Upload
others
View
4
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Yıl: 2 Cilt: 2 Sayı: ll o Nisan 1981
- İÇİND E KlLElt-
Orhan TORKOOCAN 19. Yüzyı l Osmanlı Toplumunda IŞçi Sın ı fının Doğuşu •.... ....... 5 - 22
Alexandre BENNiGSEN Ç~v: ismall Orhan TORKÖZ
Sovyet Müslümanları ve lsiAı:n Dünyasi .. . . . . . . ...•.... .. . . . . . . . .. 35 - 50
Ersin. öCAL lstanbuJ Müzelerindeki Börklü Mezar Taşları ..................... :.. 51 - 75
"; : Halil ERSOYLU · Türk_ Dünyasının Düşünce, Dil ve Edebiyatındaki Bazı Kuşlar ..• 76 -125
Tuncer GOLENSOY Anadolu'da Moğolca Yer Adları ve Rumeli'deki Izleri •........... 126 - 131
Mustafa ERKAL Terörün Sosyolojik Analizi · .................... : ........•.....••.••.••..•.. 132 - 147
Aflf BOYOKTUCRUL . .
Kıbrıs Adası Hangi Şartlarda Ingilizlere Bırakıldı .................. 148 - 158
Ayşegüt DEMIRHAN Prehistorik ve ilkçağlarda Tıp ·Tarihine Genel Bir Bakış ve Bu Çağlardan Kaynağın ı Alan Mill! Bir llacımız: M ESIR , ..... 159 - 219
SOVYET MÜSLÜMANLARI VEeiSLAM DÜNYASI
Yazan Çeviren Kaynak :
Alexandre BENNiGSEN• ismail ORHAN TÜRKÖZ Problems .of Cummunism, Marçh:April 1980
Jozef Stalin tara:fındari ··Sovyet işgal! altında;ki Müslüman toprakları etrafında çevrilen ve 'Batı Türkistan'la Kafkaslar'-ı Orta Doğu'dan mutlak bir şekilde ayıran Demir Perde, 1953'de Stalin'in ölümünden bu yana, Sovyet esareti altındaki müslümanlan ve İslamiyeti, -büyük İslam dünyasına ·hitabetmek için, ihtiyatlı ·bir . şekilde, bir vasıta olarak kulIanmaya başlayan Stalin'iı.ı halefieri tarafından tedricen ara. ianmaya başlamıştır. Dikk;:ı.tli ve kontrollü · bir şekilde başlatılan bu-hareket, -İran ihtilali ve Ruslarm Afganistan'a müdahalesinden bu _yana daha serbest bir tarzda sürdürülmüş ve dikkatleri çekecek ölçüde hızlandırılmıştır. Şu anda, Sovyet işgali altındaki Müslüman ül:keler, hicretin ilk çağlanndanperi· bir parçasını teşkil ·ettiklep, tarih ve kültürünün geliş: mesinde büyük 'rol aynadıklan Dar-ül İslam'la yeniden temas kurİnaya başlamış 'bulunmcı.:Kta; yakın . bir gelecekte bu gelişmelerin tersine çevrilmesi konusunda ortada cictdi bir ihtimal de gözükmemektedir. Hal böyle olunca bu duluınun, iosa ve uzulı va:dede-hem Sovyetler Birliği hem de İslam dünyasında ortaya çıkaracağı sonuçlar, üzerinde durulması gereken önemli bir konu halini· almış buJunmaktadır.
(*> Halen Chicago Üniversitesi Tarih Bölümünde ziyaretçi Profesör olan Alexandre Benningsen Paris üniversitesinde «Ecole des Hautes Etudes~ in direktörüdür. ·Benningsen aynı zamanda Muslim National Communism: A Revolutionary Strategy for the colonial World (1979) ve lsliim in t~e Soviet l.Jnion (19S1) adlı eserlerin müşterek yazandır:
-23-
ISMtÜL ORHAN TORKÖZ
·_ ı .-, Yazımızın bundan sonraki kısımlarmda öncelikle, Sov-yetler Birliği'nde. ve İslam dünyasının diğer bölgelerinde yaşayan müslümanları birleştiren temel kıstas ve özellikler üzerinde durulacak; daha sonra da Stalin'den özellikle Khrushchef'ten -sonraki Sovyet lider -kadrosunun, İslam diinyasındaki emellerine ulaşma gayesiyle, Sovyetler Birliği'ndeki İsJami EnStitüleri istismara nasıl teşebbüs ettiklerini ortaya koymaya çalışacağız. Nihayet, İra:::ı ve Afganistan'daki gelişmeler?n tesirlerini takib edecek ve bu hadiseler dolayısıyla Sovyetler Birliği'nin karşı karşıya geldiği müşkül durumu (dilemina) tesbit etmeye çalışacağız.
Sovyetler ;Birliği'ndeki Müslüman milletierin dünyanın diğer bölgelerirideki müslümanlarla bağlantı kurmalan ~onusunda çeşitli faktörler müessir olml.Jcştur. Bunların b~ın
da, dinle birlikte, dil ve soy birliği gelmektedir. ·
D!n ve Soy Bağları
Dini Birlik: Sovyet kontrolü altındaki İslamiyetin, böylesine bir bağ teşkil etmesi ilk bakışta mantığa aykırı gibi gelebilecektir. Zira, Sovyetler Birliği'nde din, dün olduğu kadar bugün de açık amacı bütün dini in9J1.çlann kökünü .kazı
rİıaık olan dinsiz bir devletfu hakimiyeti altınqa bulunrhaktadır. Nitekim, Sovyetler Birliği'nde yarım asırdan beri devam ecien din aleyhtarı bir kampanya sonucu İslamiyet, müntesiplerinin bir bölümünü kaybetmiş bulunmaktadır. Bunlar~ bir kısmı İslamiyeti umurşamaz olmuş, da:ha nadir olmakla beraber, bir bölümü de hakiki bir dinsiz olup çıkmıştır. İGlamiyet ayrıca, mumın cemaat~ iktisadi ve siyasi ll:ayatindaki muteber mevkfuıi de, hemen hemen tamamen, yiti.rııiliitir.
Pek çok bakıliıdaİı İslamiyet özel bİr mesele haline gelmiş ve kendine has idaıi yapısı, Sovyet sisteminin gerçeklerine intibak ettitilrnek için değiştirilmiştir. Diğer bir ifade ile İslamiyet, hakim meV'kiini yitirerek açık bir şekilde yeni şartlara
· - tabi olmuştuİ: Bunun ötesinde, Sovyetler Birliği'ndeki resmi İ·slami liderleıin, bazı konularda, yazımızın gelecek bölümlertnde görüleceği gibi, özellikle dışardaki müslümanlarla ilişkiler söz konusu olduğu zamanlarda, yetkililerle işbirliği yap-makta istekli olduklan da görülmektedir'. ·
Bununla beraber ne Marksizm· ne de laiklik, hadiselerin
-24- .
SOVYET MÜSLÜMANLARI ve iSLAM DONYASI
yeni seyrine uydurmak için zorlanan İslamiyete şu veya bu .şekilde nüfuz edebilmiş değildir. İslam hukuku ve teolojisi bakınundan Sovyetler Birliği'nde İslamiyet, 1917 yılından ör).-. ce de olduğu gibi, safiyetini aynen muhafaza edebilmekt~dir.
İslam dininin !iderleri, resmen Alla_hsız Sovyet devletine tabi ve muti olmalarına rağmen, dost veya düşman hiç bir kiş~ tarafından şirk, küfür ve hatta bid'atle itharn edilmemişlerdir. Biraz tuhaf gö~ükmekle beraber, bu günlerde Sovyetler Birliği'nde İslamiyet, Orta Doğu'nun pek çak Müslüman illl~elerinde halen yaşanmakta. olandan veya ihtilalden önceki· Rusya'da hü$üm süren ilerici İslamiyetten çok daha muhafazakar ve an'anelere bağlıdır. Herşeye r?-ğmen, bii Sovy~t Müslümarn ve herhangi bir ülkeden başka bir Müslüman nerede .buluşurlarsa buluşsunlar derhal birbirleıiyle kaynaş
makta ve kendilerini evleıindeymiş gibi rahat hissetmekte- · dirler. Bunların her ikisi de aynı İslam milletine aynı dar-ül İslama. mensub ve hala günlük hayatlarını düzenlemeıkte olan aynı manevi geçmişe sahip bulünmakta; aynı dini ·merasim
. ve sosyal adetlere riayet göstermektedirler. Keza aynı beslehme ve alışkanlığına sah,ip bulunmakta, hemen hemen aynı elbiseleri giymekte; Orta Doğu'da Amerikalı ve Avrupalılar, Orta Asya'da Ruslar tarafından temsil edilen Müslüman olmıyan Bat~ya karşı aynı köklü güvensizlik duygusunu taşımaktadırlar. Kısaca bunlar, düşman bir dünyaya birlikte karşı duran bir kardeşler gurubunu teşkil etmektedirler.
Bugün, Sovyetler Birliği'nde İslamiyetin, dışardaki cti.rl~ daşlanyla değişik derecede temasa sahip bulunan, üç kolu temsil edilme~tedir. Bunlardan birincisi, bu ülkedeki ~ürk, Acem ve Kafkasyalı Müslümanların büyük bir bölümünün
· mensup bulunduğu İslaıniyetin Sünni koludur. II. -Dünya Savaşı'n~n bu yana, bunlar, Mekke, Medine gibi mukaddes yerlerle El Ezher ve · Karavyin gibi İslaıni Üniversiteler ve
· benzeri . merıkezlerle bağ kurmuş ve sınırlı . da olsa mevcut· bağlarını koruyagelmişlerdir. Orta Asya, Kafkasya ve Volga bö.Igeleriride İslamiyet, İslam dünyasımn her tarafında mev· cudiyetini sürdüren tarikatlar, özellikle Nakşibendi ve Kadi· riye taıikatları; tarafından gayri resmi, fakat diğer Müslüman ülkelerindekine paralel bir şekilde temsile devam edil-
. mektedir. Ademi merkeziyet prensibine ileri. derecede bağlı ·.
-25-
ISMAiL ORHAN TORKÖZ
·}ml urunasına rağmen bu tarikatların manevi doktrin, mistik · :~ a:yin V~ ibadetleri her yerde kesinlikle aynı Olmaktadır. . .
İslamiyetın Sovyetler Birliği'ndeki ikinci kolu Şiiliktir. Müslümanlığın Sünni kolundan farklı olarak· ştilik, Irak'ta Necef ve Kerbela; İran'da Meşhed ve Kum· şehirlerinde manevi merkezleri bulunan ve ad,eta Hıiistiyan kili:sesininkine benz~yen, din adamla~ teşkil ettiği merkezi bir hiyerar-· şiye ·sahip bulunmaktadır. Ne v,ar ki, Sovyetler Birliği'nde yaşayan ve sayıları yaklaşık ola:rak 3 milyonu bulan Azerilerin mensup bulunduğu İslamiyetın Şiilik kolunun dış ülkelerde yer alan bu merkezlerle irtibatı kesilmiş ·bulunmaktadır.
Nihayet üçüncü gurupta, Muhtar Gorna-Bedahşan böl· gesinde oturan ve sayıları 60 - 100.000 dolaylarında tahmin edilen, ·Ağa Han'ın müıitlerinden, bir pamir kavmine ve ((Ni~ zarite» mezhebine mensup '~;>ulunan İsmailller yer aimakta· dır. İleri derecede merkezileşmiş bir . yapıya sahip bulunan bu mezhebin 1950'lere kadar Hindistan'daki manevi ve siyasi merkezlerle, belirli ölçüde; gizli bir temasa sahip bulun-duğu anlaşılmaktadır. · ·
D.il ve Soy Birligi : Sovyetler Birliği'nde'ki Müslümiınıar bu illke dışındaki din kardeşleriyle aynı soya mensubiyet duygusuna da sahip bulunmaktadırfar. Bu ülkenin güney hudutlan tamamen stın'i olup herhangi bir milli . veya coğrafi ayrımı temsil etmemektedir. Bunun tabii bir sonucu olarak, Sovyetler Birliği'ndeki Müslüman milletierin hemen hemen hepsi dış ülkelerde önemli şayıda bir soydaş kitlesin sahip bulunmaktadır lar.
Sovyetler Birliği'ndeki bu milli topluluklan dört gurup içinde mütalaa etmek mümkün olabilecektir. Birinci grubu, Sovyetler Birliği ile diğer bir veya birden çok ülke arasın<:}a yaklaşık olarak eşit bir şekilde bölünmüş olan büyük milletler teşkil etmektedir. 1979 yılında Sovyetler· Birliği'ndeki sayıları 5.5 milyon olan ve İran'daki sayıları 4 milyonu aşan Azeriler; Sovyetl~r Birliği'ndeki sayılan 2 milyon, Afganistan, İran, Türkiye ve Irak'taki sayıları yaıklaşık olarak ı milyon dolaylarında bulunan Türkmenler; Şovyetler Birliği'ndeki sayıları 3 milyon, Afganistan'daki sayıları 3-4 milyon ka-
-26-
SOVYET MOSLOMANLARI ve . iSLAM' DONYASI
dar bulunan ve Çin'de küçük gruplar teşkil eden Tacilder bu gurup i.çinde mütalaa edilebilecektir. Modern, kaynaşmış (Consolidated) bir millet olma yerine bir boy birliği (Federasyon) teşkil eden Türkmenler söz konusu olduğunda; Sovyetler Birliği, İran ve Afganistan'da yaşıyan gurupiar arasındaki akrabalık duygus11; aynİ boyun mensuplarının sadece. siyasi hudutlarla ayrılmış olması vaı?ıası karşısında, daha da kuvvet kazanmaktadır. Sovyetler Birliği ve İran'da yaşıyan Y.amud, •Göklen, Emreli ve Salır boylarıyla; Sovyetler Birliği, İran ve Afganistan'a dağılmış bulunan Ersarı, Sa:rık ve Ali Eli boyları bu duruma tipik birer misal teşkil etmekteclirler.
İkinci grubu, önemli bir bölümü Sovyetler Birliği'nde ya-. şayan ve bu ülkenin hudutlan dışında küçUk azınlıklarla
temsil edilen büyük müslüman milletler teşkil etmektedir. 1979 yıl~nda Sovyetler Birliği'ndeki sayılan 12,5 milyon olan, Afganistan'daki sayıları da. yaklaşık olarak 1,~ milyona ulaşan Özbekler; Sovyetler Birliği'ndeki nüfuslan 6,5 milyon kadar olan, Afganistan'da küçük, Doğu Türkistan'da· 400.000 kişilik önemli bir topluluk teşkil eden Kaza.klar; Sovyetler Birliği'ndeıki sayılan 2 milyon, Çin'deki sayıları ise 100.000 kadar olan, Afganistan'ın Vak.han bölgesinde yaşarken son olaylar dolayısıyla Pakistan'a göç eden ve sayıları 10.000'i bulan bir topluluğu da içine alan Kırgızlaı' bu gurup içinde yer alma:ktadır. · ·
Üçüncü gurup, önemli bölümü dış ülkelerde y~şatr?-akla beraber küçük bir bölümü Sovyetler Birliği'nde göçmen olarak yaşayan milletlerden oluşmaktadır. 1979 yılında Sovyetler Birliği'ndeki sayıları 210.000 olan, Çin'deki sayıları 7 mil~ yona kadar çıikan Uygurlar; bu ülkedeki sayıları 50.000 kadar olduğu halde Çin'deki sayılan 3,5 milyona ulaşan Döngenler; Sovyetler Birliği'nde 1970'deki sayıları 13.000 .(1979 sayımın- . da bunlardan bahis-edilmemektedir) olup, Pakistan, İran ve AfganiStan'daki ·sayılan bilinmeyen Belueller... bu gı;ırup içinde bulurimakta'dır ..
Nihayet; dış ülkelerde şu veya bu ölçüde önemli kolaniler teşkil eden, fakat anavatanları Sovyetler Birİ.iği'nde kalan, Müslüman milletler gelmektedir. Bu. milletler milli-benlik ve di.İlerlıii unutınayıp . bazı hallerde ana vatandaki kardeşleriyle açık veya gizli bir şekilde temas edebilmektedirleı:. Türkiye,
-27 -
iSMAIL ORHAN TORKÖZ
·::qrdün, İsrail ve A.B.D.'nde ya§ıyan Çerkezler bu duruma ti-. -~ik bir .misal teşkil etmektedirler. (Çerkez ismi Çeşitli Kuzey Kafkas kavimlerinin ahfadlar~a: verilen müşterek bir: isimdil').
Sayıları ya:klaşı.k olarak 43 milyo~ kadar olan Sovyetler Birliği;ndeki Müslümanlarla, Sovyet hudutlannın ötesinde yer alan· ve nüfusu 100 milyonu aşan Türk-İran dünyası" ara-
. sında.ıd.- diiı bağı ile soy, bazı durumlarda boy beraberliği, bu iki müslüman gurup arasındaki ilişkilere karmaşık bil' mahiyet kazandırmıştır. Bu konı.,ıda, özellikle önem arzeden, iki mesele ortaya çıkmaktadır. Bunlardan bil'ineisi cıbu toplulukların gerçek milli merkezlerinin neresi olduğu» meselesidlı'.
Bu merkez, müslümanların dil konusunda serbestliğe ve kültürel hürıiyete sahip bulundukları, resmen (tabiatıyla, şek
len) otonemi ye, farklı . ye belirli idai1 ve coğrafi statülere sa- . hip bulundukları halde fiilen takibata kadar uzanan bir d,ini baskıya maruz kaldıkları ve siyasi gelişmelerinin büyük blı'a-·
derlerince (!) uygulanan sıkı bir kontrole tabi tutulduğu bil' ülkede yani Sovyetler Birliği'nde midir? Yoksa-bu merkez, onların tani bil' dini hürriyete sahip bulundukları bil' fert olaral{, hiç olmazsa teorik bakımdan, iktidara gelme hakkına sahip olduklı~.n fakat şu veya bu şekilde bil' milli varlık 'teşkil edemectikJ.eri eliğer dış ülkelerele rnidir?2 Oi·taya çıkan ikinci .mesele cıSovyetler Blı'liği'nde:ıp İslamiyetle dışardaki İslam dünyası arasındaki ilişkinin nasıl bir mahiyet taşıdı-
. ğıı>dır. Moskova İslamiyete nasıl biİ stratejik pozisyon izaf~ etmekte ve Sovyetler Birliği'ndeki Müslümanlar, SSCB ile İslam dünyası arasındaki ilişkilerde nasıl bir rol oYııa.ma'k
. tadırla.r?
Sovyet Müslümcintarının Davranışları
Bu noktada, bu tavır ve tutuin:ların, veya h~ç elinazsa bunların ifade tarzının, resmi devlet politikasiyla sınırlı kaldığını hatırıayarak Sovyetler Birliği'ndeki · Müslümanla· rın diğer ülkelerdeki Müslümanlara karşı takındrkları tavır ve tutumlarını gözden geçirmeye çalışalım. Özel.likle bil' devlet olarak, Sovyetler Birliği'nin, İran veyg; Afganistan'da ya· şayan Azeri, Türkmen, Özbek ve Taeikiere karşı ilhak amacı güden bir politika takibetmediğini belirte.lim. ·
- 28"-
SOVYET M0S.I.0MANLARI ve iSLAM DONYASI
Sovyet propagandası bu . lıususu yani Turkmen, Özbek~ Tacik v.s. gibi milletierin önemli bir kısmının d!ğer ülkelerde yaşamakta oluşunu görme~ezlikten gelip, ihmal etmekte, bunların, Sovyetler Birliği'ndeki Müslüman nüfusla ırki ve dini yakınİıtklan asla söz konusu ecİilrrıemektedir. Moskova'nın resmi görüşüne göre, Sovyetler Birliği'ndeki
Müslümanlar, sadeıce, dinleri (İslam"veya başka bir din) ne olursa olsun, emp~ryalizmle mücadele edenlere karşı bir tesanüd d)lygusu izhar etmektedirler. Bu ülkedeki Müslümanlar için büyük biı-aderleri Ruslar, dış ülkelerde oturma·kta olan burjuva veya Feodal Müslümanların çok ilerisinde yer · a:ıiiıakta, onlar için en yakın ve en aziz pir mevı~e sahip bulunrnaktadırlar. Bu resmi doktriiı, Sovyet ıy.ı:üslümanlarıyla diğer ülkelerde yaşayan Müslümanlar arasındaki ilişkilere
dair yazılı kayııaklaı:ın kıt olu§unun sebebini de açıklamak-. tadır. Elindan dolayı qu ilişkilerin analizini, esas itibariyle,
·şahsi temaslar şanucu elde edilen bilgilere dayandırmak zaruıi olmaktadır.
Bir kaide olarak, Orta Asya halk kitlelerinin Sovyet hu-. . . dutları ötesinde kalan dünyaya karşı kayıtsız kaldıkları söy-ienebilir. Yabancı Müslümanlar söz konusu olduğu zaman, bunların en önemli duyguları, . tam anlamıyla berraklaşmamış olan bir dinl yakınlık _ duygusu olmaktadır.3•
. Buna karşılık Komünistler tarafından yetiştirilen seçkin Müslürp.anların durun;ı.ıarı karmaşık ·ve müphemdir. Bir kı;ı.ç istisnası bir tarafa _bırakıldığmda, Müslüman Orta Doğu mü
·nevvetleıi İslamiyetın Sovyetler Birliği'ndeki dmumu hakkında çok az şey bildikleri halde, Müslüman Orta Asya mü., · nevverleri, genellikle, dışardaki İslam dünyasında yer alan siyasi geliş~elere karşı aŞırı bir ilgi · göstermekte ve ! dolayısıyla bunları çok iyi bir şeikilde bilebilmektedirler. Sovyetler
. Birliği'ndeki -seçkin Müslümanların dışardaki kardeşleı_-Lrıe
karşı takınçlıkları tavır; alaka, ·hor görme ve ateşli bir yardım duygusun~ k<?mpleks bir karışiını olmaktadır. ·
.. Orta Doğu politikası konuslında seçkin Müslümanlar, Sovjretler Birliği KomUnist Partisi'nin Ruslardan · oluşan lider kadrolarına nazaran daha köklü ve maceracı bir tutum gösternüşlerdir. 1920 yılında Ghilan Cumhuriyeti meselesine ~aklaşırnlanyla 1946 yılındaki Azerbaycan ve Kürdistan
- ·29-
!SMAIL ORHAN TORKÖZ -
meselelerine karşı takip ettikleri· tutumlarıyla bu Iy!üslüman ş,eçkinler en şiddetli politikaları temsil etmiş ve Kuzey İran'ın bütünüyle Sovyetler Birliği'ne ilhak edilmesini savunmuşlardır. Aynı şekilde bugünkü seçkinlerin de Sovyetler Birliği'nin, bütün Afganistan'ı değilse . bile, Türkistan'ın Hindikuş Dağları'nın kuzeyinde ve (Afganistan hudutları içinde) kalan bölümünü ilhak etmesinden yana olmaları muhtemel
. görüln?-~·ştür. Böyle bir ilhakln ·sovyetler Birliği'ndeki .Müs• lümanların Ruslar karşısındaki' dururnlarıni büyük . ölçüde güçlendireceği açıkça bilinmektedir . .
Sovyetler Birliği'ndeki Müslüman seçkinlerin, ihtilalci enerjilerin Avrupa'dan bütünüyle İslam dünyasına aktarılması fikrinin de ısrarlı bir savunucusu olduklan bilinmektedir. 1920~lerde pek çok Müslüman, Sovyet işgali altındaki Orta Asya veya Kafkasya'run, ·sonunda, ihtilal için bir _sıç
.rama tahtası teşkil edeceği; Tatar ve Azerilerle Türkistan-. Warın Moskova ile Asya arasında bir aracı rolü oynayacakları; ve bunların kaynaşan milyonlarca Asyalı ve Afrikah için sosyalist ihtilal meşalesinin taşıyıcılan olacakları konusunda ümit ihzar etmiştir. Mesela; Azerbaycan Komünist Partisi Birinci Sekreteri Neriman Nerimanof, bu cumh.uıiyetin Bolşevik tipi · ihtila~in İslam alemine mensup büt4n devlet ve · milletiere aktarılması için bir kanal olara~ hizmet görmesini istemiştir'. Ayrıca, Dağıstan'ın komünist lideri Necmeddin Efendiev (Samurski) de Dağıstan'ı, SSCB ile Asya· arasında bir bağ ve !komünist fikirlerİ.I). Yakın Doğu'ya akması için bir kanal olarak mütala9: etmek istemiştiı~ .. Benzer şekilde, 1923 yılında, bir Tatar· komünisti olan Mir Said ·
. · Sultan Galiev de «Tatar İşçileri Doğu·. ülkelerinin her yerinde ihtila.lci enerjilerin en iyi yöneticileri olmuşlardır» diye yaz-
. mıştır6• Aynı yazar, başka bir eserinde de, «Eğer Doğuda ihtilali desteklemek istiyorsak; Sovyet Rusya'da, İslam dünyasına yakın olan ve komünizmin teessüsünde bir deneme laboratuvarı görevi görmesi gereken, bir ünite tesis etmeliyizıı7 diye yazmakta ve ccAynen Kızıl Türkistan'ın, Doğu Tür· kistan, Tibet, Afganist-an, Hindistan, Buhara ve Hivayı aydınlatıp (onlara) yol göstermesi gibi, SovyetAzerbaycanıda İran, Arabistan ve Türkiye için bir ışık ve örnek teşkil edecektir» diye devam etmektedir'.
-30 -
SOVYET MOSLOMANLARI .ve iSLAM DONYASI
Kendiliğinden izhai- edilen böylesine tabii fikirlerden şüphelenen Stalin, bu görüşleıi burjuva milliyetçiliği olarak vasıflandırarak yasaJklaiD.I§ ve sonunda Sultan Galiev ve
· Efendiev vatan haini ilan edilerek tasfiyeye uğramışlardır. (Nerimanof eceliyle ölmüşse de ölümünden sonra itharn edil
_miştir). Aradan yarım asır geçmesine rağmen Moskova'nın tutumu hiçbir değişikliğe uğramaksızın aynen devam etmektedir. Bu tutum, «Üçünçü dünya ülkelerine Üıtilalci stratejilerin taşınması ve uygulanması cıbüyük biraderıı olarak
• Rusların işid~ ve onların sorumluluğu altındadır» diyerek formüle edilebilecektir. 50 yıl önce~bu ko?uda Müslüman komünistlere gösterilen güvensizlik bugün de devam edip gitmektedir. Bunlar en iyi ihtimalle telmik danışman olarak kullanılmakta· falkat siyasi görevlerde istihdam edilm~mektedirler .
. Sovyetler Birliği'ndeki Müslümanların pek ilgi göster:medikleri Arap ülkeleri söz konusu olduğu zaman, böylesine düşük seviyeden bir temas ve ilişki muhtemelen onlan pek rahatsız etmemektedir9
• Buna karşılık bu Müsl~an gurup, İran ve özellikle Türkiye'ye karşı daha kuvvetli bir ırki ve dini yakınlık göstermektedir. ÖZellikle Sovyet Müslüman ayd.ınlan arasında, bu ülkelerde ihtil§Jci değişiklikler peşinde koşan :kardeş Müslümanlara karşı hala bir sempati gös· terilmekte, onlarla fikir iştiraki içinde oldukları belirtilmektedir. Yazımızın bundan sonraki bölümlerinde de görüleceği gibi bu entellektüel gurup, diğer ülkelerdeki kardeş Müslü- . manların, büyük Rus biraderleri tarafından Sovyet Müslümı;ı.nları üzeri..'>l4e tesis edilen · sıkı kontrolün hafifletilmesi hususunda kendilerine yardımcı olabil~ceıklerin.e bile inanmaktadırlar.
Bir Politika Aracı Olarak islcmiyet
Sovyetler Birliği KÔmünist Partisi'nin, dlş· ülkelerde komünist ihtilali geliştirmede, Müslüman kadrolara karşı büyük bir güvensiZlik göstermesine rağmen, dört' İslami ·heyet10
tarafından temsil edilen Müslüman dini müesseselerinin, Sovyetler Birliği hudutlarının .ötesinde kalan ülkelerde devlet stratejisinin uygulanmasında en. müessir bir unsur olarak kullarulmakta oluşu, ilk nazar~a, }?ir tenakuz intibaı uyan-
-31 :...__
. ISMAIL ORHAN TORKöZ
dırmaJktadır: Umursamaz, ilulıalkar, bilgisiz ·v~ kibirli · -ve .. ~bundan dolayı tabiatıyla tesirsiz olan- Batılıların tamaman
a:ksine, SSCB İslam dinine karşı; dikkatli, sınırlı fakat siste-. · matik ve İslam dinini Sovyet emellerinin tahakkuk etmesi
için bir araç olarak kullanmayı amaç edinen bir politikaya sahiptir. Nrkita Kl~u.shchev'in devrilmesitiden sonra uygulamaya konan bu strateji, resmi İslami temsilcilerin şehadeti ve yarı:lımıyla; Sovyetler Birliği'nde İslam dininin serbest oİduğunu. ilan etmeye; 43 milyon Müslüman . nÜflJ.Sa sahip bulunan Sovyetler Birliğini, İslam dünyası için Batılı-· lardan daha iyi bir dost ve müttefik olarak takdim etmeye; nihayet, Suudi Arabistan, Ürdün, Fas ve Mısır gibi mqhafazakar ve Batı taraftarı devletlerle münasebet tesis etmeye çalışmaktadır.
1964 yılından bu yana Orta Asya ve Kafkasya'nın Müslüman bölgeleri1 hudutlarıriı yabancı Müslümanlar~ açmış,
Taşkent'teki İslam heyeti tarafından düzenlenen sayısız milletlerarası konferansa katılacak veya «dostluk ziyareti»nde bulunacak ·olan delegeler memnuniyetle karşılanrmşlardır. Bu ziyaretıeıin tezgahlamş ve uygulanış tarzını tahmin .etmek güç değildir. önce Taşkent Büyük Müftüsü Ziyauddin Babahanov tarafından. bir davette bulunulmakta; ziyaret Taşkent'te19. İslam · heyeti görevlileriyle, her zaman değilse bile genellik~e, Özbekistan Hükümet temsilcileri tarafindan verilen bir resmi kabulle başlamaktadır. Daha sonra, Buhara'daki Mir:.i Arab Medresesiyle Taşkent'te.ki· İmam İsmail ]!1. Buhari Mediesesi ve ayrıca Taşkent, Buhara ve Semerkant'ta ibadete açık bulunan camilerden · bazılan ziyaret edilmekte~ dir. Y.abancı delegeler Orta Asya'dan sonra Bakü'ya götürülmekte ve orada J'aze Pir Camii'nde Şeyh-u! İslam tarafından selamlanmaktadır. Nihayet, Leningrad ve Moskova'ya giden delegeler oı:alardaki mahalli imam· ve hatiplerle görüştürül~ektedirler. Heyetler Moskova'da Sovyet Hükümeti adına SSCB Bakanlar Kurulu Dini İşler Konseyi Başkan Yar~cısı olan Özbek Abdullah Nurullayev tarafından kabul edilmekte; baz;an Ufa'~ın ziyaret edildiği de olmaktadir11
• ·
B~ geziler s{rasında Sovyet topraklarında İslamiyetın serbest ve Müslümanların rahat 0lduğu, devletin İslam dini liderlerini bir arac olara:k ·değil de bir ortak (partner) olarak
~ .
-32 -
SOVYET MOSLOMANLARI ve ISLAM DONYASI
1
gqrdüğü intibaı verilmeye çalı§ılmaktadır. Avrupa Rusya'sı-nın Müftüsü Abd al-Bart İsaiev Moskova radyosunda yaptığı Arapça bir konuşmada meseleyi şöylece ortaya ·ko~uştur:
:~.&;·.~ «Biz, sık sık . çeşitli adlarla iınılan o:delegasyon»lara dahil olan din kardeşlerim~zi . ülkemizde kabul etmekteyiz. Onlar camllerinlizi ziyaret ve bizimle ib_adet etmektedirler. Bu din .kardeşlerimiz SSCB'nde lslıi.ıniyetin hür olduğuna dair bizim söylediklerimizin doğruluğunu şahsen tahkik edebilmekte-
· dirler. Müslüman misafirlerimiz, genellikle intibalannı ülkemizde aylık olarak neşredilmekte olan lslami bir dergide (Muslims of Soviet East - Sovyet Doğusu Müslümanları) neşretmekte~ler. Din kardeşlerimiz Sov1etıer Birliği'nin ls-
. lam abidelerini büyük bir şevkle muhafaza ettiğini... ve Sovyet devletinin dini işlere karışmadığıru t~sbit edip mut-main olmaktadırlar ... ıo 12 ·
. ' . Taşkent İsla.m Heyeti tarafından düzenlenen çeşitli mil-· .letlerarası ~onferanslar, İslamiyetın Şovyetler Birliği'ndeki rahatlığını ve onun Sovyet polıtikasını kayıtsız şartsız destek~ Iediğini belirtmek · için iyi birer fırsat olarak değerlendiril·mektedir: Aşağıda bununla ilgili ·kısa misaller verilmektediru.
1970 yılında Taşkent'te «Barış İçin ·Mücadele Mü~lümanlann Beraberliği ve İşbirliğiıı genel başlığı altında bir konferans düzenlenmiştir. Başkanlığını Ziyauddin Babahanov'un yaptığı bu konferansa Sovyetler Birliği'nden yüzlerce ulema il~ 24 İ:slam ülke~inden t~msilciler katılrruştır. Konferansta A.B.D., -İsrail ve Güney Afrika «Emperyalizmııine karşı şiddetli hücumlarda bulunulmUştur.
1973 yılında Aynı heyet, Taşkent'te genel teması «Sovyet Müslümanlan Saldırgan İsrail ~mperyalizmine !Karşı Mücadeleleıinde Anib Milletini Destekler» şeklinde formüle edilebile,n baş·ka bir konferans toplamıştır.
1974 yılının Ağustos ayında İmam İsmail El Buhari'nin 1200. doğum yıldönümünü kutlarİıak amacıyla Semerkant'ta
· önemli bir milletletarası kongre toplanmıştır. Bu kongreye; Suudi .A:ra:bistan, Mısır, Sudan, Fas ve Ürdün de dahil olmak üzere, 25 İslam ülkesinden yüksek rütbeli delegeler katılmışlardır. Bu toplantıda, Ko~gre alışılmış normlardan umuın:iadık bir şekilde farklı olarak, A.B.D! veya İsrail'e saldırmak~ tan imtina etmiştir.
-:-:- 33 -~
ISMAiL ORHAN TORKÖZ
. ı 1976 yılı Ekim ayında Orta Asya ve Kazakistan İslam :Heyetinin kuruluşunun 30. yıldönümünü ikutlama~k amacıyla Taşkent'te Babahanov tarafından bir kongre düzenlenmiştir.
_·Bu kongreye Suriye, Kuzey Yemen, Fas, Ürdün, Tunus, Hin<:Ustan ye Pakistan'dan seçkin temsilciler ka~ılmışlardır.
3 Temmuz 1979 günü Taşkent'te Muslims of the Soviet East (Sovyet Doğusu Müslümanlan) adlı derginin yayma
· başla:VıŞının ı o. yıldönüm~ dolayıSıyla milletlerarası bir konferans toplanmıştır. Büyük Müftü Babahanov başkanlığında toplanan bu toplantıya Ürdün, Irak, Hindistan, Türkiye, Tunus, Paıkistan, Küveyt, İran, L~bnan, Japonya, -Bulgaristan ve Habeşistan'dan yüksek rütbeli temsilciler katılmışlardır.
Konferansm -sonunda, Batı taraftan ülkelerden gelenler de dahil olmak üzere, bütün delegeler tarafından imzalanan beyannamede; İsrail, A.B.D., Güney Afrika ve Çin Emperyalizmine karşı hırçın saldınlara yer verilmiştir1~.
· 1979 yılının Eylül ayında Orta Asya ve Kazakistan İslam Heyeti tarafından Tacikistan'ın başşehri olan Duşanbe'de bir sempozyum toplanmıştır. Sempozyumun ana teması eeCrta Asya, İdil-Ural ve kafkasya Müslümanlannın İslami düşüİınin gelişmesine, banşın sağlanmasına ve sosyal tekarnille ·k~t
kısı» olarak formüle edilebilecektir. Büyük Müftü Babahanov 30'dan fazla· Müslüman ülkeden gelen delegelerin katıldığı bu konferansı ~raij ve Güney Afıjka emperyalizmini ta:kbih etmek için güzel bir fırsat olarak değerlendirmiştir.
1980 yılının Eylül ayında Taşkent'te büyük bir milletlerarası konferansın toplanmasına -karar verilmiştir. Bu konferansın konusu, eeHicretin 15. Yüzyılı_Barış ve Milletlerarası Dostluk Yüzyılı Olmalıdır» şeklinde formüle edilmiştir. Bu vesileyle; eeSSGB'nde İslam)) başlığınİ taşıyan bir serginin düzenlenmesine ve Konferans süresince açık tutulmasına ve aynca Sovyetler Birliği'nde Müslümanların yaşayışı _konusunda ·bir kitabİn yayınlarunasına karar verilmiştir15• ·
SSCB'deki bütüh ziyaret ve konferanslar, Sovyetler Bir· liği'nde yaşıyan Müslümanlarla ilgili olarak ziyar~tçilerin görebileceği realiteleri sınırıayabilmek için, dikkatlice programlanma:kta ve kontrol alt.ında tutulmaktadır. Bununla beraber, oldukça önem).i sayıda bir yabancı Müslümart ziyaretçi
-34-
SOVYET MOSLOMANLARI ve ISLAM DONYASI
gurubu; söz~ edilen heyetçe çekilen dini perdenin gerisini görebilmiş ve İslamiyetın Sovy~tler Birliği'ndeki gerçek sefaJetini, Sovyet işgali altındaki Orta Asya'nın .tainamında açık tutulan camllerin toplam sayısııiın 200'den daha az oldu·ğunu, hakim Ruslarla yerli Müslümanlar arasında hüküm süren münasebetin kolonilere has klasik bir münasebet olduğunu aniayıp idrak etme fırsatını bufabilmiştir16•
. Yabancı Müslüman heyetleri SSCB'nde kabul etmekten başka, Sovyet Müsl~anlarının dini liderleri, özellikle ürdün, Fas, Suudi Ara:bistan, Mısır ve Tunus gibi Batı taraftarı olan, Müslüman illkeleıi devamlı bir şekpde ziyaret etmektedirler. S_ovyet heyetlerine genellikle Ziyauddin Babahanov veya yardımcılarından Abdiligani Abdullayev veyahut da Yusufhan Şakirov başkanlık etmektedir. Bu heyetiere dahi olanlar Arapçayı mükemmel bir şekilde konuşmakta ve İslam .dininiıi ''bütün veçheleri hakkında tam bir · bilgiye sahip bulun~ktadırlar. Boylesine teçhiz edilmiş bulunan bu ekipler, şüphesiz, İslam Dünyasına gönderilebilecek en iyi gezici elçiler olma!ktadırlar17•
. Sovyet. müftüleri ve Sovyet İslami hiyerarşinin diğer temsilcileri tarafından yapılan ve yukanda bir misali verilmiş bulunan radyo yayınlarını atladığım.ız takdirde bu ülkedeki dini liderlerin Sovyet hükümetlerine sağladığı hizmetler eksik kalacaktı,r. Arapça, Farsça, Peştunca, Orduca ve Türkçe olarak yapılan bu neşriyat son iki yıl zarfında oldukça arttınlmıştır. Bu neşıiyatın !konuları Standard Sovyet yayınlanndan çok farıklı olmakla beraber, konuşanların yüksek rütbeli din görev:Weri olması dolayısıyla bu konuşmaların diğer ülkelerdeki Müslüman dinleyiciler üzerinde daha müessir olacağı farzedilmektedir. Bu yay:ınlarda İsrail, Çin, Aİneıikaıı, Güney Afrika emperyalizmi takbih edilmekte; İslamiyetıe Sovyet Hükümeti arasıiıda bir ahe~ sağlanması istenmekte; ccSSCB'nde din hürriyeti»nin borazanlığı yapılmakta; ·Hür· rlyet Radyosu'nda çalışanlar başta gelmek üzere, Sovyet Müslüman göçmenlerinin aleyhinde bulunulma:kta; son aylarda ise Afgan halkı, «hain muta-assıplar»a karşı m'Jkavemete davet edilmektedir. Ziyauddin Babahanov tarafıilctan yapılan
aşağıdaki radyo konuşması bu yayınlara tipik bir misal teşkil etmektedir.
-35-
ISMAiL ORHAN TORJ<ÖZ 7-":'"-:;::ı
., . Asırlardan beri derebeyli~in menfur baskıları altında ezilen Afganistan Müslümanlan şu anda bağımsız bir büyüme ve kalkınm_a yolu seçmiş bulunmaktad!rlar. Bütün ba.nşsever güçler ve onların ilk ve en önde gelen dostu olan Sovyetler Birli~i halkı onları desteklemektedir. Buna karşılık .Nisan thtilal.i sonucu imtiyazlarını kaybeden Afganistan'daki kaı·şı ihtilalci güçler bizzat !slamiy!'!t taarfındi:m takbih edilen haksızlık rejimini yeniden canlandırmak istemektedirler.
·· Kutsal Kur' an, «Allah adalet ve· edebi emreder>> demektedir. A.B.D. emperyalizmi Afganiştan aleyhine faaliyetlere girişmiştir; ihtilal.in fikirlerini yozlaştırmaya çalışmakta; SSCB ile Afganistan arasındaki dostluk ve karşılıklı yardım havasını bozmak için iftiralara başvurmaktadır. Amerikan emperyalizmi . asileri sila.hlandırmakta, egemen bir devletin iç işlerine kanşarak -Allah tarafından yasaklanmış olan- kan dökülmesine sebeb olmaktadır. Biz Doğiı Sovyet Cumhuriyetlerinin Müslümanları, elinimizin bir vecibesi ve vicdani bir görev olarak bir komşu İslam 'ülkesinde cereyari etmekte olan olaylara kayıtsız kalamayız. Biz kararlı bir şekilde A.B:D. emperyalizmiyle Çin militarizminin Afganistan'ın iç işlerine müdaha~esinin durdurulmasını kesinlikle istemekteyiz. Biz Afganistan'a komşu olan bütün ülkelerdeki d.i.ndaşlarımız
dan emperyalist yalanıarına inanmamalarını ve Müslüman milletler arasında kan dökülmemesi için gayret gösterilmesini rica e~ekteyiz18• •
Sovyet Hükümeti ile SSCB'ndeki Müslüman liderler ara·· sındaki işbirliğinin birinciler lehine verimli ve yararlı sonuçlar verdiği aç:ı!kça ortadadır. Son bir kaç yıldanbed SSCB'nde hürmet gören dini !iderler, Suudi Arabistan'ın kut.sal şehirlerinde yapılanlar da dahil olmak üzere, her hangi bir Müslüman ülkede yapılan bütfu:ı konferanslarda Sovyet Hükümetini methetmişlerdir. Bütün. bunlara karşılık bu kon·feranslarda A.B.D. veya genellikle Ba~ıyı savunan tek bir söz dahi sarfedilmemiştir.
Diğer yandan, Sovyet rejimi, Müslüman liderler tarafından lehlerine yapılan her hareketin karşılığını; din aleyhtan propagandanın yavaşlatılması, yeni camllerin açılması veya dini kitapların yayınlanması gibi önemli tavizlerle derhal ve peşin ölara:k ödemeık mecburiyetinde kalmaktadır. Sovyet yetkililerinin, Orta Asya ve Kaf-kasya'nın Müslüman nüfus1mda görülen demografik patlama" ve ecnebi düşmanı olan ve İslami esaslara srkıca 'bağlı bulunan tarikat kardeşliği20 ile bir·
-36-
SOVYET MOSLOMANLARJ ve iSLAM DONYASI
li.kte istikbalde Sovyet Rejiminin istikrarı için büyük bir tehlike teşkil edecek olan ccSSCB'ndeıki Müslüman ülkelerde _İslamiyetin yeniden doğuşu)} va:kıasını teşvik etme:kten memnun olmadıkları açıkça bilinmektedir.
Afganistan:dal<i Sovyet Müslümanları o
Karşılı:klı olarak İslami delegasyonların gönderilmesinin ötesinde Sovyet Müslümanları, yakın zamanlara kadar genellikle dış ·ülkelerdeki diplomatik, ekonomik, teıknik veya askeri görevlere tayin edilmeme'kteydiler. Bunlardan, Özbekistan Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin eşki birinci sekreteri olup 1950 yıllar~dan Şam'da büyükelçilik görevi yapan N. A.. Muhiddinov başta gelmek üzere sadece iki veya üçü büyükelçilik makamma kadar yü!kselebilİnişlerdir. Yabancı Müslüman ülkelerde SSCB Müslümanları; sımrlı sayıda olm~ kaydıyla teknisyen, tercüman veya ahçı, şoför gibi yardımcı görevlerde istihdam e~lerdir.
Bu tutum, 1978 ·Nisan ayında Başkan Muhammed Davud aleyhine girişilen darbe hareketiyle ba.şlayıp 1979 yılı Aralık .ayında ülkenin Sovyetlerce işg-ali ve buna bağlı olar~k Hafızullah_ Emin rejiminin devrilmesiyle devam eden Afganistan hadiBeleriyle kesintiye uğratılmıştır. B~langıçta dost bir Marksist ~eye yardım etmek isteyen v~ daha sonra iktidardaki Halk Partisi'nde birbiri arkasına yapılan tasfiye hareketleriyle harabolmuş olan Afganistan devlet yönetiminin t amamen çakmesini önlemek için harekete geçen ?ovyetler Birliği
bu ülkeye çok sayıd~ idari ve teknik per!)onel göndermiştir. Mahalli şartlan ve dili yeterinee bilen sadece birkaç Rus bu~unduğu için, Sovyet yetkilileri,_ başta Özbek ve Taeikiler gel· mek ve sınırlı sayıda Türkmenler de dahil olmak -qzere Orta Asyalılan bu görevlerde çallijtırmak mecburiyetinde kalmışlardır. 1979 yılının senianna kadar Afganistan idari kademe-
- lerinde en •küçük makamdan ·bakan yardımcılığına kadar bütün kademelerde görev ifa eden yüzlerce·, belki qe binlerce Sovyet Müslümarn bulunmaktaydı. İşgal · sadece bunların sayılanm arttırma.ktaydı. B~ard_an başka, kumanda mevkiindekiler Slav olmasma rağmen, Sovyet işgal kuvvetleıinin içinde oldukça büyük oranlarda Orta Asyalı Müslüman mevcuttu21.
-37-
ISMAIL ORHAN TORKÖZ
1979 yılında Kabil'de gerçekleşen darbeden sonra AfgaIiistan'a gönderilen Sovyet Müslümanlan, o zamana kadar görülmemiş bir şekilde, pratik olarak hiç bir Rus kontrolüne t~bi olmaksızın, yerli Müslüman nüfusla doğrudan doğruya temas kurmak imkanına sahip olmuşlardır. Aşlında bu Müslümanlar kendilerinin; Sultan Galiey, Tura.r Riskulov, Necmeddin Efendiev gibi 1920'lerin milli komünistlerinin rüyalannı gerçekleştirmekte; yani, nüfusun çok . büyük bir bölümü Sovyet Müslüman danışmanlarla aynı ırk, din. ve dili paylaşan. bir Müslüman ülkede Komünist rejimi teessüs ettir-mekte olduklarını görmekteydiler. ·
İşgaldeİı. önce bazı Batılı müşahidler Sovyet işgali altında!ki Orta Asya'da ya!klaşık 30 milyon Müslümanın yaşamakta oluşu gerçeğinin Afganistan'ın Sovyetler Birliği'nce işgalinde caydıncı bir faktör olabileceği üzerinde durmuşlar
dır22. Ne var ki Orta Asya Mü.slillnanlan arasındaki seçkin liesimin, kardeş bir Müslüman ülkeriin işgaline muhalefet bir yana, macerayı memnuniyetle karşıladıklan görülmü.ştfu23•
"'Onlann, Özbek ve Tacik kardeşlerini emperyalistlerle feodal bir hMtimiyetten kurtarma!kta . olduklarına samimi olarak ip.anmış olmalarmı anlayışla karşılamak gerekmektedir. Fakat, Afganist~n işlerine müdahale etmiş olmaları, onlara, Ruslarla yapacaklan pazarlı'kta daha iyi bir pazarlık gücü de sağlamış bulunmaktadır. Orta Asya Müslümanlannın, sonunda, bu önemli ·konuda kendileriyle işbirliği yapmış olma- . lanndan dolayı, Ruslan herhangi bir şekilde bir ödemede bu-
. lunniaya; mesela, Müslüman insangücünü Batı Sibirya ve
.Kuzey RÜSya gibi. tamamen Ruslardan oİuşan bölgelere ka. nalize etmek _yerine, Orta Asya'daki sanayi yatırımlannı artırma ka,ranna varmaya zorlamalan mümkün olabilecektir.
HerhalUkarda: Orta Asyalılar işgai sırasında gerekli olan askeri harekatta çok faydalı olmuşlardır. Mesela, bunların Sovyet silahlı 'kuvvetlerine .tercüman olara!k hizmet ~tmiş. olmalan .muhtemeldir. Aynı şekilde onlar, Afgan idaresinin işgal altında da görev yapmas~rı ı:riümk~ ·kılmışlardır. Bun· lardan başka, onların mevcudiyeti Afganistan'ın Sovyetlerce işgaline Müslümanlararası bir karakter verme istidadı da göstermiştir. Başlangıçta Kabil'de .orta Asyalı Müslfu:nanlann
-38-
SOVYET MOSLOMANLARI ve ISLAM DONYASI
gösteri§li bir şekilde teşhir edildikleri zaman Sovyet !iderleri· nin niyetlerinin bu olduğu anlaşılmıştır.
Fakat bu 'faaliyetler başarıyla · sonuçlandınlamamıştır.
1980 yılının. Şu'bat ayında SSCB Orta Asyalı Müslü.ınanlann da içinde yer aldıklan birlikleri geri çekip yerlerine tamamen Slavlardan oluşan birlikleri gönde~eye başlamıştır. Aynı
zamanda Afgan idari sistemini yöneten Sovyet . Müslüman· lannın yerini ~usların ve hatta DÇ>ğu Almanların aldığı tesbit ediiniiştir.
Sovyet Müslüman kadrolarının geri çekilişi için muhte· lif makul sebepler bulunabilir. HerŞeyden'önce, nevi şahsına mahsus bir millet olan ve ötedenberi Hinclik.u.ş Dağlarıilin
Kuzeyinde yerleşen Özbekleri ve diğer Türkleri 'küçük gören Puştunların muhalefeti söz konusu olabilecektir. Puştunlann hakir görülen ve nefret. edilen Orta Asyalı komşulan yerine Ruslar tarafından işgal edilmesinin tercihe şayan görülmüş olması· muhtemeldir. Sonunda Orta Asyalı Müslümanlar saldırıya uğramış ve öldürülmüşlerdi.fl•. Böylece bu Müslümanlar marifetiyle Puştunların desteğini sağlama ümidi suya düşmüştür. Dolayısıyla bu kartın değiştirilmesi ·g~re'k.miştir.
İkinci sebep olarak Afg'S.nistan'da:ki Puştunlar dışında kalan Taci.k, Türk ve Hazara gibi milletlerin, Sovyet MüslümanHmm, lüz"!lffiundan fazla sayılan ·.bir sevgiyle karşılamış olıp.alan düşünülebilecektir. Nitekim, 'tiu kavimle.rle Sovyet Müslümanları aras~da Rusların müdahalesine.imkan 'kalmadan dostça münasebetler tesis edilmiş ve Sovyet Müslümanlan Afganlılar tarafından sistematik bir dini coşkunluğa sevkedilmişlerdir. Kabil başta gelıİıek üzere Kur'an s~tışlan için hareketli. bir karaborsa teşekkül ettirilmiştir. B~tün bunlara ilav~ten 1980 yılının Ocak ayinda ·bazı Müslüman Sovyet askerleri, aşır~ güçlükler le karşılaşmaianna rağmen, . firar ederek ·Mücahidlerin saflarına katıl.mışJar~.
Nihayet, bu :kurtarma görevinde büyük· Rus biraderlerine yaı~dım etmeyi istemiş olsalar bile, ideolojinin, üzüntü veıid yönleri de bu1unan bir harekete dönüştüğü sırada Orta Asyalıların kendilerine gelmiş olmalan da mümkün görülmektedir.
Afganistan'daki Tacik ve ÖZbek kardeşlerini kurtarma
-39-
(SMAIL ORHAN TOP.KÖZ
hareketinin; aynı ÖzbekveTacik kardeşlerini vurmayı, daha · . di:i. kötüsü, onları vurınıalan için Ruslar-a yardım etmeyi ge-
. . r~ktireceğinin ariıaşıldığı görillm.ektedir. Hernekadar Afga.nistan'da;ki Sovyet Müslümanlarının çok büyük bir çoğunluğu Sovyet emirlerine itaat etmişlerse de, ' Moskova'nın, Askeri harek,atın gelişmesi ve daha güç şartlan gerektirmesi halin.de, bunlara ne ölçüde güvenilebileceği sualiyle karşı karşıya 'gelmiş olması da muhtemeldir.
Moskova'nın Afganistan'daki Tercih imkanları
Bu son hareketler, Afganistan ~acer~ının, Sovyet işgali altındaıki Orta Asya'da -potansiyel olarak- dengeyi bozu.cu tesirler icra edebileceği konusunda Sovyet lider kadrolarına yapılan bir ikaz olara,Jr düşünülebilecektir. Bu potansiyelin büyü:kİüğünü tesbit ve ta:kdir etmenin bir yolu Mosko: va'nın bu konudaki tercih iı:nkanlannı ve bunların ortaya ç:ıkar~bileceği sonuçlan gözden geçirmektir.
Mücahid mukavemetini hızla v_e kesin olaraık kırama;dığ~
-takdirde Sovyetler Birliği Afganistan'da uzun sürecek bir çete harbiyle yüzyüze gelmek-mecburiyetinde kalacaktır. ·Böyle bir ihtilaf da, er :veya geç, İslam Dünyas~ husumetini c'elbe- · · .ct'ecek; Orta .Asyada Basınacı hare'katına26 saik ~eşkil eden ve }{olaylıkla unutulması mümkün olmayan davraruşların yeniden ort~ya çık.ma~ına sebep olabilecektir.
Şimdilik pek muhtemel görülmemekle . beraber, .. ayaklanmayı bastırmalan halinde Sovyetle:r, muhtelif çözümlerden . birini tercih etme şansına sahip olabileceklerdir:
· ı - Afganistan'ı ülkelerine ilhak edip onu birliğin 16. Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti haline getirebileceıklerdir . . Böylesine bir sonuç, ülkede· halen ·sayılan 43 milyona erişen bir. Müslüman nüfusa 15 milyon kişiirk çok. dindar ve milliyetçi bir kardeş gurup ekliyeceği ve onların, hiç de gayrimenkul gözükmeyen, sayıca Rusları aşma ümitlerini kuvvetlendire· ceği iÇin; ister dlndar, ister komünist olsun seçkin Sovyet Müslümanlarınca memnuniyetle •karşılanacaktır.
2 - Sovyetler Birliği ülkenin kuzeyindeki Türk kesimini, SSCB'nin Özbekistan ve Tacikistan Cumhuriyetlerine ekli-
-40-
SOVYET MOSLOMANLARI ve ISLAM DONYASI
yerek Hinclikuş Dağlannın güneyinin tamamen Puştunlardan oluşan bir Cumhuriyet haline gelmesine müs~ade edecektir. Bu çözüm, ,Orta Asya Müslümanlarının _nazarında daha tercihe şayan olacaktır.
3 - Sovyet silahlı kuvvetleri, bağımsız fak~t Sovyet taraftan olan, ancak, komünist olmayan liderler tarafından yönetilen ve sivil Sovyet danışmanlarının tavsiyelerine açık olan old1Xkça itaatkar bir Afganistan lehine ülkeden çekilebileceklerdir. Bu ülkenin SSCB tarafından, biraz değişik bir tarzda, «finlandiyahlaştırmaı>ya tabi tutulması konusunun halen Şovyet liderlerince tasavvur edilmefte olması kuvvetle muhtemeldir. ·
Ne var ki son ihtimal söz konusu olduğu zaman daha başka meseleler de ortaya çıkabilecektir. Moskova; Doğuya, Pa~tan'daki Pathan 1::-ölgesipe doğru yayılması vaadiyle kazarnlabileceği düşünülen ve Puştun hakimiyeti altında bulunan bir rejimi tasvip edecek midir? Böyle bir durumda Sovyet işgali altında:ki Orta Asya sakinleri, PU§tun hissiyatma hürmeten Afganistan dışına çıkarılmış olacaklardır. Başka
bir ihtimal olarak SSCB; Tacik, Hazara ve· Özbekler gibi Puş- . tun olmayan ka vimlerin hakimiyetinde olan bir ~ejim tesis . etmeye mi Çalışaca·klardır? Bu durumda Or:ta Asyalılar, muhtemelen, Afganistan'ın siyasi ve iktisad_$ -hayatına iştirak edeceklerdir. Bu, Ort-a Asyalılar yönünden çok müsait olmakla beraber, Rus bakış açısından te~eli ve çok büyük ve .uzun vadeli sonuçlar veren bir çözüm olacaktır.
ı
Bu muhtemel alternatiflerin pek çoğunda, teknoloji ve pratik bilgiler ba•kımından, Orta Asyalı Müslümanların Afganlara verebUeceği pek çek şey bulunacak; fakat, karşılığın
da alacakları şeyler de ihmal edilemiyecektir. Yukarda belirtildiği gibi, ~ovyet-Afgan hududunun her iki tarafında •kalan Müslüman kardeşler aresına çekilen demir perde, çeşitli hareketlere ilaveten cereyan etmekte olan sansür edilmemiş haber ve ideoloji alışverişi dolayısıyla halen parçalanmış bulunmaktadır. Orta . Asya'da hemen karşılığı alınabilecek çok önemli fikir demetlerinden birisi; esasa bağlı ve mu_hafazakar d,ini ·bir yeniden doğuş hareketicqr. Zira, böyle bir yeniden doğuş hareketi Orta Asya Cumhuriyetlerinde halen mevcut
-41 -
!SMAIL ORHAN TORKöZ
· ylan dalgalanmalan daha da kuvıietlendirebilf~ce'ktir. Meseıa:, . S~vyet Cumhuriyetleri içinde gizlenmiş bulunan tarikatçılık, Afganistan'da mevcut olan ve illiamıru dinden alan ve bir Cihad-ı Muhaddes havası taşıyan mukavemet ·hareketinin, ge~ici de olsa, kazandığı bir başarıyı muhtemeleri memnuniyetle karşılayacaktır. Afganistan'daki silahlı mukavemet hareketinin devam etmesi halmde, bunun, çağdaş· müslüman I?illiyetçileri için, Şamil ve onun Na:kşibendi mülidlerinin, Çarlık doneminde Rus aleyhtarı bütün milli hareketlere sağ
ladığı niisale27 benzer, bil; model teşkil etmesi ~uvvetle muhtemeldir.
. . . Bu .durumda Sovyetlerin Afganistan'da manevra yapa-
bilmek içfu sahip olduklan imkanların çok sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Onların zaferleri ·ça:buk, keslıı ve etkileyici ol, mak durumundadır. Herhangi bir başansızlık; hatt a şüpheli bir başarı, O~a 'Asya Müslümanları için Çarlık ordular~ 1905 yılında Mançurya'da, Müslüman milli hareketleıin1 tahrik ve teşvik eden, mağlubiyetlerinin' sağladığı -işaretten pek de farklı olmayan bir işaret teşkil edecektir-28
• . .. iran'ın Tesirleri
Afganistan~daıki gelişmelerin Sovyet Müslümanlan üze~ rinde ·süratli ve köklü bir. potansiyel tesir icra edeceğinin anlaşıldığı ·bir sırada, İran'da gelişmekte olan hadiselerin de bu gurup üzeıinde; derin, büyük. ve uzun vadeli sonuçlar doğu- . racağı ortaya: çıkmış bulunmaktadır. İran'da . İslami esaslara sıkı sıkıya ·bağlı bulUI).an ve empery;aliz..r.ne karşı olan bir ihtilal sürdürülmektedir. Bu :tıarelçet, ka·rakter itibanyle, 19i8-l;921 yıllannda Uzun Hacı ~e taraftarları tarafından kurulan ve Kafka:s Müslümanl·an arasında lL."Un süre unutulmayacalt hatıralar bırakan <<İslami Devlet» hareketinden pek. de farklı görülmemektediı.29• (Ayetullah. Ruhullap Humey.rıi'nin fizilt yapı itibariyle de ·uzun Hacı'ya benzemekte oluş-u dikkat çekici bir tesadü,ftür.) Kafkasya ve Orta Asya Müslümanlan Şah'ın devrilmesinden bu yana Talitan ve.·Tebriz'den gelen haberleri .heyecan ve ilgi ile taki:b etmektedirler. İran, sadece sahip olduğu kendine has ileri ıküJtüründen dolayi değil, ayrıca, deylet yönetiminde s·ahip olduğu eski ve uzun tecrübe ve an'anelerinden dolayı, Türk-İran dünyasında her zaman -
-42-
SOVYET MOSLOMANLARI ve ISLAM DONYASI
olduğu gibi bugün de büyük bir itibarasahip bulunmaktadır. Bu durum, şu anda:ki belirsizliğe r~Onıen, İran'ı kendileri için bir ilham kaynağı olarak mütalaa etmekte olan Kafkas Müslümanlan için daha da geçerli olmaktadır.
İran ihtilali, Kafkasya'da genç nesle .mensup Müslüman aydınlanyla taıi!kat mensuplannı da içine alan ve bu bölgede
. sayılan oldukça yüksek· ol~n muta·assıp . dindarlar arasında çeşitli yönlerden tekrar tekrar duyulan büyük yankılar uyandırmıştır ~ Her şeyden önce İran ihtilalinin emperyalizme kaqı olan bir yönü mevcuttur. İran'da Amerikahların temsil ettiği «yabancı empery.alizmıı ile Kafkasya ve Orta Asya'da Rusların temsil ettiği «emperyalizmıı arasında, bir paralellik kurmak oldukça kolay olmaktadır. Tebrizli bir Azeri Türk olan, Şü diiıi 'lider Ayetullah Seyyir Kazım Şeriat Medari'nin dediği gibi:
«!ran Müslümanlannın mı.izaffer mücadelesi dünya mücadele tarihinde bir dönüm noktası ve dünyanın ezll~o ve !ran' daki büyük !slami hareketi titizlikıe takib edip inceleyen Müslüman milletleri için güzel bir model teşkil etmektedir. Bu milletler, Müslümanlann; şeytani. iktidariann boyunduruğundan, dine ve di#er mukaddes şeylere bürmetsizliklerinden kurtulması için verdikleri .mücadelede !ran ihtilalinin kendine has özelliklerinden . yararlanmalıdırlar.»30
İkinci olarak, «Humeyı:ıiizm)) in, daha yaygın bir ,kökene sahip bulumin yeni bir çeşit genç liderlep ikt idara getirı:ç.eyi va:acı eden popiller bir özelliği de mevcuttur. Üçüncü olarak, bu harekette İslamiyetın kültürel manevi ve siyasi değerle· rinden kaynaklanan yüksek bir heyecan mevcuttu:ı;. Bu du- · rum, Karkas Müslümanlannın fıtraten, komşulan olş.n gayri Muslim Rus ve Ermenile~den üstün oldu:klanna dair inanç ve duygulannı ·kÖ'kleştirip kabartmaktadır. Humeyniizmin şü karakteri ta§ıyan ·bir olay olması ve Irak, Suriye ve Yemen'deki şij . azınlıklan yeniden hareket getirmiş bulunması vatkıası, 60
- yıld_an beri devam eden Sovyet rejimi altında· sünni ve şü -doğmalar arasındaki f-arklılıklar; · muhteme~en oldukça zayıf-ladığı için, Kafkasya'da, ·Müslümanlann dini bir beraberlik teşkil etmelerine engel olmıyacaktır. .
·Kaldı ki, İran'ın kuzey komşularına aktarabileceği yegane ideoloji dini esaslara dönme ve bağlanma a:lomından ibaret
_:_ 43-
lSMAIL ORHAN TORKöZ
· cİ'e değildir. Sovyetlerdeki İslami · muhitler .üzerinde İran'da g~lişen ve «asırlardarrberi devam eden dini bir çeşı;ıi>ınin iz. fetini taşıyan çeşitli Radikalizm hareketleri de müessir olabilecektir. Bunlardan bir tanesi de Marksizmi Şii _Müslümanlıkla telif etmiye çalışan Ali Şeriyati'nin hoyrat ve romantik feisefesidir. Bu tip diğer -inançlar -gibi, her zanian mantık kurallarİna uygun· düşmemekle beraber İslami Marksizm veya ~arksist . 'islam; müe-ssir hissi özelJ,iklere sahip olması, de~ vamlı olara'k geçmişteki muhteşem günleri hatırlatması; büyük ve mesut bir gelecek vaadetmesi dolayısıyla, insanı pısırıklaştıran ·bürokratik Rus modeli bir s~syalizme nazaran, daha çok heyecan yaratan güç'ıü ve dinamik bir ihtilalci ideal teşkil etmektedir.
Bütün bu faktörler 1979 yılı Ocak ayında Pehlevi Hancdanının devrilmesinden bu yana Sovyetler Birliği ile İran atasındaki ideolojik etki a:kımmın köklü bir şekilde yön değiştümiş olmasını açıklamaya yardım ·etmektedir. Bir zamanlar İranlılar Baku'dan radyo ile yapılan propaganda yayınlarını . dinlerken bugün Sovyet Azerbaycanındaki Azerilerle Türkmenler, büyük bir alal;{a Ue Tfihran v~ Tebriz'den yapılan rad- · yo yayınlarını dinlemekt~dirler. 1979 yılının H_aziran ayınd!i, Bakıl Cı:uiıiin.41 Alıundu (imamı) ve Güney Kafkasya İslam Heyetinin Şii başkan yard~cısı olan Allahşükür Paçayev, Baku'da bir yabancı gazeteciler gurubuna: <<İran'daki olaylar İslamiyetın Sovyetler Birliği~iı.de yeni bir akma girişec~ği anlamına alınmama:ktadır.» dernişse de bu resmi görüşün ne derece gerçekçi olduğu me;ralq. mucib oiınaktadır31 • 1908 yılında da olduğu gibi İran, bir de!a daha <cbazı şeylerin hareket halinde· olduğun, «ihtilalciiı brr .ülkeyi temsil· etmektedir. SSCB Müslümanlan, i,htiyatla, İran'daki geiişmeleriri kendi hayat· ve i~eolojilerine tesir etmiyeceğini ileı:i sür~e~er bile onların ruhlannın . derinliklerinde mutla~ka bir şeyler . parlıyacak ve: _ «T~hran~daki Şii kardeşlerimiz büyük ve güçlü görünen bir emperyalizmi, yani A.B.D.'ni, küçük düşürebildiklerine göre, bir gü:q Kafkasya'da onun_ karşılığını teşkil eden Sovyet eın·
. peryalizmi de mağlılp edilebUecektirıı dly~ ·. düşünebilecekler;. . · dir.
-44 ~
SOVYET MOSLOMANLARI ve ISLAM DONYASI
Gelecekte Ortaya CıkmC!sı Muhtemel Durum
Bu durumda, hakiki kara'kterleri hakkında fikir yürütmek için çok cesur olmak gere:kmekteyse de, Afganistan ve İran gibi hiç ihtimal verilmeyen ülkelerde bile, Sovyet iç politikası üzerinde büyük tesirler icra edebilecek hareketıer için büyük potansiyeller mevcut bulunmaktadır. Bu potansiyel hareketlerin gerçekleş~esi halind·e Sovyetler Birliği'nin teşeıkkül ettiği. sıralarda ortaya çıkan ve Stalin devrinde devam eden durumdan tamamen farklı bir durum ortaya çıkacaktır. Sovyet Rusya'nın sayısız ekonomik ve siyasi güçlüklerle uğraştığı; Müslüman ülkelerin iç harbin yarattığı kanşıklıklardan oldukça yavaş bir tempoyla kurtulmaya çalıştığı 1920 yıllarında Sovyetler Birliği'nde İslam, ihtilalciler için iyi bir v:asat ve kaynak olmakta ve etrafa yeni 'fikirler neşretmekteydi. Bolşeviklere iltihak. eden MüslÜ!llanlar, Maksizmi İslam toplumunun kendine has şartlarına uydurabilmek için teoriler geliştirmekte; Sultan G.aliev'in <<milli komünizmııi, Tura.r Riskulov'un. «Pan Türkçü Maksizmıı i, N ecmeddin Efendiev'in «ihtilalci Pan İslamizm»i gibi formüller dışardaki Müslüman dünyaya yayılmaktaydı. Aslında bu teorilerin uzun süre devam edecek olan yankıla~ı. bugün bile ~itilmekte onlara Libya'da Muammer Kaddafi'nin radi:kalizminde; Cezayir veya Suriye sosyalistlerinin programlannda bile rastlanabilmektedir. Daha -sonra Stalin'in ortaya çıkmasıyla bu fikir alış veri-şine son verilmiştir. ·
. . Stalin'den scı1r~ki dönemde Moskova'daki yetkililer, şüp-
hesiz ki, Sovyet Müslümanlarının teknik ve entellektüel ba· şanlarıyla resmi Sovyet İslami müesseselerinin dış görünüşünün ·büyük İslam Dünyasını etkileyeceğini düşünerek, Sovyet .Müslümanlanyla diğer Müslümanlar arasındaki bazı haöerleşme ve temas kanallarını dikkatli bir şekilde açmayı uygun gördüler. Ne var ki, yıllar boyu basma:kalıp Rus Marksizmini tasdik ve tasvip eden ve ona uyum gösteren Sovyet Müslümanlarının politik konularda ·başkalarına a!ktaracak hiç bir şeyleri kalmaiill§tı. Tam aksine; fikirler, programlar; ideolojiler ve hatta istiicrarsız Orta Dcğu'qan kuzeye doğru yayılan gerilla faaliyetleri ve .siyasi mücadele modellerinden onlar etkilenmek durumunda kalmaktaydılar. En muhafazakar dini
-45-
ISMAIL ORHAN TORKtiZ
t~assuptan en hoyrat radikalizme ·kadar büyük bir çeşitlil.ik gqsteren bu fikirlerin mü.şterek bit karakteri mevcuttur. Bu di(; bütün bu aknnla.rın Sovyetler Birliği'ni istikrarsızlığa gö-. tillecek ve dolayısıyla ve beraberliğinin temellerini çökerte· cek bir potansiyele sahip oluşudur.
NOTLAR
(1) Her ne kadar ilk bakışta şaşırtıcı olmaktaysa da !sJ.amiyetin bu tevazu ve itaatını ·anıamak mümkün olabilecektir. Zira Sovyet Müslümanları nazarında önceki, katir-Hıristiyan efendileri ile sonradan dinsiz olan "(aslında de~işmeyen) yeni efendileri arasında büyük bir fark mevcut de~ldir. Hatta, bütün dini inançlan aynı de· recede mentur tela.Itki ve ilan ettikleri; eski Ortodoks devletin mu' .min müslümanlara kabul ettirmeye çalıştıkları yanlış ioanÇlaı:ın zafiyetini söz ve hareketleriyle ispatlamaya çalıştıklan için bu efendiler yeni kılıklanyla eskiye nazaran daha kabule şayan olmaktadırlar.
(2) ivresela İran'da Azeri dili (Türkçe) resmen, yazılı bir dil olarak tanınmış de~ldir. Aynı şey Afganistan'daki Ozbel~ ve Türkmenler için de geçerlidir.
(3) "Bununla beraber bu duyguların oldukça kuvvetli olduğu anlaşılmaktadır. Birli~den kaçan ·ve Afgan MücahitleriDe katılan bj.r Sovyet-'rürkmen askeri, Rus subaylarının, Afganistan'daki Sovyet Biiliklerinin Müslümanlarla değil de· bir çeşit dinsizlerle savaştıklarını söylemek mecburiyeti.Rde kaldıklarını nakletmektedir. Bu durum yazara, Paris'te görüştüği.i Afgan göçmenlerince aplatılmıştır.
(4) Neı·imanof'un Bor'ba Za Pobedu Sovetskoy vlastı v Azerbaydzhane 1918-1920 (Azerbaycau'da Sovyet İktidarının Zafer Kazanması -Icin B-lücadele 1918-1920), BakU, Azernasher, · 1917 adlı eserinin 20. sayfasına bakınız.
(5) N. Efendiev (Samursky), Dağhestan, Moscow, 1924, say. 117-18. (~) M. S. Sultan Galiev <<The Tatar Autonomous. Republic; Tatar Mub
tar Cumhuriyeti)) Zhizn natsional nostey, (Moscow), No. ·1, 1923, Say. 25. · '
(7) M. S. Sultan Galiev, «Decree On the Tatar-Baskbır Republic - Tatar Başkurt CumhuriyetiDe Dair Kararname», lbid., No. 4, s. 1920. ·
(8) M.. S. Sultan .Galiev, «Toward Declaration (of the Foundiog) of the Azerbaydzha.n Soviet Republic - Azerbaycan Sovyet Cumhuriyetinin nanına Doğru», lbid., Ap. 9, 1920.
(9) 1973 yılında Yom Kippur harbini, ~üteakip girişilen ve yetkililerden de müzaharet gördüğü şüphesiz olan katliam (poğroms) gerçek ve yaygın bir Yahudi aleyhtarlığını temsil etmemektedir.
-46-
SOVYET MOSLOMANLARI ve ISLAM DONYASI'
(10) .Bu heyetler Taşkent, Ufa, Makhachkala ve Bakü'da yer almaktadır. Taşkent'teki heyet Orta Asya ve Kazakistan'a hizmet etmekte ve diğerlerine nazaran daha önemli görüldüğü için b;:ışkanı Ziyauddin Bab'ahanov Büyük Müftü unvanını ·taşımaktadır. Ufa'daki heyet Avrupa Rusyası ve Siblrya'ya· hizmet etmektedir. Makhachkala'da yer alan üçüncü heyetin sorwnluluk alaru Krasnadar ve Stavropol Kreyleri de dahil olmak üzere Kafkasya'dan ibaret bı.il~aktadır. Baku'daki dördüncü heyet ise Sovyetle.l'> Birli~i'ndeki bütün şiilerle Kafkas Dağlannın güneyinde kalan sünnilere hizmet etmektedir. İlk üç heyet -Taşkent ve Ufa'dakiler Hanefi Makhachkala'daki Şafii olmak üzere- sünnidir. Bakü'daki heyetin başkanı Sovyetler Birliği'ndeki Şii Müslümaniann Şeyh-ill İslarrudır. Bu heyetin başkan yardımcısı ise bir Sünni Müİtüdfu.
{ll) Sovy~tler Birliği'ni: 1974 kışında Pakistan'dan Cemaat-i Ulema-i İslam, Mısır'dan Genç Mısır Müslümanları, Singapur'dan Singapur Müslümanları; 1975 kış ve ilkbaharında Mauritius'tan; başbakan yardımcısı Abdili Rezzak Muhammed, Somali'den bir ulema heyeti; 1976 ilkbaharında Afganistan'dan Dini İşler Başkanı başkanlığında bir uleriıa heyeti; 1978'de Türkiye'den bir ulema heyeti, Paikstan'dim Dünya İsHim Konferansı Genel Sekreteri başkanlığında bir heyet ve Ürdün'den bir heyet ziyaret etmiştir. Bu heyetler son yıllarda bu ülkeyi ziyaret edenlere sadece birer misal olarak ve-
. rilmiştir. ·
(12) Radio Moscow in Arabic to the Arab World (Arab Dünyasına. Yapılan Arabça Neşriyat), 25 Haziran 1979. ·.
(13) Sovyet İslam dini liderlerinin faaliy'etıeri konusunda en iyi kaynak, Taşkent'te Orta Asya ve Hazakistan İslam Heyeti tarafından !ngi~ce, Fransızca, Arapça ve Özbekçe dillerinde yayınlanan aylık Muslims of the Soviet East (Sovyet Doğusu Müsliimanları) dergisidir. ·BU yazının bundan sonraki .bölümlerinde bu dergiden yapılan iktibaslara yer verilmiştir.
(14) Bu beyannamenin tam metni için Mus!ims of the Soviet· East adlı derginin No, 3, 1979. sayısının ıs. sayfasına bakınız. ·
(15) ll Mayıs 19!79 günü 'Moskova Radyosunca yapılan İngilizce neşriyat.
(16) Muslims of the Soviet East dergisinde Taşkent İslami Heyeti Büyük Müftüsü veya yardımcılarının imzası altında, SSCB'ni. ziyaret ettikten sonra hoşa gitmeyen raporlar neşreden yabancı Müslümanlan takbih eden önemli makaleler yayınlanmaktadır. Mesela, derginin 1974 yılına ait 2. sayısının, Fas'lı bir ziyaretçinin tenkid edildiği 25-29. sayfalarına, Pakistanlı ziyaretçilerin tenkit edildiği 1975 yılına ait ı. sayısının 8-13. sayfalanyla 1977 yı}ma ajt 3; sayısının 18-20. sayfalarına bakınız.
(1 7) Sovyet lslam Delegasyonlannın son yıllarda yurt dışına yaptıklan ziyaretlerden bazıları aşağıya verilmiştir. (1) 1972 yılında · Babahanov başkanlığında bir heyet Fas'ı ziyaret
etmiştir.
-47
iSMAIL ORHAN TORKÖZ
(2) 1974 yılında Babahanov başkaı:i.lığmda bir heyet Kuzey Ye- · men'i ziyaret etmiştir.
:~ (3) 1975 yılında üyeleri arasında Babahanov'un da bulunduğu bir heyet Irak, ürdün ve Mısır'ı ziyaret etmiş, onurlarma Kral Hüseyin ve El-Ezher Üniversitesi tarafından resmi ~abul verilmiştir.
(4) 1975 Eylülünde bir heyet «Camilerin Görevferi» konusunda Meltke'de düzenlenen bir konferansa katılmış ve Babahanov Suudi Arabistan Kralı Halid tarafındalı kabul eclİ.ı.ıni.ştir . .
(5) 19.75 Ekiminde İslılıni Eğitim konusunda Hindistan'da Luclmow' da toplanan konferansa bir SoVyet heyeti katılmıştır.
(6) 1975 Ekim ve Kasım aylarında Yusufhan Şakiı·ov başkanlığın'daki bir heyet Somali ve Mauritiiıs'u ziyaret etmiştir.
(7) 1976 yılında bir heyet Tripali'de toplanan Müslüman-Hıristiyan Diyalogu Konferansı'na katılmıştır.
(8) 1977 kışında Abdullayev yönetimindeki bir heyet «İslami Düşünce» konusunda Cezayir'de Ouargla'da toplanan milletlera-rası bir konferansa katılmıştır. ·
(9) 1977 yılının Mart .ayında Taşkent'teki Tilla Şeyh Camii'nin imam hatibi olan Ebu Tura b Yunı,ıs başkanlığında bir· heyet· İslamda Vaaz ve Hüküı:n konusunda Bengladeş'de toplanan bir milletlerarası konferansa katılmı.ştır.
(10) 1978 yılının Temmu.z ayında Babahanov başkanlığındaki bir heyet, «İslamın Yayılması» konusunda Karaşi'.de topl anan milletlerarası bir konferansa iştirak etmiştir .
. (ll} 1978 yazında Abdullayev başkanlığında bir heyet Nijer, Mali ve Senegal'i ziyaret etmiştir. ·
(12) 197.8 yılını~ Eylül ayında Babahanöv başkanlığındaki bir heyet «Hicri Takvim» konusunda İstanbul'da toplanan bir konferansa ltatJ..lmıştır.
(13) 1978 kışında Abdullayev başkanlığındaki bir heyet Cezayir'de Batna'da toplanan 12. «İslami DüŞünce» konferansına katılmıştır.
(18) Moskova Radyosunda 29 Ocak 1980 günÜ yapılan Peşhı.nca yayın. (Ziyauddin Babahanov'un Taşkent Merkez Camiinde Mevlılt dolayısıyla yaptığı konuşma). Ayrıca Moskova Radyosunun Arab Dünyasına Arabça olarak 14 Ocak 1980 günü yaptığı neşriyat metnine de bakınız.
(19) Mesela, Michael Rywkin tarafından Probleme of C.ommunism (Washington, DC) dergisinin Ocak-Şubat sayısında neşredilen «Orta Asya ve Sovyet lnsa.n Gücü» başlıklı makaleye bakınız. Bu makalenin Türkçe tercümesi 1979 yılında Yeni Devir'de rieşredilmiştir.
(20) Sovyetler Birliği'nce de kabul ve itiraf edilmekte olan bu vakıa ile ilgili en iyi kaynaklar: Vcstnik maucbnogo ateizma adlı üç aylık dergi ile Na.uka. i religiya. adlı aylık .dergidir. Her iki dergi de Moskova'da neşredilmektediı·. Tam tafsil;U için yazarın (Alexandre ~enningsen) Religion in Communist Lands (Keston), Atutumn. 1978'
-48-
ISMAil-.ORHAN 'I'ORKÖZ
de çıkan «SSCB'nde Müs.Jüman Dini Muhafazakarlığı ve Muhalefet (Dissent)» adlı makalesine bakınız.
(21) .1979 yılı· · Ar-alığı ile 1980 yılı Ocak ayında· Afganistan'ı. işgal eden Sovyet· birlilderinde pek çok Orta A,syalı Müslümanın bulunması vakıası Sovyetlerin, bu birliklerin mücahidlerle savaşl!l~k riıecburiyetinde kalacağını sanmadıklarını akla ge~irmektedir. ~ira Sovyetler· Birliği'nde ayaklanan ·Müslüman ülke· veya bölgelerq~. münhasıran saf Slav birliklerinin istihd.amı bir. k.ı:y;~l haıiD:e: gelmiştir.
;) . ... . Nitekim 1979 yılının Mayıs ayında ortaya çıkan . puşenbe aY.aklan-masında ve 1960'Iıir~a Taşkent'te görülen huzursuzl~_,~da .. da durum böyle olmuştur. . . • ·.. ~ .
(22) Mesela Louis Dupree: «Orta Asya Cumhuriyetıeı:~_gil1 Müsl.üman nüfusu, kardeş bir Mifslüman ülkenın işgaiin(l .ke~dilerinin de kanştırılmasına itiraz edebileceklerdir» demiştir. Aynı yazarın Pr~blems
of Commıınism dergisinin Temmuz-Ağustos 1979 saY?-sı:nda sayfa 49'da yer alan «Afganistan Under the Khalk - Halk Partisi İdaresi Altındaki Afganistan» .adlı makalesine bakınız,
(23) Yazarın Sovyetler Birliği'nin Afganistan işine müdahale etmesi konusundaki tartışmalar1, onun, Avrupa'daki Afgan göçmenleriylE; yaptığı şahsi temaslada Moskova'daki diplomat ve gazetecilerin ona verdikleri J;ıilgilere dayanmaktadır.
(24) 1980 yılıri.ın Mart ayında Moskova'da yayılan .bir h~berde Afganistan\da öldürülüp kefene sarılarak geri gönderilen Müslüman soydaşlarmın gayri müslimlere ait bir mezarlıkta topraia verilmek istenmesi üzerine lllina Ata'da Kazakların ayaklandıklanndan bahsedilmekteydi.
(25) Bunlardan bir So·:yet Türkmen Mülteci Pakistan'a ulaşınaya muvaffak oldu ve orada kendisiyle bir millakat yapıldı. Buna ilaveten, 27 Mart 1980 .tarihinde Associated Press tarafından Yeni Delhi'den gönderilen ve «güvenilir bir batılı kaynağa» atfedilen bir haberde bu kaynağın Afganistan'da Mücahitlerce kontrol edilen bir bölgeye iltica eden üç yedek subayla (veya er) ·görüştüğü bildirilmektedir. Aynı gün UPI tarafından gönderilen bir haberde bu mültecilerden birinin «kendilerine Afganlılann Amerikalı, Çinli ve Pakistanlı düş-.
manlarıyle çarpışacaldannın söylendiği» fakat «kendi müslüman kardeşleriyle» çarpıştıl-.larını gördüJqerini yani ~endilerine yalan söylendiğini belirttiği bildirilmekteydi.
(26) Esas itibariyle Fergane Vadisi ve özbekistan'da temerküz eden, 1918 yıl.ında başlaY!P 1928, bazı uzak ve mahfuz bölgelerde 1936 yılma kadar devam eden bir çete harbi:
(27) Kafkas ~arblerinin, Ukrayna, Polonya ve Tatar milli hareketlerinin gelişmesi üzerindeki etkileri çok meşhurdur.
(28) Rusya'daki · bütün Müslüman siyasi partileri Rusların Japon harbinde mağlüp olmalan sonucu kurulmuşlardır. Bu meyanda Tatar ülkes.itldeki: İttifak-ı Müslimin, Tankçılar (Tancılar) ve Uralcılar; Güney Kafkasya'daki ümınet ve Müsavat Partileri zikredilebilecektir.
ISMAIL ORHAN TORKÖZ
{2~) Dağıstanlı bir Nakşibendi Şeyhi olari Uzun Hacı 1918-1919 yıllann- · • 1 da, şeriat hükümlerine bağlı bir devlet olan Dağıstan ve Çeı;enya :, Emirliği»ni kurmuştur. O, daha sonra, 9Qo yaşında olmasına rağmen
· · Kuzey Kafkasya'nın dağlık yörelerindeki halkla birlikte Sovyetlei-e karşı başlattığı büyük bir isyanı yönetmiştir. Uzun Hacı 1921 yılında savaşırken ölmüştür. Onun Çeçen-lngıis Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin VedQ.eno · köyündeki mezan Kafkaslarda en çok ziyaret edilen mübarek yerlerden birisi olmuştur. Bakınız, V. N. Basilov, Kul t Soyacykb v lslame {İslamda Azizlerlıi Mezhebi), Moskovw, 1970.
{30) 22 Şubat 1979 günü Tahran'dan yapılan Farsça radyo neşriyatı. Şeriat-Medari'nin baskıdan ezilen sınıflara Sovyet Müslümanlarını da . dahil ettiği, !asa bir zamanda ortaya çıkmıştır. 19 Nisan 1919 günü Ayetullah'ın bir Sovyet gazetecisiyle yaptığı, Tahran Radyosu'ndan da verilen bir mülakatta «Biz SSCB'nden bu ülkede yaşıyan 45 milyon Müslümanın dinine daha büyük bir hürmet gösterilmesini ve onlara daha geniş bir hürriyet tanınmasını bekliyoruz» dediği belirtilmiştir. .
(31) Paçayev'in beyanatının tam metni: · Steffat Teste, «Soviet Muslims Rejoice Over tran - Sovyet Müslümanları tran olaylarından mem- . nunluk duymaktadırlar», Dağens Nyheter (Stockholm), June ~azi-ran} ll, 1979'da bulunabilir. ·
/
-50 ·-