83

YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne
Page 2: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne
Page 3: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Baflkent Üniversitesi’nin bir kültür hizmeti olan Bütün Dünya 2000, Baflkent Üniversitesi kurulufllar›ndan 1. Cadde, No: 77, Bahçelievler, Ankara

adresindeki Aküm Reklamc›l›k, Dan›flmanl›k ve Yay›nc›l›k Ajans› Sanayi ve TicaretA.fi.’nin 3. Cadde, No: 2, Yenimahalle, Ankara adresindeki tesislerinde bas›lm›flt›r.

YEREL SÜREL‹ YAYIN

BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI

Baflkent Üniversitesi Ad›na Sahibi:Prof. Dr. Mehmet Haberal

Yay›n Genel Yönetmeni:Mete Akyol

Genel Koordinatör:Gülçin Orkut

Sorumlu Yaz› ‹fllerii Müdürü:Çi¤dem Ayhan

‹flletme Genel Yönetmeni: Sina fien

Yay›n Dan›flman›:Yaflar Öztürk

Türk Dili Dan›flman›:Haydar Göfer

Sanat Dan›flman›:Süheyla Dinç

Kapakk:Turgut Keskin,Cat Ajans

Redaksiyon:Fatma Ataman

Düzeltme Bölümü Sorumlular›: Nükhet Aliciko¤lu, Emel Öksüz Kurt

Seçiciler Kurulu:Prof. Dr. Nevzat Bilgin (An›sal Baflkan),

Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Prof. Dr. Solmaz Do¤anca, Prof. Dr. Sevil Öksüz, Prof. Dr. Ender Varinlio¤lu,

Prof. Dr. Okay Eroskay, Prof. Dr. Fuat Çelebio¤lu, Prof. Dr. Sedefhan O¤uz, Doç. Dr. Levent Peflkircio¤lu,

Necmi Tanyolaç, Haluk Cans›n, ‹zmir Tolga, Alaettin Giray, Ayhan Erten,

Nuri Özakyol, ‹lhan Banguo¤lu, Ahmet Aydede,Manuel Bilos, Cengiz Dolunay

Sürekli Yazarlar: Yücel Aksoy, Metin Atamer, Nuray Bartoschek,

Cahit Batum, Prof. Dr. Yüksel Bozer, Sadi Bülbül, Ali Naili Erdem, Ali Murat Erkorkmaz, Konur Ertop,

Gürbüz Evren, Metin Gören, ‹lyas Halil, Pelin Hazar, ‹lker ‹nal, Mehmet Muhsino¤lu,

Filiz Lelo¤lu Oskay, Saniye Özden, Yaflar Öztürk,Erdo¤an Sakman, Songül Saydam, ‹zlen fien,

Cheryl Tanr›verdi, Eser Tutel, Engin Ünsal, Dr. Mehmet Uhri, Orhan Velidedeo¤lu, Mustafa Y›ld›z

Yönetim Merkezi: 10. Sok., No: 45, Bahçelievler, Ankara

Tel: (0312) 212 8016 (pbx) Faks: (0312) 234 1216

‹letiflim Adresi:Mimoza 4/9, D: 1, Ataflehir, 34750, ‹stanbul

Tel: (0216) 456 2727 (pbx) Faks: (0216) 456 2729

Abonet:(0212) 314 0888

Da¤›t›m: Yaysat

Renk Ayr›m›:Mat Yap›m

Elektronik Posta:[email protected]

‹nternet Sitesi:www.butundunya.com.tr

Bas›m Tarihi:28.09.2007

Page 4: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Sizden Bize 8‹lk Dersimiz Türkçe 15Ekim SuDokular› 94Bilginizi Denetleyin 113Mankafa Poldi 128Bir Baflkad›r Memleketim139

Anne ve Babalardan 1441001 Güzel Söz 148Kareler ve Rakamlar 152Mant›k Bilmecesi 153Satranç 154Bulmaca 156Ay›n Kitaplar› 158Bir Fotograf Bin Sözcük160

5

“Constitution” 33SONGÜL SAYDAM

Anne Yasa 37MET‹N ATAMER

Abdürrahim Tuncak Anlat›yor – 10 39METE AKYOL

Türkler Hakk›nda Do¤rular› Söyleyen Yabanc›lar da Var 46GÜRBÜZ EVREN

Frans›z Arkadafllar›mda Gördü¤ümTürkiye Konusunda 3 Önyarg› 52LEA JÜL‹DE OSMANO⁄LU

Mao ve Yoldafllar› Yollar› Afl›nd›ramad› 55MEHMET MUHS‹NO⁄LU

Spor Spikerleri 60MET‹N GÖREN

Yetene¤i Ona Tanr›’n›n Bir Arma¤an›... 63YÜCEL AKSOY

Çanakkale Cephesi’nde Yeni Bir Gurur Var: “BedeliÇanakkale’de Ödenecektir...” 65DO⁄AN ÖZGEZG‹N

“Çanakkale Direniflimiz” 69DO⁄AN ÖZGEZG‹N

fievki Pafla Haritas› ve... Onu Canland›rma Projesi 87GÜRSEL AKINGÜÇ

Ekim 2007

‹çindekiler

Y›l: 10, Say›: 113

‹flkembe Çorbas› 95 ESER TUTEL

Mavi Bayrak 101PEL‹N HAZAR

Aç›l Susam Aç›l! 103CHERYL TANRIVERD‹

WilliamSaroyan ve...Bir Öyküsü 109HALUK ERDEMOL

Maymun Babun Zekidir 115ERDO⁄AN SAKMAN

Yaflama Aç›lan Kap›: Sevgi 117NURAY BARTOSCHEK

‹simsiz Bir Borç 119‹LYAS HAL‹L

“Trajik Uvertür”ün Babas›: Johannes Brahms 122YÜCEL AKSOY

Bir Baflkad›r Benim Memleketim 129AL‹ MURAT ERKORKMAZ

Eflyan›n Ruhu 135SAD‹ BÜLBÜL

Tafl›n ‹nsan› 137DR. MEHMET UHR‹

Fesle¤en Saks›s› 142MÜNEVVER ONGUN

“Yapam›yorum”un Cenaze Töreni 149DO⁄UGÜL KAN

4

Baflvuru Kitab›... 7METE AKYOL

Hoflgörü ve Erdem 12ORHAN VEL‹DEDEO⁄LU

Tek Amaç Onurlu ve fierefli Bir Türk Ulusu Olmak 17YAZI ‹fiLER‹ BÖLÜMÜ

“Kurtulufl”un ve “Kurulufl”unÖyküsü “Büyük Söylev”,80’inci Y›l›nda... 20KONUR ERTOP

Bir Sevgi Simgesiydi de Sevgili Atatürk 24YAfiAR ÖZTÜRK

Cumhuriyetimiz 31AL‹ NA‹L‹ ERDEM

Sayfa: 24

Bir Sevgi Simgesiydide Sevgili Atatürk

Sayfa:115

Maymun Babun Zekidir

Page 5: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

7

A n›tlaflan ad›yla “Nutuk”olarak bildi¤imiz ve özün-de, yapt›klar›n›n nedenini

ve tüm ayr›nt›lar›n› ulusuna aç›k-lad›¤› “Büyük Söylev”ini MustafaKemal Atatürk, tam 80 y›l öncebu ay okumufltu.

“1919 y›l›n›n 19 May›s günüç›kt›¤› Samsun’dan izledi¤i ülke-nin genel görünümü”nü ve o ilkgünü izleyen savafl›m›n› MustafaKemal, 80 y›l önce o günleri bir-likte yaflad›¤› ulusunun “kurucukufla¤›”na anlatm›flt›.

Mustafa Kemal’in, 1927 Ekimay›nda, günde alt›flar saat olmaküzere, alt› günde okudu¤u “BüyükSöylev”, okundu¤u o ilk y›l› izle-yen her y›l ilerideki kuflaklara, da-ha da yo¤unlaflan anlam›yla uygarTürkiye Cumhuriyeti Devleti’ninhem de¤erini aktaran hem de bude¤erin yaflat›lmas› ve korunmas›yöntemlerini gösteren devrimselbir miras›m›zd›r.

Bu çifte özelli¤i nedeniyle “Nu-tuk”, uygar Türkiye CumhuriyetiDevleti’ni ilelebet yaflatmak ve ko-rumak kararl›l›¤›ndaki uygar yurt-tafllar›m›z için bir “baflucu kitab›”olmas› yan›s›ra, gerekti¤inde dörtelle sar›laca¤›m›z bir “baflvuru ki-tab›”d›r da...

Türkiye Cumhuriyeti Devle-ti’nin yaflamsal varl›¤›n› zedele-meye yönelik her türlü giriflimin

her türlü “karfl› ilaç”›n›n yap›-sal oluflumu ve kullan›fl yöntemi,bir doktor reçetesi etkinli¤iy-le “Nutuk”un sayfalar› aras›ndayer almaktad›r.

“Kuruluflumuz”un nas›l oldu¤u-nu anlatan bir belgesel destanözelli¤indeki “Nutuk”, bir tehlikekarfl›s›nda “kurtuluflumuz”un nas›lolaca¤›n›n da yolunu, yönteminigösteren bir rehberdir.

‹çindeki kiflileri bir yang›n›nalevlerinden ve dumanlar›ndankorumak için binalarda kolayl›klaeriflilen yerlerde bulunan “Tehlikean›nda cam› k›r›n›z” dü¤meleri ör-ne¤i “Nutuk” da, uygar TürkiyeCumhuriyeti Devleti’ni ve yurttafl-lar›n› her türlü iç ve d›fl alevler vedumanlardan korumak zaman›geldi¤inde, cam› duraksamadank›r›lacak ve dü¤mesine bas›lacakbir güvenlik gücüdür.

‹sterseniz, “Nutuk”un son bölü-mü olan “Gençli¤e Seslenifl”in, birtehlike an›nda bize , önce “ne ya-paca¤›m›z›”, sonra da bu görevimi-zi “nas›l yapaca¤›m›z›” anlatan ilkve son tümcelerini bir kez dahaan›msayal›m ve hatta bir kez dahabirlikte söyleyelim:

“Birinci vazifen, Türk istiklalini,Türk cumhuriyetini, ilelebet muha-faza ve müdafaa etmektir.”

“Muhtaç oldu¤un kudret, damar-lar›ndaki asil kanda mevcuttur.”•

Baflvuru Kitab›...•Mete Akyol - Bütün Dünya•

Page 6: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

8 9

‹ flini büyük bir baflar› ve sev-giyle yapan ender yay›nlar-

dan bir tanesi “Bütün Dünya” ve“Bütün Dünya”n›n o çok çal›fl-kan ekibi! Her say›da Atatürk’eve Atatürk’ün yads›namaz fikirle-rine yer verdi¤iniz için sizlereminnet borçluyum. Türk toplu-munun “Bütün Dünya”ya ger-çekten gereksinimi var. Umar›mç›kard›¤›n›z her yeni say› sizleridüflledi¤iniz hedeflere götürür.Sayg› ve sevgilerimle,

GGüüll LLaaiihhoo,,‹‹ssttaannbbuull..

Y ›llard›r, sizi, özellikle Say›nErdo¤an Sakman’›n yaz›lar›-

n› büyük bir zevkle okuyorum.Bizimle hayvanlar›n ilginç özel-liklerini, hayvanlar›n dünyas›n›paylaflt›¤› için kendisine sizin ara-

c›l›¤›n›zla teflekkürlerimi iletmekistiyorum. Say›n Sakman’›n Eylül2007 say›s›ndaki yaz›s›n› da yinebüyük bir zevkle okudum. Koala-larla ilgili bilmediklerimi yinekendisinden ö¤rendim. Çok te-flekkür ederim.

ÇÇii¤¤ddeemm HHiiççyy››llmmaazz,,‹‹ssttaannbbuull..

Ü lkemizdeki öteki medyaorganlar›ndan o kadar

farkl›s›n›z ki... “Bütün Dün-ya”m›z, kültür yaflam›m›za çokolumlu katk›larda bulunuyor.De¤erli yazarlar›n›zdan Say›nYücel Aksoy, “‹nsanl›¤a AdananYaflamlar” bafll›¤› alt›nda her aykendine özgü yumuflac›k anlat›-m›yla evrensel kültürümüze, ev-rensel sanatç›lar› tan›mam›zaönemli katk›lar sa¤l›yor. Kendi-

Bütün Dünya, Mimoza 4/9, D: 1, Ataflehir, 34750, ‹stanbul

[email protected]: 0216-456 2729

SizdenBize

Mektuplar

sine çok teflekkür ediyorum. Ben “‘Bütün Dünya’ oku-

ru”yum ve bu s›fatla özel bir kim-lik sahibi oldu¤umu biliyorum.

GGüüllddeenn ÇÇuullhhaa,, AAnnkkaarraa..

“B üyük Yap›tlar›m›z” bafll›-¤› alt›nda Say›n Konur Er-

top, her biri birbirinden de¤erliedebi yaz›lar›yla hem okurlar›bilgilendiriyor hem de bu konu-larda ö¤renimleri eksik kalm›fl ki-flilere ö¤retmenlik yap›yor. Ken-disine çok teflekkür ediyorum. Ode¤erli yaz›lar›n› her ay yine bü-yük bir zevkle okuyaca¤›m.

MMeelltteemm DDuurrmmuuflfl,,AAnnkkaarraa.

E ylül 2007 say›n›zdaki Say›n‹lyas Halil’in “Mehmet Ali

Pafla” adl› yaz›s›n›, her zamankigibi, çok be¤enerek okudum.Say›n Halil’in öykülerini bir fliiryaz›yormuflcas›na kaleme almas›ve kulland›¤› özgün sözcükleryaz›lar›n› bir kez daha okumam›sa¤l›yor. Say›n ‹lyas Halil’in yaz›-lar› için sizlere çok teflekkürederim. Sevgilerimle,

ÜÜssttüünn OOrraall,,‹‹zzmmiirr..

S ize giderek daha çok tutulu-yorum. ‹nsana verdi¤iniz de-

¤eri, sayg›y› her say›n›zda aç›k birflekilde gösteriyorsunuz. Her say›-n›z› büyük bir merakla beklemek,belki de hayat›m›n en anlaml› ola-y›... Hayat›ma anlam ve ›fl›k katt›-¤›n›z için size çok teflekkür ede-rim. ‹yi ki vars›n›z...

MMuussttaaffaa IIflfl››kk,, BBuurrssaa..

D ergimizde eme¤i geçen her-kese bizi böylesine bir zevk-

le buluflturdu¤u için teflekkür ede-rim. “Bütün Dünya” dergisini oku-mak demek benim için en sevdi-¤im yiyecek olan çikolatay› yemekkadar tatl› bir duygu... Bana buduyguyu yaflatt›¤›n›z için teflekkür-ler. Sizleri seviyorum.

GGaammzzee EEvvrreenn,,ÇÇaannaakkkkaallee..

“B ütün Dünya”y› her ay sa-t›r sat›r, titizlikle okuyo-

rum. Bilgi da¤arc›¤›ma ve genelkültürüme katt›klar›yla güçlenipbüyüyorum. “Bütün Dünya”y› bo-yutu, yaz› ve fotograflar› k›sacas›herfleyiyle çok be¤eniyorum.Dergilerimi özenle sakl›yorum.Ö¤rencilerime de dergiyi okuma-lar›n› ve edinmelerini söylüyo-rum. Sevgilerimle,

AAhhmmeett BBiiççeerreerr,,MMeerrssiinn..

D erginizin her say›s›n› büyükbir merakla bekliyorum ve

bir solukta da okuyuveriyorum.Konular› ifade edifl flekliniz çokgüzel... Bizler için yaflam› güzel-lefltirmek ve kolaylaflt›rmak ad›nane gerekiyorsa yap›yorsunuz. Si-zin yazd›klar›n›z› ö¤rencilerimlede paylafl›yorum. Onlar da sizdenpek çok fley kazand›lar, yaflamadair... Çok teflekkür ederim.

SSüürreeyyyyaa GGüüll,,KKaassttaammoonnuu..

S ayfalar›n›za yaflam›n bütünrenklerini s›¤d›r›yorsunuz.

Edebiyatla, resimle, müzikle, bil-mece ve f›kralarla... Bu çok yö-nlü, seviyeli yay›n›n›zdan dolay›,

Page 7: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

bir e¤itimci olarak sizikutluyorum. Baflar›lar›n›-z›n devam›n› diliyorum.

BBaaflflaakk AAhhmmeettoo¤¤lluu,,DDiiyyaarrbbaakk››rr..

B irçok kayna¤› kar›fl-t›r›p arad›¤›m›z› bul-

ma eziyetini bizden al›psizin üstlenmeniz ve bunlar› güzelbir dil ve sadelik içinde önümüzesunman›z gerçekten çok güzel...Teflekkür ederiz.

SSeeddaatt AAkkssooyy,,SSiinnoopp..

B uldum, büyük bir sorunumaçare buldum. Okumay› çok

severim, okuyanlar› da... Yeni ta-n›flt›¤›m insanla ilk sohbetim oku-ma üzerine olur. ‹lk sorular›mdanbiridir, “Okumay› sever misiniz?”Ald›¤›m yan›ta göre sohbet ilerler.Yan›t “Evet”se nedir, nas›ld›r, kim-lerdir sevilenler, okunanlar ve ge-linir can al›c› noktaya... “Peki ‘Bü-tün Dünya’ okur musunuz?” Yineyan›ta göre devam; ama üzülerekflahit oluyorum ki, çok okuyan, bi-len yok “Bütün Dünya”y›... Bilmi-yorum belki benim çevrem öyle yada ben öyle olmas›n› umuyorum.Yoksa bu büyük kay›p karfl›s›ndaçok üzülürüm, üzülüyorum da...Hemen tan›t›yorum, yan›mda var-sa veriyorum eline, yoksa anlat›yo-rum içeri¤ini, nas›l bir bütün dün-ya oldu¤unu... ‹lgiyle, merakla vebiraz da tan›mam›fl olman›n bu-ruklu¤uyla dinliyorlar beni ya dainceliyorlar dergiyi ve benden “Sa-k›ncas› yoksa bir süre ben de ka-labilir mi?” diyerek istiyorlar. “Bü-yük bir memnuniyetle” diyorum,“Gelecek say›ya kadar sizde kal-

s›n.” Yüzlerdeki yeni birfleyi tan›man›n heyecan›n›görmek beni çok mutluediyor. Minnetle ve birazda g›ptayla bakan gözleregülümsüyorum.

Derdime buldu¤umçareye gelince... ‹nsanlaraarma¤an olarak kitap al-

maya bafllad›m son zamanlarda...Yaflland›kça okuman›n, okutma-n›n, teflvik etmenin de¤erini dahaiyi anl›yorum. Keflke daha öncebu çabay› verebilme imkan›m ol-sayd› da verebilseydim. Hiç ald›r›fletmiyorum art›k, insanlarla helegençlerle kitap ve okuma üzerinekonuflurken ald›¤›m tepkilere...Bazen insanlar kitap ve okumaüzerine geliflen sohbetten s›k›l›-yorlar. ‹nançla, inatla sürdürüyo-rum sohbeti ve okuman›n güzel-liklerini, yararlar›n› anlatmaya ça-l›fl›yorum. Geçenlerde bir arkada-fl›m›n o¤luyla böyle bir sohbetyapt›m. “Ben sevmiyorum, okuya-m›yorum, s›k›l›yorum” dedi. “Hemne okuyaca¤›m› bilmiyorum. Banabir kitap önerir misin?”

Duraklad›m, o an zor durumdakald›m. Kiflili¤ini, ilgi alanlar›n› iyibilmedi¤im için, kafl yapay›m der-ken göz ç›kar›r›m korkusuyla “Benbiraz düflüneyim sonra sana söyle-rim, hatta yollar›m” dedim. Baflkaçarem yoktu, “Bu arada da baba-s›ndan yard›m al›r›m” diye düflün-düm. Ama bir ipucu ç›kmad› baba-s›ndan... “Arkadafl›m” dedi, “Oku-may› sevmiyor, al›flt›ramad›m, bil-mem ki nas›l bir tür kitaptan hofl-lan›r. Sevinirim okumaya teflvikedebilirsen, belki senin sayendebu sorun çözülür.”

Ald› beni bir düflünce, karar-

SizdenBize

Mektuplar

10 11

s›zl›k... 16 yafl›nda okumay› sev-meyen, okuyamayan bir gencene önerebilirim? Sonuçta bir e¤i-timci de¤ilim, tan›y›nca, ilgi alan-lar›n› bilince kolay, verirsin bildi-¤in bir kitap ad›... Neyse birdenakl›ma “Bütün Dünya” geldi,beynimde flimflekler çakt›, “Ne-den olmas›n ki?” dedim. ‹çindeher kesimden, her yafltan insanayönelik bir fleyler var. “Ne yokki” demek daha do¤ru olur. Gün-cel olaylar, bilim, makale, öykü,f›kra, karikatür, bilmece, bulma-ca, fotograf, an›lar... ‹flte art›k“Be¤enir mi, be¤enmez mi?” diyedüflünmeden arma¤an›m› verece-¤im, ya da önerece¤im “BütünDünya”y› sevdiklerime...

FFaattmmaa PPeekkppaayyzz››nn,,‹‹zzmmiirr..

S izlerle tan›flt›¤›m zaman liseson s›n›f ö¤rencisiydim. fiimdi

ise bir ö¤retmenim... Ve biliyorumki “Bütün Dünya”yla ö¤rencilerimitan›flt›rmak benim borcum...

Herfleyin bulundu¤u ve s›k›l-madan okunan yaz›lar›n›z çok ba-flar›l› ve bence dünyaya aç›lmakiçin ilk ad›m...

MMüüjjggaann IIflfl››kk,,EEsskkiiflfleehhiirr..

B u kadar baflar›l›, özverili birçal›flmay› bizlere sundu¤u-

nuz bizleri her konuda bilgilen-dirdi¤iniz için çok teflekkür ede-rim. Ça¤›m›z›n en önemli sorunuokumak olan flu y›llarda siz biz-lere çok iyi ›fl›k oluyorsunuz. ‹yiki vars›n›z gelecek günlerde be-raber olmak dile¤iyle,

‹‹ppeekk EErrccaann,,MMeerrssiinn..

‹ nsanlar›n kültür seviyesini art›-ran küçük; ama büyük ifller

baflaran bir dergisiniz. Eme¤iniziçin teflekkür ederim.

ÇÇii¤¤ddeemm KKaarraakkooçç,,UUflflaakk..

D erginizi kafamda ad›n› koya-mad›¤›m birçok sorunun

analizi gibi görüyorum ve tan›mla-malar›n›z için minnetar›m.

MMaahhmmuutt IIflfl››kk,,ÇÇaannaakkkkaallee..

T ürkiye’deki en büyük eksik-liklerden birini kapat›yorsu-

nuz, okumay›... Evdeki tüm bi-reyleri ortak bir paydada topla-may› baflaran tek dergisiniz.Okumay› fazla sevmeyen karde-flimin bile dikkatini çektiniz. Ad›-n›z gibisiniz; bütün dünyay› ku-caklayabiliyorsunuz. Hep böyledevam etmeniz dile¤iyle...

SSiinneemm GGaammzzee,,‹‹ssttaannbbuull..

D ünyan›n çok büyük oldu¤u-nu zannediyordum; fakat,

ebat› küçük; ama içi dopdoluolan derginize s›¤acak kadar kü-çükmüfl. Daha önce pek çok der-giyi takip etmeme ra¤men sizinverdi¤iniz tad› o dergilerde bula-mam›flt›m. “Bir mum baflka birmumu tutuflturmakla ›fl›¤›ndan birfley kaybetmezmifl” sözü ne dedo¤ru bir söz bence... Mum oldu-¤unuz ve alevinizi bizimle paylafl-t›¤›n›z, bizi de tutuflturdu¤unuziçin teflekkür ederim.

Ifl›¤›n›z›n hiç sönmemesi dile-¤iyle, sevgiler,

fifiiirriinn TTaannrr››vveerrddii,,BBoolluu..

Page 8: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

yanl›fla hoflgörü göstermenin ola-nakl› olmad›¤› gerçe¤idir.”

Hoflgörünün çok de¤ifliktan›m ve koflullar› var-d›r. Fakat bir tanesi ön-kofluldur: Yerine göre

güçsüz, güçlüyü; küçük, büyü¤ühhooflfl görebilir; ama onlara hhooflflggöörrüügösteremez. Yöneten, yönetilene;güçlü, güçsüze; büyük, küçü¤ekarfl› hoflgörülü olabilir ancak.Yapt›r›m gücü olan›n bu gücünübilinçli olarak s›n›rlamas› ya dakullanmamas›d›r hoflgörü...

Bu görüflümü, ölümünün alt›n-c› y›l›nda kendisini özlemle and›-¤›m›z ÖÖ¤¤rreettmmeenn FFeetthhii ÜÜllkküü’nün(Elaz›¤ 1918-10 Ekim 2001) ilginçbir an›s›yla örneklendirece¤im:**

2000 y›l önce Latin flairi Vir-jil [Vergilius: ‹Ö 70-‹Ö 19] “Er-dem, yeryüzünden ayr›l›rkenayak izlerini k›rsal alanda (biranlamda köyde) b›rakm›flt›r”der. 2000 y›ld›r o ayak izleriyleavunuyor, onunla övünüyor,onun yüceli¤ine s›¤›n›yoruz. Er-dem, yaln›z, flehirlerin okumuflyazm›fl üstün mevkideki insan-lar›nda de¤il, bazen okumam›flkiflilerde, bazen köyde, köylüdede ›fl›ldar. Gerçekte köylü, çokduygulu, çok saf ve temizdir.

Bunu aç›klarken Elaz›¤’dayaflad›¤›m›z bir olay akl›ma gel-di. Bizim bir derne¤imiz vard›Elaz›¤’da; “Elaz›¤ Kültür Derne-¤i”. Buraya, ço¤unlu¤u gençlerolmak üzere, pek çok kifli girer ç›-kar. fiehir d›fl›ndan gelenler olur;dernek Elaz›¤’› temsil etti¤i içinorayla temas kurar. Derne¤imiz,yörenin kültür zenginlikleriniyaflatma ve tan›tma yan›nda or-

ta ve lise ö¤rencilerine de paras›zkurslar düzenlerdi. Bunun içinflehrimizin okullar›ndaki ö¤ret-menler gelir, gönüllü olarak dersverirler. Ben de Frans›zca dersle-ri veriyordum. O y›llarda der-nekten haberi olmayan, dernek-çili¤i bilmeyen, flehrin baz› ilerigelen kiflileri, ne yapar bu genç-ler, bilmezlermifl. Çok partili y›l-lara girdi¤imiz günlerdi, “acabamuhalifi oldu¤umuz partilerindestekleyicisi mi bunlar” diye dekuflku duyarlarm›fl.

Bir gün, derne¤in bulundu¤ubinan›n yan›ndaki bir ticaretha-nede dört befl kifli al›flverifl eder-ken, birisi yan›ndakine sormufl:“Ne yaparlar bu gençler, burayaniye girer ç›karlar?” Soru sorulankifli, Hasbi A¤a diye bilinen ve ol-dukça da varl›kl›, hat›r› say›lanbir köylü, (Affedersiniz, o günküsözü aynen ifade etmeye mecbu-rum) “Ne bileyim” demifl, “Bir sü-rü hergele girip ç›k›yor!” Tesadü-fen orada bulunan ve bu sözüduyan derne¤imizin üyesi iki ar-kadafl›m›z geldi bana ve “Bizehakaret ettiler, ‘hergele’ dediler,flimdi hemen suçüstü yapacaks›-n›z, biz de tan›kl›k edece¤iz”.

B enim derhal telafllan›pharekete geçece¤imi sa-n›yorlard›. Onlara flöylededim: “Bu kifli bize bir

etiket yak›flt›rm›fl. Bize düflen ne-dir: öyle olmad›¤›m›z› kan›tla-mak. Daha çok çal›flal›m, insanla-ra kendimizi daha iyi tan›tal›m,onlara yard›mc› olal›m, onlarayararl› olal›m. O kifli de zamanlaanlar böyle olmad›¤›m›z›, belki demahcup olur, sözünü geri al›r...”

12 13

2007 y›l› Ekim ay›, Ata-türk’ün Büyük Nutuk’unusunmas›n›n 80’inci y›ldö-nümü. 2007 y›l›, ayn› za-

manda, Mevlâna Celâleddin Ru-mî’nin (Belh 1207-Konya 1273)do¤umunun 800’üncü y›l›.

Büyük Nutuk’un, yaln›zca süreolarak de¤il, anlamve önem olarak daTürk ulusu için nebbüüyyüükk bir tarihi yap›toldu¤u, san›r›m, der-gimizin bu “2007Ekim” say›s›nda, yet-kili kalemlerce de¤er-lendirilmifl olacakt›r.

Bütün dünya in-sanlar›n› kucaklayaniinnssaanncc››ll››¤¤›› (hümaniz-mas›) ve hhooflflggöörrüüssüünedeniyle Mevla-na’n›n do¤umunun800’üncü y›l› kutlama-lar› ise UNESCO (Birleflmifl Millet-ler E¤itim, Bilim ve Kültür Örgütü)taraf›ndan da desteklenmifltir.

Yüceli¤i belirtilmek ve Mesne-vi-i manevi’sinin kutsal kitaplarayak›n de¤erde oldu¤u vurgulan-mak için “O, bir peygamber de¤ilama kitab› var” denilen Mevla-

na’y› ne zaman ansam, onun oengin hoflgörüsü gelir akl›ma.Gerçi hiçbir hoflgörü sonsuz de-¤ildir, olamaz da; onun da s›n›rla-r› vard›r. Herkes hoflgörülü ola-bildi¤i gibi horgörülü de olabilir.Bu, kifliden kifliye, durumdan du-ruma de¤iflen bir tutumdur.

Say›n Prof. Dr.Necdet Adaba¤ (Dilve Tarih Co¤rafyaFakültesi ö¤retimüyesi) bir yaz›s›ndaflöyle diyordu:*

“Hoflgörünün kar-fl›l›kl› sayg› ve sevgi-ye dayal› bir olgu ol-du¤unu; karfl›l›kl›sayg› ve sevginin ol-mad›¤› yerde hoflgö-rüden söz edilemeye-ce¤ini; ayr›ca hoflgö-rüyü gerektiren et-menlerin, duygusal

düzlemde, yanl›fllardan kaynak-land›¤›n› ve yanl›fllar› örtbas et-menin ya da görmezden gelme-nin ancak hoflgörüyle olabilece¤i-ni san›yorum. Bu ba¤lamda unu-tulmamas› gereken, do¤al olarak,yanl›fllar›n da bir ölçüsünün, s›n›-r›n›n olmas› gerekti¤i; her türlü

Türk Dili

OrhanVelidedeo¤lu

Hoflgörü ve Erdem

Hoflgörünün çok de¤iflik tan›m ve koflullar› vard›r. Fakat bir tanesi önkofluldur: Yerine göre güçsüz, güçlüyü; küçük, büyü¤ü hofl görebilir;ama onlara hoflgörü gösteremez. Yöneten, yönetilene; güçlü, güçsüze;

büyük, küçü¤e karfl› hoflgörülü olabilir ancak. Yapt›r›m gücü olan›n bugücünü bilinçli olarak s›n›rlamas› ya da kullanmamas›d›r hoflgörü...

Page 9: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

O arkadafllardan biri çok k›zd› vebana “Sen bizi temsil edemiyor-sun, bizi savunmuyorsun, bafl-kanl›ktan çekil...” gibi sözler söyle-di ama üzerinde durmad›m. Biz,çal›flmalar›m›za devam ettik, oyaz aylar›nda da gönüllü ve para-s›z olarak kurslar açt›k; ö¤retmenarkadafllara rica ederek. Ar› gibiçal›fl›yordu dernek.

B irkaç ay sonra bir gün,yak›n köydeki eviminönünde, bahçede oturu-yorum, bir fayton geldi,

kap› önünde durdu ve içindenHasbi A¤a indi. Kendisini tan›r›mama bize gelip giden bir insan de-¤ildi. Karfl›lad›m, gereken sayg›y›gösterdik, evimize kabul ettik. ‹lksözü “Niçin geldi¤imi biliyor mu-sunuz?” oldu. Hay›r, bilmiyoruz,misafir geldiniz, hofl geldiniz.

“Hay›r” dedi “Misafirli¤e gel-medim. Bir zamanlar derne¤inizegirip ç›kan gençleri sormufllard›bana, ‘ne yap›yorlar?’ diye. Ben de‘Bir y›¤›n hergele iflte, girip ç›k›yor-lar’ gibi bir söz söylemifltim. Amagün geldi, lisede okuyan o¤lum ik-male kald› ama hiç çal›flm›yorduevde. Bir gün ‘Baba, s›n›f›m› geç-tim!’ diye sevinçle ç›kt› geldi. “Na-s›l geçtin o¤lum, hiç çal›flt›¤›n› gör-medim.’ Dedi ki ‘Elaz›¤ KültürDerne¤i paras›z kurslar açm›flt›,ben de oraya devam ettim, o kurs-lar›n yard›m›yla s›n›f›m› geçtim.’‘Nerede bu dernek o¤lum’ diye sor-du¤umda ö¤rendim ki benim ‘her-geleler’ dedi¤im insanlar bu kurs-lar› açm›fllar. Derne¤e gelip sizler-den özür dilemek istedim, amagençler belki beni anlayamazlar,üzüntülü olaylar olabilir, onun

için evinize kadar geldim. Özürdiliyorum ve izin verirseniz yar›nderne¤e gelece¤im, mümkünse üyeolmam› sa¤lay›n; böylece siz neiseniz ben de o olay›m!..”

Hasbi A¤a’n›n bu çok erdem-li davran›fl›ndan memnun ol-dum ve iste¤ini arkadafllar›mailettim, onlar da duyguland›lar.Birkaç gün sonra Hasbi A¤a gel-di, üyelerden özür dileyerek der-ne¤e üye oldu ve o zaman içinçok büyük bir para idi, befl yüzlira da ba¤›flta bulundu...

Düflünüyorum: 1950’lerin ilky›llar›nda geçti¤i anlafl›lan buolayda, dernek baflkan› Fethi Ül-kü ö¤retmen, arkadafllar›n›n k›fl-k›rtmas›na kap›lsayd›, tan›klar›nanlat›mlar›yla Hasbi A¤a’n›n ce-zaland›r›lmas› sa¤lanabilirdi; bugüçleri vard›. Ancak, Fethi ö¤ret-menin olgun, hoflgörülü ve sa-b›rl› tutumu yan›nda, hatas›n›nay›rd›na varan Hasbi A¤a’n›n“k›rdaki ayak izinden kalma” er-demli davran›fl› ile dernek, hemhat›rl› bir üye, hem de yüklü birba¤›fl kazanm›fl olur...

Hoflgörünüz çok olsun!..•

*Cumhuriyet, Hoflgörü, 9.10. 2005

**Rahmetli Ö¤retmen Fethi Ül-kü’yü, kendi anlat›m›ndan ban-da ald›¤›m ö¤retmenli¤iyle ilgili

pek çok an›s›ndan ikisini, dergi-mizin 2005 ve 2006 Ekim ay› sa-

y›lar›nda yay›mlayarak anm›fl-t›k. Bu y›l da onu, bir söylefli

aras›nda anlatt›¤› bu son an›s›y-la bir kez daha an›yoruz.

Ifl›klar içinde yats›n...

14

Bütün Dünya • Ekim 2007

[email protected]

15

Sözcük bilginizi denetledikten sonra, do¤ru yan›tlar için 16’nc› sayfam›za bak›n›z

1. skandal (frans›zca) –a) iskandil b) rezaletc) yolsuzluk ç) utanç verici

2. sivilizasyon (frans›zca) –a) sivilleflme b) resmilik karfl›t›c) uygarl›k ç) aç›kl›k

3. mod (ingilizce) –a) ruh durumu b) keyifc) nefle ç) kederli

4. praymtaym (ingilizce) –a) TV gündüz programlar›b) TV gece programlar›c) akflamüzeri TV programlar›ç) en çok izlenilen TV saati

5. trekking (ingilizce) –a) do¤a yürüyüflü b) kofluc) su sporu ç) da¤c›l›k

6. efektif (ingilizce) – a) aktifb) pasif c) etkili ç) dalgal›

7. doping(ingilizce) –a) spor hilesi b) uyar›c›c) güçlendirme ç) moral verme

8. üniversal (ingilizce) –a) evrensel b) yerel

c) dünya çap›nda ç) beynelmilel

9. layt (ingilizce) –a) hafif b) kolayc) ayd›nl›k ç) zarars›z

10. ekstra larj (ingilizce) –a) büyük boy b) battal boyc) en uzun ç) genifl

11. kontrol (ingilizce) –a) denetim b) denetlemec) bak›m ç) disiplin

12. enk›rmen (ingilizce) –a) halk temsilcisi b) sorumluhaber sunucusu c) seçiciç) denetleyici

13. anti- (ingilizce) –a) karfl›t› b) muhalifc) z›dd› ç) karfl›daki

14. keytering (ingilizce) –a) toptanc› b) perakendecic) yemekhaneç) yemek toptanc›s›

15. sayz (ingilizce) –a) beden ölçüsü b) boy ölçüsüc) bir ölçü birimi ç) s›f›r beden

‹lk DersimizTürkçe

SaniyeÖzden

Page 10: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

16

1. skandal (frans›zca) – b) rezalet. Birde¤er yarg›s›n›, kamusal ya da bireyselbir ahlak› sarsacak nitelikte söz, davra-n›fl, tutum ya da eylem. Zamanla “reza-let” sözcü¤ü hafif kalm›fl olacak ki,skandal sözcü¤ünü alm›fl›z ve gündelikdilin yayg›n sözcüklerinden biri olarakkullanmay› sürdürmekteyiz.

2. sivilizasyon (frans›zca) – c) uygarl›k.Frans›zca, “civilisation” (uygarl›k) söz-cü¤ünün Türkçe söylenifli olan bu söz-cük, ço¤u kez, askersel sisteme karfl› “si-villeflme” anlam›nda kullan›lmaktad›r.

3. mod (ingilizce) – a) ruh durumu.Mood (ruh durumu), anlam›ndakibu ‹ngilizce sözcük, Türkler’ce olum-lu olumsuz tak›larla “havamda de¤i-lim” ya da “havamday›m” anlam›ndakullan›lmaktad›r.

4. praymtaym (ingilizce) – ç) en çokizlenilen saat. Televizyonlar›n Türkçekarfl›l›k düflünmeden saat 20:00-22:00saatleri aras›ndaki programlar içinkulland›klar› sözcük. “Prime time”›nokunuflundan.

5. trekking (ingilizce) – a) do¤a yürüyü-flü. Do¤a y›prat›ld›kça tüm dünyadayayg›nlaflan do¤a yürüyüflleri, Türkçe’dene yaz›k ki ‹ngilizcesiyle belirtiliyor.

6. efektif (ingilizce) – c) etkili. “Etkili,geçerli” anlam›nda “effective” sözcü¤ü-nün özellikle döviz borsas›nda s›k kul-lan›m›ndan dolay› yerleflmifl yeni biryabanc› sözcük.

7. doping(ingilizce) – b) uyar›c›. Sporyar›flmalar›ndan önce sporcunun güçkazanmak için ald›¤› uyar›c› ilaç vebenzeri fleylerin tümü.

8. üniversal (ingilizce) – a) evrensel.Türkçe karfl›l›¤› tümüyle yerleflti¤i için ar-t›k bu sözcük anadiline yolcu edilebilir.

9. layt (ingilizce) – a) hafif. “Light”›nTürkçe söyleniflinin özellikle g›da ala-n›nda kullan›m›yla yayg›nlaflt› “layt”.Bir g›da al›flverifl merkezinde “Bu ürü-nün hafifi var m›?” deseniz, size tuhafbir yabanc› gözüyle bakabilirler.

10. ekstra larj (ingilizce) – a) büyükboy. Tekstil ürünlerinin beden öl-çülerinden biri, büyü¤ü. ‹kisi dekullan›l›yor.

11. kontrol (ingilizce) – a) denetim. Türk-çe san›lacak denli yerleflmifl olan busözcü¤ün yerini denetim ald›. Dahas›,“otokontrol” sözcü¤ü bile “özdenetim”ile karfl›lan›yor ve yayg›n kullan›l›yor.

12. enk›rmen (ingilizce) – b) sorumluhaber sunucusu. Televizyonlarla birlik-te ‹ngilizce’den (anchorman) gelensözcük, “sorumlu haber sunucusu, baflmuhabir” anlam›ndad›r.

13. anti- (ingilizce) –a) karfl›t›. Politikdilde bir fleyin karfl›t› olarak yayg›nla-flan sözcük flimdi yaflam›n her alan›nagirdi. “Antioksidan”, “antialerjik” vb.Sözcü¤ün Türkçe’sinin benimsenme h›-z› da giderek artmakta.

14. keytering (ingilizce) – ç) yemektoptanc›s›. Zamanla yeme¤in de sanayi-leflmesiyle ortaya ç›kan sözcü¤ün Türk-çe’sinin kabulü henüz zay›f düzeyde.

15. sayz (ingilizce) – a) beden ölçüsü.Bu sözcük de tekstilin ‹ngiltere mer-kezli olarak bafllamas›n›n bir sonucuolarak çok yayg›n. Ama s›k s›k “Kaçbeden?” sorusu da soruluyor.

‹lk DersimizTürkçe

Yan›tlar

15’inci sayfam›zda yer alan sözcüklerin do¤ru karfl›l›klar›

“Temel ilke, Türk ulusu-nun onurlu ve flereflibir ulus olarak yafla-mas›d›r. Bu ancak,

tam ba¤›ms›z olmakla sa¤lanabilir.Ne denli zengin ve gönençli olur-sa olsun, ba¤›ms›zl›ktan yoksunbir ulus uygar insanl›k karfl›s›ndauflak olmak mevkiinden yüksekbir muameleye lay›k olamaz.

“Yabanc› bir devletin koruyu-

culu¤unu ve kollay›c›l›¤›n› kabuletmek, insanl›k niteliklerindenyoksunlu¤u, güçsüzlü¤ü ve bece-riksizli¤i a盤a vurmaktan baflka birfley de¤ildir. Gerçekten bu afla¤›l›kduruma düflmemifl olanlar›n isteye-rek bafllar›na yabanc› bir efendi ge-tirmeleri hiç düflünülemez.

“Oysa, Türk’ün, onuru, ken-dine güveni ve yetenekleri çokyüksek ve büyüktür. Böyle bir

17

Tek Amaç Onurlu ve fierefli

Bir Türk Ulusu Olmak

Mustafa Kemal, Samsun’da att›¤› ilk ad›m›ndan, ‹zmir’de att›¤› son tekmesine de¤in Kurtulufl Savafl›’m›z süresince

att›¤› tüm ad›mlar›n›n öyküsünü, ulusuna hesap verircesine bir sorumlulukla belgelerle anlatt›¤›

“Büyük Söylev”ini, tam 80 y›l önce bu ay söylemiflti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulufl tarihini oldu¤u

denli, kurulufl gerekçesini de tüm ayr›nt›lar›yla aç›klad›¤› “Büyük Söylev”ini Mustafa Kemal, Cumhuriyet Halk

F›rkas›’n›n II. Büyük Kongresi’nin topland›¤› 15 Ekim 1927 tarihinde okumaya bafllam›fl ve... Günde alt›flar saat

olmak üzere toplam 36 saat 31 dakika süren bu büyük “Büyük Söylev”ini, alt›nc› günde tamamlam›flt›r.

Mustafa Kemal’in “Büyük Söylev”inde aç›klad›¤› olaylarla ilgili belgelerin sunumunu ise, “Büyük Söylev”in

okunmas›ndan sonra kongre yazman› Ruflen Eflref Ünayd›nyapm›flt›r. Bu yaz›m›z›n bafl›na ald›¤›m›z “Büyük Söylev”in

girifl bölümünü, yaln›zca her Türk yurttafl›n›n de¤il, yeryüzünde “Türk” ve “Türkiye” sözcüklerini duyan tüm

kiflilerin de dikkatle ve her sözcü¤ünün anlam›n› kavrayarak okumalar› gerekti¤ine inan›yoruz.

•Yaz› ‹flleri Bölümü - Bütün Dünya•

Page 11: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

lerini veriniz. Gelece¤in ayd›nl›¤›-na onlarla kavuflacaks›n›z.’

“Özgür düflünceler uygulamayageçti¤i zaman ‘Türk ulusu yüksele-cektir’ diye telkinlerde bulundu. O,Türk gençli¤inin sa¤duyusuna,ulusçulu¤una, yurt sevgisine inan-d›¤›n› ve onlara güven-di¤ini söylüyordu.”

“Atatürk’ü Özleyifl”adl› yap›t›nda Ruflen Efl-ref ise, ‘Büyük Söylev’inhaz›rlan›fl› konusundaflunlar› yazmaktad›r:

“B ir haziransabah›, es-ki köflkü-nün balko-

nunda oturuyordun. Yir-miyedi saattir, uyuma-dan notlar›n›, belgeleriniyoklaya, inceleye büyük‘Büyük Söylev’ini dikteettiriyordun. Yahya Kap-tan’›n Gebze’de flehitdüfltü¤ünü anlatt›¤›nparçay› okutturup dinler-ken, senin önüne seril-mifl güneflli Ankara ufuk-lar›na bakan gözlerinin,yoluna bafl koymufl ohalk kahraman›n›n canverirken yan›nda imiflsingibi nemlendi¤ini, y›llarsonra o hat›ra ard›ncahâlâ dudaklar›n›n titredi-¤ini görmekten büyükne olabilir?”

“Büyük Söylev”in “Girifl” bölü-müyle bafllad›¤›m›z bu yaz›m›z›,“Büyük Söylev”in “son sözü” olan“Gençli¤e Seslenifl” bölümünü an›m-satarak noktalayal›m.

“Büyük Söylev”in sonundaki

“Gençli¤e Seslenifl” bölümü, bildi-¤iniz gibi, “Ey Türk Gençli¤i” di-ye bafllamakta ve... Bildi¤iniz gi-bi, flöyle devam etmektedir:

“Birinci vazifen, Türk istiklal vecumhuriyetini, ilelebet muhafazave müdafaa etmektir.”

Ve daha sonra gençlerin, bildi-¤iniz gibi, bu “Birinci vazife”lerininas›l yerine getireceklerini, bunuyaparken “muhtaç olduklar› kuv-vet”in nerede “mevcut oldu¤u”nuanlatmaktad›r, bildi¤iniz gibi...•

18 19

Bütün Dünya • Ekim 2007 Tek Amaç Onurlu ve fierefli Bir Türk Ulusu Olmak

ulus tutsak yaflamaktansa yok ol-sun daha iyidir.

“Öyleyse, ya ba¤›m-s›zl›k, ya ölüm! ‹fl-te, gerçek kurtulufluisteyenlerin parola-

s› bu olacakt›r. Bir an için, bu ka-rar›n uygulanmas›nda baflar›s›zl›-¤a u¤ran›laca¤›n› düflünelim. Neolacakt›? Tutsakl›k...

“Peki efendim, öteki karar-lara uymakla da sonuç bu olma-yacak m›yd›?

“fiu ayr›mla ki, ba¤›ms›zl›¤› içinölümü göze alan ulus, insanl›konur ve flerefinin gere¤i olan herözveriye baflvurdu¤unu düflünerekavunur ve kuflkusuz, tutsakl›k zin-cirini kendi eliyle boynuna geçirenuyufluk, onursuz bir ulusla karfl›-laflt›r›l›nca dost ve düflman gözün-deki yeri çok baflka olurdu.”

Atatürk’ün yak›n tan›klar›ndanProf. Dr. Afet ‹nan, “Büyük Söy-lev”i flöyle anlat›yor:

“Bu bir devlet kurucusunun ulu-suna hesap verme örne¤idir. Tarihtede örne¤ine az rastlan›l›r. Bu söyle-vi iki bölümde incelemek gerekir:

“Resmi belgeler ve bunlara da-yanan yay›nlar.

“Olaylar ve kifliler üzerinde Ata-türk’ün düflünceleri ve aç›klamalar›.

“‹flte bu bak›mlardan birinci el-den bir tarihtir bu... 1927 yaz ayla-r›nda Mustafa Kemal ‹stanbul’a gel-mifl ve Dolmabahçe Saray›’nda ko-nuk edilmifltir. Bu saray›n salonlar›n-dan birinde her gece toplanan kala-bal›k arkadafllar› aras›nda bu büyük‘Büyük Söylev’den parçalar oku-makta ve üzerinde tart›flmal› konufl-malar yap›lmaktad›r. Atatürk, kendi-si okuyor ve yazd›¤› konular üzerin-

de aç›klamalar yaparak çok hararetlikonuflmalar yönetiyordu. (...)

“Bu ‘Büyük Söylev’in müsved-delerini inceledi¤imiz zaman he-men her sayfas›nda bir düzeltme-ler, eklemeler görüyoruz. Yaz› ki-mi kez Atatürk’ündür, kimi sayfa-lar› ise kendisi yazd›rm›flt›r. (...)

“Yaz aylar›n›n s›cak bir günü-nün gecesi Atatürk’ün çevresin-de daha kalabal›k bir ayd›nlartoplulu¤u vard›. O, arkadafllar›naadeta bir sürpriz haz›rlaman›nsevinci içinde ‘Oturunuz ve din-leyiniz’ dedi. ‘Büyük Söylev’insonuna koyaca¤› sat›rlar› yükseksesle okumaya bafllad›. Dinleyi-cilerin nefes bile almad›klar›n›san›yorum. Çünkü ben kendimiöyle hissediyor ve milli bir heye-can›n etkisinde yafl›yordum. Bü-tün Milli Mücadele’nin tarihi olan‘Büyük Söylev’, bu sat›rlarla sonbulacakt›. Atatürk bu metni oku-yup bitirdi¤i zaman derin bir ne-fes alm›fl; fakat iki damla göz ya-fl›n› da bizlerden saklamam›flt›.

“Bu ‘Gençli¤e Seslenifl’okundu¤u akflam ar-t›k tarih olmufl olaylarkonuflma konusu de-

¤ildi. O Türkiye Cumhuriyeti’ningelece¤i üzerinde duruyordu. ‘Ta-rihi yaflad›¤›m›z gibi yazd›k; fakatgelece¤i Cumhuriyet’e inananlarla,onu koruyanlara ve yaflatacaklaraemanet etmek gerekir’ diyordu.

“‘Gençli¤e Seslenifl’ yaz›s›n› ilkdinleyenlere övmek f›rsat›n› dahiverdi¤ini hat›rlam›yorum. SadeceO’nun sözleri hâlâ bugün bile ku-laklar›mda yank›lanmaktad›r:

“‘Gençli¤i yetifltiriniz. Onlarabilim ve kültürün olumlu düflünce-

Mustafa Kemal, “Büyük Söylev”ini Cumhuriyet Halk F›rkas›’n›n II.

Büyük Kongresi’nde okumaya bafllad›.

Page 12: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

20 21

A tatürk’ün çok iyi bir ör-gütçü oldu¤u gözlenir.‹fllerini rastlant›ya b›rak-mam›flt›r. Her eyleminde,

birkaç ad›m sonraki geliflmelerihesaba katm›fl, gerekli tüm önlem-leri alm›flt›r.

Ad›mlar›n› atarkenyüzlerce kifliyle görüfl-müfltür. Yaz›flmalar› bin-lerce sayfa tutar. Asker-ler, siyasetçiler, ayd›nlar,halk önderleri onunsöylediklerini onaylar-ken, vard›¤› kararlar›uygularken onun öneri-lerinin do¤ru oldu¤unukabul etmifllerdir.

Yöntemini flöyleaç›klam›flt›r:

“Uygulamay› birta-k›m evrelere ay›rmak ve olaylar-dan yararlanarak ulusun duygu vedüflünceleri üzerinde ifllemek vead›m ad›m ilerleyerek amaca ulafl-maya çal›flmak gerekiyordu. Nite-kim öyle olmufltur. Ancak dokuz

y›lda yapt›klar›m›z bir mant›kç›gözüyle düflünülürse, ilk gündenbugüne dek izledi¤imiz genel gi-diflin, ilk karar›n çizdi¤i çizgide veyöneldi¤i amaçtan hiç ayr›lmam›floldu¤u kendili¤inden anlafl›l›r.”

“Uçurumun kenar›n-daki y›k›k ülke”nin ulus-la el ele kurtar›l›fl›, yenidevletin kuruluflu, ay-d›nl›k Türkiye’nin nas›lgünefl gibi do¤du¤u“Büyük Söylev”de birbir anlat›l›r. Atatürk tarihyaparken tarihi yazm›fl,apaç›k belgeleri yerli ye-rinde kullanm›flt›r.

1927 y›l›n›n ilk yar›s›içinde savafl y›llar›ndabafllam›fl çetin öykü ka-leme al›nmaya bafllan-

m›flt›. Falih R›fk›, Atatürk’ün saatlerboyunca çok uzun bir bölümünüyazd›rd›ktan sonra birlikte çal›flt›¤›yazman› gönderdi¤ini, dufl al›p bafl-ka bir yazmana yeni bir bölümüyazd›rmaya koyuldu¤unu anlat›r.

BüyükYap›tlar›m›z

Konur Ertop

“Söylev” yeni Türkiye’nin nas›l kuruldu¤unu anlat›rken benzer koflullarda güçlüklerin nas›l afl›laca¤›n› göstermeyi de amaçlar.

“Büyük Söylev”, 80’inci Y›l›nda...

Yaz aylar›nda çal›flmalar› sür-dürmek üzere Çankaya’dan Dol-mabahçe’ye gelirken tüm belgele-rin, yaz›l› bilgilerin, yaz›flmalar›n,karalamalar›n savafltan kalma tahtacephane sand›klar›yla getirilmifl ol-mas› ise konunun destan güzelli¤itafl›yan yanlar›ndand›r!

A tatürk’ün a¤z›ndan Türki-ye’nin “kurtulufl”unu veyeni devletin “kuru-lufl”unu anlatan “Büyük

Söylev”, 1919 y›l› May›s›n›n 19’un-cu günü Samsun’a ç›kt›m. Geneldurum ve görünüfl: ...” diye bafllar.“Bugün ulaflt›¤›m›z sonuç, yüzy›l-lardan beri çekilen ulusal y›k›mla-r›n yaratt›¤› uyan›kl›¤›n ve sevgiliyurdun her köflesini sulayan kan-lar›n karfl›l›¤›d›r.

“Bu sonucu, Türk gençli¤inekutsal bir arma¤an olarak b›rak›-yorum” diyerek “Gençli¤e Sesle-nifl”le sona erer.

“Belge”leriyle birlikte 1280 say-fa tutan üç ciltlik bir yap›t olan“Büyük Söylev”i Atatürk, 15 Ekim1927’den 20 Ekim tarihine kadarTürkiye Büyük Millet Meclisi Top-lant› Salonu’nda, Cumhuriyet HalkPartisi II. Kongresi’nde alt› gün bo-yunca 36 saat 31 dakika süren otu-rumlarda okuyup tamamlam›flt›.

“Halkç›l›k ilkesine dayanan”,Halk Partisi, Kurtulufl Savafl›’n›yönlendirmifl “Anadolu ve RumeliMüdafaa-y› Hukuk-u Milliye Cemi-yeti”nin yolunu izledi¤ini kabulederek Sivas Kongresi’ni I. Kongresay›yor, bu nedenle “Büyük Söy-lev”in okundu¤u CHP Kongresi’ni“II. Kongre” diye adland›r›yordu.

“Büyük Söylev”in okunuflu gör-kemli oldu. Radyo, söylevi Ata-

türk’ün sesinden yay›nl›yordu. Hergün okunan bölümler alt› gün bo-yunca gazetelerde sayfalar biçimin-de tümüyle yay›mland›. Kamuoyuçok yak›n y›llar›n canl› olaylar›n›,ac›lar›, sevinçleri yeniden yaflad›.

“Büyük Söylev” okundu¤undadaha Yaz› Devrimi gerçekleflme-miflti. ‹lk bas›m› eski yaz›yla olanyap›t Atatürk’ün çok renkli, etkilisiyasal hitabetinin zengin anlat›mgücünü tafl›r. Yak›n y›llar boyuncagündelik anlat›mda, parlamentodilinde, siyasette kullan›lagelenpek çok sözcük, terim h›zla yeni-leflti. Bu nedenle “Söylev”in sade-lefltirilmifl bas›mlar› haz›rland›.

“Söylev”de Atatürk, görüflleriniyeri geldikçe sert biçimde aç›klar.Yanl›fll›klar› apaç›k gösterir. Ancakkazan›lm›fl baflar›lar›n yaln›zcaTürk ulusuna ait oldu¤unu hep di-le getirir. Bu gerçe¤i Amasya Ge-nelgesi flöyle aç›klam›flt›r:

“Yurdun bütünlü¤ü, ulusun ba-¤›ms›zl›¤› tehlikededir.

“‹stanbul’daki hükümet, üst-lendi¤i sorumlulu¤un gerekleri-ni yerine getirememektedir. Budurum ulusumuzu yok olmufl gi-bi göstermektedir.

“Ulusun ba¤›ms›zl›¤›n› yine ulu-sun dayanç ve karar› kurtaracakt›r.”

‹ flgalci askerler, onlarla iflbirli-¤i yapanlar, ‹stanbul hükü-metleri, onlar› destekleyen-ler, Anadolu’da yer yer patlak

vermifl baflkald›rmalar, düzenli or-duya karfl› ç›kan güçler, TBMM’de-ki ayk›r› görüfller “Söylev”de a¤›relefltirilere konu olur.

Bunlar›n karfl›s›nda ise Ata-türk’ün özverili silah arkadafllar›n-dan, örne¤in ‹stanbul’un iflgalini

“Kurtulufl”un ve “Kurulufl”un Öyküsü

Page 13: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

telgraf bafl›nda haber vermifl Ma-nast›rl› Hamdi Efendi’den Kocaelibölgesinde halk direniflini örgüt-lemifl fiehit Yahya Kaptan gibihalk adamlar›ndan hak ettiklerisayg›yla söz edilir.

“B üyük Söylev”de, yeniTürkiye’nin önünedikilmifl engellerea¤›r elefltiriler getiril-

mifltir. Kurtulufl Savafl› anlat›l›rkenyurt savunmas› konsunda askerlikbilgisi bak›m›ndan gelifltirilmifl,yepyeni önemli görüfller ortayakonulmufltur. Böyle bir kuram, yir-miiki gün yirmiiki gece aral›ks›zsürmüfl büyük ve kanl› SakaryaMeydan Savafl›’yla ilgilidir:

“Savunma hatt› yoktur. Savun-ma alan› vard›r. O alan bütün yurt-tur. Yurdun her kar›fl topra¤›, yurt-tafl›n kan›yla ›slanmad›kça düflma-na b›rak›lamaz. Onun için, küçükbüyük her birlik bulundu¤u da-yangadan at›labilir; ama küçük bü-yük her birlik ilk durabildi¤i nok-tada yeniden düflmana karfl› cephekurup savafl› sürdürür.”

“Büyük Söylev”in sahibi, Türki-ye’nin yaflad›¤› kanl›, karmafl›k,mutsuz günler geride b›rak›l›rken,yar›n›n Türkiyesi’ne iliflkin gelecektasar›m›n› gelifltirir:

“Biz, yaflamak isteyen, onuruy-la ve flerefiyle yaflamak isteyen birulusuz. Bir yanl›fll›¤› sürdürmekyüzünden bu niteliklerden yoksunkalmaya katlanamay›z. Bilgin, bili-siz, bütün ulus bireyleri, belki ifliniçindeki güçlükleri iyice kavra-maks›z›n, bugün yaln›z bir noktaçevresinde toplanm›fl ve sonunadek kan›n› ak›tmaya karar vermifl-tir. O nokta tam ba¤›ms›zl›¤›m›z›n

sa¤lanmas› ve sürdürülmesidir.” Savafl›n kazan›lmas›n› izleyen

bar›fl süreci ortaya yeni sorunlarç›karm›fl görünür:

“Lozan bar›fl masas›nda söz ko-nusu edilen sorunlar, yaln›z üç-dört y›ll›k yeni evreye ba¤l› kalm›-yordu, yüzy›ll›k hesaplar görülü-yordu. Bu denli eski, bu denli ka-r›fl›k, bu denli bulafl›k hesaplar›niçinden ç›kmak elbette pek yal›nçve kolay olmayacakt›.”’

“Tam ba¤›ms›zl›k demek, el-bette siyasal, maliye, iktisat, ada-let, askerlik, kültür... gibi her alan-da tam ba¤›ms›zl›k ve tam özgür-lük demektir. Bu sayd›klar›m›nherhangi birinde ba¤›ms›zl›ktanyoksunluk, ulusun ve ülkenin ger-çek anlam›yla bütün ba¤›ms›zl›¤›n-dan yoksunlu¤u demektir.”

“Büyük Söylev”i izleyen y›llarinsanl›k tarihine ekonomik bir bu-nal›m, onun ard›ndan da kanl› birdünya savafl› getirmifltir. Bütündünyan›n yaflayaca¤› felaketlerdenen az zarar alman›n önlemlerinede “Söylev”de de¤inilmifltir:

“B izim ayd›nl›k ve uy-gulanabilir gördü¤ü-müz siyasal yöntem,‘ulusal siyasa’d›r.

Dünyan›n bugünkü genel koflul-lar› ve yüzy›llar›n kafalarda ve ya-rad›l›fllarda yerlefltirdi¤i gerçeklerkarfl›s›nda hayalci olmak kadarbüyük yan›lg› olamaz. Tarihin de-di¤i budur; bilimin, akl›n, mant›-¤›n dedi¤i böyledir.

Ulusumuzun güçlü, mutlu vesa¤lam bir düzen içinde yaflaya-bilmesi için, devletin bütünüyleulusal bir siyasa gütmesi ve siya-san›n iç örgütlerimize tam uyum-

22 23

Bütün Dünya • Ekim 2007 “Kurtulufl”un ve “Kurulufl”un Öyküsü “Büyük Söylev”, 80’inci Y›l›nda...

lu ve dayal› olmas› gereklidir.‘Ulusal siyasa’ demekle anlatmakistedi¤im fludur:

“U lusal s›n›rlar›m›ziçinde, herfleydenönce kendi gücümü-ze dayanarak varl›-

¤›m›z› koruyup ulusun ve yurdungerçek mutlulu¤una ve bay›nd›rl›-¤›na çal›flmak; gelifligüzel, ulafl›la-mayacak istekler peflinde ulusuu¤raflt›rmamak ve zarara sokma-mak; uygarl›k dünyas›n›n uygarcave insanca davran›fl›n› ve karfl›l›kl›dostlu¤unu beklemektir.”

“Büyük Söylev” yeni Türki-ye’nin önsözüdür. Bu büyük ya-p›tta uygar, ça¤dafl, laik, demok-rat bir ülkenin oluflum serüveniözetlenir. Yeni kuflaklar›n uyan›kbekçili¤ine b›rak›lan hedefleridile getirilir:

“Birtak›m fleyhlerin, dedelerin,seyitlerin, çelebilerin, babalar›n,emirlerin arkas›ndan sürüklenenve al›nyaz›lar›n› ve canlar›n› falc›-lar›n, büyücülerin, üfürükçülerin,muskac›lar›n ellerine b›rakan in-sanlardan meydana gelmifl bir top-

lulu¤a, uygar bir ulus gözüyle ba-k›labilir mi? Ulusumuzun gerçekniteli¤ini, yanl›fl bir yolda göstere-bilen ve yüzy›llarca göstermifl olanbu gibi adamlar›n ve kurumlar›n,yeni Türkiye Devleti’nde, TürkCumhuriyeti’nde daha da çal›flma-lar›na göz yumulmal› m›yd›? Bunaönem vermemek, ilerleme ve ye-nileflme ad›na, en büyük ve düzel-tilemez bir yan›lg› olmaz m›yd›?

“(...)“fiunu söylemeliyim ki biz, her

araçtan, yaln›z ve ancak bir ülküiçinde yararlan›r›z. O ülkü fludur:Türk ulusunu, uygar toplumlariçinde yaraflt›¤› yere yükseltmekve Türk Cumhuriyeti’ni sars›lmaztemeller üzerinde daha çok güç-lendirmek; bunun için de, zorbal›kdüflüncesini öldürmek.”

“Büyük Söylev” Kurtulufl Savafl›ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kuru-lufl serüveninin belgelere dayanantarihçesidir. Kurtulufl ve kurulufldöneminin s›k›nt›lar›n›, sorunlar›n›sergiler. Gelecekte bunlar›n birkez daha yaflanmamas› için uyar›-larda bulunur, yol gösterir, yenikuflaklar› bilgilendirir, uyar›r...•

Genç adam, yeni spor arabas›yla bir saatten buyana kenttetur atm›fl, kent d›fl›nda da gezilmedik yer b›rakmam›flt›. fiimdi dekentin en ifllek caddesinde tur atarken bir polis arabas› iflaret vere-rek arabay› kenara çekmesini istedi. Genç adam arabas›n› kenaraçekti. Trafik polisi arabadan inerek adam›n yan›na geldi:

“Tebrik ederim, siz örnek bir floförsünüz” dedi. “Amirim sizin gi-bi örnek floförlere taraf›m›zdan verilmek üzere bu çeki verdi. Buy-run güle güle kullan›n. Yaln›z, çok merak ediyorum, bu denli yük-lü bir çekle ne yapacaks›n›z?”

Genç adam yan›t vermeden önce bir an düflündü sonra da gü-lerek yan›t verdi:

“Bugünlerde ehliyet almak istiyordum” dedi. “Art›k bu paran›nbir bölümüyle bir sürücü kursuna kayd›m› yapt›rabilirim...”•

Page 14: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Oy›l da Cumhuriyet Bayram› kutlama töreninin yap›l-d›¤› meydana, Ankara halk›n›n yan›s›ra, çevre köyve kasabalardan da insanlar gelmiflti. Tribünlerde,kad›n erkek, herkes Atatürk’ü alk›fll›yordu. Tören-

den sonra, Atatürk tribünden ayr›laca¤› s›rada halkla aras›nda-ki asker kordonunun kald›r›lmas›n› istedi. Halk›n aras›na kar›fl-t›. Ellerini halktan iki vatandafl›n omuzlar›na dayam›fl, adetakendinden geçmifl bir biçimde ilerlemeye bafllad›. Halk onu in-citmemek için kendiyle aras›nda güçlükle bir boflluk b›rakma-ya çal›fl›yordu. Bir süre ilerledikten sonra, otomobile binmesini

25

Bir Sevgi Simgesiydi deSevgili Atatürk

Bilgisinin, ileri görüflünün, cesaretinin ve kararl›l›¤›n›n

yan›s›ra Atatürk, sevgisinin de gerçekten eflsiz

oldu¤u çok çok özel ve sevgili bir “insan”d›.

Devrimci özelli¤ini özledi¤imiz ölçüde, sevgili Atatürk’ün

üstün de¤erdeki insansal özelli¤ini de özlüyoruz, her geçen gün onun yoklu¤unu

daha da yo¤unlaflarak duyumsad›¤›m›zda...

24

Page 15: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Mustafa Kemal bu sözler kar-fl›s›nda çok duygulanm›flt›:

“A rkadafl›m›z›n sözleribenli¤im üzerindeüzüntüler ve heye-canlar meydana ge-

tirdi” dedi. “Buna ayn› içtenli¤in,ayn› derin duygular›n vicdan›m-da yükseltti¤i heyecan› dile geti-rerek karfl›l›k vermek isterim. Ar-kadafllar benim için sizden ayr›l-mak çok ac›d›r. Arkadafl›m›z›nbelirtti¤i kesin zorunluluk olma-sayd› flimdi buradan geri dönerve çok mutlu olurdum. Fakatemin olunuz ki, size veda içinelimi uzatt›¤›m zaman bu sizeveda için de¤il, sizinle temas›m›bütün ömrümce duymak içindir.Güvence verebilirim ki, buradabulunmad›¤›m ve birkaç kilo-metre uzakl›kta bulundu¤umhalde bile sizin içinizde imifl gibiduygulu olaca¤›m. Çok içten veyüksek gösterilere tan›k oldum.Buna özellikle teflekkür ederim.Bu duygu ve içtenlik karfl›s›ndasöz söylemek güçtür. Biliyorsu-nuz ki, içtenli¤in dili yoktur. Sa-mimiyet sözle ifade edilemez. O,gözlerden ve yüzlerden anlafl›l›r.‹flte size yüzümü ve gözlerimiyöneltiyorum. Bak›n›z ve görü-nüz. Oradan anlayacaks›n›z ki,kalbim çok fliddetli sevgiyleçarpmaktad›r. Hepinize derin birsevgiyle veda ediyorum.”

***Atatürk’ün hasta oldu¤u, elinin

aya¤›n›n tutmad›¤›, ölüme mah-kum oldu¤u dedikodusunun ya-y›lmaya çal›fl›ld›¤› günlerde onunBüyükdere’ye geldi¤ini duyanhalk, sokaklar› doldurdu. Kalaba-

l›¤›n sevgi seli karfl›s›nda mutluolan Atatürk, “Benim için zahmetediyorsunuz. Bundan mahçupoluyorum. Beni görmek demekmutlaka yüzümü görmek de¤ildir.Benim fikirlerimi, benim duygula-r›m› anl›yorsan›z ve hissediyorsa-n›z bu yeterlidir” dedi. “Anka-ra’dan buraya gelmeden önce iflit-tim ki hakk›mda ‘Hastad›r, eliaya¤› tutmuyor, ölüme mahkum-dur’ diyorlarm›fl. ‹flte karfl›n›zda-y›m, s›hhatteyim, elim aya¤›m tu-tuyor. Kendi gözlerinizle görüyor-sunuz ki, sapasa¤lam›m. Kuvve-tim yerindedir. Sizlere eskidenberi olan sevgim yerindedir. Sizbu akflam benim karfl›mda mille-tin bir kütlesi, bir timsalisiniz. Si-ze hitap ederken bütün milletesesimi iflittirece¤ime inan›yorum.‹flitiniz ve iflittiriniz. Sizin ç›karla-r›n›z için sa¤l›¤›n›, ömrünü ba¤›fl-layan ve adayan adam sa¤l›kl›d›rve sizin için çal›flacakt›r. O siziniçin yafl›yor. Benim kuvvetim, be-nim size olan sevgim, sizin banaolan sevginizdir. Bu ulus, bu ül-ke, yeni rejim üzerinde dünyan›nen çal›flkan bir varl›¤› olacakt›r.Ben bunu kendi gözlerimle gör-meden ölmeyece¤im.”

***

A tatürk, sevme konusundada uyar›larda bulunurdu.Sevginin gözleri kör et-mesini istemiyordu. Sam-

sun’da ö¤retmenlerin düzenledi¤ibir çay davetinde, sevgi seli için-de onlara flöyle seslendi:

“Efendiler! Dünyada herfleyiçin, yaflam için, baflar› için engerçekçi yolgösterici bilimdir,fendir. Bilim ve fennin d›fl›nda yolgösterici aramak aymazl›kt›r, ca-

26 27

Bütün Dünya • Ekim 2007 Bir Sevgi Simgesiydi de Sevgili Atatürk

an›msatan görevliye “Sen belkiömründe sevmiflsindir. Fakat hiçsevildin mi? Bundaki zevk hiçbirfleyde yok. Hele âfl›¤›n Türk ulusuolursa! Beni bu zevkten biraz dahaay›rmay›n” dedi.

Onun bu sözlerinde-ki içtenlik, cumhuri-yeti ilan etti¤i günyapt›¤› konuflmas›nda

da bulunmaktad›r: “Her zaman say›n arkadafllar›-

m›n ellerine çok içtenlikle ve s›k›-ca yap›flarak onlar›n var-l›klar›ndan kendimi biran bile soyutlanm›fl gör-meyerek çal›flaca¤›m. Herzaman ulusun sevgisinedayanarak hep birlikteileriye gidece¤iz. TürkiyeCumhuriyeti mutlu, bafla-r›l› ve utkulu olacakt›r.”

Mustafa Kemal, hal-k›n›n uygar dünyadahak etti¤i yeri almas›için her alana devrimle-ri sevgi çiçekleriyle ya-y›yordu. Kastamonu’dayapt›¤› bir konuflmas›n-da flöyle diyordu:

“‘Uygar›m’ diyen Türkiye Cum-huriyeti halk› fikriyle, düflüncesiy-le uygar oldu¤unu kan›tlamak veaç›klamak zorundad›r. ‘Uygar›m’diyen Türkiye Cumhuriyeti halk›aile yaflam›yla, yaflay›fl biçimiyleuygar oldu¤unu göstermek zorun-dad›r. ‘Uygar›m’ diyen Türkiye’ningerçekten uygar olan halk› bafl›n-dan afla¤›ya d›fl görünüflüyle deuygar ve olgun insanlar oldu¤unudo¤rudan göstermek zorundad›r.Gezim s›ras›nda köylerde de¤il,özellikle kasaba ve kentlerde ka-

d›n arkadafllar›m›z›n yüzlerini,gözlerini çok kal›n ve özenle ka-patmakta olduklar›n› gördüm.Özellikle bu s›cak mevsimde, butarz›n kendileri için iflkence ve ac›verici oldu¤unu tahmin ediyorum.Erkek arkadafllar bu biraz bizimbencilli¤imizin eseridir. Çok na-muslu ve dikkatli oldu¤umuzungere¤idir. Fakat sayg›de¤er arka-dafllar, kad›nlar›m›z da bizim gibianlay›fll› ve düflünceli insanlard›r.Onlara ahlak›n kutsall›¤›n› afl›la-mak milli ahlak›m›z› anlatmak ve

onlar›n beyinlerini ›fl›kile, temizlik ve incelik iledonatmak esas› üzerindebulunduktan sonra fazlabencilli¤e gerek kalmaz.Onlar yüzlerini dünyayagöstersinler. Ve gözleriy-le dünyay› dikkatle göre-bilsinler. Bunda korkula-cak bir fley yoktur. Uy-garl›¤›n coflkun seli kar-fl›s›nda dayanmak boflu-nad›r. Ve uygarl›k düflün-cesizler ve uymayanlarhakk›nda ac›mas›zd›r.”

Ö¤retmen Cemal Bey,Atatürk’ün kurdu¤u ileti-

flimin tek tarafl› olmad›¤›n›, gerçekanlam›yla iletiflim oldu¤unu kan›t-layan bir rahatl›kla, kalabal›¤›naras›ndan seslendi:

“Siz çok az uyuyor, hatta bütüngeceyi uyan›k geçiriyorsunuz. Ha-yat›n›z›n bu do¤al haklar›n› hep bi-zim için, âfl›k bulundu¤unuz buulus için feda ediyorsunuz. Bu kut-sal bedeninizi ulusun fleref ve mut-lulu¤una adad›n›z. Biz size karfl›minnet ve flükran borçlar›m›z› nas›lödeyece¤iz? Sizden ayr›lan elleri-miz bir daha ne zaman birleflecek?”

Yak›nTarihimiz

YaflarÖztürk

Page 16: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

flekkür ederim. Benim bu ülkeyeyapt›klar›m, asl›nda hepinizin ya-pabilece¤i fleylerdir.

“Ben sizin tercüman›n›z-dan baflka bir fley de-¤ilim. Siz istiyorsunuzben yap›yorum. Ya-

pan ulustur, yani sizsiniz. fiunuönemle belirtmek istiyorum ki, birulusun yaflam›nda güven ve bera-berlik en büyük kuvvettir. Yöne-tenlerle, yönetilenler birbirlerini se-viyorlar, inan›yorlar, destekliyorlar-sa, orada mucizeler gerçek olabilir.Evet birbirinizi seviniz, birbirinizeinan›n›z. Ama size bir ö¤üt verece-¤im, severek inanmay›n›z, inanarakseviniz. Sevmekle ifle bafllarsan›z,inanc›n›zda yan›lg›ya düflmüfl ola-bilirsiniz. Ama inanarak severseniz,yani inand›¤›n›z insan› severseniz,karfl›n›za hiçbir yan›lg› ç›kmaz.”

*** Atatürk’ün sevgisinde korku-

nun yeri yoktu. Kendisine ölesiyeba¤l›, ancak düflüncesini düflündü-¤ü do¤rultuda aç›k aç›k söylemek-ten çekinmedi¤ini bildi¤i arkadafl-lar›ndan Recep Peker’e, bir gün birsohbet s›ras›nda, onun hiç de bek-lemedi¤i bir soru sordu:

“Sen benden korkmaz m›s›nhiç?” dedi.

Recep Peker bu soru karfl›s›ndakendini tutamad›, gülmeye bafllad›.

Atatürk, sorusunun yan›t›n› al-makta kararl›yd›. Sorusunu bir kezdaha sordu:

“fiöyle karfl›ma geç ve aç›k aç›ksöyle bakal›m” dedi. “Benden kor-kar m›s›n, korkmaz m›s›n?”

Recep Peker gülmesini b›rakt› veAtatürk’ün bu sorusunu da her za-manki “do¤rucu” kimli¤iyle yan›tlad›:

“Hay›r, ne senin arkadafllar›nkorkakt›rlar ne de sen korkunç-sun” dedi. “Biz senin ideallerineinanarak ba¤l›y›z. Sen sevilenadams›n, korkunç olamazs›n!”

*** En büyük sevginin ulus sevgisi

oldu¤una içtenlikle inanan Ata-türk, “Millet sevgisi kadar büyüksevgi yoktur” diyor ve bu görüflü-nü flöyle aç›kl›yordu:

“Kurtulufl Savafl›’nda benim demilletime etti¤im birtak›m hizmetlerolmufltur zannederim. Fakat, bun-lardan, hiçbirini kendime mal etme-dim. Yap›lan›n hepsi milletin eseri-dir; iflin do¤rusu da budur. Mazidesay›s›z medeniyetler kurmufl bir ›r-k›n ve milletin çocuklar› oldu¤umu-zu kan›tlamak için, yapmam›z laz›mgelen fleylerin hepsini yapt›¤›m›z›ileri süremeyiz. Bugüne ve yar›nab›rak›lm›fl daha birçok büyük iflleri-miz vard›r. Yapmam›z gereken bir-çok bilimsel çal›flmalar da bunlar›naras›ndad›r. Beni seven arkadafllar›-ma ö¤üdüm fludur: fiahs›m›z içinde¤il, mensup oldu¤umuz milletiçin elbirli¤i ile çal›flal›m. Sevgininoldu¤u gibi, çal›flman›n da en büyü-¤ü, millet için yap›lan çal›flmad›r.”

‹ leri görüflünün, bilgisinin, ce-saretinin ve kararl›l›¤›n›n yan›-s›ra Atatürk, sevgisinin de ger-çekten eflsiz oldu¤u çok çok

çok özel ve sevgili bir “insan”d›. Devrimci özelli¤ini özledi¤i-

miz ölçüde, sevgili Atatürk’ün buüstün de¤erdeki insansal özelli¤i-ni de özlüyoruz, her geçen günonun yoklu¤unu daha da yo¤un-laflarak duyumsad›¤›m›zda...•

28 29

Bütün Dünya • Ekim 2007 Bir Sevgi Simgesiydi de Sevgili Atatürk

hilliktir, sapmad›r. Yaln›z bilim vefennin yaflad›¤›m›z her dakikada-ki aflamalar›n›, geliflmelerini alg›-lamak ve ilerleyiflini zaman içeri-sinde izlemek gerekir.

“B inlerce y›l önceki bi-lim ve fennin diliyleçizilmifl yasalar› flukadar bin y›l sonra

bugün oldu¤u gibi uygulamayakalk›flmak elbette bilim ve fen-nin içinde bulunmak de¤ildir.Çok mutlu bir duygu ile anl›yo-rum ki, karfl›mdakiler bu gerçek-leri kavram›fllard›r. Mutlulu¤umart›yor. Mutlulu¤um flunun içinart›yor, karfl›mdakiler e¤itmekteve yetifltirmekte olduklar› yenikufla¤› da gerçe¤in ayd›nl›¤›n›ndo¤mas›na etkin olacak biçimdehaz›rlayacaklar›na söz vermifller-dir. Bu hepimiz için övünülecekbir noktad›r. Sizden olan bir kifli-ye sizden fazla önem vermek,herfleyi ulusun bir bireyinin kifli-li¤inde toplamak, geçmifle, bu-gün ve gelece¤e, bütün bu za-manlara ait toplum çal›flmalar›-n›n aç›klanmas›n› ve ortaya ç›ka-r›lmas›n› böyle yüksek bir toplu-mun mütevaz› bir flahsiyetindenbeklemek elbette ki yeterli vegerekli de¤ildir.

“Vatandafllar! Vatandafl›n›zolan herhangi bir flahs›, istedi¤i-niz gibi sevebilirsiniz. Kardeflinizgibi, arkadafl›n›z gibi, baban›z gi-bi, evlad›n›z gibi, sevgiliniz gibisevebilirsiniz. Fakat bu sevgi, si-zin milli varl›¤›n›z›, bütün mu-habbetlerinize ra¤men herhan-gi bir flahsa, herhangi bir sevdi-¤inize vermenize neden olma-mal›d›r. Bunun aksine hareket

etmek kadar büyük hata olmaz.” ***

Atatürk, halktan korkan, halkile aralar›na üniformal› setler çe-ken yöneticilerin aksine tam birhalk adam›yd›. As›l güç kayna¤›-n›n halk oldu¤una inan›yordu.

Onun “Kalkar, halka gider, ifli-me yeniden bafllar›m” tümcesi,özgüven, iyilik duygular› tafl›makve bu yüce duygular›n toplumdakarfl›l›¤›n› bulaca¤›na duydu¤uinanç, galiba yaln›zca kendine öz-gü sa¤lam bir sevginin ürünüydü.

Atatürk, “Nerede karfl›l›kl›sevgi ve sayg› varsa, orda itimatve itaat vard›r; itimad›n ve ita-ad›n oldu¤u yerde disiplin, di-siplinin oldu¤u yerde huzur; hu-zurun oldu¤u yerde baflar› var-d›r” inanc›ndayd›.

Bursa, Çelik Palas Oteli’ndeonuruna düzenlenen bir balodaçok sevinçliydi. Halk›n sel gibif›flk›ran sevinci karfl›s›nda gülü-yor, konufluyor, masalardakilereflakalar yap›yor, dans edenleri al-k›fll›yor, kendi de zaman zamandans ediyordu.

B ir ara müzik sustu¤undagenç bir han›m piste yü-rüyerek kendisini se-lamlad› ve yazd›¤› bir fli-

iri okumak için izin istedi. fiiir,Atatürk için yaz›lm›flt› ve duyguyüklüydü. Han›m fliirini okumay›bitirince, salondan büyük bir al-k›fl yükseldi.

Atatürk duygulanm›flt›, aya¤akalkt› ve çevresindekilere flöyle dedi:

“Ça¤layan halinde akan sevgi-nizle, heyecan›n›zla beni de duy-guland›rd›n›z. Okudu¤u fliirle beniöven han›mefendiye özellikle te- [email protected]

Page 17: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

30 A¤ustos Zafer Bayra-m›’n›n 85’inci y›l›n› GaziMustafa Kemal’in “GençTürk Cumhuriyeti’nin te-

melleri burada kuvvetlendirildi.Burada akan Türk kanlar›, bu se-mada uçuflan flehit ruhlar› devletve cumhuriyetimizin ebe-di muhaf›zlar›d›rlar” söz-leriyle kutlad›k.

Bu ay cumhuriyetimi-zi kutlayaca¤›z. Faziletledonat›lm›fl, laiklikle taç-land›r›lm›fl olan cumhu-riyet hem bizim gerçe¤i-mizdir hem de devleti veulusuyla evrensel bir ol-gudur. Demokrasiye, hu-kuka ve insan haklar›nadost bir uygarl›k hazine-sidir. Statik de¤il, dina-miktir ve 20’nci yüzy›l›nen muhteflem olay›d›r.Kimsesizlerin kimsesi olan ve hertürlü ak›l d›fl›l›¤a ve hurafelerekapal› olan özelli¤iyle ezeldenebede giden yürüyüflümüzde ay-d›nl›¤›n prizmas›d›r.

Halk›n cumhuriyetten bir flika-yeti yoktur. Yaln›zca geçmiflin y›-

k›nt›lar›nda yaflamak isteyenlerle,karanl›¤›n savunucular› ve yabanc›ideolojilerin zihinsel köleleri cum-huriyete sald›rmaktad›r.

Tarihi gerçekleri tahripte sak›n-ca görmeyen yobazlarla, modern-leflmeyi kendi kimli¤inden kopufl

diye yorumlayan softabozuntular› sald›r›lar›n››srarla sürdürmektedir.

Tanzimatla bafllayanmodernleflmeyi bat›l›lafl-maya eflde¤er görmeyanl›fll›¤› ulusal de¤erle-rimizden çokça uzaklafl-maya neden olmufltur.Bu yanl›fll›k taklitçilerdenli kopyac›larla, koz-mopolitlerin ifline gelmifldemokratik, laik cumhu-riyetin varl›¤›na tecavüz-leri art›rm›flt›r. Tüm bun-lar yetmiyormufl gibi Türk-

lük olgusunu bir felaket olarak alg›-lama ahmakl›¤› cumhuriyetin karfl›t-lar›n› cesaretlendirmifltir.

Gerçekte cumhuriyet bir Bat›projesidir. Bizim bu projeyi yafla-ma geçirmemiz ne bir özentidir nede Bat›’ya teslim olmad›r.

31

Bu ay cumhuriyetimizi kutlayaca¤›z. Faziletle donat›lm›fl,laiklikle taçland›r›lm›fl olan cumhuriyet hem bizim gerçe¤imizdir

hem de devleti ve ulusuyla evrensel bir olgudur. Demokrasiye, hukuka ve insan haklar›na dost bir uygarl›k hazinesidir.

YaflamdanGözlemler

Ali NailiErdem

Cumhuriyetimiz

Page 18: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Uluslar›n flanss›z dönemle-ri olmufltur. Sevr sonras›durumumuz bir içler ac›-s›, bir yok olufl, bir

umutsuzluk tufan›na teslimiyetti.Böylesine bir atefl denizinden an-cak Gazi Mustafa Kemal gibi birmüstesna deha bizi kurtarabilirdi.

Çokça önde kiflinin tek kurtu-luflun mandac›l›¤› kabul etme ol-du¤unu söyledi¤i bir ortamdaTBMM var edebilmek, oradan tümdünyaya örnek bir Kurtulufl Sava-fl›’n›n destan›n› vermek ve arkas›n-dan da “En hakiki mürflit ilimdir”ilkesini kurulacak devletin özü k›l-mak cumhuriyete iman edenlerinve onu kuranlar›n yap›t›d›r.

Kim ne derse desin bu büyükprojenin, bu unutulmaz efsaneninkahraman› Gazi Mustafa Kemal’dir.

Ça¤dafllaflmay› amaç k›lm›fl ol-mak; ancak ça¤dafl bir devlet veça¤dafl bir ulusla gerçeklefltirilir.Bu nedenledir ki cumhuriyet sü-rekli devlet ülkümüzün yap›t›d›r.

Kurtulufl Savafl› sonucunda eldeedilen zaferin taçland›r›lmas› içincumhuriyet ilan edilmifltir. Ça¤dafldevletten maksat Avrupa’n›n dev-letleri nas›lsa bizlerin de öyle olma-s›ysa 19 May›s 1919’da da, 23 Nisan1920’de de ve 29 Ekim 1923’te deayn› kafa ve gönül birli¤i vard›r.

Ulusu ve tarihi genifl ufuk için-de görmeyenler cumhuriyetin nite-liklerini ve kazan›mlar›n› unuttur-man›n planlar›n› yapsalar da ulus-la var olmufl, ulusa mal olmufl, fle-hitler ve gazilerin canlar›yla du-alanm›fl olan cumhuriyetimizdenhiçbir fley koparamazlar.

Halk, cumhuriyetle kavgal› de-¤ildir. Aksine mutludur.

1965 sonbahar›... Do¤u illerimi-

zin Rusya’yla s›n›r olan bir bölge-sindeyiz. Gece tüm karanl›¤›ylaüzerimize çökmüfl. Alt›nda toplan-d›¤›m›z yüzy›ll›k bir a¤aca as›lan“Lüks lambas›” denilen bir ayd›n-latma arac›n›n çelimsiz ›fl›klar› ka-ranl›¤› delmeye çal›fl›yor.

Tahta bir masan›n üzerinde ko-nufluyorum. Karfl›mda ayd›nl›kRusya topraklar›... Beni dinleyenle-rin yüzlerini zor seçebilmenin ver-di¤i h›rsla “Dertlenmeyiniz, ›fl›¤›-m›z, elektri¤imiz yok diye tasalan-may›n›z. Bir y›l sonra buralar da p›-r›l p›r›l ayd›nl›k olacak ve uygarl›¤ntüm nimetlerinden sizler de yararla-nacaks›n›z” demifltim ki, gök gürle-mesini and›ran bir yürekli ses ko-nuflmam› kesti ve “Bakan bey, neüzülüyorsun... Onlar›n elektri¤i var,yollar› asfalt; ama bunlar›n hepsigöstermelik...” dedi. “Onlar›n neAllah’› ne de özgürlükleri var. Ora-da insan yok. Oras› aç›k bir ceza-evi... Orada keyfince dolaflamaz,keyfince sigaran› tüttüremezsin.

“Onlar›n cumhuriyetide yalanc›... Herfleygöz boyamak içinyap›lm›fl. Bizim gö-

nül ›fl›klar›m›z, onlar›n projektörle-rinden daha parlakt›r. Endiflelen-me, onlardan hiçbir fley bize bu-laflmaz. Bizim Allah’›m›z, bizimezan›m›z, bizim Atatürk’ümüz vebizim cumhuriyetimiz var.”

Ben de herkesle birlikte hemalk›fll›yor hem de Cumhuriyet Mar-fl›’n› söylüyordum.

Bu olay›n üzerinden 42 y›l geç-ti. O s›n›r boylar› elektri¤e kavufl-tu. Yoklar›n ço¤u var oldu. Amaherfleylerinin var oldu¤u san›lanSSCB flimdi yok.•

32

Bütün Dünya • Ekim 2007

“Yasalar›n anas›” olaraktan›y›p bildi¤imiz“Anayasa”n›n anas›olan “constitutio”

sözcü¤ü, ister inan›n, ister inan-may›n, “yasa”larla hiçbir ilgisi, ilifl-kisi olmayan bir sözcüktür.

Frans›zca, ‹ngilizce, ‹tal-yanca baflta olmak üzereyeryüzündeki çeflitli diller-de yer alan “Constitution”sözcü¤ünün anas› olan“Constitutio” sözcü¤ü,özünde “durum”, “bünye”,“kurulufl” anlam›ndad›r.

“Anayasa” sözcü¤üyleyer almas›na karfl›n“Constitutio”, Türkçe’dede özündeki ana anlam›n›korumakta, “anayasa” ola-rak adland›r›lsa da, “Ana-kurulufl” anlam›nda kulla-n›lmaktad›r. “Constitutio”,öteki dillerdeki anlam› ör-ne¤i, Türkçe’de de “Toplumun si-yasal ve hukuksal temel düzeniyleilgili olarak yaz›l› ya da yaz›s›z anahukuk kurallar›n›n tümü” anla-m›nda kullan›lmaktad›r.

Bir yan›yla canl› organizmala-

r›n yap›lar›n›, bir insan›n parçaparça tüm güçlerini biraraya geti-ren bedensel yap›s› ve fizikseloluflumu anlam›nda kullan›l›rkenöteki yan›yla insan taraf›ndan ya-p›lan bir yap›y› ya da bir kurulufluda dile getirmektedir.

Türkçe’de içinde yeralan yasa sözcü¤ü nede-niyle yasayla ilgili bir ça¤-r›fl›m yapsa da bu sözcükBat› dillerinde kimi zamanyasa sözcü¤ünü içermez.

Örne¤in Roma ‹mpara-toru Caracalla’n›n 212’deimparatorlu¤un tüm özgüryurttafllar›n› Roma yurtafl›durumuna getirdi¤i impa-ratorluk ferman› da biranayasa olarak nitelendiri-lir. Anayasa, anakurulufluzun bir geçmifle sahip ol-mas›na karfl›n insanl›konun nimetlerinden ancak

birkaç yüzy›ld›r yararlan›yor. Ana-yasan›n tohumlar› Mezopotamya’-daki uygarl›klarda at›ld›. En büyükuluslararas› Asurbilimci Jean Bot-tero ad olarak de¤il, anlam olarakyasadan söz edildi¤ini vurguluyor:

33

“Constitution”Anayasa

Anayasa sözcü¤ünü ilk kez Aristotales, devletleri monarfliler, diktatörlükler, aristokrasiler, oligarfliler,

demokrasiler olarak nitelendirdi¤i “Politika” adl› yap›t›nda kulland›. Ona göre, “Bir anayasa, bir devlette egemenliklerin

ve özellikle de en yüksek görevlerin düzenlenmesidir.”

EvrenselKültür

SongülSaydam

Page 19: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

s›z Devrimi’nin ürünü Frans›zAnayasas› ve ötekiler izledi.

1 808 y›l›nda SadrazamAlemdar Mustafa Pafla’n›nça¤r›s› üzerine silahl›adamlar›yla birlikte ‹stan-

bul yak›n›nda çad›r kuran ayanve beyler daha önce haz›rlay›p“ittifakname” ad›n› verdikleri birmetni Sultan II. Mahmut’a onay-latt›lar. Osmanl› tarihinde ilk kezgörünürde de olsa padiflah otori-tesini sözleflme niteli¤indeki birbelgeyle s›n›rland›rd›lar. Böylece,Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda ana-yasal› yaflama ilk ad›mlar at›lm›floldu. Ard›ndan 1839 “GülhaneHatt-› Hümayun”u, 1845 “Hatt-›Hümayun”u, 1856 “Islahat Ferma-n›”, 1861 “Hatt-› Hümayun”u yada “Tanzimat”, “I. Meflrutiyet”, “II.Meflrutiyet” dönemleriyle anayasaad›ndan s›kça söz edilen bir konuoldu. O zamanki deyifliyle “Ka-nun-u Esasi” dönemleri TBMM,Kurtulufl Savafl› s›ras›nda “Teflki-lat-› Esasiye Kanunu” ad›n› ald›.Bu yeni bir dönemin bafllang›c›-n›n ad› oldu.

Mustafa Kemal’in deyifliyle“Egemenlik kay›ts›z koflulsuz ulu-sa ait oldu¤u” ve “Halk›n yazg›s›n›do¤rudan do¤ruya ve fiilen elindetutmas›” gerçeklefltirildi. Anayasakonusunda Türkiye’nin izleyece¤iyol konusundaki görüflleri Mustafa

Kemal, “Medeni Bilgiler” kitab›ndaflöyle dile getirdi:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin ana-yasas› en ça¤dafl, ulusal egemen-lik ilkeleri hükümlerini içerir. Bir-kaç maddesini her zaman hat›rdatutmak için, burada oldu¤u gibitekrar edelim. •Egemenlik kay›t-s›z ve flarts›z ulusundur. •TBMMulusun tek ve gerçek temsilcisiolup, ulus ad›na egemenlik hakk›-n› kullan›r. •Yasama yetkisi veyürütme gücü Türkiye Büyük Mil-let Meclisi’nde ortaya ç›kar ve ora-da toplan›r. Hat›rlatma: Bizim an-lay›fl›m›za göre, siyasal güç, ulusalirade ve egemenlik, ulusun birlikve bütünlük içinde ortak kiflili¤ineaittir, birdir, bölünemez, parçala-namaz ve baflkas›na b›rak›lamaz.Ulusta oldu¤u gibi, onun temsilci-si olan tek mecliste toplanm›flt›r.Yani güçlerin bölünmesi görüflübizim için temel de¤ildir. Yaln›zgörevler flu yolla gördürülür:•Meclis yasa yapma yetkisini ken-disi kullan›r. •Meclis, yürütmeyetkisini kendisinin seçti¤i cum-hurbaflkan› ve onun atayaca¤› birbakanlar kurulu arac›l›¤›yla kulla-n›r. Meclis, hükümeti her zamandenetler ve düflürebilir. •Yarg›yetkisi, ulus ad›na yöntemi ve ya-sa çerçevesinde ba¤›ms›z mahke-meler taraf›ndan kullan›l›r.”•

34 35

Bütün Dünya • Ekim 2007 “Constitution”

“S eksen y›l önce keflfedi-lip çözüldü¤ünde buna‘Yasa’ ad› verildi. Bu-nun nedeni kuflkusuz

kendini yasa diye sunmas› de¤il,düzenlenifl, görünüfl biçimiydi.Kimse de bilerek ya da bilmeyerekbuna karfl› ç›kmad›. Birkaç aksigörüfl ç›kt›ysa da bunlar genel ka-bul aras›nda kaybolup gitti. Bu ya-sa hiç kuflku yok ki bu uygarl›ktankalm›fl en yo¤un, en etkileyici, eniyi korunmufl an›tlardan biridir. Buyasa, koyu renk yüksekçe bir taflsütun üzerinde yaz›l›d›r. Bu parça‹ran’›n güneybat›s›nda J. De Mor-gan’›n ekibi taraf›ndan 1902’de Su-sa’da bulunmufltur ve o gündenbuyana Louvre Müzesi’ndeki EskiDo¤u Eserleri Koleksiyonu’nun ende¤erli incisidir. An›t›n üst bölü-münde an›t›n cephesi diyebilece-¤imiz yerinde an›t sahibinin bir ka-bartmas› bulunuyor: Babil Kral›Hammurabi, Tanr›s› Marduk’tankrall›k iktidar›n›n simgelerini al›-yor. Yasan›n temel bölümünde birdizi öneri vard›r ve bu önerilerdegörünüfle göre kraliyet tebas›n›ntoplumsal davran›fllar›n›, en az›n-dan belirli bir biçimde, olmazsabelli bir ölçüde düzene ba¤lamak,belirlemek amac›n› tafl›rlar.”

Her ne kadar Mezopotamya’dayasalar böyle zamana direnecekbiçimde tafllara kaz›nsa da uzuny›llar sözlü anlaflmalar, kurallar bi-çiminde yaflad›. Her ülkenin yaz›l›ve tek metin halinde bir ‘Anaya-sa’s› bulunmasa bile yaz›l› yaz›s›zhukuk kaynaklar›ndan oluflan bir‘anakurulufl’u genifl anlam›yla ana-yasas› vard›r. Bu yüzden anayasa-lar geleneksel yaz›l› olmayan veyaz›l› olmak üzere bafll›ca iki gru-

ba ayr›l›r. Modern ça¤da anayasa-c›l›k hareketleri genellikle yaz›l›bir anayasan›n yap›lmas› yönündegeliflti. Bunu ilk örneklerinden bi-ri olan “Magna Carta” ‹ngiltere’deyaflanmas›na karfl›n geleneksel ya-z›l› olmayan anayasan›n bugünyaln›zca ‹ngiltere’ye özgü olmas›da ilgi çekicidir.

Anayasa sözcü¤ünü ilk kezAristotales, devletleri monarfliler,diktatörlükler, aristokrasiler, oli-garfliler, demokrasiler olarak nite-lendirdi¤i “Politika” adl› yap›t›ndakulland›. Ona göre, “Bir anayasa,bir devlette egemenliklerin veözellikle de en yüksek görevlerindüzenlenmesidir. Anayasan›n do-¤as› otoritenin temeline dayan›r.fiimdi devlet oluflumunu insanla-r›n ortak ç›karlar› sayesinde bira-raya getirilmesine borçludur.Anayasa devlette güçler üzerindedüzenleyici bir direktif niteli¤initafl›r. Devlet içinde güçler nas›lda¤›lacak, en üst güçte kimdeolacak gibi sorular›n yan›tlar›anayasada yer al›r. Anayasa dev-letin özüdür ve yasalar devletgüçlerinin egemenli¤e dayanarakkamu düzenini korurken uyacak-lar› ilkeleri gösterir. Anayasa reji-mi belirler. Rejimin ad›d›r.”

Ç a¤dafl anlamda anayasadüflüncesi, Ayd›nlanmaÇa¤› ile geliflti. Tart›flma-lar, görüfller birbiri ar-

d›nca boy gösterirken dünya üs-tünde ilk yaz›l› anayasa Ameri-kan Devrimi’nin ard›ndan1787’de kaleme al›nd›. Bu metinbir y›l sonra 11 eyalette onaylan-d›, 1789’da da yürürlü¤e girenABD Anayasas› oldu. Bunu Fran-

[email protected]

Baba k›z›na sordu:“Emel k›z›m” dedi. “Seninle evlenmek isteyen arkadafl›na gelip

beni görmesini niçin söylemedin?”Genç k›z babas›n›n bu sözleri üzerine at›larak yan›t verdi:“Söyledim babac›¤›m” dedi. “O da yan›t olarak seni birkaç kez

gördü¤ünü beni buna karfl›n sevdi¤ini söyledi.”•

Page 20: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Siz beni bile tan›mazs›n›z,rahmetli annemi neredentan›yacaks›n›z ki... Onun,evimizde uygula-

d›¤› kurallar›ndan sözedece¤im size...

Annemin, evimizdetitizlikle uygulanan kimikurallar› vard›. Bu kural-lar›n ilki, sabahlar› er-kenden kalkmakt›.

Evimizde birden faz-la banyo olmad›¤›ndan,banyoda ilk s›ray›, ilkkalkan kapard›. Bizbanyomuzu yaparken,çay suyu oca¤a konul-mufl, kaynamaya b›ra-k›lm›fl olurdu.

Sofran›n kurulmas›,evde bir kiflinin tek bafl›na de¤il,hepimizin birbirimize yard›mc›olarak yapt›¤› bir iflti. Sandalyele-

ri getirip masan›n çevresine koy-ma iflini küçük kardeflim hiçbiri-mize b›rakmazd›. Belki de bu iflin

ödülünü hiçbirimize b›-rakmak istemedi¤i içinböyle yapard›. Çünküsandalyeleri s›ralamaiflini bitirir bitirmez ön-ce kendisi otururdu sof-raya. Onun ödülü, sof-rada hepimizden önceyerini almas›yd›.

Benim görevim ise,karfl› kald›r›mdaki f›r›nakoflmak ve sofraya ko-nulacak taze ekme¤i al-d›ktan sonra yine koflakofla eve gelmek, ekme-¤i sofraya b›rakmakt›.

Annemin kurallar›n-dan biri de, kahvalt›n›n ancak,babam sofraya geldikten sonrabafllayabilece¤iydi. Babam sofra-

37

Hem Nal›naHem M›h›na

MetinAtamer

Anne Yasa

Tüm annelerin kurallar› birbirinin ayn› de¤ildir; ama bu kurallar›n ço¤u özünde ayn›d›r. O öz, evin dirli¤idir,

evde herkesin mutlu bir ortamda yaflamas›d›r, evde herkesin görevini de, kendini de, haddini de bilmesidir.

Yoksa ne tad› kal›r, ne tuzu kal›r evdeki aile yaflam›n›n...

Page 21: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

ya gelmeden önce hiçbirimiz kah-valt›ya bafllamak bir yana, bir lok-ma ekme¤e ya da bir tane zeytineelimizi kaçamak olarak bile uzata-mazd›k. Çünkü annemin kuralla-r›na ayk›r› davranmay›, akl›m›z-dan bile geçirmezdik.

Her sabah okula giderken,annem de¤ifltirilemeye-cek kurallar›ndan birininedense hep an›msat›rd›.

Okula zaman›nda gitmemiz gerek-ti¤i gibi, okuldan eve de zaman›n-da dönmemiz gerekmekteydi.

Akflam yeme¤imizi saat yedideyerdik. Bu saati kaç›ran›m›z ol-mazd› ya, olsayd› da o gece açkalmay› da kabul etmifl olurdu.Çünkü yemekten sonra toplanansofra, sabah kahvalt›dan önce birdaha kurulmazd›.

Annemin de¤ifltirilemez kural-lar›ndan biri de, evimizin eflyalar›-n›n yerlerinin de de¤ifltirilemeye-ce¤iydi. Kanepenin yeri, oturmaodam›zdaki o her zamanki yeriydi.Masam›z da her zamanki o bildi¤i-miz yerinde durur, büfemiz deonun karfl›s›ndaki yerinden birsantim bile sa¤a ya da sola kayd›-r›lamazd›. O denli ki, büfedeki ta-baklar, bardaklar, çatallar, b›çaklarda “her zaman, her zamanki” yer-lerinde dururlard›.

Yat›l› okulda okudu¤um y›llar-

dan birinde, okuldan bir yaz tati-linden döndü¤ümde annemin ku-rallar›n›n ayn› titizlikle uygulan›puygulanmad›¤›n› denetlemek içinbüfenin çekmecelerini açm›fl ve...Sanki hiç kullan›lmam›fllarcas›na,çatallar›n, kafl›klar›n, b›çaklar›n,kendilerini aylar öncesi b›rakt›¤›myerlerinde denetime haz›r nöbetçi-ler gibi aylard›r beklediklerini hay-retle görmüfltüm.

Dantelli peçeteler yine, aylarönce de durduklar› yeflil kapak-l› komidinin içindeki yerlerin-de duruyorlar, gümüfl kafl›klarbüfenin üst çekmecesindeki yer-lerini koruyorlard›.

Evlendi¤imde eflim, bir ara ken-dini de evimizin sahibi olarak görüpbir iki eflyan›n ve örtünün yerlerinide¤ifltirmeye kalk›flt›¤›nda, hep “an-ne” diye benimsemeye haz›r oldu¤uannemi galiba ilk kez o gün kay›n-valide kimli¤iyle tan›m›flt›.

Her annenin, evinde uygulad›-¤› ve evindeki herkesin de uygula-mas›n› istedi¤i kurallar› vard›r.

Tüm annelerin kurallar› birbiri-nin ayn› de¤ildir; ama bu kuralla-r›n ço¤u özünde ayn›d›r.

O öz, evin dirli¤idir, evde her-kesin mutlu bir ortamda yaflamas›-d›r, evde herkesin görevini de,kendini de, haddini de bilmesidir.Yoksa ne tad› kal›r, ne tuzu kal›revdeki aile yaflam›n›n...•

38

Bütün Dünya • Ekim 2007

Restoranda yemek yiyen kad›n, servisten hiç mem-nun kalmam›flt›. Yeni ifle al›nan bayan garsonlardan birini ya-n›na ça¤›rd›:

“Taba¤›m›n içi kahve telvesi dolu” dedi. “Ne demek bu?”Yeni ifle al›nan garson piflkin piflkin yan›t verdi:“Bunu ben nereden bilebilirim ki...” dedi. “Beni ifle garson ola-

rak ald›lar, falc› olarak de¤il...”•

Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi taraf›ndan, Mustafa Kemal Atatürk’ün evinde büyütülen, yetifltirilen, ö¤renimi

Mustafa Kemal Atatürk’ün istedi¤i do¤rultuda ve koflullarda özelolarak yapt›r›lan Abdürrahim Tuncak, Mustafa Kemal ve ailesinin

Akaretler ve fiiflli’deki evlerinde, daha sonra Çankaya Köflkü’nde ve‹zmir’de onla birlikte oldu¤u y›llardaki gözlemlerini ve an›lar›n›,yaln›zca Mete Akyol’a anlatm›flt›. Abdürrahim Tuncak’la tan›flmas›

olay›n› “yaflamsal talihim” olarak niteleyen ve onun, Mustafa Kemal’le ilgili olarak anlatt›¤› an›lar›n›n bir bölümünü olsun

yay›mlama izni alabilmesini “mesleksel ödülüm” diyerek övünçle tan›mlayan Mete Akyol, bu an›lar› flimdi “Bütün Dünya”

okurlar›yla paylafl›yor. Abdürrahim Tuncak’›n an›lar›n›n sat›rlar›nda oldu¤u denli, sat›r aralar›nda da yak›n tarihimizin

bugüne de¤in kaleme al›nmam›fl birçok gerçe¤iyle karfl›laflacaks›n›z.

AA

Tbdürrahim nlat›yor

uncak

Lütfen sayfay› çeviriniz ’

39

Page 22: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Zübeyde Han›m, o¤lu-nun be¤endi¤i k›z›, o¤-lunun iste¤ine uyarak,görmek üzere özel bir

trenle ‹zmir’e gitti. Ya-n›nda, bak›m›ndan so-rumlu Ayfle, Salih Bo-zok ve efli, Ali Çavufl,bir doktor ve Abdürra-him Tuncak vard›.

Salih Bozok an›lar›n›nbu konuyla ilgili bölü-münde, Zübeyde Ha-n›m’›n ‹zmir’e gidifliniflöyle anlatmaktad›r:

“Bir gece yar›s› evim-de uyurken, telefonu-mun çalmas›yla uyan-d›m. Telefonun bafl›nagitti¤imde, bizzat Musta-fa Kemal’in sesiyle karfl›laflt›m:

“‘Salih, uyuyor muydun?’ diyesorduktan sonra, ‘fiimdi giyin veköflke gel’ diye emrettiler.

“Derhal köflke gittim. MustafaKemal flöyle dedi bana:

“‘Bir özel tren haz›rlan›yor.Sen de ona göre haz›rlanarak,

annemle birlikte ‹zmir’egideceksin. Yaln›z flunuda söyleyeyim ki, flayetyolda anneme emr-iHak vaki olursa, Anka-ra’ya yak›n iseniz, bura-ya getirirsin. ‹zmir’e ya-k›n iseniz, orada, benimkendisini her zaman zi-yaret edebilece¤im biryere defnedersiniz.’

“Mustafa Kemal’in buemri üzerine hemen evegeldim. Haz›rl›¤›m› ta-mamlad›m. Ve yine Pa-fla’n›n izinleriyle, eflimi

de alarak, birlikte ‹zmir’e geldik. “Ankara’dan hareketimizden

önce, Latife Han›m’a telgrafla bilgiverilmiflti. Tren Karfl›yaka ‹stasyo-

40 41

nu’na geldi¤inde, Latife Han›m’› is-tasyonda, bizi bekler bulduk.

“Kendisini, Mustafa Ke-mal’in annelerine tak-dim ettim. Eflimi deLatife Han›m’a takdim

ettikten sonra birlikte, öncedenhaz›rlanm›fl köflke gittik.

“Zübeyde Han›m hastayd›. An-kara’dan birlikte geldi¤imiz dok-torla birlikte eflim ve benden bafl-ka, Latife Han›m da köflkte hasta-n›n bafl›nda kald›lar.

“Vefatlar›na kadar da yanlar›n-dan ayr›lmay›p hastaya, bir hasta-bak›c›dan daha fazla bir dikkat veilgiyle bakt›lar.

Mustafa Kemal’e her akflam flif-re ile annelerinin hastal›klar› ko-nusunda bilgi verirken, Latife Ha-n›m’›n hastaya yapt›¤› hizmetleride bildiriyordum.

“Bir ay sonra hastam›z vefat etti. “Mustafa Kemal ‹zmit dönüflü

‹zmir’e geldi¤inde kendilerini Kar-fl›yaka’da karfl›lad›k. Beni kom-partmanlar›na yaln›z olarak davetetti ve flu emri verdi:

“‘Ben, Latife Han›m’la evlenme-ye karar verdim. fiimdi, babas› bu-rada ise, kendisine bu karar›m› bil-dirirsin ve hiç kimseye bir fley söy-lememesini de ilave edersin.

“Mustafa Kemal Pafla, LatifeHan›m’›n babas› Muammer Bey’io zamana kadar hiç görmemifltive tan›m›yordu.

“Onun bu emirleri do¤rultu-sunda hareket ettim.

“Muammer Bey’e, Mustafa Ke-mal Pafla’n›n kay›npederi olacak-lar›n› söyledi¤im zaman boynu-ma sar›ld› ve beni, içine kadarçekerek koklad›.

“Biraz sonra da Mustafa KemalPafla, vagonlar›ndan inerek, Mu-ammer Bey’le tan›flt›lar.

“Ve Fevzi Pafla, Kaz›m Karabe-kir Pafla’yla birlikte, annesininkabrini ziyarete gittiler.”

***Salih Bozok’un an›lar›ndan al-

d›¤›m›z bu bölümden sonra ayn›olay› ve devam›n› flimdi de Abdür-rahim Tuncak’tan dinliyoruz:

“Ankara’dan bindi¤imiz tren,galiba bir hafta sonra ‹zmir’e vara-bildi. Karfl›yaka ‹stasyonu’nda bizi,Latife Han›m karfl›lad›. Salih Bey,Latife Han›m’› anneme takdim etti.

Latife Han›m, Zübeyde Ha-n›m’›n elini öptü ve flöyle dedi:

“‘Çok iyi ettiniz de geldiniz. ‹n-flallah sizi rahat ettiririm.’

“Zübeyde Han›m teflekkür etti: “‘Sizi rahats›z etmezsek, bir

müddet kalmaya geldik’ dedi. “Latife Han›m flöyle karfl›l›k verdi: “‘Esta¤furullah, efendim’ dedi.

‘‹nflallah sizi rahat ettiririm. fiereflehoflgeldiniz. Umar›m, iyi bir tebdilhava yapm›fl olursunuz.’

“Bu tan›flma konuflmala-r›ndan sonra LatifeHan›m, baflta annemolmak üzere, hepimizi

Karfl›yaka’daki köflküne davet etti. “Samimiyetle itiraf edeyim, Zü-

beyde Han›m hiç de be¤enmediLatife Han›m’›.

“‘Pek de ufak tefekmifl’ dedi.Sonra, etraftakilere duyurmamayaçal›flarak Salih Bey’e flöyle dedi:

“‘Bu tren dönemez mi? Anka-ra’ya dönemez miyiz?’

“Annemin bu sözlerini SalihBey, duymam›fl gibi yapt›, tren-den inifl haz›rl›klar›na giriflti.

BenimGazetecilikGünlerim

Mete Akyol

“Bu Tren Ankara’yaDönmez mi?”

Abdürrahim Tuncak Anlat›yor - 10

Zübeyde Han›m, kendisini istasyonda karfl›layan gelin aday› Latife Han›m’› be¤enmeyince, çevresindekilere

duyurmamaya çal›flarak Baflyaver Salih Bey’e flu soruyu sordu:

Page 23: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

42 43

Bütün Dünya • Ekim 2007

“Köflk, istasyona çok yak›n-d›. Birlikte, Latife Han›m’›n köfl-küne gittik.”

***

“L atife Han›m geceleriGöztepe’deki köflklerin-de kal›r, gündüzleri Kar-fl›yaka’ya gelir, bütün

gününü bizle birlikte geçirirdi. “Zübeyde Han›m rahats›z ol-

du¤u için ona haz›rlanan perhizyemeklerini bizzat kendisi kont-rol ederdi.

“Zübeyde Han›m’›n rahats›zl›¤›giderek artmaya bafllay›nca, bafl›n-dan ayr›lmad›.

“Annemin doktoru, As›mBey’di. Ankara’dan birlikte gel-mifltik. Annemi bir saniye bile yal-n›z b›rakm›yordu.

“Odada bir akflam kendisi, Sa-lih Bey ve ben vard›m. Annemibir kez daha muayene ettiktensonra, üzgün bir ifadeyle SalihBey’e flöyle dedi:

“‘Maalesef... Maalesef, ümityok art›k.’

“Annemin ölmek üzere oldu¤u-nu anlam›flt›m. Kendimi tutamad›m,ba¤›ra ba¤›ra a¤lamaya bafllad›m.

“Doktor Yüzbafl› As›m Bey, be-nim a¤lamama çok k›zd›:

“‘Sen d›flar› ç›k bakay›m, Ab-dürrahim’ dedi.

“D›flar› ç›kt›m, orada devam et-tim hüngür hüngür a¤lamaya.

“Bir saat sonra Salih Bey de d›-flar› ç›kt›. Çok üzgündü.

“‘Hepimizin bafl› sa¤olsun’ dedi. “Annem ölmüfltü. “O günün tarihi, 15 Ocak

1923’tür.” ***

“Salih Bey hemen, MustafaKemal Pafla’ya telgraf çekti. Mus-

tafa Kemal Pafla yoldaym›fl. An-nesinin ölüm haberini, ‹stanbul-lu gazetecilerle ‹zmit’te yapt›¤›toplant› s›ras›nda alm›fl. ‹zmit’te-ki toplant› çok önemli oldu¤uiçin program›n› bozmam›fl.

Özel not: Mustafa Kemal ‹z-mit’te, ‹stanbul gazetelerinin bafl-yazarlar›yla iki gün süren bir top-lant› yapacak ve hilafetin kald›r›l-mas› konusunda kesin kararl› ol-du¤unu aç›klayacakt›r.

“Cenaze evde bir gün bekletil-dikten sonra, Mustafa Kemal Pa-fla’n›n telgraf› geldi.

“Bu telgraf aynen flöyleydi: “‘Baflkumandanl›k Baflyaveri

Salih Bey’e, “‘Verdi¤iniz elim haber beni

çok müteessir etti. Merhumenindefin törenini münasip bir tarzdayapt›r›n›z. Cenab-› Hak millete ha-yat ve selamet versin.

“‘Baflkumandan“‘Gazi Mustafa Kemal.’ “‹zmir’de vali, Abdülhalik Ren-

da Bey’di. Askeri komutan, SalihBey, Latife Han›m da bulundularcenazenin kald›r›lmas›nda.

“Hep birlikte Karfl›ya-ka’da, bir türbeninbahçesine gidildi.Türbenin bahçesi,

yüksek bir duvarla çevriliydi.Annemi o bahçeye, duvarlar›nönüne gömdüler.

“Birkaç gün sonra Mustafa Ke-mal Pafla geldi. Üzüntüsü yüzündenokunuyordu. Bu üzüntülü ifadesinihiç de¤ifltirmeden bana elini uzatt›,yana¤›m› avucuyla okflad›, s›kt›.

“Hemen eline uzand›m, elini

öptüm. Gözlerini, benim gözleri-min içine dikti. O bana bakt›, benona bakt›m.

“‘Anam›z› kaybettik’ dedi vesustu, baflka tek kelime söylemedi.

“Bir süre sonra yan›ndakile-re döndü:

“‘Mezar›na gidelim’ dedi. “Yan›nda, Fevzi Çakmak Pafla,

Kaz›m Karabekir Pafla, AbdülhalikRenda, komutanlar ve Cevat Ab-bas Bey vard›.

“Hep birlikte, ‘Büyük Ana’n›nmezar›na do¤ru yürümeye bafllad›k.Mezar, iki kilometre kadar uzaktay-d›. Bu yolu hep yürüyerek gittik.

“Zübeyda Han›m’›n mezar›n›nçevresi, palmiye dallar›, çiçekler,yeflilliklerle çevriliydi.

“Mustafa Kemal Pafla, son dere-ce üzgün bir yüz ifadesi ve son de-rece üzgün bir sesle, annesininmezar› bafl›nda bir konuflma yapt›.

“Salih Bey, onun konuflmas›n›h›zl› h›zl› not ediyordu.”

*** Mustafa Kemal Pafla’n›n, Salih

Bozok taraf›ndan saptanan bu ko-nuflmas› flöyledir:

“Zavall› validem, bütün milletiçin mefkure olan ‹zmir’in mukad-des topraklar›na tevdi-i vücud et-mifl bulunuyor.

“A rkadafllar, ölüm, hil-katin en tabii kanunu-dur. Fakat böyle ol-makla beraber, bazen

ne hazin tecelliler arzeder. Buradayatan validem, zulmün, cebrin bü-tün milleti felaket uçurumuna gö-türen bir idare-i keyfiyenin kurba-n› olmufltur. Bunu izah için, müsa-ade buyurursan›z, hayat ›zd›rab›-n›n birkaç noktas›n› arzedeyim.

“Abdülhamid devrindeydi. 320tarihinde okuldan henüz, Erkan-›Harp yüzbafl›s› olarak ç›km›flt›m.Hayatta ilk at›l›m›m› yap›yordum.Fakat bu at›l›m, hayata de¤il, zinda-

Mustafa Kemal Pafla, annesinin mezar› bafl›nda konuflmas›n› yaparken Fevzi Çakmak, Kaz›m Karabekir ve küçük Abdürrahim

Tuncak (soldaki çocuk) onu büyük bir dikkatle dinliyorlar.

Page 24: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

44 45

Bütün Dünya • Ekim 2007

na rastlad›. Gerçekten, beni birgünald›lar ve istibdad yönetiminin zin-danlar›na koydular.

“Annem bundan, ben an-cak hapisten ç›kt›ktansonra haberdar olabil-di. Ve derhal beni gör-

mek için ‹stanbul’a geldi. Fakat ora-da, kendisiyle sadece üç befl güngörüflebilmek nasip oldu. Çünkütekrar, istibdad yönetiminin hafiye-leri, casuslar›, cellatlar›, evimizi ara-m›fl ve beni al›p götürmüfllerdi.

“Annem, a¤layarak arkamdanizliyordu. Beni sürgüne götürecekolan vapura bindirilirken benimlegörüflmesi yasaklanm›fl olan an-nem, Sirkeci r›ht›m›nda gözyafllar›,elem ve kederler içinde kalm›flt›.

“Sürgünde geçirdi¤im seneler-de anam, hayat›n› ›zd›rap ve göz-yafllar› içinde geçirmifltir.

“Bir baflka nokta daha: “Mütareke zaman›nda Anado-

lu’ya geçti¤imde, annemi muzda-rip bir halde ‹stanbul’da b›rakmakzorunda kalm›flt›m. Yan›nda, ken-disinin koydu¤u bir adam›m var-d›. Bunu, Erzurum’dan ‹stanbul’agönderdi¤im zaman annem, buadam›n yaln›z olarak geldi¤ini ö¤-rendi¤i zaman, benim hakk›mdahalife ve padiflah taraf›ndan veril-mifl olan idam karar›n›n yerinegetirilmifl oldu¤unu zannetmifl vebu ›zd›rap da kendisine felç gel-mesine sebep olmufltu.

“Ondan sonra bütün mücadeleseneleri, onun hayat›n› elem ve›zd›rap içinde geçirmiflti. Padiflahve hükümetinin ve bütün düfl-manlar›n daima tazyik ve iflkence-si alt›nda kalm›flt›.

“Evi, binbir türlü sebep ve ba-

hanelerle bas›l›r, aratt›r›l›r, kendisirahats›z edilirdi. Annem, üçbuçuksenenin gece ve gündüzlerini göz-yafllar› içinde geçirdi. Bu gözyafllar›ona, gözlerini kaybettirdi. Sonunda,pek yak›n bir zamanda onu ‹stan-bul’dan kurtarabildim. Ona kavufl-tu¤umda, art›k maddeten ölmüfltü.Sadece manen yafl›yordu.

“Annemi kaybetmekten flüp-hesiz, çok üzgünüm. Fakat buüzüntümü hafifleten bir hususvard›r ki, o da anam›z›n, vatan›mahv ve harabeye götüren idare-nin, art›k bir daha geri dönme-mek üzere, mezar-› ademe götü-rülmüfl oldu¤unu görmesidir.

“Annem, bu topraklar›n alt›n-da. Fakat milli hakimiyet, ilelebedpayidar olsun.

“Beni teselli eden en büyükkuvvet budur. Evet, milli hakimi-yet ilelebed devam edecektir.Annemin ruhuna adad›¤›m vic-dan yeminimi tekrar edeyim. An-nemin kabri ve Allah’›n huzurun-da yemin ediyorum:

“Bu kadar kan dökerekmilletin elde etti¤i vekorudu¤u hakimiyetinkorunmas› ve savu-

nulmas› için gerekirse, anneminyan›na gitmekte asla tereddüd et-meyece¤im. Milli hakimiyet u¤run-da can›m› vermek, benim için vic-dan ve namus borcu olsun.”•

Gelecek Yaz›: ‹zmir kad›s›n›nMuammer Bey’in köflkünde k›yd›¤›nikahla Mustafa Kemal ve LatifeHan›m evleniyorlar ve... Gelinemaddesel de¤er biçilmesi gelene¤iuyar›nca Latife Han›m’a de¤er bi-çiliyor: “40 gram gümüfl...”

Maddî manevî hiçbir kuvvet, hiçbir mucize art›k onu kurtaramayacak-t›. Saraya uykuda yürüyen adamlar gibi gelip gidiyordum. O günlere aithiçbir hat›ram› tespit etmeye muvaffak olamad›m. Birisi belki ad›m› sorsacevap verecek halde de¤ildim. Yaln›z Atatürk’ün öl-dü¤ü günü hiç unutam›yorum. Hekimler büyükölünün odas›ndan ç›kt›klar› zaman yüzüm kimbi-lir nas›l korkunç bir hal alm›fl ki operatörü Mim Ke-mal Bey telafllanarak: “Nereye gidiyorsun?” diyesormaya mecbur oldu.

“Hiç” dedim, “gidiyorum. ‹flim bitti art›k!..” Fakat M. Kemal Bey b›rakmad›. Kolumdan tuta-

rak afla¤›yakadar indirdi.Kalbim iki de-¤irmen tafl›

aras›na düflmüfl bir bu¤day tanesi olsa, ancak bukadar ezilirdi. Ne a¤layabiliyor, ne konuflabiliyor,ne de konuflulanlar› anl›yordum. Bir ara büsbütünkendimden geçmiflim. Odadan deli gibi f›rlad›m.

“Nereye?..” diye arkamdan kofltular.“fiimdi geliyorum!” dedim. Fakat bundan sonras›n› hiç ama hiç hat›rlam›yorum. Gözümü açt›-

¤›m zaman kendimi hastanede buldum.•

Evet, Salih Bozok kendisini hastanede bulmufltur. Çünkü Atatürk öl-dü¤ü an odas›na girmifl ve büyük adam›n ellerini öpmek suretiyle onaveda ettikten sonra afla¤› kata inerek bofl buldu¤u Muhaf›z Kumandan›‹smail Hakk› Tekçe’nin odas›na kendisini atm›flt›r. Birkaç saniye sonraodadan bir silah sesi iflitenler kap›y› aç›p da içeri girdikleri zaman onukanlar içinde yerde bulmufllard›r. Tabancas›ndan kalbine s›kt›¤› birkurflun onu yere y›km›flt›.

Bir iki milimetrelik bir inhiraf (sapma) ile kalp hedefini bulamayan bumermi, bütün ci¤erini boydan boya delip geçmifl, s›rt›nda saplan›p kalm›fl-

t›. Fazla miktarda kan kaybetti¤inigören Operatör M. Kemal Bey onuderhal fiiflli S›hhat Yurdu’na kald›r›pameliyata almak suretiyle hayat›n›n

kurtulmas› hususunda en büyük yard›mc› olmufltur. Bir müddet hastane-de kald› ve bu arada ikinci bir ameliyat yap›larak ci¤erinin arka k›sm›n-da kalan kurflun ç›kart›ld›, bu suretle mahzun ve mükedder daha birmüddet yaflad›. Ve nihayet 1941 y›l›n›n 25 Nisan günü hayata gözleriniyumdu. Ertesi gün Yeni Sabah gazetesinde yazar Aka Gündüz onun içinkaleme ald›¤› yaz›s›n› flöyle bitiriyordu:

“Salih Bozok, Atatürk’e kavufltu.”•““YYaavveerrii AAttaattüürrkk’’üü AAnnllaatt››yyoorr SSaalliihh BBoozzookk””ttaann nnaakklleenn

Saih Bozok’un Kaleminden: “10 Kas›m, ‹flim Bitti Art›k!..”

Tan›klar›n Notu: “Bozok, Atatürk’e Kavufltu”

Page 25: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Daha önceki yaz›lar›mdaele ald›¤›m Türk imgesi-ne yönelik önyarg›larkonusunu ilginç bulan;

ama biraz da verdi¤im olumsuz ör-neklerden bunalan okuyucular›-m›zdan, “Hakk›m›zdaolumlu sözler eden, bizisavunan kimse yok mu?”sorusunu yönelttiklerielektronik posta iletileriald›m. Bunun üzerine,Türkler’e yap›lan haks›z-l›klar› sorgulayan, derdi-mize tercüman olmayaçal›flan, eksiklerimizi“Dost ac› söyler” anlay›fl›-na uygun olarak ortayakoyan ve bize yapmam›zgerekenleri söyleyen ya-banc› tarihçilerden, ya-zarlardan, düflünürlerdenörnekler veren bir yaz› yazman›nzaman› geldi diye düflündüm.

Yaln›zca bugün de¤il, bundanbirkaç yüzy›l önce de bu toprak-larda yaflayan insanlar hakk›nda,“Yi¤idi öldür, hakk›n› teslim et”

anlam›na gelen de¤erlendirmeleryap›l›rd›. Söz konusu de¤erlendir-melerin önemli bir bölümü gez-ginler taraf›ndan kaleme al›n›r-ken, Osmanl› Devleti’nin baflkenti‹stanbul’da görev yapan kimi dip-

lomatlar, gazeteciler yada temsilciler, bugün bi-le duymaktan mutlu ola-ca¤›m›z gözlemlerde bu-lunmufl, yaz›lar, raporlarve kitaplar kaleme alm›fl-t›r. Hemen bir ricada bu-lunay›m, yaz›y› okuduk-tan sonra, “Neden bu in-sanlar›n sesi Bat›l› ülke-lerde duyulmuyor?” so-rusuna de¤il, “Biz nedensessiz ve yetersiz kal›yo-ruz?” sorusuna yan›t ara-man›z›, sonra da düflün-ce ve önerilerinizi be-

nimle paylaflman›z› bekliyorum.‹ngiliz yazar David Hotham,

1973 y›l›nda Türkçe’ye çevrilen“Türkler” adl› kitab›nda Avrupal›-lar’›n Türkler hakk›ndaki önyarg›-lar› konusunda ilginç de¤erlendir-

46 47

Türkler Hakk›nda Do¤rular›Söyleyen Yabanc›lar da Var

EvrenselBak›fl Aç›s›

GürbüzEvren

Yabanc›lar›n bizi anlamas›n›, sevmesini ve savunmas›n› bekledikçe,Bat›’da bizim sessizli¤imizin, “Suçlular›n sessizli¤i” olarak

alg›land›¤›n› bilmenizi isterim. Yaz›mda al›nt›lar yapt›¤›m dürüst Bat›l›lar, dün oldu¤u gibi bugün de o kadar az ki... Özellikle, yurt d›fl›na ç›kan, bir süre Bat›l› ülkelerde yaflayan okurlar›n ne demek

istedi¤imi ve ne bekledi¤imi çok iyi anlad›¤›na inan›yorum.

meler yaparken, Ermeni iddialar›n-dan hareketle, Türkler söz konusuolunca herfleyin abart›ld›¤›n› dü-rüstçe dile getirmektedir:

“T arihsel önyarg› soru-nunu da dikkate al-mam›z gerekir. Türk-ler’in yapt›¤› herfley,

Avrupal›lar’›n gözünde hemen birvahflet biçimini alm›flt›r, ayn› ifl da-ha önce baflkalar›nca yap›lm›fl olsabile. Tarih boyunca di¤er uluslarcagiriflilen say›s›z k›y›m hareketleriçerçevesi içinde (yaz›k ki bunlar›niçinde biz ‹ngilizler de var›z), Er-meni k›y›m›n›n uyand›rd›¤› gürül-tüde, kökleri çok eskiye dayananTürk düflmanl›¤›n›n do¤urdu¤uönyarg›lar› da göz önüne almakdürüstlük olur.”

Müslüman olmalar› nedeniyleTürkler’e yönelik önyarg›lar›n sü-rekli canl› tutuldu¤una, Türkler’inher konuda günah keçisi olarakgörüldü¤üne iflaret eden Belçikal›siyasetçi Marc Galle ise, 1995 y›l›n-da Türkçe’ye çevrilen “SevilmeyenÜlke Türkiye” adl› kitab›nda flu ifa-deleri kullanmaktad›r:

“Tarih kitaplar›nda, Türkler ço-¤u zaman savaflç› ve askeri emper-yalistler olarak tan›t›l›r. BazenTürkler’e ‘Küçük Asya’n›n Alman-lar›’› da denir. Günümüzde, Türk-ler’in Müslüman olduklar› içinAraplar’a benzedi¤i, inançlar›ndademokratik olmayan ‹slami devlet-lerininki ile ayn› oldu¤u kan›s› yay-g›nd›r. Medyalar, Türkiye’de yap›-lan insan haklar› ihlallerini sürekligündemde tutar, ancak bunu ya-parken ne özel koflullar› göz önü-ne al›r, ne de en az›ndan komfluülkelerdeki durumla karfl›laflt›rmak

yoluyla nesnel olmaya çal›fl›r.”Türkler için söylenmifl önyarg›

içeren sözlerden de örnekler verenMarc Galle flöyle devam ediyor:

“Sözlüklerimiz Türk kimli¤i ileilgili olarak olumsuz ça¤r›fl›mlaryapan, hatta ço¤u zaman yanl›fl ta-n›mlar içeren sözcük ve deyimler-le doludur. ‹spanyolca ve Frans›z-ca’da, ifllenmifl bir kabahatin ko-layca üstüne at›laca¤› el alt›ndabulunan bir suçlu anlam›na gelen‘Türk kafas›’, ‘Cabeza de Turco’,‘Tete de Turc’ deyimi vard›r. Al-manca’daki ‘Turken’, sahtecilikyapmak anlam›na gelir. ‹ngiliz-ce’de ‘Türk’, ayn› zamanda ‘gad-dar, vahfli, yönetilmesi zor insaniçin kullan›l›r.”

Türk kamuoyunun, ad›n› s›k-ça duydu¤u Amerikal› bilim ada-m› Prof. Justin McCarthy, 2000y›l›nda yay›mlanan “Osmanl›’danGünümüze Ermeniler” adl› kita-b›nda Türkler’e yönelik önyarg›-lardan söz ederken, kimi ülkele-rin gizli servislerinin önyarg›lar›gelifltirecek çal›flmalar içine gir-di¤ine, daha aç›k bir deyimle ön-yarg›lar›n Bat›l› devletlerin resmimakamlar›nca beslendi¤ine dik-kat çekmektedir.

“T ürkler’e yönelik ön-yarg›, Avrupa veAmerika’da yüzy›l-lard›r süregelmek-

teydi. Ancak, Birinci Dünya Sa-vafl› s›ras›ndaki anti-Türk propa-ganda, savafl süresince iflbirli¤inegiden Amerikan misyoner kuru-lufllar› ve ‹ngiltere propagandaofisleri taraf›ndan özellikle gelifl-tirildi ve geniflletildi.”

Türkler ve Türkiye hakk›ndaki

Page 26: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

bilgilerin önemli bir bölümününbilimsel çal›flmalar›n sonuçlar› ol-maktan çok düfl ürünü, kulaktankula¤a yay›lm›fl söylenceler ve ifti-ralardan olufltu¤unu kabul edenBat›l› düflünürler de vard›r.

F riedrich Engels bu gerçe¤idile getiren adlardan biri-dir. Engels, 18 Nisan 1853tarihli “New York Daily

Tribune” gazetesine yazd›¤› baflya-z›da flu ifadelere yer vermektedir:

“Bat› Avrupa halk›n›n, Türkiye(Osmanl› Devleti’ni kastediyor)olaylar› konusunda do¤rudan do¤-ruya yak›n bir yarg›ya varmalar›olana¤› ancak son zamanlardado¤mufltur. 1821’deki Yunan isya-n›na kadar Türkiye, niyet ve amaçne olursa olsun, bir ‘terra incogni-ta’ (bilinmeyen toprak) idi ve halkaras›nda alelade bilgiler, tarihselgerçeklerden çok, Arap usulü gecee¤lentilerine dayanmaktayd›.”

Türkler konusundaki önyarg›-lar›n temelinde dinin önemli biryeri bulundu¤unu birçok yaz›mdadile getirmifltim. Burada hemenbir ayr›nt›ya da dikkat çekmekteyarar görüyorum. Türkler ‹slami-yet’i seçmekle yetinmifl olsalard›H›ristiyan Bat› ile belki de budenli sorun yaflanmayacakt›. Amaifl ‹slamiyet’in k›l›c› ya da fedaisirolüne soyunmak olunca, H›risti-yan dünyas›n›n konuya bak›fl› dah›zla de¤iflmifltir.

1878 y›l›nda yay›mlanm›flolan “Revu des Deux Mon-des” adl› dergide, “Evolution duProblem Oriental” bafll›kl› yaz›-s›nda Polonyal› ayd›n JulianKlaczko bu konuyu k›saca flu ifa-delerle de¤erlendirmifltir:

“Türk’e karfl› duyulan gele-neksel kinin, nefretin ve dahasonra onlar› Asya’ya sürme ko-nusundaki çok say›da projeninkökenini, H›ristiyanl›k ile Müslü-manl›k aras›nda bulunan, orta-dan kald›r›lmas› olanaks›z düfl-manl›kta aramak gereklidir.”

E¤er Türkler Müslüman de¤ilde H›ristiyan olsalard›, kendilerineyöneltilen suçlamalar›n birço¤unuyaflamayacaklar›n› yurt d›fl›nda ko-nuflmac› olarak kat›ld›¤›m etkinlik-lerde söyledim. Bu düflüncemi Fe-lix Valyi’nin 1925 y›l›nda yay›m-lanm›fl “Revolution in ‹slam” adl›kitab›ndan ald›¤›m flu ifadelerle di-le getirmeye de özen gösterdim:

“Uzun süredir, Bizans kaynak-lar›, Avrupa’n›n Yak›n Do¤u’yayönelik önyarg›lar›n›n temelinioluflturmufl ve H›ristiyanl›k Türktehlikesini yaflad›¤› sürece, H›ris-tiyan devletlerin politikac›lar›bunlar› dikkate alm›flt›r.

“P apa 2. Puis Türkler’ekarfl› haçl› seferioluflturmadan önce,Osmanl› sorununu

çözmek için çok basit bir yol dü-flünmüfltür. Fatih Sultan Meh-met’e yazd›¤› bir mektupta, onubütün milletiyle birlikte H›risti-yanl›k’› kabul etmeye davet et-mifl ve karfl›l›¤›nda kendisini H›-ristiyanl›k’›n büyük lideri ve Av-rupa düzeninin koruyucusu ola-rak ilan edece¤ini bildirmifltir.Bu mektup, Avrupa’n›n Türki-ye’ye karfl› ileri sürdü¤ü suçla-malar›n sembolüdür. Avrupa,onun di¤er fatihlerin yapt›klar›n-dan farkl› olmayan bütün fetihle-rini, e¤er H›ristiyanl›k ailesine

48 49

Bütün Dünya • Ekim 2007 Türkler Hakk›nda Do¤rular› Söyleyen Yabanc›lar da Var

girmeye kabul ederse, hazmet-meye haz›rd›r.”

D in konusunda en çarp›c›de¤erlendirmeyi yineH›ristiyan bir din adam›yapmaktad›r. Aslen ‹r-

landal› olan Kardinal John HenryNewman, 1854 y›l›nda yazd›¤›“Lectures on the History of theTurks in its Relation to Christi-anity” adl› kitab›nda, Türkler’e yö-nelik kin ve suçlamalar›n temelin-de Türkler’in H›ristiyanl›k’› kabuletmemesinin bulundu¤unu aç›kçaifade etmektedir:

“Vizigotlardan Saresenlere ka-dar, H›ristiyanlarla iliflkiye ge-çen tüm ›rklar ve topluluklar erya da geç H›ristiyanl›¤› kabul et-mifltir. Bu genel durumun tek is-tisnas› Türkler olmufltur. Türkler,H›ristiyanl›¤› seçmek flöyle dur-sun, bu dini ortadan kald›rmakiçin savaflm›fllard›r.”

Bat›l›lar’›n Türkler’i peflinensuçlu kabul etme anlay›fl›, dahado¤rusu her kötülü¤ün kayna¤›olarak görme saplant›s›, buna kar-fl› gerekli savafl›m yap›lmad›¤› vemeydan Türk karfl›tlar›na b›rak›ld›-¤› için neredeyse do¤al karfl›lan›roldu. Ama ço¤u yabanc›n›n anla-yamad›¤› konuysa, gere¤indenfazla duygusal olma özelli¤iyle ta-n›nan Türkler’in, bunca suçlama,yanl›fl bilgi ve iftira karfl›s›nda ne-den sessiz kald›¤›d›r. Frans›z yazarLéon Rouillon bu konuya aç›kl›kgetirmeye çal›flan yabanc›lardanbiridir. Yahya Akyüz, “Türk UlusalKurtulufl Savafl› ve Frans›z Kamu-oyu” adl› kitab›nda, Léon Rouil-lon’un flu sözlerini aktarmaktad›r:

“Zavall›, pasif ve dürüst Türk-

ler! Kendilerini savunmaya girifl-meyip suçlanmalar›na göz yumu-yorlar. Zavall› Türkler! Cehaletimi-zi ayd›nlatmaya çal›flmay›p bu ce-haletin yaln›zca Yunanlar taraf›n-dan de¤il, Ermeniler taraf›ndan dasömürülmesine de ses ç›karm›yor-lar. Bütün suçlamalara karfl› en kü-çük direnme en küçük yalanlamayok. Ne yapal›m, ‘Böyle yaz›lm›fl’deyip geçiyorlar!”

Türkler’in suçlamalar karfl›s›n-da sessiz kalmas›na dikkat çeke-rek, kendilerini anlatmalar›n› vetan›tmalar›n› öneren yabanc›lar-dan biri de Frans›z gazeteci Cla-ude Farrére olmufltur. Yine YahyaAkyüz’ün, “Türk Ulusal KurtuluflSavafl› ve Frans›z Kamuoyu” adl›kitab›ndan Claude Farrére’in kimitespit ve önerilerini aktarmaktayarar var: “Türkler kurflundankorkmaz. Ama ben Türk gençli¤i-ne hitap ediyorum. Onlar düfl-manla sadece savafl meydan›ndaçarp›fl›lmad›¤›n› bilmelidirler. Ba-zen ordular›nkinden daha önemlibir mücadele vard›r. Siyasi müca-dele. Türkler’in düflmanlar› Avru-pa kamuoyunu yan›ltmaya vekand›rmaya çal›fl›yorlar. BütünTürkler’e son nasihatim, bu pro-pagandaya karfl› gözlerinizi dörtaç›n›z. Kendinizi dünyaya tan›t›-n›z. Dost kazan›rs›n›z.”

Önyarg›lar› yaln›zca dinfaktörüne ba¤layacakde¤iliz. Co¤rafya da ön-yarg›lar› besleyen ne-

denlerin aras›nda say›lmaktad›r.Türkler’in Avrupal› olmad›¤›, gel-dikleri yere, yani Orta Asya’yadönmeleri ya da sürülmeleri konu-sunda say›s›z öneri yap›lm›flt›r.

Page 27: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Türkler söz konusu oldu-¤unda bu durumun da di-le getirildi¤ini an›msatanKarl Marx, “New York Da-

ily Tribune” gazetesinin 2 Eylül1853 tarihli say›s›nda yay›mlananyaz›s›nda, “Son yirmi y›l içinde Av-rupa’daki Türkler’in ça¤r›lmam›flkonuklar oldu¤u, yurtlar›n›n Avru-pa de¤il, Asya oldu¤u, Müslümankimlikleriyle uygar devletler ara-s›nda yer alamayaca¤›, bir ülkekendi ba¤›ms›zl›¤›n› koruyamazsa,o ba¤›ms›zl›¤› bizim hiç koruya-mayacak oldu¤umuz ve AvrupaTürkiye’sindeki her Türk’e karfl›l›küç H›ristiyan bulundu¤u inanc› gi-derek büyümüfltü” demektedir.

Uzun y›llar yaflad›¤› ‹stanbul’dayapt›¤› gözlemler sonucu yazd›¤›yaz›larda ve konuflmalar›nda Türk-ler’i savunan Pierre Loti’ye yönelikAvrupa’da kimi çevreler taraf›ndanbir karalama kampanyas› bafllat›l-m›flt›. Türkler hakk›ndaki yanl›fldüflüncelere karfl› ço¤u zaman tekbafl›na savafl›m veren Loti’nin giz-lice Müslüman oldu¤unu, bu ne-denle de bir Türk gibi yaflad›¤›n›ve düflündü¤ünü iddia edenlerinbirço¤u Loti’nin ülkesi Fransa’n›ntan›nm›fl adlar›yd›. Türkler üzerinearaflt›rma yapan yabanc›lara özel-likle önerilmesi gereken bir kay-nak olan Peirre Loti’ye duydu¤umsayg›dan ötürü, 1914 y›l›nda ya-y›mlanm›fl “Can Çekiflen Türkiye”adl› kitab›ndaki flu sözlerine ya-z›mda yer vermek istedim:

“Bak›n›z bu muhabirler, duru-mu ne flekilde aç›kl›yorlar: Ma-dem Avrupa’da, Türk askerleri-nin ya¤mac› ve insafs›z oldukla-r›n› yazanlar bulunuyor –ki bun-lar›n ço¤u bu konudaki araflt›r-

malar›n› çal›flma odalar›n›n dörtduvar› aras›nda yapm›fllard›r–onlar›n bu davran›fllar›n› fliddetleprotesto etmek bizim vazifemiz-dir. Biz hiçbir zaman Türkler’invahflice hareketlerine rastlama-d›k. Ama zavall› Türkler, paraylasat›n al›nan baz› gazetelerin say-falar›na, nefretlerini aksettirecekkadar zengin de¤ildirler.”

Pierre Loti’nin Türkler hakk›n-daki yorumlar›n› ve de¤erlendir-melerini, baflta Frans›zlar olmaküzere tan›flt›¤›m tüm Avrupal›lar’aanlatmay› kendime görev edin-dim. Bat›l›lar, Türkler hakk›ndakiönyarg›lardan ötürü tarihçilerimi-ze itibar etmezler. Onlar için ge-çerli olan kendi insanlar›n›n söy-ledikleridir. Bir Bat›l›’y› örnekverdi¤inizde çok ama çok flafl›r›r-lar. ‹flte bu nedenledir ki, Avru-pa’da Pierre Loti’nin inand›r›c›l›¤›silmek amac›yla “Loti Müslümanolmufl” söylencesinin yay›lmas›naözen gösterildi. Bu yüzden PierreLoti hepimiz için çok önemlidirve her tan›flt›¤›n›z yabanc›ya budürüst insan›n söylediklerindenörnekler vermek Loti’ye karfl› birvicdan borcudur.

S on olarak, yazar›n “Can Çe-kiflen Türkiye” kitab›ndanbizi Bat›l›lar’a anlatmak içinç›rp›nd›¤› flu ifadeleri de

aktarmak istiyorum: “Bu sayg› ve takdir duygular›n›

do¤rulayacak birçok mektup al›-yorum. Ömürleri Türkiye’de geç-mifl diplomatlar, rahipler, tüccar-lar, hemen hemen ayn› fleyleri ya-z›yor; Türkler’i savununuz. Çoksaf, çok namuslu, din özgürlü¤ünesayg›l› ve iyi yürekli bu milleti so-

50 51

Bütün Dünya • Ekim 2007 Türkler Hakk›nda Do¤rular› Söyleyen Yabanc›lar da Var

nuna kadar savununuz. Evet, do¤-ru duydunuz, din özgürlü¤ünesayg›l› dedim. Çünkü Türk milleti,Avrupa’ya giriflinden itibaren butavr›n› hep sürdürdü. Türkler bukonuda, önceleri Katoliklik ad›nabunca cinayetler ifllemifl olan vebugün de düflünce özgürlü¤ü ad›-na yoksullar›n, hastalar›n dostuolan mütevaz› rahiplere bile kötü-lük yapmaktan çekinmeyen Fran-s›zlar’a örnek gösterilebilir.”

Yabanc›lar›n bizi anlamas›n›,

sevmesini ve savunmas›n› bekle-dikçe, Bat›’da bizim sessizli¤imi-zin, “Suçlular›n sessizli¤i” olarakalg›land›¤›n› bilmenizi isterim. Yu-kar›da al›nt›lar yapt›¤›m dürüst Ba-t›l›lar, dün oldu¤u gibi bugün de okadar az ki... Özellikle, yurt d›fl›naç›kan, bir süre Bat›l› ülkelerde ya-flayan okurlar›n ne demek istedi¤i-mi ve ne bekledi¤imi çok iyi anla-d›¤›na inan›yorum.•

[email protected]

‹ngiliz yazar Bernard Shaw, son y›llar›nda evinin bah-çesinde çok fazla çal›fl›yordu. Bir gün eflini ziyarete gelen yafll› birkad›n, onu elinde çapa, iki büklüm görünce tan›yamad› ve ondan“evin sahipleri”yle ilgili bilgi almak istedi:

“Günayd›n” dedi. “Ne zamandan buyana burada çal›fl›yorsunuz?”Bernard Shaw, tan›nmamas›n› hiç bozuntuya vermedi:“Hep buradayd›m...” dedi. “Kendimi bildim bileli burada

çal›fl›yorum.”Merakl› kad›n bir soru daha sordu:“Peki size verdikleri ücret sizi geçindiriyor mu?” dedi.Bernard Shaw bu soruya gülerek yan›t verdi:“Bana maafl vermiyorlar” dedi. “Yaln›zca yeme¤imi veriyorlar.”Bu yan›t› duyan merakl› kad›n Bernard Shaw’a hemen bir öne-

ride bulundu:“Bizimle çal›flmal›s›n›z” dedi. “Bizimle çal›fl›rsan›z size hem yi-

yecek hem giyecek hem de yeterli bir maafl veririz.”Bernard Shaw bu öneriyi kibarca reddetti:“Teflekkür ederim; ama bunu kabul edemem” dedi. “Ne yaz›k ki,

ben Bayan Shaw’a yaflam boyu ba¤l›y›m.”Merakl› kad›n hemen itiraz etti:“Böyle bir fley olamaz” dedi. “Bu tutsakl›ktan baflka bir fley

de¤il ki...”Benrad Shaw yine gülerek yan›t verdi:“Hay›r efendim hay›r” dedi. “Biz buna ‘Evlilik’ diyoruz.”•

Genç adam, ifle girebilmek için önceki patronundan ald›¤› re-ferans› yeni patronuna uzatt›.

Referansta flunlar yaz›l›yd›:“Bu referans› size getiren kifli yan›mda bir ay çal›flt› ve flimdi ifl-

ten ayr›lmaktad›r. Ben çok memnunum...”•

Page 28: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Bir Türk ve Frans›z anne baban›n Fransa’da do¤an ve ö¤reniminibu ülkede sürdüren 16 yafl›ndaki k›z› Lea Jülide Osmano¤lu, Cenevre

s›n›r› yak›n›ndaki Ferney Voltaire kentinde Fransa’n›n önde gelen liselerinden Lycee International (Uluslararas› Lise)’de ikinci s›n›f ö¤rencisidir. Onun bize gönderdi¤i ekteki yaz›, gerçekte bir dergi

için kaleme al›nm›fl yaz› de¤il, okulda ö¤retmene verilmek üzerehaz›rlanm›fl bir ev ödevidir. Lea Jülide Osmano¤lu, do¤up

büyüdü¤ü Fransa’da çok yanl›fl tan›nd›¤›n› gördü¤ü “baba yurdu” ça¤dafl Türkiye’yi anlatmaktad›r. Bu ev ödeviyle 16

yafl›ndaki lise ö¤rencisi Lea Jülide Osmano¤lu, Türkiye konusunda ne denli önyarg›l› olduklar›n› kan›tlad›¤›

arkadafllar›na yaln›zca Türkiye’nin tan›t›m› dersi de¤il, önyarg›lar›yla davranan bu kiflilere, bir insanl›k dersi de

vermektedir. Lea Jülide Osmano¤lu, yandaki sayfada Türkçeçevirisini yay›mlad›¤›m›z ödevinin ilk sayfas›na Türk bayra¤›n›n resmini, iç sayfalar›na da ça¤dafl görünümlü

Türk erke¤i ve kad›n› fotograflar› eklemifltir.(Özel not: Ö¤retmeni, Lea Jülide’ye 20 üzerinden 20 vererek,

bu ev ödevini “tam not”la de¤erlendirmifltir.)

Lea Jülide Osmano¤lu, yaz aylar›n› Türkiye’de, dedesi Mühendis Tuncay Osmano¤lu’yla geçirmektedir.

5352

Bu elbette tümüyle yanl›fl. Türki-ye’deki birçok kent çok modern, hat-ta kimi Frans›z kentlerinden dahamodern durumda... Al›flverifl merkez-lerinin ve yüksek binalar›n çiçek gibibüyüdü¤ü, ‹stanbul’dan söz etmek is-

tiyorum. Okuldan ç›k›nca al›flverifl merkezlerine gidenarkadafllar›m var orada! Benden genellikle Fransa’n›nne denli modern bir ülke oldu¤unu anlatmam› istiyor-lar, bense her seferinde onlar›n oradaki yaflamlar›nabak›l›rsa burada bir köylü gibi yaflad›¤›m› kabul etmek-ten biraz utan›yorum. Ekte, ‹stanbul’daki al›flverifl mer-kezlerinden ikisinin fotograflar› yer al›yor.

Elbette hay›r! Türkiye, nüfusunyüzde 90’›n›n Müslüman oldu¤u birülkedir; ancak kad›nlar›n ço¤u birörtü ya da dinlerini belli eden her-hangi bir aksesuar kullanmadan, bi-zim gibi giyinirler. Bunun da öte-

sinde, Türkiye laik bir ülkedir; sokaklarda ya da der-gilerde moday› yak›ndan izleyen ünlü birçok gençk›z görebiliriz! Ekte, Türkiye’deki çeflitli müzik toplu-luklar›n›n ve genç kad›n ve erkek ses sanatç›lar›n›nfotograflar› yer almaktad›r.

Türkiye’deki erkeklerle ilgili bir-çok kiflinin akl›ndaki düflünce bu-dur. Küçük köylerdeki kimi erkek-lerin görünümü bu biçimde olabi-lir; ancak, kad›nlar için de belirtti-¤im gibi, çok yak›fl›kl› ve düzgüngörünümlü, modern erkekler ço-¤unluktad›r. Ekte, modern görü-

nümlü birçok erke¤in fotograf› yer almaktad›r. NNoott:: fiunu belirtmeliyim ki, oraya gitti¤imde erkek-

lere bakmadan edemiyorum. Bunu, oras› kendi ül-kem oldu¤u için de¤il, gerçekten de çok yak›fl›kl› ol-duklar› için söylüyorum! (Akdeniz erkekleri be¤endi-¤im tipte erkeklerdir.)

Frans›z Arkadafllar›mda Gördü¤ümTürkiye Konusunda 3 Önyarg›

Avrupal› Arkadafllar›mfiöyle Diyorlar: “Türkiye

Geri Kalm›fl Bir Ülkedir.”

Avrupal› Arkadafllar›mfiöyle Diyorlar: “Türk

Kad›nlar› Baflörtülüdür.” Fransa’da Yaflayan Bir Türk K›z›n Okul Ödevi

Avrupal› Arkadafllar›mfiöyle Diyorlar:

“Tüm Türk Erkekleri Sakall› ve B›y›kl›d›r.”

•Lea Jülide Osmano¤lu - Bütün Dünya•

Page 29: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Ve Sonuçta Türkiye’yle ‹lgiliOlarak Neler Düflündü¤ümü Pay-laflmak ‹sterim:

Ben Türkiye’deki herfleyi sevi-yorum: Yemeklerini, insanlar›n›,havas›n›... Ancak flunu da belirte-yim: Ben kesinlikle bir Türkiye ta-rihi ve siyaset uzman› de¤ilim! Bunedenle de ülkenin tüm toplumsalve siyasal olaylar›n› aç›klayaca¤›m“normal” bir rapor yazmak yerineTürkiye’yi size, flu an karfl›n›zdaki16 yafl›nda bir genç k›z›n kalemin-den anlatmaya karar verdim.

Umar›m bunu baflarm›fl›md›r veumar›m Türkiye, bu ülkeyi ziyaretetmemifl kiflilerin gözündeki hiçde hak etmedi¤i tuhaf bir ülke gö-rümünden kurtulur.

“Türkiye’de sular ak›yor mu?”,“Türkler develerle mi yolculuk ya-p›yorlar?” gibi sorular duymaktanb›kt›m usand›m art›k...

Umar›m benim bu ödevim,arkadafllar›m için yararlanabile-cekleri bir ders olur.

Bu ödevim Avrupal› arkadafllar›-ma flu iki yan›t› verebiliyorsa, benceifllevini yerine getirmifl demektir:

“Hay›r, Türkiye geri kalm›fl birülke de¤ildir”, “Hay›r, Türkiye’de-ki insanlar 16’nc› yüzy›lda yafl›-yorlarm›fl gibi yaflam›yorlar...”

Birbirinden oldukça farkl› Türkve Frans›z kültürlerini aile yap›mnedeniyle yak›ndan tan›yabilmeolana¤›na sahip bir kifli kimli¤imleson olarak flunu söylemek isterim:

Ben bu iki ülkenin olumsuzyanlar› konusunda sürekli söy-lenmek yerine, her iki ülkeninde olumlu yönlerini ve özellikle-rini söylemekten yanay›m. Uma-r›m bu tutumumla, önyarg›l›Avrupal› arkadafllar›ma bir ör-nek oluflturabilirim.•

54

Bütün Dünya • Ekim 2007

Tüm paralar›n› harcay›p bitiren üç genç, kald›klar›otelin bar›nda içki içmeye karar verdi. Önce ilk arkadafllar› barainip içkisini söyledi. ‹çkisini bitirip para vermeden giderken bar-men, içti¤i içkinin paras›n› istedi. Verdim vermedin diye uzunuzun çekifltikten sonra barmen paray› alm›fl olabilece¤ini kabulederek gencin gitmesine izin verdi. Az sonra ikinci genç ayn› bi-çimde içkisini içti. Barmenle para konusunda bir süre çekifltiktensonra paray› ödemeden odas›na döndü.

Son olarak üçüncü genç bara indi. ‹çkisini yudumlarken bar-men dert yanmaya bafllad›:

“Bugün bende bir fleyler var” dedi. “Sizden önce iki müflterigeldi. Paralar›n› vermediler diye ikisiyle de kavga ettim. Oysaadamlar hesab› ödemifller yaln›zca ben unutmuflum. Galiba ar-t›k yafllan›yorum.”

Üçüncü genç son yudumu da içtikten sonra barmeni teselli et-meye bafllad›:

“Olur böyle fleyler” dedi ve ekledi:“Benim param›n üzerini verin de ben gideyim art›k...”•

Y›l 1934, 16 Ekim Sal› gü-nü saat 17:00... “Milliyetçidüflman” cephesini yar›pgeçmek ve böylece ku-

flatma alt›nda kalan güneybat›Çin’deki karargâhlar›ndan kaç›pcanlar›n› kurtarmak isteyen Çinkomünistleri, “Ch’ang Cheng”(Uzun Yürüyüfl) olarak bilinen “ri-cat” (geri çekilme) ey-lemlerine bafllad›lar. Bugeri çekilme eylemi, ÇinHalk Cumhuriyeti’ninresmi yay›mlar›nda, “K›z›lOrdu’nun Büyük Yürü-yüflü” olarak adland›r›l›r.

Tarihe geçen “UzunYürüyüfl” tek bir ey-lem de¤ildi.

Güneyde konufllan-m›fl, birbirinden farkl›çeflitli komünist ordula-r›, kuzey ve bat›ya kaç›-yordu. Bunlar aras›ndaen ünlü yürüyüfl, 1934Ekim’inde Jiangxi eyaletindenbafllayand›. Bat› Çin’in çok zorarazi yap›s›n› aflan Mao, buradankuzeye yönelmiflti. Mao ve yol-dafllar›n›n “370 gün” süren bu“destans›” yürüyüflte, “kimi söy-lentilere göre, katettikleri 12 bin500 kilometrelik” yol, New York-San Francisco (ABD’nin do¤u-

bat› yakas›) uzakl›¤›n›n neredey-se iki kat›yd›.

*** 1927 y›l›nda komünistler ve

milliyetçiler aras›nda iç savaflpatlak verdi.

1931 y›l›nda komünist liderMao Zedong, güneybat›daki Ki-angsi eyaletinde yeni kurulan Çin

Sovyet Cumhuriyeti’ninbaflkanl›¤›na seçildi.

1930 ve 1934 y›llar›aras›nda milliyetçiler, Chi-ang Kai-shek’in liderli¤in-de, Sovyet Cumhuriye-ti’ne karfl› befl ayr› kuflat-ma harekât›na girifltiler.

Milliyetçi Çin Partisigüçlerinde, Alman ge-nerali Hans von Seeckt,askeri dan›flman olarakgörev yap›yordu. Gene-ral Seeckt, Chiang Kai-shek’e tüm gücüyle cep-heden sald›rmamas›n›,

Mao’nun yerleflti¤i Jiangxi ve Fu-jian eyaletlerini kuflatmas›n› öne-riyor, “y›pratma savafl›” yap›lma-s›n› istiyordu.

Mao’nun önderli¤indeki komü-nistlerse gerilla taktikleri uygulaya-rak, ilk dört sald›r›ya baflar›yla di-rendiler. Fakat beflinci sald›r›da,mevcudu 700 bini bulan milliyetçi

55

“Milliyetçi düflman” cephesini yararak kaçmak ve böylece canlar›n› kurtarmak isteyen Çin komünistleri, “Uzun Yürüyüfl”

olarak bilinen geri çekilme eylemlerine bafllad›lar. Bu geri çekilme eylemi, Çin Halk Cumhuriyeti’nin resmi yay›mlar›nda,

“K›z›l Ordu’nun Büyük Yürüyüflü” olarak adland›r›l›r.

KöfledenBucaktan

MehmetMuhsino¤lu

Mao ve Yoldafllar› Yollar› Afl›nd›ramad›(*)

Page 30: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

56 57

Mao ve Yoldafllar› Yollar› Afl›nd›ramad›(*)

komutan Chiang’›n güçleri, komü-nistleri güçlü bir abluka alt›na ald›.

Y üzbinlerce köylü açl›ktanya da çat›flma nedeniyleyaflam›n› kaybetti. Mao,Komünist Merkez Komi-

tesi taraf›ndan baflkanl›ktan uzak-laflt›r›ld›. Bu arada oluflturulan ye-ni komünist liderlik, geleneksel sa-vafl taktikleri uygularken, k›z›l or-dunun büyük bölümü, milliyetçilertaraf›ndan k›y›ma u¤rat›ld›.

Kaç›n›lmaz duruma geldi¤igörülen kesin yenilgi korkusuy-la, komünistler kuflatmay› en za-y›f noktas›ndan yar›p geçmeyekarar verdi.

*** Ve “Uzun Yürüyüfl” bafllad›!.. Yo¤un biçimde uygulanan

gizlilik ve artç› harekât, milliyet-

çileri flafl›rtm›flt›. Ancak birkaçhafta sonra, K›z›l Ordu’nun anagüçlerinin kaçm›fl oldu¤ununay›rd›na varabildiler.

fiafl›rtmaca yapan ve öncelikleçekilen 86 bin asker, 15 bin perso-nel ve 35 kad›nd›. Silahlar ve araçgereç, erkeklerin s›rt›nda ya da atarabalar›yla tafl›n›yor, kafilenin bo-yu 80 kilometreye yaklafl›yordu.Genellikle geceleri yürüyor, yal-n›zca düflman hatlar›ndan uzak va-di ve yokufllarda, uzun sopalarageçirilmifl meflalelerin y›lan gibik›vr›larak ilerledi¤i, çok uzaklar-dan görülebiliyordu.

*** ‹lk felaketle kas›mda karfl›laflt›-

lar. Milliyetçi güçler, komünistleringeçece¤i yolu Hsiang Nehri’ninkarfl› k›y›s›nda bloke etmiflti. Butahkimat› aflabilmeleri bir hafta

sürdü ve güçlerinin yar›dan fazla-s›n›, 50 bin kifliyi kaybettiler.

B u bozgundan sonra, Maokomünistler aras›nda eskinüfuzunu tekrar kazan-maya bafllad› ve ocakta

ele geçirdikleri Tsuni kentinde ya-p›lan parti önderleritoplant›s›nda yine bafl-kanl›¤a getirildi.

Mao burada stratejide¤ifltirip güçlerini bir-kaç kola böldü ve düfl-man› flafl›rtmak içinbunlar› farkl› patikala-ra yöneltti.

Düflman mevzileri-ne bundan böyle di-rekt sald›r›ya geçilme-yecekti. Ve yeni he-def, kuzeybat›dakiShensi eyaletiydi!

Komünistler buradaJapon istilac›larla sava-flarak, Çin “iflçi-köylüemekçi y›¤›nlar›”n›nsayg›s›n› kazanacaklar›-n› umut ediyorlard›.

*** Sovyet Tarihçisi

Dr. Dmitry Shlapen-tokh ile görüflenKathryn Kolata’n›nanlat›m›na göre, MaoGenelkurmay Baflkan›Chu Teh’le birliktedördüncü K›z›l Or-du’nun siyasi komiseriolduktan sonra, biranlamda düzenli ko-numa geçen bu ordu,Mao’nun “Üç Disiplin Kural›”n›uygulamaya bafllad›:

•“Emirlere itaat et.”

•“‹flçi ve köylülerden hiçbirfley alma.”

•“Toprak sahipleri ve yükseks›n›f mensuplar›ndan ald›klar›n›bunlara ver.”

Bu arada ek olarak sekiz ku-ral daha uygulamaya konuldu:

•“Yatt›¤›n yerin kap›s›n› kapat.”

•“Yatak yapmak için ödünçald›¤›n samanlar›n yerine baflkafley koy.”

Mao, 1976 y›l›nda ölünceye de¤in, 27 y›l baflkan olarak iktidarda kald›.

Mao ve yoldafllar›n›n milliyetçi güçlerden kaçarken izledikleri yollar...

Page 31: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

•“Kibar konufl.” •“Sat›n ald›klar›n›n karfl›l›¤›n›

tam öde.”•“Ödünç ald›¤›n herfleyi ge-

ri ver.” •“Zarar verdi¤in herfleyin be-

delini öde.” •“Kad›nlar›n gözü önünde

y›kanma.” •“Tutsaklar›n cebini kurcalama.”Mao’nun askerlerinin “Gerilla

Savafl ‹lkeleri” ile ilgili ünlü söy-lemleri ise flöyleydi:

•“E¤er, düflman ilerliyorsa ge-ri çekiliriz.”

•“E¤er, düflman mola veripkamp kurmuflsa aral›ks›z sald›r›lar-la taciz ederiz.”

•“E¤er, düflman çat›flmadankaç›n›rsa biz hücum ederiz.”

•“E¤er, düflman geri çekilirsebiz pefline düfleriz.”

*** Çekilen ölümcül açl›¤a ve u¤-

rad›klar› hava sald›r›lar›na dayana-rak, hemen her gün milliyetçi müf-rezelerle devam eden çat›flmalar-dan sonra, Mao de¤iflik kollardanilerleyen güçlerini, 19 Ekim 1935Cumartesi günü Çin Seddi’nineteklerinde durdurdu.

Onlar› befl makineli tüfek ve k›-z›l bayrak tafl›yan atl›lar bekliyor-du. ‹çlerinden biri, “Hofl geldinBaflkan Mao” diye seslendi, “BizKuzey Shensi Eyaleti Sovyetleri’nitemsil ediyoruz. Sizi endifleyle bek-liyorduk. Hepimiz emrinizdeyiz!..”

“Uzun Yürüyüfl” sona ermiflti.Bu arada yayg›n bir görüfle

göre, milliyetçi güçlerin bask›s›karfl›s›nda ikinci ve dördüncü K›-z›l Ordular da çekilmeye baflla-m›fl, ancak 22 Ekim 1936’da tüm

58 59

Mao ve Yoldafllar› Yollar› Afl›nd›ramad›(*)

ordular›n Shensi eyaletinde bir-leflmesinden sonrad›r ki, “UzunYürüyüfl” tamamlanabilmiflti.

***

Y etmifl y›l sonra Ed Jo-celyn ve Andy McEwanad›ndaki iki ‹ngiliz,Mao’nun güzergâh›n›

yaya olarak izlediler. Ulaflt›klar›sonuç flöyleydi: Komünist Par-ti’nin iddias›na karfl›n, Mao veyoldafllar› 10 bin de¤il, 4 bin ki-lometre yürümüfltü. Mao’nun ik-tidarda oldu¤u dönemde verdi¤irakam ise 6 bin kilometreydi.

Gelenekçi komünistler iki ‹ngi-liz’in iddias›na tepki gösterdiler.Partinin emekli tarihçisi Liu Bin-yan, “Gerçek güzergâh› ve mesafe-yi nas›l biliyorlarm›fl? Do¤rulu¤ukesin olan nas›l bir harita varm›flellerinde?” diyordu.

35-37 yafllar›ndaki Jocelynve McEwan, yolculu¤u 384 gün-de tamamlad›lar. “Söylentileregöre” de Mao’nun yürüyüflü 370gün sürmüfltü.

1935’te Mao flunlar› yaz›yordu:“Uzun Yürüyüfl, türünün ilk

örne¤idir. Bu bir manifestodur,propaganda gücüdür, bir tohumekme makinesidir!”

*** ‹ngiliz Jocelyn yürüyüfllerindeki

amaçlar›n›n, “fotograf ve bulabil-dikleri an› eflyalar› sergileyerek,Çinliler’e kendi tarihlerini an›msat-mak” oldu¤unu belirtiyordu.

‹ki gezgin bu arada, yafll› bir ka-d›nla karfl›laflt›lar; Mao’nun kay›pk›z› olabilece¤i söyleniyordu bu ka-d›n›n. Altm›flsekiz yafl›ndaki XiongHuazhi, ayn› y›llarda do¤mufltu vesöylentilere göre annesi, Mao’nun

üçüncü efli olan He Zizhen’di.K›z›l Ordu’nun milliyetçilerin ku-

flatmas›ndan kaç›fl› s›ras›nda,Mao’nun k›z› Sichuan eyaletinde birailenin yan›na b›rak›lm›flt›. Xiong’unailesi ve komflular›, ‹ngiliz gezginle-re “Bu yafll› kad›n›n Mao’nun k›z› ol-du¤unu” söylüyorlard›.

1949 y›l›ndan sonra Mao’nunkay›p çocu¤unu bulmak için gön-derilen araflt›rmac›lar, elleri bofldöndüler. Mao 1976’da öldü¤ün-de, evlad›n›n yazg›s›n› bilmiyor-du. He Zizhen’in Mao’dan befl ço-cu¤u olmufltu. Yaflayan tek çocu-¤u Li Min’in, baflkent Pekin’de ol-du¤una inan›l›yordu.

*** Mao ve yoldafllar›, 24 nehir ve

ço¤unlukla karla kapl› 18 s›rada¤›afl›p gelmifllerdi.

Ve bu “destans›” yürüyüflü, yal-n›zca 4 bin asker tamamlayabilmifl-ti. Savafl tarihinin bu en uzun ve ke-sintisiz yürüyüflü, Mao Zedong’un,Çin komünistlerinin karfl› konulmazlideri olarak ortaya ç›kmas›n› sa¤la-m›flt›. Komünist “kahramanl›¤›n› vekararl›l›¤›n›” ö¤renen binlerce gençÇinli, Shensi eyaletine gidip,Mao’nun K›z›l Ordu’suna kat›l›yordu.

Japonlar’la 10 y›l süren savafl-tan sonra, Çin iç savafl› da 1945’teyeniden bafllad›.

Dört y›l süren iç savafl, milliyet-çilerin ma¤lubiyeti ile sonuçland›ve Mao, Çin Halk Cumhuriyeti’ninkuruluflunu ilan etti. 1976’da ölün-ceye de¤in, Mao 27 y›l baflkan ola-rak iktidarda kald›.•

(*)“Yollar yürümekle afl›nmaz!”,Süleyman Demirel

[email protected]

“Uzun Yürüyüfl”ün an›s›na ç›kart›lan pul...

Page 32: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

60 61

Amerika’nın en ünlü beyz-bol spikerlerinden JamesLorient bir açıklamasın-da, “Bizler dünyanın en

keyifli ve de en zor iflini yapıyo-ruz. Gördüklerinizi anlatmakyetmiyor, anlattıklarını-zı da yaflamak zorunda-sınız. Ve yaflarken sem-pati duydu¤unuz, taraf-tarı oldu¤unuz takım yada oyuncuların varlıkla-rı, anlatım süreci içindebir adım da olsa öneçıkmamalıdır” demiflti.

Lorient’in bu denli il-ginç açıklamasına kar-flın, belki de aynı yıllararastlayan zaman dilimiiçinde Brezilya’nın ünlüfutbol spikeri Ary Bar-roso, çılgınlı¤a varacakdenli taraftarı oldu¤uFlamengo takımının attı¤ı golsonrasında panflüt çalıyordu.Barroso, –Güney Amerika biçe-mi– atılan gol sunumunu daki-kalarca ba¤ırmak yerine sevinci-ni müzik eflli¤inde ve mikrofonu

aracılı¤ıyla dinleyicilerine duyu-rurdu. Ünlü spiker takımının golyemesi durumundaysa flütünübir kez ve olumsuzluk içeren birsesle üflerdi. Ary Barroso, Car-men Miranda’nın en ünlü flarkı-

larının bestecisiydi.Tüm zamanların en çokdinlenen flarkılarındanbiri olan, Frank Sinat-ra’dan Wire’a, KateBush’tan S’Express’ede¤in sayısız sanatçı ta-rafından seslendirilen“Brasil” adlı sambayı dabestelemiflti.

Ary Barroso bestelerinedeniyle çok ünlendi.Hollywood’a gitti. WaltDisney’in müzik direk-törlü¤ünü yapma öneri-si aldı. Barroso, bunlarıreddetti ve ülkesi Brezil-

ya’ya döndü. Nedenini de,“Amerika’da futbol anlatacakmikrofon bulamadım. Bir de Fla-mengo takımı yoktu” biçimindeaçıkladı. Ary’in mesle¤iyle çelifl-kili bu tavrı uzun yıllar devam et-

SporunDünyas›

MetinGören

Spor Spikerleri

‹ngiltere’nin dünyaca ünlü BBC televizyonunda, futbol anlatan spikerlerin önüne yasa gibi bir yazı konur. Bu yaz› flöyledir:

“Gerekti¤inde konufl... Olabildi¤ince de az konufl... Çünkü görüntüler, futbolcular ve de top senin söylemek

istediklerinden çok daha fazlasını anlatıyor...”

ti. Brezilya’nın en ünlü spikeri birkeresinde takımı Flamengo’nunattı¤ı golü futbolcularla birliktekutlamak için anlatım yerindenfırlayarak sahaya indi. Radyo,Ary’in bu inanılmaz gibi gözükeneylemi nedeniyle uzun süre ses-sizli¤e gömülmüfltü.

A vustralyalı at yarıflı spikeriGeorge Hamilton çokönemli bir yarıflta meslekyaflam›n›n belki de en bü-

yük hatasını yaptı ve Funny adın-daki bir at için bahis oynadı. Ya-rıflın son metrelerinde, büyük pa-ralar kazanaca¤ını umdu¤u atınön sıralarda kofltu¤unu dinleyici-lerine aktaran Hamilton,Funny’nin yarıflı son elli metredeve burun farkıyla kaybetti¤ini gö-rünce duygularını frenleyemedi.Mikrofonun açık oldu¤unu unu-tan spikerin binlerce yarıflseverinduydu¤u ve hayretler içinde kal-dı¤ı tümcesi, “Allah seni kahretsinFunny... Zaten senin jokeyin desalaktı” biçiminde oldu...

Bizim ülkemizde spor spiker-li¤i futbola dayalı bir geliflmegösterdi uzun yıllar... Ancak, Efl-ref fiefik’in dinleyicilerine büyükkeyif veren ve de kahkaha orta-mına do¤ru sürükledi¤i güreflanlatımları günümüzde bile unu-tulmadı. Karfl›laflman›n heyecanlıbir anında, “‹zninizle sütümüiçeyim” diyen Eflref fiefik’tensonra Kemal Deniz TRT’de ken-dine özgü kurgularla bu gelene-¤i sürdürme çabas› içinde oldu.

Deniz, görsel yayıncılı¤ın ül-kemizde olmadı¤ı o radyo gün-lerinde popüler olan tüm sporla-rı anlatabilme çabasındaydı. De-

niz’den günümüze de¤in taflınanen güzel ve de karikatürize edi-lerek anlatılan spikerlik anısı,kendi iste¤i üzerine masatenisikarflılaflmasını sunması olmufltu.‹ki sporcunun ellerindeki raket-lerle topu hızlı ve sert bir biçim-de rakip alana göndermesi, De-niz’in anlatımını çok az sözcük-lerden oluflan bir naklen yayındili durumuna getirmiflti. TRT’ninbir dönem ünlü spikeri, karflılafl-ma süresince “Ahmet vurdu,Mehmet vurdu, Ahmet vurdu,Mehmet vurdu... Mehmet flimdiservis atıyor... Oyunda skor, atanMehmet 11, karflılayan Ahmet10” diyebilmiflti.

Kemal Deniz’i bir kez dahasaygıyla anıyorum.

Spor spikerli¤i ülkemizde gi-derek yaygınlaflan futbol spiker-li¤i biçimine dönüfltü. Büyük us-ta Halit Kıvanç’ın anlatım tarzıgenifl kitlelerin be¤enisini kazan-dı¤ı yıllarda, Pertev Tunaseli,Necati Karakaya ve günümüzede¤in sunumlarını sürdüren Or-han Ayhan’ın adlar› sık sık du-yuldu. Ve sonra Do¤an Yıldız’ınsesi kulaklarımızda yankılandı,kendine özgü ve de futbolu ya-flatarak... Sevgili Aydın Köker’iunutabilmek olası mı?..

T RT’nin 1974 yılında bafl-lattı¤ı ve de radyo yayın-cılı¤ında devrim niteli¤itaflıyan kararı sonucunda,

onlarca genç spiker naklen ya-yınlarda görev aldı. Tansu Polat-kan günümüze dek baflarıyla ta-flıdı bu sorumlulu¤u... Aynı jene-rasyondan Abidin Aydo¤du,Ümit Aktan’ın da yadsınmayan

Page 33: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

62

Bütün Dünya • Ekim 2007

hizmetleri vardı, bu yapılanmasüreci içinde... Öztürk Pekin, ‹l-ker Yasin, Murat Ünlü futbol an-lattılar, futbolu hâlâ yaflıyorlar...

V e sonra bir baflka jene-rasyon olufltu TRT üni-versitesinde... Levent Öz-çelik, Hüseyin Baflaran,

Erdo¤an Arıkan, Güven Göktafl,Yalçın Çetin, Kerem Öncel, FuatAkda¤, Okay Karaca, GökhanÖzer, Melih fiendir, Ercan Taner,Melih Gümüflbıçak, Cüneyt Kı-ran, Alper Bakırcıgil, Birol Renç-ber, Semahat Aslaner ve de fut-bol sevgisini haber spikerli¤inetercih eden Zafer Akyol...

Tüm bu saydı¤ım de¤erler,eksik futbol kültürümüzü zengin-lefltirmek adına büyük u¤rafl veri-yorlar. Birço¤u Arman Talay’ınö¤rencisi ve birço¤u da onun ö¤-rencilerine baflvuruyorlar, bir fley-ler ö¤renebilmek adına...

Ve futbol spikerli¤inin say-gınlı¤ı içeren duruflu gide-rek kayboluyor. Görsel yayıncılı-

¤ın reyting u¤runa bafllattı¤ı an-lamsız rekabet, sesiyle kula¤ıarasında iletiflim yoksullu¤u çe-ken bir dolu ve de sözde spike-ri çıkardı ekranlara...

Anlamsız anlatım tarzları,radyo ile televizyon yayıncılı¤ı-nın farklı oldu¤unun bilincindeolmayan insanların, ba¤ıran ça-¤ıran halleri ve de abartılı tüm-celeri giderek trajik bir konumageldi. Oysa, futbol maçı spikerli-¤i insana, topluluk önünde ko-nuflma, hızlı düflünme ve kalaba-lıkları coflturabilme gibi yararl›beceriler kazandırır.

‹ngiltere’nin dünyaca ünlüBBC televizyonunda, futbolmaçlar›n› anlatan spikerlerinönüne yasa gibi bir yazı konur.Bu yaz› flöyledir:

“Gerekti¤inde konufl... Ola-bildi¤ince de az konufl... Çünkügörüntüler, futbolcular ve de topsenin söylemek istediklerindençok daha fazlasını anlatıyor...”•

[email protected]

Adam›n biri sokakta büyük kalabal›¤› çevresine toplam›fl nu-tuk çeker gibi anlat›yordu:

“Han›mlar, beyler” dedi. “Elimde gördü¤ünüz bu yaflam fluru-bu torunlar›n›z›n torunlar›n› görmenize yarar... Bak›n ayn› flu-rubu ben de kullan›yorum, çelik gibi sa¤lam›m ve daha geçen gün150 yafl›ma bast›m.”

O sözlerini bitirince yard›mc›s› kar›fl›p isteyenlere yaflam flurubusatmaya bafllad›. fiurubu sat›n alanlardan biri yard›mc›n›n kolunututup büyük bir merakla sordu:

“Bu adam gerçekten 150 yafl›nda m›?” diye sordu.Yard›mc› hemen yan›t verdi:“Gerçekten bilmiyorum” dedi. “Ben ancak 100 y›ld›r yan›n-

da çal›fl›yorum.”•

63

G emi Hamburg Liman›’nademirledi¤inde zaman ge-ce yar›s›n› çoktan geçmifl-

ti. Yafll› kaptan çok uzun yoldangelmiflti; ama yorgun de¤ildi. R›h-t›ma inip biraz dolaflmak istedi.Hamburg’a önceden de birçokkez geldi¤inden sokaklar› çok iyibiliyordu. Biraz yürüdü;ama aniden bafllayanya¤mur nedeniyle önü-ne ç›kan bir bara girmekzorunda kald›.

Salon oldukça kalaba-l›kt›. Masalarda küçükgruplar oluflturmufl gemi-ciler sohbet ediyordu.Kaptan bunlar›n bir bö-lümünü tan›yordu; amacan› konuflmak istemi-yordu. Bofl masalardanbirine gidip oturdu.

Aniden kulaklar›n›dolduran piyano sesiyleirkildi. Mesle¤i ve yafl›n-

dan dolay› bu gibi yerlerde piya-no çok dinlemiflti; ama böylesinegüzel ve etkileyici çalan›n› duy-mam›flt›. Biraz daha dikkatli ba-k›p piyanistin 12-13 yafllar›nda birdelikanl› oldu¤unu görünce flafl-k›nl›¤› biraz daha artt›.

Delikanl›, nerede çald›¤›n›önemsemeden, kendin-den geçmiflcesine çal›yor-du. Yüre¤inin sesini du-yurabilmek için, parmak-lar›n› arac› olarak kulla-n›p piyanonun tufllar›n-dan yard›m istiyordu san-ki... Yafll› kaptan gözlerinidelikanl›dan, kulaklar›n›piyanonun sesinden ay›-ram›yordu. Delikanl› ken-dinden geçmifl biçimdepiyanosunu çalarken aras›ra barda çal›flan k›zlar-dan biri yan›na geliyor vebir fleye gereksinimi olupolmad›¤›n› soruyordu.

‹nsanl›¤aAdanan

Yaflamlar

YücelAksoy

Delikanl›, kendinden beklenmeyecek bir olgunluk ve özgüvenle “Bunlar›n hepsi geçici, bir gün beni konser salonlar›nda kendi

bestelerimi çalarken izleyeceksiniz” dedi. “Bundan emin olun lütfen...”

‹ki bölümden oluflan bu dizimizde, insanl›¤›n evrimine katk›da bulunan kiflilerin önce, “insansal özelliklerini yans›tan yaflam öyküleri”ni sunuyor, sonra da ileriki

sayfalar›m›zda, bu kiflinin insanl›¤a katk›s›n› aç›kl›yoruz.

Yetene¤i Ona Tanr›’n›nBir Arma¤an›...

Page 34: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

64

Bütün Dünya • Ekim 2007

K›zlar›n hepsi onun koruyucu me-le¤i gibiydiler. Delikanl›n›n gözleriuykuya yenik düflecek gibi oldu-¤unda k›zlardan biri hemen bir içe-cek haz›rlay›p getiriyordu.

K aptan›n ilgisi ve merak›daha da artt›. Delikanl›ylatan›flmak ve onu daha ya-

k›ndan tan›mak istedi. Çalmayaara verdi¤i zaman kendisiyle ko-nuflmaya karar verdi ve garsonk›zlardan birini ça¤›r›p dile¤ini de-likanl›ya iletmesini istedi; ama bel-li ki bu çocuk sabah›n ilk ›fl›klar›-na dek piyano çalacakt›. Fakatkaptan onunla konuflmaya karar-l›yd›. Sonunda delikanl› çalmayason verdi, aya¤a kalkt› ve kaptan›nmasas›na gelip oturdu. Kaptan ya-n›lmam›flt›, bu çocuk olsa olsa 13yafl›ndayd›. Delikanl›y› fazla yor-mamak için konuflmaya bafllad›:

“Çok güzel ve duygulu çal›yor-sun piyanoyu, seni kutlar›m” dedi.“Senin gibi yetenekli; ama çokgenç birinin böyle bir ortamda tümgece çalmas› bana çok ilginç geldi.Bana kendinden söz eder misin?”

Delikanl›, nereden bafllayaca-¤›na karar vermek istercesine biran durdu...

“Hamburg’da do¤dum. Babamda müzisyendir, kent orkestras›ndaobua çalar” dedi. “Evdeki piyano-da benim bir fleyler çalmaya çaba-lad›¤›m› görünce bana yard›mc› ol-du. Bana ö¤rettiklerini o denli ça-buk kavr›yordum ki, dersleri dü-zenli biçimde yapmaya bafllad›k.Henüz okula bile gitmiyordum;ama piyanoda sonatlar çal›yordum.Yedi yafl›ma geldi¤imde Otto Cos-sel’den ders almaya bafllad›m.”

Kaptan delikanl›n›n sözünü ke-

serek “Peki bu denli yeteneklisinve baban da bunun ay›rd›nda dasenin böyle bir yerde çal›flmananas›l izin veriyor?” diye sordu. “Se-nin burada kendini köreltti¤ininay›rd›nda de¤il mi?”

Babas›n›n suçlanmas›na deli-kanl›n›n gönlü raz› olmad›:

“Hay›r! Böyle düflünmeyin lüt-fen... Onun benim için çok güzelplanlar› var. Burada çal›flmay› benistedim” dedi. “Biz zengin bir ailede¤iliz. Derslerim için çok para ge-rekiyor ve ben de aileme yük ol-mak istemiyorum. Burada isteyerekçal›fl›yorum. Elime de iyi para geçi-yor. Hem yaln›zca böyle yerlerdede¤il, genelevde de çal›flt›m. Ancakbu beni hiç rahats›z etmiyor. Benimçald›¤›m yer önemli de¤il. Ben pi-yano çalmay› çok seviyorum.”

Delikanl›n›n içten konuflmas›kaptan› da duyguland›rd›:

“Sen s›radan bir piyanist de¤il-sin, sana bu Tanr›’n›n bir arma¤a-n› ve sen bunu o biçimde kullan-mak zorundas›n.”

D elikanl›, kendinden bek-lenmeyecek bir olgunlukve özgüvenle “Bunlar›n

hepsi geçici, bir gün beni konsersalonlar›nda kendi bestelerimi ça-larken izleyeceksiniz” dedi. “Bun-dan emin olun lütfen...”

Kaptan›n gözleri doldu: “Delikanl›, baflar›l› olaca¤›ndan

eminim. Ünlü oldu¤unda da gelipseni dinlemek isterim, tabii sa¤ olur-sam ve bir seferde de¤ilsem... ‹flinilginç yan› ben senin henüz ad›n›bile bilmiyorum. Ad›n neydi senin?”

Bu ünlü Alman besteciyi dahayak›ndan tan›mak için lütfen122’nci sayfam›za bak›n›z•

Y ›llard›r unutul-duklar› yerlerin-de an›msanmay›bekleyen çok

özel bir öykünün ortaksahibi 195 kahraman›m›z,tarihimizin y›llard›r ay-d›nl›¤a kavuflturulmam›flbir köflesinde, kendileri-ne özgü bu çok özel öy-küyü paylaflmaktad›rlar.

Tarihimize “195’ler”olarak geçen 195 kahra-man›m›z›n en genci 17,en k›demlisi 22 yafl›nda-d›r. Tümü ö¤renci olanbu kahramanlar›m›z›nbir bölümü, GalatasarayLisesi’nde orta ve liseö¤rencisidirler, bir bölü-mü ise ö¤renimlerini ‹s-

tanbul Darülfünunu (Üniversitesi) ya da Avrupa üniversitelerindesürdürmekte olan üniversite ö¤rencileridirler.

65

Çanakkale Cephesi’nde Yeni Bir Gurur Var:

“Bedeli Çanakkale’deÖdenecektir...”

•Katk›da Bulunan: Do¤an Özgezgin -

Bütün Dünya•

Ö¤renci olduklar› için yasalara göre “tecilli” olan ve bu nedenle askere al›nmayan bu gençler, ö¤renci kimliklerini

aç›klamayarak askerlik flubelerine baflvurmufllar ve gönüllü olarak Çanakkale Cephesi’ne gitmek istediklerini bildirmifllerdi.

“Kimlikleri gizli” bu ö¤rencilerden 45’i flehit olmufl, 150’si ise a¤›r yaralanarak cepheden gazi unvan›yla dönmüfltü.

Kahraman “ö¤renci” Mehmet Muzaffer

Page 35: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Ola¤anüstü vatansever-likleri ve kahramanl›k-lar› d›fl›nda onlar›n or-tak özelli¤i, tümünün

“maksureli” olmas›d›r. “Maksureli” sözcü¤ü yerine bu-

gün “tecilli” sözcü¤ü kullan›lmakta-d›r. “Tecilli” ise, Türkçe’de “ertele-meli” anlam›ndad›r.

Ö¤renci olduklar› için yasalaragöre “tecilli” olan ve bu nedenleaskere al›nmayan bu gençler, ö¤-renci kimliklerini aç›klamayarak

askerlik flubelerine baflvurmufllarve gönüllü olarak Çanakkale Cep-hesi’ne gitmek istediklerini bildir-mifllerdi. “Kimlikleri gizli” bu ö¤-rencilerden 45’i flehit olmufl,150’si ise a¤›r yaralanarak cephe-den gazi unvan›yla dönmüfltü.

Çanakkale Cephesi’nden gaziolarak dönen ve daha sonraki y›l-larda Gazze Cephesi’nde flehitolan “Galatasaray ö¤rencisi Meh-

met Muzaffer”in kahramanl›¤› ise,“dünyada benzeri görülmemifl” biröykünün konusu olmufltur.

Bu kahramanl›k öyküsünü gaze-teci yazar Ziyad Ebuzziya, y›llar son-ra “Mehmet Muzaffer’in Destan›”bafll›¤›yla flöyle kaleme alm›flt›r:

“Üç ayl›k bir talimden sonraMehmet Muzaffer zabit namzedi(subay aday›) olarak Çanakkale’deidi (Mart 1916).

“Muzaffer Çanakkale’ye vard›-¤›nda harp durmufltu. Zaman za-

man ‹mroz ve Bozcaada’da üslen-mifl düflman gemileri ve uçaklar›bombard›manda bulunuyorlarsada 1915 Nisan’›ndan Aral›k sonunakadar sekiz ay süren kanl› bo¤ufl-malara k›yasla bu bombard›manlar‘hiç mesabesindeydi’.

“Çanakkale’deki birliklerin bü-yük bir k›sm›n› Kafkas, Irak ve Fi-listin Cephelerine sevk edecekler-di. Haz›rlanma ve noksanlar›n› ik-

mal emri ald›lar. Muzaffer birli¤i-nin alay karargâh›nda görevliydi.Alay›n kamyon ve otomobil lasti-¤iyle di¤er birtak›m malzemeyeihtiyac› vard›. Bunlar ise ancak ‹s-tanbul’dan sa¤lanabilirdi.

“Muzaffer aç›k gözlü ve bece-rikli ‹stanbul çocu¤u oldu¤un-dan karargâh, gerekli malzeme-nin temin ve mübayas›na onumemur etti. ‹cap eden paran›nkendisine itas› için de Erkan-›Harbiye Riyaseti’ne hitaben yaz›-

l› bir tezkereyi eline verdiler.“O y›llarda ‹stanbul’da otomo-

bil ve kamyon nadir rastlanan va-s›talard›. Bunlar›n lastikleri deyok denecek kadar azd› ve kara-borsadayd›. Muzaffer arad›, u¤rafl-t›, nihayet Karaköy’de bir Muse-vi’de istediklerini buldu.

“Fiyatlar pek fahiflti; ama yapa-cak baflka bir fley yoktu. Anlaflma-ya vard›. Laz›m gelen paray› almak

üzere Erkan-› Harbiye’ye gitti. “Muzaffer az sonra yafll› bir

kaymakam yarbay›n huzurunda-d›r. Kaymakam uzat›lan tezkereyiokudu. Karfl›s›nda haz›rolda duranihtiyat zabitine bakt›. ‹steyece¤iparan›n miktar›n› sormadan ‘Neal›nacak?’ dedi. Oto kamyon lasti-¤i cevab› verilince bir an durdu.Sonra Muzaffer’e dik dik bakt›:

“‘Bana bak o¤lum! Ben askerinaya¤›na postal, s›rt›na kaput ala-cak paray› bulam›yorum. Sen oto-

mobil lasti¤inden bahsediyorsun.Haydi yürü git, insan› günaha sok-ma. Para mara yok!..’

“Muzaffer selam› çak-t›, d›flar› ç›kt›. Har-biye Nezareti’ninbahçesinden d›flar›-

ya a¤›r a¤›r yürürken ne yapaca-¤›n› düflünüyordu. Malzemelerealay›n ihtiyac› vard›. Elindeki (Al-

66 67

Bütün Dünya • Ekim 2007 “Bedeli Çanakkale’de Ödenecektir...”

Mehmet Muzaffer’in yapt›¤› sahte paran›n arka yüzü... Mehmet Muzaffer’in yapt›¤› sahte paran›n ön yüzü...

Page 36: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

manlar’›n verdi¤i) iki kamyon vebinek arabas› lastiksizdi. Di¤ermalzemeler de mutlaka laz›md›.

“Kendisi, bulur al›r diyegörevlendiri lmiflti .Malzemeyi bulmufltu;fakat para yoktu. Eli

bofl dönemezdi, bir çaresini bul-mak laz›md›. Muzaffer bunlar› dü-flüne düflüne Beyaz›d Meydan›’navard›, birden durdu. Kendi kendi-ne güldü, arad›¤› çareyi bulmufltu.

“Do¤ruca tüccar Musevi’nin ya-n›na gitti:

“‘Paran›n tediye muamelesi ak-flamüstü bitecek, ezandan sonragelip mallar› alamam. Gece kald›-racak yerim yok. Yar›n ö¤ledenevvel vapur Çanakkale’ye kalk›-yor, yetifltirmem laz›m. Onun içinsabah ezan›nda gelece¤im, mallar›mutlaka haz›r edin.’

“Tüccar ‘Peki’ dedi. “Muzaffer tam ayr›l›rken ila-

ve etti:“‘Alt›n para vermiyorlar, ka¤›t

para verecekler.’“Musevi yine ‘Peki’ dedi.“Ertesi sabah Muzaffer merkez

kumandanl›¤›ndan sa¤lad›¤› arabave neferlerle ezan vakti Musevi’ninkap›s›ndayd›. Ortal›k henüz ›fl›yor-du. Tüccar mallar› haz›rlam›flt›. Ha-vagaz› fenerinin yar›m yamalak ay-d›nlatt›¤› lofllukta mallar arabayayüklendi. Muzaffer bir 100’lük ka-ime (yüz liral›k ka¤›t para) verdi.Araba dörtnal Sirkeci’ye yolland›.Malzeme flata (s›¤ sularda a¤›r yük-leri tafl›mak için kullan›lan, alt› düzbir çeflit tekne) oradan dubada ba¤-l› gemiye aktar›ld›. Az sonra da ge-mi Çanakkale yolunu tutmufltu.

“Üç gün sonra Musevi elindeki

yüzlük kaimeyi bozdurmak üzereOsmanl› Bankas›’na gitti. Bozma-d›lar, zira elindeki para sahte idi.

“Muzaffer, evrak-› nakdiyelerinbas›m›nda kullan›lan ka¤›d›n ayn›-n› Karaköy k›rtasiyecilerinden te-darik etmifl, bütün gece oturmufl,çini mürekkebi ve boya ile gerçe-¤inden bir bak›flta ay›rt edilemeye-cek nefasette taklit bir para yap-m›flt›. Tüccara verdi¤i ve yutturdu-¤u para buydu. O devrin hakikiparalar›n›n üzerindeki yaz›lar ara-s›nda bir de flu ibare bulunuyordu:

“‘Bedeli Dersaadet’te alt›n ola-rak tesviye olunacakt›r.’

“Muzaffer yapt›¤› taklit para-daki bu ibareyi de¤ifltirerek flöy-le yazm›flt›:

“‘Bedeli Çanakkale’de alt›n ola-rak tesviye olunacakt›r.’

“Onun burada alt›n dedi¤i Ça-nakkale’de Mehmetçik’in ak›tt›¤›alt›ndan daha k›ymetli kan› idi.

“Sahte paraya gelince... “Musevi tüccar bunu mesele

yapmad›. Yapmak m› istemedi, yap-maktan m› çekindi bilinmez. Ancakolay bütün ‹stanbul’da yay›ld›.

“Dünyada emsali olmayan veolmayacak olan bu hadise fieh-zade Halim Efendi’nin kula¤›nakadar gitti.

“fi ehzade hemen lalas›n›gönderek Musevi tücca-r› buldurdu. Yüzlüktaklit evrak-› nakdiyeyi

bedelini alt›n olarak ödeyip ald›.Çok zarif, sedef kakmal›, içi kadi-feli bir mücevver çekmecesineyerlefltirip ‹stanbul polis okulun-daki emniyet müzesine hediye et-ti. Bu emsalsiz parça müzede flerefmekiinde muhafaza olundu.”•

68

Bütün Dünya • Ekim 2007

Lütfen sayfay› çeviriniz ’

Tarihimizin Bir Onurlu DöneminiDaha Fotograflarla Sunuyoruz

ÇDanakkale

ireniflimiz“Tarihimizle ilgili tüm belge ve bilgiler tümyurttafllar›m›zla paylafl›lmal›d›r” görüflünün

sahibi Say›n Do¤an Özgezgin’in çeflitli kaynaklardan derleyerek oluflturdu¤u “Çanakkale Direniflimiz” adl› fotograf çal›flmas›n›, ilerideki sayfalar›m›zda Bütün Dünya okurlar›na sunuyoruz.

Onun bu çal›flmas›, “Çanakkale Direniflimiz”in karanl›kta kalan birkaç

ayr›nt›s›n›n daha ayd›nl›¤a kavuflturulmas›n›sa¤lamakta ve “bugünlere nereden geldi¤imiz”

konusunda yeni kan›tlar oluflturmaktad›r.

Page 37: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

70 71

May›nlar ve karadaki topçu atefliyle bat›r›lm›fl gemiler

Çanakkale sular›nda may›n döfleyen Nusret May›n GemisiOsmanl› Donanmas›’na ait bir

denizalt›n›n genel ve yak›n görünümü

Page 38: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

72 73

May›nlar›n denize döflenmesi May›n denize b›rak›l›yor

Page 39: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

74 75

Çanakkale k›y›lar›ndan bir görünüm, 18 Mart 1915

Düflürülmüfl bir müttefik uça¤›

Çanakkale k›y›lar›ndan bir görünüm, 18 Mart 1915

Page 40: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

76 77

Osmanl› ordusundaki Alman subaylar

Osmanl› taraf›ndaki bir Alman uça¤›Çal›ç›rp›yla kamufle edilmifl devasa Alman topu

yan›nda Alman ve Türk subaylarla askerler

Page 41: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

78 79

“Harp Mecmuas›”n›n Ekim 1915 tarihli ikinci say›s›n›n kapa¤›ndayay›mlanan Seyyid Onbafl›’n›n bu fotograf›n›n alt›nda s›rt›nda tafl›d›¤›

merminin 215 k›yye (275 kilo) a¤›rl›¤›nda oldu¤u bildirilmektedir.

Vinci bozuldu¤u için 275 kiloluk mermisini Seyyid Onbafl›’n›n tek bafl›na s›rt›nda tafl›yarak getirdi¤i top ve

(afla¤›da) ayn› topun dallarla kamufle edilmifl görüntüsü

Page 42: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

80 81

Savafl zaman› normal yaflam

Askerler bir su molas›nda

Bigal›’da harman zaman›

Erzak ve cephane sevkiyat›

Page 43: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

82 83

Düflman bombard›man› sonucu alevler içinde kalan kentten görüntüler

Kamufle edilebilmek amac›yla file biçiminde boyanan minare

Page 44: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

84 85

“Kamufle” edilmesine karfl›n bombalanan minare

Bir “Çanakkale klasik görüntüsü”: H›ristiyan ve Müslüman erler, sonsuzluk uyukular›nda yan yana

Bo¤aza egemen toplar›yla bir “müstahkem mevki”

Page 45: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

43 paftadan oluflan fievki Pafla Haritas›...

fievki Pafla Haritas›

Canland›rma ProjesiLütfen sayfay› çeviriniz ’

ve... Onu

87

Page 46: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Bundan y›llar önce biraste¤men aday› olarakTuzla Piyade Oku-lu’nda e¤itim

gördü¤üm dönemlerde,ilk kez 1/25.000 ölçekliharitalarla karfl›laflm›fl vebunlar›n içerdi¤i detaylarkarfl›s›nda çok flafl›rm›flt›m.

Askerlik yapt›¤›m dö-nemlerden daha öncesi-ne dayanan, ÇanakkaleSavafl›’na olan ilgim, budetayl› haritalar› gördük-ten sonra bende yeni birdüflünceye neden oldu!Bu düflünce de fluydu:

“Çanakkale Savaflla-r›’n›n üzerinde yap›ld›¤›arazinin kabartma harita-s›n› yapmak.”

Düflündü¤ümü gerçeklefltire-bilmek için y›llarca uygun bir hari-

ta arad›m durdum. Ve bir gün fiev-ki Pafla Haritas›’yla karfl›laflt›m. Buharita, Çanakkale Savafl› konusun-

da öylesine ilginç ayr›nt›-lar içeriyorduki ilk gördü-¤ümde gerçek anlamdatarihi bir belgeye bakma-n›n heyecan›n› ve mutlu-lu¤unu yaflad›m. Sonra-s›ndaysa y›llar önce dü-flündüklerim bir anda bi-çimlendi ve sonuçta fiev-ki Pafla Haritas›’n› Can-land›rma Projesi ortayaç›km›fl oldu.

Bir haritan›n tan›mla-d›¤› co¤rafi alanda yeralan da¤lar›n, vadilerin,ovalar›n vb. arazi biçim-lerinin üç boyutlu duru-

ma getirilmesi sonucunda eldeedilen haritalar, “Kabartma Hari-ta” olarak adland›r›l›r.

fievki Pafla Haritas› olarak bi-linen harita, 25 Nisan 1915-9 Ocak 1916 tarihleri aras›ndaGelibolu Yar›madas›’nda gerçek-leflen Çanakkale Savafl›’n›n üze-rinde yap›ld›¤› araziyi, 1/5.000ölçe¤inde çizilmifl 43 adet haritapaftas› ve 1 adet lejant paftas› iletan›mlayan bir belgedir.

Söz konusu harita, 1916 y›l›ndaHarita Komisyonu (günümüzdekiHarita Genel Komutanl›¤›) taraf›n-dan yap›lm›flt›r. Bu tarihi belgeyioluflturan 43 adet harita paftas›n›nüzerine, Çanakkale Savafl›’n›n ta-raflar›na ait insan eliyle yap›lm›flolan siperler, ba¤lant› hendekleri,tel örgüler, patikalar, karargâhlar,iskeleler, askerlerin yer alt› ve yerüstü bar›naklar›, top ve makinelitüfek mevzileri, dekovil hatlar›,

sahra hastaneleri, mezarl›klar vb.her ayr›nt› iflaretlenmifltir. Kullan›-lan iflaretlerin ne anlama geldi¤iise ayr›ca bir “lejant” paftas› üze-rinde aç›klanm›flt›r.

‹çerdi¤i detayl› bilgiler ne-deniyle dünyada bir ben-zeri daha bulunmayanfievki Pafla Haritas›’n›n,

Türk tarihi aç›s›ndan da çokönemli belgelerden biri oldu¤u,Çanakkale Savafl› konusunda uz-man çevrelerin üzerinde anlaflt›¤›konulardan biridir.

Bu benzersiz haritan›n neamaçla yap›ld›¤›na dair bilgi, Bi-rinci Dünya Savafl› y›llar›ndaHarbiye Nezareti’ne (Milli Savun-ma Bakanl›¤›) ba¤l› Harita Daire-si’nin Baflkan› olan Mirliva (Tu¤-

88 89

KonukYazar

GürselAk›ngüç

Haritac›l›k bilimi aç›s›ndan de¤erlendirildi¤inde, fievki Pafla Haritas›,1916 y›l› Türk haritac›lar›n›n

kusursuz çal›flmas›n›n önemli bir örne¤idir.

fievki Pafla Haritas›

Canland›rma Projesive... Onu

fievki Pafla Haritas›’n›n 17 No.’lu (Ar›burnu Bölgesi’ni gösteren)paftas›n›n Gürsel Ak›ngüç taraf›ndan yap›lm›fl iki ayr› ölçekteki

kabartma haritalar›. Önde MDF üzerine monte edilmifl ve dolgusuyap›lm›fl 1/5.000 ölçekli kabartma harita, arkada ise maket

kartonundan tabakalarla biçimlenmifl durumdaki 1/2.000 ölçeklikabartma harita görülmektedir.1/5.000 ölçekli haritan›n alan›

0,25 metrekare iken, 1/2.000 ölçekli haritan›n alan› 1,56 metrekaredir. Bu durumda, 1/2.000 ölçekli harita, 1/5.000 ölçekli haritadan 6,25 kat daha fazla alan kaplamaktad›r.

Page 47: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

general) Mehmet fievki Pafla’n›nkaleme ald›¤› “1908’den 1918 So-nuna Kadarki On Y›ll›k Dönem-de Osmanl› Ülkesi Haritas›n›nAl›m› ‹çin Yap›lan Örgütlenmeve ‹fllerin Tarih Özeti” adl› çal›fl-ma raporunda yer almaktad›r.

Bu çal›flma raporunda,fievki Pafla Harita-s›’yla ilgili flu sat›rlaryer almaktad›r:

“1915 y›l›nda Seddülbahir, Ar›-burnu ve Anafartalar Cephelerindegeçen büyük savafl olaylar›n›n tari-hini yazmada k›lavuz olmak veTürk savunma zaferini sonsuzlu¤akadar yaflatmak, saptamak ve can-land›rmak amac›yla, her iki düfl-man taraf›n tahkimat›n›n (düflmansald›r›s›na karfl› koyabilmek içinyap›lan savunma tesisleri), havaetkisi ve benzeriyle yok olmadan,bütün ayr›nt›lar›yla genifl kapsaml›bir harita üzerinde gösterilmesidüflünülmüfltür. Bu do¤rultuda5’nci Ordu Kurmay Baflkanl›¤› ilehaberleflip kararlaflt›r›larak, düfl-man Gelibolu Yar›madas›’ndan çe-kilir çekilmez gereken topografsubaylar› yukar›da ad› geçen cep-helere gönderilmifltir.

“Yukar›da an›lanlar; ilk önce1/25.000 ölçe¤indeki Seddülbahir,Alç›tepe, Kocadere ve Küçük Ana-farta paftalar› üzerine her iki tara-f›n bütün tahkimat›n› yerinde ifla-ret etmifllerdir.

“Daha sonra tahkimat bütünayr›nt›lar›yla do¤ru olarak gösteril-mek üzere ad› geçen paftalar, fiu-be Resimhanesi’nde 1/5.000 oran›-na göre büyültülmüfltür. 1/5.000ölçe¤inde 43 adet pafta haz›rlana-rak topograflara verilmifltir.

“Bu 43 adet pafta arazi üzeri-ne uygulanm›fl, 1/5.000 ölçe¤egöre aletle düzeltilmifl ve bütüntahkimat bölümler halinde bupaftalar üzerinde gösterilmeyebafllanm›fl ve fiubat 1916 sonunakadar büyük çapta bir ifl meyda-na getirilmifltir.”

Dünyada bir benzeri dahabulunmayan haritaya da ad›n›veren Mehmet fievki Pafla’n›nbaflkan› oldu¤u kurumun, 1916y›l›nda yo¤un emek harcay›p or-taya ç›kartt›¤› ve gelece¤e ema-net b›rakt›¤› bu belgenin, Çanak-kale Savafl› gibi tarihimizde çokfarkl› anlamlar› olan bir olayanas›l ›fl›k tuttu¤u ortadad›r.

Haritac›l›k bilimi aç›s›ndande¤erlendirildi¤inde ise fievkiPafla Haritas›, o dönemdeki Türkharitac›lar›n›n kusursuz çal›flma-s›n›n önemli bir örne¤idir. Türkinsan›n›n yaratt›¤› bu kusursuzyap›ta karfl›l›k ‹ngilizler’in kendiharitalar› konusunda yak›nmalar›vard›r. ‹ngiliz Generali Oglan-der’›n bu konuda dile getirdikle-ri dikkat çekicidir:

“Elde Gelibolu Ya-r›madas›’n›n gü-venilmesi gere-ken biricik bir

haritas› vard› ki bunun da birçokönemli yanl›fllar› bulundu¤u son-radan anlafl›lm›flt›. Bu haritaözellikle Ar›burnu ve yak›n böl-gesini yanl›fl göstermekte idi vearazinin çetin yap›s› hakk›ndabir fikir vermiyordu.”

‹ngiliz generalin yukar›dakiifadesine karfl›l›k yaln›zca flunlarsöylenebilir:

fievki Pafla Haritas›, yaln›zca bir

belge de¤il, tarih sahnesinden ka-y›p gitmekte olan Osmanl› ‹mpa-ratorlu¤u’nun son dönemlerindekien olumsuz koflullar alt›nda bile,Türk insan›n›n neleri baflarabildi-¤inin en basit kan›tlar›ndan biridir.

“Ç anakkale’de Sava-flanlar Dediler ki”adl› 57 sayfal›k ki-tap, Ruflen Eflref

Ünayd›n taraf›ndan yap›lan söyle-flilerin derlendi¤i bir çal›flmad›r ve“Türk Tarih Kurumu Yay›nlar›” ta-raf›ndan iki kez (1960 ve 1990’da)bas›lm›flt›r. Bu yap›t›n 1990 bask›-s›n›n 37’nci sayfas›nda yer alan,“Yüzbafl› Emin Ali Beyle Mülakat(Söylefli)” bölümünün ilk paragra-f›nda, flu ifadeler dikkat çekicidir:

“Buzlu camlardan yap›lma birbölmenin tahtalar›na raptiyelerletutturulmufl, cidden nefis, kabart-ma bir Çanakkale haritas›n›n karfl›-s›nday›z. O haritay› Almanlar yap-m›fl. Ömrümde ilk defa olarak bukadar canl› bir harita görüyorum.”

Ruflen Eflref Ünayd›n’›n Almanyap›m› kabartma Çanakkale harita-s›n› gördü¤ünde dile getirdi¤i hay-ranl›k dolu ifadeleri, fievki PaflaHaritas›’n› Canland›rma Projesi’niTürk insan›n›n el eme¤i, göz nuruve al›nteriyle gerçeklefltirmek su-retiyle, çok daha genifl kitlelerdende duyabilece¤imize inan›yorum.

fievki Pafla Haritas›’n› Canlan-d›rma Projesi ad›n› verdi¤imiz ça-l›flmayla bu tarihi belgenin kendiorijinal ölçe¤inden daha büyük birölçekte (1/2.000 ölçe¤inde) ka-bartma harita biçimine getirilmesi-ni öngörülmektedir.

Söz konusu proje gerçekleflti¤itakdirde ortaya ç›kacak olan ka-

bartma harita; “77 m2” büyüklü-¤ünde bir alan› kaplayacakt›r. Bubiçimiyle, yaln›zca dünyada ben-zeri olmayan bir harita üç boyutluduruma getirilmeyecek ayn› za-manda dünyan›n en büyük kabart-ma haritas› da yap›lm›fl olacakt›r.

Projenin uygulanmas› ile afla-¤›daki sonuçlara var›labilece¤idüflünülmektedir:

•Çanakkale Savafl› konusunda-ki en önemli belgelerden biri olmaniteli¤indeki bu harita, kal›c› birsanat yap›t› biçimine dönüfltürül-müfl olacakt›r.

•Böylesi önemli bir belgeninçok daha fazla say›daki bir kitleye,çok daha anlafl›l›r bir formda ulafl-t›r›lmas› sa¤lanacakt›r

•Çanakkale Savafl›’n›n yap›ld›¤›araziyi gerçe¤ine en uygun biçimiy-le gözler önüne sermesi nedeniyle,“Gelibolu Yar›madas› Tarihi MilliPark›” kapsam›ndaki savafl alanlar›çok daha kolay anlafl›labilecektir.

•Bölgeye gelen ziyaretçile-rin ilgisini art›racak tarzda ye-ni ve önemli bir ziyaret nokta-s› oluflturulacakt›r.

Gerekti¤inde bilgisayarteknolojisi yard›m›ylakabartma harita üze-rinde savafl›n önemli

aflamalar›na iliflkin sunumlar yap›-labilecek ve böylece bölgeyi ziya-ret edenlerin, Çanakkale Sava-fl›’n›n bafllang›c›ndan bitimine de-¤in olan süreç konusunda çok da-ha anlafl›l›r ve do¤ru bilgilere ko-layca ulaflmalar› sa¤lanacakt›r.

•Özellikle Çanakkale Savafl›konusunda bir e¤itim arac› olmaifllevi görecektir.

•Türk haritac›l›¤›n›n dünyaya ta-

90 91

Bütün Dünya • Ekim 2007 fievki Pafla Haritas› ve... Onu Canland›rma Projesi

Page 48: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

n›t›m› aç›s›ndan önemli bir ayr›cal›-¤› bulunan bu haritan›n yerli-yaban-c› daha genifl kitlelere tan›t›lmas› ba-k›m›ndan önemli bir araç olacakt›r.

Yaklafl›k 10 y›ld›r sürdürmekteoldu¤um bu yöndeki çal›flmalar›-m›n, yukar›da say›lan sonuçlar› orta-ya ç›kartmas›n› görebilmek umudu-nu tafl›yarak bu konuda son olarakflunlar› ifade etmek istiyorum:

Osmanl› ‹mparatorlu¤u’ndanTürkiye Cumhuriyeti’ne ulaflan sü-reçte Türk tarihinin önemli dönümnoktas› olan Çanakkale Savafl› ko-nusunda hâlâ tart›fl›lmakta olanbirçok konu bulunmaktad›r. Butart›fl›lan konular yaln›zca Türki-ye’de de¤il, bu savafla taraf olmuflöteki ülkelerde, hatta bu savafla ta-raf olmam›fl kimi ülkelerde de ta-rihçilerin ve tarih araflt›rmac›lar›n›ilgilendirmeye devam etmektedir.

Çanakkale Savafl›’yla ilgili yay›m-lanm›fl yap›tlar›n büyük bir ço¤unlu-¤u, ne yaz›k ki, yabanc› kaynakl›d›r.Özellikle savafl s›ras›ndaki olaylarhakk›nda önemli ipuçlar› veren an›-lar, araflt›rmalar ve görsel malzeme-ler, o dönemde düflman›m›z olan ül-kelerin arflivlerinde, Türk taraf›ylak›yaslanmayacak denli çoktur.

Buna karfl›l›k hiç de¤ilse Türkinsan›n›n k›s›tl› olanaklarla bile

neleri baflarabildi¤inin önemli birörne¤i olarak fievki Pafla Haritas›ortada durmaktad›r.

‹nsanlar›n, okunacak kitaplar,makaleler, fliirler d›fl›nda da elletutulur, gözle görülür objelere ge-reksinimi oldu¤u inanc›yla, önem-li bir örnek olarak nitelendirilenfievki Pafla Haritas›’n›n “canland›-r›lmas›” ve “kabartma harita” biçi-minde gelecek kuflaklara aktar›l-mas› gerekti¤ini düflünüyorum.

Sahip oldu¤umuz birçok pahabiçilemez tarihi de¤erin ay›rd›ndaolmadan kaybetmifl bir toplum ola-rak, hiç de¤ilse fievki Pafla Harita-s›’n›n bizlere anlatmak istediklerinianlamaya çal›flal›m. Ancak unutma-yal›m ki, bir haritan›n içerdi¤i bilgi-leri anlayabilmek için harita okuma-y› da bilmek gerekmektedir. Oysainsanlar›m›z›n ço¤unun böyle birbilgisi olmad›¤› gibi böyle bir bilgiyiedinme zorunlulu¤u da yoktur.

Öyleyse fievki Pafla Haritas›’n›nkitlelere kendisini tan›tabilmesi veanlatabilmesi için, çok önemli butarihi belgeyi “kabartma harita” bi-çiminde bir yap›t biçimine dönüfl-türebilmeliyiz. Böyle bir kabartmaharitaya bakanlar, san›r›m Çanak-kale Savafl›’yla ilgili anlayacak çokfley bulacaklard›r.•

1 866 y›l›nda ‹stanbul’da do¤an ve 1927 y›l›nda yine ayn›kentte yaflama veda eden Mehmet fievki Pafla, asker ve ha-ritac› olma niteli¤inin yan›s›ra Türkiye’de kendi olanaklar›-m›zla ve uzmanlar›m›zca bilimsel metotlara dayal› olarak

harita yap›mc›l›¤›n›n kurucusu olarak da bilinir. 1886 y›l›nda HarpOkulu’ndan te¤men rütbesiyle mezun olduktan sonra, Harp Aka-demisi’nde ö¤renimine devam etmifltir. 1889 y›l›nda erkân-› harp(kurmay) yüzbafl›s› olarak mezun olduktan k›sa bir süre sonramesleki ö¤renimini gelifltirmesi amac›yla Fransa’ya gönderilmifl,öncesinde Frans›z Harp Akademisi’nden sonras›nda da 1891 y›l›n-da Frans›z Askeri Mühendis Yüksek Okulu’ndan mezun olmufltur.

Yine Fransa’da Askeri Co¤raf-ya Dairesi’nde teorik ve uygula-mal› jeodezi e¤itimi gördü. E¤iti-mini tamamlad›ktan sonra 1894y›l›nda Türkiye’ye döndü ve ayn›y›l binbafl›l›¤a terfi etti. Rütbesi1901’de yarbayl›¤a, 1908’de al-bayl›¤a yükseltildi.

1912 y›l›nda tu¤generalli¤e ter-fi eden Mehmet fievki Pafla, ayn›y›l Harita fiubesi Müdürlü¤ü’neatand›. Bu görevde bulundu¤u sü-re içinde Türkiye haritalar›n›n paf-ta projeksiyonuna iliflkin hesapla-r›n›n ve ordu için gerekli olan ha-ritalar›n haz›rlanmas› için çal›flt›.

1918 y›l›nda Harita fiubesi, Har-biye Nezareti’ne (Milli SavunmaBakanl›¤›’na) ba¤l› Harita Daire-si’ne dönüfltürülünce bu daireninbaflkanl›¤›na atand›. ‹flgal alt›ndaki‹stanbul’da çal›flmalar›n› sürdüren

Mehmet fievki Pafla, Milli Mücadele u¤rafl›s› içindeki Ankara Hü-kümeti ordular›na harita haz›rlamaya bafllad›. 17 Aral›k 1921’deAnkara’ya gelerek Milli Mücadele’ye kat›ld›. Rütbesi 1923 y›l›ndakorgeneralli¤e yükseltildi. Cumhuriyetin ilan›ndan sonraki dönem-de Harita Dairesi’nin kurulufl aflamas›nda önemli çal›flmalarda bu-lundu. 1926 y›l›nda rahats›zl›¤› nedeni ve kendi iste¤iyle emekliyeayr›lm›fl ve May›s 1927’de yaflama veda etmifltir.

Türk insan›n›n ne yaz›k ki pek tan›mad›¤› Mehmet fievki Pa-fla, asker olmas›n›n yan›s›ra, 20’nci yüzy›l bafllar›ndaki dönem-de haritac›l›k konusunda dünyan›n en önde gelen bilim adam-lar›ndan biri olarak kabul edilmifltir.

Türk haritac›l›¤›, Mehmet fievki Pafla’ya çok fley borçludur.•

92 93

Bütün Dünya • Ekim 2007

Bu Yaz›n›n Yazar›yla Tan›fl›nGürsel Ak›ngüç, ‹stanbul Teknik Üniversitesi, Kimya-Metalurji Fa-

kültesi’nden mezun oldu. Özel sektörde, de¤iflik firmalarda çeflitli ka-demelerde yönetici olarak çal›flt›. 1982 y›l›ndan buyana en büyük me-rak› olan Çanakkale muharebeleri tarihi konusundaki çal›flmalar›n›yo¤unlaflt›rarak sürdürmek amac›yla Çanakkale’ye yerleflti. Bu konu-daki araflt›rmalar›, kimi zaman yerel ve ulusal bas›na konu oldu.Gürsel Ak›ngüç, Gelibolu Yar›madas› Tarihi Milli Park› bünyesindegörev yapmakta olan Kültür, Tarih ve Dan›flma Kurulu’nun üyesidir.

Mehmet fievki(Ölçer)

Pafla Kimdir?

Page 49: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Kolay

Zor

Ekim SuDokular›

Yan›tlar 100’üncü sayfam›zdad›r.

•Haz›rlayan: Canan Onural - Bütün Dünya•

[email protected]

94 95

Bir yerde okumufltum: ‹kifleyin kesinlikle halktangizli olarak yap›lmas›gerekirmifl: Birincisi, sa-

lam, sucuk, sosis, jambon gibi etürünleri! ‹kincisi, se-çimler öncesinde adayadaylar›n›n tek tek sap-tan›p s›raya konurkenyap›lan pazarl›klar!

Bu konuda söz söy-lemek pek benim iflimde¤il! Ama salama, su-cu¤a, sosise, jambonagelince, biraz anlata-caklar›m var.

Y›llar önce, bir y›l-bafl› akflam› girdi¤imBeyo¤lu Bal›kpaza-

r›’ndaki pek ünlü bir flarküteridegördüklerim karfl›s›nda, yukar›-daki sözü kim söylemiflse, ken-disine yerden gö¤e dek hak ver-mifltim. Hak vermek de ne söz-

cük! Bir daha o dük-kana ayak atmayabile tövbe etmifltim.

O günden buyanada bu gibi et ürünleri-ne pek s›cak bak-mam. Yesem yesem,k›fl aylar›nda birazpast›rma yerim, hepsio kadar... Hani o danefis körletmek için...Bu da 200-250 gram›geçmez. S›rt taraf›n-dan, elle ince ince

Eser Tutel

Özlemin Tad›Baflkad›r

‹flkembe Çorbas›!

Çorbalar›n fiah›:

Page 50: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

do¤ranm›fl past›rma... Onu da,içinde iç ya¤›, kuyruk ya¤›, yerinegöre kanla karmakar›fl›k birtak›mhayvansal k›rp›nt›lar olmad›¤›için... Past›rma dedi¤in, ne de olsaparça et... Kar›fl›¤› mar›fl›¤› yok...

T abii, bu gibi et ürünleri-ne ilgi göstermememde,bizim yafl›m›zdakilerekesinlikle yasaklanmas›-

n›n da pay› yok de¤il...Ama söz çorbadan aç›l›nca,

bende akan sular durur. Durur kinas›l durur! fiu kavurucu yazgünlerinde bile s›k s›k, “Ah flöy-le bir havalar serinlese de, birkase çorba içsem!” der dururum.

Çorba dedimse, bol domates-li, maydanozlu pirinç çorbas› de-mek istemedim. Mercimek dede¤il... Yayla çorbas› hiç de¤il!‹flkembe çorbas›, iflkembe! Bu,ince k›y›m, kendi ya¤›ndan, hafifbir çorba olabilece¤i gibi, pekalakuflbafl› kuflbafl› do¤ranm›fl nefisbir tuzlama da olabilir. Çorban›nüstüne yumurta da ç›rpt›rabili-rim, yar›m bafl da ay›klatt›rabili-rim. Sonra da flöyle iyi piflmifl,yumuflac›k bir kuzu kellesi...Bence beyinli olmas› hiç koflulde¤il... ‹yice k›zarm›fl olsun, ba-na yeter!

Zaten tek bafl›na “Çorba” de-mek, “‹flkembe çorbas›” demek-tir. Lokantac›, yaln›zca çorba içipç›kan müflteriye pek de iyi birgözle bakmaz. Ama iflkembeciyegirip tek bir kase ya da bir bu-çuk çorbayla yetinip ç›kman›zakimsecikler bir fley diyemez!

Bence çorba içmek için, ya¤-murlu ve de serin havalar› seç-mek çok yerinde olur. Termo-

metrenin gölgede bile 35’e vur-du¤u o afl›r› nemli temmuz,a¤ustos günlerinde de iflkembeçorbas› içilmez ya! Elbet so¤uktaiçilir. Maazallah, o s›cakta çorbaiçen insan›n uyuz olmas› ifltenbile de¤ildir!

Daha da iyisi, lapa lapa karya¤mal›d›r. Elinizde flemsiye,paltonuzun yakas›n› flöyle iyicebir kald›rm›fl olacaks›n›z... Ayak-lar›n›zda kal›n altl› lastik papuç-lar... Çukurlardaki su birikintilerisize v›z gelip t›r›s gidecek... Çor-bac›n›n caml› kap›s›n› flöyle biritip içeriye gireceksiniz... Sizisarm›sak, s›cak sirke ve de k›y›l-m›fl iflkembeden oluflan o çoknefis ve çok özel çorba kokusukarfl›layacak! Islak flemsiyenizisular› aks›n diye kapat›p bir ke-nara dayayacaks›n›z... Sonra,elinde y›kanmaktan iyice azm›flbir bezle mermer masay› silmeküzere se¤irten garson yama¤›na,sipariflinizi vereceksiniz:

“‹nce k›y›m, kendi ya¤›n-dan çorba...”

Ya da “Duble bir tuzlama!”Veya, garsona tembih üze-

rine tembih: “Ustaya benimgeldi¤imi söyle, çorbay› flirden-den yaps›n!”

S ucuk, sosis, salam, jam-bon düflkünlerinin, “Sankiiflkembe dedi¤in nesneçok mu temiz?” diye bana

fliddetle karfl› ç›kacaklar›n› çokiyi biliyorum! Belki kendilerinegöre hakl›lar da... Ama, yeme iç-me konusunda kat› bir mant›kyürütmek bana hep çok ters gel-mifltir. “‹steyen istedi¤ini yer”derim ve de iflkembe çorbas›n›n

96

Bütün Dünya • Ekim 2007

temizli¤i konusunda onlarla hiçtart›flmaya girmem.

E skiden, elli y›l kadar ön-ce, Taksim’de ana cadde-de, Beyo¤lu Bal›kpaza-r›’n›n ‹ngiliz Saray› giri-

flinde, Karaköy’de Necati BeyCaddesi’nin bafl›nda, Kumkap›’daistasyona giden sokakta, Aksa-ray’da pazar içinde, Sirkeci’dehemen köflede, Befliktafl’ta tram-vay caddesinde çok ünlü çorba-c›lar vard›. HeleA k s a r a y ’ d a k iVangel, belki dekoca ‹stanbul’unen ünlü çorbac›-s›yd›. Tabii Bey-koz’dakileri deatlamamak ge-rek... Beyo¤-lu’ndaki Lâle, Zü-hal ve benzerlerimi? Onlar hep60’lardan sonraaç›lm›fllard›r.

V a n g e l ’ i ndükkan›n› iki, üçy›l önce, pazaryerinde, sokaksokak çok ara-d›msa da bula-mad›m. Yaz›k ki kendisinin çok-tan bu dünyadan ayr›ld›¤›n›,torunlar›n›n da dükkan› kapat›pgittiklerini söylediler. Öyle ya,bu devirde, çoluk çocu¤un eli-ne hamburger tutuflturup yan›n-da da bir kutu kola aç›p ver-mek varken, saatlerce iflkembey-le, kokoreçle, kelle baflla, paçay-la kim u¤rafl›r!

Çocukluk y›llar›mda bu çor-bac›lar›n ço¤u birbiriyle yak›n

akrabayd›. Yan›lm›yorsam, hepside Ortodoks Arnavut’tu. Bal›kpa-zar›’ndakine çok gitmiflimdir. Ka-p›s›n›n üzerindeki k›rm›z› tahtatabelada “‹rakli Nova”, alt›ndada, “Çorbac›” diye yazard›. Ger-çekten de “Çorbac›”yd› ‹rakliEfendi! Hem de çorbac›lar›n flâh›bir çorbac›...

Cephesi dar; ama derinli¤ihayli fazlaca bir dükkand›. Caml›kap›dan içeriye girdi¤iniz zamanhemen sa¤da iflkembe kazan›,

solda da koyun, kuzu bafllar›n›nk›zart›ld›¤› tand›r vard›. Asl›ndaiflkembeler, dükkan›n gerisindekibölmede bir güzel temizlenip ora-daki kazanlarda saatlerce kaynat›-l›p piflirilirdi. Ancak iyice yumufla-d›ktan sonra getirilir, dükkan›n gi-riflindeki küçük kazana at›l›rd›.

Bu kazan›n alt›nda devaml›odun yak›ld›¤›n› çok iyi an›ms›yo-rum. Böylece çorba her zamanzevkle içilecek s›cakl›kta tutulurdu.

Çorbalar›n fiah›: ‹flkembe Çorbas›!

97

Page 51: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

98

Bütün Dünya • Ekim 2007

Kazan›n yan›bafl›ndakigenifl tahtan›n önündeayakta çal›flan usta, gar-sondan müflterinin sipa-

riflini al›nca, elindeki demir ma-flay› kazana dald›rarak iflkem-belerden birini seçip al›r, sular›n›ak›ta ak›ta flöyle bir y›llarca kul-lan›lmaktan ortas› çukurlafl-m›fl genifl tahta tezgah›n üzerineserer, genifl bir b›çakla yeterincekeser, sonra bu kesti¤i bem-beyaz parçay› taka tuka taka tu-ka vura vura do¤ray›p ufalama-ya koyulurdu.

B›ça¤›n ›slak tahtan›n üzerin-de ç›kard›¤› taka tuka seslerinidinlemeye inan›n doyum olmaz-d›. Kimi ustalar öyle bir ritm tut-tururlard› ki, san›rs›n›z o günle-rin ünlü Amerikal› bateristi GeneKrupa, 78’lik tafl plaklarla caz ta-rihine geçen o müthifl davul so-lolar›ndan birini yap›yor! Aradabir bu taka tukalara, sol elindekisiyah maflas›n› da çarpt›rarak rit-mik çata çutalar kar›flt›r›rd›.

‹flkembeler yeterince küçülüpinceldi mi, genifl b›çakla bu parça-lar› toplay›p bir kaseye boflalt›r;üzerine göz karar› tuz atar, kazan-dan kepçeyle çorban›n suyunual›p koyar, sarm›sa¤›n› sirkesiniekler, sonra da garsona, “Çeeekkko¤lum!” derdi. Yutkunmaktan bo-¤azlar› fliflen müflteriler, böyleceeflsiz bir lezzet kayna¤› çorbalar›nakavuflmufl olurlard›.

Bu kazana zaman zaman içer-den getirirler, “Commm!” diyekoca bir sabun kal›b› irili¤inde,ac› k›rm›z›biber kar›flt›r›lm›fl ya¤kal›plar› atarlard›. fiöyle a¤›z ta-d›yla bir çorba içmek isteyenler,sirkesini, sarm›sa¤›n›, k›rm›z›bi-

berini hiç esirgemezlerdi. Sirkefiarköy sirkesiydi, sarm›sak daKastamonu sarm›sa¤›...

Çocukluk y›llar›mda, hattagençli¤imde bu çorbac›larda ko-koreç yap›ld›¤›n› hiç an›msam›-yorum. Maflallah günümüz çor-bac›lar›, cam›n gerisinde piliç deçeviriyorlar, et suyuna beyaz pi-lav da yap›yorlar. Ço¤u çorbac›-da art›k döner bile var. Kald› ki,meflrubat kutular›n›n da her çefli-di, bunlarda...

Çorban›n üzerine ne mi ye-nirdi? De¤iflmez kurald› sanki:Muhakkak yar›m kelle! Tand›-r›n içinde mevsimine göre koyunya da kuzu bafllar›, al›nlar›ndanparmak kal›nl›¤›nda bir demir fli-fle geçmifl olarak her zaman s›-cak tutulurdu.

Ustas›, bafllar› bafl ve iflaretparmaklar›n›n aras›nda flöyle birs›karak iyice k›zar›p k›zarmad›k-lar›na bakard›. Sonra da aralar›n-dan birini seçer, fliflten çekip ç›-kart›r, sat›rla aln›na vurarak k›rar-d›. Elleri yana yana etlerini ay›k-lamaya bafllar, yanak etleriyle diliözenle do¤rard›. Bu arada, pifl-mekten sertleflen dilin en ucunukesip atmay› da ihmal etmezdi.Bol tuz, üstüne de bol kekik! Nediyeyim? Yeme de yan›nda yat!

K oyun bafl› genellikle be-yinsiz gelirdi. Ç›kan be-yinlerse güzelce haflla-n›r, üzerine hafifçe zey-

tinya¤› gezdirilip limon s›k›l›r vemerakl›s› için tabak içinde cam›ngerisine dizilirdi. Ama kuzu bafl›,aksine hep beyinli olarak getiri-lirdi. Bu da ancak bahar aylar›-n›n, kuzu mevsiminin ifliydi.

Dedim ya, çorban›n üstüne ço-¤unlukla yar›m bafl yenirdi. Tümbafl ço¤u kimseye hepsi yeneme-yecek denli çok gelirdi. Arada bir,“Gözlerini koyma sak›n!” diye us-taya seslenenler de ç›kard›. Asl›nabakarsan›z, yenen gözler de¤il,çevresindeki etlerdi. Bu gibileri-nin, hayvan›n gözlerinin taba¤›niçinden dik dik kendilerine bak-malar›ndan huyland›klar› anlafl›-l›rd›. Kalkmadan önce, üstü k›zar-m›fl f›r›n sütlaç da yiyebilirdiniz,sanki dü¤ün eviy-mifl gibi bol saf-ranl› zerde de...

Gü n ü -müzdede çor-bac› lar

var. Ama ne bile-yim, sanki ço-cuklu¤umda içti-¤im çorbalar bu-günkülerden çokdaha lezzetliymiflgibi geliyor. Kal-d› ki, iflkembeçorbas› evlerdede, öyle s›k s›kde¤ilse bile, za-man zaman pifli-rilirdi. Annem sab›rla temizledi¤iiflkembeyle unlu, terbiyeli, sirke-li, sarm›sakl› nefis bir çorba pifli-rirdi. Hatta, çok seyrek olarakpaça çorbas› da... Çorban›n teklihavagaz› oca¤›nda piflmesi, saat-ler sürerdi.

Hepsi iyi, güzeldi de, eviniçinden günlerce iflkembe koku-su bir türlü gitmek bilmezdi. An-nemin zaman zaman kocamanbir tencerede koyun bafl› da hafl-

lad›¤› olurdu, nohutlu iflkembepiflirdi¤i de... Bu nohutlu iflkem-be çok lezzetli bir yemekti. Paça-ya gelince, keçi paças›n›n dahalezzetli oldu¤una inan›l›rd›. Bizçocuklar, “Baksana, içinden leb-lebi gibi kemikler ç›k›yor! Su-yu da yap›fl yap›fl!” der, paça çor-bas›n› içmemekte direnirdik. Za-ten sonralar› paça piflirmektende vazgeçmifllerdi.

fiunu belirtmem gerek ki, ev-lerde piflirilen çorba, suyuna un

kat›larak yap›lan bir tür ev ifliterbiyeli çorbad›r. Arnavut ifl-kembecilerin dükkanlar›ndayapt›¤› çorba ise kazanda pifliri-lip hafllayarak yap›l›r, içinde unmun yoktur. Asl›nda Rumeli ifli-dir ve ‹stanbul’a özgüdür. 1959k›fl›nda, yedek subayl›¤›m s›ra-s›nda, Ankara’da Ulus’ta, K›z›-lay’da günlerce ‹stanbul’daki gibiçorbac› dükkan› aram›flt›m dabulamam›flt›m. ‹flkembe çorbas›

Çorbalar›n fiah›: ‹flkembe Çorbas›!

99

Page 52: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

100

Bütün Dünya • Ekim 2007

yok muydu? Vard› elbet... Özel-likle de Cebeci taraflar›nda...Ama hepsi de, malt›z üstünde,tencere ifli, terbiyeli çorba türün-dendi. Ankara’da bulamad›¤›mbir baflka fley de muhallebici ol-mufltu ki, o da Rumeli ifliydi, oy›llarda Ankara’da su muhallebiside pek bilinmiyordu.

Günümüzde, hiç sanm›yo-rum ki, özellikle de gençevliler ci¤erciden iflkem-be ya da paça als›nlar,

uzun uzun temizlesinler, saatlercepiflirsinler de içsinler! Can› çokçorba çekenler, d›flar›da içiyor, ya-r›m bafl›n› yiyor, sonra ç›k›p gidi-yor. Art›k hiç kimse evinde, iflkem-beyle, flirdenle, kelleyle, beyinlefalan u¤raflmak istemiyor.

Her güzelin bir kötü huyuvard›r ya, iflkembe çorbas›n›nkide sarm›sak sarm›sak kokmas›-d›r! fiu dünyada yenen, içilenherfley gizlenebilir; ama bir tekfley gizlenemez: ‹flkembe çorbas›!A¤z›n›za karanfil atman›z bile iç-ti¤iniz çorban›n sarm›sak koku-sunu gizlemeye yetmez! Mübare-¤i içenlerin, her a¤›zlar›n› aç›fltaçevrelerine yayd›klar› sarm›sakkokusu, insan›n burnunun dire-

¤ini k›rmaya yeter! Aman dikkat,sözüm özellikle kalabal›k aras›nagirenlere, ifl yerinde çal›flanlara...En iyisi çorban›z› cumartesileriiçin... Ertesi günü evde geçirece-¤iniz koca bir pazar günü bilesarm›sak kokusunun kaybolma-s›na yeterli olmayabilir!

Tevekkeli, “Sarm›sa¤› gelin et-mifller de k›rk gün kokusu ç›k-mam›fl!” dememifller!•

Yazar›n Özel Notu: Bu yaz›y›temmuz s›ca¤›nda, bozuk bir klimayüzünden 35 dereceyi geçen çal›fl-ma odamda yazd›m. Her çorbasözcü¤ünü yaz›fl›mda, a¤z›m sulan-d›. Her yar›m bafl’ta yutkundum,durdum. O, s›cak sirke, havandadövülmüfl sarm›sak, iki kafl›k ac›k›rm›z› toz biber kar›fl›m›n›n ben-zersiz rayihas›, inan›n burnumdanhiç eksilmedi. Havalar›n so¤umas›-na, ya¤murlar›n ya¤mas›na kim bi-lir daha ne çok zaman var! fiu s›-caklara ald›rmay›p perhizi bozsamm› diye çok direndim, durdum. Bil-mem ki, ne yapsam? Soka¤a f›rla-y›p çorbac›ya m› koflsam? Yoksa,nefsime egemen olup, ekimin, ka-s›m›n serinli¤ini mi beklesem?•

[email protected]

Kolay Zor

“Ekim SuDokular›”n›n Yan›tlar›...

101

Mavi Bayrak Projesi1985 y›l›nda Fransa’da,Frans›z k›y› beldeleri-ne yüzme suyu kalitesi

ve çevre temizli¤i temelal›narak mavi bayrak ve-rilmesiyle bafllad›. 1987y›l›ndaysa Avrupa’yageçti. 1987 y›l› “AvrupaÇevre Y›l›”yd›. AvrupaKomisyonu, AvrupaToplulu¤u etkinliklerinidüzenlemekle görevliy-di. Merkezi Danimar-ka’da bulunan AvrupaÇevre E¤itim Vakf› (FE-EE) komisyona MaviBayrak Projesi’ni sunduve proje o y›lki etkinlik-lere al›narak plajlardauygulanmaya baflland›.

Mavi Bayrak Projesi Fransa’dansonra Avrupa’da uygulanmayabaflland›¤›nda, projeye çevre yö-

netimi, kirlilikle savafl›m ve k›y›planlamas› ile korunmas› gibi kri-terler eklendi. Öncelikli kriter plaj-lar›n AB Yüzme Suyu Direktifi’ne

uygun olmas›yd›. Bir sü-re sonra plajlar›n yan›s›ramarinalar da proje kap-sam›na al›nd›. 1987 y›l›n-da 10 ülkeden 244 plajve 208 marinaya MaviBayrak Ödülü verildi.

2001 y›l›nda AvrupaÇevre E¤itim Vakf› (FE-EE) ad›n› Çevre E¤itimVakf› (FEE) olarak de¤ifl-tirerek dünya çap›ndabir organizasyon olmakarar› ald›. Avrupa d›fl›n-dan birçok kurulufl MaviBayrak Projesi’nin Avru-

pa d›fl›nda da yayg›nlaflt›r›lmas›nakatk›da bulunmak amac›ylaFEE’ye baflvurdu.

FEE bu konuda Birleflmifl Mil-

Mavi Bayrak

K›y›larda Dalgalanan Kalite Simgesi:

Ne Nedir,Nas›ld›r?

PelinHazar

Page 53: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

letler Çevre Program› ve DünyaTicaret Örgütü ile iflbirli¤i yap›-yor. Proje Avrupa d›fl›nda ilk kez2001 y›l›nda Güney Afrika’da,daha sonra ise Kanada, Fas, Ye-ni Zelanda ve Karayipler bölge-sindeki dört ülkede uyguland›.

F EE’ye göre bir bölge için-deki plaj kriterlerinin ben-zer olmas› gerekiyor. Te-mel beklenti temiz deniz

suyuna sahip plajlar ve gereklidonan›ma sahip iyi bir çevre.Vakf›n düzenledi¤i ana konu bafl-l›klar› çevre e¤itimi ve bilgilendi-rilmesi, yüzme suyu kalitesi, çev-re yönetimi, güvenlik ve hizmet-ler. Önceden, bölgenin kendineözgü do¤al özelliklerine göre plajkriterleri farkl›l›k gösterebiliyor-du. 2006 y›l›ndan buyana, içeri-sinde kimi özel koflullar bar›nd›r-sa da, uluslararas› bir kriter bütü-nü kullan›l›yor.

Proje, ülkedeki bir kuruluflunFEE’nin temsilcisi olmas›yla veMavi Bayrak Projesi’ni ulusal dü-zeyde FEE’nin tüm ülkeler içinbelirledi¤i ortak kriterler üze-rinden giderek yürütmesiyle iler-liyor. Ulusal bir komite kurulu-yor. Fizibilite evresi ve raporuoluflturuluyor. Pilot bölgelerdeaksakl›klar belirleniyor ve gide-riliyor. Aday olan plaj ve marina-lar öncelikle ulusal jüri taraf›n-dan de¤erlendiriliyor. Deniz su-yundan al›nan örneklerle bir di-zi analiz yap›l›yor. Sonuçlar›nAB Yüzme Suyu Direktifi’ne uy-gun olmas› gerekiyor.

Ödülün geçerlilik süresi biry›l, baflvurular her y›l yenileniyor.Ödül verildikten sonra y›lda en

az bir kez bir temsilci bölgeyi zi-yaret ederek kriterlerin yerine ge-tirilip getirilmedi¤ini denetliyor.Ödüllü plajlar›n denetimindensonra zorunlu kriterlerden biritam olarak yerine getirilmemiflseya da ikisi k›smen yerine getiril-memiflse bayrak on gün süreyleindiriliyor. Birden fazla zorunlukriter hiç yerine getirilmemiflsebayrak sezon süresince indirili-yor. Her befl y›lda bir gözden ge-çirilen kriterlerin say›s›nda art›flolsa da, 1987 y›l›ndan buyanaprojede yer alan plaj ve marinasay›s› da artm›fl durumda.

2006 y›l›nda 3200’ün üstündeplaj ve marinaya, 2007 y›l›nday-sa 2631 plaj ve 633 marinayamavi bayrak verildi. fiu anda ara-lar›nda Türkiye’nin de bulundu-¤u 37 ülkede proje uygulan›yor.Malta, Tunus, Brezilya ve fiili’deise pilot aflamas›nda.

Projenin Türkiye temsilcisi Tür-kiye Çevre E¤itim Vakf› (TUR-CEV). Türkiye’deki mavi bayrakl›plajlardan kimileri Alt›noluk, Ölu-deniz, Çeflme, Datça, Karaburun,Kufladas› ve Didim’de yer al›yor.

P roje denizin, marinalar›n veçevrenin korunmas› için ta-fl›d›¤› önem denli, turizmido¤rudan etkilemesi aç›s›n-

dan da büyük önem tafl›yor. Mavibayrak turistik aç›dan güçlü biraraç, bacas›z sanayiye katk›da bulu-nan önemli etkenlerden.

Mavi bayrakl› plajlar öncelikliolarak ye¤lenebilecek yerler. Enaz›ndan belirli aflamalardan geçi-yorlar, içiniz rahat olsun!•

102

Bütün Dünya • Ekim 2007

[email protected]

103

Türkiye’ye yerleflmedenönce, sihirli tümce “Aç›lsusam aç›l!” d›-fl›nda susamla il-

gili pek bir bilgim yoktu.Ünlü “Binbir Gece Masal-lar›”nda Ali Baba bu söz-cükleri, alt›nlardan ve bü-yük bir servetten oluflangizli hazineyi a盤a ç›ka-racak olan, k›rk harami-nin bulundu¤u ma¤ara-n›n kap›s›n› açmak içinkullanm›flt›. Ali Baba’n›nkardefli Kas›m flifreyi unu-tup “Susam” yerine “Ar-pa” ve “Bu¤day” deyincebu hatas›n› yaflam›yla ödedi. Susa-m›n bir özelli¤i oldu¤u belliydi.

Antalya’da yaflamaya bafllad›k-tan sonra bunun yan›t›n› ö¤ren-

mem fazla zaman›m› al-mad›. Kent büyüse de,köylüler susamlar› binave inflaat alanlar› aras›naekiyorlard›. S›cak ve kuruyaz mevsiminde büyüyensusam bitkisinin küçüktohumlar›n›n nas›l topla-naca¤›n› merak etmifltim.Sonbaharda bitkilerin ke-silip, tohum kabuklar›n›nolgunlafl›p aç›lmaya haz›rduruma gelinceye de¤inbüyük gruplar halinde y›-¤›lmas›n› seyrettim. En

küçük bir dokunuflta aç›l›p için-dekileri yere döküyorlard›. Köylü-

Aç›l Susam Aç›l!

Bir BaflkaBak›fl

Cheryl Tanr›verdi

Page 54: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

104 105

¤ün simgesi olan tohumlar ya¤, fla-rap, parfüm, ilaç, mürekkep ve ye-meklerde kullan›l›yormufl. Eski birM›s›r türbesindeki resim bir f›r›nc›-y› ekmek hamuruna susam tanele-ri katarken resmediyor. Asur kay›t-lar› susam flarab›ndan söz ediyor.Babilliler’in susamdan tatl›lar yap-t›klar› ve susam ya¤›n› yemeklerdeve kozmetikte kulland›klar›, Çinli-ler’in mürekkepte kullanmak üzeresusam ya¤›n› yakt›klar› biliniyor.

Yunan askerleri enerji versindiye susam yerler, Romal›lar susa-m›n kendilerine güç verdi¤ine ina-n›rlarm›fl. Anadolu’nun çeflitli uy-garl›klar›n›n mutfa¤›nda susamhep önemli bir yere sahip olmufl.

Modern t›p susam›n besin de-¤erini ve sa¤l›¤a yararlar›n› arafl-t›rmalarla ortaya ç›kard›. Bununsonucu olarak susam›n kullan›m›giderek yayg›nlaflt›. Bugün en bü-yük üreticiler Hindistan ile Çin.Türkiye, Burma, Sudan, Meksika,Nijerya, Venezüella, Uganda ve

Etiyopya gibi ülkelerde de susamyetifltiriliyor. Avustralya ve Ame-rika üretimi art›rmak ve makiney-le hasata olanak sa¤lamak için ol-gunlafl›nca patlamayan yeni çeflit-ler gelifltiriyorlar.

S usam s›cak iklimlerde yeti-flir, uzun dönem kurakl›kla-r›na dayan›kl›d›r. Oldukçauzun ve s›cak bir büyüme

dönemine gereksinim duyar. Bitki-ler, birbirleri üzerinde yatay olarakduran birçok tohumdan oluflan to-hum kesesine ya da uzun tohumzarflar›na dönüflen çiçekler üretir-ler. Susam 80-180 gün aras› bir sü-rede olgunlafl›r. Sonra kökler kesi-lir ve olgun tohumlar örtüler üze-rinde topland›klar› yere düflünceyede¤in bir arada tutulur.

Türüne ba¤l› olarak tek bir bit-kide 50-70, her bir kapsülde iseyine 50-70 tohum bulunur. Dün-yada yetifltirilen susam›n büyükbir bölümü elle toplan›r. ‹nce,

ler herfleyi elle yap›yorlard›, tabiiki “Aç›l susam aç›l!” tümcesini s›ks›k tekrarlayarak...

S usam bitkisinden yap›lanherfleyin tad›na bakt›m. Su-samdan yap›lan tahinin An-talya yemeklerinin ço¤unda

kullan›ld›¤›n› ö¤rendim. Piyaz,özel bir tahin sosuyla yap›l›yor.Popüler bir meze olan hibeflin için-de tahin ve birçok ac› baharat bu-lunuyor. Humusta tahin ve nohutvar. Antalya’da kabak tatl›s› ve in-cir tatl›s›, üzerlerinde dövülmüfl ce-viz ve tahin ile servis ediliyorlar.Vitrinlerinde y›¤›nlar halinde tatl›-lar›n sergilendi¤i helva dükkanlar›-n› keflfettim. F›r›na her gidiflimdeelimde bir poflet dolusu üzeri su-samla kapl› simit, po¤aça ve ek-mekle ç›k›yordum. En sevdi¤imkurabiye ve açmalarda tahin vard›.Kahvalt›da yemek için tahin ilepekmezi kar›flt›rmay› ö¤rendim.

Bir gün Antalya’ya tatile gelen

Alman bir çiftle tan›flt›m. Çok ya-rarl› oldu¤undan her gün bir ka-fl›k dolusu tahin yediklerini söy-lediler. Ayr›ca, Avrupa ve Ameri-ka’da özel yiyecekler satan mar-ketlerin tahin ve susam tohumla-r› ile baldan yap›lan enerji vericibesinler satmaya bafllad›klar›n›da söylemifllerdi. Büyüyen ev-rensel ilginin bir göstergesi ola-rak, ayaküstü yiyecek restoranla-r› hamburgerleri susaml› ekmek-lerde sunuyorlard›. Susam bat›-da, özellikle sa¤l›k konusundabilinçli tüketiciler aras›nda dahaçok ye¤lenmeye bafllanm›flt›.

Bana öyle geliyor ki, burada ki-fliler susam›n de¤erini binlerce y›l-d›r içgüdüsel olarak biliyorlar.Dünyan›n en eski bitkilerinden bi-ri olan susama eski zamanlarda bü-yük önem verilirmifl. Güney Hin-distan’da ortaya ç›kt›¤› düflünülensusam 4 bin y›ldan fazla bir süredirtropikal ve astropikal bölgelerdeyetifltiriliyor. fians›n ve ölümsüzlü-

Dünyan›n en eski ekili bitkilerinden olan susam, 4000 y›ldan fazla bir süredir yetifltiriliyor.

Antalya büyüse de susam hâlâ binalar aras›ndaki alanlara ekiliyor.

Page 55: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Önemli say›labilecek tekolumsuz yan› var. Kaloriler! Su-samda bulunan ya¤ yararl› olsada, yüksek miktarda olmas› fazlakalori anlam›na geliyor. Tatl›malzemelerle de birleflince ger-çek bir “kalori bombas›” biçiminialabiliyor. Üzerinde dövülmüfl

ceviz ve tahinle sunulan kabaktatl›s› gibi lezzetli tatl›lardan vaz-geçmeyi düflünmüyorum; ancakonlar› her gün yemeyi al›flkanl›kbiçimine getirmeyece¤im!•

106 107

Aç›l Susam Aç›l!

yass›, ve oval olan tohumlar›n tat-l›ms› bir tad› vard›r ve yaklafl›k 3mm. uzunlu¤undad›rlar. Beyaz, si-yah, kahverengi ya da k›rm›z› ola-bilirler. Türkiye’de susam genel-likle nisan ve may›s ay›nda ekilir,ekim ay›nda ise toplan›r.

‹ çindeki yararl› ya¤›n oran›çok fazla oldu¤undan, susa-ma “Ya¤lar›n kraliçesi” denir.Kalitesi ve uzun raf ömrüyle

yemeklik susam ya¤› Japonya, Ko-re, Çin, ve Güney Hindistan mut-faklar›n›n bafl malzemelerinden-dir. Ço¤u yeme¤e servis edilme-den hemen önce, eflsiz bir tat kat-mak için konur. Ö¤ütülmemifl si-yah susam tohumlar› Do¤u As-ya’da s›kl›kla kullan›l›r.

Türkiye’de susam ço¤unluklatane ya da tahin biçiminde kulla-n›l›r. Ö¤ütülmemifl tohumlar ha-mur ifllerinde kullan›l›rken, ezil-mifl tohumlar tahinin ana malze-mesini oluflturur. Susam tohumun-

da yüzde 50 oran›nda ya¤ ve yüz-de 25 oran›nda protein bulunur.Ayn› zamanda önemli bir vitaminve mineral kayna¤›d›r.

Son zamanlardaki bilimselbulgular susam ürünlerinin sa¤l›-¤a ve uzun yaflamaya katk›dabulundu¤unu ortaya ç›kard›.Araflt›rmalar susam›n vücudu da-mar sertli¤inden korudu¤unu,kanser riskini düflürdü¤ünü veba¤›fl›kl›k sisteminin çal›flmas›nayard›mc› oldu¤unu gösteriyor.Susamda bulunan iki güçlü anti-oksidan, sesamin ve sesamolin,kolesterolün düflmesine katk›dabulunuyor. Sesamin ayn› zaman-da karaci¤eri koruyor. Küçük biryan›¤a ya da günefl yan›¤›na sü-rülen ya¤ yanan bölgeye iyi geli-yor. Yüze sürüldü¤ünde k›r›fl›k-l›klar› yok etmesiyle bile ünlen-mifl durumda. Sindirime yard›m-c› oluyor, kan dolafl›m›n› canlan-d›r›yor ve sinir sistemine de ya-rar sa¤l›yor.

CherylTanr›[email protected]

Çeviri: Pelin Hazar

‹nce, yass› ve oval susam tohumlar›n›n f›nd›k f›st›k benzeri tatl›ms› bir tad› var.

Ormanda kötü bir dönem yaflanıyordu. Büyük ve güçlühayvanlara yem olan güçsüz hayvanlar iyi saklanıyor, kendileriniiyi koruyorlard›.

Bu durum karflısında aslan, ayı ve tilki güçlerini birlefltirmeyekarar verdi. Üçlü ittifak yapınca da bir baflkan seçmek gerekti ve as-lan oy birli¤iyle baflkan, ayı ile tilki de eflit haklarla baflkan yardım-cıları oldular.

Yönetimle ilgili problemleri çözdükten sonra avlanmaya çıkt›larve örgütlenmenin meyvelerini kısa sürede ald›lar. Yardımcılarınındeste¤iyle aslan bir yaban efle¤i yakalad›, sonra bir ceylanı kıstırmıflolan ayıya yardım ettiler, ceylan da yakaland›. Ardından, aslanlaayının korkuttu¤u bir tavflan tilkinin pençelerinin arasına düfltü.

‹lk buluflma yerlerinde biraraya geldiler. Üçünün de neflesi ye-rindeydi; ama üçünün de karnı açlıktan gurulduyordu.

Avları ortaya koydular ve aslan ayıya dönüp sordu:“fiimdi bunları paylaflma zamanı geldi” dedi. “Tabii ki hakka ve

hukuka göre paylaflaca¤ız. Söyle bakalım ayı senin fikrin nedir?” Ayı hemen yan›t verdi: “Durum ortada sayın baflkan” dedi. “Yaban efle¤i sizin, ceylan

benim, tavflan da tilkinin...” Aslanın gözünde yıldırımlar çakt› ve bir pençede ayının baflını

gövdesinden ayırd›. Sonra tilkiye döndü:“Bu senin arkadaflın haktan hukuktan hiç anlamayan birisiy-

mifl” dedi. “fiimdi sen söyle bakalım fikrini!” Tilki, sesi biraz titreyerek yan›t verdi:“Sayın baflkan hakkın ve hukukun gere¤inin ne oldu¤u ortada-

dır” dedi. “Yaban efle¤i ö¤le yeme¤inizdir. Bunu yedikten sonra bi-raz dinlenir, akflam yeme¤i olarak ceylanı yersiniz. Sonra isterseniztavflanı çerez yapar, isterseniz sabah kahvaltısına saklarsınız.”

Aslan bu yan›ttan çok hoflland›: “Aferin sana” dedi. “Böyle hakça düflünmeyi, hukuku nere-

de ö¤rendin?” Tilki aslan›n bu sorusuna flu yan›t› verdi: “Nereden ö¤renece¤im sayın baflkan›m” dedi. “fiu ayının baflsız

gövdesine baktım, o anda hepsi bir çırpıda aklıma geliverdi...”•

Page 56: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

William Saroyan (1908-1981) Bitlis’ten Ameri-ka’ya göç etmifl Ermeni bir ailenin çocu¤u ola-rak California eyaletinin Fresno kentinde do¤-du. Dört yafl›ndayken babas›n›n ölümü üzerine

üç kardefliyle birlikte yetimhaneye verildi. Yetimhanedegeçirdikleri befl y›ldan sonra çocuklar anneleriy-le birlikte Fresno’da aile yaflam›na döndüler.

William resmi e¤itime ayak uyduramay›p 15yafl›nda okulu b›rakt›. Yazar olmak istiyordu. Ge-çim s›k›nt›s› alt›nda gazete da¤›t›c›l›¤› ve ba¤lar-da iflçilik gibi çeflitli ifllerde çal›flt›. Bir yandan ai-le bireyleri ve yak›n arkadafllar›yla olan iliflkileri-ni de iflledi¤i öyküler yaz›yordu. Açl›k çekerkenbile kitapl›klarda okumay› ve k›fl›n sobas›z oda-s›nda paltoyla oturup yazmay› sürdürüyordu.

1933 y›l›ndan itibaren öyküleri Amerikan der-gilerinde yay›mlanmaya bafllad›. 1934 y›l›nda da“Uçan Trapezdeki Cesur Genç Adam” adl› ilk öy-kü kitab› yay›mland›. Öykülerinde insan›, insan-lar aras›ndaki s›cak iliflkileri, yaflam›n güçlükleriiçinde olsalar bile bafl›n› dik tutan küçük insan-

Pulitzer Ödülü’nü Reddeden Yazar:

William Saroyan

108 109

ÖyküleriyleÖykücüler

HalukErdemol

Page 57: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

110

Bütün Dünya • Ekim 2007

lar› anlatan ak›c›, sözcük oyunla-r›na yer vermeyen yal›n ve içtenbir yaz› biçemini benimsedi.

Saroyan 1939 y›l›nda yay›mla-nan “The Time of Your Life” ad-l› oyunuyla Pulitzer ve TiyatroElefltirmenleri Ödüllerini kazan-d›; fakat refah düzeninin sanatüzerinde üstünlük kurmaya hak-k› bulunmad›¤› gerekçesiyle Pu-litzer Ödülü’nü almay› reddetti.Bu olay edebiyat çevrelerindeheyecan yaratt›.

Ülkesinde ve ülke d›fl›nda bir-çok kez yolculuk yapan Saroyanata yurdu olan Bitlis’i de ziyaretetti. Yetmiflinci yafl gününü Sov-yet Ermenistan’›nda kutlad›.

Öykü ve di¤er yap›tlar› “Yok-sul ‹nsanlar” (Memet Fuat çeviri-si), “Ödlekler Cesurdur”, “Paris-Fresno Güncesi”, “‹nsanl›k Ko-medisi”, “Yüre¤im Da¤lardad›r”,“Yaflamak Vakti” ve “Yetmifl BinSüryani” adlar› alt›nda dilimizekazand›r›lm›flt›r.•

‹ki ak›l hastas›, hastanenin bahçesinde bir banka otur-mufl aralar›nda konufluyorlard›. ‹çlerinden biri arkadafl›na flusoruyu sordu:

“Söyle bakal›m” dedi. “Saat 10:00’la 12:00 aras›nda çölü aflmakneden olanakl› de¤ildir?”

Arkadafl› hiç duraksamadan yan›t verdi:“Çünkü o saatler aras›nda filler a¤açtan yere düflerler.”Ak›l hastas› arkadafl›n›n verdi¤i do¤ru yan›ttan çok memnun ol-

du. Bunun üzerine bir soru daha sordu:“Peki” dedi. “Timsahlar neden düzdür, bil bakal›m.”Arkadafl› yine duraksamadan yan›t verdi:“Çünkü onlar çölü bu saatler aras›nda geçmeye kalk›flm›fllard›r

da onun için...”•

Genç çocuk, üniversite e¤itimi için baflka bir kente gitmiflti. ‹lkkez tek bafl›na kald›¤› için de bir türlü paras›n›n hesab›n› çok iyiyapam›yordu. Sonunda bir gün amcas›na bir mektup yazd›. Mek-tubunun sonuna da flunlar› ekledi:

“Amcac›¤›m,“Sizden para istedi¤im için bilseniz ne denli utan›yorum. Kim-

bilir hakk›mda neler düflünüyorsunuzdur. Ne kadar isterdim keflkebu mektubumu hiç görmemifl olsan›z...”

Bir süre sonra genç çocu¤a amcas›ndan yan›t verdi:“Sevgili ye¤enim,“Utanmana hiç gerek yok. Postac› mektubunu kaybetti¤i için

okuyamad›m. Seni çok seven amcan...”•

111

Büyükannemin bafl laf›d›r,her erke¤in bir u¤rafl› ol-mas› gerekti¤ini söylerdurur. Geçenlerde yemek

masas›nda gene ç›k›flt› bana: “Elin-den bir ifl gelmeli; insanlar için ya-rarl› bir fley yapmay› ö¤renmelisin;topraktan, tahtadan, metalden yada kumafltan, yeter ki ö¤ren. Gençbir erke¤in elinden sayg›de¤er birifl gelmemesi hiç de hofl de¤il. Ya-pabildi¤in bir ifl var m›? Basit birmasa, sandalye, kap kacak, kilim,kahve fincan› falan yapabilir mi-sin? Elinden gelen bir ifl var m›?”

Büyükannem öfkeyle kar›fl›kbak›yordu bana.

“Biliyorum” dedi, “yazar ol-

mak istiyorsun, belki de oldunbile. Herhangi bir u¤rafl sahibiolmak için yeterince sigara içti-¤in kesin; bütün ev duman alt›.Fakat elle dokunulur gözle görü-lür, kullan›labilen bir fleyler yap-may› ö¤renmelisin.”

“Bir zamanlar bir Pers kral› var-m›fl” diye bafllad› Büyükannem.“Bu kral›n bir o¤lu varm›fl. O¤lanbir çoban›n k›z›na afl›k olmufl. Kra-la gidip söylemifl bunu; o k›zla ev-lenmek istedi¤ini de eklemifl söz-lerine. Kral, ‘Sen benim o¤lumsun’demifl, ‘ben ölünce sen kral ola-caks›n. Nas›l olur da bir çoban k›-z›yla evlenmek istersin?’ O¤lan dak›z› sevdi¤ini ve ileride onu krali-

Çoban K›z›

William Saroyan’dan Bir Öykü:

Page 58: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

112

Bütün Dünya • Ekim 2007

çesi olarak yan›nda görmek istedi-¤ini söylemifl babas›na.

“K ral o¤lunun k›za karfl›duydu¤u sevgiyi Tan-r›’n›n bir iste¤i olarakgörmüfl ve ‘Peki’ de-

mifl, ‘bir haberci gönderip k›z› se-nin için istetece¤im.’

“Haberci k›za gidip bu iste¤i ilet-ti¤inde k›z, ‘Kral›n o¤lu ne ifl yapar?’diye sormufl. Haberci, ‘O kral›n o¤-ludur’ demifl, ‘hiçbir ifl yapmaz.’ K›zcevap olarak ‘Bir ifl yapmay› ö¤ren-mesi gerek’ demifl. Haberci de k›z›ndediklerini krala iletmifl.

“Kral o¤luna, ‘Çoban›n k›z› se-nin bir ifl tutmay› ö¤renmeni istiyor’demifl. ‘Hâlâ onunla evlenmek isti-yor musun?’ O¤lan, ‘Evet’ demifl,‘bir ifl tutmay› ö¤renece¤im; örne-¤in bu¤day saplar›ndan has›r örme-yi.’ Sonra o¤lan üç gün içinde renk-li süsleme motifleriyle has›r örmeyigüzelce ö¤renmifl. Haberci yine yo-la düflmüfl, k›z›n evine giderek kra-l›n o¤lunun yapt›¤› has›rlar› göster-mifl. K›z bunlar› görünce haberciy-le birlikte kral›n saray›na gitmifl vekral›n o¤luyla evlenmifl.

“Kral›n o¤lu bir gün Ba¤dadsokaklar›nda gezinirken karn›ac›km›fl. Temiz bir lokanta görün-ce içeri girip bir masaya oturmufl.Fakat o yerde h›rs›zlar ve katillerhali vakti yerinde olanlara tuzakkuruyormufl. Kral›n o¤lunu kaç›r›pbir zindana atm›fllar. O zindandabaflka zenginler de varm›fl. Kötüadamlar zindana att›klar› insanlararas›nda en fliflman olan› öldürüpen c›l›z olana yediriyorlarm›fl.Zevk için yaparlarm›fl bunu. Gen-cin Pers kral›n›n o¤lu oldu¤unubilmiyorlarm›fl. Zindandakiler ara-

s›ndaki en ince yap›l› oldu¤undangenç adam sa¤ kalm›fl.

“Bir gün kral›n o¤lu kötüadamlara bir beceriye sahip oldu-¤unu, bu¤day saplar›ndan güzelhas›rlar yapabildi¤ini ve bunlar›niyi para getirdi¤ini söylemifl.Adamlar hemen öbek öbek bu¤-day sap› tafl›m›fllar zindana; gençde oturmufl üç günde üç güzel ha-s›r örmüfl, sonra adamlara gösteripbu has›rlar› Pers kral›n›n saray›nagötürürlerse kral›n has›r bafl›nayüz alt›n verece¤ini söylemifl.

“Kral has›rlar› gördü¤ündebunlar›n kay›p o¤lunun elindenç›km›fl olduklar›n› anlam›fl. Geliniolan çoban k›z› da has›rlara yak›n-dan bakt›¤›nda desenlerin aras›n-da Pers dilinde yaz›lm›fl yaz›lar ol-du¤unu görmüfl ve yaz›lar›n koca-s›ndan bir haber tafl›d›¤›n› anlay›pdurumu krala iletmifl.

“Ve kral hemen kötü adamla-r›n bulundu¤u yere askerlerinigöndermifl. Askerler katilleri veh›rs›zlar› öldürüp zindandakilerikurtarm›fllar. Böylece kral›n o¤lusa¤ salim babas›n›n saray›na dö-nüp kar›s›na, yani çoban k›z›nakavuflmufl. O¤lan kar›s›n› görürgörmez önünde diz çökmüfl. ‘Sev-gilim’ demifl, ‘sa¤ kalmam› sanaborçluyum.’ Kral da gelini olançoban k›z›ndan hoflnut kalm›fl.

“fiimdi anlad›n m›?” dedi Büyü-kannem, “neden her erke¤in bir be-ceri sahibi olmas› gerekti¤ini?”

“Çok iyi anl›yorum” dedim,“kereste, çekiç ve testere almakiçin yeterli para kazand›¤›mda ba-sit bir sandalye veya kitap raf› yap-mak için elimden gelen çabay›gösterece¤im.”•

Çeviri: Haluk Erdemol

11

10

5

6

113

9

8

7

4

3

2

1 “Türk” ad›n›n geçti¤i ilkTürk belgesi afla¤›dakiler-den hangisidir?

a) Selçukname b) Orhun Yaz›tlar› c) Kutadgu Bilig ç) Atabetül Hakay›k

Resimde ›fl›k ve gölge tekni¤i-ni kullanan ilk ressam kimdir?

a) ‹yonyal› Zeuksis (Pamukkaleli) b) Efesli Apellis c) Efesli Parrharios ç) Miletli Anaksimandros

Gün ortas›nda fenerle dolafl›p“‹nsan ar›yorum” diyen FilozofDiyojen Anadolu’nun hangi ken-tinde yaflad›?

a) ‹stanbul b) ‹zmir c) Sinop ç) Samsun

O¤uz Atay’›n ilk roman› afla¤›-dakilerden hangisidir?

a) Tutunamayanlar b) Tehlikeli Oyunlar c) Bir Bilim Adam›n›n Roman› ç) Korkuyu Beklerken

Ahmet Hamdi Tanp›nar’›nbefl Türk kentini anlatt›¤› kita-b› hangisidir?

a) Huzur b) Saatleri Ayarlama Enstitüsü c) Mahur Beste ç) Befl fiehir

Cenevizliler’in ‹stanbul’da kur-duklar› özerk bölge neresidir?

a) Pera b) Galata c) Karaköy ç) Beyo¤lu

Galata Kulesi’nin ilk ad› nedir?a) ‹sa Kulesi b) Hezarfen Kulesi c) Gözetleme Kulesi ç) Babil Kulesi

“‹stanbul’u Dinliyorum” fliirihangi flairindir?

a) Oktay Rifat b) Attila ‹lhan c) Orhan Veli Kan›k ç) Ümit Yaflar O¤uzcan

Bursa kenti, hangi Osmanl›hükümdar› zaman›ndan fethedildi?

a) Osman Gazi b) Orhan Gazi c) Ertu¤rul Gazi ç) Y›ld›r›m Bayezit

Atatürk’ün ölümünden sonraseçilen ilk cumhurbaflkan› kimdir?

a) Celal Bayar b) Kaz›m Karabekir c) ‹smet ‹nönü ç) Cevdet Sunay

Türk fliirinde “virgül”ü kahra-man yapm›fl ve bir kitab›na “Virgü-lün Bafl›ndan Geçenler” ad›n› ve-ren flair kimdir?

a) Cemal Süreya

Bilginizi Denetleyin

•Haz›rlayan: Diyar Mahmuto¤lu - Bütün Dünya•

Page 59: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

16

15

114

12

13

14

17

18

19

20

b) Orhan Veli Kan›k c) Enis Batur ç) Ülkü Tamer

Son Osmanl› padiflah› kimdir?a) Abdülhamit b) Abdülmecid c) Vahdettin ç) Damat Ferit

1538 y›l›nda yap›lan ve Akde-niz’deki askeri üstünlü¤ün Osman-l›lar’a geçit¤i Preveze Deniz Sava-fl›’n›n Türk komutan› kimdir?

a) Gazi Hasan Pafla b) K›l›ç Ali Pafla c) H›z›r Pafla ç) Barbaros Hayrettin Pafla

Divan edebiyat›nda gazel türü-nün en güzel beyitine verilen özelad nedir?

a) fiah Beyit b) Hüsnü Gazel c) Matla ç) Makta

Soyad› Yasas›’ndan sonra“Ran” soyad›n› hangi flairimiz ald›?

a) Faruk Nafizb) Yahya Kemal c) Yunus Nadi ç) Naz›m Hikmet

“Türkiye Çöl Olmas›n!” savsö-zü (slogan) hangi gönüllü çevre

örgütü taraf›ndan kullan›lmaktad›r?a) DHKD b) DHKV c) Greenpeace ç) TEMA

Türkiye’de 2006 y›l›nda kiflibafl›na düflen su oran› neydi?

a) 4000 m3

b) 3000 m3

c) 2000 m3

ç) 1430 m3

1960 y›l›nda Türkiye’de kiflibafl›na düflen su oran› neydi?

a) 1430 m3

b) 2000 m3

c) 3000 m3

ç) 4000 m3

Topra¤›n ya¤mur, rüzgar yada sel nedeniyle kaybolup git-mesine ne denir?

a) Erozyon b) Revizyon c) Okazyon ç) Heyelan

Nikaragua hangi k›tada yeralan bir ülkedir?

a) Avrupa b) Amerika c) Antarktika ç) Asya

Yan›tlar 121’inci

sayfam›zdad›r.

Bilginizi Denetleyin

115

Babun maymunlar› (Pa-pio anubis yani çakalbabunu ya da Papio ha-madryas yani mantolubabuyin maymunu) son

derece zeki ve çevik hayvanlard›r.Kayal›k çevrede yafla-yanlar, aralar›nda geniflaç›kl›k ya da yükseklikfark› bulunan kayalardanbirinden ötekine büyükbir rahatl›kla atlarlar. Bus›çrama ya da atlama s›-ras›nda insan seyircileri-nin “Ha düfltü ha düfle-cek” dedikleri yerleriçok h›zl› geçerler.

Genellikle yemek za-man› a¤açlarda gezinir,bir a¤ac›n yenilebilir (ol-gun) meyvelerini bitirme-den ötekilere geçmezler.

Bu a¤açlardan bol ve tatl› meyveverenleri ›rmak kenarlar›nda bulu-nur. Irmaklar›n her iki k›y›s›ndakibu a¤açlardan birinden ötekisinegeçmek oldukça tehlikelidir. Bura-lara gelen hayvanlardan geçifli be-

ceremeyip suya düflenleroldu¤u için timsahlar ne-redeyse tüm ›rma¤› dol-durur ve böyle olaylar›nolmas›n› beklerler. Kar›n-lar›n› doyurmak zorundaolan maymunlar yaflam-lar›n›n bir bölümündeönlerine ç›kan bu proble-mi yani ›rma¤a düflme-den karfl› k›y›ya geçmeyibaflarmalar› gerekti¤iniö¤renmifllerdir.

Kimi babunlar her tür-lü tehlikeyi göze alaraksuya girmifl ve tüm güçle-

HayvanlarAras›nda

Erdo¤anSakman

Maymun Babun Zekidir

Page 60: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

rini kullanarak kar-fl› k›y›ya yüzerekulaflmaya çal›flm›fl-lard›r. Çok eski za-manlarda denedik-leri bu yönteminsonuç vermedi¤inideneme - s › namayöntemi uygulama-lar›ndan anlam›fl-lard›r. Bu deneyimayn› zamanda maymunlar›n sudançekinmelerine hatta korkmalar›naneden olmufltur.

Bu zaman süresince a¤aç-lar›n yüksek dallar›na s›-k›ca tutunarak düflmeleridolay›s›yla ani ölümleriönlemek için ayak bafl-

parma¤›n› zorlaya zorlaya yaln›zyere sa¤lam basmak de¤il, dallar›kavramak için de kullanm›fllard›r.Bunun sonucu olarak, ayak baflpar-ma¤› yavafl yavafl ve içten topu¤ado¤ru ilerlemifl ve sonuçta ötekidört parma¤›n karfl›s›nda yer al›pele benzemifltir.

Bu yararl› geliflme, ince a¤açdallar› üzerinde de rahat ve gü-venli bir yürüme kolayl›¤› sa¤la-m›flt›r. Ayr›ca bir daldan bir dalageçiflte art›k iki eli de¤il, dört elivarm›fl gibi dallar› tutma olana¤›do¤mufltur. Böyle olunca bir dal-dan ötekine s›çramak daha az teh-likeli (ya da tehlikesiz) olmufltur.Bu durumun sa¤lad›¤› yarar›n tü-müyle ay›rd›nda olan babunlar da-ha aç›k aral›klarda baflar›l› z›pla-malar yapabildiklerini anlay›ncabunu ›rma¤›n bir yan›ndaki dalla-r›n ›rmak üzerine sarkan (engelsiz›fl›¤› alabildikleri için) bir a¤açtanöteki k›y›daki a¤aca baflar›l› atla-

malar yapm›fllard›r.Bu geliflme so-

nunda bir k›y›da ol-gun meyveleri tü-kettikleri bir a¤aç-tan karfl› k›y›dakisulu, olgun meyvelia¤açlara s›çramalar›olanakl› olmufltur.Böylece bir zaman-lar leziz maymun

etine al›flm›fl timsahlar önemli birbesin kayna¤›n› yitirmifllerdir. Ir-maktan hayvan ya da hayvan sürü-leri geçiflleri olmay›nca kimi timsah-lar y›l›n önemli bir bölümünde açkalm›fl; ancak s›rt ve kuyruklar›ndabiriktirdikleri ya¤lar› kullanarak ya-flamlar›n› sürdürmüfllerdir.

Açl›¤a dayanma al›flkanl›¤›n›böylece gelifltiren timsahlar›n etyemeleri; ancak rastgele olaylarlas›n›rl› kalm›flt›r. Açl›¤› gideren enönemli olay her y›l ›rma¤›n bir ya-kas›ndan ötekisine geçerek tazeotlu otlaklara ulaflan zebra, anti-lop, manda sürüleri olmufltur.

Irma¤›n bir k›y›s›ndan ötekinegeçifl yaparken ya bo¤ularak ölenya da timsahlar taraf›ndan öldürü-len hayvanlardan babunlar da ya-rarlanm›fl böylece az da olsa etyemeye al›flm›fllard›r. Bu al›flkan-l›k sonucu güçlerinin yetti¤i kimihayvanlara (özellikle yavrulara)toplu sald›r›lar düzenleyerek ka-r›nlar›n› doyurmufllard›r.

Babun yaflam›, canl›lar›n olum-suz koflullarla karfl›laflmalar›nda bileprobleme bir çözüm bulunabilece¤i-ni göstermektedir. Bunun için unu-tulmamas› gereken temel koflul, do-¤a güçlerinden olabildi¤ince yarar-lanmak özellikle do¤a güçlerine kar-fl›t davran›fllarda bulunmamakt›r.•

116 117

SevgiYaflama Aç›lan Kap›:

Gö¤sünüzün ortas›na birs›k›nt› gelip çöreklen-mifltir. Bafl›n›z› kald›r›pbakars›n›z gökyüzüne...

Simsiyah bulutlarla kapl›d›r heryer... Ard›ndan sa¤anak bir ya¤-mur bafllar. Gök delindi san›rs›-n›z. Kimi zaman birkaç saat sürer,kimi zaman birkaç gün, kimi za-man ise aylar sürer bu f›rt›na...F›rt›na fliddetini art›rd›kça, bun-dan böyle hiçbir zaman masmavibir gökyüzü, p›r›l p›r›l bir güneflin›fl›lt›s›n› göremeyece¤iniz duygu-su kaplar içinizi...

Öylesine pani¤e ka-p›l›rs›n›z ki, ço¤u kez eli-nizdeki flemsiyeyi açmakbile akl›n›za gelmez.

Böyle f›rt›nal› gün-lerde ya evinizden d›-flar› ad›m›n›z› atmaz,perdelerinizi s›k›ca ka-pat›p bu sonsuza deksürece¤ini düflündü¤ü-nüz k›fltan korunmayaçal›fl›rs›n›z ya da ya¤anya¤mura, f›rt›nan›nfliddetine ald›rmaz,perdelerinizi sonunadek açar ve umutla gü-

neflin ilk ›fl›lt›lar›n› beklersiniz. Oysa önemli olan f›rt›nan›n

içinde ayaklar›n›z› yere sa¤lambasabilmenizdir.

Kimi zaman sorunlar öylesineard› ard›na gelir ki, soluk alamaya-cak denli bunald›¤›n›z› duyumsar,bundan böyle hiçbir fleyin eskisigibi olmayaca¤›n› düflünürsünüz.

Elinizi att›¤›n›z herfley ters git-mekte, yaflam›n›za giren herkes si-zi yar› yolda b›rakmaktad›r.

F›rt›nan›n fliddetinden yeredüflmemek için çabalarken tutu-nacak bir dal, s›¤›nacak bir liman

arars›n›z. “Keflke” dersi-niz. “Keflke, f›rt›nay› dur-durabilecek büyük birgüce sahip olabilseydim!”

En yak›nlar›n›z›n bilesesinizi duymad›¤›n›, sizianlamad›klar›n›, yapayal-n›z kald›¤›n›z› düflünerekyaflama isyan etti¤inizanda y›llar önce bir ki-tapta okudu¤unuz söz-cükler gelir akl›n›za:

“Bir insan ancak kendiiçinde devrikse baflkalar›taraf›ndan devrilebilir.”

Bu sözcükleri önce

NurayBartoschek

YaflamdanYans›malar

“Unutma, yaflamda bir kap› kapand›¤› zaman baflka bir kap› aç›lmaktad›r. Ama ço¤u kez insanlar kapanan kap›y›

yeniden açmaya zorlad›klar› için yeni aç›lan kap›y› göremezler.fiimdi yüre¤ini ferah tut ve seçti¤in yolda özgürce ilerle...

Yüre¤indeki sevgi her zaman en iyi rehberin olacakt›r.”

Page 61: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

118

Bütün Dünya • Ekim 2007

beyninize, sonra yüre¤inize ka-z›rs›n›z sab›rla...

Y azd›¤›n›z her sözcükteçevrenizdeki kara bulut-lar da¤›lmaya bafllar.Aniden bast›ran f›rt›na,

bir sabah usulca yerini gün ›fl›¤›-na b›rak›r ve çekip gider yaflam›-m›zdan... S›cac›k bir sevgininvarl›¤›n› duyumsars›n›z yüre¤i-nizde... Yaflan›lan tüm f›rt›nalarakarfl›, sevgi al›p bafl›n› gitmemifl,sizi terk etmemifltir. Usulca f›s›l-dars›n›z sevgiye, “Neden?” diyesorars›n›z merakla... “Neden sende çekip gitmedin?”

“Gidemezdim” der sevgi. “Çün-kü kalmam› sen istedin. An›ms›yormusun, f›rt›nan›n ortas›nda çare-sizlik içinde k›vran›rken, f›rt›nay›durdurabilecek büyük bir güce sa-hip olmay› dilemifltin içinden...”

“Evet” dersiniz heyecanla...“Yoksa o sen miydin?”

Sevgi, içinizi ›s›tan o s›cac›k se-siyle yan›t verir:

“Evet, f›rt›nay› dindiren o bü-yük güç bendim” der. “Ve sen ça-resizlikten k›vran›p isyan ederkenhep beni ça¤›rman› bekledim.Dünyadaki en büyük gücün sevgioldu¤unu; ancak sevginin gücüy-le ayakta durabilece¤ini, tüm güç-lüklere karfl› koyabilece¤ini an›m-saman› bekledim sab›rla...

“‹nsanlar ço¤u kez f›rt›nan›nfliddetine karfl› koyamayarak yü-reklerindeki sevgiyi öldürmeyi ye¤-liyorlar. Kimi zaman öfke ve flidde-tin sesi, benim sesimi bast›r›yor.

“‹flte o zaman f›rt›nay› dindir-menin hiçbir yolu kalm›yor. Beniistemeyen yüreklerde bar›namamki... Sevgisiz bir yüre¤in yenilgi-

den kaçamayaca¤› gerçe¤ini her-kes unutuyor. ‹nsanlar›n sahip ol-du¤u en büyük güçtür sevgi...

“Zorlamayla aç›lmayan, yüz-lerce kilit vurulmufl en zorlu ka-p›lar› bile kolayca açan sihirli biranahtar›m ben...

“Yaflama aç›lan pencereyim... “Sevgiye inanan insan, yeri gel-

di¤inde tüm dünyaya meydanokur korkusuzca, dünyan›n engüçlü silahlar› bile onu yere y›k-maya yetmez. Sevginin gücüylekazanaca¤›na olan inanc›n› yitir-meyen insan hiçbir savafl›mdanyenik ç›kmaz.

“Asl›nda sen iyi bir savafl›mverdin sevgi ad›na...

“Unutma, yaflamda bir kap›kapand›¤› zaman baflka bir kap›aç›lmaktad›r. Ama ço¤u kez in-sanlar kapanan kap›y› yenidenaçmaya zorlad›klar› için yeni aç›-lan kap›y› göremezler.

“fiimdi yüre¤ini ferah tut veseçti¤in yolda özgürce ilerle... Yü-re¤indeki sevgi her zaman en iyirehberin olacakt›r.”

Günlerdir zorla açmayaçal›flt›¤›n›z kap›danuzaklaflmaya bafllama-dan önce yüre¤inizde

bir temizlik yapma gere¤i duyars›-n›z. Güvensizlik, endifle, korku,öfke ad›na ne varsa yüre¤inizdeusulca ç›kar›p kapanan kap›n›nönüne koyars›n›z.

Bir anda huzurla dolar içi-niz... Sevgiyi kolunuza tak›p“Ben haz›r›m” diyerek yeni biryaflama aç›lan kap›dan içeri ad›-m›n›z› atars›n›z.•

[email protected]

119

Ohannes Amca’dan ge-len haber bakkal def-terinden y›rt›lm›fl say-faya alelacele yaz›lm›fl

iki sat›rl›k nottu. “Hastay›m. Has-tanedeyim. Seni görmek istiyo-rum” diyordu.

Hedingli’ye telefon et-tim. Telefona Dudu Bac›yan›t verdi.

“Hay›rd›r” dedim,“Amcan›n nesi var?”

“Heç bifleyi yok” dedi,“Agam yafllan›nca, hat›rla-mas› zay›flad› biraz.”

“Ald›¤›m notta” de-dim, “Hastanede oldu¤u-nu yaz›yor.”

“Yok can›m” dedi,“Hedingli küçücük yer.Hastane ne arar... Ci¤erle-rini dinlemek için hastabak›c› kli-nege götürdü. Alt› üstü bir nezle,sine¤i bile öldürmez.”

“Gelirsem faydam olur mu,size?” dedim.

“Gelirsen iyi edersin” dedi Du-

du Bac›. “Talas’a iki yüz gaymegöndermek istiyor. ‘Ohannesagam’ dedim, ‘Yanl›fl yap›yorsun.Bu para yukar› Talas muhtar›n-dan çok, bize laz›m olacak. Elliy›l önce büyük göçten kurtulan

Ermeni gencini Talas’tahat›rlayacak kim kald›ki... Ço¤u ya öldü ya dabunam›flt›r flimdiye...’”

“Hava elverirse” de-dim, “Hafta sonu gelirim.”

***Pazar sabah erken

yola ç›kt›m. Ana yoldasonsuzlu¤un ortas›nday-d›m. Önüm kar, ard›mak... Gitmekle yol uzar.Var gücümle gidiyor biryere varam›yordum.

Hedingli’nin güneflinkimi günler do¤may› unuttu¤uköy oldu¤unu an›msad›m. So-¤uk, kaya sert eser, insan›, kayainsafs›z ezerdi.

Arabam 1954 modeli eski birFord... Karda, so¤ukta tekerlekleri

MemleketÖzlemi

‹lyas Halil

‹simsiz Bir Borç

Ohannes “Bak o¤ul” dedi, “Sevgi denen fleyi kontrol edemezsin. ‹ster istemez, güzel bir k›z sever gibi, do¤du¤umuz topra¤› sevdik.

‹nsanlar böyledir. Sevdi¤i fleyin derdini çekmeye mahkum yaflarlar.Rüzgar yerinde çak›l› kalsa rüzgar olmaz. Anadolu bizim için,

sevilmek için yarat›lm›fl bir yar... Baflkas›na belki bir yerdir. Efl gibi yaflad›¤›m› eflek gibi hizmet etti¤imi biliyorum. Ama

yap›lan bir iyili¤i insan gibi hat›rlad›¤›m›, insan gibi ödemek istedi¤imi hiç olmazsa benim unutmad›¤›m› bilmek isterim.

Hoflgörün param olmasa da isimsiz bu borcu ödemek isterim.”

Page 62: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

“Ohannes Amca” dedim, “Ken-dini Efl’e benzetmen haks›zl›k...Kaç kez komflular›n›n seni el üs-tünde tuttu¤unu, hat›r›n› k›rmad›k-lar›n› anlatt›n. Hele biri sana baba-dan yak›n durdu.”

“O¤ul hakl›s›n” dediOhannes Amca,“Ama kimse baflka-s›n›n kendine bu

kadar büyük iyilik yapmas›n› iste-mez. Böyle bir iyili¤in borçlusu ol-mak istemez. Eflit olmak hakk›n ol-mal›, bir lütuf de¤il...

“Ohannes de¤ilse ad›n buac›y› anlayamazs›n. Sana iyi dav-ranan, sana yiyecek veren bir ansonra kendini sahibin san›r. Sa-hibin varsa eflek olmaktan baflkabir fley de¤ilsin. Eflek oldu¤un-dan flüphen varsa, yaln›z eflekde¤il, üstelik sala¤›n tekisin, ha-berin ola...”

***Yol boyu Ohannes Amca’ya

hasta olacak baflka mevsim bula-mad›¤› için k›zd›m durdum.Ohannes’i evinde buldum. Sa¤-l›kl› duruyordu.

“Buyur Ohannes Amca” dedim.“Derdin, s›k›nt›n nedir?”

“Bana bir fley olursa” dedi,“Yukar› Talas mahalle muhtar›na200 gayme göndermek istiyo-

rum. Hasta ve kimsesizlere ver-mesini isterim. 200 dolar›n nekadar faydal› olaca¤›n› bilmiyo-rum. Benim bir ayl›k gelirim. Da-ha fazlas›na gücüm yetmez.Ohannes’in Talas’› unutmad›¤›n›Talasl›lar’›n bilmesini isterim.”

Dudu Bac› “Ohannes agam”dedi, “Biliyon ki bankadaki para-m›z 100 dolar› bile bulmaz. AgamAllah sana uzun ömür versin buparaya bizim ihtiyac›m›z olacak.”

“Ohannes Amca” dedim, “Benolsam paray› kendime tutar›m.”

***“Bak o¤ul” dedi, “Sevgi de-

nen fleyi kontrol edemezsin. ‹steristemez, güzel bir k›z sever gibi,do¤du¤umuz topra¤› sevdik. ‹n-sanlar böyledir. Sevdi¤i fleyinderdini çekmeye mahkum yaflar-lar. Rüzgar yerinde çak›l› kalsarüzgar olmaz. Anadolu bizimiçin, sevilmek için yarat›lm›fl biryar... Baflkas›na belki bir yerdir.Efl gibi yaflad›¤›m› eflek gibi hiz-met etti¤imi biliyorum. Ama ya-p›lan bir iyili¤i insan gibi hat›rla-d›¤›m›, insan gibi ödemek istedi-¤imi hiç olmazsa benim unutma-d›¤›m› bilmek isterim. Hoflgörünparam olmasa da isimsiz bu bor-cu ödemek isterim.”•

120 121

Bütün Dünya • Ekim 2007 ‹simsiz Bir Borç

kare... Hedingli’ye paletli bir tank-la gidiyordum sanki... Hani Talas’tageçirdi¤im dört y›la sevgim olmasabu so¤ukta evimden ç›kmazd›m.

Y ol boyu Ohannes’le yap-t›¤›m yarenlikleri an›msa-d›m. Kanada’ya geldi¤imy›l Ohannes Amca karda,

k›flta bana var olmay› ö¤retmiflti. “Bir gün Manitoba’n›n ayaz

kesen so¤uk rüzgar›na dua ede-ceksin” demiflti. “Sana göçmen ol-man›n s›k›nt›s›n› unutturacak.Mendebur so¤uktan kurtulmakiçin cehennem s›ca¤›nda yaflama-ya raz›y›m dedirttirecek. ‹flte ogün düz yola ç›kt›n, göçmen ol-may› b›rakt›n demektir.”

***S›k›nt›l› baflka bir günümde

“Bak o¤ul” dedi, “Kendinden dahaiyi bir dost bulamazs›n. Alelaceleyüzmeyi ö¤ren ya da uçmay›... Buda kufl ya da bal›k olmana ba¤l›.”

***“Göçmensen o¤ul” demiflti,

“Suçlusun. Prangal› mahkumsun.Geçim derdi yetmezmifl gibi, olurolmaz zamanda Anadolu s›z› olurçöreklenir yüre¤ine... Hele Ohan-nes ise ad›n kendine s›z›n›n en ac›-s›n› seçtin demektir.

“Bir gün f›rt›na diner de kendi-ne ç›kacak kara bulursan, bu kezseni yaflatan an›lar çullan›r üstü-ne... Toroslar’›n verimsiz yeflil zey-tin ormanlar›, Beflgöz’ün k›z›l elmaba¤lar› yakar, da¤lar seni. ‘Bizi ne-den b›rakt›n gittin?’ derler. ‘Sendensonra bize bakacak, bizi budaya-cak kimse kalmad›. Gözün kör olagâvur o¤lu, hem kendini hem biziürünsüz b›rakt›n. K›s›r ettin.’

“Böylece gâvur oldu¤unu yal-

n›z konu komflu de¤il, flimdia¤açlar, çal›lar da bilir. Gâvuruntoprak sevgisi nikah k›ymad›¤›kar›s›na benzer, sevmeye hakk›yoktur. Do¤du¤u baba ba¤›, de-de bahçesi onun de¤ildir. Birigelir kap›s›n› çalar ‘Bre adam’der, ‘Bu evde çok kald›n bu ev-de ben de bir kahve içeyim.’ Çi-çekleri toplamas›, koklamas› he-lal de¤ildir.”

***Yol uzun gitmekle bitmiyor.

Ohannes’in eski sohbetleriyleoyalan›yordum. Öyle rivayet edi-lir ki, Kanuni Sultan Süleymanzaman›nda Talas’ta Ermenice ko-nuflan bir eflek varm›fl. Efle¤inmasallar› “K›sas› Efl” ad›yla ku-flaktan kufla¤a geçmifl.

“Efl”in ne oldu¤unu sordum. Er-meni dilinde eflek anlam›na geldi-¤ini söyledi.

Ermeni Efl’in, eflek olmaktanb›kt›¤› bir gün, karfl›dan gelenmerkebin sevinçle an›rd›¤›n› gö-rünce, “Baron Merkep” demifl,“Neden sevinçlisin?”

“Bugün hayat›m›n engüzel gününü yafla-d›m” demifl sevinçlimerkep. “On dakika

için yolun ortas›nda efendi, beye-fendi oldum. Kimseden korkma-d›m. Kimseye bafl e¤medim.”

“Sahibin neredeydi?” demifl Ba-ron Efl, sevinçli merkebe.

“A¤ac›n arkas›na tuvaletiniyapmaya gitmiflti” demifl merkep,“Hayat›m›n en güzel an› sahibi-min benden uzaklaflt›¤› on daki-ka... On dakika eflek oldu¤umuunutmak iyi geldi.”

***

[email protected]

“Bilginizi Denetleyin”in Yan›tlar›... •1) Orhun Yaz›tlar› •2) ‹yonyal› Zeuksis (Pamukkaleli)•3) Sinop •4) Tutunamayanlar •5) Befl fiehir •6) Galata•7) ‹sa Kulesi •8) Orhan Veli Kan›k •9) Orhan Gazi •10) ‹s-met ‹nönü •11) Ülkü Tamer •12) Vahdettin •13) BarbarosHayrettin Pafla •14) Hüsnü Gazel •15) Naz›m Hikmet •16) TE-MA •17) 1430 m3 •18) 4000 m3 •19) Erozyon •20) Amerika•

Page 63: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

122 123

Y aflam›ndan bir kesiti63’üncü sayfam›zda sun-du¤umuz ünlü Alman

bestecisi Johannes Brahms’› el-bette an›msad›n›z. Besteciyi sizedaha iyi tan›tabilmek için birazgerilere gidelim:

Johannes Brahms’›n dedesiTheodor Storm, Schleswig-Hols-tein’den gelip Hamburg’un kenarmahallelerinden birine yerleflmifl-ti. O¤ullar›ndan Jacob Brahms,kent orkestras›nda obua çalan iyikalpli, nefleli, dans etmeyi ve içkiiçmeyi çok seven biriydi. Birçokenstrüman› çok iyi çalard›. Ham-burg operas›nda da korno çal›-yordu. Yirmibefl yafl›na geldi¤in-de, kendini rahatça geçindirebile-cek denli para kazanmaya baflla-d›¤›nda, özgürce yaflayabilmekiçin aile yuvas›ndan ayr›l›p birpansiyona yerleflti. Pansiyonu,Christiana adl› çok kibar, ak›ll› veçal›flkan bir bayan yönetiyordu vemüflterisi Jacob’a da çok iyi bak›-yordu. Birbirinden lezzetli ye-mekler yap›yor, odas›n› her güntemizliyor, üstelik Jacob’un elbi-selerinde y›rt›k-sökük, kopmufldü¤me görürse onlar› da onar›-yordu. Bu samimi davran›fllar Ja-

cob’un çok hofluna gitti. Bir süresonra Christiana’dan hoflland›¤›-n›n ay›rd›na vard› ve kendisinden17 yafl büyük olmas›na karfl›n onaevlenme teklif etti. Aradaki yaflfark›n› düflünen Christiana bir sü-re direndiyse de Jacob’un tatl› di-li onu ikna etmeye yetti.

Johannes, 7 May›s 1833’teHamburg’un yoksul bir mahalle-sinde do¤du. Bir gün babaBrahms, küçük o¤lunun piyanobafl›nda bir fleyler çalmaya çabala-d›¤›n› görünce ilgilendi. Belki deküçük Johannes çok iyi piyano ça-larak yaflam›n› bu yoldan kazana-bilecekti. Belki de Hamburg Filar-moni Orkestras›’na girecekti. Budüfllerle o¤lunun ilk müzik dersle-rini vermeye bafllad›. Ama o¤lubekledi¤inden de yetenekliydi.‹nan›lmaz bir baflar› ve geliflimgösteriyordu. Yedi yafl›na gelinceOtto Cossel’den piyano derslerialmaya bafllad›. Küçük yafllardarestoranlarda, barlarda hatta gene-levde piyano çalarak aile bütçesi-ne katk›da bulundu. Buralarda sa-baha dek durmadan piyano çal-mas› onun çok k›sa sürede olgun-laflmas›n› sa¤lad›. O yaflta bir ço-cu¤un sabaha dek gözünü k›rp-

Johannes Brahms“Trajik Uvertür”ün Babas›:

‹nsanl›¤aAdanan

Yaflamlar

Ünlü kemanc› Joseph Joachim, Brahms’a bir mektup vermiflti. Bu mektup Brahms’›n Robert Schumann’a takdim

mektubuydu ve flöyle yaz›yordu: “Müzik semalar›nda beklenmedik bir anda bir müzik y›ld›z› do¤du.”

Page 64: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

madan çalmas› kolay de¤ildi. Barsahipleri, uykusu gelmesin diyeona özel kar›fl›mlar haz›rlat›yordu.

B arda çal›flan kad›nlar daona fazlas›yla özen göste-riyorlar, el üstünde tutu-

yorlard›. Genç Brahms bu ilgidenfl›mar›p bu yaflama kendini kapt›-rabilirdi; ama o öyle yapmad›. Ba-flarmay› ve iyi bir müzisyen olma-y› akl›na koymufltu. Birkaç y›l busefil yaflant›y› sürdüren Brahms,delikanl›l›k ça¤›na gelince bunabir son vermenin zaman› geldi¤inekarar verdi. Kendini toparlay›p dü-zenli bir yaflam sürmeye bafllad›.

Piyano derslerini, Otto Cos-sel’den sonra Eduard Marxsen veViyana’da Ignaz Seyfried ile sür-dürdü. Çok genç yaflta olmas›nakarfl›n piyano çalman›n tüm ince-liklerini ö¤renmiflti. Hamburg’dahenüz 14 yafl›ndayken birkaç halkkonseri verdiyse de 19 yafl›na ge-lip de turneye ç›k›ncaya de¤inünlü olamad›.

1851 y›l›nda renkli bir kiflili¤esahip Macar Kemanc› Eduard Re-menyi ile tan›flt›. Onun çald›¤› ya-p›tlar Brahms’›n çok ilgisini çektive Remenyi’nin turnelerinde onapiyano refakatçisi olmas› önerilin-ce de sevinçle kabul etti. Bu dost-lu¤un sonras›nda herkesin çok iyibildi¤i ve sevdi¤i bir seri Macardanslar› yap›t› ortaya ç›kt›. 1853 y›-l›nda Remenyi ile turneye ç›kt›¤›n-da yap›tlar›n› tan›tma olana¤› bul-du. Bu turne s›ras›nda Hannover’egeldiklerinde Remenyi, Brahms’›ünlü kemanc› Joseph Joachim iletan›flt›rd›. Befl y›l önce Brahms, Jo-achim’den Beethoven’›n kemankonçertosunu dinlemifl ve ona

hayran kalm›flt›. Joachim’in yap›tla-r›na da hayrand›. Karfl›laflt›klar›ndaBrahms, Joachim’in yap›tlar›ndanbirkaç›n› çalarak ona olan hayran-l›¤›n› bu yolla da kan›tlam›fl oldu.Joachim de Brahms’›n piyanosunudinledikten sonra onun gerçek birdahi oldu¤unu düflünmeye baflla-m›flt›. Joachim, Brahms’›n yap›tlar›-na tek sözcükle hayran kald›.

Joachim, yak›n dostu RobertSchumann’› ziyaret ederekBrahms’›n yap›tlar›n› dinlemesiiçin ona yalvard›. Schumann o y›l-larda müzikte romantik ekolünöncüsü ve kral›yd›. Brahms, Schu-mann ile görüflmeye hemen cesa-ret edemedi. Çünkü daha önceSchumann’a birkaç yap›t›n› gön-dermifl; ama o bunlar› okuma zah-metine katlanmadan geri yollam›fl-t›. Joachim, Brahms’a Schumann’agitmesi için o denli ›srar etmiflti ki,sonunda o da sevgili dostunu k›r-mamak için ziyarete gidece¤inesöz verdi. Bir konser turnesi s›ra-s›nda Düsseldorf’a geldi¤indeSchumann’› evinde ziyaret etti. Ta-rih 30 Eylül 1853...

J oachim, Brahms’a bir demektup vermiflti. Bu mek-tup Brahms’›n Robert Schu-

mann’a takdim mektubuydu veflöyle yaz›yordu:

“Müzik semalar›nda beklen-medik bir anda bir müzik y›ld›-z› do¤du.”

Brahms, Schumann’›, aksi, hiç-bir fleyi be¤enmeyen, kibirli yafll›bir huysuz olarak betimliyordu.Ama evin kap›s›ndan girer girmezyan›ld›¤›n› anlad›. Tahmininin ak-sine Schumann güler yüzlü, dostcanl›s› mutlu bir aile reisiydi.

Brahms piyanonun bafl›na ge-çip biraz çal›nca Schumann onudurdurdu, “Sizi Clara da mutlakadinlemeli” diyerek eflini ça¤›rd›.Brahms piyanoda önce kendiyap›tlar›n› çald›. Ard›ndan Sc-humann’›n “GençlikAlbümü”nden parça-lar çalarken Schu-mann’›n gözlerindenyafllar boflan›yordu.

K ›rkdört yafl›nda-ki besteci, kar-fl›s›nda 20 ya-

fl›ndaki piyano çalan de-likanl›n›n dehas›na hay-ran kalm›flt›. Hele gençmüzisyenin yaflam öy-küsünü dinledikten son-ra ona duydu¤u hayran-l›k daha da artt›. Schu-mann o günden sonraBrahms’›n ünlenmesiiçin çok çaba harcad›.Onu dönemin tan›nm›flmüzisyenleriyle tan›flt›r-d›, müzik çevrelerinesoktu. Yay›mlanmaktaolan “Yeni Müzik Dergi-si”ne yazd›¤› yaz›larda“fiimdi bir dahi geliyor”sözleriyle onu dünyayatan›t›yordu. Efli Clara daona bir anne gibi bak›-yor, onu koruyor, onuntan›nmas› için elindengeleni yap›yordu.Brahms için bu bulun-maz bir nimetti. O da koruyucusu-na olan minnet duygusunu, tüm ya-p›tlar›n› ona ithaf ederek ve gerçekbir dost kalarak gösterdi.

Brahms, Schumann Ailesi’ninbir üyesi gibiydi. Günlerinin büyük

bir bölümünü onlarda geçiriyor,her ikisine de sayg›l› davran›yordu.Bu yak›nlaflma sonras›nda Brahms,güzel, zarif, yetenekli ve cazbeliClara Schumann’›n etkisinde kal-mas› da kaç›n›lmazd›. Ama Robert

Schumann’a duydu¤u sevgi ve say-g›, hiçbir zaman sayg›s›zl›¤a varanbir davran›fla yol açmad›. Kendin-den 14 yafl büyük Clara’ya platonikolarak aflk›n› sürdürürken elindengelen yard›m› da esirgemedi.

124 125

Bütün Dünya • Ekim 2007 Johannes Brahms

Johann Strauss ve Johannes BrahmsViyana’da bir konser s›ras›nda...

Page 65: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Ö zellikle fliddetli bir krizsonras›nda Robert Schu-mann intihar etmeye çal›fl-

m›fl ve 1854 y›l›nda bir ak›l hasta-nesine kald›r›lm›flt›. Clara veBrahms, taparcas›na sevdikleri Ro-bert’i üzülerek hastaneye yat›rm›fl-lard›. Robert Schumann’›n ak›lhastanesinde kald›¤› iki y›l boyun-ca Brahms onu her f›rsatta ziyaretetti. Ayn› zamanda Clara’ya elin-den geldi¤ince destek olmaya ça-l›flt›. Robert Schumann’›n ölümün-den sonra dul kalan Clara’ya aflk›-n› ilan edebilir, hatta onunla ev-lenmeyi bile düflünebilirdi; amaRobert Schumann onun için biridoldü. Onun an›s›na sayg›s›zl›kyapmay› ve olas› bir dostlu¤u kay-betmeyi hiç düflünmedi. Yaln›zca,yaflam›n› sevdi¤i kad›na aday›ponun rahat etmesi için çaba harca-d›. Ç›kan dedikodulara karfl›n,dostluklar› Clara’n›n ölümüne deksürdü. Dul kalan Clara’n›n çocuk-lar›n› kendi çocuklar› gibi sevdi.1858’de besteledi¤i “Çocuklar›nfiark›lar›” adl› albümünü Schu-mann’›n çocuklar›na adad›.

Brahms, Viyana’y› ilk kez1862’de ziyaret etti. Burada, içkiiçip müzik dinleyerek gevezeliketmekten hofllanan birçok ünlükifliyle dostluklar kurdu. Viya-na’n›n bu e¤lenceli havas›Brahms’›n da hofluna gitmiflti. Vi-yanal› asillerin çocuklar›na piya-no dersleri vererek iyi de parakazanmaya bafllam›flt›. 1863’teViyana Müzik Akademisi’ne biry›l için direktör oldu. Sonras›ndakendini Viyanal› gibi duyumsa-y›p 1868’de buraya yerleflti.1877’de Cambridge Üniversite-si’nde kendisine önerilen onur-

sal müzik doktorlu¤u önerisinide geri çevirdi.

Brahms’›n ünü yayg›nd›. S›k s›kyolculuk yap›yordu. Bu yolculuk-lar hem ifl hem de gezi amaçl›yd›.1878’de ‹talya’y› ziyaret etti.

1889’da Amerikal› mucit Tho-mas Edison’un bir dan›flman›,Theo Wangemann, besteciyi Vi-yana’da ziyaret ederek deneyselbir plak kayd› yapmak üzere da-vet etti. O da “1 numaral› MacarDans›”n›n k›sa bir versiyonunupiyanoda çald›. Bu kay›t sonra-dan bas›l›p da¤›t›ld›. Ancak kay›tçok kötüydü. Yo¤un yüzey gürül-tüleri nedeniyle piyanonun sesipek duyulmuyordu; ama yine debu çal›flma, ünlü bir besteci ve pi-yanist taraf›ndan yap›lan ilk kay›tolarak müzik tarihinde yer ald›.

Dünya müzik çevrelerinin ta-n›mlad›klar›na göre, müzik dünya-s›n›n üç “B” si, Bach, Beethovenve Brahms birbirlerinin devam›yd›.Brahms’›n birinci senfonisinin, Be-ethoven’›n onuncu senfonisi ola-rak kabul edilir. Her ikisi de müzi-¤i matematik olarak kabul ederler-di. Brahms yap›tlar› üzerinde ince-den inceye düflünür, her notay›uzun hesaplamalardan sonra ya-zard›. 1876’da tamamlad›¤› birincisenfoniyi on y›lda bitirebilmiflti.Brahms’a göre müzik yaln›zca veyaln›zca kula¤a seslenmeliydi.

Ç ocuklar› çok severdi. Bunedenle de karfl›s›na ani-den bir çocuk ç›karsa diye

cebinde fleker bulundururdu.Eriflkinlere karfl› pek nazik say›l-mazd›. Sert ve alayc› davran›rd›.Giyimine hiç dikkat etmez, hiçözenmezdi. Elbiseleri demode ve

zevksizdi. Derbeder bir gürünüflüvard›. Üstelik bir de düzensiz sa-kal b›rakm›flt›. Bu görünüflü dost-lar›n› üzüyordu. Viyanal› asillerBrahms’›n yanlar›nda dilenci gibidolaflmas›n› yad›rg›yor, hofl karfl›-lam›yorlard›. Bir iki kez yeni elbi-se diktirip besteciye gönderdiler;ama o hepsini geri gön-derdi. Ama flu var ki herzaman tertemizdi.

Üstüne bafl›na paraharcamaya yanaflmaz-ken yiyecek konusundahiç de tutumlu de¤ildi.Güzel bir yemek içinelindekini seve seveharcamaya haz›rd›.

Y aflam› boyu sür-dürdü¤ü arka-dafll›klar›n ba-

fl›nda Johann Strauss IIvard›. Her ne kadar mü-zik anlay›fllar› farkl› olsada iyi arkadaflt›lar.

1860’l› y›llardaBrahms’›n gelir düze-yi çok yüksekti. Amao her zaman müteva-z› bir yaflam› ye¤ledi.Basit bir üç odal› ev-de otururdu. Paras›n›nço¤unu akrabalar›nave birçok genç müzis-yenin desteklenmesin-de kullan›rd›.

Mükemmeliyetçiydi. Macar ke-manc› Remenyi, onun bir keresin-de 20 kadar yap›t›n› y›rt›p att›¤›natan›k olmufltu.

Aç›k havada yürümeyi çok se-verdi ve zaman›n›n ço¤unu aç›khavada geçirmeyi isterdi. Böylecedaha fazla ve daha berrak düflü-

nebildi¤ini söylüyordu. Yaflam›-n›n son y›llar›nda dostlar›n› art ar-da kaybetmesi onu daha fazlayaln›zl›¤a yöneltti. Önce Hansvon Bülow’un yaflama veda edi-fliyle sars›ld›. Hemen ard›ndan,büyük aflk› Clara Schumann’›nyaflama veda edifli onu çok sarst›.

1896 y›l› sonlar›na do¤ruBrahms’›n pankreas ya da karaci-¤er kanseri oldu¤u anlafl›ld›. Duru-mu h›zla kötüye gitti ve 3 Nisan1897’de yaflama veda etti. Viya-na’da topra¤a verildi.•

126 127

Bütün Dünya • Ekim 2007 Johannes Brahms

[email protected]

Page 66: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

“fiu ikizler tüm gün karfl›mdaolsalar bile onlar› ay›rt edemem, Bay Poldi.”“Nas›l olur efendim? Birinin ad›Klaus, ötekinin ad› Peter...”

“At› çok be¤endim, BayPoldi; fakat çabuk ürker misiz ne dersiniz?”“Hiç de de¤il. Ço¤u geceah›rda tek bafl›na karanl›ktakalabilir.”

“Bu dürbünle 4 km. uza¤›bile rahatl›kla görebilirsiniz.”“Teflekkür ederim; ama dürbüne gereksinimim yok.Aç›k havalarda dürbünsüzay› bile görebiliyorum.”

“Düflünün bir kez, Bay Poldi,durdu¤unuz yer birkaç bin y›lönce bir denizin dibiydi.”“Olabilir. fiuradaki tafl bilehâlâ nemli...”

Mankafa Poldi

128

Ünlü bir komedyenimiz“Nereden bilebilirdim kiflu f›kralardaki insanla-r›n gerçek oldu¤unu...”

demifl. Bu laf› “Karadeniz”lilerde söylüyorlar.

Y›llar y›l› ortadabir Temel f›kralar›rüzgar› eser durur.Her ülkenin böyle ya-k›flt›rmalar yap›lm›flözel bir insan türü ol-du¤u kuflkusuz. B›ra-k›n yörelere göre de-¤erlendirmeleri, bir-çok ülke komflu ülke-sine bakarak tav›rkoymakta. Örne¤in ‹s-veçliler Norveçliler’e,Norveçliler de ‹sveçli-

ler’e verifltirip dururlar. ‹rlandal›-lar ‹skoçlar’›, ‹skoçlar ‹ngilizler’iyerlefltirirler “Temel” konumuna...Ancak kuflku duyulmayan bir fleyvarsa, o da Karadeniz insan›n›n

ak›ldan h›zl› çal›flanzekâlar›na yenik düfl-meleri bence. Öylesi-ne k›vrak bir beyin ya-p›s›na sahipler ki, du-rumu an›nda kavray›p(?) an›nda çözüm geti-rebiliyorlar. Tabii oçözümler, geldiklerih›z nedeniyle k›s›r ol-duklar›ndan iyi düflü-nülmemifl her ifllemgibi sahibini komikduruma düflürmektezaman kaybetmiyor.

129

Ali MuratErkorkmaz

ve “Çocuklar›”

Bir Baflkad›r Benim Memleketim

Page 67: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Geçenlerde çok güzel birdavete konuk oldum.K›rk küsur üniversite bi-raraya geliyorlard› ve

benden yapay zekâ hakk›nda birsunum istiyorlard›. Bunu da Kara-deniz Teknik Üniversitesi’nde ger-çeklefltiriyorlard›. K›sa ad› KTÜolan ve Trabzon’a damgas›n› vur-mufl bu kurumu ben de çok merakediyordum, bu nedenle eflim De-niz’i kapt›¤›m gibi solu¤u Trab-zon’da ald›m.

Çocuklu¤umdan buyana Trab-zon’a incelazca bir sözcük olan“Trouble Zone” derim. “Trab›lzon”olarak okunan bu sözcüklerinTürkçe anlam› “Sorun Bölgesi”. Ge-lin beklentilerimi siz de¤erlendirin.

Uçaktan inip bizi karfl›layacak-lar› bulmak üzere alan binas› d›fl›-na ç›kt›¤›m›zda tipik bir “TürkHava Liman› Ç›k›fl Fotograf›” ilekarfl›laflt›k. Üst üste taksiler, özelarabalar rastgele ve “Tan›d›k Po-listen Al›nan Özel ‹zin” yöntemi-

ne uygun olarak bir ba¤›r›fl bir ç›-¤›r›fl içinde üst üste park etmifller-di. Havaalan› binas›n›n ç›k›fl kap›-s›na gelen yol tam bloke duru-mundayd›. Aksakall› bir dede ara-bas›n› rastgele bir yere park edipindi¤inde polis amca inan›lmazbir sinirsizlikle ve hoflgörüyle de-deye flöyle dedi:

“Emmi, koyma arabay› oraya,gel bak dön dur... Gelen yolcuntelefon edip sana haber verir.”

Dede de ayn› güler yüzle ve

koyu bir Karadeniz aksan›yla öne-riyi kabul edip f›r dönenler konvo-yuna kat›ld›. Birden ay›rd›na var-d›m ki, park etmifl blokaja ek ola-rak, yeni geleceklere yaklaflmaflans› tan›mayan bir “f›rdönenler”resmigeçidi var. Binaya bu güru-hun d›fl›nda kimse yaklaflam›yor.Harika bir çözüm diye düflündüm.Öyle ya, polis görevini yap›p parkedilmesini önlüyordu.

Ertesi gün gençlerin düzenle-di¤i Ayder Yaylas› turuna kat›ld›k.

Gezi, F›rt›na Deresi’nde yap›lan“rafting” ve “paint ball” yar›flmala-r›yla bafll›yordu. Befl otobüs dolu-su genç, seçtikleri spora göre iki-ye ayr›ld›lar. Biz mayo gibi gerek-li giysiyi yan›m›zda getirmedi¤i-mizden ve de silahlarla insanlar›nbirbirlerine boya atarak savafloyunu oynamalar›na zaten kafa-dan karfl› oldu¤umuz için ikisinede kat›lamad›k, kat›lmad›k. “Raf-ting”cilerin kakara kikirilerini izle-meye koyulduk.

Derenin ma-kul bir yerini“rafting” sondura¤› ola-

rak belirlemifllerdi. Bu-rada sular daha duru-luyor, hatta olufltur-duklar› küçük havuz-cuklarda yurdumun in-san› yüzmeye çal›fl›-yordu. Göbeklicesin-den üç Karadeniz be-yefendisi yaklafl›k 30cm. derinli¤indeki ye-flil sulara yatm›fl ç›rp›-n›p duruyorlard›. ‹lkbak›flta bo¤uluyorlarsand›m. Bacaklar›n›ahtapotlara kapt›rm›fl-cas›na var gücüyle kol-lar›n› suya çarp›yorlard›. Sonra bir-den aya¤a kalkt›lar ve su seviyesi-nin dizlerinden afla¤›da kald›¤›n›gördüm. Buraya dek herfley nor-maldi. Komik olan adamlar giyin-meye kalkt›klar›nda oldu.

Kalabal›k içinde mayoyu ç›-kart›p çamafl›rlar›n› giyinmek içintek yol, “Havlu” denilen bez par-ças›n› kullanmakt›. Onlar da öyleyapt›lar. Yaln›z, havlu bellerine

dolanm›flken mayoyu ç›kartmakzor olaca¤›ndan önce mayoyu ç›-kartt›lar, sonra havluyu bellerinesard›lar. Bakt›lar hâlâ zorluk var,havluyu bel hizas›na s›y›r›p efen-di efendi giyindiler. Havlu da öy-lesine bakakald› bu olaya... Yur-dumun insan› havlu kullanarakgiyinmeyi duymufltu; ancak galibakullan›fl s›ras›n› birazc›k ayarlaya-mam›flt›. Olsun, bir bafllang›ç var-d› en az›ndan...

Arada bir kaçamak yap›p yan-daki restoranda yedi¤imiz “muhla-ma”, Karadeniz insan›n›n niçin ho-ron tepti¤inin tek ve gerçek nede-ni oldu¤unu bize kan›tlad›. Trab-zonlular “Kuymak” diyorlar, Rizeli-ler “Muhlama”, Ordulular “Yav-laç”... Hepsi ayn› fley, ayn› lezzetlikolestrol deposu... Tereya¤›, m›s›runu ve peynir...

Türkiye’nin birçok yeri gibi bu

130 131

Bütün Dünya • Ekim 2007 Bir Baflkad›r Benim Memleketim

Çizimler: Ali Murat Erkorkmaz

Page 68: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

bölgemizin gençleri de Amerikal›olmak istiyor.

Her ne kadar milliyetçilikkonusunda bafla gürefl-seler de giydikleri giysi-ler, söyledikleri flark›lar

hep bu özlemin yans›malar›... Yafll›dedeler bile geleneksel giysilerininiçinde üzerinde ne yazd›¤›n› bilme-dikleri tiflörtlerle caka at›yorlar.

Konufltu¤um gençler oldukça bi-

linçliydiler; fakat garip bir biçimde“Dünya Vatandafl› Olabilmek” ile“Kendi Kültürünü Koruyabilmek”kavramlar›n› özümseyememifllerdi.

Karadeniz müzi¤inin k›vrak veh›zl› temposu bir alç› çuval›n› bilez›p z›p oynatabilir. Ellerinde böy-lesine bir “meta” oldu¤unun ay›r-d›na varan Karadenizli giriflimcilersentez yap›yoruz diyerek, basm›fl-lar elektronik gürültüyü can›m yö-

re müzi¤inin ard›na... Üstüne deeklemifller kad›n› ve maço olma-yan erke¤i afla¤›layan sözleri vesalm›fllar pazara... Kolay yenip yu-tulan, birini dinledin mi hepsinidinlemifl say›laca¤›n bir tempo gü-rültüsü yaratm›fllar. Ve ne yaz›kt›rki bunu Do¤u-Bat› sentezi sanangençlik havluyu kullan›rcas›na sa-r›lm›fl bu müzi¤e...

Bizim ö¤renciler de hem oto-büslerde hem de her durduklar›

yerde sonuna de¤inaç›lmaktan art›k çat›r-dayan güçlü hopar-lörlerle herkese zorladinletiyorlard› bu kor-kunç fleyi... Her dur-du¤umuz yerde zo-runlu olarak gruptanuzaklafl›yorduk. Bunuyapmak için de ina-n›n kilometrelerce yü-rümek zorunda kal›-yorduk. Ta ki AyderYaylas›’na gelinceyede¤in... Umudumuzzaten akflam yaklaflt›-¤› için ve sabah›n kö-ründen buyana her-kesin ter ter tepinipyorulduklar› için art›ksessiz bir dinginli¤idoyas›ya izleyebilece-

¤imizdi. Ama öyle olmad›.Yaylan›n tüm yollar›, park eden

otomobillerden uzat›lan koca kocaev hopalörlerinin kuflatmas› alt›n-dayd›. Topçu at›fl› burada tüm h›-z›yla devam etmekteydi. Güm gümde güm güme kar›flan elektronikkemençe sesleri alt›nda Ayder düfl-tü düflecek. Çirkin sesli (nedenseözellikle öyle seçilmifl oldu¤unainanc›m tam) birileri flark› söyledik-

lerine inan›p 盤l›k 盤l›¤a ba¤›r›-yorlard› hoparlörlerden...

“Haçan savc› b›çaklan›r m›ulan?” gibi bir tümce tak›ld› kula¤›-ma... “Ne oldu sana boyle, taflf›r›nerke¤i...” dolaylar›ndan devam etti.

Oysa “Ordunun dereleri aksayukar› aksa” vard›. “Gökte y›ld›zay m›s›n” denirdi kad›na... Hü-zünlüydü, nefleliydi ve güzeldi.Bir spor salonundan f›flk›ran ritm-le yap›lan hakaret dolu sözcükle-ri içermiyordu. Ne ya-z›k ki gençlik bay›l›-yordu bu müzi¤e...

E n korkuncunubizim gençleryapt›. Otobüs-lerimiz park

ederken gözüme ye-flilliklerin ortas›napark etmifl kocamanbir kamyon çarpt›. ‹n-dirilen onlarca devhoparlör bir konsersahnesi tablosu olufl-turuyordu. Üst üstedizilen gürültü maki-nelerinden bo¤ucupatlamalarla yay›lanradyasyonla AyderHiroflima’ya döndü.Deniz ve ben çareyioray› terk etmekte bulduk. Yol-dan afla¤› h›zl› h›zl› yürürkençevreden at›lan silahlar dikkati-mizi çekti. Elli metre yak›n›m›z-da bir adamca¤›z, yan›ndaki dörtyafllar›ndaki çocu¤a tabancaylaat›fl yapt›r›yordu. Silah patlad›k-ça çevredeki kad›nlar ve çocuk-lar el ç›rp›p gülüyorlard›. Yayla-n›n her bir taraf›ndan tak›r tukursilah sesleri geliyordu. Hoparlör-

lerden gelen tempoyu delebilentek ses iflte bu barut patlamala-r›yd›. Ayder tüm ihtiflam›yla vekan›ksamas›yla olay› izliyordu.Pazar günü olmas›n›n getirdi¤ifazladan bir yo¤unluk ve zorla-ma oldu¤una kendimi inand›r-maya çal›flarak yutkundum.

Yürüye yürüye oradan uzak-laflt›k ve ufak tefek dükkanlardanoluflan bir çarfl›ya geldik. Bay›l›-r›m insanlarla konuflmaya... Bura-

da da hemen birkaç tezgahtarladostluk kuruverdim. Baflta tümolanlar› normal görüyor gibi dav-ranan ve bu nedenle onlardan ay-r› kalmamaya özen gösteren buKaradenizli gençler benim de k›fl-k›rtmamla gerçek düflüncelerinisergilemeye bafllad›lar.

Olay para, güç, moda, piyasadiye bafll›yor, ‹stanbul pazar›nagirebilmek için böylesine sap›t-

132 133

Bütün Dünya • Ekim 2007 Bir Baflkad›r Benim Memleketim

Page 69: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

maya de¤ing i d i yo r du .Nas›l kosko-ca TürkiyeCumhuriyetiAvrupa Birli-¤ine girebil-mek içinyapmad›¤›n›b › r akmad › ,bu da onunbir boy küçük ölçeklisiydi. Bü-yük kentlerdeki dükkan adlar›,reklam panolar›, dergiler, gaze-teler, televizyonlar ve neredeyseherfley nas›l yabanc›, ve ço¤un-lukla Amerikal› olabilmek içinyan›p tutufluyorlarsa, Karadenizde bu ak›mdan yararlanmak vegünümüz anlay›fl›na uygun ola-rak dünyal› olmak istiyordu. Ki-min umurundayd› kültür? Parabaflka yerdeydi ve çok tatl›yd›.

“Yüzümüze bakarak ve biziafla¤›layarak ‘Bizi aval aval sey-rediyorsunuz; çünkü biz sizdendaha ak›ll›y›z, sayenizde ‘Ferrari-’lerle dolafl›yoruz’ diyen komed-yenlere yan›t verememenin s›-k›nt›s› içinde olan bitene seyircikalmamak gerekir” diye düflün-düm. Tezgahtar gençlere uzunbir nutuk çektim. Gözlerindenbenimle ayn› kan›da olduklar›n›okudum ve sevindim.

Ülke onlar›n, müzik onlar›n,kültür onlar›n... Ben ne hakla ka-r›fl›yorum ki bu ifle diyemem. Neülke, ne kültür onlar›n... Hepsiherkesin ve kimsenin bu de¤erle-ri geriye götürmeye hakk› yok.Üstelik sadece Karadeniz’den yada ‹stanbul’dan da söz etmiyo-rum. Karadeniz neyse, Kenya daayn› fley benim için... S›n›rlar› in-

sanlar sonra-dan koyuphabire de de-¤ifltiriyorlar.Temel olanbu dünyayasahip ç›kabil-m e m i z d i r .Zaman› gel-di¤inde detüm evrene...

Dünyam›z küçücük ve mil-yarlarca y›lda bu duruma gelebil-mifl. Kendi yaflam sürecimde bilene kadar geriye gitti¤ini görebili-yorum. Küresel ›s›nmay› biliminsanlar› y›llarca ba¤›rd›lar. Parababalar› ve devlet kurumlar› bu-na kulak t›kad›lar. Bugün çekti-¤imiz ac› daha hiçbir fley de¤il.Torunlar›m›z bunun hesab›n›bizden soracaklar.

Kültürel y›pranma da ayn›biçimde tehlike sinyalleri veri-yor. Üstelik son raddede... Bu-gün önlem al›nmazsa yar›n çokgeç olacak.

Mel Gibson’un oynad›¤› “MadMax” filmleri akl›ma geliyor. Ger-çi o anlamda birçok yap›t var.Hangisini seyretsem içim daral›r.“Nas›l yaflanabilir ki böyle birdünyada?” diye düflünürüm. Fakatne yaz›k ki bugün yemyeflil görü-nen dünyam›z h›zla cehennemedönüflebilir; çünkü oluflumlar›yüzy›llarca süren kültür dantellerih›zla y›pranmakta ve biz bunakahkahalarla gülmekteyiz.

Bir baflka kovboy filmi de bafll›-¤›yla tüm bu oluflumu özetlemekte:

“For A Few Dollars More” (Bi-raz Daha Fazla Dolar ‹çin)...•

134

Bütün Dünya • Ekim 2007

[email protected]

B ir fleyi atamama huyumubir türlü b›rakam›yorum.Küçük ekmek parçalar›n›atamamay› falan anlat-

mak kolay olabilir; çünkü herkes-te bu huy bir parça vard›r. Amabenimkisi bir baflka...

Hiçbir fleyi; ama hiçbir fleyi,örne¤in ka¤›tlar›, bir yü-zünü kullan›p atamam.Çünkü öteki yüzlerini demutlaka müsvedde ola-rak kullan›r›m. O da yet-mez... ‹ki taraf› yaz›l› ka-¤›tlar› da ona uygun dü-flecek fleyleri sarmak içinatamam. Bu ka¤›tlar› hiçde¤ilse çöp pofletlerininalt›na, üstüne koyar›m.Alttaki ka¤›t çöpün suyu-nu emerek pofletin d›fl›-na s›zmas›n› önler. Üst-teki ka¤›t da, fleffaf pofle-tin içindekilerinin d›flar›-dan görünmemesini sa¤-lar. Ka¤›tla sarmalanan, pofletiçindeki erimifl, çürümüfl yiyecekart›klar›, sigara izmariti gibi fleyle-rin kokusu da böylece poflet içe-risinde kalm›fl olur.

Pofletlere olan zaaf›m› flimdianlatmayay›m... Onlar› da kullan-maya k›yamam ve atamam. Asl›n-

da yaln›zca ka¤›tlar›, pofletleri de-¤il, hiçbir fleyi atamam da, ka¤›tla-r› hiç atamam. Çünkü ona çoközel ve hatta kutsal say›labilecekbir sayg›m var. ‹flte bu nedenle ka-¤›tlar› iki kez, üç kez atamam. Kul-land›¤›m›z her bir ka¤›t parças›n›ngerçekte bir a¤ac›n parças› oldu-

¤unu biliyorum. Sonraka¤›t bir sevgi, paylaflma,iletme ve yapt›klar›yla dasonuçta bir uygarl›k ara-c›d›r. Tüm ka¤›tlar›n biran yaflam›m›zdan çekildi-¤ini düflünmek, çok kor-kunç bir karabasand›r.

Neyse... Atamad›kla-r›m yaln›zca pofletler veka¤›tlar de¤il... Herfley;ama herfley demifltimya... Bak›n, örne¤in ne-ler? Eski ayakkab›lar›m›hemen atamam. Banagülenler de olsa, bironar›m yolu denerim.

En son da fellik fellik, onu vere-ce¤im kifliyi arar›m.

Geçenlerde sevdi¤im kemeri-min, en çok kulland›¤›m delik ye-rinden kopmak üzere oldu¤unugördüm. Sonra bir ayakkab› ona-r›mc›s›na gittim ve kemerin arkayüzüne sa¤lam bir ince kösele

135

Eflyan›n Ruhu

Bilmiyorum siz de evrenin ve onun her parçac›¤›n›n bir ruhu oldu¤una inananlardan m›s›n›z? Güneflin, da¤lar›n, denizlerin

bir ruhu varsa, y›llarca insana yap›fl›k gezen ve onun her halini bilen bir ayakkab›n›n, kemerin, çantan›n, pantolonun

niye ruhu olmas›n? Baflkas›n›n giysilerini giydi¤imizde bu ruhun bize de sinmedi¤inden nas›l emin olal›m?

YazarakSöyleyerek

Sadi Bülbül

Page 70: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

136

Bütün Dünya • Ekim 2007

koydurttum. Onar›mc› z›mbaylayine eskisi gibi güzel delikler açt›ve dünyalar benim oldu.

Y ine böyle sevdi¤im birsiyah çantam var. Eski;ama çok pratik... Yoldabelde açmak için telafla

hiç gerek yoktur. Gözleri öyle ko-lay biçimde yap›lm›fl ki... Eskisebile ondan bir türlü vazgeçeme-dim ve yeni çantalar›m› k›skand›-racak bir tercihle onu seçmeyedevam ediyorum. Son yapt›¤›myenilefltirme, gözlerinden birininüstündeki y›rt›k derisini önce ja-pon yap›flt›r›c› ile bir güzel yap›fl-t›rmak, sonra da o bölümü siyahrenkli bir kalemle boyamak oldu.Gelin görün bakal›m, burada ney›rt›¤› varm›fl?..

Bir örnek de pantolonumdanvereyim... Yukar›dakiler gibi yi-ne, ceplerinin çoklu¤u ve derin-li¤i denli, belimi tam istedi¤imgibi sarmas› nedeniyle de vazge-çemedi¤im eski bir pantolonumvar. Kendisi yeni gibi görünme-sine karfl›n paçalar›nda erimelerolmufl. Terziyi güldürmeye-yim diye onu kendim onard›m.Hiç zor de¤il yapt›¤›m... Kumaflrenginde bir iplikle paçan›n eri-yen bölümlerini, milim milim il-mekler atarak bir güzel diktim.Onu da bir görün bakal›m. Bu“ince” dikifl, hangi ünlü terzi-nin elinden ç›km›fl? Y›pranan pa-çalar neredeymifl?

Bu “atamama huyu”mu yad›r-gayanlar ve hatta abartt›¤›m› dü-flünenler olacakt›r. Do¤ruyu söy-lüyorum ve problem, atamamaklabitse, yine iyi... Haydi diyelim,gözümü karartt›m ve bir fleyimi

atmaya karar verdim. Benim içino zaman da baflka s›k›nt› bafll›yor:Bunu çöpe atmasam da, birisineversem daha iyi olmaz m›? Peki;ama kime verece¤im? Daha do¤-rusu benim eski elbisemi, gömle-¤imi, kravat›m›, kemerimi, çanta-m›... Kim al›r?

Onu gerçekten isteyecek in-san› nas›l ve ona gerçekten ge-reksinimi olan insan› neredenbulaca¤›m? Zor ya... Diyelim bul-dum ve verdim. Problem bitiyormu? Bu kez de o insan›, benim oçantamla, ayakkab›mla, k›rava-t›mla görmekten korkuyorum.“Ben gözlerimi ne denli kaç›rsamacaba o beni ‘yakalar’ ve üzülürmü?” diye kendi kendime dertlerç›kar›r›m. ‹flte böyle, bana rahat,huzur yok.

Bilmiyorum siz de evrenin veonun her parçac›¤›n›n bir ruhu ol-du¤una inananlardan m›s›n›z? Gü-neflin, da¤lar›n, denizlerin bir ruhuvarsa, y›llarca insana yap›fl›k ge-zen ve onun her halini bilen birayakkab›n›n, kemerin, çantan›n,pantolonun niye ruhu olmas›n?Baflkas›n›n giysilerini giydi¤imizdebu ruhun bize de sinmedi¤indennas›l emin olal›m?

E skiyen yaln›zca eflyalar›-m›z›n maddi varl›¤› ola-maz m›? Ruhlar›n›n hepbizimle birlikte olmaya

devam etmediklerini kim biliyor?Ve biz onlar› hemen çöpe atarakvefas›zl›¤›m›z› bir yana b›rak›n,evrene de, onlara da biraz ay›petmifl olmuyor muyuz?

Ben kendime böyle böy-le avuntular ç›kar›yorum. Bil-mem art›k...•

“Otafllar genç, b›rakonlar›... Sen buyandakilere bak”diyerek önünde du-

ran tezgah› gösterdi. Erzurum’unsimgesi Oltu tafl›n›n ifllenip sat›ld›-¤› Taflhan’da dükkanlardan birin-deydim. Biçim verilmifl ve parlat›l-may› bekleyen tafllara elimi at›ncadükkan sahibi bu sözlerle engelolmufltu. Saç› bafl› a¤arm›fl, yüzü-nün k›r›fl›kl›klar› artm›flt›; ama yinede yafl›ndan daha çok y›pranm›flabenziyordu. Elindeki biçim veril-mifl ve gümüfl kakma yap›lm›fl Ol-tu tafllar›n› parlat›p parlak kuzgunisiyah yapmaya u¤rafl›yordu.

Taflhan’da ortal›k sakindi. Gir-di¤im dükkan›n sahibi aksi birinebenziyordu. Fiyat›n› sordu¤um biriki ürün için kafas›n› bile kald›rma-dan “Üstünde yaz›yor, okumanyok mu?” diye tersledi. Elime ald›-¤›m tespihleri gösterip hangisinindaha iyi oldu¤unu sorup yard›m is-tedim. Bu kez yüzüme bak›p “Be-yim, hepsi ayn› topra¤›n tafl›, ayn›elde iflleniyor. Benzerler birbirleri-ne... Sen eline iyi oturan›, içine si-neni, dahas› eline s›cak geleni seç.Canl› gibidir bu tafllar sevildi¤inibildi¤i elde kullan›ld›kça parlakl›¤›art›r. Daha bir güzelleflir.”

“Peki y›kayabilir miyiz, butafllar›?”

“Y›kan›r y›kanmas›na da par-lakl›¤›n› yitirmesin istiyorsan elin-den düflürmeyeceksin. Tene de¤e-cek, ilgi görecek ki, göstersin ken-dini... Biraz buralar›n insan›nabenzer, çocuk gibidir bunlar.”

Tespihlerden elime daha s›cakgeleni sat›n al›p paketlettim. Paraüstünü denklefltirip paketlerkenbu tafllara “Karakehribar” da den-di¤ini Oltu ilçesi yak›nlar›nda çokzor koflullarda ince damarlar biçi-minde maden ocaklar›ndan ç›ka-r›ld›¤›n›, ç›kar›ld›¤›nda ifllenebiliryumuflakl›kta olan tafllar›n havay-la temas ederek tafllafl›p sertleflti-¤ini anlatt›. Tezgah›n alt›nda ›slakbez içinde tuttu¤u ham tafllar›gösterip “Sertleflmeden ifllenebil-sin diye ihtiyac›m›z kadar›n› ç›ka-r›r ›slak tutar, kalan› toprakta b›-rak›r›z” dedi.

Bu s›rada elinde sefer taslar› vetepsisiyle ö¤le yeme¤ini getirensonradan han›m› oldu¤unu ö¤rendi-¤im kad›n girdi dükkana... Konufltu-¤umuzu görünce sessizce yemekkaplar›n› b›rak›p kenara oturdu.

Dükkandan ç›kmak üzereyken“Dur hele beyim. Bu da senin k›s-metin. Bir bardak ayran içmeden

137

Tafl›n ‹nsan›•Dr. Mehmet Uhri - Bütün Dünya•

“Gereksinimimizden fazlas›n› topra¤a gömeriz bu tafl›n, sertleflmesin ifllenebilsin diye... Büyük kente insan yetifltirece¤iz diye erkenden ana

kuca¤›ndan kopar›p yontmadan, cilalamadan gönderiyoruz çocuklar›m›z›... Oralarda daha da sertleflip, biçime girmez oluyorlar.

Ana baba sözü de dinlemiyorlar. ‹fllenmemifl ham tafl insan› olup ç›k›yorlar. Bunlar›n yetifltirdi¤i çocuklardan ülkeye ne hay›r gelecekse?”

Page 71: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

138

Bütün Dünya • Ekim 2007

b›rakmam” diyerek engel oldu.Bu s›rada han›m› bardaklara ay-ran dolduruyordu.

“Ç›ra¤›n yok mu? Yaln›z m›çal›fl›yorsun?”

“Yok beyim, yok. Kentgencini tutam›yorki, elinde... Birazbüyüyen büyük

kente kaç›yor. Neymifl, buralar-da para yokmufl. Para olmayanyerde yaflam olmazm›fl. Çekipgidiyorlar. ‹ki o¤lumu ald› elim-den koca kent... K›z›m› buralar-da gelin ettim de öyle tutabil-dim. Yoksa o da gidecekti a¤a-beylerinin yan›na...”

Han›m› bu sözleri do¤rularca-s›na kafas›n› sall›yordu. Hafiftenkederlenmifllerdi.

“Beyim koca Taflhan’da tafl iflle-meyi ö¤retecek ç›rak bulam›yoruz.‹fller de çok iyi de¤il, zaten.”

“Neden böyle oldu?”“Az önce söyledim ya, yenisi

makbul de¤il bu tafllar›n... Eskidik-çe güzellefliyor. Elindeki tafl›n de-¤erini bilen yenisini alm›yor. Sat›nalan da azald›. Gençlerse baflkatelden çal›yor. Onlar eskiyi istemi-yor art›k. Devir de¤iflti, herfleyinyenisi makbul. ‹fl görse bile birazeskiyen at›l›p yenisi al›n›yor. Butafllar onlara uymuyor.”

Sonra az önce elimi att›¤›mda“Onlar genç, b›rak onlar›” diyerekengel oldu¤u tafllardan birini ald›eline... “Bilseler bu tafllar›n bura-lar›n insanlar›na ne denli benze-di¤ini, görürler elbet. Ama gör-müyorlar” dedi.

“Bu tafllar›n nesi benziyor bura-lar›n insan›na?”

“‘Topra¤›n kuca¤›nda yumu-

flakt›r bu tafl’ demifltim az önce. Bi-lirsin toprak anad›r hepimiz için...Ana kuca¤›nda yetiflir ailede pifle-riz. Erzurum insan› da bu tafl gibiana kuca¤›nda yetiflir, ailedebiçimlenir, ifllenirdi. D›flar› ç›kt›-¤›nda ise gördü¤ün o sert inatç›kararl› Erzurum insan›na dönüflür-dü, bu tafl gibi... D›fl› serttir; amakalbi yumuflakt›r, Erzurumlu’nun.Ama bu para derdi, göç belas›mahvetti ortal›¤›...”

“Göçün ne gibi etkisi oldu?”“Dedim ya gereksinimimiz-

den fazlas›n› topra¤a gömerizbu tafl›n, sertleflmesin ifllenebil-sin diye... Büyük kente insan ye-tifltirece¤iz diye erkenden anakuca¤›ndan kopar›p yontmadancilalamadan gönderiyoruz ço-cuklar›m›z›... Oralarda daha dasertleflip, biçime girmez oluyor-lar. Ana baba sözü de dinlemi-yorlar. ‹fllenmemifl ham tafl insa-n› olup ç›k›yorlar. Bunlar›n yetifl-tirdi¤i çocuklardan ülkeye ne ha-y›r gelecekse?”

Han›m› bofl bardaklar›toplarken “Kusura kal-ma, bizim bey o¤ulla-r›yla kavgal›, kalbi k›-

r›k... Görüflmüyorlar. Benim anayüre¤im yan›k bir fley de diyemi-yorum” dedi. Bizimkinin surat›as›lm›flt›. Daha fazla konuflmad›,elindeki ifle döndü. Ayran içinteflekkür edip dükkandan ç›kar-ken han›m› eflinin yeme¤ini ha-z›rl›yordu. Vitrinde as›l› Oltu tafl-lar› ise gümüfl ifllemenin ›fl›lt›s›ve kuzguni siyah parlakl›¤› ileiyice tenhalaflm›fl Taflhan’da teni-ne de¤ecek, birlikte eskiyecekinsanlar› bekler gibiydi.•

Ünlü fotograf sanatç›s› S›tk› F›rat,objektifiyle sizi Türkiye’ninda¤lar›na ve ovalar›na, tarihineve bugününe... Özetle, “havas›na

suyuna, tafl›na topra¤›na” götürüyor, sonrada size, o an karfl›n›zdaki görüntününneresi oldu¤unu soruyor. Onun, “BirBaflkad›r Benim Memleketim” bafll›¤›alt›nda sundu¤umuz fotograflar›n› izlerken size, hem bir bilmece çözmeninheyecan›n› duyumsatmay›, hem de sizi birsanat fotograflar› sergisinde gezdirmeyiamaçl›yoruz. Bu arada Türkiye’nin, belki de ilk kezgörece¤iniz yörelerini keflfedecek, hiç kuflkumuz yok, bir kez daha hayranl›kla flöyle diyeceksiniz:

Lütfen sayfay› çeviriniz ’

a) Tokat Kalesi b) Bursa Kalesi c) Van Kalesi ç) Kars Kalesi

Bir Baflkad›rBenim

Memleketim

S›tk› F›rat

“Bir Baflkad›r Benim Memleketim”

139

Page 72: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

a) Demre b) Dalyan c) Mersin ç) Trabzon a) Nemrut b)Karakaya c) Tortum ç) Taflkale

a) Alinda b) Nysa c) Afrodisias ç) Priene a) Meke Gölü b) Van Gölü c) ‹znik Gölü ç) Tuz Gölü

Yan›tlar 143’üncü sayfam›zdad›r.

140 141

Page 73: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Laleler, sümbüller, papatya-lar... O renk renk çiçek de-metlerinin aras›na bir dalfesle¤en de koyarsan›z

mutluluktan uçabilirim.Fesle¤en kokulu odamda uzak-

lara dalar giderim zaman zaman...Ö¤rencilerimin masum, mutluyüzleri, s›cak bak›fllar› gelir gözü-mün önüne... Ve onlarla yaflanantatl› an›lar... “O dersimde ne iyiy-dim”, “O ö¤rencim ne mükemmel-di”, “fiu s›n›fta nas›l gülmüfltüm”...An›lar›mdan hiç silinmeyen ö¤ren-cilerim, varl›¤›mda en önemli et-ken oldu. Onlar›n ›fl›ldayan gözle-ri ruhumda ›fl›k, masum itiraflar›

baflar›lar›mda güç oldu. Ya-l›n sevgileri s›n›rs›z

sevgimi do¤urdu. Evet! S›n›rs›zsevgi al›flve-rifli, sonsuziletiflim var-d› aram›z-da... Bir ba-k›fl, yürek-ten ç›kan bir

sözcük yeterliydi anlaflmam›zda...Her yeni ö¤retim y›l›n›n bafl›nda

kendimi yeniden do¤mufl gibi du-yumsar, çiçek çocuklar›mla kucak-laflmak, söyleflmek için can atard›m.

Yeni bir ö¤retim y›l›n›n bafl›ndada ayn› duygularla derslerime gir-dim. Yeni ö¤rencilerimle tan›flt›m.Adlar›n› ö¤renmede biraz zorlukçekmiyor de¤ildim. Ö¤rencileriminadlar›n› s›k s›k sordu¤um günlerdenbirinde bir ö¤rencimin ad› ömür bo-yu unutamayaca¤›m bir ad olarakkald› haf›zamda. “Kadir Tatl›dede”.Ad›n› sordu¤um ö¤rencim “KadirTatl›dede” deyince “Sen ne tatl› de-de olursun!” demifltim. Tüm s›n›fgülmüfltü. Art›k Kadir’i unutmamolanaks›zd›. Fakat Kadir’in kötü birhuyu vard›. ‹lk derse hep geç kal›r,koca paltosunu hiç ç›karmadan s›ra-s›na oturur, mahcup kara gözleriylebakar, kendini affettirmek için neolanakl›ysa yapard›. Geç kald›¤›günler derse daha fazla kat›l›rd›.

Bir gün onu yan›ma ça¤›rd›m ve“Bir daha geç kal›rsan, dersime al-mayaca¤›m seni” dedim.

143

Unutamad›¤›m An›m

Fesle¤en Saks›s›•Münevver Ongun - Bütün Dünya•

“Unutamad›klar› an›”lar›n›, paylaflmak isteyen okurlar›m›z›n kaleme alacaklar› ve 600-800 sözcük tutar›ndaki

an›lar›ndan her ay birini bu sayfada yay›mlayaca¤›z. Bafl›na “Unutamad›¤›m An›m” notunu eklemenizi rica etti¤imiz

yaz›lar›n›z›, Mimoza 4/9, D: 1, 34750, Ataflehir, ‹stanbul adresine mektupla, (0 216) 456 2729 numaraya faksla ya da

[email protected] adresine e-postayla gönderebilirsiniz.

‹ flte yine yeni bir günün sabah›,ilk dersim... Kadir s›ras›nda yi-ne yok. On dakika sonra s›n›-f›n kap›s› çal›nd›. Görebildi¤im

yaln›zca koca bir palto, koca bir fes-le¤en saks›s› ve onu tutan mini mi-ni eller... Kadir fesle¤en saks›s›n› ba-na uzat›r uzatmaz s›n›fta bir alk›fl tu-fan› koptu. A¤z›mdan tek sözcükç›kmam›flt›. Fesle¤en saks›s›n› masa-ma koydum. Saks›n›n içinde defteryapra¤›ndan kopard›¤› bir ka¤›t gö-züme tak›ld›. Elime ald›m. “Beni af-fedin ö¤retmenim” yaz›l›yd›.

Nas›l affetmezdim. Kadir köy-den gelip giden bir ö¤rencimdi.Düzenli olarak derslerine gelmesipek olanakl› olmuyordu. Zaten ö¤-rencilerimin saf temiz yüzlerini gö-rünce onlara k›zmam olanaks›zd›.

Çal›flma iste¤imi art›ran ö¤renci-lerimden tatillerde ayr› kal›nca üzü-lür, onlara tekrar kavuflaca¤›m akl›-ma gelince üzüntüm kaybolurdu.Nedense o y›l sömestr tatili her za-mankinden daha uzun gelmiflti ba-na. Ö¤rencilerime kavuflmak içincan at›yordum. Tatil dönüflü s›n›fa

girer girmez, istemeden göz ucuylaKadir’in s›ras›na bakt›m. Kadir s›ra-s›nda yine yoktu. “Yine geç kald›”dedim içimden. Her an kap› çal›na-cak diye bekledim. Zil çald›; fakatkap› çal›nmam›flt› ne yaz›k ki...

Teneffüste okul müdürüm beniça¤›rd›. O an içimde garip bir s›z›duyumsad›m. “Kadir Tatl›dede’yi birtrafik kazas›nda kaybettik” dedi. Da-ha sonra neler söyledi¤ini hiç an›m-sam›yorum. Gözümün önüne kocapalto, fesle¤en saks›s› ve mini miniellerden binlercesi dizilmiflti s›ra s›-ra... O günden sonra Kadir’in s›n›-f›nda bir tek fleyin yeri de¤iflmiflti.Ö¤rencilerimle birlikte fesle¤en sak-s›s›n› masamdan al›p Kadir’in s›ras›-na koyduk. Her dokunuflumuzda,her su veriflimizde s›n›fa fesle¤enkokusu yay›l›rd›. Ö¤rencilerimlegöz göze gelir, birbirimize “O ara-m›zda” der gibi bakard›k.

Ne zaman bir fesle¤en kokusuduysam içime çekerim doyas›ya...Kadir Tatl›dede’yi düflünürüm.Fesle¤enler hep yeflil kalacak! On-lar› soldurmak olanakl› m›?•

“Bir Baflkad›r Benim Memleketim”in Yan›tlar›...

Tokat Kalesi

Van Gölü

Afrodisias,Ayd›n

Kral Mezarlar›,Demre, Antalya

Taflkale,Karaman

Page 74: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Anne ve Babalardan,Dede ve Ninelerden...

Bu sayfada, anne ve babalar›n, dede ve ninelerin gönderdiklerifotograflar yer almaktad›r. Her çocuk ve özellikle her torunun güzel

oldu¤unu bildi¤imizden, yay›mlanacak fotograflarda yaln›zca,fotograflar›n güzel çekilmifl olmalar›n› ve teknik aç›dan yay›mlanabilirnitelik tafl›malar›n› dikkate alaca¤›z. Fotograflarda çocuklar›n ad ve

soyadlar› yan›s›ra bulunduklar› kentin ad›n› da lütfen belirtiniz.GGöönnddeerrii aaddrreessii:: BBüüttüünn DDüünnyyaa,, MMiimmoozzaa 44//99,, DD:: 11,, AAttaaflfleehhiirr,, 3344775500,, ‹‹ssttaannbbuull

ee--ppoossttaa:: bbuuttuunndduunnyyaa@@bbuuttuunndduunnyyaa..ccoomm..ttrr(e-posta ile gönderece¤iniz fotograflar›n 150 KB’den fazla olmamas›na lütfen özen gösteriniz.)

Elif ‹nci Karsl›, Antalya

Deniz Hayat, Ankara ‹brahim Faruk Dan›flman,K›r›kkale

Firdevs Göz, Osmaniye

Zuzanna Hqaeszok, Polonya fievvalveAkasya Polat, Nevflehir

Leon Uraz ‹ge, ‹stanbul‹rem ve Ya¤mur Aydo¤an, Ayd›nGökçe Keskin, ‹stanbul

Efe Bizim, Bursa

Page 75: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Göksu Nur Evsen, Adana Arda Okumuflo¤lu, Rize

Nisan Budak, Ankara

‹brahim Cem Kutsal, GiresunSafetnur Aykut, Bal›kesir

Kürflad Efe fiener, Ayd›n

Gizem ve ‹brahim Efe Çelik, Almanya Gayenur Tarcan, ‹zmir

Mert Dündar, Kocaeli

Sanem Aktafl, Fransa

Gamze Eflitti, Kars

Page 76: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

148

•Batakl›kta hükümdar olaca¤›-ma cennette köle olurum.

John Milton

•Baflar› güçlü olana gülümser, ba-flar›s›zl›k zay›flara çullan›r.

Oscar Wilde

•Hiç kimse duydu¤u nefleninbaflkalar›n› rahats›z edebilece¤i-ni düflünmez.

Emile Alain

•‹nsan, ancak kendi hatas›n› bü-yüten, baflkalar›n›nkini de kü-çülten aynada görebilirse, heriki hata hakk›nda da, o zamanhakl› bir fikir yürütebilir.

M. Gandhi

•Akl›n ba¤lamad›¤› dostlu¤u, ak›l-s›zl›k kolayca çözebilir.

W. Shakespeare

•Arkadafl, insan›n kendisine ver-di¤i arma¤and›r.

R. L. Stevenson

•‹yi bir bafllang›ç, yar› yar›ya ba-flar› demektir.

Andre Gide

•Düfl gücü, bilgiden çok da-ha önemlidir.

Albert Einstein

•Büyük baflar›lar›n sahipleri küçükiflleri titizlikle yapabilme sabr›n›gösteren kiflilerdir.

Schiller

•Hiçbir fley büyüklük denli sadede¤ildir. Sade olmak, büyük ol-mak demektir.

Ralph Waldo Emerson

•Bizi en sert elefltiren kimdir?Umutsuzlu¤a u¤ram›fl bir merak...

J. W. von Goethe

•Düfllerinizi kovmay›n; çünkü on-lar gidince belki siz kal›rs›n›z; amaart›k yaflam›yorsunuz demektir.

Mark Twain

•Yaflam kendili¤inden ne iyi, nekötüdür, ona iyili¤i de kötülü¤üde katan bizleriz.

Montaigne

•Eldeki serçe, uçan turnadan iyidir.Cervantes

•Yolumuzu devaml› de¤ifltirirsekhedefe çok zor ulafl›r›z.

Jeremy Bentham

•Bir problemin güç oldu¤unu banasöyleme; e¤er o güç olmasayd›, za-ten bir problem olmazd›.

F. Foch

1001 Güzel Söz

•Derleyen: Halil Can - Bütün Dünya•

Onun dördüncü s›n›f›geçmiflte gördü¤ümöteki dördüncü s›n›flarabenziyordu. Pek çok

yönüyle tipik bir ilkö¤retim s›n›f›y-d›. Yine de o s›n›fa ilk girildi¤indefarkl› bir fley duyumsan›yordu. S›-n›fta bir heyecan ak›m› var gibiydi.

O, emeklili¤ine iki y›l kalm›fl,küçük bir köy okulunda görev ya-pan bir ö¤retmendi. Ayr›ca, ülkeçap›nda benim organize edip uy-gulamalar›n› gözlemledi¤im birprojenin de gönüllü kat›l›mc›s›yd›.E¤itimin oda¤›nda, çocuklar›nkendilerini iyi duyumsamalar› içindüflünceler üretmek ve yaflamlar›-n› umursamalar› vard›.

Ö¤retmenin görevi, e¤itim

programlar›na kat›l›p sunulan bil-gileri uygulamakt›. Benim göre-vimse s›n›f ziyaretleri yaparak uy-gulamalar›n daha iyi olmas› konu-sunda yard›mc› olmakt›.

Arka s›rada bofl bir s›raya otu-rarak izlemeye bafllad›m. Tüm ö¤-renciler bir ödev konusu üzerindeçal›fl›yorlard›. Bir defter ka¤›d›nadüflüncelerini yaz›yorlard›. En ya-k›n›mdaki çocuk, ka¤›d› “yapam›-yorum”la dolduruyordu.

“Bir topu kaleye atam›yorum.”“Üç haneli say›lardan daha bü-

yük say›lar› bölemiyorum.”“Kendimi ona sevdiremiyorum.”Sayfas› dolmufltu; ama bitirecek

gibi görünmüyordu. Kararl› veinatç› bir biçimde yazmay› sürdü-

rüyordu. S›ralar›n aras›nda ö¤ren-cilerin ka¤›tlar›na bakarak dolafla-maya bafllad›m. Herkes, yapama-d›¤› fleyleri yaz›yordu.

“fi›nav çekemiyorum.”“Yaln›zca bir kurabiye yiyerek

duram›yorum.”Etkinlik merak›m› çekmeye bafl-

lad› ve ne olup bitti¤ini anlamakiçin ö¤retmenle konuflmaya kararverdim. Ona yaklaflt›¤›mda, onunda bir fleyler yazd›¤›n› gördüm.

“Ö¤rencimin annesini ö¤ret-menler toplant›s›na getiremedim.”

“K›z›ma araban›n deposunudoldurtturamad›m.”

“Onun yumruk yerine sözcük-ler kullanmas›n› sa¤layamad›m.”

Ö¤retmen ve ö¤rencilerin,olumlu görüfller yerineneden “yapam›yo-rum”larla u¤raflt›klar›n›engelleme çabama ege-men olarak gözlemleri-me devam ettim.

Çocuklar on dakika ka-dar yazmaya devam ettiler. Pek ço-¤u sayfalar›n› doldurdu, hatta kimi-leri ikinci sayfaya bile geçti.

“Elinizdekileri bitirin ve yenisi-ne bafllamay›n.”

Bu tümce, ö¤retmenin etkin-lik sonland›rma iflareti olarakkulland›¤› tümceydi.

Daha sonra ö¤rencilere ka¤›tla-r›n› ortadan katlamalar›n› ve masa-s›na getirmelerini söyledi.

Çocuklar, ka¤›tlar›n› getiripö¤retmen masas›ndaki bofl ayak-kab› kutusuna koydular. Tümka¤›tlar kutuya konulduktansonra, ö¤retmen kendininkinide koydu. Kutunun kapa¤›n› ka-patt›, kolunun alt›na koydu vekap›ya oradan da koridora yö-

149

“Yapam›yorum”unCenaze Töreni

•Özetleyerek Çeviren: Do¤ugül Kan - Bütün Dünya•

Page 77: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

neldi. Ö¤renciler onu ben deö¤rencileri izledim.

G rup koridorun ortas›ndadurdu. Ö¤retmen hade-me odas›na girdi veelinde bir kürekle d›fla-

r›ya ç›kt›. Bir elinde kürek, ötekielinde ayakkab› kutusu ö¤rencile-ri okul bahçesinin en uzak köfle-sine götürdü ve orada topra¤›kazmaya bafllad›lar.

Onlar “yapam›yorum”lar› orayagömeceklerdi. Kazma ifllemi ondakikadan fazla sürdü; çünkü hep-si s›rayla kazmak istiyordu. Çukuryar›m metre kadar olunca kazmaifli bitti. “Yapam›yorum” kutusuçukurun dibine yerlefltirildi veüzeri toprakla örtüldü.

On ve onbir yafllar›ndaki otu-ziki çocuk, yeni kaz›lm›fl meza-r›n çevresinde durdular. O andaö¤retmenleri, “fiimdi el ele tutu-flal›m” dedi. Çocuklar toparlan›pmezar›n çevresinde bir halkaoluflturdular. Ö¤retmenleri törenkonuflmas›na bafllad›:

“Arkadafllar, bugün burada‘yapam›yorum’un an›s›na toplan-m›fl bulunmaktay›z. O, yafl›yor-ken, hepimizin yaflam›nda etkiliolmufltu. Onun ad› her yerde, hal-ka aç›k binalarda, okullarda, kentmerkezlerinde an›lm›flt›.

“Biz, flimdi ona çok güzel birdinlenme yeri haz›rlad›k. O, art›kkardeflleri olan ‘Yapabilirim’, ‘Ya-

paca¤›m’ ve ‘Hemen yap›yorum’taraf›ndan yaflat›lacakt›r. Gerçionlar henüz bu ünlü akrabalar›denli bilinmemektedirler ve onunkadar güçlü de de¤illerdir; amamutlaka bir gün, sizlerin de yard›-m›yla onlar dünyada daha büyükbir ad yapacaklard›r.”

Bu konuflmay› dinlerken, ço-cuklar›n bugünü hiçbir zamanunutamayacaklar›n› anlad›m. Et-kinlik simgeseldi; ama onlar›n bi-linçli ya da bilinçsizce beyinlerinekaz›nacak bir deneyimdi.

“Yapam›yorum”u yazmak, onugömmek ve ard›ndan cenaze ko-nuflmas›n› dinlemek...

Ö¤retmen aç›s›ndan da bu bü-yük bir çabayd›. Ve görev henüzbitmemiflti. Konuflmadan sonraö¤rencileri s›n›fa götürdü.

“Yapam›yorum”un ölümünükurabiyeler, meyve sular› ve patla-m›fl m›s›rlarla kutlad›lar. Ö¤retmenkartondan bir mezar tafl› yapt› veüzerine flunlar› yazd›:

“Yapam›yorum“Huzur ‹çinde Uyu“28/3/1980”Ben onun ö¤rencilerinden biri

de¤ildim. O benim bir ö¤rencimdi.Ama o gün ben ondan kal›c› birders alm›flt›m. fiimdi, y›llar sonrane zaman “Yapam›yorum” sözcü-¤ünü duysam, o dördüncü s›n›fta-ki cenaze töreni akl›ma gelir ve oö¤renciler gibi ben de “yapam›yo-rum”un öldü¤ünü an›msar›m.•

150

Bütün Dünya • Ekim 2007

“Satranç”›n Yan›tlar›... Atak: 1. Ag4 Kxg4 2. hxg4 h3 3. gxf5 hxg2+ 4. fig1 exf5 5. Kxg2

Va6 6. Vc7+ Ke7 7. Kg7+ 1-0Oyun Sonu: 1. fig3! d5 2. Fe3!! dxe3 3. h4 1-0Kendi Gelen: 14… Axe5?? 15. Vxh7+ Axh7 16. Axf7+ Axf7 17. Ag6+#•

151

AileBulutErenNuh

ÖztürkPolat

Evin numaras›196364211

SokakSeher

23. SokakÇavuflBar›flfien

MahalleTelli

ZakkumLale

Bo¤azAyd›nl›k

Mant›k Bilmecesi, BulmacaEylül Ay› Yan›tlar›, Çözümleri

Mant›k Bilmecesi

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

VAAZ

A‹T

B‹L‹M

A

OL‹

AVN‹ARBAfi

KAZANCAK‹S

NAZ

R

Z‹LE

AL‹M

SR

M

‹T‹BAR

NALAN

YEMEN‹

A

KABAHAT

M

KATARAKT

NA

fiASE

‹DES

NARA

AS

ISI

TAN‹N

LEVENT

ARK

LOR‹

TDK

A‹LE

E

‹LO

SAFO

ELALEM

AT‹K

S‹

AY

fi

AK‹DE

AKS

D‹L

M

DADAY

MA

A

ATA

OLE

ASA

MANAT

D

N

LALA

AORT

ATE

‹DOL

ÇA⁄

ARARAT

SONAR

RAMSES

MA

Bulmaca

Sat›fl Zinciri (Kim-Kime) fi fifififiBulut Polat Eren Öztürk Nuh

Page 78: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

152

Lütfen dikkat edin: 0-9 aras›ndaki rakamlar, her soru grubunda de¤iflik biçimlerle simgelenmektedir.

Cahit Batum’dan “Kareler ve Rakamlar”›n Eylül Ay› Çözümü:

361 + 422 = 783204 102 = 102

565 + 320 = 885++ --

789 457 = 332320 108 = 212

469 349 = 120

-- ----

[email protected]

++ --

Cahit BatumKareler ve Rakamlar

=

=

=

=

=

+

--

--

--

+

--

=

---- --

153

Asl

an

KemalFerruh

MehmetFaik

Harun

1 Hafta2 Hafta3 Hafta4 Hafta5 Hafta

GüvenlikGarson

BarmenBellboy

Telefoncu

Ad› Soyad› Yapt›¤› ifl Çal›flt›¤› süre

Alp

er

Yal

ç›n

Y›ld

›z

Kur

t

Güv

enlik

Gar

son

Bar

men

Bel

lboy

Tele

fonc

u

1 H

afta

2 H

afta

3 H

afta

4 H

afta

5 H

afta

[email protected]

Prof. Dr. A. Yüksel BozerMant›k Bilmecesi

Bir üniversitede okuyan befl ö¤renci arkadafl yaz tatilinde hem e¤lenmek hem de pa-ra kazanmak amac›yla bir turistik tesiste ifl buldular.

Afla¤›daki ipuçlar›na dayanarak bu ö¤rencilerin ad›n› ve soyad›n›, hangi iflte kaç haf-ta süreyle çal›flt›¤›n› bulunuz.

‹PUÇLARI:

1- Bu gençlerden biri 5 haftadan buyana oturup çal›flt›¤› halde hâlâ paras›n› alamam›flt›. 2- Kurt, Harun’dan 2 hafta daha uzun süreli çal›flm›flt›. Bunlar ne güvenlik ne de garsondu.3- Kemal’in bu tatil yerine gelifli üzerinden ancak 1 hafta geçmiflti. 4- Faik Kurt güvenlik hizmetiyle u¤raflm›yordu. 5- Bellboy olarak çal›flan ö¤renciyle tesise geleli 2 hafta olan iki arkadafl›n soyadlar›n›n

ilk harfi ayn›yd›. Ferruh ile garsonluk yapan ö¤renci de aynen bunlar gibiydi.6- Aslan tesiste barmen olarak çal›fl›yordu ve çal›flma süresi Yalç›n’dan 1 hafta fazlayd›.

Soyad›

Ad›

Page 79: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

155

OOYYUUNN SSOONNUUSmyslov, 2000

Beyaz kazan›r

Beyaz kazan›r

KKEENNDD‹‹ GGEELLEENNReinle-Steinbrugger, 1944

AATTAAKKHaznedaro¤lu-WarakomskyMustafa

Y›ld›z

Satranç

[email protected]

Türkiye satranç flampiyonlar›ndan IM K›vanç Haznedaro¤lu ve gençyetenek IM Emre Can Çek Cumhuriyeti’nin Olomouc ve Pardubice kent-lerinde yap›lan kapal› turnuvalar› birincilikle bitirdiler. Bu baflar›lar›yla ikigenç satrançç›m›z satrançta en yüksek unvan olan GM (Büyük Usta) nor-mu kazand›lar. Haznedaro¤lu ve Can’› kutluyoruz, en k›sa sürede büyükusta olmalar›n› diliyoruz.

HHaazznneeddaarroo¤¤lluu--KKrraaeemmeerr,, OOlloommoouucc,, 2200007711.. ee44 cc55 22.. AAff33 dd66 33.. dd44 ccxxdd44 44.. AAxxdd44 AAff66 55.. AAcc33 aa66 66.. FFgg55 ee66 77.. ff44

AAbbdd77 88.. VVff33 VVcc77 99.. OO--OO--OO bb55 1100.. FFxxff66 AAxxff66 1111.. ee55 FFbb77 1122.. VVhh33 ddxxee551133.. AAccxxbb55 VVbb66 1144.. ffxxee55 AAee44 1155.. FFcc44 AAff22 1166.. VVbb33 OO--OO--OO 1177.. AAdd66++

(17. Fxe6+ fxe6 [17... fib8 18. Ac6+ Fxc6 19. Kxd8+ Vxd8 20. Ad4+fic7 21. Axc6 fixc6 22. Vf3+ fib5 23. Fc4+ fixc4 24. Vxf2] 18. Aa7+ Vxa719. Vxe6+ fic7 20. Vf7+ fic8 21. Ve6+ fic7)(17. Fxe6+ fib8 [17... fxe6 18. Aa7+ Vxa719. Vxe6+])

1177...... KKxxdd66 1188.. eexxdd66 VVxxbb33 1199.. AAxxbb33 AAxxhh112200.. AAcc55

(20. Aa5 Fxg2 21. Fxa6+ fib8 22. Kd2Fa8 23. Ac4 f6 [23... g6 24. Ae5 Fh6 25. Axf7Fxd2+ 26. fixd2 Kf8 27. d7 fic7 28. d8=V+Kxd8+ 29. Axd8 fixd8 30. fie3 h5 31. Fe2]24. fid1 g6 25. fie2 Fh6 26. Kd4)

2200...... FFxxgg22 2211.. FFxxee66++ fifidd88 2222.. FFxxff77 gg662233.. AAee66++ fifidd77 2244.. AAcc55++ fificc66

(24... fid8 25. fib1 Fc6 26. Ae6+ fid7 27. Ac5+ fid8 28. Ae6+ 1/2-1/2M. Carlsen-B. Gelfand, Biel, 2005)

2255.. dd77 ((DD)) FFxxcc55????(25... Fh6+ 26. fib1 fixc5 27. d8=V Kxd8 28. Kxd8 Fg7 29. Kc8+ fib6

[29... fid6 30. Fxg6] 30. Fg8 h6 31. Ff7 g5 32. Kg8)2266.. FFee88 11--00

((AAnnaalliizz:: HHaazznneeddaarroo¤¤lluu))

a

8

7

6

5

4

3

2

1

b c d e f g h

14… Axe5??Çözümler 150’nci sayfam›zdad›r.

PP‹‹YYOONN AATTAAKKLLAARRII

Atak gücü en az olan satranç tafllar› olma-s›na karfl›n piyonlar›n oyun içinde etkileri,ve rolleri çok büyüktür, özellikle son yataya,8. (1.) yataya yaklaflt›kça de¤erleri artar.

Piyon ataklar›n›n birço¤u vezire (ya dabaflka alete) terfi veya çifte vurufl (çatal)ile ilgilidir.

Yukar›daki konumda beyazlar yarmayöntemiyle bir piyonunu vezir yap›yor:

1. b6 axb6 2. c6 bxc6 3. a6 veya 1… cxb6 2. a6 bxa6 3. c6 Beyaz

kazan›r.Piyon, son yatayda bulunan at› tehdit edi-

yorsa büyük olas›l›kla vezir olur.

HHAAZZNNEEDDAARROO⁄⁄LLUU VVEE CCAANN GGMM NNOORRMMUU AALLDDIILLAARR

154

a

8

7

6

5

4

3

2

1

b c d e f g h

a

8

7

6

5

4

3

2

1

b c d e f g h

1. Kxd8+ Axd8 2. e7

Devam edecek...

Page 80: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

156 157

SSOOLLDDAANN SSAA⁄⁄AA:: 1) “Kald›r›mSerçesi” olarak tan›nan fotog-rafta görülen Frans›z flark›c›. -“..... Adam” (Yusuf At›lgan’›nbir yap›t›). 2) Hindistan’daprenslere verilen unvan. - OnatKutlar’›n bir yap›t›. - En küçüksosyolojik kurum. 3) Hamsigil-lerden, yumurtalar›n› tatl› sula-ra b›rakan bir bal›k türü. - Vila-yet. - Raks› meslek edinmifl er-kek. 4) Lakin, fakat. - Üstündeölü y›kan›lan kerevet, teneflir. - “Tamam m›”anlam›nda kullan›lan bir sözcük. 5) Bir fleyinniteliklerini övme. - ‹ki yüzü beyaz kaps›zyorgan. - Büyükbafl bir hayvan. 6) Saçlar›düzeltmeye yarayan gereç. - Arpa ile flerbet-çi otunun mayaland›r›lmas›yla yap›lan bir iç-ki. 7) Sahip. - Bir fleyi dikerken i¤ne geçire-cek yeri delmek için kullan›lan, çelikten ya-p›lm›fl, sivri uçlu araç, t›¤. - Çaresiz, zavall›kimse. 8) ‹çine odun, kömür at›larak yak›lanbir ›s›nma gereci. - Müstahkem yer. - Kirinb›rakt›¤› iz. - Bükülmüfl sicim. 9) Bir cismins›cakl›¤›n›n artmas›na neden olan fizikselenerji. - Fazla bön. - Ankara Sanat Tiyatro-su’nu simgeleyen harfler. 10) Bir ço¤ul eki.- Ayakkab›n›n üstündeki yumuflak bölüm. -Operalarda solistlerden birinin orkestra efl-li¤inde söyledi¤i kendi içinde bütünlü¤üolan parça. 11) Üzeri toprak ya da otla ör-tülmüfl saman y›¤›n›. - Sportif. - K›rm›z›.12) Genifllik. - “O¤uz .....” (“Tutunamayan-lar”›n yazar›). - Bir say›. 13) Tene yumuflakl›kvermek için sürülen koyu k›vaml› madde. -Yayla at›l›r. - Vizon. 14) Yass› demir çelikürünü. - Üst karfl›t›. - fiaflma belirten ünlem. -‹nsanlar›n vücudunu çevreleyen elektroman-yetik alan. 15) Fide ya da fidan dikilen yer. -“.....- Romina Power” (“Felicita” flark›s›yla ta-n›nan ikili). - Mikroskop cam›. 16) “Anais .....”(Ünlü Frans›z yazar). - Boyun e¤me. 17) Enk›sa zaman. - Giysinin belden afla¤›da kalanbölümü. - Ba¤›fllama. 18) B›rakma, ayr›lma. -Büyük toprak sahibi, sözü geçen kifli.19) Türk destanlar›nda ad› geçen difli kurt. -Doymam›fl. 20) fiark›, türkü. - Verme, ödeme.- Valide, anne.

YYUUKKAARRIIDDAANN AAfifiAA⁄⁄IIYYAA:: 1) “Eski Isl›k”, “Ölüm Beyaz Göl-ge”, “Cinnet Yaz›” gibi kitaplar›bulunan flairimiz. - Güzel sanat-lar›n herhangi bir dal›nda yarat›-c›l›¤› olan, yap›t veren kimse.2) ‹lelebet. - Kimi yemeklerinüzerine dökülen, domates, baha-rat gibi fleylerle yap›lan kar›fl›m.- Kar›fl›k bir ifl ya da sorunun an-lafl›lmas›na, çözümlenmesine ya-rayan durum, ipucu. 3) Yap›lan

ifller, çal›flmalar. - Göçebe bir kufl. - EskiM›s›r’da günefl tanr›s›. 4) Genellikle içinesulu fleyler konulan genellikle metaldenyap›lm›fl kap. - Kuru tütün yapra¤›n› and›-ran k›z›l›ms› kahverengi. - Bir haber ajans›.- Ç›karma iflleminde kullan›lan iflaretin ad›.5) Duman lekesi. - Endonezya’n›n plakaimi. - Rütbesiz asker. - Eski dilde ba¤›rsak-lar. - Köpek. - Bir g›da maddesi. 6) Mate-matikte bir say›. - At binen kad›n. - ‹ki tar-la aras›ndaki s›n›r. - Kolu çevrilerek çal›-nan, sand›k biçiminde bir tür org. 7) S›cak-ta vücutta beliren k›rm›z› lekeler. - Türkmüzi¤inde bir makam. - Hayvan otlat›lanyer. 8) Yaban armudu. - Hayvanlar›n su iç-tikleri tafl ya da a¤açtan oyma kap. - Bar-yumun simgesi. 9) Bir nota. - Geçmifl, soy.- Mu¤la iline ba¤l› bir ilçe. 10) Kral›n efli. -Rus Kazaklar’›n baflbu¤una verilen unvan. -‹skambil destesinin en alt›ndaki ka¤›t.11) Beyaz. - Kimi meyvelerin alkolle maya-lanarak dam›t›lmas›yla elde edilen içki. - ‹s-tenilen, be¤enilen nitelikleri tafl›yan. 12) Ti-bet s›¤›r›. - Ödünç verme. - Yumurtan›n birbölümü. - Sodyumun simgesi. 13) Bir man-tarla bir su yosununun ortak yaflamas›ylaortaya ç›kan bitkilerin genel ad›. - Namus.- Mektep. 14) Belirti, iflaret. - “Elbet bir hin-lik vard›r seni seviflimde / Ey kan›ma çak›l-lar kar›flt›ran .....!” (‹smet Özel) - Radyumelementinin simgesi. 15) Çi¤ sütten yap›lanya¤s›z peynir, çökelek. - Herhangi bir hük-mün geçersiz oldu¤unu gerekçeleri ile gös-tererek çürütme. - Argoda tutukevi.•

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

4 6 4

FilizLelo¤luOskay

Bulmaca

[email protected]

Page 81: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Birinci Dünya Savafl›’ndaSuriye Hat›ralar›Ali Fuad ErdenTürkiye ‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar›

1 954 y›l›nda “Dünya” gazete-sinde “Çölde Son Türk Des-

tanlar›” bafll›¤›yla yay›mlanan AliFuad Erden’in an›lar›, Suriye Cep-hesi’nde Birinci Dünya Savafl› s›ra-s›nda kifliler, olaylar, görüfller,

olup bitenler aç›s›ndanayd›nlat›c› bilgiler sunu-yor. Kitap, ayn› yay›ne-vince bas›lan Cemal Pa-fla’n›n “Hat›ralar”, Sela-hattin Günay’›n “BiziKimlere B›rak›p Gidiyor-

sun Türk” adl› kitaplarla okununcaOsmanl›’n›n son y›llar›nda karan-l›kta kalan noktalar ›fl›¤a kavuflu-yor. An›lar›nda Saint Just’un özlüsözlerine de yer veren Ali Fuad Er-den, “Sina çölündeki kuyulardayap›lan su tesisat›n›n küçük birmodelinin memleketimizdeki her

kuyuda olmas›n› ne kadar ister-dim”, “Cemal Pafla’y› Ermeniler öl-dürmedi, Ermeniler’e öldürtüldü.Onu öldürenler de onu onlara öl-dürtenler taraf›ndan öldürüldü.Ölüler suskun olacaklar› için öldü-rüldü” diyor.

Papal›k ve Venedik Belgelerinde Avrupa’n›nBirli¤i ve Osmanl› DevletiMustafa Soykut‹stanbul Bilgi Üniversitesi Yay›nlar›

1 9’uncu yüzy›lda Avrupa’n›nhasta adam› durumuna gelin-

ceye de¤in, Avrupa, Papal›k ve Ve-nedik, Osmanl› ve Türkler hakk›n-da ne düflünüyordu? Daha önceyurt d›fl›nda “‹talya’da Türk ‹maj›”,“Modern Avrupa Öncesi ‘Öteki’ninTarihi (1453-1683)” ad›yla yay›mla-nan çal›flmas›nda yazar ilk kezkendisinin ulaflt›¤› özgün belgele-rin tan›kl›¤›nda bu sorunun yan›t›-n› veriyor. Papal›k’›n Avrupa Birli-

¤i düflü, Haçl› ideoloji-si, ilk Türkolog Angi-olello’nun an›lar› ›fl›¤›n-da Fatih Sultan Mehmethakk›nda çarp›c› bilgi-ler, Fatih’in tu¤ras›n› ta-

fl›yan Rumca, Latince kaleme al›n-m›fl mektuplar, Yahudiler’in H›risti-yanl›k’›, H›ristiyanlar’›n ‹slam’› sap-k›n mezhep olarak görüflleri, H›ris-tiyan sözcü¤ünün öncüsünün, ku-rumlaflt›r›c›s›n›n Anadolu’dan, Tar-sus’tan ç›k›fl›, Osmanl› ülkesinin vi-raneye dönmüfl durumu, Avru-pa’da gezginlerden dedikodu vesöylentilerden toparlanarak Türk-ler hakk›nda yaz›lan yaz›lar, kitap-lar, Ermeni Agop taraf›ndan 1685y›l›nda yaz›lan “Türk Dilinin Esas-lar›” kitab›ndan Venedik’te Türkçeö¤renmek için yararlan›lmas›, Os-manl›’n›n y›k›l›fl›n›n önbilgilerininy›llar önce Vatikan’a ulaflt›r›lmas›...

Benden SonraTufan Olmas›nMuhsin Ertu¤rulRemzi Kitabevi

M odern Türk tiyatrosunun ön-cüsü Muhsin Ertu¤rul an›la-

r›n› 40 y›l önce kaleme almaya bafl-lad›. Çok istedi¤i halde yaflarken ya-y›mland›¤›n› göremedi. Sürekli ken-disine an›lar›n› yazmas› önerisindebulunan fiakir Eczac›bafl› dostlu¤unugösterip Muhsin Ertu¤rul’un ölü-münden sonra kendisine verilendosyalar› Sadi Borak, Haldun Taner,Nadir Nadi, Tunç Yalman gibi yak›narkadafllar›yla inceledi. Sonunda

dosya Muhsin Ertu¤rul’udoçentlik tezi çal›flmas› s›-ras›nda yak›ndan tan›maolana¤› bulan ÖzdemirNutku’ya verildi. An›lar ilkönce Eczac›bafl› Vakf›’ncayay›mland›. Vasiyet gerçekleflmifl ol-du. Özdemir Nutku’nun özenli çal›fl-mas›yla modern Türk tiyatrosununkurulufl ve geliflim süreci sahne önüve arkas›yla gözler önüne seriliyor.Kitab›n son bölümündeki an›lardaad› geçen bafll›ca kiflilerin özgeçmifl-leri ise ansiklopedi ve internette bu-lunmayan bilgiler sunuyor.

Taze Ekmekler S›cak ÖykülerBinnur Akhun Önen‹nk›lâp Kitabevi

L isede matematik ö¤retmeninins›k s›k söyledi¤i “Bir fley bilmi-

yorsan›z hakk›nda kitap yaz›n” sö-zünden hareket eden yazar, son za-manlarda evlerde teknolo-jinin yard›m›yla t›pk› eskigünlerdeki gibi günlük ek-mek piflirmenin yollar›n›arayanlara ilginç tarifler su-nuyor. M›s›r ekme¤inden,harnup pekmeziyle yap›l-m›fl ekme¤e var›ncaya de¤in pekçok farkl› damak tad›n›n nas›l eldeedilece¤ini gösteriyor. Ekmek maki-nelerinin yan›nda verilen kullanmak›lavuzlar›n›n yetersizli¤ini giderenkitap, ekmek yap›m›n›n püf noktala-r›na de¤iniyor. Ayr›ca onlarca çeflitekmek piflirme tarifi d›fl›nda malze-me, oranlar, yararlar› da aktar›l›yor.•

158

BizeGönderilen

Kitaplar

Tümüyle kitapseverlere yönelik bu bölümümüzde, yeni yay›mlanan kitaplar›n duyurumu yap›lmaktad›r.

159

Page 82: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

160

Bir Fotograf

Bin Sözcü¤eBedeldir

Gönderi: Vishal Manole, ‹chalkaranji, Hindistan

Page 83: YEREL SÜREL‹ YAYIN · 2013-08-02 · Sizden Bize 8 ‹lk Dersimiz Türkçe 15 Ekim SuDokular› 94 Bilginizi Denetleyin 113 Mankafa Poldi 128 Bir Baflkad›r Memleketim139 Anne

Necdet Kalay, 1932 y›l›nda ‹stanbul’da do¤du. ‹lk çal›flmalar›naHeykel Sanatç›s› Faruk Morel ve Ressam fieref Akdik’in yan›nda bafllad›.1954-1957 y›llar› aras›nda ‹DGSA Bölümü’ne bir süre devam etti. ‹lksergisini 1960 y›l›nda ‹stanbul’da açt›. Resim çal›flmalar›n›, 1970’li

y›llarda daha çok yurt d›fl›nda sürdürdü. Türkiye’de özel koleksiyoncuilgisinin Türk ressamlar›na yöneldi¤i bir dönemde ilgi odaklar›ndan

birini oluflturdu. 1973 y›l›nda Kültür Bakanl›¤› 50. Y›l Resim Yar›flmas› Baflar› Ödülü’nü kazand›. Suland›r›lm›fl boya etkesi vef›rça tufllar›yla çal›flt›¤› resimlerinde Anadolu yaflam›ndan çeflitli kesitleri betimledi. Resimlerinde konular› ana çizgileriyle vermeyi

amaçlayan betimlemece-anlat›mc› bir anlay›fl egemendir.

KÖYDE

TÜRK RESSAMLARI: Necdet Kalay