyar doların üzerinde ihracat
gerçekleştiren sektörün, yurtiçinde yabancı turistlere doğrudan yapılan satışları ise
1.5 milyar doları bulmaktadır. En fazla ihracat yapılan ülkelerin başında Almanya,
Fransa ve Rusya Federasyonu gelmektedir. İhracatçı ülkeler arasında %60’lık pay ile
AB ülkeleri başta gelmektedir.
Diğer Sanayi Kolları
Türkiye dünyanın toprak açısından büyük ülkelerinden biridir. Ülke
topraklarının %60'tan fazlası kamuya (devlet, belediyeler ve özel idareler) aittir.
Bunun büyük bir kısmı ise mera ve orman arazisidir. 1940 yılında 14 milyon 800 bin
hektar olan ekili ve dikili alan, 1998 yılında 27 milyon hektara ulaşmıştır. Ekili
ve dikili alanın %78.9'unda kuru tarım ve %21.1'inde sulu tarım yapılmaktadır. 1998
yılı verilerine göre tarımsal üretimin %68.6'sı bitkisel ürünler, %23.7'si hayvancılık,
%4.5'i ormancılık ve %2.1'i de su ürünlerinden oluşmaktadır. Türkiye'de 1980 yılında
%26.1 olan tarım sektörü katma değerinin GSYIH içindeki payı, yıllar itibariyle
azalarak 1998'de cari fiyatlarla %17'ye düşmüştür. Sivil istihdam içindeki payı ise
%45 civarındadır.
Tarım sahip olduğu bu geniş yelpaze sonucunda ürettiği ürünler değişik
sektörlere hitap edebilmektedir.Bunlar içersinde örneğin hayvansal ürünlerin sağlık
sektöründe kullanılması, üretilen ağaç yada tarımsal artıkların mobilya sanayinde
kullanılması, bitkisel orijinli öz su vb malzemelerin boya sanayinde kullanılması,
tahta,deri vb malzemelerin makine imalat sanayinde kullanılması sayılabilir.Hatta
271
elektronik sistemlerin kaplama materyali olarak kullanılan malzemelerin tarımsal
orijinli malzemeler oluşu dikkat çekicidir.
Tarımla iç içe olan diğer sektörler ise nakliye,depolama ve hasat için kullanılan
makinelerin üretim ve kullanımıdır. Bu sektörde yaşanan sıkıntılar ülkemizi büyük
zararlara uğratmaktadır. Ülkemizde israf kaynaklarının başında,üretimden tüketime
kadar tarım ürünlerindeki kayıplardır. Bu kayıpların yaklaşık %60 ‘ı hasat ve
depolama safhasında meydana gelmektedir. Zamanında ve uygun araçlarla
yapılmayan hasat işleri ve gerekli koşulları taşımayan depolama sistemleri sonucu
ürünlerimizin önemli bir kısmı kaybolmaktadır. Uygun tohumluk kullanılmaması ve
zirai mücadelenin gereği gibi yapılamaması sonucunda elde edilen bitkisel üretim
değeri %20 oranında azalmaktadır. Ayrıca arazi kullanımı ve sulama alanlarındaki
israf hayvancılık sektöründeki verimsiz yapı, yeterli ve doğru girdi kullanılmaması,çok
düşük düzeydeki işgücü verimliliği,gıda sektöründeki atıl kapasite kayıpları tarım
sektöründeki önemli israfların başında gelmektedir.
4.9.3.Tarım ve Ulaşım
Tüketici gelirlerine göre yapılan sınıflamanın en üstünde sanayileşmesini
tamamlamış ülkeler yer almaktadır. Bu ülkelerde tarım ürünleri üretimi ile meşgul olan
kesim, nüfusun % 5'i dolaylarındadır (Almanya'da % 3, Fransa'da % 5, İtalya'da % 8,
İngiltere'de % 2, ABD'de % 3, Kanada'da % 4, Japonya'da % 6) . Bu kesimde kaynak
verimliliği yüksektir, gıda maddesi üreticileri büyük tüketim merkezlerinin uzaklarında
yerleşmişlerdir. Ürün pazarlama sistemleri mükemmele yakındır. Kitle ulaşım
gelişmiştir, derecelendirme ve standartlaşma tamdır, pazarlama bilgileri geniştir ve
ürün piyasaları tam teşekkül etmiştir, etkin lojistik sistemleri vardır. Tüketiciler gıda
maddelerinin çeşidine, kalitesine, sağlık güvencesine, markasına fiyat ödemektedirler
ve bu fiyatın % 80'ini pazarlama hizmetleri oluşturmaktadır. Bu oran sadece
pazarlama hizmetlerinin fazlalığını göstermez, aynı zamanda işletme seviyesinde
üretim etkinliğinin arttığını da gösterir.
Belli başlı gıda üreticilerinin, dünya firmaları olması şaşırtıcı değildir. Son
zamanlara kadar bu işletmeler tarım ürünleri ticareti ile meşgul olsalar da (un,
kasaplık hayvan ve diğerleri) artık gıda maddeleri sektöründe yeni ürün geliştirme
üzerinde yoğunlaşmaktadırlar. Tarım ürünleri ticaretinde ölçek ekonomilerinin önemi
272
çok iyi anlaşılmış durumdadır. Yeni ürün geliştirme alanında ise ölçek ekonomilerinin
yeri ve öneminin tam olarak anlaşıldığı söylenemez. Ancak ölçek büyüklüğünün
avantaj sağlayacağı ve gelişmelerin bu yönde olacağı beklenmektedir. Birçok ülkede,
çeşitli ürün hatlarında, markalı ürünler imalatı ve satışının çok uluslu şirketlerin
kontrolünde olması, bu kanıyı güçlendirmektedir.
Tarımsal ürünlerin üretiminden pazarlanmasına kadar geçen sürede ulaşımın
etkisi çok büyüktür.Tarımsal faaliyetlin yapıldığı yerlerin ulaşım kolaylığı teknoloji
kullanımı, depolama, pazarlama ve oluşabilecek yangınlarda müdahelenin
kolaylaşmasını sağlayarak verimliliğin ve karlılığın artışını sağlaycaktır.
4.9.4. Tarım ve Sağlık
Tarımda, sağlık ve güvenlik riskleri diğer bazı endüstrilerden daha fazla
olmaktadır. 1979 rakamlarına göre tarımda çalışanlardan her 100 000 kişiden 17'si,
madencilik ve petrol endüstrisinde ise her 100000 kişiden 19.8'i ölümcül kazaya
uğramıştır. Tarım işletmeleri ile ilgili kaza kayıtlarından dikkat çekici özelliklerden bir
tanesi, çocukların ölümü ve ciddi şekilde sakatlanması ile ilgili olandır. Bu, tarım
işletmesinin (çiftliğin) hem ev hem iş yeri olmasından kaynaklanmaktadır. Tarıma
özgü sağlık riskleri de vardır. Örneğin, saman yakma ve kimyasalların kullanımı
273
sonucu oluşan yanıklar ve deri rahatsızlıkları, bakteriler tarafından yayılan yaralar
sonucu tetanoz tehlikesi, organik tozlardan oluşan Clostridium tetenozu (çiftçi
kanseri), farelerin dışkısından yayılan Weil's hastalığı (spirochaete) vb. rahatsızlıklar
tarımsal işler ya da ortamlar nedeniyle oluşmaktadır.
Tarımsal üretimi daha güvenli ve sağlıklı yaşanılan bir çalışma alanı haline
getirmek için, insani nedenlerin yanı sıra ekonomik nedenler de vardır. Kazalar, 1-
para (maliyet), 2- kaynak kaybına neden olurlar. Bu kayıplar; gelir kaybı, üretim
kaybı, hasar, yaralanma ve sakatlık nedeniyle oluşan sağlık giderleri şeklinde ortaya
çıkar. Aynı şekilde, kazaların önlenmesi için ayrılan kaynakların da mümkün olduğu
kadar az olması gerekir. Bu nedenle, kazaların azaltılması için güvenlik kurallarına
dikkat edilmelidir.
Farklı ülkelerde yapılan araştırmalar, tarım makineleri ile çalışmada iş
kazalarının çok büyük boyutlarda olduğunu göstermektedir. ABD'de 1954-1964 yılları
arasındaki on yıllık dönemde ortalama olarak her yıl 2 409 kaza olduğu ve bu
kazaların yaklaşık olarak 1000 kadarının traktörlerle yapıldığı, traktör kazalarının
%50'den fazlasının traktörün devrilmesi sonucu meydana geldiği bildirilmektedir.
1969 yılında ABD'de Ulusal Güvenlik Konseyinin Tarım Bölümünün yaptığı araştırma
sonucunda tarımsal işletmelerde yaklaşık 7 000 çiftlik sakininin öldüğü, 600 000
kişinin de kalıcı sakatlıklara maruz kaldığı görülmüştür. Aynı zamanda bu kazalar 2
000 000 çiftçiyi etkilemiş ve bu çiftçilere 220 000 000 dolar zarar vermiştir. Bunun
üzerine, Ulusal Güvenlik Konseyi, tarım iş kolunun ABD'de en tehlikeli 3 iş kolundan
biri olduğuna karar vermiştir
Tablo 130. Ölümcül Olmayan Kazaların Tiplerine Göre Gider Çeşitleri
Kaza tipi Kaza
sayısı
Kaza türlerine göre giderler (%) Kaza başına
ortalama
gider Sağlık Hasar İş Kaza
274
gecikmesi önlemi (Dolar)
Traktör devrilmesi 33 7 60 17 15 4486
Traktör kuyruk mili 6 16 0 80 4 488
Diğer traktör kazaları 67 21 24 46 10 1596
Diğer kendi yürür makineler 43 13 17 49 22 2228
Kuyruk mili ile çalışan makineler 7 13 0 65 22 963
Diğer tarım iş makineleri 181 19 1 65 15 1279
El aletleri 66 25 0 52 23 877
Sabit makineler 61 21 0 59 19 1236
Dairesel testereler 29 26 0 64 11 1207
Elektriksel kazalar 4 18 0 50 33 474
Düşerek oluşan kazalar 105 18 0 50 32 1092
Boğalar/vahşi hayvanlar 22 30 0 39 31 1552
Çiftlik hayvanları 58 12 0 52 35 532
Zehirlenme 5 14 0 53 33 805
Düşen veya savrulan parçalar 39 27 12 39 23 934
Burkulma/yaralanma 37 12 1 60 28 431
Weil's hastalığı 1 60 0 40 0 3407
Çiftçi akciğer kanseri 5 40 0 43 17 2803
Diğerleri 22 34 2 45 19 877
Toplam - Genel 791 18 13 49 19 1435
Kaynak : TÜİK
Entegre yaklaşım, farklı kesimlerin(tarım, sanayi, eğitim, sağlık vb. kesimler)
bir arada ve eşgüdüm içinde işlemesini içermektedir. Sürdürülebilir kalkınma ve
insani gelişme böyle bir yaklaşımın ayrılmaz bir parçası ve sonucu olarak ortaya
konulmakta ve tüm kalkınma gayretlerinin merkezini “insan” oluşturmaktadır.
Bireylerin beslenme, sağlık, eğitim, konut ve kültürel içerikli ihtiyaçlarının
karşılanmasında töre ve geleneklerin etkisi azalacak, tüketim kalıpları çağdaş
standartlara yaklaşacaktır.Dolayısıyla tarımda, sağlık ve güvenlik risklerinin
minumuma indirgenmesi verimlilik başta olmak üzere birçok faktöre önemli katkılar
sağlayacaktır.
275
4.9.5.Tarım ve Eğitim
İktisadi gelişmenin belirleyicileri arasında eğitim seviyesi ile ilgili göstergeler de
yer almaktadır. Bu göstergeler içerisinde en çok kullanılanlar; okur-yazarlık oranları,
okullaşma oranları, işgücünün eğitim seviyesi ve öğretmen başına düşen öğrenci
sayılarıdır. Söz konusu göstergeler diğer bazı göstergelerle birlikte doğrudan doğruya
iktisadi gelişme düzeyinin belirleyicisi olarak kullanılmakta ve dolayısıyla iktisadi
gelişme olgusuyla doğrudan ilişkili olmaktadırlar. Ancak eğitim olgusunun iktisadi
gelişme ile ilişkisi sadece bununla sınırlı kalmamakta, aynı zamanda oluşturduğu
ekonomik etkiler sayesinde iktisadi gelişmeyi hızlandıran bir olgu olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Eğitimin tarımsal, sosyo-kültürel ve kurumsal yapıların işleyişinde iyileşmeler
oluşturması da beklenir. Özellikle iktisadi gelişme önünde engel teşkil eden
geleneksel yapıların yıkılmasında eğitimin çok önemli bir yeri vardır. Eğitim
sayesinde oluşacak bazı gelişmeler özetlenecek olunursa;
Kaynakların daha etkin kullanımı sağlanacaktır.
Geleneksel üretim yöntemleri terk edilerek, teknoloji kullanımı
yaygınlaşacaktır. Bireylerin beslenme, sağlık, eğitim, konut ve kültürel içerikli
ihtiyaçlarının karşılanmasında töre ve geleneklerin etkisi azalacak, tüketim
kalıpları çağdaş standartlara yaklaşacaktır.
Nüfus artış hızının düşürülmesi, kadın okur-yazarlık oranlarının yükseltilmesi
ve kadınların iktisadi kalkınma sürecine entegrasyonu ile ilgili önemli
gelişmeler sağlanabilecektir.
Tarımsal faaliyetin yanında tarıma dayalı sanayi ve tarım kesimine girdi üreten
sanayi kesimi gelişecektir
Eğitim, üretimde dışsallık ortaya çıkartacaktır. Eğitim seviyesinin artmasıyla
üreticiler gelirlerini harcamada öncelik sırasını değiştirip daha verimli alanlara
yatırım yapmaya başlayacaklardır. Böylece artan üretim ve verim diğer
üreticileri de harekete geçirecektir.
Kırsal yoksulluk ve eşitsizlik azalacak, yaşam kalitesi yükselecek ve ekonomik
büyüme istikrara kavuşacaktır.
276
Sonuç olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ve de Türkiye’de iktisadi
kalkınmanın sağlanmasında eğitimin büyük önemi vardır. Eğitim sorununda
iyileşmeler sağlanmadıkça diğer sorunların da aşılması pek mümkün
gözükmemektedir. Bu nedenle ülkenin gereksinimlerine uygun olarak iyi planlanmış
bir eğitim sisteminin geliştirilmesi ve Türkiye’nin her tarafına yaygınlaştırılması gerekli
görülmektedir.
4.9.6. Tarım ve Teknoloji
Ekonomik gelişme olgusu daha doğrusu yaşam standardındaki iyileşmeler
geniş ölçüde teknolojik yeniliklerden kaynaklanan verimlilik artışlarına bağlıdır.
Teknolojik yeniliklerin kaynağı ise insanların zihinsel emeği (beşeri sermaye) dir. Yeni
teknolojilerin keşfedilmesini veya var olan teknolojilerin daha etkili kullanılmasını
sağladığı ve sonuçta oluşturduğu verimlilik artışlarıyla iktisadi büyümeye önemli
katkılar sağladığı söylenebilir.Tarımda geleneksel üretim yöntemleri terk edilerek,
teknoloji kullanımı yaygınlaşması.;
Tarımsal girdilerin azalmasına,
Elverişsiz arazi durum ve iklim şartları, özellikle su kaynaklarının kötü dağılımı
ve bu kaynakların etkin kullanılmamasından kaynaklanan sorunlar
azalmasına,
Tarımsal faaliyetlerin teknolojik yöntemlerle yapılması üretim artışını,
muhafaza ve pazarlama sırasında oluşacak kayıpların azaltılmasını
sağlayacaktır.
Tarımsal faaliyetin yanında tarıma dayalı sanayi ve tarım kesimine girdi üreten
sanayi kesiminin gelişimini sağlayacaktır.,
4.9.7. Tarım ve Turizm
Turizm sektörü çalışanı ve misafiriyle birlikte düşünüldüğünde, tüketici
potansiyeli olarak tarım sektörüne artı değer kazandırmak gibi bir etkiye sahiptir.
277
Bunun yanında, tarımda atıl kalan iş gücünün değerlendirilmesi açısından da önem
arz eder.
Bölgemizde ise durum farklılık arz etmektedir. Şanlıurfa ve Mardin illerinde
azda olsa turistik değerler bulunmasına karşın bölge genelinde turizm sektörü pek
gelişmemiştir. Tarım sektöründe çalışabilecek genç nüfusun özellikle turizmin
gelişmiş olduğu bölgelerdeki işgücü talebi nedeniyle bu bölgelere gitmeleri, zaman
zaman tarım sektöründe işgücü temini noktasında zorluklarla karşılaşılmasına da
sebep olmaktadır.
4.10.Tarımın Bölge Ekonomisine Katkısı
Tarımsal üretim ve gelişme bölgesel olarak farklılıklar göstermektedir. İllerin
coğrafi yapısı, iklim özellikleri, gelişmiş pazara yakınlığı, tarımsal üretimde
modernizasyon gibi özellikleri bu farklılıkların başlıca nedenidir.
1987 yılında, Türkiye Gayri Safi Yurtiçi Hasılasında; tarım, sanayi ve turizm
sektörlerinin payları sırasıyla: yüzde olarak 17.8, 25.8 ve 56.4 iken, izlenen düzenli,
bir eğilim sonucu 2000’e gelindiğinde tarım sektörünün payı % 13.4’e düşmüş sanayi
ve hizmet sektörlerinin payı ise % 28.4 ve % 58.2’ye yükselmiştir.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde tarım, getirisi bakımından önemli bir
yere sahiptir.Türkiye'de son yıllarda sulama ve toprak işleme faaliyetlerinde devlet
tarafından sağlanan altyapı kolaylıkları, tarımın gelişmesini olumlu yönde etkilemiştir.
Sözkonusu altyapı çalışmalarında en önemli proje, kısa adı GAP olan Güneydoğu
Anadolu Projesi'dir. Türkiye yüzölçümünün yaklaşık onda biri büyüklüğünde (75 bin
km2) bir alanı içine alan GAP, 21. yüzyılda tamamlandığında, bölgedeki 3.1 milyon
hektarlık işlenebilir tarım arazisinin 1.7 milyon hektarlık kısmı (%55) sulanabilecektir.
GAP kapsamında 1998 yılı sonuna kadar 7 baraj, 3 hidroelektrik santral ve 13
sulama projesi tamamlanmıştır. Ayrıca Şanlıurfa tünellerinin ilki olan T1 Tüneli'nden,
Harran Ovasına 9 Kasım 1994 tarihinden itibaren su verilmeye başlanmıştır. GAP'ın
tamamlanmasıyla birlikte ürün deseninde de büyük değişiklikler olması
beklenmektedir. özellikle pamuk, yonca, çeltik, yağlı tohumlar, yaş meyve ve sebze
gibi ürünlerin üretimine ağırlık verilmesi planlanmaktadır. Tarım ürünlerinin artışı ve
278
buna bağlı olarak bölgede gelişecek tarıma dayalı sanayide uygulanacak yeni
teknolojiler, bölge ekonomisinin rekabet gücünü hem iç piyasada, hem de dış
piyasada artıracaktır.1987-2000 döneminde Türkiye tarım sektöründe yıllık ortalama
yüzde 1,4’lük bir büyüme sağlamıştır. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi ise tarım
sektörü büyüme hızı itibari ile Türkiye ortalamasının üzerindedir ve Türkiye
ortalamasının üzerinde büyüme gösteren bölgeler arasında ilk sırada yer almaktadır.
Tablo 131.de de görüldüğü gibi bölgeler itibari ile tarım sektörü yıllık ortalama
büyüme hızı değerlendirmesine göre TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Türkiye
ortalamasının 2.857 kat üzerindedir. Türkiye ortalamasının üzerinde büyüme
gösteren bölgeler arasında ise TRC Güney Doğu Anadolu Bölgesi1. sırada yer
almaktadır.
Tablo 131. Bölgeler İtibari İle Tarım Sektörü Yıllık Ortalama Büyüme Hızları (%) (1987-2000)
G.Doğu
Anadolu Akdeniz
Doğu
Anadolu Ege Marmara Karadeniz
İç
Anadolu Türkiye
4,0 2,3 1,4 1,3 1,1 0,7 0,2 1,4
Kaynak: DPT
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi illeri arasında GSYİH bakımından en büyük
getiriyi sağlayan il Gaziantep ve sonrasında sıra ile Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin,
Adıyaman, Batman, Siirt, Şırnak ve Kilis gelmektedir.
Tablo 132. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Tarımsal Üretim Değerinin GSYİH İçindeki
Payı (2000)
279
İller GSYİH Tarımsal Üretim
Değeri
Tarımsal Üretim
Değerinin GSYİH
İçindeki Payı (%)
Gaziantep 1.694.599.523 326.083.272 19,2
Adıyaman 486.660.930 207.030.492 42,5
Kilis 167.870.042 83.097.520 49,5
TRC1 2.349.130.495 616.211.284 26,2
Şanlıurfa 1.161.707.677 631.832.971 54,3
Diyarbakır 1.438.926.876 489.471.601 34,0
TRC2 2.600.634.553 1.121.304.572 43,1
Mardin 505.980.065 198.380.971 39,2
Batman 433.631.586 110.977.132 25,5
Şırnak 182.861.189 48.186.613 26,3
Siirt 232.026.342 82.718.723 35,6
TRC3 1.354.499.182 440.263.439 32,5
TRC Güney Doğu
Anadolu Bölgesi 6.304.264.230 2.177.779.295 34,6
TÜRKİYE 124.583.458.276 26.750.350.595 21,5
Kaynak: DPT
2000 yılı verilerine göre, TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin 6.304.264.230
milyon TL olan GSYİH’nın içerisinde Tarımsal Üretim değeri, 2.177.779.295 milyon
TL ile % 34.6'lık bir paya sahiptir. Güneydoğu Anadolu Bölgesinin GSYİH içinde
tarımın payı % 21.5 olan Türkiye ortalamasının üzerindedir.
4.11. Bölgenin Ülke Tarımındaki Yeri
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde tarım ve tarıma dayalı sanayi hızlı bir
gelişme içerisindedir. GAP projesinin devreye girmesi ile sulu tarım alanlarının
artması, özellikle pamuk tarımının artması, buna bağlı olarak ta çırçır ve tekstil
sanayinin gelişmesi bölge ekonomisi açısından önemli bir gelişme olmuştur.
Tarımın Bölgesel Gayri Safi Hasıla (BGSH) içindeki payının büyüklüğü
bakımından; TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi 1. sırada yer almaktadır.
280
Tablo 133. Tarım Sektörünün Bölgesel Gayri Safi Hasıla İçindeki Payı (%)
G.doğu
Anadolu
Doğu
Anadolu Karadeniz Akdeniz Ege TÜRKİYE
İç
Anadolu Marmara
1987 26,6 28,8 28,7 23,5 21,8 17,8 18,8 7,9
2000 28,4 26,9 21,7 20,2 16,1 13,4 12,8 5,3
DEĞİŞME +1,8 -1,9 -7,0 -3,3 -5,7 -4,4 -6,0 -2,6
Kaynak: DPT
Tarımın Bölgesel Gayri Safi Hasıla (BGSH) içindeki payı 1987 yılında % 26.6
iken 2000 yılında % 1.8 büyüyerek % 28.4’lük paya sahip olmuştur. % katkısı
bakımından diğer bölgeler arasında da Güneydoğu Anadolu Bölgesi 1. sırada yer
almıştır.
2000 yılı kişi başına tarımsal katma değerleri baz alındığında; bölgeler arası
mukayesede TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2.050 US $ ile Türkiye’de 5. sırada
yer almaktadır.
Bölgeler arasındaki farklılıkların ardında; modern girdi kullanımında, emek ve
niteliğinde, ürün çeşitlenmesinde, toprak kalitesinde ve iklim koşullarındaki farklılıklar
yatmaktadır.
Tablo 134. Tarımda Çalışan Başına Yaratılan Katma Değer (2000) (US Dolar)
Bölgeler Marmara Ege Akdeniz İç
Anadolu TÜRKİYE
G.Doğu
Anadolu Karadeniz
Doğu
Anadolu
2000 Yılı
DOLAR 2.644 2.547 2.528 2.410 2.236 2.050 1.826 1.572
ENDEKS
(TÜRKİYE=100) 118,2 113,9 113,1 107,8 100 91,77 81,7 70,3
Kaynak: DPT
Tablo 135. Bölgelerin Ülke Tarım Sektörüne Katkı Sıralamaları (2000) (%)
BÖLGELER 1987 2000 FARK SIRALAMA
281
Ege Bölgesi 20,3 20,0 -0,3 1
Akdeniz Bölgesi 15,8 17,6 1,8 2
İç Anadolu Bölgesi 17,9 15,3 -2,6 3
Marmara Bölgesi 15,6 15,0 -0,6 4
Karadeniz Bölgesi 16,1 14,7 -1,4 5
Güneydoğu Anadolu Bölgesi 7,8 10,8 3 6
Doğu Anadolu Bölgesi 6,6 6,6 0 7
TÜRKİYE 100 100
Kaynak: DPT
2000 yılında, TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Ülke tarımına katkısı 1987
yılına oranla artmış olup, tüm bölgeler içerisinde artışta 1. sırada yer almıştır.
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi, 1987 yılı itibariyle Ülke tarım sektörüne,
%7,8’lik oranda katkı sağlayarak bölgeler arasında 6. sırada yer alırken; 2000 yılında
katkı oranını % 3 arttırarak, %10,8’e çıkartmasına rağmen, sektöre katkı bakımından
bölgeler sıralamasında yeri değişmemiştir.
Bölgede görülen yükselişin kaynağında GAP projesinin devreye girmesi ve
sulu tarım alanlarının artması yatmaktadır.
4.12.TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Tarımının Diğer
Bölgelerle Kıyaslanması
Tarım sektöründe ülke ortalaması ve üstünde değerler alan TRC Güneydoğu
Anadolu Bölgesinde Tarım sektörü, yüksek istihdam oranıyla temel sektör olma
özelliğini korumaktadır.
Tablo 136. Kişi Başı Tarımsal Katma Değerin Bölgeler İtibari ile Dağılımı (2000 Yılı; Dolar)
282
Bölgeler Ege Akdeniz Karadeniz İç
Anadolu Türkiye
G.Doğu
Anadolu Karadeniz
Doğu
Anadolu
2000 YILI;
DOLAR 566 530 521 416 415 376 373 256
ENDEKS
(TÜRKİYE=100) 136,4 127,7 125,5 100,2 100 90,6 89,9 61,7
Kaynak: DPT
2000 yılı kişi başı tarımsal katma değerleri baz alındığında Türkiye 100 kabul
edilirse TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi 90.6 endeks değeri ile 5. sırada yer
almaktadır. Tablo 136.da, kişi başı tarımsal katma değerin bölgeler itibarı ile dağılımı
incelendiğinde, TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin 376 $ ile, Türkiye (415 $)
ortalaması altında olduğu görülmektedir.
Tablo 137. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Tarımsal Üretim Değeri Açısından Diğer
Bölgeler İle Kıyaslaması ( 2000)
BÖLGELER Kırsal Nüfus Başına Tarımsal
Üretim Değeri (YTL)
Tarımsal Üretim Değerinin
Türkiye İçindeki Payı (%)
Akdeniz 1.129 14,77
Ege 1.341 17,26
Marmara 1.187 16,13
Karadeniz 955 15,35
Doğu Anadolu 884 9,53
Güney Doğu Anadolu 883 8,14
İç Anadolu 1.410 18,81
TÜRKİYE 1.124 100
Kaynak: TÜİK
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi kırsal nüfus başına tarımsal üretim değeri
bakımından Türkiye içinde son sırada yer almakta olup tarımsal üretim değeri
bakımından da son sırada yer almaktadır.
283
BÖLÜM 5. PROBLEMLER KISITLAR VE POTANSİYELLERİN
ANALİZİ
5.1. Problemler ve Kısıtların Tespiti
Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze kadar göz ardı edilmeyecek olumlu
gelişmeler olmasına rağmen, ülkemiz gerek toprak ve su kaynakları gerekse çok
farklı mikroklimalar yönünden birçok bitki türünü yetiştirme olanağına sahip iken, bu
gün hala tarım sektörü değişik problemlerle karşı karşıyadır.
Tarım sektörünün problemleri, diğer sektörlerle ilişkisi ve etkileşimi açısından
bütünsel bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. Tarım sektörü ve sorunları, sınırlı ve dar
bir çerçevede tek başına değerlendirildiğinde; verimliliğe dayanmayan ve ekonomik
olmayan bir anlayış kalkınmanın önünde engel oluşturmaktadır.
Ülkemiz tarımının en temel sorunları arasında üreticilerin örgütlenmemesi,
eğitim ve yayım konuları yer almaktadır. Bu konularda yaşanan ve çözüm
bulunamayan sorunlar, ülkemiz tarım sektörünün istenilen düzeye ulaşmasını
engellemektedir. Diğer taraftan tarım kesiminde yaşanan sorunlar, ülke genelinde
ekonomik ve sosyal sorunlara da yol açmaktadır. Tarım kesiminin gelecekte
Dünya’daki hızlı değişime ayak uydurabilmesi için bu temel sorunların çözümüne
büyük ihtiyaç vardır.
Ancak; tarımda geleceğe yönelik politikalar geliştirmek ve uygulamak için
öncelikle köylüye yönelik sosyal politikaları tarımdan ayırarak gerçek anlamda çiftçilik
yapan üreticileri hedef kitle olarak göz önüne almamız gereklidir.
Problemleri açık ve net biçimde ortaya çıkarmak için bir dizi analitik aşamaya
gerek vardır.Tespit edilen bir probleme çözüm geliştirebilmek için, öncelikle problemi
doğuran nedenlerin sağlıklı analiz edilmesi gerekir. Kısıtların neler olduğunu ifade
eden bu nedenlerin sağlıklı analizi, sorunun giderilmesi için neye ihtiyaç olduğunun
belirlenmesine ışık tutar. Dolayısıyla, nedenleri ortaya konan problemler için çözüm
önerilerinin geliştirilmesi kolaylaşır.
284
Aşağıda bölgenin tarımla ilişkili çözülmesi gereken problemleri, bu problemleri
doğuran veya sürdüren nedenler ortak kategoriler altında toplanarak sıralanmış ve
izleyen tablolarda sorunlar beraberinde çözüm önerileri de verilmiştir.
5.1.1. Sosyo-Ekonomik Problemler
Sosyo-ekonomik problemler kapsamında, tarım arazilerinin kaybı (amaç dışı
kullanılması), işletme büyüklüklerinin sınırlı olması, nüfus hareketleri, göç, tarımsal
gelirin düşük olması, öz sermaye yetersizliği, kalifiye işgücü yetersizliği, eğitim ve
yayım eksikliği gibi konular bölgeyi ilgilendirdiği şekliyle ele alınmıştır.
TRC Güneydoğu Anadolu bölgesini oluşturan Adıyaman, Batman, Diyarbakır,
Kilis, Mardin, Şanlıurfa, Siirt, Şırnak illeri iş potansiyeli fazla olan illere göç verirken;
bölgede yer alan Gaziantep ili hem bölgedeki illerden hem de bölge dışı illerden göç
almaktadır. Bu sebeple alt yapı ve sosyal donatı sorunları ortaya çıkmıştır.Tarım
alanlarının marjinal sınırlara ulaşması, artan nüfusa tarım dışında istihdam
imkanlarının sağlanamaması, veraset yoluyla arazilerin intikalinden sonra işletmelerin
küçülmesi, arazi yapısının engebeli olması, tarım toprağının azlığı, sulanabilir
alanların kısıtlı olması, kentsel ve kırsal kesimin büyük ölçüde alt yapı eksiklerinin
olması, gibi sebepler beraberinde büyük şehirlere göçü doğurmaktadır. İşgücü
tarımda önemli olan ve ekonomik gelişmede üretimi artırmak için kullanılan üretim
faktörlerinden biridir. Ancak, bu üretim artışını sağlamak, sermayenin yanı sıra
işgücünün etkili ve rasyonel kullanılmasına bağlıdır.
Tarımda yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve yeni yatırımın yapılması yani
üretimi geliştirmek için daha teknik daha entansif ve rasyonel çalışma gerekmektedir.
Bu hususu temin için işletmeler gerekli girdileri sağlamada yeterli ve dengeli
sermayeye ihtiyaç duymaktadır. Bölgemizde çiftçilerin büyük bir kısmının problemi
olan sermaye yetersizliği bitkisel ve hayvansal üretimi olumsuz etkilemektedir.
Özellikle sermaye yetersizliği üretimde girdilerin yetersiz kullanımına neden
olmaktadır.
Türkiye’de olduğu gibi bölgemizde de veraset yoluyla araziler
parçalanmaktadır. Tarım arazilerinin küçük ve parçalı olması üretimde verim
düşüklüğüne ve maliyetlerin yükselmesine neden olmaktadır.
285
Tarımla uğraşan nüfusun genelde yaşlı olmasından dolayı özellikle yeni
teknolojilerin benimsenmesinde ve yeniliklere adaptasyonda zorluklarla
karşılaşılmaktadır. Ayrıca bu durum çiftçi eğitim ve yayım faaliyetlerinin etkinliğini
azaltmakta, işgücünün etkili ve rasyonel biçimde kullanılmasına engel teşkil
etmektedir.
Kırsal nüfusun neredeyse tamamının geçimini tarımdan sağlaması sebebiyle
tarımsal üretimde bulunmayan nüfusun da çiftçi diye nitelendirilmesi, ekonomik ve
demografik analizlerde, göstergelerin tarım sektörü aleyhine görünmesine sebep
olmaktadır.
Kalkınma süreci içerisinde, ekonomik ve sosyal kalkınmanın ülkenin tüm
yörelerinde eşit olamaması ve bölgesel yatırımların belirli merkezlerde yoğunlaşması
bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarını ortaya çıkaran en temel sebeptir. Bazı
hizmetlerde görülen farklılıklar sürdürülebilir kalkınma politikalarının uygulanmasında,
bölgeler arası bütünleşme politikalarında, sosyal ve ekonomik dengenin
sağlanmasında, yaşam kalitesinin iyileştirilmesinde, fırsat eşitliğinde, kültürel gelişme
ve yatırımların uygulanmasında sıkıntılar oluşturmaktadır. Sürdürülebilir kalkınmanın
sağlanması ve bölgeler arasındaki gelişmişlik farklarının azaltılması için bölgeler
arası ve iller arası sosyal gösterge ve bazı hizmetler arasındaki farklılıkların
azaltılması gerekir.
Tarımsal alanda yeni yatırımların yapılması, yeni tarım tekniklerinin
kullanılabilmesi, entegre tarım işletmelerinin kurulabilmesi, gerekli girdilerin temini için
yeterli ve sürekli sermayeye ihtiyaç vardır. Bölgemizdeki tarımsal işletmelerin
tamamına yakını küçük aile işletmeleri olduğundan sermaye sıkıntısı çekmektedirler.
Sermaye yetersizliği nedeniyle de tarımsal faaliyetler istenilen düzeye
ulaşamamaktadır.
Sosyo-ekonomik özellikleri bakımından oldukça önemli olan tarım sektörünün
problemleri, problemin nedenleri ve çözüm önerileri aşağıdaki tablolarda verilmiştir.
Bu sorunlara çözüm bulunması sadece kırsalda yaşayanlar açısından değil bölge ve
ülke kalkınması açısından da büyük önem arz etmektedir.
286
Tablo 138. TRC Bölgesinde Sosyo-Ekonomik Problemler, Nedenleri (Kısıtlar) ve Çözüm
Önerilerinin Analizi
Problemler Problemin Nedenleri / Kısıtlar Çözüm Önerileri
Tarım Arazilerinin
Kaybı (Amaç Dışı
Kullanılması)
Tarım alanlarının sanayi ve
yerleşime açılması
Tarımsal işletme arazilerinin
veraset yolu ile parçalanarak
küçülmesi
Miras Hukukumuzun yol
açtığı olumsuz yapılanmanın
işletmeleri sermaye
açısından güçsüz bırakması
Tarım arazilerinin korunması ve
kullanılması konusunda ve Miras
Hukukunda gerekli yasal düzenlemenin
yapılması ve uygulanması
Ülke ihtiyaçlarını gözeten bir Tarım
Hukuku’nun çıkarılarak uygulamaya
konması
Bölgenin Göç
Alması Ve Vermesi
Kırsal yaşam standartlarının
düşüklüğü; eğitim, sağlık gibi
sosyal hizmetlerin
yetersizliği
Sanayinin gelişmiş olduğu
illere göçün fazla olması
Kırsal alanlardaki yaşam koşullarının
iyileştirilmesi
Çiftçilere yönelik sosyal hizmet
projelerinin uygulamaya konması
Bölgeler arası gelir düzey farklarının
giderilmesi yönünde önlemler alınması
287
Problemler Problemin Nedenleri / Kısıtlar Çözüm Önerileri
Tarımsal Gelirin
Düşük Olması
Ürün fiyatlarının düşüklüğü
Ürün bedelinin geç ödenmesi
Sermaye yetersizliği
Tarımsal işletmelerin küçük
ve parçalı olması
Tarım toprakları üzerindeki
nüfus baskısı (küçük
işletmelerden çok kişinin
geçimini sağlaması)
Üreticilerin organize olması (ürün
bazında üretici birlikleri, kooperatifler
vb.)
İhtiyaçlar doğrultusunda yasal
düzenlemelerin zamanında yapılması
(Üretici Birlikleri Yasasına gerekli
ilavelerin yapılması ve mevcut
uygulamanın etkin kılınması ve
desteklenmesi)
Kırsal alanlarda tarım dışı yeni istihdam
sahalarının oluşturulması
Tarıma dayalı sanayinin geliştirilmesi
Girdi fiyatlarının yüksekliği
Girdilerin tek elden temin edilmesini
sağlayacak “örgütlenmenin”
güçlenmesi
Tarımsal girdilere yönelik desteklerin
güçlendirilmesi
Planlamaya dayalı
olmamasından dolayı
yetersiz veya fazla üretim
Arz-talep dengesi göz önüne alınarak
üretim planlamasının yapılması ve
sürekliliğinin sağlanması
288
Problemler Problemin Nedenleri / Kısıtlar Çözüm Önerileri
Modern teknolojiden
yeterince faydalanamama
Araştırma ve eğitim kuruluşlarının
faaliyet ve tespitlerinin üreticiye
iletimini kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı
yapılanmaya gidilmesi
Modern tarım tekniklerinin uygulayıcıya
benimsetilmesi
Teknoloji kullanımı konusunda eğitim
ve yayım çalışmalarının
etkinleştirilmesi
Kalifiye işgücü
yetersizliği
Kırsal yaşam standartlarının
düşüklüğü, eğitim, sağlık gibi
sosyal hizmetlerin
yetersizliği nedeniyle genç
nüfusun kırsal kesimden
kentlere göç etmesi
Tarımsal faaliyette
bulunmanın, sosyal statü
düşüklüğü şeklinde
algılanması
Kırsal alanlardaki yaşam koşullarının
iyileştirilmesi
Tarımsal desteklerin belirlenecek
hedeflere yönelik güçlendirilmesi
Çiftçilere yönelik sosyal hizmet
projelerinin uygulamaya konması
Bölgeler arası gelir düzey farklarının
giderilmesi yönünde önlemler alınması
Basın yayın yoluyla köylü şehirli
arasındaki farkın giderilmesi
Eğitim ve yayım
eksikliği
Kırsal alanda teknik eleman
istihdamının yetersizliği
Tarımla uğraşan nüfusun
yaşlı olması nedeniyle
iletişim yetersizliği
Eğitim yayım metotlarının çağdaş
iletişim araçlarından yararlanılarak
güncelleştirilmesi
289
5.1.2. Doğal Kaynak ve Çevre Problemleri
Güneydoğu Anadolu Bölgesi genelinde doğal kaynak ve çevre ile ilgili su
kirliliği, katı atıklar, tıbbi, tehlikeli atıklar(sınır bölgesindeki mayınlar) ve hava kirliliği
gibi birçok problem söz konusudur. Sanayi kuruluşlarının arıtma ve baca filtresi
takma konusunda çevreyi yeterince gözetmemeleri, kirlenmeyi hızlandırmaktadır.
Sanayi, yerleşim yeri ve ulaşımdan kaynaklanan emisyonların ölçülmesi uzun
yıllardan beri yapılmakla birlikte; tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan emisyonların
güvenli ölçümleri, uygulamanın çok zor olmasından dolayı yapılamamıştır.
Tarımda kimyevi gübre kullanımının gereken miktarlarda ve zamanında
yapılmaması, bilinçsiz kullanımı, bir süre sonra toprak kalitesinin bozulmasına,
toprakların organik madde bakımından fakirleşmesine, yeraltı sularının ve içme
sularının kirlenmesine, ürün kalitesinin insan sağlığını olumsuz etkilemesine neden
olmaktadır. Aynı şekilde zirai mücadele ilaçlarının bilinçsiz kullanımı da çevre ve su
kirliliğine neden olmakta ve doğal hayatı da tehdit etmektedir.
Bölgemizde sulamaya açılmış alanlarda drenaj ve tesviye gibi tarla içi
hizmetlerin sulama yatırımlarını geriden izlemesi ve bu eksikliğin aşırı sulamayla
birleşmesi sonucunda toprakta tuzluluk gibi önemli bir sorun ortaya çıkmıştır.
Kış aylarında meydana gelen hava kirliliği bölgenin önemli çevre problemini
oluşturmakla birlikte insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecek şekilde büyük boyutta
değildir. Hava kirliliğinin esas nedeni, sanayi tesisleri veya taşıtlardan daha çok,
konut ısıtmada kullanılan, kalitesiz yakıtlardan kaynaklanmaktadır. Bu konuda gerekli
önlemler, İl Mahalli Çevre Kurulu’nda alınmakta ve hava kirliliği en aza indirilmeye
çalışılmaktadır, araçların egsoz emisyon ölçümleri de yapılmaktadır.
290
Tablo 139. TRC Bölgesinde Doğal Kaynak ve Çevre Problemleri, Nedenleri (Kısıtlar) ve Çözüm
Önerileri Analizi Matrisi
Problemler Problemin Nedenleri / Kısıtlar Çözüm Önerileri
Tarımsal Üretim
Alanlarının Doğal
Afetlerden
Etkilenmesi
Küresel ısınma sonucu ortaya
çıkan iklim değişiklikleri
Kontrolsuz su kullanımı
Tarım sigorta sisteminin
güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması
Sel tehlikesi olan alanlarda derelerin
ıslah edilmesi ve bu havzaların
ağaçlandırılması
Mevcut su imkanlarının bilinçli
kullanılması
Daha çok alanın ağaçlandırılması
Tarımsal Amaçlı
Kullanılabilecek
Arazi
Kaynaklarının
Yetersizliği
Bölgenin bazı yerlerinin kayalık
ve engebeli arazi yapısına
sahip olması
Orman ağacı karakterli meyve ağaçları
ile engebeli arazilerin tarıma
kazandırılması
Doğal mera varlığının yetersiz
olması ve mevcut meraların da
genelde zayıf bir yapıya sahip
olması
Etkin bir mera amenajmanının ve mera
ıslah programının uygulamaya
konması
Meraların tespit, tahdit ve tahsisinin
yapılması ve tecavüzlerin engellenmesi
Meralara olan baskının azaltılması için
yem bitkileri üretiminin arttırılması
Eğitim ve yayım çalışmaları ile
meraların kullanıcıları tarafından
korunmasının sağlanması
291
Problemler Problemin Nedenleri / Kısıtlar Çözüm Önerileri
Bölge Ekolojisine
Has Bitkisel Ürün
Kaynaklarının
Kaybı
Çiftçinin yeterli bilgiye sahip
olmaması
Yabani meyve ağaçlarının aşılama
yoluyla üretime kazandırılması
Çevre Ve Kaynak
(Toprak, Su Ve
Hava) Kirliliği
Zirai ilaç ve kimyasal
ambalajları ile tehlikeli atıkların
çevreye bırakılması
Bilinçsiz pestisit kullanımı
Toprak fumigasyonunda
Methyl-Bromid kullanılması
Pestisit atık, depolama ve imha
tesislerinin kurulması
Biyolojik mücadele gibi diğer
mücadele tekniklerinin
yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi
Eğitim çalışmalarına ağırlık verilmesi
Kimyasal gübrelerin aşırı
miktarda ve bilinçsizce
kullanılması
Uygun olmayan kimyasal
gübrelerin kullanılması
Egzoz gazları ve kışın
kullanılan yakıtlardan
kaynaklanan kirlilik
Katı atıkların uygun olmayan
arazilere bırakılması
Üreticilere sürdürülebilir tarım
tekniklerinin kazandırılması
İyi tarım uygulamalarının
yaygınlaştırılması
Toprak ve yaprak analiz hizmetinin
etkinleştirilmesi
Eğitim çalışmalarına ağırlık verilmesi
Kaliteli yakıt kullanımı ve emisyon
kontrolü yapılmalı
Katı atık depolama ve işleme
tesislerinin kurulması
292
Çevre Ve Kaynak (Toprak,
Su Ve Hava) Kirliliği
Kum çakıl ocaklarının tahribat
meydana getirmesi
Kontrol ve denetimlerin
etkinleştirilmesi
Akarsu mecralarının
koordinatlarıyla tespit
edilerek sınırlandırılması
Akarsu yataklarının ıslah
edilmesi
Gaz, toz, is, ağır metaller vb.
yabancı maddelerden tarım
alanlarının zarar görmesi
Tarımsal üretim alanlarının
yol, baca, çöplük gibi
zararlı atıkların riskinden
korunmasıyla ilgili
önlemlerin alınması
Tarımda kullanılan plastik
malzemelerin ve plastik
ambalajların çevreyi kirletmesi.
Biyolojik yoldan ayrışabilen
malzemelerinin
kullanımının teşvik
edilmesi.
Sanayi, yerleşim yeri ve
tarımsal faaliyetlerden
kaynaklanan emisyonlar
Cezai müeyyidelerin
caydırıcı düzeye getirilmesi
293
Tarım Topraklarında
Tuzluluk Ve Alkalilik
Uygun olmayan sulama
yöntemlerinin kullanılması
Bilinçsiz sulama ve gübreleme
Drenajla ilgili alt yapı
hizmetlerinin tamamlanmaması
Basınçlı sulama
tekniklerine(damla ve
yağmurlama sulama)
geçişin hızlandırılması
Drenaj çalışmalarının
yapılması
Toprak ve yaprak analiz
hizmetinin etkinleştirilmesi
Eğitim çalışmalarına ağırlık
verilmesi
Gen Kaynaklarının Kaybı
Bilinçsiz ve aşırı toplama/insan
eliyle yapılan tahribat ve doğal
afetler
Kültüre alınarak üretiminin
yapılması.
Gen kaynaklarının
sertifikalandırılarak tescil
edilmesi ve gen
bankalarında muhafaza
edilmesi
İşlenebilir Tarım
Topraklarının Kaybı
Tarım topraklarının amaç dışı
kullanımı
Tarım arazilerinin
korunması ve kullanılması
konusunda ve miras
hukukunda gerekli yasal
düzenlemenin yapılması ve
uygulanması
Meralarda Verim Ve
Kalitenin Düşük Olması
Meralarda aşırı otlatma
Otlatma kapasitesinin
bilinmemesi
Mera amenajmanının
yetersizliği
Mera Kanunu
uygulamalarının
etkinleştirilmesi
294
5.1.3. Tarımda Sektörel Problemler
Tarım sektöründe genel olarak sermaye yetersizliği, örgütlenme, eğitim ve
yayım konularında yaşanan problemler bu bölümde irdelenmiştir.
Bölgede genç nüfusun, kentsel alanlarda daha kolay istihdam olanağı
bulmasından dolayı, diğer bölgelere oranla daha fazla göç etmesiyle köylerde işgücü
açığı meydana gelmektedir. Bu da tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilemektedir.
Türkiye’de olduğu gibi bölgede de veraset yolu ile araziler parçalanmaktadır.
Tarım arazilerinin küçük ve parçalı olması, kısa vadede üretimde verim düşüklüğüne
ve maliyetlerin yükselmesine neden olmakta, bunun sonucu olarak uzun vadede bu
arazilerin tarım alanı olmaktan çıkmasına sebep olmaktadır. Tarımsal faaliyetlerin
bölgede genel olarak çok küçük işletmelerde yürütülmesi, işgücü verimini ve işletme
kârlılığını olumsuz yönde etkilemektedir.
Bölgede eğitim ve yayım faaliyetleriyle ilgili konularda maalesef çiftçilerle
iletişim kopukluğu söz konusudur. Göç neticesinde kırsal alanda yaşayan yaşlı nüfus
eğitim faaliyetlerinin uygulanmasında önemli bir dezavantajdır. Dolayısıyla tarımsal
üretimi artıracak her türlü modern tarım tekniğinin uygulayıcıya aktarılmasındaki
zorlukların telafisi önem arz etmektedir. Bölgede özellikle ilçe teşkilatlarında yayım
elemanları sayısında yetersizlik söz konusudur. Bilhassa tarımsal yayım çalışmaları
kapsamında pazarlama, örgütlenme gibi konular ihmal edilmiştir. Bu da tarımsal
üretimde verimliliği ve üretkenliği olumsuz etkilemektedir. Tarımsal yayım faaliyetleri
günün gerisinde kalmış metotlarla sürdürülmekte ve güncel teknolojinin çiftçiye
aktarımında yetersiz kalınmaktadır.
Tarımda üretici kitlesinin büyük bir çoğunluğunun teknoloji geliştirme
faaliyetine sermaye temin edemeyecek seviyede dar gelirli olması, kamu ve özel
sektörün teknoloji geliştirmede ağırlıklı olarak yer almasını zorunlu kılmaktadır.
Tarımda yeni teknolojilerin geliştirilmesi, yatırımların yapılması ve üretimi artırmak
için daha teknik ve gerçekçi çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bunun temini için
ise işletmelerin gerekli girdileri sağlamada yeterli sermayeye ihtiyacı vardır. Ayrıca
bölgede çiftçilerin büyük bir kısmının problemi olan sermaye yetersizliği bitkisel ve
295
hayvansal üretimi olumsuz etkilemektedir. Özellikle sermaye yetersizliği üretimde
girdilerin eksik kullanımına sebep olmaktadır. Bu da üretimi ve kaliteyi dolayısıyla
çiftçi gelirini direk olarak azaltmaktadır. Ayrıca geçim sıkıntıları gündeme
gelmektedir. Bu konuda en önemli husus, işlevlerinin kısıtlı olmasının da etkisiyle,
çiftçinin örgütlenmedeki eğiliminin düşük olmasıdır.
AB’ye uyum ve DTÖ Tarım Anlaşması kapsamında ortaya çıkan yeni ticaret
anlayışı içinde, piyasa şartlarına uygun esnek yapıda kuruluş ve organizasyonların
oluşturulması büyük önem arz etmektedir. Tarımsal üretici birliklerinin oluşturulması
ve geliştirilmesi kurumsal reform adımlarından biridir. Türkiye’de tarım sektöründe
çok çeşitli örgütler bulunmaktadır. Sektör içerisinde önemli bir büyüklüğe sahip
kooperatifler, ziraat odaları, dernekler belli çalışmaları yürütmektedirler. Ancak
AB’deki çiftçi örgütleri gibi, ürün grubu ve konu bazında ihtisaslaşmış üretici örgütleri
yetersizdir. Aynı zamanda örgütlenmedeki kurumsal eksiklikler dikkat çekmektedir.
En önemli tarımsal organizasyonlar kooperatiflerdir. Bölgede tarımsal birliklerin tüm
illere homojen olarak dağılmayışı, örgütlenmedeki eksiklik, tarımsal faaliyetlerin
günün gereklerine göre yapılmasını olumsuz yönde etkilemektedir. Mevcut örgütler,
günün koşullarına göre etkin olarak misyonlarını yerine getirmekte yetersiz
kalmaktadırlar.
296
Tablo 140. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Tarım Sektörü Problemleri, Nedenleri (Kısıtlar) ve Çözüm Önerileri Analizi Matrisi
Problemler Problemin Nedenleri / Kısıtlar Çözüm Önerileri
297
Problemler Problemin Nedenleri / Kısıtlar Çözüm Önerileri
ir Düzeyinin
Düşüklüğü
Tarımla geçinen nüfusun fazlalığı
Kırsal alanda yaşayan işsiz
nüfusun çiftçi olarak tanımlanması
Tarımsal işletme arazilerinin
veraset yolu ile parçalanarak
küçülmesi
Üretim planlamasının
yapılmamasından dolayı yetersiz
veya fazla üretim
Tarımda istihdam edilen nüfusun
eğitim düşüklüğü nedeniyle
bilinçsiz çiftçilik yapması
Rekabet gücünün zayıf olması
Pazarlama problemlerinin fazla
olması
Mutlak tarım toprakları üzerinde
yanlış ve amaç dışı arazi
kullanımının artması
İşletmelerin sermaye yetersizliği
Tarımsal işletmelerin küçük, çok
parçalı, emek verimliliği düşük ve
sayılarının fazla olması
Üretimde kalite ve
standardizasyonun sağlanamaması
Tarım sanayi entegrasyonunun
zayıflığı ve pazarlama güçlükleri
*Üreticilerin organize olması (ürün
bazında üretici birlikleri, kooperatifler vb.)
ve Kooperatif ve birliklere tarımsal
desteklerde ilave katkı sağlanması
*İhtiyaçlar doğrultusunda yasal
düzenlemelerin zamanında yapılması
(Üretici Birlikleri Yasasına gerekli
ilavelerin yapılması ve mevcut
uygulamanın etkin kılınarak
desteklenmesi.)
*Tarım arazilerinin korunması ve
kullanılması konusunda ve miras
hukukunda gerekli yasal düzenlemenin
yapılması ve uygulanması, Arazi
toplulaştırılması çalışmalarına ağırlık
verilmesi
*Mutlak tarım alanı, sanayi alanı, yerleşim
alanını belirleyen toprak haritalarının
çıkarılması, kullanım amacının
değişmemesi için gerekli yasal
düzenlemelerin yapılması
*Tarımsal eğitim görmüş kesimi
desteklemek suretiyle üretimde
sürdürülebilirliğin sağlanması
*Tarım sanayi entegrasyonu ile sermaye
birikimi, gelir dağılımı, yerleşim düzeni,
istihdam, çevrenin korunması,
yoksulluğun azaltılması ve tarımın
sürdürülebilirliği açısından bölgesel
kalkınma politikalarının uygulanması
*Tarım ve tarımsal sanayide verimliliğin ve
ürün çeşitliliğinin pazarın isteği
doğrultusunda artırılması ile uluslararası
alanda rekabet üstünlüğü sağlanmalı
298
Problemler Problemin Nedenleri / Kısıtlar Çözüm Önerileri
Girdi fiyatlarının yüksekliği
Girdi kullanımında dışa bağımlılık
Girdilerin tek elden temin edilmesini
sağlayacak örgütlenmenin güçlenmesi
Tarımsal girdilere yönelik desteklerin
güçlendirilmesi
Tarımsal işletmelerin ekonomik ölçekte
yapılandırılması ve uzun süreli
kredilendirilmesi
Gübre, ilaç, tohumluk, damızlık, yem,
mekanizasyon kullanımında ulusal
kaynakların kullanılmasına öncelik
verilmeli, tarıma bağlı sanayinin rekabet
gücünün artırılması için desteklenmesi
Toprak işlemeden hasada kadarki süreçte
verimi artırmaya yönelik faaliyetlere ağırlık
verilmesi
Girdi temininde araştırmacı, ıslahçı,
üretici, sanayici, dağıtıcı, kullanıcı
örgütlenmesinde güçlü bir yapının
oluşturulması
Gelir Düzeyinin
Düşüklüğü
Modern teknolojiden yeterince
faydalanamama
Araştırma ve eğitim kuruluşlarının faaliyet
ve tespitlerinin üreticiye iletimini
kolaylaştırıcı ve hızlandırıcı yapılanmaya
gidilmesi
Modern tarım tekniklerinin uygulayıcıya
benimsetilmesi
Teknoloji kullanımı konusunda eğitim ve
yayım çalışmalarının etkinleştirilmesi
299
Problemler Problemin Nedenleri / Kısıtlar Çözüm Önerileri
Üreticilerin
yeterli ve etkin
örgütlenmemiş
olması
Birlikte çalışma alışkanlığının
olmaması /güvensizlik
Yanlış bilgilendirme veya bilgisizlik
nedeniyle oluşan korku
(vergilendirme korkusu).
Tarımın ticari faaliyet olarak
düşünülmemesi
Yönlendirici mevzuat
eksikliği/yetersizliği
Üreticilerin eğitim düzeyinin
düşüklüğü
Ortak davranış kültürünün zayıflığı
nedeniyle işbirliğinin her zaman
mümkün olmaması
Örgütlerin yeterli gelir kaynağının
bulunmaması
Kırsal toplumun pek çok hizmeti
devletten beklemesi ve bu nedenle
örgütlenme ihtiyacını
hissetmemesi
Örgütlenme ve kooperatifçiliğin iyi
algılanamaması
Üreticilerin teknik hizmet almasının
sağlanması
Üreticilerin ambalajlama ve pazarlamayı
ortaklaşa yapabileceği bir örgütlenme
yapısına kavuşturulması
Üretici Birlikleri modelinin hukuksal alt
yapısının gözden geçirilerek işlerlik
kazandırılması, Yönlendirici / zorlayıcı
mevzuatın oluşturulması
Örgütlenmiş üreticilerin ürünlerinin
pazarlanması konusunda avantaj
sağlanması. Örgütlenmiş üreticilere girdi
temininde desteklemelerin/teşviklerin
uygulanması
Örgütlerin üretici çıkarlarını korumak için
organizasyon yapılarının düzenlenmesi
yönünde hukuksal boşlukların giderilmesi
Kooperatif tüzüklerinde yer alan
kooperatif içi müteselsil kefaletin bireysel
kefalete dönüştürülmesi
Üretici örgütlerinin güçlendirilmesi, kamu
tarafından yapılan bir kısım görevlerin
üretici organizasyonlarına devredilerek
mali destek sağlanması,
Mali yapının oluşturulmasında kredi
olanaklarının geliştirilmesi ve uzun vadeye
yayılması
Örgütlenme konusunda eğitim ve yayım
çalışmalarına ağırlık verilerek öneminin
anlatılması
Eğitim alan üreticilerin belgelendirilerek,
belge sahiplerinin mali yönden
desteklenmesi
300
5.1.3.1. Bitkisel Üretim Sektörü
Ülkemizde etkin bir üretim planlaması ve yönlendirmesinin bulunmayışından
kaynaklanan problemler bazı yıllar üretim fazlası bazı yıllarda da üretim eksikliğine
neden olmaktadır. Arazilerin miras yoluyla bölünmesi üretim alanlarını küçültmekte
bu da verimliliği olumsuz yönde etkilemektedir. Sebze ve meyve üretiminin küçük ve
dağınık birimlerde gerçekleşmesi nedeniyle finansman sıkıntısı içerisinde olan
üreticiler yeni teknolojilerden yararlanamamaktadır.
Üreticiler girdilerin yüksekliği ve ürün fiyatlarının düşüklüğü nedeniyle kaliteli
ve standartlara uygun üretime yönelememekte ve biyolojik üretim metotlarını
kullanamamaktadır. Bu da pazara yönelik üretim yapılmasını olumsuz yönde
etkilemektedir. Üretimde gübre ve zirai ilaçların bilinçsiz kullanımı ihracatımızı
olumsuz etkilemektedir. Uluslararası standartlara ve tüketici tercihlerine uygun üretim
yapılmaması, rekabette zorlanmaya neden olmaktadır. Özellikle meyvecilikle ilgili
tarımsal sanayi işletmeleri yetersizdir.
Örgütlenme bilincinin zayıf olmasından dolayı üretici birlikleri kurulamamıştır.
Ürün bazında üretici birliklerinin olmayışı, üretimden pazarlamaya kadar kesintisiz bir
organik bağın temini noktasında mevcut sorunların devam etmesine sebep
olmaktadır.
Fidan üretimi yapan büyük kapasiteli özel sektör ya da kamu kuruluşunun
olmaması önemli bir eksikliktir.
Üreticilerde bölgesel düzeyde ve ürünler bazında örgütlenme eksikliği,
ürünlerin pazarlanması sırasında çiftçilerin muhatap (alıcı) bulamaması ve dolayısıyla
sürekliliğin sağlanamaması, çiftçilerimizin az da olsa pazar sorunu olmayan ürünlere
doğru yönelmesi monokültür tarım yapılması sonucunu doğurmaktadır.
301
Bitkisel Üretim Kapsamındaki Başlıca Problemler;
Soğuk hava depolarının yetersizliği ve depolamadaki iptidai uygulamalar,
Antep fıstığı,nar, biber, mısır, zeytin, üzüm, pamuk gibi ürünlerde tasnif ve
paketleme tesislerinin eksikliği,
Gübreleme konusunda toprak tahliline dayanmayan yetersiz ve hatalı gübre
kullanımı,
Üniversite-Araştırma Enstitüsü-Tarım İl Müdürlüğü üçgeninde, yerinde ve
yeterli bilgi alışverişinin sağlanamaması neticesinde yeni çeşit ve üretim
tekniklerinin çiftçiye ulaştırılamaması ya da yaygınlaştırılamaması,
Sulama tekniklerindeki yanlışlık sebebiyle erozyon sorunu,
Sertifikalı tohumluk kullanımının yaygın olmayışı,
Tohum temininde karşılaşılan güçlükler, dolayısıyla rasgele tohumluk teminiyle
beraber hastalık ve zararlıların temiz alanlara bulaşması,
Tarıma elverişli arazilerin sanayileşme, iskân ve diğer sebepler yüzünden
tarım dışı ve parçalı kullanımı,
Bölgede yerel çeşitlerin muhafaza edilememesi, ıslahı ve yaygınlaştırılması
için hiçbir çalışmanın yapılmaması,
Tarım alanlarının, bölgenin su kaynağı yönünden çok zengin olmasına rağmen
tamamının sulanamaması şeklinde sıralanabilir.
302
Tablo 141. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Bitkisel Üretim Sektörünün Problemleri,
Nedenleri (Kısıtlar) ve Çözüm Önerileri Analizi Matrisi
Problemler Problemin Nedenleri / Kısıtlar Çözüm Önerileri
Bitkisel üretimde
sürdürülebilirliğin
sağlanamaması
Üretim planlamasının olmaması
Fiyat istikrarsızlığı
Örgütlenme bilincinin zayıf olması
Bölgesel üretim planlaması
yapılması
Tavan ve taban fiyatlarının
belirlenmesi
Ürün bazında üretici birlikleri
kurulmasına kolaylıklar
sağlanması
Üretim alanlarının küçük ve dağınık
oluşu
Ekolojik bölgelere göre ekonomik
arazi büyüklükleri tespit
edilemediğinden tarla tarımında
marjinal alanlarda kalitesiz
tohumluk kullanılarak üretim
yapılmaya çalışılması
Yasal düzenlemelerle tarımsal
üretim alanlarının
parçalanmasının önüne
geçilmesi
Arazi toplulaştırılması
çalışmalarına ağırlık verilmesi
Arazi birleştirilmesi yoluyla
işletme büyüklüklerinin
artırılması
Küçük işletmelerin üretime
yönelik birlikte hareket etmesi
Bölgesel ve ekolojik üretim
desenlerinin belirlenmesi,
kalite ve sürdürülebilirliğin ön
planda olması, sevk ve
idarenin birlikler aracılığı ile
sözleşmeli tarım modeli ile
sağlanması
303
Pazar garantisinin sağlanamaması
Güçlü pazarlama
organizasyonlarının olmaması ve
dış pazarların istediği kalitede ve
zamanında ürün temin edilememesi
Üretim planlaması ile önceden
fiyatların öğrenilebileceği
pazar bilgi sisteminin
kurulması
Sözleşmeli üretim modelinin
yaygınlaştırılması
Üretimin pazar istekleri
dikkate alınarak geliştirilmesi
304
Kalıntı sorunu
Kontrolsüz kimyasal kullanımı
Pestisit kullanımı konusunda
çiftçilerin bilinçlendirilmesi
Zirai mücadele ilaçlarının
ruhsat ve satış işlemlerinin
daha sağlıklı bir sisteme
kavuşturulması
İyi Tarım Uygulamaları ile
üretim için gerekli önlemlerin
alınması
Tarımsal danışmanlık
sisteminin üretime entegre
edilmesi
Akredite analiz
laboratuarlarının
yaygınlaştırılması
Denetim hizmetlerinin pazara
çıkış noktalarında
etkinleştirilmesi ve caydırıcı
cezalarla güçlendirilmesi
Zararlıların kontrolünün çoklu
disiplini araştırma programı ve
entegre ürün yönetimi (ICM),
entegre zararlı yönetimi (IPM)
ile sağlanmalı
305
Kârlılığın
düşüklüğü
Kültürel ortamların (sera vb.)
yatırım maliyetinin yüksekliği
Çiftçilerin ürünlerini hemen satma
eğiliminde olmaları
Bitkisel üretimde yeterli altyapı ve
organizasyon kurulmadığından
üretim kayıplarının fazla olması
Üretimin büyük ölçüde doğa
koşullarına bağımlılığı ve planlı
üretimin olmaması
Bitkisel ürünlerin çabuk bozulma
eğiliminde olmaları ve
muhafazadaki yetersizlikler
Kaliteli ve ucuz materyal
kullanımı için AR-GE
çalışmaları yapılarak bölgede
ihtiyaca cevap verebilecek
yeni yapım tekniklerinin
geliştirilmesi
Lisanslı depoculuk ve ürün
borsalarının yaygınlaştırılması
Bitki, çevre ve insan sağlığını
da gözeten bölgesel üretim
planlamasının yapılması
Pazarın istediği standartta
üretimin teşviki ve sürekliliğin
sağlanması
Girdi maliyetlerinin (özellikle
seralarda) yüksekliği ve çoğaltım
materyallerinde dışa bağımlılık
Girdilerin tek elden temin
edilmesini sağlayacak
örgütlenmenin güçlenmesi
Tarımsal girdilere yönelik
desteklerin güçlendirilmesi
Sera üretimi yapılan alanlarda
üreticilerin desteklenmesi
Tohumlukların ithalat yoluyla
temini
Çeşit Koruma Kanunu ile ıslah
çalışmalarının teşviki
Tarımsal araştırma projesi
kaynaklarının artırılması,
bölgeye uygun çeşitlerin
geliştirilmesi ve bu konuda
kamu-özel sektör işbirliğinin
desteklenmesi
306
Alışkanlıklara bağımlılık sebebiyle
modern teknolojilerin avantajını
değerlendirmede yetersizlik
Yeni teknolojilerin pahalı olması
nedeniyle tarımsal mekanizasyon
kullanımının yetersizliği
İşletmelerin küçük ölçekli
olmasının modern teknoloji
kullanımını engellemesi
Yayım yoluyla üreticilere yeni
teknolojilerin tanıtılması
Teknoloji kullanımına
özendirici destek verilmesi
Katma değeri yüksek işlenmiş ürün
üretim ve pazarlama olanaklarının
darlığı
Tarımsal sanayi projelerinin
hayata geçirilmesi
Bölgenin güçlü
olduğu bazı
ürünlerin (tütün
vb.) üretim
alanlarının
azalması
Kota vb. yasal zorunluluklar
Gümrük vergilerinin düşürülmesi
ile ithalatın önünün açılması
Alternatif ürünlerin
desteklenmesi
Pazarda rağbet gören yeni
çeşitlerin üretime
kazandırılması
Vergilendirmenin üreticiyi
mağdur etmeyecek şekilde
yapılması
307
Meyvecilikte
kârlılığın
düşüklüğü
Kalitesiz üretim
Dış pazar taleplerine uygun
üretimin olmayışı
Pazarlama standartlarının (modern
tasnif, ambalaj, depo, nakliye)
yetersizliği
Meyve işleme sanayinin yetersizliği
Meyvecilikte kapama bahçe yerine
dağınık ve sınır ağacı şeklinde
üretimin yaygın olması
Araştırma sonuçlarının üreticilere
gerektiği gibi hızlı bir şekilde
ulaştırılamaması
Sanayiye yönelik çeşitlerin
üretilememesi, çok yıllık ürünlerde
sözleşmeli üretim modelinin
uygulanamaması ve standart
üretimin kısıtlı olması
Piyasa araştırmaları sisteminin tam
oturmamış olması nedeniyle
ihtiyaçlar doğrultusunda yön verici
güvenilir bilgiler temin
edilememektedir
Bodur ve yarı bodur sertifikalı
fidanlarla meyve bahçelerinin
tesis edilmesi
Uygun sulama tekniklerinin
kullanılmasının sağlanması
Entegre mücadelenin
yaygınlaştırılması
Pazarda rağbet gören yeni
çeşitlerin üretime kazandırılması
Katma değeri artırıcı işleme
sanayinin bölgede
yaygınlaştırılması
Tasnif, ambalaj, depo gibi
tesislerinin modernizasyonu
İhracatçı birlikleri ile birlikte ürün
gruplarına göre piyasa
araştırmaları alt yapısı
sağlanmalıdır
308
Bölgedeki yağlı
tohumlu bitkilerin
ekilişinin azlığı
Üretimin geleneksel olarak
yapılması
Karlılığın düşüklüğü
Pazarlama problemleri
Yağlı tohumlu bitkilerde üretimin
artırılmasının desteklemeler
suretiyle teşvik edilmesi
Diğer ürünlerle arasında
fiyatlandırma yönünden
dengenin sağlanması
Yağ bitkileri üretiminin
artırılmasında üretici birlikleri ve
kooperatifleri ve ham yağ
tesislerinin kurulmasının
özendirilmesi
Sözleşmeli üretimin teşvik
edilmesi
5.1.3.2. Hayvansal Üretim Sektörü
2002 yılındaki Dünya nüfusunun yaklaşık % 1’inin; AB(15) nüfusunun yaklaşık
% 18,5’inin yaşadığı ülkemizde, hayvan varlığı bakımından Türkiye, AB ve Dünya ile
karşılaştırıldığında:
Dünya’daki koyun mevcudunun % 2,4’ü, keçi mevcudunun % 0,9’u, sığır
mevcudunun % 0,7’si, kanatlı hayvan mevcudunun % 1,4’ü ve toplam arı
kovanlarının ise % 6,9’u ülkemizde bulunmaktadır. Türkiye hayvan sayıları
bakımından AB içerisinde önemli bir yere sahiptir. Arı varlığı bakımından Dünya’da 2.
sırada bulunan ülkemiz, üretim bakımından 4. sırada olup, Dünya’da mevcut ballı
bitki türlerinin ¾’üne sahiptir. Bal, balmumu, koyun derisi, yapağı gibi hayvansal
ürünlerin dışındaki ürünlerde üretimimiz Dünya ve AB’ne göre oldukça düşük
düzeydedir. Dünya bal ve balmumu üretiminde Türkiye’nin payı % 5,8 gibi yüksek bir
düzeydedir. Hayvansal ürünler üretiminde Türkiye ile AB’yi kıyasladığımızda;
Türkiye’deki balmumu üretiminin AB’deki üretimin % 95’inden, balda % 65’inden, ipek
kozasında ise % 50’sinden fazla olduğunu görmekteyiz.
309
Ülkemizde olduğu gibi Güneydoğu Bölgesinde de mevcut hayvancılık
işletmelerinin büyük çoğunluğu ekonomik işletmecilikten uzak orta ölçekli veya küçük
aile işletmeciliği tarzındadır. Bu işletmelerde daha yüksek verim için uygun çevre
sağlamak yerine, mevcut koşullara uyum göstermek söz konusudur. Verim kontrolleri
ve kayıt işlemleri genelde yapılmadığından ıslah faaliyetleri ve üretim planlamaları
yapılamamaktadır. Ayrıca bu işletmeler yeterli alet ve ekipmana da sahip değildirler.
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren devam eden ıslah çalışmalarına rağmen kültür
ırkı hayvanların oranının hala düşük seviyede olması ve sayılarının 1980–2002 yılları
arasında önemli miktarda azalması bu sektördeki problemlerin gözardı edilemeyecek
bir düzeyde olduğunun bir göstergesidir. Suni tohumlama çalışmalarında ırk
özellikleri dikkate alınmadan yapılan tohumlamalar ile yerli ırkların özellikleri
kaybolma tehlikesi ile karşı karşıyadır.
Hayvancılık için büyük bir potansiyele ve iklim yapısına sahip olan ülkemizde
üreticiler, yıllardan beri süregelen alışkanlıkları gereği, kendi kendine yeterliliği
benimseyen kapalı sistem bir üretim modeli içerisinde, hayvansal ürün ihtiyacını
karşılama çabası içinde olmuşlardır. Ayrıca kültür ırklarının yerli ırklarla açtırılması
sonucu meydana gelen kayıplar hayvancılığı olumsuz yönde etkilemektedir.
Küçük ölçekli aile işletmelerinin büyük bir bölümünde hayvan barınakları ilkel
(alçak, basık, havalandırması yetersiz vb.) şartlardadır. Bu barınaklarda barındırılan
hayvanlarda, verimi olumsuz yönde etkileyen kronik solunum sistemi, sindirim
sistemi, üreme sistemi hastalıkları ile meme yangısı ve çeşitli enfeksiyonlara sıkça
rastlanmaktadır. Ayrıca yetiştiricilerin bilinçsizliği nedeniyle besi hayvanlarının uygun
olmayan bir zamanda kesime sevk edilmesi hem üretim maliyetini arttırmakta, hem
de et kalitesini düşürmektedir.
Hayvancılık sektöründe genel ekonomik yapıya bağlı olarak, yapı, üretim,
pazarlama, destekleme, işletme kredileri ve tüketim alanlarında problemler
yaşanmaktadır.
Bölgede tarımsal üretimin yoğunluğunu , bitkisel üretim oluşturmaktadır.
Tarımsal işletmelerde genel olarak hayvan sayısı azdır.
310
Hayvansal ürünlerin pazarlanmasında sorunlarla karşılaşılmaktadır. Ürünlerin
pazarlanmasında karşılaşılan sorunların aşılmasında gerekli örgütlenmeler zayıftır ve
ürün pazarlama koşulları yeterince desteklenmemektedir. İşletme kredileri
kullanılabilirlikten uzaktır. Üretim ve sanayi entegrasyonunun sağlanmasında
problemler vardır. Pazarlamadaki aracı sayısının azaltılması ve üretici-tüketici
dengesinin korunması gerekmektedir.
Mera yönetimindeki aksaklıklar ve ıslah çalışmalarının tamamlanabilmesi için
gerekli olan kadastro işlemlerinin tamamlanmamış olması, meraların küçük ve parçalı
olması, meraların ekolojik çevre ve bölge şartlarına uygun biçimde otlatma
kapasiteleri ve dönemlerinin belirlenmemesi, meralarda bozulmayı azaltacak; verimi
artıracak, gübreleme, yapay tohumlama, aşılama, münavebeli otlatma, karıklama,
hendekleme ve teraslama gibi kültürel ve teknik tedbirler alınamaması , mera
konusunda çiftçilerin duyarlılığının gelişmemiş olması, ıslah çalışmalarında katılım
göstermemesi vb.
Arıcılık sektöründe ana arı temini, gezginci arıcılık, arı hastalıkları ve ürün
pazarlaması konularındaki problemlere önlem alınamamaktadır.Arıcılıklı nektar
bakımından yüksek , kültüre alınmış yem bitkileri ekimini yaygınlaştırılarak
benimsetilmesinin sağlanması.
Hayvansal ürünlerin yeterli hijyenik şartlarda imalatının sağlanamaması, hem
sağlıklı gıda üretimi, hem de tüketicinin korunması açısından problemler
oluşturmaktadır
311
Tablo 142. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Hayvansal Üretim Sektörünün Problemleri,
Nedenleri (Kısıtlar) ve Çözüm Önerileri Analizi Matrisi
Problemler Problemin Nedenleri / Kısıtlar
Çözüm Önerileri
Kârlılığın
düşüklüğü
Hayvancılık işletmelerinin küçük
ölçekli ve dağınık oluşu
Hayvancılık işletme ölçeklerinin
büyütülmesinin teşviki, birlik,
kooperatif vb birlikteliklerin ve
entegre tesislerin kurulmasının
teşvik edilmesi
Teşvik ve desteklerde belirli bir
işletme büyüklüğünün gözetilmesi
Düzenli işletme kayıtlarının
tutulması
Modern süt ve et işleme tesislerinin
kurulması
Üretim ve sanayi entegrasyonunun
sağlanamamış olması
Hayvancılığın aile ihtiyacını
karşılamaya yönelik düzeyde ve
ikinci planda yapılması
Esas faaliyet olarak hayvancılık
yapan işletmelerin desteklenmesi
Kaliteli üretim yapan işletmelerin
ayrıca desteklenmesi
Yem bitkileri üretiminin yetersizliği
Yem bitkileri üretiminin
desteklenmesine devam edilmesi
Doğal mera varlığının yetersiz
olması ve mevcut meraları genelde
zayıf bir yapıya sahip olması
Mera amenajmanı ve ıslah
programında çiftçi duyarlılığının ve
katılımının arttırılmasına yönelik
çalışmalar yapılması
312
Hayvan
varlığındaki
düşüş
Fiyat istikrarsızlığı
Maliyetlerin yüksek olması
Damızlık hayvanların kasaplık
olarak kesimi
Hayvan borsasının kurulması
Üretici birliklerinin teşvik edilmesi
Damızlık üretiminin desteklenmesi
Üretim ve verim
düşüklüğü
Düşük verimli ırkların kullanılması
Islah çalışmalarındaki yetersizlik
Bakım ve besleme konusundaki
yetersizlik
Üretimin belli dönemlerde
yoğunlaşması
Kültür ırkı sayısının artırılması
Islah ve suni tohumlama
çalışmalarına ağırlık verilmesi
Eğitim ve yayım faaliyetlerinin
artırılması
Bakım, besleme
ve uygun
barınak
yetersizliği
Yem bitkileri üretiminin yetersizliği
Meraların yetersizliği
Üreticilerin bilgi eksikliği
Sağım hijyeni ve bulaşıcı
hastalıklar
Barınakların iyileştirilmesi için
çalışmalar yapılması
Yem bitkileri teşviklerinin
sürdürülmesi
Eğitim, yayım ve hastalıklarla
mücadele faaliyetlerinin artırılması
Meraların korunması ve ıslahı
313
Gıda güvenliği
yetersizliği
Sütün uygun olmayan yollarla
toplanması ve nakli
Düşük kalite ve sütteki bakteri
sayısının kabul edilebilir oranların
çok üstünde olması
Bakım besleme, sağım hijyeni,
sağlıklı süt nakli ve muhafazası gibi
konularda eğitim çalışmalarına
ağırlık verilmesi
Sokak sütçülüğünün önüne
geçilmesi
Hayvancılık ve süt işleme
tesislerinin modernize edilmesi
5.1.3.3. Su Ürünleri Sektörü
Toplum sağlığı ve dengeli beslenme su ürünlerini önemli kılmaktadır. Bu da
sahip olduğumuz potansiyel nedeniyle ülkemizi şanslı duruma getirmiştir. Türkiye’nin
sahip olduğu iklim ve su koşulları çeşitli su canlılarının yetiştiriciliğine elverişli
olduğundan su kültürü önemli ekonomik girdi sağlayan uğraşı haline gelmiştir.
Kültür Balıkçılığı
Kültür balıkçılığı tesislerinin kullandıkları balık yemleri, hayvan yemi imal eden
fabrikalarca üretilmekte ve bu üretimde kalite standardına ulaşılamamaktadır.
Özellikle yem muhteviyatı içinde yer alan balık unu vb. hammaddeler ithal
edildiğinden ya fiyat istikrarı oluşamamakta ya da fiyat rekabeti oluşturmak için yem
kalitesinden ödün verilmektedir. Ülkemizde belli dönemlerde yaşanan ekonomik
krizlerde, yem fiyatlarının yükselmesi karşısında balık fiyatları düşük kalmakta, bu da
karlılığı büyük oranda düşürmekte, hatta yok etmektedir.
Su ürünleri işletmeleri kuruluş aşamasında ve daha sonraki yıllarda yer ve su
kiralamalarında çok yoğun bürokrasi içinde tıkanmaktadır. Bir işletmenin kuruluşu ve
ruhsatlandırılması aşamasında ilgisine göre 15 ayrı kurumdan (Milli Emlak, Orman,
Sağlık, Çevre, Karayolları, Köy Hizmetleri, DDY, DSİ, Bayındırlık Bakanlığı, Belediye,
Kültür, Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, Turizm Bakanlığı, Denizcilik
Müsteşarlığı, T.K.B.) kısa sürede izin almada problemler yaşanmaktadır.
314
Su ürünleri üretimi için potansiyel su kaynaklarının çoğunun, debi tespiti,
limnolojik etütleri (fiziksel ve kimyasal analizler) yapılmamıştır. Orman Bakanlığının
milli parklarda yetiştiricilik konusunda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile işbirliği
yapmaması, Çevre Bakanlığının 1997 yılından itibaren su ürünleri yatırımlarında ÇED
ön araştırma raporu istemesi; Kültür Bakanlığının Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Yüksek Kurulunun 20.09.1999 tarihindeki yeni düzenlemesinde alınan
kararlar ve şu anda geçerli olan 627 nolu ilke kararları balıkçılığı ve su ürünleri
yetiştiriciliğini olumsuz etkilemektedir.
Avcılık
Baraj ve kara avcılığının avlanma mevsimi dışında olan dönemlerde de kaçak
olarak yapılması söz konusu türlerin azalmasına neden olmaktadır.
Bitkisel ve hayvansal üretim için yapılan destekleme ve teşvikler, su ürünleri
için yeterince yapılmamaktadır.
Üretimden yeterli payı alabilmemiz için, avcılık sektörümüz teşvik ve uygun
faizli kredilerle desteklenerek geliştirilmesi sağlanabilir.
Barajlarda ani su çekilmeleri sebebiyle, özellikle üreme dönemlerinde balık
yavrularının ve yumurtalarının toplu ölümleri meydana gelmektedir.
Barajlarda bazı balık türlerinin yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli
tedbirler (balık merdivenleri gibi) alınmamıştır.
Evsel, endüstriyel, tarımsal ve tıbbi atıklardan dolayı su kaynaklarında kirlilik
meydana gelmektedir.
.
315
Tablo 143. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Su Ürünleri Alt Sektörünün Problemleri,
Nedenleri (Kısıtlar) ve Çözüm Önerileri Analizi Matrisi
Problemler Problemin Nedenleri / Kısıtlar Çözüm Önerileri
Yatırım ve işletme
maliyetinin yüksekliği
ve kârlılığın düşük
oluşu
Yem hammaddelerinin ithal
edilmesi
Yemlerde kalite standardına
ulaşılamaması
Kültür balıkçılığı tesislerinin
kuruluşu için gerekli bürokratik
işlemlerin fazlalığı
Balık yemi üretim tesislerinin
kurulmasının desteklenmesi
Bürokratik işlemlerin
azaltılarak yatırımcıların
teşviki
Kooperatif
faaliyetlerinin sınırlı
düzeyde olması
Kooperatiflerin belge düzenleme
dışında herhangi bir faaliyette
bulunmamaları
Örgütlenme bilincinin yeterince
gelişmemiş olması
Kooperatiflerin güçlenerek su
ürünlerinin satışı, av araç ve
gereçlerinin temini gibi
konularda daha etkili olmaları
sağlanmalıdır.
Örgütlenmenin teşvik
edilmesi
Denetimlerin yetersiz
olması
Gerekli teknolojik ve kişisel
güvenlik imkanlarının kısıtlı olması
Su ürünleri denetçilerine
gerekli alet, ekipman,
teknolojik imkanlar vb.
ihtiyaçların temin edilmesi
5.1.4. Gıda Güvencesi ve Gıda Güvenliği Problemleri
Gıda güvencesi, her insanın sağlıklı yaşayabilmesi ve faaliyetlerini
sürdürebilmesi için her zaman yeterli ve dengeli gıdaya erişme hakkıdır. Gıda
güvencesinin temel dayanağı gıdanın bulunabilirliği ve elde edilmesi, diğer bir deyişle
satın alınabilirliğidir. Tüm insanların kesintisiz ve yeterli, güvenli ve besleyici gıdalara
fiziksel ve ekonomik olarak erişiminin sağlanması, gıda güvencesinin sağlanmasıdır.
316
Gıda güvencesinin sağlanmasında belirlenmiş 4 koşul şunlardır: Yeterli gıda
arzı sunma ya da elde etme; yıldan yıla, mevsimden mevsime arzda dalgalanma ya
da eksikliğin olmaması; erişilebilirlik ya da satın alınabilirlik; kaliteli ve güvenli gıda.
Gıda güvencesizliğinin temel nedenleri; kurumsal ve teknik kısıtların yanı sıra
politikaların sık sık değişmesinin yol açtığı tarımda düşük verimlilik; yıldan yıla ve
dönemsel arz dalgalanmaları; tarım dışı iş olanaklarının azlığının veya yokluğunun
yol açtığı düşük ve belirsiz gelir olarak sıralanabilir. Bu nedenler birbiriyle bağlantılı
olduğu için çözümü de zorlaşmaktadır.
Bölgesel olarak tarımsal üretime bakıldığında yeterli gıda üretiminden söz
etmek mümkündür. Ancak kalite ve çeşit konusunda sorunlarla karşılaşılmaktadır.
Islahçıların, raf ömrü uzun, albenisi yüksek ürünlere yönelmesi, üretici, komisyoncu
ve pazarcıyı memnun ederken, kaybedilen tattan dolayı tüketicinin
memnuniyetsizliğini beraberinde getirmektedir. Üretici odaklı üretimden, tüketici
odaklı üretime geçilmelidir. Tat ve kalite konusu üretimde kimyasal kullanımından
çok, çeşitle ilgili bir konudur.
Gıda güvenliği konusunda ilk karşılaşılan problem beslenme ilkeleri ile sağlık
konusunda tüketicinin bilgi yetersizliğidir. Buna tüketicinin alım gücünün düşüklüğü
de eklendiğinde bölgemizde, bilgi eksikliği ve ekonomik nedenlerle düşük kaliteli
gıdalara yönelim devam etmektedir. Bunun sonucunda, yasalar çerçevesinde güvenli
gıda üreten firmalar haksız rekabete maruz kalmakta ve gıda güvenliğini
önemsemeyen çoğunlukla kayıt dışı işletmeler ise sürdürülen taleple adeta teşvik
edilmektedirler.
“Bakanlık Üretim İzni” alınmadan sağlıksız ve ruhsatsız üretim alışkanlığının
devam etmesi, bölge genelinde gıda güvenliği ile ilgili problemlerin devam etmesine
sebep olmaktadır.
Bunlarla birlikte, genel anlamda, gıda üretim, dağıtım, satış ve tüketim
sürecinde hijyenik şartlara uyulması konusunda gelişmiş ülkelerdeki standartlar
seviyesine ulaşılamamıştır. Bu sorunun giderilmesi için gerekli olan tüketicinin
317
bilinçlendirilmesi konusunda sivil toplum örgütleri ve üniversitelerle hızlı iletişim
sağlanamamaktadır.
İllerde mevcut işletme sayılarına nispetle, denetim hizmetlerini yürüten Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı taşra teşkilatında mevcut eğitimli eleman sayısı, denetimlerin
etkin bir şekilde sürdürülebilmesini sağlayacak düzeyde değildir.
Tablo 144. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Gıda Güvencesi ve Gıda Güvenliği
Problemleri, Nedenleri (Kısıtlar) ve Çözüm Önerileri Analizi Matrisi
Problemler Problemin Nedenleri / Kısıtlar Çözüm Önerileri
Kalite ve çeşit
konusunda tüketici
memnuniyetsizliği
Özellikle son yıllarda
ıslahçıların, raf ömrü uzun,
albenisi yüksek ürünlere
yönelmesi, üretici,
komisyoncu ve pazarcıyı
memnun ederken, kaybedilen
tattan dolayı tüketicinin
memnuniyetsizliğini
beraberinde getirmektedir.
Üretici odaklı üretimden, tüketici
odaklı üretime geçilmelidir.
Tat ve kalite konusunun üretimde
kimyasal kullanımından çok, çeşitle
ilgili bir konu olduğu benimsetilmeli,
bu konuda bilgi kirliliği önlenmeli ve
doğru zeminde tartışmaya açılmalı
318
Sağlıklı gıda üretim
konusunda yaşanan
zaafiyetler
Bakanlık üretim izni
alınmadan sağlıksız ve
ruhsatsız üretim
alışkanlığının devam etmesi
Gıda üretim, satış ve dağıtım
sürecinde hijyenik şartlara
uyulmaması
Güvenli gıda üreten firmaların
piyasada haksız rekabete
maruz kalması
Denetim elemanlarının
işletme sayılarına nispetle
yetersizliği
Yasal boşluklar
Gıda üretim işletmelerinin gıda
siciline kaydolması ve üretim izinli
işletmeler haline getirilmesi,
Tüketicinin gıda ile ilgili hukuki
hakları hakkında bilinçlendirilmesi
Gıda işletmelerinde çalışan
personelin eğitilmesi
Kontrol ve denetim hizmetlerinin
daha etkin bir şekilde
sürdürülebilmesi için kurumsal
yapının ve personel sayısının yeterli
düzeyde tutulması
Mevcut elemanların hizmet içi eğitim
düzeyinin yüksek tutulması
İzinsiz üretim yapan işletmelere
verilecek cezaların caydırıcı düzeyde
uygulanması
Gıda üretiminde ekonomik kayıpların
en aza düşürülmesi ile ilgili projelerin
Üniversiteler ve araştırma kuruluşları
ile birlikte yapılması
319
5179 Sayılı Gıda Kanununun
uygulanabilmesi için gerekli
altyapının oluşturulması
Türk Gıda Kodeksi çerçevesinde
tebliği yayınlanmamış ürünlerin
tebliğlerinin en kısa sürede
çıkarılması
Gıda ambalajlarının üzerinde bulunan
etiket bilgilerinin, ambalaj boyutu ile
yazı boyutu arasında orantının
sağlanması, Gıda Kodeksi Etiketleme
Tebliğine uygun olmasının
sağlanması
Akredite gıda laboratuar sayılarının
artırılması
Gıda ihtisas mahkemelerinin
oluşturulması,
Pazar yerlerinin denetimlerine açıklık
getirilmesi, kapalı sabit semt pazar
alanları tahsisatının imara işlenmesi
320
Sağlıklı gıda tüketimi
konusunda yaşanan
zaafiyetler
Gıda güvenliği ve beslenme
ilkeleri ile ilgili tüketici
bilincinin yetersizliği
Tüketicinin alım gücü ve
eğitim seviyesinin
düşüklüğü sebebiyle düşük
fiyatlı ve kalitesiz gıdalara
yönelimi
Mevcut işletmelerin
teknoloji ve sağlık koşulları
bakımından yeterli düzeyde
olmaması
İşletmelerin küçük olması
İşletme ve yatırım
maliyetlerinin yüksekliği
Geleneksel ve bilinçsiz
üretim yapılması
Tüketicinin gıda güvenliği ve
beslenme ilkeleri konusunda
bilgilendirilmesi
Tüketicinin gıda kaynaklı
hastalıklar/zehirlenmeler/gıda
alerjileri konusunda
bilinçlendirilmesi amacıyla ulusal
basın kanalıyla gerekli duyuruların
yapılması
Sivil toplum örgütleri ve
üniversitelerle hızlı iletişimin
sağlanması
Tüketicinin ulusal düzeyde gıda
ambalaj bilgileri ve fiziksel
özellikleri konusunda yeterince
bilgilendirilmesi
Satış yerlerinin, gıda satışı ile ilgili
teknik ve hijyenik şartları yerine
getirmesi için işletme ve satış
yerleri bazında sürekli eğitim
çalışmalarının yapılması,
Gıda tüketimi ve beslenme
araştırmalarının yapılması
İşletme yatırımlarının
desteklenmesi
Sorumlu yöneticilerin , teknik
personellerin etkinliğinin artırılması
321
5.1.5. Pazarlama Problemleri
Yaş meyve ve sebzenin çabuk bozulabilir ürünler olması, ihracatında bazı
zorluklarıda beraberinde getirmektedir. Ürünlerin ihracatında alt yapı eksiklikleri
mevcuttur. Özellikle hasat sonrası ürünlerin muhafazası, paketleme tesislerinin ve
soğuk hava depolarının yetersizliği kayıplara yol açmaktadır.
Ülkemizdeki tarımsal işletmelerin küçük oluşu, girdi, finansman ve teknoloji
kullanımının yetersizliğini de beraberinde getirmektedir. Küçük işletmeler ürünlerini
değeri fiyatına pazarlayamazken, aracı kademeleri artmakta ve bu durum da fiyat
oluşumunu tüketici aleyhine etkilemektedir.
Ürünlerin pazarlanmasında örgütlenme çok zayıftır. Ürün değerlendirilmesi
yönünden, özellikle örtü altı boardlarının devreye sokulması için yeni yasalara
gereksinim duyulmaktadır. Üretici birlikleri vasıtasıyla kurulacak ve fiyatın üreticinin
gözünün önünde oluşacağı mezat sisteminin işlerlik kazanması sağlanmalıdır. Yaş
meyve ve sebzenin çabuk bozulabilir olması yanısıra, tüketici taleplerinin işlenmiş
ürünlere kayması ve bu ürünlerin katma değerinin yüksek olması, tarımsal sanayinin
hızla gelişmesini zorunlu kılmaktadır.
Mezatların yetersiz oluşu, büyük oranda iç piyasa taleplerini karşılaması,
ihracat açısından büyük bir mezatın bulunmayışı diğer ülkelerle olan rekabette
gücümüzü zayıflatmaktadır. Üretilen üründen daha yüksek kazanç elde edilmesi, fiyat
istikrarının sağlanması, alım satımların organize edilmesi ve kalite kontrollerinin
yapılması için büyük bir organizasyona ihtiyaç vardır.
Hava yolu ile yapılan taşımacılıkta nakliye bedelinin çok yüksek oluşu,
üreticileri tır taşımacılığına yöneltmiştir. Ancak kara yolu taşımacılığının süresinin
uzun olması ve tırlarda teknolojinin yetersiz oluşu kalite ve zaman kaybına neden
olmaktadır.
Pek çok üründe, mevcut depolama kapasitesinin yetersizliği nedeniyle hasat
mevsiminde pazara ihtiyaçtan fazla arz durumuyla karşılaşılmaktadır. Bölgedeki
322
birçok ilde hayvansal ürünlerin pazarlanmasında soğuk zincirin yetersiz oluşu, kalite
düşüşüne neden olmaktadır.
Tarıma dayalı sanayi tesislerinin yetersizliği dolayısıyla hammaddeler mamule
dönüşememekte ve katma değer kaybı oluşmaktadır.
Avrupa’nın talep ettiği normlarda birçok ürünün bölgenin ekolojisinde yetişme
imkânı olmasına rağmen, üretimde ve ihracatta organizasyonun olmaması nedeni ile
ihracat talepleri her zaman karşılanamamaktadır. Bu taleplerin karşılanamamasında,
toplu arazi bulma güçlüğü etkin olmaktadır. Çünkü ayrı ünitelerde yapılan üretimden
dolayı maliyet yükselmekte ve kalite standardı düşmektedir.
Tarımsal ürünlerden yüksek kazanç elde edilmesi, fiyat istikrarının sağlanması,
alım satımlarının organize edilmesi ve ürünlerin kalite kontrollerin yapılarak
pazarlanması için, bölgede uluslararası mezatlara ihtiyaç vardır.
Son zamanlarda ülkemizden ihraç edilen ürünlerde belirlenen ilaç kalıntıları
nedeniyle, başta sebzeler ve bal gibi hayvansal ürünler olmak üzere, birçok ürünün
ihracatında sorunlar yaşanmakta olup, bu durum gerek ülke ekonomisine ve gerekse
üreticilere büyük zararlar vermektedir. Hâlihazırda toplam yaş meyve sebze
üretimimizin ihraç ettiğimiz miktarı % 5'i geçmezken, bu konuda ihracatımızın
tamamına yakınını gerçekleştirdiğimiz Avrupa ülkelerinde Europgap protokolünün
gereğinin aranması ve giderek yaygınlaşması, ihracata yönelik faaliyet gösteren
üreticilerimizin gerekli önlemleri almaması, ileride bu konudaki pazar şansımızı
kaybetmemize neden olabilecektir.
323
Tablo 145. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Pazarlama Problemleri, Nedenleri (Kısıtlar)
ve Çözüm Önerileri Analizi Matrisi
Problemler Problemin Nedenleri /
Kısıtlar
Çözüm Önerileri
Yerleşik pazarlama
sistemlerinin
olmayışı
Organizasyon eksikliği
(özellikle dışsatımda)
Pazarlama örgütlerinin güçlendirilmesi
Bölgeye özgü yerel ürünlerde marka
oluşturarak pazara sunma
Uzun vadeli planların uygulamaya
konulması
Organize Tarım Bölgelerinin tesis edilmesi
Mezat sistemine işlerlik kazandırılması
Kurulacak üretici birliklerince sözleşmeli
üretim modelinin geliştirilmesi
Bölgenin tarımsal üretim bakımından bir
ihracat üssü durumuna getirilmesi
Tarımsal ürün ve
gıdaların çabuk
bozulabilir olması
Ham tarımsal ürünlerin
kâr marjının düşük
olması
Tasnif, paketleme, depolama ve nakliye
standardizasyonunun kalkınmış ülke
normlarına ulaştırılması
Tarımsal sanayinin gelişimine hız verilmesi
Modern muhafaza ve ambalajlama
sistemlerinin geliştirilmesi
Soğutma tertibatlı nakliye araçlarının
artırılması
Ucuz nakliye yöntemlerine işlerlik
kazandırılması (demiryolu cazip hale
getirilmeli)
324
5.2. Potansiyellerin ve Fırsatların Tespiti
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin tarımsal potansiyelini belirleyici esas
unsur, 3. ve 4. bölümlerde ortaya konan mevcut kaynaklardır. Bunlar içerisinden
optimal biçimde kullanılmayan kaynaklar, daha kapsamlı ve etkin kullanılabilme
potansiyeline sahiptir. Bölgenin tarımsal kalkınması, bu mevcut potansiyellerin doğru
tespitine, bu potansiyellere işlerlik kazandıracak doğru tercih ve stratejilerin
belirlenmesine ve belirlenen bu stratejilerin vazgeçilmeden uygulanmasına bağlıdır.
Tablo 146.da ki matriste TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin, tarımsal
kaynakları, sulama durumu, nüfusu ve örgütlenme durumları, mevcut durum ve
gelişme potansiyelleri itibariyle ele alınmıştır.
Tablo 146. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Tarımsal Potansiyel ve Fırsatların Tespiti
Kaynak Tanımlama Mevcut Durum Gelişme Potansiyeli
Nüfus
(2000 yılı)
TRC Güneydoğu Anadolu
Bölgesinin toplam
nüfusu 7.170.849 olup,
bunun % 66 sı (4.730.403)
şehirlerde, % 34 ü
(2.440.446) köylerde
yaşamaktadır. Bölge
Türkiye nüfusunun
% 10.15 ini
barındırmaktadır.
Bölgenin yıllık nüfus
artışı binde 25,1 olup,
bu oran Türkiye
ortalamasının binde
18,2 üzerindedir.
Bölgede 1990–2000
döneminde köy nüfusu
binde 7 oranında
artarken, kent nüfusu
ise binde 38,6 oranında
artmıştır. Genç nüfus
istihdam olanaklarının
fazla olduğu illere göç
etmiştir.
Bölgenin nüfusunun
yıllık binde 25,1 artış
hızıyla 2010 yılında
8.970.421 olacağı
tahmin edilmektedir.
Tarım Arazilerinin
Sınıfı ve Kullanımı
TRC Güneydoğu Anadolu
Bölgesinin Toplam
yüzölçümü 7.628.946
hektar olup, bu alanın
3.373.188 ha tarım arazi
ve 1.984.831 hektarı tarım
Tarım yapılmakta olan
I - IV. sınıf arazilerin,
toplam tarım alanına
oranı % 90 dır.
Bölgede V. ve üzeri
sınıf araziler işlemeli
Mevcut orman varlığı
korunmalı, çayır mera
alanları ise ıslah
çalışmaları ile verimli
hale getirilmelidir.
Tarım arazilerinin amaç
325
dışı ve tasnif dışı araziler
olup, geriye kalan
2.270.927 hektarı çayır
mera ve orman alanları
oluşturmaktadır.
3.373.188 ha olan tarım
arazisinin 3.192.659
hektarı işlemeli tarıma
elverişli (I -IV. sınıf) olup,
geriye kalan 180.529
hektarı ise V. ve üzeri
sınıf arazidir.
tarıma elverişli
olmayan araziler ile
orman, kayalık ve çayır
mera alanlarıdır.
dışı kullanımının önüne
geçilmelidir.
Sulama Durumu
(2004 yılı)
TRC Güneydoğu Anadolu
Bölgesinin 3.373.188
hektarlık tarım alanının %
20’si (646.024 ha)
sulanmaktadır. Sulanan
alanların 58.751 hektarı
Köy Hizmetleri, 195.771
hektarı DSİ, 391.502
hektarı ise Toprak-su
kredi ve halk sulaması
şeklinde sulanmaktadır.
Bölgedeki toplam tarım
arazilerinin % 50 sine
tekabül eden 1.760.728
hektarlık alan
sulanabilir niteliktedir.
Bu alanın % 40 ‘ı
(646.024 ha.)
sulanmaktadır.
Sulanan alanların ise
% 40’ının devlet, %
60’ının da halk
tarafından sulandığı
tespit edilmiştir.
DSİ ve İÖİ tarafından
etüt veya planlaması
tamamlanıp proje
aşamasına gelen veya
projelendirilen toplam
894.654 ha alanın
254.522 ha. Sulanan
alandan artan 640.132
ha. sulamaya
açılacaktır.
Tarım
İşletmelerinin
Durumu
2001 Genel Tarım Sayımı
sonuçlarına göre
Bölgedeki ortalama
işletme büyüklüğü 12,8
hektardır. Ortalama
işletme büyüklüğü
Türkiye ortalamasının
(5,9 ha) üzerindedir.
Toplam 264.361
işletmenin % 68’i hem
bitkisel hem de
hayvansal üretim, %
26’sı yalnız bitkisel
üretim ve % 6’sı da
yalnız hayvansal
üretim yapmaktadır.
Araziler miras vb.
yollarla parçalanarak
küçülmeye devam
etmektedir, yasal
düzenlemelerle bu
durumun önüne
geçilmelidir.
İşletmelerin belli
konularda
uzmanlaşarak üretim
yapmaları
özendirilmelidir.
326
Bitkisel Üretim
TRC Güneydoğu
Anadolu Bölgesinin
3.373.188 hektarlık
tarım alanının 2.911.762
hektarını tarla bitkileri,
(277.708 hektar nadas
alanı dahil), 380.448
hektarını meyve
alanları, 80.978
hektarını ise sebze
alanları
oluşturmaktadır.
Ülkemizdeki toplam
tarla bitkileri
ekilişlerinin % 21’i,
meyve alanlarının %
14’ü, sebze üretiminin
ise % 10’u TRC
Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde
gerçekleşmektedir.
Birçok bitki türü için
ekolojik şartlar
uygundur.
Bitkisel ürünlere olan
talep ve ihracat
olanakları artmaktadır.
Bitkisel üretim için
(DGD, yem bitkileri,
yağlı tohumlar,
alternatif ürün gibi)
desteklemeler
uygulanmaktadır.
İşleme paketleme gibi
tesisler yetersiz.
Tıbbi ve aromatik
bitkiler için zengin bir
potansiyel ve uygun
koşullar ile artan
tüketim ve ihracat
şansı vardır.
Organik tarım için
potansiyel mevcuttur.
Yeni meyve bahçe
tesislerinin fazla
olması.
Sertifikalı ve yüksek
verimli tohum, fide ve
fidan kullanılması
Pazar talebine uygun ve
pazara dönük üretim
yapılması ihracatı
artıracaktır.
Organik tarım ile tıbbi ve
aromatik bitkiler
konusunda varolan
potansiyelin
değerlendirilmesine
yönelik çalışmalar
yapılabilir.
Üretici birlikleri
geliştirilerek üretim ve
pazarlama problemleri
azaltılabilir.
Modern depolama,
işleme, paketleme ve
sınıflandırma tesislerinin
geliştirilmesi
Hayvansal Üretim
Bölgemiz 5.006.785
küçükbaş hayvan
varlığı ile Türkiye’nin %
15.67’sini teşkil
etmektedir.
Bölgede Büyükbaş
hayvan varlığı yetersiz
olsa da kültür ve melez
ırkı sayısı oransal
olarak artmaktadır.
Islah çalışmaları
geliştirilebilir.
Yüksek verimli ırkların
yetiştiriciliği
yaygınlaştırılmalıdır.
327
628.241 büyükbaş
hayvan varlığına sahip
olan bölgemiz Ülke
hayvan varlığının %
6,41’ine sahiptir.
Türkiye süt üretiminin
% 5’i (557.106 ton),
kırmızı et üretiminin %
9’u (32.175 ton),
yumurta üretiminin %
2’si ve 17.085 ton bal
üretimi bölgemizde
gerçekleşmektedir.
Yem bitkileri ekilişi ve
kaba yem üretimi
artmaktadır.
Süt üretimi
artmaktadır.
Kanatlı hayvan
mevcudu ve arı
kolonisi ile yumurta ve
bal üretimi artmaktadır.
Bölge arıcılık için
zengin floraya sahiptir.
Bölge özellikle tatlı su
balığı yetiştiriciliği
bakımından önemli
potansiyele sahipken
bu potansiyelden
yeterince
faydalanılamamaktadır.
Canlı hayvan pazarları,
süt ve et işleme
tesisleri yetersizdir.
Çayır-meralar ıslah
edilmeli ve yem bitkileri
üretimi artırılmalıdır.
Hayvan pazarları
iyileştirilebilir.
Organik üretim
artırılabilir.
Hijyen ve sağlık şartlarını
da gözeten hızlı ve etkin
bir pazarlama sistemi
geliştirilebilir.
Etkin bir kayıt sistemi
geliştirilmelidir.
Süt ve et işleme tesisleri
desteklenmelidir.
Tarımsal Sanayi
Bölgede toplam 1.342
adet tarımsal gıda
sanayi işletmesi
mevcut olup, bu
işletmelerin % 61’ini un
ve unlu mamül
İşletmeleri
oluşturmaktadır.
Süt ve süt işletmeleri
ile baharat işletmeleri
de bölge için önemli
İhracat olanağı
Sofralık dışı ürünlerin
değerlendirme imkanı
Yeterli tesis eksikliği
Düşük kapasite
kullanımı
İşleme, paketleme gibi
tesislerin
yaygınlaştırılması
İhracat imkanına sahip
ürün üretimi için uygun
teknoloji kullanımının
yaygınlaştırılması
Hijyenik üretime ağırlık
verilmesi
328
bir sektör
konumundadır.
Reklam ve tanıtımlarla
tüketimin teşviki
Örgütlü pazarlamaya
gidilmesi
Su Ürünleri
Bölge su ürünleri
potansiyeli bakımından
fakirdir. Ancak tatlı su
balığı yetiştiriciliği
bakımından önemli
potansiyele sahiptir.
Artan talep
İhracat imkanı
Tatlı sularda
yetiştiricilik ve
avlanma ikanı
Su ürünleri
yetiştiriciliğinde yoğun
bürokrasi
İç su kaynaklarının üretime
kazandırılması
Su ürünleri ile ilgili işleme
tesislerinin artırılması
Tüketimin teşviki
Su ürünleri üretimi ve
avcılığının teşvik edilmesi
Örgütlü pazarlamaya önem
verilmesi
Bürokrasinin azaltılması
Örgütlenme
Tarım Kredi
Kooperatifleri
Tarımsal Kalkınma
Kooperatifleri
Sulama Kooperatifleri
Su Ürünleri
Kooperatifleri
Islah Amaçlı Yetiştirici
Birlikleri
Ziraat Odaları
Diğerleri
Bölgede 100 Tarım
Kredi, 394 Tarımsal
Kalkınma, 13 Su
Ürünleri, 36 Sulama
Kooperatifi mevcut
olup, toplam üye sayısı
105.079’dur.
AB ile uyum çerçevesinde
Üretici Birlikleri Yasası
çıkarılmış olup bundan
böyle örgütlülük oranının
artması beklenmektedir.
Üreticiler örgütlenmenin
önemini kavramakta ve
bilinçlenmekteler
Teşvik ve desteklerden
birlik üyelerinin daha fazla
yararlandırılması
329
BÖLÜM 6. BÖLGENİN TARIMSAL KALKINMA AMAÇLARININ
VE STRATEJİLERİNİN OLUŞTURULMASI
6.1. Amaçların Belirlenmesi ve Birleştirilmesi
Bu planlama çalışmasındaki kalkınma amaçları, Güneydoğu Bölgesi tarımında
ulaşılmak istenen durumu veya koşulları temsil etmektedir. 4. ve 5. bölümlerde analiz
edilen, bölge tarımının mevcut problemlerinin çözüm yolları, potansiyeller ve fırsatlar
ışığında, kaynak, maliyet, anlaşmalar ve zamanlama gibi koşullar dikkate alınarak
tarımsal kalkınma için amaçlar belirlenmiş ve bu amaçlara ulaşılabilmesi için
kullanılacak stratejiler tespit edilmiştir. Tespit edilen amaçlar Türkiye Tarım Stratejisi
Belgesinde öngörülen amaç ve stratejiler ile örtüşmektedir.
Temel stratejik amaçlar şu şekilde özetlenebilir;
Bitkisel üretimde verim ve kalite artışını sağlayıcı tedbirler alınması,
Maliyeti azaltıcı tedbirler alınması ve tarımsal işletmelerin gelir seviyesinin
yükseltilmesi,
Tarım işletmelerinin rekabet gücünün artırılması,
Hayvancılığı ve hayvansal ürünler üretimini geliştirerek yetiştiricilerin gelir
seviyesini yükseltmek,
Kaliteli üretim artışı ile sağlıklı ve yeterli gıda temininde sürdürülebilirliğin
sağlanması,
Tarımsal pazarlama altyapısının güçlendirilmesi,
Tarım-sanayi entegrasyonunun sağlanması,
Kırsal kesimin ekonomik yönden güçlendirilmesi ve hayat standartlarının
yükseltilmesi,
Üretici örgütlerinin desteklenmesi ve geliştirilmesi,
Üretimden pazarlamaya kadar olan süreçte kamudan bağımsız yapıda,
üreticilere hizmet vermek üzere, kar amacı gütmeyen Tarımsal Üretici Birlikleri
ile tarımsal nitelikli diğer üretici örgütlerinin kurulması ve geliştirilmesi ve
bunların denetimlerinin özerkleştirilmesi
330
Belirlenen Amaçlar Altı Başlık Altında Birleştirilmiştir ve Aşağıda
Gerekçeleriyle Birlikte Açıklanmışlardır.
1. Bitkisel Üretimde Verim ve Kalite Artışını Sağlayıcı ve Maliyeti
Azaltıcı Tedbirler Alınması ve Tarımsal İşletmelerin Gelir Seviyesinin
Yükseltilerek Rekabet Gücünün Artırılması.
Tarımsal üretimde rekabet gücünün artırılması için verimliliğin ve ürün
kalitesinin geliştirilmesi, işletme ölçeklerinin ve alt yapı imkanlarının güçlendirilmesine
ihtiyaç bulunmaktadır. Rekabet gücünün artırılması çerçevesinde köy bazlı yatırımlar
için finansman mekanizmalarının geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Girdi piyasası
ve pazar fiyatlarındaki istikrarsızlığı engelleyici tedbirler alınmalıdır. Pazar şansı
yüksek, verimli ve yeni çeşitlerin üretiminin yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Üreticiler
pazar talebine göre üretim kararlarını alamamaktadırlar. Bunun sonucunda
kaynakların kullanımında dengesizlikler oluşmaktadır. Ayrıca, tarım ürünleri
pazarlanmasında serbest pazar mekanizmaları tam anlamıyla gelişmemiş
olduğundan üreticiler ürünlerini pazarlamada güçlüklerle karşılaşmaktadır.
2. Hayvancılığı ve Hayvansal Ürünler Üretimini Geliştirerek
Yetiştiricilerin Gelir Seviyesini Yükseltmek
Hayvancılık ve hayvansal ürünlerin üretimini geliştirerek yetiştiricilerin gelir
seviyesini yükseltmek için, toplumun beslenme ihtiyacını karşılayacak et ve süt
ürünleri üretimi yeterli seviyeye getirilmelidir. Sanayici ve tüketicinin talep ettiği
kalitede ürün üretimi sağlanmalıdır. Islah, hayvan hastalıkları ile mücadele, bakım-
besleme faaliyetlerine ağırlık verilmelidir. Su ürünleri yetiştiricilik kaynaklarının etkin
kullanımı sağlanmalıdır.
3. Kaliteli Üretim Artışı ile Sağlıklı ve Yeterli Gıda Temininde
Sürdürülebilirliğin Sağlanması
Sürdürülebilir tarımın temel prensibi; tarımsal üretimin çevre üzerindeki
olumsuz etkilerini azaltma, doğal kaynakların etkin biçimde kullanılabilirliğinin
331
devamını sağlama, yeterli ve kaliteli ürün üretme, çiftliğin ekonomik devamlılığını
sağlama ve kırsal kesimin yaşam kalitesini artırmaktır.
Tarımsal üretimde verimlilik düzeyi, belli ürünler ve bölgelerde potansiyelin
altındadır. Ayrıca, tüketicilerin ve sanayicilerin talep ettiği kalite tüm ürünlerde
yakalanamamıştır. Bu arada yanlış tarım teknikleri çevreyi olumsuz yönde
etkilemektedir. Toplumun beslenmesi açısından hububat, et ve süt ürünleri ile yağlı
tohumlu bitkiler üretimi ve hayvancılık için gerekli yem bitkileri üretiminin ürün
deseninde yapılacak düzenlemelerle yeterli üretiminin sağlanması gerekmektedir.
Gıda fiyatlarının indirilmesi için verimlilik artışı yoluyla maliyetlerin düşürülmesi yeterli
gıda tüketimini sağlayacaktır. Toplam kalite yönetimi ve gıda güvenliği gibi konularda
eğitim ve yayım faaliyetlerine ağırlık verilmelidir. Etkin bir tarımsal yayım ağının
kurulması, bilinçsiz kimyasal girdi kullanımını engelleyerek insan sağlığı açısından
güvenilir ürün üretimini mümkün kılacağı gibi üretim masraflarının azaltılması ile
ekonomik sürdürülebilirliğe ve çevreye olumsuz etkinin azaltılması yoluyla çevresel
sürdürülebilirliğe katkıda bulunacaktır.
4. Tarımsal Pazarlama Altyapısının Güçlendirilmesi ve Tarım-Sanayi
Entegrasyonunun Sağlaması
Üretim planlaması ve örgütlenmenin olmaması sonucu üreticiler ferdi hareket
etmekte ve pazarlamada problemlerle karşılaşmaktadırlar. Diğer sektörlerin aksine
tarımda fiyatı üreticiler yerine alıcılar belirleyebilmektedir. Pazara dönük üretimin
yapılmaması ve üreticilerin pazar talebine göre üretim kararlarını alamamaları
rekabet şansını düşürmektedir. Bunun sonucunda kaynakların kullanımında
dengesizlikler oluşmaktadır. Ayrıca, tarım ürünleri pazarlanmasında 2000 yılı
öncesinde tarımsal KİT'lerin ağırlığı nedeni ile serbest pazar mekanizmaları
gelişmemiştir. Bu da tam manasıyla pazarlama kültürünün oluşmasını engellemiş ve
üreticilerin ürünlerini pazarlamada güçlüklerle karşılaşmalarına sebebiyet vermiştir.
Çiftçi örgütlerinin geliştirilmesi, soğuk hava depoları, işleme, paketleme gibi tesislerin
yaygınlaştırılması, pazarlama altyapısının güçlendirilmesi, tarım-sanayi
entegrasyonunun sağlanması gibi çalışmalar pazarlama problemlerinin çözümüne
katkı sağlayacaktır.
332
5. Kırsal Kesimin Ekonomik Yönden Güçlendirilmesi ve Hayat
Standartlarının Yükselttirilmesi
Kırsal toplumun eğitim düzeyi düşük ve bu alanlarda kamu hizmetlerinin
kalitesi yeterli değildir. Ayrıca, kırsal toplum gelirleri içerisinde tarım % 40–70
oranında paya sahiptir. Bu nedenle, toplumun temel ve mesleki eğitim düzeyinin
yükseltilmesi, beslenme ve sağlık şartlarının iyileştirilmesi ve yoksulluğun önlenmesi
gerekmektedir.
6. Üretici Örgütlerinin Desteklenmesi ve Geliştirilmesi
Üretici örgütleri kırsal toplumun yaşam düzeylerini iyileştirmede, kıt kaynaklara
sahip olan üreticilerin gelirlerini artırmada ve tarımsal gelişmeyi sağlamada önemli bir
araçtır. Tarım işletmelerinin küçük ölçekli olması nedeni ile üreticilerin teknoloji
kullanımı, pazar ve sanayi ile entegrasyonu açısından problemler oluşmaktadır.
Örgütlenme sonucu üreticilerin hem ferdi sorunları çözüme kavuşacak, hem de
uygulanacak politikalara yön verebileceklerdir. Çiftçilerin kırsal kesimde dağınık
yaşamaları, alıcı ve satıcılar karşısında güçsüz olmaları, ekonomik ve mesleki
çıkarlarını korumadaki başarısızlıkları gibi dezavantajlar örgütlenme ile avantaj haline
gelecektir. Bu nedenle üretici örgütlenmesinin teşvik edilmesi gerekmektedir.
6.2. Kalkınma Stratejilerinin Belirlenmesi
Bu bölümde, kalkınma amaçlarının elde edilmesi için gerekli ana yönü veya
kalkınma hamlesini gösteren stratejiler belirlenerek, her bir amaç altına
sıralanmışlardır.
1. Bitkisel Üretimde Verim ve Kalite Artışını Sağlayıcı ve Maliyeti
Azaltıcı Tedbirler Alınması ve Tarımsal İşletmelerin Gelir Seviyesinin
Yükseltilerek Rekabet Gücünün Artırılması
Arazi toplulaştırması
İşletme ölçekleri ve alt yapılarının iyileştirilmesi
Ürün çeşitlendirilmesi ve AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesi
333
Dış piyasalarda rekabet üstünlüğü olan ve olabilecek ürünlerin desteklenmesi
Finansman araçlarının geliştirilmesi (leasing, lisanslı depoculuk gibi)
Organize tarım bölgelerinin kurulması
Arazi pazarının geliştirilmesi ile ilgili tedbirler
Risk yönetimi
2. Hayvancılığı ve Hayvansal Ürünler Üretimini Geliştirerek
Yetiştiricilerin Gelir Seviyesini Yükseltmek
Et ve süt veriminin artırılması ve maliyetlerinin azaltılması
Kaliteli ve sağlıklı üretimin geliştirilmesi
Kanatlı hayvan sektörünün geliştirilmesi
Su ürünleri yetiştiriciliğinin geliştirilmesi
Kaliteli bal ve diğer arı ürünleri üretiminin artırılması
3. Kaliteli Üretim Artışı ile Sağlıklı ve Yeterli Gıda Temininde Sürdürülebi
lirliğin Sağlanması
Bitkisel Üretim
Arz açığı olan ürünlerin üretiminin artırılması
Kaliteli ve rasyonel girdi kullanımı
İyi tarım uygulamaları
Organik tarım uygulamaları
Üretici odaklı üretimden tüketici odaklı üretime yönelme
Bitki hastalık ve zararlıları ile entegre mücadele yapılması
Sulama ve tarla içi geliştirme hizmetleri uygulamaları
Anız yakılmasının engellenmesine yönelik çalışmalar yapılması
Arazi toplulaştırması
Sözleşmeli üretimin geliştirilmesi
334
Hayvancılık
Islah
Yem bitkileri üretimi
Meraların geliştirilmesi
İşletme ölçeklerinin geliştirilmesi
Hayvan hastalıkları ile mücadele ve kontrol
Sağım hijyeni, modern sağım teknikleri ve soğuk zincirin sağlanması
Sözleşmeli üretimin geliştirilmesi
İşleme Sanayi
Ürün, üretim ve satış yerlerinin norm ve standartlarının iyileştirilmesi
Gıda kodekslerinin uygulamaya konulması
Gıda imalat tesislerinin denetiminin etkinleştirilmesi
Sürdürülebilir tarım uygulamaları yönünden öncelikli kalkınma amaçları
belirlenirken, bitki-toprak-çevre kirliliğinin önlenmesi, doğal kaynakların etkin
kullanılması, ekolojik tarımın yaygınlaştırılması, hayvan sağlığının korunması,
bölgenin ekolojik yapısına uygun ürünlerin seçilmesi, erozyonla mücadele,
arazilerin kabiliyet ve sınıfları dikkate alınarak kullanımı, doğal dengenin
korunması hususları gözetilmiştir.
4. Tarımsal Pazarlama Altyapısının Güçlendirilmesi ve Tarım-Sanayi
Entegrasyonun Sağlanması
Pazar bilgi sisteminin kurulması
Ürün borsalarının geliştirilmesi
Lisanslı depoculuk ve varant sisteminin düzenlenmesi
Üretici birliklerinin kurulması ve geliştirilmesi
Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerinin özerkleştirilmesi
Sözleşmeli üretim sisteminin yaygınlaştırılması
Üreticilerin bireysel ve birlikte oluşturacakları dikey entegrasyon projelerine
teknik ve finansal destek sağlanması
5. Kırsal Kesimin Ekonomik Yönden Güçlendirilmesi ve Hayat
Standartlarının Yükseltilmesi
335
Katılımcı bir yaklaşımla tarım dışı gelir getirici faaliyetlerin çeşitlendirilmesi ve
desteklenmesi
Çevresel etkilere maruz kalan tarım alanlarının korunması
Kırsal alanlarda kadın ve gençlerin ekonomik yaşamdaki etkinliklerinin
artırılması
Kırsal alanda kamu hizmetlerinin etkinliğinin arttırılabilmesi için kamu
çalışanları için cazip şartların oluşturulması
Çiftçi eğitiminde özel yayım uygulamalarının geliştirilmesi
Tarım ve kırsal kalkınma amaçlı sivil toplum kuruluşlarının teknik
kapasitelerinin güçlendirilmesi
Kırsal kalkınmaya dönük öncelikli kalkınma amaçları belirlenirken, kırsal göçün
önlenmesi, kırsal işsizliğin önlenmesi, kırsal turizmin geliştirilmesi, tarım
topraklarının muhafazası, göz önüne alınmıştır.
6. Üretici Örgütlerinin Desteklenmesi ve Geliştirilmesi
Üreticilerin teknik hizmet alabilecekleri ve ortaklaşa pazarlama yapabilecekleri
örgütlenme yapısına kavuşmalarının desteklenmesi
Üreticilerin bir araya gelerek pazara entegrasyonunu sağlayacak destekler
Üreticilerin birlikte yapacakları tarımsal üretim faaliyetlerinin desteklenmesi
Sulama birlikleri ve kooperatiflerinin desteklenmesi
Üretici örgütlerinin özerkleştirilmesi ve yönetim yapılarının güçlendirilmesi ve
ilgili yasal düzenlemelerin sonuçlandırılması
Üretici örgütlerinin geliştirilmesi için mali ve teknik destek sağlanması
Üretici Birlikleri Kanununun çıkarılması önemli bir adım olmakla beraber,
destekleme ödemelerinin birlikler üzerinden yapılması ve Tarımsal Kalkınma
Kooperatiflerinin desteklenmesi gibi birliklerin de desteklenmesi.
BÖLÜM 7. PROGRAM VE PROJE ALANLARININ
BELİRLENMESİ
7.1. Devam Eden Projeler
336
7.1.1. Dış Kaynaklı Projeler
Programın Amacı, programın uygulandığı Düzey-2 Bölgelerinde; Yerel
Kalkınma Girişimlerinin, Küçük Ölçekli Alt yapının Desteklenmesi amaçlı hibe
programlarını ve program uygulamasını destekleyecek, teknik yardım hizmetini
uygulamaya koymaktır.
Program kapsamında yapılacak teklif çağrıları ile projelerin yarışma ortamında
seçilip başarılı bulunanların fonla desteklenmesi hedeflenmiştir. Programda
belirlenen öncelik alanları ise; Yerel Kalkınma Girişimleri ve Küçük Ölçekli Alt
yapılardır.
Yerel kalkınma girişimlerinin desteklenmesi önceliği, hedef alınan bölgelerde
kamu kuruluşu olmayan ve kar amacı gütmeyen kuruluşlar ile yerel yönetimler
tarafından uygulanacak küçük ölçekli müdahalelere destek sağlamaktadır. Bu öncelik
alanı kapsamında; mesleki eğitim veya müteşebbis eğitimi sağlamaya yönelik
faaliyetler, danışmanlık veya iş destekleme faaliyetleri, araştırma faaliyetleri, kırsal
kalkınma faaliyetleri bölgenin iş veya turizm merkezi olarak imajını arttırmayı
hedefleyen faaliyetler desteklenmektedir.
Tablo 147. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri AB Kaynaklı Projeleri
Sıra No
Proje Adı Uygulama Yeri Uygulayıcı
Kuruluş
1
Süt Sığırcığını Geliştirme Projesi (40*2= 80 baş gebe düve dağıtımı)
Kilis merkez köyler TİM ve İ.Ö.İ.
2 Yem Bitkisi Üretimini Geliştirme Projesi
Kilis merkez köyler TİM ve İ.Ö.İ.
3 Besi Sığırcılığını Geliştirme Projesi
Kilis Merkez Ç.M.K.M. ve
TİM
4 Koyunculuğu Geliştirme Projesi
Musabeyli Musabeyli T.K.K.B. ve
TİM
5 Koyunculuğu Geliştirme Projesi
Yavuzlu ve Merkez Köyler Yavuzlu
T.K.K.B. ve TİM
6 Koyunculuğu Geliştirme Projesi
Kızılkent ve Musabeyli Köyleri
Kızılkent T.K.K.B. ve
TİM
337
Sıra No
Proje Adı Uygulama Yeri Uygulayıcı
Kuruluş
7
Kırmızı Biber Üretiminde Verim ve Kalitede Artış ve Aflatoksin Miktarının Düşürülmesi Projesi
İslahiye İlçesi Akınyolu, Ortaklı,Karakaya ve Şahmaran Köyleri
TİM
8 Seracılık Projesi (10 X 1)
Oğuzeli İlçesi Yeşildere Beldesi
TİM
9
Damızlık Süt Sığırcılığı İşletmelerinin Geliştirilmesi, Veriminin ve Kalitesinin İyileştirilmesi Projesi
Oğuzeli İlçesi Altınyurt merkezli Yakacık, İkizkuyu, Yazılı, Yukarı Güneyse ve Çaybaşı Köyleri
TİM
10
Seracılığın Geliştirilmesi ve Kültür Bitkileri Üretiminin Yaygınlaştırılması Projesi
Karkamış İlçesi Akçaköy, Arıkdere ve Ayyıldız Köyleri
TİM
11
Damızlık İvesi Koyun Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılması Projesi
Nizip İlçesi Salkım Beldesi
TİM
12
Yüksek Verimli Süt Sığırlarının Yetiştirilmesi Projesi
Nizip İlçesi Uluyatır Beldesi
TİM
13
Damızlık İvesi Koyun Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılması Projesi
Araban İlçesi Köklüce ve Körhacıobası Köyleri
TİM
14
Pekmez ve Yan Ürünleri İşleme Tesisi Projesi
İslahiye İlçesi Altınüzüm Beldesi
TİM
15
Süt Sığırcılığının Geliştirilmesi ve Verimliliğin Arttırılması Projesi
Şahinbey İlçesi Çimenli, Mülk, Kavşak ve Yeşilköy Köyleri
TİM
16
Yüksek Bağcılığın Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılması Projesi
Şehitkamil İlçesi Arıl Beldesi ve Battal Köyü
TİM
17
Maraş Biberinde Verim ve Kalitenin Kalitenin Arttırılması ile Standardizasyonun Sağlanması ve Aflatoksin Miktarının Minimuma Düşürülmesi Projesi
Nurdağı İlçesi Sakçagözü Beldesi
TİM
18 Fenni Kovan Arıcılığının Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılması Projesi
Şahinbey İlçesi Büyükşahinbey Beldesi, Şehitkamil İlçesi Göksüncük, Karacaören ve Yayıktaş Köyleri
TİM
19
Damızlık İvesi Koyun Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılması Projesi
Yavuzeli İlçesi Ballık, Bakırca, Değirmitaş, Yöreli ve Yeniköy Köyleri
TİM
338
Sıra No
Proje Adı Uygulama Yeri Uygulayıcı
Kuruluş
20
Kapama Bodur Elma Bahçesi Tesisi Kurulması Projesi
Yeşilce Köyü TİM
21 Mantar Yetiştiriciliği Projesi
Pervari İlçesi TİM
K.H.G.B.
22 Modern Koyun Yetiştiriciliği Projesi
Şirvan İlçesi TİM SYDV
23 Pekmez İşleme Projesi
Pekmez İşleme Projesi TİM
K.H.G.B.
24 Mısır Üretimini Geliştirme Projesi
Kurtalan İlçesi TİM STK
25 Organik Tarım Projesi
Siirt Merkez Ekmekçiler Köyü
Z.M.Arş.Ens.
26 Çilek Yetiştiriciliği Projesi
Siirt Merkez Eğlence Köyü
STO
27 Damızlık Sığır Yetiştiriciliği Projesi
Siirt Merkez Z.O.Bşk.
28 Sertifikalı Buğday Üretiminin Artırılması
Diyarbakır/Merkez
TİM
29 II. Ürün Soya Ekim alanlarının Artırılması
Diyarbakır/Merkez TİM
30 Yoğurt Üretim Tesisi Projesi
Diyarbakır/Merkez TİM
31 Hayvan Pazarı ve Kesimhane
Diyarbakır/Merkez TİM
32
İpekli Dokumayı Canlandırma ve Destekleme Projesi
Diyarbakır/Merkez TİM
33
Kapari Çiftliğini Özendirilmesi ve Uygulaması
Diyarbakır/Silvan TİM
34 Seracılık Projesi
Diyarbakır/Çermik TİM
35 İpekböcekçiliğini Geliştirme Projesi
Diyarbakır/Kulp TİM
36 Koyunculuğu Geliştirme Projesi
Diyarbakır/Hani TİM
339
Sıra No
Proje Adı Uygulama Yeri Uygulayıcı
Kuruluş
37
Tarım Kredi Kooperatifi Süt Sığırcılığı Projesi
Diyarbakır/Ergani TİM
38
Arıcılıkta Irk ıslahı, Kaliteli Bal Üretiminin Artırılması Projesi
Diyarbakır/Lice TİM
39
Hayvanlardaki Kalıtsal Özelliklerinin Suni Tohumlama Metodu ile İyileştirilmesi
Diyarbakır/Merkez TİM
40 Arıcılığı Geliştirme Projesi
Diyarbakır/Merkez TİM
41 Koyunculuğu Geliştirme Projesi
Diyarbakır/Merkez TİM
42
Entegre Süt İnekçiliği Projesi Süt Sığırcılığının Geliştirilmesi,
Diyarbakır/Silvan TİM
43 Sanen Keçi Yetiştiriciliği Entegre Projesi
Diyarbakır/Merkez TİM
44
2599 Sayılı Diyarbakır Tarım Kredi Kooperatifi Süt Sığırcılığı Projesi
Diyarbakır/Merkez TİM
45 Kırkkoyun Köyü Entegre Kalkınma Projesi
Diyarbakır/Merkez TİM
46 Pazara Yönelik Bağcılığın Geliştirilmesi
Diyarbakır/Çermik TİM
KISALTMALAR: TİM: Tarım İl Müdürlüğü, İÖİ: İl Özel İdaresi, Ç.M.K.M.: Çiftçi Mallarını Koruma Meclisi, T.K.K.B.: Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanlığı K.H.G.B.: Köylere Hizm. Götürme Birliği
7.1.2. İç Kaynaklı Projeler
7.1.2.1. TKB Kaynaklı Projeler
Bitkisel Üretimi Geliştirme Projesi
Bir tarım ülkesi olan ülkemizde, nüfusun % 40'ı kırsal kesimde yaşamakta
olup; bunun % 75'i tarımla uğraşmaktadır. Bakanlığımızca yürütülmekte olan "Bitkisel
Üretimi Geliştirme Projesi" gerek ürün bazındaki çeşitliliği ve gerekse kapladığı alan
yönünden büyük bir üretici kitlesine hitap eden en kapsamlı projelerden birisidir. Proje
340
çerçevesinde; Bakanlığımız taşra teşkilatının ana hizmet konularını oluşturan yayım,
tanıtım ve demonstrasyon hizmetleri üreticiye ulaştırılmaktadır. Bu yönüyle "Bitkisel
Üretimi Geliştirme Projesi" tarım sektörünün gelişmesi ve üretimin artırılmasında
lokomotif görevini üstlenmektedir.
Bitkisel Üretimi Geliştirme Projesinin genel hedefi; ülke ihtiyaçlarına cevap
verecek miktarda ve kalitede ürünün istenilen yer ve zamanda pazara sunulabilmesi,
diğer ülkelerle rekabette üstünlüğün sağlanarak dış satımın artırılmasıdır. Ayrıca bu
sektörde hizmet verenlerin sosyo-ekonomik koşullarının iyileştirilerek refah
düzeylerinin yükseltilmesi, doğal koşullara bağımlılığın azaltılması yanında doğal
kaynakların korunması, üretim faktörlerinin etkin kullanılmasını sağlayarak çevreye
ve insan sağlığına zarar vermeyen tekniklerin kullanılması, dolayısıyla üretimin
artırılması ve kalitenin yükseltilmesidir.
Yine bu proje ile birim alandan alınan verimin artırılması, üretim alanlarının ve
girdilerin rasyonel kullanımının sağlanması, mekanizasyonun geliştirilmesi, tarımsal
sanayinin ihtiyacı olan hammaddenin üretilmesi, dolayısıyla pazara hareketlilik
kazandırılarak üretici gelirinin ve kırsal alandaki istihdamın artırılması
amaçlanmaktadır.
Çayır Mera Yem Bitkileri Üretimini Geliştirme Projesi
Bu proje ile yem bitkileri ekilişlerinin artırılarak kaliteli kaba yem açığının
giderilmesi ve meralar üzerindeki aşırı baskının azaltılması, verimleri azalan çayır
mera alanlarının ıslah edilerek otlatma kapasitelerinin artırılması, hayvancılığın yeşil
ve sulu kaba yem ihtiyacını gidermek ve yıl boyu yeşil yem zincirinin kurulmasını
temin etmek için silaj yapımını teşvik etmek, projenin uygulandığı pilot köylerde
hayvan ırkının ıslah edilerek, kültür ırkı hayvancılığı teşvik etmek, bu faaliyetlerle ilgili
özendirici ve teşvik edici girdileri temin etmek amaçlanmaktadır.
Ayrıca, 2005/8503 sayılı Hayvancılığın Desteklenmesi Hakkındaki Bakanlar
Kurulu Kararı kapsamında, çok yıllık ve tek yıllık yem bitkileri ekilişi ile alet makine
alımları desteklenmektedir. Aynı şekilde sertifikalı yem bitkileri tohumluk üretimine de
destek verilmektedir.
Hayvancılığı Geliştirme Projesi
Bu proje, sığırcılığın ve koyunculuğun suni ve tabii tohumlama yolu ile ıslahı,
döl kontrolü faaliyetleri, önsoykütüğü faaliyetleri, soy kütüğü faaliyetleri, arıcılık
araştırma ve geliştirme, ipek böcekçiliği araştırma ve geliştirme, hindiciliği geliştirme,
341
tavukçuluğu geliştirme ve geliştirme faaliyetleri hayvancılığın desteklenmesine ilişkin
çalışmaları kapsamaktadır.
Hayvan Hastalık ve Zararlıları İle Mücadele Projesi
Bu proje ile hayvansal üretimde verimliliği etkileyen ve ülkemizde yaygınlık
gösteren önemli hayvan hastalıklarını kontrol altına almak ve tüm hayvan varlığımızı
sağlıklı kılmak amaçlanmaktadır.
Bitki Hastalık ve Zararlıları İle Mücadele Projesi
Bu proje ile, ülkemizdeki önemli bitki hastalık ve zararlılarını kontrol altına
almak, yayılmalarını önlemek, mevcut soruna göre geliştirilmiş, dar spektrumlu,
düşük dozlu, faydalı böcekleri öldürmeyen ilaçların kullanımını yaygınlaştırmak ve
çevre dostu alternatif yöntemler geliştirmek, entegre mücadele çalışmalarını
yaygınlaştırmak, karantina çalışmalarını yürütmek, zirai ilaç ve alet bayilerini
denetlemek, erken uyarı sistemlerini yaygınlaştırmak amaçlanmaktadır.
Gıda Denetim Hizmetlerinin Geliştirilmesi Projesi
Bakanlığımızca, üretici ve tüketici menfaatleri ile halk sağlığını korumak, gıda
maddelerini tekniğine uygun ve hijyenik üretime hazırlama, işleme, muhafaza,
depolama, taşıma ve pazarlanmasını sağlamak üzere gıda ve gıda ambalajı üreten
işyerlerinin denetimleri yapılmaktadır. Ayrıca tüketiciye güvenilir gıdanın arzı,
tüketicinin daha iyi bilgilendirilmesi, gıda endüstrisinin geliştirilmesi ve ticaretinin
iyileştirilmesi ile ilgili hizmetler yürütülmektedir. Bu kapsamda illerde de çalışma ve
üretim izni faaliyetleri, denetim, eğitim ve diğer hizmetler bu proje kapsamında
yürütülmektedir.
Ekolojik Tarımın Yaygınlaştırılması ve Kontrolü Projesi
Bakanlığımızca yürütülen Organik Tarımın Yaygınlaştırılması ve Kontrolü
Projesi, organik tarım konusunda eğitim, yayım, araştırma, demonstrasyon, akredite
laboratuvar kurma ile Avrupa Birliğine uyum çalışmalarını kapsamaktadır.
Tarımsal Yayım Hizmetlerinin Geliştirilmesi Projesi
Bu proje ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından ülke genelinde
yürütülmekte olan çiftçi eğitimi ve yayım faaliyetlerinin çalışmalarının desteklenmesi,
tarımsal yayım konusunda yapılacak olan hizmet içi eğitim çalışmalarını yürütmek
üzere bir yayım eğitim grubu oluşturulması ve araştırma-yayım-çiftçi bağlantısının
güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.
Doğrudan Gelir Desteği- Çiftçi Kayıt Sistemi Projesi
342
Tarım sektörü; gıda güvenliği, kırsal kalkınma, yapısal uyum, gelir ve çevre
hedeflerine yönelik çok fonksiyonlu genel yapısı ile sosyal ve ekonomik açıdan
stratejik öneme sahip bir sektör olarak değerlendirilmektedir. Uygulanmakta olan
destekleme politikalarının en önde gelenlerinden biri olan Doğrudan Gelir Desteği
(DGD), Dünya Ticaret Örgütü’ne göre kamu kaynaklarından hedef tarım üreticilerinin
gelir düzeyini etkilemek amacıyla yapılan transferler şeklinde uygulanan bir politika
aracıdır.
Doğrudan gelir desteği uygulaması üretimin ve üreticilerin kayıt altına
alınmasını da gündeme getirmiştir. 2001 yılında ÇKS-DGD Sistemine geçilmesinden
bugüne kadar ÇKS büyük bir gelişme göstermiştir. Ülke genelinde üreticilerin doğru
kayıtlarının alınması, elde edilen çiftçi kayıtlarının her yıl güncelleştirilerek sağlıklı
tarım politikalarının oluşturulması ve Avrupa Birliğine uyum için gerekli zeminin
hazırlanması yönünde önemli adımlar atılmıştır.
Su Ürünleri Üretimini Geliştirme Projesi
Bu proje; su ürünleri sektörünün Milli Ekonomiye katkısının arttırılması,
istihdam imkanları sağlanmasını amaçlayan su ürünleri yetiştiricilik faaliyetleri,
balık yetiştiriciliğinin geliştirilmesi faaliyetleri, balıklandırma faaliyetleri ile su
ürünleri istatistik faaliyetlerini kapsamaktadır.
Hayvan Kimlik ve Kayıt Sistemi Projesi
Ulusal Program gereği, IACS sisteminin temel unsurlarının oluşturulması AB
mevzuatı ve uygulamaları, IACS ve Arazi Parsel Tanımlama Sistemi-LPIS ile ilgili
yasal ve kurumsal konularda arttırmak, orta vadede işleyen bir Entegre İdare ve
Kontrol Sisteminin oluşturulması için hazırlık çalışmalarının başlatılması ve rasyonel
tarımsal planlamalar ve desteklemelerin yapılması için AB ile uyumlu işleyen bir
sistemin unsurlarının oluşturulması amaçlanmaktadır. Bakanlığımız ile Damızlık Sığır
Yetiştiricileri Merkez Birliğinin ortaklaşa yürüttüğü Soykütüğü ve Önsoykütüğü
projesinin Samsun Alt Bölgesinde faaliyetleri devam etmektedir. Bu kapsamda 2005
yılı Ağustos ayında merkezi e-ıslah veri tabanı oluşturulmuş olup, tüm veriler Internet
ortamından bu veri tabanına aktarılmaktadır.
Çevre Amaçlı Tarım Arazilerinin Korunma Projesi (ÇATAK)
Erozyon ve olumsuz çevre etkilerine maruz kalan hassas bölgelerde, özellikle
su ve toprak kalitesi ile doğal biti örtüsünün korunması, erozyonun önlenmesi, arz
343
fazlası tarım ürünlerinin üretiminden vazgeçilerek, alternatif ürün ve üretim
modellerinin uygulanması ile çevreye zarar veren tarımsal faaliyetlerin önlenmesi
amacıyla bu proje hazırlanmıştır.
Sorunlu Tarım Alanlarının Tespiti ve İyileştirilmesi Projesi
Bu proje ile Ülkenin gıda, yem, lif ve tomruk üretiminin sağlıklı bir şekilde
planlanması ve bu alanda yanlış kullanımlardan kaynaklanan arazi bozulmalarının
önlenmesi için, yegane tarımsal üretim ortamı olan arazilerin Dünya standartlarına
uygun olarak nitelikleri ile birlikte; mevcut ve potansiyel kullanım durumunun
belirlenip kullanıcıların ve ülkenin hizmetine sunulması, araziyi kullananların sosyal
ve ekonomik durumu dikkate alınarak kullanımdan kaynaklanan sorunların
belirlenmesi ve giderilmesi amaçlanmıştır. Bu çalışma aynı zamanda koruma,
geliştirme, verimli kullanma ve desteklemelerde temel altlığı oluşturacaktır. Proje
kapsamında ilk defa köy sınırları dikkate alınarak ülkemiz tarım arazileri nitelikleri ile
birlikte köy, ilçe ve iller bazında belirlenerek kullanıcıların hizmetine sunulacak ve bu
çalışma ile ülke tarım arazilerinin envanteri de hazırlanmış olacaktır. Böylece yerel
planlamalardan gidilerek makro planlamalar içinde sürekli güncel ve sağlıklı bilgilerin
temini ile yaşayabilir ve sürdürülebilir kalkınmanın temeli olan aşağıdan yukarıya
doğru planlamanın ilk adımı atılacaktır.
İl Tarım ve Kırsal Kalkınma Master Planlarının Hazırlanmasına Destek Projesi
Bu proje ile; İl, Bölge ve Ülke Tarım Master Planlarının hazırlanması ve
böylece tarımsal kaynakların belirlenmesi (toprak, su, ekoloji, işgücü ve teknik bilgi
düzeyi), kısıtların ortaya konulması (üretim tekniği, örgütlenme, yatırım gereksinimi,
işgücü ve pazarlama problemleri vb), tarımsal kaynak ve potansiyelin
değerlendirilerek tarımda verimliliğin ve çiftçi gelirlerinin artırılması, ürün arzında
sürekliliğin sağlanması; tarımın çevre, sanayi, turizm gibi diğer sektörlerle ilişkilerinin
belirlenmesi, doğal kaynakların ve çevrenin korunması amaçlanmaktadır.
Köy-Mer Projesi (Köy Merkezli Tarımsal Üretime Destek Projesi)
Projenin temel hedefi; ziraat mühendisleri ve veteriner hekimlerden köylerde
faaliyette bulunmak üzere danışmanlık hizmeti satın alınması suretiyle, çiftçilerimizin
ihtiyaç duydukları bilginin mahallinde verilmesi, pazar hedefli üretime
yönlendirilmeleri ve tarımda teknoloji kullanımının yaygınlaştırılması yoluyla gelir
seviyelerinin yükseltilmesi ve örgütlenmesinin sağlanması hedeflenmektedir. Proje ile
344
köyden merkeze bilgi talebi ya da merkezden köye bilgi arzı yerine problemlerin
doğrudan doğduğu yerde çözümü modeli uygulanacaktır.
Tahmin ve Erken Uyarı Projesi
Tahmin ve erken uyarı projesi, bitkisel üretimin artırılması, kaliteli ve ilaç
kalıntısı bulunmayan, ürün elde edilmesi yanı sıra doğal düşmanların korunması
desteklenmesi, ilaçlama sayılarının azaltılması, iş gücü ve zaman tasarrufu ile
ilaçlara karşı direnç oluşması tehlikesinin azaltılmasını amacını taşımaktadır.
Bakanlığımızın ulusal düzeyde uyguladığı Entegre Mücadele projeleri tahmin
ve erken uyarı cihazlarından sıcaklık takibi ile bu bitkilerin zararlılarının tüm
biyolojileri takip edilmekte, bulunan hastalık ve zararlıların popülasyonları ve çevre ile
ilişkilerini dikkate alarak uygun olan bütün mücadele metotlarını ve tekniklerini
uyumlu bir şekilde kullanarak hastalık ve zararlıların popülasyon yoğunluğunun
ekonomik zarar seviyesinin altında tutulmasını sağlayan tahmin ve erken uyarı
projesi ile üreticiler bilgilendirilmektedir.
Mücadele zamanının tam ve kesin olarak belirlenmesi, yine bu bitkilerde
sıcaklık, nisbi nem, yaprak ıslaklığı takip edilerek önemli verim kayıplarına neden
olan hastalıklardan bitkileri korumak amacıyla mücadele zamanları tespit edilmekte
ve İl Müdürlüğü tarafından gerek basın yayın organları, gerekse afiş ve ilanlar
vasıtasıyla muhtarlık ve çiftçilerimize duyurularak mücadele yapmaları
sağlanmaktadır.
Kırsal Kalkınma Yatırım Programlarının Desteklenmesi Projesi
Kırsal Kalkınma yatırım programlarının amacı doğal kaynakların korunmasını
dikkate alarak, kırsal alanda gelir düzeyinin yükseltilmesi, altyapının iyileştirilmesi,
tarımsal üretimin sürdürülebilirlik ilkesine göre artırılması ve gıda güvenliğinin
güçlendirilmesi, kırsal alanda alternatif gelir kaynaklarının yaratılması, yürütülmekte
olan kırsal kalkınma çalışmalarının etkinliklerinin artırılması, temel kamu hizmetlerinin
düzeyinin yükseltilmesi ve hizmetlere erişimin artırılması ve kırsal toplumda belirli bir
kapasitenin yaratılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Bu proje kapsamında
yürütülen projeler Tablo 148. de verilmektedir.
345
Tablo 148. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri Kırsal Kalkınma ve Köy Bazlı Katılımcı Programı Kapsamında Kabul Edilen Tarımsal Projeler
Sıra No
Proje Adı Uygulama Yeri Uygulayıcı Kuruluş
1 Zeytinbağı Köyü Organik Zeytinyağı Projesi
Kilis Dr. Sevim YAĞCI Org. Tarım Ürn. Sağ. Hizm. İth. İhr. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti
2 Zeytinbağı Köyü Organik Sele Zeytini Projesi
Kilis Dr. Sevim YAĞCI Org. Tarım Ürn. Sağ. Hizm. İth. İhr. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti
3 Kırmızı Biber Yıkama, Parçalama ve Kurutma Tesisi Projesi
Kilis – Musabeyli İlçesi – Elbeyli İlçesi
ve köyleri
GÜNEYDOĞUBİRLİK (S.S. Güneydoğu Tarım Satış Kooperatifleri Birliği)
4 Zeytin Kırma Ve Sıkma Kontinü Pres Tesisi Projesi
Kilis GÜNEYDOĞUBİRLİK (S.S. Güneydoğu Tarım Satış Kooperatifleri Birliği)
5
Kilis İlinde, Yarım Kalmış Yem fabrikası İnşaatının Tamamlanarak 5 ton/saat Kapasiteli yem Üretim Tesisi Projesi
Kilis Kılıç Kuyumculuk, Petrol Ürn. San. Tic. Ltd. Şti.
6 Kilis İlinde Zeytinyağı Geliştirme ve Yaygınlaştırma Projesi
Kilis – Tahtalı Köyü
Görkem Gıda Tarım San. Tic. Ltd. Şti.
7 Biodizel Üretim Tesisi Gaziantep Başpınar
B-R Gıda Alternatif Enerji Tar.Bil.Tek.Ltd.Şti.
8 Kontini Sistem Zeytinyağı Üretim Tesisi
Gaziantep-Nizip Kahraman Ağaoğlu San.Tic.Ltd.Şti.
9 Hijyen Antep Fıstığı İşleme Tesi Gaziantep-Şehitkamil
Ova Fıstıkçılık Gıda Sa. Tic. Ltd. Şti.
10 Biodizel Üretim Tesisi Sekili-Nizip-Gaziantep
Hakan Yağ Ltd. Şti.
11 Bakliyat İşleme ve Paketleme Tesisi
Nizip-Gaziantep Kahraman Ağaoğlu San.Tic.Ltd.Şti.
12 Zeytinyağı Üretim Tesisi Gaziantep-Şahinbey
Dalgalar Yakacak Mad. San. Tic. Ltd. Şti.
13 Kırmızı Biber İşleme Tesisi Nurdağı-
Gaziantep Nur Biber San.Tic.İth.İhr.Ltd.Şti.
14 Antep Fıstığı İşleme Tesisi Nizip-Gaziantep Halis Barak Gıda Pet. Ürt. Tur. İnş. Ltd. Şti.
15 Zeytin Salamura Tesisi Gaziantep-Şahinbey
Akbir Tarım-Hay. Gıda San. Tic. Ltd. Şti.
16 Kırmızı Biber İşleme Tesisi Nurdağı-
Gaziantep Vakkasoğlu Çırçır Teks.Hay. Tar. Pet. San.Tic.Ltd. Şti.
17 Zeytinyağı Üretim Tesisi Gaziantep-Nizip Büşra Zeytinyağı İmalatı Yerli Mah. Trz. San.Tic.Ltd.Şti.
18 Kırmızı Biberde Teknoloji Yenileme Projesi
Nurdağı-Gaziantep
Biberyum Gıda Tek.Pet.Ür.San.Tic.Ltd.Şti.
19 Un Fabrikasında Teknoloji Yenilemem Projesi
Şehitkamil-Gaziantep
Acarsan Makarna Un Sanayi
20 Yem Fabrikasında Teknoloji Yenileme Projesi
Şehitkamil-Gaziantep
İpek Yem San. Tic. Anonim Şti.
21 Zeytin Salamura Tesisi Nizip-Gaziantep Güntat Yağ Gıda Kim. Nak. Ve Tank. San.Tic.Ltd.Şti
22 Kırmızı Biber İşleme Tesisi İslahiye-
Gaziantep Azim Baharat Gıda Nak. İhr.İth.San.Tic.Ltd.Şti.
346
Sıra No
Proje Adı Uygulama Yeri Uygulayıcı Kuruluş
23 Soğuk Hava Deposu Tesisi Batman Okanlar Ltd. Şti.
24 Süt İşleme Tesisi Batman S.S. İkiztepe T.K..Koop.
25 Süt İşleme Tesisi Batman S.S. Örmegöze T.K..Koop.
26 Silaj Ambalajlama Tesisi Batman Akyem Anonim Şti.
27 Bakliyat Paketleme Tesisi Batman Pekiz Ltd. Şti.
28 Mısır Üretimini Geliştirme Projesi Batman Akmısır Ltd. Şti.
29 Süt Hayvancılığını ve Süt Ürünlerini Geliştirme Projesi
Batman S.S. Yeşilöz Köyü T.K..Koop
30 Jeotermal Cam Sera Tesisi Projesi Batman Çınar A.Ş.
31 Un Değirmeni ve Bulgur Üretimi Projesi
Gürgöze Köyü Kurtalan
Nurbaf Gıda Tar.Nak.Pet.Ür.İnş. San.Tic.Lmd.Şti
32 Pekmez Üretim ve Paketleme Tesisi
Ormanbağı (İskambo)
Köyü Şirvan
Öneryıldız Gıda Hay.Tar.Ür.İnş.San.ve Tic.Lmd.Şti
33 Fıstık İşl.ve Pak.Tesisi Projesi Siirt/Merkez AVCI Kuruyemiş ve Tarım Ür.San.Tic.Lmt.Şti.
34 Süt İşleme Tesisi Projesi SİİRT-
Köprübaşı Arık Gıda Tarım Hay.İnş.Pet.Ür.San.Tic.Lmt.Şti
35 Ceviz içi boylama,renk ayırma ve paketleme makine teçhizat alımı (KAPASİTE ARTIRMA) Projesi
SİİRT-Merkez Aydın Kuruyemiş San. Tic. Lmt.Şti.
36 Mısır Kurutma ve Çelik Silo Projesi
Mardin GAP Un A.Ş
37 Süt İşleme Tesisi Projesi Mardin S.S. Şanlı Köyü Tar.Kalk. Koop.
38 Un Üretim Tesisi Projesi Mardin Başkavak A.Ş.
39 Un Üretim Tesisi Projesi Mardin Akkoç Ltd. Şti.
40 Mısır Kurutma ve Çelik Silo Projesi
Mardin Özmet Ltd. Şti.
41 Mısır Kurutma ve Çelik Silo Projesi
Mardin GAP Yem A.Ş.
42 Un Üretim Tesisi Projesi Mardin S.S. Boğaziye Tar.Kalk.Koop.
43 Mısır Kurutma Tesisi (yatay) Projesi
Mardin S.S. Boğaziye Tar.Kalk.Koop.
44 Mısır Kurutma Tesisi (yatay) Projesi
Mardin Çiftçiler Ltd. Şti.
45 Süt İşleme Tesisi Projesi Mardin S.S.Kızıltepe Merkez Tar.Kalk.Koop.
46 Süt İşleme Tesisi Projesi Mardin Biomar Biodizel A.Ş.
47 Çelik Silo Tesisi Projesi Mardin Atılım Ltd. Şti.
347
Sıra No
Proje Adı Uygulama Yeri Uygulayıcı Kuruluş
48 Katkısız Un-İrmik İşleme Tesisi Prj.
Mardin Şahım Ltd. Şti.
49 Turşu Üretim Tesisi Projesi Mardin Özmez Ltd. Şti.
50 Bulgur İşleme Tesisi Projesi Mardin Mes Süt A.Ş.
51 Nişasta Kurutma ve Paketleme Tesisi Projesi
Mardin Ay Nişasta A.Ş.
52 Un Üretim Tesisi Projesi Mardin Bellisan A.Ş.
53 Çelik Silo Tesisi Projesi Mardin İpeksan A.Ş.
54 Bulgur Üretim Tesisi Projesi Mardin Rojbin Ltd. Şti.
55 Mısır Kurutma Tesisi Projesi Mardin Sametoğlu Ltd. Şti.
56 Yem Üretim Tesisi Projesi Mardin Mardin Yem A.Ş.
57 Güneş Enerjili Sera Projesi Mardin S.S. Tanrıverdi Tar.Kalk.Koop.
58 Mısır Kurutma Tesisi Projesi Mardin S.S. Tanrıverdi Tar.Kalk.Koop.
59 Güneş Enerjili Sera Projesi Mardin Emir Ltd. Şti.
60 Güneş Enerjili Sera Projesi Mardin Karadeniz Adi Ortaklığı
61 Un Değirmeni Projesi Diyarbakır Dilek inş. Tr.Yat.Tic.Ltd.Şti.
62 Çırçır Fabrikası Kapasite Artırım Projesi
Diyarbakır Engin Yağ Tekstil Tarım ve Petrol Ürünleri San.Tic.Ltd.Şti.
63 Karma Yem Üretim Tesisi Projesi Silvan-D.bakır S.S.Silvan İlçesi Merkez TAR.KALK.KOOP.
64 Karma Yem Üretim Tesisi Projesi Diyarbakır BAY-PER Yem Gıda Yem Tarım Ürünleri Hay. Sanayi Tic.Ltd.Şti.
65 Yem Üretim Tesisi Projesi Diyarbakır DGS İnş. Tarım Ürünl. Gıda Hayv. Otom. San. Tic. Ltd. Şti.
66 Çırçır ve Prese Fabrikası Kapasite Artırım Projesi
Diyarbakır PERVANE Otomotiv Tekst. Gıda Tar. ürünleri Hay. San.Tic.Ltd.Şti.
67 Bakliyat Paketleme Tesisi Projesi Diyarbakır AKTÜEL Mimarlık Müh. İnş.Tarım Ür. Hayvancılık San.Tic.Ltd.Şti.
68 Organik Çeltik İşleme ve Paketleme Tesisi Projesi
Kuşburnu Köyü D.Bakır
Yabacı Ziraat Makine İnş.Gıda Nakliyat San. Ve Tic. Ltd.Şti.
69 Döğme İşleme Tesisi Projesi Kocaköy-D.Bakır
Hasankeyf Tarım Ltd.Şti
70 Yağ Kapasite Artırımı Projesi Çölgüzeli Köyü
D.Bakır Engin Yağ Tekstil Tarım ve Petrol Ürünleri San.Tic.Ltd Şti.
71 Bakliyat Saklama Projesi Çınar-Diyarbakır VECSA Tarım Ürünleri Hayvancılık Gıda İnş.San.Tic.Ltd.Şti.
72 Bakliyat Paketleme Projesi Kuşburnu Köyü
D.Bakır Mehmet Emin Alkan Ltd.Şti.
348
Sıra No
Proje Adı Uygulama Yeri Uygulayıcı Kuruluş
73 Tahıl Ambarı Projesi Diyarbakır Zeki Bey Tarım Ltd.Şti.
74 Buğday İşleme ve Sınıflandırılmış Un Üretimi
Hani-D.Bakır Hani Teks. Gıda Ltd.Şti.
75 Mercimek İşleme ve Paketleme Projesi
Çınar-Diyarbakır Arzular Tar. Ürün. Hayvancılık Gıda İnş.San.Tic.Ltd.Şti.
76 5 Ton/Gün Kapasiteli Pelevanoğlu Karma Yem Üretim Tesisi
Bismil-D.Bakır PELEVANOĞLU Tarım Gıda Hay. Ürünler İnş Elkt. ve Tic.Ltd.Şti.
77 Tahıl Ambarı Projesi Kuşburnu
D.Bakır Mehmet Emin ALKAN Ltd.Şti.
78 Karma Yem Üretim Tesisi Projesi Diyarbakır ÖZNAS Gıda Tar. Ür. Hay. Yem İnşaat Sanayi ve Tic.Litd.Şti.
79 Bakliyat Paketleme Tesisi Kuşburnu
D.Bakır Mahmut Ercan Tarım Ltd.Şti.
80 Bakliyat Paketleme Ünitesi Kuşburnu
D.Bakır Şeyhmus Alkan Ltd.Şti.
81 Tohum Eleme Çınar-Diyarbakır FAT-DEN Tarım Ürünleri Hayvancılık Gıda İnş.San.Tic.Ltd.Şti.
82 Mısır Kurutma Ünitesi Kuşburnu
D.Bakır Şeyhmus Alkan Ltd.Şti.
83 Sözleşmeli Kurutmalık Domates Üretimini Yaygınlaştırma Projesi
Diyarbakır Diken Tar. İnş. Gıda Maden Tekstil İth.İhr.San ve Tic. LtdŞti.
Kaynak: TRC Bölge İlleri TİM
7.1.2.2. Yerel Kaynaklı Projeler
İl Özel İdare Kaynaklı Projeler
İl Özel İdaresi kaynakları genel bütçeden sağlanan ve yatırım programlarına esas olmak üzere kaynakların yetersiz olduğu durumlarda, tarımsal amaçlı plan ve projelerde kullanılabilmektedir.
Bu kapsamda Meyveciliği Geliştirme, Mahsul Fiyatına Sertifikalı Tohumluk Dağıtımı, Sebzeciliği Geliştirme, Zirai Mücadele, Örtüaltı Sebzeciliğini Geliştirme Projeleri TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde uygulanan başlıca projelerdir.
7.2. Bölge Program ve Proje Alanlarının Belirlenmesi
7.2.1 Tarımsal Üretim Proje Önerileri
349
Tablo 149.TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler
Program Proje İsmi Uygulama Yeri Uygulama
Süresi
Sorumlu/ İşbirliği Yapılan
Kuruluşlar
Finans Kaynağı
Bit
kis
el
Üre
tim
Sulama Alanlarının Artırılması, Su ve Toprak Kaynaklarının Etkin Kullanımı Projesi
Tüm İller 2007- İÖİ, DSİ, TİM, STK
TKB, ÖK
Bodur Meyve Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi Projesi Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM
İÖİ, ÖS, SYDF
Yem Bitkileri Ekilişi ve Üretimi ile Tohum Üretiminin Artırılması Projesi Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM
İÖİ, ÖS, ÖK
Tarıma Dayalı Sanayiye Hammadde Sağlayacak Kapama Meyve ve Sebze Bahçeleri ile Bağ Tesislerinin Artırılması Projesi
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, SYDF
ÖS, ÖK
Sözleşmeli Çiftçiliğin Yaygınlaştırılması Projesi Tüm İller 2007- TKB, TİM, ÖS
ÖS, ÖK
Sebzeciliği Geliştirme Projesi Tüm İller
2007- TİM, TİLÇEM
İÖİ, ÖS, ÖK
Meyveciliği Geliştirme Projesi Tüm İller 2007– TİM, TİLÇEM
İÖİ, ÖS, ÖK
Bağcılığı Geliştirme Projesi Tüm İller 2007– TİM, TİLÇEM
İÖİ, ÖS, ÖK
Kültür Mantarı Üretimini Geliştirme Projesi Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM
TKB, İÖİ
350
Tablo 149. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler (devam)
Program Proje İsmi Uygulama Yeri Uygulama
Süresi
Sorumlu/ İşbirliği Yapılan
Kuruluşlar
Finans Kaynağı
Bit
kis
el
Üre
tim
Sertifikalı Tohumluk Kullanımını Teşvik Projesi Tüm İller 2007– TİM, TİLÇEM
İÖİ, ÖK
Meyve Konsantre Sanayi İle Sözleşmeli Yetiştiricilik Projesi Tüm İller 2007- TKB, ÖS, STK
SYDF, ÖS, STK
Tarımsal Üretimde Ürün Planlaması Projesi Tüm İller 2007- TKB, İÖİ,, TİM
AB, TKB, İÖİ, SYDF
Yüksek Sistem Bağcılık Projesi Tüm İller 2007- TKB, ÖS, STK
SYDF, ÖS, STK
Sebze (Hibrit) Fide Üretim Tesisi Projesi Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, ÖS
İÖİ, ÖS, STK, ÖK
Basınçlı Sulama Sistemlerinin Kullanımının Artırılması Projesi Tüm İller 2007- DSİ, İÖİ, TİM
İÖİ, ÖS
Sertifikalı Asma Fidanı ile Bağcılığın Geliştirilmesi Projesi Tüm İller 2007- TİM, İÖİ, SYDV
İÖİ, SYDV, ÖS, ÖK
Ekonomik Ömrünü Tamamlamış Bağların Virüsten Ari Fidanlarla Yeniden Tesis Edilmesi Projesi
Tüm İller 2007- TKB, TİM, İÖİ
TKB, İÖİ, ÖK
Bağcılıkta Terbiye Sisteminin Belirlenmesi Projesi Tüm İller 2007– TİM, TİLÇEM
TKB, İÖİ
Seçilecek Köylerde Bitkisel Üretimde Üretim Planlaması Uygulaması Projesi
Tüm İller 2007- TKB, TİM, İÖİ
TKB, İÖİ, ÖK
351
Tablo 149. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler (devam)
Program Proje İsmi Uygulama Yeri Uygulama
Süresi
Sorumlu/ İşbirliği Yapılan
Kuruluşlar
Finans Kaynağı
Bit
kis
el
Üre
tim
Erken Uyarı İstasyonlarının Kurulması Projesi Tüm İller 2007– TİM, İÖİ TKB, İÖİ
Sebze ve Meyvelerde Tahmin ve Erken Uyarı Projesi Tüm İller 2007–2009 TİM, TİLÇEM
TKB, İÖİ
Entegre Mücadele Çalışmaları Projesi Tüm İller 2007– TİM, TİLÇEM, İÖİ
TKB, İÖİ
Ambar Zararlıları İle Mücadele Projesi Tüm İller 2007– TİM, TİLÇEM, İÖİ
TKB, İÖİ
Süne Mücadelesi İçin Ağaç Dikim Projesi Tüm İller 2007– TİM, TİLÇEM, İÖİ
TKB, İÖİ
352
Tablo 149. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler (devam)
Program Proje İsmi Uygulama Yeri Uygulama
Süresi
Sorumlu/ İşbirliği Yapılan
Kuruluşlar
Finans Kaynağı
Hayv
an
cılığ
ı G
elişti
rme
Süt Toplama ve Soğutma Merkezlerinin Kurulması Projesi Tüm İller 2007- TKB, ÜB İÖİ, SYDF, ÜB ÖK
Açık Besi Yetiştiriciliğinin Yaygınlaştırılması Projesi Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, ÖS
ÖS, ÜB
Küçükbaş Hayvancılığının Geliştirilmesi Projesi Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, ÖS
İÖİ, ÖS
Besi Sığırcılığı Projesi Tüm İller 2007– TİM, TİLÇEM
ÖS
Arıcılığı Teşvik Etmek Amacıyla Kovan Dağıtımı Projesi Tüm İller 2007- TKB, TİM, İÖİ, STK
TKB, İÖİ
Süt Sığırcılığının Geliştirilmesi Projesi Tüm İller 2007- TKB, TİM, STK, ÖS
TKB, İÖİ, ÖS ÖK
Yonca, Korunga, Macar Fiği, Adi Fiğ, Silajlık Mısır Tohumu Temini ve Üreticilere Teşvikli Olarak Dağıtımı Projesi
Tüm İller 2007- TKB, TİM, İÖİ
TKB, İÖİ
Mera Islahı ve Amenajmanı Projesi Tüm İller 2007- TKB, TİM, TİLÇEM, İÖİ
TKB
Yem Bitkileri Üretiminin ve Silaj Yapımının Yaygınlaştırılması Projesi Tüm İller 2007- TKB, TİM, STK, ÖS
TKB, İÖİ, ÖS
353
Tablo 149. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler (devam)
Program Proje İsmi Uygulama Yeri Uygulama
Süresi
Sorumlu/ İşbirliği Yapılan
Kuruluşlar
Finans Kaynağı
Hayv
an
cılığ
ı G
elişti
rme
Bakım ve Beslemenin Geliştirilmesi, Hayvan Sağlığı Mücadele Çalışmalarının Yaygınlaştırılması ve Etkinleştirilmesi, Hayvan Hareketlerinin Etkin Bir Şekilde Denetlenmesi Projesi
Tüm İller 2007– TİM, İÖİ TKB, İÖİ
Salgın Hayvan Hastalıkları İle Etkin Mücadele İçin Sarf ve Demirbaş Malzeme Alımı Projesi
Tüm İller 2007– TİM, İÖİ TKB, İÖİ
Hayvan Hareketlerinde Araç Dezenfeksiyonu İçin Sabit Dezenfeksiyon Sistemlerinin Geliştirilmesi Projesi
Tüm İller 2007– TİM, İÖİ TKB, İÖİ
Baraj Göllerinde Balık Üretiminin Yapılması İçin Su Ürünleri Kooperatifi Kurulmasının Teşviki ve Kafes Balıkçılığının Yaygınlaştırılması Projesi
Tüm İller 2007- TİM TKB
Göletlerin Balıklandırılması Projesi Tüm İller 2007- TİM TKB, İÖİ
Alabalık Yetiştiriciliğini Geliştirilmesi Projesi Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM
İÖİ, STK, ÖS
Hayvan Irkını Geliştirme Projesi
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM
İÖİ, STK, ÖS
Kilis Keçisi Yetiştiriciliği Projesi Kilis 2007- TİM, TİLÇEM
TKB, STK, ÖS, ÖK
354
Tablo 149. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler (devam)
Program Proje İsmi Uygulama Yeri Uygulama
Süresi
Sorumlu/ İşbirliği Yapılan
Kuruluşlar
Finans Kaynağı
Örg
ütl
en
me
Ürün Bazında Üretici Birliklerinin Kurulması ve Desteklenmesi Projesi Tüm İller 2007- TKB TKB, STK
Pazarlama Amaçlı Üretici Örgütlerinin Kurulması Projesi Tüm İller 2007- TKB, ÖS, STK
SYDF, ÖS, STK
Ürün Borsalarının Kurulması Projesi Tüm İller 2007- TKB, ÖS, STK
ÖS, STK
Üreticilerin Örgütlenme ve Bilgi Düzeyinin Yükseltilmesi Projesi Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB
Tarımsal Şirketlerin Oluşturulması ve Teşvik Edilmesi Projesi Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB
355
Tablo 149. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler (devam)
Program Proje İsmi Uygulama Yeri Uygulama
Süresi
Sorumlu/ İşbirliği Yapılan
Kuruluşlar
Finans Kaynağı
Tarı
ms
al
Yayım
Ortak Özelliklere Sahip Özel Çalışma Grubu Gerektiren Hedef Kitlenin Eğitim ve Yayım Projesi
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB
Hayvancılığın Geliştirilmesi, Bakım Besleme, Hayvan Hastalıkları, Suni Tohumlama, Silaj Yapımı Konularında Yetiştiricilerin (Kadın-Erkek) Eğitilmesi Projesi
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB
Tarımsal Kirliliği Önleyecek Etkili ve Yeterli Girdi Kullanımı İçin Yayım Projesi
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB
Organik Tarımın Üretim ve Pazarlamasına Yönelik Çiftçi Eğitimi Projesi
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB
Yayım Hizmetlerinde Özel Sektörün ve Yerel Basının Devreye Sokulması
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB
Tarımsal Yayım Metotlarının Bölge Kaynakları ve İhtiyaçları Gözetilerek Güncellenmesi Projesi
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB
Pazarlama Kanallarının İyileştirilmesine Yönelik Eğitim ve Yayım Projesi
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB
Kayıtlı Üretim ve Gıda Güvenliği Zincirinin Takibi ile İlgili Tüketiciyi Bilinçlendirme Yayım ve Eğitiminin Geliştirilmesi Projesi
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB
Bitkisel Üretimde Üretim Planlaması İçin Yayım Projesi Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB, STK
356
Tablo 149. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler (devam)
Program Proje İsmi Uygulama Yeri Uygulama
Süresi
Sorumlu/ İşbirliği Yapılan
Kuruluşlar
Finans Kaynağı
Tarı
ms
al
Yayım
Sözleşmeli Üretim Modelinin Yaygınlaştırılması Projesi Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK, ÖS
TKB, STK, ÖS
Yayım Hizmetlerinde Özel Sektörün ve Yerel Basının Devreye Sokulması Projesi
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, ÖS, YB
TKB
Sürdürülebilir Kırsal Kalkınma Projelerinde Yerel Yöneticilerin Eğitimi Projesi
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM TKB, STK
Hayvan Bakım ve Besleme ile Ahır ve Sağım Hijyeni Konularında Kırsal Alanda Yaşayan Kadınların Eğitimi Projesi
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB
Entegre Mücadele Yöntemlerinin Öğretilmesine Yönelik Eğitim Projesi
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB
Tarım İl Müdürlüğü Personelinin Tarım Sigortası Eksperliği Konusunda Eğitimi Projesi
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM TKB
Toprak ve Su Kaynaklarının Kirlenmesinin Engellenmesine Yönelik Eğitim Projesi
Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB, STK
Çiftçilere Dağıtılmak Üzere Broşür, Afiş, Çiftçi Mektubu ve Liflet Gibi Basılı Doküman Hazırlanması Projesi
Tüm İller 2007- TİM, İÖİ TKB, İÖİ
Önder Çiftçilere Teknik Gezi Düzenlenmesi Projesi Tüm İller 2007- TİM, İÖİ, TİLÇEM, STK
TKB, İÖİ
357
Tablo 149. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler (devam)
Program Proje İsmi Uygulama Yeri Uygulama Süresi
Sorumlu/ İşbirliği Yapılan
Kuruluşlar
Finans Kaynağı
Tarı
ms
al
Yayım
Tüketicilerin Gıda Güvenliği Konusunda Eğitimi Projesi Tüm İller 2007- Belediye, İSM, TİM, STK
Belediye, İSM, TİM, STK
Kadın Çiftçilerin Eğitimi Projesi Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB, İÖİ
Organik ve İyi Tarım Uygulamalarına Yönelik Çiftçi Eğimi Projesi Tüm İller 2007- TİM, TİLÇEM, STK
TKB, İÖİ
358
Tablo 149. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler (devam)
Program Proje İsmi Uygulama Yeri Uygulama
Süresi
Sorumlu/ İşbirliği Yapılan
Kuruluşlar
Finans Kaynağı
Org
an
ik T
arı
m
Organik Zeytin İşleme ve Pazarlama Tesisi Projesi Tüm İller 2007- TKB, TİM, TİLÇEM, ÖS
TKB, ÖS, STK
Seçilecek Ürünlerde Organik Tarım Uygulama Projesi Tüm İller 2007- TKB, ÖS, STK
TKB, İÖİ, ÖS, STK
Doğal Tarım Yapılan Zeytin Alanlarında Organik Tarımı Geliştirme Projesi
Tüm İller 2007- TKB, STK, ÖS
TKB, İÖİ, ÖS, STK
İyi Tarım Uygulamaları Projesi Tüm İller 2007- TKB, ÖS, STK
SYDF, ÖS, STK
Mayınlı Sahaların Temizlenerek Bu Alanlarda Seçilmiş Ürünlerin Organik Tarımının Geliştirilmesi Projesi
Kilis-Gaziantep-Şanlıurfa-Mardin 2007- TKB, ÖS, STK
SYDF, ÖS, STK
359
Tablo 149. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler (devam)
Program Proje İsmi Uygulama Yeri Uygulama
Süresi
Sorumlu/ İşbirliği Yapılan
Kuruluşlar
Finans Kaynağı
Diğ
er
Tarım ve Gıda Sanayi İşletmelerinin Rekabet Gücünün Artırılması Projesi
Tüm İller 2007- İÖİ, TİM, ÖS
İÖİ, ÖS
Tarımdan Ayrılacak İşgücüne Mahallinde Yeni İş İmkânları Sağlanması Projesi
Tüm İller 2007- İÖİ, TİM, ÖS
İÖİ, ÖS
Bio-Yakıt Üretim Projesinin Desteklenmesi Projesi Tüm İller 2007- TİM, İÖİ, STK, ÖS
İÖİ, STK, ÖS
Uzaktan Algılama (UA), Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Entegre İdare Kontrol Sistemi (IACS) Projesi
Tüm İller 2007–2010 TİM, AE İÖİ
Entegre Kırmızı ve Beyaz Et Ürünleri İşleme Tesislerinin Kurulması ve Pazar Araştırması Projesi
Tüm İller 2007- TİM, İÖİ, STK, ÖS
İÖİ, STK, ÖS
Süt Ürünleri Entegre Tesislerinin Kurulması ve Pazar Araştırması Projesi
Tüm İller 2007- TİM, İÖİ, STK, ÖS
İÖİ, STK, ÖS
Meyve ve Sebze İşleme Tesislerinin Kurulması ve Arz-Talep Araştırması Projesi
Tüm İller 2007- TİM, İÖİ, STK, ÖS
İÖİ, STK, ÖS
Tarımsal Bilgi Merkezi Kurulması Projesi Tüm İller 2007- TİM, İÖİ AB, TKB, İÖİ, ÖS
Organize Tarım Bölgelerinin Kurulması Projesi Tüm İller 2007- TİM, İÖİ, ÖS
AB, TKB, İÖİ, ÖS
Yüksek Verimli ve Bölgeye Uyumlu Çeşitlerin Tespit ve Temini ile Çoğaltılması Projesi
Tüm İller 2007- TKB, ÖS TKB, ÖS
360
Tablo 149. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler (devam)
Program Proje İsmi Uygulama Yeri Uygulama
Süresi
Sorumlu/ İşbirliği Yapılan
Kuruluşlar
Finans Kaynağı
Diğ
er
Meyve Ürünleri Pekmez ve Reçel Üretim Projesi Tüm İller 2007- TKB, İÖİ, TİM, ÖS
TKB, İÖİ, ÖS
Zeytinyağı İşleme Konusunda Pazar Araştırması Projesi Tüm İller 2007–2012 İÖİ, TCZB, BEDAŞ
TCZB
Tarım Sektöründe Çalışan İş Gücünün Teknik ve Pratik Kabiliyetlerinin Geliştirilmesi Projesi
Tüm İller 2007– TİM, TİLÇEM
TKB, İÖİ
Tarımsal Ürünlerde Pestisit Kalıntısı Projesi Tüm İller 2007–2009 TİM, TİLÇEM, İKL
İÖİ
Arazi Kullanım Planlaması Projesi Tüm İller 2007–2009 TİM, TİLÇEM
İÖİ
Hayvansal Atıklardan Çiftlik Gübresi Yapımı Projesi Tüm İller 2007- TKB, ÖS, STK
AB, ÖS, STK
Tarımsal İstatistiklerin Güncellenmesi ve Otomasyonu Projesi Tüm İller 2007– TİM, TİLÇEM
TKB, İÖİ
Çiftçi Kadınlarımızın Tarımsal Üretimdeki Rollerini Araştırma Projesi Tüm İller 2007– TİM, TİLÇEM
TKB, İÖİ
Kültür ve İnanç Turizminin Geliştirilmesi Projesi Tüm İller 2007– TİM, TİLÇEM
TKB, İÖİ
Arazi Kiralama Bilgi Sisteminin Geliştirilmesi Tüm İller 2007– TİM, TİLÇEM
TKB, İÖİ
361
Tablo 149. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler (devam)
Program Proje İsmi Uygulama Yeri Uygulama
Süresi
Sorumlu/ İşbirliği Yapılan
Kuruluşlar
Finans Kaynağı
Diğ
er
Gıda Kalitesi, Tüketicinin Korunması ve Gıda Sağlığına Yönelik Kontrol Yapılarının Güçlendirilmesi Projesi
Tüm İller 2007- TKB TKB
Gıda Denetim Sisteminin AB’ye Uyumuna ve İnsan Kaynaklarının Hizmet İçi Eğitimine Yönelik Projeler
Tüm İller 2007- TKB TKB
Gıda ve Yem İşletmelerinin Ruhsatlandırılması ve Denetimi Projesi Tüm İller 2007- TİM, İÖİ TKB, İÖİ
Gıda Güvenliği ve Kontrolü Projesi Tüm İller 2007- TİM TKB, İÖİ
Gıda Denetim Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Projesi Tüm İller 2007- İÖİ, TİM TKB, İÖİ
Tohumluk, Fidan Ve Fide Bayii Kontrolü ve Ruhsatlandırılması Projesi
Tüm İller 2007- TİM, İÖİ TKB, İÖİ
İl Kontrol Laboratuarının Kurulması Projesi Kilis-Adıyaman-Şırnak-Siirt-Batman 2007- İÖİ, TİM TKB, İÖİ, STK
Rafine Zeytinyağı Üretim Fabrikası Kurulması Tüm İller 2007- İÖİ, TİM TKB, ÖS, ÖK
Natürel zeytinyağı imalathanelerinin modernize edilmesi Tüm İller 2007- İÖİ, TİM TKB, ÖS, ÖK
Üzüm suyu ve Sirke Üretim Tesisi Kurulması Tüm İller 2007- İÖİ, TİM TKB, ÖS, ÖK
362
Tablo 149. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İllerinde Uygulanması Önerilen Yeni Projeler (devam)
Program Proje İsmi Uygulama Yeri Uygulama
Süresi
Sorumlu/ İşbirliği Yapılan
Kuruluşlar
Finans Kaynağı
Diğ
er
Şarap Fabrikası Kurulması Kilis 2007- İÖİ, TİM TKB, ÖS, ÖK
Kırmızı Biber İşleme Tesislerinin kurulması
Tüm İller 2007- İÖİ, TİM TKB, ÖS, ÖK
Salçalık Biber İşleme Tesislerinin Kurulması Tüm İller 2007- İÖİ, TİM TKB, ÖS, ÖK
Yem Fabrikası Kurulması Tüm İller 2007- İÖİ, TİM TKB, ÖS, ÖK
Kaynak: TRC Bölge İlleri TİM
STB: Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, TKB: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, TB: Turizm Bakanlığı, AB: Avrupa Birliği, AE: Araştırma Enstitüsü, ZK: Zirai Karantina, TKBM: Tapu Kadastro Bölge Müdürlüğü, OBM: Orman Bölge Müdürlüğü, İÖİ: İl Özel İdaresi, DSİ: Devlet Su İşleri, İSM: İl Sağlık Müdürlüğü, TİM: Tarım İl Müdürlüğü, KTM: Kültür ve Turizm Müdürlüğü, TCZB: Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, TİLÇEM: Tarım İlçe Müdürlüğü, İKL: İl Kontrol Laboratuarı, SYDV: Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, STO: Sanayi ve Ticaret Odası, TB: Ticaret Borsası, TKK: Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, STK: Sivil Toplum Kuruluşları, ÜB: Üretici Birlikleri, ÖS: Özel Sektör, ÖK: Öz Kaynak, YB: Yerel Basın
363
8. EKLER
8.1 TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi Doğal Kaynak Envanteri
8.1.1 TRC1 Gaziantep İli Doğal Kaynak Envanteri
Yenilenebilir Kaynaklar
Kaynak Tanımlama
a) Güneş ve Yağış
Güneş: Güneşli Gün Sayısı: 14.1 gün Güneşlenme süresi: 6.7 saat Yağış: Uzun yıllar ortalama yağış miktarı:578.8 mm’dir.
b) Tarımsal Topraklar ve Tarım Arazisi
Tarımsal Topraklar: Kırmızı kahverengi topraklar çeşitli ana maddeler üzerinde oluşur. Bu topraklar ilimizde en yaygın olarak bulunmakta olup, il yüzölçümünün %39,6sını kapsamaktadır. 259.339 ha’lık alanda yayılım göstermektedir.. Tarım Arazisi:
c) Su ve Rüzgar (Sulama, Rüzgar ve Termik Enerji) Kaynakları ve Sulama Potansiyeli
Su Kaynakları: İlin Toplam Yer Altı ve Yerüstü Su Kaynağı: 517 hm3/yıl İlin Toplam Su Yüzeyi: 13.652 Ha. Sulama Potansiyeli: Sulanabilir arazi miktarı: 266.414ha. Sulanan arazi miktarı: 43.111 ha. Jeotermal Enerji: ----- Rüzgar Enerjisi: İlimizde 2004 yılının rüzgar hızları karşılaştırıldığında en yüksek rüzgar hızı 13.3 m/sn olarak SSE (Güneydoğu) yönünden , Mayıs ayında gözlemlenmiştir.
d) Ormanlar ve Muhafaza
İlimizdeki toplam orman alanı 89,596 Ha’ dır. İlimiz ormanları Doğu torosların Kahramanmaraş üzerinden güneye uzanan 2493 rakım ve Milcan Dağı’nın Suriye ve Amik ovasına dağılan kolları üzerinde Büyük Sof Tepesinin Gaziantep Ovasında son bulan sırtları üzerinde yer almaktadır. Bölgemizin en yüksek rakımı Batı hududundu teşkil eden sırtlardır. Genellikle ilimiz ormanları rakımın 800-1450 arasında değişmektedir.
e) Flora ve Fauna
Flora: Gaziantep ilinde 645 adet bitki türü bulunmaktadır. Bu bitki
türleri içerisinde 56 tanesi endemiktir.
Fauna: İlimizde nesli tükenmekte olan hayvan olarak sadece Turaç bulunmaktadır. Nizipte Fırat kenarında , Karkamıştan başlayarak Saray köyüne uzanan hat üzerinde yaşamaktadır. Azalmasının en büyük sebebi avlanmadır. Yabani ve mahalli populasyonlar ise ; keklik, tilki, tavşan, çakal, domuz ve gelinciktir.Ayrıca az mitarda Şahin , Doğan gibi yırtıcı kuşlar da bulunmaktadır.
364
Yenilenemeyen Kaynaklar
Kaynak Tanımlama
a) Madenler
Gaziantep , madencilik açısından oldukça fakir bir ildir. Zaman zaman işletilen ekonomik olmadığı zaman ise kapatılın küçük çaptaki krom yatakları ve gene önemsiz sayılabilecek fosfor yatakları mevcuttur
b) Tarihi ve Turistik Yerler
Tarihi ipek yolu üzerinde bulunan Gaziantep bir çok medeniyetlere
yataklık yapması bakımından , tarihi ve turistik yerler bakımından
oldukça zengindir. Gaziantep kalesi geleneksel Antep evleri ,
Yesemek Açık Hava Müzesi , Belkıs (Zeugma ) Örenyeri , Dülük Antik
Kenti, Karkamış Harabeleri, ve sayısız höyükler , önemli tarihi ve
turistik yerlerdir.
Birecik Barajı ve Belkıs (Zeugma) bölgesinde su sporları merkezleri ve
kanoculuk gibi kıyılar da yer alması düşünülen turizm ve reaksiyon
faaliyetleri için çalışmalar yapılmalıdır. Rumkale kültür ve inanç turizmi
açısından değerlendirilmelidir.
İlde ayrıca yayla turizminin yapılacağı iki yayla bulunmaktadır.
Huzur yaylası: İklimin verdiği özellikle her mevsim yeşillikler içinde
bulunan huzur yaylası, İslahiye ilçesi Altınüzüm Beldesinin 20 km
batısında Amonos dağlarının tepesinde bulunmaktadır.
Sofdağı Yaylası: Güneydoğu Torosların uzantısı olan sof dağlarının üzerinde bulunan Sof dağı yaylası Gaziantep il merkezine 32 km uzaklıktadır.
c) Doğa Koruma Alanları
limizde koruma altında olan alanlar bulunmamaktadır. Ancak, Tahtaköprü Baraj Gölü ve çevresi yaban hayatı koruma sahası olarak tefrik edilmiştir.
365
8.1.2 TRC1 Adıyaman İli Doğal Kaynak Envanteri Yenilenebilen Kaynaklar
Kaynak Tanımlama
a) Güneş ve Yağış:
Güneş: Mevcut verilere göre Adıyaman Merkezde yılda 180 gün güneşli geçmektedir. İlde alt bölgeler arasında farklılıklar olmaktadır. Yağış: Alt bölgeler arasında mikro-iklimsel farklılıklar bulunmaktadır.. I’ inci ve III’ üncü alt bölgeler yılda ortalama >750 mm yağış almaktadır. Adıyaman Merkezde yıllık ortalama yağış 650 mm olurken Gölbaşında (III. alt bölge) 850 mm'dir.
b) Tarımsal Topraklar ve Ekilebilir Arazi
Tarımsal Topraklar: Adıyaman da iklim topografya ve ana madde farklılıkları nedeni ile değişik topraklar oluşmuştur. Bu değişik toprakların yanı sıra toprak örtüsünden yoksun bazı arazi tipleri de bulunmaktadır. İlin genel yapısı ¾ oranında killi-tınlıdır.Renk itibarı ile koyu kırmızıdan koyu kahverengiye kadar değişiklik göstermekte olup arada tamamen boz renkli kısımlarda vardır. Nehir ve çay kenarlarında alüvyonlu sahalara da rastlanmaktadır. Ayrıca küçük miktarda kolüvyonlu topraklar ve kayalar bulunmaktadır. Ekilebilir Arazi: Adıyaman da I’ inci – IV’ üncü sınıf arazi miktarı 298.956 ha’dır. Ayrıca tarıma elverişli olmayan diğer sınıf (V-VIII) marjinal arazilerin tarımsal üretimde kullanıldığını görülmektedir.
c) Su: (sulama, hidro-elektrik ve termik enerji kaynakları)
Su ve yeraltı su kaynakları yılda 3.403 hm3/yıl hacme sahip olup bunun %99'u yüzey kaynaklardan oluşmaktadır (nehirler, göller). Sulama: Sulanabilir toplam arazi miktarı 156.393 ha olarak tahmin edilmekte olup bunun yalnızca 59.718 ha'ı (%38) sulanmaktadır. Bunun %56'sı halk sulaması ve %44'ü devlet sulamasıdır (DSI ve KHGM). İlin toplam yüzeyi 41.329 hektardır.
d) Su ve Balıkçılık Kaynakları:
Doğal göller (613 ha), baraj ve rezervuarlar (39.076ha) gölet ve bentler (177 ha) ve nehirler (1.463 ha) olarak yaklaşık 41,329 ha yüzey suyu bulunmaktadır.
e) Ormanlar ve muhafaza
Doğal ve plantasyon olarak 150.757 ha orman bulunmaktadır. Ormanlar çoğunlukla meşe, çam, ve ardıç gibi ağaç çeşitlerinden oluşmaktadır.
f) Diğer Flora ve Fauna
Doğal Türler: İlin Floraları ; Meşe türleri Q.Cerris, Q.Sessiliflora,Alıç, Yabani elma, Alalat, Yabani erik, Badem yapraklı armut,Böğürtlen, Laden, Ayı üzümü, Sumak, Sakız, Melengiç, Ardıç, Çam, Sedir, Çayır otları, Domuz ayrığı, Geven, Sütleyen, Orman çileği, Menekşe, Sarmaşık, Gıcır, Kekik, Eğrelti ve Yavşanlar. Faunalar;Dağ keçisi, Tavşan, Keklik, Tilki, Kurt, Ayı, Yaban güvercin, Sansar, Porsuk, Fare, Gelincik, Köstebek, Çakal, Kaplumbağa, Kirpi ve Yılan.
Tarımsal Çeşitler: Adıyaman lalesi (Fırıtıllaria Persica), Ağlayan gelin (Fırıtıllaria İmperialis), Kavun, Besni Üzümü,
366
Yenilenemeyen Kaynaklar
Kaynak Tanımlama
a) Madenler ve Fosil yakıtlar
Gölbaşı ilçesinde (III. Alt bölge) zengin kömür yatakları vardır. Bu ilçede 1980 yılında kurulmuş olan ve halen yaklaşık 500 kişiyi istihdam eden özel kömür İşletmesi bulunmaktadır. I ve II.Alt bölgede Türkiye de çıkarılan petrolün %64'ü çıkarılmaktadır.II. Alt Bölgede Çimento Fabrikası ve Tuğla Fabrikası olup halen 200kişiyi istihdam etmektedir.
b) Tarihi ve turistik yerler
Türkiye'nin diğer bölgelerinde olduğu gibi, Adıyaman’da da birçok turistik ve tarihi mekanlar vardır. Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki eski Mezopotamya düzlüklerine oldukça yakın bir yerde kurulan İl çok eski çağlardan beri tarihi bir merkez olmuştur.Dünyanın sekizinci harikası olan 2150 metre yükseklikteki Nemrut Dağı, tarihin bilinen ilk köprülerinden Cendere köprüsü il sınırları içinde yer almaktadır. Ayrıca Kahta da Eski Kale ve Karakuş Höyüğü, eski Besni Ören yeri, Perde Kenti kalıntıları ve Atatürk Barajı da görülmeye değer yerler arasındadır.
367
8.1.3 TRC1 Kilis İli Doğal Kaynak Envanteri Yenilenebilir Kaynaklar
Kaynak
Tanımlama
a) Güneş ve Yağış Güneş: Güneşli gün sayısı: 167 Yağış : Uzun yıllar ort. yağış miktarı: 523,5 mm.
b) Tarımsal Topraklar ve Tarım Arazisi
Tarımsal Topraklar: Kilis’te 5 değişik toprak tipi ( Akdeniz kızıl topraklar, Kolloviyal topraklar, Bazaltik topraklar, Kalkersiz kahverengi orman toprakları, Kırmızı kahverengi topraklar) gözlenmiştir. Bunlardan en geniş yayılış gösteren “kırmızı kahverengi topraklar” olup, ilin kuzey ve kuzey batısında, Afrin çayı ve Sabun suyu arasında kalan bölgede, Kilis ovasında kireç ve kireç taşı bakımından zengin tortul kütlelerin üzerinde gelişmiştir. Tarım Arazisi: Kilis İlinin toplam tarım alanı 105.500 ha. olup, bu alanın yaklaşık 84.500 ha.’ı I. ve IV. Sınıf tarım arazisi, 21.000 ha.’ da V. Ve VII. Sınıf tarım arazisi olarak değerlendirilmektedir. Bu durum, 20.000 ha.’dan fazla ekilebilir tarım arazisinin 5. ve 7. sınıf arazilerden oluşmakta olduğunu ve rantabl olmayan marjinal arazilerin tarımsal alanda kullanıldığını göstermektedir.
c) Su ve Rüzgar Kaynakları İle Sulama Potansiyeli
Su Kaynakları: İlin Toplam Yeraltı ve Yerüstü Su Kaynağı: 226 hm3/yıl İlin Toplam Su Yüzeyi: 212 ha. Sulama Potansiyeli: Sulanabilir Arazi Miktarı : 72.000 ha. Sulanan Arazi Miktarı : 12.000 ha. Jeotermal Enerji: ---- Rüzgar Enerjisi : ----
d) Ormanlar ve Muhafaza
İlde doğal ve plantasyon olarak 18.650 ha. orman bulunmaktadır. Bu ormanın %73’ü Kızılçam, %17’si yapraklılar (karışık), %8’i ibreli+yapraklı (karışık) ve %2’si fıstıkçamı çeşidi ağaçlardan oluşmaktadır.
e.) Flora ve Fauna
Doğal Türler: Yabani buğday, meşe çalılıkları, koyun yumağı, yabani korunga, taş yoncası, tüylü sakal otu ve sütleğen. Tarımsal Çeşitler: Kilis yağlık çeşit zeytin, Horozkarası üzüm. Kilis Keçisi : Kıl keçisi Halep keçisi melezi.
Yenilenemeyen Kaynaklar
Kaynak Tanımlama
a) Madenler İl genelinde; manganez, krom, petrol madenleri bulunmaktadır.
b) Tarihi ve Turistik Yerler
İlimizdeki en önemli ören yerleri; Hitit döneminden kalma Ravanda Kalesi ve Kalkolitik dönemden Helenistik döneme kadar bulgulara rastlanan Oylum Hüyük’tür. Ayrıca onlarca tarihi cami, hamam ve çeşme ilimizin tarihi ve kültürel zenginlikleri arasında yer almaktadır.
c) Doğa Koruma Alanları ---
368
8.1.4 TRC2 Diyarbakır İli Doğal Kaynak Envanteri Yenilenebilen Kaynaklar
Kaynak Tanımlama
a) Güneş ve Yağış: Güneş: Güneşli gün sayısı: 162 Yağış: Uzun yıllar ortalama yağış miktarı: 496 mm.
b) Tarımsal Topraklar ve Ekilebilir Arazi
Tarımsal Topraklar: İklim , topografya ve ana madde farklılıkları nedeniyle Diyarbakır’da çeşitli büyük toprak grupları olmuştur. Bunlar Alüvyon topraklar,Kolüviyal Topraklar, Kahverengi Orman Toprakları, Kireçsiz K.rengi Orman Toprakları,K.rengi Topraklar,Kırmızı-K.rengi Topraklar ve Bazaltik Topraklardır.
Ekilebilir Arazi: : Diyarbakır ilinde toplam ekilebilir arazinin 1.535.500 ha. olduğu belirtilmekle birlikte tarım yapılan alan 779.762 ha.dır. Bu arazilerin 148.146 ha.’ı I. sınıf tarım arazisi olup İl yüzölçümünün % 9,5’ini teşkil etmektedir. II. sınıf araziler 209.237 ha.lık yüzölçümleriyle % 13,8’lik bir oran teşkil etmektedir. III. Sınıf araziler 148.150 ha. yüzölçümleriyle %9,8’lik bir orana sahiptir. IV. Sınıf araziler ise 199.414 ha.lık yüzölçümle % 12,8’lik bir orana sahiptir.
c) Su: (sulama, hidro-elektrik ve termik enerji kaynakları)
Su Kaynakları: Diyarbakır ilinde özellikle Dicle nehri bunun yanı sıra Ambar çayı,Pamuk çayı,Ballıkaya deresi,Göksu çayı,Ollucak deresi ve Savur çayı gibi akarsular tarımsal sulama amaçlı kullanılmaktadır. Fırat ve Dicle ırmaklarının yüksek enerji ve sulama potansiyelinden yararlanmaya yönelik G.A.P.nin önemli alt projelerinden bazıları Diyarbakır İl sınırları içerisindedir. Bunlardan Dicle- Kralkızı ve Silvan projeleriyle çok geniş alanların sulanması öngörülmektedir. Dicle üzerindeki Devegeçidi barajı sulama amaçlıdır. İlin toplam su yüzeyi 7455 ha.dır. İlin su potansiyeli 21.741 hm3/yıl.dır. Sulama: Diyarbakır DSİ Bölge Müdürlüğünün verilerine göre tarım alanlarının 16659 ha.lık net alanı sulanabilmektedir. Köy Hizmetleri Bölge Müdürlüğü tarafından 1207 ha.lık tarım alanı sulanabilmektedir. Diyarbakır Tarım il Müdürlüğü rakamları dikkate alındığında şahıslarca sulanabilen tarım arazisi 69.578 ha.dır. Jeotermal Enerji: Çermik kaplıcası Çermik ilçesine 3 km. mesafede Hamambaşı mevkiindedir. Kaplıca suyunun; debisi 6,66 l/sn., sıcaklığı 48,5
0 C, kükürtlü hidrojen,kokulu kükürt
çözeltisi bırakan renksiz sulardır.Radyoaktivitesi 10 Eman, katı unsurun miktarı 845,9 mg/l, serbest gaz 670,1 mg/l, erimiş unsur miktarı 1516 mg/l.’dir. Çermik kaplıcası suları hipotermal-sodyumlu-bikarbonatlı, klorürlü sular sınıfına girer. Rüzgar Enerjisi: Diyarbakır’da egemen rüzgar Kuzeybatı (Karayel) yönlüdür. Yaz mevsiminde bölgenin bozkır bitkileri kuruduğundan ve nadasa bırakılmış tarlalarda yüzey kuru olduğundan esen rüzgarlar bol miktarda toz taşırlar. Ortalama aylık rüzgar hızı 2,6 m/sn. dir.Rüzgarın en süratli estiği aylar temmuz ve Ağustos olarak belirlenmiştir. Diyarbakır’da her ay fırtınalı günler vardır. Şubat ve Nisan aylarında fırtınalı günler sayısı artar. Fakat yıllık ortalama bakımından yılda 5,5 gün fırtınalı geçer.
369
d) Ormanlar ve muhafaza
Doğal ve plantasyon olarak baltalık orman ve bozuk baltalık toplam alan 347.077 ha.dır. Diyarbakır’ın ormanlık alan ortalaması % 23 ile Ülke ortalaması olan % 26’ya yakındır. Bu ormanların büyük bölümü planlara göre bozuk baltalık ormanlardır Diyarbakır’ın ormanlık alan ortalaması % 8.44 olup, toplam olarak 380.801 ha. alanı kaplamaktadır. Ormanlarımızın büyük bir bölümü planlara göre bozuk-baltalık ormanlardır.
Yenilenemeyen Kaynaklar
Kaynak
Tanımlama
a) Madenler ve Fosil yakıtlar
İlde bulunan belli başlı madenler arasında Demir, Kurşun, Çinko, Manganez, Asbest, Barit, Fosfat, Mermer, Taşkömürünü saymak mümkündür.
b) Tarihi ve turistik yerler
370
8.1.5 TRC2 Şanlurfa İli Doğal Kaynak Envanteri Yenilenebilen Kaynaklar
Kaynak
Tanımlama
a) Güneş ve Yağış: Güneş: Güneşli gün sayısı: 180,7 Yağış : Uzun yıllar ort. yağış miktarı: 458,4 mm.
b)Tarımsal Topraklar ve Ekilebilir Arazi
Tarımsal Topraklar: Şanlıurfa’da kalkerli, killi ve kırmızı toprak sınıfları gözlenmiştir. Bunlardan en geniş yayılış gösteren “kırmızı kahverengi topraklar” dır. Tarım Arazisi: Şanlıurfa’da işlemeli tarıma elverişli toplam arazi varlığı 1.167.203 ha.’dır.Bu arazinin 500.660 ha alanı I. Sınıf, 225.905 ha alanı II. Sınıf, 245.759 ha alanı III. Sınıf ve 194.879 ha alanı da IV sınıf olarak görülmektedir. Halbuki ilde 1.217.345 ha arazi tarımsal amaçlı olarak kullanılmaktadır. Bu durum, 50.142 ha. ekilebilir tarım arazisinin 5. ve 7. sınıf arazilerden oluşmakta olduğunu ve rantabl olmayan marjinal arazilerin tarımsal alanda kullanıldığını göstermektedir. Ayrıca Şanlıurfa ile Suriye arasında 7.533,5 ha mayınlı alan bulunmaktadır.
c) Su: (sulama, hidro-elektrik ve termik enerji kaynakları)
Su Kaynakları: İlin Toplam Yeraltı -Yerüstü Su Kaynağı: 33.092,14 hm3/yıl İlin Su Yüzeyi: 7.859,7 ha. Atatürk Baraj gölü yüzeyi: 81.700 ha. Sulama Potansiyeli: Sulanabilir Arazi Miktarı : 494.191 ha. Sulanan Arazi Miktarı : 310.637 ha. Jeotermal Enerji: Yardımcı-Karaali jeotermal alanında bulunan 120 lt/sn debili, 41,5-49
oC sıcaklıkta 7,03 MWt potansiyeli olan
su Karaali Kaplıca tesislerinde kullanılmaktadır. Rüzgar Enerjisi : İlimizde rüzgar enerjisinden faydalanılmamaktadır.
d) Su ve Balıkçılık Kaynakları:
e) Ormanlar ve muhafaza
Şanlıurfa’nın orman varlığı 17.511 hektardır. Bu alanın % 55.31'ini doğal orman arazisi, % 44.69'unu ise ağaçlandırılmış orman arazisi oluşturmaktadır. Şanlıurfa’da Fırat vadisinde saplı meşe, çitlembik, dardağan, badem, it gülü, kavak, söğüt, alıç, ahlat türü ağaçlar doğal olarak bulunmaktadır.
371
f) Diğer Flora ve Fauna
Doğal Türler: Fırat vadisinde bulunan meşe, melengiç, çınar, sumak, alıç, kavak, dardağan, iğde doğal olarak yetişen ağaçlar olup yabani soğan, çiriş otu, dağ sümbülü, basur otu, acı çiğdem, dağ pırasası, acem şah tuğu, sarı yıldız, sümbül-ü rumi, süsen, kar çiçeği, kurtkirişi, kurt soğanı, akyıldız, puşkinya, Mezopotamya sümbülü, halep lalesi, gelincik, düğün çiçeği, salep, kedi tırnağı, dağ çöveni, kıvrım, kenger, geven, köygöçüren, meyan vb. bitkiler bulunmaktadır. kimyon, adaçayı ve rezene gibi iştah açıcı bitkiler bazı işletmelerde organik yöntemlerle deneme amaçlı olarak üretilmeye başlanmıştır. Kelaynak (Geronticuseremita) Türkiye' de sadece Urfa' nın Birecik ilçesinde koloni halinde yaşamaktadır. Yaban domuzu, Tilki(vulpes vulpes), Ceylan(Gazella subgutturosa), Kirpi, Oklukirpi(histrix indica), Çamurcun(Anas crecca), Yeşilbaş (Anas platyrhyncos), vb. ile Karabatak ve Martı Atatürk Baraj gölünde bulunmaktadır.
g) Doğa Koruma Alanları Harran harabeleri, Göbekli tepe
Yenilenemeyen Kaynaklar
Kaynak
Tanımlama
a) Madenler ve Fosil yakıtlar
Bozova ilçesi meryemana tepe sahasında fosfat madeni, il genelinde ise tuğla-kiremit ve çimento hammaddeleri bulunmaktadır. Çok az da olsa ilde 11 kuyudan petrol çıkarılmaktadır.
b) Tarihi ve turistik yerler
İlimizdeki en önemli ören yerleri; Atatürk Barajı, Harran harabeleri, Karaali kaplıcaları, Şuayp Şehri, Sogmatar Kalıntıları, Göbekli tepe, Nevali Çori antik yerleşme yeri, Şanlıurfa kalesi, Balıklıgöl vs. dir. Ayrıca onlarca tarihi cami, Urfa’da hüküm süren medeniyetlere ait çeşitli tarihi yerler ilimizin tarihi ve kültürel zenginlikleri arasında yer almaktadır.
372
8.1.6 TRC3 Mardin İli Doğal Kaynak Envanteri Yenilenebilen Kaynaklar
Kaynak
Tanımlama
a) Güneş ve Yağış:
Yıllar Açık Gün Sayısı
Ortalama Sıcaklık
Ortalama Nisbi Nem (%)
Ortalama Toplam Yağış (mm)
2003 27.0 16.3 47.1 753.6
2004 27.7 (28) 16.3 41.2 667.2
2005 27.5 (28) 16.7 48.2 450
2006 27.5 (28) 15.1 49.3 763.2
b)Tarımsal Topraklar ve Ekilebilir Arazi
Tarımsal Topraklar: İklim topografya ve ana madde farklılıkları nedeniyle Mardin’de çeşitli büyük toprak kaynakları olmuştur.Bunlar Alüvyon Topraklar, Kolüviyal Topraklar, Kahverengi Orman Toprakları, Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları, Kahverengi Topraklar, Kırmızı- Kahverengi Topraklar ve Bazaltik Topraklardır.
Ekilebilir Arazi: Mardin İlinde toplam tarım alanı 385.479 ha olup, tamamına yakınında tarım yapılmaktadır. Mardin İlinde toplam ekilebilir arazinin 307.033 ha.’ı Tarla olup toplam tarım alanı içinde %38.54 oluşturmaktadır.
c) Su: (sulama, hidro-elektrik ve termik enerji kaynakları)
İlin toplam yer altı ve yerüstü su kaynağı 2.453 hm3/yıl’dır İlin toplam su yüzeyi: 1.885 ha Sulama: Sulanabilir arazi miktarı: 357.720 ha Sulanan arazi miktarı: 248 235 ha
d) Ormanlar ve muhafaza
Normal Baltalık Orman: 12.331 ha Bozuk baltalık Orman :19.358,5 ha Toplam Ormanlık Alan :127.029,5 ha Mardin İli Genel Saha:771.817 ha Açık Alan Genel Saha:899.146,5 ha
e) Diğer Flora ve Fauna
Doğal Türler:
Tarımsal Çeşitler:
373
Yenilenemeyen Kaynaklar
Kaynak
Tanımlama
a) Madenler ve Fosil yakıtlar
Merkez ,Kızıltepe ve Derik ilçelerinde; Çimento hammaddeleri (marn,litoloji),Kireç taşı, Volkanitler, Andazitler, ve Felsit profinler Tuğla-Kiremit hammaddesi Nusaybin İlçesinde; petrol damarları ve doğal gazı saymak mümkündür.
b) Tarihi ve turistik yerler
Kaleler: Mardin Kalesi, Fafih Kalesi, Rabbat Kalesi, Marin - Merdis Kalesi, Aznavur Kalesi Camii - Medrese ve Külliyeler : Şeyh Çabuk Camii , Hamit Camii, Şeyh Mahmud Türki (Şeyh Ali) Camii , Pamuk Camii , Reyhaniye Camii, Arap (Azap) Camii , Zairi (Şeyh Muhammed Ezzerar) Camii, Hacı Ömer (Halife) Camii, Ulu Cami (Cami-i Kebir), Abdüllatif (Latifiye) Camii, Melik Mahmut Camii, Şehidiye Camii ve Medresesi, Kızıltepe Ulu Cami , Eminüddin Külliyesi , Şeyh Kasım Halveti Türbe ve Mescidi, Zinciriye Medresesi, Sıttı Radviyye (Hatuniye) Medresesi, Şah Sultan Hatun Medresesi ,Melik Mansur Medresesi , Altunboğa Medresesi , Kasımiye Medresesi Kiliseler – Manastırlar:Meryemana Kilisesi ve Patrikhanesi Mor Mihayel Kilisesi ve Burç Manastırı, Mor Behnam (Kırklar) Kilisesi , Mor Petrus ve Pavlus Kilisesi, Mor İliyo Kilisesi, Mor Yusuf Kilisesi (Surp Hovsep) , İzozoel Kilisesi , Mor Stefanos Kilisesi, Hammara Manastırı ,Mor Dimet Manastırı , Deyrülzeferan Manastırı, Mor Evgin Manastırı, Meryem Ana Manastırı, Mor Cırcıs Manastırı, Mor Yakup Manastırı, Deyrulumur (Mor Gabriel) Manastırı Çarşılar:Kayseriyye (Bezestan), Revaklı Çarşı Hamamlar: Radviyye Hamamı ,Ulu Cami Hamamı Geleneksel Mardin Evleri: Firdevs Köşkü Mağaralar: Mardin Gızzelin Mağarası (İplik Dokuma), Midyat Linveyri Şifa Mağarası, Mardin Şakolin ve Firiye, Midyat Kefilsannur, Midyat Şenköy Kefilmelep, Kefilmardin, Midyat Hapisnas, Midyat Tınat, Savur Kıllıt, Kızıltepe Hanika ve Salah, Nusaybin Hessinmeryem ve Sercahan, Mazıdağı Gümüşyuva ve Avrıhan, Derik Derinsu, Dırkıp, Haramiye Mağaraları Mardindeki mağaralardır.
374
8.1.7 TRC3 Şırnak İli Doğal Kaynak Envanteri Yenilenebilen Kaynaklar
Kaynak
Tanımlama
a) Güneş ve Yağış: Güneş: Güneşli gün sayısı: 163 Yağış: Uzun yıllar ortalama yağış miktarı: 770,4
b) Tarımsal Topraklar ve Ekilebilir Arazi
Tarımsal Topraklar: Şırnak’taki topraklar en fazla
kırmızı kahverengi toprak grubundan olup strüktür
bakımından killi-kumlu-siltli; tekstür bakımından su
geçirgenliği normal, su tutma kapasitesi orta
derecededir. Bunu sırasıyla kolivyal ve alüvyal
topraklar takip etmektedir.
Ekilebilir Arazi : Şırnak’ta toplam 177.546,5 hektar ekilebilir tarım arazisi olup bu alan ilin toplam arazisinin % 24,825’ine tekabül etmektedir. Söz konusu arazi I. ve V. sınıf arası olan arazilerdir. Geriye kalan arazi VI.-VIII. sınıf arazilerden oluşmaktadır.
c) Su: (sulama, hidro-elektrik ve termik enerji kaynakları)
Sulama: Şırnak İl Müdürlüğü verilerine göre
22.786,8 ha. tarım alanı sulanabilmektedir. Bu alan
toplam tarım arazisinin % 12,834’ üne denk
gelmektedir. Tarım İl Müdürlüğü verileri dikkate
alındığında sulanan alanların 19.424,6 hektarı halk
sulaması şeklinde (% 85,244 ), 3.362,2 hektarı
devlet sulaması şeklinde (% 14,756)
yapılmaktadır.
Dicle Nehri üzerine yapılması düşünülen
Cizre Projesi kapsamında Ilısu Barajının mansıbında
yer alan Cizre Barajı ve Hidro-Elektrik Santralının
yapımı yer almaktadır. HES’in kurulu gücü 240
MW. olup, yılda 1,208 milyar KWh. Enerji
üretilecektir. Ayrıca 89.000 ha. tarım arazisi de baraj
gölünden pompajla sulanacaktır. İlin toplam su
yüzeyi 973 ha.dır. İlin su potansiyeli 12.206
hm3/yıldır.
Sulama Kaynakları: Şırnak İli sınırları içerisinden
havzası Diyarbakır, Siirt ve Batman İlleri olan,
Türkiye’nin ikinci büyük nehri Dicle geçmektedir.
Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında üzerine
barajlar ve hidro-elektrik santralleri yapılmakta olan
Dicle Nehri’nden sulama amaçlı yeterince
faydalanılamamaktadır. Dicle Nehri ve Dicle
Havzası, Türkiye akarsu havzaları su potansiyelinin
% 11,5’ini karşılamaktadır.
Jeotermal Enerji : İlin hali hazırda en önemli
jeotermal kaynaklarının bulunduğu yer Güçlükonak
İlçesi’ndedir. Yapılacak seraların ısıtılmasında bu
jeotermal enerji kaynağından faydalanılabilir.
375
d) Ormanlar ve muhafaza
Şırnak’ta doğal olarak 78,4 ha.bozuk koru ormanı,
77.177 ha. verimli baltalık orman alanı, 180.345,1
ha. bozuk baltalık orman alanı olmak üzere toplam
257.600,5 ha. orman alanı bulunmaktadır. İlde
verimli koru ormanı bulunmamaktadır. Ormanları
meşe, palamut, mazı, menengiç, bıttım, ardıç
ağaçları teşkil etmektedir. Ormanlar keçilerin
beslenmesi amacıyla budandığı için ve zaman zaman
çıkan yangınlar nedeniyle zarar görmektedir.
e) Diğer Flora ve Fauna
Doğal Türler:
Gerek orman arazileri gerekse açık otlak ve meralar
flora ve fauna bakımından zengindir.
Tarımsal Çeşitler : Silopi, Cizre ve İdil Ovalarında
yoğun bir şekilde pamuk tarımı yapılmaktadır.
Helis Otu : İldeki yüksek meralarda doğal olarak
yetişen bir bitkidir. Çiftçilerimiz bu bitkiyi Mayıs-
Haziran aylarında biçerek kış aylarında gelişmekte
olan kuzu ve oğlakların beslenmesinde
kullanmaktadırlar. Özellikle Uludere ve Beytüşşebap
ilçelerinde hayvanı olan bütün çiftçiler, helis
bitkisini hayvan beslenmesinde değerlendirmektedir.
Yenilenemeyen Kaynaklar
Kaynak
Tanımlama
a) Madenler ve Fosil yakıtlar
İlde bulunan en önemli maden zengin damarlara sahip asfaltit yataklarıdır. Buradaki asfalt it rezervleri Türkiye asfaltit rezervlerinin % 70’ini oluşturmaktadır.
b) Tarihi ve turistik yerler
Cizre Kalesi, Hazreti Nuh Türbesi, Mem u Zin Türbesi tarihi, kültürel ve turistik değerlere sahip yerlerdir. Nuh’un Gemisi, Merkez İlçe ile Silopi ilçesi arasında yer alan Cudi Dağı üzerindedir. Cudi Dağı, dağ turizmi ve inanç turizmi açısından önem arz etmektedir. Şırnak-Cizre karayolunun 30. km.si üzerinde yer alan Kasrik Ören yeri Gutiler döneminden kalmıştır. Bir boğaz içerisinde yer alan yerleşmede su bentleri, heykeller ve kent kalıntıları bulunmaktadır. Termal turizmi (içmeler-kaplıcalar) bakımından da zengin bir kaynağa sahip olan Şırnak’ta Hısta Kaplıcası (Güçlükonak), Zümrüt Dağı Kaplıcası (Beytüşşebap), Besta Kaplıcası (Merkez İlçe) ve Nasrafan Kaplıcası (Merkez-Kumçatı Beldesi) bulunmaktadır. Doğal Alanlar: Cudi Dağı’nda bulunan dağ keçileri önemli bir değerdir. Ayrıca yüksek dağlar ve yaylalar, yüksek otlaklar ve meralar insan için önem arz eden unsurlardır.
376
8.1.8 TRC3 Siirt İli Doğal Kaynak Envanteri
Yenilenebilir Kaynaklar
Kaynak Tanımlama
a) Güneş ve Yağış
Güneş: Güneşli Gün Sayısı: 94
Yağış: Uzun yıllar ortalama yağış miktarı: 400 mm.
b) Tarımsal Topraklar ve Tarım Arazisi
Tarımsal Topraklar: Genel olarak killi-tınlı bir toprak yapısı vardır. En fazla kahverengi topraklar bulunmaktadır. Bunu kahverengi orman toprakları, kırmızı kahverengi topraklar, kolüvyal topraklar, bazaltik topraklar, alüvyal topraklar izlemektedir.
Tarım Arazisi: Siirt ilinde tarım yapılan arazi miktarı 243535 hektardır. I-IV arazi miktarı 95.720 hektar, geriye kalan 147815 hektar alan ise V-VIII sınıf arazilerden oluşmaktadır.
c) Su ve Rüzgar (Sulama, Rüzgar ve Termik Enerji) Kaynakları ve Sulama Potansiyeli
Su Kaynakları:
İlin Toplam Yer Altı ve Yerüstü Su Kaynağı: 3.230hm3/yıl
dır.
İlin Toplam Su Yüzeyi: 1.180 ha.
Sulama Potansiyeli:
Sulanabilir arazi miktarı: 30.000 ha. Sulanan arazi miktarı: 10.800 ha.
Jeotermal Enerji: -----
Rüzgar Enerjisi: İlde rüzgar enerjisinden faydalanılmamaktadır.
d) Ormanlar ve Muhafaza
Doğal ve plantasyon olarak 63.950 hektar orman bulunmaktadır. Ormanlar genelde yapraklı ağaçlardan oluşmaktadır. Ağaç türü olarak meşe, karaçam, çınar, gibi ağaç ve ağaçcıklar bulunmaktadır.
e) Flora ve Fauna
Gerek orman arazileri, gerekse açık otlaklar ve meralar flora ve fauna bakımından zengindir. Kültüre alınmamış tıbbi bitki yoğundur. Kuşburnu,kekik,meyan, kapari yörede bulunan aromatik bitkilerdendir.
377
Yenilenemeyen Kaynaklar
Kaynak Tanımlama
a) Madenler
Siirt’in en önemli yeraltı zenginliği Kurtalan ilçesinde çıkarılan petroldür. 2004 yılında faaliyete başlayan Şirvan Bakır Madenlerinin hem istihdam hemde üretim açısından il ekonomisine büyük faydası vardır.Baykan’da zaman zaman üretime açılan, etüt ve arama çalışmaları sürdürülen krom yatakları bulunmaktadır.
b) Tarihi ve Turistik Yerler
Türkiye'nin diğer bölgelerinde olduğu gibi, Siirt'te de birçok tarihi ve turistik mekanlar vardır. Eruh ve Merkez ilçede (I.alt bölge) sağlık açısından faydalı olduğu bilinen Billoris ve Lif kaplıcaları bulunmaktadır. Aydınlar ilçesinde yıllarca ilime hizmet vermiş İbrahim Hakkı Hazretlerine ait türbe, Baykan ilçesinde Veysel Karani Hazretleri türbesi inanç turizmi açısından önemlidir.İlde tarihleri incelenmiş çoğu yıkıntı durumunda bulunan kiliseler ve manastırlar mevcuttur. Ayrıca Siirt ilinde bir çok önemli tarihi ve mimari mekanlar (Ulu Cami, Derzin Kalesi, Küfre Kalesi, Botan Mağaraları vb.) bulunmaktadır.
c) Doğa Koruma Alanları
378
8.1.9 TRC3 Batman İli Doğal Kaynak Envanteri
Yenilenebilir Kaynaklar
Kaynak Tanımlama
a) Güneş ve Yağış
Güneş: Güneşli Gün Sayısı: 201
Yağış: Uzun yıllar ortalama yağış miktarı: 510 mm.
b) Tarımsal Topraklar ve Tarım Arazisi
Tarımsal Topraklar:
Tarım Arazisi: Toplam tarım arazisi: 142.219 Ha.
İşleme tarım elverişli alan: 31.308 Ha.
c) Su ve Rüzgar (Sulama, Rüzgar ve Termik Enerji) Kaynakları ve Sulama Potansiyeli
Su Kaynakları:
İlin Toplam Yer Altı ve Yerüstü Su Kaynağı: 2.950hm3/yıl
dır.
İlin Toplam Su Yüzeyi: 8176 ha.
Sulama Potansiyeli: Sulanan arazi miktarı: 21.018 ha.
d) Ormanlar ve Muhafaza
Doğal ve plantasyon olarak 81.209 hektar orman bulunmaktadır. Ormanlar genelde yapraklı ağaçlardan oluşmaktadır. Ağaç türü olarak meşe, kızılçam, menengiç (bıttım), çınar ve kavak gibi ağaç bulunmaktadır.
e) Flora ve Fauna
Meşe ormanlarında yaban domuzu bulunmaktadır. Ayrıca yörede yoğun şekilde keklik türlerine rastlanılmaktadır Yöreye özgü bazı endemik bitki türleri vardır.Bu bitki türlerinin korunması ve gelecek nesillere aktarılması gerekmektedir.
379
Yenilenemeyen Kaynaklar
Kaynak Tanımlama
a) Madenler Batman’ın en önemli yeraltı zenginliği kömür ve petroldür.
b) Tarihi ve Turistik Yerler
Kültür ve Turizm Alanları Batman ve yöresinde tarihi eser olarak günümüze gelebilenlerin başında; Hasankeyf’te, Eski Köprü, Rızk Camii, Ulu Cami, Sultan Süleyman Cami, Kızlar Cami, İmam Abdullah Zaviyesi, Zeynel Bey Türbesi, Küçük Saray, Büyük Saray gelmektedir. Ayrıca birçok uygarlığın yaşadığı Hasankeyf’in yanında Beksi, Bozikan, Hazro, Kandil, Rabat kaleleri de Batman’ın diğer kültür varlıklarını oluşturmaktadır.
c) Doğal Koruma Alanları
380
8.2. TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesi İlleri Su Yüzeyleri
TRC Güneydoğu Anadolu Bölgesinin su yüzeyleri ile ilgili bilgiler iller bazında
aşağıda verilmiştir.
8.2.1. Gaziantep İli Su Yüzeyleri
A. Doğal Göl Yüzeyleri Çakmak Göleti
Emen Gölü. Burç Göleti
B. Baraj Rezervuar Yüzeyleri Nogaylar Göleti
Tahtaköprü Baraj Gölü Balıkalan Göleti
Hancağız Baraj Gölü Göllühöyük Göleti
Kayacık Baraj Gölü D. Akarsu Yüzeyleri
C. Gölet Rezervuar Yüzeyleri Fırat Nehri.
Belkıs Göleti Karasu Çayı.
Zülfikar Göleti Merzimen Çayı.
Balıklı Göleti Nizip Çayı.
Şahinbey-Burç Göleti
8.2.2. Adıyaman İli Su Yüzeyleri
A. Doğal Göl Yüzeyleri D. Akarsu Yüzeyleri
Gölbaşı Gölü Fırat Nehri
Azaplı Gölü Kahta Çayı
İnekli Gölü Halya Deresi
B. Baraj Rezervuar Yüzeyleri Eğri Çayı
Çamgazi Baraj Gölü Çakal Çayı
C. Gölet Rezervuar Yüzeyleri Göksu Çayı
Samsat Göleti
381
8.2.3. Kilis İli Su Yüzeyleri
A. Doğal Göl Yüzeyleri: C. Gölet Rezervuar Yüzeyleri:
Yoktur Balikli Göleti
B. Baraj Rezervuar Yüzeyleri: Konak Göleti
Seve Baraj Gölü (İnşaat) Üçpınar Göleti
Kayacık Baraj Gölü (İnşaat) Sapkanlı Göleti
Afrin Baraj Gölü (Planlama) D. Akarsu Yüzeyleri:
Kemlim Baraj Gölü (Planlama) Afrin Çayı
Musabeyli Baraj Gölü (Planlama) Sabun Suyu
Musabeyli Baraj Gölü (Planlama) Balık Suyu
Sinnep Deresi
8.2.4. Şanlıurfa İli Su Yüzeyleri
A. Doğal Göl Yüzeyleri: Atlıca Göleti
Balıklı Göl Tanrıverdi Göleti
Anzılha Gölü Ericek Göleti
B. Baraj Rezervuar Yüzeyleri: Kıran-I Göleti
Atatürk Baraj Gölü Otlupınar-I Göleti
Hacıhıdır Baraj Gölü Küllükpınar-I Göleti
Birecik Baraj Gölü Işıklı-I Göleti
Karkamış Baraj Gölü Şehice Tepesi Göleti
Şanlıurfa Baraj Gölü Pesor-I Göleti
C. Gölet Rezervuar Yüzeyleri: Hacıhıdır Göleti
Derbi Göleti Yas Göleti
Payamlı-I Göleti Bozova Göleti
Payamlı-Iı Göleti D. Akarsu Yüzeyleri:
Yeleken Göleti Fırat Nehri
Sulutepe-1 Göleti Hacıhıdır Çayı
Yenice-1 Göleti Gölebekan Çayı
Gürakar Göleti Çam Deresi
Yaylak Göleti Hacıkamil Çayı
382
8.2.5. Diyarbakır İli Su Yüzeyleri
A. Doğal Göl Yüzeyleri: Silvan-I Ve Iı
Yoktur Devegeçidi
B. Baraj Rezervuar Yüzeyleri: Göksu
Devegeçidi Barajı Künreş
Karakaya Barajı D. Akarsu Yüzeyleri:
Göksu Barajı Dicle
Kralkızı Barajı Birklin Suyu
Dicle Barajı Dibni Suyu
C. Gölet Rezervuar Yüzeyleri: Maden Suyu
Ortaviran Göksu Çayı
Gözegöl Hanik Çayı
Kurtkaya Kulp Suyu
Halilan Medrap Suyu
8.2.6. Mardin İli Su Yüzeyleri
A. Doğal Göl Yüzeyleri: C. Gölet Rezervuar Yüzeyleri:
Yoktur Dumluca Göleti
B. Baraj Rezervuar Yüzeyleri: Çağ-Çağ Göleti
Dumluca Baraj Gölü D. Akarsu Yüzeyleri:
Çağ-Çağ Baraj Gölü Çağ-Çağ Deresi
Ilısu Baraj Gölü (Proje) Buğur Deresi
Şerif Baba Baraj Gölü Zerkan Çayı
Yıldız Baraj Gölü Savur Çayı
Desan Baraj Gölü
383
8.2.7. Batman İli Su Yüzeyleri
A. Doğal Göl Yüzeyleri: Cefan Göleti
Yoktur Kozluk Göleti
B. Baraj Rezervuar Yüzeyleri: D. Akarsu Yüzeyleri:
Batman Baraj Gölü Dicle Nehri
C. Gölet Rezervuar Yüzeyleri: Batman Çayı
Kırkat Göleti Garzan Çayı
8.2.8. Şırnak İli Su Yüzeyleri
A. Doğal Göl Yüzeyleri: D. Akarsu Yüzeyleri:
Yoktur Hezil Çayı
B. Baraj Rezervuar Yüzeyleri: Çağlayan Çayı
Cizre Baraj Gölü Kızılsu Çayı
C. Gölet Rezervuar Yüzeyleri: Dicle Nehri
Nerdüş Göleti
8.2.9. Siirt İli Su Yüzeyleri
A. Doğal Göl Yüzeyleri: C. Gölet Rezervuar Yüzeyleri:
Yoktur Cefan Göleti
D. Akarsu Yüzeyleri:
B. Baraj Rezervuar Yüzeyleri: Dicle Nehri
Yoktur Botan Çayı
384
8.3. İyi Tarım Uygulamaları (Good Agricultural Practices- GAP)
Tarım ve gıda ticareti alanında üretim ve tüketim çevreleri (hükümetler,
çiftçiler, gıda işleme firmaları, perakendeciler vb), gıda güvenliği, kalite ve çevre ile
ilgili sorunlara günümüzde daha fazla ilgi göstermeye başlamışlardır. Temelde,
tarımsal üretime ilişkin çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğin sağlanmasını
hedefleyen bu uygulamalar çerçevesinde geçtiğimiz yıllarda öncelikle düşük dış girdili
tarım ve organik tarım uygulamalarına yönelik çalışmalar yapılmış ve son yıllarda da
İyi Tarım Uygulamaları (GAP) üzerinde yoğun çalışmalar yapılmaya başlanmıştır.
GAP, esasen tarafların anlaşmaları ile tarımsal üretim ile gıda işleme zincirine
uygulanması gereken işlemler üzerinde odaklanmıştır. Ülke ve kuruluşlar arasında
uygulamada farklılıklar gözlenmesine rağmen GAP’ın temelinde yatan felsefe aynıdır.
Bu felsefe, tarım ürünleri üretiminin, insanlara ve çevreye zarar vermeyecek şekilde
yapılması üzerine kurulmuştur.
GAP, tarımsal üretimin planlanması, kayıt altına alınarak geliştirilmesi,
pazarlanması, güvenli ürünlerin gıda güvenlik zinciri içinde tüketicilere ulaştırılması ile
ilgili bütün iş ve işlemler olarak tanımlanabilir. Bu anlamda GAP çevreye duyarlı,
asgari hijyen standartlarını karşılayan, kimlik-kayıt sistemi olan ve yaygın kabul gören
bir tarım biçimidir. 1980’li ve 1990’lı yıllarda Entegre Savaşım Yöntemi (IPM), Entegre
Yetiştiricilik Yöntemi (ICM), Tarımın Korunması (CA) ve Entegre Besin Yönetimi
(INM) gibi konular gündeme gelmiştir. İyi Tarım Uygulamaları, IPM, ICM,CA ve INM’
nin, gıda güvenliği, kalite yönetimi, ekonomik üretim, çevresel ve sosyal
sürdürülebilirlik konularının genel prensipleri ile entegre edilmesidir.
GAP, tarımda kimyasal kullanımının program dahilinde azaltılması, toprak ve
çevreye zarar veren uygulamaların minimize edilmesi, verimliliğin artırılması ve
böylece tarımın sürdürülebilirliğinin sağlanmasını hedeflemektedir. Temel amacı,
mevcut tarımsal uygulamaları yeni ve çevre ile uyumlu tarım tekniklerine,
sürdürülebilirlik çerçevesi içinde adapte etmektir. FAO tarafından ortaya konan GAP
11 ana başlık altında toplanmıştır. Bunlar: Toprak, su, bitkisel ve yem bitkileri üretimi,
bitki koruma, hayvansal üretim, hayvan refahı, hasat, çiftlik içi işleme ve depolama,
385
enerji ve atık yönetimi, insan refahı, sağlığı ve güvenliği ile yaban hayatı ve çevre
konularıdır.
8.3.1. Europgap
Günümüzde GAP’ı en kapsamlı şekilde ele alan uygulama, 1999 yılında
Avrupa’lı perakendecilerden oluşan bir organizasyon tarafından hazırlanmış olan
EUROPGAP isimli (EUREP: Euro-Retailer Produce Working Group – Avrupa
Perakendeciler Çalışma Grubu; GAP: Good Agricultural Practices – İyi Tarım
Uygulamaları) protokoldür.
EUREP amacı; tarımsal kimyasalların kullanımının azaltılmasıdır. Giderek
bilinçlenen tüketici; gıdanın çevreye zarar verilmeden, insan ve hayvan sağlığına
uygun, güvenli bir şekilde üretildiğinden emin olmak istemektedir. Bu nedenle; hem
alıcı hem de dünyanın değişik ülkelerinden tedarikçi şirketlerden oluşan EUREP;
kendi toplumlarının sağlıklı tarımsal ürünler tüketmesini temin etmek için bu ülkelerde
yetiştirilen ve dışardan ithal edilen tarımsal ürünlerde aranan minimum standartları
belirleyen bir protokol hazırlamıştır. Bu anlamda; ürünün tohum aşamasından ekimde
kullanılan zirai ilaçlara, hangi üretici tarafından hangi tarlada ekildiğine kadar bütün
bilgilerini içeren bir izlenebilirlik oluşturulması gerekmektedir.
Bu belge, tarımsal ürünlerin üretimindeki GAP standartlarını sunmakta, aynı
zamanda bu uygulamayı takip eden üreticilerin sertifika almasını talep etmektedir.
Avrupa’da şekillenen Europgap belgesini diğer İyi Tarım Uygulamalarından farklı
kılan temel nokta, GAP prensiplerinin bir kalite güvence sistemi olan HACCP
prensipleri ile birleştirilmiş olmasıdır. Diğer bir ifade ile, EUROPGAP belgesi sadece
İyi Tarım Uygulamalarının prensiplerini vermekle kalmayıp, bunlara uyulması için
alınması gereken önlemleri, uygunluk kontrollerini ve uygunsuzluk halinde alınması
gereken tedbirleri de ortaya koymaktadır.
EUROPGAP dokümanında kontrol edilmesi ve uygunluk sağlanması beklenen
toplam 210 adet kritik kontrol noktası vardır. Bunlardan 47’si “büyük zorunluluk”, 48’i
“küçük zorunluluk”, 65’i ise “tavsiye” niteliğindedir.
386
EUROPGAP tarafından talep edilen GAP standartları 5 konuyu
kapsamaktadır:
Yaş Meyve ve Sebze
Çiçek ve Süs Bitkileri
Entegre Tarım İşletmeleri Güvence Sistemi
Entegre Su Ürünleri Güvence Sistemi
Kahve (yeşil)
Halen dünyada 40’a yakın ülkede 12.000 üretici yaklaşık 4 milyon dekarlık
alanda yaş meyve sebzede EUROPGAP disiplinine uygun üretim yapmaktadır.
Dünyanın çeşitli bölgelerindeki 50 ülkede, 65 sertifikasyon kuruluşu tarafından
sertifikalandırma işlemi yapılmaktadır. EUREPGAP tarafından onaylanan gözetim
şirketlerince ürünlerin üretim şartları incelendikten sonra sertifika verilmektedir.
Sertifikalar bir yıl geçerlidir ve her yıl denetim yapıldıktan sonra yenilenmelidir.
8.3.2. Türkiye Tarımı Açısından GAP’ın Değerlendirilmesi
GAP, kapsamı ve amaçları bakımından esasen tüm ülkelerde izlenmesi
gereken bir uygulamadır. Ancak GAP’in uygulanabilirliği, ülkelerin gelişmişlik düzeyi
ve tarımsal alt yapıları ile yakından ilgilidir. Ülkemizde olduğu gibi işletmelerin önemli
bir kısmının küçük ölçekli, çiftçilerin büyük bir kısmının eğitim düzeyinin düşük ve
çiftçi örgütlenmesinin yetersiz olduğu gelişmekte olan ülkelerde söz konusu yeni
standartlara uyumda ciddi anlamda sıkıntılar yaşanması muhtemeldir.
Özellikle Avrupa’nın GAP standartlarını ortaya koyan EURPOGAP belgesi
oldukça kapsamlı olup ülkemizdeki çiftçiler tarafından bireysel düzeyde uygulanması
son derece zordur. Ancak, büyük ölçekli ve uzman bir kadro ile çalışan işletmeler,
EUROPGAP’ ı kurumsal düzeyde uygulayabilme şansına sahiptirler. Ayrıca,
ülkemizdeki tarımsal üretimin oldukça düşük bir oranının ihraç edilmesi ve çiftçilerin
üretim standartlarının düşük olması, bu uygulamadaki olumsuzlukları yaratan diğer
önemli faktörlerdir. Bu konuda alınması gereken ilk tedbir üreticilerinin ve firmaların
bilgilendirilmesi ile mevcut üretici örgütlerinin bu konuda çalışmaya başlaması
konusunda destek olunmasıdır.
387
Ülkemiz, dünyanın önemli yaş meyve ve sebze üreticilerinden biri olmasına
rağmen, 2003 yılı itibari ile ihracatın üretime oranı çok düşük düzeydedir ve % 3,5’i
geçmediği tahmin edilmektedir. İhracata konu olan meyve ve sebze çeşitlerinin,
uluslararası piyasalarda talep edilen çeşitlere uygun olmayışı, üretimden tüketime
kadar geçen süreçte miktar ve kalite kayıplarının yüksekliği, bu düşüklüğün en önemli
nedenleri arasındadır.
Türkiye yaş meyve ve sebze ihracatının % 26’sını Almanya’ya, % 12’sini
Hollanda’ya, % 9’unu Fransa’ya, diğer % 9’unu da Yunanistan’a, dolayısı ile
çoğunluğu AB üyesi ülkelere yapmaktadır.
Türkiye’nin akreditasyon işlemlerini uluslararası normlara uygun olarak
yürütmesi ve Avrupa Akreditasyon Birliği’ne üye olması, ülkemizde verilen
sertifikaların uluslararası alanda tanınması ve ihraç ürünlerimizin önünde teknik
engellerin kaldırılması açısından önemli bir avantajdır.
Avrupa Birliği ülkelerinde EUROPGAP sertifikalı ürün talep eden
perakendecilerin toplam süper - hipermarketler içerisindeki oranları açısından % 90
ile Hollanda ilk sırada olup, bu ülkeyi sırası ile % 65 ile İngiltere, % 51 ile Belçika ve
% 43 ile İsveç izlemektedir. Bununla birlikte, Avrupa ülkelerindeki birçok
perakendecinin EUROPGAP sertifikası olmayan üreticilerden bahçe ürünlerini satın
almama eğilimlerinde olduğu gözlemlenmektedir.
8.4. GÜNEYDOĞU ANADOLU PROJESİ(GAP)
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) Bölgesel olarak Adıyaman, Diyarbakır,
Gaziantep, Mardin, Batman, Siirt, Kilis, Şırnak ve Şanlıurfa illerinin kapsamı olarak
tanımlanmaktadır. GAP bölgesi toplam ülke yüzölçümünün % 9.5'na denk düşen
73,863 km2 lık bir yüz ölçüme sahip olup, Güneydoğuda Irak ile Güneyde Suriye'ye
komşu olan Türkiye'nin Güneydoğu Bölgesinde yer almaktadır.
İlk olarak Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından planlanan GAP projesi, öncelikle
sulama ve hidroelektrik üretimine yönelik 13 büyük projenin toplamından
388
oluşmaktadır. GAP projesi Dicle ve Fırat nehirleri ile kolları üzerinde 21 baraj ve 17
hidroelektrik santralının inşasını öngörmektedir. Proje tamamlandığında, 1.6 milyon
hektarın üzerinde arazinin sulanması ve 7,500 megawatın üzerinde bir kurulu
kapasiteyle yılda 26 milyar kilovat elektrik enerjisi üretilmesi planlanmaktadır.
Planlanan toplam sulama alanı; Türkiye'deki ekonomik olarak sulanabilir toplam
alanın % 19'una (8.5 milyon hektar) ve toplam yıllık elektrik üretimi; Türkiye'nin
ekonomik olarak gerçekleştirilebilir elektrik enerjisinin %22’sine(118 milyar kilovat)
tekabül etmektedir.
GAP projesi, dünyada bugüne kadar denenmiş bölgesel kalkınma projelerinin
en iddialılarından biridir. GAP projesi, orijinal sulama ve elektrik enerjisi projelerine ek
olarak, sanayi, ulaşım ve sosyal sektörler de dahil tüm ilgili sektörleri kapsamaktadır.
Türkiye, ülkenin sosyo-ekonomik gelişmesinde bölgeler arası eşitsizliklerin
giderilmesine giderek artan bir önem vermektedir. Bu, yalnızca adil bir kalkınma
özleminin yansıması değildir, aynı zamanda az gelişmiş bölgelerdeki kalkınma
potansiyellerinin ortaya çıkarılmasının, kendi başına ekonomik büyüme, toplumsal
istikrar ve ihracatın teşviki şeklindeki ulusal hedeflerin gerçekleşmesine katkıda
bulunacağı yolunda çok isabetli bir teşhisten kaynaklanmaktadır. Ekonomik
büyümeyle bağlantılı olarak sosyal hizmetler sektörünün de geliştirilmesi zorunludur.
Orijinal GAP sulama ve hidroelektrik projelerine yapılan yatırımları daha verimli
kılmak için, ilgili diğer proje ve sektörlere yapılacak olan yatırımları iyi planlanmak ve
eşgüdümlemek gerekmektedir. GAP bölgesinin, mevcut kaynakları ve dar
boğazlarının analizi, ulusal ekonomi ve ulusal kalkınma amaçları da dikkate alınarak
Bölgesel kalkınmanın hedefleri ve stratejileri aşağıdaki gibi saptanmıştır.
8.4.1. GAP’ta Genel Kalkınma Hedefleri
Ekonomik yapıyı geliştirerek GAP bölgesindeki gelir düzeylerini yükseltmek ve
böylece GAP bölgesi ve diğer bölgeler arasındaki gelir farklılığını daraltmak.
Kırsal alandaki verimliliği ve istihdam olanaklarım arttırmak.
GAP bölgesindeki büyük kentlerin nüfus emme kapasitesini arttırmak.
Bölge kaynaklarının etkili kullanımı yoluyla, ekonomik büyüme, sosyal istikrarın
ve ihracatın teşviki gibi ulusal amaçlara katkıda bulunmak.
389
8.4.1.1. GAP’ta Tarımsal Kalkınma Hedefleri
Tarımsal verimliliğin arttırılması ve çiftçilik faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi
yoluyla kırsal bölgelerdeki gelir düzeylerini yükseltmek.
Tarımsal sanayilere yeterli girdiyi sağlamak.
İstihdam olanaklarım arttırarak kırsal nüfusun dışa göç etme eğilimlerim en
aza indirmek.
İhraç edilebilir ürünlerin üretilmesine katkıda bulunmak.
8.4.1.2. GAP’ta Sınai Kalkınma Hedefleri
Bir yandan GAP bölgesinin ekonomik kalkınmasında itici bir güç rolü, diğer
yandan eğitim/öğretim ve teknolojik gelişme için bir talep yaratıcısı rolü oynayarak
GAP bölgesinin imajını, toplumsal refahını ve halkın motivasyonunu geliştirmek.
Yüksek gelirli istihdam olanaklarını genişleterek, bölgelerarası gelir
eşitsizliklerinin giderilmesine katkıda bulunmak.
İhracatın teşviki, döviz geliri ve tasarruflarının arttırılması konusundaki ulusal
amaçlara katkıda bulunmak.
8.4.2. GAP’ta Temel Kalkınma Stratejileri
Kentsel ve sınai kullanımlar açısından toprak ve su kaynaklarını geliştirmek ve
yönetmek.
Daha iyi Tarımsal işletme yönetimi, tarımsal pratikler ve bitki desenleri uygula-
yarak arazi kullanımını geliştirmek.
Tarımla ilişkili ve yerel kaynaklara dayalı üretime özel destek vererek küçük ve
orta büyüklükteki sanayileri teşvik etmek.
Yöre insanlarının ihtiyaçlarına cevap verecek, teknik ve yönetici personelin
bölgede kalmasını teşvik edecek şekilde sosyal hizmetleri sağlamak.
390
8.4.2.1. GAP’ta Tarımsal Kalkınma Stratejileri
Genel
Olumsuz tarım şartlarının üstesinden gelmede etkili olacak yerlerde sulama
olanaklarını sağlamak.
Gübre ve tarımsal ilaçlar gibi girdi maddeler ve sulama suyunun uygun bir
bileşimi içinde tarımsal mekanizasyonu geliştirmek.
Daha iyi girdileri yeterli miktar ve kalitede zamanında dağıtmak.
Toprak mülkiyet sistemini iyileştirmek.
Çiftçilerin teşviki için, fiyat ve pazarlamayı geliştirmek.
Sulama
Agro-ekolojik koşullar ve pazarlama dikkate alınarak stratejik ürünleri
saptamak ve teşvik etmek.
Yüksek ürün yoğunluğunu, sulama ücretlerini ayarlayarak ve ürün
rotasyonlarını yerleştirerek teşvik etmek.
Sulanan alanlardaki çiftçileri su kullanımı ve tarımsal yayım için
teşkilatlandırmak.
Hayvancılık
Suni ve tabii tohumlama ile sığır ırklarının genotipini geliştirmek.
Mer'a yönetimi, yem bitkileri ve konsantre yem üretimi yoluyla hayvanların
beslenmesini iyileştirmek.
Veterinerlik hizmetlerini geliştirmek.
Ticari hayvancılık üretimini geliştirmek için, fiziksel altyapıyı iyileştirmek.
Balıkçılık ve Ormancılık
Baraj göllerinden yararlanarak iç su balıkçılığını teşvik etmek
Kuluçka tesisleri, balık yavrusu üretimi, eğitim ve araştırma, ürün işleme,
pazarlama ve fiyatlandırma dahil olmak üzere su ürünleri üretimi için bir destek
hizmetleri paketi sunmak.
Orman alanlarında ve baraj gölleri çevresinde yoğun bir ağaçlandırma faaliyeti
sürdürmek ve işletme bazında ağaç dikimini teşvik etmek.
391
8.4.2.2. GAP’ta Sınai Kalkınma Stratejisi
Mevcut yerel hammaddeleri kullanan ve ihracata yönelik sanayileri saptamak
ve aşamalı olarak geliştirilmelerini teşvik etmek.
Üretim ve yönetim teknolojilerini, sermaye teminini, girişimciliğin geliştirilmesini
ve uluslararası pazarlara açılmayı göstermek için stratejik önemdeki endüstrileri
örnek alarak değerlendirmek.
Karşılaştırmalı yer seçimi avantajları ve iller arası ilişkileri göz önüne alarak, az
gelişmiş beş ilin her birinde en az bir tane stratejik sanayi kurmak.
İlgili kamu kuruluşlarının fonksiyonlarını iyileştirmek.
Kredi, bilgi ve teknik destek sağlayarak, yerel girişimcileri teşvik etmek.
8.4.3. GAP’ta Temel Kalkınma Senaryosu
GAP bölgesi için temel kalkınma senaryosu; Bölgeyi "Tarıma Dayalı İhracat
Bölgesi" haline getirmektir. Bu senaryonun temel özellikleri, kalkınma aşamaları ve
mekansal gelişme süreçleri aşağıda özetlenmiştir.
Temel Özellikleri
Bölge ekonomisinde, sanayi bitkileri lehinde bir ürün çeşitlendirilmesi, yoğun
hayvan yetiştiriciliği, tarıma dayalı sanayileri ve yerel kaynak kullanan sanayileri esas
alan bir sınai kalkınma sayesinde, yapısal değişiklikler.
Kırsal ve kentsel alanlar arasında, aktif ve olumlu ilişkiler için uygun bir
fonksiyonel dağılım.
Planlama
1. Safha(1994 - Devam eden gelişmeler ve kalkınmaya geçiş hazırlığı)
Devam eden projelerin bitirilmesi.
Tarımsal pratiklerin ve daha iyi çeşitlerin yaygınlaştırılması için tarımsal yayım
ve enformasyona önem verilmesi.
Yeni endüstri bitkileri için demonstrasyon faaliyetleri.
Tüketim malları sanayilerinin düzenli gelişimi.
Büyük kentlerde su temininin iyileştirilmesi için acil tedbirler.
392
Haberleşme olanaklarının geliştirilmesi.
Atatürk Barajı sonrası projelerin fizibilite çalışmaları.
2. Safha (1995-2004 Ekonominin yeniden yapılaştırılması ve büyümenin
hızlandırılması)
GAP'a ilişkin bütün öncelikli hidroelektrik ve sulama projelerinin
tamamlanması.
Yoğun sığır yetiştiriciliğini, kümes hayvancılığını, bağ/bahçe tarımını içeren
karışık tarım uygulaması aracılığıyla arazi kullanımının yoğunlaştırılması.
Yeni tarımsal sanayilerin yayılması.
Kentsel altyapı ve hizmetlerin daha da geliştirilmesi.
Stratejik önemde olan temel altyapıların, örneğin; karayolu arterlerinin, sanayi
sitelerinin geliştirilmesi, seçilmiş demiryollarının takviyesi, uluslararası bir
havaalanının ve konteynır depolarının kurulması.
3. Safha (2005 ve sonrası İstikrarlı ve kendi başına büyüme)
Bazı altyapılara ve toplumsal hizmetlere aktif özel sektör yatırımları ve önemli
kentlerde iletişim/toplantı, yüksek öğrenim/teknolojik gelişme ve uluslararası turizm
gibi daha yüksek hizmet fonksiyonlarının gerçekleştirilmesi.
Türkiye'nin diğer bölgeleriyle olduğu kadar birçok başka ülkelerle de doğrudan
bağlantılı, açık bir ekonomiye sahip, açık bir toplum oluşturulması olarak özetlenebilir.