24

VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

  • Upload
    others

  • View
    21

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini
Page 2: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

VİCTOR COUSİN'İN EKLEKTİZMİ VE SİSTEMLER ARASINDA YERİ

Yrd. Doç. Dr. Talip KARAKAYA*

Victor Cousin (1 792-1 867) yıllarında yaşamış ve eklektizmi savunmuş Fransız düşünürlerindendir. Üniversitede öğretim üyeliği, rektörlük, devlet danışmanlığı ve halkla ilişkilerden sorumlu bakanlık yapan Cousin'i felsefeye getirdiği açılımla, daha çok tanımaktayız. Kendisini özellikle Royer-Collard'ın çok etkilediğini belirtir. Yine ayrıca dönemin büyük düşünüderinden Hegel ve Schelling'in çağdaşıdır. Eklektizmi verdiği felsefe derslerinde ve felsefi metinlerle ilgili yapıtlarında işlemiştir. Bu çalışmamızı yalnız onun düşüncesiyle sınırlandırmayıp diğer sistemlerle olan bağlantılarını kaynağını, çıkış nedenlerini, özellikleri diğer sistemler karşısında yeri felsefe tarihinde konumunu ele alarak çalışmaınızı geniş perspektiften ortaya koymaya çalıştım.

l~Eklektizmin kaynağı

Şunu özellikle vurguladığımızda eklektizmin1 Victor Cousin'nden daha öncelere uzandığını görmemiz mümkündür. Bu akımın Antik çağda Platon, Rönesans düşünür ve yazarlarında özellikle Leibniz, Diderot ve Kant'ta görmekteyiz. Özellikle Diderot'un otuz küsür sayfalık L'Encyclopedie'yi2 ortaya koymasıyla bu sahada çalışmalarını çok açıkça sergilemektedir. Onun bu çalışması eklektizme yeni bir şekil vermek olsa da Cousininkinden elbette farklıdır.

Oysa eklektizm bir başka ifadeyle İskenderiye Okulu3 ne antik dönemi ne de Diderot'un eklektizmini içermektedir. Cousin'e göre Leibniz'in bu sahada kullandığı metot eklektizınden çok platonculuk

S.D.Ü. ilahiyat Fakültesi, Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Felsefe Tarihi, A.B.D. Öğretim Üyesi. E.Brehier, L'histoire de la philosophie (Felsefe Tarihi) PUF, 6. Baskı, T.I - II, Paris, 1994. Diderot, D'Alembert, a.g.e., T. II., s.383. E.Brehier, a.g.e., T.I., s.a. 386-388.

Page 3: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

ve aristoculuktan başkası değildir4 . Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini şüphesiz Cousin' de bulup felsefi ve rasyonel boyuta ulaşmıştır. La Grande Encyclopedie'de5 eklektizme zayıf ve hakiki anlamından uzak bir mana verilmesine karşın Le Dictionnaire de l' Academl ise daha detaylı ve aslına uygun anlam vermekte; bundan eklektik felsefe olarak söz etmektedir. Gerek önceki gerek sonuncu eserde eklektizmden hizipçilik fikrini reddeden ve yargılama özgürlüğünü taşıyan bir akım olarak bahsedilmektedir.

2-İskenderiye okulu ve özellikleri

Özellikle İskenderiye . okulunun 7 eklektizmi yalnız dini karakteriere sahip olmadığı gibi ne belirli ne de akılcı olmayan bir birlikteliğin oluşumudur. Bu dönemin düşünürlerinin en belirgin özellikleri gerçek bağlamda tenkitçi olmalarıdır. Plotin'in gnostikleri Porphyre'in Aristo'yu tenkit etmeleri en açık örneklerdendir. Diğer taraftan Jamblique Plotin'in rasyonel · yonunu görmezlikten gelmektedir. Kısaca bu ekolde hakikat ince akıl etrafında dönüp dolaşmakta, söz konusu bu düşünürlerin dikkatleri yoğunlaşmaktadır.

İkinci özellik dini inançlarda ve geleneklerde ortaya çıkmaktadır. Öyle ki mesela Plotin'de bu ekolün büyü konumuna geldiğine şahit olmaktayız. Bu durum psikolojik olarak mistik sahada da devam etmektedir. Zira bu akımın asıl amacı spiritualizmin daha da ötesinde bir sahaya ulaşmaktadır.

Bir diğer özellik doğa felsefesinin yunan rasyonalizmine bağlı olmasıdır. Çünkü Platon ve yunan felsefesinde ortak konu ve aynı zamanda platoncuların da çalışmalarının en büyük objelerinden ve referanslarından biridir. Fakat bunun karşısında yer alan Sokrate ise o kadar etkili konumda bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle şüphe ve sokratik metot mistik yorumları yasaklanmıştır.

Diğer taraftan felsefenin uygulanmasında kendine özgü tutum sergilendiğini de görmekteyiz. Çalışmaların büyük kısmını felsefenin

150

J.Billard, L'eklektizme, (Seçmecilik), PUF, Paris, 1997, s.6. J.Billard, a.g.e., s. 8. J.Billard, a.g.e., s. 8. A.Lalande, Vocabulaire Technique et critique de la philosophie (Felsefi Teknik Terimler Sözlüğü), TJ., PUF, 16. Baskı, Paris, 1998, s.a., 258-260 ve Doç. Dr. A.Cevizci, Felsefe Sözlüğü, Ekin Yay., II. Baskı, Ankara, 1997, s.722. J.Billard, a.g.e., s.a., 10-12.

Page 4: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

ortaya koyduklarının özeti ve daha çok birbirine benzeyen felsefe hareketleri oluşmuştur. Yine kendine özgü karakterlerden biri gelenekiere bağlılıktı. Fakat bu bağlılık aklın üstünlüğünü tanırnamazlık yapmıyordu. Belki de onların hristiyanlığı reddetmelerinin başında bu sebep gelmektedir.

İskenderiye okulunun burada belirteceğimiz özelliklerinden sonuncusu felsefi metotta görülür. Bu gerek mantıkta gerekse dialektiktc yer almaktadır. Dolayısıyla onların en büyük amaçlanndan biri ebedi kurtuluşa uzanan bir yol bulmak ve bununda ötesinde kendilerine özgü bir metafizik kurmaktır. Kısaca bunlar saf, yüce ve mistik ahlakı yaşamak ve ona yönelmek istemişlerdir8 •

3-Diderot ve L'Encydopedie

18. y.yıla baktığımızda eklektizmin Diderot tarafından ele alındığını görürüz. Fakat şunu hemen belirtmek gerekirse Voltaire'in de realizm üzerine oturmuş basit bir eklektizmi savunduğunu unutmamak lazım. Bu eklektizmin Voltaire tarafından savunulduğu fikrini bize vermez. Bilakis bu akım diderot tarafından savunulmuştur.

Diderot önce antik eklektizmi eleştirmiştir. Ona göre bu akım tamamen sırtını hristiyanlığa çevirmiş olup başta Potamon, A. Saccas, Herennius, Porphyre, Plotin,Jamblique ve diğerleri suçlu ilan etmiştir9 . Ona göre eklektizm felsefe için büyük bir şanstı fakat bunu ortaya koyamamıştır. Yine o eklektizmin bu dönemde zayıflamasını veya etkinliğini yitirmesini İskend~riye okuluna değil anlayışsız davranan Hristiyanlığa dayandırır10 . 16. y.yıldan itibaren eklektizm G.Bruno, J. Garden, F.Bacon, T.Campanella,T. Hobbes, R.Descartes, Leibniz, Malebranche ve diğerleri tarafından 11 da ele alınır.

Diderot'un vurgulamak istediği diğer bir konu da syncretizm le eklektizmin birbirine takın olmalanydı. Felsefeden çok dini konulan ele alan syncretisler1 kendileriyle asla tartışmaya girmezler yanlış veya doğru olsun dini konulan kesinlikle araştırmazlardı. Asıl hedefleri hakikatı görmemezlikten gelerek barışı sağlamaktı. Fakat

10

ll

12

J.Bi!lard, a.g.e., s.l 1. J.Billard, a.g.e., s.2 1. Daha Geniş Bilgi İçin L'Encyclopedie'de "Eclektisme" konusuna bakınız. J.Billard, a.g.e., s.22. J.Billard, a.g.e., s. 8. A.Lalande, Vocabulaire Technique et critique de la philosoplıie (Felsefi Teknik Terimler Sözlüğü),T.II, PUF 16. Baskı, Paris, 1998, s.a., 1087-1088.

151

Page 5: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

bunun eklektizmler içinde aynı olduğunu söylemek yersizdir. Diderot bazı syııcretiklerin eklektizme doğru yöneldiklerini de bildirmek­tedirler13.

Bu açıklamalar doğrultusunda Dirlerotun eklektizmin bazı önemli özelliklerini belirtmemiz gerekiyor. Bunlardan birincisi ona göre eklektik otorite gelenekiere bağlı olmadan düşünülemez ve insanın reformlarına müsaade etmez. Aydınlanma döneminde olduğu gibi ondada herkes kendinden sorumlu ve herkes kendine özgü düşünür felsefesi egemendir. Dolayısıyla kendisi bu felsefeyi sisteme bağlı olan ve biraz daha özgün olan experimental eklektizm olarak iki bölüme ayırmıştır. Diğer bir özellik ona göre yani eklektik şüphe kendisi için bir metot olsa bile 'şüpheci değildir. Özellikle pyyrhoncu bağlamda asla düşünülemez. Dolayısıyla eklektizmin rasyonel boyutu öne çıkarak daha tutarlı ve gerçeğe daha yakın konuma gelmiştir.

Buraya kadar ortaya koymaya çalıştığımız eklektizmin kısa bir tarihçesinden sonra Victor Cousin'in eklektizme gelmiş bulunuyoruz. Bu akım hakiki kimliğini onunla bulacak ve· felsefe tarihinde yerini alacaktır.

Modem anlamda eklektizrn diğer bir ifadeyle seçmecilik denildiğinde akla ilk gelen şüphesiz fransız düşünür Victor Cousin'dir. Özellikle kendisinin bu kavrama antik ve ortaçağ düşünüderinden daha farklı anlam verdiğini ve zenginlik kattığını gömıekteyiz14 . Bu düşünceyi savunmaya eklektizm savunana da eklektik denilir. Bu bağlamda eklektizm dini gelenekler tarafından yöntendirilen ve ortaya koyulan aklın hareketini serbest ve bağımsız bir şekilde reddetmektir. Bu anlayış daha çok Victor Cousin ekolünün belirginliğini ortaya koyma bakımından ayrı bir öneme sahiptir.

Victor Cousin 1818 yılının felsefe derslerinin açılısında eklektizmle ilgili olarak şu görüşleri ortaya atar: "Gördüğümüz gibi Locke ve Kant'la birlikte olacağız. Gerçeği kabul edeceğimiz her yerde eklektizmden bahsettik ve yine ondan bahsedeceğiz "15

. Daha sonraki tarihlerde vereceği felsefe derslerinde de eklektizm tek ve mümkün bir metod olduğunu vurgulayacaktır16 .

13

14

15

16

152

Diderot, L'Encyclopedie, Eklektizm Maddesi, Paris, T.I, s.277. V. Cousin, Cours de l'histoire de la philosophie moderne (Çağdaş Felsefe Tarihi Dersleri), Paris, Fayard, 1991, s.17. V.Cousin, a.g.e., s. 17. V.Cousin, a.g.e., s. 349.

Page 6: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

Onun Fragments philohosophiques adlı felsefi yapıtı büyük bir polemiğe sebep olduğu gibi aynı zamanda kendi sisteminde tanıtımı için iyi bir fırsat olur. Öncelikle Von F-W. Corove 17 tarafından yapılan almanca çevirisi Victor Cousin'in takdirine şayan olup kendisini çok memnun eder. Onun fikirleri İngiltere, Amerika, Özellikle kuzey İtalyaya çeviri sayesinde yayılır. Fakat şunun bir kez daha altını çizdiğimizde eklektizmin sadece Victor Cousin'e ait bir felsefe olmadığının bilinmesi gerekiyor. Aynı şekilde eklektik eğilimde yalnızca onun buluşu değildir. Fakat buna rağmen o antik düşünürlerden ayrı olarak bu sisteme farklı boyutlar kazandırmıştır. Özellikle bunun önemi üzerinde durur ve şöyle der: "Eklektizmin daha önce düşünürlerce üzerinde durulan ve felsefe tarihinde yeri olan bir fikir alanı olup onun kabul edilmemesi için hiçbir sebep görmüyorum".

Felsefe tarihine baktığımızda antik eklektizm ile Diderot'un eklektizm anlayışı inceliği ve sanat anlayışını gözler önüne.serer. Buna karşın Cousin'in anlayışı bunlardan çok ayrıdır. Bu farklılığının en önemli özellikleri felsefi bir metot ile felsefe tarihi teorisini içermesidir. Bunları kısa ve öz olarak şöyle belirtebiliriz: Tüm felsefi çalışmalar özellikle felsefe tarihi dört büyük sistem etrafında toplamr. Cousin'e göre bunlar idealizm, sensualizm, septisizm ve mistisizmdir. Bunlardan başka· materyalizm, spiritualizm, panteizm, fatalizm ise bu dört sistemin kombinezonlarıdır. Tüm felsefi faaliyetler ve sistemler bunları takip ederler. Felsefe bu dört sistemi yaratıcı olarak çalıştırmak zorundadır. '

4-Felsefe ve sistemin önemi

18. y.y. felsefe tarihine baktığımızda eklektizm hareketinin yeterince öneminin anlaşılınadığı görülür. Oysa her felsefe hakikatİn peşindedir. Fakat realite ise sisteme bağlı olarak ele alınır. Herhangi bir düşünce bağlı olduğu sistemin içindedir. Buna paralel olarak bir filozofun çalışması gerçek ve hakiki bir sistemi ortaya çıkarır. Buna D'Holbach'ın Systeme de la Nature (Tabiat Sistemi) ve Systeme de la Social (Sosyal Sistem)'ini örnek verebiliriz18

. Bu bağlamda felsefe bir sistem kurmaktır.

17

18 J.Billard, L'eclectisizme, PUF, 1997, Paris, s.32. E.Brehier, L'histoire de la philosophie (Felsefe Tarihi) PUF, 6. Baskı, T.II, Paris, 1994, s.390.

153

Page 7: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

Sistem kavramı gerek Cousin'in döneminde gerekse 19.yy.da titizlikle kullanılmış olup kendisinin bunu Hegel'den aldığı ileri sürülmüştür. Fakat bunun kesin değil bir varsayım olduğu görüşü ağırlıktadır. Düşünürün sistemle ilgili düşüncelerin temeli Condillac ve Diderot'a dayanmaktadır19 .

Diğer taraftan sistem felsefenin en son kavramı olmayıp bunun yerine olaylar öne geçer. Bunlar öncelikle bilim felsefesinde önemli yere sahiptir. Zira bir sistemin değerini ortaya koyan kendi kapasitesinin olaylara göğüs gennesi ve bunları herşeye entegre etmesidir. Bir başka ifadeyle olay sistemin sınırı ve son noktasıdır. Zira olay Newton'a gör.~ basit. bir gözlem olmayıp bizzat deneysel olmalı ve incelenmelidir.

Diderot' a göre20 felsefi sistemler üç çeşit olup üç prensip üzerine otururlar. Bunlar abstraksiyon, süpposition ve olaylardır. Abstraksiyon matematikte olduğu gibi kendisi tarafından gerçekliği olan bir prensip olup hiçbir delil istemez. Supposition gözlenemeyen bir prensip olup olayları açıklamaya uğraşır. 18.yüzyılda buna hypotez denilip metafizik romanlarınında kaynağıdır. Olay ise deney ve tecrübeyle bağlantılı olup sistemin oluşmasına büyük destek verir. Bu bağlamda Newton'un görüşleri astronomi sahasında çalışmalara da büyük bir ışık tutmaktadır. Cousin bu sahada Diderot'un üç sistemine karşın bir dördüncüsünü daha ilave eder.

S-Dört feJsefi sistem

Bu sistemlerin hepsini kendi sahalarında ve kendi etki alanlarında incelemek gerekmektedir.

a-Birinci doğmatizm olarak sensualizm

Sensualizm Condillac'ın görüşlerini belirtmek ve daha önce Geranda' da21 öneme sahip olduğundan Victor Cousin tarafından bu sahaya atılmıştır. Ona göre bilmenin temelini oluşturan her sistem araştırınada yer alır.

19

20

21

154

lBillard, a.g.e., s.a.33-34. Diderot, Encylopedie, T.l5, s.778. M. J. de Gerando, Histoire Comparee des systemes de philosophie relativement au principe des connaissances humaines, (İnsan Bilimleriyle İlgili Felsefe Sisteminin Mukayeseli Tarihi) Paris, 1804.

Page 8: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

Diğer taraftan Victor Cousin'e göre sensualizm22 gerek doğrudan gerekse dolaylı şekilde ideleri kapatan sistemin tamamıdır. Bir başka ifadeyle ona göre sensualizm duyuların üzerine yerleşmiş istisna felsefedir23

. Bu tarif yalnız Co ndiHac değil ayrıca Aristote ve Locke'a da uzanır. Cousin'e göre duyuların sonuçları doğrudur. Çünkü bunlar isteklerde bulunan fenomenlerdir. Ona göre felsefe duyu fenomenlerinin incelenmesiyle güçlü bir şekilde oluşmaktadır. Victor Cousin'e göre sensualizmin gücü ve büyüklüğünden bahsedildiğinde onun analizi öne çıkardığının bilinmesi gerekir. Bu sınıflandırma yalnız Condillac'ta değil Aristo ve Locke'da da bulunmaktadır24 . Yine ona göre araştırmanın sonuçlan değerlendirmesi gerçek olup bu sonuçlar irade karşısında fenomenal realitelerdir. Çünkü felsefe araştırılan fenomenlerinin incelenmesiyle başlar. Bundan dolayı o antik dönemde fiziğe bağlıdır ve Socrates öncesi düşünürlerin çoğu da fizikçilerdir.

Cousin sensualizmin gücü ve açıklığına paralel olarak onun şeffaflığından da bahseder. Çünkü ona göre bu akım analiz sayesinde tabiat olayıanna karşı üstünlüğünü sürdürmektedir. Daha spesifik bir deyişle O buna dış tabiat olduğu gibi iç tabiatta demiştir. Dolayısıyla sensüalizm olayları ele alır ve tüm gücüyle onları analiz eder. Bu pozitif boyutta değerlendirmelere paralel bir de sensüalizmin öbür tarafına baktığımızda yine Cousin'e göre hiçte parlak olmayan değerlendirmede bulunduğunu görmekteyiz. Daha açık bir ifadeyle sensualizmde hata vardır ve bu hata onun bizzat kendisinden kaynaklanmaktadır. Burada anti-parantez E.Brehier'nin konuyla ilgili bir görüşüne yer vermek istiyorum. Ona göre "tüm bildiklerimiz ve tüm idelerimiz araştırmaya dayanmaktadır. Suurda bulunan hiçbir fi b k V '' l • ,25 enornen u aynaga yone rnesın .

Bu açıklamalar doğrultusunda sensualizm üç sonucu ortaya koymaktadır. Bunlardan birincisi tabiat kanunlannın dışında yer alan fakat fatalizmle26 bağlantılı sorunun bulunması. Bu ise determinizm den başkası değildir. Dolayısıyla bu dış ve iş tabiata ve sensüalizme bağlı olmaksızın ahlakı tanımamakta ve ortadan kaldırmaktadır.

22

23

24

25

26

A.Lalande, a.g.e., Sensualizm maddesine bakınız. J.Billard, a.g.e., s.a., 39-40. J.Billard, a.g.e., s.a., 39-41. E.Brehier, a.g.e. s. ı ı. A.Lalande, a.g.e., s.a., 343-344.

155

Page 9: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

İkinci olarak kimlik imkansızlığı bu ayırımı ortaya koymaktadır. Tüm olanlara karşı tabiatta nesneler olduğu gibi kalmaktadırlar. Dolayısıyla alışkanlık bizi bunlar üzerine düşünmeye iter. Çünkü nesne kendi anlaşılırlığından başka bir şey değildir. Burada açıklamalar canlı varlıklar için daha da karmaşık şekil almaktadırlar. Bu oluşum gerek Condillakçılarda gerekse Ideologlarda ide'nin organizasyonu olarak ele alınır. Bu organizasyon mekanik bir oluşumdan başkası değildir. Dolayısıyla hareket ve uzayla içiçedir. Zira ben şuurun ortaya koyduklarından başkası değilim ve olamam.

Son görüş Tanrının dünyanın bir objesi olduğudur. Diğer bir ifadeyle pantheizm fikri }!urada yer alır. Cousin'e göre bu düşünce ne Tamıda tabiatın kaybolması ne de tabiatta Tanrının yok olmasıdır. Burada felsefi panteizm sonsuzluk fikrinin olumsuzluğunda yer almaktadır. Yine Cousin 1828 verdiği kurslardan birinde panteizmle ilgili olarak şöyle demiştir. "Panteizm günümüzde zayıf düşüncelerin korkularından başkası değildir "27 Çünkü ona göre felsefi panteizm hiçbir şeydir ve yanlıştır. Ayrıca o hareketin içinde yok olacak ve imanın delili karşısında tutunamayacaktır. Yine ona göre Spinoza'ın panteizmi de hakikatten uzaktır. Cousine göre o mistiktir ve Tanrı çılgınıdır. Çünkü onun bu sahada tüm uğraşlan akla dayanmadığından imana hapsedilmiştir.

Eğer sensüalizm yukarıda bahsettiğimiz sonuçlara özellikle ahlak dışı konulara ulaşamadıysa bu onun felsefede gerçekten hakimiyeti sağlamadığındandır. Fakat bunun karşısında eklektik tez şunu ortaya atmaktadır. Her sistemin mutlaka hatalarını önleyen tarafı vardır. İşte Cousin'in bu düşüncesine paralel olarak hata ne sürekli ne de tamamen etkinliğini ortaya koyamaz. Fakat buna karşın felsefe tarihinde pek çok hataları içeren sistemler kendileriyle bağlantılı

doktrinler tarafından etkileri önlenmiştir. Çünkü buna bağlı olarak sensüalist filozofların belirli özellikler taşımaları doğaldır. Onların büyümeleri ve kesintiye uğrayan doktrinleri tehlikeli olarak kalır.

Dolayısıyla onun için filozofun kabul etmek zorunda kaldığı düşüncelerin bir sorumluluğu vardır. Sonuçta bilimden çok ahlaklı ilgili sorular hataları doğurmadan sistemleri tenkit etmek ve ilerlemelerini sağlamak zorundadırlar. Bu bağlamda V. Cousin'in asıl amacı aslını bozmadan ve tamamen ortadan kaldırmadan sensüalizmi

27 J.Billard, a.g.e., s.43.

156

Page 10: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

pas i vize etmek ve etkinliğini azaltmaktadır28 . Çünkü yıkma yaşamını ve büyümesini fiziki araştırmalara bağlı olarak sürdüren sistemi yoketme cesaretini göstermektedir. Dolayısıyla bu düşünce eklektizmde bulunduğu gibi idealizmde de bulunmaktadır. Fakat idealizme göre sensüalizmin daha geniş kapsamlı ve gerçekçi olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Buna karşın idealizmin aklın ilerlemesine destek sağlayan ve ona ulaşabilen bir sistem olarak konumu biraz daha zayıftır. Diğer taraftan politik bir problemle de karşı karşıya olduğumuzu vurgulayarak felsefenin bu bağlamda çok popüler olamayacağını belirtmek zorundayız. Bunlara karşın J. Billard'ın da iddia ettiği gibi eğer sensüalizm gelişmesine devam ediyorsa bu onun arkasından ortaya atılan demagojileri dikkate almamasındandır29 .

Sensüalizmi zayıftatmak kendisinde elemanları atmak veya bu elemanlan parçalara ayırmak değildir. Burada sistemi parçalayacak doğal bir eklektizmin bulunacağını vurgulamak zorundayız. Çünkü sistem kendi kendini yenileyecek konumda değildir. Sensüalizmi psikoloji alanına itmek veya asıl konumundan uzaklaştırmak bir şey ifade etmez. Çünkü sensüalizm reddedilememekte ve üç bin yıldan beri bu etkinliğini sürdürmektedir30

. Şunu da hemen ilave etmek gerekirse sensüalizmi yıkmayı bir tarafa bırakıp kendisini ayakta tutan karakterlerini ve sağladığı avantajları öğrenmek daha da gerçekçi olacaktır.

Ortaya koymaya çalıştığımız bu açıklamalar doğrultusunda sensüalizm duygular tarafından açıklanamayan düşüncede hiçbirşey bulunmadığına inanır. Zira fenomenlerde bulunan sensüalizm yeterli değildir. Sensüalizm yukarıda belirttiğimiz üç noktadan ayrı olarak şuurda iki özelliği ortaya koyar. Bunlardan biri öz olarak ben ve iç tabiat gibi akıldır. 31 Öz olarak ben aynı zamanda irade olarak da benim. Çünkü her öz aynı zamanda sebeptir. Dolayısıyla irade özgür sebeptir. Buna bağlı olarak şuurda bazı fenomenlerin varlığına da inkar edemeyiz. Bunlar akla , iradeye ve şuura bağlı olarak şahsiyet, özgürlük, ebedilik, öz, mekan, zaman, gereklilik, gibi kavramlardır. Bu bağlamda V.Cousin E.Kant'la aynı fikirdedir. Hatta Kant'tan farklı olarak düşüncenin önemini vurgulamakta onun herhangi bir şey

28

29

30

31

J.Billard, a.g.e., s.44. J.Billard, a.g.e., s.45. E.Brehier, a.g.e., s.26. J.Billard, a.g.e., s.46.

157

Page 11: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

olmayıp yargı yetisi olduğunu özellikle belirtmektedir. Çünkü yargılama tamamen akla bağlı olduğundan herhangi bir değişikliği kabul etmez. Diğer ifadeyle yargı aynı zamanda bilimle de aynıdır.

Buraya kadar sensüalizrn de ilgili olarak ortaya koyduğumuz açıklarnalardan sonra V. Cousin'e göre diğer bir doğrnatizrne gelmiş bulunuyoruz.

b- İkinci doğmatizm olarak idealizm

Metafizik boyutta idealizm ontolojinin oluşumunu ortaya koyan sensüalizrnden daha net ve anlaşılır durumdadır. Fakat buna rağmen önem bakırnından idealizm sensüalizrn den sonra gelir. Felsefe için söz konusu bilmenin gerçekten bilme olmadığının bilinmesi ve birliği bir kuralla oluşturan kanunun ernprik devarnının bir fikir içerrnernesidir. Zira bu kural hiçbir zaman ernprik olamaz. Mesela sensatian kendi başına yeterli olmamasına karşın birlik fikrine muhtaçtır. Bu bağlarnda öz, zaman, mekan, sonsuzluk, sebep kavramları hep böyledir. Victor Cousin'e32 göre sensatian sebep ortaya ko yınayıp tesadüfi dir. Bu konuda kendisinin Dawid Hum e 'le aynı görüşleri paylaştığının da altını çizmemiz gerekiyor.

Diğer bir açıdan konuyu ele aldığımızda Emile Brehier'nin33

de gÖrüşlerini belirtmek zorundayız. Gözlernin dışına çıktığırnızda ilk karşılaşacağımiz hata idealizmin kendisi olacaktır. Mademki bazı fikirleri sansasyqnu içerrnekte öyleyse bunlar gerek önceki gerekse bulundukları durumları ortaya koyarlar. Asıl konurnuza tekrar döndüğümüzde Victor Cousin'in immateriyalizm yerine spiritualizmin çılgınlığından34 bahsettiğini görmekteyiz. Çünkü ona göre idealizm spiritualizrnin çılgınlığı içinde kaybolrnakta ve tedavisi olmayan hastalıktan başka şey değildir. Buna karşın diğer taraftan rnateryalizm Victor Cousin tarafından idealizrnde olduğu gibi ağır tenkide uğramarnış sadece solgun ve üzücü bir görüşten başkası olmadığı belirtilrniştir35 . Kısaca Ona göre Sensatian Felsefesi rnateryalizrne uzanır ve onun yanında yer alır.

Bu ikinci bölüm de ve yukarıda ortaya koyduklarımız doğrultusunda şu sonuca ulaşmaktayız. idealizm gibi sensualizm de

32

33

34

35

158

J.Billard, a.g.e., s.a.,47-48 E.Brehier, a.g.e., s.16. V.Cousin, Cours de 1829, T.I, s.l51. E.Brehier, a.g.e., s.l2

Page 12: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

gerçek felsefedir. Fakat bunlar birbirlerine karşı zıt ve çağdışı düşünceler olup ikiside doğmatiktirler. Birine karşı diğeri diğerine öteki yanlış ve eksiktir36

• Sensualizm açısından analiz çok kolay septizme uzanmakta idealizm açısından ise görünüş mistisizmde kaybolmaktadır.

6- Doğrnatizmin çıkışı: septisizm

Felsefe tarihini incelediğimizde bu konu hakkında Victor Cousin'in düşüncelerinin açık ve yeterli olduğunu görmekteyiz. Ona göre iki çeşit septisizm vardır. Bunlardan birisi gerekli diğeri ise saçma ve gereksiz olandır. Felsefe tarihi boyunca septisizm daha çok sensualizmi kuşatan bir ekol olarak karşımıza çıkar. Diğer bir açıdan konuyu ele aldığımızda temelde septisizmlerin hiçbiri birbirine benzemezler. Eğer onlar hakikati ortaya koymada bir birliktelik sergiteseler bile bunların hiçbiri gerçekten realiteyi sağlayamazlar. Bu konuda Cousin'in Camead'ın septizmiyle çağdaşı Lamennais ve Pyrrhone'un septizmi arasında farkı çok iyi bir şekilde ortaya koyduğunu görmekteyiz.

Birincisi probabilizrn yani dejenere olmuş yani zayıf bir doğmatizmdir37 . Pyyronizm tahammül edilmeyen akımdır. Buna karşılık Cousin, gerçek eğilimlerini saklamış bir septizm için Lamennais 'yi destekler. Bu geleneksel felsefeyi savunmak ve aklı

devre dışı bırakmaktır. Septizmin hepsi aynı değerde değillerdir. Cousin felsefeye hizmet edene ve açılım getireni över. Diğer taraftan espride önemli bir pozisyon ortaya koyan septizim, felsefi olmayan bir konumda bulunmaktadır. Bunlar ortak veya iyi duyulardır. Bir başka ifadeyle septizmin en iyi hali dahi çalkantılıdır. Dolayısıyla bu durum original veya sensualiste bir doğmatizmin için doğmatizmin aşırılığına karşı bir reaksiyon içermektedir.

a- Felsefi septizm

Duyuların ortaya koyulmuş septik tenkidi felsefede iyi bilinir. Özellikle bu gerek antik dönemde gerekse kendisine anlam verınede ve tanıtınada büyük emek veren Cousin'in düşüncesinde önemli bir yer tutar. Duyu zayıf olmadığı gibi bir yere bağlıda değildir. Duyunun ortaya koydukları ne bu ne de öbür düşünceyi düzeltemez ve sadece

36

37 V.Cousin, a.g.e., s.l52. V.Cousin, a.g.e., s.l86.

159

Page 13: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

bizleri macera ve yanlışa iter. Bunları daha da çoğaltabiliriz. Gerçekten felsefi şüpheciliğin diğerlerinin yardımıyla duyuyu düzeltmesi ve yönlendirmesi mümkündür. Fakat duyuların sağlamlığı ve güvenirliliği genel olarak bizzat kendisinde bulunmaz. Bu bağlamda şüphecilik realiteyi yalnızca kendinde bulundurur. Çünkü kendisi daha aşırılığa yani radikal septizme dönüşür. Tenkitçi septizmin idealizme dönük olarak acımasız bir şekilde olduğu görülür. Özellikle septizm şu şür,heli soruyu sorar. Duyulardan gelmeyen bilgiler nereden gelirler3 ? Şüphecilik tabiat tarafından hiç şüphe bırakmaz ve üstelik mümkün olduğu kadar tenkidi ondan uzaklaştırır.

Öbür taraftan .. şüpheciliğin diğer sistemlerde sürekli çarpıştığının da altını çizmek gerekir. Ona göre hiçbir felsefi sistem ve felsefe mümkün değildir. İşte burada şüpheciliğin ne olduğu aşırılığı çok açık bir şekilde ortaya çıkar. Çünkü o sadece yıktıklarını ve kendine karşı direnenleri bilir. Burada bir örnek vermek gerekirse ona göre duyu hatanın kaynağından başka şey değildir. Yine aynı şekilde idealizm aklın prensiplerini dayanaksız açıklayamaz. Bunları daha da çoğaltmak mümkündür. Gerçek bir septizmin kendinde bulunduğunu unutmayalım.

b-Şüphecilik ve aklın yetersizliği

Temelde septizmin arnacı bilmeyi engellemek ve akılda inancı yok etmeyi başarmaktadır. Cousin'in yaşadığı dönemi göz önüne alırsak septizmin~ aydınlatma faaliyetleri tarafından ortaya koyulanlara zıt ve sonuçta espride yer aldığını rahatlıkla görürüz. Öte yandan rasyonalist faaliyetlerinin sadece bilimsel planlara oturmarlığını politik ve aklın sahasını da ele geçirdiğini ve bunların üzerine yerleştiğinin de altını çizmek lazımdır. Aydınlatma döneminin rasyonalizmi özellikle sosyal alanda büyük bir etki yapmıştır. Hakiki ve aynı zamanda şüpheli eğilim bu çalışmayı ortadan kaldırır. Cousin'in septizme karşı toplumu felsefi faaliyetlerle yöntendiğini unutmamak gerekir. Ona göre bu akım tüm doğmatizm için düşünülemez bir düşmandır39 .

Yukarıda ortaya koyulan düşünceler arasında en önemlisi doğmatizmin sınırlanmasıdır. Hiçbir şey ne sensualizmi ne de idealizmi kendi doğruaları içinde durduramaz. Bir başka şekilde belirtirse bunun idealizm ve sensualizmi ortaya koyan kritik öncesi

38

39

160

V.Cousin, a.g.e., s.20. V.Cousin, Cours de 1829 (1822 Yılı Kursları), s.l67.

Page 14: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

eğilim olduğunu görürüz. Buna Emile Brehier özgürlüğün sonunu getiren sınırsız doğmatizm40 adını verir.

c-Septizmin aşırılığı olarak nihilizm

Eğer bu sahada durmamak gerekirse şüphenin nihilizm de yoluna devam ettiğini görürüz. Cousin' de vurguladı ğı gibi mutlak nihilizm septizmin son eseridir41

.

Nihilizm kavramını Avrupa'da 1830 yıllarında daha etkili olarak görmekteyiz. Cousin'in bu kavrama verdiğin anlamın muhtemelen Royer-Collar'a42 dayandığını belirtmek gerekiyor. Fakat nihilizm bu düşünür için pasif bir yapıya sahiptir. Oysa E.Brehier'nin de belirttiği gibi bu düşünce akımı Cousin' de yokluktan başka bir şey değildir43 . Bu görüşler Nietzscheninkileriyle paralellik arz eder. Kısaca Cousin'e göre nihilizm şüphe ve inkar etmektir.

d-Laınennais septizıni

Bu septizm Cousin tarafından adlandırılıp normal septizmden farklı özellikleri içermektedir. Bir başka ifadeyle yanıltınayı gerçek hedeflemiş akımdır. Yine ayni şekilde bu septizmin ortaya koymak istediği geleneğe ve otoriteye dönüştür. En belirgin özelliklerinden biri serbest yargılamayı reddetmektir.

Konuyu bir başka boyuttan ele aldığımızda karşımıza yine V.Cousin çıkıyor. Ona göre bir doğru bir yanlış şüphecilik bulunmakta bunlardan birincisine gerçekten saygı şöstermek gerekiyor. İkincisi gizli, felsefe ve akla karşı duyarsızdır4 . Bu doğru septizm olmayıp hiçbir gerçekliği tanımaz. Kısaca bu felsefe ve aklı maskclemek diğer bir ifadeyle intikam almaktan başkası değildir. Yine Cousin'e göre yanlış septizm felsefe tarihinde birkaç gözüküp evrenselliğe karşı ve felsefeyi ortadan kaldırmak için lamennais tarafından ortaya koyulmuştur.

40

41

42

43

44

E.Brehier, a.g.e., s.l92. V.Cousin, a.g.e., s.214. J.Billard, a.g.e., s.50. E.Brehier, a.g.e., s.505. V.Cousin, a.g.e., s.l59.

161

Page 15: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

7 -Septizmde kötü bir sonuç olarak mistisizm

Eğer hiçbir şekilde çözüm sağlanamıyorsa çağdaşlığını yitiren şüphecilikten kurtulmak gerekir. Fakat burada önemli olan kötüden iyinin ayrılmasıdır. Şüpheciliğin en belirgin yönlerinden biri doğmacılığın yasaklanmış olmasıdır. Cousin'inde bu görüşlere paralel Kant gibi düşündüğünü görmekteyiz. Ona göre bu doğmatik uykudan uyandırmadır45 .

Fakat bir başka açıdan baktığımızda şüphecilikle mistisizm arasında yakın bağlantı olduğunu da görmekteyiz. Septizm gibi mistisizm de bu sahada değişebilmeye inanmaktadır46 . Diğer bir ifadeyle mademki felsefe genel olarak akla ve duyuya dayanıyor o halde yetersizdir. Dolayısıyla insan tabiatının temelini oluşturan tatmin için başka bir yol aramak gerekir. Bu da varlığın, Tanrının veya realitenin görünümünden başkası olamaz47

.

Özellikle Cousin tarafından ele alınıp incelenen mistisizm değişik boyutlardadır. Bunlardan birincisinin duyuları değerler üstü bir alana taşımadır. Zira bu tehlike arz etmernektedir. Doğal olarak duyu kılavuzluk yapmada aklı daha çabuk ekarte eder. Mistisizmin ikinci boyutu yukarıda da belirttiğimiz gibi aklın bizzat bilmede yetersiz olduğu gibi faaliyet halinde de zayıf olduğunun bilinmesidir. Çünkü akıl yüksek duyuları ve sezileri kavrayamamaktadır. Mistisizmin üçüncü ve son özelliği özgürlüğü kendi kendine bırakmasıdır. V. Co us in' e göre mistisizm çok aşırı giderek akla ve özgürlüğe saldırmaktadır48 .

a-Duyu ve akıl

Cousin' e göre eğer mistisizm mümkünse gerek hızlı gerek kapalı olarak görünüşte bir duyu gibi ortaya çıkar. Çünkü görünüşte her şey net ve açık olarak ortada olmak zorundadır. Dolayısıyla akıl duyuyu takip eder. Sevgi ve nefreti ele aldığımızda kendisi akıldan başka aydınlatıcının olmadığını vurgular.

Duyunun yapısını ele aldığımızda bir başka argümanın daha bulunduğunu görürüz. Bu eğitimdir. Diğer bir ifadeyle hareket ve

45

46

47

48

162

E.Brehier, a.g.e., s.377. E.Brehier, a.g.e., s.a., 23-25. E.Brehier, a.g.e., s.l89. V.Cousin, Cours de philosphie moderne (Çağdaş Felsefe Tarihi Dersleri), T.II, s.l 04.

Page 16: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

faaliyet içinde bulunmaktır. Duygu duyuyu değil bazı hisleri kapsar. Fakat buna rağmen ne bir bilgi ne bir çözüm veya ne de bir sonuç ortaya koyamaz.

Duyunun bir başka yönü ise ahlaki normlarda yer alması ve bulunmasıdır. Burada Cousin'e göre49 duyu, hissin ve aklın birbirleriyle uyumlu halidir. Ayni zamanda duyunun doğayla da bir uyum için olduğunun altını çizmek gerekir.

b-Felsefi sistem olarak mistisizm

Konumuzia bağlantılı olarak mistisizmi felsefi bir sistem gibi ele almak zorundayız. Çünkü mistisizmin hareket noktası gerçek ve o da akıl gibi tabiattadır.

V.Cousin'e göre düşüncede objeye şekil vermek olan mistisizm50 kendinde varlık olarak ayrılmadan, çoğalmadan ve bölünmeden Tanrıya ulaşmaktır. Buradaki Tanrı anlayışı akli kriterlerden uzaktır. Felsefe tarihinde bu Tanrı anlayışını İskenderiye Okulu51 ortaya atmıştır.

Bütün mistisizmlerin aşağı yukarı tüm bilimsel tartışmalan reddettiklerini ve doğrudan mutlağa ulaşmak istediklerini görürüz. Diğer bir ifadeyle V.Cousin mistisizmi söyle tarif eder: "Mistisizm ne duyusal analiz ne de rasyonel eğilim olmaksızın ruhun doğrudan Tanrıda olgunlaşması ve insan ümitsizliğinin çırpınışıdır"52 .

' Tüm bu ve benzeri açıklamalar doğrultusunda mistisizmin hiç

kimsenin bir diğerini yaşamaması sadece herkesin bizzat kendi iç dünyasını yaşamasıdır. Cousin'in özellikle üzerinde durduğu

noktalardan biri de budur. Çünkü bu felsefi doktrin için ne bilimsel görüşler ne insanın ne de dünyanın algılanışı önemli değildir.

Bu düşüncelere paralel olarak mistisizmle çok yakından

bağlantılı olan bir başka felsefi kavrama yani misoloji'yle karşılaşıyoruz. Özellikle Kant'ın Mörs Metafiziğinin Temelleri5 adlı yapıtında bu kavramından bahsederek "gerçek kişinin misolajik

49

50

51

52

53

V.Cousin, a.g.e., s.l05. V.Cousin, a.g.e., s.l09. V.Cousin, a.g.e., s.l09. V.Cousin, Cours de 1829, T.I, s.315. J.Billard, a.g.e., s.69.

163

Page 17: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

düşünmeye sahip olduğunu yanı aklın ihanetine uğradığını" vurgularnaktadır. Platon'un54 tersine Kant'a göre bu akım septisizrnden ayrılmaktadır. Bir başka ifadeyle Kant'a göre akıl pratik gücün tamamından önce olup idenin üzerine baskın durumdadır.

Buraya kadar açıklamaya çalıştığımız düşüncelere doğrultusunda septisizmin mistisizmle bağlantılı olduğunu ortaya ç1kışında önemli bir fonksiyon üstlendiğini hatta biraz daha ileri gidersek doğurduğunu söyleyebiliriz.

S-Dört sistemin görünüşü

Felsefe Tarihine baktığımızda diğerlerinin de içinde yer aldığı dört temel sistem bulunmaktadır. Bunlar sensualizm, idealizm, septisizm ve mistisizmdir. Diğerleri bu dört büyük sistem içine karışmış halde bulunmaktadır. V. Cousin'in yaptığı bu tasnife55 paralel olarak tüm felsefi sistemlerin kendinde uyumlu ve dengeli olduklarını belirtir.

Bu sistemleri tarihi açıdan ele aldığımızda sensualizmin mi yoksa idealizmin mi önce olduğu sorusu karşımıza çıkar. Fakat ne septizmin ne de mistizmin öncelikli olarak ortaya çıkmarlığını

görürüz. Çünkü septizm objenin yer almadığı bir yargılamayı içerir diğeri yani mistisizm ise septisizme bir reaksiyondur. Bunların her ikisi de zayıf bir felsefe hedeflerler. Tüm bunlardan ayrı olarak Victor Cousin ise gerek sensualizmin gerekse idealizmin hareket noktalarının ayni ve eşit olmasını ister56

. Dolayısıyla Cousin'e göre felsefe bir tabiat felsefesi olarak karşımıza çıkmakta ve Antik felsefede bu görünüm yer almaktadır57 .

9-Zayıf Sistemler

Burada vurgulamak istediğimiz felsefenin gerçek boyutta konumundan uzaklaşıp kendi dışında sistemlerde yer almasıdır. Dolayısıyla eclektisizmin bir seçim ortaya koyduğunu mutlak idealizmden, fatalizm ve panteizmden farklı olarak felsefede yeraldığını belirtebiliriz.

54

55

56

57

164

J.Billard, a.g.e., s.69. V.Cousin, a.g.e., s.26. V.Cousin, a.g.e., s.26. V.Cousin, a.g.e., s.245.

Page 18: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

a-Tabiat felsefesi ve fatalistliği

Tabiat felsefesinin 19.yy ortalannda özellikle Fransa'da etkin bir konumda olduğunun altını çizmek lazımdır. Pek çok felsefi doktrin bu alcıının etrafını kuşatmış onunla birlikte hareket etmiştir. Burada tabiat felsefesinin · fatalizme58 uzanan bir hata olduğunu görürüz. Onunla birlikte bulunan doktrinlerin diğerlerinden kendilerine özgü yapılanyla ayrıldıklarını görmek mümkündür. Bunlara paralel olarak, tabiat felsefesinin psikolojik metodu kullandığım ve duyuyu aşmak için de tabiattan hareketin ne kadar bir güç ortaya koyduğuna inanıyordu. Fakat Cousin gerek idealizmin gerek sensualizmin ve gerek diğerlerinin bir takım riskler sergilediklerini bilmekteydi59

. Ona göre bunlar fatalizme uzanan akımlardan başkası değillerdir.

Bir başka boyuttan konuya baktığımızda bazı düşünce akımlarının kendi güçlüklerine bakmaksızın felsefede fatalizmin kaynağı durumunda oldukların görürüz. Determinist boyutuyla bilim tabiatın özgürlüğünü ortadan kaldırmaktadır. İnsanın da tabiatın içinde bulunduğunu belirterek tabiat gibi insan da sınırlıdır. Cousin'in felsefesi burada konuyu iki noktadan ele almaktadır. Birincisi özgürlük ve insanın tabiat olmadığı diğeriyse tabiatın doğal olmadığıdır. Kısaca burada Cousin'in çözümlerinin Rousseau'nunkine benzediklerini görmek mümkündür60

.

Cousin'e göre tabiatı unutmamak gerekiyor. Çünkü tabiat bilim adamlarının yaptıklarını analizler değil filozofların ortaya koydukları anlamlarda saklıdır61 . Eğer felsefe tabiat felsefesi tarafından hareket edip ortaya çıkarsa bu şüphesiz doğal olarak panteizme giden hareketten başka bir şey değildir.

b-Panteizm

Victor Cousin'in eserleri incelendiğinde panteizmi tenkit ettiğini açıklıkla söyleyebiliriz. Ona göre bu sistem de hatalada doludur. O bu konuda "dünyasız bir Tanrı gibi Tanrısız bir dünyayı da kabul etmek saçmalık ve yanlışlıktır. Sistemlerden ve ekallerden

58

59

60

61

A.Lalande, a.g.e., s.a., 343-344. J.Billard, a.g.e., s.80. J.Muglıonı, L'Ecole ou le loisir de penser (Okul veya Düşünce Zevki), s.256. V.Cousin, Fragments philosophiques (Felsefi Konular), 3. Baskı, T.I, s.27.

165

Page 19: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

uzaklaşıla/ı çok oldu. İnsanlar dünya ve Tanrıya eşit bir gerçeklikle . l "02 d ınanıyor ar er.

Diğer taraftan Onun panteizle ilgili görüşlerinden birini de 1829 yılında yaptığı Felsefe derslerinden öğreniyoruz. Kendisine panteizm sorulduğunda "Varoluşun ve düşüncenin Tanrı gibi tek oluşu dünyanın veya her şeyin görünüşüdür. Her felsefe tabiat felsefesini olarak doğar ve panteizme doğru yönelir "63 demiştir.

Yukarıda ortaya koyduğumuz bu düşünceler doğrultusunda çalışmamızın en önemli aşamalarından birine gelmiş bulunuyoruz. Mademki Cousin tüm sistemleri tenkit etmekte veya eksik olduklarını ileri sürmekte öyleyse kabul edebileceğimiz herhangi başka bir sistem var mı? Eğer varsa bunun özellikleri ve diğerlerinden ayrıldığı noktalar nelerdir? Buradan itibaren bu ve benzeri soruları cevaplandırmaya çalışacağız.

lO-Çözüm olarak eklektisizm

Konumuza paralel olarak yukarıda ortaya koymaya çalıştığımız sistemlerin hiçbirinin Counsin'e göre yalnız olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Fakat buna karşı daha tutarlı bir yaklaşım ortaya çıkmaktadır. Diğer bir ifadeyle her sistemin kendisine göre diğerlerini de rahatsız etmeyen olumlu ve müsbet yönü veya özellikleri olduğunun altını çizmek gerekmektedir. Ona göre refleksiyon meydana gelir gelmez mecburi olarak bir sistemi takip eder. Bunun

' hiçbir sistemi kapsaması da mümkün değildir. Çünkü düşünce bu eğilimde sadece bir metoda ihtiyaç duymaktadır. Bunun tüm sistemlerin doğru bir metoda ve uyumlu refleksiyon sahip oldukları anlamına gelmediğinin de altını çizmemiz gerekmektedir. Dolayısıyla eklektizm burada yeni bir sistem olarak algılanmamalı aksine sistemlerin kendi aralarında çatışmanın bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Diğer yandan bu çözüm bir çatışmaya son vermiyor bunun ötesinde bir ümidi akılcı yaklaşımla destekleyen ortaya daha sağlam daha tutarlı ve dinamik bir felsefe çıkarıyor. Ortaya koyduğumuz bu açıklamalar doğrultusunda eklektizm en önemli ve ilk özelliklerinden birine gelmiş bulunuyoruz.

62

63

166

V.Cousin, Xenophane Üzerine Deneme, "Nouveaux Fragments", s.73. V.Cousin, Cours de 1829 T.I., s.250.

Page 20: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

a-Sistemlerin çatışmalarının ortaya koyduğu sonuç

Sistemler arasında bir çatışmanın olması yeni bir buluş değildir. Çünkü hiçbir sistemin diğerine hükmetmek istememesi diğer bir ifadeyle ekarte etmemesi düşünülmez. Çünkü Cousin'e göre felsefe kendini bir bilim gibi oluşturmak zorundadır. Daha açık bir ifadeyle bu hakikati kabul etmemekten başka şey değildir. Bunun doğal sonucu olarak hedefini ortaya koyması ve çatışmaya önleyecek özlemleri alması gerekmektedir.

Yukarıda açıklamalara paralel olarak eklektisizm çatışmanın ortadan kaldırılmasını önleyen bir metot. olarak. karşımıza çıkmaktadır. Yine bu çatışmanın neden kaynaklandığını da bizleri sunmak istemektedir. Cousin'in64 kendine özgü çözümü, geçmiş çatışmaların nedenini öğrenmek ve bitmez bilmeyen bu çatışmaların bir son olmadığını vurgulamaktır.

Diğer açıdan konuyu ele aldığımızda eklektik ·çözümün dialektik bir çözüm olmadığının da belirtilmesi lazımdır. Öncelikle Cousin' in bütün sistemlerden mümkün olmayan bir fikri kabul etmediğinin bilinmesi gerekir. Çünkü Ona göre sistemlerin etkinliği hiçbir ilerleme ve atılım sağlamamaktadır. Daha önce de belirttiğimiz dört sistemin hiçbiri ileri gitmemektedir.

b-Eklektizm bir anlaşma değildir

Şunu önemle belirtmek gerekirse eğer eklektizm bir çözümse birbirine benzeyen doktrinler arasında anlaşma değildir. Fakat buna rağmen eklektizmin bütün sistemden birşeyler aldığının da altını çizmek gerekiyor. Bu o sistemin veya sistemlerin tanımı kendine mal etmek olmadığını yani Kepler'in kanunlarını Galilee'nin heliosentrizmini kendisinin ortaya koyduğu manasma gelmediğinin bilinmesidir.

Bunlara paralel olarak sistemlerden her hangi birşeyin alınmadığının ama buna rağmen sistemlerin çatışmalanndan sonra ortaya bazı gerçeklerin çıktığını da bilmek gerekiyor, Kartezyen alınmaz fakat metodundan istifade edilir. Yine ayni. şekilde Condillac'ın sansüalizmi alınmaz fakat duyular tarafından meydana gelen bilgilerin hepsi ortaya koyulur. Bunları daha da çoğaltmamız

64 V.Cousin, a.g.e., s.276.

167

Page 21: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

mümkündür. Burada birlikte basit bir çalışma söz konusu olmayıp felsefenin ilerlemesi önemlidir. Dolayısıyla Cousin felsefesinin büyük bir vizyon ortaya koyduğunu önemle vurgulamaktadır. Bu düşüncelere bağlı olarak felsefe her şeyden önce doğruluk fikrini taşıyorsa eklektizm de anlaşılır. Eğer hakikat bir öz için ortada değilse eklektizm yine anlaşılmaz olacak ve karışıklıklardan kendini soyutlayamayacaktır.

Farklı sistemlerin birbirlerinden çatışma yerine istifade etmeleri aralarında uyuşumun da en iyi göstergesidir. Cousin'e göre sistemler doğru oldukları ölçüde vardırlar. Eğer iki doğru düşünce ortada varsa aralannda ,ı;necbur.i olarak bir birlik vardır. Dolayısıyla eklektizm değer ortaya koyduğunu ve bilmeyi daha da yücelttiğini itiraf edebiliriz.

c~Hazırcı değil kendi kendini ortaya koyan eklektizm

B urada özellikle belirtilmesi gereken daha önce de belirttiğimiz sistemlerin çatışmasında hangi unsurların bulunduğu veya hangilerinin ayakta kaldığının ortaya koyulmasıdır. Bir kez daha bu sistemlerin herbirinin dogmatizm üzerine kurulu olduğunu hatırlamamız gerekiyor. Fakat buna karşın Cousin'e göre eklektizm oluşumunu kendisi sağlamakta ve diğer sistemlerin karakteristik özelliklerini kapsamamaktadır. Bu perspektif doğrultusunda eklektisizim bundan başka felsefede ayakta kalan veya kalmasını başaran sistemler ve düşünce akımlarını da ekarte ettiğinin bir başka ifadeyle ilerlemelerini önlediğinin bilinmesi lazımdır. Hemen şunu da açık bir şekilde belirttiğimizde felsefede ne yapılması gerektiğinin unutulmaması önemlidir. Bu bağlamda Ona göre bu akım felsefenin bizzat kendisidir. Eğer eklektizm bundan yoksunsa felsefe tarihinde büyük bir tolerans ve avantajı kaçınyar demektir65

.

d-Felsefe tarihi açısından eklektizm

Her şeyden önce eklektizmin bir sonuç diğer bir ifadeyle felsefi hayatın oluşumu ve yansımadır. Buradan hareketle felsefenin bir tarih sürecinde geliştiğini ve bu tarihin tüm sistemleri en uç noktalarına kadar bu zaman kesitinde ele aldığını özellikle belirtmemiz gerekiyor. Bu düşüncelere rağmen felsefe tarihinin felsefede esas oluşturduğunu ve yer aldığını net bir şekilde görmekteyiz. Bir başka açıdan bunu

65 V.Cousin, a.g.e., s.SL

168

Page 22: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

belirttiğimizde felsefe tarihinin felsefeyle iç içe ve birlikte varolduklarını ve geliştiklerini inkar etmek mümkün değildir.

Yine Cousin'e göre her sistem kendisini ortaya koyarken özellikle gelişmesini sağlarken bir takım problemleri de arkasında bırakmaktadır. Oysa eklektizm düşünüre göre ilerlemeyi en statik ve en dinamik şekilde ortaya koyabilecek özelliktedir. Burada sansüalizmin veya amprizmin kendilerini en güzel şekilde ifade ettikleri tecrübe ve pozitif sahadır. Bunun karşısında yer alan idealizm veya rationalizm ise bilirnde kendilerini büyük ölçüde ifade etmektedirler. Yine bunlara paralel olarak sensualizm veya emprizm analiz yapmakla, idealizm ise b-ı;ı metot üzerinde misyonunu sürdürmekte buna karşın septizm yukarıda belirttiğimiz sistemleri deforme etmektedir. Dolayısıyla daha önce de vurguladığırniz gibi bu dört sistem Cousin'e göre bir denge oluşturamamaktadırlar. Fakat buna rağmen felsefede yerlerini almışlar ve insanların düşüncelerine yerleşmişlerdir. Gerçek bağlamda felsefeyi ortaya koymak ne relativizme ne de subjektivizme kaymak değildir66 • Bir başka ifadeyle felsefeyi gerçek bağlamda ele almak felsefenin üniversalliğini en açık bir şekilde göz önüne sermektir. O burada felsefenin eklektizmle birlikte daha da güçleneceği hayat bulacağını tüm bunların ötesinde felsefenin kendine en güzel ortamı sunacağından emin ve ümitlidir.

e-Felsefe ve din karşısında eklektizm

Eğer eklektizm bu s~hada kendine özgü bir gelişme ortaya koyduysa ve başardıysa bunu kabul etmek istemeyen gelenekçi dincilerin katkısı olmuştur. Yine ayni şekilde bu akım diğer felsefi sistemleri kendi alanına kapattığı gibi hakikati isteyen dini dogmalan da yine kendi sahalarına itmiştir. Bu bağlamda Victor Cousin'in felsefiyi tam bağımsız olarak düşündüğünün de altını çizmemiz gerekiyor. O hiçbir zaman felsefenin dine zıt ve düşman olmasını istememiştir. Bundan dolayı ona göre din ve felsefe aynıdır. Fakat din felsefeden ayrılmışsa bunun suçu akıl değildir. Çünkü gerçek din aklı asla reddetmez. Felsefe tabii akılda bulunduğunda din doğal olarak bir arayışa başvurur. Zira arayışta hiçbir şey akla muhalif değildir. Çünkü bu bir oluştur.

Bu bağlamda Cousin'in dikkatini çeken dinin etkinliğinde rasyonolizmin şüpheye düşmesidir. Çünkü 19. yy'ın birinci yarısı

66 V.Cousin, a.g.e., s.l69.

169

Page 23: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

gerçekten bir şüphe dönemidir. Onun en önemli düşüncelerinden biri hristiyanlığın felsefi şuuru ele alması ve etkinliğini burada sürdürmesidir. İşte buna paralel olarak kilisenin yavaş yavaş Cousin tarafından savunulan rasyonalizme doğru ilerlediğini gönnekteyiz67

.

· Yukarıdaki değişikliklere paralel Onun felsefesinde din için sıkıcı bir durum devam etmekteydi. Zira bu gerçeklerin ortaya çıkarılmasına ihtiyaç vardı. Oysa akıl prakmatik bir yaklaşımı ortaya koyamıyordu. Ayni mantalite hiçbir etkinliği ortaya çıkaramayan arayıştan bulunuyor veya önemli gerçekleri ortaya çıkarıyordu. Kısaca din ve felsefe bir birlerine karşı boşuna uğraşıyorlardı.

Bu problemler ve çıkmazlar karşısında Cousin şu görüşlerini ortaya atıyor: Akıl doğal yapısında imana zıt değildir. Dinde olduğu gibi felsefede de söz konusu inanmaktır. Çünkü karşısında hiçbir eğilimin tutunamayacağı rasyonel bir iman olgusunun varlığını inkar da etmemek gerekiyor. Çünkü Ona göre akıl imandır. Zira akıldaki iman ve insandaki akıl aralarında hiçbir fark ayırım olmaksızın bir ve ayni şeydirler. inanca zıt pozisyon alan gelenek sadece akıl konusunda değil ayni zamanda iman konusunda da yanılmaktadır. Görüldüğü gibi Cousin'e göre insan bir güvence, bir realite veya aklın bizzat kendisidir. Ona göre "akla aykırı iman olmaz". 68

Burada Cousin'in asıl amacının hristiyanhğı felsefeyle desteklemek istemesidir. Skolastik dönemde felsefe çok sınırlı ve kilisenin emirle{i doğrultusunda teolojik konuları ele alabiliyordu. Oysa rönesansla birlikte ortaya çıkan gelişmeler doğrultusunda rollerin değiştiğini görmekteyiz. Bir zamanlar dinden yardım isteyen felsefe artık günümüzde dine yardım eder konuma gelmiştir. Ona göre dinle felsefe arasında bir kavga varsa bu her ikisinin de yanlışlığından kaynaklanmaktadır69 . Dine giren akıl sayesinde dinin yanlışlıkları, peşin hükümleri, tutarsızlıkları giderilmekte ve onun da ötesinde şüpheciliğe geçit veren yönleri kapatılmaktadır. Cousin'e göre din sadece zekadan bahsetmez aynı zamanda kalbe, duygulara, düşüncelere kısaca insanın bizzat kendisine hitap eder70

. Kısaca Onun burada dinle ilgili düşüncelerini hristiyanlıkta olan konumunun da ele

67

68

69

70

170

J.Billard, a.g.e., s.95. V.Cousin, a.g.e., s.26. V.Cousin, a.g.e., s.38. V.Cousin, a.g.e., s.37.

Page 24: VEisamveri.org/pdfdrg/D01535/1998_5/1998_5_KARAKAYAT.pdfve aristoculuktan başkası değildir4. Fakat bir kez daha altını çizerek belirtmek gerekirse bu akım gerçek kimliğini

aldık. Kendisi bu dinin mensubu olan bir düşünür olduğundan felsefi düşüncelerini bu açıdan ortaya koymuştur.

Sonuç

Buraya kadar felsefi ve genel konumu içinde ortaya koyduğumuz eklektizm Cansin'den sonra bir takım tenkitlere uğramıştır. Başta Jouffroy71

, Pierre Leroux72 ve Joseph Ferrari73

tarafından tenkit edilmiştir. Jouffroy'a göre bu düşünce basit bir akımdır. Çünkü eklektizm realitede değişmişliğin bizzat kendisidir. Bunlara paralel olarak ayrıca eklektizmin basit, bozulmuş ve imkansızlığı ortaya koyan bir akımdan ibaret olduğunu savunan düşünürleride unutmamak gerekiyor74

. ·

Bu tenkitlere karşı eklektizm sanatın gerek resim alanda gerek mimari alanında etkinliğinin olduğunu da gözardı edemeyiz. Özellikle A.de Musset'nin şu düşünceleri bunun en büyük kanıtıdır: "Eklektizm bizim zevkimizdir. Çirkinlikler karşısında güzelliği ve heı:şeyi onunla bulunuyoruz"75

. ·

Bu iniş ve çıkışlara karşı Victor Cousin'in 1830 yıllannda ortaya koymaya çalıştığı eklektizminin yine bu yıllarda felsefe tarihinde hiç şüphesiz büyük bir yankı uyandırdığını unutmamak gerekiyor. Çünkü felsefe tarihi hiç şüphesiz felsefenin en önemli öğelerinden biridir. Eklektizm mutlakın veya şekillerin değil çağımızın felsefi bir gerçeğidir.

71

72

73

74

75

J.Billard, a.g.e., s.107. J.Billard, a.g.e., s. 107. J.Billard, a.g.e., s.109. J.Billard, a.g.e., s.a., 109-110. J.Billard, a.g.e., s. 112.

171