172
AYLIK EKONOMİ VE İŞ KÜLTÜRÜ DERGİSİ 9.00 TL - KKTC 10 TL OCAK 2013-1 SAYI: 129 YATIRIM DÜNYASI DERGİSİ + SHOPPER MARKETING -3 BEYİN GÖÇÜ TERSİNE DÖNDÜ! “Sektörün zirvesi FIEC’e seçilen Türkiye müteahhitleri, birinci lige çıktı.” İŞTE HOLDİNGLERİ YİYECEK-İÇECEK SEKTÖRÜNE ÇEKEN KÂR MARJI: TMB Başkan Yardımcısı Emre Aykar: YILMAZ’IN HEDEFİ Holdinglerin, sektörlerin yeni iş planları ve gelecek öngörüleri. Her yıl, 500 Türk profesyonel yurtdışından geri dönüş yapıyor. 2013 VE GELECEK SÜTAŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI BURSALI MUHARREM YILMAZ’IN TÜSİAD’A UZANAN ÖRNEK ÖYKÜSÜ VE YENİ HEDEFLERİ... %30 TURKISHTIME OCAK 2013

Turkishtime - Ocak 2013.pdf

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

AYLIK EKONOMİ VE İŞ KÜLTÜRÜ DERGİSİ 9.00 TL - KKTC 10 TL OCAK 2013-1 SAYI: 129

YATIRIM DÜNYASI DERGİSİ + SHOPPER MARKETING -3

BEYİN GÖÇÜ TERSİNE DÖNDÜ!

“Sektörün zirvesi FIEC’e seçilen Türkiye müteahhitleri, birinci lige çıktı.”

İŞTE HOLDİNGLERİ YİYECEK-İÇECEK SEKTÖRÜNE ÇEKEN KÂR MARJI:

TMB Başkan Yardımcısı Emre Aykar:

YILMAZ’IN HEDEFİ

Holdinglerin, sektörlerin

yeni iş planları ve gelecek öngörüleri.

Her yıl, 500 Türk profesyonel yurtdışından

geri dönüş yapıyor.

2013VEGELECEK

SÜTAŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI BURSALI MUHARREM YILMAZ’IN TÜSİAD’A UZANAN ÖRNEK ÖYKÜSÜ VE YENİ HEDEFLERİ...

%30

MU

HA

RR

EM Y

ILMA

Z’IN H

EDEFİ

TUR

KISH

TIME O

CA

K 2013

Page 2: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 3: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 4: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 5: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 6: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

4 TURKISHTIME OCAK 2013

52 HOLDİNGLERİN 2013 PLANLARITürkiye sanayisi ve ekonomisine yön veren şirketler, 2013 yılı planlarını yaptılar. Hedefl erinde yeni pazarlar var. Başta Ortadoğu ve Afrika olmak üzere… İnşaat, altyapı, enerji, gıda, hazırgiyim gibi sektörlerde faaliyet gösteren pek çok aktör, şimdi bu pazarlara odaklandı.

66 2013’TE KAPASİTEYE YATIRIM DEVAM EDECEK Dünyanın sanayi devlerine Türkiye’nin yüksek kalitede üretim yapan imalat sanayisi örnek gösteriliyor. Türk sanayi sektörlerinin dinamizminin yapıtaşlarını algılayabilmek için ise kapasite kullanım oranlarına yakından bakmak yeterli.

72 MELEK YATIRIMCIM OLUR MUSUN?Melek yatırımcıların potansiyel gördüğü girişimlerdeki belli başlı kriterler neler ve yükselen pazarlar hangileri? Bu soruları melek yatırımcılardan Jeff Clavier ve Paul Kedrosky Turkishtime için yanıtladı.

76 2013’ÜN TRENDİ “MOBİL BULUT” OLACAKSon yıllarda teknolojide en çok konuşulan gelişmelerden bulut bilişim artık mobile entegre olarak farklı bir boyut kazanıyor.

82 SEKTÖRLERİN 2013 AJANDASI Küresel krizin etkilerinden henüz kurtulamamış olan dünya ekonomisi, beklentilerin temkinli olacağı bir 2013 yılına hazırlanıyor.

92 2023 MÜ, YOKSA 2041 Mİ?Türkiye nüfusu 30 yıl sonra 90 milyona ulaşacak. Ayrıca bugüne kıyasla daha genç ve daha eğitimli olacak. GSYİH küresel sıralamasında 2011’de 16’ncı sırada yer alan Türkiye, 2041’de 12’nci sıraya yükselecek. Kişi başına düşen GSYİH, 2041’de bugünkünün iki katını geçerek 35 bin doları bulacak.

100 HEDEF 10 YILDA 55 MİLYAR DOLAR İHRACATDünyanın sekizinci, Avrupa’nın ikinci büyük demir-çelik üreticisi olan Türkiye, ilk 10 ülke arasında geçen yıl üretimini en çok artıran ülke oldu. Sektör, 2013 yılında da küresel ekonomik belirsizliğe, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki jeopolitik risklere rağmen büyüme hızını devam ettirerek üretim ve ihracatını gelecekte daha da artırmayı hedefl iyor.

KAPAK

İÇİNDEKİLER

MUHARREM YILMAZ VE HEDEFLERİBursa’dan çıkıp Türkiye’nin önemli gıda markalarından birini, Sütaş’ı yaratan Muharrem Yılmaz, ‘patronlar kulübü’ olarak da nitelendirilen en büyük sivil toplum kuruluşu TÜSİAD’ın başkanlık koltuğunun tek adayı… Daha önce TÜGİAD ve TKYD gibi kuruluşlarda da önemli görevler üstlenen Yılmaz, TÜSİAD başkanlığını kendi ifadesiyle “büyük bir sorumluluk” olarak nitelendiriyor. Bunun ‘ateşten bir gömlek’ olduğu görüşüne ise katılmıyor. Muharrem Yılmaz, “TÜSİAD’ın gelecek vizyonu”nu, ”Sütaş’ın başarı hikayesi”ni ve “Türkiye ekonomisi”ni Turkishtime’a verdiği özel röportajda değerlendirdi...

42

52

82

Page 7: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 8: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

6 TURKISHTIME OCAK 2013

108 YİYECEK-İÇECEK SEKTÖRÜNDE HAREKETLİLİKPek çok sektörde rekabet ve yeni koşullar nedeniyle kâr marjları düşerken bunun tek istisnası yiyecek-içecek sektörü, Türkiye’de de yatırımcıların gözdesi oldu.

114 “TÜRKİYE MÜTEAHHİTLERİ BİRİNCİ LİGE ÇIKTI”Son 10 yılda yapılan önemli projeler, atılan adımlarla Türkiye’nin dünya müteahhitlik sektöründe yıldızı parlıyor… Bu olumlu gelişmeler Türkiye’yi, Avrupa inşaat sektörünün en tepe örgütü olan Avrupa İnşaat Federasyonu (FIEC) daimi üyeliğine taşıdı.

132 DÜNYA, ÖZEL SEKTÖRDEN CEVAP BEKLİYORDünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 90’ı özel sektör tarafından yönetiliyor. Bu yüzden bu sorunları çözmek için önce özel sektörün elini taşın altına koyması şart.

136 BEYİN GÖÇÜ TERSİNE DÖNDÜ“Kaliteli insan sermayesinin ülke değiştirmesi” olarak da nitelendirilen “beyin göçü” Türkiye’de artık tersine işliyor. Yurtdışında deneyim kazanmış birçok yönetici ve bilim insanı, Türkiye’ye dönüp önemli görevler üstleniyorlar.

144 3D YAZICILAR YENİ SANAYİ DEVRİMİBilgisayarınızı küçük bir üretim fabrikasına dönüştürmek artık uzak bir hayal değil. 3D baskı teknolojisi sayesinde artık kullanıcılar hayal ettikleri objeleri bir düğmeye basarak elde edebilecekler. Hem son kullanıcının hem de üreticilerin ihtiyaçlarını kolaylaştıran ve maliyeti düşüren bu teknoloji, henüz yeni olmakla beraber geleceğin yeni sanayi devrimine işaret ediyor.

152 MARKANIZI INSTAGRAM’DA PAZARLAMANIN 5 YOLUYunan yoğurt firması Chobani, 1,5 yıl önce katıldığı Instagram’da 9 bin takipçiye ulaşarak az bilinen markasını herkesin evinde olması gereken bir markaya dönüştürdü. Ancak Facebook’un ücretsiz fotoğraf paylaşma uygulaması olan Instagram’da başarılı pazarlama yapmanın spesifik yöntemleri var…

154 LİSANSSIZ TEKNOLOJİYLE ÜRETİLEN ÜRÜNLER GERİ ÇEVRİLİYORABD, yazılımların lisans sözleşmelerine aykırı kullanılması, sahte donanım gibi suçlarla mücadeleyi artırdı. Yasa lisanssız bilişim teknolojileri kullanarak üretilen ürünlere el konulması ve ürünlerin ABD’ye girişinin yasaklanmasını öngörüyor…

158 10 YILDA 125 MİLYON LİRA KİRA ÖDEYECEKİstanbul Park Pisti’ni ilk yılı 10 milyon 620 bin lira olmak üzere 10,5 yıllığına kiralayan filo kiralama şirketi İntercity’nin Yönetim Kurulu Başkanı Vural Ak, 25 yıldır içinde yer aldığı otomobil ve motorsporları camiasında zirveyi hedefliyor.

136

132

114

152 Markanızı Instagram’da Pazarlamanın 5 Yolu

Page 9: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 10: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 11: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 12: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

TÜSİAD’ın yeni başkanlık dönemi için 17 Ocak’taki genel kurula aday ola-rak Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜSİAD Başkan Yardımcısı Muharrem Yılmaz gösterildiğinde ilk aklıma ge-lenlerden biri bu konu oldu aslında. Anadolu’dan gelmesi ama pek çok sivil toplum platformunda, kurduğu iyi diya-loglarla bir tür yol gösterici olması bunu hatırlattı bana... Sakıp Sabancı’yı hatır-layın, bir tartışma olduğunda doğal, Anadolu’dan gelme yapısıyla her iki ta-rafı da anlayan yine kendine özgü üslu-buyla ortamı yumuşatan özellikleri vardı. Türkiye’de hükümet ve TÜSİAD’ın farklı düşündüğü pek çok zaman ol-muştur. Böyle zamanlarda ortamı yu-muşatan, ne olursa olsun diyaloğa açık bir karakteri yansıtan lider isimlere ih-tiyaç var. TÜSİAD’ın ve başkanlarının her zaman kurumsal bir duruşu var. Ama diyalog sorumluluğunu da üstlen-mek önemli... Bu kimi zaman başkan olur kimi zaman farklı isimler olabilir...

17 Ocak’taki TÜSİAD Genel Kurulu’na Muharrem Yılmaz tek aday olarak gidi-yor. O güne kadar bu durum değişir mi bilemiyorum... Burası Türkiye... Ama Mu-harrem Yılmaz’ın TKYD ile tanışmasıyla başlayan kurumsallaşma, markalaşma gibi değerlerini kendi felsefesine ve şir-ketine adapte ederek başarıya ulaştığı öyküsü tek başına önemli... Anadolu’nun emek yoğun, duygu yoğun felsefesiy-le İstanbul’a gelerek keşfettiği modern yönetim felsefesinin birleştiği bir ka-rışım. O aslında hem Anadolu’dan hem İstanbul’dan... TÜSİAD Başkanı olursa bu açıdan da farklılığı olacak...

Volkan AKI facebook/volkanaki@[email protected]

10 TURKISHTIME OCAK 2013

E

SORUMSUZLUK BEYANI:

İş dünyası Sakıp Bey’i arıyor mu?Uzun yıllardır tanıdığım Muharrem

Yılmaz’ın Turkishtime’a verdiği özel söyleşisini aslında 3 ana konu üzerin-de toparladık. TÜSİAD ile ilgili görüşle-ri, Sütaş’ın başarısının dönüm noktaları ve Türkiye ekonomisi... Yılmaz söyleşi-sinde kendinden ziyade TÜSİAD, TKYD, TURKONFED’i ve bu kuruluşların mis-yonlarını ön plana çıkarmaya çalıştı... Onun duruşu böyle zaten. TÜSİAD Baş-kanlığı için de çok hevesli görünmek is-temiyor. İstediği sivil toplum kuruluş-larının hem kendisine, hem Türkiye’ye yarattığı katma değeri göstermek...

Güzel söyleşi oldu okuyun lütfen. 2013 dosyamız ve diğer güçlü konularımız-la yeni yıla başlangıç yapıyoruz. Hepi-niz için mutlu, huzurlu, başarılı ve sağ-lıklı bir yıl olsun...

Saygılarımla...

Page 13: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

Karsilikli Cek 20,5x27,5cm.indd 1 17.12.2012 10:20

Page 14: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

ALL,

stilinize fark katar!TüTürkrkiyiye’e nin n n ene ççokok sasatatan n momodada v ve eala ışışveveririş ş deded rggissiALL, hherer aay y enen trtrenendydy bbinindeden n faafaazzzzzlzlzllla a aa aürürününü,ü e een n şışık k kokombmbmbbbbbbbmbm inininininnnninininnnn seses çeçeçeneneklklklereriyiyiylele gagagardrdırırı obobbobununuzuza atatataşışışıyoyoyor.r.r. ALL,’ııın nmumumutltltlu u u olololununun! ! ! ALL,heheher r r ayayay b b bayayayilililerererdedde vveee ee e eseseseçkçkçkininin mm marararkakakallal rırınnn n nmamamağağağazazazalaalarırırındndnda!

all.com.tr

Page 15: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 13

ÜÇÜNCÜ ÇEYREK RAKAMLARIDURGUNLUĞUN ALTINI ÇİZİYORTürkiye ekonomisinin bir soğuma sürecinden geçtiği kabul ediliyor. Ancak yüzde 1,6 düzeyinde kalan üçüncü çeyrek büyüme hızı, ikinci çeyrekteki yüzde 3 oranı göz önüne alındığında beklentilerin de altında kaldı. Çin’den gelen toparlanma rakamları ise dünya ekonomisine dair iyimserlik ipuçları sadece.

Ü çüncü çeyrek büyüme ra-kamları Türkiye ekonomisi-nin bir soğuma sürecinden

geçtiğini teyit etmiş durumda. Ancak, üçüncü çeyrekte gelen yüzde 1.6’lık büyüme hızı piyasa beklentilerinin al-tında kalarak biraz tedirginlik yarat-tı. Büyüme rakamlarına baktığımızda, ikinci çeyrekte yüzde 3 olan büyüme hızının yüzde 1.6 düzeyine gerileme-sinde en büyük etkenin özel yatırım ve özel tüketim harcamalarında azalış olduğunu görüyoruz. Merkez Banka-sı yayınladığı notlar ve yaptığı değer-lendirmelerde ekonomik faaliyetlerin üçüncü çeyrekte dibe vurduktan son-ra dördüncü çeyrekte bir toparlanma yaşanacağını ve 2013 yılında da yüz-de 4 seviyesinde bir büyümenin görü-

leceğini söylese de, en son yayınlanan sanayi üretimi verisi bazı soru işaret-leri yaratıyor. TÜİK Ekim ayında üre-timin bir önceki yıla göre yüzde 5 gibi sert bir düşüş yaşadığını açıkladı. Bu da aslında dördüncü çeyreğe çok da iyi bir başlangıç yapamadığımızı gösteri-yor. Büyüme konusunda soru işaret-leri ve bazı belirsizlikler devam etse de enflasyon ve cari açık cephesinden iyi haberler gelmeye devam ediyor. Ve el-bette bu iki cepheden gelen iyi haber-lerin ardında yine zayıf yatırım ve za-yıf tüketim var. Yıllık enflasyon Kasım ayında yüzde 6.37’e gerilerken, cari iş-lemler açığı Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 57 daralarak 1.96 milyar dolar seviyesine geriledi.

Dünya ekonomisinde ise geçen ay-

dan bu yana çok fazla değişen bir şey yok; AB krizle boğuşmaya devam edi-yor, Yunanistan’da sorunlar devam ediyor, İtalya’da siyasi belirsizlik orta-ya çıkıyor, ABD’de mali uçurum konu-su piyasaların tepesinde Demokles’in Kılıcı gibi sallanmaya devam ediyor. Ancak, dünyanın en büyük ikinci eko-nomisi olan Çin’le ilgili bazı rakam-lar, durgunluğun yerini yavaş da olsa toparlanmaya bıraktığına dair ipuç-ları veriyor. Ve elbette jeopolitik; du-rum Suriye’de giderek ağırlaşırken NATO’nun Türkiye’ye Patriot füzeleri yerleştirme kararı alması, bölgede geri-limi daha da arttırdı. Suriye’de başlayan ateşin İran’ı da kapsayacak şekilde ge-nişlemesinin dünya ekonomisine yara-tacağı tahribatı kestirmek ise zor değil.

KIVANÇ DÜNDAR

Page 16: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

14 TURKISHTIME OCAK 2013

Makro

ABD yönetimi, İran’dan aldığı petrol miktarında azaltmaya giden, araların-da Türkiye’nin de bulunduğu dokuz ül-keye 180 günlük yeni bir muafi yet ta-nıdı. EPDK verilerine göre, Türkiye’nin İran’dan yaptığı petrol ithalatı Ağustos ayında 937,463 ton iken Eylül ayında 451,467 tona düştü. Türkiye’de hükü-met her ne kadar bu yaptırımlara kar-şı duracağı yönünde sinyaller verse de petrol ithalatında alternatif hatlar ara-yışına devam ediyor.

SANAYİ üretimi Ekim ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5.7, bir ön-ceki aya göre ise yüzde 3.6 oranında azalış gösterdi. Sanayi üretimi, Aralık 2009’dan 2012 yılı Temmuz ayına ka-dar dönemde bir önceki yılın aynı ayı-na göre artmıştı. TÜİK verilerine göre, Ekim ayında; madencilik ve taş ocak-çılığı üretimi yüzde 3.9, imalat sanayi üretimi yüzde 5.9, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü üretimi ise yüzde 5.1 azaldı.

DIŞ TİCARET açığı Ekim ayında ge-çen senenin aynı ayına göre yüzde 31.2 oranında azalarak ve 8 milyar do-larlık piyasa beklentisinin altında ka-larak 5.5 milyar dolar olarak gerçek-leşti. İhracat yıllık bazda yüzde 11.6 artarak 13.3 milyar dolar olurken, it-halat ise yıllık bazda yüzde 5,6 azala-rak 18.8 milyar dolar seviyesinde ger-çekleşti. Ocak-Ekim döneminde ise, dış ticaret açığı yüzde 23 gerileyerek 69.5 milyar dolara ulaştı.

MERKEZ Bankası Aralık ayı birin-ci dönem beklenti anketine göre, yıl-sonu TÜFE beklentisi yüzde 7.20’den yüzde 6.52’ye geriledi. Gelecek ayın TÜFE beklentisi 0.10 puan artışla yüz-de 0.76 olurken, iki ay sonrasının TÜFE beklentisi 0.17 puan azalışla yüzde 0.56 olarak gerçekleşti. 12 ay sonrası-nın yıllık enfl asyon beklentisi bir ön-ceki ankete göre 0.30 puan azalarak 6.34 olurken, 24 ay sonrasının beklen-tisi 0.20 puan azalarak yüzde 5.93 oldu.

MERKEZ Bankası Başkanı Erdem Başçı, 2012 yılında ekonomik büyüme oldukça yavaş gerçekleştiğini. 2013’te büyümede bir hızlanma bekledikleri-ni söyledi. 2012’in yüzde 3 civarında bir büyümeyle tamamlanmasının bek-lendiğini vurgulayan Erdem Başçı’nın gelecek yıl için büyüme beklentisi ise yüzde 4. Başçı “Gelecek yıl ise denge-lenme iyi bir noktaya geldiği için iş ta-lebinin de büyümeye pozitif katkı sağ-lamasına izin verilecek” dedi.

CARİ işlemler açığı, Ekim ayında ge-çen yılın aynı ayına göre yüzde 56.5 oranında azalarak 1 milyar 960 milyon dolar oldu. Cari işlemler açığı, 2012 yılı-nın ilk 10 ayında ise geçen yılın aynı dö-nemine göre yüzde 36.7 oranında aza-lışla 41 milyar 95 milyon dolar oldu. MB verilerine göre Ocak-Ekim 2012 dö-neminde cari işlemler açığının 41 mil-yar 95 milyon dolara gerilemesinde-ki en önemli faktör dış ticaret açığının 55 milyar 396 milyon dolara gerilemesi.

Türkiye ekonomisinde geçen ay

-7,0

-6,0

-5,0

-4,0

-3,0

-2,0

-1,0

0,0

Ocakcaak

OO ubabbat

MaMaart

Nisaisasan

Haziraira

Haziran

Temmumu

Temmuz

AAustostotos

EylüEylylül

Ekimkikim

-10,0

-5,0

0,0

5,0

10,0

15,0

20,0

25,0

Ocak

OcO u

bat

u Mart

M Nisan

Nis

Haziran

zi

Temmuz

mm

Austos

us Ey

lül

Ey EkimEkm

TÜRKİYE PETROL TİCARETİ YAPTIRIMLARDAN MUAF

SANAYİ ÜRETİMİ EKİM’DE YÜZDE 5 AZALDI

DIŞ TİCARET AÇIĞI EKİM’DE YÜZDE 31 AZALDI

YILSONU ENFLASYON BEKLENTİSİ GERİLİYOR

MB BAŞKANI BAŞÇI 2012’DE YÜZDE 3 BÜYÜME BEKLİYOR

CARİ İŞLEMLER AÇIĞI EKİM’DE YÜZDE 56,5 AZALDI

2011 2012

Page 17: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 18: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

16 TURKISHTIME OCAK 2013

Makro

İHRACAT KASIM AYINDA YÜZDE 20 ARTTI

TÜRKİYE İhracatçılar Meclisi kayıtla-rına göre Türkiye’nin Kasım ayı ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 20 ar-tarak 12 milyar 771 milyon dolar olarak gerçekleşirken yılın ilk 11 ayında yüzde 13,6 artışla 139 milyar 49 milyon dolara ulaştı. Türkiye’nin Irak’a ihracatı yüzde 42, Rusya’ya yüzde 28, Çin’e yüzde 51, ABD’ye yüzde 33, Azerbaycan’a yüzde 38, Libya’ya yüzde 250, Brezilya’ya yüz-de 83 oranında artış gösterdi.

KASIM’DA YILLIK ENFLASYON YÜZDE 6,37’YE GERİLEDİ

5,00

6,00

7,00

8,00

9,00

10,00

11,00

12,00

Ocak

ubat

Mart

Nisan

Haziran

Temmuz

Austos

Eylül

Ekim

TÜİK’İN açıkladığı verilere göre Ka-sım ayında tüketici fi yatları endeksine (TÜFE) göre enfl asyon yüzde 0.38 ola-rak gerçekleşti. Bu oran yüzde 0.91’lik piyasa beklentisinin altında kaldı. Ka-sım sonu itibariyle ise enfl asyon yıllık bazda yüzde 6.37, on iki aylık ortala-malara göre ise yüzde 9.26 düzeyinde oluştu. Üretici fi yatlarında (ÜFE) ise Kasım’da artış yüzde 1.66 oldu. Önceki aya göre en yüksek artış yüzde 6.28’le giyim ve ayakkabı grubunda gerçek-leşti. Enerji ile gıda, alkollü içki ve tütün ile altın dışındaki ürünleri kapsayan çekirdek enfl asyon, Kasım’da yüzde 0.88, yıllık bazda ise yüzde 5.73 oldu.

3.4 ve ikinci çeyrekte yüzde 3 olmuş-tu. Özel sektör yatırımları 2012 yılının 3. çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11, özel tüketim harcamaları ise yüzde 0.5 azaldı. Hükümetin yüzde 3.2 büyüme hedefi nin tutabilmesi için yılın son çeyreğinde en az yüzde 4.8 büyüme gerekiyor. Büyüme hızındaki düşüşe rağmen 12 çeyrektir kesintisiz büyüme kaydedilmiş oldu.

İKİNCİ çeyrekte yüzde 3 olan büyü-me hızı üçüncü çeyrekte yüzde 1.6’ya geriledi. Yılın ilk dokuz ayında geçen yılın aynı dönemine göre Türkiye eko-nomisi sabit fi yatlarla yüzde 2.6 oranın-da artışla 87 milyar 655 milyon TL dü-zeyine yükselirken, cari fi yatlarla GSYH yüzde 10.5 oranında artışla 1 trilyon 57 milyar 348 milyon TL düzeyine çık-tı. GSYH artışı birinci çeyrekte yüzde

BÜYÜME HIZI ÜÇÜNCÜ ÇEYREKTE YÜZDE 1,6’YA GERİLEDİ

TÜRKİYE’NİN EKONOMİK GÖSTERGELERİGÖSTERGELER DÖNEM HEDEF

MİLLİ GELİR 2012-Ç3 2012-Ç2 GSYH BÜYÜME HIZI (yıllık % değişim) 1,6 3 3,2 2011 2010 GSYH (Milyar Dolar) 772 732 799 2011 2010 KİŞİ BAŞINA GSYH (Dolar) 10.444 10.067 10.763REEL EKONOMİ EKİM EYLÜL SANAYİ ÜRETİMİ (Yıllık % değişim) -5,7 6,2 KASIM EKİM KAPASİTE KULLANIM ORANI (%) 74 74,9 KASIM EKİM REEL SEKTÖR GÜVEN ENDEKSİ 101 102,4 KASIM EYLÜL TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİ 87,5 88,8 EYLÜL AĞUSTOS İŞSİZLİK ORANI (%) 9,1 8,8 9ENFLASYON (%) KASIM EKİM TÜFE (Aylık) 0,38 1,96 TÜFE (Yıllık) 6,37 7,8 5ÜFE (Aylık) 1,66 0,17 ÜFE (Yıllık) 3,6 2,57 MERKEZ BANKASI TEMMUZ HAZİRAN POLİTİKA FAİZ ORANI (1 hafta repo %) 5,75 5,75 EKİM EYLÜL RESMİ REZERVLER (Milyar dolar) 117,2 112,1 DIŞ TİCARET (Milyar dolar) EKİM EYLÜL İHRACAT 13,30 13,00 148,5İTHALAT 18,8 19,8 248,7DIŞ TİCARET AÇIĞI 5,5 6,8 100,2DIŞ TİCARET (TİM verileri) KASIM EKİM İHRACAT (Milyar dolar) 12,7 11,79 ÖDEMELER DENGESİ EKİM EYLÜL CARİ İŞLEMLER AÇIĞI (Milyar dolar) 1,96 2,7 65,4BÜTÇE EKİM EYLÜL BÜTÇE AÇIĞI/FAZLASI (TL milyar) -4,4 -5,8 -21,1OCAK-EKİM KÜMÜLATİF (TL milyar) -18,75 FAİZ DIŞI FAZLA/AÇIK (TL milyar) -0,7 -2,6 15,8OCAK-EKİM KÜMÜLATİF (TL milyar) 24,5 DIŞ BORÇ STOĞU (MİLYAR DOLAR) 2.ÇEYREK 2012 1.ÇEYREK 2012 BRÜT 323,5 318,7 NET 203,2 197,2 DOĞRUDAN YABANCI SERMAYE YATIRIMLARI EKİM EYLÜL MİLYON DOLAR 498 494

ÜLKE KREDİ NOTU MOODY’S BA1/POZİTİFFITCH BBB-/DURAĞANS&P BB/DURAĞAN

Page 19: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 20: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

18 TURKISHTIME OCAK 2013

Makro

Dünya ekonomisinde geçen ay

ABD’DE Kasım ayında perakende satışlar yüzde 0.3 arttı ama bu artış beklentilerin altında kaldı. Ekim’de sa-tışlar yüzde 0.3 azalmıştı. Kasım ayın-daki artışın sebebi otomobil, giyim ku-şam ve elektroniğe olan talep artışı. Aralık’ta yeni yıl harcamalarıyla birlik-te perakende satışlar yeniden artabilir.

AVRUPA Merkez Bankası(AMB) faiz oranını rekor düşük seviye olan yüz-de 0.75’te bıraktı. AMB bölge ekonomi-si ile ilgili daralma tahminini bu yıl için yüzde 0.4’den yüzde 0.5’e revize eder-ken, 2013 yılı için daralma tahminini yüzde 0.5’ten yüzde 0.3’e çekti.

EURO Bölgesi’nde işsizlik oranı Ekim ayında yüzde 11.7 olarak açıklandı. Bu, Euro Birliği’nin kurulduğu 1999 yılın-dan bu yana görülen en yüksek oran oldu. İşsizlik sayısı söz konusu ayda 173 bin kişi artarken, 17 ülkedeki toplam işsiz sayısı yaklaşık 19 milyona ulaştı.

KREDİ derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P) Yunanistan’ın kredi notunu CCC seviyesinden, seçil-miş temerrüt seviyesi olan SD’ye dü-şürdü. S&P, Yunanistan hükümetinin borç takas anlaşması nedeniyle kredi notunu düşürdüğünü açıkladı.

ÇİN’DE Kasım ayında 50.5 olan HSBC PMI imalat endeksi aralık ayın-da 50.9 ile on dört ayın en yüksek sevi-yesine çıktı. İmalat sanayi endeksinde görülen yükselişin sebebi yeni sipa-rişler. Bu son veri, Çin ekonomisinde-ki toparlanmanın son çeyrekte başla-mış olabileceğine işaret ediyor.

ABD Merkez Bankası FED, Ocak ayından itibaren aylık 45 milyar dolar-lık tahvil alımı yapacağını, düşük faiz politikasının da ABD’de işsizlik ora-nı yüzde 6.5’in altına düşene kadar de-vam edeceğini açıkladı. FED, enfl asyon oranı yüzde 2.5’in üzerine çıkmadığı sürece alımlara devam edecek.

ABD’DE PERAKENDE SATIŞLAR KASIM AYINDA ARTTI

AVRUPA MERKEZ BANKASI FAİZ ORANINI DEĞİŞTİRMEDİ

ABD’DE İŞSİZLİK ORANI KASIM’DA SON DÖRT YILIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNE GERİLEDİ

ABD’DE işsizlik oranı 2012 Kasım ayında yüzde 7,7 ola-rak belirlendi. Bu rakam 2008 yılından bu yana en düşük işsizlik düzeyine işaret ediyor. Ülkede tarım dışı sektör-lerde gerçekleşen istihdam artışı, 146 bin kişi ile 85 bin diye açıklanan piyasa beklentilerin üzerinde gerçekleşti.

EURO BÖLGESİ İŞSİZLİK ORANI EKİM’DE REKOR KIRDI

S&P YUNANİSTAN’IN KREDİ NOTUNU DÜŞÜRDÜ

ÇİN PMI İMALAT ENDEKSİ ARALIK AYINDA YÜKSELDİ

FED TAHVİL ALIM PROGRAMINI AÇIKLADI

Page 21: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 22: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

20 TURKISHTIME OCAK 2013

Makro

ABD SANAYİ ÜRETİMİ KASIM’DA YÜZDE 1,1 ARTTI

ABD’DE sanayi üretimi Kasım ayında yüzde 1.1 oranında arttı. Bu, sanayi üre-timinde son iki yılda kaydedilen en bü-yük artış oldu. Ekim ayı sanayi üretim artışı yüzde 0.7 olarak revize edilmiş-ti. Piyasalar Kasım ayında sanayi üre-timinin yüzde 0.3 artmasını bekliyordu.

Avrupa ekonomisinde sular durulmuyorEuro bölgesinde sanayi üretimi Ekim ayında yüzde 1,4 düşüş kaydetti.

Bölgenin dışında kalsa da İngiltere’nin kredi notunun düşürülmesi da kıta ekonomisinin kritik görünümünün devam ettiğini gözler önüne serdi.

KREDİ derecelendirme kuruluşu S&P, İngiltere’nin AAA olan notunun görü-nümünü negatife çekti. S&P, zayıf bü-yüme ve kötüleşen borç profi li nedeni ile ülkenin görünüm notunu değiştirdi.

S&P, İNGİLTERE’NİN KREDİ GÖRÜNÜMÜNÜ NEGATİF YAPTI

PİYASALARIN yüzde 0.2’lık artış beklentisine karşılık Euro bölgesinde sanayi üretimi Ekim ayında yüzde 1.4 düşüş kaydetti. Eylül ayı üretimindeki düşüş ise yüzde 2.3’e revize edildi.

EURO BÖLGESİ SANAYİ ÜRETİMİ YÜZDE 1,4 AZALDI

Dünyanın en büyük ikincisi ekono-misi olan Çin’de sanayi üretimi piya-saların yüzde 9.4’lük artış beklentisine karşı Ekim ayında geçen yılın aynı ayı-na göre yüzde 9.6 arttı.

ÇİN SANAYİ ÜRETİMİ EKİM’DE YÜZDE 9,6 ORANINDA ARTTI

Page 23: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 24: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

Merhaba İş Dünyası !!!

HEP BİRLİKTE “BLOGLAYALIM”

İŞ DÜNYASININ SON HABERLERİ, TRENDLER, DİJİTAL EKONOMİ, ÖNE ÇIKAN ŞİRKETLER

turkishtimedergi.com'DA HEP BİRLİKTEYİZ ARTIK... SİZLERLE BLOGLAYALIM DİYE

SADECE O MU! FACEBOOK, TWITTER’DA TURKISTIME TARZI HABERLERİMİZLE YİNE SİZİNLE BİRLİKTEYİZ!

BİZİ TREND TOPIC’LERİNİZDENEKSİK ETMEYİN !!!

turkishtimedergi.com

facebook.com/turkishtimedergi @turkishtime

Page 25: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 23

B aşarılı bir inovasyonun bazı temel taşları vardır. Öncelikle teknolojik ürünün iyi bir prototipi oluşturul-

malıdır. Ardından iyi bir marketing strateji-si için Pazar araştırması ile elde edilen veri-ler şarttır. Ürünün geliştirilmesi için yönetim katında beyin fırtınaları toplantıları olmazsa olmazdır. Ancak günümüz dünyasında bunu neredeyse tüm yenilikçi şirketler yaparlar.

İnovasyon 101’in bu temel kurallarının göz ardı ettiği bir faktör ortaya çıkınca yeni bir trend de doğmaya başladı. Öyle ki bu kural-ların neredeyse hiçbiri rakiplerden gelecek rekabeti veri olarak almıyor. Dolayısıyla yeni ürününü piyasaya süren şirketler beklen-medik sertlikte rekabetle karşılaşınca başa-rısız olabiliyor. Özellikle tüketici elektroniği sektöründe bunun örneği çok görüldü. An-cak özellikle bu şirketlerin öncülüğünde re-kabeti de inovasyonlarına veri olarak dahil etmek için şirketler “savaş oyunları” simü-lasyonlarına yöneliyor.

Bu simülasyonlar şirket içlerinde gerçek-leştiriliyor. Yöneticiler farklı takımlara ay-rılıyor. Her takım şirketin rakibinin rolü-nü alıyor. Alışveriş rekabetinin zirve yaptığı geçmiş tatil sezonları verileri de kullanılarak adım adım yeni ürün simülasyonda piyasaya sürülüyor. Gelen rekabet tepkilerine göre alı-nabilecek kararlar listeleniyor. Yönetim da-nışmanlık fi rması McKinsey’e göre şirketler bu simülasyonları olası iş partnerlerini be-lirlemek için de kullanıyor. Doğru iş partne-ri seçiminin özellikle akıllı telefon sektörün-de ne kadar önemli olduğunu son yıllarda gözlemleyebiliyoruz. McKinsey aynı zaman-da geçmiş verilerle desteklenen bu simülas-yonun ürünü piyasaya sürme tarihini belirle-mede de başarılı olduğunu belirtiyor.

ŞİRKETLERİN SAVAŞ OYUNLARI

İnovatif şirketler için ürün prototipleri, ürünle ilgili pazar araştırmaları,

marketing planlarıtek başına yetmiyor.

Şirketler rekabet güçlerini test etmek için “savaş

oyunlarına” başvuruyor.

Page 26: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

NEXT

24 TURKISHTIME OCAK 2013

İkinci kariyer önerisi: GirişimcilikDijital sektörlerde yeni bir şirket kurmak sadece “28 yaş altı” girişimcilere mi özgüdür? Resmin geneline bakıldığında gerçeğin algıdan farklı olduğu ortaya çıkıyor. Kauffman Foundation’ın araştırmasına göre 1996’da yeni girişimcilerin yüzde 14,5’i 55-64 yaş grubuna ait iken 2010’da bu oran yüzde 22,9’a çıktı. Halen yüzde 26 çoğunlukla 20-34 yaş arası grup lider. Ancak makas giderek kapanıyor. Think tank kuruluşu Kauffman Foundation araştırması anahtar web girişimcilerin yaş

PİRAMİDİN ALTINDA KAZANÇ VARİÇİNDE bulunduğumuz döneme kısaca kemer sıkma dö-

nemi ismini verebiliriz. Batı ekonomilerinde giderek sıkı-laşan bu dönem iş dünyasının özelliklerini de değiştiriyor. Artık bu şirketler gelir piramidinin alt kısmı ile daha çok il-gilenmeye başladı. Örneğin Procter&Gamble satış gücünü ikiye böldü: Yüksek gelirli ve düşük gelirli pazarlar. Otomo-bil endüstrisi de ürün portföylerinde düşük gelirlilere yöne-lik ürünlerde markalaşmaya önem veriyor. Renault’un Da-cia markasını sevimli bir konsepte getirmesi gibi… Bu trendi Cambridge Üniversitesi Judge Business School profesörü Ja-ideep Prabhau da doğruluyor. Prabhau şirketlere ana marka imajlarına zarar vermeden ucuz ürünleri için farklı ve çeki-ci markalar geliştirmelerini öneriyor. Kemer sıkma çağında büyük iş gurusu CK Prahalard’ın dediği gibi karlılık pirami-din altlarında gözüküyor. Türkiye’de de henüz kemer sıkma çağında olmasak da iç talebin daraldığı yeni dönemde pira-midin altına bakmakta yarar var.

Çin piyasasındaki yerini Samsung’a kaptıran Apple’ın, iPhone 5’e rağmen beklediği satışları elde edemeyeceği konuşuluyor. Şirketin, yerel markalar Huawei, ZTE ve Lenovo gibi markaların da etkisiyle Çin’deki eski gücünü bulamayacağı belirtiliyor.

FINANCIAL Times gazetesi, Amerikan perakende devi WalMart’ın Migros’un yüzde 80 hissesini almak istediğini öne sürdü. Ancak yüzde 80.5 hissesi Londra merkezli BC Partners’ın kontrolünde bulunan Migros için henüz bir teklifte bulunulmadı.

ortalamasının 39 olduğunu belirtiyor. Daha ilginç olanı kurumun en hızlı büyüyen şirketleri başlatan girişimcilerin yaş ortalamasının 40 olduğunu bulması. Kurum ABD’de şirketlerin en hızlı büyüdüğü dönem olarak girişimcilerinin 55-64 yaş aralığındayken olduğunu belirtiyor. Huffington Post’un kurucusu Arianna Huffington da 54 yaşındaydı. Bu araştırmanın en önemli sonucu da yaşlanmanın girişimcilik ile nasıl avantaja çevrilebileceğinin göstergesi. Avrupa’da yaşlılığı daha çok konuşmamızın, öte yandan ABD de yaşlanmasına rağmen bu gerçeğin görünmemesinin sebebi girişimcilik olmasın?

Page 27: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 28: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

26 TURKISHTIME OCAK 2013

NEXT

Yetenek açığı 2013’e damga vuracakAvrupa, Orta Doğu ve Amerika gibi bölgelerde yüzde 20’li 30’lu işsizlik oranlarından söz edilirken asıl sorunun oluşturulan istihdam ile işgücünün eşleşmemesi olduğu da ortaya çıktı. McKinsey’in içinde Türkiye de bulunan 9 ülkede yaptığı yaptığı araştırmaya göre şirketlerin sadece yüzde 43’ü aradığı yetenekte iş gücü bulduğunu belirtiyor. Yine bu ülkelerde orta ölçekli (50-500 işçinin çalıştığı) şirketlerde giriş seviyesinde ortalama 13 iş, istenilen

EKONOMİK kriz döneminden sonra art arda gelen kötü bilançolar hissedarların ken-di kaderlerini tayin etmeye kalkışmasına yol açtı. Sağlık şirketi Wellpolint’e alınan üst üste kötü sonuçlar CEO Angela Braly’nin işinden istifa etmesine yol açtı. Bunda hissedarların baskısı büyüktü. Harvard Üniversitesi’nden profesör Rakesh Khurana şirketlerde yöne-tim, direktörler ve hissedarlar arasında iliş-kilerin kökten değiştiğini, şirket kontrolü söz konusu olduğunda radikal bir değişim ya-şandığını söylüyor. Khurana artık yatırımcı-ların şirket yönetiminde söz sahibi oldukla-rını belirtiyor. Rakamlar da yaşanan hissedar baharını kanıtlıyor. GMI Ratings araştırması-na göre Russell 3000 endeksinde yer alan şir-ketlerden 2006’da sadece 26’sı hissedarların oyları sonucu direktörlerini değiştirdi. Geçen yıl bu rakam 79’a çıktı. Yani güvenoyu alama-yan CEO’ların sayısı 5 senede 3’e katlandı.

Wall Street Journal gazetesinin verdiği bilgilere göre, Apple yüksek çözünürlüklü geniş ekran televizyon tasarımları üzerinde çalışıyor. Projesinin henüz kesinleşmediği, şirketin Foxconn ve Sharp ile temas halinde bulunduğu belirtiliyor.

TWITTER’IN yeni özelliğiyle artık markalar Trending Topic listesine giren hashtagleri veya kelime gruplarını hedefl eyebilecek. Bu sayede Twitter’ın reklamın oluşturduğu etkileşimi arttırmayı hedefl ediği belirtiliyor.

HİSSEDAR BAHARI ZAMANI

yeteneğin karşılamaması sebebiyle açık pozisyonda kalıyor. Bu kötü tabloya rağmen iş dünyası-eğitim kurumları arasında ilham veren işbirlikleri 21. Yüzyılını yetenek açığı sorununa işe yarar çözümler sunuyor. Uzakdoğu’dan ABD’ye bu konuda etkisini kanıtlamış modeller mevut. Örneğin Çin’de otomotiv sektörüne odaklanan Mesleki Eğitim Kurumları’nda öğrenciler vakitlerinin yarısını laboratuar simülasyonları ortamında geçiriyor. Kurumun 1800 şirketle işbirliği ağının bulunduğunda da fayda var. ABD’nin en kalabalık öğrenci grubuna sahip kamu okulu Miami Dade College’da da sağlık eğitimlerinde yapay insan simülatörleri kullanılıyor. Avustralya’da TAFE’de uygulanan teknik eğitimde her eğitim modülüne yönelik sertifi kalar veriliyor. Bu da iş dünyasına aradığı yeteneği bulmaları konusunda nokta atışı yapmalarını sağlıyor.

Page 29: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

www.wecreatechemistry.com

Çoğu plastik biyolojik olarak parçalanamaz ama BASF’nin geliştirdiği ecovio® plastikleri kontrollü ortamda kompost toprağa dönüştürüldüğünde bütünüyle yok oluyor. Organik atıkları toplarken, dönüştürülebilen plastik torbalar kullanmak hem daha hijyenik hem de daha pratik. Böylece atıklar, çöplüklerde birikmek yerine değerli bir toprağa dönüşebiliyorlar. Bugün kullanılan plastik torbalar daha temiz bir gelecek anlamına gelebilir. Çünkü BASF’de biz kimya yaratıyoruz.

Toprağınplastiğisevmesine yardımcıolan kimyayaratıyoruz.

Page 30: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

28 TURKISHTIME OCAK 2013

SAHNE veya güzel sanatlardan herhangi bir meslek 1990’lı yıllardan önce, çoğu aile tarafından ‘nono’ ilan edilmişti. Kendi çocukları ya doktor ya mühendis olacaktı. 1990’lı yıllarla birlikte özel televizyon kanallarının da etkisiyle, popüler kültür ve sahne sanatları pirim yapmaya başladı. Maddi kazanç ve şan şöhret olduğu sürece bu meslekler de ailelerin gözünde meşruiyet kazandı. Çok değil iki sene öncesine kadar, sinema-TV- radyo 12-26 yaş gençlerin sadece yüzde 0,7 tarafından beğenilen bir meslekken şimdi yüzde 4’lere çıkmış durumda. Mühendislik yüzde 14’lerden yüzde 10’lara geriledi. Psikoloji ve psikolojik danışmanlık ise olumlu psikolojideki artışla şu aşamada revaçta olan mesleklerin başında geliyor. Kaynak: Trend Group, Kablosuz Gençlik 2001-2012

ŞİRKETLERİN İLETİŞİM TONU DEĞİŞİYORŞİRKETLERİN iletişim tonu, ailelerin iletişim tonu gibi değiş-

meye başladı. Otoriter aileler anlayışlı veya demokrat ailele-re dönüşüyorlar. Hatta fazla demokrat olmaları çocukları daha da çocuklaştırıyor. Şirketler de yaptıkları iletişim kampanyala-rında çok daha fazla anlayışlı ve demokrat anne babaları göste-rir oldular. Reklamlarda çocuğuna anlayışla ve şefkatli gözlerle bakıp, susan ailelerin sayısı arttı. Bir yandan ‘anlayışlı iletişim’ tonu artarken bir yandan eskinin ‘otoriter iletişim’i de devam ediyor. Bu iletişim tarzını garip bir şekilde kişisel gelişimciler çok üstlendi: “Mutlu ol”, “on adımda başarıyı yakala”, “kahve-rengi giyme”, “gözlerinin içine bak”, “dilek tut olsun” gibi ör-nekler çoğaltılabilir. Kişisel iletişimden kaçanların, kaçma sebeplerinden biri de bu. Şirketler ‘anlayışlı aile’ tonunu benim-seyip insanları çocuk yerine koydukça ‘çocuksu ve hiç büyü-meyen’ komedyenlerin reklamlarda kullanımı da arttı. Komed-yenler banka ve GSM operatörü reklamlarında kapış kapışlar. Kaynak: Trend Group-Kültürel Kodlar

TREND BOX

‘Nono’ mesleklerden ‘meşru’ mesleklere

ÜLKELER BİR REKLAM FİLMİNE SIĞAR MI?

ÜLKELER, vatandaşlarının, hangi ülkeyi neden zi-yaret ettiklerini detaylıca biliyorlar artık. Kayıtlara göre Türkiye’yi ziyaret sebepleri genelde deniz, kum, güneş olsa da, motivasyonlar ülkeden ülkeye değişiyor. Do-layısıyla bir reklam fi lmi çekip içine Boğaz Köprüsü, Mevlana, Kapalı Çarşı veya Kapadokya’yı koymak yet-miyor. Kültür mirası turu için gelen var, bisiklet sürme-ye gelen var, sokak yemeklerini denemek isteyen var, lüks turizm için, golf vs için gelen var. Hatta ekolojik tur için gelen de var. Birden fazla fi lme ihtiyaç var veya şimdiye kadar yapılan kolajın değişmesi lazım.Hazırlayan: Nurhan Keeler, Aralık 2012

Page 31: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 32: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

KISACA ESRA KIZILTAN esrak�z�ltan@turk�sht�mederg�.com

Le Meridien İstanbul’a üç ödül Le Meridien Istanbul Etiler, üç ödüle layık görüldü. Otel, Türkiye ve Avrupa’da “En İyi Otel İnşa ve Tasarımı” ödüllerinin sahibi oldu. 21’inci yüzyıl Avrupa estetiğini İstanbul’un çağdaş enerjisi ve zaman tanımayan değerleri ile harmanlayan tasarım ve yapısının yanı sıra “Türkiye’nin En İyi Oteli” ödülüne de layık görüldü. Le Meridien İstanbul Etiler, Avrupa’daki giderek yükselen profilini, aldığı ödüller ile taçlandırdı.

LOGITECH’TEN APPLE ÜRÜNLERİNE ÖZEL AKSESUARLAR

Logitech’in yeni ürünleri; Mac, iPad ve iPhone ile uyumlu Logi-tech Bluetooth Easy-Switch Key-board ve Mac ile uyumlu Logitech Rechargeable Trackpad, App-le ürünleriniz için kullanım ko-laylığı sunuyor. Aynı anda üç ci-haza kadar eşleştirilebilen ürünle Mac’inizde e-posta yazarken, tek tuşla not almak için iPad’inize ge-çiş yapabilir veya iPhone’unuza gelen mesajı yanıtlayabilirsiniz.

Koç Holding ve UniCredit, Koç Finansal Hizmetler’deki (KFH) ortaklıkla-rının 10’uncu yaşını kutluyor. Düzenlenen basın toplantısında konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç, “Koç Finansal Hizmetler olarak UniCredit ile ortaklığımız 2002 yılında başladı. Bu 10 yıllık başarı hi-kayesindeki mihenk taşının, 2006 yılında Yapı Kredi ile iştiraklerinin satın alınması olduğunu söyleyebilirim. Finansal süpermarket konumundaki iş-tiraklerimizle hızlı bir atılım yapmak ve ülkemizin en iyi finansal hizmeti-ni sunacak sinerjiyi yakalamak için attığımız bu adımın başarılı sonuçlar vermesi bizler için bugün büyük gurur vesilesidir” dedi. Koç Finansal Hiz-metler ortaklığının her iki sermayedar için de kendini ispatladığını belir-ten UniCredit CEO’su Federico Ghizzoni ise Yapı Kredi’nin hem çalışanlar, hem müşteriler, hem de Türkiye ekonomisi için bir başarı hikayesi oluştur-duğunu söyledi. Türkiye’nin kendileri açısından çok önemli bir ülke olduğu-nu belirten Ghizzoni, UniCredit’in konsolide kârı içinde Türkiye’nin en bü-yük paylardan birine sahip olduğunu sözlerine ekledi.

2012 Cisco Connec-ted World Technology Report’a (CCWTR) göre Türkiye’de Y neslinin yüzde 97’si sabah ilk iş olarak e-postalarını, mesajlarını ve sosyal medya hesaplarını kont-rol ediyor. Cisco Türkiye Ülke Müdürü Ümit Cinali söz konusu neslin yakın zamanda profesyoneller olarak iş dünyasına gireceğini belirtiyor. Cinali, “Bu nedenle bu neslin mo-bil ve çevrimiçi olmak konusundaki yaklaşımlarını anlamamız çok önem-li. Bu yıl ki CCWTR sonuçları geleceğin çalışanlarının daha çevik, daha bilgi-li ve diğer nesillere oranla çok daha duyarlı olacağını ortaya koyuyor” diyor.

Günaydın Y nesli…

KOÇ HOLDİNG VE UNICREDIT ORTAKLIĞI 10 YAŞINDA

30 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 33: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 34: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

KISACAKISACATÜRK TELEKOM, SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİNE DEVAM EDİYOR

Türk Telekom’un, iletişim teknolojilerinin olanakla-rından faydalanarak, herkesin sosyal yaşama eşit ko-şullarda katılabilmesi için çalışmalarını sürdürdüğü “Türkiye’ye Değer” kurumsal sosyal sorumluluk pro-jeleri, Türk Telekom çalışanlarının gönüllü destekleri ile Türkiye’nin dört bir yanına değer katmaya devam ediyor. “Bir Fark Yaratsak Yeter, Türkiye’ye Değer” diyerek pro-jelerde gönüllü olarak yer alabilen 24 bini aşkın Türk Te-lekom çalışanı, Türkiye genelinde bugüne kadar gerçek-leştirilen kan bağışı kampanyalarıyla 3 bin 200 ünite kan, ilaç toplama kampanyasıyla ise yaklaşık 4 bin kutu ilaç toplanmasına destek oldu. Türk Telekom bünyesinde fa-aliyet gösteren ve tamamı Türk Telekom çalışanlarından oluşan Türk Telekom Arama Kurtarma Ekibi (TTAKE) ise her türlü doğal afet, kaza ve diğer olumsuz koşullarda, yetkisi ve imkanı dahilinde görev alarak diğer sivil sa-

vunma ekipleriyle bilgi paylaşıyor. TTAKE ayrıca afet-ler karşısında yapılması gereken kuralları anlatan eğitim broşürü ve kitapçıkların dağıtılmasını organize ederek halkı bilinçlendirme faaliyetlerine de katkıda bulunuyor.

KEYMEN İLAÇ AZERBAYCAN’DA

1973 yılından beri Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren Key-men İlaç, ihracat çalışmaları-na da başladı. Dört farklı ürün-le artık Azerbaycan pazarında da yer almaya hazırlanıyor. Konuy-la ilgili açıklama yapan Keymen İlaç Genel Müdürü Dr.O.Mutlu To-pal “Türk ilaç sektörü son yıllar-da büyük bir gelişim içinde. Biz de ilaç sektörünün büyüyen firma-larından biri olarak hedeflerimizi birer birer gerçekleştirmeyi sür-dürüyoruz. Türkiye’de üretilen üç ilacımızın ve Octamar vitamin şurubumuzun Azerbaycan’a ih-racatına başlıyoruz” dedi.

Artık bisikletçilerin de Timberland’i var

Tüm ürünlerinde doğadan ve doğa spor-larından ilham alan Timberland’in saatleri de gençlerin aklını başından alıyor. Uy-gun fiyatlı ve kullanışlı saatleriyle fark yaratan Timberland’in “Radler” modeli bisikletçiler için tasarlanan ilk saat olma özelliğini taşıyor. Timberland’in “Radler” tasarımı renkli modelleriyle gençlerin yeni gözdesi olacak gibi görünüyor. Timberland saat 42x50 milimetre boyut, safir kaplamalı mineral cam ve silikon kayışa sahip bulunuyor. Ayrıca 5 metreye kadar da suya dayanıklı.

Ailenizi ve kendinizi hastalıklara karşı korumak için alacağınız önlemlerden biri Vivikea.com’da satışa sunulan hava nem-lendirme cihazları. Goldmaster Alize hava nemlendirme cihazı, suyun sertliğini azal-tan seramik filtre ve ortam nemine göre otomatik çalışma özelliğiyle odalarınızda-ki havayı daha kaliteli hale getiriyor. Su sı-zıntısında otomatik kapanma sistemiyle de güvenlik seviyesini en üst düzeye taşı-yan Alize hava nemlendirme cihazı, 5.2 lit-re kapasiteli geniş su haznesiyle de uzun süre kullanım kolaylığı sağlıyor.

Vivikea ile evinizdeki havayı güvenle

SOLUYUN

32 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 35: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 36: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

Formunuzu evden takip edinEvde kullanıma uygun Tanita ile 15 saniye gibi kısa

bir zaman diliminde 10 ayrı parametre için ölçümle-me yaparak evinizde formunuzu kontrol edebilirsi-niz. Ölçümlemelerinizde, kollar, bacaklar ve gövde olarak beş ayrı bölgedeki kas ve yağ miktarı-nızı ve yüzdelerinizi gözlemleyebilirsiniz. Ay-rıca, ölçümleme sonrasında cihazınızın ek-ranında detaylı grafik verilerinize ulaşarak spor programınıza yön verebilir, hedefini-ze ulaşmayı kolaylaştırabilirsiniz. Yüksek çözünürlüğü ile analitik verilerinize kolay-ca ulaşabilir ve gözlemleme kolaylığı sağlarsınız.

KISACAKISACA

Lokum.com açıldıBir Yemeksepeti hizmeti olan Lokum.com, gurme, gezgin ve yazar Mehmet Yaşin rehberliğinde, Türkiye’nin farklı köşelerindeki lezzet duraklarından seçilen ürünleri en taze halleri ile sunuyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen 50’den fazla üreticiden, yüzlerce ürün çeşidinin yer aldığı Lokum.com, tüm ürünleri ait oldukları bölgelerden temin ederek, özel kargo ve lojistik sistemiyle kullanıcılarına ulaştırıyor. Lokum.com’un kullanıcılarına sunduğu en önemli avantajlardan biri de farklı yörelere ait siparişlerin bir araya getirilerek tek bir kargo ücreti ile gönderiliyor olması.

Yaşar Topluluğu’nun Türkiye’nin ilk özel resim yarış-ması olarak 1967 yılında başlattığı Dyo Resim Yarışma-sı, 45 yılı geride bıraktı. Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı ta-rafından düzenlenen 35’inci Dyo Resim Yarışması’na bu yıl toplam 944 sanatçı, 1585 eserle katıldı. Yarışmanın seçici kurulu tarafından yapılan değerlendirme sonucu 58 eser sergilenmeye, yedi eser ise ödüle layık görüldü. Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan ödül töreninde, sanat-çılara ödülleri ve plaketleri verilirken, serginin de açılışı gerçekleşti. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın açılışını yaptığı, Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başka-nı İdil Yiğitbaşı’nın ev sahipliğinde gerçekleşen törene iş ve sanat dünyasından çok sayıda isim katıldı. Dyo Resim Yarışması, özel sektör tarafından düzenlenen ilk ve en uzun soluklu yarışma olma özelliğiyle öne çıkıyor. Şim-

diye kadar sayısız sanatçıya kucak açan yarışmaya, 45 yıllık süreçte 12 bin 886 sanatçı, 21 bin 715 eserle katıldı. 196 sanatçıya ödül verildi ve 2 bin 773 eser, 25 şehirde 127 sergi ile sanatseverlerle buluşturuldu.

DYO RESİM YARIŞMASI 45 YILI GERİDE BIRAKTI

TARGUS’DAN MİNİ iPAD’E DEV KORUMAMobil aksesuar üreticisi Targus, Mini iPad kılıf ve aksesuarlarını piyasaya

sürdü. Targus’un iPad için ürettiği kılıflar, ürünü darbelere, çizilmelere karşı korurken, bir elde tutacak kadar ergonomik ve fonksiyonel özellikler de taşıyor. Sa-bit stand pozisyonu sayesinde film izleme, okuma ile oyun oynama imkanı sunan kı-lıflar, modanın en yeni çizgileri ile donatıl-dı. Tüketici eğilimleri neticesinde ortaya çıkan üç farklı ürün tasarlandı. iPad’in şık ve yüksek koruma sunan üç farklı mo-

deli, 360 derece dönen iPad mini Versavu, stand ve koruma özellikleri bulunan Vus-cape ve Kickstand’den oluşuyor.

34 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 37: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

Güvenli ofi s yaşamıPalladium Tower’da.

palladiumtower.com444 4 846 > >

ATAŞEHİR

Page 38: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

ŞÖLEN, E-DEFTER UYGULAMASINA GEÇTİ

PAKMAYA PROFESYONEL PASTACILIK PAZARINA GİRDİ

Pakmaya, mayadan sonra yeni ürün gruplarında elde et-tiği başarıyı ve sağladığı güve-ni “Profesyonel Pastacılık Ürün Grubu” ile sürdürmeyi hedefli-yor. Pakmaya, pastaneler, unlu mamul üreticileri, catering şir-ketleri, zincir mağazalar, Horeca ve diğer tüm EDT (Ev Dışı Toplu Tüketim) müşterilerine yönelik olarak bu pazarda faaliyet gös-termeye hazırlanıyor. Profesyo-nel pastacılık ürün grubu, sıvı ve toz şantiler, muffin ve browni gibi hazır kek miks toz ürünleri, çi-kolatalar, jöleler ve pişirme yar-dımcısı ürünlerinden oluşuyor.

Kyocera yeni yılı renklendirecekJapon Kyocera Document Solutions Tür-

kiye temsilcisi Bilgitaş, yeni yılda ofisle-ri renklendirecek FS-C8520MFP modeliy-le cazip fiyatlı fırsat sunuyor. 20 A4 renkli sayfa/dakika hızında A3 renkli Kyocera FS-C8520MFP modeli standart olarak fotokopi, ağ yazıcı, ağ tarama, önlü arkalı baskı (dub-leks), otomatik doküman besleme ve 600 sayfa kağıt kapasitesi özelliklerine sahip. Kolay kullanım için dizayn edilmiş dokun-matik ekranı ve menüleri sayesinde FS-C8520MFP, kullanıcı kullanımından kay-naklanan hataları da en aza indiriyor.

Lenovo, Microsoft Windows 8 işletim sistemli “convertible” cihazları-nı Türkiye’de tanıttı. Lenovo’nun “convertible” serisiyle tüketiciler, olağa-nüstü çok yönlülüğün tadını çıkarabiliyor. Cihazlar, stand, bilgisayar, çadır ve tablet olmak üzere dört farklı moddan herhangi birinde performans göstermek için katlanabilir bir ekrana sahip. Böylece tüketiciler Windows 8’den en iyi şekilde ve di-ledikleri modda yararlanma imka-nına sahip oluyor. Cihazlar aynı zaman-da, bir dizüstü bilgisayarın üretkenliğini bir tabletin dokunmatik deneyimiyle birleştirerek en iyi Windows 8 dene-yimi sunmayı hedefliyor.

Lenovo, “convertible” ürünleriyle sahnede

KISACAKISACA

Türk Ticaret Kanunu ve Vergi Usül Kanunu gereğin-ce tutulması zorunlu olan defterlerin elektronik or-tamda oluşturulması, kaydedilmesi ve korunmasına yarayan e-defter uygulaması ticari hayatı kolaylaş-tırıyor. Çikolata, çikolatalı ürünler ve şekerleme ala-nında Türkiye’nin hızla büyüyen şirketlerinden Şölen, e-defter uygulamasına geçen ilk üretim şirketi unva-nını aldı. İşletmelerin tuttuğu ve 10 yıl süreyle sakla-ması gereken kayıtlar, e-defter sayesinde sadece bir CD içerisinde saklanabilecek. Denetim zamanlarında da bütün bilgiler elekt-

ronik ortamda yer alacağından verilere ulaşım kolayca sağlanabilecek. Uygulamayla birlikte kayıt dışı veri kal-maması için de denetim sağlanmış olacak.

Şölen, e-defter kullanımına geçerek birçok konuda maliyeti azaltacak. E-defter ve e-fatura kullanımı ile bir-likte matbaa basım ve ciltleme, noter tasdik, arşivleme-depo, iş gücü, zaman, yazıcı toner/kartuş maliyetinden önemli ölçüde tasarruf sağlayacak. 20 ağaca denk gelen 250 bin adet A4 kağıt maliyetini de düşürmüş olacak.

36 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 39: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 40: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

1 7, 18 ve 19’uncu yüzyıla özgü Re-gency, Loui ve Rokoko stillerini yansıtan el yapımı mobilyaları ile

dikkat çeken Jozette, evlerde altı çizi-li karakterize bir dünya yaratıyor. Farklı dönemlere ait stillerin yansımalarını ta-şıyan karakter sahibi parçaları bulabile-ceğiniz marka, dönem mobilyalarına ilgi duyanlar için çok özel bir adres. Tama-men ahşap ve el işçiliği ile üretilen tasa-rımlar söz konusu dönemin Fransız ve İngiliz mobilya stilini yansıtıyor. Jozette, antika eşyaların değerini an-layabilen ve kıymetini bilen, ancak ilk kullanıcı olmayı tercih eden kişilere özel bir marka. İthal mobilyaların yanı sıra çok değerli sanatkarların hazırladığı özel tasarım aksesuarları da bulunuyor. Geçmişten ilham alan Jozette, daha ge-rilere giderek antik dönem çizgilerini de bugüne taşıyor. Yeni antik stildeki mo-

bilyalara boya ile eskitme uygulanarak yaşam alanlarınıza ahşabın sıcaklığı-nı ve geçmişin yaşanmışlığını getiriyor. Sıcak renkler kullanılarak, bronz beze-meli lake konsolları ile uygulanan alan-lara romantizm ve asalet katıyor. Mobil-yalar, istenilen ölçülerde ve renklerde, evlere özel olarak talebe göre üretile-biliyor. Ayrıca çok sevdiğiniz, ayrılmak istemediğiniz mobilyalarınıza bakım işlemi yapılarak daha çarpıcı hale ge-tiriliyor. Geçmişin ihtişamlı izlerini bu-güne taşırken sofistike bir şıklığı takip edenler için Jozette, büyülü seçenekler-le dolu bir adres olarak dikkat çekiyor.

Adres:Prof. Dr. Bülent Tarcan Cad. 23/3A, Gayrettepe, Fulya, İstanbulTelefon: (0 212) 288 09 58

JOZETTE, GEÇMİŞİN İHTİŞAMLI İZLERİNİ BUGÜNE TAŞIYORJozette, aksesuar ve mobilyada nostaljik, romantik ve

sıra dışı tasarımlarıyla dikkat çekiyor. 18 ve 19’uncu yüzyıla özgü Neo-klasik, Regency, Louis dönemlerinin özelliklerini

taşıyan Fransız ve İngiliz stili mobilyaları, mekanlara farklılık ve asalet katıyor. Tamamen ahşap ve el işçiliği ile üretilen

tasarımlar, evinize sofistike bir hava katıyor. Tarzıyla zamanı aşarak günümüze ulaşıyor.

38 TURKISHTIME OCAK 2013

Trend

Page 41: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

Sizce dünyanın en çok ülkeye sefer yapan havayolu hangisi? Cevabı biz verelim: Türk Hava Yolla-rı. 90 ülkede 206 noktaya uçan THY, özellikle romantik balayı

rotası arayan çiçeği burnunda çiftleri pek mutlu edecek yepyeni bir direkt uçuş rotası belirledi: Maldivler. Tüm vergiler dahil gi-diş-dönüş 598 Euro’dan başlayan açılışa özel ücretler, sürekli ertelediğiniz Maldivler ha-

yalinizi gerçeğe dönüştürmek için kaçırıl-maz bir fırsat olabilir. Hint Okyanusu’nun ortasında, 1.190 egzotik ada topluluğundan oluşan Maldivler’de, mercan kayalıklarının arasında kalan lagunların bembeyaz kum-larının okyanusun derin mavisiyle uyumu-nu keşfetmek için daha ne bekliyorsunuz?Ayrıntılı bilgiye www.thy.com web sitesinden veya 444 0 849 numaralı çağrı merkezinden erişebilirsiniz.

AnındaMALDİVLER!

Türk Hava Yolları’nın kısa süre önce direkt uçuş destinasyonlarına eklediği Maldivler’in rüya gibi coğrafyası artık çok daha yakın.

Page 42: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

40 TURKISHTIME OCAK 2013

Kısaca Sedaş’tan bahseder misiniz?Elektrik Dağıtım Şirketleri Özelleştirmele-

ri kapsamında 2009 yılında özelleşen Sakar-ya Elektrik Dağıtım A.Ş. (SEDAŞ), AKKÖK-AKENERJİ-CEZ konsorsiyumu tarafından devir alınarak toplam 4 İl, 45 İlçe ve 66 Kasaba da-hil olmak üzere Sakarya, Kocaeli, Bolu ve Düz-ce bölgelerinde hizmet veren enerji tedarikçisi ve dağıtıcısıdır. SEDAŞ’ın amacı, elektrik da-ğıtım hizmetlerine ek olarak, dağıtım tesisle-ri inşa etmek ve işletmek, elektrik tüketicileri ile bağlantı anlaşmaları yaparak perakende sa-tış anlaşmaları çerçevesinde hizmet sağlamak, elektrik dağıtımında kesintisiz ve verimli hiz-met vermek için çalışmalar yapmak, elektrik tüketimi ile ilgili ölçme, faturalandırma ve öde-me toplama çalışmalarını yürütmektir.

Kurumunuzun mevcut IT yapısı hakkında bilgi verebilir misiniz?

2009’daki özelleştirmenin hemen sonrasında mevcut TDM data network, MPLS VPN üzerine taşınarak tüm SEDAŞ ana merkezleri ile İstanbul ve Ankara arasında Türk Telekom omurgası üze-rinden yedekli optic fiber altyapısı ile MetroEt-hernet devreleri ve ayrıca tüm ilçe işletme bina-ları arasında g.shdsl hatlarıyla data haberleşmesi sağlanmıştır. Aynı data hatları üzerinden VoIP ile ses taşınarak iletişim giderlerinde yaklaşık yüz-de 70 tasarruf elde edilmiştir. Sunucu sanallaş-tırma teknolojileri sayesinde birçok iş uygulama-sı, sanal sunucular üzerinde hizmet vermektedir. 2011 yılı sonunda hayata geçirilen Kurumsal Kay-nak Planlaması (SAP ERP) ile şirket kaynakları-nın daha verimli kullanılmasına olanak tanın-makta, finans, muhasebe, satın alma, malzeme yön etimi, lojistik, insan kaynakları, arıza bakım modülleri sayesinde uçtan uca tüm süreçler en-tegre olarak yönetilmektedir. Şirket faaliyet ala-nı içerisindeki kritik noktalardaki trafo merkez-lerinin uzaktan denetim ve yönetimini sağlamak üzere SCADA (Supervisory Control And Data Ac-quisition) projesi; büyük müşterilere ait sayaçlar ve sokak aydınlatması sayaçlarının GPRS tekno-lojilerini kullanarak uzaktan okunmasını sağla-mak üzere OSOS (Otomatik Sayaç Okuma Siste-mi) projesi başlatılmıştır. Tüm iş uygulamalarının

T ürkiye’nin en büyük elektrik dağıtım şir-ketlerinden Sedaş, EMC ve Akkök Grubu Teknoloji Şirketi Aktek Bilişim ile ger-

çekleştirdiği projede, güvenli, hızlı, yüksek eri-şebilirlik sağlayan bir veri depolama altyapısı-na kavuştu, performans artırılırken toplam sahip olma maliyetinde ciddi avantajlar elde edildi. Pro-je detaylarını Sedaş BT Müdürü Mehmet Altun ve Aktek Genel Müdürü Reha Çetin’den dinle-dik… Sedaş Bilgi Teknolojileri Müdürü Mehmet Altun, şunları söylüyor: “Saniyelerle ölçülebile-cek bir zaman diliminde terabaytlık verileri baş-ka bir makine üzerinden tekrar kullanıma suna-biliyoruz. Kullanılan sıkıştırma ve tekilleştirme çözümleri sayesinde çok hızlı yedek alabiliyor ve verileri, yedekleme sunucusu üzerinden VTL yada Manyetik Teyp üzerine aktarabiliyoruz.”

Advertorial

BT altyapısında EMC VNX Sistemi ile Recover Point ve Replication Manager Yazılımlarını tercih eden Sedaş’ın Bilişim Teknolojileri Müdürü Mehmet Altun, “Hızlı, erişilebilir ve yüksek performanslı bir altyapıya sahip olduk” diyor.

Verilerimiz güven altında

Sedaş BT Müdürü Mehmet Altun.

Page 43: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 41

verilerinin depolanması için EMC Teknolojisine dayalı veri depolama birimleri tercih edilmiş, veri katmanlandırma yetenekleri ve ayrıca ge-rektiğinde çok hızlı geri dönüş sağlayabilen ye-dekleme yetenekleri için EMC’nin yazılımların-dan yararlanılmaktadır.

Mevcut altyapınızda hangi EMC çözümlerini neden tercih ettiniz?

SAP ERP Projesine başladığımız esnada ya-pılan değerlendirmelerde öncelikli hedef, veri-nin güvenliği ve yüksek erişilebilirliliği idi. Bu kapsamda, milyon saatler mertebesinde çalış-mış ve 99.999% iş sürekliliği belgelenmiş VNX ailesi rakiplerine oranla ön plana çıkmaktay-dı. EMC VNX Sistemi üzerine kurulabilen ak-tif katmanlandırma teknolojisinin aktif ve pa-sif veriyi bir birinden ayırarak sistemi optimum performansta çalıştırabilmesi, bize yüksek performans sağladığı gibi aynı zamanda top-lam sahip olma maliyetlerimizi ciddi anlam-da düşürmekteydi. SAP danışman firmamızın ve müşterilerimizin bizden talep ettiği yük-sek servis seviyelerini karşılayabilmek bizim için çok önemliydi. Geleneksel yedekleme ve snapshot teknolojilerinin tam anlamıyla sıfır data kaybını engelleyemediğini biliyoruz. Yine bir EMC ürünü olan Recoverpoint ile verileri-mizin istediğimiz anına ve versiyonuna saniye-ler mertebesinde dönebilir bir yapı bize ciddi bir güvenlik kazandırdığı gibi yedekleme operas-yonlarımızı da rahatlatmıştır.

EMC çözümlerinin Sedaş’ın BT altyapısına sağladığı faydalar nelerdir?

VPLEX sayesinde SEDAŞ’ın altyapısı, anlık kesinti gibi durumlarda da problem yaşama-dan çalışmaya devam ediyor. VNX’lerden biri-sine ait elektrik beslemesini tamamen kapa-tarak kesinti testi yaptığımızda, kabinete gelen enerjiyi kesip on beş yirmi dakika sonra tekrar açtık. Daha sonra iki depolama alanının birbi-ri ile nasıl senkronize olduğunu gördük. Yak-laşık yarım saat içerisinde, performans an-lamında herhangi bir sorun yaşamaksızın iki VNX birbirini senkronize ediyor. Sonra tekrar iki VNX’e birden yazmaya devam ediyorsunuz. Bu yapının üzerine EMC’nin geliştirdiği Reco-verPoint ve Replication Manager adlı iki yazılım daha ekledik. Ayrıca VNX’in üzerinde çalışan RecoverPoint’in üretmiş olduğu günlükleri (Jo-urnal) kullanarak saklanan verinin son 6 ayda-

ki herhangi bir anına yaklaşık 10 saniyede geri dönebiliyoruz. Çalışan veri depolama birim-lerinde bir problem olması durumunda, gün-lüklerden 10 saniye gibi kısa bir sürede elde ettiğimiz tutarlı bir kopyayı herhangi bir sunu-cuya bağlayarak yeni bir sistem ya da istediği-miz herhangi bir ana ait klon yaratabilmemiz mümkün. Saniyelerle ölçülebilecek bir zaman diliminde terebaytlık verileri başka bir makina üzerinden tekrar kullanıma sunabiliyoruz. Kul-lanılan sıkıştırma ve tekilleştirme çözümleri sayesinde çok hızlı yedek alabiliyor ve yedek-leme sunucusu üzerinden VTL yada Manyetik Teyp üzerine aktarabiliyoruz.

EMC çözümlerine geçiş sürecinde Aktek’in sağladığı katma değerler nelerdi?

AKTEK, sunucu donanımları, işletim sistem-leri, veritabanları, uygulamalar ve veri depola-ma sistemleri kurulum, konfigürasyon ve yö-netimi konularındaki tecrübelerine, alanında dünya lideri veri depolama sistemleri üretici-si olan EMC işbirliğini katmıştır. Core-business sistemlerinin ihtiyaç duyduğu yüksek erişilebi-lirlik ve veri güvenliğinin temini için çözüm or-tağı EMC ürünleri, AKTEK uzmanlarının başa-rılı çalışmaları ile kullanıma alınmıştır.

Aktek-Sedaş işbirliğiAKKÖK grubu teknoloji şirketi AKTEK Bilişim, tüm grup şirketlerine danışmanlık, proje yönetimi, hosting, ürün tedariki gibi konularında BT hizmeti vermekte ve grup içerisinde sinerji yaratmaktadır. SEDAŞ’ın mevcut core-business sistemlerini AKTEK host edilmekte ve operasyon ve yönetimi sağlamaktadır. SEDAŞ’ın BT alanındaki ihtiyaçları bakımından AKTEK’in sahip olduğu bilgi birikimi ve tecrübeleri, bütünlük sağlanmasına fayda getirmektedir.

Adres: Miralay Şefik Bey Sokak No:11 Kat:2-3 34437 Gümüşsuyu-İstanbul/Türkiye Tel: (0 212) 393 00 90e-mail: [email protected]

Aktek Genel Müdürü Reha Çetin.

Page 44: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

42 TURKISHTIME OCAK 2013

S ütaş Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜ-SİAD Yönetim Kurulu Üyesi Muhar-rem Yılmaz, bu söyleşiyi yaptığımız günlerde TÜSİAD’ın (Türk Sanayici-

leri ve İşadamları Derneği) tek başkan adayıydı henüz. Siz bu satırları okurken belki de o, TÜSİ-AD Başkanlığı görevini devralmış olacak. Konu Muharrem Yılmaz olduğunda iş hayatında-ki başarıları kadar sosyal sorumluluk bilinciy-le yaptığı sivil toplum faaliyetlerini de işin içine dahil etmek gerekiyor. Yılmaz, TÜSİAD yöne-tim kurulu üyeliğinin yanında Türkiye Kurum-sal Yönetim Derneği’nin başkanlığını da sür-

dürüyor. Bursa’dan çıkıp TÜGİAD Başkanlığı (Türkiye Genç İşadamları Derneği) ile İstanbul’a gelen Yılmaz, Sütaş’ı kurumsallık konusun-da bir örnek haline getirirken, Türkiye’de ku-rumsal yönetimin yerleşmesine de TKYD (Tür-kiye Kurumsal Yönetim Derneği) aracılığıyla önemli hizmetler sundu. Türkiye’nin en önem-li sivil toplum kuruluşlarından TÜSİAD’ın en önemli isimleri arasında yer alan Muharrem Yılmaz, TÜSİAD’ı, Sütaş’ın başarı hikayesini ve Türkiye ekonomisinin performansına iliş-kin görüşlerini anlattı. İşte Muharrem Yılmaz’ın Turkishtime’a verdiği özel röportaj…

Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı

Bursa’dan çıkıp Türkiye’nin en önemli gıda markalarından birini, Sütaş’ı yaratan Muharrem Yılmaz, ‘patronlar kulübü’ olarak da nitelendirilen en büyük sivil toplum kuruluşu TÜSİAD’ın başkanlık koltuğunun tek adayı… 17 Ocak’ta yapılacak olan Genel Kurul’da başkanlığa seçilse de seçilmese de bugüne kadar yaptıkları ve hedefl eri örnek niteliğinde... Daha önce TÜGİAD ve TKYD gibi kuruluşlarda da önemli görevler üstlenen Yılmaz, TÜSİAD başkanlığını kendi ifadesiyle “büyük bir sorumluluk” olarak nitelendiriyor. Bunun ‘ateşten bir gömlek’ olduğu görüşüne ise katılmıyor... Muharrem Yılmaz, “İyi hazırlanılmış bir işbirliği imkanı sunulduğunda, kamu bundan niye yararlanmasın? Gelecekte de neden bu yönde bir sıkıntı olsun?” diyor. Türkiye ekonomisi, iş dünyası ve TÜSİAD 2013 yılı ile birlikte yeni bir döneme hazırlanırken, Muharrem Yılmaz, 3 başlık altında, “TÜSİAD’ın gelecek vizyonu”nu, ”Sütaş’ın başarısı”nı ve “Türkiye ekonomisi”ni Turkishtime’a verdiği özel röportajda değerlendirdi.

VOLKAN AKI volkanak�@turk�sht�mederg�.com

SELÇUK OKTAY selcukoktay@turk�sht�mederg�.com

GÖKHAN GEZİK Fotoğrafl ar

BÜYÜK SORUMLULUĞUN FARKINDAYIM”

Muharrem Yılmaz

Page 45: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 43

Page 46: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

44 TURKISHTIME OCAK 2013

Bursa kökenli bir aileden geliyorsunuz... Türkiye’ye Sütaş gibi bir marka kazandırdınız. Diğer taraftan yeni nesil iş insanlarını da temsil ediyorsunuz. TÜSİAD gibi önemli bir kuruluşta üç yıldır görev yapıyorsunuz... Sizi bir işadamı olarak nasıl tanımlayabiliriz?

Sermayedar olarak nitelendirilmem çok doğru değil. Biz işimizde edindiğimiz bilgi ve tecrübeyi yeniden işe çevirerek, birikimimi-zi ve yatırımlarımızı yine kendi alanımızda de-vam ettirdik. Esasen bir sermayedar değil bel-li bir sektörde uzmanlaşmaya gayret eden bir işadamı olarak tanımlanmam daha doğru olur… Çeşitli alanlarda sermayesini değerlendirmeye çalışan bir yatırımcı değilim ben. Ben elimdeki bütün kaynakları bir sektörde uzmanlaşarak, o sektörde derinleşmeye, gelişmeye ve geniş-lemeye yatıran bir işadamıyım. Bir sermaye-darı, geri dönüşünü etkin bir şekilde alabileceği alanlara yatırım yapma amacındaki bir kişi ola-rak görüyorsanız ben öyle değilim.

Başarının esas öyküsü nedir?Öykünün adı bence Muharrem Yılmaz de-

ğil. Öykünün adı Sütaş. Esası da sütçülüğe hem odaklanmak hem de tutkuyla bağlanmak. İşi-mize rasyonelliğin yanı sıra tutku ve sevgi ile gösterdiğimiz bağlılık… Herhalde iş sonuçları-

mızın da özünde bu var.

TÜSİAD başkanlığı için adınız geçtikten sonra ne hissettiniz?

TÜSİAD’ın Başkanlar Kurulu’ndan Genel Kurul’a benim aday gösterilmem ile ilgili bir ka-rar, bir mutabakat çıkınca büyük onur duydum. Düşünsenize TÜSİAD’a başkanlık yapmış in-sanlar benim ismimde mutabakat sağlıyor. Bu da beraberinde bir sorumluluk getiriyor. Bu so-rumluluğu kuvvetli şekilde hissediyorsunuz. Yakından gördüğüm için bu büyük sorumlulu-ğun farkındayım.

Siz TÜSİAD’da yönetimdesiniz. Hükümet ile TÜSİAD arasında bir gerginlik var mı?

Bence biraz bu konuları içinde bulunduğu konjonktürde değerlendirmek lazım. Bugün böyle bir şeyden bahsetmenin ortamı yok diye düşünüyorum.

Sizin farkınız ne olurdu TÜSİAD başkanı olarak?

TÜSİAD geleneği olan bir kurum, uzun dö-nemlere yayılan faaliyet programı var, uzun va-deli hedefleri var. Bizim yapacağımız, dönemsel olarak temsil görevidir. İçinde uzman kadrolar var. Bizim yapacağımız bazı konulara ön plana çıkarmak, performansa katkı yapmaktır. Ben-ce başkanların katkı açısından büyük değişik-lik yaratmaları beklenmemeli.

İki dönemdir kadın başkan bulunuyordu. Şimdi bir değişiklik olacak mı?

İyi ki de oldu. Bence arka arkaya çok başarı-lı iki hanım başkanımız oldu. TÜSİAD sağlıklı ve itibarlı şekilde görevini, kamuoyunda üstlen-diği misyonunu yerine getirmişti. Bence artı-sı oldu.

İlk olarak TÜGİAD başkanlığı yaptınız... Bunun hayatınızdaki önemi nedir?

TÜGİAD ile iş dünyasındaki STK faaliyetle-rime başladım. 1999 yılında başkan olmam-la birlikte hem Sütaş’ın merkezini hem de kendi özel hayatımı İstanbul’a taşıdım. Dola-yısıyla genç bir işadamı olarak benim hayatı-mın önemli kararlarından biri TÜGİAD başkan-lığı oldu... TÜGİAD’da yaptığımız çalışmalar ve orada edindiğimiz ilişkilerle de yolumuza de-vam ettik. İşlerimizin yanı sıra sivil toplum ha-yatındaki sorumluluğumuzu da yerine getirme

“TÜSİAD’IN GÜCÜ SAHİP

OLDUĞU PROFİL”

TÜSİAD için Türkiye’nin A takımı

demek doğru mu?

Türkiye’deki üretimin çok önemli kısmını

gerçekleştiren, verginin önemli bir kısmını veren ve serbest

piyasa ekonomisinde geliştirerek öne çıkmış insanların oluşturduğu

bir kurum. Üyelerimizin hepsi birbirinden

başarılı insanlar. Ben böyle bir grubun,

böyle bir üye profili olmasının TÜSİAD’ın esas gücü olduğunu

düşünüyorum. Bu üye profilinin önemli bir

sorumluluk olduğunu düşünüyorum.

Muharrem Yılmaz

Page 47: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

Biz gençlere hem işinize odaklanın hem de sektörünüzle memleket sorunlarıyla ilgilenin, bu konuda aktif görev alın diyoruz. Bu karşılıksız kalmaz. Ben bunun karşılığını her zaman aldım. Sistem sizi ödüllendiriyor.”

OCAK 2013 TURKISHTIME 45

gayreti içinde olduk. İş dünyası kuruluşlarının en önemlilerinden biri olan TÜSİAD’a üye ola-rak katıldıktan sonra da görevler aldım. Yöne-tim kurulu üyeliği ve yönetim kurulu başkan yardımcılığı görevlerini son üç yıldır sürdürü-yorum. Paralelinde TÜRKONFED, TÜSİAD’da-ki görevim nedeniyle yakından çalıştığım ve aynı zamanda başkan yardımcılığı görevini yü-rüttüğüm bir kuruluş. TÜSİAD’da Bölgesel Ge-lişme ve İş Dünyası İle İlişkiler Komisyonu’nun başındayım.

TÜSİAD böylelikle Türkiye’deki bütün iş dünyasını kavrama amacı mı güdüyor?

Bu TÜSİAD’ın bir yerlere ulaşması değil. Türk iş dünyasının Türkiye’nin kalkınmasında daha aktif görev alması, herkesin kendi bölgesinde bu konuda bölgelerin kalkınma planlarına ve stratejilerine etkin bir şekilde katkı verebilme-si fikrini destekliyoruz. Hem bilgi birikimimiz ve müktesebatımızla hem kurumsal yapımızla onlara örnek olmaya onlara kendi yapılanma-larına, kuruluşlarına destek vermeye çalışıyo-ruz. Amaç, Türk iş dünyasının bu gönüllü örgüt-lenmelerinin Türkiye’nin kalkınmasına daha etkin katkı vermelerine yardım etmek, vesi-le olmak. Biz kendi dönemimizde bu misyonun bize yüklediği sorumluluğu yerine getirirken ele alınacak sınırlı alanları seçmeye, planlama çalışmalarımızı yapmaya gayret ediyoruz. TÜ-SİAD’daki görevim dolayısıyla TÜRKONFED ile ilişkilerimiz var.

Bir de TKYD’de sorumluluklarınız var... Oradaki temel hedefleriniz neler?

TÜSİAD’a paralel olarak iki dönem yöne-tim kurulu üyeliği ve başkan yardımcılığı yap-tığım Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin de başkanlığını yapıyorum bu dönemde. Kök-lü bir kültürümüz ve geleneklerimiz olmasına rağmen Türkiye’nin genç bir cumhuriyet ola-rak, çağdaş bir cumhuriyetin kurumsal yapı-larını oluşturmak konusunda bilgi ve tecrübe-ye, dünyadaki bilgi ve tecrübeyi öğrenip buraya aktarmaya ihtiyacı var. Aslında insanlık tarihi-nin temel değerleri olan kurumsal yönetim il-kelerinin geleceğimizi oluşturan kurumlarda hakim olmasını arzu ediyoruz. TKYD’de yaptı-ğımız da bu. Bugünkü toplumda birlikte yaşa-yabilmemiz hem ekonomik hem sosyal açıdan birlikte gelişebilmemiz için kurumlar içinde de birlikte olmamız lazım.

Kurumsallaşmayı desteklemek, tüm ülkeye yaymak nasıl mümkün olabilir?

Birini destekleyeceksek kurumsal yöneti-mi ve kurumsal yönetim ilkelerini benimse-miş kurumları desteklemeliyiz ki ülkemiz-de daha iyi kurumlar gelişsin. TKYD olarak bu tür kurumların öne çıkmasını sağlamaya çalı-şıyoruz. İMKB’de de işlem gören şirketlerin ku-rumsal yönetim bakımından ölçülmeleri bizi çok ilgilendiriyor. Kurumsal yönetim endeksi de aynı şekilde... Dolayısıyla kurumsal yönetim konusunda öne çıkan kurumları takip edip on-ları kurumsal yönetim ödülleri vererek öne çı-kartmaya çalışıyoruz. 15 Ocak’ta yapacağımız Kurumsal Yönetim Zirvesi’nde bu ödül töreni-ni de gerçekleştireceğiz. Biz gençlere hem işi-nize odaklanın hem de sektörünüz ile memle-ket sorunları ile ilgilenin, bu konuda aktif görev alın diyoruz. Bu karşılıksız kalmaz. Ben bunun karşılığını hep aldım. Sistem sizi ödüllendiriyor.

“TÜSİAD İLE KAMU KURUMLARI ARASINDA ETKİN İŞBİRLİĞİ BULUNUYOR” Uzun yıllardır STK’larda görevler alıyorsunuz. STK temsilcileri kamu ile yakın çalışmak zorunda. Bu süreçler Türkiye’de zorlaşıyor mu? TÜSİAD Başkanlığı gerçekten “ateşten bir gömlek” haline geldi mi?

Türk ekonomisinin temel makro dengelerini oturtmak üzere yapılan çalışmaların hiçbir şekilde tepkiye sebep olmaması gerektiğini ve olmadığını da düşünüyorum. Böyle bir şeyle karşılaşmadım. Yaptığınız her çalışma işbirliği ortamı yaratıyor. Etkin bir işbirliğini de görüyorum. Her zaman böyle oldu bu. Türkiye’de iyi bir hazırlıkla işbirliği imkanı sunulduğunda kamu bundan niye yararlanmasın. Gelecekte neden bu yönde bir sıkıntı olsun? Bu tabii ekonomik faaliyet alanlarını konuşurken söylediğim bir şey. Başka alanlarda farklı görüşler olabilir. Ama Türkiye artık bizim temel felsefemiz olan serbest piyasa ekonomisini benimsemiştir. Bu tartışma konusu değildir. Piyasa ekonomisi konusunda bir ortak mutabakat vardır, siyasi tercihler değişse bile.

Page 48: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

SİZİN VE TABİİ Sütaş’ın başarısındaki temel dönüm noktası nedir?

Enteresan bir kaderim var aslında benim. Ben iş hayatına başladığım zaman bir sermayenin bana sağladığı imkanlarla başlamadım. Bir ku-rum oluşturmaya, bir üretim birimini büyütme-ye çalışarak başladım. Sağlıklı büyümenin ge-reği iyi bir kurumsal yapıdır. Kuralları kaideleri olan, birlikte çalışacağınız insanlar için de uygun bir ortam yaratmaktır. O bir kurumdur. Benim bütün faaliyetlerim bir kurum yaratmak yönün-de oldu. Bu kurumu yaratma gayreti içerisinde biz işimizi iyi yaptık. İyi bir kurum olduğu için iyi bir takım çalışabildi içinde. İyi bir takımla da iyi ürünler ve hizmetler üretilebilir. Bunları yaptık. Beni kader TKYD başkanlığına taşıdı. İşinizde uzmanlaştıkça, samimiyetle uğraştığınız alan-larda toplum size çok onurlu görevler veriyor. Bundan kaçmamak lazım.

Sütaş marka olarak çok sevildi. Onun pazarda bu kadar tutulmasında neler etkin oldu?

Sütaş’ın ‘Süt Aşkı’ diye ilan ettiği mesleği-ne odaklanması, Sütaş markasının tüketi-ci tarafından desteklenmesinin en önemli un-suru. Ama bu duygusal desteği arkada sağlam bir iş modeli ile desteklemeniz lazım. O sağlam iş modeline de ‘ottan sofraya entegrasyon’ di-

Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜSİAD Başkan Yardımcısı Muharrem Yılmaz, aynı zamanda uzun yıllardır birçok iş örgütünde sivil toplum faaliyetlerini de yürütüyor. Sütaş’ın bir marka olarak tüketicinin algısında yer etmesinde bu faaliyetlerinin önemli bir payı var. Yılmaz, “Amatörce başladığım iş hayatında Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği’nin (TKYD) başkanı olmam bunun en büyük göstergesi” diyor. Yılmaz, TKYD Başkanlığından sonra şirketi İstanbul’a taşımasının ve şirkette kurumsal yönetim ve marka stratejilerini uygulamasının başarıdaki rolüne dikkat çekiyor.

TKYD’de öğrendiklerim Sütaş’ta başarının dönüm noktası oldu”

46 TURKISHTIME OCAK 2013

Muharrem Yılmaz

Page 49: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

Enteresan bir kaderim var aslında benim. Ben iş hayatına başladığım zaman bir sermayenin bana sağladığı imkanlarla başlamadım. Bir kurum oluşturmaya, bir üretim birimini büyütmeye çalışarak başladım. Sağlıklı büyümenin gereği iyi bir kurumsal yapıdır.”

OCAK 2013 TURKISHTIME 47

yoruz. İş modelinin yanı sıra sağlam bir kurum yaratmalısınız TKYD başkanının yönetim ku-rulu başkanı olması bu bilincin en iyi örneği.

Saffet Karpat da yönetime girdi. Bu yeni bir dönemin habercisi mi?

Sütaş’ın kurumsallaşma derecesinde daha derinleşmesi bakımından hem de uluslarara-sı bir şirketin tecrübe ve bilgisinin Sütaş’a ak-tarılması bakımından Sayın Saffet Karpat ile bir işbirliğine başladık. Yakın bir dost olarak Saf-fet Bey’in emekli olmaya karar verdiğini duy-duğumda kendisinden bize destek olmasını -daha henüz genç, yaş itibariyle yaşıtız- iste-dim. TÜSİAD’daki görevim nedeniyle Sütaş’da-ki CEO’luğu da devam ettirmem mümkün değil. O boşluğu doldurmak için tecrübeli bir yol gös-tericiye ihtiyaç var. Yönetim kurulu üyesi ola-rak aramıza katılmayı kabul etti ve yavaş yavaş yönetim kurulu üyeliği ile birlikte hem şirketi-mizi tanıyor hem arkadaşlarımızı tanıyor.

Saffet Karpat daha aktif bir görevde örneğin CEO olması söz konusu mu?

Yönetim kurullarının daha faal hale gelmesi lazım. . Bu alanda etkin yönetim kurullarına ih-tiyaç var. Bu aşamada Saffet Bey’den daha faz-la destek olmasını sağlayacağı yapıları kurma-ya çalışacağız.

Ciddi yatırımlar açıkladınız. Bu süreç devam edecek mi?

Sütaş’ın bu sütçülük merkezleri sayısını Türkiye’nin içerisinde de dörde çıkarma hedefi-ni açıklamıştık. İki tanesini tamamladık, iki ta-nesi ile ilgili çalışmalar devam ediyor.

Bu merkezlerin Doğu bölgelerinde olabileceğini söylemiştiniz…

Evet. Bir tanesinin kesinlikle orada olma-sını düşünüyoruz. Ama bizim oralara gidebil-memiz için önden sütçülüğün gelişmesi lazım. Hammadde olması lazım. Ona yönelik çalışma-lar yapıyoruz

Yurtdışında ilk adımı attınız. Bu yatırımlar devam edecek mi?

Sütaş’ın burada edindiği birikimi yurtdışına taşımasını ben de çok istiyorum. Başka pazar-larda da başarı sağlayabiliriz, oralarda da süt-çülük yapabiliriz diye düşündük. Tabii her Türk firması gibi acaba doğumuzda, güneydoğu-

muzdaki pazarlarda ne olur diye baktık. Ama oralara bir istikrar gelmemişti. Oralara bakma-ya devam etmekle birlikte batıda önümüze bir fırsat çıktı. Orada Sütaş markasının da biraz bi-lindiğini tespit ettik. Bizim ürün kategorilerimi-ze bir ön kabul olduğunu da gördük ve karşımı-za öyle bir fırsat çıktı. Bizim Makedonya’da bir sene çalıştırılabilmiş, güzel kurulmuş bir süt fabrikasını satın aldık.

Orada çalışmalar ne düzeyde?Şimdi orada hazırlık yapıyoruz. İlave inşa-

atlar ve yeni ilave ekipman tedariki var bi-zim kendi ürünlerimizi üretmek üzere. Onların portföyünde yoğurt ve ayran yoktu. Bu ürün-lerimizi de portföye ekleyecek yatırımları ya-pıyoruz. Yılın ilk çeyreğinde orada pazara çık-ma hedefindeyiz. Devam da edeceğiz. Küçük bir operasyon ama tecrübe kazandıracak. İnşallah bunu başarırsak daha büyüklerine de cesaret kazanacağımızı düşünüyorum.

Hep süt işinde mi olacaksınız? Başka işler yapmayı düşünmüyor musunuz?

Evet, Sütaş hep sütçü olarak kalacak. Ben Sütaş’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı görevi-ni sürdürdüğüm sürece Sütaş sütçülük yapar, başka da hiçbir şey yapmaz.

Başka markaları satın alma planı var mı?Yok. Bizim zaten bir markamız var. Tüketici

de buna sevgiyi gösteriyor. Böyle adımlar israf-tır. Kafa karıştırmaktan başka bir şey değildir.

“Sütçülük başka işe benzemez. Ben Sütaş’ın yönetim kurulu başkanlığını sürdürdüğüm sürece Sütaş sütçülük yapar, başka da hiçbir şey yapmaz.”

Page 50: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

48 TURKISHTIME OCAK 2013

HÜKÜMETİN 2023 hedefleri var. Bu hedefleri gerçekçi buluyor musunuz?

2023 hedefleri çerçevesinde bizim sektör ola-rak yüzde 100’lük bir büyümeye ihtiyaç olduğu-nu biliyorum. Hem süt üretimi hem de tüketimi-nin yüzde 100 artması lazım. Kişi başına gelirin de iki katına çıkması lazım. Türkiye ekonomi-si için ihracatın da lokomotif olması gerekiyor. Türkiye iç taleple büyümesini yeteri kadar des-tekleyemiyor. İç talep beraberinde enflasyon ve cari açık riskini artırıyor. Türkiye’nin henüz genç bir nüfusu var ve bu nüfus henüz yete-ri kadar tüketmediği için tasarruflar çok düşük. Türkiye’nin tasarrufları çok düşük olduğu için iç taleple büyümesini desteklemesini bekleme-mek lazım. Tek başına olmaz. Böyle dönemler-de iç talep etkisinin yüksek olduğu dönemler-de cari açık artıyor, ayrıca toplumda da ciddi bir sorun olarak görülen borçlanma dalgaları yük-seliyor. Her seferinde hane halkı borçlanması-nın arttığını görüyoruz. Bunları dikkat etmemiz gereken tehlikeler olarak değerlendiriyorum. Dolayısıyla biz büyümemizi ihracat ile destek-lemeliyiz. Bugünün dünyasında ekonomik dur-gunluk ortamında ihracatın geliştirilmesi daha zor. Ama ne yapalım ki başka çaremiz yok. Bi-zim özgüvenimiz var.

Bugün Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durum nasıl sizce?

Hayal etmediğimiz bir noktadayız. 150 milyar dolarlık ihracat önemli bir seviye. Bunu gerçek-leştirebildiğimize göre niye daha fazlası olma-sın diyoruz. Türkiye yeni pazarların geliştiril-mesi konusunda etkin bir tutum içinde. Mevcut pazarlarda daralma ve daha yüksek rekabet söz konusu. Buralardaki pozisyonumuzu da korumamız lazım. AB’nin toplam ihracat içeri-sindeki payı düştü ama nominal olarak AB ile ihracatımız aynı seviyede. Pazar kaybetmiyo-ruz yani, bu önemli bir gösterge. O bakımında hem mevcut pazarlarda konumumuzu koru-malı hem de yeni pazarla gerçekleştirmeliyiz.

500 milyar dolarlık ihracat hedefi konusundaki görüşünüz nedir?

Hedef hedeftir... Bu hedefin gerçekleşmesini sağlamamız lazım. Önümüzde 11 yıl var. Bu he-defi tartışmaktan ziyade “Nasıl yaparız?” diye bakmamız lazım. Türkiye hayal edemeyece-ği bir enflasyon seviyesine geldi. Tek rakamlı enflasyon, 3 rakamlıları görmüş bizim nesil için hayal gibi bir şey. Faizlerin 5-6’lı seviyelere in-mesi çok önemli. Türkiye’nin makro dengele-ri ümit verici.

Hükümetin koyduğu 2023 hedeflerini gerçekleştirmek için öncelikle ihracat bazlı büyümeye odaklanmamız gerektiğini söyleyen Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜSİAD Başkan Yardımcısı Muharrem Yılmaz, Türkiye’nin makroekonomik göstergelerini olumlu görüyor. Ekonomi için, “Hayal etmediğimiz noktadayız” değerlendirmesini yapan Yılmaz, “2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat hedefini gerçekleştirmek için önümüzde 11 yıl var. Hedef hedeftir. Bunu tartışmaktan ziyade ‘Nasıl yaparız?’ diye bakmamız lazım” diyor.

2023 hedefini tartışmak yerine “Ne yaparız?”diye bakmak lazım

“Türkiye hayal edemeyeceği bir enflasyon seviyesine geldi. Tek rakamlı enflasyon, 3 rakamlıları görmüş bizim nesil için hayal gibi bir şey. Faizlerin 5-6’lı seviyelere inmesi çok önemli. Türkiye’nin makro dengeleri ümit verici.”

Muharrem Yılmaz

Page 51: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 49

Cari açıkta olumlu sinyaller var. Sizce cari açık, risk olmaktan çıktı mı?

Yok, hayır. Düzelme pozitif gelişmemizden değil, büyümemizin daralmasından kaynakla-nıyor. Cari açığımızı büyürken küçültmemiz la-zım. Açık büyürken büyüyor küçülürken küçü-lüyor. Marifet bizde değil. Cari açığı kapatmak adına iyi bir şey yaptığımız söylenemez.

Büyürken cari açığı kapatmak için neler yapmak gerekiyor?

Cari açığı küçültmenin çaresi daha yüksek katma değerli ürünler üretmek ve bunları dış pazarlara da satabilmek. İçeride yüksek kat-ma değerli ürünlere bakarken, hangi alanlarda daha yüksek katma değerli alan yaratmak ge-reklidir derken ben tarımı ihmal etmemek ge-rektiğini düşünüyorum. Tarımda özellikle tarı-mın hayvancılığında katma değer daha yüksek.

Başka hangi sektörler olabilir böyle?Daha teknolojisi gelişmiş sektörlerde olma-

mız lazım. Her sektörde kendi verimliliğini artı-racak bir inovasyon gayreti içerisinde olmamız lazım. İnovasyon konusundaki bilincin artma-sından memnunum. Ama daha henüz bizim re-kabet gücümüze hissedilir bir katkı sağlayacak seviyeye gelmedi. Kolay da değil. Türk girişim-cisinin yaratıcılığı önemli katkılar getiriyor, ge-tirebilir de. Teşviklerle bu ortam yaratılmaya

çalışıldı. Buna paralel iyi bir yol haritası ortaya kondu. Makro dengelerin yanı sıra artık mik-ro çözümleri de gündeme getirmemiz gereki-yordu. Bu bakımdan “Sanayi Stratejisi Belge-si”, önemli bir yol haritası. Türkiye bunu ortaya koymakla iyi bir şey yaptı. “Girdi Tedarik Stra-tejisi” diye bir başka belgeyi ortaya koydu. İhra-catın bir biriminde ithalatın payını görünce ha-kikaten ele alınması gereken bir konuydu. Bu çalışmalar yapılırken TÜSİAD’ın içerisinde, bu konuda verilen katkıyı etkin bir işbirliğini gör-düm. Bunlar da önemli. Uzun vadeli stratejik çalışmaların da destek olacağını düşünüyorum. Mikro sorunların da çözülmesine gayret etmek lazım. Makro dengeler iyi demekle birlikte bü-tün yapısal sorunları çözdüğümüzü söyleye-mem. Enerji maliyetlerimiz çok yüksek, işgü-cü piyasasında daha esnek yapılara ihtiyaç var. Hem çalışanın ihtiyaçlarını daha iyi karşılamak hem de işgücü maliyetlerini kontrol altına ala-bilmek için bu tip düzenlemelere ihtiyaç var.

TÜSİAD gibi baskı gruplarının bu aşamadaki tutumu ne olmalıdır?

Makro ekonomik dengelerin sürdürülebilir-liği konusunda yol gösterici olmak, diğer taraf-tan bu mikro sorunların mikro düzenlemele-ri için sektörel bazda etkin çalışmak ve işbirliği yapmak olmalıdır. Sektörlerin kendi aralarında uzmanlıklarını bir araya getirmeleri lazım.

“BİR YATIRIM, BİR İLİN EKONOMİSİNİ YÜZDE 20 BÜYÜTÜYOR”“Kalkınma Bakanlığı’ndan uzmanların da katılımıyla Prof. Dr. Erinç Yeldan başkanlığında Sütaş yatırımının Aksaray’a etkilerini inceleyen bir etki analizi raporu hazırlandı. Sütaş tesisinin Aksaray ilinin GSMH’sine katkısı yüzde 14. Henüz kapasitenin yüzde 55’i seviyelerindeyiz. Yüzde 10 kapasite arttığı zaman yüzde 21 olarak hesaplanıyor. Yani bir yatırımla bir ilin ekonomisini yüzde 20 büyütüyorsunuz.”

“AB’NİN ABD İLE YAPACAĞI STA’YA ENTEGRE OLMALIYIZ”ABD-AB arasında yapılmaya çalıştığı serbest ticaret anlaşmalarını dikkatle izlememiz bu sürece entegre olmamız lazım. Bizim ABD ile ihracatımız 5 milyar, ithalatımız 15 milyar dolar. O bakımdan orada da risk görüyorum. AB ile yaptıkları çalışmalara paralel olarak biz de ABD ile ticaretimizi geliştirecek çalışmaları öne almamız lazım. Bunun altyapısının da olduğunu düşünüyorum. İki ülke arasındaki stratejik işbirliği ekonomik işbirliği için uygun ortam yaratıyor. Umut ediyorum oradan da fırsat olur.

Page 52: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

[email protected]

ta ehir in ld arl or

50 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 53: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 51

elecekte hangi alanlar geli ecek

“ “in n as sa alar nda her a i d n as n nna n tutu oru ... ndemde er alanlar kulisler

elki a en erde arkas nda konu ulanlar...a da g den ka anlar urada si inle a la orum.

in n as a l ile si ler de ana e mail ata ilirsini

Page 54: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

52 TURKISHTIME OCAK 2013

Holdingler

Page 55: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 53

2013’te holdingler yeni yatırımlara odaklanacaklar

ORTADOĞU VE AFRİKA PAZARLARI

ÖNE ÇIKACAKTürkiye sanayisi ve ekonomisine yön veren şirketler, 2013 yılı planlarını yaptılar. Hedefl erinde yeni

pazarlar var. Başta Ortadoğu ve Afrika olmak üzere… İnşaat, altyapı, enerji, gıda, hazır giyim gibi sektörlerde faaliyet gösteren pek çok aktör, şimdi bu pazarlara odaklandı. 2013, holdingler açısından

yeni üretim tesisleri kurmak anlamına da geliyor. Hem Türkiye’de hem de yurtdışında önemli atılımlar söz konusu… Yeni yılın en önemli gündemlerinden bir diğeri de, çalışan sayısını artırmak…

ESRA KIZILTAN esrak�z�ltan@turk�sht�mederg�.com

2 012 zor bir yıldı. Birçok açı-dan sıkıntılarla dolu geçti. Oysa geçen yılın ortaların-da küresel sistemde bir to-

parlanma olacağı ve 2013’te düzlüğe çıkılacağına dair herkeste yaygın bir beklenti vardı. Beklentiler gerçekleş-medi. Başta Euro bölgesi olmak üzere gelişmiş ekonomilerin genelinde kö-tüye gidiş göstergeleri belirli bir stres yarattı. ABD’nin toparlanmaya başla-masına karşılık AB ve ardından Çin ve öteki yükselen ekonomilerde olumsuz sinyaller gelmeye başladı. Ekonomist-

ler, 2012’yi küresel sistemde ekonomik açıdan kayıp bir yıl olarak değerlen-diriyor. Buna karşılık Türkiye, AB’deki durgunlukla karşılaştırıldığında 2012 yılını canlılıkla kapatmayı başardı.

Dünya konjonktüründe yaşanan ge-lişmelere rağmen Türkiye ekonomisi-ne yön veren şirketler, 2012 yılında hiç de kötü olmayan bir tablo ortaya koy-dular. 2012’den aldıkları cesaretle ise 2013 yılında yeni yatırımları ajanda-larına eklediler. “Nasıl bir 2013 planla-dıklarını” sorduğumuz holding yöneti-cileri, 2013’ten bir hayli umutlular…

Gelişen pazarlara ilgi büyük2012’deki bazı aksamalara ve sıkın-

tılara karşın holdingler, 2013’te yatı-rım odaklı ilerleyecekler. Gelişmekte olan ülkelere yoğun bir ilgi söz konu-su. Hedefteki pazarların başında Orta-doğu ve Afrika ülkeleri geliyor. Bunda Arap Baharı’nın etkisi büyük. Aslın-da Arap Baharı’ndan iki yönlü sonuç çı-karmak mümkün. Şöyle ki, Libya gibi ülkelerde yatırımlar geri çekildi ama di-ğer taraftan Libya gibi olmamak adına bu bölgedeki diğer ülkeler yatırım faa-liyetlerine hız verdiler. Böyle olunca bu

2013VEGELECEK

Page 56: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

54 TURKISHTIME OCAK 2013

tablodan yararlanmak isteyen Türki-yeli şirketler de bu pazarlara yöneldiler. Yıldız Holding, 2013 hedeflerini tama-men bu pazarlara kilitlemiş durumda. O bölgelerdeki paketli ürün tüketme ta-lebinin artmış olması önemli bir teşvik yaratıyor. Diğer taraftan Limak Yatırım Holding de bu ülkelerdeki enerji, inşaat, altyapı ve çimento yatırımı projeleriyle yakından ilgileniyor. Mısır, Kosova, Su-udi Arabistan, Pakistan’da operasyonla-rı var. Katar ve Irak da sırada… Bu ülkeler, inşaat sektörü için de oldukça verimli bir ortam sunuyor. Polimeks, Türkiye’de-ki yatırımlarının dışında Türkmenistan, Ortadoğu, Suudi Arabistan, Katar ve Af-rika gibi gelişmekte olan pazarları ya-kından takip ediyor ve 2013 yılı için he-deflerini bu ülkelere yöneltmiş durumda.

Yeni istihdam için düğmeye basıldı2012 yılı ekonomik büyüme oranı-

nın yüzde 3-3,5 arasında olduğunu dü-şünürsek, 2013’te yüzde 4-4,5, 2014 yılı seçim yılı olması sebebiyle de büyü-menin daha da yükselerek yüzde 5-6 arasında olacağı tahmin ediliyor. Bu büyümeye kuşkusuz yeni yatırımlar hizmet edecek. Çünkü 2013’te holding-ler yeni üretim tesisleri konusunda ol-dukça cömert davranacaklar. Bu konu-da dikkat çeken yatırımlardan biri İnci Holding’e ait. Bugün Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan dört fabri-ka ile toplam 11 milyon 100 bin adet jant üretimi gerçekleştiriyorlar. 2013 yılın-da yapılacak 12 milyon euro’luk kapa-site artırımı yatırımı ile yılda 2 milyon adet alüminyum jant üretecek. Böyle-ce 2013 yılında HL İnci Alüminyum Jant A.Ş.’nin Manisa’da kurulu iki fabrika-sındaki jant üretim kapasitesi 4 mil-yon adede ulaşacak. 2013 yılında yüzde 20 büyüme planlayan Eroğlu Holding, Mısır’da 120 milyon dolarlık fabrika ya-tırımını tamamladı. 2013’te ikinci 120 milyon dolarlık fabrika yatırımına baş-layacak. Aksaray’da var olan ve 1,5 mil-yon adet denim pantolon üretilen tesise yeni teşvik paketi kapsamında 15 mil-yon dolarlık daha ek yatırım yapacak-lar. Abalıoğlu Holding de 2013 yılında

yeni kurduğu Doğal Kaynaklar şirke-ti ile doğal kaynaklar ve metalik ma-dencilik sektöründe faaliyet gösterme-yi hedefliyor. Holdingler yeni yatırım kanalları ile birlikte istihdam yaratma konusunda da ortak bir payda da bulu-şuyorlar. Anadolu Birlik Holding eko-nomik, sosyal ve çevresel kalkınmayı sağlamak adına istihdamı artırıyor. Şu anda mevcut 3 bin 500 olan çalışan sa-yısını, 2013 yılı yatırımlarıyla birlikte 5 bine çıkarmayı hedefliyor.

Enerji tam gaz…Diğer taraftan Astaş Holding de 2012

yılında 2 bin kişiye iş imkanı sağladı. 2013 yılında otel, lüks konut, ofis ve iş merkezi yatırımları ile bu sayıyı 3 bine çıkarmayı hedefliyor. Bu temel hedef-lerin dışında 2013’ün enerji yatırımla-rı açısından da verimli geçeceğini söy-leyebiliriz. Türkiye’nin en önemli enerji şirketlerinden biri olan Turcas, Deniz-li’deki yaklaşık 600 milyon euro ya-tırım bedelli 775 megawat kurulu gü-cündeki elektrik santralinin 2013 yılı başlarında faaliyete geçmesini planlı-yor. Mevcut faaliyet alanların yanında, yenilenebilir enerji yatırımı fırsatlarını ve özellikle rüzgar, jeotermal ve hidro kaynaklara dayalı elektrik üretimi op-siyonlarını da araştırıyor.

Boydak Holding de yurtdışı pazarlar için kurdukları üretim şirketlerine ve mevcut markalar için ürettikleri ürün gamı çeşitliliğinin sağlanmasına yöne-lik yatırımlara ağırlık verecekler.

2012’DEKİ BAZI AKSAMALARA VE SIKINTILARA KARŞIN HOLDİNGLER, 2013’TE YATIRIM ODAKLI İLERLEYECEKLER. GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE İLGİ YOĞUN.

HOLDİNGLERİN 2013 AJANDASI> Ar-Ge’ye yatırım> Teknolojiyi daha fazla kullanma> Gelişen pazarlara odaklanma> Yeni üretim tesisleri oluşturma> İstihdam sayısını artırma> Ürün gamını genişletme

XxxxxxxxxxxxHoldingler

Page 57: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 55

“ÜRÜN GAMIMIZI ARTIRIP ENERJİDE BÜYÜYECEĞİZ”

MEVCUT şirketlerimize ek yatırımlar yaparak kapa-site artırımları gerçekleştireceğiz. Yurtiçinde ve yurtdı-şında yapılacak yeni yatırımlar sayesinde gelecek 10 yıl içerisinde sektöründe dünyanın bilinen ve tercih edilen markaları arasında yer almayı hedefliyoruz. Son yıllar-da iş portföyümüze yeni kattığımız, özellikle enerji sek-törüne yurtdışı pazarlar için kurduğumuz yerinde üre-tim şirketlerine ve mevcut markalarımız için ürettiğimiz ürün gamımızın çeşitliliğinin sağlanmasına yönelik yatı-

rımlara ağırlık vereceğiz. Büyü-memizi sağlayacak ortaklıkla-ra her zaman açığız. Halihazırda enerji alanında hidroelektrik, rüzgar ve güneş enerji proje-leri; yurtdışında mobilya üreti-mi ortaklıklarımız devam edi-

yor, yenileri de olabilir. Ar-Ge çalışmalarına büyük destek veren ve her şirketinde ayrı bir Ar-Ge birimi bulunan Boy-dak şirketlerinin her yıl yeni ürün geliştirme konusunda hedefleri var. Yenilikçi ürünlerimize, çevre dostu, tasarım, kalite ve uygun fiyat politikalarımız da eklenince piyasaya yön veren, trend belirleyen ve müşteri beklentilerini kar-şılayan ürünler geliştiriyoruz. Her geçen gün yurtdışı ma-ğaza sayımızı artırıyoruz. 2011 yılında 250 olan münhasır mağaza sayımız 2013’te 350’ye ulaşacak.

“10 YIL İÇİNDE İLK 1000’DE OLMAK İSTİYORUZ”

2013 yılında da ülkemizin yüksek büyüme potansiye-line paralel, dinamik bir performans sergileyeceğimizi düşünüyorum. 2013 yılında sürdürülebilir ve kârlı büyü-me stratejimizle yüzde 12 büyüme hedefliyoruz. Üreti-minin yüzde 60’ını 70 ülkeye ihraç eden bir grup olarak 2013 yılında da sektörümüzün ihraç lideri konumunu ve ülke ekonomisine değer yaratmayı sürdüreceğiz. İnci Gru-bu Şirketleri Cumhuriyetin 100’üncü yılında “dünyada ilk

1000’de olmak” vizyonu ile id-dialı bir hedefe kilitlendi. Bu hedefe otomotiv yan sana-yi, lojistik, enerji depolama ve atıktaki gelişimi sürdürerek ve yeni yatırımlar gerçekleş-tirerek ulaşmayı amaçlıyoruz.

2012 yılında holding olarak toplam 100 milyon TL yatırım yaptık. Bugün Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde bulu-nan dört fabrikamız ile toplam 11 milyon 100 bin adet jant üretimi gerçekleştiriyoruz. 2013 yılında yapılacak 12 mil-yon euro’luk kapasite artırımı yatırımı ile yılda 2 milyon adet alüminyum jant üretecek. Böylece 2013 yılında HL İnci Alüminyum Jant A.Ş.’nin Manisa’da kurulu iki fabri-kasındaki jant üretim kapasitesi 4 milyon adede ulaşacak. İlk fabrikamızdaki 60 milyon euro’luk alüminyum jant ih-racatımızı bu tesis ile bu yıl 110 milyon euro’ya çıkaracağız.

Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı

İnci Holding Yönetim Kurulu Başkanı

2013VEGELECEK

Page 58: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

56 TURKISHTIME OCAK 2013

2015 yılına kadar asset büyüklüğümüzü yaklaşık 7 milyar dolara kadar çıkarmayı hedef-liyoruz. 2012 yılı sonu itibariyle taşeronlar ve ortaklıklarımız dahil 20 bine yakın olan çalı-şan sayımızı yeni yatırım projelerimizle 2013’te yüzde 20’ye yakın artıracağız. Önümüzdeki yıllarda Türkiye’de özellikle enerji (üretim ve dağıtım) ve altyapı sektöründeki yatırım pro-jeleriyle; yurtdışında gelişmekte olan ülkelerdeki (Balkanlar, Körfez ülkeleri ve Afrika ülkeleri) enerji, inşaat, altyapı ve çi-mento yatırımı projeleriyle yakından ilgileniyor olacağız. Şu anda Türkiye dışında Mısır, Kosova, Suudi Arabistan, Pakis-tan ve Kuzey Kıbrıs’ta operasyonlarımız var. Makedonya ve Gürcistan’da da yeni projeleri-miz var. Katar ve Irak’ta da çeşitli inşaat ve yatırım projelerini değerlendiriyoruz. Yapacağı-mız tüm yenileme ve ilave yatırım çalışmaları sonucunda, Kahire Uluslararası Havalimanı TB2 Terminali’nin yıllık yolcu kapasitesini 3,5 milyondan 7,5 milyona yükseltmeyi hedefl iyoruz.

“YENİ ODAK NOKTAMIZ AFRİKA PAZARI”

TÜRKMENİSTAN, Ortadoğu, Suudi Arabistan, Katar ve Af-rika gibi gelişmekte olan pazarları yakından takip ediyoruz. Türkiye’de de yatırımlarımızı devam ettiriyoruz. Yurtiçinde ve yurtdışında 2012 yılında toplam yatırım değeri 4,3 milyar dola-rı bulan 10 projenin inşaatına devam ediyoruz. Türkmenistan, Türkiye, Suudi Arabistan ve Çin’de ofi slerimiz bulunuyor. Yurt-dışındaki faaliyetlerimizin yanı sıra Türkiye pazarında da yeni yatırım fırsatlarını araştırıyoruz. Polimeks olarak taahhüt ve genel müteahhitlik hizmetleri altında, anıtsal kamu yapıların-dan ticari komplekslere, otel, hastane arıtma tesisi gibi teknik

işlevi yoğun projelere uzanan geniş bir portföyümüz mevcut. Stratejik hedefl erimiz doğrultu-sunda iş portföyümüze Afrika ülkeleri gibi yeni pazarları ek-lemeyi hedefl iyoruz. Ayrıca ya-tırımcı şapkamızı genişleterek yurtiçinde yeni projelere ağrı-lık vermeyi amaçlıyoruz. Yur-tiçinde kentsel dönüşüm süre-ci, mütekabiliyet yasası ve 2B kanunu gibi konuları yakın-dan takip ediyor, bu doğrultuda yeni projeler ile inşaat-gayri-menkul sektöründe daha aktif rol almayı amaçlıyoruz.

“ORTADOĞU VE AFRİKA RADARIMIZDA”

YILDIZ HOLDİNG olarak büyüme stra-tejimizde iç pazarın yanı sıra diğer pa-zarlarda da büyüme-ye odaklandık. Yıldız Holding cirosunun yüzde 85’ini gıda iş-lerinden elde ediyor. Gıda işlerimizde yı-lın ilk yarısında yüz-de 11 büyüme yaka-ladık. İkinci altı ayda daha hızlı bir büyü-me bekliyoruz. Hol-ding olarak geçen yıl 11,6 milyar lira olan

ciro büyüme oranını bu yılsonunda yüzde 13-14 se-viyelerine çıkartmış olmayı hedefl iyoruz. Ortadoğu ve Kuzey Afrika özel tüketimin arttığı ve gıda ya-tırımları için gelecek vaat eden pazarların başında geliyor. Bu bölgeler paketli ürün tüketimine başladı ve paketli ürünlere talep hızla artıyor. Aynı zaman-da Doğu Avrupa bölgesi de gelişen ekonomisi ve tü-ketim hızıyla muhtemel yatırım olanakları için ra-darımızda olan pazarlar arasında yer alıyor.

Polimeks Yönetim Kurulu Başkanı Erol Tabanca :

Yıldız Holding CFO

Limak Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir :“YATIRIMLARIMIZI KÖRFEZ ÜLKELERİNE ÇEVİRDİK”

XxxxxxxxxxxxHoldingler

Page 59: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 57

YAKIN zamanda yurtiçinde ve yurtdışında birçok projeyi tamamladık. Manifa Su Üstü Geçitleri Projesi, Umman Duqm Limanı, Katar Petrol Limanı projelerinin yanı sıra 2045 yılı-na kadar İstanbul’un içme suyunu karşılayacak olan Melen Projesi’nde İstanbul Boğazı’nın altından geçen tüneli inşa ettik. 2013 yılında 1,5 milyar dolarlık iş hacmine ulaşmayı he-defliyoruz. Diğer taraftan enerji alanındaki yatırımla-rımız da devam ediyor. Doğalgaz dağıtım şirketi olan Energaz’ı 2012’de satın aldık, bugün 600 binden faz-la aboneye hizmet veriyoruz. Hem rüzgar hem de güneş enerjisi alanında Türkiye’ye yeni projeler sunmak için hazırlanıyoruz. Hyundai Solar ile anlaşma imzaladık, PV panel için anahtar teslim güneş santrali hizmetleri sunuyoruz. Rüzgar enerji şirketi RES ile ortak rüzgar santrali yapıyoruz. 2013 yılında 120 megavat bir yatırımı başlatmayı planlıyoruz.

“YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINI DEĞERLENDİRECEĞİZ”

DENİZLİ’DEKİ 600 mil-yon euro yatırım bedel-li 775 megavat kurulu gücündeki elektrik sant-ralimiz 2013 yılında faa-liyete geçecek. Önümüz-deki 10-15 yıl içinde de petrol, doğalgaz veya kö-mür gibi bir kaynağın üretimine de adım atma vizyonumuz bulunuyor. Bu nedenle Irak, Azer-baycan, Akdeniz Bölgesi ve diğer komşu ülkeler-deki gelişmeleri de ya-

kından takip ediyoruz. Turcas’ın çatı kuruluşu olan Ak-soy Holding, enerjinin yanı sıra turizm ve gayrimenkul sektörlerinde yatırım yapmaya devam ediyor. Conrad İstanbul’daki yaklaşık 80 milyon TL bütçeli renovasyon yatırımımıza Temmuz 2012’de başlamıştık ve 2013 so-nunda bitirmeyi hedefliyoruz. Aksoy Holding’in dış tica-ret alanında faaliyet gösteren iştiraki Enak Yapı ve Dış Ticaret ise Irak’a gerçekleştirdiği ihracatı, hacmi yüz-de 40 üzerinde büyüterek sürdürüyor. Ülkemize katma değer yaratma ve döviz girdisi sağlama misyonumuza komşu ülke potansiyellerini irdeleyerek devam edeceğiz.

“KÜRESEL BİR OYUNCU OLMAK İSTİYORUZ”

150 MARKA ve 250 ürünle sektörün en geniş ürün portföyüne sahip olmakla birlikte 2011 yılı ciromuz 853 milyon dolardır. 2003 yılından bu yana kesintisiz sürdür-düğümüz pazar liderliğimiz, 8,3 pazar payı ile devam edi-yor. Abdi İbrahim olarak hedefimiz, iç pazardaki liderli-ğimizi sürdürülebilir kılmak ve Türkiye’deki gücümüzü

dünyaya taşıyarak küre-sel bir oyuncu olmak. Çok büyük şirketlerin hakim olduğu Avrupa pazarları-na ihracat yapmayı önce-likli iş hedeflerimiz arası-na koymuş bulunuyoruz. Özellikle son birkaç yıl-dır global bir oyuncu olma vizyonumuzla, uluslara-rası arenadaki faaliyetle-rimize hız verdik. Doğru-dan faaliyet gösterdiğimiz ülkeler arasında Kazakis-

tan, Cezayir, Azerbaycan, Gürcistan ve Ukrayna bulunu-yor. Gelecekte de var olabilmek için Ar-Ge çalışmaları-mızı çok önemsiyoruz. Bu kapsamda toplam 40 milyon dolar yatırımla Türkiye’nin akredite olmuş ilk ve en bü-yük Ar-Ge merkezini kurduk. Abdi İbrahim olarak her yıl ciromuzun yüzde 5’ini Ar-Ge çalışmalarına ayırıyo-ruz. Ancak hedefimiz bu rakamı yüzde 15’lere çıkarmak.

Turcas Petrol Yönetim Kurulu Başkanı

Abdi İbrahim Başkanı

STFA CEO

“2013 YILINDA 1,5 MİLYAR DOLAR İŞ HACMİ HEDEFLİYORUZ”

2013VEGELECEK

Page 60: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

58 TURKISHTIME OCAK 2013

TAV Havalimanları İş Geliştirme ve Strateji Direktörü

“HEDEF, GELİŞEN ÜLKELERDE VAR OLMAK”

TAV’IN hedefi , kalkınmakta olan ülkelere odaklanmak. Bu çerçeve-de, bununla sınırlı olmamak üzere, Türkiye’nin tarihsel, kültürel ve eko-nomik bağlarının bulunduğu Ku-zey Afrika, Ortadoğu, Körfez Bölgesi, Balkanlar ve Kafkaslar’daki fırsat-ları yakından takip ediyoruz. TAV Havalimanları bugün Türkiye, Gür-cistan, Makedonya, Tunus, Suudi Arabistan ve Letonya’da toplam 12 havalimanında faaliyet gösteriyor. Yaklaşık 2 milyar dolar piyasa değe-rine sahip olan TAV Havalimanları-nın kısa ve orta vadeli hedefi , fi nan-sal ve operasyonel yeteneklerini aşmayacak şekilde hedef bölgesin-deki fırsatları takip ederek akıllı bü-yüme stratejisini sürdürmek.

Abalıoğlu Holding Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı

“YATIRIMLARA DEVAM EDECEĞİZ”

ABALIOĞLU Holding çatısı altın-da faaliyet gösteren kağıt ambalaj ve bakır sektöründe yüzde 5, tekstil sektöründe ise yüzde 2 büyüme he-defl iyoruz. Yeni kurduğumuz Doğal Kaynaklar şirketimiz ile doğal kay-naklar ve metalik madencilik sek-töründe büyümek istiyoruz. Şirketi-miz CRM (Müşteri İlişkileri Yönetimi) ve Loyalty (Müşteri Sadakati) uy-gulamaları sayesinde işletmelerin bir yandan operasyonel ihtiyaçları-nı karşılayan çözümler üretiyor, bir yandan da hazırlanan üst düzey ra-porlama sistemleri ile yöneticilere karar aşamalarında destek oluyor. Perakende çözümleri, veri yönetim hizmetleri ile 360 derece pazarlama çözümleri sunuyoruz. 2012’de oldu-ğu gibi 2013’de yeni yatırımlarla yo-lumuza devam edeceğiz.

Astaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı

“YÜZDE 100 BÜYÜYECEĞİZ”

GELECEK üç yıl içerisinde dünya-daki ekonomik dalgalanmanın yanı sıra Türkiye için istikrarlı bir büyü-me beklentimiz var. 2013 yılında yüzde 4-4,5 büyüme öngörüyoruz. 2014 seçim yılı olması sebebiyle bü-yümenin yüzde 5-6 arasında olaca-ğını düşünüyoruz. Şirketimizin bü-yüme hedefl eri için özellikle gayrimenkul sektörünün büyüme-sine paralel olarak 5 yıl içerisinde mevcut ekonomik büyüklüğümü-zün (aktif değerler açısından) yüzde 100 artarak, 1.2 milyar dolar büyük-lüğe ulaşmasını planlıyoruz. Bugün 2 bin olan çalışan sayımızı 3 bin kişi-ye çıkarmayı istiyoruz. Amacımız, istikrarlı bir şekilde büyüyerek sür-dürülebilir kaliteli bir hizmet anlayı-şını gelecek yıllara taşımak. Bu ne-denle önümüzdeki yılda da otel, lüks konut, ofi s ve iş merkezi projelerimiz devam edecek.

Holdingler

Page 61: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 59

Anadolu Birlik Holding CEO’su

“İSTİHDAMIMIZ 5 BİNE ÇIKACAK”

2013 YILINDA yüzde 15 oranında büyüme bekliyoruz. İstihdam bizim için son derece önemli bir konu. Bu nedenle üreticilerimizin ve üretici-lerimizin yaşadığı bölgelerin ekono-mik, sosyal ve çevresel kalkınması-nı sağlayabilmek için istihdamı artırıyoruz. Şu anda 3 bin 500’e ya-kın çalışanımız mevcut, 2013 yılı ya-tırımlarımız ile birlikte bu sayının 4 bin 500-5 bin civarına çıkmasını he-defliyoruz. AB Holding olarak 2012’de toplam değeri 350 milyon doları bulan yeni tesisimizi hizmete açarak, 1.2 milyar dolarlık yatırıma imza attık. Bizim nihai hedefimiz, bi-zim hinterlandımızda üretilebilen veya üretilebilecek her ürünü kat-ma değerli hale getirecek sanayi ya-pılanmasını gerçekleştirmek ve bu bölgedeki her üreticiye sözleşmeli tarım yaptırarak hepsini Konya Şe-ker şemsiyesinin altına alabilmek.

Aşçıoğlu İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi

“YÜKSEK YAPI VE KARMA PROJELERLE BÜYÜYECEĞİZ”

AŞÇIOĞLU Türkiye’deki inşaat projelerinde her zaman aktif rol aldı, bundan sonra da almaya devam ede-cek. 2012 yılında karar aşamasını ge-çip gündeme aldığımız pek çok proje oldu. 2013 yılında yeni başlayacak Ataköy projemiz bunlardan biri. Bu proje ile 500 kişilik yeni istihdam sağlamayı planlıyoruz. Türkiye’de ol-duğu gibi yurtdışında da yatırımları-mız sürüyor. Yurtdışında taahhüt iş-leri için iki farklı ülkede kurulan yeni şirketlerimizle tecrübeli olduğumuz yüksek yapı ve karma kullanım pro-jelerine teklif veriyoruz. 2013 yılında yurtdışı taahhüt projelerine ve halen daha görüşmeleri süren kentsel dö-nüşüm projelerine ağırlık vereceğiz.

Eroğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı

“YÜZDE 20 BÜYÜME HEDEFLİYORUZ”

2013 YILINDA yüzde 20 büyüme planlıyoruz. Mısır’da 120 milyon do-larlık fabrika yatırımımızı tamamla-dık. İkinci 120 milyon dolarlık fabrika yatırımına altı ay sonra başlayacağız. Aksaray’da var olan ve 1,5 milyon adet denim pantolon ürettiğimiz tesisimi-ze yeni teşvik paketi kapsamında 15 milyon dolarlık ek yatırım yapacağız. Düzce’de de 5 milyon dolarlık örme yatırımı yapacağız. Gayrimenkulde de yatırımlarımız sürecek. 2011 yılın-da 2,5 milyar TL olan toplam proje ya-tırımımızı, 2013’te yeni projelerle 3,2 milyar TL’ye çıkarmayı planlıyoruz. Ayrıca Colins ve Loft için 2013 yılında Türkiye’de 10, yurtdışında ise 37 yeni mağaza açmayı planlıyoruz. Rusya ve Ukrayna’da iki ofisimiz bulunuyor. 2013’de Rusya ve Ukrayna’da mağa-za sayımız 6 ve franchise mağaza sa-yımız ise 30 olacak.

2013VEGELECEK

Page 62: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

60 TURKISHTIME OCAK 2013

Selçuklu Holding Yönetim Kurulu Başkanı

“2013’TE DOKUZ SEKTÖRLE BÜYÜYECEĞİZ”

2013 YILI için büyüme beklentimiz yaklaşık olarak yüzde 5. Selçuklu Holding olarak 2013 yılında özellikle ambalaj, ilaç ve inşaat sektörlerin-deki yatırımlarımızla birlikte 500 ki-şilik bir istihdam yaratmayı hedefli-yoruz. İlaç, mutfak eşyaları, nitelikli alüminyum, inşaat, ambalaj, tarım ve hayvancılık gibi farklı sektörlerde fa-aliyet gösteren dokuz şirketimiz var. Ambalaj sektöründe Sentez Grup olarak devam eden yatırımlarımızı 2013 yılında devreye alacağız. Buna paralel olarak Selin Yapı tarafından inşa edilen Rings İstanbul projemizin ilk etap teslimini Mayıs 2013’te yapa-cağız. Yine 2013 yılında Rings İstan-bul projemizin ikinci etap inşaatına başlamayı hedefliyoruz. Ayrıca Rings Alışveriş Merkezi yatırımımız Eylül 2013’te faaliyete başlayacak.

Aktaş Holding CEO’su

“YURTDIŞINDA DAHA AKTİF OLACAĞIZ”

2013 YILINDA mevcut durumu-muza oranla yüzde 30 oranında bir büyüme hedefliyoruz. Çin’de bu yıl yeni üretim merkezimiz devreye gi-recek. Buna ek olarak uzun zaman-dır hedefimizde olan Rusya pazarına yönelik bir yatırım da planlıyoruz. Rusya’da ürünlerimiz en fazla ter-cih edilen markalar arasında yer alı-yor. Hava süspansiyon sistemi üre-timinde dünyada ilk üç arasındayız.Bölgede planladığımız yatırımla-rı da 2013 yılında hayata geçirme-yi hedefliyoruz. Güney Amerika’da da önemli atılımlar yapacağız. Bre-zilya pazarının yüzde 8’ni biz karşılı-yoruz. 2013’teki hedefimiz yüzde 14’e ulaşmak olacak. Hava süspansiyon sistemlerinde teknoloji yoğun bir ça-lışma süreci var. Bu nedenle tüm dün-yadaki personel sayımızı yüzde 10 gibi bir oranda arttıracağız. Bu da bizi 700’lü sayıların üzerine çıkartacak.

OTI Holding Yönetim Kurulu Başkanı

“AVRUPA’YA ALMANYA’DAN GİRECEĞİZ”

2013 YILI için yüzde 23 büyüme hedefliyoruz. Yeni yapılanma süreci ile Avrupa pazarına girmeye hazır-lanıyoruz. Yapısal yatırımlarla 2014 yılında Avrupa’da ses getireceğiz. 2013 yılında hizmet vereceğimiz turist sayısı yaklaşık 2 milyon 400 bini, ciromuzda 1.8 milyar doları bu-lacak. 2013 yılında insan kaynakları anlamında da ciddi hedeflerimiz var. Bizim için 2013 Avrupa’ya giriş için bir hazırlık süreci olacak. Avrupa’ya devlerin olduğu Almanya’dan gi-receğiz. Ayrıca 2013’de iki oteli de bünyemize katacağız.

2013VEGELECEKHoldingler

Page 63: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 64: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

2013VEGELECEK

Saray Holding Yönetim Kurulu Başkanı

“120 MİLYON DOLAR İHRACAT HEDEFİ”2012 YILINDA 400 milyon TL olan konsolide grup ciromuzu, 2013’de 500 milyon TL; 100 milyon dolar olan ihracatımızı da 120 milyon dolara çıkarmayı hedefl iyoruz. 2 bin kişinin çalıştığı bir grup haline geldik. Bu rakamı 2013 yılında en az yüzde 11 artırmak istiyoruz. 2010, 2011 ve 2012 yıllarında yatırımına başladığımız projeleri, 2013 yılında tamamlamayı planlıyoruz. Bu bağlamda 2010 yılında başladığımız UHT süt, süt tozu ve süt ürünleri tesisimizi 2013 yılının ilk aylarında hizmete açacağız. Diğer taraftan 2012 yılında başladığımız jeotermal enerji yatırımına 2013 yılında hız verip ilk kuyuları açacağız. Bu projeler dışında yeni bir işe girmeyi düşünmüyoruz. Mevcut işlerimizle yolumuza devam edeceğiz.

Varyap CEO’su

“BU YIL HALKA AÇILACAĞIZ”

2013 YILINDA sektörün 2012’ye oranla daha hareketli geçeceğini ön-görüyoruz. Özellikle kentsel dönüşüm ve mütekabiliyet yasasında mevcut birkaç sorunun da çözülmesiyle bir-likte sektöre daha fazla hareket ge-leceğini düşünüyoruz. Bu nedenle Gayrimenkul geliştirme projelerimiz kapsamında Varyap-Gap İnşaat or-taklığında gerçekleştirdiğimiz Met-ropol İstanbul projemizin inşaatı hız-la devam ediyor. Diğer yandan taahhüt işlerimiz de devam ediyor. Kentsel dö-nüşüm kapsamında çalışmalarımız sürüyor. Bunun haricinde yurtdışı gö-rüşmelerimiz var. Uluslararası satışla ilgili çalışmalarımızı ve yapılanmamı-zı tamamladık. Bu alanda da daha ak-tif olacağız. Ayrıca 2013 yılında piya-sa şartlarının da uygunluğunu dikkate alarak halka arz gerçekleştirmeyi dü-şünüyoruz. Bu anlamda organizasyo-numuzu ve gerekli düzenlemeleri ta-mamlamak üzereyiz diyebililrim.

IC Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü

“400 MİLYON TL YATIRIM YAPACAĞIZ”

2013 YILINDA IC Grup şirketleri-miz ve iştiraklerimizin taahhüdü-müzdeki iş stokunun devreye gir-mesinden dolayı kombine cirolarının 2012 yılına göre yaklaşık olarak yüz-de 60 oranında büyümesini öngörü-yoruz. Buna bağlı olarak çalışan sa-yımızı da 2012 yılına göre yüzde 45 oranında artırmayı hedefl iyoruz. Mevcut durum itibariyle inşaat, tu-rizm, sanayi, enerji, elektrik dağıtım, havalimanı ve deniz limanı işletme-ciliği gibi pek çok alanda ve değişik sektörde yurtiçinde ve yurtdışında faaliyetlerde bulunuyoruz. 2013 yılın-da da faaliyetlerimizin devam etme-sini istiyoruz. Bu nedenle 2013’de de büyük bir kısmı enerji ve turizm sek-törlerinde olmak üzere yaklaşık ola-rak 400 milyon TL tutarında yeni ya-tırım yapmayı hedefl iyoruz.

62 TURKISHTIME OCAK 2013

Holdingler

Page 65: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 66: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

64 TURKISHTIME OCAK 2013

M obilya üretimi hızla artan Türkiye’nin, bu alandaki ihracat büyüklüğüyle önümüzdeki beş yılda dünyanın ilk

10 ülkesi arasına gireceği tahmin ediliyor. Sek-tör genelindeki bu canlılık, mobilya şirketlerinin de büyüme ve yatırım planlarına ivme kazandı-rıyor. 2013 yılında şirketler, iç ve dış pazarlardaki büyüme odaklı hedeflerini satış ve pazarlama-da güçlenme stratejisi üzerine kuruyorlar. Sek-törün en önemli aktörlerinden Tepe Home’un Yönetim Kurulu Başkanı İlhan İl, üç kanallı bü-yüme stratejisine 2013 yılında da ivme kazan-dırmayı planladıklarını anlatıyor. Şirket, bayi sa-yısını 30’a, Türkiye genelindeki mağaza sayısını ise 40’ın üzerine taşıyacak. Tepe Home’un Yöne-tim Kurulu Başkanı İl, 2013 yılını mobilya sektörü üzerinden Turkishtime’a değerlendirirken, bü-yüme ve yatırım hedeflerini de anlattı…

2013 yılı pek çok sektörde büyüme yılı olacak. Mobilya şirketleri açısından bu yıla ilişkin beklentiler nedir?

Ülkemizde mobilya sektörünün geçmişi çok eskiye dayanmasına rağmen, endüstriyel üre-tim 70’li yıllarda başladı. Türkiye’de üretim 2008 yılında 4,8 milyar dolar iken, 2011’de 6 mil-yar dolara ulaştı. İhracat 1,7 milyar dolar, itha-lat ise 945 milyon dolar oldu. Mobilya üretimini hızla artıran ülkemizin ihracat büyüklüğünün önümüzdeki beş yılda dünyada ilk 10’a girme-

Mobilya sektörü hedefini yükseltiyor

“Türkiye’de olduğu gibi, dünya genelinde de 2013’te kalite ve fiyat ön planda olacak ancak, ürünlerin tasarım ve işlevselliği de aynı oranda tüketici tercihlerini etkileyecek.” Tepe Home Yönetim Kurulu Başkanı İlhan İl, mobilya sektörünün önümüzdeki yılını bu sözlerle özetliyor. İl, şirket olarak da ürün kalitesinden taviz vermeden satış öncesi ve sonrası tüm hizmetlerde sektör geneline göre çok daha aktif bir yıl geçirmeyi planladıklarını belirtiyor ve “2013 ‘satış odaklı’ olmakla birlikte müşteri ilişkileri sürecini ‘en iyi yöneten şirket’ olma stratejisi üzerine kurulu bir yıl olacak” diyor.

CANDEĞER MURADOĞLUcandegermuradoglu@turk�sht�mederg�.com

“2013 SATIŞ ODAKLI BİR YIL OLACAK”

Mobilya

Page 67: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 65

si bekleniyor. Türkiye’de mobilya net cari faz-la veren ve ihracatı ithalatının iki katı olan bir sektördür. Mobilya Sanayicileri Derneği (MOS-DER) tarafından açıklanan 2012 üçüncü çeyrek ihracat ve ithalat verilerine göre, geçtiğimiz yıla oranla, mobilya ihracatı yüzde 15 artarken, it-halat yüzde 14 azalma kaydetti. Mobilya sana-yi katma değer açısından ülkemizin önde gelen sektörlerinden olup ihracatta yerli kaynakları en çok kullanan ve ithal ürünlere bağımlılığı en az olan sektörlerden biri. Türkiye bir üretim ül-kesidir, dünya ile aynı zamanda aynı teknoloji-leri kullanıyoruz. Kaliteli üretim ve tasarım gü-cümüz yüksek. Ar-Ge ve tasarımın öneminin anlaşılması ve kurumsallaşmaya yönelik açı-lımların yapılması sektörü daha güçlü kılıyor. Mobilya sektörü küreselleşme sürecinde, tü-ketici profilinde, talebin yapısında ve ölçeğin-de yarattığı değişimle kendisini sürekli güncel-liyor. İletişim imkânlarının artmasıyla birlikte yurtdışı rekabetin de içinde olduğu yeni dina-mikleri aktif hale getirdi. Tüm pazarların orta-sında, coğrafi olarak stratejik bir konumdayız. Bu konum Türkiye’ye hızlı ve zamanında tesli-mat yapabilme avantajını sağlıyor. Aynı zaman-da hammadde ve malzeme kaynaklarını kendi bünyesinde barındıran uygun ve yeterli işgü-cüne sahip bir ülkeyiz. Türkiye’de mobilya sek-töründe yan sanayi ile birlikte 500 bin çalışan bulunuyor. Sektörde yaklaşık 62 bin işletme perakendeci ve üretici olarak faaliyet gösterir-ken mobilya üretimi özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Kayseri’de yoğunlaşıyor.

Mobilya sektöründe Türkiye’nin dünyadaki yeri nasıl şekillenecek?

Centre For Industrial Studies’in (CSIL) ra-kamlarına göre 2010 yılında dünya mobilya üretimi yaklaşık 376 milyar dolar olarak ger-çekleşti. Başta ABD, İtalya, Almanya, Japonya, Kanada, İngiltere ve Fransa olmak üzere yük-sek gelir grubuna ait ülkeler dünya mobilya üretiminin yüzde 47’sini gerçekleştiriyor. Orta ve düşük gelir grubuna dahil Çin, Polonya, Ma-lezya ve Vietnam gibi sektöre yönelik yatırım-larını hızla artıran ülkeler ise dünya mobilya üretiminin yüzde 53’ünü gerçekleştiriyor. Mo-bilya sanayisinde diğer önemli ihracatçı ülkeler ise İtalya, Almanya, Vietnam, ABD, Polonya, Ka-nada, Malezya ve Fransa. Türkiye ise 2010 yılın-da dünya ihracatında 21. sırada yer alıyor. Son 10 yılda mobilya sektöründe en büyük üretici

olarak karşımıza çıkan Çin’in üretim ve ihracat anlamında yine ön planda olacağını söyleyebi-liriz. Türkiye’de olduğu gibi dünya genelinde de kalite ve fiyat ön planda olacak ancak ürünle-rin tasarım ve işlevselliği de aynı oranda tüke-tici tercihlerini etkileyecek.

Bu sene şirkette hangi stratejiler ön planda tutulacak?

2013 Tepe Home için “satış odaklı” olmak-la birlikte müşteri ilişkileri sürecini “en iyi yö-neten şirket” olma stratejisi üzerine kurulu bir yıl olacak. Ürün kalitesinden taviz vermeden satış öncesi ve sonrası tüm hizmetlerde sek-tör geneline göre çok daha aktif bir yıl geçirme-yi ön görüyoruz. Sürekli gelişme hedefi ve tüm çalışanlarımızın bu süreçlere katılımını sağla-mak amacı ile inovasyon projelerimizi ilk ola-rak “stok değer farkındalığı” ile başlattık. İno-vasyon projelerimiz 2013 yılında yalın üretim sistemi, yalın muhasebe ve maliyet sistemleri, sipariş, üretim, hammadde planlama süreçleri veCRM ile devam edecek.

Şirket olarak küresel trendleri nasıl takip ediyorsunuz?

Geçen yıllarda kurduğumuz Ar-Ge ve Ür-Ge departmanlarımızda çok aktifiz. Her iki de-partmanımız da yurtiçi ve yurtdışındaki ge-lişmeleri çok yakından takip ediyor ve dünya trendleri doğrultusunda Türkiye gelenekleri-ne ve satın alma eğilimlerine uygun olabile-cek yeni ürün çalışmaları gerçekleştiriyor. 2013 yılında mağazalarımızda müşterilerimize su-nacağımız yeni ürünlerde dünya trendlerinin yansımasını yüksek oranda göreceğiz.

“Tepe Home’un mağaza sayısı 40’ı geçecek”Tepe Home’un 2013 hedefleri nelerdir?

Altyapı hazırlıklarını 2012 yılında tamamladığımız üç kanallı büyüme stratejimizi 2013 yılında da ivme kazandırarak devam ettirmeyi planlıyoruz. Bunlardan ilki; bayilik kanalı ile tüm Türkiye genelinde mağaza sayımızı artırmak. 2012 yılında açmış olduğumuz 7 bayiye ek olarak 2013 yılında 16 bayi daha açarak toplam bayi sayımızı 30’a, kendi mağazalarımızla birlikte mağaza sayımızı 40’ın üzerine taşımayı hedefliyoruz. Bu sayı Tepe Home’u 130 bin metrekare satış alanının üzerine çıkaracak. 2013’te aksesuar ürünlerinin yüzde 5’ini e-ticaret siteleri aracılığıyla satmayı hedefliyoruz.

2013VEGELECEK

Page 68: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

KAPASİTEYE YATIRIM 2013’TE DEVAM EDECEK Dünyanın sanayi devlerine yüksek kalitede üretim yapan Türkiye’nin imalat sanayisi örnek gösteriliyor. Türk sanayi sektörlerinin dinamizminin yapıtaşlarını algılayabilmek için ise kapasite kullanım oranlarına yakından bakmak yeterli. TÜİK’in verilerine göre Türkiye’de sanayi kapasite kullanım oranları, 2010 Eylül ayından 2012’nin Eylül ayına kadar yüzde 75’ler seviyesine oturdu. Şirketler, 2012’nin ardından daha güvenli olduğunu hissettikleri 2013 ve 2014 için ciddi kapasite kullanım artışı planlıyorlar.

66 TURKISHTIME OCAK 2013

SanayiSanayi

Page 69: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 67

S on dönemdeki çıkışıyla dün-yada övgüler toplayan Türk ekonomisinin temel artıla-rından bir tanesi gelişmiş bir

imalat sanayisine sahip olması. Avru-pa’da ekonomistler Yunanistan’da ülke ekonomisini ayakta tutacak bir sanayi altyapısının olmamasını eleştirirken, yanı başındaki komşusu Türkiye’nin dünyanın sayılı sanayi devlerine yüksek kalitede üretim yapmasına olanak sağ-layan imalat sanayisini örnek gösteri-yorlar. Gerçekten de Türkiye bu konuda bölgesinde öne çıkan bir ülke imajı su-nuyor. Türkiye’nin sanayi sektörlerinin dinamizmi dünyada kabul görürken bu başarının yapıtaşlarını algılayabilmek için ülkenin sanayi kapasite kullanım oranlarına yakından bakmak yeterli.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2007 yılının Mayıs ayın-da yüzde 80 bandını aşan sanayi kapa-site kullanım oranları, 2009 yılının Mart ayı itibariyle yüzde 60 bandının gerisine düştü. Dünyada ve özellikle Türkiye’nin geleneksel ihracat pazarı Avrupa’da yaşanan ekonomik durgunluk, Türki-ye’deki sanayi kapasite kullanım oran-larını ciddi düzeyde etkiledi.

SELÇUK OKTAY selcukoktay@turk�sht�mederg�.com

2013VEGELECEK

Page 70: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

68 TURKISHTIME OCAK 2013

2013’te kapasiteler artacak2012 yılı birçok sektör için durgunluk

ve içe dönme çağı olarak değerlendiri-lebilir. Ancak İhracat 1000 araştırma-sında kapasitelerine yönelik gelecek projeksiyonlarını paylaşan şirketle-rin beyanları 2014 yılına kadar kapasi-te kullanımlarında önemli atılımlar ya-pacaklarını ortaya koyuyor. Kapasite kullanım oranlarına yönelik beyanlar-da bulunan yaklaşık 500 şirketin 170’i

KAPASİTE KULLANIM ORANLARINA YÖNELİK BEYANLARDA BULUNAN ÜRETİM ALANINDAKİ YAKLAŞIK 500 ŞİRKETİN 170’İ 2013 YILINDA ÜRETİM KAPASİTELERİNİ BELLİ ORANLARDA ARTIRMA PLANLARI YAPIYORLAR.

DEVLERİN 2013 KAPASİTE ARTIŞ PLANLARIŞİRKET (%)

İÇDAŞ ÇELİK ENERJİ TERSANE VE ULAŞ. SAN. A.Ş. 85COMPONENTA DÖKÜMCÜLÜK TİC. VE SAN. A.Ş. 24POLİMEKS İNŞ. TAAH. VE SAN. TİC. A.Ş. 20TUSAŞ MOTOR SANAYİ A.Ş. 15ÖZKAN DEMİR ÇELİK SAN. A.Ş. 10PETLAS LASTIK SANAYI VE TIC.AŞ 5BRISA BRIDGESTONE SABANCI LASTİK SAN. VE TİC. A.Ş. 1

Ancak bu evreden sonra Türkiye imalat sektörü dinamizmini ortaya koydu ve hızlı bir toparlanma ile kapa-site kullanım oranlarında 2010’un Eylül ayı itibariyle yüzde 75’ler bandına çıktı. TÜİK’in verilerine göre Türkiye sanayi kapasite kullanım oranları 2010 yılının Eylül ayından 2012’nin Eylül ayına ka-dar yüzde 75’ler seviyesine oturdu.

Dinamizmi ihracatçılar koruyor Sanayini dinamizmini ortaya koyan

verilerin başında Türkiye’de kapasite-sinin tamamını kullanan şirketlerin sa-yısının yüksekliği geliyor. Ekonominin referans araştırmalarından biri olan İh-racat 1000’de yer alan şirketlerin kapa-site kullanım oranları ile ilgili beyanla-rını baz alırsak; 2011 yılının tamamında kapasitesini yüzde 100’ün üzerinde kul-lanan şirketlerin sayısı sekiz. Bu sekiz şirket içerisinde orta ölçeklilerin ağır-lıklı olduğu görülse de Mercedes Benz Türk A.Ş. gibi dikkat çekici şirketlere de rastlamak mümkün.

Araştırmaya göre Mercedes Benz’in 2011 yılında kapasite kullanım oranı yüzde 106 olarak gerçekleşti. Kapasi-tesini yüzde 100’ün üzerinde kullanan bu şirketlerin yanında 2011 yılında kapasitesinin tamamını kullanan şir-ketlerin sayısı da ilgi çekici seviyeler-de. Türkiye’nin en büyük şirketlerini sıralayan İhracat 1000 araştırması-na göre 2011 yılında kapasitesinin ta-mamını kullanan şirketlerin sayısı 59. Türkiye’nin sanayisinin önemli bölü-münü oluşturan bu şirketler arasın-da ‘devler’ yer almıyor. Bu durum Tür-kiye imalat sektöründe küçük ve orta ölçekli şirketlerin kapasitelerini daha da zorladığını ortaya koyuyor. 2011 yı-lında kullandığı kapasitelerle beyanda bulunan yaklaşık 500 şirket arasında yüzde 40’lık kesimin yüzde 70’in al-tında kapasite kullanım oranlarına imza attığı görülüyor.

2013 yılında kapasitelerini belli oranlar-da artırmayı planlıyor. 2013 yılında ka-pasite kullanım oranlarını artıracak şir-ketlerin 20’si kapasitelerini yüzde 50 ve üzerinde artıracaklarını beyan ediyor-lar. 2013 yılında kapasitesini en çok ar-tıracak şirket İzocam olacak. İzocam’ın İhracat 1000 araştırmasına yönelik be-yanında şirketin 2013 yılında kapasite kullanım oranının yüzde 100 seviyele-rini göreceği belirtiliyor.

Sanayi

Page 71: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

Benzer tablo 2014 planları için de or-taya çıkıyor. 2013 yılında kapasite kul-lanım oranlarında artışa gidecekleri-ni beyan eden şirketler 2014 yılında da bu artışın devam edeceğini vurgulu-yor. İhracat 1000 araştırmasından ha-reketle ifade edilirse 2014’te 151 şirket kapasite kullanım oranlarında artış planlıyor. Kapasite kullanım oranla-rında planlanan bu artış oranları yüz-de 5-50 bandında sıralanıyor.

Bunun yanında kapasite kullanım oranları açısından yüzde 100’ü görme-yi planlayan şirketlerin sayısının da 2013 yılına göre daha fazla olduğunu da eklemek gerekiyor. Bu durum Türkiye iş dünyasının ve imalat sektörlerinin 2014 yılına daha güvenli baktıklarını da ortaya koyuyor. Bunun yanında ilgi çekici olan bir diğer görüntü ise 2014 yılına kadar kapasitelerini artıracak-larını beyan eden şirketlerin daha çok orta ölçekli şirketler olması. Büyük şirketlerin kapasiteleri zaman içeri-sinde doğal sınırlarına yakınlaşsa da orta ölçekli şirketlerin kapasite kulla-nım oranlarında halen önemli açıklar görülüyor. Orta ölçekli şirketler, hem bu açıklarını kapatmak hem de reka-bette geri kalmamak adına 2012’nin ardından daha güvenli olduğunu his-settikleri 2013 ve 2014 için ciddi kapa-site kullanım artışları da planlıyorlar.

OCAK 2013 TURKISHTIME 69

“2014 yılında tam kapasiteye geçeceğiz”

ORHAN ÖZER Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye A.Ş. Genel Müdür ve CEO’su

150 bin adet yıllık üretim kapasitemiz olmasına rağmen, 2012 yılını 77 bin adet üretimle tamamlayacağız. Bu da yaklaşık yüzde 50 kapasite kullandığımızı gösterir. 2009 yılında başlayan ‘temellerimizi güçlendirme’ faaliyetlerimiz kapsamında, 2012’de de kalite, iş güvenliği ve verimlilik alanları başta olmak üzere pek çok çalışma yaptık. Performansımızı geliştirecek bu aktiviteler ve 2013 yılına yönelik hazırlıklarımız ile bu yılı tamamlayacağız. Üretim ve ihracat adetleri olarak 2012 yılını düşük bir seviyede kapatırken, önümüzdeki yıl seri üretimine başlayacağımız Corolla modeli ile 2013’ten başlayarak orta vadede önemli ölçüde üretim artışı sağlayıp, ihracat yaptığımız ülke sayısını 30’lardan 50’lere çıkaracağız. Avrupa’nın dışında, Rusya, Orta Doğu ve bazı Kuzey Afrika ülkeleri, yeni ihracat pazarlarımız olacaklar. Yeni modelimizin üretimi 2013 yılının ikinci yarısında başlayacağı için, yakalayacağımız ivme ile tam kapasite değil ama ona yakın bir üretimle gelecek yılı tamamlamayı planlıyoruz. 2014’ten itibaren tam kapasite üretime geçebileceğimizi öngörüyor, daha fazla model üretebilen, üretimini arttırmış, daha geniş pazarlara ihracat yapabilen bir şirket olmayı hedefliyoruz.

Ford Otosan’ın rekoru İhracat 1000 araştırmasının ortaya

koyduğu ilginç sonuçlardan bir tane-si de büyük şirketlerin kapasite kul-lanım oranlarında ortaya koydukla-rı performans. İhracat 1000 listesinde ilk 10 sırada yer alan firmaların ka-pasite kullanım oranları ortalamala-rı yüzde 80’ler seviyesinde yer alıyor. Türkiye’nin en büyük sanayi firması ve en büyük ihracatçısı olan Tüpraş’ın 2011 yılında kapasite kullanım oranı yüzde 74 seviyesindeydi. Listenin ilk 10 sırasında yer alıp en fazla kapasite kullanım oranına imza atan firma ise Ford Otosan oldu. Ford Otosan Türki-ye ekonomisinin toparlanma yılı olan 2011’de yüzde 90’lık kapasite kullanım oranı ile Türkiye sanayisi içinde dikkat çeken bir performansa imza attı.

Oyak Renault yüzde 87’ye dayandıFord Otosan’ın kapasite kullanım

oranlarında gösterdiği bu performan-sı otomotiv sektörünün bir başka bü-yük firması Oyak Renault takip etti. Oyak Renault’un İhracat 1000 listesi kapsamında kapasite kullanım oran-larına yönelik bulunduğu beyanda fir-manın 2011 yılında kapasitesinin yüz-de 87’sini kullandığı belirtiliyordu. Bununla birlikte Türkiye’de otomotiv sektörünün bir başka büyük markası

İhracat 1000 araştırması’na göre 151 şirket, 2014 yılında kapasite kullanım oranlarında yüzde 5-50 bandında artış planlıyor.

2013VEGELECEK

Page 72: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

70 TURKISHTIME OCAK 2013

olan Toyota ise ilk 10 arasında kapasite kullanım oranları açısından en düşük beyana sahip olan şirket olarak görü-lüyor. Şirketin bulunduğu beyana göre Toyota Türkiye 2011 yılında ortalama olarak yüzde 59’luk bir sanayi kapasite kullanım oranında bulunmuş. Şirketin bu performansında global olarak şir-ket yönetiminin aldığı kimi kararların etkisi söz konusuyken, Avrupa’daki durgunluğun da şirketin kapasite kul-lanım oranlarında ciddi etkileri söz ko-nusu oldu. Bununla birlikte Toyota’nın yeni segmentler konusunda Türkiye’yi bir üs olarak kullanacak olması, şirke-tin kapasite kullanım oranlarında da ciddi bir katkıda bulunacak.

Sektörel kapasiteler2011 yılında kapasite kullanım oran-

ları açısından Türk şirketlerinin olum-lu bir performans koyduğu ortada. Bu performansa sektörel bazda bakıldı-ğında kimi sektörlerin diğerlerinden birkaç adım daha önde olduğu görü-lüyor. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın hazırladığı kapasite kulla-nımı ile ilgili analizlere göre 2011 Aralık ayı itibariyle kapasite kullanım oran-larında en iyi performans sergileyen sektör bilgisayar, elektronik ve optik

seviyelerinde gerçekleşti. 2011 yılının kapasite kullanım oran-

ları açısından dikkat çeken bir başka sektörü ise kimyasal ve kimya ürünle-rinin imalatı oldu. Merkez Bankası’nın aynı veri setine göre, bu sektörün 2011 Aralık ayı itibariyle kapasite kullanım oranı yüzde 82,4 oldu. Kimya sektörü de 2012 yılında kapasite kullanım oranları açısından konumunu belli düzeylerde korudu ve 2012’nin Eylül ayı itibariyle bu sektördeki kapasite kullanım oran-ların da yüzde 78,3 olarak gerçekleşti. Bu iki sektörden sonra kapasite kulla-nım oranları bakımından dikkat çekici bir pozisyon sergileyen bir diğer sektör ise 2011 yılının Aralık ayında sergiledi-ği yüzde 79,1’lik kapasite kullanım ora-nı ile makine ve ekipmanlarının kuru-lumu ve onarımı sektörü oldu.

En düşük kapasite içecekte2011 yılında kapasite kullanım oran-

ları açısından öne çıkan sektörler oldu-ğu kadar kullanım oranları ile diğer sek-törlerin gerisinde kalan üretim alanları da söz konusuydu. Merkez Bankası’nın kapasite kullanım oranları ile ilgili ana-lizlerine göre 2011 yılı Aralık ayı itibariyle Türkiye’de en düşük kapasite kullanım

ürünler imalatı olarak görülüyor. Mer-kez Bankası’nın sunduğu verilere göre bu sektör 2011 yılının Aralık ayı itiba-riyle ortalama yüzde 83,1 kapasite kul-lanım oranına sahipti. Sektörün ka-pasite kullanım oranları 2012’nin ilk üç çeyreğinde de olumlu seyretti ve 2012’nin Eylül ayı itibariyle bu sektö-rün kapasite kullanım oranı yüzde 75,2

KAPASİTE KULLANIMINDA ARTIŞ PLANLAYAN ŞİRKETLERŞİRKETLER 2013 2014

G IZOCAM TICARET VE SANAYI A.S. 100 -GAP GÜNEYDOĞU TEKS. SAN. VE TİC. A.Ş. 95 97ÖMEROĞULLARI UN GIDA TAR. İNŞ. NAK. TEKS. SAN. VE TİC. A.Ş. 90 95İÇDAŞ ÇELİK ENERJİ TERSANE VE ULAŞ. SAN. A.Ş. 85 85SCHOTT ORIM CAM SAN. VE TİC. A.Ş. 85 85BAHTİYAR AV MALZ. PAZ. İNŞ. TEKS. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. 85 90GERSAN ELEKTRİK TİC. VE SAN. A.Ş. 80 90GRAMMER KOLTUK SİSTEMLERİ SAN. VE TİC. A.Ş. 75 75ÇAĞLA ŞEKERLİ MAMÜLLER SAN.VE TİC.A.Ş. 73 75TERMO TEKNİK TİC. VE SAN. A.Ş. 70 70CAM MERKEZİ SAN. VE TİC. A.Ş. 68 69KORHAN PAZARLAMA VE DIŞ TİC. A.Ş. 60 70ZINAR EXPORT IMPORT DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. 60 100UNAT YAĞ GIDA SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. 55 -BEŞLER GIDA VE KİMYA A.Ş. 50 -ELSAN ELEKTRİK GEREÇLERİ SAN. VE TİC. A.Ş. 50 30PİRAMİT GOLTEKS İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. 50 50DİCLE GIDA VE TARIM ÜRÜNLERİ SAN.VE TİC.LTD.ŞTİ. 50 -ALAPALA MAKİNA GIDA SAN. VE TİC. A.Ş. 50 100AKPA ALÜMİNYUM PLAS. SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. 50 50

En büyük ilk 10’da yer alan Ford Otosan, 2011’de yüzde 90’lık kapasite kullanım oranı ile Türkiye sanayisi içinde başarılı bir performansa imza attı.

Sanayi

Page 73: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 71

oranlarına sahip olan sektör içecekle-rin imalatı sektörü oldu. Bu analizlerde yer alan verilere göre 2011 yılının Ara-lık ayında sektörde kapasite kullanım oranı yüzde 65,2 olarak gerçekleşti. Bu-nunla birlikte 2011 yılında kapasite kul-lanım oranları açısından kan kaybeden sektör 2012 yılında hızlı bir toparlan-ma sürecine girdi ve 2012’nin Eylül ayı itibariyle sektörde kapasite kullanım oranı yüzde 74,4’e çıktı. 2011 yılında ka-pasite kullanım oranları açısından gö-rece durgun bir performans sergileyen diğer sektör kayıtlı medyanın basıl-ması ve çoğaltılması sektörü oldu.

İMALATTA KAPASİTE KULLANIM ORANLARI (2012 Eylül itibariyle)

ÜRÜNLER (%)

GIDA 71.2İÇECEK 74.4TÜTÜN 65.1TEKSTİL ÜRÜNLERİ 77.8GİYİM EŞYALARI 78.1DERİ VE İLGİLİ ÜRÜNLERİ 69.1AĞAÇ VE AĞAÇ ÜRÜNLERİ 78KAĞIT VE KAĞIT ÜRÜNLERİ 76.1KAYITLI MEDYANIN BASILMASI VE ÇOĞALTILMASI 70.9KOK KÖMÜRÜ VE RAFİNE EDİLMİŞ PETROL ÜRÜNLERİ 85.8KİMYASALLARIN VE KİMYA ÜRÜNLERİ 78.3TEMEL ECZACILIK VE DİĞER ÜRÜNLER 69.3KAUÇUK VE PLASTİK MAMÜLLER 70.9DİĞER METALİK OLMAYAN ÜRÜNLER 77.7ANA METAL SANAYİİ 77.1FABRİKASYON METAL ÜRÜNLERİ 70.9BİLGİSAYARLARIN, ELEKTRONİK VE OPTİK ÜRÜNLERİ 75.2ELEKTRİKLİ TEÇHİZAT 81.7BAŞKA YERDE SINIFLANDIRILMAMIŞ MAKİNE VE EKİPMAN 73.9MOTORLU KARA TAŞITI 67.2DİĞER ULAŞIM ARAÇLARI 70.4MOBİLYA 69.9DİĞER 55.2MAKİNE VE EKİPMANLARIN KURULUMU VE ONARIMI 73.3

Sektörün 2011 yılı Aralık ayı itiba-riyle ortaya koyduğu kapasite kulla-nım oranı yüzde 68,6 oldu. 2012 yılının üçüncü çeyreği itibariyle hemen he-men tüm sektörlerde görülen topar-lanma bu sektöre de yansıdı ve 2012 Eylül ayında sektörün kapasite kulla-nım oranı yüzde 70,9 seviyesine yük-seldi. Bu iki sektörün ardından kapa-site kullanım oranları açısından kendi içinde hayal kırıklığı yaratan bir diğer sektör de fabrikasyon metal ürünleri imalatı oldu. Bu sektör 2011 yılı Aralık ayı itibariyle kapasite kullanımı olarak yüzde 71 seviyesinde kaldı.

“Kapasite artırma çalışmalarımız devam ediyor”

HAYATİ ÖZTÜRK Petkim Genel Müdürü

Yatırımlarımıza gelecek yıllarda da devam edeceğiz. Ana fabrikamız durumunda olan Etilen’de yüzde 13’lük kapasite artışı için yatırımı çalışmalarımız sürüyor. Ayrıca Bütadien Ekstraksiyon (BDX) fabrikası, PTA fabrikamızda kapasite artış yatırımlarının da dahil olduğu Entegre ÇED Olumlu Belgesi’ni aldık ve yatırım teşvik müracaatında bulunduk. Ayrıca büyük ortağımız durumundaki SOCAR Türkiye’nin Petkim Yarımadası için belirlediği “Value-Site” vizyonunun en önemli adımı olan Petkim’in hammaddede dışa bağımlılığını sıfıra indirecek STAR Rafinerisi’nin de hafriyat çalışmaları devam ediyor. Yine SOCAR Türkiye tarafından yarımadamızda inşa edilecek 612 MW gücündeki STEP Enerji Santrali için ÇED süreci devam ediyor. STEP Santrali’nin enerji maliyetlerimizi pozitif etkileyeceğini düşünmekteyiz. Bir başka önemli yatırımımız ise limanımız olacak. Bu amaçla Petkim’in yüzde 100 hissesine sahip olduğu Petlim Limancılık A.Ş ile APM Terminals BV firması ile Petkim Konteyner Limanı için geçen şubat ayında ön anlaşma imzalamıştık. Petkim Limanı, “Rafineri-Petrokimya-Enerji-Lojistik Entegrasyonu” hedefimizin lojistik adımı olarak ve Ege’nin dünyaya açılan yeni olacak.

Türkiye’nin en büyük sanayi

firması Tüpraş’ın 2011 yılında

kapasite kullanım oranı yüzde 74

seviyesindeydi.

2013VEGELECEK

Page 74: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

72 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 75: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 73

M elek yatırımcı kavramı-nın Türkiye’deki önem-li temsilcilerinden Gala-ta İş Melekleri, geçen ay

önemli bir toplantıya ev sahipliği yaptı. Galata İş Melekleri’nin düzenlediği “Yatı-rımcı Buluşması” konferansı yenilikçi fi -kir sahibi Türk ve yabancı girişimcileri bir araya getirdi. Türkiye’nin internet giri-şimleri açısından yabancı yatırımlarının ilgisini çektiği toplantıdan çıkan ortak

görüştü. Konferansın iki önemli konuş-macısından biri, dünyada web 2. girişim-lerine en fazla yatırım yapan şirketler-den biri olarak tanınan SoftTech Venture Capital’in Kurucusu Jeff Clavier idi. Sili-kon Vadisi’nde faaliyet gösteren şirketin yönetici ortağı da olan Clavier, Türkiye’de kesinlikle çok geniş bir pazar olduğunun altını çizerek “Ama asıl soru ne zaman bir Türk girişimci ilk büyük çaplı global şirketi kuracak?” dedi. Kauff man Vak-

fı Danışmanı, CNBC TV’de Analist, Th e Street/Real Money’de köşe yazarı olan Paul Kedrosky de “Gelişen ekonomiler-de melek yatırımcılar girişimcilerle nasıl çalışılması gerektiğini iyi bilmiyor” diye-rek Türkiye’de de durumun böyle oldu-ğunu belirtti. Hem Jeff Clavier hem de Paul Kedrosky, Turkishtime’a verdikleri röportajda melek yatırımcılık alanında-ki fırsatlardan nasıl yararlanmak gerek-tiğine dikkat çektiler…

Melek yatırımcılık sadece finansal destek değil; tutku ve

heyecan işin püf noktası

MELEK YATIRIMCIM

OLUR MUSUN?

MELEK YATIRIMCIM

OLUR MUSUN?Türkiye’de internet girişimlerinin giderek arttığı şu günlerde bu oluşumların büyümekiçin ihtiyaç duydukları desteği melek yatırımcılar sağlıyor. Peki önümüzdeki dönemde

başarılı bir girişime imza atmak için doğru melek yatırımcı nasıl bulunur, melek yatırımcıların potansiyel gördüğü girişimlerdeki belli başlı kriterler neler ve yükselen pazarlar hangileri?

Bu soruların yanıtlarını alanlarında uzman pek çok başarılı girişime destek sağlamış melek yatırımcılardan Jeff Clavier ve Paul Kedrosky Turkishtime için yanıtladı.

MERVE EKERmerveeker@turk�sht�mederg�.com

2013VEGELECEK

Page 76: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

74 TURKISHTIME OCAK 2013

PARA SADECE BİR ARAÇ, DESTEK VE TUTKU ÖNEMLİ

Başarılı melek yatırımcı profilini tanımlar mısınız?JEFF CLAVIER

Bana göre başarılı bir melek yatı-rımcı olmanın ilk kuralı neye tutkuyla bağlı olduğunuz anlamaktır. Para ka-zanmak için değil girişimciliği ve ilginç şirketleri kurmayı hedefl eyen girişim-cileri desteklemekten keyif aldığınız için yatırım yapmalısınız. Para kaybet-meye hazır olmalısınız. Gözünüzden çıkaracağınız bir miktar yatırmalısınız. Örneğin 100 bin dolar bütçe ayırdınız, bunu ayrı bir hesaba aktırıp o para geri dönmeyecek şekilde düşünmelisiniz. Aslında melek yatırımcılık bir yatırım kategorisi değil ya da değer kazandıra-cak bir varlık değil. İşin özü, girişimci-leri desteklemek hangi sektöre yatırım yapacağını belirlemek. Para sadece araç asıl önemli olan girişimcilere ne kadar destek, network, ilişki sağlaya-bildiğiniz. Başarılı bir melek yatırımcı

olmak için neye yatırım yapmak iste-diğiniz, ne kadar bütçe ayırdığınız, pa-rayı kaybetmeye yeterince hazır mı olduğunuzun bilincinde olmak gere-kiyor. Diyelim ki 100 bin dolarlık yatı-rımı yapmaya karar verdiniz; önünüze gelen ilk fırsata yatırmayacaksınız, 10 ayrı yatırım yapacaksınız. Her şeyi tek bir şirkete yatırmak riskli olur.

PAUL KEDROSKYGenelde melek yatırımcı olmak is-

teyenlere girişimci olmak isteyenlere söylediğim şeyin aynısını söylüyorum: “Yapmayın” . Girişimcilik kaybetme riskinin çok yüksek olduğu bir alan. Bu işi gerçekten doğru yapanlar her türlü bu riskleri göze alıp sonuna kadar gi-denler oluyor. Başarısızlık önemli değil ama ulaşmak istediğiniz bir amaç ol-ması önemli. Aynı şey melek yatırım-cılık için de geçerli. Finansal sebeplerle değil inandığınız girişimcileri bulmak ve desteklemek önemli.. Yüksek geri dönüşlerden ziyade tutkulu olduğunuz bir yatırıma odaklanmak önemli.

MELEK YATIRIMCILARDAN GEÇER NOT ALMANIN YOLLARI

Start up girişimleri seçerken kriteriniz nedir? Sizin güveninizi nasıl kazanıyorlar?

J.C.: Üç ana şeye odaklanmalısınız: Ürün, ekip ve pazar fırsatı. Ekip olarak bir kurucu, iki kuruculu olabilir. 2-3 uy-gun bir ortalamadır. Tek olmak zordur. Asıl ihtiyaç olunan, teknoloji, dağıtım ve tasarımı doğru bir şekilde harmanlayan bir ekip. Aynı zamanda içerik de bir fır-sattır. Diyelim ki fi ziksel bir ürün üreti-yorsunuz. O zaman üretimden anlayan birine ihtiyacınız var. Bu yüzden belli bir konuda know-how’ı bulmaya çalışıyo-ruz. Ürün olarak yenilikçi, son teknoloji, farklılaştırılmış bir şey görmek isteriz. Önceliği yenilikçi girişimlere veriyoruz. Pazar fırsatına gelince eğer başarılı olu-yorsanız ortaya çıkan şirketin önem-li bir değeri oluyor. Bu şirket 100 milyon dolar gelir getiriyorsa gerçek bir şirket demektir. Binlerce girişim var ve biz yıl-da sadece 20 tanesine yatırım yapıyo-ruz. Bu fi ltrelerin hepsini uygulamamız gerekiyor. Son olarak en iyi test ise gi-rişimle ilgili duyduğunuz heyecan. Her şey doğru giderse yani ekip, ürün, pa-zar fırsatı ve heyecan tamsa o zaman anlaşmayı yapıyoruz.

P.K.: Üç soruya odaklanıyorum: Ne-den bu? Neden sen? Neden şimdi? “Ne-den bu?” sorusu ürünün pazardaki ye-riyle ilgili. Ürün bu pazarda büyüyebilir mi yoksa hemen düşer mi? Gelir olma-yan kimsenin bir şey kazanmadığı pa-zarları sevmiyorum. Girişimcilerle gö-rüştüğümde “Nasıl aldatıyorsunuz?” diye soruyorum. Herkesin aldığı şeyi sizin kimsenin almadığı şekilde alma yolunun ne olduğunu öğrenmek isti-yorum. Pazar, ürün hepsi “Neden bu?” sorusunun cevabını oluşturuyor. “Ne-den sen?” sorusu doğru insan mı ol-duğunu gösteriyor. Beraber çalışmak için heyecan duymalıyım. ‘Neden sizi seçmeliyim’i göstermelisiniz. Dene-yimden çok daha fazlası, doğru kişi ol-duğunuzu gösteren bir içgörü gerekli.

JEFF CLAVIER

“Bana göre başarılı bir melek yatırımcı

olmanın ilk kuralı neye tutkuyla

bağlı olduğunuz anlamaktır.”

Page 77: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 75

MOBİL SEKTÖR YÜKSELİYORHangi sektörler ve pazarlar daha çok potansiyele sahip?

J.C.: Halen tüketici internetine bü-yük ilgi var. Herkes bir sonraki Twitter, Facebook, Instagram’a yatırım yapmak istiyor. Bu alanda çok fazla start up ol-duğu için en iyi fırsata yatırım yapacak gücü henüz olmayan potansiyel melek yatırımcılara pek çok yatırım seçeneği çıkıyor. En iyi fırsatlar en iyi yatırımcıla-ra gidiyor. Bizim gibi kurumlaşmış me-lek yatırımcılar sadece tüketiciye yö-nelik internet pazarına artık çok sıcak bakmıyorlar. Farklı pazarlar arıyoruz. SoftTech olarak yeni nesil niş e-ticaret yapılara bakıyoruz. Piyasanın özü işlem hacmi. Satış en sık yaptığımız ve favo-ri kategorimiz. Diğer tüketici web site-lerine sattığımız b2b yazılımlar, tablet çözümleri, altyapılar odaklandığımız alanlar. Bu segmentte küçük şirket kurmak kolay ama büyük olmak zor. Mobil sektör yükselişte. Aplikasyon uygulamalarıyla milyonlarca tüketiciye ulaşabiliyorsunuz.

P.K.: Benim için neyle ilgilenmedi-ğimi söylemek daha kolay olacak. Ör-neğin foto paylaşımı sitesi yapmak istemiyorum. Bilimle ilgili bir şey yap-mak istemem, çok zor. Geleneksel ya-zılım çözümleriyle ilgilenmiyorum. Artık her şey mobilleşiyor, masaüstü ve PC’ye özel yapılan girişimlerin ge-tirisi olmayacaktır. Ancak bunun dı-şında, neden bu, neden sen ve neden şimdi sorularıma cevap verebilen ve ilginç olan donanım olsun mobil olsun içerik olsun her girişime açığım. Coğ-rafi olarak değerlendirdiğimizde mü-hendislik becerilerinin gelişmiş ol-duğu yerler Türkiye’deki gibi ucuz ve yüksek kaliteli oluyor.

TÜRKİYE ÇOK ÇEKİCİ BİR PAZARTürkiye pazarını nasıl görüyorsunuz? Nasıl fırsatlar barındırıyor?

J.C.: Buradaki şirketler e-ticaret ala-nında iyi gidiyorlar. Canlı bir ekonomi-ye sahip, temel hizmetler dışarıda ba-

şarılı olmuş. Türkiye’de kesinlikle çok geniş bir pazar var. Yemeksepeti gün-de 50 bin sipariş alıyor. Türkiye pek çok farklı e-ticaret sitesinin doğmasına da ev sahipliği yapmış bir yer. Girişimciler daha cesur olmaya başladı. Ancak bu-radaki her şey Türkiye’ye özel ya da bi-raz EMEA dahil ama daha fazlası değil. Asıl soru ne zaman bir Türk girişimci ilk büyük çaplı global şirketi kuracak? 1.5 yıl içinde bu konuda gelişmeler olacağı-nı düşünüyorum. Örneğin Peak önem-li bir başarı kaydetti.

P.K.: Girişimcilik genç insanların oyu-nu. Genç olmalısınız, bağlılıklarınız yok-tur, risk alabilirsiniz, naif ve ne kadar zor olduğunu bilmezsiniz. Tüm dünya-ya baktığımızda Türkiye’yle ilgili ilgi çe-kici şeylerden biri genç bir nüfusa sahip olması. Daha genç nüfuslar da var ama onlar da eğitimli değil. Bu ikisinin kom-binasyonu çok önemli. Politik istikrar, genç nüfus, modern ekonomi ve daha ileri eğitim sistemine hızlı geçiş çekici kılan şeyler. Bütün bunlar Türkiye’yi ol-dukça çekici bir pazar yapıyor.

SİZİ YATIRIMCIYA ULAŞTIRACAK DOĞRU KİŞİ KİLİT NOKTA

Melek yatırımı almak isteyen yeni girişimcilere tavsiyeleriniz nedir?

J.C.: Yatırım almış şirketleri anla-mak için çok ödev yapmalısınız. Bu ya-tırımların arkasındaki melek yatırım-cılar kim? Böylelikle kim neye yatırım yapıyor bir haritasını çıkarırsınız. Ken-di girişiminizin kategorisine göre de size yatırım yapabilecek bir grup ortaya çı-kacaktır. Son sekiz senede 125 yatırım yaptık hiçbir tanesi mail yoluyla gelme-di. Melek yatırımcının dikkatini çekmek kişisel bir yaklaşımla olmalı.

P.K.: Temel şey; sadece yatırımcıy-la tanıştıracak kişi değil yarı yolda bı-rakmayacak, güvenilebilecek bir yatı-rımcıyla tanıştıracak kişiyi bulmaları gerektiği. Nasıl yatırımcı beni araştırıp inceliyorsa ben de aynı şekilde yatırım-cıyı o şekilde seçmeliyim. Özellikle ge-lişen ekonomilerde melek yatırımcılar girişimcilerle nasıl çalışılması gerekti-ğini iyi bilmiyor. Türkiye’de de bu böyle.

PAUL KEDROSKY

“Bu işi gerçekten doğru yapanlar her türlü bu riskleri göze alıp sonuna kadar gidenler oluyor.”

2013VEGELECEK

Page 78: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

76 TURKISHTIME OCAK 2013

Mobil Bulut Bilişim, artık yeni bir iş modeli yaratıyor

“MOBİL BULUT” OLACAK

2013’ÜN TRENDİ

Dijital inovasyon

Page 79: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 77

MERVE EKERmerveeker@turk�sht�mederg�.com

B ilişim teknolojileri sektörün-de hızla gelişen iki önemli trend mobilite ve bulut bili-şim, yepyeni bir mobil devri-

min sinyallerini veriyor. Kurumlar işleri-ni buluta taşıdıkça mobil taraftaki kullandıkça öde mantığı ve bulut hiz-metini bağlantıyla beraber sunan sis-temi hazır bulunduran mobil operatörler öne çıkıyor. Henüz gelişme aşamasında olan bu sistem, önümüzdeki yıllarda M2M ve lokasyon bazlı hizmetlerle de çeşitlenerek daha fazla konuşulur hale gelecek. Her iki sektörün önde gelen fir-maları Turkcell ve HP, çözüm ortaklığına giderek kullanıcılarına mobil bilişim hizmetini sunuyorlar. Turkcell CIO’su İl-ker Kuruöz ve HP Satış Öncesi Destek ve Bulut Bilişim Müdürü Mert Sarıkaya Turkishtime okurları için mobilde bulut bilişim teknolojisini değerlendirdiler.

MOBİL VE BULUT BİRBİRİNİ DESTEKLEYEN İKİ DALGA

Bulut bilişimin mobil operatörlere sağladığı katma değer nedir?İLKER KURUÖZ: Bulutla mobilite bir araya geldiğinde şirketler için çok ciddi bir verimlilik fırsatı doğuyor. Şirketler işlerini buluta taşıdıkları ölçüde bulu-ta taşınan işin de mobilite uzantıları-nı yapmak ihtiyacı duyuyorlar. Bugün mobil uygulamalarla geliştirilen pek çok hizmet aslında buluttan destek alıyor. Bulut ile mobilite birbirini des-tekleyen iki dalga diye düşünüyorum.

MERT SARIKAYA: Mobil operatörler farklı cihazlara içerik taşıma konusun-da oldukça tecrübeliler. Dolayısıyla bu tecrübeleri bulut üzerinden sağlanan hizmetleri farklı mecralarda sunmak için ciddi avantaj sağlıyor. Bu açıdan ba-kınca ciddi bir katma değer oluyor. Bulut iletişimde en fazla konuştuğumuz konu kullandıkça öde mantığı. Bunun arka-sında çok ciddi bir ücretlendirme ve fatu-ralama sistemi gerekiyor. Operatörlerde

bu altyapının hazır olması da pazara hız-lı girmesi açısından ciddi bir avantaj sağ-lıyor. Başka servis sağlayıcıları bu sistemi oturtmak üzerine çalışırken birçok ope-ratörde bu zaten çok gelişmiş şekilde ha-zır ve halen aktif kullanılıyor.

BULUTTA HER SEKTÖR KAZANÇLI

Bulut bilişimi kullanıldığı diğer sektörlerle kıyasladığınızda mobili nasıl konumlandırıyorsunuz?

İ.K.: Bulutu sadece belli bir sektöre göre değerlendirmemek lazım. Aslın-da her sektörde faydası var. Öne çıkan dört temel esas var: Verimlilik, ölçekle-nebilirlik, esneklik ve gelişebilirliği yük-sek servis. Baktığınız zaman her sek-tör bundan faydalanıyor. Mobil iletişim sektörü bundan iki şekilde faydalanı-yor. İlk olarak kendi ihtiyaçları için ama daha çok bu fırsatı diğer sektörlere açan bir aracı olarak iş açısından fayda sağlı-yor. Mobil iletişim artık geçmişte oldu-ğu gibi sese odaklı bir sektör olmaktan çok uzaklaştı. Mobil işletmeler artık eri-şim sağlayan ve bu erişimi her nokta-da sağlayan şirketler haline geldiler. Bu yüzden bulutu erişilebilir kılmak onla-ra büyük iş fırsatları çıkartıyor. Mobilin müşterileri açısından baktığımızda da iyi bir servis sağlayıcıdan mobil erişim hizmeti alan müşteriler işlerini kesinti-siz olarak sürdürmenin fırsatını yakalı-yorlar. O yüzden tamamen kazan kazan durumu var diyebiliriz. Herkesin kazan-dığı yeni bir iş fırsatının doğduğu bir or-tamdan geçiyoruz şu anda.

Son yıllarda teknolojide en çok konuşulan

gelişmelerden bulut bilişim artık mobile entegre olarak

farklı bir boyut kazanıyor. Mobil operatörlerin

halihazırdaki buluta elverişli teknik altyapılarıyla “Mobil

Bulut Bilişim” tüm sektörler için bir çözüm alternatifi

olarak ortaya çıkıyor. 2013 yılında artık bulutu değil Mobil Bulut’u konuşuyor

olacağız… Bankalardan KOBİ’lere, dağıtımdan perakendeye pek çok

sektörde yeni uygulamalar devreye girecek. Türkiye’nin

önde gelen mobil operatörlerinden Turkcell

CIO’su İlker Kuruöz ve HP’nin Satış Öncesi Destek

ve Bulut Bilişim Müdürü Mert Sarıkaya mobilde

bulut bilişimin getirdiklerini Turkishtime’a anlattılar.

Turkcell CIO’su İlker Kuruöz

2013VEGELECEK

Page 80: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

M.S.: Bulut, bilişim teknolojisine her-hangi bir şekilde ihtiyacı olan her sektör için bir fırsat. Mobil cihazlar hayatımızın değişmez bir parçası. Farklı cihazlardan bilgiye, hizmete ulaşıyoruz. Burada mo-bil operatörler oldukça önemli. Bir şekil-de bu hizmetleri almak için ara katman veya servis sağlayıcı olarak tanımlıyo-ruz. Dolayısıyla her sektör için bir şeyler vaat ediyor. Kimi müşteri için esneklik olabilir kimi için maliyet avantajı olabilir kimi için rekabet avantajı olabilir her bir için gelecek söz konusu.

OPERATÖRLERİN HİZMETLERİ ÖNE ÇIKIYOR

Bulut bilişim, mobil operatörlerin rekabetini nasıl etkileyecek?

İ.K.: Bulut çözümleriyle bütün mo-bil operatörler farklılaşmaya odakla-nacak. Bu farklılaşmayla da yeni ürün, servis çıkma ve bunları en iyi kalite-de en uygun fiyata sunmaya odakla-nacaklar. Turkcell olarak baktığımızda uzun süreden devam eden güçlü altya-pı yatırımlarımızla buluta en hazır ope-ratör olduğumuzu düşünüyoruz. Çünkü bulutta güvenilir hizmet vermek isti-yorsanız güçlü bir altyapıya ihtiyacınız var. Düzenli yatırım yapmaya devam etmeniz lazım. Yatırım yapmadan bulu-tu büyütmek mümkün değil. Rekabeti bu alana doğru ve yoğun yatırım yapan mobil operatör belirleyecek ve şekillen-direcek diye düşünüyorum.

78 TURKISHTIME OCAK 2013

ŞİRKETLERİN ÇEKİNCELERİ NELER?Güvenlik: Temelde iki çekince var. Birincisi güvenlik. Bütün araştırmalar gösteriyor ki en büyük çekincenin güvenlik olduğunu gösteriyor. Bulut yapısı itibariyle bulut servisi veren firma paylaşımlı bir altyapıya sahip ve bu paylaşımlı altyapıda hizmet alan kişilerin verileri bir şekilde bu altyapı üzerinde saklanıyor. Dolayısıyla firmaların en büyük çekincesi verinin güvenliği, yani verinin farklı kişiler tarafından görülmesi ve paylaşılması. Süreklilik: İkinci konuya baktığımızda da hizmetin sürekliliği. Bulut hizmeti almaya başladığınızda doğası itibariyle internet üzerinden alıyorsunuz. Aldığınız servisin sürekliliğini sağlayacak iki nokta var. Bir tanesi

servis sağlayıcınızın sunduğu süreklilik ve bağlantınızın sürekliliği. Firmaları en çok düşündüren konu da bu: Ben aldığım hizmeti buluta taşımak istediğimde ben ne kadar bu hizmeti sürekli olarak alacağım? Bu hizmetin kesintisiz olması birçok firma için önemli. Burada çok çekinceleri var çünkü bulut hizmeti sağlayıcısından bu hizmeti aldıklarında kontrolü diğer tarafa vermiş oluyorlar. Ama burada doğru servis sağlayıcıyla çalışmak, doğru altyapısı olan, belli regülasyonlara uyan, güvenlik standardı oluşmuş firmalarla çalışmak hem güvenlik hem de süreklilik endişelerini kullanıcıların aşmasına olanak sağlayacak.

M.S.: Müşterilerimizin bilhassa orta boy işletmelerin bizden beklentisi mümkün olduğunca az sayıda sağlayıcıyla bir-likte çalışmak oluyor. Bulut hizmeti al-mak isteyen bir müşterimiz bağlantıyı ayrı bir yerden, bulut hizmetini ayrı bir yerden almayı fazla tercih etmeyecek-tir. Kurum için önemli olan aldığı hiz-metin kalitesi. Kalitesi derken kesinti-siz olması, güvenilirliği, sürekliliği gibi

parametreleri kastediyorum. Ne yazık ki toptan uçtan uca hizmet kalitesi pek bir şey ifade etmiyor. Hem erişilebilirlik hem de sistemin ayakta olması önem-li olan iki etmen. Bunlardan bir tanesi koptuğu zaman aldığınız hizmet çalış-maz hale geliyor. Dolayısıyla bulut hiz-metini bağlantıyla beraber sunan fir-malar öne çıkacaktır. Burada da mobil operatörlerin ciddi bir avantajı var.

Dijital inovasyon

Page 81: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 79

M2M VE LOKASYON BAZLI HİZMETLER ÇOK KONUŞULACAK

Bu alanda yenilikçi çözümlere örnek verebilir misiniz?

İ.K.: Bireysel ve kurumsal olmak üzere iki kısımda ele almak lazım. Bi-reysel tarafta aslında mobil operatör-ler yıllardan beri yenilikçi ürün ve hiz-metlerini buluttan sunuyorlardı ama biz ona bulut demiyorduk. Bulutla bir-likte bir şemsiyenin altına girmiş oldu-lar. Bugün baktığınız zaman hayatımı-zın çok içinde yer alan örneklerden bir tanesi; müzik. Eskiden müziklerimizi hep pc’den yüklüyorduk cihazlarımı-za senkronize ediyorduk ondan son-ra canımız başka bir şey dinlemek is-tediğinde tekrar pc’den indiriyorduk. Şimdi artık öyle bir ihtiyaç yok çünkü müziğinizin tamamı bulutta. Turkcell Müzik servisi istediğiniz şarkıyı iste-diğiniz zamanda stream edip dinleme-nizi sağlıyor. Kurumsal tarafa baktığı-mızda, kurumsal dünyadaki yenilikçi servisler müşteri ihtiyaçlarıyla belir-ginleşiyor. Ama bizim verdiğimiz ser-vislerden en çok tutulanlardan bir ta-nesi uzaktan veri yedekleme oldu. Veri yedekleme IT dünyasının en önem-li ihtiyacı. Verileri yedeklemeniz ve bir yerde saklamanız lazım. Bunun için ciddi bir operasyon lazım. Geniş band aralığının olduğu bir ortamda veri ye-dekleme hizmeti pek çok kurum için verisini güvenli bir veri merkezine ve uzaktaki bir veri merkezine çıkarma fırsatı sunuyor. Bu da bizim en çok ka-bul gören ve heyecan duyuran servis-lerimizden bir tanesi oldu.

M.S.: Biraz ileriye baktığımızda ma-kineden makineye iletişimin inanıl-maz derecede potansiyeli var. Doğ-rudan bireylerin sağlık durumlarını görebilme ve o veriyi bir şekilde işle-yip kurabilme, basit anlamıyla klimayı kontrol edebilmeyi örnek olarak vere-biliriz. Bütün bunlar sonuçta bulut hiz-metiyle sunuluyor olacak. Önümüz-deki dönem çok konuşulacak olan bir diğer trend de lokasyon bazlı hizmet-

ler. Farklı amaçlar için kullanıcı daha doğrusu demografik datayı kullanabi-leceğiniz hizmetlerin mobil operatör-ler tarafından sunulması bir sonraki trend olacak. Yine B2B2C önümüzde-ki dönemde bulut tabanlı işler açısın-dan daha fazla operatörler tarafından duyacağımız bir konu olacak.

DONANIMDAN HİZMETE DÖNÜYORUZ

Türkiye pazarındaki bulut iletişimin gidişatını nasıl görüyorsunuz?

M.S.: Türkiye pazarında aşağı yu-karı 3-5 yıldır bulut bilişimle ilgili ko-nuşuyoruz. Her teknolojik dalgada ol-duğu gibi belli evrelerden geçiyor. Üç yıl önce bulut nedir tartışırken şimdi bu kavram yavaş yavaş oturmaya baş-ladı. Şu an konuşulan bulutun işimi-ze nasıl katkıda bulunacağı, nerde kat-ma değer getireceği. Potansiyel olarak baktığımızda Türkiye pazarı dünya pa-zarından daha hızlı büyüyor olacak. Biz Türkiye olarak teknolojiyi çok çok ge-riden takip etmiyoruz. Bulut bunun en iyi örneklerden bir tanesi. Donanım ağırlıklı bir pazarımız vardı bu bir parça hizmete dönmesiyle gelişecek. Türkiye bulunduğumuz bölge içerisinde bulut hizmetleri sağlayan firmaların olduğu bir yapıya bir ana merkeze dönüştür-mek hepimizin esasında amacı.

Gelecekte bizi neler bekliyor?

MERT SARIKAYA HP’nin Satış Öncesi Destek ve Bulut Bilişim Müdürü

Şu anda gelişim evresinde ki bulut bilişime baktığımızda gelecekte bir parça daha şekillendiğini görüyor olacağız. Bugün baktığımızda bulut bilişim bir parça altyapı olarak hizmet, platform olarak hizmet ve yazılım olarak hizmet alanlarına odaklanmış durumda. Önümüzdeki dönemde değişecek olan kısım yazılım olarak hizmet ve iş süreci olarak hizmet olacak. Çok daha büyük bir pazar bizi bekliyor. Bu noktalarda daha gideceğimiz çok yer var. Teknoloji çok hızlı ilerliyor. Mobilite bulut bilişimi tetikleyen temel trendlerden bir tanesi. Endüstriye baktığımızda üç temel trend var: Büyük veri, bulut bilişim, mobilite. Üçü birbirini destekleyen ve büyümesini, gelişmesine sebep olan şeyler. Verinin büyümesi ve mobilitenin artması, bulut bilişimi daha da fazla hayatımızda görme olanağı veriyor olacak.

2013VEGELECEK

Page 82: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

80 TURKISHTIME OCAK 2013

Artık kurum içi sosyal ağlarda, performans değerlendiriliyor

PERFORMANS DEĞERLEMEDE SOSYAL

ETKİ DÖNEMİ Bir dönem verimlilik ve performansı düşürdüğü gerekçesiyle şirketlerde yasaklanan sosyal ağlar, bugün insan kaynakları yönetimi süreçlerini belirler hale geldi… İK 2.0 dönemini yaşadığımız bu süreçte, dijital dönemin strateji ve araçları İK’nın birçok işlevine olduğu gibi, performans yöntemlerine de dokunmayı

ihmal etmiyor. Yepyeni ölçüm metotları türüyor, performans ölçümü etkileşimli sistemlerle el ele her geçen gün daha fazla evrim geçiriyor. Salesforce.com’un kendi kurumsal ağında çalışanların yarattığı etkiyi

performansa uyarlaması, bu evrimin en heyecanlı örneklerinden biri.

Page 83: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 81

EZGİ GÜLERezg�guler@turk�sht�mederg�.com

S osyal ağlardaki etkinlikleriniz ya da paylaşımlarınızla başka-ları üzerinde bıraktığınız etkiyi

merak ediyor musunuz? Peki, bir diğer ifadeyle bu ağlarda sözünüzün ne kadar geçtiğini öğrenmek ister misiniz? Klo-ut.com adlı girişim, yaklaşık dört yıldır bunu yapıyor: Sizin için, sizin bu ağlarda yarattığınız etkiyi ölçüyor. Yarattığınız etkiyi puanlarla ölçen sistemin algorit-ması, her ne kadar tartışmaya açık olsa da Klout.com yakaladığı çıkışla bugün 100 milyondan fazla kullanıcıyı peşin-den sürüklüyor. Şimdilerde ise bu sis-tem, dijital dönüşümü yaşayan İK dün-yasının gündeminde. Dijital dönemin strateji ve araçlarının baştan aşağı et-kilediği İK, 2.0 dönemini yaşarken işe alımlardan performans ölçümüne ka-dar sosyal ağların birçok işlevinden ya-rarlanmayı ihmal etmiyor.

Organizasyonel etkinin gücü...Klout.com’un öncü olduğu sosyal ağ-

larda etkinlik ölçümünü ilk uygulayan şirketlerden biri ise Salesforce.com. Şirketin kurumsal sosyal ağı Chatter’ın Influencer isimli yeni özelliği, bu dönü-şümün ilk örneklerinden. Özellik, ku-rumsal sosyal ağ içinde çalışanın pay-laşımlarıyla diğer çalışanları ne kadar etkilediği esasına dayanıyor. Yani pay-laşılan içeriklere verilen tepkilere bağlı olarak çalışanın diğer çalışanlar üze-rinde yarattığı etki, çalışanın perfor-mansına yansıyor. Bunun üzerine en parlak kişiler, inovasyon süreçlerine dahil ediliyor ve şirketin inovasyon sü-reçlerinde nasıl bir yol izlemesi gerek-tiği bu kişilere soruluyor. Yani artık performansa, çalışanların kendi arala-rındaki resmi olmayan ilişkileri ve pay-laştıkları bilgi miktarı etki ediyor. Özel-liğe göre, performans aslında kurumsal sosyal ağda paylaşılan ileti sayısının çokluğundan ziyade paylaşılan “faydalı içeriğe” bağlı. Çalışanın sosyal ağda paylaştığı iletinin ne kadar “Like” aldığı ve ne oranda paylaşıldığı algoritmanın nasıl çalıştığını da ortaya koyuyor.

Salesforce.com’da elbette bir çalışa-nın performansı kurumsal sosyal ağda yarattığı etkiyle sınırlı değil. Diğer öl-çüm yöntemleriyle kombine edilen bu sistem, bütüncül performans değer-lendirme sisteminin sadece bir parça-sı. İK süreçlerini hızla dijitalleştiren Sa-lesforce.com’un yenilikçi yaklaşımının da bir göstergesi. Klout.com’un izin-den giden bu performans ölçümünü değerlendiren HumanGroup Genel Mü-dürü Gaye Özcan, “Sosyal ağ profilleri-nin çalışanlar ya da adaylar için bir kri-ter olarak belirlenmesi son birkaç yıldır bazı şirketlerde uygulanıyor. Fark-lı görüşler olmakla beraber Klout sko-ru bu konuda halen en güncel / geçerli puan sistemi olarak kabul ediliyor” di-yor ve ekliyor: “Şirketler, şirket içinde bilgi paylaşımı için intranet alanları ve forumları kullanırken, günümüzde bu alanlarda çalışanların etkinliği de onla-rın performanslarının bir parçası oldu. Bugün, şirket içinde görüşlerine önem verilen çalışanlara, gelişim projelerinde fikir önderi olarak yer vermek, değişim projelerinde onları birer değişim elçisi olarak konumlandırmak, şirket içi uy-gulamalardaki direnci azaltıyor, geçiş süreçlerini kolaylaştırıyor. Bu sayede şirketler hedeflerine, çalışanlarının da desteğini alarak ulaşabiliyor”.

Performansı izlemek kolaylaştıDaha düne kadar pek çok kurum-

da performansı olumsuz etkilediği ge-rekçesiyle yasaklanan sosyal ağlar, bugün şirket içi iletişim sistemlerine uyarlanıyor, İK süreçlerinde daha faz-la öne çıkıyor. Bu alanlar denetlene-bilir yapısıyla hem kurum içi iletişim-de hem de İK süreçlerinde her geçen gün daha çok etkili oluyor. Gaye Özcan, “Bu ağların kontrol edilebilirliği çok daha yüksek. Burada içerik sağlayıcı-sı ve kontrol merkezi yine şirket yet-kilileri oluyor. Bu nedenlerle, çalışanın şirket içi sosyal ağ profili ile iş perfor-mansı arasındaki ilişkiyi gözlemle-mek daha kolay. Doğru kurgulanmış ve iyi yönetilen bir kurum içi sosyal ağ sistemi sağlandığında, çalışanın sosyal ağdaki etkinliği, başarılı olabileceği iş-lere ilişkin veri sağlayabilir. Arada dik-kate değer bir ilişki olup olmadığını ise istatistiksel bazı çalışmalar neticesin-de söylemek daha doğru olur”.

>Bahsedilme (Mention)>Beğeniler (Likes) >Yorumlar (Comments)>Aboneler (Subscribers)>Duvarınızda yapılan

paylaşımlar (Wall Posts)>Arkadaşlar (Friends)>Paylaşımlar (Share)>Retweetler>Liste üyelikleri>Takipçi sayısı (Followers)>Cevap (Replies)>Unvan (Title)>Bağlantılar (Connections)>Tavsiyeler (Recommenders)

KLOUT SKORUNUZA ETKİ EDEN FAKTÖRLER

HumanGroup Genel Müdürü Gaye Özcan

2013VEGELECEK

Page 84: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

82 TURKISHTIME OCAK 2013

Sektörler

BANKACILIK

E-TİCARET

LOJİSTİK

LASTİK

ENERJİ

HAVACILIK

TELEKOMÜNİKASYON

YAZILIM

PERAKENDE

GAYRİMENKUL

TURİZM

OTOMOTİV

TEKSTİL

GIDA VE TARIM

AJANDASI

Turizm

Otomotiv

Enerji

Page 85: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 83

2013VEGELECEK

DÜNYADAKİ BELİRSİZLİKLERE RAĞMEN TÜRKİYE’DE BEKLENTİLER OLUMLU

Küresel krizin etkilerinden henüz kurtulamamış olan dünya ekonomisi, beklentilerin temkinli olacağı bir 2013 yılına hazırlanıyor. Belirsizlikler sürüyor ve tahmin yürütmek oldukça zor. Türkiye’de

ise sektörlerin yeni yıldan beklentilerinin çok daha olumlu olduğu dikkati çekiyor. Dünya genelinde yeni yılla birlikte otomotiv, IT-yazılım ve eğlence sektörü yükselişe geçerken Türkiye’de enerji,

perakende, fi nansal hizmetler, bilişim, bankacılıkta büyüme yaşanması bekleniyor. Bunların dışında kalan sektörler için de genel olarak iyimser bir tablo hakim. İşte sektörlerin 2013 ajandaları…

CANDEĞER MURADOĞLU candegermuradoglu@turk�sht�mederg�.com

SEDEF SEZGİN sedefsezg�n@turk�sht�mederg�.com

MÜŞFİK CANTEKİNLERErnst & Young Türkiye Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı

2013 yılında fi nansal hizmetler, enerji, perakende, bilişim ve yiyecek ve içecek sektörlerinin öne çıkacağı düşüncesindeyiz. Bankacılık lisansı için başvuran yabancı bankaların piyasaya girmesi durumunda ise bu sektörde de büyüme beklenenden fazla olacaktır. Türkiye’nin güçlü ve büyük hacimli iç piyasası bu sektörlerin gelişiminde ve dış faktörlere direncinde önemli rol oynayacaktır. Dünyada ise otomotiv sektörünün önümüzdeki dönemde kriz dönemi ve sonrasında yaşanan düşük üretim seviyelerinden kurtulması, üretimde artış yakalaması ve Avrupalı üreticilerin özellikle Avrupa dışındaki fabrikalarında üretimlerini artırması bekleniyor. Bu beklentilere istinaden otomotiv sektörünün de öne çıkacağını düşünüyoruz. Türkiye’nin enerji talebindeki hızlı artış sebebiyle enerji sektörünün, özelleştirmelerin ve özel sektör yatırımlarının da etkisiyle yüksek bir büyüme potansiyeli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca geçtiğimiz

yıllarda da gözlemlemiş olduğumuz üzere perakende ve yiyecek ve içecek sektörlerinin Türkiye’nin genç nüfusu ve hızlı büyüme dinamiklerini etkileyen iç piyasası sebebiyle yine önemli bir büyüme potansiyeline sahip olduğu görüşündeyiz. Günümüzde küresel ekonominin, karşı karşıya olduğu birçok risk nedeniyle yavaş ve belirsiz bir büyüme sürecinde olduğunu gözlemliyoruz. Risklerin

en büyüğü Avrupa Bölgesi’ndeki şirketlerin ve bu bölgeye yaptığı ihracata bağımlı olan ülkelerin büyümesini sınırlandırması beklenen borç krizi olarak görünmektedir. Küresel ekonomi için yüzde 3,5 seviyesinde olan büyüme tahmininin iyimser olduğunu düşünüyoruz. Öte yandan Türkiye için ise bu oranın üzerinde ve yüzde 4,0 - 4,5 seviyelerinde bir büyüme bekliyoruz. 2013 senesinde Türkiye için beklediğimiz büyüme oranı küresel ekonomik kriz sonrasında yaşanan toparlanma dönemindeki büyüme oranlarına ulaşamasa da Türkiye’nin istikrarlı yapısı, kredi notunun yatırım yapılabilir seviyeye çıkarılması sayesinde oluşan güven ortamı ve uzun vadeli fon ve yabancı sermaye yatırımlarının geçmişte yakalanan seviyelerin üzerine çıkması beklentisi paralelinde 2012 yılının daha üzerinde gerçekleşebileceğini öngörüyoruz. Yakın dönemde Türk Lirası faiz oranlarındaki ciddi gerileme ve şirketlerin düşük maliyetli borçlanarak yatırımlarına hız vermesinin de önümüzdeki dönemde Türkiye’nin büyüme performansını olumlu anlamda etkileyecek faktörlerden olduğunu düşünüyoruz.

“Türkiye’nin büyüme potansiyeli yüksek”

Page 86: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

84 TURKISHTIME OCAK 2013

BANKACILIK

E-TİCARET

Marjlar düşük, rekabet yüksek olacak

Online alışverişçi sayısı artacak

Türkiye, güçlü sermaye yapısına sahip, kârlılık içinde ve sağlıklı şekil-de büyüyen bir bankacılık sektörü-ne sahip. Türkiye genelinde 2013’te faizler daha durağan bir seyir izle-yecek. 2013’te nispeten düşük marj-ların ve yüksek rekabetin olduğu bir yıl göreceğiz. 2013’te bankacılık sektöründe 4.5-5 gibi daha yüksek bir büyüme bekleniyor. Sektör kre-dilerinin yüzde 15-17 artması, mev-duatın ise yüzde 12-14’ler civarında yükselmesi bekleniyor. 2012’de faiz-lerde önemli düşüşlere tanık olduk. Bu da bankaların kârlılığına olumlu yansıdı. Türkiye, 2023 yılında dün-yanın en büyük 10 ekonomisi arası-na girmeyi hedefliyor. Bu konuda en büyük destek güçlü, gittikçe gelişen ve daha da modernleşen bankacılık

sektöründen gelecek. Kıymetli ve güçlü bankacılık sektörünü koru-mak, öz kaynaklarını güçlendirmek 2023 hedeflerine daha da yaklaştı-racak. Bankacılık ile ilgili Türkiye’de çizilen olumlu tabloya karşılık dün-yada bankacılık sektörün durumu-nun pek parlak olduğu söylenemez. Amerikan bankalarında faiz ancak yüzde 4 artacak. Avrupa bankaları-nın kredileri daralacak.

Türkiye’de, e-ticaret sektörü ve hacmi kriz dönemlerinde bile hızla büyümesiyle dikkat çekiyor. Bu sek-törün büyümesinde elbette ki genç nüfusun etkisi yadsınamaz. 2013’te bu rakamların 50 milyar TL’nin üze-rine çıkmasını hedefleniyor. IWS’ye göre şu an Türkiye’de 36 milyon in-ternet kullanıcısı var. Bu rakam Türkiye’yi Avrupa’daki en büyük be-şinci internet toplumu yapıyor. Türk internet kullanıcısı, aylık internet-te geçirdiği ortalama 29,4 saatle de Avrupa ülkeleri içinde üçüncü sırada bulunuyor. Bunun yanı sıra 46 mil-yon kredi kartıyla, Türkiye’nin kre-di kartı penetrasyonu yüzde 60 ci-varında seyrediyor. Bakıldığında henüz pazarın doyuma ulaşmadı-ğı görülüyor. E-ticaret sektöründe

tek bir ürüne odaklanan dikey site-ler yükselişte olacak. Mobil alışve-rişte de beklenen sıçrama gerçekle-şecek. 2013’te online alışverişçilerin ve e-ticaret harcamalarının artaca-ğı bir yıl olacak. Bankalararası Kart Merkezi’nin (BKM) verilerine göre, 2012 yılı sonu itibariyle Türkiye’de kredi kartı ile internetten yapılan harcamaların toplamının 30 milyar TL düzeyinde olması bekleniyor.

“HESABIMIZI BÜYÜMEYE GÖRE YAPIYORUZ”

HAKAN BİNBAŞGİL Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil

“2013 yılında da 50 şube açmayı planlıyoruz. Şubelerimizi, düşen faiz ortamında müşterilerimizin farklılaşan ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayacak biçimde yapılandırıyoruz. Akbank şubeleri müşterilerimize katma değeri daha yüksek hizmetler verecek. Bu yıl yaklaşık 120 milyon dolarlık teknoloji yatırımı yaptık. Önümüzdeki dönemde de teknoloji yatırımlarımızı sürdüreceğiz. KOBİ bankacılığına önem verirken kurumsal ve ticari bankacılıkta da atılımlarımızı ve

iddiamızı sürdüreceğiz. Bireysel ve özel bankacılık bizim zaten hep iddialı olduğumuz alanlar. Burada da ilerlemeye devam edeceğiz.”

“BAZI BİRLEŞMELERE ŞAHİT OLABİLİRİZ”

SİNA AFRA Markafoni Yönetim Kurulu Başkanı

“Pazarın büyümeye devam edeceği 2013 yılında hem yerli hem de yabancı yeni oyuncular katılacaktır. Sektöre girişler kadar çıkışlar da yaşanacak. Piyasada belli birkaç oyuncu kalacak. Kullanıcılara özel bir alışveriş deneyimi sunabilen, müşteri ilişkileri yönetimini başarıyla yapabilen, satış öncesi ve sonrası süreçleri iyi yöneten, diğerlerinin üstünde hizmet kalitesi sunabilen ve marka değerini koruyan siteler başarıya ulaşacak ve kalıcı olacak. Önümüzdeki dönemde

hem online alışveriş kullanıcılarının sayısı artacak hem de mevcut online alışveriş kullanıcılarının internet harcamalarının hacmi yükselecek.”

Sektörler

Page 87: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 85

LOJİSTİK

LASTİK

Verimlilik yatırımları öne çıkacak

Lastik, 5 yılda yüzde 30 büyüyecek

Ülke ekonomisinin büyümesinde ihracat ve ithalat rakamları düşü-nüldüğünde ilk akla gelen ve büyü-menin destekçisi olan sektörlerde biri de lojistik… 45 milyar dolar hac-mi olan Türkiye lojistik pazarında 2 binden fazla irili-ufaklı şirket faali-yet gösteriyor. Türkiye’nin 2023 yılı ekonomik hedefleri doğrultusunda lojistik sektörü de iddialı yatırımlar belirledi. Avrupa’nın en büyük filo-suna ve 20 milyar liralık pazar hac-mine sahip sektörün 2012’de dış ti-caretin olumlu seyri, e-ticaretle gelen artış ve bunlara bağlı olarak lojistik taleplerinin artmasıyla bü-yüme gerçekleşti. 2012 yılı içinde ekonomide yüzde 3-4 bandında bü-yüme beklenirken lojistikte yüzde 18’lik önemli sayılabilecek bir büyü-

me olacağı öngörülüyor. 1.2 trilyon dolarlık 2023 dış ticaret hedefle-ri düşünüldüğünde lojistik sektörü taşıyıcı sektör olma misyonu üst-lenecek. Özellikle otomotiv, sağlık, FMCG, tekstil, perakende ve kimya sektörleri lojistik pazarın en önem-li iş alanlarını oluşturuyor. Daha zor ekonomik koşullarda genellikle ve-rimlilik/kârlılık ve işletme serma-yesi konuları önem kazanacak.

Dünyada lastik sanayinin önü-müzdeki beş yıl içinde yüzde 30 bü-yüme bekliyor. Bu büyümede etkili olan faktörlerden biri, orijinal ekip-man tarafındaki büyüme. Yani las-tik üreticilerinin yeni araçlara yö-nelik sattıkları lastiklerde ciddi bir büyüme gerçekleşecek. Bunun da en önemli sebebi gelişmekte olan ülkelerdeki gelir dağılımının orta sı-nıflar lehine artması ve dolayısıy-la araç sahipliği oranındaki artış. Bu etkenler dünya genelinde araç sa-tışlarını hızlandırıyor. Ayrıca hafif ti-cari araçlar kategorisinde yükseliş de söz konusu. Çin ve Hindistan pa-zarı bu büyümedeki en büyük kay-nak. Ortadoğu’da da kademeli bir büyüme bekleniyor. Avrupa’da geç-tiğimiz seneden bu yana ciddi bir

küçülme yaşandı. Yüzde 15 daralan lastik pazarı, Türkiye’de yüzde 35’e varan büyüme gösterdi. Önümüzde-ki beş yıl içinde Türkiye lastik paza-rının dünya ortalamasının üzerinde büyüyeceği tahmin ediliyor. Sek-tör uzmanları, hafif ticaride pazarın büyüyeceğini öngörüyor. Avrupa’da bin kişiye ortalama 500 araç düşer-ken, Türkiye’de bu sayı bin kişiye 150 araç şeklinde.

“AVRUPA’DAN 75 MİLYON EURO CİRO BEKLİYORUZ”

TAYFUN ÖKTEM Ekol Lojistik CEO’su

“Ekol Almanya, İtalya, Bosna-Hersek Yunanistan, Fransa, Romanya ve Ukrayna’da toplam bin 200’ü aşkın çalışan sayısına ulaşarak, uluslararası şirketler arasındaki yerimizi aldık. 7 ayrı ülkede 480 bin metrekarelik depolama alanı ile 2013 yılı sonunda salt Avrupa’dan 75 milyon Euro ciro bekliyoruz. 2013’te de yeni yatırımlara odaklanarak bu coğrafyalarda büyümeyi, 2012’de kaydettiğimiz gelişmeyi “sindirmeyi” hedefliyoruz. Ayrıca, operasyon boyutunda “verimlilik” birinci önceliğimiz

olacak. Değer katmayan proseslerin uzaklaştırılması gerekecek. 2013’te iyi yaptığımız her şeyi daha da iyi yapabilmek adına sorgulayacağız.”

“2015’E KADAR 200 MİLYON DOLAR YATIRIM”

HAKAN BAYMAN Brisa Genel Müdürü

“2013’te temkinli büyümeye devam edeceğiz. Bu büyümeyi yeni pazarlara odaklanarak ve markalaşma politikamızı sürdürerek yapacağız. Şirket olarak yaklaşık 250 milyon dolarlık ihracatımız söz konusu. Lassa ile Avustralya pazarına girdik. Bundan sonra Çin, Güney Amerika ve Kuzey Avrupa’daki ülkelere gitmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki yıllarda ise ihracatımızı yüzde 10 civarında artırmayı planlıyoruz. 2013’te adet bazında yüzde 10 ilâ 15 büyüme hedefliyoruz. 2015’e kadar yatırım

tutarımızı 1 milyar dolara çıkartmayı hedefliyoruz. Bu sene ve gelecek sene yapacağımız yatırımlarla 2015’e kadar yüzde 20 civarında büyümemizi sağlayacak.”

2013VEGELECEK

Page 88: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

86 TURKISHTIME OCAK 2013

ENERJİ

HAVACILIK

Özelleştirmeler sektör için önemli

Global pastadan daha çok pay

2013’te doğalgaza olan talep ar-tışına paralel küresel enerji tüketi-minin yüzde 3 artması bekleniyor. Türkiye’de ise bu yıl en çok yatırımın enerji sektörüne yapılacağı tahmin ediliyor. Enerji sektörü uzmanlarına göre 2013, yenilenebilir enerji kay-naklarından elektrik elde etme yılı olacak. Nükleer enerjiden vazgeç-me trendi devam ederken özellikle güneş enerjisi, kaya gazı ve LNG pi-yasaları yatırımcıların yeni gözdesi olacak. 2012’de hızlı ciro artışı sağla-yan şirketlerin yüzde 30’un üzerin-de büyüme sağladıkları belirtiliyor. Elbette dünyadaki genel politikala-ra bağlı olarak petrol fiyatları genel endişenin bir başka kaynağı olmaya 2013’te de devam edecek. Yenilene-bilir enerjideki trendler ve özellik-

le Japonya ile birlikte Almanya’nın da enerji portföyünü yeniden yapı-landırma süreçleri yakından takip edilecek. Petrol fiyatlarını etkileyen tüketimden ziyade arz tarafında-ki istikrarsızlık olarak önemini ko-ruyacak. Türkiye’de yatırım tarafın-da özelleştirmeler, sektör açısından önemli olacak. Bu yıl ayrıca elektrik tüketiminin yüzde 7 oranında art-ması bekleniyor.

Havacılık sektörü Türkiye’de en hızlı büyüyen sektörlerden biri. 2012 yılında iç hatlarda 65 milyon yolcu taşındı. Dış hatlarla birlikte toplam rakam 130 milyona ulaştı. Geçtiği-miz sene havacılık sektöründe top-lam kazanç ciromuz yaklaşık 18 mil-yar TL’ye ulaştı. Havayolu şirketleri, bu yıl 4 triyon dolarlık global pas-tadan daha çok pay almayı hedef-liyor. Sektör temsilcileri, sivil hava-cılığın serbestleşmesinin önemli bir adım olduğu konusunda hemfikir. Türkiye uçuş ağında nokta sayısı iti-bariyle dünyanın ilk 10 ülkesi içinde yer alıyor. Türk sivil hava taşımacılı-ğı filo yapısının 2023 yılında 100 ge-niş gövde, 450 dar gövde, 200 bölge-sel uçak olacak şekilde 750 uçaklık bir büyüklükle toplam 350 milyon-

luk yolcu kapasitesine ulaşacak. Uçuş noktası sayısının ise iki kattan fazla büyüyerek 500’e yaklaşaca-ğı öngörülüyor. THY ve Pegasus’un gerçekleştireceği uçak satın alma-larında toplam rakam 300 uçağın üzerine çıkacak. Bu rakama Atlas-jet, Onur Air ve Sun Express gibi hızlı büyüyen Türk şirketleri eklendiğin-de gelecek birkaç yılda satın alına-cak uçak sayısı 350’ye yaklaşacak.

“ENERJİ BORSASI TREND KONU OLACAK”

SİNAN AK Zorlu Enerji Genel Müdürü

“2013 ve gelecekte Türkiye’de enerji ticareti ve enerji borsası konularının sektör trendleri arasında olacağını düşünüyoruz. Yılda 9 milyon kWh olarak belirlenen serbest tüketici limiti, 2012 yılının başında 25 bin kWh’ye düşürüldü. 2013 yılında bu rakamın daha da aşağıya inmesi gündemde olacak. Şirketlerin yatırım yapmalarını ve pazarda işlem hacimlerini artırmalarını sağlayacak istikrarlı bir piyasa oluşmasıyla, fiyat projeksiyonları, gerçekçi verilerle ve daha az sapmayla yapılabilecek. Enerji

piyasasında sağlanacak istikrar ile önümüzdeki yıllarda toptan ve perakende ticaretin sektörümüzün büyüyen alanlarının başında geleceğine inanıyorum.”

“2013’TE 40 MİLYON YOLCU TAŞIYACAĞIZ”

ALİ GENÇ THY Basın Müşaviri

“2013 yılında farklı bir THY olacak. Temel yaklaşımımız beklentileri aşmak. 2013 sonu itibari ile en çok şehre uçan havayolu şirketi de olacağız. Yeni uçakların gelmesiyle Avrupa’nın en genç filo yaşına sahip havayolu şirketi konumumuzu sürdürüyoruz. Ayrıca önümüzdeki dört yıl içinde teslim alınmak üzere 20 adet Boeing 777-300 ve 15 adet Airbus 330-300 uçakları için anlaşma imzaladık. Bu uçakların filoya katılmasıyla birlikte özellikle uzun menzilli yeni hatlarda ulaşım ağımıza katılacak. Dünya

havacılığı 500 milyar dolar büyüklüğe ulaştı. THY olarak yılsonu hedefimiz 7,8 milyar dolar. Bu yılki beklentimiz 40 milyon yolcu taşımak.”

Sektörler

Page 89: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 87

TELEKOMÜNİKASYON

YAZILIM

Yüzde 45 trendi devam edecek

Sektör yüzde 10 büyüyecek

Türkiye’de telekomünikasyon sek-töründe yaşanan gelişmeler, global gelişmelere paralel ilerliyor. PC son-rası dönem bir başka deyişle mobil internet dönemi artık başlamış du-rumda. 2013 yılında akıllı cihazların daha da yaygınlık kazanması bekle-niyor. GFK Türkiye’nin Ocak-Ağus-tos 2012 dönemine dair yürüttüğü araştırma, Türkiye’deki akıllı cep te-lefonu satışlarının bir önceki yıla göre yüzde 45 artış gösterdiğini or-taya koyuyordu. Bu büyüme trendi 2013 yılında da tüm hızıyla devam edecek. Turkcell Genel Müdür Yar-dımcısı Koray Öztürkler’e göre 3G’nin hayatımıza getirdiği hız med-ya, internet, finans, sağlık gibi farklı sektörlerde de yeni açılımlara ve ha-reketlenmelere yol açacak. Mobil

hizmetlerden elde edilen gelirin 2013 yılında küresel çapta yüzde 4 düze-yinde artması beklenirken Öztürk-ler, Türkiye’deki genç ve dinamik nüfus yapısı nedeniyle büyümenin dünya ortalamasından daha fazla olabileceğine dikkat çekiyor. 2013’te cep telefonlarının dünya çapında en yaygın internet erişim aygıtları ola-rak PC’lerin önüne geçeceğine kesin gözüyle bakılıyor.

2013 yılında Büyük Veri’nin kulla-nımı ve bulut bilişim çözümleri ala-nında önemli gelişmeler yaşanma-sı bekleniyor. Büyük Veri sayesinde şirketler büyük miktardaki veriler arasından analiz yapıp daha anlık ve gerçek zamanlı kararlar alabilir-ken bu teknoloji, yazılım çözümle-rinin daha hızlı ve verimli kullanıl-masına da olanak sağlıyor. Büyük Veri’nin 2013 yılında özellikle finans, telekom, sigortacılık ya da kamu gibi farklı sektörlerde, yani büyük ve-riler arasından özel analizler yapıl-ması gereken yerlerde artarak kul-lanılacağı öngörülüyor. Software AG Türkiye Başkan Yardımcısı Gök-han Arıksoy da 2013 yılında Büyük Veri’nin pazardaki kullanımının ar-tacağını öngördüklerini belirtiyor ve

bir başka önemli alana, bulut bilişim teknolojisine değiniyor. Boğaziçi Ya-zılım Genel Müdürü Özgür Şenel de yazılım sektöründe büyümenin di-ğer sektörlere oranlara çok daha fazla olacağının altını çizerek 2013 yılında yüzde 30-40 arası büyü-me beklediklerini ifade ediyor. Şe-nel, “Büyüyen ekonomi ve teknoloji kullanımının artması sektörü olum-lu etkilemeye devam edecek” diyor.

“DAHA MOBİL BİR DÜNYADA YAŞAYACAĞIZ”

ERKAN AKDEMİR Avea CEO’su

“Sektördeki büyümenin temel kaynağı mobil internet, mobil internet kullanımını artıran cihazlar ve buna dayalı yeni ürün ve servisler olacak. Mobil internet kullanımında cihazın önemi daha da artacak. Burada akıllı cihazlar ve tabletler önemli rol oynuyor. Tüketicilerin kullanım alışkanlıkları doğrultusunda daha mobil bir dünyada yaşamaya başlayacağız. Mobil internetin öneminin artmasına ve mobil internet kullanımının yaygınlaşmasına paralel iki- üç yıl içerisinde, pazarda mobil internet gelirlerinin toplam

servis gelirleri içindeki payının yüzde 15-20 seviyelerine çıkacağını öngörüyoruz. Avea olarak şebeke altyapımızı 4G teknolojileri için hazırlıyoruz.”

“BEŞ YILDA VERİ HACMİ YÜZDE 650 ARTACAK”

GÖKHAN NALBANTOĞLU IBM Türk Yazılım Grubu Ülke Müdürü

“Gelecekte ön plana çıkacak ve önem kazanacak teknolojiler arasında mobil, sosyal medya ve sosyal iş ağları yazılımlarını sayabiliriz. IBM olarak kurumsal yazılım pazarında ağırlıklı olarak Bulut Bilişim, Büyük Veri, Mobil Uygulamalar, Sosyal Medya ve Güvenlik konularının gündemi belirleyeceğine inanıyoruz. Şu anda yaklaşık 933 milyon dolar olan yazılım pazarına bakacak olursak, yıllık yüzde 13’lük bir bileşik büyüme oranıyla 2016’da Türkiye yazılım pazarının 1,5

milyar dolara ulaşması bekleniyor. Fakat bunu etkileyecek en önemli faktörlerden bir tanesi illegal yazılım kullanım oranlarını düşürmekle yakından alakalı.”

2013VEGELECEK

Page 90: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

88 TURKISHTIME OCAK 2013

OTOMOTİV

PERAKENDE

2013 yılında aynı seviyeleri koruyacak

Satın almalar devam edecek

2013 yılında otomotiv sektöründe büyüme beklentisi olsa da küresel anlamda otomobil satışlarında top-lamda bir artış sektör uzmanlarına göre olası görünmüyor. Avrupa’da ve Çin’de satışların düşme riski söz konusu. Türkiye’de ise 2013 yılın-da teşvik sistemi otomotive önem-li açılımlar sağlayacak. Cari açığın azaltılması ve teknolojik dönüşü-mün sağlanması açısından önem-li katkıları olacak. Otomotiv sektörü yöneticileri, bu yıl pazarın yaklaşık 800 bin adet olacağını öngörüyor-lar. Önümüzdeki yıl büyümenin bir miktar yükselerek yüzde 5 seviye-lerine doğru çıkmasını bekleniyor. Ancak buna rağmen diğer ekono-mik göstergeler nedeniyle 2013’te de pazarın 2012 yılı seviyelerinde ola-

cağı düşünülüyor. Önümüzdeki yıl da satışların online ortamda yapıl-ması popülerliğini korumaya devam edecek. Aston Martin V12 Zagato, Audi A4, Ford Shelby GT500, Honda Fit, Hyundai Genesis Coupe ön pla-na çıkan otomobil markalarından bazıları olacak. Önümüzdeki yıl yeni ürünlerin üretiminin teşvik edilme-si ve Türkiye’nin yatırım üssü olarak dikkate alınması önem taşıyor.

Perakende sektörü 2013 yılından oldukça umutlu. Önümüzdeki dö-nemde oyuncu sayısının fazlalığı ve yaşanan yoğun rekabet ortamı nedeniyle yeni satın alma ve kon-solidasyonların yaşanması bekle-niyor. 2010’da 187 milyar dolar ciro elde eden perakende sektörü, 2013 yılında 2012’den daha bir yıl geçire-cek ve tahminlere göre 2014’te 250 milyar dolarlık ciroya ulaşacak. Bir-çok marka büyüme hedefini yüzde 20’nin üzerinde belirlemiş durum-da. 2013 yılının özellikle ikinci ya-rısının hareketli geçmesi ve AVM sayısının da artması bekleniyor. Tüketici elektroniği pazarındaki ta-lep artışına paralel olarak sektör önümüzdeki dönemde de büyü-meye devam edecek. Tüketicilere

sunulan ürünlerde fayda ve fonk-siyonelliğe önem veren ve bu tür ürünleri çeşitlendirebilen şirketler bir adım öne çıkacak. Küresel pera-kende pazarındaki satışların yüz-de 3 oranında büyüme kaydetme-si beklenirken Türkiye perakende pazarının yüzde 15 oranında büyü-yeceği öngörülüyor. Dijital gelişme-ler 2013 yılında da perakende sek-törünü etkilemeye devam edecek.

“SON 10 YILLIK PERFORMANSI KORUMALIYIZ”

EŞREF BİRYILDIZ Borusan Otomotiv İcra Kurulu Başkanı

“2013 yılında otomobil pazarının 2011 ile 2012 yılları seviyelerinde olması bekleniyor. 2012 yılında premium segmentin payı, toplam pazar içinde yüzde 9 seviyesine ulaştı ve bu artış devam edecek. Yüzde 10’u geçmesine normal bakıyoruz. İlave gelir ihtiyacı nedeniyle ÖTV’nin art arda artırılması sonucunda otomotive olan talep iç pazarda azaldı. Kısa bir-iki teneffüs hariç sektör olarak son 10 yılımız iyi geçti ve onu sürdürmeye devam etmemiz yeterli olacaktır. Ancak

bu yeni modellerin Türkiye’ye gelmesi için geçerlidir. Yeni fabrikalar ise salt Türkiye’nin durumuna değil dünya ekonomisinin durumuna bağlı.

“TÜRKİYE PAZARI BÜYÜMEYİ SÜRDÜRECEK”

MEHMET NANE Teknosa Genel Müdürü

“Türkiye pazarının barındırdığı potansiyel, genç ve dinamik tüketici profili ve teknolojiye artan talebe paralel büyümesini sürdürecek. 2013 yılında sektörün ortalama yüzde 15 oranında büyümesi bekleniyor. Mobilitenin önem kazanmasına paralel olarak, akıllı telefonlara olan ilgi de arttı. Sektörün önümüzdeki yıllarda Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biri olarak, her yıl ortalama yüzde 10-15 civarında büyüyeceğini öngörüyoruz. Teknosa olarak 2013 yılında yine çift

haneli büyüme rakamlarını yakalamayı hedefliyoruz. Sektörde yaşanan büyümenin getirdiği rekabet ortamında yatırımlarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz.”

Sektörler

Page 91: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 89

GAYRİMENKUL

TURİZM

Gayrimenkulde patlama yaşanabilir

2013 için beklentiler temkinli

Gayrimenkul sektöründe gelecek yıl deyim yerindeyse patlama yaşan-ması bekleniyor. Konut kredi faizle-rinde yaşanması beklenen düşüşün sektörü canlandıracağı öngörülüyor. Gayrimenkul gözde bir yatırım aracı olarak varlığını sürdürmeye devam edecek. Mütekabiliyet ve kentsel dönüşümün başlatılmasıyla birlik-te gayrimenkul, altın çağını yaşadığı 2006-2007’deki gibi dönemleri tek-rar yaşayabilecek. Türkiye’de özel-likle İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa gibi büyük kentlerde geliştirilen ko-nut projelerinde ciddi bir artış yaşan-maya devam edecek. Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği’nin (GYO-DER) hazırladığı konut kredileri araş-tırma raporuna göre 2015 yılına ka-dar Türkiye’de önemli konut ihtiyacı

olduğu biliniyor. Sadece İstanbul’un 2015 yılına kadar 2,1 milyon konut ih-tiyacı olacak. Bu açığın yüzde 80’inin özel sektör tarafından karşılanması bekleniyor. Konut ihtiyacının yüksek olacağı iller arasında Bursa, Antalya, Kocaeli, Tekirdağ, Muğla, Kayseri, Ya-lova, Eskişehir, Balıkesir, Denizli, Ma-nisa, Konya, Kahramanmaraş’ın da bulunduğu belirtiliyor.

“2013’TE SEKTÖRE İVME VE CANLILIK GELECEK”

IŞIK GÖKKAYA GYODER Yönetim Kurulu Başkanı

“Yakalanan istikrar ile öne çıkan Türkiye, iyileşen ekonomik rakamları, jeopolitik konumunun önemi, avantajlı demografik özellikleri, artan kentleşme hızı, artan ofis ve konut ihtiyacının da etkisiyle gayrimenkul alanında yatırımcılar açısından önemli fırsatlar sunuyor. İstanbul’u finans merkezi haline getirme çalışmaları, inşası gerçekleştirilecek olan üçüncü Boğaz köprüsü gibi fırsatlar da canlılık getirecektir. Gayrimenkulde yaşanan bu gelişmeler, yalnızca İstanbul ya

da İzmir, Ankara gibi büyük şehirlerle sınırlı olmayıp, başta Bursa, Konya ve Gaziantep olmak üzere diğer Anadolu illerinde de etkisini gösterecektir.”

“2013’TE DE YATIRIMLARA DEVAM EDECEĞİZ”

ÜNAL SABUNCU Renaissance Polat İstanbul Hotel Genel Müdürü

“İstanbul markalaşma yolunda olan bir şehir. 2013 yılında ülkemize iş amaçlı gelen turist sayısında pozitif yönde bir artış olabilir. İstanbul, ICCA istatistiklerine göre büyük kongreler sıralamasında kongre şehirleri arasında dünyada ilk sırada yer aldı. Bu bizim adımıza çok sevindirici bir gelişme. 2012’de İstanbul Balmumcu’da Renaissance İstanbul Bosphorus otelimizi hizmete açtık. 2013 yılında da yapmak istediğimiz yatırımlar var. Renaissance Polat

İstanbul Hotel’de odalarımızı yenileyip, kongre pazarından aldığımız payı artırmak için yeni bir kongre merkezi yapmayı planlıyoruz.”

2013VEGELECEK

İstanbul marka şehir olma yolunda adım adım ilerlerken turizm sektörü, 2013 yılından pek de umutlu olmadı-ğının sinyallerini veriyor. Avrupa’da yaşanan kriz ve Suriye’deki geliş-meler nedeniyle ne oda fiyatlarında ne de ülkemize gelen turist sayısın-da yüksek bir artış yaşanması bek-lenmiyor. Hatta araştırma şirketi CWT Solutions Group’un 2013 Seya-hat Fiyatları raporuna göre 2013 yı-lının ilk yarısında Türkiye’de 1-3 yıl-dızlı otellerin fiyatlarında yüzde 2.8 ile 2.2 arasında düşüş yaşanacak. Aynı dönemde 4-5 yıldızlı oteller-deki düşüş ise yüzde 3.8 ile 0.5 ara-sında gerçekleşecek. 2013 yılının ikinci yarısında ise 1-3 yıldızlı seg-mentte oda fiyatlarında yüzde 1.9 ile 1.1, 4-5 yıldızlı otellerde ise yüzde 3.5

ile 0.8 gerileme kaydedilecek. Birçok otel 2013 yılında kârlılıkların 2012 yılının altında kalacağı görüşün-de. Türkiye’de 2012 yıl sonu tahmini turizm geliri 23,5 milyar dolar. 2013 yıl sonu tahmini turizm geliri ise 33 milyon turist, 25,4 milyar dolar gelir hedefi şeklinde tahmin ediliyor. Glo-balde ise yüzde 3-4 aralığında bü-yüme yaşanması bekleniyor.

Page 92: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

90 TURKISHTIME OCAK 2013

TEKSTİL

GIDA VE TARIM

Yüzde 10 büyüme bekleniyor

Ekolojik tarım yükselişte2013 yılında gıda sektörünün ol-

dukça hareketli olması bekleniyor. Tüketicilerin değişen eğilimleri ile sektör yenileniyor ve yeni hizmet-ler sunuluyor. Sektör yöneticileri-nin değerlendirmelerine göre dün-yada “full frontal” eğilimi yükseliyor. Restoran ya da ambalajlı ürün üre-ten şirketler, artık her konuda daha şeffaf olmak zorunda kalacak. Fast food restoranları bile kalorilerini açıklayarak ürün pazarlaması ya-pacaklar. Sağlıklı beslenme ve kali-teli yaşam ön planda olmaya devam edecek. Restoranda kaliteli mal-zeme ve doğru porsiyon beklenti-si, market alışverişinde ise tüketici-nin alacağı paketli üründe koruyucu madde ve katkı maddesi olmama-sı konusundaki hassasiyeti artacak.

Tüketici lezzet hafızasında yer alan kült lezzetleri ve restoranları tercih edecek. Markalar daha hızlı servis yapabilmek ve aynı zamanda satı-şı da artırmak adına kendi ürünleri-ne özel ATM makineleri ile müşteri-lerini şaşırtacaklar. 2013 senesinde yapılacak öncelikli harcamanın en temel ihtiyaç olan gıda ve içeceğe yöneleceği ve konut harcamaları ile gıda harcamalarının başrolleri pay-laşacağı öngörülüyor.

“TEŞVİKLER HEYECAN VERİCİ”

EKREM AKYİĞİT Collezione Yönetim Kurulu Başkanı

“2013 yılında tekstil ve hazır giyim sektöründe mont üretimi yatırım yapılacak bir alan olarak öne çıkıyor. Rekabet için ise sektör açısından teşvikli bölgelerde konumlanma yapılması ve üretilen ürünlerin satılabileceği stratejik marka veya perakendeyi geliştirme çalışmaları büyümeyi sürdürülebilir kılacaktır. 2013 yılında Türkiye, nitelikli ürünlerde ve marka konusunda yol almaya ve değer yaratmaya devam edecek. 6. bölgelerde

yatırım teşvikleri çok heyecan verici. Vergi, yatırım, istihdam çok rekabetçi ortam yaratıyor. Tekstil ve hazır giyimin her yanı fırsat diyebiliriz.”

“TÜKETİCİ TALEPLERİ ÜRETİMİ ETKİLİYOR”

GÜRSEL TONBUL Ekolojik Tarım Üretici ve İşletmecisi

“Ekolojik tarım son iki yıldır yükseliş çizgisinde. Tedarik halkasındaki eksikler tamamlanırsa üretici ayağı da daha fazla üretme cesareti bulacaktır. Tüketici de daha çeşitli daha sürdürülebilir biçimde ürünlere ulaşacaktır. Ekolojik tarımın ya da temiz tarım modellerinin tüketici talepleri doğrultusunda gelişeceğini düşünüyoruz. Konvensiyonel tarım da büyük şehirdeki insanların yaşam şekilleri doğrultusunda varlığını devam ettirmek zorunda. Dünya nüfusunun

artışıyla birlikte gelişen yeni gıda üretim teknolojileri varlıklarını sürdürmek zorunda. İthal gıdayla değil kendi dinamiklerimizle doymamız gerekiyor.”

2013VEGELECEKSektörler

Tekstil ve hazır giyim sektörü, 2 milyar dolarlık ihracat hacmi, ger-çekleştirdiği üretim ve yarattığı is-tihdamla hem imalat sanayinin hem de Türkiye ekonomisinin vazgeçil-mez bir bileşeni. Geçen sene küçü-len sektörler arasında yer alan teks-tilin 2013 yılında yüzde 10 büyümesi bekleniyor. İşgücü ve uluslararası markalar için yapılan kaliteli üretimi ile Avrupa’ya olan yakınlığı ve ka-liteye dayalı üretimi rekabet avan-tajlarını oluşturuyor. Buna rağmen en yoğun tekstil ve hazır giyim ih-racatı Asya ülkelerine gerçekleşti-rildi. 2013’te de tekstil ihracatının bu rotada ilerlemesi bekleniyor. Türki-ye, Avrupa’nın Çin’den sonra en bü-yük tekstil ve hazırgiyim tedarikçisi konumunda olmayı bu yıl da sürdü-

recek. Ama Avrupa tekstil sektö-ründe yaşanan yüzde 20 oranındaki pazar daralmasının Türk tekstilci-lerini etkilemesi bekleniyor. Ama son dönemde birbiri ardına yürürlü-ğe giren teşvik paketleri, Türk teks-til sektörünün 2013’te dünya ihraca-tındaki payını daha da artıracak gibi görünüyor. İç piyasada ise endüstri-yel ve yenilikçi ürünlerin önemli fır-satlar yarattığı düşünülüyor.

Page 93: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 94: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

202023

2292 TURKISHTIME OCAK 2013

‘mü

yoksaTürkiye nüfusu 30 yıl sonra 90 milyona ulaşacak. Ayrıca bugüne kıyasla daha genç ve daha eğitimli olacak. Küresel GSYİH sıralamasında 2011’de 16’ncı sırada yer alan Türkiye, 2041’de 12’nci sıraya yükselecek. Kişi başına düşen GSYİH, 2041’de bugünkünün iki katını geçerek 35 bin doları bulacak. Ancak bunun da şartları var... PwC’nin hazırladığı “2041’de Türkiye: Geleceğe Bakış” araştırmasına göre hedefl enen bu rakamlara ulaşmak için 5 sektöre odaklanmamız gerekiyor. Gıda ve içecek, tarımsal Ar-Ge, alternatif enerji, otomobil üretimi ve turizm sektörü Türkiye’yi geleceğe taşıyacak…

2023’Ü KONUŞAN TÜRKİYE İÇİN, PwC’NİN RAPORU FARKLI BİR YAKLAŞIM GETİRİYOR

Page 95: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

041OCAK 2013 TURKISHTIME 93

T ürk Lirası, Guinness Re-korlar Kitabı’na “dünya-nın en az değerli para bi-rimi” olarak geçtiğinde çok değil 2000’lerin ba-

şındaydık. Bugün ise yatırımcılar, ABD ve Euro bölgesinde etkili olan mali kriz-ler karşısında TL’ye sığınmış durum-dalar. Son beş yıl içinde Türkiye, Çin ve Hindistan gibi istisnai güce sahip ge-lişmekte olan pazarları takip ediyor ol-masına rağmen ABD ve Euro bölgesine

‘mi?

ESRA KIZILTANesrak�z�ltan@turk�sht�me.com

kıyasla daha güçlü bir büyüme sergile-di. Rakiplerine oranla istikrarlı bir pro-fil çizen Türkiye, böylesi bir ortamda hedeflerini 2023’e odaklamış durum-daydı ki, PricewaterhouseCoopers’ın (PwC) geçtiğimiz aylarda yayınladı-ğı “2041’de Türkiye: Geleceğe Bakış” araştırması bambaşka bir tablo ortaya çıkardı. Araştırma-ya göre Türkiye 2023’te değil, 2041’de istenilen ve beklenen büyüme-ye ulaşacak. Araştır-manın bunu söylemek için önemli savları var.

Buna göre, Türkiye’nin genç ve eğitimli işgücü piyasası, sağlam bir büyüme iv-mesi yaratma potansiyeline sahip. 2040 yılına kadar Türkiye nüfusunun beşte bir oranında artarak 90 milyona ulaşması bekleniyor. Buna karşılık 2040 yılına ka-dar Çin nüfusunun yüzde 1’in biraz üze-

rinde bir artış göstereceği öngö-rülüyor. İşgücü piyasasında

yaşanacak olumlu ge-lişmeler daha yüksek katma değerli sektör-lere hareketi destek-leyecek ve bu durum da 2041 yılına kadar

Türkiye’de bazı ulusla-rarası uzmanlık merkez-

lerinin ortaya çıkması için potansiyel oluşturacak. Bunun-

la birlikte Türkiye ekonomisinin 2041’de hangi boyutlara ulaşabileceğini anlamak oldukça önemli. PwC Kıdemli Danışman William Zimmern’in Turkishtime’a yap-tığı analizlere göre GSYİH sıralamasın-da 2011’de 16’ncı sırada yer alan Türki-ye, 2041’de 12’nci sıraya yükselecek. Kişi başına düşen GSYİH’sinin 2041’de (SGP-Satın Alma Gücü Paritesine göre, 2009 değerlerine göre-milyar dolar) bugünkü düzeyinin iki katından fazlasına çıkarak 35 bin dolar düzeyini aşması bekleniyor. Böylece, Türkiye’nin önümüzdeki 30 yıl içinde ABD gibi ülkelerle arasındaki gelir farkının azalacağı tahmin ediliyor.

Ekonomiye itici güç PwC’nin araştırması, Türkiye’nin ek-

nomik görünümünün 2041’de olduk-ça farklı olacağını da öngörüyor. Uzun vadeli ekonomik büyümeyi sağlamak için sayısı artan nitelikli işgücünden

TÜRKİYE’Yİ 2041’E TAŞIYACAK 5 SEKTÖR1 Gıda ve içecek2 Alternatif enerji3 Otomobil üretimi4 Turizm sektörü 5 Tarımsal Ar-Ge ve hizmetler

2013VEGELECEK

Page 96: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2011-

2012 Global Rekabet Gücü Endeksi’ne göre, 59’uncu sırada yer alarak, iki basamak yükseldi. Türkiye biyo-çeşitlilik açısından zengin bir ülke.Ticarete konu olan 30 üründen 25’ini ekonomik olarak yetiştirip pazarlayabiliyor. İhracatını 10 yıl içinde 40, 30 yıl içinde de 100 milyar dolara çıka-rabilecek potansiyele sahip bulunuyor.

Türkiye, jeotermal potansiyel açısından,

Avrupa’da bir, dünyada üçüncü sırada yer alı-yor. Enerji maliyetleri beklenen oranda düşerse Türkiye daha rekabetçi olacak ve 500 milyar do-lar hedefine kısa zamanda ulaşabilecek. Bunla-rın dışında Türkiye, önemli kömür rezervleri ve enerji ihtiyacının yüzde 2’sini karşılayabilecek plastik atıklara sahip bulunuyor.

2005’te başlayan ihracat projelerine bağlı ola-

rak 2001–2011 döneminde hafif ticari araç üreti-minin payı yüzde 40’a yükseldi. Türkiye bugün AB hafif ticari araç üretiminde birinci, otobüs üretiminde ikinci sırada. 2011 itibariyle ticari araçlar toplam otomotiv ihracatından yüzde 44 pay aldı. Eylül 2012 itibariyle 130 Ar-Ge merkezi-nin 50’si otomotiv şirketlerine ait.

Türkiye 2011 sonu itibariyle 31,4 milyon tu-

rist ağırladı; 23 milyar dolar döviz girdisine ulaş-tı. Bugün 1,1 milyon yatağın yanında 250 bin ya-tak yatırım belgesi alınmış durumda. Hedef, 10 yıl içinde 1,75 milyon yatağa, 60 milyon turist, 60 milyar dolar döviz girdisine ulaşmak. Türkiye turizmin hemen her alanında aktif ve bu yönüy-le rakiplerinden ayrılıyor.

Türkiye yüzde 6 ile tarımsal Ar-Ge’ye en fazla

yatırım yapan Batı Asya ülkeleri arasında. Ar-Ge bütçesi 2002 yılında 11,3 milyon TL iken 2012 yılın-da 151,2 milyon TL’ye yükseltildi. Türkiye genelinde 47 adet enstitü ve 1942 adet araştırmacı var. Önü-müzdeki 30 yılda, “Ar-Ge yoğun” yabancı şirketler Türkiye pazarına girme imkanı bulacak, yurtiçin-de de eğitimli nüfus ve inovasyon teşviklerinden faydalanarak yeni şirketler kurulacak.

94 TURKISHTIME OCAK 2013

yararlanma fırsatı olan Türkiye’nin sa-hip olduğu seçenekler sayesinde 2041 yılına kadar küresel ekonomik ligde üst basamaklara tırmanırken, dünya-daki en büyük 12 ekonomi arasında yer alması bekleniyor. William Zimmern, bazı sektörlerin Türkiye’nin büyüme-sinde itici güç olma potansiyeline sa-hip olduğunu söylüyor. Türkiye’nin zengin doğal kaynakları, gıda ve içe-cek sektörü için büyüme ve yeni ih-racat pazarlarına açılma fırsatı yara-tıyor. Devam eden doğrudan yabancı yatırım, büyüyen bir tarımsal Ar-Ge sektörünün geliştirilmesine yardımcı olması öngörülüyor. Türkiye’nin önü-müzdeki 30 yıl içinde değer zincirinde yaşayacağı tırmanış, yabancı yatırım-cıların faydalanmak isteyebilecekleri Türkiye’nin zengin yenilenebilir ener-ji kaynaklarının etkili olduğu alternatif enerjilere doğru yaşanacak bir geçiş-le desteklenebilir. Turizm sektörü ise orta vadede nispeten güçlü bir biçimde büyümesi beklenen gelişmekte olan bir pazar demografisinden yararlan-ma fırsatına sahip bulunuyor. Bunla-rın yanı sıra Türkiye, hafif ticari taşıtla-rın ve yeni enerji tasarruflu modellerin genişleme fırsatları sunduğu otomo-bil üretimi pazarındaki mevcut varlığı-nı da güçlendirebilir olarak görülüyor.

2041’DE TÜRKİYE NEREDE OLACAK?> Türkiye nüfusu 90 milyona ulaşacak> Kişi başına düşen gelir 35 bin dolar düzeyini aşacak> ABD ile arasındaki gelir farkı azalacak> Dünyadaki en büyük 12 ekonomi arasında yer alacak> İşlenmiş gıda ve içecek ihracatı 6,7 milyar dolara ulaşacak> 2017’e kadar 1,4 milyon araç üretilecek> Otomotiv sektöründe yıllık satışlarda kişi başına oran binde 35 olacak> Turizm alanında dünyada ilk beş arasına girecek> 2023’de 60 milyon turist, 60 milyar dolar döviz girdisine ulaşılacak.

Page 97: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 95

GÜNÜMÜZDE Türkiye, gıda ürünle-rinin üretimi, işlenmesi, Avrupa ve Or-tadoğu pazarlarına ihracatı konusun-da bölgesel üs konumunda. Tarımsal çeşitliliği ve uygun iklimi ülkenin gıda işleme sektörüne sürekli hammad-de tedarik etmesine imkan verirken, gıda ve içecek alanında büyük bir ih-racatçı konumunda olmasını da sağ-lıyor. Türkiye şimdiden ham gıdadan işlenmiş gıda ürünlerinin ihracatına geçiş yaparak zincirdeki yükselişine başladı bile. Araştırmada Türkiye’nin

Tüketicinin talebi hazır gıdaya kayacak

işlenmiş gıda ve içecek ihracatının son on yıl içinde üç katına çıkarak 6,7 mil-yar dolara ulaşacağı belirtiliyor. Önü-müzdeki 30 yıl içinde Türkiye’nin gıda ve içecek pazarı, hem yerel hem de uluslararası düzeyde artan taleple-ri karşılayacak şekilde konumlanmış olması nedeniyle genişlemeyi sür-dürme potansiyeline sahip. Tüketi-ci tercihlerinin hazır ürünler üzerine yoğunlaşması ve süpermarket sayısı-nın yükselmesi, artan nüfus, yükselen gelirler, şehirleşme ve organize pera-

kendeciliğin genişlemesi gibi gelişme-lerle birleşince işlenmiş, ambalajlan-mış ve dondurulmuş gıda sektöründe fırsatlar yaratacağı öngörülüyor.

Güneye ve batıya ihracatTürkiye Avrupa, Orta Asya ve Orta-

doğu’ya olan coğrafi yakınlığını kul-lanarak bu ihracat pazarlarındaki ih-tiyaca da hizmet edebilir durumda. Türkiye’nin Ege, Karadeniz ve İç Ana-dolu bölgeleri, günümüzde tüm orga-nik gıda ihracatının yüzde 85’inin hede-fi olan Avrupa’daki sağlık bilinci yüksek tüketicilere yönelik organik gıdaların üretimi için oldukça uygun. Bunun yanı sıra artan yerli ve yabancı İslam nüfu-suna yönelik olarak helal gıda piyasa-sına yoğunlaşma fırsatı da ortaya çı-kabilir. Örneğin bugün Körfez İşbirliği Konseyi’ne yapılan ihracat toplam ih-racatın yalnızca yüzde 6’lık bir kısmı-nı oluşturuyor. Pazarın boyutu ve uzun vadede büyüme potansiyeli sayesinde Ortadoğu’ya yapılan ihracatın payının yükselmesi bekleniyor.

Küresel yatırımcılar için Türkiye, cazip konumda bulunuyor

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Der-nekleri Federasyonu Başkanı Şemsi Kopuz’un açıklamalarına göre, piyasa bü-yüklüğü, yerel rekabet ve özel sektör gi-rişimciliğinin yanında Türkiye’nin coğrafi konumu da giderek daha önemli hale ge-liyor. Türkiye’nin bu konumu küresel ya-tırımcılar için bir cazibe merkezi özelli-ği taşıyor. Özellikle son dönemde birçok küresel şirket Türkiye’yi bölgesel bir yö-netim üssü ve yatırım merkezi olarak ko-numlandırdı. Bu eğilimin artarak devam etmesi Türkiye’nin rekabet gücüne kat-kısı bakımından oldukça önemli. Kopuz, Türkiye’nin en büyük avantajını biyo-çe-şitlilik olarak çok çeşitli ürünleri yetiştir-mesi ve bunları pazarlayabilmesinde gö-rüyor. “Türkiye, dünyada ticarete konu olan 30 üründen 25’ini ekonomik olarak yetiştirip pazarlayabiliyor. Türkiye 10 yıl içinde ihracatını 40 milyar dolara, 30 yıl içinde de 100 milyar dolara rahatlıkla çı-karabilecek potansiyele sahip” diyor.

2013VEGELECEK

Page 98: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

96 TURKISHTIME OCAK 2013

TÜRKİYE’NİN sıcak iklimi ve do-ğal su yolları, ülkenin kurulu gücünün üçte birinin yenilenebilir kaynaklardan oluşmasını sağlıyor. Araştırmaya göre, özellikle hidroelektrik ve güneş enerjisi yönünden çok zengin olan Türkiye, önü-müzdeki 30 yıl içinde yenilenebilir kay-naklarını yurt içinde artan enerji tale-binin büyük bir kısmını karşılamak için kullanacak. Türkiye, 2009 yılında güneş enerjisi ile sıcak su elde etmede kuru-lu güç açısından Çin’den sonra gelerek dünya ikincisi olacak. Türkiye’nin yük-sek güneş alma seviyesi, gelecekte çoğu Avrupa ülkesine oranla daha fazla enerji

Alternatif’te teknoloji üretimi yerli olmalı

üretme potansiyeli olduğunu gösteriyor. Ege kıyıları, birkaç büyük volkanik ara-ziyi ve rüzgar santrali potansiyeli olan yerleri bünyesinde bulunduruyor. An-cak, şu anda tüm bu kaynaklardan ül-kenin toplam elektrik üretiminin sade-ce yüzde 1’i sağlanabiliyor.

Öncü şirketlerin desteklenmesiÖnümüzdeki 30 yılda devletin ve ya-

bancı şirketlerin yapacağı yatırımlarla, kapasite genişleyebilir. Ülkenin petrole olan bağımlılığı, hükümeti enerji tek-nolojilerine yatırım teşvikleri vermeye iterken, 2005’den bu yana çevresel Ar-

Ge için 57 milyon doların üstünde har-cama yapıldı. Alternatif yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik doğrudan yabancı yatırım miktarı 2008 yılından bu yana 2,5 milyar dolara ulaştı. Ya-bancı yatırımcılar, sektörde öncü şir-ket olma potansiyeli olan şirketlerden büyük hisse alımı yaptı.

Türkiye, Avrupa’da ilk sıradaEnerji Verimliliği Derneği Başkanı

Erkan Gürkan’dan aldığımız bilgilere göre, Türkiye’de rüzgar elektrik sant-rallerinden elde edilebilecek elektrik potansiyeli 48 bin megawatt. Jeoter-mal potansiyeline baktığımızda Tür-kiye Avrupa’da 1’inci, dünyada 3’üncü sırada. Türkiye 2 bin 700 saat/yıl or-talama güneşlenme süresine sahip ki bazı yerlerde bu oran daha yüksek. Türkiye’nin güney bölgeleri ciddi an-lamda enerji üretimine katkı sağlaya-bilecek potansiyele sahip bulunuyor. Türkiye, hidrolikte Norveç’ten sonra en büyük üretim kapasitesine sahip. AB ülkelerine baktığımızda artık bioküt-le elektrik üretimi ve araçlar için yakıt üretiminde ciddi gelişmeler gözlemle-niyor. Türkiye, geniş ve verimli arazile-ri sayesinde enerji bitkilerinin üretimi ve enerji ormancılığı konusunda bü-yük gelişim gösterebilecek durumda.

Teknoloji yerli üretim olmalı Araştırma önümüzdeki 30 yıl içinde

Türkiye’nin alternatif enerji kaynakla-rını yeterli kullanması durumunda Av-rupa’daki belli başlı pek çok ülkeyi ge-çebileceğini söylüyor. Erkan Gürkan da bu sonuca katılıyor. Gürkan, “Türki-ye coğrafi konumu sebebiyle alternatif enerji kaynaklarını değerlendirme aç-sından birçok Avrupa ülkesinden daha avantajlı durumda” diyor. Ancak bu avantajın anlamlı olabilmesi için kulla-nılacak teknolojinin de yerli üretim ol-ması gerektiğinin altını çiziyor: “AB ve OECD ülkeleri olaya sadece alternatif enerji kaynaklarından enerji elde et-mek olarak bakmıyorlar. Ekonomi ve çevresel boyutta da bakıyorlar. Türki-ye de mutlaka bu etkileri gözetmeli.”

Page 99: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 97

TÜRKİYE, şu anda otomobil montajı ve üretiminde bölgenin en önemli mer-kezi konumunda. 2010 yılında 1 mil-yondan fazla araç üretildi ve 2017 yılı-na kadar da 1,4 milyon araç üretilmesi bekleniyor. Türkiye, özellikle hafif ti-cari araçların üretiminde uzmanlaşmış durumda. Bunda, yurtiçindeki satışları artıran avantajlı vergi uygulamalarının yanı sıra, yoğun işçilik içeren teknikler gerektiren bu modellerin üretiminde Türkiye’nin Avrupa’daki gelişmiş eko-nomilere oranla düşük işçilik ücretle-ri sunması etkili oldu. 2000 yılında Tür-

2 milyar dolarlık model yatırımı yolda

kiye’deki toplam otomobil üretiminin dörtte birini oluşturan hafif ticari araç-lar üretimi, bugün artık toplam üreti-min yarısını oluşturuyor. Gitgide daha fazla yabancı otomobil üreticisi, hem kendi bağımsız operasyonlarını yürüt-mek hem de Türkiye’nin mevcut üretim deneyiminden ve daha rekabetçi emek piyasasından yararlanmak için Türk şirketleri ile ortaklıklar kuruyor. Bu da, önümüzdeki 30 yılda sektörde büyüme kaydedilebileceğini ve Türkiye’nin te-mel uzmanlık merkezi haline gelebile-ceğini gösteriyor.

Büyüme beklentileriUzmanların tahminlerine göre, 2041

yılına kadar Türkiye’de yıllık satışlar-da kişi başına oran binde 35 olacak. Bu oran, Almanya’da şu an için binde 40 olan oranla mukayese edilebilir. Oto-motiv sektörünün beş büyük oyuncu-su General Motors, Ford, Volkswagen, Hyundai ve Toyota’nın küresel üretim operasyonu ve araç montaj rakamları-na göre, Türkiye dünya çapında 15’inci sırada yer alıyor. Türkiye’nin bu sek-törde bazı itici güçlere ilişkin perfor-mansı diğer bazı uzmanlık merkezle-ri ile aynı düzeyde. Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) Küresel Rekabet Endeksi’ne göre Türkiye’nin küresel rekabet gücü Brezilya ve Meksika’nın-ki ile aynı düzeyde ve Çin gibi büyük üreticilerden de daha yüksek.

Türkiye hafif ticari araçta lider Otomobil Sanayicileri Derneği Ge-

nel Sekreteri Ercan Tezer’den aldığımız bilgilere göre, Türkiye bugün AB ara-sında hafif ticari araç üretiminde birin-ci, otobüs üretiminde ikinci sırada yer alıyor. 2011 yılı itibariyle başta AB ol-mak üzere ticari araçlar toplam oto-motiv ihracatı içinde yüzde 44 pay aldı. İç pazarda da ağır ticari araçlarda pazar payı yüzde 74 dolaylarında. Tezer, yeni üretim projelerinin Türkiye’ye gelme-ye devam ettiğini söylüyor. “Otomotiv sanayinde 2 milyar dolar dolayında ka-pasite artışı, teknoloji yenileme ve yeni model yatırımı yapılması planlanıyor” diyor. Krize rağmen 2009 ve 2010 yıl-larında tedarik zincirinde yer alan şir-ketlerde Ar-Ge girişimlerinin önem-li bir ivme kazandığını belirten Tezer, Ar-Ge’nin sektör için önemini şu söz-lerle anlatıyor: “2012 yılı Eylül ayı iti-bariyle Türkiye’de kurulan 130 Ar-Ge merkezinin 50’si otomotiv şirketlerine ait. Ar-Ge merkezlerinde çalışan sayı-sı da 5 bin 500 e yükseldi. Türk otomo-tiv sanayi şirketlerinin Ar-Ge bölüm-lerini büyütmesi, tasarım süreçlerinin doğrudan içinde yer almasıyla dün-ya pazarlarına rekabet düzeyi yüksek ürünler sunması mümkün olacak.”

2013VEGELECEK

Page 100: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

98 TURKISHTIME OCAK 2013

SAHİL şeridi, sıcak iklimi ve tarihi, kültürel ve doğal cazibe merkezleri ile Türkiye çok tercih edilen bir tatil mer-kezi. 2010 yılında tüm dünyada en po-püler 7’inci tatil ülkesi oldu. Farklı birçok alanı içeren ve geniş turist yelpazesi-ne hitap eden Türkiye turizm sektörü bu özelliği ile dünya turizm sektörün-deki dalgalanmalardan bir ölçüde koru-nuyor. 2009 yılında küresel turizm sek-törünün yüzde 3,5 oranında küçülmesi,

Yükselen orta sınıfın yeni destinasyonu: Türkiye

buna karşılık Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısının yaklaşık yüzde 3 artması bu-nun en somut örneğini oluşturuyor.

Türkiye, yükselen orta sınıf için cazipTürkiye, hali hazırda İngiliz, Alman ve

Rus turistler için popüler bir tatil ülkesi ve bu grup da ülkeye gelen tüm yaban-cı ziyaretçilerin üçte birinden fazlasını oluşturuyor. Gelecek 30 yılda, Türkiye gelişmekte olan ülkelere seyahat etme

meraklısı orta sınıfı da çekmek için ol-dukça iyi bir konumda. Türkiye’deki yabancı ziyaretçilerin yaklaşık yüzde 43’ü gelişmekte olan ülkelerden ge-lirken, bu segment ABD’de toplam zi-yaretçilerin yüzde 22’sini ve İtalya’da ise yüzde 10’unu oluşturuyor. Son dö-nemlerdeki vize kaldırma anlaşmala-rı sonucunda doğudaki komşular; İran, Gürcistan ve Suriye’den de çok sayıda turist geliyor. Bu ülkelerden gelen zi-yaretçilerin oranı 2008’de yüzde 9 se-viyesinde iken, şu anda yüzde 14 ora-nına ulaşmış bulunuyor. Türkiye’nin, yıllık ziyaretçi sayısı bakımından 2041 yılına dek İngiltere’yi geçme ve nere-deyse İtalya’yı yakalama potansiyeline sahip olduğu sonucuna varılıyor.

10 yılda yüzde 300 büyüdüTürkiye Turizm Yatırımcıları Derneği

Başkanı Turgut Gür’den aldığımız bil-gilere göre Türkiye’ye 2001 yılında ge-len turist sayısı 10 milyon iken, 2011 yılı sonu itibariyle 31 milyon 400 bin turist geldi. Yani 10 yılda yüzde 300 artış söz konusu. 23 milyar dolar döviz girdisi var. Gür, 10 yıl içinde “60 milyon turist, 60 milyar dolar döviz girdisine ulaşma-yı hedefl iyoruz ve dünyanın ilk 5’i ara-sına girmek istiyoruz” diyor.

Türkiye deniz tatili dışında çok sa-yıda alternatife sahip. Amaç, turiz-mi 12 aya yaymak. Gür, Türkiye’nin tu-rizm zenginliğini şu sözlerle anlatıyor: “Uluslararası standarda sahip golf sa-haları mevcut. Bu açıdan golf turizmi çok önemseniyor. Diğer taraftan ma-rina turizmi var. Akdeniz’de yılda 750 bin yat dolaşıyor. Marinaların yat bağ-lama kapasitesi geçtiğimiz yıl 11 bindi. Hedef ise 25 bine ulaşmak. Bu sebeple yeni marinalar yapılıyor. Diğer taraftan kongre turizmi öne çıkıyor. Türkiye bu alanda artık çok tanınıyor. Büyük kong-reler için İstanbul önemli bir merkez. Di-ğer taraftan kış turizmi var. Türkiye’de 20 kayak merkezi var. Bunların içinde en uzun pistlerin, kaliteli dağ tesisleri-nin olduğu kayak merkezleri bulunuyor. Bunların yanında kültür ve inanç turiz-mi de çok büyük etkinliğe sahip.”

Page 101: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 99

TÜRKİYE’DE rekabetçi bir gıda ve içecek sektörünün gelişmesi, bölge-de tarımsal Ar-Ge noktası oluşturmaya doğru ilk adımların atılmasını da bera-berinde getirdi. Bu durum, Ar-Ge ile ta-rım sektöründe verimin artırılmasına olanak tanıyor. Araştırma, 2009 yılın-da Türkiye’de tarımsal üretimin Meksi-ka, Rusya ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerden daha yüksek olduğunu, ancak gelişmiş ülkelerin gerisinde kal-dığını dolayısıyla sektörde gelişim po-tansiyeli olduğunu gösteriyor.

Türkiye, tarımsal değer zinciri-ni büyütmek için çalışmalara başla-dı. 2011 yılının Şubat ayında, hükümet

Ar-Ge yoğun yabancılar Türkiye’ye gelecek

Türkiye’nin ilk tarım “teknoparkı” için onay verdi. Ülke, ileri teknoloji Ar-Ge, sera sistemleri, tohum ve toprak ıslah yöntemlerini kullanarak küresel ta-rımda en rekabetçi bölgelerden biri ol-mayı hedefliyor. Bu konudaki kararlı-lık şimdiden büyük şirketlerin ilgisini çekmeye başladı. Çokuluslu bir tarım şirketi olan Monsanto’nun Türkiye’de tohum verimini artırmak için testler yaptığı birkaç köklü tesisi bulunuyor.

Yeni şirketler kurulacakÖnümüzdeki 30 yılda, “Ar-Ge yo-

ğun” yabancı şirketler Türkiye pazarı-na girme imkanı bulacaklar, yurtiçin-

de de eğitimli nüfustan ve inovasyonu destekleyen olumlu teşviklerden fay-dalanarak yeni şirketler kurulacak. Tarımsal Ar-Ge’de uzmanlık merkezi-nin kurulması, yerel tarım sektöründe verimin artırılmasına yardım edecek. Sektörün oturması ile birlikte Ortado-ğu ve Afrika gibi bölgeler, Ar-Ge ve il-gili hizmetlerin ihraç edileceği verimli bölgeler haline gelebilir.

Gelişmekte olan pazarlarABD, Almanya, Fransa, Japonya, Fin-

landiya, İsveç gibi gelişmiş ülkeler Ar-Ge için GSMH’den yüzde 3 oranında kaynak ayırıyorlar. 2012 yılında ya-yımlanan dünyada tarımsal araştır-ma ve yeniliklere yönelik yapılan har-camalara ilişkin analiz raporuna göre 2008 yılında dünyada tarımsal Ar-Ge çalışmaları için ayrılan bütçe 31,7 miyar doları buluyor. Bu yatırımların yakla-şık yüzde 51’i gelişmiş ülkeler tarafın-dan yapılırken, gelişmekte olan ülke-lerden Çin yüzde 13, Hindistan yüzde 7 ve Brezilya yüzde 4 oranında pay ala-rak ilk üç sırayı oluşturuyorlar. Türki-ye ise yüzde 6 ile tarımsal Ar-Ge’ye en fazla yatırım yapan Batı Asya ülkeleri arasında yer alıyor.

Yatırım ve işbirliği gerekiyorTürkiye genelinde 47 adet enstitü

ve 1942 adet araştırmacı bulunuyor. 2002 yılında 11,3 milyon TL olan Ar-Ge bütçesi, 2012 yılında 151,2 milyon TL’ye yükseltildi. Tarımsal Araştırma-lar ve Politikalar Genel Müdürlüğü’nün verdiği bilgilere göre yakın zaman-da sonuçlanan F1 Hibrit Sebze Tohu-mu Çeşit Geliştirme Projesi sayesinde Türkiye’nin tohumda dışa bağımlılığı azaldı. Bu sayede tohum ithalatı nede-niyle fazla miktarda dövizin yurtdışına gitmesi önlendi. Yetkililer, bazı olum-lu gelişmeler olsa da henüz istenilen bir tablonun olmadığını ifade ederek, Ar-Ge üzerine sadece kamunun yatı-rım ve araştırma yapmasının yeterli olmadığını belirtiyorlar. Özel sektörün de bütçe ayırması ve daha fazla Ar-Ge çalışmaları yapması gerekiyor.

2013VEGELECEK

Page 102: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

Dünyanın sekizinci, Avrupa’nın ikinci büyük demir-çelik üreticisi olan Türkiye, ilk 10 ülke arasında geçen yıl üretimini en çok artıran ülke oldu. Sektör, 2013 yılında da küresel ekonomik belirsizliğe, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki jeopolitik risklere rağmen büyüme hızını devam ettirerek üretim ve ihracatını gelecekte daha da artırmayı hedefliyor.

Demir-çelik

iHRACATHEDEF 10 YILDA 55 MİLYAR DOLAR

D ünya genelinde global krizin etkilerinin sürmesi, pek çok sektörün yanı sıra demir-çe-

liği de etkiledi. Demir-çelikte talep ye-rinde sayarken üretimde büyük ar-tış gerçekleşti. Bu da dünya genelinde demir-çelikte kapasite fazlalığına ve yüksek miktarlı stokların oluşması-na neden oldu. Gelişmeler fiyatlar üze-rinde ciddi baskı oluştururken rekabe-tin daha da sertleşmesi kaçınılmaz hale geldi. Küresel ekonomik belirsizliğin sürmesi, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da-ki jeopolitik riskler ve bunun sonucun-da başta petrol olmak üzere enerji fi-yatlarının artması ve Avrupa’daki borç krizi, ülkeleri daha sıkı maliye politika-sı uygulamaya, cari açığı azaltmak için harcamaları ve ithalatı kısmaya yönelt-ti. Buna rağmen Türk çelik sektörü, üre-timini ve ihracatını artırmayı başardı.

Çelik İhracatçıları Birliği’nin (ÇİB) der-lediği rakamlara göre Türkiye’nin ham çelik üretimi, 2012’nin ilk 10 ayında ge-çen senenin aynı dönemine göre yüzde 6,7 oranında artırıp 30 milyon tona ulaş-tı. 2012’nin ilk 11 ayında geçen yılın aynı

100 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 103: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

ğunlaştırdık. Ekonomi Bakanlığı’nın Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştiril-mesi (URGE) tebliği kapsamında ge-çen yılın Ekim ayında Kolombiya, Şili ve Peru’ya, 2012’in Mart ayında Pakistan ve Bangladeş’e, Temmuz ayında Nijer-ya ve Gana’ya, Eylül ayında ise Kenya ve Tanzanya’ya firmalarımızın temsilci-leriyle heyet düzenledik. 2013 yılı Ocak ayında Hindistan’ın Bombay ve Chen-nai kentlerine ticaret heyeti düzenleme kararı aldık. Sonuç olarak, Türk çelik sektörünü daha esnek bir yapıya ka-vuşturarak Euro bölgesi krizi, Arap Ba-harı adı altında yaşanan siyasi sorunlar ve Amerika’da görülen dönemsel talep daralmaları gibi negatif küresel etkile-ri olan gelişmelerden daha az etkilenen bir yapı oluşturmayı planlıyoruz”.

Yassı çelik kapasitesiYassı Çelik İthalat İhracat ve Sana-

yicileri Derneği (YİSAD) Başkanı Tun-cay Sergen, “Yassı çelik üretiminde Avrupa’da önemli bir yere geldik ama maalesef ihracat istenen seviyede de-ğil” diyor. Türkiye’nin, yassı çelik ka-pasitesinden yeterince yaralanmadı-ğını dile getiren Sergen, bu durumun ana nedeni olarak hammaddenin ken-dinde olmaması ve gümrük duvarıyla korunmasını gösteriyor.

dönemine kıyasla miktar açısından yüz-de 11,4 artışla 18,2 milyon ton çelik ihraç edip değer açısından ise yüzde 3,1 artışla 14,3 milyar dolarlık gelir elde edildi. Tam rakamların belirlenmesiyle 2012 he-definde 15,7 milyar dolar değerinde 20 milyon ton çelik ihraç etmek bulunu-yor. Yılın başında da ihracat hedefi, 20 milyon tondu ama 16,5 milyar dolar ge-lir bekleniyordu. Fakat çelik fiyatların-da yaşanan düşüşten dolayı bu hedef-lere ulaşılmadı. Türkiye, 2012 yılında iki kademe birden yükselerek dünya çelik üretiminde sekizinci sıraya yerleşti.

181 ülkeye ihracat varÇİB’in 2012 yılı verilerine göre top-

lam 181 ülkeye ihracat gerçekleştirildi. 2012’in ilk 11 ayında en çok çelik ihraç edilen bölge 7,4 milyon tonla Ortadoğu olurken, bu bölgeyi 2 milyon ton ile Av-rupa Birliği ve 1,9 milyon ton ile Kuzey Afrika izledi. En çok çelik ihraç edilen ülkeler ise 2,16 milyon tonla Suudi Ara-bistan, 2,06 milyon tonla Irak, 1,14 mil-yon tonla Birleşik Arap Emirlikleri, 1,05 milyon tonla ABD ve 803 bin tonla Mı-sır oldu. Bu dönemde en çok ihraç edi-len ürünler 8,04 milyon ton ile çubuk, 2,85 milyon ton ile kütük, 1,72 milyon ton ile boru, 1,55 milyon ton ile profil ve 1 milyon ton ile filmaşin oldu.

Alternatif pazar arayışları 2012 yılı ilk 11 aylık dönemini inceledi-

ğimizde ihracatımızda yüzde 40,8’lik pay ile birinci sırada yer alan Ortadoğu’nun

ardından ikinci sırayı yüzde 11 pay ile Av-rupa Birliği aldı. Üçüncü sırada ise yüzde 10,4 pay ile Kuzey Afrika geliyor.

Sektör koyduğu hedefler doğrultu-sunda son yıllarda alternatif pazar ara-yışlarına da hız verdi. ÇİB Başkanı Na-mık Ekinci; “Geleneksel pazarlarımız dışında, yeni çalışmalar yürüttüğü-müz bölgeleri incelediğimizde orta va-dede Latin Amerika, Sahraaltı Afrika ve Güney Asya bölgelerinin önem ka-zanacağını düşünüyoruz” diyor. Ekin-ci, yapılan çalışmalara dair şu bilgileri veriyor: “Bu bölgelerin çelik ithalatın-daki pazar payımızın az olmasından hareketle, bu bölgelere yönelik geçen seneden itibaren çalışmalarımızı yo-

2023’TE DEMİR-ÇELİK HEDEFLERİ> Dünya pazarlarındaki payının yüzde 2.8 seviyesinden yüzde 4’ün üzerine çıkartılması> Türkiye’nin çelik ihracat değerinin 55 milyar dolar seviyesine ulaşması> 2010 itibariyle 43 milyon ton seviyesindeki çelik sektörümüzün üretim kapasitesinin, 2015’te 55 milyon, 2023 yılında 85 milyon tona yükseltilmesi> Mevcut durum itibariyle, dünyanın en büyük 10’uncu çelik üreticisi olan Türkiye’nin, 2023 yılında 7’nci sıraya yükselmesi ve Almanya’yı da geride bırakarak, Avrupa’nın en büyük çelik üreticisi konumunu elde etmesi> Yeni yatırımlarla birlikte, uzun ürünlerin yanında, yassı, vasıflı, yapısal ve paslanmaz çelikte de net ihracatçı konumuna ulaşılması.> Üretimimizin ise 70 milyon tona ulaşması

Türkiye, 2012 yılında dünya çelik üretiminde 8. sıraya yerleşti. Almanya’nın ardından Avrupa’nın en büyük ikinci üretici konumundaki Türkiye’nin ham çelik üretimi, 2012’in ilk 10 ayında yüzde 6,7 oranında artarak 30 milyon tona ulaştı.

OCAK 2013 TURKISHTIME 101

Page 104: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

YİSAD Başkanı Tuncay Sergen, “Beş üretici ile 15 milyon ton yassı çelik üre-tim kapasitesi var. Takriben 6 milyon ton ithalat var. Bu 21 milyonu eritecek-siniz. İç piyasa talebi en fazla 15 milyon ton olur. Üretim tüketimi karşılar an-cak 6 milyonluk ithalat kadar ihracat yapmamız lazım. Yapılan ihracat ol-ması gerekenin dörtte biri” açıklama-larıyla Türkiye’nin yassı çelik ihracatı-nı gözler önüne seriyor.

Sergen, bu konudaki açıklamalarını ve önerilerini şöyle sürdürüyor: “Ana problem hammadde de dışa bağımlılı-ğımız. İkinci ana problem deniz ve de-miryolu hatlarına akıcılık kazandıra-mamamız. Avusturya Alplerin içinden suyoluyla ihracat yaparken biz hala İstanbul’dan İzmir’e kamyonla gidiyo-ruz. Cezayir’e gitmek gemiyle 20 dolar, İzmir’e kamyonla 20 dolardan fazla”.

Demir-çelik için 2013ÇİB Başkanı Namık Ekinci, sektö-

rün 2013 yılı için şu değerlendirmeler-de bulunuyor: “Sektörde yatırımların daha çok uç ürünlerde gerçekleşe-

cek olması beklenirken, bundan sonra üretimin çeşitlendirilmesine gidilme-si gerekir. Türkiye’de daha çok ihtiyaç duyulan ve katma değeri yüksek olan ürünlere yönelik yatırımların yapılma-sı gerektiğini düşünüyoruz (işlenmiş yassılar, vasıflı çelik, paslanmaz çe-lik vb.). 2013 yılı için çelik sektöründe yaklaşık 2 milyar dolar civarında yatı-rım yapılabileceği bekleniyor.

DÇÜD Genel Sekreteri Veysel Yayan da 2013 yılı için öngörülerini ve de-ğerlendirmeleri şu sözlerle aktarıyor: Türkiye’nin çelik ürünleri ihracatının, AB ve siyasi/sosyal karışıklıkların yaşandığı Arap ülkeleri başta olmak üzere, ihracatımızın yoğun olduğu pi-

yasalarda beklenen toparlanma ile birlikte, 2013 yılında 22 milyon tona ulaşacağı öngörülüyor. Çelik sektö-rümüz, üretim ve ihracatını artırır-ken, 2012 yılında 28.5 milyon ton sevi-yesinde gerçekleşmesi ve 2013 yılında 30 milyon tona ulaşması beklenen Türkiye’nin nihai çelik tüketimini de karşılamaya devam edecek. Özellikle 2007 yılından sonra artan yatırımlarla birlikte, hızla büyüyen sektörün istih-damının, 2013 yılında yüzde 5 oranın-da artış göstereceği öngörülüyor.

Genel olarak bakıldığında, 2013 yılı belirsizliklerle dolu bir yıl olarak görü-lüyor. Türkiye’nin dışında gelişen fak-törlerdeki belirsizlik nedeniyle, net bir öngörüde bulunmak kolay olmamakla beraber, 2013 yılının Türkiye için daha iyi bir yıl olacağı değerlendiriliyor. Eko-nomideki yüzde 4 olan büyüme bek-lentisinin, çelik sektöründe de yüzde 8 civarında büyüme ile destekleneceği ve 2009 yılından bu yana devam etmekte olan global ekonomideki kriz kaynaklı olumsuzlukların, 2013 yılında kademeli bir şekilde giderileceği tahmin ediliyor.

Demir-çelik

TUNCAY SERGEN YİSAD Başkanı

“2023’teki 55 milyar dolarlık hedef 155 milyar da olabilir. Bu devirde, 13 yıllık bir süreç; 1300 ile 1600 yılları arasındaki 300 yıldan daha fazla değişkenlik gösteriyor. Demirin 2023’te 5000 dolar/milyon ton olmayacağını kim taahhüt edebilir? Bu tahmine inananlara kaç ton sattınız, kaç para fiyatla diye soruyorum. Cevap alamıyorum. Ayrıca demir çelik sektörü masaya yatırılmalı. İhtiyaçtan fazlasına asılmak yerine ülke daha rantabl konulara ağırlık vermeli.”

VEYSEL YAYAN DÇÜD Genel Sekreteri

“Çelik sektörümüz, 2023 için belirlenmiş bulunan hedeflere ulaşılmasının mümkün olduğuna, özellikle son 10 yılda gösterilen performansın devam ettirilmesi halinde, hedefin de üzerine çıkılabileceğine inanıyor. Ancak bu hedeflere ulaşılabilmesi için, çelik sektörümüzün rekabet gücünü sınırlandıran bazı uygulamalara son verilerek, sektörün yeni yatırımlarını, uluslar arası piyasadaki rekabet gücünü ve ihracatını sınırlandıran şartların iyileştirilmesine ihtiyaç duyuluyor.”

NAMIK EKİNCİ ÇİB Başkanı

“Özellikle son 10 yılda Türk çelik sektörünün gelişim hızına bakarsak 2023 hedeflerinin gerçekçi olduğunu düşünüyoruz. ÇİB olarak dünyanın önde gelen araştırma danışmanlık firmaları ile kapsamlı bir çalışma başlatıyoruz. Bu çalışma sonucunda gelecek 10 yıllık dönemde hammadde piyasaları, dünya çelik sektörü ve çelik kullanan diğer sektörler nereye gidiyor, rakip ülkelerde ne gibi gelişmeler yaşanacak bizim sektör olarak hedeflerimize

2023 HEDEFLERİ İÇİN SEKTÖR NE DİYOR?

102 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 105: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 106: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

104 TURKISHTIME OCAK 2013

EGE [email protected]@ege_ertem

nsan n kendi u manoldu u alan ve i lerdedo ru odak noktas n

tes it edememesinei letme k rl di oru .

E

Ekonomik hava durumuAvrupa Birliği’nin parasal bütünlüğünün bozulacağını ama, 2013 sonrası ve çileye dayanamayan zordaki ülkelerden olacağını düşünüyorum. Dolayısıyla 2013 yılında ciddi bir kriz beklemiyorum. Ancak Avrupa kaynaklı global sıkıntılara, başta Çin olmak üzere Uzak Doğu’daki büyümenin yavaşlaması eklenince 2013 zor bir sene olacak. Gene de başta Türkiye olmak üzere, bizim bölgemiz Avrupa gibi eski ve yaşlı dünya ülkelerinden daha hızlı büyüyecek. Bu iyi haber olduğu gibi,

Her şeyden önce, daha önce de söylediğim gibi şahsen 2013’te Avrupa Birliği’nde bir dağılma beklemiyorum. Dünyanın en prestijli finans yayınları bile bu yönde spelükasyon yaparken, ben tam tersine inanıyorum. Avrupa Birliği, her ne kadar Almanya gibi ekonomisi güçlü ülkelere yaramıyor görünse de, aslında yarıyor. Amerika başta olmak üzere ekonomisi göreceli zorda olan Güney Avrupa’ya borç veriyorlar, mal satıyorlar... Bu büyükülkeler, Avrupa Birliği’ni bırakmaz.

şirketlerimiz için aynı zamanda kötü haber. Çünkü, dünyadaki durum karşısında, büyüme isteyen şirketler Türkiye ve bölgeye yönelik yatırımları artıracak ve başta insan kaynakları olmak üzere her alanda rekabet artacak. Şirketlerimiz hem elemanlarını elde tutmak, hem de artan fiyat rekabetindeverimliliklerini artırmak ve pazar paylarını korumak zorunda. Bunun için bahsettiğim daha profesyonel global yapılara geçmek zorundalar. Her zamanolduğu gibi Türk yöneticileri zor zamanlarda en yüksek performansı gösterip zor olacak 2013’te beklentileri aşacaklardır. Buna yürekten inanıyorum.

Page 107: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 108: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

106 TURKISHTIME OCAK 2013

S ürdürülebilir bir çevre yaratmak sadece kamu kuruluşlarının de-ğil özel sektörün de sorumluluk

alanında yer alıyor. İşte bu nedenle ar-tık pek çok şirket, gelecek hedeflerinde doğayı koruyan, daha az kaynakla daha fazla verim elde edilmesini sağlayan çö-zümlerin peşinde. Sektör fark etmek-sizin hemen her şirketin kendi alanın-da yürüttüğü çabalar içinde Siemens’in ayrı bir yeri bulunuyor. Siemens, artık gıda ve barınma gibi doğal ihtiyaçlardan biri haline gelen enerji alanında etkin olmasının yanında, içinde bulunduğu-muz şehirlerin modernleşmesi için de önemli bir çaba sarf ediyor. Enerjiden

ulaşıma, sağlıktan bina teknolojileri-ne kadar Siemens’in ürün ve teknoloji sunduğu onlarca farklı alan, Siemens’i bugün dünyanın en büyük çevreci ürün portföyüne sahip şirketlerinden biri haline getirmiş durumda.

Enerjide yenilenebilir dönemEnerji üretimi için dünyada iki fark-

lı yöntemden bahsetmek mümkün: Fosil kaynaklı enerji üretimi ile yeni-lenebilir enerji kaynaklarından ener-ji üretimi. Siemens’in yenilenebilir enerjiye yönelik Türkiye’de de uygu-lamaya geçmiş çözümleri geleceğe daha umutla bakılmasını sağlarken

fosil kaynaklı enerji üretimindeki ve-rimliliğin yükselmesini sağlayarak da önemli bir katkıda bulunuyor. Yenile-nebilir enerjide Siemens’in Türkiye’de-ki ilk örnek projesi Çanakkale Mah-mudiye Rüzgar Santrali. Bu santrali, kurulumları devam eden Mersin Dağ-pazarı Rüzgar Santrali ile Afyonkara-hisar Dinar Rüzgar Santrali izleyecek. Siemens, on-shore olarak tanımlanan kara tipi rüzgar türbinlerinin kullanıl-dığı bu projelerin haricinde yurt dışın-da off-shore olarak nitelendirilen ve deniz tipi rüzgar santralleri ile de adın-dan söz ettiriyor. Siemens’in dünya ge-nelinde kurduğu rüzgar türbinlerinin

Advertorial

Günümüzde zorlaşan hayat şartları teknolojinin yardımıyla kolaylaşsa da yaşanan gelişimlerin hayat bulması için göz ardı edilmemesi gereken bir nokta bulunuyor: Çevrenin korunması... Hem çevrenin korunması hem de gelişimin

sürdürülebilmesi için, çevre dostu ürünleri tanımlayan çevreci ürün portföyüne sahip şirketlerin varlığı önem kazanıyor. Bu şirketlerden biri olan Siemens, dünyanın en büyük çevreci ürün portföyüne sahip şirketlerinden biri olarak öne çıkıyor.

Siemens, ürünleriyle geleceği inşa ediyor

Page 109: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 107

sayısı şimdiden 3 bini geçmiş durum-da. Çanakkale, Mersin ve Afyonkara-hisar’daki projelerin tamamlanmasıy-la 120 MW’lık bir kurulu güce ulaşılmış olacak. Siemens, Türkiye’de yenilene-bilir enerji üretiminin bir diğer alanı olan jeotermalde de ilerleyen dönem-lerde benzer bir gelişime yardımcı ol-mak için çalışmalarını sürdürüyor.

Şehir ulaşımında çevreci çözümler2050 yılına gelindiğinde dünya nü-

fusunun yüzde 70’inin şehirlerde ya-şayacağı öngörülüyor. Bu durum, şe-hir yönetimlerini daha etkin ve verimli çözümler bulmaya itiyor. Siemens, sa-hip olduğu zengin çevreci portföyle bu alanda da şehirlerin gelişimine katkıda bulunuyor.

Günümüzde hemen her şehrin öne çıkan ortak sorunu ulaşım. Şehir içi raylı ulaşımda frenleme sırasında olu-şan enerjiyi depolayarak yeniden kul-lanıma sunan modern tramvaylarıyla adından söz ettiren Siemens, bu sa-yede yüzde 30’a varan enerji tasarru-fu sağlayabiliyor. Siemens, ürettiği lo-komotiflerdeki yüksek geri dönüşüm oranıyla da çevreye katkıda bulunu-yor. Örneğin, Oslo metrosunda çalışan trenlerdeki geri dönüşüm oranı yüzde 95’i buluyor.

Vectron serisi lokomotiflerde ise bu oran yüzde 98’e kadar çıkıyor. Siemens’in şehirlerdeki raylı ulaşı-ma olan katkısı yalnızca bunlarla sı-nırlı değil. Trainguard MT gibi sistem-ler sürücüsüz metroların kullanımının önünü açarken, gelişmiş otomasyon sistemleri tüm sistemin optimize edil-mesini sağlayarak yılda 10 bin tona va-ran karbon salımı azalımı sağlayabili-yor. Tren yolları üzerinde bulunan ve yine Siemens tarafından geliştirilen LED sinyal ışıkları ise, ihtiyaç duyduğu enerjiyi üzerindeki fotovoltaik panel-lerden sağlayarak konvansiyonel mo-dellere oranla yüzde 90’a varan enerji tasarrufu elde edilmesini sağlıyor.

Siemens, Türkiye’nin de gündeminde bulunan şehirlerarası hızlı tren sistem-lerinde ise Velaro serisi trenlerle adın-

dan söz ettiriyor. Bugün Almanya’dan İspanya’ya, Rusya’dan Çin’e dünyanın dört bir yanında kullanılan Velaro’nun ‘E’ modeli, 100 kilometrede koltuk ba-şına 0,33 litre benzine eşdeğer tüketi-miyle göz dolduruyor. Süratiyle adeta uçaklarla yarışan ve saatte 500 kilo-metre hıza çıkabilen Transrapid ise te-massız sürüş yeteneğiyle orta menzil-li hava taşıtlarıyla karşılaştırıldığında koltuk başına kilometrede yüzde 75 daha az karbondioksit üretiyor. Bunun yanında 250 kilometrelik hıza ulaş-tığında bile yalnızca 81,5 db(A)’lık ses değerine sahip olduğundan gürültü kirliliği de yaratmıyor.

Binalarda enerji verimliliğinin önemi artıyor

Dünyanın pek çok şehrinde yeni inşa edilen birçok bina şehir manza-rasındaki yerini alırken şehrin karbon ayak izine de olumsuz etkide bulunu-yor. Siemens, Bina Teknolojileri bölü-mü ile binaların daha verimli olması-nın yolunu açıyor. Binalarda kullanılan otomasyon sistemleri, ortam ısısına

göre havalandırmayı ayarlayıp gerek-siz tüketimin önüne geçerken, aydın-latma otomasyonları sayesinde ise gü-neş ışığına göre iç aydınlatmalar açılıp kapanabiliyor ya da ışığın şiddeti ayar-lanabiliyor. Tüm bunlar, elektrik tüke-timini doğrudan azaltırken şehirlerin karbon ayak izlerini küçültmelerine de yardımcı oluyor.

Endüstri için çevreci çözümler

Siemens’in dünyanın en büyük çevre portföyüne sahip şirketlerinden biri ol-masında yukarıdakiler haricinde de pek çok çözüm bulunuyor. Örneğin yüksek verimli motorlarla üretim yapan şirket-lerin verimlilik oranları yükseltilebiliyor. Bugün üretilen enerjinin yüzde 70’i sa-nayide kullanılıyor. Türkiye’deki duru-ma baktığımızda, sanayide kullanımda olan motorların yüksek verimli motor-larla değiştirilmesi halinde, önümüzdeki 4-5 yılda yapılması gereken enerji üre-timi yatırımı karşılanabiliyor. Siemens, yüksek verimli motorları üretmenin yanında kullanımında Türk şirketlerine destek olmayı da sürdürüyor.

SIEMENS’İN ÇEVRE PORTFÖYÜNDEN NOTLAR

> Enerji sektöründe 600.000 MW kurulu güçte imzası var. Bu gücün 11.000 MW’ı rüzgar enerjisinden sağlanıyor.> İş ortaklarının CO2 emisyonlarında 317 milyon ton düşüş sağladı. Bu değer, 2009 yılında 210 milyon tondu.> CO2 ve su verimliliğini küresel ölçekte yüzde 20 artırmayı hedefliyor.> Dünya genelinde 100 bin çalışan çevreci ürün ve teknolojilerin yaygınlaştırılması için çalışıyor.> Siemens’in akıllı bina çözümleriyle yılda 5 milyar dolarlık enerji kaybını geri kazanmak mümkün.> Siemens Bina Teknolojileri, Avrupa’da 1000’den fazla bina ve tesiste enerji sistemlerini yeniden düzenleyerek 110 milyon Euro’luk tasarruf sağladı. Bu, aynı zamanda 430 bin ton daha az CO2 üretildiği anlamına geliyor.> Antalya’daki 5 yıldızlı otellerin yaklaşık yüzde 70’i Siemens DESIGO Bina Otomasyon Sistemleri’ni kullanıyor.

Page 110: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

108 TURKISHTIME OCAK 2013

K ısa bir süre öncesine kadar yatırımcıların hobi olarak gördüğü yeme-içme sek-törü şu sıralar adeta pay-

laşılamıyor. Sektörden neredeyse her hafta yeni bir satın alma haberi geliyor… Üstelik bu satın almalar Türkiye’nin sa-nayi, fi nans ve ticaretteki en büyükle-ri tarafından yapılıyor. Doğuş Holding’in

İŞTE HOLDİNGLERİ YİYECEK-İÇECEK SEKTÖRÜNE ÇEKEN KÂR MARJI

30%33Pek çok sektörde rekabet ve yeni koşullar nedeniyle kâr marjları düşerken bunun tek istisnası olan yiyecek-içecek sektörü, Türkiye’de de yatırımcıların gözdesi oldu. Doğuş Holding’den Esas Holding’e, Demsa’dan Aksa Grubu’na kadar sanayi, medya, enerji, tekstil sektörlerine yön veren önemli holdingler şimdi yiyecek-içecek sektörüne odaklandılar. Çünkü Türkiye’de yiyecek-içecek nakit akışı yaratan kârlı bir sektör artık.. Öyle ki malzeme, personel, kira çıktığında geriye yüzde 30’lara varan kârlar kalabiliyor. Ayda 2 milyon TL ciro yapan bir işletme ise 600 bin ile 800 bin TL arasında kâr edebiliyor…

ESRA KIZILTAN esrak�z�ltan@turk�sht�mederg�.com

patronu Ferit Şahenk, Yandex Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Esas Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Sabancı, Demsa’nın patronu Demet Sa-bancı Çetindoğan, Teknik Yapı’nın ikinci kuşak patronu Umut Durbakayım, Ka-zancı Holding Başkan Vekili Cemil Ka-zancı… Hepsinin ortak noktası son dö-nemde yiyecek-içecek işine merak sarmış olmaları… Bütün bu örnekler, “Bu yatırımcıların gördükleri fırsat ne-dir?” sorularını gündeme getirdi…

Biz de bu sorunun peşine düştük, sektörde keşfedilen ‘fırsatları’ araştır-dık… Yatırımcıyı kendine çeken sek-tör öncelikle gerçekten önemli kârlar vaat ediyor... Öyle ki, malzeme, per-sonel ve kira giderleri çıktığında geri-ye yüzde 30’lara varan kârlar kalıyor. Aylık 2 milyon TL ciro yapan bir işlet-me 600 bin TL kâr edebiliyor. Tek so-run operasyonun iyi yürütülebilmesi. Bu da zaten satın almalarda, kurucu-işletmeci payı bırakarak sağlanıyor.

Page 111: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 109

Öne çıkan girişimler neler?Mehmet Ali Yalçındağ İngiliz D&D

London ve Türkiye’nin tanınmış restora-nı Borsa ile ortak oldu. Trump Towers’da 5 milyon dolar yatırımla bir restoran aç-maya hazırlanıyor. Diğer taraftan Esas Holding fast-food kervanına katılarak KFC, Pizza Hut’ın Türkiye haklarını sa-tın almak için başvurdu. Ancak bunlar arasında en çok ilgi çekeni hiç kuşku-suz Doğuş Holding… Nusret Steakho-use ile girdiği yiyecek-içecek faaliyet-lerine Armani ve Kiva ile devam etti. Sakin sularda yüzerken bir anda ciddi satın almalarla herkesin dikkatini çek-ti. D.ream Entertainment adıyla bir şir-ket kurarak düğmeye bastı. Önce Kah-ve Dünyası ile yüzde 50 ortaklık yaptı, ardından Moğol barbeküsü ile ün ya-pan Go Mongo’yu satın aldı. İngiltere menşeli Azumi Group’un yüzde 50 his-sesini aldı; Zuma, Roka gibi ünlü me-kanların hissedarı oldu. Son olarak 20 marka ile 3,5 milyon kişiye hizmet ve-ren İstanbul Doors Group’un yüzde 74

hissesini aldı. Doğuş’un yatırımları de-vam edecek. Çünkü 50 milyon dolarlık yatırım yaparak, 8 markayla 22 resto-rana ulaşmayı hedefliyorlar.

Kâr yüzde 10 ile 30 arasıYiyecek-içecek sektörünün Türki-

ye’de cazip hale gelmesinin temelinde, kâr marjının yani bir tabak yemeğin maliyeti ile satış fiyatı arasındaki getiri-nin herhangi bir endüstriden çok daha yüksek olmasının etkisi var. Diğer ta-raftan nakit para girişi söz konusu ve iş-letmecisine prestij de getiriyor. Çünkü konsorsiyumla sürekli ilişki halindesi-niz ve genişleyebiliyorsunuz. Perakende ve Pazarlama Danışmanı Murat Tolga Eser, sektördeki kâr dengesini anlatan Eser durumu şöyle özetliyor: “Malzeme maliyeti yüzde 30, kira yüzde 10, perso-nel giderleri yüzde 30, diğer giderler (enerji, temizlik, ulaşım…) yüzde 10 pay alıyor. Kâr ise yüzde 10 ile yüzde 30 ara-sında değişiyor. Bu ciddi bir aralık. Belli bir sabit gideriniz var, ciroyu belli bir

KİM, NEYİ ALDI ?> Doğuş Holding, Kahve Dünyası ile yüzde 51 ortak oldu. Go Mongo’nun tamamını satın aldı. İstanbul Doors Group’un yüzde 74 hissesini aldı. Azumi Group ile yüzde 50 ortak oldu.

> İş Girişim Sermayesi, 27 milyon TL’lik yatırımla, bünyesinde Mikla ve Num Num restoranlarının olduğu İstanbul Yiyecek İçecek Grubu’nun yüzde 61.66’sını aldı.

> Esas Holding, merkezi İstanbul’da bulunan ve Türkiye genelinde KFC, Pizza Hut ve Pizza Hut Delivery restoranlarını işleten Turkent Gıda’nın hisselerine talip.

> Mehmet Ali Yalçındağ, İngiliz D&D London ve Türkiye’nin tanınmış restoranı Borsa ile ortak oldu. Trump Towers’da 5 milyon dolar yatırımla bir restoran açmaya hazırlanıyor.

Page 112: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

110 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 113: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 111

orana getirdiğiniz an kâr yüzde 30’lara çıkabiliyor. 2 milyon TL kazanan bir iş-letmeyi ele aldığımızda 800 bin TL’nin kâr olarak geçmesi mümkün. İşte bu işe girenlere de bu rakam cazip geliyor”.

Dışarıda yemek yeme oranı artıyor Tüketim alışkanlıklarının değişme-

siyle birlikte dışarıda yeme-içme de gi-derek artıyor. 2010’da dışarıda yeme-iç-me oranı ayda bir kere iken, 2011’de bu oran ayda ikiye çıktı. Sektör 2012’de yüzde 15 büyürken yıllık cirosu da 7 mil-yar dolara ulaştı. İstanbul Yiyecek İçe-cek Grubu Kurucu Ortağı Mehmet Gürs, yiyecek içecek sektöründe kendi ifade-siyle ‘mutluluk veren gelişmeler’ yaşan-dığını belirterek, “Önemli birleşmeler gerçekleşiyor. Yeni yerli markalar yara-

tılıyor, güçlü yabancı markalar artan bir ivmeyle Türkiye’ye geliyor” diyor.

Yeni ortaklıklar gelişiyorDoğuş Grup’un yaptığı ortaklıklar

dışında fon şirketleri de yiyecek-içe-cek sektörüne odaklanmış durum-dalar. İş Girişim Sermayesi, yiyecek-içecek sektöründeki ilk adımını attı. Şirket, 27 milyon TL’lik yatırımla bün-yesinde Mikla ve Num Num restoran-larının olduğu İstanbul Yiyecek İçe-cek Grubu’nun yüzde 61.66’sını aldı. Yiyecek içecek sektörünün, güçlü ya-tırımların cazibe merkezi haline gel-diğini belirten İş Girişim Sermayesi Ge-nel Müdürü Murat Özgen, bu sektörün Türkiye’de 2011 yılında 17 milyar dolara ulaştığını vurgulayarak, “Son dönemde Türkiye’de de hız kazanan bu sektörde biz de olmak istedik. Ciroyu dört katına çıkarmak için işbirliği yaptık” diyor.

5 yılda 150 restoranTüm dünyada para yön arıyor, kâr ge-

tiren tüm yatırımlar cazip. Yiyecek-içe-cek sektörünü şimdi de Türkiye’deki yatırımcılar keşfediyor. Bu alandaki ya-tırımların iyi kârlar getirmesinin her-kesin ilgisini çektiğini söyleyen İstan-bul Doors Group Yönetim Kurulu Üyesi Rıza Büyükuğur, “Yabancı fonlar başı çekti, şimdi sıra Türk yatırımcılarda” di-yor. Büyükuğur, kendi kulvarında gayet başarılı olan İstanbul Doors Group’un,

D.ream Entertainment CEO’su Levent Veziroğlu, “8 markayla 22 restorana ulaşmayı hedefliyoruz. Toplamda 50 milyon dolar yatırım planlıyoruz. Markalarımızı yurtdışına taşıyacağız.”

Perakende Danışmanı Murat Tolga Eser, yiyecek-içecek sektöründeki yüksek kâr oranlarının pek çok sektörü geride bıraktığını ifade ediyor.

Doğuş ile yaptığı ortaklığı şu sözlerle açıklıyor: “Doğuş Holdingin bu sektörde büyük oynama isteği, bizim de yurtdı-şında olma isteğimiz sonucunda ortak-lık kuruldu. Bu sayede yeni markalar, yeni lokasyonlarla birlikte başka mar-kaların da katılımları olacak. Özellik-le Kitchenette dünyaya daha hızlı açıla-cak. Şu anda 40 restoran var, 5 yıl içinde 150 restorana ulaşmak istiyoruz.”

SEKTÖRÜN BÜYÜKLÜĞÜ 17 MİLYAR DOLARI BULUYOR> Türkiye’de yiyecek içecek sektörü 17 milyar dolar büyüklüğe ulaştı. Sektörün büyüklüğü Türkiye GSYİH’nin yaklaşık yüzde 2’sini oluşturuyor.

> ABD’de yiyecek-içecek sektörünün büyüklüğü 632 milyar dolar. ABD yiyecek-içecek sektörü, Türkiye’nin 40 katı büyüklüğünde. ABD’nin nüfusu ise Türkiye’nin nüfusundan 4 kat fazla.

> Türkiye’de yiyecek-içecek sektörüne yapılan kişi başı yıllık harcama 230 dolar civarında. ABD’de ise bu rakam 2 bin 620 dolara ulaşıyor.

> Türkiye’de toplam 30 bin yiyecek içecek işletmesi bulunuyor. Bunun 10 bine yakını İstanbul’da. ABD’de 2012 yılı itibariyle 970 bin yiyecek içecek işletmesi faaliyet gösteriyor.

> Yiyecek içecek sektöründe yaklaşık 1 milyon dolar yatırım ile 100 kişiye istihdam sağlanıyor. Sanayide ise yaklaşık 10 milyon dolar yatırım ile 100 kişiye istihdam sağlanıyor.

Page 114: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

112 TURKISHTIME OCAK 2013

AKIL HOCASIRO AL ATI R

[email protected]

MAKS M M

Niye İş Bankası?İş Bankası’nın “Karşılıklı Çek” reklamını çok beğenmedim ama bankanın yeni ürün geliştirme yeteneğine hayran oldum. Açıkçası “karşılıksız çıkma riski olmayan çek” ne kadar çekici olur onu tam olarak kestiremiyorum ama piyasalar “çek çek” diye inlerken insanlara ciddi bir çözüm sunmak gerçekten takdire şayan. Hele de böylesine yeni bir ürünü manevra gücü oldukça düşük koca amiral gemisi yapınca daha bir takdire şayan oluyor. Reklama gelirsek... Böylesine ciddi ve yeni bir ürünü Çek futbolcunun çeki ile bağlantı kurduran “ucuz” bir mizahla vermenin mantığını bana biri anlatabilir mi? Reklam belki ürünü anlatıyor ama İş Bankası’nın yeni ürün bulma faktörünü itibarına eklemiyor.

Page 115: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 113

En İyi TV Reklamı

1. X-Ray-Fotokopi (Anadolu Sig.)2. THY (Kobe-Messi)3. Bir Milyon Neden (Coca-Cola)4. Sizi Anlarız (Ziraat)5. Tık Tık (TEB)

Kobe ve Messi sıkı iş...THY “global marka olma (algılanma) stratejini” “global” spor sponsorlukları ve bu sponsorlukların iletişimi ile başarılı bir şekilde aktive ediyor. Fayda-maliyet analizinin akıllıca yapıldığı da esin. Barcelona’nın zorunlu olarak bırakılışı üzücü ama Messi ile devam etmek iyi strateji, Barcelona sponsorluğu kadar etkili olacaktır. Bunun ilk kıvılcımını da Kobe-Messi ikilisinin oynadığı son derece “sevimli” reklamda görüyoruz. Reklam biraz uzun ama kısa versiyonları üretilerek de aynı sevimlilik korunup etkinlik

artırılabilir. “Global” arenadaki iletişim kirliliğini yenmek, öne çıkmak ve “güven aşılamak” kolay iş değil. Hele de Türkiye’deki “bütçe” ölçeği düşünüldüğünde...Bu açıdan dünyanın tanıdığı ve hayran olduğu sporcuları “uygun fi yatlarla” kullanmak ve “en iyi” sözcüğü ile THY’ye iliştirmek iyi çalışıyor ve çalışacak. Örneğin şu anda bu fi lmin internette t klanma sayısı tam 60 milyon kişi..Daha ne istiyoruz? Daha önce de dediğim gibi umarım THY Manchester sponsorluğunu bitirmez. Ama bitirirse Van Persie anlaşması Kobe-Messi ikilisinin yanında güzel bir anlaşma olabilir. Haksız mıyım?

REKLAMETRE

nin en i i reklamA A OL

A E

Page 116: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

114 TURKISHTIME OCAK 2013

Müteahhitlik

Fotoğraflar: GÖKHAN GEZİK gokhangez�[email protected]

Page 117: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 115

T ürk müteahhitlerinin 1970 yılından bugüne kadar 93 ülkede 206 mil-yar dolar değerinde 6 bin 500 pro-je üstlenmesi ve bu projelerin yüz-

de 80’inin sadece son 10 yılda gerçekleştirilmesi, Avrupa inşaat sektörünün en tepe örgütü olan FIEC’in dikkatinden kaçmadı. Türkiye Müteah-hitler Birliği (TMB), 2000 yılında tam üye oldu-ğu federasyonun yönetim kuruluna bu yıl, 12 yıl sonra ilk kez Haziran ayında seçilerek sadece Almanya, Fransa ve İtalya’ya tanınmış olan da-imi üyelik ve başkan yardımcılığı hakkına sahip oldu. Türkiye olarak ilk kez yönetim kuruluna girdiklerini açıklayan TMB Başkan Yardımcısı ve Yapı Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Emre Ay-

kar, bu üyelik ile birlikte FIEC Başkan Yardımcısı ve Uluslararası Müteahhitler Birlikleri Konfede-rasyonu (CICA) Kıdemli Başkan Yardımcılığı gö-revlerini de üstlendi. “Türkiye böylelikle birinci lige çıkmış oldu” diyen Aykar, bu üyelik ile birlik-te Türkiye’nin trendleri ve gelişmeleri yakından takip ettiğini, Türk müteahhitlerin pazarlarını genişleterek, gelişmekte olan pazarlara doğru operasyonlarını yönettiklerini belirtiyor. Dışarı-da atak bir ülke olarak tanınan Türkiye, stratejik bölgelere yakınlık, lojistik gibi avantajları nede-niyle ilgi görüyor. Türkiye hala Rusya pazarında faaliyet göstermekle birlikte özellikle Sahra Altı bölgelerde oldukça aktif. Altyapı projelerinde ilk akla gelen ülkelerden biri…

Henüz AB üyesi olmayan Türkiye’nin FIEC’e seçilmesi yeni bir dönemin göstergesi

“TÜRKİYE MÜTEAHHİTLERİ

BİRİNCİ LİGE ÇIKTI”

Son 10 yılda yapılan önemli projeler, atılan adımlarla Türkiye’nin dünya müteahhitlik sektöründe yıldızı parlıyor… Bu olumlu gelişmeler Türkiye’yi, Avrupa inşaat sektörünün en tepe

örgütü olan Avrupa İnşaat Sanayi Federasyonu (FIEC) daimi üyeliğine taşıdı. Üyelikle birlikte Türkiye’nin uluslararası arenada söz sahibi olduğunu söyleyen Türkiye Müteahhitler Birliği Başkan

Yardımcısı ve Yapı Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Emre Aykar, “Henüz AB üyesi olmayan bir ülkenin FIEC’e seçilmesi Türk müteahhitlerin başarılı olduğunun bir göstergesi” diyor…

Emre Aykar, bu üyelik ile birlikte FIEC Başkan Yardımcısı ve Uluslararası Müteahhitler Birlikleri Konfederasyonu (CICA) Kıdemli Başkan Yardımcılığı görevlerini üstlendi.

ESRA KIZILTAN esrak�z�ltan@turk�sht�mederg�.com

Page 118: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

116 TURKISHTIME OCAK 2013

Tüm bu olumlu gelişmeler öncülüğünde Tür-kiye Müteahhitler Birliği’nin 60’ıncı yılında Emre Aykar ile bir araya geldik. Aykar, Türkiye’nin dünya müteahhitlik sektörü içindeki yeri, Türk müteahhitlerin etkinliği, yeni pazarlar ve yeni hedeflerden yola çıkıp; son dönemde Türkiye’nin gündeminde olan kentsel dönüşüm çalışmaları-nı Turkishtime’a anlattı…

Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkan Vekili ve FIEC Başkan Yardımcısı iken Uluslararası Müteahhitler Birlikleri Konfederasyonu (CICA) Kıdemli Başkan Yardımcılığı’na seçildiniz. Bunun Türkiye müteahhitlik sektörünce anlamı nedir?

Türkiye Müteahhitler Birliği yurtdışında pek çok önemli kuruluşa üye. Ancak bunların en önemlilerinden biri Avrupa Müteahhitler Birli-ği (FIEC)’dir. Açıkçası FIEC’e üye olmamız uzun bir zaman aldı. AB üyesi olmadığımız için zor-landık. İlk defa 1998’de müracaat ettiğimiz-de bizi gözlemci üye olarak aldılar, iki yıl son-ra üyeliğe kabul ettiler. Ancak burada farklı bir uygulamaları var. Yönetim kurulu ve icra ku-rulu bulunuyor. İcra kurulunda başkan ve baş-kan vekilleri var. Ülkeleri gruplara ayırıyorlar. İspanya ile Portekiz; Finlandiya, Estonya, Da-nimarka, Norveç, İsveç ile Letonya; Avusturya, Hırvatistan, Slovakya şeklinde gruplara ayrılı-yorlar. Türkiye ise Romanya, Yunanistan, Mal-ta ile Güney Kıbrıs’ın olduğu grupta yer alıyor. Burada Yunanistan bu grubu temsilen yöne-tim kuruluna girdi. Biz öncelikle buna itiraz et-tik. Çünkü bu temsil bizim hakkımızdı. Bunun üzerine 2008 yılında bu ülkeler ikişer yıl rotas-yon yapsın diye bir karar çıktı. Buna göre iki yıl Yunanistan, iki yıl Romanya, iki yıl da Türkiye

başkan yardımcısı olacaktı. Başkan yardım-cılığını direkt kazanmış üç ülke var: Almanya, Fransa ve İtalya. Bizim kurulda ilk iki yıl Güney Kıbrıs başkan yardımcılığı yaptı. Ama biz dur-madık, baskılarımızı sürdürdük. Bunun yanlış olduğunu söyledik. Israrımız üzerine bu yıl tüzü-ğü değiştirdiler ve Türkiye’ye tek başına Alman-ya, Fransa, İtalya gibi başkan yardımcısı olma hakkı tanıdılar. Yani, birinci lige çıkmış olduk.

Peki sizin bu sürece katkınız ne oldu?Ben bu süreç için çeşitli lobi faaliyetleri yap-

tım. Bu çabamı gören arkadaşlarımız benim gö-reve gelmemi istedi ve Haziran ayında FIEC Yö-netim Kurulu Başkan Yardımcılığını üstlendim.

Bu göreve gelmenizin Türkiye’ye ve müteahhitlik sektörüne ne gibi katkıları olduğunu düşünüyorsunuz?

Bu bir itibar ve prestij meselesi... Hala AB üyesi olmamış bir Türkiye’nin temsilcisi Avru-pa Müteahhitler Birliği’nde başkan yardımcı-sı oluyor. Bu da haliyle bir itibar kazandırıyor. Şimdi bu görev sayesinde ben onların yaptık-ları tüm çalışmaların içerisinde oluyorum. Bü-

SEKTÖRDEKİ YENİ TRENDLER>Pazar çeşitlendirme: Libya, Arabistan, Rusya gibi pazarların dışında artık Orta ve K.Afrika, G.Amerika, Uzakdoğu gibi pazarlar takip ediliyor.

>Organizasyon ve hizmet türlerinde değişiklikler: Eskiden önce taşeron sonra müteahhit iken, şimdi ortaklık söz konusu. Taşeron, ana yüklenici, ortak girişim ortağı, yatırımcı şeklinde bir konsorsiyum var.

>Projelerin teknolojik seviyelerindeki değişimler: Konut projelerinin yerini havaalanı, enerji santralleri, metro, raylı sistem, rafineriler aldı.

>Uzmanlaşma ve markalaşma: Şirketler eskiden olduğu gibi birbirinden farklı projelerde yer almak yerine, bugün belli alanlarda uzmanlaşmayı seçiyorlar. TAV, GAMA, ENKA, Yapı Merkezi, MESA kendi alanlarında uzmanlaşmış şirketlere örnek verilebilir…

DÜNYANIN EN BÜYÜK 225 ULUSLARARASI MÜTEAHHİT LİSTESİ

ÜLKE ADETÇİN 51TÜRKİYE 31İTALYA 23ABD 22JAPONYA 13İSPANYA 13G.KORE 11DİĞER 61

Müteahhitlik

Page 119: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 117

tün projeleri, çalışmaları öğrenip burada arka-daşlarımla paylaşıyorum. Onları yönlendirme, ikaz etme, gelecekte olması muhtemel proje-ler için bugünden uyarıda bulunma görevini de üstleniyorum. Ben önemli bir aracıyım. Avrupa ile ortak sorunlarımız var. O sorunlara Avrupa nasıl çözüm üretiyor diye bakıp, Türkiye’ye de uygulama şansımız oluyor.

Peki, sizce bunca yıldan sonra Türkiye’yi bugün üye olarak alma sebepleri nedir?

Bu işte etkin olan kişilerle oturup derdimi-zi anlatmak, biraz baskı yapmak, ısrarcı olmak bizi üye kabul etmelerinde etkili oldu. Türk mü-teahhitlerinin bugün dünyada bir yeri var, bu üyelik de bunun tescilidir.

Türkiye’nin dünyada etki alanı nedir?Türkiye FIEC dışında CICA’ya (Uluslararası

Müteahhitlikler Birliği) da üye. Bu üyelikler sa-yesinde Türkiye çok önemli avantajlar kazanı-yor ve söz hakkı doğuyor. Türk müteahhitle-ri pazarlarını genişletiyorlar, gelişmekte olan pazarlara doğru kayıyorlar. Afrika, Sahra Altı ülkelerde de çalışmaya başladık. Etiyopya’da geçtiğimiz Haziran ayında 1.7 milyon dolar de-ğerinde 400 kilometre demiryolu projesi aldık.

Türk müteahhitlerinin yurtdışındaki etkinliği nedir?

Müteahhitler Birliği’nin geçmişi çok da eski değil. Bugün 150 üyemiz var. Bunların 104 tane-si 1980’den sonra üye oldu. Yani geçmişimiz 25-30 yıla dayanıyor. Aslında biz bu işi, Türkiye’de iş yapan yabancı şirketlerin yanında taşeron-luk yaparak öğrendik. Özal’dan sonra müte-ahhitlik sektörü gelişmeye başladı. Büyük ya-tırımlar başlayınca sektör de gelişti. 1970’den bu yana 93 ülkede 206 milyar dolar değerin-de 6 bin 500 proje yaptık. Türk müteahhitlerin yurtdışı faaliyetlerine baktığımızda 2000’lerde 2 milyar dolarken, son beş yılda 23-24 milyar dolarlarda seyrettiğini görüyoruz.

Büyüme son beş yılda olmuş gibi…Evet öyle denilebilir. Bunun nedenlerine bak-

tığımızda, 1985-2000 arasında iç pazarda edin-diğimiz tecrübe, elemanların yetişmesi, tek-noloji, 2001’de yaşanan mali kriz, içerde durup batmak yerine can havliyle dış pazarlara yöne-lim, hedef pazarlardaki olumlu gelişmelerin et-kili olduğunu söylemek mümkün.

Son dönemde hangi pazarlarda hareketlilik yaşanıyor?

Son 4-5 yıldır bir trend var. Pazar artık çeşit-leniyor. Rusya hala aktif olmakla birlikte Libya, Arabistan gibi pazarlara eskisi gibi ilgi gösteril-miyor. Şimdi Orta ve Güney Amerika, Sahra Altı bölgesi, Uzakdoğu popüler. Bunda uçak sefer-lerinin artışı, direkt seferlerin etkisi çok büyük.

Bu değişimde Arap Baharı etkili oldu mu?Arap Baharı’nın olumlu ve olumsuz iki türlü etkisi oldu. Olumsuz etkisinin en iyi örneği, Libya. Libya pazarı kapandı ve daha birkaç yıl açılmasını beklemiyoruz. Olumlu etkisi ise ülkesinde Arap baharı olmasın diye yatırım yapan ülkeler var. Buralarda inşaat faaliyetleri hızlı şekilde ilerliyor. Suudi Arabistan, Katar bu anlamda iyi örnekler… Yakın zamanda Riyad’da metro inşaatı yapılacak. Uzunluğu 174 kilometre, değeri 20 milyar dolar. Bunun için 238 şirket müracaat etti. Bu şirketler bir araya gelip 35 grup oluşturdular. Bu 35 gruptan da 4 grup seçildi. Bu 4 gruba teklif verme hakkı tanındı. Bu 4 grup içinden biz de bir grup içinde yer alıyoruz. Yabancıların olduğu bir grup içindeyiz. Sonuç, Ocak ayında belli olacak. Suudi Arabistan bu anlamda çok verimli bir bölge. Sürekli demiryolu projesi çıkıyor. Şimdi Mekke, Medine arasında hızlı tren projesi var.

Eskiye göre bugün sektörde neler değişti?Projelerin teknolojik donanımı artık önemli.

Eskiden konut yapardık ama altyapı projelerin-de çok olmazdık ama şimdi öyle değil. Havaa-lanı, köprü, karayolu gibi pek çok inşaat projesi yapıyoruz. Organizasyon ve hizmet ürünlerin-de değişiklik oldu. Eskiden önce taşeron son-ra müteahhit iken şimdi ortaklık söz konusu. Bir ortağımız Litvanya’da konut yapıp satıyor, diğeri Polonya’da iş hanı yapıp kiralıyor… Yani servis de şekil değiştirdi.

Türkiye’nin en önemli gündem konularından biri kuşkusuz kentsel dönüşüm. Siz bu alanda yapılan çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok daha önce yapılması gerekiyordu. Özel-likle 1999 depreminden sonra bu daha da be-lirgin hale geldi. O tarihten bugüne çok fazla bir çalışma yapılmadı ne yazık ki, hep ertelendi. İn-sanların daha güvenli koşullarda yaşaması için binaların güçlendirilmesi şart. Ancak bunları

FIEC NEDİR?

Avrupa İnşaat Sanayi

Federasyonu, 1905 yılında Fransa’da

kuruldu. AB’ye dahil 25 ülke ve 34 milli federasyonu

kapsayan bir tepe örgüt olarak

tanımlanıyor. FIEC’e üye birlikler

bünyesinde 3.1 milyon şirket

bulunuyor. Avrupa inşaat sektörü

toplam GSMH’nin yüzde 9,6’sını oluşturuyor.

Sektörün yarattığı istihdam 14,6

milyon kişi. Bu oran Avrupa’daki toplam

istihdamın yüzde 7’sine denk geliyor. İnşaat sektörünün

lokomotif sektör olarak tetiklediği

yan sektörlerle birlikte yarattığı

istihdam 43,8 milyon kişiye ulaşıyor. FIEC çalışmalarını

başkan yardımcılıklarınca

yönetilen üç ana komisyon ve

bunların bünyesinde yer alan alt

komisyonlarca sürdürüyor.

MÜTEAHHİTLİK PROJELERİNİN 10 YILLIK BİLANÇOSU

YILLAR MİLYAR DOLAR2002 2.42003 4.22004 11.32005 11.62006 212007 24.72008 242009 22.32010 22.32011 19.3

Page 120: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

118 TURKISHTIME OCAK 2013

tek prosedür uygulanmalı. Bu sorunlar çözüme kavuştuğu takdirde sektörde çok daha büyük büyüme rakamları görebiliriz.

Yapı Merkezi olarak yurtiçi ve yurtdışındaki projeleriniz neler? İşlerimizin yüzde 65-70’ini yurtdışı faaliyetleri oluşturuyor. Şu anda Casablanca tramvay hat-tını yapıyoruz. Cezayir’de 25 kilometre uzunlu-ğunda demiryolu yapıyoruz. Suudi Arabistan’da Medine hızlı tren istasyonunu yapıyoruz. Dubai metrosunda çalışıyoruz. Yurtiçinde ise en büyük projemiz Ankara- Zonguldak arasındaki tren hattının rehabilitasyonu. 1930’larda yapılmış bir demiryolu. Türkiye’nin en fazla yük taşıyan hat-larından biri olmasına rağmen teknolojik altya-pısı neredeyse hiç yok. AB 250 milyon euro hibe kredi verdi. Bunun ihalesini aldık. Bizim yaptığı-mız hatla hız 120 kilometreye çıkacak.

Yapı merkezinin büyüme oranları nedir? Biz 47 yıllık bir şirketiz. Hiçbir zaman büyük

bir sıçrama yaşamadık. Grubun cirosu 650-700 milyon dolar civarında. Elimizdeki sözleşmeye bağlanmış iş ise 3,5 milyar dolar.

ULUSLARARASI PAZARLARA AÇILMAYI SAĞLAYAN FAKTÖRLER>1995-2000 yılları arasındaki dönemde iç pazarda büyük altyapı projeleri ve uluslararası finansman konusunda deneyim kazanılması

>Türkiye’deki siyasal ve ekonomik ortamın inşaat sektörü üzerindeki olumsuz etkileri (2001 mali krizi ve yurtiçi yatırımların azalması)

>Hedef pazarlardaki olumlu siyasi ve ekonomik gelişmeler (11 Eylül sonrası petrol fiyatlarındaki artış gibi)

>Türkiye’nin coğrafi konumu ve sosyo-kültürel yapısı

tek tek yapmanız mümkün değil. Hepsini yıkıp yeniden yapmanız gerekiyor. Konutla birlikte altyapı, park, otopark alanlarını da düşünmek, doğru şehir planlaması yapmak gerekiyor.

Önümüzdeki beş yıl için nasıl bir öngörü-de bulunuyorsunuz?

Bir artış olmayacağını, bu rakamlarda seyre-deceğini düşünüyorum. Yüzde 5-10 büyüyerek devam edeceğini, çok büyük bir sıçrama olma-yacağını söyleyebilirim.

Az bir büyüme oranı sanki…İlk anda kulağa öyle geliyor ama dünyaya

baktığımızda da rakamlar aşağı yukarı böy-le. 2007’de 310 milyar dolar, 2008’de 382 mil-yar dolar, 2009’da ve 2010’da aynı kaldı. 2011’de 453 milyar dolara çıktı. Türkiye’deki bu beklen-ti de dünya ekonomisi ile doğru orantılı. Dünya-ya paralel bir tablo çiziyoruz.

Büyüme rakamlarını daha yukarı taşıyacak gücümüz ne olmalı?

Yurtdışı müteahhitlerinin yaşadığı bazı so-runlar var. Bunların arasında en önemlisi hala bazı ülkelerde Türk bankalarının teminat mek-tuplarının geçmemesi. Halbuki işimizin en önemli prosedürü bu. İşe başlamadan önce ve iş başladıktan sonra karşı tarafa teminat mek-tubu vermemiz gerekiyor. Diğer bir sorun ise politik risk sigortası. Türk Eximbank’ın politik risk sigortası kavramını hayata geçirmesi ge-rekiyor. Bunların dışında işçilerle ilgili bir takım sorunlar var. Yurtdışına buradan işçi götürüyo-ruz. İşçinin buradaki haklarının devam etmesi için Türkiye’de sigortalamanız gerekiyor. Diğer taraftan gittiği ülkede de haklarının olması için orda da sigortalamanız gerekiyor. Bunun yeri-ne iki ülke arasında bir anlaşma yapılmalı ve bir

MÜTEAHHİTLİK HİZMETLERİNİN DAĞILIMI (1972-2011)

ÜLKE (%)CEZAYİR 2.9ROMANYA 3KATAR 3.7SUUDİ ARABİSTAN 4.7RUSYA 18LİBYA 12.7TÜRKMENİSTAN 11.4KAZAKİSTAN 7.2IRAK 5.8B.A.EMİRLİKLERİ 3.6DİĞER 26.9

İŞ TÜRLERİNE GÖRE PROJELERİN DAĞILIMI (1972-2011)

PROJE (%)OKUL 3.7İDARİ BİNA 4.4ENERJİ SANTRALİ 4.5PETROKİMYA TESİSİ 5.1TURİSTİK TESİS 5.3FABRİKA 5.9HAVALİMANI 6.5TİCARET MERKEZİ 6.8K.YOLU-KÖPRÜ-TÜNEL 11.4KONUT 11.3DİĞER 33.1

Müteahhitlik

Page 121: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 119

www.riskandgovernanceclub.com

KURUMSAL YÖNETİM VE AİLE ŞİRKETLERİ: SÜREKLİLİĞİ SAĞLAMAK

CORPORATE GOVERNANCE AND FAMILY BUSINESSES:

ENSURING THE SUSTAINABILITY

Page 122: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

B ir öğlen vakti, Maslak’taki ofi-simin penceresinden bakıyo-rum. Telaşlı iş insanları kala-

balığı, öğle yemeğinden dönüyor. Az sonra her biri tekrar işlerinin başına dö-nüp masalarına oturacaklar. Her biri, şirketleri için farklı bir potansiyel vaat ediyor. Aralarından kimileri için gele-cek planları yapılıyor, kimilerine “gele-ceğin genel müdürü” diye bakılıyor. Ba-zıları ise iş dünyasında başarıya giden kapının anahtarını bir türlü bulamamış, elindeki karmaşık yumağa bakıyor, ba-kıyor. Pencereden bakarken bana bun-ları düşündüren şey ise yakın zamanda okuduğum bir araştırma.

Lyon’daki ESDES Yönetim Fakültesi bünyesindeki Institut Psychanalyse et Management’ın Mayıs 2012’de yayınla-dığı araştırma, üstün zekanın profes-yonel başarı üzerindeki etkilerini in-celiyor. Araştırmanın sahibi iki bilim adamı Dominic Drillon ve Georges Botet Pradeilles, yaptıkları bu ilginç çalışma-yı “Üstün zekalıların organizasyonlarda yeri var mı?” başlığı ile sunmuşlar. Ge-çen Eylül’de Drillion ile yaptığım sohbet sırasında, insan kaynakları kariyerim boyunca karşıma çıkan olayları düşün-düğümde, üstün zekanın her zaman üstün başarıya eşit olmadığını gördü-ğümü söylemiştim.

Son yıllarda, sosyal, duygusal, görsel, sayısal gibi farklı zeka tipleri tartışılıyor. İnsan zekasının farklı alanlarda yük-sek olabileceği ve kişinin hangi alan-da yüksek bir zekaya sahip olduğunu bilmesinin başarıya ulaşmasına katkı-da bulunacağı savunuluyor. Drillon ve Pradeilles’in araştırması ise, IQ’yu temel alan bir araştırma. İki bilim adamı, “üs-tün zekalı” olarak tanımlanan insanla-rın, olayların veya nesnelerin özellik-lerini ve birbiri ile ilişkilerini anlamak konusunda ortalamanın çok üzerin-de bir kavrama yeteneği gösterdikle-rini ve yapılan psikometrik ölçümlerde bu kişilerin zekasının nüfusun yüzde 99’unun üzerinde olduğunun görüldü-

İŞ HAYATINDA 140’LA GİTMEK

Pınar AkkayaGRAS SAVOYE SIGNATUREİNSAN KAYNAKLARI DANIŞMANLIK HİZMETLERİ YÖNETİM KURULU DANIŞ[email protected]

IQ’lu insanını aradığınızda bulacağınız net bir cevap yok: IQ testleri yaş ve öl-çüm metodu olarak farklılık gösteriyor. Dolayısıyla IQ sonuçları da değişken-lik gösterebiliyor. Bu nedenle Guinness, 1990 yılından itibaren “En Yüksek IQ” kategorisini Rekorlar Kitabı’ndan çı-kardı.

Yine de, şöyle bir etrafımıza bakar-sak kimleri gördüğümüzü söyleyeyim: 2012’de 13 boyutlu bir testte IQ’su 198 olarak tespit edilen Abdesselam Jello-ul, ileri düzeyde bir IQ testinde en yük-sek skoru almış kişi kabul ediliyor. Onu 197 ile olağanüstü matematik ve dil ye-teneği ile harika çocuk William Sidis ve 195 IQ sahibi “Amerikan’ın en akıllı adamı” olarak anılan Christopher Lan-gan izliyor. Yüksek IQ’lar arasında, 190 ve 187 ile iki satranççı, Gary Kasparov ve Bobby Fischer var. Albert Einstein’ın IQ’su 160 olarak biliniyor.

Zeka başlı başına ilginç bir olgu. Üs-tün zeka veya dahilik ise paketin için-de başka birçok şeyi daha barındırıyor. Drillon ve Pradeilles’in araştırmasına konu olan grup, IQ skoru 140ıin üzerin-de olan grup, yani deha sınırı.

Dahi deyince birçoğumuzun aklına müzik, resim, bilim dünyasından isim-ler gelir. 4 yaşından itibaren beste yapıp 6 yaşında Viyana Kraliyet Sarayı’nda konser veren Mozart, 12 yaşında Bach’ın bütün füglerini hafızasından çalabilen piyano virtüözü Franz Liszt, 8 yaşında ilk ünlü tablosu Il Picador’u ya-pan Picasso, 8 yaşında matematik te-oremleri ispatı ile uğraşan, hesap ma-kinesinin mucidi Blaise Pascal bu ünlü isimlerden sadece bazıları. Işıltılarla dolu bir dünya!

Ne var ki, Drillon ve Pradeilles, araş-tırmalarında madalyonun karanlık yü-zünü de anlatıyorlar: Birçok dahi, psi-kolojik olarak son derece hassas bir yapıya sahip. Müthiş zihinsel yetenek-lerinin ve yaratıcılıklarının ötesinde, ruh durumları gel-gitlerle dolu. Toplu-ma uyumda, normlar içinde yaşamak-

ğünü söylüyor. Hemen ardından da, vu-rucu soruları soruyorlar:

Acaba bu farklı durum, bu kişilere eğitim ve iş hayatında başarı olarak geri dönüyor mu?

Şirketler, bu “genel profilin dışında” kalan yetenekleri değerlendirmeyi be-cerebiliyorlar mı?

Bu kişiler bu farkı başkaları ile pay-laşmaktan keyif alıyor ve üstün zeka-larından kişisel bir mutluluk duyuyor-lar mı?

Bu ilginç soruların cevaplarına geri dönmeden önce, size IQ hakkında biraz bilgi vermeme izin verin: Kişinin IQ sko-ru, zihin yaşının takvim yaşına bölünüp 100 ile çarpılmasıyla elde edilen rakam. 100, kişinin zihin yaşının, takvim yaşı ile denk olduğu durum olduğundan, IQ’yu ölçen testlerin hepsi 100’ü “ortalama insan zekası” olarak kabul ediyor; dola-yısıyla 100’un üstü “normalin üstünde zeka”, 100’un altı da “normalin altında zeka” sayılıyor. Yetişkin IQ testlerinde 70’in altı zeka geriliğini, 140’ın üstü ise dahilik durumunu anlatıyor.

IQ’yu ölçen bir dizi farklı test var; Bu-nunla beraber, dünyanın en yüksek

120 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 123: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

ta ciddi şekilde sıkıntı çekiyor, üstelik hayatları boyunca çeşitli kişisel sorun-larla boğuşuyorlar. Zekaları zamandan ve mekandan bağımsız hareket eden bu insanlar, zaman zaman “gerçekliği” gözden kaçırabiliyorlar.

Gelelim şirketlere... Eğer IQ’nuz 140’ın üzerindeyse, günümüzün şirketlerinde çalışmak acaba ne demek? Drillon ve Pradeilles, araştırmalarında şirketler-deki dehalar üzerine bakın neler tesbit etmişler:

Üstün zeka insanı “süper kahraman” yapmıyor. Şirketler, üstün zekalı ça-lışanına gereken yolu açmaz ve onun kendi standartlarında bir alanda çalış-masını ve üretmesini sağlamazsa, o ça-lışanın eşsiz potansiyelinden yararlan-maları ne yazık ki mümkün olmuyor. Deha, ancak başkaları tarafından yol açılınca yeşeriyor.

Anlama ve tepki verme hızları normal zekada çalışanlara göre çok daha fark-

leyen, hiyerarşik ve görece yavaş or-tamlar oluşturmayı tercih ediyor. Aşırı sorgulama veya aykırılıktan çok, uyum ile artı değer yaratmak üzere yapılanı-yor. Böyle bir durumda dahi çalışan, ya kendini disipline ediyor ve politik dav-ranmayı seçiyor ya da kendi kurduğu sistemin bekçisi haline geliyor; ancak her iki durumda da üzerinde ciddi bir stres oluşuyor.

Bu ilginç araştırma üzerinde ben bi-raz daha düşüneceğe benziyorum.

Doğru olan şu ki, 140 IQ’lara ofislerde her gün rastlamıyoruz. Ancak, bu na-dir şansa sahip olan şirketlerin, üstün zekalı çalışanlarının yaratabileceği o müthiş farkı fark edip onları “norma-lize” etmeye çalışmak yerine, bu istis-nai durumu kişisel ve kurumsal başa-rıya dönüştürmeleri daima mümkün. Unutmayın: İş hayatında 140’la gitmek kolay değil, yollar kusursuz yapılmış olmadıkça.

lı olan üstün zekalı çalışanlar, bazen or-ganizasyonlarda konuşabilecekleri ve fikirlerini paylaşabilecekleri insan bula-mıyor ve izole oluyorlar. Bazen bu durum onlar için bir çıkmaz haline geliyor.

Tıpkı şirketlerdeki üst düzey roller gibi üstün zekalı çalışan da şirkette-ki varlığını korumaya ihtiyaç duyuyor; aksi halde güç oyunlarının kurbanı olu-yor. Dolayısıyla şirket içindeki dengele-re dikkat etmesi ve oyunun kurallarını gözden kaçırmaması önemli.

Üstün zekalı çalışanlar yüksek öngö-rüleri, sorunları hızlı çözmeleri ve pra-tik yaklaşımları ile şirket sonuçlarına son derece önemli etkiler yapabilen ça-lışanlar. Ancak, yaklaşımları çoğu za-man diğer çalışanlara tuhaf gelebiliyor. Söz konusu sanat olduğunda üstün ze-kalı kişi bu tuhaflıktan beslense de, söz konusu bir şirket olduğunda aldığı tepki çok da olumlu olmayabiliyor.

Şirketler daha çok konformizmi bes-

OCAK 2013 TURKISHTIME 121

Page 124: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

122 TURKISHTIME OCAK 2013

Column

I am looking outside the window of my office at noon time. Busi-ness people are coming back

from the lunch break in a hurry. Very soon, they will go back to business, taking their place at their desks. Each of them has a different potential for their company. Companies have fu-ture plans for some of them, some are seen as “the future GM” of their com-pany. And some have failed to find the key to success in the business world they look at the puzzle in front of them in confusion. What makes me think all these, staring at the crowd, is a research I have recently read.

The research that has been done in May 2012 by the Institute Psy-choanalyse at Management of ES-DES Business School in Lyon is an exploratory work, on the effects of superior intelligence over the profes-sional success. Dominic Drillon and Georges Botet Pradeilles, two scien-tists who have done this interesting research, have entitled their work as “Do the gifted have their place in the organisations?”During a discussion with Drillion last September, I have told him that, during my career in HR, I have seen that being gifted does not always equal to corporate success.

In recent years, new terms are used to define various types of intelligence: Social, emotional, visual, digital intel-ligence are those we frequently come across. Theory says that human in-telligence can be high in a number of different areas for every individu-al and that if the person knows which area this is, it might be a success fac-tor for this individual. The research I have mentioned above focuses on IQ as the type of intelligence. Drillon and Pradeilles state that gifted people demonstrate a relatively visible ease in understanding the characteris-tics and relations between things and chain of events. Also, these people’s

is “above average intelligence”, while below 100 is “under average intelli-gence”. In the IQ tests, an adult with an IQ level below 70 is considered as a mentally challenged person and one with an IQ level above 140 is consid-ered a genius.

There is a number of tests that measure IQ; however, if you ask who in the world the person with the high-est IQ is, you will not get a clear an-swer: IQ tests differ based on age and measurement methods, so are the IQ scores. That is why Guiness has re-moved “The Person with the Highest IQ” from its Book of World Records in 1990.

Let us, however, take a look around and say who we see: Abdesselam Jel-loul, who scored 198 in an advanced IQ test measuring 13 dimensions of in-telligence in 2012, is accepted as the highest IQ ever to be scored. He is fol-lowed by the child prodigy William Si-dis with his score of 197 and his ex-ceptional mathematic and linguistic abilities and Christopher Langan who is considered as the most intelligent man in America with his 195 IQ score. We also have Gary Kasparov and Bob-by Fischer, with 190 and 187 IQ scores, respectively. Albert Einstein is known to have a 160 IQ score.

The intelligence is an interesting plot in itself. Moreover, the superior intelligence or the genius comes with several other things in the package. The group subject to Drillon and Pra-deilles’s research is the one with 140+ IQ levels; that is, the “genius” treshold.

When we talk about the genius, many of us remember names from the history of music, art, or science. Mozart who started composing when he was 4 and who gave concerts in Vi-enna Royal Court at 6, Franz Liszt who could play all the fugues of Bach from memory at 12, Picasso who paint-ed his famous Il Picador at 8 or Blaise

DRIVING ALONG AT 140 IN THE BUSINESS WORLD

psychometric results show that they form the upper 1% of the whole popu-lation in intelligence level. Then, Dril-lon and Pradeilles come to some cru-cial questions:

Is this difference a key factor to succeed in education and profession-al life?

Do the organisations know how to benefit from their gifted employees, who are not necessarily in harmony with the general profile in the com-pany?

Does this gift generate a personal satisfaction in relation with the per-formance and can one share it with others?

Before coming to the answers of these interesting questions, let me give you some information around IQ: A person’s IQ score is calculated by di-viding his mental age by his chrono-logical age and multiplying it with 100. As 100 is the result where the per-son’s mental age equals his chrono-logical age, almost all the test meas-uring IQ accept 100 as the average level of intelligence; hence above 100

Pınar AkkayaGRAS SAVOYE SIGNATUREHUMAN CAPITAL EFFECTIVENESS SERVICES MANAGING [email protected]

Page 125: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 123

Pascal, the inventor of the calculator, who was busy demonstrating theo-rems at 8. A world of glitter!

Nevertheless, Drillon and Pradeilles tells us also about the dark side of things: Many of them have an ex-tremely fragile psychological state. Beyond their exceptional intellectual capacity and extreme creativity, they suffer from serious mood swings. They have trouble in living in harmo-ny with others and in fitting into the societal norms; besides fighting with personal problems during their lives. Those people, whose intelligence act independently from time and location, sometimes overlook the reality.

Then, how about the life in the com-panies? What does it mean to work in

today’s companies if you have a 140+ IQ? Let us see what Drillon and Pra-deilles have found in their research:

A high intelligence does not make a person a “superhero”. If the com-panies don’t open the necessary road for their gifted employees and don’t make sure that they work in a high-standard environment, it becomes unfortunately impossible to take ad-vantage of their exceptional poten-tial. The gift only becomes beneficial if others recognize and create oppor-tunities for it.

The gifted who have a faster un-derstanding and quicker response time have sometimes trouble in find-ing people to speak to in the organi-sations for sharing insights and opin-

ions; they consequently become isolated. Often, this becomes a dead-lock.

As it is the case with the senior po-sitions, the gifted need to protect their position in the company; otherwise becomes the target of power games. Therefore, it is important to watch the company dynamics and not to over-look the rules of the game.

With their high ability to foresee, their speed to provide solutions and their practical approach, the gifted are able to make substantial impact on company’s results. However, their approaches or attitudes may some-times seem awkward to others. When it is about art, this awkwardness may feed creativity; although in a corpo-rate environment, the reaction is not always positive.

Companies usually prefer to build hi-erarchical and relatively slow environ-ments that promote conformism; they structure in order to create added value

through agreement and accord-ance rather than contradiction or over-inquiring. In this case,

the genius either disciplines him-self and chooses to conform or be-

comes the gatekeeper of the systems he created; in both cases he pressuriz-

es himself. It seems that I will think further

on this interesting research.It is true that we do not come

across the 140+ IQ everyday in business life. However, com-panies who are lucky enough to have this great opportuni-

ty need to be aware of the exceptional difference

the genius can create. Instead of trying to “normalize” them, it

is possible that they turn this into a personal

and corporate success. Nev-er forget: It is not easy to drive

along at 140 in the business world , unless you have smooth roads.

Page 126: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

K urumsal yönetim, sürekli-liğin bir gerekliliği. Aile şir-ketleri gelecekte de var olacaklarsa, herhangi bir

vizyonla, herhangi bir ölçekte, herhangi bir sektörde kendi sürekliliklerini garan-ti altına almaları gerekiyor. Bu da ku-rumsal yönetim ilkeleriyle, yaklaşımıy-la, kurumsallaşmayla mümkün. Arama Katılımlı Yönetim Danışmanlığı Kurucu Yöneticisi Babüroğlu, şirketler başarılı oldukça daha da önemli hâle gelen ku-rumsal yönetimi anlatıyor...

R&G CLUB: Siz bugüne kadar irili ufaklı çok sayıda şirkete, aile şirketine danışmanlık verdiniz. Kurumsallaşma anlamında, kurumsal yönetim anlamında aile şirketlerinin karşısındaki en büyük engelleri anlatır mısınız?

Tabii, bir defa aile deyince aileyi anla-mamız lazım. Bir kurucunun veya kuru-cuların ailelerinden bahsediyor olmamız lazım. Kurucu bir defa, şirketi büyüdük-çe her şeyi yapabilen, başarılı olan bir anlayış içerisinde, bir zihniyetle kendi geleceğine ve yönetimine yaklaştığı için belirli bir zamandan sonra en önemli en-gel yine kendisi oluyor. Kurumsal yöne-timin önündeki en önemli engellerden bir tanesi kurucunun kendisi olabili-yor. Şimdi bu devretme meselesi... İkin-ci, üçüncü nesillere devretme meselesi... Bunu doğru zamanda, doğru şekiller-de tetiklemiyorsa, tetiklenemiyorsa, çok ciddi bir risk teşkil ediyor kendi başına. Bunun yanında yine aile üyelerinin, ken-di ailesinin üyelerinin nasıl bir rol alaca-ğını... Sermayedar olarak mı devam ede-cekler? Yoksa yönetime girecekler mi?

“EN KRİTİK RİSKLER STRATEJİK VE İNSAN RİSKLERİ”Türkiye’nin önde gelen danışmanlarından Oğuz Babüroğlu, bugüne kadar çok sayıda aile şirketine danışmanlık vermiş önemli bir isim. Arama Katılımlı Yönetim Danışmanlığı Kurucusu Babüroğlu, aile şirketlerinin gelecek için bir vizyon tayin etmeleri adına kurumsal yönetimin neden önemli olduğunu anlatıyor…

Yönetimin hangi kademelerine hangi şartlarla girecekler? Bunlarında zama-nında belirlenmemesi çok kritik engel-ler, hatalar ortaya çıkartabiliyor. Bir de tabii, içinde bulunduğu işletmenin, şir-ketin tüm işlevlerinin gerekli sofistikas-yon ile gerekli sistemlerle oturtulması lazım. Burada da bu sistemler ve kural-lar zaman alan şeyler. Farklı bir... Kuru-cunun genelde kendi ilgi duyduğu işin işlevleri, ticari tarafı, üretim tarafı, bun-lardan çok farklı bu sistemlerin kuru-lup oturtulması. Buna zaman ayırması veya bununla ilgili danışmanlık alma-sı, bu işlevlerle ilgili yeni profesyonelleri kadrosuna katması başka bir engel. Yani bu sistemleri zamanında düşünemiyor-sa ve zamanında devreye sokmuyorsa, başka bir engel. Bir üçüncü konu, bu se-fer gelecekteki risklerin, stratejik riskle-rin, krizlerin yine kendi bakış açısındaki birtakım körlüklerden dolayı bu geleceği

yeterince şekillendirememe, tehditlere karşı pozisyon alamama... Bu da üçün-cü bahsedebileceğim bir alan. Son ola-rak da, belki sistemlerle birlikte de söy-lenebilir ama bir uyum meselesi var. Bir uyum ve sorumluluk. Yani mevzuatla-ra, gelişen yeni kanunlara veya sektörün içinde oluşan yeni teşviklere, fırsatlara... Bunları da zamanında öğrenip ya uyma-sı... Türk Ticaret Kanunu, Türkiye’de tica-ret yapmayı, iş ortamlarını çok ciddi bir şekilde değiştiren bir kanun.

R&G CLUB: Kurumsal yönetimi hayata geçirebilmek duygusal bazı engeller de var. Rasyonel olarak kabul ediliyor ama duygusal olarak engellerle karşı karşıya kalınıyor. Kabul etmek bunu zor olabiliyor. Bu noktada tavsiyeleriniz neler?

Şimdi, kurucuların ve kurucu ailesi-nin belirli bir noktadan sonra, yani ku-

124 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 127: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

ruluşundan belki 10-20 sene sonra ken-di gelecekleriyle alakalı, kendi ailelerinin geleceğiyle alakalı ve şirketlerinin ge-leceğiyle alakalı birtakım farkındalık-larının artıyor olması lazım. Yani, 10-20 sene, 30, 40, 50 yaşlarına geldiği zaman kurucu, “ne kadar daha yaşayacağım”, “nereye kadar”, “yapmak istedikleri-mi yaptım mı”, “biriktirmek istedikleri-mi biriktirdim mi”, “burada yaratmış ol-duğum ürün ve hizmetler, bu iş ne kadar devam etmeli, ne kadar devam edebi-lir” ve “karar mekanizmaları nasıl olma-lı”... Dolayısıyla kendi kendine düşün-ce ve muhakeme sürecine başlaması lazım. Bunu tabii, kolaylaştıracak bir-takım araçlar var. Bu araçlar da aslın-da çok iyi bilenen, bir aile toplantısı, aile meclisi, ailenin birbiriyle iş ve aile ko-nularını değerlendirmeleri, çocukların ne yapacaklarını, eğitimlerini ve han-gi şekilde servetlerini ve hissedarlıkla-rını... Bu roller de farklı çünkü bir yan-dan üretmiş oldukları artı bir değer var, bir servet var. O servetin sürekliliği ve değerlendirilmesi, nesillerden nesillere geçmesi, belki vakıfların kullanılıp va-kıf vasıtasıyla topluma katkıda bulunul-ması konuları var. Bir de işin, yönetimin de, o yönetimin özellikle yönetim ku-rulu bazında, yönetim kuruluna doğru yetkinliklerin girmesini sağlama... Yeni Türk Ticaret Kanunu’yla beraber bağım-sız yönetim kurulu üyeleri de yönetim kurlarına girebildikleri için... Daha evvel de tabii mümkündü ama çok daha farklı birtakım imkanlar var. Yönetim kurulu-nu doğru düzgün çalıştırmaları fevkala-de önemli. İnsan seçme konusunda ilgi-lerini ve bilgilerini ve deneyimlerini çok geliştirmeleri gerekli. Çünkü artık “rast-ladığım, okulda beraber okuduğum ar-kadaşlarım, bunlarla birlikte işi yürütü-rüm” olayından, büyüdükçe, geliştikçe iş doğru “competence”ların, tüm dün-yadan,.. Gerçekten Türkiye’nin geldiği bu aşamada görüyoruz ki iki saat uçak me-safesiyle, İstanbul’dan herhangi bir et-rafımızdaki bir ülkeye, 400 milyon nüfus var. İran’ katmıyorum, Rusya’yı katmı-yorum. Bir de onları kattığımız zaman son derece geniş birpazar söz konusu.

R&G CLUB: Aile anayasasından profesyonel yönetime, sözünü ettiğiniz iyi örneklerin izlenmesinden danışmanlık almaya pek çok araç var kurumsal yönetimi hayata geçirmek için. Peki, kurumsal yönetimin aile şirketlerine nasıl katkısı var? Ne gibi faydalar sağlıyor?

En önemli faydası, geleceğin ve sü-rekliliğin, var olmanın garantisi. Böyle bir garanti, bir sigorta en kritik faydalardan bir tanesi bu. İkinci önemli fayda, yeni ortakların girebilmesi. Ya halka açıla-rak küçük ortakların ya da iş birlikleriy-le, birleşmelerle yatay olarak veya hatta yabancı iş birlikleriyle, yabancı şirket-lerle güç birleştirme, “joint venture”lar yapma, burada da kurumsal yönetim, yönetişim, iyi yönetim kuralları fev-kalade önemli. Bunları ne kadar halka açılmanda veya bir ortaklığa girmeden evvel oturtmuş oluyorsa, yani rapor-lamasını, açıklığı, hesap verebilirliği, bu sorumluluğu, adil davranmayı, yeterin-ce katkı alabilmeyi, gerek diğer ortak-lardan gerekse yöneticilerden katılımı sağlamayı, gerekse tabii ki diğer iddia sahipleri ve paydaşlardan onları da tat-min edici bir şekilde yönetim unsurlarını ve sistemlerini oturtuyorsa, bu gerçek-ten de Türkiye’den de çıkan firmala-rın, Avrupa ve Amerika’daki örnekleri gibi, yüzyıllar boyunca devam etmesi-ni mümkün sağlayacak. Bu da hem eko-nomiye katkı hem istihdama katkı hem de tabii kurucuların ve diğer hissedar-ların kazanç sağlamalarını ve o kazanç-larla da yeni yatırımlar yapmalarını sağ-layacak. Burada belki de aile içerisinde yatırım iştahının bir anlamda takip edil-mesini gündeme getirmemiz lazım. Yani, “Ne zaman bu iştah, yatırım, büyüme iş-tahı kesiliyor, kesilecek?” “Üçüncü je-nerasyona gittiği zaman” diyor genel-de araştırmalar. Kurulmuş işletmelerin yüzde 10-20’si ancak ayakta kalıyor.

R&G CLUB: The Risk and Governance Club, adından da anlaşılacağı üzere sadece kurumsal yönetimi değil, risk yönetimini de önemsiyor ve oraya da odaklanıyor. Aile şirketleri açısından

bakacak olursak, birincisi, “aile şirketleri risklere daha açıktır” diyebilir miyiz? İkincisi, risk yönetiminin aile şirketleri yönetimi açısından önemi nedir?

Şimdi, risk deyince benim aklımda bir stratejik risk var, bir finansal risk var, bir operasyonel risk var, bir düzenlemeler-le ilgili riskler var. Bir de insan riskle-ri var. Bu beş alana baktığımızda, yani stratejik, finansal, operasyonel, mevzu-at veya İngilizce tabiriyle “compliance” ve insanlar. Bunların içerisine baktığı-mız zaman en kritik risklerin stratejik ve insan riskleri olduğunu düşünüyo-rum. Sonuçta finansal ve operasyonel riskler gerekli denetim mekanizmala-rıyla da... Yeterince “know-how” da var burada zaten. Gerek danışmanlık şir-ketlerinde, gerekse şirketler kendi iç-lerinde de her türlü denetim sistemleri-ni, gelişim sistemlerini oturtabiliyorlar. Stratejik risk, bütün dünyada da gör-düğümüz gibi... Bu tür şirket batışları-nı Avrupa ve Amerika’da da, hatta ülke batışları bile söz konusu. Bunlar tama-men bana göre, benim anlayışıma göre stratejik risklerden ortaya çıkıyor. Bun-ları öngörebilmek, bunları geliştirebil-mek, o girişimcinin iç görüsü ve doğ-ru bildiği birtakım “competence”ları, doğru bildiği işleri, o yetkinlikleri işi-ne dönüştürme yeterli değil. Dolayısıy-la stratejik riskler, oradaki krizleri ön-görebilmek veya sektörün kurallarının değişimini erken görüp ona göre yatı-rımları yapabilmek çok kritik. Diğeriyse insan riskleri. Görüyoruz ki, ben birkaç yönetim kurulunda da görev yapıyo-rum. Ailenin kültürüyle tepe profesyo-nellerinin kültürleri her zaman uyuş-muyor. Bazen bir şeyleri bekliyorsunuz. Çok ulusludan bir yönetici transferi ya-pıyorsunuz. Bekliyorsunuz ki çok ulus-lunun sistemlerini getirecek, onları ku-racak, stratejik planlama yapacak, satış sistemlerini oturtacak, doğru düzgün yönetişim ilkelerini tüm gruba yaya-cak. Halbuki bu tür bilgilerle donatılmış olarak... Yani bu sistemleri geliştirmek üzere donanımlı gelmiyor çok uluslu-lardan. Hep hazıra konmuşlar.

OCAK 2013 TURKISHTIME 125

Page 128: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

C orporate governance is a requirement for sustaina-bility. If the family busines-ses want to survive in the

future, in order to survive, they have to secure their own sustainability. This is possible only with corporate governan-ce principles, approach and institutio-nalization. So it becomes more and more effective when it comes to the vi-sions for the future. Oguz Baburoglu, one of the leading consultants in Tur-key, tells about the importance of cor-porate governance...

R&G CLUB: You have provided consultancy services to a lot of large and small family businesses. What are the biggest obstacles that family businesses face regarding institutionalization and corporate governance?

First of all, when speaking of “family”, we must understand what family me-ans. We must realize that we are talking about a family or multiple families with a single or multiple founders. Let’s be-gin with a single founder. Let’s leave the multiple founders aside for a moment. In this case, because the founder him-self approaches his future and manage-ment with a mindset that he can do any-thing and become successful once his business grows, he himself becomes the most important obstacle after a certa-in amount of time. One of the most im-portant obstacles corporate manage-ment faces can be the founder himself. The issue of passing on...If passing on the business to second or third gene-rations does not trigger this at the right

“THE MOST CRITICAL RISKS ARE STRATEGIC AND HUMAN RISKS”Oguz Baburoglu, one of the leading consultants in Turkey, is a reputable man who provides consultancy services to various family businesses in Turkey. Baburoglu, the Founder of Arama, tells why is corporate governance so important, in order for family businesses to determine a vision for the future....

time and in the right manner, if it cannot be triggered, it poses as a serious risk on its own. In addition, if you don’t determi-ne the role of your family members...Will they be investors or a part of the mana-gement? What will their positions and conditions within the management be? If these are not determined in a timely manner, very critical obstacles and er-rors could be faced. Also, one has to es-tablish all the functions of the business taking advantage of the necessary sop-histications and systems. Working on these systems and rule stake time. It’s different. There are different functions, commercial aspects, production aspects of the founder’s business. Establishing the systems I mentioned is very diffe-rent from that. For the founder to make time for this, to receive consultancy or to transfer professionals to work on this is yet another obstacle. I mean, if they don’t see the need for these systems and put them into effect on time, that will be another obstacle. The third point is this: In case of future risks, strategic risks, crises they may not be able to shape the future or take measures against pos-sible threats, because of the problems with their own perspective. That is the third point I can mention. Finally, we can mention this within the context of the systems as well. There is an adjustment problem. Adjustment and responsibility. This means to understand and adjust to legislations, new laws or to incentives and opportunities within the sector. One has to get a hold of and adapt to these on time.Turkish Commercial Code makes critical changes in trading and the busi-ness world in Turkey.

R&G CLUB: Mr. Oguz, sure enough, there are some systems and tools to overcome these obstacles. Like the seminars organized by your company Arama. I will come to that later but what I want to ask you now is this: It seems that in family businesses, while putting corporate management in effect or adapting to it, there can be some emotional obstacles. They are regarded as rational obstacles but there are emotional obstacles as well. It can be hard to accept. What advice can you give about this?

Well...After a certain amount of time, maybe 10-20 years after having estab-lished the business, the founder and the founder’s family have to raise their awa-reness about the issues regarding their families’ and the company’s future. In 10 to 20 years, when the founder is

30, 40, 50 years old, he wonders:”How much longer will I live? Have I done everything I wanted to do? Have I sa-ved enough? How long should my pro-ducts and services last? How long could they last? How should he decision-ma-king mechanism work?”So, in a sense, they have to start thinking and weig-hing things. Of course, there are tools to make this simple.

These are well-known tools. A family meeting, a family council could be held to discuss work and family matters as a family, to determine what the children will do, their education, and how they will hand e their wealth and shares. The-se roles are different as well. Because on one hand, there is a surplus value, a for-tune, the sustainability and the utilizati-on of that fortune, passing it down from

126 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 129: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

generation to generation, and the issue of contributing to society through foun-dations. On the other hand, there is the management side of it. Especially re-garding the board of directors. It is cru-cial to provide the board with the right authority. With the New Turkish Com-mercial Code independent board mem-bers can also take part on the board. Of course, they were able to in the past as well but there are every different oppor-tunities now. It is very crucial that the board is properly run. They have to de-velop their interest, knowledge and ex-perience when selecting people, beca-use you get rid of the mindset that you can run a business with your classma-tes, only when you grow and develop your business. The right competencies from all over the world… We can see that Turkey has made progress. With a two-hour flight from Istanbul to any neighbo-ring country, you can reach 400 million people. I’m not including Iran and Russia. There is an even more extensive market when we include them.

R&G CLUB: Let’s take all of these into account. There are a lot of tools to establish corporate management: The Family Constitution, professional management, following good examples or getting consultancy services. What good does corporate management offer to family businesses? How is it beneficial?

Most importantly, it is a guarantee for the future, sustainability and survival. Such a guarantee, an assurance is one of the most crucial benefits. The second one is that it helps with the addition of new partners or minority shareholders via public offerings, collaborations, mer-gers, horizontal mergers or joining forces with foreign companies and joint ventu-res. Corporate management, corpora-te governance and good management rules are very important at this point as well. If they can do these without pub-lic offerings or partnerships,...If they can establish reporting, transparency, acco-untability, responsibility and fairness, if

they can get enough incentives, if they can get both partners and executives and also the claimants and shareholders to participate, and set the administrati-ve elements and systems properly, then, businesses in Turkey can also opera-te for centuries, just like the busines-ses in Europe and the US. This will cont-ribute to the economy and employment, help the founders and other sharehol-ders to make profit and allow them to make new investments with that pro-fit. At this point, maybe we should men-tion the follow up of the investment ap-petite within the family. When will the appetite for new investments and more growth be lost? According to research, when the third generation steps in, only 10 or 20 percent of the established busi-nesses survive.

R&G CLUB: Mr. Baburoglu, as the name suggests, The Risk and Governance Club focuses not only on corporate governance, but also risk management. First of all, can we say that family businesses are more open to risks? And secondly, what is the importance of risk management for family businesses?

Well, when you say risk, I think of a lot of risks: Strategic risks, financi-al risks, operational risks, regulatory risks and human risks. When we look at these five categories, we have stra-tegic, financial, operational, regulatory, or we can say “compliance”, and hu-

man risks. In my opinion, among these risks, the most critical ones are strate-gic and human risks. With the neces-sary control mechanisms, financial and operational risks can be… Well, the-re is enough know-how here. Compa-nies can establish control systems and development systems on their own or working with consultancy compani-es. Strategic risks, as there are a lot of examples in the world, cause busines-ses to fall apart in the US or in Europe. They even cause countries to fall apart. In my opinion, the reason behind this is strategic risks. The insight of the ent-repreneur and their ability to use the-ir competence for the job is not enough to foresee these risks and to work on them. So, the strategic risks are critical in order to foresee the crises or to notice the changes in the sector’s rules in ad-vance and to invest accordingly. The ot-her one is human risks. We have seen, as I’m a member of a couple of execu-tive boards, that the family culture and top executives’ culture can be different. You have expectations.

You transfer someone from a mul-ti-national company. You expect him to bring the systems of that multi-natio-nal company, establish those systems and do strategic planning, establish sa-les systems, teach the group the rules of governance. But they don’t possess that kind of knowledge. They are not compe-tent enough to develop these systems. They are mostly free riders.

OCAK 2013 TURKISHTIME 127

Page 130: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

G eçen ay Uzakdoğu gezimin bir parçası olarak Tayland’ı ziyaret ettim. Tayland’a 15 yıldır ilk gi-

dişimdi ve Fitch Ratings’in Türkiye not artırımıyla aynı zamana denk geldi. Bu sayede Tayland’ı derecelendirme pers-pektifinden gözlemleme şansı buldum. Bilindiği gibi Ülke ratingleri hükümet-lerin diğer ülke hükümetlerine kıyasla temerrüde düşme olasılığının ifadesi-dir. Bu çerçevede temerrüt, hükümet-lerin kendi vatandaşlarına olan eğitim sağlık altyapı hizmetleri gibi yüküm-lülüklerinden ziyade üçüncü şahıslara yani kreditörlere karşı yükümlülükle-rini yerine getirmesi anlamına gelmek-tedir. Tayland’ın ülke reytingi 2000 yı-lında yatırım derecesi olan BBB- olarak belirlenmişti, daha sonra BBB+ arttırıl-dı 2009 da ise yapılan askeri müdaha-le sonrasında BBB ye indirildi. Hala yatı-rım yapılabilir olarak değerlendirilen bu derece bugün korunuyor. Tayland ülke ratingi seviyesini belirleyen ana faktör ülkenin net dış pozitif borcu olarak or-taya çıkmaktadır. Pozitif dış borç kısaca çok yüksek uluslar arası rezervler tüm dış yükümlülükleri karşılayıp kasada da artı rezerv olması anlamına gelmek-tedir. Başka bir deyişle Tayland, gayri-safi hâsılasının yüzde 40’ı oranında net kredi sağlayan pozisyonunu koruyor.

TAYLAND İZLENİMLERİ

Dr. A. Botan Berker GRAS SAVOYE YÖNETİM KURULU DANIŞMANIMERİT RİSK YÖNETİMİ KURUCU ORTAK

Tayland’ın nüfusu Türkiye’ye yakın 70 milyon kişi fakat ekonominin bü-yüklüğü Türkiye’nin yarısına ulaşı-yor, dolayısı ile kişi başına gelir de aynı oranda seyrediyor. Ülkedeki gelir uçu-rumu ülkeyi ziyaret edenlerin oldukça çarpıcı bir şekilde gözüne çarpıyor.

Tayland’ın başkenti Bangkok, Chao Phraya nehrinin ağzında yer alıyor ve neredeyse deniz seviyesinde bulunu-yor. Şehir oldukça sık olarak sel bası-nına ugruyor. Geçen seneki sel fela-ketinde zararın boyutu milli hasılanın yüzde 6’sı civarında olmuştu.

Ülke ekonomisi 80’lerde ihracata da-yalı hızlı bir büyüme gerçekleştirmiş-tir. Şehirleşmenin de hız kazanmasıyla Bangkok 20 milyon nüfusuyla dünya-nın en kalabalık metropollerinden biri haline gelmiştir. Ancak altyapı yatı-rımları bu nüfus artışına göre yapıl-madığı için şehirde milyonlarca kişinin yaşadığı gecekondular, trafik sorunu, kaldırımlardan sarkan çirkin kablo gö-rüntüleri ve nehir çevresinde kirli ka-nallar sorunları oluşmuştur. İnsanlar bu kanalları ulaşım ve her tür günlük su ihtiyaçları için kullanmaktalar. Te-miz suya kısıtlı erişim şehrin en büyük problemlerinden bir tanesidir.

Tüm bu sorunların üstesinden ge-lebilmek için hükümet altyapı, sağlık ve eğitime daha fazla kaynak ayırmak zorunda olduğu aşikar. Tüm bunlar hükümetin vatandaşlarına karşı so-rumluluğu olsa da olası yükümlülük anlamına geliyor ve gelecek bütçe-ler için harcama artışı sinyalleri oluş-turuyorlar. Tayland hükümetinin ih-racaattan elde ettiği rezerv birikimleri bu yükümlülükleri yerine getirme is-teklerine bağlı olarak azalabilir ki bu da rating düşüşüne yol açabilir. Rating seviyelerine bağlı olarak vatandaşların daha refah içinde yaşamaları ile yük-sek rating seviyelerinin korunması amacı ile harcama kısıntısı Tayland’da hükümetlerin önünde bir ikilem olarak durmaya devam edecek görünüyor.

Gelişmekte olan bir ülke ekono-misinde aynı yatırım yapılabilir not seviyesinin on yılı aşkın süre ko-runabilmesi kalkınma projelerinin fi-nansmanında daha ucuz kredi kul-lanılabilmesi demek olur ki bu da söz konusu dönemde gözle görülebilir bir zenginleşme ve insanların yaşam standartlarında kalıcı iyileşme bek-lenmesine yol açar. Ancak Tayland’da günlük yaşamda gözümüze çarpan-lar bu beklentilerimizle pek de uyum-lu olmadı.

128 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 131: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

L ast month I had been to Thai-land as a part of a trip to Far East. That was my first visit

to Bangkok after some fifteen years and coincided with Turkish sovereign ratings upgrade by Fitch Ratings. This coincidence led me to view the en-vironment from a sovereign ratings perspective. Sovereign ratings show the default probability of a sovereign in one specific jurisdiction relative to other sovereigns. The default in this context depicts the servicing of the liabilities of the sovereign towards third parties, other than its liabilities towards its citizens. Thailand is rat-ed at investment grade as BBB- in the year 2000 and had been upgraded to BBB+ for a couple of years then at the time of military intervention down-graded to BBB still at investment grade and maintained that rating un-til now. The main driver of the rating level is the net positive external debt of the Country meaning literally very high international reserves covering all its external liabilities and still giv-ing a positive balance. In other words Thailand is a net creditor at a magni-tude of more than 40% of its GDP.

The idea of preserving the invest-ment grade for over a decade in an emerging market economy trans-lates in to cheaper source of funding to be used to finance the development projects and one can expect visible wealth increase coupled with a bet-ter standard of living for the people. However what you see in Thailand is not exactly what you expect.

Thailand’s population is close to Turkey’s at around 70 million but the size of the economy is almost the half making the per capita income half of Turkey’s as well. The income gap of

these canals for transportation and for their water needs for everything. Lim-ited access to clean water is a serious problem in the City.

In order to overcome all these dai-ly strains government has to spend more on infrastructure, health and education which is another big prob-lem of the ruling government. Al-though these are liabilities of the gov-ernment towards its citizens they constitute a contingent liability and future budget expenditure. Thai gov-ernment’s accumulated reserves might deplete according to their will-ingness to perform these liabilities. The decline in net creditor position might eventually lead to a decline in rating levels. The dilemma facing Thai governments will be either to spend more in infrastructure to improve the living standards of the people or keep the net creditor position.

REFLECTIONS OF THAILANDDr. A. Botan Berker

Thai economy is visible for all the vis-itors of the Country.

Bangkok, the Capital of Thai-land is situated at the delta of Chao Phraya river and is almost at sea lev-el. This flat City is hit by floods eve-ry now and then, the most recent one being last year had led to a destruc-tion cost of almost 6% of the GDP. Thai economy had shown a rapid expan-sion in the 80s through an export led growth. The pace of urbanization was very high which made Bangkok one of the most populated cities in the World with some twenty million inhabitants. However, infrastructure development could not keep the pace in tandem as can be seen in the tens of slum areas making home for vast millions all over the City, the strain of traffic jam, the ugly scene of cables hanging over the street sides and moreover the pollut-ed canals around the River. People use

Column

OCAK 2013 TURKISHTIME 129

Page 132: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

130 TURKISHTIME OCAK 2013

K K

PARA, PARA, PARA...

>

>

>

2013 SE ES

orn err lge a kan

Page 133: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

7 Gün 24 Saat Hizmet7 Days 24 Hours Service

247

Merkez:Adres: İzzettin Çalışlar Cad. No: 21/3 Bahçelievler / İstanbulTel: +90 (212) 556 92 00 (pbx)

Bahçelievler Şube:Adres: Adnan Kahveci Bulvarı Eski Londra Asfaltı No:74 / 7 Bahçelievler / İstanbulTel: +90 (212) 441 0 442 - 441 0 555 (pbx)

Güngören Şube:Adres: Bağcılar Cad. Haznedar Mah. Telsiz Sok. No:3/1 Çamlıkahve - Güngören / İstanbulTel: +90 (212) 557 55 66 (pbx)

444 99 34

www.dokuzisik.com.tr [email protected]

Araç Tipi 2 Günlük / Days 7 Günlük / Days 15 Günlük / Days 20 Günlük / Days 30 Günlük / Days

Renault Latitude Expression 1.5 DCI 177,00 TL / 77,00 € 149,00 TL / 64,00 € 101,00 TL / 44,00 € 89,00 TL / 38,00 € 76,00 TL / 33,00 €

Opel Vectra 1.9 Com. Ot. Dizel 135,00 TL / 58,00 € 83,00 TL / 36,00 € 59,00 TL / 26,00 € 54,00 TL / 23,00 € 45,00 TL / 19,00 €

Volkswagen Passad 1.9 135,00 TL / 58,00 € 83,00 TL / 36,00 € 59,00 TL / 26,00 € 54,00 TL / 23,00 € 45,00 TL / 19,00 €

Renault Fluence Extreme 1.5 DCI 135,00 TL / 58,00 € 83,00 TL / 36,00 € 59,00 TL / 26,00 € 54,00 TL / 23,00 € 45,00 TL / 19,00 €

Renault Fluence Extreme 1.5 DCI Otomatik 148,00 TL / 64,00 € 86,00 TL / 37,00 € 65,00 TL / 28,00 € 57,00 TL / 25,00 € 50,00 TL / 22,00 €

Yeni Opel Astra Sedan 1.3 Enjoy Dizel 135,00 TL / 58,00 € 83,00 TL / 36,00 € 59,00 TL / 26,00 € 54,00 TL / 23,00 € 45,00 TL / 19,00 €

Yeni Opel Astra Sedan 1.3 Essentia Dizel 98,00 TL / 42,00 € 70,00 TL / 30,00 € 44,00 TL / 19,00 € 41,00 TL / 17,00 € 37,00 TL / 16,00 €

Fiorina 1.3 Mjt Combi Dizel 98,00 TL / 42,00 € 70,00 TL / 30,00 € 44,00 TL / 19,00 € 41,00 TL / 17,00 € 37,00 TL / 16,00 €

Linea Euro 5 Dizel 123,00 TL / 53,00 € 79,00 TL / 34,00 € 54,00 TL / 23,00 € 49,00 TL / 21,00 € 41,00 TL / 18,00 €

Linea MJT 90 Dizel 98,00 TL / 42,00 € 70,00 TL / 30,00 € 44,00 TL / 19,00 € 41,00 TL / 17,00 € 37,00 TL / 16,00 €

Yeni Opel Corsa 1,3 Esentia Dizel 98,00 TL / 42,00 € 70,00 TL / 30,00 € 44,00 TL / 19,00 € 41,00 TL / 17,00 € 37,00 TL / 16,00 €

Renault Clio 1.5 Dizel Full Paket 98,00 TL / 42,00 € 70,00 TL / 30,00 € 44,00 TL / 19,00 € 41,00 TL / 17,00 € 37,00 TL / 16,00 €

Fiat Albea Sole 1.3 Dizel Full Paket 83,00 TL / 36,00 € 65,00 TL / 28,00 € 43,00 TL / 19,00 € 37,00 TL / 16,00 € 30,00 TL / 12,50 €

Page 134: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

132 TURKISHTIME OCAK 2013

B irleşmiş Milletler’in öngörüle-rine göre, 2050 yılında dünya nüfusu 9 milyarı aşacak. Peki

nüfus 7 milyar sınırına dayanmışken ve dünyada bu kadar çok sorun varken, 9 milyarı aşınca bu sorunlar nasıl çözü-lecek? Tüm bu sorunların çözümü için atılan adımlar yetersiz kalırken, “sür-dürülebilir dünya” söylemi, şimdilik hükümetlerin tekelinde kalıyor. Oysa tüketim ve üretim kalıpları değişme-

Yönetim

Sürdürülebilir bir toplum ve ekonomi için…

DÜNYA, ÖZEL SEKTÖRDEN CEVAP BEKLİYORDünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 90’ı özel sektör tarafından yönetiliyor. Bu yüzden dünyanın boğuştuğu sorunları çözmek için önce özel sektörün elini taşın altına koyması şart. Bu anlamda şirketlere büyük sorumluluk düşüyor. Sürdürülebilir bir dünya için sorunun bir parçası olmayı kabul eden ve bu uğurda güçlü sürdürülebilirlik politikası yaratan şirketler, yatırımcı ve tüketici nezdinde itibar kazanırken, sağladığı rekabet avantajıyla küresel piyasada da sayısız fırsatın avantajını yakalıyor.

EZGİ GÜLER ezg�guler@turk�sht�mederg�.com

diği sürece dünyanın bu kaynaklar-la bu sorunları çözmesi mümkün değil. Bu yüzden dünyayı daha yaşanılabilir kılmak için hepimize, özellikle de özel sektöre büyük sorumluluk düşüyor.

Büyümek için sürdürülebilirlik şartÖzel sektör de bu sorumluluğun far-

kında artık. Çünkü sürdürülebilir-lik, şirketler için her ne kadar bir iti-bar unsuru olsa da aynı zamanda ciddi

bir rekabet unsuru olarak da öne çıkı-yor. Sürdürülebilirliği şirketlere sağla-dığı rekabet avantajını değerlendiren BM Kalkınma Programı Türkiye Ofisi İstanbul Başkanı Hansın Doğan, “Her şeyden önce sürdürülebilir bir işletme maliyetlerinde ciddi tasarruf sağlıyor, çalışan motivasyonunu yükseltiyor, itibar kazanıyor. Sürdürülebilirlik ça-lışmaları artık şirketin doğrudan kar-lılığına etki ediyor. ” diyor.

Page 135: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 133

tık şirketlerin piyasa değeri üzerinde sürdürülebilirlik raporlarının etkisi var” diyen İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kal-kınma Derneği Genel Sekreteri En-gin Güvenç, “Halka arz edilmek iste-nen şirketler, finansal durumlarını net bir şekilde ortaya koyan raporları de-netlettirmek zorundalar. Ancak son dönemde bu raporlarla birlikte çevre ve sosyal etki durumunu da raporlamak durumunda kalmaya başladılar. Yatı-rımcılar için sürdürülebilirlik artık bir risk unsuru. Yalnızca geçmişteki finan-sallara bakmak yeterli değil artık. O şir-ketin çevreye ve topluma verdiği etkiye bakmak da önemli” diyor.

BM Küresel İlkeler Sözleşmesi bir katalizör

“Sürdürülebilir ve kapsamlı küresel ekonomi” konseptinin ortaya çıkma-sıyla birlikte başta Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, sivil toplum örgütle-ri ve sayısız şirket, “yeni nesillerin ge-leceğini garanti altına almak” adına önemli adımlar attı, atmaya da devam ediyor. Bu anlamda tamamen gönül-lük esasına dayanması açısından Bir-leşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleş-mesi bir adım öne çıkıyor. Sözleşme, sürekli rekabet içindeki iş dünyasına ortak bir kalkınma kültürü oluştur-mak üzere evrensel ilkeler öneriyor ve şirketleri bu ilkelere uymaya çağırıyor.

Sürdürülebilirlik bir risk unsuruTopluma fayda sağlayan ve çözümün

bir parçası olan sürdürülebilirlik politi-kası güçlü olan şirketler, önemli reka-bet avantajı sağlarken aynı zamanda yatırımcının gözünde de değer kazanı-yor. Şirketlerin sürdürülebilirlik karne-si yatırımcı kararlarına artık daha fazla etki ediyor. “Çevresel ve sosyal konu-ların bir finansal gösterge gibi dikka-te alındığı bir noktaya geldik artık. Ar-

BM Kalkınma Programı Türkiye Ofisi İstanbul Başkanı Hansın Doğan, sürdürülebilir bir işletmenin tasarruf sağladığını belirterek sürdürülebilirliğin kârlılık üzerindeki etkisinin altını çiziyor.

İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği Genel Sekreteri Engin Güvenç, “Artık şirketlerin piyasa değeri üzerinde sürdürülebilirlik raporlarının etkisi var” diyor.

TÜRKİYE’DE KİMLER İMZALADI?Şimdiye dek dünyada 10 binin üzerinde şirket ve kurum, sürdürülebilir yaklaşımlarını kurumsal yapılarına A’dan Z’ye entegre edeceklerine ve sürdürülebilirlik bilincini kamuoyuna daha fazla duyuracaklarına dair taahhütte bulundu. Geçen yıl ise 3 bin kuruluşun kurallara uymadığı için bu ağdan çıkarıldı. Türkiye’de ise Küresel İlkeler Sözleşmesi katılımcı sayısı 200’ü aşmış durumda. Bu ilkelerini kabul edenler arasında Koç Grubu, Sabancı Holding, Doğuş Grubu, Eczacıbaşı Holding ve daha birçok güçlü şirketin bulunması, daha küçük yapıdaki şirketler için de önemli bir motivasyon unsuru oluşturuyor. Global Compact (KİS) Ulusal Ağ Temsilcisi Dr. Yılmaz Argüden, “Dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 90’ının özel sektör tarafından yönetildiği günümüzde özel sektörün sürdürülebilir kalkınma yolunda attığı adımlar çok önemli. Bu adımlarla evrensel idealleri birleştiren bir katalizöre ihtiyaç var. BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne taraf olan şirketler, orta vadede ekonomik kazançlarını artırırken kısa vadede de diğer kuruluşları etkileyip bir çekim gücü yaratıyorlar” diyor.

Page 136: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

1V1Y.COM 1. y l n “Moda Partisi” reklam filmiyle kutluyor. Reklam kampanyas n farkl ve özgün k lan nedir?Reklam filmimizin incelikleri detaylarda sakl ve bunlar yava yava ortaya ç k yor. 1V1Y.COM Moda Partisi; sadece bir reklam filmi de il. Aç ld kça içinden yeni sürp-rizler, oyunlar, uygulamalar ç kan, tüketicilerin farkl mecralarda yeni deneyimler ya amas n sa layan, ke fedildikçe derinle en bir transmedya kampanyas .Çekimleri stanbul Re adiye’deki bir çiftlikte, tek bir kame-rayla iki günde gerçekle tirilen ve özel bir partinin konu edildi i filmimizde; ünlü yönetmen Ezel Akay, Zbigniew Rybczynski’nin “Tango” k sa filminde ve Garth Jennings’in “Imitation of Life” klibinde kulland teknikleri günümüz teknolojisinin imkanlar yla yeniden yorumlad . Ortaya 1V1Y.COM’un zengin ürün çe idini, e lenceli moda yakla m n ve tavr n vurgulayan yeni nesil, interaktif bir Bruegel tablosu ç kt .Ayr ca modapartisi.1v1y.com linkinde bulunan Moda Partimizde site ziyaretçilerimiz reklam m z n içinde gezinip, jingle’ m z dinlerken içeri indeki zengin ö eleri inceliyor ve gelecek dönemlerde ç kacak olan kampanyalarla ilgili bilgi alabiliyorlar.

Kampanyan n aç l , Ekim ay n n sonunda yay na giren 33 saniyelik 3 farkl , 7 saniyelik 8 farkl televizyon filmi, dergi, radyo, online mecralar, sinema ve outdoor uygulamalar yla yap ld .

Kampanyan n dikkat çekici uygulamalar ndan olan “Bulsana” ve “TweetSale” nedir?Facebook takipçilerimize reklam filmimizin içerisinde gezinerek çe itli ipuçlar arac l yla istedi imiz ürünü bulmalar n sa lad m z bir Facebook oyunu olan “Bulsana” ve ürünlerin fiyatlar n n Twitter takipçilerimiz taraf ndan “tweetlenerek” dü tü ü TweetSale uygulamalar m z, 360 derece reklam kampanyam z n parçalar ndan sadece ikisi. Gelecek dönemlerde farkl marka ve ürünlerle devam edecek olan TweetSale uygulamas imdiden sosyal medya-severlerin ilgi oda olmu durumda.

Reklam kampanyas n n i leyi i nas l oldu?Kampanya, dünyada örneklerine yeni yeni rastlad m z, tam bir transmedya kampanyas olarak tasarland . Televizyon reklamlar n n hemen ard ndan, 1V1Y.COM Moda Partisi’nin internet aya ba lad . Kampanyan n internet aya ile birlikte, reklam filminin 108 saniyelik uzun fversiyonu ve modapartisi.1v1y.com adresinden ula labilen interaktif bir film yay na al nd .

Filmin detaylar nda neler sakl ?Siteye gelen ziyaretçiler, daha önce filmde gördükleri bir elbiseye Twitter ku u atan k zlar, a aca dev raptiyeyle as lm adam, ortada etekleri uçu an Marilyn gibi ilginç, belki de onlara saçma gelen birçok detay n asl nda Y lba Özel ndirimi, TweetSale ve Pindirim kampanyalar ; Bulsana, Aç Aç ve ndirmeden Bulamazs n oyunlar ; Hediye Hat rlat c s ve Falc

uygulamalar gibi çe itli mecralarda hayat bulan hikayelere ba land n fark ediyor.Ziyaretçiler interaktif filmde partinin içinde dola arak, filmdeki hikayelerin detay videolar n seyredebiliyor ve Türkiye’de ilk defa, filmde yer alan 500‘den fazla ürünü interaktif filmi dene-yimlerken sat n alabiliyor. nteraktif sitenin sürprizi ise kampanya ark s n güzel yoru-muyla renklendiren Erol Büyükburç’un, kampanyada yer alan tüm hikayeleri kendi bak aç s yla yeniden de erlendirdi i, oldukça yüksek viral de ere sahip röportaj videolar .

1V1Y.COM’un Moda Partisi, sadece bir reklam filmi de il. Aç ld kça içinden yeni sürprizler, oyunlar, uygulamalar ç kan, tüketicilerin farkl mecralarda yeni deneyimler ya amas n sa layan,ke fedildikçe derinle en bir transmedya kampanyas .

ncelikleri detaylarda sakl bir “Moda Partisi”

1V1Y.COM “Moda Partisi” Reklam Filmi Künyesi:Reklam Veren: 1V1Y.COMReklam Ajans : BLAB1V1Y.COM CMO: Gizem Burteçin1V1Y.COM Pazarlama ve Marka Müdürü: Neslihan Özmert1V1Y.COM Ticari Pazarlama Direktörü: Bar Çekin1V1Y.COM Yay n Direktörü: Yaprak Gerçek1V1Y.COM Online Pazarlama Yöneticisi: F rat Koç1V1Y.COM Jr. Marka Yöneticisi: Rakel Bensusan1V1Y.COM Dijital Pazarlama Uzman : Çi dem ArslanYarat c Ekip: H. Öner ahin, Taylan Yap c , Asl gül Ak n, Sevil im ek, Funda Akman, Erman Ça lar, Defne Akdemir, lyas Kuzu, Beybin EsenStratejik Planlama: Viktor Kuzu, Tu ay lyaso luAjans Yap mc s : Neslihan Ate , Deniz DengizYap mc irket: Contact WorksYönetmen: Ezel AkayWeb Yaz l m / Uygulama: Madde 22 - Barbaros Demirta , Ça lar Gökçe, Emre Ba c

Page 137: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

Transmedya kampanyas nedir? Bu fikir 1V1Y. COM’a nas l adapte edildi?Transmedya günümüzün en heyecan verici ileti im anlay . Bir hikaye anlat m yakla m . leti im teknolojilerinde son y llarda ya anan büyük de i imin günlük hayat m za soktu u çok say da yeni platform var. Bu platformlar bir araya geti-rerek gerçekle tirilen hikaye anlat m na transmedya ad veriliyor. Bu yakla mda hikaye anlat m bir mecrada ba l yor, farkl mecralara geçi ler ile sa lanan derinlik hikayenin büyüyerek devam etmesini sa l yor.1V1Y.COM lansman kampanyas da gerçek bir transmedya kampanyas olarak kurguland ve bu kurgu içinde hikayemiz büyüyerek, derinle erek ve hedef kitle ile daha bireysel ve yo un ili kiler kurarak büyüyor. Moda Partisi hikayesini anlat-maya televizyonda ba lad k. Radyo, online mecralar, sinema, dergi ve outdoor gibi di er konvansiyonel kanallar n devreye girmesi ile geni bir kitlede marka bilinirli i yaratman n yan s ra Moda Partisi hikayemize yönelik büyük bir ilgi yaratmay ba ard k. Konvansiyonel mecralarda gerçekle tirdi imiz ileti im, hedef kitlemizi modapartisi.1v1y.com adresinde yer alan interaktif filmimize ta d . Bu platform üzerinde hedef kitlemizin çok daha ki isel bir ekilde bu hikayeyi deneyimlemesini ve deneyimledikçe hikayenin daha fazla oranda içine girmesini sa lad k. modapartisi.1v1y.com’ dan bir sonraki halka sosyal a lar. Hikaye bundan sonra Facebook, Twitter, Pinterest gibi sosyal a larda derinle meye devam edecek, dijital oyunlar sosyal platformlarda yakalanan interaktif hikaye anlat m n bir üst seviyeye ta yacak ve bu deneyim sokak aktiviteleri ile en derin seviyesine ula acak. Özetle 1 Kas m tarihinde televizyon ileti imi ile ba layan 1V1Y.COM’un lansman kampanyas , gerçek bir transmedya uygulamas olarak hikayenin derinle ti i aç l mlarla Mart ay na kadar devam edecek.“Moda Partisi” fikri nas l do du? Mekan nas l haz rland ?1V1Y.COM’un kurucular aras nda Türkiye’nin en seçkin moda ve perakende markalar n n yarat c lar olan peraken-deciler bulunuyor. Konseptiyle internet al veri ine farkl bir yenilik getiren 1V1Y.COM, internet al veri inde s n rlar kald r yor. Dolay s yla i in özünde al veri heyecan var. 1V1Y.COM’dan önce ileti ime geçen rakiplerimiz de ileti imlerini hep bu düzleme oturtmu , ileti imde bu benzerlik ünlü kullan m ile farkl la may neredeyse zorunlu hale getirmi ti. Bir markan n bu pazarda daha iddial oldu unu anlatmas n n tek yolunun daha ünlü bir isim kullanmak oldu u garip bir k s r döngü içine girdi sektör, birkaç ay gibi çok k sa bir süre içinde.

1V1Y.COM markas n n lansman n planlarken bizim de ç k noktam z heyecan verici ürünlere çok avantajl fiyatlara sahip olman n yaratt al veri heyecan yd . Odakland m z nokta ünlü kullan m kolayc l na kaçmadan yüksek seviyede bir heyecan iddias ile ortaya ç kmakt . Moda Partisi fikri bu aray n sonucu olarak do du. Yüzlerce ki inin kat ld , sezonun en heyecan verici giyim ve aksesuarlar ile rengarenk, co kulu bir moda partisi tasarlayarak hedef kitlemize, 1V1Y.COM’un kendi alan nda ne kadar ba ar l bir al veri deneyimi ya anabilece ini anlatabilece imizi dü ündük.

1V1Y.COM moda partisini tasarlarken kalabal k, co kulu, hareketli ve en önemlisi moda duygusunun yo un hissedildi i bir dünya yaratmaya özen gösterdik. Bu süreçte REM’in Im tation of Life klibi ve ressam Bruegel’in tablolar nda yaratt dünyalardan ilham ald k.

Yarat c ekip kaç ki iden olu uyor?Moda Partisi transmedya kampanyas n n ortaya ç k nda ve yönetiminde Blab’ n farkl disiplinlerde toplam 13 ki ilik özel bir ekibi görev al yor.

Haz rl k a amalar ne kadar sürdü?Kampanyan n Haziran ay ndan itibaren yakla k 3 ayl k bir ön haz rl k süreci oldu. Transmedya kampanyas nda farkl mecralarda 5 ay boyunca hedef kitlenin temas edece i toplam 16 farkl mekanizma bu süreçte kurguland . Eylül ve Ekim aylar nda fikirlerin üretimi gerçekle tirildi ve Ekim ay n n sonunda hikaye hedef kitleye ula maya ba lad .

Reklam filmi, 20 gün pre-prodüksiyon ve 75 gün de post-prodüksiyon olmak üzere 3 aydan fazla bir sürede tamamland . Çekim ekibi 120 ki iden olu tu. Bu film için kulland m z tekni i orada uygulamak için zorlu bir organizasyon gerekti. Gerçekten bu filme bakan herkes yönetmenin i i kadar hemen prodüksiyonu görür. O konuda yap m irketi Contact Works çok yoruldu ve çok yarat c davrand lar. Çünkü böyle bir projenin post-prodüksiyonunu takip etmek de yönetmenin gücünün d nda. Birçok kalem ayn anda ve bir anda her yerde olam yorsunuz. Özellikle son 20 y lda yap m irketlerinin önemi bu yönden artt . Yap m irketleri yönetmene hizmet veriyor, yönetmenin i i bir süpervizörlü e dönü üyor, ajans ve yap m irketi birlikte çal yor. Yani asl nda kreatif ajanslar n as l partnerleri yap m irketleri oldular. O yüzden 1V1Y.COM reklam filminin tamam bizim için de çok ilginç ve okulda ders olarak ö retilebilen bir prodüksi-yon oldu.

EZEL AKAY

Ayaktakiler soldan sa aH. Öner ahin (BLAB) Bar Çekin(1V1Y.COM ) F rat Koç (1V1Y.COM) Taylan Yap c (BLAB) Neslihan Özmert (1V1Y.COM ) Merve Koçyi it (BLAB)Oturanlar soldan sa a: Rakel Bensusan (1V1Y.COM ) Gizem Burteçin (1V1Y.COM ) Viktor Kuzu (BLAB)

BLAB

Page 138: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

136 TURKISHTIME OCAK 2013

2 010 yılı başlarında Microsoft Türkiye’nin Genel Müdürlüğü-ne atanan Tamer Özmen, ABD ve Avrupa’daki başarılı kari-

yerini bırakarak Türkiye’ye dönme kararı aldığında bir hayli ilgi çekmişti. Orange’ın İnternet Kanallarından Sorumlu Baş-kan Yardımcısı olarak Londra’da görev yapan Özmen, 2007-2010 arasında yö-nettiği grubun cirosunu 2,5 kat büyüte-rek 1,2 milyar euro’ya ulaştırdı. İnternet ve teknoloji sektöründe sahip olduğu 17 yıllık satış ve pazarlama tecrübesi-nin ardından kariyerine Türkiye’de de-vam etmesinin iki temel nedeni olduğu-

nu açıklıyordu: “Microsoft’un büyüklüğü ve ülkenin gelişmesine yardım edebile-cek en güçlü şirketlerden biri olması be-nim için önemli oldu. Bir de Türkiye’nin sahip olduğu genç nüfus, sağlam temel-lere oturmuş olan ekonomisi hatta diğer ülkelerle rekabet etmesi etkili oldu. Mev-cut mesleki deneyimimi ülkem için kul-lanarak katkı sağlamak istedim” diyor.

En güçlü iş kadını…Bir diğer örnek ise dünyanın en güç-

lü iş kadınları arasında gösterilen Abdi İbrahim CEO’su Candan Karabağ-lı. Unilever’de çeşitli pozisyonlarda görev

yaptıktan sonra üst düzey yöneticilik gö-revine getirilen Karabağlı, 2004 yılından itibaren Unilever Food Solutions’da sıra-sıyla Avrupa Başkan Yardımcısı, Müşte-ri Geliştirmeden Sorumlu Global Başkan Yardımcısı ve son olarak da Avrupa, Or-tadoğu, Orta Asya ve Latin Amerika’da 35 ülkeden sorumlu Kıdemli Başkan Yar-dımcısı olarak görev yapmıştı. Böyle par-lak bir kariyerin ardından Karabağlı’nın da tercihi yine Türkiye’de profesyonel hayatına devam etmek oldu.

Özmen ve Karabağlı gibi başarılı ör-neklerin son yıllarda sayısı giderek artı-yor. Oysa Türkiye’nin yetiştirdiği seçkin

YURTDIŞINDA DENEYİM KAZANMIŞ OLAN TÜRK YÖNETİCİLER, ŞİMDİ GERİ DÖNÜYORLAR

BEYİN GÖÇÜ tersine döndü“Kaliteli insan sermayesinin ülke değiştirmesi” olarak da nitelendirilen “beyin göçü” Türkiye’de artık tersine işliyor. Yurtdışında deneyim kazanmış birçok yönetici ve bilim insanı, Türkiye’ye dönüp önemli görevler üstleniyorlar. Türkiye ekonomisindeki istikrar ve şirketlerdeki büyüme de bunun nedenleri arasında… Türk şirketlerin yanı sıra uluslararası şirketler de Türkiye’deki operasyonlarında ülkeyi tanıyan global Türk yöneticilere fırsat tanıyor. Microsoft Türkiye CEO’su Tamer Özmen, Abdi İbrahim İlaç CEO’su Candan Karabağlı ve teknoloji donanımında Türkiye’nin başarılı şirketlerinden Airties’ın tüm yönetim kadrosu bu trendin en çarpıcı örneklerinden… Korn Ferry Şirket Ortağı Şerif Kaynar, her yıl yaklaşık 500 kişinin Türkiye’ye geldiğini söylüyor.

CANDEĞER MURADOĞLUcandegermuradoglu@turk�sht�mederg�.com

Page 139: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 137

Page 140: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

138 TURKISHTIME OCAK 2013

insan kaynağının iyi bir eğitim gördük-ten sonra kariyerini ABD’de veya Avru-pa ülkelerinde sürdürme kararı alması, yakın zamana kadar hepimiz için olağan bir durumdu. Kaliteli okullarda eğitim

görmüş, birkaç yabancı dil bilen, büyük global şirketlerin cazip imkanlarla bün-yelerine aldığı bu kişilerin yurtdışın-da profesyonel hayatlarını sürdürme-leri, “beyin göçü” olarak nitelendirilip önemli bir sosyal ve ekonomik prob-lem olarak görülüyordu. Hatta “Ülkemiz parlak ve başarılı kişilerin ilerlemesi için yeterince imkan sunmuyor” şek-linde gerekçeler dahi ileri sürülüyordu. Ancak durum şimdi tersine döndü…

WSJ de dikkat çektiBeyin göçü yani “insan sermayesinin

ülke değiştirmesi” olarak adlandırılan bu olgu artık tersine işlemeye başladı. Yurtdışında önemli görevler alıp ciddi profesyonel deneyimler edinen birçok yönetici ve bilim insanı, artık Türkiye’ye dönüp burada önemli görevler üstleni-yor. Bu ilginç gelişme ABD’li Wall Stre-et Journal gazetesinin de ilgisini çekti.

TERSİNE BEYİN GÖÇÜNÜN DİKKAT ÇEKEN İSİMLERİ…

YÖNETİCİ ÖNCEKİ GÖREVİ YENİ GÖREVİ

AYŞE ÖZDEMİR CISCO BULGARİSTAN, ROMANYA, SLOVAKYA VE ADRİYATİK BÖLGESİ YÖNETİCİLİĞİ HP TÜRKİYE İK DİREKTÖRÜCANDAN KARABAĞLI UNILEVER HOLLANDA’DA ÇEŞİTLİ YÖNETİCİLİK GÖREVLERİ ABDİ İBRAHİM CEO’SUFİLİZ TÜRKOĞLU ERNST&YOUNG LLP’DE YÖNETİCİ (LONDRA) TERADATA TÜRKİYE PROJE LİDERİ RAMAZAN DEMİR YAHOO’DA GLOBAL ÜRÜNLER DİZAYN DİREKTÖRÜ (ABD) TÜRK TELEKOM STRATEJİ VE İŞ GELİŞTİRME BAŞKANITAMER ÖZMEN ORANGE-FRANCE TELEKOM (İNGİLTERE) MICROSOFT TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜTAYFUN ÖKTEM ALMUNAJEM C.S. CO.’NUN CEO (SUUDİ ARABİSTAN) EKOL LOJİSTİK CEO’SUUĞUR OKTAR THYSSENKRUPP ASANSÖR SANAYİ VE TİCARET A.Ş.’DE GENEL MÜDÜR JOHNSON CONTROLS INTERNATIONAL GENEL MÜDÜRÜYENAL GÖKYILDIRIM PHILIPS GELİŞMİŞ PAZARLAR BATI AVRUPA VE AMERİKA BAŞKANI (AMSTERDAM) DOĞAN ONLINE CEO’SUZEKİ PAĞDA SCHWARZKOPF KOZMETİK MISIR GENEL MÜDÜRÜ CARL KÜHNE TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ

Abdi İbrahim CEO’su Candan Karabağlı, Unilever Hollanda’da görev yapıyordu.

“Türkiye’deki kariyer fırsatları çok etkili”

TAMER ÖZMENMicrosoft Türkiye Genel Müdürü

“Son yıllarda özellikle bilişim sektörü ve fi nans başta olmak üzere birçok alanda ülkemize yönelik tersine beyin göçünde artış yaşanıyor. Bunu Microsoft Türkiye içerisinde de yakından gözlemliyoruz. Ekibimize son dönemde katılan yönetici düzeyindeki birçok arkadaşımız yurtdışından geldi. Geri dönüş kararı alırken belki bir yandan Türkiye’ye duyulan özlem öne çıkarken diğer yandan da artık Türkiye’nin kariyer anlamında sunduğu fırsatlar da etkili olmaya başladı. Microsoft Türkiye beklentileri karşılamanın ötesinde yurtdışından gelen arkadaşlarımızın birçoğunun hep yapmayı düşündüğü yurtdışındaki deneyimlerini Türkiye’ye taşıyarak ülkemize katkı sağlayabilmelerine de imkân sunuyor.”

Page 141: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 139

Öyle ki gazete Türkiye’deki beyin göçü-ne tam sayfa yer vererek “Global kriz-den etkilenen dünyaca ünlü dev fir-maların CEO’ları da dünyanın en hızlı büyüyen ikinci ülkesi Türkiye’yi seçi-yor” değerlendirmesini yaptı.

Her sene 500 kişi geliyor! Tersine beyin göçünü güçlendiren

temel etkenler ise Türkiye ekonomi-sindeki istikrar ve şirketlerin hızlı bü-yümesi. Böylece iş olanakları arttığı, pozisyonlar da fazlalaştı. Giderek güç-lenen Türk şirketlerinin yanı sıra, ulus-lar arası şirketler de Türkiye’deki ope-rasyonlarını güçlendirmek istiyor. Bu noktada da hem Türkiye’yi hem dün-yayı bilen global Türk yöneticilere fır-satlar tanıyor. Aynı zamanda ABD ve Avrupa’nın içinde bulunduğu ekonomik darboğazın da bu gelişmede etkili oldu-ğunu söylemek yanlış olmaz. Ünlü head hunter şirketi Korn Ferry’nin Şirket Or-tağı Şerif Kaynar, her sene yaklaşık 500 kişinin Türkiye’ye geldiğini söylüyor. Gelenlerin üçte birinin de çeşitli şirket-lerde işe yerleştiğini anlatıyor.

TÜBİTAK faktörüBunun yanı sıra 2010 yılında TÜBİ-

TAK tarafından başlatılan “Tersine Be-yin Göçü” projesi de yurtdışından bir-çok araştırmacı ve akademisyenin geri dönüşünde etkili oldu. Son yıllarda, ter-sine beyin göçü programlarıyla araştır-macı istihdamı, hem kamu hem de özel üniversitelerin ayrıca Ar-Ge yapan sa-nayi kuruluşlarının öncelikleri arasında yer almaya başladı. Gelen araştırmacı-lar özellikle mühendislik ve ileri tekno-lojiler konusunda geldikleri kuruluşların araştırma kapasitesine katkı sağlıyor. Bu proje Türkiye’ye dönmeye hazırlanan araştırmacılara ev sahipliği yapmak is-teyen üniversitelerden ve sanayi şirket-lerini buluşturmayı da amaçlıyor. Geri dönüş yapan araştırmacıların istihda-mına yönelik stratejiler geliştiriliyor.

Teknoloji, finans, GSM…Türkiye’de tersine beyin göçünü

destekleyen çalışmalar devam ediyor. Başta teknoloji olmak üzere finans ve telekomünikasyon büyük gibi potan-

AIRTIES’IN YÖNETİM KADROSU SİLİKON VADİSİ’NDEN

ÖNCEKİ GÖREVİ YENİ GÖREVİ

EREN SOYAK ABD- FREELANCE SİSTEM MÜHENDİSLİĞİ TAKIM LİDERİBURAK ONAT ABD- C4 SYSTEM ÜRÜN MÜDÜRÜADEM YAVUZ ABD- TELESPREE- SANFRANCİSCO, CA QA DİREKTÖRÜBAHADIR GİRTTEN ABD- TERADEK, LLC IRVİNE, CA IPMM TAKIM LİDERİKORAY YALÇIN ABD- NDS IPMM TAKIM LİDERİBURAK OVALI ABD- MİKES A.Ş. GW TAKIM LİDERİBARIŞ UYAR PORTEKİZ - COREWORKS S.A PROJE MÜDÜRÜ

HP Türkiye Genel Müdürü Serdar Urçar, “Türkiye bölgede cazibe merkezi” diyor.

Peak Games İK Direktörü Azaroğlu, “Pek çok isimle bağlantı halindeyiz” diyor.

“Airties, bu akımın öncüsü oldu”

METİN İSMAİL TAŞKIN Airties Kurucu Ortağı ve Genel Müdür Yardımcısı

“Bu akımın en önemli destekçi ve öncülerinden biri AirTies’dır. AirTies’ın kuruluşunda yer alan teknik ve idari ekibin büyük bir bölümü ABD Silikon Vadisi’nde çok iyi bir kariyere sahipken Türkiye’ye dönerek bu girişimin tohumunu attı. Konularında tecrübeli mühendis ve idari kadronun yanına Türkiye’den istihdam ettiğimiz yeni mezun ya da daha az tecrübeli çalışanlarımızla bir harman oluşturup bugünkü kadronun temellerini attık. Daha ileriki zamanlar da tersine beyin göçü devam etti ama firmanın bugünkü üretkenliğinin oluşturulmasında ilk günlerde aramıza katılan arkadaşların payı büyüktür. Türkiye’nin her geçen gün büyüyen ekonomisi, şirketlerin kurumsallaşma ve sağlıklı büyüme altyapısına geçiş yapması ile birlikte Türk şirketleri, yurtdışında yaşayan konularında tecrübeli ve iyi eğitimli Türkler için kendilerini geliştirebilecekleri ve yeteneklerini sergileyebilecekleri iş imkânları sunuyor. Diğer taraftan Türkiye’de Ar-Ge teşviklerinin artması, bilim ve teknolojiye giderek daha fazla önem verilmesiyle birlikte teknoloji sektöründe önemli bir gelişim yaşanıyor. Bu durum da özellikle yazılım alanında kendini göstermek isteyen mühendisler için önemli bir platform sağlıyor. Öncelikle çalışanlar açısından baktığımızda, neredeyse yurtdışındaki sahip oldukları ekonomik imkânlarla çalışabiliyorlar. Bununla birlikte kariy er olanaklarının sağlandığı, yeteneklerini ortaya koyabilecekleri ve desteklendikleri bir ortamda bulunmak motivasyonlarını olumlu etkiliyor.”

Page 142: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

140 TURKISHTIME OCAK 2013

lerle tekrar aramıza katılmış arkadaş-larımız var” diyor.

Avea Linkedin’de kariyer sayfası açtıTürkiye’nin önde gelen GSM opera-

törlerinden Avea da tersine beyin gö-çünü destekleyen şirketlerden… Yakın zamanda yurtdışı deneyimi olan 30 ki-şiyi bünyesine katan Avea bu konuda uzun vadeli stratejiler geliştiriyor. Avea İnsan Kaynakları Kıdemli Direktörü Ba-hattin Aydın, “Tersine beyin göçü eği-timli ve deneyimli yetenekleri ülkemize kazandırmakla kalmıyor birçok alan-da araştırma ve inovasyon için gerek-li olan bilgi birikiminin ve teknolojilerin transferine de hizmet ediyor. Avea ola-rak Linkedin’de kariyer sayfamızı ha-yata geçirdik. Böylece coğrafi sınır tanı-mayan, nitelikli bir veri tabanına sahip olan bu marka aracılığıyla tersine be-yin göçü için oluşturduğumuz envante-ri zenginleştirmek istiyoruz” diyor.

Peak Games’in 15 çalışanı yurtdışından

Daha önce yurtdışında deneyim ka-zanmış kişileri Türkiye’ye getirerek ken-di bünyesinde istihdam eden bir başka şirket de yerli oyun şirketi Peak Games. 150 kişinin çalıştığı Peak Games’in İn-san Kaynakları Direktörü Eda Azaroğlu, “Yurtdışı iş deneyimi olan 15 çalışanımız var. Bu sayı önümüzdeki dönemde daha

siyel taşıyan sektörler kaliteli beyin-ler için cazibe merkezi oluşturuyor. HP Türkiye Genel Müdürü Serdar Urçar, “Türkiye hem kendi büyümesi hem de içinde bulunduğu bölgenin (özellikle Rusya, Türkî Cumhuriyetler, Ortadoğu ve Afrika) büyümesi nedeni ile ilgi çe-kici bir konumda” diyor ve ekliyor: “Bir yandan da Batı’daki şirketlerde bazı pozisyonların kapanması, işten çıka-rılma gibi durumlar vatana dönüşü zo-runlu kılıyor”. Çokuluslu bir şirket olan HP’nin şirket kültürü ve çalışan politi-kası açısından beklentileri karşıladığı-nı belirten Urçar, “Şu anda çoğunlukla bizden yurtdışı göreve gitmiş ve orada deneyim kazandıktan sonra farklı rol-

Avea İK Direktörü Aydın, tersine göç ile ülkeye bilgi transferi olduğunu belirtiyor.

“Yükselen bir pazarda rol alma fırsatı”

YASİN ALTUNKAYAData Expert Yönetici Ortağı

“Şirketler açısından ülke lokalini, pazarın dinamiklerini, çalışma stillerini bilen insanları tekrar transfer etmek mantıklı. Türkiye’ye ABD, Avrupa’nın çeşitli lokasyonlarından Amsterdam, Londra, Paris gibi şehirlerden gelen üst düzey yönetici sayısı arttı. Çünkü Türkiye dünyadaki hızlı yükselişte olan 10 ülkeden biri. Ortadoğu ve Kafkasya pazarı içerisinde lider. Dolayısıyla birçok uluslararası şirketin bölge yönetim kadroları Türkiye’de oluşmaya başladı. Gün geçtikçe sayısı artıyor. Buraya dönen yöneticiler artık bölgesel roller almaya başladılar. Dolayısıyla bu bağlamda baktığımız zaman yükselen bir pazarda yer almak ve şirketi hızlı bir şekilde büyütme deneyimine sahip olmak, üst düzey yöneticiler için bulunmaz bir fırsat. Dünyanın geneline baktığımız zaman yatırımların kayacağı pazarlar Türkiye ve Türkiye’nin doğusunda kalan ülkelerdir.”

da artacak. Yurtdışındaki Türk isimler-le biz birçok konuda temasa geçiyoruz. Yurtdışında geniş bir network’ümüz var. Bazen kendi network’ümüz ile bazen head hunter aracılığı ile bu kişilere ula-şıyoruz. Çoğu zaten bizi tanıyor, çalış-mak için doğrudan bize başvuranlar da oluyor. Biz genç ve büyüyen bir şirke-tiz. Şirketimiz büyümeye devam etti-ği için daha gidecek çok yolumuz var. Aramıza her yeni katılan kişinin kattı-ğı çok şey var” diyor.

Page 143: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 141

İ yi yetişmiş beyaz yakalıların gö-zünde Türkiye’nin cazibesinin son beş yılda giderek arttığı görüşüne

insan kaynakları ve yönetim uzman-ları da katılıyor. Önde gelen head hun-ter şirketi Korn Ferry Türkiye’nin Şir-ket Ortağı Şerif Kaynar, Türkiye’nin özellikle İstanbul Ortadoğu, Asya ve Afrika için merkezi bölge olduğunu ifa-de ediyor. Yurt dışında çalışan profes-yonellerin Türkiye dönmesinin sebep-lerinin çeşitlilik gösterdiğini ifade eden Kaynar, Turkishtime’a sürecin detay-larını değerlendirdi.

İyi eğitim almış insan kaynağının şimdi Türkiye’ye geri dönmeye başlamasının sebepleri nedir?

Son beş yılda Türkiye’ye tersine be-yin göçü daha doğal sebeplerle olmaya başladı. Yani şunu kastediyorum: Tür-kiye gelişmekte olan bir pazar olduğu için büyüme açısından değişik fırsat-lar çıkmaya başladı. Bu da yurt dışın-daki Türk yöneticilerin ilgisini çekti. Onlar artık kendiliğinden buraya gel-meye başladı. Eskiden onların gelme-si için ya çok iyi ücretler ya da çok iyi imkânlar sunuyorduk.

Peki bu kişilerin kariyer ve ücret beklentileri nasıl değişti?

Türkiye özellikle İstanbul Ortado-ğu, Asya ve Afrika için bölge merke-zi oldu. Aslında gelenler Türkiye’de iş yapmak için dönmüyorlar. Bu bölge-de deneyim kazanmak hedefindeler. 15 sene önce Türkiye’de değeri 1 mil-yar doların üstünde çok az şirket var-dı. Bugün bu rakam 30’un üstünde… Yani Türkiye büyüdü, şirketler büyü-dü, yaptıkları işlerin niteliği büyüdü. Mesela Anadolu Grubu bugün 4 mil-

“Her yıl Türkiye’ye 500 kişi geliyor”Dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasına girmeye aday gösterilen Türkiye’nin büyüme performansı tersine beyin göçünü de tetikledi. Head hunter şirketi Korn Ferry’nin Şirket Ortağı Şerif Kaynar, “Türkiye’nin değişik

fırsatlar sunması, yurt dışındaki Türk yöneticilerin kendiliğinden buraya gelmesini sağlıyor. Eskiden bu kişilerin gelmesi için ya çok iyi ücretler ya da çok iyi imkânlar sunuyorduk” diyor.

yar dolarlık bölgesel güç oldu. Türkiye pazarında büyük yatırımlar yaptılar. Bunun dışında Türkiye’deki aile bağ-ları ve sosyal yaşamda onların dön-mesinde önemli etkenlerden.

Türkiye’deki şartlar onların beklentilerini karşılıyor mu?

Türkiye’de verilen maaşlar ve imkânlar açısından gelenlerin ya da geleceklerin beklentilerini karşılıyor. Özellikle maaşları yüksek tutuyorlar. Ama kurumsal yönetim açısından bu-raya alışmakta zorlandıklarını söyleye-bilirim. Çünkü Türkiye kurumsal yöne-tim açısından emekleme aşamasında. Mesela aynı işi yapan 4 çalışanın maaş-ları arasında büyük farklılıklar olabili-yor. Kurumsal yönetimi iyi absorbe et-miş şirkette maaş farklarının minimum olması lazım. Birtakım iş tanımlarının daha iyi yapılmış olması lazım. Patron-ların karar mekanizmalarında bu kadar etkili olmamaları gerekiyor.

Dönüş yapan bilim insanlarının uzmanlık alanları ve özellikle hangi başlıklar üzerinde çalıştıkları konusunda bilgi verir misiniz?

Türk şirketleri özellikle daha spesifik bilgi sahibi olanları tercih ediyor. Özellikle pazarlama ve insan kaynakları bölüm-lerinde tecrübeli kişiler burada çok ko-lay iş buluyor. Her yıl iyi seviyede 500 kişi Türkiye’ye geliyor. Bunların da 3’te biri-nin kesin iş bulduğunu düşünüyorum.

Hangi sektörler tercih ediliyor?Pazar payının yüksek olduğu ve kâr-

lılıkları yüksek olan şirketleri tercih ediyorlar. Bunların arasında telekomü-nikasyon sektöründeki ilk üç operatör geliyor. Tersine beyin göçü eskiden sa-dece Türkler için geçerliğiydi. Ama be-nim gözlemlediğim kadarıyla yabancı-lardan da Türkiye’ye tersine beyin göçü söz konusu. Yunanistan, İngiltere ve ABD’li yöneticilerin CV’lerini alıyoruz. Türkiye onlar için de artık cazip bir ülke.

“TÜRK ŞİRKETLERİ SPESİFİK BİLGİ

SAHİBİ OLANLARI TERCİH EDİYOR. EN ÇOK PAZARLAMA VE İK UZMANLARI TALEP GÖRÜYOR”

Page 144: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

daha çok içinde bulunulan kültürel ortamla ilgilidir.

zaman dilimi içinde sonuç alabilirsi-niz. Dava tehdidinin kendisi bile bir

www.istventures.com

142 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 145: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 146: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

144 TURKISHTIME OCAK 2013

Dijital ekonomi

3D yazıcılar bilgisayarları, küçük bir üretim fabrikasına dönüştürüyor

3D YAZICILAR:YENİ SANAYİ DEVRİMİ

Page 147: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 145

MERVE EKERmerveeker@turk�sht�mederg�.com

3D baskı son zaman-larda dünyada çok konuşulan konu-lardan biri. Türki-

ye’de kullanımı henüz yaygınlaşma-mış olsa da kısa sürede tüm dünyada fenomen haline gelmesiyle pek çok sektörde devrim yaratması bekleni-yor. Peki 3D baskı neleri değiştirecek? 3D yazıcılar geleneksel üretim metot-

manda çok daha kapsamlı bir şekilde yedek parça üretimi veya ürünün ta-mamını basmak mümkün olacak.

Cihazın türüne göre fonksiyonun kapsamı da değişebiliyor. Örneğin Fre-edom of Creation firmasının ürettiği 3D yazıcılarla aydınlatma, mobilya, çanta, mücevher, telefon kılıfı, güneş gözlüğü basabiliyor. Kişiye özel ayakkabı basımı da en çok ilgi gören ürünlerden. 3D ba-sılmış bir objeye sahip olmak için her-kesin yazıcısı olması gerekmiyor. Bu hizmeti veren şirketler ve online satış kanalları da oluştu. Kraftwurkx, Thing-yverse, Cubify, 3D Printing Model gibi sitelerde kendi tasarladığınız ürünleri bastırtıp satabiliyorsunuz ya da beğen-diklerinizi satın alabiliyorsunuz.

ENDÜSTRİYEL 3D BASKI

İşin bir de endüstriyel boyutu var. Mü-hendisler ve tasarımcılar 3D yazıcıları yıllardır kullanıyor ama bu daha çok asıl üretime geçmeden önce prototip sunma amaçlı oluyordu. 3D yazıcılar geliştikçe ve daha geniş materyaller çıkarmaya baş-layınca son ürün üretimi için de kullanı-labilir oldu. Bu alanda uzman, araştırma

Bilgisayarınızı küçük bir üretim fabrikasına dönüştürmek artık uzak bir hayal değil. 3D baskı teknolojisi sayesinde artık kullanıcılar hayal ettikleri objeleri bir düğmeye basarak elde edebilecekler. Hem son kullanıcının hem de üreticilerin ihtiyaçlarını kolaylaştıran ve maliyeti düşüren bu teknoloji, henüz yeni olmakla beraber geleceğin yeni sanayi devrimine işaret ediyor. Xerox Türkiye Genel Müdürü Mehmet Sezer, “Geliştirdiğimiz Gümüş Mürekkep adlı yeni teknolojiyle elektronik giysiler, içinde kaç adet hap aldığını söyleyen akıllı ilaç kutuları, çantalarda taşınabilecek katlanabilir ekranlar, güneş pilleri gibi ürünlerin yolu açılacak” diyor.

larını ve beraberinde global ekonomiyi değiştirecek mi? 3D baskı kavramı iki farlı dünyaya hitap ediyor: Birincisi hobi amaçlı 3D baskı, yani kullanıcıların ken-di evlerinde basit plastik objeler basma-sı. Diğeri ise endüstriyel 3D baskı. İki tür de birbirinden farklı amaçlara yönelik olsa da geleneksel üretime yeni boyut kazandırarak ekonomiyi benzer şekilde etkiliyor. Etkileri her ne olursa olsun müzik, kitaplar, dergiler, videolar ve he-men her şeyin dijitalleştiği bir dönemde 3D baskı dijitalle gerçek dünya arasında bir köprü oluşturuyor. Yalnız kendini ka-nıtladığı prototip baskısında değil tıptan sanata son ürün baskısında da parlak bir gelecek gösteren 3D yazıcıların 2015 iti-bariyle birkaç 100 dolar fiyatlarla tüketi-cilerin evlerine girmesi bekleniyor.

KİŞİYE ÖZEL AYAKKABI BASIMI

Şu an için evde kullanmaya yönelik 3D yazıcılar daha çok hobi tutkunları ve tasarımcılar için sadece plastik ob-jeler basan fiyatı 4 bin dolar civarında olan basit çaplı makinelerden oluşu-yor. Şimdilik aksesuarlar, oyuncaklar gibi objeler üretebiliyor. Ama yakın za-

Page 148: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

146 TURKISHTIME OCAK 2013

şirketi yöneticisi Terry Wohlers’a göre 3D yazıcıların çıktısının yüzde 20’sin-den fazlası son ürün olarak çıkıyor ve bu oranın 2020 itibariyle yüzde 50’yi bul-ması bekleniyor. Diyebiliriz ki artık 3D baskı parça üretiminden çok son üretim aracı haline geldi. Ayrıca daha az ham madde gereksinimi olduğu ve yazılım üzerinden yürütüldüğü için 3D yazıcılar üretim maliyetini epey düşürerek gele-neksel üretim cihazlarına göre oldukça avantaj sağlıyor. Özellikle uçak endüst-risinde daha hafif parçalar kullanılacak olması yakıt maliyetlerini düşürmeyi de sağlıyor. Boeing’in 3D baskı takımı-nın lideri mühendis Michael Hayes beş yıl içinde üç boyutlu tasarımın sade-ce bir fonksiyon için değil birden fazla fonksiyonu da yerine getirecek şekilde olabileceğini söylüyor. Ayrıca 3D yazıcı-lar tam zamanında imalatı sağlayabili-yor. Normalde yedek parçalar toplu ola-rak üretilip büyük depolarda tutulur ve uzun mesafede teslim edilirdi. Ancak 3D yazıcı ile bir şirket ihtiyaç duyduğu ye-dek parçaya anında ulaşabilecek.

GELECEĞİN UYGULAMALARI

Evlere girmesi daha kısa bir süre alır mı bilinmez ama 3D yazıcıların gele-cekte yapması beklenen pek çok fay-dalı uygulama var. NASA şimdiden Uluslararası Uzay İstasyonu’nda 3D yazıcıları test etti ve uzay gemisi ye-dek parça üretimi için yüksek çözü-nürlüklü 3D yazıcı ihtiyacını duyurdu. 3D yazıcıların ayrıca gelecekte bina-ların yapımında kullanılması bekleni-yor. Loughborough Üniversitesi büyük bina malzemeleri üretimi için 3D bas-kı projesi üzerinde çalışmalara başladı.

Daha da ötesinde 3D yazıcıların biop-rinting denilen insan bedeninde organ değişim işlemleri için kullanabilecek.

NASIL ÇALIŞIYOR?

3D baskı karmaşık gibi görünse de normal bir yazıcıdan çıktı alma eyle-minden farklı değil. Sadece kullanılan özel mürekkep katı objelerin çıkma-sını sağlıyor. Günümüz 3 boyutlu yazı-cı teknolojisi pek çok farklı teknolojiyi

kapsıyor. Bu teknolojiler lazer sinterle-me, bileşimli yığma (fused deposition), polimer kurleme gibi teknolojileri içeri-yor. En yaygın kullanılan fused deposi-tion modeling tekniğinde bilgisayarda 3 boyutlu modeli bulunan cisim 2 boyutlu katmanlar halinde yığılarak 3 boyutlu ürünü oluşturuyor. Katmanlar yazılım tarafından tanınarak bilgisayar destekli tasarım aracılığıyla seri dijital dilimlen-me işleminden geçiyor. Süreç özetle toz haline getirilmiş plastiğin katman kat-man eritilerek üç boyutlu objelere dö-nüştürülmesiyle gerçekleşiyor.

ÜRETİM SEKTÖRÜNE ETKİLERİ

3D yazıcılar yedek parça üretimin-de maliyeti düşürdüğü, zaman ve ham madde tasarrufu sağladığı için üre-timin ekonomisini değiştirecek. Ma-liyet azaldığından ve dolayısıyla risk

Tıptan sanata son ürün baskısında da parlak bir gelecek gösteren 3D yazıcıların 2015 itibariyle birkaç 100 dolar fiyatlarla tüketicilerin evlerine girmesi bekleniyor.

MÜZİK, KİTAPLAR, VİDEOLAR VE HER ŞEYİN DİJİTALLEŞTİĞİ BİR DÖNEMDE 3D BASKI DİJİTAL İLE GERÇEK DÜNYA ARASINDA BİR KÖPRÜ OLUŞTURUYOR.

Dijital ekonomi

Page 149: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 147

Yakın geleceğin önde gelen teknolojilerinden bir olarak 3D teknolojisi, günlük yaşantımızda çok farklı ve daha önce yapılamayan uygulamaları kolaylıkla yapılabilir hale getirecek büyük bir buluş. Peki 3D printing üretici firmalar ve tüketiciler açısından neleri değiştirecek? Xerox Türkiye Genel Müdürü Mehmet Sezer, 3D’nin geleceğini Turkishtime’a anlattı…

İlk etapta 3D printing neleri değiştirecek? 3D baskının ilk etapta günlük tüketicilerin kullanımından çok teknik ve mühendislik alanında faydalı olacağı, prototip, model, maket gibi daha çok endüstride ve üretimde kullanılacağı öngörülüyor. 3D baskı ilk etapta tüketicilerin hayatına, onlar için üretilen endüstriyel ürünlerle girecek. Kişiye özel üretilen üzerinde kişiselleştirilmiş imgeler ve metinler olan üç boyutlu eşyalar bunun ilk örnekleri olacak gibi görünüyor. Dünya giderek artan bir şekilde kişiselleştirilmiş ve her olgu, olayın özelleştirildiği bir döneme giriyor. Bu teknolojilerde günlük hayatımızda böyle bir değişiklik yaratacak.

3D printer üretimi ve satışına başladınız mı? Üretmeyi düşünüyor musunuz?Xerox’un 3D yazıcı üretme gibi bir projesi bulunmamaktadır ancak 3 boyutlu başka teknolojiler üzerine çalışmalarına devam ediyor. Xerox’un üzerinde çalıştığı teknoloji; düşük maliyetlere plastik, film, cam, tekstil gibi 3 boyutlu farklı yüzeylerin üzerine elektronik devreler basmayı veya yerleştirmeyi sağlayacak bir teknoloji. “Gümüş Mürekkep” adı verilen bu teknoloji ile değiştirilebilir mesajlar veren elektronik giysiler, içinde kaç adet hap aldığını söyleyen akıllı ilaç kutuları, çantalarda taşınabilecek katlanabilir ekranlar, PV güneş pilleri, düşük maliyetli RFID etiketleri gibi uygulama alanları sektörden sektöre değişebilecek sayısız sıra dışı uygulamanın

geliştirilmesine imkân sağlayacak. Tüm bu ürünler ve daha fazlası, hayatı daha kolay hale getirirken; üretim maliyetleri de şimdikinden çok daha düşük olacak.

Geleceğin trendi olarak görülen 3D printing Türkiye’de ne zaman yaygınlaşmaya başlayacak?Eğer bu teknoloji, kişi ve kuruluşların rahatlıkla satın alabileceği fiyatlarda üretilebilirse ve 3D baskı yapan makinelerin kitlesel üretimine geçilirse, dünyada kullanıma geçmesinin ardından en geç bir kaç ay içinde de Türkiye’de de satışı yapılıyor olabilir.

Bu teknoloji yaygınlaştığında geleneksel üreticiler açısından olumsuz sonuçlar doğacak mı?3D baskı teknolojisi kendisine mevcutta var olmayan, yepyeni bir alan açacak; yeni uygulamaları gündeme getirecek. Mevcut geleneksel üreticileri etkileyecek bir teknoloji olmayacaktır, kendi kulvarını yaratacak sıra dışı bir teknoloji olacaktır. Dolayısıyla onlar için olumsuz bir sonuç da yaratmayacaktır.

“3D printing kendi kulvarını yaratacak”

MEHMET SEZER Xerox Türkiye Genel Müdürü

azaldığından üretim gerektiren işler için de girişimler artacak. Bir girişim-ci fikrinin tutup tutmadığını test et-mek için 3D yazıcı ile birkaç örnek ba-sabilecek. Ürünün elde kalması gibi bir durum da yaşanmayacak. Bu da artık üretimin miktardan çok fikrin kalitesi-ne göre şekilleneceği anlamına geliyor. Evde kullanmak için üretilen 3D yazı-cılar yaygınlaştığında son kullanıcı için hayatı kolaylaştırdığı kadar toplu üre-tim yapan şirketler ve online mağaza-lar için tehdit edici bir durum oluşacak. Bu durumda üreticilerin de kendileri-ni bu trende göre adapte etmeleri ge-rekecek. Gelecekte fabrikalarda gele-neksel üretim makinelerinin yanında 3D yazıcılar da çalışmaya başlayacak.

OLUMSUZ YANLARI DA VAR!

3D baskı teknolojisi her ne kadar ina-nılmaz özelliklere sahip gözükse de kötüye kullanıldığında tehdit oluştu-rabilecek niteliklere de sahip. Müzik en-düstrisinin yıllardır korsandan çektiği-ni şimdi üreticiler çekmeye başlayacak. Nasıl kişiler sosyal medya sayesinde toplum içinde dile getiremediklerini in-ternet üzerinde özgürce dile getirilmeye başladılarsa 3D baskı sayesinde de satın alamayacakları kötü niyetli nesneleri de kendileri üretebilecek. Teksas’da bir grup hırsız 3D yazıcıdan ATM kart oku-yucusu basarak yakalanmadan önce 400 bin dolar çalmayı başarmış. Aynı şekilde laboratuar malzemesi, silah par-çaları, uygunsuz oyuncaklar gibi ürün-ler basılarak da tehdit oluşturabilir. Tüm bunları engellemek için de ciddi bir dü-zenleme getirilmesi gerekiyor.

Page 150: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

DIGITAL BOSPHORUS

148 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 151: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 149

“ “oyun kurgusu

>

>

>

>

>

>

>

Page 152: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

er sabah e-posta kutunuzu açtığınızda ilgilendi-ğiniz kültür-sanat etkinlikleri hakkında sizi ha-berdar eden bir bülten görmeyi istemez miydiniz? Kişiye özel öneri sitesi olarak kurulan Dakick.com, yaklaşık bir yıldır tam da bu hizmeti yeri-ne getiriyor. Site, kullanıcılarına sevdikleri şarkı-cı, oyuncu, sporcu, yönetmen ve mekânlarla ilgili güncel gelişmeleri günü gününe takip edip etkin-

likler hakkında haberler veriyor. Sinema, konser ve TV gibi sekiz farklı kategorideki etkinliğin yanı sıra kişiler, filmler ve takımlar gibi yedi farklı ka-tegoride takip edilecek isimleri de içeren Dakick.com, sahip olduğu bu geniş yelpaze ile kendi ala-nında bir ilk olma ö zelliği taşıyor.

Etkinlik ve sosyalleşme alanında Türkiye’de önemli bir boşluğu dolduran Dakick.com, Ak-soy Internet Ventures’ın (AIV) ilk internet proje-si. Serkan Ünsal, Alper Akcan ve Sodamedya’nın ortak girişimi ile 2012 Şubat ayında faaliyete ge-çen sitenin ilginç hikayesi ise 2009 yılına uzanı-yor. Kurucu ortaklardan Serkan Ünsal, çok sev-diği bir şarkıcının konserini son anda öğreniyor ve karaborsadan bilet alıp konseri merdivenler-de dinliyor. Sonrasında aklına düşen “insanlar sevdikleri bir şarkıcının konserinden nasıl ha-berdar oluyor?” sorusu bir iş planına dönüşüyor ve Dakick.com ortaya çıkıyor.

Dakick.com’un talipleri artıyorDakick.com’un iş modeli ise bilet satışı üze-

rinden gelir ortaklığı, mobil gelirler ve reklam gelirleri üzerine kurulu. Toplam 8 kişinin ça-lıştığı site, geçen Ekim ayında yüzde 60, Kasım ayında ise yüzde 110‘luk büyüme sağladı. Da-kick.com Genel Müdürü Serkan Ünsal, “Web trafiğinin 2013 yılında ortalama her ay yüzde 30-40 büyüyeceğini öngörüyor ve buna göre planlar yapıyoruz. Üye sayısının ise yüzde 300 artmasını hedefliyoruz. Özellikle mobil plat-formların Dakick.com için büyük sıçramalar yaratacağını düşünüyoruz” diyor.

Önümüzdeki dönemde ABD pazarına açılma-ya hazırlanan siteye yerli olduğu kadar yaban-cı yatırımcıların da ilgisi büyük. Ünsal, “2012 Ma-yıs ayında New York’ta Amerikalı yatırımcılarla bir araya geldik. Gördüğümüz ilgi oldukça sevin-diriciydi. Şu anda Amerika, İngiltere ve İsveç’ten ilgi var. Önceliğimiz gireceğimiz pazarları tanı-yan yatırımcılarla masaya oturmak” diyor.

150 TURKISHTIME OCAK 2013

ETKİNLİKLERİ SİZİN YERİNİZE TAKİP EDEN SİTE: Dakick.com Dakick.com. kurucu ortaklardan Serkan Ünsal’ın “İnsanlar sevdikleri bir şarkıcının konserinden nasıl haberdar oluyor?” sorusu üzerine bir iş planına dönüştü ve Aksoy Internet Ventures’ın (AIV) ilk internet projesi olarak doğdu. Kullanıcılarına kişiye özel kültür-sanat etkinlikleri bildirimi yapan site, bir yıl bile geçmedi ama şimdiden yerli ve yabancı yatırımcıların ilgisini çekiyor.

TER ET E MOB L G R Mwww

EZGİ GÜLER ezg�guler@turk�sht�mederg�.com

SERKAN ÜNSAL “Kişiselleştirme alanında tüm dünyada büyük bir trend var fakat bunu somut adım atarak gösteren site sayısı çok az. Hem Türkiye’de hem ABD’de etkinlik özelinde kişiselleştirme konusunda bir boşluk olduğunu gördük. Bu boşluğu doldurabileceğimize inanıyoruz.”

H

Page 153: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

H er geçen gün artan ve giderek birbiri-ne benzeyen e-ticaret siteleri, rekabet gücünü artık farklılaşarak ortaya koy-

mak durumunda. Bunu başaran sitelerden biri de çocuklara özel tasarımlarla öne çıkan Renk-lizebra.com. Sitede çocuklar için yaratıcı ve ar-tistik tasarımlı yatak örtüleri, nevresim takımla-rı, yastıklar, orijinal oda aksesuarları, sade ve şık battaniyeler, özel tasarım çantalar ve kıyafetler yer alıyor. Çok değil beş aylık bir geçmişe sahip olan online butikte, Türkiye’de bulunması zor, ka-

liteli ve niş ürünler, anne ve babaların beğenisine sunuluyor. “Yurt dışında limitli zamanda çok ara-yarak ulaşabilecekleri çocuk oda tekstili ve kıya-fetlerini, biz müşterilerimizin ayağına getiriyor ve ertesi gün evlerine ulaştırıyoruz” diyen Renkli-zebra.com’un kurucularından Tulu Dülge, sitenin farkını şu sözlerle özetliyor: “Butiğimizde, çocuk-lar için her sezon limitli sayıda, özel tasarım ko-leksiyon ürünler yer alıyor. Çocuklarının sıra dışı-lıklarını vurgulamak isteyen ve farklı tarz arayan anne ve babalara alternatifler sunuyoruz”.

Çocukların yatak odalarındaki eşyalardan günlük yaşamlarında kullandıkları kıyafet, çanta ve aksesuarlara kadar her şeyin bulun-duğu sitede, RoomSeven, Oilily ve Taftan gibi tasarımlarıyla öne çıkan markaların ürünle-ri yer alıyor. Koleksiyonların her birinin her se-zon markaların tasarımcılarıyla beraber seçi-lerek Türkiye’ye ithal edildiğini belirten Dülge, “Türkiye’ye getirdiğimiz markaların Türki-ye’deki tek temsilcisiyiz. Dünya ile aynı anda ve aynı fiyata bu markaların yeni sezon kolek-siyonlarını Türkiye’de satışa sunuyoruz” diyor.

Ekip dünya başkentlerini dolaşıyorRenklizebra.com’da ürünleri satışa sunulan

markaların sayısının ilerleyen dönemlerde hızla artması söz konusu. Bunun için ise Renklizebra.com ekibi, dünyanın önemli dizayn başkentleri-ni gezerken yeni tasarımcılarla tanışıp koleksi-yonu genişletme peşinde. Müşteri sayısı her ge-çen gün artan Renklizebra.com’a gelen yoğun talep üzerine önümüzdeki dönemde kurumsal ve bayi satışlarının da başlaması planlanıyor.

Renklizebra.com’un mevcut operasyonel modelinin esnek ve sektördeki hızlı büyümele-ri her zaman destekleyecek bir yapıda olduğu-nu belirten Dülge, “Biz Renklizebra.com olarak daha oyunun başındayız. Buna rağmen, iş mo-delimizi oluştururken ölçeklendirilebilir bir ya-pıda olmasına özen gösterdik” diyor.

OCAK 2013 TURKISHTIME 151

ÇOCUKLARIN RENKLİ DÜNYASINA GİRİYOR: Renklizebra.com

TULU DÜLGE “Kurduğumuz iş

modeliyle, her adımda kaliteyi, kendine özgü

ve sıra dışı olmayı müşterilerimize

sunmayı hedefledik. Renklizebra.com’daki

farklı ve ayrıcalıklı tasarımlar ile sektörde niş bir pazar yaratmayı

planlıyoruz.”

Kendine özgü, eğlenceli yaşam ve giyim tarzları tasarlayan markaların yer aldığı online butik Renklizebra.com’da, yatak odalarından kıyafet, çanta ve aksesuarlara kadar çocuklara yönelik her şey yaratıcı tasarımlarla buluşuyor. Niş ürünlerin ağırlıkta olduğu site, çocuklarının sıra dışılıklarını vurgulamak isteyen anne ve babalar için iyi bir alternatif.

Page 154: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

I nstagram’ı Facebook, Pinterest ve Twitter gibi diğer sosyal medya si-telerinden ayıran şey ne? Uygu-

lama tamamen Apple iOS ve Android mobil cihazlar aracılığıyla fotoğraf pay-laşmaya odaklı olarak başladı. Geçtiği-miz günlerde ise web’e de entegre olarak daha fazla kitleye ulaşır oldu. Instagram, anlık fotoğraf paylaşımıyla markaya ki-şilik katması, marka bilinirliği yaratma ve müşteri sadakati oluşturma açısın-dan pazarlamacılar için eşsiz bir araç ha-line geldi. Yunan yoğurt firması Chobani 1,5 yıl önce Instagram’a katıldıktan son-ra 9 bin takipçiye ulaşarak az bilinen bir markayı, herkesin evinde olması gere-ken bir markaya dönüştürmeyi başardı. Chobani (@Chobani), takipçilerini mar-kayla beraber fotoğraflarını paylaşma-larına teşvik ederek ve yarışmalar dü-zenleyerek marka bilinirliğini artırdı. Her hafta ürün içeriğiyle ilgili düzenle-diği yarışmalar sonucunda yoğurt he-diye etti. Siz de markanızı benzer şekil-de Instagram’ı kullanarak pazarlamak istiyorsanız bu adımları takip edin:

1 ÜRÜN VE HİZMETLERİNİZİ TANITIN

Ürün ve hizmetlerinizin yaratıcı fo-toğraflarını paylaşın. Sıkıcı, sıradan stok fotoğraflar, grafikler ve metinsel görseller paylaşmaktan kaçının.

Takipçilerinize (potansiyel müşteri, müşteriler, iş ortakları) kim olduğunu-zu ne yaptığınızı gösterirken biraz ye-tenek sergileyin. 858 binden fazla ta-kipçiye sahip Starbucks (@Starbucks) bunu çok doğru bir şekilde yapıyor.

152 TURKISHTIME OCAK 2013

Dijital pazarlama

MARKALARIN SOSYAL UYGULAMALARDA YENİ FAVORİSİ INSTAGRAM

Markanızı Instagram’da pazarlamanın 5 yoluYunan yoğurt firması Chobani, 1,5 yıl önce katıldığı Instagram’da 9 bin takipçiye ulaşarak az bilinen markasını herkesin evinde olması gereken bir markaya dönüştürdü. Ancak Facebook’un ücretsiz fotoğraf paylaşma uygulaması Instagram’da başarılı pazarlama yapmanın yöntemleri var… Türkiye’de son dönemde Facebook ve Twitter’dan sonra hızla en popüler sosyal paylaşım uygulaması olma yolunda ilerleyen Instagram, görsel zenginliği ile markalara önemli değer katabiliyor… İşte moda markalarından gıdaya kadar büyük küçük tüm şirketler için Instagram üzerinden geniş kitlelere ulaşma tüyoları...

MERVE EKERmerveeker@turk�sht�mederg�.com

Page 155: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 153

Marka, her gün ürünlerin yakın çekim, ilgi çekici fotoğraflarıyla beraber ya-pım aşaması görsellerini de paylaşıyor.

Markanın kendi kendini yok etme-mesi için aynı ürün fotoğrafını iki kez paylaşmayın ve ürün fotoğraflarını günde 3-4 kereden fazla paylaşmayın ve. Tekrarlanan fotoğraflar Instagram topluluğunda rağbet görmez, tam ter-sine yeni fotoğraflar hep ilgi çeker.

2 FOTOĞRAF YARIŞMALARI DÜZENLEYİN

Fotoğraf yarışmaları potansiyel müş-terileri çekmek, etkileşim yaratmak için eğlenceli ve maliyetsiz bir yoldur. Instagram takipçilerinizden ürünlerini-zin kendi çektikleri fotoğraflarını pay-laşmalarını isteyin ve en iyilerini online mağazanızda yayınlayın.

Takipçilerinizin her gün etkileşimde olması için “günün fotoğrafı” kampan-yası düzenleyin. Her gün değişik bir konsept uygulayın. Takipçilerinizden fotoğraflarınız için isim seçmelerini is-teyin ya da soracağınız soruları cevap-lamalarını isteyin. Günlük ya da hafta-lık kazananları ödüllendirin.

Instagram fotoğraf yarışmanızı kü-çük ve eğlenceli şekilde organize edin ama pazarlama hedefini de ihmal et-meyin. Levi’s (@Levis) #iamlevis fotoğ-raf yarışmasıyla yeni kampanya mode-lini seçmek üzere takipçilerinden favori Levi’s kıyafetiyle fotoğraflarını pay-laşmalarını istedi. Yarışma süresince 3.513’ten fazla fotoğraf paylaşıldı ve ka-zanan Levi’s 2012 “Go Forth” kampan-yasında yer aldı. Her takipçinin görseli aslında maliyetsiz bir Levi’s reklamıydı.

3 PROMOSYON KODU TAŞIYAN GÖRSELLER YARATIN

Sadece bir Instagram fotoğrafıyla yeni ürün ve hizmetler için indirim kuponu paylaşmak müşteri çekmenin ve satış-ları artırmanın en düşük maliyetli yolu olabilir. 218.000’den fazla takipçiye sa-hip İngiliz hazır giyim markası Topshop (@topshop) Twitter ve Facebook’u kul-lanarak müşterileri Instagram görselle-rindeki gizli indirim kuponunu bulmaya yönlendiriyor. Promosyonunuzu #pro-mocode hashtagiyle kullanmayı unut-mayın. Instagram’daki hashtagler de Twitter’daki gibi etkili bir şekilde fırsat kovalayanları çekmek için kullanılıyor.

4 PERDE ARKASINA GEÇİN

Çalışanlarınızın ofiste habersiz çe-kilmiş mesai fotoğraflarını paylaşa-rak müşterilerinize şirketinizde neler yaşandığını gösterin. Ofis partileri, hayır yemekleri, ürün lansman-ları ve sektörel etkinliklerden de fotoğraflar paylaşın. Bu tip perde

arkası fotoğrafları şirketinizi kişisel-leştirmekle kalmaz takipçilerinizle sa-mimi bir ilişki kurmanızı sağlar ve on-larda sizle çalışma isteği uyandırır.

Zappos (@Zappos) online ayakkabı perakende sitesi, Instagram’a geç gir-mesine rağmen perde arkası fotoğ-raflarla ilgi çekmeyi başardı. Pek çok ayakkabı fotoğrafı paylaşmasının ya-nında tasarımcıları arada bir renk-li model görselleri, çalışanların ko-mik fotoğrafları ve hayvan fotoğrafları paylaşarak hesaplarına renk kattılar.

5 TAKİPÇİLERİNİZİ YILDIZ YAPIN

Günün takipçisini seçin ve @menti-on yaparak diğer takipçilerinize tanıtın. Facebook ve Twitter’da olduğu gibi @mention sayesinde Instagram kullanı-cıları yorumlarda birbirlerini etiketle-yebiliyorlar. Böylelikle bir çeşit ağızdan ağza pazarlama gerçekleşmiş oluyor. Çoğu kullanıcı markalar tarafından ki-şisel bir etkileşim yaşamaktan mem-nun oluyor ve bu memnuniyetini kendi ağları aracılığıyla paylaşıyorlar. Örne-ğin kalem markası Sharpie (@Sharpie) Sharpie kalemleriyle çizilmiş resimleri-ni paylaşan takipçilerini göstererek yak-laşık 39 bin Instagram takipçisi kazandı.

Page 156: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

154 TURKISHTIME OCAK 2013

T ürkiye’deki şirketler açısından dün-ya ile rekabette bilişim teknolojile-rinin önemi yadsınamaz bir gerçek. Ancak konu bilişim teknolojilerin-

de lisans hakları ve patent olduğunda gidile-cek uzun bir yolumuz daha var. Çünkü dünya genelinde özellikle de ABD’de lisanssız tekno-loji kullanımına karşı yürütülen mücadele daha da şiddetlendi. ABD’de yeni gündeme gelen ya-saya uyarınca hukuka aykırı yani sahte dona-nım ya da lisansız yazılım kullanan ihracatçılar artık bu ülkeye ürün satamayacak. Tayland-lı deniz ürünleri üreticisi olan Narong Seafood Co.’nun hukuka aykırı IT kullanmasıyla günde-me gelen yasa, ihracatçıları önemli ölçüde et-kileyecek. Türkiye’de bilişim hukuku ve lisans hakları üzerine danışmanlık hizmeti veren BTS Avukatlık Yönetici Ortağı Av. Yasin Beceni, beş büyük ihracat pazarı arasında yer alan ABD’nin gündeme getirdiği bu yasa ile hem haksız reka-

ABD’ye yönelik ihracatta farklı bir döneme girildi…

Lisanssız teknolojiyle üretilen ürünler geri çevriliyorABD, yazılımların lisans sözleşmelerine aykırı kullanılması, sahte donanım gibi suçlarla mücadeleyi artırdı. Yakın zamanda yürürlüğe giren yeni bir yasa, özellikle Türk ihracatçıları yakından ilgilendiriyor. Yasa lisanssız bilişim teknolojileri kullanarak üretilen ürünlere el konulması ve ürünlerin ABD’ye girişinin yasaklanmasını öngörüyor. Üstelik CNC tezgâhın üzerindeki yazılımdan muhasebe departmanındaki programa kadar geniş bir alanı kapsıyor. BTS Avukatlık Yönetici Ortağı Avukat Yasin Beceni, Türkiye için ABD’nin önemli bir pazar olduğunu belirterek Türk ihracatçılarında bu düzenlemelerle ilgili bilincin artması gerektiğine dikkat çekiyor.

CANDEĞER MURADOĞLU candegermuradoglu@turk�sht�mederg�.com

Page 157: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 155

beti önlediğini hem de IT sektörünün telif hak-larını koruduğunu ifade ediyor.

Türkiye’nin en önemli ihracat pazarlarından biri olan ABD’de lisans ve patent ile ilgili yürürlüğe yeni giren yasadan bahseder misiniz?

ABD’de yürürlüğe giren yasaya göre üre-tim süreçlerinde hukuka aykırı yani lisanssız yazılım ve sahte donanım kullanan üreticile-rin ürünlerine el konulması yaptırımı getirildi ve ürünlerin ABD’de satışı yasaklandı. Şirket-ler yasa karşısında birtakım cezai uygulama-lar karşı karşıya kaldı. ABD’deki birçok eya-let bu konuda hassas davranıyor. Amerikan pazarı dünyanın en büyük iç pazarına sahip. Dünyadaki bütün ihracatçılar bu pazarla ça-lışıyor. Bu yasa aslen haksız rekabet yasa-sı olarak adlandırılıyor. ABD’de önce Louisiana ve Washington’da çıktı. Daha sonra 30’a yakın eyalette yayıldı. Yasa bir buçuk sene önce yü-rürlüğe girdi ve hızlı bir şekilde kabul gördü. Amerikan iç pazarındaki gücüyle ülkede ge-lişen IT sektörünü korumak ve aynı zaman-da ABD’ye yapılacak ticarette haksız rekabeti önlemek adına çıkarıldı. Kanunda üretim süre-ci de şöyle tanımlanıyor: Üreten bağların içinde kullanılan bilgi teknolojilerinde kullanılan do-nanım ve yazılımları hukuka uygun olarak kul-lanılması gerekiyor. Ama sadece üretim içinde kullanılan IT için geçerli değil. Geniş kapsamda üretim süreçleri içinde CNC tezgâhın üzerinde-ki yazılımdan İK ya da muhasebe bölümünüz-deki yazılıma kadar kullanılan IT’nin de huku-ka uygun olarak kullanılması gerekiyor.

Bu yasanın çıkmasına neden olan olaydan bahsetmek gerekirse…

Taylandlı Narong Seafood Co. adlı deniz ürün-leri üreticisinin ABD’ye yapmış olduğu ihracat-ta hukuka aykırı yazılım ve donanım kullandı-ğı tespit edildi. Massachusetts savcılığına dava açıldı. Üretim süreçlerinde hukuka aykırı IT kul-landığı tespit edilen şirket, dava sonucunda ceza aldı. Şirket yetkilileri hapis cezası ile karşı karşı-ya kaldı. Ama daha sonra uzlaşma yoluna gidildi. Ama şirket tarafından tazminat ödendi.

Bu yasadan en çok hangi sektörlerin etkilenmesi bekleniyor?

En çok üretim sektörü etkilenecek. Üretim sektörünün üretmiş olduğu ürünlerinde teda-

rik süreçleri de dahil olmak üzere hukuka uy-gun yazılım ve donanım kullanılmasını zorun-lu kılınıyor. Dolayısıyla sektördeki her bir aktör bu yasadan detaylı olarak etkileniyor.

İhracatçılar bu yasadan nasıl etkilenecek?ABD’de bu yasayla kendi iç pazarındaki sa-

tın alma gücünü kullanarak ticaret yapaca-ğı şirketlere ülkenin dünya piyasasına en faz-la katkı sağladığı IT hem de telif sektörünü korumak istiyor. İş dünyasının şunun ayırı-mına varması lazım. Hukuka uygun olmayan IT kullanarak elde edeceği üç kuruşluk kârla aslında bir suç işliyor. Bu durum tespit edilir-se ABD’de yargılanabileceğini de hesaba kat-ması gerekiyor. Şirket, tasarruf edilen 1 TL’nin en az 3 TL’sini ödemek zorunda kalıyor. Bu çok önemli bir düzenleme… Artık ABD’de hukuka aykırı IT kullanan şirketlerin ABD’ye olan ti-careti engelleniyor. İhracatçılar için Türki-ye’deki mevzuata uygun hareket etme adına itici güç olmamasına rağmen ticaretin engel-lenmesi özellikle ABD’ye ihracatın yasaklan-masıyla kara listeye girme ihtimali var. Kara listeye girip, başka ülkelere olan ihracatınız engellenme ile karşı karşıya kalınabilir.

Bu yasa rekabeti nasıl etkiler?Dünya ile rekabet edebilmek için girdi ma-

liyetlerimizi düşürerek üretim etkinliğimizi artırıyor olmamız lazım. Bunu yapmanın yolu IT’ye yatırım ve inovasyon yapmaktan geçi-yor. Bir birim girdi maliyetinin yaratmış oldu-ğu üretim etkinliğimizi artırıyor olmamız la-zım. Bu da IT ürünlerine yatırım yapmak ve inovasyondan geçiyor. Baktığımız zaman bir birim girdi maliyetinin yaratmış olduğu üretim etkinliği 3 veya 4 birim. IT’de yaratmış oldu-ğunuz bilgi birikimi ve inovasyon etkinliğinin katkısı 8 birim. Dolayısıyla bunu şu şekilde or-taya koyuyorsunuz: IT ürününe yatırım yap-tığınız zaman daha inovatif ve daha proaktif ve daha rekabetçi oluyorsunuz. Bunun dışın-da ABD’ye mal satarken rakiplerinize fark ya-ratacak şey, ne kadar inovatif ve IT’yi üretim süreçlerinde nasıl kullandığınızla ölçülüyor. Hukuka uygun olmayan IT kullanıldığın da bu şirketlerin sağlamış olduğu imkânlardan ya-rarlanılamıyor. O yazılımların kendi iş süreç-lerinde etkinlik yapacak şekilde kullanılması desteğini alamıyoruz. Bunu aslında bizim ih-racatçımızın biliyor olması lazım.

“Haksız rekabetle ilgili ciddi hükümler

var”Son dönemlerde

de şirketlerin dijital veri

tabanından ticari sırların çalınması şikâyetleriyle çok

karşılaşıyoruz. Bilişim hukuku

konusunda Türkiye’de ne gibi yaptırımlar var?

Türkiye’de hukuka aykırı IT yazılım kullananlar, dört

seneye kadar hapis cezasıyla

yargılanıyor. Kullanmış olduğunuz

yazılımın değerinin üç katı kadar

tazminat cezasına çarptırıyorlar.

Uygulama kapasitesi ile ilgili

bir sorun var. Türkiye’deki bu

işle uğraşan polis ya da mahkeme

teşkilatının sayısı belli. ABD kendi hukuk gücünü

kullanarak kendi ülkesinde Türkiye’de

kullanılan hukuka aykırı kullanımları cezalandırabiliyor.

Yani ticaret engelleniyor.

Burada haksız rekabetle ilgili

ciddi hükümler var. ABD’de yapılan

mevzuatın bundan hiçbir farkı yok. Sadece farklılık

yarattığı konu IT’nin kullanımı.

Page 158: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

156 TURKISHTIME OCAK 2013

2010

ENFLASYON:

CAR A IK:

FA LER:

BLOGNAN DO AN

[email protected]

Page 159: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 157

rkiye nin y l nda y de h lab y yece ini tahmin ediyor u g nlerde. k metinise y l i in rta adeli rogramda ortaya

koydu u b y me ng r s n ge ti imi aylarday de e d rd n hat rlatmak isterim.

DOLAR:

ALTIN:

BORSA:

Page 160: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

158 TURKISHTIME OCAK 2013

Otomotiv

İ stanbul Park Pisti’nin işletmesini alan İn-tercity Yönetim Kurulu Başkanı Vural Ak, F1’in dönüşü için görüşmelere başladıkları-

nı söylerken, halkı piste çekebilmek amacıyla da planları olduğunu belirtti. Vural Ak bu plan-ları gerçekleştirmek için İTO, İstanbul Valiliği ve TOBB’un sahipliğindeki İstanbul Park Pisti iha-lesine şaşırtıcı rakamlar ödeyen ikinci isim oldu. Birinci isim MC adlı şirketle ihaleyi kazanan “gi-zemli bankacı” Serdar Akıman, parayı ödeye-meyince Formula 1 pisti 10,5 yıllığına 125 milyon lirayı bulan bedelle Eylül Tarım’a ve onun sahibi Vural Ak’a geçti. Intercity’nin patronu Ak ile iha-leden bir hafta sonra pistte buluştuk.

Yıllık KDV dahil 10 milyon 620 bin liralık teklifle pisti 10.5 yıllığına kiraladınız. Bu rakamı nasıl çıkaracaksınız?

Öncelikle Formula 1’i geri getirmek istiyo-rum ama o bir haftalık bir olay. Bu projeler için-de 7 takımlı, en az 150 otomobilli model Cup’lar, FIA Cup, DTM gibi yol otomobillerinin yarışları, rallikros, motokross, offroad yarışları, konser-ler, devasa ikinci el merkezleri, hastane, 7 mil-yon dolara ortaya çıkacak servis, 6 bin metre-karelik padokun ikinci katında kurulacak yeni araç satış showroomları açılması ana projeleri-

10 yılda 125 milyon lira kira ödeyecekİstanbul Park Pisti’ni ilk yılı 10 milyon 620 bin lira olmak üzere 10,5 yıllığına kiralayan filo kiralama şirketi Intercity’nin Yönetim Kurulu Başkanı Vural Ak, 25 yıldır içinde yer aldığı otomobil ve motorsporları camiasında zirveyi hedefliyor. Ama bu zirve, F1 yarışlarında birincilik basamağı gibi belli bir sürede yüksek performans gerektiren bir yarış kürsüsü değil. Ak, Türkiye’nin en prestijli ticari yatırımlarından birini planlıyor.

HALİL OKŞİT hal�loks�t@turk�sht�mederg�.com

Page 161: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 159

miz. Bu tür projelerle pisti en az 10 ay çalışan bir otomobil etkinlik merkezi haline getireceğiz.

Türkiye otomobil sektörüne yönelik planlarınız var mı?

Türkiye’deki otomobil şirketleri de burayı is-tedikleri şekilde kullanabilecekler. Bernie’nin pistin işletmesini yaptığı dönemde, pist için iste-nen kira rakamları çok yüksekti. Pistin korun-ması amacını taşıyordu bu rakamlar. Bernie’nin amacı, sadece F1 yarışlarının yapılabilmesi için pistin sağlam tutulmasıydı. Oysa SUV ve kam-yon yarışları dışındaki yarışlar, pisti bozmaz. Biz buna uygun projeleri hayata geçireceğiz.

Uzun dönemli bir kiralama yaptınız. 10.5 yıl nasıl geçecek ve sonra ne olacak?

Komplekse gelecek 10 yıl için toplamda 125 milyon lira kira ödeyeceğim. Pisti ve içinde bu-lunduğu araziyi yılın tüm döneminde hareketli olacak bir konuma getirmek için projeler hazır-lıyorum. F1 yarışı buranın zirve işi. Hükümet ve F1 patronu Bernie Ecclestone fiyatta anlaşama-dığı için Mayıs 2011’de son kez yapılmıştı. Bura-da tek konu fiyat değildi tabii. İzleyici sayısı çok düşük kalıyordu. Burayı ayağa kaldıracak bir-çok proje geliştirdik. Bu projeleri F1 patronuna da aktardık. Kendisine 50 bin seyirciyi garanti ettim. Ecclestone’la 7 yıllık bir anlaşma yapma-yı istiyoruz. Tabii F1 organizasyonu çok masraf-lı. Sadece yarışın olduğu hafta yaklaşık 4-5 mil-yon dolar harcanıyor. İlk 2-3 yıl buradan para kazanmayı hesaplamıyorum.

Neler yapılabilecek pistte?Türkiye’de üretim yapan ve en çok satan

markalardan 7 motorsporları takımı kuraca-ğız. Bu takımlar kendi içlerinde yarışacak. En az 150 araç olacak ve bunlar 7 yarışa girecek. Her takımın iki pilotu olacak. Bu organizas-yonda yarışacak pilotlara İstanbul Park’ta ku-racağımız okulda eğitim vereceğiz. Dünyanın ünlü yarışı DTM’nin bir ayağı İstanbul’da koşu-lacak. Yine FIA’nın yarışını getireceğiz. Şampi-yon motosikletçimiz Kenan Sofuoğlu’nun ya-rıştığı şampiyona İstanbul’da olacak. İstanbul Park Pisti’nin orman tarafındaki araziye mo-tokros ve off-road parkuru yapacağız. Tribün-lerin de yer alacağı bu alanda yarışlar düzenle-necek. Motorsporları etkinlikleriyle 10 binlerce kişiyi İstanbul Park’a çekeceğiz. Tüm bunlar F1 yarışına olan ilgiyi de artıracak.

Piste dair planlarınız içinde otomobil alım satım merkezi gibi bir proje de var. Bu projeninin konsepti nedir?

Öncelikle mevcut tesislere yenilerini ekle-mek gerekiyor. Ayrıca 6 değişik noktada hiz-met veren Intercity şirketimiz her yönüyle bu-rada merkezileşecek. Pistin ortasında kalan geniş alanda Türkiye’nin en büyük açık oto pa-zarını kuracağız. Burada 3-4 bin araç sergile-necek sürekli olarak. İnsanlar beğendiği ikinci el aracı test edip, satın alabilecek. Otomobilini satmak isteyenler için de ayrı bir alan oluştura-cağız. Günde binden fazla araca hizmet verebi-lecek bir servisi de kuracağız. Padok sahasının üzerinde sadece F1 yarışlarında kullanılan VIP salonları var. Sütunsuz direksiz alanlar. 6 bin metrekareyi buluyor. Buraları otomobil marka-larına showroom olarak kiralayacağız.

Başka aktiviteler de planlıyor musunuz? Öncelikle İstanbul Park Pisti’ni bir nevi halka

açacağız. Hafta sonu düzenlenecek yarışlarla 10 binlerce kişiyi piste çekmek istiyoruz. Ama sa-dece yarışacaklar gelmeyecek. Gelenler de sade-ce yarış izlemeyecek. Çocuklar için özel oyun alanları olacak, şık restoran ve kafeler yer alacak. Yarışlara entegre konserler de yapmayı istiyoruz. Böyle bir konser alanı Türkiye’de yok. Özetle pist hayatın yaşandığı bir alan olacak. İsteyen araç sahibi, makul bir ücret karşılığında pistte gazla-yabilecek. İstanbul Park’ta aynı zamanda tam te-şekküllü bir hastane yer alacak. Yeşil alanları da artıracağız. 100 bin ağaç dikeceğiz.

26 milyon dolarlık garajVural Ak’ın İstanbul Park’ın padok alanındaki geçici yerine taşınan garajında 50’ye yakın çok özel otomobili var. Türkiye’de sadece bir adet bulunan Ford GT, Dodge Viper SRT 10 Roadster, 720 beygirlik yarışçı Dodge Viper, dünyada sadece 11 adet kalan 1994 Lamborghini Diablo SV, Mercedes E Serisi 63 AMG, BMW M3 Cabrio, Nissan GT R, Ferrari 430, Ferrari 458, Audi R8 V10 Roadster, Dodge Challenger SRT, Maserati Grand Sport. Klasikler arasında ise Lamborghini’nin 1967’de ürettiği ilk modeli Espada, 720 beygirlik kamyonet 1959 Chevy Street Rod, 1950’li yılların en hızlısı Jaguar Drophead Cabrio, Henry Ford’un oğlu için özel olarak tasarlattığı 1947 model Lincoln Continental Coupe modelleri bulunuyor.

30 BİN ARAÇLIK FİLO İLE YOLLARDA> Vural Ak, Türkiye’nin en büyük operasyonel leasing şirketi İntercity’nin kurucusu ve yüzde 55 ortağı. 30 bin araçlık filosu yollarda dolaşıyor.

> Manisa’daki 3 bin dönümlük badem ve ceviz ağaçlarından oluşan tarlalarda, Eylül Tarım şirketiyle bin öğrenci okutuyor.

> Dört yıldır bu işin peşinde olduğunu söyleyen Vural Ak, Türkiye Cumhuriyetine 300 milyon TL’ye mal olan bu pisti ekonomiye kazandırmak, yeni kâr merkezi yapmak istiyor.

> İşte bu isim şimdi 9 milyon TL’si kira, 1.5 milyon TL’si de KDV olmak üzere yıllığı 10.5 milyon TL’ye İstanbul Park pistini ihale ile kiraladı.> Formula 1’in sahibi Bernie Ecclestone ile 4 yıldır görüşme yaptığını belirten Ak, “Bernie, bu işi Türkiye’de yapacak kişinin ben olduğumu biliyor” motivasyonuyla hareket ediyor.> İntercity’deki ortağı Mitsibushi Finans, BDDK’dan banka kurma izni bekliyor.> 26 milyon dolarlık antika ve koleksiyon otomobillere sahip.

Page 162: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

HAL L OK [email protected]

DÜNYA otomotiv sanayi, Avrupa’da

AUDI

BMW

Y n y T rk y yo r n k k y n o r n s y s u o r n y n rs yon r y o 0 y y k yor O o o u kun r y u u y r n n y n o r n n R n u C o S or Tour r F u n For Tr ns Cus o Toyo Coro

g y r r o r o s y k o un uk o r n o u uyor

CHE ROLET

CITROEN

DACIA

FIAT

FORD

HONDA

OTO A ANDA

160 TURKISHTIME OCAK 2013

Page 163: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

PEUGEOT

RANGE RO ER

RENAULT

SEAT

SKODA

TOYOTA

OLKSWAGEN

OL O

OCAK 2013 TURKISHTIME 161

2013 YENİ MODEL TAKVİMİMARKA MODEL ÇIKIŞ TARİHİ

Audi A3 Sportback Yılın ilk yarısı A3 Sedan Yılın son çeyreği

BMW 520L Yılın ilk çeyreği 3 Serisi Touring Yılın ikinci çeyreği 3 Serisi Gran Yılın ikinci çeyreği Tourismo 6 Serisi Gran Yılın ortası Coupe 4 Serisi Coupe Yılın son çeyreği 4 Serisi cabrio Yılın son çeyreği X5 Yılın son çeyreğiw 2 Serisi Yılın son çeyreği

Chevrolet Spark Yılın ilk üç ayı Trax Bahar ayları

Citroen DS3 Cabrio İlkbahar C-Elysee’nin - farklı motor seçenekleri

Dacia Dokker Yılın ilk üç ayı Lodgy Yılın ilk üç ayı Duster Yılın ikinci yarısı

Fiat 500L 2013 yılı

Ford Fiesta Şubat ayı Kuga Şubat ayı Transit Yıl sonu

Honda Civic hatcback Mayıs ayı 1.6 lt dizel CR-V Mayıs ayı CR-V 1.6 lt Yılın son ayları

Hyundai Santa Fe Yılın ilk yarısı

Kia Pro Cee’d Yılın ilk çeyreği

Mazda Mazda6 2013’ün ilk çeyreği

Mercedes CLA - E Serisi -

Nissan Juke Nismo Yılın ikinci çeyreği Note Yılın sonlarına doğru

Opel Adam 1.2 lt Mart ayında piyasada

Peugeot RCZ 2013’ün ilk yarısı 208 GTi Yılın ikinci yarısı 301’in motor - seçenekleri

Range Rover Range Rover 2013’ün ilk çeyreği

Renault Fluence Ocak ayı Symbol Ocak ayı Clio Sport Tourer Yılın ilk çeyreği Scenic Yılın ilk yarısı Kangoo Mayıs ayından sonra Elektrikli ZOE Yılın ilk 6 ayı Latitude Yılın ikinci yarısı Megane Yılın son ayları

Seat Leon Şubat Toledo Mart

Skoda Rapid Mart Octavia Yılın ilk 6 ayı

Toyota Auris İlk çeyrek Verso İlk çeyrek RAV4 Mayıs Corolla Haziran-Temmuz

Volkswagen Golf’e motor - seçenekleri

Volvo V40 Ocak ayı

HYUNDAI

KIA

MAZDA

MERCEDES

NISSAN

OPEL

Page 164: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

CANDEĞER MURADOĞLU candegermuradoglu@turk�sht�mederg�.com GÖKHAN GEZİK fotoğraf

P ek çoğumuz tarafından ‘zeb-ra perde’ olarak bilinen çizgili perde modeli, ofis ve bürolar ile

özdeşleşmiş olsa da son dönemde mo-dern evlerin dekorasyonunda önem-li bir yer tutmaya başladı. Uzun yıllar ev tekstili alanında çalışan Ferhat Altun-taş ve Fatih Akdaş’ın kurdukları Fateks, günümüzde bir trend haline gelen zeb-ra perdelerin üretimi üzerine uzman-laşmış bir marka. Fateks Yönetim Ku-rulu Başkanı Ferhat Altuntaş, “Ortağım Fatih Akdaş ile birlikte tek ürün üzerin-de yoğunlaşmayı tercih ettik. Çünkü iş hayatındaki felsefemiz, işimizi en iyi şe-kilde yapmak Böylece 2011’de ev tekstili alanında o güne kadar büyük oranda it-hal edilen zebra perde işine girme kararı aldık. İlk günden bu yana Fateks olarak tasarımından üretimine kadar satış ve satış sonrasındaki tüm süreçleri kendi bünyemizde yönetiyoruz” diyor.

“Türkiye’de, yeni başlandı”Ana ürün olarak zebra perde üreten

Fateks’in ürün gamında 240 adet de-sen üzerinde farklı renk ve kalitelerde çeşitler yer alıyor. Bu rakamın 1700’lere kadar çıktığını söyleyen Ferhat Altun-taş, ürettikleri kumaşları mekanizma-lı sistemde 4 farklı şekilde bitmiş perde haline getirdiklerini ifade ediyor.

Fateks, önümüzdeki dönemde zebra perdenin yanı sıra düz stor, fonluk ku-maş ve tül kumaştan da perde üretmeyi planlıyor. Altuntaş, “Amacımız müşte-rilerimize evlerinde daha çok ve çeşitli kombin ürünler sunabilmek. Zebra per-de Türkiye’de üretimi yeni yapılan bir ürün. Oldukça kullanışlı olan zebra per-deler artık hemen hemen her mekânda karşımıza çıkmaya başladı” diyor.

Hedef, yüzde 100 büyümek Bursa Demirtaş Organize Sanayi Böl-

gesi’nde bin metrekarelik alanda faali-yet gösteren Fateks, 2013 yılında üretim alanını 3 bin 500 metrekareye kadar çı-karmayı hedefliyor. Şirketin aylık üre-tim kapasitesi 50 bin metre. Altuntaş, Fateks’in yıllık kapasite ise ortalama 600 bin metre olduğunu ifade ediyor. Bu yıl ürettikleri zebra perdelerin yüz-de 30’unu ihraç ettiklerini ifade eden Altuntaş, “Bugün Türkî Cumhuriyet-ler ve Ortadoğu ülkelerine ihracat ya-pıyoruz. Ciromuzun yaklaşık yüzde 26’sını ihracattan elde ediyoruz. Gele-cek yıllarda Avrupa ülkelerine de ih-racat planlarımız arasına aldık. Bunun için görüşmelerimiz başladı” diye ko-nuşuyor. Bu yılı yaklaşık 2,5 milyon dolar ciroyla kapatacak olan Fateks’in 2013’teki hedefi yüzde 100 büyümek.

FERHAT ALTUNTAŞFATİH AKDAŞ

Fateks A.Ş. Kurucuları

“Zebra perde Türkiye’de üretimi yeni yapılan bir ürün. Oldukça kullanışlı olan zebra perdeler, artık hemen hemen her mekânda karşımıza çıkmaya başladı.”

162 TURKISHTIME OCAK 2013

rkiye deki say l ebra erde reticilerinden ateks ge en y l retimininy de unu ihra etti. ursal irketin n m deki d nem hede i ise d storonluk kuma ve t l kuma tan da erde reterek iki kat b y mek...

FATEKS

KOB DÜNYASI

ANA ÜRÜN OLARAK ZEBRA PERDE ÜRETMEKLE BİRLİKTE, ÜRÜN GAMINDA 240 ADET DESEN ÜZERİNDE FARKLI RENK VE ÇEŞİTLER YER ALIYOR.

HSBC

Page 165: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

F igensoft, mobil teknolojiler ala-nında geliştirdiği kurumsal çö-zümlerle Türkiye’nin en büyük

yazılım şirketleri arasında yer alıyor. Fi-gensoft Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Bayraktar kardeşleri Binnaz Bayraktar ve Mehmet Bayraktar ile annelerinin adını verdikleri şirketin temellerini 1997 yılında Çanakkale’de atıyorlar.

2001 yılında Ericsson Mobility World ile mobil teknolojiler üzerine çalışma-ya başlayan şirket, daha sonra 2002 yı-lında Turkcell iş ortağı oluyor. Bu tarih-ten sonra kurumsal mobil teknolojilere odaklandıklarını söyleyen İsmail Bay-raktar, “Mobil teknolojilere odaklan-mamız, bu alanda yeni ürün ve servis-ler geliştirerek büyümemizi sağladı” diyor. Figensoft’un mobil teknolojiler alanında geliştirdiği kurumsal çözüm-ler arasında toplu mesajlaşma, interak-tif servisler, mobil uygulamalar, mobil pazarlama, mobil imza, mobil ödeme ve lokasyon tabanlı servisler bulunuyor.

Servislerinin kurumların verimlili-ğini artıran, günlük işleyişlerini hızlan-dıran ve giderlerini azaltan seçenekle-re sahip olduğunu söyleyen Bayraktar, “Ürünlerimizi müşterilerimizin talepleri ve ihtiyaçları doğrultusunda değiştire-biliyoruz. Bu esnek yapımız sayesinde kurumlara özel çözümler üretebiliyo-

ruz. Ürünlerimizin bu esnek yönü ne-deniyle aslında ürün portföyümüzü sı-nırlamak pek mümkün değil” diyor.

Tescilli teknoloji markaları varFigensoft’un Posta Güvercini, Ekip

Nerede, Servis Mobil gibi tescilli marka-ları bulunuyor. Yurt dışındaki ilk ofisini Azerbaycan’da açan şirket, 2009 yılında KKTC’de de ikinci ofisini kurdu. Şirke-tin Azerbaycan’da Azercell, KKTC’de ise Kuzey Kıbrıs Turkcell ile iş ortaklıkla-rı bulunuyor. 2012 yılının mobil teknolo-jiler açısından hareketli bir yıl olduğunu belirten Bayraktar, “Yeni hizmetlerimi-zin yanında mevcut hizmetlerimizi ge-liştirmeye büyük önem verdik ve büyü-me hedefimizi yakaladık” diyor.

Figensoft’un yazılım ekibinde 10 mü-hendis bulunuyor. Şirketin, geçen yılki cirosu 4 milyon TL’den fazla. Ar-Ge ça-lışmalarına cirodan yüzde 10 pay ayıran şirket, özellikle bu alanda büyümeyi he-defliyor. Mobil teknolojilerin hızla geliş-tiğini ve hizmet verdiği sektörleri de de-ğiştirdiğini söyleyen Bayraktar, “Mobil teknolojiye yatırım yapmak artık kaçı-nılmaz. Değişimi takip etmek işimizin özünde var. Bu doğrultuda önümüzdeki yıl gerek insan kaynakları gerekse ope-rasyonel anlamda yatırımlar yapmaya devam edeceğiz” diyor.

İSMAİL BAYRAKTAR Figensoft Yönetim Kurulu Başkanı

“Mobil teknolojiye yatırım yapmak artık kaçınılmaz. Hem değişimi

takip etmek hem de bu değişimlere adapte olarak yeni çözümler üretmek

adına önümüzdeki yıl gerek insan kaynakları gerekse operasyonel

yatırımlar yapacağız.”

OCAK 2013 TURKISHTIME 163

YURTDIŞINDAKİ İLK OFİSİNİ AZERBAYCAN’DA AÇAN FİGENSOFT’UN POSTA GÜVERCİNİ VE SERVİS MOBİL GİBİ TESCİLLİ MARKALARI BULUNUYOR.

HSBC

Page 166: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

KOB DÜNYASI

164 TURKISHTIME OCAK 2013

HSBC

S u arıtma cihazı sektöründe fa-aliyet gösteren Waterbox, Tür-kiye’de bu sektörde üretim ya-

pan tek şirket olma özelliği taşıyor. 2000’li yılların başında ABD’de tanık ol-duğu su arıtma sistemini Türkiye’ye ge-tirme kararı alarak Waterbox’ı kuran Yö-netim Kurulu Başkanı Emre Ermiş, “O yıllarda özellikle ambalajlı suların hem tüketiciye hem de işyerlerine maliyetinin yüksek olduğunu gördüm. Diğer taraftan gelişen su arıtma teknolojileri sayesinde musluklara gelen su, içebilecek en sağ-lıklı suya dönüştürebiliyordu. Buradan hareketle 2005 yılında 100 bin TL serma-ye ile şirketi kurdum” diye anlatıyor.

Ankara OSTİM’de faaliyet gösteren Waterbox’ın ürün portföyünde 7 ürün modeli var. 2012’de açtıkları fabrika Avrupa’nın en büyük su arıtma cihazı üreten tesisi olma özelliği taşıyor. Fab-rika ayda 10 bin, yılda 100 bin adedin üzerinde su arıtma cihazı kapasitesine sahip. Filtre üretim kapasitesi ise yıllık 1 milyon filtre. Ermiş, “Son yıllarda su arıtma makinelerine olan ilginin arttı-ğını gördük. Pazarda Uzakdoğu’dan ge-len makinelerin fazlalaşması üzerine daha iyi rekabet edebilmek ve dünya su arıtma tesisi pazarında iddialı olabil-mek için tesis yatırımı yaptık. Şu anda da satışlarımızı artırmak için çeşitli ça-

lışmalar yapıyoruz” diyor. 2013’te 1 mil-yon TL’lik Ar-Ge yatırımı yapacakları-nı söyleyen Ermiş, “Piyasaya sürülecek 10 yeni modelimiz var. Bunlardan 6 ta-nesi işyeri, 4 tanesi de konutlara yöne-lik. Bu cihazlar, sadece Türkiye pazarı-na değil dünya pazarına hitap edecek nitelikte” diye konuşuyor.

2013 ciro hedefi 30 milyon dolarWaterbox’ın 2013 yılında 1 milyon

dolarlık ihracat hedefi bulunuyor. Er-miş, bu yıl ihracatı artırmak için Avru-pa ve ABD’deki su teknolojisiyle ilgili fuarlara katılacaklarını söylüyor. Şir-ket, ağırlıklı olarak ABD ve Türkî Cum-huriyetlere ihracat yapıyor.

2012’yi 20 milyon TL ile kapatmak istediklerini söyleyen Ermiş “2013’te 30 milyon TL ciro hedefiyle yüzde 50 büyüme planımız var” diyor. Özellikle mesai saatleri içinde içme suyu ihtiya-cını ambalajlı içme suyuyla karşılayan kurumlarda ciddi bir maliyet doğdu-ğunu belirten Ermiş, “Profesyonel bir su arıtma cihazı satın alarak bedava denilecek bir rakama çok lezzetli bir su elde etme imkânına sahip oluyor-sunuz. Şu anda bütün bakanlıklarda ürünlerimizle yer alıyoruz. Ziraat Ban-kası ve Bilkent Üniversitesi yurtların-da kullanılıyor. Pek çok banka ile gö-rüşmelerimiz de devam ediyor” diyor.

EMRE ERMİŞWaterbox Yönetim Kurulu Başkanı

“Su arıtma cihazı sektöründe üretim yapan tek şirketiz. Tesisimiz ayda 10

bin, yılda 100 bin adet su arıtma cihazı üretme kapasitesine sahip.”

mre rmi in lerin ba nda de tan k oldu u su ar tma sistemini model alarak kurdu u aterbo y lda milyon ciro elde ediyor. a arda akdo u

r nlerine kar rekabet eden irket yeni modeli ile olduk a iddial .

WATERBOX

WATERBOX, ANKARA OSTİM’DEKİ 33 BİN METREKARELİK ÜRETİM TESİSİYLE AVRUPA’NIN EN BÜYÜK SU ARITMA CİHAZI FABRİKASINI KURDU.

Page 167: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 168: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

BUNDAN 10 yıl öncesine gittiğimizde dijital dünya ve müzik endüstrisinin tek konuştuğu şey Napster idi. Mü-zik endüstrisinin geleneksel ezberlerini bozan Napster telif kavramını alt üst ederek sektörün kucağına saatli bomba olarak attı. Şimdi devrimsel teknoloji 3D Printing ile bir re-enkarnasyon yaşanacağı korkusu geleneksel endüstrileri sarmış durumda. Bu korkuya yol açan şey 3D printer’ların son zamanlarda inanılmaz derecede ucuzlaması. İlk piya-saya sürülen 3D printer’lar 100 bin–1 milyon dolar arasın-

daydı. Şimdi 10 bin hatta bazı ev tipi 3D printer’lar 1000 dola-ra bulunabiliyor. Bu da söz ge-limi bir oyuncak endüstrisi-nin ürettiği ürünün taklidinin evlerde bile yapılabilmesi an-lamına geliyor. Ancak sıkın-tı başlı başına 3D Printer’dan kaynaklanmıyor. Tıpkı Mp3’ün korsanlaşması gibi ürün pro-

totiplerin CAD dosyalarında online dünyaya saçılması bun-ların piyasaya çıkmadan çok öncesinde evlerde bile taklit edilmesini mümkün kılacak. Tıpkı bir Radiohead albümü-nün piyasaya çıkmadan şarkıların stüdyodan internete yayılması gibi, bir şirketin inovatif bir tasarımının sızması durumunda bunun 3D printer ile ucuz üretilip çoğaltılması mümkün olacak. Bu yüzden endüstri devlerinin bu alanda telif hakları düzenlemeleri için şimdiden lobi faaliyetlerine başladıkları haberleri geliyor. Üretim 3D printer ile garajlara hatta evlere kadar girmek üzereyken bu alandaki telif dü-zenlemelerin alacağı yol da merakla takip edilecek.

166 TURKISHTIME OCAK 2013

YİNE YENİDEN KORSAN KORKUSU

Mp3 dönemine damgasını vuran korsan/telif tartışmaları 3D printing teknolojisinin gelişmesiyle farklı bir platformda karşımıza çıktı.

Blackberry’yi canlandıracak tasarım kabilesi

DİJİTAL çağda devlerin uzun süre lider kalabilmesi çok zor. Blackberry üreticisi RIM bunun en çarpıcı örnekle-rinden biri. Artık sertleşen rekabet sırasında her yatı-rım ve küçük gözüken her satın alma fark yaratan bir rol oynayabiliyor. 2009’da akıllı telefon sektöründe yüzde 50’den fazla Pazar payı bulunan RIM bu sene yüzde 4,7’ye kadar düştü. IDC Blackberry’nin gelecek sene kamu ve kurumsal müşterilerde liderliği iPhone’a kaptıracağı-nı öngörüyor. Ancak Blackberry’nin oynayacağı kartlar

henüz bitmedi. RIM’in 2010 yı-lında o dönem kimsenin dikka-tini çekmeyen bir satın alması ilk meyvesini veriyor. RIM’in 117 milyon dolara satın aldığı İsveç-li teknoloji-tasarım evi Th e As-tonishing Tribe (Şaşırtan Kabi-le anlamına geliyor) 2013 Ocak

ayında çıkacak Blackberry’lerin tasarımı ve arayüzünü üstlendi. Prototipi gören analistler, uygulama geliştirici-leri ve RIM iş ortakları ortaya çıkan sonucun göz kamaş-tırıcı olduğunu söylüyor. RIM yöneticilerine göre özellikle arayüz geçmiş Blackberry tecrübesinden çok daha farklı olacak. Yeni işletim sistemi BB10’un aynı zamanda uygu-lama yazılımcıların geliştirmesine açık olacağı belirtiyor. Daha da ötesi İsveçli tasarımcılar sayesinde eğlenceli bir işletim sistemi Blackberry kullanıcılarını bekliyor.

RIM’in gözlerden ırak satın aldığı İsveçli teknoloji tasarım atölyesi Blackberry’yi altın çağlarına döndürebilir.

Page 169: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

OCAK 2013 TURKISHTIME 167

GELECEĞE DAMGASINI VURACAK 3 TREND

HER BİRİ ayrı bir başarı hikayesi. Teknoloji alanında görül-memiş başarılara ve rakamlara ulaştılar. Apple, Google, Ama-zon ve Facebook dörtlüsünden bahsediyoruz elbette. Örne-ğin Apple… Tek başına S&P 500’ün toplam değerinin yüzde 4,5’ini oluşturmayı başardı. Google bir arama motoru devi, Android işletim sistemleri dünyanın dört bir yanında son kul-lanıcıya ulaşıyor. Amazon e-kitap devi olarak yavaş yavaş

BİRBİRİ ardına çıkan yeni ürünler, mahkemede sona eren ve devam eden patent davaları derken iki üretici Samsung ve Apple’ın tatlı sert rekabeti yeni bir boyut kazanıyor. Samsung’un kurumsal müşteri biriminin başındaki isim Ti-mothy Wagner iddialı bir şekilde “Kurumsal pazarda birinci olma kararı aldık” derken, rekabetin fitilini de ateşledi. Bu hedefe giden yolda Samsung’un karşı-sındaki en büyük rakip elbette Apple. Apple kurumsal pazarda RIM’i devire-rek bu alanda büyük bir güvene sahip. iPhone ve iPadlerin profesyoneller ta-rafından benimsenmesi Apple’a uzun seneler sürecek bir liderlik verdi. IDC’ye göre kurumsal pazarda en az 2016’ya kadar Apple liderliği koruya-cak. Tim Cook da büyük şirketlerin yüzde 80’inin kendilerini tercih ettiğini belirtmişti. Samsung’un bu kadar güç-lü bir rakip ile kapışırken elbette en-vanterinde bazı silahları bulunuyor. Bu silahlardan en önemlisi şirketlere özel

bulut bilişimde de ön plana çıkıyor. Fa-cebook ise milyarlık nüfusu ile dünyanın üçüncü büyük ülkesi. Herkes bu dört-lünün daha hangi zirvelere ulaşacağını tartışıyor. Ama bu büyük dörtlü yollarına arkada rekabet soru işaretleri bırakarak ilerliyor. Analistlere göre bu dörtlünün bu kadar büyümesi gelecekte alarm veren 3 trende yol açıyor. Bunlardan birincisi bu firmaların aşırı güçlenmesinin “kaza-nan neredeyse hepsini alır” nosyonuna büründürmesi. Bu devler asıl sektörle-

rini domine ederken birbirinin sektörlerine girseler de güçlü olanın rekabeti karşısında eziliyorlar. İkinci trend ise tüketi-cileri ilgilendiriyor. Her bir şirket kendi ekosistemini güçlü bir şekilde oluşturdu. Ancak bu durum fikrini değiştiren tüketici için görünmez bir duvar oluşturuyor. Sektörün bu yapısı de-vam ettikçe tüketicilerin bir platformdan ötekine geçişinde karşısına çıkan görünmez duvarı aşması pek de mümkün ol-mayacak. Üçüncü trend bu devlerin olası rakipleri daha ser-pilmesinden itibaren yutuyor olması. Örneğin Amazon’un 3 milyar dolara online ayakkabı mağazası Zappos’u satın alma-sı bu alanda rekabet etmek istemediğini gösterdi.

çözümler olacak. Apple tercih edilmesine rağmen şirketlere terzi işi çözüm sunma yoluna gitmedi. Ayrıca Samsung’un önündeki bir başka fırsat da mobil çözümlerde düşük mali-yeti göz önünde bulunduran kurumlar. Öte yandan Sam-sung’un CIO’ları Android’e yöneltmesi için yoğun çalışması gerekecek. Yine IDC’ye göre 2012’de satılan 125 milyon iPho-

ne cihazının yüzde 50’sinde kurumsal şirketlere yönelik uygulamalar yer alı-yor. Andro-id’de ise bu oran sadece yüzde 20. Her platformda olduğu gibi kurumsal platformda da Android’in uygulamalardaki standart problemi burada da ortaya çıkıyor. Sonuç olarak bu iki firmanın kurumsaldaki rekabeti de büyük heyecan verecek.

Teknolojinin 4 devi Apple, Google, Amazon, Facebook etkileyici rakamlara ulaşıyor. Ancak beraberinde de endişe yaratan 3 trendi de getiriyor.

Samsung ve Apple kurumsal ringine çıkıyor

Bireysel tüketici pazarını domine eden iki dev şirket için yeni bir rekabet alanı açılıyor. Samsung, Apple’ın güçlü olduğu kurumsal pazarına göz dikti.

Page 170: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

168 TURKISHTIME OCAK 2013

10 ADIMDA MOBİL PAZARLAMA 2014’ten itibaren

mobil internet

kullanımı masaüstü

internet kullanımını

geçeceğinin

sinyallerini verdi.

ABD’de mobil uygulama geliştirmek için ortalama

ücret saat başı 60$ ile 150$ arası değişiyor. Komple

mobil uygulama geliştirme projeleri de 8.000$ ile

30.000$ arasında değişiyor.

Lokal bir bilgiye ulaşmak isteyen mobil kullancıların %59’u lokal işletmeyi ziyaret ediyor.

Ürünün faydalarını gösteren bir

görselin kullanılması, dönüştürülme

oranlarında artış sağlayarak

avantajlı olduğunu kanıtlamıştır.

Lokal bilgiye

ulaşmak

isteyen mobil

kullanıcıların

%61’i lokal

bir numarayı

arayacaktır.

Akıllı telefon kullanıcıları için mobil

sitenizi anında ziyaret edebilmelerini

sağlayan QR kodları kullanın.

Akıllı telefon sahipleri

çoğunlukla email ve

Facebook’u yoğun

kullanıyor: Akıllı telefon

sahiplerinin %45’i

gün boyunca düzenli

olarak email hesaplarını

kontrol ediyor.

Tüketicilerin yaklaşık

%72’si cep telefonlarını

kupon, fırsat ve

indirimlerden haberdar

olmak için kullanıyor.

GİRİŞİNDİRİM

10TL%5

Mobil cihazlardan Facebook ve Twitter

trafiği daha yoğun oluyor.

Mobil kullanıcı

oranı

Web sitenizi bilgisayar ekranında

olduğu gibi telefonda da

çok güzel gözükecek

şekilde tasarlayın.

Ürününüz için gerçekten bir uygulamaya ihtiyacınız var mı?

Bir tane geliştirmeye karar vermeden önce tüm faktörleri göz önünde bulundurun.

Ürünle ilişkili görseller kullanın (bir görsel 1.000 kelimeye eşdeğer).

“Aramak için tıkla” numarası ekleyin.

Facebook ve Twitter sayfanıza link verin.

Müşterilerinizin size ulaşması için harita bilgisi paylaşın.

Markanızın web sitesinden email bilgilendirme listesini etkin hale getirin.

Twitter Facebook

4455

Markanızı mobil reklamlarla tanıtın.

Tüketicilerin %82’si

mobil reklamları

ve %33’ü mobil

arama reklamlarını

hemen fark ediyor.3

1 2

6

4

5

8

9

QR kod taraması 2010’un ilk çeyreğiyle 2011’in ilk çeyreği arasında %4589 arttı.

7

Özel fırsatlar sunarak yeni müşteriler kazanın

10

Page 171: Turkishtime - Ocak 2013.pdf
Page 172: Turkishtime - Ocak 2013.pdf

AYLIK EKONOMİ VE İŞ KÜLTÜRÜ DERGİSİ 9.00 TL - KKTC 10 TL OCAK 2013-1 SAYI: 129

YATIRIM DÜNYASI DERGİSİ + SHOPPER MARKETING -3

BEYİN GÖÇÜ TERSİNE DÖNDÜ!

“Sektörün zirvesi FIEC’e seçilen Türkiye müteahhitleri, birinci lige çıktı.”

İŞTE HOLDİNGLERİ YİYECEK-İÇECEK SEKTÖRÜNE ÇEKEN KÂR MARJI:

TMB Başkan Yardımcısı Emre Aykar:

YILMAZ’IN HEDEFİ

Holdinglerin, sektörlerin

yeni iş planları ve gelecek öngörüleri.

Her yıl, 500 Türk profesyonel yurtdışından

geri dönüş yapıyor.

2013VEGELECEK

SÜTAŞ YÖNETİM KURULU BAŞKANI BURSALI MUHARREM YILMAZ’IN TÜSİAD’A UZANAN ÖRNEK ÖYKÜSÜ VE YENİ HEDEFLERİ...

%30

MU

HA

RR

EM Y

ILMA

Z’IN H

EDEFİ

TUR

KISH

TIME O

CA

K 2013