20 2120

‘İçerde’ dizisinin setinden çıkar çıkmaz soluğu

Monako’da alan Çağatay Ulusoy,

yoğun temposuna ve yolculuğa rağmen

pozitif enerjisi ve disipliniyle bizi

kendisine hayran bıraktı.MONAKO’DA, MONTE CARLO’NUN

FİLM SETLERİNİ ARATMAYAN MEKANLARINDA

YENİ SEZONUN EN BEĞENİLEN DİZİSİYLE BİR KEZ DAHA YILDIZINI PARLATAN ÜNLÜ OYUNCU İLE JAMES BOND’UN İZİNDEN GİDİYORUZ. MONAKO’NUN TARİHİ VE İHTİŞAMLI

ADRESLERİNDE BU KEZ BAMBAŞKA BİR HİKAYE İLE UNUTULMAYACAK BİR FİLM ÇEKİYORUZ.

HELLO! ÖZEL

ÇAĞATAY ULUSOY

SM

OK

İN T

AK

IM V

E G

ÖM

LEK

: GIV

ENC

HY

, GÖ

ZLÜ

K: T

OM

FO

RD

, Y

ÜZÜ

KLE

R: T

YR

AN

DES

IGN

, S

AA

T: V

INTA

GE.

22 23

“Her oyuncunun en büyük isteği,

uluslararası alanda bir şeyler

yapabilmek. Umarım doğru zamanda doğru bir projede yer

alırım.”

“Bugüne kadar canlandırdığım karakterlerin

hiçbirini unutmadım. Hepsinden bir şeyler

öğrendim.”

TREN

ÇK

OT:

BU

RB

ERR

Y, S

MO

KİN

TA

KIM

VE

GÖ

MLE

K: B

EYM

EN, P

AP

YO

N: C

İVA

N, A

YA

KK

AB

I: A

LBER

TO G

UA

RD

IAN

I.

SM

OK

İN T

AK

IM: T

OM

FO

RD

, GÖ

MLE

K: B

EYM

EN, P

AP

YO

N: C

İVA

N, Y

ÜZÜ

KLE

R: T

YR

AN

DES

IGN

.

24 25

Dünyanın en ihtişamlı ve lüks casino’su, James Bond filmlerinden sonra kapıları-

nı ilk kez HELLO! için bir çekime açacağını söylediğinde, kendi Bond’umuzu belirlemiş-tik bile. Son yıllarda yükselişini istikrarlı bir şekilde sürdüren, yeni sezonda aksiyon dolu dizisiyle en çok izlenen, yakışıklılığı ve kariz-masıyla tüm Bond karakterlerinden eksiği olmayan bir isimdi o. Haftanın neredeyse her günü seti olmasına rağmen bu özel çekim için fırsat yaratarak bizimle Monako’ya gelmişti Çağatay Ulusoy. Sabahın erken saatlerinde başlayan ‘İçerde’nin çekimlerinden birkaç saatlik bir yolculukla akşamüzeri aramıza ka-tılıyordu. Monte Carlo La Société de Bains de

Mer ve Monte Carlo SBM Premium Müşteri İlişkileri Direktörü Hülya Biren’in davetlisi olarak geldiğimiz Monako’da uluslararası bir yıldız gibi karşılanıyordu. Havalimanından Monacair helikopteriyle alınıyor ve Hotel de Paris’nin bugüne kadar dünyaca ünlü birçok yıldızı ağırlayan, meşhur Place du Casinos manzaralı özel süiti ‘Diamond Suite Charles Garnier’ye yerleşiyordu. Akşam yemeği için Salle Empire’da bir araya geldiğimiz Ulusoy, en az bizim kadar heyecanlıydı. Tüm haftanın ve yolculuğun yorgunluğuna rağmen son de-rece enerjik olan ünlü oyuncu, sabah 06:30’da başlayan çekim boyunca bu pozitif ruh halin-den hiçbir şey kaybetmedi. Her anı sürprizlerle

ve keyifle dolu geçen günün sonunda bir kez daha anladık ki bazıları tesadüf eseri yıldız olmuyor; onların ışığı ve enerjisi girdiği her ortamda kendini gösteriyor. Üstü açık son mo-del bir Bentley ile casino kapısına geldiğinde de Opera Garnier’de piyano başına oturup çalmaya başladığında da kendimizi gerçek bir filmin içinde gibi hissettik ve siz de bu filmin unutulmaz karelerine eşlik edin istedik.

HELLO!: Öncelikle Bond’un izinden gittiği-miz Monako’yu nasıl buldunuz?

Çağatay Ulusoy: Monako’yu çok özel ve et-kileyici buldum. Fazla gezme imkanım olma-dı ama Monte Carlo Casino binası ve içindeki Opera Garnier, kaldığımız Ho-

‘James Bond’dan sonra Monte Carlo Casino’da çekim yapıyor olmanın kendisi için özel ve heyecan verici bir durum olduğunu belirten ünlü oyuncu, “Bu ambiyansta kendimi gerçekten Bond gibi hissettim” diyor.

“Serseri ruhluyum diyemem. Günlük

hayatımda da sade, samimi ve mütevazı

bir insanım.”

26 27

“İstanbul’da çok özgür sayılmam. Bu işin de fedakarlık

gerektiren yönleri var tabii. Yaptıklarınıza ve attığınız adımlara dikkat etmeniz

gerekiyor.”

SM

OK

İN T

AK

IM V

E G

ÖM

LEK

: GIV

ENC

HY

, GÖ

ZLÜ

K: T

OM

FO

RD

, SA

AT:

VIN

TAG

E.

28

tel de Paris ve genel ambiyans son derece et-kileyiciydi. İlk fırsatta tekrar gitmeyi düşünü-yorum.

HELLO!: ‘İçerde’ki Sarp ile bugüne ka-dar canlandırdığınız karakterlerden çok daha farklı bir rolle karşımızdasınız; biraz daha ser-seri, belki biraz daha cesur. Çağatay’da en çok hangi karakterin etkileri var? İçinizde en çok hangisini hissediyorsunuz?

Ç. Ulusoy: Bugüne kadar canlandırdığım karakterlerin hiçbirini unutmadım, hepsi içimde bir yerlerde duruyor. Büyük ihtimalle çok iyi anlaşıyorlar birbirleriyle; çünkü hepsi

de kumaşı çok sağlam karakterler. Güç, en belirgin ve benzer özellikleri. Geri kalan her şeyleri farklı. Hayata bakış açıları, görüp ge-çirdikleri, maddi durumları... Hepsinden bir şeyler öğrendim.

HELLO!: Zengin aile çocuğundan romantik âşığa hepsi size yakışıyor ama bu serseri ruh, bu asi duruş da sanki günlük tarzınız ve tav-rınızla bütünleşmiş gibi. Bu duruş hoşunuza gitti diyebilir miyiz?

Ç. Ulusoy: Günlük hayatımda sade ve sami-mi olan bir insanım. Yani aslında çok serseri ruhluyum diyemem, mümkün olduğunca mü-

tevazı olmaya çalışıyorum. Tabii ki canlandır-dığım karakterler benden her zaman bir şey-ler barındırıyor. Hepsinin benim için ayrı ve özel yeri var, seviyorum onları…

HELLO!: Dizi son derece atraksiyonlu bir sete sahip ve haftanın neredeyse her günü, uzun saatler çalışıyor olmalısınız. Kendinizi nasıl deşarj ediyorsunuz?

Ç. Ulusoy: Setten fazla zamanım kalmıyor bu aralar. Fakat kalırsa da genelde evde za-man geçirmeye çalışıyorum, spor yapıyorum.

HELLO!: İstanbul’da ne kadar öz-gürsünüz? Zaman zaman uzaklaşmak

SM

OK

İN T

AK

IM V

E G

ÖM

LEK

: BEY

MEN

, YÜ

ZÜK

LER

: TY

RA

N D

ESIG

N, P

AP

YO

N: C

İVA

N.

29

“Çok yorulduğum zamanlarda

uzaklaşmak hoşuma gidiyor. Los Angeles bir anlamda kaçış

oldu benim için. Hem uzun bir tatil yaptım hem de yeni proje

için eğitimler aldım.”

30 31

hoşunuza gidiyor mu?Ç. Ulusoy: İstanbul’da çok da özgür sa-

yılmam. Bu işin fedakarlık gerektiren bazı yönleri var. Mesela yaptıklarınıza ve attığı-nız adımlara dikkat etmeniz gerekiyor. Bu nedenle de çok yorulduğum zamanlarda da tabii ki uzaklaşmak hoşuma gidiyor ve beni dinlendiriyor.

HELLO!: Kaçmak istediğinizde nerelere gidersiniz?

Ç. Ulusoy: Los Angeles, Yunan Adaları, Ayvalık, Saroz Körfezi.

HELLO!: Los Angeles bu anlamda bir ka-çış mı? Orada neler yapıyorsunuz?

Ç. Ulusoy: Los Angeles bir anlamda be-nim için kaçış oldu tabii ki. Ama orada ken-dimi geliştirmek için de bol bol vaktim oldu. Rahat ve verimli bir süreçti orada olmak benim için. Hem uzun bir tatil yaptım hem de yeni projeyle ilgili eğitimler aldım. Çok mutluydum orada.

HELLO!: Bugün birçok ülkede dizileri-niz yayımlanıyor, Los Angeles’da kalıyor, Dolce&Gabbana’nın davet ettiği partilere katılıyor, bizimle Monako’da çekim yapı-yorsunuz. Türkiye’yi aşan bir üne sahipsi-niz. Dünyaya açılma hayalleri, kariyeriniz ve sizin için ne kadar önemli?

Ç. Ulusoy: Güzel şeyler bunlar tabii ki. Çok da gurur veren, mutluluk veren ve mo-tive eden şeyler. Her oyuncunun en büyük isteği uluslararası alanda bir şeyler yapabil-mek. Yer aldığım projeler sayesinde bilinir-liliğim artıyor, bu benim için çok değerli. Umarım uluslararası bir projede yer alırım bir gün. Bunun için de çalışmalarımız, gö-rüşmelerimiz var. Ama doğru zamanda doğ-ru bir projede olurum inşallah.

HELLO!: Monte Carlo Casino’nun muh-teşem opera salonunda yaptığımız çekimde piyano başına oturarak bizi bir kez daha şaşırttınız. ‘Delibal’daki bateri performans-larınız ve film için seslendirdiğiniz ‘Mutlu Sonsuz’, zaman zaman arkadaş ortamların-da söylediğiniz şarkılarla aslında hayranla-rınız sizden müzikal anlamda da bir şeyler bekliyor. İleriye dönük böyle bir planınız var mı?

Ç. Ulusoy: Şimdilik müzikal anlamda bir planım yok. Önceliğim oyunculuk ve işim-de farklı, iyi ve kalıcı projelerde yer almak. Müziği seviyorum fakat bunu sadece oyun-culuğuma artı bir durum olarak görüyorum.

HELLO!: Her zaman bol reytingli ve gi-şeli işlerde rol aldınız. Ama hayallerinizde bir gün mutlaka bir sanat filmi de olduğu doğru mu? Kimlerle, nasıl bir projede yer almak isterdiniz?

Ç. Ulusoy: Projeleri, sanat filmi veya gişe filmi diye değerlendirmiyorum. İçime si-nen, içinde olmaktan mutlu olacağım her projede çalışırım. İsim veremem ama önem-li yönetmenlerle iyi filmler yapmak istiyo-rum ve bununla ilgili de görüşmelerimiz devam ediyor.

HELLO!: Ülkemiz ve dünya son yıllarda zorlu bir süreçten geçiyor. Sizin de tüm bu toplumsal meselelerden etkilenerek yazdı-ğınız bir senaryo olduğunu duyduk. Bizimle biraz paylaşır mısınız?

Ç. Ulusoy: Terör tüm dünyanın belası maalesef. Özellikle de uzun süredir ülke-mizin başındaki bir bela. Biz de içinde yaşadığımız toplumdaki olaylardan

Opera Garnier’de sahnedeki piyanonun başına oturduğunda

bizim için sadece poz vereceğini düşündüğümüz Ulusoy,

inanılmaz bir resital sunuyor. ‘Delibal’ için seslendirdiği ‘Mutlu

Sonsuz’u da hatırlayarak, müzikal bir planı olup olmadığını soruyoruz. Ünlü oyuncu, “Müziği

seviyorum ama bunu sadece oyunculuğuma artı bir durum

olarak görüyorum” diyor.

SM

OK

İN T

AK

IM: T

OM

FO

RD

, GÖ

MLE

K: B

EYM

EN. G

ÖZL

ÜK

: TO

M F

OR

D, P

AP

YO

N: C

İVA

N.

3332

Kendisine gelen projeleri seçerken

birçok kriteri olduğunu belirten ünlü oyuncu,

“Aslında beni bir yerinden yakalayıp

ona inanmamı sağlaması ve içime

sinmesi yeterli” diyor.

“10 yıl önce buraları hayal edebilir

miydim bilmiyorum. O yüzden bir 10 yıl sonrasını da düşünemiyorum.

Huzurlu ve mutlu bir hayat yaşıyor olmak

isterim.”

SM

OK

İN T

AK

IM: B

EYM

EN, Y

ÜZÜ

KLE

R: T

YR

AN

DES

IGN

, SA

AT:

VIN

TAG

E.

SM

OK

İN T

AK

IM: T

OM

FO

RD

, GÖ

MLE

K: B

EYM

EN. G

ÖZL

ÜK

: TO

M F

OR

D, P

AP

YO

N: C

İVA

N.

34 35

etkileniyoruz ister istemez. Bunları kendi gözlemimizle, kendi duygula-rımızla anlatmak istiyoruz zaman za-man. Ben de bu duygularla bir şeyler karaladım. Ama şu an için fazla detay veremem.

HELLO!: Yönetmenlik yapmak gibi bir hayaliniz var mı hiç?

Ç. Ulusoy: Kamera arkası çok de-ğerli. Ekranda görünmeyen ama de-rinliğini her açıdan hissettiren bir yer orası. İnsan merak ediyor, “Şu yönet-men bunu çekerken nasıl duygular içindeydi” diye. Bir dizi ya da film, çok farklı hissiyatlarla oluşuyor. Ben de bunları her zaman merak ediyo-rum. Arada karalıyorum bir şeyler ve kendi çapımda bir şeyler çekiyorum, ama öyle ‘ha’ dediğinde olacak bir şey değil bu. Şu an sadece gözlemli-yorum diyebilirim.

HELLO!: Yakın arkadaş da oldu-ğunuz güzel bir ekiple çalışıyorsu-nuz. Bu, size ve işinize de iyi yansıyor olmalı, değil mi?

Ç. Ulusoy: Tabii ki yansıdığını dü-şünüyorum. Daha huzurlu ve kafa-sı rahat bir çalışma ortamı yaratıyor bana. Menajerim de stil danışmanım da bir yandan çok yakın arkadaşlarım bir yandan da profesyonel anlamda çalışma arkadaşlarım. Birbirimizi çok iyi tanıdığımızdan her şey daha kolay ilerliyor tabii.

HELLO!: Kendinize örnek aldığı-nız ya da beğendiğiniz isimler var mı?

Ç. Ulusoy: İşinde iyi olan, duruşuy-la örnek olan birçok ismi takip edip kendime örnek alıyorum tabii ki. Daha iyi ve daha farklı nasıl olurum ve onun için de kendimi geliştirmeye çalışıyorum bir yandan.

HELLO!: Milyonlarca genç sizi izleyerek Çağatay olma hayalleri ku-ruyor. Yakışıklı ve düzgün fizikli ol-mak, tek başına iyi bir oyuncu olmak için yeterli mi? Sektörü artık iyi bilen, deneyimli biri olarak onlara ne gibi önerileriniz olur?

Ç. Ulusoy: Öncelikle gerçekten ne yapmak istediklerine karar vermeleri gerekiyor. Bu alanda başarılı olmak için sadece dış görünüş yeterli değil. Özel ya da bu alanda eğitim veren çe-

şitli okullarda oyunculuk eğitimi al-malarını tavsiye ederim. Kendilerini geliştirmek için de ellerinden ne ge-liyorsa yapabilirler. Eğlendikleri şey-leri yapsınlar, mutlu oldukları alan-lara yönelsinler. Bunlar onları zaten geliştirecektir.

HELLO!: Oyunculuk konusunda siz kendinizi geliştirmek için neler ya-pıyorsunuz?

Ç. Ulusoy: Kendime ve hayat ver-diğim karaktere bir şeyler katabilmek için sürekli çalışıyorum. Barış için da-vul çalmayı, Sarp içinse yakın dövüş ve silah kullanmayı öğrendim. Oyun-culuk zaten gelişmeye açık bir alan. O yüzden her zaman yeni bir şeyler öğreniyorum. İyi işler emek istiyor. Kendime ve işime saygımdan, beni iz-leyen insanlar için de kendimi sürekli geliştirmem gerektiğine inanıyorum.

HELLO!: Monte Carlo Casino, Ja-mes Bond’dan sonra ilk kez sizin için kapılarını bir çekime açtı. Bu ortam-da kendinizi Bond gibi hissettiniz mi?

Ç. Ulusoy: Bu, benim için çok özel ve heyecan verici bir durum. Bond filmlerinden sonra bu binada bir çe-kim için bile yer almak insana çok farklı hissettiriyor. Evet, kendimi Bond gibi hissettim diyebilirim.

HELLO!: Dizide gizli ve zor bir aşk izliyoruz. Çağatay, aşkta mücade-leyi sever mi?

Ç. Ulusoy: Dizi ile günlük hayatı karıştırmayalım. Böyle konularda ko-nuşmayı pek sevmiyorum.

HELLO!: Bu proje çok kısa bir sü-rede bizi içine çekmeyi başardı, ken-di hayran kitlesini yarattı. Bu başarıyı bekliyor muydunuz?

Ç. Ulusoy: ‘İçerde’ye ekip olarak çok inanıyorduk. Aslında bildiğimiz bir hikayesi vardı. Ama karakterler ve hikaye o kadar gerçekçi ve sürp-rizlerle dolu ki, böyle bir başarı ya-kalayacağını tahmin ediyorduk. Ekip olarak çok severek ve çok çalışarak yaptığımız bir iş ‘İçerde’.

HELLO!: Bir projeye ‘Evet’ der-ken sizin için en önemli kriter ne?

Ç. Ulusoy: İçime sinmesi diyebi-lirim özetle. Bir sürü kriter var bu konularda ama beni bir ye-

“İçinde yaşadığımız toplumsal olaylardan etkilenerek bazen kendi gözlemlerimiz, kendi

duygularımızla bir şey anlatmak istiyoruz. Ben de bu duygularla bazı şeyler karaladım ama şu an

anlatmak için çok erken.”

TAK

IM E

LBİS

E: B

EYM

EN, B

OĞ

AZL

I YA

KA

TR

İKO

: BEY

MEN

.

36 37

rinden yakalayıp ona inanmamı sağ-laması projede yer almam için yeti-yor aslında.

HELLO!: 10 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz ya da görmek istediğiniz yer neresi?

Ç. Ulusoy: 10 yıl önce buraları hayal eder miydim bilmiyorum. O yüzden 10 yıl sonra nerede olabile-ceğimi bilemiyorum ama huzurlu ve mutlu bir hayat yaşıyor olmak iste-rim sanırım sadece.

HELLO!: Dünyanın birçok farklı ülkesinde yayımlanan dizilerinizle de tanınıyor olmak nasıl bir duygu? Yabancı hayranlarınıza neler söyle-mek istersiniz?

Ç. Ulusoy: Dünyanın birçok yerin-den çok güzel mesajlar ve hediyeler alıyorum. Aramızda kilometrelerce mesafe olmasına rağmen onlardan böyle bir sevgi görmek beni duygu-landırıyor. İnandıkları, sevdikleri bi-risine verdikleri bu güzel enerji, beni motive eden en önemli etkenlerden. Destekleri ve yanımda oldukları için onlara buradan bir kez daha çok teşekkür ediyorum.

RÖPORTAJ: GÖKÇE ATEŞFOTOĞRAF: EMRE GÜVEN

FOTOĞRAF ASİSTANI: HASAN KARAASLANKOORDİNATÖR: İSMAİL POLAT

STYLING: İLKNUR AYKANATSTYLING ASİSTANI: AYBÜKE ÖZMANTAR

“Barış için davul çalmayı, Sarp içinse yakın dövüş ve silah kullanmayı öğrendim. Oyunculuk

gelişmeye açık bir alan, hayat verdiğim karakterlere bir şeyler katabilmek için sürekli

çalışıyorum. İyi işler emek istiyor.”

GÖ

MLE

K V

E P

AN

TOLO

N: B

EYM

EN, P

AP

YO

N: C

İVA

N, A

YA

KK

AB

I: A

LBER

TO G

UA

RD

IAN

I.