29
İLGİLİ ve DUYARLI DOĞA DOSTLARINA Hükümet’in yandaş medya organizasyonu içinde önemli bir işlevi olan BUGÜN Gazetesi; referandum öncesinde Anayasa paketinden çıkarılan ancak torba kanunuyla alt yapısı oluşturulan 2B (sözde orman niteliğini yitirmiş) ormanlarımızı yağma ve rant operasyonunu bugün haber yapmıştır. Aşağıda Sn.Av.Ömer Aykul’un ve Sn.Yücel Çağlar’ın değerli incelemelerini sunuyorum. Türkiye’nin kültür ve tabiat varlıklarına, biyolojik zenginliklerine Hükümet ve ve destekçi lobisi tarafından rant ve yağma amaçlı saldırılar giderek yoğunlaşacaktır. ( İlk örnek; Allinaoi antik kentinin yok edilmesi…) Geçmişte, bu tip doğa düşmanı yağma yasaları çıktığında en azından veto edebilen bir ( statükocu !! ) Cumhurbaşkanı vardı. Şimdi o da yok. Üstelik ana muhalefet partisi CHP ,aynen nükleer santrallerde olduğu gibi, 2B yağma girişimleri karşısında üç maymunları oynuyor. Hükümete destek veren organize bir suç örgütü tarafından yüksek mahkeme üyelerinin izleme ve dinleme kayıtlarının yandaş medyaya servisi v.b. lekeleme ve karalama kampanyası ile zaten kör topal işleyen idarenin yargısal denetim yolu iyice çıkmaza girecektir. Hükümet, Yüzde 58’lik ‘’evet’’ rüzgarını arkasına alarak tüm kıyılarda, derelerde, ormanlarda, göllerde, denizlerde, tarım alanlarında, biyolojik rezervlerde, sulak alanlarda, sit alanlarında BÜYÜME, İSTİHDAM, YATIRIM propagandası ile neo- liberal yağmaya devam edecektir. Önemli olan, iyi ve heyecanlı bir dayanışma ve iletişim kampanyası ile Hükümet’in bu rüzgarını kesmek ve hatta tersine döndürmektir. 1

ekolojiagi.files.wordpress.com · Web view2010/09/02  · * Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Üyesi; İletisim: [email protected] * 29.06.2001 tarihinde

  • Upload
    others

  • View
    12

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

İLGİLİ ve DUYARLI DOĞA DOSTLARINA

Hükümet’in yandaş medya organizasyonu içinde önemli bir işlevi olan BUGÜN Gazetesi; referandum öncesinde Anayasa paketinden çıkarılan ancak torba kanunuyla alt yapısı oluşturulan 2B (sözde orman niteliğini yitirmiş) ormanlarımızı yağma ve rant operasyonunu bugün haber yapmıştır.

Aşağıda Sn.Av.Ömer Aykul’un ve Sn.Yücel Çağlar’ın değerli incelemelerini sunuyorum.

Türkiye’nin kültür ve tabiat varlıklarına, biyolojik zenginliklerine Hükümet ve ve destekçi lobisi tarafından rant ve yağma amaçlı saldırılar giderek yoğunlaşacaktır. ( İlk örnek; Allinaoi antik kentinin yok edilmesi…)

Geçmişte, bu tip doğa düşmanı yağma yasaları çıktığında en azından veto edebilen bir ( statükocu !! ) Cumhurbaşkanı vardı. Şimdi o da yok. Üstelik ana muhalefet partisi CHP ,aynen nükleer santrallerde olduğu gibi, 2B yağma girişimleri karşısında üç maymunları oynuyor.

Hükümete destek veren organize bir suç örgütü tarafından yüksek mahkeme üyelerinin izleme ve dinleme kayıtlarının yandaş medyaya servisi v.b. lekeleme ve karalama kampanyası ile zaten kör topal işleyen idarenin yargısal denetim yolu iyice çıkmaza girecektir.

Hükümet, Yüzde 58’lik ‘’evet’’ rüzgarını arkasına alarak tüm kıyılarda, derelerde, ormanlarda, göllerde, denizlerde, tarım alanlarında, biyolojik rezervlerde, sulak alanlarda, sit alanlarında BÜYÜME, İSTİHDAM, YATIRIM propagandası ile neo-liberal yağmaya devam edecektir.

Önemli olan, iyi ve heyecanlı bir dayanışma ve iletişim kampanyası ile Hükümet’in bu rüzgarını kesmek ve hatta tersine döndürmektir.

Türkiye tarihinin gelmiş ve geçmiş en nitelikli ve vahşi yağma hareketi karşısında her ne olursa olsun, doğa koruma mücadelesini sürdürmek ve birbirimize yardımcı olmak durumundayız.

Sevgi ve dostlukla, 21.09.2010,İzmir.

Noyan Özkan

http://gazete.netgazete.com/ShowPaper.aspx?news=bugun

Bugün gazetesi haberine göre;

25 ila 50 Milyar Dolar getirecek 473.000 hektarlık araziden 51.192 m2 sinde kadastro ve güncelleme çalışmaları tamamlandı. Kadastronun ardından Orman Bakanlığı 2B arazilerini orman kapsamı dışına çıkartacak . Maliye Bakanlığı da Hazine arazisi olarak öncelikle hak sahiplerine satacak. Hukukçu Cihangir Dönmez, kısmi yasal düzenlemenin 23.07.2010 daki Torba Yasa ile oluşturulduğunu söyledi. ‘’ Bu yasayla Hazine’nin bu arazileri belediyelere devretmesi, belediyelerin de bu satışı gerçekleştirmesi mümkün. Ama ben hükümetin bu konuda bir yasa çıkartacağını düşünüyorum’’ dedi.

2B yasasında düğüm çözülüyor

21 Eylül 2010 Salı BUGÜN

Sezer’in veto ettiği yasanın önü açıldı. Orman vasfını kaybeden 51 bin hektar alanın hak sahipleri belirlendi.

** 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görevdeyken veto ettiği 2B yasasında sıcak gelişme....

** Hükümetin uzun zamandır üzerinde çalıştığı yasada son aşamaya gelindi.

** Satıştan  hazineye ne kadar gelir gelecek?

**  Yasa satış için önceliği kime veriyor?

** Yasa belediyeleri nasıl etkileyecek?

** Konut fiyatları yasadan nasıl etkilenecek?

Bilal ÇETİN ve Selma ŞENOL'un haberi gazeteniz BUGÜN'de...

AVUKAT

Ömer AYKUL

Süleymanbey Sok. No:1 Ergün Polat Apt. K:2 D:12

80280 Gayrettepe/İSTANBUL

Tel : (0212) 274 72 62 Fax: (0212) 274 72 61

TEMA VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI’NA;

Kısa bir süre önce iki kanun kabul edilmiş olup, bunlar;

1. 6001 Sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun,

2. 6009 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun,

adları ile adlandırılmıştır.

Bunlardan ilki 6001 sayılı Kanunun 28 ve 33üncü maddeleri olup, konumuzla ilgili anılan maddeler aşağıya altı çizili olarak alınmıştır :

6001 Sayılı KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN

Kabul Tarihi: 25.06.2010

Resmi Gazete : 13.07.2010-27640

Malzeme ocaklarından ve kamuya ait diğer yerlerden faydalanma

MADDE 28- (1) …………………………………………………………………………………

(2) Karayolu güzergâh planları uyarınca, Devlet ormanları ile milli parklar kapsamındaki alanlarda, durumu ve sınıfına bakılmaksızın 25/2/1998 tarihli ve 4342 sayılı Mera Kanunu kapsamındaki alanlarda, Hazinenin özel mülkiyetinde ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerde, 3213 sayılı Kanun kapsamındaki yapı ve inşaat ham maddelerinin üretimine yönelik olarak gerekli olan sahalarda, karayolu sınır çizgisi içinde kalan ve karayolunun yapım, bakım ve onarım işlemleri için gerekli olan alanlar ile ham madde üretim izin alanları ve tesis alanları için ilgili mevzuatına göre alınması gereken izin ve işlemler Genel Müdürlüğün müracaatından itibaren, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından altmış gün içinde sonuçlandırılır. Bu izinler için 4342 sayılı Kanundan kaynaklanan ot bedeli hariç herhangi bir bedel ve teminat talep edilemez.

Madde 33- (1) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun;

a) 17 nci maddesinin üçüncü fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Savunma, ulaşım, enerji, haberleşme, su, atık su, petrol, doğalgaz, altyapı, katı atık bertaraf ve düzenli depolama tesislerinin; baraj, gölet, sokak hayvanları bakımevi ve mezarlıkların; Devleteait sağlık, eğitim ve spor tesislerinin ve bunlarla ilgili hertürlü yer ve binanın Devlet ormanları üzerinde bulunması veya yapılmasında kamu yararı ve zaruret olması halinde, gerçek ve tüzel kişilere bedeli mukabilinde Çevre ve Orman Bakanlığınca izin verilebilir.”

6831 Sayılı Orman Kanununun değişiklik öncesi 17nci maddesinin üçüncü fıkrasının ilk cümlesi aşağıdaki gibidir :

(Yeniden Düzenlenen 3. fıkra: 5192 - 17.6.2004 / m.1) Savunma, ulaşım, enerji, haberleşme, su, atık su, petrol, doğalgaz, altyapı ve katı atık bertaraf tesislerinin; sanatoryum, baraj, gölet ve mezarlıkların; Devlete ait sağlık, eğitim ve spor tesislerinin ve bunlarla ilgili her türlü yer ve binanın Devlet ormanları üzerinde bulunması veya yapılmasında kamu yararı ve zaruret olması halinde, gerçek ve tüzel kişilere bedeli mukabilinde Çevre ve Orman Bakanlığınca izin verilebilir. …………………………………………………

b) Ek 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

……………………………………………………………………………………

c) Ek 10 uncu maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 11- Bu Kanunun 17 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre;

a) Sağlık, eğitim ve spor tesisi yapımı maksadıyla verilen izinlere konu asli tesislerin dışındaki kafeterya, kantin, otopark gibi yan ünitelerin kiralanmasının, aynı fıkra kapsamında diğer izinlere konu tesislerin tamamının veya bir bölümünün kiralanmasının veya özelleştirme uygulamaları kapsamında işletme hakkının devredilmesinin, yap-işlet-devret modeli ile yaptırılmasının izin sahibi tarafından talep edilmesi halinde izin verilebilir.

b) Turizm izinleri dışındaki izinlere konu tesislerin izin sahibince üçüncü kişilere kiralanması halinde; orman sayılan alana isabet eden kira bedelinin yüzde ellisi her yıl Orman Genel Müdürlüğü özel bütçe hesabına izin sahibi tarafından yatırılır.

c) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına verilen bedelsiz izinlerin özelleştirme uygulamaları kapsamında işletme hakkının devri hâlinde, mevcut izinlerin izin bedeli karşılığı olarak işletme hakkı devir bedeli üzerinden, ormanlık alanların devredilen toplam kullanım alanları içindeki yüzde oranı dikkate alınarak hesaplanacak tutarın binde beşi bir defaya mahsus olmak üzere işletici tarafından devir alma tarihinden itibaren üç ay içinde defaten Orman Genel Müdürlüğü özel bütçe hesabına yatırılır. Bu izinlerden ayrıca bir bedel alınmaz. Kamu kurum ve kuruluşlarına verilen bedelli izinlerin özelleştirme uygulamaları kapsamında işletme hakkının devri halinde taahhüt senedinde yer alan bedeller dışında işletme hakkı bedeli üzerinden herhangi bir bedel alınmaz. İzinler, ilgili kamu idareleri veya kamu kurum ve kuruluşları adına devam eder. Ancak taahhüt senetlerinde yer alan haklar işletme süresi içinde aynı şekilde işleticiler tarafından kullanılır ve yükümlülükler yine işletme süresi içinde işleticiler tarafından yerine getirilir.

ç) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına verilen bedelsiz izinlere konu tesislerin yap-işlet-devret modeli esas alınarak yaptırılması ve işlettirilmesi halinde işletme süresi içinde herhangi bir bedel alınmaz. Kamu kurum ve kuruluşlarına verilen bedelli izinlerde ise taahhüt senedinde yer alan bedeller dışında herhangi bir bedel alınmaz. İzinler, ilgili kamu idareleri veya kamu kurum ve kuruluşları adına devam eder. Ancak taahhüt senetlerinde yer alan haklar işletme süresi içinde aynı şekilde işleticiler tarafından kullanılır ve yükümlülükler yine işletme süresi içinde işleticiler tarafından yerine getirilir.

d) Bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarına verilen bedelsiz izinlerinişletme hakkının devredilmiş veya izinlere konu tesislerin yap-işlet-devret modeli ile yaptırılmış olması hâlinde herhangi bir bedel alınmaz. Kamu kurum ve kuruluşlarına verilen bedelli izinlerde ise taahhüt senedinde yer alan bedeller dışında herhangi bir bedel alınmaz. İzinler, ilgili kamu idareleri veya kamu kurum ve kuruluşları adına devam eder. Ancak taahhüt senetlerinde yer alan haklar işletme süresi içinde aynı şekilde işleticiler tarafından kullanılır ve yükümlülükler yine işletme süresi içinde işleticiler tarafından yerine getirilir.”

ç) Geçici 7 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 8- Bu Kanunun 17 nci maddesi hükümlerine göre 8/11/2003 tarihinden önce verilen turizm ve diğer izinlerin kesin izin hakları devam eder, izinli saha içinde kalmak kaydıyla mevcut tesislere tadilat, kapasite, tür ve sınıf değişikliği izni verilebilir. Çevre ve Orman Bakanlığınca verilen tadilat, kapasite, tür ve sınıf değişikliği izinleri dâhil olmak üzere daha önce turizm amaçlı tesisler için verilen izinler ile diğer izinlerin irtifak hakkına dönüştürülmesinin izin sahibi tarafından talep edilmesi halinde, izin sahibi lehine bu Kanunun 115 inci maddesine göre irtifak hakkı tesis edilebilir.”

6001 Sayılı Kanununa Yönelik Değerlendirmeler :

1. Kanunun 28inci maddesinin ikinci fıkrasında “kara yolu yapımı” ndaki kamu yararı, “Devlet ormanları, milli parklar, meralar, kıyı kanununa tabi yerler ile Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler” deki kamu yararından üstün sayılmaktadır. Bu ne çağdaş hukuk anlayışına, ne Anayasaya, ne ekoloji bilimine, ne Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu çevre ile ilgili birçok uluslar arası sözleşmeye ve ne de “üstün kamu yararı” tanımına uygundur.

2. Kanunun 33üncü maddesinin birinci fıkrasının a bendi ile 6831 sayılı Orman Kanununun 17inci maddesinin üçüncü fıkrasının ilk cümlesi değiştirilerek, ormanlarda izin verilecek tesislere “sokak hayvanları bakımevleri” eklenmiştir. Bu tesisin kendisine bir itiraz olmamakla birlikte, orman içinde yapımına izin verilen tesislerin sürekli artırılması endişe vericidir.

3. Kanunun 33üncü maddesinin birinci fıkrasının c bendi ile 6831 sayılı Orman Kanununa EK-11 inci madde eklenmiş ve bu EK-11inci madde ile 6831 sayılı Orman Kanununun 17 nci maddesinin üçüncü fıkrasına göre;

a) Sağlık, eğitim ve spor tesisi yapımı maksadıyla verilen izinlere konu asli tesislerin dışındaki kafeterya, kantin, otopark gibi yan ünitelerin kiralanmasının, aynı fıkra kapsamında diğer izinlere konu tesislerin tamamının veya bir bölümünün kiralanmasının veya özelleştirme uygulamaları kapsamında işletme hakkının devredilmesinin, yap-işlet-devret modeli ile yaptırılmasının izin sahibi tarafından talep edilmesi halinde izin verilebilir.

denilerek, karmaşık bir ifade ile aslında asli tesis olmayan asli tesislerin hak sahiplerince oluşturulmuş ve yasallığı tartışmalı bir kısım tesislerin de oluşturulmasına ve yasallaştırılmasına olanak sağlanmaktadır.

4. Yine bu maddenin b, c, ç ve d fıkraları ise tarafımdan ormancılık tekniği ile ilgili olduklarından değerlendirilememiş olup, ormancılar tarafından değerlendirilmeleri uygundur.

5. Kanunun 33üncü maddesinin birinci fıkrasının ç bendi ile 6831 sayılı Orman Kanununa GEÇİCİ MADDE-8 eklenmiş ve bu madde ile 6831 sayılı Orman Kanununun 17 nci maddesinin göre; “08.11.2003 tarihinden önce verilen turizm ve diğer izinlerin kesin izin haklarının devam edeceği” ve “izinli saha içinde kalmak kaydıyla mevcut tesislere tadilat, kapasite, tür ve sınıf değişikliği izni verilebileceği” hükme bağlanmıştır. Ayrıca “Çevre ve Orman Bakanlığınca verilen tadilat, kapasite, tür ve sınıf değişikliği izinleri dâhil olmak üzere daha önce turizm amaçlı tesisler için verilen izinler ile diğer izinlerin irtifak hakkına dönüştürülmesinin izin sahibi tarafından talep edilmesi halinde, izin sahibi lehine bu Kanunun 115 inci maddesine göre irtifak hakkı tesis edilebileceği” de hükme bağlanmıştır. Açıkça görüleceği üzere bu madde ile gerek Anayasa Mahkemesi ve gerekse İdari Yargı kararları ile oluşan iptaller ve sair durdurmalar aşılmaktadır. Bu bir ÖRTÜLÜ AF MADDESİSİDİR.

Bu çalışma ile değerlendirilen ikinci kanun ise, 6009 sayılı Gelir Vergisi Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun olup, bu Kanunun 32, 33, 34, 35 ve 36ncı maddeleri konumuzla ilgilidir. Anılan maddeler aşağıda değiştirdikleri maddeler ile birlikte aşağıya alınacak ve son bölümde de yorumlanacaktır:

6009 Sayılı GELİR VERGİSİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDEDEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN

Kabul Tarihi: 23.07.2010

Resmi Gazete : 01.08.2010-27659

MADDE 32- 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan “Hisse oranı yüzde kırkı,” ibaresi “Hisse oranı yüzde kırkı veya” şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

4706 Sayılı Kanunun 4üncü maddesinin birinci fıkrasının c bendi değişiklik eklemesi ile birlikte aşağıdaki gibidir :

c) Uygulama imar planı içinde ise, hisse miktarı seksen metre kareyi ve hisse nispeti yüzde yirmiyi; uygulama imar planı dışında ise, hisse miktarı bin metre kareyi ve hisse nispeti yüzde yirmiyi aşmamak kaydıyla hissedarlarına, c) (Değişik: 4916 - 3.7.2003 / m.3) Hisse oranı yüzde kırkı (ekleme) veya hisse miktarı uygulama imar planı sınırları içinde dörtyüz, dışında ise dörtbin metrekareyi aşmamak kaydıyla talepte bulunan hissedarlarına,

“Hazineye ait tarım arazilerinin satışında 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunundaki kısıtlamalara tabi olan taşınmazlar bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendindeki kısıtlamalara tabi olmaksızın hissedarına doğrudan veya birden fazla hissedar olması halinde hissedarlar arasında pazarlık usulüyle satılabilir.”

MADDE 33- 4706 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş, altıncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “üzerinde yapılanma olanlar;” ibaresinden sonra gelmek üzere “Hazine adına tescil tarihine bakılmaksızın” ibaresi eklenmiş, bu fıkranın dördüncü cümlesi “Bu suretle yapılacak satışlarda satış bedeli, en az yüzde onu peşin ödenmek üzere beş yıla kadar taksitlendirilebilir.” şeklinde değiştirilmiş, sekizinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “altı ay” ibaresi “bir yıl” olarak değiştirilmiş, bu fıkranın sonuna aşağıdaki cümle eklenmiş ve maddeye dokuzuncu fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Değişiklik öncesi 4706 sayılı Kanunun 5inci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki gibidir:

Belediye ve mücavir alan sınırları içindeki Hazineye ait taşınmazların satış bedellerinin tahsil edilen kısmından öncelikle yerinde muhafaza edilemeyen yapıların tasfiyesinde kullanılmak şartıyla %10'u, ilgili belediyelerin 20.7.1966 tarihli ve 775 sayılı Kanun hükümlerine göre oluşturulan fon hesabına aktarılır. Kalan kısmından ise ilgili belediyeye %30, varsa büyükşehir belediyesine %10 oranında pay verilir. Belediye mücavir alan sınırları dışındaki köylerde bulunan Hazine taşınmazlarının satış bedellerinin tahsil edilen kısmından, %25 oranında; dörtte biri ilgili köy tüzel kişiliğine ödenmek ve kalanı diğer köylere götürülecek hizmetlerde kullanılmak üzere, il özel idarelerine pay verilir. Bu paylar tahsilini takip eden ayın yirmisine kadar ilgili idarelerin hesaplarına aktarılır. Belediyelere veya köy tüzel kişiliklerine yapılan satış ve devirlerden elde edilen gelirler ile özel ödenek kaydedilen satış gelirlerinden pay verilmez.

Eklenen cümle aşağıdadır :

“Köy sınırları içerisinde yer alan Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan tarım arazilerinin kiracılarından tahsil edilen kira gelirlerinin yüzde onu, 442 sayılı Köy Kanununda belirlenen görevlerde kullanılmak kaydıyla, tahsilatı izleyen ay içinde bu gelirlerin elde edildiği köy tüzelkişiliği hesabına aktarılmak üzere emanet nitelikli hesaplara kaydedilir. Maliye Bakanlığı bu oranı iki katına kadar artırmaya yetkilidir.”

Değişiklik öncesi 4706 sayılı Kanunun 5inci maddesinin 6ıncı fıkrası ve eklemeleri aşağıdaki gibidir:

(Değişik ibare: 5228 - 16.7.2004 / m.59/9-b) "Belediye ve mücavir alan sınırları içinde olup, Bakanlıkça tespit edilen" Hazineye ait taşınmazlardan, 31.12.2000 tarihinden önce üzerinde yapılanma olanlar; (eklenen) Hazine adına tescil tarihine bakılmaksızın öncelikle yapı sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerine satılmak ya da genel hükümlere göre değerlendirilmek üzere ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilir. Bu şekilde devredilen taşınmazlar, haczedilemez ve üzerinde üçüncü kişiler lehine herhangi bir sınırlı ayni hak tesis edilemez. Bu taşınmazlar belediyelerce öncelikle talepleri üzerine yapı sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerine, rayiç bedel üzerinden doğrudan satılır. (değişiklik öncesi) (Bu suretle yapılacak satışlarda satış bedeli, en az dörtte biri peşin ödenmek üzere üç yıla kadar taksitlendirilebilir.) (değiştirilen) Bu suretle yapılacak satışlarda satış bedeli, en az yüzde onu peşin ödenmek üzere beş yıla kadar taksitlendirilebilir. Taksit tutarlarına kanuni faiz oranının yarısı uygulanır. Taksitle satışa esas bedel ile taksit süresi ve sayısını belirlemeye belediyeler yetkilidir.

Değişiklik öncesi 4706 sayılı Kanunun 5inci maddesinin 8inci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki gibidir:

Yapılacak yazılı tebligat tarihinden itibaren altı ay içinde satın alınma talebinde bulunulmayan veya üzerinde yapılanma olmayan ve bu madde kapsamında devredilen taşınmazlar genel hükümlere göre belediyece satılabilir. Devir tarihinden itibaren üç yıl içinde belediyece satılamayan taşınmazlar, belediyelerin muvafakatine ve hükme gerek olmaksızın Hazine adına resen tescil edilir.

(eklenen cümle)

“Bu süre Bakanlık tarafından 5 yıla kadar uzatılabilir.”

(Dokuzuncu fıkradan sonra eklenen fıkra)

“Bu maddenin altıncı fıkrası uyarınca ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilen taşınmazların yapı sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerine doğrudan satılması halinde, ilgili belediyelerin devre ilişkin taleplerinin defterdarlık veya malmüdürlüğüne intikal tarihinden itibaren ecrimisil alınmaz. Ancak taşınmazların genel hükümlere göre değerlendirilmesi halinde ecrimisil alınır.”

MADDE 34- 4706 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

Ek-2nci madde aşağıdadır :

EK MADDE 2 - (Ek: 5793 - 24.7.2008 / m.28) Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar üzerinde tesis edilecek irtifak hakları ile Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler üzerinde verilecek kullanma izinlerinde, irtifak hakkı veya kullanma izni bedellerine ilave olarak, bu alanlarda yürütülen faaliyetlerden elde edilecek tüm hasılatın yüzde 1'i oranında Hazinece pay alınır.

Tarım ve hayvancılık ile sanayi ve tersane yatırımı yapılmak amacıyla tesis edilen irtifak hakları ve verilen kullanma izinlerinde bu oran binde bir olarak uygulanır. Kamu yararına çalışan dernekler ve vergi muafiyeti tanınan vakıflarca sağlık, eğitim ve spor tesisleri yapılması amacıyla tesis edilen irtifak hakları ve verilen kullanma izinleri ile vakıflarca kurulan yükseköğretim kurumları ve 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun hükümlerine göre gerçek ve tüzel kişiler lehine tesis edilen irtifak hakları ve verilen kullanma izinlerinde hasılat payı alınmaz.

Eklenen fıkra aşağıdadır :

“Gümrük Müsteşarlığı tarafından 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun kapsamında gerçekleştirilen veya geçekleştirilecek olan gümrük kapılarının modernizasyonu ile gümrük idarelerine ait bina ve alt yapı tesislerine ilişkin yatırımlar için Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazların üzerinde tesis edilen irtifak hakları ile Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler üzerinde verilen kullanma izinlerinde irtifak hakkı veya kullanma izni bedelleri ile hasılat payı; özel kanunları uyarınca ilgilileri tarafından bedeli ödenmek suretiyle kamulaştırılarak Hazine adına tescil edilen veya tapudan terkin edilen taşınmazlar üzerinde ilgilileri lehine tesis edilecek irtifak hakları veya verilecek kullanma izinlerinde hasılat payı alınmaz.”

MADDE 35- 4706 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

Değişiklik öncesi ikinci fıkra aşağıdadır :

(Ek fıkra: 5793 - 24.7.2008 / m.27) Bu madde kapsamında Hazine adına tescil edilen taşınmazlar, birinci fıkrada yer alan usule göre belirlenecek bedel üzerinden ilgili belediyelere devredilir.

Değişiklik sonrası ikinci fıkra aşağıdadır :

“Bu madde kapsamında Hazine adına tescil edilen taşınmazlar, büyükşehirlerde öncelikle büyükşehir belediyelerine, büyükşehir belediyelerinin talebinin olmaması halinde ilgili belediyelere, diğer yerlerde ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilir. Bu taşınmazların yapı sahiplerine satışı ve genel hükümlere göre değerlendirilmesi bu Kanunun 5 inci maddesine göre yapılır.”

MADDE 36- 4706 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 12- Bu maddenin yürürlük tarihinden önce bu Kanunun 5 inci maddesine göre;

a) Belediyelere devredilen taşınmazlardan devir tarihinden itibaren üç yıl içinde belediyelerce satılamaması nedeniyle Hazine adına re’sen tescil edilmesi gereken taşınmazların aynı amaçla değerlendirilmesi için talepleri halinde belediyelere iki yıl ek süre verilir.

b) Belediyelere devredilen taşınmazların üzerlerindeki yapı sahipleri veya bunların kanuni veya akdi haleflerinden aynı maddede öngörülen altı aylık süre içinde başvurmayanlar ile yükümlülüklerini yerine getirmeyenler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde müracaat etmeleri halinde, aynı madde hükümlerinden yararlandırılır.

c) Belediyelere devredilen ve belediyelerce de yapı sahipleri ile bunların kanunî veya akdi haleflerine doğrudan satılan taşınmazlar için ilgili belediyelerin devre ilişkin taleplerinin defterdarlık veya malmüdürlüğüne intikal tarihinden itibaren tahakkuk ettirilen ecrimisil alacakları hangi aşamada olursa olsun terkin edilir, tahsil edilmiş olan ecrimisil bedelleri ise satış bedeline mahsup edilir.”

6009 Sayılı Kanununa Yönelik Değerlendirmeler :

1. 6009 Sayılı Kanunun 32nci maddesi ile 4706 Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan “Hisse oranı yüzde kırkı,” ibaresinin “Hisse oranı yüzde kırkı veya” şeklinde değiştirilmesiyle, satış koşulları gevşetilmektedir. Ayrıca eklenen cümle ile bu araziler 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununda kapsamında kalıyor ve buradaki kısıtlamalara tabi ise, artık “hisse oranı yüzde kırkı veya hisse miktarı uygulama imar planı sınırları içinde dörtyüz, dışında ise dörtbin metrekareyi aşmamak” kısıtlamalarına tabi olmamaktadır. Bununla da yine bir başka şekilde satış koşulları gevşetilmektedir. Somut olarak bu gevşetmelerin kimin çıkarına olduğunu kestirmek mümkün değildir.

2. 6009 Sayılı Kanunun 33 maddesi ile 4706 sayılı Kanunun 5inci maddesinin 6ıncı fıkrası ve eklemeleri ile aşağıdaki şekle dönüşmüştür:

(Değişik ibare: 5228 - 16.7.2004 / m.59/9-b) "Belediye ve mücavir alan sınırları içinde olup, Bakanlıkça tespit edilen" Hazineye ait taşınmazlardan, 31.12.2000 tarihinden önce üzerinde yapılanma olanlar; (eklenen) Hazine adına tescil tarihine bakılmaksızın öncelikle yapı sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerine satılmak ya da genel hükümlere göre değerlendirilmek üzere ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilir. Bu şekilde devredilen taşınmazlar, haczedilemez ve üzerinde üçüncü kişiler lehine herhangi bir sınırlı ayni hak tesis edilemez. Bu taşınmazlar belediyelerce öncelikle talepleri üzerine yapı sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerine, rayiç bedel üzerinden doğrudan satılır. (değişiklik öncesi) (Bu suretle yapılacak satışlarda satış bedeli, en az dörtte biri peşin ödenmek üzere üç yıla kadar taksitlendirilebilir.) (değiştirilen) Bu suretle yapılacak satışlarda satış bedeli, en az yüzde onu peşin ödenmek üzere beş yıla kadar taksitlendirilebilir. Taksit tutarlarına kanuni faiz oranının yarısı uygulanır. Taksitle satışa esas bedel ile taksit süresi ve sayısını belirlemeye belediyeler yetkilidir.

Buna göre, bir torba yasa içinde ve maddeler arasına gizlenerek getirilen bu değişiklik; önce 2009 yılı başında 5831 sayılı Kanun ile işgalcilerinin “fiili kullanıcı” olarak tespit ve kadastro tutanaklarının “beyanlar hanesine şerh verilmesi” şeklinde başlatılan, halen Anayasa Mahkemesinde inceleme aşamasında olan kanun ile başlayan ve “2B alanlarının işgalcilerine satışı projesini” tamamlayan değişikliktir.

Sayısız kez Anayasa Mahkemesinden dönen değişiklik yine ve bir kez daha kanunlaştırılmıştır. Diğer yapılan değişikliklerle de “işgalcilerince 6 ay içinde satın alınmayan yerler Belediyelere geçecek ve 5 yıl içinde satılamazsa tekrar Hazineye geri dönecek olan bu taşınmazlardan, Belediyelerde bulunduğu süre içinde ecrimisil alınmayacağı” düzenlenmiştir.

3. 6009 Sayılı Kanunun 34 maddesi ile 4706 sayılı Kanunun EK MADDE -2’ye yapılan eklemenin konumuzla ilgili olmadığı değerlendirilmiştir.

4. 6009 Sayılı Kanunun 35 maddesi ile 4706 sayılı Kanunun GEÇİCİ MADDE-4’üde yapılan değişiklikle; “bu madde kapsamında Hazine adına tescil edilen taşınmazlar, büyükşehirlerde öncelikle büyükşehir belediyelerine, büyükşehir belediyelerinin talebinin olmaması halinde ilgili belediyelere, diğer yerlerde ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredileceği” hükme bağlanarak, büyükşehir belediyelerine Hazine arazilerinin paylaşılmasında öncelik tanınmıştır.

5. 6009 Sayılı Kanunun 35 maddesi ile 4706 sayılı Kanuna eklenen GEÇİCİ MADDE-12 ile paylaşımda bu kanun ile hak kaybına uğrayacak olan belediyeler ve kişilere de hak sağlayan bir düzenlemedir.

Sonuç olarak; incelenen iki kanun değişikliğinden en önemlisi, 6009 sayılı Kanunun 33 maddesi ile 4706 sayılı Kanunun 5inci maddesi 6ncı fıkrasının değişiklik ve eklemeleridir. Bu eklemeler, ilk olarak 2009 yılı başında 5831 sayılı Kanun ile işgalcilerinin “fiili kullanıcı” olarak tespiti ve kadastro tutanaklarının “beyanlar hanesine şerh verilmesi” şeklinde başlayıp sonrasında da Anayasa Mahkemesinde inceleme aşaması devam eden ve bu Kanunla da “2B alanlarının işgalcilerine satışı” sonucunu doğuran değişikliklerdir.

Saygılarımla. 09.08.2010

Av. Ömer AYKUL

Hukuk Danışmanı

(Not : Hatırlatma için 5831 sayılı Kanun hakkında yapmış olduğum inceleme tekrar gönderilmiştir)

5831 SAYILI KANUN SONRASI

ORMANLARIMIZ ve 2B SORUNUNDA GELİNEN NOKTA

1. 5831 Sayılı Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 15.01.2009 tarihinde TBMM’de kabul edilmiş ve 26.01.2009 tarihinde de Cumhurbaşkanı’nca onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Toplam 11 maddeden oluşan bu kanunun uygulama ile ilgili iki maddesi çıkartıldığında geriye kalan dokuz maddenin sadece bir maddesi Tapu Kanunu ile ilgili olup, diğerleri ise dört madde ile Orman Kanunu ve ikişer madde ile de Kadastro ve Harçlar Kanunu ile ilgili düzenlemelerdir. Görülmektedir ki aslında bu; Orman Kanunu ve Kadastro Kanununda yapılan bir düzenleme olup Kanunun adı ile içerik ve amacı birbiriyle uyumlu değildir. Bu husus, kanun yapma (kodifikasyon) sistemine uygun değildir. Doğrusu Kanunun amacının adında yer almasıdır. Kanuna yöneltilecek şekli, ama ilk eleştiri budur.

2. Kanunun 2. maddesinde yer alan, 6831 sayılı Orman Kanununun 7. maddesine yapılan; “Ancak, henüz orman kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman kadastro komisyonunca belirlenen orman sınırı niteliğini kazanır.” eklemesi kesinlikle Orman Kanununa ve Anayasanın 169. maddesine uygun değildir. Bu düzenleme ile fiilen Orman Kadastro Komisyonları işlevsiz hale getirilmekte, ormanların; uzmanlığı orman olmayan kişilerce belirlenmesine yol açılarak orman varlığının azalmasına sebep olabilecektir.

3. 5831 Sayılı Kanunun 3. maddesi ile Orman Kanununun 9. maddesine; “3402 sayılı Kadastro Kanununa göre kadastrosuna başlanan çalışma alanlarında evvelce kesinleşmiş olan orman haritalarının kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü hataları 3402 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine göre oluşan kadastro ekibince düzeltilir. Diğer vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan aplikasyon, ölçü ve çizimden kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hatalar ise kadastro müdürlüğünce mahalli orman kuruluşuna bildirilir. Bildirim tarihinden itibaren onbeş günlük süre içerisinde orman kadastro komisyonu görevlendirilir.” şeklinde yapılan düzenleme ile orman kadastrosundaki muhtelif hataların düzeltilmesi hedeflenmiştir. Burada iki tarafı keskin bir kılıç vardır. Bu kılıcın ormanlar lehine mi, yoksa aleyhine mi işleyeceği belirsizdir. Özellikle bu eklenen maddenin birinci cümlesi kesinlemiş orman haritalarındaki yüzölçümü hatalarının düzeltilmesini kadastro komisyonlarına bırakması oldukça risklidir. Bu tip yanlışlıkların düzeltilmesi mutlaka orman kadastro komisyonları tarafından yapılmalıdır. Çünkü mutlaka uzmanlığın gerekeceği bir düzeltmedir.

4. Orman Kanunun 45. maddesinde yapılan değişiklikle eskiden orman kadastro komisyonlarının yapmış olduğu kadastro çalışması bundan böyle genel kadastro ekiplerince yapılacaktır. Ayrıca benzer şekilde Kanunun 9. maddesinde yapılan bir düzenleme ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa Geçici 7. madde eklenerek orman kadastro komisyonlarınca başlanılmış orman kadastrosu faaliyetlerinin tamamlatılması görevi de yine genel kadastro komisyonlarına bırakılmaktadır. Bu, yukarıda 2. maddede açıkladığımız gibi orman kadastrosunun bütünüyle etkisizleştirilmesi ve işlevsizleştirilmesi sonucunu doğuracaktır. Elbette ki bunun ormanların lehine olduğunu söylemek mümkün değildir.

5. 5831 Sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa getirilen Ek Madde 4’ün 1. fıkrası aynen aşağıya alınmıştır:

“6831 sayılı Orman Kanununun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir.”

Bu madde içerisinde geçen “fiili kullanım durumunda olanlar” hepimizin bildiği gibi “orman işgalcileri”dir. Orman Kanununa göre işgal bir suçtur. Suç işlemiş kişileri kadastro tutanağının beyanlar hanesine yazmak, suç işleyen kişileri hem ödüllendirmek, hem suç vasfını ortadan kaldırmak ve hem de yeni suçları teşvik etmekten başka bir işe yaraması düşünülemez. Bu madde açıkça orman varlığını azaltıcı nitelikte olduğundan Anayasanın 169. maddesine aykırıdır.

6. 5831 Sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa getirilen Ek Madde 4’ün 2. fıkrası aynen aşağıya alınmıştır:

“Bu maddeye göre yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz.”

Orman hukukunda kadastrosu yapılmış yerlerde ikinci kadastro men edilmiştir. Bu Kanun ile, yine bu Kanun gereği yapılacak olan uygulamanın ikinci kez kadastro çalışması sayılmayacağı şeklinde bir kanun hükmü oluşturulması, kişiye veya belli bir zümreye mahsus yasal düzenleme oluşturmak anlamındadır. Bu, Anayasamızın 2. maddesindeki “Hukuk Devleti” ve 10. maddesindeki “kanun önünde eşitlik” ilkesine açıkça aykırıdır.

7. 5831 Sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa getirilen Ek Madde 4’ün 4. fıkrası aynen aşağıya alınmıştır:

“Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, daha öncesi tescil edilmiş olduğuna bakılmaksızın Maliye Bakanlığının talebi üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce fiili kullanım durumları dikkate alınmak suretiyle ifraz ve/veya tevhit de yapılabilir. Bu işlemler sırasında, orman ve kadastro haritalarında tespit edilen fenni hatalar, yukarıdaki üçüncü fıkrada belirtilen usul ve esaslara göre düzeltilir.”

Burada 5. maddede açıkladığımız hususlardan kadastro tutanaklarının beyanlar hanesine fiili kullanıcıların adının yazılması hukuksuzluğu bir adım öteye daha taşınarak fiili kullanım durumlarına göre “ifraz ve/veya tevhit” de yapılabileceği düzenlenmiştir. Bu, fiili işgalcilerin işgal ettikleri alanları tapu parseline çevirme işlemidir. Yine 5. maddede açıkladığımız gibi orman varlığını azaltıcı mahiyetteki değişiklik kesinlikle Anayasanın 169. maddesine aykırıdır. Bu fıkrada orman ve kadastro haritalarında tespit edilen fenni hataların da bu esaslara göre düzeltileceği hükme bağlanmıştır. Aynı gerekçeyle bu düzenleme de Anayasaya aykırıdır. Üstelik bu işlemler daha önceki tescil durumları hiçe sayılarak yapılacaktır. Devlet dediğimiz varlığın temel işlevlerinden birisi olan tapu sisteminin ve güvencesinin bu hükümle tartışılır hale getirilmesi son derece sakıncalıdır.

8. 5831 Sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa getirilen Ek Madde 4’ün 5. fıkrası aynen aşağıya alınmıştır:

“Bu madde kapsamındaki kadastro, ifraz ve tescil işlemleri, 3194 sayılı İmar Kanunu ile 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunundaki kısıtlamalara tabi olmaksızın yapılır.”

Görüleceği üzere kadastro, ifraz ve tescil işlemlerinde İmar hukuku ve toprak koruma hukukunun geçersiz kılınması, açıkça yapılan bu düzenlemelerin plan hukukunun dışında tutulması demektir. Bu madde; bir yönüyle toprak mülkiyetini düzenleyen 44. ve tarım ve mera hukukunu düzenleyen 45. maddesine aykırılık teşkil ederken, diğer yandan da Anayasamızın planlama ile ilgili 166. maddesine aykırıdır.

Sonuç olarak; 5831 sayılı Kanun 2B olarak tanınan sözde orman vasfını kaybetmiş, gerçekte ise kaybettirilmiş ama hala orman hukuku ve rejimi altında olan orman arazilerinin satışını kolaylaştırmak için yapılmış bir düzenlemedir. Elbette bu Kanun bir satış kanunu değildir, ama arkasından gelecek ve açıkça Anayasaya aykırı olarak satışı içerecek olan Kanunun uygulamasına zaman ve imkan kazandırmak için çıkartılmıştır.

Bu Kanun; Anayasanın 2 (Hukuk Devleti), 10 (kanun önünde eşitlik), 44 (toprak mülkiyeti), 45 (tarım ve meraların korunması), 166 (planlama) ve 169uncu (ormanların korunması) maddelerine açıkça aykırıdır.

Av. Ömer AYKUL

5831 sayılı “TAPU KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA DAİR KANUN”UN GÖTÜRÜLERİ ÜZERİNE…

Yücel ÇAĞLAR*

Siyasal iktidarın, her türlü kamusal varlığı satarak gelir elde edilmesine, ekonomik büyümenin bu yollarla sağlanmasına yönelik uygulamalarının ülkemizin bağımsızlığını tümüyle yok edecek boyutlar kazandığı bilinmektedir. Yine bilinmektedir ki, bu uygulamaların bağımsızlığın yanı sıra her türlü doğal varlığa da onarılmayacak zarar vermektedir. Öyle ki, siyasal iktidar, artık, kamuya çeşitli biçim ve düzeylerde zarar verebilecek her türlü uygulamasını hukuksal dayanaklara kavuşturmuştur. Tümüne yakın bir kısmı “devlet ormanı” sayılan alanlarla ile ilgili hukuksal düzenlemeler bu uygulamaların başında gelmektedir. En son olarak, TBMM’de 15 Ocak 2009 tarihinde benimsenen 5831 sayılı Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la 6831 sayılı Orman ve 3402 sayılı Kadastro yasalarında yapılan değişiklikler de bu doğrultuda düzenlemelerdir.

Siyasal iktidar bu son düzenlemeleriyle iki temel amacını gerçekleştirmiştir:

1) Orman kadastrosu çalışmaları kapsamında yürütülen iş ve işlemlerin uygulanmasını ve özellikle de “orman” sayılmayacak kararların alınması daha da kolaylaştırılmıştır:

Herhangi bir yerin “orman” sayılıp sayılmamasına ormancılık biliminin kararları doğrultusunda karar verebilecek bilgilere sahip olmayanlardan oluşan kadastro ekiplerinin orman kadastrosu da yapabilme yetkileri sınırsızca genişletilmiştir. Bu, henüz kadastrosu yapılmamış “orman” arazileri ile orman kadastrosu çalışmaları yürütülen yerlerin yanı sıra daha önce orman kadastrosu yapılarak “orman” olduğu kesinleşmiş yerlerin daraltılmasına yol açabilecektir.

2) Kamuoyunda “2B arazileri” olarak anılan yerlerin satılabilmesi için hazırlananı yasanın uygulanması için gerekli alt yapı hazırlanmıştır:

Siyasal iktidar “2B arazilerini” satmak için son derece kapsamlı bir yasa çıkarma hazırlığı içindedir ve bu doğrultudaki çalışmalarını tamamlamıştır. Önümüzdeki günlerde TBMM gündeme getirilecek bu yasa tasarısı, öngörüldüğü gibi yasalaştığında, uygulanabilmesi için sınırların ve kullanıcılarının belirlenmesi ile tapulama işlemlerinin olabildiğince kolaylaştırılması ve hızlandırılması gerekmektedir. Söz konusu yasayla bu gereğin yerine getirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmıştır.

***

Siyasal iktidar, 5831 sayılı Tapu Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la i) “devlet ormanı” sayılacak arazilerin daraltılabilmesi, ii) “2B arazilerinin” satılabilmesi ve çok daha önemlisi iii) “2A” uygulamasının kolaylaştırılması için gerekli hukuksal alt yapıyı büyük ölçüde oluşturmuştur. Şimdi, bu alt yapının kullanılacağı hukuksal düzenlemelere sıra gelmiştir. Yakında “2B” ve “2A” arazilerinin “değerlendirilmesiyle” ilgili yasa tasarısı da gündeme getirilecek ve hukuksal süreç tamamlanmış olacaktır.

En duyarlı kamuoyunun bile bilgilenme ve ilgilenme düzeyine ve biçimine bakılırsa, siyasal iktidar, bunu da kolaylıkla başarabilecektir (!).

AÇIKLAMALAR

A) 5831 Sayılı Yasanın 2. Maddesiyle 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 7. maddesinin

1986 yılından 3302 sayılı yasayla;

“Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, hükmî şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanların, hususi ormanların orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti ile 2 nci madde uygulamaları ile ilgili olarak kadastrosu kesinleşmiş yerlerde tespit edilen fennî hataların düzeltilmesi işleri orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.”

biçiminde düzenlenen 1. fıkrasına

“Ancak, henüz orman kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman kadastro komisyonunca belirlenen orman sınırı niteliğini kazanır.”

yaptırımı eklenmiştir.

Bu düzenlemeyle, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 4. maddesinde 1987 ve 2005 yıllarında yapılan değişiklikler ile 6831 sayılı Orman Kanunu arasında koşutluk sağlanmıştır: Anımsanacağı gibi, 3402 sayılı yasanın 4. maddesinde 1987 tarihinde yapılan değişiklikle kadastro ekiplerine de orman kadastrosu yapması olanağı sağlanmış; 2005 yılında yapılan düzenlemeyle de kadastro ekiplerinin orman kadastrosu yaparken çalışmalara “en az bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisi ile tarım müdürlüklerince görevlendirilecek bir ziraat yüksek mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren yedi gün içerisinde iştirak ettirilmesi” de zorunlu kılınmıştı.

Böylece, 5831 sayılı yasayla yapılan son düzenlemeyle;

herhangi bir yerin 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1 ve 2. maddelerine göre orman sayılacak ve sayılmayacak yerlerin belirlenmesine yönelik çalışmaların ormancılık biliminin gereklerini yerine getirebilecek üye bileşimine sahip olmayan KADASTRO EKİPLERİ tarafından da yapılmasının dayanakları pekiştirilmiştir.

Öte yandan, ülkemizde “orman kadastrosu” çalışmalarının aynı önemde bir başka boyutu daha vardır: 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2. maddesinin Anayasanın 169. maddesinde yer verilen yaptırımlardan hareketle düzenlenen “A” ve “B” bendleri uyarınca, daha öne “orman” sayılan yerlerden iken artık orman sayılmaması ile ilgili iş ve işlemler de “orman kadastrosu” çalışmaları kapsamında yapılmaktadır. Bu durum da, söz konusu iş ve işlemlerin orman ve ormancılık bilgisine sahip meslekten kişilerce yerine getirilmesi zorunluluğunu pekiştirmektedir.

Oysa, tüm bu iş ve işlemlerin ancak orman ve ormancılık bilgisine sahip meslekten kişilerce yerine getirilmesi “olmazsa olmaz” bir koşuldur. Çünkü, “orman” sayılabilecek ve sayılmayabilecek yerlerin belirlenmesi, yalnızca mülkiyet durumları temel alınarak yapılan sınır belirleme çalışmalar değildir. Bu çalışmalar sırasında herhangi bir yerin ekolojik yönden “orman ekosistemi” özelliklerine sahip olup olmadığının belirlenmesi yaşamsal önemde, öncelikle ve ağırlıkla yerine getirilmesi gereken bir aşamadır. 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1. maddesi, bu çalışmalar sırasında temel alınacak hukuksal çerçeveyi oluşturmaktadır.

Kısacası, siyasal iktidar, son düzenlemesiyle, söz konusu iş ve işlemleri KADASTRO EKİPLERİNE de yaptırarak ekolojik nedenlerle “orman” sayılması gereken yerlerin, “orman kadastrosu” çalışmalarıyla daraltılabilmesine yol açabilecek uygulamaları hem kolaylaştırmış hem de bu uygulamaların hukuksal dayanaklarını pekiştirmiştir.

B) 5831 sayılı Yasayla 6831 sayılı Kanunun 9. maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki yaptırımlar eklenmiştir:

“3402 sayılı Kadastro Kanununa göre kadastrosuna başlanan çalışma alanlarında evvelce kesinleşmiş olan orman haritalarının kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü hataları 3402 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine göre oluşan KADASTRO EKİBİNCE düzeltilir. Diğer vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan aplikasyon, ölçü ve çizimden kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hatalar ise kadastro müdürlüğünce mahalli orman kuruluşuna bildirilir. Bildirim tarihinden itibaren onbeş günlük süre içerisinde orman kadastro komisyonu görevlendirilir.”

Oysa, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 9. maddesinin 7. fıkrasına, 2003 yılında çıkarılan 4999 sayılı yasayla

“Orman tahdidi veya kadastrosu yapılıp ilân edilerek kesinleşmiş yerlerde, vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında aplikasyon, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü ve fennî hatalar tespit edildiğinde, bu hatalar Orman Genel Müdürlüğünün bilgisi ve denetimi altında orman kadastro komisyonlarınca düzeltilir.”

fıkrası eklenmişti.

5831 sayılı yasayla yapılan düzenlemeyle,

“…evvelce kesinleşmiş olan orman haritalarının kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü hataları…”nın da yine KADASTRO EKİPLERİ tarafından “düzeltilmesini” olanaklı kılınmıştır. Böylece, daha önce “orman” sayılmış yerlerin bile söz konusu “düzeltme” işlemleriyle daraltılmasına yol açabilecek uygulamalar da kolaylaştırılmış olmaktadır.

C) 5831 sayılı yasanın 5. maddesiyle 6831 sayılı Orman Kanunu’na aşağıdaki

madde eklenmiştir:

“Bu Kanunun; 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı Kanun ve 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan yerler, çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez.”

6831 sayılı Orman Kanunu’nun “2. maddesi”,

· 20 Haziran 1973- 23 Eylül 1983

· 23 Eylül 1983-5 Haziran 1986 ve

· 5 Haziran 1986’ndan günümüze

farklı içeriklerde yürürlükte olmuştur. Ancak, bu farklılaşma sürecinde;

i) herhangi bir yerin “orman” sayılmaması ile ilgili amaçlar, “orman köylüsü” sayılan yurttaşlarımızın yararlanma olanaklarını daraltacak biçimde değiştirilmiştir;

ii) herhangi bir yerin “orman” sayılmaması için gerekli koşullar neredeyse tümüyle ortadan kaldırılmış, ormansızlaştırılarak yerleşme yerine ve/veya tarım arazisine dönüştürülmüş olma ile ekonomik yarar sağlama durumları ile sınırlandırılmıştır.

Böylece, özellikle, 1986’dan sonra, “orman” saymama, başka bir söyleyişle de “orman “sınırları dışına çıkarma iş ve işlemleri büyük ölçüde kolaylaştırılmış ve hızlandırılmıştır.

5831 sayılı yasayla yapılan düzenlemeyle;

“kazandırıcı zaman yolu ile iktisap edilememe” durumunun yalnızca “çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten” sonrası için geçerli olması, başka bir söyleyişle de “çıkarma durumunun henüz kesinleşmediği” yerlerin “kazandırıcı zaman yolu ile iktisap edilebilmesi” sağlanmıştır.

Oysa, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2005/14311 Esas ve 14.2.2006 tarih ve 2006/1616 sayılı kararında, özetle;

“6831 sayılı Yasanın değişik 2. maddesi gereğince 31.12.1981 tarihinden önce nitelik yitiren yerlerin tümünün devlet tarafından değerlendirilip kullanılması zorunludur.2924 sayılı yasanın 3/1. maddesine göre orman sınırları dışına çıkarılan yerler bu Kanun hükümleri uygulanmak kaydıyla Orman Bakanlığı emrine geçer. Anayasa Mahkemesinin Kararıyla da yalnızca orman köyleri halkının nakli ve yerleştirilmesi amacıyla değerlendirileceği belirtilmiş olduğundan imar ihya ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği ile kazanılmasına olanak yoktur. Orman sınırları dışına çıkarılmış yerleri Anayasa ve yasalar Devlete ait diğer hali yerlerden farklı düşünmüştür. Hangi yasa döneminde olursa olsun orman rejimi dışına çıkarılan yerler tapuda kayıtlı olsun olmasın zilyetlik kazanamaz.”

denilmektedir.

D) 5831 sayılı yasanın 8. maddesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’na aşağıdaki madde eklenmiştir:

Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin kadastrosu ve tescili

EK MADDE 4 - 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, FİİLİ KULLANIM DURUMLARI DİKKATE ALINMAK ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak HAZİNE ADINA TESCİL EDİLİR.

Bu maddeye göre yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz.

Bu maddeye göre yapılacak kadastro sırasında orman ve Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin sınır nokta ve hatları; orman kadastro tutanakları esas alınmak suretiyle orman işletme müdürlüğünce görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi ya da orman mühendisinin iştirak ettirildiği kadastro ekibince zemine aplike edilir. Bu çalışmalar sırasında kadastro veya orman haritalarında düzeltmeyi gerektiren tutanak, pafta ve zemin uyumsuzluğunun tespiti halinde, yukarıda oluşturulan KADASTRO EKİBİNCE teknik mevzuata uygun hale getirilir. Bu çalışmalara kadastro kontrol mühendisi de iştirak ettirilir. Çalışma sonucunda bir zabıt düzenlenir ve bu zabıt ekip görevlileri ile kontrol mühendisi tarafından birlikte imzalanır. Düzeltme işlemleri, orman mevzuatı ile tapu ve kadastro mevzuatına göre yapılmış ve bu Kanuna göre yapılacak askı ilanı ile de ilan ve tebliğ edilmiş sayılır.

Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, daha öncesi tescil edilmiş olduğuna bakılmaksızın Maliye Bakanlığı’nın talebi üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce fiili kullanım durumları dikkate alınmak suretiyle ifraz ve/veya tevhit de yapılabilir. Bu işlemler sırasında, orman ve kadastro haritalarında tespit edilen fenni hatalar, yukarıdaki üçüncü fıkrada belirtilen usul ve esaslara göre düzeltilir.

Bu madde kapsamındaki kadastro, ifraz ve tescil işlemleri, 3194 sayılı İmar Kanunu ile 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunundaki kısıtlamalara tabi olmaksızın yapılır.

Kadastro çalışmalarına başlanılmadan önce, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin içerisinde özel kanunlarına göre değerlendirilmesi gereken alanlar bulunup bulunmadığı kadastro müdürlüğünce ilgili kurum ve kuruluşlarına yazı ile sorulur. İlgili idarelerce 15 gün içerisinde kadastro müdürlüğüne bilgi verilir. Bu süre içinde cevap verilmediği takdirde, söz konusu alanların bulunmadığı yönünde cevap verilmiş sayılır. Bu bilgilere veya ilgili idarelerce zeminde gösterilen sınırlara göre bu yerler içindeki bu alanların sınırları ölçülerek krokisinde gösterilir ve beyanlar hanesinde belirtilir.”

Bu düzenleme, söz konusu arazilerin satılmasına yönelik iş ve işlemlerin alt yapısının hazırlanmasına yöneliktir. Oysa, böyle bir uygulamanın daha önce de gündeme getirildiğinin, ancak, uygulamanın hukuksal dayanağının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinin bu bağlamda anımsanması gerekmektedir*

E) 5831 sayılı yasanın 9. maddesiyle 3402 sayılı yasanın 2005 yılında çıkarılan 5304 sayılı yasayla

“Bu Kanuna göre yapılacak çalışmalardan önce 6831 sayılı Orman Kanununa göre başlanan orman kadastrosu, orman kadastro komisyonlarınca sonuçlandırılır.”

biçiminde düzenlenen Geçici 7. maddesi,

“Bu Kanuna göre yapılacak çalışmalardan önce 6831 sayılı Orman Kanununa göre başlanan orman kadastrosu, bu Kanunun 4 üncü maddesine göre sonuçlandırılır.”

biçiminde değiştirilmiştir. Böylece, daha öce orman kadastro komisyonları tarafından yürütülen çalışmaların durdurulması ve durdurulan (yahut “herhangi” bir nedenle (!) sonuçlandırılamayan orman kadastrosu çalışmalarının da yine KADASTRO EKİPLERİ tarafından yapılması olanaklı kılınmıştır.

***

* Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Üyesi;

İletisim: [email protected]

* 29.06.2001 tarihinde Hazineye ait taşınmaz malların “daha kısa sürede ekonomiye kazandırılmasını” amaçlayan 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun" çıkarılmıştır. Bu yasanın 3. maddesine göre;

“6831 sayılı Orman Kanununun değişik 2 nci maddesi (B) bendi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan yerlerde, 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz.

Bakanlığın talebi üzerine bu yerlerin, daha önce kadastrosu yapılmamış ise, fiili kullanım durumları dikkate alınmak suretiyle, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilânı hariç, diğer ilânlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak, varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tescil edilir ve Bakanlığın tasarrufuna geçer.

Bu yerler; 492 sayılı Harçlar Kanununun 63 üncü maddesinde yer alan harca esas değerinden az olmamak üzere rayiç bedeli üzerinden; köylerde varsa Öncelikle kullanıcısı orman köylüsüne, belediye ve mücavir alan sınırları İçerisinde kullanıcılarına doğrudan satılabileceği gibi, aynı amaçla harca esas metre kare birim değeri üzerinden ilgili belediyelere ve Arsa Ofisi Genel Müdürlüğüne de devredilebilir.

Bu yerlerin kullanıcıları tarafından satın alınmasına ilişkin talepler öncelikle sonuçlandırılır, idarece yapılan İnceleme sonucunda, satışı uygun görülen ve bu amaçla kullanıcısına yapılan tebligat tarihinden itibaren otuz gün İçinde kullanıcıları tarafından satın alınmayan yerleri ile kullanıcısı bulunmayan yerler, Hazîneye ait diğer taşınmaz mallar gibi değerlendirilir.”

Ancak, bu düzenleme, Anayasa Mahkemesinin 23. Ocak 2002 tarihli 2001/382 Esas 2002/21 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir

TAPU KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA

DAİR KANUN 

Kanun No. 5831�

 �

Kabul Tarihi: 15/1/2009       �

 

MADDE 1- 22/12/1934 tarihli ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş, mevcut birinci fıkrasındaki “tapu sicil muhafızları veya memurları” ibareleri “tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri” olarak, mevcut üçüncü fıkrasında yer alan “memur ve tapu sicil muhafızı imzalar” ibaresi “tapu sicil müdürlüğü görevlileri imzalar, tapu sicil müdürü veya görevlendirilen memur onaylar” olarak, mevcut altıncı fıkrasındaki “tapu sicil muhafızı veya memuru” ibareleri “tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri” olarak değiştirilmiş ve mevcut beşinci fıkrasında yer alan “sözleşmeleri” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri” ibaresi eklenmiş, mevcut yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve son fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.

“İllerde bulunan tapu sicil müdürlükleri dışındaki müdürlüklerden akitli ve akitsiz işlemleri yıllık 500'ün altında olan yerlerde işleri yapmak üzere, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yakın il veya ilçelerde görevli tapu sicil müdürü veya görevlendirilen yetkili memura belirli günlerde yetki verilebilir. 

Resmi senetlerin düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.”

“Kamu kurum ve kuruluşları (Ordu Yardımlaşma Kurumu dahil), bankalar, Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatiflerince açılacak tüm kredilere karşılık teminat gösterilen gayrimenkullerin ipotek işlemleri, tarafların istemi halinde resmi senet tanzim edilmeksizin alacaklı ile borçlu ve varsa kefilleri arasında yapılan kredi veya borç sözleşmelerine istinaden, tapu sicil müdürlüklerince tapuya tescil edilir.”

MADDE 2- 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Ancak, henüz orman kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen orman sınırı, orman kadastro komisyonunca belirlenen orman sınırı niteliğini kazanır.”

MADDE 3- 6831 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümleler eklenmiştir.

“3402 sayılı Kadastro Kanununa göre kadastrosuna başlanan çalışma alanlarında evvelce kesinleşmiş olan orman haritalarının kontrolü sonucunda tespit edilecek hesaplamalardan kaynaklanan yüzölçümü hataları 3402 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine göre oluşan kadastro ekibince düzeltilir. Diğer vasıf ve mülkiyet değişikliği dışında kalan aplikasyon, ölçü ve çizimden kaynaklanan yüzölçümü ve fenni hatalar ise kadastro müdürlüğünce mahalli orman kuruluşuna bildirilir. Bildirim tarihinden itibaren onbeş günlük süre içerisinde orman kadastro komisyonu görevlendirilir.”

MADDE 4- 6831 sayılı Kanunun 45 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Amme müesseselerine ait ormanların kadastrosu da bu Kanunun 7 nci maddesi hükümlerine göre yapılır.”

MADDE 5- 6831 sayılı Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir.

“EK MADDE 10- Bu Kanunun; 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı Kanun ve 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (B) bendi uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan yerler, çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez.”

MADDE 6- 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (4) sayılı tarifenin I/3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“3. a) Terekeye dahil taşınmaz malların kanuni ve atanmış mirasçılar arasında aynen veya ifrazen yapılacak taksiminde kayıtlı değer üzerinden                                                (Binde 18)

b) Taşınmaz malların ve sınırlı ayni hakların, intikalinde alınmamak kaydıyla, bağışlanmasından rücularda ve vasiyetlerin infazında veya piyango ve ikramiye suretiyle iktisabında kayıtlı değer üzerinden                                                                              (Binde 9)”

MADDE 7- 492 sayılı Kanuna bağlı (4) sayılı tarifenin I/6-b bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“b) İmar parselasyon planları uygulama sonucu şuyulanan parsellerin pay sahipleri arasında rızaen veya hükmen taksiminde kayıtlı değer üzerinden                             (Binde 9)”

MADDE 8- 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununa aşağıdaki maddeler eklenmiştir.

“Harcırah

EK MADDE 2- Büyükşehir belediye sınırları içinde yapılan görevlendirmeler hariç olmak üzere memuriyet mahalli dışında kalması koşuluyla asıl görevli olduğu müdürlüğün yetki alanı dışında geçici görevle görevlendirilen personele arazi tazminatı yerine 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun 14 üncü maddesi hükümleri gereğince ödeme yapılır.

Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi

EK MADDE 3- Bir mirasçı, miras ortaklığından doğan elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde tapu sicil müdürü, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. Tebligat masrafları ilgilisince karşılanır.

Elbirliği mülkiyetinin devamına yönelik bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan herhangi biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu taşınmaz mal üzerindeki elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete dönüştürülerek, hissedarlık esaslarına göre mirasçılar adına tapu kütüğüne tescil edilir.

Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin kadastrosu ve tescili

EK MADDE 4 - 6831 sayılı Orman Kanununun 20/6/1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5/6/1986 tarihli ve 3302 sayılı kanunlarla değişik 2 nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle, bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir.

Bu maddeye göre yapılacak kadastro çalışmaları ikinci kadastro sayılmaz.

Bu maddeye göre yapılacak kadastro sırasında orman ve Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin sınır nokta ve hatları; orman kadastro tutanakları esas alınmak suretiyle orman işletme müdürlüğünce görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi ya da orman mühendisinin iştirak ettirildiği kadastro ekibince zemine aplike edilir. Bu çalışmalar sırasında kadastro veya orman haritalarında düzeltmeyi gerektiren tutanak, pafta ve zemin uyumsuzluğunun tespiti halinde, yukarıda oluşturulan kadastro ekibince teknik mevzuata uygun hale getirilir. Bu çalışmalara kadastro kontrol mühendisi de iştirak ettirilir. Çalışma sonucunda bir zabıt düzenlenir ve bu zabıt ekip görevlileri ile kontrol mühendisi tarafından birlikte imzalanır. Düzeltme işlemleri, orman mevzuatı ile tapu ve kadastro mevzuatına göre yapılmış ve bu Kanuna göre yapılacak askı ilanı ile de ilan ve tebliğ edilmiş sayılır.

Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, daha öncesi tescil edilmiş olduğuna bakılmaksızın Maliye Bakanlığının talebi üzerine, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce fiili kullanım durumları dikkate alınmak suretiyle ifraz ve/veya tevhit de yapılabilir. Bu işlemler sırasında, orman ve kadastro haritalarında tespit edilen fenni hatalar, yukarıdaki üçüncü fıkrada belirtilen usul ve esaslara göre düzeltilir.

Bu madde kapsamındaki kadastro, ifraz ve tescil işlemleri, 3194 sayılı İmar Kanunu ile 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunundaki kısıtlamalara tabi olmaksızın yapılır.

Kadastro çalışmalarına başlanılmadan önce, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin içerisinde özel kanunlarına göre değerlendirilmesi gereken alanlar bulunup bulunmadığı kadastro müdürlüğünce ilgili kurum ve kuruluşlarına yazı ile sorulur. İlgili idarelerce 15 gün içerisinde kadastro müdürlüğüne bilgi verilir. Bu süre içinde cevap verilmediği takdirde, söz konusu alanların bulunmadığı yönünde cevap verilmiş sayılır. Bu bilgilere veya ilgili idarelerce zeminde gösterilen sınırlara göre bu yerler içindeki bu alanların sınırları ölçülerek krokisinde gösterilir ve beyanlar hanesinde belirtilir.”

MADDE 9- 3402 sayılı Kanunun geçici 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 7- Bu Kanuna göre yapılacak çalışmalardan önce 6831 sayılı Orman Kanununa göre başlanan orman kadastrosu, bu Kanunun 4 üncü maddesine göre sonuçlandırılır.

GEÇİCİ MADDE 8- Bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılan tapulama veya kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmazlar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerde ve çalışma alanı içinde orman olduğu gerekçesiyle tespit harici bırakılan alanlarda, daha sonra kesinleşen orman kadastrosu sonucunda orman sınırı dışında kalan tapulu ve tapusuz taşınmazların 3402 sayılı Kanun hükümleri gereğince kadastrosu yapılır.

GEÇİCİ MADDE 9- 31/12/2012 tarihine kadar, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görev yapan personel ile sözleşmeli personele (3'üncü maddenin son fıkrasındaki ödemeden yararlananlar hariç), fiilen yaptıkları fazla çalışma karşılığında ayda 60 saati ve yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda belirtilen fazla çalışma saat ücretinin üç katını geçmemek üzere, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce belirlenecek esaslar çerçevesinde döner sermaye bütçesinden fazla çalışma ücreti ödenir.”

MADDE 10- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

PAGE

2