Upload
savas-ikiz
View
1.237
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
SİYASA, HÜKÜMET ve
TERÖRİZM
HAZIRLAYANSAVAŞ İKİZ
• Bu bölüme siyaset sosyolojisindeki önemli ama sorgulanan kavramları ele alarak başlıyoruz; özel olarak, erk kavramın inceliyoruz. Sonra demokrasinin son yirmi yıl içindeki dikkate değer küresel yayılımına ve küresel yönetimle ilgili meselelere bakıyoruz.
Toplumsal hareketlerin ele alınmasıyla, parti siyasasından, daha geniş bir anlamda siyasaya geçiyoruz ve bu devinimlerin küreselleşme ve değişmekte olan teknoloji tarafından etkilenme biçimlerinden kimilerine bakıyoruz. .
Pek çok örnekte, artan demokrasi yönündeki baskı, erkli bir siyasal kuvvet yaratmak için ulusçu hareketlere bağlanmıştır, bu nedenle ardından ulusçuluğun yükselişini inceliyoruz.
Siyaset sosyolojisindeki temel kavramların ele alınması
Siyaset, hükümet ve devlet
• Hükümetler, oldukça kişisel olan etkinlikleri etkilerler ve, savaş zamanlarında, zorunlu saydıkları amaçların uğrunda yaşamlarımızdan vazgeçmemizi bize buyurabilirler. Hükümetin alanı,siyasal erkin alanıdır. Tüm siyasal yaşam erkle ilgilidir.
'Hükümet' terimi, içinde görevlilerin siyasalarıyasalaştırdıkları ve kararlar verdikleri bir siyasal
aygıtagönderme yapar. 'Siyasa', hükümet etkinliklerininuzanımını ve içeriğini etkilemek için gücün onunaracılığıyla kullanıldığı ve sorgulandığı araçtır.
Nerede yetkesi bir yasa dizgesiyle ve siyasalarını yürürlüğe koymak için asker kullanma sığasıyla/kapasitesiyle desteklenen, verili bir toprak parçasını yöneten bir hükümet aygıtı varsa, orada bir devletin var olduğunu söyleyebiliriz.
Tüm modern toplumlar ulus-devletlerdir. Yani, içinde nüfusun büyük kitlesinin kendilerine tek bir ulusun parçası gözüyle bakan yurttaşlardan oluştuğu devletlerdir. Ulus-devletler çeşitli zamanlarda dünyanın farklı yerlerinde varlığa gelmişlerdir.
Ulus-devletlerin başlıca ıralıyıcıları:
• Egemenlik : Hükümetin, içerisinde kendisinin yüce güç olduğu, kesin bir sınırı olan bir alan üzerinde yetkeye sahip olma meselesidir.
• Yurttaşlık : Modern toplumlarda, bir siyasal düzenin sınırları içerisinde yaşayan insanların çoğu, ortak hakları ve ödevleri olan ve kendilerine bir ulusun parçası gözüyle bakan yurttaşlardır.
• Ulusçuluk : Ulus-devletler, tek bir siyasal cemaatin parçası olma duygusunu sağlayan bir simgeler ve inançlar kümesi diye tanımlanabilen ulusçuluğun yükselişiyle ilişkilendirilmiştir.
Güç
Siyaset sosyologları için güçün anlamı, doğası ve dağılımı, temel meselelerdir..
• Max Weber, gücün genel bir tanımını “bir insanın ya da birçok insanın, bir emir eylemde kendi istençlerini, eyleme katılmakta olan başkalarının direnişine karşın bile olsa gerçekleştirme olanağı” diye yapıyordu. Weber’e göre, güç, başkaları istemediği zaman bile kendi yolumuzda ilerlemeyle ilgilidir.
Weber’e göre, yetkenin üç kaynağı vardı:-Geleneksel,-Karizmatik ve-Akılcı-yasal.
Geleneksel yetke, uzun zamandır yerleşmiş olan kültür örüntülerine duyulan saygı aracılığıyla meşrulaştırılan güçtür. Weber ortaçağ Avrupasın’da soyluların kalıtsal aile yönetimini buna örnek olarak verir.
Karizmatik yetke
Önderlerin adanmışlığığı esinleyen sıradışı niteliklere sahip olduğuna inanan astların bir öndere hissettiği adanmışlık.Weber’e göre, kişiliğin bir ıralayıcısıdır.
Weber, modern dünyada geleneksel yetkenin yerini gitgide artan biçimde akılcı-yasal yetke nin almaya başladığını savlıyordu. Bu yasal olarak geçirilmiş kurallar ve düzenlemeler aracılığıyla meşrulaştırılmış güçtür. Bu modern örgütlerde ve bürokrasilerde ve Weber’in bir toplumun siyasi yaşamını yöneten resmi örgütler diye betimlediği devlet yönetiminde bulunur.
Stepfen Lukes: köktenci seçenekler
• Güç hakkında köktenci ve seçenek bir görüş, sosyolog Stephen Lukes (1974) tarafından önerilmiştir. Klasik anlatısında Lukes güce değgin “üç boyutlu bir görüş” sunar.
• Birinci boyut, gücü, gözlemlenebilir çatışımlarda, kişinin kendi yoluna gitme yönünde kararlar verme becerisiyle ilgisinde ele alır.
• Gücün ikinci bir boyutu, hangi meselelerle ilgili karar verildiğini denetleme becerisiyle ilintilidir. Lukes bununla, gücü olan toplulukların ya da bireylerin, bunu bir karar vererek değil de, başkaları için erişilebilir olan seçenekleri sınırlandırarak uygulayabildiklerini anlatmak ister.
• Lukes, gücün bir de, kendisinin “arzuların suiistimali” dediği üçüncü boyutunun olduğunu ileri sürer.
Foucault ve güç Fransız sosyolog Michel Foucault’ya göre güç ve bilgi birbirine yakından bağlıdır ve birbirlerini berkitmeye yararlar.Sağlık ve hastalıkta ilgili bilgideki artış, doktorlara güç verdi; onlar hastalar üzerinde yetke diretisinde bulunabiliyorlardı. Foucault , gücü ve bilgiyi tartışma yolları sağlayan “söylemlerin” gelişimini betimler.
Yetkecilik ve demokrasi
Tarih boyunca toplumlar çeşitli siyasal düzenlere bel bağlamışlardır. Yirmibirinci yüzyılın başlangıcında, yani bugün bile, dünyanın her yanındaki ülkeler kendilerini farklı örüntülere ve gruplaşmalara göre örgütlemeyi sürdürmektedirler.
Yetkecilik
Yetkeci devletler de katılım halktan esirgenir ya da sertçe kısıtlanır. Böyle toplumlarda, devletin gereksinimleri ve çıkarları ortalama yurttaşlarınkinden öncelikli tutulur ve devlet yönetimine karşı durma ya da bir önderi güçten uzaklaştırmak için hiçbir düzenek kurulmamıştır.
Singapur'un Asyalı ulusu sözde"yumuşak yetkeciliğin" bir örneği
olarak sıklıkla anılır.
Demokrasi
Demokrasi sözcüğünün kökleri, tek tek parçaları demos (‘halk’) ve kratos (‘yönetim’) olan Yunanca demokratia terimindendir. Dolayısıyla, temel anlamıyla demokrasi, yönetimde hükümdarların ya da soylular sınıflarının değil, halkın olduğu bir siyasal düzendir.
Demokrasi genel olarak siyasaleşitliği güvenceye almayı, özgurleşmeyi
ve ozgurluğu korumayı, ortak cıkarısavunmayı, yurttaşların gereksinimlerini
karşılamayı, ahlaki ozgelişimeyardımcı olmayı ve herkesin cıkarını
dikkate alan etkili karar verme surecinisağlamayı en iyi başarabilen siyasal duzen
olarak gorulur (Held 1996).
Katılımcı demokrasi
Katılımcı demokraside (ya da doğrudan demokraside) kararlar, onlardan etkilenen tarafından ortaklaşa olarak verilir.
Temsili demokrasiBir topluluğu etkileyen kararların, bir bütün olarak onun üyeleri tarafından değil, onların bu amaçla seçmiş oldukları insanlar tarafından verildiği siyasal düzenlere temsili demokrasi denir.
Demokrasinin küresel yayılımı
Bu bolumde ozgurlukcu demokrasininkuresel yayılımını gozden
gecireceğiz ve onun populerliğiyle ilgiliolanaklı kimi acıklamalar onereceğiz.Sonra cağdaş dunyada demokrasinin
karşı karşıya geldiği sorunlardankimilerini inceleyeceğiz.
Komunizmin cokuşu•Uzun bir zaman boyunca dunyanın siyasal duzenleri, eski Sovyeder Birliği'nde ve Doğu Avrupa'da bulunduğu (ve bugun de Cin'de ve az sayıdaki başka birkac ulkede var olan) bicimiyle komunizm ile ozgurlukcu demokrasi arasında bolunmuştu.•Bir dizi "kadife devrimle“ komunist rejimler birbiri ardına cokerken, 1989'da yayılmaya carpıcı akışını onceden bildiren, eğer varsa, pek az kişi vardı.Baştan başa Doğu Avrupa'da katı ve yaygın bicimde yerleşmiş bir yonetim duzeni gibi gorunen şey, neredeyse bir gecede bir yana atıldı.
Demokrasinin populerliğini acıklamak
Demokrasi neden bu denli populerolmuştur? Sıklıkla anılan bir acıklama,
siyasal yonetimin oteki bicimlerinindenenip başarısızlığa uğramış olmasıdır-demokrasinin, "en iyi" siyasal duzen
olduğunu kanıtlamış olmasıdır.
Birinci olarak, kureselleşmeninberaberinde getirdiği uluslararası
kulturel temasların artan sayısı pek cokulkede demokratik devinimleri dincleştirmiştir.
İkinci olarak kureselleşmiş dunyadaonemi gitgide artan bir rol oynamayabaşlamış olan Birleşmiş Milletler ve
Avrupa Birliği gibi uluslararası orgutler,demokratik olmayan devletlere demokratik
yonlerde hareket etmeleri yonundedış baskı uygulamışlardır.
Ucuncu olarak, dunya kapitalizminingenişlemesi demokratikleşmeyi
kolaylaştırmıştır.
Demokrasinin başı dertte mi?
• Demokrasi boyle yaygınlaşmaya başladığı icin, onun cok başarılı bir bicimde işlemesini bekleyebiliriz. Ancak, durum boyle değildir.
• Başka Batı ulkelerinde olduğu gibi Britanya'da da Avrupa secimlerinde, genel ve yerel secimlerde oy kullanan insanların sayısı 1990'lann başından bu yana dikkate değer olcude azalmıştır
• Oy vermedeki azalmanın, Batı'daki insanların gucu elinde bulunduranlara guvenlerini yitirdiklerini gosterdiği savlanmıştır: Kimi akademisyenler ve siyasetciler toplumda daha geniş bir "guven bunalımından" soz etmişlerdir.
• Kimileri, bunun gibi eğilimlerin, insanların gitgide artan bicimde yetkenin geleneksel bicimlerinden kuşku duyduklarına işaret ettiğini savlamıştır. Bununla bağlantılı olarak demokratik uluslarda siyasal değerler bakımından, "kıtlık değerlerinden" uzaklaşılıp "maddecilik sonrası değerlere" yonelinmiştir (Inglehart 1997).
• Son yirmi otuz yıl, ayrıca, birkac Batı ulkesinde refah devletinin saldırıya uğradığı bir donem olmuştur. Uzun donemler boyunca uğrunda savaşılan haklar ve kazanımlar, sorgulanmış ve geri alınmıştır.
Kuresel yonetim
• Amerikalı sosyolog Daniel Bell'in gozlemlediği uzere, ulusal hukumet, kuresel ekonomik yarışma ya da dunyadaki cevre yıkımı gibi buyuk sorulara karşılık veremeyecek kadar kucuktur ama kucuk sorularla, belirli kentleri ya da bolgeleri etkileyen meselelerle uğraşamayacak kadar da buyumuştur (Bell 1997).
• Kureselleşme yeni riskler yaratmıştır:Orneğin, kitle imha silahlarının kirliliğin, terorun ve uluslararası fınans bunalımlarının yayılımı.
• Kuresel yonetim, kuresel sorunları cozmek icin gereksinim duyulan kurallar cercevesiyle ve bu kurallar cercevesini guvenceye bağlamak icin gereksinim duyulan (gerek uluslararası orgutler gerekse ulusal hukumetler icinde olmak uzere) başka başka kurumlardan oluşan kumeyle ilintilidir.
• David Held'in goruşune gore, kuresel sosyal demokrasi, icinde pek cok orgutun farklı duzeylerde birlikte işlediği cok-katmanlı yonetim aracılığıyla elde edilecektir: Yerel, ulusal ve kuresel.
partisiyasaları
Partiler
Üçüncü yol siyasası
• Ucuncu yol siyasasının başlıca altı boyutu vardır:1.Hükümet reformu Etkin bir hukumetin hızla değişen bir dunyanın
gereksinimlerini karşılaması gereklidir, ancak, hukumet dışlayıcı bicimde ust-alt burokrasisiyle ilişiklendirilmemelidir. İş sektorunde kimi zaman gorulenlere benzer dinamik yonetim bicimleri, kamusal alanı savunmada ve yeniden canlandırmada hukumetle birlikte calışabilir.
2. Sivil toplumun işlenmesi Hukumet ve pazar, gec modern toplumlardaki pek
cok meydan okumayı tek başına cozmek icin yeterli değildir. Sivil toplum - devletin ve pazarın dışarısındaki alan guclendirilmeli ve devlet yonetimiyle ve iş dunyasıyla birleştirilmelidir. Gonullu topluluklar, aileler ve yurttaş dernekleri, suctan eğitime dek topluluk meselelerini ele almada cok onemli roller oynayabilirler.
3. Ekonominin yeniden yapılandırımıUcuncu yol, devlet yonetiminin duzenlemeleri ile
devlet denetiminin kaldırılmasının arasındaki bir dengeyle ıralanan yeni bir karma ekonomiyi imgeler. Devlet denetiminin kaldırılmasının ozgurluğu ve buyumeyi guvenceye bağlayan tek yol olduğuna değgin yeni-ozgurlukcu goruşu reddeder.
4. Refah devletinin yeniden biçimlendirimiRefah devleti, etkili refah hizmetlerinin sağlanması
yoluyla incinebilir olanın korunmasında ozsel bolmakla birlikte, daha verimli olması icin yeniden bicimlendirilmelidir.
5. Çevrebilimsel modernleşme Ucuncu yol siyasası, cevre koruma ile ekonomik
buyumenin birbiriyle uyumsuz olduğu goruşunu reddeder. Cevreyi savunmaya adanmışlığın işler yaratmasının ve ekonomik gelişimi canlandırmasının pek cok yolu vardır.
6. Küresel düzen reformu Kureselleşme cağında, ucuncu yol siyasası kuresel
yonetimin yeni bicimlerini araştırır. Ulusaşırı dernekler ulus-devlet duzeyinin ustunde demokrasiye goturebilirler ve değişken uluslararası ekonominin daha iyi yonetimini sağlayabilirler.
Siyasal ve toplumsal değişim
• Yukarıdaki tartışımın gosterdiği uzere, siyasal yaşam hicbir şekilde yalnızca siyasal partilerin, oy vermenin ve yasa yapıcı ve hukumetle ilgili kurullarda temsil edilmenin orthodox cercevesi icerisinde yurutuluyor değildir.
Kureselleşme ve toplumsalhareketler
Toplumsal harekeder tum şekil ve boyutlarda ortaya cıkarlar. Birkac duzineden fazla uyesi olmayan kimileri cok kucuktur; otekilerse binlerce, hatta milyonlarca insanı iclerine alabilirler.
Toplumsal hareketler sıklıkla, nufusun bir bolutunun sivil haklarını genişletme gibi kamusal meselelerde değişim gercekleştirme amacıyla başgosterirler.
Toplumsal hareketlerin eyleminin bir sonucu olarak, sıklıkla, yasalar ya da siyasalar değiştirilir. Yasamadaki bu değişimlerin geniş kapsamlı etkileri olabilir.
Toplumsal hareketler, toplu eylemin en guclu bicimleri arasındadır. İyi orgutlenmiş, varlığını surduren kampanyalar carpıcı sonuclar elde edebilirler.
Yeni toplumsal hareketler
• 1960'larla 1970'lerdeki yurttaşlık hakları hareketinden ve feminist hareketten, 1980'lerin nukleer-karşıtı ve cevreci hareketlere ve 1990'lardan sonraki eşcinsel hakları kampanyasına dek uzanan ceşitli hareketlere, yorumcular tarafından sıklıkla yeni toplumsal hareketler (YTH'ler) diye gonderme yapılır.
Teknoloji ve toplumsalhareketler
Son yıllarda, gec modern toplumlardaki en etkili kuvvetlerden ikisi bilgi teknolojisi ile toplumsal hareketler biraraya gelerek şaşırtıcı sonuclara yol acmıştır.
• Her ne denli cep telefonları, faks makineleri ve uydu yayını da bunların evrimini hızlandırdıysa da, internet bu değişimlerin on sırasında olmuştur. Bir duğmeye basmakla, yerel oykuler uluslararası olarak yayılmaktadır.
Birleşik Devletler'deki RAND Şirketi gibi beyin takımlarında calışan siyasa danışmanları "net savaşlarından“ -savaşımın icindeki meselelerin kaynaklar ya da toprak parcaları yerine, bilgi ve kamusal kanı olduğu, buyuk olcekli uluslararası catışımlar- soz etmişlerdir.
Ulusculuk ve ulus kuramları
Cağdaş dunyadaki en onemli toplumsal harekederden kimileri uluscu hareketlerdir.
Ulusculuk ve modern toplum
Belki de ulusculuğun onde gelen kuramcısı Ernest Gellner'dır (1925-1995). Gellner (1983) ulusculuğun, ulusun ve ulus-devletin her ucunun de, kokenleri onsekizinci yuzyılın sonlarındaki Sanayi Devrimi'nde yatan modern uygarlığın urunleri olduğunu ileri surdu.
Modern toplumların, bu gorungulerin ortaya cıkışına neden olmuş olan birkac ozelliği vardır.
• Birinci olarak, modern bir sanayi toplumu hızlı ekonomik gelişmeyle ve karmaşık bir iş bolumuyle ilişiklendirilir. Gellner, daha once var olandan cok daha etkili bir devlet ve devlet yonetimi duzenine duyulan gereksinimi modern sanayiciliğin yarattığını işaret eder,
• ikinci olarak, modern devlette bireyler yabancılarla her zaman etkileşmelidir, cunku toplumun temeli artık yerel koy ya da kent değil, cok cok daha buyuk bir birimdir. Temelinde okullarda oğretilen bir "resmi dilin" olduğu kitle eğitimi, buyuk olcekli bir toplumun orgutlenmesinin ve birliğini korumasının başlıca aracıdır.
• Ulusculuğun şimdiki en tanınmış bilginlerinden biri olan Anthony Smith'e (1986) gore, uluslar, onları daha eski etnik topluluklarla ya da onun deyişiyle etnilerle, bağlayan doğrudan sureklilik cizgilerine sahip olma eğilimindedir. Etni, ortak atalara, ortak bir kulturel kimliğe ve ozgul bir memleketle olan bir bağa ilişkin fikirleri paylaşan bir topluluktur.
Devletsiz uluslar
Yerleşmiş ulusların icerisindeki iyi tanımlanmış etnilerin varlığını surdurmesi, devletsiz uluslar olgusuna neden olur. Bu durumlarda, ulusun ozsel ıralayıcılarından pek coğu bulunur ama ulusu oluşturan kimseler bağımsız siyasal topluluktan yoksundur.
Terorizm
Terorun ve terorizmin kokenleri
Terörizm sozcuğunun kokenleri, 1789 Fransız Devrimi'ndedir. Binlerce insan -asıl olarak soylular ama sonradan, cok daha fazla sayıda sıradan yurttaş- siyasal yetkeler tarafından avlandı ve giyotinle idam edildi. 'Teror‘ terimi devrimciler tarafından değil, karşı-devrimciler tarafından icat edildi
• Terorizmi, "yapısı ya da bağlamı bakımından boyle bir edimin amacı bir nufusu urkutmek ya da bir hukumeti veya uluslararası bir orgutu herhangi bir edimi gercekleştirmeye ya da gercekleştirmekten kacınmaya zorlamak olduğunda, [devletle ilgili olmayan bir orgut tarafından] sivillerin ya da carpışmaya katılmayanların olumune ya da ciddi bedensel zarara neden olmasına niyet edilen herhangi bir eylem" diye tanımlayabiliriz (Anand Panyarachun ve diğerleri 2004).
Eski ve yeni tarz terorizm
• Yukarıda tanımlanmış olduğu uzere, terorizm, eski kentlerin yerle bir edilmesi gibi tarihin onceki donemlerinde dehşete duşurmek icin tasarımlanan şiddet edimlerinden secikleştirilebilir. Terorizm, iletişim teknolojisindeki değişimlerle bağlantılıdır.
Eski tarz terörizm
• Eski tarz terorizm, yirminci yuzyılın coğunda başattı ve bugun yine vardır. Terorizmin bu turu, buyuk olcude, ulusculuğun yukselişiyle ve yukarıda tartıştığımız uzere onsekizinci yuzyılın sonlarından başlayarak Avrupa'da ulusların, egemen, topraklarının sınırları belirli şeyler olarak kurulmasının gercekleşmesiyle ilişiklendirilir.
Yeni tarz terörizm
Yeni tarz terorizm, eski tarz terorizmden birkac bakımdan, birinci olaraksa iddiaların uzanımı bakımından farklılık gosterir.
• kuresel jeopolitik amaclarının olmasıdır; O, dunya toplumunu yeniden yapılandırmaya calışır.
• ikinci olarak, yeni tarz terorizm eski tarz terorizmden, orgutsel yapılanımı bakımından farklılık gosterir. Pek cok STO'nun kullandığı aynı kuresel bicimleri kullanır.
• Eski ve yeni tarz terorizmin farklılık gosterdiği ucuncu ve son yan ise, araclarla ilgilidir. Yeni tarz terorizm, kullanmaya hazırlıklı olduğu araclar bakımından cok daha acımasızdır.