Upload
novashine
View
6
Download
2
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Vatikan rehberi
Citation preview
VATİKAN Dünyanın en küçük, en iyi korunan, en gizemli ve kahramanım Michelangelo’nun şaheserlerine sahip
ülkesi; Vatikan! Katolik âleminin merkezi olan Vatikan’a her yıl gelen ziyaretçilerinin ne kadar kısmı
Hacı, ne kadarı meraklı turist, ne kadarı sanat aşığı bilmiyoruz ama 2012’de sunulan verilere göre biraz
tahmin yürütebiliriz. Dünyanın en büyük bazilikası olan St.Peter’s Bazilikası’nın yıllık ziyaretçi sayısı
7 milyon kişi iken, bir Yüksek Rönesans mabedi olan Sistina Şapeli’nin ziyaretçi sayısı 4 milyon.
Aradaki 3 milyon kişi 15 Euro ödemekten kaçmış olabilir, kuyruk beklerken fenalık geçirmiş olabilir,
sadece dini amaçla gelip Bazilika’da duasını edip dönmüş de olabilir. Hemen hemen benzer bir fark
Sultanahmet’in 5 milyon ziyaretçisine karşı, Ayasofya’nın 3 milyon ziyaretçisi arasında da var. Aradaki
400 metreyi yürümeyen 2 milyonun her birine nedenini sormak isterdim. Söz konusu müze ücreti
demeyin, İstanbul’a kadar gelmiş turist Ayasofya’ya 30TL mi ödemeyecek? Aradaki fark turistten değil,
çoluk çocuk cümbür cemaat Sultanahmet’e giren, Ayasofya’yı gözü görmeyen yerli ziyaretçiden
kaynaklı da olabilir. Bu arada yeri gelmişken aynı yıl Paris’teki Notre Dame’ı 13,6 milyon, Scare
Coeur’ü 10,5 milyon kişi ziyaret etmiş. Yani asıl iş turisti şehre getirmekte, sonra girişi ücretsiz olan
dini ve tarihi yapıları turistler itinayla ziyaret ediyor. Şehrine turist getirmek konusunda, Paris
Roma’dan, Roma da İstanbul’dan daha başarılı elbette.
Holy See olarak adlandırılan Papalık makamının, yani Katolik Hristiyanların dünyadaki merkezinin,
İtalya ile 1929’da yapılan Laterano Antlaşması ile Roma şehri içinde bağımsız bir devlet olduğu kabul
edildi. 1929’dan beri Vatikan’ın tüm güvenliği kendisine ait ancak St.Peter’s Meydanı’nın güvenliği
İtalyan Polisi’ne emanet.
Vatikan’ın yüzölçümü 0,44 kilometre2, nüfusu yaklaşık 800 kişi. Ancak sadece 450’si vatandaş, geri
kalanlara yaşama hakkı verilmiş. 300’den fazla Vatikan vatandaşı ise diplomatik sebeplerle dünyanın
farklı ülkelerinde bulunuyorlar. Bu yüzölçümüne, günde ortalama 20bin ziyaretçi eklediğinizde,
Vatikan’ın kamuya açılan alanlarında doğal olarak adım atacak yer kalmıyor. Vatikan Müzesi’nde
gezerken aralarda pencerelerden gözetlerseniz, turistlerin alınmadığı alanlarda in cin top oynadığını
görürsünüz.
Görevi Papa’yı korumak olan 110 kişilik İsviçreli muhafız ordusu 1506’dan beri resmi olarak
Vatikan’da görev yapıyorlar. İsviçreli erkekler, ülkelerinin fakir oldukları dönemlerde iyi asker,
güvenilir ve sadık olma özellikleri ile, tüm Avrupa’da talep gören paralı askerliği meslek edinmişler. Bu
iş zamanla İsviçreli askerlerden kurulan özel ordulara kadar varmış, en büyük referansları da Vatikan
olsa gerek. İsviçreli ve Katolik olma şartlarının yanında, bekâr, askerlik eğitimi almış, 30 yaşından
küçük, en az 1.74 boyunda ve yüksek eğitimli olmaları gerekiyor. İlhamını Raffaello’nun
freskolarındaki muhafız kıyafetlerinden alan üniforma, 1910-1921 yılları arasında İsviçreli Muhafız
ordusunda görev yapan Komutan Jules Repond’un tasarımı. Bir İsviçreli Muhafız’dan böyle uçuk bir
moda tasarımcılığı, bence beklenmedik ve oldukça takdir edilesi bir durum.
Vatikan’a ilk kez 2004’te gittim, II. Jean Paul olarak bildiğimiz Papa II. Ioannes Paulus’u da vefatından
6 ay önce görmüş oldum. Pazar ayini sırasında, herkesin o ünlü pencerede Papa’yı el sallarken görmeye
çalışması unutulmaz anlardandı. O an Papa’nın Michael Jackson’dan daha popüler olduğunu
düşünmüştüm. Sonra2007, 2009, 2012 senelerinde Papa XVI. Benedictus Vatikan’da hüküm sürerken
gitmiş oldum. 2014’teki ziyaretimizle birlikte yeni Papa, Papa I. Franciscus’un zamanına da denk
geldim. 3 Papa hiç fena sayılmaz sanki :) Vatikan güvenliği bu 5 ziyaretimi farkında mı bilmiyorum
ama bu yazıyı hazırlarken yaptığım araştırmaları fark ettiklerine eminim. Yazdığım her rakamsal bilgiyi,
veriyi defalarca farklı kaynakta kontrol etme huyum var. Dolayısıyla Google aramalarım standart bir
aramadan farklı olarak rakam, tespit vs içeriyor oluyor. Ancak Vatikan ile ilgili ne arasam farklı bir
rakam, farklı bir veri karşıma çıktı, çıktıkça daha çok kurcaladım, tasarımı 90’larda kalmış forum tipli
sitelerde gezindim. Kesin olarak doğrulayamadığım bilgilere de burada yer vermedim. Nitekim dün
akşam korktum, laptopun ön kamerasına post-it yapıştırdım, ne olur ne olmaz. (Person of Interest
seyredenler kamera konusunda neden takık olduğumu anlar).
Mevsimlerden yaz ise Papa Vatikan’da değil, Roma’nın 24 km güneyindeki Castel Gondolfo’da oluyor.
Ama yaz değilse ve özel bir ziyaret yoksa Papa muhtemelen Vatikan’dadır. Pazar günleri 12:00’de
genelde halka açık selamlaması ve kısa duası oluyor. Çarşamba günleri ise vaazı ve kabulü oluyor. Bu
konuda bir plan yapmak isterseniz güncel programını, nasıl katılacağınızı Vatikan’ın resmi web
sitesinde veya http://www.papalaudience.org/ ‘de görebilirsiniz.
Vatikan 0,44 kilometre karelik küçücük bir ülke olabilir, ama içi o kadar dolu ve giriş çıkışları o kadar
yoğun ki, St. Peter’s Bazilikasını ve meydanı, kubbeyi, Vatikan Müzesini, Sistina Şapeli şöyle bir üstten
gezmesi bile en azından 1 gün ayırmayı gerektiriyor. Vatikan’a daha önce metro, otobüs, taksi ile
gitmiştim, her yol zaten oraya çıkıyor ama en keyiflisi elbette Sant’Angelo (Ponte Sant’Angelo
) köprüsü üzerinden yürüyerek geçip gitmek. İkidir yürüyerek gidiyoruz, Tiber Nehri üzerindeki
köprüler ve Vatikan’ın yansıması muhteşem. Kesinlikle Roma’da yürümesi en keyifli rota.
Sant’Angelo köprüsünde fotoğraf çekmeye bir son verebilirseniz, kendinizi Vatikan’da bulacaksınız.
Vatikan’ı ziyaret edeceğiniz güne bu yürüyüşü de eklemeyi unutmayın. Dönüşte çok yorulursanız
taksiye binmek serbest olsun :)
Aziz Petrus Bazilikası (Basilica di San Pietro)
Vatikan’da yer alan Aziz Petrus Bazilikası, Hıristiyan dünyasının en önemli
yapılarından biridir. Roma Katoliklerinin hac noktası olan yapı dünyanın en büyük
kilisesi olup yapı içine aynı anda 60.000 kişi sığabilir. Vatikan’ın bu ünlü kilisesi 222
metre uzunluk ve 138 metre yükseklikteki boyutları ile devasadır.
2.yüzyılda Aziz Petrus’un mezarının olduğu yere bir anıt dikilmiş ve daha sonra bu
noktaya İmparator Constantinus’un emri ile ilk bazilika M.S 349 yılında yapılmıştır. 15.
yüzyılda yıkılmaya yüz tutan orijinal bazilikanın yerine yenisi yapılmıştır. Şu anki
bazilikanın yapımına 1506 yılında Papa II. Julius zamanında başlanmıştır. Yapımı 100
yıldan fazla süren bazilika, 1612 yılında, Papa V. Paul’un döneminde bitirilebilmiştir.
Efsaneye göre bazilikalar M.S 67 yılında çarmıha gerildiği noktada yapılmıştır.
Aziz Petrus Bazilikası’nın tasarımında Michelangelo, Donato Bramante ve Raphael
gibi Rönesans ustaları yer almıştır.
Aziz Petrus Bazilikası’nın Önemli Bölümleri
Kubbe: Bazilikanın en önemli bölümüdür. Michelangelo bu bölüm için daha az kuvvet
uygulayan bir yapı tasarlamıştır. Bazilikanın muhteşem iç mekânı ile uyumlu olan 136,5
metrelik kubbe Michelangelo’nun ölümünden 26 yıl sonra tamamlanabilmiştir. Dilerseniz
kubbeye çıkarak muhteşem manzaranın keyfini çıkartabilirsiniz. Bu noktadan Aziz Petrus
Meydanı ve şehrin geri kalanı harika gözükür. Yalnız kubbeye çıkmanız için 330 basamaklık
merdiveni göze almanız gerekiyor. Kubbeye çıkış ücretlidir ve ziyaret saatleri değişiklik
göstermektedir.
Pieta: Aziz Petrus Bazilikası’ndaki en önemli eserlerinden biridir. Heykelde Hz. Meryem, Hz.
İsa’nın çarmıha gerilmiş bedenini kucaklamış ve tas tutarkenki hali betimlenmiştir.
Michelangelo 1499 yılında bu başyapıtını ortaya koyduğunda henüz 25 yaşındaydı. Heykel,
1972 yılından bu yana özel bir cam bölümde sergilenmektedir.
Baldaken: Sarmal sütunların taşıdığı bronz sayvan, 20 metre yüksekliğindedir ve 17.
yüzyılda Bernini tarafından tasarlanmıştır.
Aziz Petrus Heykeli: Heykeltıraş Arnolfo di Cambio tarafından 13. yüzyılda yapılmış bronz
heykeldir. Ziyaretçiler genellikle heykelin ayağına dokunmak ve öpmek isterler, bu nedenle
bu bölümde genellikle uzun sıralar oluşabilmektedir.
6.yüzyıldan kalma mücevher kakmalı bronz hac gibi ilgi çekici eşyalar
bazilikanın Hazinelik bölümünde sergilenir. Bernini’nin son eserlerinden VII.
Alexander Anıtı, Mahzen Mezar ve Apsis, Aziz Petrus Bazilikası’nın diğer önemli
bölümleri arasındadır.
Bazilikaya ismini veren Aziz Petrus, İsa’nın 12 havarisinden biridir. İlk Papa olan Aziz Petrus
burada defnedildiği için, Aziz Petrus’un kabri olan bu alan daima kutsal sayılmış, ziyaret
edilmiş ve korunmuş. İmparator Constantine, kutsal olan Aziz Petrus’un kabrini taçlandırmak
için üzerine 324 yılında bir bazilika inşa edilmesini istemiş. 34o yılında eski bazilika
tamamlanmış, 1500’lere kadar da kullanılmış. Ancak daha görkemli bir bazilika inşa edilmesine
karar verilince, çalışmalar 1506’da başlamış. Bazilika inşaatı 120 yıl sonra 1626’da bitmiş.
Donato Bramante, Raphael Sanzio, Antonio da Sangallo the Younger, Michelangelo, Jacopo
Barozzi da Vignola, Giacomo della Porta, Domenico Fontana ve Carlo Maderno Bazilika’nın
muhteşem mimarisinde sırasıyla emeği geçen ustalar. Süreç o kadar uzun ki, arada sadece
zaman geçmiyor, Papa’lar ve istekler değişiyor, görevdeyken vefat edenler oluyor. Çok
bildiğim konular değil ama araştırırken öğrendim, Greek cross kare haç, Latin cross ise daha
çok aşina olduğumuz dikdörtgen haçmış. Bazilikanın mimarisinde en temel karar da, mimarinin
hangi haç formatı üzerine kurulacağı olmuş. İlk mimar Bramante’nin Greek haçı onaylanırken,
daha sonra Raphael’in Latin haçı kabul edilmiş. Antonio da Sangallo the Younger bu plan
üzerinden ilerliyormuş. Yeni mimar Michelangelo 1546’da göreve gelmiş ve işvereni olan yeni
Papa ile Greek haç’da karar kılmışlar, Bramente’nin orijinal planına dönmüşler. Bugünkü
kubbe tamamen Michelangelo’nun tasarımı. Michelangelo 1564’te görevdeyken vefat edince,
sırasıyla Jacopo Barozzi da Vignola, Giacomo della Porta görev almış. Porta’nın asistanı olan
Domenico Fontana, mühendislik bilgisini kullanarak Michelangelo’nun planına sağdık kalarak
kubbeyi 1588’de tamamlamış. Son olarak Carlo Maderno görevi devralmış. Carlo Maderno
hem planı yeniden Latin haçı olarak değiştirmiş, hem de bugünkü ön cepheyi yapmış. Ön
cepheyi sağda ve solda tamamlayan iki heykel 1847’de Papa Pius IX ‘un talebiyle daha
büyüğüyle değiştirildi.
Heykeller bir önceki Papa Gregory XVI tarafından başka bir yer için sipariş edilmişti ama bu
5,5 metre boyundaki harika heykeller bence ait oldukları yere geldiler. Bazilikayı
tamamlayan, müthiş heybetli heykeller bence. Binanın üzerindeki heykellerden ortada İsa,
diğerleri de havariler.
Bazilikanın içinde Katolik âlemi için değerli 100’den fazla şahsın kabri bulunuyor. Aslında
devasa bir kabristan gibi. Bu dev alanda 20bin kişi aynı anda dua edebiliyor. 2004’teki
ziyaretimde nasıl olduysa tören zamanı kendimizi Bazilika’nın içinde bulmuştuk. İlahiler
yankılanırken kulağıma kaydolan sesler, ne zaman filmlerde Latince konuşmalar duysam
yeniden canlanıyor. Sunak, altar, heykel, Bernini’nin Baldacchino’su… Ne yöne yaklaşsanız,
başka bir şaheser görüyorsunuz. Ama benim için en kıymetlisi, tabiki Michelangelo’nun
Pietà’sı. Michelangelo’nun 23-24 yaşında yaptığı bu Meryem Ana ve kucaklarındaki İsa
tasviri heykel sevmeseniz bile sizi etkileyecek. Girişte hemen sağda yer alıyor, evet o önü
kalabalık olan. Biraz bekleyip ona yaklaşmanızı ve izlemenizi tavsiye ederim.
Bazilika bir ibadet yeri olduğundan giriş tabiki ücretsiz. Ancak güvenlik kontrolü aynı
zamanda kıyafetinizin uygun olup olmadığını da kontrol ediyor. Yazın şort-tshirt girebilirsiniz
ama diz üstü kısa şort, atlet, dekolte kıyafetler kesinlikle geri çevriliyor. Bir defa başıma örtü
almamı istediler, o da sanırım elbiseyi açık bulup dekolteyi de kapamamı istedikleri içindi.
Hediyelik eşya dükkânından 3 Euro’ya Vatikan eşarbı alıp durumu toplamıştım. Bu defa yine
elbiseliydim ama omuzlarım kapalı olduğu için örtünmemi istemediler. Zaten turistlerin çoğu
başörtüsünü bacaklarını ve omuzlarını kapamak için kullanıyor.
Bazilika ziyaretinizde Dome’a yani kubbeye çıkacaksanız, önce Kubbeye yönelmenizi tavsiye
ederiz. Kubbe’den inerken asansörle zaten Bazilika’nın içine iniyorsunuz. Bir de kubbenin
içinden aşağı bakıp Bazilika’nın heybetini dizleriniz titreyene kadar hissedince, aşağıdan
yukarı bakmak çok daha heyecan verici oluyor.
O kubbeye çıkmalı mı, çıkmamalı mı?
Cevap veriyorum; eğer kalp veya solunum yollarında bir rahatsızlığınız yoksa, klostrofobik
veya çok aşırı kilolu değilseniz, yüzlerce merdiven tırmansanız ayaklarınız sizi yarı yolda
bırakmayacaksa, kesinlikle evet. Ama en çok da kubbeden şehri görmek için değil, kubbenin
içinden bazilikanın içine bakmak ve orta katta İsa ve havarilerinin hemen arkasından St.
Pietro Meydanı’nı ters yönden izlemek için.
Vatikan’da güvenliği geçince sağ ve sol olarak iki ayrım var, soldan Bazilika içine, sağdan ise
Dome’a gidiyorsunuz. Dome’a asansörle çıkış 7 Euro, merdivenden çıkış 5 Euro. Sakın
aldanmayın, hemen asansörlü bilet alın, o asansör yolun yarısından başlıyor. Asansör sonrası
yürüyüşte bile fenalaştım, hepsini merdivenle çıksam ne olurdu bilmiyorum. Denemeye gerek
yok. Biri youtube’a merdivenden tırmanmanın videosunu koymuş , yassı ve omuzun çarpa
çarpa tırmandığınız basamaklar apaçık görünüyor, nefes almak zor, arkadan ittirenler, nefes
sesleri falan baya felaket. Tabi bir Derinkuyu yeraltı şehri fena değildi, hiç değilse yerin altı
değil ama zorlu bir yol ve sonuç kesinlikle eziyete değer. Floransa’da 414 basamaklı
Giotto’nun Çan Kulesi’ne çıkmıştım. Burada yarısı kadar merdiven çıktım ama eğrilikten
dolayı dik yürüyememek daha yorucu oldu sanıyorum. (ya da yaşlandım)
Eğer ki bu merdivenleri çıkarsanız, arada harika bir mola yeri var. O iskelenin üzerinden
kubbenin içine bakabildiğimizi fark ettiğimde baya dizlerim titredi, refleks olarak kubbeye
yapıştım. Michelangelo’nun tasarımı bu müthiş kubbeye, insanlar aşağıdayken devasa
sandığım Bazilika’da yürüyor, dua ediyorlar. O kadar korkunç ki! Zeminden kubbenin ucuna
olan yükseklik 136,5 metre. Kubbenin çapı 46,5 metre, neredeyse olimpik havuz sığar o
kubbeye düşünün.
Kubbenin tepesine çıktığınızda, St. Pietro meydanına bakan açının en popüler yer olduğunu
ve burada insanların ilerlemediğini göreceksiniz. Yukarısı tam bir kabus, herkes sıkışık ve
birbirini ittiriyor. Hiç gelemediğim ortamlar. Keşke kubbenin içine biraz daha baksaydık
derken, daha büyük teselliyi, yıllarca aşağıdan izlediğim dev heykellerin hemen arkasında
kendimizi bulunca susuyorum. Zaten “nefes kesici manzara” deyimi bu gibi manzaralar için
var.
St. Peter’s Square – San Pietro (Aziz Petrus) Meydanı
Bu meydanın mimarisi Bernini’ye ait. Görev Bernini’ye 1655-1667 yılında hüküm süren Papa
Alexander VII tarafından 1656 yılında veriliyor ve Bernini 11 yıl boyunca bu meydan için
çalışıyor. Tiber Nehri üzerinden Roma’ya bakan meydan özellikle iki açık kol şeklinde
yapılıyor, Bernini bu kolların kucaklayan, saran bir his vermesini istemiş, tıpkı Vatikan’ın
tüm dünyadaki Katolikleri kucaklaması gibi. Ortada bulunan Obelisk 1585’te bugünkü yerine
taşınmış. Ancak dikilitaş Mısır’da MÖ. 13.yy’da yapılmış ve Roma’ya 1.yy’da Mısır’dan
getirilmiş. Yüksekliği 25,5 metre. Obelisk’in yeniden dikilmesi 13 ay sürmüş. Tek parça
kırmızı granit Obelisk ve kaidesini tamamlayan bronz aslanlar emsalsiz.
Meydan’da bulunan 2 de çeşme var, biri Bazilika’nın ön cephesinin mimarı olan Carlo
Maderno tarafından 1614’te yapılmış, Bernini ise bütünlüğü korumak için ikizini 1675’te
bitirip eklemiş. Yüzünüzü Bazilika’ya döndüğünüzde soldaki Maderno’nun, sağdaki ise
Bernini’nin. Bizim bu gidişimizde Bernini’ninki tadilattaydı. Bu çeşmeler sadece görsel
olarak değil, sütunlardan yankılanan muhteşem su sesi ile ambiansı mükemmel şekilde
tamamlıyor. Uzaktayken su sesini takip edip meydana yaklaşabilirsiniz, amaç tam olarak bu
hissi vermek, insanları Vatikan’a çağırmak ve yaklaştırmak. Meydanın derinliği 320 metre,
çapı ise 240 metre. 284 sütun ve 88 destek sütun var. Sütunların üzerinde bulunan 140 Aziz
heykeli var, her biri 3,2 metre uzunluğundaki bu heykeller Bernini’in öğrencileri tarafından
1670’de tamamlanmış.
Aziz Petrus Meydanı, dünyanın en küçük devleti olan Vatikan’ın ünlü meydanıdır. Aziz Petrus
Bazilikası’nın önünde yer alan meydan Napolili sanatçı, heykeltıraş ve mimar Gian Lorenzo Bernini
tarafından Papa VIII. Alexander için 1656-1667 yılları arasında yaptırılmıştır. Berinini’nin 196 cm
aralıklı sütun dizisi buraya gelen ziyaretçileri kucaklamak ister gibi iki yana açılmıştır.
Meydanın ortasında yer alan ve M.Ö 1. yüzyıldan kalma dikilitaş, İskenderiye’den getirilip 1586 yılında
bulunduğu konuma 150 at ve 47 vinç yardımıyla dikilmiştir. Aziz Petrus Meydanı’nda 2 adet de çeşme
yer almaktadır. Sol bölümde yer alan çeşme Bernini’nin, sağ tarafta yer çeşme ise Domenico
Fontana’nın eseridir.
Papa eğer konutundaysa her çarşamba genellikle saat 10.30’da genel (kamu) ziyaretçilerine hitap
eder. Pazar günleri ise öğle vakti Pazar ayini için dairesinin penceresinde belirir ve kısa bir konuşma
ile meydandaki kalabalığa hitap eder.
Meydanı en güzel görebileceğiniz nokta Aziz Petrus Bazilikası’nın kubbe kısmıdır. Kubbeye çıkarak
meydan başta olmak üzere Roma manzarasını seyredebilirsiniz.
Vatikan Müzeleri
Vatikan Müzeleri, dünyanın en önemli sanat koleksiyonuna ev sahipliği yapan
müzelerden oluşan bir komplekstir. İçerisinde yüzyıllar boyunca farklı papalar
tarafından toplanan değerli resim, heykel, harita gibi sanat eserlerini bünyesinde
barındırır. 13. yüzyıldan bu yana papalık saraylarında bulunan bu galerilerde, Yunan-
Roma eserleri, Etrüsk Müzesi, Dört Raffaello Odası, Modern Dinsel Sanat, Sistina
Şapeli ve Resim Galerisi gibi göz alıcı koleksiyonlar ve eserler görülebilir.
Vatikan’da yer bu müzelerin yer aldığı binalar, bir zamanlar IV. Sixtus, VIII. Innocentius
ve II. Julius gibi Rönesans papaları için inşa edilmiş saraylardır. VIII. Innocentius’un
Belvedere Sarayı’nı diğer binalara bağlayan uzun avlular ve galeriler, Donato
Bramante tarafından 1503 yılında II. Julius için yapılmıştır. Sonraki eklemelerin büyük
bölümü, 18. yüzyılda, önceki papaların topladıkları sanat yapıtlarını sergilemeye
başladığı zaman yapılmıştır. Vatikan Müzeleri içinde yer alan en önemli
bölümler Sistina Şapeli ve Raffaello Odaları’dır.
Vatikan Müzeleri’nde gezmek için özel bir sistem düzenlenmiştir. Müzelerde tek yön
sistemi vardır ve müzedeki gezi rotaları dört renk koduyla bölünmüştür, bu renk kodları
uzunluğu 90 dakikadan 5 saate kadar farklı gezi seçimlerini gösterir. Dilerseniz bu
rotaları takip ederek müzede rahatça gezebilirsiniz. Sadece müzenin önemli
bölümlerindenSistina Şapeli ve Raffaello Odaları’nı gezmek isterseniz girişten yaklaşık
yarım saat yürümeniz gerekmektedir.
Vatikan Müzeleri, bir bronz kapı ile sizi gerçek dünyadan alıp hayal dünyasına götürür
sanki. Bu kapı ile ayrıca Roma’dan dünyanın en küçük ülkesi olan Vatikan’a geçmiş
de olursunuz. Yaklaşık 42.000 metre karelik alanı kaplayan bu yerde 70.000 den fazla
sanat eseri görülebilir. Tüm bunları bir güne sığdırmak ise imkânsızdır!
Yorulduğunuzda bahçesinde bir mola verip bir şeyler yiyebilirsiniz.
Müzenin en dikkat çeken yerlerinden biri de ünlü merdivenleridir. Sokaktan müzelere
çıkan güzel merdivenler olan Sarmal Rampa 1932 yılında Giuseppe Momo tarafından
yapılmıştır ve fotoğraflara konu olacak kadar güzeldir.
Vatikan Müzeleri’nde Önemli Bölümler
Pinacoteca: Tablo galerisi, geç Ortaçağ döneminden başlar ve 18. Yüzyıla kadar uzanır.
Museo Pio-Cristiano: Koleksiyonda erken Hıristiyanlık dönemine ait olan mozaikler,
kabartmalar ve heykeller belirgin Roman pagan etkisi yaratır.
Museo Pio Clementino: Antik heykel koleksiyonu
Museo Etrusco: 19. Yüzyılda Papa XVI. Gregory tarafından kurulan Etrüsk koleksiyonu
zenginliğini ölüleri güzel objelerle gömme âdetinden alır.
Galleria Degli Arazzi: Uzun salonun karşılıklı duvarlarında iki döngü halinde goblenler
sergilenir.
Galleria Della Carte Geografiche: Güzel bir Harita Galerisi yer alır.
Stanze Di Raffaello: Raphael’in Odaları, Raphael ve öğrencileri tarafından Papalar Julius
II, Leo X ve Clement VII için dekore edilmiş olan dört papalık dairesini kapsamaktadır.
Üçüncü oda olan Stanze della Segnatura II. Julius’un ofisiydi. Duvarlar en sevdiği konularla;
hukuk, teoloji, şiir ve filozofi öğeleri ile kaplıdır. Doğu duvarındaki “School of Athens” (Atina
Okulu) tablosu tarihin en büyük düşünürlerini hayali bir felsefe akademisinde tartışır ve
öğretirken betimlemektedir. Raphael görüntünün içine kendini de resmetmiştir. Kırmızı bir
pelerin ve siyah beresi ile uzakta sağ taraftadır.
Collezione Arte Religiosa Moderna: Borgia Binaları’ndaki modern dini sanat koleksiyonu
yaklaşık bin adet parçayla 55 odayı doldurmaktadır.
Sistina Şapeli (Cappella Sistina): Roma’nın en önemli sanatsal hac yeri olan şapel, Papa
IV. Sixtus için, 1477 ile 1481 yılları arasında yaptırılmıştır. Özellikle tavandaki
Michelangelo’nun muhteşem betimlemeleri kaçırılmaması gerekir.
(Not: Müze ziyaretinde, dizleri ve omuzları açıkta bırakan kıyafetlere izin
verilmemektedir.)
Sistina Şapeli (Cappella Sistina)
Sistina Şapeli, Vatikan ve Roma başta olmak üzere dünyanın en değerli sanat
eserlerinin bulunduğu bir şapeldir. Vatikan Müzesi’nin son durağı olan şapel, her yıl
dünyanın dört bir köşesinden gelen yaklaşık 4,5 milyon ziyaretçi tarafından ziyaret
edilir.
Roma’nın en önemli sanatsal hac yeri olan Sistina Şapeli, Papa IV. Sixtus için, 1477
ile 1481 yılları arasında yaptırılmıştır. IV. Sixtus şapeli boyaması için aralarında
Botticelli’nin de olduğu ve o günün en büyük sanatçılarını görevlendirmiştir.
Başlangıçta tavan altın yaldızlarla süslenerek maviye boyanmış ve duvarlara Musa ile
İsa’nın hayatından sahneler çizilmiştir. Sixtus’un yeğeni, Papa II. Julius 1508’den 1512
yılları arasındaki mavi-altın rengindeki tavanı değiştirmesi için Michelangelo’yu
tutmuştur.
Michelangelo, tavan fresklerini, Papa II. Julius için 1508-12 arasında yapmış, özel bir
iskele üzerinde tek başına çalışmıştır. Dünyanın Yaratılışı ve İnsanın Düşüşü gibi
konumların betimlendiği ana panolar Eski ve Yeni ahit figürleriyle sarılmışır. İsa’nın
doğumunu önceden bildirdikleri söylenen kahinler bunun dışındadır. Bu muazzam
proje için Michelangelo Hz. İsa’nın atalarından, peygamberlerden, kâhinlerden ve
oluşumla ilgili sahneler tasarlamış, fresklerle portreler yapmıştır. Ziyaretçiler için
tasarlanmış bu sahneler günah ile ilahi öncelikler ile ilgili önemli prensipleri konu alır.
Tavanda yer alan en ünlü sahnelerden biri Adem’in Yaratılışı Sahnesi’dir (The
Creation of Adam). 1980’lerde yapılan yenileme, tavan fresklerinin beklenmedik canlı
renklerini ortaya çıkarmıştır.
Sistina Şapeli’nin yan duvarlarında, Musa’nın ve İsa’nın hayatından paralel sahnelerin
betimlendiği 12 resim; Perugino, Botticelli ve Signorelli gibi sanatçıların eserleridir.
Şapel duvarlarının dekorasyonu, 1534-41 yılları arasında altar duvarındaki Son
Yargı’yı ekleyen Michelangelo tarafından tamamlanmıştır.
Tavanda yer alan Adem’in Yaratılışı sahnesi dışında, Adem ve Havva’nın Bilgi
Ağacı’ndan yasak meyveyi tatmaları ve Cennet’ten kovulmalarının betimlendiği İlk
Günah, Libya Kahini, Güneşin ve Ayın Yaratılışı sahneleri de şapeldeki önemli
betimlemelerdendir.
Sistina Şapeli, sadece harikulade bir sanat eserlerini görmek isteyen turistlerin gittiği
bir yer değildir; burası halen Papanın çeşitli ayin ve vaftiz törenlerine katıldığı ve
kardinallerin yeni papayı seçerken oy kullanmak için toplandığı, aktif hizmet veren bir
kilisedir.