12

Click here to load reader

ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Bekir bey derlemiş,ellerine sağlık. Belki daha önce gördünüz belki görmediniz ama mutlaka ilginizi çekecektir.

Citation preview

Page 1: ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER

1

ATATÜRK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER

HAZIRLAYAN Bekir GÜÇLÜER

Page 2: ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER

2

BAŞ NOT

İnternette gezinirken "Atatürk'ün yazdığı tek şiir "başlığı dikkatimi çekti ve inceledim.

"Hakikat Nerede?" başlıklı şiir için bu not düşülmüştü.

Sonra inceledim ve Atatürk'ün bizzat kaleme aldığı daha başka şiirlerinin de olduğunu gördüm.

Bu şiirlerden bizlere hiç bahsedilmemişti ,yeni karşılaşıyordum. Başkaları da haberdar olsun düşüncesiyle

üyesi olduğum facebook sayfalarında yayınladım.

Şiirlere olumlu yorumlar yapıldı. Okurlardan bir kısmı şiirlere katkı yaptılar.

Sayın Tosun SARAL, Tuna şiirinin yazılma hikayesini gönderdi,

Sayın Erdoğan KAYIHAN şiir göndererek katkı yaptı.

kendilerine minnettarım.

.

Atatürk'ün belki bilmediğimiz başka şiirleri de vardır.

Bu hususu; araştırmacılar ile akademisyenlere ve konunun uzmanlarına bırakıyorum.

Ben araştırmacı olmadığım için Atatürk'ün bugüne kadar varlığını bilmediğim şiirlerinden karşılaştıklarımı

düzenleyerek bilgilerinize sunuyorum.

Saygılarımla.

Bekir GÜÇLÜER

Page 3: ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER

3

(I)

HAKİKAT NEREDE ?

Gafil hangi üç asır hangi on asır, Tuna ezelden Türk diyarıdır. Bilinen tarihler söylememiş bunu, Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak, Dinleyin sesini doğan tarihin, Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak, Yalan tarihi gömüp doğru tarihe gidin. Asya’nın ortasında Oğuzoğulları, Avrupa’nın Alplerinde Oğuz torunları, Doğudan çıkan biz, Batıdan yine biz, Nerede olsa, ne olsa kendimizi biliriz. Hep insanlar kendilerini bilseler, Bilir ozan ki, hep biziz. Türk sadece bir ulusun adı değil, Türk, bütün adamların birliğidir. Ey birbirine diş bileyen yığınlar, Ey yığın yığın insan gafletleri ! Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde. Dünya o zaman görecek hakikat nerde.

-Mustafa Kemal-

Not: Birçok yerde bu şiir hakkında "Atatürk'ün yazdığı tek şiir" notuyla sözedilmektedir. Kanaatım odur ki; bu şiir aşağıda vereceğim iki ayrı şiirden alınarak düzenlenmiş bir şiirdir.

Page 4: ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER

4

(II)

BİR ASKERİN MEZARINA

Şurada, kabrin üzerinde konulmuş bir,

Beyaz taş var, onun altında bayraklar

Temevvüç ederken, kelleler uçuşurken...

Celâdeti tâbân olurken aldığı cerîhai mevt

İle bu âlemi hîçîye vedâ etmiş bir

Asker yatıyor...

Onun hâbı istirahate çekildiği şu

Makberin üzerine rüfekası eşki teessür döktüler.

Kadınlar dümü rizi mâtem oldular. İhtiyarlar

Nâle eylediler, çocuklar ağladılar.

Şu söğüt ağacının nim setreylediği senin

Mezarın üzerine bir zırh başlık ile kılıç hak,

Olunmuştur. İşte orası o kahramanı muhteremin

Câyi istirahatidir. Ne mutlu ki, hâki pâye vatan

Ona nâilini intizar olmuş!...

-Mustafa Kemal-

Harbiye Talebesi İken Yazmıştır.

Page 5: ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER

5

(III)

BEŞİKE HADİSESİ İÇİN

Çıkıyor gönüllere istimdadı

Sâmiamda vatanın feryâdı

Çıkıyor gönüllere istimdadı

Yaralı bir ananın evlâdı

Etmesin mi anaya imdadı?

Rumeli can veriyor yok mu ilaç.

Edelim sıhhatini istimzaç;

Etmeyelim kimseyi izaç?

Zırhlılar her yeri tehdit ediyor,

Makedonya bunu tes'it ediyor.

İnkırazı bize teyit ediyor.

Yemenin purişi malumu cihan

Ne için eyledi millet isyân?

Zulme ister mi bu yoldan burhan

Turuşkalar bile aldı meydan

Hani kânun-u adaâlet nerede?

Mülk-ü millette himâye saadet nerede?

Haricen mülk-ü himaye nerede?

Bizde evvelki şecaat nerede?

Gelse Ertuğrul şöhret-i pervas

Eder elbette tahayyür ibraz

Vatanın feyzine kâdir olamaz

Yeniden fethine verseydi cevâz...

Yıldırım görse şu ahvâlimizi

Ateş kahrı yakar hâlimizi,

Af eder mi bizim efâlimizi,

Mahveder cumle-i emsâlimizi,

Ey büyük Fâtih'i İstanbul'un...

Bu revş olmadı mı makbulün

Sây ile toplanılan mahsulün

Berhava oldu fakat meçhulün...

Yazık oldu Vatana âh yazık...

Her ağızdan çıkıyor: Eyvâh yazık!..

Acısın bizlere, âh yazık!

-Mustafa Kemal /Sinop 25 Kânunu Evvel 321 (1905)-

Page 6: ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER

6

(IV)

KASİDE-İ İSTİBDAT yahut KIRMIZI İZLER

Bir köhne kadit parçası, bir çehrei menhus,

Zulmetler içinde mütereddit, mütelâşi,

Daim mütefekkir görünen, kendine mahsus

Efkârı sakimane ile âleme karşı

Ateş saçarak etmede her gün bizi tehdit,

Âmali harisanesini eyledi tezyit...

Gördükçe bu mazlumlarını, sinesi mağrur,

Tırnaklarını aileler kalbine saplar;

Mağdurlarının her biri bir kûşede ağlar,

Katlandı vatan görmeğe evlâdını makhur...

Birçoklarımız mahpes-ü menfada süründük.

Ey gazii mecruhu vega dideye döndük.

Ey kanlı eliyle vatan âmaline hail,

Ey enmilei sürbu cinayata delâil

Teşkil eden ey köhne kadit, katili efkâr,

Ey katili şübbanı vatan, katili ahrar,

Ey varlığı bir millet için bâdii zillet.

Ey çehresi ifrite veren dehşeti vahşet,

Zindanları, menfaları, mahpesleri doldur,

Ziniciri esaretle bütün hisleri dondur.

Tesmimi nefes, nefyi ebet, sonra denizler..

Her girdiğin evlerde durur kırmızı izler...

Kâbusi hiyanetle vatan can çekişirken

Âtimizi dendanı harisin kemirirken

Bir gün Rumeli dağları envara boyandı;

Hürriyetin enfası ile herkes uyandı.

-Mustafa Kemal / Şanlı Ordu Gazetesi, 24 Kasım 1908-

Page 7: ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER

7

(V)

TUNA

Gafil hangi üç asır, hangi on asır

Tuna ezelden Türk diyarıdır.

Bilinen tarihler söylememiş bunu,

Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak

Dinleyin sesini doğan tarihin

Aydınlıkta karaltılı şafak

Yalan tarihi gömüp doğru tarihe gidin!

Nehirlerdir Türkün şaşmaz yol mühendisleri

Her nehir Türk'ü bilir her nehri

Tuna'nın da kıyısından gitti eski türk

Geçti eski Türk Tunayı da yararak

Kaç defa, hangi defa? Sormayınız nafile.

Bilmez tarih bile.

Tarih çocuk güdük tarih güdük

Sökün büyük, pek büyük.

Sayılmaz, sayılmaz bu sökün

O kadar çok Tunadan geçtiği günler Türkün.

Tunanın yalnız üst ve alt illeri değil,

Tunanın üstü de altı da yer.

Dipdiri ve ölmez bir Türk vatanıdır.

Tunanın üstünü yaptı vatan Türk

Bakarak, akarak, yararak geçti

Tunanın altını kabristan yaptı.

Tunayla ruh oldu dipte yatan Türk.

Tunanın sisden ve güneşten yorganı.

Topraktan ve çakıldan yatağı ile

Akıyor "Türk'e vatanım" diye.

Derindir görünmez Tunanın dibi

Türk coşkun Tuna gibi, Tuna coşkun Türk gibi.

Tuna yalnız vatan değil, yeni ufuklara

Türk'ü götüren eski bir Tuna

Adam da ilk adamdır.

Adam ile yaratıcı

"Yaradan" dediğimiz yaratan adamdı.

İnsanlar tazelenir, mekanlar ihtiyarlar.

Nesiller kaynaşıyor, coğrafya küçülüyor

Bırakılan yer göçtü.

Bırakana göç düştü.

Adamlar: "Haydin" dedi.

Alpler "Hoş geldin" dedi.

-Mustafa Kemal-

Page 8: ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER

8

NOT:

1. Bu şiirin aşağıdaki şiirle bazı farklılıkları vardır. Muhtemelen notta belirtildiği üzere

düzenlenmiştir.

2. Sayın Tosun SARAL'ın şiir ile ilgili gönderisi:

Tuna Üstündeki Ses

Gafil ! Hangi üç asır, hangi on asır Tuna yalıları Türk diyarıdır. Ne vakitten beridir diyemem bilmem Bilinen tarihler bilemez bunu Onun söylenmesi asıl tarihe kaldı. Odur söyleyecek doğrulukları. Dinleyin sesini asıl tarihin : İğri tarihi gömüp doğru tarihe gidin ! Nehirlerdir Türk’ün saşmaz mühendisleri, Her nehir Türk’ü bilir bilir ve Türk bilir her nehri. Tuna’nın da kıyısından gitti eski Türk, Geçti eski Türk Tuna’yı da yararak, Kaç defa ? Hangi defa ? Sormayınız nafile, Bilmez tarihler bile. Tarih güdük, sökün büyük Sayılmaz, sayılmaz bu sökün. Tuna’nın üstü, Tuna’nın altı Olmuştur daima Türk’ün vatanı. Tuna’ya ruh oldu, Tuna’da yatan Türk Tuna yalnız vatan değil, yeni vatanlara Türk’ü götüren eski bir yoldur Tuna. Türk o yolla gitti Batı eline Orada rastladı bin bir ellere. Hepsini yapmak istedi adam Gerçi çok muvaffak oldu çabalayışta Fakat kendisi çekildi Alpler üstüne Oradan bakmak istedi beşer üstüne ! Gördüğü manzara garipti onun Sok insanım diyenler adam olmuştu, Alp’ler tepesinde Türk’üm diyenler, Adam olmayanlara hayret ettiler. Onlar biziz, biz onlarız Onlara bağırdan bağırarak tapınız. Türkler atlarına taparlar, Onlar biziz, biz onlar Doğudan gelen biz, Batıda yine biz, Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.

“ Tuna Üstündeki Ses “ Nasıl Doğdu ?

İsmail Habip Sevük Kurtuluş Savaş’ının ilk günlerinden beri sarsılmaz bir inanla Mustafa

Kemal’e bağlanmış, millî ihtilâli kalemi ile desteklemiş, Atatürk’ün sevgisini kazanmış kıymetli

Page 9: ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER

9

bir vatan evladıdır. 1932 yılının Ekim ayı ortalarında bir gün davetlisi bulunduğu bir düğünde

Atatürk’le karşılaşınca, Atatürk Sevük’ten içinde arapca ve acemce olmayan öztürkçe bir

koşma yazmasını istemiştir. İsmail Habip Sevük de, genç şairlerden birine ait Tuna

hakkındaki şiirin bazı kelimelerini değiştirerek öztürkçe biçime sokuyor ve okuyor:

Yelesi kabarmış atlarla değil

Kötü bir trenle geçtim Tuna’dan

Tuna’dan döneli bizim ordular

Akmıyor, yerinde duruyor sular,

Atatürk’ün “büyük Türk tarihinin uğultularıyla dolu olan kafası “Tuna” deyince kırlangıç cıvıltısı

gibi o minik mısralarla” yetinmiyor ve diyor ki : “ Bak Habip, darılmaca, marılmaca yok ; bu şiir

olmamış.”

“ Evet efendimiz olmamış. “

“ Yoksa bu şiir senin değil mi ? “

“ Hayır efendimiz. “

Gazi, ferahlamış gibi gülüyor.”

“ Buna ayrıca memnun oldum. “ Duruyor, kadehinden bir yudum alıyor :

“ Al eline kalemi, diyor; Tuna’yı ben dikte edeceğim. “ Ve başlıyor ağır ağır dikte etmeye.

Hazırlıksız söylediği bu sözler “ nazım şeklinde, nazımla nesir arası, bazı mısraları aruza bile

uygun düşen, kafiyeler, bazan tam, bazan yarım, bazan serbest ve kafiyesiz bir tarzda “ dır.

Dikte işi bittikten sonra Gazi : “ Bunların şimdi veznine, kafiyesine filân bakma, diyor; onları

sen bir şekle koy. Ben yalnız fikri dikte ettirdim. Sonra ilave ediyor ; “ Sen bunu yarın akşama

kadar eser yapacaksın. “

Millî Eğitim Bakanı Merhum Reşit Galip Bey bir uyarmada bulunuyor :“ Paşam, diyor: İsmail

Habib’in nazımda pek melekesi yoktur. “

G azi :“ Ben İsmail Habib’i bilirim. Nazım, nesir, yahut ikisi ortası bunu istediği gibi

çerçeveleyerek bir eser yapacak. “

Kaynak: 183- PTT Dergisi sayı 19, Ekim 2000 Sadi Borak, “Atatürk ve Edebiyat“

Page 10: ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER

10

(VI)

İNSAN

Gelenler adamdı, buldukları insandı

İnsan yalnız Tanrının yarattığı mâhluk

İnsan mâhluktan, adam insandan çıktı.

Tanrının insanı yer ve içer.

İnsanın adamı düşünür ve yaratır.

-Mustafa Kemal-

Page 11: ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER

11

(VII)

OĞUZ OĞULLARI

Asyanın ortasında Oğuz oğulları

Avrupanın Alplerinde Oğuz torunları

Doğudan çıkan biz, batıda yine biz

Nerede olsa, ne olsa kendimizi biliriz.

Hep insanlar kendilerini bilseler,

Bilinir o zaman ki hep biziz.

Türk sadece bir milletin adı değil,

Türk bütün adamların birliğidir.

Ey birbirine diş bileyen yığınlar,

Ey yığın yığın insan gafletleri

Yırtılmış gözlerdeki gafletten perde,

Dünya o zaman görecek hakikat nerede?

Hakikat nerede?

-Mustafa Kemal-

Page 12: ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLER

12

(VIII)

HAYKIR

“Sessiz,

Durgun,

Başı eğik kalmayınız,

Uyanınız,

Milli bağımsızlığımızı çiğniyorlar.

Haklarınızı savunmak için birleşiniz,

Düşmanın karşısına dikiliniz,

Sesinizi duyurunuz.

Bütün dünya'ya;

“BEN TÜRKÜM, BAĞIMSIZLIK BANA ATALARIMINDAN MİRAS KALDI,

ONU SANA VERMEM!” Diye haykırınız.

-Mustafa Kemal / Mayıs, 1919/ Havza-

NOT: Başlık tarafımdan konulmuştur. Bu satırlar şiir olarak mı yazılmış, yoksa Atatürk'ün

havza konuşmasından alınarak mı düzenlenmiş olduğu araştırılmalıdır.