212
T. C. SÜLEYMAN DEMĠREL ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANABĠLĠM DALI VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMA YÜKSEK LĠSANS TEZĠ Hazırlayan Marwan Abbas Fadhıl FADHIL 1430205599 DanıĢman Prof. Dr. Himmet UÇ Isparta, 2018

VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

  • Upload
    others

  • View
    12

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

T. C.

SÜLEYMAN DEMĠREL ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANABĠLĠM DALI

VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR

ÇALIġMA

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Hazırlayan

Marwan Abbas Fadhıl FADHIL

1430205599

DanıĢman

Prof. Dr. Himmet UÇ

Isparta, 2018

Page 2: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri
Page 3: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri
Page 4: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

i

(FADHIL, Marwan Abbas Fadhıl, Vehbi Vakkasoğlu’nun Eserleri Üzerine Bir

Çalışma, Yüksek Lisans Tezi, Isparta, 2018).

ÖZET

Vehbi Vakkasoğlu yazmış olduğu bütün eserler, bu çalışmada ele alınmıştır.

Aynı zamanda hayatı ile ilgili birkaç sahife yazıldı. Bu çalışmanın adı ise “Vehbi

Vakkasoğlu’nun Eserleri Üzerine Bir Çalışma”dır. Vakkasoğlu hayatından

bahsedildikten sonra, yazdığı eserler sıralayarak şöyle söz edildi.

Tarihi çalışmalarla başladık. En baştaki eser “Bir Destandır Çanakkale”, bu

eser çok ilgi çektiği için en başta koyuldu. Öteki tarihi çalışmalar ise “Osmanlıdan

Günümüze Son Bozgun, Osmanlı İnsanı, , Bu Vatanı Terk Edenler, Çanakkale

Sesleniyor, Çanakkale`de Şahlananlar, Çanakkale`de Şahlananlar, Çanakkale

Arslanları” dır.

Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri 1-2-3, Terapi

Mektupları Öğrencime Mektuplar 1-2-3” Bu Eserlerden Bahsedildikten Sonra, Sevgi

Ve Eğitim Kitapları “Ailede Sevgi İletişimi, Ailede Sevgi Sohbetleri, Kalp

Sevmekten Yorulmaz” Üzerine Çalışma Yapıldı.

Portre Kitapları da Bu Tezde geniş yeri oldu. Onlar “Aşk Çağlayanı Mevlana,

Mehmed Akif, Yunus Emre, Akif Dede, Sandal Hoca, Ziya Gökalp”

Diğer eserler bu çalışmada şöyle sıralandı:

Popüler Dini Denemeler “İz Bırakanlar, Yeniden Doğanlar, Dünyada

İslam`a Koşanlar, İslam Alimleri”

Çocuk Eğitimi Kitapları “Sevgi Merkezli Çocuk Eğitimi, Allah’ı Nasıl

Anlamalı Ve Çocuklara Nasıl Anlatmalıyız?”

Psikolojik ve Ahlaki Motivasyon Kitapları “Doğru Düşünme ve Başarma

Sanatı, İçinizdeki Dostu Keşfedin, Üzüntüsüz Yaşamak”

Aile, Evlilik ve Kadın Kitapları “Bilinmeyen Kadın, Biz Evleniyoruz”

İzlenimler Tek bir Kitaptır, O da “Avrupa`nın Gerçek Yüzü”

Anahtar Kelimeler: Vehbi Vakkasoğlu, Tarihi Çalışmalar, Bir Destandır

Çanakkale, Biyoğrafi.

Page 5: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

ii

(FADHIL, Marwan Abbas Fadhıl, A Study Of The Works For Vehbi

Vakkasoğlu, Master Thesis, Isparta, 2018).

ABSTRACT

All works written by Vehbi Vakkasoğlu have been studied in the present

study. At the same time, several copies about his life were written. The name of this

study is " A Study Of The Works For Vehbi Vakkasoğlu ". After mentioning the life

of Vakkasoğlu, the works he wrote were mentioned in order.

We started with historical studies. In the forefront of these works, "A

Destination of the Dardanelles", was put in the first place because it was of great

interest. The other historical studies are "The Ottoman Empire, the Ottoman Man, the

Patriarch Abandoned, the Çanakkale Calling, the Şahlananlar in Çanakkale,

Şahlananlar in Çanakkale, the Çanakkale Lion".

Education and Teacher's Books are a "Teacher's Notebook 1-2-3, Therapy

Letter students to write a 1-2-3" After mentioned this works, Love And Educational

Books "Family Love Communication, Love Talks Family, Yorulmaz from Heart of

Love" on Performed Work .

The Portrait Books also have a wide range of this Thesis. They are "Cascade

of Love" Mevlana, Mehmed Akif, Yunus Emre, Akif Dede, Sandal Hoca, Ziya

Gökalp"

Other works in this study were listed as follows:

Popular Religious Experiments "Trailers, Reborns, Runners of Islam in

the World, Islamic Scholars"

Children's Education Books "Love-Centered Child Education, How Do

We Understand God and How Should We Tell Children?"

Psychological and Moral Motivational Books "The Right Thinking and

Achievement Technique, Discovering the Inner Friend, Living without

Sadness"

Family, Marriage and Women's Books "Unknown Woman, We Are

Getting Married"

Impressions are One Book, He is "The True Face of Europe".

Keywords: Vehbi Vakkasoğlu, Historical Studies, Bir Destandır Çanakkale,

Biography.

Page 6: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

iii

ĠÇĠNDEKĠLER

ÖZET............................................................................................................................ i ABSTRACT ................................................................................................................ ii ĠÇĠNDEKĠLER ......................................................................................................... iii ÖN SÖZ ..................................................................................................................... vii GĠRĠġ .......................................................................................................................... 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM VEHBĠ VAKKASOĞLU`NUN HAYATI

1.1. Babam ve Necip Fazıl ....................................................................................... 5 1.2. Yazarlık ............................................................................................................. 5

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ

2.1. Tarihi Çalışmalar ............................................................................................... 8 2.1.1. Bir Destandır Çanakkale ............................................................................ 8

2.1.1.1. Çanakkale savaşında şahıs portreleri .................................................. 9 2.1.1.2. Seyyid Onbaşı ................................................................................... 10 2.1.1.3. Elazığlı Hasan Onbaşı ....................................................................... 11

2.1.1.4. Bombacı Mehmet Çavuş ................................................................... 12 2.1.1.5. Ali Çavuş ........................................................................................... 13

2.1.1.6. Kolsuz Kahraman: Hasan Bayrak ..................................................... 13 2.1.1.7. Harputlu Ömer Çavuş ....................................................................... 14

2.1.1.8. Teğmen Mucip`in Hatıra Defterinden ............................................... 15 2.1.1.9. Taşla Saldıran Mehmet Çavuş .......................................................... 16

2.1.1.10. Ana Yüreğine Yansımış Cihat Şevki .............................................. 16 2.1.1.11. Bedr’in Arslanlarını Hatırlatan Bir Yiğit ........................................ 17 2.1.1.12. Saka Eri Hüseyin ............................................................................. 17

2.1.1.13. Kaç Kişi Öldürdüm, Bilmiyorum .................................................... 18 2.1.1.14. Mektuplar ........................................................................................ 19

2.1.1.14.1. Üsteğmen Zahid`in Vasiyeti .................................................... 19 2.1.1.14.2. Mustafa Kemal’in Corinne Hanım`a Mektubu ........................ 20

2.1.1.15. Mehmetçik....................................................................................... 20

2.1.1.15.1. Mehmetçik İnsanlık Dersi Veriyor........................................... 20 2.1.1.15.2. Eşsiz Bir İnsanlık Abidesi: Mehmetçik.................................... 21

2.1.1.15.3. Mehmetçik Vicdanı .................................................................. 21 2.1.1.15.4. Mehmetçik ve Ötekiler ............................................................. 22

2.1.1.15.5. Mehmetçik Kalbi Böyledir ....................................................... 22 2.1.1.15.6. Mehmetçiğin Yüreği ................................................................ 23 2.1.1.15.7. Mehmetçiğin Şefkati ................................................................ 23 2.1.1.15.8. Mehmetçik Sayesinde Mareşal Olan İngiliz ............................ 24

2.1.1.16. Olaylar ............................................................................................. 25

2.1.1.16.1. Kıble Ne Tarafta?… ................................................................. 25 2.1.1.16.2. Büyük Saldırıya Doğru ............................................................ 25

Page 7: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

iv

2.1.1.16.3. Cephe’de Bayram Namazı ....................................................... 26

2.1.1.16.4. “Nusret Mayın Gemisi” Denen Harika .................................... 27 2.1.1.16.5. Cephe’de İç Yakan Nağmeler .................................................. 28 2.1.1.16.6. Esir Değil Hatırlı Misafir ......................................................... 28 2.1.1.16.7. Haçlı Gururu Çanakkale’ye Yürüyor ....................................... 29 2.1.1.16.8. Onları Cenabı Haktan Ayırmak İçin Ne Yapmalı? .................. 30

2.1.1.16.9. Kaybolan İngiliz Taburu .......................................................... 30 2.1.1.16.10. Alman Albay, Mehmetçiği Anlatıyor .................................... 31 2.1.1.16.11. Avustralya’daki Çanakkale .................................................... 32 2.1.1.16.12. Merhametsiz Düşman İçin Her Yol Mübah ........................... 33 2.1.1.16.13. Londra’daki Mehmetçik Heykelleri ....................................... 33

2.1.2. Bu Vatanı Terk edenler ............................................................................ 34 2.1.3. Osmanlıdan Cumhuriyete Son Bozgun kitabı .......................................... 35

2.1.3.1. Yahya Kemal o günleri anlatır. ......................................................... 38

2.1.3.2. Particilik ............................................................................................ 40 2.1.3.3. İstilacı kumandanlar .......................................................................... 41 2.1.3.4. Kazım Karabekir Paşa ....................................................................... 43 2.1.3.5. Erzurum ............................................................................................. 46

2.1.4. Çanakkale`de şahlananlar ........................................................................ 53 2.1.5. Çanakkale sesleniyor ................................................................................ 54

2.1.6. Çanakkale Aslanları ................................................................................. 55 2.1.7. Osmanlı İnsan .......................................................................................... 56

2.2. Eğitim ve Öğretmen Kitapları ......................................................................... 57

2.2.1. Öğretmenin Not Defteri 1-2-3 .................................................................. 57 2.2.1.1. Kur’an-ı Kerim .................................................................................. 60

2.2.1.2. Evrim Teorisinin Soruları ................................................................. 63 2.2.1.3. Ahiret Sorular ve Sohbeti .................................................................. 65 2.2.1.4. Yaratıklar ile Yaratıcıyı Birbirine Karıştırmayalım .......................... 66

2.2.1.5. Peygamber Efendimiz Niçin Çok Çile Çekti? .................................. 67 2.2.1.6. Namazla İlgili Sorular ....................................................................... 68

2.2.1.7. Oruç ................................................................................................... 70

2.2.1.8. Diğer Sorular ..................................................................................... 70

2.2.2. Terapi Mektupları (Öğrencime Mektuplar 1-2-3) ..................................... 72

2.2.2.1. Müjdeleyici Mektuplar ...................................................................... 74

2.2.2.2. Yol Gösterici Mektuplar ................................................................... 75 2.2.2.3. Sevmek ve Sevgi Mektupları ............................................................ 78 2.2.2.4. Sanat Ve Çile Mektupları .................................................................. 80

2.2.2.5. Eğitim ve Motivasyon Mektupları .................................................... 81 2.2.2.6. İnanç ile ilgili Mektuplar ................................................................... 83 2.2.2.7. İslam`ın Güzellikleri ......................................................................... 83 2.2.2.8. Şükür Mektupları .............................................................................. 83

2.2.2.9. Diğer Mektuplar ................................................................................ 85 2.3. Sevgi Aile ve Toplum ..................................................................................... 88

2.3.1. Ailede Sevgi İletişimi ............................................................................... 88

2.3.2. Ailede Sevgi Sohbetleri ........................................................................... 89 2.3.2.1. Portreler ............................................................................................. 90

2.3.2.1.1. Sultan Murad Nasıl Bir Baba ..................................................... 90 2.3.2.1.2. Münevver Ayaşlı ........................................................................ 90

Page 8: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

v

2.3.2.1.3. Henry Strick (Said İbrahim) ....................................................... 91

2.3.2.1.4. Koca Seyyid Denen Bir Yiğit .................................................... 91 2.3.2.1.5. Mustafa Hulusi Efendi ............................................................... 91 2.3.2.1.6. Ebu Eyyub .................................................................................. 92

2.3.2.2. Mutluluk ............................................................................................ 94 2.3.2.3. Mübarek Geceler, Aylar .................................................................... 96

2.3.2.3.1. Recep Ayı ................................................................................... 96 2.3.2.3.2. Miraç Gecesi .............................................................................. 97 2.3.2.3.3. Miraçtan Hediyeler ..................................................................... 97 2.3.2.3.4. Berat Gecesi ............................................................................... 99 2.3.2.3.5. Şaban Ayı ................................................................................. 100

2.3.2.3.6. Ramazan Ayı ............................................................................ 100 2.3.2.3.7. Ramazan’a Mahsus Özellikler ................................................. 101 2.3.2.3.8. Kadir Gecesi ............................................................................. 101

2.3.2.3.9. Ramazan Bayramı .................................................................... 102 2.3.3. Kalp Sevmekten Yorulmaz .................................................................... 103

2.4. Çocuk Eğitimi Kitapları ................................................................................ 106 2.4.1. Sevgi Merkezli Çocuk Eğitimi ............................................................... 106

2.4.2. Allah’ı Nasıl Anlamalı, Çocuklarımıza Nasıl Anlatmalı? ..................... 108 2.5. Popüler Dini Denemeler ................................................................................ 109

2.5.1. İz Bırakanlar ........................................................................................... 109 2.5.2. Yeni Doğanlar ........................................................................................ 112 2.5.3. Dünyada İslam`a Koşanlar ..................................................................... 113

2.5.4. İslam Alimleri ........................................................................................ 115 2.6. Portre Kitapları .............................................................................................. 116

2.6.1. Aşk Çağlayanı Mevlana ......................................................................... 116 2.6.1.1. Mevlana`nın Ailesi ve Hayatı ......................................................... 117 2.6.1.2. Babasının vefatından Sonra Mevlana`nın Hayatı ve Arkadaşları ... 119

2.6.1.3. Tebrizli Şems .................................................................................. 120 2.6.1.4. Selahaddin Zerkub .......................................................................... 122

2.6.1.5. Hüsameddin Çelebi ......................................................................... 123

2.6.1.6. Mevlana`nın Vefatı ......................................................................... 123 2.6.1.7. Mevlana`nın Fikri ve Düşüncesi ..................................................... 123 2.6.1.8. İmanın Hakikati ............................................................................... 124 2.6.1.9. İlahi Aşk .......................................................................................... 125 2.6.1.10. Zikrimiz Karşılığı .......................................................................... 126

2.6.1.11. Günahsız Ağızla Dua .................................................................... 126 2.6.1.12. Mevlana`nın Güzel Ahlakı, Öğütleri............................................. 127 2.6.1.13. Mevlana Penceresinden Görülen Gerçekler .................................. 129 2.6.1.14. Mevlana Bahçesinden Seçmeler ................................................... 130

2.6.2. Mehmet Akif .......................................................................................... 133

2.6.2.1. İstiklal Marşı ................................................................................... 143 2.6.3. Akif Dede ............................................................................................... 146

2.6.4. Ziya Gökalp ............................................................................................ 154 2.6.5. Sandal Hoca ........................................................................................... 155 2.6.6. Yunus Emre ............................................................................................ 156

2.6.6.1. Mevlana ve Yunus .......................................................................... 160 2.6.7. Önce Alkışladılar Sonra Öldürdüler ...................................................... 188

Page 9: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

vi

2.7. İzlenimler ...................................................................................................... 189

2.7.1. Avrupa`nın Gerçek Yüzü ....................................................................... 189 2.8. Aile, Evlilik ve Kadın ................................................................................... 190

2.8.1. Biz Evleniyoruz ...................................................................................... 190 2.8.2. Bilinmeyen Kadın .................................................................................. 191

2.9. Psikolojik ve Ahlaki Motivasyon Kitapları ................................................... 195

2.9.1. Doğru Düşünme ve Başarma Sanatı ...................................................... 195 2.9.2. İçinizdeki Dostu Keşfedin ...................................................................... 196 2.9.3. Üzüntüsüz Yaşamak ............................................................................... 197 2.9.4. Devrimlerin Deviremediği ..................................................................... 198

SONUÇ .................................................................................................................... 199

BĠBLĠYOGRAFYA ............................................................................................... 200 ÖZ GEÇMĠġ ........................................................................................................... 202

Page 10: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

vii

ÖN SÖZ

Vehbi Vakkasoğlu, Maraş’ın geleneksel sanat ve edebiyat muhininin neticesi

olan bir yazar. Bazı şehirlerin bir sanat ve edebiyat rüzgarı estirdiği düşünülür.

Anadolu şehirleri içinde Maraş bu şehirlerin başında gelir denebilir. Yazarımız,1947

yılında Kahramanmaraş”ta doğdu, ilk, orta ve lise tahsili memleketinde geçti.

İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünden mezun oldu. Milli Eğitim’in çeşitli

kademelerinde çalıştıktan sonra 1987 yılında Almanya’ya tayin edildi. Altı yıl

Berlin’de kaldı.

Yazı hayatına dergi ve gazetelerde başladı. Çeşitli dergi ve gazetelerde

yüzlerce makale, fıkra, dizi ve röportaj yayınladı. İlk kitabı iki arkadaşı ile birlikte

yazdığı Gençliğin Kaleminden Üç Cephesi ile Mehmet Akif (1968) daha sonra ise

kırk beşten fazla esere imza atmıştır.Bunlar araştırma, inceleme, biyografi, tarih, din,

edebiyat, aile, çocuk ve psikolojik konulardır.

Vehbi Vakkasoğlu, popüler edebiyat ve popüler din, tarih, psikoloji

konularında, ilim adamlarının yorumsuz soğuk metinlerinin yerine halkla bütünleşen,

milletin hissiyatına tercüman olan bir dil kullandı.O kültürü, dini, tarihi, edebiyatı,

biyografiyi bir kimlik bunalımındaki toplumu toparlamak için kullandı.Konferanslar

verdi, hamasi nutukların yerine ilimle tezyin edilmiş, insanı kucaklayan ve sevgi

yayan bir dil ile konuştu. Hayatının ideali Necip Fazıl’a benzemek olan yazarın, ünlü

şairin mizacı gibi herşeyin üstünde olmak şeklinde değil insanları etkileyen sıcak ve

samimi bir dille Anadolu’da yüzlerce konferansla din-ilim-edebiyat-biyografi ve

hepsini kuşatan bir muhabbet dili tasarruf etti.

Çalışma süresince bana destekleyen, yardımlarını esirgemeyen değerli hocam

Prof. Dr. Himmet Uç`a teşekkür ederim.

Marwan Abbas Fadhıl FADHIL

22.02.2018

Page 11: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

1

GĠRĠġ

1947 yılında Kahramanmaraş`ta doğan Vehbi Vakkasoğlu, hayatı ve yazdığı

çeşitli kitaplar üzerine bir çalışma hazırladık. Çalışmamız adı Vehbi Vakkasoğlu’nun

Eserleri Üzerine Bir Çalışmadır. Yazar 1968 yıldan itibaren yaklaşık 48 esere imza

attı. Bunlar araştırma, inceleme, biyografi, tarih, din, edebiyat, aile, çocuk ve

psikolojik konulardır. Ne yazık ki bu kadar eserler ve topluma yarayan çeşitli konular

varken, üzerine bir inceleme yapılmadı. Halbuki böyle çalışmalar, topluma, millete

çok faydalar getirir. Parlak bir geleceğe sebep olur. Bu yüzden yukardaki tez konusu

seçilip, ele alındı.

Yazar yakın geçmişi şahit oldu, şu yakın geçmişimizden istifade edelim diye

Seçmemizle alakalı bir başka nedeni oldu. Onun için ibret, dersler alınmalı…

Çalışmada çeşitli konulardan bahsedildiği için, eserler ayırdık. Okuyucu

okumak istediği konu veya eseri, rahat rahat bulsun diye dokuz bölümleme yaptık.

Bunlar:

Tarihi Çalışmalar, Eğitim ve Öğretmen Kitapları, Popüler Dini Denemeler,

Sevgi ve Eğitim üzerine Kitaplar, Portre Kitapları, Çocuk Eğitimi Kitapları, Aile ve

Evlilik ve Kadın, İzlenimler, Psikolojik ve Ahlaki Motivasyon Kitaplarıdır. Kitaplar

çok ilgi ve önem çekti, onlarca baskılar çıktı.

Hakkında birkaç doktora tezi yapılacak çok değişik konularda otantik eserler

veren yazarın, bir yüksek lisans tezinin kapsamında hayatına ve eserlerine baktık.

Daha sonraki çalışmalar için bir çatı olabilecek eserimiz bir gayretin ve emeğin

mahsulüdür. Her şey kendi içinde mükemmeldir.

Page 12: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

2

1. BĠRĠNCĠ BÖLÜM

VEHBĠ VAKKASOĞLU`NUN HAYATI

1947 yılında, Kahramanmaraş`ta doğan yazar, İstanbul Yüksek İslam

Enstitüsü`nden mezun olur. Öğretmenlik mesleğine Milli Eğitim`in farklı

kademelerinde 35 yıl emek verir. Berlin`e tayin edilir, atı yıl çalışır. 1968 yılında ilk

eseri olan “Mehmed Akif” yayınlar. O günden bu güne kadar 48 esere imza

atar.Konuları din, edebiyat, psikoloji ve tarihtir.Eserlerinde “hayatın muhtevası,

anlamı ve özü sevgidir “gerçeğini yaşayarak yaydı. Çanakkale ruhuyla sevginin

özünün başkalarına kendini feda etmek olduğunu tesbit edip kendine gelmenin,

kendini yenilemenin edebiyatta temsilcilerinden biri oldu.

Evli ve üç çocuk babası olan yazar, 1995’te Milli Eğitimden emekliye ayrıldı.

Yazarın hayatında en etkili olaylarından biri 27 Mayıs darbesidir. O

zamanlarda gerçekleşen olayları.

“Benim çocukluğumda etkilendiğim olay 27 Mayıs darbesidir. İlk gençlik

yıllarıma rastlamış ama çocuk ruhumda bu güne kadar silinmez izler bırakmıştır.

Küçük bir şiir defterim vardır, oraya bir cümle yazmışım. ? “Demek ki bu ülkede iki

ayrı bir millet yaşıyormuş” Bu hissi vermiş bana olaylar, çünkü fanatik siyasiler

ideolojilerini her şeyin önüne geçirmişler. Devleti milleti kendilerinin hakiki sahibi

zan etmişler. Acayip bir düğün dernek haline getirmişler memleketi, kamyon

kasalarında dolaşıp, davullar zurnalar çalıyor, belediye meydanında kurbanlar

kesiyor, etler pilavlar dağıtıyorlar. Sanki ülke Fransız işgalinden kurtulmuş gibi bir

şenlik yapıyorlar. Tabii bizim akrabalar bütün ile Demokrat Partili olduğu için,

özellikle Zekeriya Bağrıaçık adını taşıyan yiğit tabancalı dolaşırdı. Sözünü sakınmaz

Demokrat Partinin de yönetimindedir.

Bir gün evinde bulunuyorduk. Kapının önüne bir kamyon yanaştı, birinde

davul zurna çalınıyor insanlar ıslık çalıyorlar,birilerini yuhalıyorlar, bağırıyorlar, bir

başkasının kasasında da bir gurup, çoğu sarhoş olduğuna tahmin ettiğim insanlar

Page 13: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

3

halay çekiyorlar. Tabii içerde nenem ağlıyor, yalvarıyor, dayım tabancaya sarılmış

“geberteceğim hepsini” diyor. Nene Osmanlı kadını “kurban olurum oğlum ne olur”

diye paçalarına yapışmış onu dışarıya çıkarmak istemiyor, böyle bir vaziyet. Biz de

çoluk çocuk onlara bakıyoruz, filim seyreder gibi, tabii içimiz kan ağlıyor ama

yapacak bir şeyimiz yok. Dayım volkan gibi patlıyor, “ağzından çıkanı kulağı

duymuyor”. Akrabalar müdahale etti dayımı durdurdular. Ama dışardakiler öyle

tahrik ediyorlar ki, biz de ateş olup tepelerine inelim diyoruz neredeyse.

Bir gün sonra hoperlörden halka ilan ediliyor belediye meydanında

toplanmaları . İstanbul`dan gelen konuşmacılar üniversite talebeleri olacak. Ben

konuşmaya kitaba, fikre merakı olan biriyim. Acaba bunlar ne konuşacaklar ne

anlatacaklar diye düşündüm.

Bize ailemiz ve çevreler sıkı sıkı tenbih ettiler, “Sakın belediye

meydanlarında inmeyin, oralarda dolaşmayın, küçük yer herkes birbirini tanıyor,

başınıza bir iş gelmesin, evden çıkmayın o gün “. Ama ben merakımı yenemedim,

belediye meydanına gittim, arkada bir postaemiz vardı, orda durdum ama ses tam

gelmiyor. O zamanki ses düzenli yetmiyor, biraz daha yaklaştım, fazla kalabalık yok,

en arkada dinliyorum. Ama anlatılanlar öyle yüreğime ağır geliyor, acı geliyor,

içimde zehir gibi birikiyor. Bildiğimiz bütün mukaddes şeylere hakaret ediliyor. Hele

babamın can ciğer sevdiği, “böyle lider gelmedi” dediği Menderes için neler

söyleniyor.

Seyrederken içimde öyle bir birikim olmuş ki bir öğrencinin yersiz

konuşmalarına, küfürlerine dayanamamış olmalıyım. Gayri ihtiyari birden içimde bir

patlama oldu. Durduramadım kendimi, avazımın çıktığı kadar hıçkırarak ağlamaya

başladım. O anda önümde duran kalabalık bir anda bana döndü, sert sert kızgın

kızgın baktılar. Allah`tan küçük bir çocuğum ama onu hazmedemediler. Anladım ki

orada ağlamak ağlayarak tepki göstermek bile yasak. Birkaç yumruk sallayan da oldu

korktum. Artık postaneye doğru bir koşmaya başladım, nefesim kesildi. Peşimden

gelmediklerini görünce, rahatladım.

Hani Himmet Bey kardeşim diyor ki “Yazarlığınızın temelindeki duygular

düşünceler neler” Babamın arkadaşları bizim evde toplanır konuşurlardı. Biz

Page 14: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

4

küçüğüz büyüklerin yanında oturmak, o zaman bizim yaşımızdakiler adap dışı bir

iştir. Ama çay kahve götürürken getirirken, ben ayak sürürdüm. Meraklıyım gizli

saklı şeylere, erişilmemiş bilgileri araştırmaya düşünmeye, orijinal bilgilere

ulaşmaya. Hizmeti ağırdan alırdım dinlemek iç ama onlar dinlediğimi his edince,

sözü keserler, ya da fısıldaşmaya başlarlar, ben dışarı çıkınca,bu sefer kapıdan

dinliyorum.

Babam konuşmaları benden gizlemelerini beni korumak için olduğunu

söyledi yıllar sonra. Duyduğun şeyleri okulda söylesen başımıza iş açarsın.Diye

düşünmüştüm. Biz belli adamlar damgalı adamlarız,bir de çocukların

konuşması,olayları bizi nakletmesi yüzünden,başımızı derde sokmak istemezdik.

O zaman daha çocuk yaşında anladım ki, bu milletin evlerinde Osmanlı

dönemi doğumlu insanların bildiği ama açıklamaktan sakındıkları gizledikleri, ancak

yüzde yüz güvendikleri kimselerle fısıldaşarak konuştukları gerçekleri var, bir de

hükümetin, devletin dayattığı, resmi tarihin anlattığı gerçekleri var. Biz iki gerçeğin

arasında kaldık.

İşte birikimlerin patlaması zamanla yazarlığa dönüştü. Müsbet düşünceli

insanlarız biz de şiddet yok, top, tüfek, ayaklanma yok, devlet devletimiz, millet

milletimiz, o zaman ne olacak, manevi cihat sözle, kültürle ; bunu kitaplarla,

defterlerle, yazıyla sözle hitabetle açıklamak,Benim önümde başka yol yoktu.

Radikal düşünmedim. Babamın bütün dostları özellikle kitapçılık yaptığı dönemde,

Necip Fazıl’dı, Osman Yüksel Serdengeçti’ydi Nureddin Topçu’ydu, Arif Nihat,

Asya’ydı, ve benzeri insanlardı. İlimle, fikirle, sanatla din iman konusunu

kendilerine dava etmiş bütün insanlar bizim kitapçı dükkanına uğrarlardı. Oradan

yolu geçmeyen çok az adamlar vardı.

Dolaysıyla benim önüme tek yol açılmıştı.Fikirlerin, bir davanın adamı olmak

yerine söylemek, yazı yazmak, kitap çıkarmak, mikrofonla hitabetde bulunmak. Ben

yazarlığı özel bir meslek olarak sonradan seçtiğimi düşünmüyorum. Rabbim

seçtirmiş o ortamın içinde.

Page 15: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

5

Annem çok hasta bir kadındı, bu yüzden herhalde kendisine bedava doktor

bulmak niyetiyle “Oğlum doktor olasın” derdi. Ben anam kırılmasın diye “olur anne

dua et inşallah” ama akıma doktorluk hiç girmedi. Sonra da gönül doktoru oldun

sayılır diye teselli kendini teselli ederdi .Hiç başka meslek aklıma gelmedi.

Yazmak,çizmek yazarlar gibi olmak, özellikle babamın babasından bile çok sevdiği,

Necip Fazıl gibi olmak.

1.1. Babam ve Necip Fazıl

Babasının Necip Fazıl hatıraları :”Rahmetli Necip Fazıl’ı babam çok severdi,

tabii o da babamı severdi. Maraş`a konferansa geldiği zamanlarda yanına çağırır,

oturturdu. “Hilmi söyle nerden mezunsun ?” cevabı daha önce bildiği için, babam

ilkokulu dahi okumadığından “Büyük Doğu Üniversitesinden mezunum “derdi. Hatta

bir defasında hiç unutmuyorum Yıldız Sineması tıklım tıklımdı babamı çağırdı.

“Hilmi nerden mezunsun söyle duysunlar?” Babam “Büyük Doğu Üniversitesinden

“Anadolu`nun mahcup adamı, mikrofondan herkes duydu . Necip Fazıl tahtına

kurulmuş kral gibi, Hilmi duymadılar, tekrar yüksek sesle söyle, babam rahmetli alıp

mikrofonu emir telaki ediyor utanma filan geçiyor. “Büyük Doğu Üniversitesinden”

işte simdi oldu. Niye “alkışla mıyorsunuz?” dedi, bir daha alkışlattı babamı. Babam

ter içinde aşağıya indi.” İki Hilmim var” derdi, biri malum bütün Türkiye tanır, ben”

Necip Fazıl’ın metafizik oğluyum” diyen Hilmi Oflaz Abi Allah rahmet eylesin,

ikincisi de sadece Maraş`ta Hilmi Vakkkasoğlu” yani babam.

1.2. Yazarlık

İlk muharrirlik, yazarlık hatıram: ilkokulda, ikinci sınıftaydım, hocam

Mustafa Tabakay`dan Allah Rahmet eylesin, duymuştum. Kendisi bize tayinle

gelmişti komşu köyden, oradaki öğrenciler anlattı, ağlayarak ayrıldıklarını . Köyün

dışına kadar arkasından koşmuşlar. Bizim öyle bir hocamız olmamış, öğretmen böyle

olurmuş demek ki diye çocuk çocuk sevindik, demek ki öyle bir hocamız şimdi

olmuş.ilk dersin arkasından ikinci,üçüncü derste bir şey yapmadı, dedi ki “Ben

gelirken çocuklarıma söz verdim, sizi unutmayacağım size yine arkadaşlar bulmaya

gidiyorum” . Şimdi isimlerini getirdim, oradan çekiyor, bir numara söyle 13. Ben 13

Page 16: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

6

mü demiştim, 15 mi demiştim, tamam Ali Bilmen’le arkadaş oldun. “Ali`ye mektup

yaz” dedi. Mektup nasıl yazılır hocam?, Selamla kelamla başlar, Kendini tanıtırsın,

sonra kendini tanımak istediğini söylersin. Ve bize fukara çocuk olduğumuzu

gördüğünden mi ?” Bence aktif eğitim yaparak, kağıtları bedava dağıttı, iki kağıt

verdi, ve, “hocam iki sahife ne yazacağız” dedik, “hayır ikinci sahife zarf için,” zarf

yapmayı öğreteceğim, siz zarf yapacaksınız. Yapışkanı da kendi getirmiş. Ben

yapamadım. Kendisi yardım etti bana hatırlıyorum. Bütün sınıf zarf yaptı, ve

heyecanla arkadaşlarımızın adını yazdık zarfların üstüne.

İlk defa PTT acentesine gittik. Son PTT acentesi babam oldu, babama

vermişlerdi, ama Menderes düşünce de torpille olmuş diye meğer diplomasından

dolayı hiçbir yolsuzluk arzusu yok postaneye çok güzel çalıştırmış, velakin işte

Demokrat Parti’li olduğu için, diplomasız görev yapmış, bu işi diye, aldığı bütün

maaşlar ve faizini babamdan aldılar.

PTT acentesine gidip zarfın üstüne pulu yapıştırıp, ilk defa mektup attık.

Herkes heyecanla bekliyor. İlk cevap bir kıza gelmiş. Ne kadar heyecan,” hocam

bizimki ne zaman gelir”, “bilmiyorum evladım dua edin çabuk gelsin”,dedi. herkes

Allah`ım benimki yazsın,diye dua etti. En geç gelenlerden biri benimkiydi. Velakin

benim yazdığımı gelenleri de hoca sınıfa okuyor, bütün sınıfın huzurunda hem de

tenkit ediyor, arkadaşlara da tenkit ettiriyor. En çok kendisi fikirlerini söylüyor. Bak

şu cümle şöyle olsaydı, bu cümle böyle olsaydı, aktif eğitimcinin hasıymış,.

Hatıralarımdan bunu unutmadım, tüm teferruatıyla seminerlerde anlatıyorum bunları

eğitimcilere örnek olsun diye, benimkini örnek mektup olarak okudu, birkaç tenkit

yapmakla beraber “çok güzel olmuş”,dedi. Yoksa büyüklerin mi yardım etti ? “Yok

efendim ben kendim yazdım” dedim. “Maşaallah Vehbi sen muharrir olacaksın”

dedi. Tabii ben ilk defa duyuyordum, muharrir kelimesini, önemli bir şey bu herhalde

dedim. ondan sonra hiçbir şey dinlemedim, ders sonuna kadar. bu kelimeyi

(muharrir) unutmayayım diye tekrar ettim.

Öğlen eve geldim, koşarak anneme,” anne muharrir ne demek,” annem

ilkokulu okumamıştı, ümmi bir kadın, düşündü düşündü,” oğlum hiç duymamışım

bilmiyordum” dedi. Akşam baban gelsin soralım, o bilir dedi. Ben yine ezberliyorum

“anne unutursak ne olacak, oğlum yaz bir kenara dedi,” elim titreyerek kocaman

Page 17: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

7

harflerle muharrir yazdım. Akşam babam gelince “annem sor bakayım babama,

utangaç bir çocuğum babama nasıl soracağım” babam sertti, hükümet gibi adamdı.

Anam, “Vehbi’nin bir sorusu var,”dedi babama. Babam” neymiş” dedi, “oğlum

gizleme, açık ve yüksek sesle konuş” “Baba öğretmen bana muharrir olacaksın dedi

de, ne dediğini anlayamadım.” Babam “Muharrir yazar demek “dedi. Benim moralim

bozuldu, yazı herkes yazar, farklı bir şey mi ki yani. Ben de yüksek bir şey

düşünüyordum. Beklentimi tutmadığından üzüldüm, moralim bozuldu .

Ama yıllar sonra muharrir olmak ne demek olduğunu anladım, beş altı tane

kitabım çıkmıştı. Maraş`ın kurtuluş savaşı 12 Şubat dolayısıyla Maraş`a bütün civar

ilçeler köyler akardı o zaman. Dediler ki Mustafa Tabaka gelmiş, seni arıyor.

Hocayla buluştuk geze geze kale dibinden aşağıya, o zaman otogar minibüs garajı

vardı, oraya doğru yürürken, utanarak çekinerek” hocam hatırlıyor musun? Üçüncü

sınıftayken muharrir olacaksın “demiştin. “unutur muyum Vehbi o günden biri takip

ediyorum” seninle iftihar ediyorum . Sonra ilişkimiz ölünceye kadar devam etti

Allah`a şükür.

Düz İçinde çok büyük bir köy sineması vardı, acayip filimler gösterir,

çocukların kafası oraya sevk edilirdi. Ve orada ben yıllar sonra peygamberimizin ilk

kutlu doğum toplantılarından birini yaptım. Hocam kendi bahçesinde yetiştirdiği

güllerden kocaman rengarenk bir demet yapıp gelmiş, benim haberim yok,

“söylemeyin” demiş. Bakalım Vehbi beni tanıyacak mı? Aradan otuz yıl geçmiş

torunlarıyla gelmiş, kucağında kocaman bir demet gül, mis gibi köy gülleri.

Konuşmam bittikten sonra geldi güzel şeyler söyledi. Oradakilere “Bu çiçekleri ben

yetiştirdim, ama asıl yetiştirdiğim iftihar ettiğim çiçek, biraz önce dinlediğiniz” dedi.

Beni çok heyecanlandırdı.

Mersin`e vefatından sonra gittim, vasiyet etmiş meğer oğlu milli eğitim

müdürüymüş, milli eğitim müdürü konuşma yaparken tanıştık. Beni anlattı Vehbi

Bey bizim için çok değerlidir. Babamızın bizden fazla sevdiğini bildiğimiz bir

eğitimcidir. Onun için babam adına çiçek veriyorum “dedi. O da ayrı bir güzellikti.

Sonra kızı hanım efendiyle hala bayramlarda, kandillerde haberleşiriz.

Page 18: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

8

2. ĠKĠNCĠ BÖLÜM

VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ

2.1. Tarihi ÇalıĢmalar

Vehbi Vakkasoğlu tarihi konularla ilgili eserler de kaleme almıştır. Hatta bir

milletin milli karekteri üzerinde tarihin önemine inanır. Osmanlıdan Cumhuriyete

Son Bozgun isimli eserinde son dönem tarihimizin önemli konularından milli

mücadelenin hazırlanmasına doğru giden akışı anlatan bir eserdir. İstanbul işgal

altındayken Kazım Karabekir ve Mustafa Kemal istanbul’dadırlar. Anadolu’nun

kurtuluşu için çare taharrisinde bulunurlar. Padişah Saltanat Şurasını toplar ama

şuradan kurtuluş hareketi ile ilgili bir kurtarıcı hamle görülmez, masada kalmış bir

toplantıdır. Padişah bir şey çıkmayacağını anlayınca toplantıyı ağlayarak

terkeder.Kazım Karabekir Paşa padişahla müşavere eder, Anadolu’yu toparayacak

insanlar araştırırlar. Mustafa Kemal de tavsiye edilir. Kazık Karabekir, “Mustafa

Kemal’e istanbul’dan bir kurtuluş iradesi çıkmayacağını bizim Erzurum’a gitmemiz

gerekir” der, bir süre geçer Kazım Karabekir Erzurum’a gider, kurtuluş hareketinin

alt yapısını oluştur. Israrlar karşısında Mustafa Kemal Erzurum’a gelir,

Erzurum’lular onu tanımazlar, Paşa onu Erzurum halkına tanıtır, Erzurum kongresi

yapılır, Sivas Kongresi için Erzurumlular Mustafa kemal’e gereken yardımı yaparlar.

Daha sonra paşa Sivas’a gider, böylece Milli hareket başlamıştır. Kitap bu safhaları

belgelere dayanarak objektif anlatır.

2.1.1. Bir Destandır Çanakkale

Çanakkale 1914’te başlayan çok önemli bir savaş olarak kabul edilmektedir.

Savaşın önemini bilen düşman, Çanakkale coğrafyasını, ele geçirmek amacıyla

hareket etmektedir. Boğazlar bir taraftan Akdeniz ve Karadeniz arasında, diğer

taraftan da Avrupa ile Asya arasında stratejik öneme sahip bir köprüdür. İtilaf

devletlerinden biri olan Rusya, boğazlar açılmadıkça Rusya’ya gerekli yardım

sağlanmayacak, donanım, silah, cephane ve mallar oraya gitmeyecektir.

Page 19: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

9

3 Kasım 1914`te, İngiliz gemileri tarafından Boğaz`ın dış bataryaları

bombalanmıştı. İki İngiliz ve Fransız muharebe gemisi, 06:50 ile 07:10 arasında, 13-

16 bin metreden Kumkale ve Orhaniye Tabyalarını bombalamıştı1. Bunun yüzünden

5 subay ile 80 er şehit olmuş, 31 kişi süren bu deniz muharebelerinde, vatanını seven

kahramanların kimi şehit, kimi yaralı, kimi da gazi olmuştu. Deniz muharebesi

bitince, kara muharebeleri başlayıp, Deniz muharebelerinde iki taraftan bine yakın

kayba karşılık 25 Nisan- 9 Ocak arasındaki kara muharebelerinde taraflar yarım

milyona yakın kayıp vermiştir. Kendi toprağını düşmandan korumak için, müdafaa

eden Mehmetçikler vatan uğruna canlarını verip, bütün dünyaya cesaretini gösterip,

bir destan yazdıktan sonra, zafere ulaşmaktaydı.

Çanakkale zaferi, yokluk ve yoksulluk döneminin başarısıdır. Maddi ve siyasi

açıdan devletin tıkandığı bir dönemde meydana gelmiştir. Maddi imkanların

nerdeyse tabana vurduğu, düşmanların ise çok güçlü bulunduğu bir savaştır. Bu

gerçeğe rağmen Çanakkale Savaşları nasıl zaferimizle sonuçlandı? Bu zaferin bir tek

doğru izahı vardır. O da Mehmetçiğin imanıdır. “ölürüm şehit, kalırım gazi “dedirten

iman, askerimizi kahramanlaştırmıştır.

2.1.1.1. Çanakkale savaĢında Ģahıs portreleri

Vehbi Vakkasoğlu kitabında savaşta kahramanlık yapan veya savaşa tesiri

olan kişiler anlatmıştır. Sultan Abdülhamid Han’nın kahramanlığı bölümünde,

Sultan her şeyi bırakıp savaşın durumunu öğrenmek için Talat Paşa ve Tevfik Bey’le

buluşmuştur. Talat Bey,uzun uzun ve pek hürmetkar bir ifadeyle önce vaziyeti sonra

savaşın durumu anlatır. Durum kritiktir, düşman hem denizden hem de karadan

Çanakkale`yi zorladığı için, padişah hükumet ve hanedan-ı saltanatı esarete

düşürmemek ve elim bir barış anlaşmasına mecbur olmamak için, Anadolu`ya geçip

harbe oradan devam etmeyi ister.Sultan Abdülhamid gereken cevabı verip şöyle der

“Hazreti Fatih bu beldeyi küffar elinden fethettiği zaman, Bizans İmparatoru

Konstantin kaçmayıp, harp ede ede, yıkılan kalelerin altında can vermek celadetini

göstermişti. Biz Fatih`in ahfadıyız ….”2

1 Dr. Lokman Erdemir, Çanakkale Savaşı, Gökkubbe, İstanbul, 2009, s. 55.

2 Vehbi Vakkasoğlu, Bir Destandır Çanakkale, Nesil Yayınları, 83 baskı, İstanbul, 2008, s.48.

Page 20: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

10

Sultan Abdülhamid Han bu teklifi duymak bile istemediğini görürüz. Padişah,

Çanakkale`nin geçilmeyeceği tahmini üzerine İstanbul`u terk etmenin tamamen

aleyhindedir: özellikle padişah ve hükumet üyeleri başkentte durmalı ve moral

bozukluğuna sebep olmamalıdır. Bu hususta o kadar ısrarlıdır ki, kendisini ikna

etmek isteyenlere şu haysiyetli ve cesur cevabı verir,

“Son Bizans kralı Konstantin bile Fatih’e karşı şehri savundu, bırakıp

gitmedi, ölümü seçti. Ben Konstantin kadar vatansever değil miyim ki, tehlike var

diye İstanbul’u bırakıp gideceğim.”3

2.1.1.2. Seyyid OnbaĢı

Unutulmaz bir zattır. Her 18 Mart’ta fotoğrafını basan gazeteler sırtında o dev

mermiyle, televizyonlar da ekranlarına getirirler. Hadiseyi şöyle aktarıyoruz.

Mecidiye Tabyasını alt üst etmiş olan düşman, Mehmetçiği açıkta duramaz hale

getirince, askerler sığınağa koştular. Tam o sırada erlerin büyük bir bölümü sığınağa

girer girmez, cephaneliğe isabet eden bir mermi, hepsinin şehit olmasına sebep olur.

Ancak Çamlık köyünden Mehmet oğlu Seyid yara bile almamış, sadece bayılmıştır.

Etrafta kimse olmadığından birtek Ali’yi görür. Seyid sorunca “Arkadaşlar nerde ?”,

Ali 14 şehidimiz, 24 yaralımız var, ayakta bir sen ve ben kaldık, deyince Seyid ayağa

kalkıp denize doğru baktı, düşman gemileri kıyıya iyice yaklaşmıştı, kullanabilecek

tek top kalmış diğerleri toprağa gömülmüş, Seyid arkadaşı olan Ali’ye “Gel Ali

yardım et de şu gülleyi sırtıma alayım” dedi. Çünkü kullanabilir top da yaralıydı, top

mermisini kaldıracak alet bozulmuştu. Ali önce mermiye sonra Seyide baktı,

“Kaldıramazsın Seyid”dedi, çünkü bu top mermilerinin bir tanesi 276 kilo geliyordu.

Seyid kararlı bir sesle “Hele bir deneyeyim” dedi. Birkaç hamleyle sonunda

mermiyi namluya sürdü, ikisi de görevleri başka olduğundan, nişan almakta ve yön

tayininde acemi idi, ama uzun bekleyecek ne zaman ne de imkan vardı..Seyid topun

namlusunu düşman gemilerine doğru çevirdi, mesafeyi bilebildiği kadarıyla ayarladı,

birkaç denemeyle sonunda başardı. Patlattığı gemi “Ocean” dı . Seyid Onbaşı “kimin

himmeti milleti ise, o tek başına küçük bir millettir” sözünü gerçekleştirdi.

3 Vakkasoğlu, 2008, s.49.

Page 21: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

11

Nitekim zaferden sonra ziyarete gelen kumandanların yanında, Seyid

Onbaşı’dan bu mermilerden birini bir daha kaldırmasını istenmiştir. Koca Seyid’in o

şekilde bir fotoğrafı çekilecek ve muhteşem olay tarihe emanet edilecektir. Seyid

kaldıramaz, defalarca tekrarlamasına rağmen başaramaz, ama çok anlamlı cümle

dudaklarından dökülür, “Kumandanım, gavuru görürsem gene kaldırırım”. Seyid, o

dev mermiyi sırtlamış haldeki fotoğraf, aslında makettir. Bu tarihi olayı tasvir etmek

için yapılmıştır.

Bu olay, bize bir ayeti kerime hatırlatmalıdır “Sen atmadın, Allah attı”. Evet

yapan yaptıran Allah`tır, atan attıran, isabet ettiren de odur.

Seyid Onbaşı`nın tabyasında yaşanan bir başka güzellik daha var. Müstahkem

mevki kumandanı Cevat Paşa, savaşın en şiddetli anlarında iki sahil arasında gidip

gelmekten asla çekinmiyor, hem kontrol ediyor, hem de Mehmetçiklere moral

veriyordu.

Paşayı bir gün Mecidiye tabyası da misafir etmişti. Tabii bu kısa ziyarete

ancak “hüzün ziyareti” denebilir. Çünkü tabyanın cephaneliği alt üst olmuştu. Paşa

istihkam yıkıntıları arasında dolaşırken bir ağacın altında uzanmış bir asker bulup

yaklaştı Mehmetçik yaşıyordu. Paşa “neyin var evlat” deyince, asker ayağa fırlayıp

hazırola geçti. Ancak asker gözleri paşadan tarafa değil, başka yöne bakıyordu. Paşa

titreyen sesiyle sordu “gözlerine bir şey mi oldu, oğlum?” Mehmetçik şu cevabı

verdi. “Üzülmeyin kumandanım, benim gözlerim göreceğini gördü” 4. O güzel insan,

batan düşman gemilerini gördükten ve zafere giden yolun açıldığını anladıktan sonra

artık görmese de olacağına inanıyordu…

2.1.1.3. Elazığlı Hasan OnbaĢı

Mayıs ayının başlangıcından itibaren düşmanla temas, devamlı çarpışmalar

oluyordu. Siperde sırtımızı birbirimize dayar elimize ne geçerse düşmana

fırlatıverirdik. Vakit gecenin yarısına yaklaştı, düşman bulunduğumuz tepenin

diplerinden yavaş yavaş bize doğru ilerliyordu, altmış kişi idik. Ben düşman ne kadar

yaklaştığını anlamak için ileri hatlardaki siperlere yaklaştım, vızır vızır geçiyor

4 Vakkasoğlu, 2008, s.70.

Page 22: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

12

mermiler, ben hemen kendimi siperin içine attım, kan sıcaktır yara da sıcakken

acımaz, onun için hiçbir şey hissetmedim, sonra mesele anlaşıldı yaralanmışım .

Arkadaşlar beni yatırdılar dört yerden kan akıyordu, sonrasını iyice hatırlamıyordum.

Kendime geldiğimde siperin içindekiler hepsi şehit olmuş, sadece Elazığlı Hasan

Onbaşı, başını çevirip bana baktı ve dedi ki:

“Mustafa merak etme, evvel Allah ben yaşarken sana kimse dokunamaz”.

Gece iyice bastırmıştı, düşman çok yakınlarımızda olmalıydı, bir ara iri kolların beni

kucakladığını hissettim, Hasan Onbaşı beni sırtına alıyordu. Epey yürüdükten sonra

bizimkilerden bir gurubun arasına karıştık, tedavimi yaptılar, vücuduma saplanmış

kurşunlar çakıyla çıkardılar. Daha sonra hastahaneye kaldırıldım. Ordayken

öğrendim ki, Elazığlı Hasan Onbaşı, ertesi akşam aynı sipere tek başına geri dönmüş,

bir daha gelmemiş. Gün ışığında o sipere gidenler, 24 düşman askerlerinin ölüsüyle

birlikte Elazığlı Hasan Onbaşının cesedini bulmuşlar. Görenler, Elazığlı Hasan

Onbaşı dört düşman askerini bir süngünün ucuna şiş gibi geçirdiğini anlata anlata

bitirmediler.

2.1.1.4. Bombacı Mehmet ÇavuĢ

Seddülbahir ve Conkbayırı bölgelerinin büyük kahramanlarından biridir

Bombacı Mehmet Çavuş.. Bu kahraman çavuş, İngilizlerin siperimize fırlattığı el

bombalarını hemen korkusuzca yakalar ve karşı tarafa fırlatırdı. İşte bu cesur eylemi

sebebiyle Mehmet Çavuşa “Bombacı” lakabı verilmişti. Zamanla çavuş İngiliz

siperlerini de öğrendi, bu sebeple de el bombasını bizim siperlerimize fırlatmadan

önce üçe kadar sayıyorlardı.

İşte bu bombalarından biri bombacı Mehmet ìn elinde patladı, Çavuş`un sağ

eli bileğinden koptu. Arkadaşları hemen hasahaneye yetiştirdiler. Hastahaneden

bölük kumandanına mektup yazdı, şöyle dedi

“Sağ kolumu kaybettim; zarar yok, sol kolum var! Onunla da pekala iş

görebilirim. Beni üzen ve tekrar kıtama katılıp düşmanla çarpışmama mani olan şey,

yaramın henüz kapanmamış olmasıdır. Hastahaneden kurtularak halen harbe iştirak

edemediğim için beni mazur görünüz, affediniz muhterem kumandanım.”

Page 23: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

13

2.1.1.5. Ali ÇavuĢ

Bir sabah yine bütün şiddetiyle başlamış olan boğazlaşma, akşama doğru

birliklerimizin üstünlüğüyle devam ediyordu. Gözetleme yerinde, süngü hücumlarını

heyecanla izlemekteydim. Kükremiş aslanlar gibi düşman siperlerine atılan

Mehmetçiklerin “Allah Allah” nidaları ufku sarmış, vahşi bir uygarlığın gücünü

temsil eden düşman zırhlarının top seslerini bile bastırır olmuştu. Arkamdan

duyduğum ayak sesleri üzerine başımı çevirip, Ali Çavuş`u buldum, sararmış yüzünü

“neyin var” diye sormama sebep kalmadı. Çavuşun sol kolu bileğinin dört beş

parmak kadar yukarısından parçalanmış. Elinin yere düşmemesini ancak zayıf bir

bağlantı önlüyordu. Çavuş cebinden çıkardığı bir çakıyı bana uzatmış ve “Şunu

kesiver kumandanım” ricasıyla yardım istemekteydi. Bir teselli sözü söylemiş olmak

için de “üzülme Çavuş Allah vücuduna sağlık versin” diyebildim

Ali Çavuş yere düşen eline, elsiz kalan kolunu ve akmakta olan kanına bir

süre sessizce baktıktan sonra, gözlerini ateş ve duman içindeki ufka çevirdi, “Feda

olsun” dedi “vatan sağolsun”

2.1.1.6. Kolsuz Kahraman: Hasan Bayrak

1914 senesinin Temmuzunda sıcak bir gündü, Avrupa`da birinci dünya harbi

başlamıştı, ben harbiye son sınıf talebesi idim. Kuleli lisesinde ve Harbiye`de

hocalarımız, bize Balkan harbinin acı olduğu kadar taze de olan izlerini yerlerinde

göstermek suretiyle heyecanımıza ayakta tutarlar. Seferliğin ilanını bildiren davul

sesleri arasında mektebe dönmüştük. Harp hazırlığı dolaysıyla sizi kolordulara

dağıtacağız. Gönüllü olarak istediğiniz bir yere varsa oraya vereceğiz. Ben hiç

düşünmeden, Rus hududuna en yakın olan beşinci kolorduyu istedim, çünkü babam

93 harbinde Ruslarla dövüşmüştü. Düşman Çanakkale boğazına hücum edeceği için,

İstanbul`a geldik. Hücum emri gelir gelmez, hemen oracıkta, diğer alay ve tabur

subaylarıyla, yakın arkadaşlarım Faik ve Şükrü ile son defa kucaklaşıp helalleştik.

Biraz sonra takım kolu halinde ateş hattına doğru yürüyüşe başladık. Ortalık

kararınca daha zor oluyordu, çünkü araziyi hiç tanımıyorduk ve gündüzün de

görmemiştik.

Page 24: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

14

Tümen komutanımızın yakından duyulan gür sesi, bu ateş sahasına

saldırmamızı emrediyordu. Çatışma çıkıp, biz ölü ve yaralılar üzerinden atlayarak

saldırıyorduk. Hayli ilerlemiştik, fakat bu öldürücü ateşe eklenen karanlık arazinin

yabancısı bulunuşumuz yüzünden gerideki kademlerle irtibatı kaybetmiştik.

Dakikalar geçtikçe kuvvetimiz eriyordu, Seddülbahir sahiline, denize hayli

yaklaşmıştık; fakat ben ve üç kişiyle kalmıştık. Sağımdaki er, geri dönmemizi teklif

etti. Ben ise “düşman denize dökmek için emir aldık, arkadaşlarımızı beklemek

lazım” dedim, fakat gelen yoktu. Böyle sessizce konuşurken, birden çok yakınımda

bir şarapnel patladı. O anda sol tarafımı kavurucu bir sıcaklığın kapladığını hissettim.

Buna rağmen hücum hızıyla birkaç adım atmıştım, sonra düşmek üzere olduğumu

anladım. “Düşman bizi yaralı yakalamasın, dönebiliriz çocuklar” dedim. Ölüyorum

sanmıştım. Kelime-i şahadet getirirken kendimi kaybetmiştim. Dakikalar sonra

kendime geldiğim zaman, İbrahim ve diğer iki kahramanı başımda bekler buldum.

Devam eden kan kaybı dolayısıyla kulaklarıma bir uğultu, gözlerime bir sis perdesi

geldi. Beni Soğanlıdere`deki ilk sıhhiye merkezine taşıdılar. Sonra hastahaneye

getirilmiştim. Üç gün sonra vapurla İstanbul`a getirilip Zeynep Kamil Hastahanesine

yatırıldım.

Hasan Dursun diğer gaziler gibi büyük tevazu içinde, yaptıklarını

önemsemiyor, diyor ki “Bu mukaddes toprakların müdafaasında, kader benden ancak

sol kolumu aldı, diğer arkadaşlar seve seve canlarını verdiler, benimkisi onların

yanında bir hiç kalır”

2.1.1.7. Harputlu Ömer ÇavuĢ

Ömer Çavuş 13. Tümen 60. Alay 1. Tabur çavuşlarındandır. Harputlu ve 33

yaşındadır. 23 Temmuz, saat 14`te kıyıya sayılmayacak kadar düşman gemileri

dizilmiş. Birden ateş ve alev püsküren düşman topları, siperlerimize ölüm

yağdırmaya başladı. Kudretli toplarının tesirlerine ve siperlerin yıkılmış, sığınakların

çökmüş. Bu sırada alayın ikinci, üçüncü taburları da, birinci hattı pekleştirmeye

gönderilmişti. İkinci tabur kumandanı bilgiler almak için emir subayını ileri

gönderdi, yaklaştığı zaman Ömer Çavuş`u gördü ve kendisine sordu “Ne var ne yok

Ömer Çavuş?” Ömer cevabı “Efendim bizim tabur subaylarından kimse kalmadı…”.

Subay “Siperler hep elinizde mi?”, “Efendim yalnız Yusuf Efendi siperlerinin üç

Page 25: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

15

mangalık bir kısmında düşman vardır, çünkü orda sağ erimiz yoktur” “O kısmı bana

gösterir misin?” deyince bu kahraman önüne düştü ve ilerlemeye başladılar.

İlerledikten sonra Ömer Çavuş`a parmağıyla gösterip “Başka yerde düşman yok,

değil mi Ömer Çavuş?” diye sordu. Ömer Çavuş “Hayır efendim yoktur” . Subay

“Peki senin tertibin nasıl”. “Sağ kalabilen şu gezdiğiniz siperlere birer ikişer nöbetçi

dizdim. İngilizlerin daha ileriye gelmemesi için toplayıp artırabildiğim yirmibeş eri

de şurada toplu tutuyorum”. Subay” artık burası emindir değil mi?” .Ömer “Allah

utandırmasın” Ömer Çavuş`un bu kahramanlığı ve subaysız kalan taburunun

kurtulabilen bütün erlerini emri altında toplayarak cesaret ve iyi idareyle siperleri

elde tutmaya muvaffak oluşu emir subayı tarafından tabur kumandanına ve o yolla

alaya bildirilmiş. Ömer Çavuş`un adı artık her yerde takdirle, saygıyla anılmaya

başlanmış, göğsü kahramanlığının savaş madalyalarıyla dolmuştu.

2.1.1.8. Teğmen Mucip`in Hatıra Defterinden

Yüzbaşım, topçular sırtı üzerinde iki yerinden yaralandı. O dakikadan itibaren

27. Alay 2. Bölük kumandanı oldum. Artık ölmek ve öldürmek elle tutulacak kadar

yakın erlerimiz pervasız ve kıvrak atılışlarla sırtın en elverişli yerine çabucak

yerleştiler. Yüz altmış silahla düşmana ani baskın yapmaya başarmıştık. Sonra

düşman cephesini düzeltip, şiddetli atışla hatlarımıza zarar vermeye başlamıştı.

Dakikalar ilerledikçe mücadele ehemmiyet kazanıyordu. Tabur kumandanım

yaralandı. “Sıhhiye sıhhiye” diye seslendim. Tabur kumandanı “sus” dedi, “Askerler

duymamalı”, sonra dedi ki “size mümkün olduğu kadar süratle takviye göndermeye

çalışacağım. Fakat takviye almasanız da, bulunduğunuz yerden kat`iyen geri

çekilmeyeceksiniz. Geriye ancak bir haberci gönderebilirsiniz, o da hepinizin burada

şerefle savaşarak şehit olduğunu bildirmek için”

Sonra hepimizin son nefese kadar savaştığını bildirecek o haberciyi de geriye

göndermemize imkan olmayacak. Gece de durmak bilmeyen atışlarla geçti. Sabah 18

kaldık, bölük derin bir sessizliğe gömüldü, gözlerimden dökülen yaşları

göstermemek için geriye döndüm. Bölük kumandanı olarak tabura yazacağım ilk

yazı, aynen şöyleydi “Madde 4: Bölükten dünkü muharebeye katılan 164 erden bu

gün mevcut olan 35`tir. Şehit ve yaralıların miktarını tespit etmek mümkün

olmamıştır”.

Page 26: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

16

2.1.1.9. TaĢla Saldıran Mehmet ÇavuĢ

19. Tümen komutanı kurmay Yarbay Mustafa Kemal, Seddülbahir`de

çarpışmayla ilgili olarak 4 Mart 1915 günü Boğaz müstahkem mevki komutanlığına

şu raporu vermişti: “Düşman yedi torpidobot ve zırhlı ile saat 14.45`te Seddülbahir`i

şiddetle bombardıman ettikten sonra sahile yaklaşarak bir zırhlının çanaklığından

açtığı makineli tüfek ateşi desteğinde asker dolu üç büyük kayığı Seddülbahir

iskelesine yanaştırıp 60 kadar erini kıyıya çıkarmıştı, bu noktaya karşı mevzi alan

piyadelerimizin ve bölgedeki topların ateşi ve özellikle 9. Tümen 27. Alay 10. Bölük

çavuşlarından Mustafa oğlu Mehmet`in komutasında olarak Seddülbahirkalesi’nde

bulunan bir takım süngü hücumuyla püskürülmüştür. Adı geçen çavuş, tüfek

mekanizmasının işlememesi üzerine taşla emrindekilere örnek olacak şekilde

düşmana saldırmış, kendisi de başından ve sol memesinden yaralanmıştır. Bu

çavuşun uygun bir şekilde taltifini istirham ederim.”

2.1.1.10. Ana Yüreğine YansımıĢ Cihat ġevki

Çanakkale savaşları sırasında,cepheye sürekli genç insan akmıştı. Bu acemi

erler, eğitim ve teçhizatları tamamlanır tamamlanmaz hemen sürüldüler. Yüzbaşı

Sırrı bey, ikindi vakti yeni gelmiş eratı teftiş ederken, içlerinden biri saçının

kınalanmış olduğunu görür ve takılır “Hiç erkek kınalanır mı?” Kınanın sebebi

bilmeyen Hasan, anasına mektup yazıp sormuştu. Bir süre sonra anasından şu

mektup gelir, “Ey gözümün nuru Hasanım!, köyümüzde rahat rahat oturalım mı?

Vatan sevgisi içimizde alev alev yanıyor. Sen ecdadından babandan aşağı

kalamazsın. Ben senin anan isem, beni ve seni Allah yarattı, vatan büyüttü. Allah bu

vatan için seni yaşattı, bu vatanın ekmeği iliklerinde duruyor. Bunun için sen bu

ailenin seçilmiş bir kurbansın!. Hasanım söyle zabit efendiye, bizim köyde kurbanlık

ayırılan koyunlar kınalanır. Ben de seni evlatlarımın arasından vatana kurban

adadım. Onun için saçını kınalamıştım. El hüküm lillah (Hüküm Allaha aittir…)

Allah seni, İsmail Peygamber`in yolundan ayırmasın. Seni melekler şimdiden

rahmetle anıyor. Gözlerinden öperim Anan Hatice”.

Page 27: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

17

1. Tabur 2. Bölüğünde savaşan kınalı Hasan yaralanmış. Cephe gerisindeki

Kocadere köyü Sargı mahalline getirilir. Ancak tedavisi kabil olmaz, ruhunu

Rahman’a teslim eder. Kınalı Hasan cebinde tamamlanmamış bir şiir bulunmuş:

Anam yakmış kınayı, aday diye

Ben de vatan için kurban doğmuşum

Anamdan Allah`a, son bir hediye

Kumandanım! Ben İsmail doğmuşum5

2.1.1.11. Bedr’in Arslanlarını Hatırlatan Bir Yiğit

Çanakkale kahramanları, güzeller Güzeli`nin terbiye tezgahından geçmiş olan

Ashab`ın ahlakını örnek almıştı. İşte onlarından bir: Efendimizin sevgili torununun

adını taşıyan bir yiğit… Rütbesiz asker Hüseyin…

Hüseyin yaralanmış ve yargı yerinde tedaviye alınmıştı. Ancak yarası çok

ağırdı. Durumunun ümitsiz olduğunu kendisi de hissediyordu. Arkadaşları etrafında

pervane olmuşlardı. Bu arada hastalara taze ekmek gelmişti. Hemen Hüseyin`e

uzattılar. Hüseyin somunu tam ısıracaktı, durakladı, başında bekleyen Mehmetçiklere

uzattı, şu sözleri söyledi:

“Kardeşlerim! Bu ekmeği benim yemem doğru değildir. Ben nasıl olsa, şimdi

işe yaramadan öleceğim… Alın bunu gavura karşı çarpışacak yiğitlere yedirin de,

ekmek boşa gitmesin…”

2.1.1.12. Saka Eri Hüseyin

35. piyade alayı 2. Bölük`te saka eri olarak görevli bulunan Hayrabolu’lu

Hüseyin Topuz, bu cehennemi savaşmada siperlerdeki arkadaşlarının hiç olmazsa

susuzluk çekememeleri için elinden gelen gayreti göstermekte ve işini de hakkıyla

başarmaktaydı. Gelibolu`nun kavurucu sıcağında iki taraf savaşçıları için hayati

önem kazanmış olan su ihtiyacı bulundu, akşama kadar süren çarpışma, cephedeki

arkadaşlarına ulaşamadı. Hüseyin bir çukur içinde, içi içini yiyor, arkadaşları nasıl

beklemekte olduklarını düşünerek üzüntüden bunalıyordu. Oraya mutlaka ve en kısa

5 Vakkasoğlu, 2008, s.156.

Page 28: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

18

zamanda ulaşmalıydı, bütün gün savaşmış olan arkadaşları, hele yaralanmış olanlar

suya ne kadar muhtaç olduklarını düşünüyordu. Kanatlanmak istercesine

çırpınıyordu.

Birden müthiş bir olayla karşılaşıverdi, anlamadığı bir dille haykırarak yolunu

kesilmiş, işin fecaatini anlamakta gecikmedi, demek yolu şaşırmış, düşman hatları

içine düşmüştü. Belli etmeden gülümseyerek bir bakışla, katırının sırtındaki fıçıları

gösterip, “kumandan, kumandan” diyerek, el işaretleriyle derdini anlatmaya çalıştı.

Nöbetçiler, komutanların yanına götürdüler. Çabalarla fıçılardaki suyu kendi

kumandanının yaralılara bir hediye olarak gönderdiğini anlattı. Düşman subayı bu

insancıl jest karşısında derin bir memnuniyet duymuş. Hüseyin boş fıçılarının üzerine

düşman subayının karşılık olarak verdiği konserve kutularını, çikolata ve bisküvi

paketlerini yükleyerek Türk siperlerine doğru giderken, onun düşman hatlarından

elini kolunu sallayarak gelmekte olduğunu gören gözcüler hayretler içinde

kalmışlardı. Hüseyin siperler varınca, arkadaşların sorularına meydan bırakmadan,

“Affedin gardaşlarım” dedi “Suyu düşmana verdim emme, boş da gelmedim, hele

şunları yiyekoyun, iki saate kalmaz hepinizin matarasını doldururum evvel Allah …”

2.1.1.13. Kaç KiĢi Öldürdüm, Bilmiyorum

Çanakkale Gazisi İsmail Ukuf anlatıyor:

Hava sıcak, su yok, Kanlıdere sırtlarında durmadan siperler kazıyoruz.

Akşam olunca düşman zırhlı gemileri sahile yanaşıyor ve cehennemi bir

bombardımana başlıyordu. Düşman saatlerce cephemizi top ateşiyle dövüyor, sonra

taarruza kalkarak üzerimize saldırıyordu. Hayli düşman süngümle göğüsledim. Kaç

kişi öldürdüğümü bilmiyorum. Ama düşman da bizimkilerden çok askeri şehit etti.

İngilizler Hellas burnuna çıkarma yapıyorlardı. Arazi kazanmak için durmadan

taarruz ediyorlardı. Biz de karşı taarruz geçiyorduk. Makineli tüfeğimiz çok azdı. 29

İngiliz Tümeni 25 Nisan`da Seddülbahir`e deniz piyadeleri ise aynı günde saat

5.55`te Bababurnu`na çıkartılmıştı. Geceyi, açtığımız siperlerde geçiyorduk. Bir gece

kaza kaza düşmana 20 metre yaklaştık, düşünün 20 metre ileride yatan düşmanın

yirmi metre berisinde insanın gözüne uyku girer mi?Gün ağarıp da düşman ateşe

başlayınca, birbirimizi boğazlıyorduk… Yeni gelen erat acemiydi. Doğru dürüst silah

Page 29: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

19

atmasını bilmiyorlar. Bu erleri 22 gün sonra Keşan tarafına çektiler. Gece göç

hazırlığı yapılırken, düşmanın top atışı başladı. Halil ve Kadir adında iki kardeş

vardı. Kadir o gece şehit olmuştu. Halil Çavuş onun naaşını bulup, intikamını almak

karar verdi.” Ben kardeşimin intikamını almadan bu cepheden adım atmam”Celal

bey “Oğlum Keşan`a gider, biraz dinlenir, kuvvetlenir, yine gelir, düşmanla

çarpışırsın” dediyse de Halil çavuş ısrarlıydı.

Sonra duyduğuma göre, Halil çok yaman savaşmış, hayli düşman kırmış,

bilhassa gece akınlarıyla sahildeki nöbetçileri vurmuş. Ona bir makineli tüfek

vermişler, iki saat içinde 500`e yakın düşmanı biçmiş. Bir ağacın altında 250`lik bir

mermi şeridini boşaltmış, ikinci bir ağacın altına gider, orada biraz dinlenir, mermi

şeridini makineliye sürer, beklemiş. Düşman ilk ateş ettiği yere mermi yağdırmaya

başlayınca, Halil da ikinci mevziden başlarmış makineli tüfekle düşmanı biçmeye…

O Halil Çavuş sonra hiç görmedim, belki de kardeşi Kadir gibi şehit oldu,

belki kurtuldu. Allah ondan razı olsun, “Daha sonra Gazze muharebelerinde

bulundum. Orada Avusturyalılar, Macarlar ve Almanlarla beraberdik. Savaş dört yıl

sürdü. Sonra tekrar Edirne cephesine, Cafer Tayyar Paşa’nın ordusuna katıldım. İşte

madalya beratım. İşte teskerem…”

2.1.1.14. Mektuplar

2.1.1.14.1. Üsteğmen Zahid`in Vasiyeti

Bütün şehit mektupları birbirine benziyor. Hepsi de şehadeti hissetmişler.

Zahidin eşine yazdığı şu mektup böyle başlamıştı:

“Bugünlerde her zamankinden daha önemli muharebelere gireceğiz. Bilirsin,

her muharebeye giren ölmez, fakat eğer ben ölürsem sakın gam yeme… beni ve seni

yaratan Allah, bizi nasıl dünyada birbirimize nasip etti ise, benden şehitlik rütbesini

esirgemediği takdirde elbette ruhlarımızı da birbirine kavuşturur. Vatan yolunda

şehit olursam, bana ne mutlu… ancak sana bir vasiyetim var: birincisi, benim için

katiyen ağlama, ikincisi, eşyamın listesi ilişikte, bunları sat, ele geçecek paradan

mihr-i muaccel ve mihr-i müeccelini al, üst tarafıyla bana bir mevlit okut. Eğer

bunlar sana borcumu ödemezse, hakkını helal et ve ilk gece aramızda geçen sözü

unutma. Bu vasiyetnamemi aldığınız zaman yüksek sesle ağlamanıza razı değilim.”6

6 Vakkasoğlu, 2008, s. 266.

Page 30: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

20

2.1.1.14.2. Mustafa Kemal’in Corinne Hanım`a Mektubu

“…Gerçekten de cehennem hayatı yaşıyoruz. Çok şükür, askerlerim pek cesur

ve düşmandan daha mukavemetlidir. Bundan başka hususi inançlar daha çok

kolaylaştırıyor. Filhakika onlara göre iki semavi netice mümkün. Ya gazi ya şehit

olmak! Bu sonuncusu nedir, bilir misiniz? dosdoğru cennete gitmek… orada Allah`ın

en güzel kadınları, hurileri onları karşılayacak ve ebediyen onların arzusuna tabi

olacaklar. Yüce saadet… görüyorsunuz ya madam, benim insanlarım şehit olmayı

ararken de budalaca davranmıyorlar. Peygamberimiz ne kadar bilgeymiş!

İnsanların gerçek arzularını ne kadar iyi biliyormuş! Bana gelince, çok yazık ki, bu

inanmış insanların, Allah vergisi nitelikleri bende yok, ama bu nitelikleri

desteklemeyi de hiç ihmal etmiyorum.

“Çok garip bulduğum bir şey var: erkeklere huriler ve başka güzel eğlenceler

vaat eden Hazreti Muhammed, kadınlar için hiçbir taahhüde girmiyor. Bu duruma

göre ölümden sonra erkekler, cennetteki kadınlara sahip olarak hoş vakit

geçirirlerken, kadınların dayanılmaz hale düşecekleri anlaşılıyor, öyle değil mi?

Gördüğünüz gibi madam, dağdağalı ve kanlı bir yaşama alıştıktan sonra da

insan, cennet ve cehennemden söz etmek ve hatta yüce Tanrı`yı bile eleştirmek için

zaman bulabiliyor. Madam, eğer Tanrı`mızı eleştirerek günaha girmemi önlemek

isterseniz, çarpışmalar dışında kalan zamanımı hangi meşgaleyle geçirebileceğim

konusunda lütfen bana yol gösteriniz.” 7

20 Temmuz 1915, Maydos

2.1.1.15. Mehmetçik

2.1.1.15.1. Mehmetçik İnsanlık Dersi Veriyor

Gelibolu Yarımadası, İngiliz ve Fransız zırhlıları tarafından hallaç pamuğu

gibi atılmaktadır. Taş toprak, ağaç yığınlarıyla birlikte, Mehmetçiklerin cansız

bedenleri de paramparça yerden göğe, gökten yere yağmaktadır. İşte bu kan

pazarında acımasız düşman bir zırhlısı olan Bouvet sür’atle suya gömülmektedir. Bir

düşman subayı anlatıyor: “Top başında bekliyordum, her an bir merminin başıma

düşmesi mümkündü. Birdenbire bir patlama oldu, mayına çarpmıştık, gemi

batıyordu, yüzmekten başka çare yoktu, fakat sağ bacağımdan yaralanmış olduğum

halde sahile yüzmeye çalıştım. Tam o esnada, tüfeğine süngüsünü takmış bir Türk

askerinin bana doğru koşarak geldiğini gördüm. Düşünerek birazdan göğsüme

saplanacak süngüden nasıl kurtulacağım, sonra kabul ettim ki, kurtulmayacağımı ve

gözümü yumdum akıbetimi beklemeye

7 Vakkasoğlu, 2008, s. 272.

Page 31: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

21

başladım. Hiç düşünmediğim bir şey oldu, asker yanıma geldi, cebinden

çıkardığı sargı, yaramı sardı. Sırtından kaputunu çıkarıp, titreyen vücuduma sardı.

Üzerime yağan mermi yağmuruna hiç aldırış etmeden koluma girip, yavaşça geri

doğru yürüdük. Türk siperleri geldik, çok iyi karşıladılar, bana sıcak bir çay ikram

ettiler, kısa bir zamanda kendime geldim.

2.1.1.15.2. Eşsiz Bir İnsanlık Abidesi: Mehmetçik

Fransız general Guro, genç bir subayken Çanakkale’de savaşmıştı. Bu savaşta

Mehmetçik hem cesaret ve kahramanlık, hem de insanlık öğrendi.…

Yıl 1930’dur, Fransızlar Çanakkale’de bıraktıkları ölüleri için Morte koyuna

bakan tepede, büyük bir abide yaptırmışlardır. General Guro, o yere gidip, “Türk

askerlerinin abidesini de ziyaret etmek” istediğini bildirir. Fransız abidesi benzeri bir

Mehmetçik anıtı o zamanlar henüz mevcut değil, sadece Mehmet Çavuş abidesi

vardır. Oraya varınca, şu hatırayı anlatır “Bir sabah Türklerle süngü harbine başladık.

Onlar mahir dövüşüyorlardı. Süngülü çarpışmamız akşama karar sürdü. Ortalık

kararınca Türklerle anlaşma yaptık. Bizim askerler sedyelerle harp sahasına çıktıkları

zaman ben de aralarına katıldım. Gözümün takıldığı bir güzel tablo karşısında

kendimi buldum, bir Türk askeri, beni büyük bir şaşkınlık içinde bıraktı. Türk askeri

kendi yaralarına yerden avuçla aldığı toprakları bastırıyor, kucağındaki yaralı asker

için ise gömleğini yatırıp onun yarasını sarmaya uğraşıyordu. Efendiler biliyor

musunuz?. Türk askerinin kucağındaki yaralı, bir Fransız askeri idi: bir Fransız

askeri!”. General sesiyle birlikte gücü de tükenmiş, yere çöküp tek elini yüzüne

kapatıp ağladı, ağladı, ağladı.

2.1.1.15.3. Mehmetçik Vicdanı

Bir İngiliz subayı anlatıyor:

“Bir gün Çanakkale’de kara savaşları devam ederken, karşılıklı ateşkes emri

verildi. İki taraf geri çekildi. Bizler yaralı askerlerimizi toplamak üzere siperlere

gittiğimiz askerlerimizin Türk askerler tarafından tedavi edildiğini gördük.

Tedavileri bitince, bize teslim ettiler”8

Avustralyalı bir subay da şunları anlattı:

8 Vakkasoğlu, 2008, s.184.

Page 32: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

22

“Çanakkale’de bulunduğumuz günlerden bir gün bizim dini bayramımızdı. O

gün eğlenmek istiyorduk. Ama harp halinde bulunduğumuz için imkansız

görüyorduk. Son çare olarak Türklere elçi gönderip, onlarından bu günlük ateş

açmamaları için söz aldık, ama hile olup olmayacağı kuşkusuz içindeydik. Bununla

beraber, biz eğlencemize devam ederken, bize Türk kumandanının hediyeleri

gönderdiği haberini alıp, elçiyi kabul ettim. Ayran dedikleri bir içecek göndermişti.

Türklerin bu hareketleri beni son derece duygulandırmıştı.”

2.1.1.15.4. Mehmetçik ve Ötekiler

Mehmetçiğin onlarla kıyaslamak üstünlüğü ve avantajı sadece imanı idi, bir

de ne için çarpıştığını bilmesi… Mehmetçik, vatan sevgisinin imandan olduğunu

söylüyordu. İngilizlerin topladığı askerler ise ne bu imana sahiptiler, ne de niçin

çarpıştıklarını biliyorlardı. Bunların bir kısmı nerede bulunduğunu dahi

bilmiyorlardı.

Hamilton hatıralarında şu sözle anlatmıştı:

Birkaç gün evvel, 51. ve 53. Sıhiye Tümenlerinin yarısının Hintli

Müslümanlardan kurulmuş olduklarını, bunların diğer Hintli ve Nepalli ya da

Senegallilere karşılık, Müslüman Türklerle karşı savaşmaktan kaçındıklarını

bildirmiştim. Yine Hamilton, hatıralarında şu bilgiyi verir:

“General Gox, emrindeki Hintli birlikleri cepheye sevk etmek üzere hazırlık

yapıyor. Ama Pencabi Müslümanlardan kurulu kıtaları W plajı sahasında

bırakacağını söyledi. General, cephede galip gelir de düşmanı püskürtürsek,

Müslüman birliklerini de beraber alacağını, aksi halde Müslümanların, Müslüman

Türklerle savaşmak istemedikleri kanaatinde olduğunu söyledi. Evet işte bu yüzden

Kitchener’e ve Fitz’e, Gurka Tuygayını tahsis etmekleri için ısrar etmiştim, yoksa

böyle karışık dinlerden birlikleri değil…”9

2.1.1.15.5. Mehmetçik Kalbi Böyledir

Gani gönüllü Mehmetçik, Çanakkale’nin her safhasında düşmanı bile hayran

etmeye devam eder. Bir keresinde esir düşman subaylarına taze ekmek verirler, aynı

sofrada kendileri bayat ekmek yemektedirler. Esir subaylar şüphelenirler, “Acaba

kendileri bayat ekmek yerken, niçin bize tazesini verdiler” diye aralarına konuşurlar,

“Olsa olsa ekmeğe zararlı bir şey ya da zehir katmışlardır!” çaresiz kalınca da

komutanlarına haber verirler. Lisan bilen subayımız durumu anlamak için sorar:”

9 Vakkasoğlu, 2008, s.168.

Page 33: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

23

niçin taze ekmekleri yemiyorsunuz da onlara veriyorsunuz” “Kumandanım, bu

herifler bayat ekmek yemeyi bilmiyorlar, ekmeği yerken yüzler gözleri karışıyorlar.

Biz ise zaten bayat ekmeğe alışkınız, askere gelmeden köyde de hep bayat yerdik.”

Düşman subayları bu açıklamaya inanmazlar. Bu sebeple taze ekmekten ilk parçayı

bizim subayımız yiyerek onlara güvence verir, ötekiler ancak ondan sonra taze

ekmeğe saldırırlar.

2.1.1.15.6. Mehmetçiğin Yüreği

Mehmetçik yüreğini anlatmazdı, açıklamazdı. O konuşmazdı, sadece yaşardı,

yaşadığını da Allah için yaşar, dolaysıyla da başkalarının bilmesine ihtiyaç

duymazdı. İşte o güzellik, sonradan Avustralya genel valisi olan üsteğmen

Cosey’den: “25 Nisan 1915 günü Conkbayırı’nda Türkler ve birleşik kuvvetler

arasında korkunç siper savaşları oluyor. Siperler arası 8 -10 metre mesafe var yok.

Süngü hücumundan sonra savaşa ara verildi. Askerler siperlerine çekildiler. İki siper

arasında açıkta bir yaralı, bir bacağı kopmak üzere olan İngiliz yüzbaşısı, “Beni

kurtarın” diye yalvarıyor ve ağlıyordu. Ancak hiçbir siperden kimse çıkıp yardım

edemiyor, çünkü en küçük bir kımıldanışta yüzlerce kurşun yağıyordu. Bu sırada akıl

alamaz bir olay oldu. Türk siperlerden beyaz bir iç çamaşırı sallandı, Türk askeri

silahsız olarak siperden fırladı. Bizimkiler kendisine nişan almış bekliyorlardı.

Asker, yaralı İngiliz subayını okşar gibi kucakladı. Bizim siperler doğru yürümeye

başladı, siperlerimizin önünde usulca yere bıraktı. Geldiği gibi kendi siperlerine

doğru yürüdü, teşekkür bile edemedik Dünyanın en yürekli ve kahraman askeri olan

Mehmetçiğe derin sevgi ve saygılar…

2.1.1.15.7. Mehmetçiğin Şefkati

Çanakkale savaşlarında Fransız genel komutanı olan General Guro anlatıyor:

Türklerin savaşı, biz Avrupalıların savaşı gibi değildir. Bizde cidden çoğunlukla

düşmana karşı yardım ve merhamet hissi yoktur. Halbuki Türkler, mecbur olmadıkça

merhametsizlik yapmıyorlar. “Bir gün, bir taarruzdan sonra cepheyi dolaşıyordum.

Yaralı bir Fransız subayını gördüm. Elini sıkmak istedim, fakat elini uzatmadı, ilerde

baygın bir halde yatan Türk subayını göstererek “Onun elini sıkınız, o olmasaydı,

ben şimdi hayatta değildim” dedi. Sebebini sordum, yaralı dedi ki, “İkimiz de ağır

Page 34: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

24

yaralı idik, o kendi yarasına aldırmadan sargı paketini çıkardı ve benim yarayı sardı.

Rica ederim, yalvarırım size, onu kurtarınız.” General çok meraklanıp, sorar. Aldığı

cevap, bir anne yüreğine yakışır şefkati gösteriyordu. Yaralı Fransız cebinden

çıkardığı bir yaşlı kadın fotoğrafı ona bakar bakar, öper yüzüne gözüne sürer.

Mehmetçik bu kadın onun annesi olduğunu tahmin etmiştir, demiştir ki kendi

kendine “Beni bekleyen ne annem ne de babam var… ben ölsem arkamda ağlayan

kimsem olmaz… ama bu arkadaşın onu bekleyen bir annesi var, bari o sağlığına ve

annesine kavuşsun. Ancak bu iki subay da, tedavi için taşınırlarken dünyalarını

değişirler…

2.1.1.15.8. Mehmetçik Sayesinde Mareşal Olan İngiliz

Çanakkale savaşları cephe gerisi yaşanan güzelliklerle doludur. Harika

olaylar yaşanmış, onlarından birini de emekli Korgeneral Adnan Orel yaşamıştır.

Adnan Orel bey, albay rütbesindedir ve askeri ataşe olarak Londra’da bulunmaktadır.

O sırada İngiltere genelkurmay başkanı değişir. Londra’da bulunan bütün yabancı

askeri ataşeler yeni genelkurmay başkanı Mareşal Festings şerefine müştereken bir

yemek düzenlerler, Mareşal konuşma için ayağa kalkar. Ancak konuşmanın hemen

başında ilk olarak Türk askeri ataşesini tanımak istediğini söyler. Adnan hemen bu

isteği yerine getirir ve ayağa kalkarak Mareşali selamlar. Bu seremoni, orda bulunan

bütün ataşeleri şaşırtır, bu ayrıcalığın sebebi nedir, diye merak ederler. Fakat merak

uzun sürmedi, Mareşal şu açıklama yapar, “Ben bu üniformanın sahibi olan ordunun

mensupları sayesinde, şu anda genelkurmay başkanı olarak karşınızdayım!”

Bu sözler üzerine dinleyenlerin merakları şaşkınlığa dönüşür, bu şaşkınlığın

sebebi de yine Mareşal’ın açıklamaları çözer. Bu açıklamaya göre Mareşal,

Çanakkale’ye çıkan İngiliz birliklerinde teğmen rütbesiyle görevlidir. İngilizler

cephe hatlarını hemen gerisinde bir sahra kilisesi yapmışlar ibadet için her Pazar

oraya giderler. Mareşal dindar bir zat olduğu için her Pazar o sahra kilisesine

gitmektedir. O pazarlardan birinde cephede bir sükunet vardır. Karşılıklı ateş

kesilmiş durumundadır. Mareşal ve birkaç silahsız asker, ellerinde İncilleri, kiliseye

gitmektedirler. Fakat yollarını şaşırır ve bir an ne olduğunu anlamadan Türk

siperlerine varırlar. Mehmetçikler onları esir alırlar. Mareşal Mehmetçiklerin

başındaki çavuşa, silahsız olduklarını ve kiliseye gitmekte olduklarını anlatmaya

Page 35: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

25

çalışır. İma ve işaretlerle serbest bırakılmalarını ister. Zeki çavuş ne istediğini anlar,

ama bu durumda karar vermeye yetkili değildir. Doğru karar verir, İngiliz esirler

takım komutanı olan teğmenine götürür. Takım komutanı lisan da bilmektedir. Önce

İngilizleri dinler, sonra emin olmak için “elinizdeki kutsal kitap üzerine yemin eder

misiniz” dedi. İngilizler hemen istenildiği şekilde yemin ederler. Bunun üzerine Türk

teğmen, İngilizlerin dönmelerini sağlar.

Mareşal, bu hatırasını naklettikten sonra, şu açıklamada bulunur: “İngiliz

askeri şeref kanununa göre, savaşta esir düşen, ülkeye döndüklerinde mahkemeye

verirler. Esir olmakta hatası görülenler, derhal ordudan atılırlar. Esir olmakta hatası

bulunmayanlar da emekliye ayrılırlar. İşte o gün kiliseye giderken yakalandığımda,

Türk teğmeni bana esir muamelesi yapsaydı, ben de memlekete döndüğümde en

azından emekli edilirdim. Dolayısıyla da bugün Mareşal üniformasıyla ve

genelkurmay başkanı sıfatıyla huzurunuzda bulunamazdım. İşte bu sebepten dolayı

dünya ordularının güzide temsilcisi subaylar huzurunda, bu asil ve mert ordunun

askeri ataşesini de selamlamaktan büyük bir şeref duymaktayım.”

2.1.1.16. Olaylar

2.1.1.16.1. Kıble Ne Tarafta?…

Çanakkale’nin en kanlı günlerinden birinde, zabit Muzaffer Bey, ağır

yaralandı. Artık nefes bile alamıyor, göğsünden akan kana parmağını batırarak şu

cümleyi yazdı: “Kıble ne tarafta?”. yanında bulunan arkadaşlar, ne demek istediğini

anlamışlardı. Bu kahraman asker Beytullah’a dönerek ruhunu teslim etmek istedi.

Onu hemen kıbleye doğru çevirdiler. Kahraman son nefes bile kulluk şuurunu canlı

tutuyor, diğer yanda da vatan müdafaasının kaygısı içinde bulunuyordu. Bu kaygıyla

yine son bir cümle daha yazdı, bu cümle Mehmetçiğe verdiği son emirdi: “Bölük,

intikamımı alsın!…”

2.1.1.16.2. Büyük Saldırıya Doğru

12 Mart 1915’e kadar düşmanın denizden saldırıları sık aralıklarla sürdü. İç

ve dış hatlarımızın çöktüğüne inandılar. Uçaklarla keşfettikleri mayın da temizlendi.

General Birdwood, 5 Mart savunma bakanına bir telgraf çeker, “Amiral aşırı

Page 36: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

26

iyimserdir, ordunun yardımı olmadan boğazı zorlayamayacaktır. Savaş donanması

boğazdan geçse bile taşıt gemileri onunla birlikte geçemez, çünkü zırhlıların tahrip

edemeyeceğine gizli Türk toplarının ateşi altında kalacaktır. Bu yüzden Gelibolu

yarımadasının güneyi orduca ele geçirilmelidir.” Bu uyarı fazla dikkate alınmadı,

İngiltere savunma bakanı, çok değer verdikleri 29 teğmen gönderme kararı verdi.

Ancak daha önce gönderme kararı verilen 18 bin kişilik tümen, yine geç kaldı, çünkü

18 Mart yenilgisinden çok sonra, ancak 2 Nisan’da Çanakkale’ye ulaştı.

Bu arada büyük saldırıdan iki gün önce, gururlu İngiliz kumandan Amiral

Carden, aniden hastalandı. 19 Şubat’ta çektiği telgraf “on dört güne kadar İstanbul’a

ulaşacağız” diyen Carden, adeta birden “çarpıldı”, bilinmez bir sebeple aklı

dengesini yitirdi. Amiralin yıllar süren meslek hayatı böylece Çanakkale önlerinde

sona eriyordu. “Amiral Carden, İngiliz zırhlısında gözleri dış aleme kapalı silindi,

gitti…”

2.1.1.16.3. Cephe’de Bayram Namazı

M. ihsan Gençcan, adını vermediği bir Çanakkale gazisinden naklen

anlatıyor: Ben Seddülbahir cephesinden savaş bitinceye kadar ayrılmadım. Miladi

1915 yılında Ramazan ayı, 13 Temmuz Salı günü başlamış, 11 Ağustos Çarşamba

günü de sona eriyordu. Cephe kumandanı Vehip Paşa beni çağırdı ve dedi ki: “Hafız,

Askerlerin bir talebi var. Yarın Ramazan bayramı sabahlayın hep beraber bayram

namazı kılmak istiyorum. Düşman için bulunmaz bir fırsattır. Dolayısıyla tekliflerini

kabul etmedim. Sen de münasip bir lisanla anlatırsın. Paşanın yanından ayrılmıştım

ki, bu arada gözü gönlü Hak adına bağlanmış bir zat karşıma çıkıp dedi ki, “sakın ola

bir şey söyleme, Allah ne derse o olur” 12 Ağustos sabah erkenden kalktım. Askerler

bayram namazı eda edecekti. Aynı göle dökülen sular gibi, Allah sevgisinde birleşen

yüzlerce asker ayakta idi. Gökyüzünde beyaz bulutlar göründü, bulutlar yere çöktü.

Herkes “Allahu Ekber” diyerek hepimizin içinde huzur çiçeklenmiş ve Allah bulutlar

arasında görünmez bir hale getirmişti. Bu ulu kişi, askerlerin karşısında baş kesti,

sonra o yanık sesiyle Fetih suresinin dokuzuncu ayetine kadar okudu. Ondan sonra

iki rekatbayram namazı eda edildi. Namaz bitiminde yüzlerce asker “La İlahe

İllallah, MuhammedürResulullahı” sürekli tekrarlıyordu. Daha sonraki günlerde

öğrendik ki, İngiliz sömürgesinin Müslüman askerleri, Müslüman Türk askerleri

Page 37: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

27

karşısında savaştıklarını öğrenince isyan etmişler ve derhal geriye alınıp cepheden

uzaklaştırılmışlar…

2.1.1.16.4. “Nusret Mayın Gemisi” Denen Harika

17 mart gecesiydi… Çanakkale’de görevli mayın kumandanı Binbaşı Nazmi

Bey, üç geceden beri uykusuzdu. Birden asker kapı çalıp, içeriye girer ve dedi ki

“Müstahkem mevki kumandanı, acele sizi görmek istiyor”. Akşamın bu geç vaktinde

çağırdığına göre, mutlaka önemli bir hizmet vardı, Binbaşı Nazmi Bey hemen

hazırlanıp çıkar. Miralay Cevdet Bey, karşısında Nazmi Bey’i görünce sevindi, “hoş

geldin kaptan” diyerek elini sıkıp, dedi ki “Oğlum sana çok mühim bir vazife

düşüyor. Hem mühim hem de tehlikeli, sağ dönmek ihtimalinden çok fazla”. Nazmi

bey şu cevap verdi, “Mademki askeriz, vatana olan borcumuzu hayatımız pahasına

olsa da seve seve öderiz, kumandanım”. Cevat bey duygulandı, o zaman vazifeni

anlatıyım. “Düşman kuvvetleri, Seddülbahir ve Kumkale aldıktan sonra çok

güçlenmişlerdi. Gelen habere göre, büyük bir saldırıya hazırlanıyor. Hem silahımız

yetersiz, hem de cephanemiz kıt… bu sebeple boğazın mayınlanması gerekiyor.

Cephemiz ne kadar kıtsa, mayınımız da o kadar derece yetersizdir. Rusların bir süre

önce Trabzon açıklarına döktükleri mayınlar toplamışlar, Çanakkale’de kullanması

için kumandanlığa yollamışlar”10

. Yirmi altı mayın kullanabilecek denen Cevat Bey,

Nazmi Bey Nusret mayın gemisinde gideceğini söyledi. Cevat Bey’i selamlayan

Binbaşı Nazmi Bey, artık bekleyen günün yaklaşmış olduğunu anlamıştı. Mayın

kumandanı Kasımpaşalı Binbaşı Nazmi Bey, soluğu Nusret’te aldı. Nusret’in

kaptanı, Tophaneli yüzbaşı Hakkı Bey idi. Hakkı Bey birkaç gün hastalandığı halde

yerine biri gitmesini istemedi. Görev çok zor, en küçük dikkatsizlik her şey biter. Hiç

kimse yüksek sesle konuşmayacaktı. Kaptan Hakkı, Nusret’i Akyarlar’a doğru

götürüyordu. Adım adım düşman zırhlılarına doğru varıyordu. Nazmi Bey son

kontrol ettikten sonra mayınlar dökmeye başlamıştı. Yirmi altı mayın indirildikten

sonra Nazmi Bey “Ehhh çocuklar, hepinize geçmiş olsun, artık geriye dönüyoruz.”

Birden 100 metre kadar önlerinde bir düşman projektörü yanıverdi. Müthiş aydınlık,

denizi tarayarak kendilerine doğru gelmeye başlamıştı. O sırada Türk

istihkamlarından bir başka ışık yanmıştı, Mehmetçiğin projektörü deniz üstünde

10

Vakkasoğlu, 2008, s.53.

Page 38: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

28

düşmanınkiyle karıştı, çarpıştı. Bu arada Nusret, düşman görüş açısından çıkıverdi.

Emin sulara doğru geldi.

Nusret’in bu son 26 mayını, 8 Mart sabahı döktüğü de iddia edilmektedir.

Ancak ister savaştan bir gün önce isterse 10 gün olsun, önemli olan bütün arama

taramaya rağmen bu mayınların bulunamamaktadır…

2.1.1.16.5. Cephe’de İç Yakan Nağmeler

Çanakkale’nın cephe gerisi, birçok insani özellik ve güzellikle dopdoludur.

Dedesi Çanakkale’de çarpışmış bir Anzak olan üniversiteli genç kız anlatıyor.

Dedesinden Çanakkale’yi çok dinlemiş, dedesinin unutamadığı, en çok etkilendiği

bir hatıralarından biri şudur. “Türk siperleriyle çok yakındık… o kadar yakın ki, ateş

kesildiği zaman alçak sesle konuşurduk, gece olunca rahat hareket etmeye başlardık.

Bir gece Türk siperlerinden bir ses yükselirdi. Öyle gür, içli, dokunaklı bir sesti,

dinlemeye doyamazdık. Yarım saat sürer genelde, bu sese hepimiz hayrandık. Ancak

ne söylerdi, bilemezdik, fakat derinden derine etkilenirdik. Gündüz savaştığımız

insanın gece söylediği müziği dilemek ve ondan etkilenip duygulanmak, ne ilginç bir

işti… ama gerçekti. Bir akşam konser saati gelmiş, ama alıştığımız ses yoktu, ikinci,

üçüncü, dördüncü akşam yine konser yoktu. Merak edip, öğrenmeye karar verdik.

Türkçe bilen bir arkadaş yazdırdığımız bir kağıdı taşa sarıp Türk siperler fırlattık,

kağıttaki iki gümle, “konserin niçin kesildiğini soruyor, ve selam yoluyorduk

Türklere…” bir süre sonra fırlattığımız taş, arka yüzü yazılmış kağıtla birlikte

siperlerimize atılmıştı. Tek cümle yazılmış, haberi getiren arkadaşımızın yüzünü

hüzün bürümüştü. Biz de cümleyi duyunca aynı hüzne gömülüverdik, cümle şudur:

“O arkadaşımızı, geçen hafta vurdunuz!” Bu yiğit kimdi? Söylediği neydi? Türkü

müydü? İlahi miydi? Kaside miydi? Kuran mıydı? Bilmiyoruz… Bildiğimiz onun

yüreğini ortaya koymasıydı… Hem de düşmanın içini bile yumuşatacak ve

insanlığını hatırlatacak kadar etkili oluşuydu…

2.1.1.16.6. Esir Değil Hatırlı Misafir

Osmanlı dostu Fransız edibi Pierre Loti, “Le Quetion Armenienne( Ermeni

Meselesi)” adlı eserinde, denizci teğmen Jean Marie Grammont’un hikayesini

Page 39: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

29

anlatır: “bir top mermisi cephaneliğimize isabet ederken, bir de mayın çarptık.

Bouvet, sancak tarafından yana yatarak, hızla batıyordu. Denize atlayıp kırk beş

dakika sahile vardık. Hava soğuktu, ayrıca korkudan perişandık. Bir süre sonra

sahilin az ilerisindeki tepelerin ve ağaçların arasından Türk askerleri göründü.

“İşimiz tamam” diye düşündüm. Askerler önce halimize baktılar, sonra ellerindeki

silahlar yanlarına bıraktılar, kaputlarını çıkardılar. Bize geldiler, işaretle

üzerimizdekileri çıkarmamızı istediler. Kaputlarını bize giydirdiler. Karargaha

gelmiş olacaktık, bir barakanın içine soktular. İçeride büyük bir soba yanıyordu,

etrafına dizildik, sonra çorba ve ekmek getirmişler. Şaşkınlığımız devam ediyordu,

genç bir subay geldi, adı Hasan Galip, “Geçmiş olsun” dedi. Genç teğmen “Burada

birkaç gün nemiz varsa, bir aile çemberi içindeymişçesine paylaşacağız… Sonra

gülerek ilave etti, “Kader bu gün esir durumunda düşürdü, savaş bu… Ben de yarın

ölebilirim, bir isteğiniz olursa, nöbetçi onbaşıya söyleyiniz” orda dört gün kaldık,

sonra Tekirdağ’a nakledildik. Esir değil, sanki hatırlı misafirler gibiydik. Türklerin

bu civanmertliğini unutmadım…”11

2.1.1.16.7. Haçlı Gururu Çanakkale’ye Yürüyor

Düşman donanması, bütün gücüyle Çanakkale boğazına girdi, tarih 18 Mart

1915, saat 10.30 idi. On sekiz büyük savaş gemisi ile sayısız destek gemisinden

ibaret ihtişamlı, azametli ve yenilmez görünen armada Çanakkale önlerine yürürken,

Churcill de İngiltere başbakanına şu müjdeyi veriyordu. “Başbakanım müttefik

donanmasının büyük ve tarihi görevi bu sabah başladı. Majestelerinin donanması

zafere gidiyor”. Ancak düşman hesaba katmadığı bir kesin gerçek vardır. o da

Mehmetçiklerin imanı, korkmayan çekinmeyen, çelikten duvara ve ateşten azaba

siper etmiş, bekliyordu. 11.30’da Çanakkale şehrinin iki yanındaki tabyalarımız,

QueenElisabeth tarafından bombalanmaya başlandı. On dört bin metreden, 38cm

çapındaki toplarla yapılan cehennemi ateşler hedeflerini alt üst ediyordu.

Topçularımız, başlangıçta ateşe karşılık verdiler. Ama ne yazık atışlar kısa düşmüştü,

Allaha tevekkül içinde beklemeye başladılar. Düşman gemileri ateş mesafesi içine

girmesini bekliyorlar. Bir İngiliz yüzbaşı, şu hatıra yazmış, “Ateş hızımız onları

şaşırtmış olmalıydı. Bir insan çevresine dakikada bin 500 kilo mermi yağması epey

11

Vakkasoğlu, 2008, s.195.

Page 40: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

30

sinir bozucu olmalı”. Ancak asıl sinirleri bozulan, İngiliz ve Fransız cephesi oldu.

Zaman ilerliyordu, saat 12’yi geçerken, Koramiral Robeck, Fransız savaş gemilerinin

ileriye çıkmasını emretti. Zaten Fransızlar Marmara’ya ilk girmenin şerefini

istiyorlar. Bu arada Fransız zırhlıları, topçularımızın atış mesafesi içine girmiş

bulunuyorlar. 45 dakika süren top atışları, “Agamemnon” zırhlısı isabet aldı, Amiral

Robeck Fransız gemilerini geri çekip İngilizleri ileri sürmek istedi. O sırada

“Bouvet” zırhlısı müthiş bir patlamayla sarılmış, kaptan da dahil üzere, 639 denizci

Çanakkale boğazına gömülüverdi. Topçumuz Bouvet’nin cephaneliğine mi vurdu,

yoksa mayına mı çarptı, sebep ne olursa olsun, önemli olan Mehmetçiğin aşkını

şevkini artırdı.

2.1.1.16.8. Onları Cenabı Haktan Ayırmak İçin Ne Yapmalı?

Mehmetçiğin inancından habersiz olanlar, komik teklifler ileri sürdüler.

Bunlarından biri de, İngiliz savaş muhabiri Ashmead Bartlett idi. Hamilton’a şu

teklif yapmıştı. “Türk askerleri perişan, parasız, pulsuz çulsuz… bunları az bir

parayla savaştan vazgeçirebiliriz”. Bu durumu Hamilton şöyle açıklıyor: “Kendi

kendine yepyeni buluşlar yaptığını sanıyordu. Hatta şahane bir teklif daha vardır:

“Türk askerlerine adam başına on Şilin bahşiş verileceği söylenir ve kendilerine

dokunulmayıp affedilecekleri ilan edilirse, her asker silahı ve sahra aletleri ile

birlikte gelip teslim olur… Böylece ateş hattında savaşacak kimse kalmaz!”. Tabi ki

sandıkları budur, ama Mehmetçiklerin inancında öyle bir şey yoktu, millet, toprak

din uğruna, canı verirlerdi. Öyleyse inancı, din için canı veren bir yiğit, parayla mı

kandırılacaktır?

2.1.1.16.9. Kaybolan İngiliz Taburu

Çanakkale savaşlarının en önemli ve en ilginç olaylarından bir olan kaybolan

İngiliz taburudur. Olayın sırlı, havası, hala insanları kendisiyle meşgul etmektedir.

Çanakkale savaşı içinden çıkılmaz bir hale geldikçe İngilizler taze kuvvet getirmeye

devam ediyorlardı. Son döneminde seçkin İngiliz askerlerini de Çanakkale’ye

sürmüşlerdi. 29 Temmuz yola çıkarılan kraliyet Norfolk alayı idi. Hamilton, 12

Ağustos günü öğleden sonra ileri hareket için görevlendirdi. Hedef 60. Tepe idi. 163.

Tümen, ancak 900 metre ilerlemişti, müthiş bir karşı ateşle durduruldu. Sağ taraftaki

Page 41: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

31

ise Norfolk alayının 4.Taburu ciddi bir karşı koyuş görmediğinden ilerlemeye devam

etti. “Bu hareket başarılı olursa, bir haftada İstanbul’u alıp, Türkiye’yi haritadan

sileriz” diyorlardı. Ancak o tepenin üzerinde, somun gibi, gri renkli bir bulut

duruyordu. Esen rüzgardan etkilenmeden şekillerini ve yerlerini koruyorlardı.

İngiltere kraliyet muhafız alayının 4.taburu, tepeye varıp, bulutun içine girdi.

Korkunç bir sessizlik oldu. Türk tarafı da ateşi kesmişti, bulut kümesi alacağı almış

yükünü tutmuş gibi yükseldi. Yukardaki bulutlar yerlerinde duruyorlardı, fakat

yerdeki bulut, havalanmaya başlayıp, yukardakiyle birleşip kuzeye doğru

uzaklaşmaya başladılar. Savaşın hemen ardından, 1918’de İngiltere bu kayıp birliği

Türkiye’den ister. Ancak, her şeyin ince ince kaydını tutan devletin bu konuda hiçbir

bilgisi yoktur. İngiliz taburu ne esir alınmış, ne de öldürülmüştür… Türk tarafından

çoktan unuttuğu bu olay, İngiltere’de unutulmuyor. 14 Kasım 1999’da BBC

televizyonunda All The King’s Men (Kralın Bütün Adamları) adlı bir filim,

Çanakkale’de kaybolan İngiliz birliğinin hikayesinden oluşuyor.

2.1.1.16.10. Alman Albay, Mehmetçiği Anlatıyor

Hans Kannengıesser, bir süre Çanakkale’de bulunmuş, bir alman subayıdır.

Mehmetçiği cephede ölüm kalım mücadelesi verirken tanımı, şöyle anlatıyor:

“Günlerce süren çatışmalar, bir gün, bir düşman ölüsü üzerinde bulunmuş küçük bir

defteri, bu defterin içinde bulunan bir hatıra anlatıyor, “Türklerin dayandığı,

saldırdığı, çekildiği ve en umulmaz bir anda “bittiler” denilirken, Allah Allah

nidalarıyla yeniden hücuma geçtiği bir gecenin ardından, Mehmetçik için şöyle

yazmıştı, “Türkler bizi bütün cephe boyunca geri püskürtecek kudretteler, tel

manialar aşıp, mevzilerimize kadar varmak azimleri, bizden en az üç misli fazla…

Kurşunlarımıza dipçikle cevap veriyorlar”. “Askerler, komutanların verdikleri

emirler konusunda zihinlerinde asla şüphe uyanmıyordu. komutan emri, Türk askeri

için, bir Allah emri kadar kutsaldı”. Moltke, bu gerçeği daha 1835 yılında fark etmiş

ve şunları yazmıştı: “Türk askeri, her güçlüğe itiraz etmesen tahammüle çalışır. Öyle

ki, ıstırap içinde, aldıkları yaralardan kıvranırken, yanlarına yaklaştığımda derhal

sesleri kesiyorlar, ve en fazla için için “Aman! Aman” diye inliyorlardı. Gıdaları çok

zayıftı, pirinç ve etli bir yemek gördüklerinde, cephede bayram ediyorlardı. Halbuki

Page 42: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

32

genellikle gıdaları birkaç zeytin ve bir somun ekmek oluyordu. Buna rağmen şikayet

ettiklerini hiç görmedim”.12

2.1.1.16.11. Avustralya’daki Çanakkale

İngilizler, Fransızlar ve Ruslar birlikte savaşa karar verdikleri zaman sadece

kendi askerlerini değil, aynı zamanda sömürge olarak kullandıkları ülkelerin

gençlerini de kan ve ateş deryasına atmışlardı. İngilizlerin asıl önemli gücünü,

Avustralya ve yeni Zelanda’dan toplanan ve adlarına kısaca “Anzak” denilen

askerler meydana getiriyordu. Avustralya’da 1914 yılının son aylarına sevk edilecek

askerleri, Silver City şehrinde bir muhteşem Çanakkale olmuş. Silver City’nin

Türkçesi “Gümüş Şehir” anlamına geliyor. Bu şehirde o zamanlar yaşayan “altın

adamlar” vardır. Bunlar Afganlı, Hintli Müslümanlardı. Müslüman mahallesinde

yaşayan bir de Osmanlı vardı, Molla Abdullah o mahallenin kasabıdır. Molla

Abdullah’ın kasaplık yaptığı günlerden bir gün, Silver City’ye bir Türk daha geldi.

Anadolu gencinin adı Kul Muhammed(bazı kaynaklara göre Gül Muhammed) idi.

Muhammed dondurmacılığı İstanbul’da öğrenmişti, bu mahallede Türk dondurması

satmaya başladı, kısa sürede bütün şehirde tanındı. Kul Mehmet, 22yaşında bir

gençti. Kasap Molla ise orta yaşlı bir insan, bu yaş farkına rağmen onları birbirine

bağlayan sağlam ve köklü manevi bağlar vardı. Onlar çok sevdikleri ülkelerinden

felaket haberleri gelmeye başlayınca, vatana dönme zamanıydı. Ama bir türlü

başaramadılar. Vatana giden yollar kapanmıştı. Ama cihada giden yollar açıktı. Bir

süre düşündüler, ve askerlik yetkililerine açıkladılar, “Madem böyle, biz de

kendimizi size karsı savaş halinde sayıyoruz”. Avustralyalılara şaka gibi geldi, uzun

uzun gülüştüler. İki arkadaş, cihat kararı çoktan vermişler, kul Mehmet askerliği

yapmıştı, sokaklardan topladıkları boş şişeler alıp, şehir dışına çıktılar. Hedefe

koydukları boş şişelerle Abdullah atış talimi yaptı. Kısa zamanda atıcı olmuştu. 1

Ocak 1915’ti, sabah namazını birlikte kıldıktan sonra, iki arkadaş sarılıp helalleştiler.

Yılbaşı tatiline rağmen dopdolu trenleri biri geliyor, diğeri gidiyor. BrokenHills

boğazına bin 200 kişilik bir tren geldi, tren boğazın içine girdiği zaman, makinist

şaşkına döndü, çünkü demiryolunun tam ortasında bir araba vardı. Arabanın

direğinde hiç görmediği bir bayrak, kırmızı renk, üzerinde beyaz ay yıldızlı bir

12

Vakkasoğlu, 2008, s.162.

Page 43: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

33

bayrak. Birdenbire trenin üzerine korkunç bir ateş yağmuru başladı. Bunun üzerine

olay yerine hemen polis ve jandarma kuvvetleri gönderildi. İki kişi olmalarına

rağmen, ateş o kadar kuvvetliydi ki, gelen polis ve jandarma bir bölük zannettiler.

Sekiz saat sonra Kul Mehmet şehit düştü. Ama Molla devam etti. Bir müddet sonra

BrokenHills tarafından silah sesi işitilmez oldu. Avustralyalı askerler korkarak

tepeye çıktılar. Birbirinden 11 metre uzaklıkta iki ceset buldular. Delik deşik olmuş

iki ceset, Mehmet’in vücudunda tam 20 mermi yarası buldular, Molla Abdullah

koynundan bir kağıt buldular, şunlar yazılıydı: “Bu yaptığımız Allah ve sultanımız

adına yapıyoruz. Cihadımız hak yolunadır. Ne yaptığımız bir biz, bir de Allah

biliyor.” Ancak Avustralyalılar korkusu henüz bitmedi, “Mutlaka daha başkaları da

var” uzun süren inceleme bittikten sonra, dağda başka hiç kimse bulamayınca, savaş

açanları iki kişi olduğuna kerhen inanabildiler.

2.1.1.16.12. Merhametsiz Düşman İçin Her Yol Mübah

Çanakkale’de Mehmetçik ısrar ettikçe, düşman vicdansızlaşır, hem denizden

hem de karadan, en öldürücü biçimde siperlerimize yağdırılır. Mehmetçik, bu ateş

yağmurundan korumak için, siperlerini düşmanına çok yaklaştırır. İşte bu yakınlık

sebebiyle, bir ara, ileri hücuma geçen İngiliz askerlerinin sırtına teneke levhalar

yapıştırılmıştır. Böylece tanınacak ve kendi askerlerini yanlışlıkla vurmamış

olacaklar. Çanakkale’de ateş ne kadar yoğun olduğunu anlamak için, havada çarpışan

kurşunlar hatırlamak kafidir. Ve siper baskınları, boğuşmaları, boğazlaşmaları… bu

tür kavgalarda bilek gücüne kalmaktadır. Mehmetçik keskin nişancı cephede

yerleştirerek, nokta atışıyla rütbelileri tek tek vurmuştur. Böylece düşman,

subaylarına er elbisesi giydirmiştir.

2.1.1.16.13. Londra’daki Mehmetçik Heykelleri

Vakkasoğlu’nun Londra’ya gittiğinde, birçok büyük caddelerde gezmişti.

Onlarından biri Oxford Street’te yürürken yol kenarında gözüne heykel ilişti.

Mehmetçiğin heykelidir. Şaşkın içinde olan yazar, heykel burada ne işi var diye

merak etti. Bunları düşünürken, Mehmetçik yalnız değil, yere yatırmış olduğu izci

şapkalı birini süngülüyor pozundaydı. Heykelin altında da şöyle bir yazı vardı,

“Türkler, Çanakkale’de babanı böyle öldürdüler.” Sonra yazar biriyle konuştu,

Page 44: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

34

Alman asıllı olduğunu, Türkleri de sevdiğini ekleyip, heykelin dikiş nedenlerini

anlattı. Aynı heykelin Cambridge Street’te de olduğunu söyledi. Dediği yere yazar

gitti, adam dedikleri doğru, gerçekten orada vardı. İngilizler bu heykelleri dikmekle

“hem suçlu hem de güçlü” duruma düşüyorlardı. Çünkü Çanakkale neresi, Londra

neresi? Babası veya dedesi, her kimse, Çanakkale’de ne işi vardı? Kim çağırmış

onları?

2.1.2. Bu Vatanı Terk edenler

İstanbul 1975 yılında, Güryay matbaasından çıkan Bazen Hazin, Bazen Rezil

Bu Vatanı Terk Edenler, 222 sahifeden oluşuyor. İnsanın en büyük düşmanı, benlik,

iktidar hırsıdır. Nefsini yenemeyen insan, kendini tehlikede içinde, ve zor durumda

bırakır. Şehzade Cem bu talihsiz durumda düşmüştü. Kardeşi Beyazıd-ı Veli`yi

tahtan indirip, yerine geçmek, ister. İstediği gerçekleştirmeyince, kendi memleketini

bırakıp, gurbete çıkmış. Hayatının sonuna kadar gurbette yaşamıştır. Aynı iktidar

hırsı ile nefsini yenemeyen Mithat Paşa, Sadr-ı azamlık makamı(bugünkü

başbakanlık) yetmemiş gibi, saltanat sürmek ister. Şöyle der, “Bunca zamandır Al-i

Osman hükümran oldu. Biraz da al-i Mithat saltanat sürsün”13

. Sultan Abdülaziz`in

öldürülmesine da adı karışmış. İkinci Abdülhamid Han zamanında, 1881`da bir

gecede muhakeme için İstanbul`a götürüleceği bildirilir. Evinin arka kapsından

kaçıp, Fransız konsolosluğuna sığınır. O zamanlar Bir yabancı devlet kapısına ilk

sığınan O`dur. Sonra da sürgün edilmişti. Sürgün yeri Taif olmuş. Mayıs 1884

yılında çıkan bir kargaşalıkta, Mithat Paşa öldürülmüştür.

Osmanlı İmparatorluğu`nun en zor ve çetin günlerinde, 33 yıl boyunca

hükümran olan Sultan Abdülhamid Han da gurbetten nasibi almıştır. Ama o biraz

faklı sürgündür onunki. vatan toprakları üzerinde nefy edilmiştir. Tahtan ve

hilafetten indirilerek, zorla sürgüne gönderilmiştir.

Kitaptaki diğer terk edenlerden, bazı hain olanlar “Bu Vatana Kasteden Yerli

Hainlerden: Dr. Hikmet Kıvılcımlı, İstiklal Marşımızın ve Bayrağımızın

değiştirilmesini İsteyen İki Hain: Sabiha ve Zekeriya Sertel, Yalanlarla Şişirilen Bir

13

Vehbi Vakkasoğlu,Bu Vatanı Terkedenler, Yeni Asya Yayınları, 1975, s.32.

Page 45: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

35

Büyük Vatan Haini: Nazım Hikmet” bazılar da vatan kurtarmak amacıyla, sevdikleri

bu toprak bırakmak zorunda kalanlardır.

“Vatan ve Hürriyet Şairi: Namık Kemal, Haluk Fikret, Posta Memurluğundan

Sadrazamlığa Sıçrayan Adam Talat Paşa, Vatanı Kurtarmak İçin Vatanı Terkenden

Başkumandanı Enver Paşa, Etrafının Kurbanı Talihsiz Padişah Sultan 6. Mehmed

Vahideddin, Son Halife Abdülmecid Efendi, Yanlış Anlaşılan Vatanperver: Prens

Sabahaddin Bey, İlk Türk Komünisti Mustafa Suphi Yanlış Tanıtılan Bir Kahraman:

Çerkez Ethem, Siyaset Hayatta Muvaffak Olamamış Edebi Zirve Refik Halid Karay,

Şöhretin Şaşırttığı Hayatı Zikzaklarla Dolu, Gösteriş Meraklısı Adam Filozof Riza

Tevfik, Dünya Çapında Büyük Alim Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, Bu Vatanın

Bağrı Yanık Şairi: Mehmet Akif, Rıza Nur, Büyük Diye Tanıtılan: Sabahattin Ali,

Yıllarca Komünist “Bizim Radyodan Komünizmin Meddahlığını Yapan Adam: Zeki

Baştımar (Yakup Demir), Faziletli ve Büyük Alim: Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil,”.

2.1.3. Osmanlıdan Cumhuriyete Son Bozgun kitabı

Vehbi Vakkasoğlu Türkiye Tarihinin Mütarekeden Sivas Kongresine kadar

dönemini, birçok kaynağa dayanarak anlatmış. Eser bir belgesel. Vakkasoğlu birçok

kaynağı tarayarak farklı mülahazalara açık bir dönemi başarıyla anlatmış.

“Osmanlıdan Cumhuriyete Son Bozgun” isimli kitap on iki bölümden

oluşturulmuş.

1918 sadece muhteşem bir devletin tarih sahnesinden çekilişi olmamış, aynı

zamanda asırlardan beri süren hilal ve haç çarpışmasının da acı sonu olmuştur. Başta

Rusya ve İngiltere olmak üzere bütün büyük devletlerin iştahını çeken cazip

hazineler ilk defa bu tarihte hiçbir maddi engel kalmamak üzere sonuna kadar

açılıyordu. Hasta Adam’ın artık komaya girdiği ve soyulmaya hazır bulunduğu

ittifakla kabul ediliyordu. Ancak kimin eli hangi cebe uzanacaktı, çekişmenin konusu

bu idi. Osmanlının iliğini sömürmede en hızlı ve en hırslı devlet şüphesiz İngiltere

olmuştur. Mondros Mütarekesini Fransa, İtalya ve Amerika’dan habersiz imzaladığı

ortaya çıkmıştır.

Page 46: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

36

Birinci Dünya Savaşının en mühim hedeflerinden biri ve belki de birincisi

Müslüman Türk’ü sahneden silmekti. Ve işte nihayet dokuz cephede en müthiş

imkansızlıklar içinde aslanlar gibi çarpışan Mehmetçiğin silahı elinden alınıyordu.

Vatanın ay yıldızlar süslü mavi göğünü bir yığın leş kargasının kara kanatları ve

vahşi viyaklamaları almıştı. İki yüz yıl önce bu çöküşün işaretleri kendini belli

etmişti, yaşlı devletin bünyesine taze kan vermek gereği daha birkaç asırdan beri

konuşuluyordu. Ama bu nasıl yapılacaktı? Kurtuluş reçetesinin muhtevası hangi

ölçülere göre tesbit edilecekti? Osmanlıya yön verenler bu ölçüleri tesbitte akıl ve

iman istikametinde pek az olmuşlar, umumiyetle dış tesirlere kapılmışlardı. Batıyı

bütünüyle taklit etmek gibi yanlış bir metod, batı hayranlığını doğurmuş, aşağılık

duygusu vermişti, aydınlara, yazarlara.

Batı bu arada boş durmuyor, Müslüman Türke şahsiyet ve karakter

kazandıran ne varsa birer birer elinde almayı uygulamaya çalışıyordu. İngiliz

sömürgeler bakanı Gladistone, “Bu Kur’an Müslümanların elinde bulundukça biz

onlara hakim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, ya Kur’an’ı ortadan kaldırmalı ya da

Müslümanları ondan soğutmalıyız” demişti.

Osmanlıyı çökertmenin en iyi yolu ona can ve ruh veren hayati unsurları

manevi rabıtaları kırmaktan geçerdi. Osmanlı tarafından asılan patrik Gregorios’un

bir mektubundaki tesbitleri Türkleri mahvetmenin nedenlerini anlatır: “Onları

yenmenin tek yolu maneviyatlarını sarsmaktır. Türklerde evvela itaat duygusunu

kırmak ve manevi rabıtalarını kesretmek, dini metanetlerini zaafa uğratmak icap

eder. Bunun da en kısa yolu, ananat-ı milliye ve maneviyelerine uymayan harici

fikirler ve hareketlere onları alıştırmaktır.”

Cevdet Paşa’nın tarihinde kaydettiği Sebestiyani’nin Napolyon’a sunduğu

gizli bir layihada, Osmanlının can çekiştiğini doğrular ama onları ele geçirmenin

zorluğunu anlatır. İgnatyef Rus elçiliği yapmıştır Osmanlı’da. O da Sebestiyani’nin

kanaatlerini paylaşır. İgnatyef Türkler’in İslam ittihadını başarmasına da engel olmak

gerektiğini söyler.

Avusturya Başbakanı Prens Matternich de dost ikazlarda bulunur Osmanlıya:

“Osmanlı Devleti günden güne zayıflamaktadır, saklamaya itirazım yoktur ki çöküş

Page 47: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

37

sebeplerinin başında Avrupalılaşma zihniyeti gelir. Hükümetinizi varlığınızın temeli

olan dini kanunlarınıza saygı ve uygunluk esası üzerine kurunuz Avrupa

medeniyetinin sizin kanun ve nizamlarınıza uymayan kanunlarını almayınız. Batı

kanunlarının temelinde Hristiyanlık vardır. Siz Türk kalınız, lakin Türk kalabilmek

için de Şeriata sıkı sarılınız. Asıl kanunları Şark’ın adet ve adabına tamamiyle zıt

olan Avrupalı hükümetleri taklid, Müslüman ülkelerde zararlar meydana getirmekten

başka hiçbir netice veremeyecektir.”

Türk dostu Pierre Loti de aynı şekilde kendi kültür ve medeniyetimize

kalmaya çağırır bizi. Loti, batının huzursuz insanlarının maddi manevi akınlarıyla

Osmanlıyı bozacaklarını, onları da kendileri gibi huzursuz edeceklerini, bu şekilde de

barış, huzur ve iman dolu bu topraklara da yazık olacağından endişe duyar.

Said Halim Paşa, Gustave Le Bon ile sohbet esnasında, yazar ona şöyle

söyler. “Bana iki yıl Osmanlı Şeyhülislamlığını verin, imparatorluğunuzu ayağı

kaldırayım.”

Mehmet Akif bunu duyunca ağlamıştır. İmparatorluğun yıkılmasının ötesinde

bir bağımsız Türk devletini imkan dışı hale getirmek de o dönemin meşum bir takım

batılılarının gayesidir. Türk milleti yine de büyük bir millettir ve ayaktadır. Fuat Paşa

söyler: “Hakikaten de en kuvvetli devlet bizim devlettir. Zira siz dışarıdan biz

içeriden yıkmaya çalışıyoruz yine de bunca zamandır yıkılmıyor.”

Namık Kemal de başka bir cümle kurar: “Devlet-i ebed müddet sekerat-ı

mevt halindedir. Altı asır şan ü şerefle payidar olmuş bir devlet-i muazzamanın can

çekişmesi elbette ki yarım asır sürer.”

Tanpınar’ın isabetli teşhisine göre 1774’le 1826 yılları arası Osmanlının en

büyük geçiş devrelerinden biridir. Bu devrede cemiyet havası bütün müesseseleriyle

çözülüp dağılma havasına girer.

30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi çok ağır şartlar taşımakta,

adeta asırlık bir çınarı budaya budaya kuru ve cansız bir kütük haline getirmektedir.

Mondros imzalandığı sırada sadrazam bulunan Müşir Ahmet İzzet Paşa’nın ifadesine

göre, “Eğer dokuz cephede vatanın henüz işgal edilmemiş mıntıkalarına doğru

Page 48: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

38

ilerlemekte olan düşmanları resmi vesikayla durdurmaya mavaffak olamamış olsa

idik, elde müdafaa edilecek vatan parçası kalmayacaktı.”

2.1.3.1. Yahya Kemal o günleri anlatır.

1918

Ölenler öldü kalanlarla muztarip kaldık

Vatanda hor görülen bir cemaatiz artık

Ölenler en sonu kurtuldular bu dağdağadan

Ve göz kapaklarının arkasında eski vatan

Bizim diyar olarak kaldı ta kıyamete dek

Kalanlar ortada genç, ihtiyar, kadın, erkek

Harap olup yaşıyor taliin azabıyla

Vatanda korkulu rüya içindeyiz gerçek

Fakat bu çok süremez, mutlaka şafak sökecek

Ateş ve kanla siler bir gün ordumuz lekeyi

Bu insanoğluna bir şeyin olan mütarekeyi

Bu halk kavuşur annemiz o güzel vatana

Çocuklarıyla nasıl sarmaşırsa yaslı ana

O sarmaşıyla yaşar hür ve bahtiyar ancak Bu gamlı günleri hiçbir zaman

unutmayarak.

Mondros Mütarekesi imzalanmasaydı düşman orduları bütün Anadolu’yu

çiğneyerek İstanbul’a dayanacaktı. Bütün Suriye’nin kaybı bir aydan az bir zamana

sığdırılmıştı.

Page 49: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

39

Cevat Rifat Atilhan anlatır: “19 Eylül 1918 sabahı, büyük ve kahraman bir

ordunun birdenbire çöküş tarihidir. Öyle bir çöküş ki tarihimizde benzeri yoktur.

Dört uzun yıl her türlü zorluğa göğüs geren ve of demeden bütün meşakkatlere vatan

ve Allah aşkı için mukavemet eden bir ordu muhtelif hıyanetlerin neticesi olarak

seller gibi gerilere doğru akmaya başladı.”

Feci bir mağlubiyetti bu. Dünya siyonizmi, farmasonluğu, yerli hainler ve

ittihad Terakki’nin kötü idaresi milleti felaketlere sürükledi.

30 Ekim 1918 tarihinde Limni adasının Mondros limanında Osmanlı

devletinin ölüm ilanına benzeyen mütareke imzalanmıştı. Bahriye Nazırı Rauf Orbay

Bey’in başkanlığındaki heyet gözyaşları içerisinde ateşkes antlaşmasını imzalamıştı.

Artık son müstakil Türk devleti komaya girmiş, vatan ufuklarını yılgınlık, bezginlik

ve ümitsizliğin kara bulutları kaplamıştı. Onulmaz acılarla sarsılan Müslüman Türk

kalpleri, karmakarışık duygularla çarpmaktaydı.

Osmanlı’nın çöküşü dış düşmanları olduğu gibi içimizdekileri de harekete

geçirmiş, akla hayale gelmez hıyanetlere cinayetlere sevk etmişti. Ermeni ve Rum

azınlıkların vicdanı ve vefayı bir tarafa atan taşkınlıkları, Müslüman Türk’ü

kalbinden yaralıyordu. Son vatan parçasının düşmanlar tarafından işgali sebebiyle

kan ağlayan milletimiz, eşi bulunmaz bir müsamaha ve merhamet gösterdiği içindeki

azınlıkların taşkınlıklarıyla bilhassa yaralanmıştır.

13 Kasım 1918’de İstanbul limanında demirleyen 55 yarçadan müteşekkil

düşman donanması, mağlubiyetin acılığını bütün zehiriyle tattırırken, karaya çıkan

haçlı askerlerince kritik noktaların işgal edilmesi de mustarip gönüllerde onulmaz

yaralar açmıştı. Her gün yeni bir işgal hareketiyle gölgelenen ümitler, vatansever

millete gülmeyi unutturmuştu.

O gün bütün harp yılları süresince kapalı kalmış bulunan itilaf devletleri

elçilikleri taşkın törenlerle açılıyor, kraldan fazla kral taraftarı olan tatlı su Frenkleri

ile Karşıyakalı vatandaşların taşkınlıklarını dünkü düşmanlarımız zorlukla

yatıştırmak zorunda kalıyorlardı. İstanbul taş kesilmişti, basınımızın dili tutulmuştu.

Ermeni ve Rum aznlığın sokaklarda gösterdiği taşkınlık ve şımarıklığın bir örneğini

Page 50: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

40

de mescliste mebuslar sergiliyordu. Sadrazam Tevfik Paşa ilk kabinesini kurduktan

sonra meclise sunduğu beyannamesinde diyordu ki: “Evvelbeevvel devlet ve millet-i

Osmaniyenin şeref ve haysiyetiyle telifi kabil bir sulh yapmak için olanca

gayretimizle çalışacağız.”

Divaniye Mebusu Fuat Bey haykırıyordu: “Başşehrimiz İstanbul ve Beyoğlu

yakalarına silahlı düşman askerleri çıkarılıyor. Bakırköy işgal altındadır, İskenderun

işgal edilmiştir, Musul işgal ediliyor. Efendiler bu bir işgal değil bir istiladır, daha

doğrusu korkunç bir ilhaktır.”

“Bir gün elbette sesimiz bütün kuvvetiyle yükselecek ve hak ergeç yerini

bulacaktır. Türk evlerine düşman askerleri sokuluyor, kadınlarımızın harimine bile

ehemmiyet verilmiyor.”

Mecliste farklı simalar çok değişik nutuklar irad ettiler. Muş Mebusu İlyas

Sami Efendi der: “Seferberliğin ilk yıllarında eski hükümet doğu illerinde en

mükemmel silahları Ermenilere, en köhne silahları Türklere vermiştir. Bu itimadı

daima kötüye kullanan Ermeni vatandaşlarımızın içinde türeyen çetelerin ve bunlara

kumanda eden Ermeni mebusların harbin başlangıcında irtikap etmedikleri hıyanet

ve cinayet kalmamıştır. Van vilayetimizin Rus orduları tarafından hücuma uğradığı

kara bir günümüzde şehrin iç cephesi de bu çeteler tarafından kuşatılmış ve İslam

nüfuzunun yüzde ellisi bu alçaklar tarafından mahvedilmişti. Ortada Türkler

tarafından yapılmış bir katliam yoktur, doğrudan doğruya nefis müdafaası ve

karşılıklı mukatele vardır. Artık bu gerçeğin aydınlanması ve bütün dünyanın gözleri

önüne koyulması zamanı gelmiştir.”

Bu konuşmaların ardından 21 Aralık 1918’de meclis feshedildi.

2.1.3.2. Particilik

Meclisin feshedilmesinden sonra İttihad ve Terakki Partisinin hükümetten

düşmesi üzerine, muhalifler harekete geçmiş manasız parti çekişmeleri artmıştır.

Hürriyet ve İtilaf partisinin ölçüsüz muhalefeti bir parti mücadelesinin sınırlarını

aşmış birbirlerini tasfiye hareketine dönüşmüştür. İttihat Terakkiye yapılanlar parti

mücadele kıyımlar, sürgünler ve idamlarla haddi çoktan aşmıştır.

Page 51: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

41

Mütarake devri büyük bir ahlaki buhrana da neden olmuştur. Sefalet ve

sefahete rağmen yoksul halk dinini ve ahlakını korumuştur. Düşmanlarla

vatandaşlarımızın samimi rabıtaları onları ruhen rencide etmiştir. Mütarekenin neden

olduğu bu ruhi sefalet ve sefahetten dolayıdır. Hakka tapmayan millet her türlü

istiklalini kaybetmekle yüz yüzedir. Frenkmeşrep aydınların düşmanlarla balolar

tertip etmeleri ve değerlerinden insilah etmeleri yürek burkucudur.

Rusya’dan kaçan Beyaz Rusların açtıkları batakhaneler İstanbul halkını rezil

ve hudutsuz bir ahlaksızlığın içine atmıştır. Sarayında muzdarip adam Sultan

Vahdettin, diğer yanda Müslüman ve yoksul İstanbul halkı. İstanbul’da sel gibi akan

içki ahlakı bozmuş bu arada Yeşilay Kurulmuştur.

Yakup Kadri bozulmayı canlı gözlemlerle anlatır. Onun Sodom ve Gomore’si

de Mütareke döneminin İstanbul’undaki ahlaki çözülmesini anlatır. “Hayatımda halk

denilen insan kitlesinin bu kadar ahmaklaştığını bu kadar bayağılaştığını hiç

görmemiştim.”

Akif de, “Bu cennet yurdun hazanını gördüm/Ve viranelerin yascısı

baykuşlara döndüm” der.

2.1.3.3. Ġstilacı kumandanlar

27 Kasım 1918’de İngiliz Generali Milne’nin galip devletlerin başkumandanı

olarak İstanbul’a girişini, sonra da 9 Şubat 1919’da Fransız generali Franşe

D’esperey’in sahte vekar tafralı, general kılığı içinde acemi bir aktör olarak payitahta

gelişleri rencide edici olaylara neden olur. Rum ve Ermeniler bir panayırda

gibiydiler. Müslüman Türkleri can evinden vuran bu şenliklerdi. Azınlıkların

şımarıklıkları nankörlükleri iğrençti. Süleyman Nazif, Hadisat Gazetesinde Kara Bir

Gün yazısı ile Müslüman Türk’e ümit veriyordu. “Bu hal mütehavvildir, Arapların

güzel bir atasözü vardır. Sen sabret nasıl olsa zaman sabretmez.”

Süleyman Nazif yazı masasının başından alınıp Bekirağa Bölüğüne getirildi.

Nazif Bey önce kendini sorguya çeken askeri hakime ders verdi. Sonra Ermeni

tercümana itiraz etti. “Bu adam Osmanlı tebaasıdır, hükümetten yani müşterek

hükümetimizden müsaade almadan tercümanlık yapamaz, başında kim olursa olsun

Page 52: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

42

hiçbir Osmanlı hükümeti de böyle bir alçaklığa izin veremez. Çünkü aynı seviyeye

düşmüş olur. Ben söyleyeceklerimi evvela Türkçe söyler, sonra kendim Fransızca’ya

çeviririm. O da sizlerin anlaması için. Beni asla ilhak edemeyeceğiniz bir Türk

toprağında muhakeme ediyorsunuz.”

Hugo selaseti içindeki Fransızcasıyla karşısındakileri perişan etmişti. Racine

ve Corneile’den kahramanlık ve sadakat ve fazilet mısraları okudu. Fransız Generalin

önüne çıkardılar, o mağrur boş adam onun yüzüne bile bakamadı. Süleyman Bey

merhum asilane savundu ama Malta’ya sürüldü.

Süleyman Nazif’in kurşuna dizilmekten kurtuluşu bir sürprizdi. Fransız

generali yanında irtibat subayı olan Yüzbaşı Hayri Bey’in ikna edici izahları bu

yazının yerli azınlıkların tahrikçi taşkınlıklarına karşı ve uğranılan müthiş bir

mağlubiyetin dayanılmaz acısı ile yazılmış olduğunu söylemelerinin tesiri olduğu

gibi, Türklerle evli Fransız kadınların Fransız mareşaline koşmaları da tesirli

olmuştur. Türklerle evlenip İstanbul’a yerleşmiş ve yetiştirdikleri Türk yavrularına

süt vermiş bu kadınlar, siyah çarşaflara bürünerek sokaklara fırlamışlar, büyük bir

telaş ve heyecan içinde Fransız mareşalinin karargah yaptığı Kuruçeşme’deki Enver

Paşa yalısına koşmuşlardı.

Kolay değildi bu Müslüman Türk düşmanı adamın kalbini yumuşatmak. O

kadar düşmandı ki Osmanlıya karşı yılların biriktirdiği bir kinle, kendisini

selamlamak için marş çalan Osmanlı muzıkasına, sus diyerek kırbacıyla hakaret

etmişti. Atının ayakları altına serilen Türk bayrağını çiğnerken, şerefli bir askere

yakışmayacak bir davranışta bulunduğunu düşünecek kafa yapısında da değildi.

Türkleşmiş ve Müslümanlaşmış bu hisli kadın, yürekleri katı generali zayıf

bir tarafından yakalamıştı. Şöyle diyordu göz yaşları içinde: “Vatan ve hürriyet

fikrinin anası olan Fransa’nın bu asil ve insani mefkureyi en iyi anlayan ve

mükemmel dile getiren gümrah bir ruhu boğmak asla şanından olamaz. Edebiyata

şeref veren bir kalemin hür Fransa’nın elinde kalmamasını rica ederiz.” Çarşaflı

Fransız kadının Türk ve Müslaman’a inanmış hisli kadının heyecanlı çırpınışları ne

kadar asildi. Nekadar büyük bir hatıraydı.

Page 53: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

43

2.1.3.4. Kazım Karabekir PaĢa

Paşa İstanbul’a geldiğinde ümitsizliğe düşmez, hele bir köye çekilerek ağa

olmak fikrine hiç iltifat etmez. Vatanın içine düştüğü feci durumdan kurtarılması için

başvurulması gerekli çareler üzerinde düşünür. Harbiye Nazırı Abdullah Paşa’yı

ziyaret ederek onunla iki konu üzerinde düşünür. Bunlar şark vilayetlerindeki

Müslüman Türklere karşı girişilecek imha hareketleri ile ilgili uyarılar ve bazı

çalışmalardı. Paşa Ermenilerin yakıp yıktıkları Müslüman köy ve kasabalarında

yaptıkları katliamların fotoğraflarını çekip İstanbul’a göndermiştir. Parti kavgaları

devam eder, gazeteler görevini yapmaz.

Paşa planını çoktan yapmıştır, ona göre vatanın kurtuluşu Anadolu’da

gerçekleşecektir. Şarkta doğacaktır kurtuluş güneşi. Sultan Vahidettin ile görüşür.

“Sizi şayan-ı itimad muhtelif yerlerden sordum. Tek mert ve şayan-ı itimad bir

kumandanım olduğunuzu anladım. Mevcudiyetinle iftihar ederim, Cenab-ı Hak

millete bağışlasın. Sizin gibi genç, mert ve şayan-ı itimad kumandanlara malik olan

bir millet elbette zeval bulmaz.”

Kazım Karabekir, 24 şubat 1919’da Erzurum’daki 15. kolordu

kumandanlığına tayin edilir. Ocak ve Şubat aylarında Vilayat-ı Şarkiye Müdafa-i

Hukuk Cemiyeti kurulur. İttihad Terakki ve Hürriyet İtilaf kavgaları şuursuzca

devam eder. Hürriyet İtilaf Rum, Bulgar, Ermeni ve Arnavut gurupların ihtilaflarını

barındırır, hala ittihadçılardan intikam peşindedir. Milli Mücadeleye de karşı olmakta

muzır gruplarla bir olmuştur. Bunlardan başka Kuvva-i Milliyeci gruplar da vardır.

İstanbul’daki dağınıklık karşısında Kazım Karabekir, “Anadolu’ya ordu başına,

başka çare yoktur” diyerek hareket eder. Fevzi Paşa ile görüşür onun tereddütlerine

rağmen Anadoluya geçecektir. Padişahla görüşür, tavsiyelerini ve duasını alır, ona

ümit verir. Mustafa Kemal ile görüşür. “Paşam ben yarın Erzurum’a hareket

ediyorum. İstanbul’da ne vaziyette kalırsanız kalınız bir şey yapmak mümkün

değildir, burada itilafın arzularını tatbikten başa bir şey yapamayız. Hemen

Anadolu’ya ordunun başına geliniz, milletin kurtuluş anahtarı Şark’tır. Orada herşey

mümkündür, ordu da kuvvetlidir, halk da beraber gider. Milli istiklalimizi kurtarmak

için mücadeleye girişmektir. Hedef, şark teşekküllerini Erzurum’da birleştirerek her

hangi bir harekete karşı milli bir taarruz hazırlamayı düşünüyorum. Sizden ricam da

Page 54: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

44

bir an evvel doğuya gelmenizdir. Mustafa Kemal, “iyi olayım, gelmeye çalışırım”

vaadini verir. Mustafa Kemal ve İsmet paşa ise İstanbul’da kurulacak bir hükümette

yer almak ve o şekilde mücadele etmek isterler. Karabekir Paşa ise böyle bir

hareketin gelip çatmış milli hareketi akamete uğratacağı kanaatindedir.

Paşa, Zonguldak, Sinop, Samsun’a uğrar, milli hareketi güçlendirmek için

ümit dağıtır. 3 Mayıs 1919’da sevgili Erzurum’a ulaşır. Gelişi halkı da askeri de

sevindirir. Bir yıl önce Erzurum’u kurtarmıştır onlarla. Müdafa-i Hukuk

cemiyetlerini güçlendirir, Kürtlük konusundaki çalışmalar üzerine, cihan harbine

katılmış aşiretlerin alay kumandanlarını çağırır, bunlara ırkçılık zihniyetinin nasıl

kötü neticeler vereceğini, el birliğiyle vatan için çalışılmazsa iki dünyada da lanet

kazanacaklarını anlatır. Onlar söz verir yemin ederler. Dördüncü aşiret Alay

Kumandanı Haydar Bey bu izahlardan sonra ayrılık fikrinin kalmadığını söyler ve bu

zat bir yıl sonra Ermeni harekatında şahid olur.

Mütareke senesinde bir Cuma selamlığından sonra Sultan Vahidettin beni

huzuruna kabul etti. “Paşa dedi durumu görüyorsunuz. Bu işler ancak Anadolu’da

teşkilatlanılarak kurtarılabilir. Bana Anadolu’da teşkilat kuracak memleketi şu

karanlık durumdan kurtarabilecek paşaların bir listesini yapıp getirin.”

Sonra yine görüştük.

Padişah elindeki kağıdı atar gibi masanın üzerine bıraktı, ayağa kalkıp

pencereye döndü, limanda demirli itilaf devletleri İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan

gemilerini göstererek

“Paşa Paşa bu gemileri görmek kanıma dokunuyor, bu memleket kurtulsun da

isterse cumhuriyet olsun, kendine selamla birlikte tebliğ ediniz, Haftaya Cuma günü

onu göreceğim.”

Vatan kurtulduktan sonra San Remo’da şu cümleyi söyleyecek kadar feragat

içindedir.

Saray ve saltanat yıkıldı ne çıkar, vatan kurtuldu ya…

Page 55: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

45

Kitap, mütareke yıllarından Sivas Kongresine kadar yakın tarihimizi

anlatıyor. Birçok belgeye dayanarak otantik olarak kaleme alınmış bir eser.

Padişah saltanat şurasını topladı bir şeyler yapmak istiyordu ama eli kolu

bağlıydı. Damat Ferid’e toplantıyı yönetme hakkını verdi giderken ağlıyor ve “karılar

gibi ağlıyorum” diyordu. Sadrazam yetersiz bir açılış yaptı, birbirine zıt fikirler

sundu, toplantıyı kapattı. Anlayışları farklı bu kişilerin uzlaşması imkansızdı. Ancak

onlar da milli bir şuraya milletin geleceğini tevdi etmek gereğini duyuyordu.

1 Haziran 1919’da Osmanlı heyeti Barış Konferansına davet edildi. Onlar bir

nevi başkaldırı ihtiva eden maddeleri ortaya koydular. Artık öldüğüne kani olunan

“Hasta Adam”ın mirasını paylaşmak için bir araya gelen galip devlet temsilcileri bu

maddeler karşısında şaşırdılar. Kimi kızdı, kimi güldü çünkü onlar Türkiye’nin

verilecek hükmü bekleyen bir suçlu olduğunu kabul ediyorlardı. Bununla beraber

itilaf devletleri Osmanlı’nın tasfiyesi işinin kolay olmadığını anladılar. Damat Ferit

Yunanlıların geri çekilmesini istiyordu.

Fransa Başbakanı Clemenceau Osmanlı’yı tarihinin şehametine zıt bir şekilde

yorumladı. Üslubu nezaketsiz ve yalanlarla doluydu.

Sevr Anlaşması ile artık öldüğüne inanılan Hasta Adam’ın mirası üzerinde leş

kargalarının kıyasıya vuku bulan çekişmeleri sebebiyle, ganimetin şöleni ve resmi

vesikası gecikmek zorunda kalmış.

Osmanlıyı sadece din farkından dolayı barbar gören ve asırlık hınçlarını

uygun bir zamanda onu batırarak almak isteyen Avrupa, maşa olarak Yunanlıları

kullanmıştır. Zaten Yunan milli hedefleri de onların gönüllü ve arzulu bir maşa

olmalarını gerektirmekteydi.

Önce Osmanlıya sonra da Türkiye Cumhuriyetine karşı takib edilmiş İngiliz,

Fransız ve bilhassa da Rus politikasının tarihi gelişimini bilmeden bugünkü

problemlerimize çözüm bulmak katiyyen mümkün değildir. Yakın tarihimiz bu

durumu bilmeyen devlet adamlarımızın işledikleri büyük hatalarla doludur.

Mekteplerde öğretilmeyen tarihi gerçekler yüzünden düşünceleri olmayan nesil

Page 56: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

46

fikren sakat kalmıştır. Rusya bu düşmanların en azılısı. 241 yıl boyunca 11 defa

savaşmak zorunda kaldığımız ve 11 defada tam 51 yıl savaştığımız devlet.

Korkunç İvan’dan sonra Yunanlı, bir Rus maşası olmak durumuna getirildi.

Rusya bir kolunu kopardığı Osmanlı’nın ölümünü beklemeye başladı.

Yunan başbakanı Venizelos ile İngiltere başbakanı Lloyd George’un fikirleri

tam uyuşmuştu. İngiliz başbakanı akıllı bir maşa bulduğunu sanmıştı. Böylece

Anadolu’ya çıkarılan Yunanlılar savaştan yorgun çıkmış İngiliz ordusunun

yapamayacağı bir işi yapacaklar, Türkleri Anadolu’nun doğusuna doğru sürecekler,

yeni bir Yunan imparatorluğu kuracaklardı.

2.1.3.5. Erzurum

Erzurum’a 17 kilometre mesafedeki Ilıca 1919 senesinin 3 Temmuz günü

mühim bir karşılamaya sahne olacaktı. Karşılayanlar Kazım Karabekir Paşa, vali

Münir Bey, Hoca Raif Efendi başta olmak üzere Müdafa-i Hukuk Cemiyeti

üyeleriydi. İstanbul günlerinden doğuya davet edilen M. Kemal 2 Temmuz’a kadar

hayli gün geçmiştir, şimdi Erzurum’a gelmektedir.

Erzurumlu kararladır. Mezararkalı Mevlüt Ağa, “sen ne diyorsun beyim,

Alimallah Ermenilere bir karış toprak bile vermeyiz. Çoluk çocuk bu uğurda can

vermeye hazır” demişti.

Mustafa Kemal Paşa bu imanın ümit verici tezahürlerini Samsun’dan

başladığı seyahati sırasında sık sık görmüştü. Havza’nın Sıtkı Hoca’sı Amasya’nın

Kahraman Müftüsü Naci Tevfik Efendi, itimad verici bir lider bulduğu takdirde bu

imanın ne harikalar doğurabileceğinin işaretlerini vermişti. Mustafa Kemal daha

Erzurum’a gelirken rütbeleri elinden alınmış olarak sadece bir ferd-i milletti.

Burada Çukurova’dan dönen bir Erzurumlu konuşur. Çukurovadan

memnundur ama geliş nedenini anlatır: “Yalnız son günlerde bizim Erzurum’u

Ermenilere vereceklermiş. Geldim görem, bu namertler kimin malını kime

veriyorlar.” Bu ses askerlerin gözlerini yaşarttı. Bu hadiseyi nakleden Cevat

Page 57: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

47

Dursunoğlu, paşanın gözlerinin yaşardığını ve “Bu milletle neler yapılmaz” dediğini

ilave etmektedir.

Kazım Karabekir Paşa, Mustafa Kemal’i büyük bir organizasyonla karşıladı.

Karabekir Paşanın şahsı ve bütün duygularından sıyrılarak Mustafa Kemal Paşa’yı

Erzurum’a empoze etmesi mühim bir feragat örneğidir. Ona “Erzurum kongresi

esaslarında fikir birliğinden sonra milli kuvvetle işe başlarız” der.

İngiliz devleti İstanbul hükümetini ve sarayı sıkıştırır, paşanın İstanbul’a

dönmesi istenir, Harbiye Nazırı Ferid Paşa ile makine başında görüşür. Esir

hükümetin bir bakanı padişahın ısrarını ve onu İstanbul’a davet ettiğini söylüyordu.

Kazım Karabekir Paşa sorar: “İzmir’de Nurettin Paşa’yı kaldırarak yerine aciz Ali

Nadir Paşa’yı koymakla İzmir felaketini kolaylaştıran hükümet bu sefer de diğer

kumandanları sırasıyla tebdile mi kalkmıştır? Bu ağır mesuliyeti kimler yükleniyor?

Vatanın istilası bilerek mi kolaylaştırılıyor?”

Paşa, hareketin başına kimin geçmesi konusunda fikirlerini iletti. İhtilalin

lideri Mustafa Kemal Paşa olacaktı. İkinci planda kalmaya yaratılışı elverişli değildi.

Paşanın liderliği kabul görüyordu. Paşa mafevk bir kumandanmış gibi emirlerinin

yerine getirilmesinin kabul edilmesi şartıyla mücadeleye razı olabileceğini

söylemiştir, bu da tasvip edilmiştir. Kazım Karabekir Paşa büyük feragat ve

kahramanlık göstermiştir. Her türlü basit hesabın ve şahsi duyguların üzerine

çıkılarak verilmiş bir karardır.

Paşa hatıratında der, “Benim maksad ve gayem milletimizin kurtulması

fikrinin muvaffak olmasından ibaretti, yoksa şahsımın herhangi bir mevkiye çıkması

değildi. Bu kanaatle Mustafa Kemal’i tutuyordum. Benim ile beraber arkadaşlarım

da böyle düşünüyordu.” Paşa davası için şahsi isteklerini bastıran büyük bir

karakterdir. Erzurum da memleketin kurtulması hususunda tam bir fikir birliği

meydana gelmişti.

1919’un 7 Temmuz günü geldiğinde Erzurum’da tarihi dönüm noktaları

belirlemeye başlamıştı. İstanbul’daki hükümete İngiliz baskısı arttıkça onlar da

Mustafa Kemal Paşa’yı arıyorlar ve çağırıyorlardı. İstanbul’daki esir hükümetin

Page 58: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

48

İngiliz isteğinden ayrılabilmesi mümkün görünmüyordu. Zira İngilizler

Anadolu’daki hareketin nereye doğru gittiğini çok iyi görüyorlardı. İngiliz istihbaratı

Mustafa Kemal, Kazım Karabekir, Ali Fuat Paşa, Ali İhsan Paşa’nın Anadolu’ya

geçip milli hareketi kurmalarına engel olmak için gayret etmiştir. Mustafa Kemal ya

İstanbul’a dönecek ya da istifa edip vazifeyi ifa edecekti. O rütbe ve üniformalarını

atmayı kabullenemiyordu. 7 Temmuz’da ordu kumandanlığından azledilir.

Padişahın ısrarlarını da sonunda kabul etmez ve Harbiye Nezaretine

askerlikten istifa ettiğini bildiren telgrafnameyi yazdırır. Ferit Paşa da onun padişah

tarafından ordudan azledildiğini söyler. Mesele kapanır. Kazım Karabekir, Rauf Bey

kendisini tebrik ederler.

Miralay Kazım Bey’in vefasızlığı Mustafa Kemal Paşa’yı yeise atar, Rauf

Bey onu teskin eder ümit verir. Daha sonra Kazım Karabekir Paşa gelir, paşayı

hürmetle selamlar. “Kumandamda bulunan zabitlerle efradın hürmet ve tazimlerini

arza geldim. Siz bundan evvel olduğu gibi bundan böyle de bizim muhterem

kumandanımızsınız. Kolordu kumandanına mahsus arabayla maiyetinize birtakım

süvari getirdim. Hepimiz emrinizdeyiz Paşam” der Yeis ve fütur havası gitti.

“Ben ne o zaman ne de sonraları, bazılarının bir türlü anlayamadıkları bir şeyi

yaptığım, yani bana tevdi edilmiş bir makamı kendi elimle başkasına bahşettiğim o

anda memleketime ancak bu suretle bu hareketimle faydalı olabileceğime ve bunu

böyle yapmanın benim için vatan ve millet borcu olduğuna inanmış olmaktan başka

bir duyguyla mütehassıs değildim.” Kazım Karabekir paşa bu fevkalade civanmertlik

alameti olan güzel ve tarihi jesti ile milli mücadelenin akışına yön vermiştir. Bu

civanmertlik hikayesi gençliğimize güzel bir örnektir. Örnek adamlar olmadıkça bir

millette kıymet yetişmez. Gençler hayatlarında ve mesleklerinde kendilerine bir

örnek seçerler. Bunu bulamazlarsa rastgele yetişirler. Ali Fuat Cebesoy da Mustafa

Kemal’i teselli ve takviye etmekten geri kalmıyordu.

Kazım Karabekir Paşanın yardım edip birlikte çalıştığı Erzurum Müdafa-i

Hukuk-ı Milliye cemiyeti paşaya sinesini büyük bir itimadla açıyordu. Cemiyet

Heyet-i Faale’ye başkan seçiyordu Mustafa Kemal’i. Bu heyet Erzurum kongresi

hazırlıkları ile uğraşıyordu. Kongrenin 23 Temmuz’da yapılmasına karar verildi.

Page 59: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

49

Mustafa Kemal Paşa’nın azledilmiş ve sonra da istifa etmiş bulunmasına

rağmen üniformasını ve yaverlik kordonlarını hala taşıması eleştiriliyordu. Kendine

yapılan ikazlara rağmen ne üniformasını ne de padişah yaveri olduğunu gösteren

kordonları çıkarmamıştı.

Rawlinson, Lord Curzon’un yeğinidir. Erzurum’a gelir ve oradaki silahları

Kafkas Ermenilerine götürmek için çabaladı, ne yaptıysa sonunda silahlar

gönderilmedi. Bu adam Lord Kinros’a göre de bağımsız bir Ermenistan için

çalışıyordu.

Kazım Karabekir Paşa kongre başkanı olmayı kabul etmemiştir. Ona göre işi

millet yapıyor kumandanlar milletin emri altında bulunuyor. Mustafa Kemal ise

başkan olmak istemektedir. Kongreye hakim olmak, sonra liderlik yolunu açmak.

Kazım Karabekir Paşa da Mustafa Kemal’in kongre başkanı olmasını delegelere

telkin ediyordu.

İstanbul hükümeti Mustafa Kemal’i aramaktadır. Telgraf çekilen yerlerden

doğru dürüst haberler verilmez. Paşa korunmaktadır.

Erzurum Kongresi’nin Mustafa Kemal Paşa için büyük bir dönüm noktası

olduğu açıktır. Herşeyden önce ona liderlik yolunu Erzurum açmıştır. Mustafa

Kemal de hayatında Erzurum’un yerini müdriktir.

Erzurum ve Sivas kongreleri gereken tarihi öneme haiz görülmemiştir. Bu da

garip bir tarihi tutumdur.

Nihayet 23 Temmuz günü gelmişti. O güne kadar Erzurum’a gelebilmiş olan

delegelerin katılmasıyla kongre yapılacaktı. Halk büyük bir sevinç heyecan içinde

sokakları doldurmuştu. Kongre için tek katlı bir okul binası –Ermeni Sansaryan

Mektebi– hazırlanmıştı. Bu bina sonradan yıkılmış ve yerine Atatürk Yapı Usta

Okulu binası yapılmıştır. Kolordu bandosu marşlar çalıyordu. Kongre saat onbirde

başlayacaktı. Delegeler okulun bahçesine toplanıyorlardı. Kolay iş değildi dışardan

içerden, her yanından düşmanlar ve tehlikelerle sarsılmış bir yurdun evlatları yok

olmaktan kurtulma çabası içinde dünyaya meydan okumaya, yok edilemeyecek bir

birlik temeli atmaya hazırlanıyorlardı.

Page 60: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

50

Saat 10.05’te üç araba geldi. Öndeki arabadan Mustafa Kemal ile Kazım

Karabekir indiler. Saat 11’de bahçedeki tören başladı. Kurbanlar kesildi. Trabzon’un

Şiran delegesi Müftü Hasan Efendi, Arapça güzel bir dua ve amaca uygun bir

hitabede bulundu.

Okulun salonu öğrenci sıralarıyla doldurulmuştu. Ön tarafta da orta

büyüklükte bir başkan kürsüsü ve iki yanında katiplerin oturacakları yerler vardı.

Delegeler ve Mustafa Kemal Paşa öğrenci sıralarına oturdular. Açılışı Erzurumlu

Hoca Raif Efendi yaptı. Kürsüye çıktı delegelerin yoklaması yapıldı. Elli altı delege

vardı. Başkan Mustafa Kemal paşa oldu.

Başkan kürsüye geldi, memleketin durumunu anlattı. Türk milletinin harekete

geçtiğini, itilaf devletleri arasındaki anlaşmazlıkları, İstanbul’da iradesine bağlı bir

işgal altında hükümet olduğunu, milli bir şuranın milletin iradesini temsil etmesi

gerektiğini bu gaye ile kongrenin toplandığını anlattı. “Bütün bu gayeleri istihsal için

vakf-ı amel eyleyen necip milletimizin içinde bir ferd-i milli gibi çalışmaktan hasıl

olan zevk ve mübahatı burada şükran ve mefharetle arz eylerim.”

“En son olarak niyazım şudur ki Cenab-ı Vahib ül Amal Habib-i Ekrem

hürmetine mübarek vatanın sahip ve müdafii ve diyanet–i celile-i Ahmediye’nin

ilayevmilkıyam haris-i asdaki olan millet-i necibemizi makam-ı saltanat ve hilafeti

kübrayı masun ve mukaddesatımızı düşünmekle mükellef olan heyetimizi muvaffak

buyursun amin.”

Samimi ikazlara rağmen Mustafa Kemal üniforma ve kordonunu

çıkarmamıştı. Kongreye bu kıyafetle gelmişler nutuk irad etmek istemişler.

Gümüşhane murahhası Zeki Bey, “Paşa evvela üniforma ve kordonunu çıkar, ondan

sonra kürsüye gel. Ta ki milli kuvvet, askeri tahakküm şekline girmesin.” Paşa bu

ihtarla üniforma ve kordonunu çıkarıyor ve ondan sonra kongre saflarına kabul ve

başkanlığa seçiliyor. Paşa bu konuda yapılan bir hatırlatmaya “Vallah bundan başka

elbisem yoktur” dedi.

24 Temmuz 1919 günü kongre ikinci celseyi yaptı. 25 Temmuz’da ara

verildi. Zira Cuma resmi tatil günü idi.

Page 61: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

51

Kongre 14 gün süren yoğun bir çalışma yaptı. Kongrenin milli meselelere

hakkıyla sahip çıktığını göstermesi bakımından bu husus ehemmiyetlidir.

Asri kelimesi üzerine kıyamet koptu. Bu kelimeye karşı koparılan tepki

kongreye hakim olan dini hassasiyetin tipik bir örneğidir. Milli hareketi milletin

hareketi olmaktan çıkaracak en ufak bir ihtimal dahi hassasiyetle reddediliyordu

Erzurum kongresinde. Nihayet 29 Temmuz’da Mustafa Kemal ve Rauf Beylerin kati

tevkif emriyle dahiliye nezaretine bildirildi. Erzurum valisi Kemal Paşa’ya

“Tutuklanmanız için emir aldım, lütfen zat-ı alilerinizi tevkif etmeme müsaade eder

misiniz” demiş. “Etmesem ne olacak” sorusuna da “ne olacak hiçbir şey” deyip

gülmüş Kadı Hurşit Efendi. Daha sonra emir Kazım Karabekir’e gelir, o da

uygulamaz. O vefasızlık rüzgarının silip süpüremeyeceği bir insandır.

Kazım Karabekir Paşa emre cevap verir. Mustafa Kemal’i harcamak isteseydi

bundan daha uygun bir fırsat olamazdı. O Milli mücadeleye inancı kadar Mustafa

Kemal’i harekete baş yapmakta kararlıydı

Cevabı, “Hükümetin mukadderat ve siyaseti ne olduğunu Erzurum’da

bulunan Mustafa Kemal Paşa ile Rauf Bey’in fiil ve hareketlerinde vatan ve milletin

maksat ve menfaatine ve mevcut kanunlara aykırı telakki edilecek hiçbir hain tel ve

hareketi olmadığını görüyorum. Bu zatlar mülk ü milletin saadet ve selameti ile

alakalı her vatanperver ferd gibi yaşamaktadırlar. Tevkiflerine kanuni sebeb yoktur.”

Karabekir Paşa “bir dakika tehiri idamı muciptir” kaydıyla gelen emre karşı

yazmakta tereddüd göstermemişti. Rauf Bey Karabekir’e dedi ki “siz herşeyi

şahsiyetinize has celadet ve civanmertlikle hallletmişsiniz” der. Mustafa Kemal,

bunca hizmetten sonra ona layık görülen netice bir hain gibi tevkif mi idi?

1926’da yapılan İzmir suikastında Kazım Karabekir Paşa da tutuklanmış daha

sonra serbest bırakılmıştır. Paşa kongre yıllarında yaptıklarını göstermiştir. İstanbul

hükümeti oluşturulan milli heyeti tutuklamayı ülkenin menfaatlerine uygun bulacak

garip yorumlar yapmıştır. Sonuçta Paşa heyeti temsiliyeye seçildi. Bu şahıslar

şunlardı. M.Kemal, Rauf Bey, Raif Hoca, izzet Bey, Servet Bey, Şeyh Fevzi Efendi,

Bekir Sami Bey, Sadullah Efendi, Hacı Musa Bey, ayrıca Kazım Karabekir paşa bu

Page 62: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

52

heyete seçilmiş halen asker oluşu sebebiyle adı resmen açıklanmamış durum

kendisine M. Kemal’in bir imzasıyla tezkere ile bildirilmiştir.

Kazım Karabekir Paşa, “Benim en mühim kolladığım pek nazik bir mesele

var ki onu zikretmeyi faydalı buluyorum. Mustafa Kemal Paşa’yı hüsni idare etmek.

İstanbul bütün kuvvetiyle kendisine yükleniyor, aleyhinde yapılan tecavüzler

yetmiyormuş gibi suikastler hazırlanıyor. Şark kendisini tanımıyordu. Bana karşı ise

halkın ve ordunun samimi hürmetiyle beraber henüz İstanbul hükümeti de

teveccühkar davranıyor. O azlediliyor yerine beni tayin ediyorlar. Onun iç tevkif

emri veriliyor, bana icra vazifesi veriyorlar. O Sivas’a gitmek için benim kuvvet ve

nüfuzuma muhtaç. O Kemal Paşa ki Umumi Harpte muhtelif cephelerde ordu

kumandanlığı yapmış, muvaffakiyetler kazanmış. Onu kırmamak için elimden gelen

her türlü inceliği yapıyordum. Ve onu milli mücadelenin başına getirmek için

vazifemi yaptım ve yapıyorum.”

Gurup içinde mandacılar vardıysa da Ne Erzurum da ne de Sivas’ta bu fikirler

itibar görmedi.

M. Müfit’e Mustafa Kemal sorar, “söyle bakayım kongre kararlarını nasıl

buluyorsun.” Muhakkak ki çok iyi ancak şark vilayetlerine mahsus bir program

halinde. Bakalım Sivas’ta ne olacak, ne şekil alacak. Paşa’nın cevabı Sivas’ta yeni

bir şey olmayacağı merkezindeydi. Orada sadece bu esaslar tasdik edilecek, belki

genişletilecektir. Paşa’ya göre alınan en mühim netice milli irade prensibinin

kavranması ve benimsenmesidir. Erzurum’da ve kongrede gördüğüm samimiyet

mertlik ve fedakarlık azim ve iman beni doğrusu çok cesaretlendirdi. Memleketi

kurtarmak yolundaki cesaretimi artırdı.

Kongre sonrasında M.Kemal’i meşgul eden bir hadise de doğudaki şeyhlere

ve aşiret reislerine mektuplar yazarak desteklerini sağlanması idi. Bu akıllıca bir işti,

başka çıkar yol da görünmüyordu. Şeyhlere yazdıkları mektuplar daha uzun ve daha

saygılı ifadelerdir.

Batıdaki teşkilatlanmanın çok geniş olması ve adeta seferberlik ilanını bütün

bölgeye yayacak çalışma yapması, biraz da bölgede fiilen bulunan Yunan işgaline

Page 63: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

53

bağlamak gerekir. Sivas kongresinden onbeş gün önce Alaşehir’de toplanan kongre

Sivas kongresinin vasıflarını taşımaktadır. Batıdaki milli teşkilatları birleştirmek bu

kongrenin ana hedefidir.

Paşa Sivas’a gidecektir, para yoktur. Heyet-i Faale azasından Süleyman Bey

birikmiş dokuzyüz lirasını onlara verir, heyetin gözleri yaşarır.

Sivas valisi Mustafa Kemal’e haber eder, Fransız binbaşısı Mustafa Kemal’in

Sivas’ta bir kongre yapacak olursa onun engelleneceğini bildirir. Valinin sözlerini

gülünç bulur, bir Fransız blöfü olduğunu bildirir. Yine de onun maneviyatını

yükselten telgraflar çekti.

29 Ağustos 1919’da Mustafa Kemal ve arkadaşları Erzurum’dan ayrılırlar.

Erzurum’un kahraman ve fedakar halkı kafileyi şehrin dışına kadar uğurladı. “Allah

muvaffak eylesin. Hayırlı olsun” nidalarıyla coşkun bir uğurlama yapılmıştı.

2.1.4. Çanakkale`de Ģahlananlar

Vehbi Vakkasoğlu Türk milletinin ölüm kalım savaşı durumundaki

Çanakkale savaşlarına özel bir önem vermiş, bu konuda soğuk bir tarih telakkisi ile

değil romans türü eserler meydana getirmiştir. Hedefi sadece tarih ve silik isimler

vermek değil portreler ve olaylar galerisi türünden eserler ortaya çıkarmış, hafızayı

milliye insanlar ve değerler ilave etmiştir.

Bu eser Çanakkale`de savaşan Mehmetçikleri anlatır. Eser Nesil

yayınlarından Mart 2016 yılında çıkmış, 296 sahifeden oluşuyor. Sıradan bir savaş

değil, bir millete moral ve motivasyondur. Çanakkale`nin ruhu bu güne kadar

silinmez tesirler bırakmıştır. Mehmetçikler kendi, vatanı milleti için savaşan

askerdir. Eserde bulunan kahramanların çoğu yazarın yazdığı “Ailede Sevgi

Sohbetleri, Bir Destandır Çanakkale” adı taşıyan eserlerde tanıtılmıştır. Burada

sadece yazılmayanı yazılacaktır.

Selahaddin Adil Paşa’nın babası Selahaddin Eyyubi`yi sevdiği için, ona bu

ismi vermiştir.

Mustafa Onbaşı, Binbaşı Mahmut Sabri Bey, Bursalı Mehmet Onbaşı

Page 64: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

54

Namaz İle Kurtulan Mustafa Hulusi Efendi, Ailede Sevgi Sohbetleri adı olan

kitapta anlatılmıştır.

Çerkeşli İsmail Efendi, bu kahraman öldürdüğü düşmanın elbisesini giyip,

düşman siperlerine girmiş, bilgiler alıp geri dönmüştür.

İki bölük bir tepeyi düşmandan temizlemiş tepeye Halit-Rıza tepesi ismi

verilmiştir.

İki genç teğmen, ikisinin de adı Yusuf, bu yiğitler korkusuzca savaşıp, savaşı

kazandılar. tepeyi düşman elinden aldılar. Tepe`nin adı İki Yusuf Tepesi olarak

isimlendirilmiştir.14

Teğmen Ali Kazım, bu kahraman savaşın ortasında sağ gözünü kaybeder. Bir

süre sonra iki kurşuna hedef olur, hastaneye kaldırılırken “Bir göz yeter insana...

Vatanımız var ya Omuzumdaki yara da herhalde zararsız “

Koca Seyit Denen Bir Yiğit, yazarın yazdığı Bir Destandır Çanakkale

kitabında kahramanlığını anlattık.

Safiye Hüseyin Hanım, ilk Türk kadın hastabakıcı olarak cephede hizmet

vermiştir.

2.1.5. Çanakkale sesleniyor

Çanakkale`den alınan dersler ve ibretler, değerlerden oluşuyor. Eser gelecek

nesillere sesleniyor. Kitabı İstanbul Nesil yayınları neşreder, Mart 2016 yılında

çıkmış. 160 sahifeden oluşuyor. Çanakkale sürekli bir okul çünkü bize verdiği dersler

hala devam ediyor. 110 yıl geçtiği halde dersleri devam ediyor. Onlarından biri

kardeşliktir. Biz bu günler, eski günlere ne kadar muhtacız. Ben çocukken rahmetli

Anneannem ölmüştü. Ama bıraktığı şu sözlerini hala hatırlıyorum: “Türk, Arap,

Kürt, Afrikalı bir millet olup savaştıkları güne selam olsun. Şimdi ben hac ve sevgili

peygamberi ziyaret etmek için izin(vize) almam lazım. Nerde o günler” derdi

14

Vehbi Vakkasoğlu, Çanakkale`de Şahlananlar, Nesil yayınları, İstanbul, 2016, s.86.

Page 65: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

55

Kadıncağız Hacc`a gidememiş, ölmüş, ama hala ırkçılık ölmemiştir. İşte

içimizde ne zaman ırkçılık ölürse, o zaman eski günlerimize döneriz. İslam gelmeden

önce Rum ve diğer milletler, bu topraklara hükmetmişler. İslam geldiğinde

Peygamber efendimiz (s.a.v) dediği “Acem ve Arap aralarında hiçbir fark yoktur,fark

ancak dindarlıktadır” Sonra Müslümanlar bir olup, topraklara hükmedip, diğer yerleri

de fethetmişler.

O zamanlarda Avrupa zararlı asırlar yaşamıştır. Kendi topraklarını bile

kaybetmiştir. Sonra toparlanıp güçlenmişlerdir. İçimize ihtilaflar atarak bizi geri

bırakmışlardır.

Kitapta Mehmetçiklerin merhameti, tevazuunu düşman bile itiraf etmiştir.

Ayrıca Çanakkale savaşında savaşan yiğitleri, vatan uğruna çatışan kahramanları

anlatmıştır.

İstanbul`da 1873 yılında doğup 1936 yılında vefat eden Mehmet Akif Ersoy

Ordunun Duası şiirini 1921 de yazmıştır. O zaman Çanakkale`nin savaşı bitmiştir.

Ama Çanakkale`nin ruhuyla, hevesiyle askerler Milli Mücadele`ye girsinler diye bir

motivasyon olarak yazılmıştır. 28 satırdan oluşan şiir çok ilgiyi görmüştür. Hatta o

zamanlar Genel Kurmay Başkanlığı tarafından askerlere duyurulmuştur.15

2.1.6. Çanakkale Aslanları

Nesil Çocuk yayınlarından, 128 safhasından oluşan Çanakkale aslanları

İstanbul Mart 2016 yılında çıkmış. Yazar bir çocuk kitabı Çanakkale ile ilgili basit

bir şekilde nerdeyse her şeyi anlattı. Öncelik Çanakkale olayı, sonra zaferi, ve bu

zafer, destene yazan kahramanlar kitapta yazıldı. Kitaptaki anlatan olaylar,

Çanakkale gazisi Mehmet Dede`dir. Babası gibi komşulara ve yaşlı amcalara önem

veren Yusuf, sık sık o yaşlı gazi ziyaretine gider. Mehmet Dede ise Yusuf`a

Çanakkale olayları ve zaferi, kahramanları da anlattı.

Nusret mayın gemisi ve kahramanları: en başta Yüzbaşı Hakkı bey, Binbaşı

Hafız Nazmi bey, kumandan Cevat paşa ve diğer vatan sevenler Mehmetçiklerdir.

Elde kalan son 26 mayın Nusret gemisine yüklendi. Bütün gece uğraşan Mehmetçik,

15

Vehbi Vakkasoğlu, Çanakkale sesleniyor, Nesil yayınları, İstanbul, 2016, s 86.

Page 66: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

56

sonunda 100 metre arayla dört buçuk derinliğe indirdiler. Yedi saat sonra düşman

boğaza girmeye başladılar. Acayip bir ateş yağdılar. Kıyıya yaklaşmaya başladığı

anda, 26 mayın patlamaya başladı. En büyük Fransız savaş gemisi olan Buve

patlamalar içinde kaldı, birkaç dakika denizin dibine girdi. İngiliz kumandanı telafi

etmek için “Devam” emri verdi…

Koca Seyit: Havranlı kahraman yaptığı iş, Bir Destendir Çanakkale

açıkladığım halde, az da olsa tekrarlamak istedik. Çünkü yaptığı fedakarlık, biz ne

etsek azdır. Düşman yağdığı ateşler içinde Mehmetçik, çoğu mertebelerini

bulmuşlar. Mecidiye tabyasına kadar yaklaştı. Orada kalan iki kahraman başka kimse

yok. Ali ve Seyit bu görevi sonuna kadar getirmek istediler. Koca sayit “Ya Allah,

Bismillah” diyerek mermiyi sırtladı. Mermi 276 kilo idi. Topun namlusuna taşıdı. İki

kere ateş etti, biri uzun ayarlı, diğeri kısa, mesafeyi tam olarak bilmedi. Üçüncü ise

tam isabetli, okyanus denen dev savaş gemisi dümeninden vurulmuştu. Artık İngiliz

kumandanı “Devam” diyemedi.

Kitaptaki diğer kahramanlar ilgili, Bir Destendir Çanakkale açık bir ifade

bıraktığımız için, sadece sıralayacağız:

Ezineli Yahya Çavuş

Saka Eri Hüseyin

Kınalı Koçlar

Vanlı İsmail, Ali`nin Vatan Aşkı

2.1.7. Osmanlı Ġnsan

Yazarın yazdığı bu muhteşem eseri, Aralık 2010 yılında, Nesil yayınlardan

çıkmış, 236 sahifeden oluşuyor. Osmanlı insanı, yapısıyla 623 yıl ayakta tuttuğu

imparatorluk nasıl oldu? O muhteşem insan davranışı, ahlakı, adalet anlayışı ile

hüküm etti. Kitap üç bölümden oluşuyor. Birinci bölüm Osmanlı Örneği, ikinci

bölüm Avrupa`da Osmanlı İzleri, üçüncü bölüm ise Yabancı Gözüyle Osmanlı`dır.

Birinci bölümde bir Osmanlı insanıyla ilgili nerdeyse her şey açıklamış. Ahlakı,

sıfatı, namusu, iffetti, adaletti vb

Page 67: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

57

Kitap üç bölümden oluşuyor, birinci bölüm, Osmanlı Örneği adını taşır.

Osmanlı karakterinin tahlili olan bu eser, padişahların hakkında da bilgi verir. Osman

Gazi, adalet anlayışı, geride bıraktığı miras, Fatih Sultan Mehmet ve Hızır Bey,

Yavuz Sultan Selim’in adalet anlayışı, Birinci Mahmut .

Osmanlılın ihlası, farkı, haklı ve insaflı, Osmanlı gitti huzur bitti, namus, iffet

ve adalet anlayışı, Resulullah aşkı, vakıf medeniyeti ve daha başka karakteristik

özellikler anlatılır.

Avrupa’da Osmanlı İzleri bölümü, üç yüz yıl Avrupa’da dalgalanan Osmanlı

bayrağının hikayesidir16

.Avrupa milletleri üzerindeki Osmanlı tesirleri, Osmanlı

insanının gerçekten insanlığı ve batının hayranlığı.

Üçüncü Bölüm, Yabancı Gözüyle Osmanlı’dır.Anlayış ve ahlak, Türk imajı,

Osmanlı imajı, düşmanın gözünde Osmanlı, Son Osmanlının insanlığı, yabancıların

Osmanlı hakkındaki sözleri, gözlemleri, tesbitleri.

Yazar eserini, insanımıza adamıştır.

İkinci bölümde, Sırplar Osmanlı Sayesinde 400 Yıl Rahat Yaşadı, Sıkışan

Osmanlıyı İmdada Çağırdı, gibi konulardan oluşuyor. Üçüncü bölümde bir yabancı

gözüyle Osmanlı insan nasıl anlatılıyor.

2.2. Eğitim ve Öğretmen Kitapları

2.2.1. Öğretmenin Not Defteri 1-2-3

Öğretmenin Not Defteri 1-2-3 kitapları. Yazar meslek hayatından biriktirdiği

notları, farklı olayları kaleme almıştır. Biz de yapabildiğimiz kadarıyla en çok

bahsedilmiş konular, ve en önemli olanları aldık. Okuyacağınız notları yazar,

arkadaşlarına ve dostlarına anlatmıştır. Onlar da bunların (notların) yazılmasını

istemişler. Eser 1969 yılından itibaren başladığı öğretmenlik hayatının hatıralarıdır.

Eser önem bulmuş hem ingilizce (Our Teacher`s Notbook) hem de Almanca

(Tagebuch Einens Lehrers 1- ) çevrilmiştir. Cihan yayınlardan basılmış,

16

Vehbi Vakkasoğlu, Osmanlı İnsanı, Nesil Yayınları, 19 Baskı, İstanbul, 2010, s. 135.

Page 68: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

58

Şeytanla ilgili Sorular

Bu konuyla ilgili sorular çoktur. Öğrencileri, yazara sorarlar:

“Allah her şeyi yaratmış, ve her şey faydalı olarak yaratmıştır, peki şeytanın

faydası nedir. O zaten kötülükten başka bir şeye yaramıyor”, şimdi onun varlığı bize

ve diğer insanlara zarar ve kötülük, insanları azdırmak başka bir şey vermemiştir.

Öyleyse hiçbir faydası yoktur. Öyle yaratılış nasıl faydalı olabilir ki. Üstelik onun

yaratılmasını boştur. Peki Allah, Şeytanı niçin yaratmıştır. Konu öğrenciler

aralarında münakaşa edilir,bir süre bekledikten sonra, öğrencilere bu konuyla ilgili

güzel örnekler verir:

Çocuklar Allah bu dünyada lüzumsuz, faydasız hiçbir şey yaratmamıştır.

Fakat biz çok şeyi kendimiz, sahsımız için zararlı sanarak kötü sayıyoruz. Mesela

“yağmuru düşününüz, ne kadar faydalı değil mi? İçeceğimiz oluyor. Bitkilerin hayatı

oluyor. Onsuz hayat da kupkuru oluyor. Yağmura atalarımız güzel bir isim

bulmuşlar, “Rahmet” demişler. Hatta yağmur, eğer gecikse, insanlar dua edip,

yalvarıp yağmuru isterler. O kadar faydalı. Şimdi size soruyorum: Yazlık kıyafetle ve

şemsiyesiz olarak yağmurda gezen adam için, kış yağmuru iyi midir, kötü müdür?

Kötüdür değil mi? Hasta eder. Bunun için hayırlı olan yağmur, insanın yanlış

hareketi ve tedbirsizliği sebebiyle zararlı hale gelmiş oldu. Başka bir örnek ; “Bıçak

mutfakta çok kullananılan bir alet, ekmek, et vs kesmek için yapılmıştır. Şimdi biri

bu bıçağı alıp, cinayet işlemişse, bıçak suç işlemiş sayılır mı? Elbet değildir. O adam

yanlış kullanmıştır. Bıçağın asıl işi, faydalı şeyleri kesmek içindir. Yani

anlayacağımız kötü olan, bıçağın kullanış şeklidir. Başka bir örnek yine veriyor

yazar:

“Ateşin yaratılmış olması, varlığı, insanlar için ne kadar gereklidir, değil mi?

Ateş olmasaydı, medeniyet ne büyük kayıplara, noksanlıklara uğrardı. Ama mademki

ateş çok faydalıymış, varlığı insanlar için gerekliymiş ve güzelmiş diye, gidip içine

elinizi sokarsanız, kötü bir işi yapmış olursunuz. Zararlı bir şey görürsünüz. Ama o

öyle değil, kötü olan kullanışınızdır, bu yüzden zararlı olur. Önceki misallerin

ışığında, vardıkları sonuca göre, Şeytan yaratılışı çirkin ve gereksiz değildir. Allah,

Şeytan’ı da bir sebeple, hem de çok faydalı ve lüzumlu bir sebeple yaratmıştır.

Page 69: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

59

Çünkü O, kullarını seviyordu. Kullarının iyi, faydalı ve dolayısıyla de Cennet’e layık

olmalarını istiyordu. İşte Şeytan, bu isteğe aracılık yapacaktı. Çünkü Allah insanı

hem yükselmeye, hem de alçalmaya müsait bir varlık olarak yaratmıştır. Yani

Şeytanı dinlemedikçe, insan melekleşir, yücelir. Amma Şeytanı dinlerse, onun içine

attığı kötülükleri yaparsa, düşer, alçalır hayvanlaşır. Hatta daha aşağılara düşüp

şeytanlaşır. İnsan şeytan haline gelir. Şu halde Şeytan’ın da yaratılış sebebi, onu

dinleyip peşinden gitmemiz değil; her gelişinde onu kovmamız, dediklerinin tersini

yapmamızdır.

Bir kum torbası düşünelim, Dikkatli, uyanık bir boksör için kum torbası çok

güzel ve faydalı bir antrenman aracıdır. Onu yumrukladıkça, kasları gelişir. Nefesi

açılır, kabiliyeti artar. Zaten kum torbasının da işi budur. Boksörün antrenman yapıp

gelişmesi için yapılmıştır. Ancak, dikkatsiz bir boksör için kum torbası zararlı

olabilir. Çünkü çalışma sırasında, birine laf yetiştirmeye çalışırken, ya da bir başka

şeye dikkat ederken torbaya anında yumruk vuramazsa, torba kendisini yumruklar.

Sonra o dikkatsiz kişi, “Kum torbası çalışma salonundan çıkarılsın, çünkü çok

zararlıdır” dese doğru mudur? İşte şeytan bizim kum torbamızdır. Bize her gelişinde,

kovsak ve dediklerini dinlemedikçe, her uymadığımız işi sebebiyle sevap kazanırız.

Fakat sözleri uyarsak günah işlemiş oluruz. Böylece Şeytanı kendi hakkımızda kötü

ve zararlı hale getirmiş oluruz.

ġeytan`ın En Büyük Tuzağı sohbetinde; Şeytan hilelerinden biri kendi

varlığını inkar ettirmektir. Yani günahkar insan der ki, Şeytan diye bir varlık yoktur.

Böylece de kötü bir varlığı uymuş olma duygusundan kendini kurtarır, sonra insan

rahat rahat günah işler. Bunun için Şeytan`ın varlığı inanan insan, onun şerrinden

korkup uzaklaşmak ister, dikkatli olur, her zaman Şeytan`ın ve nefsinin

kötülüklerinden kendini koruması için Allah`a dua eder. Ama ona inanmayan öyle

davranmaz, günah işlemeye devam eder.

Şimdi insan Şeytan`ın dediklerinden kaçarsa, kurtulmuş sayılır, kaçmazsa

günahlar işlemiş, tuzağa düşmüş sayılır. Bunun üzere insan kaçabildikten sonra,

günahların çokluğu insana sadece daha fazla sevap kazandırır, insanlık kalitesini

artırır.

Page 70: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

60

ġeytan Sevap Kazanabilir mi? Sohbetinde, öğrenciler sorarlar. İnsan yaptığı

iyilik ya da kötülük, sonra karşılığını görür. Peki Şeytan yaptığı kötülük, karşılığı

görür, görür de ya iyilik karşılığı sevap kazanır mı? Nasıl şeytan sevap kazanır ki.

Yazar açıklama yaparken, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) sözünü söyler:

“Yaptığınız işler, niyetlerinize göre değerlendirilir”17

, işte şeytan insanları günaha

çağırırken, amacı, onları kandırmak ve günah işletmektir. Yani, niyeti bozuktur,

kötüdür. Bu bakımdan da, günah işletemeyince üzülür, kahrolur. Dolaysıyla de,

Şeytan’ı dinlemeyerek kazanılan sevaplardan onun hiçbir payı yoktur. Bunlardan

anlayacağımız Şeytan hiçbir sevap kazanmaz, çünkü niyeti kötüdür.

2.2.1.1. Kur’an-ı Kerim

Peygamberimizin En Büyük Mucizesi Kurandır sohbetinde, 1400 sene

önce indirilmiş olduğu halde, bu güne kadar indirildiği gibi kalıyor, kalacak.

Mübarek kitap, Peygamberimizin en büyük mucizesidir. Çünkü diğer

peygamberlerin mucizeleri o zamanlarda kaldı, bu günlere uzanamadı. Bu mübarek

kitabın içinde da mucizeler vardır, bunlar:

Kur’an-ı Kerim’in sesi, sözü, musikisi, ahengi mucizedir. Bu ses ve söz, o

kadar tatlı ve güzeldir ki, hiçbir sese benzemez. Kur’an’ın manasını

bilmeyenler dahi, onu okumaya ve dinlemeye doyamazlar.

Kur’an’ın ezberlenmesi çok kolaydır. Dünyada, Kur’an gibi kolay ve çok

ezberlenen bir başka kitap yoktur.

Kur’an’ın yazısı ve yazılışı da mucizedir. Kur’an yazısı, dünyanın en

güzel ve sanatlı yazısı olan Arapçadır.

Kur’an-ı Kerim bir edebiyat mucizesidir. Çünkü dünyada sadece iki çeşit

söz ve yazı vardır. Şiir ve Nesir (düz yazı). Kur’an ise, ne şiirdir, ne de

nesir… Bazen şiire, bazen da nesire benzer.

Kur’an, bir dil mucizesidir. Arapça olmasına rağmen, hiç bir Arapça söze

benzemez. Arapça konuşan biri, sözlerinin arasına Kur’an’dan ayetler

katarsa, bu hemen anlaşılır. Hiç Arapça bilmeyen biri bile, Kur’an’ı diğer

Arapça sözler arasından ayırabilir.

17

Vehbi Vakkasoğlu, Öğretmenin Not Defteri III, Cihan Yayınları, İstanbul, 2010, s.164.

Page 71: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

61

Kur’an’ın okunuşundaki musiki mucizedir. Hiç Arapça bilmeyenler bile,

Kur’an’ı dinledikleri zaman mutlaka derinden etkileniyorlar. Hatta

anlamını bilmedikleri halde Kur’an dinleyerek Müslüman olan insanlar

vardır. Ünlü Fransız Müzik bilgini Moris Bejart bunlardan biridir.

Kur’an’daki bütün manalar, birçok surede özetle verilir. Adeta her sure,

bir kısa Kur’an gibidir. İmam Şafii isimli büyük bilgin şöyle demiştir:”

Eğer, Kur’an olarak, sadece ASR suresi gelmiş olsaydı, yeterdi.”

Kur’an-ı Kerim, 23 yıl içinde, ayet ayet, sure sure gelmiştir. Bazı ayetler,

o zaman meydana gelen olaylar üzerine, bazıları sorulan sorular sebebiyle

gelmiştir. Hatta Peygamberimizi tebrik etmek amacıyla gelen ayetler

olduğu gibi, uyarmak maksadıyla gelenler de vardır.

Tarih boyunca, Kur’an-ı Kerim’in düşmanı çok olmuştur. Fakat her çeşit

düşmanlığa karşı, Kur’an, yine de hiç bozulmadan, değişmeden

günümüze kadar gelmiştir. Kıyamete kadar da bozulmadan kalacaktır.

Allah Kur’an’da”Muhakkak ki, bu Kur’an’ı biz indirdik. O’nu koruyacak

olan da biziz” buyuruyor.

Kur’an’ın manası da mucizedir. Çünkü Kur’an bir mana denizidir. Bir

ilim deryasıdır. Kur’an’a en derin ve geniş açıklamalar (tefsirler) yazan

bilginler bile, açıkladıklarının Kur’an’a göre pek az ve yetersiz olduğunu

söylemişlerdir.

Kur’an, kendi zamanında henüz bilinmeyen bazı konulara da açıklık

getirmiştir. 1400 sene önce ilim adamları tarafından bilinmesi imkansız

olan bir takım gerçekleri Kur’an açıklamıştır.18

Kuran insanları neye çağırıyor sorusunda, Kur’an’ın insanlara sunduğu ilk

ve temel mesaj, Tevhid gerçeğidir. Yani, Allah’ın varlığına ve birliğine inanmaktır.

Kur’an, bu dünyadaki her şeyden söz eder, bahsettiği her şeyden, Allah’a giden yolu

gösterir.

Kur’an`ı Kerim Niçin 23 Yılda indirildi? Bu soruyı soran öğrenciye, yazar

şöyle cevap verdi:’

18

Vakkasoğlu, 2010, s. 144.

Page 72: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

62

Kur’an’ın ayet ayet, sure sure gelmesi, yazılması konusunda bir kolaylık

sağlamıştır. Peygamberimiz vahiy katiplerine yazdırıyordu. Onlar da

yazdıklarını söyleyerek, Peygamberimize dinletiyorlardı.

Peygamberimiz Kur’an’ın Allah’tan geldiği gibi tespit edilebilmesi için,

yazdırmakla kalmıyor, ayrıca ezberletiyordu. Kur’an’ın parça parça, kısım

kısım gelmesi ezberlenmesini de kolaylaştırıyordu.

Zaman zaman Peygamberimize sorulan bazı sorulara, Allah Kur’an

ayetleriyle cevap vermiştir. Böylece, insanlara ve onların sorduğu sorulara

değer verilmiştir

Kur’an, İslam`ın esaslarını belli bir sıralamaya koymuş ve Mekke’de

gelen ilk ayetleriyle insanların inançlarını düzeltmiştir.

Kur’an’ın, Peygamberimiz’e sorulan sorulara cevap vermesi,

Peygamberimizin Allah’ın elçisi olduğunun da ispat oluyordu 19

23 yıl gibi uzun bir zaman dilimi içinde tamamlanmış olan Kur’an, toptan ve

bir defada gelmiş gibi bir bütünlük gösterir…

Kuran Cehennemden ve Cehennem Azabından Niçin Bahseder ?

sohbetinde; Allah en üstün olarak insanı yaratmış, diğer yarattıklarını da hep bizim

emrimize vermiş… Elbette böyle bir imtiyaz, gereği yerine getirilmediği zaman

cezalandırılmalıdır. Ancak Allah, kullarının ceza görmelerini istemez. Bunun için

uyarmak amacıyla, en etkili biçimde cehennemi anlatıyor.

Bu kadar şiddetli uyardığı halde, insanlığın bu mesaja ne kadar az kulak

verebildiğini, üzülerek görüyoruz. Demek ki, biraz daha yumuşak uyarsaydı, hiç

kimse dinlemeyecekti. Aynı zamanda yapılmak istenen, Cehennemle uyarıp

Cennet’e almaktır. Yani Cehennemden maksat Cennet’i anlatmaktır. Gece

bilinmeden gündüzün ve aydınlığın kıymeti anlaşılamaz.

19

Vakkasoğlu, 2010, s.150.

Page 73: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

63

2.2.1.2. Evrim Teorisinin Soruları

Bu konuyla ilgili yazara soru soran öğrenciler, Evrem teorisi nedir? İnsan

maymun soyundan mı geldi? Darwin kimdir? İlime mi inanacağız, yoksa bizim

dinimize mi? Bu sorular üzerine yazar durumu açıklar:

Bu teoriyi ilk olarak ortaya atan, Yahudi asıllı İngiliz bilgin Darwin`dir. 1809

yılında bir doktor çocuğu olarak dünyaya geldi. Dedesi de doktordu. Aynı mesleğe

girmek için tıp tahsiline başladı. Bir süre sonra, tıbbı bırakıp, ilahiyata başladı.

Ancak bu öğrenim dalına da ısınmadı. Oradan da ayrılıp tabiat bilimleri üzerinde

incelemeler yapmaya başladı. Bir araştırma gemisiyle beş yıl bedava olarak güney

Amerika, pasifik adaları ve Avustralya`yı gezdi. Orada fosil ve iskelet kalıntıları

topladı. 20 yıl sonra, iddialarını toplayan eserini yazdı. 1859’da yayınladı. Darwin,

kitabının yayınlanma zamanını çok iyi denk hesapladı. Çünkü bu tarihlerde

Avrupa’da müthiş bir materyalizm (maddecilik, inkarcılık) fırtınası esiyordu. Evrim

teorisinin ana fikri şudur:

Hayvan olsun, bitki olsun bütün varlıklar birbirlerinden oluşmuşlardır.

Sonra zamanla şekillerini değiştire değiştire, bu günkü şekillerine

gelmişlerdir.

Hayvanlar ve bitkiler yaşamak için büyük bir savaş ve kavga içindedirler.

Bu mücadelede şartlara en iyi uyan kuvvetliler yaşamakta, zayıfların ise,

soyu tükenmektedir.

Milyonlarca yıl öncesine kadar uzanan tabiatın evrimi, gayesiz ve

hedefsiz bir şekilde, tesadüf olarak küçük bir canlıdan gelişe gelişe ortaya

çıkmıştır.20

Yazar bu teoriyi temel fikri açıkladıktan sonra, bu teoriyi asılsız ve

ispatlanmamış bir teori olduğunu söyledi. Zira o dönemde kilise ile savaş açan

materyalizm, inkarcılar çoktu. Bunun için bu teori o dönemde ispatlanmamış olduğu

halde kabul edilmişti. Bu konuyla ilgili çok deliller vardır, onlarından biri şu :

20

Vehbi Vakkasoğlu, Öğretmenin Not Defteri II, Cihan Yayınları, İstanbul, 2010, s.13.

Page 74: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

64

Hz. Adem’in ilk insan olduğu o kadar belli ki, onun soyundan gelmiş

bütün insanlara da onun adı verilmiş, adam denilmiştir. Eskiden insana

“ademoğlu” denilirdi

Maymunun insana dönüştüğüne ait hiçbir ilmi ve ciddi delil

bulunamamıştır.

Dış görünüşüne ait yüzeysel ve cahilce bakışı bir yana koyarak

düşünürsek, maymunun insana benzemediğini anlayabiliriz. Maymunun

vücudunu meydana getiren yapı taşlarına, yani hücrelerine baksak onların

insan hücrelerinden farklı ve ayrı yaratılmış olduğunu görürüz.

İnsanın burnu dik, diğer hayvanların burnu yassıdır. Bu da, onu

maymundan ayıran önemli bir özelliktir.

Hiçbir maymun tamamen dik duramaz. Bu özellik, sadece insana

mahsustur. Kafatası genişliği ve beyin büyüklüğü de maymundan çok

farklıdır. İnsan beyninin büyüklüğüne hiçbir maymun beyni

yaklaşamamıştır. Önemli bir ayrılık da, eller ve ayaklardadır. Maymunun

ayağındaki başparmak, insanın elindeki gibi ayrık durmakta ve diğer

parmaklara dokunabilmektedir. Bu bakımdan da maymun ayaklarını da

elleri gibi kullanır. Maymuna dört elli denmesi de bu yüzdendir. Oysaki

insanın ayakları, sadece ayakta durmak ve yürümek içindir. Maymunlar

gibi el yerine ayağını kullanamaz.

Maymunların kemik yapıları da başkadır. Mesela maymunun kolları çok

uzundur. Diş yapıları da çok farklıdır.

Karada yaşayan bütün hayvanlar gibi maymunlar da kıllı ve postludur.

İnsan ise kıllı ve postlu değil, çıplaktır.

Maymunlar doğuştan Allah’ın içlerine koydukları bir hisle davranışlarını

ayarlar ve yaşarlar. Doğduktan kısa bir süre sonra, diğer hayvanlar gibi

bütün ihtiyaçlarını giderebilecek hale gelirler. Oysa ki insan bambaşkadır.

İhtiyaçlarını kendi başına gidermesi için uzun yıllara ihtiyacı vardır.

Eğitim ve öğretimi yıllarca sürer, sonra hayata atılır.

Page 75: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

65

Hiçbir hayvan inançlı değildir. Yani belli bir fikre, varlığa iman edemez.

Bu özellikler insan içindir. Peygamberimiz de: “Aklı olmayanın dini de

yoktur” buyurmuştur. Maymunlar da inançsız varlıklar grubundandır.21

Peki bu konuyla ilgili, bu kadar deliller var, var da onlar niçin insanla

maymunu karıştırıyorlar? Soruya şu cevap verdi:

İnsanın bir hayvandan geldiğini söyleyerek insanı üstünlüğünden, yüce ve en

değerli yaratık oluş makamından düşürmek istiyorlar. Onlar kasıtlı olarak bizim

inancımızı saptırmak maksadıyla yazmışlardır. İlk insanın maymundan

dönüşmediğini, Hazret-i Adem`den geldiğini sadece Müslümanlık değil, hem

Hıristiyanlık, hem de Yahudilik söylüyor. İşte kökeni İlahi olan bu üç dine karşı

savaş açmış bazı inançsızların yazdıklarında, konu bilinçli olarak tersine çevriliyor.

2.2.1.3. Ahiret Sorular ve Sohbeti

Ahiret öbür dünya demektir. Ahiret iyilik yapan ödülsüz, kötülük yapan da

cezasız kalmamanın gereğinden vardır. Allah`ın emrine uyanlara mükafat gerekmez

mi? Elbette gerekir, işte insanın son istasyonu olan ahiret olacaktır. Uymayanlar da

cezasız kalmamalı, ve onlara ceza vermesi gerektiği için yine ahiret denilen alem

gereklidir. Cenab-ı Hak sonsuz bir merhamet ve şefkat sahibidir. Fakat bu dünyada, o

şefkat ve merhamete layık olan neticelerin binde biri bile gerçekleşmiyor. Çoğu

zaman, zalimler zenginlik ve servet içinde, zulme uğrayanlar ise, yoksulluk ve

acılarla ölüp gidiyorlar. Demek ki dava büyük mahkemeye bırakılıyor. İşte o

mahkeme ahirettir. Tabii bu aleme inanmak gerek. Zaten bu aleme inananlar,

Allah`ın varlığı, bu dünya ve ahiret yaratıcısı, sultanına inanmış olmaktadır.

Peki Ahiret inanmanın faydaları nedir:?

Ahirete ciddi inanan bir insan, günahtan, kötülükten ve zararlı şeylerden

kaçar. Çünkü yaptıklarının mutlaka cezasını göreceğini bilir.

Ahirete inanan bir insan, ölüm korkusundan kurtulur.

Ahirete inananların morali daima yüksek olur. Ve bencil olmaz

21

Vakkasoğlu, 2010, s.33.

Page 76: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

66

Ahirete iman, insana huzur verir. Dünyanın geçici, ahiretin kalıcı

olduğunu bilenler, hırslardan, çekememezlikten, kıskançlıktan kurtulurlar

Ahirete inanmak, bu dünyada haksızlığa uğrayanlara da büyük bir teselli

verir. Allah`ın büyük mahkemesinde hakkını alacağı için, kendi kendini

yemez, kahrolmaz, intikam duygusuna kapılmaz, sabır göstererek sevap

kazanır. “Zalimler için yaşasın Cehennem!” diye huzur bulur

Ahirete inanmak, tarifsiz bir mutluluk kaynağıdır. Çünkü Müslümanlar

orada, başta Peygamber Efendimiz (s.a.v.) olmak üzere bütün sevdiklerine

kavuşacaklarına inanırlar.

Ahirete iman çocukları haylazlıktan ve saygısızlıktan sakındırır. Ayrıca,

etraflarında gördükleri ölüm olaylarından olumsuz etkilenmelerini önler.

Ahirete iman yaşlılara ve ağır hastalara da, yegane manevi kuvvettir.

Kendilerini artık çok yakın hissettikleri mezara, yalnız ahirete imanla

tahammül edebilirler.22

2.2.1.4. Yaratıklar ile Yaratıcıyı Birbirine KarıĢtırmayalım

Her şeyin mutlaka bir yapısı vardır. Resmi ressam, heykeli heykeltraş, masayı

marangoz yapıyor. Bu kainatı da Allah yarattı. Öyle ise Allah’ı kim yarattı, O’nun da

bir yaratıcısı olması gerekmez mi? Öyle diyor insan, değil mi?

Elbette gerekmez. Çünkü bir yapıcısı ve yaratıcısı olduğunu söylediğimiz

diğer şeyler hep YARATIKTIR... Resim de, heykel de, masa da, sıra da, hep birer

yapılmış eserdir. Dolayısıyla her yaratığın ve her eserin bir yapıcısı, yaratıcısı

olmalıdır. Ancak Allah’ın da bir yaratıcısı var mıdır, dediğimiz zaman bir yanlışlık

yapmış oluruz. Çünkü yaratık ile yaratıcıyı birbirine karıştırmış oluruz.

“Allah’ı kim yarattı?” sorusu, mantıksız ve yanlış bir sorudur. Soranın

cahilliğini gösteren bir sorudur. Belki, başkalarının inandığı asılsız yaratıcılar için bu

soru sorulabilir... Ama bir Müslüman için sorulması çok yanlış... Ve isabetsizdir.

Çünkü Müslüman’ın inandığı Yaratıcı, ezelidir, yani öncesizdir... Ebedidir, yani

sonsuzdur... Hiçbir şeye muhtaç değildir. Eşsizdir, Benzersizdir.

22

Vehbi Vakkasoğlu, Öğretmenin Not Defteri III, Cihan Yayınları, İstanbul, 2010, s.136.

Page 77: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

67

denksizdir ve Birdir... Doğmamış ve doğurulmamış tek bir Allah`tır. Bütün

bu sıfatları taşıyan Allah, nasıl olur da bu sıfatların hiçbirini taşımayan canlılara, ya

da insanlara benzetilebilir?

“Allah’ı kim yarattı?” sorusu niçin yanlıştır? Bu sorunun en önemli

yanlışlıklarından biri de, bir noktada durmayışı, zincirleme devam edişidir. Eğer bu

soruyu soran kişi Allah’ı yaratan başkasıdır cevabını alırsa, artık bu soru bitip

tükenmek bilmeyen bir kısır döngü içine girecektir. Çünkü, eğer Yaratıcının

yaratıcısı varsa, onun da yaratıcısı vardır. Yaratıcıyı yaratanın da yaratıcısı vardır ve

bunun gibi... Akla hayale sığmaz bir zincirleme yaratıcılar serisi meydana çıkar ki,

bu da çok saçma bir sonuçtur.

Söz konusu yaratılmış olan insan bir şey yaratılabilir mi? Elbette hayır, çünkü

yaratılmış bir şeyi başka bir şey yaratmaz… Ne demek bu şimdi; eğer Allah

yaratılmış olsaydı insanlar ve diğer canlı ve cansız mahlukatlar nasıl yaratırdı?!

Ey insanlar! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Allah`tan başka size

göklerden ve yerden rızık veren bir yaratıcı var mı? O`ndan başka hiçbir

ilah toktur. O halde nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz?

Öyle ise sakın Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarma, sonra azaba

uğratılanlardan olursun .

KUR’AN-I KERIM

2.2.1.5. Peygamber Efendimiz Niçin Çok Çile Çekti?

Peygamber Efendimize, kainat çapında bir büyük görev verilmişti. Allah’ın

unutulmuş olan dinini, yeniden ve en mükemmel şekilde temsil etmekle

yükümlüydü. Yüklendiği bu büyük görevi, tek başına ve hakkiyle yerine

getirebilmek için, çok sağlam, dirençli ve dayanıklı olmalıydı. Çünkü karşısında çok

kalabalık ve acımasız bir inançsızlar kitlesi vardı. Bu bakımdan, daha çocukluğundan

itibaren, hayatın bütün acılarını yaşadı. Hayat okulunun en zorlu imtihanından geçti.

Böyle olduğu için de, hiç bir zorluk, eziyet, işkence ve saldırı O’nu yıldıramadı.

Peygamber Efendimizin yaşadığı hayat, başarı ve mutluluğun, ancak Allah’a

bağlılıkla mümkün olduğunu gösteriyor. Para, makam ve sayıca çokluk önemli değil.

Page 78: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

68

İmanla zenginleşmiş bir gönül, bunların hepsinden daha güçlüdür. Sağlam bir

imanla, çekilen çileler sevince dönebilir.

Peygamber Efendimiz, en güçlü, en zengin ve en zalim insanlara karşı

mücadele etmiş ve sonunda kazanmıştır. Böylece, imanın üstünlüğünü göstermiştir.

Eğer kendisi de maddeten güçlü, zengin olsaydı, Allah’ın yardımıyla iş yaptığını,

O’nun gücüyle başardığını gösteremezdi. Kazanan tarafın, hak, hakikat ve iman

olduğu tam olarak anlaşılamazdı. Oysaki Peygamberimizin karşısında bulunan

güçlüler, zenginler ve maddi açıdan üstün durumda bulunanlar, bütün zulümlerine

rağmen mağlup olmuşlardır. Böylece imanın üstünlüğü iyice anlaşılmıştır.

Allah, eğer bir kulunu severse, ya onu kalben dünyaya küstürür, ya da

dünyayı ona küstürür. Böylece gönlünü ebedi yurt olan ahirete çevirir ve onu

kazanmaya yöneltir. Bu gerçeği en iyi bilen Allah Resulü de, ayağına gelmiş olan

dünya zenginliklerini değil, gönüllü olarak, ahiret saadetini seçmiştir. Geçici olana

değil, kalıcı olana önem vermiştir.

Peygamberimiz her zaman bir örnektir. Biz Ona bakarak hayata devam

ederiz. O öksüz ve yetim idi, bunu da bir hikmeti vardır, Anneden, babadan yoksun

kalmış olanlar, Peygamberimizin hayatına bakarak, ümitsizliği bir yana atıp,

geleceğe hazırlanma şevkini kazanırlar. Anne baba desteğinden mahrum olarak da,

istikballerini kurtarmanın mümkün olduğunu anlarlar. Allah onu annesiz ve babasız

bırakmış, ama onu bizzat kendi terbiyesiyle yetiştirmiştir. Peygamberimiz de bir

hadisinde, “Beni Rabbim terbiye etti, ve terbiyemi ne güzel etti.” buyurmuştur.

2.2.1.6. Namazla Ġlgili Sorular

İnsan zaman zaman, namaz niçin bu kadar önemli? Namazdan niçin

usanılmaz? Diye sorar. İnsan bir işten kazanç, zevk aldığı zaman o işi sever. Hem

zevk, hem de muhtaç olduğu bir iş, tekrarlansa bile o işten bıkmaz. Günde üç defa

nasıl yemek yemekten bıkıp vazgeçmiyorsa, namazdan da bıkıp vazgeçmiyor.Çünkü

yemek bedenin ihtiyacı namaz ise ruhun ve manevi melekelerin gıdasıdır. Yukarda

belirtildiği üzere insan zevk aldığı, hoşlandığı ya da muhtaç olduğu bir işten ne bıkar,

Page 79: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

69

ne de usanır. Namaz, Allah’ın bizden istediği çok kapsamlı ve manası çok geniş ve

derin bir ibadettir.

Namaz ruhumuzun nefes aldığı, kalbimizin manen güçlendiği ve

duygularımızın moral kazandığı bir ibadettir.

Namaz, insanı günde beş defa Allah’ın huzuruna çıkardığı için,

kötülüklerden ve günahlardan koruyucu bir etkiye sahiptir. Kur’an-ı

Kerim’de de Allah: “Namaz, insanı her türlü kötülüklerden ve

günahlardan alıkoyar” buyuruyor.

Namaz, imanı koruyan, kuvvetlendiren bir ibadettir. Ve diğer ibadetlerden

daha kıymetlidir. Çünkü namazda, diğer bütün ibadetlerin özü, özeti

bulunmaktadır.

Manevi olarak bizi yıkayıp temizleyen, kalbimizi, ruhumuzu, içimizi pırıl

pırıl eden namaz, insanı Cennet’e layık bir hale getirir

İbadetler ve namaz, yalnız Allah içindir. Namazın ruhu, ihlastır. Yani onu

yalnız Allah için kılmaktır.23

Namazın sağlık açısından yararları da var, Fransız doktorlar romatizma, bel

ve sırt ağrılarından şikayet eden hastalarına Müslümanlar gibi namaz kılmalarını

tavsiye ediyorlar. Namaz vücut sağlığını başka faydalar da var:

Yabancı ülkelerde ünlü doktorların kontrolü altında yaptırılan dinç ve

genç kalma hareketleri, aynen namaza benzetilmektedir.

Başı günde birkaç defa yere koyarak, kanın beyne doğru akışı arttırılır. Bu

hareket beyin damarları için bir jimnastiktir.

Başı iki yana doğru hareket ettirmek, çevirmek, boyun kireçlenmesini

önlüyor.

Bel hareketi ve hiçbir tarafa tutunmadan ayağa kalkmak da insana

çeviklik kazandırır.

Namazın en mühim sıhhi faydalarından biri de zihnimizi her türlü dünya

işinden ve düşüncelerinden uzaklaştırarak yalnız bir noktaya toplamasıdır.

23

Vehbi Vakkasoğlu, Öğretmenin Not Defteri I, Cihan Yayınları, İstanbul, 2010, s.201.

Page 80: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

70

Namazın çok önemli bir faydası da insanı sabah erken kalkmaya mecbur

etmesidir. Bunun sağlık acısından bir faydası da, erken kalkan insanın

vücudundaki zehir (dışkıyı- idrarı) daha erken dışarı atmasıdır.

Yaşam boyu spor anlayışı, günümüzde gittikçe yayılmaktadır. İşte tıp

otoritelerinin açıklamalarına göre, namaz, vücut sağlığı açısından da tam

ve mükemmel bir spordur.

Namazın, beden sağlığı için olduğu kadar ruh sağlığı için de sayısız

faydalarını ilim adamları açıklamaktadır.24

2.2.1.7. Oruç

Oruç tutanların sadece mideleri değil, bütün vücutları dinlenmiş olur. Çünkü

bir yıl boyunca çeşit çeşit yiyecek ve içeceklerle yorulup yıpranan sindirim

organlarımıza dinlenme, toparlanma, güç kazanma imkanı da hazırlanmış olur.

Sürekli çalışan bir makinanın nasıl bakıma ihtiyacı varsa, doğumdan ölüme kadar

durmadan çalışan sindirim organlarının da yağlama, yıkama, dinlenme gibi bakımları

Ramazan’daki oruçla sağlanır.

Oruç, bedenin hem fiziksel, hem de ruhsal dinlenişidir. Dokuları temizler,

birikmiş toksinleri, zehirleri atar. Müslümanlar böylece her yıl bir ay bedenlerini

dinlendirirler. Hıristiyan dininde orucun bulunmayışı büyük bir kayıptır.

2.2.1.8. Diğer Sorular

Allah`ı niçin göremiyoruz?

Allah’ı bu dünyada gözümüzle göremediğimiz doğrudur. Acaba görsek daha

iyi olmaz mıydı? Elbette olmazdı. Çünkü bu dünya bir imtihan meydanıdır; deneme

ve sınama yeridir. Bunun için Allah’ı gözümüzle görseydik, O’na inanmanın imtihan

olma değeri kalır mıydı? Elbette hayır, çünkü açıkça göründüğü için, herkes ister

istemez inanmak zorunda kalırdı.

Allah Niçin Her Ġstediğimizi Vermiyor?

24

Vakkasoğlul, 2010, s. 203

Page 81: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

71

“Allah niçin istediklerimizi vermiyor” sorusu, yanlış bir sorudur. Çünkü biz

varoluşumuzu O’na borçluyuz. Yani bizi varlık dünyasına çıkardı, yoklukta

bırakmadı. Cansız bir varlık olarak değil, bitki olarak değil, hayvan olarak değil, en

üstün canlı olarak yarattı. Aynı zamanda hayatımız için gerekli temel ihtiyaçları

Rabbimiz bize karşılıksız olarak hediye ediyor. Ancak biz insanlar nimetlerin daha

da artması için ona yalvarıyoruz. Unutmayalım ki Allah bize en önemli şeyi verdi;

istemeyi öğretti.

“Vermek İstemeseydi, İstemek Vermezdi…”25

Eğitim

Yazar yazdığı Öğretmenin Not Defteri, kitabında eğitim (ilim) ile ilgili

güzelce satırlar yazmış. İnsan okurken ilim ne kadar önemli olduğunu anlar. Eserde

büyük şair olan Yunus Emre şiirlerinden ilimle ilgili bir şiiri ile konuya açıklık

getirir.

Bütün yazarların ve filozofların hatta peygamberlerin ortak öğüt olan ilim

(öğrenme, öğretme) talebi şöyle yansıtmıştır:

İlim, ilim bilmektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsin

Ya nice okumaktır…

Zararlı AlıĢkanlıklar ve Bencillik

Yazar eserinin “Gençliği Tehdit Eden Zararlı Alışkanlıklar” kısmında

çocukların, kötü alışkanlıklarından uzak durmasını istedi, o da insanları küçük görme

ve bencilliğin zararlarını anlattı. Başka insanları küçük görmeyin. Çünkü onları da

Allah yarattı. Onların horladığınız noksanlarını, eksiklerini onlar isteyerek almadılar.

İnsan ellerinde olmayan şeylerden dolayı ayıplanmamalıdır. Yolunda yorumlar yaptı.

25

Vehbi Vakkasoğlu, Öğretmenin Not Defteri III, Cihan Yayınları, İstanbul, 2010, s. 23.

Page 82: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

72

Zaman

Konulardan biri “Zaman konusu” dur. Çocukların zamanın ne kadar önemli,

olduğunu anlamalarını istedi. Önemli ve hassas bir konu olduğu için Vakkasoğlu

zamanla ilgili birkaç bahis anlatmış.

Vakkasoğlu`nun Almanya`da Almanca dil kursundayken, bir olay

anlatır.Almanca öğretmeni,

“Biz zamanı kullanmayı ve değerlendirmeyi Müslümanlardan öğrenmişizdir”26

2.2.2. Terapi Mektupları (Öğrencime Mektuplar 1-2-3)

Vehbi Vakkasoğlu`nun bu eseri nesil yayınlardan, Haziran 2014 çıkmıştır.

528 sahifeden, 147 mektuptan oluşuyor. Kitaptaki mektuplar genel olarak iki farklı

yerlerde yazılmış. Çoğunluk Avrupa ve İstanbuldan, bir kısmı da başka

yerlerden.Bazılarının nereden yazıldığı belli değildir.

Berlin`de yazılan mektupların sayısı 126’dır. Bunlar kalpten kalbe kanallar

var, sevgi her derdin ilacıdır, gelecek endişesi sizi yıpratmasın, asıl okulunuzu

kendiniz kurun, Allah bütün günahları affeder, zirveye tırmanmak gerek, kendinizi

bilgice çok iyi yetiştirin, iyi Müslüman etrafıyla iyi geçinir, işini kışa ayarla yaz

çıkarsa ne ala, Yemen’deki dizimin dibinde, gün doğmadan neler doğar?, öteye

yatırım yapmalı, gerçek imtihanı kazanmalı, araçlar amaç olmamalı, sevgiyi sevmeli,

düşmanlığa düşman olmalı, kalb ve kafaların fethine çıkalım, manevi yangın itfaiye

erleri, bencil olmayan insanca neşe, manevi kazançlar paylaştıkça bereketlenir, hayat

her şeye rağmen çok güzel, ruhun zaferini yaşamalı, sabırdan uzaklaşmayalım şükrü

unutmayalım, hayır demesi bilmeyen adam, mecazi aşktan ilahi aşka geçme vakti,

güzel kitapların özel dünyasına girin, yakınlık sırların birleşmesidir, ebediyet arzusu

ile yaşamalı, herşeyde Allah`a giden yolu görmeli, gençliği ebediyete çevirmenin

çağdaş yolu, islamın güzelliklerini yansıtma yarışı, olumsuzu olumluya

çevirebilmeli, arkadaşlık paylaşmayı gerektirir, şikayet yok şükür var, manevi

haberleşme yolu, vefasızlık en kırıldığım huydur, her hıçkırığın çaresi olmak isterim,

sevap kazanma anonim şirketi, Allah`ın kulu olmanın güzelliği, doğarken boşuna mı

26

Vakkasoğlu, 2010, s. 48.

Page 83: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

73

ağlıyoruz?, öğrenmek ve öğretmek dünyanın en insanca zevki, “kahrın da hoş lütfen

da hoş” diyebilmek, insanların imanıyla birlikte kurtulmak, dünyanın en güzel süsü,

dertleri küçültmeyi bilmelisin, üzüldüğün şeylerin sonuçlarını düşün, gönül diliyle

konuşur anlaşırız, gönül hazinemi açtım size, onun verdiği akılla ona kulluğa

çalışmalı, dünya güzel bir geleceği doğru gidiyor, en iyi iyinin düşmanıdır, dikensin

gül bahçesi olmaz, çağdaş cihadın sırları, zafer benimdir diyebilenindir, susarak

konuşmak, ölümü gören hastalığa razı olur, okuduğun şeylerin manasını düşün, bir

göz hatırı için çok göz sevilir, kitaplarla manevı yardım, mümin anlatmadığını yaşar,

yaşayan birer Kur’an olabilmek, öte için çalışınız, en kötü karar kararsızlıktan iyidir,

fırsatları gerçek dünyaya kullanmalı, dostluk, Allah için sevmek, senin yanında bile

hasretim sana, dünya dua üzerinedir, dünyanın en asil görevi, hayat kalple aklın

ortaklığında yürütülmeli, şikayet ettikçe şikayet konusu artıyor, aşk ve iman

basamağı, kırk ölçüp bir biçmek gerek, taşlamış kalplerin dinamiti ol, kutupta limon

fidanı yetiştirmek, hizmetin karşılığı Hak rızasıdır, acılara göğüs germeyi bilmeli,

kainatta en büyük hakikat imandır, yoklukta varlığı bulmak, her şey sevgiyle

yaratılmış, biz muhabbet fedaileriz husumete vaktimiz yoktur, insanlığın acil

ihtiyacı, insani güzellikler, şefkatin açtığı kapılar, bazen şerden hayır çıkar, Yazmayı

öğretmenlik kadar seviyorum, insan çileleriyle olgunlaşır, kader programının tatlı

cilvesi, İslami gelişme dünyanın gözünde, bizim ruhumuzun gıdası muhabbettir,

bilenlerin imtihanı çetindir, İbrahim Aleyhisselam gibi ol, aslolan sohbet gerisi

vesile, çilesiz ve dertsiz olmamak, kulluk şuurumuz kökleşsin, aynı kaderi

paylaşıyoruz, iman idealsiz olmak, çağdaş Rabia`nın özelliği, manevi kuraklık

gözyaşlarımızı kuruttu, dünyanın mutlulukları acılarla yoğrulmuştur, uzak istikbale

yatırım yapmak, kusurları yüze vurmamalı, dert bellidir iman zayıflığı, tebliğde esas

olan şefkattir, Bir’e teslim olan her şeyi teslim alır, kısıtlı aklımız kader programını

okuyamıyor, asıl can sıkıntısı işsizliktir, dostluk paylaşmak demektir, onu seven her

şeyi sever, insan inançsız olamaz, hamdım yandım piştim, aynı çizgide hedefe

yürümeli, kalp fetihleri yapacağız, ümitlendin ilahi mağfiretten, inancın filtresinden

süzülmüş ihlas, tevafuklarla dolu yaşamak, imanlı genç bu devrin evliyası, o varsa

her şey var, istemeden yaptığını isteyerek değiştirmelisin, Batı başkentleri ve

İstanbul`un hali, evrensel davanın adamı olmalısın, ölüm en güçlü vaiz, çirkinlikleri

güzelleştirebilmeli, gerçeğe gönül verenler, başarmaya mecburuz, dili yok kalbimin.

Page 84: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

74

İstanbul`da ise 15 mektup yazılmış. Bunlar peygamberler medeniyetlerin

üstadıdır, sevme özürlü kişiler, imana hizmet en zevkli meşguliyettir, bu yolda çile

bile güzel, kavgamız bile savunmadır, imanı parlatmalı, İslam ahlakının güzelliğini

göstermeli, her güzellik bir bedel ister, ruhumuzu dinlendirecek mutluluk imtihanı,

asıl tehlike tehlikeyi fark etmemektir, iç dünyamızı zenginleştirelim, en güze zevk

öğrenmek öğretmek, her doğru her yerde söylenmez, İslam`ın mevsimi geliyor,

nereden inceldiyse oraya düğüm atmalı.

Yukarda belirlediğimiz gibi, yazarın en çok yazdığı mektuplar Berlin’den

yazılmıştır. Yazılış yeri belli olmayan altı mektup var.

2.2.2.1. Müjdeleyici Mektuplar

Kitapta müjdelerle ilgili birkaç mektup görüyoruz. En baştaki yazarın

Berlin`deyken yazdığı “Allah bütün günahları affeder” adlı mektup, bu dünyada kim

günah işlemiyor ki, büyük günahlar da olsa, Cenabı Hak’ın Rahmeti her şeyden

büyüktür. Genel olarak büyük günahlar işleyen insan, bu günahlar arkasında bir

tevbe edip, büyük istiğfarla karşılık vermelidir. İnsan işlediği günahları tevbe ile

işlememiş gibi yapabilir. Yeter ki insan ümidi kesmesin, çünkü her zaman manevi

silgi vardır. İnsan ümidi keserse, başka bir günah işlemiş olur. Çünkü işlediği günah

ne olursa olsun, Allah`ın affından daha büyük olamaz. Bunun için insan yeter ki af

yolundan ayrılmasın, af yolunda yürüsün….

“Gün Doğmadan Neler Doğar”27

mektubunda, hedeflere ulaşmak için çoğu

zaman sabır gerekmektedir. Bu konuyla ilgili örnekler verir, bunlarından en önemlisi,

Peygamberimiz Mekke`deyken ilk beş yıl içinde Müslümanlar sayısı sadece kırktır,

ama Veda Hutbesi’nde Resulullah`ı dinleyen Müslüman sayısı yüz binden fazlaydı.

İşte sabırla neler oluyor, bir de bu mektupta insan ummadığı şeyler, küçük gördüğü

işler, belki daha büyük avantajlar çıkarmasını açıklandı. Önemli olan niyet, azim ve

sabırla devam etmektedir. “Teknik açıdan olduğu gibi, manevi açısından da harikalar

asrındayız. Küçük çalışmalarla ummadığımız büyüklükte muhteşem gelişmeler

olabilir. Burada asıl olan niyet ve azimdir”.

27

Vehbi Vakkasoğlu, Terapi Mektupları(Öğrencime Mektuplar), Nesil Yayınları, İstanbul, 2014, s.55.

Page 85: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

75

“İslam Mevsimi Geliyor” bu mektuptaki müjde ise,yazar yeni gelen nesiller,

İslam ahlakını güzelce göstereceklerine inanıyor. Çünkü kitabımız Kur’an,sevgi

kaynağı Peygamberimiz şefkatle dolu bir zattır. İnançsızları bile kurtarmaya yeterli

şefkatle dolu hayatı bizlere örnekdir. Onları örnek alarak İslam`ın güzelliklerini

yaşantımızla, ahlakımızla göstermeyi başarırsak her şey bir anda herşey

çözümlenecektir. Gelen nesiller için büyük görev budur.

Belki bu günlerde düştüğümüz sıkıntılar, can sıkıcı durumlar, dertler vs.

durumlar, İslamın asıl ahlakını yerine getirmediğimiz yüzündendir. Bununla beraber

hepimizin gelecek Müslüman nesillerden büyük beklentilerimiz olacaktır. Tabii ki

bize düşen görevleri yerine getirdikten sonra, gelecek nesillere yardım etmiş oluruz.

Aynı zamanda atalarımızdan aldığımız emaneti kültür ve tarih, dini, torunlarımıza

intikal ettirmiş oluruz. Çünkü her insanın bu dünyada bir varoluş nedeni vardır,

Müslüman olarak asıl varoluşumuz Müslüman ahlakını temsil etmektir.

2.2.2.2. Yol Gösterici Mektuplar

Bu konuyla ilgili kitapta birkaç mektup görmekteyiz. Bunlarından biri

“Gelecek endişesi sizi yıpratmasın” adlı mektup, her insan geleceğinin hesabını

yapmasında haklıdır. Ama tabii ki tedirgin durumu düşmemeli. Bunun için insan

gelecekleri çok fazla düşünmesin, hem de insan mümkün olmayan bir isteği

düşünmeye, gerçekleştirmeye kalkarsa, sabrını israf etmiş olur. “İnsan asıl ve önemli

görevi, önünde hazır olan günler için çalışmalar ve başarılı olmaya çabalamaktır.

Uzak geleceklerin hesabını yaparak tedirgin olmak, derin endişelere ve

kararsızlıklara düşmek ise, akıllıca değildir. Geleceğe düşüne taşına serinkanlılıkla

hazırlık yapılmalıdır. Bir de en önemli mesele tevekkül meselesidir, yani elden gelen

hazırlık ve altyapı sağlandıktan sonra, elde olamayan tarafını Allah`a bırakmaktır.

“Güzel kitapların özel dünyasına girin” mektubunda, okumayla ilgili hazırlık,

ve hazırlık bittikten sonra tevekkül edip, insanın edindiği bilgilerle kendine güvenini

sağlayıp, geleceği tasarlamalıdır, Başkalarının ne diyeceğine aldırmamak önemli bir

şarttır. “Acaba benim için ne düşünüyorlar diyen bir insanın, hayatta mutlu

olabilmesi mümkün değildir. Benim yaptığım uygun mu, doğru mu diye bakacaksın.

Eğer için rahatsa, yaptığın doğruysa, diğerler ne derse dersin önemli değildir.

Page 86: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

76

Nasrettin hoca bir gün eşeğine binmiş giderken, yanında oğlu da varmış,

karşıdan gelen bir adam demiş ki, “hocam günah değil mi, sen eşeğe binmişsin çocuk

yürüyor. Bu yavruyu da bindirsene” hoca adama hak vermiş, çocuğunu da arkasına

bindirmiş. Karşıdan gelen bir başkası demiş ki “hocam sen de hiç insaf yok mu, bu

zavallı eşeğe hiç acımıyor musun? İki kişi birden binmişsiniz”

Hoca eşekten inmiş, çocuk binmeye devam ediyormuş… Böylece

giderlerken, biri yaklaşmış, demiş ki “İnsaf yahu! Bu çocuk hiç utanmaz mı, babasını

yürütüyor kendisi eşeğe kurulmuş…” hoca çocuğu da eşekten indirmiş, birlikte

yürümeye başlamışlar… Ama bu durumu gören bir başkası da demiş ki “birader,

sinde hiç akıl yok mu? Eşek boş gidiyor, siz de yanında yürüyorsunuz,

binmiyorsunuz…”

Görüldüğü üzere, başkalarının sözüyle yürümez, yol alınmaz. Herkes bir türlü

söyler. Herkesin aklı bir başka açıdan çalışır.28

“Acılara göğüs germeyi bilmeli” bu mektupta acıların mutlulukla karışmış

olduğunu gören yazar, öğrencisine öğüt veriyor. Acılarla karışmamış bir mutluluk

mümkün mü? Ve dünya bir sınav yeri, hizmet ve çalışma yeridir. İnsanı bu dünyada

mesut eden tek şey var, o da inançtır. İnanç kadere inanmayı gerektirir. Bir de

hayatın hep istediğimiz gibi giden, hep mutluluklarla dolu bir yol olmadığını, acılarla

göğüs germeyi, dayanmayı, olağanüstü durumlarla soğukkanlılığı ve herkesin her an

ölüm gerçeğiyle yüz yüze bulunduğunu anlamak gerekir. Problemin sağlamasını

öğrenir gibi kesin ve değişmez bir gerçek olarak yeniden ve bir daha kavramak

gerekir.

“Doğarken boşuna mı ağlıyoruz?” mektubunda, insanlar çirkinlik görmese,

güzelliğin kıymetini nasıl anlayabilirler. İşte hayat böyle, insan bir sürü sıkıntılara

düşebilir, fakat o sıkıntılar olmasa, güzellik anlaşılmaz. Hastalıklar olmasa, sağlığın

değerini insan bilemez. Bunun için insanlar sahip oldukları nimetleri fark edip, onlar

için şükredeceklerine, hep sahip olmadıklarını görüp şikayet ederler?”

28

Vakkasoğlu, 2014, s.105.

Page 87: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

77

Ayni zamanda insan kaderi suçlar. Oysaki şer bizim yanlış

davranışlarımızdan kaynaklanır, “mesela mevsime göre giyinmeyiz, şemsiyemizi

almayız, üşüyüp, ıslanıp hastalanınca havaya, yağmura kızarız. Halbuki o yağmur, o

anda tabiat için dolayısıyla da insanlar ve canlılar için tam manasıyla Allah`ın

Rahmetidir”

İnsan kelimesi araştırırsak, insan Arapçada (nisyan) kelimesinden doğmuştur.

NİSYAN unutmak demektir. Biz bu özelliği yanlış yerde kullanıyoruz. Allah verdiği

nimetlere bakmayıp, diğerlerine bakıyoruz. Halbuki nisyan(unutmak) olmasa, hayata

devam edemeyiz, çünkü hayat sıkıntılarla, acılarla, ızdıraplarla doludur. Bunları

unutup, devam etmek zorundayız. Bir de doğarken boşuna mı ağlıyoruz? İşte biz, bu

acıları ve ıztırapları unutmalıyız.

Şair ne güzel söylemiş: “İnsan doğarken ağlar, ama bu ağıt birçok kişiyi

sevindirir. İnsan gerçek insansa, öyle bir hayat yaşamalı ki, ölürken kendisi gülerken,

arkasında bıraktıkları ağlamalı…”29

İşte dünya kalınacak bir yer olarak değil, geçici veya misafirhane olarak

görüp idrak edebilenlere ne mutlu.

“Ölümü gören hastalığa razı olur” mektubu yukardaki konunun benzeridir.

İnsan başkasının derdini bilmeyince kendi derdini büyütüyor. Başka dertleri görseler,

kendi dertlerine razı olurlar. İşte yazarın dediği gibi “Ölümü gören hastalığa razı

olur”, insan kendi noksanlıklarını anladıkça dertlerini küçültebiliyor. Bu tip insanlar,

elbette kendini anlamayan, derdini da anlamayan olurdu, yoksa kendi derdi anlayan

insan, nimetine şükür eder.

“Dertleri küçültmeyi bilmelisin” mektubunda, yazar nasihat veriyor. “Dertleri

küçültmeyi, küçümsemeyi, hafifletmeyi bilmelisin. Çünkü dünyadaki tek çözümsüz

dert ölümdür. Herşeyin çaresi var…

Yazar dertlere karşı tavır öngörür.”Kaldı ki senin aileden gelen dertlerinin hiç

de halledilemeyecek cinsten olduğunu sanmıyorum. En azından bir kısmını

görmezlikten gelmek, bir kısmını zamana havale etmek ve bir kısmının da senin

29

Vakkasoğlu, 2014,s.148.

Page 88: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

78

hatalarından kaynaklandığını düşünüp hoşgörülü olmak gerekmez mi? Evet neticede

dertleri küçümsemek, küçültmek maharetini kazanmamız gerekiyor. Çünkü dertsiz

bir dünyada yaşamamız imkansızdır”.

Dertsiz bir dünya yok, nasıl olur ki. Kim bu hayatta uyurken, kendi derdini

düşünmeden uyuyabilir ki, sanki cennet gibi bir hayat yaşıyormuş. Asla yok öyle bir

şey. Çünkü asıl rahat bu hayatta değil, asıl hayatımızı, ebedi rahatı, ancak Cennette

bulabiliriz. Bu dünyada dertleri olmayan yok diyemeyiz, tek kişi olabilir, o da

dertleriyle dost olup birlikte yaşamaya alışmış, herhalde sadece O`dur.

2.2.2.3. Sevmek ve Sevgi Mektupları

Yazar bu kitapta hayatımız ile ilgili nerdeyse her şeye motivasyon, davranış

tarzı öğrencilere, okuyuculara verir. Yukarda sevmek dedik, işte yazarın sevdiklerine

öğüt vermekten bıkmıyor, yıllar boyunca hayatta biriktirdiği tecrübeyi düşünmeden

sevdiklerine seve seve veriyor. Sevmek dediğimiz de işte budur.

“Onu seven her şeyi sever” kitaptaki mektup başlığı, adı üstünde sanırım,

sevmekten bahsetmiş “at koşamadığı, kuş ötemediği zaman talihsizdir. Müslüman da

ahlaklı ve faziletli olamadığı zaman, kalbi sevgiyle dolup taşmadığı zaman talihsiz”,

sevmeyen insana, bu hayatta yaşamış denebilir mi?. Ayrıca Allah insan için her şeyi

sevgisiyle ve sevgisinden yaratmış, hem de en mükemmel biçimde yaratmıştır. İnsan

mükemmel olarak yaratılmış olduğu için, onun için yaratılan her şey mükemmeldir.

Kalp ise bu sevgiyle beslenmek üzere yaratıldı. Otomobil benzinle, insan kalbi

Muhabbetullah ile çalışır. Mide ekmek ister, çakıl taşı değil. Kalp aynıdır işte, Allah

sevgisiyle doyuma ulaşır. Aksi halde dünyayı ve ona fani şeyleri sever, dünyevi

sevgililere gönül bağlar.

Bunun için kalp Allah sevgisiyle beslenip yaşamalı, öyle olunca hayat

bambaşka bir zevk oluyor. Sevmek ne zaman başlar, bu soruyu “Kalp fetihleri

yapacağız” mektubunda sorulara yazar, şu cevabı verir, “bana göre sevmek

doğmakla başlar. Hatta ruhumuzun varlığıyla birlikte başlar sevmek, çünkü seven

ruhtur. Ve sevmek ruhumuzun bir fonksiyonu, bizi sevgisinden ve sevgisiyle yaratan

Allah, fıtratımıza sevgiyi maya yapmıştır”

Page 89: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

79

“Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz” mektubunda, bu dünya fani

olduğu için, gelin hep beraber mutlu yaşayalım, birbirimize şans verelim, dünya

kimseye kalacak değildir. Aynı zamanda “Yaratanı hoş gör, yaratandan ötürü”

iyiliğin yenemeyeceği, hoşgörünün alt edemeyeceği kötülük yoktur dünyada… Sonra

da şu öğüt veriyor, “Ey arkadaşlarım, bana ne kadar haksızlık yaparsınız yapınız…

Anlayışsızlığınızın boyutları hangi ölçülerde olursa olsun, beni yıldıramazsınız, beni

kızdıramazsınız. Ben yine de sizin iyiliğinizi düşünürüm. Sizin yaptıklarını

yapmaktan kendimi çok yüksek tutarım. Zaten başka türlü olmama inancım da

manidir. İnsanların sadece bu dünyada değil, ebedi hayatlarında da mutlu olmalarını

istiyorum ve yoldaki bir gayreti hayatımın en büyük zevki ve görevi biliyorum”.

Sizler de bırakınız küçük hesapları, basit meseleleri, aşağılık duyguları ve

geliniz hep birlikte insanların yardımına koşalım. Çünkü insanlık bir maneviyat ve

ruh bunalımının acımasız pençesinde kıvranmaktadır. Bunun da çaresi, ne maddi

doyumlarda, ne cinsel çılgınlıklarda, ne de başkalarının acılarına sevinmektedir… Bu

çağdaş bunalımın çaresi, gerçek insan olmakta… İnsani sıfatları yaşamakta,

dostluğu, sevgiyi, Allah rızası için ve hiçbir şeye alet ve araç yapmadan topluma

kazandırmaktır. Geliniz bunun yollarını arayalım. Bu fani dünya kimseye kalacak

değildir…” 30

“Sevgi her derdin ilacıdır” mektubunda, tıpkı yukardaki mektup gibi,

insanların kötü sözlerine iftira ettiklerine, ve her şeye rağmen, insanları hoş görür, ve

bir şey olmamış gibi davranmayı tavsiye eder. Birbirimize yardım edelim, sevelim

birbirimizi. “Yunus Emre gibi olalım” ve şu şiirdeki gibi.

“Ne varlığa sevinirim

Ne yokluğa yerinirim

Senin ile avunurum

Bana seni gerek seni” 31

)

Başka bir örnek daha veriyor yazar, Hasan Basri Hazretleri, kendisini itham

edip, iftira edip çekiştirenlere hediye gönderirmiş, teşekkür edermiş… Sebebini

30

Vakkasoğlu, 2014, s.241. 31

Vakkasoğlu, 2014, s. 19.

Page 90: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

80

soranlara, “Bunlar sevaplarını bana hediye ediyorlar, ya da günahlarımı yüklenip

benim yükümü hafifletiyorlar, gönderdiğim hediyeler az bile”. İşte bize karşı

gelenler, bize kötülük yapanlar, aynı karşlığı vermemiz yerinde olmaz.

2.2.2.4. Sanat Ve Çile Mektupları

Kitapta ilk mektup olan, “Peygamber medeniyetlerin üstadıdır” adlı başlık,

peygamberlerin insanlığa getirdiği sanatlarından bahsediyor. “Her sanatın bir

peygamber piridir. Mesela Hz Nuh gemicilerin piridir, Hz Yusuf saatçilerin, Hz İdris

terzilerin piri olduğu gibi, peygamberimiz de hidayet, fikir, sanat, edebiyatın piridir.

Çünkü en büyük mucizesi Kur’an’dır.”

Peygamberlerden bahsediyorsak, elbette İbrahim Aleyhissalam’dan

bahsedilmelidir. “İbrahim Aleyhissalam gibi ol” bölümünde, yazar zor durumda

kalan öğrenciye şu sözü verir. “Allah herkese kaldıracağı kadarını yükler. Çok yük

taşıyan, çok çile çeken maneviyatta çok ilerler. Allah bir kulunu severse, onu ya

dünyaya küstürür, ya da dünyayı ona küstürür.”

Kitapta çile ilgili dört kısım bulunuyor, birincisi “İnsan çileleriyle olgunlaşır”

insan çileyi, acıları çektikçe, en uygun veya doğru yolları bulmaya çabalar. Acılar

hayatın sonuna kadar devam edecek değildir, bir gün bu sona erer. “Sonu aydınlığa

çıkacaksa, bütün bu bunalımlar çekmeye değer doğrusu, fikir ve düşünce çileleriyle

insan olgunlaşır ve gerçek insanlığını bulur. Bizim sevgili Mevlana’mız da öyle

demiyor mu: “Handım, yandım, piştim”.

Diğer kısmı olan “Çilesiz ve dertsiz olmamak” bu sohbet dünyanın acımasız

olduğunu, bizi de sürekli sıkıntılara düşürdüğünü. Bu sıkıntılar ve dertlerle

başetmenin yollarını anlatır. Bu kalpsiz asrın içinde nasıl çilesiz olabiliriz? Çile

gelişmenin zembereğidir. İçtimai, dini, ferdi bir derdi olmayan, gerçekleştirmek için

çırpındığı bir ideali bulunmayan, gönlüne ferahlık ve huzur veren bir aşkı taşımayan,

insan sayılır mı?

“Bu yolda çile bile güzel” bu bölümde inançtan bahsetmiş, insan dünyayla

ilgilendiği için öteyi unutmuş. O acılarla kesin yaşayacak, “İmansızlık içinde

cehennem çekirdeğini taşıyor ve daha bu dünyada iken, cehennemi yaşatmaya

Page 91: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

81

başlıyor. Müminler bu dünyada imtihanında acılar yaşarlar. Ancak onların acılarla,

daima imanın verdiği teselliye yenik düşer. “İman bu dünyada bir manevi cenneti

içinde saklıyor ve imanın derecesine göre insana tattırıyor”. Ama şunu

söyleyebilirim, Allah affedici affetmeyi sevendir, günah işleyen bir kul, sonra

tevbeyle temizlerse, Cenabı hak affeder, çünkü affetmeyi seven, Rahmeti geniş bir

Rabbimiz var, “eğer siz hiç günah işlemeyen bir kavım olsaydınız, sizin yerinize

günah işleyen ve işlediği günahı tevbeyle temizleyenleri getirirdim” buyuruyor. Aynı

zamanda ümit kesmek olmaz çünkü Allah’tan ümit kesilmez, “Allah`ın

Rahmet’inden ümit kesmeyiniz, çünkü Allah`ın Rahmetinden ümit kesenler

kafirlerdir” buyuruyor.

“Dünyanın mutlulukları acılarla yoğrulmuştur” kısmında dünyadaki

isteklerimiz ve bu isteklerin hepsini gerçekleştirmenin mümkün olmadığından

bahseder. İnsan kendini mutlu edeceği sandığı sınırsız istekleri dünyada

bulamayacaktır. Ancak Cennet’te bulabilir, çünkü insana rahat, huzur, mutluluk,

veren tek bir yer bulunuyor, o da Cennet. Yazar dünyadaki acılar, dertler, mutsuzluk

ve diğer can sıkıcı durumların, bu dünyada başımıza her an gelebileceği, ancak

imanla bu sıkıntılar atlatabileceğimize inanmaktadır. En güzel yorum, sıkıntıların

zaman zaman hayatımızda olacağını, elbette bir şekilde gideceğini, ve bütün bunların

bir deneme olduğunu düşünmektir. Yaşadığımız dünyada kimi sağlığı, kimi parası

olmadığını, kimi memleketten uzak oturduğunu, gurbette yaşadığını, sevdiklerini

özlemesini, kimi de zulümle mücadelesini dert olarak edinmiştir.

2.2.2.5. Eğitim ve Motivasyon Mektupları

Mesajlar göndermeden önce, “Kalemle aranız nasıl ? “adlı başlık,

okuyuculara bir gizli mesaj veriyor. O mesaj, Mektup dostluğu devam ettiren, insan

kalemle ve kelamla barıştıran bir şey olduğunu söylüyor. Aynı kısmında dikkat

çekici bir cümle aktırıyor, “Son mektubunuzu ne zaman yazdınız?” dediğinde,

yazmaya teşviki anlatıyor, bir mesaj veriyor. Ne olursa olsun, yazınız “cevap

alamazsanız da yazınız”. Mektubun ne kadar önemli olduğunu belirtirken, eski

hatıralardan bir cümle ortaya atar, “eskiden yazamayanlar söyleyip, yazdırırlardı.

Şimdi okur yazarlar bile yazmıyorlar”. Kutsal kitabımız kalemi kutsal ilan

Page 92: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

82

etmiştir.Kalemi kutsamak insanı yazmaya teşviktir. Kur’an’ın edebiyata ve söze

verdiği önem gereğince işlenmemiştir.

“Öğrenmek ve öğretmek dünyanın en insanca zevki” adlı mektup, bu dünyada

yazara göre en zevkli meslek olan öğretmeyi anlatır. Günümüzde bu meslek layıkı ile

yapılmadığı için, başımıza gelen bütün olumsuzlukların nedenidir. Öğretmek

özellikle uslünce yapılması becerilemediği için,insanlar en kaliteli malı en kötü

pazarlayan akılsız tüccarlara dönmüştür. Aslında veren kadar, alanın da durumu, hali,

tavrı çok önemlidir. Günümüzde insanların en çok ihmal ettikleri ruhlarıdır.

Öğrenmek ve öğretmen isteği yok gibidir. Arabasının kaportasındaki eskiği

önemseyen ama bilgi eksiğine dikkat etmeyen insan günümüzü en iyi yansıtır.

“Yazmayı öğretmenlik kadar seviyorum” adlı mektup, yazmanın ne kadar

önemli olduğunu ifade eder. Yazmayı bir zevk olarak gören yazar, onu kendi için

öznel temel bir ihtiyaç olarak ifade eder. Bir yanda yazma öte yanda öğretmenlik, bu

da yazarın çok sevdiği bir durum. “En güzel zevk öğrenmek ve öğretmektir” de yine

eğitimin can damarına dokunir. Şiirle ilgilenen bir öğrenciye, şiirini geliştirmek için

ne yapmak gerekliğine dair bilgiler veriyor. “Cenabı hakkın lutfettiği her kabiliyet

gibi, şiir de çalışarak, uğraşarak, emek vererek gelişir, olgunlaşır. Bunun için çok

okumak, kültür birikimini arttırmak gerektiğini söyler.

“Başarmaya mecburuz” adlı başlık, eski öğrenciyle yazışarak, hedefine

ulaşmak için moral veriyor, bir yabancı dil öğrenmesini ister ve bunu vatana hizmet

için kullanmasını ister. Başarmaya ne kadar mecbur olduğumuza bir örnek veriyor.

“Tarık bin Ziyad gibiyiz, başarmaya mecbur ve mahkumuz. Gemileri yaktık, dönüş

yok… Hani “Önümüz deniz gibi düşman, arkamız da düşman gibi deniz” demiş, o

büyük komutan gemileri yakıp İspanya sahillerine çıktığında… Biz de aynı

durumdayız. Bir maneviyat seferberliği, bir gönül seferberliği açmak, ve insanların

çok yönlü ihtiyaçlarına, maddi manevi hizmet etmek, inanan ve bilen insan sayısını

artırmak gerektiğini anlatır.

Page 93: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

83

2.2.2.6. Ġnanç ile ilgili Mektuplar

“İnsanların evren ve insan yorumuna hizmet, günümüzün en önemli işi olarak

kabul eder. Bu bahiste başörtülü bir kıza o yazdığı mektupta ona sabır tavsiye eder.

Mektup. Bu konuyla ilgili gerekenleri yapılmalı, ama acele etmemek gerektiğini

ifade eder. Mücadelenin önemli bir imtihan olduğunu söyler, Sonunda İslam ve

Müslümanlar kazanacaklar. Yazar Almanya`dayken bir Müslüman Alman büyükelçi

ile görüşmüş,Elçi şöyle söyler “İslam kadar düşmanı çok bir din yok. Ama buna

rağmen Avrupa`da en çok gelişen din İslam. Bu da gösteriyor ki, İslam Avrupa’nın

gelecekteki dinidir.”

2.2.2.7. Ġslam`ın Güzellikleri

“İslamın güzelliklerini yansıtma yarışı” isimli mektubu, Müslümanlar

Müslümanlığı gerektiği gibi temsil edebilselerdi, hiç bu durumda olur muydular?

Herkes dinle ilgili şuur ve metotun nizamına uymuş olsalardı, gençlerimizi yabancı

ideolojilerin tuzağında görür müydük?

Kitapta İslam ahlakıyla ilgili mektuplar da var. İslam ahlakı en güzel şekilde

göstermeli. Çünkü kitabımız Kur’an akla uygun, Peygamberimiz de şefkatle dolu bir

zattır. İnançsızları bile kurtarmaya yönelik şefkatle dolu hayatı bizlere örnek olur.

İslam`ın güzelliklerini yaşantımızla, ahlakımızla göstermeyi başarırsak her şey bir

anda çözümlenecektir. Tabii ki bu görev “inanan insana yani büyük görev düşüyor.

Yaşayan bir Kur’an olarak, İslam ahlakının güzelliğini gösteren canlı bir örnek

olarak ortaya çıkmak, Müslümanın görevi temel ve ilk vazifesi bu” işte gençleri

büyük bir görev bekliyor, bu kutsal görevi yerine getirmek için birlik ve beraberlik

içinde olmalı,insanlar birbirinin ellerini sıkı tutmalıdır

2.2.2.8. ġükür Mektupları

“Sabırdan uzaklaşmayalım, şükrü unutmayalım” mektub sabır, şükür, hayır

söylemekten oluşuyor. Yazar bu dünyanın bir deneme ve sınanma yeri olduğunu

söylüyor. Allah kulunu bir sınavdan geçiriyor, ona dert veriyor kul ne yapacak diye

gözlüyor.Bu durumda kul olması gereken yapar, sabır eder. Böylece Allah`ın verdiği

Page 94: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

84

sınavı geçmiş olur. Bazen da iyilik veya sevindiren bir şey venin, ikisi de bir imtihan,

ve en önemlisi, kul bunların bir imtihan olduğunu anlayıp, şükür etmeli.

Hayır söylemeyle ilgili, yazar bir öğrenciye öğütler veriyor. Kız konuşma

zorluğundan utanıyor. Yazar bu durumu utanacak bir durum değil ki demiş, bilakis

asıl utanacak olan, kendi istediğiyle yapılan hatalar ve günahlardır. Aynı zamanda

yazar bir örnek verir, Hz. Musa`ya konuşma zorluğu ya da kekemelik vermezdi. Ve

bir hadis şerif naklediyor, peygamberimiz (a.s.m.) “Az yiyip içme, az uyuma ve az

konuşma” yı öğütlemiş. Bunun için utanacak bir hal değil ki, o halde meselenin

hikmetleri ve sebeplerini düşünmek gerek.

Bu hikmetlerin başında, seni az konuşmaya teşvik vardır. Çünkü az

konuşma bütün peygamberlerin ve evliyanın ortak tavsiyeleridir.

Az konuşma ve biraz da insanlardan uzak bulunmak insana çok düşünme,

çok okuma ve kendi iç dünyasına çok dönme imkanı sağlar.

Özellikle mübarek Ramazanda, söz orucu da tutmalıdır. “Ya hayır söyle,

ya da sus” emrini sen daha iyi uygulayıp sevap kazanırsın, herkesten

fazla…

Bu durum sebebiyle Allah`a dua edersin ve O`nu hatırlamış olur, ibadet

etmiş olur, ona sığınmış olmanın hazzını daha bir candan duyarsın.

Allah sevdiği kullarına çekecekleri, onunla idare edebilecekleri bir

hastalık veya noksanlık verir.

Daha büyük noksanlıkları ve hastalıkları düşünüp haline razı olacaksın ve

Allah`a şükredeceksin. Mesela bir akıl kekemeliği ve noksanlığımı, yoksa

dil kekemeliği veya konuşma zorunluğu mu? İnsan seçecek olsa,

hangisini seçer? Herhalde aklı başında olan hiçbir kimse akıl noksanlığını

seçmez, konuşma zorluğunu tercih ederdi…

Konuşmak güzel gerçekten, sen zaten konuşabiliyorsun. Ya Allah

korusun, dilsiz olsaydın, hiç konuşmasaydın, ne yapacaktın? Öyleleri de

var çünkü… Hem benim canım, konuşan sadece ağzımızdaki dil midir?

Gönül dili hiç teklemeden konuşuyor, bülbül gibi şakıyor, şükürler olsun

Page 95: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

85

Diğer mektup olan “Şikayet yok, şükür var” aynı konuyu ele almış, tek farkı

var, o da ibadet itibariyle kendini eksik hissetmiş bir öğrenciye hitap eder. Yazar

güzel bir şekilde anlatıyor, “Ebette eksik ve noksanı göreceksin. Bu iyi haldir.

İbadetimden yeterli zevki alıyorum ve de ağlıyorum diye, kendini görmektense,

eksik görmen daha iyidir. Çünkü kendini eksik gören, mükemmelleşme çabasından

geri kalmaz ve ibadetine güvenmez. Acizliği, fakirliğini, hiçliğini daha iyi idrak

eder”32

İnsan nefsinden şikayet ederse, haklıdır. Çünkü her nefis kötülüğü

emredicidir. Peygamberler bile nefsin hile ve şerrinden emin olmamışlardır. Biz de

ne yapabiliriz ki, öyleyse bizim niyetimiz tertemiz olmalı, imanlı adımlarla

yürümeliyiz. Nefsinden şikayet eder de haklıdır dedik, ama halinden asla değil.

Çünkü Peygamberimizin (a.s.m) hayatına baktığımız zaman, bizim ne kadar iyi

durumda olduğumuz, belki de hak etmediğimiz kadar iyi ve rahat durumda

bulunduğumuz görülür.

Bunun için sadece şükür var, şikayet yok. Hayatta çalışan kazanacaktır, biz ne

kadar çalışırsak, o kadar iyidir. Karanlıktan şikayet edenler, bir mum yaksınlar etrafı

aydınlatsın, yeterlidir.

2.2.2.9. Diğer Mektuplar

“En kötü karar, kararsızlıktan iyidir” mektubunun başlangıcında, yazar

dertleri büyütmemeli, ve küçük görmeli demiş.Büyütülecek dert, çaresi bulunmayan

derttir. Bu hayatta dertsiz bir insan bulunmaz.

İnsan her konuda bir karar vermesi lazımdır. Kararın sonuçları ne olursa

olsun, karar alıp, sonuçlara katlanılmalı. Çünkü “En kötü karar, kararsızlıktan iyidir”

. İyi bir karar alıp, zaman geçirmeden uygulamaya başlamalıdır. İlk olarak kararın iyi

ve kötü yanlarını tespit edip, kötü yanları eğer varsa, bir kenara terk etmeli, iyileri de

artırmaya başlamalıdır.

Böylece insan kendine has, bir karar seçmiş olur. Aynı zamanda kararın diğer

boyutlarını okuyup, anlamış olur. En önemlisi de kararın arkasını durup, sonuçları ne

32

Vakkasoğlu, 2014, s.132.

Page 96: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

86

olursa olsun katlanmalı. Hayatta nice kaybedenleri vardır, vazgeçmeyenler de ısrarlı,

azimli bir iradeyle sonunda istediklerini elde ettiler, verdikleri çabalar ile başardılar.

“Bir göz hatırı için çok göz sevilir” adı mektuta bu dünyaya biz, doğuşumuz

ölmek için, her gün ölüme yaklaşıyoruz. Farkında değiliz belki, ama bu akıbet

gerçektir. Her gün besliyoruz vücudumuzu, ama öldükten sonra çürüyor, ve biz bunu

biliyoruz. Elbette ahirete hazırlanan insan mutlu. Tabii ki yoruluyodur, çünkü hem

dünyadaki mutlu yaşam için çalışır, hem de ahirette ebedi, sevinç hayatı için çalışır.

Ancak o mutlu yaşar. Ahirete çalışan insan, diğer insanlarla iyi davranan, dünyaya

aldırmaz, dünya umurunda değil.

“Havalı olmak ve dünya tepeden bakmak güzel… Ama sakın insanlara

tepeden bakmak alışkanlığını olmamalı. Aslında biz bu dünyada açılmamış bir

paraşüt hızıyla inişteyiz. Ama hep mezara doğru doğduk, ölmek için.

Vücut besliyoruz, mezarda çürümesi için. Binalar yükseltiyoruz, harap

olmaları için. Evet bir gün mutlaka sona ermesi için başlıyoruz, başlatıyoruz,

yapıyoruz…”33

“Asıl tehlike tehlikeyi fark etmemektedir” mektubunda günahı işleyen

insanın, daha kötüsü bu günahın farkında bile olmamasıdır. İmanın ve ibadetin

insana mutluluk verdiği mutluluğu anlatan bir veliye şöyle söyler “ben ne inancım ne

ibadetim var. Üstelik canımın çektiği her günahı işledim. Bu halimden dolayı da

hiçbir zaman pişmanlık duymadım, tevbe etmedim. Ama bütün bunlara rağmen de

mutluyum”, o Allah dostu hemen ağlamaya başlar, sebebini sorarlar, der ki

“Manevi bir bataklığa düşmüş olan bu adam, bütün kurtuluş çarelerini de

kendi eliyle bir yana itmiş durumunda. İyice kararmış kalbinde tevbeye kabiliyet de

kalmamış… Ebedi bir felakete hazırlanan bu kişiye ağlanmaz da ne yapılır”

Evet her insan noksandır. Herkes günah işler, fakat yaptıklarının yanlışlığını

bilenler, günahın “zehirli bir bala benzediğini” idrak eden, her an pişmanlık

duyabilen, tevbe edebilendir.. Kurtuluş ihtimali kapalı değildir. Asıl tehlike,

tehlikede olduğunun farkında olmamaktır.

33

Vakkasoğlu, 2014, s.219.

Page 97: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

87

“Kurtulan insanla birlikte kurtulmak” mektubu, zulüm ve duadan

oluşuyor. Zulüm hiçbir zaman devam etmez, zalim ceza görür, hem dünyada hem de

ahirette. Mazlumun duasına gelirsek, Allah zor durumda bulunan kullarına yardım

edip, duaları kabul eder. En ilginç şey şu, mazlumun feryadı ile Rabbimizin rahmeti

arasında perde yoktur. Yazar şöyle bir ifade eder, “Zulüm devam etmez. Çünkü

zulme uğrayanın çektikleri, ağlayıp inlemesi, ızdırabı dua olur… Hem de Allah

katında en makbul dualarından biri… Rabbimizin sonsuz merhametini coşturan en

önemli husus, zulüm. Bu bakımdan “Küfür(inkarcılık) devam eder, ama zulüm asla”

denilmiştir

İnsani da, devleti de yıkan temel günah, zulümdür. Mazlumun feryadı ile

Rabbimizin rahmeti arasında perde yoktur”.34

“Her doğru her yerde söylenmez” mektubunda,yazar gayet açık bir

konudan bahseder . İnsan haddini bilmeli ve ne kadar söylemeye hakkı varsa,o kadar

konuşmalı. Bunun üzerine Akif`in “İnsan bu dünyada haddini ve hesabını bilmeli.

Ben haddimi hep bildim amma, hesabımı hiçbir zaman bilemedim” sözünü nakleder.

Bediüzzaman`ın dediği, sözü ekler.”Her doğru her yerde söylenmez, her sözün hak

olsun, fakat her hakkı söylemeye hakkın yok”, Bu mektupta başka bir hadise

nakleder. İslam sevgi ve şefkat dinidir. Öyle olduğu için, hiç kimseyi incitmeden

tenkit etmeyi salık verir. Bunu en ideal örnek, Hz Hasan ile Hz Hüseyin yürürken, bir

yaşlı adam abdest alırken görmüşler, adam topuklarını tam yıkamamış, bunu fark

edince Hz Hasan demiş ki adama:

Amca ben kardeşimle yarışıyorum. Lütfen bakar mısınız, hangimiz daha

doğru abdest alıyor? Peki demiş adam, ikisi de abdest almış, adam da dikkatle onlara

bakmış. Hz Hasan(r.a.) yıkama sırası topuklarına gelince, dikkat çekecek şekilde

özenmiş “Burası hiç kuru kalmamalı” diyerek bir güzel yıkamış.Bu hali gören

adamcağız, demiş ki: “Resulullah`ın (a.s.m) evlatları! Siz ikiniz de çok güzel abdest

aldınız. Şimdi anladım ki, benim abdestimde eksiklik varmış. Buna kibarca

öğrettiğiniz için size teşekkür ederim”35

34

Vakkasoğlu, 2014, s. 161. 35

Vakkasoğlu, 2014, s. 515.

Page 98: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

88

İşte bizim dinimiz merhamet, şefkat dinidir. Böyle durumlar bile tenkit

ederken, insanlar incitmeden, güzel bir şekilde anlatırız. Aynı zamanda sevap

kazanmış oluruz.

2.3. Sevgi Aile ve Toplum

2.3.1. Ailede Sevgi ĠletiĢimi

Bu eser Ocak 2014 yılında çıkmıştır. Nesil yayınlardan, 240 sahifeden

oluşuyor. Aile`nin arasında sevgi iletişimi nasıl olur? Bu eserde bulunur. Yaklaşık 15

bölüm ihtiva eden bu eser, Birinci Bölümde Aile Kurumu, İkinci Bölüm Evlilik

Hazırlıkları, Üçüncü Bölüm Bekarlık Döneminde İffetin Muhafazası, Dördüncü

Bölüm İletişim Gereği, Beşinci Bölüm Evlilik Ve Sevgi, Altıncı Bölüm Sevgi

İletişimi, Yedinci Bölüm Sevgi İfade Etmenin Yolları, Sekizinci Bölüm Evlilik

Aşkla Aşar Her Derdi, Dokuzuncu Bölüm Kavga Üslubu, Onuncu Bölüm Erkekler

Sevgi İletişiminde Nelere Dikkat Etmeli, On Birinci Bölüm Evin Reisi Kimdir?, On

İkinci Bölüm Eşler Arasında Sevgi İletişimi Nasıl Kurulamaz?, On Üçüncü Bölüm

Bir Ömürlük Sevda, On Dördüncü Bölüm Anne Baba Çocuk İletişimi, On Beşinci

Bölüm Aile Büyükleriyle Sevgi İletişimidir.

Sevgi İfade Etmenin Yolları bölümünde, sevgiyi her şekilde ifade etmemiz

gerekir. Gerek sözlü, gerek sözsüzdür. Sözsüz derken, beynimiz eşimizle bir bağ

kurur. Bu bağ gerçekleştirilmesi için iki canlı beyin gerekir, arasında akım ve

etkileşim oluşuyor. Hani büyüklerin yanında duyduğumuz bir huzur var, işte o

akıştandır. Birbirini çok seven eşler, bu iletişim çok güçlüdür. Bu sebeple

konuşmadan durumu anlaşır, sormadan da cevap alırlar.

Kollar kalplerin tercümanı olsun sohbetinde, sevgi taşımak için kollar

kullanır, dövmek, tehdit etmek için değildir. Acı bir olaydan sonra, kollarını

kaybeden ada, hasret içinde, hüsün içinde şu sözler demiş:

Page 99: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

89

“ben şimdi anlıyorum ki, Allah`ın bir kula verdiği iki kol, sebebi ne para

kazanmak için ne birini korkutmak için ne de dövmek içinmiş… İnsan iki kolu ancak

yüreğindeki sevgiyi sevdiklerine taşımak içinmiş…36

Sözün ötesindeki ifade sohbetinde, sevgi devam ediyorsa, kaliteli ilgili de

devam ediyor demektir. Tecrübeli bir hanımefendi diyor ki:

“kocamın beni sevip sevmediğini, tabağımızda iki kurabiye kaldığında,

küçüğünü almasından anlayabileceğimi öğrendim”37

İşte madam ki ilgi var ve devam ediyorsa, elbette sevgi var…O sevgi sözlü

olmasa da, insan davranış biçiminden anlar.

2.3.2. Ailede Sevgi Sohbetleri

Cihan yayınlardan, İstanbul 2010 yılında çıkmış 439 sahifeden oluşan Ailede

Sevgi Sohbetleri, aile toplumun maddi olarak en küçük, ama manevi olarak da en

önemli birimi yazarın inandığı için ve ailesiz bir toplum hayatı olamadığı için bu eser

yazılmaya kalktı. Tarih boyunca ailesiz bir toplum kurmak isteyenler, hayal

kırıklığına uğramışlardır. Aile deyince genel olarak aynı evde oturan kişiler ve

elbette evlilikle başlar. Babalar Anneler bu temel yapının kahramanlarıdır. Onlar

olmasa sağlam bir yapı olamazdı. Aile küçücük bir toplum temsil ettiği için, bu

toplumun samimi olarak canlandırılması gerekir. Şimdi teknolojik asırda yaşıyoruz.

Ailede bulunan kişiler artık eskisi gibi değillerdir. Her kişi başka bir şeyle uğraşır.

Kısaca aile sevgisi, sohbeti azalmıştır. Nerde o eski ortam, herkes toplamış, aynı

sohbet ile ilgili, düşüncesi ortaya koyar. Öyle soğuk kışının gecesinde büyük babalar,

anneler nasihat ettikçe, soğuk ortamı sımsıcak ortama dönüştürür. İşte bunun için bu

temel, önemli yapı kurtulmamız gerekir. Bunu ancak ailenin kahramanları babalar

anneler tarafından yapılır. Büyük babalar, anneler aynı evde bulunursa, elbette işi

kolaylaştırıyorlar. Hayattan biriktirdiklerini çocuklara anlata anlata, çocuk sohbet

etmeyi, dinlemeyi alışır. Belki de eski oyunlar çocuklarla oynayabilir. Böyle olunca

çocuk teknolojiden kurtulmuş olurdu. Yoksa Maalesef artık teknoloji bulunduğu yer,

aile sohbeti bulunmaz…

36

Vehbi Vakkasoğlu, Ailede Sevgi İletişimi, Nesil Yayınları,39 Baskı, İstanbul, 2014, s.124. 37

Vakkasoğlu, 2014, s. 122.

Page 100: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

90

2.3.2.1. Portreler

2.3.2.1.1. Sultan Murad Nasıl Bir Baba

Sabah namazlarını kıldıktan sonra, Kur’an’ı ile baş başa kalır, sonra da dua ve

niyaz ile güne başlayan bir zattır. Rabbi ile baş başa kaldığı sabah saatlerinde,

kimseyle görüşmek istemezdi. Ama bir gün kapısını tıklatan lala, Sultan Murad’a bir

oğul müjdesi veriyordu:

“– Gözünüz aydın Hünkarım, bir oğlunuz oldu.” 38

27 yaşındaki Sultan baba, hemen bir şükür secdesi yaptı. Sonra Muhammed

Suresini bitirdiği için, Fetih Suresine de yeni başladığı için, adını Muhammed koydu,

“inşallah işi de fetih olacaktır” dedi. Oğlu fatih olabilmesi için ve taşıdığı isim,

sahibine layık hale getirebilmesi için, gerçek hocalara teslim etti. Bu yolda neleri

başarmıştı? Genç yaşında 4 dil öğrendi. Delikanlı iken, havan topunu keşfetti. Daha

21 yaşında da Güzeller Güzeli’nin müjdesine mazhar oldu; Bizans’ı tarihe gömdü.

Ülkeler fethetti. İşte sultan Murad öyle babadır.

Hepimiz evlatlarımızın Muhammed Fatih gibi olmalarını isteriz. Peki biz

babası gibi olabilir miyiz?

2.3.2.1.2. Münevver Ayaşlı

1906 yılında Selanik’te doğar, İstanbul’da Alman Lisesi’ni bitirir, daha sonra

da Fransa’da Kolej de France’da ve Şark Dilleri Mektebi’nde okumuştur. Bir asra

yakın süren ömründe, hep Osmanlı, hep Müslüman, hep dünya ile barışık hoşgörülü

bir insan olarak kaldı. 1930 yılında Sadullah Paşa’nın oğlu Nusret Bey’le evlenir.

Kadın, Osmanlı’nın batışına, Cumhuriyet’in doğuşuna şahit olmuştur. Bu sebeple,

eskinin eskimemiş güzelliklerini yeni nesillere taşıma çabasında idi. Eşini 1944

yılında kaybetti. Yeni İstanbul gazetesinde başladığı yazı hayatı vefatına yakın

günlere kadar devam etti. Özellikle de Hatıra yazmıştır. Münevver Hanım, 1999

yılının 17 Ağustos’unda, zelzeleden 4 gün sonra, 21 Ağustosta vefat etti.

38

Vehbi Vakkasoğlu, Ailede Sevgi Sohbetleri, Cihan Yayınları, 10 baskı, İstanbul 2010, s.20

Page 101: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

91

2.3.2.1.3. Henry Strick (Said İbrahim)

Uluslararası çalışan profesyonel bir yöneticidir. İslam`a karşı büyük bir

ilgilisi olduğu için, görevi gereği 4 yıl İstanbul`da kalmış, 42 yaşında iken hidayet

nasip olmuştu. Türklere yaklaşmak için Türkçe öğrenmiş, bir süre sonra Nur

Risalelerini okumaya başlamıştı. Bu yakınlaşma sonunda, 1993 yılı Ramazan’ından

bir hafta önce, “Artık kendimi Müslüman hissediyorum” der. Böylece ilk abdest ve

namaz tatbikatını yapar, sünnet olur ve Ramazan’la birlikte oruca başlar. Eşi Liz

Hanım da henüz Müslüman olmamasına rağmen, kocasıyla birlikte ve büyük bir

hazla oruç tutmaya başlar. Arkasından toplu iftarların tadına varırlar. Ve unutulmaz

ilk teravihi, muhteşem Süleymaniye’de kılar. Adı da Said olur. Ancak, Tevhid

hakikatının en parlak kahramanlarının başında gelen Hz. İbrahim’e olan sevgisiyle

adını ikiler: Said İbrahim olur.

2.3.2.1.4. Koca Seyyid Denen Bir Yiğit

Unutulmaz bir zattır. Her 18 Mart ayında fotoğrafı basmış gazeteler sırtında o

dev mermiyle, televizyonlar da ekranlara getirmiş. Seyyid Onbaşı, onun heykeli hala

Havran`ın orta yerinde duruyor. Yazar oraya gittiğinde görüp, bize anlatıyor.

Heykelin Etrafında insanlar oturmuş; çay içiyorlar, sohbet ediyorlardı... O ise,

sırtladığı 276 kiloluk top mermisinin altında ve bambaşka bir dünyadaydı sanki...

Ona sağlığında ilgisiz davrananlar, ölümünden sonra heykelini dikmişlerdi. O bir

Osmanlı insanı idi.

2.3.2.1.5. Mustafa Hulusi Efendi

Mustafa Hulusi Efendi, Kayserili askerliği Çanakkale`de geçirmişti. Mustafa

Hulusi Efendi, savaşın en kızgın zamanlarında dahi, namazını hiç geçirmemiş...

Siperde oturarak da olsa, namazını daima kılmıştır. Bir gün şiddetli çatışma olmuş,

ortalık alev alev yanıyor, günlerce siperden dışarı çıkamıyor. Bunun yüzünden

Hulusi Efendi, manga kumandanına rica etti, yakında akarsu varmış, oraya gidip,

abdest alıp gelir. Ama kumandanı kabul etmedi, çünkü kurşunlar yağmur gibi

yağıyor. Ama Mustafa Efendi ısrar edince, kabul etti. Mustafa gidip güzelce abdest

alıp, günlerdir hasret kaldığı şekilde, ayakta namazını kılmaya başlıyor. O esnada

Page 102: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

92

korkunç bir bomba sesi geldi, ama o Rabbinin huzurunda huzur bulmuştur. Hiç

aldırış etmez, huşu içinde namazını kılmaya devam eder. Namaz bitir bitmez

sürünerek siperine gidip, zorla ulaştı. Ancak bir de ne görsün, siper isabet almış ve

darmadağın olmuştur. Daha da hazini, Mustafa Hulusi Efendi’nin arkadaşları

bütünüyle şehit olmuşlardır.

2.3.2.1.6. Ebu Eyyub

Ebu Eyyub (r.a.) Emeviler zamanında, İstanbul’u fethe çıkan ordu içinde de

yer almıştı. İstanbul o zaman, Kostantiniyye adıyla Bizans İmparatorluğu’nun

başkenti idi. Ebu Eyyub yaşı sekseni çoktan geçmişti.

Ebu Eyyub bütün ömrü Allah yolunda cihad ile geçmiştir. İstanbul kuşatması

sırasında hastalığı ağırlaşınca, şöyle demişti:

“-Eğer ölürsem, beni de yanınızda götürünüz. Düşmana karşı saf tuttuğunuz

yerde, ayaklarınızın altına gömünüz” bu dileği yerine getirildi. O mübarek zat,

Kostantiniye`yi kuşatan surlara en yakın bir yere defnedildi. O tarihten sekiz asır

sonra, 1453 yılında, Kostantiniye son defa kuşatıldı. 21 yaşındaki delikanlı

kumandan, tarafından fethedildi.

Günümüzde de, Eyyub Sultan, ziyaretçisi en çok olan mekandır. İstanbul’da

Efendimizin temsilcisi, fethin manevi mimarı ve şehrin hamisi, sahibi ve duacısıdır.

Bu gerçeği, Padişah Sultan Mahmud`un kızı Adile Sultan şöyle ifade etmiştir:

Yetmez mi bu şehrin halkına bu nimet-i Bari

Resul-ü Ekrem’in Yarı, Eba Eyyub el Ensari

Ebu Eyyub hazretleri, evinde namaz kılarken, aile fertlerinin sessiz olmalarını

istemezdi. Derdi ki:

“Ben zaten namazda iken, sizin söylediklerinizi işitmiyorum.” Hatta bir

defasında, namaz kılarken mescidin duvarı yıkılmıştı da, o, mübarek Zat’ın bundan

haberi bile olmamıştı.39

39

Vakkasoğlu, 2010, s. 313

Page 103: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

93

Çocuk Eğitimi

İlk olarak okula başlayacak olan çocuklar için Ailede Sevgi Sohbetleri

kitabında bir hatıra anlatır. Okula başlayacak olan çocuklar için, bir tören düzenlenir.

En güzel elbiseleri giymiş olan çocuklar, atlara ve arabalara bindirilir. Bu uygulama

eğitim korkusunu azaltmış olurdu, Vakkasoğlu`nun buna benzer çeşitli örnekler

vermiştir.

“Sevgiyi Arayan Çocuğun YanlıĢ Adresi UyuĢturucular” kısmında

çocuğun neden kötü yollara gittiğini anlatmıştır. Yazar aileyi iki gruba ayırmış,

birinci grup aile içinde aileye hasret olanlardır, yani anne-babaları hem var hem de

yoktur. Bu çocukların girip çıktıkları bir evleri varsa da, sığınacak bir yuvaları

yoktur. Çünkü evin maddi yapısı, çocuğun yürek açlığına bir doyum sunamaz. Diğer

kısım çocuklar ise, anne-babalarını kaybetmiş olan kimsesizlerdir. Yazar onlara

şefkatle davranılmasını salık verir.Onlara şefkatli ortamlar hazırlamalıdır.Aile bütün

çocuklar için, hele kimsesiz olanlar için ilk ve son kaledir.

Çocuk Eğitiminin Vazgeçilmezleri sohbetinde, çocuk eğitiminde

vazgeçilmez temel bazı prensipleri sayar.

Çocuğun iyi işlerini, faydalı çabalarını sonucuna bakmadan,

küçümsemeden, teşvik ve tebrik etmeli.

Çocuğun her dediğini yapmamalı, çünkü arzuları yerine getirildiği için

kısa sürede hedefsiz kalır.

Çocuğun her sorusu cevaplanmalı ve çocuğun sorusunu ciddiye almalı,

çünkü bu tavır çok önemlidir “ancak sevgi ve saygıyla önemsenen

çocuklar, ileride kimlikli, kişilikli, olgun fertler haline gelebilirler. Bir

anne, ya da baba, çocuğunun sorduğu soruya, “bilmiyorum” diye cevap

verebilir. Ancak kendisinin bile bilmediği bir soru sorduğu için çocuğunu

kutlamalı ve bu bilgisizliğinden dolayı da hiç çekinmeden özür

dileyebilmelidir.

Page 104: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

94

Böyle davranan anne baba çocuklarının gözünde daha da değerlenir. Ayrıca

da bilginin önemini çocuklarına daha iyi hissettirmiş olurlar. Böylece çocuklar,

bilgisizliğin özür dilenecek bir eksiklik olduğunu da yaşayarak öğrenirler.

Çocuğun temel gıdası sevgidir, hem anne hem de baba bu görevi üstlenmeli,

gerçi bazı babalar model olmazlar, bu durumda anne yerine geçer, önemli olan

çocuğun eksikliği doldurmaktır.

2.3.2.2. Mutluluk

Günümüzde önemli ihtiyaçlarımızdan biri olan mutlu olma duygusu

zorlaşmıştır. Çünkü ihtiyaç listesi artmıştır. Ve onu azaltmadıkça mutlu olmamız

zorlaşıyor. Yapabileceğimiz şeyleri arzu etmeliyiz. O liste arttıkça, insanı mutlu

olmaya bırakmıyor. Bunun için insan mutlu olmak için arzularını ne kadar azaltırsa,

hedefe o kadar kolay ve çabuk ulaşmış oluyor. Unutmayalım ki insan basit şeylerle

kendini mutlu edebilir.

Zaten bu hayatta tam anlamıyla mutlu biri bulunamaz, ancak yukarda

dediğimiz gibi insan basit şeylerle kendini mutlu etmesini bilmelidir.

Anlatılır ki, kralın biri çok mutsuzmuş… Ne yapılsa, nasıl yaşasa, bir türlü

mutlu olamıyormuş… Kralın bu derdini bilen bilge bir kişi, ona şu tavsiyede

bulunmuş:

“– Bütün ömründe hep mutlu olmuş, hiç üzülmemiş bir adamı bulup, onun

gömleğini giyiniz… Ancak bu şekilde mutlu olabilirsiniz…” Mutsuz kral, böyle

birini bulmaları için adamalarına emir vermiş… Ülke didik didik edilmiş, her yer

taranmış ama “Ben hep mutluyum” diyen bir adama rastlanmamış… Tam ümitsiz

olacaklarken, bir dağ başında buldukları garip bir çoban, “Evet” demiş, “Ben hep

mutluyum. Mutsuz olduğum hiçbir zamanı hatırlamıyorum!” Kralın adamları çok

sevinmiş… Tekrar, tekrar sormuşlar:

“– Gerçekten hep mutlu musun?”

“– Mutsuzluk diye bir şey tanımadım” cevabı üzerine de, onu tanıyanlara

sormuşlar. Yakınlarının şahitliği de, çobanın doğru söylediğini ispatlamış. Bunun

Page 105: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

95

üzerine çobana durumu anlatmışlar ve tabii ki hemen gömleğini istemişler. Garip

çoban, işte o an, kendinden isteneni yerine getiremediğinden çok mutsuz olmuş ve

büyük bir üzüntüyle, “Benim hiç gömleğim olmadı ki” demiş…

Bununla beraber olumlu düşünmek gerek, olumlu düşünmek insanı mutlu

eder. Olumlu düşünen zihin sağlıklı demektir. Çünkü zihin sağlığı olmadan, beden

sağlığı da olmaz. İşte mutluluk “insanın iç dünyası ile dış dünyasının uyumlu hale

gelmesini sağlar. Öyle ise insanın mutluluğu içinde başlar. Mutluluk için, iç

donanımı hazır olmayan insanı, dış şartların çok uygun olması dahi mutlu edemez.

Mutluluk için ilk şart, hayata güzel bakmayı becerebilmektir. Çünkü “Güzel gören

güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.”

Olumlu düşünmek, insanın kendisini iyi hissetmesini sağladığı için, hastalığa

karşı da direncini artırıyor. Olumlu düşünmek, kalp hastalıklarına yakalanma

tehlikesini de azaltıyor, solunumu düzene sokuyor. Bu suretle, müsbet düşünmek,

daha iyi oksijen alan beynin ve vücudun daha iyi çalıĢmasını sağlıyor. Bunun

sonucunda da, insan dikkatini daha iyi topluyor, konulara daha çok odaklanabiliyor,

çok daha canlı ve uyanık halde bulunuyor. Olumlu düşünmek, aynı zamanda,

olumsuzluktan olumluluk çıkarma sanatıdır.

Hayata güzel bakabilen insan, olumsuzluklar karşısında, hemen bir suçlu

aramaz. Önce “Ben ne hata yaptım?” diye düşünür.

Başkalarını değil, kendini dönüştürmeye ve düzeltmeye çalışır. Hatalardan

ders çıkarır, daha iyiye, daha doğruya, daha güzele gitmenin yollarını arar.

“Güzel Huy Mutluluk Kaynağıdır” sohbetinde, Olumsuzluklar karşısında,

dışarıdan suçlu aramak, sonra da onlara karşı nefret ve kin duygusu oluşturmak,

insanı mutsuz eder. Çünkü kin ve nefret gibi olumsuz duyguların ilk ve en ağır

zararı, o duyguları taşıyana gelir. Kin ve nefret, taşıyıcısına ne kadar zarar verirse,

sevgi ve bağışlama duygusu da o kadar fayda verir. Bunun için kafamızda kin nefret,

düşüncesi olmamalıdır. Değilse hayatta mutlu olamayız.

Page 106: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

96

Bütün kötü huylar, mutluluğun düşmanıdır. Mesela haset (çekememezlik),

Efendimizin (s.a.v) tabiriyle, “önce hasidi (haset edeni) yer bitirir, ateşin odunu yiyip

bitirdiği gibi…”

Bu sebeple, mutluluğun mecburi istikameti, güzel huylarla donanmış

olmaktır.

Ve kötü ahlaktan mutluluk çıktığı hiç görülmemiştir.

2.3.2.3. Mübarek Geceler, Aylar

Bizim inancımıza göre, uğursuz zaman yoktur. Lakin bazı zamanlar, daha da

verimli, bereketli ve feyizli kılınmış, Birbirini takip eden üç güzel ay, Recep, Şaban

ve Ramazan adlarını taşır. Efendimizin ifadesiyle, Recep Allah’ın, Şaban Kendisinin,

Ramazan da bizim, yani bütün müminlerin ayıdır. Rabbimizin engin Rahmetini,

sonsuz mağfiretini ve bize olan derin sevgisini gösterir. Kullarına bu dostluğu

sebebiyle, diğer zamanlarda gaflet etmiş, günah işlemiş, ya da gereği kadar ibadet

edememiş olanlara, yeni fırsatlar sunar. İşte bu fırsat bu üç aylarıdır Recep Ayı ile

başlayan gönül uyanışları, kendine gelişler, özüne dönüşler, Rabbine yönelişler

giderek artar. Şaban Ayı ile manevi heyecan iyice çoğalır. Nihayet Ramazan’da

bütün güzel duygular, manevi coşku doruğa ulaşır. Demek oluyor ki, “Recep ekim,

Şaban sulama, Ramazan ise, harman ayıdır.”

2.3.2.3.1. Recep Ayı

Hicri yılın yedinci ayıdır. Recebin 27’inci gecesi de Miraç`tır. Bu ay için

Efendimiz (s.a.v.), Recep Ayı’na çok önem verirdi. Recep

Ayı’na eriştiğinde mutlaka şu duayı yapardı:

“-Allahümme barik lena fi Recebe ve Şabane ve belliğna Ramazan.”

Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına

ulaştır. Recep ayında Efendimiz üç gün oruç tutmayı tavsiye etmiştir. Recep ayını

oruçlu geçirene, Allah şu üç şeyi kazandırır:

1. Geçmiş günahlarını bağışlar.

Page 107: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

97

2. Geriye kalan ömrünü günahsız geçirmesini sağlar.

3. Kıyamet gününün zor zamanında, onu güven içinde bulundurur.”

Bir keresinde Resulullah’a (s.a.v.) şöyle sorulmuş:

“-Ey Allah’ın Resulü! Recep ayının bütünde oruç tutmaya gücüm yetmez. Ne

yapayım?” Güzeller Güzeli cevaben şöyle buyurdu:

“-O halde, bir gün başında, bir gün ortasında, bir gün de sonunda olmak üzere

üç gün tutarsın. Böylece, ayın bütününde oruç tutmuş gibi olursun. Zira bu aydaki

iyilikler, on misli sevap getirir.”

2.3.2.3.2. Miraç Gecesi

Recep ayın 27 gecesinde Efendimiz, Hz. Cebrail tarafından, Mekke’deki

Kabe`den alınıp, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya, Burak adlı bir binekle götürülmüştür.

Orada, bütün peygamber ruhlarına namaz kıldırmış, böylece hepsinin getirdiklerine

son varis olduğunu fiilen göstermiştir.

Miraç, Arapça bir kelime olup, “Yükseğe ve yukarıya çıkmak” manasına

gelmektedir. Bu mucize Sevgili peygamber Efendimizin ötelerin ötesine yaptığı

muhteşem bir seyahatin adıdır ve peygamberliğinin 12. yılında gerçekleşmiştir.

Kur’an’da Miraç Mucizesi şöyle açıklanır:

“-Ayetlerimizden bir kısmını, O’na göstermek için kulunu bir gece, Mescid-i

Haram’dan alıp, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya seyahat ettiren

Allah, her türlü noksandan uzaktır. Şüphesiz ki O, her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi

hakkıyla görendir. “(İsra Suresi, ayet 1) 40

2.3.2.3.3. Miraçtan Hediyeler

Miraç’ın birinci hediyesi, beş vakit namazdır. Miraç gecesinin muhteşem

bir hatırası olarak, Efendimiz tarafından Allah hediyesi olarak müminlere

beş vakit namaz getirilmiştir.

40

Vakkasoğlu, 2010, s.405.

Page 108: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

98

Miraç’ın ikinci hediyesi, Bakara Suresinin son iki ayetidir. Miraç`ta

Efendimize bildirilmiş olan bu ayetler, bize hem imanın temel esaslarını,

hem de, Allah’ın kabul edeceği örnek bir duayı da öğretir.

Miraç’ın üçüncü hediyesi, İsra Suresi’nin, 22-39. Ayetleridir. Bu ayetler,

İslam ahlakının 12 esasını müminlere şöyle açıklar:

Allah’tan başkasına kulluk etmeyin.

Ana-babanıza iyi davranın.

Akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını verin.

Gereksiz yere saçıp savurarak israfçı ve cimri olmayın.

Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın.

Zinaya yaklaşmayın.

Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın dokunulmaz kıldığı cana kıymayın.

Yetimin malına, ancak güzel bir niyetle yaklaşın.

Ahdinizi yerine getirerek verdiğiniz sözü tutun.

Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün ve doğru terazi ile tartın.

Hakkında bir şey bilmediğiniz şeyin ardına düşmeyiniz.

Yeryüzünde böbürlenerek dolaşmayınız.

Miraç’ın dördüncü hediyesi, insanlığa büyük bir müjdedir. Bütün

insanlığı ilgilendiren bu müjde, Allah’a ortak koşmadan ölen bir

kimsenin, en sonunda Cennet’e gireceğini bildirir

Miraç’ın beşinci müjdesi de, Yüce Allah’ın rahmetinin ve cömertliğinin

genişliğini ispatlar. Çünkü bu müjdeye göre, iyi bir işe niyetlenen kişi,

onu yapamasa bile, mutlaka bir sevap kazanır

Bunun için İslam Alemi bu gecede, mümkün olduğu kadar namazı cemaatle

kılıyorlar, Kuran-ı Kerim okuyorlar. Dua edip, yalvarıp, tevbe istiğfar ediyorlar. Çok

salavat getirerek, Miraç’ın kahramanı olan peygamber Efendimiz anıyorlar.

Kısacası Miraç gecesi, dua, zikir, fikir ve ibadetle uyanık geçirilmeli.

Page 109: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

99

2.3.2.3.4. Berat Gecesi

Recep ayının 14’ünü 15’ine bağlayan gece, Berat gecesidir. Berat kelimesi,

“Borçtan, isnat edilen suçtan, ruha azap veren sıkıntılardan kurtulmak” demektir.

“Yükümlülükten kurtulmak” manasına da gelen Berat, müminler için müjdelerle

doludur. Berat gecesi, af ve mağfiret gecesidir. Bu hususta Efendimiz şöyle buyurur:

“-Şaban’ın 15. gecesinde Cebrail bana geldi ve “Ya Muhammed!

Başını semaya kaldır” dedi.

Ben de, “Bu gece, ne gecesidir?” deyince, Cebrail, şu cevabı verdi:

“-Bu gece, öyle bir gecedir ki, Allah Teala hazretleri, bu gecede Rahmet

kapılarından üç yüzünü açar ve kendisine ortak koşanlar, sihirbazlar, kahinler, haram

içkileri içenler, zinaya devam edenler ve ana babasının kalbini kıranlar hariç, bütün

müminleri affeder.”41

Bu gecede neler yapılmalı, peygamberimiz şöyle açıklamış:

“Berat gecesini ibadetle canlandırınız, gündüzünde de oruç tutunuz. Allah

Teala, o akşam güneşin batmasıyla birlikte, dünya semasında tecelli eder ve tan yeri

ağarana kadar, “Yok mu benden af isteyen, onu affedeyim. Yok mu benden rızık

isteyen, ona rızık vereyim. Yok mu bir musibete uğrayan, ona afiyet vereyim. Yok

mu şöyle, yok mu böyle der…”

Bunun için peygamberimizin dedikleri yapılmalı, oruç tutulmalı, Kur’an

okunmalı, yalvarıp istiğfar edilmeli, salavat getirmelidir

Fakat bu geceden faydalanamayacak olan insanları Efendimiz şöyle

bildirmiştir:

4. Allah’a ortak koşanlar.

5. Kalplerini düşmanlığa ayarlamış, dolayısıyla de kavgayı meslek haline getirmiş

olanlar.

6. Müslümanların arasına fitne sokanlar.

7. Sıla-i Rahmi terk ederek, akrabalık bağlarını tamamen koparanlar.

41

Vakkasoğlu, 2010, s.410.

Page 110: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

100

8. Gurur ve kibirleri sebebiyle, elbiselerini yerlerde sürüyenler.

9. Anne ve babalarına itaatsizlikte devam edenler.

10. Sürekli sarhoş olanlar.

2.3.2.3.5. Şaban Ayı

Şaban`ın kelime manası, “Dağılan, saçılan” demektir. Efendimiz (s.a.v.),

“Şaban ayında Ramazan için pek çok hayır dağıldığı için, bu aya Şaban adının

verildiğini” açıklamıştır. Peygamberimiz Ramazan’dan sonra en çok oruç tutuğu ay

Şaban ayıdır. Soranlara “Şaban öyle faziletli bir aydır ki, insanlar bundan gafildir. Bu

ayda ameller, alemlerin Rabbine sunulur. Ben de amelimin oruçlu iken Rabbime arz

edilmesini isterim.

Şaban ayında tutulan oruçların faziletini Efendimiz şöyle açıklamıştır:

“-Ramazan’dan sonra en faziletli oruç, Şaban ayında tutulan oruçtur.”

“-Şaban’da üç gün oruç tutana, Hak Teala, Cennet’te bir yer hazırlar.”42

2.3.2.3.6. Ramazan Ayı

Rahmet ve mağfiret ayı olan Ramazan, bütün İslam Alemi bu ayı sabırsızca

bekler. Peygamberimiz buyurduğu gibi, “Eğer Ramazan’ın size neler kazandırdığını

bilseydiniz, her ayın Ramazan olmasını isterdiniz”.

Bu hadisten anlayacağımız üzere, Ramazan Ayı, Rabbimizin bize sunduğu bir

promosyondur. Bu Ay’da ibadetlerin kazancı, birden bine, binlere çıkar. Allah Teala,

azımızı çoğa sayar, adeta daha çok vermek, affetmek ve bağışlamak için vesile icat

eder. Hele de, Ramazan içindeki Kadir gecesinde, Allah’ın Rahmeti coşar.

Müslümanlar bu ayın getirdiği sevinçle yaşarlar. Çocuklar bile masum ve

tertemiz gönülleriyle Ramazan’da coşarlar. Oruç tutmak isterler. Teravih namazına

sevinçle koşarlar. Sahura kaldırılmadıkları zaman üzülürler, büyüklerinden bir

dahaki sahura kaldırılmaları için söz alırlardı.

42

Vakkasoğlu, 2010, s.409

Page 111: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

101

2.3.2.3.7. Ramazan’a Mahsus Özellikler

Kur’an ayı olan Ramazan, Kur’an’da adı açıkça gecen tek aydır.

Kur’an-ı Kerim Ramazan’da indirilmiştir.

Bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi, Ramazan’dadır.

Tutulması Allah emri olan aylık oruç ibadeti, Ramazan’a mahsustur.

Sağlığımıza şükür olarak fakirlere vermemiz gereken Fıtır sadakasının

zamanı da Ramazan ayıdır

Teravih namazı da Ramazan ayında kılınır. İtikafa girmek de Ramazana

mahsus bir ibadettir

Ramazan, mukabele ayıdır. “Cebrail Aleyhisselam, Ramazan ayı

çıkıncaya kadar her gece Resulullah (s.a.v.) ile buluşurdu.

Ramazan cömertlik ayıdır. Yüce Allah’ın coşmuş Rahmetinden istifade

etmek için, müminler de iyice cömertleşirler. Efendimiz’e, “Hangi sadaka

daha faziletlidir?” diye soruldu.

“-Ramazan ayında verilen sadaka” diye cevap verdi.

Efendimiz buyurmuştur ki: “Ramazan ayı girdiğinde, Cennet’in kapıları

açılır, Cehennemin kapıları kapanır. Şeytanlar da zincire vurulur.

Efendimiz, Ramazan’ın “Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da

Cehennemden ateşinden kurtuluştur” buyurdu.

Ramazan ayında yapılması gerekenleri, peygamberimiz açıklamış:

“-Ramazan’da bir hayır işleyen kimse, diğer aylarda bir farz işlemiş gibi olur.

O ayda bir farz işleyen ise, diğer aylarda yetmiş farz işleyen gibidir. O, sabır ayıdır.

Sabrın karşılığı ise, Cennet’tir. O, yardımlaşma ayıdır. O ayda, müminin rızkı

bollaştırılır. O ayda, kim bir oruçluya iftar ettirirse, bu, günahlarının bağışlanmasına

ve Cehennemden kurtulmasına sebep olur. Aynı zamanda oruçlunun sevabı kadar

sevap verilir. Oruçlunun sevabından da bir şey eksilmez.

2.3.2.3.8. Kadir Gecesi

Kadir gecesi, mübarek gecelerin en değerlisidir. Kadir kelimesi, “hüküm,

şeref, güç, yücelik” manalarına gelir. Bu gece, değerini, Kur’an-ı Kerim’den alır.

Page 112: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

102

Çünkü Kur’an-ı Kerim, Allah katından dünya semasına Kadir gecesinde bütünüyle

indirilmiş, oradan da ihtiyaca göre, ayetler halinde Efendimize bildirilmiştir.

Kuran kerim kadir gecesi, kadir suresinde şöyle bahsetmiş:

“Şüphesiz, biz onu(kuranı) kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne

olduğunu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve

ruhaniler o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner. O gece, tan

yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir”. (Kadir suresi 97)

Yukardaki bahsedilmiş üzere, 1000 aydan daha hayırlı, yani Seksen üç yıllık

bir ömrün bereketi, feyzi, sevabı bir gecede kazanılabilir. Bu sebeple, Kadir gecesi,

aynı zamanda kıymet gecesidir. Bu İlahi Rahmetin coşmasından kaynaklanan bir

kıymettir.

Peygamberimiz (s.a.v.) Kadir gecesi Ramazanın son 10 gününde aranmalıdır,

demiş; O günlerin içinde hangi gün diye sorulunca da, tek günlerde, özellikle de

yirmi yedinci gecede aramamızı söylemiştir.

Bununla beraber Peygamberimiz (s.a.v.) O gecede şöyle dua ederdi. Bizden

de bu duayı etmemizi isterdi;

“Allahümme inneke afüvvün, tuhibbu’l afve, fa’fü anni. Allah’ım sen çok

affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet”.43

2.3.2.3.9. Ramazan Bayramı

Müslümanlar bir ay boyunca oruç tutup, namazlar kılıp, geceler sabaha kadar

Kuran okuyup, ayın sonunda hak ettikleri bayramı yaparlar. Büyük bir kısmı üzülür,

ne çabuk geçti diye. Bazılar da tekrar ne zaman gelecek? Diye hasretlenirler. Elbet

bayramda da, Allah’ın bize yüklediği görevler vardır. Bunlar şükür etmek, bayram

sevincini sevdikleriyle paylaşmak, öksüz ve yetim çocuklara bayram ettirmek, yani o

çocukları sevindirecek elbise, harçlık benzeri şeyler vermektir. Çünkü bunlar bizim

canlarımızdır.

Bayramda Efendimizin uygulamalarından öğrendiğimize göre, bayramlarda

eğlenceye de yer vardır. Tabii ki belli bir ölçü içinde, meşru çerçevede Müslümanlar

43

Vakkasoğlu, 2010, s.415

Page 113: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

103

da eğlenirler. Mesela Peygamberimiz bayram gününde, Habeşliler kılıç kalkan ile

oynarken, sahabelerinin onları seyretmesine müsaade etmiştir. Aynı zamanda tef

çalıp şarkı söyleyen kızları seyreden Hz. Aişe annemize engel olmamıştır.

2.3.3. Kalp Sevmekten Yorulmaz

Vakkasoğlu’nun bu eseri 174 sahifeden oluşuyor, otuz altı başlıktan

ibaret.Sevgi kapısı, ithaf, kalp sevmekten yorulmaz, Niçin kalp sevmekten yorulmaz,

? Tek yol sevgi, çocuklarımıza sevgi eğitimi veriyor muyuz? Sevgi seranız var mı ?,

Sevgi özdür, söz değil, Mecazi aşktan hakiki aşka, Tomurcuk için dertlenmeyen ağaç

odundur, Sevginin farkına varmak, sevdiğim sözler, Ula babo, sevgi disen, sevgi

disen, aha bunun bir kitabını yazmisen, Sevgi medeniyetinin misafir anlayışı,

Çiğköğte tevhid mücadelesinin ilginç bir sembolüdür, İnsana bakış ahlakı, Aşk

anlatılmaz ama, sevgi ailem, işimiz bir aşk için ah etmek, Aşktan başkası yalan,

Sevgi kaynağı içimizde tabii mutluluk da, İçlerindeki sevgiyi yeniden bulan çiftin

hikayesi, İlk veren siz olun, Hayatın son kullanma tarihi, Hırsın olduğu yerde

mutluluk olmaz, Ptt formülü ile yaşamak, Mutluluk pusulası, Sevgi iletişimi, Sevgiyi

sevmek zorundayız, Seven öldüremez. Önce yürek, önce sevgi, önce şefkat, Yaşama

sevinci, Sevgi ümittir, Tabiat bize dostluk dersi veriyor, Hayatımızın önceliği

sevgidir, Gönül duvarımdan sevgi aileme kırk hadis.

Yazar Avrupa’ya ilk gidişinde hayır dememe kararı ile gider. Onun rehberi

Peygamberimizdir, zira O hayatında hiç hayır dememiştir. Lailahe illallahın

başındaki la olmasa hayatında hiç hayır demeyecekti, denmiş onun için. 11 Başka

enteresan olaylar da vardır kitapta. “Hz Musa as, Tur’a giderken yolunu biri kesmiş

ve demiş ki “Ey Musa içimi kasıp kavuran bir soru var ki, cevabım bilmezsem bana

hiç rahat yoktur. Lütfen Rabbine arzet ki ben cennetlik miyim, cehennemlik miyim?

Israrı üzerine Hz Musa “peki demiş “sorarım. Dönüşte adamcağızı büyük bir

merak içinde bekler görmüş “Rabbim buyurdu ki söyle o kuluma ..Adam birden

canlanmış, heyecanlanmış ve bir çığlık atmış . “Söyleme Ya Musa ! Rabbim bana

aynen böyle dedi mi .. Rabbim bana “söyle o kuluma dedi mi .. Rabbim bana kulum

dedi mi ?

Page 114: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

104

Evet böyle dedi deyince bu Zat tekrarlamış;

Öyleyse gerisini söyleme ya Musa, madem ki Rabbim bana kulum demiş,

beni ister cennetine, isterse cehennemine atsın mühim değil. Ve neşe içinde

oynayarak çekilip gitmiş. 44

Biyografisi ile ilgili ipuçları verir. “Annem’in dediğine göre zemheride

doğmuşum. Hem de zemherinin en soğuk günlerinde, ortalığı kar, tipi, fırtına

götürürken, açmışım Maraş’ta dünyaya gözlerimi, üşümüşüm daha doğarken, ben

doğarken üşümüşüm, yaz kış bahar demeden, o gün bugün titrerim.” 45

Hz Mevlana içinde insan olmayan elbiseler olduğu gibi, içinde insan olan

elbiseler de vardır. 46

Hasan-ı Basri hazretleri Peygamberimizin ashabı için demiş ki “siz onları

görseydiniz,deli derdiniz, onlar da sizi görseler Müslüman demezlerdi. 47

Her gün misafir bekleyen Hz İbrahim as bir gün yaşlı bir adamı misafir eder,

ona ikram eder,sonra ibadet vakti gelir, adam” Ben senin Rabbine ibadet edemem,

çünkü ben Mecusiyim, be ancak ateşe taparım.” Hz İbrahim Allah’a inanmayan bir

insanın benim evimde, soframda ne işi var diye onu kovar, misafir “tamam öyle ise

“der gece vakti evi terkeder. Hz İbrahim gece rüya görür, “Ey İbrahim sen benim

kulumu bana ibadet etmiyor diye evinden kovdun, bir gece bile barındırmadın,

kalbini kırdın . Halbuki ben onu 70 yıldır yeryüzünde rızıklandırıyorum.” Hz İbrahim

bu ikazın altında ezildi ve adamı aramaya başladı, nihayet buldu, onu gören adam”

Ne o dedi yoksa beni buradanda mı kovacaksın” O da Senden özür dilemeye ve

tekrar döndürüp evimde misafir etmeye geldim”Yaşlı adam “olmaz ben kovulduğum

yere bir daha gelmem” dedi. Ama merak eder. “Peki neden beni önce kovdun şimdi

geri götürmek istiyorsun? Yoksa bir hakaret etmenin zevkini mi tatmak

istiyorsun?”dedi. Rabbim seni kırdığım için beni ikaz etti, o sebeble hatamı

düzeltmek istiyorum. Adam “Neee senin Rabbin beni kırdığın için seni ikaz mı etti?

“Evet Rabbim seni kırdığım için beni uyardı.Adam ağladı ve “Ben ki senin Rabbine

44

Vehbi Vakkasoğlu, Kalp Sevmekten Yorulmaz, Nesil Yayınları, 29 Baskı, İstanbul, 2008, s.19 45

Vakkasoğlu, 2008, s. 22. 46

Vakkasoğlu, 2008, s 31. 47

Vakkasoğlu, 2008, s 33.

Page 115: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

105

inanmıyorum ve ateşe tapıyorum . Böyleyken o beni kırdığın için seni azarlıyor ve af

dilemek için peşime düşürüyor. Sen ki onun peygamberisin . Senin Rabbin gerçekten

Rahman ve Rahimmiş, eğer ben o Rabbe inanıp kulluk etmezsem insanlığıma yazık

ayıp olur. Yaşlı adam oracıkta Müslüman oldu ve “Lailahe illallah İbrahim

Resulullah “dedi.48

Hoşlanmadığına sabretmedikçe, hoşlandığını ele geçiremezsin, Hz isa as. 49

Sanat ve Fatih, “Fetih’in ilk günü Ayasofya’ya geldiğinde, bir yeniçerinin

üzerinde haç bulunan bir mermeri kırmaya çabaladığını görür. Hemen müdahale

eder. Üzerinde inancına ters olan haçın çizildiği mermerin kırılmasına razı olmaz .

Tam tersine yeniçeriyi azarlar ve cezalandırır. Bir emektir, inancına ters olsa da

sanattır. Duvarlardaki sembolleri de kazıtmak istemez üzerine sıva ile kapattırır.

Tabiat bize dostluk dersi veriyor bahsinde tabiatın tanzimindeki sevgiyi

anlatır. “Tabiatta büyük ve sistemli bir iletişim ağı vardır. Sanki hemen haberleşirler

ve birbirinin yardımına koşarlar.Kainat bütünüyle birbirini tamamlamak üzere

planlanmıştır. Bu planlı yaratılışı, muhteşem düzeni görmeyen yoktur. Ancak planın

planlayıcısı, düzenin düzenlelicisi de herkes görüyor diyebilir miyiz? Gökler yerin

imdadına koşar, yağmur duası için açılmış ağızlara benzeyen çatlamış toprağı

yakarışı duymazlıktan gelemez. Erken ya da geç rahmet gelir, susuz toprağı suya

doyurur.”50

Gönül duvarımdaki kırk hadis başlığında hadisleri sıralar. Müslüman elinden

ve dilinden emin olduğu kimsedir. Sizden birisi kendi nefsi için istediğini başkası

için istemedikçe gerçek mümin olamaz. İman etmedikçe Cennet’e giremezsiniz,

birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Komşusu şerrinden emin olmayan

insan, Cennet’e giremez.

Kim Lailaheillallah derse Cennet’e girer.Bir kimsenin namazı ve orucu size

zarar vermesin, onun küçük ve büyük halllerine bakın. Öyle bir zaman gelecek ki o

günün Müslümanı sizin yaptığınızdan çok azını yaptığı halde kurtulacaktır.

48

Vakkasoğlu, 2008, s 64. 49

Vakkasoğlu, 2008, s 104. 50

Vakkasoğlu, 2008, s 135.

Page 116: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

106

Amellerin en sevaplısı en zor olanıdır. Mümin günahım başına yıkılacak bir dağ gibi

büyük görür, korkusunu hisseder. Münkir ise günahına burnunun ucuna konmuş

sinek gibi basite alır, aldırış etmez.

2.4. Çocuk Eğitimi Kitapları

2.4.1. Sevgi Merkezli Çocuk Eğitimi

İstanbul Mart 2010 yılında, Nesil yayınlarından çıkan Sevgi Merkezli Çocuk

Eğitimi adı olan eser 315 sahifeden oluşuyor. Eser dünyadaki en masum, sevimli

canlı çocuk ile ilgili çok şeyden bahseder. Çocuk doğmadan nasıl bir ortam

hazırlanmalı, nasıl bir muamele görmeli, çocuğun yanında davranış biçimi, ne

olmalı. Yazara göre çocuk eğitimi ailesinin hayattaki birinci sorumluluklardan

biridir. Eğitimin hizmetlerinden emekli olmak imkansızdır. Bu yüzden “Hocanın

rahmetlisi olur emeklisi olmaz” prensibini rehber etmiştir. Belki de çocuk ve aile

yetiştirme konusunu ihtiva eden bu kitap, muhteşem bir aile olmanın nasıl

sağlanabilirliğini ve buna bağlı olarak anneler ve babaların üstüne düşen tüm

sorumlulukları anlatmıştır.

Çocuk eğitimi ne zaman başlamalı, yazara göre “Çocuk eğitimi eş seçimiyle

başlar” yani bir genç, çocuğuna anne, ya da baba olacak insanı arama kararı verdiği

an, çocuk eğitimi başlamış olur. Çünkü eş olarak nasıl birini aradığınıza bakarak,

nasıl çocuğun babası veya annesi olmayı istediğinizi anlamak kolaylaşır. Birbirlerini

seven eşler, sadece mutluluk yuvasının değil, aynı zamanda bir eğitim yuvasının

temelini atmış olurlar. Anne babanın birbirine olan saygı ve sevgisi, daha doğmadan

çocuğa yansır, onun ruhça ve bedence gelişmesini sağlar. kavgacı ana babalar, çocuk

daha doğmadan sevgisizlikle onu zehirlemeye başlar.

Eşler daha sonra çocuğun yanında eşiyle tartışmamalı,kavga etmemeli çocuk

anlamaz sanılmamalı onlar bir köşede oyun oynuyormuş gibi yapsalar da, sizin

yükselen seslerinize kulak verirler, psikolojik dengeleri alt üst olur. Sevgi ruh ve

bedeni etkiler. Kavga da aynı şekilde olumsuz etkiler. Sevgi merkezli eğitimin ilk ve

en etkili okulu, evdir. Bu eğitimin başöğretmeni anne, öğretmeni de babadır. Anne

baba, evin sadece bir barınma, sığınma, ısınma, serinleme yeri olmadığını bilmeli. Ev

Page 117: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

107

aynı zamanda ve asıl manasında insan yetiştirme okuludur. Sadece yeme, içme,

yatma, televizyon seyretme, internete girme yeri olarak kullanılan bir ev, insan

yetiştirme mümkün olmaz.

Eserde sevmek ilgilenmek demektir sohbetinde, yazar önemli bir meseleye

temas eder. O da anneler babalar ilgilenmeyi sadece çocuğun yemesini, içmesini,

giymesini sağlamak sanmamalı . Daha önemli olan yürek açlıklarını doyurmaktır. Bu

bakımdan çocukla yemek sofrasında beraber olmalı, birlikte kahvaltı yapmalı,

birlikte okumalı, okudukları paylaşıp anlatmalı, birlikte ibadet etmelidir. Yüce

yaratıcıya beraberce el açan anne baba ve evlat, yüreklerini daha çok birleştirmiş

olurlar. Anneler babalar çocuğun üzüntüsünü ve sevincini paylaşmalı, dertleşmeli,

birlikte gülüp ağlaşmalıdır. Yazar Annelere babalara hitap eder, “evladınızla sadece

ekmeği aşı değil, duyguyu ve düşünceyi de paylaşabiliyorsanız, o gerçekten sizin

evladınız olmuş demektir, böylece yüreği yüreğinizden hiç kopmayacaktır.”51

Çocuk büyünce hedefi olmalı, bir örnek olmalı, Türk tarihi eğitime ruh

verecek muhteşem örneklerle doludur. O örneklerinden biri Çanakkale zaferidir.

“Her türlü maddi imkansızlığın imanla aşıldığı bu destanın kahramanları, bizim

dedelerimizdir”52

diyor yazar. En olumsuz şartlarda bile pes etmeyen, direnmenin,

sonunda da bütün dünyayı şaşırtan bir destan yazmanın adıdır Çanakkale …

Çocuklarımız Çanakkale`den ilham alırlarsa, kimlik, kişilik, haysiyet kazanır,

başarıları artar, iman azim irade ve istikrar sahibi olurlar.

Çocuk hedefli ve sorumlu olmalı, der yazar, çocuğun kendi yaşına göre

sorumluluklar verilmelidir. Çünkü çocuğun rahatça yapabileceği bir işi, anne baba,

kendileri üstlenirse, o çocuğun sorumsuz biri olması çok kolaylaşır. O yüzden

çocuğun yaşına göre ona bir iş yaptırmalı,

Çocuk ve kitap sohbetinde de çocuk çok erken kitapla tanışmalı, daha okuma

ve yazma bilmeden, kitapla oynayarak kitaba alışmalı, çocuk bebekken anne

babasının elinde kitap görmeli, okuyan anne baba çocuğuna okuma dersi vermiş olur.

O takdirde çocuk, kitaba değer vermeyi, sevmeyi öğrenir ve bir an önce okuma

51

Vehbi Vakkasoğlu, Sevgi Merkezli Çocuk Eğitimi, nesil yayınları, 10 baskı, İstanbul, 2010, s.165 52

Vakkasoğlu, 2010, s.200

Page 118: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

108

isteğini geliştirir. Aileye düşen görevi, çocuğun kitaba olan ilgisini çekmek için

okudukları kitaplardan bahsetmeli, çocuk kitap okuduğunda, ebeveyn sevinçlerini

belli etmeli, takdir ve tebriklerini bildirmelidirler. Çocuğa okuduğu kitap üzerine

sorular sormak, en çok dikkatini çeken ve etkileyen bölümleri üzerine konuşmak

çocuğun üzerinde etkilidir.

2.4.2. Allah’ı Nasıl Anlamalı, Çocuklarımıza Nasıl Anlatmalı?

İstanbul’da cihan yayınlardan çıkmış 208 sahifeden oluşuyor. Eser dini –

edebi temalı. Hayatımızda en güzel varlığı çocuklar yedi yaşındayken kimlik sahibi

olmaya başlarlar. Bu yaş gelince çocuklara düzenli bir eğitim verilmesi gerekir.

Allah’a inanmak, olmazsa olmaz bir duygu olarak kendini gösterir. Çocuk o yaşta

sınırsız bir güç kaynağı aramaya başlar. Kendine güven ihtiyacı duyar. Belki

süpermen olmak ister. Ona sınırsız bir güç kaynağı tek olan Allah`tır. Bunu bilmesi

gerekir. Yoksa batıl güç kaynaklarına heveslenir.

Efendimiz de (s.a.v.) “Çocuklarınız yedi yaşına geldiğinde, onlara namaz

kılmayı öğretiniz” buyurur. Bir başka rivayette de, “Namazı emrediniz”

buyurmuştur.53

Eserde Allah ile bir iletişim kurmamız, ve tevhide teslim olmamız gerekir.

tabii ki bir kul kusursuz olamaz. Ama günah işlediğimiz zaman Allah`a dönmek

istiğfar etmek gerekir.

Allah`ı tanımak gerekir. bu isteği her insan ister. Ama nasıl olur diye

düşünür. Rabbimiz iyice tanımak için, kutsal kitabimiz olan kuran kerime, sevgili

peygamberimizin hadislere bakmamız gerekir. Bir de yüce Allah yaratığı bütün

kainat, her varlığıyla Allah`ı gösterir. Kuran kerim yaratıcıyı varlıklara baka baka

ibret ve anlamaya çağırır, “Yerlere, göklere bakıp hep düşünmemizi, aklımızı

kullanmamızı tavsiye eder”

Müslümanlara göre Allah her şeyin aslı ve merkezidir. Bu yüzden çocuk

dünyaya gelir gelmez, sağ kulağına ezan okunur. Çocuk ilk yaşta en çok duyması

53

Vehbi Vakkasoğlu, Allahı Nasıl Anlamalı, Çocuklarımıza Nasıl Anlatmalı, cihan yayınları,

İstanbul, 2010, s. 64

Page 119: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

109

gereken kelime Allah`tır. Bu da bir tavsiye olarak, peygamberimiz (s.a.v) bize

vermişti. Çocuk bu yaşta meraklı olduğu için her şey öğrenmek ister. Allah ile ilgili

sorular, namaz, oruç ve diğer ibadetleri, sormaya başlar. Kesinlikle çocuğun sorduğu

her soruya, cevap verilmelidir. Allah ile ilgili sorular:

Allah nerede?

Allah ne kadar büyük?

Allah neye benziyor?

Allah nerede oturuyor?

Çocuk bu sorularla tek bir maksadı var, o da merak ettiği yüce Allah`ı

anlamaya bilmeye çalışmaktadır.

2.5. Popüler Dini Denemeler

2.5.1. Ġz Bırakanlar

İstanbul Aralık 2010 yılında Nesil yayınlardan çıkan Maneviyat Dünyamızda

İz Bırakanlar, 265 sahifeden oluşuyor.

Kitabın başında, Milli Mücadele Meşalesini Ateşleyenler, adı altında özel bir

bölüm vardır. Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi, Yunanlıların İzmir’i işgalinden

sonra ilk cihat fetvasını veren, müftü efendi ilk milli heyeti ve ilk fiili savunma

teşkilatını kuran şahıstır. Onun aşıladığı kahramanlı duygusu ile düşman istilası

Nazilli’de durmuştur.

İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi, şehrin valisinin işgale karşı çıkılmaması

konusundaki fikrine karşı koyar” Vali Bey bu sakalım kanımla kızarabilir, ama bu

alına Yunan alçağını sükunet ve tevekkülle selamlamış olmanın karasını sürerek

huzur-ı ilahiye çıkamam. Camilerden ezan ve sala okutturur, işgale karşı ilk mitingi

tertipler.

Abdülaziz Mecdi Efendi, Mecdi Efendi ve Mehmet Vehbi Efe padişahı bile

korkusuzca, eleştirirler. Maraşı işgal eden Fransız askerlerinin Türk kadınının

örtüsüne uzanan ellerini parçalayan Sütçü İmam’dır.Esat Efendi Maraşal Fevzi

Page 120: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

110

Çakmak’ın ifadesi ile bu alimler cephede askere namaz kıldırmış, vaaz etmiş, hutbe

okumuş, sohbet yapmış, böylece inanmış Anadolu çocuklarını şehitliğe

hazırlamışlardır.Bunlardan biri de Muğla Mebusu Esat Efendi’dir. En nazik milli

meseleleri en cesur bir dille anlatır, etrafını etkiler.

Mehmet Akif, din adamı olmadığı halde sağlam imanı ve derin kültürü ile

tam bir hocadır.Hem üdebadan hem müfessirindendir. Teşkilat-ı Mahsusa’da görev

almıştır.Askeri istihbarat teşkilatıdır.izmir’in işgalinden sonra Balıkesir’e giderek

Zağanos Paşa camiinde tesirli bir konuşma yapar, bu vaaz her tarafa yayılır. Polatlıda

atılan yunan toplarının gürültüsü Ankara’dan duyulursan o milletine “Korkma “diye

hitab eder. Meclisin kayseriye taşınmasına karşı çıkar.

Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendi, 15 Haziran 1919 günü paşayı bir

heyetle karşılayan Müftü Efendi,” Paşam bütün Amasya emrinizdedir, gazanız

mübarek olsun “, der.Ankara Müftüsü Rıfat Efendi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının

bulunduğu odaya girer, tam sekiz yüz üç altınını masaya döker ve gider.Mustafa

Kemal’in iki tane sigarası kalmıştır, bu yüzden onun için “hakikaten tam zamanında

imdadımıza geldi “der. Şükrü Hoca alim kılığından çıkar diktirdiği asker elbisesi ile

Ankara’da Hacı Bayram Camiinde halka konuşur. “evde asılı duran silahların öyle

kalması ev sahibine lanettir” der. Cephelerde büyük kahramanlıklar yapmış ve grubu

Çelik Alay diye anılmıştır. İstiklal harbimizin daha çok kahramanları vardır.

İz Bırakanlar kitabında on dört şahıs anılır. Seyyid Abdülhakim Arvasi,

Kenan Rifai,Süleyman Hilmi Tunahan, Bediüzzaman, Ali Haydar Efendi, Seyyid

Abdühhakim Hüseyni, Mehmet Zahit Kotku, Mahmut Sami Ramazanoğlu, Muzaffer

Ozak, Hacı Hasan Efendi, Gönenli Mehmet Efendi, Seyyi M Raşid Erol, Hacı

Mustafa Topbaş, Esat Coşan .

Seyyid Abdülhakim Arvasi: Abdülkadir Geylani Hazretlerinin onunkinci

göbekten evladı olan Seyyid Abdülhakim Efendi, 1865 yılında Van`ın Başkale`de

doğmuştur. İki eseri var, tasavvuf konusundaki eserler “Er-Riyazü`t Tasavvufiyye”

ve “Rabıta-i şerife” dir. 1943`te Rabbine kavuşur. Hikmetli sözlerinden:

Page 121: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

111

Edep hadlere riayet etmek demektir. En büyük edep ise, ilahi hududu

muhafaza etmektir

Kuran şifadır. Fakat şifa, suyun geldiği boruya tabidir. Pis borudan şifa

gelmez54

Kenan Rıfai: 1867 yılında dünyaya gelen çocuğa Kenan adı verilir. 1950

yılında vefat etmiştir.

Süleyman Hilmi Tunahan: 1889 yılında bir Osmanlı Efendi’sinin evladı

olarak dünyaya gelen çocuğa Süleyman adı verilir. 1959 yılında, vefat eder.

Bediüzzaman Said Nursi: Bitlis`in Hizan kasabasının Nurs köyünde 1876

yılında doğan Said Nursi (Bediüzzaman) lakabıyla meşhur olmuştur. 23 Mart 1960

(Ramazan 25 günü)vefat eder

Urfa Halilürrahman`daki mezarına defnedilir

Ali Haydar Efendi: Batum`un Ahıska kazasında 1870 yılında dünyaya

gelmiş.1960 yılında vefat etmiştir.

Seyyid Abdülhakim Hüseyni: Siirt`in Baykan ilçesine bağlı Kermat köyünde

1902 yılında doğmuştur. Ankara`da yapılan ameliyattan sonra 1972 yılında vefat

eder.

Mehmed Zahid Kotku: Çanakkale`de bir subay olarak katılmış olan Mehmed,

1897 yılında Bursa`da doğmuş. 1958 yılında Fatih İskender Paşa camiinde vazifeye

başlamış, 1980 yılında vefat etmiştir. Eserleri: Tasavvufi Ahlak(5 cilt), Nasihatler(2

cilt), Müminlere Vaazlar, Nefis Terbiyesi, Ana Baba Hakları, Cennet Yolları, Akaid

Mahmud Sami Ramazanoğlu: Adana`da 1892 yılında doğmuştur. Medine’de

1984 yılında vefat etmiş. Eserleri: Fatiha Suresi Tefsiri, Bakara Suresi Tefsiri, Hz.

İbrahim Aleyhisselam, Hz. Yusuf Aleyhisselam, Yunus ve Hud Suresi, Bedir

Gazvesi ve Enfal Suresi Tefsiri, Uhud Gazvesi, Tebuk Seferi, Hz. Ebu Bekir, Hz.

54

Vehbi Vakkasoğlu, İz Bırakanlar, Nesil Yayınları, 22 Baskı,İstanbul, 2010, s.29.

Page 122: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

112

Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Halid B. Velid, Ashabı Kiram(1-2), Musahabe I-IV,

Mükerrem İnsan, Dualar ve Zikirler

Muzaffer Ozak: İstanbul`da 1916 yılında dünyaya gelmiş. Şubat 1984`te vefat

etmiştir. Eserleri: Envarül Kulub (3 cilt), İrşad (3 cilt), Zinetül Kulub, Gülzarı Arifan,

Aşk Yolu Vuslat Tariki

Yahyalılı Hacı Hasan Efendi: 1914 yılında, Kayseri`nin Yahyalı ilçesinde

doğmuş. 1987 yılında vefat eder.

Gönenli Mehmed Efendi: Gönen`de 1901 yılında doğmuştur. Ocak 1991`de

vefat eder.

Sayyid M. Raşid Erol: Siirt`in Baykan ilçesinde, 1930 yılında doğmuştur.

Ankara`da 63 yaşındayken 1993`te vefat eder.

Hacı Musa Topbaş: 1916 yılında dünyaya gelir, 1999 yılında vefat eder.

Prof. Dr. M. Esad Coşan: Çanakkale`de 1938 yılında doğmuştur. 2001 yılında

vefat eder.

2.5.2. Yeni Doğanlar

Yeni Doğanlar, İstanbul’da Kasım 2004 yılında, Nesil yayınlardan çıkmış

190 sahifeden oluşuyor. Yazar eserini okuyucuya ibret, ders osun diye yazmıştır.

Onlar eski hayatlarında bulamadıkları huzur, mutluluğu İslam`da bulmuşlardır.

Ulvi Alacakaptan: Ankara`da 1949 yılında doğan tiyatro sanatçısı.

Cenk Koray: 1944`te Adana`da doğan zeki ve nükteci televizyon sunucusu.

Münir Özkul: 1925 yılında İstanbul`da doğan tiyatro ve sinema sanatçısı.

Ali Ercan: 1931 yılında Niğde’ye bağlı eski adı Ferbenk yeni adı İçmeli

köyünde doğan eski bestekar halk müziği sanatçısı.

Cemal Kamacı: 1943 yılında Trabzon`un Maçka kazasında dünyaya gelen

Avrupa şampiyonu boksördür.

Page 123: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

113

Canan Ceylan: Sinop`un erikli köyünde 1955`te dünyaya gelen eski film

yıldızı.

Kudret Şandra: 1932 yılında Üsküdar`da doğan eski dans öğretmeni ve film

yıldızı.

Suzan Yakar: 1920 yılında İstanbul`da doğan eski Türk sanat müziği sanatçısı

ve film yıldızı.

Cahit Seyhanlı: 1940 yılında Adana`da doğan eski halk müziği sanatçısı.

Leyla Sayar: 1939 yılında İstanbul`da doğan eski film yıldızı ve dansözü.

2.5.3. Dünyada Ġslam`a KoĢanlar

İstanbul Mayıs 2007 yılında Dünyada İslam`a Koşanlar kitabı, Nesil

yayınlardan çıkmış 240 sahifeden oluşuyor. “Yabancıların Dilinden Peygamberimiz”

bölümünde, Peygamberimiz hakkında itiraflarda bulunan batılılardan biri Jules

Masserman`dır. 15 Temmuz 1974 yılında Time dergisine yazdığı “Liderler nerde?”

başlıklı olan makale, birkaç önemli tarihi şahsiyeti tahlil ettikten sonra bu sonucu

varmıştır.

“Belki bütün zamanların en büyük lideri, Muhammed`dir. (a.s.v).”

Prof. Michael H. Hart yazdığı “İnsanlık tarihinin en etkili 100 kişisi” neticeyi

şöyle açıklıyor:

“Ne Hz. İsa ne Hz. Musa ve ne de Marksistlerin beklediği gibi Marks…

Dünya tarihinin en tesirli büyüğü, Hz. Muhammed`dir”55

Bernard Shaw “Muhammed, insanlığın kurtarıcısıdır ve kurtarıcılık namı ona

verilmelidir”

“Yabancıların Dilinden Kuranı Kerim” bölümünde, peygamberimizin

hakkında övgü dolu bazı ifadeler yazmıştık Kur’an hakkında da yüceltici tespiti

vardır.

55

Vehbi Vakkasoğlu, Dünyada İslam`a Koşanlar, Nesil Yayınları, 10 Baskı, İstanbul, 2007, s.18

Page 124: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

114

Fransız ilim adamı Clement Huart:

“Şu unutulmamalıdır ki bütün Kur’an konuşan yalnız Allah`tır. Peygamber

ise ancak vahyin tebliğine(duyurulmasına) vasıta olmuştur.”56

Prof. İ. Goldhizer: “Kur’an muayyen zamanlarda Hz. Muhammed`e (a.s.v)

tebliğ edilmiş Allah kelamıdır ve semadaki nüshasının aynı olarak tebliğ olunmuştur;

işte bundan kolayı da yanılmazdır.”

Dört edebiyatçının dilinden İslamiyet:

Goethe: “Kuran`da Musa`nın dua ettiği gibi dua etmek istiyorum: Ya Rabbi,

dar göğsümü genişlet”57

Puşkin: “Kuran`ın Tesiri Altında” başlıklı şiiri yazmıştı.

Dostoyevski: bu Rus yazarı kardeşine yazdığı mektupta, “Bana Kur’an’ı ve

Kant’ın saf aklın tenkidini gönder” der.

Tolstoy: Müslümanlık hakkında bir eser yazmıştır.

İslam`da aradığını bulanlar ise: Roger Garaudy, Cat Stevens(Yusuf İslam),

Prof. Maurice Bucaille, Jim Clinging, Muhammed Del Pozo El-Endülüsi, Zef

Clement(Muhammed Said), Muaurice Bejart, Art Blakey (Abdullah Bin Buhayna),

Fernand(Ferid) Goldschmit, Hartmut Muhammed Herzog, Muhammed-Abdullah

Kardeşler, Doğu Berlin`in Ömeri, Jacques Yves Cousteau(Kaptan Kusto), Dr.

Hermann Heller, Henry Strick (Said İbrahim), Murad Wilfried Hofmann, Mike

Tyson(Malik Abdülaziz), Kerim Abdülcabbar(Lew Alcindor), Ömer Faruk Abdullah,

Margaret Marcus, Leopold Weiss, Cecilia Cannoly, Vincent Monteil, Dr. Hamid

Markus, Yasin Gold, Boney-M, Abdullah Bubenheim, Mary Weld, Julio Torralbo

Tamara, Tina Gfanzil, Stevie Wonder, F. Ahmed Overing, Schirocki Ralf Abbas,

Lokman Naci, Dr. Robert D. Crane, Catherine Delorme, Ayşe Aslı Sançar…

56

Vakkasoğlu, 2007, s. 24. 57

Vakkasoğlu, 2007, s. 33.

Page 125: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

115

2.5.4. Ġslam Alimleri

İstanbul Ağustos 2005 yılında neşredilen Osmanlı`dan Cumhuriyet`e İslam

Alimleri isimli eser, Nesil yayınlardan çıkmış 216 sahifeden oluşuyor. Son dönem

yaşamış olan bu alimler altı şahıstan oluşuyor. Bir başka cepheden dini şahıslar tarihi

de olabilir. Yazar toplumda eksik olan şeylerin farkındadır. Edebiyat tarihi gibi, Türk

Din Tarihi denebilecek bir kitaptır. Değerli ama kimsenin haklarında bir şey

bilmediği şahısları anlatır. Elmalılı Mehmed Hamdi Yazır: 1878 yılında Antalya`nın

Elmalı kazasında doğmuştur58

. Mayıs 1942 yılında vefat eder. Ünlü Elmalı

Tefsiri’nin yazarıdır. Hayatı boyunca ilim adamı olarak kalmıştır.17 yıl inzivada

yaşamıştır. Kur’an’a her yüzyılda yeni bir tefsir ve yorum getirilmesini söylemiştir.

ilmi gelişmelere de işaret eden ayetlerden bahsetmiştir. Vakkasoğlu eserini otantik

bir şekilde kaleme almıştır.

Hasan Basri Çantay: Balıkesir`de 1887 yılında doğmuştur. İstanbul`da 3

aralık 1964 yılında vefat etmiştir. Hasan Basri Çantay, Akif’in yakın dostu olan bir

alimdir, onunla ilgili hatıraları vardır. istiklal Marşı yazmaya Akif’i o ikna

etmiştir.Türkçe’de en güzel hazırlanmış Kur’an mealinin yazarıdır.Mütevazı ve

toplumu etkileyen bir alimdir.Alasonyalı Hacı Cemal Ögüt hocalığı yanında bir de

Milli Müdafaa Teşkilatı kurmuştur. Necip Fazıl’la ilgili hatıraları önemlidir. Necip

Fazıl ihtilalciler onu Balmumcu’da göz altına almış, çileli günler

yaşamıştır.Kendisine yazı yazması için kağıt bile verilmemiştir. İçeriye sokulan

gazetelerin kenarlarına yazdığı yazılar sonradan bir kitap olmuştur. Kitabını Hoca’ya

göstermiş, yanlışları düzeltmesini istemiştir.Birkaç husus hariç yazılarda yanlışlar

yoktur. Necip Fazıl’ı bu yüzden tebrik etmiştir.

Ömer Nasuhi Bilmen, önemli tefsir yazarımızdır, birçok eseri

vardır.Siyasetten uzak kalmış, seksen yaşından sonra tefsir yazmıştır. Bir eserini

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi basmıştır. Ömer Nasuhi Bilmen: Erzurum`un

Salasor köyünde, 1884 yılında doğmuştur. Ekim 1971 yılında vefat etmiştir. Bazı

eserleri ;Büyük İslam İlmihali, Fatiha Suresi Tefsiri, Hazret-i Fatih`e Hitap Şiiri

58

Vehbi Vakkasoğlu, İslam Alimleri, Nesil Yayınları(6 baskı), İstanbul, 2005, s.13.

Page 126: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

116

Konyalı Mehmet Vehbi, Milli Mücadele saflarında bulunmuş, meclis reisliği

de yapmıştır, güçlü bir iradeye sahip bu alim son dönemin olayları içinde de

bulunmuştur. Konyalı Mehmed Vehbi Çelik: Konya`ya bağlı Hadim kasabasının

Kongol Köyünde, 1861 yılında dünyaya gelmiştir59

. 88 yaşındayken 1949 yılında

vefat etmiştir. Eserleri: 15 ciltlik tefsiri, 4 ciltlik Sahihi Buhari Tercümesi, Ahkam-ı

Kur`aniye, Akaid-i Hayriye, birde Siyasi Hatıralar

Babanzade Ahmed Naim: Bağdat`ta 1872 yılında doğmuştur. Ağustos

1934 yılında, sabah namazını kılarken secdede vefat etmiştir. Eserleri: Temrinat,

İlmü n-Nefs, İslam`da Dava-yı Kavmiyyet, Hikmet Dersleri(Felsefe), İlm-i

Mantık(Tercüme), Tevfik Fikret`e Dair, Ahlak-ı İslamiye Esasları, Kırk Hadis

(Tercüme). Babanzade Ahmet Naim, en iyi dustu Mehmet Akif’tir ve Abdülhamit

Han’ı karşıdır. Yahya Kemal ile olan karşılıklı anlayışa dayanan eleştirileri

önemlidir.

Ahmet Hamdi Akseki, Milli Mücadele saflarında bulunmuş, Mustafa

Kemal’in takdirini kazanmıştır.Dini boşluğu doldurma gayretleri önemlidir. Ahmet

Hamdi Akseki: 1887 yılında, Akseki`de doğmuştur. Ocak 1951 yılında vefat etmiştir.

Yaklaşık 50 eseri vardır.

Alasonyalı Hacı Cemal Öğüt: Mora Yenişehir`e bağlı Alasonya`da 1887

yılında doğmuştur. Mart 1966 yılında İstanbul`da vefat eder. Bazı eserleri: Kadın

İlmihali, Fatımatü`z-Zehra, Maddi ve Manevi Feza Alemleri.

2.6. Portre Kitapları

2.6.1. AĢk Çağlayanı Mevlana

13 asrında Anadolu siyasi çalkantılar içindeydi. Koltuk ve makam kavgaları,

kardeşleri birbirine düşman etmişti. Bu yüzünden Selçuklu Devleti eski kuvvetini

yitirmişti. Aynı zamanda doğudan gelen Moğollar Anadolu`nun büyük kısmı işgal

etmişti. Osmanlı beyliği ise henüz müstakil olarak varlığını ortaya koymamıştı.

59

Vakkasoğlu, İstanbul, 2005, s.117.

Page 127: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

117

İşte, böyle bir sıkıntılar ortasında bunalmış, bıkmış, Anadolu insanı bir moral

kaynağı bulmuştu: Mevlana…

Bu mübarek zat, Horasan`ın Belh şehrinde, 30 Eylül 1207 tarihinde

doğmuştur. Belh bu gün Afganistan sınırları içindedir. Mevlana`nın asıl adı,

“Celaleddin Muhammed” dir. Hüdavendigar lakabıyla da anılır. Daha sonra

“Mevlana” adı yayılmıştır. Mevlana Arapça bir kelime, kelimenin kökü “Mevla”

efendi, sahip, malik demektir. Mevlana ise efendimiz demektir. Hayatının çoğunu o

zamanlar “Rum diyarı” olarak bilinen Anadolu`da geçirdiği için “Rumi” de

denilmiştir.

2.6.1.1. Mevlana`nın Ailesi ve Hayatı

Mevlana`nın babası, Bahaeddin Veled, Sultanül Ulema “Alimler sultanı” diye

bilinir. Annesi Harzemşah soyundan bir prenses olan Mümine Hatundur. Daha

bebeklik yıllarından itibaren Celaleddin Muhammed, “Mevlana adayı” olarak

yetiştirilmeye başlandı. Bir yandan Alim bir baba, diğer yandan şefkatli bir anne, öte

yandan babanın seçkin öğrencileri olan Semerkandlı Şerefeddin Lala ile Tirmizli

Seyyid Burhaneddin, bunların bütünü, onun terbiyesine emek vermişlerdir. Mevlana

beş yaşındayken okuma yazma öğrenmişti. Daha da o yaşta bile bazı soruları,

babasının medresesinde dinleyenleri şaşırtırdı.

Babası Bahaeddin Veled örnek bir insandır. Hem derin bilgili, hem de güzel

ahlaka sahiptir. Herkese iyilik ederdi, güzel ahlakı, muhabbetle konuşması ve

hoşgörüsü, herkes tarafından çok sevilmesine sebep olmuştur. Bu aşırı sevgi ve

saygı, o zamanlar devrin padişahı olan Harzemşah`ı düşündürmeye başlamıştır.

Bahaeddin Veledin etrafındaki sevgi çemberi gitgide genişler. Bu da siyası otoriteyi

endişeye düşürür. Zamanla bu endişe, kıskanç bazı alimlerin kışkırtmasıyla korkuya

dönüşür. Devrin hükümdarı, korkusunu yenemez ve ona bir haber gönderir.

Page 128: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

118

“Bir iklimde iki sultan olmaz. Eğer kabul ederlerse memleketimi kendilerine

terk ederek ben başka bir ülkeye gideyim. Sultanlık da, ülke ve askerler de onun

olsun”60

O güzel insan, bu manalı teklife şu cevabı verdi:

“Efendine selam götür ve de ki: bu dünyanın fani ülkeleri, hazineleri, tahtları

padişahlara yaraşır. Biz ilim adamı ve dervişiz. Bu sebeple bize, memleket ve

padişahlık münasip değildir. Gönül hoşluğuyla biz buradan göçelim de sultan kendi

ikliminde rahatça hükümetsin” 61

Kıskançlık ve dedikodudan hiç hoşlanmayan bu adam, kararını yakınlara

duyurdu: “Sefere hazırlanıyoruz. Bu göç, hakkımızda hayırlı olacaktır”. Bir Cuma,

sabah namazından sonra, Bahaeddin Veled, yakınları ve bazı talebeleri gizlice yola

çıktılar. Bu yolculuk 10 yıldan fazla sürer, ilk durağı olan Nişabur olur. Sultan

Feridüddin Attar, onları karşılar, ikramda bulunur. O sırada Celaleddin Muhammed

12 yaşındadır. Attar, Mevlana`ya “Esrarname(Sırlar Hazinesi)” adlı kitabını hediye

olarak verir. Mevlana bu kitabı çok sever, hep yanında bulundurur. Bahaeddin bir

süre sonra Nişabur`dan Bağdat`a doğru yol çıkar. Kervan Bağdat`a yaklaşınca, şehrin

muhafızları, kafilenin etrafını kuşattılar ve sordular, “Nerden gelip nereye

gidiyorsunuz?” onlara şu cevabı verdi: “Allahtan geldik, Allah`a gidiyoruz. Biz

mekansızlıktan geldik, mekansızlığa gidiyoruz. Allahtan başka bir kuvvetimiz

yoktur.”

Askerler bu cevabı hemen halifeye ulaştırdılar. Halife bu sözlerin hikmetini

sordu. Devrin ünlü alimleri olan Şeyh Şehabeddin, bu sözlerin sahibini farkını bildi,

hemen karşılamaya gitti, konağına davet etti, ama Bahaeddin şöyle dedi: “hocalara

medrese daha uygundur”. Bir süre Bağdat`ta kaldı, halk onun vaazlarını büyük bir

heyecanla dinledi. Bağdat`tan ayrılmak üzere iken, Belh şehrinin Moğollar tarafından

istila edildiği duyuldu (1220 yılı).

Bağdat`tan sonra Mekke ve Medine’ye gittiler. Hac farizasını ifadan sonra

Medine`ye gelerek Efendimize (a.s.m.) misafir oldular. Orada bir süre kalıp, yine

yola düştüler. Dönüşte Kudüs`e geldiler, Mescidi Aksa`yı ziyaretten sonra Şam`da

60

Vehbi Vakkasoğlu, Aşk Çağlayanı Mevlana, Nesil yayınları, 21 baskı, İstanbul, 2008, s22 61

Vakkasoğlu, 2008, s. 23.

Page 129: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

119

konakladılar. BahaeddinVeled hazretlerinin gönlü, o zamanlar “Rum diyarı” denilen

Anadolu`da idi. Bunun için Şam`dan sonra Halep ve Malatya üzerinden Erzincan`a

geldiler. Devamla Sivas, Niğde, Aksaray, Kayseri, üzerinden Larende`ye (karaman)

geldiler.

Vali Emir Musa Bey, seçkin insanlarla birlikte şehrin dışında onu yaya olarak

karşılandı ve sarayına davet etti. Saraylardan ve hükümdarlardan hep uzak duran ve

hiç kimseye yük olmak istemeyen Bahaeddin Veled, yine bir medrese istedi. Musa

Bey, Bahaeddin için bir medrese yapılmasını istedi. Babasının en dikkatli ve başarılı

talebesi Celaleddin Muhammed de artık delikanlılık yaşlarındaydı. Yedi sene

kaldılar. Mevlana burada ilk evliliğini 18 yaşındayken yaptı. Babası ona sevdiği bir

zatın kızı olan Cevher Hatun’u alır. Karaman`da iki doğum, iki ölüme sahne oldu.

Mevlana`nın iki oğlu Sultan Veled ve Alaeddin Çelebi, Karaman’da doğdu. Annesi

Mümine Hatun ile ağabeyi Alaeddin Muhammed de Karaman`da toprağa verildi.

Selçuklu sultanı ısrarlı davetleri üzerine, Konya`ya yöneldiler. Konya`da yine

medresede indi, bir yan medresede okutuyor, diğer yanda camilerde vaaz halka

veriyor.

Alimler Sultanı, kendisine hem bir evlat, hem de manevi oğul gibi davranan

Sultan Alaeddin Keykubat`a minnetsiz davranır. Sultan da en önemli işlerini

Bahaeddin Veled’e danışır. Bahaeddin yaşı 80`i geçmiştir, Konya`ya gelişinin ikinci

yılında ruhunu Rahman`a teslim eder.(12 Ocak 1231)

2.6.1.2. Babasının vefatından Sonra Mevlana`nın Hayatı ve ArkadaĢları

Mevlana babası vefat ettiğinde, 24 yaşındaydı. İnsanlar etrafına toplandılar.

Herkes onu “babasının vekili” gibi görüyordu. Mevlana babasından öğrendiği bütün

şeylere rağmen, kendisini eksik buluyordu. Karaman`a kayınpederinin yanına gitti.

Bir süre sonra, babasının eski talebelerinden Burhaneddin Tirmizli, Horasan`dan

çıkageldi ve Mevlana`yı tekrar Konya`ya davet etti. Mevlana`nın ilim ve irfanını

yokladı. Henüz tamam olmadığını görerek, onu ders halkasına aldı. Sonra devrin en

ünlü hocalar ve medreselerin bulunduğu, Şam ve Halep`e gitmesini tavsiye etti.

Mevlana tavsiyeye uydu, iki yıl Halep`te, dört yıl da Şam`da kaldı, dönüşte

Kayseri`ye uğradı, çünkü hocası oraya yerleşmişti. Bir süre sonra hocasıyla birlikte

Page 130: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

120

Konya`ya döndü. Konya`da Mevlana, babasının “Maarif” adlı kitabı okumakta, diğer

yandan manevi basamakları çile, riyazet ve ibadetlerle tırmanmaktaydı.

Mevlana`nın rengi solup, bedeni zayıflıyordu. İbadetler ve riyazet, onu iyice

şeffaflaştırdı, ruhlaştırdı. Nihayet bir gün Burhaneddin, talebesine dedi ki:

“Sen artık yetiştin oğlum, bütün ilimlerde eşi benzeri bulunmayan bir aslan

oldun. İki aslan bir sahada oturmaz. Dolayısıyla ben Kayseri`ye dönmek istiyorum.

Benden sonra senin yanına büyük bir dost gelecek. Birbirinizin aynası olacaksınız.

Birbirinizi tamamlayacak ve yeryüzünün en büyük iki dostu olacaksınız.” 62

Burhaneddin Kayseri`ye gitti, bir süre sonra vefat etti. Mevlana hocası

vefatından sonra beş yıl içinde, imanda, ilimde ve ahlakta benzersiz bir kutup olarak,

dersler verdi. Medresede hoca, dergahta şeyh, cami kürsüsünde vaiz olarak gönülleri

nurlandırdı.

2.6.1.3. Tebrizli ġems

Tasavvuf deryasına aşkla dalmış bir cezbeli adam: Tebrizli Şems. Kabına

sığmayan, diyar diyar dolaşan ve bu sebeple de “Uçan Şems” adıyla anılmıştır. Her

zaman böyle dua eder, “Allah`ım! Beni velilerine kavuştur, onların sohbetine erdir”.

Rüyasında “Seni, Rum diyarındaki bir velinin sohbetine erdireceğiz, ama daha vakti

gelmedi; işler zamana bağlıdır” denildi (Makalat)

Bir müddet sonra Mevlana ile Tebrizli kavuşmuş oldular. 1244 yılının Kasım

ayından itibaren tam 16 ay, küçücük bir odada derin, engin, zengin sohbetleri oldu,

Mevlana, Şemsi bulduktan sonra adeta dünyadan kopar. Şems Mevlana`yla

buluştuğunda, 60 yaşın üzerindeydi. Mevlana ise Şemsten 10 yaş küçüktü. Buna

rağmen yaşı başı aşan ve gönülden gönüle taşan bir muhabbet iletişimi, Mevlana’yı

bütün işinden, eşinden dostundan, talebelerinden koparmıştır.

Aylar geçer.Hiddet, şiddet ve dedikodu yayılmış, biri gelip Mevlana`yı

sevenlerinin elinden almıştır diye,kimin ne hakkı vardı onu dersten, vaazdan,

sohbetten almaya? Günler geçtikçe Şems’in düşmanlarının sayısı arttı .

62

Vakkasoğlu, İstanbul, 2008, s.29

Page 131: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

121

Bir gün Mevlana`ya, felsefeyle meşgul olan bir grup insan geldiler, soruları

vardı. Mevlana bu grubu Şems`e gönderdi. Felsefecilerden biri üç soru sordu:

11. Allah var dersiniz, ama görünmez, gösteremezsiniz; gösterin de inanalım!

12. Şeytan`ın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonrada Cehennem`de ateşle

ceza verilecek, dersiniz. Ateşten yaratılmış olan şey, ateş acı verebilir mi?

13. Ahirette herkes hakkını alacak, yaptıklarının karşılığını görecek,

diyorsunuz. Rahat bırakın şu insanlar, istediklerini yapsınlar.63

Sorular biter bitmez Şems, elindeki kerpici, soruları soran felsefecinin

kafasına vurdu. Felsefeci hemen kadıya gitti ve Şemsten şikayetçi oldu

Ben soru sordum, o bana kerpiçle vurdu” dedi.

Şems kendini savundu: “O soru sordu, ben cevabını verdim”

Kadı bu işi açıklamasını isteyince de şu açıklamayı yaptı:

“Efendim bu adam, bana Allahü Teala`yı göster; dedi. Ben de elimde kerpici

başına vurarak sorusunu açıkladım. Şimdi başını ağrıdığını söylüyor. Bana başının

ağrısını gösterebilir mi?”

Adam şaşırdı ve “Ağrı gösterilir mi? Ancak hissedilir! Dedi.

Şems işte nasıl var olan ağrı gösterilmezse, Allah da vardır, ama göze

gösterilmez demek istedim. Şems savunmasına şöyle devam etti:

“Bu adam ikinci sorusu, ateşten yaratılmış olan Şeytan`ın ateşle nasıl

cezalandırılacağı idi. Ben bunu açıklamak için de başına topraktan yapılmış olan

kerpiçle vurdum. Başı acıdı, ağrıdı. Oysaki kerpicin de kendisi gibi asıl maddesi

topraktır. Nasıl topraktan toprağa acı veriyorsa, ateş de ateşten yaratılmış Şeytan`a

azap verecektir. Üçüncü sorusu da “Bırakın insanları, isteyen istediğini yapsın; niçin

ahirette yapılanların karşılığı verilecek, diye korkutuyorsunuz? Şeklindeydi. Ben de

ona, canımın istediğini yaptım. Ama bundan hoşlanmadı ve beni size şikayet etti”.

Felsefeciler, bu açıklamalar karşısında ne söyleyeceklerini bilemezdiler ve çok

mahcup oldular.

63

Vakkasoğlu, İstanbul, 2008, s.35

Page 132: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

122

Şems’in bir süre sonra Konya`daki varlığı, belli bir kesimin canını sıkmaya

devam eder. Hakkındaki olumsuzluğun boyutlarını fark eden Şems, 1246 yılının

Mart ayında ortadan kayboldu. Mevlana çok üzülü, hep onu arar:

“Aşk delidir, ama biz delinin de delisiyiz! Nefis kötülükler emreder, ama biz

onu çoktan buyruğumuz altına almışız.”

Uzun aramalar sonrası, Şam`da görülür. Mevlana oğlu Sultan Veled’i Şam`a

gönderir. Sultan Veled ile Şems birlikte Konya`ya yaklaşınca, 1247 yılıdır. Mevlana

dostunu karşılamaya hazırlanır. Nihayet buluşurlar . Ancak Mevlana Şems`i

Konya`da tutmak için, “Kimya” adındaki evlatlığı ile Şems`i evlendirir. Artık aynı

medresede ailecek oturuyorlardı. Şems`in eşi Kimya Hatun, kısa bir rahatsızlıktan

sonra vefat etti. Bu olay da ortalığı karıştırmak isteyenlere fırsat verdi.

“Kim bilir kızcağıza neler çektirdi! Kimya Hatun, mutlaka Şems`in

eziyetlerine dayanamayarak ölmüştür!” Gibi dedikodular yayıldı

İşte böylece, 1247 yılı aralık ayının ilk Perşembe gecesiydi, Şems yine

kayboldu.Artık bir haber çıkmadı. Nereye gittiğini de hiç kimseyi bilmiyordu.

2.6.1.4. Selahaddin Zerkub

Mevlana Cuma vaazı verirken Selahaddin Zerkub ile tanışmış, ve bir daha hiç

ayrılmamışlar. Selahaddin ümmi bir insandı. Fakat Mevlana, onun ruh yüceliğini

gördü ve irşat işini ona verdi. Ayrıca bir dükkan kiralayarak, mesleği olan

kuyumculuğu yapmasını istedi. Mevlana ona “Hakiki bir mürşittir” diyordu. Ancak

bu açıklamalara rağmen, haset cephesi yine durmadı. Kimdi bu Selahaddin “basit bir

köylü, nasıl Mevlana’yı temsil edebilirdi? Ama Mevlana onlara cevap vermek için,

oğlu Sultan Veled`e, onun kızını aldı. Bir kış günü cübbesini yıkamış ve dama

sermişti. O sırada Cuma salası okundu. Kurumamış cübbesini giyip, hemen çıktı.

Onu görenler, “Efendim vücudunuza zarar olur, çıkarınız”. Onlara şu imanlı cevabı

verir:

Page 133: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

123

“Cismin ziyana uğraması, canın ziyana uğramasından, hakkın buyruğunu terk

etmesinden daha kolaydır”. Yaşlı ve zayıf bedeni dayanamadı, hastalandı. Nihayet 29

Aralık 1258 yılında, vefat etti. Arkasından hiç kimsenin ağlayıp üzülmesini istemedi.

2.6.1.5. Hüsameddin Çelebi

Küçük yaşta babasını kaybeden Hüsameddin, Selahaddin’in vefatından sonra,

onun yerini aldı. Aslı Urmiyeli, bir dervişti. Sahip olduğu her şeyi Mevlana`ya ve

dostlarına bağışladı. Mevlana onu çok sevdi, Hüsameddin`in bulunmadığı bir

toplantıda açılmaz, dostlar bu durumu bildikleri için mutlaka Hüsameddin’i getirirler.

Mevlana`ya “Mesnevi” adlı muhteşem eserini yazdırmanın sebebi o denilir. Hem

maddi hem de manevi yardımı yapmıştır. Mevlana, ömrünün son 15 yılını,

Hüsameddin`in sağladığı huzur ortamında geçirmiştir.

2.6.1.6. Mevlana`nın Vefatı

Mesnevi’nin altıncı cildi bitmişti, bazı konular yarım kaldığı için okuyucular

devamını istediler. Ama kader izin vermedi. Mevlana hastalanıp, yatağa düştü.

Konya şehri titremekteydi. Mevlana günden güne çöküyordu, Sultan Veled ve

Hüsameddin başucundan ayrılmıyorlardı.

17 Aralık 1273 Pazar günü, güneşle birlikte Mevlana da bu dünya ufkunda

batıyordu. Vasiyeti üzerine cenaze namazını Sadreddin Konevi kıldıracak, ama o

tabutun önüne geldiğinde bayıldı, yerine Sıraceddin geçti. Mevlana babasının

yanında defnedildi. Mevlana`nın son sözleri şu şiirle bitirmiş:

“Sen mümin isen, ölümün de mümindir; kafir ve acı isen, ölümün de acıdır”…64

2.6.1.7. Mevlana`nın Fikri ve DüĢüncesi

Mevlana sadece fakir, garip, yoksullarla değil, başka din ve inanç sahipleriyle

de görüşürdü. Mevlana bir ayağa dolaştığı 72 milletin içinde Hıristiyanlar, Museviler

ile diğer din ve inanç mensupları da vardı. Onlar da dolaşır, ziyaret eder, ziyaretlerini

kabul eder. Ancak böyle bir hizmeti yapabilmek için insanın, girdiği olumsuz

ortamlardan etkilenmeyecek kadar güçlü olması gerekir. Aksi halde vermek için

64

Vakkasoğlu, İstanbul, 2008, s.54

Page 134: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

124

gittiği yerden dönmez. Mevlana gittiği yerde kalmadı, gittiklerini kendi gönlüne

getirdi, inancına ve ahlakına taşıdı. Zira onu tanıyanlar hep sevdiler.

Allah sevgisi, Mevlana azat kabul etmez bir kul olmayı istiyor. Çünkü rabbini

çok seviyor. O sevgi öyle güzel, öyle özel, öyle tatlı ki…

Sevgiden acılar tatlılaşır.

Bakırlar altınlaşır sevgiden.

Sevgiden tortular saflaşır.

Dertler derman olur devgiden.

Ölü, sevgiden dirilir.

Şalı, sevgiden köle edilir.

Allah`a karşı bu sevgi ilimdendir.

Saçma sapan biri, böyle bir tahta nasıl kurulur? … 65

Cenabı Hak, Maide suresinde, Allah onları sever (yuhibbuhüm), onlar da

Allah`ı severler(yuhibbunehu, yuhibbuhu) duyurur.

Allah sevgisi olan kalpten şek, şüphe bulunmaz, yerine tam bir iman gelir.

Gönül sevginin yeridir, maddi varlığımızda ikilik olabilir. Fakat sevginin makamı

olan gönülde iki sevgiye yer yoktur.

Senin elin, ayağın iki oluşu doğrudur, ama gönül ve sevgilinin iki olması

hatadır. Sevgili bir bahanedir, asıl sevgili Allah`tır.

2.6.1.8. Ġmanın Hakikati

Mevlana`nın bütün aşkının ve coşkunluğunun kaynağı, imandır. Ama bütün

güzelliklerin kaynağı olan iman, hakikatine ve varılmış, bilincine erilmiş gerçek

imandır.

65

Vakkasoğlu, İstanbul, 2008, s.67

Page 135: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

125

“Ey sözden ibaret bir imanla yetinen! Bil ki iman muhteşem bir nimet ve

büyük bir lokmadır.

“Yiyen ölünün dahi dirildiği o lokmadan, nefis şeytanı tatmadan nasıl

Müslüman olur?

“Oyundan harice çıkıp kurtulmadın, hala çocuksun. Ruhunu temizlemeden

nasıl zeki ve pak olabilirsin?

2.6.1.9. Ġlahi AĢk

Mevlana ilahi aşkın ateşinden şikayetçi değil, bilakis o aşkla Rabbine

yaklaşır. O aşkla hayatı hedefini bulur:

“Yarabbi, beni aşkınla öyle meşgul etmeni istiyorum ki senin aşkınla

avunayım, zatınla daha fazla uğraşayım.

Mevlana, öylesine ilahi aşkla hemhal olmuştu ki kendi varlığı gitmiş, yerine

aşkın varlığı gelmişti. Varlığı, aşktan ibaretti. Bu halini şöyle anlatıyor:

“Aşk geldi. Damarımda, derimde kan kesildi; beni kendimden aldı, sevgiliyle

doldurdu.

“Bedenimin bütün parçalarını sevgili kapladı. Benden kalan yalnız bir ad,

ondan ötesi hep O…”

Aşkların en önemli özelliklerinden biri, yaratıcıdan gelen kahır ile lütfu aynı

görmektir. Lütuf da kahır da iyidir, hoştur, sevimlidir; çünkü ikisi de Allah`tan

gelmektedir

“Alim ya da cahil, hatta aşağılık biri, kim olursa olsun herkes kahır ile lütfu

fark eder. Ancak kahırda gizlenmiş olan lütfu yahut lütuf içindeki kahrı çok az kimse

bilir. Yani daimi bir aşk ve şevk içinde rabbine teslim olmuş, O`ndan ne gelirse

gelsin hoştur, diyerek hep mutlu yaşamıştır.66

66

Vakkasoğlu, İstanbul, 2008, s. 76

Page 136: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

126

İşte öyle yüce, öyle kutsal ve öyle kuşatıcı bir aşk ki” sağdan soldan, her yandan bu

İlahi aşkın sesi geliyor.” Tabii ki kalp kulağa duyanlara…

2.6.1.10. Zikrimiz KarĢılığı

Tabii ki herkes dua edip, yalvarıp, kendisine Allah`tan gelecek karşılığı

merak eder. Bunu Allah Kur`an`da şöyle buyurur:

“Ey kullarım! Siz beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim” yani biz onu

andığımızda o da bizi anıyor. Bunu bilmek ne mutlu bir duygudur.

“Zikir suyunda nefesini tutup sabret ki Şeytan`ın vesvesesinden ve fikrinden

kurtulasın”

Denize dalan dalgıcın çıkarmak amacıyla nefesini tutup su altında sabrettiği

gibi, sen de öyle, zikir sırasında nefsini kısarak sabret ki Şeytan`ın vesvesesini

kalbinden kovasın, huzur incileri çıkarasın”

Allah`ın zikri, temiz ve temizleyicidir. Temizlik gelince içteki pislik yükünü

toplayıp dışarı arar

“Zıtlar birbirinden kaçar. Işık parlayınca gecenin karanlığı kalmaz” 67

2.6.1.11. Günahsız Ağızla Dua

Efendimiz “Dua ibadetin özüdür” buyurur. Bir kimsenin haberi olmadan

arkasından ve uzağından yapılan dua ise çok makbuldür. Bu zaten harika bir

kardeşlik örneğidir.

Bu gerçeği yüce Allah bize veriyor, kuran kerimde şöyle anlatıyor:

“Yüce Allah, Hz Musa`ya şöyle buyurdu: “Duanı, günahsız bir ağızla yap!

Hz. Musa şaşırdı, bunun nasıl olacağını sordu?. Çünkü kusurlu kullar, nasıl günahsız

bir ağız sahibi olabilirler? Diye düşündü Hz Musa

67

Vakkasoğlu, İstanbul, 2008, s. 88

Page 137: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

127

“Yüce yaratıcı buyurdu ki: başka birinin ağızla dua et. Sen onun ağızla ne

zaman günah işledin?”

En güzel duygu, senin arkanda bilmediğin ve beklemediğin bir insandan

senin için yalvarıp, dua eder. İşte Müslüman ahlakı budur.

2.6.1.12. Mevlana`nın Güzel Ahlakı, Öğütleri

Mevlana hiç ayırmadan herkesle görüşür, önce onları dinler, sonra da baldan

tatlı sohbetini gönüllere sunardı. Ona kulak veren bir gönül, o sohbetten mutlaka

etkilenir, hatta bazen de Müslüman olarak isterdi. İşte onlardan biri…

Mevlana bir gün sohbet ettiği bir papaza sormuştu:

“Sen mi büyüksün, sakalın mı büyük?

Papaz hemen cevap verdi:

“Ben sakalımdan 20 yaş daha büyüğüm”

Mevlana taşı gediğine koydu

“Sen 20 yaş küçük olan sakalın ağarmış; yazık değil mi ki sen hala

karanlıklar içindesin !!! 68

Şu zarif sözün taşıdığı daveti anlayan papaz, hemen Müslüman olmuştu.

Mevlana ahlakın temsilcisi olduğu için kendi benliği silmiş ve varlık

iddiasından geçmiştir. Ahlakın temsilcisi şöyle haykırır:

“Sarığıma, cübbeme, başıma, bu üçüne birden paha biçtiler. Her üçünü birden

değerlendirdiler. De bunlara bir kuruştan daha az fiyat biçtiler. Sen dünyada benim

adım hiç mi duymadın? Ben bir hiçim, hiçim, hiçim” 69

68

Vakkasoğlu, İstanbul, 2008, s. 195 69

Vakkasoğlu, İstanbul, 2008,s. 199

Page 138: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

128

Mevlana ilim sahibi, irfan derinliğine rağmen, kendini hiç olarak görüyor.

Mevlana bu hususta niçin böylesine hassastır? Sebebi çok önemli:

“Sen sende oldukça ve sen kendine taptıkça, senden sana yol vermezler.

“Senin varlığın ve kendini bir şey sanman sende bulundukça, huzuru bulurum

zannetme. Çünkü sen hala benlik putuna tapmaktasın”

Aslında bu dünyada, her şey yapan yaptıran Allah`tır. İnsan ancak bir

vesiledir. Başarısından dolayı gururlanmak ve üstünlük taslamak değil, yaptırana,

nasip edene şükretmek gerekir.

Mevlana`nın insanlara duyduğu saygı tarif edilmeyecek kadar derindi.

Ayırmadan herkese saygı ve sevgi, diğerleri de bu davranışta karşılık verirler, ona

saygı duymaya uğraşırlardı. Çok saygı duyan Mevlana bir gün hamama gitmişti.

Soyunup hazırlandı, yıkama yerine girdi. Ama girmesiyle çıkması da bir oldu.

Mevlana tekrar giyinip, gitmeye hazırlandı. Soranlara şu cevap verdi:

“Soyunup hamama gitmiştim. Tellak beni görünce, bana yer açmak için bir

şahsı havuzun başından uzaklaştırdı. Benim yüzümden rahatsız edilen o kişiye karşı

utancımdan o kadar terledim ki dayanmayıp dışarı çıktım!” 70

Mevlana vefaya çok önem verirdi. Belki dostluk duygusunun en önemli

özelliği, güzelliği vefadır. Dost seçmek için de, en temel şartlarından biridir.

Mevlana vefaya verdiği önemi göstermek, belirtmek için, çoğu zaman “Vefa hakkı

için” diyerek yemin ederdi.

Bir gün Muiniddin Pervane, Mevlana`yı ziyaret eder. Adam devletin en

önemli makamlarından bir işgal etti. Kendisine nasihat etmesini istedi. Mevlana

susup, sonra dedi ki:

70

Vakkasoğlu, İstanbul, 2008, s. 202

Page 139: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

129

“İşittim ki Kur`an Kerimi ezber etmişsin; doğru mu?

“Evet”

“Hem şeyh Sadreddin`den hadis dersleri almışsın”

“Evet, doğrudur”

Bu cevaplar üzerine Mevlana, şöyle dedi:

“Ben Allah`ın Kelamını ezberlemiş, Peygamberin mübarek sözlerini

öğrenmiş birine ne diyeyim? Sen o sözlerden öğüt alamıyorsan, ayet ve hadisin

uyamıyorsan, benim nasihatimi nasıl dinlersin ve uygularsın? Ezberlediğinle ve

öğrendiklerinle amel et!”

2.6.1.13. Mevlana Penceresinden Görülen Gerçekler

Var Olan O`dur, Biz Yok Gibiyiz

Mevlana bütün varlığı, sesi, rengi, ahengi bir kitap gibi okuyarak hakka

ulaşmanın şevketiyle coşkundur. Bizim varlığımız Allah`ın varlığı yanında, gündüz

görünmeyen yıldızların varlığı gibidir:

“Gündüz yıldızlar mevcut olduğu halde zahiren görünmezler. Çünkü güneşin

ışığı karşısında onların varlıklar hiçtir. Zaten ışığı de güneşten alırlar.” 71

İşte biz de hakla diri ve Onunla mevcuduz. Ölünce, hakkın sıfatlarına

karışmış oluyoruz. Yani haktan olan ruh ölümle hakka döndüğü zaman, bizim

varlığımız asıl varlıkta kayboluyor. Sonra hakkın manevi huzurunda toplanacağımıza

göre, hazır olacak olanın yok değil, mevcut olması gerekir.”

Görünen Kaza

Mevlana sürekli ve durmadan, arkadaşlarını uyarır, şöyle dua ederdi:

“Allah sizi görünen kazalardan korusun”

Bu dua sıkça duyan dostlar, sebebini sordular, Mevlana şu cevap verdi:

71

Vakkasoğlu, İstanbul, 2008, s.249

Page 140: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

130

Görünen kaza ağyar ile, yani yar olmayanlarla sohbet etmenizdir. Aslında

sohbet azizdir. Siz bu güzelliği yaşamak için kendi çizginizdeki bulun. İnsanoğlunun

yükselme işareti, velilerle, Allah sevgilileriyle sohbet etmesidir.

Ağyar kimdir? Sorusu, Mevlana`da şu cevap bulur

Kim ki aşık değil, ağyar odur

Kim ki aşık değildir, ölüdür, buz gibi soğuktur

Gazap Ve ġehvet

Bir muhavereden sonra, “Dile benden ne dilersen”, gönül sultanı şu cevap

verdi: “Senden ne dileyebilirim ki? Zira benim iki aşağılık kölem var, onlar da :

Biri gazap(öfke), diğeri de şehvet

Bu iki özellik, ya insana hakim olur ya da mahkum olur. Eğer insana hakim

olursa, onu kral ise de köle haline getirir. Bu iki hususa hakim olan köle ise aslında

sultandır.

Bu duygularımızın efendisi miyiz, kölesi mi? Biz onlara mı hükmediyoruz,

onlar bize mi?

2.6.1.14. Mevlana Bahçesinden Seçmeler

Namaz ve Zekatın Hakikati

Müezzin her gün beş defa “Namaza gel, Cenabı Hakka niyaz eyle” diye davet

eder. Hz. Peygamber, “Rüku ve secde, Hak kapısında vücut halkasını vurmaktır”

buyurmuştur. Her kim o kapının halkasını vurursa, onun için bir devlet ve saadet baş

gösterir.

Ey delikanlı, o yüksek yola ilerlemek ümidiyle mihrap önündeki mum gibi

ayakta durarak daima namaz kıl.

Ey imam, tekbirin manası, “İlahi, biz senin huzurunda kurban olduk!”

demektir.

Page 141: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

131

O verdiğin zekat, senin kesen için bekçidir, o kıldığın namaz da zekatın

çobanıdır. Altının çoğalıp artması zekatta, fuhuş ve kötülüklerden kurtulmuş da

namazdadır.

Malın zekatını çıkarıp ver; ki bahçıvan da asmanın fazlasını budayınca daha

çok üzüm alır. Senden ihsan ve zekat zuhuruna gelince, o el öbür tarafta bir hurma

ağacı olur.

Az Yemek Nasıl Doyurur?

Mevlana hep az yedi. Uzunca boyuyla da büsbütün zayıf görünürdü. Diğerler

de gibi az yemeyi tavsiye ederdi:

“Az yemede birkaç fayda var. Az yiyen insanın vücudu sağlam, hafızası

kuvvetli, zekası parlak, kalbi aydın, uykusu az, görüşü keskin, tabiatı sakin, toleranslı

ve ahlakı yumuşak olur.”

“Mideni boşaltıp, ney gibi istekle inle. Mideni boşaltıp, kalem gibi sırları

söyle”

Yarın Yoktur

Günlerini ganimet bilip kudretli, sıhhatli, kalben ve bedenen güçlü olduğu

günlerde borcunu ödeyene ne mutlu

Ey yolcu! Aklını başına al! Vakit geçti, ömür güneşi batmaya yaklaştı.

Az. Peygamber (s.a.v.) nurdan bahsederek şöyle buyurdu:

“Onun göğüslerde bulunmasının işareti, gurur yeri olan dünyadan (kalben)

uzaklaşmak ve sevinç diyarı olan ahirete yaklaşmaktır.” 72

Mevlana Denizinden Damlalar

Sen bizim suretimize (yüzümüze) değil, siretimize (ahlakımıza) bak.

72

Vakkasoğlu, İstanbul, 2008, s.288

Page 142: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

132

Denizden kenarına kadar, ayakların izi vardır. Ama denize girdikten sonra

ne iz kalır, ne işaret.

Bazı insanlar vardır ki selam verirler ve selamlarından is kokusu gelir.

Bazılar da vardır ki selam verirler ve onların selamlarından misk kokusu

gelir.

Öküz, Bağdat`a geliverir. Bir ucundan öbür ucuna kadar şehri dolaşır.

Bütün o yaşayıştan, güzelliklerden ve lezzetlerden, ancak ve ancak

sokaklardaki karpuz kabuğunu görür.

Adalet nedir? Ağaçları sulamak. Zulüm nedir? Dikene su vermek.

Aşkı, aşktan başka bir şey söndürmez.

Tuzağa saçtığın taneler cömertlik sayılmaz.

Yeşilliklerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıldan

meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir.

Pislik içinde doğan kurt, ebediyen huyundan dönmez, ambere bakmaz.

Bu alem, sizin canlarınızın hapishanesidir; uyanın, o tarafa gidin! Zira o

taraf sizi sahranız, mesire yerinizdir.

Ayıpsız dost arayan, dostsuz kalır.

Heva ve heves taze olup durdukça iman taze değildir; çünkü heva, iman

kapısının kilididir.

Ey Allah`ım! Bizim taş yüreğimizi mum gibi yumuşat. İnleyişimizi hoş ve

acınan bir inleyiş eyle.

Dini, babandan ucuz, bedava bir miras olarak buldun da onun için başını

şükretmekten çevirdin.

Ey Ulular! Bu cihan bir ağaca benzer; biz de bu alemdeki yarı ham, yarı

olmuş meyveler gibiyiz. Ham meyveler, dala iyice yapışmıştır, oradan

kolay kolay kopmazlar. Çünkü ham meyve, köşke saraya layık değildir.

Eğer bir kötülük etmişsen kendi kendine etmişsindir. Senin kötülüğün

başkasına nasıl dokunur?

Bizdensen şekli bırak, gönüle yürümeye bak.

Su testisini taşlığa götüren kimse, onu kaştan korumasını bilmelidir.

Bil, ama her bildiğini söyleme ki bir kepazelik olmasın.

Page 143: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

133

El, gönülden gizli iş yapmaz.

Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır.

2.6.2. Mehmet Akif

Vehbi Vakkasoğlu’nun biyografi veya portre kitablarından birisi Mehmet

Akif isimlidir. Ocak 2013, ondokuzuncu Baskı’sı yapılmış olan eser Nesil

Yayınlarından çıkmış, 272 sahifeden oluşuyor.

Kitap altı bölüm. Hayatı bölümünde yedi alt başlık bulunuyor. İkinci bölüm,

Cemiyetin Dertleri Karşısında Akif adını almış. Üçüncü Bölüm Fıkralar, Nükteler,

Hatıralar adını almış. Dördüncü Bölüm, Şiirlerinden Seçmeler diye isimlendirilmiş.

Beşinci Bölüm, Nesirlerinden Seçmeler, diye ifade edilmiş. Altıncı Bölüm, Hakkında

Söylenenler diye yerini almış.

Kitap klasik biyografi kitapları gibi değil, toplumun hafızasına yardım ve o

hafızadan alınan bilgilerle yorumlarla oluşturulmuş.

Giriş’te yazar Akif’i son dönüm tarihinin unutturulmak istenen fikir ve sanat

adamlarına dahil eder.Fakat bu zamanla tam ters tepki yapmış bilakis Akif daha iyi

tanınmıştır. Akif muztarip ve dava adamı bir şairdir, şahsından ziyade davası

yüzünden anlaşılmaması birileri tarafından hedeflenmiştir.Ama o bunlara aldırmamış

ve bildiği yolda yürümüştür.

İlk tahsil yıllarını anlatır.”Rüştiye mektebim, Fatih’te Otlukcu yokuşunda

bulunan Fatih Merkez Rüştiyesidir. Buradaki hocalarımdan hatırladıklarım, baş

muallim Hoca Süleyman Efendi, ikinci muallim Mustafa Efendi, üçüncü muallim

Hafız Osman Efendi.. En mühim hocalarımdan biri Hoca Kadri Efendi idi,

kendisinden Türkçe okumuştum. Bu zat lisan itibariyle üzerimde çok tesirli oldu. O

kadar yüksek bir adamın alalade nasihati bile tesir yapar.

Rüştiye tahsiline devam ederken, babamdan gene Arapça okurdum. Ve

epeyce ilerletmiştim. Seviyem mektep programlarından çok yüksekti. Fatih

Cami’inde ikindiden sonra Hafız Divanı gibi, Gülistan gibi, Mesnevi gibi

muhalledatı okutan Esat Dede’ye devam ederdim. Rüştiye tahsilimde en çok lisan

Page 144: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

134

derslerine temayülüm vardı. Dört lisanda da Türkçe, Arapça, Acemce, Fransızca’da

birinci idim. Şiiri çok severdim.

Annem çok abid ve zahid bir hanımdı, babam da öyle . Her ikisinin de dini

salabeti vardı,İbadetin vecdini, zevkini, heyec anını tatmışlardı. Pederim Hacı

Feyzullah Efendi Merhumun müridadındandı.”73

Şiirle meşguliyeti baytar mektebinin son iki senesinde hızlanmıştır.

Mithat Cemal onun baytar mektebi günlerinin anlatır.”Sarıgüzel’in Sarı

Nasuh Mahallesindeki manevi evde yetişen çocuk müsbet ilimli bu mektepte olanca

hızıyla çalışıyor, kimya tahlilhanesinden çıkıp nebatat laboratuvarına giriyor,

toprağın altını üstünü okuyor, yerden bıkınca mektebin rasathanesine tırmanıyordu.

“Aynı zamanda hafızdır.” “Tahsili aliyi bitirdikten sonra hafız oldum, fakat ondan

evvel Kur’an’ı okuya gayet pişkin hale getirdiğim için zaten hıfz ile aramda uzun bir

mesafe yoktu. Az bir müddet içinde Kur’an’ı ezberleyiverdim.”

Baytar mektebini birincilikle bitirir, 750 kuruşlu bir memuriyete tayin ederler.

Vazife merkezi nezaret olmakla beraber üç dört sene kadar Rumeli’de Anadolu’da,

Arabistan’da sari hayvan hastalıkları işi üzerinde hayli dolaştım. Köylü ile bu

müddet zarfında gayet sıkı temas ettim.74

Bir taraftan memuriyet bir yandan da fahri öğretmenlik yapar.şiir zevkinin ilk

dönemini anlatır”ilk şiirlerimde birkaç şairi kendime örnek aldım. Evvela Ziya Paşa

gelir. Naci’nin nazmı da pek hoşuma gitti. Adeta onu kendime meşkettim.

Kemal’den, Hamid’den çok müstefid oldum. Eskileri de çok okumuş sevmiştim. İlk

eserlerimde onların büyük izleri görülürdü. Okuduğum şark ve garp muhalledatı

içinde Sadi’nin eserleri kadar üzerimde hiçbiri müessir olmamıştır.”

Dil ve dini önemli bulur.”Bence iki şey mukaddestir.Din ve dil.. Din bütün

kudsi duyguları, düşünceleri insana telkin eder, bu duyguların düşüncelerin mümkün

olduğu kadar vasıta-i tebliğ olan ı da dildir.”75

73

Vehbi Vakkasoğlu, Mehmed Akif, Nesil Yayınları, 19 Baskı, İstanbul, 2013, s. 15. 74

Vakkasoğlu, 2013, s. 16. 75

Vakkasoğlu, 2013, s. 17.

Page 145: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

135

Bu dönemde Darül Hikmet il İslamiye’de çalışmış, günler iyice kararınca

Ankara’ya gitmek zorunluğu doğmuş, Sebil ür Reşat’ı Anadolu’da yayınlamaya

başlamıştır. Özbekler tekkesinde kalmışve oradan Ankara’ya geçmiştir. Tekkenin

şeyhi Şeyh Ata ona diğer eşhasa büyük yardımlar etmiştir.Ankara’ya gelince Tacettin

Dergahında kalır, istiklal Marşı burada yazılmıştır.Zaferden sonra istanbul’a gider,

arkasından Mısır’a gider. Oradan memleketine gelip çalışmak isterse de artık ahiretin

eşiğindedir. 1936 nın 27 Aralığında göç başlamıştır. Cenazesine gereken ilgi

gösterilmemişse de onu sevenler dindar ve vatanperver gençler bayrağa sarılı

tabutunu ebedi istirahatgahına omuzlarında götürmüşlerdir.

Vakkasoğlu, Akif’in farklı müslümanlığına dikkat çeker. “Mehmet Akif’i her

bakımdan yücelten ve onu günden güne daha unutulmaz bir şahsiyet yapan en

mühim hususiyeti şüphesiz ki katıksız ve tavizsiz bir Müslüman oluşudur.” Onu

böyle yayan aldığı eğitimdir. “Gerek babasından gördüğü hususi dersler ve gerekse

tahsil hayatı boyunca hocalarından gördüğü dersler, onun şuurlu ve alim bir

Müslüman olarak yetişmesinin temel unsurlarını teşkil eder. Akif Tanzimat

edebiyatının değil Muallim Naci’nin dünyasındaki edebiyat tarzına yönelmiştir.

Kur’an’a Hitap şiiri onun bir nevi edebiyat ve sanat kıblesi gibidir. Akif, Kur’an’ın

ayetleri üzerine yıllarca çalışmış, anlamaya ve anlatmaya çabalamıştır.

Mehmet Akif, Osmanlıyı ve islamı yıkılmaktan korumak için Teşkilat-ı

Mahsusa denilen, Enver Paşa’nın harbiye nazırlığı zamanında kurulmuş olan

kuruluşa katılmış, görevler üstlenmiştir.Almanya’ya görevli olarak gitmiştir.Alman

devlet adamları ile görüşmüş, çeşitli görevler üstlenmiştir.Yine aynı vadide Arabistan

seyahatı olmuştur 1916’da.Osmanlıyı arkasından vuran Şerif Hüseyin Paşa’nın

ihanetine engel olmak emelindedir. Türkün ekmeği acıdır, yıllarca yollarına altın

septiği arapların Osmanlıya bu ihaneti Akif’i derinden sarsmıştır. Buradaki

izlenimlerinden Necit Çöllerinden Medineye isimli eserini yazmıştır,Akif ile

Bediüzzaman aynı gayeyle Teşkilat-ı Mahsusa’da çalışırlar. İkisinin de hedefi

islamın ve Osmanlının kurtuluş gayesidir.Dar ül Hikmet ül islamiye’de de yine

birlikte çalışmışlardır.

Akif’in dünya görüşü konusunda yazar yorumlar yapar, İstanbul ve Fatih

çevresinde oluşmuştur. “Bu alem bütün islam milletlerinin merkezi, hilafetin

Page 146: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

136

payitahtı olan İstanbul ve onun da içinde ikinci ve öz asıl ve çekirdek olan Fatih

semtidir. Bu semtin tasdik ettiği ve herhaliyle yaşadığı görüş ise o zamanlar kısmen

bozulmuş olsa ta islami görüş tarzıdır” 76

. Akif din yanında pozitif bilimlerin bakış

açılarını görmüş, bilmiş ve ona göre davranmıştır. “Hürriyete kavuşturacak en

emniyet li yol bilgidir ve ilerlemedir. İslam dini hiçbir zaman pozitif bilgilerle

çatışmaz. İslamiyet terakkiye mani midir, yani ilerlemeye engel midir. Bilakis islam

ilme fenne karşı değildir.islamiyet kaba bir taassup halet karanlık bir cehalet değildir.

Akif Kur’an’ın layıkıyla anlaşılmadığını düşünür.

“Ya açar nazm-ı celilin bakarız yaprağına, Yahut üfler geçeriz bir

ölünün toprağına, İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkiyle bilin, Ne mezarlıkta

okumak ne de fal bakmak için”

O ilerlemiş batıya karşı kur’an’ın savunma için yeterli donanımlara sahip

olduğunu düşünür.

“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı

Asrın idrakine söyletmeliyiz islamı” Der.77

Ancak anlaşılmadığına kanaat getirir.

Hani Kur’an daki ruhun şu heyulada izi

Nasıl islam ile telif ederiz kendimizi 78

Akif hürriyet taraftarıdır,ama hürriyetin insanın her şeyini besleyen yapısının

dışında ikinci meşrutiyetten sonra ortaya çıkan dinginsiz ve dengesiz hürriyeti

alkışlamas çünkü bu imparatorluğun yıkılışını hazırlayan nedenlerdendir.

Bir de istanbul’a geldim ki bütün çarşı Pazar

Naradan çalkanıyor öyle ya Hürriyet. Var!

Galeyan geldi mi mantık savuşurmuş doğru

76

Vakkasoğlu, 2013, s. 73. 77

Vakkasoğlu, 2013, s.81. 78

Vakkasoğlu, 2013, s.83.

Page 147: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

137

Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru 79

Bu yüzden sadece hürriyetin ilanını değil hazmettirilmesini ister.

Sade hürriyeti ilan ile bir şey çıkmaz

Fikri hürriyeti hazmettiriniz halka biraz 80

Akif cehalete karşıdır, din ve namusun gidişi bu yüzdendir.

Eyvah bu zilletlere sensin yine illet ..

Ey derd-i cehalet sana düşmekle bu millet

Bir hale getirdin ki ne din kaldı ne namus81

Cehaletle gidilemeyeceğini asrın durduğu noktaya göre yorumlar.

Bu cehalet yürümez asra bakın asrı ulum 82

Batının ilmini ve sanatını almaktan yanadır, yoksa sefahetinden yana değildir.

Alınız ilmini garbın alınız sanatını

Veriniz mesainize hem de son süratini 83

Akif, her şeyi olduğu gibi siyaseti de,islama,imana, vatana hizmet için

istemiş, bunun dışında siyasi meselelere eğilmemiştir.Ona göre İslamiyet devlet dini

olarak muhafaza edilmeli, millet islam ahlakına sıkı sıkıya sarılmalıdır. Günlük ve

değişken politikanın daima dışında kalmış, siyasi çekişmelerden nefret etmiştir.

Menfaati esas alan siyasetin nasıl canavarlaştığını yakinen gördüğü için siyasetten

Allah’a sığınırdı. Meşrutiyetin ilanından sonra her nasılsa İttihad Terakki’ye

girmişti.Fakat siyasetle meşgul olmazdı. İttihad Terakkiye girmesi de bir

olaydır.Kendisine yemin teklif edilince kayıtsız şartsız cemiyetin emrine itaat

etmeyeceğini söylemiştir.onun bu salabeti yemin tarzının değiştirilmesine neden

olmuştur.84

79

Vakkasoğlu, 2013, s.96. 80

Vakkasoğlu, 2013, s.99. 81

Vakkasoğlu, 2013, s.102. 82

Vakkasoğlu, 2013, s.106. 83

Vakkasoğlu, 2013, s. 109. 84

Vakkasoğlu, 2013, s.122.

Page 148: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

138

Abduh’un siyasi istiazesini okumuştur. “Allah’a sığınırım şu siyasetten,

siyaset sözünden, siyaset manasından, siyaset sözünün ağızdan çıkan her harfinden,

siyaset namına içten geçen her hayalden, siyaseti öğrenen, yahut siyasetle aklını

bozan yahut siyasetle akıllaşan herkesten, siyaset kelimesinin kökünden ve o kökten

çıkan iştikakların hepsinden Allah’a sığınırım.”85

Bunların nedeni menfaat adamı olmayışından, doğruyu ne olursa olsun

kabullenişindendir.O bütün eli kalem tutanların siyaset dedikodularını bırakıp milleti

irşat edecek doğru şeyler yazmasını ister.

Toplumun siyasetinin menfaat ve kuvvet üzerine kurulduğunu anlatır Akif. “

Bir cemaat ki erenler işi yumrukla görür

Kafa bitmiş demek artık çekiver kuyruğu

Kuvvetin hakkı mıdır enselemek bulduğunu ?

BizeAsım ne şunun yumruğu lazım ne bunun

Birinin pençesi ister yalnız kanunun

Ver bütün kuvveti kanuna ki vahdet yürüsün

Yoksa millet değil ancak dağınık bir sürüsün

Memleket zaten ayol baksana allak bullak

Sen de hissinle yürürsen batırırsın mutlak86

Sadece sözle yürüyen siyaseti eleştirmek için bir örnek verir.

Hazreti Osman’ın Ra hilafeti zamanında valilerden biri ilk defa olarak hutbe

irad etmek üzere minbere çıkmış,lakin bir türlü Ehamdülillah’ın arkasını

getirememiş, nihayet ey cemaat-i müslimin

Görüyorsunuz ben böyle natık bir adam değilim . Yalnız kavval geveze bir

emirden ziyade de faal bir emire muhtaç olduğunuzu unutmayınız, diyeyek inmiş .

85

Vakkasoğlu, 2013, s.123. 86

Vakkasoğlu, 2013, s.125.

Page 149: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

139

Bunu işiten meşhur Ahnef” Vallahi şu minbere şimdiye kadar bu kadar beliğ bir

hatip çıktığını görmedim” demiştir. 87

Akif sadece konuşan toplumu eleştirir. “bir millet bütün vücudu durur da

sadece yalnız çenesi işler elbette yaşayamaz.” 88

Milletlerin bozulmasını da tahlil eder. “Zaten bir millet müstehak olmadıkça

Allah onları bozmaz. Millet fertleri teker teker müstehak olarak bozulmuşsa onları

hangi siyaset düzeltecektir? Bir millet kendisinde olan güzel seciyeleri bozmazsa

Allah da onların saadetini bozmaz. Bu beliğ tebliğ kıyamete kadar meriyetini

koruyacak, bir kanun-ı ilahi ve fıtrattır.” 89

Biz ne çekersek kendi amelimizin cezasıdır.Evet şehameti,himmeti,sayi,

sıdkı, istikameti,iffeti, teavünü, gayreti, faaliyeti bırakmanın karşılığı cezası zillet ve

mahkumiyettir. Akif felaket sebebi olarak kendini murakabe etmemek yani

denetlemeyi gösterir.

Akif, yapılan yanlışlardan hep tavanı suçlayan geleneksel telakkiye bir örnek

verir. Konu Sultan Hamid’den yansımadır. “Ortalığın fenalaştığı, işlerin devamlı

sarsıntı geçirişini Padişah ikinci Abdülhamit Han’a yükleyerek “Ah o Yıldız’daki

Baykuş ölüvermezse eğer akıbet çok kötü ..” diye dert yanan Köse İmam’a Babası

Hoca Tahir Efendi’nin verdiği cevabı şiirleştirerek nakleder.

Oğlum bu temenni neye benzer bana bak :

Eşeklerin canı yükten yanar, aman, derler

Nedir bu çektiğimiz dert, o çifte çifte semer

Biriyle uğraşıyorken gelir çatar o biri ;90

Nasihatim sana, her şeyle iştigali bırak

Adamlığın yolu nerdeyse bul da girmeye bak

87

Vakkasoğlu, 2013, s.126 88

Vakkasoğlu, 2013, s.126 89

Vakkasoğlu, 2013, s.126 90

Vakkasoğlu, 2013, s.128.

Page 150: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

140

Adam mısın ebediyyen cihanda hürsün gez

Yular takıp seni bir kimsecik sürükleyemez

Adam değil misin oğlum gönülsünün semere

Küfür savurma boyun kestiğin semericilere 91

Akif, adaletkonuunda Hz Ömer’in bir vakasını anlatır. Hz Ömer daima

mazlumun yanında olduğunu zalimin ise karşısında olduğunu anlatır, bu anekdotta.

Ama Akif zamanı için “Ömer de olsan halin müşkül” der

Akif günümüzde de geçerli insan tiplerinin anlatır.

Sallanan çünkü kılınçlardı, re kuyruk ne de kavuk

Öyle bir devr-i şehamette kolaydır ululuk

Senin etrafını alsın ki yığınlarca sefil

Kimi idmanlı edepsiz, kimi talimli rezil

Kiminin fıtratı azade haya kaydından

Kiminin iffeti ikbaline etten kalkan

kumarbaz bu harami, şunu dersen ayyaş

Sonra mecmuu müzevvir, mütebasbıs kalleş

Bu muhitin bakalım şimdi içinden çıkabil

Ne yaparsın Ömer olsan yine halin müşkil 92

Hatta “böyle bir muhitte peygamberim diye ortaya çıksan da karşında tapılan

sahte ilah menfaat çıkar”

Bir muhalif hava yok dinlediğin aynı sada

Zat-ı saminize millet de hükümet de feda

Menfaattir seni tehdid edecek tek mevcut

Çünkü çıksan da nebiyim diye hasbın bu mabud!

Bütün bu olumsuzluklara karşı çıkacak imandır.

91

Vakkasoğlu, 2013, s.129. 92

Vakkasoğlu, 2013, s.130.

Page 151: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

141

İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür

İmansız olan paslı yürek sinede yüktür 93

Oflu Mandal hoca onun ideal imanlı insanıdır. Hiçbir şeyden korkmaz.

Bu imanla Mehmetc ik çanakkalede vatanını dinini savunmuştur.

Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler

Ne celik tabyalar ister ne siner hasmından

Alınır kala mı göğsündeki kat kat iman? 94

Süleymaniye camii de bu imanla yapılmıştır.

Dur da mabuduna yükselmek için ilme basan

Mabedin halini gör işte serapa iman 95

Bu bozulma ancak akıl ile imanın kalbin birleşmesi ile giderilebilir.

Beyinle kalbi hem ahenk edip işletmeli

Atıldı vahdet-i milliyenin temeli 96

İmanın başı da Allah korkusudur.

Ne irfandır ahlaka yükseklik veren ne vicdandır

Fazimlet hissi insanmlarda Allah korkusundandır

Yüreklerden çekilmiş farzedilsin de havf-ı Yezdan’ı n

Ne irfanın kalır tesiri katiyyen ne vicdanın

O cemiyet ki vicdanında hakim havf-ı Yezdandır

Bütün dünyaya sahiptir bütün akvama sultandır

Fakat efradı Allah korkusundan bihaber millet

Çeker milletlerin menfuru kıptiler kadar zillet

93

Vakkasoğlu, 2013, s.133. 94

Vakkasoğlu, 2013, s.134. 95

Vakkasoğlu, 2013, s.137. 96

Vakkasoğlu, 2013, s.136.

Page 152: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

142

Maali meyli hiç kalmaz şehamet büsbütün kalkar

Ne hakimlik tanır artık, ne mahkum olmaktan korkar.

Maneviyatı ölmüş milletlerin halini anlatır.

O doymak bilmeyen mabuda kurbandır haya hissi

Hamiyet ademiyet hissi ulvi hislerin hepsi

Bu hissizlikle cemiyet yaşar derlerse pek yanlış

Bir ümmet göster ölmüş maneviyatıyla sağ kalmış 97

Akif, Safahat’ında peygamberimizin hakkında da şiirler

yazmıştır.Peygamberimizin portresini anlattığı Bir Gece isimli eseri bir şahaserdir.

Bu şiir şu dörtlükle sona erer.

Dünya neye sahipse O’nun vergisidir hep

Medyun ona cemiyeti medyun ona ferdi

Medyundur O masuma bütün bir beşeriyet

Y a Rab bizi mahşerde bu ikrar ile haşret 98

Akif ümitlerin bittiği uzun yıllarda insanlara ümit verir.

Ye’s öyle bir bataktır ki düşersen boğulursun

Ümide sarıl sımsıkı seyret ne olursun

Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak

Alçak bir ölüm var sa eminim budur ancak

Dünyada inanmam hani görsem de gözümle

İmanı olan kimse gebermez bu ölümle99

Akif bir eylem adamıdır, hareket adamıdır. Bizi bitiren ruhu eleştirir.

His yok hareket yok, acı yok, leş mi kesildin

97

Vakkasoğlu, 2013, s.140. 98

Vakkasoğlu, 2013, s.144. 99

Vakkasoğlu, 2013, s.148.

Page 153: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

143

Hayret veriyorsun bana sen böyle değildin

Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?

Kendin mi yoksa senin ümidin mi yüreksiz?

Atiyi karanlık görüvermekle apıştın!

Esbabı elinden atarak ye’se yapıştın

En zor zamanlarda bile ümidini yitirmeyen Akif, daima ümidi imanın

semeresi olarak görmüştür.Bu bakımdan emelsiz, ümitsiz yaşayan sinenin, ancak

mühlidde olacağını söyler. Tek Allah’a imanla yesin bir kalpte beraber bulunmasını

imkansız görür.

Ey Hakk’a taparken şaşıran kalb-i muvahhid

Bir sine emelsiz yaşar ancak o da mülhid

Birleşmesi kabil mi ya tevhid ile yesin

Haşa bunun imkanı yok elbette bilirsin

Öyleyse neden boynunu bükmüş duruyorsun ?

Hiç merhametin yok mudur evladına olsun?

Akif’in imanından aldığı ümidinin kuvvetini Çantay Hoca anlatır.

“düşman bir ara ilerlemeye başlamış, hatta Ankara’nın bile işgal edileceği

zannı uyanmıştı. Meclisin ekseriyeti Ankara’dan çıkmak meclisi Keyseri’ye taşımak

fikrinde idiler. Hatta çıktılar bile . . Fakat Akif ne olursa olsun ricat taraftarı değildi.

“Ankara’da kalmak orada düşmanla erkekçe çarpışmak şehit olmak en namuslu bir

harekettir “, diye meclisi nakletmek isteyenlere muhalefet eden Akif düşmanın geri

püskürtülmesine anına kadar da bu kararında ısrar etti ve asla ye’se düşmedi. “100

2.6.2.1. Ġstiklal MarĢı

İstiklal Marşı savaş sırasında yazılmıştır ve millete ümit aşılar.

“Akif devamlı tavsiye ettiği ümidi imanın bir semeresi olarak gördüğü ümidi,

en imkansız anlarda bile bütün coşkunluğu ile yaşadı . Evet istiklal Marşı’mız bu

ümid çağlayanının edebiyat dünyasına aksetmiş bir vesikasıdır.

Kendisinden dinleyelim

100

Vakkasoğlu, 2013, s. 149.

Page 154: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

144

“Doğacaktır sana vaad ettiği günler Hakk’ın, bu ümidle yazılır, imanla

yazılır. O zamanı düşünün, imanım olmasaydı yazabilir miydim ? Zaten ben başka

türlü düşünüp başka türlü yazanlardan değildim, bu elimden gelmez . içimde ne

varsa, bütün duygularım yazılarımdadır. Marşımız şiir olarak büyük bir değer taşır

.Banarlı der “peşin söyleyeyim ki Türk İstiklal Marşı şiir kalitesi ve söyleyiş

güzelliği bakımından, yeryüzündeki milli marşların hiçbiriyle ölçülemeyecek kadar

üstün ve derin manalı bir şiirdir. Bu marş Türk milleti gibi hürlük ve hükümranlık

vasıflarıyla yaratılmış bir milletin, bir gün bir istiklal mücadelesi yapmak zorunda

kalışındaki muazzlam am tezadı yakından kavramış destan ruhlu bir sanatkarın

heybetli terennümüdür.” 101

İşte İstiklal Marşı, enküçüğünden en büyüğüne kadar büyük bir milleti

asırlarca ayakta tutacak kadar sağlam, derin ve tarihi mısralarla örülmüştür. Bu şiirin

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda

Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda

Gibi mısraları şiir ve mısra halinde kurulmuş bütün bir Türk tarihi ve bütün

bir Türkiye toprağıdır. Bu kadar büyük bir tarihi, bu kadar ulu bir vatanı bu kadar

kuvvetli iki mısraya sığdıran şair, milleti tarafından ne ölçüde sevilse ve ne derece

övülse yeridir.”(Banarlı )

Kuntay, anlatır. “Marş için maarif vekaleti müsabaka açtı . Fakat 724 şairin

girdiği yarışa, kacanacak olan şair tuhaf bir sebeble henüz girmiyordu. Çünkü

kazanana para vereceklerdi.Akif, nasıl girerdi, memleketin kurtulacağını parayla mı

söyleyecekti.

Maarif vekili Hamdullah Suphi’ye göre marşı Akif yazdı. Yalnız ikramiyeli

bir işe Akif’in girmeyeceğini biliyordu ve onun ikramiyeyi almamasını temin etti.

Pek Aziz ve Muhterem Efendim

İstiklal marşı için açılan müsabakaya iştirak buyurmamalarındaki sebebin

izalesi için, pek çok tedbir vardır. Zat-ı üstadanelerinin matlub şiiri vücuda

getirmeleri maksadın husülü için son çare olarak kalmıştır. Asil endişenizin icab

ettiği ne varsa hepsini yaparız. Memleketi bu müessir telkin ve tehyiç vasıtasından

mahrum bırakmamanızı ve bu vesile ile en derin hürmet ve muhabbetimi arz ve

tekrar ederim.” 5 Şubat 1337 Umur-ı Maarif Vekili Hamdullah Suphi .

101

Vakkasoğlu, 2013, s.155.

Page 155: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

145

Bu mektup üzerine şiir artık iş değildi. Akif müsabakaya girdi. Maarif

vekaleti müsabaka için bir heyet seçmişti. Doktor Şair Hüseyin Suat, Bursa Mebusu

şair Muhiddin Baha, onlar da bu heyette bulunacaklardı.Onlar da birer istiklal marşı

yazıp vermişlerdi. Sonradan Akif’in marş yazacağını duyunca ikisi de şiirlerini geri

aldılar ve heyete girdiler.

Tacettin Dergahında köşede paslı küçük semaver, yerde postaki, yazın

geldiğini isbat etmek için

Tekkenin yanındaki mezarlıkta bir miktar yeşillik… Fakat Akif tekkenin

penceresinden bu yeşilliğe bakarak

K İm bu Cennet vatanın uğruna olmaz ki feda ?

Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda !102

Derken toprağın altını düşünüyordu.

Marşın ikramiyesi parayı almadı, bundan bahsedenlere de çık kızardı.Soğuk

günlerde Baytar Şefik Bey’in paltosunu alırdı. Bir gün Şefik Bey şu mükafatı

reddetmeyip kendine bir muşabba veya palto alsaydın daha iyi olmaz mıydı?

Hiddetinden ne hallere girdiğini görmeliydiniz. Bu sözünden dolayı Şefik Bey ile iki

ay konuşmadı.

Akif de vatan hissi de azametlidir,

Enbiya yurdu bu toprak, şüheda burcu bu yer

Bir yıkık türbesinin üstüne Mevla titrer

Dışı baştan başa bir nesl-i Kerim’in yadı

İçi boydan boya milyonla şehid ecsadı

Öyle meşbu-ı Şehadet ki bu öksüz toprak

Oh bir sıksa adam otları kan fışkıracak

Böyle bir yurdu elinden çıkaran nesli sefil

102

Vakkasoğlu, 2013, s.157.

Page 156: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

146

Yerin üstünde muhakkar yerin altında rezil 103

Kitapta,Cemiyetimizin Dertleri Karşısında Akif, Sanat Cemiyet

İçindir,Çalışma, Kader, Tevekkül,Tefrika Kaht-ı Rical,Terbiye bahisleri de

vardır.Şairden Fıkralar, Nükteler, Hatıralar, Beğendiği Sözler, Sevdiği Şiirler,

Şiirlerinden ve Nesirlerinden seçmeler bölümleri de vardır.

2.6.3. Akif Dede

Vakkasoğlu Akif Dede ismi altında bir deneme-biyografi türü eser yazmış.

Yunus Emre’deki otantik üslubun yerini bu eserde yorum-değerlendirme-

yönlendirme ağırlıklı bir eser almış. Akif’i Dede olarak yorumlamasının kendinde bir

bakış açısı olduğu söylenebilir. On bölümden oluşan eserde edebiyat kaynaklarına

ters düşmeyen bir deneme anlatımı takib edilmiş. Bizim gördüğümüz eserin 74 üncü

baskısıdır. Nesil yayınlarından 2016 da çıkmış 176 sahifelik bir eserdir.

Yazar Akif’i hayatına ışık tutan insanlardan sayar. “Eğitimciliğimin de

yazarlığımın da önünde ışık olanlardandı.”104

Kökü Buhara’da olan anne ile

Arnavutluk’tan istanbul’a ilim aşkı ile gelen bir babanın oğludur. “Dünyanın merkezi

olan İstanbul, ipekli Tahir Efendi ile, Buhara’lı EmineŞerife Hanım’ı bağrına bastı.

Evlerinde “en çok Kur’an sesi duyulur ve beş vakit namaz kazaya kalmadan

kılınırdı”. 105

O “Ev, okul, ve mahalle mektebinin üçgeninin birbirini tamamlayan

ortamında çocukluğunu mutlu yaşadı. Anne ve babasını anlatır. “Annem abid,

ibadetli vedindar bir hanımdı, babam da öyle . Her ikisinin de dini salabetleri

vardı”106

Çocukluk günleri eserine yansımıştır.

Sekiz yaşında kadardım babam gelir, “Bu gece

Sizinle camiiye gitsek çocuklar erkence

Giderseniz gelin amma, namazda uslu durun

Meramınız yaramazlıksa, işte ev oturun 107

103

Vakkasoğlu, 2013, s.160. 104

Vehbi Vakkasoğlu, Akif Dede, Nesil Yayınları (74 baskı), İstanbul, 2016, s. 7. 105

Vakkasoğlu, 2016, s. 13. 106

Vakkasoğlu, 2016, s 15 107

Vakkasoğlu, 2016, s 15.

Page 157: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

147

1882’de Fatih Merkez Rüştiye’sine kaydolur. Mesnevi Derslerine devam

eder, Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun’unu okur. Devrinin tanınmış hocalarından birçok

edebi eseri Arapça ve Farsca asıllarından okur. Daha sonra Fransızca da öğrenir.

Mülkiye idadisinde okur, 1888 de bitirir. Sonra Halkalı’daki veteriner fakültesine

kaydolur. Bu sırada babası ölür, ali zorla geçinirken, Akif’de yatılı okumak zorunda

kalır. Okula para ile gidecek durumda olmadığı için 17 kilometreyi yürüyerek gider.

Okulun laboratuvarına, kütüphanesine ve mescidine en çok devam eden öğrenci idi.

Çok okurdu Fransızca eserler de dahil.Güreş dersleri alır ve okulun en ünlü

güreşçisini Agop’u yener. İyi bir yüzücüdür, iyi at biner. Akif ideal bir gençtir.

Gençlere örnek olacak niteliklere sahiptir.

Okulu birincilikle bitirir. Babasının yurduna gider, ilk defa baba yurdunu

görür.

Mizacı daima haktan yanadır. “

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim

Onu dindirmek için kamçı yerim çifte yerim

Adam aldırmada geç git diyemem aldırırım

Çiğnerim çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım 108

Dürüstdür, vefalıdır. Arkadaşı Hasan’a “hangimiz evvel ölürse geride kalan

onun çocuklarına sahip çıkıp, baksın. Onları ortada yalnız bırakmasın” Hasan vefat

edince, Akif onun çocuklarına bakar.Sofrada tam sekiz çocuk oturur.

1894-1898 arasında Osmanlı ülkesinin birçok yerinde görev yapar. 1906 da

mezun olduğu okula yazı öğretmeni olur.109

ittihad Terakki’ye kaydolur, ama

cemiyet yasasına şerh koyar” Ben cemiyetin yalnız faydalı işlerine uyarım, her

emrine mutlak surette uyma sözü veremem” 110

1910 yılında annesi Emine Şerife hanımı hacca gönderir. İttihatçı idarenin

yolsuzluklarını eleştirir kendini ihtara gelen memura “Bakanına benden selam söyle,

108

Vakkasoğlu, 2016, s. 45. 109

Vakkasoğlu, 2016, s 52. 110

Vakkasoğlu, 2016, s 52.

Page 158: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

148

ben böyle üç öğün fasulye aşı yemeğe razı olduktan sonra, yapılan yolsuzlukları da

yazmaktan asla vazgeçmem. Yazmamı istemiyorlarsa yolsuzluk yapmasınlar. 111

Vakkasoğlu kitabı ibret alınacak ve insanı yönlendirecek bir üslubda kaleme

almıştır. Akif’in karizmatik ve muhafazakar karakterini kitabının asıl hedefi

yapmıştır.

Berlin’e Alman hükümetinin davetlisi olarak gider. Berlin’de Avrupa’nın en

lüks otelinde kalır ama memnun olacağına rahatsız olur. “Ben burada kalamam lütfen

beni daha mütevazi bir yere götürün”112

oraya gidişinin maksadı, “O vakit Birinci

Cihan Harb’inde Almanya ile müttefik bulunduğumuzdan Arapça bildiri yazılıyor ve

bunlar uçaklarla Fransız ordusunun bulunduğu yerlere atılıyordu. Bu bildirileri şair

Akif, Arapça olarak kaleme alıyordu. “113

Berlin’de Müslüman esirlerle karşılaşır. Asya ve Afrika’ın uzak köşelerinden

toplanmış ateş hattına sürülmüş bu insanlara hitap edecektir. Hitabesinde

Müslümanların hallerini Osmanlı’nın durumunu anlattı. Birçoğu kandırılıp zorla

cepheye sürülmüş insanlardı bunlar. Konuşmayı Fatiha ile bitirir.

Berlin’de arkadaşı Ömer Lütfü Bey’dir. Mehmet Akif çoğu zaman onunladır.

Berlin Hatıraları isimli eseri “Biraz da kahveye çıksak demişti arkadaşım” mısraı ile

başlar. İşte o Ömer Lütfü Bey’dir.Ondan hep neşe ve huzur almıştır. Ömer Lütfü

anlatıyor “Berlin’de Ömer Lütfü Bey’in en büyük endişesi Çanakkale idi . Çünkü

onun Berlin günleri tam da Çanakkale savaşlarına denk gelmişti. Gece gündüz

Çanakkale cephesini düşünürdü. Her sabah sorar “Ömer Bey bu Çanakkale ne olacak

?

Allah bilir ama, vaziyet tehlikeli görünüyor. Kısacası askerlik noktasından

düşünülünce ümit yok. Ancak fen kaidelerinin haricinde insanüstü bir şey olmalı ki

Çanakkale’de zafer kazanabilelim.114

“ Akif’in Çanakkale için ağlamadığı gün

yoktur. Ömer Lütfü söyler” Benim Akif’de gördüğüm yurt sevgisi o kadar yüksekti

111

Vakkasoğlu, 2016, s 56. 112

Vakkasoğlu, 2016, s 59. 113

Vakkasoğlu, 2016, s 60. 114

Vakkasoğlu, 2016, s 66.

Page 159: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

149

ki onu tasvir etmek mümkün değildir”115

Onun Çanakkale Şehitleri Berlin’den

görülen Çanakkale’dir.

Korkma

Cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz

Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz yürürüz!

Değil mi cephemizin sinesinde iman bir

Sevinme bir, acı bir, gaye aynı vicdan bir;

Değil mi sinede birdir vuran yürek yılmaz

Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz 116

Akif’in Almanya’da en üzüldüğü şeylerden biri de bizim insanımızın işini

yapmamasıydı. “Berlin’de devletimizi en üst seviyede temsil eden büyükelçimiz,

Kur’an tefsiri yazmaya çalışıyor, büyükelçilik imamı da politika meseleleri ile

uğraşıyordu. Bunun gibi Fatih’de bir kahvehanenin peykesine kurulmuş sarıklılar da

sabah akşam siyaset laklaklarıyla meşgul. Artık ne olacağımızı sen düşün.117

O Almanya’da yazdığı eserinde Almanya ile ülkemizi karşılaştırır. “Alman’ın

kahvehanesi, oteli, treni, sokağı, caddesi, kısacası bütünüyle tekniği hayatı

kolaylaştırmak için ortaya koyduğu araç, gereç, vasıta hayret verecek kadar

gelişmişti, güzeldi, kullanışlıydı. Osmanlı ise bu hususlarda onlarla

kıyaslanamayacak kadar geri idi. Aydınların dindar olmasını ister ve Namık

Kemal’den bir örnek verir. “Namık Kemal, Nuri Bey isimli dostu ile birlikte

Ayasofya meydanından geçiyormuş . O sırada cemaat camiiden çıkıyormuş. Ünlü

şair dostuna demiş ki

Nuri bu millet ne zaman adam olur bilir misin?

Nuri Bey şaşırmış ve soruyu tekrar soru sahibine döndürmüş.

Ne zaman adam olur bu miller?

115

Vakkasoğlu, 2016, s 67. 116

Vakkasoğlu, 2016, s 71. 117

Vakkasoğlu, 2016, s 74.

Page 160: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

150

Bu camiden çıkan şu poturlu, dizlikli hamallarla beraber, senin benim gibi

yakalıklı, bastonlu beyler de çıkarsa” 118

Almanya seyahatinden sonra iki ülkeyi

şöyle anlatır. “Dinleri işimiz gibi, işleri dinimiz gibi” 119

Osmanlı gizli haber servisi, Teşkilat-ı Mahsusa’da görev alır. Mayıs 1915 de

trenle gizli yola çıkarlar. Tren El-Muazzam istasyonunda durur, kalınacak yer yoktur.

İmkansızlık her tarafı sarmış. İstasyon görevlisi yeni doğacak çocuğuna bir bez dahi

bulamayacağını söyler. Akif birkaç gün yolculuktan sonra Şam’a gider ve Şam

çarşısından bir kundak takımı hazırlatır, alır gelir. “ 120

Akif Medine’ye varır orası onun “canan yurdudur”. Sevgilisine Leyla’sına

ikinci defa kavuşmanın büyük heyecanını yaşar. Necid Çöllerinden Medineye şiirini

yazar. Cenap Şahabettin bu şiir için “Bu şiir bir hadisedir, bundan sonra Akif’a

erişilmez” der. Süleyman Nazif, “Bunu yazmak için yalnız Mehmet Akif kadar şair

olmak yetmez, Mehmet Akif kadar dindar olmak lazımdır” der. 121

Leyla’sına varmıştır.

Menaha’dan geçiyorduk ikindi olmuştu

Çıkınca karşıma Canan’ımın yeşil yurdu

Gözüm karardı, atıldım harim-i cazibine

Yarıp cemaati düştüm direklerin dibine

Önümde ümmet-i mazlumesiyle Peygamber

Gözümde sel gibi yaşlar, içimde titremeler

Ne ihtiyarıma sahip ne itiyadıma ram

Bu girdbad-ı ibad ortasında bi aram

Sularla engine düşmüş sefine pare gibi 122

118

Vakkasoğlu, 2016, s 75. 119

Vakkasoğlu, 2016, s 78. 120

Vakkasoğlu, 2016, s 87. 121

Vakkasoğlu, 2016, s 88. 122

Vakkasoğlu, 2016, s 91.

Page 161: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

151

Yıllarca peygambere kavuşmak için sabreden bir siyahi, sonunda Ravza’ya

varmış, ama canlı bulmak istediği Nebiyyi Zişanı bulamayınca orada düşer ve ölür.

Akif bu ilahi aşk tablosunu aynı heyecanla seyreder ve şiirine katar. Dönüşte Şam’da

İslam şairi olarak karşılanmış yüze yakın alim, aydın, ve şairden olağanüstü bir saygı

görmüştü.” 123

Akif’in dikkate almadığı güç sahipleri dergisini yirmi ay müddetle kapattılar.

Bu arada o da Hatıralar isimli Safahat’ın bölümünü yayınladı. 124

1918 yazında Mekke emiri olan Ali Haydar Paşa’nın daveti üzerine Lübnan’a

gitti. Ve orada bir ay kaldı. Mehmet Akif paşanın oğlu olan Şerif Muhiddin’in ud

çalmasına hayrandı. Sanatın her türlüsünü takdir eder Akif, bu musiki üstadını çok

takdir ederdi. Onun hayranlığının bir başka sebebi de bu ailenin Efendimiz

hazretlerinin asm soyundan gelmesiydi.125

Sonraki görevi Dar ül Hikmet ül İslamiye başkatibi ve üyeliği idi. Sebil ür

Reşat dergisi, Anadolu’daki Milli Mücadele mensupları ile bir haberleşme

mekanıdır. Derginin dağıtım ağı içinde mektuplar, gazeteler ve Milli Mücadele’ye

moral verici kitap tercümeleri de Ankara’ya ulaştırmasıydı.126

15 Mayıs 1919’da Yunan Ordusu İzmir’e çıkar, Anadolu’nun içlerine doğru

gider. 1920 nin ocak ayında Akif Balıkesir’e gider, Zagnos Paşa camiinde konuşur,

Müslümanları ikaz eder, neme lazımcılığı yerden yere vurur. Batının birlik

beraberlikle ilerlediğini, biz ise tenbellikten ve müşterek çalışmayışımızdan dolayı

zayıfladığımızı ve geri kaldığımızı anlatır. Sebilürreşat dergisinde Balıkesir

konuşmasını yayınlar. İstanbul işgal altında olduğundan dergisi sürekli sansür edilir.

İşgal güçleri tarafından takib ediliyor o da düşmana görünmemek için her türlü

tedbiri ihtiyar ediyordu.

1920 Nisan’ında Anadolu’ya geçti, beraberinde Ali Şükrü bey birlikte 24

Nisan’da Ankara’ya varırlar. Hacı Bayram kürsüsünden ve Sebilürreşat dergisinden

halkı ikaza çalıştı. Savaş cephelerine gitmiş ve halka, askere maneviyat aşılayan

123

Vakkasoğlu, 2016, s 93. 124

Vakkasoğlu, 2016, s 95. 125

Vakkasoğlu, 2016, s 96. 126

Vakkasoğlu, 2016, s 98

Page 162: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

152

konuşmalar yapmıştır. İstenilen her yere gitmiş aynı şekilde halkı uyarmıştır. Halkı

Milli Mücadele lehine hazırlamıştır. Mustafa Kemal’in teklifi ile Burdur milletvekili

olur. Savaş sırasında Kastamonu’ya birkaç kere gitmiş, dergisini üç sayı bu şehirde

çıkarmıştır. Nasrullah camiindeki konuşması Kastamonu halkını değil bütün ülkeyi

bilgilendirmiş, heyecana getirmiştir. Konuşma Diyarbakır’a kadar gitti. İstiklal

savaşımızın manevi önderi olmuştur.

Ġstiklal MarĢı

7 Kasım 1920 tarihli gazeteler milli bir marş yazılması için ilanda bulundular,

kazanan şiiri 500 lira ödül verilecekti. 724 şiir müracaat etti. Akif bunların içinde

yoktu, çünkü para için marş yazmak onun karakterine zıt bir şeydi. Hamdullah

Suphi’nin ricası ile büyük şair bir şiir yazdı ve 1 Mart 1921 de mecliste okundu,

Hamdullah Suphi şiiri defalarca okudu, alkış ve takdirlerin sonu gelmedi. 12 mart

1921 de şiir Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlık ettiği, meclis tarafından İstiklal

Marşı olarak kabul edildi. Akif 500 lirayı yoksul kadın ve çocuklara ait bir vakfa

verdi. İstiklal Marşı o günlerin heyecanını iyi yansıtan bir eserdir. Şiiri için “o şiir bir

daha yazılamaz, onu kimse yazamaz, onu ben de yazamam “der. 127

Şiir yazıldığında ülke zor durumdadır. Ankara’dan kayseri’ye ricat

gündemdedir. “Böyle bir çekilme asker ve halk üzerinde moral bozucu bir tesir

meydana getirir” diyerek, Meclis’in nakline karşı çıkar. Seksen yaşındaki annesini

bir kağnı arabası ile Kayseri’ye gönderir, “ama herkes gitse de ben Ankara’da

kalacağım “der.128

Vakkasoğlu edebiyat tarihinin soğuk üslubunun yerini olay örgüsünü

şahıslarla zenginleştirerek adeta bir roman yazmıştır, evet Vakkasoğlunun eseri bir

romandır. Vaka örgüsü, şahıslar ve anlatımı ile, biyografik bir romandır. Bundan

sonra roman olarak yayınlansa daha fazla okuyucu kitlesi ile karşılaşabilir.

Meclisin az konuşan azasıdır. “mecliste hemen hemen hiç söylemez, yalnız

müzakereleri dinler, kanaatine uygun meselelerde oyunu kullanırdı. İlk büyük, millet

127

Vakkasoğlu, 2016, s 110. 128

Vakkasoğlu, 2016, s 112.

Page 163: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

153

meclisi çok heyecanlı idi. Her gün ateşli müzakereler olur, heyecanlı nutuklar

okunurdu. 129

Ankara’da Ali Şükrü Bey öldürülür, onu Topal Osman ve adamları

öldürmüştür. Sonra erken seçim kararı alındı, Akif istanbul’a döndü, dergisini orada

yayınladı. İkinci meclisin milletvekilleri arasında yoktu.

Mısır’a GidiĢ

1923 Ekim’inde Mısır’a gitti, Abbas Halim Paşa’nın davetiyle Mısır’a gider.

Orada yazdığı şiirler bu dönemde iç dünyasına kapandığını gösterir. Gece, Vahdet,

Hicran, Secde gibi şiirler onun kendini Rabbine açtığı şiirlerdir. Psikanalitik

muhtevalıdır. Mücadelesi bir kırılma yaşadığı için kendi de bu kırılmanın daha

büyük sonuçlarına katlanmaktadır. 1925 Mayıs’ında İstanbul’a gelir, dergisi

kapatılmıştır, derginin sahibi Eşref Edip idamla yargılanmaktadır. Kendisi gibi

düşünmeyenlere kapılar kapatılmıştır. Büyük şaire bir emekli maaşı bile çok

görülmüştür . Dostları bile ondan uzak duruyorlardı. Vatan haini gibi peşine hafiyeler

takıldı, bu yüzden gönlü yine Mısır’a çevrildi. Aynı yılın sonunda tekrar Mısır’a gitti.

Tam on buçuk sene dönmedi 27 Aralık 1936’de istanbul’da vefat etti.130

Mısır’da Kur’an tefsiri üzerinde çalıştı. Ailesini Mısır’a getirtti, Hilvan’ın

kenarında çöle yakın bir ev tuttu. Mısır üniversitesinde Türkçe derslerine girmeye

başlar. Mısır hasretini Kur’an’a sığınarak gidermeye çalışır. Diyanet işlerinin sipariş

ettiği Kur’an tefsirini yazmaktan vazgeçer, aldığı parayı iade eder. 1936 da

Türkiye’ye döner ve eserini bir dostuna emanet eder. Bu eseri yakılmıştır. Mısır’da

dostu Abbas Halim Paşa’ın ölümü onu iyice yanlızlığın girdabına iter.

1936 Haziran’ında Mısır’dan ayrılır. İstanbul’da “ne mutlu ki

Peygamberimizin yaşında öleceğim “der. 27 Aralık 1936’da öteye göçtü. Cenaze

Beyoğlu hastahanesinde yıkandı. Kabe örtüsü ve bayrağa sarıldı. Resmi tekellüften

uzak dostlarının sevenlerinin umuzunda ukbaya intikal etti. Mezarı Ahmet Naim ile

Süleyman Nazif’in ortasındadır.

129

Vakkasoğlu, 2016, s 115. 130

Vakkasoğlu, 2016, s 119.

Page 164: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

154

Vefatını iki üniversiteli kız konuşurlar

Aaa bak şair Akif ölmüş

Diğeri hayretle cevap vermiş

Sağ mıydı ki ?

Bilmem sağmış ki ölmüş…131

2.6.4. Ziya Gökalp

Yazarın yazdığı “Tarih Aynasında Ziya Gökalp” olan eser, İstanbul Eylül

2012 yılında çıkardığı Nesil yayınlarıdır. Eser 175 sahifeden, 3 bölümden oluşuyor.

Birinci bölümünde hayatı ve şahsiyeti, ikinci bölümünde ilham kaynakları, son

bölümü fikirleridir. bu eser, Ziya Gökalp, son günleri ve hastalığından bahsediyor.

Eser 1979 yılında ilk defa olarak yayınlanmış, ama değişik sebeplerden dolayı bir

süre yayınlanmamıştır. Eser felaket devrinin kısa özeti olduğu için ve yanlışlar

tekrarlanmasın diye yine yayınlandı. 23 Mart 1876`da doğan Gökalp, ana ve baba

tarafından müftü olan Diyarbakırlı bir ailenin çocuğudur. Doğum sırasında ilgi çekici

bir hadise vardır. Diyarbakır`ın “Çolu Hoca” adıyla tanınan değerli evladı, kapılarını

çalar ve şöyle der:

“ Size bir müjde vereceğim. Bu saatlerde bir oğlunuz olacak, adını Mehmed

Ziya koyunuz!”132

ne var ki Mehmed Ziya, bir zaman sonra Mehmed`i atacak,

Gökalp`i adına ekleyecektir. Meselesinin temeline inildiği zaman, yaşadığı dindar

çevreye tam bir ruhî mutabakat sağlamamış olanların içine düştükleri acayip bir

kompleksi görmemek mümkün değildir.

Ziya`nın amcası Hasip Efendi, Arapça ve Farsçayı iyi bildiği için ona

öğretmeye çalışmış. İslami eserleri okutmuştur. Bilhassa, Muhiddin-i Arabi, Farabi,

İbn-i Sina, İbn-i Ruşd, imam Gazali ve Mevlana`nın eserleri incelttirmiştir.

Hasip Efendi, Gazali`nin el-Munkizü mined-dalal adlı eseriyle derslerine son

vermiştir. Ve onu serbest bırakıyordu.

131

Vakkasoğlu, 2016, s 136. 132

Vehbi Vakkasoğlu, Tarih Aynasında Ziya Gökalp, Nesil Yayınları, İstanbul, 2012, s. 19.

Page 165: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

155

Bu eser, sapıklıktan kurtuluşu anlatıyordu, imansızlıktan ve felsefenin

tasallutundan kurtuluşudur…

İlk gençlik yıllarında Gökalp`in kafasında üç fikirler cereyanın çekirdekleri

atılmıştı:

Mektepte aldığı batıcı ilim ve felsefe

O günlerde yasaklandıkça el altından yayılan vatan ve hürriyet fikirleri

Amcasının okuttuğu şark ve İslam eserleri 133

Bu üç ayrı fikir cereyanı, sonraki düşüncelerinin özünü teşkil etmektedir.

25 Ekim 1924 yani cumhuriyetin ilk yıldönümünü kutlamak için, hazırlıkları

başlarken, Ziya Gökalp hastalıktan dolayı öldü.

2.6.5. Sandal Hoca

Yazarın yazdığı “Bir Devrin ve Bir Şehrin Muhteşem Öğretmeni Sandal

Hoca” İstanbul Şubat 2013 yılında, Nesil yayınlardan çıkmış 248 sahifeden oluşuyor.

Eserdeki bölümler yedidir. Birinci bölüm Muhteşem Bir Gönül, ikinci bölüm Okula

Adanmış Bir Ömür, üçüncü bölüm Sevgi Merkezli Eğitim, dördüncü bölüm İnsana

ve Olaylara Bakışı, beşinci bölüm - eserde en uzun ve kapsamlı bölüm- Hocanın

Hocalık Halleri, altıncı bölüm Talebelerinin Kaleminden, yedinci bölüm Şiirleridir.

Ortaokulda birinci sınıfta, Vehbi Vakkasoğlu’nun hocasıdır, muhteşem bir

öğretmen, sadece öğretmen değil, bazı konularda baba olarak öğütler öğrenciye

vermiştir. Cami`de imam, okulda öğretmen olan Sandal, sürekli öğrencilere

“Aslanlarım, kaplanlarım, torunlarım” diyordu. Sizden çok büyük adamlar çıkacak”

diyordu.

Camiye gelmeyen olursa, sorar, niye gelmedi diye… Cemaatinden biri

camiye gelmemeye başlayınca, hoca efendi evine gitmiş. Kayboluşun sebebini

sorunca, adam “Hocam ben artık gelmeyeceğim camiye” Hoca efendi dedi ki “O

133

Vakkasoğlu, 2012, s. 21.

Page 166: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

156

zaman yarın kazma kürek al da gel camiye”, şaşkın içinde kalan adam yine “Niçin

hocam” sordu. Hoca şu cevap verdi:

“Niçin olacak? Cemaatte senin gibi düşünenler çoğaldıkça, cami

kendiliğinden yıkılacak. Madem öyle yarın camiye gidip bir an önce yıkalım gitsin,

hem yeri bir işe yarasın bari”

Talebelerinden biri olan Yaşar Alparslan`ın hocasına yazdığı bir şiir:

Ne mutlu çalışıp önden gidene,

Vazifesin yapıp dünden gidene,

Dünyayı bırakıp karar yurduna,

Vuslatı gösterir yönden gidene.

Temizdi yüreği, temizdi soyu,

Didindi uğraştı bir ömür boyu,

Çıkardı eserler sabır gösterip,

Eser gibi sanki kaşıkla kuyu 134

2.6.6. Yunus Emre

Vehbi Vakkasoğlu’nun edebi portreler kitaplarından birisi Yunus Emre

adında yazdığı Eserdir. Kitap on sekiz baskı yapmış bizim elimizde olan bu on

sekizinci baskıdır. Eserin Adı Yunus Emre, Hayatı, Eserleri ve Bütün şiirleri adını

taşır, Nesil Yayınlarından çıkmıştır, Haziran 2012’de. 416 sahifedir. Dokuz

bölümden meydana gelmiştir. Birinci Bölüm Yunus Emre ve Çağı, ikinci bölüm,

Şahsı Hakkında Bilinenler, Üçüncü Bölüm, Destanlaşan Yunus, Dördüncü Bölüm,

Tasavvuf Anlayışı ve İnancı, Beşinci Bölüm, Yunus Emre’nin İnsana ve Tabiata

Bakışı, Altıncı Bölüm, Yunus Emre’nin Çağımıza Verdiği Mesaj,Yedinci Bölüm,

Yunus Emre’nin Sanatı ve Dili, Sekizinci Bölüm, Yunus İçin Yazılanlar, Dokuzuncu

Bölüm, Yunus Emre’den Seçmeler adını almıştır.

Vehbi Vakkasoğlu kitabının önsözünde Yunus Emre’nin hiçde ona

yakışmayan farklı şekillerde farklı meclislerde anıldığından dolayı hüznünü anlatır.

134

Vehbi Vakkasoğlu, Sandal Hoca, Nesil Yayınları, İstanbul, 2013, s. 246.

Page 167: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

157

Aslında”Yunus günümüzde unutulmaya yüz tutmuş değerlere, insanlığa ve

dolayısıyla hakiki saadete çağırır”135

onun farklı yoruma açık olmayan kişiliği budur.

Vehbi Vakkasoğlu kitabının hem halktan kişilerin yeni bir dünya ve yaratılış

atmosferine girdiğine örnekler verir, hem de meşhurların eseri hakkındaki

yorumlarını nakleder. Bunlardan biri Prof Dr Anna Masala’dır. O “Yunus Emre

benim sevgilim oldu, canım, ciğerim, ruhum, nefes aldığım pencerem oldu.136

Orta Asya’dan göç eden Türk boylarının bir kısmı güneye indiler, bir kısmı

ise kuzeye gidip Avrupa’ya taşındılar. Avrupa’ya ve Balkanlara gidenler islamın

nurundan mahrum kaldı ve hristiyan oldular, güneye gidenler ise bu kutsal din ile

tanıştılar. Alparslandan önce Anadoluya Müslüman gruplar geldiler, daha sonra

sultan bu gelişleri daha canlı bir şekilde güçlendirdi. Anadoluya gelenler bizim orada

Selçuklu ve daha sonra Osmanlı ile devam eden destanlaşan hikayemizi

gerçekleştirdiler. Bunun mayasını anonim ruhu Yunus ve Ahmet Yesevi gibi erenler

gerçekleştirdi. “Kaybederken Kazananlar “bölümünde Vakkasoğlu bunu anlatır.

Anadolu Üstündeki Gözler isimli kısımda ise Anadolu Türklüğünün bir

yandan batıdan gelen haçlı seferleri ile diğer yandan doğudan gelen Moğol istilası ile

kıskaca alınmasını ifade eder. Ama iki baskı arasında Anadoluda İslam ruhu

mukavemet kazanır daha sonraki medeniyetleri geliştirecek insanlar ortaya çıkar.

1308 de Selçuklu tarihe karışır, arkasından Osmanlı doğar. Bir devlet batmış

arkasından yeni bir devlet doğmuştur, insanlar bu kargaşada manevi sığınaklar

ararken büyük veliler onları ruhen inşa etmek için ortaya çıkmışlardır, Mevlana, Hacı

Bektaş, Hacı Bayram ve Yunus bunların en meşhurlarıdırlar.

Yunus bu günlerde ne yapmıştır. “Yunus o günlerin kan ve ateş kokan

havasında gazabı, adalet hissiyle dolu kalplerden süzerek secaat haline getiriyordu.

Üstündeki emir ve yasaklar kılıçla dağıtıldığı için alabildiğine serbest kalan şehveti,

iffet haline getiriyordu. Kitaplar çoğaldığı, fikirler serserileştiği, kanaatler, hatta

imanlar hercümerç edildiği için kargaşalığa duçar olan ilmi, hikmet haline

getiriyordu. Zulmün camileri yıktığı, müezzinleri susturduğu yer ve günlerde Yunus

bizatihi ezan gibiydi, çağırıyordu.

135

Vehbi Vakkasoğlu, Yunus Emre, Nesil Yayınları, 18 Baskı, İstanbul, 2012, s. 13. 136

Vakkasoğlu, 2012, s 16.

Page 168: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

158

Bugün meydan-ı aşk içre

Çağırıp bir ün eyledim

Müezzinlik bizim oldu

İmam olduk diyen gelsin

Yunus, koca Türkmen yüce veli, bozkıra irtifa kazandıran bir ulu minare

gibiydi. Gelenler bir camiye girer gibi Yunus’un kalbine gererlerdi. Girerler ve bütün

fanilerin korkusunu yenerlerdi.137

Yunus’un hayatı hakkında açık,kesin ve net bilgiler yoktur.13 asrın ikinci

yarısı ile ondördüncü asrın ilk çeyreği arasında yaşamıştır. Hayatı Selçukluların sonu

ile Osman Gazi devrine rastlamaktadır. Eserini Miladi 1307 1308 tarihlerinde yazmış

olmaktadır. Bayezıt kütüphanesinde bulunan bir yazmaya göre 720’de vefat etmiş ve

82 yıl yaşamıştır.

Benlikten ve bencillikten uzak sadece şiirlerinin ifade ettikleri ile vardır.

Uzun bir ömür yaşamıştır, kendini bir aşık koca, şairler kocası olarak ifade eder. İki

evliliği vardır, çoluk çocuk sahibi olmuştur. Yunus ümmi değildir, bilgi sahibidir, bu

şiirlerine yansımıştır.

Mescidde medresede çok ibadet eyledim

Aşk oduna yanuban andan hasıla geldim. 138

Şiirlerinde sapmalar olmadığından Ehl-i Sünnet inancına göre düşünmüş ve

yazmıştır. Şiirleri ilmin tezahürüdür ama o mütevazi görünür.

Ne ilmim var ne taatim

Ne gücüm var ne takatim

Meğer senin inayetin

Elde yüzüm ak Çalabım “

Onun okuduğu kitap aşk kitabıdır.

137

Vakkasoğlu, 2012, s 31. 138

Vakkasoğlu, 2012, s 37.

Page 169: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

159

Dört kitabın manasın okudum tahsil ettim

Aşka gelecek gördüm bir uzun hece imiş

Onun okumaktan kastı anlamaktır.

Okumaktan mana ne kişi Hakkı bilmektir

Çün okudun bilmezsin ya nice okumaktır. 139

Yunus’ca” en büyük mesele Allah’ı bulmak ve bilmektir. Aşkla ilmin ele ele

olarak Cenab-ı Hakk’a götürdüğü bir yol ise, en emin ve kestirme yoldur.140

“Tarikat esaslarına bağlı olmakla birlikte kendine has bir sanat ve düşünce

dünyası olan Yunus aslında tek başına bir mektep kurmuştur. Gönlünü derviş

eyleyen kimse hiçbir usüle ve şekle bağlı olmaya mecbur değildir.

Dervişlik dedikleri hırka ile taç değil

Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil 141

)

Yunus Emre bir şeyhe bağlı olmayan bir veli şairdir. Şiirlerinde hiçbir

tarikata hususi bir meyil ve muhabbet havası yoktur. O tek başına bir mektep, Yunus

Emre Okulu’dur. Gönlünü derviş eyleyen kimse hiçbir usule ve merasime ve şekle

bağlı kalmaya mecbur değildir.

Dervişlik dedikleri hırka ile taç değil

Gönlüm derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil

Bu yüzden bütün tarikatler onu kendinden saymışlardır.

Tapduk Emre’nin onun şeyhi olduğu konusu ise vesikaya dayanmaz.

Şiirlerinde geçen Tabduk kelimesi, mabudumuz, ilahımız, rabbimiz demek

Tapduğuna secde kıl sen

Sanat vuslat gerek ise142

Yunus Emre, koşan, arayan, çalışan, gezen, temaşa eden bir insandır.

139

Vakkasoğlu, 2012, s 39. 140

Vakkasoğlu, 2012, s 41. 141

Vakkasoğlu, 2012, s 45. 142

Vakkasoğlu, 2012, s 46

Page 170: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

160

Kaynar denizleyin kanım

Oynar gemileyin canım

Gah eserim yeller gibi

Gah tozarım yollar gibi

Gah akarım seller gibi

Gel gör beni aşk neyledi

Bir takım ülkeler de gezmiştir.

Gezdim urum ile şamı

Yukarı illeri kamu

Çok istedim bulamadım

Şöyle garip bencileyin

Misyon adamıdır, topluma katılarak onlara yön göstermek ister.

Kasdım budur şehre varam

Feryad ü figan koparam 143

2.6.6.1. Mevlana ve Yunus

Mevlana ile görüştüğünü şiiri ifade eder.

Mevlana Hüdavendigar bize nazar kılalı

Onun görklü nazarı gönlümüz aynasıdır

Mevlana şöyle demiştir, “ilahi menzillerden hangisine sürat edip gittimse, bir

Türkmen kocasının izini önümde buldum ve onu geçemedim” 144

Mezarının birçok yurt köşesinde olduğunun iddia edilmesi bile onun asıl

yerinin bu milletin kalbi ve gönlü olduğunu açıkça göstermektedir. Anadolu’da on

bir yerde mezarı ve türbesi vardır.

143

Vakkasoğlu, 2012, s 48. 144

Vakkasoğlu, 2012, s 50.

Page 171: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

161

Yunus’un mezarı bulunamıyorsa bunu onun kendi istemiştir. “Türbemizi

yeryüzünde arama mezarımız arif kişilerin sinesidir.145

Kıtlık yılları Yunus Hacı Bektaş’ın tekkesine uğrar. Ona yabani ağaçlardan

topladığı bir miktar alıç ile gider. Üç gün kaldıktan sonra gitmek ister, Hacı Bektaş,

“Sorun Yunus’a buğday mı ister himmet mi “dedi.

“isterse getirdiği alıç sayısınca himmet edelim.” Yunus buğdaylarını aldı ve

Sarıköy’e doğru gitti.

Eve dönerken himmet ile buğdayı değiştirdiği için üzülür geri döner, Hacı

Bektaş” Yunus’un nasibi Tabduk Emre elindedir artık, kilidi ona verildi. Yunus

Emre Tabduk Emre’nin katına varır.

Yunus Tabduk’un kapısında boyun keser, toprak gibi olur. Vazifesi dergaha

odun taşımaktır. Kırk yıl odun taşır ama bir gün eğri odun getirmez. Yunus öyle

ermiştir ki Kur’an okuduğu zaman akarsuların ve nehirlerin dinlediği şeyhin kızı ile

evlenmez. 146

Bir gün Tabduk Emre dervişlerden dergaha çiçek getirmelerini ister, dervişler

kucak kucak çiçekler getirirler dergaha, Ancak Yunus hangi çiçeğin başına vardı ise

onun Allah’ı zikretmekte olduğunu duydu, koparmaya kıyamadı, nihayet bir inilti

duyar . Bir çeçek Yunus’a” Gel beni kopar ey Yunus çünkü bir gaflet ettim, zikirden

geri kaldım. Yunus o çiçeği koparır, şeyhine utanarak sunar. Öbürleri beceriksizliğe

gülerler, lakin Tabduk müridini anlamıştır.

Yunus rivayetlere göre uzun zaman seyahat eder. Nereye varır ise işini hoş

eylemişti, taze yumuşak giyinmekten vazgeçerek döşeğini toprak, yastığını taş

eylemişti. Nefs evini yıkmak için nefs ile savaş eylemişti. Fakir Yunus, Dertli Yunus,

garip Yunus yollarda dervişlerle tanıştı, akşam olunca dervişlerden biri dua ediyor,

gökten güzel bir sofrayı önlerinde buluyorlardı. Sıra Yunus’a gelince ne yapacağını

şaşırdı. “Rabbim bende feyiz yok, ama bunların yanında yüzümü kara çıkarma, onlar

kimin suyu hürmetine senden yemek istiyorlarsa, o kişinin hakkı için yemek gönder.

145

Vakkasoğlu, 2012, s53. 146

Vakkasoğlu, 2012, s 64.

Page 172: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

162

O akşam her zamankinden daha çok yemek geldi sofralarına, dervişler merak edip

sorduar. “Kimin yüzü suyu hürmetine yemek istedin ?” Yunus, “önce siz söyleyin,

“dedi . “Tapduk Emre kapısında kırk yıl hizmet eden erin, Yunus’un hürmetine dua

ederiz.” Yunus’un sırrıaçığa çıkmıştı, yeniden şeyhine koştu. 147

Dergahta Ana Bacı ona yol öğretir. “Sen kapı eşiğine yat. Şeyh sabah namazı

için kaktığında ayağı sana takılıncı kim diye sorar. Ben “Yunus “derim. “Bizim

Yunus mu diye sorarsa anlaşılır ki gönlündesin, hangi Yunus derse, o zaman vay

haline . Git dermanını başka yerde ara …” Yunus bizim Yunus’tur artık dünyalar

onun olmuştur.

Kemale ermiştir Yunus, Şeyhi ona asamı fırlatıp atacağım ve sen onu

buluncaya kadar, dolaşıp irşat vazifesini göreceksin, asamı bulduğun yer, canını

yaradana teslim edeceğin yerdir. Yunus artık ilahiler söyleyip diyar diyar dolaşır,

gezdi dolaştı hakkı anlattı, Sarıköy yakınında nurdan bir direk gibi asayı buldu ve

orada vefat etti.Şeyhinin türbesinin eşiğinle gömülmek isedi, çünkü onu ziyarete

gelenlerin kendini çiğnemesini istiyordu. Sadakat buydu işte .148

Yunus faniliklerin yaldızlı ve yalancı varlıklarına değer vermez, O beka

mülkünden ebediyet ve ölümsüzlük ülkesinden gelmiştir, fani cihanı neyleyecektir?

O koca cihana bile ilgi duymaz, nerede küçük menfaatlerine

Mülki Bekadan gelmişem

Fani cihanı neylerem

O heryerde Allah’ı görür.

Nereye bakarsam dopdolusun

Seni nere koyam benden içeri ?149

Yunus’un kendi dili yanında dağlar, taşlar, bütün varlıklar Allah’ı anlatan

dillerdir, onları görür, onların dili Allah’ı hatırlar.

Dağlar ile taşlar ile

147

Vakkasoğlu, 2012, s 68. 148

Vakkasoğlu, 2012, s 69. 149

Vakkasoğlu, 2012, s 73.

Page 173: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

163

Çağırayım Mevlam seni

Seherlerde kuşlar ile

Çağırayım Mevlam seni

Yunus’un hayat yolunda yalnız Allah vardır.Dimağı, dili, eli, ayağı her şeyi

O’na dönüktür. Her yerde gördüğü yaratıcının birlik mühürleriyle heyecanlı ve

sevdalıdır. Ondan başkasına ilgi duymaz aşık. O solmaz gülün peşindedir. O aşkı

yüzünden kendinden olmuştur.

Aşkın aldı benden beni

Bana seni gerek seni

Ben yanarım dünü günü

Bana seni gerek seni 150

Sevgilisinin aşkı ile yanar.

Aşkın odu ciğerimi

Yaka geldi yaka gider

Garip başım bu sevdayı

Çeke geldi çeke gider151

İnsan ruhu ızdırapla piyer ve olgunlaşır. Ateşe atılan kağıdın yanmadan

önceki bükülüşü, kıvranışı, yağmurdan önceki bulutların nemle şişmiş gebeliği

nasılsa ruh da öyle sancılı bir dönüşüm haline geçmiştir.

Türk edebiyatında tasavvufun sırları Yunus’un şiirleridir. O pişmiş ve pişiren

bir derviştir.

Onun hedefi cennetin lezzeti ve tezyinatı değildir.

Cennet cennet dedikleri

Birkaç köşkle birkaç huri

İsteyene sen ver anı

150

Vakkasoğlu, 2012, s 77. 151

Vakkasoğlu, 2012, s 78.

Page 174: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

164

Bana seni gerek seni

..

Başında aklı olan ücretle amel kılmaz

Hurilere aldanmaz göz ile kaştan geçer152

Yunus çağının şartları icabı islamın bayraktarlığını üstlenmiş bir milletin şairi

olduğunun tam şuurundadır. İslam tarihinin, büyük insanların hayatı onun şiirinde

sinema levhaları gibidir. Yunus fırsat buldukça peygamberleri anar, sahabeyi,

velileri, büyük mutasavvıfları, Anadolu ermişlerini tanıtır. Sonra namaz, oruç ahlak

gibi islamın temellerine çağırır. Onun eseri insanımızın bütün ahvallerini anlatan bir

sinemadır, orada olaylar, insanlar, temalar daha neler neler insanın önünden geçer.

Büyük sanatçılar çıksaydı Yunus bir değil birçok milleti canlandıracak hayat verecek

bir insandır. Bir ressam gibi uluların hayatını bir fırça ile resmeder,. O bakmasını,

görmesini, ifade etmesini ve renklendirmesini bilir, bir derviştir ama dünyanın büyük

sanatçıları ile boy ölçüşecek bir büyük sanatçıdır. Sanat ve estetiğin bütün kuramları

ve teorileri onun şiirlerinde çok basit şekillerde anlatılmıştır.

O Hazreti Peygamberin asm tavsiyelerine uygun bir Müslümanlıktır. O

korkutmadan, yürekleri yaralamadan bütün kulları kucaklar. Kini nefsinedir,

isteklerinedir. Onun tebliğ metodu müjdeli metoddur.

Yunus Kuran ve hadislerin ışıklarından islam mesajını örmüştür, onun

dönüştürme kabiliyeti büyük dahalara has bir kabiliyettir. İslamın bütün söylemlerini

Kur’an ve hadisin doğrultusunda sadeliki içinde anlatmak herkese nasib olmaz. Onu

nefislerinin istekleri ile yanlış yorumlayanlar nadanlardır.

Onun dini tamam olunca muhabbet doğar, eğer muhabbet yoksa din eksiktir.

Din tamam olunca doğar muhabbet

Onun kitabı Kur’an’dır.

Çünkü Kur’an gökten indi onu Allah buyurdu

Okuna Kur’an u Yasin kulak urup dinleyesin

152

Vakkasoğlu, 2012, s 81.

Page 175: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

165

Ne bahtlı ol kişidir ki okuduğu Kur’an ola 153

Dört kitabın manis in Mustafa cemeyledi

O yükselmenin şartı ibadeti görür

Dilerisen bu dünyayı ahirete değişesin

Dünü gün kıl taatı, ayak uzatıp yatmagıl154

Müselmanım diyen kişi şartı nedir bilse gerek

Rabbinin buyruğun tutup beş vakit namaz kılsa gerek155

Kuşlar ile durgıl bile

Kıl namazın imam ile

Yalvar günahın gel dile

Tanla seher vaktinde dur

Sanaatın yiğreği namaz imiş hoş bişe

Namaz kılan kişide olmaz yavuz endişe

Yunus imdi namazın komagıl sen kıla gör

Ansızın ecel erer ömür yetişir başa

Yunus’un şiirinde en önemli yer Peygamberimizle asm ilgili mısralardır.

Aşık Yunus neyler dünyada sensiz

Sen hak peygambersin şeksiz gümansız

Sana uymayanlar gider imansız

Adı güzel kendi güzel Muhammed

Çalap nurdan yaratmış anını Muhammed’in

Aleme rahmet saçmış adını Muhammed’in

Evliyalar ördeği gölünde Muhammed’in

153

Vakkasoğlu, 2012, s 91. 154

Vakkasoğlu, 2012, s 92. 155

Vakkasoğlu, 2012, s 93.

Page 176: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

166

Her kim yemez mahrumdur hanının Muhammed’in erde

Veredur salavatı aşkına Muhammed’in156

Yunus medheyledi seni dil

Sevilirsin hem bütün gönüllerde

Ağlayı ağlayı gurbet ellerde

Ya Muhammed canım arzular seni 157

Ebu Bekir ile Ömer yüzlerinden nur tamar

Sinesi oldu Kur’an Osman-ı Affan hani ?

Ali ile urdum kılıç

Ömer ile adl eylerim

Yunus yanlış yorumlanamaz, onu aydın geçinen birkaç sapkının dışında halk

benimsemiş mısralarını hayat prensibi edinmiştir.

Tasvvuf tarikatın nazari ciheti, dervişlik ameli tarafıdır. Mutasavvıfların

büyüklerinden Cüneyd i Bağdadi’ye göre “gayre alakasız olarak Allah ile olmaktır.

Şeri ve ahlaki kötülüklere karşı devamlı surette mücahadedir. Bir başkasına göre iyi

huyları almak, kötü huyları bırakmakdır. Edep iltizam demektir. Garazlardan

çekinmektir. Hakka boyun eğmektir, el emeğiyle kazanmaktır. Başkalarının ellerinde

bulunan şeylere tama ve haset etmemektir. 158

Vakkasoğlu karşılaştırmalı bir Yunus Emre kitabı yazmıştır, bir doçentlik tezi

olabilecek mahiyette ve genişlikte ve kapsamda bir eserdir. Üniversitelerde ders

kitabı okutulacak kadar mukayeseli literatüre compare türünden, ilmi bir eserdir. Ne

kadar kıymetli insanlar ve kıymetli çalmışmalar ama avamilikten çıkamamış ve

kendini alayı illiyinde sanan insanlar arasında bu kadar olur.

Tasavvuf cismin ruh üzerindeki galibiyetinin eğitimidir.

156

Vakkasoğlu, 2012, s 94. 157

Vakkasoğlu, 2012, s 95. 158

Vakkasoğlu, 2012, s 101.

Page 177: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

167

Yunus tarif etmiştir iç içe bu bilgi ve marifet çeşitlerini

Şeriat tarikat yoldur varana

Marifet hakikat andan içeri 159

Yunus hakikatiyle tanıtılamamıştır, topluma üniversitelerde sadece kemiği

anlatılır. Bir iki sayfada geçiştirilir. Yunus büyük ilahi dehasiyle hakikatleri tarif ve

tavsif eder.

Şer ile hakikatın vasfını aydam sana

Şeriat bir gemidir, hakikat deryasıdır

Hakikat bir denizdir, şeriattır gemisi

Çoklar girdi gemiye denize dalmadılar

,

Mumsuz baldır şeriat tortsuz yağdır tarikat

Dost için balı yağa pes niçin katmayalar160

Dinin hakikat denizinde balık olup yüzen erenler davaya kavgaya vakit

ayıramazlar.Muhabbet fedaileri husumeti nasıl iş edinirler.

Yunus harabat içinde bulmuştur, alimler ise medresede

Danişmentler alimler medresede bulduysa

Ben harabat içinde buldum ise ne oldu.?

Kerameti şöyle yorumlar

Kerametim va r diye halka saluşluk satan

Nefsin Müslüman etsin var ise kerameti 161

Yunus Bektaşi değildir 15 yüzyıl yakıştırmasıdır.

Yunus’un şiirlerindeki namaza, niyaza, oruca ve ibadetlere olan övgüler,

Bektaşi şairlerinde yoktur. O ne Bektaşi, ne Kızılbaş, ne Melami şairidir.O

159

Vakkasoğlu, 2012, s 102. 160

Vakkasoğlu, 2012, s 103. 161

Vakkasoğlu, 2012, s 104.

Page 178: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

168

Yunus’tur, kendi başına bir mektep, yüzlerce yanlış telakki içinde ehli sünnetin

içinde kalabilme zekasını göstermiş bir büyük deha ve tasnifçidir.

Vakkasoğlu menfi Yunus Emre yorumlarını da eserinde eleştirir onların

haksızlıklarını eleştirel ve mukayeseli bir yolla ortaya koyar, bunları koyarken Yunus

ile ilgili yorumlar yapmış yazarlardan da istifade eder. İbrahim Hakkı Konyalı’nın

hassasiyetini nakleder.

Beş vakit namazı terk edenlerin Müslümanlığından şüphe edecek kadar

hassas ve salabetli olan Yunus Emre’yi Hasan Sabbah’ın bir müridi gibi iştirakçi,

batıni, haşhaşi göstermek cehle dayanan korkunç bir iftiradır.162

Bektaşiler Yunus’un şiirlerini tahrif sureti ile dejenere etmek istemişlerdir.

Yunus’un vuran, kıran, öldüren ve fani dünyalıklar için bir birini insafsızca

ezen bir çağın insanı olduğunu hatırdan uzak tutmamalıdır. Yunus adeta silaha ve

maddi gücün katılığına sevginin sıcaklığı ve müsamahanın sihri ile karşı çıkmakta ve

şöyle demektedir.

Ben gelmedim dava için

Benim işim sevi için

Dostun evi gönüllerdir

Gönüller yapmaya geldim163

Onun meselesi dost ilini yani Allah evi olan gönülleri yapmaktır. Gönül

yapmak kadar zor ve fakat zevkli bir iş ne kadar azdır. Yunus yoksulları değil gönül

yoksullarını kurtarmak ister ve onun için çabalar. Onun şifa bulmaya çalıştığı

ezilmişler ve çaresizler de maddenin kesif ve katı batağında çırpınan, hakiki saadetin

ebedi olanda ölümsüz olanda bulunduğunu anlayanlardır. Onun gönlü bütün insanlığı

kucaklayan bir müthiş sevgi çağlayanıdır.

Yaratılmışı severiz yaratandan ötürü

162

Vakkasoğlu, 2012, s 105. 163

Vakkasoğlu, 2012, s 114.

Page 179: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

169

Allah’ın fiilleriyle bir çağlayan şeklinde insanlığın üzerine dökülen sevgisini

onlara farkettirmek ister.

Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan

Hakka müderris olsa hakikatte asidir

Yetmiş iki milletin hem maşuku ol durur

Aşıkı maşukundan ayırmaklık fal değil

Allah’ı gerçekten sevmeyenler aralarında hakiki bir kardeşlik kuramazlar.

Hakkı gerçek sevenlere cümle alem kardeş gelir.

Hz Adem ve Hava’nın çocukları olan insanlar, ana baba bir kardeş değil

midirler?

Başkasını sevmektir, kendini sevmek

Sen sana ne sanırsan ayruğu da onu san

Dört kitabın manası eğer budur var ise

Bir gönlün kederini dağıttığımız, bir hastaya teselli verdiğimiz zaman

ruhumuza dolar bahar neşesi bu neşe Allah’a doğru atılmış adımdır.

Gönül Çalabın tahtı

Çalab gönüle bahtı

İki cihan bedbahtı

Kim gönül yıkar ise 164

Anadolu’daki parçalanmışlık Yunus’un nefesiyle birlik neşesine eriyordu. O

hem gönülleri hem de çoğrafyaları birleştiriyordu.

Gellin tanış olalım

İyi kolay kılalım

164

Vakkasoğlu, 2012, s 117.

Page 180: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

170

Sevelim sevilelim

Dünya kimseye kalmaz

Yunus Emre paramparça bir yurdun birlik ve beraberliğini fikir ve duygu

sahasında sağlamlaştırırken kendini nefsini aradan çekmiştir. Taş atana gül atarak

karşılık verir Yunus. Vurmaya kastedenin düşüp ayağını bile öper.

Kim bize taş atar ise güller nisar olsun ona

Vurmaklığa kastedenin düşem öpem ayağın

Düşmanımız kindir bizim

Biz kimseye kin tutmayız

Kamu alem birdir bize

Bu birlikte bir olmaya çağırış, Anadolu semalarında yankılanmış, Haçlı

seferlerinin Babai isyanının Moğol istilasının ve kaybolan devlet otoritesinin

yaralarını sarmıştır. Yunus böylece bir yandan gönüllere imanlı sesiyle şifa sunarken

bir yandan da ülkeyi bütünleştiren manevi mimar olmuştur.165

Yunus’a kuru bir insancı diyebilmek için de illa Müslüman tarafını silmeye

kalkışanlar vardır. Yunus Emre’ye islam dışı bir insaniyet çehresi vermek isteyenler

onu inkar ettiklerinin ve Yunus’u inancına ters düştüklerinin farkında değiller mi ?

Canlı ve cansız her şeyi Allah’ın isimlerinin bir mazharı ve tecelligahı olarak gören

seven Yunus’un insaniyetçiliği de bu esasın bir parçasıdır. Allah’ın en üstün ve

şerefli yaratığı olan insana Yunus’un alakası tamamen islamidir. Kur’an’a ve

hadislere dayanan bir görüştür. Hümanizmin menşei batıdır. Karanlık bir kelimedir,

bu yüzden hümanist demek Yunus’u aydınlatmaz. Onu Avrupa pazarına uygun bir

tariftir.

Nazım bile Yunus’u farklı göstermeye karşı durur.

Kuva yı Milliye destanında

Yine birdenbire Yunus Emre geldi aklıma

Başka türlü anlıyorum ben Yunus’u

165

Vakkasoğlu, 2012, s119.

Page 181: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

171

Bence onda bütün bir devir dile gelmiş Türk köylüsü

Öte dünyaya dair değil

Bu dünyaya dair kaygıyla

Her şeyin insanla başlayıp insanla bittiğini ve bu dünyadan sonra başka bir

dünyanın bulunmadını savunan maddeci görüşü hümanizm ile kamufle etme

gayretlerinden başka bir yanlış da Yunus’u panteist gösterme merakıdır.166

Panteizm tabiatı Allah ile aynı görerek ve Allah’ın başka maddelere de

geçtiğini söyleyerek hulul islamdan en uzak noktaya gitmektedir. Vahdet-i vücutta

alemin Allah’a muhtaç olması ve Allah’ın aleme muhtaç olmaması esası vardı. Oysa

ki böyle bir fikri hiçbir garp panteisti, hiçbir romantik panteist kabul edemez.

Panteistler ilahi kitapları değil kendi akıllarını hakikate kaynak saymak ve ahirete

inanmamak noktalarından da islamla ve hatta diğer semavi dinlerle bağlarını

koparmaktadırlar.167

Panteizm heme ost her şey Allah’tır demektir. Vahdet-i vücut inanışı ise

heme ez ost herşey ondandır şeklindendir. Göz gördüğü her şeyin Allah’ın tecellisi

olduğunu anlayarak eser ile müessir arasındaki uyumu ve münasebeti görerek

şaşılıktan kurtulur. Aksi halde nedir bunca varlık, bunca mahluk ? Her birini ayrı ayrı

manalandırmaya kalktığı zaman bütün varlık başka ve bozuk mahiyette görünecektir.

168

Yunus tabiatı Allah’ın sanatı olarak görür.

Yine yenihazineden yeni hilat giydi cihan

Yine verildi yeni can, otu ağaç süsti yine

Ölmüş idi otu secer dirilüben geri biter

Müşriklere nükte yeter var ettiği nesli yine

Yine yeryüzü donanın kat kat olup renge batıp

166

Vakkasoğlu, 2012, s 123. 167

Vakkasoğlu, 2012, s 125. 168

Vakkasoğlu, 2012, s 130.

Page 182: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

172

Bülbül güle karşı ötüp can budağa astı yine169

O bu şiiri sözü Maşuk’a, ezeli ve ebedi sevgili olan Allah’a getirmektir. Onca

bütün tabiat unsurlarını anlatmak bir bahanedir, maksat yaratıcının gücünü ve ilmini

anlatmaktır.

Vakkasoğlu eleştirel ve mukayeseli bir eser yazmıştır. Çok kaynakları

görmek ve karşılaştırmak suretiyle büyük bir emek vererek bu harika eserini sanat

eserini ortaya koymuştur. Tek boyutlu hareket etmemiş, sevginin tek gözlü bakış

açısı ile etrafı hiçe sayarak değil menfi müsbet bütün görüşleri saymış ve doğruya

varmıştır. Nesnel bir eleştiri yapmış sonra hükümlere varmıştır.

O herşey ile Allah’ı çağırır O nu görür, O nu düşünür.

Dağlar ile taşlar ile çağırayım Mevlam seni

Seherlerde kuşlar ile çağırayım Mevlam seni

Su dibinde mahi ile sahralarda ahu ile

Abdal olup Ya Hu ile çağırayım Mevlam seni

Yunus okur diller ile, ol kumru bülbüller ile

Hakkı seven kullar ile Çağırayım Mevlam Seni

..

Ey aşk eri aç gözünü yeryüzüne eyle nazar

Gör bu latif çiçekleri bezenüben geldi geçer

..

Ağar pervaza kuşlar teşbih okur ağaçlar

Himmet alın kardaşlar dur erte namazına

..

Salınır tuba dalları

Kur’an okur hem dilleri

Cennet bağının gülleri

Kokar Allah deyu deyu 170

169

Vakkasoğlu, 2012, s 131.

Page 183: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

173

Yunus Emre eserinin muhiti çok zengin bir insan, eserinin tasarım haritası

çok geniş hesaplanmış, dinin bütün hakikatlerini tabiatın mektebinde Allah’ı

gösterecek, onu andırcak şekilde anlatmıştır. Üstelik sehli mümteni çok basit gibi

görünün ama son derece muğlak hakikatleri zor mesalini anlatmıştır.

Yunus’un dünyadan bahseden çok şiiri vardır, onlara Yunus’a has tatlı bir

ahiret havası sinmiştir. Ahirete bakmayan dünya bir yalandan ibarettir. Bu dünyaya

metelik vermez.

Yürü yürü yalan dünya

Yalan dünya değil misin ?

Yedi kere ıssız kalıp

Dolan dünya değil misin?

Dünya o kadar yalandır ki ya yel ya da hayale benzer. Adeta var ile yok

arasında birşeydir.

Kogıl dünya bezeğini bu dünya yeldir ya hayal

Ne kılısar bize vefa çünkü pusudadır zeval

Yunus gerçek aşık isen

Mülke suret bezemeğil

Mülke suret bezeyenler

Kara toprak olmuş yatur

Bir imaret göster bana kim sonu viran olmaya

Kazanagör sen ol malı kim senden geri kalmaya

..

Ömer, Osman, Ebubekir

Onlara kalmadı dünya

İki cihanın sultanı

170

Vakkasoğlu, 2012, s 135.

Page 184: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

174

Resule kalmadı dünya

Peygamberi komadı

Aziz kişi demedi

Fani dünyadır adı

Yalan dünya yalan dünya

Yalan dünya değil misin ?

Muhammed’i bir top beze

Saran dünya değil misin?

..

Vücudun çünkü fanidir

Yürü ey bivefa dünya

Fena yokluk nişanıdır

Yürü ey bivefa dünya

İpek donları soyarlar

Nazik tenleri yuyarlar

İletip toprağa koyarlar

Yürü ey bivefa dünya 171

.

Ne acep şu adem oğlanı

Öleceğin hiç gönlüne gelme mi

Azrail bir pençe vurup canını

Alacağın hiç gönlüne gelme mi ?

..

Hey gafil bir gün sana öl derlerse ne dersin

Soru hesap yerine gel derlerse ne dersin?

.

171

Vakkasoğlu, 2012, s 144.

Page 185: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

175

Hey yarenler bu dünyanın

Sonu viran olur bir gün

Buna mağrur olanların

İşi pişman olur bir gün172

Bize didar gerek dünya gerekmez

Bize mana gerek dava gerekmez

.

Ömrüm beni sen aldattın ah nideyim ömrüm seni173

Yunus dünya hakkında ariflere de öğütler verir. Faniliğin dünyadaki bütün

varlıklar üstünde duran acı mührünü gösterir. Arifler, irfan ve izan sahipleri için bu

dünya bir hayal ve düştür. Kendini Allah’a veren hayal ve düşü andıran dünyaya ilgi

duymaz. Cenneti de arzulamaz, çünkü yaptıklarını Allah için yapmıştır. Bu dünyanın

zehirli aşa benzeyen sevgisi arifin esas maksadı olamaz.

Geç mahluk taatından göz ırma dost katından

Aldanma fani nakşa fani nakşı niderler?

Onun sevgisinin dışındaki faydasızdır

Mal u hazine sevgisi aşık isen nendür senin

Manaya yol buldun ise işbu dünya nendür senin ?

Dünyadan geçenler yüksek mevkilere çıkarlar

Onlar ki göz açtılar bu dünyadan geçtiler

Ahrete ulaştılar menzilleri arş oldu

Bunlar bunda kaldılar dünyaya aldandılar

Yalancılar oldular hep bunlar kolmaz oldu174

Benim bunda kararım yok ben bunda gitmeğe geldim

Bezirganım metaım çok alana satmağa geldim

172

Vakkasoğlu, 2012, s 144. 173

Vakkasoğlu, 2012, s 146. 174

Vakkasoğlu, 2012, s 149.

Page 186: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

176

Fanilik damgasını taşıyan bu dünyayı istersen baştan başa hükmün altına al .

Süleyman Peygamber gibi kurtlara kuşlara bile hükümran ol . Firavun’un,

Nuşirevan’ın ve Karun’un malına kattığını da farzet … Fakat netice nedir?

Sen bu cihan mülkünü Kaftan Kafa tuttun bil

Ya bu alem malını oynatbenuttun tut

Süleyman’ın tahtına şah olup uturdun bil

Dive,periye düpdüz hükümleri ettin tut

İşte bir nefes olan bu dünyada Yunus mekan tutmaya tenezzül etmez. Yunus

O’nu bulmuş dükkanını yağmaya vermiştir, bu yağma yoksullaştırmaz, senginleştirir.

Allah’ım mülkü ile zengindir

Yer benimdir, gök benimdir, arş benim

Gör nicesi germişim sayvanımı 175

Bu yolun arifleri geçirmezler metai

Şöyle üryan gideriz cihanı yağmaya verdik

İnsan benine ait zevklerden vazgeçerse gözündeki perde kalkar ve hakikatı

görür.

Ben benliğimden geçtim gözüm hicabın açtım

Dost vaslına eriştim gümanım yağma olsun

İkilikten usandım birlik hanına kandım

Derd-i şarabın içtim dermanım yağma olsun

Varlık çün sefer kıldı dost ondan bize geldi

Viran gönül nur doldu cihanım yağma olsun

Yunus ne hoş demişsin bal u şeker yemişsin

Ballar balını buldum kovanım yağma olsun176

175

Vakkasoğlu, 2012, s 151. 176

Vakkasoğlu, 2012, s 152.

Page 187: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

177

Yunus Emre’nin şiirlerinde en mühim tema ölüm ve ahiret duygusudur.

Ölümü ve öteki dünyayı gafleti dağıtan ve kendine getiren bir ilaç gibi, bir şok

tedavisi gibi kullanır. Yunus’un sesiyle ölüm insanın iliğine işler .

Yunus canını kuşa benzetir. Ten kafestir, ama bir gün mutlaka can kuşuden

kafesini bırakıp Hakk’a uçacaktır. Can kuşunun misafirliğinin bitmesindedir bütün iş

. Mülk sahibi çağıracak ve tendeki kiracılık da bitecektir.

Benim canım kuştur kim gövdem onun kafesi

Dosttan haber geliceğiz bir gün uçar kuşum benim

Ölüme hazır olmalı insan

Can kanadı açık gerek ucuben dosta gitmeğe

Ölüm yetimane, çardesiz ve ümitsiz bir acı değildir.

Dosta uçup varmanın,ebedisevgiliye ulaşmanın heyecanıdır. Bir yavru kuş

gibi çırpınır Yunus’un gönlü bu heyecanla .

O ölümü anarak dünyanın gelip geçiciliğini anlatır. Yunus ölüm

korkusuzluğu ile savaştadır. Ondan habersiz yaşayanlara hatırlatır, gözünü

açar.Ahiret hazırlılğına ölümü hatırlatarak seslenir.

Vaktinize hazır olun

Ecel varır gelir bir gün

Bir gün senin defterini

Dürerler bir eyyam gelir

Yunus ölümü neden bir düğün bayram havasında coşkunlukla söylüyor? Zira

ona göre aşıklar ölmez, ölen hayvandır, insanın maddesidir. Vücududur. Ruh

ölümsüzdür, can ebediyen yaşayacaktır.

Aşık öldü diye sala verirler

Ölen hayvan olur aşıklar ölmez

Page 188: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

178

Ten fanidir can ölmez çün gitti geri gelmez

Ölür ise ten ölür canlar ölesi değil

Yunus’un ölüm hususundaki tek korkusu kimsenin yardım edemeyeceği

hesap verme günü içindir.

Bildik gelenler geçtiler gördük konanlar göçtüler

Aşk şarabın içen canlar uymaz göçmeğe konmağa

Yunus bir bir savaş kahramanı değil, aşk ve barış kahramanı bir velidir.

Bütün saadet dünyada yapılanların hesabını düzgünce vermektir.

Yunus bir başka dünyanın kapısı sandığı mezarları ve mezar taşlarını hiç

unutmaz.

Başları üstünde hece taşları

Ney söylerler ne bir haber verirler 177

Yunus daima ölümü hatıra getirmek için bal bağlanan ve insanı şımartan

şeyleri nazara gerir, onların nerede olduğunu söyler, hani der.

Onlar ki çoktu malları

Gör nice oldu nalları

Son ucu bir gömlek giymiş

Onun da yoktur yenleri

Hani mülke benim diyen

Köşkü saray beğenmeyen

Şimdi bir evde yatırlar

Taşlar olmuş üstünleri

Bunlar bir vakt beyler idi

Kapıcılar korlar idi

Ger şimdi gör bilmeyesin

Bey kangudur ya kulları

177

Vakkasoğlu, 2012, s 163.

Page 189: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

179

Ne kapı vardır giresi

Ne yemek vardır yiyesi

Ne ışık vardır yöresi

Dün olmuştur gündüzleri 178

.

Ya Rab nola benim halim

Kabre vardığım gece

Eyi olmasa amelim

Kabre vardığım gece

Ya Rabbena yandırma

Günahlara bandırma

Çerağımı söndürme

Kabre vardığım gece

Ya Rabbena hayr eyle

Muhammed’ e yar eyle

Kabrimizi nur eyle

Kabre vardığım gece

.

Ne beslersin bu teni

Sini de kurt kuş yer gider

Olana bak gözün aç

Dökülür sakal ve saç

Yılan çiyan gelir aç

Yer içer şişer gider

178

Vakkasoğlu, 2012, s 166.

Page 190: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

180

Bütün meselesi bu dünya olan ve adeta bu nazik teni terketmeye hiç niyeti

olmayan insanı sarsmak için Yunus mezarların içini ve dışını devamlı nazara verir.

Görünen ve görünmeyen ölüm manzaralarıyla 179

Yunus sen de ölürsün

Kara yere girersin

Kara yerin altında

Günahkar kullar yatur

Yunus’un savunduğu tasavvufi ahlak öncelikle herkesi Kuran-ı Kerim ve

hadise uymaya şeri esaslara en ufak teferruatına kadar riayete davet eder. Çünkü

tarikatın esası şeriattır, sonra bir mürşid-i kamile yeterli göstericiye bağlanmayı

tavsiye eder. Ancak bu yol çok zahmetlidir. Çekilecek eziyetler dünyaya bağlı

olanların nefislerine ağır gelecektir. Yunus pek çok ilahisinde tasavvuf yolunun çetin

taraflarından insanın nefsi ile olan mücadelesinden bahseder. Onu ruhun zaferini

sağlamaya gayret eder. Nefsin heveslendiği maddi ve dünyevi herşeyi bir tarafa

atarak Dost’a yükselmek . Meselesi budur Yunus’un.

Yunus nefsinden ve onun tezahürü olan beşeri duygulardan dertlidir. O

gerçek sevgiyi kurban eden sevgileri istemez. Dergah nefse karşı silahlanma

ocağıdır. Aşkın öğretildiği mekteptir.

Aşkın odu düştü cana eritti yürek yağını

Kesti hevesatın kökün oda yandırdı bağını

Allah’a açılan kapılar düşmanlarla doludur.

Düşmanlarla mücadele güçlü bir aşk ile mümkündür

İlahi bir aşk ver bana kandalığın bilmeyeyim

Yavu kılaym ben beni isteyüben bulmayayım

Al gider benden benden benliği doldur içime Senliği

179

Vakkasoğlu, 2012, s 167.

Page 191: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

181

Bu dünyada öldür beni varıp anda ölmeyeyim

Ahlaki görüşlerinin bir kısmını Risale-i Nushiyede anlatır. Ona göre kamil

insan olma mertebesine masivadan Allah’ tan başka şeylerden vazgeçmekle varılır.

İnsan dört unsurdan oluşmuştur, su, ateş, hava, toprak. Ateş ve havanın

tabiatına kapılıp şeytani vasıfları kazananlar cehennemlik olacaklardır. Kötülüğü

emreden nefsi yenerek toprak ve su tabiatını benimseyenler ise cennete gideceklerdir.

Bir gönül almak ya da bir gönül yapmak Yunus ahlakının en temel

prensibidir.

Yunus Emre der hoca gerekse bin var hacca

Hepisinden iyice bir gönüle girmektir.

Gönül dostun yani Allah’ın evi olduğu için yücedir ve ehemmiyetlidir. Bu

sebeple de gönül yapmayı kendine iş edinmiştir.

Dostun evi gönüllerdir

Gönüller yapmaya geldim

Yunus bütün eserinde bizim en değerli yanımız olan gönlü yüceltmiştir.

Nazargıh-ı ilahidir gönül. Kırılan gönüllerden ve hakkı yenen insanlardan sağlam bir

birlik doğmayacaktır.

Gönlün iyi sıfatlarla aşkla, coşkun bir sevgiyle dolması için önce dinin tamam

olması gerekir. Dinin emir ve yasakları çerçevesinde yaşanan bir hayatla gönülde

muhabbete zemin hazırlanmalıdır. Din tamam olmadan gönülde gerçek sevgi olmaz.

Din tamam olunca doğar muhabbet

Yunus ver canını Hakk’ın yoluna

Canın vermeyince Canan bulunmaz

Beni bende demen bende değilem

Bir ben vardır bende benden içeri

Senin aşkın beni benden alıptır

Page 192: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

182

Ne şirin dert bu dermandan içeri

Gönül fukarası mal mülk ile zengin olabilir mi ?Bunca varlığa ilgi gönlü

darlıktan kurtarmaz.

Aşk imamdır gönül ise cemaat

Kıble dost yüzüdür daimdir salat

Dost yüzün görünce şirk yağmalanır

..

Gönül dost mihrabına secde kılar

Din tamam olunca doğar muhabbet

Yunus kendini küçültmekten korkmaz nefsini aşağı görür ve önce ona

seslenir. Abdal Yunus der, Miskin Yunus der.

Miskin yunus erenlere tekebbür etme toprak ol

Topraktan biter küllisi gülistandır toprak bana

.

Miskin Yunus ko sözünü toprağa urgul yüzünü

Toprağa düşmeyen dane ahir yine bitmez canım

Okumak kendin bilmektir

İlim ilim bilmektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsen

Bu nice okumaktır

Tevazu kanadını indirdikçe yükselir Yunus

Dervişliği kendini denetlemek olarak görür

Derviş adın edinim derviş donun donandım

Yola baktım utandım her işim yanlış benim

Yunus eksikliğini Allah’a arzeder, O’nun keremi çoktur, sen ettiğin ol etmez.

Page 193: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

183

Yunus’a göre sözün israfı günahtır, çok söz hayvan yüküdür. Çok konuşmak

yüreklerin pasıdır.

Anlamadan dinledik

Dinlemeden anladık

Gerçek erin bu yolda

Yokluktur sermayesi

Söz ahlak ölçüleri içinde kullanılmalı ve böylece kıymetlenmelidir. Kendini

bilmenin haddini bilmenin bir sonucudur. Söz insanlığa da hizmet etmeli, barışı ve

huzuru getirmelidir. Sözün sihri kavgayı sulha chennemi cennete çevirir. Yalandan,

sahteden uzak olan ve gerçek üzerinde bulunan kişi, er geç maksadına hedefine

ulaşacaktır.

Yunus gümansız bilir yalancı yolda kalır

SBir gün maksadın bulur gerçeklik ile gelen

İhlas insanı gösteriş ve riyadan kurtaran bir zırhtır,Allah için yapılacak işin

bir gösteri vasfını kazanması mümkün müdür?ihlaslı insan sofuluk satmaz, aşkı

riyaya gösterişe feda etmez,

Yunus’un gözünde gerçek derviş dünyadan gönlünü çekmiş fakat eliyle arpa

ekmiştir. Bir de davranış hayır yapmaktır.

Ne verirsen elin ile şol varır senin ile

Ben desem inanmazsın varacağın bulasın

Hayır için örnek arıdır

Görmez misin sen arıyı her bir çiçekten bal eder

Sinek ile pervanenin yuvasında bal olmaya

Meyvesiz insanı kuru ağaca benzetir ve ona kızar

Bir gün sana zeval ere

Yüce kaddin ine yere

Budakların oda gire

Page 194: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

184

Kaynaya kazan kıza saç

Yunus’un en çok çok beğendiği iyiliklerden biri cömertliktir. Bu Allah’ın

sevdiği en iyi vasıftır. İnsanı vermenin ve sevindirmenin zevkine çağırır insanı.

Bir miskini gördün ise

Bir eskice verdin ise

Yarın anda karşı gele

Hülle donun biçmiş gibi

..

Yedir yedirgil biçare eksilirse Tanrı vere

Bir gün tenin yere gire geri kalan nendir senin

Dürüş kazan ye, yedir, bir gönül ele getir.

Malı Allah için fakirlere vermek ahirette cehennem ateşinden kurtaracak en

emin yoldur, burada fakir fukarayı sevindirenleri ötede Allah sevindirecektir.

Şol kahr ile kazananlar güle güle yedirenler

Götürdüm perdelerim didarıma baksın demiş 180

Yunus’un kötülediği huyların başında kibir ve gurur vardır. Kibirlenen

başkalarına tepeden bakan kişinin kalbinde elbette muhabbetten eser yokur. insanları

kaba bir gözle hor görmek, gammazlık, kibir, gıybet bizi Allah’tan uzaklaştırır.

İnsanlar derece derece dünyanın kendine ihtiyacı olduğunu zanneder.

Merdivenden iterler kim yüksekten bakar ise

Yunus dergaha kırk yıl odun taşıdı, belki de gurur içindir. Hiçbir üstünlük

iddiası bizim Allah’ın sınırına tecavüz etmemizi haklı göstermez.

Kimin sırrın kim bile, çün eritmez bu hale

Yarın anda belli ola Müslüman, mürtedimiz.

Cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan

Şerin evliyası ise hakikatte asidir

180

Vakkasoğlu, 2012, s 199.

Page 195: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

185

Zühdüm var deyu mağrur olmagil

Hak kabul etti kefen soyanı181

Yunus, kine de kızar.

Çıkar gönlündeki kini

Kin dutanın yoktur dini

Başkasının ayıbını görmemeyi salık verir.

Bakgil kendi dirliğine

Kimse aybın gözetmegil

Cahillikten bahillikten kaçmayı tavsiye eder. Cimriler Cenabı Hakkın didarını

göremeyeceklerdir.

Eksik olman ehillerden, kaça görün cahillerden

Allah bizar bahillerden, bahil didar görür değil

Menfaat düşkünlüğü ve tamahkarlık da eleştirilir.

Yunus’a göre devrinde hakiki Müslüman azalmıştır, çünkü ahir zaman

gelmiştir artık.

İşidin ey ulular ahir zaman olmuştur

Sağ Müslüman seyrektir o da güman olmuştur

Alimler okudukları ile amel etmez, dervişler de yollarını gözetmez

olmuşlardır.Sarp bir zamandır. Beylerde mürüvvet kalmamıştır, yedikleri yoksul eti,

istikleri kandır. Herkes yaptığının yanına kaldığını sanır.

Gitti beyler mürüvveti binmişler birer ah

Yediği yoksul eti, içtiği kan olmuştur

Birbirin yavuz sanır ettiğin kalır sanır

Yarın mahşer gününde işi yaman olmuştur

181

Vakkasoğlu, 2012, s 202.

Page 196: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

186

Bozulmanın bir nedeni de nasihat ve irşad ehlinin bozulmasıdır. Zamanenin

bozulmasını helalin terkedilip haramın yenir olmasında görür.

Müslümanlar zamane yatlu oldu

Helal yenmez haram kıymetin oldu

.

Haram ile hamir tuttu cihanı

Fesad işler gören hürmetin oldu

Yunus hak ve hakikatın temsilcisidir.

Yunus bilhassa örnek insan modeli olarak ortaya koyduğu dervişleri işlerini

halka benzetmeme noktasında ikaz eder. O sadece haktan, haklılardan, ahlaktan,

ahlaklılardan yanadır.

Haçlı seferleri, Moğol istilası, Selçuklunun çöküşü arkasından Yunus ve

Mevlana bir ümit abı hayatı olmuştur. Babiliğin, Hurufiliğin ve her türlü batıl

mezhep ve bilhassa tarikat sapıklığının önünü almada ve saf Müslümanları yanlışa

düşmekten kurtarmada Yunus’un payı az değildir. Yunus Macaristan’dan,

Yogoslovya’ya Kafkasya’ya, Orta Asya içlerine kadar gönüllerin dili olarak konuştu.

Bürhan Toprak sevdiği bütün yazarların yabancı olduğunu söyler. Sonra

Yunus’a rastlar ve divanını yanından ayırmaz.Bana doğduğumdan beri hiç kimsenin

seslenmediği gibi samimi ve içten seslendi. Ben o divanda yalnız kendi

coşkunluğumun yankısını görüyordum. O benden bana gelen bir ses gibiydi. Bu

yüzden onu çok sevdim.182

Yunus’un sırrı eskimeyen yeniyi bulmuş olmasındadır. Zamanın yıpratıp

demode etmediği her an taze, her dem yeni hakikat Yunus’tadır.Yunus hayatın

dışında değildir, cemiyeteinmenin ve irşat etmenin adamıdır.

Kastım budur şehre varam

Feryad ü figan koparam

182

Vakkasoğlu, 2012, s 216.

Page 197: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

187

İnsanlık tarihi boyunca varlığının hiçbir anında, bugünkü kadar korkulu bir

dünyada yaşamamıştır.

Vedat Nedim Tör batılı aydının Yunus’u bir vahiy gibi coşkuyla dinlediğini

söylüyor.

Yunus insanları insanda ebedi ve ulvi olan şeyleri yaşayabilecek şekilde

yetişmeye teşvik ediyordu. Yunus’un sunduğu ruh terbiyeti dış dünyanın

cazibesinden ve gafletinden insanları içine, özüne ruhuna döndürmektir. İnsanın asıl

meselesi önce kendi beninin mahiyetine nüfuz etmeye çalışmak gerek. Gönlün

deryasına dalmak gerek.

Sanatı şiirleri inancının, dünya görünüşünün, yaşama üslubunun dile

gelmesidir Samimiyet ve sadelik içinde derdini anlatır. Sanat ve sanatkarlık endişesi

yoktur ama yaptığı ilahi bir düzenle sanatlıdır. Tanzim edilen sanatlıdan daha ileridir.

Özlü ve bilgiyle genişleyen kuvvetli bir görüş ve anlayış kabiliyeti bu

kabiliyetin verdiği tedavi kudreti tasavvufla gelişen müsamahalı insani ve ileri bir

dünya görüşü nihayet sanatını halkın hizmetine ve faydasına verdiği için halk

ifadesini benimseyiş ve en güç şeyleri bile rahatça halk ve halk diliyle anlayış. İşte

Yunus’un sanatındaki sır.Timuşrat’a göre bütün Türk edebiyatı menşelerinden

bugüne kadar ondan daha büyük bir mutasavvıf şair yetiştiremedi.

Yüzyıllarca Yunus’a bağlanan şiirlerde Yunus, Yunus Emre, Miskin Yunus

ve başka mahlaslar kullanılmıştır. Bunların çoğunun bizimYunus ile ilgisi yoktur.

Yunus’a at olduğunda şüphe bulunan ama onun şekil ve muhteva özelliklerine sahip

olanlar da Yunus’un sayılabilir. Kendinden sonra birçok larını etkilemiştir. Hacı

Bayram, Eşrefoğlu Rumi, Şeyh Vefa bunlardandır. Daha sonra da onun tesirini

taşıyan çokları olmuştur. Sanatı safvet, samimiyet, basitlik, vuzuh ve kuvvettir.

Miletini dili ve sanatıyla temsil etmesi ile milli sanatın mimarıdır. O millet lafı

etmeden milletin şairidir. Halktan ve hayattan ayrılmamıştır. O halk şairi değil

tasavvuf şairidir. Gerek hece gerekse aruz vezniyle yazdığı şiirleri ahenk ve

akıcılıkta aynı kıvraklığı ve tesiri gösterir.Bazı şiirleri hem hece hem de aruz

kalıplarına uyar. Halkın kolaylıkla anlayabileceği bahçeden, evden, ev eşyalarından

Page 198: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

188

ve onlara ait isim ve sıfatlardan olmasına dikkat etmiştir.Ağaç, tarla, ekin, dükkan,

yağ, bal, silah, çiçek, meşe, çadır, kov an, avı ve başka kelimeler kullanır. Çarşıdan,

tarladan, pazardan örnekler, teşbih ve mecazlar kullanır.

Sanatının en iyi tarafı Türkçe’yi en iyi kullanmış olmasıdır. Onun elinde

Türkçe en güzel şeklini almış, zafere ulaşmıştır. En güzel ve en halis Türkçeyi

kullanır. Kelimelerden bir Süleymaniye kurmuştur, şiirinin mimarisi Mimar Sinan

varidir. Ağır konuları fikir ve lirizmle birleştirmiştir. Arapça, Farsca’dan ölçülü

kullanım ile Türkçe’yi zenginleştirmiştir. Kelimeleri de millileştiren bir lisan

fatihidir. Yunus Oğuz lehçesini üstün bir meharet ve sanatla kullanarak tasavvufunu

söylemiştir.

2.6.7. Önce AlkıĢladılar Sonra Öldürdüler

Vakkasoğlu`nun yazmış olduğu Önce Alkışladılar Sonra Öldürdüler olan

eser, İstanbul 1975 tarihinde, Yeni Asya yayınlardan, 238 sahifeden oluşuyor. Tarihi

bir eser, eskiden (sahabe döneminde) bu güne kadar ibretler, dersler bu eserde sunar.

İki bölüm var eserde, birinci bölüm Şarktan(doğudan), ikinci bölüm

garbtan(batıdan). Birinci bölümde Ammar Bin Yasir, Ebu Huzeyfe, Hz. Zeyd ve

Hubeyb, Muaz İbn-i Malik, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Abdullah İbn-i Zübeyr, Ömer

İbn-i Abdülaziz, Ebu Müslim Horasani, İmam-ı Azam, İmam-ı Malik, Ahmed İbn-i

Hanbel, Cafer Bermeki, Hallac-ı Mansur, Ahmed İbn-i Nasr, Şems-i Tebrizi,

Alparslan, Şeyh Bedreddin, Cem Sultan, Alaüddevle, Veliaht Şehzade Mustafa,

Genç Osman, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Patrona Halil, III. Selim, Alemdar

Mustafa Paşa, Sultan Abdülaziz Han, Koca Yusuf, İskilipli Atıf Hoca, Adnan

Menderes, Fatih Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan`dır.

İkinci Bölüm ise, Sokrat, Kaligula Klod ve Neron, Sezar, Katilina, Servetüs,

XVI. Louis, Jan Kalas, Danton ve Robespierre, Buruno, Panço Villa İle Viva Zapata,

Kral Eleksandr, Çar II. Nikola, Mata Hari, Troçki, Mareşal Rommen, Mussolini,

Malcolm X…

Page 199: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

189

2.7. Ġzlenimler

2.7.1. Avrupa`nın Gerçek Yüzü

Avrupa`ya giden yazar kendi gördüğü, şahit olduğu şeylerden bahseder

eserde. Yazarın yazdığı “Avrupa`nın Gerçek Yüzü Yaşadığım Avrupa” olan eser,

İstanbul Mayıs 2007 yılında, Nesil yayınlardan çıkmış, 222 safhifeden oluşuyor.

Kitaptaki konular iki bölümde yazılmış. Birinci bölümde Avrupa`ya içinden bakıştır.

İkinci bölümde Avrupa`yı dışardan görüştür.

Birinci bölümde bulunan “Batı`nın Çirkin yüzü, Batı`nın Kaç Yüzü Var?”

olan başlıklar, Avrupa`nın gerçek yüzü bu bölümlerde ortaya çıkıyor. Avrupa

yardımsever değil, bilakis Afrikalı insanları kullanıp, sonra en kötü muamele eder.

Yetmez de kadınları alıp, pis ve fuhuş ilişkilerin içine atarlar.

Sosyal medyalarda bir haber çıkar, zor durumda bir hayvan için, Avrupa`da

seferberlik olur neredeyse . Zavallı hayvan (balina) kurtulmasına umumi bir gayret

gösterilmiştir. Ama Filistin`de, Azerbaycan`da, Bosna`da, Çeçenistan`da ya da

Kosova`da işlenen cinayetleri, soykırımları görmezden gelir. Avrupa`nın sesi

çıkmıyor. O zaman iddia ettiği insanlık nerede?

İkinci bölümde, “Avrupa`yı Dışardan Görüş” ve bu bölümde “Batı Bize Nasıl

Bakıyor II” olan başlık, batı şimdi iyice anlamıştır ki, Müslümanlar her şeye rağmen

İslamdan başka hiçbir dini benimseyemezler. Sebebi çok basit, Hristiyanlar çoğu

kendi dinini terk etmektedirler. Bu durumda Müslümanları Hristiyan yapabilmenin

hiçbir imkanı yoktur. Batı artık başka bir şey bulmalı, etkili inandırıcı bir hikaye

bulup, ortaya çıkarması gerekir. İşte bu”Çağdaşlık” masalıdır. İnsanların his ve

heves, şehvani duyguları kışkırtılmaktadır. İslam düşmanı Müslüman ülkelerinde

yapmak istediği budur işte. Mademki Hristiyan olmuyorlar, o zaman Müslüman

olarak da kalmasınlar, inançlarını unutsunlar…183

Batı`nın elindeki kendi icadı olan manevi silahların biz de çoktan hedefiyiz.

Uyuşturucu, alkol, cinsel sapıklıklar Müslümanlar arasında itibar görür.

183

Vehbi Vakkasoğlu, Avrupa`nın Gerçek Yüzü, Nesil Yayınları, 4 Baskı, İstanbul, 2007, s.125

Page 200: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

190

Avrupa`da toplumsal bozulma dinsizlikten ileri geliyor. Bunun için tedbirler

almaya başlamış, okullardaki din dersleri güçlendirilmiş. Din dersi almak

istemeyenler, mecburen yeni bir ders alıyor, “Ahlak ve Felsefe” böylece din dersi

almayanlar da “Ahlak” diyerek örtülü bir biçimde dinle bağlantı kurmuş oluyor.

2.8. Aile, Evlilik ve Kadın

2.8.1. Biz Evleniyoruz

İstanbul 2015 yılında çıkan “Biz Evleniyoruz Nikah Şekeri” cihan

yayınlardan, 176 safhadan oluşuyor. Kitaptaki konular bahis bahis alınmıştır.

Konular evlilik ile ilgili nerdeyse bütün sorumluluklardan, mutlu olmaktan, eş

seçmekten bahsetmiştir. Nikaha giden yol: eş seçimi sohbetinde, eş seçerken en

mühim şartlarından biri, sevgi dolu bir yürek sahiptir. Çünkü seven bir gönül, sevgi

dolu bir yuvadan yetişir. Elbette birbirlerini seven anne babaya sahip olmak, sevgi

okulunda en etkili dersler görmüş demektir. Aynı zamanda eş seçerken, annelere

bakmakta fayda var. Atalarımız “Anasına bak, kızını al; kenarına bak bezini al”

demişler.

Kul kusursuz olmaz sohbetinde, evlilik iki insan bir araya getiriyor. İki farklı

cinsi birleştiriyor. Tabii o iki ayrı cinsi, mükemmel ve muhteşem yanları var, eksik

ve başarısız yanları da vardır. Kul kusursuz olmaz, bu yüzden o iki ayrı cinsi

birbirlerini tamamlayacaklar. Bununla beraber eğer eşinin kusurunu düzeltmek

isteyen biri olursa, önce kendi kusurlarını düzeltmekle başlamalıdır.

Kadınların hoşlanmadığı üç şey sohbetinde, birincisi acımasız eleştiriler bu

hususta yapılan yine üç büyük hatalar vardır:

Sesini yükseltmek, bağırmak, meğer bağırarak konuşmak sözünün tesirini

artırmaz

Eleştiride insafsız bir üslup kullanmak “Beceriksizsin, senin gibi ne işe

yarar”

Page 201: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

191

Hatalara genellemek, sanki her gün tekrarlanıyormuş gibi, “Sen hep

böylesin” 184

Bunların yerine merhametli sözler kullanılır. “Beni kırıyorsun canım, hiç

beklemediğim bu halin, bu tavrından dolayı üzülüyorum, bana hayal kırıklığı

yaşatıyorsun”

İkincisi eşinin düşüncesini okuyup, yargısız infaz yapmak. Eşler birbirleriyle

konuşmayınca düşünceleri okumaya başlarlar. Meğer insanlar konuşa konuşa,

hayvanlar koklaşa koklaşa anlaşırlarmış. Üçüncüsü olan kep kendini haklı görmek.

Beylerin sıkça yaptığı hata, bütün hatayı eşinde görmek, “Kavgalar hep sen

başlattın”, böyle bir davranış kesinlik yanlıştır. Çünkü bir hata iki kişiden

kaynaklanıyordur. Çözüm kim hata yapar, özür diler. Özür dileyen insan kendi

kalitesini göstermiş olur. Karşı tarafa düşen görev, affeder. Hem bir seven affedemez

mi? Elbette affeder.

Affı seven Rabbimiz affedenleri affedecek, bağışlayanlara bağışlayacak.

Sevgisizlikten çıkan kin nefret, karşısında sevgiden bağış, barış çıkmak gerekir.

2.8.2. Bilinmeyen Kadın

Bilinmeyen Kadın, Vehbi Vakkasoğlu’nun Bilinmeyen Kadın isimlli eseri

Nesil yayınlarından çıkmış.Mart 2005’de yedinci baskısı yayına çıkmış. Eser 192

sahifeden oluşuyor. Bir giriş ile dört bölümden meydana getirilmiş.

Kadın Nedir?, bahsinde her şeyi çift yarattığını söyleyen Allah’ın hükmü

gereğince, kadın kocasının diğer yarısından başka bir şey değildir. Tıpkı bütün bir

elmanın diğer yarısı gibi. Erkekle kadın arasındaki geçek adaleti yerine getirecek

islamdır. İslam sadece akıl ışığı ile hareket etmez, onun elinde sonsuza ışık tutan

Kuran ve Hadis de vardır. Böylece insanı en iyi bilen Allah’ın gösterdiği yolda bizim

henüz anlayamadığımız ihtiyaçlarımızın cevabı bulunacağı tabiidir.185

184

Vehbi Vakkasoğlu, Biz Evleniyoruz, cihan Yayınları, 90 Baskı, İstanbul, 2015, s. 169. 185

Vehbi Vakkasoğlu, Bilinmeyen Kadın, Nesil Yayınları, 7 Baskı, İstanbul, 2005, s. 11.

Page 202: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

192

Kadının Yapısı ve Özellikleri bölümünde, İngiliz yazarı Rudyard Kipling’in

“Doğu, Doğudur, Batı da Batıdır. “sözünü izah eder yazar ve, Doğu ile Batı

arasındaki zıtlığı coğrafi manasından ziyade psikolojik manada mesel hükmünde

belirlemiştir”der. Bunu yazar” erkek erkektir, dişi de dişi “şeklinde yorumlar. Kadın

ve erkek psikolojik ve fizyolojik olarak birbirini tamamlayan iki canlıdır. Halbuki

medeniyet bunların üstünlük ve aşağılık gibi yorumlar yapmaktadır. Hayat ve

cemiyet için kadın ve erkek ikisine de ihtiyaç vardır. Erkek kınetik enerji kadın ise

potansiyel enerjidir. Bunlar da birbirini tamamlar. Erkeklik unsuru olan meni

tohumları birbiriyle yarışırcasına kadınlık elemanı olan yumurta hücresine doğru

koşuşurken hayatın devamı için gerekli olay ortaya çıkar.186

Binlerce yıldan beri erkeğin yürüttüğü aile reisliği vazifesi,hayatın devamı

için büyük değere sahiptir. Yaratılıştan getirdiği kabiliyetleri sebebiyle neslin

korunması hususunda her türlü yükü omuzlarına yüklenmiş bulunan erkek, hayat

mücadelesinde daima kuvvetli olmak mecburiyetinde kalmış, zihnini işletmeyi ve bir

mesele üzerinde dikkatini toplama kabiliyetini geliştirmiştir. Kur’an-ı Kerim’de

“erkekler kadınlar üzerinede hakimdirler. Bu sebeble ki Allah onlardan kimini

kiminden üstün kılmıştır.”

Hz Peygamber as “cennet annelerin ayakları altındadır” Hugo ise “Kadın

zayıftır ama anne kuvvetlidir” der. Kadının en baş vazifesi anneliktir. Bundan daha

yüksek ve mukaddes vazifesi yoktur. Nesiller bu sayede devam ederler. Fizlyolojisi

ve psikolojisi ile kadın annelik için yaratılmıştır. Hayat onun dokuz ay karnında

beklettiği canlı ile devam etmektedir. Bütün kainat annenin karnındaki çocuğa ve

hayat da o çocuğa göre dizayn edilmiştir. Hayata büyük hizmetinden dolayı annenin

ayağının altı cennettir. Tolstoy da “kadın doğurmazsa Allah’ın saltanatı sona erer”

der.

Kız çocuğu her halinde annenin varisi gibi davranır. Adeta oyunlarla anneliğe

ilahi tasarım onu hazırlar.Felix Thomas “Anne olma düşüncesi küçük kız çocuğunun

benliğini öylesine sarmıştır ki ilk iş olarak çocuğun nasıl ve nereden dünyaya

186

Vakkasoğlu, 2005, s. 38.

Page 203: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

193

geldiğini araştırır ve anne pozları takınmaya başlar. Oyunların en eskilerinden biri

olan bebek oyunu, bir küçük kızın zevkine ve ihtiyacına en uygun olan bir oyundur.

Kadında analık duygusu, cinsi duygulardan daha baskın şekilde bütün

ömrünü doldurur. Dejenere kadınlarda hatta salon kadınlarının ahlaken en çok

düşkünlerinde bile daima en kati şekilde analık duygusunun bütün hışmı ve

kudretiyle şahlandığı misaller çoktur. 187

Kadın olmak bedenen ve ruhen, fakat daha ziyade ruhen anne olmak

hasretidir. Çocuğu olmayan kadınlar bu iştiyaklarını ya başkalarının çocuklarına ya

da hayır işlerine hasrederler. İhtiyar kadınlar da torunlarına yöneltirler. Bazıları da

insanlara anne gibi bir dost olurlar. Analık hissini bastıramayan bazı kadınlarda da

derin düşünceler ve asabi tezahürlere dönüşür.

Modern kadının ruhunda annelik duygularının bulunmadığı iddiası basit bir

görünüş ve gösterişten ibarettir. Annelik hislerinin baskı altına alınması imkansızdır.

Hayatta mesud olabilmesi için kadın kendi kendine tamamiyle yeterli

değildir. Bu yüzden İslamiyet kadını erkekle tamamlar. Peygamberimiz kadınlar

hakkında müjdeli konuşur. “iyi kadınlar itaatli olanlardır. Kadın beş vakit namazını

kılar, yılda bir ay orucunu tutar, ırzını muhafaza eder ve kocasına itaat ederse cennet

kapılarının dilediğinden girsin. “Kocasının meşru isteklerine cevap vermeyen kadına

bütün melekler lanet eder. Erkekteki sapmalar kadının kendini ayarlayamaması

yüzünden olabilir.

Peygamberimiz kadına karşı takınılacak tutum konusunda şöyle söyler. Kadın

eğe kemiğine benzetilir. Doğrultulması hususunda fazla ısrarlı olunursa kırılacağı

beyan buyurulan kadın, tam olmaya zorlanmamalıdır. Zira yaratılıştan getirdiği bazı

hisler sebebi ile zaten buna muvaffak olamayacak durumdadır. Hz Peygamber (asm)

bunu da “kadınların itaati pişmanlıktır” hadis-i şerifleriyle izah buyurmuşlardır, yani

itaatsizliklerini bundan dolayı duyacakları bir pişmanlık takip ederse, itaat etmiş

sayılırlar. Daha fazla üstelemek doğru değildir ve faydasızdır.

187

Vakkasoğlu, 2005, s.27.

Page 204: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

194

Yine peygamberimiz bir ölçü getirir. “Mümin bir erkek, mümin bir kadına

kızıp darılmasın . Eğer bir huyundan hoşlanmazsa diğerinden memnun olabilir. Bir

kadın psikolog da şöyler söyler. “Bir kadın bir erkeğe bağlanmadıktan sonra

kişiliğini kazanamaz. Erkeksiz kadın, oraya buraya saçılmış bir çiçek demetine

benzer”188

Bir genelev kadını tek arabalık bir düğün alayı ile ne istediğini anlatır.” Ne

olur ben de başkaları gibi bir anne adayı olarak gelin arabasına bineyim de, hiç

olmazsa şehirde dolaşıp döneceğim yarım saat içinde içinde olsun bir erkeğe

bağlanmanın, çocuk ve yuva sahibi olmanın huzurunu duyayım . Yalandan da olsa

bu zevki bir nebzecik tatmak istiyorum “Yazarın gördüğü tek arabalı düğün alayı da

bu manayı ihtiva ediyor.

Kız çocuklarında sosyal uyuşma bakımından daha büyük bir istidad, çevreye

uyma bakımından daha büyük bir kabiliyet çevresinde bulunanların seviyesine göre

kendini ayarlama bakımından daha büyük bir uysallık ve aynı zamanda şahsiyetle

daha alakasız bir konforizm herkesle bağdaşma zihniyeti görülür. Kız çocuğu

çevresine karşı koymaktan ziyade çevresine göre hareket eder.

Kadın da itaat de farklıdır. Kendini esir haline sokan bir itaatin yanı sıra, bir

de insanı esaretten azade kılan bir itaat mevcuttur. Bu da hürmet edilmemesi kabil

olmayan bir kuvvete karşı, gönüllü itaattir. Binaenaleyh itaat etmek hür olmak

demektir. Ailenin belkemiği itaattir. Kainatta itaat kanununa göre farklı cüzleri ve

nesneleri birleştirmiştir veya birleştirilmiştir. Kainatta egoizm yoktur.

Tekrar analık konusuna dönelim Alekis Carrel şöyle düşünür. “nevin idamesi

denilen ağır yükün en büyük kısmı kadınların omuzlarına yüklenir. Bununla biraber

kadın bu işi yapmadığı takdirde, Allah’ın kendine verdiği vazifeyi ihmal etmiş olur.

Kendisine verilen bu vazife, belki bir milyon seneden beri kadının cinsi arzularına,

guddelerine, sinir sistemine ve ruhuna kazınmıştır. Kadın için anne olmayı kabul

etmemek kadar ağır bir suç yoktur. Bundan başka bir kadın ancak analık sayesinde

bedeni ve zihni bakımdan tam manasıyla gelişmiş olur.

188

Vakkasoğlu, 2005, s. 33.

Page 205: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

195

Tolstoy da kadının kısırlaştırılması konusunu kabullenemez, iyi görmez.

Dünyayı saran gençlik faciasının nedenlerinden biri genç kızlara anneliğin kendi asli

ve şerefli vazifeleri olduğunun anlatılmamasıdır. Bu anlatılmayınca kız çocuğu bir

dizginsiz serbesliğin içinde ruhsal ve bedensel zararlara uğrar.

2.9. Psikolojik ve Ahlaki Motivasyon Kitapları

2.9.1. Doğru DüĢünme ve BaĢarma Sanatı

Yol gösterici, ufuk açıcı olan bu eser, İstanbul Şubat 2013 yılında, Nesil

yayınlardan, 159 safhadan oluşuyor. Başarı olmak ne demek, kitabı okuyan anlar.

kitap başarı azmi, başarı için gereken sabır (vs) şeyler, doğru düşünceyi engelleyen

unsurlar gibi konulardan oluşuyor.

Doğru Düşünceyi Engelleyen Unsurlar:

Önyargı, suizan(kötü zanlar beslemek), hırs, ideolojik saplantılar, batıl

inançlar, aşırı muhabbet ve düşmanlık duygusu, ispatlanmamış teorileri bilim

sanmak, kibir ve gurur sahibi olmak, hayatta bakış açısındaki yanlışlık, önemli ve

harika olayları bir isim takarak örtüp kapatmak, düşünmeyi kötüleyen sözler…

Aynı zamanda doğru düşünceye ulaşmanın yolu: insanın kendisini

yalansızlığa alıştırmalı, araştırmacı ve meraklı bilgiye önem veren gençler

yetiştirmeli, bilgiler sürekli kontrol edilmeli, duygusallıktan tamamen arınmalı…

Gülü seven dikenine katlanır: eğer bir bahçıvan, gül yetiştirirken ellerine

diken batarsa, sonra da şikayet ederse, demek isteğindeki samimiyetini tartışmaya

açıyor. Çünkü bir gül için bin dikenin batmasını göze alması gerekir. Şair dediği gibi:

Yar için ağyara minnet ettiğim aybeyleme

Bağıban bir gül için bin hare hizmetkar olur

Page 206: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

196

(sevgili için yabancılara minnet edişimi ayıplama, çünkü bahçıvan da bir gül

için bin dikene hizmetçilik eder)189

Yanlış düşünceler, yanlış eylemlerin insanı yapar. Çünkü insan

düşüncelerinin ürünüdür…

2.9.2. Ġçinizdeki Dostu KeĢfedin

Yazarın yazdığı İçinizdeki Dostu Keşfedin başlıklı olan eser, İstanbul Aralık

2015 yılında çıkmış, 128 sahifeden oluşuyor. Öncelikle biz bir dost bulmak için, iç

dünyamız bir başkasını kabul etmek gerekir. Karşılıksız sevmeye razı olmalıyız.

İnsan yaratılmış olduğumuz için hiç yalnız olamıyoruz. En güzel örnek, Hz. Adem

(a.s) babamız, bütün insanlar sevdiği, yalvararak dua ederek, istediği o dünyanın en

güzel yeri (Cennette) olduğu halde yalnız olamamış. Bir arkadaş, refik (arkadaş)

duasında bulunmuş. Rabbimiz de o duanın bereketi olarak, Hz. Havva annemizi

yaratmıştır. İbret alacağımız ki insan bir arkadaşa ihtiyacı var…

Olumlu bir şekilde görmek de çok önemli. Çünkü güzel gören güzel düşünür.

Örnek olarak, bardağın boş tarafını gören insandır. Niçin boş yanı görürüz? Halbuki

olumlu düşünseydik, diğer yana bakardık. Hem de bardağın boş tarafını görmek,

moralimizi bozar. Bu sebeple olumlu görmekte insana faydaları var…

Kardeşliğin önleyen zararlı duygulardan uzak durmalıyız. Bunlar ise “Nifak,

Şikak(bozuşma), İnat, Haset, Tarafgirlik” bunlardan uzak durmalıyız. Allah kuranda

şöyle buyuruyor:

“Muhakkak ki müminler kardeştirler. Siz de kardeşlerinizin arasını düzeltin

ve Allah`tan korkun ki, rahmete erişesiniz” (Hucurat suresi:10)190

Haset eden bir insan, en kötü hastalıkta düşmüş demektir. Bu hastalıktan

kurtulmak için, kıskandığı çekemediği şeyler baksın. Elbette dünyevi şeylerdir.

Bunlar genelde “Güzellik, güç, zenginlik, makam (vs)” dünyevi şeylerden kıskanır.

Bu fani geçici şeyler değmez, bir Müslüman insan bunlardan kıskanır mı?

189

Vehbi Vakkasoğlu, Doğru Düşünme ve Başarma Sanatı, Nesil Yayınları, 23 baskı, İstanbul, 2013,

s.52. 190

Vehbi Vakkasoğlu, İçinizdeki Dostu Keşfedin, Nesil Yayınları, 18 Baskı, İstanbul, 2015, s.112.

Page 207: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

197

Kardeşimizden bize yapılan bir kötülük, bu işi yapana ait değildir. Çünkü

düşünmediğimiz, bilmediğimiz şeyler de var, bu kötülüğün perde arkasında başka

sebepler de olabilir. Kaderin bir payı vardır. Bu durumda razı olmamız lazım, çünkü

kader Rabbimizin planıdır. Belki de nefis ve şeytanın hissesi vardır. Kötülük yapan

biri Şeytan, nefise uymuş demektir. Belki de kendi nefsinde görmediği kusurunu

görüp ona da bir payı vermeli. Zira kusursuz bir insan yok. Bu yüzden insan her

şeyde, konuda acele etmemeli. Düşünüp taşınıp sonra doğru bir karar verir. Çünkü

yanlış karar, bazen kavga çıkarır. Meğer kavga değmeyecek kadar bir dünyadayız…

2.9.3. Üzüntüsüz YaĢamak

Eylül 2014 yılında çıkan Üzüntüsüz Yaşamak, Nesil yayınlardan 207

safhadan oluşuyor. Mutlu bir hayat geçirmek için, ne yapmamız, nasıl davranmamız

gerektiğini eserde açık bir ifade bulunuyor. Üzüntüsüz Yaşamak için dünyaya nasıl

bakmalıyız? Sohbetinde, dünya değerlendirmeliyiz. Gönlümüzde dünya nedir?

Dünyanın gözümüze bir neşe, gönlümüze de sevinçler verebilmesi için, dünya bir tek

yüzlü olmadığını bilmeliyiz…

Dünyanın birinci yüzü: Cenab-ı Hakk`ın güzel isimlerine bakar. O güzel

isimlerin nakışlarını gösteren bir aynadır. Dünyanın ikinci yüzü, ahirete bakar,

ahiretin tarlasıdır. Cennet kazanmak istiyorsak, ancak bu dünyada kazanırız. Bunun

için dünyanın bu yüzü nefret değil, aşka layıktır. Dünyanın üçüncü yüzü, insanın

heveslerine bakan ve gaflet perdesi olan yüzüdür. Dünya boyutlu düşünenlerin his ve

heveslerinin oyun ve eğenci yeri sayılan bu yüz, çirkindir. Çünkü geçicidir, fanidir,

elemlidir… Bu dünya ahiretin vitrinidir. Sınav yeridir. İnsanın ahiret alemine

iştiyakını ve aşkını güçlendirir ve muhafaza eder.

Mutluluk veren hasletleri, Mevlana Hazretlerine göre şöyle özetlemiş:

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol

Başkalarının kusurunu örtmekte gece gibi ol

Yardım ve cömertlikte akarsu gibi ol

Alçakgönüllülükte ve olgunlukta toprak gibi ol

Page 208: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

198

Olduğun gibi görün, göründüğün gibi ol 191

Mevlana Allah için olmuş, yaşamış ve ölümünü bile ona kavuşma

heyecanıyla karşılamıştır. Bu yüksek ahlakla, Rabbine layık olabilmek için yaşayan

bu mütevazı adam, bir gün “bugün evimizde yiyecek hiçbir şey yok” diyen hanımına,

şu cevap vermiş:

“Şükürler olsun, bugün evimiz Resulullah`ın (a.s.v) evine benzemiş”192

2.9.4. Devrimlerin Deviremediği

Vakkasoğlu`nun yazdığı Devrimlerin Deviremediği eser, anahtar yayınlardan,

112 sahifeden oluşuyor. Kısa bir eserdir, içi sadece 14 başlık ihtiva ediyor.

Onlarından biri “Nerede o eski Ramazanlar?193

” Osmanlı döneminde yaşamış

oldukları yaşlı yazarların her Ramazanda tekrarladıkları bir cümle, Nerede o eski

Ramazanlar?.

Maalesef biz batıyı benzettikçe ve İslam imanını gevşeten bu taklitler, ibadet

ayı olması gereken Ramazan, o mübarek ayın hevesini, ruhunu ve ibadetini bir yana

bırakıp sonra diyoruz ki “Nerede o eski Ramazanlar?” Oysaki din ibadetlerini

bırakan biziz. Demek sorun bizde, bunun için bir çare bulmamız gerek, yoksa böyle

kalırız. Eski günlere hasretimizi devam eder.

Bu yüzden biz eski günleri geri kazanmalıyız. Eski Ramazan günleri ve ayın

hevesi geri almak için, ancak eski fazilete dönmeliyiz. Eğer dönebiliyorsak mübarek

Ramazan ayının nasıl bir fazilet, ibadet, insanlık ayı olduğu gayet açık

görülebiliriz…

191

Vehbi Vakkasoğlu, Üzüntüsüz Yaşamak, Nesil Yayınları,60 Baskı, İstanbul, 2014, s. 200. 192

Vakkasoğlu, 2014, s.201. 193

Vehbi Vakkasoğlu, Devrimlerin Deviremediği, Anahtar yayınları, 3 baskı, İstanbul

Page 209: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

199

SONUÇ

Yazarımız Vehbi Vakkasoğlu, daha önce açıkladığmiz gibi yakın tarihi

tanığıdır. Tanık olduğu olaylarından beri, hayatında en etkili hadise, 27 Mayıs

darbesidir. O zamanlarda gerçekleşen olayları, silinmez izler bıraktığını söyledi. O

dönemde yaşanan vakalar, meydana kusursuzca attı. Tanık olduğu Diğer şey

Avrupa`ya gittiği o zamanlar, 6 yıl boyunca onları oldukça iyi gözlemledi. Ve

Avrupa`nın gerçek yüzünü görmüştür.

Muharrir ne demek olduğunu da yazar çocukken öğrendi. Üstüne bir vazife

aldı, toplumun tercümanı olmaktır. O görevi yerine getirmek için, çabalar gösterdi.

Hamasi nutukların yerine ilimle tezyin etti. İnsanı kucaklayan ve sevgi yayan dil ile

topluma muhatap oldu. Anadolu’da ve yurt dışında da yüzlerce konferanslarla

edebiyat-biyografi-din-ilim ve hepsini kuşatan bir muhabbet dili tasarruf etti.

Eserlere bakarsak, bütün kitaplarda kullanılan dil, temiz ve Türkçe’yi en iyi

kullanmış olmasıdır. Onun elinde Türkçe en güzel şeklini almış. En güzel ve en halis

Türkçeyi kullandı. Hatta Türkçeyi yeni öğrenen yabancı öğrenciler bile, eserleri

meşakkatsizce anlar çok ta sever. Zira anlatma biçimi, ahenk ve basit bir şekilde

meydana getirdi.

Vakkasoğlu eleştirel ve mukayeseli eserler yazmıştır. Çok kaynakları görmek

ve karşılaştırmak suretiyle büyük bir emek vererek bu harika eserlerini ortaya

koymuştur.

Page 210: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

200

BĠBLĠYOGRAFYA

Vakkasoğlu, Vehbi, Ailede Sevgi İletişimi, Nesil Yayınları,39 Baskı, İstanbul 2014

Vakkasoğlu, Vehbi, Ailede Sevgi Sohbetleri, Cihan Yayınları, İstanbul 2010

Vakkasoğlu, Vehbi, Allah’ı Nasıl Anlamalı Çocuklarımıza Nasıl Anlatmalı, Cihan

Yayınları, İstanbul 2010

Vakkasoğlu, Vehbi, Aşk Çağlayanı Mevlana, Nesil Yayınları, İstanbul 2008

Vakkasoğlu, Vehbi, Avrupa`nın Gerçek Yüzü, Nesil yayınları, 4 Baskı, İstanbul

2007

Vakkasoğlu, Vehbi, Bazen Hazin Bazen Rezil Bu Vatanı Terk edenler, Yeni Asya

Yayınları 1975

Vakkasoğlu, Vehbi, Bir Destandır Çanakkale, Nesil yayınları, 83 baskı, İstanbul

2010

Vakkasoğlu, Vehbi, Bir Devrin ve Bir Şehrin Muhteşem Öğretmeni Sandal Hoca,

Nesil Yayınları, İstanbul 2013

Vakkasoğlu, Vehbi, Biz Evleniyoruz, Cihan Yayınları,90 Baskı, İstanbul 2015

Vakkasoğlu, Vehbi, Çanakkale Aslanları, Nesil Çocuk Yayınları, İstanbul 2016

Vakkasoğlu, Vehbi, Çanakkale Sesleniyor, Nesil Yayınları, İstanbul 2016

Vakkasoğlu, Vehbi, Çanakkale`de Şahlananlar, Nesil Yayınları, İstanbul 2016

Vakkasoğlu, Vehbi, Devrimlerin Deviremediği, Anahtar, 3 Baskı İstanbul

Vakkasoğlu, Vehbi, Doğru Düşünme ve Başarma Sanatı, Nesil Yayınları, 23 Baskı,

İstanbul 2013

Vakkasoğlu, Vehbi, Dünyada İslam`a Koşanlar, Nesil Yayınları,10 Baskı, İstanbul

2007

Vakkasoğlu, Vehbi, İçinizdeki Dostu Keşfedin, Nesil Yayınları,18 Baskı, İstanbul

2015

Vakkasoğlu, Vehbi, Kalptan Kalbe Terapi Mektupları, Nesil yayınları, İstanbul 2014

Vakkasoğlu, Vehbi, İz Bırakanlar, Nesil yayınları, 22 Baskı, İstanbul 2010

Vakkasoğlu, Vehbi, Mehmed Akif, Nesil yayınları, 19 Baskı, İstanbul 2013

Vakkasoğlu, Vehbi, Osmanlı İnsan, Nesil yayınları,19 Baskı, İstanbul 2010

Vakkasoğlu, Vehbi, Osmanlıdan Cumhuriyete İslam Âlimleri, Nesil yayınları, 6

Baskı, İstanbul 2005

Vakkasoğlu, Vehbi, Öğretmenin Not Defteri I, Cihan Yayınları, İstanbul 2010

Vakkasoğlu, Vehbi, Öğretmenin Not Defteri II, Cihan Yayınları, İstanbul 2010

Vakkasoğlu, Vehbi, Öğretmenin Not Defteri III, Cihan Yayınları, İstanbul 2010

Page 211: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

201

Vakkasoğlu, Vehbi, Önce Alkışlardılar Sonra Öldürdüler, Yeni Asya Yayınları, 2

Baskı, İstanbul 1975

Vakkasoğlu, Vehbi, Sevgi Merkezli Çocuk Eğitimi, Nesil yayınları, 10 baskı,

İstanbul 2010

Vakkasoğlu, Vehbi, Tarih Aynasında Ziya Gökalp, Nesil yayınları, İstanbul 2012

Vakkasoğlu, Vehbi, Üzüntüsüz Yaşamak, Nesil yayınları,60 Baskı, İstanbul 2014

Vakkasoğlu, Vehbi, Yeniden Doğanlar, Nesil yayınları,8 Baskı, İstanbul 2004.

Vehbi Vakkasoğlu, Yunus Emre, Nesil Yayınları, 18 Baskı, İstanbul, 2012

Vehbi Vakkasoğlu, Akif Dede, Nesil Yayınları (74 baskı), İstanbul, 2016

Vehbi Vakkasoğlu, Osmalı`Dan Cumhuriyete Son Bozgun, Nesil Yayınları, İstanbul,

2007

Vehbi Vakkasoğlu, Kalp Sevmekten Yorulmaz, Nesil Yayınları, 29 Baskı, İstanbul,

2008

Vehbi Vakkasoğlu, Bilinmeyen Kadın, Nesil Yayınları, 7 Baskı, İstanbul, 2005

Dr. Lokman Erdemir, Çanakkale Savaşı, Gökkubbe, İstanbul, 2009,

Page 212: VEHBĠ VAKKASOĞLU’NUN ESERLERĠ ÜZERĠNE BĠR ÇALIġMAtez.sdu.edu.tr/Tezler/TS02631.pdf · 2020. 8. 20. · Eğitim ve Öğretmen Kitapları İse “Öğretmenin Not Defteri

202

ÖZ GEÇMĠġ

KiĢisel Bilgiler :

Adı ve Soyadı : Marwan Abbas Fadhıl FADHIL

Doğum Yeri ve Yılı : Baghdad - 1990

Medeni Hali : Bekar

Eğitim Durumu :

Lisans Öğrenimi : Bağdat Üniversitesi, Diller Fakültesi, Türk Dili ve

Edebiyatı Bölümü (2010-2014).

Yabancı Dil(ler) ve Düzeyi :

1. İngilizce (orta düzey)

2. Türkçe (iyi)