Upload
kocaeli
View
2
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C. KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İKTİSAT DOKTORA PROGRAMI
FAİZSİZ FİNANS VE İKTİSADİ ETKİLERİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ
(SEMİNER I)
Hazırlayan: FATMA AKÇA 146225001
ÖĞRETİM ÜYESİ: PROF. DR. YUSUF BAYRAKTUTAN
Kocaeli-2014
1
GİRİŞ
Faizsiz finans sistemi her türlü finans faaliyet ve işlemlerin İslami kurallar
çerçevesinde uygulandığı bir sistemdir. İslam dininin faizi yasaklamış olması
sebebiyle geleneksel finans sistemine alternatif olarak değerlendirilen İslami veya
faizsiz finans hızla gelişmeye başlamıştır. Bu anlamda İslami prensiplere göre
şekillenen faizsiz bankacılık sistemi ile ilgili ilk deneme 1960’lı yıllarda başlamış ve
1970’li yıllarda kurulan İslam Kalkınma Bankası ile yine aynı yıllarda petrol
fiyatlarında yaşanan artış faizsiz bankacılık sistemine yönelişi artmıştır. Faizsiz
bankacılık, inanç ve hassasiyetleri sebebiyle faizden uzak duran tasarruf sahiplerinin
fonlarını ekonomiye kazandırmak amacına dayanmaktadır.
Türkiye’de faizsiz bankacılığın kurulmasını sağlayan sebepler İslam
ülkelerindeki sebeplerle aynı doğrultudadır. Bu bağlamda, faizden kaçınan tasarruf
sahiplerinin tasarruflarının ekonomik sistemin içine dahil edilmesi ve zengin
kaynaklara sahip olan Ortadoğu ve Arap ülkelerinden ekonomiye fon aktarımının
sağlanması gibi temel sebepler faizsiz bankacılık sisteminin kurulmasını sağlamıştır.
Türkiye’de faizsiz bankacılık esaslarına göre çalışan ilk kuruluş 1985 yılında
kurulmuş ve Özel Finans Kurumları adı altında faaliyetlerini sürdürmüştür.
Türkiye’de 1985 yılında itibaren kurulan Özel Finans Kurumları, Albaraka Türk
Özel Finans Kurumu, Family Finans Kurumu, Faisal Finans Kurumu, Kuveyt Türk
Evkaf Finans Kurumu, Anadolu Finans Kurumu, İhlas Finans Kurumu ve Asya
Finans Kurumu’dur. 2005 yılına gelindiğinde ise Özel Finans Kurumları Katılım
Bankası adı altında Türk bankacılık sektöründe faaliyetlerine devam etmiştir. Bugün
itibariyle bankacılık sektöründe yüzlerce şubesi çalışanı ile 4 katılım bankası faaliyet
göstermektedir.
Çalışmada faizsiz finans ve bankacılık sisteminin kapsamı incelenecek,
ardından Dünyada ve Türkiye’deki örnekleri ele alınacak ve nihayetinde faizsiz
finans sisteminin Türkiye’deki uygulaması olan katılım bankalarının gelişimi sayısal
veriler yardımıyla açıklanmaya çalışılacaktır.
2
1.Faizsiz Finans Sisteminin Kapsamı
1.1.Faiz ve Kar Kavramları
Faiz kavramı ülkelerin ekonomik ve siyasi hayatını etkileyen önemli etkenler
arasında yer almaktadır. En genel tanımıyla, “Faiz; ödünç işlemlerinde veya alış-
verişde ortaya çıkan, karşılığı bulunmadığı veya eşitsiz paylaşıldığı için iki taraftan
birini zarara sokan, gerçekleşmiş veya gerçekleşme potansiyeli bulunan fazlalık veya
karşılıksız değer aktarımıdır” şeklinde ifade edilmektedir (Özsoy, 2012: 39).
Faizden farklı olan kar ise, herhangi bir ürünün üretiminde veya alım
satımında katlanılan maliyetle gelir arasındaki pozitif fark olarak tanımlanmaktadır
(TKBB, 2013: 33). Tanımdan yola çıkarak kar, belli bir faaliyet sonucu ortaya çıkan
ve risk unsuru taşıyan bir kavram olarak öne çıkmaktadır.
Kar, risk taşıyor olmasından dolayı faiz kavramından ayrılmaktadır. Faiz daha
önceden belirlenmiş bir getiriyi temsil ederken, kar girişim sonucunda ortaya
çıkabilecek bir değişiklik arz edebilir. Dolayısıyla faiz getirisi garanti altına alındığı
için risk faktörü taşımamaktadır (Eskici, 2007: 10).
Karda belli bir maliyete katlanılırken, faiz gelirinde para gibi üretime
koşulmadığı sürece değer yaratmayan ve herhangi bir maliyete katlanılmadan elde
edilen haksız bir kazanç söz konusudur. Dolayısıyla kar kavramında bir karşılık
verme söz konusu iken, faiz kavramı karşılığı olmayan bir gelir olarak karşımızı
çıkmaktadır.
1.2. İslam’da ve İktisat Biliminde Faiz
Faizcilik neredeyse insanlığın varoluşuyla yaşıttır, ancak müesseseleşmesi
daha sonra gerçekleşmiştir (Zerka ve Neccar, 2003: 11). Bu bağlamda, faizciliğin
yüzyıllardır ekonomik hayatta hüküm sürmesinin yanı sıra faizin meşrutiyeti de tarih
boyunca sorgulanmıştır. Birkaç iktisatçı ve düşünür tarafından faizin ahlaki olmadığı
ve insanları sömüren bir araç olduğu ileri sürülmüştür. Buna karşın birkaç iktisatçı
ise faizin makul oranlarda olması halinde kabul edilebilir olacağını savunmuştur. Bu
bağlamda faizi ekonomik yaşamın doğal bir parçası olduğunu ve ahlak dışı bir
faaliyet olmadığını savunan düşünürler tarafından faiz teorileri geliştirilmiştir.
Bunlardan bir kısmı ise muayyen oranda bir faiz haddi belirlemediği takdirde
tefeciliğin ortaya çıkacağını hem ekonomik hem sosyal hayatta felaketlerin
yaşanacağını ileri sürmüştür (Aktepe, 2010: 145).
3
Toplum üzerinde belirleyici etkisi olan dinler de faiz konusunda görüşler ileri
sürülmüş ve sadece İslam dininde değil diğer semavi dinlerde de faizin haksız
kazanca yol açtığı gerekçesiyle yasaklanmıştır. İslam dini faizi haram ticareti ise
helal kabul etmiştir. Çünkü faizin insanlarda para hırsı ve zengin olma arzusunu
körüklediğini ve dolayısıyla insanları sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket
etmeye zorladığı belirtilmiştir. Bunun yanı sıra faiz, fakirlerden zenginlere kaynak
aktararak gelir dağılımına bozucu etkide bulunmakta ve fakirin daha fakir, zenginin
ise daha zengin olmasına sebep olmaktadır. Ayrıca faiz insanların faaliyetlerini
üretken girişimlere harcamalarını engellediği savunulmuştur. Bu bağlamda
kaynakların etkin kullanılmasını ve sermaye sahiplerinin yatırıma yönelmesini
engellediği için ekonomide işsizliğin artmasına ve üretimde maliyetlerin
yükselmesine neden olmaktadır (Güngör, 2009: 224).
Faiz, geçmişten günümüze kadar özellikle çağımızda hayatın ayrılmaz bir
parçası olarak yerini almıştır. Kapitalizmin vazgeçilmez bir iktisat siyaseti aracıdır.
Bu anlamda Smith, Ricardo, Senior gibi klasik kapitalist iktisatçılar faizi parayı
ödünç alanın paradan sağlayacağı kar için ödünç verene, fedakarlığı karşılığında
ödediği bir tazminat olarak kabul etmişlerdir (Tabakoğlu, 2013: 339).
İktisat biliminde faiz sermayenin fiyatı ve iktisat politika aracı olarak kabul
edilmiştir. Aynı zamanda faiz parayı elde tutmaktan vazgeçmenin karşılığı olarak da
görülmüştür. Kapitalist sistem faizi ekonominin önemli bir parçası olarak görmüş ve
sermayenin oluşturulması ve dolayısıyla sermayenin fiyatı olan faiz oluşumunun
önünde hiçbir engelin olmaması gerektiği bu sistemin temel felsefesinden biridir.
Buna göre faiz, hem fertlerin elde ettikleri gelirlerinin tamamının tüketilmemesini ve
bir kısmının tasarruf haline getirilmesini sağlamakta hem de tasarrufların yastık altı
edilmeyerek ekonomiye dönmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla bu oluşumların
ekonomik büyüme ve kalkınmanın sağlanması açısından son derece önemli olduğu
ileri sürülmüştür (Karakuş, 2006: 45,49). Sosyalist sistemde ise faiz adalet ve
insanlıkla bağdaşmayan ve hiçbir hizmet karşılığı olmayan haksız bir kazanç olarak
görülmüştür. Bu sisteme göre faiz, kapitalist sistemden kaynaklanmakta ve emeğin
sömürülmesiyle elde edilen bir kazanç olarak görülmektedir. Ancak sosyalist
sistemin faizi reddetmesi dini ve ahlaki olmaktan çok toplumsal nedenlere
dayanmaktadır (http://www.enfal.de/sosyalbilimler/f/001.htm).
4
1.3. Faizsiz Finans ve Bankacılık Sistemi
Faizsiz finans sistemi İslam hukuk sistemine paralel olarak düzenlenmiş,
çalışma ilkelerini başta Kur’an ve sünnet olmak üzere İslam kaynaklarına dayandıran
bir finans alt sistemidir. Bu bağlamda İslami finans sistemi, faizsiz olması ve
karşılıklı risk paylaşımı gerektirmesi sebebiyle geleneksel finans sisteminden ayrılır.
İslami finans sistemiyle çalışan İslami bankalar, faiz yerine kar ve zarar katılma
esasına göre fon toplayan, doğrudan nakit kullandırma yerine ticaret ve ortaklık
esasına göre fon kullandıran kurumlardır. Bu bankaların esas hedefi, tasarruf
sahiplerinin ellerindeki atıl fonları toplayarak bu fonlara ihtiyacı olan tüccar, sanayici
ve tüketicilere kullandırmaktır. Buna ek olarak mevduat bankalarının yaptıkları
akreditif, teminat mektubu, senet ve çek işlemleri, banka ve kredi kartı gibi
bankacılık işlemlerini de gerçekleştirmektedir (Parlakkaya ve Çürük, 2011: 398).
Faizsiz bankacılık sistemi, inançları nedeniyle faiz alıp vermekten kaçınan
ekonomik bireylerin tasarruflarını ekonomiye kazandırma ve söz konusu ekonomik
bireylerin harcama ve yatırımları için kredi kullanabilmelerini sağlamak amacıyla
geleneksel bankalara alternatif olarak oluşturulan bankacılığın yapısını ifade
etmektedir. Söz konusu bankacılık sistemi fon toplama ve fon dağıtma yöntemleri
bakımından diğer bankalardan ayrılır (Dağ, 2011: 17).
Söz konusu sistem, bireylerin kazanç sağlamasının yanında zararları da
yüklenmesi esasına dayanması ilkesinden hareketle, işletmenin mali risklerine
katılma kavramından yararlanmaktadır. İslam mali kuruluşları adına yapılan
yatırımlar, hiçbir şekilde spekülatif olmamakta ve bu durum dikkatli bir yatırım
politikası, risklerin dağıtımı ve tedbirli idare metotları ile sağlanmaktadır
(http://www.baskent.edu.tr/~gurayk/finpazcuma17.doc).
1.4. Finansman Yöntemleri
Faizsiz bankacılığının finansman yöntemleri fon toplama yöntemleri ve fon
kullandırma yöntemleri şeklinde açıklanmaya çalışılacaktır.
1.4.1. Fon Toplama Yöntemleri
Fon toplama yöntemleri cari hesaplar, katılma hesapları olarak
sınıflandırılmaktadır. Aşağıda bu yöntemler açıklanmaya çalışılacaktır.
5
1.4.1.1. Cari Hesaplar
Geleneksel bankacılık sisteminde olduğu gibi, tasarruf sahibine karşılığında
herhangi bir bedel ödenmeyen ancak bu fonların katılım bankasınca kullanılabildiği
ve aynı zamanda hesap sahibine istediği tarihte parasının tamamını geri çekme
imkanı veren hesaplardır (Sundararajan’dan aktaran: Kaçmaz, 2009:3).
1.4.1.2. Katılma Hesapları
Katılma hesapları geleneksel bankacılıktaki ‘Vadeli Mevduat Hesabı’ ile
aynıdır. Ancak bu hesaplara klasik bankaların ödediği faiz yerine kar ödenmektedir.
Ayrıca zarar edildiğinde negatif kar da söz konusu olmaktadır. Geleneksek
bankacılık sisteminde ise böyle bir risk unsuru söz konusu değildir (Uludağ, 1992:
446).
1.4.2. Fon Kullandırma Yöntemleri
Sıklıkla kullanılan fon kullandırma yöntemleri murabaha, mudaraba,
muşakara, icara (kiralama) ile salam ve istisna olarak sınıflandırılmaktadır. Aşağıda
bu fon kullandırma yöntemleri açıklanacaktır.
1.4.2.1. Murabaha
Murabaha bir çeşit satış sözleşmesidir. Bu anlamda üzerinde anlaşılmış bir
kar veya kar oranı ile malların satılmasıdır. İki çeşit murabaha çeşidi bulunmaktadır.
Birincisi, bankanın ürünü satın alması ve müşterinin talebi önceden bilinmeden,
satışa hazır halde bulunmasıdır. İkincisi, banka müşteri tarafından talep edilen ürünü
satın alır ve aynı müşteriye satar (Yardımcıoğlu, 2013: 140).
Murabaha, hane halklarına ve işletmelere kısa ve orta vadeli ticari kredi
kullanma imkanı sunmaktadır. Aynı zamanda mikro ve küçük ölçekli işletmelerin
finansmanında da önemli bir rol oynamaktadır (Tekbaş, 2013: 5).
1.4.2.2. Mudaraba
Hisse senedi çıkarılarak finansman sağlanan yöntemlerden biridir. Burada bir
taraf sermayesi ile bir taraf emeği ile faaliyete katılmaktadır. Mudaraba yönteminde
kar, karşılıklı rıza esasına göre belirlenmekte ve kar bu şekilde dağıtılmaktadır.
Ancak zararı sermaye koyan taraf çekmekte ve buna karşılık emeği ile katılan
6
girişimci zarar durumunda sarf ettiği emeğine karşılık hiçbir bedel almamaktadır
(Darçın, 2007: 28).
1.4.2.3. Muşakara
Hisse senedi çıkarılarak finansman sağlanan yöntemlerden bir diğeri
muşaraka yöntemidir. Burada hem girişimci hem de yatırımcı projeye ortak bir
sermaye sağlar. Her iki tarafta kara ortak olduğu gibi zarara da ortak olmaktadır. Kar
paylaşımı daha önce belirlenen oranlarda yapılmaktadır (Altaş, 2008: 20).
1.4.2.4. İcara (Kiralama)
Faizsiz bankacılık müşterilerine kiralama yoluyla da fon kullanımı
sağlamaktadırlar. Kiralama daha çok orta ve uzun vadeli bir finansman yöntemidir.
Kiralan malın mülkiyeti donu sağlayan bankaya aittir. Kiralayan müşteri maldan
yararlanır ve buna karşılık bir kira bedeli öder. Kiralama süresi 5-15 yılları arasında
değişmektedir (Özsoy, 2012: 66).
1.4.2.5. Salam ve İstisna
Salam yöntemindeki işlemlerde, malın fiyatı piyasada ödenir ancak teslimi
ileri bir zamanda yapılmaktadır. Yapılan sözleşme ile ticaretin konusu, fiyatı ve
teslim tarihi belirlenir. Mal zamanında teslim edilmezse alıcı ödemesini geri alır ya
da mal teslim edilinceye kadar bekler (Eken, 2005: 8).
İstisna yönteminde finans eden tarafın söz konusu mala sahip olması
gerekmektedir. Alımı yapılacak ürünler istisnaya konu olan projede kullanılır.
Salamda teslim tarihi kesin olarak belirlenirken, istisnada gerekli değildir (Altaş,
2008: 22).
1.5.Faizsiz Bankacılığın Tercih Edilmesinin Sebepleri
Faizsiz finans sisteminin İslam ülkelerinde tercih edilmesinin en önemli
sebeplerinden birisi İslam dininde faizin yasak olmasına durumudur. İslam dininde
karşılığı “Riba” olan faiz, haksız kazanç sağladığı gerekçesiyle haram kılınmıştır.
Dolayısıyla yasaklanan faiz, İslam ülkelerinde alternatif bir sistem arayışını ortaya
çıkarmıştır. Ekonomiye katılmayan yastık altı fonlar bu sistem ile ekonomiye
kazandırılması amaçlanmıştır. Dolayısıyla paradan para kazanan geleneksel
7
bankacılık sistemine alternatif olarak mal ticareti yaparak ekonomiye katkı sağlayan
faizsiz bankacılık sistemi geliştirilmiştir.
İktisadi hayatın önemli bir parçası olan faiz, ekonomik belirsizliklere ve gelir
dağılımı adaletsizliğine sebep olmaktadır. Ekonominin geleceği ile ilgili durumlar
görülmeden faiz belirlenir ve dolayısıyla yarattığı bu belirsizlikler finansal
dengesizliklerin oluşmasına sebep olmaktadır. Yanı sıra faiz zengini daha zengin
fakiri daha fakir yaparak gelir dağılımında bozulmaya sebep olmaktadır. Bu anlamda
faizsiz bankacılık ekonomik belirsizliklerin ve gelir dağılımı adaletsizliğinin önüne
geçmek amacıyla geliştirilmiştir.
Faizsiz finans sistemini tercih edilmesinin bir sebebi de İslam ülkelerinin
fonlarını kendi ekonomilerine kazandırmaktır. Özellikle 1970’li yıllarda, petrol
fiyatlarının artması ile beraber petrol kaynaklarına sahip olan ülkelerin gelirlerindeki
artış diğer ülkelerin bu ülkelerdeki fonları kendi ekonomilerine kazandırmaları
giderek önem kazanmıştır. Bu anlamda Avrupa’ya önemli derece fon aktarımı
sağlanmış. Yaşanan bu durum İslam ülkelerinde faizsiz finans faaliyetlerinin daha da
çok artmasını sağlamıştır.
2. Faizsiz Finans ve Bankacılıkta Dünya Deneyimi
Daha öncede bahsedildiği gibi liberal iktisadi düşüncede faiz, paranın kira
geliri olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle fon ihtiyacı karşılanırken katlanılan bir
maliyettir. Üç büyük semavi dinde yasaklanmasına rağmen dünya finans
piyasalarında oldukça yaygındır. Son yıllarda özellikle İslam ülkelerinde ve bazı batı
ülkelerinde özünde İslam hukukunun temel prensiplerine uygun finansal ürünle
yaygınlaşmaya başlamıştır. İslam dininde faizin yasak oluşu dünyanın birçok çeşitli
İslam ve batı ülkelerinde faizsiz finans kuruluşları veya Türkiye’deki adıyla katılım
bankalarının kuruluşunda oldukça önemli bir rol oynamıştır. Dini hassasiyete sahip
tüketicilerin finansal ihtiyaçlarını karşılamada kapitalist finansal piyasaların
seçenekleri sınırlıdır. Bu nedenle finansla kuruluşlar İslam hukukuna uygun finansal
ürünler geliştirmeye başlamışlardır. Dolayısıyla İslami finans seçeneklerinin sayısı
batıda ve İslam ülkelerinde giderek artmaya başlamıştır (Ustaoğlu, 2014: 110-111).
2.1. Dünyadaki Gelişimi
Son yüzyıl içinde klasik bankalar İslam ülkelerine girip faaliyetlerini artırınca
İslam ülkeleri alternatif finans kuruluşlarının gerekliliğini ileri sürmüşlerdir. Bu
8
anlamda Prof. Ahmet Muhammed en-Neccar Mısır’ın zirai bölgelerinde faizsiz
bankalar kurma fikrini ilk olarak ortaya koyan kişidir. Prof Neccar’ın, 1963-1966
yılları arasında Mısır’da kurup denediği faizsiz banka modeli ilk alternatif denemedir
(Zerka ve Neccar, 2003: 26).
Faizsiz finans sisteminin kurulması adına yapılan ilk denemeden sonra İslam
ekonomisinin gelişmesi üzerine yapılan çalışmalar artmıştır. Bu gelişmelerle beraber
İslam bankaları kurulmaya başlamıştır. 1971’de Kahire’de İslam finans ilkelerine
göre çalışan Nasır Sosyal Bank kurulmuştur. Ardından 1975 yılında kurulan Dubai
İslam Bankası endüstri ve ziraatin finansmanına yönelmiştir. Ayrıca 1974 yılında
Cidde’de kurulan, 1975 yılında ise faaliyete geçen ve halen faaliyette olan İslam
Kalkınma Bankası faizsiz banka sisteminin ilk örneğidir. 1977 yılında ise Arap
dünyasının her yerinde ayrıca Asya, Kıbrıs, Lüksemburg’da şubeleri olan Faysal
İslam Kalkınma Bankası ve resmi bir finans kurulu olan Kuwait Finance House
kurulmuştur. Böylece İslami bankalar tanındı ve Bahreyn, Ürdün, Malezya, Senegal,
Katar ve bunun gibi çeşitli yerlerde kurulmaya başladılar (Uludağ, 1992: 437-438).
İslam bankalarının ve faizsiz finansmanın gelişimi sadece İslam ülkeleriyle
sınırlı kalmamış 1990’lı yılların başında Japonya, ABD, Danimarka, Hollanda ve
Almanya gibi ülkeler başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde bu tür kurumlar
kurulmaya başlamıştır. Bu ülkeler faizsiz finans alanını geleneksel faizli işlemler
dışında bir alternatif, yeni bir ticaret alanı olarak görmektedirler. Bu anlamda
sundukları ürünlerle ve açtıkları kuruluşlarla bu alanın gelişimine katkıda
bulunmuşlardır (Eskici, 2007: 16).
2.2. İslam Ülkelerinde Faizsiz Finans ve Bankacılık Sisteminin Durumu
2.2.1. İran
İran 1980 yılında yaptığı devrimle bankaların faizli işlemlerine son
verileceğini ilan etmiştir. 1983 yılında ise faizsiz bankacılık kanunu yürürlüğe
girmiştir. Böylece faizsiz bankacılık İran’da zorunlu hale gelmiştir (Özbay, 2014:
29). Ülkedeki İslam bankacılığın faaliyetleri ülke ekonomisinin gelişmesi için adil
para-kredi sistemi geliştirmek, devletin iktisadi amaçlarını gerçekleştirmeye
yöneltmek, tasarrufları kullanarak kamu yardımlaşması ve faizsiz kredi verme
imkanlarını geliştirmek gibi temel amaçların gerçekleştirilmesine yöneliktir. (İştar,
2009: 63).
9
2.2.2. Bahreyn
1979 kurulan Bahreyn İslam Bankası bir yandan akit ve nizamname
hükümleri ile, diğer yandan Bahreyn Ticari Şirketler Kanunu, Nakit Kanunu ve diğer
kanunlar ile bağlı bulunmaktadır. Ülkedeki diğer bankaların yaptığı her türlü faaliyeti
söz konusu bankada yapmaktadır. Başta faiz yasağı olmak üzere her türlü faaliyetin
İslam prensiplerine göre yapılması gerekmektedir. Buna göre banka ülkenin
kanunları ile ve İslam Dini’nin kral ve hükümleri ile çatışmayacaktır (Zerka ve
Neccar, 2003: 33).
2.2.3. Kuveyt
Kuveyt’in İslami kurallara gör çalışan ilk bankası 1977’de kurulan Kuveyt
Finans Kurumu’dur. Kuveyt’te mali ve ticari işlemler ile bankaların faaliyetleri
çağdaş kanunlarla yürütülmekte ve bu işlemlerde faizin önemli bir yeri
bulunmaktadır. Ancak İslam dinin faizi haram bir kazanç olarak görmesi hususu
İslam ülkelerinde yapılacak her türlü faaliyetin faizden arındırılmış olması
zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Son zamanlarda İslam Dini’nin hukukun ve
ekonominin esasını teşkil etmesi yönünde güçlü bir eğilim kendini göstermektedir.
Bu yönelişi anayasasında kanunlaştıran ülkelerin ilk sıralarında Kuveyt de vardır.
Dolayısıyla hükümet, mali işlemlerini, ticaretini, yatırımını faizden arındırılmış bir
sistem içinde yürüten bir kuruluşun kurulmasını öncelik olarak görmüştür. Bu
bağlamda söz konusu amacın gerçekleştirilmesi adına kanun çıkarılmıştır (Zerka ve
Neccar, 2003: 31-32).
2.2.4 Sudan
Sudan İslam bankacılık sisteminin gelişmesi bakımından ilk faaliyet izni
veren ülkelerden biridir. Sudan’da ilk faizsiz banka 1977 yılında Sudan Faysal İslam
Bankası adı altında kurulmuştur. Sudan’ın diğer önemli faizsiz bankası ise 1981
yılında kurulan Tadamon İslam Bankası’dır. Sudan’da faizsiz bankacılık sisteminde
en kapsamlı gelişme 1984 yılında gerçekleşmiştir. Bu tarihte bankacılık sistemin
faaliyetlerini faizsiz yürütebilmesi için geniş çapta düzenlemelere gidilmiştir
(Uçar’dan aktaran: Özbay, 2014: 30).
2.2.5. Suudi Arabistan
Faizsiz bankacılığa 1980 yılından sonra izin verilmesiyle beraber bu faizsiz
bankacılık faaliyetlerinin uygulamaya konulmasından önemli rol almıştır. Bu
10
anlamda dünyanın çeşitli yerlerinde bu kurumların kurulmasında Suudi Arabistan’ın
öde gelen devlet ve iş adamlarının çok büyük katkıları olmuştur. Suuadi Arabistan’ın
ilk İslam bankası Al-Rajhi Company’dir ve faizsiz bankacılık yapma izni 1983
yılında verilmiştir. Yanı sıra ülkede, Dar Al-Maal Al-İslam (DMI) ve İslam
Kalkınma Bankası, Naional Commercial Bank gibi çok büyük sermayelerin yer
aldığı bankalar bulunmaktadır (Eskici, 2007: 18).
2.2.6. Malezya
Malezya’da faizsiz bankacılığın ilk örneği 1983 yılında kurulan Malezya
İslam Bankası’dır. Günümüzde Malezya bu anlamda önde gelen ülkelerden biridir.
Malezya Uzakdoğu’nun ithalat ve ihracat merkezi olarak ciddi bir ticaret hacmine
ulaşmış olup finansal piyasalar açısından zengin bir yapıya sahiptir. Bu anlamda bu
zengin yapı İslami bankacılık sisteminin gelişmesine katkıda bulunmaktadır (Eskici,
2007: 21).
2.2.7. Pakistan
Pakistan ekonominin faizden temizlenmesi için önemli adımlar atmıştır.
Bütün bankacılık faaliyetlerinin dini kurallara zıt olmaması gerektiğine dair yasa
çıkartılmıştır. Bu anlamda Pakistan’da faize dayalı borçların yerini sermaye
yatırımlarına katılma senetleri, faizin yerini bankaların zorunlu olarak tahsil ettikleri
hizmet ücretleri ve işletme ile banka arasında yapılan murabaha işlemindeli geri satın
alma ve fiyat yükseltme almıştır (Erdoğan, 2011: 32).
2.2.8. Mısır
Finansal sistem ve faizin yasal statüsüne ilişkin Sanhuri tarafından yapılan
düzenlemelerle birlikte, Mısır’da faiz konusu belirli şart ve sınırlamalarla yasal hale
getirilmiş ve faize dayalı bankacılık ortaya çıkmıştır. bu sebeple her ne kadar sistem
içinde önemli bir rol oynasa da faize dayalı ticari bankacılığa alternatif bir sistem
olarak geliştirilen faizsiz bankacılık zorunlu değildir. Ancak önceden birkaç ana
bankanın tekelinde olan faizsiz bankacılık hızla büyümüş ve Mısır bankacılık
sisteminde önemli yer edinmiştir (Doğan, 2008: 33-34).
3. Türkiye’de Faizsiz Finans ve Bankacılık Sistemi: Gelişimi ve İktisadi Etkileri
Türkiye’de faizsiz bankacılık sistemi, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de
de fonları faizsiz yolla değerlendirilmesi ve kar –zarar ortaklığına dayalı yatırım
11
yapma ihtiyacından doğmuştur. Bu anlamda Türkiye’deki faizsiz bankacılık
sisteminin geleneksel bankacılık sistemine bir alternatif değil daha çok tamamlayıcı
nitelikte olduğu düşünebilir (Kalaycı, 2013: 70).
Türkiye’deki faizsiz bankacılık sistemi, Özel Finans Kurumları adı altında
yapılan faaliyetlerle başlamıştır. Bu anlamda 16.12.1983 tarih 83/7506 sayılı
kararname ile Özel Finans Kurumları’nın temeli atılmıştır. Bu yeni finans anlayışının
temel amacı, dini inanç veya farklı sebeplerle ekonomiye katılmayan mali değerleri
yastık altından çıkarak ekonomiye tahsis etmektir. Dolayısıyla çıkarılan yasalar ve
yapılan düzenlemelerden sonra sistemin alt yapısı tamamlanmıştır. Zamanla insanlar
tarafından benimsenen kurumlar hızlı bir gelişme göstermişlerdir. Bu kurumlar
sırasıyla su şekildedir (http://www.baskent.edu.tr/~gurayk/finpazcuma17.doc):
Albaraka Türk Özel Finans Kurumu A.Ş. (1985)
Family Finans Kurumu A.Ş. (1985)
Faisal Finans Kurumu A.Ş. (1985)
Kuveyt Türk Evkaf Finans Kurumu A.Ş. (1989)
Anadolu Finans Kurumu A.Ş. (1991)
İhlas Finans Kurumu A.Ş. (1995)
Asya Finans Kurumu A.Ş. (1996)
kurulmuş ve böylece Türkiye'deki faizsiz bankacılık sisteminin temel müesseseleri
ortaya çıkmıştır. 1999 yılına gelindiğinde Özel Finans Kurumları Bankalar Kanunu
kapsamına girmiştir ve böylece geleneksel bankacılık yanında Türk mali sisteminin
bir tamamlayıcısı olarak sistemde yer almıştır. 2005 yılında kabul edilen 5411 sayılı
Bankacılık Kanunu kapsamında bu kurumlar katılım bankası ismi ile faaliyetlerini
sürdürmeye devam etmişlerdir (Polat, 2009: 88). Şuanda Türkiye’de 4 katılım
bankası faaliyet göstermektedir. Bunlar, Albaraka Türk Katılım Bankası, Kuveyt
Türk Katılım Bankası, Asya Katılım Bankası, Family Finans ve Anadolu Finans
kurumlarının birleşmesiyle kurulan Türkiye Finans Katılım Bankası olarak
faaliyetlerini sürdürmektedirler.
Türkiye’de 1980’lerden itibaren yasal altyapıya kavuşan ve özellikle de son
on yılda büyüyen İslami finans ya da ülkemizdeki adı ile katılım bankacılığı sektörü
toplum tarafından benimsenmiş ve destek görmüştür. Faizden arındırılmış bir
kazancın sağlanması anlayışını büyük ölçüde başarılı ile gerçekleştiren katılım
12
bankaları, tasarruf sahiplerinin atıl duran paralarını yatırabilecekleri bir teşvik alanı
olmuştur. Zamanla dikkate değer bir gelişme gösteren bu bankalar tasarruf
sahiplerine önemli ölçüde kar dağıtmışlardır. Aynı zamanda Katılım Bankaları
sadece kar dağıtmayıp, yeni yatırımlar yapmak ve yatırımlarda bu kar paylarını
kullanmak, faizi reddeden büyük çoğunluğu cezbetmiştir (Zerka ve Neccar, 2003:
51).
Türkiye’de şuanda faaliyet gösteren 4 tane Katılım Bankası bulunmaktadır.
Bunlardan biri de Albaraka Türk Katılım Bankası’dır. Türkiye’de faizsiz bankacılık
alanındaki finansal kuruluşların ilki ve öncüsü olan Albaraka Türk Katılım Bankası
1984 yılında kuruluşunu tamamlayarak 1985 yılının başından itibaren 5411 sayılı
Bankacılık Kanunu’na tabi olarak faaliyetlerini sürdürmeye başlamıştır. Cari
hesaplar ve katılma hesapları aracılığıyla fon toplayan ve topladığı fonları bireysel
finansman, kurumsal finansman, finansal kiralama ve proje bazında kar zarar
ortaklığı gibi hizmetlerle tekrar ülke ekonomisine kazandıran Albaraka Türk, faizsiz
bankacılık uygulaması ile çok çeşitli finansman ve bankacılık hizmetleri
sunmaktadır. 2014 yılı itibariyle ülke genelinde 186 ve yurt dışında bir şubesi olmak
üzere toplamda 187 şubesi ve 3.323 personeli ile faaliyetlerini sürdürmektedir
(http://www.albaraka.com.tr/). Aynı zamanda banka, küresel problemlere ve
yurtiçinde yaşanan ekonomik yavaşlamalara rağmen 2013 yılında aktiflerini yüzde
40 artırarak 17 milyar TL’ye yükseltmiştir. Yanı sıra reel ekonomiye verdiği desteği
her yıl olduğu gibi son yıllarda da sürdüren banka, kullandırılan fonları önceki yıla
göre yüzde 33 artırarak 12 miyar TL’ye yükseltmiştir. Topladığı fonlar ise 2013
yılında yüzde 36 oranında artarak 12,6 milyar TL’ye yükselmiştir. 2013 yılında 241
milyar TL net kar elde ederek karının bir önceki yıla göre yüzde 26 oranında
artırmıştır (Albaraka Türk Katılım Bankası, Türkiye Faaliyet Raporu, 2013).
Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren bir diğer Katılım Bankası Kuveyt Türk
Katılım Bankası, 1989 yılında faaliyetlerini sürdürmeye başlamış ve 2006 yılından
itibaren Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş. olarak faaliyetlerine devam etmiştir.
Bankanın sermayesinin yüzde 62’si Kuveyt Finans Kurumu’na (Kuwait Finance
House), yüzde 9’u Kuveyt Devlet Sosyal Güvenlik Kurumu’na, yüzde 9’u İslam
Kalkınma Bankası’na, yüzde 19’i Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne, yüzde 2’si ise diğer
ortaklara aittir (http://www.kuveytturk.com.tr/). Söz konusu banka 2013 yılında
13
aktiflerini bir önceki yıla göre yüzde 37 artırarak 25 milyar TL’ye yükseltmiştir.
Banka tarafından toplanan fonlar bir önceki döneme göre yüzde 40 artarak 12 milyar
TL’den 17 milyar TL’ye yükselmiştir. Kullandırılan fonlar ise yüzde 32’lik bir artış
kaydederek 16 milyar TL’ye yükselmiştir. Kuveyt Türk Katılım Bankası 2013
yılında 300 milyar TL net kar elde etmiş ve bir önceki yıla göre karını yüzde 20
artmıştır (TKBB, 2013; Kuveyt Türk Katılım Bankası, Faaliyet raporu, 2013).
Türkiye Finans Katılım Bankası, Family Finans ve Anadolu Finans
kurumlarının birleşmesi ile kurulmuştur. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurulu’nun 2005 yılında aldığı karar ile bankanın ismi, Türkiye Finans Katılım
Bankası A.Ş. olarak değiştirilmiştir. Türkiye Finans’ın yüzde 60 hissesi Suudi
Arabistan’ın en büyük bankası olan National Commercial Bank (NCB) tarafından
satın alınmıştır (http://www.turkiyefinans.com.tr/). Söz konusu banka aktiflerini
2013 yılında bir önceki yıla göre yüzde 42 artırarak 25 milyar TL’ye yükseltmiştir.
Banka tarafından toplanan fonlar bir önceki döneme göre yüzde 32 artarak 15 milyar
TL’ye yükselmiştir. Kullandırılan fonlar ise 2013 yılında bir önceki döneme göre
yüzde 36 artarak 17 milyar TL’ye yükselmiştir. Söz konusu banka 2013 yılında 329
milyar TL net kar elde etmiş ve bir önceki yıla göre karını yüzde 16 artmıştır
(Türkiye Finans Katılım Bankası, Faaliyet raporu, 2013).
Asya Katılım Bankası, Asya Finans Kurumu adı altında 1996 yılında
faaliyetlerine başlamış ve ismi 2005 yılında Asya Katılım Bankası olarak
değiştirilmiştir. 2013 yılı itibariyle 282 şube ile faaliyetini sürdürmektedir
(http://www.bankasya.com.tr/). Asya Katılım Bankası, aktiflerini 2013 yılında bir
önceki yıla göre yüzde 29 artırarak 27 milyar TL’ye yükselmiştir. 2013 yılında
toplanan fonlar bir önceki döneme göre yüzde 17 artarak 18 milyar TL’ye
yükselmiştir. Banka, 2013 yılındaki net karı bir önceki döneme göre yüzde 5
oranında bir azalma yaşayarak 181 milyar TL değerindedir. (Asya Katılım Bankası,
Faaliyet Raporu, 2013).
14
Tablo 1: Katılım Bankalarının Aktif Gelişimi (2009-2013)
Aktif Gelişimi
(Milyon TL)
Katılım
Bankaları
Değişim
(%)
Sektör Katılım
Bankaları/Sektör
(%)
2009 33.628 30,5 834.014 4,03
2010 43.339 28,9 1.006.667 4,31
2011 56.148 29,6 1.517.695 4,61
2012 70.279 52,2 1.370.736 5,13
2013 96.086 36,7 1.732.413 5,55
Kaynak: http://www.bankasya.com.tr/, Asya Katılım Bankası, Faaliyet Raporu,
2013 verileri kullanılarak hazırlanmıştır. (e.t: 27.12.2014).
Dünyada son on yıldır hızlı bir büyüme kaydeden faizsiz finans sistemi
görüldüğü üzere 2013 yılında da, göstergeler açısından başarılı bir ilerleme
kaydetmiştir. Bankacılık sektöründe faaliyet gösteren dört katılım bankası
Türkiye’nin her bölgesinde şubeler açarak hizmet ağını genişletmektedir. Nitekim
yıllar itibariyle katılım bankalarının aktif gelişimini gösteren tablo 1 incelendiğinde,
söz konusu bankanın aktif büyüklüğünde artış olduğu görülmektedir. Özellikle 2013
yılında yüzde 36,7 düzeyinde başarılı bir büyüme performansı göstermiştir. Katılım
bankalarının Türk bankacılık sektörü içerisindeki payı, 2009 yılında yaklaşık yüzde 4
düzeylerinde iken 2013 yılına gelindiğinde yüzde 5 düzeylerine ulaşarak istikrarlı bir
şekilde artış göstermiştir.
Tablo 2: Katılım Bankalarının Toplanan Fon Gelişimi (2009-2013)
Toplanan Fon
Gelişimi (Milyon
TL)
Katılım
Bankaları
Değişim
(%)
Sektör Katılım
Bankaları/Sektör
(%)
2009 26.711 40,3 514.620 5,19
2010 33.089 23,9 617.037 5,36
2011 39.220 18,5 695.496 5,64
2012 47.921 22,2 771.884 6,21
2013 61.313 27,9 945.770 6,48
Kaynak: http://www.bankasya.com.tr/, Asya Katılım Bankası, Faaliyet Raporu,
2013 verileri kullanılarak hazırlanmıştır. (e.t: 27.12.2014).
Katılım bankalarının toplanan fon gelişimini gösteren tablo 2 incelendiğinde,
toplanan fon büyüklüğü 2009 yılında 26.711 milyar TL iken 2013 yılında 61.313
milyar TL olduğu görülmektedir. Toplanan fonlarda yıllar itibariyle istikrarlı bir
büyüme yaşanırken, özellikle 2009 ve 2013 yıllarında yüksek düzeylerde büyüme
15
yaşanmıştır. Aynı zamanda toplanan fonlarda katılım bankalarının sektördeki payı
yüzde 5,19 düzeyinden yüzde 6,48 düzeyine ulaşarak giderek artan bir seyir
göstermiştir.
Tablo 3: Katılım Bankalarının Kullandırılan Fon Gelişimi (2009-2013)
Kullandırılan Fon
Gelişimi (Milyon
TL)
Katılım
Bankaları
Değişim
(%)
Sektör Katılım
Bankaları/Sektör
(%)
2009 25.372 25,7 422.270 6,01
2010 32.412 27,7 537.492 6,03
2011 41.526 28,1 700.705 5,93
2012 50.323 21,2 813.440 6,19
2013 67.960 35,0 1.074.933 6,32
Kaynak: http://www.bankasya.com.tr/, Asya Katılım Bankası, Faaliyet Raporu,
2013 verileri kullanılarak hazırlanmıştır. (e.t: 27.12.2014).
Yıllar itibariyle katılım bankalarının kullandırılan fon gelişimini gösteren
tablo 3’e bakıldığında, kullandırılan fon büyüklüğünün giderek attığı görülmektedir.
2009 yılında 25.372 milyar TL olan krediler, yüksek düzeyde büyümenin yaşandığı
2013 yılında 67.960 milyar TL’ye ulaşarak, sektördeki payını yüzde 6,32’ye
çıkartmıştır.
Tablo 4: Bankacılık Sektörünün Göstergelerinin GSYH İçerisindeki Payı (%)
Kaynak: TKBB, Katılım Bankaları 2013 verileri kullanılarak hazırlanmıştır. (e.t:
05.01.2014).
Bankacılık sektörünün GSYH içerisindeki payını gösteren tablo 4’e
bakıldığında bankacılık sektörünün toplam aktiflerinin GSYH içerisindeki payı 2009
0
20
40
60
80
100
120
2009 2010 2011 2012 2013
Aktifler Toplanan Fonlar Kullandırılan Fonlar
16
yılında yüzde 85 iken yıllar itibariyle artış göstererek 2013 yılı içerisinde ilk defa
yüzde 100 oranını geçerek yüzde yılın sonunda yüzde 110,9 düzeyine ulaşmıştır.
Sektörün toplanan fonlarının GSYH içerisindeki payı incelendiğinde, 2009 yılında
yüzde 54 oranında iken 2013 yılında yüzde 60,4’e yükseldiği görülmektedir. son
olarak kullandırılan fonlar ise 2009 yılında yüzde 44 oranında olan oran 2013 yılına
gelindiğinde yüzde 68,6 düzeyine yükselmiştir.
Tablo 5: Katılım Bankalarının Göstergelerinin GSYH İçerisindeki Payı (%)
Kaynak: www.tuik.gov.tr, TÜİK, Konularına Göre İstatistikler, Ulusal Hesaplar ve
Asya Katılım Bankası, Faaliyet Raporu, 2013 verileri kullanılarak hazırlanmıştır. (e.t:
28.12.2014).
Söz konusu banka göstergelerinin GSYH içindeki payını gösteren tablo 5’e
göre katılım bankalarının toplam aktiflerinin GSYH içerisindeki payı 2009 yılında
yüzde 3,5 iken yıllar itibariyle artış göstererek 2013 yılında yüzde 6,1 düzeyine
ulaşmıştır. Katılım bankalarının toplanan fonlarının GSYH içerisindeki payı 2009
yılında yüzde 2,8 iken 2013 yılına gelindiğinde yüzde 3,9 düzeyine ulaşmıştır. Söz
konusu bankaların kredilerinin GSYH içerisindeki payı ise 2009 yılında yüzde 2,6
düzeyinden 2013 yılında yüzde 4,3’e yükselmiştir.
Türkiye’nin her bölgesine şubeler açan katılım bankalarının şube sayısı 2013
yılında yüzde 17 oranında artarak 828’den 966’ya yükselmiştir. Bu eğilime paralel
biçimde istihdam edilen personel sayısı da artmıştır. 2013 yılında katılım bankaları
tarafından istihdam edilen çalışan sayısı, yüzde 9 oranında bir artışla 15.356’dan
16.763’e yükselmiştir. Bütün bu gelişmeler katılım bankacılığının Türkiye
ekonomisinde giderek saha sağlam bir yer edindiğini ve Türkiye ekonomisinin
ihtiyaç duyduğu alternatif ürünleri geliştirmekte başarılı olduğunu göstermektedir
(TKBB, 2013).
0
1
2
3
4
5
6
7
2009 2010 2011 2012 2013
Aktifler Toplanan Fonlar Kullandırılan Fonlar
17
Katılım Bankaları’nın şüphesiz ülkemize en önemli katkısı yastık altındaki
fonların ülke ekonomisine kazandırılmasıdır. Dini inançları sebebiyle faizli sisteme
bulaşmak istemeyen inançlı kesimin fonları faizsiz bankacılık sistemi ile beraber
sanayiye, ticari hayata katılarak kaynakların etkin kullanımı sağlamaktadır. Yanı sıra
sistem aracılığıyla sermayenin tabana yayılması ile faizin yol açtığı eşitsiz gelir
dağılımını engelleyerek gelir dağılımı bozukluklarını giderilmesine katkıda
bulunmaktadır. Dolayısıyla faizsiz bankalarının reel sektörü desteklemenin yanında
gelir dağılımı bozukluklarının giderilmesi ve sermayenin tabana yayılması
dolayısıyla uzun vadede ekonomik istikrara katkıda bulunmaktadır.
Katılım Bankaları’nda tasarruf sahibine herhangi bir sabit gelir ödenmeyeceği
gibi anaparanın geri ödenmesi garantisi de söz konusu değildir. Ancak bunun anlamı
katılım bankasının müşterilerine karşı herhangi bir yükümlülüğü olmadığı anlamına
gelmez. Faizsiz bankacılık sistemi risk paylaşımı esasına dayanmaktadır. Bankanın
tasarruf sahibine karşı birim değer ve hesap değeri kullanılmak suretiyle ortaya çıkan
meblağı ödeme yükümlülüğü vardır (Güngör, 2009: 237)
Ülkemizde faaliyette bulunan Katılım Bankaları’nın sermayelerinin büyük
kısmı yabancı kaynaklıdır. Bu durum ülkemiz ekonomisi için ek bir kaynak
oluşturmaktadır. OPEC ülkelerinde, sermaye bolluğuna karşı yatırım fırsat kıtlığı
varken, ülkemizde ise yatırım fırsat bolluğuna karşın sermaye kıtlığı söz konusudur.
Bu iki durum arasında bir bağ kurulduğunda, ülkelerden gelecek olan sermaye
Türkiye’de daha fazla getiri elde edecek. Dolayısıyla Katılım Bankaları bu fonları
ülkeye kazandırmak adına önemli bir oluşum olarak karşımıza çıkmaktadır
(Küçükkocaoğlu’ndan aktaran: Doğan, 2008: 56).
Türkiye ekonomisinin en önemli sorunlarından birisi olan kayıt dışı ekonomi
ve kayıt dışı ekonomiden kaynaklanan vergi kaybıdır. Katılım Bankaları bu anlamda
ekonomiyi destekleyen önemli bir işleve sahiptir. Şöyle ki katılım bankaları gerçek
olmayan kayıtsız ve faturasız hiçbir işleme finansman sağlamamakta ve böylece
işleyiş prensipleri ile vergi kaybının önüne geçmektedirler. Kayıtlı ekonominin en
doğal sonucu ise devletin vergi gelirlerinin artırarak yatırımlarını daha düzenli
sağlıyor hale gelmesidir. Dolayısıyla Katılım Bankalarının yaygınlaşması ve
sağladıkları finansman tutarının artması kayıt dışı ekonomiyi küçülterek devlete daha
fazla vergi geliri sağlayacaktır (Eskici, 2007: 108).
18
SONUÇ
Dünyada faizsiz finans ve bankacılık sistemi ile ilgili çalışmalar ilk olarak
1960’lı yıllarda başlamış ve 1970’lere gelindiğinde faizsiz finans sistemi
uygulamaları ve sisteme ait ürünler dünya geneline yayılmaya başlamıştır. Yalnızca
İslam ülkelerinde değil aynı zamanda Avrupa ve ABD gibi batı ülkelerinde de hızla
gelişme göstermiştir. 1970’li yıllardan itibaren gelişme gösteren faizsiz finans
sistemi 2000’li yıllarla birlikte insanların farklı istek ve ihtiyaçlarına cevap veren
araç, yöntem ve hizmetler geliştirerek uluslararası finansal sistemde önemli bir yer
edinmiştir.
Türkiye’de faizsiz bankacılık uygulamaları 1980’li yıllardan itibaren
görülmeye başlamıştır. İlk olarak Özel Finans Kurumu adı altında kurulmuştur ancak
2005 yılında Bankacılık Kanunu değişikliği ile Katılım Bankası adı altında halen
faaliyetlerini sürdürmektedirler. Söz konusu bankalar faiz konusunda duyarlılık
gösteren kesimin tasarruflarını faizsiz bankacılık prensipleri doğrultusunda
ekonomiye kazandırması adına önemli bir oluşumdur. Aynı zamanda reel ekonomiyi
finanse etmek, uyguladıkları finansman teknikleri ile kayıt dışı ekonominin kayıt
altına alınarak devletin vergilerini artırmak, gelir dağılımını eşitsizliğini azaltmak ve
İslam ülkelerinin fonlarını ülkeye çekmek adına birçok katkı sağlamaktadır.
Katılım banklarının faaliyetleri özellikle son on yılda önemli ölçüde ilerleme
kaydetmiştir. Gerek önemli ölçüde toplanan fon ve sağlanan krediler ile gerek artan
şube ve personel sayısı ile Türkiye’nin her yerinde faaliyetlerini sürdürmektedirler.
Aynı zamanda, son yıllarda toplam aktif büyüklüğü ve kar oranları ile bankacılık
sektörü içerisindeki payını önemli ölçüde artırmıştır. Sonuç olarak, faizsiz finans
Türkiye’de son on yılda hızlı bir büyüme göstermekle beraber katılım bankalarının
gelecek on yılda ise pazar payını artırarak yüzde 10’a yükseltmesi beklenmektedir.
19
KAYNAKÇA
AKTEPE, İshak Emin (2010), İslam Hukuku Çerçevesinde Finansman ve Bankacılık,
İstanbul: Erkam Matbaası.
Albaraka Türk Katılım Bankası (2014), “2013 Faaliyet Raporu,” İstanbul: ?
http://www.albaraka.com.tr/ 27.12.2014.
ALTAŞ, Gökben (2008). İslami Finans Sistemi. İstanbul: Türkiye Sermaye Piyasası Aracı
Kuruluşları Birliği, 69.
Asya Katılım Bankası (2014), “ 2013 Faaliyet Raporu.” http://www.bankasya.com.tr/
27.12.2014.
DAĞ, Sinan (2011). Türkiye’deki Katılım ve Mevduat Bankalarının Etkinliklerinin Veri
Zarflama Analizi Yöntemiyle Karşılaştırılması. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi), Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya.
DARÇIN, Ahmet Cüneyt (2007). Özel Finans Kurumlarının Katılım Bankalarına
Dönüşümünün Sebepleri ve Sonuçları. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi),
Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
DOĞAN, Sibel (2008). Katılım Bankaları ve Ekonomiye Etkileri: Türkiye Örneği.
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kahramanmaraş.
ERDOĞAN, Doğa (2011). Katılım Bankacılığı ve Türk Ekonomisine Katkıları.
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Projesi), Marmara Üniversitesi Bankacılık ve
Sigortacılık Enstitüsü, İstanbul.
ESKİCİ, Mustafa Mürsel (2007). Türkiye’de Katılım Bankacılığı Uygulaması ve Katılım
Bankalarının Müşteri Özellikleri. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Süleyman
Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta.
GÜNGÖR, Kamil (2009), “Bir Finansal Araç Olarak Katılım Bankacılığı: Tespitler-
Teklifler,” Şu kitapta: Aydın Tabanlı (2009). Finansal Yenilik ve Açılımları İle
Katılım Bankacılığı. İstanbul: Erkam Matbaası.
20
İŞTAR, Emel (2009). Katılım Bankacılığı Tarihi. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Projesi),
Fatih Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
KAÇMAZ, Ahmet (2009). Katılım Bankalarının 2005-2008 Yılları Arasında Türk
Bankacılık Sektöründeki Gelişimi. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Projesi), Fatih
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
KALAYCI, İrfan (2013). “Katılım Bankacılığı: Mali Kesimde Nasıl Bir Seçenek?”
Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi, 9(19): 51-74.
KARAKUŞ, Abdil (2006). İslam Hukuk Kaynaklarında Faiz Kavramının Modern Ekonomi
Bağlamında Yeniden Değerlendirilmesi. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi),
Kahramanmaraş Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kahramanmaraş.
Kuveyt Türk Katılım Bankası (2014), “2013 Faaliyet Raporu,” İstanbul: ?
http://www.kuveytturk.com.tr/ 27.12.2014.
ÖZBAY, Faruk (2014). Katılım Bankacılığı ve Türkiye’deki Uygulamaları. Yüksek Lisans
Projesi, Gediz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir.
ÖZSOY, İsmail (2012). Türkiye’de Katılım Bankacılığı. TKBB.
PARLAKKAYA, Raif, ÇÜRÜK, Suna Ayten (2011). “Finansal Rasyoların Katılım
Bankaları ve Geleneksel Banalar Arasındaki Bir Tasnif Aracı Olarak Kullanımı:
Türkiye Örneği.” Ege Akademik Bakış Dergisi, 11(3), 397-405.
POLAT, Ali (2009), “Katılım Bankacılığı: Dünya Uygulamalarına İlişkin Sorular-Fırsatlar;
Türkiye İçin Projeksiyonlar,” Şu kitapta: Aydın Tabanlı (2009). Finansal Yenilik ve
Açılımları İle Katılım Bankacılığı. İstanbul: Erkam Matbaası,
TABAKOĞLU, Ahmet (2012), İslam İktisadı’na Giriş. İstanbul: Dergah Yayınları.
TEKBAŞ, Mehmet Şükrü (2013). “İslami Finans Kavramı, Ürünler, Dünyada ve Türkiye’de
Gelişimi ve Geleceği.” Sermaye Piyasaları Araştırma ve Uygulama Merkezi
Araştırma Notları 1.
Türkiye Katılım Bankaları Birliği (2013). “Katılım Bankaları 2013”
21
Türkiye Finans Katılım Bankası (2014), “2013 Faaliyet Raporu,” İstanbul:?
http://www.turkiyefinans.com/ 27.12.2014.
ULUDAĞ, İlhan (1992). “Uluslararası Sistem İçerisinde İslam Bankacılığı”. Şu kitapta:
İslam Ekonomisinde Finansman Meseleleri: Ensar Vakfı. İstanbul: Ensar Neşriyat:
419-490.
USTAOĞLU, Murat (2014). “Alternatif Faizsiz Sigortacılık Uygulamaları ve Gelir
Seviyesine Göre Kamu Bilincinin Değerlendirilmesi: Ampirik Bir Analiz.” Siyaset,
Ekonomi ve Yönetim Araştırmaları Dergisi, 2(2), 109-130.
YARDIMCIOĞLU, Mahmut (2013). “İslami Finansın Geleceğine İlişkin Düşünceler.” KSÜ
İİBF Dergisi,” 10, 139-145.
ZERKA, M. Ahmet, , A. M. Abdülaziz NECCAR (2003). İslam Düşüncesinde Ekonomi,
Banka ve Sigorta (çev: H. Karaman). İstanbul: İz Yayıncılık.
http://www.baskent.edu.tr/~gurayk/finpazcuma17.doc/ 09.11.2014.
http://www.enfal.de/sosyalbilimler/f/001.htm/ 20.12.2014.
www.tuik.gov.tr/ 28.12.2014.