37
TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹ SAYI : 5 BAHAR 2002 SAH‹B‹ VE SORUMLU YAZI ‹fiLER‹ MÜDÜRÜ Gülflen ERDEM ED‹TÖR Murat YURDAKÖK YAYINLANAN Türk Neonatoloji Derne¤i BASIM YER‹ Alp Ofset Matbaac›l›k - Ankara ISSN 1302 - 5562 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni ülkemizde neonatoloji alan›nda çal›flan hekimler aras›nda iletiflim sa¤lamak için y›lda iki kez yay›nlanmaktad›r. TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ Yönetim Kurulu Gülflen ERDEM / Baflkan Gülay CAN / Baflkan Yard›mc›s› Murat YURDAKÖK / Genel Sekreter Fad›l ERTO⁄AN / Sayman Nilgün KÜLTÜRSAY / Veznedar Denetleme Kurulu Gülsevin TEK‹NALP Türkan DA⁄O⁄LU Mehmet SATAR Onur Kurulu Müyesser TUNÇER Olcay ORAN Özdemir ‹LTER Dernek Merkezi Hacettepe Üniversitesi ‹hsan Do¤ramac› Çocuk Hastanesi Yenido¤an Yo¤un Bak›m Ünitesi Ankara 06100 Tel/Faks: 0.312 310 55 09 e-posta: [email protected] www.neonatoloji.org.tr www.neonatology.org.tr ‹Ç‹NDEK‹LER Ana ve Çocuk Ölümlerini Önleme Projesi, M. Rifat Köse ..........................................................2 Yenido¤an sa¤l›¤›na küresel bir bak›fl, Saadet Arsan ................................................................5 Anne ve Yenido¤an Haklar› Barselona Deklarasyonu, Begüm Atasoy, Saadet Arsan ..............10 Konjenital hipotiroidizm için yenido¤an taramas›, Nurflen Yordam, Alev Özön ........................13 Konjenital adrenal hiperplazi için yenido¤an taramas›, Alev Özön, Nurflen Yordam ................21 Yenido¤anda iflitme testleri, Erol Belgin ..................................................................................29 Geliflimsel kalça displazisi, Muharrem Yaz›c› ............................................................................32 Haberler ..................................................................................................................................36

TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

TTÜÜRRKK NNEEOONNAATTOOLLOOJJ‹‹ DDEERRNNEE⁄⁄‹‹ BBÜÜLLTTEENN‹‹SAYI : 5 BAHAR 2002

SSAAHH‹‹BB‹‹ VVEE SSOORRUUMMLLUUYYAAZZII ‹‹fifiLLEERR‹‹ MMÜÜDDÜÜRRÜÜ

Gülflen ERDEM

EEDD‹‹TTÖÖRRMurat YURDAKÖK

YYAAYYIINNLLAANNAANNTürk Neonatoloji Derne¤i

BBAASSIIMM YYEERR‹‹Alp Ofset Matbaac›l›k - Ankara

ISSN 1302 - 5562

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteniülkemizde neonatoloji alan›nda çal›flan

hekimler aras›nda iletiflim sa¤lamak içiny›lda iki kez yay›nlanmaktad›r.

TTÜÜRRKK NNEEOONNAATTOOLLOOJJ‹‹ DDEERRNNEE⁄⁄‹‹Yönetim Kurulu

Gülflen ERDEM / BaflkanGülay CAN / Baflkan Yard›mc›s›

Murat YURDAKÖK / Genel SekreterFad›l ERTO⁄AN / Sayman

Nilgün KÜLTÜRSAY / Veznedar

Denetleme KuruluGülsevin TEK‹NALPTürkan DA⁄O⁄LU

Mehmet SATAR

Onur KuruluMüyesser TUNÇER

Olcay ORANÖzdemir ‹LTER

Dernek MerkeziHacettepe Üniversitesi

‹hsan Do¤ramac› Çocuk HastanesiYenido¤an Yo¤un Bak›m Ünitesi

Ankara 06100Tel/Faks: 0.312 310 55 09

e-posta: [email protected]

www.neonatology.org.tr

‹‹ÇÇ‹‹NNDDEEKK‹‹LLEERR

Ana ve Çocuk Ölümlerini Önleme Projesi, M. Rifat Köse ..........................................................2Yenido¤an sa¤l›¤›na küresel bir bak›fl, Saadet Arsan ................................................................5Anne ve Yenido¤an Haklar› Barselona Deklarasyonu, Begüm Atasoy, Saadet Arsan ..............10Konjenital hipotiroidizm için yenido¤an taramas›, Nurflen Yordam, Alev Özön ........................13Konjenital adrenal hiperplazi için yenido¤an taramas›, Alev Özön, Nurflen Yordam ................21Yenido¤anda iflitme testleri, Erol Belgin ..................................................................................29Geliflimsel kalça displazisi, Muharrem Yaz›c›............................................................................32Haberler ..................................................................................................................................36

Page 2: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

Bir toplumun sa¤l›¤›, o toplumun geliflmiflli¤i-ni, huzurunu ve kalk›nmas›n› belirleyen temelunsurdur. Sa¤l›kla ilgili kullan›labilecek en te-mel ölçüt ise anne- çocuk sa¤l›¤›d›r. Anne-ço-cuk ikilisi; sa¤l›¤›n bozulmas›na neden olabi-lecek olumsuzluklardan ilk etkilenebilen, ken-di olanaklar› ile bozulan sa¤l›klar›n› düzelte-meyen ve fiziksel hassasiyete sahip gruplar-d›r. Anne ve çocuk sa¤l›¤›, bu nedenle tümdünyada üzerinde en çok durulan konudur.

Dünyada anne ve çocuk ölümlerinin durumu-na bak›ld›¤›nda, 2000’li y›llar›n bafl›nda eldeedilen verilere göre, her y›l;

- 200 milyona yak›n kad›n gebe kal›yor,

- 120 milyon bebek do¤uyor,

- 10 milyona yak›n bebek, daha 5 yafl›nagelmeden yaflama veda ediyor,

- Yaklafl›k 585 bin anne yaflam›n› yitiriyor.

Ülkemizdeki duruma bakt›¤›m›zda ise hery›l;

- 1.958.501 kad›n gebe kal›yor,

- 1 milyon 500 bin bebek do¤uyor,

- Yaklafl›k 50 bin bebek, 1 yafl›na bile ge-lemeden ölüyor,

- 700’den fazla anne aday› gebelik ve do-¤umda ya da lohusal›kta yaflam›n› yitiri-yor,

- Yaklafl›k her 5 gebelikten biri düflükle so-nuçlan›rken, her 65 gebeden biri ölü do-¤um yap›yor.

1.958.501 gebelikten;

- 284.000’i isteyerek düflük (kürtaj),

- 170.373’ ü kendili¤inden düflük,

- 29.378’ i ölü do¤um yap›yor.

1.958.501 gebelikten;

- 465 bin kad›n, do¤um öncesi bak›m al-m›yor,

- 436.526 kad›n tek risk,

- 156.324 kad›n birden fazla risk faktörütafl›yor.

Anne ölüm nedenleri araflt›rmas›nda ölüm-lerin;

- %52.5 oran›nda yöredeki mevcut koflul-larda,

- %20.4 oran›nda ise geliflmifl hastane ko-flullar›nda önlenebilir oldu¤u belirlenmifl-tir.

Anne ölümlerinin 3’te biri ve bebek ölümle-rinin 5’te ikisi;

- 18 yafl alt› ve 35 yafl üstü hamileli¤in,

- 2 y›ldan s›k do¤umun,

- 4’ten fazla do¤umun önlenmesiyle engel-lenebilir.

Tüm bu verilerin do¤rultusunda gebelerin üç-te biri gebelik süresince hiçbir t›bbi bak›m al-m›yor. Ayr›ca, hâlâ her befl gebeden biri sa¤-l›k personeli yard›m› olmadan kendi kendinedo¤um yap›yor,

Bu bak›m eksikli¤i ve ihmal sonucunda, do-¤an her yüz bin canl› bebe¤e karfl›l›k, 49.2 an-neyi kaybediyoruz. Yaflam boyu ana ölüm ris-ki, Avrupa’da 2000 gebelikte bir iken, Türki-ye’ de 570 gebelikte bir olarak hesaplan›yor.Oysa araflt›rmalar, çok uzaklara gitmeden,ileri teknolojiler aramadan bu ölümlerin yar›s›-n›n önlenebilece¤ini göstermekte. Yani Avru-pa ile aram›zdaki fark› yaratan teknoloji ek-sikli¤i de¤il.

Bebek ölüm nedenleri içinde gebelik ve do-¤umda ortaya ç›kan sorunlara ba¤l› nedenler,

2 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

AANNAA VVEE ÇÇOOCCUUKK ÖÖLLÜÜMMLLEERR‹‹NN‹‹ ÖÖNNLLEEMMEE PPRROOJJEESS‹‹

M. Rifat KÖSESa¤l›k Bakanl›¤› Ana Çocuk Sa¤l›¤› ve Aile Planlamas› Genel Müdürü

Page 3: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

pnömoni ve ishal gibi önlenebilir hastal›klarilk s›ralarda yer almakta. K›sacas›, ço¤u önle-nebilir nedenlerle, her gün yaklafl›k 135 anneve çocu¤umuzu çeflitli nedenlerle kaybediyo-ruz. ""HHeerr 1100 ddaakkiikkaaddaa bbiirr 11 BBeebbeekk ÖÖllüüyyoorr !!........""Halbuki, basit ve ucuz yöntemlerle pek çokanne ve çocu¤un hayat›n› kurtarabiliriz. Örne-¤in, s›k ve uygun olmayan yafllarda do¤umyapman›n önlenmesiyle, anne ve bebekölümlerinin en az üçte biri önlenebilir.

Topluma verilecek e¤itimler ve dan›flmanl›khizmeti ile etkili do¤um öncesi bak›m, sa¤l›k-l› do¤um ve do¤um sonu bak›m hizmetleri vebunlar› takiben kaliteli bir aile planlamas› hiz-meti verdi¤imizde, daha kolay yapabiliriz.

Bu alandaki eksikliklerimizi bir kez daha göz-den geçirince, hemen hepsinin oldukça basittedbirlerle düzeltilebilece¤ini, ancak bazendo¤ru oldu¤unu bildi¤imiz halde yapamad›¤›-m›z pek çok fley gibi, bunda da elimizden ka-ç›p giden f›rsatlar oldu¤unu görüyoruz.

Ulusal çapta gerçeklefltirilecek olan Anne veÇocuk Ölümlerini Önleme Projesi, yukar›da-ki verilerden yola ç›karak, bu rakamlar› en azaindirmeyi amaçl›yor.

AAmmaaççllaarr››mm››zz

- Konuya, kamuoyunun dikkatini çekerek,duyarl›l›¤› ve bilinci artt›rmak,

- Halk›n, sa¤l›k hizmetleri konusundaki ih-tiyaçlar›n›n fark›na varmalar›n› sa¤lamakve talep yaratmak,

- Sa¤l›k personelinin dikkatini artt›rmak,hizmet sunumunu ve kalitesini güçlen-dirmek,

- Topluma verilecek e¤itimler ve dan›fl-manl›k hizmetleri, etkili bir do¤um önce-si bak›m, sa¤l›kl› do¤um ve do¤um son-ras› bak›m hizmetleri, bebek ve çocukgözlemleriyle ihtiyaç duyulan sa¤l›k hiz-metlerinin sunumu sonucunda, anne vebebek ölümlerini en düflük seviyeye çek-mek,

- Hastal›k ve sakatl›klar› önlemek,

- Bu konuda bölgeler ve yerleflim birimleriaras›ndaki farkl›l›klar› en aza indirmek.

HHeeddeefflleerriimmiizz

Anne ve Çocuk Ölümlerini Önleme Projesi,2002-2005 y›llar› aras›nda uygulanacakt›r.2005’e kadar ulafl›lmas› öngörülen hedefler:

- Anne ölüm h›z›n› yüz binde 40’a indir-mek

- 5 yafl alt› çocuk ölüm h›z›n› binde 30’aindirmek

- Bebek ölüm h›z›n› binde 20’ye indirmek

- Bölgesle farkl›l›klar› %50 azaltmak.

SSaa¤¤ll››kk MMeerrkkeezzlleerriimmiizz vvee PPeerrssoonneellDDuurruummuummuuzz

Türkiye genelinde;

- 11.749 sa¤l›k evi,

- 5.753 sa¤l›k oca¤›,

- 292 ana-çocuk sa¤l›¤› ve aile planlama-s› merkezi,

- 752 hastane hizmet veriyor.

Bu merkezlerde;

- 15.196 uzman doktor,

- 29.781 doktor,

- 42.917 hemflire,

- 37.932 ebe,

- 95.917 di¤er sa¤l›k personeli görev yap›-yor.

Sa¤l›k evi, sa¤l›k oca¤›, ana-çocuk sa¤l›¤› veaile planlamas› merkezlerinde ücretsiz verilenhizmetler:

- Gebelik dönemi bak›mlar›,

- Do¤um hizmetleri,

- Do¤um sonras› bak›m hizmetleri,

- Gebelik, do¤um ve do¤um sonras› bak›mkonusunda dan›flmanl›k,

- Aile planlamas› dan›flmanl›¤› ve hizmet-leri,

- Çocuklar›n ve annelerin sa¤l›k kontrolle-ri,

- Çocuklar›n ve annelerin afl›lar›,

- Bulafl›c› hastal›klar›n tan› ve tedavileri,

- Hastal›klardan korunma ve sa¤l›kl› ya-flam konusunda sa¤l›k e¤itimi.

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 3

Page 4: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

Maddi durumu yetersiz vatandafllar›m›z›n, üc-retsiz hizmet verilen sa¤l›k evi, sa¤l›k oca¤›,ana-çocuk sa¤l›¤› ve aile planlamas› merkez-lerinin yan› s›ra ülke genelindeki hastaneler-den ücretsiz yararlanmas› için Yeflil Kart al-malar› yeterlidir.

FFaaaalliiyyeettlleerriimmiizz

- Anne ve Çocuk Ölümlerini Önleme Pro-jesi kapsam›nda, sa¤l›k evi, sa¤l›k oca¤›,ana-çocuk sa¤l›¤› ve aile planlamas›merkezleri, hastane ve do¤umevleri, sa¤-l›k grup baflkanl›klar› ve il sa¤l›k müdür-lüklerinde çeflitli çal›flmalar yürütülecek-tir.

- Rutin sa¤l›k hizmetleri güçlendirilerek,her y›l proje kapsam›nda belirlenecekdönemlerde hizmetler yo¤unlaflt›r›lacak-t›r. Ankara, ‹stanbul ve ‹zmir’in yan› s›raBursa, Samsun, Denizli, Kayseri, ‹çel, Er-zurum ve Diyarbak›r’da özel aktivitelerdüzenlenecektir.

- Kitle iletiflim araçlar› vas›tas›yla bilgi ak-tarma ve sa¤l›k bilinci oluflturmaya yö-nelik çal›flmalar yap›lacak, bu konudatalep yaratarak, vatandafllar›n sa¤l›k hiz-metlerinden daha fazla yararlanmalar›sa¤lanacakt›r.

- Sa¤l›k Bakanl›¤› taraf›ndan haz›rlanacak,proje mesajlar›n› içeren afifl, poster ve elilanlar›, halk›n toplu olarak bulundu¤uyerlere as›lacak ve da¤›t›lacakt›r.

- Piknik, konser, flenlik gibi toplu etkinlik-lerle kamuoyunun ilgisi çekilecek, etkin-liklere kat›lmalar› sa¤lanacakt›r.

- Anne ve çocuk ölümlerini protesto yürü-yüflleri düzenlenecektir.

- Anne ve Çocuk Ölümlerini Önleme Pro-jesi’ ne destek zinciri oluflturulacakt›r.

- Toplumda örnek gösterilen ünlü isimlerleprojenin mesajlar› kamuoyuna de¤iflikkanallardan iletilecektir.

14 Nisan 2002’ de bir kampanya olarak bafl-layacak Proje, ülke genelinde ana ve çocuksa¤l›¤› hizmeti sunan sa¤l›k kurulufllar›n› vebunlar›n hizmet bölgesindeki aileleri kapsa-maktad›r.

Ülkemizin içersinde bulundu¤u ekonomik du-rum nedeniyle ek bir maliyet yaratmadan ta-sarruf tedbirlerine uyularak mevcut sa¤l›k hiz-metlerinin güçlendirilmesi ve her türlü kitleiletiflim araçlar› kullan›larak vatandafllar›m›z›nbilgilendirilmesi; duyarl›l›¤›n artt›r›lmas›, sa¤-l›k bilinci oluflturulmas› ve istem yarat›lmas›suretiyle sa¤l›k hizmetlerinden daha fazla ya-rarlanmalar›n› sa¤lamak istiyoruz.

4 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

Page 5: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 5

Özelleflmifl ve kurumsallaflm›fl t›bbi bak›m al-maya al›flk›n, geliflmifl ülke veya geliflmifl çev-relerde yaflayan kiflilerin, her y›l milyonlarcayenido¤an›n gebeli¤i s›ras›nda annesine ikidoz tetanoz toksoidi yap›lmas›; do¤umundatemiz bir örtü, bir kal›p sabun, temiz bir göbekba¤› ve kullan›lmam›fl bir jiletten oluflan basitbir do¤um tak›m› ve güvenli do¤uma iliflkinbir parça bilgi ve beceriye sahip bir sa¤l›k per-sonelinin yard›m› veya annesinin onu s›caktutup emzirmesi yönünde ö¤ütlenip destekalmas› gibi basit ve masrafs›z baz› giriflimler-den yoksun olma nedeniyle kaybedildi¤inihayal etmesi güçtür.

Her y›l dünyada dört milyon bebe¤in ye-nido¤an döneminde öldü¤ü, dört milyonunda ölü do¤du¤u tahmin edilmektedir (1). Ye-nido¤an ölümlerinin %98’i geliflmekte olanülkelerde, ev ortamlar›nda ve herhangi birsa¤l›k bak›m› almaks›z›n meydana gelmek-tedir. Zengin ve yoksul ülkeler aras›nda bualanda inan›lmaz farkl›l›klar bulunmaktad›r.Örne¤in Güney Afrikal› bir annenin yenido-¤an bebe¤ini yitirme olas›l›¤›, Bat› Avrupaveya Kuzey Amerikal› bir anneye göre 30kat daha fazlad›r.

Son 20 y›lda tüm dünyada befl yafl alt›ölümlerde dramatik bir azalma olmas›nakarfl›n, etkinli¤i kan›tlanm›fl düflük maliyetlipek çok giriflimle azalt›lmas› olas› olan yeni-do¤an ölümlerinde hemen hiçbir de¤ifliklikolmam›flt›r. fiu anda befl yafl alt› ölümleri%40’›n› yenido¤an ölümleri oluflturmaktad›r.Son zamanlara dek sa¤l›k alan›nda politikabelirleyiciler ve program planlay›c›lar bu yaflgrubuna yetersiz odaklanm›fllard›r. Hemenher çocuk sa¤l›¤› program›n›n oda¤› bir ay-dan daha büyük bebekler olagelmifltir. Bu-

nun sonucunda, tüm ülkelerde bebek ölümle-rindeki azalma postneonatal mortalitedekiazalmaya ba¤l› kalm›fl, neonatal mortaliteözellikle yoksul ülkelerde hemen hemen hiçde¤iflmemifltir (fiekil 1) (2). Oysa yenido¤anodakl› sa¤l›k programlar›n›n çocuk sa¤l›¤›naek kazançlar sa¤layaca¤› aç›kt›r.

Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün 2001 y›l› tahminle-rine göre yenido¤an ölümlerinin %32’si teta-

YYEENN‹‹DDOO⁄⁄AANN SSAA⁄⁄LLII⁄⁄IINNAA KKÜÜRREESSEELL BB‹‹RR BBAAKKIIfifi

Saadet ARSANAnkara Üniversitesi T›p Fakültesi Pediatri Profesörü,Dünya Sa¤l›k Örgütü, Çocuk ve Adolesan Sa¤l›¤› ve Geliflimi Departman› Teknik Dan›flma Kurulu Üyesi

fifieekkiill 22.. Yenido¤an ölümlerinin nedenleri

fifieekkiill 11.. Küresel bebek ölümlerindeki de¤ifliklikler

Page 6: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

noz, sepsis, pnömoni ve ishal gibi enfeksiyon-lar, %29’u do¤um asfiksisi ve do¤um travma-lar›, %24’ü prematüriteye ait komplikasyonlarnedeniyle meydana gelmektedir (fiekil 2). Ye-nido¤an ölümlerinin yaklafl›k %40-80’indeönemli ikincil bir faktör düflük do¤um a¤›rl›¤›-d›r. Düflük do¤um a¤›rl›¤› (DDA) k›sa gebeliksüresi veya intrauterin büyüme gerili¤i veyaher iki durumun birlikteli¤inden ileri gelmek-tedir. Düflük do¤um a¤›rl›¤› nedenleri karma-fl›k olmakla birlikte, bebe¤in do¤umdaki a¤›r-l›¤›n›n annesinin sa¤l›k ve beslenme durumu-nun bir göstergesi oldu¤u göz önüne al›n›rsa,düflük do¤um a¤›rl›¤›n›n yoksullukla ba¤lant›-s› yads›namaz. DDA oran› geliflmifl ülkelerde%6 civar›ndayken, geliflmekte olan ülkelerdeortalama %17 kadard›r. Güney Asya’ n›nBengladefl, Nepal gibi yoksul ülkelerinde isebu oran % 25’in üzerine ç›kabilmektedir (3).DDA’ya sahip olma enfeksiyon ve do¤um as-fiksisi riskini artt›rmaktad›r.

Baz› geliflmekte olan ülkelerde erkek ço-cuk tercihine ba¤l› cinsiyet ayr›mc›l›¤›, diflicinsiyete sahip fetus ve yenido¤anlar›n ciddidüzeyde ihmal ve istismar›na yol açmaktad›r.Hindistan’›n güney bölgelerinde erkek yenido-¤anlar için daha fazla sa¤l›k kurumu baflvuru-su yap›ld›¤›, antenatal ultrasonografinin ehilolmayan ellerde yaln›zca cinsiyet tayini içinkullan›larak difli fetusun düflürüldü¤ü, hattadifli bebeklerin öldürüldü¤ü bildirilmifltir (4,5).

Geliflmekte olan ülkelerde yenido¤anölümlerinin bir baflka temel nedeni de annele-rin özellikle gebelik, do¤um ve erken lohusa-l›k dönemlerindeki sa¤l›ks›zl›¤›d›r. Gebelerinbirço¤unda yetersiz beslenme, afl›r› ifl yüküveya bir önceki gebeli¤in henüz çok taze olanizleri söz konusudur. 2000 y›l›nda geliflmekteolan ülkelerde 53 milyon kad›n›n hiç profes-yonel yard›m almaks›z›n do¤urdu¤u tahminedilmektedir (5).

YYeenniiddoo¤¤aann ssaa¤¤ll››¤¤››nn››nn ddüüzzeellttiillmmeessii

Yenido¤an sa¤l›¤›n› iyiye götürücü giriflimler,yenido¤an›n sa¤l›¤› büyük oranda annesininsa¤l›k durumuna ba¤›ml› oldu¤undan, üremeça¤›ndaki kad›n sa¤l›¤› ve anne sa¤l›¤›ndan

ba¤›ms›z ele al›nmamal›d›r. ‹stenmeden veyaplanlanmadan rasgele do¤mufl bir yenido¤a-n›n sa¤l›¤› için herhangi bir yak›n›n›n ciddikayg› sahibi olmas› mümkün de¤ildir. Gerekprekonsepsiyonel dönemde kad›n sa¤l›¤›, ge-rek gebe sa¤l›¤›, gerekse de yenido¤an›n te-mel sa¤l›¤› alanlar›nda prospektif, randomize,kontrollu klinik ve saha çal›flmalar›yla etkinli-¤i kan›tlanm›fl, düflük maliyetli, dolay›s›yla daher ülke genelinde uygulanabilirli¤i olan baz›giriflimler vard›r. Bunlar›n tümü "yenido¤ansa¤l›¤›n›n temel ilkeleri" olarak tan›mlan›r.Göbek kordonunun en uygun kesilme zaman›,sahada gerçekleflen do¤umlarda uygun veuygulanabilir resüsitatif giriflimler, hasta yeni-do¤an›n tan›nmas› için geçerli belirtiler, yeni-do¤an sepsisinde ilk basamakta uygulanacakbafllang›ç tedavisi için uygun ampirik antibi-yotik seçimi, DDA yenido¤anlar›n beslenmesigibi konularda karar al›nmas› ve önerilerinoluflturulabilmesi için sahada daha fazla say›-da yenido¤an araflt›rmalar›n›n gerçeklefltiril-mesi gereklidir (6).

Her ülke geneli için uygulanabilecek "yeni-do¤an sa¤l›¤›n›n temel ilkeleri" do¤rultusundagelifltirilmifl kan›ta dayal› öneriler paketininkapsam›nda üreme ça¤›ndaki kad›n sa¤l›¤›,gebe bak›m›, do¤umda bak›m ve do¤umdansonra bak›m ilke ve önerileri bulunmaktad›r.

A. Üreme ça¤›ndaki kad›n sa¤l›¤› önerileri:

- Kad›n›n toplumdaki sa¤l›k durumu vestatüsünün düzeltilmesi

- K›z çocuklar›n yeterli ve do¤ru beslen-mesi

- Erken evlilik ve erken gebelikten korun-ma

- Güvenli cinsel yaflam

- Kad›n nüfusa eflit e¤itim flans›

B. Gebe bak›m›:

- Gebenin yeterli ve do¤ru beslenmesi

- Tetanoza karfl› ba¤›fl›klama

- Enfeksiyonlar›n taranmas› ve tedavisi

- ‹letiflim ve dan›fl›m›n gelifltirilmesi: Do¤u-ma haz›r olma, tehlike iflaretlerini bilme,bebe¤ini do¤umdan sonra erken ve yal-n›z anne sütü ile besleme

6 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

Page 7: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 7

- Anemi, preeklampsi ve kanama gibi ge-belik komplikasyonlar›n›n izlem ve teda-visi

- HIV için gönüllü dan›fl›m ve testin destek-lenmesi

- HIV’nin anneden bebe¤e geçiflinin azalt›l-mas›

C. Do¤umda bak›m:

- Do¤umda profesyonel yard›m›n garanti-lenmesi

- Temiz do¤um koflullar›n›n sa¤lanmas›:El temizli¤i, do¤um alan›n›n temizli¤i,göbe¤in temiz kesilip ba¤lanmas›, göbekkökünün temizli¤i, temiz bebek giysileri

- Hipoterminin önlenmesi: Yenido¤an›nkurulan›p h›zla sarmalanmas›, bafl›n›nörtülmesi, deri temas edecek flekilde an-ne koynuna verilmesi

- Do¤umdan sonra hemen, en geç bir saatiçinde emzirilmeye bafllanmas›

- Anne ve bebek için tehlikeyi iflaret edebi-lecek belirtilerin izlenmesi, zaman›ndabak›m sa¤lama veya sevk

- Do¤um asf›ksisi varsa yenido¤an›n he-men resüsitasyonu

- Prematüre ve DDA yenido¤anlar›n vücut›s›s›, beslenme ve temizlik koflullar›naözel dikkat gösterilmesi

D. Do¤umdan sonra bak›m:

- Postnatal erken dönemde yenido¤an›nde¤erlendirilmesi

- Emzirmenin desteklenmesi

- Temizlik koflullar›n›n sa¤lanmas›: göbe-¤in temiz tutulmas›, el y›kama

- Ulusal afl›lama program›na kat›l›m›n›nsa¤lanmas›

- Hasta, özellikle enfekte yenido¤an›n teh-like iflaretlerinin tan›nmas›, bak›m sa¤-lanmas›, gerekirse zaman›nda sevkingerçeklefltirilmesi

- HIV pozitif annelerin uygun idame ettiri-lebilir bebek besleme seçimleri yapabil-meleri için desteklenmeleri

- Prematüre ve DDA yenido¤anlar›n vücut›s›s›, beslenme ve temizlik koflullar›naözel dikkat gösterilmeye devam edilmesi

GGeelliiflflmmeekkttee oollaann üüllkkeelleerrddee yyeenniiddoo¤¤aann ssaa¤¤ll››¤¤››aallaann››nnddaa aarraaflfltt››rrmmaa öönncceelliikklleerriinnii bbeelliirrlleeyyeennffaakkttöörrlleerr

1. Yenido¤an, özellikle erken yenido¤andöneminde bebekler ve daha büyük yaflgrubu çocuklara göre çok daha k›r›lgan-d›r.

2. Yenido¤an ölümlerinin ço¤u önlenebilirnedenlere ba¤l›d›r.

3. Birçok do¤um ve yenido¤an ölümü evdegerçekleflmektedir.

4. DDA yenido¤anlar hastal›k, ölüm veuzun dönemde morbiditeye daha yatk›n-d›rlar.

5. Yoksul bölgelerde yenido¤an ölüm h›zla-r› en yüksektir.

6. Bebek ve çocuk yaflamlar›ndaki devametmesi istenen baflar›, özellikle toplumdüzeyinde yenido¤an sa¤l›¤› ve yaflam›-n›n gelifltirilmesiyle mümkündür.

7. Annenin sa¤l›¤› yenido¤an sa¤l›¤›n› ciddiboyutta etkiler. Bu nedenle, anne ve ye-nido¤an sa¤l›¤› programlar›n›n sinerjisigereklidir.

8. Kaynaklar›n do¤ru yönlendirilebilmesiiçin gerekli olan perinatal ve neonatalölüm nedenleri ve sorunun boyutunailiflkin veri yetersizli¤i söz konusudur.

9. Toplum düzeyinde yenido¤an›n alg›lan-mas›, bak›m› ve bak›m aray›fllar› hak-k›nda çok az fley bilinmektedir.

10. Araflt›rma sonuçlar›n›n yenido¤an sa¤l›-¤› alan›ndaki programlara baflar›yla ak-tar›labilmesi için araflt›rmac›lar, prog-ram yöneticileri ve politika belirleyicileriaras›nda iletiflim zorunludur.

11. Programlar›n ve araflt›rmalar›n bafllang›çaflamas›nda araflt›rmac›lar toplumla or-takl›k kurup toplumun üyelerini araflt›r-ma ve programlar konusunda mobilizeetmelidir.

Page 8: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

8 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

GGeelliiflflmmeekkttee oollaann üüllkkeelleerrddee yyeenniiddoo¤¤aann ssaa¤¤ll››¤¤››aallaann››nnddaakkii uuyygguullaammaa aarraaflfltt››rrmmaallaarr››nn››nn ooppttiimmaalleettkkiinnllii¤¤ii iiççiinn ggeerreekkllii kkrriitteerrlleerr

1. Test edilecek uygulaman›n perinatal veneonatal morbidite ve mortalitenin anabelirleyicilerinin neonatal mortalite h›z›,perinatal mortalite h›z›, ölü do¤um oran›gibi de¤iflkenler üzerine potansiyel etkisiolmal›d›r.

2. Uygulama geçerli lokal tan›mlay›c› arafl-t›rmalara dayand›r›lmal›d›r.

3. Kritik bir bilgi a盤›na hitap etmelidir.

4. Bölgesel olarak uygulanabilir ve maliyetikarfl›lanabilir olmal›d›r.

5. Uygulaman›n daha sonra bir programçerçevesinde yayg›nlaflt›r›labilmesinin demaliyeti karfl›lanabilir olmal›d›r.

6. Toplumsal ve kültürel olarak kabul edile-bilir nitelikte olmal›d›r.

7. Politika belirleyicilerin ve ulusal ve böl-gesel program yöneticilerinin deste¤inialmal›d›r.

8. Sa¤l›k politikas›n› etkileme potansiyelitafl›mal›d›r.

YYeenniiddoo¤¤aann ssaa¤¤ll››¤¤›› aallaann››nnddaa ggeerrççeekklleeflflttiirriilleennkküürreesseell eettkkiinnlliikklleerr

Dünya Sa¤l›k Örgütü (DSÖ) 2000-2001 y›lla-r›nda kad›n ve çocuk sa¤l›¤› alanlar›n› ilgilen-diren bir yeniden yap›lanma süreci bafllatm›fl-t›r. Bu yeniden yap›lanma sürecinde Çocuk veAdolesan Sa¤l›¤› ve Geliflimi, Üreme Sa¤l›¤›ve Araflt›rma, HIV/AIDS, Cinsel Kimlik, Kad›nve Sa¤l›k Departmanlar› "Aile ve Toplu Sa¤l›-¤› Kümesi" çat›s› al›nda toplanm›fl ve bu kü-menin icra direktörlü¤üne ülkemizde Sa¤l›kBakanl›¤›’nda Ana Çocuk Sa¤l›¤› ve Aile Plan-lamas› Genel Müdürlü¤ü yapm›fl, Ankara Üni-versitesi ö¤retim üyelerinden neonatolog Prof.Dr. Tomris Türmen getirilmifltir. Bu kümeiçinde "Yenido¤an Sa¤l›¤›" Çocuk ve Adole-san Sa¤l›¤› ve Geliflimi ile Üreme Sa¤l›¤› veAraflt›rma departmanlar›n›n ortak etkinlik ala-n› içine girmektedir. Çocuk ve Adolesan Sa¤-l›¤› ve Geliflimi Departman› (CAH) bünyesin-de “Yenido¤an ve Bebek Sa¤l›¤› ve Geliflimi”;

“Çocuk Sa¤l›¤› ve Geliflimi” ve “AdolesanSa¤l›¤› ve Geliflimi” alt birimleri oluflturulmufl-tur. Bu flekilde ilk kez en büyük küresel sa¤l›kkuruluflu olan DSÖ çat›s›nda "Yenido¤an Sa¤-l›¤›" ayr› ve göreceli ba¤›ms›z bir yer edinmifl-tir.

CAH, yine bu süreç içinde çocuk, yenido¤an,beslenme, geliflim ve adolesan sa¤l›¤› alanla-r›nda çal›flan, konular›nda deneyimli, ulusalve uluslararas› düzeyde alanlar›na iliflkin sa¤-l›k politikas› gelifltirici ve program uygulay›c›kurulufllarla ba¤lant›l› çal›flan her k›tadan, her›rktan, her cinsten dengeli say›da bilim insan-lar›ndan oluflan, toplam 12-18 üyeli bir "Tek-nik Dan›flma Kurulu" (Technical SteeringCommittee, TSC) önerileri do¤rultusunda ça-l›flma ilkesini benimsemifltir. Seçilmifl üyelerüç y›l süreyle y›lda bir kez düzenlenen kurulgenel toplant›s›na kat›larak DSÖ’nün çocukve adolesan sa¤l›¤› ve geliflimi alan›nda ger-çeklefltirmifl oldu¤u bir önceki y›l›n etkinlikle-rini de¤erlendirmekte, bu alan›n bütçesini de-netlemekte ve bir sonraki y›l için etkinlik öne-rilerinde bulunmaktad›r. Bu y›ll›k toplant›lar›nd›fl›nda y›l boyunca DSÖ’nün kendi alanlar›n›ilgilendiren etkinliklerinde dan›flmanl›k göreviyapmaktad›rlar.

Yenido¤an sa¤l›¤› alan›nda bafll›ca öneri yeni-do¤an sa¤l›¤›n›n aile planlamas›, kad›n, gebeve anne sa¤l›¤›ndan ayr› ele al›nmas›n›n ola-naks›zl›¤› nedeniyle CAH’n›n Üreme Sa¤l›¤› veAraflt›rma Departman› ile eflgüdümünde de-vaml›l›¤›n gözetilmesidir. Yenido¤ana IMCI(Çocukluk Hastal›klar›na Entegre Yaklafl›m)gibi CAH’n›n temel etkinlik alan›n› belirleyenprogramlarda ele al›n›fl flekliyle bir haftadanbüyük; iki aydan küçük "bebek" olarak veyaÜreme Sa¤l›¤› ve Araflt›rma Departman›’ n›n"Güvenli Annelik" program›n›n yaln›zca kü-çük bir parças› olarak yaklafl›lmamal›d›r. Ye-nido¤an sa¤l›¤› ba¤›ms›z ve yo¤un ilgi gerek-tiren ayr› bir odak oluflturmaya bafllam›flt›r.Bu alanda "yenido¤an sa¤l›¤›n›n temel ilkele-ri" kapsam›na girecek ve evrensel boyutta ka-n›ta dayal› önerilere temel oluflturacak araflt›r-malar›n plan ve deste¤e gereksinimi vard›r.Geçerlili¤i kan›tlanm›fl yenido¤an sa¤l›¤› ala-n›ndaki uygulamalar bir an önce toplumlar›n

Page 9: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

özellikleri çerçevesinde olabildi¤ince esnek,uygulan›p idame ettirilebilir öneriler paketi ha-line getirilmelidir (7).

Son bir iki y›l içinde DSÖ gibi, uluslararas› et-kinli¤i olan di¤er birçok kurulufl ve sivil top-lum örgütü yenido¤an sa¤l›¤› konusunda mo-bilize olmufltur. Amerika Birleflik DevletleriUlusal Sa¤l›k Enstitüleri (NIH) son iki y›ld›raraflt›rma deste¤inin önemli bir bölümünü ge-liflmekte olan ülkelerde o ülkelerin araflt›rmaekipleriyle yap›lacak yenido¤an sa¤l›¤› ala-n›ndaki ortak çal›flmalara aktarm›fl bulun-maktad›r. 29 Nisan- 3 May›s 2001 tarihlerin-de Nepal’de DSÖ, “Çocuklar› Kurtarma Fede-rasyonu/Yenido¤an Yaflamlar›n›n Kurtar›lmas›Giriflimi (Save the Children Federation/SavingNewborn Lives Initiative), Bill ve Melinda Ga-tes Vakf›, Birleflik Devletler Uluslararas› Gelifl-me Ajans› (United States Agency for Interna-tional Development) deste¤iyle "Perinatal veNeonatal Sa¤l›k Uygulamalar› Araflt›rma Top-lant›s›" düzenlenmifl ve bu alanda yap›lmas›planlanan araflt›rmalar için öncelikler belirlen-mifl ve öneriler getirilmifltir.

Son olarak DSÖ, 12-13 Mart 2002 tarihlerin-de, ‹sveç’te Dünya Bankas›, geliflmekte olanülke hükümet temsilcileri, donör ülke ve kuru-lufl temsilcileri, Birleflmifl Milletler’e ba¤l› di¤erkurulufllar, sivil toplum örgütleri, ilaç üreticile-ri ve uluslararas› özel sektör temsilcilerini ta-raflar olarak davet etti¤i “Çocuk ve AdolesanSa¤l›¤› ve Geliflimi Konusunda Küresel Kon-sültasyon: Yaflama Sa¤l›kl› Bir Bafllang›ç” ad-l› bir toplant› düzenlemifltir. Bu toplant›da dayenido¤an sa¤l›¤› üç temel odaktan birinioluflturmufltur. Di¤er iki odaksa adolesan sa¤-l›¤› ve geliflimi ile erken çocukluk geliflimidir.

Geliflmekte olan bir ülke olan ülkemizin heralanda oldu¤u gibi yenido¤an sa¤l›¤› alan›ndada kendine has özellikleri vard›r. Yenido¤ansa¤l›¤›na ait elde edilebilen veriler ülke gene-lini yans›tmamaktad›r. Çok genifl yüzölçü-münde çok büyük bir nüfusun yaflad›¤› Türki-ye tüm sa¤l›k göstergeleri gibi yenido¤an sa¤-l›¤› göstergeleri aç›s›ndan da bölgesel büyükfarkl›l›klar göstermektedir. Büyük flehirlerdeve bat› bölgelerinde do¤um a¤›rl›¤› 1000 gra-m›n alt›ndaki prematürelerin bile yaflat›labil-

mesi için en modern donan›ma sahip yenido-¤an yo¤un bak›m ünitelerinin, yapay ürememerkezlerinin, prenatal tan› laboratuvarlar›n›nsay›s› her geçen gün artarken; k›rsal alandave do¤u bölgelerinde hâlâ do¤umlar›n %25’inden fazlas› evde, profesyonel yard›mdanuzakta gerçekleflmekte, her kad›n üreme ça¤›boyunca ortalama yedi gebelik yaflamakta,bu gebeliklerinin hiçbirini planlayamad›¤›n-dan do¤an yenido¤anlar›na da sahip ç›kama-maktad›r. Dolay›s›yla yenido¤an ölümleri fle-hirde ve bat› bölgelerinde Türkiye ortalamas›-n›n çok alt›nda, k›rsalda ve do¤u bölgelerindeise çok üstündedir (8). Hastanelerin do¤umsalonlar›nda do¤an, yenido¤an yo¤unbak›münitelerinde yatanlar d›fl›nda, onlardan yüzler-ce kat fazla say›da, ülkenin her taraf›na da¤›l-m›fl, yaflamda kendine yer açmaya çal›flanyenido¤anlar› ancak küresel bir bak›fl yaflata-bilir.

KKAAYYNNAAKKLLAARR

1- World Health Organization 2001 estimates. Ba-sed on data collected around 1999.

2- Better Health for Poor Children, A special Re-port by WHO and World Bank, 2002-03-24

3- State of the World’s Newborns, A report fromSaving Newborn Lives / Save the Children,2002

4- Nielsen B, Liljestrand J, Hedegaard M, ThilstedS, Joseph A: Reproductive pattern, perinatalmortality, and sex preference in rural TamilNadu, South India: community based crosssectional study. BMJ 1997; 314 : 1521-1524.

5- United Nations Population Fund. The State ofthe World’s Population 2000: Lives Together,Worlds Apart. New York: UNF-PA, 2001

6- Perinatal and Neonatal Health InterventionsResearch, Report of a Meeting, April 29- May3, 2001. Kathmandu, Nepal

7- Report of the Third Meeting of the CAH Tech-nical Steering Committee, 19-21 March 2001

8- Türkiye Nüfus ve Sa¤l›k Araflt›rmas›, 1998

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 9

Page 10: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

10 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

Yirmi birinci yüzy›lda, dünyada yoksullak için-de yaflayan insanlar›n ço¤unlu¤unu çocuklarve kad›nlar oluflturmaktad›r. ‹nsanl›¤›n ilerle-mesi ve genel olarak kalk›nma, kad›nlar›n veçocuklar›n geliflmelerine, haklar›n›n yaflamageçirilmesine ba¤l›d›r. Tüm dünyada her y›l500.000’den fazla kad›n gebelik ve do¤umnedeniyle kaybedilmekte, her y›l yaklafl›k se-kiz milyon bebek yenido¤an döneminde öl-mektedir. Dünyan›n de¤iflik ülkelerinde Dün-ya Sa¤l›k Örgütü’nce (DSÖ) haz›rlanan Gü-venli Annelik Program› ve bu program kapsa-m›nda Anne-Bebek Paketi uygulamalar›n›nolumlu sonuçlar› al›nmaktad›r. Çocuk yaflat-ma alan›nda 1980’li ve 1990’l› y›llarda sa¤la-nan ilerlemeler, Kad›nlara Karfl› Her Tür Ay-r›mc›l›¤›n Ortadan Kald›r›lmas› Sözleflmesi’nin(CEDAW) ilkeleri, Çocuk Haklar› Sözleflme-si’nin içeri¤i ve Dünya Zirvesi hedeflerine yak-lafl›lmas›n› sa¤layan giriflimler bu tür kaza-n›mlar aras›ndad›r. 10 Aral›k 1948’de ‹nsanHaklar› Evrensel Beyannamesi ile bafllayan,20 Kas›m 1989’da Çocuk Haklar› Deklaras-yonu ve daha sonra Nüfus ve Geliflim Evren-sel Konferans› (1994, 1995) rapor ve sonuçbildirileri, Birleflmifl Milletler’in çeflitli bölümacentalar› taraf›ndan yay›mlanan yönergelerve hareket programlar›n›n hepsinin amac› ka-d›n ve çocuklar›n statüsünün düzeltilmesidir.Barselona Deklarasyonu’nun haz›rlanmas› veda¤›t›lmas› fikri 5. Dünya Perinatal T›p Kong-resi Organizasyon Komitesi öncülü¤ünde ol-mufltur. Bu deklarasyon ilk kez üreme sa¤l›¤›kriterleri temel al›narak düzenlenmifltir. ‹lktaslak perinatoloji alan›nda uzmanlaflm›fl birçal›flma grubu, biyoetik, ebelik ve geliflmealanlar›nda çal›flan sivil toplum örgütleri tara-f›ndan oluflturulan bilirkiflilerce haz›rlanm›flt›r.Oluflturulan metin daha sonra “Perinatal T›pDünya Organizasyon Kurulu” taraf›ndan de-¤erlendirilmifl ve baz› de¤ifliklikler yap›ld›ktansonra 300’ün üzerinde bilimsel topluluk, mes-

leki kurul ve sivil toplum örgütünün görüfl vede¤ifliklik önerilerine sunulmufltur. BarselonaDeklarasyonu’nun esas amac›: toplumda gö-rüfl oluflturmak, toplumu uyand›rma, sa¤l›kalan›nda çal›flanlar›n dikkatini çekmek, hükü-metler ve uluslararas› enstitülerden etkin geri-bildirim almakt›r. Bütün sponsor, iflbirlikçi vekat›l›mc› organizasyonlar›n onaylar› alan›rak“Barselona Deklarasyonu” milletler üstü poli-tik ve sa¤l›k organizasyonlar›na, dünyada tümülkelerin hükemetlerine, demokratik parlo-mentolar›n kanun yap›c›lar›na, amac› üremesa¤l›¤›na hizmet olan tüm özel ve toplumsalkurulufllara sunulacakt›r Amaç tüm bu ku-rumlar›n Deklarasyon’da yer alan “Anne veYenido¤an Haklar›”n›n gerçekleflmesi için bi-raraya gelmesini, harekete geçmesini sa¤la-makt›r. Bu döküman›n uluslararas› sunumu,dünyan›n her yerinden 3000’nin üzerinde he-kimin kat›l›m›yla Barselona’da gerçekleflen 5.Dünya Perinatal T›p Kongresi (23-27 Eylül2001) bünyesinde gerçekleflmifltir. Bu Dekla-rasyon’a flimdiye kadar 200’ün üstünde bilim-sel oluflum, topluluk, hükümet d›fl› ve insaniorganizasyonlar kat›lm›flt›r.Bu deklarasyonu (Declaration of Barcelonaon the Rights of Mother and Newborn, WorldCongress of Perinatal Medicine, September24, 2001 Barcelona) afla¤›da sunuyoruz.

AANNNNEE HHAAKKLLAARRII DDEEKKLLAARRAASSYYOONNUU1. Annelik özgür bir seçim olmal›d›r. Her ka-

d›n çocuk sahibi olmak için en iyi zaman-lamaya, sahip olmak istedi¤i çocuk say›-s›na ve do¤umlar aras› bekleme süresinekarar verme hakk›na sahiptir. Her kad›niçin etkin do¤um kontrol yöntemleri erifli-lebilir olmal›d›r.

2. Bütün kad›nlar üreme sa¤l›¤›, gebelik, do-¤um ve yenido¤an bak›m› ile ilgili bilgi veyeterli e¤itim alma hakk›na sahiptir. Sa¤-l›k hizmetleri ve çal›flanlar› böyle bir e¤iti-

AANNNNEE VVEE YYEENN‹‹DDOO⁄⁄AANN HHAAKKLLAARRII BBAARRSSEELLOONNAADDEEKKLLAARRAASSYYOONNUU

Begüm ATASAY 1, Saadet ARSAN 2

Ankara Üniversitesi T›p Fakültesi 1Neonatoloji Uzman›, 2Pediatri Profesörü

Page 11: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

min kad›na ve efline sa¤lanmas›ndan veprenatal bak›m›n ayr›lmaz bir parças› olanhaz›rl›k dönemine beraberce kat›lmalar›için teflvik edilmelerinden sorumludur.

3. Bütün kad›nlar dünyada her ülkede hükü-metler taraf›ndan garanti alt›na al›nm›fl,gereksiz risklerin bertaraf edildi¤i ve do¤-ru yard›m alabildi¤i bir gebelik süreci ge-çirme hakk›na sahiptir. Bütün kad›nlar ge-belik s›ras›nda yeterli sa¤l›k hizmeti ve ko-ruyucu önlemleri hakeder. Gebelik s›ras›n-daki sa¤l›k hizmetlerinin kaliteli ve yeterlikaynaklara sahip olmas› gereklidir. Obs-tetrik bak›m s›n›r tan›maz. Obstetrik ba-k›m s›ras›nda kültür ve inanç farklar› dik-kate al›nmal›d›r.

4. Bütün kad›nlar, gebelik ve do¤umda uy-gulanabilecek teknolojik geliflmeler ve gi-riflimlerle ilgili yeterli bilgi alma ve varolanen güvenli uygulamalara ulaflma hakk›nasahiptir. Bütün gebe kad›nlar prenatal tan›için uygulanabilecek giriflimlerle ilgili bilgialma hakk›na sahiptir. Bu testlerin yapt›-r›lma karar› önceden bigilendirilerek öz-gürce al›nmal›d›r.

5. Bütün kad›nlar gebelik s›ras›nda yeterlibeslenme hakk›na sahiptir. Kad›n›n bes-lenmesi, bebe¤in sa¤l›kl› beslenmesi veannenin sa¤l›¤› için gerekli bütün besinle-ri sa¤layacak flekilde olmal›d›r.

6. Bütün çal›flan kad›nlar gebelik nedeniyleve gebelik s›ras›nda d›fllanmama hakk›nasahiptir. Çal›flma hayat›n›n varolmas› vesürdürülmesi gebelik nedeniyle bir ayr›m-c›l›k durumu yaratmaks›z›n garanti alt›naal›nmal›d›r. Anne olma hakk›, hükümetle-rin çal›flmay› düzenleyen yasalar› ile, ma-afl›n› etkilemeksizin ve iflini kaybetme ris-ki yaratmaks›z›n annelik izni ve do¤umsonras› çal›flma program›na uyum sa¤la-mas›n› garanti alt›na alacak flekilde koru-ma alt›na al›nmal›d›r. Anneler çal›flma sa-atlerinde çocuklar›n› emzirme hakk›na sa-hiptir.

7. Bütün kad›nlar istemli olarak gebeliklerinisonland›rd›klar›nda ayr›mc›l›¤a, cezalan-d›r›lma ve sosyal reddedilmeye maruz kal-mama hakk›na sahiptir.

8. Annelik hakk› sosyal yap› ile s›n›rland›r›l-mamal›d›r. Tek ebevyenli aileler de ikiebevyenli aileler kadar annelik hakk›nasahiptir.

9. Her anne üreme ile ilgili kararlarda, babaile sorumluluk paylaflma hakk›na sahiptir.Baban›n, annenin karar›na sayg› göstermesorumlulu¤u vard›r. Bütün kad›nlar anne-lik ile ilgili efli taraf›ndan bask› görmemeve zorlanmama hakk›na sahiptir. Bir çiftiçin üreme karar›, kad›n ve erke¤in aras›n-da eflitlik ve efl sorumluluk ile al›nmas› ge-reken bir karard›r.

10. Bütün kad›nlar emzirmenin yararlar› ile il-gili bilgilendirilme ve do¤umdan hemensonra emzirmeye bafllamak için teflvikgörme hakk›na sahiptir. Ancak bütün ka-d›nlar sosyal veya kültürel olarak ön yar-g› ile karfl› karfl›ya kalmaks›z›n istedi¤i sütverme fleklini özgürce seçme hakk›na sa-hiptir.

11. Bütün kad›nlar kendini ve fetusunu etkile-yecek karar verme ifllemine (tan› ve teda-viler) kat›lma hakk›na sahiptir. Bütün ka-rarlar önceden bilgilendirilmeyi takibenözgürce al›nmal›d›r.

12. Bir kurumda do¤um yapan kad›nlar›nkendisi için kültürel önem tafl›yan bebe¤ive kendi için giyinme ve beslenme flekli-ne, plasentan›n kullan›m› ve di¤er giriflim-lere karar verme hakk› vard›r. Bütün ka-d›nlar hatanede yat›fl sürecinde, kendi vebebe¤inin sa¤l›¤›n›n izin verdi¤i ölçüde be-bekleriyle sürekli beraber olma hakk›nasahiptir.

13. Toplumdan d›fllanmaya neden olacak ilaçba¤›ml›l›¤›, AIDS veya di¤er t›bbi ve sos-yal problemleri olan gebe kad›nlar özelyard›m programlar› alma hakk›na sahip-tir. Göçmen olan gebe kad›nlar ev sahibiülkenin kad›nlar›yla ayn› koflullarda yar-d›m alma hakk›na sahiptir.

14. Bütün kad›nlar gizlilik hakk›na sahiptir.Sa¤l›k çal›flanlar›n›n görevi kad›nlar› gü-ven duyma hakk›na sayg› göstermektir.

Biz sa¤l›k çal›flanlar›, genel olarak toplum-lar›n ve kad›nlar›n üreme sa¤l›¤› ile ilgili hak-lar›n›n sa¤lanmas›ndaki geri kalmaya nedenolarak kaynak eksikli¤ini kabül etmemeliyiz.

YYEENN‹‹DDOO⁄⁄AANN HHAAKKLLAARRII DDEEKKLLAARRAASSYYOONNUU1. ‹nsan haklar› evrensel beyannamesi yafla-

m›n bütün evrelerini kapsar. Bütün insan-lar eflit haklar ve erdemle, özgür do¤arlar.

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 11

Page 12: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

2. Bir insan olarak yenido¤an’›n onuru üstünde¤erdedir. Yenido¤anlar "Çocuk Haklar›Anlaflmas›" gere¤ince korunmal›d›r.

3. Her yenido¤an yaflam hakk›na sahiptir.Bu hakka dil, din, ›rk, ekonomik durum,cinsiyet, do¤um yeri ve di¤er ayr›mlar ya-p›lmaks›z›n tüm insanlar ve hükümetlersayg› göstermelidir. Devletler çocuklar›nayr›mc›l›ktan korunmas› için gerekli ön-lemleri almal›d›r.

4. Her yenido¤an yaflam›n›n kültürel, politikveya dini nedenlerle riske at›lmamas› hak-k›na sahiptir. Hiç kimse k›sa veya uzundönemde yenido¤an›n sa¤l›¤›n› riske ata-cak veya fiziksel bütünlü¤ünü etkileyecekher hangi bir hareketi uygulama hakk›nasahip de¤ildir. Hiçbir koflul alt›nda verilenhiçbir hasar mazur görülemez.

5. Her yenido¤an›n do¤ru kimlik, milliyet vekurumsal güvence tesbitine hakk› vard›r.Devlet bu hakk›, di¤er yafllardaki bireyleresa¤lad›¤› ölçüde garanti alt›na almal›d›r.

6. Her yenido¤an daha sonraki yaflam›ndakendisinin azami fiziksel, zihinsel, ruhsal,ahlaki, ve sosyal geliflimini sa¤layacaksa¤l›k, sosyal ve duygusal bak›m› almahakk›na sahiptir. Toplumlar bu hakkasayg› gösterilmesi için bütün gerekliliklerihaz›rlamak sorumlulu¤unu tafl›r. Ebev-yenlerin veya vasinin müdahele ihtimaliolmayan ve hekimin çocu¤un haklar›n›korumaya zorland›¤› acil durumlar d›fl›n-da, yenido¤an›n özgürlü¤ünü k›s›tlayacak,hiçbir t›bbi giriflim aile onay› al›nmaks›z›ngerçeklefltirilmemelidir. Ekonomik veyasosyal s›n›f gözetilmeksizin, ilgi eflitli¤isa¤lanmal› veher türlü ayr›mc›l›k mutlakreddedilmelidir.

7. Her yenido¤an büyümesini garanti alt›naalacak do¤ru beslenme hakk›na sahiptir.Annenin süt vermesi kolaylaflt›r›lmal› vedesteklenmelidir. Anneye ait kiflisel, fizik-sel veya psikolojik nedenlerle anne sütüverilmesinin mümkün olmad›¤› durumlar-da do¤ru, yapay beslenme sa¤lanmal›d›r.

8. Bütün yenido¤anlar do¤ru t›bbi bak›m al-ma hakk›na sahiptir. Çocuklar, t›bbi yak-lafl›m, rehabilitasyon ve koruyucu hizmetve en yüksek düzeyde sa¤l›¤›n sa¤lanma-s› hakk›na sahiptir. Devletler çocu¤unsa¤l›¤›nda belirleyici olan geleneksel uy-gulamalar›n yok edilmesini hedefleyentüm önlemleri almal›d›r. Hükümetler hem

do¤um öncesi hemde do¤um sonras›nda-ki dönemdeki sa¤l›kla ilgilenmelidir.

9. Yaflamla ba¤daflmayacak flekilde anoma-lili bir fetus tafl›yan gebe bir kad›n›n, gebe-li¤ini sürdürme veya e¤er isterse kendi ül-kesinin kanuni s›n›rlar› içinde gebeli¤inisonland›rma hakk› vard›r. Bu fetus do¤du-¤u takdirde, yenido¤ana gereksiz t›bbimüdahele uygulanmamal›d›r.

10. Yaflama s›n›r›n› aflan derecede immatürolan yenido¤an›n yaflat›lmas› için giriflim-de bulunulmamal›d›r. Bu durumlarda ka-rar hakk› uygulan›rken do¤umun gerçek-leflti¤i yerin co¤rafi, sosyal ve ekonomikkoflullar› dikkate al›nmal›d›r. Nadir olgu-larda do¤um gerçekleflmeden önce ailelerbilgilendirilmeli ve karara kat›l›mlar› sa¤-lanmal›d›r.

11. Her yenido¤an›n ülkesinin sosyal korumave güvenlik hizmetlerinden faydalanmahakk› vard›r. Bu hak sa¤l›k alan›nda ko-runma ve bak›m› oldu¤u kadar kanunialan› da kapsar.

12. Yenido¤an ailesinden, onay olmaks›z›nayr›lamaz. Çocuk istismar›na ait kan›t›nbulundu¤u ve yenido¤an›n yaflam›n›n riskalt›nda oldu¤u koflullarda, çocu¤un korun-mas›n›n garanti alt›na al›nmas› ad›na uy-gun yasal veya idari önlemler, çocu¤un ai-lesinden ayr›lmas›n› gerektirse bile al›n-mal›d›r. Bu kural yenido¤an›n hastanedeoldu¤u s›rada da uygulanabilir.

13. Her yenido¤an, evlat edinilme durumun-da, en azami garantiler ile evlat edinilmehakk›na sahiptir. Evlat edinmenin oldu¤udevletlerde, çocu¤un menfaatleri daimaön planda tutulmal› ve evlat edinmeninkabul edilebilmesi için tüm gerekli garan-tiler ve resmi mercilerden elde edilen tümyetkiler güvence alt›na al›nmal›d›r. Hiçbirkoflul alt›nda organlar›n sat›lmas› kabuledilemez.

14. Bütün yenido¤an ve gebe kad›nlar›n silah-l› çat›flman›n oldu¤u ülkelerde korunmaalt›na al›nma hakk› vard›r. Bu koflullardaannenin emzirmesi teflvik ve koruma alt›-na al›nmal›d›r.

Her yenido¤an, fiziksel ve zihinsel olgunlafl-mas›n›n tamamlanmam›fl olmas› nedeniylekendisi talep edemese de belirli haklara sahipbir bireydir. Bu haklar topluma, ülkelerin ka-nun yapan ve yürüten kurumlar›n› zorlayan birseri sorumluluklar ve zorunluluklar› yükler.

12 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

Page 13: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 13

Pediatrik endokrinolojide en s›k karfl›lafl›lanhastal›klardan birisi olan konjenital hipotiro-idizm (KH), tiroid hormonlar›n›n yetersiz sen-tezinden kaynaklan›r. Hastal›¤›n en önemliözelli¤i erken tan› konup tedavi edilmez isezeka gerili¤i ve kal›c› nörolojik sekellere yolaçmas›d›r. Bu ba¤lamda KH önlenebilen men-tal gerili¤in de en s›k karfl›lafl›lan nedenlerin-den biri kabul edilir. Buna karfl›l›k hastalar›n %95’den fazlas›nda yenido¤an döneminde has-tal›¤a özgü klinik bulgular yoktur. Bulgulartedrici olarak haftalar, hatta aylar içinde geli-flir.

Konjenital hipotirsidizmde mental gerilik, fetalyaflamda ve yaflam›n ilk iki-üç y›l›nda tiroidhormonlar›n›n beyin geliflimindeki etkin rolüile ilgilidir. Bunun nedeni hipotiroidizmde int-rauterin yaflamda ortaya ç›kan bir adaptasyonmekanizmas›na ba¤lanmaktad›r. Yap›lan ça-l›flmalarda hipotiroidizm oluflturulmufl deneyhayvanlar›n›n beyin hücrelerinde T4’ün T3’edönüflümünü sa¤layan iyodotironin deiyodi-naz enzim düzeyinin artt›¤› gösterilmifltir. Böy-lece, anneden geçen T4 yeterli ise fetus, yük-sek düzeydeki enzimin etkisi ile T4’den beyingeliflimi için gerekli T3 düzeyini sa¤lamakta vegebelik süresince hipotiroidizmin zararl› etki-lerinden korunabilmektedir (fiekil 1). Bu bul-gu ve sonuçlar hipotiroidizmli bebeklerin bü-yük ço¤unlu¤unun do¤umda ve sonraki ilkhaftalarda normal görülmesine k›smen de ol-sa aç›klama getirmifltir. Nadir de olsa tiroidhormonlar› yeterli olmayan annelerden do¤anbebeklerde hipotiroidizm nedenlerinden biri,örne¤in tiroid agenezisi varsa, intrauterin ya-flamda anne kökenli T4’ün yetersizli¤i bebektesantral sinir sistemi ve iskelet sistemi dahilbirçok sitemin etkilenmesine neden olarakbebe¤in yenido¤an döneminde belirti verme-sine yol açar.Araflt›rmalar, hasta bebeklerin %10’unun ilkay içinde, %35’inin üç ay içinde, %70’inin bir

y›l içinde, %100’ünün 3-4 y›l içinde tan› ald›-¤›n› göstermektedir. Ünitemizde izlenen 1000KH hastas›n›n retrospektif de¤erlendirmesin-de ortalama tan› yafl› 49.22 ay bulunmufl, va-kalar›n ancak %3.1’inin ilk ay içinde,%55.4’ünün ise iki y›ldan sonra tan› ald›¤›saptanm›flt›r.

Hastal›¤›n di¤er önemli bir özelli¤i, tedavisininbasit, maliyetinin düflük ve son derece etkinolmas›d›r. Hipotiroidizmin bu özellikleri arafl-t›rmac›lar› hastal›kta bir aflama aray›fl›na sok-mufl ve Nisan 1974’de Quebec’de KH için ilkpilot tarama program› bafllat›lm›flt›r. Amaçhasta bebekleri erken yakalamak, yeterli te-davi ile bu bebeklere nörolojik geliflimin opti-mum düzeyini yakalama f›rsat›n› vermek veKH’ye ba¤l› zeka gerili¤inin eradikasyonunusa¤lamakt›r.

KKOONNJJEENN‹‹TTAALL HH‹‹PPOOTT‹‹RROO‹‹DD‹‹ZZMM ‹‹ÇÇ‹‹NN YYEENN‹‹DDOO⁄⁄AANNTTAARRAAMMAASSII

Nurflen YORDAM 1, Alev ÖZÖN 2

Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi 1Pediatri Profesörü, 2Pediatri Yard›mc› Doçenti

fifieekkiill 11.. Tiroid hormonlar›n›n fetal beyine geçifli.Fetal beyine hormon geçifli iki yolla olur. Beyinegeçen hormonlardan en önemlisi T4’dür. T4 hemkan-beyin engelinden hem de BOS’tan geçer.Beyin hücrelerinin içinde 5’ monodeiyodinaz (5’DI)ile T3’e dönüflür.

Page 14: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

TTaabblloo IIII.. Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi Çocuk Sa¤l›¤› ve Hastal›klar› Anabilim Dal› EndokrinolojiÜnitesi’nde yürütülen konjenital hipotiroidizm taramas› çal›flmas›n›n 10 y›ll›k sonuçlar› (1991-2001).

Taranan bebek say›s› 187 728Geri ça¤r›lan bebek say›s› 5657Geri ça¤›rma oran› %3Ulafl›lma oran› %95.9Serum T4↓, TSH↑ bebek say›s› 239

Sintigrafi bulgusuDisgenezis 49Tiroid bezi normal veya büyük 190Kesin tan› alanlar (Aral›k 1991-Haziran 1998)

Etiyolojik da¤›l›m ‹nsidansDisgenezis 33 1: 3707Dishormonogenezis 13 1: 9410Geçici 62 1: 1973

KKoonnjjeenniittaall hhiippoottiirrooiiddiizzmm iiççiinn ttaarraammaaKonjenital hipotiroidizm taramas› günümüzdegeliflmifl ülkelerde standartlaflm›fl olup etkinbir düzeyde yürütülmektedir. Do¤u Avrupa ül-keleri aras›nda tarama geliflmeye bafllam›fl,Güney Amerika, Afrika ve Asya’n›n baz› böl-gelerinde ise geliflim halindedir. Konjenital hipotiroidizm taramas› bafllat›lma-dan önce klinik bulgulara göre tan› alan KHprevalans› 1:5000-1:10000 aras›nda de¤iflti¤ibildirilmifltir. Dünyada 1992 y›l›na kadar 50milyon bebek tarand›¤›nda, hastal›¤›n1:3000-1:4000 aras›nda görüldü¤ü gösterildi.Bununla beraber tarama programlar› hastal›-¤›n görülme s›kl›¤›n›n ›rk ve etnik yap›ya görede¤iflti¤ini ortaya koydu. Hastal›¤›n Afrika kö-kenli Amerikan popülasyonunda seyrek(1:17000, Teksas’da 1:10000), Hispanik po-pülasyonda (1:2700) s›k görüldü¤ü bildiril-mifltir.Ülkemiz ve komflu ülkelerde yap›lan pilot ça-l›flmalarda KH insidans› Türkiye’de 1:2736,Bulgaristan’da 1:2737, Yunanistan’da 1:3370,Riyad’da 1:2096, Do¤u Kudüs’de 1:1447 bu-lunmufltur. Konjenital hipotiroidizm nedenlerive prevalans› Tablo I’de görülmektedir. Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi ÇocukSa¤l›¤› ve Hastal›klar› Anabilim Dal›n›n En-dokrinoloji Ünitesi’nde TÜB‹TAK (TAG-0768)deste¤i ile bafllat›lan KH taramas›nda günü-müze de¤in al›nan sonuçlar Tablo II’de özet-lenmifltir.

14 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

TTaabblloo II.. Neonatal hipotiroidizm nedenleri ve pre-valans› (Fisher DA. Disorders of the thyroid in thenewborn and the infant. In: Sperling M(ed). Pediat-ric Endocrinology, Philadelphia: WB Saunders,1996 ve Fisher DA. AAP Newborn screening forcongenital hypothroidism: recommended guideli-nes, Pediatrics, 1993).

Tiroid disgenezisi 1:4000AgeneziHipogeneziEktopi

Tiroid dishormonogenezi 1:30.000TSH’ya yan›ts›zl›k‹yot yakalama defektiOrganifikasyon defektiTiroglobulin defekti‹yodotirozin deiyodinaz eksikli¤i

Hipotalamo-hipofizer anomali 1:100.000Panhipopitütarizm‹zole TSH eksikli¤iTiroid hormon direnci

Geçici hipotiroidi 1:40.000*‹laca ba¤l›Anneden geçen antikorlar‹diopatik

*Avrupa’da geçici hipotiroidi prevalans› iyot eksik-li¤i nedeni ile 1:200-1:8000 aras›ndad›r.

Page 15: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

KKoonnjjeenniittaall hhiippoottiirrooiiddiizzmm ttaarraammaass››nnddaaöönneemmllii nnookkttaallaarr

A. Konjenital hipotiroidizm taramas› fenilketo-nüri ve di¤er metabolik hastal›klar›n taramas›ile entegre yürütülür.

B. Tarama laboratuvarlar›

Taraman›n merkez laboratuvarlar›n›n y›lda100.000 yenido¤an taramak üzere genifl birbölgeyi kapsam›na almas› önerilmektedir. La-boratuvarda taranan örnek say›s›n›n50.000’in alt›na düflmesinin maliyet-yararoran›n›n düflmesine, kalite kontrol ve istatistikanalizlerinin yetersiz kalmas›na neden olaca¤›bildirilmektedir (ESPE raporu 1999).

Genifl ve anlaml› bir tarama için yeterli say›daörnek çal›fl›lmal›, örneklerin de¤erlendirilmesidikkatli yap›lmal›, do¤ru tan› konmal›d›r. Ta-n›y› do¤rulamak ve etiyolojiyi ortaya ç›kar-mak için gerekli di¤er tetkikler tarama merke-zinde çal›fl›labilmeli veya bu tetkiklerin yap›l-d›¤› bir baflka laboratuvar ile iflbirli¤i içindebulunulmal›d›r. Tan›n›n kesinleflmesi tedavi-nin planlanmas›nda pediatrik endokrinolo¤unkonsültanl›¤›na, bir baflka deyiflle uyar› veönerilerine gerek vard›r.

C. Örneklerin toplanmas›

Kan örne¤inin al›nma zaman›: Her canl› do-¤an bebekten hastaneden taburcu olmadanönce tarama için kan örne¤i al›nmal›d›r. ‹dealzaman do¤umu izleyen 3-5 günlerdir. Bunun-la beraber bebeklerin do¤umevlerinden ilk 24ile 48 saat içinde taburcu olmas› uzun süredirçözümü aranan bir sorundur. Örnekler ilk 24-48 saat içinde al›nd›¤›nda (serum TSH ve T4

düzeyinde fizyolojik yükselme nedeni ile) buörnekler aras›nda yanl›fl pozitif örnek say›s›n-da artma görülür ve kabul edilebilirin üzerinde"recall rate" (geri ça¤›rma oran›) ortaya ç›kar.Bununla beraber Avrupa Pediatrik EndokrinKH Çal›flma Grubu'nun (1999) önerisi, tedavi-nin yaflam›n ilk iki haftas› içinde bafllanmas›-n› sa¤layabilmek için kan örneklerinin birincigünden itibaren optimal üç gün, en geç beflin-ci güne kadar al›nmas›d›r. KH taramas›, kon-jenital adrenal hiperplazi taramas› ile birlikteyürütülüyorsa kan örne¤inin al›nmas› üçüncügünü geçmemelidir.

Evde do¤an bebeklerde kan örne¤i e¤itilmiflebe veya hemflire taraf›ndan ilk hafta içindeal›nmal›, kesinlikle beflinci gün geçirilmemeli-

dir. Prematüre bebeklerde yüksek TSH sal›n›-m›nda gecikme ve geçici hipotiroidizme yat-k›nl›k nedeni ile gebelik yafl› 32. haftaya ulafl-t›¤›nda kan örne¤i tekrarlan›r. Kan de¤iflimi vekan transfüzyonu yap›lan bebeklerde kan ör-ne¤inin ifllemden önce al›nmas› zorunludur.Prematüre ve hasta bebeklerde dopamin kul-lan›m› söz konusu oldu¤unda, kan örne¤inin7-14. günlerde ikinci kez tekrarlanmas› ge-reklidir. ‹yot kontaminasyonu, geçici hipotiro-idizmin s›k rastlanan nedenlerinden biri oldu-¤undan iyot içeren bilefliklerle karfl›laflan ye-nido¤anlardan ikinci kez kan örne¤i al›nmal›-d›r.

Kan örne¤inin toplanmas›: Kapiller kan örne-¤inin toplanmas›nda fenilketonüri taramas›n-da kullan›lan filtre ka¤›tlar› kullan›l›r. Bebe¤intopu¤u temizlendikten sonra topuk steril birlanset ile 2.5 mm’den daha derin olmayacakflekilde delinir. ‹lk damla kan silindikten sonrafiltre ka¤›d›na çap› 5-6 mm’den küçük olma-yacak ve ka¤›d›n arka yüzüne ayn› büyüklük-te geçecek miktarda en az iki, ideali üç dam-la kan emdirilir. Ka¤›t üzerindeki 5 mm çap›n-daki kan miktar› 8 mL’dir ve hematokrit 55kabul edildi¤inde içerdi¤i serum miktar› 3.5mL ile uyumludur. Bu miktar ölçüm için yeter-lidir. Kan örnekleri 24 saat içinde posta veyaörnek toplamakla yükümlü kurye arac›l›¤› iletarama laboratuvar›na gönderilir. Laboratuva-ra ulaflan örnekler 48 saat içinde çal›fl›l›r. Busüre içinde 2-8°C saklan›r; günefl ›fl›¤›, ›slakzemin, çay ve kahve kontaminasyonundanuzak tutulur.

TTaarraammaaddaa kkuullllaann››llaann yyöönntteemmlleerr

Konjenital hipotiroidizm için bafllat›lan tarama25 y›l›n› tamamlam›fl olmas›na karfl›n en dü-flük yanl›fl pozitif ve en düflük yanl›fl negatiflikyüzdesini yakalayabilmek için metodoloji üze-rindeki incelemeler halen devam etmektedir.Taramada kullan›lan metodun seçimindenönce ve uygulama s›ras›nda afla¤›da belirtilenüç soru cevapland›r›l›r:

1. Taraman›n amac› nedir?

2. Sensitivite, do¤ruluk, spesifisite yönündenen iyi ölçüm metodu hangisidir?

3. Kullan›lan ölçüm yönteminde hastay› sa¤-l›kl› bebekten ay›rmada seçilecek "cut off"de¤eri ne olmal›d›r?

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 15

Page 16: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

Amaca yönelik iki yöntem kullan›l›r:

1. Amaç a¤›r derecede mental gerilik yapanprimer KH’li bebekleri yakalamak ise pri-mer tarama parametresi olarak sadeceTSH ölçümü kullan›lmas› yeterli olur.

2. Taraman›n amac› primer, sekonder ve ter-siyer, ayr›ca hipertiroksinemili ve tiroksinba¤lay›c› protein (TBG) bozukluklar›n› ya-kalamaya yönelmifl ise tarama paramet-resi olarak T4 ölçümü kullan›l›r.

TSH ölçümüTSH ölçümü ile tarama en s›k kullan›lan etkinbir yöntemdir. Günümüzde Hollanda d›fl›ndaAvrupa ülkelerinin tümünde, Japonya’da,Avustralya’da, Kuzey Amerika’n›n baz› bölge-lerinde kullan›lmaktad›r. Bu yön-tem ile hipotiroidizmde potansiyelbeyin zedelenmesinin nedeni olanbelirgin ve kompanse (T4 ve sT4

normal s›n›rlar içinde) hipotiroidivakalar›n›n tümüne yak›n› sapta-n›r. Ayr›ca yüksek TSH, iyot ek-sikli¤inin ortaya ç›kart›lmas›ndave kontrolünde de kullan›lmakta-d›r. ‹yot eksikli¤i olmayan bölge-lerde topuk kan› ile yap›lan tara-malarda, neonatal TSH’nin 5µU/L’nin üzerinde bulunma yüz-desi %3’den azd›r. Bu s›kl›¤›n %3-19.9 olmas› hafif iyot eksikli¤inin;%20-39.9 olmas› orta derecedeeksikli¤in ve % 40’›n üzerinde ol-mas› a¤›r eksikli¤in iflaretidir(DSÖ, UNICEF, ICCIDD).

"Cut off"un belirlenmesi: Tara-mada yanl›fl pozitif ve yanl›fl ne-gatif de¤erleri en aza indirebilmekiçin "cut off"’un iyi belirlenmesigerekir. Bu de¤erler belirlenirkenyanl›fl negatiflik nedeni ile kaç›r›-lan konjenital hipotiroidizm vaka-lar›n›n önemi ve bunun yan› s›rayanl›fl pozitif örneklerin anneler-babalar üzerinde yaratt›¤› psiko-lojik bask› göz önünde bulundu-rulmal›d›r.

Kan örneklerinin ilk 48 saat için-de al›nmas›, taramada yanl›fl po-zitif vakalar›n KH’li vakalara ora-

n›n› yükseltir (2:1-3:1). Böyle durumlarda ye-terli bir örnek grubundan edinilen deneyim ile"cut off" de¤erinin yükseltilmesi bu sorunu gi-derebilir. Ayr›ca son y›llarda TSH’nin, yeterliderecede duyarl› yöntemlerle ölçülüyor olma-s› (duyarl› [sensitif] TSH yöntemi) ilk 24-72saat aras›nda al›nan kan örneklerindeki yanl›flpozitiflik oran›n› düflürmektedir. Baz› araflt›r-mac›lara göre duyarl› TSH ölçüm yöntemikullan›ld›¤›nda yanl›fl pozitiflik yüzdesi, sade-ce do¤umu izleyen ilk 6-12 saat içinde al›nanörneklerde yüksek bulunmaktad›r. Primer KHiçin duyarl› TSH yönteminin sensitivitesi%97.5, spesifisitesinin %99 oldu¤u bildiril-mektedir.

TSH yöntemi kullan›ld›¤›nda "cut off" de¤erikapiller kanda 20-30 µIU/ml (ortalama 25

16 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

fiekil 2. Yenido¤an bebeklerde konjenital hipotiroidizm taramas› (Hacettepe Üniversitesi).

KKaappiilllleerr kkaann öörrnnee¤¤ii

TTSSHH ööllççüümmüü

TTSSHH >> 3300 µUU//mmll TTSSHH >> 5500 µUU//mmll

TTSSHH 3300 -- 5500 µUU//mmll

NNOORRMMAALL SSEERRUUMM TT44,, TTSSHH

KKaappiilllleerr kkaann öörrnnee¤¤ii tteekkrraarr››

NNOORRMMAALL SSeerruumm TT44↓,, TTSSHH↑

HHAASSTTAA

TTSSHH << 3300 µUU//mmll TTSSHH >> 3300 µUU//mmll

NNOORRMMAALL SSEERRUUMM TT44,, TTSSHH

NNOORRMMAALL SSeerruumm TT44↓,, TTSSHH↑

HHAASSTTAA

fifieekkiill 22.. Yenido¤an bebeklerde konjenital hipotiroidizm taramas› (Hacet-tepe Üniversitesi).

Page 17: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

µIU/ml) olarak önerilmektedir. Hacettepe Üni-versitesi T›p Fakültesi Çocuk Sa¤l›¤› ve Has-tal›klar› Anabilim Dal› Endokrinoloji Ünite-si’nde TÜB‹TAK (TAG-0768) deste¤i ile bafl-lat›lan KH taramas›nda bafllang›çta "cut off"20 µIU/ml kabul edilmiflse de retrospektif de-¤erlendirme sonucunda "cut off" 30 µIU/ml’yeyükseltilmifltir. Günümüzde taramaya, belirle-nen bu de¤erle devam edilmektedir (fiekil 2).

Geri ça¤›rma oran›: TSH ölçümüne dayanantarama programlar›nda geri ça¤›rma oran›%0.3-1.7 aras›nda de¤iflmektedir. Geri ça¤›r-ma oran›n› kapiller kan örne¤inin al›nma za-man›, kullan›lan TSH ölçüm yöntemi, belirle-nen "cut off" de¤eri ve bölgenin iyot statüsüetkiler. DeLange ve arkadafllar› iyot eksikli¤ibölgelerinde geri ça¤›rma oran›n›n, iyot eksik-li¤i bulunmayan bölgelere göre 13 kat dahayüksek oldu¤unu bildirmifltir.T4 ölçümüTaramada amaç KH’li hasta bebeklerin tümü-nü yakalamaya yönelik ise topuk kan›ndan T4

ölçümü yap›l›r. Baz› merkezlerde ise T4 tara-mas› TSH ve TBG ile birlikte yürütülmektedir.Bu yöntem kullan›larak yap›lan KH tarama-s›nda örneklerin tümünde T4 ölçümü yap›l›r.T4 de¤eri 20. persentil ve alt›nda kalan örnek-lerde TSH; T4 de¤eri beflinci persentil ve alt›n-da kalan örneklerde ise TBG ölçümü yap›l-maktad›r. Bu yöntem ile taraman›n sensitivi-tesi %98 ve spesifisitesi %99’un üzerindedir,geri ça¤›rma oran› ise %0.4 oldu¤u bildiril-mektedir.Bu yöntem ile belirgin primer hipotiroidizm,sekonder, tersiyer hipotiroidizm, TBG eksikli-¤i ve hipertiroksinemili bebekler saptan›r. Bu-na kompanse hipotiroidizmin (T4 normalin alts›n›rlar›nda ve TSH yüksek) en s›k rastlanannedeni ektopik tiroidli vakalar TSH ölçülme-den sadece T4 ölçümü ile atlanm›fl olur. T4’ünTSH veya TBG ile birlikte ölçümü ile gerçek-lefltirilen tarama programlar›nda ise hem ma-liyet yükselir hem de tarama yöntemi karma-fl›klafl›r. Hipotiroidizm yönünden tek avantaj›ise primer KH’ye göre çok seyrek olan sekon-der hipotiroidizm vakalar›n›n yakalanmas›d›r. T4 ve TSH’nin ayn› zamanda ölçümüKonjenital hipotiroidizm için ideal olan taramayöntemidir. Bununla beraber pilot tarama ve-ya taraman›n ülke düzeyinde yayg›nlaflt›r›l-mas›nda yöntem seçilirken tarama konusun-

daki deneyim, toplumun ihtiyaçlar› ve parasalkaynaklar›n gücü esas al›nmal›d›r. Teknik veinsan hatalar› tamamen ortadan kald›r›lsa bilebu konuda yap›lan daha önceki çal›flmalar›nsonuçlar› dikkate al›nd›¤›nda, kullan›lan yön-teme bak›lmaks›z›n taramada yakalanama-yan vakalar›n olabilece¤i bir gerçektir.

TTaarraammaallaarrddaa kkaaçç››rr››llaann vvaakkaallaarr

Her tarama program›nda oldu¤u gibi KH tara-mas›nda da kaç›r›lan vakalar vard›r. Bunlarbiyolojik varyantlar ve taraman›n getirdi¤i ha-talar olmak üzere iki grupta toplan›r (TabloIII).

Primer KH olup da TSH düzeyi geç yükseldi¤iiçin ilk taramada saptanmayan, do¤umu izle-yen 3-4 ay içinde klinik belirti ve bulgu ilesaptanan vakalar bildirilmifltir. La Franchi vearkadafllar›n›n Amerika’n›n kuzeybat› bölgesi-ni kapsayan bir tarama bölgesinde rutin ilk ta-ramay› (prevalans 1:4461) takiben 4-6 haftaiçinde 484 604 taranm›fl bebek tekrar tarand›-¤›nda, ilk taramada normal bulunan 19 hipo-tiroidili bebek yakalanm›flt›r (1:25505). Örneklerin toplanmas›nda, sonuçlar›n yanl›flokunmas›, "cut off" de¤erinin yüksek seçilme-si, örneklerin kar›flmas›, kay›tlarda yetersizliksonucu hasta bebekler kaç›r›labilir. Bunlar›nyan› s›ra adres de¤iflimi, yanl›fl adres verilme-si hasta bebe¤e ulaflmada ortaya ç›kan sorun-lard›r.

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 17

TTaabblloo IIIIII Konjenital hipotiroidizm taramas›ndayanl›fl pozitifli¤e yol açan etkenler.

Biyolojik varyantlar

Hipotalamus - hipofizer hipotiroidizm

(TSH taramas›)

TSH yükselmesinde gecikme (TSH taramas›)

Hafif hastal›k (normal T4, yüksek TSH)

(T4 taramas›)

Taramada ortaya ç›kan hatalar

Örnek toplamada

Örneklerin ifllenmesinde

Sonuçlar›n bildirilmesinde

Page 18: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

18 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

TTaann››nn››nn ddoo¤¤rruullaannmmaass››

Genel olarak kan örne¤inde TSH 25 µIU/L(20-30 µIU/L) üzerinde ise ikinci bir spot ör-nekte TSH tekrarlan›r. ‹lk örnekte TSH > 40-50 µIU/L olan bebeklerde ise klinik ve hormo-nal kontrol gereklidir. Geri ça¤r›lan bebekler-de iyi bir öykü al›n›r, f›zik muayene yap›l›r vekemik matürasyonu saptan›r. Serum TSH, T4

(sT4), T3 (sT3) ölçümü sonucu tan› do¤rulan›rveya ay›rt edilir. Tan›n›n do¤ruland›¤› vakalar-da bundan sonraki aflama hastal›¤›n etiyoloji-sine yönelik incelemelerdir. Bunun için hastabebeklere ilk aflamada tiroid sintigrafisi uygu-lan›r. Tiroidi görüntülenemeyen bebeklereikinci aflama tiroidin ultrasonografik incele-mesidir. Böylece tiroid agenezisi ile iyot yaka-lama defektinin ay›r›c› tan›s› yap›labilir. Ha-cettepe Üniversitesi ‹hsan Do¤ramac› ÇocukHastanesi Endokrinoloji Ünitesi’nde yürütül-mekte olan konjenital hipotiroidizm taramas›ak›fl flemas› fiekil 2’de gösterilmektedir.Bu incelemeler ile hipotiroidizmin etiyolojisiayd›nlat›lamazsa veya tan› hakk›nda flüphevarsa (geçici hipotiroidizm?), üç yafl›ndansonra hasta tekrar etiyolojiye yönelik tetkikedilir. Bunun için tedavi (L-T4) dört hafta süreile kesilir. Bu süre sonunda T4 düzeyi düfler,TSH düzeyi yükselir ise kal›c› hipotiroidizm ta-n›s› ile izleme al›n›r. Bir baflka alternatif ise te-davi için verilen dozun 30 gün süre ile yar›yaindirilmesidir. Bu süre sonunda TSH düzeyi 20µIU/L’nin üzerine ç›karsa bu bebekler kal›c›tip KH kabul edilir.

TTeeddaavvii

Konjenital hipotiroidizm tedavisi acildir. Teda-vinin bafllang›c› ilk iki haftan›n ötesine geç-

memelidir. Tedavinin bafllanmas› ve planla-mas›na pediatrik endokrinolo¤un konsültanl›-¤›nda karar verilir. Na-levotiroksin (LT4) üni-form etkinli¤i, güvenilir absorpsiyonu ve peri-ferde T3’e monodeiodine olmas› nedeni ile ev-rensel olarak kullan›lan ilaçt›r. Hipotiro-idizm’de T4’ün dozu yafl ilerledikçe azal›r. Ya-fla göre uygulanan dozlar Tablo IV’de izlen-mektedir. Bafllang›ç dozu 10-15 µg/kg’d›r. Birbaflka alternatif ilaç dozunun 100 µg/m2/günolarak hesaplanmas›d›r. A¤›r hipotiroidizmvakalar›nda (T4 < 5 µg/dl veya ölçülemez dü-zeyde) bafllang›ç dozunun (prematüre ve ge-belik yafl›na göre düflük do¤um a¤›rl›kl› be-bekler d›fl›nda) 50 µg/gün olmas› önerilir. Bubebeklerin tirotoksikoz yönünden yak›ndan iz-lenmesi gereklidir. Türkiye’de Na-L-tiroksinin0.1 mg içeren tabletleri bulunmaktad›r. Tabletgünlük olarak ezilir, birkaç ml su veya annesütü içinde aç karn›na bebe¤e verilir.

Tedavinin ilk aylar›nda dikkatli bir hormonalve klinik monitörizasyon yap›lmal›d›r. Hasta-lar, serum T4, sT4 ve duyarl› TSH ölçümleri ileyak›ndan izlenir. ‹zlem s›ras›nda T4 ve T3 nor-mal s›n›rlarda bulunmas›na ra¤men TSH yük-sek seyretmekte israr ederse, özellikle bu bul-gulara kemik yafl›nda gerilik efllik ediyorsa budurum, normal T4 ve T3’e ra¤men tiroksin te-davisinin yetersizli¤ini veya tedaviye uyum-suzlu¤u gösterir.

Tedavi s›ras›nda klinik olarak tirotoksikoz be-lirtileri olmas›na ra¤men TSH yüksek bulunur-sa TSH “feedback” yetersizli¤i düflünülür (di-rengen TSH). T4 dozu normalin üst s›n›r›n› afl-t›¤›nda ilaç dozu yaklafl›k %15-20 azalt›l›r. Tedaviye baflland›ktan sonra ikinci ve dör-düncü haftalarda, bundan sonra ilk y›l için ikiayda bir, 1-3 yafl aras›nda üç ayda bir, üç ya-

Tablo IV. Konjenital hipotiroidizm tedavisinde kullan›lan Na-L tiroksin dozlar›.

Oral Na-L tiroksin dozuYafl µg/kg/gün µg/gün

0 - 6 ay 8 - 10 25 - 506 - 12 ay 6 - 8 50 - 751 - 5 yafl 5 - 6 75 - 1006 - 12 yafl 4 - 5 100 - 150> 12 yafl 2 - 3 150 - 200

Page 19: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

fl›ndan sonra 6-12 ayda bir kez yap›lan kont-rollerle hastan›n izlenmesi idealdir. Kontroller-de T4, sT4, T3, sT3, TSH ölçümü yap›l›r. ‹lk y›l-lar alt› ayda, üç yafl›ndan sonra y›lda bir kezkemik yafl› de¤erlendirilir. Taraman›n 26. y›l›nda çeflitli ülkelerde yürütü-len ulusal veya uluslararas› ölçekteki araflt›r-malar ile günümüzde yeterli düzeyde veri top-lanm›flt›r. Bunlar›n sonuçlar›na göre KH erkentedavi bafllan›r (median 14 gün), yeterli teda-vi görür, uygun çevrede yetifltirilirse IQ de¤er-leri normal çocuklar›n IQ de¤erleri ile uyumlubulunmufltur. Bununla beraber IQ’leri normalbulunmas›na ra¤men baz› çocuklarda koordi-nasyon ve ince motor becerilerde yetersizliksaptanm›flt›r. Bunlar›n derecesi ile bafllang›ç-taki serum T4 düzeyi ve kemik matürasyonuaras›nda korelasyon bulunmufl olup bu bulgu-lar yeni aray›fllara yol açm›flt›r.Literatür bilgilerine göre annede subklinik hi-potiroidizm olsa bile fetusta normal beyin ge-liflimini etkilemektedir. Hipotiroidili annedendo¤an yenido¤anlarda saptanan biliflsel (kog-nitif) eksikliklerin insidans›, normal annelerinhipotiroidili bebeklerinde gözlenenden dahayüksek bulunmufltur. Buna karfl›n fetal beyinharabiyeti hipotiroidili anneye verilen T4 teda-visi ile önlenebilir. Bu nedenle annelerin gebe-lik s›ras›nda hipotiroidizm yönünden taranma-lar› ve tedaviye mümkün oldu¤u kadar erkenbafllanmas›n›n gereklili¤i gündeme gelmekte-dir.

KKAAYYNNAAKKLLAARR

1. AAP Section on Endocrinology and Committeeon Genetics, and American Thyroid Associati-on Committee on Public Health. Newborn scre-ening for congenital hypothyroidism: recom-mended guidelines. Pediatrics 1993; 91:1203-1209.

2. American Academy of Pediatrics, Committeeon Genetics. Newborn screening fact sheets.Congenital hypothyroidism. Pediatrics 1996;98: 473-501.

3. Calvo R, Obrégon MJ, Ona CR, et al. Congeni-tal hypothyroidism, as studied in rats. Crucialrole of maternal thyroxine but not of 3.5.3’-tri-iodothyronine in the protection of the fetal bra-in. J Clin Invest 1990; 86: 889-899.

4. Costante G, Grasso L, Ludovico O, et al. Thestatistical analysis of neonatal TSH results

from congenital hypothyroidism screeningprograms provides a useful tool for the charac-terization of moderate iodine deficiency regi-ons. J Endocrinol Invest 1997; 20: 251-256.

5. DaLange F. Neonatal screening for congenitalhypothyroidism: results and perspectives.Horm Res 1997; 48: 51-61.

6. DeLange F. Screening for congenital hypothy-roidism used as an indicator of the degree ofiodine def›ciency and of its control. Thyroid1998; 8: 1185-1192.

7. Dussault JH, Morissette J. Higher sensitivity ofprimary thyrotropin in screening for congenitalhypothyroidism: a myth? J Clin EndocrinolMetab 1983; 56: 849-852.

8. Dussault JH. The anecdotal history of scre-ening for congenital hypothyroidism. J ClinEndocrinol Metab 1999; 84: 4332-4334.

9. Fisher DA. Effectiveness of newborn screeningprograms for congenital hypothyroidism: pre-valance of missed cases. Pediatr Clin NorthAm 1987; 34: 881-890.

10. Fisher DA. Management of congenitalhypothyroidism. J Clin Endocrinol Metab1991; 72: 523-529.

11. Foley T, Malvaux P, Blizzard R. Thyroid Dise-ase. In: Kappy MS, Blizzard RM, Migeon CJ(eds). Wilkins The Diagnosis and Treatment ofEndocrine Disorders in Childhood and Adoles-cence (4th ed) Springfield, CC Thomas Publis-hers, Illinois, 1994: 461-487.

12. Foley TP. Screening logistics: analysis of TSHand/or T4. Abstracts of the 5th Joint Meeting ofthe European Society for Pediatric Endocrino-logy and The Lawson Wilkins Pediatric Endoc-rine Society. 1997: 14.

13. Klein RZ, Mitchell ML. Maternal hypothyro-idism and child development. Horm Res 1999;52: 55-59.

14. LaFranchi SH, Hanna CE, Krainz PA, et al.Screening for congenital hypothyroidism withspecimen collection at two time periods: re-sults of the northwest regional screening prog-ram. Pediatrics 1985; 76: 734-739.

15. Leger J. Screening for congenital hypothyro-idism in France. Misdiagnosed cases: collabo-rative study of screening centers in France. EurJ Pediatr 1990; 149: 605-607.

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 19

Page 20: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

20 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

16. Porterfield SP, Stein SA. Thyroid hormonesand neurological development: Update 1994.Endocr Rev 1994; 3: 357-363.

17. Report of Newborn Committee of the Europe-an Thyroid Association. Neonatal screening forcongenital hypothyroidism in Europe. 1978: 1-27.

18. Sack J, Feldman I, Kaiserman I. Congenitalhypothyroidism screening in the West Bank: atest case for screening in developing regions.Horm Res 1998; 50: 151-154.

19. Tar›m ÖF, Yordam N. Congenital hypothyro-idism in Turkey: A retrospective evaluation of100 cases. Turk J Pediatr 1992: 34: 197-202.

20. Toublanc JE. Comparison of epidemiologicaldata on congenital hypothyroidism in Europewith those of other parts in the world. HormRes 1992: 38: 230-235.

21. Toublanc JE. Draft of ESPE guidelines for ne-onatal screening for congenital hypothyro-idism. Abstracts of the 5th Joint Meeting of theEuropean Society for Pediatric Endocrinology

and The Lawson Wilkins Pediatric EndocrineSociety. 1997: 19.

22. Van Vliet G. Neonatal hypothyroidism: treat-ment and outcome. Thyroid 1999: 9: 79-84.

23. Vulsma T, Gons MH, Viljder JJM. Maternal-fe-tal transfer of thyroxine congenital hypothyro-idism due to a total organification defect orthyroid agenesis. N Engl J Med 1989: 321: 13-16.

24. Working Group on Neonatal Screening of theEuropean Society for Pediatric Endocrinology.Revised guidelines for neonatal screeningprogrammes for primary congenital hypothy-roidism. Horm Res 1999: 52: 49-52.

25. Yordam N, Çal›ko¤lu AS, Hatun fi, et al. Scre-ening for congenital hypothyroidism in Turkey.Eur J Pediatr 19950 154: 614-616.

26. Yordam N, Alikaflifo¤lu A, Özön A, KandemirN. Konjenital hipotiroidizm taramas› sonuçlar›:10 y›l›n de¤erlendirilmesi. VI. Ulusal PediatrikEndokrinoloji Kongresi, Kayseri, 2001:302

Page 21: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 21

Konjenital adrenal hiperplazi (KAH), adrenalkortekste kortizol biyosentezindeki kal›tsalbozukluklardan kaynaklanmaktad›r. Adrenalbezde kolesterolün kortizole dönüflümü, herbiri ayr› birer enzimle katalizlenen befl reaksi-yonla gerçekleflir. Bu enzimlerden birinin ek-sikli¤i kortizol sentezinde yetersizli¤e yol açar.Adrenal korteksten salg›lanan kortizolün hipo-talamus ve hipofiz üzerindeki negatif geri bes-lemesinin ortadan kalkmas›, kortikotropin“releasing” hormon (CRH) ve adrenokortikot-ropik hormonda (ACTH) art›fla neden olur.Artan ACTH, adrenal bezi uyararak hiperpla-ziye yol açar. Ayr›ca adrenal bezde, eksik olanenzimin gerisindeki substratlar birikerek mi-neralokortikoid ve androjen biyosentezine yö-nelir. Hastal›¤›n klinik bulgular›, enzim eksik-li¤inin niteli¤ine göre tuz kayb›, virilizasyon yada yetersiz virilizasyondan, hipertansiyonakadar de¤iflen bir yelpazede ortaya ç›kar.

Konjenital adrenal hiperplazinin en s›k(%95’den fazlas›) görülen biçimi 21–hidroksi-laz eksikli¤idir. Hastal›k, 21 hidroksilaz› kod-layan genin mutasyonlar›ndan kaynaklan›r,otozomal resesif geçifllidir. Enzim eksikli¤ininderecesine göre hastal›¤›n üç tipi tan›mlan-m›flt›r: (1) Tuz kaybettiren tip: Enzim eksikli¤itam ya da tama yak›nd›r; glukokortikoid(kortizol) eksikli¤inin yan› s›ra mineralokorti-koid biyosentezi de bozuktur ve yaflam›n ilkhaftas›ndan sonra tuz kayb›na yol açar. Enzi-min gerisindeki substrat (17-hidroksiproges-teron, 17OHP) birikerek adrenal androjensentezine yönelir. Artan androjenler k›z ço-cuklar›nda, anne karn›nda bafllayan virilizas-yon ve ambigus genitalyaya yol açar; erkekçocuklar›nda ise makrogenitosomya görülür.Do¤umdan sonra hem erkek hem de k›z ço-cuklar›nda fiziksel ve seksüel geliflme h›zlan›r.(2) Basit virilizan tipte enzim aktivitesi norma-lin %10’undan düflüktür; tuz kayb› yoktur yada klinik olarak önemsiz derecededir. Adre-

nalden salg›lanan androjenlerin artmas›naba¤l› olarak virilizasyon ortaya ç›kar. (3) Kla-sik olmayan ya da geç-bafllayan tipte ise en-zim aktivitesi normalin %20-50’si kadard›r.Tuz kayb› görülmez, virilizasyon ise yenido-¤an ve erken süt çocuklu¤u ça¤›nda belirginde¤ildir. Yenido¤an döneminde d›fl genital or-ganlar normal görünümdedir. Çocukluk ça-¤›nda her iki cinste erken pübertal geliflmegörülebilir. K›z çocuklar›nda ergenlik döne-minde, adrenal androjenlere ba¤l› akne, hirflü-tizm, menstrüel bozukluklar, daha ileri yafllar-da da infertilite ortaya ç›kar. Moleküler gene-tik çal›flmalar, enzim aktivitesindeki bozuklu-¤un derecesinin, kodlay›c› gendeki mutasyo-nun tipine ba¤l› oldu¤unu ortaya koymufltur.Hastal›¤›n kesin tan›s›, bazal 17OHP düzeylerive ACTH testinde altm›fl›nc› dakikada 17OHPdüzeylerinin yüksek bulunmas› ile konulur.Moleküler genetik çal›flmalar da tan›da kulla-n›lmaktad›r.

Klasik tipte KAH, özellikle k›z çocuklar›nda,yenido¤an ya da erken süt çocuklu¤u döne-minde de¤iflik derecelerde ambigus genitalya-ya yol açt›¤›ndan genellikle kolayca tan›nabi-lir. Erkek çocuklar›nda makrogenitosomya ki-mi zaman gözden kaçabilir. Bu durumda hi-poglisemi, tuz kayb› (hiponatremi, hiperkale-mi), kusma, ishal gibi adrenal kriz bulgular›ortaya ç›kt›¤›nda sa¤l›k kurulufllar›na getirile-bilir. Bununla birlikte, do¤umda afl›r› virilizeolmufl k›z çocuklar›nda yanl›fl cinsiyet tayini,erkek çocuklar›nda ise makrogenitosomyan›nfark edilmemesi tan›da gecikmeye yol açarakadrenal kriz ve ölümle sonuçlanabilir.

Klinik tan›ya dayanan insidans ve prevalansçal›flmalar›nda hastal›¤›n s›kl›¤› farkl› popü-lasyonlarda 490 ile 67000 canl› do¤umda birbildirilmifltir. Ancak k›z/erkek oran›n›n otozo-mal resesif bir hastal›kta beklenenden yüksekolmas› (1’in, kimi serilerde 2’nin de üzerinde)kimi vakalar›n, özellikle de erkek çocuklar›n›n

KKOONNJJEENN‹‹TTAALL AADDRREENNAALL HH‹‹PPEERRPPLLAAZZ‹‹ ‹‹ÇÇ‹‹NNYYEENN‹‹DDOO⁄⁄AANN TTAARRAAMMAASSII

Alev ÖZÖN 1, Nurflen YORDAM 2

Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi, 1Pediatri Yard›mc› Doçenti, 2Pediatri Profesörü

Page 22: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

yenido¤an döneminde tan› alamadan kaybe-dilmifl olabilece¤ini düflündürmektedir. Yuka-r›da belirtildi¤i gibi, ambigus genitalyal› k›zçocuklar›ndan baz›lar›nda do¤umda yanl›flcinsiyet tayini, cinsiyet de¤iflimini ya da cinsi-yet de¤iflimine gidilemeyen vakalarda fertiliteflans›n›n yitirilmesi sonucunu do¤urmaktad›r.Basit virilizan tipte tan›n›n çocukluk hatta er-genlik dönemine dek gecikmesi boy k›sal›¤›nayol açmaktad›r. Bütün bu sorunlar›n getirdi¤ikay›plar ve duygusal travma, erken tan›n›nönemini ve KAH’nin kitlesel taramaya uygunnitelikler tafl›y›p tafl›mad›¤› sorusunu günde-me getirmifltir. Kitlesel tarama gerektiren hastal›klar›n tafl›-d›klar› özellikler bilindi¤i gibi, klinik tan›n›ngüç olmas›, erken tan› konulup tedavi edilme-di¤i takdirde kal›c› sakatl›¤a yol açmas› ya dahayati tehlike tafl›mas›, tedavi edilebilir olma-s›, yeterince ucuz ve güvenilir bir test yöntemibulunmas› ve popülasyonda makul bir s›kl›k-ta görülmesidir. Yenido¤an döneminde KAH taramas›n›n ge-rekli olup olmad›¤› konusunda iki türlü düflün-ce vard›r. Taraman›n gereklili¤ini savunanlaragöre, klinik tan›ya dayanan insidans ve preva-lans çal›flmalar›nda KAH’l› k›zlar›n, erkeklereoran›n›n birin oldukça üstünde bulunmas›özellikle erkek çocuklar›n›n yenido¤an ya daerken süt çocuklu¤u ça¤›nda tan› alamadankaybedildi¤ini göstermektedir. Taraman›n ge-reksiz oldu¤unu savunanlar ise eskiden, halksa¤l›¤› ve çocuk sa¤l›¤› hizmetlerindeki yeter-sizliklerin, kimi vakalar›n tan› almadan kaybe-dilmesine yol açt›¤›n› kabul etmekle birlikte,günümüzde, çocuk ve halk sa¤l›¤› alan›ndagelinen noktada bu vakalar›n klinik olarak ar-t›k pek kaç›r›lmad›¤› görüflünü ileri sürmekte-dirler. Bununla ilgili kimi yay›nlarda, yak›n ta-rihte yürütülen prevalans çal›flmalar›ndak›z/erkek oran›n›n bire yaklaflt›¤› belirtilmek-tedir.1977 y›l›nda, fenilketonüri ve konjenital hipo-tiroidi tarama programlar› için Guthrie ka¤›d›-na al›nan topuk kanlar›nda 17OHP düzeyleri-ni ölçebilecek bir radyoimmunassay yöntemi-nin gelifltirilmesi ile yenido¤anlarda KAH tara-mas›n› gerçeklefltirmek ve yukar›daki soruyayan›t aramak mümkün olmufltur. Pang ve ar-kadafllar›, gelifltirdikleri yöntemi normal veKAH flüphesi olan yenido¤anlarda karfl›laflt›-rarak yöntemin güvenilirli¤ini ortaya koyduk-tan sonra, KAH s›kl›¤›n›n yüksek oldu¤u bili-

nen Alaska’da yürüttükleri bir pilot çal›flmadaKAH taramas›n›n yarar›n› ilk kez sorgulad›lar.Çal›flmada Alaska’da yaflayan Yupik Eski-mo’lar›nda tuz kaybettiren tipte KAH preva-lans›n›n daha önce bilinenden (1:490) dahas›k (1:282) oldu¤unu saptad›lar. Pilot çal›flmas›ras›nda, KAH tan›s› kesinleflen dört vakadanyaln›z birisi ambigus genitalya nedeni ile do-¤umda tedaviye al›nm›fl, di¤er iki k›z ve bir er-kek çocuk ise ancak tarama ile saptanm›fl idi.Bulgular en az›ndan KAH’nin s›k oldu¤u bili-nen toplumlarda yenido¤an dönemi KAH ta-ramas›n›n gereklili¤ini ortaya koyarken, KAHs›kl›¤›n›n daha az oldu¤u toplumlarda taramayürütmeye gerek olup olmad›¤› sorusu henüzyan›t›n› bulmufl de¤ildi.

1988 y›l›nda Pang ve arkadafllar›, alt› ülkede,klasik KAH için yürütülen 13 yenido¤an tara-ma program›n›n 10 y›ll›k sonuçlar›n› bildirdilerve sonuçlar› taramadan önceki insidans çal›fl-malar› ile karfl›laflt›rd›lar. Dört bölgede, tara-ma ile saptanan insidans daha önce bildirileninsidanstan yüksek bulundu. KAH’nin dünya-da en s›k görüldü¤ü iki bölge (Alaska ve LaReunion/Fransa) de¤erlendirme d›fl›nda b›ra-k›ld›¤›nda, hastal›¤›n insidans› dünya ölçe¤in-de 1:14199 bulundu. Oysa klinik çal›flmalar-da bildirilen vakalar›n tümü ele al›nd›¤›nda buoran 1:32606 idi.

Klinik tan›ya dayanan çal›flmalarda, tuz kay-bettiren tipte KAH, 1980’den önce tüm klasikKAH vakalar›n›n %33 ile %50’sini oluflturmak-ta idi. 1983’de Fife ve Rappaport’un çal›flma-s›nda ise %66 oran›nda bildirilmekte idi. Oysatarama sonuçlar›, tuz kaybettirici tipteKAH’nin vakalar›n %75’ini (1:18850) olufltur-du¤unu ortaya koydu. Basit virilizan tipte kla-sik KAH insidans› ise 1:57543 (vakalar›n%25’i) bulundu.

Pang ve arkadafllar› 13 tarama program›ndanüçünde klasik KAH tan›s› alan yenido¤anlar-dan hiçbirisinin, bir programda üçte ikisinindi¤er iki programda ise yar›s›n›n, taramadangeri ça¤›r›ld›klar›nda, mineralokortikoid ya daglukokortikoid eksikli¤i ile ilgili hiçbir klinikbulgu göstermedi¤ini saptad›lar. Ayr›ca üç k›zbebe¤e erkek cinsiyeti verildi¤inin anlafl›ld›¤›-n› ve KAH’li 88 k›z bebekten 43’ünün ambi-gus genitalyaya karfl›n, taramaya kadar KAHtan›s› almam›fl oldu¤unu bildirdiler.

1988’den bu yana yürütülen KAH taramala-r›nda elde edilen sonuçlar, halk sa¤l›¤› ve ço-

22 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

Page 23: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

cuk sa¤l›¤›ndaki tüm geliflmelere ve taramaprogram› yürütülen bölgelerde doktorlar›n,hastal›¤›n klinik bulgular› konusunda dahauyan›k ve dikkatli davranmas›na karfl›n halakimi vakalar›n bugün de ancak tarama saye-sinde erken tan› alabildi¤ini ortaya koymufl-tur.

TTaarraammaa yyöönntteemmlleerrii

Konjenital adrenal hiperplazi taramas›, yafla-m›n 3-5. günleri aras›nda topuktan, Guthrieka¤›d›na al›nan kapiller kanda 17OHP düzey-leri ölçülerek gerçeklefltirilmektedir. Bununiçin kapiller kan örne¤i, Guthrie ka¤›d›ndanayr›flt›r›ld›ktan sonra, 17OHP düzeyi ya do¤-rudan ya da organik çözücü ile ekstraksiyonutakiben immunoassay yöntemleri kullan›larakölçülmektedir. Organik çözücü ile ekstraksi-yon, testte interferansa yol açan konjüge ste-roidleri elimine etmek için kullan›lmaktad›r.Çal›flmada kullan›lan immunoassay yöntem-leri: radyoimmunoasay, floroimmunoassay(dissociation enhanced lanthanide fluoroim-munoassay, Delfia) ve enzim immunoassay-dir (ELISA).

Tarama programlar›n›n ço¤unda genellikle ikibasamakl› bir inceleme kullan›lmaktad›r. ‹lkbasamakta, ekstraksiyon yap›lmadan ölçülen17OHP düzeyleri yüksek bulunan örnekler,ikinci kez ekstraksiyon yap›larak çal›fl›l›r. ‹kin-ci basamakta da 17OHP düzeyi yüksek bulu-nan bebekler geri ça¤r›larak serum 17OHPdüzeyleri ölçülür.

Kapiller kanda 17OHP düzeyleri, gebelik yafl›,do¤um a¤›rl›¤› ve örnekleme zaman›na ba¤l›olarak de¤iflmektedir. Prematürelerde, kapil-ler kandaki 17OHP düzeylerinin, gebelik yafl›ve do¤um a¤›rl›¤› ile ters orant›l› olarak de¤ifl-ti¤i gösterilmifltir. Kord kan› ve yaflam›n ilk 48saatinde al›nan örneklerde de 17OHP düzey-lerinin yüksek bulundu¤u bildirilmifltir. Ayr›cafarkl› tarama programlar›n›n geri ça¤›rmadakulland›klar› cut-off de¤erleri (bebekleri geriça¤›rmak için kullan›lan s›n›r de¤er) birbirin-den oldukça farkl›d›r (2.3-46 µg/L). Etkilen-mifl bebeklerden elde edilen 17OHP düzeyleride farkl› tarama programlar›nda birbirindenoldukça farkl› bulunmufltur (7.8-247 µg/L).Bu durum, kapiller kan örne¤ini almak içinkullan›lan filtre ka¤›d›n›n özellikleri ya da la-

boratuvar yöntemlerindeki farkl›l›ktan ilerigelmektedir. Bu nedenle her tarama progra-m›nda, taranan bebek say›s› ço¤ald›kça, bafl-lang›çta seçilen cut-off de¤erleri gözden geçi-rilmeli ve referans de¤erleri prematürelik, do-¤um a¤›rl›¤›, örnek alma zaman›, yanl›fl-nega-tif ve yanl›fl-pozitif sonuçlar göz önünde bu-lundurularak belirlenmeli, gerekirse cut-offde¤erleri de¤ifltirilmelidir.

Avrupa Çocuk Endokrinoloji Toplulu¤u (ES-PE) ile Lawson Wilkins Çocuk EndokrinolojiToplulu¤u, 1997’de yap›lan Beflinci Ortaktoplant›s›nda, yenido¤an KAH taramalar›n›nanahatlar›n› yay›mlam›flt›r. Buna göre:

1. Konjenital adrenal hiperplazi taramas›, ya-flam›n üçüncü ya da dördüncü gününde(bebe¤e kan transfüzyonu yap›ld›ysatransfüzyondan önce al›nan kan örnekle-rinde) 17OHP düzeyleri ölçülerek yap›l-mal›d›r. Tarama alt›nc› ya da yedinci günedek gecikti ise tuz-kayb› olan bebeklerinyeterli bir biçimde de¤erlendirilebilmesiiçin testler en geç yaflam›n dokuzuncu veonuncu günlerinde sonuçland›r›lm›fl olma-l›d›r.

2. Vücut a¤›rl›¤› 2000 gr’›n ya da gebelik ya-fl› 36 haftan›n alt›ndaki tüm bebeklerde14. gün civar›nda ikinci bir test (e¤er kannakli yap›lm›flsa kan verilmesinden en azdört gün sonra olmak kayd›yla) yap›lmal›-d›r.

3. Her flüpheli sonuç, normale dönene ya daKAH tan›s› do¤rulanana kadar yinelenentestlerle izlenmelidir.

4. 21-hidroksilaz eksikli¤ine ba¤l› KAH tan›-s›, gaz kromatografisi-kitle spektrometrisiile idrarda steroid analizi ya da bazal veACTH ile uyar›lm›fl kan 17OHP düzeyleriölçülerek kesinlefltirilmelidir.

5. Her tarama program› potansiyel KAH’livakalar›n izlemini (ister hastane ister evkoflullar›nda) bir pediatrik endokrinolo¤unsorumlulu¤una b›rakmal›d›r.

6. Moleküler genetik çal›flmalar, aileye gene-tik dan›flma verilmesi ve prenatal tedavi-nin tart›fl›lmas› ile bafllat›labilir.

Konjenital adrenal hiperplazi taramas›, Hacet-tepe Üniversitesi ‹hsan Do¤ramac› ÇocukHastanesi Pediatrik Endokrinoloji Ünitesi

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 23

Page 24: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

Araflt›rma Laboratuvar›’nda 1997 y›l›nda bafl-lat›lm›flt›r. ‹lk çal›flmada 3800 bebe¤in topukkan›nda 17OHP düzeyleri ölçülmüfl ve verilertoplanarak cut-off de¤eri belirlenmifltir. Bunagöre hastanemizde yürütülmekte olan KAHtarama protokolü fiekil 1’de gösterilmektedir.

‹‹nnssiiddaannss

Konjenital adrenal hiperplazi insidans›, tara-mada yakalanan bebeklerin say›s›n›n tarananbebek say›s›na bölünmesi ile tahmin edilmek-tedir. 1978-95 y›llar› aras›nda yaklafl›k 16milyon yenido¤an KAH için taranm›flt›r. Dün-ya ölçe¤inde KAH insidans›, tarama öncesin-de 35000 canl› do¤umda bir olarak hesapla-n›rken yenido¤an taramas›ndan sonra bu ora-n›n 15000 canl› do¤umda bir oldu¤u anlafl›l-m›flt›r. Tuz-kaybettiren tipin s›kl›¤› tarama po-pülasyonunda yaklafl›k %70 civar›ndad›r. Buoran klinik araflt›rmalardakinden (%33-50) ol-dukça yüksektir. K›z erkek oran› ise klinikaraflt›rmalarda 2:1’in üzerinde iken tarama ile0.95:1 bulunmufltur. Bu gözlemler taramadanönce baz› çocuklar›n, özellikle de erkek ço-cuklar›n›n tuz kayb› ve adrenal krizle kaybe-dildi¤ini desteklemektedir.

GGeerrii ççaa¤¤››rrmmaa oorraann›› vvee yyaannll››flfl--ppoozziittiiff vvee yyaannll››flfl--nneeggaattiiff tteesstt--lleerr

Konjenital adrenal hiperplazitarama programlar›nda geriça¤r›lan bebeklerin oran› %0.02 ile 0.2, yanl›fl pozitiflikise %0.019 ile % 0.19 aras›n-da de¤iflmektedir. Geri ça¤-r›lanlar›n %33-77’sini prema-tür bebekler oluflturmaktad›r.Bunun nedeni tam olarak an-lafl›lamamakla birlikte, pre-matüreli¤in getirdi¤i sorunla-r›n yaratt›¤› stresin, adrenalkortizol üretiminde art›fla yolaçmas› ve karaci¤er ifllevle-rinin immatürasyonu nedeniile 17OHP’nin metabolik kle-rensinin azalm›fl olmas›naba¤lanmaktad›r. Ayr›ca bubebeklerin serumunda kon-jüge steroid metabolitleri dedaha yüksek bulunmufltur.

Geri ça¤›rma oran›n› düflürmek amac› ileprogramlar›n ço¤unda, gebelik yafl› ya da do-¤um a¤›rl›¤›na göre hesaplanan cut-off de¤er-leri kullan›lmaktad›r. Bir baflka yöntem deprematüre bebeklerden al›nan örneklerde17OHP düzeylerinin organik çözücü ile ekst-raksiyon yap›ld›ktan sonra çal›fl›lmas›d›r.Böylece konjüge steroid metabolitleri elimineedilmekle birlikte bu ikinci yöntem daha kar-mafl›k ve pahal›d›r.

Bir çal›flmada, yenido¤an KAH tarama prog-ram›nda 17OHP düzeyleri uzun süre (3-4 ay)yüksek seyreden yenido¤anlar›n idrar›ndasteroid analizi gaz kromatograf›si ile çal›fl›ld›-¤›nda, 15β-hidroksilli steroidler yüksek bulun-mufltur. 15β-hidroksisteroidler fetus, yenido-¤an ve amnion s›v›s›nda s›v›da bulunur. ‹n-sanda 15β-hidroksilasyon kapasitesi yoktur,ancak kimi bakteri ve mantarlar, steroidleri15β pozisyonundan hidroksilleyebilir. Bu ne-denle söz konusu bilefliklerin yenido¤an ya daannenin enterohepatik dolafl›m›nda bulunanmikroorganizmalar taraf›ndan oluflturuldu¤usan›lmaktad›r. Bu bileflikler 17OHP tayinindeinterferans ve yanl›fl-pozitifli¤e yol açmakta-d›r.

24 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

fifieekkiill 11.. Yenido¤an bebeklerde konjenital adrenal hiperplazi tarama izlem flemas› (HacettepeÜniversitesi)

Kapiller 170HP

(3-7. günde)

170HPS›n›rda

35-40 ng/ml

170HPNormal

<35 ng/ml

Normal KAH flüphesi

Topuk kan›

tekrar›

170HP

Normal

Normal Normal

170HP

Normal

170HP

Yüksek

170HP

Yüksek

Hormonal

de¤erlendirme

Tedaviye baflla

Serum 170HP

elektrolitler

KAH

olas›l›¤› yüksek

170HPYüksek

>40 ng/ml

fifieekkiill 11.. Yenido¤an bebeklerde konjenital adrenal hiperplazi tarama izlem fle-mas› (Hacettepe Üniversitesi)

Page 25: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

fiimdiye kadar yürütülen tarama programla-r›nda özellikle prematüre ve düflük do¤uma¤›rl›kl› bebeklerde yanl›fl-pozitiflikten s›k sözedilmekle birlikte yanl›fl-negatiflik (baflka birdeyiflle klasik KAH’li bir vakan›n taramadakaç›r›lmas›) çok az bildirilmifltir. Örne¤in ‹tal-ya’da yürütülen tarama program› s›ras›nda birvakan›n taramada saptanamad›¤›, üçbuçukayl›kken tan› ald›¤› bildirilmifltir. Ayn› prog-ramda taramada yakalanamayan klinik tan›alan bir baflka virilize k›z çocu¤unda ise dahasonra 11-hidroksilaz eksikli¤i oldu¤u anlafl›l-m›flt›r. Teksas’tan bildirilen alt› y›ll›k taramasonuçlar›nda ise tuz-kaybettiren tipte KAH’libir erkek bebe¤in taramada laboratuvar hata-s› nedeniyle kaç›r›ld›¤› belirtilmifltir. ‹sveç’teise 1.2 milyon bebe¤in tarand›¤› programda106 vaka taramada yakalanm›fl, 12 tane yan-l›fl-negatif vaka saptanm›flt›r. Bu vakalar›n,taraman›n ilk y›llar›nda yanl›fl-pozitiflik oran›-n› düflürmek için cut-off de¤erlerinin yükseltil-mesi nedeni ile kaç›r›ld›¤› belirtilmifltir.

Bu verilere göre topuk kan›nda 17OHP ölçü-müyle yürütülen KAH taramalar›nda sensitivi-te %85-90 aras›nda de¤iflirken spesifisite % 99civar›ndad›r.

MMaalliiyyeett--yyaarraarr

Verimlilik analizinde düflünülmesi gereken ikiunsur vard›r. Bunlardan birisi ekonomik aç›-dan verimliliktir; "taraman›n mali getirisi ma-liyetini karfl›lar m›" sorusunun yan›t› ile bulu-nabilir. ‹kincisi taraman›n hümanistik aç›dangetirisidir. KAH taramas›n›n yenido¤an bafl›namaliyeti 0.35 ile 3.5 dolar aras›nda de¤iflmek-tedir. Taraman›n getirisi, adrenal kriz ve bu-nun sekelleri ile kaybedilecek vakalar›n ön-lenmesinin yan› s›ra gecikmifl tan›n›n getirdi¤idi¤er sorunlar›n yol açt›¤› duygusal kay›plar›nda önlenebilmesidir. Adrenal kriz tedavisi yada di¤er fiziksel ve duygusal sorunlar›n eko-nomik yükü hesaplanabilir. Baz› genetik has-tal›klardan farkl› olarak KAH’de erken tan› vehormon replasman› yaflam kurtar›c› nitelik ta-fl›r. Ayr›ca yaflam boyu tedavi gerektirmesinekarfl›n etkilenmifl kiflilerde zeka düzeyi normalya da normalin üzerindedir. Bu kifliler üretkenyurttafllar olabilecek potansiyeldedir. O ne-denle üretken bir kiflinin topluma yaflam boyugetirece¤i vergi katk›s› maliyet-yarar analizin-de kullan›labilir. KAH taramas›n›n dünya ölçe-

¤inde insidans› ve ortalama maliyeti göz önü-ne al›nd›¤›nda bir ya da iki potansiyel üretkenkifliyi kurtarman›n getirdi¤i ekonomik kaza-n›m befl vakan›n yakalanmas› için harcanangideri karfl›lamaktad›r. Bu da maliyet-yararanalizinde ekonomik yönden taraman›n ya-rarl› oldu¤unu ve yürütülebilirli¤ini ortayakoymaktad›r.

SSoorruunnllaarr

Yenido¤an KAH tarama programlar›ndan eldeedilen veriler, taraman›n yarar›n› ortaya koy-makla birlikte baz› önemli teorik ve pratik so-runlar›n do¤mas›na yol açm›flt›r. GünümüzdeKAH’nin daha önce bilinenden karmafl›k birantite oldu¤u anlafl›lm›fl bulunmaktad›r. Özel-likle 21-hidroksilaz eksikli¤ine ba¤l› KAH’nindaha önce tan›mland›¤› gibi üç farkl› tipe ay-r›ld›¤› düflüncesini savunmak güçleflmifltir.Bunun yerine KAH’nin, enzim eksikli¤inin de-recesine ba¤l› olarak de¤iflen bir klinik yelpa-ze oluflturdu¤u düflünülmektedir.

Bu düflünceye temel oluflturan iki tür gözlemvard›r. Bunlardan ilki erken dönemde tuz kay-b› ortaya ç›kmadan geri ça¤r›lan vakalar›n kli-nik ve laboratuvar (serum elektrolit düzeyleri)bulgular›n›n basit virilizan formdan farks›z ol-mas›d›r. Bu vakalarda taramada elde edilenkapiller 17OHP düzeyleri de tuz kaybettiren veettirmeyen tipleri ay›rmada yard›mc› olma-m›flt›r. Serum 17OHP düzeyleri ve plazma re-nin aktivitesi, yenido¤an döneminde, ay›r›c›tan›da, süt çocuklu¤u ça¤›nda oldu¤u gibi gü-venilir de¤ildir. Geri ça¤r›ld›¤›nda klinik olaraktuz kayb› olmayan vakalarda, ancak molekü-ler genetik çal›flmalar, spesifik mutasyon tayi-ni ile hastal›¤›n derecesi ve tedavi plan› konu-sunda yard›mc› olabilmektedir.

‹kinci gözlem Teksas’ta yürütülen taramaprogram›ndan gelmifltir. Tarama testi yafla-m›n 1-2. haftas›nda tekrarland›¤›nda ya da ilktest geç yap›ld›¤›nda, taramada yakalanangeç bafllayan (late-onset) KAH vakalar›n›nsay›s›nda art›fl olmaktad›r. Bu tipin, çocuklukdöneminde, süt çocuklu¤u ça¤›ndan sonra yada ergenlik ça¤›nda bulgu veren bir bozuklukolarak bilinmesine karfl›n yenido¤an döne-minde tan› alabilece¤i gösterilmifltir. Tarama-n›n temel amac› bu vakalar› yakalamak olma-d›¤› halde, elde edilen veriler, 17OHP’nin yük-seklik derecesine bak›larak hastal›¤›n farkl›

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 25

Page 26: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

tiplerini birbirinden ay›rman›n güçlü¤ünü orta-ya koymufltur.

Klasik olmayan tipte KAH vakalar›n›n olduk-ça s›k görülmesi yenido¤an tarama program-lar›n›n yürütülmesinde iflleri kar›flt›ran bir un-surdur. Bu tipteki KAH, hafif seyirli olmas› ne-deni ile tarama için uygun bir hastal›k de¤ildir.Ayr›ca taramada yakalanan bu tür bebeklerdetedavi bafllanmas›n›n gerekip gerekmedi¤ihenüz tart›flmaya aç›k bir konudur.

Tarama ile ilgili önemli sorunlardan birisi dehasta, prematüre ya da düflük do¤um a¤›rl›k-l› bebeklerde 17OHP düzeylerinde kimi zamandevam eden yüksekliktir. Bu durum geri ça-¤›rma oran›n› ve yanl›fl-pozitifli¤i art›rmas› ne-deniyle maliyet-yarar oran›n› olumsuz yöndeetkilemektedir. Ayn› zamanda geri ça¤r›ld›k-lar› halde sonunda KAH olmad›¤› anlafl›lanbebeklerin ailelerinde gereksiz endifleye deneden olmaktad›r. Bütün bunlar›n yan› s›ra,bu bebeklerin izlemi, özellikle bu durumdakierkek yenido¤anlar›n nas›l izlenmesi gerekti¤isorusu (hormon tedavisi verilerek mi yoksatedavi verilmeden yak›n izlemle mi) henüztam anlam›yla yan›tlanabilmifl de¤ildir.

Yanl›fl-pozitiflik oran›n› düflürmek için cut-offde¤erlerinin belirli aral›klarla gözden geçiril-mesi d›fl›nda, Japonya’da kullan›lan bir yön-tem de, kapiller 17OHP’si yüksek bulunan be-beklerin topuk kanlar›nda ikinci bir test olarakkortizol çal›fl›lmas›d›r. KAH’de kortizolün dü-flük olmas› beklenirken strese ba¤l› 17OHPyüksekli¤i olan bebeklerde kortizolün yüksekbulunmas›n›n ay›r›c› tan›da yard›mc› olaca¤›ileri sürülmektedir. Ancak ayn› yöntem baflkatarama programlar›nda Japonya’daki kadariyi sonuç vermemifltir. Yanl›fl-pozitifli¤i düflür-meye yönelik di¤er yaklafl›mlar, laboratuvarincelemesi aflamas›nda organik çözücü ileekstraksiyon yap›larak ya da yüksek perfor-mansl› s›v› kromatografi yöntemi ile testinsensitivite ve spesifisitesinin art›r›lmaya çal›-fl›lmas›d›r. Bu yöntemler teknik aç›dan kar-mafl›k ve pahal›d›r.

SSoonnuuçç

Konjenital adrenal hiperplazi tarama prog-ramlar›n›n temel amac› adrenal kriz ve erkenölümlere yol açan tuz-kaybettirici tipte KAHvakalar›n›n erken tan›s› ve virilize k›z çocukla-r›nda erken tan› ile yanl›fl cinsiyet seçimininönüne geçilmesidir. Bu bak›mdan tarama

program›n›n yaflam›n ilk iki haftas› içinde tan›koyma olana¤› sa¤layacak biçimde düzen-lenmesi gerekmektedir. Taramadan en çokerkek bebeklerin yarar gördü¤ü bilinmeklebirlikte k›z hastalar›n da yaklafl›k % 25’inin ta-rama ile tan› ald›¤› bildirilmektedir.

KAH taramas› Guthrie ka¤›d›na al›nan topukkan›nda 17OHP düzeylerinin ölçümü ile yürü-tülür. Bu bak›mdan fenilketonüri ve konjenitalhipotiroidi tarama programlar›na kolayl›klaentegre edilebilir. Topuk kan›nda 17OHP öl-çümü, gerek kullan›lan teknik gerekse de öl-çüm yap›lan popülasyonun özelliklerine (ge-belik yafl›, do¤um a¤›rl›¤›) ba¤l› olarak olduk-ça genifl varyasyon gösterdi¤inden her tara-ma program› kendi cut-off de¤erlerini belirle-melidir.

Taramadan 17OHP yüksekli¤i nedeni ile geriça¤r›lan bebeklerin ileri inceleme ve izlemle-rinin pediatrik endokrinolog denetiminde yü-rütülmesi gereklidir.

KKAAYYNNAAKKLLAARR

1. Allen DB, Hoffman GL, Fitzpatrick P, LaessigR, Maby S, Slyper A. Improved precision ofnewborn screening for congenital adrenalhyperplasia using weight-adjusted criteria for17-hydroxyprogesterone levels. J Pediatr1997; 130: 128-133.

2. Balsamo A, Cacciari E, Piazzi S, et al. Conge-nital adrenal hyperplasia: Neonatal mass scre-ening compared with clinical diagnosis only inthe Emilia-Romagna region of Italy, 1980-1995. Pediatrics 1996; 98, 362-367.

3. Bickel H, Bachmann C, Beckers R, et al. Ne-onatal mass screening for metabolic disorders.Summary of recent session of the Committeeof Experts to Study Inborn Metabolic Disease.Public Health Committee, Couicil of Europe.Eur J Pediatr 1981; 137: 133-139.

4. Bongiovanni AM, Root AW. The adrenogenitalsyndrome. N Engl J Med 1963; 268: 1283-1289.

5. Cacciari E, Balsamo A, Cassio A, et al. Neona-tal screening for congenital adrenal hyperpla-sia. Arch Dis Child 1983; 58: 803-806.

6. Cacciari E, Balsamo A, Cassio A, et al. Neona-tal screening for congenital adrenal hyperpla-sia in a homogenous Caucasian population.Ann NY Acad Sci 1985; 458: 85-89.

26 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

Page 27: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

7. Carroll MC, Campbell RD, Porter RR. Mappingof steroid 21-hydroxylase genes adjacent tocomplement component C4 genes in HLA, themajor histocompatibility comples in man. ProcNatl Acad Sci USA 1985; 82: 521-525.

8. Childs B, Grumbach MM, Van Wyk JJ. Virili-zing congenital adrenal hyperplasia: a geneticand hormonal study. J Clin Invest 1956; 35:213-222.

9. Fife D, Rappaport EB. Prevalance of salt-lo-osing among congenial adrenal hyperplasia.Clin Endocrinol 1983; 18: 259-264.

10. Helmberg A, Tusie-Luna M-T, Tabarelli M, Kof-ler R, White PC. R339H and P453S: CYP21mutations associated with nonclassic steroid21-hydroxylase deficiency that are not appa-rent gene conversions. Mol Endocrinol 1992;6: 1318-1322.

11. Higashi Y, Tanae A, Inoue H, Hiromasa T, Fu-jii-Kuriyama Y. Aberrant splicing and missensemutations cause steroid 21-hydroxylase [P450(C21)] deficiency in humans: possible geneconversion products. Proc Natl Acad Sci USA1988; 85: 7486-7490.

12. Hirschfeld AJ, Fleshman JK. An unusualy highincidence of salt-loosing congenital adrenalhyperplasia in the Alaskan Eskimo. J Pediatr1969; 75: 492-494.

13. Hofman LF, Klaniecki JE, Smith EK. Direct so-lid-phase radioimmunoassay for screening17α-hydroxyprogesterone in whole bloodsamples from newborns. Clin Chem 1985; 31:1127-1130.

14. Honour JW, Torresani T. Draft ESPE guideli-nes for neonatal screening for congenital adre-nal hyperplasia (CAH). Infant Screen 1997; 20:3-4.

15. Hunziker U, Largo R, Zachmann M, Prader A.Compensatory maturational deceleration ofgrowth or ‘catch down growth’ in patients withcongenital adrenal hyperplasia after delayedinitiation of therapy. Eur J Pediatr 1986; 144:550-553.

16. Lange-Kubini K, Zachmann M, Kempken B,Torresani T. 15β-hydroxylated steroids may bediagnostically misleading in confirming conge-nital adrenal hyperplasia suspected by a new-born screening program. Eur J Pediatr 1996;155: 928-931.

17. Larsson A, Thilén A, Hagenfeldt L, von DöbelnU, Guthenberg C. Screening of a half a millionSwedish newborn infants for congenital adrenalhyperplasia. Screen 1992; 1: 159-166.

18. Lebovitz RM, Pauli RM, Laxova R. Delayed di-agnosis in congenital adrenal hyperplasia. Ne-ed for newborn screening. Am J Dis Child1984; 138: 571-573.

19. Maeda M, Arakawa H, Tsuji A. Enzyme-linkedimmunesorbent assay for 17 α-hydroxypro-gesterone in dried blood spotted on f›lter paper.Clin Chem 1987; 33: 761-764.

20. Mornet E, Crété P, Kuttenn F, et al. Distributi-on of deletions and seven point mutations onCYP21B genes in three clinical forms of stero-id 21-hydroxylase deficiency. Am J Hum Ge-net 1991; 48: 79-88.

21. Nordenström A, Larsson A. Neonatal scre-ening for congenital adrenal hyperplasia. High-lights 1997; 5(4), 2-4.

22. Ohlsson G, Müller J, Schwartz M. Genetic as-pects of 21-hydroxylase deficiency. Highlights1997: 5(4): 4-8.

23. Owerbach D, Sherman L, Ballard A-L, Azziz R.Pro-453 to Ser mutation in CYP21 is associ-ated with nonclassic steroid 21-hydroxylasedeficiency. Mol Endocrinol 1992; 6: 1211-1215.

24. Pang S, Clark A. Congenital adrenal hyperpla-sia due to 21-hydroxylase deficiency: Newbornscreening and its relationship to the diagnosisand treatment of the disorder. Screen 1993; 2:105-139.

25. Pang S, Hotchkiss J, Drash A, et al. Microfilterpaper method for 17-hydroxyprogesterone ra-dioimmunoassay: its application for rapid scre-ening for congenital adrenal hyperplasia. J Pe-diatr 1977; 45:1003-1008.

26. Pang S, Murphey W, Levine LS, et al. A pilotnewborn screening program for congenital ad-renal hyperplasia in Alaska. J Clin EndocrinolMetab 1982; 55: 413-420.

27. Pang S, Wallace MA, Hofman L, et al. Worldwi-de experience in newborn screening for clas-sicle congenital adrenal hyperplasia due to 21-hydroxylase deficiency. Pediatrics 1988; 81:866-874.

28. Papendieck LG, Prieto L, Chiesa A, BengoleaS, Bergada C. Congenital adrenal hyperplasia

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 27

Page 28: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

and early newborn screening: 17a-hydroxypro-gesterone (17α-OHP) during the first days of li-fe. J Med Screen 1998; 5: 24-26.

29. Shimozawa K, Saisho S, Saito N, et al. A ne-onatal mass screening for congenital adrenalhyperplasia in Japan. Acta Endocrinol 1984;107: 513-518.

30. Speiser PW, Dupont J, Zhu D, et al. Diseaseexpression and molecular genotype in conge-nital adrenal hyperplasia due to 21-hydroxyla-se deficiency. J Clin Invest 1992; 90: 584-595.

31. Speiser PW, New MI, White PC. Molecular ge-netic analysis of nonclassicle steroid 21-hydroxylase deficiency associated with HLA-B14,DR1. N Engl J Med 1988;319:19-23.

32. Therell BL, Berenbaum SA, Manter-KapankeV, et al. Results of screening 1.9 million Texasnewborns for 21-hydroxylase-deficient conge-nital adrenal hyperplasia. Pediatrics 1998;101: 583-590.

33. Thilén A, Larsson A. Congenital adrenalhyperplasia in Sweden 1969-1986. Acta Pedi-atr Scand 1990; 79: 168-175.

34. Torresani T, Grüters A, Scherz R, BurckhardtJJ, Harras A, Zachmann M. Improving the effi-cacy of newborn screening for congenital adre-nal hyperplasia by adjusting the cut-off level of17α-hydroxyprogesterone to gestational age.Screening 1994; 3: 7-84.

35. Tsuji A, Maeda M, Arakawa H. Recent progressin neonatal mass screening for congenitalhypothyroidism and adrenal hyperplasia usingenzyme immunoassays. Adv Clin Chem 1990;28: 109-143.

36. Tusie-Luna M-T, Speiser PW, Dumic M, NewMI, White PC. A mutation (Pro-30 to Leu) inCYP21 represents a potential nonclassic stero-

id 21-hydroxylase deficiency allele. Mol Endo-rinol 1991; 5: 685-692.

37. Virdi NK, Rayner PHW, Rudd BT, Green A.Should we screen for congenital adrenalhyperplasia? A review of 117 cases. Arch DisChild 1987; 62: 659-662.

38. Wallace AM, Beastall GH, Cook B, et al. Ne-onatal screening for congenital adrenalhyperplasia: a program based on a novel directradioimmunoassay for 17-hydroxyprogestero-ne in blood spots. J Endocrinol 1986; 108:299-308.

39. Wedell A, Luthman H. Steroid 21-hydroxylase(P450c21): a new allele and spread of mutati-ons through the pseudogene. Hum Genet1993; 91: 236-240.

40. Wedell A, Ritzén ME, Haglund-Stengler B,Luthman H. Steroid 21-hydroxylase deficiency: three additional mutated alleles and establish-ment of phenotype-genotype relationship ofcommon mutations. Proc Natl Acad Sci USA1992; 89: 7232-7236.

41. Wedell A, Thilén A, Ritzén EM, Stengler B, andLuthman H. Mutational spectrum of the steroid21-hydroxylase gene in Sweden: Implicationsfor genetic diagnosis and association with dise-ase manifestation. J Clin Endocrinol Metab1994; 78: 1145-1152.

42. Werder EA, Siebenmann RE, Knorr-Murset G,et al. A. The incidence of congenital adrenalhyperplasia in Switzerland: a survey of patientsborn in 1960-1974. Helv Pediatr Acta 1980;35: 5-11.

43. White PC, Grossberger D, Onufer BJ, et al. Twogenes encoding 21-hydroxylase are locatednear the genes encoding the fourth componentof complement in man. Proc Natl Acad SciUSA 1985; 82: 1089-1093.

28 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

Page 29: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 29

Konjenital iflitme kay›plar› insidans› ülkeleregöre farkl›l›k göstermektedir. ABD’de 1500do¤umda bir iflitme kay›pl› çocu¤a rastlan›r-ken bu oran ‹sveç’te 1/2000, ‹srail’de 1/800civar›ndad›r. Son y›llarda klini¤imizde yap›lançal›flmalar bu oran›n ülkemizde 1/1000 civa-r›nda oldu¤unu göstermektedir.

Etiyolojik faktörlere göre de ülkeler aras›ndafarkl›l›klar göze çarpmaktad›r. Geliflmifl ülke-lerde dominant genlerin neden oldu¤u iflitmekay›plar› oran› ülkemize k›yasla oldukça yük-sektir. Ancak ülkemizde resesif mutant genle-rin ortaya ç›kard›¤› iflitme kay›plar›n›n fazlal›-¤› dikkati çekmektedir. Bunun nedeni ise ak-raba evliliklerinin s›kl›¤›d›r. Ayr›ca do¤umkomplikasyonlar› ve postnatal enfeksiyonlarda ülkemizdeki iflitme kay›pl› çocuk say›s›n›nartmas›nda en önemli faktördür.

"American Opthalmology & OtolaryngologyAssociation"n›n belirledi¤i riskleri tafl›yan be-beklerin iflitme kay›pl› olma ihtimali son dere-ce yüksektir. Bu risk kriterleri:

- Ailede iflitme kayb› hikayesinin olmas›,

- Beflinci dakika Apgar skorunun <7,

- Resüsite edilmifl,

- Ototoksik ilaçlar kullanm›fl (> 5 gün)

- Herpes, sif›lis, sytomegalovirus ve rubellagibi intrauterin fetal enfeksiyonlar,

- Çok düflük do¤um a¤›rl›¤› (<1500 gr),

- Toksik düzeyde bilirübin düzeyi (> 20mg/dl)

- Yüz-al›n ve çene damak gibi bölgelerdemalformasyonlar, aurikular deformitelerinolmas›,

Araflt›rmalar bu risk faktörlerinden en az ikisi-ni tafl›yanlarda %90’›n üzerinde iflitme kayb›olabilece¤ini göstermifltir.

Özellikle risk tafl›yan yenido¤an bebeklerdeiflitmenin de¤erlendirilmesi oldukça önemli vegerekli bir uygulamad›r. Bu amaçla dünyada-ki birçok ülkede, özellikle ABD, ‹srail ve Avru-pa Birli¤i ülkelerinde yenido¤anlar›n taranma-s›nda çok önemli mesafeler kaydedilmifltir.Ülkemizde Hacettepe ve Marmara Üniversite-lerinin KBB–Odyoloji Klinikleri’nin öncülü¤ün-de tarama testleri bafllat›lm›fl ve yayg›nlaflt›r›-larak sürdürülmektedir.

Her y›l ülkemizde yaklafl›k 1.300.000 do¤umoldu¤u düflünülürse en az 1500–2000 iflitmekay›pl› çocuk nüfusumuza kat›lmaktad›r.

Bu önemli say›daki art›fla ra¤men ülkemizdegenifl çapl› bir tarama projesi bafllat›lamam›fl-t›r. Üniversitemiz odyoloji klini¤i öncülü¤ündeUNICEF, Sa¤l›k Bakanl›¤› ve Baflbakanl›kÖzürlüler ‹daresi Baflkanl›¤› ile ortaklafla iflit-me tarama testlerinin yayg›nlaflt›r›lmas› çal›fl-malar› sürdürülmektedir.

Risk grubuna giren yenido¤anlar öncelikli ol-mak üzere, tüm yenido¤anlar›n iflitme taramatestlerinden geçirilmesi, erken tan›, tedavi verehabilitasyon için zorunludur. Çocukta lisan›kazanma ve konuflmaya haz›rl›k hayat›n ilkaylar›nda bafllar. Yenido¤an bebek 72 saatsonra çevresel sesleri alg›lamaya bafllar ve buandan itibaren iflitsel alg› yetene¤i geliflme sü-recine girmifltir. Bunu iflgüdüsel “babling” ve“lalling (taklit)” dönemi takip eder. Lisan›nkazan›lmas› için iflitmenin do¤ufltan itibarennormal s›n›rlarda olmas› gerekir. Bu nedenler-le, iflitme kayb› ne kadar erken teflhis edilirse,tedavi ve rehabilitasyon o kadar erken bafl-

YYEENN‹‹DDOO⁄⁄AANNDDAA ‹‹fifi‹‹TTMMEE TTAARRAAMMAA TTEESSTTLLEERR‹‹

Erol BELG‹NHacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi Odyoloji Profesörü

Page 30: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

lar ve lisan geliflimi için gerekli iflitme alg›s›sa¤lanm›fl olur.

Günümüzde objektif ölçüm yöntemleri, özel-likle elektrofizyolojik de¤erlendirmeler yüksekgüvenilirli¤i olan tarama yöntemleridir. Ob-jektif elektrofizyolojik de¤erlendirmeler yan›n-da ses uyaran›na karfl› davran›flsal cevaplarda iflitme kayb›n›n tan›mlanmas›nda yard›m-c›d›r. Objektif elektrofizyolojik ölçümlere geç-meden önce ses uyaran›na karfl› davran›flsalcevaplara de¤inmek uygun olacakt›r. Bu test-lerin bir ço¤u hâlâ güncelli¤ini korumaktad›r.

Davran›flsal cevap sistemleri taraf›ndan üreti-len iflitsel refleksler, test edilen çocu¤un, nö-romusküler aktiviteleri ile karakterizedir. Be-lirli fliddetlerde verilen sesli uyaranlar sonu-cunda oluflan refleksif davran›fllar uzmanlarcagözlenerek iflitmenin normal olup olmad›¤›konusunda ön bilgiye sahip olunur.

Yenido¤an bebeklerin tarama ifllemleri için,sessiz bir oda ve belirli bir yöntemle uygula-nan uyar›c› sese ihtiyaç vard›r. Yenido¤an be-bekler do¤umdan sonraki ilk 72 saat içerisin-de çevresel seslere karfl› tepkisiz veya çok aztepkilidir. Bunun nedeni anne karn›nda orga-nizman›n ve dolafl›m sisteminin seslerine al›fl-ma ve adaptasyondur. Bu etki 72 saat sonrakaybolur ve yenido¤an çevresel seslere tepkigöstermeye bafllar. Bu nedenle yenido¤an ta-rama testleri bu sürenin geçmesinden sonrayap›lmal›d›r.

Davran›flsal cevaplar›n oluflmas› çevresel ses-lerden ar›nd›r›lm›fl odalarda 90-100 dB lik sesuyaran› kullan›larak gerçekleflir. De¤iflik ref-leksif davran›fllar gözlenir. Bunlar;

(1) Moro refleksi: Ani seslere karfl› yenido¤anbebe¤in gösterdi¤i reaksiyondur. Alt veüst ekstremitelerde, boyun kaslar›ndaekstansiyon hareketi ile karakterizedir. Butür refleksler en iyi derin uyku an›nda or-taya ç›kar.

(2) Startle (Quasi-Moro) refleksi: Bütün vü-cutta fleksör kafllarda yayg›n bir kas›lmafleklindedir.

(3) Auro-palpebral refleks: Yüksek fliddetteki(70 dB ve üzeri) sese karfl› orbikülaris

okuli kaslar›n›n kas›lmas› sonucu gözlerinkapanmas› refleksidir.

(4) Orienting (Quiet) refleks: Stimulus veril-meden önceki aktivasyonun stimulustansonra azalmas›d›r. Gözler aç›l›r pupillalargenifller.

(5) Auditory refleks: ‹ki grupta incelenir.

a) “Arousal” refleks: Pre-stimulus aktivasyonseviyesinin artmas›d›r (örn: meme emenbir çocu¤un sesi duyunca emme h›z›n›nartmas›d›r).

b) “Cessation refleks: Prestimulus aktivasyon-da artma veya azalmad›r (Hareket edenbir çocu¤un aniden durmas›, a¤layan birçocu¤un susmas› gibi).

(6) Derin nefes alma cevab› (deep inspirationresponse): Yüksek fliddetli sesle uyar›lar-da yenido¤an›n solunum ritminin de¤ifl-mesi veya stimulustan sonra 15-20 snkadar süren derin nefes alma cevab›d›r.

Genellikle ortaya ç›kan refleks özellikleri be-be¤in o andaki fiziksel ve psikolojik durumuile iliflkilidir. Yap›lan çal›flmalar, Moro reflek-sin derin uyku, auro-palpebral refleksin, hafifuyku s›ras›nda, cessation refleksin bebek uya-n›k ve aktif oldu¤u anda daha iyi ortaya ç›kt›-¤›n› göstermektedir. Yenido¤anlarda refleksinortaya ç›kar›labilmesi için uygun ortamlardafliddetli seslerin kullan›m› gereklidir. fiuras›unutulmamal›d›r ki, periyodik ve sürekli veri-len ses refleksif tepkileri azalt›r veya tamamenortadan kald›rabilir.

Yenido¤an iflitme taramalar›nda objektifelektrofizyolojik ölçümlerle iflitme konusundadaha tutarl› bulgular elde edilebilmektedir.Günümüzde en geliflmifl flekilleri ile ABR (Au-ditory Brainstem Response) odyometre veOAE (Otoacoustic Emission) yenido¤an tara-malar›nda çok kolay uygulanabilmektedir.ABR özellikle “click” uyaranlarla 2000-4000Hz bölgesindeki iflitme eflikleri hakk›nda fikirvermektedir. ABR tarama odyometreleri ileiflitmenin normal olup olmad›¤› ve kabaca daeflikler hakk›nda bilgi edinmek mümkündür.Özellikle V. dalgan›n elde edilememesi iflitmekayb›n›n varl›¤›n›n yüksek bir oranda kan›t›-d›r.

30 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

Page 31: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 31

Son on y›lda rutin kullan›ma giren OAE öl-çümleri kokleadaki d›fl tüy hücrelerinin emis-yonunu ölçmektedir. Güvenirlili¤i çok yüksekolan bu yöntem hem uygulama hem de za-man aç›s›ndan büyük kolayl›klar sa¤lamakta-d›r. Tarama testleri ile iflitmenin normal s›n›r-larda olup olmad›¤› kolayca belirlenir. Testgenellikle bebek en az üç günlük olunca uy-gulanmal›d›r. Herhangi bir d›fl kulak ve ortakulak patolojisi veya iç kula¤a ses geçisini en-gelleyen durumlarda testin uygulanmas›mümkün de¤ildir. Bu nedenle tarama testin-den önce kulak burun bo¤az uzman›n›n mu-ayenesi gereklidir. Test, bebe¤in d›fl kulak yo-luna yerlefltirilen bir prob ile 1-2 dakikadagerçeklefltirilir. Birinci testten kalan bebekler15 gün sonra ikinci teste ça¤›r›l›r. Sonuca gö-re bebekler ayr›nt›l› iflitme testleri ve incelemeiçin odyoloji klini¤ine gönderilir.

Bu nitelikteki tarama testleri, yaz›m›n bafl›ndada belirtti¤im gibi üniversitemizde ve üniversi-temizin pilot olarak seçti¤i do¤umevlerindeözürlüler idaresince desteklenen tarama pro-jeleri ile yürütülmektedir. Hastanemizde ve pi-lot tarama alan› olarak seçti¤imiz ZübeydaHan›m Do¤umevi’nde yaklafl›k 8000 yenido-¤an taranm›flt›r. Bebekler riskli veya risksizolarak ayr›lmam›fl, tüm yenido¤anlar taramatestine tabi tutulmufltur. Odyoloji klini¤inegönderilen ve ileri incelemelerin yap›lan be-beklerden 11’inde ileri derecede sensöri-nö-ral iflitme kayb› saptanm›flt›r. Tam güvenilirbir istatistiksel analiz olmamas›na ra¤men ül-kemizdeki yenido¤an iflitme kayb› insidans›konusunda oldukça önemli ipuçlar› vermekte-dir. Hedef, ülke düzeyinde tarama test projele-rini gelifltirmek ve her y›l say›lar› ikibini bulan

iflitme kay›pl› yenido¤anlar› belirlemek olma-l›d›r. Erken tan› konulan çocuklarda iflitme ci-haz› ve özel e¤itim yöntemleri uygulanarak li-san geliflimi sa¤lanabilmekte ve bu çocuklarnormal okullara entegre olup e¤itimlerini sür-dürebilmektedirler. Bu flans›n verilmedi¤i iflit-me kay›pl› çocuklar ise toplum ve aileler içinçok büyük ›st›rap kayna¤› olarak ömürlerinisürdürmektedirler.

Bu konuda çocuk hekimlerine çok önemli gö-revler düflmektedir. Subjektif de¤erlendirme-leri yapmak, en az›ndan riskli bebekleri ilgilimerkezlere göndermek ve aileleri bu konudabilinçlendirmek ve yönlendirmek yenido¤an›nilk muayenesini yapan hekimin önemli görev-leri aras›ndad›r.

KKAAYYNNAAKKLLAARR

1. Northern JL, Hayes D. Universal Screening forinfant hearing impairement: necessery, benefi-cial, and justifiable. Audiology Today 1997; 6:10-13.

2. Robinette M, White K. Top ten reasons univer-sal newborn hearing screening should be stan-dart of care in the US. Audiology Today 1997;9: 21-23.

3. Musiek FE, Rintelmann WF. ContemporaryPerspectives in Hearing Assesment. Ch. 11Newborn Hearing Screening. Boston: Allyn andBacon, 1999: 327-342.

4. Mencher GT, Davis AC, Devoe D, et al. Univer-sal neonatal hearing. Screening: past, presentand future. Am J Audiol 2001; 10: 1-10.

Page 32: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

32 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

Geliflimsel kalça displazisi (GKD), nöromüs-küler, hastal›k veya travma gibi bir neden ol-maks›z›n, femur bafl› ile asetabulum aras›nda-ki iliflkinin bozuldu¤u bir durumdur. Patolojiilk kez Hipokrat taraf›ndan do¤ufltan kalça ç›-k›¤› (DKÇ) olarak tan›mlanm›fl ve yak›n y›lla-ra kadar bu isimle adland›r›lm›flt›r. Eski Yu-goslavya'dan Dr. Klisic (1), 80'li y›llar›n ba-fl›nda DKÇ sözcüklerinin sorunu tan›mlamadayetersiz kald›¤›n›, daha da önemlisi hatal› birde¤erlendirmeye neden oldu¤unu söyleyerek,GKD sözcüklerinin kullan›lmas›n› önermifltir.Bu öneri sadece terminolojik bir tercihi de¤il,ayn› zamanda patolojik anatomi ile ilgili yenibir de¤erlendirmeyi de içermektedir. DKÇ ola-rak adland›r›lan hastalarda, kalça eklem iliflki-si bozulmufl olsa da ancak küçük bir k›sm›n-da tan› an›nda gerçek ç›k›k söz konusudur.Dolay›s›yla, "ç›k›k" tan›m› hastalar›n hepsiiçin geçerli de¤ildir. Daha önemlisi, ç›k›kl›hastalar›n üçte birinde do¤um s›ras›nda kalçayerindendir, ç›k›k do¤umu izleyen günler için-de geliflir. Bu nedenlerle, henüz ICD (Interna-tional Classification of Diseases) listesine gir-memifl olsa da, ça¤dafl literatürde sorunu ta-n›mlamak için tercih edilen güncel terminolo-ji GKD'dir.

HHaassttaall››¤¤››nn ttaann››mm››

Geliflimsel kalça displazisi tan›s›, femur bafl›-n›n asetabulum içinde yer ald›¤›, ancak örtün-menin yetersiz oldu¤u hipoplazi vakalar›ndanfemur bafl›n›n kolayl›kla asetabulum d›fl›na ç›-kart›labildi¤i instabilitelere; bafl ve asetabu-lum aras›ndaki iliflkinin tamamen bozuldu¤u,bafl›n asetabulum d›fl›nda yer ald›¤› tam ç›k›k-lara kadar genifl bir yelpazeyi içerir. Pek çoksendromun bir parças› olarak görülen ve ke-

mik çat›daki yap›sal anomalilerle seyreden ç›-k›klar (teratolojik) ve kalça çevresi kas den-gesizli¤ine ba¤l› (nöromüsküler) ç›k›klar butan›m›n kapsam› d›fl›ndad›r.

EEmmbbrriiyyoolloojjii

Femur bafl› ve asetabulum, embriyolojik ola-rak ayn› ilkel mezankim hücre blo¤undan ge-liflir. ‹ntrauterin yaflam›n 7-8. haftalar›nda bublokta bir yar›k oluflarak iki kemik birbirindenayr›lmaya bafllar. Yaklafl›k 11. hafta sonundaeklem büyük ölçüde flekillenir. Do¤um an›ndaönemli bir bölümü k›k›rdaktan oluflan eklemingeliflimi postnatal dönemde de devam eder(2). Asetabulumu çevreleyen ve fibroz k›k›r-dak yap›daki labrum, femur bafl›n› çepeçevrekavrar ve k›k›rdak model üzerinden gerçekle-flen kemikleflme ile asetabulum son fleklinikazan›r. Geliflimin prenatal veya postnatalaflamalar›nda meydana gelen ve bu iliflkiyibozan herhangi bir neden, süreci olumsuzyönde etkileyerek displaziyle sonuçlan›r. Her-hangi bir eklemi oluflturan kemiklerin normalyap› ve fonksiyonlar›n› kazanabilmeleri için, oeklem için tan›mlanm›fl anatomik iliflkinin ku-rulmufl ve geliflim süreci boyunca korunmuflolmas› flartt›r. Eklem komponentleri aras›ndakarfl›l›kl› temas›n ve yük aktar›m›n›n olamad›-¤› durumlarda, yap›sal ve fonksiyonel sorun-lar›n ortaya ç›kmas› kaç›n›lmazd›r. Kalça öze-linde, asetabulum ve femur bafl›n›n birbirineuyumlu iki hemisfer olarak geliflebilmesi an-cak, bu iki kemi¤in her pozisyonda temas› vekarfl›l›kl› yük aktar›m› ile mümkündür. Aksitakdirde asetabulumun s›¤ ve femur bafl›n›ndeforme olmas› kaç›n›lmazd›r.

GGEELL‹‹fifi‹‹MMSSEELL KKAALLÇÇAA DD‹‹SSPPLLAAZZ‹‹SS‹‹

Muharrem YAZICIHacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Doçenti

Page 33: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

‹‹nnssiiddaannss

Baz› toplumlarda GKD’nin daha s›k görüldü¤üeskiden beri bilinmektedir. Örne¤in Çekosla-vakya'da yenido¤an döneminde saptananinstabilite s›kl›¤› %5 olarak bildirilmifl, ilk biryafl içinde bu s›kl›¤›n baz› ülkeler için %8.4'ekadar ulaflabildi¤i söylenmifltir (3). Bildi¤imizkadar›yla ülkemizde bugüne kadar yenido¤aninstabilite s›kl›¤›n› araflt›ran ve do¤ru kurgu-lanm›fl bir çal›flma yoktur. Yaflam›n ilk iki y›-l›ndaki insidansla ilgili yap›lm›fl iki ayr› çal›fl-mada oran yaklafl›k %1.5 olarak bulunmufltur(4,5). Bu rakam displaziden tam ç›k›¤a kadartüm kalçalar› içermektedir. Türkiye'de y›ldayaklafl›k 1.400.000 canl› do¤um olmaktad›r.Bu rakamlara göre, her y›l yaklafl›k 20.000GKD'li çocukla karfl› karfl›ya oldu¤umuzusöyleyebiliriz.

Yenido¤an döneminde instabil olan kalçalar›nyar›ya yak›n›, do¤al eklem hareketlerine izinverildi¤i takdirde kendili¤inden iyileflebilir.Buna karfl›l›k, do¤umu takip eden günlerdekalçada instabilite saptanmayan çocuklarda,dizler ekstansiyona zorlanarak bezlendikleritakdirde, kalça instabilitesi geliflebilir.

Do¤um sonras› tüm bebekler kalça ve dizleri-ni fleksiyonda tutarlar. Fizyolojik kontraktürolarak da adland›r›lan bu görünüm, intrauterinpozisyonun do¤um sonras›nda sürdürülmesiile iliflkilidir. Gerek iliopsoas gerekse hamst-ring kaslar› göreli olarak k›sad›r (6). Kaslar›nyeni postüre uyumu 2-3 hafta sürebilir ve busüre sonunda çocuk bacaklar›n› rahatça uza-tabilir hale gelir. Bu do¤al geliflime f›rsat ta-n›nmaz, kalça ve dizler erkenden ekstansiyo-na zorlan›rsa, kas boylar› akut olarak uzaya-maca¤› için ya kemikler k›r›lacak, ya kaslarkopacak ya da en zay›f nokta olan eklemler-de ç›k›klar geliflecektir. Anneden geçen hor-monlar›n etkisiyle ligamentöz laksitesi olan birbebekte bu zorlay›c› manevralar›n en yo¤unetkisi kalça eklemi üzerine olmakta ve insta-biliteler geliflmektedir.

‹nsidans çal›flmalar›, taraman›n yap›ld›¤› yaflve o ana kadar bebe¤e uygulanan bak›mlado¤rudan iliflkilidir. Ülkemizle ilgili gerçek ve-rileri elde edebilmek için, -en az›ndan- bir

merkezdeki tüm do¤umlar istisnas›z olarakhem yenido¤an döneminde hem de birinci ay-dan sonra taranmal›, bu süre içinde bacaklar›ekstansiyona zorlayacak tüm manevralardankaç›n›lmal›d›r.

KKlliinniikk bbuullgguullaarr

Yenido¤an kalça muayenesi sistemik muaye-nenin ayr›lmaz bir parças›d›r. Daha önce vur-gulanan fleksiyon postürünün görülmemesi,ilk günlerde çocu¤un bacaklar›n› rahatl›klauzatabiliyor olmas› uyar›c› olmal›d›r. Kalçaeklemi ç›k›k bebeklerde, abdüksiyon k›s›tl›olabilir. Supin pozisyonda yatan sa¤l›kl› biryenido¤anda, pelvis stabilize edildikten sonrakalçalar›na yaklafl›k 75 derece abdüksiyon,30 derece addüksiyon yapt›r›labilir. Abdüksi-yon k›s›tl›l›¤›na karar vermek için, bebe¤in sa-kin olmas› flartt›r. A¤layan bir çocukta istemlikontraksiyon nedeniyle yanl›fl izlenim edinile-bilir. Normal genifllikte abdüksiyon hareketiGKD varl›¤›n› ay›rt ettirmez. Displazik veyainstabil kalçalarda abdüksiyonun normal ola-ca¤› unutulmamal›d›r.

Uyluk iç yüzündeki plilerin asimetrik olmas›tek tarafl› ç›k›k bulgusu olabilir. Ancak bilate-ral ç›k›klarda asimetrinin olmayaca¤› hat›rlan-mal›d›r. Daha önemlisi hiçbir kalça patolojisiolmad›¤› halde pli asimetrisi olabilir. Dolay›-s›yla asimetrik pli varl›¤› güvenilir bir bulguolarak kabul edilmemelidir. Dikkatli gözler bi-lateral ç›k›kl› bir çocukta perinenin normaldendaha genifl oldu¤unu fark edebilir. E¤er tamç›k›k sözkonusu ise o ekstremitede göreli birk›sal›k sözkonusudur. Bu k›sal›¤› fark etmeninen kolay yolu, diz ve kalçalar› 90 derece flek-siyona getirmek ve her iki diz yüksekli¤inimukayese etmektir. ‹ki tarafl› ç›k›klarda her-hangi bir asimetri saptanmaz.

‹yi bilinen ve s›k kullan›lan iki muayene yön-temi, Ortolani ve Barlow testleridir. Birincisiç›k›k bir kalçan›n redükte olabilirli¤ini, ikincisiise yerinde bir kalçan›n kolayl›kla ç›kart›labil-di¤ini gösterir. Pozitif olmalar› anlaml›d›r, an-cak negatif olmalar› durumunda kalçan›n tü-müyle sa¤l›kl› oldu¤unu söyleyemeyiz. Üç

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 33

Page 34: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

dört aydan büyük çocuklarda, kalça tam ç›-k›¤› olsa bile eklem kapsülü sertleflti¤i, eklemiçi fibrotik materyalle doldu¤u kalça redükteedilemeyebilir ve Ortolani testi negatif olarakal›n›r. Görüldü¤ü klinik muayene usullerininbüyük ço¤unlu¤u kalçan›n tam ç›k›k olmas›halinde pozitif sonuç verir. Bu durum, GKD'lihastalar›n önemli bir k›sm›n›n (%90'a yak›n)basit klinik muayene testleriyle ile tan›nama-yaca¤› anlam›na gelir.

RRiisskk ffaakkttöörrlleerrii

Baz› bebeklerin GKD için riskli olduklar› bilin-mektedir (7). ‹ntrauterin geliflim sürecindekalçan›n rahat hareket etmesini engelleyecekilk do¤um (s›k› uterus), ço¤ul gebelik gibi fak-törler GKD riskini artt›r›r. K›z bebekler, özellik-le ilk k›z bebekler daha risklidir. ‹ntrauterin s›-k›flmayla iliflkili oldu¤u bilinen (intrauterinmoulding abnormalities) kas iskelet sistemisorunlar›n›n -tortikollis, platibasi, metatarsusadduktus gibi varl›¤› kalça sorunlar› aç›s›ndanuyar›c› olmal›d›r. Pozitif aile öyküsü ciddi birrisk faktörü olarak bilinir. Anne-babas› sa¤l›k-l›, bir kardeflinde GKD olan bir bebekte, kalçasorunu olas›l›¤› %6 iken, anne-babadan birin-de kalça ç›k›¤› varl›¤› riski %12'ye, hemanne/babas› hem de kardeflin GKD'li olas› iseriski %36'ya ç›kartmaktad›r (8). Anne-babaakrabal›¤› GKD için de bir risk faktörü olarakkabul edilmelidir. Son olarak do¤um sonras›ilk 2-3 haftal›k dönemde kundak yap›lan be-bekler de GKD riski anlaml› olarak yüksel-mektedir.

GGöörrüünnttüülleemmee yyöönntteemmlleerrii

Sadece klinik muayene ile GKD'li hastalar›nönemli bir k›sm›na tan› konamayaca¤› dahaönce vurgulanm›flt›. Bu dönemde kemiklerinbüyük k›sm› k›k›rdak yap›da oldu¤u için, rad-yolojik incelemelerin tan›sal de¤eri s›n›rl›d›r.Günümüzde en güvenilir tan› arac› kalçaultrasonografisi’dir. Ultrasonografi ile, radyas-yon kullanmaks›z›n kalça eklemini görüntüle-mek, daha önemlisi k›k›rdak yap›lar hakk›ndafikir sahibi olmak mümkündür (9).

‹deal olan, tüm yenido¤an kalçalar›n› fizikmuayene ve ultrasonografi ile incelemektir.Ancak bu yaklafl›m›n ülkemiz için gerçekçiolmad›¤› aç›kt›r. Bu nedenle en az›ndan has-tanede do¤an riskli bebekler ultrasonografi ilede¤erlendirilmelidir.

ÖÖnnlleeyyiiccii ççaall››flflmmaallaarr

Koruyucu hekimlik için üç yaklafl›m uygula-nabilir: Primer: hastal›k riskini azalt›c› tedbirler(afl›lama, beslenme); Sekonder: hastal›¤› pre-semptomatik dönemde yakalama ve tedavietme (tarama); Tersiyer: semptomatik hasta-l›klar› tan›ma (Komplikasyon ve erken ölüm-leri önleme). GKD için seçilecek yaklafl›m se-konder önleyici tedbirler olmal›d›r. Akraba ev-liliklerinin ve ailede GKD'li birey olan anne-babalar›n olas› kalça sorunlar› yönünden uya-r›lmas› gecikmeleri önleyebilir. Risk faktörleri-nin öncelikle sa¤l›k personeli taraf›ndan iyi bi-linmesi ve tüm toplumun bu konularda bilinç-lendirilmesi önemli bir toplumsal görevdir.Do¤um sonras› kalçan›n serbest hareketlerineizin veren bol giysilerin ve bol ara bezlerinintercihi, istisnas›z tüm bebekler için önerilmeli-dir. GKD'nin önmeli bir sa¤l›k sorunu oldu¤uJaponya (10) ve Yugoslavya'da (1) tüm yeni-do¤anlara devlet taraf›ndan paras›z don da¤›-t›lmas›yla insidans anlaml› miktarda düflürüle-bilmifltir. Çocu¤un tafl›nmas› ve emzirilmesiesnas›nda kalçalar›n ekstansiyon ve abdüksi-yona zorlanmamas› gere¤i tüm annelere defa-larca hat›rlat›lmal›d›r. Yenido¤an fizyolojikpostürünün önemi öncelikle sa¤l›k personelitaraf›ndan anlafl›lmal›, ekstansiyon zorlamala-r›ndan kaç›n›lmal›d›r. Do¤um sonras› çocu-¤un ayaklar›ndan tutularak baflafla¤› sallan-mas›, ayn› ifllemin her banyo sonras› aile tara-f›ndan tekrarlanmas›, boy ölçme maksad›ylaçocuk kalça ve dizinin ekstansiyona zorlan-mas›, bebe¤in bacaklar›na germe egzersizleriyapt›r›lmas› bu fizyolojik postürü, dolay›s›ylado¤al geliflimi sekteye u¤ratan manevralard›r.Hepsinden önemlisi, kundak uygulamas› ye-nido¤an kalças›n›n can düflman›d›r. Kundakiçinde abdüksiyon ve ekstansiyona zorlanankalçan›n, özellikle risk faktörlerine de sahipse

34 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

Page 35: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

ç›kmas› kaç›n›lmazd›r. Kalçalar›n özellikle do-¤um sonras› ilk bir ay için çok hassas oldu¤uunutulmamal›, kunda¤a yaflam›n hiçbir döne-minde ve hiçbir zaman izin verilmemelidir.

SSoonnuuçç

1. GKD zaman›nda teflhis ve tedavi edildi¤itakdirde tümüyle düzelebilen bir hastal›k-t›r. Tüm yenido¤anlar›n ultrasonografi iletarand›¤› Avusturya gibi ülkelerde, GKDnedeniyle cerrahi giriflim gereken hastaoran› %0'a düflürülebilmifltir.

2. Do¤um s›ras›nda GKD'li vakalar›n yakla-fl›k üçtebirinde ç›k›k vard›r. Önemli birk›sm›nda patoloji do¤um sonras› geliflir.

3. Yenido¤an muayenesi ile vakalar›n tama-m›na tan› koymak mümkün de¤ildir. Özel-likle riskli bebekler ultrasonografi ile ta-ranmal›d›r.

4. Do¤um sonras› kalçan›n normal geliflimi-ne izin verilmesi halinde, vakalar›n önem-li bir k›sm› kendili¤inden düzelebilir. Be-beklere bol giysiler giydirilmesi, kalçalar›nekstansiyona zorlanmamas› sa¤l›k perso-neli ve aile taraf›ndan iyi bilinmelidir.

5. Ülkemiz için ciddi bir toplumsal sorun olankundak uygulamas›na izin verilmemelidir.‹lk bir ayl›k dönemde, çok k›sa süreyle bi-le uygulansa kalça için yeterli zarara se-bep olabilir.

6. GKD koruyucu hekimli¤i, kan dökmedenkazan›lan bir savafla benzetilebilir. E¤erbebeklerimizi iyi muayene eder, kalça ge-liflimini olumsuz etkileyen hatal› uygula-malardan vazgeçer ve sorunlu hastalar›erken dönemde basit yöntemlerle tedaviedersek, ileriki yafllarda karmafl›k ameli-yatlar geçirmelerini veya sakat kalmalar›-n› önleyebiliriz.

GKD, zaman›nda teflhis ve do¤ru tedavi iletamamen düzelebilir bir hastal›kt›r.

KKAAYYNNAAKKLLAARR

1. Klisic P, Pasic D. Progress in the preventiveapproach to developmental dysplasia of thehip. J Pediatr Orthop Part B, 1993; 2: 108-111.

2. Hinderaker T, Daltveit AK, Irgens LM, Uden A,Reikeras O. The impact of intrauterine factorson neonatal hip instability: an analysis of1,059,479 children in Norway. Acta OrthopScand 1994; 65:239-242.

3. Tönnis D. Congenital dysplasia and dislocationof the hip in children and adults. Berlin-Heidel-berg: Springer Verlag, 1987.

4. Bay›nd›r fi, Tan›fl Z. Bofl bat›n filmlerinde tesa-düfen karfl›lafl›lan do¤ufltan kalça ç›k›¤› ve di-¤er kalça patolojileri. Hacettepe T›p Cer Bül1970; 3: 220-31.

5. Kutlu A, Memik R, Mutlu M, Kutlu R, Arslan A.Congenital dislocation of the hip and its relati-on to swaddling in Turkey. J Pediatr Orthop1992; 12: 598-602.

6. Yamamuro T, Ishida K. Recent advances in theprevention, early diagnosis, and treatment ofcongenital dislocation of the hip in Japan. ClinOrthop 1977; 126: 167-169.

7. Tönnis D, Storch K, Ulbrich H. Results of new-born screening for CDH with and without so-nography and correlation of risk factors. J Pe-diatr Orthop 1990; 10: 145-52.

8. Wynne-Davies R. Acetabular dysplasia and fa-milial joint laxity: two etiological factors in con-genital dislocation of the hip: a review of 589patients and their families. J Bone Joint SurgBr 1970; 52: 704-716.

9. Bialik V, Wiener F, Benderly A. Ultrasonog-raphy and screening in developmental displa-cement of the hip. J Pediatr Orthop Part B1992; 1: 51-54.

10. Ishida K. Prevention of the onset of congenitaldislocation of the hip. In: Ando M (ed). Preven-tion of Congenital Dislocation of the Hip in In-fants. Asahikawa, Japan: Yamado Co., 1993:1-10.

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 35

Page 36: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

Haberler36 Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002

II.. AAKKDDEENN‹‹ZZ ÜÜLLKKEELLEERR‹‹ NNEEOONNAATTOOLLOOJJ‹‹DDEERRNNEEKKLLEERR‹‹ BB‹‹RRLL‹‹⁄⁄‹‹((UUMMEENNSS)) KKOONNGGRREESS‹‹

3-6 Eylül 2003, Ç›ra¤an Oteli, ‹stanbulKongre Baflkan›: Prof. Dr. Gülay Can

UUNNIIOONN OOFF MMEEDDIITTEERRRRAANNEEAANN NNEEOONNAATTAALLSSOOCCIIEETTIIEESS

Kurulufl: 24 fiubat 2001, ‹stanbulKurucu Ülkeler: ‹srail, M›s›r, Türkiye, Yunanistan

KKoonnsseeyyEgyptian Society for Neonatal and

Preterm CareGamal Samy Aly, Khalid Taman,

Mohamed El Barbury

Hellenic Society of Perinatal CareIoannis Sofatzis, Angeliky Kapiki,

E. Farri-Konstopoulou

Israel Neonatal SocietyDavid Bader, Cathy Hammerman, Agi Golan

Turkish Neonatal SocietyGülflen Erdem, Murat Yurdakök, Aytu¤ At›c›

YYöönneettiimm KKuurruulluuGamal Samy Aly, Baflkan

Murat Yurdakök, Baflkan Yard›mc›s›, Seçilmifl Baflkan

David Bader, Baflkan Yard›mc›s›Aytu¤ At›c›, Genel Sekreter

E. Farri-Kostopoulou, SaymanMohamed El Barbury, ÜyeCathy Hammerman, Üye

Angeliky Kapiki, ÜyeGülay Can, Kongre Baflkan›

Page 37: TÜRK NEONATOLOJ‹ DERNE⁄‹ BÜLTEN‹

II.. AAKKDDEENN‹‹ZZ ÜÜLLKKEELLEERR‹‹ NNEEOONNAATTOOLLOOJJ‹‹DDEERRNNEEKKLLEERR‹‹ BB‹‹RRLL‹‹⁄⁄‹‹((UUMMEENNSS)) KKOONNGGRREESS‹‹

3-6 Eylül 2003, Ç›ra¤an Oteli, ‹stanbulKongre Baflkan›: Prof. Dr. Gülay Can

UUNNIIOONN OOFF MMEEDDIITTEERRRRAANNEEAANN NNEEOONNAATTAALLSSOOCCIIEETTIIEESS

Kurulufl: 24 fiubat 2001, ‹stanbulKurucu Ülkeler: ‹srail, M›s›r, Türkiye, Yuna-

nistan

KKoonnsseeyyEgyptian Society for Neonatal and

Preterm CareGamal Samy Aly, Khalid Taman,

Mohamed El Barbury

Hellenic Society of Perinatal CareIoannis Sofatzis, Angeliky Kapiki,

E. Farri-Konstopoulou

Israel Neonatal SocietyDavid Bader, Cathy Hammerman, Agi Golan

Turkish Neonatal SocietyGülflen Erdem, Murat Yurdakök, Aytu¤ At›c›

YYöönneettiimm KKuurruulluuGamal Samy Aly, Baflkan

Murat Yurdakök, Baflkan Yard›mc›s›, Seçilmifl Baflkan

David Bader, Baflkan Yard›mc›s›Aytu¤ At›c›, Genel Sekreter

E. Farri-Kostopoulou, SaymanMohamed El Barbury, ÜyeCathy Hammerman, Üye

Angeliky Kapiki, ÜyeGülay Can, Kongre Baflkan›

Türk Neonatoloji Derne¤i Bülteni • Say›: 5 – Bahar 2002 37