Upload
others
View
11
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Esra UYANIK ADANA YÖRESİ BUĞDAY EKİLİŞLERİNDE KÖK HASTALIKLARI NEDENLERİNİN ARAŞTIRILMASI
BİTKİ KORUMA ANABİLİM DALI
ADANA, 2008
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
ADANA YÖRESİ BUĞDAY EKİLİŞLERİNDE KÖK HASTALIKLARI NEDENLERİNİN ARAŞTIRILMASI
Esra UYANIK YÜKSEK LİSANS TEZİ
BİTKİ KORUMA ANABİLİM DALI Bu tez, 11/01/2008 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği ile Kabul Edilmiştir. İmza………………… İmza………………… İmza…………......……… Prof.Dr. Mehmet BİÇİCİ Prof.Dr. Ali ERKILIÇ Prof.Dr. TacettinYAĞBASANLAR DANIŞMAN ÜYE ÜYE
Bu Tez Enstitümüz Bitki Koruma Anabilim Dalında Hazırlanmıştır
Kod No:
Prof. Dr. Aziz ERTUNÇ Enstitü Müdürü İmza ve Mühür Bu çalışma Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje No: ZF 2006 YL 93 Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynakta yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
I
ÖZ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ADANA YÖRESİ BUĞDAY EKİLİŞLERİNDE KÖK HASTALIKLARI NEDENLERİNİN ARAŞTIRILMASI
Esra UYANIK
ÇUKURAVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
BİTKİ KORUMA ANABİLİM DALI
Danışman: Prof.Dr. Mehmet BİÇİCİ Yıl: 2008, Sayfa: 60 Jüri: Prof.Dr. Mehmet BİÇİCİ Prof.Dr. Ali ERKILIÇ Prof.Dr. Tacettin YAĞBASANLAR Bu çalışma, 2006–2007 buğday yetişme ve 2007-2008 fide dönemlerinde Adana’nın Yüreğir, Ceyhan, Karataş, Kozan, Yumurtalık, Karaisalı, İmamoğlu ve İçel’in Yenice ve Tarsus ilçelerindeki buğday alanlarında yürütülmüştür. Sörvey yapılan toplam 68 buğday tarlasında kök ve kök boğazı hastalıkları, ayrıca toprak üstü aksamında karşılaşılan bazı hastalık ve zararlılar belirlenmiştir. Yapılan izolasyonlar sonucunda beş Fusarium, iki Rhizoctonia ve bir Pythium türü patojen olarak elde edilmiştir. Tanımlama çalışmaları sonucunda Fusarium oxysporium, F. semitectum, F. crookwellense türleri belirlenmiştir. Survey sırasında tarlada yapılan gözlemler sonucunda sapa kalkma döneminden sonra külleme (Bulmeria graminis tritici), çiçeklenme devresinde kahverengi pas (Pucinia recondita tritici), buğday açık rastığı (Ustilago tritici) ve birçok tarlada buğdayda zarar oluşturan yaprak bitleri ve buğday sülüğü (Oulema melanopus L.) belirlenmiştir. Çukurova Bölgesi buğday ekim alanlarında buğdayın optimal olarak yetişmesi ve ürün vermesi ile dip çürüklüğü hastalıklarının ürünü etkilemesi yönünden bir kriter olan ekimden hasat zamanına kadar gerekli sıcaklık birikimini yansıtan zaman-sıcaklık penceresi oluşturulmuştur. Zaman-sıcaklık penceresi oluşturulurken maksimum ve minimum sıcaklık değerleri kullanılarak gün-derece birikimi hesaplanmıştır. 2006-2007 buğday yetiştirme döneminde Kasım ayında yapılan buğday ekiminde gün-derece birikimi 2568 iken, Aralık ayı buğday ekimlerinde 2147 olarak hesaplanmış, her iki değerin de yazlık buğday yetiştiriciliğinde, iyi bir ürün için gerekli 1700 civarındaki gün-derece birikiminden daha fazla olduğu saptanmıştır. Anahtar Kelimeler: Buğday Bitkisi, Kök ve Kök boğazı, Fusarium, Sıcaklık, Yağış
II
ABSTRACT
MSc THESIS
THE INVESTIGATION OF THE ROOT DISEASES REASONS IN THE WHEAT SOWING IN THE ADANA REGION
Esra UYANIK
DEPARTMENT OF PLANT PROTECTION INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE
UNIVERSITY OF CUKUROVA
Supervisor: Prof.Dr. Mehmet BİÇİCİ Year: 2008, Pages: 60 Jury: Prof.Dr. Mehmet BİÇİCİ Prof.Dr. Ali ERKILIÇ Prof.Dr. Tacettin YAĞBASANLAR This study was carried out into wheat growth areas in the countries Yüreğir, Ceyhan, Karataş, Kozan, Yumurtalık, Karaisalı, İmamoğlu of province Adana and the countries Yenice and Tarsus of province İçel. Survey caried out total 68 wheat growth fields. In the survey, root and crown root diseases and also some leaf and head diseases and pests were noted. As a result of the isolations done from the samples taken five Fusarium, two Rhizoctonia and one Pythium species were isolated as pathogen. As a result of the definition Fusarium oxysporium, F. semitectum, F. crookwellense species were determined. As a result of the observations done in the field during the survey, after the shooting powdery mildew (Bulmeria graminis tritici), brown rust (Pucinia recondita tritici), during the flowering, wheat loose smut (Ustilago tritici) and harmful pest afid in many fields and wheat loose smut (Oulema melanopus L.) were determined. Time-Temperature windows is shown a basic temperature collection from sowing time to hervest time, is strict rule for optimal wheat growth and rot root diseases effect unproduct in Çukurova region wheat field, is occured. As making time-temperature windows, day-degree accumulation was 2568 in the wheat sowing done in the Nowember and 2147 in December during the 2006-2007 wheat growth season, summery wheat sowing and it was determined that the both values were more than around 1700 day-degree accumulation necessary for a good yield, too. Key Words: Plant wheat, Root and Root Crown, Fusarium, Temperature, Precipitation
III
TEŞEKKÜR
Tez çalışmam boyunca her zaman yakın ilgisini gördüğüm, çalışmalarım
süresince değerli katkılarını ve yardımlarını esirgemeyen danışman hocam, Prof.Dr.
Mehmet BİÇİCİ’ ye sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Araştırma süresince yardımlarını esirgemeyen ve her aşamada bana destek
veren sayın hocam Prof. Dr. Ali ERKILIÇ’ a çok teşekkür ederim.
Laboratuar çalışmaları ve analizler sırasında yardımlarını gördüğüm Arş.Gör.
D. Soner AKGÜL ve arazi çıkışlarında yardımlarını esirgemeyen Zir. Yük. Müh.
Alaaddin YEŞİLOĞLU, Zir.Yük.Müh. Okan ÖZGÜR, Arş.Gör. Olcay BOZDOĞAN
ve Zir.Müh. Tamer TAŞ’ a teşekkür ederim.
Araştırmamın başlangıcından bitimine kadar her aşamada yardımlarını
gördüğüm arkadaşlarım, Zir.Yük.Müh. Işılay LAVKOR, Zir.Yük.Müh. Bülent
GÜVEN, Zir.Müh. Nazlı GAZOZCUZAĞDE, Zir.Müh. Hatice ÇETİN, Zir.Müh.
İsmail KARADENİZ, Zir.Müh. İffet ŞİRE, Zir.Müh. Nazan BAYER, ve lisans
öğrencileri Berke Özlem ÖZKIR, Yılmaz YAŞAR, Yiğit Yılmaz GÖNENÇ’e, tüm
bölüm olanaklarından yararlandığım Bitki Koruma Bölümü Başkanlığı’na ve
çalışmamı parasal olarak destekleyen Ç.Ü. Rektörlük Araştırma Fonu’na teşekkür
ederim
Beni her zaman destekleyen aileme çok teşekkür ederim.
Bu çalışmada emeği geçen adı geçmeyen tüm arkadaşlarıma da sonsuz
teşekkür ederim.
IV
İÇİNDEKİLER SAYFA
ÖZ ............................................................................................................................ I
ABSTRACT ...........................................................................................................II
TEŞEKKÜR ........................................................................................................ III
İÇİNDEKİLER ................................................................................................... IV
ÇİZELGELER DİZİNİ ....................................................................................... V
ŞEKİLLER DİZİNİ ............................................................................................ VI
SİMGELER VE KISALTMALAR ..................................................................VII
1.GİRİŞ .................................................................................................................. 1
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ................................................................................. 6
3.MATERYAL VE METOD.............................................................................. 11
3.1.Materyal ....................................................................................................... 11
3.2.Metod ........................................................................................................... 12
3.2.1. Sörvey Çalışmaları ................................................................................ 12
3.2.2. İnfekteli Bitki Materyallerinden Patojenlerin İzolasyonları ................. 12
3.2.3. Buğday Kök İnfeksiyonlarına Neden Olabilecek Fungusların
Tanılanması ............................................................................................ 14
3.2.4. Patojenite Çalışmaları ........................................................................... 15
3.2.5.Çukurova Bölgesi Buğday Yetişmesi İçin Zaman-Sıcaklık Penceresinin
Hesaplanması ........................................................................................ 18
4.ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA............................................. 19
4.1. Sörvey Çalışmaları ve Patojenlerin İzolasyonu .......................................... 19
4.2. Patojenite Çalışmaları ................................................................................. 27
4.3. Zaman-Sıcaklık Penceresi........................................................................... 29
4.4. Survey Sırasında Rastlanan Diğer Hastalık ve Zararlılar ........................... 34
5.SONUÇ VE ÖNERİLER ................................................................................. 41
KAYNAKLAR .................................................................................................... 44
ÖZGEÇMİŞ......................................................................................................... 48
EKLER................................................................................................................. 49
V
ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA
Çizelge 4.1. Sörvey Yapılan Buğday Alanlarında Bitkinin Fenolojik Durumu,
Arazi Yapısı ve İzole Edilen Patojen Funguslar……………………….20
Çizelge 4.2. Buğday Ekim Alanlarından İzole Edilen Fungusların Yaygınlık
Oranı (%) (Diseases prevalance)………………………………………26
Çizelge 4.3. Buğday Bitkilerinden İzole Edilen Fungusların Bitki Çıkışına
Etkileri ve Bitkide Oluşturdukları Hastalık Şiddeti (%) ………………27
Çizelge 4.4. 2006-2007 Buğday Yetiştirme Dönemi Gün-Derece Değerleri……….30
Çizelge 4.5.Son 10 Yılın Buğday Yetiştirme Dönemi Gün-Derece
Değerleri ve Verim……………………………………….…………….32
VI
ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA
Şekil 3.1. Buğday Bitki Örneklerinin Alınması ....................................................... 12
Şekil 3.2. Hastalıklı Buğday Bitki Kökleri .............................................................. 13
Şekil 3.3. Patojenite Çalışması için Fusarium Türlerinin Kitle Üretimi.................. 17
Şekil 3.4. Üretilen İnokulumun Çeker Ocak Altında Kurutulmalar ........................ 17
Şekil 4.1. İnfekteli Buğday Köklerinden İzole Edilen Fusarium Türleri ................ 23
Şekil 4.2. İnfekteli Buğday Köklerinden İzole Edilen Fusarium spp.
Dışındaki Funguslar .................................................................................. 24
Şekil 4.3. Fusarium izolatlarının Mikroskop Altındaki Görüntüleri ....................... 25
Şekil 4.4. Patojenite Çalışmalarından Bir Görünüm................................................ 28
Şekil 4.5. Patojenite Çalışmalarında Oluşan Kök İnfeksiyonu................................ 28
Şekil 4.6. Çukurova’da 2006-2007 Ekim-Mayıs ve Kasım-Mayıs Buğday
Yetiştirme Dönemlerindeki Zaman-Sıcaklık Penceresi ............................ 31
Şekil 4.7. Çukurova’da Son 10 Yılın Ortalaması Ekim-Mayıs ve Kasım-Mayıs
Buğday Yetiştirme Dönemlerindeki Zaman-Sıcaklık Penceresi............... 33
Şekil 4.8. Buğday Bitkisinde Bulmeria graminis tritici’in Farklı Görünümleri ...... 35
Şekil 4.9. Buğday Bitkisinde Kahverengi Pas ......................................................... 37
Şekil 4.10. Buğday Açık Rastığı .............................................................................. 39
Şekil 4.11. Buğday Başağında ve Yaprağında Afid................................................. 40
Şekil 4.12. Buğday Sülüğü....................................................................................... 40
Şekil 4.13. Arpa Sarı Cücelik Virüsü....................................................................... 40
VII
SİMGELER VE KISALTMALAR PDA : Patates Dekstroz Agar
CLA : Karanfil Yaprak Agar (Carnation Leaf-Piece Agar)
NaOCl : Sodyum Hipoklorit
TÜİK : Türkiye İstatistik Enstitüsü
°C : Derece Santigrad
Ha : Hektar
Da : Dekar
Mm : Milimetre
mg : Miligram
g : Gram
kg : Kilogram
ml : Mililitre
% : Yüzde
1. GİRİŞ Esra UYANIK
1
1.GİRİŞ
Buğday (Triticum spp.) insan ve hayvan beslenmesinde temel bir gıda
maddesidir. Buğday tüketimi gelişmiş ülkelerde daha az olmasına karşın, kişi başına
gelir düzeyi düşük olan ülkelerde, ekmeğe, dolayısıyla buğdaya dayalı beslenme
fazladır. Türkiye’de insan beslenmesinde günlük kalori ihtiyacının %60’ı buğday ve
buğday ürünlerinden karşılanmaktadır (TZOB, 2003).
Buğday ülkemizde üretimi yapılan tahıl ürünleri içerisinde en büyük üretim
payına sahip olup, ülkemiz için önemli bir tahıl ürünüdür. Ülkemizde buğday üretimi
yaklaşık 2,9 milyon tarım işletmesinde yapılmakta, 15 milyon insan için geçim
kaynağı olmakta ve tüketim açısından ise ülkemizin tüm nüfusunu
ilgilendirmektedir. Türkiye’nin hemen her bölgesinde buğday üretimi yapılmaktadır.
Ekili-dikili tarım alanlarının yaklaşık % 50’sinde tahıl ürünleri yetiştirilmekte ve bu
alanların üçte birinde buğday üretilmektedir (TÜİK, 2005). TÜİK’in 2005 yılı
verilerine göre Türkiye’deki buğday ekim alanı 9,3 milyon hektar, yıllık buğday
üretim miktarı ise 21 milyon tondur. Ülkemiz üretim değerleri ile Dünya’da en fazla
buğday üretimi yapan ülkeler arasındadır. Adana, İçel ve Osmaniye illerini kapsayan
Çukurova Bölgesindeki buğday ekim alanı ise 772 bin hektar ve üretim yaklaşık 2
milyon tondur (TÜİK, 2001).
Ancak, buğday yetiştiriciliğinde bitki hastalıkları ile mücadele üzerinde
dikkat edilmesi gereken konulardan biridir. Her yıl hasat edilen ürünün yaklaşık %
20’sinin buğday hastalıkları ile kaybolduğu tahmin edilmektedir (Wiese, 1998).
Özellikle fungal hastalıkların neden olduğu kayıplar bazen çok ciddi boyutlara
ulaşabilmektedir. Bu hastalıklar arasında Bölgemizde zaman zaman
Gaeumannomyces graminis, Fusarium graminearum ve Monographella nivalis
(anamorph: Microdochium nivale, Fusarium nivale ) önem arz etmektedir.
Toprak kökenli patojen Gaeumannomyces graminis var. tritici tarafından
neden olunan göçerten (take-all) hastalığı en fazla çalışılmış hastalık olup dünya
çapında buğdaylarda en önemli kök hastalığıdır. 20.yy.’lın ilk yarısından itibaren
toprak kökenli patojenler ve kök hastalıkları ile ilgili çalışmalar başlatılarak yaygın
1. GİRİŞ Esra UYANIK
2
bir hal almıştır. Bu dönemde, çalışmaların büyük bir çoğunluğunu göçerten hastalığı
oluşturmuştur. Bu zamana kadar hastalığa dayanıklı bitkiler, etkili ve ekonomik bir
fungisit olmadığı için, bir yüzyıl boyunca yapılan çalışmalar kültürel önlemler ve
biyolojik mücadeleye odaklanmıştır. Sadece belirli alanlarda başarılı olan yoğun
mücadele çalışmalarına rağmen ya ekim nöbeti, ya da mono kültür şeklinde buğday
ekimiyle hastalık azaltılabilmiştir (Cook, 2003).
Yapılan araştırmalarda Gaeumannomyces graminis’in neden olduğu göçerten
hastalığının şiddetli olduğu yıllarda ürün kayıplarının %40’a ve Fusarium cinsi
fungusların infeksiyonu sonucu ürün kayıplarının %50’ye ulaştığı saptanmıştır
(Cook,1968).
Bölgemizde yağışlı yıllarda buğdaylarda görülen göçerten (Gaeumannomyces
graminis), Monographella nivalis (anamorph: Microdochium nivale, Fusarium
nivale) ve Nisan ayı sonunda bazı yıllar oluşan dip çürüklüğü (Fusarium
graminearum) ve aşırı sıcaklar nedeniyle verim kayıpları oluştuğu bir gerçektir.
Gaeumannomyces graminis var. tritici, son yıllarda bölgemizde sık sık
karşılaşılan bu hastalık etmeni olup, önceki yıldan hastalığın görüldüğü tarlalarda
bitki artıklarında ve yabancı otlar üzerinde miselyum formunda ve askosporlar
halinde kışı geçirmektedir. Daha sonra tarlaya ürün ekilmesiyle gelişen kökler
etmenin propagüllerini içeren bitki artıklarına temas ile infektelenmektedir.
Miselyum konukçu köklerini infekte etmekte ve kökleri kaplayarak, kök sistemini
yok etmektedir. Kökler önce koyu kahverengi ile siyah renkli yüzeysel hif (runner
hif) tarafından sığ olarak infekte edilir ve sonra şeffaf hifler tarafından penetre
olmaktadır. Ksilem ve flöem dokuları bozulmaktadır. Fungus yukarı doğru gövdeyi
istila etmekte ve kök boğazına kolonize olarak bitkiyi göçertmektedir. Daha sonra
infekteli kök ve gövdede saprofit olarak yaşamına devam etmektedir. İnfeksiyon
büyüme mevsimi boyunca oluşmaktadır. Bu hastalık için 10-20˚C toprak sıcaklıkları
en uygundur. Sonbaharda veya bahar başında oluşan kök infeksiyonları taç ve dip
kısma ilerlemektedir. Bitkiden bitkiye hastalığın yayılması yüzeysel hifler ile olur.
Ayrıca bu patojenin oluşturduğu askosprolar yağmur ve rüzgarlarla yayılarak yeni
bitkileri hastalandırabilir. Göçerten nötr ile alkali topraklarda, yamaç arazilerde,
1. GİRİŞ Esra UYANIK
3
drenajı bozuk tarlalarda, azot ve fosfor bakımında zayıf topraklarda iyi gelişir.
Hastalık özellikle ıslak toprak koşullarında oldukça yaygındır. Bu nedenle yağış
hastalığın artmasına yol açar. İnfekteli bitkilerde köklerin çürümesiyle topraktan
suyun alınması aksadığından bitkiler zamanından önce olgunlaşır. Bu nedenle kuru
sıcak havaları takiben aniden beyaz başak gelişimi görülür. Ancak bitkilerin
infeksiyonu çok daha önceden oluşmuştur.
Göçerten ile mücadelede en iyi yöntem ekim nöbetidir. Baklagiller ve mısır
ekim nöbetinde uygun ürünlerdir. Ürün artıklarının derin sürüm ile toprağa
karıştırılması bu hastalıkla mücadelede etkin bir yöntemdir. Toprağa kireç
uygulaması göçerten için uygun düşer. Özellikle pH 6’nın üstüne çıktığı zamanlar bu
durum görülür. Bu nedenle nitrat azotu yerine amonyum azotu içeren gübrelerin
uygulanması göçerten hastalığını azaltır. Diğer yandan ürünün azot, fosfor, potasyum
ve iz elementler yönünden dengeli beslenmesi hastalığın bastırılması için elzemdir.
Dip çürüklüğü, Fusarium graminearum tarafından oluşturulan kurak
koşulların hastalığıdır. Bu etmen ayrıca buğday başaklarında başak yanıklığına (scab
veya head blight) neden olmaktadır. Dip çürüklüğü yağışların yetersiz olduğu ve
özellikle olgunluk başlangıcında oluşan kurak koşularda kendini belli eder. Dip
çürüklüğüne uğramış bitkiler başaklanma sonrası nadiren simptom gösterirler. Hasta
bitkiler kök boğazının ve dipteki gövde kısmının bozulması nedeniyle topraktan su
alamadıklarından, beyaz başak oluşumu göstererek ölürler. Hastalık etmeni F.
graminearum kök boğazı infeksiyonlarına neden olur. Önceki kurak dönemlerde
infekte olmuş kök boğazından, patojen başaklanma esnasında veya başaklanmadan
kısa bir dönem sonra bitkinin 1 ile 3’üncü boğumlarına ilerlerler. Bu şekilde
infektelenmiş boğum araları kahverengi bir renk alır. Dip çürüklüğü ile mücadelede
geç ekim, aşırı azot gübrelemesinden ve yüksek ekim oranından sakınılması, bitki
artıklarının yok edilmesi, münavebe gibi kültürel önlemler önerilmektedir (Cook,
1980; Cook, 1981; Wiese, 1998).
Ayrıca bölgemizdeki yetiştiricilikte buğday saplarının alt kısımlarında uzun
zamandır siyah noktacıklar şeklinde perites oluşumu olduğu dikkati çekmektedir.
Buna bağlı olarak buğdaylar henüz fide dönemindeyken bazı çeşitlerde sararma ve
1. GİRİŞ Esra UYANIK
4
şiddetli yanıklıklar oluşmaktadır. Bu olgular ve peritesler içindeki askosporların
özelliklerinden bu tür belirtilerin Fusarium nivale tarafından neden olunduğu
kanısına varılmıştır. Fusarium nivale (telemorph: Monographella nivalis) ile
infekteli buğday bitkilerinde ilk dönemlerde sararmalar ve yanıklıklar dikkati
çekmektedir. Sonraları buğday sapları üzerinde fungusun peritesleri oluşmaktadır.
Askosporlar genellikle tek bölmeli olsa da bölme sayısı bazen 2 veya 3’e kadar
değişebilmektedir. Bölgede bu tür simptomlar uzun zamandır gözlenmektedir. Bu tür
infeksiyonların özellikle kardeşlenme dönemi öncesi ve sonrasında esas gövde ve
kardeşlerin ölümü gibi ürüne olumsuz etkileri söz konusudur.
Diğer yandan bazı yıllar mevsim sonuna doğru aşırı sıcaklar buğday
bitkilerinde fotosentezin durmasına, solunumun artmasına, erken olgunlaşma ve
bitkilerin sonunda kuruyarak ölmelerine yol açmaktadır. Çünkü sıcaklık önemli bir
süre 32-35 ˚C den daha yüksek düzeylerde seyrettiğinde, buğday bitkilerinde büyüme
durur ve ağırlık kaybı oluşur. Bu gibi sıcaklıklar buğdayın tüm dönemlerinde
bitkileri zararlandırabilir. Aşırı sıcaklıklar yaprakların küçülmesine yol açar,
başakçıklarda yeterince çiçek gelişmez, daha az başakçık oluşumu, erkek ve dişi
organın sterilitesi görülür. Bu nedenle buğday bitkilerinin büyüme ve gelişimi
sıcaklığa bağlıdır. İdeal olarak kışlık buğday yetiştirilen alanlarda 300-350 günlük bir
dönemde 2400-2500 gün-derecenin birikimi gerekir (Cook and Veseth, 1991). Buna
karşın Çokurova gibi yazlık buğday yetiştiriciliğinde 170-180 günlük bir dönemde
1700 gün-derece birikimi yeterli olmaktadır.
Buğday yetiştirilen alanlar buğdayın büyüme ve gelişimi için zaman-sıcaklık
penceresinin büyüklüğü arttıkça uygun olabilir. Zaman-sıcaklık penceresi buğdayın
gereksindiği GDD (Büyüme gün derece)’in minimum miktarını biriktirmek için
buğdayın tolere edebileceği ve gerekli olan sıcaklık aralıklarını temsil eder (Cook
and Veseth,1991). Çünkü, ulaşılabilir verim için kritik faktör fikse olmuş karbonun
net birikimi için uygun sıcaklık aralığındaki zaman süresidir. Herhangi bir alanda
birçok yıl üzerinden en iyi ortalama verim olarak bu pencere ile sınırlı verim kabaca
tahmin edilebilmektedir. Çünkü bu pencere her bir bölge için karakteristiktir.
1. GİRİŞ Esra UYANIK
5
Bu çalışmada bölgemizde dip çürüklüğü, kök çürüklüğü ve yüksek sıcaklıklar
nedeniyle oluşan bitkilerdeki bozulma, çürüklük, beyaz başak, vaktinden önce olum
ve bitki ölümleri araştırılmıştır. Bu hastalıklardan ne kadarının göçerten, ne kadarının
Fusarium ve ne kadarının fizyolojik nedenlerden kaynaklandığı ortaya konulmaya
çalışılmış olup, hastalıklara karşı ne gibi kültürel önlemlerin alınabileceği konusunda
öneriler geliştirilmeye çalışılmıştır.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Esra UYANIK
6
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Halfon-Meiri ve ark. (1979), büyüme çemberinde yaptıkları çalışmada ekilen
buğdaylarda çıkış öncesi ölümlerin olduğunu ve hastalıklı buğday fidelerindeki
hastalık şiddetinin tohum enfeksiyonu ile önemli derecede bağlantılı olduğunu
saptamıştır. Ayrıca araştırmacılar, F. graminearum’un seksüel dönemi olan
Gibberella zeae’yi buğday fidelerindeki infekteli kısımlarda bulmuşlardır. Bu
konuyla ilgili yapılan başka bir çalışmada F. graminearum ile bulaşık başak ya da
koçanların birçok üründe fide infeksiyonu için potansiyel oluşturduğu belirlenmiştir
(Chongo ve ark.1999).
Duthie ve Hall (1987), F.graminearum için tohum enfeksiyon düzeyi ile
sürgün–gövde enfeksiyon şiddeti arasında önemli bir pozitif ilişkinin olduğunu
belirlemişlerdir. Tarla şartlarında, %0,55-0,94 taşınma oranının tohumdan gövde ve
sürgünlere doğru olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca araştırmacılar, bu durumun fide
yanıklığına neden olmadığını tespit etmiş ve daha uygun şartlarda tarla koşullarında
bu oranın artabileceğini bildirmişlerdir. Kabeere ve ark. (1997), sera şartlarında
mısırda tohumdan fideye doğru taşınma oranının %52 olduğunu tespit etmişlerdir.
Buğday başak yanıklığı hastalığına genellikle F.graminearum, F. culmorum,
F. nivale, F. avevecaum’un neden olduğu, bildirilmiş olsa da, dünyada Fusarium
başak yanıklığı hastalığına daha çok F. graminearum’un neden olduğu açıklanmıştır.
Avrupa da ise genellikle bu hastalığa neden olan etmen F. culmorum olarak
saptamıştır. Sıcak iklim koşullarına sahip bölgelerde F. graminearum gelişirken,
serin yerlerde ise F. culmorum daha yaygın olarak görülmektedir (Snidjers, 1989).
Bu iki hastalık etmeninin dışında bazı Fusarium izolatlarının da buğdayda başak
yanıklığı hastalığına neden olduğu belirlenmiştir (Wang ve Miller, 1988).
Balmas ve ark. (1995), Yallaroi durum buğday çeşitlerinde yapmış oldukları
çalışmada Fusarium graminearum group 1 ile F. crookwellense arasında sera
koşularında karşılıklı patojenite testi yürütmüşlerdir. Fusarium graminearum group
1’in toprak üstü simptomlarının şiddetli ve tüm gözlem tarihlerinde F.
crookwellense’den daha yüksek bulunurken F. crookwellense’nin bazı çürüklük ve
taç nekrozlarına neden olduğunu açıklamışlardır.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Esra UYANIK
7
Smiley ve Patterson (1996), 1993-1994 yılları arasında Kuzeybatı Pasifik’de
yaptıkları çalışmada sulanmamış alanlardan 288 adet toprak ve kışlık buğday bitki
örneği almışlardır. Yaptıkları çalışma sonucunda, fungusla bulaşık 10 adet Oregon ve
9 adet Washington bölgesinden alınan toplam 5390 boğum arasını infekte etmiş
izolat toplamışlar ve tanımlamışlardır. Çalışmalar sonucunda Fusarium graminearum
grup 1’in en yaygın patojen olduğunu bildirmişlerdir. F. culmorum’un ise toprakta
yaygın olarak bulunduğunu, fakat bitkide F. graminearum group 1’in sadece yarısı
kadar bulunduğunu belirlemişlerdir. Bununla birlikte diğer patojenler Bipolaris
sorokiniana, Microdochium nivale ve F. avenaceum’u belirlemişlerdir. Oldukça
değişken olan bu 5 patojenin izolasyon sıklıklarının çok kurak, ya da çok nemli
sörvey yıllarına göre değiştiğini bildirilmiştir. Her bir patojen yıllara ve bölgelere
göre değişmekle birlikte baskın veya yarı baskın olmuşlardır. Tüm bu 5 tür ile F.
acuminatum ve F. oxysporum izolatlarının sera şartlarında buğday fidelerini
öldürebilme kapasitesinde olduğu belirlenmiştir.
Aktaş ve ark. (1997), Konya Bölgesinde yaptıkları 200 tarlayı içeren sörvey
çalışmalarında ortalama hastalık şiddetinin % 36 olduğunu, hastalık şiddetlerinin
Emirgazi’de % 80, Kadınhanı’nda % 73, Tuzlukçu’da % 67, Güneysınır’da % 62,
Ereğli’de % 61, Kulu’da % 59, Karatay’da % 47, Ilgın’da % 47 ve Akşehir’de % 43
olarak bu ilçelerde yüksek rakamlara ulaştığını rapor etmişlerdir. Tarla şartlarında bir
yıl süreyle Drechslera sorokiniana, Fusarium culmorum, Fusarium maniliforme ve
Rhizoctonia cerealis ile 14 genotip kullanılarak yürütülen çeşit reaksiyon
çalışmalarında buğday ve arpa genotipleri, etmenlere karşı reaksiyonlarının farklı
olduğu, dayanıklılık yönünden genotiplerin önemli farklar gösterdiğini
bildirmişlerdir. Etmene ve genotipe bağlı olarak verim düşüşleri % 1 ile % 23
arasında değişmiş, makarnalık çeşitlerde verim düşüşü genelde fazla iken, arpa
genotiplerinde daha az olmuş, ekmeklik buğday çeşitlerinde ise önemli bir varyasyon
gözlenmiştir. Denemede kullanılan tritikale çeşidi (Talıcak 97) ise bütün etmenlere
karşı stabil bir dayanıklılık göstermiştir. Tespit edilen hastalık yoğunlukları ile verim
kaybı arsında çok sıkı bir ilişki görülmediğini bildirmişlerdir.
Aktaş ve ark. (1997), çinko noksanlığı görülen alanlarda, biri makarnalık
(Çakmak 79) biri ekmeklik (Dağdaş 94) iki buğday çeşidi ile yaptıkları çalışmada
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Esra UYANIK
8
istatistiksel olarak önemli olmasa bile hastalık yoğunlunun 4 ayrı hastalık etmenine
(F. culmorum, D. sorokiniana, F. moniliforme, R. cerealis) göre % 0.1 ile % 4.5
arasında değiştiğini, çinko uygulaması ile m2’de başak sayısının % 5 seviyesinde
önemli şekilde (% 6 ile % 16 arasında) arttığını, etmen etkisinin ve çeşit toleransının
farklı olduğunu bulmuşlardır. Bütün hastalık etmenlerinin dane verimini önemli
derecede düşürdüğü belirlenmiştir. Bu düşüş D. sorokiniana ile Çakmak 79’da % 26,
Dağdaş 94’te % 27 olmuştur. Çinko noksanlığı giderilince dane verimi hastalık
etmenlerine bağlı olmaksızın artmış, çinko uygulaması ve hastalık etmeni ilişkisi
önemli bulunmamıştır. D. sorokiniana bulaşık parsellere çinko uygulanması ile
verim artışları Çakmak 79 için %18, Dağdaş 94 için %22 iken, R. cerealis bulaşık
parsellerde ise çinko etkisi daha az (sırasıyla, %9 ve %8) olmuştur.
Arslan ve Baykal (2001), 1996 ve 1997 yıllarında Bursa ilinde yetiştirilen
buğdaylarda kök ve kökboğazı fungal hastalık etmenlerini belirlemek amacıyla
çalışmalar yapmışlardır. Bu çalışmalarda Bursa ilinin Karacabey, Mustafakemalpaşa,
Nilüfer, Orhaneli ve Yenişehir ilçeleri sörvey alanlarında, hastalığa yakalanma oranı
1996 ve 1997 yıllarında sırasıyla %14.53 ve %11.27, hastalık yaygınlık oranı ise
%38.81 ve %37.97 olarak bildirilmiştir. Hastalıklı buğdayların kök ve kök
boğazından en yüksek oranda izole edilen fungusların Fusarium spp., Rhizoctonia
cerealis, Alternaria alternata ve Drechslera sorokiniana olduğunu belirtmişlerdir.
Fusarium spp. ve Rhizoctonia cerealis izolatları ile yürütülen patojenite testlerinde,
patojenitesi en yüksek izolatların R. cerealis, F. culmorum ve F. graminearum 'a ait
olduğunu saptamışlardır.
Arslan ve Baykal (2002), 1996-1997 yılında yaptıkları çalışmada kök ve kök
boğazı fungal patojenleri Fusarium culmorum, F. graminearum ve Rhizoctonia
cerealis’e karşı bazı buğday çeşitlerinin reaksiyonlarını ve F. culmorum’a karşı
tohum koruyucu fungusitlerin etkisini belirlemişlerdir. Reaksiyonları araştırılan 8
buğday çeşidinden Saraybosna çeşidi F. culmorum’a orta derece de duyarlı (MS), F.
greminearum ve R. cerealis’e ise duyarlı olmuştur. Diğer 7 çeşit her bir patojene
duyarlı (S) bulunmuştur. Türkiye’de buğdayda Sürme (Tilletia foetida, T. Caries ve
Rastık (Ustilago nuda tiritici) hastalıklarına karşı ruhsatlı fungisitlerden
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Esra UYANIK
9
carbendazim, tebuconazole, maneb ve triconazole’un kullanım dozlarının F.
culmorum’a sırayla %80, %80, %60 ve %28 oranında etkili olduğunu saptamışlardır.
Kabbage ve Bochus (2002), Kansas’ta kışlık buğdaylarda göçertenin şiddeti
üzerine Gaeumannomyces graminis var. tritici inokulumu yerleşiminin etkisini
ortaya koymak için, etmenin toprakta dikey dağılımına karşı yatay dağılımının
etkilerini değerlendirmek amacıyla sera ve tarla denemeleri kurmuşlardır.
Denemelerde 5cm derinliğe ekilen buğday tohumlarının 0 (tohum seviyesi), 5, 10 ve
15 cm aşağısına ve 5, 10, 15cm yana doğru gelecek şekilde yulaf üzerinde
geliştirdikleri inokulumu bulaştırmışlardır. İnokulumun tohumun aşağısında
olduğunda göçertenden meydana gelen kayıplar görülmüştür. Regrasyon analizine
göre; inokulasyon 15cm den daha derinde ise veya tohumun yanındaki inokulum 6
cm’den daha fazla ise göçerten hastalığının şiddetini %50 azaltabildiğini
belirlemişlerdir. Çalışmanın sonucunda inokulum yerleşiminin göçerten şiddetini
büyük oranda etkilendiği saptanmıştır.
Demirci (2003), yaptığı çalışmada, buğdaylarda özellikle erken dönemde
zarar oluşturan kök ve kök boğazı hastalık etmenlerinden Fusarium graminearum, F.
culmorum ve Bipolaris sorokiniana' nın, ülkemizde halen üretimde kullanılan ve
yeni geliştirilen 10 farklı buğday çeşidindeki hastalık şiddeti ve çıkış oranına olan
etkilerini belirlemişdir. F. culmorum'a karşı Bezostaja 1 ve Gün 91'in orta derecede,
B. sorokiniana' ya karşı Bezostaja 1, Kutluk, Kırgız 95, Gün 91 ve Dağdaş 94'ün orta
derecede dayanıklı olduğu belirlenmiş, F. graminearum' un ise tüm çeşitlerde yüksek
hastalık şiddetine sahip olduğunu, sadece Mızrak çeşidinin az bir farkla orta derecede
hassas olduğunu belirlemiştir.
Freeman ve Ward (2004), Gaeumannomyces graminis var. tritici tarafından
neden olunan göçerten hastalığının dünya üzerinde buğdayın en önemli hastalığı
olduğunu bildirmişlerdir. Bu etmenin Triticale, arpa ve çavdarı da etkilediğini, fakat
etkisinin daha düşük olduğunu belirtmiştir. Hastalık sonucu bitkilerde bodurlaşma ve
erken olgunlaşmadan dolayı ürün kayıplarının ciddi boyutlara ulaşabileceğini
belirtmişlerdir. Asıl kayıpların ürünün ve kalitesindeki azalmadan kaynaklandığını
saptamışlardır. Hastalıklı bitki artıkları tarlada kaldığında daha sonra ekilecek hassas
bitkiler üzerinde döngünün devam ettiğini belirtmişlerdir. Ürün rotasyonunun bu
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Esra UYANIK
10
hastalıkla mücadelede kullanılan en önemli yöntem olduğu bildirilmişlerdir. Hassas
olamayan bitkilerin yetiştirilmesi, geç ekim ve buğdaygil yabancı otları ile
mücadelenin inokulum yoğunluğunu düşürerek hastalığın önlenmesine yardım ettiği
ifade edilmiştir.
Anonim (2004)’e göre, toprak pH’sı, kalsiyum seviyesi, azot formu ve
besinlerin alınabilirliği göçerten hastalık yönetiminde önemli bir role sahip olduğu
belirtilmektedir. Yapılan araştırmalarda amonyum azotu alımının, bitkilerde
magnesyum alımını arttırdığını ve Gaeumannomyces graminis var. tritici gelişimini
azalttığı bildirilmiştir. Benzer sonuçlar patateste Verticillium solgunluğu ve mısırda
sap çürüklüğünde ortaya çıkmıştır. Aynı kaynak magnesyum alımının artmasının
bitkilerde dayanıklılık mekanizmasının işlevi üzerine etki yaparak bitki hastalıklarını
etkilediği bildirilmektedir.
Hekimhan ve ark. (2005), Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma
Enstitüsü’nün Konya/Çumra, deneme arazisinde kuru şartlarda 3 yıl (2000-2003)
süre ile 20 hububat (12 ekmeklik buğday, 5 makarnalık buğday, 2 arpa ve 1 tritikale)
çeşidinin kök ve kök boğazı kompleks hastalık etmenlerine (Fusarium
pseudograminearum, F. culmorum ve Bipolaris sorokinana) karşı tolerans
düzeylerini belirlemişlerdir. Deneme 2 faktörlü (çeşit ve uygulama) olarak tesadüf
parselleri deneme deseninde 4 tekerrürlü olarak kurulmuş ve inokule edilen
parsellerde patojenler karışım halinde 3x105 yoğunluğunda uygulanmıştır. Kök
çürüklüğü patojenleri çeşitler üzerinden ortalama % 26 oranında verim kayıplarına
sebep olurken, bu oran yıllar arasında da önemli değişim göstermiştir (%15, 35 ve
27). Farklı hububat grupları için ortalama ve yıllık (yıl 1, yıl 2, yıl 3) verim kayıpları;
12 ekmeklik buğday materyalinde %24 (14, 32, 23), 5 makarnalık buğday
materyalinde %42 (28, 47, 49), 2 arpa materyalinde %12 (0, 31, 3) ve 1 tritikale
materyalinde ise %18 (17, 14, 23) olarak gerçekleşmiştir.
3. MATERYAL VE METOD Esra UYANIK
11
3.MATERYAL VE METOD
3.1. Materyal
Hastalıklı bitki materyalleri 2006–2007 buğday yetişme ve 2007-2008 fide
dönemlerinde Adana’nın Yüreğir, Ceyhan, Karataş, Kozan, Yumurtalık, Karaisalı,
İmamoğlu ve İçel’in Yenice ve Tarsus ilçelerindeki buğday tarlalarından
örneklenmiştir.
Çukurova Bölgesi buğday ekim alanlarında buğdayın uygun olarak yetişmesi
ve verim vermesi için bir kriter olarak ekimden hasat zamanına kadar, gerekli
sıcaklık birikimini yansıtan Zaman-Sıcaklık penceresini oluşturabilmek için, son 10
yılın 15 Kasım-15 Mayıs ve 15 Aralık-15 Mayıs tarihleri arasında yaşanan sıcaklık
değerleri ve ayrıca yağış miktarları Adana İl Tarım Müdürlüğünden sağlanmıştır.
İnfekteli bitki materyallerinden patojenlerin izolasyonu ve tanımı amacıyla
PDA (Patates Dekstroz Agar) (Ek 1), Czapek’s Dox (Ek 2), Su Agar (Ek 3) ve CLA
(Karanfil Yaprak Agar) (Ek 4) yapay besin ortamları, alkol, NaOCl, Streptomycine
ve Penicillin gibi antibiyotikler, karanfil yaprakları, distile su, steril kurutma kağıdı
erlenmayer, Petri kutusu, bistüri, pens, mantar delici, otoklav, su banyosu, karıştırıcı,
steril benç ve inkübatör kullanılmıştır.
Patojen izolasyonları sonrası fungusların mikroskobik tanısı ve
görüntülenmesi amacıyla lam, lamel, preparat sıvıları, ışık mikroskobu, oküler-
objektif mikro metre, floresans ışık mikroskobu ve dijital fotoğraf makinesi ve
kültürlerin sonraki çalışmalar için saklanması amacıyla cam tüpler ve +4°C
buzdolabı kullanılan materyaller olmuştur.
İzole edilen fungusların buğday bitkilerinde patojenitelerinin testlenmesi
amacıyla plastik saksı, toprak-kum-çiftlik gübresi karışımı, tohumluk buğday ve sera
materyal olarak kullanılmıştır.
3. MATERYAL VE METOD Esra UYANIK
12
3.2. Metod
3.2.1.Sörvey Çalışmaları
Sörvey çalışmaları Adana ve İçel illerine bağlı 9 ilçeye ait belde ve
köylerde toplam 68 tarlada 2006-2007 buğday yetiştirme ve 2007-2008 fide
dönemlerinde yürütülmüştür. Sörveyler taban ve yamaç arazilerde bitkilerin
kardeşlenme, sapa kalkma, kın, başak, çiçek ve süt olum dönemlerinde
yürütülmüştür (Şekil 3.1.). Bu amaçla söz konusu buğday tarlalarının farklı
bölgelerinden rast gele seçilen 10 civarında buğday bitkisi kökleri ile birlikte
alınarak etiketlenmiş, plastik torbalar içerisinde laboratuara getirilmiştir. Bu
örnekler makroskobik incelemeler ve izolasyonlar çalışmaları yapılıncaya kadar +
4°C de saklanmışlardır.
Şekil 3.1. Buğday Bitki Örneklerinin Alınması
3.2.2. İnfekteli Bitki Materyallerinden Patojenlerin İzolasyonu
İnfekteli buğday bitkileri makroskobik olarak incelendikten sonra sap
kısmından kesilerek kökleri çeşme suyu ile yıkanmış ve kök, kök boğazı ve sap
bölgelerinde infeksiyon oluşumu gözlenen bitkiler izolasyon amacıyla ayrılmıştır
3. MATERYAL VE METOD Esra UYANIK
13
(Şekil 3.2.). İzolasyon için ayrılan infekeli bitkilerin kök, kök boğazı ve sap gibi
infekteli kısımlarındaki dokular 5-6mm büyüklüğünde kesilmiş, %2’lik NaOCl
çözeltisinde 1-2 dakika yüzey sterilizasyonu yapıldıktan sonra iki kez steril distile
suda durulanmış ve yüzeylerinin tamamen kuruması için steril kurutma kağıtları
üzerinde steril bençde 15-20 dakika bekletilmiştir. Rutin izolasyonlarda PDA ortamı
kullanılmıştır. Erlanmayerlerde hazırlanan PDA ortamı 121°C sıcaklık ve 1 atmosfer
basınçta 15 dakika steril edilmiş, sterilizasyon sonrasında su banyosunda 50°C’ye
kadar soğutulmuş ve içerisine 100mg/l penicillin ve 200mg/l streptomycine ilave
edildikten sonra 9cm çaplı steril petri kaplarına yaklaşık 15’er ml civarında
dökülmüştür. PDA ortamı katılaştıktan ve soğuduktan sonra yüzey sterilizasyonu
yapılmış infekteli doku parçaları her petriye 5’er adet olacak şekilde ekilmiştir. Bu
petriler 24°C de karanlık koşullarda 4-5 gün süre ile inkübe edilmiş ve inkübasyon
sonunda farklı gelişme gösteren koloniler saflaştırılmıştır. Saflaştırılan fungal
koloniler 7 gün süre ile 24°C de inkübe edildikten sonra sonraki çalışmalarda
kullanılmak üzere eğik agar içeren 20cm’lik deney tüplerine aktarılmış ve 24°C de 4-
5 gün inkübasyondan sonra +4°C de saklanmıştır.
Şekil 3.2. Hastalıklı Buğday Bitki Kökleri
3. MATERYAL VE METOD Esra UYANIK
14
3.2.3. Buğday Kök İnfeksiyonlarına Neden Olabilecek Fungusların Tanılanması İzolasyonlar sonrasında gelişen tüm fungus kolonileri incelenerek buğday
köklerinde infeksiyonlara neden olabilecek, özellikle Fusarium, Pythium ve
Rhizoctonia gibi funguslar makrosbobik ve mikroskobik olarak seçilmiş ve daha
sonra bu funguslar üzerinde tanı çalışmaları yürütülmüştür. Fusarium türlerinin
tanılanması için funguslar PDA, Czapak’s Dox agar, CLA ve Su Agarı ortamlarında,
diğer funguslar ise PDA ortamında kültüre alınmıştır. Yaklaşık 10 günlük
inkübasyon sonrasında fungal kültürlerin koloni büyüklüğü, rengi, yüzeysel veya
havai gelişmesi gibi makroskobik kriterlere bağlı ayrımları yapılmış ve daha sonra
tanı kriterleri göz önüne alınarak mikroskobik tanıya geçilmiştir.
Fusarium türlerinin tanılanmasında Booth (1971), Nelson ve ark.(1983) ve
Burgess ve ark. (1994) tarafından geliştirilmiş tanı anahtarlarından yaralanılmıştır.
Buna göre Fusarium türlerinin yapay besi ortamındaki gelişme hızları, miselyumun
havai veya yüzeysel oluşumu ve renk gibi makroskobik kriterleri incelenmiştir. Daha
sonra yapay besi ortamında makro ve mikro konidi ve klamidospor oluşturup
oluşturmadıkları, konidilerin şekli, büyüklüğü, bölme sayısı, bazal ve uç hücrelerin
şekli gibi mikroskobik özellikleri belirlenmiş ve tanı anahtarı doğrultusunda tanıları
yapılmaya çalışılmıştır.
Saflaştırılan Fusarium izolatlarından tek spor izolasyonu yapılmıştır. Tek
spor izolasyonu için steril petrilere %2’lik su agarından 15’er ml dökülmüş ve
soğutulmaya bırakılmıştır. Spor süspansiyonu, 10ml’lik saf su içerisinde hazırlanıştır.
Bir steril petri kapağına daire şeklinde eşit aralıklarla 5 damla steril su taşınmıştır.
Spor süspansiyonundan, öze ucu ile alınmış ve nokta şeklinde bırakılan 1. steril su
damlasından başlamak üzere öze ucu ile karıştırılarak 5. damlaya kadar seyreltme
işlemi tekrar edilmiştir. Bu şekilde sporların seyreltilmesi sağlanmıştır. Daha sonra
en son seyreltme yapılmış spor süspansiyonu damlasından alınan bir öze spor
süspansiyonu önceden hazırlanmış su agar petrilerine çizilmiştir. Yaklaşık 12-24 saat
sonra çimlenen tek sporlar mikroskopta belirlenerek izolasyon iğnesi yardımı ile
çevresindeki 2-3 mm’lik agar bloğu ile birlikte PDA agar ortamına taşınmıştır. Ekimi
3. MATERYAL VE METOD Esra UYANIK
15
yapılan petriler 22-25°C’de inkübe edilmiştir. Her bir Fusarium izolatının elde edilen
tek spor izolatları koloni gelişimi, ve büyüme özellikleri için CLA ve PDA agar
ortamlarına alınmış, mikroskobik olarak incelenmiş ve tür olarak tanılanmaya
çalışılmıştır.
Fusarium izolatlarının, daha fazla karakteristik spor üretmesi ve gelişmesi
amacıyla tek spor izolatlarından gelişen koloniler CLA ortamına alınmıştır. CLA için
çiçeklenmemiş karanfil yaprakları alınmış ve musluk suyu altında yaklaşık 30 dakika
yıkanıp 5-8 mm2 büyüklüğünde kesilmiştir. Kesilen yaprak parçaları havalandırmalı
etüvde 70°C’de 3 saat kurutulmuştur. Kurutulmuş yaprak parçaları steril petri
kutusuna konulup yaklaşık 48 saat UV ışığı altında sterilize edilmiştir. Steril edilmiş
karanfil yaprak parçaları petrideki %1’lik su agar ortamının yüzeyine konulmuş ve
Fusarium türlerinin tek spor izolasyonundan gelişen kolonilerinden alınan 5mm çaplı
miseliyal disk karanfil yaprağının hemen kenarına inokule edilerek 24°C’de inkube
edilmiştir.
3.2.4. Patojenite Çalışmaları
İzolasyonlar sonucunda elde edilen tamamen veya kısmen tanısı yapılan
Fusarium türlerinin patojeniteleri sera koşullarında yürütülmüştür. Fusarium
türlerinin inokulumunun hazırlaması için buğday daneleri suda haşlanmış, bünyesine
yeterince su alıp parmak arasında ezilebilecek kıvama geldiğinde suyu süzülerek
gazete kağıtları üzerine serilmiş ve kuruduktan sonra sıcaklığa dayanıklı şişelerde
hacminin 1/3’ne kadar doldurulmuş şişelerin ağzı pamuk ve alimünyum folyo ile
kapatıldıktan sonra 121°C de 1 saat süre ile otoklav edilmiştir. Hazırlanan bu ortam
soğuduktan sonra Fusarium türlerinin PDA da geliştirilmiş 10 günlük kültürlerinden
alınan 6mm çaplı 3’er disk ile inokule edilmiştir. İnokule edilen bu ortamlar 24°C de
3 hafta süre ile inkübasyona bırakılmıştır. Ancak misellerin buğday tanelerini düzgün
sarabilmeleri için 1-2 gün aralıkla şişeler çalkalanmış ve misel gelişiminin homojen
olması sağlanmıştır (Şekil 3.3.). Fusarium türleri buğday kültüründe geliştikten sonra
küvetler içerisine alınmış ve 1-2 gün çeker ocak altında kurutulmaya bırakılmıştır
(Şekil 3.4.). Kurutulmuş inokulum patojenite çalışmaları için kullanılmıştır. Bunun
için sera koşullarında 20cm çaplı saksılara 1:1:1 oranında tarla toprağı, kum, hayvan
3. MATERYAL VE METOD Esra UYANIK
16
gübresi karışımı doldurulmuş ve doyma noktasına kadar sulanarak 1 gün
bekletilmiştir. Fusarium türlerinin buğday kültürü ile hazırlanan inokulumu her
saksıya 5gr olacak şekilde eklenmiş üzerine ince bir tabaka toprak serildikten sonra
her saksıya 25 adet Adana 99 buğday çeşidi ekilmiş ve tohumların yüzeyi toprakla
kapatıldıktan sonra hafifçe sulanmıştır.
Tohum ekimi yapılmış saksılar ortalama gece ve gündüz hava sıcaklığının 20-
25°C olduğu Ekim ayı ortasında Bitki Koruma Bölümü deme alanındaki cam seraya
yerleştirilmiştir. Gerekli zamanlarda su ve gübreleme işlemi yapılan bitkiler sapa
kalkma döneminden sonra sökülerek çıkış oranı ve kök, kök boğazı ve sap gibi
bölgelerdeki infeksiyonlar açısından değerlendirilmiştir. İnfeksiyonları
değerlendirmesinde Wildermuth ve McNamara (1994) skalası kullanılmıştır. Bu
skalaya göre her bir türe ait hastalık şiddeti hesaplanmıştır. Patojenite çalışması
tesadüf parselleri deneme desenine göre 3 tekerrürlü kurulmuş ve her tekerrürde 3
saksı yer almıştır. Kök ve kök boğazı ve ikinci nodyuma kadar olan kısım bir bütün
olarak düşünülmüş ve Wildermuth ve McNamara (1994)’nın aşağıda verilen 0-4
skalasına göre değerlendirilmiştir.
0 Sağlıklı bitki, sözü edilen bölgelerde herhangi bir renk değişimi yok
1 Nekroz alanı %25’den az
2 Nekroz alanı %25-50 arasında
3 Nekroz alanı %51-75 arasında
4 Nekroz alanı %75’den fazla
Rhizoctonia solani türü patojenitesi için PDA ortamında ki 10 günlük
kültürleri kullanılmıştır. Patojen inokulasyonunda PDA da ki kültürün 1/4 ‘ü
inokulum olarak saksı toprağına, Fusarium türlerinde olduğu şekli ile uygulanmıştır.
3. MATERYAL VE METOD Esra UYANIK
17
Şekil 3.3. Patojenite Çalışması için Fusarium Türlerinin Kitle Üretimi
Şekil 3.4 Üretilen İnokulumun Çeker Ocak Altında Kurutulması
3. MATERYAL VE METOD Esra UYANIK
18
3.2.5. Çukurova Bölgesi Buğday Yetişmesi İçin Zaman-Sıcaklık Penceresinin
Hesaplanması
Zaman-Sıcaklık penceresinin hesaplanması için gerekli meteorolojik veriler
Adana İl Müdürlüğünden sağlanmıştır. Bu amaçla 15 Kasım-15 Mayıs ve 15 Aralık-
15 Mayıs 2006-2007 tarihleri arasındaki günlük maksimum ve minimum değerler
kullanılmıştır. Maksimum ve minimum sıcaklık değerleri kullanılarak Gün-Derece
birikimi aşağıdaki formüle göre hesaplanmıştır.
Gün derece = Maksimum Sıcaklık(˚C) + Minimum Sıcaklık (˚C) -0
2
Bu şekilde her gün için hesaplanan gün-derece birikimi 15 Kasım’dan
başlayarak 15 Mayıs’a kadar aylık toplamlar olarak hesaplanmıştır. Elde edilen aylık
toplam gün-derece birikimi zaman-sıcaklık penceresinin oluşturulması için
kullanılmıştır. Bunun için her ayın toplam gün-derce birikimi hesaplanarak,
vegetasyon dönemi sonunda ulaşılan toplam yetişme dönemi için gün-derece birikimi
hesaplanmıştır. Elde edilen bu değer vegetasyon dönemi içerisindeki yağış miktarı ve
literatür bilgileri ile değerlendirilerek tartışılmıştır.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
19
4.ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA 4.1. Sörvey Çalışmaları ve Patojenlerin İzolasyonu
Sörvey çalışmaları Adana ve İçel illerine bağlı dokuz ilçeye ait belde ve
köylerde atmışsekiz (68) buğday tarlasında özellikle kök ve kök boğazı hastalıkları,
ayrıca toprak üstü aksamında karşılaşılabilecek bazı hastalıklar da not edilerek
yürütülmüştür. Çizelge 4.1’de görüleceği gibi sörvey çalışması buğday bitkisinin
kardeşlenme, sapa kalkma, kın, başaklanma, çiçeklenme ve süt olum dönemlerini
kapsayacak şekilde hemen hemen tüm vegetasyon dönemlerinde yapılmıştır. Sörvey
alanının büyük bir çoğunluğu taban arazisi olmasına karşın, bir kısmı da yamaç
arazilerden seçilmiştir. Yine sörvey alanındaki tarlaların büyük çoğunluğunda sulama
yapılmazken Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Araştırma Uygulama Çiftliği tahıl alanlarındaki
sulama yapılan bazı tarlalar, farklı patojenler yakalanabilir düşüncesi ile sörvey
çalışmasına dahil edilmiştir.
Çizelge 4.1’den de görüleceği gibi kardeşlenme döneminde buğday
bitkilerinin kök ve kök boğazından sadece beş tarlada Pythium izole edilebilmiştir.
Ayrıca 2006-2007 buğday yetiştirme döneminde İçel ili Tarsus ilçesindeki bir tarlada
kardeşlenme sonunda bir Fusarium izolatı ( Fusarium 3) elde edilmiştir. Ancak
Fusarium türlerinin çoğunluğu sapa kalkma döneminden başlayarak çiçeklenme
öncesine kadar olan vegetasyon döneminde elde edilmiştir. İzolasyonlar, kök ve kök
boğazında en fazla infeksiyona Fusarium türlerinin neden olduğunu göstermiştir.
Fusarium türlerinin infeksiyonu toprak-su potansiyeli ile oldukça ilişkili olmuştur.
Toprak-su potansiyelinin yüksek olduğu tarlalarda Fusarium infeksiyonları
gelişmemiş veya çok az rastlanmıştır. Ama buna karşın yağışların az olduğu
yetiştirme dönemlerinde ve yamaç arazilerde Fusarium türlerinin kök ve kök boğazı
infeksiyonlarına daha fazla rastlanmıştır. Fusarium türleri sadece yamaç arazilerde
değil taban arazilerden de kolaylıkla izole edilebilmiştir.
Fusarium graminearum buğday ve arpada tohum çürüklüğü, fide yanıklığı ve
kök çürüklüğüne neden olur (Wiese 1987, Mathre 1997). F. graminearum esas
olarak infekteli ürün artıkları üzerinde kışlamakta olup, tohum üzerinde de
kışlayabilmektedir (Gilbert ve Tekauz, 2000, Tekauz ve ark. 2000).
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
20
Örn
ek N
oA
lındığı
yer
Gel
işm
e D
önem
iA
razi
Dur
umu
1M
isis
\Ce y
han
Kar
deşl
enm
eTa
ban
Ara
zi2
Kur
tkul
a ğı\C
eyha
nK
ardeşl
enm
eTa
ban
Ara
zi3
Kur
tkul
ağı\C
eyha
nK
ardeşl
enm
eTa
ban
Ara
zi4
Yum
urta
lık-C
eyha
nK
ardeşl
enm
eTa
ban
Ara
zi61
Kar
aisa
lı ot
oban
çık
ışı
Kar
deşl
enm
eTa
ban
Ara
ziP
ythi
um s
p.62
Sof
ulu
Bel
desi
\ Y
üreğ
irK
ardeşl
enm
eTa
ban
Ara
ziFu
sariu
m s
p. 5
63S
a yge
çit K
öyü
\ İm
amoğ
luK
ardeşl
enm
eTa
ban
Ara
zi64
Sar
ı çam
Köy
ü \ Y
üreğ
irK
ardeşl
enm
eTa
ban
Ara
ziF.
cro
okw
elle
nse
65Ç
.Ü.Z
.F. A
raş.
Uy.
Çift
.K
ardeşl
enm
eTa
ban
Ara
ziF.
cro
okw
elle
nse
66Ç
.Ü.Z
.F. A
raş.
Uy.
Çift
.K
ardeşl
enm
eTa
ban
Ara
zi67
Ç.Ü
.Z.F
. Araş.
Uy.
Çift
.K
ardeşl
enm
eTa
ban
Ara
zi68
Ç.Ü
.Z.F
. Araş.
Uy.
Çift
.K
ardeşl
enm
eTa
ban
Ara
zi5
Mis
is\C
eyha
nK
ardeşl
enm
e so
nuTa
ban
Ara
zi6
Tars
us\M
ersi
nK
ardeşl
enm
e so
nuTa
ban
Ara
zi7
Tars
us\M
ersi
nK
ardeşl
enm
e so
nuTa
ban
Ara
ziFu
sariu
m s
p. 3
Pyt
hium
sp.
8Y
e şil
Tepe
Köy
üK
ardeşl
enm
eTa
ban
Ara
zi9
Bahşiş
Köy
üK
ardeşl
enm
eTa
ban
Ara
ziP
ythi
um s
p.10
Ç.Ü
.Z.F
. Araş.
Uy.
Çift
.*S
apa
kalk
ma
Taba
n A
razi
11Ç
.Ü.Z
.F. A
raş.
Uy.
Çift
.*S
apa
kalk
ma
Taba
n A
razi
12Ç
.Ü.Z
.F. A
raş.
Uy.
Çift
.S
apa
kalk
ma
Yam
aç A
razi
Fusa
rium
sp.
3Fu
sariu
m s
p. 5
Pyt
hium
sp.
13Ç
.Ü.Z
.F. A
raş.
Uy.
Çift
.*S
apa
kalk
ma
Yam
aç A
razi
14Ç
.Ü.Z
.F. A
raş.
Uy.
Çift
.*S
apa
kalk
ma
Taba
n A
razi
15Ç
.Ü.Z
.F. A
raş.
Uy.
Çift
.*S
apa
kalk
ma
Yam
aç A
razi
F. o
xysp
orum
16Ç
.Ü.Z
.F. A
raş.
Uy.
Çift
.S
apa
kalk
ma
Taba
n A
razi
F. o
xysp
orum
Pyt
hium
sp.
32Zi
yanl
ı Köy
ü \Y
umur
talık
Kın
Taba
n A
razi
35H
amza
lı K
öyü
\ C
eyha
nK
ınTa
ban
Ara
ziR
hizo
cton
iaso
lani
36N
arlık
Kö y
ü \ C
eyha
nK
ınTa
ban
Ara
ziF.
sem
itect
um37
Sar
ımaz
ı Köy
ü \ C
eyha
nK
ınTa
ban
Ara
zi38
Bur
hanl
ı Köy
ü \ C
eyha
nK
ınTa
ban
Ara
zi39
Kıv
rıklı
Kö y
ü \ C
eyha
nK
ınTa
ban
Ara
ziFu
sariu
m s
p. 5
40Y
üzbaşı
lar K
öyü
\Kar
ataş
Kın
Taba
n A
razi
23B
ekirl
i Köy
ü\ K
arai
salı
Kın
Taba
n A
razi
43M
elet
mez
Köy
ü \ T
uzla
Kın
Taba
n A
razi
Fusa
rium
sp.
3F.
cro
okw
elle
nse
Rhi
zoct
onia
sol
ani
44M
elet
mez
Kö y
ü \ T
uzla
Kın
Taba
n A
razi
F. c
rook
wel
lens
e45
Dol
aplı
Köy
ü \ T
uzla
Kın
Taba
n A
razi
Fusa
rium
sp.
3F.
cro
okw
elle
nse
29K
adı k
ö yü
\ Tuz
laK
ınTa
ban
Ara
zi
İzol
e Ed
ilen
Fung
usla
r
Çiz
elge
4.1
. Sör
vey
Yapı
lan
Buğ
day
Ala
nlar
ında
Bitk
inin
Fen
oloj
ik D
urum
u, A
razi
Yap
ısı v
e İz
ole
Edi
len
Pat
ojen
Fun
gusl
ar
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
21
Örn
ek N
oAl
ındığı
yer
Gel
işm
e Dö
nem
iAr
azi D
urum
u 17
Del
i çay
Köy
ü\ Y
üreğ
irBa
şakl
anm
aTa
ban
Araz
iF.
cro
okw
elle
nse
Rhi
zoct
onia
cer
ealis
18D
eliç
ay K
öyü\
Yür
eğir
Başa
klan
ma
Taba
n Ar
azi
19Ka
raöm
erli
Köyü
\Yür
eğir
Başa
klan
ma
Taba
n Ar
azi
20Ç
içek
li Kö
yü\ Y
üreğ
irBa
şakl
anm
aTa
ban
Araz
i21
Çiç
ekli
Köyü
\ Yür
eğir
Başa
klan
ma
Yam
aç A
razi
22Kı
rıklı
Köyü
\ Ka
rais
alı
Başa
klan
ma
Yam
aç A
razi
24Ç
ayra
k kö
yü \
Kara
isal
ıBa
şakl
anm
aTa
ban
Araz
iFu
sariu
msp
. 3R
hizo
cton
ia s
olan
i25
Eğle
nce
Köyü
\ Ka
rais
alı
Başa
klan
ma
Taba
n Ar
azi
Fusa
rium
sp. 3
26Ka
rais
alı
Başa
klan
ma
Taba
n Ar
azi
27Ka
rais
alı
Başa
klan
ma
Yam
aç A
razi
28Ku
z gun
\ Ka
rais
alı
Başa
klan
ma
Taba
n Ar
azi
30Ç
avuş
lu k
öyü
\ Tuz
laBa
şakl
anm
aTa
ban
Araz
i31
İsm
aile
Köy
ü \ T
uzla
Başa
klan
ma
Taba
n Ar
azi
Fusa
rium
sp. 3
33Ak
pına
r Köy
ü\Yu
mur
talık
Başa
klan
ma
Taba
n Ar
azi
34Ze
ytin
beli
Köyü
\ Yu
mur
talık
Başa
klan
ma
Taba
n Ar
azi
41A y
valık
Köy
ü \
Yum
urta
lıkBa
şakl
anm
aTa
ban
Araz
i42
Çav
uşlu
Köy
ü \ T
uzla
Başa
klan
ma
Taba
n Ar
azi
F. s
emite
ctum
Rhi
zoct
onia
sol
ani
Tric
hode
rma
sp.
46Ç
avuş
lu K
öyü
\ Tuz
laBa
şakl
anm
aTa
ban
Araz
i47
Güm
ü şya
zı K
öyü
\ Tuz
laBa
şakl
anm
aTa
ban
Araz
i48
Ç.Ü
.Z.F
. Araş.
Uy.
Çift
.Ba
şakl
anm
aYa
maç
Ara
ziF.
cro
okw
elle
nse
49Ç
.Ü.Z
.F. A
raş.
Uy.
Çift
.*Ba
şakl
anm
aTa
ban
Araz
i50
Her
ekli
Köyü
\ Yü
reği
rÇ
içek
lenm
e so
nuTa
ban
Araz
i51
Gem
isür
en K
öyü
\ Yür
eğir
Çiç
ekle
nme
Taba
n Ar
azi
52A ğ
zıbü
yük
Köyü
\ Yü
reği
rÇ
içek
lenm
eTa
ban
Araz
i53
Ali H
ocal
ı Köy
ü \ Y
üreğ
irSü
t olu
mu
Taba
n Ar
azi
54A ğ
zıbü
yük
Köyü
\ Yü
reği
rSü
t olu
mu
Yam
aç A
razi
55Ç
antık
Köy
ü \ K
ozan
Süt o
lum
uYa
maç
Ara
zi56
Yeni
Köy
\ Ko
zan
Tane
olg
unlaşm
a Ta
ban
Araz
i57
Yeni
Kö y
\ Ko
zan
Sarı
olum
Yam
aç A
razi
58M
isis
\ C
eyha
nSa
rı ol
umTa
ban
Araz
i59
Mis
is \
Ce y
han
Sarı
olum
Taba
n Ar
azi
60Tu
zla
Sarı
olum
Taba
n Ar
azi
* Sul
anm
ı ş a
razi
ler
İzol
e Ed
ilen
Fung
usla
r
Çiz
elge
4.1
'in D
evam
ı
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
22
F. graminearum’un ayrıca mısırda tohum çürüklüğü, fide yanıklığı, kök, sap ve
koçan çürüklüğüne neden olduğu bildirilmektedir (White 1999). Buna ilaveten
hastalık etmeninin buğday ve mısırda tohum ve fide ile taşındığı saptanmıştır
(Halfon-Meiri ve ark. 1979, Duthie ve Hall 1987, Kabeere ve ark. 1997).
Kışlık buğdaylarda kök ve gövde çürüklüğü yapan Bipolaris sorokiniana ve
Fusarium graminearum sert kış koşullarında birbirleriyle etkileşerek bir hastalık
kompleksi oluşturmaktadır. Bu kompleks sinsi, inatçı, görülmeyen, her yıl ürün
kaybına neden olan ve ayrıca ekstrem koşullarda tarlanın çoğu kısmında, ya da
tamamında bitki ölümlerine neden olan bir hastalıktır. Bu hastalık kompleksinin en
büyük etkisi olarak ürünün yatması, bitkinin zayıflaması, ürün azalması ve dane
kalitesinin düşmesi olarak görülmektedir (Klein ve Wegulo 2006).
Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Araştırma Uygulama Çiftliği işletmesinde sulanan altı
farklı tarladan sadece birisinden Fusarium oxysporium izole edilebilmiş diğer
sulanan alanlardan hiçbir patojen mikroorganizma elde edilememiştir. 2007-2008
buğday fide ve kardeşlenme dönemlerinde yapılan izolasyonlarda ise, Pythium sp.,
Fusarium sp. 5, Fusarium crookwellense izole edilmiştir. İzolasyonu yapılan
kültürlerin Petri kutusundaki görüntüleri ve Fusarium izolatlarının mikroskop
altındaki görüntüleri sırasıyla Şekil 4.1-4.2 ve Şekil 4.3’de verilmiştir.
Fusarium türlerinin tanımlanmasında en önemli ölçüt morfolojik
özelliklerdir. Fusarium türü funguslar tek veya çok dallı fiyalitler üzerinde yapışkan
spor, enterblastik spor, ya da bir dinlenme formu olan klamidosporlar üretmeleridir.
Konidiler bölmesiz ya da bir bölmeli, pyriform, fusoid-oval düz ya da kavisli
mikrokonidi ve 0-10 veya daha fazla bölmeli makro konidi şeklinde olabilmektedir
(Booth, 1971; Burgess ve ark., 1994). Fusarium’lar sporodochium üzerinde
ürettikleri şeffaf, bölmeli, orak ya da kano şeklinde makro konidi üretimi ve bazı
türlerde ise havai miselyumda mikro konidi üretimi ile karakterize edilir. Fusarium
türlerinin tanımlanmasında makrokonidilerin ve mikrokonidilerin oluşum biçimi,
şekli, klamidosporların varlığı veya yokluğu, PDA (Potato Dextrose Agar)
üzerindeki koloni morfolojisi ile gelişme oranı (koloni çapı, rengi vb.) gibi özellikleri
esas alınmaktadır (Burgess ve ark., 1994; Seifert, 1996).
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
23
A: Farklı Fusarium Türleri
B: Fusarium oxysporium C: Fusarium semitectum
D: Fusarium spp. E: Fusarium crookwellense
F: Fusarium spp.
Şekil 4.1. İnfekteli Buğday Köklerinden İzole Edilen Fusarium Türleri
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
24
Rhizoctonia ceralis Rhizoctonia soloni
Pythium sp.
Trichoderma sp.
Şekil 4.2. İnfekteli Buğday Köklerinden İzole Edilen Fusarium spp. Dışındaki Funguslar
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
25
A: Fusarium oxysporium
B: Fusarium semitectum
C: Fusarium crookwellense
Şekil 4.3. Fusarium İzolatlarının Mikroskop Altındaki Görüntüleri
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
26
Fusarium tür tanımlamalarında öncelikle anamorfik yapılar gözlenmekte ve
en modern Fusarium taksonomisi kültürel karakterlere dayanmaktadır (Guarro ve
ark., 1999; Leslie ve ark., 2001). Fusarium taksonomisinde kullanılan önemli tür
teşhis anahtarlarından bazıları, Booth (1971), Nelson ve ark. (1983) ve Burgess ve
ark. (1994) tarafından belirlenmiştir.
2006-2007 ve 2007-2008 buğday yetişme ve fide dönemlerinde sörvey
alanındaki 68 tarladan yapılan izolasyonlarda beş Fusarium, iki Rhizoctonia ve bir
Pythium türü patojen olarak izole edilmiştir (Çizelge 4.2.). Çizelge 4.2’den de
görüleceği gibi sörvey yapılan 68 tarladan 21’inde Fusarium spp. infeksiyonlarına
rastlanmış ve Fusarium türlerinin neden olduğu kök çürüklüğünün yaygınlık oranı
%35 olarak bulunmuştur.
Ancak yağışların çok az olması nedeni ile Gaeumannomyces graminis var.
tritici tarafından neden olunan göçerten hastalık etmeni izole edilmemiştir.
Çizelge 4.2. Buğday Ekim Alanlarından İzole Edilen Fungusların Yaygınlık Oranları (%) (Diseases prevalance).
Funguslarlar İzole Edildiği Yaygınlık Oranı
Tarla Sayısı (%)
Fusarium oxysporum 2 3,3
Fusarium crookwellense 7 11,7
Fusarium semitectum 2 3,3
Fusarium sp. 3 7 11,7
Fusarium sp. 5 3 5,0
Rhizoctonia solani 4 6,7
Rhizoctonia cerealis 1 1,7
Pythium sp. 5 8,3
Trichoderma sp. 1 1,7
Toplam Fusarium 21 35,0
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
27
4.2. Patojenite Çalışmaları
Sörvey sırasında izole edilen 5 Fusarium türü ve 1 Rhizoctonia solani buğday
tohumlarının çimlenmesi üzerine etkileri ve bitkide hastalık oluşturması yönünden
patojenite çalışmalarına alınmıştır. Sera koşullarında yürütülen çalışmada tohum
çimlenmesi üzerine patojenlerin etkisi bitki çıkışından 5 gün sonra, bitkide hastalık
oluşturması yönünden ise başaklanma döneminde değerlendirilmiş ve sonuçlar
Çizelge 4.3’de verilmiştir. Çizelgeden de görüleceği gibi patojenlerin tohum
çimlenmesi ve bitki çıkışına herhangibir olumsuz etkisi olmamıştır. Buna karşın
denemeye alınan bütün funguslar bitkide hastalık oluşturmuş ve en yüksek hastalık
şiddeti Fusarium 3 nolu izolat ve F. oxysporum’da sırasıyla %7.6 ve 6.4 oranında
elde edilmiştir. Ancak bütün funguslar bitkide infeksiyona neden olmasına karşın,
hastalık şiddeti düşük düzeyde bulunmuştur. Serada saksılarda yürütülen bu
çalışmada bitkileri su stresine bırakmak pek mümkün olmamıştır. Söz konusu
patojenler şiddetli infeksiyonlarını kurak koşullarda gerçekleştirebilmektedirler. Bu
nedenle hastalık şiddeti patojenite koşullarının doğal koşullara tam olarak adapte
edilememesi nedeniyle düşük bulunmuştur (Şekil 4.4 ve 4.5).
Çizelge 4.3. Buğday bitkilerinden izole edilen fungusların bitki çıkışına etkileri ve bitkide oluşturdukları hastalık şiddeti (%)
Uygulamalar Bitki Çıkışı (%) Hastalık Şiddeti(%)F. oxysporum 92,9 a 6,42 aF.crookwellense 84,4 a 3,75 bF. semitectum 87,6 a 5,58 abF-3 80,4 a 7,58 aF-5 83,1 a 3,83 bRhizoctonia solani 89,8 a 5,75 abKontrol 89,3 a 0,00 c
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
28
Şekil 4.4. Patojenite Çalışmalarından Bir Görünüm
Şekil 4.5. Patojenite Çalışmalarında Oluşan Kök İnfeksiyonu
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
29
4.3. Zaman-Sıcaklık Penceresi
Herhangi bir buğday yetiştirilen alanın zaman-sıcaklık penceresi, alınabilir su
miktarı, gün uzunluğu ve toplam güneş miktarı gibi özellikler, o bölgede verimi
sınırlayıcı faktörler olarak oldukça önemlidir. Kışlık buğday yetiştirilen bir bölgede
normal bir verim için gerçek sıcaklıkların çok düşük ve çok yüksek olmaması
durumunda 2400-2500 gün-derece değeri (GDD) birikimi yeterlidir. Ancak
Çukurova gibi ılıman bölgelerde yazlık buğday çeşitleri yetiştirilmekte olup,
vernelizasyon gerektirmeyen bu çeşitler için 1700 gün-derece birikimi üretim için
yeterli olmaktadır (Cook and Veseth, 1991). Ancak kurak olan bölgelerde bitki su
stresi gösterecektir. Buna karşın aşırı soğuk olan bölgelerde su yeterince olsa bile,
bitkiler bu sudan yararlanamayacaklardır.
Çukurova’da taban ve yamaç arazilerde, ayrıca sonbahar yağışlarının
homojen düşmemesi nedeniyle, buğday ekimi 15 Kasım-15 Aralık ayları arasında
yapılmaktadır. Çukurova’da 2006-2007 yetiştirme döneminde 15 Kasım-15 Mayıs
ayları süresince gerçekleşen maksimum ve minimum sıcaklık değerleri kullanılarak
aylık GDD hesaplanmıştır (Çizelge 4.4 ve Şekil 4.6). Çizelge ve şekilden de
görüleceği gibi Kasım ayında yapılan buğday ekiminde gün-derece birikimi 2568
iken, Aralık ayı buğday ekimlerinde 2147 olarak görülmektedir. Her iki değer de
karasal iklime sahip bölgelerde kışlık buğday tetiştiriciliğinde iyi bir ürün için gerekli
olan 2400-2500 civarındaki gün-derece birikiminden ortalama %3,8 daha azdır.
Ancak ılıman bölgelerde soğuklama ihtiyacı olmayan yazlık buğday yetiştiriciliği
için gerekli olan 1700 gün-derece birikimi düşünüldüğü zaman ise ortalama %27.9
daha fazla olmuş ve bu sıcaklık 150-181 günde birikmiştir. Buğday ekiminin
Çukurova’da Kasım veya Aralık ayında yapılıyor olması gün-derece birikimini %16
oranında değiştirmektedir. Ancak her iki durumda da yazlık buğday yetiştiriciliği için
öngörülen 1700 gün-derece birikiminden oldukça yüksektir. Bu durum özellikle
buğdayın erken ekilmesi halinde ve ardından kurak geçen yıllarda, buğdayın erken
olgunlaşmasına ve böylece verim eksikliğine neden olabilmektedir.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
30
Aylar Aylık GGD Toplamları GDDKasım (15) 244 244Aralık 347 591Ocak 319 910Şubat 341 1250Mart 454 1705Nisan 505 2209Mayıs (15) 359 2568
Aralık-Mayıs Aralık (15) 170 170Ocak 319 489Şubat 341 829Mart 454 1284Nisan 505 1788Mayıs (15) 359 2147
Çizelge 4.4. 2006-2007 Buğday Yetiştirme DönemiGün-Derece Değerleri
Çukurova’da 2006-2007 buğday yetiştirme dönemi Tarım İl Müdürlüğünden alınan son 10 yıllık sıcaklık değerleri üzerinden GDD hesaplanmış ve sonuçlar Çizelge 4.5’de gösterilmiştir. Ayrıca tarımsal kuruluşlardan elde edilen son 10 yıllık ortalama verim değerleri de çizelgede verilmiştir. Çizelgeden de görüleceği gibi Kasım-Mayıs yetiştirme döneminde GDD, Aralık-Mayıs dönemine oranla daha yüksek olmuştur. Her iki yetiştirme döneminde de GDD sırasıyla ortalama değerler üzerinden 2532 ve 2100’dür (Şekil 4.7). Bu durum bölgede yaklaşık 150 ve 181 günlük bir üretim döneminde birikmektedir. Ortalama gün-derece 2319 olmuştur. Verim değerleri incelendiğinde 1997 yılında dekara 208kg gibi düşük bir verim görülmektedir. Söz konusu yılda Çukurova’da sarı pas (Puccinia sitriiformis) epidemisi yaşanmış ve bunun etkisi Adana 99 buğday çeşidinin yetiştirilmesine kadar kısmen sürmüştür. Ayrıca 2003-2004 yetiştirme dönemindeki yağış eksikliği de ortalama verimde kısman azalmaya neden olmuştur.
Oca
kŞu
bat
Mar
tNi
san
May
ıs
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
31
Şekil 4.6. Çukurova’da 2006-2007 Kasım-Mayıs ve Aralık-Mayıs Buğday Yetiştirme Dönemlerindeki Zaman-Sıcaklık Penceresi
0
500
1000
1500
2000
2500Ar
alık
Oca
kŞu
bat
Mar
tNi
san
May
ıs
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
32
Çizelge 4.5. Son 10 Yılın Buğday Yetiştirme Dönemi Gün-Derece Değerleri ve Verim
Buğday Üretim 15 Kasım-15 Mayıs 15 Aralık-15 Mayıs VerimDönemi Gün-Derece Toplamı Gün-Derece Toplamı kg/da
1997-1998 2568 2147 208
1998-1999 2570 2108 360
1999-2000 2490 2129 398
2000-2001 2540 2099 395
2001-2002 2450 2002 462
2002-2003 2444 2094 429
2003-2004 2717 2274 334
2004-2005 2426 1983 453
2005-2006 2663 2153 568
2006-2007 2454 2012 479
Ortalama 2532 2100 409
Cook and Veseth(1991)’e göre ideal olarak kışlık buğday yetiştirilen
alanlarda 300-350 günlük bir dönemde 2400-2500 gün-derece birikimi gereksinimi
olduğunu ifade etmektedir. Ancak yazlık buğdaylarda 1700 gün-derece değeri
düşünüldüğünde Çukurovada zaman-sıcaklık penceresi oldukça geniştir. Buna
rağmen bazı yıllar Nisan ayının son haftalarından itibaren başlayan sıcaklık
yükselmeleri ve kurak koşullar bu duruma neden olmaktadır. Dolayısıyla özellikle
28°C üzerine çıkan sıcaklık artışlarından kaynaklanan yüksek gün-derece bikrimi
bölgemizde buğday veriminin düşmesinde önemli bir etken olarak görülmektedir.
Nitekim 2003-2004 üretim yılında yaşanan bu gibi yüksek sıcaklıklar bölgede ani
erken olum ve bitki ölümleri sonuçlandırarak buğday verimin düşmesine yol
açmıştır. Bu dezavantaj hastalıklara karşı dayanıklı çeşit üretimi drenaj ve tesviyenin
uygunluğu, gerektiğinde sulama ve ön tahmine dayalı fungusit püskürtmeleri
uygulanmak şartıyla ekim tarihi bir miktar öne alınmak sureti ile kısmen giderilebilir.
Bu nedenle bölgemizde verim yönünden buğday ekimi için kasım ayı ortasından,
aralık ayı ortasına kadar olan dönemin daha uygun olacağı ortaya çıkmaktadır.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
33
Şekil 4.7. Çukurova’da Son 10 Yıl Ortalaması Kasım-Mayıs ve Aralık-Mayıs Buğday Yetiştirme Dönemlerindeki Zaman-Sıcaklık Penceresi
0
500
1000
1500
2000
2500
3000Ka
sım
Aral
ıkO
cak
Şuba
tM
art
Nisa
nM
ayıs
0
500
1000
1500
2000
2500Ar
alık
Oca
kŞu
bat
Mar
tNi
san
May
ıs
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
34
4.4 Sörvey Sırasında Rastlanılan Diğer Hastalık ve Zararlılar Özellikle sapa kalkma döneminden sonra hemen her tarlada külleme
(Bulmeria graminis tritici), başaklanma döneminde bazı tarlalarda buğday
kahverengi pası (Pucinia recondita tritici), ender olarak buğday açık rastığı (Ustilago
tritici) ve çiçeklenme döneminden sonra da düşük düzeyde septoria yaprak leke
hastalıklarına (Septoria tritici) rastlanıştır. Külleme fungusları sapa kalkmadan sonra
alt yapraklarda yoğun olarak rastlanmasına karşın bayrak ve birinci yaprakta
rastlanmamış ve mücadeleyi gerektirecek düzeyde olmamıştır. Sürme ve rastık
infeksiyonlarına fazla rastlanılmamasının en önemli nedenlerinden birisi
Çukurova’da sertifikalı tohum üretiminin yaygınlaşması, karışık çeşit üretiminin
yapılmaması ve ayrıca ekim öncesi tohum ilaçlamasının yaygın olarak yapılmasından
kaynaklanmaktadır. Sürme ve rastık infeksiyonları daha çok karışık tohum
çeşitlerinin ekildiği ve tohum ilaçlamasının yapılmadığı Toros dağ köyleri için söz
konusudur.
Külleme Hastalıkları
Buğdayda gözlenen önemli yeşil aksam hastalıklarından külleme hastalığı
(Blumeria graminis tritici) özellikle bitkilerin alt yapraklarında daha yoğun olarak
gözlenmiştir (Şekil 4.8). Yapraklarda önceleri nokta halinde beyaz-gri renkte
püstüller halinde görülür, sonra esmerleşir. Uygun koşullarda püstüller birleşir
yaprağı tamamen kaplayabildiği gibi, sap ve başağa da ulaşmaktadır. Bitki üzerinde
yüzeysel bir tabaka oluşturan misel örtüsü rüzgar, yağmur ve sürtünmelerle
silinebilir. Hastalığa yakalanan bitkiler yatmaya daha elverişli olduğundan dolayı
ürün kaybına sebep oldukları gibi, nekrozlar meydana getirerek fotosentez yüzeyini
azaltarak da verimin düşmesine sebep olur.
Fungus konukçu üzerinde yüzeysel misel örtüsü oluşturur. Miseller epidermis
hücrelerine emeçlerini gönderirler. Epidermiste el şeklinde dallanan ve beslenip
büyüyen miseller konidi taşıyıcılarını oluştururlar. Bunların ucunda tesbih tanesi gibi
uç uca eklenmiş konidiler meydana gelir. Olgunlaşan konidiler ayrılarak yeni
enfeksiyonlar meydana getirirler.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
35
A: Yaprak ve Gövdedeki Simptomları B: Başaktaki Simptom
C: Mikroskop Altında Koloniler
D: Mikroskop Altında Cleistothecium ve Ascus
Şekil 4.8. Buğday Bitkisinde Blumeria graminis tritici’in Farklı Görünümleri
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
36
Konidiler 12-15 mikron eninde 24-30 mikron uzunluğunda olup fıçı şeklindedir.
Konukçu buğday bitkileri sararmaya başladığı zaman misel yığınlarında
kleistotesium'lar meydana gelir. Kleistotesium 152-251 mikron çapında küre veya
oval şekildedir. Her kleistotesium 'da ortalama 30.4 mikron eninde 77.4 mikron
uzunluğunda oval veya silindir şeklinde 15-20 adet askus bulunur. Askuslar içinde
dinlenme devresinden sonra belirli koşullarda 4-8 askospor meydana gelir. Bunlar
hububatı enfekte ederek hastalığın meydana gelmesini sağlarlar.
Pas Hastalıkları
Çalışmada gözlenen kahverengi pas (Pucinia recondita tritici) genellikle
yapraklarda görülür ve bu nedenle yaprak pası olarak da isimlendirilir. Yazlık
sporların içinde bulunduğu püstüller yaprak yüzeyine gelişi güzel dağılmış
noktacıklar şeklindedir. Bunlar portakal sarısı veya yanık kahverengi rentedir.
Hastalığın ilerlemesi ile püstüller üzerindeki epidermis parçalanır, ancak bu durum
kara pas'taki kadar belirgin değildir. Bazen bir esas püstül etrafında çepeçevre bir
veya iki daire halinde daha küçük püstüller oluşur ki bu belirti özellikle kahverengi
pas'ın tanımında önemlidir. Bu pas genellikle bitkilerde sarı pas'tan sonra kara pastan
önce görülür (Şekil 4.9).
Etmenin yazlık ve kışlık sporları genelde sarı pas’ınkilere benzer. Hastalık
etmeni kışı ılıman geçen bölgelerde ve sahillerde ürediomisel veya üredospor halinde
güzlük ekinlerde ve yaz ortasında taze yaprak veren yabani Graminelerde geçirir.
İlkbaharda yazlık sporlarını oluşturarak çoğalır ve rüzgarla yayılan sporlar, uygun
koşullarda (yüksek nem ve 10–18°C sıcaklık) yeni enfeksiyonlara neden olurlar. Bu
hayat devresinde kışlık sporların bir rolü yoktur. Bu etmenin yaşam çemberine bazen
ara konukçu da girer. Bunlar Isopyrum ve Thalictrum cinsinden bitkilerdir. Kışı
geçiren teliospor, ilkbaharda çimlenerek basidiosporları oluştururlar. Bunlar rüzgârla
ara konukçulara ulaşarak onları enfekte ederler. Yapraklarda piknit ve esidiler
meydana gelir. Esidilerde oluşan esiosporlar rüzgarla dağılarak buğdayları enfekte
ederler ve sonra oluşan üredosporlarla yeni enfeksiyonlara neden olurlar.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
37
A: Pas Püstülleri
B: Hastalığın Genel Görünümü
Şekil 4.9. Buğday Bitkisinde Kahverengi Pas
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
38
Rastık Hastalıkları
Yapılan sörvey çalışmasında gözlenen hastalıklardan en son olarak
çiçeklenme devresinde buğday açık rastığı’na (Ustilago tritici) yakalanmış
başaklardır. Bu başaklar, siyah toz yığını halinde kolayca görülebilir. Sağlam bitki
başakları çiçek devresinden sonra olgunluğa giderken, rastıklı başaklardaki sporlar
çevreye dağılır ve geride sadece çıplak başak ekseni kalır. Genelde böyle olmakla
birlikte, bazen bir başaktaki tüm başakçıkların hastalığa yakalanmadığı görülebilir.
Yine rastıkla enfekteli bir taneden oluşan kardeşlerin hepsi hastalanmayabilir.
Bu siyah tozlar 5–8 mikron çapında olup etmenin telio sporlarıdır. Önce ince
bir zarla örtülü olan başaklardan, sonradan bu zarın yırtılması ile serbest kalan
sporlar, rüzgar, yağmur v.s. ile çevreye dağılarak, buğday başakları çiçekleri üzerine
gelirler. Yumurtalığın üst tabakalarında bulunan sporlar uygun koşullarda
(Buğdayda: 5–37°C, "Optimum 20–26°C", sıcaklık derecelerinde ve %60–90 orantılı
nemde) çimlenerek misel oluştururlar. Bu miseller tohum taslağını deler ve
embriyoya kadar ilerleyerek yerleşir. Bu nedenle enfeksiyon çiçek veya embriyo
enfeksiyonu olarak isimlendirilir. Embriyoları enfekteli taneler dış görünüşleri ile
sağlamlardan ayırt edilemezler. Bu hastalıklı taneler ekildiğinde tohumlar
çimlenirken, embriyo içindeki miselde gelişmeye başlar ve bitkinin sapı içinde
onunla birlikte büyüyerek başağa ulaşır. Sağlam bitki başakları çiçeklenme devresine
geldiği zaman, rastık hastalığına yakalanan başaklar siyah toz yığını halinde
görülürler. (Şekil 4.10).
Zararlılar
Örnek alınan arazilerden birçok tarlada buğdayda zarar oluşturan buğday
zararlılarından yaprak biti (Şekil 4.11) ve buğday sülüğü (Oulema melanopus L.)
(Şekil 4.12) gözlenmiştir. Özellikle yaprak biti hemen hemen bütün tarlalarda
görülmüştür. Buğday sülüğü ise daha çok buğday bitkisinin çiçeklenme dönemi
sonun da ve sonrasında dikkati çekmiştir.
Ayrıca, Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Araştırma Uygulama Çiftliği alanında yapılan
örneklemede buğday tarlasında Arpa Sarı Cücelik Virüs (Barley Yellow Dwarf
Luteovirus)’üne rastlamıştır (Şekil 4.13).
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
39
A: Başaktaki Simptomu
B: Mikroskop Altındaki Klamidosporlar
Şekil 4.10. Buğday Açık Rastığı
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Esra UYANIK
40
Şekil 4.11.Buğday Başağında ve Yaprağında Yaprak Bitleri Kolonileri
Şekil 4.12. Buğday Yaprağında Buğday Sülüğü Zararı
Şekil 4.13. Buğdayda Arpa Sarı Cücelik Virüsü Zararı
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Esra UYANIK
41
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
Bu çalışma ile 2006-2007 ve 2007-2008 (fide dönemi) yılları arasında Adana
ve İçel illerine bağlı dokuz ilçeye ait belde ve köylerde 68 buğday tarlasının özellikle
kök ve kök boğazı hastalıkları araştırılmıştır.
Çukurova Bölgesi sahip olduğu iklim koşulları nedeniyle doğal fungus
bulaşmaları için uygun bir ekolojide yer almaktadır. Bu araştırmanın yürütüldüğü
2006-2007 buğday yetiştirme döneminde yağışların çok az olması nedeni ile
Gaeumannomyces graminis var. tritici tarafından neden olunan göçerten hastalığı
izole edilmemiştir. Fusarium türleri hem yamaç arazilerden hem de taban arazilerden
izole edilmiştir. Kardeşlenme döneminde buğday bitkilerinin kök ve kök boğazından
Pythium, başaklanma ve kın döneminde Rhizoctonia cerealis, Rhizoctonia solani
izole edilmiştir.
Sörvey yapılan 68 tarladan 21’inde Fusarium sp. infeksiyonlarına rastlanmış
ve Fusarium türlerinin neden olduğu kök çürüklüğünün yaygınlık oranı %35 olarak
bulunmuştur.
İzole edilen 5 farklı fusarium izolatlarından Fusarium oxysporium, F.
semitectum ve F. crookwellense olduğu belirlenmiş diğer iki izolat ise sporlanmadığı
için tür teşhisi yapılamamıştır.
Sörvey sırasında tarlada yapılan gözlemler sonucunda özellikle sapa kalkma
döneminden sonra hemen her tarlada külleme (Bulmeria graminis tritici), çiçeklenme
devresinde kahverengi pas (Pucinia recondita tritici), buğday açık rastığı (Ustilago
tritici) ve birçok tarlada buğdayda zarar oluşturan buğday zararlılarından yaprak biti
ve buğday sülüğü (Oulema melanopus L.) belirlenmiştir. Ayrıca, Ç.Ü. Araştırma
Deneme Çiftliği alanında yapılan örneklemede buğday tarlasında Arpa Sarı Cücelik
Virüs (Barley Yellow Dwarf Luteovirus)’üne rastlamıştır.
Buğday yetiştirilen alanın zaman-sıcaklık penceresi, alınabilir su miktarı, gün
uzunluğu ve toplam güneş miktarı gibi özellikler, o bölgede verimi sınırlayıcı
faktörler olarak oldukça önemlidir. Kışlık buğday yetiştirilen bir bölgede gerçek
sıcaklıkların çok düşük ve çok yüksek olmaması durumunda 2400-2500 gün-derece
değeri (GDD) birikimi gerekmesine karşın, yazlık buğday yetiştiriciliğinde GDD’nin
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Esra UYANIK
42
1700 civarında olması yeterlidir. Çukurova’da 2006-2007 yetiştirme döneminde 15
Kasım-15 Mayıs ayları süresince gerçekleşen sıcaklıklar esasından Kasım ayında
yapılan buğday ekiminde gün-derece birikimi 2568 iken Aralık ayı buğday
ekimlerinde 2147 olarak hesaplanmıştır. Her iki değer yazlık buğdaylarda iyi bir
ürün için gerekli 1700 civarındaki Gün-Derece birikiminden %27.9 daha fazladır.
Ayrıca son 10 yılın GDD değerlerinin de gereken miktarın üzerinde olduğu
hesaplanmıştır.
Türkiye bir tarım ülkesidir ve çok çeşitli tarım ürünlerinin yetiştirilmesine
olanak sağlayan iklim ve toprak özelliklerine sahiptir. Bununla birlikte içinde
bulunduğumuz yarı tropik iklim kuşağı ve bölgesel olarak sahip olduğumuz iklim
özelikleri, çeşitli hastalık ve zararlıların gelişimi için uygun mikro klimayı
sağlayabilmektedir. Bu nedenle, Çukurova Bölgesinin içinde bulunduğu iklim
koşulları, tarım ürünlerinde fungal popülasyonların gelişimi için uygun ortam
sağlamaktadır. Özellikle bazı yıllar Nisan ayının son haftalarından itibaren başlayan
sıcaklık yükselmeleri ve kurak koşullar bu duruma neden olmaktadır. Dolayısıyla
özellikle 28°C üzerine çıkan sıcaklık artışlarından kaynaklanan yüksek gün-derece
bikrimi bölgemizde buğday veriminin düşmesinde önemli bir etken olarak
görülmektedir. Nitekim 2003-2004 üretim yılında yaşanan bu gibi yüksek sıcaklıklar
bölgede ani erken olum ve bitki ölümleri sonuçlandırarak buğday verimin düşmesine
yol açmıştır. Bu bakımdan bölgemiz buğday verimi açısından üretim dönemi kısalığı
ve yüksek gün-derece birikimi nedeni ile dezavantajlı bir durum arz etmektedir. Bu
dezavantaj hastalıklara karşı dayanıklı çeşit üretimi drenaj ve tesviyenin uygunluğu,
gerektiğinde sulama ve ön tahmine dayalı fungusit püskürtmeleri uygulanmak
şartıyla ekim tarihi bir miktar öne alınmak sureti ile kısmen giderilebilir. Bu nedenle
bölgemizde verim yönünden buğday ekimi için kasım ayı ortasından, aralık ayı
ortasına kadar olan dönemin uygun olacağı ortaya çıkmaktadır.
Bölgemizde görülen yağış miktarlarına bakılarak yağışın az olduğu
dönemlerde sulama yapmak verimi arttırıcı bir faktör olarak önemlidir.
Buğdaylarda kök çürüklüğüne nedenolan Fusarium türleri, hasattan sonra anız üzerinde saprofitik olarak gelişmekte ve fazla miktarda sporulasyon sonucu toprakta inokulum kaynağı artmaktadır. Bu nedenle hasattan sonra anızın
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Esra UYANIK
43
sürülerek toprağa karıştırılması, bir sonraki yıl inokulum kaynağını azaltmak açısından önemlidir.
Fungusların gelişimini etkileyen önemli faktörlerden biri buğday-mısır
şeklindeki ürün münavebesidir. Bölgede, rutin olarak yapılan buğday ile birinci ve
ikinci mısır yetiştirilmesi şeklindeki münavebe programları, özellikle Fusarium
bulaşmalarını arttırmaktadır.
44
KAYNAKLAR
AKTAŞ, H., TUNALI B., BOSTANCIOĞLU, H.,ve BAYRAM, E., 1997. Reaction
of some wheat varieties and lines against to root and foot - rot disease agents in
the Field and Laboratory conditions. J. Turkish Phytopath., 26 (2-3): 61-68.
ANONİM, 2004, www.attra.ncat.org.
ARSLAN, Ü. ve BAYKAL, N., 2001. Bursa İlinde Yetiştirilen Buğdaylarda Kök ve
Kökboğazı Fungal Hastalık Etmenlerinin Saptanması Üzerinde Araştırmalar,
Ulud. Üniv. Zir. Fak. Derg., 15, 127-138.
ARSLAN, Ü., ve BAYKAL, N., 2002. Kök ve Kök Boğazı Fungal Patojenlere Karşı
Bazı Buğday Çeşitlerinin Reaksiyonları ve Tohum Koruyucu Fungusitlerin
Fusarium culmorum (W.G.Sm)Sacc.’a Etkisi
BALMAS, V., BURGESS, L.W., and SUMMERELL, B.A., 1995. Reaction Of
Durum Wheat Cv Yallaroi to Crown and Root Rot Caused by Fusarium
graminearum group 1 and Fusarium crookwellense. Australian Plant
Pathology, 24(4): 233-237.
BOOTH, C., 1971. The Genus Fusarium Commonwealth Mycological
Institute, Key, Surrey, England. 237 pages.
BURGESS, L. W., SUMMERELL, B.A., BULLOCK, S., GOTT, K. P., and
BACKHOUSE, D., 1994. Laboratory Manual for Fusarium Research, Thrid
Ed., Fusarium Research Laboratory, Dept. Of Crop Science, Univ. Of Sydney
and Roayal Botanic Gardens, Sydney, 133 pages.
CHONGO, G., GOSSEN, B.D., KUTCHER, R., GILBERT, J., TURKINGTON, K.,
FERNANDEZ, M., and MCLAREN, D., 1999. Sedling Susceptibility of Roots
of Species to A Foliar isolate of Fusarium graminearum of Wheat. Page 110 in
Proceeding of the Candian Workshop on Fusarium Head Blight, Ed. R. Clear,
Holiday Inn Crown Plaza, Winnipeg, Manitoba, November 28-30,1999.
COOK,R.J.,1968 Fusarium Root and Foot Rot of Cereals in the Pasific Northwest.
Phytopathology, 58:1-126.
45
COOK,R.J.,1980. Fusarium Foot Rot of Wheat and İts Control in the Pasific
Nortwest. Plant Disease 60:1061-1066.
COOK,R.J.,1981. Fusarium Diseases of Wheat and Other Small Grains in North
America: Fusarium Diseases,Biology, and Taxonomy, eds. P.E. Nelson, T.A.
Taussoun,and R.J. Cook , the Pennsylvania State Universty.Universty Park.
COOK, R.J. and VESETH, R.J., 1991 Wheat Health Management. APS Pres, St.
Paul, MN,152 pp.
COOK, R. J., 2003. Take-all Of Wheat . Physiological and Molecular Plant
Pathology Volume 62, Issue 2, Pages 73-86 Root Diseases.
DEMİRCİ, F., 2003. Bazı Buğday Çeşitlerinin Önemli Kök ve Kök Boğazı Hastalık
Etmenleri (Fusarium spp., Bipolaris sorokiniana)’ne Karşı Reaksiyonlarının
Belirlenmesi. Ankara Üniv. Ziraat Fak. Bitki Koruma Bölümü-Ankara.9 (4)
460-466
DUTHIE, J.A., and R. HALL. 1987. Transmission of Fusarium graminearum from
Seed to Stems of Winter Wheat in Plant Pathol. 36:33-37.
FREEMAN, J., and WARD, E., 2004. Gaemonnomyces graminis, Take-all Fungus
and Its Relatives.Molecular Plant Pathology, 5 (4), 235-252.
GUARRO, J., GENE, J., and STCHIGEL, A.M., 1999. Developments in Fungal
Taxonomy. Clinical Microbiology Reviews, 12:454-500.
GILBERT, J. and TEKAUZ. A., 2000.Review: Recent Developments In Research
On Fusarium Head Blight Of Wheat In Canada. Can. J. Plant Path., 22:1-8.
HALFON-MEIRI, A., KULIK, M. M., and SCHOEN. J.F., 1979. Studies on
Gibberella zeae Carried by Wheat Seeds Produced in th Mid-Atlantic Region
of the United States. Seed Sci. Technol., 7:439-448.
HEKİMHAN, H., BAĞCI, S.A., NICOL, J., TUNALI, B., 2005. Kök ve Kökboğazı
Çürüklüğü Hastalık Etmenlerinin Bazı Kışlık Hububat Verimleri Üzerine
Etkileri. Türkiye VI. Tarla Bitkileri Kongresi, 5-9 Eylül 2005, Antalya,
Araştırma Sunusu, Cilt I, Sayfa 201-206.
KABBAGE, M., and BOCHUS, W. W., 2002. Effect of Placement of Inoculum of
Gaeumannomyces graminis var. tritici on severity of Take-all in Winter
Wheat. Plant Dis. 86:298-303.
46
KABEERE, F., HAMPTON, J.G., and HILL. M.J., 1997.Transmission of Fusarium
graminearum (Schwabe) from Maize Seeds to Seedling. Seed Sci. Technol.
25:245-252.
KLEIN, R. N., and WEGULO, S. N., 2006. Root and Crown Rot? Winterkill
Complex of Winter Wheat. Plant Diseases Field Crops 1992, Resived October
2006
LESLIE, J. F., ZELLER, K. A., and SUMMERELL, B. A., 2001. Iceberg and
species in populations of Fusarium . Physiol. Mol. Agric. 49:77-80.
MATHRE, D.E., 1997. Compendium Of Barley Diseases.2nd Edition. APS Press, St.
Paul, Minnesota. 90 pp.
NELSON, E. P., TOUSSOUN, T.A., and MARASAS, W. F. O., 1983. Fusarium
Species: An Illustrated Manual for Idetification. The Pennsylvania State
University Press, University Park and London.193 pages.
SEIFERT, K., 1996. Fusarium Interactive Key, FUSKEY. Agr.& Agri-Food Canada,
65 pages.
SMILEY, R.W., and PATTERSON, L. M., 1996. Pathogenic Fungi Associated With
Fusarium Foot Rot Of Winter Wheat In The Semiraid Pacific Northwest
USA.Plant Dis. 80:944-949
SNIDJERS, C.H.A., 1989 Current Status Of Breeding Wheat for Fusarium Head
Blight Resistant and Mycotoxin Problem In The Netherlands. Foundation of
Agricultural Plant Breeding, Wageningen. Taller Sobre La Fusariosis De La
Espiga En America Del Sur. M. M. Kohli(Ed). Mexico, D.F.: CIMMYT. Pp.
141-144.
TEKAUZ, A., McCALLUM, B., and GILBERT, J., 2000. Review: Fusarium Head
Blight Of Barley In Western Canada. Can. L. Plant Path. 22:9-16
TÜİK, 2001, Türkiye İstatistik Kurumu, Tarımsal Yapı (Üretim, Fiyat, değer),
Ankara.
TÜİK, 2005, Türkiye İstatistik Kurumu, Tarımsal Yapı (Üretim, Fiyat, değer),
Ankara.
TZOB.,2003. Ürünler, Alım Miktarları ve Fiyatları: Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Buğday Analizi.www.tzob.org.tr.
47
WANG, Y.Z., and MILLER, J.D., 1988. Efects Of Metabolites on Wheat Tissue In
Relation to Fusarium Head Blight Resistance. J.Phytopathol.,122:118-125.
WHITE, D.G., 1999. Compendium Of Corn Diseases. 3rd Ed. APS Press, St. Paul,
Minn. 78 pp.
WIESE, M.V., 1987. Compendium of Wheat Diseases. 2nd Ed. APS Press, St.
Paul, Minn. 112 pp.
WIESE, M.V., 1998. Compendium of Wheat Diseases. Second Edition.APS Pres, St.
Paul, MN, 112 pp.
WILDERMUTH, G.B. and McNAMARA, R.B. 1994. Testing Wheat Seedlings for
Resistance to Crown Rot Caused by Fusarium graminearum Group 1. Plant
Disease 78:949-953.
48
ÖZGEÇMİŞ 1982 yılında Adana’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimini Adana’da
tamamladım. 2000 yılında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitkisel Üretim
Programı Lisans öğrenimine başladım. 2004 yılında lisans öğrenimimi
tamamladıktan sonra aynı yıl Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bitki
Koruma Anabilim Dalında Yüksek Lisans öğrenimine başladım. Halen Çukurova
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bitki Koruma Anabilim Dalında Yüksek Lisans
öğrencisi olarak öğrenimine devam etmekteyim.
49
EKLER EK 1. PDA (Patates Dextrose Agar) Soyulmuş ve parçalanmış patates…………………...200g. Dextrose……………………………………..………..15g. Agar………………………………………….………..20g. Saf su………………………………………….………..1L. 1L. saf su içine 200g. Patates yumşayıncaya kadar kaynatılır ve süzülür.
Süzüntü beher içerisine alınır ve saf su ile 1 lt’ye tamamlanır. İçerisine agar ve
dextrose eklenerek, otoklavda 121°C’de 1 atm basınçta 15 dak. steril edilir. Kullanım
aşamasında gerekli görülürse ortamlara antibiyotik eklenebilir.
50
EK 2.
Czapek’s Dox Agar
Sucrose………………………………30g.
Sodyum nitrat……………..…………..3g.
Magnezyum sülfat…………...……......0.5g.
Potasyum klorit………………..……...0.5g.
Demir sülfat……………………..…....0.01g.
Di potasyum hidrojen fosfat………….1g.
Agar……………………………..........13g.
Saf su………………………………....1L.
Ortam, otoklavda 121°C’de 1 atm basınçda 15 dak. steril edilerek kullanılır.
51
EK 3.
Su Agarı (Water Agar)
Saf su………………………….1L.
Agar ………………………...20g.
1L. Saf su içerisine 20g. Agar eklenir ve kaynatılır. Ortam, otoklavda
121°C’de 1atm basınçta 15 dak. steril edilir.
52
EK 4.
CLA (Carnation Leaf-Piece Agar)
Çiçeklenmemiş ve pestisit kullanılmamış genç karanfil yaprakları hasat edilir.
Musluk suyu altında yaklaşık 30 dakika yıkanıp 5-8mm2 büyüklüğünde kesilir.
Kesilen yaprak parçaları havalandırmalı etüvde 70°C’de 3 saat kurutulur.
Kurutulmuş yaprak parçaları steril petri kutusuna konulup yaklaşık 48 saat UV ışığı
altında sterilize edilir. Ortam hazırlanması;
-Su agarı hazırlanır ve petrilere 12-14 ml dökülerek soğumaya bırakılır.
-Karanfil yapraklarından 5 parça agar içerisine yerleştirilir.
-Ortam 3-4 gün oda sıcaklığında (24-25°C’de)bekletilir ve daha sonra ekim
yapılır.
53
EK 5.
Kasım-Mayıs Ayları Süresince Gerçekleşen Meteorolojik Değerler
2006 Kasım Maksimum
Sıcaklıl (°C)
Minimum Sıcaklık
(°C)
Ortalama Sıcaklık
(°C)
GÜN DERECE (max. Sıc. + min. Sıc. / 2)
Günlük Toplam Yağış Miktarı (mm)
1 18,9 14,9 15,5 16,9 9,6 2 21,8 11,8 16 16,8 25,3 3 22,9 13,6 17,8 18,25 4 20,3 15,5 17,1 17,9 48 5 19,7 7,7 10 13,7 2,5 6 16,2 3,7 9,8 9,95 4,2 7 18,1 6 10,2 12,05 8 20,3 5,2 11,4 12,75 9 21,8 4,8 12,5 13,3 10 21,8 7,3 13,2 14,55 11 21 9,7 13,5 15,35 12 21 10,4 14,6 15,7 13 21,5 11,6 14,7 16,55 14 21 12 15 16,5 1,9 15 20,2 9,7 14,5 14,95 16 22,2 8 12,5 15,1 17 21,3 8,2 12,8 14,75 18 22,9 9,4 14,2 16,15 19 23,2 9 13,2 16,1 20 22 4,7 11,8 13,35 21 20 8,7 11,8 14,35 22 19 7,6 11,8 13,3 23 22,1 8,7 12,8 15,4 24 23,5 8,5 13,2 16 25 23,7 7,5 12,6 15,6 26 24,1 7,2 12,5 15,65 27 24 7,4 12,9 15,7 28 24,3 8 13 16,15 29 24 7,3 13,1 15,65 30 23,2 8 12,8 15,6
AYLIK TOPLAM 646 262,1 396,8 454,05 91,5 AYLIK
ORTALAMA 21,5 8,7 13,2 15,1 3,1
54
2006 Aralık Maksimum
Sıcaklıl (°C)
Minimum Sıcaklık
(°C)
Ortalama Sıcaklık
(°C)
GÜN DERECE (max. Sıc. + min. Sıc. / 2)
Günlük Toplam Yağış Miktarı (mm)
1 22,6 6 10,6 14,3 2 22,3 5 13,9 13,65 3 20,3 6,8 11,2 13,55 4 16,2 7,1 10,2 11,65 5 17,5 5,6 10,4 11,55 6 18,5 6,8 10,6 12,65 7 18,3 5,7 9 12 8 19,2 3,9 8,5 11,55 9 19,8 4,6 10,1 12,2 10 21,2 7,6 11,3 14,4 11 20,1 4,7 9,7 12,4 12 13,8 6,1 10,7 9,95 13 21,4 7 12 14,2 14 20,3 6 11 13,15 15 16 5,9 12,5 10,95 16 20,4 2,3 8,6 11,35 17 19,4 3,7 8,8 11,55 18 19,5 5,2 10,3 12,35 19 18,9 6,3 10,2 12,6 20 19,8 5,7 10,7 12,75 21 18,6 7 10,7 12,8 22 17,3 6,7 10,7 12 23 14,3 6,3 8,6 10,3 24 17,2 1,9 7 9,55 25 16 4 8,9 10 26 15,6 5,1 8,7 10,35 27 8,1 1,9 3,2 5 28 11,3 -3 3,5 4,15 29 13,2 -1,4 4 5,9 30 15 1,9 6 8,45 31 17,1 2 7,8 9,55
AYLIK TOPLAM 549,2 144,4 289,4 346,8 0 AYLIK
ORTALAMA 17,7 4,7 9,3 11,2 0,0
55
2007 Ocak Maksimum
Sıcaklıl (°C)
Minimum Sıcaklık
(°C)
Ortalama Sıcaklık
(°C)
GÜN DERECE (max. Sıc. + min. Sıc. / 2)
Günlük Toplam Yağış Miktarı (mm)
1 16 -0,3 5,6 7,85 2 18 2,5 8,5 10,25 3 15,3 5 10,2 10,15 4 14,9 7,8 11,4 11,35 5 11,2 5,3 7,4 8,25 6 16,4 3,6 8,4 10 7 15 3,8 9 9,4 8 15,4 1,7 6,2 8,55 9 16 2,4 6,5 9,2 10 17 2,4 7,1 9,7 11 16,5 2,9 8,3 9,7 12 16 3 6,8 9,5 13 16,6 2,9 7,1 9,75 14 17,8 2,8 8,4 10,3 15 19,3 3,8 8,8 11,55 16 19,9 5,8 11 12,85 17 19,3 3 8,9 11,15 18 18,3 3,6 9,4 10,95 19 14,3 6 10,7 10,15 20 11 7,8 9 9,4 1,2 21 16,2 7,2 9,4 11,7 7,6 22 17 1,5 7,4 9,25 23 19 3,9 9 11,45 24 20,4 4,6 10,6 12,5 25 21,8 6,1 11,7 13,95 26 22,6 6,6 11,5 14,6 27 21 5,5 11,6 13,25 28 11 7,9 9,1 9,45 29 11,1 2,8 6,2 6,95 25,3 30 13,1 3,7 6,6 8,4 31 13,8 1 7,5 7,4
AYLIK TOPLAM 511,2 126,6 269,3 318,9 34,1 AYLIK
ORTALAMA 16,5 4,1 8,7 10,3 1,1
56
2007 Şubat Maksimum
Sıcaklıl (°C)
Minimum Sıcaklık
(°C)
Ortalama Sıcaklık
(°C)
GÜN DERECE (max. Sıc. + min. Sıc. / 2)
Günlük Toplam Yağış Miktarı (mm)
1 14 0,2 6,3 7,1 2 13,2 4,1 8,5 8,65 3 8,9 6,3 7,2 7,6 4 14,2 6 9,4 10,1 6,6 5 8,9 5,3 6,7 7,1 6 12 5,5 7,6 8,75 43,4 7 14,9 1,1 6,4 8 0,1 8 15,1 3,9 7,8 9,5 9 17,6 6 11,4 11,8 10 19,6 7,8 11,5 13,7 11 19,6 5,8 11,4 12,7 12 20 7,3 12,7 13,65 13 19,9 9,5 13,1 14,7 14 14,2 10,1 11,6 12,15 11,6 15 12,9 9,4 11 11,15 59,1 16 18,2 7,4 11,8 12,8 6,2 17 19,1 6,8 11,9 12,95 18 20,4 7,9 12,4 14,15 19 18,9 5,8 11 12,35 20 18 6 11,5 12 21 20,6 8,6 14,7 14,6 22 22,8 9,5 14,4 16,15 23 21,2 7,9 13,4 14,55 24 23,4 9,3 15 16,35 25 20,1 9,8 14,5 14,95 26 19,6 10,7 14,5 15,15 27 18,3 11 14,5 14,65 28 16 11 12,4 13,5
AYLIK TOPLAM 481,6 200 314,4 340,8 127 AYLIK
ORTALAMA 17,2 7,1 11,2 12,2 4,5
57
2007 Mart Maksimum
Sıcaklıl (°C)
Minimum Sıcaklık
(°C)
Ortalama Sıcaklık
(°C)
GÜN DERECE (max. Sıc. + min. Sıc. / 2)
Günlük Toplam Yağış Miktarı (mm)
1 21,5 9,7 15,2 15,6 2 20 10 14,9 15 3 18,2 12,1 15,2 15,15 1,5 4 19 13 15,4 16 1,2 5 18,1 12,8 14,9 15,45 3,3 6 18,3 7,1 12,2 12,7 7,3 7 20,2 4,6 12,1 12,4 8 22,5 7 13,3 14,75 9 24,1 7,8 15,5 15,95 10 24,4 8,3 15,9 16,35 11 23,3 10,4 16,2 16,85 12 22,2 8,5 15,9 15,35 13 16,3 10,1 12,1 13,2 0,1 14 11,6 8,2 9,4 9,9 20,7 15 16,4 6,8 11,4 11,6 15 16 17,6 6 11,1 11,8 17 17,9 5,8 11 11,85 18 18,6 4,7 13,2 11,65 19 19,2 9 1,4 14,1 20 20,5 10,7 14 15,6 0,2 21 23,4 9,8 15,9 16,6 22 25,2 11,8 18 18,5 23 26 15 18,1 20,5 24 19,4 14 16,5 16,7 5 25 21,5 8,8 13,6 15,15 26 20,4 9,8 13,7 15,1 10,4 27 20,5 7,2 13,4 13,85 28 18,2 8,5 11,5 13,35 29 20,3 7,2 13,8 13,75 11 30 21,2 8,2 15,4 14,7 31 20,4 9,4 16,5 14,9
AYLIK TOPLAM 626,4 282,3 439,4 454,35 75,7 AYLIK
ORTALAMA 20,2 9,1 14,2 14,7 2,4
58
2007 Nisan Maksimum
Sıcaklıl (°C)
Minimum Sıcaklık
(°C)
Ortalama Sıcaklık
(°C)
GÜN DERECE (max. Sıc. + min. Sıc. / 2)
Günlük Toplam Yağış Miktarı (mm)
1 19,2 12,9 15 16,05 0,1 2 20,6 9,3 13,7 14,95 3 19,5 7,3 12,5 13,4 3,7 4 19,9 8,3 14,1 14,1 5 20,3 8,6 14,8 14,45 6 22,9 13,2 17,7 18,05 0,9 7 25 13,9 18,4 19,45 8 26 10,9 16 18,45 9 21,8 11,7 16,3 16,75 100,4 10 21,9 11,5 16,8 16,7 11 22,5 10,9 16,6 16,7 12 22,2 12,7 17,1 17,45 13 25,2 12 18 18,6 14 23,2 13,6 17,7 18,4 2,6 15 18,6 10,6 12,1 14,6 16 19,5 6 13 12,75 3,8 17 19,4 6,9 14,7 13,15 18 21,1 7,8 15,9 14,45 1,4 19 21 8,8 16 14,9 0,2 20 20,1 11 15,9 15,55 21 23,6 8 16,3 15,8 22 26,1 10,8 18,2 18,45 23 28,2 15,1 19,9 21,65 24 23 10,6 16,2 16,8 25 24,2 8 16,6 16,1 26 25,1 11 19,7 18,05 27 27,8 16,6 21 22,2 28 28,5 13,7 21,2 21,1 29 22,2 14,8 18,1 18,5 2,3 30 23 11,3 18,1 17,15
AYLIK TOPLAM 681,6 327,8 497,6 504,7 115,4 AYLIK
ORTALAMA 22,7 10,9 16,6 16,8 3,8
59
2007 Mayıs Maksimum
Sıcaklıl (°C)
Minimum Sıcaklık
(°C)
Ortalama Sıcaklık
(°C)
GÜN DERECE (max. Sıc. + min. Sıc. / 2)
Günlük Toplam Yağış Miktarı (mm)
1 25 15,8 19,7 20,4 2 26,6 15 20,9 20,8 3 32,5 16,2 23,9 24,35 0,1 4 33,9 19,8 24,9 26,85 5 31,6 17,2 24,6 24,4 6 36,8 19,4 27,8 28,1 7 38 21,9 28,6 29,95 8 33,9 20,3 25,9 27,1 9 27 20,1 22,5 23,55 0,1 10 27 17,3 22,9 22,15 11 26,2 18 20,6 22,1 1,1 12 24,6 17,3 21 20,95 15,6 13 25,3 18,4 21,1 21,85 6,8 14 26,8 18,7 20,9 22,75 0,2 15 30,3 17,2 23,4 23,75 16 31,2 19,8 24,4 25,5 17 24,8 20,5 22,3 22,65 5,3 18 24 19,2 20,5 21,6 1,7 19 31 17 23,6 24 1,1 20 34,5 20 25,5 27,25 21 26,6 19,8 22,2 23,2 22 29,4 16 23 22,7 23 28,2 17 22,5 22,6 24 30,1 17,8 23,7 23,95 25 35,5 17,2 25,2 26,35 26 28 19,4 23,4 23,7 27 28,8 19,2 23,4 24 28 26,9 20,4 22,9 23,65 29 28 19 24,1 23,5 30 36,3 20,2 27,1 28,25 31 29 22,7 24,9 25,85
AYLIK TOPLAM 917,8 577,8 727,4 747,8 32 AYLIK
ORTALAMA 29,6 18,6 23,5 24,1 1,0
60
EK 6.
1997
-200
7 Yılla
rı Ar
ası B
uğda
y Yet
iştirm
e Dön
emler
i GDD
.
AYLA
R20
07-2
0062
005-
2006
2004
-200
5200
3-20
0420
02-2
0032
001-
2002
2000
-200
1199
9-20
0019
98-1
9991
997-
1998
GGD
Orta
lamala
rı
Ekim
693,
4564
8,20
765,
5571
3,55
734,
8071
1,10
659,
0571
2,15
716,
0065
8,15
701,
20
Kasım
454,
5545
4,05
505,
4050
6,05
540,
4044
1,80
524,
0549
2,40
552,
4545
6,65
492,
78
Aralı
k34
6,80
397,
8532
8,00
367,
8029
4,85
344,
1037
1,05
420,
1538
8,30
349,
8036
0,87
Ocak
318,
9030
1,75
341,
3529
1,35
362,
8527
1,60
368,
1522
9,75
356,
5028
9,90
313,
21
Şuba
t34
0,80
318,
6030
6,05
294,
8024
3,55
374,
8532
9,05
285,
8532
1,85
301,
9531
1,74
Mart
454,
3545
5,95
443,
6047
8,25
369,
3047
2,85
529,
3537
4,20
423,
7036
6,15
436,
77
Nisa
n50
4,70
562,
6056
1,45
542,
4051
8,60
501,
7057
0,50
557,
2051
2,00
555,
1053
8,63
Mayıs
747,
8070
2,45
681,
3066
2,50
765,
0565
8,00
684,
4066
1,95
717,
7068
0,80
696,
20