Upload
hakanbaysal
View
247
Download
2
Embed Size (px)
Citation preview
AHMET YESEVİ ÜNİVERSİTESİ
TÜRTEP UZAKTAN EĞİTİM PROGRAMI
YÖNETİM VE ORGANİZASYON YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
YÜKSEK LİSANS DÖNEM PROJESİ ÖDEVİ
ÇAĞRI MERKEZLERİNDE LİDERİN ETKİSİ
HAZIRLAYAN
HAKAN BAYSAL1
(132176680)
DANIŞMAN
Doç. Dr. Mehmet BAŞ
Mayıs / 2014
1 Turkcell Global Bilgi Finans Operasyonları Takım Lideri, [email protected]
İÇİNDEKİLER Sayfa No
TABLOLAR DİZİNİ……………………………………..…………………......….i
1.GİRİŞ………………………………………………………….………..................1
2. ÇAĞRI MERKEZİ……………………………………………………...............1
2.1 Çağrı Merkezinin Tanımı……………….…………………………………......1
2.2 Dünya Çağrı Merkezi Sektörünün Bölgesel Dağılımı ……………………....3
2.3 Türkiye’de Çağrı Merkezi Sektörü ……..……………………………………5
2.3.1. Türkiye’de Çağrı Merkezi Sektörü Hacmi ve Yarattığı İstihdam....5
2.3.2. Türkiye Çağrı Merkezlerinde Sektörler İtibariyle Dağılım………...6
2.4. Çağrı Merkezi Derneği……..…………………………………………..…..….7
2.5. Ulusal Meslek Standartları……..…………………………………………..…7
2.6. Çağrı Merkezinde Kariyer……..………………………………………..……8
3. LİDERLİK VE YÖNETİCİLİK………………………………………………10
3.1 Liderlik Kavramı ve Tanımı………………………………………………......10
3.2 Yöneticilik………………………………………………………………………12
3.3. Çalışanları Yöneticiliğe Terfi Ettiklerinde Bekleyen Zorluklar……………15
3.4. Koçluk………………………………………………………………………….17
3.4.1. Koçluğun Diğer Hizmet Mesleklerinden Farkı……………………..17
3.4.2. Çağrı Merkezlerinde Koçluğun Önemi……………………………..18
4. ÇAĞRI MERKEZLERİNE YÖNELİK BİR ANKET ÇALIŞMASI.……..20
5. DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER………………….……………………24
6. KAYNAKÇA……………………………………………………………………25
1. GİRİŞ
Çağrı merkezleri günümüzde gelişen teknoloji ile beraber müşterilerin bir çok ihtiyacına yanıt
veren kontak merkezi halini almıştır. Bu değişimle beraber verilen hizmetlerin çeşitliliği artmış ve
sadece telefonla değil, web chat, sosyal medya vb. bilgi çağının getirdiği tüm mecralarda müşterilerle
iletişim halinde bulunulmaktadır. Bununla beraber hizmet yine ağırlıkla telefonlardan
gerçekleşmektedir.
Telefona duyguyu katan, müşteriyi anlayıp onun talep ve ihtiyaçlarını karşılayan müşteri
temsilcilerinin sürekli benzer iş çıktılarıyla geliri ve müşteri bağlılığını arttırması kendilerinden
beklenilmektedir. Bu beklentiye sadece müşteri temsilcileri değil onları yöneten yöneticiler de
ortaktır. Dolayısıyla çalışanların performansını etkileyen yönetsel becerilerini de geliştirmesi
gerekmektedir.
Çalışmanın birinci bölümünde Çağrı Merkezi sektörüne yönelik geniş bir bakışla yapılan
inceleme, ikinci bölümde liderlik ve yöneticilik kavramlarıyla ilk kez yönetici olanların
karşılaşabileceği durumlar, üçüncü bölümde koçluk kavramı ve son bölümde çağrı merkezi
çalışanlarının yönelik anket türünde yapılan araştırma ve sonuçları yer almaktadır.
2. ÇAĞRI MERKEZİ
2.1 Çağrı Merkezinin Tanımı
Çağrı merkezi, kurumların telefonla yapılan talepleri almak ve başka birimlerine iletmek
üzere sahip oldukları departman. Kar amaçlı bir şirket için bir çağrı merkezinin en temel amacı
müşterilerden gelen ürün veya bilgilendirme taleplerinin karşılanmasıdır.
Bunlar dışında bir çağrı merkezi inbound (müşteriden gelen); sipariş, teknik destek, müşteri
hizmetleri, şikayet, outbound (çağrı merkezinden giden); tele pazarlama, kampanya tanıtımı, ürün
hizmetleri ve borç hatırlatma gibi hizmetlerle de ilgilenir.
Çağrı merkezlerinin en büyük avantajı, iş süreçlerine bağlı olarak işlem verimliliğini
artırılmasında ve müşteri işlemlerine artı katmasıdır. Müşteri İlişki Yönetimi (customer relationship
management, CRM) kavramının önem kazanmasıyla müşterinin o anki işlemi değerlendirilirken
geçmişteki hareketleri ve işlemleri de dikkate alınır. Uygulamalar basit ekran bilgilerinden ses
çağrısı geldiğinde arayan hakkındaki bilgilerin oparatörün ekranında görüntülenmesi ve CRM
çözümleri ile desteklenmesine kadar değişir, çağrı merkezi müşteri veri tabanı şebekeleriyle birleşiri.
Çağrı merkezi, kurumların temasta oldukları kişi ve/ veya kurumlarla olan ve tüm iletişim
kanalları ile gerçekleşen “Etkileşimlerini” yönettikleri, “İnsan, Teknoloji, İş Süreçleri ve Stratejinin”
koordineli şekilde bütünleştirildiği “İletişim Yönetim Sistemlerini” ifade eder.
Çağrı merkezleri ilk olarak 1960'ların sonlarında istek ve şikayet iletme aracı olarak ortaya
çıkmıştır. ABD'de "ücretsiz hatlar" birçok şirket tarafından devreye alınarak, bir hizmet statüsü
olarak sunulmuştur. 1970'lerin başında Continental Havayolları ilk ACD (Automatic Call Distributor
– Otomatik Çağrı Dağıtımcısı) kullanmıştır. Müşteriler ile temas etmek, onları hissetmek ve müşteri
memnuniyeti sağlamak için en ideal platformu sunan çağrı merkezleri bugün kurumsal müşterilerinin
markaları için kritik bir rol üstlenmektedir.
Birkaç araştırmadan örnek vermek gerekirse,
Amerika'daki tüketicilerin %92'si kafalarındaki şirket imajlarını o şirketin çağrı merkezleri ile
yaşadıkları deneyimlere göre belirlemektedir.
Müşteri bağımlılığındaki %5'lik bir artış karlılığı %25 ila % 80 arttırabilir.
Ankete katılan tüketicilerin %86'sı müşteri temsilcisi ile yapılan görüşme negatif ise o firmayı
kullanmaktan vazgeçtiğini söylemiştir.
Öyle ise, kurumların ajandasında müşteri ilişkileri yönetiminden kritik ne olabilir?
Müşteri ilişkileri yönetiminin alt başlıklarını şöyle özetlemek mümkün;
Müşteriyi tanımak ve seçmek,
Müşteri ihtiyaçlarını ve beklentilerini anlamak,
Müşteriyi hissetmek ve geri besleme alabilmek,
Müşterinin sadakatini ve karlılığını koruyabilmek,
Müşteri, şirket ve markası arasında duygusal bir bağ kurabilmek...
Bugün müşteri odaklılık ve iletişimden bahsettiğimizde aslında strateji, insan kaynağı ve
teknolojiyi optimumda harmanlayarak yukarıdaki süreçleri başarıyla yönetmekten bahsediyoruz.
Başarının sırrı ise, yeni eko sistemde müşteri ilişkilerini yönetmeye çalışmaktan önce,
müşterilerin markalar ve dolayısıyla bizler ile nasıl bir etkileşim içinde yaşadığını anlayabilmekten
geçiyor. Müşteriler, her etkileşim sırasında, kurumun beklediği veya beklemediği algılar ortaya
çıkaran bir deneyim yaşar. Bu deneyim bir defalık bir etkinlik veya bir zaman dilimi içinde elde
edilen bir dizi deneyim de olabilir. Deneyimlerde rasyonel ve duygusal öğeler bulunur ve deneyimler
beş duyuyu gerektirebilir. Şirketler sürekli gelişimi sağlamak için müşteriye yaşatılan gerçek
deneyimi analiz etmelidir. 3 aşamada yapılacak bu analizde "müşteri deneyimi sürecinin öncesi,
süreç ve sürecin sonrası" ayrı ayrı incelenmelidirii.
Çağrı merkezi; en basit tanımıyla firmaların müşterileri, tedarikçileri, bayileri ve diğer üçüncü
kişilerden gelen çağrıları yanıtlayan, gerektiğinde çağrı neticesinde doğan işlemleri başlatan, çağrıyı
ilgili birime yönlendiren ve iş ihtiyaçlarına göre dış aramalar da gerçekleştirebilen iletişim birimidir.
1960’ların sonlarına doğru Amerika’da istek ve şikayet dinlemek üzere oluşmaya başlayan çağrı
merkezi hizmeti, süreç içinde ilerleyen teknoloji, telekomünikasyon alt yapısı, internet erişimi, mobil
iletişim kullanımıyla müşterilerle genişleyen iletişim kaynakları sayesinde kurulan irtibatlarla
müşterilerin ihtiyaçlarını saptamak, memnuniyetlerini sağlamak ve sadakatlerini kazanmak için en
ideal ortam olarak konumlanmışlardır. Gelişen teknolojinin getirdiği iletişim kanalları ile çağrı
merkezleri, sunulan hizmetin niteliği ve kanal çeşitliliğine göre “müşteri etkileşim merkezi, müşteri
temas merkezi, müşteri destek merkezi, müşteri iletişim merkezi, müşteri hizmetleri merkezi, destek
hattı, teknik destek merkezi bilgi masası, yardım masası” gibi farklı unvanlarla isimlendirilmeye
başlanmıştır. Telefonla alınan çağrıların yanında zamanla faks, posta, e-mail, internet üzerinden canlı
yazışma (chat) gibi kanalların açılması ile çağrı merkezleri tüm kanallardaki iletişimi yöneten birer
“Müşteri Temas Merkezi” (Contact Center) haline dönüşmüşlerdir. 2010 yılı itibariyle Dünyada
yaklaşık 340 milyar dolarlık bir pazar oluşturan çağrı merkezi sektöründe 130.000 çağrı merkezi, 8,8
milyon çağrı masası, 11,5 milyon çağrı merkezi çalışanı ile hizmet verilmektedir. Dünya geneli
çalışan/çağrı masası oranı yaklaşık 1,3 olup, bu durum aynı çağrı masasında postalar halinde yapılan
çalışma ile birden fazla işçi istihdam edilmesinden kaynaklanmaktadır. 2005-2009 yılları arasında
sektörün dünya genelinde büyüme oranı %20,9 olup, 2009-2013 yılları için öngörülen büyüme oranı
%12,2’dir.
2.2. Dünya Çağrı Merkezi Sektörünün Bölgesel Dağılımı
Çağrı merkezi sektörü Dünyada EMEA olarak kısaltılan Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi,
Kuzey Amerika Bölgesi, Latin Amerika Bölgesi ve Asya-Pasifik Bölgesi olmak üzere 4 bölge
şeklinde değerlendirilmektedir. Ülkemizin de içinde bulunduğu Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi
(EMEA) çağrı merkezi sektörünün %29,7’sine sahip olup, bu oranın mevcut büyüme hızı ile 2013’te
% 30,5 seviyesine olması beklenmektedir. Bu bölge sektörel açıdan doygunluk seviyesine
ulaşmamıştır. Bölgede İngiltere pazarın %23’üne, Almanya %13’üne sahiptir. Dünya çapında çağrı
masası dağılımında Kuzey Amerika Bölgesi sektörün %42’sine sahip olarak, liderliği elinde
bulundurmaktadır. (2012 yılı çağrı masası sayısı Kuzey Amerika’da 3.746.000, EMEA Bölgesinde
2.857.000, Asya Pasifik Bölgesinde 1.944.000, Latin Amerika’ da 825.000’dir.) Ancak son yıllarda
büyüme oranı bu bölgede düşmeye başlamıştır. Kuzey Amerika çağrı merkezi pazarında doygunluk
seviyesine ulaşmıştır. Bu düşüş Latin Amerika, Asya-Pasifik ve EMEA bölgelerindeki çağrı masası
sayısının artışından kaynaklanmaktadır. Pazarın % 90’nı ABD, %10’unu Kanada oluşturmaktadır.
Asya-Pasifik Bölgesi Dünya çağrı merkezi pazarının %19,7’sini oluşturmaktadır. Dünya çağrı
merkezi sektörünün genel olarak yıllar itibariyle %3,2 oranında büyümesi beklenirken bu oran bölge
için %5,1 olarak öngörülmektedir. Bölgenin en büyük paya sahip çağrı merkezi ülkeleri; Hindistan
% 30, Çin % 23, Japonya % 21 ve Avustralya-Yeni Zelanda %10’dur. Latin Amerika Bölgesi Dünya
çağrı merkezi pazarının % 8,6’sını oluşturmakta olup, EMEA ve Asya Pasifik Bölgeleri gibi yıllık
büyüme oranı dünya ortalamasının üstündedir. Bölgedeki en büyük paya sahip ülkeler % 56 ile
Brezilya ve % 24 ile Meksika’dır.
Dünyada Sektörel Dağılım Dünya genelinde çağrı merkezlerinin hizmet verdiği sektörlerin
başında sırasıyla %25 ile finans, %18 ile telekomünikasyon ve %9 ile kamu sektörü gelmektedir.
Sektörel büyümelerde finans sektöründe %3’lük büyüme öngörülürken, telekomünikasyon, teknoloji,
sağlık ve medyada büyüme oranı 2013 yılı için % 4 olarak tahmin edilmektedir. Ülkemizin de içinde
bulunduğu EMEA bölgesinde sektörel dağılım yukarıda belirtilen dünya geneli ile aynı olmakla
birlikte, büyümesi ortalamanın üstünde beklenen sektörler sırasıyla kamu, telekomünikasyon, alt
yapı ve sağlık sektörleridir. Ancak dünyada büyümede ilk sırayı medya-eğlence sektörü alırken
EMEA bölgesinde kamu sektörü ilk sırayı almaktadır. Ülkesel Avantajlar Dünyada çağrı merkezi
hizmetlerinde öne çıkan ve yatırımlara ev sahipliği yapan ülkeleri diğer ülkelerden ayıran ve avantaj
sağlayan başlıca faktörler;
• İngilizce ve Avrupa dilleri olmak üzere hizmet verilecek büyük pazarlarda konuşulan dillere hakim
olmak, aksanı uygun insan kaynağı potansiyeline sahip olmak
• Sağlam, hızlı, güvenilir bir telekomünikasyon alt yapısına sahip olmak
• Çağrı merkezi yatırımları için özel yatırım teşvikleri ve kolaylıkları sunmak
• Diğer bölgelere göre göreceli olarak daha uygun insan kaynakları maliyetlerine sahip olmaktır.
Çağrı masası bazında dünya genelinde ilk on ülke sırasıyla ABD, İngiltere, Hindistan,
Brezilya, Çin, Kanada, Japonya, Almanya, Fransa, Meksika olup, çağrı masası hacminin % 77’sini
oluşturmaktadır.
Dünya geneli çağrı masası sayısı ve ülkeler arasında iç kaynak ve dış kaynak çağrı masası
dağılımı aşağıda tablo olarak gösterilmiştir.
Tablo 1: Dünyada Çağrı Masası Sayılarında İç Kaynak ve Dış Kaynak Dağılımı
Bir ülkedeki çağrı merkezi hizmetlerinin yaygınlığı ve hacmini ifade etmek üzere hesaplanan,
ülkedeki her bir çağrı masası başına düşen kişi sayısı yüksekliği, o ülkede sektörün henüz
gelişmemiş olduğunu göstermektedir.
2.3. Türkiye’de Çağrı Merkezi Sektörü
2.3.1. Türkiye’de Çağrı Merkezi Sektörü Hacmi ve Yarattığı İstihdam
Türkiye’de yaklaşık 8-10 yıllık bir geçmişi olan çağrı merkezi sektörü, emek yoğun olması ve
telekomünikasyon ve finans sektöründe son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmelerle birlikte hızlı
büyümesi ile dikkat çekmektedir. 2010 yılında sektördeki büyüme bir önceki yıla göre %4
seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu büyümenin ağırlıklı olarak dış kaynak servis sağlayıcı işyerlerinde
olduğu, çağrı merkezi sayısının yaklaşık 1000 olduğu, ancak çağrı merkezi masası sayısı itibariyle
değerlendirildiğinde yaklaşık 300 işyerinin koltuk kapasitesi 5 ve yukarı olan işyerleri olduğu Çağrı
Merkezleri Derneği raporlarından tespit edilmiştir.
Sektördeki bu hızlı büyümede, teknoloji ile birlikte finans ve telekomünikasyon sektöründe
yaşanan gelişmeler, kamu hizmetlerinde profesyonelleşme akımı ve son yıllarda işsizlikle
mücadelede emek yoğun sektörlerin öncü rol alması ile gelişmişlik düzeyi düşük bölgeleri
kalkındırma adına devlet tarafından uygulanan bölgesel teşvikler de etken olmuştur.
Türkiye’de sektörü oluşturan 35.000’in üzerindeki çağrı masasının %45’inin dış kaynak
servis sağlayıcı firmalara, sektörün yaklaşık 1,4 milyar TL olan pazar büyüklüğünün % 45’inin de
dış kaynak servis sağlayan işyerlerine ait olduğu tahmin edilmektedir. Çağrı merkezi sayılarının,
özellikle dış kaynak çağrı merkezleri sayısının artışında, çağrı merkezi yatırımı olmayan ya da bu
hizmeti almayan firmaların çağrı merkezi hizmetinin önemini kavraması, küçük ölçekli yatırımlar
yapmaları ya da dış kaynak servis sağlayıcılarından hizmet almaya yönelmeleri, çok küçük kapasiteli
çağrı merkezlerinin kapasite artışına giderek “seat (koltuk/yer)” sayılarını artırmaları ve son yıllarda
yabancı yatırımcıların sektöre ilgi duymaları ve lokal firmaları satın alarak sektöre girmeleri etken
olmuştur.
Çağrı merkezi hizmetini kısmen ya da tamamen iç kaynakları ile sürdürmeyi tercih eden
firmaların önde gelenleri mevcut yasal mevzuatları gereği zorunlu olarak finans sektörü ve bu
hizmeti iç kaynak olarak kullanmayı tercih eden telekomünikasyon sektörüdür.
2.3.2. Türkiye Çağrı Merkezlerinde Sektörler İtibariyle Dağılım
Türkiye’de çağrı merkezlerinin sektörel dağılımında dünya geneline paralel olarak finans,
telekomünikasyon ve kamu ilk üç sırayı almaktadır.
Çağrı merkezi işyerlerinde çağrı merkezi hizmeti, gelen çağrı ve dış arama şeklinde
Telekomünikasyon, Finans, Teknoloji, Turizm/Seyahat, Eğlence, Medya, Üretim, Lojistik,
Perakende, Sağlık ve Offshore gibi farklı alanlarda verilmektedir.
Çağrı merkezi hizmeti müşterinin telefon, e-mail, web, faks, sesli yanıt sistemi ve benzeri
yöntemlerle yaptığı çağrının bir merkez tarafından ele alınması olarak tanımlansa da; çağrı merkezi
hizmetleri, insan (işçi), teknoloji ve süreç olmak üzere üç bileşenden oluşmaktadır.
Çağrı merkezi hizmetinin çağrı merkezi oluşturulması ve işletilmesi, ses kayıt altyapısı
kurulması, işletilmesi, saklanması, çağrı merkezi hizmeti için gerekli uygulama ve verilerin
yönetilmesi, projelerin yönetilmesi (aktivasyon, transformasyon, operasyon) gibi kısımları
bulunmaktadır. Çağrı merkezi hizmeti kapsamında müşteri temsilcileri ve takım liderleri, yani işçi
faktörü, asıl işin bir parçası olup, bu hizmetin insan faktörü olmadan yerine getirilmesi, sesli yanıt
sistemleri, sesi tanıma gibi farklı teknolojik gelişmelerden faydalanılsa da henüz tam olarak mümkün
değildiriii
.
2.4. Çağrı Merkezi Derneği
Çağrı Merkezleri Derneği (ÇMD); çağrı merkezi sektörünün hızla büyümesine paralel olarak,
sağlıklı bir gelişimin yanı sıra faaliyet ve etki alanını genişletmeye yönelik iş ve güç birliği sağlamak
amacıyla, 2008 yılının Kasım ayında dokuz kuruluşun ortak girişimiyle kurulmuştur. Çağrı Merkezi
derneği 2013 yılı sonu itibari ile 43 üyesi ile sektörün yaklaşık %85’ini temsil ettiği çağrı merkezi
sektörünün referans kuruluşu konumunda bulunmaktadır.
Çağrı Merkezleri Derneği; çağrı merkezlerinin faaliyet alanlarını kamuoyuna daha iyi
tanıtmayı; sunulabilecek katma değerleri iş dünyasına anlatmayı; sektörü etkileyecek tüm regülatif
çalışmalarda sektör temsilcisi olarak yer almayı, mesleki sorunları paylaşmayı; değişik paydaşlar
arasında bir iletişim ve uzlaşı platformu olmayı ve sektör problemlerine çözüm getirmeyi kendine
misyon edinmiştir.
Türkiye’de çağrı merkezi sektörünün gelişimini sağlamaya, faaliyet ve etki alanını
genişletmeye yönelik iş ve güç birliğini hedefleyen bir referans kuruluş olarak sektörü temsil
etmektiriv
.
Ülkemizde çağrı merkezi sektörü şuan 80.000 çalışana sahip. 2023 hedeflerinde sektörde
istihdamın 300.000’e çıkarılması hedeflenmektedirv.
Çağrı Merkezi Derneği Başkanı Metin Tarakçı’ya göre; “Kurumlar her geçen gün çağrı
merkezlerinden farklı iş kaynakları için destek bekliyor ve yapılan işin tanımı hızla genişliyor. Çağrı
merkezleri gelecekte farklı akademik geçmişe, farklı tecrübelere ve kendini yetiştirmiş nitelikli
personele çok daha fazla gerek duyarken, tüm bu ekipleri yönetecek liderlere olan ihtiyaç hızla
artacak. Bu sektörde kendini geliştiren, tüm dünyadaki gelişmeleri takip eden, iş yaşantısında
yenilikçi yaklaşımlar sunan ve tüm ekibini motive edip ortak hedefe yönlendirebilen liderler hızla
parlayacak ve en çok aranan yöneticiler olacaktır.”vi
2.5. Ulusal Meslek Standartları
ÇMD tarafından hazırlanan “Çağrı Merkezi Müşteri Temsilcisi ” ve “Çağrı Merkezi Takım
Lideri ” mesleklerine ilişkin yeterlilikler, Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) Yönetim Kurulunun
25/02/2015 tarih ve 2015/10 sayılı kararı ile onaylanarak ulusal yeterlilik olarak yürürlüğe girdi.
Mesleki yeterliliklerin belirlenmesi ve ulusal yeterlilik olarak tanınmasıyla birlikte, Çağrı Merkezi
Müşteri Temsilcileri ve Çağrı Merkezi Takım Liderleri, uluslararası geçerliliği olan bir sertifika ile
mesleki yeterliliklerini belgelerken, sektöre yeni adım atmak isteyen potansiyel işgücüne de bu
mesleklerin nasıl icra edildiklerine dair kılavuz niteliğinde bir kaynak hazırlanmış oldu. Resmiyet
kazanan ulusal yeterlilikler, kalifiye ve uygun iş gücü bulma, ölçme ve değerlendirme konusunda
önemli kazanımları da çağrı merkezi firmalarına sağlıyorvii
.
2.6. Çağrı Merkezinde Kariyer
Yukarıdaki gelişmeler ışığında ülkemizde gelecekte kariyer fırsatı anlamında bir çok fırsat
çalışanların karşısına çıkacak ve yeni istihdam sahaları oluşturulacaktır.
Çağrı Merkezi sektörünün önde gelen isimlerinden Alp Kohen’e göre çağrı merkezleri çok
daha geniş yelpazede fırsatlar sunmaktadır.
Kohen’e göre, bu fırsatları yakalamak isteyen ve çağrı merkezinde kariyer hedefleyenlerin
yapması gerekenleri 5 ana başlıkta özetleyebiliriz:
İlgili, istekli ve hevesli olmak: Günde 100 çağrıya bakan ve bunu belli bir süredir yapan her
Temsilcide bir miktar “geri gidiş” yani motivasyon eksikliği, isteksizlik baş göstermeye başlar.
Ancak verildiği zaman ilave iş yapmaya istekli olan, işinin zorluklarını işin doğal bir parçası olarak
görüp bunların kendisine ve çevresine zarar vermemesini sağlayan (yani devamlı söylenmeyen),
araştırma yapan (back office’de ne olup bitiyor, kalite birimi dinlenecek çağrıları nasıl seçiyor,
raporlama birimi nasıl çalışıyor vb) kişiler hep ön planda olacaktır. Yüzünüzdeki o istekliliği
yöneticileriniz hep görecektir.
Pozitif ve destekleyici olmak: Pek azımızın layıkıyla başardığı ama samimi yapıldığında çok
etkili bir silahımız var: Gülmek. Çevrenizdekilere bakın. En çok kimi seviyor, kimle birlikte olmak
istiyorsunuz? Kimler çoğu insan tarafından seviliyor, birlikte zaman geçiriliyor? Evet, bildiniz;
pozitif olanlar ve diğer arkadaşlarını destekleyenler, performanslarını bir üst tarafa taşımak için
yardımda bulunanlar. (kıssadan hisse: çevrenizdeki olumsuz insanları hayatınızdan çıkarın, çok rahat
edeceksiniz)
Dürüst olmak ve kendisine ve karşısındakine adil olmak: Doğal liderlerde gelişmiş
özelliklerden birisi adalet duygusudur. Başta kendimize adil olmalıyız ve çağrı merkezinde kariyer
hedefleyenler kendilerine adil yani yapılabilir hedefler koymalıdır. (2 sene sonra şu rolde olmalıyım,
daha sonra da şu rolü hedefliyorum gibi) Birçok kişiye sorduğumda net bir hedefi olmadığını
görüyorum. Montaigne’nin bir sözüdür: “Hedefi olmayan gemiye hiç bir rüzgar yardım edemez.”
Geleceği planlamak çalışırken işimizin bir parçası olmalıdır.
Çok çalışmak ve kendisini geliştirmek: Özellikle Y kuşağında işlerin “hızlı” olması
yönünde bir beklenti var. Bundan doğal da bir şey olamaz, bilgi çağında bir sürü şey hızlı olmak
zorunda. Ancak bir konuda uzmanlaşmak ve o konuda en iyi olmak için sürekli çalışmak gerekir,
kolayca adımları atlamak pek mümkün değil maalesef (veya çoğumuz için değil). Malcolm
Gladwell’in Outliers (Çizginin Dışındakiler) kitabında belirttiği gibi bir işte “en iyi (master)” olmak
için 10.000 saat kuralı vardır; ancak on bin saat çalıştıktan sonra en iyi olabilirsiniz (Bill Gates,
Beatles örnekleri). Çağrı merkezinde çalışırken bir yandan da kendinizi geliştirin. Okuyup mutlaka
araştırın (artık Türkçe kaynaklar da var). Biliyor musunuz; dünyadaki tüm satış kitaplarının %90’ı
satış işinde olanların sadece %10’u tarafından satın alınıyor. Her gün 1⁄2 saat okursanız, 6 ay içinde
tüm en iyi satış kitaplarını okumuş olabilirsiniz. 3 ay içinden yüksek pirim de siz alırsınız. Kesin!
Biraz da şans! Doğru zamanda doğru yerde olmak: Başarılı kariyer yapmış hemen herkes
çok çalıştığını, ilişkileri geliştirmeye enerji harcadığını, yaptıkları işte en iyi olmaya çalıştıklarını
söyleyecektir. Bunlarda hiçbir yanlışlık yok. Bu kişilerin hayatlarına bakarsanız, kariyerleri aslında
şanslı tesadüflerle de doludur. Şans aslında hepimizin karşısına birden çok kez gülüyor. Bazılarımız
doğru zamanda doğru yerde olarak şans faktörünü (şanslı olma oranını) arttırabiliyor ve bunu
hayatlarında iyi kullanıyor. Şans Faktörü(The Luck Factor) adlı kitabın yazarı Dr. Richard Wiseman;
şanslı insanları diğerlerinden ayıran 4 madde olduğunu söyler: Bunlar; seçenekleri çoğaltmak (daha
fazla insanla arkadaş olmak, daha fazla çekilişe katılmak gibi), pozitif ve rahat olmak (şanslı insanlar
rahattır, çevrelerinde olup bitenden haberdardır), yeni fırsatlara / deneyimlere açık olmak ve
önsezilerini dinlemek.
Çağrı merkezleri kariyer olanakları adına çok çeşitli seçenekler sunmaktadır. Bu kadar fazla
çeşitlilik ve bölümde (operasyon, destek, analiz, raporlama, planlama, müşteri ilişkileri, insan
kaynakları, eğitim…) kendisine hedef koyan, kendisine yatırım yaparak çok çalışanlar her zaman ön
planda olacaktırviii
.
Çalışanların desteklenmesi adına onları yönetenlerin yönetsel, liderlik ve motivasyonel becerileri
son derece önem kazanmaktadır. Çağrı merkezlerinde emek yoğun şekilde çalışılan bir tempodan
bahsetmekteyiz. Eylem Tırpan’ın çalışmasındaki Balık Kılçığı diyagramındaix
bir görüşme içinde
müşteri temsilcilerinin hangi süreçleri ve basamakları yönetmek ve kontrol etmek durumunda kaldığı
açıkça görülmektedir. Her gün her çağrısında çalıştığı kurumca belirlenen kalite standartlarını
görüşme içinde müşteri temsilcilerinin sağlayabilmesi için motivasyonun sağlanması ve bu tempoda
kalınan baskıya istinaden yöneticinin bu motivasyonu tahsis etmesi adına liderlik özelliklerini ortaya
koyması son derece önemlidir.
Şekil 1 : Balık Kılçığı Diyagramı
3. LİDERLİK VE YÖNETİCİLİK
3.1. Liderlik Kavramı ve Tanımı
Liderlik sürecine ilişkin özellikleri şu şekilde özetlemek mümkündürx:
• Liderlik etkileme işlevine ilişkindir ve liderin izleyenleri etkileme şekliyle ilgilidir. Başka bir
deyişle etkileme liderliğin olmazsa olmazıdır.
• Liderlik bir grup içerisinde gerçekleşir. Liderlik, ortak bir amacı olan bir grup insanı etkilemeye
ilişkindir. Bu grup küçük bir görev grubu, topluluk ya da tüm bir işletmeyi içine alan büyük bir grup
olabilir.
• Liderlik amaç başarımına ilişkindir. Liderlik sürecinde, liderin bir grup bireyi bazı işlerin ya da
sonuçların elde edilmesi konusunda yönlendirmesi söz konusudur. Liderler enerjilerini, bir araya
gelip bir şey başarmaya çabalayan insanlar üzerinde odaklarlar. Bu nedenle liderlik, ortak bir hedefe
doğru yönelmiş insanların olduğu yerde meydana gelen ve etkiler yaratan bir süreçtir.
Liderlik kavramı incelenirken, genelde liderliğin ne olduğu ile yakından ilgilenir, ancak,
liderliğin ne olmadığı da düşünülmesi gereken bir sorudur. Bu sorunun yanıtı olarak aşağıdaki
düşüncelerden bahsetmek mümkündürxi
:
Liderlik sadece formal organizasyonlara özgü bir süreç değildir. İzleyenlerin belirli amaçları
gerçekleştirmek üzere bir kişinin peşinden gitmesi ile ortaya çıkan liderlik sürecine, formal
organizasyonlarda rastlanabileceği gibi, çocukların kendi oynadıkları oyunlarda ya da herhangi bir
gönüllü birliktelik halindeki insan gruplarında da rastlamak mümkündür.
Liderliğin oluşması için resmi yetkilerle donatılması şart değildir. Bazı kişiler resmi yetkileri
ve unvanları olmadığı halde çok sayıda insanı etkileyebilirken, diğer bazıları resmi yetkilerine
rağmen böylesine bir etkileme yaratamayabilirler. Bu bağlamda belirli bir makamın verdiği resmi
yetki, sadece yöneticinin kullanabileceği bir güç kaynağı olarak kabul edilebilir.
Lider, yöneticilikle eş anlamlı bir kavram değildir. Yöneticilik makamı olmayan liderler
olabildiği gibi, liderlik özelliklerine sahip olmayan yöneticilerde olabilir. Bununla birlikte ideal
olanı, yöneticilerin, liderlik özellikleri ve davranışları sergileme yeteneği ve kapasitesine sahip
olmasıdır.
Liderlik tanımlarında şu ortak öğeler gözlenmektedirxii
:
• Amaç: İnsanların bir küme oluşturabilmeleri için ortaklaşa ulaşacakları hedeflerin,
giderecekleri gereksinimlerin ve çözecekleri sorunların olması gerekir. Sorunsallık, (birden çok
kişinin, birlikte çözebilecekleri bir sorunun olması) kümenin oluşmasının ilk koşuludur.
• İzleyenler: Kümenin üyeleri, liderin kendilerine yaptığı etkiyi benimsediklerinde, onun
izleyenleri olurlar.
• Ortam: İzleyenlerin yeterliliği, küme içindeki koşullar, amaçların ulaşılabilirliği, izleyenlerin
amaçlara güdülenmesi, görevleri yapmaya gönüllülüğü ve yeterliliği gibi değişkenler, liderliğin
ortamını oluşturur. Liderlik, ancak kümenin amaçlarını gerçekleştireceği ortam elverişli olduğunda
ortaya çıkar.
Liderlik süreci lider, izleyiciler ve koşullar arasındaki ilişkilerden oluşan karmaşık bir
süreçtir. Lider bir grup insanı belirli amaçlar doğrultusunda etkileyen ve yönlendiren kişiyi
tanımlarken astlar ya da izleyenler, liderin verdiği emirleri yerine getiren ve lider tarafından ortaya
konan amaçlara ulaşmak konusunda harekete geçen kişileri ifade eder. Değişik koşullar ya da
durumlar, farklı liderlik tarzlarını gerekli kıldığından, sürecin üçüncü önemli unsuru koşullar olarak
ifade edilebilir.
Bu durumda liderlik sürecini formülasyondaki gibi bir eşitlikle ifade etmek söz konusu
olabilirxiii
: Liderlik=f ( Lider, İzleyenler, Koşullar)
Takım lideri durumunda bulunan kimseye düsen iş, takımı teşkil eden her ferdin, mevcut
plana göre, kendine düsen isi en iyi şekilde yapmasını sağlamaktır. Bu görevi yerine getirmek arzu
ve isteğini de duyması gerekir. İşte, bir lidere düşen görev, bu arzu ve isteği yaratabilmek ve mevcut
arzu ve isteklere etkili bir işbirliği sağlayabilecek şekilde yön vermektirxiv
. Çağrı merkezlerinde ise
Takım Liderlerinin en temel rolü ve fonksiyonu müşteri temsilcileri ile dinleme yaparak
onlara düzenli koçluk yapmaktırxv
.
3.2. Yöneticilik
Yönetim literatüründe lider terimi çoğu zaman üst düzey yönetici terimi ile aynı anlamda
kullanıldığı halde, bu iki terim oldukça farklı anlamlara sahiptirxvi
.
Bakıldığında liderlik kavramı, pek çok açıdan yönetim kavramına benzer. Örneğin hem
liderlik hem de yönetim insanlarla bir arada çalışmaya ilişkindir. Her ikisinde de belirli bir amaca
ulaşmak üzere insanları yönlendirmek ve etkilemek söz konusudur. Hem liderler hem de yöneticiler
insanları etkilerken güç kullanırlar.
Ancak yukarıda da belirtildiği üzere, lider kişisel gücü kullanırken, yönetici, sahip olduğu
pozisyonun kendisine sağladığı gücü kullanır. Genel anlayışa göre liderlik “iyi”, yönetim ise “kötü”
bir kavram gibi algılanmaktadır.
Oysa ki, liderlik ve yönetim kavramları, bir arada çok iyi işlev gören iki kavramdır ve bazı
yöneticilerin, etkili liderlik özelliklerine sahip olduğu gözlenmektedir. Bunun yanı sıra, başarılı
liderlik uygulamalarından yoksun işletmelerin ciddi sorunlar yaşadığı gözlenmektedir.
Liderlik oldukça eski bir kavrama işaret ederken, yönetim 20 yüzyılda, karmaşık ve büyük
örgütlerin ortaya çıkması sonucu önemli hale gelmiş bir kavramdır. Yönetim olmasa, bu büyük ve
karmaşık örgütleri yönetmek imkansız hale gelecek ve büyük bir kaos yaşanacaktır. Yönetimde bir
tutarlılık ve düzen vardır. Yönetim ile amaçlanan, karmaşık örgütlerin planlı bir zaman sürecinde ve
belirli bir bütçe çerçevesinde yaşamasını sağlamaktır. Liderlikte ise bir düzen ve tutarlılık olmadığı
gibi, bir hareket söz konusudur. Yönetim planlama, bütçeleme, örgütleme, personel yönetimi, kontrol
ve problem çözmeye ilişkin iken, liderlik gelecek için bir vizyon oluşturma, insanları bir düzen
içerisine koyma, onlara ilham verme ve motivasyona ilişkindir. Kısaca yönetimin düzen ve istikrara,
liderliğin ise değişim ilişkin olduğunu söylemek mümkündürxvii
.
Peter Drucker, yalnızca “yönetimi bulan adam” olarak değil, iş ve yönetim aleminin “en etkili
zihni ve en genç aklı”, çağın en kalıcı yönetim düşünürü, yönetim uygulamalarının çoğuna ilham
veren insan olarak da tanınıyor. Ve, dokunduğu pek çok şirketi bugünün büyük değerleri haline
dönüştürmüş olması onun yönetim biliminin en kalıcı ismi olmasını haklı kılıyor.
Peter Drucker, bir tespitinde, iş dünyasının neredeyse tamamında İnsan Kaynakları kadar
‘verimsiz’ çalışan başka hiçbir bölüm olmadığını vurgulamıştır. Bir makalesinde insan yeteneği ve
davranışlarının göz ardı edilen birikimini kullanmayı başaran az sayıdaki şirketin, şaşırtıcı ölçüde
üretkenlik ve verime ulaştığını belirtmiştir. Bu potansiyel ortaya çıkarılabilir; Drucker'ın "yönetici
davranışı" olarak adlandırdığı beceriyi geliştirmekten geçer. Bu davranışları öğrenmek için ise
sistemli bir yol vardırxviii
.
“Etkin olmak bir disiplindir ve bütün disiplinler gibi, etkin olmak da öğrenilebilir. Etkin Yönetici
olarak doğulmaz, etkin yönetici olunur.”
Peter Drucker
Yöneticiler mevcut kaynakları etkin ve verimli bir şekilde kullanarak, ekiplerinin
performanslarını istenen hedefleri başarmak üzere yönlendiriyorlar. Yönetim temel olarak planlama,
organize etme, ekip oluşturma, yönlendirme ve organizasyonun kontrolünü içeriyor. “Modern
yönetim biliminin kurucusu” olarak kabul edilen Peter Drucker ise bir yöneticinin işini beş temel
göreve ayırıyor. Drucker’a göre bir yönetici;
Ekibine hedefler koyar ve bu hedeflere ulaşabilmek için gerekli olan işlere karar verir ve
tanımlar,
Yapılacak işleri, yönetilebilecek aktivitelere böler ve her görevi yapacak çalışanı belirler,
Etkin iletişim kurarak ekibini motive eder ve kuruluşun hedefleriyle entegre olmalarını sağlar,
Uygun ölçüm metodlarıyla çalışanların performansını ölçer, analiz ve takdir eder,
Kuruluşların en önemli kaynağı olan “bilgi işçisi” olarak tanımladığı insan kaynağını
geliştirir.
Drucker’ın “etkin yönetici” olma yönündeki en önemli tavsiyesi şöyle: “Kim olduğunuzu
değiştirmeye çalışmayın; böyle başarılı olamazsınız. Fakat kendi doğanıza uygun performans
gösterebildiğiniz durumu geliştirmek için çok sıkı çalışın.”
Drucker’a göre yönetici olmanın en önemli 11 yolu:
Güçlü yanları keşfetmek ve “Nasıl daha etkin kullanırım?”ı sorgulamak: Etkin yöneticilik,
yönetici olarak kendi benzersiz DNA’nızı kesin olarak anlamakla başlar. Nasıl öğreniyorsunuz? En
iyi nasıl çalışıyorsunuz? Zamanınızı nasıl yönetmelisiniz? Üstünüzle nasıl etkileşim kurmalısınız?
Bu konularda ustalaşıncaya kadar başkalarını yönetmek ve fırsatlardan yararlanmak konusundaki
becerileriniz de sınırlı kalacaktır.
“Nasıl Performans gösteriyorum?” sorusu ile öncelik belirlemek, zaman yönetimi ve etkin
karar almanın 7 adımını uygulamak: Çok az sayıda insan nasıl çalıştığının farkındadır. Okuyucu
musunuz yoksa dinleyici mi? Nasıl öğreniyorsunuz? Yazarak mı, kendiniz konuşurken dinleyerek mi
yoksa yaparak mı? Bunların farkına vardığınızda performansınızı yükseltmek için kaldıraç olarak
kullanabilirsiniz.
‘Yönetici mektubu’ yazarak üst yöneticiler ile ortak hedefleri ve onlara nasıl ulaşacaklarını
netleştirmek: Yönetici mektubu, yöneticinin çalışmaları için üstüyle oluşturduğu bir çeşit
sözleşmedir. Yöneticiyle üstü arasında ortak bir payda oluşturur. Meydana gelebilecek yanlış
anlamaları ortadan kaldırabilecek etkin bir araçtır.
‘Yönetici merceği-MBO’ yöntemi ile çalışanların hedeflerinin şirketin hedefleriyle paralel
olmasını sağlamak: Böylece çalışanlar, kuruluşlarının vizyonunu kavramak ve tepedeki hedefe
ulaşmak için yönetim ekibinin çalışmalarına nasıl katkıda bulunabileceklerini anlarlar.
Kaynak yönetiminde, ekonomik verimlilik için yönetim prensibini kullanmayı öğrenmek:
Yöneticinin çalışmasının nihai ürünleri, bilgi ve iç görüden çok kararlar ve eylemlerdir. Bu Drucker
ilkesi ile yöneticiler, en önemli karar olan, harcanacak çabaların nasıl dağıtılacağını öğrenirler.
Astlar ve üstlerle, yatay çalışanlarla etkin iletişim kurma konusunda yeni yöntemleri tecrübe
etmek: Bugünün bilgiyi temel alan kuruluşları, farklı bilgi ve becerilere sahip insanlardan oluşan
ekiplerle çalışır ve formel üst-ast ilişkilerine dayanmayabilir. Bu Drucker ilkesi üst ve ast arasındaki
genelde görülen “ben” ve “sen” dinamiğini, çalışma arkadaşları arasında gerçekleşen bir “biz”
etkileşimine dönüştürür.
Kişilerle ilgili kararlar alma, ekip kurma, kariyer ve yetenek yönetimlerini gözden geçirmek:
İşin bir alanında başarılı olmak, başka bir alanda da başarılı olmanın garantisi değildir. Yeni bir iş,
yeni bir yaklaşım gerektirir. Yöneticinin en önemli sorumluluklarından biri de, çalışanların yeni bir
işte kendilerinden ne beklendiğini anlamalarını sağlamaktır.
Ekiplerinin performanslarını nasıl kontrol edeceklerine dair rehber olacak ‘Yönetici
Taahhüdü’nü oluşturmak: Çalışanlar, kişisel eylem adımlarından öğrendiklerinin özüne inerek kendi
kendisiyle bir sözleşme yapar.
Anlamlı dış dünyaya bakmanın önemini görmek ve bu seyahati planlamak: Bir kuruluş içinde
sadece maliyet merkezleri bulunur. Tek kar merkezi müşteridir. Sadece müşterileri değil müşteri
olmayanları da anlamak gerekir. Yeterli bir enformasyon sistemi, yöneticilerin kendi varsayımlarını
sorgulamasına yol açacak enformasyona sahip olmalıdır.
Ekonomik katkı sağlamayan her türlü aktiviteden planlı vazgeçmeyi incelemek ve cesaret
etmek: En iyi yöneticiler kuruluşlarının ne yapması gerektiğini çok düşünürler; ama neyi yapmaktan
vazgeçmeleri gerektiğini de düşünürler. Çağ dışı kalandan ve artık bir şey vaad etmeyenden planlı,
amaca yönelik bir vazgeçiş, yeni ve çok şey vaad edenin peşine düşmenin ön koşuludur.
İnovasyonun 7 fırsat kaynağını keşfetmek: Drucker, inovasyonu “yeni bir performans boyutu
getiren değişim” olarak tanımlar. İnovasyon fırsatları için kullanabileceğiniz 7 kaynak ile iş
dünyasının tüm aşamalarına ulaşabilirsinizxix
.
3.3. Çalışanları Yöneticiliğe Terfi Ettiklerinde Bekleyen Zorluklar
Bir çok kişi için yöneticiliğe ilk terfi ettikleri pozisyon, gelecek yıllarda alacakları daha büyük
sorumlulukların bir başlangıcı ve habercisidir. Direktörlükle karşılaştırıldığında takım liderliği ne
kadar zor olabilir diye düşünenler olabilir. Ne var ki durum hiç de böyle değildir. İlk yöneticilik
deneyimi bir çok kişi için hayatlarında yaşayacakları en zor geçiş dönemidir.
Bunun için 10 neden:
Başkalarının performansından sorumlu olmak: Şu ana kadar hep kendinizin
performansından sorumlu idiniz, şimdi ise başkalarının… Başkalarına iş yaptırmanın ne kadar zor
olduğunu zaman zaman başka departmanlardaki uzmanlardan bir şeyler isterken deneyimlemiştiniz.
Şimdi bunu kat kat daha zor olarak yaşayacaksınız.
Arkadaşlarına yönetici olmak: Bir çok kişi ilk terfilerinde daha evvel aynı seviyede
çalıştığı iş arkadaşlarına yöneticilik yapmak durumunda kalır. Eskiden beraber makara yaptığınız
arkadaşlarınıza şimdi “işe dönme zamanı” demek ne kadar zor olacaktır, siz de tahmin edebilirsiniz
değil mi? Yapıcı veya negatif geri bildirim verebilecek misiniz ekibinize?
Öncelik yönetimi: Eskiden sadece kendi performansınızla ilgilenirken, şimdi bir ekibin
çeşitli alanlardaki performans göstergelerini izlemeniz ve bunlarla ilgili aksiyon almanız gerekecek.
Önce performansı düşüklerle mi ilgilenmelisiniz? Yoksa çok adette ortalama performans
gösterenlerle mi? Veya en başarılı azınlığa mı teşekkür etmelisiniz? Kaliteye mi verimliliğe mi
odaklanmalısınız?
Zaman yönetimi: Organizasyonların çoğunda yönetici kademeleri yoğun çalışılan
pozisyonlardır. Az zamanda daha çok iş başarmanız gerekecek. Bir önceki madde ile ilgili olmakla
beraber, verimli zaman yönetimini öğrenmelisiniz. Bardağınız muhakkak dolacaktır, ne ile
dolacağına siz karar vermelisiniz. Kendi takvim ve eforunuzu kendiniz yönlendirmelisiniz, size
iletilen önceliği ve önemi sorgulanması gereken talepler sizi yönlendirmemeli.
Karar vermek: Eskiden sadece kendiniz için karar veriyordunuz şimdi koca bir ekip için
karar vermelisiniz. Demokratik bir tarzınız mı var, yoksa daha tepeden inme kararlarla mı
yöneteceksiniz. Eleştirilere ve itirazlara nasıl cevap vereceksiniz? Zor anlarda zor kararlar vermeye
hazır mısınız?
Liderlik: Yöneticilik öğrenilir ama liderlik özelliklerinin bir kısmı çok erken aşamalara
dayanır, daha sonra geliştirilebilir. Kimse sadece komutlarla yönetilmeyi sevmez, bir lider peşinden
bir vizyona doğru çalışmayı ve başarmayı arzular. Siz nasıl bir lider olacaksınız? Söylemlerinizle mi
yoksa davranışlarınızla mı örnek olacaksınız? Bu aşamada biraz da deneyerek öğreneceksiniz.
Motivasyon: Ekibinizi çok iyi tanımalısınız. Onlara farklı boyutlarda dokunabilmelisiniz.
Biri ile maça giderken, diğeri ile molada özel hayatını da içeren dertleri hakkında sohbet
edebilmelisiniz. Onlarla kuracağınız diyalog iş içi ve iş dışı aktiviteler içerirse ekibiniz ile çok iyi
çalışabilirsiniz.
Eskalasyon: Neyi, ne zaman ve nasıl üst seviyeye acil ve önemli bir problem diye
iletmelisiniz? Neyi kendiniz çözebilirsiniz ve hatta çözmelisiniz? Bunları ayrıştırırken hatalı karar
verirseniz, başarısız olarak görülme ihtimaliniz olabilir mi?
İletişim: Ekibinizle açık bir iletişim izlemeniz iyi olacaktır. Üst yönetimden gelen her şeyi
ekibinize iletmeli misiniz? Nasıl ve hangi dille? Yine ekip içi bireysel performanslar herkese
duyurulmalı mı? Yoksa özel mi tutulmalı? En iyilere herkes önünde teşekkür edilmeli mi? Diğer
departman yöneticilerinden tanıdıklarınız var mı? Yok ise neden yok? Ekibiniz size BT, satış ya da
İK ile sorunları olduğunu ilettiğinde kime gideceksiniz? Bu ilişkileri geliştirmelisiniz. Ekibinizin
önündeki engelleri ancak böyle kaldırabilirsiniz.
Üst yönetim ile ilişkiler: İletişiminizin tonu ne olmalı? Siz ekibinizin sorun ve taleplerinin
bir sözcüsü müsünüz? Yoksa üst yönetimin ekibinize ilettiği mesajların bir uygulayıcısı mı? Sanki
ikisinin bir karışımı olmalı değil mi? Ama hangisi daha iyi sonuç verecek?
Her ne kadar zor olsa da, bu deneyimi başarıya çevirmek mümkün. Eğitim, geri bildirime
açıklık, etkin dinleme ve empati ile başarılı bir yönetici olabilirsiniz. Muhakkak hatalarınız da
olacaktır. Önemli olan bunlardan ders çıkarmak ve kendini geliştirmektirxx
.
3.4. Koçluk
Koçluk, şirketin içinden ya da dışından bir koçla, çalışanlar arasında koçluk almaya istekli ya
da yönetimin önerdiği kişilerin, iş ya da özel yaşamlarında kendilerinin seçtiği ve ihtiyaç duyduğu
alanlarda kendi potansiyellerini harekete geçirip yüksek performanslı değişim ortaya koyabilmeleri
için kurdukları ilişki biçimidirxxi
.
Çağdaş yöneticiler, yöneticilikten çok koç rolünü üstlenerek, çalışanlarına kılavuzluk eder,
onları cesaretlendirir ve otorite odaklı yaklaşımları bırakır, liderlik tarzlarını değiştirerek takımlarının
etkinliklerini arttırırxxii
.
Uluslararası Profesyonel Koçluk Derneği (ICF Türkiye) Başkanı Naci Demiral’a göre; koçluk
öyle bir süreçtir ki; bir yandan kişinin kendisini tanımasına, değerlerini fark etmesine, potansiyelini
daha iyi anlamasına yardımcı olurken, diğer yandan kişinin kendisine güveninin ve yaratıcılığının
artmasına, güçlü ve gelişime açık yönlerini geliştirmesine, en karmaşık durumlarda bile konuya
pozitif yaklaşma becerilerinin gelişmesine olanak sağlıyor. Koçluk, kişilerin iş ve özel hayatlarının
dengede olması ve bütünsel potansiyellerini en üst seviyeye çıkarmaları için ilham veren,
düşündüren ve yaratıcı bir süreç.
Kısaca koçluğun odağında "insan" ve doğasında ise "geleceği çalışmak" var. Bir koç ile
çalışmaya başlayan kişinin; nasıl, nerede, ne zaman ve özellikle "kimsin" sorusu ile karşılaştığında,
kendisini fark etmekten, kendisini geliştirmek için çaba sarf etmekten, istese de istemese de bütüne
pozitif bakmaktan başka çaresi kalmıyorxxiii
.
Uluslararası Koçluk Federasyonu(ICF) koçluğu; koçluk alanların, kişisel ve profesyonel
potansiyellerini azamiye çıkarmak için esinleneceği düşündürücü ve yaratıcı bir ortaklık olarak
tanımlıyor.
3.4.1. Koçluğun diğer hizmet mesleklerinden farkı :
Profesyonel koçluk hedef belirlemek, sonuç yaratmak ve kişisel değişim yönetimi ile bireyin
hayatına odaklanan farklı bir hizmettir. Koçluğun ne olduğunu anlamak için, koçlukla kişisel ya da
organizasyonel destek sağlayan diğer meslekleri birbirlerinden ayırt etmek faydalı olacaktır.
Terapi: Koçluğu terapiden ayıran bir kaç yön vardır. Birincisi koçluk, bireyin belirli hareketlerinin
sonucu olarak kendi isteği ile başlattığı değişimi temel alan, kişisel ve mesleki büyüme ve gelişmeyi
destekleyen bir meslektir. Sonuçlar kişisel ya da mesleki başarı ile ilişkilidir. Koçluk hep ileriye
hareket eder ve gelecek odaklıdır. Diğer yanda terapi acıyı iyileştirme, bireyin kendi içindeki ya da
iki ya da daha fazla bireyin arasındaki işlev bozukluğu ve çatışmalarla ilgilenir. Odak nokta ise
genellikle şimdiki zamanda bireyin duygusal fonksiyonlarını engelleyen, geçmişten gelen sorunları
öğrenmek; psikolojik fonksiyonları geliştirmek; var olan iş ve özel hayat koşulları ile daha duygusal
açıdan sağlıklı yöntemlerle ilgilenmektir. Terapi sonucunda genellikle duygusal/hissi durumlarda
gelişme görülür. Bu durumlardaki olumlu gelişme koçluğun doğal sonucu olabilirken, öncelikli odak
nokta kişinin iş ya da özel hayatında belirli hedeflere ulaşmak için hareketle uygulanabilir stratejiler
yaratmaktır. Koçluk ilişkisinde hareket, sorumluluk ve takip üzerinde durulur.
Danışmanlık: Danışmanlar bireyler ya da organizasyonlar tarafından belirli bir uzmanlık alanına
girmek amacı ile tutulurlar. Danışmanlıkta yaklaşımlar çok çeşitlilik gösterirken, genel olan kanı
danışmanın problemleri teşhis ettiği, reçete yazdığı ve bazen de çözüm getirdiğidir. Koçluktaki kanı
ise, bireyler ya da takımların koçun destekçi, kendi kendini keşfetme temeline dayanan
yaklaşımlarıyla kendi çözümlerini kendilerinin yaratabilmeleridir.
Mentor (akıl hocalığı/rehberlik): Kişinin sahip olduğu tecrübe ile rehberlik etmesi ya da belirli bir
uzmanlık alanında ya da kariyer geliştirmede deneyimlerini paylaşan mentorlar genellikle koçlukla
karıştırılmaktadır. Bazı koçların mentorluğu koçluğun bazı bölümlerinde kullanmalarına karşın (yeni
koçlara mentor koçluk yapmaları gibi), koçluk yaptıkları kişilere mentorluk yapamazlar.
Eğitim: Eğitim programları, eğitmen ya da öğretmen tarafından belirlenmiş belirli öğrenme
hedeflerini kazanma üzerine kurulmuştur. Koçluk sürecindeki hedefler ise koçun rehberliğinde birey
ya da takım tarafından belirlenir. Ayrıca eğitim, önceden oluşturulmuş bir müfredat programı ile
uyuşan doğrusal öğrenme yöntemini varsayar. Koçluk ise önceden belirlenmiş bir plan olmaksızın
daha az doğrusallığı benimser.
Sportif Gelişim: Spor metaforları sık kullanılsa da, profesyonel koçluk bildiğimiz spor koçluğundan
farklıdır. Spor koçu, birey ya da takımların davranışlarını kendi deneyimi ve bilgisi rehberliğinde
yöneten bir uzman olarak görülmelidir. Profesyonel koçlarda da bu özellikler vardır, ancak yönü
belirleyen birey ya da takımın kendi bilgi ve deneyimleridir. Profesyonel koçluk, sportif gelişimden
farklı olarak, zayıf ya da doğru olmayan şekilde uygulanan davranışlar üzerine değil, bunun yerine
güçlü yönler ve yeteneklerin gelişmesi için fırsatları belirleme üzerine odaklanırxxiv
.
3.4.2. Çağrı Merkezlerinde Koçluğun Önemi
Müşteriler, çalışanlara hakaret ettiğinde, çalışanların yalnız kaldığı, firmaların bünyesinde
çalıştırdığı insanların onur ve haysiyetini korumakla yükümlü olduğu, işletmelerin bu konudaki
sorumluluklarının farkına varması ve gereğini yapmasının sağlanması,
Performans değerlendirme uygulamalarının çalışanların üzerinde psikolojik bir baskı aracına
dönüşmüş durumda olduğu, bu uygulamalara karşı çıkanların ise bezdiriye (mobbinge) maruz
kaldığı, işverenlerin bu tip hukuksuz uygulamalarının denetimlerin sıklaşması ile önlenebileceği,
Çağrı merkezi çalışanlarının, elektronik gözetleme teknikleri kullanılarak denetlendiği, bunun
sonucu olarak da çalışanların psikolojik baskıya maruz kaldığı belirtilmiştirxxv
.
İşletmenin başarılı olması, iş görenlerin istek ve gereksinimlerinin anlaşılması ve bunları
karşılayacak bir ortamın sağlanması ile mümkün olacaktır. Bir organizasyonun başarısı, iş görenlerin
örgütsel amaçlar doğrultusunda çalışmalarına; bilgi, yetenek ve güçlerini tam olarak bu doğrultuda
kullanmalarına bağlıdır. Bu nedenle iş görenlerin motivasyonu oldukça önemlidir. Motive olmayan
çalışanların performans ortaya koyması beklenmemelidirxxvi
.
Ulusal Meslek Standartlarına göre ise; Çağrı Merkezi Takım Lideri, İSG, çevre koruma,
kalite kural ve yöntemleri çerçevesinde; çalışma öncesi hazırlık yapan, operasyonun yürütülmesini
sağlayan, operasyon içerisinde İK süreçlerinin uygulanmasına destek veren, çağrı merkezi bilgisayar
uygulamalarını kullanan ve mesleki gelişim faaliyetlerini yürüten nitelikli meslek elemanıdır.
Mevcut ve potansiyel müşteriler ile çağrı merkezleri üzerinden kurulan iletişimi yürüten
Müşteri Temsilcilerinden oluşan grubu yönetir.
Müşterilerin bilgi, işlem, satış, şikâyet, öneri vb. içerikli çağrılarının müşteri memnuniyeti,
kalite hedefleri ve iş talimatları doğrultusunda gerçekleştirilmesini sağlar, kendisine bağlı müşteri
temsilcilerinin belirlenen standartlar dâhilinde hizmet verdiğini kontrol ederxxvii
.
Koçluk, insanlara performanslarını geliştirmede yardımcı olmakta kullanılan bir süreçtir.
Koçluk başkalarının performansını ve öğrenme yeteneğini arttırmayı amaçlamaktadırxxviii
. Takım
liderleri, her bir müşteri temsilcisinin performansını artırmak için ne yapmaları gerektiğini bilmeli ve
müşteri temsilcilerine bu yönde geri bildirimlerde bulunmalıdırlar. Geri bildirimde nasıl
bulunulacağı da dikkat edilmesi gereken farklı bir konudur. Olumlu geri bildirim insanları
cesaretlendirir. Olumsuz geri bildirim ise doğru bir şekilde yapıldığı takdirde yine de çalışanların
performansı üzerinde olumlu yönde etki edecektir. Geri bildirim yaparken takım liderleri spesifik
olmaya, duygusal tepkiler yaratacak kelimeler kullanmamaya ve iyi ya da kötü performans üzerinde
durmamaya özen göstermelidirler. Çünkü geri bildirimin yanlış bir şekilde verilmesi, hiç geri
bildirim de bulunulmamasından çoğu zaman daha kötü sonuçlar doğurabilmektedirxxix
.
Şekil 2 : Koçluğun İş Performansına Etkisi
xxx
4. ÇAĞRI MERKEZLERİNE YÖNELİK BİR ANKET ÇALIŞMASI
İnternet üstünden yapılan anket çalışması ile beraber çalışanların çağrı merkezi sektöründeki
kariyer beklentileri ve edindikleri geri bildirimlerin bu beklentiye nasıl yanıt verdiği anlaşılmaya
çalışılmıştır. Çalışmaya toplamda 71 çağrı merkezi çalışanı katılmıştır. Müşteri temsilcisi(MT)
pozisyonundaki çalışanların büyük bir çoğunluğu Doğu Karadeniz’deki bir çağrı merkezinde
çalışmaktadır. Diğer ünvandaki çalışanların şehir bilgileri kaydedilmemiştir. Ankete katılım
sağlayanların ünvanlarıyla dağılımı aşağıdaki gibidir.
Ankete katılım sağlayanların kişilerin %62’si sektörde kariyer planlamaktadır.
Çalışanların %70’inden fazlası çağrı merkezinde çalışmış olmaktan mutlu olduğunu dile
getirmektedir.
Çalışanların %66’sı her ay üst yöneticisinden aylık geri bildirim aldığını ifade etmektedir.
Çalışanların %34’ü her ay düzenli geri bildirim aldığını belirtirken 3 ay ve üstü periyotlarda
geri bildirim alanların oranı %66 olarak gerçekleşmiştir. Özellikle yönetici ve uzman kadrolarda geri
bildirim sıklığı 3 ay ve üstü sürelerde olduğu gözlemlenmiştir. Bunun nedeni olarak çalışanların
kendi pozisyonlarında kazandıkları yetkinliklerin daha uzun sürede gözlemlenip değerlendirmeye
tabi kaldıkları düşünülebilir.
POZİSYON TOPLAM ANKET
YAPILAN KİŞİ
Her Ay Koçluk
Alan Kişi
Aylık Koçluk
Alanların Oranı
3 Ay ve Üstünde
Koçluk Alan Kişi
Geri Bildirim
Sıklığı 3 Ay yada Üstünde
Müşteri Temsilcisi 55 39 71% 16 29%
Uzman/Destek Kadro 4 2 50% 2 50%
Takım Lideri 7 4 57% 3 43%
Birim/Proje Yöneticisi 3 1 33% 2 67%
Müdür 1 1 100% 0 0%
Genel Müdür Yrd. ve üstü 1 0 0% 1 100%
TOPLAM 71 47 34% 24 66%
Çalışanlar bir üst yöneticisinden aldığı geri bildirim şeklini %53 ile samimi ve dostça olarak
değerlendirilmiştir.
Çalışanların kariyer beklentileri doğrultusunda yöneticilerinden %57,7 oranında kariyer
koçluğu aldığı bilgisine erişilmiştir.
Çalışanların %69’u bir üst yöneticisinden aldığı geri bildirimin verimli olduğunu
belirtmektedir.
Koçluk periyodu 3 ay ve üstünde olan çalışanların aldığı koçluğun kalitesi konusunda daha
fazla karasız kaldığı(%17) ya da koçluğun kalitesinden verim alamadığını(%33) ifade ettiği tespit
edilmiştir.
POZİSYON
3 Ay ve Üstünde Koçluk Alan ve Koçluğun Etkinliği
Hakkındaki Kararsız Kalan
Kişi
Yüzdesel
Dağılım
3 Ay ve Üstünde Koçluk Alan ve Koçluğun Etkinliği
Hakkındaki Olumsuz
Düşünen Kişi
Yüzdesel
Dağılım
3 Ay ve Üstünde Koçluk Alan ve Koçluğun Etkinliği
Hakkındaki Olumlu
Düşünen Kişi
Yüzdesel
Dağılım
Müşteri Temsilcisi 3 19% 2 13% 11 69%
Uzman/Destek Kadro 0 0% 2 100% 0 0%
Takım Lideri 0 0% 2 67% 1 33%
Birim/Proje Yöneticisi 1 50% 1 50% 0 0%
Müdür 0 - 0 - 0 -
Genel Müdür Yrd. ve üstü 0 0% 1 100% 0 0%
TOPLAM 4 17% 8 33% 12 50%
Çalışanların üst yöneticisini değerlendirmesiyle ilgili dağılım aşağıdaki gibidir. Kümülatif
değerlendirmenin not ortalaması 4 olarak gerçekleşmiştir.
Her ay alınan koçluğu düzenli, 3 ay ve üzeri periyotlarda alınan koçlukları düzensiz olarak
ele aldığımızda; çalışanların, yöneticilerinin verdiği koçluğun sertliğinin arttığı yönünde düşüncesi
bulunmaktadır. TL, uzman ve üst yönetici kadroları göz önünde bulundurduğumuzda düzensiz
yapılan koçluğun sert olma oranı %38 olarak gerçekleşmektedir.
POZİSYON
Düzenli Koçluğu
Sert Olarak
Değerlendiren
Yüzdesel
Dağılım
Düzensiz Koçluğu
Sert Olarak
Değerlendiren
Yüzdesel
Dağılım
Üst Yöneticisini
Değerlendirmesi
Müşteri Temsilcisi 1 3% 0 0% 4,3
Uzman/Destek Kadro 0 0% 1 50% 2,8
Takım Lideri 0 0% 1 33% 3,1
Birim/Proje Yöneticisi 0 0% 1 50% 3,0
Müdür 1 100% 0 - 5,0
Genel Müdür Yrd. ve üstü 0 - 0 0% 5,0
TOPLAM 2 4% 3 13% 4,0
POZİSYON
Düzensiz Koçluk
Aldığını Belirten
Yönetici
Düzensiz Koçluğu
Sert Olarak
Değerlendiren
Yüzdesel
Dağılım
Uzman/Destek Kadro 2 1 50%
Takım Lideri 3 1 33%
Birim/Proje Yöneticisi 2 1 50%
Müdür 0 0 -
Genel Müdür Yrd. ve üstü 1 0 0%
TOPLAM 8 3 38%
Anket sonucu olarak, Birim/Proje Yöneticisi ve üstündeki ünvanlara sahip yöneticilerin
pozisyonları gereğince işin finansal tarafına ağırlık vermesi, karşılaştıkları durumları insan
odağından ziyade iş odağından bakarak değerlendirdikleri yönünde fikir sağlamaktadır. Dolayısıyla
bu pozisyondaki yöneticilerin bireysel performans değerlendirmelerinde operasyonlarına dair
gerçekleşmesi planlanan finansal verilerin etkisi olduğu düşünülmektedir. Zira insanların ruhu olsa
da rakamların ruhu yoktur.
Geri bildirim ya da koçluk periyodu sıklaştıkça çalışanların aldıkları geri bildirimin kalitesine
inandıkları görülmüştür. Yönetici ve uzman kadroların verilerinin aylık olarak değerlendirilmesinin
üst yöneticilerce hatalı olabileceği düşüncesi bu pozisyondaki kişilerin en az 3 ayda bir geri bildirim
olamalarına neden olabilir. Ancak bu durum astı durumdaki yönetici tarafından efektif olmaması
nedeniyle olumsuz algılanabilir.
Anket, sektörün yaklaşık olarak 1/10.000’i oranında olduğu düşünülürse tespitlerin daha
gerçekçi olarak ele alınabilinmesi için daha kapsamlı ve geniş katılımlı bir anketle yapılması sağlıklı
olacaktır.
5. DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER
Çağrı merkezi sektörü her yıl düzenli büyüme kaydeden, Anadolu’da yapılan bir çok
yatırımla ülke çapında istihdamın artmasına katkı sağlamaktadır. Sektörün pazar payı 1.6 milyar $’a
kadar erişmiştirxxxi
.
Sektörde verilen hizmetin kalitesinin arttırılması için MT ve TL pozisyonlarına yönelik
Ulusal Meslek Standartları kazandırılmıştır. Bununla beraber Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı’nca yapılan ve çalışanların mobbinge maruz kaldığına yönelik bulguları tetikleyen
faktörler olarak üst yöneticilerin astlarına verdiği geri bildirimleri daha insan odaklı şekilde
vermeleri ve hatta sektördeki kurumların hiyerarşisi içinde yer alan diğer kademeler için de meslek
standartlarının belirlenmesi bu yöndeki olumsuz algının ortadan kaldırılması için önemli bir adım
olabilir.
Literatürdeki bir çok liderlik kuramında insan ve iş odağı değerlendirilmektedir. Üst
yöneticilerin duygusal olgunluklarını değerlendirebilmek için, her ne kadar şirketler için maliyet
unsuru yaratsa da kişilerin davranış boyutlarını değerlendirmeye alacak profesyonel yöntemlerle
testlere tabi tutulması, bulgular sonucunda gelişim alanı görünen konular için gelişim planları
konulması ve bunların çıktılarının gözlemlenmesi alttaki çalışanların daha verimli bir ortamda
çalışmasına fayda sağlayacaktır.
Kaynakça i http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87a%C4%9Fr%C4%B1_merkezi (Erişim Tarihi 10.05.2015)
ii http://www.cagrimerkezleridernegi.org/cagri-merkezi-nedir (Erişim Tarihi 10.05.2015)
iii T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı. ÇAĞRI MERKEZLERİNDE ÇALIŞMA
KOŞULLARININ İYİLEŞTİRİLMESİNE VE SOSYAL TARAFLARIN BİLİNÇLENDİRİLMESİNE YÖNELİK PROGRAMLI
TEFTİŞ SONUÇ RAPORU. Yayın No:58 Temmuz 2013, Ankara. S. 16-22
iv http://www.cagrimerkezleridernegi.org/Public/Upload/Catalog/O9P6I16U3IJ3OST.pdf (Erişim Tarihi 10.05.2015)
v http://www.cagrimerkezleridernegi.org/haber-detay/341 (Erişim Tarihi 10.05.2015)
vi http://www.cagrimerkezleridernegi.org/haber-detay/437 (Erişim Tarihi 10.05.2015)
vii http://www.callcenterlife.com.tr/?p=8523&lang=tr (Erişim Tarihi 10.05.2015)
viii http://alpkohen.com/cagri-merkezinde-kariyer-yollari-2012-501.html (Erişim Tarihi 10.05.2015)
ix TIRPAN, Eylem. Altı sigma ve çağrı merkezi sektöründe bir uygulaması. 2010. PhD Thesis. S.95
x Northouse Peter G.(2007). Leadership, Fourth Edition, Sage Publications, UK. S.3
xi Koçel Tamer (2010) İşletme Yöneticiliği, Genişletilmiş 12. Baskı, Beta Basım Yayım Dağıtım, İstanbul. S.572
xii Başaran, İbrahim Ethem. Yönetimde insan ilişkileri: Yönetsel davranış. Nobel Yayın Dağıtım, 2004. S.74-75.
xiii Koçel Tamer (2010) İşletme Yöneticiliği, Genişletilmiş 12. Baskı, Beta Basım Yayım Dağıtım, İstanbul. S.574
xiv Baykal, B. (1981). Organizasyonların yönetimi: ilkeler ve süreçler. yy. S.465
xv http://alpkohen.com/the-call-center-turk-572.html Erişim Tarihi (10.05.2015)
xvi Katz D.ve R. Kahn (1977) Örgütlerin Toplumsal Psikolojisi (Çev. Halil Can, Yavuz Bayar), TODAİE Yayınları No.167. S.337-
342
xvii Kotter John P.(1990).A Force For Change How Leadership Differs From Management, The Free Press, New York S.3-8
xviii http://www.hrdergi.com/Upload/Data/File/Mayis2013/humangroup.pdf (Erişim Tarihi 10.05.2015)
xixhttp://www.dunya.com/yorum-inceleme/drucker-management-pathtm-ile-etkin-yonetici-olmanin-11-yolu-225065h.htm (Erişim
Tarihi 10.05.2015)
xx https://www.teleperformance.com.tr/yoneticilige-ilk-terfiniz-en-zor-deneyiminiz-olaca-Blog-27 (Erişim Tarihi 10.05.2015)
xxi Köktürk, M. (2006) Yaşanmış Hikayelerle Koçluk Mentorluk, İstanbul: Morpa Kültür Yayınları. S.43
xxii Vries, M.F. (2005) Leadership Group Coaching in Action: The Zen of Creating High Performance Teams, Academy of
Management Executive, 19 (1), S.65-67.
xxiiihttp://www.icfturkey.org/index.php/component/content/article/19-ana-menue/511-baskan-m-z-n-yaz-s (Erişim Tarihi 10.05.2015)
xxiv http://icfturkey.org/index.php/icf-hakknda/skca-sorulan-sorular (Erişim Tarihi 10.05.2015)
xxv T.C. ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı. ÇAĞRI MERKEZLERİNDE ÇALIŞMA
KOŞULLARININ İYİLEŞTİRİLMESİNE VE SOSYAL TARAFLARIN BİLİNÇLENDİRİLMESİNE YÖNELİK PROGRAMLI
TEFTİŞ SONUÇ RAPORU. Yayın No:58 Temmuz 2013, Ankara. S. 73
xxvi Koçel, T. (2011) İşletme Yöneticiliği, Onüçüncü Basım, İstanbul: Beta Yayıncılık. S.633
xxvii
http://www.resmigazete.gov.tr/main.aspx?home=http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/05/20130529m1.htm&main=http://www.
resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/05/20130529m1.htm (Erişim Tarihi 12.05.2015)
xxviii Arabacı, İ.B. (2010) Okul Yönetiminde Koçluk, Fırat Üniversitesi, Education Sciences / Education Management and Politics, 9 (18), 1-19.
xxix Törün, A. (2006) MÜSTERİ İLİSKİLERİ YÖNETİMİNİN ARAÇLARINDAN BİRİ OLARAK ÇAĞRI MERKEZLERİ, ÇAĞRI MERKEZİ
BÖLÜMÜ ÇALISANLARI ve MEMNUNİYETİ: BİR ARASTIRMA S.101
xxx Eren, Müfide Şule, and Bülent Akyüz. "Koçluk Faaliyetlerinin İşgörenlerin İçsel Motivasyonu ve Yöneticiye Duyulan Güven Üzerindeki
Etkileri." Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (2014).
xxxi http://www.cagrimerkezleridernegi.org/haber-detay/348 (Erişim Tarihi 14.05.2015)