Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47, Sayı 4, Aralık 2014, s.1-30.
Kamu Yönetiminde Değişim Sürecini
Dwight Waldo ile Yeniden Düşünmek
M. Akif Özer
Özet: Kamu yönetimi disiplini tarihteki uzun yolculuğunda sürekli değişime uğramıştır.
Disiplinin ilk dönemlerindeki halâ etkisini hissettiğimiz son dönem değişimi, ABD’de
Wilson ve Goodnow’un katkısıyla siyaset yönetim çıkmazıyla başlamıştır. Ardından
Willoughby ve White’ın katkılarıyla “kamu yönetiminde ilkeler” dönemi yaşanmıştır.
Kamu yönetimi disiplinini şekillendiren ABD uygulamaları 1. ve 2. Dünya Savaşları
arasındaki dönemde bu ülkede ortodoks kamu yönetimi döneminin yaşanmasına yol
açmıştır. Dünyada yaşanan savaşlar özellikle ABD kamu yönetiminde küçülmeyi,
tasarruf tedbirlerini ve verimlilik arayışlarını gündeme getirmiştir. Savaştan sonra
kamu yönetiminde yaşanan sorunlara karşı meydan okumalarla karşı karşıya
kalınmıştır. Bu süreçte ortodoks kamu yönetimini eleştirerek kamu yönetimi disiplininde
yeni arayışlar içine giren Dwight Waldo, ortaya attığı fikirleriyle kamu yönetiminde
etkinliği ve verimliliği esas alan yeni kamu yönetimi düşüncesinin fikri altyapısını
hazırlamıştır. Bu çalışmada Waldo’nun düşünceleri ayrıntılı bir şekilde incelenerek,
kamu yönetimi disiplininde değişim sürecine katkıları değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler :Kamu yönetimi disiplini, meydan okuma, değişim, verimlilik,
Dwight Waldo.
Rethinking the Process of Change in Public Administration with Dwight
Waldo
Abstract : The discipline of public administration has undergone constant change in its
long journey in history. The recent change in the discipline that still carries the traces
of the change in its early stages began with the politics-administration dichotomy with
the contribution of Wilson and Goodnow in the United States. Then came the era of "the
principles of public administration" with the contribution of Willoughby and White. The
U.S. practices that shaped the discipline of public administration led to the emergence
of orthodox public administration in the United States in the period between the World
War I and World War II. These wars brought about downsizing of public administra-
tion and search for savings and efficiency measures particularly in the United States.
After the war, challenges were faced concerning the problems of public administration.
In that process, Dwight Waldo, who criticized orthodox public administration, and thus,
was engaged in search of new ideas in the discipline of public administration, laid the
intellectual infrastructure of the notion of new public management founded on the effec-
tiveness and efficiency of the public administration with his new ideas. This study will
scrutinize in detail Waldo’s ideas, and will discuss his contributions to the process of
change in the discipline of public administration.
Key Words: Public administration discipline, challenge, change, efficiency, Dwight
Waldo.
Prof.Dr.,Gazi Üniversitesi, İ.İ.B.F., Kamu Yönetimi Bölümü, 4.Kat, No: 401, Beşevler/Ankara/Türkiye.
2 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 4
GİRİŞ
20. yüzyılın ikinci yarısında itibaren tüm dünyada kamu yönetimi disiplini
oldukça kapsamlı sayılabilecek bir değişim sürecine girmiştir. Bazı dönemlerde
bu değişim oldukça sert olmuş, gelişmiş ülkelerde kamuoyundan destek görmüş
ve teoriden uygulamaya aktarılmıştır. Bazı dönemlerde ise geçici heves niteli-
ğinden kurtulamamış ve etkisi çok zayıf kalmıştır.
1980’li yıllarda yaşanan ekonomik ve siyasal gelişmeler kamu sektörünü, o
dönemin en çok tartışılan konular arasında ön sıralara getirmiştir. Batı ülkele-
rinde bu alanda yaşanan gelişmeler özellikle akademik alanda çeşitli şekillerde
değerlendirilmiştir. 1970’lerin ekonomik krizi; hükümetlerin sosyal ve ekono-
mik yaşamdaki farklı ideolojik algılanışı, Keynesyen ekonomi yönetimi ve ev-
rensel refah devleti düşüncesi üzerindeki savaş sonrası konsensüse dayalı görüş-
lerin yıkılması, refah devletinden sosyal hizmetlere yönelik taleplerin artması ve
bunun sonucunda sık sık mali krizlerin görülmesi, ekonomiyi geliştirmek için
en uygun kurum ve tekniklerin araştırılması ve hantal, bürokratik, zorlayıcı idari
yapılar içinde etkinlik ve verimliliğin artırılması çabaları (Ömürgönülşen, 1997:
517) bu dönemde üzerinde yoğun olarak tartışılan konuların başında gelmiştir.
Ancak bu süreçte görülen tartışmalar geçmiş dönemin tartışmalarından biraz
daha farklılaşmıştır. Kamu sektörü küçültülse dahi hangi hallerde kamu sektö-
rünün daha iyi yönetilebileceğine cevap aranmış, böylece küçülmüş kamu sek-
töründen kaynaklanan verimli yönetimin nasıl gerçekleştirileceği sorunu üze-
rinde yoğunlaşılmıştır. Diğer taraftan kaynakların en azından, geçmişteki kadar
etkin ve verimli bir şekilde kullanılarak, kamu hizmetlerinin gereken ölçüde
sağlanması gerekmektedir. Çünkü kamu sektörüne tahsis edilen kaynaklar bu-
gün geçmişe göre daha sınırlı durumdadır. Bu gerçek yönetimleri küçülen kamu
sektörü gerçeğine daha uygun yeni pratikler, yapılar, teknikler ve fikirler sistemi
araştırmaya zorlamaktadır.
Bu şartlar altında değerler, yapılar ve kamu sektörleri tüm dünyada yaşanan
gelişmelerden derinden etkilenmektedir. Fiyat tabanlı, bürokratik olmayan, pi-
yasa orijinli ve müşteri tercihli kamu hizmetlerinden oluşan yapı, kurulması ge-
reken en ideal sistem olarak görülmekte, kamu hizmetleri koşullarının, müşteri-
lerin umduğu verimlilik kriterine uygun olarak etkin yapılarla ve becerikli yöne-
ticilerce sunulması, kamu yönetimine yaklaşımlarda, yeni bir tema olarak ortaya
çıkmaktadır. Bu yeni anlayış, kamu yönetimi disiplinini sürekli değişime zorla-
maktadır.
Kamu yönetimi disiplinini değişime zorlayan diğer bir faktör de disiplinin
yaşadığı kimlik bunalımıdır. Klasik kamu yönetimi yaklaşımından yukarıda be-
lirtilen arayışlar sonucunda uzaklaşılırken, terk edilen eski anlayışın yerine yeni
bir yaklaşım konulamamıştır. Disiplinin sınırları geçmişe göre çok daha belir-
sizleşmiş ve artık kamu yönetimi tüm ilgisini dışarıya yöneltmeye başlamıştır.
Kamu Yönetiminde Değişim Sürecini Dwight Waldo ile Yeniden Düşünmek 3
Disiplin sosyoloji, psikoloji ve işletme yönetimi gibi birçok alana açılarak bü-
yümekte ama bu arada bir disiplin olma özelliğini de yitirmektedir. Bu süreçte
kamu yönetimi disiplini bir kimlik bunalımı yaşamaktadır (Atalay, 2008: 79).
Disiplinin genel olarak kabul gören bir paradigma etrafında birleşebilmesi, yak-
laşımlardan birinin diğerlerine karşı üstünlük kurmasına ya da var olan yakla-
şımlar arasında yeni bir sentezin oluşmasına bağlıdır.
Kamu yönetimi disiplini daha kurulurken “devlet” kavramından vazgeçmiş,
devletin yalnızca bir parçasını oluşturan yönetim aygıtıyla ilgilendirilmiştir.
Kamu yönetimini halkın toplumsal ve ekonomik örgütlenmesi dışında alan,
devletin işlevlerinin ve bu işlevlerin değişmesiyle birlikte devlet toplum ilişkile-
rinde nelerin nasıl değiştiğinin sorgulanmasına olanak tanımayan, işin bu boyu-
tunu veri olarak kabul eden, bu nedenle de disiplini verili politikaların uygula-
nacağı bir uzmanlık – teknisyenlik alanına indirgeyen bu kurgu disiplinin ince-
leme nesnesini yitirmesinin ve kimlik bunalımının ardındaki temel nedendir.
Dolayısıyla kamu yönetimi disiplininin kimlik bunalımından kurtulabilmesi
ancak inceleme nesnesini yeniden tanımlayarak gerçek kimliğine kavuşması ile
mümkün olabilir. Böyle bir kimlik, kamunun yönetilmesi kavramını halkın eko-
nomik ve toplumsal örgütlenmesi işinin yürütülmesi olarak ele alan ve kamu
yönetimine ve onun ekonomik faaliyetlerine mikro işletmecilik çerçevesinden
değil makro düzeyde bakan bir kimliktir. Böyle bir disiplinin de inceleme nes-
nesi ise ancak bir bütün olarak “devlet” olabilir (Atalay, 2008: 91-92). Şimdi
kimlik bunalımı yaşayan kamu yönetimi disiplininin geçirdiği değişim sürecini
ve kimlik bunalımına çözüm arayışlarını daha ayrıntılı inceleyelim.
KAMU YÖNETİMİNDE KİMLİK BUNALIMI
Dünyada yaşanan hızlı değişim süreci, karşı karşıya kalınan sorunlu alanla-
rın hemen hemen hepsini doğrudan etkilemiş ve bir an önce bu sorunlara çözüm
bulunabilmesi için genel bir baskı oluşturmuştur. Bu süreçten yönetim-halk iliş-
kileri de doğrudan etkilenmiş, klasik kamu yönetimi anlayışı önemli oranda gü-
ven kaybına uğramıştır. Gündeme gelen yeni kamu yönetimi araçlarının mevcut
yapıya uyumu, kamu sektöründe yeni paradigmaların ortaya çıkmasına neden
olmuştur. Bu yeni paradigmalar, kamu yönetiminin temel vurgularını doğrudan
etkilemiştir (Hughes, 1998: 1). Bunlara göre klasik kamu yönetimi;
a)Bürokrasi modeline göre örgütlenmiştir. Biçimsellik, ayrıntılı kurallar gibi
ilkelerin kamu yönetiminde etkinliği sağlayacağı düşünülmüştür.
b)Kamusal mal ve hizmetlerin üretiminde ve dağıtımında bürokrasi vasıta-
sıyla doğrudan görev almalıdır. Bunun sonucunda devlet büyümüş, hantallaş-
mış, toplum ve bireylere hizmet etmek yerine, kuralları ve normları amaçlara
bakılmaksızın katı şekilde uygulamayı yöntem haline getirmiştir.
4 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 4
c)Siyasi ve idari konuları birbirinden ayırabilmelidir. Kamu yönetiminin gö-
revi, talimatları ve kuralları uygulamaktır. Siyasiler ise kamusal alanda yapıla-
cak olanları belirlemekte ve bunları kamu yöneticileri uygulamaktadır. Bu du-
rum klasik siyaset-yönetim ayrımının zorunlu olması gerekliliğinin bir sonucu-
dur.
d)Yönetimin özel biçimidir. Özel sektörden farklıdır. Bundan dolayı, profes-
yonel bir bürokrasi ve çalışanların hayat boyu istihdamına göre düzenlenmesi
gerekmektedir (Eryılmaz, 2000: 23-24).
Her ne kadar klasik kamu yönetimi kendisini bu işlevlere göre tanımlasa da
kamu yönetimi disiplininin kendini tanımlama sorunu oldukça eskilere dayan-
maktadır. Bu süreçte üç tür nitelendirme yapıldığı söylenebilir. Birinci grupta
olanlar kamu yönetimi disiplininin daha fazla önem verilmeye ve titiz davran-
maya ihtiyacı olduğunu düşünmüşlerdir. Bilimsel normları ve ampirik araştır-
maları kullanarak açıklayıcı teoriler geliştirmek istemişlerdir. İkinci grupta
olanlar kamu yönetimince uygulanan ancak bilimsel kriterlere uymayan uygu-
lamaları analiz etmeye çalışmışlar, Herbert Simon’un “Yönetsel Davranış” ça-
lışması öncülüğünde akılcı pozitivist felsefe akımını temsil etmişlerdir. Üçüncü
grupta olanlar ise teorinin kullanımının nasıl olduğunu ve bu teorilerin kişilerin
işlerini yaparken nasıl katkı sağlayacağını sorgulamışlardır. Çalışmamızda gö-
rüşlerini ayrıntılı bir şekilde inceleyeceğimiz Dwight Waldo burada ikinci grup-
ta yer almış ve Simon’la hararetli tartışmalar yapmıştır (Shields, 1995: 2). De-
ğerlerin dışlanabildiği herhangi bir durumda karar vermenin mümkün olmadığı-
nı savunarak, karar vermenin alternatifler arasında seçim anlamına geldiğini, al-
ternatifler arasında seçimin ise değerlerin hesaba katılmasını zorunlu kıldığını
iddia etmiştir (Özgür, 2003: 196). Bu değer odaklı yaklaşımı onu meslektaşla-
rından kısmen ayırmıştır.
Bu üçlü sınıflandırma kapsamında yaşanan gelişmeler, kamu yönetimi disip-
lininde yukarıda belirtilen klasik bakışın sürekli eleştirilmesine ve yeni ufuk
açıcı tartışmalarla, kimlik bunalımı tartışmalarının zenginleşmesine bunun so-
nucunda da yeni yaklaşımların ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Yeni yaklaşımlar klasik kamu yönetiminin söz konusu bu ilkelerini bu şekil-
de tanımladıktan sonra, bunların yeni anlayışa göre dayanaksız kaldığını, en
başta Weber tarafından ortaya atılan ve yönetimlerin hiyerarşik ve bürokratik il-
kelere göre örgütlenmesini öngören bürokratik yönetim ilkesinin, artık mevcut
sorunların çözümünde yetersiz kaldığını belirtmişlerdir. Yönetimin kendisini si-
yaset içinde bulmaktan kurtarması gerektiği, mal ve hizmetlerin bürokrasi aracı-
lığı ile doğrudan sağlayıcısı olmaktan vazgeçilmesi, yönetimin liderliği koru-
maya yönelik politika ve stratejileri yürütmeye yönelik bir araç olmaktan çık-
ması ve profesyonel bürokrasinin oluşturulması gibi (Hughes, 1998: 1) yöntem-
Kamu Yönetiminde Değişim Sürecini Dwight Waldo ile Yeniden Düşünmek 5
leri öngörerek, klasik kamu yönetiminin yaşadığı kimlik bunalımını çözmeye
çalışmışlardır.
Klasik kamu yönetiminin çok daha resmi ve bilimsel tabanı olan ekonomik
ve verimlilik değerlerine bağlı kalması da, söz konusu bu bunalıma düşmesine
engel olamamıştır (Waldo, 1984/b:VI). Ekonomik yaklaşımla hareket eden ku-
ruluşlarına göre fonksiyonların kamu kuruluşlarınca bölüşümünün ve dağıtımı-
nın, daha adil, güvenilir ve demokratik olduğuna dair inanç ve kamu hizmeti
sunan kuruluşun hizmet sağladığı alanda herkese ancak o kuruluşun kuralları
çerçevesinde davranacağı, tüm işlemlerin tek bir hiyerarşik kademeleşme içinde
kamu kuruluşlarının en tepesinde olanlarca denetleneceği (Dunsire, 1999: 362)
gibi öngörüleri, özel sektör karşısında kamu sektörünün başarılı olmasını sağla-
yamamıştır.
Bu süreci tetikleyen başlıca gelişmeler; özellikle İkinci Dünya Savaşı ile bir-
likte, birçok ülkede güçlü matematikçilerin ve bilim adamlarının bakanlık gö-
revlerine gelmeleri sonucunda, daha çok silah dizaynı ve savunma taktikleri için
işlemsel-operasyonel araştırmalar başlatmalarıyla ortaya çıkmıştır. Bu durum
kamu yönetimini doğrudan etkilemiş, aynı zamanda 1960’larda kritik yol analizi
ve karar ağaçları gibi rasyonel karar verme tekniklerine dönük çalışmaların da
başlatılması (Dunsire, 1999: 364), kamu kuruluşlarında bunlarla ilgili somut so-
nuçların görülmesine yol açmıştır. Bu tür etkinlik ve verimlilik arayışlarının ya-
nında refah devleti anlayışının gelişmesi ile birlikte devletin yapması gereken
işlerin çoğalması, kamu yönetiminin büyümesine ve bundan kaynaklanan sorun-
ların artmasına neden olmuştur. Batıda refah devleti, devletin ne yapmaması de-
ğil, ne yapması gerektiği anlayışına dayanmıştır. Devletin aşırı şekilde büyüme-
si onu sevimli kılmamış, aksine verimsizlik ve hantallık gibi suçlamaların hede-
fi haline getirmiştir (Eryılmaz, 2000: 22). Bunun sonucunda kamu yönetimi
ciddi eleştirilerle ve bunların sonucu olan darboğazlarla karşı karşıya kalmıştır.
Kapitalizmin 1970’li yıllarda ortaya çıkan, kapsamlı ve evrensel krizi ile bu
krize karşı ortaya çıkan yeniden yapılanma süreci (Şaylan, 2000: 3) de bu süreci
pekiştirmiştir. 1970’lerde neo liberal iktisatçılar tarafından, devletin ekonomik
büyümeyi ve özgürlüğü sınırlandıran sorunlara neden olduğunu yoğun olarak
dile getirilmeye başlanmıştır. Hacim olarak daha küçük devletin, ekonomik et-
kinliği artırmak suretiyle toplam refahın iyileştirilmesine hizmet edeceğini ve
devletin faaliyet alanının yasal olarak sınırlandırılması gerektiğini belirtmişler-
dir (Eryılmaz, 2000: 25).
Bu yargılara ulaşmalarında; Keynezyen politikalarının bir sonucu olarak,
kamu görevlerinin finansmanında artan zorluklar, klasik görevlerin yerine geti-
rilmesinde ve hangilerine öncelik verileceğinde sorunlar çıkması, vergi oranla-
rındaki sürekli artış, özerk birimlerin ve bu birimlerden yardım alanların sayıca
artması, bireyciliğin yaygınlaşması ve farklı taleplerin yeterince karşılanama-
6 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 4
ması, kamu yönetiminden hizmet alanları yeterince memnun etmeyen destekle-
yici hizmetlerin bulunması, kamu yönetiminin hatalı yönetilmesi ve harcamalar-
la hizmetlerde şeffaflığın sağlanamaması (Eren, 2001: 64) gibi nedenler etkili
olmuştur. Tüm bu nedenler klasik kamu yönetimi anlayışı karşısında yeni bir
yönetim anlayışının gündeme gelmesine yol açmıştır.
Yeni yönetim anlayışının kamu sektörü için en önemli amacı; mal ve hizmet
dağılımında ve sunumunda etkinliği artırmak olmuştur. Bunun için özelleştirme,
ortaklık kurma, iç pazarlar oluşturma, satın alanla tedarikçiyi bir araya getiren
borsalar oluşturma, sözleşmecilik, kıyaslama yöntemlerini uygulama, yeniden
yapılanma, düzenleyici kurullardan yararlanma, kullanıcı faydalarını artırma gi-
bi yöntemlerin kullanılması gerekmektedir (Lane, 2000: 95). Bu açıdan yeni
yönetim anlayışı refah devleti ve neo liberal anlayışın temel yetersizliklerini or-
taya koyan, buna karşı çözümler üretmeye çalışan ve ideolojik boyuttan müm-
kün olduğunca uzaklaşmış bir model olarak görülmüştür (Eren, 2001: 76-77).
Kamu yönetimi disiplininin objesi kamu hizmetleridir. Çünkü hizmet piyasa
koşullarında üretilip satılmakta, hizmetin kapsamı, içeriği ve kalitesi tüm top-
luma yönelik olarak siyasal erk tarafından belirlenmektedir. Kamu bürokrasisi
de liyakate dayalı bir uzman kurum olarak söz konusu kamu hizmetinin üretilip
topluma verilmesi sürecini yönetmektedir (Şaylan, 2000: 8). Yeni yönetim an-
layışı ise bu şekilde klasik bürokrasi modeline dayalı örgütlenme anlayışına
karşı çıkmaktadır.
Kamunun örgüt yapısı esnek olmalı, yumuşak hiyerarşiye dayanmalı, yetki
devrini öngörmeli ve ademi merkeziyetçi olmalıdır. Ayrıca devletin faaliyet
alanı da mutlaka küçültülmelidir. Devlet mal ve hizmet üreten firmalar arasında
rekabeti geliştirmelidir. Bürokrasinin yaptığı denetimi topluma aktararak vatan-
daşları yetkilendirmelidir. Kurumların performansı girdi-çıktı ilişkisi doğrultu-
sunda ölçülmelidir. Kamu kurumlarını, kuralları ve düzenlemeleri değil, mis-
yonları ve hedefleri yönlendirmelidir. Kurumlar çevrelerini müşteri olarak yeni-
den tanımlamalı ve onlara seçenekler sunmalıdır. Kurumlar sorunlarını ortaya
çıkmadan önce belirleyebilmelidirler. Enerjilerini sadece harcamak için değil,
kazanmak için de kullanmalıdırlar. Otoritelerini yaymaları ve piyasa mekaniz-
masını örnek almaları gerekmektedir (Eryılmaz, 2000: 26-27).
Devlet toplumsal sorunları çözmek için tüm sektörler arasında katalizör gö-
revi yapmalı ve kaynak üreten girişimci ruha sahip insanlar özendirilmelidir. Bu
yönleriyle yeni yönetim anlayışı kamu hizmeti sunumuna ilişkin yönetim ve ya-
pı değişimi çabalarını da içermekte ve bu şekilde kamu yönetiminde ekonomik
ve politik rasyonelliğinin güçlenmesi amaçlanmaktadır. Yeni anlayışın amacı,
kamu kurumlarının düzenleme ve hizmet görme sorumluluklarının etkili ve
ekonomik bir şekilde yerine getirilmesini sağlamaktır. Ancak bu amaca ulaşmak
Kamu Yönetiminde Değişim Sürecini Dwight Waldo ile Yeniden Düşünmek 7
için özel sektör deneyiminden yararlanılması gerekmektedir. Çünkü özel sektör
taşıdığı dinamizm ile kamu sektöründen daha avantajlı durumdadır.
Bu doğrultuda, yerinden yönetim, yatay hiyerarşi, çalışanların potansiyelle-
rinden yararlanma ve müşteri odaklılık ön plâna çıkmaktadır (Eren, 2001: 60).
Bu anlayışı savunanlar, kamu sektörü ile özel sektör arasındaki farkı da vurgu-
lamaktadırlar. Kamu sektörü daha dar içerikli görülmekte ve süreçlere, yöntem-
lere ve kurallara uygun olarak işleri sevk ve idare etmek şeklinde değerlendiril-
mektedir. Özel sektör ise, yalnızca talimatlara ve yönergelere göre iş yapmak
yerine; hedefleri ve öncelikleri belirlemek, bunların başarılmasına yönelik uy-
gulama plânları yapmak, insan kaynaklarını etkin bir şekilde kullanmak, per-
formansı değerlendirmek ve yapılan işlerde sorumluluk almak gibi bir çok
fonksiyonu ifade etmektedir. Bu gerekliliklerle gündeme gelen kamu yöneti-
minde realizm arayışı, doğal olarak yeni yönetim anlayışı ile doğmuştur. Anla-
yışın öncüleri, özel sektörde görülen gelişmeleri kamu sektörüne taşımak ve
kamu kuruluşlarının verimliliğini artırmak amacındaydılar. Anlayış yöneticile-
rin çabaları ile liderlik, örgütlenme, yeniden yapılanma ve bilimsel yönetim üze-
rine yapılan araştırmalarla doğmuştur (Waldo, 1984/b: 26).
Esasında yeni yönetim anlayışının kamu yönetiminde nihai amacı modern
yönetim sistemini kurmaktır. Modern yönetim içinde temel aktörler olarak; hü-
kümet, yönetim, üst düzey yöneticiler (CEO), ekonomi içindeki aktörler, vatan-
daşlar ve nüfus belirtilmektedir. Bu dört unsur arasındaki ilişkiler yoğun bir şe-
kilde kurumsallaşmış çevrede gerçekleşmektedir. Bu çevrede yönetimin ve hu-
kukunun etkisi de oldukça fazladır (Lane, 2000: 5).
Bu yönüyle klasik kamu yönetiminde kimlik bunalımı sürecinde ortaya çıkan
modern kamu yönetimi mal ve hizmet dağılımında da farklı alternatifler sun-
maktadır. Bu yapıda öncelikli olarak hizmetlerin finansmanı hükümetlerce ya da
hizmetten yararlananlarca sağlanabilecektir. Hizmet üretimi ve bunların sunu-
mu, iç veya dış faktörlerce de gerçekleştirilebilecektir. Örneğin içsel olarak hü-
kümetler kendi firmalarını ya da girişimlerini kullanabileceklerdir. Dışsal olarak
ise, hizmeti özel sektörden alabileceklerdir. Rekabetin olup olmamasına bağlı
olarak, hizmetler kamu veya özel sektörden alınabilecektir. Bunun için çeşitli
yöntemler geliştirilebilecek ve düzenlemeler yapılabilecek, hizmet sağlayıcıla-
rın hakları da dikkate alınacaktır. Modern yönetim, gerek özel sektörde gerekse
kamu sektöründe bu durumu öncelikli olarak dikkate alacaktır (Lane, 2000: 4-
5).
Kamu yönetiminin kendisine nesnesini aradığı süreçte özel sektör teknikleri-
nin kamu kuruluşlarında uygulanmasını öngörerek gündeme gelen yeni yönetim
anlayışı, ortaya çıkardığı yeni örgütsel çevre ile kimlik bunalımı açmazlarına
çözüm önerileri getirmektedir. Ancak çözüm önerilerinin hemen hemen hepsi,
etkinlik, verimlilik ve rasyonel yönetim anlayışı altında, klasik kamu yöneti-
8 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 4
minde radikal değişimler öngörmektedir. Değişim sürecinde elde edilecek başa-
rı, kamu yönetimini bunalımdan kurtaracak ve ona kişilik kazandıracaktır.
KAMU YÖNETİMİNDE DEĞİŞİM
1980’lerin ortasından itibaren kamu yönetiminde yaşanan kimlik bunalımına
paralel kamu sektörünün geliştiği ülkelerde yönetim sisteminde önemli bir deği-
şim sürecine girilmiştir. Zamanla 20. yüzyıla hakim olan kamu yönetiminin katı
hiyerarşik ve bürokratik yapısı, esnek ve piyasa tabanlı kamu yönetimine dö-
nüşmeye başlamıştır. Bu durum basit bir reform değil, toplumda hükümetlerin
rolü ile ilgili önemli bir değişim olarak nitelendirilmiştir. Söz konusu bu deği-
şim sürecinin ayrıntılarına geçmeden önce değişimin kavramsal çerçevesini or-
taya koymak gerekmektedir.
Değişim sürecinin temel kavramı olan paradigma, en kısa şekli ile dünyayı
algılamak ve anlamak için gerekli olan zihinsel düşünce tarzı olarak tanımlan-
makta (Eren, 2001: 130), örnek, model, kalıp anlamlarında ve toplulukça payla-
şılan inanç, değer ve tekniklerin tümü şeklinde değerlendirilmektedir (Yayman,
1998: 14). Kamu yönetimi ile ilgisi, yaşanan krizleri çözebildiği oranda değeri-
nin artmasıyla bağlantılı görülmektedir. Kavram ilk olarak bilim felsefecisi
Thomas Kuhn tarafından kullanılmıştır. Üzerindeki konsensüs azalınca yeni de-
ğerler ve varsayımlar gündeme gelmiş, yeni paradigma dolayısıyla yeni değer-
ler, yeni gündemleri ve yeni kişileri belirlemiştir (Ömürgönülşen, 1997: 521).
Küresel rekabetin hızlandığı bugünkü ortamda, her alanda yeni teknolojilerin
hızla eskilerini bertaraf etmesi, zor da olsa yönetim düşünce sistemine hız kata-
cak ve değişikliğe uyabilecek yeni bir paradigmaya gerek duymaktadır (Eren,
2001: 130). Bu süreçte kamu yönetiminde gündeme gelen yeni yönetim anlayışı
önemli bir paradigma değişimi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Son dönemde bilginin ve teknolojinin ateşlediği değişim ortamı, örgütsel ya-
pılar ve işleyiş üzerindeki baskısını artırınca, devamlılıklarını sürdürebilmek
için çevresel değişmelere daha duyarlı olma gereği duyan örgütler, bürokrasi dı-
şında yeni yapısal arayışlara yönelmişlerdir (Sargut, 1997:1). Bu süreçte devle-
tin geleneksel fonksiyonları arasında gösterilen bazı kamu hizmetleri, gerek ni-
celik gerekse nitelik açısından değişen ve gelişen sosyal talepleri karşılamada
yetersiz kalmışlardır (Aykaç, 1995: 10). Bu durum geleneksel kamu yönetimi-
nin teorik ve pratik yönleri açısından öneminin azalmasına ve onun yerini yeni
bir kamu yönetimi anlayışının almasına yol açmıştır. Bu yeni yönetim anlayışı /
paradigması, devletin toplumdaki rolünü, hükümet, bürokrasi ve vatandaşlar
arasındaki ilişkileri, yeniden tanımlamak ve biçimlendirmek amacını taşımıştır.
Bunu da, devleti büyütmekle ya da küçültmekle değil, onu asli klasik fonksi-
yonlarına çekerek daha etkin hale getirmekle, vatandaşların devlet ve kamu yö-
netimi karşısındaki konumunu ve yönetime katılma olanaklarını geliştirmekle
(Eryılmaz, 2000: 22) sağlamayı öngörmüştür.
Kamu Yönetiminde Değişim Sürecini Dwight Waldo ile Yeniden Düşünmek 9
Günümüzde her alanda değişim görülmekte ve yukarıda belirtilen sürece pa-
ralel olarak da yönetim anlayışı da değişmektedir. Yeni anlayış; örgüt ve yöne-
timinde yönetici ve yönetilen arasında insancıl davranışların varlığı, yönetim ile
halk arasında iyi ilişkilerin kurulması, hem örgüt içinden hem dışından yöneti-
me katılmaların olması, hedef kitlelerin istekleri ve beklentileri doğrultusunda
mal ve hizmet üretilmesi, hizmet alanların ve sunanların maddi ve manevi açı-
dan memnun edilmesi (Yalçın, 1991: 19) gibi özellikler üzerinde odaklaşmakta-
dır. Bu durum kamu yönetiminde, çabuk hareket etme, hızlı karar alma, yöneti-
me dinamik ve daha esnek bir yapı kazandırma, değişen ve gelişen koşulların
ortaya çıkardığı toplumsal taleplerin karşılanması amacına yönelik bir yapı
oluşturma (Aykaç, 2001: 1) gibi süreçleri gündeme getirmiştir. Yaşanan bu de-
ğişimin temel nedenleri olarak ise; rekabet avantajı sağlamaya dönük istek ve
ihtiyaçlar, uzun dönemli gelir veya bütçe kısıntıları ve hukuksal düzenlemelerin
gerekleri (Kamensky, 1996: 247) gösterilmiştir.
Bu süreçte yaşanan değişimin temel öğesi ise, ekonomik kalkınma stratejisi-
nin serbest piyasa ekonomisi koşullarına dayandırılarak, kalkınma dinamizmi-
nin özel sektöre kaydırılması olarak belirtilebilir. Bu ise, uzun yıllardır yürür-
lükte olduğu kabul edilen, devletin ekonomideki rolünün ve müdahalesinin ku-
rumsallaştırıldığı politikaların sona erdirilmesi (Aksoy, 1995: 159) anlamına
gelmektedir. Yaşanan gelişmelere bakıldığında bu değişimin bir ihtiyaç değil bir
zorunluluk, bir tercih değil bir kaçınılmazlık (Aykaç, 1999: 9) olduğu sonucuna
rahatlıkla ulaşılabilir.
21. yüzyılın beraberinde getirdiği değişim rüzgarı gerek özel gerekse kamu
sektörü olmak üzere toplumun tüm kesimlerini etkilemiştir. Bu süreçte modern
toplumdan post modern topluma geçiş yönünde yeni ilkeler benimsenmiş ve
yeni yükselen değerler, toplumları geleneksel değerlerden kopmaya ve değişime
zorlamıştır (Aktan, 1994: 5). Bu durumun gündeme getirdiği yenilikler, toplu-
mun yaşam tarzını da çeşitlendirmiştir. Bireycilik ve buna paralel olarak artan
farklılaşma toplumu şekillendirmiştir. Böyle bir ortamda belirsizlik ve karma-
şıklık ön plâna çıkmış, yeni sosyal sorunlarla beklenmedik bir şekilde karşıla-
şılmış ve kamusal faaliyetler için beklenmeyen talepler gündeme gelmiştir. Bu
durumda kamu yönetimi-toplum ilişkisi de değişmiş, toplumun merkezden
uzaklaşma ve kopma eğilimleri karşısında, buna entegre politikalarla karşılık
verme gerekliliği gündeme gelmiştir (Eren, 2001: 54).
Böyle ortamlarda değişim yönetiminin önemi de hayli artmıştır. Hassas den-
geler üzerine kurulu değişim yönetimi; değişim çabasını yöneten insanlarla, ye-
ni stratejileri uygulamaları beklenen insanlar arasındaki iletişimi yönetmek, de-
ğişimin gerçekleşebileceği bir örgüt ortamı oluşturmak ve örgütlerde geleneksel
olarak yasaklanmış bulunan, oysa başarılı bir dönüşüm için gerekli olan duygu-
sal bağları yönetmek anlamına gelmektedir (Harvard Business Review, 1999:
62).
10 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 4
Genel olarak ilgili literatürde değişimin türleri dört şekilde ele alınmaktadır.
Bunlardan kültürel değişimde, örgüt üyelerince paylaşılan umutlar, davranışlar,
değerler ve öngörüler değişmektedir. Misyon değişiminde sistematik tanımla-
maya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu süreçte örgütsel fark edilmeyi sağlayan temel
faaliyet ve sorumluluklar plânlanmaktadır. Yapısal değişimde ise, örgütsel oto-
rite ve iş sorumluluklarının en etkin düzeyde sağlanması söz konusu olmaktadır.
Süreç değişiminde de ürün ve hizmetler nasıl üretilecek ve dağıtılacak sorusuna
cevap aranmaktadır (Kamensky, 1996: 249). Kamu yönetimi yaşadığı kimlik
bunalımı karşısında değişimin bütün bu türlerinden etkilenmekte ve bu süreçte
kendisine en uygun yapıyı bulabilmek için yoğun çaba harcamaktadır.
Bu nedenle özellikle kamu yönetiminde yönetilme ihtiyacı duyan değişim
süreci, yeni toplumsal kurumlar üzerinde de derin etkiler yapmaktadır. Örgütler,
bilim ve teknolojinin yanında insan niteliğine ilişkin değer ve kavramlardan
oluşan değişimleri yaşamaktadırlar. Bu değişimlere uygun cevap veremeyen ör-
gütler, sürekli biçimde, bilinmeyen, beklenmeyen ve denetlenemeyen güçlerle
tehdit edilmektedir (Bumin, 1979: 17).
Böyle bir ortamda değişimi gerekli kılan en önemli neden olarak, baskılar
dikkat çekmektedir. Bunlar; daha iyi, daha ucuz, daha ekonomik yönetim istek-
leri biçiminde ortaya çıkan pragmatik baskılar, devletin büyümesini tehlikeli bu-
lan ve daha az yönetim isteklerini ön plâna çıkaran eğilimleri içeren ideolojik
baskılar, devletin ekonomik etkinliklerde bulunmaması gerektiği şeklinde ken-
dini gösteren ticari baskılar ve kamu sektörünün aşırı biçimde kurumsallaştığın-
dan, bürokratikleştiğinden ve profesyonelleştiğinden yakınma ve halka daha ge-
niş bir seçme alanı bırakma tezini öne süren popülist baskılardan (Tutum, 1994:
8) oluşmaktadır. Bunlara ek olarak değişimin hızlanmış ritmine bağlı olan deği-
şen ve geleneksel dengeyi rahatlıkla altüst edebilen çevresel baskılar da belirti-
lebilir. Bu baskılar bir yandan özellikle kamu kesimi seçkinlerinden bir bölü-
münün sistemin erdemlilikleri içinde güvenlerini yitirmelerine, diğer yandan ge-
leneksel dengenin sağladığı ruhsal ve fiziksel güvenlik konusunda halk yığınla-
rının ilgisinin kaybolduğunu gösteren personel bunalımına neden olabilmektedir
(Crozier, 1974: 154). Değişim, mevcut yönetsel biçimlerin ve yöntemlerin tek-
nolojik değişime uyarlanması veya eğitim standartlarının yükselmesi sonucu or-
taya çıkan değişiklikleri de içermektedir. Bu süreç, sürekli nitelik taşımakta ve
değişen çevre koşullarına uyum sağlamaya çalışan organizmanın doğal tepkisi-
ne benzemektedir (Tutum, 1994: 5). Bunun doğal sonucu olarak da yeni yöne-
tim yapıları oluşmaktadır.
Günümüzde tüm dünyada özellikle de gelişmiş ülkelerde kamu yönetiminin
değişim sürecinde gelinen aşamaya baktığımızda yeni kamu yönetimi ve yöneti-
şim uygulamalarının hızla yaygınlık kazandığı görülmektedir. Kamu yöneti-
minde yukarıda belirtilen çerçevede ortaya çıkan yeni yönetim yapıları, yeni
kamu yönetimi anlayışının öngörüleri doğrultusunda kamu hizmeti sunum sü-
Kamu Yönetiminde Değişim Sürecini Dwight Waldo ile Yeniden Düşünmek 11
reçlerinde etkinlik, verimlilik, tutumluluk, üretkenlik gibi oldukça önemli ge-
lişmişlik göstergelerinde artışlar sağlamayı birincil hedef olarak belirlemişlerdir.
Bugün somut çıktıları görülmeye başlayan bu sürecin mimarı literatürde Dwight
Waldo olarak kabul edilmektedir. Çalışmanın bu aşamasında Waldo’nun kamu
yönetiminin değişimi sürecine katkıları ayrıntılı bir şekilde incelenecektir.
DEĞİŞİMİN TEORİSYENİ WALDO
Dwight Waldo, 1913 yılında ABD, Nebraska DeWitt’te doğmuş ve 27 Ekim
2000 tarihinde bu ülkede hayata veda etmiştir. Doğduğu şehrin bulunduğu
Nebraska Eyaleti’nin o dönemdeki Cumhuriyetçi kimliği ve ilk göçmen
dalgasına ev sahipliği yapan eyalet olma özelliği Waldo’nun kişiliğini doğrudan
etkilemiştir. Doğuştan gelen Cumhuriyetçiliği bu nedenlerle daha da
pekişmiştir.
Waldo, Cumhuriyetçilerle olan ilişkisini dedelerinin “Federal Ordu” da asker
oluşuyla ilişkilendirmektedir. Bununla birlikte siyaset bilimciler arasındaki
yaygın demokratlığa rağmen Waldo’nun cumhuriyetçi kimliği onun muhalif
yapısını da ele vermektedir. Waldo oylarını her iki partinin adayları arasında
dağıttığını da belirtmiştir ki partizan bir bakışı olmadığı buradan çıkarılabilir
(Sayman, 2006: 11-13).
Waldo’nun eğitim hayatında 1935 yılında gittiği Nebraska Üniversitesi’nin
büyük katkısı olmuştur. Kendisi bu okula gidişini her ne kadar “48 dolarlık
bursu alabilmek içindi” diye değerlendirse de (Brown - Stillmann II, 1986: 19)
okulda elde ettiği başarı akademik kariyerine büyük katkı sağladı. Bu
üniversitede yüksek lisans yapmış ardından Yale Üniversitesi’nde doktorasını
tamamlamıştır. Bu üniversitede Profesör Francis Coker’in Amerikan siyasal
düşüncesi çerçevesinde kamu yönetimi literatürünü incelemesini önermesi ve bu
kapsamda Hobbes, Aristo ve Platon’u ayrıntılı okuması, bu düşüncelerde
yönetimle ilgili tezleri analiz etmesine yol açmış ve bu alt yapı ve birikim temel
eseri olan “İdari Devlet”i yazmasını sağlamıştır (Cornell - Frederickson, 2001:
2).
İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesiyle, yardımcı doçent olarak akademiye
dönen Waldo, 1946 yılından 1967 yılına kadar Berkeley Üniversitesi Siyaset
Bilimi Bölümünde öğretim üyeliği yapmış ayrıca 1958-1967 yılları arasında
Berkeley Üniversitesi Yönetim Çalışmaları Enstitüsü’nün başkanlığını da
kesintisiz olarak yürütmüştür. 1960’lı yıllarda Ronald Reagan’ın vali olmasıyla
değişen üniversite ortamından da rahatsız olan Waldo, Berkeley’den ayrılarak
öğretim üyeliğine emekli olduğu 1979 yılına kadar Syracuse Üniversitesi’nde
devam etmiştir. Waldo çatışmaların yaşandığı üniversite ortamından rahatsız
olmakla birlikte Berkeley’den istifasının arkasında asıl olarak aradan geçen
yıllara rağmen hassaslığını koruyan kişisel sıkıntılar olduğu düşünülebilir
12 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 4
(Sayman, 2006: 15). Bu sıkıntılı ortama rağmen Waldo, kamu yönetiminde
yaşanan değişimi kuramlaştırma konusunda ısrarcı çalışmalarını sürdürmüştür.
Bazı bilim adamları Waldo’nun değişim sürecinde yönetim bilimine katkıları
konusunda şu yorumu paylaşıyorlar: “Modern kamu yönetimi çalışabilmek için
Waldo’dan etkilenmek gerekiyor. Kamu yönetiminde araştırma yapabilmek için
Waldo’dan etkilenmek gerekiyor. Ve az bilinse de kamu yönetimini öğretmek
için Waldo’dan etkilenmek gerekiyor. Onun bu çok yönlü durumu sadece ABD
için değil diğer ülkeler için de geçerlidir” (Frederickson, 1999: 5).
Waldo ile ilgili bu değerlendirmeler, onun kamu yönetimi literatüründe
önemli bir yeri olan Public Administration Review (PAR) dergisinin baş editör-
lüğünü 11 yıl boyunca üstlenmiş ve yönetim literatürüne 50 yıla yakın bir süre
katkıda bulunmuş bir kimse olarak kamu yönetimi alanında son yüzyılın en
önemli isimleri arasında gösterilmesinden kaynaklanmaktadır. Waldo’nun “İda-
ri Devlet”in siyasal kuramını yorumlamak amacıyla yazdığı, 1948 yılında ilk
baskısı yapılan “İdari Devlet” kitabı kamu yönetimi alanının klasikleri arasın-
dadır. 1979 yılından başlayarak her yıl Amerikan Kamu Yönetimi Derneğinin
(ASPA) en büyük onur ödülü, kamu yönetimine ömür boyu katkıları nedeniyle
Dwight Waldo Onur Ödülü olarak verilmektedir. ASPA 2005 yılı toplantısında
Waldo’nun bu kitabını son 50 yılın en etkili kamu yönetimi kitabı kabul etmiştir
(Rosenbloom - McCurdy, 2006: 1).
Waldo bugünün çoğu kamu yönetimi lideri ve yöneticisi olan öğrencileri
üzerinde çok büyük etkiler bırakmıştır. Onun felsefesi “nasıl düşündüğünden
çok neyi düşündüğüne ve neye meydan okunduğuna” odaklanmaktı. Hangi
ülkeden, hangi disiplinden, hangi yaklaşımdan olursanız olun, bu bakış açısını
benimsediğinizde sorunları çözmek çok daha kolay olacaktır. Bu açıdan Waldo
öğrencilerine nasıl düşünmeleri gerektiğini öğretmiştir. Ancak her öğrencisinin
de verdiği cevaba inanmasını ve o cevabı sorgulamasını istemiştir. Bugün
öğrencilerinin yazdıklarına baktığımızda Waldo’nun öğrencisi olmanın
ayrıcalığı rahatlıkla görülebilmektedir. Çünkü diğer öğrencilerden çok açık
şekilde grup farklılıkları olduğunu (Lowery, 2011: 1) bugün oldukça iyi
yerlerde olan ve yönetim bilimi ve kamu yönetimi literatürüne yön veren
takipçileri belirtmektedir. Yıllar sonra öğrencilerinin bu övgülerini alabilmesi,
literatürde etkinliğini sürdürebilmesi ve hala bilimi yönlendirebilmesi, sanırız
Waldo’nun örgüt yönetimine katkılarını çok açık ortaya koymaktadır.
Bu önemli şahsiyet kamu yönetiminin kurucuları arasında kendisini kamu
yönetimci olarak tanımlayan nadir akademisyenlerden biri olarak 27 Ekim 2000
tarihinde hayata veda etmiştir (Sayman, 2006: 15-16). 87 yıllık ömrüne çok
önemli çalışmalar sığdıran Waldo, yaşamının son döneminde de
çalışmalarından kopmamıştır. Çalışmaları kamu yönetimcilerin sürekli
Kamu Yönetiminde Değişim Sürecini Dwight Waldo ile Yeniden Düşünmek 13
övgüsünü almış, hep gündemde kalmış ve geliştirdiği teoriler yönetim
düşüncesini sürekli etkilemiştir.
Waldo ve Örgüt Yönetiminde Değişim
Esasında kamu yönetimi literatüründe Waldo beş temel paradigma dönüşü-
münden bahseder. Buna göre; 1900-1926 yılları arasında (Siyaset Yönetim
Dikotomisi), 1927-1937 yılları arasında (Kamu Yönetimi İlkeleri), 1938-1950
yılları arasında (Meydan Okuma Dönemi), 1947-1950 yılları arasında (Meydan
Okumaya Cevap Dönemi), 1950-1970 yılları arasında (Siyaset Bilimi Olarak
Kamu Yönetimi Dönemi), 1956-1970 yılları arasında (Yönetim Bilimi Olarak
Kamu Yönetimi Dönemi) ve 1970’den itibaren günümüze dek geçen süreçte
(Gerçek Anlamda Kamu Yönetimi Dönemi) yaşanmıştır. Waldo 1946-1947 yıl-
larında Meydan Okuma Dönemi’nde yaptığı çalışmalarla klasik sistemi eleştir-
miş (Henry, 1975: 380) ve yönetim camiasında dikkat çekmeye başlamıştır.
Waldo bu dönemde; Herbert Simon, Robert Dahl, Vincent Ostrom ve
diğerleriyle birlikte kamu yönetiminde yapılarla, görevlerle, ilgi alanlarıyla ve
pazarlık süreçleriyle ilgili eleştirilerde bulunmuşlardır. Anayasal sistemde yeni
arayışlara girmişler ve sorunlar karşısında entelektüel çalışmalar yapmışlardır
(Lynn 2008: 5). Bu dönemde yaptığı çalışmalar karşısında Waldo için sürekli
soru sorduğu, kesin, net ve açık tanımlamalar yapmadığı, sorulara verdiği ce-
vapların genelde jestler içerdiği ve gerçeklere ancak kısmen değindiği (Stillman,
2008: 583) şeklinde eleştiriler yapılmıştır. Bu nedenlerle Waldo’nun kamu yö-
netimi alanında “yenilikçi-yaratıcı” olmaktan çok bir eleştirmen ve yorumcu ol-
duğu (Fry, 1989: 243) şeklinde görüşler ileri sürülmüştür.
Bu tür eleştirilere rağmen, söz konusu tarzı kendine bir sorgulama ve analiz
yöntemi olarak belirleyen Waldo, örgüt yönetimini işbirliğine dayanan insan
çabalarının büyük ölçüde ussallık gerektiren bir türü olarak görmüştür. O bu du-
rumu mantıksal olguculuk ile açıklamaktadır. Bu görünümüyle yönetim, devle-
tin amaçlarını gerçekleştirecek biçimde insanların ve araç-gerecin örgütlenmesi
ve yönetimi olarak tanımlanabilir. Burada örgüt anatomiyi, yönetim fizyolojiyi
gösterir. Başka bir deyişle örgüt yapıyı, yönetim işlevselliği anlatmaktadır
(Bozkurd vd., 1998: 268). Waldo’nun örgüt yönetimiyle ilgili tezleri bu bakış
açısı ile başlar.
Waldo’ya göre örgüt yönetimi medeniyetle birlikte başlamış ve medeniyetle
birlikte varlığını da sürdürmektedir. Bundan dolayı günümüzde yönetim teknik-
leri, stilleri ve ruhu büyük bir değişime konu olmuş durumdadır. Bunların hepsi
değişmektedir çünkü toplumda bu değişeme dönük önemli bir sosyal baskı bu-
lunmaktadır (Waldo, 1984/a: 7). Örgüt yönetimlerinin değişmesi de kaçınıl-
mazdır.
14 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 4
Waldo örgüt yönetimi kapsamında kamu yönetimini devletin amaçlarını
gerçekleştirecek insanların, ve araçların örgütlenmesi ve yönetimi olarak
görmüştür (Ergun, 2003: 609). Esasında ona göre hem kamu yönetimi hem de
bilimsel yönetim hareketi hukuk ve gerçeği yaymaya çalışan August Comte’un
pozitivizm düşüncesiyle ilgilidir. Bu kapsamda Waldo; kamu yönetimi ile
siyasal ilişkileri nesnel ve bilimsel bir temel üzerine yerleştirmeye çalışırken,
bilimsel yönetimin de insanın ekonomik yaşantısını ve özellikle üretimini
bilimsel bir temel üzerine yerleştirmeye çalıştığını belirtir (Ergun-Polatoğlu,
1992:126). Son dönemde örgüt yönetiminde ve bunun bir sonucu olarak kamu
yönetiminde görülen değişime, bilimsel yönetimin bilime vurgusu büyük ölçüde
etkilemiş, verimlilik, etkinlik gibi kavramlar bu kaygılarla ön plana
çıkarılmıştır.
Waldo bilimsel yönetimin esasında savaş öncesi döneme çok büyük etkisi
olduğunu ve bu etkinin özellikle yönetim alanında en az dört önemli hatanın
oluşmasına yol açtığını belirtir. Bunlardan birincisi bilimsel yönetimle iş kon-
septi üzerinde gelişigüzel bakış açısı geliştirilmesi, ikincisi verimliliğin salt bir
hedef olarak görülmesi, üçüncüsü ilk koşulların hemen kabulü ve dördüncüsü
de çalışma ortamının demokrasi kurallarına yeteri kadar önem verilmemesidir
(Schachter, 1989: 112-113). Waldo, özellikle örgüt yönetimde değişim
sürecinde etkinlik ve verimlilik arayışlarında bu olumsuzluklara çözüm bulmaya
çalışmıştır.
Waldo’ya göre bu olumsuzlukların temel nedeni kamu yönetimindeki hakim
geleneksel yaklaşım etkileridir. Kamu yönetiminin temelini oluşturan düşünce-
lerin kaynağında klasik görüşler bulunmakta, söz konusu geleneksel yaklaşım
ise; siyaset ve yönetimin birbirinden ayrı olduğunu, siyasetin fonksiyonunun
politika üretmek, yönetimin fonksiyonunun ise politikaları uygulamak olduğunu
öngörmektedir. Ancak bu yaklaşım özellikle 1960’lardan sonraki sosyal, örgüt-
sel ve siyasal gelişmelerin etkisiyle değer kaybına uğramıştır. Teorik düzeyde
de, kamu yönetiminin ne olduğu, neden incelenmesi gerektiği konusundaki tar-
tışmalar kamu yönetimi disiplini açısından bir kimlik krizinin varlığına işaret
etmiştir (Leblebici, 2001: 16).
Bu kriz odaklı yaklaşım, Waldo’nun kamu yönetiminde kimlik bunalımına
çözüm arayışı içine girmesine yol açmış, örgüt yönetimindeki değişimi analiz
etmesine ortam hazırlamış ve özellikle Yeni Kamu Yönetimi düşüncesinin
(YKY) temelini oluşturacak çalışmalar yapmasını sağlamıştır.
Örgüt Yönetiminde Siyaset Çıkmazı ve Değişime Etkisi
Waldo, yönetim siyaset çıkmazını anlattığı “dichotomy” kavramını daha çok
1950’lerde kullanmıştır. Bu dönemde kavramı daha çok yürütme yani uygulama
ile karar verme arasındaki farkı ortaya koymak için kullanmıştır. Daha sonraları
ise kavramın kapsamı yönetim ile siyaset arasındaki diğer ilişkileri ortaya
Kamu Yönetiminde Değişim Sürecini Dwight Waldo ile Yeniden Düşünmek 15
koyacak şekilde genişletilmiştir. Waldo bu durumu “yapıyoruz, genelde ise
bunu yaparken karar veriyoruz, yürütüyoruz, politika belirliyoruz ve yönetici
oluyoruz” diyerek anlatmıştır. Bu süreçteki güç ayrımını ise “İdari Devlet”
çalışmasında tartışmıştır (Svara, 2008: 47).
Waldo’ya göre mevcut durumda kamu yönetiminin geleneksel paradigması
içinde siyaset kuramı gerçekten belirleyici bir konuma sahiptir. Hatta bazı
uzmanlar bu disiplini siyaset bilimi ile özdeş ya da iç içe geçmiş olarak
yorumlamaktadır (Şaylan, 2003: 579).
Siyaset yönetim dikotomisi ile ilgili olarak 1900 yılında ilk teorik çalışmayı
yapan Goodnow, hükümetlerin yönetim ve siyaset olmak üzere iki temel fonk-
siyonu olduğunu belirtmiştir. Bunlardan siyasette hükümetlerin ifadeleri/vaatleri
uygulayacakları politikaları gösterir. Yönetimde ise hükümetler bizzat bu politi-
kaları söylemekle yetinmez doğrudan gerçekleştirirler (Henry, 1975: 379). Yani
yönetim esasında uygulamanın alanıdır. Ancak Waldo’ya göre hükümet işlevle-
rinin bu şekilde “siyaset” ve “yönetim” olarak ikiye ayrılması gerçekçi değildir.
Demokrasinin ruhuna uygun olan, ayrılmış kuvvetler arasında rekabet değil,
tam tersine işbirliği olmasıdır. Halkın seçtiği siyasetçilerin kaygılarını ve değer-
lerini, dolayısıyla seçmenlerin kaygı ve değerlerini paylaşmayan, apolitik ve ta-
rafsız bir uzmanlar kadrosu yoluyla halkın taleplerinin karşılanması, demokra-
sinin ruhuna aykırıdır. Bu düşünce çizgisi kaçınılmaz olarak bürokratik seçkin-
ciliğe varmaktadır. Aksine, demokrasi düşüncesi idare kurumlarına nüfuz etme-
li, bu kurumlar toplumun sorunlarını çözerken ve siyasa kararları alırken yöneti-
lenlerin rızasını göz önünde bulundurmalıdırlar (Demir, 2011: 69-70)
Waldo için siyaset yönetim dikotomisisi geçmişten gelen bir sağlamlığı da
içinde barındırır. Bu ise batı düşüncesinde asırlık bir düalizmin sonucudur.
Waldo “eğer benim tezim doğru ise tarih bize yönetim ile siyaset arasındaki bu
çıkmazı sunmuştur ve bu tez oldukça sağlam bir zemine dayanmaktadır” demiş-
tir (Overeem, 2008: 39). Çıkmazın bir sonucu olan kamu yönetiminde değişim
ise bu zeminde gerçekleşecektir.
1970’lerde Waldo değişim peşinde koşan kamu hizmeti reformcularının po-
litika terimini yönetim siyaset çıkmazını güçlendirici şekilde partizanlıkla öz-
deşleştirmelerinin de farkındaydı. Ancak bu durumun onların kişisel görüşleri
olduğunu da belirtiyordu. Bundan dolayı da bu dönemde gündeme gelen kamu
hizmeti reformcularının birçok öneri, amaç ve stratejilerindeki değişimi kabul
etmedi (Rosenbloom, 2008: 59).
Esasında Waldo’nun analizlerini yaparken kamu yönetiminin çevresinden
etkilendiği genelde göz ardı edilmiştir. Waldo bu süreçte; modernlik, sınırların
kalkması, işlerin ve kurumların merkezileşmesi, kentleşme, bilimsel yönetimin
yükselişi, işbölümü, savaş ve krizler gibi çevresel şartların yönetimi nasıl etki-
lediğini incelemiştir. İdeolojik unsurlar olarak ise, geleneksel demokrasi anlayı-
16 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 4
şı, temel ahlaki değerlerin ya da doğal yasaların kamuoyu düşüncesinin oluşu-
munu etkilemesi, ilericilik, verimlilik beklentisi ve bilime olan inanç olarak be-
lirtilebilir (Stivers, 2008: 53). Bu süreçte siyaset bilimi doktoralı Waldo önce-
likle bir yanda siyaset yönetim ayrımını reddederken, diğer yandan da siyaset
bilimi ile kamu yönetimini ilişkilendirmeye çalışmıştır. ABD’de kamu yöneti-
minin siyaset biliminden bağımsızlığını sağlamaya yönelik gayretli ve entelek-
tüel katkısı ile yeni kamu yönetimi uygulamalarına öncülük yapmıştır (Özgür,
2003: 187). Bunu yaparken de kamu yönetimi ve bürokrasiyi, modernleşme ve
kültür kapsamında iki noktada önemli görmüştür. Birincisi, modernleşmenin
sağlanmasının kamu yönetimine bağlı olduğu ve ikincisi de kamu yönetimi ve
ilgili diğer konseptlerin modernleşme ve kültürde kurucu unsur olmalarıdır
(Marini, 1993: 412). Bu bakış açısı Waldo’nun özellikle kamu yönetiminde de-
ğişim fikirlerine temel teşkil etmiştir. Değişim, yönetimde modernleşmeyi de
getirmelidir.
Waldo’nun Kamu Yönetimine Bakışı
Waldo’nun kamu yönetimine katkısı, daha çok ABD’nin savaş dönemine
rastlamaktadır. 2. Dünya Savaşı, Soğuk Savaş dönemi, Kore Savaşı, yabancı
yardımlar ve Vietnam Savaşı Waldo’nun teorik üretkenliği açısından etkinliğini
artırdığı dönemler olmuştur. Bu dönemlerde Waldo daha çok karşılaştırmalı
kamu yönetimi üzerinde durmuştur (Frederickson-Marini, 1997: 323). Bu
alanda çalışmalar yaparken; tarihsel zemin, ideolojiler, değerler sistemi,
ekonomik ve sosyal yapı gibi (McCurdy, 2006: 46) karşılaştırmalı kamu
yönetimi ile ilgili diğer hususları da değerlendirmiştir.
Waldo’nun kamu yönetimine getirdiği eleştiriler ise kendisini kamu yöneti-
minin demokratik kuramını savunan bilim adamları arasına yerleştirmiştir.
Waldo aynı zamanda ABD’nin ilk kamu yönetimi tarihçisi olarak da kabul
edilmektedir. İdare-siyaset ilişkisi konusuna en fazla vurgu yapan araştırmacı-
lardan biri olan Waldo, klasik düşüncenin toplum düşüncesinin fazlasıyla “bi-
limsel” olduğunu söyler. Klasik düşünürlerin “bilimsel metotların, kamusal
problemlere teknik açıdan objektif çözümler getireceği” iddiası kamu kurumla-
rına objektif standartlara bağlı kamu görevlilerinin doldurulmasına yol açmıştır.
Kitle demokrasisi, vatandaş katılımı yerine, idari uzmanlar ve temsilcilerin se-
çimi gibi araçlarla yönetilmeye çalışılmıştır. Bunun kaçınılmaz sonucu, yasa-
maya ağırlık veren Amerikan anayasasının ruhuna aykırı bir şekilde, çok güçlü
ve merkezileşmiş bir yürütme organı olmuştur (Demir, 2011: 69-70). Bugün ül-
kede bu olumsuzluğun etkisi hissedilmektedir.
Waldo kamu yönetimi ve bürokrasinin kültürümüzü ve medeniyetimizi iki
alanda etkilediğini belirtiyor. Bunlardan birincisinde medeniyetin kendi başına
gelişmesi mutlak kamu yönetimine bağlı iken, ikincisinde ise kamu yönetimi ve
ilgili unsurları bizim medeniyetimizin ve kültürümüzün kurucu unsurları
Kamu Yönetiminde Değişim Sürecini Dwight Waldo ile Yeniden Düşünmek 17
(Marini, 1993: 412) sayılmaktadır. Waldo bu yönüyle kamu yönetimin multi
disipliner, hukuki ve siyasi yönlerinden dolayı “fil”e benzetmiştir. Sorunlarını
da bu yüzden devasa görmüştür. Alana yönelik yaklaşımların çok fazla ve
karmaşık olması da bu yorumu yapmasına yol açmıştır. Bundan dolayı kamu
yönetimine mikro ve makro ölçekte, işletme yönetimi ve bürokrasi bakış
açısıyla farklı farklı yaklaşılması gerektiğini belirtmiştir (Holzer-Gabriellian,
2003: 4).
Waldo için kamu yönetiminin anlamı yönetimin sanat ve bilim yönünün da-
ha da ötesinde bir anlam taşımaktadır. Kamu yönetimine komutayla itaat ve yü-
rütmeyle yaratıcılık arasında çiftli bir anlam yüklemiştir. Siyasetin klasik tanımı
olan liderin takipçileri ile yönetimde amaç birliği oluşturması sürecinde siyaset
bilimcilerin yönetim bilimini önemsememe eğilimlerini üzücü ve savunulamaz
bulmuştur (Werlin, 2001: 291).
Bunun bir soncu olarak da seçilmiş atanmış ilişkisini incelemiş ve söz konu-
su sorunun üç boyutuna dikkat çekmiştir. Birincisinde politikaların uygulanma-
sında siyasal yargılar üzerinde, ikincisinde bürokratik davranışta siyasilerin et-
kisinin nasıl olduğunu belirlemede ve üçüncüsünde bürokratik aktörlerin politi-
kaların oluşturulması sürecine etkileri üzerinde durmuştur (Crotty, 2009: 610).
Bugün gelişmiş birçok ülke kamu yönetiminde, demokrasinin standardının yük-
selmesiyle beraber, seçilmiş ve atanmışların karar verme üzerindeki etkileri,
yukarıda sayılan boyutlarıyla hale tartışılmakta ve yeni çözümler aranmaktadır.
Seçilmiş-atanmış ikileminde de görüldüğü gibi, Waldo’ya göre tüm dünyada
ideolojik ikilemler demokrasi kavramı etrafında ortaya çıkmaktadır. Temel so-
run anlamdan çok kavramın uygulamaya yansımasında görülmektedir. Demok-
rasi elbette insanların kendi kendini yönetmesi olarak anlaşılmalıdır. Ancak
Waldo “bu ne anlama geliyor?” diye sorarak, demokrasi analizinde daha derin-
lere inmek istemektedir. Ona göre burada sorun kuralların nasıl olacağı, kuralla-
rı kimin yapacağı ve kural koyucuları neyin sınırlandıracağı hususlarında
odaklanmaktadır (Farazmand, 1994:68). Dolayısıyla Waldo’nun çalışmalarında
bu sorulara cevap aradığı da rahatlıkla görülebilir.
“İdari Devlet” Sisteminde Değişen Kamu Yönetimi
Kamu yönetimi disiplinine yeni bir yön vermek isteyen Waldo “İdari Dev-
let” isimli kitabı ile bu amaca ulaşmış ve bu alanda dünya çapında bir ün ka-
zanmıştır. Waldo’nun yönetim literatürüne en büyük katkısı olarak, 1942 yılın-
da sunduğu doktora tezine dayanarak hazırladığı ve 1948 yılında ilk baskısı ya-
pılan “İdari Devlet” kitabı kabul edilmektedir (Özgür, 2003: 184). Kitap bugün
de yönetim literatürünün en önemli kaynakları arasında gösterilmektedir. Kitap-
ta Waldo kamu yönetimini, siyaset kuramı ve düşünceler tarihi bağlamında irde-
lemiştir. Yönetim literatüründeki kuramsal bileşeni analiz etmeye ve kamu yö-
18 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 4
netimi hareketini Amerikan siyasi düşüncesi çerçevesinde ele almaya çalışmış-
tır.
Bu eser başta olmak üzere Waldo’nun çalışmalarında kamu yönetiminin çok
geniş bir açıdan değerlendirildiği hatta zaman zaman odağın dağıldığı gözlem-
lenmektedir. Kuşkusuz bunun en önemli nedeni Waldo’nun kamu yönetiminin
sınırlarını çizmekte zorlanmasıdır. Pozitivizmi dışlayan hatta çatışan yaklaşımı-
nın da etkisiyle Waldo kamu yönetimini çok geniş bir kesitte incelemiştir. An-
cak bu durumu bir olumsuzluk olarak görmemiştir. Hatta “İdari Devlet” kitabı-
nın ikinci baskısına eklediği değerlendirme bölümünde; kitabını ilk yazdığı yıl-
larda kamu yönetimini çok dar bir kesitte değerlendirdiğini, geçen zamanla bir-
likte bakışının genişlediğini anlatmaktadır (Sayman, 2006: 22-24). Bu durum
çalışmanın yeni baskılarına da yansımıştır. Yorumcu ve araştırmacıların çoğu,
bu süreçte Waldo’yu ABD’de değişen kamu yönetimi anlayışının öncüsü kabul
etmişlerdir.
Waldo değişen kamu yönetimi ile ilgili düşüncelerini daha somut şekliyle
“İdari Devlet”teziyle ortaya koymuştur. Esasında Amerikan yönetişiminde
kamu yönetiminin merkezileşmesi konusunda ilk açıklamaları o yapmıştır. Bu
bakış açısı siyaset biliminin yaygınlaşmasına karşı yönetimi dengeleyen radikal
bir bakış açısı kabul edilebilir. Waldo bu nedenle uzun yıllar “İdari
Devlet”tezini savunmuştur (Stillman, 1997: 332). Bu kapsamda eğer siyaset-
yönetim ayrımı için bir formül isteniyorsa, kamu yönetiminin bir politika formu
geliştirmesi gerektiği üzerinde ısrarla durmuştur. Ancak bu seçim; siyasal parti-
ler, bölgesel politikalar, parti politikaları vs. ile ilgili olmamalıdır. Bu düzenin,
ekonomikliğin, verimliliğin, etkin yönetimin, öngörülebilirlik ve istikrarın poli-
tikası olmalıdır (Carroll-Frederickson, 2001: 3). Bu bakış açısı kamu
yönetiminde değişimde ve bunun sonucunda yeni kamu yönetimi düşüncesinin
yaygınlaşmasında büyük rol oynamıştır.
Esasında Amerikan kamu yönetimi disiplininde yeni kamu yönetimine doğru
açılımın en güçlü şekliyle Dwight Waldo tarafından atıldığı kabul edilmektedir.
Waldo, gerek 1950’lerde kamu yönetiminin teorik çerçevesi ve siyaset bilimiyle
ilişkisi üzerine eserleriyle, gerekse de 1960’larda ABD’de yaşayan önemli top-
lumsal, siyasal ve idari olayları anlama ve açıklamaya yardımcı kavram, teori ve
yaklaşımları geliştirmek için bir zemin hazırlama arayışı ile (Özgür, 2003:184)
disiplinin bu süreçteki yolculuğuna liderlik yapmıştır. Bu dönemin ana sürükle-
yici unsuru da onun “İdari Devlet” kitabı olmuştur.
Waldo, Yale Üniversitesi’ndeki doktora çalışmasına hocası Francis Coker’in
de teşvikiyle kamu yönetimi literatürünü Amerikan siyaset kuramı perspektifiy-
le değerlendirerek başlamıştır. Waldo’nun hiç istemeden başladığı bu çalışma
gittikçe derinleşmiş ve çıkan somut sonuç, “İdari Devlet” kitabı olmuştur. Ki-
tapta savaş öncesi kamu yönetiminin POSDCORB (Gulick tarafından kavram-
Kamu Yönetiminde Değişim Sürecini Dwight Waldo ile Yeniden Düşünmek 19
laştırılan yönetimin 7 temel ilkesinin İngilizce baş harfleri) dünyasını bir daha
asla eski haline gelemeyecek kadar sarsmıştır. Doktora tezinin 1948 yılında ba-
sılmasıyla ortaya çıkan “İdari Devlet” kitabıyla Waldo ilk yıllarda alanında genç
bir radikal olarak tanınmıştır. Radikal olarak yorumlanmasının temel nedeni si-
yaset yönetim ayrımını reddetmesi ve kamu yönetimi literatüründe bir inanca
dönüşmüş olan verimliliği dışlaması olarak belirtilebilir.
Kitabın çıkmasıyla bu durum kısa süre içerisinde değişmiş ve Waldo
literatürde saygın bir yer edinmeye başlamıştır. Kitabının basılmasının ardından
1948 yılında yayınlanan bir eleştiride Waldo’nun yönetim literatüründe ifşa ve
test edilmesi gerektiğini düşündüğü dayanaklar üzerinden gittiğini belirtilmek-
tedir. Gerçekten de Waldo ilk yılarından itibaren yönetim literatürünün dogma-
laşmış kavramlarını eleştirerek yönetim alanında yeni bir ufuk açmıştır. Waldo
bu konuda “dogmaları yıkmakla nitelendiriliyor olsam da savlarımı destekleyen
bir literatür zaten mevcuttu” demiş olmakla birlikte en azından yönetim literatü-
rü açısından ortaya koyduğu bundan çok daha fazlasıdır (Sayman, 2006: 108).
Bu durumu onun alçakgönüllülüğü ile açıklanabilir. Ancak yönetim alanında
“İdari Devlet” kitabının etkisinin günümüzde de sürmesi ve bu alanda çalışma
yapan birçok kişi tarafından atıf yapılması, onun çalışmasının kalitesini ve ev-
renselliğini ortaya koyar. Kitabın kamu yönetimi çıkmazlarına getirdiği çözüm
önerileri günümüzde ortaya çıkan başta yeni kamu yönetimi ve yönetişim anla-
yışı olmak üzere birçok yeni düşünce ve politikaya öncülük etmiştir.
Yönetimde Kriz ve Waldo Açılımı
Kamu yönetiminde kimlik bunalımı deyimi 1968 yılında ilk kez Waldo
tarafından kullanmıştır. Bu dönemde krizin 1930’larda başlayıp devam ettiğini
ve 2. Dünya Savaşı’ndan sonra zirveye ulaştığını belirtmiştir. 1960’lı yılların
sonunda yapılan bu yorumun günümüzde de geçerliliğini koruduğu hatta yakın
gelecekte de kamu yönetiminde kimlik bunalımı ve çözüm arayışlarının
süreceği (Üstüner, 2003: 595) yorumları yapılmaktadır.
Kamu yönetiminde kimlik bunalımı ifadesinin ilk kez Waldo tarafından
kullanılmasına, Waldo’nun genel düşünce şeklini ve sorunlara yaklaşım tarzını
görünce şaşırmamak gerekir. Çünkü o “İdari Devlet” kitabıyla birlikte kamu
yönetimi sorunlarını analiz etmiş ve disiplinin bir çıkmaz içinde olduğunu
sağlam teorik temellerle belirlemiştir. Waldo’ya göre kimlik krizi, bir bilimsel
disiplinin hem inceleme konusunun doğası ve sınırlarının hem de bu konuyu in-
celeme ve öğretme yöntemlerinin sorunlu hale gelmesiyle ortaya çıkar (Ömür-
gönülşen, 2003: 18). Ona göre kriz iki temel sorun üzerinde çıkmıştır. Bunlar-
dan birincisi örgütsel yapının tanımlanması sorunudur. Yani örgütsel birimlerde
nasıl bir tanımlama yapıp varlık nedeni açıklanacak ki, bu durum demokratik
yönetim ile uyumlu olsun. Bunu da şu soru ile formüle etmiştir: Dünyanın de-
mokrasi ve yönetimde optimum nüfusu ne olmalıdır?
20 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 4
Krize yol açan ikinci sorun ise demokratik olmayan değerlerin statüsünün ve
konumunun yani ağırlığının ne olacağı sorunudur. Waldo özellikle 1952’de
yazdığı makalesinde bu sorunlara çözüm aradı. Esasında yaptığı çalışmalarda ve
oluşturduğu teoride hep bu sorularda yatan endişe hȃkim olmuştur. Ona göre
demokratik değerlerde eşitlik ve hürriyet ön planda olmalıdır. Ancak ulusal gü-
venlik, kişi güvenliği, üretkenlik ve verimlilik ne olacak? (Waldo, 1977: 10-11).
Bunların belirsizliğini koruması krizi derinleştirmektedir.
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dünya ekonomisinin içinde bulunduğu
koşullar ve dünya nüfusunun hızla büyümesi gerçeği kamu yönetiminin kuram-
sal içeriğinin ve uygulama koşullarının hızla değişmesini kaçınılmaz kılmıştır.
Ortaya çıkmakta olan toplumsal, ekonomik ve siyasal olgular, kamu yönetimini
değişme ve gelişme yönünde güçlü bir baskı altına almıştır. Değişim, durağan-
lıktan devingenliğe, yapısal endişelere bağımlılıktan, etkenlik ve verimlilik ara-
yışlarına ve hukuksal geçerlilik endişelerinden yarar/maliyet uzlaşılarının ortaya
çıkarılmasına doğru bir yöneliş ve geçiş biçiminde ortaya çıkmaktadır. Kamu
hizmetlerinin üretilmesi ve topluma sunulmasında klasik kalıpların dışına çıkan
arayışlar yoğunluk kazanmaktadır (Yılmaz, 2011: 232).
Waldo’nun öngörüleri sonrasında gerçekleşen bu gelişmeler modernizmin
felsefi temelini oluşturan ve toplumsal hayatın her alanında belirleyici olmasını
sağlayan pozitivist ve akılcı ilkelerin yönetim alanındaki yansımaları olarak
değerlendirilmektedir. Bunlar; sanayi döneminin yönetim anlayışına egemen
olan Taylor’un bilimsel yönetim modeli, yönetimin evrensel ilkelerini bulma
arayışı, Weber’in ideal bürokrasi tiplemesi ve bu yaklaşımların kamu yönetimi
alanında geliştirilen kuram ve modeller üzerindeki etkileriyle kendilerini
göstermektedir.
Bu bağlamda kamu yönetimi anlayışında ve uygulamalarında 1970’lerden
sonra görülen değişim; Taylorist ve Weberyen yaklaşımların tüm dünyayı etkisi
altına alan küresel dinamiklerin toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel alan-
larda yol açtığı dönüşüm ve yeniden yapılanma gereklerini karşılamada yetersiz
kalmalarının bir sonucudur (Saran, 2011: 5). Bugün değişim sürecinde gündeme
gelen yeni kamu yönetimi uygulamalarından, söz konusu yetersizliklerin
giderilmesi beklenmektedir.
Waldo yönetimde kriz alanlarına bir açılım getirirken “demokratik süreç ve
değerler” ile “idari süreç ve değerler” arasındaki ilişkileri anlamaya çalışmıştır.
Ona göre bu ikisi arasındaki karşıtlık, kamu yönetiminin en temel çatışma alan-
larından birini oluşturmaktadır. “Vazgeçilmez” olarak nitelediği demokrasi ile
“kaçınılmaz” olarak nitelediği bürokrasi bir şekilde uzlaşmak zorundadır. Dem-
okrasinin en anlamlı tanımlarından biri “özgürlük ve eşitlik rejimi” olmasıdır;
öyleyse idari-yönetsel alanda da özgürlük ve eşitlik olmalıdır (Demir, 2011: 69-
70).
Kamu Yönetiminde Değişim Sürecini Dwight Waldo ile Yeniden Düşünmek 21
Waldo’ya göre bu durumu gelinmesinin diğer bir nedeni de; kamu yönetimi
disiplininin geleneksel disiplinlerden daha genç olması ve uygulama alanının
çok çeşitli konu ve sorunları içermesinden dolayı siyaset bilimi, ekonomi, sosy-
oloji, psikoloji, felsefe, tarih gibi disiplinlerden ve hukuk, işletme yönetimi,
eğitim, endüstriyel ilişkiler gibi çalışma alanlarından sürekli ödünç bilgi al-
masıdır. Waldo’ya göre bu sürekli ödünç bilgi alışının bir sonucu olarak disipli-
nin bütünleşik bir merkez etrafında gelişememiştir (Özen, 2003: 320). Bunun
sonucunda da kamu yönetimi disiplini, klasik yönetim düşüncesinin hakim
olduğu sanayi dönemi sonrasında toplumsal gelişmelere karşılık verememiştir.
Waldo ayrıca bu dönemde disipliner yapılanma açısından Wilson’dan beri
yapılan siyaset bilimi ve kamu yönetimi disiplini ayrımının giderek
kemikleşmesini krizin nedenleri arasında saymaktadır. 1950’li yıllarda kamu
yönetimi disiplinini siyaset bilimi ile beraberliği üzerine yapılan vurgu,
ilerleyen yıllarda da unutulmamıştır.
Waldo, bu durumu yıllar sonra galibiyetin Wilson’un siyaset yönetim
ayrımına ait olduğu gözlemlediğini belirterek ortaya koymuştur. Ona göre krizin
nedeni olan, kendi sözleri ile siyaset yönetim ayrımı arasındaki uçurum,
kurumsal ve entelektüel dünyamızın önemli bir özelliği olarak değişmeden
olduğu gibi kalmıştır. Bunun sonucunda da ABD kamu yönetimi disiplinini
örgüt kuramları ile istila edilmiştir (Güler, 2003: 535). Bu durum buradan dünya
geneline hızla yayılmış ve kamu yönetimi disiplinini işletme yönetimine çok
yaklaştırmıştır.
Refah devleti döneminde devletin üstlendiği aktif rol gereğince siyaset ve
yönetim ayrımının reddedilmesi ile kamu yönetiminin siyaset biliminin bir
parçası olarak kabul edilmesi, buna paralel olarak da, kamu yönetimi
incelemelerine devleti bir bütün olarak ele alan, merkezi yönetim yapıları ile
siyasi yapılar arasındaki ilişkileri siyasal-yönetsel bir çerçevede inceleyen
makro ölçekli yönelimin egemen olması, bu dönemin kısa sürmesiyle bir önceki
paragrafta belirttiğimiz sürecin gerçekleşmesini engelleyememiştir.
1970’lerde devletin rolündeki değişim, 1900’lü yıllardaki yönetim ve siyaset
ayrımının ve yönetimin teknik bir işlev olarak tanımlanmasının yeniden
canlanmasına yol açmıştır. Siyaset ve yönetim ayrımı açısından yönetsel
yapıların sadece hizmetlerin tedarikçileri oldukları, faaliyetlerin ise siyasal
alanda belirlendiği düşüncesi yeniden tescillenmiştir (Güzelsarı, 2004:1-2). Bu
durum Waldo’nun disiplinde krizin işaretlerini görmesini sağlamıştır.
Kamu yönetiminin içinde bulunduğu söz konusu bu kimlik krizi Waldo’nun
kamu yönetimine bakış açısını da değiştirmiştir. Başlangıçta kamu yönetimini
siyaset bilimine ait bir alan, alt-disiplin olarak gören Waldo’nun bu dönemde
kamu yönetimini bağımsız bir girişim olarak tanımladığı görülmektedir. Bu
ayrımın temel nedeni siyaset biliminin kendi tanımını yapması ve kamu
22 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 4
yönetiminin farklı yönlerde gelişmeye devam etmesidir. Waldo’ya göre kamu
yönetimi bağımsız bir girişim olmalıdır. Ona göre “kamu yönetimi bütün sosyal
bilimlerden hatta her türü ışık ve yardım kaynağından aldığı verilerle bağımsız
bir girişim olarak değerlendirilmelidir. Araştırma ve eğitim için ayrı bir örgütsel
birim kurmak mümkün olur ya da olmaz. Bu şartlara bağlıdır. Ama bu en makul
çözüm olacaktır” (Sayman, 2006: 109).
Waldo, kamu yönetimi disiplininin karşı karşıya kaldığı kimlik krizi
karşısında duyarsız kalmamış ve bir akademisyen olarak krizi analiz edebilmek
ve çözüm bulabilmek için yoğun çalışmalar yapmıştır. Bu kapsamda en önemli
adımı düzenlediği Minnowbrook Konferansı1 ile olmuştur. Yeni kamu yönetimi
1 Minnowbrook Konferansları her yirmi yılda bir toplanmaktadır. Bu organizasyon başta ABD olmak üzere
gelişmiş birçok ülkede kamu yönetimi alanında çok önemli bir akademik konferanslar dizisidir.
Minnowbrook 1 konferansı 1968 yılında Dwight Waldo tarafından 35 yaşından küçük 50 genç
akademisyenin Syracuse Üniversitesi konferans merkezinde bir araya gelmesiyle gerçekleştirildi. Konferansın temel amacı kamu yönetimi teorisi odak alanlarının yeniden tanımlanmasıydı. Adriondack
dağlarındaki Syracuse Üniversitesi’nde gerçekleştirilen Minnowbrook Konferansı üç buçuk gün sürmüştür.
Katılımcıların tamamının 20 ve 30’lu yaşlarda 27 üniversite ve kamu kurumundan gelen temsilciler olması, oturumların oldukça dinamik ortamda ve hararetli tartışmalarla geçmesine yol açmıştır. Toplantılara
katılanlar, daha sonra yapılan değerlendirmelerde kaotik ve heyecanlı oturumlar geçtiğini teyit etmişler
ancak küçük oturumların o kadar etkili olmadığını da belirtmişlerdir. Toplantıların en çarpıcı yönü; eski bürokratik yöntemlerin artık yararsız olduğu, onlardan vazgeçilmesi gerektiği ve yeni yapı ve metotların
gündeme gelmesinin gerekliliğine vurgu yapılması olmuştur (Berkley, 1971: 13). Konferansa katılan ve
Amerikan demokrasisinin başarısızlıklarına karşı oldukça hassas katılımcıların çoğuna göre, 1960’lar boyunca hem Amerikan demokrasisi ve hükümetler ciddi ve önemli başarısızlıklara uğramış, hem de bu
dönemde Amerikan toplumunda ciddi değer dönüşümleri gerçekleşmiştir. Konferans sonrası ABD genelinde
Yeni Kamu Yönetimi anlayışı yaygınlık kazanmaya başlamıştır. Zamanla konferans yeri neredeyse hareketin adı ile özdeşleşmiştir. Konferansta Waldo’nun öğrenmek istediği, kamu yönetimi ve ilgili diğer
alanlara 1960’larda girenler ile 1945-1960 arasında girenlerin arasında ciddi farkların olup olmadığıydı. Eğer ciddi farklar varsa; bunlar Waldo’nun karmaşa yılları olarak nitelediği 1960’ların geçici ürünü müydü
yoksa bu farklar kalıcı etkiler meydana getirecek miydi? Waldo konferans süresince bu sorulara cevap aradı.
Bu süreçte sürekli mevcut eski kamu yönetimi disiplininin dönemin kritik sorunlarına ve karmaşasına yeterli düzeyde ve uygun biçimde cevap veremediğinden şikayet etti (Özgür, 2003:190). Yani kimlik bunalımının
kaynağını klasik kamu yönetimi anlayışında buldu ve o anlayışı eleştirerek suçladı. Bu konferansa Waldo
tarafından 35 yaşın üzerindeki akademisyenlerin çağrılmaması dönemin koşullarına göre radikal bir uygulama olarak değerlendirilebilir. Yaş sınırı Waldo tarafından daha çok eski yaklaşımların reddedildiği
yeni bir akımın oluşturulması amacıyla konulmuştur. Bu nedenle yaşından dolayı Waldo konferansı
örgütlemekle birlikte konferansta çok az yer almış ve bu durumdan dolayı da zaman zaman eleştirilmiştir. Bununla birlikte Waldo, konferansı çok önemsemekle birlikte konferansa arada bir uğramakla yetinmesinin
nedeninin “ağır ağabeyi oynamak istememesi” olduğunu belirtmiştir. Syracuse Üniversitesi’nde toplanan
konferansın sonucunda herhangi bir örgüt ya da program çıkmamıştır. Waldo bunun nedeninin “zamanın ruhunun örgütlere ve programlara karşı olması” olduğunu dile getirmiştir (Sayman, 2006:82). Yapılan
tartışmalar, eleştirileri daha da derinleştirmiş ve yeni bir zihinsel ortam oluşmasına yol açmıştır. Ancak bu
ortam somut bildiriye dökülmemiştir. Aradan 20 yıl sonra 1988 yılında Minnowbrook 2 konferansı aynı konferans merkezinde bu sefer George Frederickson tarafından toplanmıştır. Konferansta ele alınan konular
kamu yönetimi araştırma ve uygulamasına yön verecek nitelikteydiler. Minnowbrook 3 ise 2008 Eylül
ayında ilk orijinal konferansın 40. yıldönümünde yapılmıştır. İlki gibi yine genç 50 akademisyen davet edilmiş ve günümüzde kamu hizmetlerinin kriz ve türbülanslara nasıl cevap verebileceği tartışılmıştır.
Minnowbrook 3 Kamu yönetiminin Geleceği ana teması üzerinde iki temel bölümden oluşmuştur. Bunlar
dünyada kamu yönetimi ve kamu hizmeti anlayışıdır. Yeni doktorasını tamamlamış 55 katılımcı konferansta bu konuları tartışmışlardır. Konferansa ayrıca 13 ülkeden 200 den fazla akademisyen ve uygulamacı da
katılmıştır. Konferansta akademisyen uygulayıcı ilişkisi, yönetişim, demokratik performans yönetimi, mali
yönetim, küreselleşme, karşılaştırmalı analizler, bilgi teknolojileri ve yönetimi, hukuk, siyaset yönetim
Kamu Yönetiminde Değişim Sürecini Dwight Waldo ile Yeniden Düşünmek 23
düşüncesinin teorik temellerinin atıldığı bu konferanslar, Waldo’nun kamu
yönetimi literatürüne en büyük hediyesidir. Bu konferanslar sonucunda oluşan
yeni yönetim paradigması, örgüt yönetiminde sürecin ana unsuru olmaya
başlamıştır. Değişim artık bu yeni paradigmanın belirlediği istikamette
gelişmiştir.
SONUÇ
2000 yılında yaşama veda edene dek kamu yönetiminin değişim sürecine
katkısını yazılarıyla sürdüren Dwight Waldo, bugün kamu yönetim sisteminin
gelmiş olduğu aşamayı görseydi, sanırız oldukça memnun kalırdı. Çünkü başta
gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm dünyada kamu yönetimleri Waldo’nun isti-
kametini çizdiği doğrultuda, etkinlik, verimlilik arayışlarını sürdürüyor. Birçok
ülkede bu doğrultuda art arda uygulamalar hayata geçirilmeye çalışılıyor.
Çalışmamızda ayrıntılı bir şekilde de ela aldığımız gibi Waldo’nun ilk çıkı-
şını yaptığı “İdari Devlet” kitabının yönetim literatürünün güncel tüm dayanak-
larını sarsması ve yönetim çalışmalarını yeni boyutlara taşıması onu Wilson’dan
sonra kamu yönetimi disiplinin en önemli kurucularından birisi haline getirmiş-
tir. Waldo’nun süreçteki rolünü, Wilson’un siyaset - yönetim ayrımıyla tanım-
ladığı kamu yönetiminin çözümlenmesi olarak değerlendirmek gerekir. Wal-
do’nun “İdari Devlet” kitabıyla ortaya koyduğu yaklaşım ve egemen tanımları
yıkma arayışı çeyrek asır sonra yeni tanımlar yapma ve sınırlar çizme arayışına
dönüşmüştür. Bunun en önemli nedeni şüphesiz kamu yönetiminin eski anlayı-
şın yerini alabilecek yeni bir yaklaşım ortaya koyamamasıdır. Bu değişimin et-
kileri Waldo’da da hissedilmektedir. Günümüzde “nesnesini arayan kamu yöne-
timi” vurgusu oldukça yaygındır. Bu arayışlar günümüzde etkinlik ve verimlilik
arayışlarıyla farklı boyutlara taşınmıştır.
Kamu yönetiminin çözümlenmesi sürecinde Waldo’nun temel kaygısı litera-
türde dogmalaşmış kavramları sarsmaktı. Yaptıklarına baktığımızda bu amaca
ulaştığı da rahatlıkla söylenebilir. Bununla birlikte ilk yıllarda Waldo’nun daha
çok mevcut olanı eleştirmekle yetindiği söylenebilir. Yıktığı dogmaların yerine
yenilerini yaratmaktan da kaçındığı sezilmektedir. Bununla birlikte yönetim li-
teratüründeki klasik görüşün sarsılmasıyla ortaya çıkan boşluğun zamanla kamu
yönetiminde bir kimlik krizine dönüşmesi Waldo’nun sonraki çalışmalarına da
yön vermiştir (Sayman, 2006: 109). Waldo bu krizi aşabilmek için kamu yöne-
timinin özel sektör yönetim tekniklerinden yararlanmasını ve etkinlik-verimlilik
düzeyini üst düzeye çıkarmayı öngören Yeni Kamu Yönetimi yaklaşımını ku-
ramlaştırmıştır.
ilişkisi, liderlik, disiplinler arası yaklaşımlar, ağlar, kamu yönetimi değerleri ve teorisi, sosyal eşitlik ve
adalet, açıklık, sorumluluk ve hesap verebilirlik, yeni nesil kamu görevlilerinin eğitimi gibi konular
tartışılmıştır (Esade, 2013: 1). Bu konular güncelliliğini ve popülerliğini hala sürdürmektedir.
24 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 4
Waldo, gerek 1950’lerde kamu yönetiminin teorik çerçevesi ve siyaset bili-
miyle ilişkisi üzerine eserleriyle, gerekse 1960’larda ABD’de yaşanan önemli
toplumsal, siyasal ve idari olayları anlama ve açıklamaya yardımcı kavram, teo-
ri ve yaklaşımları geliştirecek bir zemin hazırlama arayışlarıyla yeni kamu yö-
netimi yaklaşımının doğuşuna öncülük yapmıştır (Ciğeroğlu - Özgür, 2011:
282).
Waldo yeni bir kamu yönetimi yaklaşımı oluştururken klasik yapıdaki kamu
yönetiminin bu haliyle çok yıpranmış olduğunu belirtmektedir. Bundan dolayı
da o dönem Profesör Parker’ın “kamu yönetiminin sonu” dediği olguyu biraz
değiştirip “eski kamu yönetiminin sonu” haline getirmiştir. Bu eski kamu yöne-
timi son dönemde fikirlerle ve gelişen yeni olaylarla aşırı yıpranmıştır. Değiş-
meden yaşaması mümkün değildir (Waldo, 1968: 25). Minnowbrook Konferan-
sı’nda işlenen bu tema zamanla Waldo öncülüğünde klasik kamu yönetimi yeri-
ne yeni kamu yönetimi uygulamalarını öngören yeni bir paradigma değişimine
yol açacak ve başta ABD olmak üzere tüm dünyayı saracaktır.
Bu yeni anlayışta verimliliğe ve ekonomiye dönük değerler yeni kamu yöne-
timinin en temel parçaları olmalıdır. Esasında klasik yönetim anlayışında ve bü-
rokraside de bu kavramlar önemliydi. Ancak burada temel sorun verimliliğin,
ekonomikliğin ve üretkenliğin nasıl başarılacağıdır. Hiyerarşi, yönetsel kontrol,
otorite ve merkezileşme, ilk bürokrasi teorilerinin inandığı gibi bu değerlerin
başarılmasına izin vermemiştir. Dolayısıyla yeni yapıda insan ilişkileri ağırlıklı,
bürokratik olmayan, hiyerarşinin azaldığı, kontrolün esnekleştiği ve otoriter li-
derlik tiplerinin imaj kaybına uğradığı bir örgütsel ortam hȃkim olacaktır
(Frederickson, 1979: 27). Kaynakların sınırlı ve sürekli tükendiği böyle bir or-
tamda verimlilik arayışları esas olacaktır.
Ayrıca yeni anlayışta gündeme gelen sorular kapsamında kamu yöneticilerin
mikro ölçekli yönetimden nasıl kurtulacakları, kamu yöneticilerinin insanları
nasıl motive edecekleri ve kamu yöneticilerinin başarıyı nasıl ölçecekleri tartı-
şılmıştır. Bu sorulara ayrıca; kamu kuruluşunun ne olduğu, doğasının nasıl ol-
duğu, çevresel şartlardan nasıl etkilendiği, kamu yöneticisi için yönetmenin ne
anlama geldiği gibi soruların eklenebileceği belirtilmiştir. Bu temel soruları ce-
vaplayabilmek için kamu yönetimi disiplinin kökenine inmek gerektiği husu-
sunda hemfikir olunmuştur (Neumann, 1996: 410). Bu sürece Waldo’nun dü-
şünceleri ve başta yeni kamu yönetimi anlayışı olmak üzere kuramlaştırdığı teo-
rileri büyük katkı sağlamıştır.
Waldo bizlere kamu yönetimi biliminin bugünkü aşamasına nereden gelindi-
ğini iyi anlamamız için marul örneğini vermektedir. Marul’un yapraklı ve gö-
bekli (aysberg) türü bulunmaktadır. Waldo kamu yönetiminin kökenini sorgu-
lamış ve kamu yönetiminin disiplin, meslek, bilim ya da girişim olup olmadığını
bu örnek kapsamında tartışmıştır. Marul salatalarımızın temel bileşenidir ve lez-
Kamu Yönetiminde Değişim Sürecini Dwight Waldo ile Yeniden Düşünmek 25
zetini alabilmek için diğerleri ile bir araya getirilmesi gerekir. Marul salataların
hepsinde kullanılır (Garrett, 2005: 41). Dolayısıyla kamu yönetimine de böyle
yaklaşılmalıdır. Hem kamu yönetimi diğerleri için asli unsur olabilmekte hem
de kendi içinde çok farklı unsurları barındırabilmektedir. Önemi bu özellikle-
rinden kaynaklanmaktadır.
Waldo kamu yönetimi çalışmalarını son yıllarda farklılaştırmış ve uygulama-
lar üzerindeki etkileri yeni ortaya çıkan sorunlu alanlar üzerinde de yoğunlaş-
maya başlamıştır. 1988 yılında yaptığı bir çalışmada kamu hizmeti sunum süre-
ci için etik yükümlülükler haritası sunmuştur. Buna göre; Anayasa, hukuk, ulus
/ ülke, demokrasi, bürokratik - örgütsel normlar, meslek, aile / arkadaş, ortak
hedefler, kamu yararı / genel refah, insanlık, din ve Tanrı gibi hususları etik ha-
ritanın temel unsurları olarak belirlenmiştir. Waldo’ya göre kamu hizmeti su-
num sürecinde görev alan tüm aktörler bu etik yükümlülükleri yerine getirmeli-
dir (Getha-Taylor, 2009: 576). Bu sağlandığında kamu yönetiminde görülen
israf, hatalı harcama, yolsuzluk, yozlaşma, etkinlik ve verimlilikten uzaklaşma
gibi bir çok olumsuzluk bertaraf edilebilecektir.
Hayatını kamu yönetiminin sorunlarına çözüm arayarak geçiren Waldo ya-
şamının son döneminde kamu yönetimi disiplini üzerinde çalışma yapan teoris-
yenlerin karşılaştırmalı analizlere yönelmeleri gerektiğine vurgu yapmıştır. Bu
kapsamda gelişme üzerine odaklanmanın bir taraftan karşılaştırmalı yönetim te-
orisyenleri ve diğer tarafta evrensel yönetim ilkelerini savunan teorisyenlerin
yönetsel reform dinamizmi ile oluşturdukları ekolojik perspektifle olacağını be-
lirtmiştir (Rodman, 1968: 38).
Waldo’ya göre günümüz Amerikan kamu yönetimi uzmanlarının çalışmaları
değerlendirildiğinde içe dönüklük eleştirisi çok rahat yapılabilmektedir. Artık
ABD’li uzmanların diğer ülkelerdeki kamu yönetimi gelişmelerini inceleme, bu
ülkelerdeki gelişmelerle karşılaştırma yapmaları konusunda cesaretlendirilmele-
ri gerekmektedir. Elbette bu kolay bir görev değil. Ancak bu niyeti olan tüm
ABD’li araştırmacıların artık uygulamaya da geçme zamanları gelmiştir
(Bowornwathana, 2010: 64-67).
Son dönemde bu bakış açısından hareketle bazı yazarlar Waldo’nun global
bakışını analiz ederek, Minowbrook 4’ün 2028 yılında global ölçekte gerçekleş-
tirilebileceğini belirtmektedirler. Bu konferansın 1988 yılında yapılan 3. toplan-
tıdan 40 yıl sonra Amerikan odaklılıktan kurtulan, kamu yönetiminin sorunları-
na dünya ölçeğinde çözüm arayan global odaklı bir toplantı olması gerektiğini
ifade etmektedirler (Bkz. Bowornwathana, 2010: 64-67).
Geleceğin yönetiminde Waldo kamu yöneticisi için nelerin değişeceğini de
şöyle anlatmaktadır: “Günümüzde emek, sermaye ve işgücüne dayanan bilgi
toplumundan bilginin en merkezi kaynak olduğu post endüstriyel topluma geçiş
yaşanmaktadır. Yöneticilerin meslekleri ve gereken nitelikler de değişiyor. Ya-
26 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 4
rının örgütleri görevlerde daha fazla uzmanlaşma ve beceri gerektirecek. Bütün-
leştirici yöneticiler eskisine göre çok daha güçlü olacaklar. Bütünleştirme görevi
çok daha stratejik rol oynayacak” (Bozeman - Straussman, 1984: 5). Bugünün
kamu yönetimi yapısına baktığımızda yıllar öncesinden Waldo’nun ne kadar
haklı olduğu ve nasıl isabetli bir öngörüde bulunduğu da açıkça ortaya çıkıyor.
KAYNAKÇA
Aksoy, Şinasi (1995), “Yeni Sağ ve Kamu Yönetimi”, Kamu Yönetimi Sempozyum
Bildirileri, 2. Cilt, TODAİE, Ankara, s. 159-173.
Aktan, C.Can (1994), 21. Yüzyıl İçin Yeni Toplumsal Sözleşme, T Yay., İzmir.
Atalay, Mehmet (2008), Kamu Yönetimi Disiplininde Dwight Waldo Düşüncesi,
Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Aykaç, Burhan (2001), "Kamu Yönetiminde Kriz Yönetimi", G.Ü. İİBF Der., Y.3, S.3.
Aykaç, Burhan (1999), “Türkiye’de Kamu Yönetiminin Küçültülmesi, Yerel
Yönetimler ve Yerel Demokrasinin Amaçları”, G.Ü. İİBF Der., C.1, S.1, s.1-12.
Aykaç, Burhan (1995), “Türkiye’de Kamu Yönetimi Öğretiminin Gelişimi”, Kamu
Yönetimi Disiplin Sempozyumu Bildirileri, 2. Cilt, TODAİE.
Berkley, George E. (1971), The Administrative Revolution, Notes on the Passing of
Organization Man, Prentice Hall Inc., New Jersey, USA.
Bowornwathana, Bidhya (2010), “Minnowbrook IV in 2028: From American
Minnowbrook to Global Minnowbrook”, Public Administration Review, Special
Issue, December, p. 64-67.
Bozeman, Barry - Straussman, Jeffrey (1984), New Directions in Public Administration,
Brooks Cole Publishing Company, California, USA.
Bozkurt, Ömer - Ergun, T. - Sezen S. (1998), Kamu Yönetimi Sözlüğü, TODAİE Yay.,
Ankara.
Brown, Brack - Stillman, Richrard J. (1986), A Search for Public Administration, Texab
A&M Un. Pres, USA.
Bumin, Birol (1979), Örgüt Geliştirme, AİTİA Yay., Ankara.
Ciğeroğlu, Mısra - Özgür, Hüseyin (2011), “H.George Frederickson Ve Kamu Yönetimi
Disiplinindeki Yeri”, Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, S. 29,
Nisan, s. 279-290.
Crotty, Sean Nicholson (2009), “Politics and Management Revisiting the
Politics/Administration Dichotomy to Build a More Complete Understanding of
Public Management”, Public Performance & Management Review, Vol. 32, No. 4,
June, p. 610–617.
Crozier, Michel (1974), “Fransız Yönetiminde Bunalım ve Yenileşme”, (Ç. M.
Gülmez), Amme İdaresi Dergisi, C. 7, S. 4.
Demir, Fatih (2011), “Bürokrasi-Demokrasi İlişkisi ve Bürokratların Seçilmişlerce
Kontrolü Sorunu”, Yönetim ve Ekonomi Dergisi, C. 18, S. 2, s. 63-84.
Kamu Yönetiminde Değişim Sürecini Dwight Waldo ile Yeniden Düşünmek 27
Dunsire, Andrew (1999), “Then And Now Public Administration, 1953-1999”, Political
Studies, V. 47, I.2, p. 360-379.
Eren, Erol (2001), Yönetim ve Organizasyon, Beta, İstanbul.
Ergun, Turgay - Polatoğlu, A. (1992), Kamu Yönetimine Giriş, TODAİE, Ankara.
Ergun, Turgay (2003), “Post Modernizm ve Kamu Yönetimi”, Türkiye’de Kamu
Yönetimi, Ed. Aykaç, B., Durgun, Ş., Yayman, H., Yargı Yay., Ankara.
Eryrılmaz, Bilal (2000), Kamu Yönetimi, İstanbul.
Esade (2013), “Evolving from Government to Governance”,
http://www.esade.edu/public/modules.php?name=news&idnew=701&idissue=59&n
ewlang=english, 20.04.2013.
Farazmand, Ali (1994), “The New World Order and Global Public Administration”,
Public Administration in the Global Village, Ed. Zamor, Garcia - Khator, R.
Praeger, USA.
Frederickson, George (1999), “Dwight Waldo and Education for Public
Administration”, Journal of Public Affairs Education, Vol. 5, No: 1, January.
Frederickson, George (1979), “The Lineage of New Public Administration”, The
Dimensions of Public Administration, Ed. Joseph A. Uveges, Third Edition, Allyn
and Bacon Inc., Boston, USA.
Frederickson, H. George - Marini, Frank (1997), “Modern Comparative Administration:
Essays in Honor of Dwight Waldo”, Waldo Symposium, Public Administration
Review, Vol. 57, No. 4, July/August.
Frederickson, H. George - Carroll, James D. (2001), “Dwight Waldo 1913-2000”,
Public Administrotiwi Review, Vol.61, No.1, January/February, p. 2-8.
Fry, Brian R. (1989), "Dwight Waldo: An Eclectic View of Public Administration." In
Brian R. Fry, Mastering Public Administration: From Max Weber to Dwiht Waldo,
Chatham, NJ, Chatham House, p. 243.
Garrett, Terence M. (2005), “Trying to Save the Garden: What if “Rat Choice” Hadn’t
Invaded Public Policy and Public Administration? A Public Administration Satire”,
Public Voices - Rewriting the History of Public Administration: What if…? Vol. 8
No:1, National Center for Public Productivity at the Graduate Department of Public
Administration, Rutgers University, USA.
Getha-Taylor, Heather (2009), “Where’s (Dwight) Waldo?”, Public Performance &
Management Review, Vol. 32, No. 4, June, p. 574-578.
Güler, Birgül Ayman (2003), “Nesnesini Arayan Disiplin: Kamu Yönetimi”, Türkiye’de
Kamu Yönetimi, Ed. Aykaç, B., Durgun, Ş., Yayman, H., Yargı Yay., Ankara.
Güzelsarı, Selime (2004), “Kamu Yönetimi Disiplininde Yeni Kamu İşletmeciliği ve
Yönetişim Yaklaşımları”, Ankara Ün. Siyasal Bilgiler Fakültesi Gelişme ve Toplum
Araştırmaları Merkezi, Tartışma Metinleri, No: 66, Mart.
Harvard Business Review (1999), Değişim, (Çev. M. Tüzel), MESS Yay., İstanbul.
Henry, Nicholas (1975), “Paradigms of Public Administration”, Public Administration
Review, Vol. 35, No: 4, Jul-Aug, p. 378-386.
28 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 4
Holzer, Marc - Gabrielian, Vatche (2003), “Five Great Ideas In American Public
Administration”, What Is Public Public Administration, Marcel Dekker Inc, USA, p.
1-55.
Holzer, Marc (1980), “A Systematic Approach to Public Sector Productivity”, New
Readigns in Public Administration, Ed. Kim, Jae T., Kendall Hunt Publishing
Company, USA.
Hughes, Owen (1998), Public Management&Administration, ST.Martin’s Press., USA.
Kamensky, John (1996), “The Role of the Reinventing Government Movement in the
Federal Management Reform”, Public Administration Review, V. 56, I. 3, p. 247-
255.
Lane, Jan - Erik (2000), New Public Management, Routledge, London, England.
Leblebici, Doğan Nadi (2001), “Disiplin Ve Uygulama Açısından Kamu Yönetiminin
“Kimlik Krizine” Yeni Bir Bakış”, Cumhuriyet Ün. Sosyal Bilimler Der., C. 25, No:
1.
Lowery, George (2011), “Putting The Purpose İn P.A. :Dwight Waldo’s death last fall
prompted a reappreciation of the man’s impact on his profession. His calm but
persistent suggestion that public administration is something more than a job
ultimately won out”, http://www1.maxwell.syr.edu, 20.11.2011.
Lynn, Laurence E. (2008), “New Frontiers of Public Administration: The Practice of
Theory and the Theory of Practice”, Political Science-Politics, January, p.3-9.
Marini, Frank(1993), “Leaders in the Field: Dwight Waldo”, Public Administration
Review, Vol. 53, No: 5, September October, p. 409-418.
Mccurdy, Howard E. (2006), “The Cultural and Ideological Background,” in
Rosenbloom, David H. et al. (eds.), Revisiting Waldo’s Administrative State:
Constancy and Change in Public Administration, Washington D.C.: Georgetown
University Press, 2006, p. 46.
Neumann, Francis, (1996), “What Makes Public Administraion a Science? Or, Are Its
"Big QuesIons" Really Big?”, Public Administration Review, Vol. 56, No: 5, p. 409-
415.
Overeem, Patrick (2008), “Beyond Heterodoxy: Dwight Waldo and the Politics -
Administration Dichotomy”, Public Administration Review, January - February, p.
36-45.
Ömürgönülşen, Uğur (1997), “The New Public Management”, AÜSBF Dergisi, C.52, s.
517-566.
Ömürgönülşen, Uğur (2003), “Yeni Kamu İşletmeciliği”, Çağdaş Kamu Yönetimi I, Ed.
M. Acar, Nobel, Ankara.
Özen, Şükrü (2003), “Kamu Yönetimi Yazınımız ve Örgütler – Yönetim Çalışma Alanı:
Tehlikeli İlişkiler”, Türkiye’de Kamu Yönetimi, Ed. Aykaç, B., Durgun, Ş., Yayman,
H., Yargı Yay., Ankara.
Özgür, Hüseyin (2003), “Yeni Kamu Yönetimi Hareketi”, Çağdaş Kamu Yönetimi I,
Ed. Acar, M., Nobel, Ankara.
Kamu Yönetiminde Değişim Sürecini Dwight Waldo ile Yeniden Düşünmek 29
Rodman, Peter W. 81968), “Development Administration: Obstacles, Theories and
Implications for Plannıing”, ПЕР Occasional Papers No. 2, Unesco: International
Institute for Educational Planning, France.
Rosenbloom, David (2008), “Th e Politics - Administration Dichotomy in U.S.
Historical Context”, The Legacy of Dwight Waldo, Public Administration Review,
January - February, p. 57-60.
Rosenbloom, D. H. - McCurdy, H. E. (2006), Revisiting Waldo’s Administrative State:
Constancy and Change in Public Administration, Washington DC: Georgetown
University Press., , p. 1.
Saran, Ulvi (2011), “Küresel Değişim Dinamiklerinin Kamu Yönetimi Alanındaki
Etkileri”, www.sobiadacademy.net (20.11.2011).
Sargut, Selami (1997), “Kamu Örgütleri Kuramını Arıyor: Kuramsal Bir Yaklaşım”,
21.yy’da Nasıl Bir Kamu Yönetimi Sempozyumu, TODAİE Yay., Ankara.
Sayman, Coşkun (2006), Dwight Waldo Ve Yönetim Yazını, Yayınlanmamış Y. Lisans
Tezi, Ankara Ün. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Schachter, Hindy Launer (1989), Frederick Taylor and the Public Administration
Community, State University of New York Press, New York, USA.
Shields Patricia M. (1995), “Three Philosophies Behind Public Administration’s
Research Tradition”, Trinity Symposium on Public Management Research, San
Antonio, TX July 23, p. 1-8.
Stillman, Richard (1997), “American Vs. European Publicadministrarion: Does
Publicadministrarion Make The Modem State, Or Does The State Make
Publicadministrarion?”, Waldo Symposium, PAR, Vol. 57, No. 4, July/August.
Stillman, Richard (2008), “Dwight Waldo’s The Administrative State: A Neglected
American Administrative State Theory For Our Times”, Public Administration, Vol.
86, No. 2, p. 581-590.
Stivers, Camilla (2008), “The Significance of The Administrative State”, The Legacy of
Dwight Waldo, Public Administration Review, January - February, p. 53-56.
Svara, James H. (2008), “Beyond Dichotomy: Dwight Waldo and the Intertwined
Politics - Administration Relationship”, Public Administration Review, January -
February, p. 46-52.
Şaylan, Gencay (2003), “Kamu Yönetimi Disiplininde Bunalım ve Yeni Açılımlar
Üzerine Düşünceler”, Türkiye’de Kamu Yönetimi, Ed. Aykaç, B., Durgun, Ş.,
Yayman, H., Yargı Yay., Ankara.
Şaylan, Gencay (2000), “Kamu Yönetimi Disiplininde Bunalım ve Yeni Açılımlar
Üzerine Düşünceler”, Amme İdaresi Dergisi, C. 33, S. 2, s. 1-21.
Tutum, Cahit (1994), Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma, TESAV Yayını, Ankara.
Üstüner, Yılmaz ; “Kamu Yönetimi Disiplininde Kimlik Sorunsalı”, Türkiye’de Kamu
Yönetimi, Ed. B. Aykaç, Ş. Durgun, H. Yayman, Yargı Yay., Ankara, 2003.
30 Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 4
Waldo, Dwight (1968), “Scope of the Theory of Public Administration”, Theory and
Practice of Public Administration: Scope, Objectives and Methods, Ed. James C.
Charlesworth, Philadelphia, USA.
Waldo, Dwight (1984/a), “The Perdurability of the Politics-Administration Dichotomy:
Woodrow Wilson and the Identity Crisis in Public Administration”, Ed: Rabin, Jack-
James Bowman, Politics and Administration, Marcel Dekker Inc., New York, USA.
Waldo, Dwight, (1984/b), “The Prospects of Public Organizations”, New Directions in
Public Administration, Ed. Barry Bozeman, - Jeffrey Straussman, Brooks Cole
Publishing Company, California, USA.
Waldo, Dwight (1977), Democracy, Bureaucracy and Hypocrisy, Institute of
Governmental Studies, University of California, Berkeley, USA.
Werlin, Herbert H. (2001), Bureaucracy and Democracy: An Essay In Memory Of
Dwight Waldo”, Public Administration Quarterly, Fall, p. 291-315.
Yalçın, Aydın (1991), İktisadi Doktrinler ve Sistemler Tarihi, Ankara.
Yayman, Hüseyin (1998), Kamu Yönetiminde Yeni Arayışlar ve Türk Kamu
Yönetimininin Sorunları, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe
Üniversitesi, Ankara.
Yılmaz, Abdullah (2011), “AB’ye Uyum Sürecinde Türk Kamu Yönetiminin
Dönüşümü Üzerine Notlar”, www.sbe.dpu.edu.tr (20.11.2011).