186
T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EL SANATLARI EĞİTİMİ BÖLÜMÜ GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI MUSTAFA DÜZGÜNMAN’IN EBRU SANATINA VE EĞİTİMİNE KATKISI YÜKSEK LİSANS TEZİ Hazırlayan Hatice SARI Ankara - 2008

Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EL SANATLARI EĞİTİMİ BÖLÜMÜ

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI

MUSTAFA DÜZGÜNMAN’IN EBRU SANATINA VE EĞİTİMİNE KATKISI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Hatice SARI

Ankara - 2008

Page 2: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EL SANATLARI EĞİTİMİ BÖLÜMÜ

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI EĞİTİMİ BİLİM DALI

MUSTAFA DÜZGÜNMAN’IN EBRU SANATINA VE EĞİTİMİNE KATKISI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Hatice SARI

Danışman Yrd. Doç. Yılmaz ÖZCAN

Ankara – 2008

Page 3: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü’ne,

Hatice Sarı’ya ait Mustafa Düzgünman’ın Ebru sanatına ve Eğitimine Katkısı başlıklı

tezi 05.02.2008 tarihinde, jürimiz tarafından Geleneksel Türk El Sanatları Eğitimi

Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir

Adı Soyadı İmza Üye (Tez Danışmanı): Yrd.Doç. Yılmaz Özcan

Üye : Doç. Dr. Vildan Çetintaş

Üye : Doç. Dr. Yücel Gelişli

Page 4: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

I

ÖNSÖZ

Bu araştırma Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Geleneksel Türk El

Sanatları Eğitimi Bilim Dalı, Yüksek lisans Tezi gereğince hazırlanmıştır.

Araştırma konusu olarak Klasik Türk Ebru Sanatını doruk noktasına ulaştıran

Mustafa Düzgünman’ın ebru sanatına ve eğitimine katkıları ele alınmıştır.

Ebru sanatçısı Mustafa Düzgünman bu sanatımızın yaşatılıp sevilmesinde,

gelecek nesiller aktarılmasında büyük hizmetlerde bulunarak, tüm özverisi ile

öğrenciler yetiştirmiştir. Bu durum Mustafa Düzgünman’ın Klasik Türk Ebru

Sanatındaki çalışmalarının araştırılması sonucunu doğurmuştur.

Bu çalışmamızın ebru sanatı ve onu en üst noktaya ulaştıran Mustafa

Düzgünman’la ilgilenenlere doyurucu bilgiler vereceğini ümit ediyoruz.

Çalışmalarımızın yönlendirilmesi konusunda değerli fikirleri ile bana

yardımcı olan danışmanım Yrd. Doç. Yılmaz Özcan’a, değerli hocam Vildan

Çetintaş’a, Mustafa Düzgünman ile ilgili görüş ve bilgilerinden yararlandığım başta

oğlu A. Haydar Düzgünman, öğrencileri Alparslan Babaoğlu, Fuat Başar, Aydın

Gülan, Serhan Aytan ve Sabri Mandıracı’ya teşekkür ederim.

Hatice SARI

Page 5: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

II

ÖZET

MUSTAFA DÜZGÜNMAN’IN

EBRU SANATINA VE EĞİTİMİNE KATKISI

Sarı, Hatice

Yüksek Lisans, Geleneksel Türk El Sanatları Eğitimi Bilim Dalı

Tez Danışmanı : Yrd. Doç. Yılmaz ÖZCAN

Mayıs – 2007

Bu araştırmada ebru sanatının en büyük ustalarından biri olan Mustafa

Düzgünman’ın ebru sanatına ve eğitimine yaptığı katkılar tespit edilmeye

çalışılmıştır.

Mustafa Düzgünman’ın geleneksel Türk ebru sanatına ve eğitimine yaptığı

katkıları saptayarak belgelemek araştırmanın amacını oluşturmaktadır.

Araştırma monografik bir çalışma olup, betimleme yöntemi kullanılmıştır.

Gerekli kaynak taraması yapılmış ve görüşme tekniği uygulanmıştır. Mustafa

Düzgünman’ın yetiştirmiş olduğu öğrencilerinden ulaşılabilenlere görüşme

formundaki sorular yöneltilmiştir. Alınan cevaplar doğrultusunda sanatçının ebru

sanatına dair eserleri incelenerek, bu sanata ve eğitimine yaptığı katkılar ortaya

çıkarılmaya çalışılmıştır.

Araştırmanın çalışma evrenini Mustafa Düzgünman’ın hayatı ve çalışmaları,

örneklemini ise ürettiği çeşitli tarzlardaki eserleri oluşturmaktadır.

Ebru sanatına gönül vermiş ve bu konuda olağanüstü çalışmalara imza atmış

olan Mustafa Düzgünman 1920 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. 1940 yılından

başlayıp ölümüne kadar süren 50 yıllık bir ebruculuk hayatı olmuştur.

Page 6: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

III

Ebru sanatı onunla bir dönüm noktası yaşamıştır. Çeşitli konularda yeniliğe

açık olduğu halde ebru konusunda klasik anlayışa bağlı kalan ve bu konudaki

modern uygulamalara iltifat etmeyen Düzgünman, hocası Necmettin Okyay’dan

devraldığı bu sanatı büyük gayretler sonucu zirveye taşımıştır.

Ebru sanatının zamanımıza kadar hiç bozulmadan gelmesinde, bu sanatın

yurdumuzda ve dünyada tanınmasında ve gelişmesinde büyük katkıları olmuştur.

Ayrıca birbirinden değerli sanatçılar yetiştirerek bu sanatın unutulmasını önlemiş ve

gelecek nesillere doğru bir şekilde aktarılmasını sağlamıştır.

Araştırma sonunda ortaya çıkan sorunlara dayalı olarak yapılan önerilere yer

verilmiştir.

Page 7: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

IV

ABSTRACT

CONTRIBUTION OF MUSTAFA DUZGUNMAN

TO THE EBRU ART AND ITS EDUCATION

Sarı, Hatice

Graduate, Education of Traditional Turkish Handicraft

Discipline

Thesis Advisor: Yrd. Doç. Yılmaz OZCAN

May-2007

In this research contributions of Mustafa Duzgunman who is one of the

biggest experts of ebru art, to the ebru art and its education was determined.

Determining and documenting the contributions of Mustafa Duzgunman to

the traditional Turkish Ebru ebru art and its education composes the aim of this

research.

Research is monographic and description method was used in it. Required

source scanning has been done and interview technique has been used. Questions in

an interview form have been asked to the students of Mustafa Duzgunman. In

accordance with the answers, artist’s performances about the art of ebru have been

analyzed and his contributions to this art and its education has been tried to

discovered.

Research’s working part is composed of Mustafa Duzgunman’s life and his

works and the sampling part is composed of his performances he produced in various

styles.

Page 8: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

V

Mustafa Duzgunman who set his heart on ebru art and appended his signature

on fantastic performances, come into the world in Istanbul in 1920. He has 50 year

with ebru art starting from 1949 up to his death.

The art of ebru lived its turning point with him. Although he is open to

change in various subjects Duzgunman who stick to classical understanding about

ebru and does not like modern applications, make this art which he took over from

his teacher Necmettin Okyay, reach its peak levels with great efforts.

He has great contributions to the ebru art that it existed up to this time without

any deterioration, it is known in our country and in the world and he has

contributions to the development of this art. Also he prevented this art from being

forgotten and ensured it to be transferred to the future generations correctly by

bringing up precious artists.

At the end of the research, suggestions for the problems arise were placed.

Page 9: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

VI

İÇİNDEKİLER

Sayfa ÖNSÖZ……………………………………………………………………………….I

ÖZET………………………………………………………………………………..II

ABSTRACT………………………………………………………………………..IV

İÇİNDEKİLER………………………………………………………………….....VI

FOTOĞRAFLAR LİSTESİ.……….…………………………………………....VIII

TABLOLAR LİSTESİ……………………………………………………………..IX

BÖLÜM I

I. GİRİŞ……………………………………………………………………………….1

1.1 Problem…………………………………………………………………………...2

1.2 Araştırmanın Amacı……………………………………………………………....2

1.2.1 Alt Problemler……...…………………………………………………………...2

1.3 Araştırmanın Önemi………………………………………………………………3

1.4 Araştırmanın Sayıltıları…………………………………………………………...3

1.5 Araştırmanın Sınırlılıkları………………………………………………………...3

1.6 Tanımlar………………………………………………………………………..…4

BÖLÜM II

II. YÖNTEM………………………………………………………………………….9

2.1 Araştırmanın Modeli……………………………………………………………...9

2.2 Evren ve Örneklem……………………………………………………………….9

2.3 Verilerin Toplanması……………………………………………………………..9

2.4 Verilerin Analizi………………………………………………………………...10

BÖLÜM III

III. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR…………………..12

3.1 EBRU SANATI İLE İLGİLİ BİLGİLER……………………………………….12

3.1.1 Ebrunun Tanımı……………………………………………………………….12

3.1.2 Ebrunun Tarihi Gelişimi………………………………………………………13

Page 10: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

VII

3.1.3 Ebru Yapımında Kullanılan Malzemeler……………………………………...21

3.1.4 Ebrunun Yapılışı………………………………………………………………31

3.1.5 Ebru Çeşitleri………………………………………………………………….37

3.1.6 Ebrunun Günümüzdeki Durumu ……………………………………………...46

BÖLÜM IV

IV. BULGULAR VE YORUMLAR………………………………………………..53

4.1 EBRU SANATÇISI MUSTAFA DÜZGÜNMAN İLE İLGİLİ BİLGİLER…...53

4.1.1 Kaynaklardan Elde edilen Bilgiler…………………………………………….53

4.1.1.1 Mustafa Düzgünman’ın Özgeçmişi……….………………………………...53

4.1.1.2 Mustafa Düzgünman’ın Ebru Sanatı Hakkındaki Düşünceleri……………...64

4.1.1.3 Mustafa Düzgünman’ın Ebrularının Özellikleri…………………………….69

4.1.1.4 Mustafa Düzgünman’ın Ebruları……………………………………………73

4.1.1.5 Tablolar ve Değerlendirmeleri……………………………………………..118

4.1.1.6 Mustafa Düzgünman’ın Ebru Sanatına ve Eğitimine Yaptığı Katkılar……128

4.1.2 Görüşmeler Sonucunda Elde Edilen Bilgiler………………………………...131

4.1.2.1 Görüşme Yapılan Kişiler…………………………………………………..131

4.1.2.2 Görüşmelerden Elde Edilen Cevaplar……………………………………...132

4.1.2.3 Görüşmelerin Değerlendirilmesi……………………………………….......152

BÖLÜM V

V. SONUÇ VE ÖNERİLER……………………………………………………….157

5.1 Sonuçlar………………………………………………………………………..157

5.2 Öneriler………………………………………………………………………...161

KAYNAKÇA............................................................................................................163

EKLER…………………………............................................................................167

EK-1: Görüşme Soruları…………………………………………………………...168

EK-2: Kaynak Kişi Künyeleri……………………………………………………...169

EK-3: Bilgi Formu…………………………………………………………………171

Page 11: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

VIII

FOTOĞRAFLAR LİSTESİ

Sayfa

Fotoğraf 1: Guy-ı Çevgan......................................................................................15

Fotoğraf 2: Hadiat-üs Süeda……………………………………………………..15

Fotoğraf 3: Maliki Deylemi Hattı………………………………………………..15

Fotoğraf 4: Mecmüat’ül acaib……………………………………………………15

Fotoğraf 5: Ebru yapımında kullanılan malzemeler……………………………...21

Fotoğraf 6: Kitre………………………………………………………………….24

Fotoğraf 7: Sığır ödü………………………………………………………….….25

Fotoğraf 8: Ebru teknesi………………………………………………………….26

Fotoğraf 9: Ebru fırçası…………………………………………………………..27

Fotoğraf 10: Taraklar……………………………………………………………...28

Fotoğraf 11: Biz takımı……………………………………………………………29

Fotoğraf 12: Deteseng taşı………………………………………………………...29

Fotoğraf 13: Ebru kurutma çıtası………………………………………………….30

Fotoğraf 14: Kürek………………………………………………………………...30

Fotoğraf 15: Boya kabı…………………………………………………………….31

Fotoğraf 16: Suda bekletilmiş kitre………………………………………………..34

Fotoğraf 17: Kitrenin süzülmesi…………………………………………………...34

Fotoğraf 18: Kitrenin tekneye süzülmesi………………………………………….34

Fotoğraf 19: Kitrenin üzerine gazete örtülmesi…………………………………...34

Fotoğraf 20: Boyanın hazırlanması………………………………………………..34

Fotoğraf 21: Boyanın kontrolü…………………………………………………….34

Fotoğraf 22: Boyanın atılması……………………………………………………..35

Fotoğraf 23: Gelgit ebru yapımı…………………………………………………...35

Fotoğraf 24: Şal ebru yapımı………………………………………………………35

Fotoğraf 25: Taraklı şal ebru yapımı………………………………………………35

Fotoğraf 26: Taraklı gelgit ebru yapımı…………………………………………...35

Fotoğraf 27: Taraklı gelgit ebru…………………………………………………...35

Fotoğraf 28: Kağıdın tekneye yatırılması…………………………………………36

Fotoğraf 29: Kağıdın sıyrılması…………………………………………………...36

Page 12: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

IX

Fotoğraf 30: Tekneden çıkan ebru………………………………………………...36

Fotoğraf 31: Ebrunun çıtaya serilmesi…………………………………………….36

Fotoğraf 32: Tekneye gazete örtülmesi……………………………………………36

Fotoğraf 33: Gazetenin sıyrılarak artık boyaların alınması………………………..36

Fotoğraf 34: Battal ebru…………………………………………………………...37

Fotoğraf 35: Somaki ebru………………………………………………………….37

Fotoğraf 36: Neftli battal ebru……………………………………………………..38

Fotoğraf 37: Serpmeli battal ebru…………………………………………………38

Fotoğraf 38: Gelgit ebru…………………………………………………………...38

Fotoğraf 39: Şal ebrusu……………………………………………………………39

Fotoğraf 40: Taraklı ebru………………………………………………………….39

Fotoğraf 41: Hatip ebru (Menekşe)………………………………………………..40

Fotoğraf 42: Hatip ebru (Yıldızlı)…………………………………………………40

Fotoğraf 43: Hatip ebru (Mütenevvia)…………………………………………….40

Fotoğraf 44: Hatip ebru (Çarkıfelek)……………………………………………...40

Fotoğraf 45: Hatip ebru (Taraklı yürek)…………………………………………...40

Fotoğraf 46: Hatip ebru (Yürekli)…………………………………………………40

Fotoğraf 47: Çiçekli ebru………………………………………………………….41

Fotoğraf 48: Koltuk ebrusu………………………………………………………..42

Fotoğraf 49: Kumlu ebru…………………………………………………………..42

Fotoğraf 50: Kılçıklı ebru………………………………………………………….43

Fotoğraf 51: Bülbül yuvası ebru..............................................................................43

Fotoğraf 52: Hafif ebru……………………………………………………………44

Fotoğraf 53: Katıa’lı (Kalıplı) Yazılı ebru………………………………………...44

Fotoğraf 54: Akkaseli ebru………………………………………………………...45

Fotoğraf 55: Ebrulu minyatür……………………………………………………...45

Fotoğraf 56: Hattat Fuat ebrusu…………………………………………………...51

Fotoğraf 57: Çok renkli lale ebru………………………………………………….51

Fotoğraf 58: Hilye formlu ebru……………………………………………………51

Fotoğraf 59: Gelincik ebru………………………………………………………...51

Fotoğraf 60: Gravürlü ebru………………………………………………………..51

Fotoğraf 61: Resimli ebru…………………………………………………………51

Page 13: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

X

Fotoğraf 62: Karakalem zeminli ebru……………………………………………..51

Fotoğraf 63: Mustafa Düzgünman………………………………………………...53

Fotoğraf 64: Mustafa Düzgünman atölyesinde çalışırken………………………...55

Fotoğraf 65: Mustafa Düzgünman’ın attar dükkanı……………………………….57

Fotoğraf 66: Mustafa Düzgünman Aziz Mahmud Hüdayi türbedarı iken………...58

Fotoğraf 67: Mustafa Düzgünman’ın kabri…………………………………..........63

Fotoğraf 68: Hatip ebru…………………………………………………………....70

Fotoğraf 69: Battal ebru…………………………………………………………...70

Fotoğraf 70: Battal ebru…………………………………………………………...73

Fotoğraf 71: Battal ebru…………………………………………………………...74

Fotoğraf 72: Battal ebru…………………………………………………………...75

Fotoğraf 73: Battal ebru…………………………………………………………...76

Fotoğraf 74: Battal ebru…………………………………………………………...77

Fotoğraf 75: Battal ebru…………………………………………………………...78

Fotoğraf 76: Battal ebru…………………………………………………………...79

Fotoğraf 77: Bülbül Yuvası ebru…………………………………………………..80

Fotoğraf 78: Bülbül Yuvası ebru ………………………………………….............81

Fotoğraf 79: Gelgit ebru…………………………………………….......................82

Fotoğraf 80: Gelgit ebru …………………………………………………………..83

Fotoğraf 81: Taraklı ebru………………………………………………………….84

Fotoğraf 82: Taraklı ebru …………………………………………………………85

Fotoğraf 83: Şal ebru ……………………………………………...........................86

Fotoğraf 84: Taraklı şal ebru ……………………………………………………...87

Fotoğraf 85: Hatip ebru (Menekşe)……………………………………………......88

Fotoğraf 86: Hatip ebru (Menekşe)………………………………………………..89

Fotoğraf 87: Hatip ebru (Çarkıfelek)……………………………………………...90

Fotoğraf 88: Hatip ebru (Çarkıfelek)……………………………………………...91

Fotoğraf 89: Hatip ebru (Yürekli)…………………………………………………92

Fotoğraf 90: Hatip ebru (Yürekli)…………………………………………………93

Fotoğraf 91: Hatip ebru (Mütenevvia)…………………………………………….94

Fotoğraf 92: Kumlu ebru ………………………………………………….............95

Fotoğraf 93: Akkaseli ebru ………………………………………………………..96

Page 14: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

XI

Fotoğraf 94: Koltuk ebru …………………………………………….....................97

Fotoğraf 95: Koltuk ebru…………………………………………………………..98

Fotoğraf 96: Koltuk ebru…………………………………………………………..99

Fotoğraf 97: Demet papatya, karanfil, lale……………………………………….100

Fotoğraf 98: Papatya, lale, hatip kompozisyonu…………………………………101

Fotoğraf 99: Demet papatya ebru………………………………………………...102

Fotoğraf 100: Demet papatya ebru………………………………………………...103

Fotoğraf 101: Demet papatya, menekşe, lale, karanfil…………………………….104

Fotoğraf 102: Demet gül ebru……………………………………………………..105

Fotoğraf 103: Demet gül ebru …………………………………………………….106

Fotoğraf 104: Demet lale ebru…………………………………………………….107

Fotoğraf 105: Demet lale ebru…………………………………………………….108

Fotoğraf 106: Demet lale ebru…………………………………………………….109

Fotoğraf 107: Sümbül ebru………………………………………………………..110

Fotoğraf 108: Sümbül ebru ……………………………….....................................111

Fotoğraf 109: Gelincik ebru ………………………………………………………112

Fotoğraf 110: Gelincik ebru ………………………………………………………113

Fotoğraf 111: Demet menekşe ebru……………………………………………….114

Fotoğraf 112: Demet karanfil ebru ………………………………………………..115

Fotoğraf 113: Demet karanfil ebru ………………………………………………..116

Fotoğraf 114: Demet karanfil ebru ………………………………………………..117

Page 15: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

XII

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa

Tablo 1: Geleneksel Türk ebrusunda kullanılan ana renkler………………….22

Tablo 2: Geleneksel Türk ebrusunda kullanılan ara renkler…………………..22

Tablo 3: Teknik Döküm Tablosu…………………………………………….119

Tablo 4: Teknik uygulama sayısı ve yüzdeleri………………………………120

Tablo 5: Renk Döküm Tablosu……………………………………………....122

Tablo 6: Renk uygulama sayısı ve yüzdeleri………………………………...123

Tablo 7: Malzeme Döküm Tablosu………………………………………….126

Tablo 8: Malzeme uygulama sayısı ve yüzdeleri……………………………127

Page 16: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

1

BÖLÜM I

I. GİRİŞ

Ebru, yoğunlaştırılmış su üzerine suda erimeyen boyaların fırça yardımı ile

atılmasıyla meydana getirilen sanat türüdür. Bulut gibi görünümünden dolayı Farsça

“Ebri” sözünden gelmektedir. Mermer damarları gibi renkli, dalgalı ve hareli

şekilleri vardır. Zamanla “Ebri” kelimesi değişime uğrayarak Türkçe’ye “Ebru”

olarak yerleşmiştir (Göktaş, 1987, s.15).

Ebru işi ile uğraşan sanatkara ebrucu denilmektedir.

Ebru bir tür kağıt bezeme ve süsleme sanatıdır. Türk süsleme sanatları içinde

önemli bir yeri vardır. Kültürümüzün güzellik ve estetik anlayışı ile gelişerek

ölümsüzleşmiştir. Bu topraklarda 500 yıldır yapıldığı sanılan bu sanat kendine has

özellikleri ile “Türk Ebrusu” denilerek diğerlerinden ayrılmaktadır.

Ebru sanatçısı doğadaki bir takım güzellikleri, doğadaki görünümlerine

mümkün olduğunca sadık kalarak ve içlerinden gelen bir renk coşkusu ile su üzerine

işleyip oradan da kağıda aktarır.

Kağıt süsleme sanatı ebruculuğun ne zaman başladığına ilişkin kesin bir

belge yoktur. Eski kitapların ciltlerinde kapak ile kağıdı bağlayan “yan kağıdı”

olarak, murakka içindeki yazıların kenarlarında ve pervazlarında ebru kağıtları

bulunmuştur. Bu sanatının başlangıcına ilişkin en önemli çalışmayı Uğur Derman

yapmıştır. Türk Sanatında Ebru adlı kitabında rastladığı ilk ebruların 1554 ve 1586

tarihli olduğunu yazmıştır. Ebru sanatının İpek yoluyla Buhara’dan geldiği

düşünülmektedir. Bu sanatla ilgili ilk kaynak 1608 tarihli “Tertib-i Risale-i Ebru”

olup Uğur Derman tarafından yayınlanmıştır (Derman, 1977, s.7).

Ebru sanatı başlangıçta hat, tezhip ve cilt sanatlarına hizmet eden bir

yardımcı sanat olmasına karşın günümüzde tek başına bir sanat türü haline gelmiştir.

Page 17: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

2

Ustaların büyük bir sabırla geliştirdikleri, çeşitli şekil ve denemelerle

yaratıcılıklarını kullanarak günümüze getirmeyi başardıkları ebru sanatında

geçmişten günümüze hizmet veren sanatçılar arasında Mustafa E. Düzgünman’ın

ayrı bir yeri vardır.

1.1 Problem

Bu araştırmada klasik Türk ebru sanatına gönül vermiş ve bu konuda

olağanüstü çalışmalara imza atmış olan, Mustafa Düzgünman’ın ebru sanatına ve

eğitimine ne gibi katkıları vardır? sorusuna cevap aranmıştır.

1.2 Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın temel amacı Cumhuriyet döneminin en değerli ebru sanatçısı

olan Mustafa Düzgünman’ın klasik Türk ebru sanatına ve eğitimine katkılarını

saptayarak belgelemek ve kaynak oluşturmaktır.

1.2.1 Alt Problemler

• Mustafa Düzgünman’ın kişilik özellikleri nedir?

• Mustafa Düzgünman’ın ebrularının özellikleri nelerdir?

• Mustafa Düzgünman’ın ebru sanatı dair düşünceleri nelerdir?

• Mustafa Düzgünman’ın ebru sanatındaki yeri ve önemi nedir?

• Mustafa Düzgünman hakkındaki genel düşünceler nelerdir?

Page 18: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

3

1.3 Araştırmanın Önemi

Mustafa Düzgünman’ın klasik Türk ebrusunda önemli bir yeri vardır. Onun

yaptığı çalışmalarla ebru sanatı teknik ve estetik olarak en üst noktaya ulaşmıştır.

Yetiştirdiği öğrencileri ile bu sanatın doğru bir şekilde gelecek nesillere

aktarılmasına hizmet etmiştir.

Bu çalışma ebru sanatında çok sayıda eser vermiş ve öğrenci yetiştirmiş olan

Mustafa Düzgünman’ın bu sanata ve eğitimine katkılarını ortaya koyması

bakımından önem taşımaktadır.

1.4 Araştırmanın Sayıltıları

• Araştırmada kullanılacak kaynaklar yeterlidir.

• Veri toplamak amacı ile geliştirilen ve uygulanan görüşme soruları konuyu

açıklayıcı niteliktedir.

• Görüşme sorularının uygulandığı kişilerin doğru cevap verdikleri varsayılmıştır.

• Çalışma örneklemi olarak seçilecek eserler evreni temsil edecek özelliktedir.

• Ortaya konan sonuçların ve önerilerin Mustafa Düzgünman’ın ebru sanatına ve

eğitimine katkısının belirlenmesinde yardımcı olacağı varsayılmıştır.

1.5 Araştırmanın Sınırlılıkları

Araştırma :

• Mustafa Düzgünman’ın hayatı ve eserleri ile sınırlıdır.

• Mustafa Düzgünman’ın sanatçı ve eğitimci yönü ile sınırlıdır.

Page 19: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

4

• Mustafa Düzgünman’ın ulaşılabilen öğrencileri ve yakınları ile sınırlıdır.

• Mustafa Düzgünman’ın ebru sanatına ve eğitimine katkıları ile sınırlıdır.

• Yerli kaynaklar ile sınırlıdır.

1.6 Tanımlar

Akkase: Kelime “Aks” kökünden gelmektedir. Eskiden hat sanatı

mahsullerinin meydana getirilmesinde kağıdın yazı yazılacak kısmının ayrı, etrafının

da ayrı renge boyanmasına verilen isimdir (Göktaş, 1987, s.11).

At kuyruğu kılı: Hatip, çiçek ve diğer ebruların şekillendirilmesinde

kullanılan kıl cinsidir (Göktaş, 1987, s.11).

Ayar: Ebru yapımına başlamadan önce kullanılacak olan boyaların kıvamına

getirilmesidir (Göktaş, 1987, s.11).

Battal ebru: Tekneye serpilen boyalara hiçbir müdahalede bulunulmadan

elde edilen bir ebru türüdür (Göktaş, 1987, s.11).

Battal adı verilen büyük boy kağıtlara yapıldığı için bu adı almıştır

(Özen, 1985, s.6).

Bozuk tekne: Tekne içinde bulunan kitrenin sulanarak bozulması sonunda

ebrunun yapılamayacak hale gelmesidir (Göktaş,1987, s.12).

Cüzi irade: Ebrucu tarafından boyaların usulüne göre hazırlanıp tekneye

atılmasıdır (Göktaş, 1987, s.12).

Page 20: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

5

Çaharkuşe (Cihar-guşe): Harap olmuş kitap kaplarının dört köşesine

geçirilen meşin eklerdir (Özen, 1985, s.12).

Çıkma ebru: İstenilen mükemmeliyette olmayan veya bazı tarafları bozuk

olan ebrudur (Göktaş, 1987, s.13).

Çifte aharlı ebru: Ebrulu kağıdın üzerine önce suda kaynatılan koyu

muhallebi kıvamındaki şekersiz nişastanın ve kuruduktan sonra şapla sulandırılmış

yumurta akının sürülmesi ile elde edilen ebrudur (Göktaş, 1987, s.14).

Buna kısaltılarak “Çiftali”de denilmiştir (Özen, 1985, s.13).

Ebre: Ebru kelimesinin Çağatayca’dan geldiği söylenen asıl şekline verilen

addır (Göktaş, 1987, s.14).

Ebri: Ebru kelimesinin daha eski yazılış ve söyleniş şeklidir. Farsça ebri

olarak nitelendirilen ebru kağıtları, daha sonra dildeki vokal değişmesi ile ebru haline

gelmiştir (Göktaş, 1987, s.14).

Ebru: Sulu bir karışım üzerine fırça yardımı ile atılan boyaların şekillenmesi

ile meydana getirilen sanat türüdür (Göktaş, 1987, s.15).

Ebrulu kağıt: Üzerine boya ile somakiye benzer damarlar yapılmış kağıda

verilen ad. Eskiden bu kağıtlar kitap ve defterlere kap olarak geçirilmiştir.

(Özen, 1985, s.18)

Ebrucu: Ebru yapımını gerçekleştiren sanatkardır (Göktaş, 1987, s.16).

Ebru tutmak: Ebrucular tarafından ebru yapmak manasında kullanılan bir

tabirdir (Göktaş, 1987, s.20).

Page 21: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

6

Fon ebrusu: Açık renklerle yapılır. Genellikle şal ve taraklı desenleri

kullanılır. Özellikle yazıya fon teşkil etmesi bakımından hattatlar tarafından tercih

edilir. Tekne temiz olduğu zaman yapılır (Göktaş, 1987, s.21).

Hafif ebru olarak da bilinmektedir (Özen, 1985, s.22).

Hatt-ı münkesir: Kırtıklanma. Boya ile kitrenin uygunsuzluğundan oluşan

ve yapılan ebrunun tekne üzerinde bozulmasına ebrucular tarafından verilen addır

(Göktaş, 1987, s.22).

Haraza suyu: Ebru teknesine atılan boyaların yayılmasını sağlayan ve

eskiden öd yerine kullanılan maddenin adıdır. Kesim hayvanlarının ödünde ve

şirdenindeki taşların suyudur (Göktaş, 1987, s.22).

İğne: Hava kabarcığını ortadan kaldırmak için kullanılan alettir.

(Göktaş, 1987, s.22)

İmam ebrusu: Necmettin ebrusu (Göktaş, 1987, s.22).

Hattat ve ebrucu olan Necmeddin Okyay’ın ilk defa yaptığı çiçekli ebrulara

verilen addır. Çiçekli ebrulara bu adın verilmesi Necmeddin Okyay’ın

öğrencilerinden olan Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver tarafından teklif edilmiş ve kabul

edilmiştir. Bunun yanı sıra Hacı Kamil Akdik de Necmeddin Efendi’nin Üsküdar

Yeni Camii imamı olması dolayısıyla bu tip ebrulara “ İmam Ebrusu” adının

verilmesini teklif etmişse de Necmeddin ebrusu tabiri benimsenmiştir.

(Göktaş, 1987, s.26)

Kalıntı: Teknede yapılan bir ebrunun kağıda alındıktan sonra boyalarının bir

kısmının teknede kalmasıdır (Göktaş, 1987, s.22).

Kaymak: Çalışma bittikten sonra teknenin üzerinin açık bırakılması

sonucunda kitrenin koyulaşmasıdır (Göktaş, 1987, s.23).

Page 22: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

7

Kapak: Ebru yapımı bittikten sonra teknenin içine bir şey düşmesini önlemek

ve kitrenin bozulmaması için üzerine kapatılan kağıttır. Bu kapak genellikle son

yapılan ebrunun tekne üzerinde bırakılması ile olur. Kapak, diğer bir çalışmaya kadar

teknenin üzerinde kalır. Bundan dolayı kapaklara “Kapak Ebrusu” adı verilir

(Göktaş, 1987, s.22).

Koltuk: Murakkaların ilk satırını teşkil eden sülüs yazıdan sonra, nesih yazı

ile o satırdan kısa olarak yazılan satırların iki tarafında kalan boş kısımlar hakkında

kullanılan bir terimdir (Özen, 1985, s.39).

Külli irade: Ebrunun, maddi ve manevi olarak iki unsurun birleşmesinden

meydana geldiğine inanılmaktadır. Boyaların usulüne göre hazırlanıp tekneye

atılması insanın cüzi iradesidir. Onların imtizacı Tanrı’ya bağlı bir şeydir. Bu da külli

iradedir (Göktaş, 1987, s.25).

Mühre: Kuruyan ebruları üzerinde kalan kitre vasıtası ile parlatmaya yarayan

alettir. Mührelenen ebruların üzerindeki boyalarda bu suretle çıkmaz.

(Göktaş, 1987, s.25)

Mil: Teknenin önünde bulunan pirinçten yapılmış serçe parmağı

kalınlığındaki çubuktur. Tekneden çıkarılan ebruların üzerindeki kitre bu mile

sıyrılarak dışarıya çıkarılır (Göktaş, 1987, s.25).

Nakş Ber-ab: Ebru teknesinde hasıl olan, kalıcı olmayan desenlerdir

(Göktaş, 1987, s.26).

Neft: Terebentin adı verilen bir cins yağ ile ebru üzerinde benek şeklinde

boşluklar açmaya yarayan maddedir (Göktaş, 1987, s.26).

Taban: Çiçekli veya hatip ebrularının üzerinde bulunduğu tek renkten

meydana gelen zemine verilen ad (Göktaş, 1987, s.27).

Page 23: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

8

Tarz-ı Kadim: Battal ebru. (Göktaş, 1987, s.29).

Tarz-ı Cedid: Klasik stilde olmayıp yeni modellerin ebruya uygulanması ile

elde edilen ebrulara verilen ad (Göktaş, 1987, s.29).

Tav: Kağıdı tekneye yatırdıktan sonra boyaların tam olarak kağıda geçmesi

durumudur (Göktaş, 1987, s.29).

Tütün yaprağı suyu: Eskiden öd yerine kullanılan maddedir.

(Göktaş, 1987, s.30)

Zemin: Hatip ve çiçekli ebruların altında bulunan açık renk fondur.

(Göktaş, 1987, s.31)

Zerefşanlı ebru: Ebrunun üzerine ezilmiş varak altın serperek yapılmış

şekline verilen addır (Göktaş, 1987, s.31).

Tahrirli ebru: Hatip ebrularının kenarına altınla kontür çekilmesiyle

oluşturulan ebru türüdür (Göktaş, 1987, s.28).

Page 24: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

9

BÖLÜM II

II. YÖNTEM

2.1 Araştırmanın Modeli

Bu araştırma monografik bir çalışma olup, tarama modelinde betimsel bir

araştırmadır.

Ebru sanatı ve Mustafa Düzgünman ile ilgili tüm kaynaklar tespit edilerek,

taranmış; bulunan kaynaklardan bilgiler elde edilmiş, hayatı ve eserleri ile ilgili

açıklamalar yapılmıştır.

Mustafa Düzgünman’ın oğlu A. Haydar Düzgünman ve yetiştirmiş olduğu

öğrencilerine hazırlanan görüşme formlarındaki sorular yöneltilmiştir. Alınan

cevaplar doğrultusunda sanatçının ebru sanatına dair eserleri incelenerek, bu sanata

ve eğitimine getirdiği yenilikler ve yaptığı katkılar ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.

2.2 Evren ve Örneklem

Bu araştırmanın çalışma evrenini Mustafa Düzgünman’ın hayatı ve

çalışmaları, örneklemini ise araştırmaya alınan sanatçıya ait 45 adet ebru örneği

oluşturmaktadır.

2.3 Verilerin Toplanması

Araştırmada Bilkent Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Türk Tarih Kurumu,

Türk Dil Kurumu Kütüphaneleri ve Milli Kütüphane’ye gidilerek literatür taraması

yapılmış, konu ile ilgili kitap, dergi, makale, ansiklopedi ve elektronik posta

kaynakları taranmıştır.

YÖK’te bulunan ebru sanatı ile ilgili tezler incelenmiştir.

Page 25: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

10

Ayrıca Mustafa Düzgünman hakkında bilgi edinmek için oğlu A. Haydar

Düzgünman ve kendisinden ebru eğitimi almış olan öğrencileri ile görüşülmüştür.

Kimi zaman soru-cevap, kimi zaman sohbet niteliğinde olan görüşmelerde onların

Mustafa Düzgünman hakkındaki görüş ve düşünceleri tespit edilmiştir.

Bunun yanı sıra ebru sanatına getirdiği yenilikler eserlerini incelemekle

mümkün olacağından, sanatçının ulaşılabilen eserlerine araştırmada yer verilmiştir.

Galata Mevlevihanesi’nde Düzgünman Odası’nda bulunan ebruları ve ebru

yapımında kullandığı malzemeleri izin alınarak görülmüştür.

Geleneksel usullerle ebru yapan bir atölyeye gidilerek ebru yapımında

kullanılan malzemelerin hazırlanışı ve ebrunun yapım aşamaları izlenerek bilgi

alınmış ve fotoğraflandırılmıştır.

TRT 2 için çekilen ve Mustafa Düzgünman’ı konu alan Sanatımızdan

Portreler adlı belgesel filmden yararlanılmıştır.

Mustafa Düzgünman’ın sunulan eserleri, görüşmeler ve diğer kaynaklardan

ortaya çıkan sonuçlar değerlendirilerek genel bir yargıya varılmış ve Klasik Türk

ebru sanatına ve eğitimine yaptığı katkıları ortaya çıkarılmıştır.

2.4 Verilerin Analizi

• Sanatçıya ait ebruların renk, teknik ve malzeme döküm tabloları hazırlanarak

sayısal değerleri belirlenmiştir. Bu sayısal değerlerin bilgisayar ortamında SPSS

programı kullanılarak yüzdeleri hesaplanmıştır. Böylece kullanılan teknik, renk ve

malzemelerin oranları belirlenmeye çalışılmıştır. Bu oranlar sonuç kısmında

belirtilmiştir.

• Sanatçının oğlu ve öğrencileri ile yapılan görüşmelerden elde edilen veriler

çözümlenerek yorumlanmıştır.

Page 26: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

11

• Kaynaklardan elde edilen veriler çözümlenerek yorumlanmıştır.

• Görüşmelerden elde edilen veriler ile kaynaklardan elde edilen veriler

karşılaştırılarak yorumlanmıştır.

Page 27: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

12

BÖLÜM III

III. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

3.1 EBRU SANATI İLE İLGİLİ BİLGİLER

3.1.1 Ebrunun Tanımı

Kağıt süsleme sanatlarımızın en değerlilerinden biri olan ebru, kitre veya

benzeri maddelerle yoğunluğu arttırılan su üzerine serpilen boyaların şekillenmesi ile

oluşturulan desenlerin kağıda alınması ile oluşturulan bir sanattır.

(Arıtan, 2002, s.328)

Günümüzün değerli ebru sanatçılarından biri olan Timuçin Tanarslan ise

ebrunun tanımını şöyle yapmıştır:

“Görmek isteyen bir gözle bakıldığında insana gökyüzünde ahenkli bir bulut kümesi,

bir mermer kesitindeki hareli billurlar veya bir damar, bazen suya susamış toprağın

yüzündeki çatlaklar manzumesi, bazen bir avuç kumda oluşuvermiş ahenkli bir

desen, bazen rengarenk bir çiçek bahçesi etkilerini aktarabilen ve sanatkara sonsuz

anlatım imkanları sağlayan, her devre uyan bir sanattır” (Tanarslan, 1988, s.13).

Ebru, doğadaki güzellikleri asıllarına sadık kalarak ve gönülden gelen bir

renk coşkusu ile su üzerine işleyip oradan kağıda aktarma sanatıdır.

(Tanarslan, 1988, s.13)

Ebru sözcüğünün aslı Farsça’dan gelmektedir. Renklerin kağıt üzerinde bulut

kümeleri halindeki görünümünden dolayı Farsça bulut bulutumsu anlamındaki “ebr”

adını almıştır. Bu sözcük zamanla değişikliğe uğrayarak “ebri” daha sonra “ebru”

halini almıştır (Sungur, 1994, s.54).

Page 28: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

13

Şemseddin Sami Bey Kamus-ı Türki adlı büyük lügatinde kaş manasına gelen ebru

için ayrı bir madde açtıktan sonra “Ebru: Aslı: Farsça Ebri=bulut renginde ve daha

doğrusu, Çağatayca “Ebre” yani Roba(elbise) yüzü, kürk kabı). Hare gibi dalgalı ve

damarlı( kumaş, kağıt v.s.), cüz ve defter kabı yapmak için kullanılan renkli kağıt”

olarak izah etmiştir (Derman, 1977, s.8).

Şemsettin Sami Bey bu düşüncesi ile ebru kelimesinin geçen yüzyıl

sonlarında “ebre”yi unutturacak derecede dilimize yerleştiğine ve kelimenin, aslında

“ebre” olarak Çağatayca’dan geldiğine işaret ederek bu sanatın Türkistan’da Çağatay

Devri’ne (15.yy.) ait olduğu hususunu akıllara getirmiştir (Derman, 1977, s.8).

Ebru kelimesinin asıl olarak Ab-ru’dan geldiğini, bunun Farsça’da isim

tamlaması karşılığının “yüz suyu”, sıfat tamlaması karşılığının “su yüzü” demek

olduğunu, çünkü bu sanatın su yüzünde icra edildiğini savunanlar da vardır.

(Arıtan, 2002, s.329)

Eski ebru risalesi olan Tertib-i Risale-i Ebri’den de anlaşılacağı üzere

ebrunun “ab-ru”dan değil “ebri”den geldiği görülmektedir. Necmettin Okyay’ın da

bu kelimeyi ebri şeklinde kullandığı söylenmiştir (Derman, 1977, s.8).

Kağıt üzerinde mermerdekine benzer damarlar görüldüğü için, Avrupalılar

ebru kağıdına mermer kağıdı “papier marbre, marmor papier, marbled paper…”

demişlerdir. Araplar ise “varakü’l-mücezza” damarlı kağıt adını vermişlerdir.

(Ersoy, 1989, s.25)

3.1.2 Ebrunun Tarihi Gelişimi

Kağıt süsleme sanatlarımızın en önemlilerinden biri olan ebrunun ilk kez ne

zaman yapıldığına dair kesin bir bilgi yoktur. Şemseddin Sami Kamus-ı Türki adlı

eserinde ebrunun kaynağını XV.yy Türkistan’da Çağatay devri olarak göstermiştir.

(Ersoy, 1989, s.25).

Page 29: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

14

Türkistan’da doğduğu belirtilen ebru, burada fazla bir gelişme göstermeden

İpek yolu ile Anadolu’ya ebri ismini alarak geçmiş ve burada en güzel örnekleri

verilmiştir. Yazı, Kıt’a, levha, minyatür kenarlarında ve ciltlerin ön ve arka kapak

içlerinde çok kullanılmıştır (Ersoy, 1989, s.25).

Türk ebrusunun tarihi gelişimi göz önüne alındığında 8. ve 9.yy. dan

başlayarak yapıldığı da tahmin edilmektedir (Çoktan, 1992, s.6).

Her ne kadar çok eski tarihli kitapların cilt kapaklarının içlerinde yan kağıdı

olarak ebru kullanılmışsa da bunlar cildin, kitabın yazım tarihinden daha sonraki bir

tarihte onarılması sırasında yapıştırılmış olabileceğinden, o kitapta kullanılan

ebrunun yapım tarihi konusunda bir fikir veremez. Bir ebrunun yapım tarihinin kesin

olarak söylenebilmesi için ancak ebru üzerine tarih atılarak yazı yazılmış olması delil

olarak kabul edilmektedir (Elhan, 1998, s.1).

Tarihlenebilen en eski ebrular, Topkapı Sarayı’nda bulunan Arifi’nin 1539

tarihli “Guy-ı Çevgan” adlı eserindeki ebrular, Heratlı Mir Ali’nin İstanbul

Üniversitesi Kütüphanesi’nde bulunan 1539 tarihli iki kıtasının bulunduğu ebrular,

Uğur Derman koleksiyonunda bulunan Maliki Deylemi’ye ait bir kıt’anın yazıldığı

1554 tarihli ebrulardır (Arıtan, 2002, s.330).

Fuzuli’nin “Hadikat-üs Süeda” (Mutluluklar Bahçesi) adlı eserinin bir

kopyasında kullanılmış olan ebrular da bunlardan biridir. İlk üç ebrunun yapanı

bilinmemesine karşılık “Hadikat-üs Süeda”nın baş sayfasında “Hadikat-üs Süeda”

yazıldıktan sonra kırmızı mürekkeple “Ma Şebek Mehmet Ebrisi” ibaresi

eklenmiştir. Kitabın sayfaları arasında üç adet hafif ebru kullanılmış ve son sayfası

da “……katib-ül harf Ahmet bin Hasan yeniçeri-i korucuyan-ı dergah-ı ali fi beldet

(ül) Trablus Şam fi zeman defterdar Mehmet Efendi. Sene “1004” ibaresi

bulunmaktadır. Baş sayfadaki “Şebek Mehmet Ebrusu ile” anlamındaki bu ibareden

kitapta kullanılan ebruların, “Tertib-i Risale-i Ebri”de kendisinden Şebek diye

bahsedilen ebrucu tarafından yapıldığı ve bu ebrucunun adının Mehmet Efendi

Page 30: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

15

olduğu, son sayfasındaki ibareden de kitabın (1595) yılında yazıldığı anlaşılmaktadır

(Yazan, 1986, s.42).

Fotoğraf 1: Guy-ı çevgan Fotoğraf 2: Hadikat-üs süeda

Fotoğraf 3: Maliki Deylemi Hattı Fotoğraf 4: Mecmüat’ül acaib

Kağıtçılık üzerine geniş bilgisi olan Mehmet Ali Kağıtçı’nın İsviçre’de çıkan

Palette dergisine yazdığı makalede 1447 tarihli yazı bulunan ebrulu bir kağıdı

Topkapı Sarayı’nda gördüğünü bildirmiştir. Fakat numarası verilmediği için tespit

edilememiştir (Barutçugil, 1999, s.24).

Albut Haemmark, 1977 yılında yayınladığı “Buntpapier” adlı eserinde,

ebrunun güzel bir Türk sanatı olduğunu, kağıda mermer gibi bir görünüm verdiği için

mermer kağıdı (papier marble, marbled paper) olarak isimlendirdiklerini ve bu sanatı

Batılıların bilmediğini yazmıştır (Ersoy, 1989, s.25).

1912’de Londra’da F.R. Martin tarafından Türk-İran-Hint Minyatürü ve

Panterler hakkında yazılan kitabın, 2. cildinde, 231 numaralı resim, ince taraklı ebru

üzerine yapılmış at, inek gibi hayvan şekilleri görülmüştür. Açıklamasında ise: (Ebru

Page 31: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

16

üzerindeki hayvan motifleri. Sene 1550. Türk ekolü.) ibaresi görülmüştür. Bu vesika

ebrunun yaklaşık 4,5 yüzyıllık bir geçmişi olduğunu göstermektedir.

(Birol, 1969, s.3)

İranlılar, ebrunun kendilerinin eseri olduğunu iddia etmektedirler. XVI.yy.’ın

sonunda vefat eden Kadı Mir Ahmed Münşi-i Kumi, yazdığı Gülistan-ı Hüner adlı

eserinde ebrunun, Şah Tasmasb (1524-1576) devrinde Hint’te yaşayan İranlı

sanatkarlardan biri olan Mir Mehmet Tahir adında biri tarafından icat edildiğini ve

sonra ebrunun tüccarlar tarafından İran’a getirildiğini ve İran’dan bu sanatı Mevlana

Yahya Kazvini adlı birinin geliştirdiğini yazarsa da Türk araştırmacıların ortaya

koydukları delillerden anlaşıldığına göre, ebrunun tarihi Gülistan-ı Hüner’in verdiği

tarihten daha gerilere gitmektedir (Göktaş, 1984, s.5).

Ebru, 1600-1700 yılları arasında en parlak dönemini yaşamıştır. Bunda en

büyük etkenlerden biri, ebruyu Türkler aracılığı ile tanıyan ve ona “Türk kağıdı”,

“Türk mermer kağıdı” adlarını veren Avrupalıların istekleri olmuştur. O dönemde

Batı’ya pek çok ebru örneği ve birçok krala da hatıra defteri gönderilmiştir. O

yıllarda, ciltçiliğin ve süslemenin de rağbet görmesi ebrunun da gelişmesine destek

olmuştur (Sungur, 1994, s.55).

Bu dönemde Avrupalı ebru ile teorik ve uygulamalı olarak uğraşmaya

başlamıştır. Ebru yapımı hakkında Avrupa’da yayımlanan ve günümüze ulaşabilen

yazılar, Doğu’dan taşınan o zamanın ebru uygulamalarını bizlere aktardıkları için

değerli olmuştur. George Sandys ve Sir Thomas Herbert gibi gezginler notlarında

çok kısa olarak ebruya da yer vermişlerdir (Sönmez, 1988, s.28).

Avrupa’ya ebrulu kağıt Doğu’dan intikal etmiştir. XV.yy.da İtalya’ya giden

Türk mücellitleri, kendi tarz cilt sanatlarını yaymışlardır. Bu arada kağıt

ebrulamasını da öğreterek, ebruculuğu Avrupa’da moda haline getirmişlerdir.

(Binark, 1975, s.53)

Page 32: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

17

Bu tarihlerden sonra matbaanın icadı, baskı kitapların ortaya çıkması, bu

sanatların azalmasına neden olmuştur (Sungur, 1994, s.55).

Cumhuriyet döneminde Sanayi-i Nefise Mektebi’nde ders olarak okutulmaya

başlanması, ebru sanatına tekrar önem kazandırmıştır (Sungur, 1994, s.55).

Ebru, İslam sanatları arasında önemli bir yer tutmuştur. 16. ve 17.yy. arasında

birçok tekkeler usta-çırak yöntemi ile öğrenci yetiştiren “sanat atölyeleri” haline

gelmiştir (Barutçugil, 1999, s.27).

Mükemmellik derecesindeki birçok eserin altında, “derviş terbiyesinin”

verdiği alçak gönüllülükle imza bile atılmamıştır. Bu yüzden birçok sanat eserinin

kime ait olduğu bilinmemektedir (Yazan, 1986, s.41).

Günümüze kadar gelebilen Osmanlı tekkelerinden “Özbekler Tekkesi” ebru

sanatı ve bu sanatın günümüze kadar ulaşması açısından önemlidir. Kurtuluş Savaşı

sırasında Kuvay-i Milliye vazifesi gören tekke, içinde birçok sanatın ve zanaatın

öğretildiği, uygulandığı bir okul görevi görmüştür. Bu dönemde tekke önemli bir

ebru okulu haline gelmiş ve Necmettin Okyay, Sami Efendi ve Abdülkadir Efendi

gibi büyük ustalar yetiştirmiştir (Barutçugil, 1999, s.28).

Ebru sanatı öğretmekle, okumakla, yazmakla anlatılmayan, en önemlisi bizzat

deneyime ve pratiğe dayalı olan, tüm klasik Osmanlı sanatlarında olduğu gibi usta-

çırak yöntemi ile öğrenci yetiştiren bir sanat dalı olduğundan, gerçek değerde ebru

yapabilmek, uzun yıllarını hatta ömrünü bu sanata adamış olan sanatkarlara nasip

olmuştur (Yazan, 1986, s.42).

İsimleri belirlenebilen başlıca ebru sanatçılarımızı göre şöyle sıralayabiliriz:

Şebek Mehmet Efendi:

Hakkında fazla bir bilgi bulunmamaktadır. “Tertib-i Risale-i Ebri”de

kendisinden “rahimehullah” (Allah ona rahmet etsin) diye bahsedilmektedir. Buna

Page 33: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

18

göre ölümünün bu risalenin yazım tarihi olan 1608 tarihinden önce olduğu, yine aynı

risalede geçen “Nüsha-i Şebek” sözünden de ebru hakkında bilmediğimiz bir risale

sahibi olduğu düşünülmektedir (Elhan, 1998, s.15).

Hatip Mehmet Efendi:

İstanbullu'dur. Ayasofya Camii hatibi olması nedeniyle “hatip” diye anılan

Mehmet Efendi'nin doğum tarihi bilinmemektedir. “Tuhfe-i Hattatin”de kendisinden

“pir-i mübarek” diye bahsedilmektedir. Nisan 1773’de vefat ettiğinde yaşının bir

hayli ilerde olduğu düşünülmektedir. “Eski Zühdi” diye de bilinen Zühdi İsmail

Ağa'dan sülüs-nesih yazılarını öğrenmiştir. Hatip ebrusunu ilk o yaptığı için onun adı

ile anılmaktadır. O zamana kadar kitrenin kıvamından dolayı soluk olan ebruların

renklerini kitresinin kıvamını artırarak canlılaştırmış olması sebebiyle ebruculuk

tarihimiz açısından önemli bir şahsiyettir. Ebruları zamanında yapılan işlerde daima

kullanılmış olup renklerinden ve üslubundan hemen tanınmaktadır. Hocapaşa'daki

evinde çıkan yangında eserlerini kurtarmak isterken kendisi de ebrularıyla birlikte

yanarak vefat etmiştir (Derman, 1977, s.31).

Şeyh Sadık Efendi:

Buhara'nın Vabakne şehrinde doğmuştur. Üsküdar Sultantepesi'ndeki

Özbekler Dergahı şeyhliğinde bulunan Sadık Efendi'nin hayatı hakkında fazla bilgi

bulunmamaktadır. Ebruculuğu Buhara'da iken öğrenmiş ve iki oğlu Edhem ve Salih

Efendiler'e öğretmiştir. 11 Temmuz 1846 tarihinde vefat etmiştir (Çoktan, 1992, s.8).

Hezarfen Ethem Efendi:

Geçen asrın ebrucularından en çok bilineni Üsküdar Özbekler Dergahı Şeyhi

İbrahim Ethem Efendi'dir. Türkiye'nin eski Washington Büyükelçisi merhum Münir

Ertegün'ün (1882-1944) de dedesi olan Ethem Efendi'nin fen ve sanat tarihimizde

müstesna bir yeri vardır. 1829 yılında Özbekler Tekkesi'nde doğmuştur. İlk tahsilini

Hacce Hesna Hatun Mahalle Mektebi'nde bitirdikten sonra Dergah'ta babasından,

amcasından ve Dergah'a gelen Buharalı alimlerden ders alarak yetişmiştir. Türk,

Arap, Fars ve Çağatay dillerine şiir yazacak derecede iyi bilen Ethem Efendi, ileri

yaşına rağmen Çarşambalı Arif Bey'den Ta'lik hattını öğrenerek icazet

Page 34: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

19

almıştır. Doğramacılık, marangozluk, oymacılık, hakkaklık, mühürcülük,

dökmecilik, tornacılık, demircilik, tesviyecilik, makinecilik, matbaacılık,

dokumacılık ve mimarlık gibi fen ve sanatlarda kabiliyet ve özel çalışmaları sonucu

ihtisas sahibi olmuştur. 1869’da Mithat Paşa tarafından kurulan Sultanahmet Sanat

Enstitüsü Müdürlüğü'ne getirilmiş ve memleketimizde kurşun boruyu ilk defa burada

döktürmüştür. Ebruculuk, onun pek çok meziyetinden bir tanesidir. Bu yüzden

Hezarfen (bin sanat sahibi) lakabıyla anılmaktadır. Eserlerinde imza olarak Kami

mahlasını kullanmıştır. Bilhassa Hac zamanı gelen Özbek misafirlerle artan ziyaretçi

sayısından dolayı tekkenin artan giderlerini karşılayabilmek için yaptığı sanat eserleri

Bayezid'deki Kağıtçılar Çarşısı'nda pek beğenilerek aranır ve satın alınırmış. 8 Ocak

1904 tarihinde vefat etmiştir (Derman, 1977, s.32).

Onun dönemi ebrunun hemen hemen yeniden başlaması anlamına

gelmektedir. Özellikle yapılış usulünü ortaya çıkardığı ve sonradan bu sanatı ihya

edecek olan, Necmeddin Okyay ve Abdülkadir Efendi gibi talebeler yetiştirdiği için,

Ethem Efendi’nin bu alandaki hizmeti sonsuzdur (Birol, 1969, s.4).

Necmettin Okyay:

29 Ocak 1885’de İstanbul Üsküdar'da doğmuştur. Mürekkepçilik, aharcılık,

okçuluk, gülcülük, eski tarz mücellitlik, hattatlık gibi pek çok hünerinin yanı sıra

ebruculuğu da meslek edinen Hafız Necmeddin Okyay da, üstadı Ethem Efendi gibi

Hezarfen lakabıyla anılmıştır. Ebruyu Ethem Efendi'den öğrenmiştir. Medresetü'l

Hattati'nde ve Güzel Sanatlar Akademisi'nde tarz-ı kadim cilt ve ebru hocalığı

yapmıştır. Ravza-i Terakki Rüşdiyesi'ndeki hüsn-i hat hocası Hasan Tal'at Bey'den

Rik'a, divani ve celi divani icazetleri almıştır. Hacı Arif Efendi'den, sülüs-nesih

yazıyı, Sami Efendi'den ta'lik ve celi ta'lik yazıyı öğrenmiştir. Ebruyu oğulları Sami

ve Sacid Okyay ile yeğeni Mustafa Düzgünman'a öğretmiştir.

(Derman, 1977, s.40)

Kendisinden önce çok ilkel biçimde yapılan ve bugün tüm dünya

ebrucularının gıpta ile seyrettikleri çiçekli ebruları icat ederek ebruculuk tarihimizde

yeni bir tarz başlatmıştır. Kalıbını kesip Arap zamkı ile yapıştırmak ve ebruladıktan

Page 35: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

20

sonra kalıbı sökmek suretiyle yaptığı yazılı ebrular ise ebruculuk tarihi açısından bir

ilktir. Kalıptan taşan zamkın bulunduğu yerlerin de boya almadığını görerek

mürekkep yerine doğrudan zamk kullanarak yazmak suretiyle yaptığı ebrular

arasında “Lafza-i Celal” en meşhurudur. 5 Ocak 1976'da vefat etmiştir.

(Derman, 1977, s.40)

Necmettin Efendi’nin ebrularının boyaları çıkmamıştır. Bunun sebebi ebru

yapımında “Ali Kurna” denilen iyi cins kağıt kullanması ve ebru kuruduktan sonra

üzerini iyice mührelemesidir (Birol, 1969, s.4).

Bekir Efendi:

Hayatı hakkında fazla bir bilgi bulunmamaktadır. Bayezid'de Kağıtçılar

Çarşısı'nda yapıp sattığı battal ebrularıyla tanınan Bekir Efendi, aynı zamanda eski

tarz is mürekkebi imalcilerindendir. Devrinde resmi dairelerde kullanılan defterlerin

üzerine geçirilen ve “ali kurna” tabir edilen sağlam Avrupa kağıdı ile yapılmış olan

ebrular Bekir Efendi tarafından yapılmıştır (Derman, 1977, s.48).

Zamanla siyah cilt bezi kullanılması ile alikurnadan vazgeçilmiştir.

(Cansever, 1996, s.56)

Sami Okyay:

Necmeddin Okyay'ın ortanca oğludur. 1910 yılında Üsküdar'da doğmuştur.

Ebruculuğu babasından öğrenmiş ve kısacık ömründe çığır açacak eserler vermiştir.

Aynı zamanda ince bir tezhip, hak (oyma), lake ve şemse tarzı cilt sanatçısı idi. Şark

tezyini sanatları okulunda hocalık yapmıştır (Elhan, 1998, s.17).

Sacid Okyay:

Necmeddin Okyay'ın küçük oğludur. 1915’de Üsküdar'da doğmuştur. 1936

yılından emekliye ayrıldığı 1973 yılına kadar Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde

eski tarz cilt ve ebru hocalığı yapmıştır. 19 Nisan 1999'da vefat etmiştir.

(Çoktan, 1992, s.9)

Page 36: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

21

3.1.3 Ebru Yapımında Kullanılan Malzemeler

Ebruda sanatçının esas kullandığı malzemeler, kitreli su ve çeşitli boyalardır.

Ressamın tual üzerinde yaptığını ebru sanatçısı su yüzünde yapmak zorundadır. Ebru

yapmak isteyen, eskiden olduğu gibi bugünde teknesini, boyasını ve diğer

malzemelerini baştan sona kendisi hazırlamalıdır (Altun, 1981, s.27).

Fotoğraf 5: Ebru Yapımında Kullanılan Malzemeler

• Boyalar:

Geleneksel Türk ebrusunda yalnızca suda erimeyen, asit ve kazein içermeyen

ve ışıktan etkilenmeyen doğal boyalar kullanılmaktadır. Boyalar yaklaşık 50x50 cm

boyutlarında düz bir mermer üzerinde, destiseng (el taşı) ile ezilmek suretiyle

hazırlanır. Destiseng, üzerinde boya ezilen mermerle aynı cins mermerden olup,

aşağı yukarı 15cm. uzunluğunda, boyayı ezen yüzü 6-7cm. çapında bir yarım daire

ve üstünde de kullananın tutması için tutamak bulunan bir taştır. Yaklaşık bir avuç

dolusu boya, mermerin ortasına yerleştirilir ve onun da ortası çukurlaştırılarak buraya

su konur ve karıştırmak suretiyle boya çamur hale getirilir. Destiseng, çamur haldeki

boyanın üzerinde 8 çizer gibi dolaştırılarak boya ezilir. Dağılan boyalar bir spatula

yardımıyla tekrar ortaya toplanır. Boyanın ezilip ezilmediği ancak teknede anlaşılır.

Bir müddet tecrübeden sonra ebrucu, hangi boyayı ne kadar ezeceğini öğrenir. Yeteri

Page 37: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

22

kadar sulandırıldığında ve doğru öd ayarı yapıldığında kumlanmadan açılan ve

kağıda akmadan tespit olabilen boya yeterince ezilmiş demektir

(http://www.geleneksel-ebru.com/).

Geleneksel Türk ebrusunda kullanılan ana renkler şunlardır:

Tablo 1 :Geleneksel Türk ebrusunda kullanılan ana renkler

Çamlıca toprağı Beyaz Siyah Sarı

Aşı Boyası Kahverengi Kırmızı Lahor Çividi Çamaşır Çividi

Çamlıca toprağı, Lahor Çividi ve Çamaşır Çividi dışında sözü edilen boyalar

nalburlardan, Lahor Çividi ve Çamaşır Çividi ise aktarlardan temin edilmektedir.

Bu renkler kullanılarak elde edilen ara renkler ise şunlardır:

Tablo 2:Geleneksel Türk ebrusunda kullanılan ara renkler

Aşı Boyası Lahor Çividi Koyu Kahverengi

Sarı Lahor Çividi Yeşil

Çamaşır Çividi Kırmızı Mor

Beyaz Siyah Gri

Beyaz

+

Lahor Çividi

=

Açık Mavi

Yukarıda sıralanan renkler, istenilen oranda birbirleriyle karıştırılarak her tür

renk elde edilebilir.

Çamlıca Toprağı: İstanbul'un Çamlıca Tepesi'nde bulunan kırmızı renkli

topraktır. Bir elek ile taşlarından ayıklanarak toplanır. Ezildiğinde tütün rengine

yakın bir renk verir. İsten elde edilen ve bundan dolayı çok hafif olan siyah boyaya

Page 38: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

23

katılır. Islah etmek üzere akan boyalara ilave edildiği gibi serpmeli ebruların

serpme boyası olarak ya da yalnız başına kullanılır.

(http://www.geleneksel-ebru.com/)

Beyaz: Üstübeç. Yağsız olanı beyaz boya yapmak için, yağlı olanı (litopon

üstübeci) ise neftli boya hazırlamada kullanılır (http://www.geleneksel-ebru.com/).

Siyah: İsten yapılır. Çok hafif olduğu için tek başına kullanılmaz. Çamlıca

toprağı ile karıştırılır (http://www.geleneksel-ebru.com/).

Sarı: Oksit sarı (http://www.geleneksel-ebru.com/).

Aşı boyası: Oksit kırmızı . İnorganik bir pigmenttir.

(http://www.geleneksel-ebru.com/)

Kahverengi: Oksit kahverengi. Çeşitli tonları vardır. İnorganik bir pigmenttir.

Kırmızı: Suyla karışabilen pigment kırmızı. Organik bir pigmenttir. İnorganik

olanı içerdiği kadmiyumdan ötürü son derece zehirlidir.

(http://www.geleneksel-ebru.com/)

Lahor Çividi: Bebeklerin ağzında oluşan aft hastalığının tedavisi için

kullanılan ilacın hammaddesidir. Gevrek, taş gibidir. Bitkisel ve çok güçlü bir

boyadır. Dövülerek toz haline getirilir (http://www.geleneksel-ebru.com/).

Çamaşır Çividi: Beyaz çamaşırlar için ağartıcı olarak kullanılan mavi bir

tozdur (http://www.geleneksel-ebru.com/).

Boyalara eklenecek su ve ödün ayarı da şu şekilde yapılır: Kitrenin kıvamının

ayarı kontrol edilir. Boya ayarına ödü en az boyanın ayarıyla başlanır. Süt kıvamında

sulandırılan boyanın içerisine, fırça kavanozun kenarına sıyrılıp tekneye

serpildiğinde ebrucunun ustasından gördüğü miktar ölçüsünde açılana kadar öd ilave

Page 39: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

24

edilir. Ödü fazla olan boyaların ayarları da ödü az olan boyaların üzerine serpmek

suretiyle yapılır. Çiçek ve hatip ebrusu yapımında kullanılacak olan boyaların

ayarları ise zemin ebrusunun üzerine damlatmak suretiyle yapılır.

(http://www.geleneksel-ebru.com/)

Toprak boyaların Türk ebrusuna verdiği en önemli özellik havdır. Avrupa

ebruları kimyasal boyalar nedeni ile ofset özelliği gösterirken, Türk ebruları toprak

boya nedeni ile hav özelliği taşır (Tanarslan, 1994, s.58).

• Kitre

Fotoğraf 6: Kitre

Ebru sanatının en önemli maddelerinden biridir. Boya serpilecek suya kıvam

ve yapışkanlık vermek için kullanılır. Boyaların su üstünde kalmasını sağlayan

bitkisel bir malzemedir. Beyaz, taze ve topraksız(fiyor) olanı tercih edilir. Kitre

Anadolu’da yetişen geven türü dikenli bitkilerin havayla temas ettiğinde kemikleşen

salgısıdır. Her bölgenin kitresi suya farklı bir kıvam verdiği için ne kadar suya ne

kadar kitre konulacağı hakkında kesin rakamlar verilemez. Her ebrucu sonbaharda

ebru yapmaya başlayacağı zaman bir sene yetecek kadar kitre alır ve birkaç tekne

açtıktan sonra teknesinin alacağı su miktarına ne kadar kitre koyacağının ölçüsünü

bulur. Bu ölçü, içinde kurşunkalem kalınlığında bir çubuk yürütülerek kitre

üzerinde bıraktığı izle bulunur. Doğru ayarda, kitre içinde çekilen çubuk dışarı

alınınca kitre üzerinde bıraktığı iz olduğu yerde kalmalı, ne çekiş istikametinde ileri

ne de lastik gibi geri gitmemelidir. İlk denemede ortalama 7 litre suya 45-50 gr. kitre

konularak birkaç gece şişmesi beklenir. Zaman zaman karıştırılarak kitrenin erimesi

hızlandırılır. 3-4 gün sonra sık dokulu bir torbadan geçirilerek içindeki erimemiş

kitre parçacıkları, çöp ve diğer yabancı maddelerden arındırılır ve tekneye boşaltılır.

Page 40: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

25

Kıvamı kontrol edilir ve doğru kıvama gelene kadar su bardağı ile su ilave edilip

iyice karıştırılır. İlave edilen su miktarı ölçüsünce bir sonraki tekne için ıslatılan kitre

miktarı azaltılır ya da su miktarı artırılır (http://www.geleneksel-ebru.com/).

Kitre yerine hilbe (boy tohumu), sahlep, ayva çekirdeği, deniz kadayıfı ve

keten tohumu da kullanılabilir (Çoktan, 1992, s.16).

Kitrenin diğer bir adı da kesiradır. Plaka ve şeritler halinde bulunur. Ebru

yapımında plaka kitreler daha iyi sonuç vermektedir (Göktaş,1987, s.23).

Kitre kuru havadan olumsuz etkilendiği için suyu uçarak katılaşır. Bu nedenle

ortamın nemli olması gerekir (Tanarslan, 1994, s.58).

• Sığır Ödü

Fotoğraf 7: Sığır Ödü

Kitre üzerine serpilen boyaların batmadan yüzebilmeleri için boyalara bir

damlalık yardımıyla safra asitleri içeren sığır ödü katılır. Bozulmasını önlemek için

öd suyu önceden kaynatılarak saklanmalıdır. Sığır ödü yerine aynı amaçla koyun

ödü, kalkan balığı ödü, pitrik asit ve tütün yaprağı suyu ya da haraza suyu da

kullanılmaktadır. Öd suyundaki safra asitleri zamanla boyayı parçalamaya devam

ederek kağıt üzerinde tamamen pürüzsüz, kadife yumuşaklığı görünümü sağlar. Yağ

kullanılması ebruyu bozar; öd yerine sentetik olarak hazırlanan karışımlar aynı

güzelliği vermemektedir (Ay, 1994, s.57).

.

Page 41: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

26

Kalkan balığı ödü kumlu ebru yapımında daha iyi sonuç vermiştir.

(Derman, 1977, s.11)

• Kağıt

Boyayı iyi emen, dayanıklı, aharsız ham kağıtlara yapılan ebrular daha

güzeldir. Eskiden “alikurna” denilen kağıt tercih edilmiştir (Yazır, 1982, s.162).

Türk ebruculuk geleneğinde kağıt terbiye edilmez ve tekneden sıyrılarak

çıkarılır (Cansever, 1996, s.164).

Kağıtlar mat olmalıdır. Parlak kağıtlar emme özelliği az olduğu için tercih

edilmemektedir. Kağıtlar daha önceden tekne boyutunda hazırlanmalıdır.

(Göktaş, 1987, s.22)

Boyanın kağıda daha iyi tutunmasını sağlamak için kağıt önceden %10 luk

dialüminyum trisülfat çözeltisi ile ıslatılmalıdır (Ay, 1994, s.57).

• Tekne

Fotoğraf 8: Ebru Teknesi

Tekne, içinde ebru yapılan kaptır. Çam, çinko ya da galvanizden olmalıdır.

Ahşap kullanılırsa su kaçırmaması için ziftle yapıştırılmalıdır. Dikdörtgen teknenin

derinliği 6cm. boyu ise kullanılacak kağıdın tabaka boyuna göre saptanmalıdır

(Cansever, 1996, s.150).

Page 42: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

27

Teknede ideal ölçü 35 x 50cm. dir. Tekne kağıt suya yatırıldığı zaman

genişleyeceği için kağıt boyutundan bir miktar daha büyük olmalıdır.

(Çoktan, 1992, s.13)

Uzun kenarlarından ebrucuya yakın olanına, ebruyu tekneden sıyırırken

kağıdı çizmemesi için 2-3mm kalınlığında bir mil kaynattırılmalıdır.

Çinko ve galvaniz dışında diğer malzemelerden yapılan teknelerin bir kısmı

boyaların yayılmasını engellemektedir (Tanarslan, 1988, s.13).

Mustafa Düzgünman'ın ebru yapımında kullandığı malzemeleri ve bazı

ebruları Galata Mevlevihanesi'ndeki DÜZGÜNMAN odasında sergilenmektedir.

• Fırça

Fotoğraf 9: Ebru Fırçası

Boyaları tekneye serpmeye yarayan alettir. Türk ebrucusu fırçasını kendi

sarar. Ebru fırçası atın kuyruk kıllarının bir dala sarılması ile yapılır. Kılların

bağlanmasında oltaya iğne bağlarken kullanılan düğümsüz bağlama kullanılır. Fırça

kavanozda dura dura kıvrılır ve bu kıvrık şekil, fırçanın sarım şeklinden dolayı

ortasında oluşan boşlukla beraber Türk Battal deseninin ortaya çıkmasına sebep olur.

Bu nedenle yağlıboya ya da suluboya fırçaları Türk ebrusunda kullanılmaz. Fırça

sararken kılların daha iyi tespit olması için herhangi bir yapıştırıcı kullanılmaz,

çünkü fırça kavanozda boyayla birlikte bırakılır. Eğer tutkal kullanılırsa içindeki

kimyasallar boyaya karışır (http://www.geleneksel-ebru.com/).

Page 43: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

28

Ebru fırçası 25-30cm. uzunluğunda ve serçe parmak kalınlığında olmalıdır

(Kuşoğlu, 1994, s.120).

Küflenmeye dayanıklı olması ve esnekliğinden dolayı gül dalı; daha kalın

telli olduğu için yaşlı at kuyruğu kılı alınıp naylon veya misina ile sarılan fırçalar

daha uygundur (Ay, 1994, s.57).

• Neft

Terebentin adı verilen bir cins yağ vasıtası ile ebru üzerinde benek şeklinde

boşluklar açmaya yarayan maddedir (Göktaş,1987, s.27).

Eskiden Eğriboz adasından gelen çam nefti kullanılmasına rağmen artık

bulunmamaktadır. Neftli ebru yapımında ancak tabii olanı kullanılır. Neft, ayrı bir

kaba ayrılan boyaya damla damla istenen sonuç alınıncaya kadar denenerek ilave

edilir. Neftli boyaya batırılan fırça iyice temizlenmeden normal boya kavanozuna

sokulmamalıdır (http://www.geleneksel-ebru.com/).

• Taraklar

Fotoğraf 10: Taraklar

Ebru yapımında boyalara desen vermek için tarak şeklinde bir alettir. Çeşitli

boy ve şekillerde olup ebrucu tarafından da yapılabilir. İnce uzun çıta üzerine eşit

aralıklarla paslanmaz çelik tellerin tarak dişleri gibi dizilmesi ile elde edilir. Tellerin

inceliği de isteğe bağlıdır (Elhan, 1998, s.5).

Page 44: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

29

• Bizler

Fotoğraf 11: Biz Takımı

Tekneye boya damlatmak, yüzeyindeki boyaya şekil vermek ya da kitreyi

karıştırmak için muhtelif kalınlıklarda olan aletlere biz denilir. Bunların arasında,

aynı cins telden 15-20 tanesinin bir araya sarılmasıyla oluşturulan tel ise sümbül

yapımında kullanılır. Bizler, farklı kalınlıklarda tellerden ya da çivilerden imal

edilirler ve mutlaka paslanmaz malzemeden yapılmalıdırlar.

(http://www.geleneksel-ebru.com/)

• Su

Ebru yapımında kullanılan suyun özel içme suyu olması, kireç derecesi düşük

ve bekletilip süzülmüş olması gerekmektedir. Kaynatılmış ve bekletilmiş su da

kullanılabilir. Eskiden yağmur suyu kullanılmıştır. Suya, kireç düşüren calgon

katılmak sureti ile elde edilen kireci düşük su da kullanılabilir.

(Barutçugil, 1999, s.39)

• Desteseng Taşı

Fotoğraf 12: Desteseng Taşı

Page 45: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

30

Ebruda kullanılacak olan boyaları ezmeye yarayan taştır. Bu taş genellikle

mermerden yapılır. Bunu yanında çakmaktaşından veya camdan da yapılabilir.

Destizenk ve el taşı olarak da bilinir (Elhan, 1997, s.48).

• Çıta

Fotoğraf 13: Ebru Kurutma Çıtası

Ebru teknesinden ıslak olarak çıkan ebruların kuruması için bırakıldıkları

tahta pervazlara verilen addır. Bu çıtalar üç, üç buçuk cm eninde iki metre

boyundadır. Beş çıta, aralarında beşer cm boşluklarla yan yana konulur. Ebrular

bunların üzerine serilir. Birinci sıra dolduğunda, ikisi kenarlara, biri ortaya üç takoz

aralığı sağlamak için yerleştirildikten sonra yine üst üste dizilmeye devam edilir

(Göktaş, 1987, s.13).

• Kürek

Fotoğraf 14: Kürek

Mermer üzerinde ezilen boyaları toplayıp ana kaplara koymaya yarayan

alettir (Elhan, 1998, s.5).

Page 46: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

31

• Kap

Fotoğraf 15: Boya Kabı

Ebru yapımında boyaları koymaya mahsus muhafazalara verilen addır. Boya

kabının cam olması önemlidir. Metal ve plastik kaplar ödün ve boyanın çözündürme

ihtimaline karşın, boyayı ve ebruyu bozmaması için kullanılmaz.

(Göktaş, 1987, s.22)

3.1.4 Ebrunun Yapılışı

Ebru yapmak, fizik ve kimya bilimi yöntemleriyle açıklanabilen bir işlemdir

ve fiziksel bir takım parametrelerin etkisindedir. Bunların en önemlileri havanın

sıcaklığı ve nemidir. Teknik olarak her ne kadar her mevsimde ebru yapılabilse de

gerçek anlamda kaliteli ve ebrucuyu tatmin edecek ebrular ancak 18-20 derece

sıcaklık ve % 60 bağıl nemin altında yapılabilir (Arıtan, 2002, s.331).

Uygun ortam sağlandıktan sonra ebru yapımına geçilir. Daha önce

hazırlanmış olan kitre yavaşça tekneye boşaltılır. Kitrenin koyuluğu sahlep kıvamına

gelinceye kadar su ilave edilerek istenilen kıvama getirilir. Kitre boşaltılırken veya

su ilavesi yapılırken köpükler ve hava kabarcıkları oluşabilir. Bu durumda tekne

boyutunda kesilen kağıtlar 5-10 kez kitre üzerine bırakılır ve alınır. Kenarda toplanan

köpük ve hava kabarcıkları elle köşeye sıkıştırılıp dışarı alınır. Kitrenin

elektriklenmesini önlemek için 10-15 kağıt kitre üzerine atılır ve alınır. Tekne içine

boşaltılan kitrenin kaymak tutmaması için üzeri bir kağıtla kapatılır ve bir iki gün

dinlenmeye bırakılır. Böylece kitre oda sıcaklığına uyum sağlar (Elhan, 1998, s.6).

Page 47: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

32

Kitre dinlendikten sonra tekne etrafında boyaların öd ayarı yapılmalıdır.

Önceden ezilmiş boyalardan az miktarda, fincan gibi küçük kaplara alınıp, su

yüzünde fazla yayılması isteniyorsa fazla öd, istenmiyorsa az öd ilave edilir. Daha

sonra bu boyaların kitre üzerinde ayarı yapılır. Kullanılacak renk sıralamasına göre

en alttaki rengin ödü en az olmalı ve üzerine atılacak her renge biraz daha öd ilave

edilmelidir (Arıtan, 2002, s.332).

Kullanılacak boya atılmadan önce her defasında içindeki fırça ile iyice

karıştırılır ve fırçadaki boyanın fazlasını iki parmakla hafifçe sıkarak veya fırçayı

kavanozun kenarına sıyırarak alınır. Fırçayı diğer elin işaret parmağının iç kısmına

vurarak boya kitreli suya serpilir. Serpme işi 15-20cm. mesafeden ve tekneye hemen

hemen paralel soldan başlayarak sağa doğru yapılır (Arıtan, 2002, s.332).

Serpme esnasında el hareketinin ritmik olmasına ve boyanın su yüzünde

homojen olarak dağılmasına dikkat edilmelidir.

Klasik ebruda renk versiyonu, genellikle koyu renkten açığa doğru

sıralanmaktadır (Arıtan, 2002, s.332).

Suya serpilen boyalar, içindeki ödün derecesine göre kitreli suyun üstünde

yayılmaya başlar ve renkler birbirinin arasına girer. Ödün bir vazifesi de, boyaların

birbirine karışmadan, ayrı ayrı renklerini koruyabilmelerini sağlamaktır. Ebru yapan

kişi, teknede oluşan şekillere bir noktadan sonra uymak zorundadır. Bunda kitreli

suyun yoğunluğu, kirlilik derecesi, boyaların öd ile karışma derecesi, havanın

sıcaklığı ve nemi önemli rol oynamaktadır (Derman, 1994, s.56).

Bütün ebru çeşitleri aynı teknede yapılır. Çiçekli ebru dışındaki ebruların

kitrenin kıvamına bağımlılığı fazla olmamasına rağmen çiçekli ebru yapabilmek için

kitrenin kıvamının buna göre ve kitrenin kıvam ayarı bahsinde açıklandığı gibi

yapılması doğrudur. Çiçekli ebru yapılan teknede hafif ebru dahil bütün ebru çeşitleri

yapılabilir. Kumlu ebru dışında bütün ebrulara, boyalar tekneye bir fırça yardımıyla

serpilerek başlanır (http://www.geleneksel-ebru.com/).

Page 48: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

33

Ebru yapımında önce battal denilen ebru çeşidi ile başlanır. Çünkü battal

ebru, ebru sanatının temel formudur. Battal ebruya hakimiyet geliştikçe diğer

usullere geçmek mümkündür.

Ebrunun koyu ya da açık renk olması kitrenin kıvamına bağlıdır. Koyu renk

ebru isteniyorsa koyu kitre, açık renk ebru isteniyorsa sulu kitre tercih edilir.

(Derman, 1977, s.12).

Ebrunun tamamlandığı an, kağıt teknenin sağ veya sol yanından itibaren son

derece dikkatli bir şekilde tekneye yatırılır. Eğer hava kabarcığı kalmışsa bunlar iğne

ucu ile delinerek giderilir. Kağıt hafifçe sıvazlanır ve ebrucu teknenin geniş

kenarının kendine bakan tarafından sağ ve sol uçlarından tutarak tekne kenarından

itibaren kağıdı sıyırarak kaldırır ve kağıda yapışan fazla kitreyi akıtır. Ebru rafa

serilerek kurumaya bırakılır. İyice kuruduktan sonra mührelenir (Elhan, 1998, S.7).

Desenlerin kağıda geçmesi 10-15sn. yeterlidir (Cansever, 1996, S.56).

Kurutma işlemi uzun çıtalar üzerinde ve gölge bir yerde yapılmalıdır

(Ersoy, 1989, S.26).

Ebru alındıktan sonra yeni bir çalışmanın yapılması için önceki ebrudan kitre

yüzeyinde ve tekne kenarında kalan artık boyaların temizlenmelidir. Bu nedenle

tekneye yatırılan bir kağıt ebru alır gibi kaldırılır.

Ebrunun yapılmadığı veya küçük boşluklarda kitreli suyun yüzeyi bir kağıtla

örtülmelidir.

Page 49: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

34

Ebrunun yapım aşamalarının resimlerle gösterilmesi:

Şekil 16:

Fotoğraf 16: Suda bekletilmiş kitre Fotoğraf 17: Kitrenin süzülmesi

Fotğraf 18: Kitrenin tekneye süzülmesi Fotoğraf 19: Kitrenin kaymak

tutmaması ve kirlenmemesi için

üzerine gazete örtülmesi

Fotoğraf 20: Boyanın hazırlanması Fotoğraf 21: Boyanın su üzerindeki

açılımının kontrol edilmesi

Page 50: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

35

Fotoğraf 22: Boyanın atılması Fotoğraf 23: Gelgit ebru yapımı

Fotoğraf 24: Şal ebru yapımı Fotoğraf 25: Taraklı şal ebru yapımı

Fotoğraf 26: Taraklı gelgit ebru yapımı Fotoğraf 27: Taraklı gelgit ebru

Page 51: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

36

Fotoğraf 28: Kağıdın tekneye yatırılması Fotoğraf 29: Kağıdın sıyrılması

Fotoğraf 30: Tekneden çıkan ebru Fotoğraf 31: Ebrunun çıtaya

serilmesi

Fotoğraf 32: Tekneye gazete örtülmesi Fotoğraf 33: Gazetenin sıyrılarak

artık boyaların alınması

Page 52: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

37

3.1.5 Ebru Çeşitleri

• Battal Ebru

Fotoğraf 34: Battal Ebru (A.Babaoğlu)

Boyaların sadece fırça yardımıyla kitre üzerine serpilmesiyle oluşturulan ve

iğne ya da tarak gibi herhangi bir şeyle müdahale edilmeden yapılan mermer desenli

ebru çeşididir. Yapılan işlem bakımından en basit ebru olmasına rağmen sonuç

itibarıyla yapımı en zor ebrudur. Kumlu ebru dışında bütün ebruların yapımında ilk

işlem battal ebrudur. Ebrucunun bütün ustalığı yaptığı battal ebrulardan belli olur,

çünkü ard arda atılan boyaların öd ayarları doğru yapılmazsa ya kitre yüzeyinde

boyalar arasında kalan renksiz damarlar mermer damarından daha büyük olur ki buna

ebrucu dilinde “falso” denir ya da boyalar sıyrılırken akar ve birbirine karışır. Batılı

ebrucular, boyaların böyle akmasından kurtulmak ve işi kolaylaştırmak için kağıdı

ebrulamadan önce şapla terbiye ederek boyaların akmasını engellemeye çalışırlar

(http://www.geleneksel-ebru.com/).

• Somaki Ebru

Fotoğraf 35: Somaki Ebru (A.Babaoğlu)

Battal ebrunun en son atılan rengi fırça kavanozun içine sıkıldıktan sonra

serpilerek yapılır. Sık damarlı Somaki mermerine benzeyen bir ebrudur.

(Göktaş, 1987, S.27)

Page 53: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

38

• Neftli Battal Ebru

Fotoğraf 36: Neftli Battal Ebru (A.Babaoğlu)

Battal ebrunun en son atılan rengi neftli bir boyadan seçilerek yapılır.

(Derman, 1994, S.56)

• Serpmeli Battal Ebru

Fotoğraf 37: Serpmeli Battal Ebru (A. Babaoğlu)

Battal ebru yapıldıktan sonra Çamlıca toprağı veya benzer bir açık renkli

boyanın, fırça kavanoza iyice sıkıldıktan sonra serpilmesiyle yapılır. Bu boyaların

ödü az olduğu için ebru üzerinde nokta nokta kalırlar (Derman, 1994, S.56).

• Gel Git Ebru

Fotoğraf 38: Gel Git Ebru (A.Babaoğlu)

Battal ebru yapıldıktan sonra kalınca bir bizle teknenin önce bir kenarına

sonra diğer kenarına paralel bir ileri bir geri karıştırılarak yapılır.

(Kuşoğlu, 1985, S.11).

Page 54: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

39

Üzerine battalda olduğu gibi serpme de yapılabilir. Taramalı ebru olarak da

bilinir (Göktaş, 1987, S.20).

• Şal Ebrusu

Fotoğraf 39: Şal Ebrusu (S.Özçimi)

Anadolu’da kullanılan bele bağlanan şal desenlerini andırdığı için bu adı

aldığı söylenmektedir. Gelgit ebrusu yapıldıktan sonra kalın bir biz kullanılarak

sağdan sola açılmak suretiyle yapılır (Göktaş, 1987, S.27).

Üzerine serpme de yapılabilir.

• Taraklı Ebru

Fotoğraf 40: Taraklı Ebru (A.Babaoğlu)

Gelgit ebrusu yapıldıktan sonra taraklardan birisinin son yapılan gelgitin

yönüne dik yönde teknenin bir kenarından tarağın dişleri kitreye temas edecek kadar

sokulup diğer kenarına doğru çekilmesiyle yapılır. İstenirse ince bir bizle taraktan

sonra şal ebrusunda yapıldığı gibi boya serbest olarak da karıştırılabilir.

(Çoktan, 1992, S.329).

Bu tarz, daha çok Avrupa’da benimsenmiştir. Burada çok ince tarakla

yapılmış ebrulara rastlanmaktadır (Göktaş, 1987, S.28).

Page 55: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

40

• Zemin Ebrusu

Aynı boyadan az ödlü, çok ödlü ve neftli olarak üç kavanoz boya hazırlanır.

Bunlar kullanılarak battal ebru yapılır. Neftli boya yerine Çamlıca toprağı gibi açık

renkli bir başka boya da serpilebilir (http://www.geleneksel-ebru.com/).

Hatip ve çiçekli ebruların altındaki açık renk fondur (Göktaş, 1987, s.31).

• Hatip Ebrusu

Fotoğraf 41: H.Menekşe (M.Düzgünman) Fotoğraf 42: H.Yıldızlı (S. Mandıracı)

Fotoğraf 43: H.Mütenevvia (M.Düzgünman) Fotoğraf 44: H.Çarkıfelek

(M.Düzgünman)

Fotoğraf 45: H.Taraklı Yürek (M.Düzgünman) Fotoğraf 46: H.Yürekli

(M. Düzgünman)

XVIII. yy.da Ayasofya Camii Hatibi Mehmet Efendi tarafından ilk kez

yapıldığı için onun adı ile anılmaktadır (Kuşoğlu, 1985, s.10).

Page 56: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

41

Yapımı: Önce hafif bir renkle zemin ebrusu yapılır. Zemin ebrusunun

üzerine, 35x50 cm boyutlarında bir tekne için teknenin uzun kenarı boyunca beş, kısa

kenarı boyunca da dört sıra olacak şekilde eşit aralıklarla öd ayarı hatip ebrusuna

göre yapılmış bir renk damlatılır. Kitrenin üzerinde dört sıra halinde ve her sırada beş

olmak üzere hazırlanan renklerin ortalarına ikinci ve daha sonra üçüncü ve istenirse

daha fazla sayıda renk damlatılarak iç içe halkalar elde edilir. Bu halkalara bir iğne

yardımıyla şekil verilerek yürek, taraklı yürek, çark-ı felek, yıldız, mütenevvia ve

menekşe gibi hatip desenleri yapılmaktadır. Hatip ebruları, levha kenarlarında her bir

sırası yazının bir kenarına gelecek şekilde dış pervaz, koltuklu levhalarda koltuk

boşluklarında koltuk ebrusu ve yan kağıdı olarak kullanılır.

(http://www.geleneksel-ebru.com/)

Hatib-i mütenevviada kağıt üzerinde bütün ebru çeşitleri bulunur. Diğer hatip

ebrularında olduğu gibi bazen düzgün aralıklarla, bazen de kağıdın yanlamasına

olarak gelişi güzel yerleştirilmesi ile yapılır. Mustafa Düzgünman’ın yaptığı bazı

mütenevvia çeşitlerinin aralarında çiçekler de bulunur (Göktaş, 1987, s.21).

• Çiçekli Ebru (Necmettin Ebrusu)

Fotoğraf 47: Çiçekli Ebru (A.Babaoğlu)

Zemin ebrusu yapıldıktan sonra önce hazırlanan yeşil boyadan damlatılarak

oluşturulan yuvarlaklara, uygun kalınlıkta bir biz kullanılarak sap şekli verilir. Daha

sonra sapların uçlarına yapılacak çiçeğe uygun renk damlatılarak yine

uygun kalınlıkta iğne ve bizlerle bunlara çiçek şekli verilir. Yan kağıdı olarak

kullanılacak çiçekli ebrulara, cilt kapağı kaldırıldığında birisi kapak üzerinde birisi

de karşısında kullanılmak üzere birbirinin aynısı iki çiçek yapılır. Sümbül çiçeğini

yapmak için biraz değişik metot uygulanır. Sümbül çiçeği için özel hazırlanmış,

birçok uçları olan bir tel kullanılır. Bu tel istenilen renge batırılarak tekneye

Page 57: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

42

yaklaştırılır. Boyalar, misket büyüklüğünde taneler halinde genişler. Daha sonra bu

taneler tel veya atkuyruğu kılı vasıtası ile sümbül çiçeğinin kıvrımları haline getirilir.

Necmettin Okyay tarafından 1918 yılından itibaren esaslı olarak yapılmaya

başlanmıştır. Lale, karanfil, menekşe, kasımpatı, papatya, sümbül, gül ve gelincik

çiçekli ebru çeşitleridir. Papatya hariç hepsi Necmettin Okyay tarafından

bulunmuştur. Onun yeğeni olan Mustafa Düzgünman, bu çiçeklere papatyayı ilave

etmiş ve diğer çiçek türlerini de ıslah ederek daha tabii bir hüviyet kazandırmıştır

(Göktaş, 1987, s.13).

• Koltuk Ebrusu

Fotoğraf 48: Koltuk Ebrusu (A.Babaoğlu)

Hüsn-ü hat levhaların koltuk tabir edilen boşluklarında kullanılmak üzere

küçük çiçekli ebrulardan yapılır (Arıtan, 2002, s.336).

Kağıt üzerinde aynı tür ve renkten çiçek olabileceği gibi farklı renk ve türden

de olabilir (Göktaş, 1987, s.24).

• Kumlu Ebru

Şekil 27: Kumlu Ebr

Fotoğraf 49: Kumlu Ebru (A.Babaoğlu)

Ebru teknesinin sonuna doğru, suyu ve ödü az olan Lahor çividinin (başka

boyalar da kullanılabilir), bir damlalık yardımıyla teknenin ortasına ya da bir

kenarından ama hep aynı noktaya ya da noktalara damlatılması suretiyle teknenin

Page 58: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

43

yüzeyi doldurularak yapılır. Boya çatlar ve kumlu bir hal alır. Kumlu ebru tekneden

alınırken çok dikkat edilir çünkü çatlamalar elde edebilmek için fazla boya

damlatıldığından ve boyanın ödü zaten az olduğundan boya akabilir.

(Barutçugil, 1999, s.70)

Kağıt tekneye sürtünmeden alınır (Çoktan, 1992, s.33).

Kumlu ebru yapımında Sacid Okyay’ın buluşu ile sığır ödü yerine

kalkanbalığı ödü kullanmak daha iyi sonuç vermiştir (Derman, 1977, s.15).

• Kılçıklı Ebru

Fotoğraf 50: Kılçıklı Ebru (T. Taslacıoğlu)

Kumlu ebrunun yapımı esnasında meydana gelen noktaların irileşerek V

harfini adlandırır şekiller almasıyla oluşur (Cansever, 1996, s.152).

• Bülbül Yuvası Ebru

Fotoğraf 51: Bülbül Yuvası Ebru (S.Özçimi)

Küçük taneli battal ebru üzerine, bir iğne yardımıyla dıştan içe doğru spiraller

yapılır. Bu spiraller içten dışa doğru da olabilir. Taraklı ve gelgit desenlerinin üzerine

de bülbül yuvası yapılabilir. Bülbül yuvası bir biz yardımı ile tek tek ya da geniş

aralıklı kalın uçlu bir tarak ile hatta tüm tekneyi kaplayarak, özel bir taraf yardımı ile

bir seferde de yapılabilir. Bu tarakların diş aralıkları yapılmak istenen bülbül yuvası

Page 59: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

44

deseni ve en az yarıçapı kadar tekne boyundan küçük olmalıdır ki spiral hareketi

rahatlıkla yapılsın (Barutçugil, 1999, s.69).

.

• Hafif Ebru ( Fon Ebrusu)

Fotoğraf 52: Hafif Ebru (M.Düzgünman)

Bu ebru genellikle hattatlar tarafından üzerine yazı yazmak amacı ile

kullanılır. Genellikle şal ve taraklı desenleri kullanılarak açık renklerle yapılır. Hafif

ebru tekne temiz olduğu zaman yapılır; çünkü hattatlar bu ebrulu kağıdı yazıya fon

olarak kullanırlar (Elhan, 1998, s.8).

Hafif ebrulu kağıtlar, yaklaşık 12x21 cm. büyüklüğünde kesilip aharlanarak

Ta’lik hattı ile kıtalar ve meşkler yazılmasında çok kullanılmıştır.

(Derman, 1977, s.15)

• Yazılı Ebru

Fotoğraf 53: Katıa’lı (Kalıplı) Yazılı Ebru (A.Babaoğlu)

Yazılı ebrunun mucidi Necmeddin Okyay'dır. Onun ta'lik Lafza-i Celal'i,

Türk ebru tarihindeki en ünlü yazılı ebrudur (Derman, 1977, s.21).

Yazılı ebru iki şekilde yapılır: İlkinde yazı bir kağıda yazılıp kenarlarından

kesilerek ebrulanacak kağıdın üzerine yapıştırılır. Kağıt ebrulandıktan sonra

yapıştırılan kağıt çıkarılır ve bu suretle kapatılan kısım ebrulanmamış olur. Böylece

Page 60: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

45

yazı görünür. İkincisinde ise yazı arap zamkı ile yazılır ve kuruduktan sonra tekneye

batırılır. Böylece arap zamklı olan kısımlar ebrulanmaz ve yazı görünür.

(Yazır, 1982, s.162)

Bugün yazılı ebru türünde Necmeddin Okyay’ın izinden giden en önemli

sanatçılardan biri Feridun Özgören’dir (Schıck, 1988, s.21).

• Akkaseli Ebru

Fotoğraf 54: Akkaseli Ebru (S.Özçimi)

Kelime “Aks” kökünden gelmektedir (Göktaş, 1987, s.11).

Eskiden hat sanatı mahsullerinin meydana getirilmesinde kağıdın yazı

yazılacak kısmının ayrı, etrafının da ayrı renge boyanmasına verilen addır. Bir

kağıdın yazı yazılacak kısmının kendi rengi ile kalması istenildiğinde o bölüme arap

zamkı sürülür, bu kağıt ebru teknesine batırılınca zamklanan kısım ebruyu almaz.

Dolayısı ile kağıdın dış kısmı ebrulanmış olur (Çoktan, 1992, s.35).

• Ebrulu Minyatür

Fotoğraf 55: Ebrulu Minyatür (A.Babaoğlu)

Page 61: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

46

Dünya ebru tarihinde örnekleri görülen ebrulu minyatürler de yazılı ebrular

gibi kalıp kullanılarak yapılır. Farklı renkte ebrulanacak her bölge için ayrı bir kalıp

hazırlanır. Yanda görülen minyatür, aynı kağıdı dokuz kere ebrulamak suretiyle

yapılmış, eller, yüz ve tahrirler minyatür sanatçısı Sn. Şehnaz Özcan tarafından

boyanmıştır (http://www.geleneksel-ebru.com/).

3.1.6 Ebrunun Günümüzdeki Durumu

Türk süsleme sanatları içinde özel bir yere sahip olan ebru günümüzde

uygulandığı yer, kullanım alanları ve uygulanan teknikler açısından geçmişe göre

farklılıklar göstermektedir.

Geleneksel Türk ebru sanatı başlangıçta hat ve cilt sanatlarının yardımcı bir

kolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Hafif renklerle yapılan ebru üzerine yazı

yazılmıştır. En çok kullanıldığı alan ise ciltçiliktir (Mandıracı, 1994, s.296).

Ebru kıt’a, levha ve murakkaların dış pervazlarında, yazı koltuklarında,

yazılarda fon olarak, çarküşe ciltlerinde, ebrulu şemse ciltlerde, ciltlerde yan kağıdı

olarak, mahfazalarda ve ferman kabı olarak kullanılmıştır (Derman, 1977, s.54).

Günümüzde de kağıt ebrunun ana malzeme olarak kullanılmaktadır. Kullanım

alanları da geçmişle hemen hemen aynı olup, yeni uygulama alanları da doğmuştur.

Günümüzde kağıt dışında çeşitli kumaş ve perde üzerine, deri üzerine, cam üzerine,

keçe üzerine, eşarp ve fular, kravat üzerine, çini ve seramik üzerine, kitap ve defter

kabı olarak, ahşap üzerine ve duvar kağıdı olarak da kullanılmaktadır.

Mustafa Düzgünman ebrunun kağıt dışında başka objeler üzerine

uygulanmasına karşı çıkarak “Her şeyden önce, ebru bir kağıt bezeme sanatıdır.

Soyut resim elde etmek uğruna ebru sanatımızı katletmenin bir anlamı yoktur. Hele

hele fayansa, tahtaya, cama ebru yapmakla bu sanat ileriye götürülmüş olmaz”

demiştir (http://www.turkislamsanatlari.com/).

Page 62: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

47

Fuat Başar ise bu konudaki düşüncelerini şöyle dile getirmiştir:

“Hattatlar, ciltçiler ve kompozisyon olarak duvarlarda kullanım alanları arttı. Son

zamanlarda perdelerde de denediler. Bütün bunlar piyasaları canlandırıyor tabi…ama

bütün bunlar ebru sanatçısını ihya etmez. Günümüzde değişik sahalarda

kullanılmaya çalışılıyor. Mesela: Ahşap, seramik, fayans ve ipek üzerine çalışma

yapılıyor. Ebrunun üzerine alındığı zemin değişince kullanılan boyaların da

mahiyetinin değişmesi icap ediyor. Bu da ebrunun özelliğini bozuyor”.

(http://www.turkislamsanatlari.com/)

Ebrunun her devre uyan modern bir görünüşü vardır. Kullanım alanlarını

genişletilmesi ebrunun yeniden popüler olmasını sağlamıştır. Ayrıca ebru ile ilgili bir

ticari piyasanın da oluştuğu gözlenmektedir. Günümüzde perde, cam, kravat, tabak,

fayans kaplamalar yapıldığı gibi, çeşitli çiçek desenleri içeren ve insanda üç boyutlu

intiba veren soyut resim denemelerine de rastlanmaktadır.

(http://www.turkislamsanatlari.com/)

Çağımızda ebru yardımcı sanat olmaktan çıkmış ve tek başına resim sanatı

gibi değerlendirilmeye başlanmıştır. Sayıları az da olsa bu sanatı icra eden genç

sanatçıların ebruları artık resim gibi duvarlara asılmaktadır. Necmettin Okyay,

Mustafa Düzgünman ve Niyazi Sayın gibi eski ustalar ebruyu tek başına çerçevelenir

hale getirmişlerdir. Genç nesle bu yolu açmışlardır.

(http://www.turkislamsanatlari.com/)

Genç kuşak sanatçılarımızdan Taşkın Savaş ebruyu cilt kapaklarının içinden

günümüz odalarının duvarlarına taşımıştır. Özenle hazırlanmış paspartuların içinde

ebrunun her türü, geleneksel sanatın günümüz mekanındaki süsleyici işlevine açık bir

örnek olmuştur. Kitap kapağında ve hat kenarında yaşatamadığımız bu sanatın,

duvarlarımızda soyut panolar olarak yaşatabileceğimize de iyi bir örnek vermiştir

(Altun, 1981, s.27).

Page 63: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

48

Taşkın Savaş bu konudaki düşüncelerini şöyle belirtmiştir:

“Geçmişte Türk el sanatlarının en başta geleni olan hat sanatının yardımcı unsuru

olarak kullanılagelmiş olan ebruya, günümüzün sanat anlayışına -özellikle soyut

resim geleneğine- uygun bir biçimde yeni uygulama sahaları ve böylelikle asırlık bir

sanata çağımızda yaşam ve gelecek nesillere intikal imkanı sağlamak başlıca

arzumuzdur” diyerek belirtmiştir (Altun, 1981, s.28).

Eski sanatlardan günümüze en çok uyanı ebru sanatıdır. Soyut resim

anlayışına çok yaklaştığı için ebru bir tablo gibi çerçevelenerek duvarlara

asılmaktadır (Uzel, 1988, s.5).

Bir ara ilgisizlikten unutulmaya yüz tutan ebru, bugünlerde özellikle

hanımların ilgi gösterdiği bir sanat haline gelmiştir. Kullanım alanı genişletilmiş ve

tek başına bir sanat olarak kabul görmeye başlamıştır. Artık ebrulu camlar, kravatlar,

perdeler, kumaşlar yapıldığı gibi çeşitli çiçek desenleri, üç boyutlu intiba veren

tablolar ve soyut resimlerle daha ileri denemeler yapanların sayısı hızla artmıştır

(Uyar, 1992, s.18).

Süheyl Ünver’e göre “Türk tezhiplerini ve ebrularını yalnızca sevmek kafi

değildir. Onlardan evlerimizde karşımızda bulunduralım. Bunları hangi misafirleriniz

görse beğenir ve Türkün ince sanat zevkleriyle onlarında gözleri gıdalanır. Türk

tezhibini ve ebrusunu sevmek kendimizi sevmek demektir.” (Ünver, 1944, s.6).

Ebru her şeyden önce bir kağıt sanatıdır. Öncelikli kullanım alanları da

kağıtla yapılan ebrulardır. Ama, değişen şartlarla birlikte bugün, ebru artık kağıt dışı

alanlarda ve malzemelerde de uygulanmaktadır. Burada ebrucuya düşen görev, klasik

ebrunun özelliklerini bozmadan ve yozlaştırmadan yeni malzemelere uygulamaktır.

Bunu yaparken de, yaptığı işin ebru olduğunu hiç unutmamalı ve ortaya çıkaracağı

şeyin, teknedeki boyayı değil orada yaptığı ebruyu malzemesi üzerine almaya dikkat

etmeli, en önemlisi de bu malzemeler güzel bir ebru yapamayan insanların kaçtığı ve

sığındığı bir liman olmamalıdır (http://www.turkislamsanatlari.com/).

Page 64: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

49

Günümüzdeki ebru uygulamaları klasik uygulamalar, neoklasik uygulamalar,

modern ve Batı etkisindeki uygulamalar ve köksüz, kötü uygulamalar olarak

sınıflandırılmaktadır (Arıtan, 2002, s.337).

• Klasik uygulamalar

Günümüz ebru ustalarından Alparslan Babaoğlu, Fuat Başar, Sabri

Mandıracı, Sadrettin Özçimi ve bu ekolden gelen genç ebrucular malzeme ve teknik

olarak klasik olan yoldan ayrılmadan geleneğe bağlı olarak ebru yapmakta ve bu

ekolü geliştirmeye çalışmaktadırlar (Arıtan, 2002, s.337).

• Neoklasik uygulamalar

Bu alanda ebru yapan sanatçılar Niyazi Sayın, Timuçin Tanarslan, Feridun

Özgören ve Salih Elhan’dır. Bu sanatçılar teknik olarak klasik ebruya bağlı olmakla

birlikte malzeme ve form olarak yenilikçi kabul edilen ebrular yapmaktadırlar

(Arıtan, 2002, s.337).

• Modern ve Batı etkisindeki uygulamalar

1980’den itibaren gelişen bir ekoldür. Teknik, malzeme ve form olarak hiçbir

şekilde geleneğe bağlı olmayan ve birçoğu Batı etkisindeki uygulamalardır. Bu tarz

çalışan ebrucuların çoğunun Amerikalı ebrucu Christopher Weimann’dan

etkilendikleri anlaşılmaktadır. Bu ebrucular Nedim Sönmez, Peyami Gürel, Ahmet

Çoktan, Hikmet Barutçugil ve Ahmet Saral’dır (Arıtan, 2002, s.337).

Nedim Sönmez geleneğe bağlı kalmadan ebruda resim geleneğini ilk

uygulayan Türk sanatçısıdır. Klasik ebru da yapmasına karşın ebru tekniği ile yaptığı

tablolarla dikkat çekmektedir (Arıtan, 2002, s.338).

Modern ebruculardan biri olan Ahmet Saral da ebru üzerinde hayvan figürleri

yapmaktadır (Arıtan, 2002, s.338).

Page 65: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

50

Bu alanın önemli ustalarından biri olan Hikmet Barutçugil de kendi adını

verdiği Barut Ebrusu, Çift Ebru, ebru üzerine hat ve ebru üzerine minyatür tarzında

çalışmalar yapmaktadır (Arıtan, 2002, s.337).

Mavi kütlelerin ressamı ve heykeltıraşı olarak tanınan Ali İsmail Türemen

ebrunun raslantısallığını resmin düzeni ile buluşturan, teknenin oluşturduğu

desenlerin çizgilerine kendi sanat yaklaşımını ekleyen bu alanın önemli

sanatçılarından biridir. Ebruda gravür de yapmıştır (Cansever, 1996, s.168).

Modern ve Batı etkisindeki ebru çeşitleri ise şunlardır:

• Figürlü ebrular: İnsan ve hayvan figürleri taşıyan ebrulardır.

(Arıtan, 2002, s.336)

• İspanyol ebrusu: Ülkemizde yaygın olmayan ondüle görünümlü ebrulardır.

Akordeon ve dalgalı (Arıtan, 2002, s.336).

• Tavusi ebru (Fantezi taraklı ebru): Taraklı ebruların ikinci bir tarak yardımı

ile taranması sonucu ortaya çıkar (Arıtan, 2002, s.336).

• Buket ebrusu: Tavusi ebru üzerine, özel tarağı ve tarağın bir kenarında boşluk

bırakılarak yapılır (Arıtan, 2002, s.336).

• Çift ebru: Önceden herhangi bir tarzda ebrulanmış bir kağıt üzerine, ikinci

defa ebru yapılması ile elde edilir (Arıtan, 2002, s.336).

• Kaplan gözü ebru (Güneş ebru): Yanlışlıkla “Kedi Gözü” denilir. Zemin

atıldıktan sonra, içine özel bir kimyevi terkip konulan boyaların fırça ile atılması

şeklinde yapılır (Arıtan, 2002, s.336).

Page 66: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

51

• Yahudi ebrusu: Matbaada basılan veya yarı mekanik makinelerle seri ve

standart olarak yapılan ebrulardır (Arıtan, 2002, s.336).

Fotoğraf 56: Hattat Fuat Ebrusu (F. Başar) Fotoğraf 57: Çok Renkli Lale

(A. Babaoğlu)

Fotoğraf 58: Hilye Formlu Ebru (F. Başar) Fotoğraf 59: Gelincik Ebru (F. Başar)

Fotoğraf 60: Gravürlü Ebru (A. Çoktan) Fotoğraf 61: Resimli Ebru (P. Gürel)

Fotoğraf 62:Karakalem Zeminli Ebru (F. Özgören)

Page 67: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

52

• Köksüz ve yozlaşmış uygulamalar

Yukarıda sayılan, belli bir emek mahsulü olan, sanat değeri taşıyan, “modern

ebru” veya “çağdaş ebru” diye nitelendireceğimiz ebrular yanında bir de, hangi ekole

bağlı olduğu belli olmayan, malzemesi ve deseni ile hiçbir değer taşımayan çok kötü

uygulamalara da sıkça rastlanılmaktadır. Bu, daha çok ebruya merak sarıp,

kırtasiyecilerden hazır boyalar alıp, hiçbir ebru ustası ile münasebeti olmadan

kendiliğinden ortaya çıkan ebrucuların yaptığı ebrulardır (Arıtan, 2002, s.338).

Page 68: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

53

BÖLÜM IV

IV. BULGULAR VE YORUMLAR

4.1 EBRU SANATÇISI MUSTAFA DÜZGÜNMAN İLE İLGİLİ BİLGİLER

4.1.1 Kaynaklardan Elde edilen Bilgiler

4.1.1.1 Mustafa Düzgünman’ın Özgeçmişi

Şekil 63: E. Mustafa Düzgünman

Klasik Türk ebru sanatının günümüze ulaşmasında büyük emeği geçen

Mustafa Düzgünman 9 Şubat 1920'de Üsküdar Sultantepe'de doğmuştur. Babası,

aynı semtteki Abdülbaki Efendi ve Aziz Mahmud Hüdayi Camilerinin imamlığını

yapan Saim Efendi'dir. Annesi ise Necmeddin Okyay’ın yeğeni Şükriye

Düzgünman’dır. İlk tahsilini tamamladıktan sonra babasının Üsküdar çarşısındaki

aktar dükkanında çalışmaya başlamıştır. Bu arada evde kendi kendine cilt yapmaya

başlayan Düzgünman’ı 1938 yılında, annesinin dayısı Hattat Necmeddin Okyay

hocalık yaptığı Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Türk Tezyini Sanatları

Page 69: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

54

Bölümü'ne kaydettirmiştir. Burada Necmeddin Okyay'dan eski tarz cilt ve ebru

öğrenerek kısa zamanda kabiliyetiyle dikkati çekmiş, diğer kıymetli hocalardan da

faydalanmıştır. Ancak hayat şartları sebebiyle bir müddet sonra okuldan ayrılarak

tekrar baba mesleği olan aktarlığa dönmüştür. Vefatına kadar titizlikle sürdürdüğü bu

meslekte işinin ehli güvenilir bir esnaf olarak tanınmıştır (Derman, 1994, s.62).

Akademi'deki talebeliği yıllarında “şemse” denilen klasik cildin güzel

örneklerini imal eden Düzgünman, bir müddet sonra o sırada taliplisi çok az bulunan

bu sanatı da terk etmek zorunda kalmıştır. Özellikle 1957'den itibaren daha fazla

zaman ayırdığı ebruculukla meşguliyetini ise ölümüne kadar sürdürmüştür

(Derman, 1994, s.62).

1943 yılında Güzel Sanatlar Akademisi’nde açılmış olan yılsonu sergisinde

Mustafa Düzgünman’ın ebruları ve tarz-ı kadim tarzı ciltleri görenleri çok etkilemiş

ve büyük takdir toplamıştır. Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü hayranlığını ve

takdirlerini belirtmişlerdir (Özemre, 1996, s.30).

Çeşitli konularda yeniliğe açık olduğu halde ebru sanatında klasik anlayışa

sımsıkı bağlı kalan ve bu hususta modern uygulamalara iltifat etmeyen Düzgünman,

ebruculukta kendisini geçtiğini söyleyen hocası Necmeddin Okyay'ın bu sanata

kazandırdığı çiçekli ebru çeşitlerine papatyayı eklemiş, ayrıca diğer çiçek şekillerini

de ıslah etmiştir. 1940'ta başlayıp ölümüne kadar elli yıl süren ebruculuğu sırasında,

1967'den itibaren çeşitli sergiler açan ve bazı sergilere katılan Düzgünman, hem

eserleriyle hem de yetiştirdiği öğrencileriyle bu sanatın tanınmasına ve yayılmasına

hizmet ederek son otuzbeş yılın ebruculuğuna adeta damgasını vurmuş bir

sanatkardır (Derman, 1994, s.63).

Mustafa Düzgünman 1952 yılında Süheyla Hanım ile evlenmiş, 1953 yılında

Ali Haydar, 1962 yılında ise Yasemin adlı evlatları dünyaya gelmiştir.

(Özemre, 1996, s.97)

Page 70: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

55

Türkiye’de ebruya olan ilginin artması ve Mustafa Düzgünman’ın sanatkar

olarak şöhret olması, Yapı ve Kredi Bankası’nın Müşaviri Nedim Tör’ün 1967’de

bankanın Galatasaray’daki Genel Müdürlük binasında Mustafa Düzgünman

ebrularının sergilendiği büyük bir sergi açması sonucu olmuştur. V. Nedim Tör

ebruyu nonfigüratif resmin öncüsü olarak kabul etmekte idi. Bu sergide Mustafa

Düzgünman’ın ağabeyi Ahmet Düzgünman ile Niyazi Sayın’ın yaptıkları tespihler de

sergilenmiş ve sergi bir ay boyunca İstanbul halkının yoğun ilgisini görmüştür. Bu

sergi Düzgünman’ın hayatında bir dönüm noktası olmuştur (Özemre, 1996, s.110).

Bu sergiden sonra yerli basında pek çok yazı ve mülakat yayınlanmıştır.

Ayrıca Batı’da da Aramco World Magazin’in 24. cildi 1973 yılı Mayıs-Haziran 3.

sayısında Robert Arndt “Ebru, the Cloud Art” başlığı altında 21 fotoğraf içeren bir

makale yayınlanmıştır (Eriş, 2007, s.55).

Fotoğraf 64: Mustafa Düzgünman atölyesinde çalışırken

Mustafa Düzgünman ebruyu tanıtmak için Yapı ve Kredi bankası için 1970

yılında 5 dakikalık bir film hazırlamıştır. Yeni doğan kızlara Ebru isminin konması o

tarihten sonra ortaya çıkmıştır (Özemre,1996, s.110).

Page 71: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

56

Uğur Derman’ın 50 yıllık hizmetinden dolayı “Türk ebruculuğunu dirilten

adam” dediği Mustafa Düzgünman’ın ebrularına turistlerde ilgi göstermiştir. Artık

turistlerde ebru tiryakisi ve attar dükkanının müdavimi olmuşlardır. Bir kısmı

Düzgünman’ı evde, ebru teknesinin başında görmek üzere geliyor, bilgi alıyor ve

resim çekiyorlardı. Mustafa Düzgünman’ın ebruya hakimiyeti yalnız Türkiye’de

değil, bu konuda bütün dünya yayınlarına girmiştir. Ebru hakkında Amerika’da

yayınlanan battal boyda bir kitapta Düzgünman ve eserlerine birkaç sayfa ayrılmıştır.

Dış ülkelerden birçok teklif almıştır. Zamanla Kültür Bakanlığı ve ona bağlı

kuruluşlar da devamlı müşterisi olmuştur. Mustafa Düzgünman bu ata yadigarı sanat

tanınsın diye ebrularını çok ucuza satmıştır (Eriş, 2007, s.55).

7-13 Aralık 1987 tarihleri arasında Yıldız Sarayı Silahhane’de açılan

“Günümüz Türk Ebru Sanatçıları” sergisi sırasında ebruya katkılarından dolayı

Düzgünman’a Türk Kültürü’ne Hizmet Vakfı tarafından 1987 yılında bir plaket

verilmiştir (Derman, 1988, s.6).

Mustafa Düzgünman’ın manevi hayatı üzerinde Aziz Mahmut Hüdayi (1541-

1628) türbesinin türbedarı Hafız Eşref Ede Efendi’nin (1876-1954) etkisi büyük

olmuştur. Prof. Dr. Ahmet yüksel Özemre “Üsküdar’ın Üç Sırlısı” adlı kitabında

“Hangi tarikata mensup olduğu ve seyr-ü sülukunu kimin yanında tamamladığı

bilinmeyen, Hamzavi-Melami meşrepli, belki üveysi Ehl-i Beyt-i Resulullah aşığı,

son derece sırlı, az konuşan ama beyanı inci gibi hikmet dolu bir zat idi” diye

anlatmıştır (Eriş, 2007, s.56).

Mustafa Düzgünman gençliğinde ciğerlerinden büyük bir rahatsızlık

geçirmiştir. Uzun süre sanatoryumda yatmıştır. Bu dönem, onun hayatında koyu

sofuluktan uzaklaşıp tasavvufa yönelişinin başlangıcı olmuştur. Aziz Mahmud

Hüdayi Hazretlerinin divanını incelemiştir. Bu durum onun hayata bakışını ve değer

yargılarını olumlu yönde etkilemiştir (Özemre, 1996, s.53).

Eşref Ede’nin vefatından sonra Düzgünman karşılaştığı kimselerde daima

onun vasıflarını aramıştır. Dinde, siyasette, sanatta ve cemiyette çok idealist ve

Page 72: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

57

tavizsiz bir hüviyet kazanmıştır. Ebru sanatında klasik üsluptan en küçük sapmaya

dahi tahammülü olmamıştır (Özemre, 1996, s.102).

Düzgünmanların attar dükkanı, irfan meclisi halinde olmuştur. Ahmet Yüksel

Özemre “Üsküdar’daki bu attar dükkanı; nice sohbetlerin, nice dostlukların nice

himmetlerin, nice hayırların, nice füyüzatın, nice manevi tohumların ve irşadların

sebebi ve mihveri olmuştu” diye anlatmaktadır (Eriş, 2007, s.56).

Atar dükkanı dönemin ünlü sanatkarlarının, ariflerinin ve sırlı sofilerinin

sohbet ve muhabbet etmek üzere uğradıkları bir yer olmuştur. Rufai Şeyhi Sarı

Hüsnü Efendi, Eşref Ede Efendi, Özbekler Tekkesi’nin son şeyhi Necmeddin Efendi,

Celveti-Bektaşi Şeyhi Yusuf Fahir Ataer, Sanat Tarihçisi Uğur Derman, Neyzen

Niyazi Sayın, Prof. Dr. Güngör Şatıroğlu, Prof. Dr. Ali Alpaslan, Nezih Uzel,

Necmeddin Okyay, Sacid Okyay ve Abdülbaki Gölpınarlı bunlar arasında idi

(Özemre, 1996, s.23).

Fotoğraf 65: Mustafa Düzgünman’ın attar dükkanı

Mustafa Düzgünman, ebru sanatı dışında dini musikiyle de meşgul olmuş ve

tasavvuf zevkini, Hafız Eşref Ede'den almıştır. Muzıka-i Hümayun'da yetiştiği için

“Mızıkalı” lakabıyla anılan Hafız Muhittin Tanık, Üsküdar'daki Çarşamba Rifai

Dergahı şeyhi Hayrullah Tacettin Yalım ve Üsküdar Rifai Asitanesi şeyhi Hüsnü

Sarıer gibi kıymetli hocalardan istifade etmiştir (Özemre, 1996, s.31).

Page 73: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

58

Sağlam bir klasik musıki ve makam bilgisi vardı. Nota bilmez, fakat

bestelerini düm tek usulü ile icra etmiştir (Eriş, 2007, s.49).

Aziz Mahmud Hüdayi Camii'nde uzun yıllar cuma günleri iç ezan ve teravih

namazı aralarında ilahi okuyuşuyla iyi bir icracı olarak da tanınan Düzgünman'ın, bir

kısmının güftesi de kendisine ait olmak üzere değişik makamlarda bestelediği yirmi

kadar ilahisi vardır. Onun bestekarlık tarafını gösteren ve son yılların dini musiki

repertuvarı açısından ayrı bir önem taşıyan bu ilahiler, vefatından önce yakın

arkadaşı neyzen Niyazi Sayın tarafından notaya alınarak tespit edilmiştir. Ayrıca

vaktiyle meşk ettiği dini eserleri son zamanlarında banda okuyarak tespit

edilmelerini sağlamıştır (Özemre, 1996, s.32).

Mustafa Düzgünman Hafız Eşref Ede’nin ölümünden sonra 1953'ten 1979'a

kadar yirmialtı yıl Aziz Mahmud Hüdayi Dergahı'nın türbedarlığını yapmıştır.

Fotoğraf 66: Mustafa Düzgünman Aziz Mahmud Hüdayi türbedarı iken

Kendisi neden türbedar olmak istediğini şöyle anlatmıştır:

“O muhitte yetiştim o mübarek zata zaten zahiren muhabbetim vardı. Ben de genç

yaşlardan itibaren tasavvuf merakı ve zevki başladığı zaman Mahmut Hüdayi’nin

divanında söylediği sözler beni etkilemiştir. Ancak anlamaya başladığımda hazretin

Page 74: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

59

bir derya olduğunu ve söylediklerinde Kur’an’ın özü olduğunu idrak ettim, aşık

oldum ve bu da beni onun hizmetkarı yaptı. Bunu bir maddi karşılık için yapmadım.

Türbedar aylıkları 1953’te 40 lira idi. Fazla değerli bir para değildi. Hatta ben

aldığım maaşın üstüne koyarak türbenin ihtiyaçlarına sarf ederdim. Oranın tezyinatı

oldukça iyidir, bir müzeci gözü ile hizmet ettim çilemi doldurdum”. (TRT 2 için çekilen Sanatımızdan Portreler isimli belgesel film)

Mustafa Düzgünman bir şairdir. Halk ağzıyla koşma tarzında çeşitli

konularda ve çeşitli kişiler için yazdığı şiirleri bulunmaktadır. Bunlar arasında,

ebrunun tarihçesi, özellikleri ve mahiyetini anlattığı yirmi kıtalık “Ebruname” en

tanınmışıdır.

Ebrudaki görünen şu nukuşata iyi bak,

Şuunat-ı ilahidir sıfatından ayan Hak

Nakş-ı sun'un pertevinden Hubb-u Rahman aşikar,

Ruyetullah sırrıdır bu müsemmadır her varak.

Zan etme ki bu eşkalin halikıyız senle ben,

Gafil olup şirke dalma bir faildir iş gören,

Fırça, çanak, boya, tekne vasıtadır bilmiş ol,

Hep suver-i ilmiyyedir mezahirde görünen.

Türlü türlü şekillerle arz-ı didar eyleyen,

Kitab, levha, sair eşya zeyn-i envar eyleyen,

Şuh ve cazip hatlarıyla kalb-i insan zevkiyab,

Saltanat-ı ebrudur bu aşk-ı izhar eyleyen.

Onaltıncı yüzyılında Turan ebru mebdei,

Orda zahir olmuş amma burda bulmuş neş'eyi,

Yüce Türkler ülkesinde kemal bulmuş bu hüner,

Rabbim daim hıfz eylesin ebru yapan zümreyi.

Page 75: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

60

Ebru demek ebir demek yani gökteki bulut,

Ab-ı ru da tutar mana su yüzüdür et şuhut,

Bir kelam-ı farisidir ebru insan kaşları,

Her tevcihe sezadır kim manası da pek velut.

Kadim ecdat yadigarı müzeyyen bir san'attır,

Tabiatten mülhem olan bu nakışlar mir'attir,

Sani-i Hak sun'undan hep kendi kendin seyreder

Nakış nakkaş şey-i vahit bir vahdeti hikmettir.

Bu meslekte çok ustalar emek verip yetişmiş,

Biz yetiştik zevaline hepsi Hakka göç etmiş,

Büyük üstat Özbek Şeyhi Ethem Kami Efendi,

Hezar-fen, pür marifet bu san'atta pir imiş.

Son zamanlar şems-i ebru gurub etmiş nagihan,

San'atkarı kalmamış hiç, ne de işten anlayan,

Bir er çıkmış Üsküdar'dan ihya etmiş bu zevki,

İsmi hattat Necmeddin'dir tek üstatdır bu zaman.

Üstadımız Necmi Molla çığır açmış bu işte,

Azimkardır, muktedirdir anlayışta sezişte,

Lale sünbül karanfille bezendirmiş ebruyu,

Talim etmiş taliplere zeval yok bu gidişte.

Destizenkte ezilir hep renkli cism-i boyalar,

Sarı zırnık inatçıdır ebrucuyu oyalar,

Zırnık, lahur, gül bahar, al ebruda hep esastır,

Bu dört renkle çok renk olur bu cümbüşte neler var.

Bu çeşitli boyaların cilvegahı teknedir,

Rahm-i mader gibi sanki reng-i vusla teşnedir,

Page 76: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

61

Tekne içre kitre mahlul bekler sırr-ı fıtratı,

Bazen tutar bazen tutmaz bir acayip nesnedir.

Ayrı ayrı çanaklarda boyaların kıvamı,

Su, öd ile ayarlanır başlar işin devamı,

Kitreli su üzerine fırçalarla boyalar,

Serpilerek nakşedilir kağıda çıkar tamamı.

Tarif gerçi kolay amma tatbikatta güçlük var,

Tecrübesiz yapılırsa insan olur bi karar,

Görünüşe aldanıp da çok kolaymış deme sen,

Bir ihtisas işidir bu aşık olan er yapar.

Mütenevvi şekillidir ebruların sureti,

Battal, hatip, taramayla gör asar-ı kudreti,

Karanfille lale sünbül papatyayla menekşe,

Taraklı da tezyin eder bu elvan-ı kesreti.

Ebru yapan seyredende gam kasavet bulunmaz,

Gönülleri tenşit eder zevkle doyum olunmaz,

Yapan hayran, bakan hayran, alan, satan hep ayran,

Bu ebrudan zevk almayan ebrucuya yar olmaz.

Nazar kıldık kainata baktım mutlak ebruya,

Vech-i yari ayan gördüm salat ettim bu Ru'ya,

Kenz-i mahfi tezahürü aşk-ı Hüda nümayan

Ebru görüp Allah dedim irdim kalbi duyguya.

Bi hududu zevk-i elvan ebruculuk san'ati,

Erbabının nazarında çoktur onun kıymeti,

Her varakta sırr-ı cemal aşikardır zahida,

Bu ebrular, bu safalar hepsi aşkın hikmeti.

Page 77: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

62

Ben ebruya aşık oldum düştüm onun peşine,

Leyla gibi nazlar etti yaramadı işime,

Bir aralık isyan ettim görmedim hiç iltifat,

İnsaf edip yüzün güldü işler açtı başıma.

Besmeleyle tezgah açıp ebru yapan kişiyiz,

Fırça ile su üstünde hüner satan kişiyiz,

Üstadımız Özbek Şeyhi hem Necmeddin hocadır,

Büyüklere boyun kesip Hakka tapan kişiyiz.

Ey Mustafa nakş-ı sevda sana neler öğretti,

Derununda duran nakkaş “Eynema”yı öğretti,

Bab-ı ebru rehnümadır vech- baki fehmine,

Arif olan bu ezharı bir noktadan seyretti. (Düzgünman, 1969:2)

Mustafa Düzgünman tespihten, tespihçilikten çok iyi anlardı. Bir tespihin

hangi ağaçtan ya da madenden yapılmış olduğunu ilk görüşte söyleyebilirdi. Tespih

ipinin bükülüşünden, balmumlanışından, imamenin altındaki ve üstündeki

düğümlerin atılışında taklit edilemeyecek yeteneğe sahipti. Bu merakını Neyzen

Niyazi Sayın’a da aşılamıştır. Bir müddet sonra Niyazi Sayın Türkiye’nin en usta

tespih yapımcısı olmuştur (Özemre, 1996, s.35).

Gençliğinden itibaren biriktirdiği çoğu nadide örneklerden oluşan güzel bir

tespih koleksiyonuna sahipti. Dönemin ünlü tespih ustaları olan Horoz Hasan Usta,

Tophaneli İsmet Usta, Halil Usta ve Galip Ustaların tespihleri koleksiyonunda yer

almıştır. Öd ağacı, üveydari, Antep zeytini, köknar, abanoz ağacı gibi ağaçlardan ve

sedef, fildişi boynuzu, akik ve yeşim gibi taşlardan yapılmış tespih numuneleri

bulunmakta idi (Yardım, 1985, s.13).

Mustafa Düzgünman’ın diğer bir ilgi alanı ise fotoğrafçılıktır. Eski tarz

körüklü fotoğraf makinasıyla 1000'e yakın hat örneğini emüsyonlu cama tespit etmiş,

bazıları “Kalem Güzeli” (Ankara,1981) ve “İslam Mirasında Hat Sanatı” ( İstanbul,

Page 78: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

63

1993 ) adlı eserlerde yer alan bu fotoğraf camlarının asılları, daha sonra kendisi

tarafından Türk Petrol Vakfı'na hediye edilmiştir (http//:www.geleneksel-ebru.com/).

Kıymetli tespihler, yazı levhaları, kendi ebruları, şemse tarzında yaptığı kitap

kapları, kutu ve çerçevelerden oluşan koleksiyonu halen ailesinde bulunmaktadır.

Mustafa Düzgünman gençlik yıllarında ciğerlerinden ciddi rahatsızlık

geçirmiş ve uzun süre sanatoryumda yatmıştır. 1980’li yıllardan itibaren sağlığında

bozulmalar başlamış, bağırsaklarındaki gaz birikimi ıstırap verir hale gelmiştir.

Kızkardeşinin vefatı da sağlığını olumsuz etkilemiştir. 1989 yılında sürekli tedavi

görür hale gelmiştir. Çekilen röntgenler sonucunda bağırsaklarında bilye

büyüklüğünde tümörler tespit edilmiştir. Alman Hastanesi’nde ameliyata alınmıştır.

Ameliyatın başarılı olmasına rağmen tümörlerin kötü huylu çıkması ve vücudunun

her yerini sarması sonucu 12 Eylül 1990 Çarşamba günü vefat etmiştir. Kabri,

Karacaahmet Mezarlığı'ndadır (Eriş, 2007, s.56).

Fotoğraf 67: Mustafa Düzgünman’ın Kabri

Daha sonra öğrencileri mezar taşını, bir ebruyu resmeden seramik bir pano

olarak düzenlemiştir (Özemre, 1996, s.119).

Page 79: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

64

Vefatından sonra teknesi, fırçaları, diğer ebru malzemeleri ve ebruları Galata

Mevlevihanesinde bulunan Divan Edebiyatı Müzesi’nde Düzgünman Odası’nda

sergilenmektedir.

Mustafa Düzgünman sadece ebruculuğu ile değil kişiliği ile de çevresi

üzerinde etkili olmuş ve takdir toplamıştır.

Sanatçı tasavvufi bir terbiyesi olduğu için son derece tahammüllü ve

dervişane bir karaktere sahipti. Sakin ve sabırlı fakat bir nokta aşılırsa tepkisini de

veren bir yapısı vardı. Ailesine ve etrafına karşı çok demokrat, hiç baskı yapmadan

sadece fikir söyler ve önerirdi. Ayrıca çok soğukkanlıydı. Bu özelliği kaderci

yapısından kaynaklanmıştır. Tüm ailesi ile arkadaşlık yapan bir insandı. Çocukları

çok seven ve çocukla çocuk olan bir babaydı. Eşine karşı hep çok saygılı olmuştur.

Kendisi çok demokrat bir insan olan Düzgünman çocuklarının da ebruyu öğrenmesi

için üzerlerinde baskı kurmamış seçimi onlara bırakmıştır. Dürüst ve adaletli,

nezaket sahibi bir insandı (Ali H. Düzgünman ile yüzyüze görüşme, Aralık 2007).

Mustafa Düzgünman gerek kişiliği ve gerekse sanatı ile otantik Türk sanat

bilgi ve zevkine en yakın kişidir (Uzel, 1985, s.38).

4.1.1.2 Mustafa Düzgünman’ın Ebru Sanatı Hakkındaki Düşünceleri

Klasik Türk ebru sanatının günümüze ulaşmasında büyük emeği ve gayreti

olan, bu konuda çok titiz davranan Mustafa Düzgünman aktarlık yaparak geçimini

sürdürürken annesinin dayısı Necmeddin Okyay’dan ebru ve cilt sanatını

öğrenmiştir. Güzel Sanatlar Akademisi’ne misafir öğrenci olarak devam eden

sanatçı, ebru ve cilt atölyelerinde üstün başarı göstererek bu akademiden tarz-ı kadim

cilt ve ebru sanatkarı olarak sanat hayatına katılmıştır.

Düzgünman’a göre ebru tabiattan alınmış fakat diğer Türk sanatları gibi

tabiatın üsluplaştırılması ile oluşan bir sanattır. Ebru sanatının adını teknenin içine

düşen boyaların yuvarlak yuvarlak bulutlar gibi açılmasından dolayı aldığını

Page 80: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

65

söylemiştir. Önce ebri denilen, sonra da ebru ismini alan bu sanat kitaplarda,

murakkalarda, kıymetli yazıların etrafında ve levhalarda kullanılmıştır.

(TRT 2 için çekilen Sanatımızdan Portreler isimli belgesel film)

Düzgünman ebruyu başka bir yerde “Ebru kitreli su üzerinde renkli boyalarla

yapılan nakışlardır. Bir nevi işlemedir. Dest-i senk adı verilen el taşı ile ezilen

boyalar su ve ödle karıştırılır. Ebrucu kendi zevkine bu boyalarla işleme yapar.”

şeklinde tanımlamıştır (Bozgeyik, 1978, s.12).

Sanatçı ebrunun yapımını ise şu şekilde tarif etmiştir:

Malzeme olarak 35-50cm. ebatında 5cm. derinliğinde çinkodan yapılmış bir tekne,

mermerden yapılmış dest-i senk, at kuyruğundan özel olarak yapılan fırçalar, üç adet

çeşitli kalınlıkta ve 10cm. uzunluğunda sapa geçirilmiş teller, çeşitli büyüklükte

boya kapları, kitre, sığır ödü, ebru yapımına uygun toprak boyalar, birinci kalite

beyaz kağıt ve 25-40cm. ebatında selaşbur torba kullanılmalıdır. Kitre saf su içinde

hazırlandıktan sonra sıvı hale getirilip tekneye dökülür. Ezilen boyalar gerekli

oranda su ve öd ile karıştırılarak, fırçalarla teknede bulunan kitreli su üzerine atılır

ve tel millerle şekil verilir. Kağıt yavaşça oynatmadan yatırılır ve biraz toplandıktan

sonra çekip çıkarılır. Ebru çıtadan ızgaralara serilir ve kurutulmaz.

(Düzgünman, 1985, s.23)

Ebru çeşitlerini serpme battal, neftli battal, tarzı kadim battal, hatip ebru,

gelgit, şal, bülbül yuvası, kumlu ebru, fon ebrusu ve çiçekli ebrular şeklinde

sınıflandırmıştır. Ayrıca çiçekli ebrulara Necmeddin Hoca’nın icadı olduğu için

Necmeddin ebrusu denildiğini de belirtmiştir (Düzgünman, 1985, s.23).

Yaşadığı dönemde klasik Türk ebrusunun en iyi şekilde yapılmasına büyük

özen göstermiş, yenilik kabul edilen denemeleri hoş karşılamamıştır. Mustafa

Düzgünman ebru geleneğinin nasıl yaşatılacağı konusundaki düşüncelerini şöyle

açıklamıştır:

“Biz üstadımız Necmeddin Hoca’dan gördüğümüz terbiye iktizası, ebruya

başlamadan evvel ebru üstatlarına Fatiha okuruz. Ebru tükenmeyen bir hazinedir. Bu

Page 81: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

66

kendi kendine, kendi içinde karakterini bozmadan zaten tekamül ediyor. Bunun

haricinde modernizasyon diye zaten bir şey olamaz; çünkü ecdad yadigarını tarihi,

orjinalliği ve tabiliği ile yaşatmak zorundayız. Niye modernizasyon olsun? Bu

nihayeti olmayan bir renk cümbüşü, güzelliği tükenmiyor ki yeniden bir şey icat

edilsin. Zamanımızda resme benzeyen bir ebru şekli sunuluyormuş. Bakıldığı zaman

bir yağlı boya tablosu görülüyor. Bu ebrunun dışına çıkıyor. Aslında onlarda ebru

yapıyorlar gibi ama, bakıldığı zaman manzara yağlı boya görüntüsü veriyor. Biz

buna pek Türk ebrusu diyemeyiz. Bu da bir sanattır ama Türk ebrusu denilemez.

Çağdaş ebru denilebilir. Yoksa sanatı takdir ederim. Bizim ebrumuz karakterini hiç

bozmamalıdır” (TRT 2 için çekilen Sanatımızdan Portreler isimli belgesel film).

A.Yüksel Özemre’ye göre Mustafa Düzgünman’ın sanatta taviz vermeyen,

son derece katı kuralları olan ve özellikle ebrunun kendisine kadar gelmiş

safhasından başka bir safhaya geçmeyen, bu safhalar dışında hiçbir şeye müsaade

etmeyen bir sanat anlayışı vardı. Onun yolunu bugün takip eden ve her biri bu alanda

üstat olan öğrencileri de aynı tutum içindedir (Eriş, 2007, s.146).

Sanatçı ebrunun yapısının bozulmadan uygulanması ve geliştirilmesinden

yana olmuştur (Turan, 1991, s.48).

Modern resimle ebru sanatı arasındaki münasebete karşı çıkarak ebrunun

başlı başına bir ekol olduğunu savunmuştur (Bozgeyik, 1978, s.13).

Düzgünman’a göre Allah insanları ve bazı mahlukları nasıl ki birbirinden

farklı yaratmışsa ebruda da şekillerin tekrarı yoktur. Birbirlerinin aynı gibi görünse

de dikkatli bakıldığı zaman farklılıklar görülecektir. Ebrunun şekil bakımından sonu

yoktur. İstenildiği kadar farklı şekiller elde edilebilir (Bozgeyik, 1978, s.13).

Ebru konusunda çok titiz ve hassas olan Düzgünman, ebru öğrenmek

isteyenleri kolay kolay yanına sokmaz, buna sebep olarak da sabır ve meşakkat

isteyen bu sanatı öğrenmek istedikleri halde kısa zamanda tamamen öğrenmeden

yarım bırakanları göstermiştir. Ebrunun görüldüğü kadar kolay olmadığını ve epey

bir zaman emek istediğini şu sözleri ile ifade etmiştir:

Page 82: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

67

“Ebru yapma görüldüğü kadar kolay bir şey değildir. Evvela…Şöyle bir tarif

edilirse…Kitre alınacak. Taze ve beyaz kitre makbuldür. Sonra boya cesimli

boyalardan içinde yağ maddesi, kimyevi madde olmayan toprak boyalardan yapılır.

Boyalar ezildikten sonra bir miktar su ile biraz da sığır ödü; kıvamları ayarları

nispetinde karıştırılıp o kitreli mahlül üzerine fırçalarla atılır. Şimdi o fırçalarında bir

özelliği vardır. Her fırçadan ebru olmaz. Ebrucu fırçasını kendisi yapacaktır. Bir

ağaç dalıyla, at kuyruğundan yapılır. Ortası boş kalır. Biz bu tekneye tam hakim

değiliz, biz boyaları elimizle atıyoruz. Bu bir irade-i cüziye, fakat tekne irade-i

külliye gibidir. Biz küçük bir tebliği ile ona boyayı sallıyoruz ama tebliğde ne

olacağına tesirimiz yok…Ebruculuğun yeis verecek ters şeyleri de vardır. Boya

parçalanır, tutmaz akar, sıyırırken sıyrılır. Bunların kitre ile boya ayarı kıvamı çok

mühimdir. Bu iş yapımcıyı çok yorar. Onun için ebrudan kolay talebe yetişmiyor.

Görünüş bu sanatın yegane talihsizliği. Bakıldığı zaman “a çok kolaymış” deniyor.

Halbuki işin içine girince zor olduğu anlaşılıyor. Bir çok kimselere ben bunu

gösterdim. Öğretmek istedim. Fakat bırakıyorlar. Çünkü çok egzersiz yapmak lazım.

Yani çıraklık devri, çok uzun sürer. Bundan yılmayarak, neden bozuluyor demeden;

yani usta çırak gibi çalışmak lazım ki, orada muvaffak olunsun. Güzel ebrular

çıkmaya başladığında insan hayatının en mesut dakikalarını yaşıyor”.

(Horhor broşür/gazete, 1992, s.1)

Mustafa Düzgünman’ın bugün yetiştirdiği talebelerinden icazetli olan sadece

Alparslan Babaoğlu ve Fuat Başer’dir. A. Sabri Mandıracı’yı “hafidim” diyerek

şereflendirmiştir. Timuçin Tanarslan’ın bir ebrusunu beğendiği için de onun bir

ebrusunun köşesini katlayarak arkasına “Timuçin Tanarslan kardeşimiz artık ebrucu

sayılır” diye yazmıştır (Ali H. Düzgünman ile yüzyüze görüşme, Aralık 2007).

Mustafa Düzgünman bu sanatta kolay talebe yetişmemesinin bir sebebini de

aşağıdaki sözleri ile açıklamıştır:

“Geçim yolu değildir bu; yan zevk işidir. İmkanı varsa bununla uğraşılır. Hayat

meşgalesi başı dertte olan bununla uğraşamaz. Bu istikbal olamaz. Onun için talebe

yetişmez. Ama biz birçok kimselere merak edenlere gösterdik. Eh nasıl yapıldığı

biliniyor deyip sonra çok basit olarak yapmışlardır. Ama ebru, öyle bir, üç, beş

karıştırma ile iki yana git gel yapmakla olmaz. Ebruculuk yapılmış sayılmaz. Her

Page 83: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

68

şubesini iyi yapmak lazım. Hatibini geliştirmek lazım. Taraklısı, hele battallar

arızasız yapılmış olması…Bunun için de uğraşmak lazım. Herkes uğraşmıyor. Bilen

çok, yapan az” (Horhor broşür/gazete, 1992, s.1).

Düzgünman bütün Türk süsleme sanatlarında olduğu gibi ebru sanatında da

usta çırak ilişkisine önem vermiştir. Bu sanatın geleceğine ilişkin umudunu ise şöyle

ifade etmiştir: “Ebru sanatını teslim ettiğimiz güçlü eller, artık bu sanatı ileriye

nakledebilecek bilgi ve beceriye sahiptir” (Özsayıner, 1994, s.110).

Yaşamı boyunca hiç yitirmediği çelebiliği ve alçakgönüllüğü ile, talebesi

Alparslan Babaoğlu için “bu çocuk beni geçecek” derken, ebru sanatını gelecek

kuşaklara iç huzuru ile emanet edebilmenin gururu ve mutluluğunu yaşamıştır

(Özsayıner, 1994, s.111).

Bu sanatın en iyi şekilde nasıl yapılacağını, püf noktalarını öğrenmenin

yolunun yavaş yavaş deneme yanılma yoluyla olacağını açıklamıştır. Akademide

ebru yapmaya başladıktan sonra artık öğrendiğini düşünerek evde de tekne kurup

yapmaya başlamıştır. Fakat sonuç akademide yaptıkları gibi olmamıştır. Ebru çıkıyor

ama renkler kayboluyor ve bir ahenksizlik vardır. Hocayı çağırmıştır. Hoca

kusurlarını gördükten sonra su ve öd ayarını yapmış ve Düzgünman’a da öğretmiştir.

İkinci teknede de olumsuz sonuçlar alan Düzgünman hocasını tekrar çağırmıştır. Bu

kez onun dediğinin aksine suyu az ödü az çamur gibi olmuştur. Buradan şu sonucu

çıkarmıştır: Akademide çalıştığı dönemlerde tekneye hocanın eli değmekte idi. Hoca

işin püf noktasını biliyordu ama bunu anlatamazdı. Düzgünman’a göre insan iyice

kendisi yapmaya başladığı zaman bu işin püf noktasını yavaş yavaş bilecek ve

bulacaktır. Yoksa hocanın eli değdikçe bu işin püf noktası anlaşılamayacaktır.

(TRT 2 için çekilen Sanatımızdan Portreler isimli belgesel film)

Mustafa Düzgünman bu sanatın geleceği hakkındaki düşüncelerini “Elimiz

ayağımız tuttukça bu sanat için elimizden geleni yaparız. Ama daha ileriyi düşünerek

takviye ve teşvik gereklidir. Mümkün mertebe öğrenmek isteyenlere teknemizi açık

tutmaya çalışıyoruz” sözleri ile belirtmiştir (Göktaş, 1986:29).

Page 84: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

69

Düzgünman’a göre baskı kağıtların ortaya çıkması ile ebru eski önemini

yitirmiştir. Renkli ofset sanayinin ilerlemesi ile ebruculuk gerilemiştir. Eskiden

devairi resmiye mücellitler, hattatlar hepsi ebru kullanıyormuş ve Beyazıt’ta

ebrucular varmış. Avrupa baskı kağıtlarının Türkiye’ye girmesi ile ebrucular yavaş

yavaş dükkanlarını kapatmışlardır. Günümüzde artık eskisi gibi ne kitapta ne de yazı

da kullanılmaktadır. Daha çok duvarlarda tablo olarak asılmaktadır.

(Horhor broşür/gazete, 1992, s.4)

Ebrunun insan üzerindeki tesirini “Şüphesiz bütün güzel sanatlarda olduğu

gibi insan ruhuna tesiri oluyor. İnsana sükunet veriyor. Huzur veriyor. Dünya

meşgaleleri ile yorulan insan zihni dinleniyor.” sözleri ile belirtmiştir.

(Bozgeyik, 1978, s.14)

Düzgünman hat, ebru, minyatür ve tezhip gibi geleneksel sanatlarımızın yeni

nesillere tanıtılması için devlet kurumlarının ve basının üzerine düşen görevi

yeterince yerine getirmediğini belirtmiştir (Yardım, 1985, s.13).

Mustafa Düzgünman ebruculuk hayatı boyunca gerek televizyonda

yayınlanan mülakatlarında, gerekse sohbetleri sırasında bizim bir ebru geleneğimizin

olduğunu ve bunun korunması gerektiğini söylemiştir.

4.1.1.3 Mustafa Düzgünman’ın Ebrularının Özellikleri

Mustafa Düzgünman yılda iki kez sonbahar ve ilkbaharda olmak üzere ebru

yapmak için tekne kurmuş, yaklaşık altı bin ile sekiz bin arasında ebru yapmıştır.

Ebrunun bütün çeşitlerinde çok kıymetli eserler vermiştir.

Dostu Ahmet Yüksel Özemre’ye göre kendisi 1966 senesine kadar ustası

Necmeddin Okyay’dan öğrendiği sanatı daha da geliştirmiş ve ustasını da geçmiştir.

Kendine has ebrular geliştirmiştir. Üsküdar’ın ebru sanatındaki nirengi noktalarından

biri olmuştur (Eriş, 2007, s.144).

Page 85: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

70

Diğer bir dostu Niyazi Sayın’a göre ise ebru ne demek bilen bir insandı, onun

gibi boyada hakimiyet kuran insan pek gösterilemezdi (Eriş, 2007, s.151).

Mustafa Düzgünman ebru yapımında klasik üsluba hep bağlı kalmış, ebruyu

modernleştirme adına yapılan dejenerasyonlara karşı çıkmıştır (Turan, 1991, s.47).

Yaşadığı dönemde klasik ebrunun en güzel örneklerini vermiştir. Sanatçı,

ebru sanatını öğrendiği biçimde bırakmamış, bu sanatın yapısını bozmadan, ebruda

varolan gelişmeye açık özelliğinden yararlanarak geliştirmiştir. Necmeddin Okyay’ın

bulduğu çiçekli ebrulara papatyayı eklemiştir. Onun ebruları sanatın doruk noktası

olmuştur (Turan, 1991, s.47).

Geçmişte hat ve cilt sanatlarına yardımcı bir sanat iken Düzgünman sayesinde

ebru tek başına bir sanat haline gelmiştir (Yardım, 1985, s.12).

Ebruya kompozisyon tarzını getirmiştir (Yardım, 1985, s.13).

Düzgünman’ın 1940-1950 yılları arasında yaptığı ebrularla son dönemlerinde

yaptıkları arasında büyük farklılıklar olduğu gözlenmiştir. Özellikle karanfil, sümbül,

lale gibi çiçekler daha natüralist üslupta yapılmıştır. Çiçekli ebrularına bakıldığında,

yaprak ve çiçeklerin en küçük ayrıntılarına kadar titizlilikle işlendiği görülmüştür. Bu

durum onun tabiatı ne kadar iyi gözlemlediğini ortaya koymaktadır.

(Özsayıner, 1994, s.111)

Fotoğraf 68: Hatip ebru Fotoğraf 69: Battal ebru

Page 86: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

71

Yukarıdaki ebrular Mustafa Düzgünman’ın ilk dönem ebru örneklerindendir

(Özsayıner, 1994, s.111).

Mustafa Düzgünman’ın öğrencisi Aydın Gülan’a göre Hoca’nın ebru

hayatında birkaç dönem olmuştur. Özellikle imza döneminden önce, bir ebrunun

Hoca’nın eseri olup olmadığını renklerden, motiflerden tespit etmek mümkündür.

Dönemleri ayıran çeşitli özellikleri vardır. Necmettin Okyay’dan hemen sonraki

dönemde, onda özellikle Hezarfen Ethem Efendi’de görülen zemin döşerken aynı

rengin birbirine yakın farklı tonları ile zemin döşemesi, bu döşeme sureti ile de

ebrunun böyle bir ayrıntısına bakıldığında keyfine varılabilecek bir geri çekilme

dönemi vardır. Daha ziyade ebrunun yan kağıdı olarak ciharguşe ciltlerdeki cildin

üzerinde veya hat yazılarının etrafında pervaz olarak kullanılması, adeta yardımcı bir

sanat misyonunu ifa etmesinin de etkisi ile diğer sanatlara baskın çıkmama özelliği

taşımasından dolayı, derinden incelendiğinde görülebilecek renk ve döşeme anlayışı

vardır (Eriş, 2007, s.200).

Sonraki dönemde biraz daha bağımsız bir sanat dalı özelliği ile renklerde

canlılık ve renklerin birbiri ile uyumu aranmıştır. Hareketli renkler tercih edilmiş,

zemin döşemesinde anlayış değişikliği gibi unsurlar görülmüştür. Çiçeklilerde

Düzgünman’ın geliştirdiği bir ebru tarzı vardır. Daha önceleri denemeler olmakla

birlikte (Sacid Okyay vs.) sanatçının gelişimini tespit etmek mümkündür. İlk

başlayan çiçekli ebrularda hatip ebruda olduğu gibi, ufak döşenmiş, ufak çiçekler

veya büyük ebrunun tamamına hakim çiçekler vardır. Genel olarak ufak, kimi zaman

çiçeğe kök yapma gibi arayışlar, sanatçının ilk dönem çiçekli ebru arayışlarında

ortaya çıkmaktadır. Daha sonraki dönemlerde ise artık durmuş, oturmuş hattan ve

ciltten bağımsızlaşmış müstakil bir ebru sanatı anlayışı vardır. Tek başına, kapsayan

ve diğer sanat dalları ile çevrilen yeni bir ebru anlayışı burada olgunlaşmış olarak

görülmektedir. Bu durum renklere de yansımıştır. Renk zevkinde de zamanla

değişim olduğunu eserlerinde görmek mümkündür (Eriş, 2007, s.200).

Son dönemlerde ebrularına başkalarının sahip çıkarak kendileri yapmış gibi

göstermeleri, hatta sergilemeleri karşısında, eserlerine imza atmaya başlamıştır. Daha

Page 87: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

72

önceleri imza atmamıştır. İmzası, onun estetik boyutunu yansıtan bir imza değildir.

Düzgünman’ın imzasız, ancak onun olduğunu adeta bağıran ebruları vardır. Hoca

istismara karşı imza tedbirini düşünmüştür. Ailesindeki ebrular yavaş yavaş ortaya

çıktığı zaman, dönemleri biraz daha netleşecektir. Hoca bazen çok güzel ebrularını

da nitelikli görmediği için çoğu zaman ortaya çıkarmamış, yok etmiştir. Bu anlayış

değişikliği yüzünden Hoca’nın son önem ebruları büyük sanat eseri olmakla birlikte,

sanki biraz daha moderndir (Eriş, 2007, s.200).

Page 88: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

73

4.1.1.4 Mustafa Düzgünman’ın Ebruları

Bilgi Formu

Örnek No : 1

Fotoğraf No : 70

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Battal ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Açık mor, turkuaz mavisi, açık gri, lahor çividi

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Koyu renk zemin üzerine mor, turkuaz mavisi ve açık gri

kullanılarak yapılan battal ebru.

Kaynak Kişi : Alparslan Babaoğlu

Page 89: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

74

Bilgi Formu

Örnek No : 2

Fotoğraf No : 71

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Battal ebru tekniği.

Kullanılan Renkler : Siyah, Ç. Toprağı, açık toprak yeşili, açık eflatun, mor

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Koyu renk zemin üzerine toprak yeşili, çamlıca toprağı,

eflatun ve mor renkleri kullanılarak yapılan battal ebru.

Kaynak Kişi : Alparslan Babaoğlu

Page 90: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

75

Bilgi Formu

Örnek No : 3

Fotoğraf No : 72

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Battal ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Lahor çividi, açık gri, açık mavi

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Koyu renk zemin üzerine gri ve açık mavi renkleri atılarak

yapılan battal ebru.

Kaynak Kişi : Alparslan Babaoğlu

Page 91: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

76

Bilgi Formu

Örnek No : 4

Fotoğraf No : 73

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Battal ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Siyah, açık gri, kobalt mavisi, turkuaz mavisi

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Siyah zemin üzerine kobalt mavisi, turkuaz mavisi atılarak

yapılan battal ebru. Üzerine gri ve siyah renklerle serpme

yapılmıştır.

Kaynak Kişi : Fuat Başar

Page 92: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

77

Bilgi Formu

Örnek No : 5

Fotoğraf No : 74

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Battal ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Kırmızı, yeşil, çamaşır çividi, hardal sarısı, açık gri

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Çamaşır çividi ile yapılan zemin üzerine hardal sarısı,

kırmızı, açık gri ve yeşil renkleri atılarak yapılan battal

ebru.

Kaynak Kişi : Alparslan Babaoğlu

Page 93: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

78

Bilgi Formu

Örnek No : 6

Fotoğraf No : 75

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Battal ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Çamlıca toprağı, çamaşır çividi, aşı boyası, açık gri

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça,

Kompozisyon : Çamlıca toprağı ile yapılan zemin üzerine çamaşır çividi

ve aşı boyası atılarak yapılan battal ebru. Açık gri boya ile

serpme yapılmıştır.

Kaynak Kişi : Fuat Başar

Page 94: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

79

Bilgi Formu

Örnek No : 7

Fotoğraf No : 76

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Battal ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Aşı boyası, toprak yeşili, açık gri, siyah, beyaz,

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Siyah, beyaz ve aşı boyası ile yapılan gelgit zemin üzerine

toprak yeşili ile battal ebru. Üzerine açık gri renk boya ile

serpme yapılmıştır.

Kaynak Kişi : Fuat Başar

Page 95: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

80

Bilgi Formu

Örnek No : 8

Fotoğraf No : 77

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Bülbül Yuvası ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Siyah, mavi, ,açık kırmızı, sarı

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Siyah ile yapılan battal zemin üzerine kısa kenarda dört

sıra, uzun kenarda altı sıra yapılan bülbül yuvası ebru.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 96: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

81

Bilgi Formu

Örnek No : 9

Fotoğraf No : 78

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Bülbül Yuvası ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Kırmızı, beyaz, sarı, turkuaz yeşili

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, saf su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine kısa kenarda dört sıra, uzun kenarda

altı sıra yapılan bülbül yuvası ebru.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 97: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

82

Bilgi Formu

Örnek No : 10

Fotoğraf No : 79

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Gelgit ebru tekniği.

Kullanılan Renkler : Beyaz, kırmızı, sarı, turkuaz yeşili, açık kahverengi, siyah.

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça.

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan gelgit ebru. Beyaz ile serpme

yapılmıştır.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 98: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

83

Bilgi Formu

Örnek No : 11

Fotoğraf No : 80

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Gelgit ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Hardal sarısı, lahor çividi, kırmızı, gök mavisi, açık

kırmızı

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça.

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan gelgit ebru.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 99: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

84

Bilgi Formu

Örnek No : 12

Fotoğraf No : 81

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Taraklı ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Kırmızı, siyah, gri, , açık gri, gök mavisi

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça,

tarak

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan taraklı gelgit ebru.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 100: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

85

Bilgi Formu

Örnek No : 13

Fotoğraf No : 82

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Taraklı ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Cadmium kırmızısı, hardal sarısı, açık mavi, siyah, beyaz,

kahverengi, mor

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça,

tarak

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan taraklı ebru.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 101: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

86

Bilgi Formu

Örnek No : 14

Fotoğraf No : 83

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Serpmeli şal ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Hardal sarısı, aşı boyası, açık mavi, siyah, beyaz, açık

kahverengi

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan şal ebru. Açık mavi boya ile

serpme yapılmıştır.

Kaynak Kişi : Sabri Mandıracı

Page 102: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

87

Bilgi Formu

Örnek No : 15

Fotoğraf No : 84

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Taraklı şal ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Siyah, açık mavi, beyaz, gri, sarı

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça,

tarak

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan taraklı şal ebru.

Kaynak Kişi : Alparslan Babaoğlu

Page 103: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

88

Bilgi Formu

Örnek No : 16

Fotoğraf No : 85

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Hatip ebru tekniği (Menekşe)

Kullanılan Renkler : Aşı boyası, siyah, sarı, kırmızı, açık mavi, turkuaz mavisi

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan hatip menekşe ebrular.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 104: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

89

Bilgi Formu

Örnek No : 17

Fotoğraf No : 86

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Hatip ebru tekniği (Menekşe)

Kullanılan Renkler : Koyu gri, gri, siyah, gök mavisi, turkuaz mavisi, beyaz

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan hatip menekşe ebrular.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 105: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

90

Bilgi Formu

Örnek No : 18

Fotoğraf No : 87

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Hatip ebru tekniği (Çarkıfelek)

Kullanılan Renkler : Aşı boyası, hardal sarısı, siyah, çamaşır çividi, açık gök

mavisi, açık toprak yeşili

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan hatip çarkıfelek ebru.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 106: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

91

Bilgi Formu

Örnek No : 19

Fotoğraf No : 88

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Hatip ebru tekniği (Çarkıfelek)

Kullanılan Renkler : Çamaşır çividi, sarı, kırmızı, siyah, turkuaz mavisi,

kahverengi, açık kahverengi

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan hatip çarkıfelek ebru.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 107: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

92

Bilgi Formu

Örnek No : 20

Fotoğraf No : 89

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Hatip ebru tekniği (Yürekli)

Kullanılan Renkler : Koyu gri, gri, beyaz, turkuaz mavisi

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan hatip yürekli ebrular

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 108: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

93

Bilgi Formu

Örnek No : 21

Fotoğraf No : 90

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Eserde biraz yıpranma vardır.

Kullanılan Teknikler : Hatip ebru tekniği (Yürekli)

Kullanılan Renkler : Aşı boyası, çamaşır çividi, yeşil, sarı, açık aşı boyası

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan taraklı hatip yürekli ebrular

Kaynak Kişi : Sabri Mandıracı

Page 109: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

94

Bilgi Formu

Örnek No : 22

Fotoğraf No : 91

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Hatip ebru tekniği (Mütenevvia)

Kullanılan Renkler : Koyu gri, gri, kırmızı, açık mavi, siyah, sarı

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan hatip mütenevvia ebru.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 110: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

95

Bilgi Formu

Örnek No : 23

Fotoğraf No : 92

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Kumlu ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Lahor çividi

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Kirlenmiş kitreli su üzerine Lahor çividinin damlatılması

ile oluşan kumlu ebru.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 111: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

96

Bilgi Formu

Örnek No : 24

Fotoğraf No : 93

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Akkase ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Lahor çividi, gri, çamlıca toprağı

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yazı yazılacak kısma arap zamkı

sürülerek yapılan akkaseli ebru

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 112: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

97

Bilgi Formu

Örnek No : 25

Fotoğraf No : 94

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Koltuk ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Turuncu, kırmızı, gri, açık gri, mor, sarı, koyu yeşil

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan küçük karanfil ebrular.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 113: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

98

Bilgi Formu

Örnek No : 26

Fotoğraf No : 95

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Koltuk ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Siyah, gri, koyu gri, kırmızı, permanent yeşili

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan küçük tekli ve demet lale

ebrular.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 114: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

99

Bilgi Formu

Örnek No : 27

Fotoğraf No : 96

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Koltuk ebru tekniği

Kullanılan Renkler : Siyah, koyu gri, gri, koyu yeşil, kırmızı,

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan küçük lale ebrular.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 115: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

100

Bilgi Formu

Örnek No : 28

Fotoğraf No : 97

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (Demet papatya, karanfil, lale)

Kullanılan Renkler : Lahor çividi, beyaz, kırmızı, permanent yeşili, saman

rengi, gri

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine iki adet demet karanfil, papatya, lale.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 116: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

101

Bilgi Formu

Örnek No : 29

Fotoğraf No : 98

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (Papatya, lale, hatip)

Kullanılan Renkler : Beyaz, kırmızı, koyu yeşil, çamlıca toprağı, kahverengi,

siyah, gök mavisi, gri, sarı

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine lale, papatya, hatip kompozisyonu.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 117: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

102

Bilgi Formu

Örnek No : 30

Fotoğraf No : 99

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (Demet papatya)

Kullanılan Renkler : Kırmızı, sarı, beyaz, koyu yeşil, çamlıca toprağı, gri

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan demet papatya ebru.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 118: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

103

Bilgi Formu

Örnek No : 31

Fotoğraf No : 100

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (Demet papatya)

Kullanılan Renkler : Koyu yeşil, kahverengi, açık kahverengi, beyaz, çamlıca

toprağı, sarıya çalan kahverengi

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine yapılan demet papatya ebru.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 119: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

104

Bilgi Formu

Örnek No : 32

Fotoğraf No : 101

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (Demet papatya, lale, menekşe,

karanfil)

Kullanılan Renkler : Beyaz, permanent yeşili, sarı, çamaşır çividi, kahverengi,

açık kahverengi, ultramarine mavi, açık mor

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine demet papatya, lale, karanfil, menekşe.

Kaynak Kişi : Alparslan Babaoğlu

Page 120: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

105

Bilgi Formu

Örnek No : 33

Fotoğraf No : 102

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (Demet gül)

Kullanılan Renkler : Kırmızı, sarı, koyu yeşil, beyaz, açık lahor çividi, açık gri

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine iki adet demet gül ebru.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 121: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

106

Bilgi Formu

Örnek No : 34

Fotoğraf No : 103

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (Demet gül)

Kullanılan Renkler : Kırmızı, sarı, yeşil, koyu yeşil, açık yeşil

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine iki adet demet gül ebru.

Kaynak Kişi : Alparslan Babaoğlu

Page 122: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

107

Bilgi Formu

Örnek No : 35

Fotoğraf No : 104

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (Demet lale)

Kullanılan Renkler : Permanent yeşili, saman rengi, kırmızı, ultramarine

mavi, kahverengi, açık kahverengi

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine iki adet demet lale ebru.

Kaynak Kişi : Alparslan Babaoğlu

Page 123: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

108

Bilgi Formu

Örnek No : 36

Fotoğraf No : 105

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (Demet lale)

Kullanılan Renkler : Koyu permanent yeşili, sarı, beyaz, siyah, permanent mor,

gri

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine iki adet lale ebru.

Kaynak Kişi : Alparslan Babaoğlu

Page 124: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

109

Bilgi Formu

Örnek No : 37

Fotoğraf No : 106

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (Demet lale)

Kullanılan Renkler : Koyu kahverengi, açık kahverengi, açık kırmızı,

açık gri, koyu permanent yeşili, sarı

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine demet lale ebru

Kaynak Kişi : Sabri Mandıracı

Page 125: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

110

Bilgi Formu

Örnek No : 38

Fotoğraf No : 107

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (Sümbül)

Kullanılan Renkler : Ultramarine yeşili, koyu kahverengi, açık kahverengi,

açık eflatun

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine sümbül ebru.

Kaynak Kişi : Alparslan Babaoğlu

Page 126: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

111

Bilgi Formu

Örnek No : 39

Fotoğraf No : 108

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (Sümbül)

Kullanılan Renkler : Çamaşır çividi, ultramarine yeşili, permanent mor, açık

permanent mor

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine iki adet demet sümbül ebru

Kaynak Kişi : Alparslan Babaoğlu

Page 127: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

112

Bilgi Formu

Örnek No : 40

Fotoğraf No : 109

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (Gelincik)

Kullanılan Renkler : Kırmızı, siyah, koyu yeşil, yeşil, açık gri

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine iki adet demet gelincik ebru.

Kaynak Kişi : Fuat Başar

Page 128: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

113

Bilgi Formu

Örnek No : 41

Fotoğraf No : 110

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (Gelincik)

Kullanılan Renkler : Açık yeşil, kırmızı,siyah, gri, açık gri, haki yeşil

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine iki adet demet gelincik ebru.

Kaynak Kişi : Fuat Başar

Page 129: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

114

Bilgi Formu

Örnek No : 42

Fotoğraf No : 111

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (Menekşe)

Kullanılan Renkler : Sarı, çamaşır çividi, haki yeşil, mor, gri, koyu yeşil

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, saf su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine iki adet demet menekşe ebru.

Kaynak Kişi : Yılmaz Eneş

Page 130: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

115

Bilgi Formu

Örnek No : 43

Fotoğraf No : 112

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (demet karanfil)

Kullanılan Renkler : Koyu yeşil, çamaşır çividi, kırmızı, beyaz, açık gri, pembe

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü,su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine demet karanfil ebru

Kaynak Kişi : Alparslan Babaoğlu

Page 131: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

116

Bilgi Formu

Örnek No : 44

Fotoğraf No : 113

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (demet karanfil)

Kullanılan Renkler : Açık lahor çividi, beyaz, kırmızı, koyu yeşil

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine iki adet demet karanfil ebru.

Kaynak Kişi : Alparslan Babaoğlu

Page 132: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

117

Bilgi Formu

Örnek No : 45

Fotoğraf No : 114

Örnek Türü : Ebrulu kağıt

İnceleme Tarihi : 10.10.2007

Eserin Tarihi : Yok

Eserin Boyutları : En: 35cm. Boy: 50cm.

Bugünkü Durumu : Yıpranmamış ve onarım görmemiştir.

Kullanılan Teknikler : Çiçekli ebru tekniği (demet karanfil)

Kullanılan Renkler : Kırmızı, sarı, eflatun, çamaşır çividi, koyu yeşil, gök

mavisi

Kullanılan Malzemeler : Tekne, kitre, sığır ödü, su, toprak boya, kağıt, biz, fırça

Kompozisyon : Battal ebru üzerine iki adet demet karanfil ebru

Kaynak Kişi : Alparslan Babaoğlu

Page 133: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

118

4.1.1.5 Tablolar ve Değerlendirmeleri

Page 134: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

119Tablo 3: Teknik Döküm Tablosu

Kullanılan Teknikler Kullanılan Örnekler B

atta

l

Bül

bül Y

.

Gel

git

Tara

klı

Şal

H.M

enekşe

H.Ç

arkı

fele

H.Y

ürek

li

H.M

üten

ev.

Kum

lu

Akk

ase

Kol

tuk

Lale

Papa

tya

Kar

anfil

Men

ekşe

Gül

Gel

inci

k

Süm

bül

Örnek 1 X Örnek 2 X Örnek 3 X Örnek 4 X Örnek 5 X Örnek 6 X Örnek 7 X Örnek 8 X Örnek 9 X Örnek 10 X Örnek 11 X Örnek 12 X Örnek 13 X Örnek 14 X Örnek 15 X X Örnek 16 X Örnek 17 X Örnek 18 X Örnek 19 X Örnek 20 X Örnek 21 X Örnek 22 X Örnek 23 X Örnek 24 X Örnek 25 X Örnek 26 X Örnek 27 X Örnek 28 X X X Örnek 29 X X X X Örnek 30 X Örnek 31 X Örnek 32 X X X X Örnek 33 X Örnek 34 X Örnek 35 X Örnek 36 X Örnek 37 X Örnek 38 X Örnek 39 X Örnek 40 X Örnek 41 X Örnek 42 X Örnek 43 X Örnek 44 X Örnek 45 X TOPLAM 7 2 2 3 2 2 3 2 1 1 1 3 6 5 6 2 2 2 2

Page 135: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

120

Yılmaz Eneş, Alparslan Babaoğlu, Sabri Mandıracı ve Fuat Başar

koleksiyonundan alınan 45 ebrudan 7 ebruda battal, 2 ebruda bülbül yuvası, 2 ebruda

gelgit, 2 ebruda taraklı, 1 ebruda şal, 1 ebruda taraklı şal, 2 ebruda hatip menekşe, 2

ebruda hatip çarkıfelek, 2 ebruda hatip yürekli, 1 ebruda hatip mütenevvia, 1 ebruda

kumlu ebru, 1 ebruda akkase ebru, 3 ebruda koltuk ebru ve 18 ebruda çiçekli ebru

teknikleri uygulanmıştır. Çiçekli ebrulardan 2 ebruda papatya, 2 ebruda gelincik, 2

ebruda sümbül, 1 ebruda menekşe, 3 ebruda karanfil, 3 ebruda lale, 2 ebruda gül, 1

ebruda karanfil-lale-papatya, 1 ebruda menekşe-karanfil-lale-papatya ve 1 ebruda

lale-çarkıfelek-papatya tekniklerinden oluşan kompozisyonlar uygulanmıştır.

Teknik döküm tablosunda görüldüğü üzere bazı ebru örneklerinde birden

fazla teknik uygulanmıştır.

Tablo 4:Teknik uygulama sayısı ve yüzde leri

Uygulanan Teknikler n (Sayı) % (Yüzde)Battal ebru 7 12.9 Bülbül yuvası ebru 2 3.7 Gelgit ebru 2 3.7 Taraklı ebru 3 5.5 Şal ebru 2 3.7 H. Menekşe ebru 2 3.7 H. Çarkıfelek ebru 3 5.5 H. Yürekli ebru 2 3.7 H. Mütenevvia ebru 1 1.8 Kumlu ebru 1 1.8 Akkase ebru 1 1.8 Koltuk ebru 3 5.5 Lale ebru 6 11.3 Papatya ebru 5 9.3 Karanfil ebru 6 11.3 Menekşe ebru 2 3.7 Gül ebru 2 3.7 Gelincik ebru 2 3.7 Sümbül ebru 2 3.7 Toplam 54* 100.0 *n=54 Bazı ebru örneklerinde birden fazla teknik uygulandığı için “n” katlanmıştır.

Yüzde hesapları bu sayı (n=54) üzerinden yapılmıştır.

Page 136: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

121

Buna göre araştırmaya alınan 45 ebru örneğinde 7 örnekte uygulanan battal

tekniğinin oranının %12.9, 2 örnekte uygulanan bülbül yuvası tekniğinin oranının

%3.7, 2 örnekte uygulanan gelgit tekniğinin oranının %3.7, 3 örnekte uygulanan

taraklı tekniğinin oranının %5.5, 2 örnekte uygulanan şal tekniğinin oranının %3.7,

2 örnekte uygulanan hatip menekşe tekniğinin oranının %3.7, 3 örnekte uygulanan

hatip çarkıfelek tekniğinin oranının %5.5, 2 örnekte uygulanan hatip yürekli

tekniğinin oranının %3.7, 1 örnekte uygulanan hatip mütenevvia tekniğinin oranının

%1.8, 1 örnekte uygulanan kumlu ebru tekniğinin oranının %1.8, 1 örnekte

uygulanan akkase tekniğinin oranının %1.8, 3 örnekte uygulanan koltuk ebru

tekniğinin oranının %5.5, 6 örnekte uygulanan lale tekniğinin oranının %11.3, 5

örnekte uygulanan papatya tekniğinin oranının %9.3, 6 örnekte uygulanan karanfil

tekniğinin oranının %11.3, 2 örnekte uygulanan menekşe tekniğinin oranının %3.7, 2

örnekte uygulanan gül tekniğinin oranının %3.7, 2 örnekte uygulanan gelincik

tekniğinin oranının %3.7 ve 2 örnekte uygulanan sümbül tekniğinin oranının %3.7

olduğu görülmüştür.

Sanatçının tüm ebru tarzlarında eserler verdiği görülmektedir.

Page 137: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

122Tablo 5: Renk Döküm Tablosu

Kullanılan Renkler Kullanılan Örnekler

Sarı

Açı

k sa

rı H

arda

l sarısı

Sam

an re

ngi

Kah

vere

ngi

Açı

k ka

hve

Koy

u ka

hve

Sarıy

a ça

lan

kahv

ePe

mbe

Ef

latu

n A

çık

efla

un

Turu

ncu

Siya

h

Bey

az

Kırmızı

Açı

k kı

rmızı

Cad

. kırmızısı

G

ri

Açı

k gr

i

Koy

u gr

i Ç

amaşır

çiv.

Laho

r çiv

idi

Açı

k L

.Çiv

.

Ç.T

oprağı

Aşı

boy

ası

Açı

k aşı b

oy.

M

or

Açı

k m

or

Perm

. mor

A

çık

perm

. m

or

Yeş

il A

çık

yeşi

l K

oyu

yeşi

l

Ant

ik y

eşil

Hak

i yeş

il A

çık

topr

ak

yeşi

li

Ultr

. yeş

ili

Perm

anen

t yeşi

l

Mav

i

Açı

k m

avi

Turk

uaz

Ultr

amar

ine

mav

i C

obal

t mav

i

Açı

k l

iA

çık

gök

mav

isi

Gök

mav

isi

Örnek 1 X X X X Örnek 2 X X X X X Örnek 3 X X X Örnek 4 X X X X Örnek 5 X X X X X Örnek 6 Örnek 7 X X X Örnek 8 X X X X X Örnek 9 X X X X Örnek 10 X X X X Örnek 11 X X X X XÖrnek 12 X X X X X XÖrnek 13 X X X X X X X Örnek 14 X X X X X X Örnek 15 X X X X X Örnek 16 X X X X X X Örnek 17 X X X X X XÖrnek 18 X X X X X Örnek 19 X X X X X X X X Örnek 20 X X X X Örnek 21 X X X X X Örnek 22 X X X X X X Örnek 23 X Örnek 24 X X X Örnek 25 X X X X X Örnek 26 X X X X X Örnek 27 X X X X X Örnek 28 X X X X X X Örnek 29 X X X X X X X X XÖrnek 30 X X X X X X Örnek 31 X X X X X X Örnek 32 X X X X X X X X Örnek 33 X X X X X X Örnek 34 X X X X X Örnek 35 X X X X X X Örnek 36 X X X X X X Örnek 37 X X X X X X Örnek 38 X X X X Örnek 39 X X X X Örnek 40 X X X X Örnek 41 X X X X X X Örnek 42 X X X X X X X Örnek 43 X X X X X X Örnek 44 X X X X Örnek 45 X X X X X XTOPLAM 13 2 7 2 6 7 2 1 1 1 2 1 22 15 19 4 1 16 11 5 9 9 2 8 4 1 6 2 2 1 5 2 11 1 2 2 2 6 1 7 6 2 1 1 1 5

Page 138: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

123

Tablo 6:Renk uygulama sayısı ve yüzdeleri

Kullanılan renkler n (Sayı) % (Yüzde) Sarı 13 5.5 Açık sarı 2 0.9 Hardal sarısı 7 3.0 Saman rengi 2 0.9 Kahverengi 6 2.5 Açık kahverengi 7 3.0 Koyu kahverengi 2 0.9 Sarıya çalan kahve 1 0.4 Pembe 1 0.4 Eflatun 1 0.4 Açık eflatun 2 0.9 Turuncu 1 0.4 Siyah 22 9.2 Beyaz 15 6.3 Kırmızı 19 8.0 Açık kırmızı 4 1.6 Cadmium kırmızısı 1 0.4 Gri 16 6.7 Açık gri 11 4.6 Koyu gri 5 2.1 Çamaşır çividi 9 3.8 Lahor çividi 9 3.8 Açık Lahor çividi 2 0.9 Çamlıca toprağı 8 3.4 Aşı boyası 4 1.6 Açık aşı boyası 1 0.4 Mor 6 2.5 Açık mor 2 0.9 Permanent mor 2 0.9 Açık permanent mor 1 0.4 Yeşil 5 2.1 Açık yeşil 2 0.9 Koyu yeşil 11 4.6 Antik yeşil 1 0.4 Haki yeşil 2 0.9 Açık toprak yeşili 2 0.9 Ultramarine yeşil 2 0.9 Permanent yeşil 6 2.5 Mavi 1 0.4 Açık mavi 7 3.0 Turkuaz mavi 6 2.5 Ultramarine mavi 2 0.9 Cobalt mavi 1 0.4 Açık ultramarine mavi 1 0.4 Açık gök mavisi 1 0.4 Gök mavisi 5 2.1 Toplam 237* 100.0

Page 139: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

124

*n=237 Bir renk birden fazla ebru örneğinde kullanıldığı için “n” katlanmıştır.

Yüzde hesapları bu sayı (n=237) üzerinden yapılmıştır.

Buna göre araştırmaya alınan ebru örneklerinde sarı renk 13 ebruda

kullanılmış olup oranı %5.5, açık sarı 2 ebruda kullanılmış olup oranı %0.9, hardal

sarısı 7 ebruda kullanılmış olup oranı %3.0, saman rengi 2 ebruda kullanılmış olup

oranı %0.9, kahverengi 6 ebruda kullanılmış olup oranı %2.5, açık kahverengi 7

ebruda kullanılmış olup oranı %3.0, koyu kahverengi 2 ebruda kullanılmış olup oranı

%0.9, sarıya çalan kahverengi 1 ebruda kullanılmış olup oranı %0.4, pembe 1

ebruda kullanılmış olup oranı %0.4, eflatun 1 ebruda kullanılmış olup oranı %0.4,

açık eflatun 2 ebruda kullanılmış olup oranı %0.9, turuncu 1 ebruda kullanılmış olup

oranı %0.4, siyah 22 ebruda kullanılmış olup oranı %9.2, beyaz 15 ebruda

kullanılmış olup oranı %6.3, kırmızı 19 ebruda kullanılmış olup oranı %8.0, açık

kırmızı 4 ebruda kullanılmış olup oranı %1.6, cadmium kırmızısı 1 ebruda

kullanılmış olup oranı %0.4, gri 16 ebruda kullanılmış olup oranı %6.7, açık gri 11

ebruda kullanılmış olup oranı %4.6, koyu gri 5 ebruda kullanılmış olup oranı %2.1,

çamaşır çividi 9 ebruda kullanılmış olup oranı %3.8, Lahor çividi 9 ebruda

kullanılmış olup oranı %3.8, açık Lahor çividi 2 ebruda kullanılmış olup oranı %0.9,

Çamlıca toprağı 8 ebruda kullanılmış olup oranı %3.4, aşı boyası 4 ebruda

kullanılmış olup oranı %1.6, açık aşı boyası 1 ebruda kullanılmış olup oranı %0.4,

mor 6 ebruda kullanılmış olup oranı %2.5, açık mor 2 ebruda kullanılmış olup oranı

%0.9, permanent mor 2 ebruda kullanılmış olup oranı %0.9, açık permanent mor 1

ebruda kullanılmış olup oranı %0.4, yeşil 5 ebruda kullanılmış olup oranı %2.1, açık

yeşil 2 ebruda kullanılmış olup oranı %0.9, koyu yeşil 11 ebruda kullanılmış olup

oranı %4.6, antik yeşil 1 ebruda kullanılmış olup oranı %0.4, haki yeşil 2 ebruda

kullanılmış olup oranı %0.9, açık toprak yeşili 2 ebruda kullanılmış olup oranı %0.9,

ultramarine yeşil 2 ebruda kullanılmış olup oranı %0.9, permanent yeşil 6 ebruda

kullanılmış olup oranı %2.5, mavi 1 ebruda kullanılmış olup oranı %0.4, açık mavi 7

ebruda kullanılmış olup oranı %3.0, turkuaz mavi 6 ebruda kullanılmış olup oranı

%2.5, cobalt mavi ebruda kullanılmış olup oranı %0.4, ultramarine mavi 2 ebruda

kullanılmış olup oranı %0.9, açık ultramarine mavi 1 ebruda kullanılmış olup oranı

Page 140: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

125

%0.4, gök mavisi 5 ebruda kullanılmış olup oranı %2.1 ve açık gök mavisi 1 ebruda

kullanılmış olup oranı % 0.4’tür.

Veriler incelendiğinde Mustafa Düzgünman’ın araştırmaya alınan ebru

örneklerinde tüm renklerin ve tonlarının kullanıldığı gözlenmiştir. Özellikle beyaz,

sarı, yeşil, mavi, gri, siyah, kırmızı, kahverengi ve tonları yoğun olarak

kullanılmıştır. Bunları daha az oranda kullanılan aşı boyası, Lahor çividi, çamaşır

çividi, Çamlıca toprağı, mor ve tonları ve çamaşır çividi takip etmiştir. Pembe,

eflatun ve turuncu renkleri ise çok az oranda kullanılmıştır.

Page 141: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

126Tablo 7: Malzeme Döküm Tablosu

Kullanılan Malzemeler Kullanılan Örnekler To

prak

bo

ya

Kitr

e

Sığı

r ödü

Kağıt

Tekn

e

Fırç

a

Tara

k

Biz

Su

D.T

aşı

Çıta

Kür

ek

Kap

Süm

bül t

eli

Ara

p za

mkı

Örnek 1 X X X X X X X X X X X X Örnek 2 X X X X X X X X X X X X Örnek 3 X X X X X X X X X X X X Örnek 4 X X X X X X X X X X X X Örnek 5 X X X X X X X X X X X X Örnek 6 X X X X X X X X X X X X Örnek 7 X X X X X X X X X X X X Örnek 8 X X X X X X X X X X X X Örnek 9 X X X X X X X X X X X X Örnek 10 X X X X X X X X X X X X Örnek 11 X X X X X X X X X X X X Örnek 12 X X X X X X X X X X X X Örnek 13 X X X X X X X X X X X X X Örnek 14 X X X X X X X X X X X X Örnek 15 X X X X X X X X X X X X Örnek 16 X X X X X X X X X X X X Örnek 17 X X X X X X X X X X X X Örnek 18 X X X X X X X X X X X X Örnek 19 X X X X X X X X X X X X X Örnek 20 X X X X X X X X X X X X X Örnek 21 X X X X X X X X X X X X Örnek 22 X X X X X X X X X X X X X Örnek 23 X X X X X X X X X X X X Örnek 24 X X X X X X X X X X X X Örnek 25 X X X X X X X X X X X X Örnek 26 X X X X X X X X X X X X Örnek 27 X X X X X X X X X X X X Örnek 28 X X X X X X X X X X X X Örnek 29 X X X X X X X X X X X X Örnek 30 X X X X X X X X X X X X Örnek 31 X X X X X X X X X X X X Örnek 32 X X X X X X X X X X X X Örnek 33 X X X X X X X X X X X X Örnek 34 X X X X X X X X X X X X Örnek 35 X X X X X X X X X X X X Örnek 36 X X X X X X X X X X X X Örnek 37 X X X X X X X X X X X X X Örnek 38 X X X X X X X X X X X X X Örnek 39 X X X X X X X X X X X X Örnek 40 X X X X X X X X X X X X Örnek 41 X X X X X X X X X X X X Örnek 42 X X X X X X X X X X X X Örnek 43 X X X X X X X X X X X X Örnek 44 X X X X X X X X X X X X Örnek 45 X X X X X X X X X X X X TOPLAM 45 45 45 45 45 45 3 45 45 45 45 45 45 2 1

Page 142: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

127

Tablo 8:Malzeme uygulama sayısı ve yüzdeleri

Kullanılan malzemeler n (Sayı) % (Yüzde) Toprak boya 45 8,24175824 Kitre 45 8,24175824 Sığır ödü 45 8,24175824 Kağıt 45 8,24175824 Tekne 45 8,24175824 Fırça 45 8,24175824 Tarak 3 0,54945055 Biz 45 8,24175824 Su 45 8,24175824 Desteseng taşı 45 8,24175824 Çıta 45 8,24175824 Kürek 45 8,24175824 Kap 45 8,24175824 Sümbül teli 2 0,36630037 Arap zamkı 1 0,18315018 Toplam 546* 100.0

*n=546 Bir teknik birden fazla ebru örneğinde kullanıldığı için “n” katlanmıştır.

Yüzde hesapları bu sayı (n=546) üzerinden yapılmıştır.

Araştırmaya alınan 45 ebru örneğinin tümünde toprak boya, kitre, sığır ödü,

kağıt, tekne, fırça, biz, su, desteseng taşı, kürek, kap ve çıta ortak malzeme olarak

kullanılmış olup oranı % 8,24175824’tür. Bunlarla birlikte 3 taraklı ebru örneğinde

tarak kullanılmış olup oranı %0,54945055 , 1 akkaseli ebru örneğinde arap zamkı

kullanılmış olup oranı %0,18315018, 2 sümbül ebru örneğinde de sümbül teli

kullanılmış olup oranı %0,36630037’dir.

Page 143: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

128

4.1.1.6 Mustafa Düzgünman’ın Ebru Sanatına ve Eğitimine Yaptığı Katkılar

Ebru sanatçısı Mustafa Düzgünman’ın ebru sanatına ve eğitimine katkıları

aşağıdaki maddelerde belirtilmeye çalışılmıştır:

• Mustafa Düzgünman Klasik Türk ebru sanatına hizmet etmiş en büyük ebru

sanatkarıdır. Sanatçı yetmiş yıl yaşamış, 1940 yılından başlayıp ölümü olan 1990

yılına kadar elli yıl boyunca ebru sanatına hizmet etmiştir.

• Yaşadığı dönemde Türk ebru sanatının günümüze kadar hiç bozulmadan

taşınmasına, bu sanatın yurdumuzda ve dünyada tanınmasına, gelişmesine büyük

katkılarda bulunmuştur. Ebru sanatı onunla bir dönüm noktası yaşamış, kemal

noktasına ulaşmıştır. Aynı zamanda Alparslan Babaoğlu, Fuat Başar, Sabri

Mandıracı, Serhan Aytan, Aydın Gülan gibi birbirinden değerli sanatçılar yetiştirerek

bu sanatın günümüze kadar hiç bozulmadan ulaşmasına vesile olmuş ve unutulmasını

önlemiştir. Ülkemizde tekrar sevilmesinde ve yaygınlaşmasında büyük emeği

geçmiştir.

• Türk ebrusunun en iyi şekilde yapılmasına büyük özen göstermiştir. Bu

konuda çok hassas ve titiz bir tutum içinde olan Düzgünman, ata yadigarı bu sanatta

yenilik adına yapılan dejenerasyonlara karşı çok katı bir tutum içinde olmuştur. Bu

konuda düşüncelerini şu sözleri ile belirtmiştir: “Bu öyle bir sanattır ki bozmaya

kıyılmaz; onun asaletine dokunulmaz. Ebrunun güzelliği, estetiği sınırsızdır. Bitip

tükenmesi mümkün değildir. Bu sanat bizim kimliğimizin ayrılmaz bir parçasıdır.

Buna dokunan vatana, millete, kültürümüze ihanet eder”. Bazılarının yağlı boya ile

yaptığı çalışmalara “Bunlar manzara yapıyorsa, hiç olmazsa dürüst olsunlar da ebru

tekniği ile resim yapıyoruz desinler, bu dürüstlüğü göstersinler” diyerek tepkisini

ortaya koymuştur. Onun yolunu bugün takip eden, her biri gerçek birer üstat olan

öğrencileri de aynı tutumu devam ettirmektedirler.

Page 144: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

129

• Öğrencilerine ebrunun bir Türk sanatı olduğunu ve tarihini öğretmiştir. Bu

sanatın Allah ile direk ilişkili bir nimet olduğunu, anlayana büyük dersler içerdiğini

anlatmıştır. Ona göre Allah’a giden yollar birer araçtır, ebru da tasavvufda bir araçtır.

• Mustafa Düzgünman ebru sanatını öğrendiği biçimde bırakmamış bu sanatın

yapısını bozmadan, ebruda varolan gelişmeye açık özelliğinden yararlanarak

geliştirmiştir. Rastgele yapılan yenilik ve modernizasyon arayışlarını

onaylamamıştır. Necmettin Okyay’ın ebruya kazandırdığı çiçekli ebrulara

“papatyayı” eklemiştir. Papatya ve menekşe de güzel eserler vermiştir. Serpmelerde

çok başarılı olmuştur. Çiçekli ebruları onun sayesinde daha güzel, tabiattaki

görünümlerine daha yakın olmuştur. Ebruya kompozisyon tarzını getirmiştir.

• Mustafa Düzgünman’ın ebruda ilk defa uyguladığı bir şey de ebru üzerine

imza atmaktır. Hat sanatında olduğu halde ebru sanatında Düzgüman’a kadar ebruda

böyle bir uygulama görülmemiştir. Yapılan araştırmalarda 1983, 1984 ve 1985

yıllarına ait imzalı ebruları vardır. 1969 yılında çıkan bir dergide basılan ebrularda

imza görülmemesi Düzgünman’ın ebrularını bu tarihten sonra imzalamaya başlamış

olduğu düşündürmektedir. Ebrularını imzalama sebebi olarak son dönemlerde

başkalarının onun ebrularına sahip çıkarak kendilerininmiş gibi göstermeleri

olmuştur.

• Mustafa Düzgünman eski ebrucuların tam bir örneği olmuştur. Çelebiliği,

İstanbul efendiliği, tevazuu, Üsküdarlığı ve çok sanat sahibi oluşu ile rahmetli Şeyh

İbrahim Ethem Efendi’nin Hezar-u Fen “bin sanat sahibi” oluşu ve Necmettin Okyay

Hoca’nın hattatlığı, gülcülüğü, din adamlığı, hat uzmanlığı, ebruculuğu gibi geleneği

devam ettirmiş ve “çok sanat sahibi” ünvanına hak kazanmıştır. O ebruculuğunun

yanında klasik ciltçi, şair, besteci, fotoğrafçı, dini musikide icracı, eski tarz icranın

temsilcisi, tesbih koleksiyoncusu, din bilgini, köklü mutasavvuf, memleket sever,

Atatürk hayranı, yarım asırlık bir baharatçı, yarım asırlık türbedar, ebruyu halka

tanıtıp mal eden ve kızlara isim olarak verilmesini başlatan ve kendisini Necmettin

Okyay Hoca’nın çırağı olarak tanıtan insandır.

Page 145: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

130

• Mustafa Düzgünman bir şairdir. Çeşitli konularda ve kişiler için yazdığı

şiirleri bulunmaktadır. Bunlar arasında ebrunun tarihçesini, özelliklerini ve

mahiyetini anlattığı yirmi kıtalık “Ebruname”si en tanınmışıdır.

• Uğur Derman’a göre elli yıllık hizmetinden dolayı “Türk ebru sanatını

dirilten adam”dır.

• Güzel ahlakı ile arkadaşlarına ve öğrencilerine hep örnek olmuştur.

• Mustafa Düzgünman hiçbir maddi karşılık beklemeden kendisini ebru

sanatına adamış, Türk ebruculuğunu devam ettirmek için birbirinden değerli eserler

yapmış, büyük emek ve fedakarlıklarda bulunmuştur. Hiçbir zaman ebrunun

ticaretini yapmamıştır. Herkes alabilsin, ebru yayılsın diye ebrularını hep düşük

rakamlara satmıştır. Neden ebrularını ucuza sattığını soranlara ise “Boyalar

topraktan, kağıda da para vermiyorum, bir masrafı yok, ucuz satıyorum ki fakir

fukara da alabilsin, ebru sadece zenginlerin duvarlarını süslemesin” diye cevap

vermiştir.

• Mustafa Düzgünman ebrunun son halkasıdır. Onun döneminde ebru yapan

sanatkarlar vardı ama onlar bu sanatın son dönemiydiler. Onlarla beraber

Düzgünman olmasaydı bu sanat sona erecekti. Onun gayreti ve fedakarlığı olmasaydı

Türk ebruculuğu da olmazdı. Mustafa Düzgünman eski nesil ile yeni nesil arasında

birleşme noktası olmuştur.

Page 146: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

131

4.1.2 Görüşmeler Sonucunda Elde Edilen Bilgiler

4.1.2.1 Görüşme Yapılan Kişiler

• Serhan Aytan

• Sabri Mandıracı

• Fuat Başar

• Alparslan Babaoğlu

• Aydın Gülan

• Ali Haydar Düzgünman

Page 147: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

132

4.1.2.2 Görüşmelerden Elde Edilen Cevaplar

SERHAN AYTAN

(Mustafa Düzgünman’ın öğrencisi ve ud sanatçısı)

(Nisan 2007’de görüşülmüştür)

1. Mustafa Düzgüman ile ne zaman ve nasıl tanıştınız?

Rahmetli Ustam Mustafa Düzgünman ile eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, 1979

senesinde bir ahbabımızın beni atar dükkanına ebru yapımını öğrenmek üzere

götürmesi sebebi ile tanıştık. Benim ebru ile alakalı hiç ilgim ve bilgim yoktu. Böyle

bir sanatın varlığını da bilmiyordum. 16-20 yaşlarının verdiği malum sıkıntılı dönemi

yaşarken bir tanıdığımız, benim durumumu görünce beni Mustafa Hoca’nın evine

götürdü. Hoca ile tanıştım. Beni evine ebru yaparken seyretmem için davet etti.

Hoca’ya her hafta gidip gelmeye başladım. Ebru ilgimi çekmiş, hoşuma gitmişti.

Hocam çalışırken onun tekne hakimiyetinden etkilenmiştim. Mustafa Hoca ebru

teknesinin başında çalışırken hep sohbet ederdi. Bazen ebruyu anlatır, bazen de dini-

tasavvufi sohbetler açardı. Bu bendeki sıkıntıyı alıp götürmüştü. Bana ebru ile ilgili

bilgileri aktarırken manen terbiyemi de üstlenmişti.

2. Ebru eğitimini nerede aldınız?

Hocam ebrularını, Üsküdar Doğancılar’daki baba yadigarı apartmanlarının bodrum

katındaki ebru atölyesinde yapardı ve ebru derslerini daha doğrusu ebru eğitimini

orada verirdi. Orada çok hoş hatıralarımız oldu.

3. Ebru derslerini ne zamanlar yapıyordunuz?

Mustafa hoca ebru yapmaya genelde Pazar günleri sabah saatlerinde başlar öğle

vakitleri civarında, öğle yemeği üzeri saatlerine kadar devam ederdi. Zaman zaman

pazarları öğle vaktinden sonraları da gider ve kendisinden yararlanırdık. Hafta içi

Cumartesi günleri de dahil atar dükkanını işlettiği için ders verecek vakti olmazdı.

Ancak kendisi hafta içleri eve geldikten sonra da ebru yapmaya devam ederdi. Hafta

içleri ebru derslerine benim gidişim nadirdir. Ancak dükkanına sık sık gider,

sohbetlerinden yararlanmaya orada da devam ederdim.

Page 148: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

133

4. Mustafa Düzgünman’dan ne kadar süre ebru eğitimi aldınız?

Ustam ile tanıştığımızdan günden itibaren, mübareğin 12 Eylül 1990 tarihinde

Hakk’a yürümesine kadar sürekli beraberdik.

5. Hala ebru yapıyor musunuz?

Evet. Bir süre çeşitli nedenlerden dolayı ebru yapımına ara vermek zorunda kaldık,

ancak tekrar bu yadigar için hazırlıklarımızı tamamladık.

6. Sizin gözünüzde Mustafa Düzgünman nasıl bir eğitimcidir?

Benim için mükemmel bir eğitmendi. Her konuda son derece açık ve net idi. Ebru

yaparken gerektiği zaman açıklamalarda bulunur bu suretle görerek ve bilerek

öğrenirdiniz. Hiç açık bırakmaz, hiçbir soruyu da yanıtsız koymazdı. Zaten sorular

genellikle kendisi ile beraberken kendi kendilerine çözülürlerdi. Daha da açıkçası

ustam söyledikleri ve öğrettiklerini kendisi yaşadığı ve uyguladığı için hem ebru hem

de yaşam konusunda öğrenememek mümkün değildi

7. Sizce öğrencilerine neler kazandırmıştır?

Bize göre ilim ve sanat insanlığın en önemli uğraşıdır. İnsanoğlunu ahlaken

yüceltebilecek en kuvvetli araçlardır ve emanetlerdir. Emanetlerdir diyoruz çünkü

bunlar Allah’ın kendisinindir. Bu emanetleri taşıyan insanlar toplumlarına daima en

çok hizmet eden olmuşlar, onları ahlaken ve maddeten yüceltmişlerdir. Ustam

rahmetli Mustafa Düzgünman da böyle insanlardandı. Öğrencilerine sanatı emanet

ettiği vechile onları en az bir meslek sahibi yaptı. Bununla beraber her zaman güzel

ahlakı yaşayarak anlattı, öğretmeye çalıştı. Bunlardan daha mühim kazanç da bize

göre yoktur. Bunlarla beraber çok iyi bildiği ve anladığı hat, tezhip, cilt, minyatür,

tesbih ve özellikle musiki gibi diğer Türk sanatlarını da anlatmış ve öğrencilerini

gerçek Türk sanat aydınları yapmak için gayret sarf etmiştir.

8. Kendisini diğer eğitimcilerden ayıran özellikleri nelerdir?

Bize göre en önemli özelliği güzel ahlakı idi. Sanatında eşsizdi. Mütevazi oluşu,

vericiliği, öğreticiliği, tarzı, tavrı, sohbeti, kısaca her şeyi ile farklı ve mükemmeldi.

Aynı zamanda çağının, klasik musikimizin dini kısmını çok iyi bilen birkaç

Page 149: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

134

kişisinden bir idi. Kendisinden birçok ilahi dinlenmiş, notaya alınmış ve ebediyen

kalıcı olmaları sağlanmıştır. Çok iyi bir fotoğrafçıdır. Akademide tarzı kadim cilt

öğrenmişti ve çok iyi bir cilt ustası idi. Yalnız bir ebrucu değil, çok iyi bir sanatçı idi.

9. Öğrencileri ile ilişkisi nasıldı ?

Biz bir baba-oğul ilişkisi içinde idik. Zaten bana manevi oğlum derdi. Diğer

yetiştirdiği öğrencileri ile de bundan çok farklı olduklarını zannetmiyorum. Her

zaman verici ve yardımcı idi.

10. Sizce Mustafa Düzgünman nasıl bir insandı?

Mustafa Düzgünman ustam kamil bir insandı. Daha evvel de bahsettiğim gibi güzel

ahlaklı idi. Kendini bilen ariflerdendi. Sanatın gerçek faalini bilir, her fırsatta gerek

gerçek tevazuundan gerekse eğitiminin en önemli özelliği bakımından bunu sık sık

vurgulardı. Genlerinden gelen büyük bir sanatçı idi. İyi bir eş (rahmetli Süheyla

Teyze için) ve aile babası (Ali ve Yasemin Düzgünman’lar için), iyi bir kardeş

(Ahmet Düzgünman Amca için), iyi bir ağabey idi (Saime Teyze için).

Bir gün hocamın ebru icraatından sonra zaman zaman yaptığımız gibi Üsküdar

Doğancılar’dan tura çıktık. Bazı türbeleri ziyaret ettik, sohbet ettik, ayrılmak üzere

iken ben elini öpmek için bir harekette bulundum. Bu hareketim dizlerimin yere

değmesine kadar devam etti. Ancak elini öpmeye muvaffak olamadım. Bana “oğlum

eli öpülecek bir adam bulursan beraber gideriz” dedi. Bence bu hocamın nasıl bir

insan olduğunu anlatan en güzel örneklerden biridir. Buradaki gerçek tevazu ve

büyüklüğü bu hareketi ile bana en büyük derslerden birini vermiştir.

Bir gün yine ustamı ziyarete gitmiştim. Evi tam bir müze gibi, duvarlar hatlar,

ebrular, çevirmeler ile dolu. Meşhur kütüphanesinde Türk sanatları ile ilgili ne

ararsan mevcuttu. Bir şey dikkatimi çekmişti ve çok beğenmiştim. Bunu da ifade

etmişim herhalde. Sohbet etti dinledik, çaylar içildi. Destur alma vakti geldi, izin

istedim. “Bir dakika bekle” dedi içeriye gitti. Sonra bir paketle geldi. “Bunu evde

açarsın oğlum” dedi. Ben ne olduğunu anlamadan paketi aldım ve evden çıktım. Eve

geldiğimde merakla paketi açtığımda ne göreyim, hocamın evinde çok beğendiğim

Page 150: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

135

ve bunu söylemek gafletinde bulunduğum şey değil mi? Mahçup olmuştum ama

hocam yine öğretmesi gerektiğini son derece latif bir şekilde vermişti.

Mustafa Düzgünman kelimelerle anlatılacak bir insan değildir. Onu anlamak için

beraber olmak, yaşamak gerekir. O yalnız bir ebrucu değil büyük bir sanatçıdır.

Sadece yurt çapında değil dünya çapındadır. Taklitçi değil modern ve yenilikçidir,

ancak köklerinden ayrılmadan. Çok iyi bir eğitimcidir. Gerek sohbetleri ile gerekse

sanatı ile birçok insan yetiştirmiştir. Bir diğer yönü ile ki, vaktinin en büyük kısmını

harcadığı ve maişetini temin ettiği alanlardır. İyi bir attar, dürüst bir esnaftı.

11. Mustafa Düzgünman’ı ebru sanatının önemli bir sanatçısı yapan nedir?

Kanımca, Mustafa Usta’yı ebru sanatının en önemli sanatçısı yapan özelliklerden

birincisi, ebru sanatının günümüze yegane taşıyıcısı olmasıdır. Eğer bugün Türk tarzı

ebru dediğimiz muhteşem sanat hala yaşıyorsa bunun tek müsebbibi Mustafa

Usta’mdır. Hoca hakkında zaman zaman bazı kendini bilmezler tarafından, “kimseye

bir şey göstermez, öğretmez” gibi iddialar ortaya atılmıştır. Ancak bahsettiğimiz gibi

Türk tarzı ebru sanatının bugünkü gibi unutulmamış, tam tersi çok yaygın bir duruma

gelmesinin ve birçok iyi ebrucular yetişmiş olmasının tek kaynağı Mustafa

Düzgünman ve onun yetiştirdikleridir.

Burada bir şey ilave etmek istiyorum ki bu çok önemlidir. Nisa suresi 54. ayetinde

“…emaneti mutlaka ehline veriniz” emri vardır. Bu ayet hükmünce hocam her işin,

emanetin ehline verilmesi gerektiğini sık sık söylerdi. Bu bir ilahi emirdir ve hocada

ebru işinde de böyle yapmıştır. Layık olana emaneti öğretmiş ve tevdi etmiştir.

Seçimlerinde de ne kadar isabetli olduğunu ebruculuğun bugünkü durumundan da

anlamaktayız.

Hocamızın bir diğer özelliği de, büyük bir sanatçı olmasından dolayı, Türk tarzı

ebruyu dejenere etmeden, gelenekten geldiği şekilde muhafaza etmiş, bu çerçeve

içinde geliştirmiştir. Günümüzde sanatın her kolunda bu dejenerasyonu

görebilmekteyiz. Soysuzca yapılan, yenilik zannedilen bozmalar, mesnetsiz ilaveler

her sanatta yaşanmaktadır. Bu da bize gerçek sanatın fonksiyonunu unutturur.

Page 151: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

136

Burada bir şeyin altını çizmek lazım. Mustafa hoca yalnız ebrucu değildi. Öyle

olsaydı sanatı bu kadar iyi anlayamaz, bu çapa gelemez, yaptıkları bu kadar kalıcı ve

derin izler, eserler bırakamazdı. Hoca önce kamil ve arif bir insandı ve diğer

sanatlarla da meşguldü. Yukarıda bahsettiğim üzere müzisyendi, fotoğrafçıydı, ciltçi

idi. Onu sadece ebru olmaktan sanatçılığa terfi ettiren hasletler bunlardı ki o yüzden

hoca ölümsüzdür.

12. Mustafa Düzgünman’ın ebru sanatına ne gibi katkı ve yenilikleri olmuştur?

Ustamın ebruya getirdiği en önemli yeniliklerin başında onu modernleştirmesi vardır.

Modernleştirmeden maksadım, hocanın renk anlayışı, ebrulardaki tarzıdır. Bu

özellikler kendi çağını yansıtır. Daha evvelki ebrucuların eserlerine baktığımızda

bunu rahatlıkla görebiliriz. Çiçekli ebrular onun sayesinde daha güzel, asıllarına daha

yakın, daha anlatımcıdır. Margarit çiçeğini ilk yapan da yine Mustafa

Düzgünman’dır. Serpmeler onunla zirveye çıkmıştır. Ebruculuğa en önemli katkısı

ise yetiştirdiği günümüzdeki ebru ustalarıdır ki böylece onun zamanında kaybolmaya

yüz tutmuş bu sanatımız yeniden neşv-i nüma bulmuştur.

Bununla beraber Mustafa hoca yaptığı ebruları çok ucuza satmıştır. Hatta bunun için

benimde defalarca şahit olduğum eleştiriler yapılmıştı. Ancak o bu eleştirileri

“Ebrumuz şu anda ortadan yok olmak üzere, bilen anlayan kalmadı. O yüzden

bunları herkes alabilsin, sadece zenginlerin duvarlarını süslemesin, herkes tarafından

bilinsin ve sevilsin” şeklinde mütevazi , sanatına paradan çok daha önem veren

gerçek sanatçılar gibi cevaplar verirdi. Bu anlayış da ebruculuk için büyük bir özveri

ve katkıdır.

13. Mustafa Düzgünman’ın ebrularının dönemlere ayırmak mümkün müdür,

mümkünse dönem özellikleri nedir?

Buna cevap vermek biraz zor. Bunun için hocanın birçok eski ve yeni tarihli

ebrularını gözden geçirmek ve biraz araştırma yapmak gerekiyor. Mustafa

Düzgünman klasik ebruculuktaki hemen bütün teknikleri başarı ile kullanmıştır.

Ancak çift zemin üzerine serpmeli ebrular onun son dönemde ebruya kazandırdığı

Page 152: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

137

önemli bir tavırdır. Bu zeminlerin üzerine de çiçekleri oturtturmuştur. Çiçekli ebru

zaten daha önce de belirttiğim gibi Mustafa Usta ile kemale ermiştir.

Page 153: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

138

SABRİ MANDIRACI

(Mustafa Düzgünman’ın öğrencisi ve felsefe öğretmeni)

(Nisan 2007’de görüşülmüştür)

1.Mustafa Düzgünman ile ne zaman ve nasıl tanıştınız?

1981 yılında İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci iken Süleymaniye Kütüphanesi’nde

cilt restorasyon bölümünde kurs görüyordum. Cilt ve yazı için ebru gerekiyordu. Bu

nedenle kendisinden ebru alıyordum. Bu arada kendi kendime ebru yapmaya

çalışıyordum. Benim ebru yaptığımı duymuş ve görmek istedi. Benim ebrularımı

görünce “Bu iş tek başına olmaz! Pazar sabahı saat 10’da gel! Ben bu aralar

çalışıyorum” diyerek beni atölyesine davet etti. Artık onun talebesi olmuştum.

Hocamın teknesinin başında geçen saatler hayatımın en güzel hatıralarıdır.

İstanbul’dan ayrıldıktan sonra onun ebruculuğunu ve sohbetlerini çok özledim.

2. Ebru eğitimini nerede aldınız?

Ebru çalışmalarını Üsküdar’da bulunan evinin bodrum katındaki atölyesinde

yapardık.

3. Ebru derslerini ne zamanlar yapıyordunuz?

Derslerin belli bir saati yoktu. Genelde Pazar sabah saat 10-14 arası ve akşamüzeri

saat 17-20 arası ebru yapıyorduk. Yılda iki kez tekne açardı. Sonbaharda başlayıp

Aralık ayına kadar, baharda başlayıp Haziran’a kadar ebru yapardı.

4. Mustafa Düzgünman’dan ne kadar süre ebru eğitimi aldınız?

Ben hala ders almaya çalışıyorum

5. Hala ebru yapıyor musunuz?

Arkadaşımın atölyesinde yapıyorum.

6. Sizin gözünüzde Mustafa Düzgünman nasıl bir eğitimcidir?

Mustafa Hoca geleneksel eğitimin son temsilcisidir. Onda hocaya ve ustaya saygı

esastır. Hep onların çığırından gitmiştir. Usta-çırak ilişkisine önem vermiştir. Ebru

Page 154: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

139

konusunda çok hassas bir insandı. Temel ilkelerden ödün verilmesini istemezdi.

Ebruyu öğrenmek isteyen herkese öğretmek ister ama bu konuda çok seçici

davranırdı. Kendine özgü değerlendirme yöntemi vardı. Öğrenmek isteyen kişiyi

fark ettirmeden sınar, imtihan ederdi. Bu imtihanlar sonucunda geleneksel ilişkiyi

taşıyacağına inandığı öğrencilerine ebruyu en iyi şekilde öğretmek için elinden

geleni yapardı.

7. Sizce Öğrencilerine neler kazandırmıştır?

Mustafa Hoca’yı tanıdıktan sonra dünya görüşümde çok şey değişti. Önüme yeni bir

ufuk açmıştır. Daha önce dünyayı böyle görmezdim. Onu tanımak benim hayatımda

önemli bir kırılma noktası olmuştur. Kendisi çok güçlü bir klasik ebrucudur. Dünya

görüşü çok farklı bir insandır. Bugünkü ebruyu herkes Düzgünman’a borçludur. Ebru

ona göre hakikati bulmada bir vasıtadır.

8. Kendisini diğer eğitimcilerden ayıran özellikleri nelerdir?

Onu diğer sanatçılarla mukayese etmek zordur. Onu kendi hocaları ile mukayese

etmek gerekir. Ona göre sanat insanı Hakk’a ulaştırır. İnsan asıl gerçeğe sanat

yoluyla ulaşır. Titiz, verici, her şeyi her noktada kucaklayan, hassas, bazı temel

değerlerden ödün vermeyen, modern, çok toplumcu, toplumla çelişmeyen, dürüst bir

insandı.

9. Öğrencileri ile ilişkisi nasıldı?

Öğrencilerini çok severdi. Bildiği hiçbir şeyi onlardan esirgemez ve çok verici bir

insandı. Ailesi de çok vericidir. Yetiştireceği öğrencileri farkında olmadan imtihan

ederdi. Geleneğin verdiği bir sezgi vardı onda; istismar edecek kişiyi tanırdı. Ona

göre herkese her şey verilmezdi.

10. Sizce Mustafa Düzgünman nasıl bir insandı?

Dürüst, inanılmaz yardımsever, eli açık, verici, hassas, herkesi ve her şeyi hiçbir

karşılık beklemeksizin kucaklayan bir insandı. Bütüncül bir bakış açısı vardı. Bu

ödün vermek anlamında olmamalıdır. Herkes alabilsin diye ebrularını çok ucuza

Page 155: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

140

satmıştır. Hiçbir zaman maddiyatı düşünmemiştir. Kültür aktarıcı bir misyonu vardı.

Toplumcuydu, insanları çok düşünürdü.

11. 12. Mustafa Düzgünman’ın ebru sanatına ne gibi katkı ve yenilikleri olmuştur?

Ebru önceden gizemli bir sanat olarak görünüyordu. Onunla daha kolay yapılabilen

bir tekniğe bürünmüştür. Gizemi ortadan kalkmıştır. Çiçekli ebruyu bugüne

taşımıştır. Bugün bile onun yaptıkları aşılamamıştır. Ebruyu ileri bir düzeye taşımış,

teknik olarak canlandırmıştır. Düzgünman sayesinde ebru çok yol almıştır.

13. Mustafa Düzgünman’ın ebrularının dönemlere ayırmak mümkün müdür,

mümkünse dönem özellikleri nedir?

Hoca’nın ebrularını üç dönemde inceleyebiliriz. Başlangıç dönemi 1940-1960

arasıdır. Bu dönemde Necmeddin Okyay’ın etkisi görülmüştür. Çiçek zeminlerinde

Çamlıca toprağı ve Lahor çividi kullanılmıştır. Battallar da Ethem Efendi’nin etkisi

görülmüştür. Battallar kalın kalın atmış ve nefti çok kullanmıştır. Orta dönem 1960-

1980 başıdır. Rikkat Kunt’un getirdiği Avrupa boyalarla renk skalası zenginleşmiştir.

1980’de zemin çok sağlam, çok güçlü olmuştur. 1983 yılı en verimli olduğu

dönemdir. Aynı renk tonunu degrade olarak kullandığı zeminler çok güçlü olmuştur.

Bu dönemde Necmeddin Hoca’nın etkisinden çıkmış ve kendi tarzını oluşturmuştur.

Lale, papatya, menekşe gibi bütün çiçek şekillerini güçlendirmiştir. Zeminleri üç

renk yapmış ve Çamlıca toprağını tek kullanmıştır. Kızıl kahve kullanmıştır. Her

renkten çiçek zemini yapmıştır. Ebrularda serpme görülmektedir. Son dönem

yaklaşık on yıllık bir zamandır. Zeminlerde taramalı battallar (Mustafa Düzgünman

Battalı) vardır. Bu tarz batta ebruda tarama yapıp sonra battal yapmıştır. Böylece

zeminde hiç boşluk kalmamıştır.

Page 156: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

141

FUAT BAŞAR

(Mustafa Düzgünman’ın öğrencisi, ebru ve hat sanatçısı)

(Nisan 2007’de görüşülmüştür)

1. Mustafa Düzgünman ile ne zaman ve nasıl tanıştınız?

Benim ebru ile tanışmamda Uğur Derman Bey’in tesiri çok olmuştur.1970’li yıllarda

onun Akbank Yayınları arasında Ebru kitabı yayınlanmıştı. Bu eser, sanatın

tanınmasında ve yaygınlaşmasında çok faydası olduğu gibi benim gibi bugün ebru ile

uğraşan birçok kişiyi de teşvik eden ilk eser sayılmalıdır. 70’li yıllarda Mustafa

Düzgünman hocanın adını kitaptan duymuştum. Kendisi ile tanışmamıştım. O

dönemde ben Erzurum’daydım Hoca’nın adresini bilmiyordum. Hoca’ya yazı

örneklerimi göndermek ve yol yordam öğrenmek istiyordum. Mustafa Düzgünman

Hoca’nın adresini Uğur Bey bana gönderdi. Ona da haber vermiş. Hatta Uğur

Beyden bana şöyle bir haber geldi: “Düzgünman ebru yapar ama posta işiyle

uğraşmaz”. İstanbul’da bulunan arkadaşlarımdan hoca ile görüşmelerini ve ondan

ebru alarak bana getirmelerini isterdim. Bana mektupla yapacaklarımı yazar,

sorularıma cevap verirdi. 80 yılına kadar Erzurum’daydım. Kendi kendime

çalışıyordum. Malzeme sıkıntısı had safhada idi. İnsanlar ebru sanatına lazım olacak

malzemenin ismini bile bilmiyordu. Bir Düzgünman var o zaman. Öğrenci almakta

nazlı diyorlardı. 1980 yılında sanat aşkımı tıp öğrenimime tercih ederek İstanbul’a

geldim. Uğur Derman ve Süheyl Ünver benim için referans oldular. Aynı yıl Hamit

Aytaç Hoca’dan hat icazeti, aynı zamanda Mustafa Hoca’nın atölyesine devam

ederek kendisinden 1989 yılında ebru icazeti aldım. Hocalarımın vefatından sonra

kendi atölyemi kurdum.

2. Ebru eğitimini nerede aldınız?

Evinin bodrum katındaki atölyesine yıllarca devam ettik. Oraya Niyazi Sayın ve

A.Yüksel Özemre de uğrardı. Ebru ve tasavvuf üzerine sohbetler edilirdi.

3. Ebru derslerini ne zamanlar yapıyordunuz?

Hoca ile her hafta beraberdik.

Page 157: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

142

4. Mustafa Düzgünman’dan ne kadar süre ebru eğitimi aldınız?

Kendisi ile İstanbul’a gelişimden itibaren 1989 yılına kadar çalıştık.

5. Hala ebru yapıyor musunuz?

Kendime ait atölyemde ebru ve hat çalışmalarıma devam ediyorum. Öğrenciler

yetiştiriyorum.

6. Sizin gözünüzde Mustafa Düzgünman nasıl bir eğitimcidir?

Mustafa Hoca ebrunun usta çırak münasebeti ile gelişebileceğine ve yükseleceğine

inanırdı. Ebruyu öğrenmek isteyenlerin bir hocadan istifade etmelerini ve bu işi tekne

başında öğrenmelerini isterdi. Kendisi için ebruyu kimseye göstermiyor denilirdi.

Halbuki bu konuda çok haklıydı. Ebru öğrenmek için gelenler yaparken gördüğünde

“Bu kadar basitmiymiş” deyip geçmeleri, hafife almaları Hoca’nın onuruna

dokunurdu. Arka planda neler yatıyor, sanat hangi aşamalardan geçiyor, bunun

farkında değillerdi. Bu nedenle hoca öğretme konusunda çok seçici davranırdı.

Onları yanına almadan önce imtihan eder, sabırlı olup olmadıklarına bakardı.

Hoca bizim sorularımıza teferruatlı cevap vermezdi. Üstün körü geçer, bizim

kavrayışımıza bırakırdı. Epey bir zaman devam ettik ona. Hoca da baktı ki, bu

öğrenciler hakikaten samimi. Ebru konusunda çok hassastı. En büyük korkusu

ebrunun bozulması idi. Uydurma ebrulara son derece sinirlenir, böyle bir teşebbüste

bulunanları yanına kabul etmezdi. Hatta bu tip bir çalışma yapan bir zatın icazet

talebini çok sert bir şekilde reddetmiştir. “Ecdadımızdan gelen güzellikleri kimsenin

bozmaya hakkı yok” derdi ve o güzelliklerin devamını isterdi. Son 3-4 talebesi olan

bizlerden bu konuda kesin söz almıştır.

7. Öğrencilerine neler kazandırmıştır?

Rahmetli hocamdan çok şey öğrendik. Sanatı paylaşılması gereken bir servet olarak

görür ve samimiyetine inandığı kişilere bildiği her şeyi öğretmek için çırpınırdı.

Düzgünman’a göre en zor sanat adam olma sanatıdır. Onun tasavvufi yönünden

yararlandık. Sanatın ahlakı ve kaidelerinden faydalandık. Bize sanatın maddi bir

kazanç olmadığını anlatmıştır.

Page 158: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

143

8. Kendisini diğer eğitimcilerden ayıran özellikleri nelerdir?

Her şeyi ile çok farklı ve mükemmel bir insandı. Eski büyükleri görmüş, tasavvuf

deryalarında yetişmiş bir insandı. Rahmetli hocamın tasavvuf bilgisi çok derindi.

İstanbul kültürüne bihakkın vakıftı. Çok yönlü bir sanatkardı. Ebruculuğu yanında

mükemmel bir cilt ustasıydı. Tespihçilikten çok iyi anlardı. Fotoğrafçılığı da vardı.

9. Öğrencileri ile ilişkisi nasıldı?

Yaş farkından dolayı öğrencileri ile ilişkisi mesafeli olmasına karşın bizleri çok

severdi. Bizim en iyi şekilde yetişmemiz için çok çaba sarfetmiştir. Ailesi de kendisi

de çok verici insanlardı.

10. Sizce Mustafa Düzgünman nasıl bir insandı?

Dışarıdan çok sert, prensip sahibi, tasavvuf terbiyesi görmüş, geleneğe bağlı, taviz

vermeyen, yeri geldiğinde latife yapmayı bilen bir insandı.

Bir gün Alparslan Babaoğlu ile birlikte yaptığımız çalışmaları göstermek için

Mustafa Hoca’ya gittik. . Önce hanımına baktırırdı ebruları, “Hanım baksın, benim

ekspertörüm odur derdi. O beğendikten sonra sıkıysa ben beğenmeyeyim” derdi.

Hanımı Alparslan’ın ve benim ebrularıma baktı. “Ayol Mustafa dedi. Bu çocuklar

seni geçmişler”. Utandık, kıpkırmızı olduk. Kendi kendime hoca herhalde zılgıt

geçer diye düşündüm. Hoca diklendi biraz. “Hanım hanım bana bak! Ben elli yıllık

ebrucuyum! Elli senede iki eser verdim. O iki eserde bu çocuklar, artık ölsem de

gözüm arkada kalmayacak” dedi. Hoca’nın o sözü bize bir ömür boyu moral kaynağı

olmuştur.

11. 12. Mustafa Düzgünman’ı ebru sanatının önemli bir sanatçısı yapan nedir?

Mustafa Düzgünman’ı ebru sanatını en önemli bir sanatçısı yapan özelliği ebru

konusunda çok hassas olmasıdır. Döneminde Türk ebrusunu bozduğunu düşündüğü

uygulamalara şiddetle karşı çıkmıştır. Bu sanatın günümüze kadar özünden

kopmadan gelmesi için çok gayret göstermiştir. Sanatı milli bir emanet gibi görür,

ehline verilmesi gerektiğini düşünürdü. Ebru sanatına yaptığı en önemli katkı bu

Page 159: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

144

sanatın gelecek kuşaklara aktarılmasında bir köprü görevi görmüştür. O dönemlerde

ebru yapan sadece Mustafa Düzgünman vardı. O’nda sanat Allah vergisi idi.

Page 160: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

145

ALPARSLAN BABAOĞLU

(Mustafa Düzgünman’ın öğrencisi ve elektronik mühendisi)

(Ekim 2007’de görüşülmüştür)

1- Mustafa Düzgünman ile ne zaman ve nasıl tanıştınız?

Kendisi ile 1985 yılında tanıştım. İlk kez bir ebruyu, bir arkadaşımın evinde 1953

yılında gördüm. Arkadaşım, bu ebrunun, Üsküdar’da oturan yaşlı bir bey tarafından

yapıldığını ve onu kaybedersek bu sanatında sona ereceğini söylemişti. Bana bir de

Uğur Derman’ın “Türk Sanatında Ebru” adlı kitabını gösterdi. Ben de bu sanat

kaybolmasın, ben bunu yaparım diyerek kitabı da alıp eve gittim. Kitaptaki tariflere

göre ebru malzemelerini hazırlattım ve kendi kendime ebru yapmaya başladım. O

sıralarda haftasonları Topkapı Sarayı’nda Kültür Bakanlığı’nın düzenlediği tezhip-

minyatür kurslarına ve ebru çalışmalarımı tezhip hocam Cahide Keskiner’e

gösteriyordum. Bana Mustafa Hoca’nın çok aksi ve kimseye ebru öğretmeyen

istemeyen birisi olduğunu söylemişlerdi. Bir süre sonra Sultanahmet’te İstanbul

Sanatları Çarşısı açıldı ve bana da ebru için bir hücre verdiler. Açılış günü ebru

odasının duvarlarına Mustafa Düzgünman’ın ebrularını asmaya başladılar. Ben de

dükkana bakanlar ebruları benim yaptığımı zannedebilirler diye buna itiraz ettim.

Bunu üzerine Hoca’nın ebrularını kütüphaneye astılar. Daha sonra bu olay Hoca’nın

kulağına gitmiş ve bundan çok hoşlanmış. Daha önceleri Hoca’nın ebruları ile

kendileri yapmış gibi sergi açanlar olmuş ve bunun üzerine Hoca ebrularını

imzalamaya başlamış. Daha sonra beni attar dükkanına çağırmış. Attar dükkanına

gittiğimde beni pazar günü atölyesine davet etti ve böylece hala devam eden talebelik

sürecim başlamış oldu.

2- Ebru eğitimini nerede aldınız?

Ebru derslerini oturdukları apartmanın bodrum katında bulunan atölyede yapardık.

3- Ebru derslerini ne zamanlar yapıyordunuz?

Kendisi Pazar günleri saat 10-12 arasında misafir kabul ederdi. Sürekli ebru yapardı.

Hocanın teknesi hep ayarlıdır. Hoca misafirler geldikten sonra radyoyu açar ilahiler

Page 161: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

146

dinlenir, bir yandan da ebru yapardı. Rahmetli eşi Süheyla Teyze çay ve kurabiye

getirirdi. Sohbetin konusu genellikle tasavvuf ve ebru olurdu.

4- Mustafa Düzgünman’dan ne kadar süre ebru eğitimi aldınız?

Hocam ile tanıştığım 1985 senesinden vefatına kadar ebru eğitimi aldım.

5- Hala ebru yapıyor musunuz?

Evet

6-8 Sizin gözünüzde Mustafa Düzgünman nasıl bir eğitimcidir?

Özel bir öğretme yöntemi yoktur. Öğretme yöntemi akademik değildi. Ona göre ebru

tarifle öğrenilmez, deneme yanılma yoluyla öğrenilirdi. Hızlı ebru yapardı. Teknede

ebru yaparken tarif etmezdi. Hanımı iyi bir tenkitçi idi. Kendisi yapmaz ama tenkit

ederdi.

7- Öğrencilerine neler kazandırmıştır?

Bizleri sadece ebruculuğu ile değil dünya görüşü ile de etkiledi. Tasavvufla da

ilgilendik. Hoca kendi görüşüne yakın insanlar ile görüşürdü. Kendisi aydın bir insan

idi, bağnazlık yoktu.

9. Öğrencileri ile ilişkisi nasıldı?

Hoca ile evine telefon açıp bir şey isteyecek kadar yakındık. Kendisi resmi, açıksözlü

ve laubaliliği sevmeyen bir insandı.

10. Sizce Mustafa Düzgünman nasıl bir insandı?

Daha önce de belirttiğim gibi açıksözlü, celalli, kalın sesli, hızlı konuşan, dürüst,

tasavvufla iç içe aydın bir insandı.

11. Mustafa Düzgünman’ı ebru sanatının önemli bir sanatçısı yapan nedir?

Ebrunun önemli olmadığı dönemde ebruyla uğraşmıştır. Kıtlık döneminde bile ebru

yapmış, ebruyu bırakmamıştır. Ondaki ebru sevgisi aşk derecesindedir. Kıtlık

döneminde her şeye ebru yapmıştır. Ama renkli kağıtlara ebru almaya kızardı. Ondan

Page 162: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

147

ebrularını istemeye çekinirdik. Vefatından sonra eşinden ondan bir hatıra kalması

için 20-25 kadar özel, değişik ebrularını istedim.

12. Mustafa Düzgünman’ın ebru sanatına ne gibi katkı ve yenilikleri olmuştur?

Mustafa Düzgünman ebru geleneğini Necmeddin Hoca’dan alıp öğrencilerine

aktarmıştır. Ebrunun yok olmasını engellemiş, geçmiş ile gelecek nesil arasında

köprü oluşturmuştur. Belki biz yine ebru yapacaktık ama abuk subuk olacaktı.

Kendisi ebru geleneğini hazmettirmiştir. Ebru geleneğinden kastedilen kullanım

yerine uygun ebru yapmak (hat ve cilt için), sanatçının hocayı geçtikten sonra yenilik

yapabileceğidir. Ona göre gelenek muhafaza edilmelidir. Hoca ebrunun dejenere

olmasından çok rahatsızlık duyardı. Hocanın ebrularının kendine has karakterleri

vardır. Kendisi her çeşit ebru yapardı. İnsanlar genelde çiçekli ebruları tercih ederdi.

Ebrularında en çok şu tekniği ya da rengi kullanırdı gibi bir sınırlandırma getirmek

doğru olmaz. Her renkten zemin yapmıştır.

13. Mustafa Düzgünman’ın ebrularının dönemlere ayırmak mümkün müdür,

mümkünse dönem özellikleri nedir?

30-40 yıllık bir süre içinde Hoca'nın ebrusu da tekamül etmiş doğal olarak. Ancak

bunu dönemler ayırmak doğru olmamakla birlikte bir konu Hoca'nın ebrusunu iki

döneme ayırabiliriz. Çiçek ve hatip zeminlerinde aynı renkle tarz-ı kadim battal ebru

kullandığı ebrular ve Mustafa Düzgünman ebrusu olarak da bilinen önce az ödlü

boyayı serpip onunla şal ebrusu yapıp üzerine çok ödlü ve sonra da neftli ya da

Çamlıca toprağı serperek zemin yaptığı ebrular. Bildiğim kadarıyla en verimli olduğu

dönem 1980 ile hastalığı başlayana yani 1989 yılı sonuna kadar olan dönemdir.

Page 163: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

148

AYDIN GÜLAN

(Mustafa Düzgünman’ın öğrencisi ve hukuk profesörü)

(Ekim 2007’de görüşülmüştür)

1. Mustafa Düzgünman ile ne zaman ve nasıl tanıştınız?

Mustafa Düzgünman adıyla ilk defa 1981-1982 öğretim döneminde, hukuk fakültesi

1. sınıfında iken devam ettiğim Süleymaniye Kütüphanesi Kitap Hastanesi

bölümünde karşılaştım. Cilt hocam İslam Seçen, kitap yan kağıtlarında kullanılan

ebruyu göstermiş ve Düzgünman’dan bahsetmişti. Aslında ben de bir Üsküdarlı

olarak, Üsküdar’da bulunan aktar dükkanını biliyor ama sahipleriyle tanışmıyordum.

Cilt konusunda çalışırken zamanla ebru daha ilgimi çekmeye başladı ve ziyaret

ederek kendimi tanıtmaya ve ebru öğrenme talebinde bulunmaya karar verdim.

Gittim, meramımı anlattım, ellerini göster dedi, gösterdim, sen bu ellerle ebru

yapamazsın dedi, basımdan kaynar sular boşaldı, ama ertesi gün yine gittim, hiç

konuşmadan dükkanında oturdum, fiilen ısrar etmiş oldum. Kabul etti, böyle başladı.

Bir talibin sanata olan aşkını ölçmek için bu tip ufak engeller ve moral bozucu

konuşmalar yapıp, buna rağmen ısrar eder ise kabul etmek eski bir adet imiş.

Sonradan öğrendim. 1982 yılından 1989 yılına kadar her pazar evinin bodrumunda

buluştuk, çalıştık, sohbet ettik. 1989’da Fransa'ya gittim, ben orada iken vefat etti.

2. Ebru eğitimini nerede aldınız?

Ebru dersi demek doğru mu bilmem ama usta çırak ilişkisi evinin bodrum katında

sürüyordu.

3. Ebru derslerini ne zaman yapıyordunuz?

Yaz aylarında sıcak dolayısıyla kitre çabuk kokuşur diye yapmazdı. Bunun dışındaki

zamanda her pazar düzenli olarak çalışılırdı. Bir ders verir gibi olmak dışında o yapar

ben seyreder, yardım ederdim. Gündemi olan ders saatleri değil, çalışma ortamı

dolayısıyla sordukça yaptıkça öğrenmek seklinde bir ilişki vardı.

Page 164: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

149

4. Mustafa Düzgünman’dan ne kadar süre ebru eğitimi aldınız?

Hal böyle olunca, ikinci soruda söylediğim üzere yedi sene boyunca birlikte çalışmış

olmak, ayni zamanda bu sure boyunca ders almış olmam anlamına da gelmektedir.

5. Hala ebru yapıyor musunuz?

Teorik olarak hala ebru ile ilgiliyim. İstanbul Hukuk Fakültesi’nde İdare Hukuku

doçentiyim. Mesleğimin ağırlığı sebebiyle ebruya vefasızlık yapıyorum.

6. Sizin gözünüzde Mustafa Düzgünman nasıl bir eğitimcidir?

Benim gözümde çok saygıdeğer, sağlam kişilikli, özgün bir insandı. Her yönü ile

örnek olmaya çalışırdı. Karşısındaki insani küçümsemez, hiç bir şekilde azarlamaz,

hatalarını yüzüne vurmazdı. Bu özellikleri sadece iyi bir eğitimci değil, iyi bir insan

ve örnek bir kişilik olarak değerlendirilmesini gerektirmektedir sanırım.

7. Öğrencilerine neler kazandırmıştır?

Bizlere iyi ebru yapmak yanında güzel ahlaklı olmayı da öğretmiştir.

8. Kendisini diğer eğitimcilerden ayıran özellikleri nelerdir?

Öğrencisine sadece bir sanat vermek değil, ayni zamanda bir ahlak eğitimi vermeyi

de esas almaktaydı sanırım

9. Öğrencileri ile ilişkisi nasıldı?

Benim devam ettiğim sürede bir başka öğrencisi olmadı. Öğrenci kabul etmezdi.

Biraz önce bahsettiğim sınavı geçen başka olmadı. Sadece son dönemde Alparslan

Babaoğlu ve Hattat Fuat Bey yaptıkları ebruları getirdiler ve onların beğenilmesi

suretiyle icazet aldılar. Benden önce bir subay öğrencisi (Sabri Mandıracı) ve

arkadası Niyazi Sayın da vardı. İlişki bir öğrenci hoca ilişkisinden çok, usta çırak

ilişkisi idi. Bu yüzden öğrencisinin ebru yapımına ait tüm malzeme gereksinimini de

o temin eder ve verirdi.

Page 165: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

150

10. Sizce Mustafa Düzgünman nasıl bir insandı?

Kişilik olarak kendine özgü bir insandı. Kesinlikle çok kibar bir insandı. Hiç

sinirlendiğini, sesini yükselttiğini görmedim. Karısı biz çalışırken çay, biskuit

getirdiğinde onu övüşü, göklere çıkarışı, nezaketi, şükranını dile getirmesi benim çok

hoşuma giderdi. Düzenli bir insandı. Her gün programı belli idi. İşe gidiş saati,

yürüyerek gittiği yol, selam verdiği dükkanlar, işten çıkışı, pazar günü bodruma iniş

saati, misafir gelmesi, gitmesi her şey çok düzenli, çok ritmik idi. Özel bir tasavvuf

bilgisi ve tecrübesi vardı. Dini musiki konusunda özellikle ilahiler hususunda

uzmanlığı bulunmaktaydı. Tesbih kolleksiyonu vardı. Bir dönem Aziz Mahmut

Hüdai Hz. Türbesinde türbedarlık yapmış idi. Köklü bir Üsküdarlı ailenin ferdi idi.

11. Mustafa Düzgüman’ı ebru sanatının önemli bir sanatçısı yapan nedir?

Hocamı, önemli bir ebru sanatçısı yapan husus onun çalışma istikrarı ve sağladığı

üsluptur. Kendine özgü bir üslup geliştirmiştir. İmzası olmayan ebrulardan bile bilen

gözler Düzgünman ebrusunu ayırt eder. Bu istikrarlı bir biçimde bütün ömrünü

sanata vermiş ve iç dünyası da özgün ve zengin olan bir sanatçının, kendisi istese de

istemese de sanatına yansıyacak olan üslubunun doğal bir sonucudur. Hocam,

zevkleri gelişmiş, kültürlü, inançlı, zengin bir iç boyutu olan insandı. Ebru tekniğinde

zaman içinde oluşmuş ustalığı ile bu ustalığın üslup oluşturan estetik boyutu elbette

bu önemini ortaya çıkarmaktadır. Tasavvufla iç içe aydın bir insandı. Bağnazlık

yoktu.

12. Mustafa Düzgünman’ın ebru sanatına ne gibi katkı ve yenilikleri olmuştur?

Ebru sanatına en önemli katkısı ona gelinceye kadar ancak kitap yan kağıtlarında ve

hatların çerçevesinde bir yardımcı sanat dalı olarak işlev bulan ebrunun ayrı bir sanat

dalı olarak kendisini göstermesi ve kabul ettirmesinde olmuştur. Düzgünman

sayesinde, özellikle çiçekli ebrularda getirdiği çeşitlilik ve güzellikle ebru artik

çerçevelenerek duvarlara asılan bir güzel sanatlar dalı işlevine kavuşmuştur.

Ebrularında kullandığı renkler ve bu renklerin tonu bakımından oturmuş bir yapısı

bulunmaktadır. Son on yılında İsviçre’den getirttiği bayrak kırmızısına önem verirdi.

Toprak boyaları kullanırdı. Necmettin Okyay'ın aynı rengin değişik tonları ile

Page 166: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

151

oluşturmayı sevdiği kompozisyonlardan farklı olarak Düzgünman çarpıcı zıtlıkları

kullanmayı severdi.

Page 167: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

152

4.1.2.3 Görüşmelerin Değerlendirilmesi

Mustafa Esat Düzgünman’ın başta oğlu Ali Haydar Düzgünman olmak üzere

öğrencilerinden Aydın Gülan, Alparslan Babaoğlu, Fuat Başar, Sabri Mandıracı ve

Serhan Aytan ile görüşme yapılmıştır. Ali Haydar Düzgünman ile yapılan görüşme

sohbet niteliğinde olup diğer öğrencilerine görüşme formunda hazırlanan sorular

yöneltilmiştir.

Görüşme yapılan öğrencilerinin hepsi üniversite mezunu olup İstanbul’da

yaşamaktadırlar. Bu kişilerden Alparslan Babaoğlu ve Fuat Başar diğerlerine göre

ebru sanatı ile daha yoğun uğraşmaktadır. Diğer öğrencileri ise işlerinin

yoğunluğundan dolayı bu sanata fazla zaman ayıramamaktadır.

Alınan cevaplar doğrultusunda varılan yargıları şöyle sıralayabiliriz:

Mustafa Düzgünman 1979 yılından sonra öğrenci yetiştirmeye başlamış ve

yukarıda isimlerini belirttiğimiz beş öğrencisini yetiştirerek Klasik Türk Ebrusu’nu

kendisinden sonra layığı ile sürdüreceklerine inanarak onlara teslim etmiştir. Onlarla

münasebeti ölümüne kadar devam etmiştir.

Mustafa Düzgünman geleneksel eğitimin son temsilcisidir. Usta çırak

ilişkisine çok önem vermiştir. Onun için hocaya ve ustaya saygı esas olup, hep

onların izinden gitmiştir. Ebru konusunda çok hassas olan sanatçı temel ilkelerden

ödün verilmesini istememiştir. Ebruyu öğrenmek isteyen herkese öğretmek istemiş

ama bu konuda seçici davranmıştır. Kendine özgü bir değerlendirme yöntemi

olmuştur. Öğrenmek isteyen kişiyi fark ettirmeden sınamış, geleneksel ilişkiyi

taşıyacağına inandıktan sonra ebruyu en iyi şekilde öğretmek için elinden geleni

yapmıştır. Her konuda son derece açık ve net olmuştur. Ebru yaparken gereken

durumlarda açıklamalarda bulunup, bu suretle öğrencilerinin görerek ve bilerek

öğrenmelerini istemiştir. Bazı durumlarda da teferruatlı cevaplar vermeyip onların

anlayışına bırakmıştır. Sanatçının özel bir öğretme yöntemi olmamıştır. Ona göre

ebru tarifle değil deneme yanılma yoluyla öğrenilmelidir. Çok saygıdeğer, sağlam

Page 168: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

153

kişilikli, özgün bir insan olan Düzgünman her yönü ile öğrencilerine örnek olmaya

çalışmıştır. O derslerinde öğrenciye bir sanat vermek değil aynı zamanda bir ahlak

eğitimi vermeyi de esas almıştır.

Mustafa Düzgünman haftaiçi ve Cumartesi günleri attar dükkanında çalıştığı

için öğrencilerine Pazar günleri evinin bodrum katında bulunan atölyesinde ders

vermiştir. Ders saatlerinin bir programı olmayıp genellikle sabah 10.00-14.00 ve

akşamüzeri 17.00-20.00 olmuştur. Yılda iki kez tekne açan sanatçı Sonbahar’da

başlayıp Aralık ayına kadar, İlkbahar’da başlayıp Haziran ayına kadar ebru

yapmıştır. Her Pazar düzenli olarak çalışmıştır.

Öğrencilerine çok şey kazandırmıştır. Sadece ebruculuğu ile değil güzel

ahlakı ile de onlara örnek olmuştur. Düzgünman’a göre en zor sanat adam olma

sanatıdır. Sanatı paylaşılması gereken bir servet olarak görmüş ve samimiyetine

inandığı kişilere bildiği her şeyi öğretmek için gerekeni yapmıştır. Öğrencileri onu

tanıdıktan sonra dünya görüşlerinin değiştiğini, kendisinin onların önüne yepyeni

ufuklar açtığını söylemektedirler. Öğrencilerine ebru dışında diğer Türk sanatlarını

da anlatmış ve onların gerçek birer Türk sanat aydınları olmaları için gayret

sarfetmiştir. Onlara sanatın maddi bir kazanç olmadığını anlatmıştır.

Onu diğer eğitimcilerden ayıran özelliklerini belirlemek için kendi hocaları

ile mukayese etmek gerekmektedir. Onun en önemli özelliği güzel ahlakı olmuştur.

Sanatı eşsizdir. Ona göre sanat insanı hakka ulaştırır. İnsan asıl gerçeğe sanat yoluyla

ulaşır. Titiz, verici, her şeyi her noktada kucaklayan, hassas, bazı temel değerlerden

ödün vermeyen, modern, toplumla çelişmeyen, dürüst ve mütevazi bir sanatçı idi.

Eski büyükleri görmüş, tasavvuf içinde yetişmiş bir insandı. Fotoğrafçılık, cilt ve

müzik ile de uğraşmıştır. Çok yönlü bir sanatkardı. Çağının klasik musikinin dini

kısmını çok iyi bilen birkaç kişisinden biridir. Kendisinden çok ilahi dinlenmiş,

notaya alınmış ve ebediyen kalıcı olmaları sağlanmıştır.

Öğrencileri ile ilişkisi resmi olmasına karşın onları evlatları gibi görmüştür.

Onları çok sevmiş ve iyi yetişmeleri için elinden geleni yapmıştır. Ailesi de kendisi

Page 169: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

154

de çok verici olmuştur. Bildiği hiçbir şeyi onlardan esirgememiştir. Yetiştireceği

öğrencileri farkında olmadan sınamıştır. Ona göre herkese her şey verilmezdi.

Öğrencilerine göre Düzgünman kişilik olarak her şeyden önce kibar, eşine

çok değer veren, düzenli, açıksözlü, celalli, hızlı konuşan, kalın sesli, dürüst,

samimiyetine inandığı herkese karşı çok yardımsever, eli açık, paylaşımcı, hassas,

herkesi ve her şeyi hiçbir karşılık beklemeksizin kucaklayan bir insandı. Bütüncül bir

bakış açısı vardı. Herkes alabilsin diye ebrularını çok ucuza satmış, hiçbir zaman

maddiyatı düşünmemiştir. Kültür aktarıcı bir misyonu olmuştur. Tasavvufla iç içe

aydın bir insan olan Düzgünman’da bağnazlık yoktu. Sanatın gerçek faalini bilir, her

fırsatta gerek gerçek tevazuundan gerekse eğitimin önemli özelliği bunu sık sık

vurgulardı.

Onu ebru sanatının en önemli sanatçısı yapan özelliği bu sanatı günümüze

yegane taşıyıcısı olmasıdır. Bugünkü geleneksel Türk ebru sanatının yaşamasında

onun çok emeği olmuştur. Hakkında zaman zaman kimseye bir şey göstermez,

öğretmez gibi iddialar ortaya atılmışsa da bunlar asılsızdır. Bunu en büyük delili

günümüzde onun izinden giden, yetiştirdiği öğrencileridir. O layık olana bu sanatı

öğretmiştir.

Düzgünman ebru geleneğini Necmeddin Hoca’dan devralıp öğrencilerine

aktarmıştır. Böylece ebrunun unutulmasını engelleyerek geçmiş ile gelecek arasında

bir bağ oluşturmuştur.

Ebru sanatını gelenekten geldiği şekilde korumuş, dejenere etmeden bu

çerçeve içinde geliştirmiştir. Ebru konusunda çok hassas olan sanatçı döneminde

Türk ebrusunu bozduğunu düşündüğü uygulamalara şiddetle karşı çıkmıştır. Bu

sanatın günümüze kadar özünden kopmadan gelmesi için çok gayret göstermiştir.

O tam bir ebru aşığıdır. Ebrunun önemli olmadığı ve kıtlık döneminde bile

ebru ile uğraşmıştır.

Page 170: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

155

Ebru sanatına olan en önemli katkısı ona gelinceye kadar ancak kitap yan

kağıtlarında ve hatların çerçevesinde bir yardımcı sanat dalı olarak işlev bulan

ebrunun ayrı bir sanat dalı olarak kendisini göstermesi ve kabul ettirmesidir.

Düzgünman sayesinde, özellikle çiçekli ebrularda getirdiği çeşitlilik ve güzellikle

ebru artik çerçevelenerek duvarlara asılan bir güzel sanatlar dalı işlevine

kavuşmuştur.

Onun sayesinde ebru ileri bir düzeye taşınmış, teknik olarak canlanmıştır.

Günümüzde bile onun yaptıkları aşılamamıştır. Ebruya getirdiği yeniliklerin en

başında ebruyu renk ve tarz olarak modernleştirmesi vardır. Çiçekli ebrular onun

sayesinde daha güzel, asıllarına yakın ve daha anlatımcı olmuştur. Ebru önceleri

gizemli bir sanat olarak görünürken onun sayesinde gizemi ortadan kalkmış ve daha

kolay yapılabilen bir tekniğe bürünmüştür. Değerli sanatçılar yetiştirerek unutulmaya

yüz tutmuş bu sanatı günümüzde yeniden canlandırmıştır. Ebrularını çok ucuza

satarak bu sanatın yaygınlaşmasını için özveride bulunmuş ve ebruyu herkesin

bilmesini istemiştir.

Hoca’nın ebrularının kendine has özellikleri vardı. Her çeşit ebru yapmış ve

her rengi kullanmıştır. Ebrularında kullandığı renkler ve bu renklerin tonu

bakımından oturmuş bir yapısı bulunmaktadır. Son on yılında İsviçre’den getirttiği

bayrak kırmızısına önem vermiştir. Toprak boyaları kullanmıştır. Necmettin

Okyay'ın aynı rengin değişik tonları ile oluşturmayı sevdiği kompozisyonlardan

farklı olarak Düzgünman çarpıcı zıtlıkları kullanmayı sevmiştir.

Sanatçı kendine özgü bir üslup geliştirmiştir. İmzası olmayan ebrulardan bile

bilen gözler Düzgünman ebrusunu ayırt edebilmektedir. Bu istikrarlı bir biçimde

bütün ömrünü sanata vermiş ve iç dünyası da özgün ve zengin olan bir sanatçının,

kendisi istese de istemese de sanatına yansıyacak olan üslubunun doğal bir

sonucudur. Hoca, zevkleri gelişmiş, kültürlü, inançlı, zengin bir iç boyutu olan

insandı. Ebru tekniğinde zaman içinde oluşmuş ustalığı ile bu ustalığın üslup

oluşturan estetik boyutu elbette bu önemini ortaya çıkarmaktadır.

Page 171: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

156

Hoca’nın ebruları üç döneme ayrılmaktadır. Başlangıç dönemi 1940-1960 yılları

arasıdır. Başlangıç dönemi olan 1940-1960 yılları arasında Necmeddin Okyay ve

Ethem Efendi’nin etkisi görülmüştür. 1960’tan sonra onların etkisinden çıkarak

kullandığı renkler ve teknikler bakımından kendi tarzını oluşturmuştur. Bu dönemde

yaptığı ebrular çok güçlü olmuş, papatya, menekşe ve lale gibi bütün çiçek şekillerini

güçlendirmiştir. Ebrularda başarılı serpmeler yapmıştır. Zeminler çok sağlam

olmuştur. Renk skalasını çok geliştirmiştir. Klasik Türk ebrusu onunla zirveye

ulaşmıştır.

Page 172: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

157

BÖLÜM V

V. SONUÇ VE ÖNERİLER

Bu bölümde Mustafa Düzgünman’ın Türk ebru sanatına ve eğitimine

katkılarını ortaya koymayı amaçlayan araştırma bulgularından elde edilen sonuçlara

yer verilmiş ve önerilerde bulunulmuştur.

5.1 Sonuçlar

Ebru minyatür, tezhip, hat ve cilt gibi geleneksel sanatlarımızın en

önemlilerinden biridir. Diğer sanatlar gibi milletimizin duygularının, zevkinin ve

estetiğinin ifade araçlarından biri haline gelmiştir.

Bir dönem Batılılaşma çabalarının sonucu olarak, ebru da uzun yıllar diğer

milli sanatlarımız gibi mağdur edilmiş, unutulmaya yüz tutmuştur. Çok az sanatçı

tarafından bu sanat yaşatılmaya çalışılmıştır. Bu sanatlarımızın elinden tutup

günümüze getiren ve göz kamaştırıcı çalışmaları ile önce Batı’da, daha sonra da

bizde tanınıp takdir edilen sanatkarlarımız vardır. Bunlarda biri de Mustafa

Düzgünman’dır. Kendisinin izni ile Avrupa ve Amerika’da sergileri açılmış ve

ebruları sanat çevresinin büyük ilgisini çekmiştir.

Devletin yıllarca ihmal ettiği bu konuya el atması, Türk süsleme sanatlarına

önem vermeye başlaması, bu sanatların tekrar yaşatılmasına çalışılması sevindirici

bir gelişme olmuştur.

Günümüzde ülkemizde ebru sanatına olan ilgi geçmiş yıllara göre artmıştır.

Ebru sanatını öğreten kurslar açılmakta, bu uygulama ve eğitim çalışmaları çeşitli

kurumlarca desteklenmektedir. Ebru sanatçıları yurtiçi ve yurtdışında sergiler

açmaktadır. Yine yayın hayatında az da olsa bu sanat tanıtılmakta ve beğeni

kazanmaktadır.

Page 173: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

158

Yüzyıllar boyunca hat ve cilt sanatlarının yardımcı bir kolu olarak yaşamış

olan ebru kitap kapaklarını ve yazı levhalarını süslemiştir. Kimi zaman birbirine

uygun düşen ebrulardan pano yapılmıştır. Günümüzde ise geçmişteki işlevini

kaybeden ebru, yardımcı sanat olmaktan çıkmış tek başına bir sanat dalı olmuştur.

Yapılan ebrular resim gibi çerçevelenerek duvarlarımızı süsler hale gelmiştir.

Türkiye’de ebru sanatının bugünlere ulaşması ve bugünkü durumu

düşünüldüğünde, bu sanatın günümüze aktarılmasını, tanınmasını sağlayan ve ebruyu

gelecek nesillere taşımak için öğrenciler yetiştiren Mustafa Düzgünman’ın ebru

sanatında ayrı bir yeri vardır.

Mustafa Düzgünman ile ilgili kaynaklar, yakınları ve öğrencilerinin görüş ve

ifadeleri ile sanatçının eserleri incelendiğinde görülmektedir ki; Mustafa Düzgünman

Türk ebru sanatına hizmet etmiş en büyük ustalardan biridir. Bu sanatın ülkemizde

tekrar sevilmesinde ve yaygınlaşmasında büyük emeği geçmiştir.

Kendisi Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük sanatkarlardan, ebru ve hat üstadı

olan Necmeddin Okyay’ın talebesi olmuştur.1940 yılından başlayıp ölümüne kadar

süren yarım asırlık bir ebruculuk geçmişi vardır. Bu dönemde yaptığı eserleri ve ebru

konusunda savunduğu görüşleri ile Türk ebrusunun zamanımıza kadar hiç

bozulmadan gelmesinde, bu sanatın yurdumuzda ve dünyada tanınmasında ve

gelişmesinde büyük katkısı olmuştur. Ebru sanatı Düzgünman’la bir dönüm yaşamış

ve kemal noktasına ulaşmıştır. Onun ebruları yurtiçi ve yurtdışında birçok

koleksiyonda yer almış, birçok yazma eseri ve yazı levhalarını süslemiştir.

Ebru konusunda çok hassas olan Düzgünman, yaşadığı dönemde Türk

ebrusunun en iyi şekilde yapılmasını arzu etmiş ve yenilik kabul edilen denemeleri

hoş karşılamamıştır. Klasik anlayışa sımsıkı bağlı kalmıştır. Sanatçı ebru sanatını

öğrendiği biçimde bırakmamış, bu sanatın yapısını bozmadan, ebruda varolan

gelişmeye açık özelliğinden yararlanarak geliştirmiştir. Ebruculukta kendisini

geçtiğini söyleyen hocası Necmettin Okyay’ın ebruya kazandırdığı çiçekli ebrulara

papatyayı eklemiştir. Çiçekli ebruları daha da ileri götürerek papatya, menekşe ve

Page 174: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

159

serpmelerde güzel eserler vermiştir. Çiçekli ebrular onun sayesinde daha güzel, daha

anlatımcı ve asıllarına daha yakın olmuştur. Sadece çiçekli ebrularda değil, ebrunun

diğer dallarında da başarılı eserler vermiştir. Ebruya kompozisyon tarzını getirmiştir.

Bir eserde birden fazla ebru tekniği görülebilmektedir. Onunla modern Türk ebrusu

renk anlayışı ve tarz olarak yepyeni bir dinamizm kazanmıştır. Zeminler kendisinin

geliştirdiği ve Mustafa Düzgünman Battalı olarak biline tarz sayesinde çok sağlam

olmuştur. Çift zemin üzerine serpmeli ebrular onun son dönemde ebruya

kazandırdığı önemli bir tavırdır. Bu zemin üzerine çiçekleri oturtmuştur. Hocası

Necmeddin Okyay ile birlikte onun ebruları bu sanatın doruk noktası olmuştur. Bu

iki sanatçının yaşadığı dönemde klasik ebrunun en güzel örnekleri verilmiştir.

Ona gelinceye kadar hat ve cilt sanatlarına yardımcı sanat olan ebru onun

ebruya getirdiği tarz sayesinde başlı başına bir sanat dalı haline gelmiştir.

Bununla birlikte daha önceleri gizemli bir havaya bürünen ebru sanatı onun

sayesinde halk ile tanışmıştır. Gizemli havası ortadan kalkmıştır.

Tam bir ebru aşığı olan Düzgünman, kendisini ebru sanatına adamıştır. Türk

ebruculuğunu devam ettirmek için birbirinden değerli eserler yapmış, büyük emek ve

fedakarlıklarda bulunmuştur. Herkes ebrularını alabilsin, herkes ebruyu tanısın diye

ebrularını çok düşük rakamlara satmıştır.

Aynı zamanda birbirinden değerli sanatçılar yetiştirerek bu sanatın

unutulmasını önlemiştir. Onun öğrencileri olan Aydın Gülan, Alparslan Babaoğlu,

Serhan Aytan, Fuat Başar ve Sabri Mandıracı günümüzde klasik ebru sanatının

yaşatılması ve geliştirilmesinde, uygulama ve eğitim çalışmaları ile önemli görevler

üstlenmişlerdir.

Onun için ebru öğrenmek isteyenleri kolay kolay yanına sokmaz, öğretmek

istemez gibi asılsız düşünceler ortaya atılmıştır. Ama Türk ebrusunun günümüze

kadar bozulmadan ulaşmasının, yaygın bir duruma gelmesinin ve birçok iyi ebrucular

yetişmiş olmasının tek kaynağı Mustafa Düzgünman’dır. O ebru öğrenmek için

Page 175: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

160

kendisine gelenleri önce kendi yöntemleri ile sınamış, sabır ve meşakkat isteyen bu

sanatı gerçekten yürütebileceklerine inandıktan sonra onların en iyi şekilde

yetişmeleri için elinden gelen çabayı göstermiştir. Bu konuda çok seçici olmuştur.

Günümüzde onun izinden giden öğrencileri de bu düşüncenin ne kadar asılsız

olduğunun ispatıdır.

Ebrunun son halkası olan Düzgünman eski nesil ile yeni nesil arasında bir

köprü görevi görmüştür. Ethem Efendi ve Necmeddin Okyay’dan devraldığı bu

sanatı günümüze aktarmıştır. Onun gayreti ve fedakarlığı olmasaydı Türk ebru sanatı

da yok olup gidecekti.

Mustafa Düzgünman ebruculuğu yanında klasik ciltçi, şair, besteci, dini

musikide icracı, fotoğrafçı, tesbih koleksiyoncusu, köklü mutasavvuf, yarım asırlık

baharatçı ve türbedar oluşundan dolayı ustaları gibi çok sanat sahibi (hezarfen)

ünvanına hak kazanmış bir insandır.

Kişilik olarak dürüst, yardımsever, herkesi ve her şeyi karşılık beklemeksizin

kucaklayan, insanları düşünen, mütevazi, kibar, eşine karşı çok saygılı, hassas, titiz,

modern, açıksözlü, toplumla çelişmeyen, bazı temel değerlerden ödün vermeyen bir

insan olan sanatçı bu özellikleri ile çevresine karşı hep örnek olmuştur.

Bu araştırmada sanatçının çeşitli tekniklerde yapılan 45 ebrusu incelenmek

üzere örnek olarak alınmıştır. Bu ebruların teknik, renk ve malzeme döküm tabloları

oluşturulmuştur. Bu ebrulardan 7’si battal, 2’si bülbül yuvası, 2’si taraklı, 2’si şal,

2’si gelgit, 1’i kumlu, 1’i akkaseli, 3’ü koltuk, 7’si hatip ve 18’i çiçekli ebru tekniği

ile yapılmıştır.

Toprak boya, kitre, sığır ödü, tekne, su, fırça, kağıt, biz, boya kabı ve ebruları

sermek için kullanılan çıta ortak malzeme olup, taraklı ebrularda bunlara ek olarak

tarak, çiçekli ebrulardan olan sümbül yapımında da sümbül teli kullanılmıştır.

Page 176: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

161

Renk döküm tablosu incelendiğinde ise sanatçının bütün renkleri ve onların

çeşitli tonlarını kullandığı görülmüştür. Bu renkler sarı, kırmızı, yeşil, mavi, gri,

kahverengi, mor, siyah, beyaz, Lahor çividi, çamaşır çividi, Çamlıca toprağı, pembe,

turuncu, eflatun ve aşı boyasıdır. Bu örneklerde özellikle yeşil, kırmızı, siyah, gri,

beyaz, sarı ve mavinin tonlarının yoğun olarak kullanıldığı görülmüştür.

5.2 Öneriler

Üniversitelerin Geleneksel Türk El Sanatları, Geleneksel Türk Süsleme

sanatları bölümlerinde, Kültür Bakanlığı bünyesinde ve özel kurslarda Türk ebru

sanatı eğitimi verilmektedir. Ancak bu durum ebru sanatımızın ve sanatçılarımızın

tanıtılıp sevilmesi için yeterli değildir. Eğitim ortamları iyileştirilmeli, daha geniş

imkanlar sunulmalı ve ebru sanatımızın günümüze kadar değişmeden gelmesinde

büyük emeği geçen Mustafa Düzgünman’ın çalışmaları tanıtılmalıdır.

Devlet ve özel kurumların desteği ile yurtiçi ve yurtdışında Mustafa

Düzgünman’ın ebrularını tanıtan sergiler yapılmalıdır.

Kitle iletişim araçları sanatçının ebrularının tanıtımına daha geniş yer vermeli

ve daha etken rol oynamalıdır. Onun ebruları ile ilgili daha güncel programlar

yapılmalıdır. Bu programlar sadece devlet kanallarında ve belli zamanlarda değil

diğer özel kanallarda da yer almalıdır.

Sanatçının ebrularından kartpostallar hazırlanması, bilboardlarda eserlerinin

asılması, insanların yoğun olarak bulunduğu büyük alışveriş merkezlerinde

eserlerinin sergilenmesi, ders kitaplarının kaplarında ebru resimlerinin yer alması

daha geniş kitlelerce tanınmasında önemli rol oynayabilir.

Ayrıca sanatçının ebruculuğu ile ilgili daha geniş kapsamlı, daha güncel

kitap ve makale çalışmaları yapılmalıdır.

İnternet ortamında eserleri ve ebruculuğuna daha geniş yer verilmelidir.

Page 177: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

162

Ebru müzesi kurularak Düzgünman ve diğer değerli ebru sanatçılarının bazı

kişilerin koleksiyonlarında bulunan değerli eserleri günışığına çıkarılarak bu müzede

sergilenmesi sağlanmalıdır.

Türk ebru sanatına gönül vermiş ve bir çok öğrenci yetiştirmiş olan Mustafa

Düzgünman’ın adının yaşatılması, ebrularının tanınıp sevilmesi ve gençleri bu sanata

teşvik etmek için adına anma programları ve yarışmalar düzenlenmeli ve iyi eserler

ödüllendirilmelidir

Page 178: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

163

KAYNAKÇA

ALTUN, A. (1981). Günümüzde Ebru ve Bir Ebru Sanatçısı. Arkeoloji Sanat

Tarihi Dergisi. S.12-13. İstanbul.

ARITAN, A. S. (2002). Türk Ebru Sanatı. Türkler. S.12. Konya.

AY, M. (1994). Ebru ve Kimya. Bilim ve Teknik. S.316. Ankara.

BİNARK, İ. (1975). Eski Kitapçılık Sanatlarımız. Ankara: Ayyıldız Matbaası.

BARUTCUGİL, H. (1999). Renklerin Sonsuzluğu. İstanbul.

BİROL, İ. A. (1969). Ebru Sanatkarları. Yeşilay. S.425. İstanbul.

BİROL, İ. A. (1969). Ebru. Yeşilay. S.424. İstanbul.

BOZGEYİK, B. (1978). Ebru Ustası Mustafa Düzgünman. Köprü. S.18. İstanbul.

CANSEVER, M. (1996). Ebru sanatı. Art-Decor. S.44. İstanbul.

CANSEVER, M. (1996). Son Sözü Tekne Söyler. Art-Decor. S.44. İstanbul.

CANSEVER, M. (1996). Mavi Kütlelerin Sanatçısı A. İsmail Türemen. Art-Decor.

S.44. İstanbul.

ÇOKTAN, A. (1992). Türk Ebru Sanatı. İstanbul

DERMAN, U. (1977). Türk Sanatında Ebru. İstanbul: Ak Yayınları.

DERMAN, U. (1994). Ebrunun Yapılışı ve Çeşitleri. Bilim ve Teknik. S.316.

Ankara.

Page 179: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

164

DERMAN, U. (1994). Mustafa Düzgünman. T.D.V. İslam Ansiklopedisi. C.10.

İstanbul.

DERMAN, U. (1988). Ebrunun Ustası Mustafa Düzgünman. Antika. S.36. İstanbul.

DÜZGÜNMAN, M. (1985). Ebru Nasıl Yapılır? Sanat Çevresi. S.84. İstanbul.

DÜZGÜNMAN, M. (1969). Ebruname . S.432. Yeşilay. İstanbul.

ELHAN, S. (1998). Türk Ebru Sanatı. Ankara: Murat Kitap ve Basım Yayınevi.

ELHAN, S. (1997). Ebru Sanatı. Türkiyemiz. S.80. İstanbul.

ERİŞ, M. N. (2007). Mustafa Esat Düzgünman ve Ebru. İstanbul.

ERSOY, A. (1989). Ebru Sanatı. İlgi. S.58. İstanbul.

GÖKTAŞ, U. (1987). Ebru Terimleri Sözlüğü. İstanbul: Anadolu Sanat Yayınları.

GÖKTAŞ, U. (1986). Son Ebru Ustası: Mustafa Düzgünman. Türkiyemiz. S.49.

İstanbul.

GÖKTAŞ, U. (1984). Ebru Sanatımız. Sanat Dünyamız. S.30. İstanbul.

KUŞOĞLU, M. Z. (1985). Ebru Sanatımız. Mustafa Düzgünman’dan Ebrular. Bilim,

Birlik, Başarı. S.41. İstanbul.

KUŞOĞLU, M. Z. (1994). Dünkü Sanatımız, Kültürümüz. İstanbul.

MANDIRACI, S. (1994). Ebru Sanatının Günümüzdeki Konumu Nedir?

Geleceği Nasıl Daha İyi Olabilir? Kamu ve Özel Kuruluşlarla Orta Öğretimde,

Page 180: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

165

Üniversitelerde El Sanatlarına Yaklaşım ve Sorunları Sempozyumu Bildirileri.

S.298. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi.

ÖZEMRE, A.Y. (1975). Üsküdar’da Bir Attar Dükkanı. İstanbul: Kubbealtı

Neşriyatı.

ÖZEN, M.E. (1985). Yazma Kitap Sanatları Sözlüğü. İstanbul: İstanbul

Üniversitesi Fen Fakültesi Basım Atölyesi.

ÖZSAYINER, Z. C. (1994). Ebruli Cümbüşün Büyük Ustası ve Öğretmeni: Mustafa

E. Düzgünman. Art-Decor. S. 20. İstanbul.

SABİH, A. (1990). Suya Renk Veren Adamın Öyküsü. Cumhuriyet. S.17. İstanbul.

SCHICK, I. C. (1988). Kalıpla Ebru Yapma Sanatı ve Yeni Bir Yazılı Ebru Ustası:

Feridun Özgören. Antika. S.36. İstanbul.

SÖNMEZ, N. (1988). Türk Kağıdı. Antika. S.36. İstanbul.

SUNGUR, N. (1994). Sanat ve Kimya Bir Arada: Ebru. Bilim ve Teknik. S.316.

Ankara.

TANARSLAN, T. (!994). Bilimsel Açıdan Ebru. Bilim ve Teknik. S.316.

TANARSLAN, T. (1988). Bir Ebrucu Gözüyle Ebru. Antika. S.36. İstanbul.

TURAN, O. ( 1991). Mustafa Düzgünman Bibliyografyası: Bir Deneme. Sanat

Tarihi Araştırmaları. S.10. İstanbul.

UZEL, N. (1988). Suda Nakışlar. Antika. S.36. İstanbul.

UZEL, N. (1985). Türk Süsleme Sanatları Sergisi. Antika. S.9. İstanbul.

Page 181: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

166

UYAR,Y.(1992). Günümüzde Ebru ve Ustaları. Türkiyemiz. S.68. İstanbul: Akbank

Yayınları.

ÜNVER, S. (1944). Türk Tezyinatında Tezhip ve Ebru. Radyo. C.3. S.29. Ankara. YAZIR, M B. (1981). Medeniyet Aleminde Yazı ve İslam Medeniyetinde Kalem

Güzeli. Ankara.

YAZAN, I. (1986). Ebru Sanatı. Antika. S.14. İstanbul.

YARDIM, M.N. (1985). İnsan Sanattan Ayrı Olamaz. Doğuş. S.19 İstanbul.

………………(1992). Ebruda Doruk. Mustafa Düzgünman ve Çiçekleri. HorHor

Broşür/Gazete. İstanbul.

Babaoğlu, A. (15.01.2004)

(http://www.geleneksel-ebru.com/) (2006, Aralık 12)

Kutlu, S. – Sarıdere U. (25.11.2005)

(http://www.turkislamsanatlari.com/) (2007, Ocak 23)

TRT 2 için Hazırlanan “Sanatımızdan Portreler” İsimli Belgesel Film.

Page 182: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

167

EKLER

EK-1 Görüşme Soruları

EK-2 Kaynak Kişi Künyeleri

EK-3 Bilgi Formu

.

.

Page 183: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

168

EK-1

GÖRÜŞME SORULARI

1- Mustafa Düzgünman ile ne zaman ve nasıl tanıştınız? 2- Ebru eğitimini nerede aldınız? 3- Ebru derslerini ne zamanlar yapıyordunuz? 4- Mustafa Düzgünman’dan ne kadar süre ebru eğitimi aldınız? 5- Hala ebru yapıyor musunuz? 6- Sizin gözünüzde Mustafa Düzgünman nasıl bir eğitimcidir? 7- Öğrencilerine neler kazandırmıştır? 8. Kendisini diğer eğitimcilerden ayıran özellikleri nelerdir? 9. Öğrencileri ile ilişkisi nasıldı? 10. Sizce Mustafa Düzgünman nasıl bir insandı? 11. Mustafa Düzgünman’ı ebru sanatının önemli bir sanatçısı yapan nedir? 12. Mustafa Düzgünman’ın ebru sanatına ne gibi katkı ve yenilikleri olmuştur? 13. Mustafa Düzgünman’ın ebrularını dönemlere ayırmak mümkün müdür, mümkünse dönem özellikleri nedir?

Page 184: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

169

EK-2

KAYNAK KİŞİ KÜNYELERİ

Adı Soyadı : Serhan Aytan

Doğum yeri ve Tarihi :İstanbul-1962

Öğrenim Durumu :Üniversite Mezunu

Mesleği :Ud Sanatçısı

Adresi :İstanbul

Adı Soyadı : Sabri Mandıracı

Doğum yeri ve Tarihi :Armutlu-1963

Öğrenim Durumu :Üniversite Mezunu

Mesleği :Felsefe Öğretmeni

Adresi :Ankara

Adı Soyadı : Fuat Başar

Doğum yeri ve Tarihi :Erzurum-1953

Öğrenim Durumu :Üniversiteden Terk

Mesleği :Hat ve Ebru Sanatçısı

Adresi :İstanbul

Adı Soyadı : Alparslan Babaoğlu

Doğum yeri ve Tarihi :Ankara-1957

Öğrenim Durumu :Üniversite Mezunu

Mesleği :Elektronik Mühendisi

Adresi :İstanbul

Page 185: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

170

Adı Soyadı : Aydın Gülan

Doğum yeri ve Tarihi :1965

Öğrenim Durumu :Üniversite Mezunu

Mesleği :Hukuk Doçenti

Adresi :İstanbul

Adı Soyadı : Ali Haydar Düzgünman

Doğum yeri ve Tarihi :İstanbul -1953

Öğrenim Durumu :Üniversite Mezunu

Mesleği :Serbest Meslek

Adresi :İstanbul

Page 186: Mustafa duzgunman-ın-eru-sanatina-ve-egitimine-katkisi

171

EK-3

BİLGİ FORMU

Örnek No : Fotoğraf No : Örnek Türü : İnceleme Tarihi : Eserin Tarihi : Eserin Boyutları : Bugünkü Durumu : Kullanılan Teknikler : Kullanılan Renkler : Kullanılan Malzemeler : Kompozisyon : Kaynak Kişi :