Upload
ihramcizade
View
50
Download
19
Embed Size (px)
Citation preview
Onur Güler
Bursa, 2014
SAKAL RİSÂLESİ
Onur Güler, 21 Mayıs 1992'de Bursa'da doğdu. İlköğretimini
Ahmet Hamdi Tanpınar İlköğretim Okulu’nda(1998-2006), lise
eğitimini Emir Sultan Lisesi’nde(2006-2010) tamamladı. Sonra,
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.(2006-
2010), aynı zamanda Anadolu Üniversitesi İlâhiyat Bölümü’nü
bitirdi(2012-2014), hâlen Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi
3’üncü sınıf öğrencisidir ve stajyer avukatlık yapmaktadır.
İÇİNDEKİLER
MUKADDİME .......................................................................................................... 1
A.SAKAL-TEOLOJİ İLİŞKİSİ ........................................................................................ 3
1. SAKAL TANIMI......................................................................................................................... 3
2. SAKAL KESMENİN YAHUT UZATMANIN FİİL OLMAKLIĞI VE TEOLOJİNİN İLGİ ALANINA
GİREN BİR NESNE OLARAK SAKAL ............................................................................................ 3
B.SAKAL İÇERİKLİ RİVAYETLER ................................................................................. 4
1.YAHUDİLİKTE SAKAL ................................................................................................................ 5
2.HIRİSTİYANLIKTA SAKAL .......................................................................................................... 7
3.İSLÂMİYETTE SAKAL ................................................................................................................. 7
3.a.KUR’ÂN-I KERİM’DE VE YORUMCULARIN DİLİNDE SAKAL .................................................. 7
3.b.HADİS MALZEMESİNDE VE RAVİLERİN DİLİNDE SAKAL ...................................................... 8
3.b.1.SAKAL İÇERİKLİ RİVAYETLERİN SÖZ İLMİ AÇISINDAN DEĞERİ .................................................. 11
3.b.1.I. SAKAL İÇERİKLİ RİVAYETLER VE SÖZ İLMİ ELEĞİNDEN GEÇİP ELLERİMİZDE KALANLAR........ 25
3. b.1.I.i. SAKAL İÇERİKLİ ZAYIF BİR RİVAYETİN ANALİZİ .................................................................... 26
3.c. FIKIH MALZEMESİNDE VE FAKİHLERİN YORUMUYLA SAKAL ......................................... 31
3.c.1.a. Allah elçisi sakalları salıvermeyi(özgürleştirmeyi), bıyıkları da kesmeyi emretti( النبي صلى هللا
hadisi ...................................................................................... 32 (عليه وسلم أنه أمر بإحفاء الشوارب وإعفاء اللحية
3.b.1.b. Müşriklere muhalefet edin, sakallarınızı salıverin, bıyıklarınızı kesin( خالفوا المشركين وفروا اللحى
hadisi .............................................................................................................................. 34 (وأحفوا الشوارب
3.b.1.c. On şey fıtrattandır: Sakalları salıvermek, bıyıkları kesmek( عشر من الفطرة قص الشارب وإعفاء
hadisi ........................................................................................................................................... 36 (اللحية
3.c.2. İSLÂM MEZHEPLERİNDE VE BAZI ÂLİMLERİN HÜKMÜYLE SAKAL .......................................... 37
3.c.3. SAKAL BIRAKMANIN YAHUT BIRAKMAMANIN HUKUKÎ SONUÇLARI (fıkhî bağlamı ve Türk
Hukuku merkezinde bir inceleme) ........................................................................................................ 38
4. KÜLTÜREL BİR FENOMEN OLARAK SAKAL ................................................................................... 42
SONUÇ ....................................................................................................................................... 43
KAYNAKÇA............................................................................................................................................ 46
İslâmî yaşam tarzı bağlamında asgarî şeklîliği inşa etmek için sakal bırakmaya çalışan
Müslüman
yahut doğasına uygun olarak sakal bırakmış olan/sakal bırakmak isteyen bütün
erkeklere ithaf olunur…
عبد هللا بن معر قال
حفاء أ مر أ نه عفاء الشوارب بإ اللحية واإ
İbn Ömer dedi ki:
O(Nebî), bıyıkları kesmeyi, sakalları salıvermeyi emretti.
1
MUKADDİME
بسم هللا الرمحن الرحيم
Elbette ki, tüm övgüler Allah için olmalıdır. Biz ki, O'na övgüler düzeriz ve O'ndan bize
yardım etmesini isteriz, O'ndan bizi bağışlamasını da isteriz. Benliklerimizin ve fiillerimizin
kötülüğünden de, yine O'na sığınırız. Allah kime doğru yolu gösterirse, doğru yolda olanı
kimse saptıramaz; kimi de saptırırsa, o yoldan sapanı kimse doğru yola sokamaz. Görmüş
gibi iman(şehadet) ediyoruz ki, Allah'tan başka ibadet edilmeyi hak edecek bir varlık
yoktur, yine iman ediyoruz ki Muhammed, Allah'ın hem kulu hem de elçisidir.
Sakal Risâlesi, şeyleri gerçeklikleriyle idrak etmek isteyen benliğimin teolojiye,
tarihe, topluma, insana, Doğu’ya ve Batı’ya, semâya ve arza, günaha ve sevaba
yaptığı sondajların yansıması mesabesinde olup, insanın hakikatinin ve Rabbiyle
olan muhataplığının ayrıntı addedilen çukurlarda saklı olduğunu göstermektedir.
Öyle çukurlar ki, cinsiyete, parçaya, cüz’e baktırırken ruhu, bütünü, küll’ü
göstermekte ve varoluş sahnesinin güllerinin olmazsa olmazı olabilmekteler.
2
Sembolleriyle ve taksim edilmiş gerçekliğiyle insan, homo religiosus olmaklığını
arttırmış ve de hakikatten hem büyümek istedikçe(kibirlendikçe) uzaklaşmış hem
de yerelleştikçe hakikate yaklaşma fırsatı yakalamıştır.
Öyle ki, varoluşumuz ebedîlik suyundan içtiğinden midir bilinmez,
gariplemesine, tarihsel olana hazz duymuş ve geçici olana meyyal olmuştur.
Şeylerin gerçekliklerini idrak etmek isteyenler, türlü engellerle karşılaşacaklarını
bildiklerinden, zamana ve imkâna ihtiyaç duydular. İddia edenin ispat etmek
zorunda olduğunu bildiler. Yok diyenlere var diyebilmek, hesabı verilmiş
cümlelere tevessül etmeyi gerektirirdi, bunu da öğrendiler.
Sakal Risâlesi, şeylerin gerçekliklerini idrak etmek istemeyen ve de varoluşu ne
kadar su verse susatacak olan o garip derelerin kenarlarında dolaşan mukallitlere
cevap vermek için ve de Allah’ın emrine muhatab olan insana söz nakletmek ve
de hakikate parçadan gidilebileceğini göstermek için yazıldı. Sakal, daireye
alınan şeydi ve de muradımız, dairenin çevresinde dolanmak değil, merkezden
başlayıp sahanın her zerresini eşelemekti. Şeyin hakikatini idrak edip sözü
nakledebildiysek ne mutlu bize.
Varoluşumuz da, eşyayı hakikatiyle idrak edişimiz de Allah’tandır.
Onur Güler
Ağustos, 2014
(Şevval, 1435)
Bursa
3
A. SAKAL-TEOLOJİ İLİŞKİSİ
1. SAKAL TANIMI
Sakal, yanak ve alt çenede çıkan kılların tümüne verilen isimdir1.
Sakal, çocukluktan erkekliğe geçişin işareti, olgunluğun sembolü durumundadır.
Erkeklerin yüzünde çıkan bu sert kıllar, şekillendirildiğinde, çember sakal, top
sakal, jön sakalı, kaba sakal, köse sakalı, kirli sakal gibi formlara girebilmektedir.
Sakallar bir berberin elinde, tarak ve makasla geçişli kesime yahut ustura ile
kazımaya tabi tutulup farklı şekillere sokulabilmekte, bazen kısaltmaya bazen
tümden yok etmeye maruz bırakılmaktadır.
2. SAKAL KESMENİN YAHUT UZATMANIN FİİL OLMAKLIĞI VE
TEOLOJİNİN İLGİ ALANINA GİREN BİR NESNE OLARAK SAKAL
Sakal sahibi, sakalını kesmek veya uzatmak fiili ile karşı karşıya kalmaktadır.
Sakal ya uzatılacak ya da kısaltılacaktır. Bu uzatma ve kısaltma da görece azlık
ve çokluk miktarlarıyla çerçeveye alınacaktır, yahut sakala hiç dokunulmayacak
veya belli bir sınır konulacaktır. Bu noktada, insanın homo religosusluğu
düşünüldüğünde, işin içine Allah dahil olmaktadır.
__________________
1: Türkçe Sözlük, haz: Şükrü Halûk Akalın…[ve başk.], Türk Dil Kurumu, Ankara, 2011, s.2011;
, bknz: İbn Hacer el Askalanî(ö.852/1449), Fethu'l
Bârî bi Şerhi Sahîhi'l Buhârî, 10, 350; , bknz: Ebu'l Hasan
Ali b. Ahmed b. Hasan er Razihî, el Câmiu fî Ahkamil Lihye(Mukbil b. Hâdi el Vâdi'î’nin takdim
yazısıyla birlikte), Dâru’l Asar, Yemen, 2004, s.15
4
Yapılması Allah tarafından yasaklanan fiil(günah2) ile karşılaşan homo
religiosus, itikadî ve fıkhî olarak istisna edilmiş sahnelere çıkmaktadır. Dinler,
hayatın her alanına karışmakta, insanın her fiiline sonuçlar bağlamaktadır. Dinler,
itikadî boyutlarının yanında, hukukî sonuçlar doğuran hükümler de içerir. Öyle ki,
ceza hukukundan aile hukukuna, ticaret kurallarından ahlâka kadar birçok sahneye
müdahalede bulunan din, insanın yapmalarına ve alabildiğine özgür olma isteğine
sınırlamalar koyar. Din, insanın başıboş bırakılmaması gerektiğini, yapmalarını
sadece kendisini ölçü alarak gerçekleştirmemesini, ve hatta Allah’ın otoritesini
kabul edip köleleşmesini ister3. İslâm ölçü alındığında, insanın dünya
sahnesindeki görevi, Allah’a köle olmaktır. İnsan, Allah’ın buyruklarını yerine
getirmeye çalışmalı, kalben ve amelen asgarî eşiği aşarak bu doktrine
bağlanmalıdır4. Bunun için de, merkeze Allah’ı almalı, kendisine hükmeden
olarak Allah’ı kabul etmelidir ve önce bilip sonra inanmalıdır5.
Sakal, bu merkeze okunduğunda, sakal bırakmak bir fiil olmaklığı ve de fiillerin
ya Allah’ın sevdiği ya da sevmediği türden oluşu sebebiyle, sakal uzatılması yahut
kısaltması açısından günah ve sevap gündeme gelecektir. Allah sakallarımı
kesmeme kızar mı, Allah sakallarımı uzatmamı mı istemiştir gibi soruların akla
gelmesiyle, fıkhî soruşturma yapma zarureti hâsıl olur. Böylece, Allah-insan
ilişkisi, kutsal heyecanının ve de itikadî-amelî tekâmül hızının artmasına sebep
olur. Zira, kutsal olana temas etme ve hakikate yaklaşma imkânı gündeme gelir.
Bu noktada yapılması gereken, tarihî malzemeye yönelmek ve ilmî
değerlendirmeler yapmaktır.
__________________
2: Cürcanî(ö.816/1413), et Ta'rifat, Dâr’un Nafaes, Beyrut, 2012, s.26
3: Hud,26 ; Yusuf,40; İsra,23; Fussilet,14; Ahkâf, 21;Tevbe,31; Beyyine, 5; Kureyş,3; Bakara,
172; Maide,76; Nahl, 1144: Zariyat,56 vb.
5: Muhammed,19
5
B. SAKAL İÇERİKLİ RİVAYETLER
Biz, kesin bilgiye uzunca bir süredir yazı vasıtasıyla erişmekteyiz. Çünkü, sözlü
kültürden yazılı kültüre geçiş, ilmin yazıyla kaydedilmesini yaygınlaştırdı6. Sakal
hakkında ilmî değerlendirmeler yaparken de, yazılana(yazmalara, kitâba) tevessül
ve tenezzül etme zarureti oluştu. Geçmişe giderken, bu yola girmemek olmazdı.
Öncekilerin söylediklerine ancak bu yolla erişildi. Zira, yazının ilmi kayıt edişi,
insan ağzından daha güvenilir gözüktü. Ağızlara giremiyorduk ve fakat sahifelere
dokunabilirdik. Sakal hakkında tarihte ne söylenmiştir, kim ne demiştir, Yahudîler
bu konuda ne düşünmektedir, Allah bu konuda konuşmuş mudur, peygamberlerin
sakalsız yahut sakallı olduğu hakkında bilgi var mıdır gibi birçok sorunun
cevabını ve inanan insan için bağlayıcı olacak hükümleri bulmak için, tarihî
malzemeye gitmek gerektiği için, çapımız ve imkânımız ölçüsünde hakikati
eşelemeye çalışmak gereklidir diye düşündük. Kutsal kitaplara, yorumculara,
şeyhlere ve Rabbanîlere, çobanlara ve âlimlere gidip de ağızlarından çıkan
sözlerin kaydedildiği sahifeleri elimize almamız gereklidir dedik, ötesini murad
etmedik.
1. YAHUDÎLİKTE SAKAL
ך קנ ת ז א ת פ ית א ח א תש ל ם ו כ ת ראש א פו פ א תק ל
Başınızın yan tarafındaki saçları kesmeyecek ve sakalınızın kenarlarına
dokunmayacaksınız7.
__________________
العلم قيد الكتاب :6 , İbn Abdilberr(ö.463/1070),Câmiu'l Beyâni'l İlm ve Fadlihi, 428-321
7: Levililer,19:27; benzer yasak için bknz: Kâhinler yas tutarken başlarını tıraş etmeyecek,
sakallarının uçlarını kesmeyecek. Levililer, 21:5
6
Bu emrin yaptığı atıf, Yahudîlikte sakal kesmenin haramlılığına işaret
etmektedir. Bu yasağın hikmeti(ratio legisi) nedir diye sorduğumuzda, yorumcular
İsraillilerin diğer halklardan farklılaştırılması tezini ileri sürmekte. Yani, bu
hükümler, Yahudî yaşam tarzı inşaası için va’z edilmiş bir hüküm olarak
okunmakta. Ayrıca, saç-sakal kesmek, Yahudîlikte bazen bir yas işareti8 bazen
ise bir aşağılama/cezalandırma ifade etmektedir9. Sakal, Yahudîlikte, erkek için
ilâhî bir görüntü addedilir10. Ayrıca, Yahudîler sakalları tıraş makinesiyle
kesmenin hükmünü dahi konuşmuşlardır11. Talmud zamanında sakalın kesilmesi
duyulmuş birşey değilken, Avrupa'da Yahudî olmayanların işkence olarak sakal
kesmesiyle, sakal kesme uygulaması başladı. Zira Yahudîlere göre sakal kesmek,
Yahudînin ilâhiliğini azaltan bir uygulamadır. Hatta sakal kesmenin günah olduğu
da zikredilir. Yahudîlerce, sakalı çene altından bağlamak da münasip addedilmez.
Ayrıca bıyıkların duâda ve yemekte engel olması, olumsuzlanmıştır. Genel olarak,
geleneksel Yahudî yorumcular, sakalı erkeğin ilâhî sembolü görmekte ve
kesilmesini haram addetmektedir[*]. Öyle ki, Tevrat’taki ifadeler de bunu
göstermektedir. Sakal kesmenin bir cezalandırma, onur kırma aracı olarak
kullanımı da, sakal kesiminin yaygınlaşmasında önemli bir kırılma noktası olarak
okunabilir. Ki, tarihî malzeme bize, erkeğin uzun süre sakallı olduktan sonra
sakalları kesmeye tabi tutulduğunu ve bu sakal kesiminin saiklerinin türlü türlü
olduğunu göstermektedir. Yahudî geleneği malzemesi de bunu doğrulamaktadır.
__________________
8: Bunun üzerine Eyüp kalktı, kaftanını yırtıp saçını sakalını kesti, yere kapanıp tapındı. Eyüp, 1:20
9: Bunun üzerine Hanun Davut’un görevlilerini yakalattı. Sakallarının yarısını tıraş edip giysilerinin
kalçayı kapatan kesimini ortadan kesti ve onları öylece gönderdi. 2. Samuel, 10:4
10: Sefer Zokon Yisroel K'Hilchoso, The Beard in Jewish Law, New York, 1980, s.3
11: Sefer Zokon Yisroel K'Hilchoso, a.g.e, s.5
[*]: ayrıntılar için bknz: Sefer Zokon Yisroel K'Hilchoso, The Beard in Jewish Law, New York, 1980
7
2. HIRİSTİYANLIKTA SAKAL
Hıristiyanlar, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya inanıp Hz. Muhammed’i inkâr edenler
olarak spesifik bir küme oluştururlar. Tevrat’ta bolca sakal içerikli hüküm varken,
nedense İncil’de pek yoktur. Ancak yine de sakal Hıristiyanlıkta da belli bir
değeri haizdir. Günümüzde manzara şudur ki: Doğu kiliselerinde papazların sakal
bırakması, Batı kilisesinde ise traş olması esas haline gelmiştir12. Bunun
kökenlerinde de, tahmin ediyoruz ki, dinsel tekâmülün ve tahrifin homo
religiosusa menfî etkisi vardır. Katoliklerin sakalsız, Ortodoksların sakallı oluşu,
elbette ki tarihsel açıklamalarla analiz edilebilir. Örneğin Papa Grogory’nin
1073’te sakal uzatmayı yasaklaması bu tarihî kırılmalara örnektir. Hatta
diyebiliriz ki, şu anda sakal bırakan Hıristiyan papazları bu kırılmalara rağmen bu
kutsal geleneği sürdürmektedir.
3. İSLÂMİYETTE SAKAL
3.a. KUR’ÂN-I KERİM’DE VE YORUMCULARIN DİLİNDE SAKAL
Kur’ân-ı Kerim’de sakal bırakmanın veya kesmenin hükmünden sarih olarak
bahsedilmemektedir. Ancak, Musa ile Harun’un kıssasındaki anlatımda, Harun’un
sakallarının tutulacak kadar uzun olduğu anlaşılmaktadır ve kıyasen Musa’nın da
sakallı olduğuna delâlet vardır, yani Kur’ân-ı Kerim’de sakal bırakmanın kadîm bir
gelenek ve de peygamber sünneti olduğu zımnen işaret edilmiştir denilebilir13.
__________________
12: Ahmet Hikmet Eroğlu, Hıristiyanların Bölünme Sürecine Genel Bir Bakış, AÜİFD, Cilt: 41,
Sayı:1, Ankara, 2000, s.316-317
13: Ey annemin oğlu! Sakalımı ve başımı çekme! ( برأسي وال بلحيتي تأخذ ال أم يابن ) Tâhâ Sûresi,
94
8
Yorumcular, Harun üzerinden, Musa’yı ve İshak’ı da sakal sahibi saymıştır14.
Ki, kıyasen ve Musa’nın köse olmama durumu düşünüldüğünde ve tarihî vasat
sarf-ı nazar edilmediğinde, Harun’un, Musa’nın ve İshak’ın, hatta sonraki
peygamberlerin de sakallı olduğu iddia edilebilir, zaten asl olan budur.
3.b. HADİS MALZEMESİNDE VE RAVİLERİN DİLİNDE SAKAL
ه عفاءإ الل إحيةإ أمر أن، وا وارإبإ حفاءإ الش
بإ
Allah elçisi, bıyıkları kesmeyi, sakalları salıvermeyi emretti15.
__________________
14: , Ebi Abdullah Muhammed b. Abdulhamid, el Lihyetu fi'l Kur'ân ve's
Sünne ve Akvalu Selefü'l Ümme, Dâr'ul Kitâb ve's Sünne, Kahire, 2007, s.18 .
Tefsîrcilere göre İbn Abbas’tan gelen rivayet odur ki: Musa’nın Harun’a müdahelesi, şiddetli
öfkesi ve aşırı kızgınlığından dolayı, sağ eliyle saçlarından, sol eliyle de sakalından tutmak
şeklinde olmuştur( بيساره ولحيته بيمينه شعره أخذ ). bknz: Muhammed Ali Sabunî, Safvetü't
Tefasir, çev: Sadreddin Gümüş-Nedim Yılmaz, Ensar Neşriyat, İstanbul, IV, s.45; Hatta Hz.
Musa’nın çocuk iken Firavun’un sakalını yolması da bazı tefsirlerde rivayet edilir. Yani, Firavun
da sakallıdır. bknz: Fahruddin er Râzi(ö.606/1209), Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l Gayb, Akçağ
Yayınları, İstanbul, c:15, s.497-498. Diğer yandan, Allah, Musa’ya لما فاستمع اخترتك وأنا
Seni seçtim, şimdi vahy edileni dinle(Taha Sûresi, 13) dedikten sonra Musa, sağ elini =يوحى
soluna koymuş, sakalını göğsüne dayamış ve dinlemek üzere durmuştur. bknz: İmam
Kurtubî(ö.671/1273), el Câmi lî Ahkâmi'l Kur'ân, çev: M. Beşir Eryarsoy, Buruç Yayınları,
İstanbul, 11, s.310
15: İmam Müslim(ö.261/875) → Ebû Recâ’ Kuteybe b. Saîd b. Cemîl es Sekafî (ö. 240/855)→
Mâlik b. Enes(ö.179/795) →Ebu Bekr b. Nafi’î→ Nafî Mevlâ b. Ömer(ö.116/735) → İbn
Ömer(ö.73/692) → Hz. Muhammed(ö.11/632) bknz: İmam Müslim(ö.261/875), el Câmiu's Sahîh,
261-386; İmam Malik(ö.179/795),el Muvatta(Yahya b. Yahya el Leysî rivayeti), Müessesetü'r
Risâle, Beyrut, 2013, s.721; benzer lafızda bize emretti ‘ب، وإعفاء الل حى ’أمرنا بإحفاء الشوار
bknz: İmamTirmizî (ö. 279/892), es Sünen, no:2764-2707
9
عفاء الل إحيةإ ، وا ارإبإ ن الفإطرةإ : قص الش عشر مإ
On şey fıtrattandır: Bıyıkları kesmek, sakalları salıvermek (…)16
ل إل لإحيته إ ي رسول الل
Rasulullah, sakallarını hilâlliyordu(abdest alırken sakallarının arasını yıkıyordu)17.
بإ ، وأحفإي شارإ ر لإحيتإ تعال أمرنإ أن أوف إ ن الل ا
Allah bana sakallarımı salıvermemi, bıyıklarımı ise kesmemi emretti18.
__________________
16: [On şey fıtrattandır: Bıyıkları kısaltmak, sakalı salıvermek, misvak kullanmak, burna su
çekmek, tırnakları kesmek, parmak mafsallarını yıkamak, koltuk altı kıllarını kesmek, etek
tıraşı yapmak, küçük ve büyük abdest uzuvlarını yıkamak. –râvî onuncunun ne olduğunu
unuttuğunu söylemektedir-] kaynaklar için bknz: İmam Müslim(ö.261/875), el Câmiu's Sahîh,
389; İmam Tirmizî (ö. 279/892), es Sünen, no: 2757-2700; Ebû Dâvûd (ö. 275/889), es Sünen, 53-
49; İbn Mâce (ö. 273/887), es Sünen, 293-289; Ebû Bekr Muhammed b. İshâk b. Huzeyme es
Sülemî en Nîsâbûrî (ö. 311/924), Sahih, 24496.
17: İbn Mâce (ö. 273/887), es Sünen, 429-423; Ebû Bekr Abdullāh b. ez Zübeyr b. Îsâ el Kureşî el
Humeydî (ö. 219/834), el Müsned, 146-144; İbn Ebi Şeybe(ö.234/849), Musannef, 35770; Hâtib el
Bağdadî(ö.463/1071), Târîhu Bağdad, 4259.
18: İbn Hacer el Askalânî (ö. 852/1449), el Metalibu'l Aliyye, 2255-2324. Kutsî hadis gibi olan bu
rivayetin râvileri arasında bulunan Abdulaziz b. Ebân(ö.207/822) hakkında olumsuz kanaatler
bulunmaktadır. İbn Hibban(ö. 354/965) onun hakkında künyesi Ebu Halid’tir, 207’de Bağdad’ta
ölmüştür der ve onun hadis hırsızlığı yaptığını ifade eder. İbn Hibban, onun sika(güvenilir)
olmadığına dair nakillerde de bulunur.bknz: İbn Hibban(ö.354/965), Kitâbu’l Mecruhin mine’l
Muhaddisin, tahkîk: Hamdi Abdulmecit es Selefî, Riyad, 2012, cilt:2 s.123
10
وارإب روا الل إحى وأحفوا الش خالإفوا المشإكإني، وف إ
Müşriklere muhalefet edin, sakalları salıverin, bıyıkları kesin19.
نه دا برإيءر مإ من عقد لإحيته محم
Kim sakalını düğümlerse, Muhammed ondan uzaktır20.
Hadis malzemesinde, sakal içerikli bolca rivayet bulunmaktadır. Öyle ki, Allah
elçisinin sakalları salıvermeyi ve bıyıkları kesmeyi emretmesi, sakalı salıvermeyi
fıtrattan görmesi, bizzat kendisinin sakallı oluşu21, sakalda beyazlamış bulunan
kılların koparılmasını yasaklayışı22, sakallarını namazdayken suvazlaması(mesh
etmesi)23, peygamberin sakallı olduğunu ve Müslümanlardan sakal
bırakmayı talep ettiğini göstermektedir.
__________________
19: Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl b. İbrâhîm el Cu‘fî el Buhârî (ö. 256/869), el Câmiu’s
Sahih, no: 5892 Dâru’l Marife, Beyrut, 2010, s.1480; benzer lafızlar ( الل حى وأوفوا ) İmam Müslim
(ö.261/875), el Câmiu's Sahîh, 387; ( الل حى أعفوا ) Ebû Bekr Ahmed b. Hüseyn b. Alî el Beyhakī
(ö. 458/1066), es Sünenü'l Kübra, 627.
20: İmam Nesâî (ö. 303/915), es Sünen, 5067-5007; benzer lafızla ( ئ فقد ا بر م أنزل م على الل
د Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855), Müsned, 16548-16652 ,(محم
، كث الل إحيةإ ، أزهر :21 مرة، إ ب الع ينيإ ، مش فارإ : الش إ ، قال حسنر ب الشفارإ ، هدإ مي العينيإ ، عظإ أسإ م الر إ " ض كن رسول الل
، شث ما مم يإ يإ ععد، اللونإ اا م ى أن، ا Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855), Müsned, 798-777 ; الففنيإ والقدمنيإ
يبإ :22 İmam Nesâî (ö. 303/915), es Sünen,5068-5008 ,نىى عن نتفإ الش
23: İmam Beyhakī (ö. 458/1066), es Sünenü'l Kübra, 3152-264; Nuruddin Ali b. Ebi Bekr el
Heysemî (ö. 807/1404), Keşfü'l Estar an Zevadi'l Bezzar ale'l Kütübi's Sitte, 547-571
11
3.b.1. SAKAL İÇERİKLİ RİVAYETLERİN SÖZ İLMİ AÇISINDAN DEĞERİ
Allah elçisi, bıyıkları kesmeyi ve sakalları salıvermeyi emretti( حفاءإه أمر بإ أن
عفاءإ الل إحيةإ ، وا وارإبإ :hadisinin râvi zinciri (الش
Malik b. Enes(ö.179/795) → Ebu Bekr b. Nafi’î → Nafi’î Mevla İbn
Ömer(ö.116/734) → İbn Ömer(ö.73/692) →Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)24
İmam Müslim(ö.261/875) → Kuteybe b. Saîd es Sekafî(ö.240/854) → Malik b.
Enes(ö.179/795) → Ebu Bekr b. Nafi’î → Nafi’î Mevla İbn Ömer(ö.116/734) →
İbn Ömer(ö.73/692) →Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)25
İmam Beyhakī (ö. 458/1066) → Ebu Abdullah el Hafız(ö.405/1014)→ Ebu Bekr
b. Kureyşî(ö.362/972)→ Hasan b. Süfyan(ö.303/915) → Kuteybe b. Saîd es
Sekafî(ö.240/854) → Malik b. Enes(ö.179/795) → Ebu Bekr b. Nafi’î → Nafi’î
Mevla İbn Ömer(ö.116/734) → İbn Ömer(ö.73/692) →Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)26
Ebû Avane(ö. 316/929)→ İbnu'l Cüneyd Ebû Cafer(ö. 288/900 )→ Mutarraf b.
Abdullah el Yesârî → Malik b. Enes(ö.179/795) → Ebu Bekr b. Nafi’î → Nafi’î
Mevla İbn Ömer(ö.116/734) → İbn Ömer(ö.73/692) →Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص) 27
__________________
24: İmam Malik(ö.179/795),el Muvatta(Yahya b. Yahya el Leysî rivayeti), Müessesetü'r Risâle,
Beyrut, 2013, s.721 (1833 nolu hadîs)
25: İmam Müslim(ö.261/875), el Câmiu’s Sahih, 261-386
26: İmam Beyhakī (ö. 458/1066), es Sünenü'l Kübra, 151-639
27: Ebû Avane(ö. 316/929), Müstahrec, 467-349
12
İbn Münzir(ö.309/921) → Muhammed b. İsmail(ö.276/889)→ Muhammed b.
Harb b. Süleyman(ö.210/825)→ Malik b. Enes(ö.179/795) → Ebu Bekr b. Nafi’î
→ Nafi’î Mevla İbn Ömer(ö.116/734) → İbn Ömer(ö.73/692)
→Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)28
(Allah elçisi, bıyıkları kesmeyi ve sakalları salıvermeyi emretti sözünün şeması)
__________________
28: İbn Münzir(ö.309/921), el Evsat fi's sünen ve'l icmâ' ve'l ihtilâf, 146-147
Hz.Muhammed
İbn Ömer
Nafi’î Mevla İbn Ömer
Ebu Bekr b. Nafi’î
Malik b. Enes(ö.179)
Harb b. Süleyman
Muhammed b. İsmail
İbn Münzir
(ö.309)
Mutarraf b. Abdullah el
Yesârî
İbnu'l Cüneyd Ebû Cafer
Ebû Avane
(ö.316)
Kuteybe b. Saîd es Sekafî
Hasan b. Süfyan
Ebu Bekr b. Kureyşî
Ebu Abdullah el
Hafız
İmam Beyhakî
(ö.458)
İmam Müslim
(ö.261)
13
‘Allah elçisi, bıyıkları kesmeyi ve sakalları salıvermeyi emretti’ rivayetinin teknik
analizi, sözün İmam Malîk’ten(ö.179/795) İmam Beyhakî’ye(ö.458/1066) kadar
birçok muhaddisin heybesine girdiğini, bize göstermektedir. Mezkûr şahısların,
geniş bir spektrum oluşturan coğrafî alanda yaşadığı ve sözün dilden dile nakli
düşünüldüğünde, rivayetin mütevatir oluşuna hükmetmek mümkündür. Hadisin
senet analizi merkezinde ise, ravilerin cerh ve ta’dil ilmi açısından sağlam
olduklarını ve sözün uydurulma, tahrif edilme gibi sıkıntılara bulaştırılmadan,
güvenilir formda günümüze kadar geldiğini söylemek gerekir.
Diğer hadîsler açısından da şema yapmak ve sözü analiz etmek mümkündür.
Örneğin, ‘On şey fıtrattandır: bıyıkları kesmek ve sakalları salıvermek’( عشر
عفاء الل إحية، وا ارإبإ : قص الش ن الفإطرةإ şeklindeki söz için de şu manzara ile (مإ
karşılaşırız:
İmam Müslim(ö.261/875) →Kuteybe b. Said(ö.240/854) →İbn Ebî
Şeybe(ö.235/849) →Züheyr b. Harc(ö.234/848) →Vekî' bin Cerrâh(ö.196/811)
→Zekeriyyâ bin Ebî Zâide(ö.147/764) →Mus’ab b. Şeybe→Talk b. Habib
(ö.91/709) →Abdullah b. Zübeyr(ö.73/ 692) →Aişe(ö.57/676)
→Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)29
İmam Tirmizî (ö.279/892) →Kuteybe b. Said(ö.240/854) →Hennâd b. es
Serî(ö.243/587)→Vekî' bin Cerrâh(ö.196/811) →Zekeriyyâ bin Ebî
Zâide(ö.147/764) →Mus’ab b. Şeybe→Talk b. Habib (ö.91/709) →Abdullah b.
Zübeyr(ö.73/ 692) →Aişe(ö.57/676) →Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)30
__________________
29: İmam Müslim(ö.261/875), el Câmiu’s Sahih, 263-389
30: İmam Tirmizî(ö.279/892), es Sünen, 2757-2700
14
Ebu Davud(ö.275/889)→Yahya b. Main(ö.233/847)→Vekî' bin
Cerrâh(ö.196/811) →Zekeriyyâ bin Ebî Zâide(ö.147/764) →Mus’ab b.
Şeybe→Talk b. Habib (ö.91/709) →Abdullah b. Zübeyr(ö.73/ 692)
→Aişe(ö.57/676) →Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)31
İbn Mace(ö.273/886)→İbn Ebî Şeybe(ö.235/849) →Züheyr b. Harc(ö.234/848)
→Vekî' bin Cerrâh(ö.196/811) →Zekeriyyâ bin Ebî Zâide(ö.147/764) →Mus’ab
b. Şeybe→Talk b. Habib (ö.91/709) →Abdullah b. Zübeyr(ö.73/ 692)
→Aişe(ö.57/676) →Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)32
İmam Darekutnî(ö.385/995) →Muhammed b. Mehled(ö.331/942) → Muhammed
b. İsmail(ö.258/871) →Vekî' bin Cerrâh(ö.196/811) →Zekeriyyâ bin Ebî
Zâide(ö.147/764) →Mus’ab b. Şeybe→Talk b. Habib (ö.91/709) →Abdullah b.
Zübeyr(ö.73/ 692) →Aişe(ö.57/676) →Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)33
İmam Beyhakī (ö. 458/1066)→ Ebû Ali Ruzbarî(ö.403/1012) →Ebu Bekr
Muhammed b. Bekir(ö.346/957)→ Ebu Davud(ö.275/889)→Yahya b.
Main(ö.233/847)→Vekî' bin Cerrâh(ö.196/811) →Zekeriyyâ bin Ebî
Zâide(ö.147/764) →Mus’ab b. Şeybe→Talk b. Habib (ö.91/709) →Abdullah b.
Zübeyr(ö.73/ 692) →Aişe(ö.57/676) →Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)34
Ebû Ya'lâ el Mevsılî (ö.307/919) →İshâk b. Râhaveyh(ö.238/852)→ Vekî' bin
Cerrâh(ö.196/811) →(…)→ Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)35
__________________
31: Ebu Davud(ö.275/889), es Sünen, 53-49
32: İbn Mace(ö.273/886), es Sünen , 293-289; ayrıca İbn Ebî Şeybe(ö.235/889),Musannef, 2057-1986
33: İmam Darekutnî(ö.385/995), es Sünen, 311-276
34: İmam Beyhakī (ö. 458/1066), es Sünenü's Sağir, 73-47
35: Ebû Ya’lâ el Mevsılî(ö.307/919), Müsned,4517-4452
15
(‘On şey fıtrattandır: bıyıkları kesmek ve sakalları salıvermek’ sözünün şeması)
Muhammed
(ملسو هيلع هللا ىلص)
Abdullah b. Zübeyr
Talk b. Habib
Mus'ab b. Şeybe
Zekeriyyâ bin Ebî Zâide
Vekî' bin Cerrâh
(ö.196/811)
İshâk b. Râhaveyh
Ebû Ya'lâ el Mevsılî
(ö.307/919)
Züheyr b. Harc
İbn Ebî Şeybe
(ö.235/849)
İbn Mace
(ö.273/886)
Kuteybe b. Said
İmam Müslim
(ö.261)
Hennâd b. es Serî
Kuteybe b. Said
İmam Tirmizî
(ö.279/892)
Yahya b. Main
Ebu Davud
(ö.275/889)
Ebu Bekr Muhammed b.
Bekr
Ebû Ali Ruzbarî
İmam Beyhakî
(ö.458/1066)
Muhammed b. İsmail
Muhammed b. Mehled
İmam Darekutnî
(ö.385/995)
16
On şey fıtrattandır diye başlayıp da sakal içeriği bulunan rivayetlerde ravi
zincirindeki dikkat çeken kısım şudur: daima, (…)→Vekî' bin Cerrâh(ö.196/811)
→Zekeriyyâ bin Ebî Zâide(ö.147/764) →Mus’ab b. Şeybe→Talk b. Habib
(ö.91/709) →Abdullah b. Zübeyr(ö.73/ 692) →Aişe(ö.57/676)
→Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص) kısmı bulunmaktadır.
Yani diyebiliriz ki, Vekî' bin Cerrâh müşterek ravidir ve ona gelene kadar söz
dallanmamaktadır. Ayrıca, sakal içerikli olan bu fıtrat hadîsinin ravileri,
zikretmediğimiz kaynaklarda da Vekî' bin Cerrâh’tan sonra farklılaşmakta,
Vekî’ye gelene kadar aynı kalmaktadır36 [Vekî' bin Cerrâh(ö.196/811)
→Zekeriyyâ bin Ebî Zâide(ö.147/764) →Mus’ab b. Şeybe→Talk b. Habib
(ö.91/709) →Abdullah b. Zübeyr(ö.73/ 692) →Aişe(ö.57/676)
→Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)].
Ve öyle gözüküyor ki, sakalın fıtrattan olduğunu ifade eden hadisi bu şekliyle
Vekî' bin Cerrâh’tan (ö.196/811) duyan Züheyr b. Harc(ö.234/848), Hennâd b. es
Serî(ö.243/587), Yahya b. Main(ö.233/847), Muhammed b. İsmail(ö.258/871),
İshâk b. Râhaveyh(ö.238/852) gibi isimler, sözün şemada gösterdiğimiz gibi
yayılmasında önemli katkılarda bulunmuşlardır. Mezkûr raviler, cerh ve ta’dil
ilmi açısından sabıkasızdırlar ve bu şekliyle ‘sakalı salıvermenin fıtrattan
olduğunu’ ihtiva eden söz, peygambere aidiyet açısından sahih bir sözdür
diyebiliriz.
__________________
36: Ukaylî(ö.322/934), ed Duafaü'l Kebir, no: 1344-1955, Dârü'l Kütübi'l İlmiyye, Beyrut, 1984.
Ayrıca, on şey fıtrattandır yanında ( الفطرة خمس من ) beş şey fıtrattandır şeklinde de rivayetler
bulunur ve bu rivayetler ezici şekilde Ebu Hureyre’den gelmekte ve bıyığı kesmeyi içermesine
rağmen, sakalı uzatmayı içermemektedir. Öyle gözüküyor ki, sakalı salıvermenin fıtrattan
olduğunu içeren rivayetin ravi zincirleri muhakkak ki, …→Vekî' bin Cerrâh(ö.196/811)
→Zekeriyyâ bin Ebî Zâide(ö.147/764) →Mus’ab b. Şeybe→Talk b. Habib (ö.91/709)
→Abdullah b. Zübeyr(ö.73/ 692) →Aişe(ö.57/676) →Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص) kısmını içeriyor.
17
Diğer yandan, Allah bana sakallarımı salıvermemi, bıyıklarımı ise kesmemi
emretti( بإ ، وأحفإي شارإ ر لإحيتإ تعال أمرنإ أن أوف إ ن الل şeklinde bir içeriği (ا
olan hadisin senet incelemesini yaptığımızda, yukarıdaki analizlerimizden farklı
bir sonuca ulaştığımızı görüyoruz. Ancak, bu rivayeti Rabbim bana sakallarımı
salıvermemi, bıyıklarımı da kesmemi emretti(عفاء حليت lafzıyla (رب أ مرن بإ
gelen bir başka rivayetle beraber incelediğimizde, ulaştığımız sonuç, yine de,
diğer hadisler hakkında verdiğimiz hüküm ile aynı olmamaktadır. Rivayetlerin
senetlerini analiz edersek şu manzara ile karşılaşmaktayız:
İbn Hacer el Askalanî(ö.852/1449)→ Haris b. Muhammed(ö.282/895) →
Abdulaziz b. Ebân(ö.207/822)→Hişâm b. Ebî Abdillâh Senber el Destüvâî(ö.
153/770)→ Yahya b. Ebû Kesir(ö.129/746)→ Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)37
Ebû Nuaym İsfahanî(ö.430/1038)→ Habib b. Hasan el
Bağdadî(ö.359/969)→Muhammed b. Yahya b. Süleyman(ö.287/900)→Ahmed b.
Muhammed el Bağdadî(ö.228/842) →İbrahim b. Sa'd(ö.183/799)→ Salih b.
Keysan (ö.145/762)→İbn Şihab ez Zührî(ö.124/741)→Abdullah b. Abdullah el
Hezli(ö.94/712)→İbn Abbas (ö.68/687)→ Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)38
__________________
37: İbn Hacer el Askalânî (ö. 852/1449), el Metalibu'l Aliyye, 2255-2324
38: Ebû Nuaym İsfahanî(ö.430/1038), Delailü'n Nübüvve, no: 241-243, Dârü'n Nefâis, Beyrut,
1991
18
İmam Taberî(ö.310/923)→ Muhammed b. Humeyd et Temimî(ö.248/862)
→Seleme b. el Fadl el Ensarî(ö.190/805)→Muhammed b.
İshak(ö.150/767)→Abdullah b. Ebi Bekr el Ensarî(ö.135/752) → İbn Şihab ez
Zührî(ö.124/741)→ Ebî Seleme b. Abdurrahman b. Afvan(ö.94/712)→
Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)39
İbnü'l Cevzî(ö.597/1201) → Ebü'l Berekât Abdülvehhâb b. el Mübarek el
Enmâtî(ö.538/1143) →Abdulvahid b. Ali b. Muhammed b. Fuheyr(ö.486/1093)
→Ebu'l Ferec Muhammed b. Faris(ö.409/1018)→Ahmed b. Ebî
Kubeys(ö.352/963)→İbn Ebî’d Dünya(ö.282/895) →Ahmed b. Muhammed el
Bağdadî(ö.228/842)→İbrahim b. Sa’d(ö.183/799)→Muhammed b.
İshak(ö.150/767)→ Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)40
Allah elçisine ait olduğu iddia edilen Allah bana sakalları salıvermeyi veya
Rabbim bana sakalları salıvermeyi emretti lafızlarıyla gelen hadislerin bu
lafızlarla(Allah emretti-Rabbim emretti şeklinde) sahih olduğunu iddia etmek
güçtür. Zira, bu lafızlarla gelen metinlerin ravileri, cerh ve ta’dil ilmi açısından
sabıkalıdırlar[cerh ve ta’dil kitapları bunu göstermektedir]. Ancak bu, sakal
bırakmayı emreden ve sakalın fıtrattan olduğu hadisler için geçerli değildir, o
rivayetlerin hem ravileri hem de muhaddislerin geniş spekturumlu coğrafî alana
yayılması, cerh ve ta’dil ilmi açısından ravilerin sağlam oluşunu ve sözün
mütevatir olduğunu göstermekte ve bu gerekçeyle, o rivayetlere sahih hükmünü
vermek gerekmektedir. Bu rivayetler - Allah bana emretti( إن أمرني تعالى الل ),
Rabbim bana emretti( لحيتي بإعفاء أمرني ربي ) şeklindeki form- açısından ise aynı
hükmü vermek kolay değildir.
__________________
39: İmam Taberî(ö.310/923), Tarih, 716-713
40: İbnü'l Cevzî(ö.597/1201), el Muntazam fi Tarihi'l Müluk ve'l Ümem, no: 3, 282-335, Beyrut,
Dâru's Sadır, [t.y]
19
Yukarıda zikrettiğimiz ravilerin oluşturduğu şema şöyledir:
(Allah bana emretti- إن أمرني تعالى الل -, ve Rabbim bana emretti- لحيتي بإعفاء أمرني ربي - sözünün şeması)
____________
Yahya b. Ebû Kesir’den devam eden ravi zinciri Allah bana emretti( إن أمرني تعالى الل ) lafızlı metne,
diğerleri ise Rabbim bana emretti( لحيتي بإعفاء أمرني ربي ) lafızlı metne aittir.
Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)
Ebî Seleme b. Abdurrahman b.
Afvan
İbn Şihab ez Zührî
Abdullah b. Ebi Bekr el Ensaî
Muhammed b. İshak
Seleme b. el Fadl el Ensarî
Muhammed b. Humeyd
İmam Taberî(ö.310)
İbn Abbas
Abdullah b. Abdullah el Hezli
İbn Şihab ez Zührî
Salih b. Keysan
İbrahim b. Sa'd
Ahmed b. Muhammed el
Bağdadî
Muhammed b. Yahya b. Süleyman
Habib b. Hasan el Bağdadî
Ebu Nuaym(ö.430)
Yahya b. Ebû Kesir
Hişâm b. Ebî Abdillâh Senber el Destüvâî
Abdulaziz b. Ebân
Haris b. Muhammed
İbn Hacer el Askalanî(ö.852)
Muhammed b. İshak
İbrahim b. Sa'd
Ahmed b. Muhammed el
Bağdadî
İbn Ebî’d Dünya
Ahmed b. Ebî Kubeys
Ebu'l Ferec Muhammed b.
Faris
Abdulvahid b. Ali b. Muhammed b.
Fuheyr
Abdülvehhâb b. el Mübarek el
Enmâtî
İbnü'l Cevzî(ö.597)
20
Müşriklere muhalefet edin, sakalları salıverin, bıyıkları kesin( خالإفوا
وارإب روا الل إحى وأحفوا الش hadisini incelediğimizde şu durumla (المشإكإني، وف إ
karşı karşıya kalırız:
İmam Buharî(ö.256/870)→Muhammed b. Minhal(ö.231/845)→Yezid b.
Zürey'(ö.182/798)→Ömer b. Muhammed b. Zeyd(ö.145/762)→Nafi' Mevla b.
Ömer(ö.116/734)→İbn Ömer(ö.73/692)→ Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)41
İmam Müslim(ö.261/875)→Sehl b. Osman(ö.235/849) →Yezid b.
Zürey'(ö.182/798)→Ömer b. Muhammed b. Zeyd(ö.145/762)→Nafi' Mevla b.
Ömer(ö.116/734)→İbn Ömer(ö.73/692)→ Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)42
İmam Beyhakî (ö. 458/1066)→Ebu Muhammed Abdullah b.
Yusuf(ö.409/1018)→Ebu Bekr Ahmed b. İshak b. Eyyub(ö.342/953)→Ebu'l
Müsenna(ö.288/900)→Muhammed b. Minhal(ö.231/845)→Yezid b.
Zürey'(ö.182/798)→Ömer b. Muhammed b. Zeyd(ö.145/762)→Nafi' Mevla b.
Ömer(ö.116/734)→İbn Ömer(ö.73/692)→ Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص) 43
__________________
41: İmam Buharî(ö.256/870), el Câmiu’s Sahih,hadis no:5892, Dâru’l Marife, Beyrut, 2010,
s.1480; bu rivayetin akabinde İmam Buharî, İbn Ömer’in(ö.73/692) hacc ve umre sırasında
sakalını avucuna aldığı ve avucundan taşan kısımları kestiği bilgisini de nakleder ki, Rasul
uygulaması olmayıp, sahâbe fiilidir.(ki ileride değineceğimiz üzere İbn Ömer’e atfedilen bu hâli
içeren söz, zayıf bir rivayettir.)
42: İmam Müslim(ö.261/875), el Câmiu’s Sahih, 262-387
43: İmam Beyhakî (ö. 458/1066), es Sünenü'l Kübra, 1, 150-628
21
İmam Begavî(ö.516/1122)→ Abdulvahid b. Ahmed el Melîhî(ö.463/1070)→Ahmed b.
Abdullah en Nuaymî(ö.386/996)→Muhammed b. Yusuf(ö.320/932)→İmam
Buharî(ö.256/870)→Muhammed b. Minhal(ö.231/845)→Yezid b.
Zürey'(ö.182/798)→Ömer b. Muhammed b. Zeyd(ö.145/762)→Nafi' Mevla b.
Ömer(ö.116/734)→İbn Ömer(ö.73/692)→ Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)44
(Müşriklere muhalefet edin, sakalları salıverin, bıyıkları kesin sözünün şeması)
__________________
44: İmam Begavî(ö.516/1122), Şerhü's Sünne, no:3194-3095, el Mektebetü'l İslâmî, Beyrut, 1983
Muhammed
(ملسو هيلع هللا ىلص)
İbn Ömer
Nafi' Mevla b. Ömer
Ömer b. Muhammed b.
Zeyd
Yezid b. Zürey
Sehl b. Osman
İmam Müslim(ö.261)
Muhammed b. Minhal
İmam Buharî(ö.256)
Muhammed b. Yusuf
Abdullah en Nuaymî
Ahmed el Melîhî
İmam Begavî(ö.516)
Ebu'l Müsenna
Ahmed b. İshak b. Eyyub
Abdullah b. Yusuf
İmam Beyhakî(ö.458)
22
Müşriklere muhalafet edin, sakalları salıverin(bir köleyi azat ettiğiniz gibi
özgürleştirin), bıyıklarınızı da kesin meâlindeki hadisin ravi zinciri bize
göstermektedir ki, rivayet bu şekliyle sahih durumundadır. Cerh ve ta’dil ilmi de
ravilerin sabıkasız oluşlarını göstermektedir.
Bu formuyla sakal içeriği ve müşriklere muhalefet etme kaydının bir arada
olduğu hadis metinlerini nakleden ravilere baktığımızda hepsinde Yezid b.
Zürey'(ö.182/798)→Ömer b. Muhammed b. Zeyd(ö.145/762)→Nafi' Mevla b.
Ömer(ö.116/734)→İbn Ömer(ö.73/692) bulunduğunu görürüz. Yezid b. Zürey'
isimli şahıstan sonra, raviler dallanmaktadır.
Kim sakalını düğümlerse(bağlarsa) Muhammed ondan uzaktır. ( من عقد
نه دا برإيءر مإ :içerikli hadisi seneden incelersek, şu manzara görülür (لإحيته محم
İmam Nesai(ö.303/915) → Muhammed b. Seleme(ö.248/862)→Abdullah İbn
Vehb(ö.197/812)→Hayve b. Şureyh(ö.158/774) → Ayyaş b. Abbas el
Kıtbanî(ö.133/750) → İbn Beytan→ Ruveyfi' b. Sâbit(ö.56/675)→
Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)45
__________________
45: İmam Nesai(ö.303/915), es Sünen, 5067-5007
23
İmam Beyhakī (ö. 458/1066)→Ebu Ali er Ruzbarî(ö.403/1012)→Muhammed el
Basrî(ö.346/957)→Ebu Davud es Sicistanî(ö.275/888)→Yezid b. Halid b.
Abdullah Mevheb el Hemdanî(ö.232/5846)→Mufaddal bin Fadâle(ö.181/ 797)
→Ayyaş b. Abbas el Kıtbanî(ö.133/750) →İbn Beytan →Şeyban el
Kıtbanî(meçhulu’l hâl46)→Ruveyfi' b. Sâbit(ö.56/675)→ Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)47
İmam Taberânî (ö. 360/971) → Yahya b. Osman b. Salih(ö.282/895)→Said b. Ebî
Meryem(ö.224/838)→Mufaddal bin Fadâle(ö.181/ 797) →Ayyaş b. Abbas el
Kıtbanî(ö.133/750) →İbn Beytan →Şeyban el Kıtbanî(meçhulu’l
hâl46)→Ruveyfi' b. Sâbit(ö.56/675)→ Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)48
__________________
46: Şeyban el Kıtbanî, meçhulü'l hal değerlendirmesine maruz kalmıştır. Zira, adil olup olmadığı
hakkında bilgi yoktur, durumu bilinmeyen biridir.
47: İmam Beyhakī (ö. 458/1066), es Sünenü’l Kübra, 1, 110-484
48: İmam Taberanî(ö.360/971), el Mucemu'l Kebir, hadis no: 4491, tahkîk: Abdulmecit es Selefî,
Mektebetü İbn Teymiyye, Kahire, 2008, cilt:5, s.29
24
(Kim sakalını düğümlerse, Muhammed ondan beridir sözünün şeması)
__________________
Şeyban el Kıtbanî, Nesaî’nin rivayetinde bulunan bir ravi değildir, şema bu bilgi ışığında
değerlendirilmelidir.
Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص)
Ruveyfi' b. Sâbit
Şeyban el Kıtbanî
İbn Beytan
Hayve b. Şureyh
Abdullah İbn Vehb
Muhammed b. Seleme
İmam Nesaî(ö.303)
Ayyaş b. Abbas
Mufaddal bin Fedâle
Said b. Ebî Meryem
Yahya b. Osman b. Salih
İmam Taberanî
(ö.360)
Abdullah Mevheb el Hemdanî
Ebu Davud es Sicistanî(ö.275)
Muhammed el Basrî
Ebu Ali er Ruzbarî
İmam Beyhakî(ö.458)
25
Kim sakalını düğümlerse, Muhammed ondan uzaktır(beridir) mealindeki
hadisin ravi zinciri bize göstermektedir ki, hadîs birçok kaynakta geçmekle
beraber, raviler İbn Beytan’dan sonra dallanmaktadır. Oryantalist bir bakış
açısıyla hadisi İbn Beytan’ın uydurduğu söylenebilecekse de, İslâmî ilimler
açısından bu zann belirten bir nazar olup, ilim olmaz. O nedenle, bu hâliyle bu
hadise, sahih demek zarureti hasıl olmuştur. Şeyban el Kıtbanî’nin meçhulu’l hâl
oluşu da, farklı yorum kaideleri merkezinde senedi sakatlamak ve sıhhatini
korumak gibi etkilere sebep olabilir. Nesaî rivayetinde olmayan bu ravi, Nesaî’nin
rivayetini sakatlayamazken, Beyhakî’nin ve Taberanî’nin rivayetlerini
etkilemekte, ancak hadis yine de peygambere aidiyetini korumaktadır.
3.b.1.I SAKAL İÇERİKLİ RİVAYETLER VE SÖZ İLMİ ELEĞİNDEN
GEÇİP ELLERİMİZDE KALANLAR
Hadis malzemesinde, analize tabi tuttuğumuz hadisler dışında da sakal içerikli
hadisler bulunmaktadır. Öyle ki, sarhoşlarının dahi sakallı olduğu asr-ı saadet
devri49, Muhammed peygamberin ve arkadaşlarının sakallı olduğu ve İslâmî
sakalın Müslüman erkeğin bir nişanesi mesabesinde olduğu bilgisi, sakalın dinî
bir hakikat olduğunu gösterir. Ayrıca, peygamberin ve arkadaşlarının sakallı
olduğunu ve sakallarının fıkhî, fizikî olarak birçok muhabbete konu olduğu bilgisi
de, hadis kitaplarında zikredilmiştir50.
__________________
49: Ebu Davud(ö.275/888), es Sünen, Kitâbu’l Adab, no: 4890
50: Hz. Osman’ın abdest alırken sakallarının iç tarafını suyla yıkaması ve Hz. Muhammed de
böyle yapardı, gördüm demesi. bknz: İmam Darimî(ö.255/868), es Sünen, Kitâbu’t Taharet, hadis
no: 710,Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992, s.144; Muhammed peygamberin beyazlaşan sakalların
kopartılmasını yasaklaması ve o kıllar, mü’minin nurudur demesi. bknz: ناحد ث. شيبة أبي بن بكر أبو حد ثنا
د عن سليمان بن عبدة و عن إسحاق، بن محم ، عن شعيب ، بن عمر ه؛ عن أبيه وسلم هعلي للا صلى للاه رسول نهى: قال جد
نه نور هو وقال الشي به، نت فه عن مه ال مؤ , İbn Mace(ö.303/915), es Sünen, Kitâbu’t Taharet, hadis no:
3721
26
Hatta o kadardır ki, peygamber tarafından, bıyıkların ve sakalların konu
edilebileceği ne kadar işlem varsa, hepsi hakkında hukukî(fıkhî) sonuçlar içeren
sözler edilmiştir51. Sakal içerikli rivayetlerin teknik yönüyle ele alınmasıyla,
peygambere ait olduğu şüphesiz olan hadislerle de karşılaşmış bulunuyoruz. Bu
hem tarihî(arkeolojik) hem de İslâmî ilimler merkezinde bir araştırma olmuştur.
Sakal içerikli rivayetlerin sahih olanları, peygamberin sakalı salıvermeyi
emreylediğini, sakal bırakmanın Müslüman erkeğin bir yükümlülüğü olduğunu
göstermektedir. Bazı rivayetlerin zayıf ve sahihlik katsayılarının farklı oluşu ise,
sakal içerikli rivayetlerde büyük bir oran ifade etmemektedir.
3.b.1.I.i. SAKAL İÇERİKLİ ZAYIF BİR RİVAYETİN ANALİZİ
هللا عليه وسمل كن مأ خذ من حليته من عرضها وطولهاأ ن اليب عىل
Allah elçisi, sakalının eninden ve boyundan alırdı52.
__________________
51: Bıyığını kesmeyen, bizden değildir( منا فليس شاربه من يأخذ لم من ). İmam
Tirmizî(ö.279/892), es Sünen, hadis no: 2761; İmam Nesaî(ö.303/915), es Sünen, no: 5047-4987;
Ahmed b. Hanbel(ö.241/855), Müsned, no: 18777-18839; İbn Hibban(ö. 354/965), es Sahih, no:
5477, Daru’l Marife Beyrut, 2004, s.1472; İmam Taberanî(ö.360/970), el Mucemu’l Evsat, no:
3027-3121; İmam Beyhakî(ö.458/1065), Şuabu'l İman, no:6445-5943; İbn Abdilberr(ö.463/1070),
et Temhid, no:21,63-3693; Hatib el Bağdadî(ö.463/1070), Tarihu'l Bağdad, no:13,220-3842
52: İmam Tirmizi(ö.279/892), es Sünen, no: 2762; İmam Beyhakî(ö.458/1065), Şuabu'l İman, no:
6074-5938; Ukaylî(ö.322/933), Duafau’l Kebir,no: 3,932-1331; İbnü'l Cevzî(ö.597/1201), el İlelü'l
Mütenâhiye fi'l Ehâdisi'l Vâhiye, no:1130
27
Bu hadisin ravi zincirine baktığımızda şu manzara ile karşı karşıya kalıyoruz:
(Allah elçisi, sakalının eninden ve boyundan alırdı sözünün şeması)
Muhammed
(ملسو هيلع هللا ىلص)
Abdullah b. Ömer
Şuayb b. Muhammed
Amr b. Şuayb
Üsame b. Zeyd
Ömer b. Harun
Ebu Kâmil veMuğire b. Ahmed
Zekeriyya b. Yahya es Saci
Ahmed b. Adi el Hafız
Ebu Sa'd Ahmet b. Muhammed
İmam Beyhakî(ö.458)
Hennâd b. es Serî
İmam Tirmizî(ö.279)
Muhammed b. Ahmed el Mahbubî
(ö.346/957)
Abdulcebbar b. Muhammed
(ö.412/1021)
Ahmed b. Abdussamed
(ö.481/1088)
Mahmud b. Kasım
(ö.487/1094)
Abdulmelik b. Abdullah
(ö.548/1153)
İbnü'l Cevzî(ö.597/1201)
Muhammed b. Abdullah el Hadramî
Ukaylî(ö.322)
28
Yukarıda şemasını verdiğimiz ve sakalın eninden ve boyundan kesmeyi caiz
gösteren rivayetin ravilerinden olan Üsame b. Zeyd(ö.153) hakkında bolca cerh
lafzı bulunmaktadır. Yani Üsame, söz ilmi açısından sabıkalıdır53. Ayrıca Ömer
b. Harun açısından da zayıflık söz konusudur54. Ömer b. Harun’un ağır şekilde
eleştirilmesi ve yalancılık ile itham edilmesi ‘Allah elçisinin sakalının yanından
ve boyundan kesimde bulunduğu’ bilgisini içeren metnin peygamber ağzına
aidiyetini tartışılır hâle getirmişitir. Zira bu durumda, İmam Tirmizî’nin,
Ukaylî’nin ve İmam Beyhakî’nin(Şuabu’l İman’daki) metni epistemolojik olarak
sıhhat eşiğini aşamaz hâle gelmektedir. Zira, sözün peygambere ait olmama
ihtimali, çok yüksek bir olasılığa düçar olmuştur. Bunun sebebi de, Ömer b.
Harun ile Üsama b. Zeyd’in ravi zincirinde oluşudur. Ayrıca, İmam Beyhakî’nin
rivayetinde bulunan Muğire b. Ahmed’in meçhul oluşu da senedin menfî
değerlenmesine sebep olmaktadır. Yani, sakaldan almak caizdir demek, ilmî
olarak mümkün değildir.
__________________
53: به يحتج وال حديثه يكتب& بالقوي ليس&بأخرة سعيد بن يحيى تركه,ضع هو (O zayıftır, Yahya b. Said onu terk
etmiştir. O kuvvetli değildir, hadisi yazılır ve fakat onunla delil getirilmez) şeklinde
değerlendirmelere konu olan Üsame b. Zeyd, nakledilen sözün ravisi olması sebebiyle, sözün
epistemik değerini düşüren bir zattır.
الحديث متروك :54 Zayıf, metruku’l hadis-ki, metrukul hadis, günlük hayatında yalan),ضعيف&
söyledği bilinen raviyle alakalı bir durumdur-) ayrıca bknz: İbn Hacer el Askalanî(ö.852/1449),
Takribu’t Tehzih,tahkîk: Muhammed Avvame, Dâru'l Minhâc, Beyrut, 2013, s.448; hatta İbn
Hibban(ö.354/965) kitabında Ömer b. Harun hakkında bilgi verirken Yahya b. Ma’in’in ona
yalancı dediğini nakleder. Ve onun bir şey değildir(leyse bi şey) diye itham edildiğini de
nakletmektedir. İbn Hibban(ö.354/965), Kitâbu’l Mecruhin mine’l Muhaddisin, tahkîk: Hamdi
Abdulmecit es Selefî, Riyad, 2012, cilt:2 s. 63
29
Ayrıca, Allah elçisine isnad edilmeyen(İbn Ömer’e, Ebu Hureyre’ye, Hz. Ali’ye
isnad edilen) ve fakat sakaldan almayı caiz görücü şekilde yorumlanabilecek
rivayetleri55 incelersek, İbn Ömer’in sakallarından aldığını içeren rivayet en eski
kaynak olarak İmam Malik’in el Muvatta adlı eserinde karşımıza çıkar, ancak bu
rivayet, ravisi Yahya b. Yahya el Leysî olan ve en meşhur Muvatta nüshasında
değil, Muhammed b. Hasan eş Şeybânî’den (ö.189/805) gelen ve epey farklı olan
Muvatta nüshasındadır. Hatta öyle ki, İbn Ömer’in hacc veya umrede sakalından
aldığına dair rivayetin devamında, Muhammed b. Hasan eş Şeybanî ‘Bu vacip
değildir, isteyen yapar, isteyen yapmaz. ، ومن شاء ، من شاء فعل ب، : ليس هذا بإواجإ در لم قال محم
demektedir. İmam Buharî eserinde ise muallak olarak İbn Ömer’in durumunu ’مفعل
ifade eden rivayeti nakletmektedir. Diğer yandan, Ebu Davud rivayetinin sened
kısmında bulunan Mervan b. Salim hakkında İbn Hacer, makbul yorumunda
bulunur. Bu değerlendirme İbn Hacer'in, rivayeti terk edilecek kadar mecruh
olmayan zayıf ravilere verdiği sıfattır(Takribu’t Tehzib,2012: 555). Mervan b.
Salim’in Hakim’in ve İmam Beyhakî’nin rivayetinde de olduğu görülmektedir.
Ayrıca, İmam Beyhakî’nin Ma'rifetü's sünen ve'l asar ve Sünenü'l Kübra gibi
eserlerinde, içinde İmam Malik ile İmam Şafiî olan bir senetle İbn Ömer’in
sakalından aldığını içeren rivayet bulunmaktadır.
__________________
55: İbn Ömer’in sakalının kenarlarından ve boyundan aldığına dair rivayetler için bknz: İmam
Buharî(ö.256/870), el Câmiu’s Sahih,hadis no:5892, Dâru’l Marife, Beyrut, 2010, s.1480; İmam
Nesaî(ö.303/915), es Sünenü’l Kübra, 10058-9711; İmam Beyhakî(ö.458/1065), Şuabu'l İman, no:
6430-5933; İmam Begavî(ö.516/1122), Şerhü's Sünne, no: 3194-3095; Ebu Davud(ö.275/888), es
Sünen, no:2357-2013; Hakim(ö.405/1014),Müstedrek alâ Sahihayn,no: 1,422-1465; İmam
Darekutnî(ö.385/995), es Sünen, no:2256-2006; Ebû Yûsuf(ö.182/798), Kitâbu'l Asar, no: 1039-
1012. Diğer yandan, bazı rivayetlerde Hz. Ali’nin ve Ebu Hureyre’nin bile sakalından aldığı
rivayet edilir. bknz: İbn Ebî Şeybe(ö.235/849), Musannef, no: 25870-24893 ve 25871-24894. Öyle
ki, Ebu Hanife yoluyla gelen rivayetlerde de bu kayıtlar bulunur.bknz:Ebû Yûsuf(ö.182/798),
Kitâbu'l Asar, no: 1038-1012.
30
İbn Ömer’in sakallarından aldığı bilgisini içeren rivayetlerin ravi şemasını
çizdiğimizde şöyle bir manzara çıkmaktadır:
İbn Ömer(ö.73)
Nafi' Mevla b. Ömer(ö.116)
Malik b. Enes(ö.179)
Ebu Hanife(ö.150)
İmam Buharî(ö.256)
Mervan b. Salim
(?, makbul, yani zayıf bir ravidir)
Hüseyn b. Vakıd(ö.159)
Ali b. Hasan(ö.215)
Ali b. Müslim(ö.253)
Hüseyb b. İsmail(ö.330)
İmam Darekutnî(ö.385)
Kureyş b. Abdurrahman
İmam Nesaî(ö.303)
İbrahim b. Hilal(ö.289)
Ebu Hamid Ahmed b. Muhammed el Hatib(ö.379)
Hakim(ö.405)
Abdullah b. Muhammed b. Yahya
Ebu Muhammed
Ebu Davud (ö. 275)
31
Yani diyebiliriz ki, her ne kadar birçok kaynakta geçse de, İbn Ömer’in
sakallarından aldığı bilgisini içeren rivayetin seneden sahih olmama ihtimali
vardır. Zira, Muvatta nüshaları, İmam Buharî’nin muallak olarak nakledişi ve
Mervan b. Salim’in zayıf bir ravi oluşu gibi faktörler bu ihtimali yükseltmektedir.
Ancak, bu rivayetlere yine de sahih nazarıyla bakılsa bile, durum olsa olsa İbn
Ömer’in kişisel cehaleti sonrası yaptığı bir amel olacaktır, yoksa sakaldan almanın
caizliğine delil olmaz. Zaten, Allah elçisinin sakalından aldığına dair rivayetin
zayıflığını analiz etmiştik, İbn Ömer’in rivayeti de çok sağlam gözükmemektedir.
Hz. Ali ve Ebu Hureyre’nin sakalından aldığına dair rivayetler ise İbn Ömer
rivayetinden daha çürüktür. Hâl böyle olunca, sakaldan almaya yönelik bilgi
içeren rivayetlerin sağlam olmadığını düşünmeye hakkımız vardır. Ki sağlam
olma durumunda da, sakaldan almayı sahabenin kişisel yanlışlarıyla
açıklayabilecek durumundayız.
3.c. FIKIH MALZEMESİNDE VE FAKİHLERİN YORUMUYLA SAKAL
Kur’ân ve Sünnet, sahifelerde kalmak için değil amel edilmek için insana temas
etmiştir. Vahy, Allah’ın kelâmı olup, insan ile etkileşen ilâhî değerin uygulamaya
geçirilmesi gerekmektedir. Öyle olunca, âyet ve hadis mânâ ifade etmekte ve
kul(insan) için yasaklamalar koyabilmekte ve belli bir kurallar düzeni
oluşmaktadır. Fıkıh, kişinin lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesini ifade eder.
Sakal merkezinde inceleme yaparsak, nakledilen hadislerin delâleti fıkhî
meseleleri gündeme getirmektedir. Öyle ki, sakal bırakmak, sakal kesmek, sakalı
düğümlemek, sakalı boyamak, sakala hakaret etmek vs. bir çok fiil, hukukî
anlamda sonuçlar meydana getirmekte ve günah, sevab, mekruh vs. bir çok sıfat
sahneye çıkmaktadır. Bunun için, yine tarihî bir malzeme olarak fıkıh kitaplarına
ve de mânâyı tespit etmek için Arap diline gitme mecburiyeti altındayız. Bu
soruşturma, haram ve helal değerlendirmesi yapacağımız o fıkhî yola girmemizi
zarurî kılmaktadır.
32
3.c.1. SAKAL İÇERİKLİ RİVAYETLERİN FIKHÎ DEĞERİ
Sakal içerikli rivayetler bazen sakalın fıtrattan olduğunu ifade etmekte bazen de
sakalları salıvermenin peygamber tarafından emredildiğini göstermektedir. Sakalı
düğümleyenden Allah elçisinin uzak olduğunu ve bıyığını kesmeyenin
Müslümanlardan olmadığını ifade eden hadisler de, fıkha konu olmaktadır.
Sahih olduğu hadis âlimlerince de tespit edilen sakal içerikli rivayetlerin
delâletlerine değinirsek şu hükümler ile karşılaşırız:
3.c.1.a Allah elçisi sakalları salıvermeyi(özgürleştirmeyi), bıyıkları da kesmeyi
emretti( اللحية وإعفاء الشوارب بإحفاء أمر أنه وسلم عليه هللا صلى النبي ) hadisi
İsnad analizi yaparak sahih olduğuna ulaştığımız ve birçok kaynakta geçen bu
söz56, İslâm dininin Müslüman erkekleri sakal uzatmakla mükellef kıldığını
göstermektedir. Zira, Allah elçisi emretmektedir. Emir, bir fiilin yapılmasını
talep etmektir ve emir kipinin ne ifade ettiği konusunda âlimlerin çoğunluğu,
talep edilen fiilin yapılmasının zorunluluk ifade ettiğini belirtmişlerdir57. Emir,
kural olarak, talep, vücûb ifade etmektedir58. İstisnaî durumlarda ise caizlik,
tehdit, aciz bırakma, alçaltma, aşağılama,eşitleme, temenni, dua ifade edebilir59.
__________________
56: İmam Malik(ö.179/795),el Muvatta(Yahya b. Yahya el Leysî rivayeti), Müessesetü'r Risâle,
Beyrut, 2013, s.721 (1833 nolu hadîs) ; İmam Müslim(ö.261/875), el Câmiu’s Sahih, 261-386;
İmam Beyhakī (ö. 458/1066), es Sünenü'l Kübra, 151-639 ; Ebû Avane(ö. 316/929), Müstahrec,
467-349; İbn Münzir(ö.309/921), el Evsat fi's sünen ve'l icmâ' ve'l ihtilâf, 146-147
57: Doç.Dr. Ali Bulut, Belâgat, M.Ü İlâhiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul, 2013, s.64
58: Prof.Dr. Zekiyüddîn Şa’bân, İslâm Hukuk İlminin Esasları(Usûlü’l Fıkh) çev: Prof.Dr. İbrahim
Kâfi Dönmez, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2010, s.328
59: Doç.Dr. Ali Bulut, a.g.e, s.64-66
33
İstisnaî durumlarda duâ, tehdit ifade edebilen emir60, kural olarak, emredilen
tarafından yapılması zorunlu olan talebi ifade eder. Bazen vaciplik, emir
sıygasıyla değil de bir soruyla bile yapılabilir61.
Emirde asl olan vücûbiyettir.
Fıkhî kaide bu olduğu için ve aksine bir karine(duâ, tehdit vs. mânâsı
verebileceğimiz bir bağlam) olmadığı için ‘ اربالشو بإحفاء أمر أنه وسلم عليه هللا صلى النبي
اللحية وإعفاء ’ hadisinde geçen ‘أمر’=emretti kaydını, sakal bırakmamızı zorunlu
kıldı olarak anlamak gerekecektir. Zira, ilmî olan bu olup, aksine bir karine, sahih
yorum yapabileceğimiz bir sahne yoktur. Yani, Allah elçisi sakalları salıvermeyi
emretmiştir ve bu emir, Müslüman erkekler için yükümlülük belirten bir fiili,
sakal bırakmayı farziyet derecesine çıkarmıştır. Ayrıca, sakalları salıvermeyle
alakalı olan rivayetlerin manen rivayet edilmeleri dahi, bu emri birazcık olsun
bulandırmamakta ve ortadan kaldırmamaktadır, zira nakledilen tüm lafızlar emir
kipinde olup, vücûb ifade etmektedir62.
__________________
60: Duâ için bknz: علما زدني رب ,Rabbim ilmimi arttır! (Tâhâ, 114); Tehdit için bknz: Dilediğinizi
yapın(sonunda göreceksiniz) Fussilet,40.
منتهون أنتم فهل :61 , Artık bunlara sor veriyorsunuz değil mi?(Maide,91) âyetinde, artık bunlara son
verin mânâsı vardır.bknz: Doç.Dr. Ali Bulut, Belâgat, M.Ü İlâhiyat Fakültesi Vakfı Yayınları,
İstanbul, 2013,s.75
62:
Abdulhamid Halebî, Hükmü'd Dîn fî'l Lihyetî ve't Ted'hin, Mektebetü'l İslâmiyye, 1.Baskı, Ürdün,
1984, s.22
34
Birçok âlim, zaten sakal bırakmayı emreden Nebî’nin bu emrini
farziyet(vücûbiyet) belirten emir olarak anlamış ve sakalları kesmenin haram
olduğunu ifade etmiştir63.
3.c.1.b Müşriklere muhalefet edin, sakallarınızı salıverin, bıyıklarınızı kesin( خالفوا
الشوارب وأحفوا اللحى وفروا المشركين ) hadisi
Erkeğin sakalı, baston(asa64) gibi sun’î bir şey olmayıp, doğal, fıtrî, tabiî bir
parçadır. Ve, sakal, İslâmî bir yaşam tarzı inşası için asgarî şeklîlik sağlayabilecek
büyük bir semboldür. Evet, dinin asıllarından olmayıp, başörtüsü gibi fer’î bir
şeydir. Fakat, fer’î şeyler de olsa, dinin emirleri bizim için önemlidir.
__________________
63: Abdulaziz b. Abdullah İbn Baz, Hükmü İ'fail Lihye ve Haberu'l ahad, Baskı ve
Tercüme Bakanlığı, Riyad, 1992, s.58; Sakalları uzatın emrinden sakalı kesmenin ve
kısaltmanın nehy edildiği mânâsı çıkmaktadır diyenler için bknz: Muhammed b. Ahmed b.
İsmail el Mukaddem, Edilletu Tahrimi Halki'l Lihye, Mektebetü’d Dâr’ul Erkam,
Kuveyt, 1985, s.13; Erkekler için, sakalların kesilmesi,
haramdır diyenler için bknz: Ebi Abdullah Muhammed b. Abdulhamid, el Lihyetu fi'l Kur'ân
ve's Sünne ve Akvalu Selefü'l Ümme, Dâr'ul Kitâb ve's Sünne, Kahire, 2007, s.25;
Muhammed Zekeriyya Kandehlevî, Vücubu İ'fai'l Lihye, Dâru'l Cil, Beyrut,1988, s.15
64:
موسى يا بيمينك تلك وما
عصاي هي قال
Nedir o elindeki, ey Musa?
Musa dedi ki: O, benim asamdır.(Tâhâ,17-18)
35
Allah elçisi, müşriklere muhalefet etmemizi ve sakalları salıverip, bıyıkları
kısaltmamızı emretmiştir65. Müşriklerin sakalı, İslâmî bir sakal olmayıp, Allah
için olmayan ve İslâmî formda bulunmayan sakaldır. Müslüman, bıyıklarını kesip,
sakallarını salıverme fiilini yaptığında, İslâmî bir sakal formu oluşmaktadır.
Müşriklere muhalefet kaydını içeren hadis de, Müslüman erkeklerin sakal
bırakmalarının zorunlu olduğunu ifade etmektedir. Ancak bu muhalefet, İslâmî
kimlik inşası temelinde şeklî bir asgarî eşik yakalamaya matuf olmalıdır. Hatta
diyebiliriz ki, sakalları kısaltmak ve de kesmek haram olduğu gibi bu durum,
kâfirlere, müşriklere benzemek bile olacaktır. =Kim bir
kavme benzerse, o da (benzediği şeyde)onlardandır hadîsi66 gereği, sakal bırakma
fiili merkezinde yasaklanan bir hâle girme meydana gelecektir.
Sakal her ne kadar dinin temel gayesi(Allah’ın birlenmesi=tevhid) merkeze
alındığın, bir ayrıntı gibi gözükse ve de zaten fıkhî bir mes’ele olup, başörtüsü
gibi furûattan sayılsa da67, bütüncül bakıldığında, İslâmî ifade özgürlüğünün
tecellî ettiği bir sahneye işaret eder, bu asgarî şeklilik ihmal edilmemelidir.
__________________
65: İmam Buharî(ö.256/870), el Câmiu’s Sahih,hadis no:5892, Dâru’l Marife, Beyrut, 2010,
s.1480; İmam Müslim(ö.261/875), el Câmiu’s Sahih, 262-387; İmam Beyhakî (ö. 458/1066), es
Sünenü'l Kübra, 1, 150-628; İmam Begavî(ö.516/1122), Şerhü's Sünne, no:3194-3095, el
Mektebetü'l İslâmî, Beyrut, 1983
66: Ebu Davud(ö.275/888), es Sünen, 4031-3514
67: Abdulaziz b. Abdullah İbn Baz, Hükmü İ'fail Lihye ve Haberu'l ahad, Baskı ve Tercüme
Bakanlığı, Riyad, 1992, s.5
36
3.c.1.c On şey fıtrattandır: Sakalları salıvermek, bıyıkları kesmek( قص الفطرة من عشر
اللحية وإعفاء الشارب ) hadisi
Fıtrat, insanın üzerine doğduğu ve Allah’ın insanı doğum ile çıkardığı ve de
bozulabilecek ontolojide olan en temiz sahneyi ifade eder68. Fıtrat, insanın hakk
üzerinde olduğu en saf varoluşsal durum olup, yaratılışı ve tabiî olanı ifade eder.
Sakal, erkeğin fıtratındandır, zira kadının fıtratı da sakalsız olmaktır. Yani bu
hadis, sakalları salıvermenin, yani kesmemenin erkekliğin fıtratından olduğunu
ifade ederken, bir yandan da sakallarını kesen erkeklerin fıtratlarına muhalefet
ettiklerine, hatta kadınlaştıklarına delâlet etmektedir.
Erkekler sakal ile, kadınlar ise zevaib(saç örgüleri?) iledir.69
Erkeğin fıtratı, onu sakallı olmaya yükümlü ederken, erkek bu yükümlülüğe karşı
geldiğinde, tıraş olmayı devreye sokmuştur. Diyebiliriz ki, sakal tıraşı olmak,
fıtrata asî olmak, kadınlaşmak ve de Allah’ın yarattığı üzere olmayı kabul
etmemek, Nebî emrine karşı gelmektir.
__________________
الفطرة على يولد مولود كل :68 =Her doğan, fıtrat üzere doğar. bknz: İmam Buharî(ö.256/870), el
Câmiu's Sahih, no: 1385-1302, Daru’l Marife, Beyrut, 2010,s.386
69: Begavî(ö.516/112), Meâlimu't Tenzil fî't Tefsirî ve't Te'vil, 3: 510.
37
Ancak, değerlendirmemizde merkezimiz daima nass olmalıdır. Zira, fıtrata yapılan her
müdahale Allah’ın yarattığını değiştirmek olarak nitelenemez. Sadece Allah’ın ve
Nebî’nin yasakladığı müdahaleleri haram görebiliriz. Sakal açısından, emir sıygasının
mevcudiyeti ve farklı lafızlarla gelen vücûbiyet kesbettirici ifadeler ve Müslüman
erkeklere sakal bırakmayı(hiç kesmemeyi) yüklediği için, sakal kesmek haramdır
hükmünü vermemiz, salt fıtrata müdahele gerekçesiyle değil, aksine nass merkezli oluş
sebebiyledir.
3.c.2. İSLÂM MEZHEPLERİNDE VE BAZI ÂLİMLERİN HÜKMÜYLE
SAKAL
Çok net diyebiliriz ki, fakihlerin ezici çoğunluğu erkeklerin sakal bırakmasının farz
olduğunu, kesmenin ise haram olduğunu beyân etmiştir( الجمهور عند حرام اللحية حلق ).
Zahirîlerden Hanefîlere, Hanbelîlerden Malikîlere kadar, hatta Şiî gruplara kadar, İslâmî
iddiada olan ve hüküm veren birçok küme Müslüman erkeklerin sakal bırakmakla
yükümlü olduğunu iddia etmiştir. İbn Hazm (ö.456/1064), sakal kesmenin caiz
olmadığını söyler70. İbn Abdilberr(ö.463/1070), ‘Sakalı kesmek, kısaltmak haramdır.
Sakalı, ancak kadınlaşmış erkekler keser.’ demiştir71. Mezhepler merkezinde
konuşursak, dört mezhep müntesibi âlimlerin çoğunluğunun sakalı kesmenin ve
kısaltmanın haramlılığı konusunda ittifak ettikleri görülmektedir72.
__________________
70: İbn Hazm (ö.456/1064), el Muhalla, VI, 189; İbn Hazm ayrıca sakal kesmenin haramlılığı
konusunda icma olduğunu da söylemektedir: bknz: ( تجوز ال مثلة اللحية جميع حلق أن واتفقوا ),İbn
Hazm(ö.456/1064) Meratibü'l İcma fi'l İbadat ve'l Muamelat ve'l i'tikadat, Daru İbn Hazm, Beyrut
:bknz:İbn Abdilberr(ö.463/1070), et Temhid, 24 ,ويحرم حلق اللحية، وال يفعله إال المخنثون من الرجال :71
145.
72: Ebu'l Hasan Ali b. Ahmed b. Hasan er Razihî, el Câmiu fî Ahkamil Lihye, Dâru’l Asar,
Yemen, 2004 (Mukbil b. Hâdi el Vâdi'î’nin takdim yazısıyla birlikte), s.70; Ancak, bazı
Hanefîler, bir kabza dolusu sakal bırakmak farzdır ama bir kabzadan fazlasını kesmemek
haramdır gibi garip sözler söylemişlerdir. bknz: İbn Abidin(ö.1252/1839), Reddü'l Muhtar ala
Dürri'l Muhtar,Daru'l Kütübi'l İlmiyye, 1992, 32-28
38
Yani, teknik kısımlarda farklılaşma olsa da, Hanefîlerin de sakal kesmeyi haram
gördüğü nettir73. İslâm tarihi, fıkhî gelenek ve ilmî tecrübe bunu göstermektedir.
Ancak, sekülerleşmenin ziyadeleşmesi ve Müslümanların hafıza kaybına maruz
kalışları, hatta siyasî sahnelerin etkisi sebebiyle, şu anda Müslüman
coğrafyalarında sakal bırakmak, fıkhî değeri açısından sakal ile aynı olan(farz)
başörtüsü kadar dahi sahiplenilmemektedir. Bunun sorumluları arasında, elbette
ki, âyetin ve hadîsin delâletini modern örtülerle kapamak isteyen ve nefsî saiklerle
sorumluluktan kaçan fıtratbozum yaşamış Müslüman erkekler bulunmaktadır.
3.c.3 SAKAL BIRAKMANIN YAHUT BIRAKMAMANIN HUKUKÎ
SONUÇLARI (fıkhî bağlamı ve Türk Hukuku merkezinde bir inceleme)
Hukuk, insan fiillerine belli sonuçlar bağlamaktadır ve kendisine hukukî sonuç
bağlanan olaylara hukukî olay denmektedir74. Sakal merkezinde bir inceleme
yapıldığında, zarurî kılma, yasaklama veya cezalandırma niteliğinde birçok
hukukî düzenlemenin sakal için gündeme geldiği görülmektedir.
__________________
لحيته قطع الرجل على ويحرم :73 , bknz: İbn Abidîn(ö.1252/1836), Reddu'l Muhtâr ala'd Durri'l
Muhtâr(Haşiyetü İbn Abidin), 3: 397; Zira, bu Hanefîler bir tutam(yani ortalama 10 cm filan)
sakal bırakmayı farz görüp, sakalını kesenleri kadınlaşmış erkek sayarlarken; bir tutam geçen
sakal uzatmayı kerih, hatta haram görürler ki, bu büyük bir fıkhî çelişkidir.( قطع الرجل على ويحرم
الرجال" مخنثة" المغاربة بعض يفعله كما ذلك دون منها األخذ وأما القبضة، على زاد ما قطع بوجوب النهاية في وصرح لحيته
األعاجم ومجوس الهند يهود فعل كلها وأخذ أحد، يبحه فلم ) Şafi mezhebi bağlamında, Abdilkerim er Râfiî el
Kazvinî(ö.623/1226) ile İmam Nevevî'nin (ö. 676/1277) sakal kesmeye mekruh dediği nakledilse
de, bu görüş hem mekruh-haram ayrımının teorik temellendirilmesinin Kur'ân ve Sünnet'e
aykırılığı hem de Şafi mezhebinde yaygın bir görüş olmamaklığı sebebiyle sakal kesmeyi
meşrulaştıracak bir fetva değildir. Mesela, İmam Şafiî(ö.150/767) sakalı kesmeyi haram
görmektedir. bknz: İbn Kasım el Abbadî (ö. 994/1586), Haşiye, IX, 376.
74: Prof.Dr. M. Kemal Oğuzman- Prof.Dr. Nami Barlas, Medenî Hukuk(Giriş-Kaynaklar-Temel
Kavramlar), Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2012, s.177
39
Öyle ki, sakal kesmekte ısrar eden(sakal kesmeyi tekrarlayan) kişi, İslâm’a göre,
büyük günah sahibi olmakta, yani sakal kesmek bir günah olduğu için ve de küçük
günahta ısrar etmek büyük günah olduğundan, sakal kesen kişi fasık
addedilmekte ve de şahitliği kabul edilmeyebilmektedir75. Diğer yandan, sakal
kesmek haram olduğu için, kim ki sakal kesmek helâldir diyenin ‘fiili’ küfür
addedilebilecektir. Yani sakalın farz olduğunu inkâr etmek, küfürdür
denilebilecektir. (Hele hele ‘kılda keramet olsa götte çıkmazdı’ gibi sözler şeriat ile
dalga geçmek olabilecek, istihza küfrü niteliğinde sayılabilecektir.) İnkâr etmeksizin
sakal bırakmayanın ameline de fısk denebilecektir. Bu davranış sürdürülürse,
failin şahitliği kabul olunmayabilir ve de büyük günah sahibi sayılabilir.
Hukukî anlamda ise, Türk hukukuna baktığımızda, sakal bırakmanın yasaklandığı
sahnelerin olduğuna şahitlik ediyoruz76.
__________________
75: Ebu'l Hasan Ali b. Ahmed b. Hasan er
Razihî, el Câmiu fî Ahkamil Lihye, Dâru’l Asar, Yemen, 2004 (Mukbil b. Hâdi el Vâdi'î’nin
takdim yazısıyla birlikte), s.115; ve fasığın
şehadeti makbul değildir ve sakalını kesen erkek fasıktır. bknz: er Razihî, a.g.e, s.124; ayrıca
Hucurat,6: = Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, o zaman araştırın(hemen
inanmayın!)= نوافتبي بنبأ فاسق جاءكم إن آمنوا الذين أيها يا
76: Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik,
25. 10. 1982, Resmî Gazete no: 17849, madde 5/b
Elbiseler temiz, düzgün, ütülü ve sade; ayakkabılar kapalı, temiz ve boyalı giyilir. Sandalet veya
atkılı ayakkabı giyilmez. Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur. Kulak
ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta
enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur. Hergün
sakal tıraşı olunur ve sakal bırakılmaz.
40
Yani, Türk hukukuna göre, (şu anda) memurların sakal bırakması yasaklanmış
ve fakat tarihsel kayıtlarla kadınların başörtüsü takması serbestleştirilmiştir. Bu
durum, gerek fıkhî açıdan gerek olması gereken hukuk(de lege feranda) açısından
sıkıntılıdır. Özgür bir biçimde sakal bırakmak isteyen erkek aşağılanırken,
Müslüman kadın fıtratbozuma tabi tutulmaktadır, alenen ayrımcılık yapılmaktadır.
Diğer yandan, Kur’ân ve Sünnet merkezinde olmayan nazarlar, tarihselci
yorumlar, nefsî etkiler, sosyolojik sebepler vs. birçok saikle sakalın fıtrattan
oluşuna, sakalın farziyetine, sakalın dindeki yerine dair cerh edici hükümlerde
bulunan kimseler daima var olmuştur, muhafazakar bir iktidarın bu yasağı
kaldırmamasının kökenlerinde bunlar da olabilir. Örneğin Said
Nursî(ö.1379/1960), ‘Bazı alimler "Sakalı tıraş etmek caiz değildir" demişler.
Muradları, sakalı bıraktıktan sonra tıraş etmek haramdır, demektir’
şeklinde fıkhî ve ilmî olmayan bir yorum ile sakallarınızı uzatın diyen Nebî’ye
de facto muhalefet etmiştir76. İslâm dininin sakala verdiği önemi düşürmek
isteyen ve sakalsız hâllerini meşrulaştırmak isteyen zevat, teorik olarak bir sahne
kurup sakal kesmenin tahrimen(veya tenzihen) mekruh olduğunu iddia etmiş ve
sakal bırakmanın farz olmadığını iddia edenleri küfürle itham edemeyiz demeye
çalışmışlardır. Öyle ki, incelediğimiz ve aktardığımız onca hadise rağmen sakalı
alelade bir sünnet görenler, hatta örf âdet addedenler olmuştur77.
__________________
76: Said Nursî burada, açıkça emrin delâletini, hükmün lazımını iptal etmekte ve tamamen şahsî,
gayrî-ilmî metoduyla ‘muradları sakalı bıraktıktan sonra tıraş etmek haramdır’ hükmünü
vermektedir. Oysa, malumdur ve Nebî’nin(ملسو هيلع هللا ىلص) ‘sakalları uzatmayı’ emretmesinin delâleti odur
ki ‘en başından beri uzatmayı’ içeren bir emir vermiştir, yoksa Said Nursî’ni zannettiği gibi
uzattıktan sonra kesmemeyi değil. Zaten bu konuda, muteber âlimlerden hiçbiri bu fikirde değildir.
Sakal hakkındaki bu hezeyanlar, sakalsız yaşamış ve yüzünü epeyce tıraş etmiş olan Said
Nursî’ye aittir. bknz: Said Nursî(ö.1379/1960), Emirdağ Lâhikası, Denizli Tüccarı Aslı Burdur´lu
Hafız Mustafa´ya Hitaptır, s.46
77: İsmail Yalçın, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, cilt:36, yıl: 2009, s.1-2
41
Onca delilin yanında, (uzadıktan sonra yahut uzamasını engelleyerek) sakal
kesmenin/sakalın uzamasını engellemenin haram olduğu hakkında icma da
varken, farz olan sakal bırakma fiiline fıkhî anlamda sünnet deme küstahlığını
gösterenler, öyle düşünüyoruz ki, ‘Allah kadınlara başlarını örtmelerini
emretmemiştir, başörtüsü farz değildir’ diyenler ile zihniyet açısından
akrabadırlar, farklı ise teknik olup, kadın-erkek ayrımıyla alakalıdır. Diğer
yandan, sakal bırakmamanın veya bırakmanın hukukî sonuçlarına değinirsek,
örneğin, ısrarla sakal bırakmayan X, fasık olduğu için, İslâm devletinde
kadı(hâkim-yargıç) olamayabilecektir78. Ancak hukukun de facto tarihselliği
gösteriyor ki, Türk hukukunda olduğu gibi, birçok beşerî sahnede sakal
yasaklanmış, İslâm hukukunda sakalsız adam kadı olamazken, beşerî hukukta
sakalı olan memur dahi yapılmamıştır. Bu durum elbette ki, sakalın fıkhî ve
hukukî sonuçlarının ne derece hak ihlallerine konu olabileceğini göstermektedir.
__________________
78:Hâkimlerin müçtehit olması en uygundur. Böyle bulunmazsa, şahit olma şartlarını kendinde toplayan,
dininde, emanete riayetinde, akıl ve anlayışında kendisine güvenilen, fıkıh ve sünneti bilen kimselerin tayin
edilmesi gerekir. el Mavsılî(ö.683/1284), el İhtiyar, çev: Prof.Dr. Celâl Yeniçeri, Şamil Yayınevi,
İstanbul, 2011, s.211-213; ve lâ tesihhu vilayetü’l kadı hatta yeçtemia fi’l muvella şeraitu’ş
şehadeti ve yekune min ehli içtihadi= şahitlik şartları kendisinde bulunmayan ve içtihat ehli
olmayan kişi, kadı(hâkim-yargıç) olamaz. bknz: Abdulganî el Meydanî(ö.1298/1881), el Lübâb fî
şerhi’l Kitâb, Dâru'l Kitabu'l Arabî, Beyrut, 2014, cilt:2, s.157; naklettiğimiz bu fıkhî
değerlendirmeler, sakallarını kesen ve de böylece fasık olup şahitliği kabul edilmeyen kişinin
kadı(hâkim-yargıç) olmaması gerektiğini söylememizi zarurî kılmaktadır.
42
Peygamberin namazdayken suvazladığı79, fâkihlerin gusl alırken içi de
yıkanmalıdır dedikleri80, abdestte kaçta kaçının yıkanması farzdır diye soranlar
için kitaplar81 te’lif edilmesine vesilen olan nesne olan sakal, fıkhî(hukukî) olarak
birçok hüküm verilmesine sebep olmuştur.
4. KÜLTÜREL BİR FENOMEN OLARAK SAKAL
Tarihî inceleme bize göstermektedir ki, sakal zaman zaman
ehemmiyetin,kutsallığın simgesi olmuş bazen de din mensupları tarafından dahi
bilinmeyen fıkhın bir fer’î olarak köşeye atılmıştır. Ancak, söz malzemesi
saklanamamış, hakikat örtülememiştir. Gılgamış örneğininin de işaret ettiği gibi,
sakal erkekliğin, statünün veya ilâhîliğin sembolü olabilmiştir82. Hıristiyanlığın
bazı mezheplerinde sakalsızlığın yaygın oluşunda da, 1031 yılında 7. Bourges
Kanun’unun sakalları kesme zorunluluğu getirmesi, 1535 yılında VIII. Henry’nin
sakala vergi koyması gibi tarihî kırılmalar yatıyor gözükmektedir83.
__________________
79: ( ن الصالة في لحيته يمسح كان النبي أن عبث غير م ),Nuruddin Ali b. Ebi Bekr el Heysemî (ö.
807/1404), Keşfü'l Estar an Zevadi'l Bezzar ale'l Kütübi's Sitte, 547-571
80: ( ب ن إلى الجنابة غسل في الماء إيصال يج الل حية باط ), İbnü'l Cevzî(ö.597/120), et Tahkîk fi
Mesaili'l hilaf, 275
81: Alîm Mehmed Efendî b. Hamza Güzelhisârî (öl. 1116/1704), Risâle fî İsâli'l Mâ İlâ'l Lihye,
Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi, arşiv no: 15 Hk 740/6; Haci Emirzade Alim
Muhammed b. Hamza el Aydinî, Risaletü fi vucubi isaleti'l mai ila cemii'l lihye fi'l gusl, Atıf
Efendi Yazma Eser Kütüphanesi, arşiv no: 34 Atf 2840/49
82: Allan Peterkin, 1001 Sakal: Sakalın Kültürel Tarihi, çev: Zarife Biliz, Sel Yayıncılık, İstanbul,
2014, s.20
83: Allan Peterkin, a.g.e, s.29,30 ve s.36
43
Karl Marx’ın, Che Guevara’nın, Fidel Castro’nun sakallı oluşu da kültürel
anlamda, bazı gerçeklere işaret etmektedir. Erkekliğin tarihiyle koşut olan sakal,
toplumsal sınıf farklılıkları, ceza verme gibi sebeplerle menfî müdahalelere maruz
kalmıştır. Ancak, daima formu değişse de kültürel bir fenomen olarak toplumda
bulunmuştur. Kirli sakal, keçi sakalı, top sakal vs. bir çok şekle sokulan sakal,
sahibinin zihnî, dinî bağlarını da işaret eden bir sembol mesabesindedir. Sakal,
bazı din mensuplarında savunulmuş84 ve hatta bırakılmaıs zarurî görülmüştür.
Sakal bazen, ifade özgürlüğü sahnesinde hak konusu olmuştur.
Sakal, erkeğin alemet-i farikası addedilmiş ve de berberlerin sakal kesmesinin
haram oluşuna kadar birçok sakal içerikli hüküm, sosyolojik olarak raks etme
imkânı bulmuştur85.
SONUÇ
Sakal, yanak ve alt çenede çıkan kıllara verilen isimdir. Yunan mitolojisinde
önemli bir yeri olan Zeus’ta da, Mezepotomya yaşayıp hüküm süren efsanevî kral
Gılgamış’ta da, putperestlere tevhid anlatan Musa’da ve kardeşi Harun’da da,
İslâm peygamberi Muhammed’de (ملسو هيلع هللا ىلص) de, Fener Rum Patriği Bartholomeos’ta
da, Marksist düşüncenin atası olan Karl Marx’ta da bulunan ve bir fenomen olan
sakal, erkekliğe, kutsallığa(ilâhî olana), fıtrata, ifade özgürlüğüne yaptığı atıfla,
büyük bir değere sahip olduğunu göstermektedir.
__________________
84: Örneğin, 12. Yüzyılda Bellavaux başrahibi The Apoligia de Barbis diye bir risale
yazmıştır.bknz: Allan Peterkin, 1001 Sakal: Sakalın Kültürel Tarihi, çev: Zarife Biliz, Sel
Yayıncılık, İstanbul, 2014, s.110
85: Mehmet Göktaş, Sakal Risalesi, İstişare Yayınları, 7. Baskı, [t.y], s.9-21
44
Teoloji, Tanrıyla ve de insan-tanrı ilişkisiyle ilgilenmektedir. Ve insan
davranışlarına bir değer biçmektedir. Menfî veya müspet olan bu değer biçme,
ilâhilik vasfını haiz öznelerden yahut Tanrı’dan gelmektedir. Bu risâlede, daha
çok sakalın ilâhî değeri merkezinde dolanılmıştır. Ancak, yer yer, bu ilâhîlik
dairesinden çıkarak kültürel sahneye de temas edilmiştir. The Beard Liberation
Front gibi sakala özgürlük diyenlere85 de, Hıristiyanlıkta sakalsız rahipliğin zuhur
etmesine sebep olan sakal yasakçısı başpiskoposlara da değinmek zarureti hasıl
olmuştur. Biz, tarihî malzemeye gittiğimizde gördük ki, sakal Yahudîlik ve
İslâmiyet gibi dinlerde erkeklere yüklenen bir farz olarak değerlendirilmiştir, M.Ö
2000’li yıllarda bile köle-efendi, soylu-köle vs. gibi toplumsal kategorilerin
ayrımında ölçü kabul edilen sakala, farklı değerler biçilmiş, hatta ,yer yer, kutsal
görülmüştür.
Biz düşünüyoruz ki, sakal ilk insanlardan bu yana erkekliğe atıf yapan ve erkekte
bulunması gereken asgarî uzuvlardan biriydi. Ancak daha sonra toplumsallaşma,
medeniyet oluşturma gibi etkilerle, sınıflar arasında farklılığı sağlamak yahut
insanın insana üstünlüğü gibi patolojik iddiaları cismanî olarak da göstermek için
siyasî iktidar tarafından müdahalelere maruz bırıkaldı. 2014 yılında dünya
üzerinde sakalın konumuna baktığımızda, din mensuplarınca dahi bazen
sakalsızlığa çağrı yapıldığı görülmektedir.
__________________
85: The Beard Liberation Front, sakala özgürlük cephesi olarak Türkçeleştirebileceğimiz sakal
sebebiyle ayrımcılığa maruz kalan sakallı erkekleri savunmak için 1995 yılında kurulan
platformdur.
45
Bunun kökenlerinde, tarihî kırılmalar meydana getiren sakal karşıtı, yasaklayıcısı
iktidarların kalıntıları bulunmaktadır86. Zira, dinler erkeklerin sakal bırakmasını
talep etmektedir. Öyle ki, insan fıtratına muvakafatin iktizası da budur. Karl
Marx’ın sakal bırakma saiki de böyle bir muvakafat ile alakalı olsa gerektir.
İslâm peygamberi Hz. Muhammed(ملسو هيلع هللا ىلص) de sahih olduğunu ispat ettiğimiz ve
gördüğümüz hadisler göstermektedir ki, sakal bırakmayı Müslüman erkeklere
emretmektedir. Öyle ki, İslâm tarihinde mezhepler(mezâhib) de sakal bırakmanın
farziyetini itiraf ve ikrar etmiştir. Öyle ki bu İslâmî sakal, kirli sakal, top sakal vs.
gibi sakal olmayıp, bıyıkların kesilip sakalın (en az bir kabza- bir avuç dolusu)
salıverildiği şekilde olmaktadır. Muteber âlimler de bu görüştedir. Ayrıca sakal
bırakmanın fıkhî/hukukî sonuçları da tarihe ve mekâna göre değişiklik
göstermiştir. Beşerî meşruiyet atıfları yapan sahnelerde sakal yasaklanabilmiş ve
toplumsal olarak olsun, resmî olarak olsun görünürlüğü engellenmek istenmiştir.
İlâhî atıflar yapan sahnelerde ise, aksine sakal bırakman mecburî kılınabilmiş ve
toplumsal değer olarak sakalsızlık aşağılanmıştır.
Diğer yandan, sakalsızlığı fıkhen meşrulaştırmak için teorik temellendirme
yapanlar dahi, ne derece paradoks oluşturdukları görmeyecek kadar garipleştiler.
Kadınların başlarını örtmelerini farz olarak yorumlayan zihinler, nedense (aynı
fıkhî mantık ile farz kılınması zorunlu olan) erkeklerin sakallarını uzatmaları
mes’elesine farzdır d(iy)emediler. Bunun kökenlerinde de, öyle düşünüyoruz ki,
tarihî kırılmalar ve nefsî ötelemeler bulunmaktadır.
__________________
86: Antik Mısır’da sakalı yasaklayan krallar yahut din adamı olmasına rağmen Papa’nın sakal
bırakmayı yasaklaması gibi(Papa Gregory, 1073’te) örnekler sakala müdahele olup, günümüzdeki
sakalsızlığın kökenlerinde yatan kadîm psikanalitik hasarları ifade etmektedir. bknz: Allan
Peterkin, 1001 Sakal: Sakalın Kültürel Tarihi, çev: Zarife Biliz, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2014,
s.30
46
Biz bu çalışmamızda bu hastalıklı zihniyeti, delillerle ve ilim merkezinde cerh
ettik ve bu göstermiştir ki, başörtüsü takmak kadın için ne ise İslâmî sakal
bırakmak da erkek için odur.
Bu çalışmamı, sakallarını Hz. Musa’nın çektiği Hz. Harun’a, mü’min erkeklere
sakallarını salıvermeyi emreden Allah elçisine, sakallarını hiç kesmemiş olan dört
halifeye, Nebî’nin(ملسو هيلع هللا ىلص) sakal hakkındaki sözlerini bizlere kadar ulaştıran
râvilere, muhaddislere, sakalı ancak kadınlaşmış erkekler keser diyen fâkihlere,
sakalı salıvermek tüm erkeklere farzdır diyen fıkıhçılara selâm ederek, fıtratına
uyarak sakal bırakmış olan Karl Marx, Fener Rum Patriği Bartholomeos gibi
şahsiyetleri ve de The Beard Liberation Front gibi sahneler oluşturup sakala
özgürlük isteyerek platformlar kuran özgür kişilikleri de bu bağlamda takdir
ederek bitiriyorum.
KAYNAKÇA
Kur’ân-ı Kerim
Gawami AlKalem 4.5
Sefer Zokon Yisroel K'Hilchoso, The Beard in Jewish Law, New York, 1980
Osman b. Abdulkadir es Safî, Hükmü'ş Şer'î fi'l Lihyetî ve'l Ezya ve't tekalid ve'l
Adât, Mektebetü’l İslâmiyye, 1982
Abdulhamid Halebî, Hükmü'd Dîn fî'l Lihyetî ve't Ted'hin, Mektebetü'l İslâmiyye,
1.Baskı, Ürdün, 1984
47
Muhammed b. Ahmed b. İsmail el Mukaddem, Edilletu Tahrimi Halki'l Lihye,
Mektebetü’d Dâr’ul Erkam, Kuveyt, 1985
er Reddü alâ Men Ecaze Tehzibu'l Lihye, Mektebetü'l Maarif, Riyad, 1985
Muhammed Zekeriyya Kandehlevî, Vücubu İ'fai'l Lihye, Dâru'l Cil, Beyrut,1988
Abdulaziz b. Abdullah İbn Baz, Hükmü İ'fail Lihye ve Haberu'l ahad, Baskı ve
Tercüme Bakanlığı, Riyad, 1992
Muhammed b. Ahmed b. İsmail el Mukaddem, el Lihyetu li maza?, Dâru’t Taybe,
Riyad, 1993
Ebi Abdullah Muhammed b. Abdulhamid, el Lihyetu fi'l Kur'ân ve's Sünne ve
Akvalu Selefü'l Ümme, Dâr'ul Kitâb ve's Sünne, Kahire, 2007
Ebu'l Hasan Ali b. Ahmed b. Hasan er Razihî, el Câmiu fî Ahkamil Lihye, Dâru’l
Asar, Yemen, 2004 (Mukbil b. Hâdi el Vâdi'î’nin takdim yazısıyla birlikte)
Ebû Ömer Cemaleddin Yusuf b. Abdullah b. Muhammed İbn Abdülberr Nemerî,
Fethü'l ber fi't tertibi'l fıkhi li Temhidi İbn Abdülber, Mecmuatü't Tuhafi'n
Nefaisi'd Devliyye, Riyad, 1996
İmam Malik(ö.179/795),el Muvatta(Yahya b. Yahya el Leysî rivayeti),
Müessesetü'r Risâle, Beyrut, 2013
Ebû Yusuf(ö.182/798), Kitâbu'l Asar, Matbaatü'l İstikame, 1355
48
İbn Ebî Şeybe(ö.235/849), Musannef, Darü'l Kıble, Cidde, 2006
Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855), Müsned, tahkîk: Şuayb el Arnavut, Müessesetü’r
Risâle
İmam Darimî(ö.255/868), es Sünen, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1992
Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmâîl b. İbrâhîm el Cu‘fî el Buhârî (ö. 256/870), el
Câmiu’s Sahih, Dâru’l Marife, Beyrut, 2010
İmam Müslim (ö.261/875), el Câmiu's Sahîh, el Mektebetü'l İslâmiyye, [t.y.]
Ebu Davud(ö.275/888), es Sünen, Darü'l cinan, Beyrut, 1988
İmam Tirmizî(ö.279/892), es Sünen, Darü'l Garbi'l İslâmi, Beyrut, 1998
İmam Nesâî (ö. 303/915), es Sünen, Darü'l Kütübi'l İlmiyye, Beyrut, 2005
Ebû Ya’lâ el Mevsılî(ö.307/919), Müsned, Darü'l Kütübi'l İlmiyye, Beyrut
İbn Münzir(ö.309/921), el Evsat fi's sünen ve'l icmâ' ve'l ihtilâf, Dâr'u Taybe,
Riyad, 1993
Ebû Bekr Muhammed b. İshâk b. Huzeyme es Sülemî en Nîsâbûrî (ö. 311/924),
Sahihu İbn Huzeyme, tahkîk: Muhammed Mustafa A'zamî, el Mektebetü'l İslâmî,
Beyrut, 1975
49
Ebû Avane el İsferayinî(ö. 316/929), Müsnedu Ebî Avane, tahkik: Eymen b. Arif
ed Dımaşkî, Dâr'ül Maarif, Beyrut, 1998
Ukaylî(ö.322/934), ed Duafaü'l Kebir, Dârü'l Kütübi'l İlmiyye, Beyrut, 1984
İbn Hibban(ö.354/965), Kitâbu’l Mecruhin mine’l Muhaddisin, tahkîk: Hamdi
Abdulmecit es Selefî, Riyad, 2012
İmam Taberanî(ö.360/971), el Mucemu'l Kebir, tahkîk: Abdulmecit es Selefî,
Mektebetü İbn Teymiyye, Kahire, 2008
İmam Darekutnî(ö.385/995), es Sünen,Darü'l Marife, 2001
Ebû Nuaym İsfahanî(ö.430/1038), Delailü'n Nübüvve, Dârü'n Nefâis, Beyrut,
1991
İbn Hazm (ö.456/1064), el Muhalla, Mektebetu Dari't Türas, 2005
İmam Beyhakī (ö. 458/1066), es Sünenü'l Kübra, Dârü'l Ma'rife, Beyrut, [t.y.]
Hatib el Bağdadî(ö.463/1070), Târîhu Bağdad, Dârü'l Kütübi'l İlmiyye, Beyrut,
[t.y]
İbn Abdilberr(ö.463/1070), et Temhid
İmam Begavî(ö.516/1122), Şerhü's Sünne, el Mektebetü'l İslâmî, Beyrut, 1983
İbnü'l Cevzî(ö.597/1200), et Tahkik fî Mesaili’l hilaf, tahkîk: Abdülmu'ti Emin
Kal'aci, Dârü'l Vai'l Arabî, Halep, 1998
50
İbnü'l Cevzî(ö.597/1201), el Muntazam fi Tarihi'l Müluk ve'l Ümem, Dâru's
Sadır, Beyrut, [t.y]
Fahruddin er Râzi(ö.606/1209), Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l Gayb, Akçağ Yayınları,
İstanbul
İmam Kurtubî(ö.671/1273), el Câmi lî Ahkâmi'l Kur'ân, çev: M. Beşir Eryarsoy,
Buruç Yayınları, İstanbul
el Mavsılî(ö.683/1284), el İhtiyar, çev: Prof.Dr. Celâl Yeniçeri, Şamil Yayınevi,
İstanbul, 2011
Heysemî(ö.807/1404), Keşfü'l Estar, tahkîk: Habiburrahman A'zamî, Müessesetü'r
Risâle, Beyrut, 1979
Cürcanî(ö.816), et Ta'rifat, Dâr’un Nafaes, Beyrut, 2012
İbn Hacer el Askalânî (ö. 852/1449), el Metalibu'l Aliyye, Darü'l Asıme, Riyad,
2000
İbn Hacer el Askalanî(ö.852), Takribu’t Tehzib, tahkîk: Muhammed Avvame,
Dâru'l Minhâc, Beyrut, 2013
Abdulganî el Meydanî(ö.1298/1881), el Lübâb fî şerhi’l Kitâb, Dâru'l Kitabu'l
Arabî, Beyrut, 2014
Alîm Mehmed Efendî b. Hamza Güzelhisârî (öl. 1116/1704), Risâle fî İsâli'l Mâ
İlâ'l Lihye, Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi, arşiv no: 15 Hk 740/6
51
Haci Emirzade Alim Muhammed b. Hamza el Aydinî, Risaletü fi vucubi isaleti'l
mai ila cemii'l lihye fi'l gusl, Atıf Efendi Yazma Eser Kütüphanesi, arşiv no: 34 Atf
2840/49
Allan Peterkin, 1001 Sakal: Sakalın Kültürel Tarihi(One Thousand Beards- A
Cultural History Of Facial Hair), çev: Zarife Biliz, Sel Yayıncılık, İstanbul, 2014
Mehmet Göktaş, Sakal Risalesi, İstişare Yayınları, 7. Baskı, [t.y]
Ahmet Hikmet Eroğlu, Hıristiyanların Bölünme Sürecine Genel Bir Bakış, AÜİFD,
Cilt: 41, Sayı:1, Ankara, 2000
Prof.Dr. Zekiyüddîn Şa’bân, İslâm Hukuk İlminin Esasları(Usûlü’l Fıkh) çev:
Prof.Dr. İbrahim Kâfi Dönmez, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, 2010
Doç.Dr. Ali Bulut, Belâgat, M.Ü İlâhiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul, 2013
Prof.Dr. M. Kemal Oğuzman- Prof.Dr. Nami Barlas, Medenî Hukuk(Giriş-
Kaynaklar-Temel Kavramlar), Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2012
Said Nursî(ö.1379/1960), Emirdağ Lâhikası, Rnk Neşriyat, 2008