116
HAKKARİ T.C. HAKKARİ VALİLİĞİ EDİTÖR MEHMET TOP HAKKARİ 2010

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI

  • Upload
    yyu

  • View
    0

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

HAKKARİ

T.C.HAKKARİ VALİLİĞİ

EDİTÖRMEHMET TOP

HAKKARİ 2010

T.C.Hakkari Valiliği

Yayın No: 6

www.hakkari.gov.tr

EditörMehmet Top

Yayın Kurulu

Edip ÇakıcıVali Yardımcısı

Emin Özatak İl Kültür ve Turizm Müdürü

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi

Yayına HazırlayanlarProf. Dr. Recai Karahan

Yrd. Doç. Dr. Mehmet TopYrd. Doç. Dr. Faruk Alaeddinoğlu

Yrd. Doç. Dr. Dündar Alikılıç Halit Yalçın

Fotoğraflarİl Kültür Müdürlüğü Arşivi

Hacı TansuNasrullah Müezzinoğlu

Sabahat GazioğluMehmet Ali Şenol

Mehmet Top

Sayfa TasarımıMehtap Yaman

ISBN: 978-605-88309-3-6

T.C. Başbakanlık Tanıtma Fonu Katkılarıyla Hazırlanmıştır.

BaskıAnıt Matbaa / ANKARATel: 0.312 232 54 77

TAKDİM

Başından duman eksilmeyen karlı dağları, tepelerinden kopup gelen bereketli akar-suları ve binbir çiçeğe vatan olan yaylaları ile görenleri büyüleyen bir yurt parçasıdır Hakkari.

Geçit vermez gibi görünen sarp yamaçları ona sevgiyle yaklaşanların önünde adeta eğilircesine yol verir. 3.000 metreyi aşan 30’un üzerindeki dağ, heybetli duruşları ile şehrin kadim bekçileridir.

Hakkari’ye “Dağların Şehri” denmesi bundandır. Ama Hakkari asıl özelliğini zen-gin tarihi değerleri, kültürel varlıkları ve yetiştirdiği ilim adamları ile kazanır. Üç dev-letin birbirine kavuştuğu geniş bir coğrafyada Hakkari kültür, sanat ve geleneklerinden izler bulmak mümkündür.

Hakkari’de el sanatlarından giyim-kuşama, ev eşyasından zengin yemek ve mut-fak kültürüne kadar köklü bir birikimin yansımalarını görmek mümkündür. Hakkari sosyal yaşamı, müziği, halayları, giyim kuşamı ve yemekleri sadece bölgesel bir değer ifade etmez, aynı zamanda bütün Anadolu kültürüne ayrı bir zenginlik katar. Hakkari kilimleri ve dokumaları, Hakkari balı, Hakkari türküleri sadece yöresel bir tanımlama değil, aynı zamanda milli bir markadır.

Hakkari Valiliği olarak tarihe bir kayıt düşmek ve Hakkari’nin tüm yönlerini özetlemek adına hazırlamış olduğumuz bu eserin, alanındaki önemli bir ihtiyacı kar-şılayacağını ümit ediyoruz. Bu eserin okuyucuları, Hakkari ile ilgili en doğru bilgileri konusunun uzmanı bilim adamları ve araştırmacıların kalemlerinden bire bir öğrenme imkanına kavuşacaklardır. Uzun yıllardır bölgemizde bilimsel çalışmalar yapan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top önderliğinde ha-zırlanan Hakkari kitabının bundan sonraki çalışmalar için güvenilir bir zemin oluştu-racağını umuyoruz. Bu vesile ile kitabın hazırlanmasında titiz çalışmaları ile emeğini esirgemeyen Sayın Mehmet Top ve çalışma arkadaşlarına teşekkür ediyoruz.

Bu eserin ülkemizin nadide köşelerinden biri olan ve hizmet etmekten her zaman onur duyduğumuz güzel Hakkarimiz ve onun güzel insanları için hayırlı olmasını te-menni ediyoruz.

Muammer TÜRKERVali

İÇİNDEKİLER

TAKDİM ................................................................................................................................... 5GİRİŞ ...................................................................................................................................... 13HAKKARİ’NİN COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ .............................................................................. 15GİRİŞ ........................................................................................................................................... 17

1. JEOLOJİK VE JEOMORFOLOJİK YAPI ............................................................................. 202. YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ ........................................................................................................ 23

2.1. Dağlar ........................................................................................................................ 232.2. Hakkari’nin Vadi ve Ovaları ....................................................................................... 282.3. Hakkari’nin Plato - Yaylaları ...................................................................................... 342.4. Hakkari’nin Akarsuları ............................................................................................... 362.5. Hakkari’nin Gölleri .................................................................................................... 39

3. HAKKARİ’DE İKLİM .......................................................................................................... 404. HAKKARİ’DE BİTKİ ÖRTÜSÜ ........................................................................................... 45

4.1. Endemik Türler ......................................................................................................... 475. FAUNA .............................................................................................................................. 486. TOPRAKLAR ..................................................................................................................... 48

HAKKARİ TARİHİ ................................................................................................................. 551. HAKKARİ ADI ................................................................................................................... 572. TARİH ÖNCESİ VE NEOLİTİK DÖNEMDE HAKKARİ ..................................................... 573. YAZILI TARİHİN İLK DÖNEMLERİNDE HAKKARİ .......................................................... 58

3.1. Urartular Döneminde Hakkari ................................................................................... 593.2. Medler ve Persler Döneminde Hakkari ....................................................................... 613.3. Roma ve Bizans Döneminde Hakkari ......................................................................... 613.4. Sasanîler Döneminde Hakkari .................................................................................... 62

4. ORTAÇAĞ’DA HAKKARİ .................................................................................................. 624.1. Müslüman Araplar Döneminde Hakkari .................................................................... 624.2. Selçuklular Döneminde Hakkari ................................................................................ 624.3. İlhanlılar Dönemi ve Hakkari Beyliğinin Teşekkülü .................................................. 634.4. Karakoyunlular ve Akkoyunlular Döneminde Hakkari .............................................. 65

5. OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE HAKKARİ .................................................................. 665.1. Hakkari Beyliği .......................................................................................................... 66

5.1.1. Hakkari Beyliğinin En Geniş Sınırları ................................................................. 695.1.2. Hakkari Beyliği’nin Yıkılışı ................................................................................. 715.1.3. Hakkari Beyliği ve Nesturîler (Asurîler) .............................................................. 72

5.2. Osmanlı’nın Son Döneminde Hakkari ........................................................................ 746. RUS İŞGALİ DÖNEMİNDE HAKKARİ ............................................................................... 757. TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİNDE HAKKARİ ......................................................... 758. HAKKARİ’NİN İDARÎ YAPILANMASI VE BUGÜNKÜ DURUMU ...................................... 76

HAKKARİ’DE NÜFUS VE YERLEŞME ................................................................................... 791. HAKKARİ İLİNDE YERLEŞME ......................................................................................... 81

1.1. Hakkari İlinin İdari Gelişimi ...................................................................................... 811.2. Hakkari İlinde Kırsal Yerleşmeler ............................................................................... 831.3. Hakkari İlinde Kentsel Yerleşmeler ............................................................................ 86

2. HAKKARİ İLİNDE NÜFUS ................................................................................................ 902.1. Cumhuriyet Öncesi Hakkari Nüfusu ......................................................................... 902.2. Cumhuriyet Dönemi Hakkari Nüfusu ........................................................................ 92

2.2.1. Nüfusun Doğal Gelişimi .................................................................................... 922.2.2. Hakkari İli Kent ve Kırsal Nüfusları ................................................................... 94

2.2.3. Göçler ................................................................................................................ 962.2.4. Doğumlar ve Ölümler ........................................................................................ 982.2.5. Nüfus Yoğunlukları ............................................................................................ 992.2.6. Nüfusun Alansal Dağılımı ............................................................................... 100

3. HAKKARİ İLİNDE NÜFUSUN SOSYAL VE EKONOMİK NİTELİKLERİ .......................... 1013.1. Aile Büyüklükleri ..................................................................................................... 1013.2. Nüfusun Yaş ve Cinsiyet Yapısı ................................................................................ 1013.3. Eğitim Durumu ....................................................................................................... 1023.4. Nüfusun Sağlık Özellikleri ....................................................................................... 1053.5. Nüfusun Ekonomik Sektörlere Göre Dağılımı .......................................................... 106

HAKKARİ EKONOMİSİ ....................................................................................................... 1131. ARAZİ KULLANIMI ......................................................................................................... 1162. TARIM VE HAYVANCILIK .............................................................................................. 1173. SANAYİ .......................................................................................................................... 1324. HAKKARİ’DE HİZMET SEKTÖRÜ................................................................................... 1325. HAKKARİ’DE TİCARET SEKTÖRÜ ................................................................................. 1326. HAKKARİ’DE YERALTI KAYNAKLARI ............................................................................ 1347. HAKKARİ’DE ULAŞIM .................................................................................................... 135

7.1. Karayolu .................................................................................................................. 135HAKKARİ İLİNDE TURİZM ................................................................................................. 137

1. HAKKARİ’DE TURİZM ÇEŞİTLERİ ................................................................................ 1421.1. Hakkari’de Ekoturizm .............................................................................................. 1421.2. Hakkari’de Kültür Turizmi ....................................................................................... 151

HAKKARİ KÜLTÜRÜ ........................................................................................................... 157GİRİŞ ................................................................................................................................... 1591. EL SANATLARI ............................................................................................................... 159

1.1. Hakkari Kilimleri ..................................................................................................... 1591.2. Yün Çorap ............................................................................................................... 1601.3. Şal ........................................................................................................................... 1611.4. Oyalar ...................................................................................................................... 1611.5. Kanaviçeler .............................................................................................................. 1611.6. Keçe ......................................................................................................................... 1621.7. Ağaç İşleri ................................................................................................................ 1621.8. Taş İşçiliği ................................................................................................................ 162

2. GİYİM KUŞAM ................................................................................................................ 1622.1. Kadın Kıyafetleri ...................................................................................................... 1622.2. Erkek Kıyafetleri ...................................................................................................... 165

3. YEMEK KÜLTÜRÜ .......................................................................................................... 1664. HAKKARİ’YE ÖZGÜ YEMEK ÖRNEKLERİ ...................................................................... 169

4.1. Ayran Çorbası / Devîn .............................................................................................. 1694.2. Kıris ......................................................................................................................... 1694.3. Doleme .................................................................................................................... 1694.4. Kotildevk ................................................................................................................. 1694.5. Keledoş ................................................................................................................... 1704.6. Tırşik ....................................................................................................................... 1704.7. Doğaba .................................................................................................................... 170

5. YAŞAM ............................................................................................................................ 1705.1. Din ve Mezhep ......................................................................................................... 1705.2. Aşiret ve Aşiretçilik .................................................................................................. 1705.3. Mesken-Ev Durumu ................................................................................................ 1715.4. Yaylacılık ................................................................................................................. 1725.5. Doğum Adetleri, Çocuk Büyütme ve Sünnet ............................................................ 173

5.5.1. Doğum Adetleri ............................................................................................... 1735.5.2. Çocuk Büyütme ............................................................................................... 1745.5.3. Sünnet ............................................................................................................. 175

5.6. Evlenme Adetleri ..................................................................................................... 1755.6.1. Evlenme Biçimleri ............................................................................................ 1755.6.2. Kız İsteme ........................................................................................................ 1755.6.3. Söz Kesme / Desteser ....................................................................................... 1765.6.4. Başlık Kesme ve Şeker Kırma / Nextvebir ve Şekirşkandın ............................... 1765.6.5. Nişan Töreni .................................................................................................... 1775.6.6. Düğün ............................................................................................................. 1775.6.7. Düğünlerde Müzik ........................................................................................... 1825.6.8. Düğün Yemekleri ............................................................................................. 1835.6.9. Düğün Sonrası ................................................................................................. 184

5.7. Ölüm Adetleri .......................................................................................................... 1855.7.1. Ölüm Sonrası ................................................................................................... 1855.7.2. Ölünün Yemeği / Şîva Mîrî ............................................................................... 1855.7.3. Kabir Ziyaretleri ............................................................................................... 1855.7.4. Yatırlar ............................................................................................................. 180

5.7.4.1. Hakkari Merkez İlçede Tespit Edilen Yatırlar ............................................ 1865.7.4.2. Yüksekova İlçesinde Tespit Edilen Yatırlar ................................................ 1895.7.4.3. Şemdinli İlçesinde Tespit Edilen Yatırlar................................................... 1905.7.4.4. Çukurca İlçesinde Tespit Edilen Yatırlar ................................................... 192

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI ...................................................................... 195GİRİŞ .................................................................................................................................. 1971. KALELER VE GÖZETLEME YAPILARI ........................................................................... 198

1.1. Kaleler ..................................................................................................................... 1981.1.1. Bay Kalesi ........................................................................................................ 1981.1.2. Çölemerik Kalesi .............................................................................................. 198

1.2. Gözetleme Yapıları ................................................................................................... 1991.2.1. Dez Gözetleme Yapısı ...................................................................................... 1991.2.2. Doğanca Şeyh Mahmut Gözetleme Yapısı ........................................................ 2001.2.3. Doğanca Orite Gözetleme Yapısı ..................................................................... 2001.2.4. Çukurca Kasrı Hevtgan Gözetleme Yapısı ........................................................ 201

2. CAMİLER ........................................................................................................................ 2022.1. Üzümcü Köyü Şeyhali Camii ................................................................................... 2022.2. Çukurca Emir Şaban Camii ...................................................................................... 2042.3. Çukurca Süleyman Peygamber Camii ...................................................................... 2062.4. Hızır Peygamber Camii ............................................................................................ 207

3. KİLİSE VE MANASTIRLAR ............................................................................................. 2103.1. Koçhanis Kilisesi ..................................................................................................... 2103.2. Helil Kilisesi ............................................................................................................ 2123.3. Kırıkdağ Mar Salita Manastırı .................................................................................. 2133.4. Kırıkdağ Gelezo Kilisesi .......................................................................................... 2143.5. Oğul - Mar Abdişo Manastırı .................................................................................... 2163.6. Oğul Bag (Göze) Kilisesi .......................................................................................... 2183.7. Oğul - Azizan Kilisesi ............................................................................................... 2193.8. Derav Kilisesi ........................................................................................................... 2203.9. Ceylanlı (Valto) Sirte Kilisesi .................................................................................... 2203.10. Ceylanlı (Valto) Dehiye Kilisesi .............................................................................. 2213.11. Çukurca Köprülü Kilisesi ....................................................................................... 2223.12. Çukurca Çeltik (Thoube) Mar Salita Kilisesi .......................................................... 2233.13. Çukurca Bey Kilisesi .............................................................................................. 224

3.14. Beruji Kilisesi ......................................................................................................... 2263.15. Miskin Kilisesi ....................................................................................................... 2283.16. Gissa (Yaprak) Beşerik Kilisesi ............................................................................... 2293.17. Şemdinli Kara Kilise ............................................................................................... 2313.18. Yüksekova Beri (Taş) Kilisesi ................................................................................. 2323.19. Kerpil Kilisesi ........................................................................................................ 2333.20. Orişe Kilisesi .......................................................................................................... 2343.21. Şavita Kilisesi ......................................................................................................... 235

4. MEDRESELER ................................................................................................................. 2364.1. Zeynel Bey Medresesi ............................................................................................... 2364.2. Meydan Medresesi ................................................................................................... 239

5. TÜRBE VE ZAVİYELER ................................................................................................... 2415.1. Kızıl Kümbet Zaviyesi .............................................................................................. 2415.2. Çukurca Cevizli Köyü Pirment Türbesi .................................................................... 241

6. SU YAPILARI ................................................................................................................... 2436.1. Çukurca Sidan Vadisi Su Kemeri ............................................................................. 2436.2. Şemdinli Baglar (Nehri) Taş Köprü .......................................................................... 244

9. SİVİL MİMARİ ................................................................................................................. 2459.1. Çukurca Mehmet Turan Evi ..................................................................................... 2459.2. Çukurca Dervişoğlu Konağı ..................................................................................... 2469.3. Çukurca Piruzbeyoğlu Konağı ................................................................................. 2489.4. Çukurca Enver Parlak Evi ........................................................................................ 2499.5. Şemdinli Baglar (Nehri) Kayme Sarayı ..................................................................... 2509.6. Şemdinli Bağlar (Nehri) Kelat Sarayı ........................................................................ 251

10. TARİHİ MEZARLIKLAR VE MEZAR TAŞLARI ............................................................... 25410.1. Kızıl Kümbet Mezarlığı .......................................................................................... 25410.2. Melik Eset Mezarlığı ............................................................................................... 25910.3. Kale Altı Mezarlığı ................................................................................................. 26210.4. Yüksekova Güçlü (Peylan) Köyü Tarihi Mezarlığı .................................................. 26410.5. Demirkonak Köyü Çukurca Mezrası Tarihi Mezarlığı ............................................. 26610.6. Yüksekova Serdeşt (Karabey) Köyü Tarihi Mezarlığı ............................................. 268

HAKKARİ’DE YETİŞEN MİR, ALİM VE ŞAİRLER ............................................................... 269GİRİŞ ................................................................................................................................... 2711. HAKKARİ MİRLERİ ......................................................................................................... 2722. HAKKARİ ULEMASI ........................................................................................................ 2743. HAKKARİ ŞAİRLERİ ........................................................................................................ 281KAYNAKÇA ................................................................................................................... 293

GİRİŞHakkâri gizemdir, Hakkâri zorluktur, Hakkari tutkudur anlayana bilene…

Anadolu’nun doğu köşesinde kalan Hakkâri, bölgenin dağlık ve engebeli coğrafyalarından birini teşkil etmektedir. Bu nedenle “Hakkari’ye Dağların Kenti” denir. Cilo’da doruklar erişilmezliğin keyfini sürerken; vadilerden akıp gelen sularla sürekli beslenen Zap Suyu, Hakkari topraklarını bir baştan bir başa akar gider zamana inat bazen durgun, bazen yorgun, bazen de coşkun…

Hakkâri’de doğa, tarih, kültür ve turizm denince, geçmişten günümüze zihinlerde birtakım sıkıntı-lar beliriverir onca güzelliklerine rağmen. Bunların başında insanımızın Hakkari’yi iyi algılayamamasın-dan kaynaklanan imajı ile ilgili olumsuzluklar gelmektedir. Bunun nedeni Hakkâri insanını, coğrafyası-nı, tarihini, sosyal dokusunu, aşiretlerini, kültürünü, sanatını ve mimarisini yeterince tanıyamamaktan kaynaklanmaktadır.

İlin geri kalmışlık algısına ve birikmiş sorunlarına son yıllarda bir de terör ve kırsal kesimden göçler eklenmesiyle sıkıntıların arttığı gözlemlenmektedir. Son yıllarda gerçekleştirilen gerek alt yapı ve gerekse insana yapılan yatırımlar noktasında belirli mesafelerin alındığını da ifade etmek gerekiyor. Bu bağlamda en somut gelişmeler Hakkâri’ye bir üniversitenin açılmış olması, Yüksekova’ya havaalanı yapılıyor olması gibi yatırımlar, ileriye dönük umutların yeniden yeşermesine imkan sunacakmış gibi gözüküyor. Bütün bu beklentilere ve eksikliklerine rağmen, bu kitap mevcut potansiyeli harekete geçir-meye yarayacak ve bu yöndeki çalışmaları artıracaktır.

Anadolu’nun güneydoğu köşesinde yüksek dağlar ve vadilerden oluşan Hakkari bölgesi, tarih bo-yunca bir medeniyete ev sahipliği yapmış olmasına rağmen, kırsal alandaki daha çok köy yerleşmeleri şeklinde gelişen dağınık doku, kentleşme olgusunu engellemiş gözükmektedir. ‹llin dağlık ve engebeli bir coğrafyaya sahip olmasına rağmen, üzerinde zengin bir kültürel miras barındırmaktadır. Hakkari, soyut ve somut kültürel mirası kadar farklılıkları ile özgün bir yapı göstermektedir.

Hakkari’nin tarihsel olarak geçmişi daha çok Ortaçağ ve Osmanlı dönemi ağırlıklı olarak geliş-mektedir. Hakkâri, tarih boyunca büyük medeniyetlerin uzağında kalmış bir coğrafyadır. İlkçağlardan Ortaçağ’a kadar bu durum hiç değişmemiş; güç coğrafi koşullar ulaşımı ve yerleşmeleri zorlaştırmıştır. Daha çok köy yerleşmeleri şeklinde gelişen dağınık doku, kentleşme olgusunun gerçekleşmesini engel-lemiş gözükmektedir. Bir de göçebelik ve buna bağlı hayvancılık, kültürün yerel özellikler taşımasına neden olmuştur. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, kültürel dokuyu belirleyen iki önemli unsur göze çarpmaktadır. Bunlar İslam ve Hıristiyanlıktır.

İslam kültürünü belirleyen mimari, şiir ve her türlü kültürel birikim Osmanlı Devleti’nin bölgede hâkimiyetini kurmasından sonra gerçekleştiği gözlemlenmektedir. Çoğunluğu Hakkâri Beyleri ile Müs-lüman Kürt halkının ihtiyaçlarına göre şekillenmiştir. Bu süreç, 16. yüzyılın ikinci yarısından başlamak-la beraber, 18. ve 19. yüzyıllarda artış göstermektedir. Daha çok dini ve sivil yapılarla mezar taşlarından oluşmaktadır. Çölemerik (bugünkü il merkezi), Çukurca ve Şemdinli bu eserlerin görüldüğü başlıca merkezlerdir. Bütün bu yapıların mezar taşları dışında ortak bir tipi temsil etmedikleri anlaşılmaktadır.

Hıristiyan kültürünü çoğunlukla Nesturiler teşkil etmektedir. Bunun yanı sıra Ermeniler de az da olsa yörede varlık göstermişlerdir. Nesturiler Hıristiyanlıkta diofizit olan bir gruptur. Bunlar Hz. İsa’nın hem insan ve peygamber hem de tanrı kelamı olduğuna inanmaktadır. Bu nedenle Efes konsilinde aforoz edilmişlerdir. Geçmişte, Hakkâri’nin dağlık coğrafyasında yoğunlaşarak kabileler şeklinde ya-şayışlarını ve varlıklarını sürdürmüşlerdir. Hem bölgesel hem de kabile adları örtüşmekte; bunların başlıcalarını Dez, Cilo, Baz, Tiyari ve Thoube teşkil etmektedir. Vadilere de adını veren bu Nesturi yerleşmelerine tanıklık eden köy yerleşmelerinde birçok kilise ve manastır günümüze ulaşmıştır. Halen sağlam durumdadır.

Bu kitap, Hakkâri’nin değişik yönlerini ele alan bir çalışma olup, yedi bölümden oluşmaktadır. Bunlar sırasıyla; Hakkari’nin Coğrafi Özellikleri, Hakkari Tarihi, Hakkari’de Nüfus ve Yerleşme, Hak-

kari Ekonomisi, Hakkari İlinde Turizm, Hakkari Kültürü, Hakkari’nin Mimari ve Sanat Mirası ve Hakkari’de Yetişen Ünlüler gibi ana başlıkları kapsamaktadır. Hakkâri ili, her birisi kendi alanında akademisyen ve uzmanların yayına hazırladığı, kaynak niteliğinde bir kitaba kavuşmuş olacaktır.

Hakkari Valiliği’nin öncülüğü ve gayretleri ile Başbakanlık Tanıtma Fonu’nun destekleri ile ortaya çıkan bu kitabın hazırlanması ve basılmasında maddi, manevi her türlü desteğini gördüğümüz başta Hakkari Valisi Muammer TÜRKER ve Vali Yardımcısı Edip ÇAKICI, bu kitabın basımını gerçekleştiren Uyum Ajans’ın sahibi Mehmet Ali ŞENOL ve İl Kültür ve Turizm Müdürü Emin ÖZATAK ile kitaptaki bölümlerin yazılmasını gerçekleştiren Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Recai KARAHAN, yine Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Faruk ALAADİNOĞLU, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Dündar Ali KILIÇ ve Araştırmacı Yazar Halit YALÇIN’a teşekkür ederim. HAKKARİ adıyla hazırlanan bu kitabın hayırlı olması dileğiyle...

Yrd. Doç. Dr. Mehmet TOPEditör

HAKKARİ’nİN MİMARİ VE

SANAT MİRASI

HAKKARİ196

GİRİŞ

Hakkari, tarih boyunca büyük medeniyetlerin (Sasani, Bizans, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı gibi) uzağında kalmış, Anadolu’nun güneydoğu köşesinde yüksek dağlar ve vadilerden oluşan bir yöremizdir. Bu durum ortaçağda da değişmemiş; güç coğrafi ko-şullar ulaşımı ve yerleşmeleri zorlaştırmış, göçebelik ve buna bağlı hayvancılık kültürün yerel özellikler göstermesine neden olmuştur. Ortaçağ boyunca Ana-dolu, İran ve Irak’ın arasında kalan bu dağlık coğraf-yada, İslam ve Hıristiyanlık kültürel dokuyu belirle-yen iki önemli unsurdur.

İslam kültürü ve buna bağlı mimari yapılar Os-manlı Devletine bağlı Hakkari Beyleri ile çoğunluğu Sünni-Şafi mezhebine mensup Müslüman Kürt halkı tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu yapılanma süreci Osmanlı’nın bölgeye hakim olduğu 16. yy’ın ikinci ya-rısından itibaren izlenebilmektir. Bunun yansımasını cami, medrese, ev, konak, köprü gibi dini ve sivil mi-mari yapılar ile tarihi mezarlıklar ve mezar taşları oluş-turmaktadır. Cami ev ve konaklar daha çok Çukurca ve Şemdinli ilçelerinde tarihi mezarlıklar ve mezar taşları ile medreseler il merkezinde karşımıza çıkmaktadır.

Hıristiyan kültürünün çoğunluğunu Nasturiler teşkil etmektedir. Bunun yanında Ermenilerde az da

olsa yörede varlık göstermişlerdir. Nasturiler Hıris-tiyanlıkta diofizit (çift tabiatlılık) inanışına sahip bir guruptur. Bunlar Hz. İsa’nın hem insan ve peygam-ber hem de tanrı kelamı olduğunu kabul etmektedir-ler. Geçmişte yoğun bir biçimde Hakkari’nin dağlık bölgelerinde kabileler şeklinde yaşayışlarını sürdür-müşlerdir. Bu kabilelerden başlıcaları, Dez, Cilo, Baz, Tiyari, ve Thube’dir. Vadilere de adını veren bu Nas-turi kabilelerine ait köy yerleşmelerinde bir çok kilise ve manastır günümüze ulaşmıştır. Ermenilere ait ise sadece Yüksekova sınırları içerisinde bir kilise yapı-sı tespit edilmiştir. Nasturi ve Ermeni unsurları bir-birinden ayrı Hıristiyan toplulukları olup bölgedeki bütün Hıristiyanlar için Ermeni tabirinin kullanılması yanlış bir bilgilendirmedir.

Bu bölümde hem İslam hem de Hıristiyan kültü-rüne ait dini, askeri, sivil ve su mimarisine ait kültür varlıkları ile tarihi mezarlıklar ve mezar taşları kısaca tanıtılacaktır. Bu bulgulara yörede Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izinleri ile 1998 yılından itibaren yaptı-ğımız yüzey araştırmaları ile ulaşılmıştır. Burada her yapı türünden önemli olan örnekler ele alınıp ayrıntı-lı olarak tanıtılacaktır.

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI

Yrd. Doç. Dr. Mehmet TOP

Taş evler

HAKKARİ198

1. KALELER VE GÖZETLEME YAPILARI

1.1. Kaleler

1.1.1. Bay KalesiŞehrin güney tarafında, merkeze 7-8 km uzak-

lıkta bulunmaktadır. Kale denizden 2.025 m yük-seklikte, sarp ve dik kayalık bir tepe üzerinde yer al-maktadır. Kaleye hem kuzey taraftan, hem de güney taraftan tırmanarak çıkmak mümkündür. Günümüz-de kuzey tarafına yarıya kadar araba için yol açılmış olup, bundan sonrası tırmanma yoludur. Bu kesimde kayalıklara basamaklar açılarak merdivenler oluştu-rulmuştur. Bunlar çıkışı kolaylaştırmaktadır.

Kalede mimari doku büyük ölçüde tahrip oldu-ğundan, bunları tam olarak ortaya koymak mümkün olmamıştır. Ancak en üst kesimde doğu batı doğrul-tusunda moloz taşlar ve horasan harcıyla tutturulmuş duvar izlerine rastlanılmıştır .Etrafa dağılmış seramik parçalarından demir çağından itibaren Orta çağ sonu-

na kadar burada yerleşimin olduğu izlenebilmekte-dir. Tuğla ve seramikler dışında, üzerinde haç ve süs-lemeler olan bir taş parçası ile kaya üzerinde kazınmış ters lale şek1indeki motifler kalenin diğer kalıntılarım teşkil etmektedir .

Tarihi kaynaklarda Hakkari Beyleri’nden Malik Bey’in Bay Kalesi’nde hüküm sürdüğü belirtilmesi, Hak-kari tarihinde buranın önemini ortaya koymaktadır.

1.1.2. Çölemerik KalesiHakkari’nin merkezinde kuzey güney doğrultu-

sunda uzanan, yüksekliği yaklaşık 100-200 rn. civa-rında bir tepe üzerine kurulmuştur.

Kaleden günümüze hiçbir kalıntı ulaşmamıştır. Bu nedenle mimari dokusu hakkında bir fikir ile-ri sürmek mümkün olmamıştır. Ancak gerek Evliya Çelebi’den ve gerekse diğer tarihi kaynaklardan Çö-lemerik Kalesi’nin mevcudiyeti belirlenebilmektedir.

Çölemerik Kalesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 199

1.2. Gözetleme Yapıları

1.2.1. Dez Gözetleme YapısıKırıkdağ Vadisi’nden akan derenin kuzey tarafın-

da, yer alan tepenin üzerine kurulmuştur. Zap suyu-na ve vadiye hakim noktada bulunmaktadır. Güney tarafından patika bir yol ile kaleye çıkılmaktadır.

Kale doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı-dır. Dıştan dışa (kulelerle birlikte) 24.10 m x 17.70 m ölçülerinde olup, iç kısmı ise, 16.30 m x 14.30 m öl-çülere sahiptir. Yapının dört köşesine 5.00 m çapında kuleler yerleştirilmiştir. Günümüzde bu kulelerden batı taraftaki ikisi temel seviyesine kadar yıkılmıştır. Diğerlerinin içleri dolmuş vaziyettedir.

Dikdörtgen bir alan teşkil eden iç kısım ortada boydan boya uzanan bir hol ile bunun iki yanında karşılıklı sıralanan üçer odadan oluşmaktadır. Dış duvarları kısmen sağlam olan kalenin iç bölüntüleri temel seviyesine kadar büyük ölçüde yıkılmış vaziyet-tedir. Bu nedenle odaların kapıları belirlenememiştir Ancak yapının dış kapısı doğu cephenin ortasında yer almakta ve hole geçiş sağlamaktadır.

Hol, 2.80 m x 14.10 m ölçülerine sahip dikdört-gen planlıdır. İki yanındaki odalardan birincileri 5.00 m x 3.80 m, ikincileri 3.40 m x 3.60 m, üçüncüleri ise, 4.00 m x 3.80 m büyüklüklerinde tutulmuşlar-dır. Bunlar dış cephelere açılan mazgal pencerelerle aydınlatılmıştır. Üst örtüleri ve kapıları belli değildir.

Yapıda harçta tutturulmuş moloz taş malzeme kullanılmıştır. Dış cephelerin yapısı daha sağlam olup, duvar kalınlıkları dışta 1.1 0 m, iç duvarlarda ise, 0. 90 m kalınlığında tutulmuştur.

Yapının üzerinde kime ait olduğunu ve tarihi-ni verecek herhangi bir yazıt mevcut değildir. Bu nedenle kim tarafından ve hangi tarihte yapıldığı belirlenememiştir. Şerefname’de Hakkari Beyle-ri anlatılırken Dez Kalesi’nden bahsedilmekte y.e Nesturiler’e ait olduğu belirtilmektedir. Bu ve Dez (Kırıkdağ) vadisinde yoğun bir Nesturi yerleşimi olduğu göz önünde bulundurulursa; kalenin Nestu-rilerin bir yapısı olduğu ve Ortaçağ’da inşa edildiği tahmin edilebilir.

Dez gözetleme yap€€ıs€€€ı

HAKKARİ200

1.2.2. Doğanca Şeyh Mahmut Gözetleme Yapısı

Doğanca (Orite) Vadisi’nde, vadiyi tutmak için yapılan küçük bir gözetleme yapısıdır. Van- Hakkari karayolunda 10 km’lik stabilize bir yol ile yapıya ula-şılmaktadır. Batıdan ve güneyden geçen derelerin ke-siştiği noktada yolun tam karşısında kayalık bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Buraya ancak kayalara tırma-narak ulaşmak mümkün olmuştur.

Kuzeyi açık üç yönlü ters “U” şeklindeki du-varlardan ibarettir. Duvarların belirli bir yüksekliğe kadar olan kısımları kalmıştır. Güneyden 7.80 m uzunluğunda bununla birleşen batı duvarı 4.63 m doğu duvarı 6.03 m’dir. İçten güney duvarına açılmış

bir niş dışında herhangi bir mimari elemanı yoktur. Harçla tutturulan üç duvardan moloz taş örgülü du-varların kuzeye devam eden kısımları ile üst kısımları yıkılmıştır. Vadiye hakim çevreyi gözetlemek için ya-pılmıştır.

1.2.3. Doğanca Orite Gözetleme Yapısı

Doğanca’nın doğusundaki ormanlık arazi içinde kalmaktadır. Kuzey-güney yönündeki kayalık küt-le üzerine kondurulmuştur. Mekânı olmayan 12.00 m uzunluğunda kuzeyden 3.77 m, güneyden 2.00 m genişliği olan, orta kesimde biraz daha genişleyen moloz taşlarla oluşturulmuştur. Yamuk planlı, kaya-ya göre şekillenmiş yapısal özellikler göstermektedir. Herhangi bir özelliği yoktur.

Doğanca Şeyh Mahmut gözetleme yapısı

Doğanca Orite gözetleme yapısı

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 201

1.2.4. Çukurca Kasrı Hevtgan Gözetleme Yapısı

Çukurca’nın kuzey batısında Sidan vadisinde bulunmaktadır. Mir evi olarak da bilinmektedir. Yapı aslında küçük bir gözetleme yapısından ibarettir. Va-dinin güney yamacında, ortaya yakın bir kesimde ka-yalık üzerine inşa edilmiştir. Yapıya ulaşmak için gü-nümüzde patika veya benzeri herhangi bir yol yoktur. Bu nedenle ulaşımı oldukça zordur.

Kayalık bir platform üzerinde iki burçlu dikdört-gen bir yapı özelliği taşımaktadır Ortadaki bölüm, içten 7.00 m x 5.50 m ölçülerinde doğu batı doğrul-tusunda dikdörtgen planlıdır. Buraya kuzey cephenin batı köşesinden bir kapı ile girilmektedir Duvar ka-lınlığı 1.00 m olup, harçla tutturulmuş moloz taşlarla

örülmüştür. Duvarların üst kesimleri büyük ölçüde yıkılmış vaziyettedir.

Bunun biri doğusunda diğer batısında iki burç vardır. Güney köşelere kaydırılmış burçlarda doğu-daki içten 3.00 m genişliğinde yarım daire planlıdır Burcun duvarı üzerinde iki mazgal pencere belirle-nebilmektedir. Batıdaki yine aynı yerde, 4.00 m ge-nişliğinde yarım daire planlıdır. Moloz taş örgülü du-varları 1.00 m kalınlığında tutulmuştur. Karşısındaki Hasgel kayalıkları ile birlikte vadinin etkileyici bir görünümü vardır. Muhtemelen Çukurca’daki Beyler tarafından savunma amaçlı yaptırılmış olmalıdır. Va-diden gelebilmek tehlikeler karşı yapılmış küçük bir gözetleme yapısıdır. Tarihi belli değildir.

Çukurca Kasrı Hevtgan Gözetleme Yapısı

HAKKARİ202

2. CAMİLER

2.1. Üzümcü Köyü Şeyhali CamiiHakkari merkeze bağlı Üzümcü köyünün içersin-

de yer almaktadır. Merkeze 25 km uzaklıktaki köyü, Çukurca-Hakkari karayolundan 1 km’lik stabilize bir yol ile ulaşılmaktadır. Cami batıdan doğuya doğru eğim yapan bir araziye kurulmuştur. Aslında yapının üç katlı olduğu ve bu üç katın değişik fonksiyonları içerdiği anlaşılmıştır. Bu durumda zemin kat zaviye, orta birinci kat medrese, üst ikinci kat ise cami ola-rak düzenlenmiştir. Ancak son yapılan onarımlarda caminin dış beden duvarlarına dokunmadan ve kıs-men planını koruyarak iki kata düşürülmüş içten ta-mamen betonarme hale dönüştürülmüştür. Dıştan da örtü saç çatı ile kaplanmıştır. Zemin kat ziyaretgah, birinci kat ise cami olarak kullanılmaktadır.

Yapının mevcut mimarisi ve planı göz önünde bulundurularak aslı gibi üç kat halinde planı çıkarıl-mıştır. Özellikle sonradan ilave edilen beton direk ve kirişler bu planda gösterilmemiştir.

Zemin kat, doğu batı yönünde düzgün olmayan bir dikdörtgene oturmaktadır. Dış kenar uzunlukları birbirinden farklı; buna güney kenarı 16.10 m, kuzey kenarı 15.24 m, doğu kenarı 10.70 m, batı kenarı ise,

11.91 m dir. Burası üç bölüm halinde düzenlenmiş olup, birincisi giriş kısmıdır. Buraya güney duvarına açılmış kapıdan girilmektedir. Kapının önüne yine sonradan üzeri beton kenarları demir kaplı bir dış gi-riş yapılmıştır.

Duvar bu kısımda dıştan bir kademelenme yap-maktadır. Bu kısım, 3.00 x 9.00 m ölçülerinde kuzey güney yönünde dikdörtgen planlıdır. Doğu duvarın-da iki küçük pencere açılmıştır. İkinci bölüm yapının kuzey tarafında, doğu batı ekseninde dikdörtgendir. Birinci kısım batı duvarına açılmış bir kapıdan buraya geçilmektedir. Batı ucu kayalıktır.

Ziyaretgah bu bölümde olup, bir vitrinde muh-telif tarikat eşyaları sergilenmektedir. Bunun güne-yinde ise asıl toplanma mekanı yer almaktadır. Burası doğudan batıya genişleyen ve düzgün olmayan bir dikdörtgene oturmaktadır. İkinci bölümden buraya geçilmekte kuzey duvarının ortasında bir kapı bu-lunmaktadır. Güney duvarında üç niş yerleştirilmiş, ortaya yakın bir yerine ise, pencere-mihrap açılmıştır. içten sivri kemerli dikdörtgen bir girinti şeklindedir. Buradaki her üç bölümde beton direk, kireç ve tabliye kısımları yeşil, üst kısımlar sarıya boyanmıştır.

Üzümcü Köyü Şeyhali Camii

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 203

Birinci kat, zemin katın üzerinde devam etmek-te ve iki bölümden oluşmaktadır. Doğudaki birinci bölüm, kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı 3.20 x 8.97 m ölçülerindedir. Kuzeyden merdivenlerle çıkılan giriş kapısı buraya açılmaktadır. Doğu duva-rında sivri kemer açıklıklı üç pencere yer almaktadır. Pencereler büyükçe ve birbirine eşdeğerdir. Batıdaki ikinci kısma buradan sivri kemerli iki açıklıkla geçil-mektedir. Bu açıklıklardan güneydeki 2.60 m diğeri 2.30 m genişlikte tutulmuştur.

Düzgün olmayan dörtgene oturan bu kısmın gü-ney duvarına üç pencere açılmıştır. Kuzey tarafına sonradan bir mahfil eklenmiştir. Burası da tamamen betonarme hale dönüştürülmüş ve güney duvarı or-tasına basit mihrap yapılmıştır. Dikdörtgen girintili, girintisi fazla derin olmayan sivri kemerli bir yapıdan. Yine sıvalı, zemin kısmı yeşil, üst kısımlar sarı boya-lıdır.

Günümüzde batı duvarının kuzey köşesindeki kapı dışında mimari olarak pek belirtisi kalmamış, köylülerin anlatımı ile de doğrulanan ikinci kat tek mekandan ibarettir. Güney duvarına açılmış mihrap ve iki pencere dışında herhangi bir açıklık söz konu-su değildir.

Üzümcü Köyü Şeyhali Camii

Üzümcü Köyü Şeyhali Camii iç mekan görüntüsü

HAKKARİ204

Planını üç katlı olarak tahmin ettiğimiz ve gü-nümüzde iki katlı hale dönüştürülmüş yapının, dış beden duvarları ve cepheleri asli halini büyük ölçüde muhafaza etmektedir. Harçla tutturulmuş, düzgün sı-ralı moloz taş örgülü duvarları görülmektedir. Doğu ve güney duvarındaki sivri kemerli üçlü pencereler cepheleri hareketlendirmektedir.

Hem cami, hem medrese, hem de tarikat yapı-sı özelliği ile üç fonksiyonlu bir yapıdır. Özellikle yörede caminin az bulunması nedeniyle, bir Müslü-man yerleşmesini işaret eden ve 1700’lerde yapıldığı tahmin edilen ve halen ziyaret edilen bir yapı olması önemini artırmaktadır.

Ayrıca 6 parça halinde bazı tarikat eşyaları cami-de bulunmaktadır. Bunlar camideki bir vitrin içersin-de korunmakta ve sergilenmektedir. Bu malzemeler oldukça iri taneli ağaçtan 80 cm uzunluğundaki bir tespih, metalden 80 cm uzunluğunda bir maşa, iki tane biri kulplu kandil, bir adet keçeden fes ile, pi-rinçten yapılmış 23 cm uzunluğunda bir yazı hokka-sından oluşmaktadır.

2.2. Çukurca Emir Şaban Camiiİlçe merkezinde, hükümet konağının kuzey do-

ğusunda kalan cami, iki yıl önce yapılan tadilat ve onarımlardan sonraki şekliyle günümüze intikal et-miştir. Cami, medrese üniteleri ile birlikte bir komp-leks yapı oluşturmaktadır. 22.70 m x 19.50 m dış ölçülere sahip, kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Enine uzanan dön sahından meydana gelen yapının kuzey doğusuna bir gasilhane yerleştirilmiştir. Ayrıca kuzeyden birinci sahnın batı tarafı iki katlı düzenle-nerek alt kat odunluk olarak kullanılmaktadır.

Kuzeyden birinci sahın ortaya yakın bir yerden ikiye bölünmüştür. Doğu tarafı, l0.30 m x 3. 50 m ölçülerinde enine dikdörtgen planlıdır. Üzeri aynı yönde beşik tonozla örtülmüştür. Kuzey duvarında-ki eşit aralıklı dört adet sivri kemerli açıklıkla giriş sağlanmaktadır. Bunun batı tarafı iki katlıdır. Üst kat 4 basamak!ı ahşap merdivenle çıkılmakta; kuzeye kaldırılmış dikdörtgen açıklıklı bir kapı ile içerisine girilmektedir. İçerisi 6.40 m x 3. 50 m ölçülerinde dikdörtgen planlı ve beşik tonoz örtülüdür. Güney duvarı ortasına yarım daire planlı bir mihrab nişi ile batı duvarına dikdörtgen iki pencere açılmıştır. Alt kat. batı taraftan dışa açılan bir kapıyla girilmekte, aynı büyüklükte olup, günümüzde odunluktur. Bu-nun üzeri ahşap hatıllarla kapatılmıştır.

Bu sahnın birinci bölümünden güney batı kö-şedeki sivri kemerli açıklıkla ikinci sahına geçilmek-tedir. Burası da ikiye bölünmüş; iki bölüm birbirine I.60 m genişliğinde sivri kemerli bir açıklıkla bağlan-mıştır. Doğusu 6.70 m x 4.80 m ölçülerinde, üzeri beşik tonoz örtülü dikdörtgen bir mekandır. Kuzey duvarına iki dolap nişi açılmıştır. Doğu duvarında güneye kaydırılmış bir mazgal pencere yer almakta-dır. Batı tarafı sonradan yükseltilmiş, arada bir hol gibi geçit bırakılarak ahşap doğramayla kapatılmıştır. Boylu boyunca 9.60 m x 4.90 m ölçülerindedir. Üze-ri doğu batı doğrultusunda beşik tonozla örtülüdür. Batı duvarına sivri kemerli iki pencere açılmıştır.Üzümcü Köyü Şeyhali Camii bazı tarikat eşyaları

Çukurca Emir Şaban Camii

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 205

Buradan yine ikiye bölünmüş üçüncü sahına sivri kemerli bir açıklıkla geçilmektedir. Bunun birinci bö-lümü 11.00 m x 4.40 m ölçülerinde, enlemesine beşik tonozla örtülüdür. Duvarları belirli bir yüksekliğe ka-dar Kütahya çinileri ile kaplanmıştır. Geriye kalan kı-sımlar sıvalı ve boyalıdır. Doğusundaki ikinci mekan. 5.30 m x 4.00 m ölçülerinde dikdörtgen planlıdır. Aslında buraya sivri kemerli bir açıklıkla geçilmekte iken, sonradan bu açıklık genişletilerek dikdörtgen hale dönüştürülmüştür. Yanlarda 0.30 m, doğuda 2.10 m genişliğinde ve 1.00 m yüksekliğinde bir seki vardır. Güney duvarının doğu köşesine bir dolap nişi yerleştirilmiştir. Üzeri beşik tonoz örtülüdür.

Sivri kemerli ve I.20 m genişliğinde bir açıklık-la geçilen dördüncü sahın enlemesine boydan boya uzanmaktadır. 17.40 m uzunluğunda, batısı 4.30 m, doğusu ise, 4.40 m genişliğindedir. Doğu tarafı sivri kemerli açıklığın hemen yanından kademelenme ile genişlemektedir. Üzeri, beşik tonoz örtülüdür. Du-

varları ve mihrabı Kütahya çinileri ile kaplanmıştır. Asıl mihrab yerine, çini kaplı kütlesel bir mihrab yer-leştirilmiştir. Batı duvarındaki pencere sonradan ge-nişletilmiş ve dikdörtgen açıklıklı hale getirilmiştir. Kıble duvarına da mihrabın iki yanında sivri kemerli birer pencere açılmıştır.

Caminin dış beden duvarları doğu cephe duvarı hariç tamamıyla sıvanmıştır. Günümüzde bu sıvalar maviye boyanmıştır. Üzeri sonradan saçla kaplı bir çatıyla örtülmüştür. Orijinal hali moloztaş örgülü duvarlar ve düz toprak dam şeklinde iken iki üç yıl önce yanındaki yeni caminin ihtiyacı karşılamaması üzerine elden geçirilip bugünkü duruma getirilmiştir.

Camide tarihlendirmeye yarayacak herhangi bir yazıt ve belgeye rastlanmamıştır. Bu nedenle kesin ta-rihi belli değildir. Büyük ihtimalle 18. yy’dan sonra yapılmış olmalıdır. Camiye adını veren Emir Şaban’ı-nı kimliği de bilinmemektedir. Doğu taraftaki mezar-lığa yakın tarihte adına bir türbe yapılmıştır.

Çukurca Emir Şaban Camii

HAKKARİ206

2.3. Çukurca Süleyman Peygamber CamiiCami Cevizli vadisinde, Kayalık (Zavite) köyüne

bağlı Meşeli (Hişet) mezrasında yer almaktadır. Vadi-nin kuzey batısında kalan Meşeli, derenin doğusuna kurulmuş etrafı dağlarla çevrili bir yerleşimdir. Gü-nümüzde buraya araç yolu bulunmamaktadır. Kazan vadisinden Cevizli’ye devam eden stabilize yolun Ce-vizli ve Meşeli derelerinin birleştiği kesimden kuze-ye doğru dereyi takiple uzanan patika bir yolla yaya olarak köye ulaşılmaktadır. Bu yürüyüş yaklaşık 30 dakika sürmektedir. Vadideki diğer köy ve mezralar gibi terör nedeniyle 1990’lardan sonra boşaltılmıştır. Ancak köy halkı 2003 yılında köylerine geçici olarak dönebilmişlerdir. Köy evleri ve cami bu süre içerisin-de harabe haline gelmiştir.

Geçmişte vadide çoğunluğu Nasturi Hıristiyan halk oluştururken burası Müslüman Kürt köylerin-den birisidir. kaynaklarda Hişet olarak geçmektedir. Cami köyün girişi, güneydoğu kesiminde yer almak-tadır. Kuzeyden güneye eğimli bir arazi üzerine ku-rulmuş olan caminin doğu ve kuzey kesiminden pati-ka yol geçmektedir. Batısında tarla güneyinde camiye ait eğimli bir arazi yer almaktadır.

Camide Süleyman peygamberin makamı olarak kabul edilen bir bölüm yer almaktadır. Bu camiden ayrı ve alt kısmında kalan dışa kapalı bir mekandır.

Asıl cami bunun üzerine inşa edilmiştir. Cami bazı ilave ve eklemelerle günümüze gelmiştir. Harim me-kanının güneydoğu alt kısmında Süleyman Peygam-ber mekanı, doğusunda buraya inebilmek için boydan boya uzanan bir duvar ile oluşturulmuş dehliz şeklin-deki bir yol ve kuzeyinde ise iki oda yer almaktadır. Bütün bu ilavelerle birlikte yapı dıştan 13.15x11.90 m ölçülerinde dikdörtgen bir alana oturmaktadır.

Süleyman peygamber mekanının dıştan sadece cami güney duvarı ile bütünleşmiş kısmı görülebil-mektedir. Altta kalan bu yapı, doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı içten 5.15x3.95 m ölçülerinde tu-tulmuştur. Doğu duvarının kuzey köşesine kaydırıl-mış bir kapıdan girilmektedir. Kapı dıştan dikdörtgen açıklıklı içten sivri kemerli bir girinti içine alınmıştır. Üzeri aynı yönde beşik tonozla örtülüdür. Güney du-varı ortasına sivri kemerli bir mihrap yerleştirilmiş-tir. Bunun dışında mihrabın doğu tarafına bir mazgal pencere, diğer duvar yüzeylerine muhtelif nişler açıl-mıştır. Buraya ulaşabilmek için caminin doğu tarafı-na dehliz şeklinde bir yol yapılmıştır. Bu yol camiye paralel uzanan bir duvarla sınırlandırılmıştır. 1.35 m genişliğinde ahşap hatıllarla oluşturulan üst örtüsü yıkılmış vaziyettedir. Kuzey tarafta kuzeydoğu köşede camiye paralel 1.60 m bir duvar dam seviyesine kadar

Çukurca Süleyman Peygamber Camii

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 207

Çukurca Süleyman Peygamber Camii

uzanmaktadır. Güney köşede de camiden 0.45 m içe-ride bu defa dik uzanan bir duvar yapılmıştır. Bu da çatıya kadar devam etmektedir. Bu ikisinin arasında boydan boya uzanan duvar daha alçak tutulmuştur. Güney tarafında hacet penceresi gibi dikdörtgen bir açıklık mevcuttur. Buraya çaput ve bezler bağlanmış-tır. Bunun dışında kapı hizasına bir mazgal pencere yerleştirilmiştir.

Cami harim kısmı kuzeyindeki iki oda ile birlikte dıştan 10.35x13.55 m ölçülerinde kuzey-güney yö-nünde dikdörtgen planlı bir yapıdır. Kuzeydeki iki odadan batıdaki giriş ünitesidir. Burası 4.50x3.20 m ölçülerinde kareye yakın dikdörtgen planlı üzeri ah-şap hatıllı düz dam örtülüdür.kuzey duvarı ortasına dış giriş kapısı yerleştirilmiştir. Buradan güney duva-rının doğusuna kaydırılmış bir kapı ile harim meka-nına geçilmektedir. Batı duvarındaki 2.00 m genişli-ğindeki açıklığın alt kısmına ahşaptan oyma ayakkabı rafları yapılmıştır. Bunun doğusundaki ikinci odaya buradan geçilmektedir. Bu oda 4.50x4.20 m ölçüle-rinde kareye yakındır.ahşap hatıllı düz dam şeklin-deki üst örtüsü büyük ölçüde yıkılmıştır. İçerisinde harime bakan güney yöndeki mihrap nişini andıran sivri kemerli pencere dikkat çekicidir. Ayrıca doğu duvarının ortasına da dikdörtgen pencere yerleştiril-miştir.

Tabanı ve tavanı çökmüş, moloz taş örgülü du-varları büyük ölçüde sağlam olup, sadece kuzeyba-

tı kesiminde yıkılmalar meydana gelmiştir. Güney duvarına ortada mihrap nişi, bunun iki yanına ah-şap hatıllı birer pencere açılmıştır. Aynı şekilde batı duvarına da bir pencere bırakılmıştır. Ahşap hatıllı düz dam örtülü olduğu anlaşılan yapının ortasındaki kuzey-güney yönündeki hatıl sağlam kalmıştır. Ara-da iki ahşap direkle desteklenmiş bu hatıl duvardan duvara uzanmaktadır. Diğer hatıllar buna enlemesine bağlanmıştır. Ahşap tabanı da büyük ölçüde yıkılmış-tır. Caminin içerisi tam bir harabeyi andırmaktadır.

Caminin beden duvarlarında moloz taş ve kaba yonu taşlar kullanılmıştır. Eski dokuya ait olanlar ki-reç harcıyla tutturulmuştur. Sonradan yapılan ekle-melerde çamur harcına da yer verilmiştir.

Halk tarafından kutsal bilinen cami, İnanç turiz-mi açısından bölgedeki önemli yapılardan birisidir.

2.4. Hızır Peygamber CamiiCami Kazan vadisinde, Kazan köyüne bağlı Be-

nekli (Sifsidan) mezrasında bulunmaktadır. Vadinin güney tarafında üç yönden yüksek, sarp ve dik kaya-lık dağların çevrelediği çanak şeklinde yer yer düz-lükleri bulunan bir arazide kurulmuştur. Yerleşim yeri doğu yamacında olup, cami de evlerin hemen altında yer almaktadır. Su kaynağı karşı yamaçtadır. Terör nedeniyle 1990lardan sonra boşaltılmıştır. Bu uzun süre terkedilmişliğin izlerini harap vaziyetteki evlerin ve caminin durumu göstermektedir. 2003

HAKKARİ208

yılında buranın halkı gelip günü birlik de olsa ara-zilerindeki mahsulleri toplamaya başlamıştır. Arazisi genelde ormandır. Meşe, sumak, çitlenbek bunların başında gelmektedir. Araç ulaşımı yoktur. Vadiden dereyi takiple, meşe ağaçları arasından patika bir yol-la buraya ulaşılmaktadır. Yaya olarak 45 dakikalık bir yürüyüşle ulaşım sağlanabilmektedir.

Cami ve çevresi halk tarafından kutsal bilinmek-tedir. Cami Hızır Peygambere atfedilmiştir. Burası ile ilgili değişik söylenceler anlatılmaktadır. Bunlar ara-sında en ilginç olanı caminin içerisinde yerden birkaç karış yukarıda askıda duran bir direktir. Bunun terör olaylarının cereyan ettiği dönemlerde tahrip edildiği söylenmektedir.

Bugün meskun olmayan ancak geçmişte 4-5 ha-nelik meskun bir mahal içerisinde yer alan cami, bu yıkık evlerin kuzeybatısındadır. Kuzey tarafı mezar-lık olup, etrafını yaşlı ağaçlar çevrelemiştir. Doğudan batıya eğimli bir arazi üzerine yapılmış olan cami iki katlıdır. Batısına bir giriş ünitesi ile kuzeybatısına üst kapısına ulaşmak amacıyla bir duvar eklenmiştir. Ay-rıca giriş ünitesinin güney tarafa bakan ön kısmına ahşaptan bir sundurma yapılmıştır.

Cami doğu-batı yönünde dıştan düzgün olmayan bir dikdörtgene oturmaktadır. Dış ölçüleri değişken

olup, doğusu 8.40, batısı 6.30, güneyi 11.25 m, ku-zeyi ise 11.80 m uzunluğundadır. İki katlı caminin alt katı asıl ibadet mekanı, üst katı ise misafirhane işlevi görmektedir. Alt kata yani asıl camiye giriş, batıda-ki ek mekana açılan batı cephenin kuzey tarafındaki dikdörtgen kapıdan sağlanmaktadır. İç harim meka-nı 9.20x4.85 m ölçülerinde olup, dikdörtgen planlı ve doğu-batı yönünde sivri beşik tonozla örtülüdür. Batı duvarına içten sivri kemerli bir girinti oluşturan bir kapı dışında, üst orta kesimine içerisini aydınla-tan bir pencere açılmıştır. Bu pencere de içten sivri kemerli bir girinti şeklindedir. Bunun da alt kesimine bir mazgal pencere ile bir niş yerleştirilmiştir. Güney duvarının ortasına yakın bir yere mihrap ile bunun doğu ve batı taraflarına birer niş bırakılmıştır. Mihrap 0.60 m genişlikte, 1.60 m yükseklikte tutulmuş ve sivri kemerli bir niş şeklinde düzenlenmiştir. Doğu duvarının önüne tonoz başlangıç seviyesine kadar ek bir duvar yapılmıştır. Bu duvarın yarısı yıkılmıştır. Bu duvar 2.10 m yüksekliğinde ve 0.65 m genişliktedir. Kuzey duvarına açılmış iki niş dışında, kuzey ve gü-ney duvarların tonoz başlangıç hizasında sıralanan al-tışar oyuk, ahşap hatıl yuvaları olmalıdır. Ayrıca du-varlarında sıva izleri mevcut olup çoğu dökülmüştür.

Üst kat tek bir mekan halinde düzenlenmiş dik-dörtgen planlı olup, 10.25x6.80 m ölçülerinde tutul-

Hızır Peygamber Camii

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 209

muştur. Zemini toprak dolguyla gerçekleştirilmiştir. Üst örtü tamamıyla yıkılmış olup sadece 2.45 m yük-sekliğindeki duvarları kalmıştır. Buraya batı cephenin ortasından bir kapıyla girilmektedir. Bu kapı eğimden dolayı doğrudan dışarıya açılmaktadır. Günümüzde kapının üst kısmı yıkılmıştır. Bir de güney cephenin batı tarafına kaydırılmış oldukça aşağıda kalan bir kapı açıklığı daha mevcuttur. Dıştan belli olan bu kapı açıklığının içerisi toprakla dolmuş ve kapanmış-tır. Çoğunlukla moloz taş örgülü 0.80 m kalınlığında-ki duvarlara çok sayıda niş açılmıştır. Bunlar dışında batı duvarının güney köşesine kaydırılmış bir pencere açıklığı bulunmaktadır. Tamamın yakını dikdörtgen biçimindeki nişlerden 5’i doğu duvarına, 7’şer ade-ti kuzey ve güney duvarlarına 4’ü de batı duvarına açılmıştır. Çoğu aynı hizada, bazıları da yukarıya ve aşağıya kaydırılmış olarak yerleştirilmişleridir. Bun-lar içerisinde farklılık gösteren bir uygulama güney cephenin batısına doğru kümelenen nişlerin arasında görülmektedir. Bu da üste doğru sivri kemerli olarak sonlanan bir yapıda karşımıza çıkmaktadır. Buranın alttaki ibadet mekanının üzerinde , bir misafirhane ya da tehlike anında toplanma yeri olarak kullanılabile-ceği anlaşılmaktadır.

Bu iki mekan dışında yapının batı tarafına ekle-nen bir giriş ünitesi bulunmaktadır. Burası 4.20x2.55 m ölçülerinde kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı, üzeri ahşap hatıllı düz toprak dam örtülüdür. Kuzey-güney köşesi içten hafif kavis yapmaktadır. Güney cephenin doğusuna kaydırılmış bir kapıdan girilmektedir. Dıştan düz lentolu, dikdörtgen açıklıklı kapı, içten sivri kemer girintilidir. Bundan başka ana yapının güneybatısında doğuya doğru 5.60 m uzanan 1.65 m genişliğe sahip duvar, doğudan batıya hafif rampalı bir yol oluşturmaktadır. Bu yol hem güney cephenin batısındaki üst kata çıkışı sağlayan kapıya ulaşımı sağlamakta, hem de batıdaki ek giriş ünitesi-nin üzerine buradan geçilmektedir.

Camiden bağımsız bunun güney tarafına dik-dörtgen biçimde, 0.60 m kalınlığındaki kaba yontu taş duvarla çevrelenmiş bir mezar yapısı yapılmıştır. 3.30x2.60 m ölçülerinde, doğu-batı yönündedir. Üst kısmında üzeri ve önü düzlenmiş düzgün bir kaya bloğu yer almaktadır. İçerisindeki mezarlar belli de-ğildir.

Burası vadinin yerleşmelerinden biridir. Bunun en büyük delili mevcut caminin taşıdığı tarihi değer-dir. Yörede oldukça az olan cami sayısına bakarak bu-nun önemini anlamak mümkündür. Önce tescillenip, aslına uygun biçimde onarılıp, hem ibadete hem de inanç turizmine kazandırılması gereken bir yapıdır.

HAKKARİ210

3. KİLİSE VE MANASTIRLAR

3.1. Koçhanis Kilisesi Kilisenin bulunduğu Konak Köyü, Hakkari mer-

keze 18 km uzaklıkta ve şehrin kuzey tarafında kal-maktadır. Doğu batı yönünde uzanan ve içerisinde ge-nişçe düzlüklerin ve kavaklıkların bulunduğu bir vadi içerisinde yer almaktadır. 1996 yılından beri köy mes-kun değildir. Köye ulaşım kuzeybatıdan Berçalan yay-lası eteklerinden stabilize bir yol ile sağlanmaktadır.

Kilise köyün doğu tarafına vadiye hakim nokta-da doğal kayalık bir platform üzerine kurulmuştur. 16.70 m x 8.30 m dış ölçülere sahip, doğu - batı ekse-ninde dikdörtgen planlı bir yapıdır. Güney cephenin batı köşesine kaydırılmış bir kapı ile yapıya girilmek-tedir. Kilise iç mekanı iki bölümden meydana gel-miştir. Bunlardan birincisi doğrudan dış ile bağlantılı

sahın bölümü, ikincisi sahından iki kapı açıklığıyla geçilen doğudaki Kanki (Bema) bölümüdür. Ayrıca kuzey tarafa kayakların üzerine, biraz yüksekte kalan ve havalandırmaya geçiş sağlayan bir bölüm daha ila-ve edilmiştir.

Kuzeydeki ek bölüm dışında yapımın dış cephesi tamamıyla düzgün kesme taş malzeme ile inşa edil-miştir. Duvarların yarıya kadar olan kısmı gri renkli, üst kesimi açık krem renkli düzgün kesme taşlarla örülmüştür. Güney cephede batı tarafa kaydırılmış sivri kemerli bir girinti teşkil eden taşıntısız kapı, üst kesimindeki güneş saatleri, kitabe ve süslemeler yer almaktadır.

Kapı, iki renkli taşlarla sivri kemerli girinti içeri-sine açılmıştır. Özengi seviyesinde batıdaki dairesel, diğeri kare şeklinde geometrik geçme kompozisyon-ları yer almaktadır. Asıl kapı açıklığı dikdörtgen şek-linde olup, üç yandan geometrik örgülü ikişer bordür çerçevelemektedir. Alınlığın yüzeyi ise rozet ve üçlü haç motifi ile doldurulmuştur. Kapı sövelerinin süs-lemeli yekpare taşları yerinden sökülmüş ve kırılmış vaziyette etrafa dağılmıştır.

Cephenin çatıya yakın üst kesiminde batı taraf-ta sekiz satırlık Nasturice bir kitabe yerleştirilmiştir. Biri bunun altında, diğeri ortaya yakın yerde dairesel şekilde iki güneş saati yer almaktadır. Bunlarda süs-lemeler de mevcuttur. Ayrıca kapının üzerinde iç içe daire geçmeli bir kompozisyon daha yer almaktadır.

Koçhanis Kilisesi

Koçhanis Kilisesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 211

Diğer doğu, batı ve kuzey cephede herhangi bir süsleyici unsur görülmemektedir. Bunlardan kuzey-dekine moloz taşlarla ek bir bölüm ilave edilmiştir. Bunun dışında doğu ve batı cephelerde birer mazgal pencere yer almaktadır. Bunlardan doğu cephenin güney tarafı yıkılmış vaziyettedir.

Batıdaki sahın bölümü, 5.60 m x 9.30 m ebat-larında dikdörtgen planlıdır. İçerisi sivri kemerlerle üçe bölünmüştür. Bölüntüyü sağlayan sivri kemerler düzgün kesme taşlarla gerçekleştirilmiştir. Kemerler üzengi seviyesine kadar hafif taşıntılı plaster şeklin-de duvar payeleri üzerine oturtulmaktadır. Bunların araları da aynı seviyede sonlanan yuvarlak kemerli ar-kadlar şeklinde düzenlenmiştir. Bunlar içeriye doğru bir girinti teşkil etmekte, üzerlerine tonoz oturmak-tadır. Güney batıdakinin içerisine içten de sivri ke-merli açıklık şeklinde olan kapı yerleştirilmiştir. Üzeri moloz taş örgülü beşik tonozla örtülüdür. Doğu batı istikametindeki beşik tonoz ikisi yanlarda, üçü ortada beş kemerle desteklenmiştir. Batı duvarının üst kesi-mine yuvarlak kemerli düzgün kesme taşlarla çerçe-velenmiş bir mazgal pencere açılmıştır. Doğu duvarı düzgün kesme taş kaplamalı olup, biri ortada, diğeri güney yanda sivri kemerli iki kapı yer almaktadır. Ay-rıca ortadaki kapının üzerinde basamak şeklinde iki yana kademeli yükselen bir silme ve iki kapı arasında istiridye yivli bir niş mevcuttur. Ortadaki kapının iki

yanında kesme taş kaplamalar dökülmüştür. Kapının üzerinde yukarıya doğru iki yandan basamaklar şek-linde daralan taşıntılı düz silmelerle yapılmış çerçeve şeklindeki süslemenin üst ortasına dikdörtgen çerçe-veli bir niş yerleştirilmiştir. Bu nişin kandillik olabil-me ihtimali vardır.

Ayrıca batıdan birinci bölümün kuzey arkad ke-meri üzerine ek bölüme geçişi sağlayan dikdörtgen açıklıklı bir kapı açılmıştır. Buraya çıkış seyyar bir mer-divenle sağlanmış olmalıdır. Yine ikinci bölümün ku-zey duvarına arkad kemeri içine bir niş daha açılmıştır.

Doğudaki kanki bölümü 5.70 m x 2.40 m ebat-larında kuzey - güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Ortadan duvarlara oturan sivri bir kemerle iki kısma ayrılmış ve üzerleri kubbe ile örtülmüştür. Buraya sahın bölümünden sivri kemer açıklıklı iki kapı ile girilmektedir. Güney duvarına sivri kemerli bir girinti açılmış ortasına bir mazgal pencere yerleş-tirilmiştir. Doğu duvarı güneye doğru kaçak define arayıcıları tarafından yıkılarak burada dıştan 1.5m genişliğinde bir delik oluşturulmuştur. İç kesimde de yine kaçak kazılarla kaplama taşları sökülerek tahri-batlar yapılmıştır.

Kilisenin kuzey tarafına kaya platformu üzerine, 3.00 m genişliğinde, 4.20 m uzunluğunda bir bölüm eklenmiştir. Doğudan dik devam eden, batıya doğru

HAKKARİ212

çeyrek daire kavis yaparak ana yapıya birleşen oda-nın üzeri beşik tonoz örtülüdür. Buradan üstteki ha-valandırmaya giriş sağlanmaktadır. Batı ucundaki bir kapı ile sahından geçilmektedir. Doğu duvarına sivri kemer açıklıklı bir pencere, batıya doğru bir mazgal pencere açılmıştır. Ayrıca biri kilise duvarına diğeri bunun karşısına iki niş açılmıştır.

Kilisenin üzeri düz toprak dam örtülüdür. Bu-nun 0.80 m altında kenarlardan boydan boya devam eden, kanki bölümünün hem içten hem de dıştan dolanan havalandırma tüneli yer almaktadır. Tünel batı tarafta iki yönden içe doğru dönerek kesilmek-tedir.1.00 m yükseklikte, 0.80 m genişliğinde tünelin üzeri uzun sal taşları ile kapatılmıştır. Sahın bölümü-ne doğu ve batıda ikişer mazgal deliği açılarak hava-landırma tüneli ile irtibatlandırılmıştır.

Kaya platformu üzerine, muntazam kesme taşlar-la yapılmış iç ve dış mimari yapısı düzgün bir işçilik

göstermektedir. Güney cephedeki süsleme ve güneş saatleri, içteki arkadlar, havalandırma tüneli yapıyı ayrıcalıklı kılan hususlardır. Geçmişte yörede önemli bir yere sahip olan Nasturiliğe merkezlik etmiş olup, inanç turizmi açısından değerlendirilmesi gerekmek-tedir.

3.2. Helil Kilisesi Hakkari’ ye 10 km mesafede, Van – Hakkari ka-

rayolunun kenarındaki Helil Mevkiinde bulunmakta-dır. Nosturilere ait kilisenin üzerinde kitabe veya her-hangi bir süsleme mevcut olmadığından hangi tarihte yapıldığı kesin belli değildir.

Dikdörtgen planlı, doğu batı doğrultusunda uza-nan kilise, 6.70 m x 13.70 m dış ölçülere sahiptir. İki bölümden oluşmaktadır. Batıdaki sahn bölümüne güney batı köşeden bir kapı ile girilmektedir. Üzeri doğu batı yönünde beşik tonozla örtülmüştür.

Helil Kilisesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 213

Doğudaki kanki bölümüne biri ortada diğeri gü-ney yanda iki kapı ile geçilmektedir. Ortadaki tören kapısı, sivri kemerli açıklık şeklinde olup daha büyük tutulmuştur. Kuzey güney yönündeki dikdörtgen odanın üzeri yine aynı yönde beşik tonozla örtülmüş-tür. Doğu duvarında tören kapısı ekseninde bir niş (mihrap) yer almaktadır. Yan duvarlarda dolap nişleri mevcuttur.

Yapının tamamında taş malzeme kullanılmış olup, dış cephelerde düzgün sıralı kaba yönü taşlar görülmektedir. Yapı sağlam, üzeri dıştan düz toprak dam örtülüdür.

3.3. Kırıkdağ Mar Salita Manastırı Kırıkdağ vadisinin batı yamacında oldukça yüksek

bir mevkiinde yer almaktadır. Ana yoldan 6 km’lik sta-bilize araba yolundan sonra, Dikmen Mahallesi’nden patika yolla 6 saatlik bir tırmanma ile manastıra ula-şılmaktadır.

Yapı, yöre halkı tarafından Dera Çiya (Dağ Ki-lisesi), Dera Keriser (Beyaz Kilise) olarak adlandırıl-maktadır. Ulaşılması zor, sarp, bir arazide kaya oyu-ğu içerisine inşa edilmiştir. Önünde bir teras, doğu ya doğru dik olarak vadiye inen iki yanı kayalık bir

kalyon yer almaktadır. Kayalığın önünde yüksekçe bir duvarla oluşturulmuş iki kademeli cephe anlayışı göstermektedir. Sağır beden duvarları savunmayı ön plana çıkarmaktadır.

İçeriden geçilen kaya oyuğu şeklinde bir ayazma ve birikinti su, bu manastırın yapılma amacına büyük ölçüde belirlemektedir. Önde duvarla oluşturulmuş teras, 12.30 m genişliğinde ve 6.50 m derinliğinde bir alan meydana getirmektedir. Kuzey yanda bu alan daha dar tutulmuştur.

Manastırın üç katlı bir yapısı vardır. Alt zemin kat kilise olarak düzenlenmiştir. Kaya oyuğuna uydu-rulmuş doğu köşeden bir dış kapı ile girilen sahın bö-lümü, kuzey- güney ekseninde uzanmaktadır. Üzeri aynı yönde beşik tonozla örtülüdür. Yaklaşık 9.00 m uzunluğunda ve 3.00 genişliğinde ölçülere sahiptir. Buradan doğudaki kanki bölümüne, batıdaki ayaz-maya ve güneyden üst katlara çıkış sağlanmaktadır. Doğu duvarın ortaya yakın bir yerinde sivri kemerli bir niş yer almaktadır.

Doğudaki kanki bölümü 5.10 m x 2.10 m öl-çülerinde kuzey- güney doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. İki bölümlü olarak yapılmıştır. Üzeri beşik tonoz örtülüdür. Ara duvar günümüzde yıkılmıştır.

Helil Kilisesi

Kırıkdağ Mar Salita Manastırı

HAKKARİ214

Birinci bölümde girişin tam karşısında sivri kemerli bir niş yer almaktadır. İkinci bölümde doğuya açılan bir mazgal pencere vardır. İçerisi define arayıcıları ta-rafından kazılmıştır.

Birinci katta güneyden dikdörtgen açıklıklı bir kapıdan geçilen, doğudan duvarla sınırlandırılmış bir ara bölümden çıkılmaktadır. Kaya oyuğuna uy-durulmuş kat, doğudaki kademeli beden duvarı ile sınırlandırılmıştır. Güneyde daha dar, kuzeye doğru genişlemektedir. Günümüze iç bölüntü ile ilgili du-var kalıntısı ulaşmamıştır. Ancak güneydoğu köşede banyo olabileceği tahmin edilen bölümün kalıntısı mevcuttur. Üst örtü tamamıyla yıkılmıştır. Kalan iz-lerden ahşap hatıllı olduğu anlaşılmaktadır. Duvarlar ve zemin beyaz alçı sıvalıdır. Bunun üzerindeki ikinci katın güney taraftan çok az kısmı kalmıştır. Yaklaşık 6m genişliğinde (kuzeyden) ve 12.50 m uzunluğunda ölçülere sahiptir. Ayrıca buradan batı taraftaki ayaz-maya kaya oyuğu içerisinden inilmektedir.

Yapıya giriş güneydoğu köşeden sağlanmaktadır. Dikdörtgen açıklık şeklindedir. Moloz taş malzeme ve harç beden duvarlarında kullanılmıştır. Dış cephele-rin bazı bölümleri ile iç kısımlar sıvalıdır. Herhangi bir süsleme mevcut değildir.

Define arayıcılarının yaptığı kaçak kazılarla yapı büyük ölçüde tahrip olmuştur. Bunun hemen kuzey

doğusunda doğal mağaralar yer almaktadır. Bunla-rın önüne duvar örülerek, yiyecek ve zahire ambarı olarak kullanılmıştır. Ayrıca bu kısımdan bugün bir bölümü Van Müzesinde muhafaza edilen Nasturice kitaplar ve ayin eşyaları ile din adamlarına ait kıyafet-ler çıkarıldığı öğrenilmiştir.

3.4. Kırıkdağ Gelezo Kilisesi Kırıkdağ Vadisi’nin sonunda, stabilize yolun bit-

tiği noktada yer almaktadır. Bulunduğu yer, Gelezo mevkii olarak adlandırılmaktadır. Karşı yamaçta eski Gelezo Nasturi köyü kalıntıları bulunmaktadır. Kaya-lıkların önünde batıya doğru eğimli bir arazide inşa edilmiştir. Vadiye hakim bir yerde kurulmuştur.

Yapı , doğu batı doğrultusunda dikdörtgen plan-lı, 13.20 m x 7.10 m dış ölçülere sahiptir. Sahın ve kanki bölümlerinden oluşan yapının üst kesiminde üç yandan dolaşan bir havalandırma tüneli yer al-maktadır. Kuzey batı köşede yapıdan ayrı sonradan eklenen bir bölüm vardır. Burada sadece kapının kar-şısında 1.80 m uzunluğundaki duvar orijinal olup, arada 0.60 m’lik bir koridor oluşturmaktadır. Ayrıca bu bölüm doğudan büyükçe bir kaya kütlesi ile sınır-landırılmıştır.

Sahına kuzey batı köşeden bir kapı ile girilmek-tedir. Kapı dıştan dikdörtgen açıklıklı, içten genişle-

Kırıkdağ Mar Salita Manastırı

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 215

yen sivri kemerli girinti şeklindedir. 6.80 m x 5.00 m ölçülerinde dikdörtgen planlı ve aynı yönde beşik to-nozla örtülüdür. Tabanı tamamen düzgün kireç har-cıyla kaplanıştır. Bu durum 0.30 m’yi bulan hayvan gübrelerinin temizlenmesi ile ortaya çıkarılmıştır. Ku-zey doğu köşeye 1.00 m x 1.10 m ölçülerinde 0.65m yüksekliğinde bir seki yerleştirilmiştir. Taş ve harçlar-la oluşturulmuş sekiden itibaren güney köşeye kadar uzanan üç basamaklı bir merdiven yer almaktadır. Bu merdivenden iki kapı vasıtası ile biraz yüksekte kalan kanki bölümüne geçilmektedir. Güney köşedeki daha küçük, dikdörtgen açıklıklı kapının üst duvar kesimi yıkılmıştır. Diğer kapı 2.50 m yüksekliğinde, 1.10 m genişliğinde sivri kemer açıklıklıdır. Bu kapı eksenin-de batı duvarının üst kesimine bir mazgal pencere yerleştirilmiştir. Ayrıca doğuda iki kapı arasındaki yüzeye bir dolap nişi açılmıştır. Duvarlarda sıva izleri mevcuttur.

Doğuda daha yüksekte kalan kanki bölümü, 3.10 m x 4.80 m ölçülerinde kuzey- güney yönünde dikdörtgen planlıdır. Üzeri doğu batı yönünde beşik tonozla örtülüdür. Doğu duvarına açılan iki nişten kuzeydeki kutsal niş niteliğindedir. Bunlardan güney yandaki tabandan başlamakta, 0.60 m derinliğinde 1.70 m uzunluğunda ve 1.00 m genişliğinde üstten sivri kemer son bulmaktadır. Kutsal niş olan diğeri

daha küçük 0.70 m yükseklikten başlamakta, 0.40 m derinliğinde, 0.80 m genişliğinde ve 1.30 m yük-seklikte, sivri kemerli bir niş şeklindedir. Ayrıca bir-birine yakın büyüklükte kuzey duvarında iki, güney duvarında da bir dolap nişi yer almaktadır.

Moloz taş örgülü duvarları, 1.10 m kalınlıkta tu-tulmuştur. Üzeri dıştan düz toprak dam örtülüdür. Yapıda düz damın hemen altında kuzey, batı ve gü-ney yönden boydan boya kenarları dolanan havalan-dırma tüneli 0.50 m genişlikte ve 1.00 m yükseklikte bir açıklık şeklindedir. Sahın bölümüne kuzey duva-rından üç, güney duvarından iki, bati duvarından bir olmak üzere altı delik açılmaktadır. Kanki bölümü-

Kırıkdağ Gelezo Kilisesi

HAKKARİ216

ne de karşılıklı birer delik açılmıştır. Havalandırma delikleri künklerle oluşturulmuştur. Kuzey duvarın doğu ucunda yıkılan kısımdan bu havalandırma tü-neli ortaya çıkmıştır.

Yapı günümüzde sağlam olmakla beraber mes-kun mahalden uzak kalmış, korumasız durumdadır.

Kilisenin güney doğusundaki yamaçta 4 adet Nasturi mezarı ortaya çıkmıştır. Güney batı- kuzey doğu doğrultusunda uzanan mezarların güney batı yönünde toprak akmış olduğundan mezarlar açı-ğa çıkmıştır. Anlaşılabildiği kadarıyla mezarların iki uzun ve kısa kenarları düz sal taşları ile çevrilmiş, üzerleri düz kapak taşı ile kapatılarak, topraklanmış-tır. Ayrıca karşı yamaçta Nasturi köy kalıntısı, kilise-nin altında iki üç sıra iri taşlarla oluşturulmuş teras arazileri dikkat çekmektedir.

3.5. Oğul - Mar Abdişo ManastırıManastır ve kiliselerin bulunduğu Oğul Vadisi

eski adıyla Tal, Hakkari merkeze bağlı ve merkeze uzaklığı 27 km’dir. Buraya Çukurca karayolu üze-rinden 20 km’si asfalt, geriye kalanı, vadiye doğru toprak araç yolu ile ulaşılmaktadır. Vadideki Oğul köyü ve diğer mezralar terör nedeniyle boşaltılmış ve tamamı uzun yıllar meskûn mahal dışında kalmıştır. Ancak 2001 yılında kontrollü bir şekilde buralara ulaşma imkânı bulunabilmiştir. Eski Nasturi birimle-rinin bulunduğu vadi, coğrafik olarak sarp kayalık ve yüksek dağların sıralandığı, tabanı ve çevresi ağaçlık ve ormanlık bir arazi yapısına sahiptir.

Oğul Vadisinin orta kesiminde yer alan manas-tır yapısı; ulaşılması güç, yüksekçe sarp ve dik kaya-lıkların önünde kurulmuştur. Toprak yoldan kuzeye doğru yaya, 2 saatlik bir tırmanma ile yapıya ulaşıl-

maktadır. Günümüzde herhangi bir patika yol mev-cut olmayıp, dağ tırmanışı şeklindeki yürüyüşle çıkış sağlanmaktadır. Ancak kayalıklara oyulmuş eski yol izleri ve merdivenler kayalık kesimlerde halen mev-cuttur.

Topografik açıdan vadinin güneye bakan ma-nastır dik ve sarp kayalıklarından ikinci kademesine doğal kaya girintilerinden faydalanılarak yapılmıştır. 82.43 m uzunluğunda, en derin kısmı 14.30 m batı ucu 5.00, doğuya doğru bazen 0 noktasına yaklaşan ve bazen derinleşen doğal kaya girintilerinden istifa-de edilerek manastır kurulmuştur (Çizim 1). Buranın kayalıklara birleşen iç kısmında bir ayazma bulun-maktadır.

Asıl yapı batı tarafta karşımıza çıkmaktadır. Bu-rada kayalığın kuzeye doğru genişlemesinden yararla-nılarak yapılmıştır. Ön kısmında doğu batı yönünde uzanan günümüzde tek zemin kattan ibarettir. Bu mekan 1.85 m genişliğinde, 23.93 m uzunluğunda, üzeri aynı yönde beşik tonozla örtülüdür. İçerisi bü-yük ölçüde toprak ve yıkıntılarla dolmuş ve yer yer beşik tonoz yıkılmıştır. Bu mekanın üzeriyle birlikte genişçe bir alan oluşmuş vaziyettedir. Güney duvarı hem kalın hem de cepheden dikkat çekici yükseklik-tedir. Kireç harcıyla düzgün sıralı moloz taşlarla örül-müştür. Ortaya yakın bir yerine dikdörtgen açıklıklı bir kapı yerleştirilmiştir. Bunun biri doğusunda biri batı üst kesiminde olmak üzere iki pencere açılmıştır. Pencerelerden batıdaki haç şeklinde düzenlenmiştir.

Yapının kurulduğu kaya girintisinin en gerisin-de bir ayazma yer almaktadır. Oval şekilde kuzeyden kayalıklara dayanmış, güney tarafına bir duvarla set yapılmıştır. İçerisinde suyu halen mevcuttur.

Manastır yapılarının ikinci bölümü kayalıkların doğusunda doğal girintili çıkıntılı mağaraların önü-

Kırıkdağ Gelezo Kilisesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 217

ne bir duvar yapılması suretiyle gerçekleştirilmiştir. Bu ikisini bağlayan yol, kayalıkların önüne yapılan duvarla gerçekleştirilmiştir. Ancak bir duvar büyük ölçüde yıkıldığından doğu ve batı bölümlerine eskisi gibi birbirinden geçiş sağlanamamaktadır. Bu duvarın bir kısmı yukarıya kadar devam etmektedir. Batı ta-rafındaki duvarın üst kesimleri doğusu ise tamamen yıkılmıştır. Duvarın içe bakan kısımları kireç harcıyla sıvanmış, orta kesimine dikdörtgen bir niş, en üste de bir pencere açılmıştır. Düzgün sıvalı moloz taş örgülü duvar, 0.80 m kalınlığında tutulmuştur.

Günümüze gelebilen kısımları yapı hakkında fi-kir verebilecek mahiyettedir. Zaman içerisinde define arayıcılarının da büyük tahripleri olmuştur. Batıdaki tek sahından ibaret içerisi tonoz seviyesine kadar top-rakla dolmuş mekanın üzerinde ikinci katın varlığı belirlenememiştir. Buradaki güney duvarının üst ke-siminin yıkılması, duvarın devam ettiğini göstermek-tedir. Burada duvar yukarıya doğru devam ettirilip, gerisinde korunaklı bir alan da oluşturulmuş olabilir. Gerçekten doğal kaya ve mağaralarla bütünleşmiş bir mimarisi anlayıp, bu manastıra ilginç ve erişilmesi güç özellikler kazandırmaktadır. Patika yolun yapı-larak ziyaretçilere açılması Hakkari turizmine büyük katkı sağlayacaktır.

Oğul-Mar Abdişo Manastırı

Oğul-Mar Abdişo Manastırı

HAKKARİ218

3.6. Oğul Bag (Göze) KilisesiKilise, Oğul Vadisinin Göze mezrasında, yolun

ve derenin güney tarafında yüksekçe bir yerde ku-rulmuştur. Karşısındaki güneybatı yamacında boş ve yıkık durumdaki mezra evleri bulunmaktır. Vadi ta-banına yakın durumdadır.

Kilise doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı, 6.40 x 10.50 m dış ölçülere sahip bir yapıdır. Sahın ve kan-ki bölümlerinden meydana gelmiştir (Çizim 2). Batı cephede hafif güneye kaydırılmış dıştan dikdörtgen açıklıklı bir kapıdan sahına girilmektedir. Kapı dıştan 0.55 m, içten 1.00 m genişlikte tutulmuş ayrıca içten sivri kemerli bir şekilde düzenlenmiştir. Sahın 4.50 x 4.85 m ölçülerinde kareye yakın dikdörtgen planlı olup, üzeri doğu-batı yönünde beşik tonozla örtülü-dür. Batı duvarın üst orta kesiminde yer alan bir maz-gal pencere burayı aydınlatmaktadır. Duvarlarında sıva kalıntıları mevcuttur. Sahının kuzeybatısı define arayıcıları tarafından kazılmıştır. Yine bu bölümün güneydoğu kesimi ise güney tarafındaki yıkıntılarla dolmuş vaziyettedir (Resim 4).

Sahnın doğusundaki kanki bölümü, kuzey-gü-ney yönünde dikdörtgen planlı 2.05 x 4.40 m ölçü-lerindedir. Sahından birisi servis, diğeri tören kapısı

Göze Kilisesi

Ogul Bag (Göze) Kilisesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 219

olmak üzere iki kapı açıklığı ile geçilmektedir. Tören kapısı sivri kemerli bir açıklık şeklinde 1.15 m geniş-liğinde ve 2.10 m yüksekliğinde dikkat çekici büyük-lükte tutulmuştur (Resim 5). Doğu duvarına tören kapısının tam karşısına yerden 1.10 m yükseklikle bir mihrap yerleştirilmiştir. Mihrap 0.40 m genişliğinde ve 0.80 m yüksekliğinde sivri kemerli olarak sonlan-maktadır. Biri doğu, diğeri batı duvarında kuzey kö-şeye kaydırılmış dolap nişleri açılmıştır. Ayrıca doğu duvarının güney üst köşesine bir mazgal pencere yer-leştirilmiştir. Duvarlar kireç harcıyla sıvanmıştır.

Yapının üst kesiminde biri kuzey, diğeri güney tarafta birbirinden bağımsız iki havalandırma tüneli mevcuttur. 0.50 m genişlik ve 0.30 m yükseklikteki havalandırma tünellerinden güneydeki kısmen yıkıl-mış durumdadır.

Kilisenin dış cepheleri düzgün sıralı moloz taş-larla oluşturulmuştur. Duvar kalınlıkları 0.80- 1.40 m arasında değişmektedir. Güney ve doğu duvarları-nın üst kesimlerinde yıkılmalar mevcuttur. Dış beden duvarları düz toprak damdan sonra üst kesimlerde devam etmektedir. Bu ya üstte ikinci bir katın varlığı-na ya da, koruma amaçlı bir çevre duvarına işaret et-mektedir. Bu duvarların da çoğu kısımları yıkılmıştır.

3.7. Oğul - Azizan KilisesiVadi tabanından Oğul’a kadar devam eden top-

rak yolun yaklaşık 7. Km.sinde kuzeye ayrılarak devam eden araç yolundan kiliseye ulaşılmaktadır. Günümüzde de Azizan olarak adlandırılan mevki-ide herhangi bir yerleşme mevcut değildir. Eğimli, teraslanarak tarlalar oluşturulmuş yer yer ağaçlık bir araziye kurulmuştur. Kuzeyden güneye eğim yapan yamaca inşa edilmiş kilisenin güney giriş cephesine bir teras yapılmıştır. Bu teras, doğu batı yönünde uza-nan 4.60 x 11.30 m ölçülerinde dikdörtgen bir alan oluşturmaktadır.

Kilise dikdörtgen planlı, 10.90 x 5.62 m dış öl-çülerinde bir yapıdır. İki bölümden meydana gelmiş olmasına rağmen, bugün içteki bölüntü duvarı temel seviyesine kadar yıkılmıştır. Yapıya güney cephenin batısına kaydırılmış iki kademeli bir açıklığa sahip kapıdan girilmektedir. Kapı içten sivri kemer açık-lıklıdır. Sahın 3.50 x 6.75 ölçülerinde, dikdörtgen planlı, doğu batı yönünde beşik tonozla örtülmüştür. Batı yönüne bir mazgal pencere açılmıştır. Yine aynı duvarın kuzey ve güney köşelerine birer niş yerleşti-rilmiştir.

Doğudaki kanki bölümünü ayıran duvar günü-müzde zemine kadar yıkıktır. Burada iki açıklık oldu-

ğu kalan izlerden anlaşılmaktadır. Ortaya yakın yer-deki tören kapısı 1.00 m genişlikte, güneydeki servis kapısı ise daha dar tutulmuştur. Yapının üst örtüsün-den sahınla kankinin birlikte yapıldığı, bölüntünün ise, sonra gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Bugün bu ara duvarın kolayca yıkılmış olması, kenarlardan bağlantısız olmasındandır. Kankinin doğusuna ortaya yakın bir yere yerleştirilen mihrap, zeminden 1.00 m yükseklikte sivri kemerli bir girinti şeklindedir. Boyu 0.90 m, genişliği 0.70 m, derinliği ise 0.40 mdir. Ben-zer formda daha derin bir niş kuzey duvarın ortasına yakın bir yerde yer almaktadır. Yine doğu duvarın ku-zey ve güney köşelerine küçük nişler yerleştirilmiştir.

Yapıda kireç harcıyla tutturulmuş moloz taş mal-zeme kullanılmıştır. Üst örtü dıştan düz toprak dam şeklindedir. Kenarlarına taştan bir saçak dolanmakta-dır. Doğu ve batı duvarlarında boydan boya çatlama-lar mevcuttur. Kuzeyine sonradan günümüze yakın bir ilave yapılmıştır. Dış cephelerdeki kalın derz sıva vazifesi görmektedir.

İçteki yıkılan ara duvarı ve dış duvarlardaki bazı çatlamalar dışında yapı sağlamdır. Ancak günümüzde kullanılmamakta, kendi haline terkedilmiş durumda-dır.

Oğul-Azizan Kilisesi

HAKKARİ220

3.8. Derav KilisesiZap Vadisi’ nde Üzümcü Köyü ilerisinde Derav

Mevkiinde, eğimli bir arazi üzerinde yer almaktadır. Küçük tutulmuş olan yapı, 6.85mx10.00 m dış ölçü-lere sahip, doğu batı doğrultusunda uzanan dikdört-gen plandır. İki bölümden oluşan yapının doğusunda kanki bölümü ile batıdaki daha büyük sahından mey-dana gelmektedir. İçeriye güney cephenin batısından bir kapı ile girilmektedir. Sahnın üzeri doğu batı doğ-rultusunda beşik tonoz örtülüdür.

Kanki bölümüne, sahından iki kapı ile geçil-mektedir. Ortadaki tören kapısı içten ve dıştan sivri kemerli bir girinti içersine alınmıştır. Güney yandaki servis kapısı içten ve dıştan sivri kemerli bir girinti içersine alınmıştır. Güney yandaki servis kapısı kü-çüktür. Burası enine dikdörtgen ve aynı yönde beşik tonozla örtülmüştür.

Nasturiler’e ait yapı, kaba yonu ve moloz taşlarla yapılmıştır. Süslemesi yoktur. Geneli sağlam, duvar-ları yer yer yıkılmış vaziyettedir.

3.9. Ceylanlı (Valto) Sirte KilisesiKilisenin bulunduğu Ceylanlı, eski adıyla Valto

bölgesi ve vadisi Hakkari merkeze bağlı ve merkezden uzaklığı yaklaşık 35 km dir. Günümüzde tamamen

boşaltılmış üç yerleşim birimine (sırasıyla Sütçüler, Yığınlı ve Ceylanlı) sahiptir. Araç yolu henüz yeniden açılmadığı için buraya yaya olarak gidilmiş ancak Süt-çüler ve Yığınlı’da incelemeler yapılabilmiştir.

Sirte Kilisesi, Ceylanlı’ya bağlı Sütçüler mez-rasında bulunmaktadır. Burası Çukurca – Hakkari asfaltından itibaren 7 km uzaklıktadır. Güneyden kuzeye eğimli arazi kademeli teraslar şeklinde değer-lendirilmiştir. Ağaçlık arazi bu şekilde alt kesimdeki dereye kadar uzanmaktadır. Kilise bugünkü yolun hemen üst kısmında kalmakta, düzlenmiş bir araziye kurulmuştur. Güney tarafına bitişik olarak sonradan iki odalı bir ev yapılmıştır

Kilise doğu batı yönünde dikdörtgen planlı olup, dış ölçüleri 11.90 x 6.50 m dir. İki bölümden meyda-na gelmiştir (Çizim 3). Batıdaki salon kısmına kuzey cephenin batı köşesinden girilmektedir. Burası 3.80 x 6.50 m ölçülerinde doğu – batı yönünde beşik tonoz-la örtülüdür. Batı duvarına bir mazgal pencere ile, alt kesimine bir ocak yerleştirilmiştir

Doğudaki kanki kısmı 2.00 x 3.80 m ölçülerinde kuzey – güney yönünde dikdörtgen planlı ve doğu – batı yönünde beşik tonozla örtülüdür. Ortada sivri kemerli, 0.70 m genişliğindeki tören kapısı ile güney

Derav Kilisesi

Ceylanlı (Valto) Sirte Kilisesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 221

köşedeki daha küçük servis kapısı salonla kankinin irtibatını sağlamaktadır. Doğu ve güney duvarında yakılmalar mevcuttur. Ayrıca kuzey duvarında iki niş bulunmaktadır.

Duvar kalınlıkları değişmektedir. Güney ve batı duvarları daha dar tutulmuştur. Düzgün sıvalı moloz taş örgüsü görülmektedir. Yer yer sıva izleri kalmıştır. Taşlar birbirine kireç harcıyla tutturulmuştur. Üzeri dıştan düz toprak dam örtülüdür. Günümüzde büyük ölçüde sağlam, ancak kullanılmamaktadır.

3.10. Ceylanlı (Valto) Dehiye KilisesiValto Deresi’nin kuzey yamacına yüksekçe bir

mevkiye ve vadiye hakim bir noktaya kilise inşa edil-miştir. Batı tarafındaki düzlük Nasturi mezarlığıdır. Daha üst kuzey yamaçta ise taştan Nasturi evlerinin kalıntıları mevcuttur. Kilise de kuzeyden güneye eğimli bir arazi üzerine kurulmuştur.

Kilise, doğu batı yönünde dikdörtgen planlı, 13.00 x 6.93 m dış ölçülerinde iki bölümden mey-dana gelmiştir. Dış cephesi toprak ve taş yığıntılarıyla dolmuş, doğu duvarı tamamen yıkılmıştır. Günü-müzde güney cephenin batı tarafına kaydırılmış giriş kapısı dıştan kapanmış vaziyettedir. Doğudan yıkılan duvar nedeniyle, yapıya da giriş bu kısımdan sağlan-maktadır. Kuzey cephenin doğu tarafına sonradan duvarla bir eklenti yapılmıştır.

Dikdörtgen planlı salon 4.35 x 9.85 m ölçülerin-de doğu batı yönündeki tonuz seviyesinde açılmış bir

pencere aydınlatmaktadır. Güneydeki giriş kapısı iç-ten sivri kemerli bir girinti oluşturmaktadır. Doğudaki kankiye geçişi sağlayan tören kapısı sivri kemer açıklık-lıdır. Dikdörtgen ve daha küçük servis kapısı sonradan kapatılmıştır. Sıva izleri mevcuttur. Yıkılan duvarlarda taş ve toprak zeminde yığınlar meydana getirmiştir.

Kanki kuzey güney eksenli dikdörtgen planlı ve 2.40 x 4.34 m ölçülerinde doğu duvarı temel seviye-sine kadar yıkıktır. Doğu batı yönünde beşik tonozla örtülüdür. Güney duvarın alt seviyesine dar ve derin tutulmuş bir niş açılmıştır. Bunun dışında batı duva-rına da tören kapısının iki yanına yerleştirilmiş nişler küçük ölçülerdedir.

Yapının tamamında moloz taş kullanılmıştır. Moloz taşlar kireç harcıyla tutturulmuştur. Üst örtü dıştan düz toprak dam şeklindedir.

Ceylanlı (Valto) Dehiye Kilisesi

HAKKARİ222

Yapının kuzey tarafındaki sonradan yapılan ek-lentide bir taş dikkat çekmektedir. Bu taş üzerinde kazıma tekniğinde tamamen stilize bir süvari figürü işlenmiştir. Sola doğru dönük süvari bir eliyle kılıç diğer eliyle balta tutmaktadır. Sol üst köşede de bir haç motifi yer almaktadır. Yapı günümüzde terkedil-miş, kullanılmamaktadır.

3.11. Çukurca Köprülü KilisesiKilise Zap Suyu kenarında, askeri bölge içeri-

sinde kalmaktadır. Hakkari’den gelen karayolunun Çukurca ve Şırnak kavşağındaki eski ismi Geyman olan Köprülü’de yer almaktadır. Kilise, nehrin kuzey kenarındaki düzlükte, Şırnak karayolunun hemen al-tında kurulmuştur.

Kilise, dıştan 20.20 m x 13.30 m ölçülerinde, doğu batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Üç sa-hınlı iç mekanın doğu ve batısında enine bölümler yer almaktadır. Bunlardan doğudaki yapının aslından batıdaki sonradan eklenmiştir.

Yapının iç mekanını oluşturan üç sahın birbirin-den farklı ölçülerde karşımıza çıkmaktadır. Güney duvarında batıya kaydırılmış bir kapıdan içeriye gi-rilmektedir. Birinci net: 10.00 m derinliğinde ve 2.30 m genişliğinde derinlemesine dikdörtgendir. Ortadan birbirine eşit aralıklı sivri kemerlerle desteklenmiş, sivri beşik tonozla örtülüdür. Batı tarafında, üst kesi-me bir mazgal pencere açılmıştır.

Giriş kapısı ekseninde sivri kemerli, 1.20 m ge-nişliğindeki bir açıklıkla ikinci sahına geçilmektedir.

Burası 10.00 m uzunluğunda ve 3.70 m genişliğinde, doğu batı ekseninde uzanan derinlemesine dikdört-gen planlıdır. Eşit aralıklı iki kemer, beşik tonoz örtü-yü desteklemektedir. Bunun doğu yönünde duvarın ortasına açılmış yuvarlak kemerli bir kapı ile kanki

Çukurca Köprülü Kilisesi

Çukurca Köprülü Kilisesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 223

bölümüne geçilmektedir. İçten 4 basamaklı bir mer-divenle kapıya ulaşılmaktadır.

Üçüncü sahın kuzey tarafta boydan boya uzan-maktadır. İkinciden dikdörtgen açıklıklı bir kapı ile buraya girilmektedir. 11.00 m uzunluğunda ve 2.10 m genişliğinde, boylamasına beşik tonozla örtülüdür. Diğerlerinin düzgün taşlarla yapılmasına karşın bu-nun harçla tutturulmuş, moloz taşlarla yapıldığı gö-rülmektedir.

Doğudaki kanki bölümü birinci ve ikinci sa-hını karşılayacak biçimde uzanmaktadır. 7.10 m x 2.80 m ölçülerinde kuzey-güney ekseninde devam etmektedir. Buranın doğu duvarı ile beşik tonoz ör-tüsü yıkılmış vaziyettedir. Bu kısmın batı duvarının üst kesiminde yan yana iki havalandırma deliği yer almaktadır. Bir diğer havalandırma deliği ise, kuzey duvarında bulunmaktadır. Bunun dışında kuzey Ve güney duvarlarına muhtelif dolap nişleri açılmıştır.

Yapıda doğu bölümü ile irtibatlı havalandırma tünelleri ilgi çekmektedir. Güneyden birincisi duvar içerisinde devam ederek, güneydoğu köşeden birin-ci sahına bir delikle açılmaktadır. İkincisi ortadan boydan boya uzanarak, ikinci sahına yine güney ta-raftan iki delikle ulaşmaktadır. Üçüncüsü doğu bö-lümünün kuzey duvarından başlayarak, aradan iki-ye ayrılıp hem ikinci sahına hem de üçüncü sahına bağlanmaktadır. İkinci sahnın kuzey duvarı boyunca devam edip, ortadan kuzeye açılan iki delikle buraya ulaşmaktadır. Diğer yandan doğudan kuzeye doğru ayrılarak Üçüncü sahnın doğu duvarına bağlantı sağ-lamaktadır. 0.40 m x 040 m ebatlarında bu havalan-

dırma tünelleri duvarların içerisinde üstten devam etmek suretiyle değişik bir uygulama göstermektedir.

Batı tarafındaki ek bölüm ise, daha alt seviyede kalmakta, sonradan ilave edildiği anlaşılmaktadır, 7.40 m x 2.80 m ölçülerinde kuzey köşeden başlaya-rak, orta sahnın bitimine kadar uzanmaktadır. Üzeri aynı yönde beşik tonozla örtülüdür. Gerek duvarlar ve gerekse beşik tonoz, harçla tutturulmuş çay taşları ile gerçekleştirilmiştir. Buranın güney tarafı yıkılmış, diğer kısımları da toprak altında kalmıştır.

Yapıda duvarlar oldukça kalın tutulmuş, 1.20 m-1.40 m arasında değişmektedir. Kuzey tarafı yığ-ma toprakla tamamıyla kapatılmıştır. Güney ve batı duvarları düzgün sıralı iri moloz taşlarla örülmüştür. Birinci ve ikinci sahnı içten düzgün kesme taş yapıl-dığı ve üzerleri sıvandığı görülmektedir.

Günümüzde askeriye tarafından temizlenerek, duvarlar içten yarıya kadar yeniden sıvanmıştır. As-keriyenin erzak, deposu işlevinin görmektedir.

3.12. Çukurca Çeltik (Thoube) Mar Salita KilisesiCevizli Vadisinde, Kayalık köyüne bağlı Çeltik

mezrasında yer alan kilise, aslında Thoube’nin mer-kez köyüdür. Burası vadinin en geniş ve verimli ara-zilerine sahip kısmıdır. Terör nedeniyle 1994 yılında boşaltılan mezraya sahipleri 2003 yılında gelip, ye-niden arazilerini ekip biçmeye başlamışlardır. Hak-kari-Çukurca karayolunda 18 km’lik bir araç yoluyla ulaşılmaktadır.

Çukurca Çeltik (Thoube) Mar Salita Kilisesi

HAKKARİ224

Vadinin içerisine, hafif meyilli bir araziye kurul-muş olan kilisenin etraf günümüzde tarım arazileri-dir. Bunun güney ve kuzey taraflarında terkedilmiş yarı yıkık vaziyette köy evleri bulunmaktadır. Güney tarafındaki düzlük Nasturi mezarlığıdır.

Nasturi kilisesi olan yapı, doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı ve 13.80x6.80 m’lik dış ölçülere sahiptir. İki bölüm halinde düzenlenmiştir. Batıda sahın, doğuda kanki bölümleri yer almaktadır. Dış-tan düz toprak dam şeklinde örtülüdür. Dış cepheleri düzgün sıralı kaba yonu ve moloz taşlarla örülmüş-tür. Doğu ve batı cepheleri birer mazgal pencereyle değerlendirilmiştir. Güney cephe sivri kemer açıklıklı kapı ve üst saçak altında bir dizi taştan oyukla hare-ketlendirilmiştir. Kuzey cephe tamamıyla sağır tutul-muştur. Güney cephenin doğu tarafına ayrıca bir taş üzerine haç ve bazı işaretler kazınmıştır .

Sahına güney cephenin ortasındaki kapıdan gi-rilmektedir. Burası 4.90x8.40 m ölçülerinde, doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı ve üzeri aynı yönde beşik tonozla örtülüdür. Batı duvarının üst ortasına bir mazgal pencere açılmıştır. Doğu duvarında orta-

ya yakın bir yere tören kapısı yerleştirilmiştir. Güney köşeye de servis kapısı açılmıştır. Tören kapısı sivri kemer açıklıklı 1.50 m genişlik ve 2.85 m yükseklikte olup anıtsal görünümlüdür. Servis kapısı daha küçük ve dikdörtgendir. Diğer yönden aynı duvarda dolap nişlerine de yer verilmiştir. Duvarların sıvalı olduğu kalan izlerden anlaşılmaktadır.

Kanki kismı, 5.00x2.50 m ölçülerinde kuzey-gü-ney yönünde dikdörtgen planlı, üzeri beşik tonozla örtülüdür. Doğu duvarının ortasına mihrap (kutsal niş) yerleştirilmiştir. Tören kapısı istikametinde olan mihrap, zeminden yüksekçe atnalı kemerle sonlanan 1.00 m genişlikte ve 1.70 m yükseklikte bir niştir. Mihrap ve doğu duvarı kireç harcıyla sıvanmıştır. Gü-ney ve batı duvarlarına dolap nişleri açılmıştır

Kireç harcıyla tutturulmuş taş duvarlar, 0.80-1.10 m arasında değişen genişliklerde tutulmuştur. Dış kapısı, tören kapısı ve mihrap yapının en anıtsal öğeleridir. Günümüzde sağlam ve fazla tahribata uğ-ramamıştır. Tescil kaydı bulunmayan yapının kültür varlığı olarak tescillenip koruma altına alınması ge-rekmektedir.

3.13. Çukurca Bey KilisesiÇukurca ilçe merkezinin doğu tarafında Bey ma-

hallesinde yer almaktadır. Belat vadisinde Çukurca’ya bağlı dört beş haneli bir mahalle olup günümüzde yeniden evler oturulur duruma, araziler de ekilip bi-çilmeye başlamıştır. Çünkü terör nedeniyle uzun süre boş kalmıştır. Buraya araç yolu yoktur. Çukurca’dan kalenin altına kadar araçla inilmekte buradan itibaren patika bir yol ile yaya olarak otuz dakikalık bir yürü-me ile mahalleye ulaşılmaktadır. Kilise vadinin kuzey yamacına düzlenmiş bir araziye kurulmuştur. Yöre halkı “Dera Bey” olarak kiliseyi adlandırmaktadır. Büyükçe düzgün yapılı ve iyi korunmuş vaziyettedir. Nasturiler’e ait olup adından “Bet Biyya” olarak zikre-dilmektedir. Vadiye hakim bir noktada, batı tarafın-dan kuru bir dere yatağı, kuzey kayalık tepe ve sırt güney ve doğusu ise dereye kadar eğimli bir yamaçtır.

Kuzeyden güneye eğimli bir araziye, güneyden bir teras duvarı ile oluşturulmuş düzlüğe kurulmuş lan kilise dıştan ve içten hem malzeme hem de plan yönünden düzgün bir işçilik göstermektedir. Kilise-nin önünde 1.5-2 m yüksekliğinde uzanan bir teras duvarıyla düzlenmiş bir alan oluşturulmuştur. Ku-zeyden kayalara rastlanmış doğu batı yönünde dik-dörtgen planlı 19.00x8.80 m ölçülerinde olup iki bö-lümden oluşmaktadır. Kiliseye güney yönünden bir kapı ile girilmektedir. Yapının dış cepheleri düzgün sıralı kaba yonu taşlarla şekillendirilmiştir. Aralarda yer yer iri blok taşlar da kullanılmıştır. Kuzey cephe Çukurca Çeltik (Thoube) Mar Salita Kilisesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 225

tamamıyla sağır bir yapıda diğer cepheler kapı, pen-cere ve nişçiklerle hareketlendirilmiştir. Bunlardan en ilginç olanı batı cephedeki haç şeklinde düzenlenmiş dört mazgal penceredir. Güneyde ortaya yakın bir yerde düz lentolu dikdörtgen kapı açıklığı ile bunun batı yan tarafındaki ikinci bir açıklık dikkat çekicidir. Doğu cephenin ortasına yerleştirilmiş mazgal pencere kilisenin dışa kapalı olduğunu belirginleştirmektedir. Yine üç yönden uzanan saçak ve bunun altında sıra-lanan ikişer üçer taş atlamalı oyuklar işlevi tam olarak bilinmese de cephelerin ışık gölge etkisini arttıran un-surlardır.

Kilisenin iç mekanı iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümü teşkil eden sahın oldukça büyük tu-tulmuş 12.65x6.35 m ölçülerinde dikdörtgen planlı-dır. Doğu batı yönünde uzanan sivri kemer tonoz ör-tüsü ortadan iki takviye kemeri ile güçlendirilmiştir. Kapı ve pencere ve nişlerin yerleştirilmelerinde belli bir düzen ve simetriye uyulmuştur. Sahnın mekan düzeni, hacim ve toplanma alanı açısından geniş ve yüksek tutulması yanında her bir duvardaki değişik açıklık ve girintilerle pekiştirilmiştir. Güney duvarı-nın batı yan tarafında içten sivri kemer girintili iki kapı açıklığı, doğu yanda da sivri kemerli iki dolap nişi yer almaktadır. Sahnın doğu duvarı ortasına ek-sen teşkil edecek tarzda yüksek ve sivri kemer açıklıklı tören kapısı yerleştirilmiştir. Aynı duvar yüzeyine tö-

ren kapısının iki yanına birer niş ile güney köşeye ser-vis kapısı açılmıştır. Kuzey duvarında da karşısındaki sivri kemerli iki dolap nişinin tekrarı yapılmış, ayrıca takviye kemerlerinin başlangıç hizalarına karşılıklı iki yana da olmak üzere küçük delikler bırakılmıştır. Batı duvarında sahnın aydınlatılmasını sağlayan haç-vari dört mazgal pencere ile iki köşeye kaydırılmış üst kesimde kalan birer niş yerleştirilmiştir.

Doğudaki kanki bölümü ise 6.50x2.60 m öl-çülerinde kuzey-güney ekseninde dikdörtgen planlı bir mekan özelliği göstermektedir. Üzeri aynı yönde beşik tonozla örtülüdür. Burada dikkati çeken tören kapısı eksenindeki mihrap nişidir. Zeminden 1.00 m yükseklikte sivri kemer girintili ve 1.55 m boyunda tutulmuştur. Üst ortasına bir mazgal deliği açılmıştır. Bunun dışında güney duvarının beşik tonoz örtüye uydurulmuş üstten sivri kemerli şekilde neticelenen yüzeyi ortada bir mazgal pencere ve bunun dört yö-nüne yerleştirilmiş birer nişle haçvari bir görünüm kazandırılmıştır.

Sağlam, iyi korunmuş ve yöredeki en büyük ve itinalı işçilik gösteren kilise yapısıdır. Yeri de konum açısından iyi seçilmiştir. Bu kilisenin turizme kazan-dırılması inanç turizmi açısından önemlidir. Tescil edilerek kültür varlığı statüsü kazandırılması gerek-mektedir. Yer yer definecilerin yaptığı küçük çaplı hasar ve tahribat dışında sağlam kalmış bir yapıdır.

Çukurca Bey Kilisesi

HAKKARİ226

3.14. Beruji KilisesiThoube bölgesinin en dikkate değer manastır ki-

lisesidir. Cevizli köyüne bağlı Yaylak (mezri) mezra-sının kuzeybatısındaki tepede yer almaktadır. Burası Tuhubenau olarak, kilise de Rabban Peta’yus adıyla anılmaktadır. Çeltik’ten burası yaklaşık 1 km mesafe-dedir. Çeverli’ye giden yol üzerindedir. Buraya tepeye doğru patika bir yoldan bir saatlik bir tırmanma ile kiliseye ulaşılmaktadır.

Mezri önceleri Thoube’ye bağlı bir Nasturi yer-leşmesidir. Bunun üst kuzeybatı kesiminde meskun bir mahal dışında kurulmuş olan kilise, etrafındaki yapılarla bir manastır hüviyeti taşımaktadır. Bura-sı Hıristiyanlara ait olmakla birlikte, müslümanlar tarafından da kutsal bilinenebir yerdir. Bu nedenle çevresindeki ağaçlara dokunulmamış, kilisenin giriş kısmındaki ağaçlara bez ve çaputlarla dilek tutulmuş-tur. Anıt niteliğinde ceviz, badem ve çitlenbek niteli-ğindeki ağaçlar dikkat çekmektedir.

Vadinin kuzey yamacında, gözden ırak fakat ha-kim bir noktada kurulmuş olan kilise, etrafında çoğu yıkılmış yapılarla bir manastır özelliği göstermekte-dir. Bunlardan kilise ve doğusundaki amhzen yapısı günümüze sağlam gelmiştir. Günümüzde manastıra yakın bir su kaynağı yoktur. Büyük ihtimalle bura-

da sadece din adamları kalıyordu. halk ancak ibadet amacıyla burada toplanıyordu.

Manastırın en sağlam yapısı kilisedir. Batı ta-rafta kuzeyden güneye eğimli bir araziye kurulmuş-tur. Doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı dıştan 16.80x10.00 m ölçülerinde olup, güney tarafına ilave bir bölüm yapılmıştır. Asıl kilise iki sahınlı ve bunla-rın doğu tarafındaki aknki bölümlerinden oluşmakta-dır. Üzeri dıştan düz toprak dam şeklinde örtülüdür.

Güneyden kiliseye bitiştirilmiş ek mekan 17.00x5.00 m ölçülerinde doğu-btı yönünde uzan-maktadır. İki bölüm halinde düzenlenmiş olup, sahın ve kanki bölümlerine uydurulmuştur. Buna göre ba-tıdaki daha büyük tutulmuş kısımdan kiliseye girişi sağlayan kapı bulunmaktadır. Burası batı taraftan ki-lisenin yüksekliğinde bir duvarla sınırlandırılmıştır. Köşeden itibaren güney kesimde duvar büyük ölçüde yıkılmıştır. Bundan ayrı biçimde doğu taraftaki oda-nın duvarları üç yönlü olarak yükselmektedir. Buraya batı duvarına açılmış bir kapıdan girilmektedir. Üst örtüye ilişkin herhangi bir iz bulunmamaktadır. İçte kuzey ve doğu duvarına açılmış dolap nişleri yer al-maktadır. Dış duvarlar moloz taşlarla örülmüş yer yer kireç harcıyla sağlamlaştırılmıştır.Beruji Kilisesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 227

Kiliseye güney cepheye açılmış bir kapıdan gi-rilmektedir. Birinci sahın, 10.55x2.60 m ölçülerinde dikdörtgen planlı olup, büyük ölçüde üst örtüsüyle birlikte yıkılmıştır. Yıkıntılar içerisini doldurmuş, sadece batı kesimi ayaktadır. Üzerinin doğu-batı yö-nünde beşik tonozla örtülü olduğu anlaşılmaktadır. Batı duvarının üst ortasına bir mazgal pencere açıl-mıştır. Buradan hem doğusundaki kanki bölümüne hem de ikinci sahna geçiş sağlanmaktadır.

Doğusundaki kanki bölümü, 3.80x2.70 m ölçü-lerinde dikdörtgen planlı ve üzeri aynı yönde beşik tonozlarla örtülüdür. Sahından batı duvarının kuzey köşesine kaydırılmış 1.20 m genişliğinde içten ve dıştan toprakla kapanmıştır. Görünebildiği kadarıy-la kapı sivri kemer açıklıklı olarak yapılmıştır. Kuzey duvarındaki bir diğer kapı, asıl kanki bölümüyle ir-tibatlıdır. Doğu duvarına altta sivri kemerli bir mih-rap nişi, üstte bir mazgal pencere ile kuzey köşesine bir dolap nişi açılmıştır. Güney duvarında da mazgal pencere ve dolap nişleri yer almaktadır.

İkinci sahına birinci sahnın kuzeyinde buradan bir kapıyla geçilmektedir. 12.00x5.85 m ölçülerinde doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı ve üzeri aynı yönde beşik tonozla örtülmüştür. Sahnın kuzey ve güney duvarları boyunca birbirine eşit dörder arkad kemeri sıralanmaktadır. Her biri 0.50 m derinliğinde, 2.50 m genişliğinde ve 3.50 m yüksekliğinde tutul-muştur. Kuzey taraftaki kemerli girintilerden batıdan ikincisinde dikdörtgen bir kapı açıklığı yer almakta-dır. Bu açıklık toprakla dolmuş vaziyette olup, ka-panmıştır. Güneydeki girintilerden ikincisinde ve dördüncüsünde birer kapı açıklığı mevcuttur. Ayrıca bu kısımdaki yüzeylerde taşların yatık ve balık sırtı dizilmesiyle bir hareketlilik sağlanmıştır.

Doğu duvarının ortasına oldukça anıtsal ölçü-lerde tören kapısı yerleştirilmiştir. 1.85 m genişlik ve 4.40 m yükseklikte yuvarlak kemerli bir açıklık şek-lindedir. Üzengi seviyesinden itibaren kemeri oluştu-ran taşlar düzgün ve büyük tutulmuş olup, yüzeyleri sıvanmıştır. Tören kapısının iki yan tarafına birer niş açılmış bu nişlerden kuzey yandaki sivri kemerli 0.50 m derinlikte 1.15 m yükseklikte olup, yüzeyi sıvalı-dır. Diğer taraftaki niş de kemerli olup, daha küçük ölçülerde yapılmıştır.

Batı duvarının üst ortasına içten sivri kemerli ola-rak yapılmış bir mazgal pencere açılmıştır. Bunun iki yanına köşelere kaydırılmış kare şeklinde birer dolap nişiyle tonozun başlangıç seviyesine yakın kinci bir pencere yerleştirilmiştir. Duvar yüzeyleri kireç har-cıyla sıvanmıştır. Ayrıca sahının zemini define arayı-cıları tarafından kazınmıştır.

Doğu taraftaki kanki bölümü, 4.75x2.90 m öl-çülerinde kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı ve beşik tonozla örtülüdür. Doğu duvarının ortasına bir mihrap nişi yerleştirilmiştir. Tören kapısı ekseninde 1.80 m yükseklik ve 0.50 m derinlikte sivri kemerli bir girinti oluşturmaktadır. Mihrabın ortasın küçük bir mazgal deliği açılmıştır. Bunun dışında doğu du-varının iki köşesinde, güney duvarının ortasında, ku-zey duvarının batı köşesinde ve batı duvarının güney köşesinde olmak üzere beş dolap nişi yer almaktadır. Güney duvarının batı yanına kaydırılmış bir kapı yandaki mekana geçiş sağlanmaktadır. Burası servis kapısı işlevi görmektedir duvar yüzeyleri sıvalı olup, buranın da zemininde define aranmıştır.

Kilisenin beden duvarları kireç harcıyla tutturul-muş, moloz taş örgülüdür. Duvar kalınlıkları 0.90-1.10 m arasında değişmektedir. Güney cephenin or-tasındaki birinci sahına girişi sağlayan kapı, düzgün kesme taşlarla yuvarlak kemer alınlıklı olarak yapıl-mıştır. Düz atkı taşı üzerine haç işaretleri kazınmıştır. İçteki ikinci sahın kapısı da içten ve dıştan yuvarlak kemerli bir açıklık şeklindedir. İçte de duvar yüzey-lerine çeşitli nişler açılmış ve sıvayla kaplanmıştır. Özellikle doğu duvarında boydan boya yarıklar oluş-muştur.

HAKKARİ228

Kilisenin güneyindeki ek mekan dışında, kuzey cephenin doğu köşesine haçsız, taşlarla örülü bir du-var eklenmiştir. Arasında kemerli bir açıklık bulunan duvar, 4.00 m uzunluğunda 1.90 m genişliğinde tu-tulmuştur. Burası hafif bir eğimle kilisenin damına kadar yükseltilmiş olup, muhtemelen dama çıkış sağ-lamak için yapılmıştır.

Kilisenin doğu tarafında temel seviyesindeki du-var kalıntıları bulunan manastır yapısına ait bir çok odanın mevcudiyeti tespit edilebilmektedir. Bunların arasında kilisenin tam karşısına denk gelen yere bir ek mekan yapılmıştır. Bu mekan doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı ve dıştan 8.00x5.25 m ölçülerinde tutulmuş ve üzeri aynı yönde beşik tonozla örtülmüş-tür. Buraya batı duvarının güney köşesine kaydırılmış bir kapıdan girilmektedir. Duvar kalınlıkları 0.85 m olup, harçla tutturulmuş moloz taşlar kullanılmıştır. Güney duvarının ortasında yıkılmalar n,,mevcuttur. Burası muhtemelen depo veya inziva yeri olarak kul-lanılıyordu.

Meskun bir mahal dışında kilise ve ek yapı bü-yük ölçüde sağlam kalabilmiş, diğer manastır yapıları yıkılmıştır. Bu bölgenin merkez kilisesi ve en önemli yapısıdır tescilsiz olan yapının kültür varlığı olarak kayıtlara geçirilmesi ve koruma altına alınması gerek-mektedir.

3.15. Miskin KilisesiCevizli vadisinde cevizli köyüne bağlı Başak

(Gondki) mahallesinde yer almaktadır. Burası geç-mişte Thoube’ye bağlı Nasturi yerleşmesi olup Gun-dukda adıyla zikredilmektedir. Thoube bölgesindeki altıncı kilisedir. Kilise meskun bir mahal içinde kal-mıştır. Burası da terör nedeniyle boşalmış ancak 2003 yılında halkı geçici olarak köyüne dönüp arazilerini değerlendirmeye başlamıştır. Günümüzde kilisenin bulunduğu arazi Fettah Yücel’e aittir.

Kilise Cevizli’ye giden stabilize yolun hemen ku-zeyinde kalmaktadır. Düz bir araziye kurulmuş olan kilise güney tarafındaki üç duvardan ibaret ek yapıyla günümüze ulaşmıştır. Nasturi kilisesi olan yapı doğu batı doğrultusunda dikdörtgen planlı dıştan düzgün olmayan bir plana sahiptir. 13.90x5.90 m ölçülerin-de iki bölümden oluşmaktadır. Kiliseye giriş güney cephenin batı tarafından dikdörtgen açıklıklı bir kapı ile sağlanmaktadır. Bu kapı ile doğrudan sahına giril-mektedir.

Sahın, 8.25x4.85 m ölçülerinde dikdörtgen planlı ve üzeri doğu batı yönünde beşik tonozla ör-tülüdür. Sahının batı duvarının ortasına açılmış üst üste iki mazgal pencere aydınlatmaktadır. Doğu du-varındaki tören kapısı 0.40 m genişlikte sivri kemerli

Miskin Kilisesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 229

bir açıklıktan ibarettir. Aynı duvarın güney köşesin-deki servis kapısı ile kanki bölümüne geçilmektedir. Duvar ve beşik tonozun yüzeylerinde sıva izleri mev-cuttur. Sıvalar kireç harcıyla yapılmıştır. Günümüzde içerisi kuru ot deposu olarak kullanılmaktadır.

Kanki bölümü 4.80x1.90 m ölçülerinde kuzey güney yönünde dikdörtgen bir mekandır. Üst örtüsü beşik tonozdur. Doğu duvarın ortasına tören kapısı eksenine mihrap yerleştirilmiştir. Mihrap 0.75 m ge-nişlikte 1.20 m yükseklikte sivri kemerli bir girinti şeklindedir. Mihrabın ortasına bir mazgal deliği açıl-mıştır. Ayrıca aynı duvarın güney köşesinde de daha

küçük bir nişe yer verilmiştir. Güney ve kuzey duvar-larına daha küçük birer dolap nişi açılmış ve duvar yüzeyleri kireç harcıyla sıvanmıştır.

Kilisenin güney tarafına doğu batı köşelerden ve ortadan uzanan üç duvarla yapılmış bir ek mekan elde edilmiştir. Duvarlar birbirinden bağımsız 7.25 m uzunluğunda kiliseye dik uzanmaktadır. Üzeri ve önü açık şekilde iki bölüm oluşturacak bir düzenle-me göstermektedir. Batıdaki bölümün önüne 1.00 m yüksekliğinde bir duvarla sınırlandırmaya gidil-miş ayrıca batı duvarına bitişik içten ikinci bir duvar yapılmıştır. Bu ek bölümün işlevi bilinmemektedir. Aynı zamanda üzeri örtülü mü olduğu da şüpheli-dir. Günümüzde üstünün örtülü olduğunu gösteren herhangi bir iz mevcut değildir. Yine batıdaki birinci bölümde kilise giriş kapısının hemen yanına 1.92 m yüksekliğinde yekpare taştan bir dikme yapılmış ve bu üstten ek duvarla bağlanmıştır.

Kilisenin ve ek yapının tamamında taş malzeme kullanılmıştır. Taşlar kaba yonu ve moloz taş şeklinde kireç harcıyla tutturulmuştur. Üstten düz toprak dam şeklinde olup damın kenarlarında kademeli taşlarla bir saçak yapılmıştır. Günümüzde büyük ölçüde sağ-lam olan yapı tescilsizdir. Kültür varlığı olarak tescil-lenerek koruma altına alınması gerekmektedir

3.16. Gissa (Yaprak) Beşerik Kilisesi Kazan Vadisi’nde Kazan Köyü’ne bağlı Yaprak

Mahallesi’nde bulunmaktadır. Mahallenin eski ismi Gissa’dır. Gissa Tohub’a bağlı Nasturi yerleşmelerin-den biri olarak zikredilmektedir. Kilise meskun ma-hal dışında kuzeyden güneye eğimli bir arazi üzerin-de kurulmuştur. Kilisenin doğusunda kuru bir dere, güneybatısında teras şeklinde bahçeler, kuzeyi ise meşe ve ceviz ağaçları ile kaplı tepeliktir.

Yapının dış cepheleri kireç harcı ile tutturulmuş kaba yonu taşlarla örülmüştür. Güney cephedeki tek açıklık batıya kaydırılmış giriş kapısıdır. Doğu ve batı cephelerde birer mazgal pencere açıklığı bulunmaktadır.

Miskin Kilisesi

Miskin Kilisesi

HAKKARİ230

Kilise doğu- batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olup, dıştan 9.50x6.60 m ölçülerindedir. Sahın ve kanki bölümünden oluşmaktadır. Sahın bölümü içten, 6.80x4.30 m ölçülerindedir. Doğu-batı istika-metinde dikdörtgen planlıdır. Üzeri aynı yönde beşik tonozla örtülüdür. Dıştan güney cephenin batı kena-rına kaydırılmış bir kapı ile yapıya girilmektedir. Ka-pının etrafı kısmen yıkılmıştır. Kapı açıklığı yuvarlak kemerlidir. Batı duvarının alt kesimine yerleştirilmiş iki dolap nişinden kuzeyde kalanı daha yüksekte tu-tulmuş sivri formludur. Diğeri ortaya yakın bir yerde düz sonlanan kareye yakın bir özelliktedir. Üstte du-var bitiminde bir mazgal pencere açıklığı bırakılmış-tır. Doğu duvarında kankiye geçişi sağlayan iki kapı

açıklığı ve üst üste iki tane dolap nişi bulunmakta-dır. Nişler kuzey köşede 0.38 m derinliğinde düz atkı taşlıdır. Ortada sivri kemerli 1.70 m yüksekliğinde ve 0.80 m derinliğinde tören kapısı bulunmaktadır. Tören kapısında kemerin hemen altında yekpare bir taştan atkı taşı bırakılmıştır. Güney köşedeki servis kapısının üst kısmı yıkılmıştır. Bu nedenle kapı açık-lığının şekli tam belli değildir. Mevcut şekli ile 0.70 m genişliğindedir.

Kanki bölümü doğu-batı doğrultusunda dik-dörtgen planlı olup, içten 4.30x1.80 m ölçülerinde-dir. Üzeri kuzey güney yönünde beşik tonozla örtü-lüdür. Batı duvarında servis ve tören kapısı arasında düz sonlanan 0.30 m derinliğinde ve tören kapısının kuzeyinde yine düz sonlanan 0.25 m derinliğinde iki dolap nişi yerleştirilmiştir. Doğu duvarında tören ka-pısı ekseninde sivri kemerli kutsal nişe(mihrap) yer verilmiştir. Kutsal niş 0.70 m genişliğinde ve 0.55 m derinliğindedir. Nişin güneyinde bir mazgal pencere ile 0.40 m derinliğinde düz sonlanan bir dolap nişi bulunmaktadır. Yer yer sahın ve kanki bölümünde sıva izleri kalmıştır.

Kilise tamamen moloz taş malzemeden yapılmış-tır. Duvar kalınlığı ise 0.80 m’dir. Taş malzeme gerek duvarda gerekse tonoz örtüde harçla tutturulmuştur. Üst kısmında da sal taşlarından saçak yapılmıştır. Üzeri düz toprak dam şeklindedir. Yapı tamamen

Gissa (Yaprak) Beşerik Kilisesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 231

sade tutulmuş, hiçbir süsleme unsuruna yer verilme-miştir.

Yapının kuzey cephesinin batı tarafında sonra-dan yapılmış ek mekan şeklinde bir ilave yapılmıştır. Güney tarafında da batı köşeye bir duvar eklenmiştir. Doğu-batı-kuzey duvarında çatlaklar ve yer yer yıkıl-malar meydana gelmiştir. Doğu cephede yer yer sıva kalıntıları kalmıştır.

3.17. Şemdinli Kara Kilise Yapı, Dera Reş olarak da adlandırılmaktadır.

Şemdinli’nin Yayla Mahallesi’nde, oldukça yüksek bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Stabilize bir yol-dan araçla kiliseye ulaşılmaktadır. Mevki olarak Şemdinli’nin kuzey batısına düşmektedir.

Yolun hemen altında düzlükte kurulmuştur. Dış-tan düzgün olmayan bir dikdörtgene oturmaktadır. Dış ölçüleri itibariyle her bir kenar birbirinden farklı olup, doğudan 15.50 m, batıdan 13.80 m, kuzeyden 13.40 m güneyden ise, 12.60 m ebatlarındadır. Kilise batıdaki üç sahın, doğudaki iki kanki bölümü ve gü-ney doğudaki iki katlı ek bölümden ibarettir.

Kuzeydeki asıl sahın 7.40 m x 4.30 m ölçülerin-de doğu batı doğrultusunda dikdörtgen planlı, güne-yindeki sahına açılan sivri kemer açıklıklı bir kapıdan girilmektedir. Üzeri de aynı yönde beşik tonozla ör-tülmüştür. Doğu duvarındaki iki kapı açıklığı ile kan-kiye geçilmektedir. Bu kapılardan ortadaki sivri ke-mer, güneydeki daha küçük dikdörtgen açıklıklıdır.

Kanki doğu duvarı orta kısmından tonozun bir kısmıyla birlikte yıkılmıştır. 2.10 m x 4.60 m ölçüle-rinde kuzey- güney doğrultusunda dikdörtgen planlı ve aynı yönde beşik tonozla örtülüdür. Ana orta kapı ekseninde kutsal niş (mihrap) yer almaktadır. Bunun üst kesimi yıkılmıştır. Bunun dışında kuzey ve batı ile doğu duvarında muhtelif nişler açılmıştır. Güney duvarı batı tarafına açılmış kapı ile güneydeki kanki bölümüne irtibatlandırılmıştır.

İkinci sahın, 7.40 m derinliğinde doğusu 2.70 m, batıya doğru olarak 2.20 m’ye düşen derinlemesine dikdörtgen planlı ve aynı yönde beşik tonozla örtü-lüdür. Doğu tarafa doğru kuzey duvarına bir, güney duvarına iki sivri kemerli girinti açılmıştır. Üst örtü ile batı ve güney duvarları kısmen yıkıktır. Kuzey kö-şeye kaydırılmış bir kapıdan kankiye girilmektedir. 2.50 m x 2.10 m ölçülerinde kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Üzeri kuzey güney yönünde beşik tonozla örtülüdür. İki katlı olarak düzenlenmiştir. İkinci kata güneydeki bölümden geçilmektedir. Doğu duvarına sivri kemerli kutsal niş (mihrap) ile bunun güneyine derin tutulmuş dolap nişi yerleştirilmiştir.

Güneydeki üçüncü sahın doğu batı ekseninde dikdörtgen planlı 7.20 m uzunluğunda, batıdan 2.50 m, doğudan ise 3.00 m genişliğinde tutulmuştur. Üzeri aynı yönde beşik tonozla örtülüdür. Bu beşik tonoz örtü ile duvarların üst kesimleri büyük ölçüde yıkılmıştır.

Kanki sırasındaki bu sahına bitişik oda güney doğu köşede yer almaktadır. 2.50 m x 3.80 m ölçüle-rinde enine dikdörtgen planlı ve iki katlıdır. Bağımsız dışarıdan güney yöne açılmış bir kapı ile girilmek-tedir. Kapı içten ve dıştan sivri kemer açıklıklıdır. Yine aynı yöne kapının hemen doğusuna bir mazgal pencere yerleştirilmiştir. Ayrıca muhtelif dolap nişleri açılmıştır. Kuzey güney eksenindeki beşik tonoz örtü alt katta büyük oranda yıkılmıştır. Üst katın sahına bakan batı duvarı ile güney duvarına açılmış birer mazgal penceresi, kuzeydeki kanki bölümü ile bağ-lantılı kapısı dikdörtgen açıklıklıdır.

Şemdinli Kara Kilisesi

HAKKARİ232

Yapının tamamında moloz taş malzeme kullanıl-mıştır. Duvar kalınlıkları değişkenlik göstermektedir. Bunlar 0.80 m ile 1.50 m arasında değişmektedir. Sa-hınların duvarlarında yer yer sıva izleri mevcuttur.

Yapıda yıkılan kısımlar olmakla beraber, planı-nı çıkarabilecek özelliklerini sürdürmektedir. Bunun yanında birinci sahının güney- batı köşesinde kaçak define kazısı yapılmıştır. Ayrıca ikinci ve üçüncü sa-hında yıkılan kısımlar çoğunluktadır. Bunlar dışında birinci kankinin doğu duvarı, ikincisinin kat bölüntü-sü ile diğer bölümün alt kat tonoz örtüsü yıkılmıştır.

3.18. Yüksekova Beri (Taş) KilisesiYüksekova’ya bağlı eski adı Kalanis olan Yeşilde-

re köyünün batısında, Yeniköprü yol ayrımı-Yükse-kova karayolunun doğusunda meskun bir mahal dı-şında yer almaktadır. Karayolundan yaklaşık 1 saatlik tırmanma ile kiliseye çıkılabileceği gibi köyden de ulaşılabilir. Yapı yamacın kenarına doğuya ve kuzeye doğru genişleyen bir düzlüğe kurulmuştur.

Doğu ve güney taraftan toprak seviyesine yakın olması ve kuzey ve batı cephelerinin de büyük ölçü-de yıkılması sebebiyle kilisenin dış cephelerini belir-lemek mümkün olmamıştır. Kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı yapı dıştan 15.40 x 10.50 m ölçü-lerinde tutulmuştur. Üç sahın ve iki kanki bölümün-den oluşmaktadır. Yapıya giriş batı cephenin güney

tarafında bulunmakla beraber günümüzde bu kısım yıkıldığından kapının yeri belli değildir.

Güneydeki birinci sahın boydan boya uzanan 8.90 x 2.50 m ölçülerinde doğu batı yönünde dik-dörtgen planlı ve üzeri aynı yönde beşik tonozla ör-tülüdür. Batı tarafı yıkılmıştır. Bunun kuzey duva-rına açılmış bir kapı ile ikinci sahına geçilmektedir. Doğusuna kanki bölümü yerleştirilmiş olan bu sahın 2.80 x 5.80 m ölçülerinde dikdörtgen ve doğu-batı yönünde beşik tonozla örtülü bir mekandır. Batı ta-rafı kısmen yıkılmıştır. Doğu duvarına bir dolap nişi yerleştirilmiştir. Mekandan yer yer sıva izleri kalmış-tır. Bu kısımdan sivri kemer açıklıklı bir diğer kapı ile kuzeydeki üçüncü sahına ulaşılmaktadır. Asıl ibadet

Yüksekova Beri (Taş) Kilisesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 233

ve toplanma mekanı burasıdır. Bu kısım da üst örtü-sü dahil olmak üzere büyük ölçüde yıkılmıştır. 4.30 x 7.60 m ölçülerinde beşik tonoz örtülü dikdörtgen bir mekandır. Bu bölümün diğer özelliği ise, doğu-daki her iki kanki bölümüne de buradan geçilmesi-dir. Özellikle doğu duvarının ortasına açılmış düzgün kesme taş işçiliği gösteren ve sivri kemerli bir girin-ti içine alınmış kapı dikkat çekicidir. Bu kapı ibadet amaçlı tören kapısı niteliğindedir. Güney duvarının doğu köşesinde yer alan dehliz şeklindeki açıklıkla ortadaki kanki kısmına varılmaktadır.

Kilisenin doğu tarafındaki ikinci ve üçüncü sahınlara denk gelen kanki bölümü iki kısımdan oluşmaktadır. Tören kapısı ile üçüncü sahına açılan kankinin birinci kısmı, 1.85 x 4.80 m ölçülerinde kuzey-güney yönünde dikdörtgen planlı, beşik to-noz örtülüdür. Bunun güneyinde doğu köşeye kay-dırılmış ikinci bir kapı ile, ortadaki kankinin ikinci bölümüne ulaşılmaktadır. Ayrıca buraya üçüncü sa-hından “L” şeklinde duvarın içine açılmış bir dehliz-den de geçilmektedir. 2.80 x 2.90 m ölçülerinde kare planlı ve üzeri bir beşik tonozla örtülüdür. Bunun doğu duvarına sivri kemerli bir mihrab (kutsal niş) yerleştirilmiştir. Zeminden 1.30 m yükseklikte, 0.60 m derinlik ve 1.10 m yüksekliğe sahip bir niştir. Bu-

nun güney tarafına tonoz seviyesine yakın bir mazgal pencere açılmıştır.

Yapının tamamında taş malzeme kullanılmıştır. 1.70 -130 m arasında değişen duvar kalınlıkları harçla tutturulmuş düzgün sıralı moloz taşlarla örülmüştür. Tören kıyısında olduğu gibi yer yer düzgün kesme taş yapıda görülmektedir. Dış duvarlar ya toprak altında kalmış ya da yıkılmıştır. Üst örtüde içten beşik tonoz dıştan düz topraktan şeklindedir. Yapıda yer yer sıva izleri görülmektedir.

3.19. Kerpil KilisesiKerpil’in bugünkü ismi Köprücük’tür.

Yüksekovaya’ya 8 km mesafede, Hakkari-Yüksekova karayolundan 2 km uzaklıkta bulunan köye asfalt bir yol ile ulaşılmaktadır. Meskun bir köydür. Burasının tarihi kayıtlardan bir Ermeni köyü olduğu anlaşıl-mıştır. Tesbit edilen kilisede plan ve mimari özellik-lerine göre Ermeni Kilisesi konumundadır. Kilisesin üzerinde herhangi bir yazıt bulunmadığından kim tarafından ve hangi tarihte yapıldığı belli değildir. Günümüzde kilise, İsmet Açıkel’in mülkiyetinde bu-lunmaktadır.

Köyün ortasına yakın bir yerde kuzeyden güne-ye eğimli bir arazi üzerine kurulmuştur. Doğu batı

Kerpil Kilisesi

HAKKARİ234

yönünde dikdörtgen planlı, dıştan 7.00 m x 13.60 m ölçülerindedir. Yapının dıştan batı, doğu ve kısmen güney cephesi görülebilmektedir. Güney cephesine bugün tandır evi olarak kullanılan bir ev bitiştiril-miştir. Batı cephesi düzgün kesme taşlarla kaplanmış ortasına üç dilimli kemer girintili bir kapı açılmıştır. Bunun tam üzerine dam seviyesine yakın bir mazgal pencere bırakılmıştır. Ayrıca yapının tümüyle açık bir şekilde görülebilen yeri durumundadır. Doğu cephe-nin kısmen toprakla kapanmasına rağmen düzgün kesme taşlarla kaplandığı ve bir mazgal pencere açık-lığının bulunduğu kalan kısmından anlaşılmaktadır. Dam seviyesine kadar toprakla dolan kuzey cephenin batı tarafı sonradan toprağı temizlenmek suretiyle açılmıştır. Sağır duvar görünümünde olan cephenin üst kısımları kaba ve düzgün kesme taşlarla örülmüş-tür. Alt kısımlarında ise moloz taş malzemeden örgü görülmektedir. Bugün kapanmış olmakla beraber gü-ney cephenin düzgün kesme taş örgülü olduğu ve sa-ğır tutulduğu anlaşılmaktadır.

Yapıya batı cephenin ortasındaki bir kapı ile gi-rilmektedir. Üç dilimli kemerli bir girinti içerisinde, üst kısmı yıkılmış sivri kemer açıklıklı bir kapı özel-liğindedir. İç mekan 11.30 m x 5.00 m ölçülerinde, dikdörtgen bir nef ve doğusundaki yarım daire bir apsisten oluşmaktadır. Batıdaki nef kısmı kuzey gü-ney yönünde atılmış iki kemerle üç eşit bölüme ayrıl-mıştır. Bu kemerler duvardan 0.20 m taşıntılı duvar payelerine oturmuştur. Duvar payeleri ve sivri kemer-ler düzgün kesme taşlarla yapılmıştır. Bu kemerlerin desteklediği sivri beşik tonoz nefin örtüsünü teşkil et-mektedir. Batı yönüne kapının üst kesimine bir maz-gal pencere açılmıştır. Ayrıca batıdan itibaren üçüncü kısmın kuzey duvarına zeminden 1.50 m yüksekliğe bir niş yerleştirilmiştir. Sivri kemerli, 0.40 m derin-liğinde tutulan niş düzgün kesme taşlarla oluşturul-muştur.

Apsis, neften bir sivri kemerle ayrılmış, 3.75 m genişliğinde ve 3.00 m derinliğinde tutulmuştur. İçten yarım daire planlı olup, aynı şekilde bir örtüye sahip-tir. Doğu duvarına bir mazgal pencere açılmıştır. Ke-merin hemen iç kısımlarına kuzey ve güney taraftan karşılıklı birer niş yerleştirilmiştir. Apsisin güney doğu kısmında ayrıca derin bir niş daha bulunmaktadır.

Yapıda duvar kalınlıkları 1.10 m olup, apsis kısmı daha kalın tutulmuştur. Düzgün kesme taş ve harçla tutturulmuş moloz taş malzeme yapıda kulla-nılmıştır. Dıştan düz toprak dam örtülüdür.

Kilisenin içerisinde bir dönem tandır yakıldığın-dan duvar yüzeylerini simsiyah is kaplamıştır. Bugün depo olarak kullanılmaktadır. Sağlam kalmış, büyük ölçüde özelliklerini muhafaza etmektedir.

3.20. Orişe KilisesiYüksekovaya 24 km uzaklıktaki Dereiçi köyünde

bulunmaktadır. Köy günümüzde terkedilmiş olup, meskun değildir. Cilo dağlarından gelen iki derenin kesiştiği düzlükte kurulmuştur.

Bir Nasturi yapısı olan kilise, köyün kuzeydoğu-sunda yer almaktadır. Kuzeyden güneye eğimli bir arazide, tepenin yamacına yakın bir yere kurulmuştur. 11.00 m x 6.00 m ölçülerinde dikdörtgen planlı bir yapıdır. Sahın ve kanki bölümlerinden oluşmaktadır.

Sahın bölümü, 6.00 x 3.95 m ölçülerinde doğu batı yönünde dikdörtgen bir mekandır. Üzeri aynı yönde beşik tonozla örtülüdür. Güney cephenin ba-tısına kaydırılmış bir kapıdan girilmektedir. Giriş kapısının etrafı kısmen yıkılmıştır. Bu nedenle kapı açıklığının özellikleri kaybolmuştur. İç mekanda batı duvarının üst kesimine bir mazgal pencere açılmıştır. Alt kesimde düz sonlanan 0.30 m derinliğinde üç do-lap nişine yer verilmiştir. Kuzey duvarında yer alan iki kapı ile kankiye geçiş sağlanmaktadır. Bunlardan ortaya yakın bir yere açılmış olan tören kapısı sivri kemerli olup, 0.87 m genişliğinde tutulmuştur. Gü-ney köşeye kaydırılmış olan servis kapısı ise dikdört-gen bir açıklıktan ibarettir. Sahının duvarlarında yer yer sıva izleri kalmıştır.

Kanki, kuzey güney istikametinde dikdörtgen planlı olup, aynı yönde bir beşik tonozla örtülmüştür. İçten 4.20 m x 2.10 m ölçülerinde tutulmuştur. Doğu duvarında hafif kuzeye kaydırılmış şekilde kutsal niş (mihrap) yerleştirilmiştir. Sivri kemerli bu niş 0.44 m derinliğinde olup, dış duvarı yıkıktır. Bunun dışında kuzey duvarına düz iki niş daha açılmıştır.

Yapıda tümüyle taş malzeme kullanılmıştır. Du-var kalınlıkları 1.00 m ile 1.20 m arasında değişmek-tedir. Moloz taş, gerek duvarlarda ve gerekse beşik tonoz örtülerde harçlar tutturularak kullanılmıştır.

Orişe Kilisesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 235

Dıştan düz toprak dam örtülüdür. Kenarlarına taştan bir saçak yapılmıştır. Sonradan kuzey tarafının bir takım yapılar ilave edilen kilise günümüzde oldukça haraptır. Özellikle sahın ve kanki bölümünde define arayıcıları kazılar yaparak büyük bir tahribat meyda-na getirmişlerdir. Dış beden duvarlarında da bazı yı-kılmalar meydana gelmiştir.

Günümüzde köy ile birlikte kilise kendi kaderine terkedilmiştir. Cilo dağlarına çıkış sağlayan bir mev-kide doğal güzelliklere tarihsel bir derinlik kazandı-ran kilisenin koruma altına alınması gerekmektedir.

3.21. Şavita KilisesiYüksekovaya bağlı Kolbaşı köyünde bulun-

maktadır. Köyün eski adı Şavita’dır. Van-Hakkari karayolundan 6-7 km’lik stabilize bir yol ile köye ulaşılmaktadır. Bu yol oldukça virajlı ve tırmanma ge-rektirmektedir. Köy meskun olup, gerek içerisinde ve gerekse çevresinde yer alan kaynak suları ile yeşillik ve sulanabilir bir araziye sahiptir.

Köyün güneyinde kalan ve Şavita deresinin ke-narından yükselen sarp ve dik bir kayalık üzerine kilise kondurulmuştur. Bu kayalığa batı taraftan çıkı-labilmektedir. Kayalığın sarp ve uçurum olan kuzey uç noktasına kurulmuş kilise, üç yönden doğal bir koruma oluşturmaktadır. Bu yönüyle Zap suyuna ka-dar inen vadiyi ve etrafını gözetlemek maksadını da gütmektedir.

Doğu batı doğrultusunda dikdörtgen bir alana oturan yapı, 6.90 x 10.70 m ölçülerinde dış ölçülere sahiptir. Asıl ibadet mekanı sahın ile kanki bölümle-rinden oluşmaktadır. Yapının dış cepheleri kayalıkla-rın üzerinde kaldığından ancak uzaktan karşı taraftan görülebilmektedir. Güney cephe ile doğu cephenin kaplamaları kısmen bozulmuştur. Batı cephede de iki mazgal pencere açıklığı ile sıva izleri seçilebilmekte-dir. Güney cephenin batı köşesine açılmış kapıdan sahın bölümüne girilmektedir. Dıştan düz atkı taşlı kapı, içten sivri kemer açıklıklıdır. Yapıdaki tek süs-leyici unsur atkı taşı üzerindeki kazıma bir haç mo-tifidir.

Sahın, düzgün olmayan bir dikdörtgene otur-maktadır. Duvar uzunlukları değişken olup, kuzey duvarı 6.65 m, güney duvarı 6.15 m olup, doğu du-varı 4.70 m, batısı ise 4.95 m’dir. Üzeri doğu batı yö-nünde beşik tonozla örtülüdür. Batı duvarına açılan iki mazgal pencere bulunmamaktadır. Güney duva-rına kapıdan başka doğuya doğru ortadaki derin iki dolap nişi açılmıştır. Doğu duvarında kankiye geçişi sağlayan iki kapı ile bunların arasındaki yüzeyde bir dolap nişi yer almaktadır. Ortadaki tören kapısı sivri

kemer açıklıklı, daha küçük tutulan güney köşedeki servis kapısı ise dikdörtgen açıklıklı tutulmuştur. Du-varlarda sıva izleri bulunmaktadır.

Kanki, kuzey güney yönünde dikdörtgen planlı, aynı yönde beşik tonozla örtülüdür. 5.00 x 170 m ölçülere sahiptir. Batı duvarındaki sivri kemerli kapı açıklıkları yanında, biri ortada, diğeri kuzey tarafta iki dolap nişi bulunmaktadır. Doğu duvarında tören kapısının tam karşısına sivri kemer açıklıklı kutsal niş (mihrab) yerleştirilmiştir. Bunun güney tarafında ise bir mazgal pencere yer almaktadır. Ayrıca kuzey du-varına bir, güney duvarına da üst kesimde dört niş açılmıştır. Sıvalı olduğu kalan izlerden anlaşılmakta-dır. Doğu duvarında yıkılmalar mevcuttur.

Kartal yuvası kayalıklara kondurulmuş kilise ko-numu ile dikkat çekmektedir. Büyük ölçüde sağlam, güney ve doğu ve batı tarafında yıkılmalar mevcuttur. İçerisinde de define arayıcıları kazı yaparak tahribatta bulunmuştur. Şavita vadisinin ve civarının günümüze ulaşan yapılarından biri olması önemini arttırmakta-dır. Doğal dokusuyla bir dağ kilisesi görmek isteyen-lere ilginç görüntüler sunabilir.

Şavita Kilisesi

HAKKARİ236

4. MEDRESELER

4.1. Zeynel Bey MedresesiMedrese Hakkari’nin Biçer Mahallesinde bahçe-

ler arasında ve dere kenarında yer almaktadır. 1998 yılında Hakkari’de başlatılan yüzey araştırması sıra-sında tespit edilen medrese; kuzey-güney doğrultu-sunda dikdörtgen planlı ve 17.20x22.20 m dış ölçü-lerinde bir alana oturan yapı olarak tanımlanmıştır. Bu dönemde yapı büyük ölçüde yıkıldığından kazı ve temizlik yapmadan planını tam olarak ortaya koymak mümkün olmamıştır. Ancak ortada bir avlu ve bunun tarafından sıralanan medrese odaları anlaşılmaktadır. Odalar kare ve dikdörtgen planlı, üzerleri beşik tonoz

örtülüdür. Medresenin tamamımda moloz taş ve kaba yonu taşlar kullanılmıştır.

Medresenin üzerinde inşasına ilişkin herhangi bir kitabe bulunmamasına rağmen, tarihi kaynaklardan kim tarafından yaptırıldığı öğrenilebilmektedir. Şe-ref name’den Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim’in mazhariyetine nail olmuş, Hakkari Beyi Zeynel Bey tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Zeynel Bey, 1560–1578 tarihleri arasında Hakkari Beyliği’nde kalmış olup, büyük ihtimalle medreseyi bu tarihler arasında yaptırmış olmalıdır. Yine Şeref name’ye göre, İranlılarla 1585 yılında yapılan bir savaş sırasında

Zeynel Bey Medresesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 237

Marend’de şehit edilen Zeynel Bey’in naşı 1587’de Çölemerik’e nakledilerek kendi yaptırdığı medrese-nin avlusuna gömülmüştür.

Zeynel Bey Medresesi tespit edildikten ve mev-cut duruma göre tanımlamaya çalışılmış ve Diyarba-kır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 14.11.1998/2159 kararı ile tescillenerek koruma altı-na alınmıştır. Yapının tam olarak ortaya çıkartılması ve restorasyonunu gerçekleştirebilmek amacıyla 2005 ve 2006 yıllarında kazı ve temizlik çalışması yapıl-mıştır. Bu temizlik çalışmalarında, medresenin dış ve iç temizliği gerçekleştirilerek yapı tamamen ortaya çı-kartılmıştır.

Medresenin doğu-batı doğrultusunda düzgün olmayan dikdörtgen planlı ve kuzeyden 15.93 m gü-neyden 17.16 m, batıdan 21.55 m doğudan 23.69 m ölçülerine olduğu görülmüştür. Elde edilen verilere göre yapının planı ortada avlu ve bunu güney, batı ve kuzeyden çevreleyen 8 oda ve bir eyvandan oluşmak-tadır. Avlunun kuzey ve güney kanadında üçer, batı kanadında ise iki medrese odası bulunmaktadır.

Dış yapı özelliklerini belirlemek amacıyla ya-pılan temizlik sonucunda; kuzey cephenin boydan boya altı taş sırasından oluşan duvar örgüsü ortaya çıkartılmıştır. Taş sıraları düzgün ancak taşlar kaba yonudur. Yalnız üstten iki sırada taşların düştüğü görülmüştür. Duvarın doğu köşeye yakın kesiminde yıkılma oluşmuştur. Aynı cephede üç mazgal pencere açıklığı yer almaktadır. Bunlardan ikisi aynı seviyede, doğudaki ise, iki taş sırası daha aşağıdadır. Düz lento taşı yekparedir. Pencerelerin bazı taşlarında gevşeme-ler olmuş ve taşlar yerlerinden oynamıştır.

Doğu cephe, değişikliğe uğramış olup, düzgün değildir. Taş sıraları yer yer değişiklik göstermekte-dir. Genelde beş sıra taş örgüsü izlenebilmekte, gü-neye bu üç sıraya düşmektedir. Duvarda farklı devir

izleri olduğu izlenimleri uyandıran değişmeler vardır. Aynı zamanda üzerinde medrese avlusuna giren kapı açıklığı üst kısmı yıkık vaziyette ortaya çıkmıştır. Gü-neye doğru duvarda kademelenme çatlamalar mev-cuttur. Kaba yonu düzgün taş sıraları yanında daha gelişigüzel taş örgüsü olan kısımları vardır.

Güney cephe, doğu ve batı köşe arasında aynı se-viyede ortaya çıkartılmıştır. Burada üç sıra taş duvar örgüsü ortaya çıkartılmıştır. Duvarın tam ortasında dikdörtgen kesitli bir payanda yer almaktadır. Payan-danın en üst sırasında batıya bakan yüzde palmet mo-tiflerinin yer aldığı süslemeli taş ele geçmiştir. Aslında bu taş sırası bütün payandayı dolanmaktadır. Bu da medresede ele geçen tek süsleme unsurudur.

Batı cephe ise, güney köşeden itibaren 5.87 m’de dışa bir kademelenme yaparak kuzey köşeye kadar devam etmektedir. Üst sıra taşları yer yer düşmekle beraber bu cephede dört sıra taş duvar örgüsü gö-rülmektedir. Bu tarafta duvara yakın mezarlar ortaya çıkmıştır.

Avlu yaklaşık 10.00 x 10.44 m ölçülerinde kare planlı olup, ortasında birbirine eşit aralıklı dört paye çıkmıştır. Avlu doğu taraftan bir duvarla sınırlandı-rılmıştır. Duvarın ortasına açılmış bir kapı ile avluya girilmektedir. Avluda 1.00 m yüksekliğindeki pa-yeler 5–6 sıra taş dizileri ile oluşturulmuştur. Kalan izlerden kuzey güney istikametinde sivri kemerlerle birbirine bağlandığı anlaşılmıştır. Payelerin ortasında kalan kısma sonradan mezarlar yapılmıştır. Bu me-zarlara ait mezar taşları kırık vaziyette bulunmuştur. Burası zeminden bir duvarla yükseltilmiştir. Ayrıca batı tarafta avlu zemininin de taş döşeli tabanı ortaya çıkarılmıştır.

Avlunun dışında medresenin kuzey kanadı orta-ya çıkarılmıştır. Burası üç oda ve bir eyvandan oluş-maktadır. Bu odalardan ikisi sağlam ele geçmiştir. Üst

Zeynel Bey Medresesi

HAKKARİ238

örtüleri yıkık olan üçüncü oda ve eyvan kısmen te-mizlenebilmiştir.

Kuzey batıdaki birinci oda, 2.70x3.10 m ölçüle-rinde kuzey güney istikametinde dikdörtgen planlı-dır. Üzeri aynı yönde beşik tonoz örtülüdür. Odaya güney doğu köşesindeki bir kapı ile girilmektedir. 0.90 m genişliğindeki kapı dikdörtgen açıklıklıdır. Kapı doğrudan avluya açılmayıp, bu oda ile batı ka-nat arasında kalan doğu batı yönündeki ve 1.10 m genişliği olan koridora açılmaktadır. Odanın batı du-varına ortada ocak ve bunun iki yanında birer dolap nişi, kuzey duvarına ortada mazgal pencere ile bunun

doğusunda bir dolap nişi, doğu duvarına ortaya yakın bir dolap nişi, güney duvarına da kapı dışında bir do-lap nişi yerleştirilmiştir.

İkinci oda 2.80x3.30 m ölçülerinde dikdörtgen planlı ve beşik tonoz örtülüdür. Odanın güney doğu köşesindeki kapıdan girilmektedir. Bu kapı doğru-dan avluya açılmaktadır. Odanın batı duvarına ortada ocak ve bunun kuzey köşesine kaydırılmış bir dolap nişi, kuzey duvarına ortada mazgal pencere ile bunun batısında tam köşeye bir dolap nişi ve doğu duvarına ise kuzeye yakın bir dolap nişi yerleştirilmiştir. Du-varlarında yer yer sıva izleri mevcuttur.

Üçüncü oda 2.90x3.50 m ölçülerinde beşik to-noz üst örtüsü yıkılıp içerisine dolmuştur. Bu odanın yarısına yakın kısmı temizlenebilmiştir. Ortaya yakın bir yere alınmış odaya giriş kapısının üst kısmı yıkıl-mış vaziyettedir.

Doğu tarafta yer alan eyvan 3.10x4.50 m ölçüle-rinde doğrudan avluya açılmaktadır. Eyvanda zemine yakın koda kadar inilmiş olup, kuzey duvarının doğu kısmının yıkık olduğu görülmüştür. Üst örtüsü bü-yük ölçüde yıkık durumda olup, yalnız kuzey güney yönünde beşik tonoz olduğu kalan izlerden anlaşıl-maktadır.

Zeynel Bey Medresesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 239

4.2. Meydan MedresesiMeydan Medresesi, Hakkari merkezinde Biçer

Mahallesi’nde bulunmaktadır.

Giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre medrese, H. 1112 M. 1700-1701 tarihinde yaptırılmıştır. Kapı üzerindeki iki satır halinde dört bölümden oluşan kitabenin büyük bir bölümünü Kur’an-ı Kerim’den ayetler oluşturmaktadır. Bu nedenle kitabeden med-reseyi kimin yaptırdığı anlaşılamamıştır. Ancak o yıllarda Hakkari Hükümeti’nin mutasarıfı olan İzzed-din oğlu İbrahim Bey tarafından yaptırılmış olabilir.2

Ayrıca medresenin 1472 tarihli bir Akkoyunlu eseri olduğuna dair görüşler mevcuttur.3 Yapım tarihi üze-rindeki kitabeyle kesin olarak belirlenen medresenin bu tarihte yapılmış olması mümkün görülmemekte-dir.

Kitabe, iki parçadan oluşan mermer üzerine ne-sih bir hatla iki satır halinde yazılmıştır. 0.30 x 0.90 m ölçülerindeki kitabelerin metni şöyledir:

Ve iz bevve’na li-İbrahime mekane’l-beyti en la tuş-rik bî şey’en. (el-Hac-26). Fetevekkel alallah kâle İbrahi-mu veccehtu vechiye lillezi feterassemavati ve’l-ardı (el-En’am - 79). Zakiren bi-tarihihi fetevekkel alallah sene - 1112.

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1984 yı-lında onarımı gerçekleştirilmiştir. 1959’da yapıdan bahseden O. Aslanapa, iki katlı yapının revaklı avlu-sunun yıkık olduğunu bildirmektedir.4 Bu da medre-senin önceleri büyük ölçüde yıkılmış olduğunu orta-ya koymaktadır.

Medrese, 18.25 x 23.40 m ebatında dış ölçülere sahip, enine dikdörtgen bir alana oturmaktadır. Av-lulu, iki katlı ve iki kanatlı medreseler grubuna gir-mektedir. Yapıya güney cephenin ortasındaki bir kapı vasıtasıyla girilmektedir.

6.10 x 10.20 m ölçülerindeki boylamasına dik-dörtgen avluyu dört yandan, iki kat halinde revaklar çevrelemektedir. Alt kat revakları değişik şekillerde başlık ve kaideleri olan silindirik gövdeli sütunlara, ikinci kat ise payelere oturmaktadır. Kuzey ve güney-de üçer, yanlarda dörder revak gözü yer almaktadır. Bunlar basık ve sivri kemerli şekillerde olup, her bir bölümün üzeri basık beşik tonozlarla örtülmüştür. Yapının içerisine girildiğinde, ilk dikkati çeken husu-sun alt kat revaklarındaki sütun başlık ve altlıklarının olduğu görülmektedir. Her birisi değişik şekillerde düzenlenmiş başlıklar, mukarnaslı ve bilezikli olarak karşımıza çıkmaktadır.

Meydan Medresesi

HAKKARİ240

Avlunun doğu ve batı tarafında iki kanat halinde sıralanan medrese odaları yer almaktadır. Batı kanat-ta hem alt ve hem de üst kat, birbirine yakın ölçü-lerde dörder odadan meydana gelmektedir. Odalar, 3.00 x 4.80 m ölçülerinde enine dikdörtgen planlı olup, üzerleri beşik tonozlarla örtülüdür. Oda kapı-ları dikdörtgen biçimde, düz atkılı ve oldukça küçük tutulmuştur. Batı duvarlarının ortasındaki birer maz-gal pencere odaları aydınlatmaktadır. Ayrıca odaların muhtelif yerlerine yerleştirilmiş dolap ve ocak nişleri yer almaktadır. Son yapılan onarımda harçla sıvanmış durumdaki odaların orijinal özellikleri kaybolmuştur.

Doğu kanatta ise, altta üç, üstte iki oda yer al-maktadır. Her iki katın kuzey tarafında daha büyük tutulmuş iki oda mescid ve dershane olarak düzenlen-miştir. Üst kattaki 3.50 x 9.50 m ölçüsünde dikdört-gen planlı ve üzeri beşik tonoz örtülüdür. Kuzeybatı köşeden bir kapıyla girilmektedir Doğu duvarında iki, batı ve kuzey duvarında birer pencereyle aydınla-tılmaktadır. Güney duvarı ortasındaki mihrab, üstten üç dilimli kemerle taçlandırılmış yarım daire planlı-dır. Bunun güney tarafındaki diğer oda, 3.50 x 5.50 m ölçüsünde beşik tonoz örtülü olup, güney duva-rında bir mazgal pencere, diğer duvarlarında ocak ve dolap nişleri yer almaktadır.

Alt kattaki mescid, 3.40 x 3.30 m ölçüsünde dik-dörtgen planlı olup, üst kattakine göre daha küçük tutulmuştur. Güney duvarı ortasındaki mihrab yarım daire planlı ve yarım kubbe kavsaralıdır. Kuzeybatı köşeden küçük, dikdörtgen bir kapıyla girilen mes-citte, kuzey ve batı duvarındaki birer mazgal pencere aydınlatmaktadır. Ayrıca muhtelif yerlerinde ocak ve dolap nişleri bulunmaktadır. Diğer iki odadan orta-daki oldukça küçük olup, beşik tonozla örtülüdür. Kuzey ve doğu duvarındaki birer dolap nişi ile batı duvarındaki köşeye kaydırılmış kapı ve bir mazgal pencere yer almaktadır. Köşedeki oda, 3.40 x 4.90 m ölçülerinde dikdörtgen planlı ve beşik tonoz örtülü-dür. Güney duvarındaki mazgal pencere ile diğer du-varlara açılmış ocak ve dolap nişleri bulunmaktadır. Buradaki mescid ve odaların tamamı harçla sıvanmış olup, içten ara duvarlara birbirinden geçilebilecek büyüklükte delikler açılarak tahribat yapılmıştır.

Düzgün kesme taşlarla gerçekleştirilmiş yapının güney cephesi taçkapıyla hareketlendirilmiştir. Diğer cephelerde dikdörtgen açıklık şeklindeki pencere-ler dışında, herhangi bir hareketlendirici unsur göze çarpmamaktadır.

Taçkapı güney cephenin ortasında yer almakta-dır. Kapı köşeden helezonik yivli bir kaval silme ve bunu takip eden mukarnaslı bir bordürle oluşturul-muş sivri kemerli şekilde, fazla derin olmayan bir

Meydan Medresesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 241

girinti teşkil etmektedir. Mukarnaslar, kahverengi taşlarla iki sıra halinde, yelpaze dilimli olarak ger-çekleştirilmiştir. Ortadaki asıl kapı açıklığı, oldukça küçük tutulmuş olup, üst ve yanlardan yekpare blok taşlarla sınırlandırılmıştır. Ayrıca kapı, ters “U” biçi-minde üç yandan dolanan bir bordürle çerçevelen-miştir. Kahverengi taştan gerçekleştirilmiş bordürün üzeri kabartma, vazo ve çiçeklerle süslenmiştir. Ka-pının üst kesimine mermer kitabe yerleştirilmiştir. Bunun dışında iki yan kemer başlangıç hizasında, iç-leri geometrik yıldız desenli birer madalyon daha yer almaktadır.

Medrese, düzgün kesme taş işçiliği gösteren anıt-sal yapısı, düzgün planı, iki katlı revaklı avlusu, mes-cid ve odaları ile kapısındaki süslemeler ve içerisindeki sütun başlıkları ile dikkat çekmektedir. Ayrıca günü-müze sağlam olarak ve büyük ölçüde orijinal yapısını muhafaza ederek gelmiş, Hakkari’nin, tek anıt yapısı-dır. Yapının 2006 yılında Vakıflar genel Müdürlüğü tarafından restorasyonu gerçekleştirilmiştir. Yapı ziya-retçilere açık durumdadır.

5. TÜRBE VE ZAVİYELER5.1. Kızıl Kümbet ZaviyesiGülereş Baba Mahallesinde, mezarlığın bulunduğu

sırtın güney tarafında yer almaktadır. Günümüzde yapı oldukça harap ve yıkılmış vaziyettedir. Kalan duvar ka-lıntılarından planını belirlemek mümkün olmuştur.

Yapı, doğu batı doğrultusunda dikdörtgen planlı olup, 16.50 m x 11.80 m dış ölçülere sahiptir. Yapı-ya batı cephenin kuzey köşesinden bir kapıyla giril-mektedir. Buradan doğuya doğru genişleyen bir hole geçilmektedir. Bunda başka, kapılar hole açılan, doğu ve güney tarafta dört oda yer almaktadır. Bu odalar kare ve dikdörtgen planlı bir özellik taşımaktadır. Ya-pılan yüzey araştırmasında, yapıda firuze renkli çini parçalarına rastlanmıştır Bunun da kazısının yapılma-sı halinde yapı tam olarak ortaya çıkarılabilecektir.

5.2. Çukurca Cevizli Köyü Pirment TürbesiÇukurca’ya bağlı Cevizli (Güzareş) köyünün Piri

(Güven) Mezrası’nda bulunmaktadır. Türbeye vadi-de Han Yaylası istikametinde devam eden bozuk bir araç yolu ile ulaşılmaktadır. Türbenin bulunduğu Piri Mezrası, kara yolundan vadi boyunca 25 km’lik bir mesafededir. Cevizli Köyü’nden itibaren yapıya ula-şabilmek için 4 km daha gidilmektedir. Günümüzde meskûn değildir. Türbenin de içinde bulunduğu ara-zi Nasir Özerk’e aittir.

Türbe Han Deresi’nin kuzey tarafında kuzeyden güneye eğimli bir arazi üzerinde kurulmuştur. Tür-benin güney ve batısında değirmen ve ev kalıntıları mevcuttur. Yapının kuzey tarafı sarp kayalıklarla çev-rilidir. Üzerinde herhangi bir yazıt bulunmadığından kim tarafından ve hangi tarihte yapıldığı belli değil-dir. Yapıdan günümüze üzeri bezemeli ahşap kapı parçası ulaşmıştır.

Türbe dıştan 6.80x5.45 m ölçülerindedir. Ku-zey-güney yönünde dikdörtgen planlı, tek katlı ve iki bölümden oluşmaktadır. Bunlardan güneydeki mescit, kuzeydeki türbedir. Yapının dıştan doğu ve batı cepheleri kısmen görülebilmekte, sağır duvar gö-rünümündedir. Kuzey cephesi dam seviyesine kadar toprakla kapanmıştır. Güney cephenin batı köşesine kaydırılmış düz lentolu, dikdörtgen biçiminde bir kapı açılmıştır. Kapının doğusunda dam seviyesine yakın bir mazgal pencere bırakılmıştır. Giriş zemin-den yükselmiş ve sonradan yapılmış bir merdiven vardır. Güney cephe yapının tümüyle açık bir şekilde görülen yeri durumundadır. Cephelerde yer yer sıva kalıntıları vardır.

Yapıya güney cephenin batı köşesine kaydırılmış bir kapı ile girilmektedir. Giriş zeminden yükseltil-miştir. Sonradan taşların yığılması ile oluşturulmuş bir merdiven vardır. Kapı düz lentolu, düz açıklıklı Kızıl Kümbet Zaviyesi

Çukurca Cevizli Köyü Pirment Türbesi

HAKKARİ242

0,77 m genişliğinde tutulmuştur. İç mekan güney-deki mescit bölümü 3.60x1.90 m ölçülerinde doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlıdır. Üzeri aynı yöndeki beşik tonoz ile örtülüdür. Güney duvarının ortasında sivri kemerli bir mihrap nişi açılmıştır. Ni-şin ortasında kabaca işlenmiş bir kandil motifi bulun-maktadır.

Kuzeydeki türbe kısmı içten 2.95x3.55 m ölçü-lerindedir. Mescit kısmına göre daha büyük olup, bu-radan 0.50 m yükseltilmiştir. Bu bölümde doğu-batı istikametinde dikdörtgen planlı ve beşik tonoz örtü-lüdür. Toprak zemin şeklindedir. Ortada doğu-batı doğrultusunda bir mezar bulunmaktadır. Mezarın baş ve ayak şahideleri basit taşlardan yapılmıştır. Batı duvarında 0.20 m derinliğinde bir dolap nişine yer verilmiştir. Her iki bölümde kireç harcı ile sıvanmış, yer yer dökülmüştür.

Yapıda tek süsleme unsuru olan kapı parçası ce-viz ağacından yapılmıştır. Dikdörtgen biçimindeki kapının yarıya yakın kısmı kalmıştır. Yüzeyine oyma tekniğinde süslemeler yapılmıştır. Üst, orta kesimin-de yer alan bir çarkıfelek motifi ile bunun üst ,yan ve alt kesimindeki çeşitli geometrik süslemelerden oluş-maktadır. Çarkıfelek motifi dairesel şekilde onüç kol-dan meydana gelmiştir. Bunun üst kesiminde ve alt kesiminde eşkenar dörtgenlerle oluşturulan altıgen ve

altı köşeli yıldız süslemeler yapılmıştır. Yan kısımlar-da ise çapraz motifleri iki sıra halinde düzenlenmiştir. Parçanın sağ yarısı kırılmış yer yer çatlamalar mevcut-tur. Bu parça Van Müzesi’ne getirilerek koruma altına alınmıştır.

Yapının tamamı iri kesme taşlarla oluşturulmuş-tur. Alt kısımdaki taş sıraları daha iri ve düzgündür. Üst sıralarda ise taşlar küçülmüştür. Yapıda duvar ka-lınlıkları 0.70 m. ve 0.98 m. arasında değişmektedir. Kesme taş gerek duvarlarda ve gerekse beşik tonoz örtülerde harçla tutturularak kullanılmıştır. Dıştan düz toprak dam örtülüdür. Kenarlarına sal taşların-dan bir saçak yapılmıştır. Bugün kullanılmayan türbe sağlam kalmış, büyük ölçüde özelliklerini muhafaza etmektedir.

Çukurca Cevizli Köyü Pirment Türbesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 243

6. SU YAPILARI

6.1. Çukurca Sidan Vadisi Su KemeriÇukurca merkez Bey Mahallesi’nde Sidan

Vadisi’nde bulunmaktadır. Çukurca merkezden su kemerine,stabilize araç yolu,geriye kalanı patika yü-rüme yoluyla 45 dakikada ulaşılmaktadır. Haskel kayalıklarının alt kesiminde vadinin içinde meskun bir alan dışında yapılmıştır. Sidan deresinin kuzey tarafındaki sırtta kayalıklara yaslanmış olarak inşa edilmiştir. Bey Mahallesi’ndeki dereden alınan suyu Narlı’daki bahçelere aktaran yaklaşık 5 km’lik bir ka-nalın üzerinde bulunmaktadır. Kanal yer yer izlene-bilmekte, fakat günümüzde büyük ölçüde kaybolmuş vaziyettedir.

Su kemeri, kuzey sırtta dik bir şekilde yükselen kayalıklara yaslanmış vaziyette doğu-batı istikame-tinde uzanmaktadır. Dört kemer açıklığı ile bunun doğu ve batısında devam eden duvarlardan ibaret-tir. Su kemeri ve duvarlar, topoğrafik ve kayalıklara göre şekillenmiş bir yapıdır. Duvarlarla birlikte 68 m uzunluğunda, 10 m yüksekliğinde olup, asıl su ke-merlerinin bulunduğu kısım ise 22.68 m uzunluğun-da tutulmuştur. Yanlarda duvarlara, ortada 1.60 m genişliğinde üç adet ayağa yaslanan kemerler düzgün

olmayan sivri kemerli açıklıklar şeklindedir. Ayaklar altla 2.00 m’lik kaide oluşturan bir duvar üzerinde yükselmektedir. Kemer açıklıkları 3.40 m, yükseklik-leri ise değişmektedir. Üstte 1.00 m’ye yaklaşan duvar üzerinden kanal geçmektedir.

Su kemeri ve duvarlarda kaba yontu ve moloz taş kullanılmıştır. Taşlar, kireç harcıyla tutturularak düzgün sıvalı olarak örülmüştür.

Hakkari bölgesinde karşımıza çıkan bu su ke-meri su yapısı olarak ilginç ve tek örnektir. Sulama amaçlı olarak yapılmış kanalın üzerinde yer almakta-dır. Bey Mahallesi Çukurca’ya en yakın Nasturi yer-leşmelerinden biridir. Burada büyük bir kilise tesbit edilmiştir. Bey Mahallesi’nde Nasturilerin oturması ve günümüzde halkında bu yapının Hristiyanlardan kalma olduğunu belirtmeleri, bu yapının Hristiyan-Nasturiler tarafından yaptırıldığını ortaya koymak-tadır. Ancak Ortaçağda inşa edilmiş olan bu yapının üzerinde tarihlendirmeye ışık tutacak kitabe veya süsleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kesin tarihi belli değildir. Günümüzde büyük ölçüde sağlam kal-mış yapının kemer ve duvarlarında yer yer yıkılmalar mevcuttur.

Çukurca Sidan Vadisi Su Kemeri

HAKKARİ244

6.2. Şemdinli Baglar (Nehri) Taş Köprü Şemdinli Çayı üzerinde, ilçe merkezine 13 km

uzaklıktadır. Nehri- Derecik- Irak yolunun bağlantı-sını sağlamaktadır. Köprünün Şeyh Seyyid Muham-med Sıddık tarafından yaptırıldığı kabul edilmekte-dir. Buna göre 20. yy başlarında inşa edilmiştir.

Yüksek dağlar arasında derin bir vadide kuzey- güney doğrultusunda uzanan köprü, tek gözlü yo-lunun eğimli olduğu köprüler grubuna girmektedir. Güney ve kuzey taraftan tempan duvarları ve yol bağ-lantısı yıkılmıştır. Günümüzdeki durumuna göre öl-çüleri, üstten yolu 17.90 m uzunluğunda, 3.10 m ge-nişliğinde, ortadan suya olan yüksekliği 11.00 m’dir.

Köprünün tamamında taş malzeme kullanılmış-tır. Kemer ve korkuluklarda kesme taş, duvarlarda düzgün kaba yonu taşlar görülmektedir.bağlantı du-varları yıkılmış olan köprüye güney taraftan dal ve tahtalarla yapılmış eğreti bir yoldan geçilmektedir.

Eski köprünün hemen batısına betonarme yeni bir köprü yapılmıştır. Tescilli olan köprünün bağ-lantı yolları bulunmamaktadır. Kemeri sağlam olarak duran güzel ve canlı bir görüntü yansıtan köprünün yöre için önemli bir eser olduğu yadsınamaz bir ger-çektir. Konumu itibariyle biraz uç noktada kalması göz ardı edilmesine neden olmuştur.

Köprü 2002 yılında Kültür Bakanlığı tarafından restore edilmiştir.

Şemdinli Baglar (Nehri) Taş Köprü

Şemdinli Baglar (Nehri) Taş Köprü

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 245

9. SİVİL MİMARİ

9.1. Çukurca Mehmet Turan EviKalenin güney yamacında Kale Mahallesi’nde,

batı uçta yer almaktadır. Basamaklı dar bir yoldan eve ulaşılmaktadır Günümüzde evde oturan bulun-mamaktadır.

Kayalık yamaca uydurulmuş, doğu batı doğrul-tusunda, iki katlı olarak düzenlenmiştir. Kuzeyden ana kayaya yaslanmaktadır. Doğu cephe, 10.30 m uzunluğunda olup, kuzey tarafından sivri kemerli bir açıklıkla iç avluya girilmektedir. Burası iki kademeli kayalık bir zeminden ibarettir. 15.30 m uzunluğunda ve yaklaşık 3.80 m genişliğinde, doğu ve batıdan du-varlarla sınırlandırılmıştır. Kuzeyi kayalık, güneyinde odalar sıralanmaktadır. Üzeri odalarla aynı seviyede ahşap hatıllı düz toprak dam örtülüdür. Burada kaya-ya oyulmuş bir dibek dikkat çekmektedir.

Doğu cephedeki açıklık, dıştan ve içten iki kademe-li sivri kemerli şeklindedir. Dış ve iç, 1.80 m genişliğin-de. arası 1.40 m’dır. Düzgün kesme taşlarla yapılmıştır.

Altta üç bodrum ve üzerindeki üç odadan müte-şekkildir. Odalara iç avludan düz atkı taşlı kapılarla girilmektedir. Doğudaki birinci oda, 4.70 m x 4.50 m ölçülerinde kareye yakın bir plan göstermektedir. Girişten sonra. 1.30 m’lik bir ön bölüm yer almakta-dır. Burası ince dalların yatay sepet örgüsü şeklinde örülüp sıvanmasıyla oluşturulmuş, perde duvarla ayrılmıştır. Bu kısmın doğusunda 3 basamaklı bod-ruma inen merdivenler mevcuttur. İkinci bir kapıyla

asıl oda güneyindeki 1.30 m açıklıklı pencere ile ay-dınlatılmaktadır. Doğu duvarına yarım daire bir ocak nişi ile bunun iki yanında birer dolap nişi açılmıştır. Ayrıca güney duvarının batı köşesinde bir diğer dolap nişi yer almaktadır.

Ortadaki ikinci odaya da bir ön bölüntüden geçilmektedir. Aynı örgüyle bölünmüş, doğusunda bodruma inen merdivenler, kuzey duvarının batı tarafında iki dolap nişi yer almaktadır. Ön bölüm-le birlikte 4.70 m x 3.50 m ölçülerinde dikdörtgen planlıdır. Doğu duvarının ortasında yarım daire bir ocak ve iki yanında dolap nişleri yer almaktadır. Gü-ney duvarının ortasında, 1.90 m genişliğinde büyük-çe bir açıklık mevcuttur. Batı duvarının güney köşe-sine 0.80 m genişliğinde ve 0.50 m derinliğinde bir abdestlik açılmıştır. Ayrıca batı duvarına iki, güney duvarına da bir dolap nişi yerleştirilmiştir.

Çukurca Mehmet Turan Evi

Çukurca Tarihi Taş Evleri

HAKKARİ246

Batıdaki üçüncü odaya kapıdan itibaren boyla-masına bir ön bölüntüden geçilmektedir. Bunun gü-ney tarafı bölünerek banyoya dönüştürülmüştür. Yine aynı şekilde perde duvarla oluşturulmuştur. Güney-den 6.00 m uzunluğunda, kuzeyden daralarak 5.50 m’ye düşen oda, 3.50 m derinliğinde tutulmuştur. Bu odanın dış cephesi diğerlerinden 1.70 m içeriye çe-kilmiştir. Odanın güney duvarına mazgal şeklinde iki pencere açılmıştır. Kuzey duvarının doğu tarafında büyükçe bir dolap nişi mevcuttur.

Bodrum kattaki odalardan doğudaki 4.60 m x 4.50 m ölçülerinde kare planlıdır. Üstten yedi basa-maklı taş merdivenle inilmektedir. Kuzeyden duvar kayaya yaslanmıştır. Güney duvarına üç mazgal pen-cere açılmıştır. Ortadaki bodrum katına girilememiş-tir. Batıdaki ise, dikdörtgene yakın planlı ve güneyden 5.90 m, kuzeyden 5.40 m genişliğinde, boylamasına 3.50 m ölçülerindendir. Güney duvarının ortasına bir ocak nişi iki yanında birer mazgal pencere, batı duva-rına ise iki mazgal pencere açılmıştır.

Gerek bodrumun ve gerekse üst katın örtüleri düz ahşap hatıllı ve toprak dam şeklindedir.

Yapının güney duvarında düzgün kesme taş, di-ğer kısımlarında moloz taş kullanılmıştır Herhangi

bir süsleyici unsur bulunmamaktadır Tarihi ile ilgili bir bilgi mevcut olmayıp, ancak 18-19. yüzyıllardan kalma olabileceği tahmin edilmektedir.

9.2. Çukurca Dervişoğlu KonağıKale Mahallesi’ndeki konak, kalenin güney ete-

ğinde sıralanan taş evlerin arasında kalmaktadır. Yaklaşık. ortaya yakın bir yerde bulunmaktadır. Do-ğusundaki Piruzbeyoğlu konağına bitişik olarak ya-pılmıştır. Yapı kule tipli olarak çok katlı şekilde inşa edilmiştir. Günümüzde örtü ile ara katların bölüntü-leri yıkılmış durumdadır.

Konağın doğu batı doğrultusunda dikdörtgen planı, dıştan 8.5m x 6.5m ölçülerinde bİr alana otur-maktadır. Zemin kat üzerinde üç kat daha bulunmak-tadır. Zemin kata batı cephenin kuzeyine kaydırılmış bir kapı ile girilmektedir. Kapı dıştan düz atkı taşlı, içten yuvarlak kemerli bir açıklık şeklindedir. Kapı dıştan 0.90 m içten 1.20 m genişliğinde açıklığa sa-hiptir. Aynı duvarın ortaya yakın bir yerine açılmış bir mazgal pencere bulunmaktadır. Bunun dışında diğer duvarlarda herhangi bir açıklık yoktur.

Birinci kat, zeminin üzerinde aynı ölçülere sahip tek mekandan ibarettir. Kuzey cephenin doğu köşesi-ne yakın bir yerden kapı ile girilmektedir. Kapı içten yuvarlak kemerli bir girinti teşkil etmektedir. Bunun içerisindeki açıklık dıştan düz atkı taşlıdır. İçten 1.10 m, dıştan 0.80 m genişliğe sahiptir. Bu katın doğu duvarı sağır olup, diğer duvarlarda kapı, pencere, ocak ve dolap nişleri yer almaktadır. Kuzey duvarın-da kapıdan başka, duvarın yüzeylerine dolap nişleri yerleştirilmiştir. Dikdörtgen biçiminde üç dolap nişi, yaklaşık aynı seviyede ve duvarın ortasına yakın bir kesiminde yer almaktadır. Ortadaki diğerlerine göre daha büyük tutulmuştur.

Batı duvarının ortasına bir ocak nişi yerleştiril-miş, üç tane de mazgal pencere açılmıştır. Ocak- 0.60 m genişlik ve 0 50 m derinlikte, yarım daire kavisli, dar ve uzun üçgen bir görünüme sahiptir. İki yan-dan dizilmiş üstte birleşen taş sıraları ile belirginleş-tirilmiştir. Mazgal pencerelerden ikisi ocağın sağ ve solunda, üçüncüsü üst kesimde katın bitiş hizasına kadar devam etmektedir.

Güney duvarına ikisi normal. ikisi de mazgal açıklıklı dört pencere açılmıştır. Biri batı köşede, biri de ortada. dıştan içe daralan iki mazgal pencere yer almaktadır. Pencereler ise dıştan düz dikdörtgen açıklıklı, içten sivri kemerli bir girinti oluşturmakta-dır. Katın bitiminde kuzey ve güney duvarlarda eşit aralıklı ahşap hatıl yerleri bulunmaktadır. Ayrıca bunların arasına bir mazgal pencere daha açılmıştır. Duvarları çamurla sıvanıp, badanalanmıştır.

Mehmet Turan Evi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 247

İkinci kat, yine aynı ölçülerde, duvarlarının bü-yük bir kısmı sağlamdır. Taban ve tavanı çökmüştür. Tavandan iki ahşap hatıl kalmıştır Buraya kuzey cep-henin doğu tarafına kaydırılmış, içten sivri kemerli bir girinti teşkil eden ve dıştan dikdörtgen düz atkılı bir kapı ile girilmektedir. Aynı duvara içten yerleşti-rilmiş dört dolap nişi bulunmaktadır. Dikdörtgen bi-çimdeki nişlerden ikisi altta, biri bunların üst ortasın-da ve diğeri kapının sol üst yanında yer almaktadır.

Batı duvarında, güneye kaydırılmış olan normal açıklıklı, kuzeyde kalanı mazgal şeklinde iki pencere bulunmaktadır. Normal pencere, içten sivri kemerli bir girinti teşkil etmektedir. Bunun ortasında dikdört-

gen açıklık yer almaktadır. Diğer mazgal pencere ise, içten dikdörtgen girinti oluşturmaktadır. Aynı duvara bir de kare biçimde dolap nişi yerleştirilmiştir.

Güney duvarın doğu tarafı yıkılmıştır. Bu duvar yüzeyine bir ocak nişi ile biri normal, ikisi mazgal şeklinde üç pencere açılmıştır. Ocak batı tarafa kay-dırılmış, dışa taşıntısı olmayan üstten yuvarlak ke-merli şekilde sonlanan dikine dikdörtgen görünüşlü-dür. Duvarın daha batısında köşede kalan bir mazgal pencere açıklığı yer almaktadır. Ocağın doğusundaki normal pencere içten sivri kemerli bir girinti teşkil etmekte; bunun ortasındaki açıklık ise dikdörtgen bi-çimdedir. Diğer mazgal pencere duvarın yıkılan kıs-mında bulunmaktadır.

Çukurca Dervişoğlu Konağı

HAKKARİ248

Üçüncü katın taban seviyesinden itibaren duvar-ları yıkılmıştır. Ancak batı ve kuzey duvarında bazı kısımları kalmıştır. Kalan duvarlardan kuzey duvarın ortasında bir ocak nişi bulunmaktadır. Bunun doğu-sunda kapı ile batısında bir dolap nişinin olduğu, ka-lan izlerden anlaşılmaktadır

Duvarları harçla tutturulmuş, düzgün sıralı mo-loz taşlarla örülmüştür. Dış cephelerde taşlar daha düzgün tutulmuştur. Tavan ve tabanlarda ahşap hatıl-lar kullanılmıştır. Dıştan pencere açıklıkları cepheleri hareketlendirmektedir. İçten normal ve mazgal pen-cereler ile dolap ve ocak nişleri dikkat çekmektedir.

Yapının tarihlendirilmesine ilişkin kitabe vaya herhangi bir belge mevcut değildir. Halktan dinledi-ğimiz bazı görüşlere göre. 17 yy sonlarından veya 18 yy başlarından kalmış olabilir.

9.3. Çukurca Piruzbeyoğlu KonağıKale mahallesinde Dervişoğlu Konağı’nın doğu

bitişiğinde yer almaktadır. Kule tipli olarak, çok kat-lı şekilde inşa edilmiştir Günümüzde zemin katı yı-kıntılarla dolmuş, içerisinde ağaçlar çıkmıştır. Birinci ve ikinci katların güney ve batı duvarları ile kısmen doğu duvarı sağlam kalmış, kuzey duvarına bitişik, kuzey batı köşeye dıştan bir ahır yapılmıştır.

Konağın kare bir planı vardır Dıştan 7.80 m x 7.80 m, içten ise, 6.20 m x 6.20 m’lik ölçülere sahip-tir. Zemin kat üzerinde bir ve ikinci katların durumu belirlenebilmektedir. Bütün katlar aynı büyüklükte karşımıza çıkmaktadır. Birinci kata batı duvarının kuzey köşesine kaydırılmış bir kapıdan girilmektedir. Kapı günümüzde içten yarıya kadar. dıştan tamamıy-la kapanmış durumdadır. Kalan izlerden, içten siv-ri kemerli bir girinti teşkil etmektedir. Aynı duvarın geriye kalan kısmında ortaya doğru bir ocak nişi ile bunun iki yanında birer dolap nişi açılmıştır.

Birinci katın güney cephesinde dört pencere ile bir ocak nişi yer almaktadır. Pencerelerden batıdan ikisi içten dikdörtgen girinti içerisinde, üzeri ahşap hatıllıdır. Dıştan ise, dikdörtgen açıklık şeklindedir-ler. Üçüncü pencere içten dışa sivri kemerli bir girinti oluşturmaktadır. Dıştan yine dikdörtgen açıklık şek-lindedir. Bunun hemen doğusuna üçgen biçiminde son bulan yarım daire bir ocak yerleştirilmiştir. Doğu köşede bunların üst hizasında kalan bir diğer pence-re, içten ve dıştan dikdörtgen şeklindedir. Bu pence-relerin üstlerine birer dolap nişi daha açılmıştır.

Aynı katın doğu duvarının ortaya yakın bir ye-rinde bulunan dolap nişi dışında herhangi bir açıklık yoktur. Kuzey duvarı da sağır tutulmuştur. İki duva-rın kuzeydoğu köşesi yıkık durumdadır.

İkinci kata da batı cephenin kuzeyinden bir kapı ile girilmektedir. Kapı içten sivri kemerli, dıştan dik-dörtgen açıklıklı olup, dıştan kapatılmıştır. Güney cephesine aynı şekilde üç pencere, bunların üzerinde birer dolap nişi ile ortaya yakın bir yerde ocak nişi açılmıştır.

Pencereler üstten ahşap hatıllı dikdörtgen girinti oluşturmaktadır. Ocak aşağıdan yukarıya doğru da-ralan üçgen bir görünüme sahiptir. Üçü pencerelerin üzerinde, biri ocağın sol üst tarafında olmak üzere dikdörtgen şekilli dört dolap nişi aynı hizada sıralan-maktadır. Bunlar da üstten ahşap hatıllıdır.

Yapıda duvarlar harçla tutturulmuş moloz taş ör-gülüdür. Duvar kalınlıkları 0.80 m’dir. dış cephelerde taş sıraları daha düzenli dizilmiştir Özellikle Güney cephe, iki kata ait aynı hizada sıralanan pencerelerle hareketlendirilmiştir. Örtü ve tabanda, yıkılmış olan ahşap hatıllar kullanılmıştır. Aynı hatıllar, pencere ve dolap nişlerinin üzerinde de görülmektedir.

Kule tipli bir özellik taşıyan konak, Çukurca’nın önemli sivil mimari örneklerinden birini teşkil et-mektedir

Çukurca Piruzbeyoğlu Konağı

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 249

9.4. Çukurca Enver Parlak EviÇukurca’nın Cumhuriyet Mahallesi’nde yer al-

maktadır. Doğu batı doğrultusunda, 17.70 m x 14.70 m dış ölçülere sahip, dikdörtgen bir alana oturmak-tadır. Ev üç katlı olarak İnşa edilmiş olup, zeminin üzerinde iki kat daha yer almaktadır Bunlardan en üstü köşk katıdır.

Zemin kata batı cephenin ortasından bir kapı İle girilmektedir. Kapı sivri yuvarlak kemerli bir açıklık şeklindedir. Girinti 2.00, kapı açıklığı ise 1.60 m ge-nişliğindedir. Sonradan iki yandan ve alttan örülen duvarla kapı daraltılmış olup, dikdörtgen bir açıklığa dönüştürülmüştür. Kapıdan sonra ulaşılan hol, doğu batı doğrultusunda uzanan, derinlemesine planlıdır.

13.10 m uzunluğunda ve 3.50 m genişliğindeki holün iki yanında karşılıklı üçer oda sıralanmakta-dır Bugün girilemeyen bu odalar, 4.10 m x 5.40 m ölçülerinde dikdörtgen planlı olup, kuzey ve güney duvarlarına birer, batı duvarına ise ikişer mazgal pen-cere açılmıştır. Hole açılan kapıları ise, dikdörtgen, düz ahşap hatıllı olarak yapılmışlardır. Üstten ahşap hatıllı desteklerle örtülmüştür. Bu aynı zamanda üst katın tabanını teşkil etmektedir.

Holün doğusundaki ters “U” şeklinde dolanan taş merdivenle birinci kata çıkılmaktadır. Ortasında

zemin kattaki gibi bir hol ve iki yanında üçer oda yer almaktadır. Holün batı tarafında kapının üzerine denk gelen kısımda ahşap balkon kaldırılarak, buraya bir pencere yapılmıştır. Ayrıca hol batıdaki odaların hizasında sonradan bölünerek bır ara oda oluşturul-muştur.

Batıda yer alan odalardan kuzeydeki 3.40 m x 5.40 m ölçülerinde dikdörtgen planlı olup, batı du-varındaki bir pencere ile aydınlatılmaktadır. Sıva ve örtüsü yenilenmiş olan odanın kuzey duvarının doğu köşesinde bir dolap nişi bulunmaktadır. Güneyde-ki oda ise, 5.60 m x 4.00 m ölçülerinde dikdörtgen planlı olup, güney ve batısında pencereler yer almak-tadır. Burası da yenilenmiş olup, kapının arkasına denk düşen doğu duvarına bir dolap nişi açılmıştır. Ortadaki odalardan kuzeydeki 5.40 m x 4.00 m öl-çülerinde dikdörtgen planlıdır. Doğu ve batı duvarla-rında birer dolap nişi, kuzey duvarında ortada ocak, bunun iki yanında ise birer pencere yer almaktadır. Güneyindeki oda ise, 5.60 m x 3.50 m ölçülerindedir. Güney duvarına iki pencere açılmıştır. Batı duvarında üç, doğuda da bir dolap nişi bulunmaktadır.

Büyük ölçüde harap olan doğudaki odalardan kuzeydeki 5.40 m x 4.00 m ölçülerinde, kuzey duva-rına iki mazgal pencere ve ortasına dolap nişi; doğu

Çukurca Enver Parlak Evi

HAKKARİ250

duvarına ise yine iki mazgal pencere ve ortasına bir ocak açılmıştır. Güneydeki oda 5 60 m x 4.00 m ölçü-lerindedir. Güney duvarına iki mazgal pencere, batıya bir dolap nişi, kuzeye iki dolap nişi, doğuda ortada ocak ve yanlarında birer dolap nişi açılmıştır. Bu iki odanın tavan ve tabanları yıkılmış durumdadır.

Evin köşk katına ve dama holün doğu tarafındaki yine ters “U” şeklinde ahşap bir merdivenle çıkılmak-tadır. Bugün bu merdiven yıkıktır. Dışarıdan seyyar bir ağaç merdivenle dama çıkılmaktadır. Batı tarafın-da toprak genişçe bir düz damın gerisinde yer almak-tadır. Ortada eyvan şeklinde bir mekan ve bunun iki yanında birer oda yer almaktadır. Odalara eyvandan birer kapı ile girilmektedir. Kuzeydeki oda, 5.40 m x 4.00 m ölçülerinde dikdörtgen planlıdır. Kuzey du-varına içten dikdörtgen girinti teşkil eden iki pencere ve ortasına bir ocak nişi açılmıştır. Doğu duvarında birbirine eşit büküklükte dört dolap nişi sıralanmak-tadır. Dama bakan batı duvarında ise ortada bir pen-cere ile bunun güneyine yerleştirilmiş bir dolap nişi yer almaktadır.

Güneyindeki odanın kuzey ve güney duvarı dama doğru taşıntı yapmaktadır. 5.60 m x 4.00 m ölçülerin-deki odanın güney duvarına iki pencere ile ortasına bir ocak nişi yerleştirilmiştir. Batısına iki pencere ile dikdörtgen bir dolap nişi; kuzeyine ise kapının dışın-da iki dolap nişi açılmıştır. Bu iki oda ile köşk katı evin en dikkat çekici yanını oluşturmaktadır.

Evin batı cephesini, ortadaki sivri kemerli bir kapı, üst katta ise, ortadaki balkon açıklığı ile yanlar-

daki pencereler hareketlenmektedir. Yine kuzey, ve güney cephelerin monotonluğunu dikdörtgen açık-lıklı pencereler gidermektedir. Duvarları tamamıyla haçla tutturulmuş, moloz taşlarla örülmüştür. Dış cephelerde taşlar düzgün sıralıdır Kapıda ise kesme taş kullanılmıştır. Oda kapıları, pencere ve üst örtü-lerde ahşap hatıllar görülmektedir.

1999 yılında büyük ölçüde sağlam olan ve kul-lanılan evin 2002 yılında tamamına yakını yeni ev yapmak maksadıyla yıkılmıştır. Tescil edilemediği için evin yıkımına herhangi bir müdahale edileme-miştir. Yapının tarihlendirilmesi konusunda kesin bir veri yoktur. Edinilen izlenim ve genel durumu 18-19 yüzyıllardan kalabileceği şeklindedir.

9.5. Şemdinli Baglar (Nehri) Kayme Sarayı Bugünkü ilçe merkezine 15 km uzaklıkta, stabi-

lize bir yol ile Bağlar köyüne ulaşılmaktadır. Yöre için dini turizm açısından önemli bir ziyaret yeridir. Eski ilçe merkezi olan Nehri burasıdır. Osmanlı Devleti’nin son döneminde Şemdinli Şeyhleri tarafından idare edilmiştir. Bunlardan Seyyid Taha ve Seyyid Abdullah gibi zatların mezarları buradadır. Günümüzde bir iki hane ikamet etmektedir.

Saray, köyü evlerinin batısında, eski yerleşim yerinin kuzeyinde kalmaktadır. Kuzey güney doğ-rultusunda dikdörtgen planlı ve iki katlıdır. Kuzey cephenin ortasından sivri kemerli bir kapı açıklığı ile yapıya girilmektedir. Kapının iki yanında birer kitabe

Şemdinli Bağlar (Nehri) Kayme Sarayı

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 251

bulunmaktadır. İçerisi büyük ölçüde yıkılmış, sadece batı ve kuzey duvarları ile güney cephesinin bir kısmı kalmıştır. Gerek içerisi ve gerekse dışarısında çıkan çalı ve ağaçlar yapıyı büyük ölçüde kapatmıştır.

Plan olarak her iki katın da ortadan ikiye bölün-müş bir hol ve buna açılan iki yandaki dörder odadan meydana geldiği anlaşılmaktadır. Her odanın dışarı-ya açılan ikişer penceresi cepheleri de hareketlendir-mektedir. Dış cephe duvarları kesme taş kaplamalı olarak gerçekleştirilmiştir. İçerisinde odaların duvar-ları ise moloz taş örgülüdür.

Günümüzde plan ve rölevelerinin sağlıklı olarak çıkarılması için temizlik çalışmalarına ihtiyaç vardır. Bu nedenle 1995 yılında tarafımdan yayınlanan sara-yın planı ile yetinilmiştir. Bu da o bir rölöve çalışması olmayıp, sadece plan bazında yapıyı tanıtmaya yöne-liktir. Tescilli olup, yapı üzerinde 2011 yılı itibarıyla kazı ve temizlik çalışmaları ile rölöve, restitüsyon ve restorasyon çalışmalarına başlanmıştır.

9.6. Şemdinli Bağlar (Nehri) Kelat Sarayı Nehri’nin güneybatısında çayın kenarına ku-

rulmuştur. Kuzey güney doğrultusunda dikdörtgen planlı yapının sadece güney giriş cephesi kısmen ayakta kalmıştır. Geriye kalan kısımlar tamamen yı-kılmış, bir taş yığını haline gelmiştir.

Planı ve rölövesinin yapılabilmesi için büyük bir temizlik çalışmasına ihtiyaç vardır. Tahmini olarak 30.00 m x 25.00 m ebatlarında bir alana oturmakta-

dır. Yapının üç katlı olduğu eski resimlerden anlaşıl-maktadır. Tamamı düzgün kesme taş işçiliği göster-mektedir.

Güney cephedeki mevcut kalıntılardan ayakta kalan kısmın 14.50 m olduğu görülmüştür. Kapının bulunduğu orta kısım içe doğru girinti teşkil etmek-te, ortada sivri kemer açıklıklı ve kademeli kapı ile iki yanında pencereler yapıyı anıtsal bir hüviyete bü-ründürmektedir. İçerisinin ortada bir hol ve bunun iki yanındaki odalardan meydana geldiği görülebil-mektedir. Kapı ve pencereler kenarlardan kademeli silmelerle profillendirilmiştir. Yapıya ait düzgün kes-me taşlar etrafa dağılmış ve yer yer yakınındaki ahır yapılarında kullanılmıştır.

Yıkılmış olmasına rağmen yörenin önemli sivil mimarlık örneklerindendir. Tescilli bir yapıdır.

Şemdinli Bağlar (Nehri) Kelat Sarayı

Şemdinli Bağlar (Nehri) Kelat Sarayı

HAKKARİ252

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 253

Kızıl Kümbet

HAKKARİ254

10. TARİHİ MEZARLIKLAR VE MEZAR TAŞLARI

10.1. Kızıl Kümbet Mezarlığı Gülereş Baba Mahallesi”nde, kuzeyden güneye

doğru eğimli bir sırtta yer alan mezarlık halk tara-fından ziyaret edilen ve kutsal bilinen yerlerden bi-risidir. Zaviye kalıntısının kuzey tarafındaki düzlük kesimde Osmanlı Dönemi’nden kalma üzerleri kita-beli, zengin bitkisel ve geometrik desenli mezartaşları mevcuttur, Mezarlık alanında çoğu yerlerinden sö-külmüş ve kırılmış 39 mezartaşı tespit edilmiş olup, bunlardan sadece 17 adedi durumunu korumaktadır. Etrafa dağılmış ve yerlerinden sökülmüş olanların tamamı Meydan Medresesi’ne kaldırılmış ve koruma altına alınmıştır.

Zaviyeyi de içine alacak biçimde mezarlık alanı ihata duvarı ve tel örgü ile çevrilerek, valilikçe çevre düzenlemesi yapılmıştır.

10.1.1. Abdullah Han’ın Baş Şahidesi

Kızıl Kümbet Mezarlığı’nın ortaya yakın bir ye-rinde, zaviyenin kuzey batısında bulunmaktadır. Ab-dullah Han’a ait olup, ayakucu şahidesine göre 1194 h.1780 m. tarihlidir. Ustası Amile Muhammed şeklinde şahide üzerine yazılmıştır. Kitabesi Arapça olarak, dört sıra ve sekiz satır halinde celi sülüs hatla gerçekleştirilmiştir.

Kitabe

El-bekâu lillâhiİnne hâzihiravzatün sâhet riyâzatü’I-cenânU ‘1-emîri ‘1-âdili ‘I-mâğfur Abdullah HanLâbisü’t-tâci’l-mükelleli re’sü mihcâci’l-mülûkEfdalü’l-akrân hâvi li’1-maâlî ve’1-beyânKâne mensûben ile’l-Abbâsi ammü’l-MustafaNâşiru’l ihsâni û’1-âlâki kehfen li’1-âmânI’lemû inin hâfıü târihi’y-irtihâliArifün bil Hakkı ilmen medde câhehû cennetini.

Serpantin taşından yapılmış olan şahide, kaş ke-mer formunda olup, aşağıdan yukarıya, alınlık kısmı-na doğru hafif genişlemektedir. 0.48 m. eninde, 0.93 m. yüksekliğinde ve 0.06 m. kalınlığında ölçülere sa-hiptir (Çizim 1).

Şahidenin doğuya bakan tek yüzünde yazı ve süslemeler mevcuttur. Kaş kemerin bitimine usta adı sıkıştırılmıştır. Mezar taşının bu yüzeyi dıştan ince bir silme ile bunu takip eden çiçek motiflerinden olu-şan bir bordur çerçevelemektedir. İçteki daha ince bir şerit ise, alınlığı ve yazıları ayrı ayrı sınırlandırıl-maktadır. Üstte alınlık bunun altında ise, gövde yer almaktadır.

Alçak kabartma şeklinde süslemeler işlenmiştir. Celi sülüs karakterli yazılar dışında kenar bordürü, alınlık ve gövdede bitkisel süslemeler yer almaktadır. Kenar bordüründe üst ortadan başlayarak, sola ters, sağa düz, S kıvrımlı ve ikişer yapraklı dallarla bir-

Kızıl Kümbet Mezarlığı

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 255

birine bağlanmış dilimli gülbezekler sıralanmaktadır. Çiçek, dal ve yapraklar, eşit aralıklarla düzgün bir şe-kilde sıralanmışlardır.

Alınlığın ortasında El-bekâu lillahi yazılı üçgen bir kartuş yer almaktadır. Zikzak formlu birer şerit üçgenin iki yan kenarını oluşturmaktadır. Üst orta-sındaki lale şeklinde bir alemle üçgen kartuş son bul-maktadır. Bununla alınlık, iki ayrı yüzeye bölünmüş, her biri simetrik şekilde kıvrık dal ve uçlarındaki stili-ze çiçeklerle doldurulmuştur. Tek kökten çıkarak, üç kol halinde yüzeyi dolduran dalların kıvrılan uçları çiçeklerle nihayetlenmektedir. Aralarındaki boşluk-larda üçlü yapraklar sıralanmıştır.

Alınlığın altında başlayan yazıların her satırı eni-ne dikdörtgen çerçeve içine alınmıştır. Aralan yatay ve dikey olarak düzenlenmiş, ortası zikzak biçiminde üçlü şeritlerle birbirinden ayrılmıştır. Oldukça sık is-tif edilmiş yazılar harekelerle zenginleştirilmiştir.

En altta ise, zikzak formlu yatay iki şeridin alt ve üstten sınırlandırıp, ortadan ikiye böldüğü bitkisel süslemeli küçük panolara yer verilmiştir. Her ikisi de aynı şekilde, simetrik ve merkezî düzenlemeli üç gö-bekten dağılan stilize yapraklarla oluşturulmuş süsle-meler ihtiva etmektedir.

Şahide sağlam ve yerinde dikili vaziyettedir.

10.1.2. Abdullah Han’ın Ayakucu Şahidesi

Kızıl Kümbet Mezarlığı’nda zaviyenin kuzey ba-tısında, baş şahidesinin karşısında yer almaktadır. Abdullah Han’a, ait olup, 1194 h. 1780 m. tarihlidir. Abdullah Han bin İbrahim Han bin Muhammed Han El-Abbasi şeklinde şeceresi yazılmıştır. Üslup benzer-liği nedeniyle ustası baş şahidesinde yer alan Amile Muhammed dir. Kitabesi Arapça olarak, üç sıra ve beş satır şeklinde celi sülüs hatla yazılmıştır.

Kitabe

Hâzihî ravzatü 7 mağfûri’l-merhûm El-hasebi’n-nesebî Abdullah Han bin İbrahim HanBin Muhammed Beg el-AbbâsiTeammedellâhü Bi-ğufrâhinî ve eskene fi vasati cenânih Fîseneü 1194

Serpantin taşından yapılmış olan şahide, kaş kemer formundadır. 0.45 m. eninde, 0.95 m. yük-sekliğinde ve 0.05 m. kalınlığında ölçülere sahiptir. Şahidenin batıya bakan yüzünde yazı ve süslemeler yer almaktadır. Çerçeveyi dıştan ince düz bir silme ve bunu takiben çiçek motifli bir bordur ile içteki ince şerit oluşturmaktadır. Yuvarlak kemer formunda alınlık ve altındaki yazılardan oluşan gövdeden iba-rettir. Gövdede üç sıra halinde ve beş satırdan oluşan

Abdullah Han’ın baş şahidesi

Abdullah Han’ın ayakucu şahidesi

HAKKARİ256

yazılara yer verilmiştir. Üçüncü sıranın ikinci bölümü bitkisel süslemelerle doldurulmuştur.

Bitkisel süslemeler ve yazılar alçak kabartma ola-rak gerçekleştirilmiştir. Kenar bordum alınlık ve alt kesimde bitkisel karakterli süslemeler yer almaktadır. Bordürü sağa ve sola ters “S” kıvrımlı, ikişer yapraklı dallarla bağlanmış gülbezekler teşkil etmektedir.

Alınlık üstten yuvarlaklaştırılmış kemer for-munda ve büyükçe tutulmuştur. İçerisini aynı kök-ten çıkan beş dal, yaprak ve çiçekler bezemektedir. Ortadan düz çıkan bir dal, üst ortadan sağa ve sola eğilerek birer çiçekle sonlanmakta ve beşer yaprakla zenginleşmektedir. Simetrik ikişer yan daldan birin-cilerinde üçer çiçek; ikincilerinde ise, ikisi tomurcuk altışar çiçek ve yapraklar bulunmaktadır. Altta kalan iki yan boşlukta sağa ve sola dönük çiçeklerle oluştu-rulan yapraklı üçer filiz yer almaktadır.

Alınlığın altından başlayan üç satır halindeki ya-zıları zikzak şeklinde yatay ve dikey ortası “V” şek-linde şeritler sınırlandırmaktadır. Yazılar yerel üslup-ta, harekelerle zenginleştirilmiş haldedir. Alt sıranın ikinci satırında yazı yerine, simetrik dizilmiş ortadaki üç göbekten dağılan yapraklarla oluşturulmuş süsle-meye yer verilmiştir.

Yerinde ve sağlam vaziyettedir.

10.1.3. Şemsi Hanım’ın Baş Şahidesi

Kızıl Kümbet Mezarlığı’nda zaviyenin hemen kuzeyinde yer almaktadır. Şemsi Hanım’a. ait olup, 1202 h. 1788 m., tarihlidir. Şemsi Hanım, Behram Paşa’nın kızı ve Abdullah Han oğlu Emir Şerifin hare-mi (hanımı) dır. Ayakucu şahidesinde “Amelün min Ali”şeklinde imzası bulunan Ali Usta’nın eseridir.

KitabeLâ ilahe illallah / Muhammedû’r-ResûlüllâhBismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm /Kul hûvellâhü ehad

Allâhû’s-Samed Lem yelid ve lem yûled ve lem / Yekûn lehû kûfüven ehad Lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi / llâhi’1-aliyyi’l-azîm Hâzihî ravzatü’l-merhûmetü / El-mağfûratii Şemsi Hanım Binti Behram Paşa harem-i / Emir Şerif Han bin Abdullah Han Beg el-Abbâsi teammedehallâhü-bi-ğufrânihî ve eskenehâ / Bi-hûri cenânihî-fi şehri Receb fi seneti 1202

Serpantin taşından yapılmış olan şahide, kaş kemer formlu, dikdörtgen şeklindedir. Eni 0.46 m., boyu 0.76 m., kalınlığı ise 0.06 m. ölçülerindedir.

Şahidenin içe bakan doğu yüzeyi yazı, dış yüzeyi ise bitkisel çiçek kompozisyonu ile doldurulmuştur. Taşı, dıştan ve içten ince birer şeridin sınırlandırdı-ğı çiçek motifli bir bordur çerçevelemektedir. Doğu yönde alttan, bordürün üzerinde uzanan ikinci şerit dairesel üç rozetle oluşturulmuştur. Üstte basık bir

alınlık ve altında yedi sıra ve ondört satırdan oluşan yazılar yer almaktadır. Diğer yüzeyde ise, dıştan aynı şekilde bir bordur dolanmaktadır. İçerisi tepelik mo-tiflerinden çıkan yanlarda küçük, ortadaki büyük çi-çeklerle doldurulmuştur.

Yazı ve her iki yüzeydeki bitkisel süslemeler, al-çak kabartma olarak gerçekleştirilmiştir. Yazılar celi sülüs, fakat mahalli bir üslupla yazılmıştır. Kenar bor-dürleri hafif yayvan sola ters, sağa düz devam eden “S” kıvrımlı dallarla bağlanmış gülbezeklerden oluşmak-tadır. Kıvrık dalların ortalarına ters ve düz ikişer yap-rak ile üst orta ve alt kenarlarda bağımsız laleler bor-dürün diğer unsurlarıdır. Üstten kaş kemer şeklinde sonlanan alınlık, iki bölümlü olarak tertip edilmiştir. Basık tutulmuş üst kısmı, kıvrılarak yüzeye dağılan dallar uçlarındaki çiçeklerle bezenmiştir. Alt kısmı ise ortada yarım daire içerisinde el-bekâellâhü ile bunun sağında La ilahe illallah, solunda Muhammedûn Re-sulallah yazılmıştır. Alttaki yazıları enine ve boyuna ince şeritler çerçevelemektedir.

Diğer yüzeyi dolduran çiçek motiflerinden orta-daki büyük ve yedi dalla oluşturulmuştur. Yanlardaki ikişer çiçek ise, tek dallı ve daha küçük tutulmuştur.

Şemsi Hanım’ın baş şahidesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 257

Ana dal ve yan dallar aralarında yapraklar ile uçlar-daki gülbezek ve tomurcuklarla zenginleştirilmiştir.

Sağlam ve yerinde dikili olup, alt kesimleri top-rak altından ortaya çıkarılmıştır.

10.1.4. Şemsi Hanımın Ayakucu Şahidesi

Kızıl Kümbet Mezarlığı’nda baş şahidesinin kar-şısında yer almaktadır. Şemsi Hanım için yapılmıştır. Şemsi Hanım’a ait olup, baş şahidesine göre, 1202 h.1788 m. tarihinde yapılmıştır. Mezar taşının ki-tabesinden Emir Şerif’in tanzim ettirdiği bir vakfiye olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca sağ alt köşede Amelûn min Ali şeklinde usta yazıtı bulunmaktadır.

Kitabe

Kad vakafe ve habise ve sebile Emîr Şerif ve hamse teAşera kuruşen rub’an min rub’ati karyeü İrsân kevakfiÖmer radıyellahu anhu arda hayratın mukaddimenAla’ş-şahsi’z-zekâti yekrau külle yevmin cuz’un

mine’l-Kur’anNisfen li’s-sabah ve nisfen H’1-mesâi alaKabri ‘1-afıfe ti ‘ş-şerîfe ti ‘1-m erh ûmeti ‘1-meğfûre tiBi-lakiyyeti ‘z-zamâni ‘1-mukayem e...Bintâni Şemse hanım nevverellahu serâhâ ve

ceale’l-cenneteAmelü min Ali mesvâhâ

Serpantin taşından kaş kemer formlu bir şahide-dir. 0.45 m. eninde, 0.70 m. boyunda ve 0.06 m. ka-lınlığındadır. Doğuya bakan dış yüzünde bitkisel süs-leme, içte ise yazılar yer almaktadır. Her iki taraf, iki ince şerit arasında çiçek, kıvrık dal ve yaprak motifli bir bordürle çerçevelendirilmiştir. Dışa bakan yüzeyi tümüyle bir çiçek motifi, içtekini ise, basık bir alınlık ile alunda sekiz satırlık yazılar doldurmaktadır.

Yazı ve bitkisel süslemeler alçak kabartma ola-rak yapılmıştır. Her iki yüzeydeki kenar bordürleri birbirlerine benzer şekilde olup, ikişer yapraklı, sola ters, sağa düz devam eden “S” kıvrımlı dallarla bağ-lanmış, eşit aralıklı gülbezeklerden oluşmaktadır. İç-teki yazılar celi sülüs hatlı ve mahalli karakterlidir. Üstteki alınlığın ortasına, “kad” kelimesi ile iki yanına ikişer yarım gülbezek yerleştirilmiştir.

Dış tarafta, alttan bordürün üzerine aynı şekilde ikinci bir bordur yapılmıştır. Bunun üstünde beş tepelik motifi sıralanmaktadır. Ortadakinden çıkan beş dallı bir çiçek tüm yüzeyi doldurmaktadır. Orta dal, üste doğru yan dallarla zenginleşmekte ve bir laleyle son bulmak-tadır. Dalların aralarında yapraklar, uçlarında hafif içe kıvrık gülbezekler ile tomurcuklar yer almaktadır.

Sağlam ve yerinde dikili vaziyettedir.

10.1.5. Hazreti Rabia Sultan’ın Baş Şahidesi Kızıl Kümbet Mezarlığı’nda olup, zaviyenin ku-

zeyinde yer almaktadır. 1182 h. 1768 m. tarihinde Rabia Sultan için yapılmıştır. Rabia Sultan, Abdullah Han’ın annesi ve İbrahim Bey\n kızıdır. Taşın ustası belli değildir. Her iki yüzünde Arapça kitabeler bu-lunmaktadır.

Batı yüzdeki kitabeHâfı’l-eltâfNeccinâ mimmâ nehâfüİlâhi irham züllî ve fakrı ve fâkatîVe’c’al lî ilâ kâi müteaccen lutfike

Doğu yüzdeki kitabeHüve’l-gafurKad teveffat min dâri’1-fenâ ve meşet ilâ dâri’1-bakâEl-merhûmetü’l-mağfuratü’s-seidetü ümmü’l-fukarâi

ve’1-mesâkinHabîbetü’l- ulemâi ve’s-sâlihîne’lletîkânet ilmen

bi’s-salâhHazret-i Râbia Sultan Valideni Hazret-i Abdullah

Han Beg ve bintiİbrahim Beg el-Abbâsi hafezahümüllâhü Teâlâ bi’n

nevâsî yevme yü’hazütisene elfin ve mietin ve isneyni ve semânine mine’l-

hicreü’l-nebeviyyeü.(1182) Aleyhi efdalü ‘t-tahiyyetiŞemsi Hanımın ayakucu şahidesi

HAKKARİ258

Serpantin taşından sivri kemer formunda bir şa-hidedir. Eni 0.45 m., yüksekliği 0.98 m. ve kalınlığı 0.08 m. ebatlarındadır. Şahidenin batıya ve doğuya bakan her iki yüzeyi yazılarla doldurulmuştur. Batı yüzeyini dıştan genişçe bir düz silme, ince bir oluk ve içteki ince bir şerit üçlü biçimde çerçevelemektedir. Sivri kemerli alınlık dışında gövde dört bölmeye ay-rılmış, her biri yazılarla doldurulmuştur. Diğer yüzeyi ise, dıştan ince bir şerit çerçevelemekte; tamamı sekiz satır halinde yazılardan oluşmaktadır.

Her iki yüzey, alçak kabartma tekniğinde celi sülüs yazılardan oluşmaktadır Hatun süsleyici unsur olarak belirleyici olduğu bir şahidedir. Batı tarafında-ki yazıların istifinde elif, lam ve ti gibi harflerinin di-key çizgileri ile kaf, te, ha, ye gibi harflerin keşideleri kesiştirilerek hareketlilik sağlanmıştır. Ayrıca aralar-da kalan yüzeyler palmet, rumi ve çiçek gibi bitkisel unsurlarla doldurulmuştur.

Taşın doğu tarafı dıştan ve aralardan ince çizgi-lerin ayırdığı sekiz satırlık yazılarla doldurulmuştur. Harflerin uzantılarına ve aralara çiçek, palmet, yaprak ve rumiler yerleştirilmiştir. Düzgün ve nitelikli bir hat dikkat çekmektedir (Çizim 7-Resim 6).

Şahide, sağlam ve dikili vaziyettedir.

10.1.6. Hazreti Rabia Sultan’ın Ayakucu Şahidesi

Kızıl Kümbet Mezarlığı’nda zaviyenin kuzeyin-deki grup içersinde yer almaktadır. 1182 h.- 1768-9 m. tarihli olup, Rabia Sultan’a aittir. Üzerinde alttaki rakamla yazılmış tarihten başka herhangi bir yazı bu-lunmamaktadır.

Serpantin taşından yapılmış olup, sivri kemer formlu bir şahidedir. 0.45 m. eninde, 0.88 m. yük-seklikte ve 0.09 m. kalınlığında ölçülere sahiptir. Şa-hideyi en dıştan genişçe düz bir silme, bunu takiben dar bir oluk ve içte ince çizgi halindeki şerit sınırlan-dırmaktadır. Üst kısmı sivri kemerli bir alınlık şek-linde düzenlenmiştir. Gövdeden yatay, ince bir şerit alınlığı ayırmaktadır. Gövde, dikine dikdörtgen bir pano ve altındaki kartuş içerisinde tarih bölümünden oluşmaktadır.

Alınlık, simetrik rumi, palmet ve çiçekli yaprak motifleriyle doldurulmuştur. Gövdedeki kompozis-yon, ortadan iki düğümle birbirinden ayrılmış, uçları birbirine ters, aşağı ve yukarı bakan karşılıklı rumi-lerle oluşturulmuş birer palmet ile bunlara ortadan bağlı yan palmetlerden meydana gelmektedir. Ayrı-ca panonun dört köşesine üçlü yapraklar yerleştiril-Hz. Rabia Sultan’ın baş şahidesi

Hz. Rabia Sultan’ın ayakucu şahidesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 259

miştir. Ana motiflerin içleri yaprak ve bu yaprakların saplarına ortadan bağlanmış altlı üsüü küçük birer palmetle doldurulmuştur. Bunlar dışında, yanlardaki küçük palmetlere bağlanmış yapraklar kompozisyo-nu tamamlamaktadır.

Sağlam ve yerinde dikili vaziyettedir.

10.1.7. Abdülaziz’in Pederi’nin Baş Şahidesi

Kızıl Kümbet Mezarlığı’nda iken buradan alı-narak koruma altına almak maksadıyla Meydan Medresesi’ne kaldırılmıştır. 1214/1788 tarihlidir. Farsça kitabesine göre Abdülaziz’in Pederine ait bir şahidedir.

Kitabe

Hu ve ‘r -rahimu’l- ğafür Kurreti’1-ayni pederi Abdülaziz an nü nâm Sudi dâri’l-huld ez-dâri’1-fenâ beni had kem Nev civâni lebbeyk gûyân canîb-i Hak şud-revân Rabbenâ’ğfırhu bi-hakki’1-Mustafa hayri’1-enâm Hayfguyâneş cihâni râ çu didem gah-ı fevt Yeftem târih-i deriğ ez hâs ve âm

Serpantin taşından sivri kemer formlu bir şahi-dedir. Eni 0.41 m., boyu 0.93 m. ve kalınlığı 0.06 m.’dir. Şahidenin doğu yüzünü yazılar, batısını ise

süslemeler doldurmaktadır. Gövdenin üstündeki siv-ri kemer yanlardan hafif kademeli olarak başlamak-tadır. Yazının bulunduğu doğu taraf, düz bir şeride sınırlandırılmıştır. Alınlıktan itibaren yedi satır yazı işlenmiştir. Baü yüzü ise, zencerek motifli bir bordür-le çerçevelenmiştir. Yüzeyin tamamını bir şemse mo-tifi kaplamaktadır.

Kabartma tekniğinde, bir yüzünü yazı ve diğer yüzünü şemseden oluşan merkezî bir kompozisyon süslemektedir. Şahidenin baü yüzünde çerçeveyi meydana getiren zencerek, bir uzun bir kısa şeklinde sıralanmaktadır. Kısa olanlar, dilimli eşkenar dörtgen, uzunlar ise altıgenlerden oluşmaktadır. Altıgenlerin işlerine birer gülbezek yerleştirilmiştir. Ortadan baş-layıp tüm gövdeyi dolduran şemse motifi kenarlardan dilimli bir şeritle sınırlandırılmıştır. Merkezinde daire içine alınmış bir gülbezek ve hemen bunun dışındaki sekiz köşeli yıldızdan başlayan simetrik bitkisel mo-tifler yüzeyi doldurmaktadır. Yıldızların her bir ucu-na birer palmet yerleştirilmiş, bunları da dıştan yine palmet şeklinde motifler kuşatmıştır. Palmetlerin uç-larında başlayan hafif yay çizgiler iki yana devam ede-rek ortalarında birer gülbezeğe bağlanmaktadır. Gül-bezeklerin iki yanından çıkan çizgilerin uçları birer hatayı ile son bulmaktadır. Ayrıca göbeğin alt ve üst ortasındaki dilimler, sapları hatayılerden çıkan çatallı birer yaprakla doldurulmuştur. Şemsenin salbek kı-sımları lale şeklinde düzenlenmiştir. Ortasındaki bir gülbezekten dağılan simetrik yapraklar kesişerek içe-risini kaplamaktadır.

Doğu yüzeyi dıştan ve aralarından düz bir şeritle sınırlandırılmış, alınlık ve gövdeyi dolduran 7 satır yazıdan oluşmaktadır. Yazılar celi sülüs hatlı, belirgin ve harekelerle zenginleştirilmiştir.

Sağlam olan şahide Meydan Medresesi’ne kaldı-rılmıştır.

10.2. Melik Eset MezarlığıBiçer Mahallesi’nde Melik Esed Camisi’nin batı

tarafında haziresi şeklindedir. Burada ve civarında 17 tanesi yerinde dikili. diğerleri etrafa dağılmış 25 adet mezartaşı tespit edilmiştir. Bu mezartaşları da Os-manlı devrinden kalma kitabeli, bitkisel ve geometrik süslemeleriyle dikkat çekmektedir.

Burasının da etrafı valilikçe ihata duvarı ve tel örgü ile kapatılarak kapısı ve çevre düzenlemesi ya-pılarak ziyarete açılmıştır.

10.2.1. Muhammed Nasır’ın Baş Şahidesi

Melik Esed Mezarlığı’nın batı tarafında bulun-maktadır. Kitabesine göre mezartaşı, Emir Muham-Abdülaziz’in Pederi’nin baş şahidesi

HAKKARİ260

med Nasır’a ait olup, ayak ucu şahidesine göre 1038 H. (1629 M.) tarihlidir. Ustası “Amile Muhammed” şeklinde ayak ucu şahidesinin arkasına yazılmıştır. Kitabesi beş satır halinde gerçekleştirilmiştir.

Ravdatû’l-Cennâti hâza sâre me’vâ li’l-emîriEl-Emir el-âdil el-mağfur Muhammed NasîrKare mensûben ile’l-Abbâsi ammü’l MustafaRabbena edhilhu fi ğufranike celfu’n-nesirHerece’l ekradü min bâdi’ivefati tarihehü sâilenSerpantin taşından yapılmış olan şahide kaş ke-

mer formunda olup, 0.55 m. eninde, 1.02 m. yüksek-liğinde ve 0.08 m. kalınlığında ölçülere sahiptir.

Şahidenin içe bakan yüzeyine alçak kabartma yazı ve süslemeler işlenmiştir. İki bölüm halinde dü-zenlenmiş olup, alt kısmını yazılar teşkil etmektedir. İki yandan ince birer şeritle sınırlandırılan yazılar beş satır halinde birer kartuş içerisine alınmıştır. Yazıla-rın 5. satırında “Bey’in ölümünden sonra Kürtler perişan oldu” ibaresi önemlidir. Üst kısmında bir alınlık oluş-turulmuştur. Kıvrık dallarla birbirine tutturulmuş, ters-yüz şeklinde sıralı palmet dizisinden bir şeritle sınırlandırılmış alınlığın içerisi, simetrik ortadan iki yana dağılan kıvrık dal çiçek ve yaprak motiflerinden bir kompozisyonla doldurulmuştur.

Taş sağlam ve yerinde dikili vaziyettedir.

10.2.2. Muhammed Nasır’ın Ayak Ucu Şahidesi

Mezarlığın batı tarafında mezarın ayak ucunda yer alan taş, baş şahidesine göre Emir Muhammed Nasır’a aittir. Üzerinde 1038 H. (1629 M.) tarihi yer almaktadır. Usta kitabesi taşın arka yüzünde orta ta-rafa bir kartuş içerisine “Amile Muhammed” şeklinde işlenmiştir. Taşın üst alınlık kısmı kısmen tahrip gör-müştür. Arapça kitabesi 6 satır halinde yazılmıştır.

El-emir et-tâbi’ li-esri hayri’l –beşerKad arafe li-hâzihi’d-dâri’l-makarMâ râe nef’an li hazihi’d-dâri’l-memarEl-esvâbe mâ câe bihi’l eser Fe vakafe kırşen li devri isnâ aşerFi sene 1238Kitabesinin 5. satırında Türkçeleştirilmiş olarak

“Devir için 12 kuruş para vakfetti” ibaresi önemli-dir. Serpantin taşından şahide taş kemer formunda olup, 0.55 m. genişliğinde, 1.10 m. yüksekliğinde ve 0.08 m. kalınlığında tutulmuştur.

Şahidenin iç yüzeyine çeşitli süslemeler ve yazı-lar alçak kabartma olarak işlenmiştir. İki bölüm ha-linde düzenlenmiş taşın alt kısmı yazılarla doldurul-muştur. Üst alınlık bölümü kısmen tahrip görmekle beraber, baş şahidesine benzer süslemeler ihtiva et-Muhammed Nasır’ın baş şahidesi

Muhammed Nasır’ın ayakucu şahidesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 261

mektedir. Arkasına işlenen usta kitabesi oval şekilde alt ve üstten birer palmet ile sonlanan kartuş içerisine alınmıştır.

Taşın üst kısımlarında bazı tahribatlar oluşmuş-tur. Bunun dışında sağlam ve yerine dikili vaziyette-dir.

10.2.3. Emine Hanım’ın Baş Şahidesi

Melik Esed Mezarlığı’nın doğu tarafında bulun-maktadır. Kitabesine göre, Emir Mustafa Han’ın in-cisi (eşi) Emine Hanım’a aittir. Diğer yüzündeki kita-besinde de ebcetle düşülmüş 1055 h. (1644 m.) tarihi belirlenebilmektedir. Arka yüzü 10 satır halinde celi sülüs yazılarla doldurulmuştur.

Hûve’llâhü’l-bâki’r-rahîmKıt’atün min ravdat’il-cennâti me’val-âbidâtHanım kod itteket fîhâ erayık’il kânitâtHâceret min-dâriha’l-fâni ilâ kasri’l bekâKad beket bihâ fî külli’l-ğayûri’d-dâmiâtDürretün ma’füfetün li’l-Mustafa Hanel-EmîrEl-Emine Hanım ma’füvvüanha’s-seyiâtİnnehâ kad veccehet bi’s sıdki bâbel-merhâmetiKabbela’llâhümme minha’l bakiyâte’s-salihâtKad eşâre hatifû’l-gaybi bi tarihi’l –vefatBi ennehâ zâre fi cehdin zeynin hûren nâ’imât

Ön yüzü ise süslemeleri ile dikkat çekmektedir. Buraya da iki satır halinde bir kitabe bırakılmıştır.

Serpantin taşından şahide sivri kemer formun-da, 0.35 m. eninde, 0.88 m. yüksekliğinde ve 0.11 m. kalınlığında tutulmuştur. Yazı ve süslemeler alçak kabartma şeklindedir. Taşın arka yüzeyinin tamamı yazılarla değerlendirilmiştir. Üst kısmı sivri kemerli alınlık şeklinde sonlanan bir kenar bordürü ile sı-nırlandırılmıştır. Bordürün alınlığa kadar uzanan alt kısımları boydan boya karşılıklı kesişen zikzak motifleri ile oluşturulmuştur. Üst kısmı ise, düğüm motiflerinden meydana gelmiştir. Alınlık dışında on satır halindeki yazılar birer kartuş içerisine alınmıştır. En alttaki geniş yüzey ise simetrik bitkisel bezeme ile doldurulmuştur.

Diğer yüzey de üç bölüm halinde düzenlenmiş-tir. Kenarlardan boş bırakılmış hafif pahlı bir silme, sivri kemer şeklinde taşı sınırlandırmaktadır. Buna takiben aşağıdan yukarıya uzanan bitkisel süslemeli şeritler, “S” kıvrımı şeklinde uzanan dal ve boşlukları-na yerleştirilmiş üçlü yapraklarla oluşturulmuştur. Üç bölümden meydana gelen yüzeyin alt kısmı, dilimli simetrik yapraklarla oluşturulmuş ve yukarıya doğru daralan bir gövde ve ucundaki bir ters lale motifinden ibarettir. Ters lale Hakkari’de doğal olarak yetişen ve

Emine Hanım’ın baş şahidesi

HAKKARİ262

buraya özgü olan bir bitkidir. Stilize bir şekilde bura-ya işlenmiştir. Ortada iki satır halinde celi sülüs, Fars-ça yazılara yer verilmiştir.

Zâira se’bu’l-mesanî suretü ihlas hanSal-ı tarîh-i vefateş bi elf tarih dânBurada Türkçeleştirilmiş olarak “Ey ziyaretçi Fa-

tiha ve İhlas oku. Onun vefat tarihi bin olmaksızın ‘dan’ dır bilesin” şeklindedir. İkinci satırdaki “dan” kelimesi ebcetle 55’e tekabül etmektedir. Buna bin ek-lenince “1055” olmaktadır. Böylece Emine Hanım’ın vefat tarihi 1055 h. (1629 m.) olarak belirlenebilmek-tedir. Üst kısmına ise, alınlığı dolduracak şekilde dai-resel bir rozet yerleştirilmiştir. Merkezi kompozisyon, ortasındaki sekiz dilimli bir gülbezekten gelişen içte ve dışta on altı düğüm yapan ve içten dışa genişletilen dairesel bir düzenden meydana gelmektedir.

Ayrıca taşın yan yüzeyleri, ince şeritler halinde, dörtlü düğüm motifleri ile oluşturulmuş bir bezeme ile doldurulmuştur.

Şahide yerinde ve sağlam vaziyettedir.

10.2.4. Behram Bey’in Baş Şahidesi

Melik Esed Mezarlığı’nın doğu tarafında yer al-maktadır. Yerinde dikili vaziyette bulunan şahidenin üzerinde tarih bulunmamaktadır. Arapça kitabesin-den Abbasi Muhammed Bey’in oğlu Behram Bey’e ait olduğu anlaşılmaktadır. Genel özellikleri taşın 18. Yüzyıl içerisinde yapılmış olabileceğini ortaya koy-maktadır.

Kaş kemer formundaki şahide serpantin taşından yapılmıştır. Üst iki yanına, kemer başlangıç seviyelerin-de çentiklemeye gidilmiştir. Taş 0.08 m. kalınlığında, 0.77 m. yüksekliğinde ve 0.35 m. genişliğinde ölçülere sahiptir. İçe bakan yüzeyine alçak kabartma çeşitli süs-lemeler ve dört satır halinde kitabe işlenmiştir.

Hâzihi ravdatü’l-merhum el-mâğfurEl-hasibü’n-neseb Behram BeğBin Muhammed Beğ el-Abbasî teğamedehü Allahü bi-ğufranihi âmin ya mu’înSüslemeler kenar bordürü ve alınlıkta karşımıza

çıkmaktadır. Kenar bordürü belirli aralıklarla dizilmiş, yu-

varlak çiçek ile bunları birbirine bağlayan kıvrık dal ve yaprak motifleri ile doldurulmuştur. Kesintisiz birbirini tekrarlayarak devam eden motifler, ters “S” kıvrımı oluşturarak dizilmektedir. Bu bordürün sı-nırlandırdığı orta kısım, alttan itibaren dört satır ha-lindeki kitabe ve alınlıkta yer alan çiçek motifleri ile meydana getirilmiştir. Kitabeyi oluşturan yazılar, celi sülüs hatla yazılmış olup, dikdörtgen birer kartuş içe-risine alınmışlardır. Ayrıca bunların üst aralarına zik-

zak formunda ince şeritler yerleştirilmiştir. Yazılardan sonra alınlığın altına boydan boya enlemesine uzanan dikdörtgen yüzeye beş adet tepelik motifi işlenmiştir. Bunların ortasındaki tepelikten yuvarlak kemer şek-lindeki alınlığa simetrik olarak dağılan çiçek motifleri alttan üç dal halinde yüzeye dağılmaktadır. Ayrıca or-tadaki dal tekrar çatallanarak üçe ayrılmaktadır. Yap-raklarla zenginleştirilmiş dalların ucuna birer çiçek yerleştirilmiştir. Dilimli ve yuvarlak çiçekler, kenar bordüründekilerle uyum göstermektedir. Şahide, üst kemerin sivri yerindeki kırık dışında sağlam ve iyi bir görünüme sahiptir.

10.3. Kale Altı MezarlığıBiçer mahallesinde kalenin doğu kesiminde ka-

lan. genişçe bir alanı kapsayan ve günümüzde gömü-nün devam ettiği bir mezarlıktır. Bu nedenle tarihi özelliğini kaybetmiş durumdadır. Mezarlığın muhtelif yerlerinde çoğu yerlerinden sökülüp gelişi güzel da-ğılmış vaziyette mezartaşlarına rastlanmıştır, Bunların sanatsal niteliğe sahip, 18 ve 19. yüzyıllardan kalma oldukları görülmektedir. 20’nin üzerinde: mezartaşı tespit edilmiştir.

Bunlar korumasız olduğundan yerlerinden alına-rak Meydan Medresesi’ne kaldırılmıştır.

Behram Bey’in baş şahidesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 263

10.3.1 Üzeyir Ağa’nın oğlu Harun’un Baş Şahidesi

Kale Altı Mezarlığı’nın kuzeydoğu üst tepe kesi-minde yerinden sökülmüş vaziyette mezartaşı bulun-muştur. Yerinde korumasız olduğundan taş, Meydan Medresesine kaldırılmıştır. Üzerinde yer alan 3 satır-lık kitabeden kime ait olduğu ve tarihi belirlenebil-mektedir. Buna göre, Üzeyir Ağa’nın oğlu Harun’a ait şahide, 1195 h. (1781 m) tarihlidir. Ayrıca üzerinde “Amile Mahmud” şeklinde usta kitabesi mevcuttur.

Serpantin taşından kaş kemer formundaki şahide, 0,75 m yüksekliğinde, 0.42 m genişliğinde ve 0.08 m kalınlığında ölçülere sahiptir. Süsleme ve yazılar ön yüzünde toplanmış olup, alçak kabartma tekniğinde yapılmıştır. Taşın tamamını dört yönden çevreleyen bordür, sıralı “çene” motifleriyle oluşturulmuştur. İçerisi iki bölüm halinde düzenlenmiş olup, altta üç satır yazı, üzerindeki alanlıkta ise çiçek motiflerinden oluşan bitkisel bir bezeme yer almaktadır. Üst kısım-larındaki diş sıralarıyla birbirinden ayrılmış yazılar, birer kartuş içerisine alınmış ve celi sülüs hatla ya-zılmıştır. Alınlıkta yazıların hemen üzerine bir sıra halinde beş tepelik işlenmiştir. İkinci ve dördüncü te-peliğin içerisinde “Amile Mahmut” şeklinde usta adı yer almaktadır. Birinci ve beşinci tepeliklerin üzerine

birer lale motifi, ortadaki tepelikten çıkan bir çiçek tüm alınlığı doldurmaktadır. Simetrik olarak yüzeye dağılan çiçekler yapraklarla zenginleştirilmiştir.

Sağlam olan şahide, yerinden sökülmüş ve koru-masız olduğundan Meydan Medresesine kaldırılmıştır.

10.3.2. Hasan Bey’in Baş Şahidesi

Kale Altı Mezarlığı’nın kuzeydoğu tarafında, gü-nümüzde mezarlıktan ayrılan bir kısımda tek başına kalmış ve yerinde dikili vaziyettedir. Kitabesine göre, Abbasi İbrahim Bey’in oğlu Hasan Bey’e ait şahide 1211 h. (1797 m.) tarihlidir.

Serpantin taşından kaş kemer formundaki şa-hide, 0.85 m yüksekliğinde, 0.42 m genişliğinde ve 0.07 m kalınlığında tutulmuştur.

Gövde ve alınlık olmak üzere iki bölümden olu-şan şahidenin alt gövde kısmı yanlardan yukarıya doğru hafif genişlemekte, alınlık başlangıç hizasında ise bir kademelenme yaparak tekrar daralmaktadır. Alçak kabartma tekniğinde süsleme ve yazılar şahide-nin ön yüzünü doldurmaktadır. Dikdörtgen gövde, iki yanda boş bırakılmış bir yüzeyden sonra, bitkisel süslemeli bordürlerle sınırlandırılmıştır. Kıvrık dal ve yapraklarla birer atlamalı içe ve dışa dönük olarak düzenlenmiş palmet motifleri ile bordür oluşturul-Üzeyir Ağa’nın oğlu Harun’un baş şahidesi

Hasan Bey’in baş şahidesi

HAKKARİ264

muştur. Düz ince bir şeritle de üst ve yanlardan sınır-landırılmış orta kısım, alt ve üstten beş dilimli kemer şeklinde sonlanan kitabe ile doldurulmuştur. Kemer yanlarda ikişer düğüm yaparak çift kontürlü çizgi ile meydana getirilmiştir. Alt ve üst köşeliklerini düğüm motifleri ile değerlendirilmiştir. Bunun içerisine altı satır halinde yazılar yerleştirilmiştir. Yazılar celi sü-lüs hatla gerçekleştirilmiş ve mezarın sahibine ilişkin (kime ait olduğu ve ölüm tarihi) bilgiler içermektedir.

Alınlık içten ve dıştan iki çizgi içerisine alınmış bir bordürle üç yandan sınırlandırılmıştır. Bordür gövdedekinin aynı süslemeleri ihtiva etmektedir. Kaş kemer formundaki alınlığın içerisi simetrik olarak yüzeyi dolduran kıvrık dal ve palmet motiflerinden meydana gelmiştir.

Yolun kenarında tek başına duran şahide, yerin-de korunmaktadır.

10.3.3. Hasan Kızı Ayşe’nin Baş Şahidesi

Kale Altı Mezarlığında, mezarlığın güney doğu kesiminde bulunan şahide, yerinden sökülmüş vazi-yettedir. Bu nedenle Meydan Medresesine kaldırılarak koruma altına alınmıştır. Şahidenin üzerinde bulunan kitabeden Hasan kızı Aişe’ye ait olduğu anlaşılmakta-

dır. Aynı zamanda Aişe’nin Hasan oğlu Ahmed’in eşi olduğu belirlenebilmektedir. Vefat tarihi ise, 1211 h. (1797 m)’dir.

Serpantin taşından kaş kemer formunda olup, 0.60 m yüksekliğinde, 0.29 m genişliğinde ve 0.06 m kalınlığında tutulmuştur. Şahidenin alt kısmında, üç satır halinde yazılara, alınlıkta ise bitkisel alçak ka-bartma olarak süslemelere yer verilmiştir. Düz ince şeritlerle dikdörtgen yüzeyler içerisine üç satır ha-linde celi sülüs hatla yazılar yazılmıştır. Üst alınlığı dolduran bitkisel süsleme ise, yüzeye simetrik olarak dağılan ve ortadaki bir palmetten gelişen rumilerle meydana getirilmiştir.

Yerinden sökülmüş, alt sol kenarı dışında şahide sağlam olan şahide medresede koruma altındadır.

10.4. Yüksekova Güçlü (Peylan) Köyü Tarihi MezarlığıKöy Yüksekova-Şemdinli karayolu üzerinde ana-

yola 1 km uzaklıktadır. Burada köyün içerisinde ka-lan iki tane koç-koyun heykeli ile mezarlığında hazi-reler içinde tarihi mezar taşları tespit edilmiştir.

Mezarlık köyün kuzeydoğusunda bir tepe üze-rindedir. Hemen hemen tepenin en üst seviyesindeki düzlük kesimde mezarlar yoğunlaşmıştır. Buradan üç tane etrafı duvarlarla çevrili hazire bulunmaktır.

I. Hazire: İçerisinde Hacı Hüseyin Şeyh Habibi ve Mevlana Şeyh Halife’nin mezarları vardır. Etrafı sonradan dikdörtgen duvarlarla çevrilerek bir türbeye dönüştürülmüştür. Üzeri açıktır. Güney doğuda basit düz açıklıklı bir giriş kapısı vardır. Mezarların bulun-duğu kısım iki sıra kırma taş örgülü duvarla çevre-lenmiştir. Her iki mezarında baş ve ayak şahideleri vardır. Baş şahidelerinin içe bakan kısımlarında ta-rihleri ve kim olduğunu açıklayan yazılar mevcuttur. Halife Hacı Hüseyin Şeyh Habibi’ye ait olan mezarda H.1271 (M.1855), Mevlana Şeyh Halife’ye ait olan mezarda H. 1260 (M.1844) tarihi yazılıdır. Şahide-lerin dikdörtgen prizmal gövdeleri ve dairesel dilimli başlıkları mevcuttur. Kumtaşından yapılmışlardır.

II. Hazire: Kuzey-güney yönde dikdörtgen, iki sıra kırma taşlarla harçsız olarak örülmüş yarım metre yüksekliğinde bir duvarla çevrilidir. Girişi doğu ta-rafındadır. İçerisinde üç adet mezar bulunmaktadır. Mezarların baş ve ayak uçları şahidelidir. Soldan bi-rinci mezar baş ve ayakucunda şahideli olup, bunlar dikdörtgen gövde ve beşgen başlıktan oluşmaktadır. Baş şahidesinin içe bakan yüzünde tarihi ve kim ol-duğunu açıklayan yazılar bulunmaktadır. H.1330 (M.1912) tarihi vardır. Beşgen başlığı ay-yıldız motifi ile süslenmiştir. Kumtaşından yapılmıştır.

Hasan kızı Ayşe’nin baş şahidesi

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 265

İkinci ve üçüncü mezarlar da şahidelidir. Dik-dörtgen gövde ve dairesel başlıkları vardır. Baş ve ayak şahidelerinde arkaik karakterde yazılar mevcut-tur. Kumtaşından yapılmışlardır.

III. Hazire: Tarihi nitelikte bir tane mezar bu-lunmaktadır. Baş şahidesinde H.1330 (M.1912) tarihi yazılıdır. Baş ve ayak şahidesi dikdörtgen gövdeli ve dairesel başlıklıdır. Başlıklar ay-yıldız motifi ile hare-ketlendirilmiştir.

Koç Heykeli: Köy halkından Hurşit Öner’in evi-nin önünde yer almaktadır. Buraya nereden getirildiği bilinmemektedir. Hangi döneme ait olduğu ve kimin yaptırdığına dair üzerinde herhangi bir yazı yoktur. Orijinal şeklini koruyarak günümüze ulaşmıştır. Baş kısmı spiral kıvrımlarla hareketlendirilmiştir. Heyke-lin ön yüzünde at üzerinde ayakta duran ve kollarını iki yana açmış basit bir insan figürü stilize edilmiştir. Yan tarafına da hançer motifi yapılmıştır. Arka yüzü-ne kılıç motifi işlenmiştir. Arkasında hafif taşıntılı yu-varlak kuyruğu vardır. Kumtaşından yapılmıştır.

Koyun Heykeli: Köy halkından Hurşit Öner’in evinin önünde bulunmaktadır. Diğeri gibi nereden getirildiği belli değildir. Üzerinde hangi döneme ait olduğunu bildiren bir yazı bulunmamaktadır. Oriji-nal şeklini koruyarak günümüze gelmiştir. Baş kısmı spiral kıvrımlarla hareketlendirilmiştir. Ön yüzünde kısmen tahrip olmuş at üzerinde insan figürü vardır. İnsan figürü ayakta ve kollarını iki yana açmış şekilde stilize edilmiştir. Arka yüzüne hançer ve kılıç motif-leri işlenmiştir. Arkasında yuvarlak hafif taşıntılı ile belirginleştirilmiş kuyruğu vardır. Kumtaşından ya-pılmıştır.

I. Hazire Koç Heykeli

Koyun Heykeli

II. Hazire

III. Hazire

HAKKARİ266

10.5. Demirkonak Köyü Çukurca Mezrası Tarihi MezarlığıKöyün doğusunda kalan mezarlık daha sonra or-

tasından açılan yol ile iki kesime ayrılmıştır. Her iki tarafta çoğunluğu yerinden sökülmüş ve etrafa dağıl-mış mezar taşları bulunmaktadır.

Yolun Alt Kesimindeki Mezar Taşları

I Nolu Mezar Taşı: Toprak üzerine çıkarılmıştır. Şahide dikdörtgen gövde ve dairesel başlıktan oluş-maktadır. Yüksekliği 1.75 m, genişliği 0.25 m ve ka-lınlığı 0.12 m dir. Baş kısmı 0.34 m. dir. Başlık ikinci bir başlıkla taçlandırılmıştır. Başlığın hemen altında gövde yüzeyinde sağda tüfek, solda iki ucu sivriltil-miş kesici bir alet işlenmiştir. Alt kısmında dağ keçisi figürü stilize edilmiştir. Figürler kabartma şeklinde

yapılmışlardır. Arka yüzü boş bırakılmıştır. Kum ta-şından yapılmıştır.

II Nolu Mezar Taşı: Bulunduğu yerden toprak üzerine çıkarılmıştır. Alt kısmı kırılmıştır. Yüksekliği 1.28 m, genişliği 0.23 m ve kalınlığı 0.11 m’dir. Ön yüzünde başlığın altında kılıç figürü kabartma şek-linde yapılmıştır. Başlığı yuvarlak şekildedir. 0.32 m. boyundadır. 0.15 m’lik bir tepeliği vardır. Taşın arka yüzünde gövdenin ortasına yakın yerde dairesel ka-bartma rozet vardır. Kum taşından yapılmıştır.

III Nolu Mezar Taşı: Yarıya kadar toprağa gö-mülüdür. Yüksekliği 0.76 m, genişliği 0.25 m, kalın-lığı ise 0.09 m’dir. Başlık kısmı 0.26 m boyundadır. Başlık ikinci bir tepelikle taçlandırılmıştır. Ön yüzün-de iki tane kabartma kılıç figürü vardır. Arka yüzünde dairesel bir kurs, tüfek ve küçük dairesel rozet vardır. Kumtaşından yapılmıştır.

I nolu mezar taşı II nolu mezar taşı III nolu mezar taşı

HAKKARİ’NİN MİMARİ VE SANAT MİRASI 267

Yolun Üst Kesimindeki Mezar TaşlarıI Nolu Mezar Taşı: Toprak üzerine çıkarılmıştır.

Alt kısmı kırılmıştır. Yüksekliği 0.90 m, genişliği 0.25 m, kalınlığı 0.07 m’dir. Başlık kısmı 0.20m boyunda ve yuvarlaktır. Boyun kısmı 0.08 m’dir. Ön yüzünde boyun kısmından başlayan ve tamamlanmamış bir kı-lıç motifi vardır. Kumtaşından yapılmıştır.

II Nolu Mezar Taşı: Toprak üzerinde bulun-maktadır. Yüksekliği 1.30 m, genişliği 0.25 m, kalın-lığı 0.11 m’dir. Başlık kısmı 0.25 m’dir. Başlığın he-men altından başlayan küçük bir kama ve hafif kavisli kabzalı bir kılıç motifi kabartma olarak yapılmıştır. Dairesel başlığın tepesinde küçük bir çıkıntısı vardır. Kum taşından yapılmıştır.

III Nolu Mezar Taşı: Toprak üzerine çıkarılmış-tır. Yüksekliği 1.18 m, genişliği 0.28 m, kalınlığı 0.09

m.’dir. Başlık kısmı 0.22 x 0.28 m. ölçülerindedir. Boyun kısmı ise 0.06 m.’dir. Çıkıntılı küçük bir tepe-liği vardır. Ön yüzünde kama, mızrak ve dağ keçisi kabartma olarak işlenmiştir. Malzemesi kum taşıdır.

IV Nolu Mezar Taşı: Yarıya kadar toprağa gömü-lüdür. Yüksekliği 0.78 m, genişliği 0.25 m, kalınlığı 0.10 m’dir. Başlık kısmı 0.20 x 0.24 m. ölçülerinde ve 0.10 m’lik bir boyun kısmı ile gövdeden ayrılmakta-dır. Başlık kısmında küçük bir tepeliği vardır. Gövde kısmında ise kabartma şeklinde kılıç motifi işlenmiş-tir. Kum taşı malzemesinden yapılmıştır.

V Nolu Mezar Taşı: Yerinden çıkarılmış olan mezar taşı, yerde boylu boyunca uzanmaktadır. Yük-sekliği 0.55 m, genişliği 0.22 m, kalınlığı 0.10 m’dir. Başlık kısmı 0.22 x 0.2 ölçülerinde olup, üzerinde çı-kıntılı bir tepeliği vardır. Ön yüzünde kabartma şek-linde at figürü işlenmiştir. Kum taşından yapılmıştır.

I nolu mezar taşı II nolu mezar taşı IV nolu mezar taşı

HAKKARİ268

10.6. Yüksekova Serdeşt (Karabey) Köyü Tarihi Mezarlığı Mezarlık, Şemdinli-Yüksekova karayolunun üze-

rinde bulanan köyün batısında yer almaktadır. Ku-zeyden güneye doğru uzanan anayola kadar inen bir sırt üzerindedir. Etrafı tel örgülerle çevrili olup, tarihi mezarlar mezarlığın ortasına yakın bir yerindedir. Ba-zıları kırık ve yeriden sökülmüş, bazıları da yerinde dikili vaziyette altı adet mezar taşı tespit edilmiştir.

I Nolu Mezar Taşı: Toprağa dikilidir. Yuvar-lak kemer formundadır. Yüksekliği 0.88 m, genişli-ği 0.32m, kalınlığı0.08 m.’dir. Üzerine tüfek ve asa motifleri kabartma olarak işlenmiştir. Yöreye ait gö-zenekli taştan yapılmıştır.

II Nolu Mezar Taşı: Toprağa dikilidir. Sivri ke-mer formundadır. Yüksekliği 0.65 m, genişliği 0.40 m, kalınlığı 0.08 m.’dir. Üzerine iki tane tüfek motifi ile asa motifi işlenmiştir. Asanın alt kısmına basit şe-kilde bir hayvan stilize edilmiştir.

III Nolu Mezar Taşı: Toprağa dikilidir. Sivri ke-merlidir. Yüksekliği 0.70 m, genişliği 0.28 m, kalın-lığı 0.07 m.’dir. Orta kısmından kırılmıştır. Üzerinde kabartma yaba, dirgen ve tam olarak belirlenemeyen bir silah vardır. Ayrıca dairesel bir kabartı ve ortasın-da çubuk motifi işlenmiştir. Yöreye ait gözenekli taş-tan yapılmıştır.

IV Nolu Mezar Taşı: Sivri kemer formunda ve toprağa dikilidir. İnce bir olukla hareketlilik verilmiş-tir. Yüksekliği 0.56 m, genişliği 0.30 m, kalınlığı 0.08 m.’dir. Üzerinde topuzlu bir anahtar motifi vardır. Yöreye ait gözenekli taştan yapılmıştır.

V Nolu Mezar Taşı: Yerinden sökülmüş ve alt kısmı kırılmıştır. Gövde kısmı kırık iki parçadan olu-şur. Sivri kemer formu verilmiştir. Yüksekliği 0.45 m, genişliği 0.35 m, kalınlığı 0.07 m.’dir. Üzerinde taşın en üst kısmında kare bir süsleme iki yanında iki kılıç ve taş kırıldığından dolayı belirlenemeyen bir motif daha işlenmiştir. Süslemeleri kabartma şeklinde olup yöreye ait gözenekli taştan yapılmıştır.

I nolu mezar taşı II nolu mezar taşı III nolu mezar taşı

IV nolu mezar taşı

V nolu mezar taşı

HAKKARİ’DE YETİŞEN MİRLER, ALİM VE ŞAİRLER 269

HAKKARİ’DEYETİŞEN MİRLER, ALİM VE ŞAİRLER

HAKKARİ270

GİRİŞHakkari’nin tarihi kökenlerini incelemeye çalıştı-

ğımızda çok kadim ve tarihi bir derinliğe sahip oldu-ğunu görmekteyiz. Hakkari’nin birçok yerinde halen varlığını devam ettiren ve halk arasında dev evleri diye tabir edilen Dirhe’ler, sarp kayalık ve dağlarda kurul-muş kaleler ve vadi boylarındaki eski kalıntılar bize Hakkari’nin çok eski zamanlardan bu yana bir yaşam alanı olduğunu göstermektedir. Özellikle tarihleri ve yaşayanları konusunda hiçbir bilgi sahibi olmadığımız yüzlerce Dirhe ve onlarca kale, insanı bu konuda cezp ediyor. Mawersisê Kale, Bêgirê Kale, Bayê Kale, Tişi Kale, Bêşokê Kale, Çelê Kale vb. kaleler uzun yıllardan beri buralarda bir hükümranlık alanı olduğunu göster-mektedir. Özellikle İslam’ın ortaya çıkışından ve İslam tarihçilerinin bölge hakkında bilgi vermelerinden son-ra nispeten buralar hakkında bilgi sahibi olmaktayız. Tarihçi Vakıdi Futuhu’ş- Şam isimli eserinde Hakkari coğrafyasını tanımlarken Musul’un hemen arkasından başlayıp bir yanı şimdiki Cizre’ye ulaşmak üzere Van Gölü’ne kadar olan bölgenin Hakkari olarak adlandı-rıldığını ve orada yaşayan Kürtlere de Hakkari Kürtleri denildiğini aktarmaktadır. Miladi 639 tarihinde İyaz b. Ganem komutasındaki Müslüman Araplar Musul’u fethettiklerinde kuzeydeki Zaferan kalesinde (Şimdiki Zaho yakınlarında) hüküm süren Hakkari emiri Sa-lıh Zaferan el- Melik’ul- Hekariye ile karşılaşmışlardır. Müslümanlar ile görüştükten sonra Müslüman olan emir sülh yolu ile Müslümanlara tabi olmuştur. İslam dinini yaymak için alim insanlar talep etmiş ve İyaz b. Ganem bunu olumlu karşılayarak kendilerine bazı din bilginleri göndererek Bizans yönetimindeki Cizre, Nusaybin hattına yönelmiştir.

Yaklaşık 1300 yılından bu yana kurulmuş olan Hakkari beyliği hükümeti ve civarına yerleştiği küçük kalelerdeki temsilcileri ile bölgede ciddi bir kentleş-me varlığını görmekteyiz. Bu kentlerin medreselerin-de yüzlerce ulema, askeri kışlalarında yüzlerce büyük savaşçı komutan, toplumun düzenini sağlamak için yüzlerce Kadı, yönetici ve siyaset adamı yetişmiştir. Elbette ki bu divanhanelerde yüzlerce Dengbêj, Vaka-nıvis, Şair ve edebiyatçı da yetişmiştir. Özellikle sözlü kültürün yaygın olmasıyla ve denbêjliğin tarihsel mi-rasının kuşaktan kuşağa aktarılmasıyla yüzlerce halk hikayesi, destan, binlerce stran Hakkari halkı arasında yaşaya gelmektedir. Bunlar arasında destana Memê Alan, Zembilfıroş, Sıti û Ferx, Ferhad û Şırin, Leyl û

Mecnûn, Şêxê Senaniyan, bersisê Abıd, Mem û Zin, Feyrûşah, Kela Dımdım, Sinemxan, Momınê vb. des-tanlar bölgede hala coşkuyla söylenmektedir. Ve tabi ki bu halk destanlarını yazıya döken; Osmanlı, Fars ve Arap divan edebiyatlarından etkilenmiş onlarce büyük şair bu bölgeden çıkmıştır. Bunlar arasında özellikle Abdussamed Babek, Eli Heriri, Fakihi Teyran, Ahme-di Hani, Melayê Bateyi, Şevki, Şerefhanê Çölemerik, Pertev Bey Hekari sayılabilir.

Hakkari’nin sözlü ve yazılı edebiyatının ve ede-biyatçılarının bölgedeki etkisini görebilmek için Prof. Dr. Qanadê Kurdo’nun Kürt Edebiyatı Tarihi adlı değerli eserine bakmakta fayda vardır. Çünkü Prof. Kurdo bu kitabında Kurmanci lehçesi ile yazan yirmi şairden sekizinin Hakkarili geri kalanının da bütün Kürt bölgesinden olduğunu belirtmektedir. Bu da bize Hakkari’nin ne kadar önemli bir tarihsel mirasa sahip olduğunu göstermektedir.

Hakkari Valiliğinin 2010 Hakkari yıllığı için ta-rihin derinliklerine dalıp tarihe iz bırakmış Hakkarili insanları seçmeye çalışırken binlerce isimle karşılaşıl-mıştır. Ancak ne yazık ki bölge tarihi ile ilgili yazıl-mış kitapların çoğunda adı geçen Hakkari insanları ile ilgili derli toplu bir bilgi yoktu. Fakat biz hakkında en azından ölüm tarihi belli olan, ne iş yaptığı tarih-sel kaynaklarda belirtilen tarihi kişilikler alınmıştır. Özellikle tarihsel kişilikleri mutlaka bir kaynağa da-yandırdık. Bu kaynakları da her şahsın hayat hikayesi-nin altına eklenmiştir. Hakkari bölgesinin dili Kürtçe olduğundan, Kürtçe şiirleri Türkçe’ye çevirdik.

Sonuç olarak Hakkâri’nin tarihe iz bırakmış ule-ma, şairler, beyler ve bunların dışındaki diğer şahsi-yetlerinin kısa özgeçmişlerini kaynaklarımızda olduğu şekliyle aktardık. Çağdaş sanat, siyaset, edebiyat ve eş-rafının da özgeçmişlerini ya kendilerinden veya ailele-rinden alarak buraya ekledik. Bu çalışmamızda engin bilgisi ile katkıda bulunan arkadaşım Yaşar Kaplan’a ve sonsuz çalışma azmi ve gayreti ile bana her zaman destek veren İhsan Akın’a teşekkür ederim.

Bu tür çalışmaların kurumsallaşmasına sebep olan ve Hakkarimizin tarihsel mirasına sahip çıkan Hakkarimizin son yıllardaki imajının değiştirilmesi-ne büyük katkısı olan sevgili valimiz Sayın Muammer Türker’e teşekkürü bir borç biliriz. Ayrıca bize bu ça-lışmayı yapmak için bilgi veren, katkı sunan ve emeği geçen herkese de teşekkür ederiz.

HAKKARİ’DE YETİŞEN MİR, ALİM VE ŞAİRLER

Halit YALÇIN

HAKKARİ272

1- HAKKARİ MİRLERİ

Melik İmadüddin: Abbâsî hânedânına mensup Hakkâri Beyleri’nden Hakkâri’ye ilk olarak yerleşip, burayı merkez yapan Melik İmâdüddin’dir. Melik İmâdüddin idareyi tam manasıyla ele aldığında bölge üzerindeki İlhanlı baskıları da azalmaya başladı. Bir-kaç kez yapılan savaşlarda İlhanlı askeri yenilip kaç-tı. Böylece beylik tam anlamıyla huzur dolu günlere kavuştu. Melik İmâdüddin günün üçte birini halkın işlerine, diğer ikisini de Hak Teâla’ya ibadetle geçirir-di. Evliyalar zümresine dâhil olduğu söylenir. Kardeşi Melik Halil ve diğer Kürt beyleri ve reisleri hep ona tabi olmuşlardı. Adalet ve ihsanı şöhret buldu. Ken-disi ve evlatları için Hakkâri vilâyetini pâyitaht seçti. Bâd Kalesi’ni tamir ettirdi.

İzzeddîn Mücellâ: Melik İmâdüddin ölünce, Kürtlerin reisleri ve beyleri toplanıp oğlu İzzeddîn Mücellâ’ya bîat ettiler. Melik İzzeddîn Mücellâ II, âlim, fazıl ve âdil bir zât olup hayır ve hasenatıy-la meşhur olmuştur. 716/1315 tarihli yöre ile ilgili bir vakfiyedeki kayda göre bu tarihte Van Beyi’nin İzzeddîn Şîr bin İmâdüddin olduğu anlaşılmaktadır. Yine bu tarihte İzzeddîn Mücellâ II (Emîr İzzeddîn Şîr ibni İmâdüddin Melik Esed) yörede Vestan (Gevaş)’ı ve Van’ı da içerisine alan geniş bir toprak parçasına hâkim olduğu bilinmektedir. Ayrıca Gevaş ilçesindeki Halime Hatun kümbetinin kitabesinden İmâdüddin bin İzzedîn’in bu bölgeye hâkim olduğu-nu anlamaktayız. 736/1336 tarihini taşıyan bu eser Doğu Anadolu’nun en görkemli kümbetlerinden bi-risi olup, aynı zamanda Van Beylerinin de yöredeki hâkimiyetlerinin en belirgin bir simgesi niteliği taşı-maktadır.

Musa Mütevekkil Alellâh: Hakkâri beyliğinin inkırazından sonra, beyliği tekrar canlandırandır.Musa Mütevekkil Yavuz Sultan Selim’den, daha önce-den cedlerine ait olan Kürdistân vilâyetlerindeki bey-lik emâretinin kendisine verilmesini istedi. Bu isteği Yavuz Sultan Selim Hân tarafından kabul görerek, bu vilâyetler “Fermân-ı âlî” ile ismine verildi. Akabinde çoluk-çocuğuyla beraber ecdâdlarının memleketine gitti. Bâd Kalesi altında bir mescit yaptı ve burada ve-fat etti.

Melik İbrahim Hân Bey: Melik İbrahim Hân Bey, babasının vefatında Kürtlerin tahtına oturdu. Ba-basının binasını tamamladı. Tahtını Vestan’a (Gevaş) nakil eyledi. Babasından hiçbir surette aşağı değil idi. Adalet ve ihsanı ile bütün Kürt emîrlerini kendine âmâde etti. Zamanı emniyet ve rahatlık içinde idi. Muhaliflerini siyaset kılıcı ile terbiye ve tecziye ederdi. Melik İbrahim Hân Bey, Kanunî Sultan Süleyman’ın Irakeyn Seferine çıkmadan önce, Bitlis Emîri Şeref ve

bölgedeki diğer emîrlerle beraber az zamanda büyük bir Kürt ordusu hazırlayıp, Osmanlı padişâhı Sultan Süleyman Hân’ın fermânını yerine getirdi. Osmanlı ordusu gelmeden bütün Azerbaycan’ı feth etti. Os-manlı ordusu gelince bu mühim vilâyetin fethedilmiş olduğunu gördüler. Rağbet ve hürmeti daha ziyâde arttı. Herkes ona tâbi oldu. Sultanın hususi ihsânına nâil oldu. Padişâha mahsus kılıç verildiği gibi para basmasına fermân sadır oldu. Yanındaki reislere de hususi ve müzeyyen elbiseler verilip, taltif edildiler. Büyük bir sevinçle tahtına döndü. Pâyitahtını Çöle-merik kasabasına nakletti. Aynı sene içerisinde ba-basının kalesini tamamladı. Her ilimde kemâl sahibi, iyilikte emsâlsiz bir zât olup “sâhib-i sikke” olarak meşhur oldu. İbrahim Hân Bey, âlimler ve dervişle-rin sohbetini sever, onlara hürmet eder, ilimlerinden istifade ederdi. Satvetli bir padişâh ve derviş sıfatlı bir zât-ı mübârek olup, kerâmetleri görülmüştür. Van’ın Bahçesaray (Mûkûs) ilçesindeki Doğanyayla (Arvâs) köyünün kurulmasına da bu vesile olmuştur. Seyyid Abdülkadir-i Geylâni hazretlerinin evlâdından ge-len ve Hülâgû’nun Bağdat’ı istilası sırasında Musul’a, oradan da Anadolu’ya hicret etmiş Seyyid Kâsım Bağdadî’nin torunlarından Seyyid (III.) Kâsım hazret-lerinin oğlu Muhammed Kutub ile birlikte yüzyıllar boyu sürecek olan Arvâs Medresesi’nin temellerini atmışlardır.

Melik İzzeddîn Şîr Bey: İzzeddîn Şîr Bey tahta oturduktan kısa bir zaman sonra vefât etti. Vefâtından önce Gevaş’ta Heşt Mahallesi’nde eski ve yeni taştan yapılmış bir câmi yaptırdı. “İzzeddîn Şîr Bey” denilen İzzeddîn Şîr Bey Câmii’nin on beş göz de medresesi bulunmaktadır.

Melik Esed Bey: Melik Esed Bey, genç yaşta olup ismi ile mutabık olarak şecaâtta bir arslan idi. Kürtlerden bir cemaâtle Halîfe-i Müslimîni ziyâreti çin İstanbul’a gitti. Buradan Sultan Süleyman Hân’ın fermân-ı âlisiyle kâfirlerle gazaya gitti. Savaşta gös-terdiği kahramanlıkla padişâhın takdirini kazandı. Öyle ki, Kanûnî Sultan Süleyman’ın yaşı ilerlemiş olmasına rağmen, kendisine ziyadesiyle hürmet ey-ledi ve “oğlum” diye hitab etti. Çok ikrâm görerek tahtına döndü. Ancak dönüş yolunda rahatsızlan-mıştı ve rahatsızlığı ilerleyerek kısa bir zaman sonra vefât etti. Bugün Hakkâri’de Melik Esed adına câmi ve mezarlık bulunmaktadır. Melik Esed Mezarlığı, Biçer Mahallesi’nde ve civarında on yedi tanesi diki-li, diğerleri etrafa dağılmış yirmi beş adet mezar taşı tespit edilmiştir. Bu mezar taşları kitabeli, bitkisel ve geometrik süslemeleriyle dikkat çekmektedir. Melik Esed adına olmasına rağmen mezar taşları kitabele-

HAKKARİ’DE YETİŞEN MİRLER, ALİM VE ŞAİRLER 273

rinde Melik Esed’in mezartaşına rastlanılmamıştır. Muhtemelen tahrip edilen mezar taşlarından birisi ona aittir.

Zeynel Bey: Zâhid Bey’in vefâtında oğlu Melik Muhammed Bey, Emîrü’l-Ümerâ oldu. Bu da genç yaşta ölünce oğlu Zeynel Bey ecdâdının makamı-nı eline aldı.Zeynel Bey, hüküm ve adalette herkesi geçti. Ömrü vakıflar ve câmiler yapmak gibi hayratla geçti. Yaptırdığı Zeynel Bey Medresesi, Hakkâri’deki en önemli mimârî yapılardandır. 16. yüzyılın ikinci yarısında yapılmış olan medrese bugün büyük ölçüde yıkılmış durumdadır. Vezir-i a’zam ve Serdâr-ı Ekrem Özdemiroğlu Osman Paşa, Tebriz seferinde 993/1585 Zeynel Bey’i ordu emrine alarak Tebriz ve havâlisinin yağma ve tahribine, asâyişin ihlâline memur ederek önden göndermiştir. Merend’de yapılan savaşta Zey-nel Bey ve mâiyetinden bazı ağalar şehid olmuşlardı. Bu yüzden Merend’in ileri gelenleri Zeynel Bey’in na-şını oraya gömmüşlerdir. Tebriz’in zaptından sonra naaş, Çölemerik’e nakledilerek kendi yaptırdığı med-rese avlusuna gömülmüştür.

El-Munimullah İbrahim Hân Bey: Hakkâri Bey-lerindenMelik Muhammed Hân, mertebesi yüksek, diyânet sahibi, âdil ve ibadetle meşgul bir zât olup, bütün ahlâk-ı hâmidesinde emsâli yok idi. Hâl ehlini ve ilim sahiplerini severdi. Her suretle yüksek oldu-ğundan “Alâi” mahlasıyla şöhret buldu. Bütün ömrü ve emâreti zamanında ahâli kemâl üzere rahatta idi. Kendisinden harikulâde çok kerâmetler görüldü. Vefâtında yerine oğlu El-Munimullah İbrahim Hân Bey geçti. İbrahim Hân Genç yaşında olmasına rağ-men her işte babasını geçti. Nimet ve ihsânı herke-se yetişiyordu. Yaşının gençliğinden fırsat bulan İran Hânları fırsatı ganimet bilip, eski düşmanlıklarını canlandırarak Hakkâri’ye saldırdılar. Zulüm ve vah-şeti artırıp bu hânedâna sâdık olanların yerlerini ha-rap ediyor, yıkıyorlardı. Tüm bu yapılanlar Hevder Hâkimi Şîr Bey tarafından İbrahim Hân Bey’e bildi-rilince, iki taraf da büyük bir ordu toplayıp, kendisi de askerin kumandasını eline alıp, derhal İran ordu-suna karşı yürüdü. İranlılar, Tebriz’den Merağ’a, Hoy ve Urmi ve sâir yerlere toplanıp iki üç misli askerle hududa geldiler. Hakkâri yakınında olan Berâdost mahallinde karşılaştılar. İranlıların çokluğunu gören bir kısım asker cesaretsizlikten Tuşgân’dan geri dön-dü. Burada mukâtele ve muhârebe başladı. İbrahim Hân Bey bu sırada on sekiz yaşında idi. Bir siyah ata binmiş, askerin en önünde Rafizîlere kılıç sallıyordu. Üç gün çetin mücadeleler olup, dördüncü gün Kızıl-başlar bozguna uğrayıp kaçtılar.

Somâye Emîri Ali Bey, Kızılbaşların reisini, yet-miş Kızılbaş beyi ile İbrahim Hân Bey’in huzuruna getirdi. Hakkâri yiğitleri Enzel ve Emîr Somâ Kalesi’ni

ve diğer fesat ocaklarını yağma ettiler. Bu muzafferi-yet etrafa yayılınca her taraftan iltica edenler ve adale-te kavuşanlar çoğaldı. İbrahim Hân Bey’in asker sayısı on iki bini geçti. Bu muharebede Maktul Ali Bey’in affa mazhar olmuş oğlu Tatar Bey, öyle kahraman-lıklar gösterdi ki, babasının hıyanetini unutturdu. İbrahim Hân Bey merhamet ve kerem buyurup ken-disini babasının yerine nasp etti. İran’ın eline geçen Enzel, Somâye, Berâdost, Mîrgur, Terguvâr ve Deşt havâlileriki buralar Hakkâri mülhekâtıdırlar hepsi geri alındı. Ayrıca Kızılbaşların arkasından gidile-rek Urmi, Selmâs, Hoy, Tabe ve Tâsu ele geçirildi. Hadden aşırı mal ve ganimetler alındı. Şâh tarafından elçiler ve sefir gelip görülmemiş hediyeler ve elbise-ler ile Tâsu’da huzura geldiler. Eğer bu elçiler gelme-seydi, Kürt dilâverleri İbrahim Hân Bey’in gayret ve şecaâti ile Tebriz’e kadar gidecekti. Şâhın elçileri işi sulh ile hâl etmeyi istirham ettiler. Hakkâri Emîrleri ve büyükleri ile müşavere ederek, reyleriyle memur-ların istirhamını kabul etti. Hakkâri ile İran hududu-nun düzenlenmesi için Şâh’tan fermân istedi. Saldız hududundan Urumiye Gölü’ne kadar ve Urumiye Gölü’nden sahrasına kadar ve buradan Marzivend Tepesi’ne kadar Kedunhân’dan göle kadar, buradan da Selmâs kesiktaşına kadar ve eski hudut gerisine, Hoy ve Kütul ilerisindeki Mahmudiyan hududuna kadar kat’ ettiler. Meftur olan ahâlinin zarar ve ziya-nını temin ettiler. Melik Munimulah İbrahim Hân’ın arzu ve emirleri fermân olarak o zamanın meşhur hattâtı ve beyliğin yazıcısı olan Mirzaoğlu Yazıcı’nın hattıyla yazılıp, mezkûr sulhnâme Şâh’ın huzuruna gönderilip tasdik olundu ve geri getirildi.

Bu savaştan sonra büyük ganimetlerle beraber payitahta gelindi. Yolda İnzel mahallinde Hevder Emîrine ihsân verildi. Ayrıca Somay Emîrine Çehrik’i de ilâve ettiler. Mufâreket edip Berâdost havâlisine geçince Deşt-i Mirgüvâr Emîrlerine arkadaşlarıy-la birlikte icâzet verip Dûl nâhiyesini de Mirgüvâr Emîrlerine ilâve eyledi. Lüzumlu nasihatlerde bu-lunarak, Berâdost Emîrini bırakıp Güvâr nahiyesine gitti. Bu ferah sahrada üç gün kalıp Şemzdiyân Emîri ve Dîrî Aşiret ağası ve dostuna ruhsat ve icâzet verdi. Ertesi gün taht-ı âlisine vâsıl oldu. Aşiretler ve emîrler çok ganimetler alarak sevinç ile yerlerine dağıldılar. Mükûs Emîri, Vestan Emîri, Hizan Ağası, Hakkâri Beyi ve diğer uzak mevkilerden burada bulunanlar bir hafta nüvvâb-ı âli’nin misafiri kaldılar. Ve her gün mübârek nasihatleriyle şereflendiler. Sekizinci gün elbiseler ve çok hediyeler ile yerlerine gittiler. Bu seferdeki umumi nimet ve ihsânlar ziyâdesiyle fazla oldu. Bu mazafferiyetten sonra, etraftaki bütün beyler birer birer büyük hediyelerle İbrâhim Hân Bey’in hu-zuruna geliyorlardı. Mahmudiyân arazisi birkaç defa Hakkâri Beyliği hudutları içerisine girdi. Herkes El-

HAKKARİ274

Munimullah İbrahim Hân Bey’e sadakatini bildirerek itaat etti. Ahâli kemâl-i emniyet ve istirahatla işleriy-le meşgul oldular, asker istirahat ve eğlence ile vakit geçiriyordu. Çadırlı olan göçebe aşiretler yaz mev-siminde Gevâr (Yüksekova) ve Şemdinân dağlarına, kışın Behdinân vilâyetine gidip geliyorlardı. Beylik huzur ve mutlu günler yaşarken, bazı fesatçılar Gevâr ve Şemdinân ahâlisinden bazılarının haklarına teca-vüz ettiler. İbrahim Hân Bey imdada koşup iki gün içinde bu seviyesizlerin hepsini oralardan çıkardı ve mallarını ahâliye dağıttı. Bu kötülüğü yapanlar, İbra-him Hân Bey’in darbesini yiyince Behdinân paşasına sığındılar. Hakkâri ahâlisinden gidip gelenlere taarruz etmeye başladılar. Paşa bunların Hakkâri’ye gitmele-rini emretti. İbrahim Hân Bey bunların Hakkâri’ye hareketlerini haber alınca, bir miktar asker gönderdi ve bu gönderilen asker onları mağlup etti. Behdinân arazisinin bir kısmı bu vesileyle Hakkâri Beyliğine ilâve edildi.İbrahim Hân Bey’in Tiyâr, Tuhbiyân ve Çilyân aşiretleriyle beraber gönderdiği asker İmâdiye yoluyla aşağı indi. Onlar kaleye sığınıp, aman istedi-ler. Nüvvâb-ı âlinin askeri kaleye kadar her yeri alıp rahat ve sevinç ile İmâdiye Kalesi önünde çadırlarını kurdular. Fermân-ı âli mucebince ridâ-yı mübârekini bir ipe astılar. Yedi sene kimse kaldırmaya cesaret edemedi. İbrahim Hân Bey’in gayret ve adaleti ile emniyet ve asayiş yedi sene hüküm sürdü. Sekizinci sene Behdinân (Bahâddinân) paşasıyla (beyi) neseb-leri bir olduğu için aralarına sulh yerleşti. Rica üzeri-ne ridâ-yı mübârekini kaldırıp eski hudutlar üzerine anlaşmaya karar verdiler. İbrahim Hân Bey’in, bugün Hakkâri’nin sembolü durumuna gelen en sağlam anıtsal yapısı Meydan Medresesi’ni yaptırdığı rivayet edilir. Meydan Medresesi, Hakkâri merkezinde Biçer Mahallesi’nde bulunmaktadır. Giriş kitabesi üzerin-deki kitabesine göre medrese 1112/1700-1701 tari-hinde yapılmıştır. Kapı üzerindeki iki satır halinde dört bölümden oluşan kitabenin büyük bir bölümü-nü Kur’ân-ı Kerim’den ayetler oluşturmaktadır. Bu nedenle kitabeden medreseyi kimin yaptırdığı an-laşılamamıştır. Ancak o yıllarda Hakkâri Beyliği’nin başında bulunan İbrahim Hân Bey tarafından yaptı-rıldığı söylenebilir.

Nurullah Bey: Mir Mustafa Bey (Pertev Bey)’in oğlu Abdullah Bey’in oğludur. Mustafa Nasri Han’ın oğlu Süleyman Bey ile aralarının açılmasından dolayı halk ikiye ayrıldı ve Nurullah Bey 1846’da Mir Be-dirhan ve Mahmud Han ile beraber Osmanlı’ya karşı isyan etti. Nurullah Bey’in bağımsız yönetimi 1849 yılına kadar sürdü. 1848 yılında Hakkâri halkının Anadolu Ordusu’na katıldığı haberini alınca, haya-tından endişe eden Nurullah Bey Gevâr’da İran hu-

dudundaki Berdesur Kalesi’ne çekilmiş, daha sonra kendisi ile Osmanlılar arasında arabuluculuk yapan Nehri Şeyhi Seyyid Tâhâ’ya sığınmıştı. Seyyid Tâhâ ile Osmanlı Devleti’nin Kürdistân valisi Mahmud Esad Paşa arasındaki yapılan görüşmelerde, Nu-rullah Bey’in İran’dan geri dönüp, orduya sığınmak fikrinde olduğu belirtilmiştir. Daha sonra Nurul-lah Bey 1849’da Seyyid Tâhâ hazretleri tarafından Osmanlılar’a teslim edilmiştir. İsyan başarısız olunca 1849’da teslim oldu. Girit’e sürgün edildi, 1860 sene-sinde de orada vefat etti.

Süleyman Bey: Nurullah Bey tutuklandıktan sonra O’nun yerine geçti. Ancak Hakkâri’de tutu-namayınca bir süre Yüksekova’da kaldı. Daha sonra Seyyid Taha’nın yanına geçti. Nurullah Bey’in Os-manlı askerine teslim olmasından sonra, Süleyman Bey, diğer akrabasıyla beraber Osmanlı askerini kar-şıladı. Daha sonra Süleyman Bey Kuşendeşt’e geldi. Buraya geldiğinde yanında elli tane hizmetlisi kalmış-tı. Bu hizmetliler Süleyman Bey’in artık güçsüz oldu-ğuna kanaat getirerek kendi mayalarını da izhâr edip, bir gece eşya ve nevâleden her ne varsa çalarak kaçtı-lar. Yalnız bir tane hizmetlisiyle beraber kaldı. Mec-buren Şemdinan’a geldi. Kuvve-i batınî’den istimdât eyledi. Kutbu’l-Hak Hazreti Seyyid Tâhâ’ya ilticâ ey-ledi. Süleyman Bey, Mürşid-i kâmil olan üstâdı Sey-yid Tâhâ’nın nasihati ile teslim olmaya razı oldu. Bu esnada Gevâr (Yüksekova) askerle dolmuş idi. Ce-vap gönderip Şemdinân’a gittiler. Nurullah Bey’in İstanbul’a gönderilmesinden sonra ve Osmanlı aske-rinin Hakkâri Beyliği’ni zaptından sonra yapılacak bir şeyi olmadığını anlayan Süleyman Bey, daha sonra Başkale’ye Müşir Osman Paşa’nın yanına götürüldü. Orada muhakeme edildi. Süleyman Bey emâretini hep beyân edince, Osmanlı askeriyle beraber Erzurum’a götürüldü. Evleri ve bütün eşyaları yağma edildi. Ehl u ıyâlleri İstanbul’a gönderilmek üzere yola çıkarıldı-lar. Süleyman Bey de yolda Erzurum’da zehirlenerek vefât etti.

2. HAKKARİ ULEMASI

Şeyhu’l-İslam Ali b. Ahmed b. Yusuf el-Hekari (409-486): Mutasavvuf ve Muhaddis. Amêdiye’nin güneyine

düşen Dêrış köyünde, kendi medresesinde uzun süre talebe yetiştirdi. Hakkari bölgesinde ilk Rabıta mer-kezini açtı. Onun döneminde talebelerinden bazıları Hakkari’nin çeşitli bölgelerine dağılarak tedrisatta bu-lundular. Ali Dızeyi, Ebu’l-Kasım b. Davud (Marufan köyünde medfun) bazı öğrencileridir. Mezarı Dêrış köyündedir. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.99-102)

HAKKARİ’DE YETİŞEN MİRLER, ALİM VE ŞAİRLER 275

Şeyh Adi b. Müsafir b. İsmail el-Hekari (467- 557):

Zahid, Mutasavvuf. Bekaa’nın Beyti Far köyün-de doğdu. Laleş köyünde bir zaviye açtı. Şeyh Ab-dulkadir Geylani ve İmam Gazzali gibi alimlerle ar-kadaşlığı olan Şeyh Adi Laleş, köyüne yerleştikten sonra irşad faaliyetlerine başladı ve etrafında Hak-kari Kürtleri’nden geniş bir kitle oluşturdu. Kendisi Laleş’te medfundur. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l- Ceman s.166-170)

Ebu’l-Berekat Sahr b. Sahr b. Müsafir el-Hekari (?- ?):

Beka Bölgesi’nin Beyti Far köyünde doğdu. Meş-hur Şeyh Adi b. Müsafir’in yeğenidir. Mutasavvuftur. Laleş’te medfundur. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.174-175)

Ziyauddin İsa b. Muhammed b. İsa el-Hekari (?- 585):

Fakih. Selahaddin-i Eyyubi’nin imamı ve baş danışmanı idi. Selahaddin-i Eyyubi’nin sultan olma-sında büyük etkisi oldu. Önemli bir fıkıh alimidir. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski İqdu’l-Ceman, s.174-175)

Muhammed b. Bahil b. Abdullah el- Hekari, (420- 520):

Muhaddis ve Nahivci. İskenderiyye Medresesi’nde ders verdi. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l- Ceman s.180-181)

Ebu’l- Hafs Necmeddin Ömer el- Hekari (568- 630):

Ziyauddin İsa b. Muhammed b. İsa el-Hekari (?- 585)’nin kardeşidir. Kahire’de vefat etti. (Mehmet Çağlayan Şark Uleması s. 258)

İbrahim b. Osman b. Dırbas el-Marani el-Hekari (572- 622):

Kahire’de doğdu. Hadis toplamak amacıyla çeşit-li seyahatler yaptı. Yemen ve Hind arasında seferdey-ken vefat etti. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.206-207)

İshak b. Abdurrahim b.Muhammed b. Abdul-melik b. İsa b. Dırbas el-Marani el-Hekari, (?- 695):

Hafız Zehebi kendisinden Hadis dersleri aldı. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.221)

Adi b. Sahr b. Sahr b. Müsafir b. İsmail el-Hekari (557- 625):

Kürd Adi diye bilinir. Adevi tarikatını yaymak üzere çalışmalar yaptı. Laleş’te doğdu. Mekke-i Mü-kerreme yolundayken vefat etti. Ondan sonra yerine oğlu Hasan geçti. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.308- 310)

Şemsuddin Hasan b. Adi b. Sahr b. Sahr b. Müsafir el-Hekari (592- 644):

Üstün zekası ve cezbeli hali ile meşhurdur. Laleş’te doğdu. Kısa süre içerisinde Adevi tarikatını geniş kitlelere yaydı. Artan nüfusundan çekinen Mu-sul hakimi Bedreddin Lulu ile araları açıldı. Adevi tarikatının yezidiliğe dönüşmesinde önemli bir rol oynadı. Bedreddin Lulu tarafından Musul’da idam edildi. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.242-247)

Şemsuddin Hasan b. Adi b. Sahr b. Sahr b. Müsafir el- Hekari (592- 644):

Üstün zekası ve cezbeli hali ile meşhurdur. Laleş’te doğdu. Kısa süre içerisinde Adevi tarikatını geniş kitlelere yaydı. Artan nüfusundan çekinen Mu-sul hakimi Bedreddin Lulu ile araları açıldı. Adevi tarikatının Yezidiliğe dönüşmesinde önemli bir rol oynadı. Bedreddin Lulu tarafından Musul’da idam edildi. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l- Ceman s. 242-247)

Ömer b. Hasan b. Adi el-Hekari (?-?):

Hasan b. Adi’nin oğludur. Büyük bir şiir mec-muası vardı. Babasının değiştirdiği Adevi geleneğinin İslami çizgisini devam ettirdi. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s. 225)

Şerefuddin Muhammed b. Hasan b. Adi b. Sahr el-Hekari (612- 655):

Babasının öldürülmesinden sonra Musul’da doğ-du. Daha sonra Laleş’e yerleşti. 652’de Bedreddin Lulu Laleş’i yerle bir edince Selçuklu sultanı İzzeddin Keykavus’un hizmetine girerek Moğollara karşı savaş-tı. Malatya’da Moğollar tarafından şehit edildi. Yerine oğlu Yusuf geçti. Yusuf Mısır’a yerleşerek Adevi tek-kesini açtı. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.346-347)

Yusuf b. Muhammed b. Hasan b. Adi el-Hekari (?- 697):

Babasının Moğollar tarafından şehit edilmesin-den sonra Şam’a oradan da Mısır’a giderek bir Adevi tekkesi kurdu. Orada vefat etti. (Hamdi Selefi ve Tah-sin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.389)

HAKKARİ276

İzzeddin b. Zeynuddin Yusuf b. Muhammed b. Hasan el-Adevi el-Hekari (?- 731):

Yusuf b. Muhammed b. Hasan b. Adi el-Hekari’nin oğludur. Şam’a yerleşti. Orada büyük bir servet sahibi oldu. Kürtler etrafına toplanınca Sultan Nasır Kalavun tarafından hapse atıldı. Hapiste öldü. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.448-449)

Hıdır b. Ebibekir b. Musa el-Mihrani el-Adevi el-Hekari (610- 676):

Mukaşefe ehlidir. Melik Zahir kendisine büyük önem verirdi. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.255-257)

Seyyidet bn. Musa b. Osman b. İsa b. Dırbas el- Marani el-Hekari (?- 695):

Hadis ilmi ile meşgul oldu. (Hamdi Selefi ve Tah-sin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.275-276)

Abdullah b. Hasan el-Hekari, (547- 652):

Hadis dersleri verdi. 105 yaşında vefat etti. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.296)

Abdulmelik b. İsa b. Dırbas el-Hekari (516- 605):

Musul’da doğdu. Selahaddin-i Eyyubi tarafından Mısır’a kadı olarak atandı. Dırbas ailesi birçok alim yetiştirmiş önemli bir ailedir. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.298)

Osman b. İsa b. Dırbas el-Marani el-Hekari (532- 622):

Abdulmelik b. İsa b. Dırbas’ın kardeşidir. Devri-nin en önemli Fıkıh alimlerindendi. Emir Cemaleddin Hıştırin el-Hekari’nin Kahire’de kurduğu medresede ölünceye kadar ders verdi. Maranîler Hakkari aşiret-lerinden olan Hezbanîlerin bir koludur. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.307- 308)

Ali b. İbrahim b. Hışnam el-Hemidi el-Hekari (?- 685):

Hanefi mezhebinin önde gelen imamlarındandır. Haleb’te vefat etti. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.310- 311)

İsa b. Muhammed b. Ebi’l-Kasım b. Muham-med b. Ahmed b. İbrahim b. Kamil el-Hekari (593- 669):

Kudüs’te doğdu. Döneminin cesur komutan-larındandır. Hadis ilmiyle de meşgul oldu. Sultan

Baybars’ın ordu komutanlığını yaptı. Dımeşk’te vefat etti. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.334).

Muhammed b. Abdulmelik b. İsa b. Dırbas el-Marani el-Hekari (576- 695):

Devrinin önemli fakihlerindendir. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.355)

Muhammed b. Ali b. Muhammed el-Marani el-Hekari (?- 629):

Önemli Şafii alimlerindendir. Erbil’de kadılık yaptı. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.358)

Muhammed b. Fadlun b. Ebibekr b. Hüseyn b. Muhammed el-Adewi el-Hekari (?-?):

Akre’de (Şimdiki Duhok’un ilçesi) doğdu. Fıkıh ve kelam ile meşgul oldu. Yakut el-Hamevi kendisin-den bahsetmiştir. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.362)

Yakup b. Muhammed b. Hasan b. İsa b. Dırbas el-Hezbani el-Hekari (563- 645):

Amêdiye’de doğdu. Döneminin değerli alimle-rinden biridir. Kahire’de vefat etti. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.388)

Yusuf b. Muhammed b. Yusuf el-Esri el-Hekari (12. yy):

Müfessir İzzeddin Raseni’nin yanında yetişti. 669 yılında yazdığı bazı risaleler mevcuttur. Dêrış’teki medresede dersler verdi. (Hamdi Selefi ve Tahsin İb-rahim Doski, İqdu’l-Ceman s.390)

İbrahim b. Davud b. Nasır el-Hekari, (640- 712):

Haleb, Hama ve Dımeşk’te kıraat ve hadis üze-rine ilim tahsil etti. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.394)

Fatıma bn. İbrahim b. Davud b. Nasır el-Hekari (683- 758):

Ünlü bir hadis alimidir. İbni Hacer kendisinden hadis dersleri aldı. (Mehmet Çağlayan Şark Uleması s.308)

İbrahim b. Ali b. İbrahim b. Hışnam el-Hemidi el-Hekari (629- 705):

Hanefi alimlerindendir. Humus’ta kadılık yaptı. Daha sonra Ahlat’a yerleşti. Orada vefat etti. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.394)

HAKKARİ’DE YETİŞEN MİRLER, ALİM VE ŞAİRLER 277

Ahmed b. Ahmed b. Ahmed b. Hüseyn b. Musa b. Musık el-Hekari,(?- 763): Devrinin önemli muhaddislerindendir. İbni Ha-

cer kendisinden övgüyle bahsetmiştir. Cüveyriye’nin babasıdır. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.401)

Ahmed b. Ahmed b. Hüseyn b. Musa b. Musık el-Hekari (674- 750): Hadis ilmi ile meşgul oldu. Kendi ailesinden

önemli alimler yetişmiştir. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.402)

Ahmed b. Ebibekr b. Abdussamed el-Hekari (?- 735): Hadis ilmi ile meşgul oldu. (Hamdi Selefi ve Tah-

sin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.402)

Ahmed b. Abdurrahman b. İbrahim b. Ali el-Hekari, (646- 736): Kur’an kıraatı ile ilgilendi. İbni Hacer ondan

övgüyle bahseder. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.409)

Ahmed b. Ali b. Hasan b. Davud el- Hekari (649- 743): Hama ve Dımeşk’te yaşadı. Dindarlığı ile meş-

hurdur. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.411)

Ahmed b. Muhammed b. Ebizuhr el- Hekari (680- 860): Dımeşk’te yaşadı ve orada vefat etti. Muhaddistir.

(Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.414)

Esma bn. Ahmed b. Ahmed b. Huseyn b. Musa el-Hekari (715- ?): Ünlü bir hadis bilginidir. Kahire’de vefat etti.

(Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.421)

Cuveyriye bn. Ahmed b. Ahmed b. Huseyn b. Musa el-Hekari (704-783): Döneminin meşhur alimlerinden ders aldı. İbni

Hacer’e ve çağdaşı birçok alime hadis dersleri verdi. Kahire’de vefat etti. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.430)

Salih b. Ahmed b. Osman el-Hekari (633- 723):

Şair ve müzisyen. Rüya tabirlerinde bulundu. Te-vazu ve fazilet sahibi olması ile tanınır. Birçok şiiri mevcuttur. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.436)

Abdulaziz b. Ahmed b. Osman el- Hekari (?- 727):

Büyük bir alim ve fazıl bir kimsedir. Birçok eseri ve şiirleri vardır. Kahire’de vefat etti. (Mehmet Çağla-yan Şark Uleması s.42)

Osman b. Abdulkerim b. İsa b. Dırbas el-Hekari (?-?):

Mısır’da yaşadı. Bir divanı vardır. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.436)

Osman b. Muhammed b. Abdulmelik b. İsa b. Dırbas el-Marani el-Hekari (648- 725):

Şair ve edip. Çok güzel şiirleri vardır. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.448)

Fatıme bn. İbrahim b. Davud b. Nasır el-Hekari (693- 758):

Hadis ilmi ile meşgul oldu. Hafız el-İraki kendi-sinden hadis dersi aldı. Dımeşk’te vefat etti. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l- ü Ceman s.455)

Muhammed b. İbrahim b. Davud b. Nasır el-Hekari (685- 756):

Hekimâne şiirleri vardır. Sanatçı bir ruha sahip-tir. Dımeşk’te vefat etti. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbra-him Doski, İqdu’l-Ceman s.455)

Muhammed b. Ahmed b. Osman el-Hekari (?- 708):

Muhaddistir. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.460)

Muhammed b. Abdullah b. Abdullah b. Ah-med el-Hekari (730- 786):

Hadis ilmi için Kudüs ve Dımeş’te bulundu. Hu-mus kadılığı yaptı. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.465-466)

Ahmed b. Ahmed b. Ali b. Ebibekr b. Eyyub b. Abdurrahim b. Muhammed b. Abdulmelik b. Dırbas el-Hekari (?- 817):

Kahire’de yaşadı. Hanbeli alimlerindendir. Ha-dis ilmi ile ilgilendi. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.490-491)

Ahmed b. Ebibekr b. Ahmed el-Hekari (?- 818):

Mekke-i Mükerreme’ye yerleşti. İlim ve takva ile meşgul oldu. Musalla mezarlığına defnedildi. (Meh-met Çağlayan Şark Uleması s.80)

HAKKARİ278

Resul b. Ebibekr b. Hüseyn b. Abdullah el-Hekari (803- 853):

Memleketinde eğitimini aldıktan sonra Haleb, Rumeli ve Kahire’ye gitti ve oraya yerleşti. Kamiliye Camii’nde imamlık yaptı. Orada vefat etti. (Mehmet Çağlayan Şark Uleması s.262)

Ömer b. Yusuf el-Marunısi (?-?-8. hyy):

Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Cizre’de ders verdiği bilinmektedir. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.557)

Mevlana Salih el-Hekari (?-?, 9. hyy):

Hayatı hakkında bilgi yoktur. Haleb’de yaşadığı tahmin edilmektedir. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbra-him Doski, İqdu’l-Ceman s.613)

Mir İmadeddin Hekari (?- 1049):

Melayê Cıziri’nin çağdaşıdır. Hakkari emirlerin-dendir. Cıziri ile söylediği bir şiiri vardır. (Hamdi Se-lefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.719)

Molla Mahmud Hekari (?-?, 11. hyy):

Şairdir. Adab ve münazara üzerine bir manzu-mesi vardır. (Hamdi Selefi ve Tahsin İbrahim Doski, İqdu’l-Ceman s.875)

Ümmü Muhammed bn. Yusuf el-Hekari (?-?, 8. hyy):

Ünlü bir hadis bilginidir. (Mehmet Çağlayan Şark Uleması s.314)

Ebu Muhammed Abdullah b. Muhammedel-Cuzi (12-13. yy):

(Derviş Hasan Yusuf Hırori, Bilad el-Hekari s.315)

Ebu Hafs Meciduddin Ömer b. Ahmed el-Ansefi en- Nehwi (?- 613):

Êsıbnê’de (Şêxan) doğdu. Devrinin tanınmış ediplerindendir. Fıkıh alanında da oldukça bilgindi. Musul’da vefat etti. (Derviş Hasan Yusuf Hırori, Bilad el-Hekari s.316)

Afifuddin Ebu Muhammed Ömer Süleyman el-Hekari (?- 614):

Salih Et-Tikriti’nin yanında Sahih-i Buharî oku-du. Muhaddistir. (Derviş Hasan Yusuf Hırori, Bilad el-Hekari s.316)

Ebu’l-Hasan Ali b. Ebi Bekr Süleyman (12.yy):

Maltalı’dır (Duhok’un şimdiki mahallesi). İskende-riyye ve Bağdat’ta bulundu. (Derviş Hasan Yusuf Hırori, Bilad el-Hekari s.316)

Kerimuddin Ebu’l-Hasan Ali b. Abdisselam el-Hesnewi (?- 626)

Aslen Zaho’ludur. Fıkıh alanında bilgindi. Ama daha çok şairliğiyle tanındı. (Derviş Hasan Yusuf Hı-rori, Bilad el-Hekari s.316)

Ebu Ahmed Bozan b. Sungur b. Abdullah er-Rumi (?- 622):

Şuş Kalesi’nde doğdu. Uzun süre Erbil’de ilim tahsil etti. Musul’da vefat etti. (Derviş Hasan Yusuf Hırori, Bilad el-Hekari s.317)

Muhammed b. İshak b. Ali ez-Zozani (?- 463):

Baedre’deki El Siwuri medresesinde ders verdi. Edib ve şairdir. (Derviş Hasan Yusuf Hırori, Bilad el-Hekari s.320)

Davud b. Muhammed b. Ahmed el-Hekari (?- 700):

Ce’ber Kalesi’nde idarecilik yaptı. Şam ve Kudüs’te hadis dersleri verdi. (Derviş Hasan Yusuf Hırori, Bilad el-Hekari s.326)

Bedreddin Muhammed b. Kasım b.Muhammed b. Muhammed el-Hekari (?- 615):

Kudüs’te Şafiiler için bir medrese kurdu. Haçlılar tarafından şehit edildi. (Derviş Hasan Yusuf Hırori, Bilad el-Hekari s.326)

Mucahiduddin Osman b. Şuauddin Ebu’l- asan b. Musa el-Hekari (?- 624):

Çok güzel Kur’an okuması ile tanınır. Kıraat il-minde ileri düzeyde bilgiye sahiptir. (Derviş Hasan Yusuf Hırori, Bilad el-Hekari s.327)

Ebu’l Abbas Ahmed b. Yusuf b. Ali el-Hekari, (?- 631):

Hadis ile uğraştı. Gazze’de vefat etti. (Derviş Ha-san Yusuf Hırori, Bilad el-Hekari s.327)

Ahmed b. İsmail el-Hekari, (12.- 13. yy):

Şam’ın Mecnuniyye medresesinde ders verdi. (Derviş Hasan Yusuf Hırori, Bilad el-Hekari s.328)

Şeyh Ebu’l-Hasan Kureyşi Hekkari(K.S.):

Asıl adı, Ali b. Mahmud b. Cafer el-Hakkari olup Ebul Ferec Tartuşi hazretlerinin hulefasından ve sec-cadenişinlerindendir. Zaman-ı meşayi büyüklerinden ve sahibi keramet idi. Pazartesi ve perşembeleri oruç tutup geceleri kaim olarak ibadetle meşgul idi. Üç günde bir yemek yediği, yatsı namazı ile teheccüd namazı arası iki defa Kur’an’ı hatmettiği Xezinetu’l-

HAKKARİ’DE YETİŞEN MİRLER, ALİM VE ŞAİRLER 279

Esfiya müellifince rivayet edilir. Onun doğumuna dair bir kayda rastlanmamış ancak 486 hicri senesin-de vefat ettiği kaydedilmiştir. (Meşayixi Qadirîyye, Hocazade Ahmet Hilmi, Hediyyetu’l-Evliya, 1318 h.)

Ahmed Efendi (1850-?):

Nasır Efendi’nin oğlu olup 1850’de Şemdina kazasının Nehri köyünde doğdu. Irak taraflarındaki medreselerde okuyarak Erbil kazasında Hacı Ömer Efendi’den icazet aldı. 1908 yılında Şemdinan ka-zası müderrisliğine tayin oldu. Bu tarihe kadar fahri olarak müderrislik yaptı ve hiçbir devlet hizmetinde bulunmadı. (Sadık ALBAYRAK, Son Devir Osmanlı Uleması c. 1, s. 110)

Ahmet Nedim Efendi (1866-?):

Veysel Karanizade İsmail Efendi’nin oğlu olup 1866’da Colemerg’in Kıran Mahallesi’nde doğdu. Colemerg’de Meydan Medresesi Müderrisi Müftü Hacı Yasin Efendi’den icazet aldı. 1909 senesinde imtihanla Colemerg kazası müderrisliğine tayin oldu. (Sadık ALBAYRAK, Son Devir Osmanlı Uleması c. 1, s. 194)

Hacı Molla Yasin Efendi (1856-1917):

Hanizade Hacı Salih Ağa’nın oğlu olup Mayıs 1856 yılında Colemerg’in Dağgöl Mahallesi’nde doğ-du. Colemerg’in Bajêr ve Meydan Medreselerinde ve Bitlis’te Şeyh Emin Efendi Medresesinde dini ve Arabi ilimleri tahsille icazet aldı. 1884’de yıllık 870 kuruş maaşla Colemerg’deki Meydan Medresesinde müderrisliğe başladı ve bu arada dört talebeye icazet verdi. 1897’de fahriyen Colemerg müftülüğüne tayin edildi. Müftülüğü sırasında 1917’de vefat etti. (Sadık ALBAYRAK, Son Devir Osmanlı Uleması c. 4-5, s. 506)

Mehmet Emin Efendi (1875-?):

Şeyh Yasin Efendi’nin oğlu olup Mayıs 1875’de Colemerg’in Goyan mıntıkasının Hilal köyün-de doğdu. 1882’de mektebe girdi ve beş yıl Tecvid okuyup Kur’an’ı ikmal etti. Eylül 1888’de Musul’da bulunan Hüsniiye Medresesi’ne kaydoldu. Ağustos 1896’da buradan ayrılıp Harput’a geldi. Harput Mer-kez Medresesi’nde Ebi el- Kemal Hacı Abdulhamid Hamdi Efendi’nin ders halkasına dahil oldu. Tefsir ve Felekiyyat’ı bitirdikten sonra Nisan 1897’de icazet aldı. Ders okutmakla meşgul iken Haziran 1912’de Van merkezinde kurulan komisyonun huzurunda imtihan olup Hoşap kazası umum müderrisliğini ka-zandı. Meşihat’ça inhası uygun görülerek Temmuz 1912’de vazifeye başladı. (Sadık ALBAYRAK, Son De-vir Osmanlı Uleması c. 3, s. 163-164)

Taha Efendi (1836-?):

Meydan Medresesi Müderrisi Molla Abdülka-dir Efendi-zade Molla Abdurrahman Efendi’nin oğlu olup 1836 yılında Colemerg’in Dağgöl Mahalles’inde doğdu. Sıbyan mektebinden sonra 1863 yılına ka-dar dini ve Arabi ilimleri okudu. 1879’da Colemerg niyabet vekaletine, 1888’de Beytüşebeb A’nam baş-katipliğine, 1890’da elbak kazası niyabet vekaletine, 1891’de Gever Kazası niyabet vekaletine ve aynı yıl içerisinde Hakkari Sancağı niyabet vekaletine tayin edildi. 1892’de Amêdiye kazasına A’nam başmemur-luğuna tayin edildi. 1900’de Hakkari sancağı müftüsü olarak çalıştı. (Sadık ALBAYRAK, Son Devir Osmanlı Uleması c. 4-5, s. 480)

Seyyid Abdullah:

Seyyid Abdullah Şemdinlili olarak da bilinen Sey-yid Abdullah, Seyyid Taha-i Hakkari’nin amcasıdır. Büyük müceddit Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri-nin yakın arkadaşı ve talebesidir. Zamanın usulüne göre ilk tahsilini gördükten sonra Irak’ın Süleymani-ye şehrine giderek oradaki medreselerde akli ve nakli ilimleri tahsil ederek büyük bir alim oldu. Üstün bir haya, edep ve takva sahibi olan Seyyid Abdullah ilim ve irşadıyla yöre aşiretleri üzerinde çok tesiri oldu. Kabile aşiretlerine, anlayabilecekleri bir dilde güzel nasihatler verdi ve onların hak yoluna kavuşmalarına vesile oldu. Seyyid Abdullah’ın doğum tarihi bilinme-mektedir. 1913 tarihinde Şemdinli’nin Bağlar (Nehri) köyünde vefat etti. Bağlar köyünde bulunan Seyid Taha mezarının girişinde defnedildi. Üzerine sonra-dan türbe yapıldı. Türbesi her yıl yurt içinden ve yurt dışından gelen yüzlerce seveni tarafından ziyaret edil-mektedir. (Hakkari İl Yıllığı 2003)

Seyyid Salih:

Osmanlılar zamanında Anadolu’da yaşayan en büyük evliyalardan biridir. İsmi Muhammed Salih, babası Molla Ahmet’tir . Büyük veli Şeyh Abdulka-dir Geylani’nin on birinci kuşaktan torunu ve Seyyid Taha-i Hakkari’nin kardeşidir. Seyyid Salih çok zeki olduğundan küçük yaşta Kur-an ı Kerim-i okumayı öğrendi ve tefsir gibi zahiri ilimlerin yanısıra zama-nın fen ve edebiyat bilgilerini de öğrenerek büyük bir alim oldu. Seyyid Salih muhabbet, edep ve takvada üstün, tasavvuf ilminde marifet sahibi büyük bir zat-tır. Doğum tarihi bilinmemektedir. 1865 tarihinde Şemdinli’nin Bağlar (Nehri) köyünde vefat etti ve ora-da defnedildi. (Hakkari İl Yıllığı 2003)

Seyyid Taha-i Hakkari: Şeyh Abdulkadir-i Geylani Hazretlerinin on bi-

rinci kuşaktan torunu olan Seyyid Taha, 18. asırda

HAKKARİ280

Anadolu’da yaşamış en büyük ilim ve tasavuf alimle-rindendir. Bağdat, Süleymaniye, Kerkük ve Erbil gibi zamanın ilim ve kültür merkezlerinde şöhretli alim-lerden tefsir, hadis, fıkıh gibi zahiri ilimlerle birlikte zamanın fen ve edebiyat ilimlerini de öğrendi. Seyyid Taha-i Hakkari 13. hicri asrın müceddidi olarak da kabul edilen Mevlana Halid-i Bağdadi’nin yanında 80 gün özel bir eğitim geçirdikten sonra kırk iki yıl ilim talebelerine ve hak aşıklarına dersler verdi, in-sanları irşad etti. O tarihlerde Bağlar (Nehri) 16000 civarında nüfus barındırıyordu. Cami, medrese, han, hamam, çarşı, dükkan, değirmen vb yerleşim ünitele-riyle Nehri Şemdinli merkezi durumundaydı. Seyyid Taha-i Hakkari ilim ve irfan hizmetleri Mısır çölle-rinden Kafkas dağlarına kadar her tarafa yayıldı. Yöre aşiretlerinin Osmanlılara sadakatle bağlı kalmasında çok büyük tesir bıraktı. Zamanın İran hükümdarı Mehmet Şah gördüğü bir rüya vesilesiyle “Ehli Sün-net” mezhebi kabul etti. Şöhretli İran sınırları taşan Seyyid Taha’dan bir hoca istedi . Bunun üzerine Sey-yid Taha Hazretleri müritlerinden Molla Abdurrahim’i Şah’a gönderdi. Şah bu alakadan ve Abdurrahim’in hak mezhebi taliminden ziyadesiyle memnun oldu. Bunun üzerine Türk hududuna bitişik Mergever ve Tergever isimli iki zengin nahiyeyi ilim talebeleri için Seyyid Taha’ya bağışladı. 1853 yılında Osmanlılar-la Ruslar arasında çıkan Kırım Savaşı’nda Dağıstanlı mücahit Şeyh Şamil ile birlikte hareket ederek düş-mana karşı cihat ilan ettiler. Seyyid Taha’nın vefatı üzerine kardeşi Seyyid Salih, Rus ordularına karşı Hakkarilileri harekete geçirdi. Seyyid Taha-i Hakkari 1853 yılında Bağlar (Nehri) köyünde vefat etti ve aynı yerde defnedildi. (Hakkari İl Yıllığı 2003)

Seyyid Haci:

1840 tarihinde Hakkari Merkez Üzümcü köyün-de dünyaya geldi. Şeyh Abdulkadir Geylani’nin torun-larındandır. Birinci Cihan Savaşı’nda Hakkari’yi istila eden Rus ve Nasturi kuvvetlerine karşı yöre aşiretle-rini harekete geçirerek cihat ilan etti. Türk kuvvetleri yanında üstün yararlılıklar gösterdi. Otuz yıl boyunca hiç ekmek ve yemek yemeden günde bir kaşık bal ve bir salkım üzüm yiyerek bedeni bir riyazet gösterdiği bilinmekte, halk arasında keşf ve keramet alim ve veli olarak tanınmaktadır. 1926 yılında Üzümcü köyünde vefat etti. Mezarı her yıl yüzlerce insan tarafından zi-yaret edilmektedir. (Hakkari İl Yıllığı 2003)

Molla Halid Sadinî:

1889 yılında Hakkari’nin Sadînan köyünde dün-yaya geldi. Hakkari medresesinde ve Irak’ın Bamernî medresesinde eğitim gördü. Kürtçe dışında Türkçe, Farsça ve Arapça’yı bilirdi. Sadinan köyündeki cami-

de imamlık yaptı. Fakih bir insandı. Zamanının fıkhî sorunlarını çözmede ona başvurulurdu. 1952 yılında köyünde vefat etti.

Molla Casim Seven: 1905 yılında Hakkari’de doğdu. Uzun süre Hak-

kari Meydan Medresesi’ndeki eğitimine devam ettik-ten sonra Irak’a gitti ve oradaki medreselerde eğiti-mini tamamladıktan sonra Hakkari’ye döndü. Dağgöl Mahallesi’ndeki Şeyh Camii’nde uzun yıllar imamlık ve müderrislik yaptı. Öğrenciler yetiştirdi. 1968’de Hakkari’de vefat etti.

Emir Şaban: Emir Şaban’ın tabiinden (sahabelerden sonraki

nesil) olduğu rivayet edilmektedir. Hz. Ömer zama-nında Abdullah b. Ömer ile birlikte yörenin İslamlaş-masında etkin rol oynadı ve halka İslam’ı öğretmekle görevlendirildi. Halkın gönlünde yer tutan Emir Şa-ban Çukurca’da vefat etti, türbesi kendi ismiyle anı-lan Emir Şaban Camii’nin arkasında bulunmaktadır.

Osman Nuri Aydın: Hicri 1291/1872 yılında Hakkari, Çukurca ilçe-

sinde doğdu. Kuzey Irak’ta medrese eğitimi gördük-ten sonra Şemdinli ilçesi Nehri köyünde Seyit Meh-met Tahir’in yanında bir süre kaldı. Başkale’ye bağlı Nardız köyündeki bir âlimden de ders aldığı söylen-mektedir. Daha sonra Bitlis iline bağlı Arvas köyün-de ilim tahsiline devam etti. Bilahere İstanbul’da Darulfünun’da öğrenimini tamamlayarak icazet almış olup müderrislik (öğretmenlik) yapmaya başladı. Bu arada Suriye, Irak ve Türkiye’de görev yaptı. Uzun süre Irak’ta Süleymaniye medresesinde müderris ola-rak çalıştı. Emekli olduktan sonra Çukurca’ya döndü. Derin din bilgisinin yanı sıra usta bir hattat idi. Aralık 1964’te vefat etti.

Muhammed Hakkari:

Muhammed Hakkari 1955 yılında Beytüşşebap ilçesine bağlı Bölecik köyünde doğdu. Eğitimine 1963 yılında Duhok’taki medreselerde başlayan Muham-med Hakkari, ilköğretimden sonra Mehedu’l-İslam isimli dini eğitim veren liseye devam etti. 1979 yılında mezun olup diplomasını aldı. Daha sonra Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Yürekli (Herînkê) köyünde 4 yıl fahrî imamlık yaptı. 1986 yılında Milli Eğitim Bakanlığı diploması denkliğini alarak resmî olarak imam-hatiplik görevine devam etti.

1987’den sonra Yüksekova merkezindeki Hz. Ömer Camii’nde görevine devam etti. Yüksekova’da bulunduğu yıllarda Kürtçe vaaz verdiği gerekçesiyle defalarca yargılandı. 2000 yılında Mardin merkeze

HAKKARİ’DE YETİŞEN MİRLER, ALİM VE ŞAİRLER 281

bağlı Sultan köyünde ve 2003’ten sonra da Adana’nın Ceyhan ilçesine bağlı İsalı köyünde görevini devam ettirdi. 2009 yılından beridir de Şırnak’a bağlı Kay-makam Çeşmesi (Niyar) köyünde görevini sürdür-mektedir. Kürtçe dışında Arapça ve Türkçe bilen Mu-hammed Hakkari, evli ve 8 çocuk babasıdır.

Nûbihar dergisinde Hakkarili şair Mela Hisênê Bateyî ile ilgili yazıları yayınlanan Muhammed Hakkari’nin 2007 yılında Ronahiya Qur’an’a Pîroz is-minde Kürtçe Kur’an meali yayınlandı. Bu eseri dışın-da yayınlanmamış şu eserleri mevcuttur:

1- İslam Dini Bid’at ve Hurafesiz Bir Dindir2- Namaz Kazasının Hükmü3- Faizin Dünü ve Bugünü

Molla Abdullah Onay: 1902 yılının Temmuz ayında Hakkari’nin Dağgöl

Mahallesi’nde dünyaya geldi. Hakkari eşrafından olan bir ailenin çocuğu idi. Hakkari medresesinde başladı-ğı eğitimini Duhok, Bamernê ve Bırifkan’da tamam-ladı. Daha sonra Hakkari’ye dönerek fahri imamlık yaptı ve öğrenciler yetiştirdi. 1968 yılında Hakkari’de vefat etti.

Molla Mehmet Onay: 1904 yılında Hakkari’nin Dağgöl Mahallesi’nde

dünyaya geldi. Mele Muhammed Cevahir adıyla ma-ruftur. Eğitimine Hakkari Biçer Mahallesi’ndeki Mey-dan Medresesinde başladı. Irak’ın Duhok ve civarında tamamladı. Daha sonra Hakkari’ye döndü. Uzun yıl-lar hem imamlık yaptı hem de öğrenciler okuttu. Tek parti döneminin bütün sıkıntılarına rağmen eğitim ve öğretim faaliyetlerini aksatmadı. 19 Nisan 1976 yılın-da Hakkari’de vefat etti.

Şeyh Muhammed Selim Efendi:

1892 yılında Hakkari’nin Kavaklı köyünde doğ-du. Babası Abdullah Efendi annesi Emine Hanım’dır. İlk tahsilini Hakkari’de müderris olan ve aynı za-manda kendisinin kayınpederi olan Şeyh Abdulaziz Hani’nin yanında yaptı. İlmi İsna Aşer almak mak-sadıyla Başkale ve Gevaş’taki medreselerde okumaya başladı. Birinci Dünya Savaşı patlak verince Van’da Ruslara ve Ermenilere karşı genç yaşına rağmen çete savaşı vermeye başladı. Fakat okumanın kendisine daha faydalı olacağına inanan hocalarının tavsiyesi üzerine Musul’da Şeyh Bahaeddin Bamerni’nin ya-nına gitti. Musul, İngilizler tarafından işgal edilince hocasıyla beraber Bamerne’ye döndü. On üç yıllık bir tedrisattan sonra şehadetnamesini aldı. Hocasının tavsiyesi neticesinde Hakkari’ye dönerek tedrisatta bulunmaya başladı. Bu arada ‘Hudut Nesyıh’ heyeti içerisinde sınır tesbitinde bulundu. 1946 ve 1950 yıllarında Hakkari milletvekilliği yaptı. Eylül 1955’te vefat etti. Türbesi Hakkari Asri mezarlığındadır.

3. HAKKARİ ŞAİRLERİ

Ebu’l-Berekate Hekari (1138-1208)

1140 yılında Hakkari’de doğan ve hayatı boyun-ca da orada yaşayan şair, Şeyh Adî’nin kardeşi Şakir’in oğludur. Arap dili ve edebiyatı öğrenen şair, çeşitli ho-calardan ders aldıktan sonra öğrenimini amcası Şeyh Adî’nin yanında tamamladı. Şeyh Adî’nin ölümündan sonra onun “postnişîn”i oldu. Şair, 1210 yılında, 70 yaşındayken Hakkari’de öldü. Yapıtları: Zebûna Mey-sur (Şiir, el yazması. Bu kitap Qewlê Zebûna Meysur adıyla da bilinir. (Kaynak: Selim Temo, Kürt Şiiri An-tolojisi, s.1350)

Heqe Ne Erd Bî...

Heqe ne erd bî, ne ezman bî, ne erş bî Padişahê min kêra herî kir Husneta ji xwe çêkir Şaxa mobetêjê çêkir

Je çêkirşaxa mobetêDestür avête qelema qudretê Şukr avête ser peşka mobetê Padîşahê min li hukmê xoyî giran e Avet nav van zor erkan e Werin binêr xarzî nûrî çi nîşan e Xarzî nûrî bi nav e Durê dû cewahir hatin nav e Yek eyn e, yek beşer e Padîşahê min da durê ne der e

Eğer Yer Değil İse...

Eğer ne yer, ne gök, ne de arş ise Padişahım kimin için güzel kıldı Kendisinden güzellikleri yarattı Ve ondan yarattı aşk dalını

Ondan yarattı aşk dalını İzin verdi kudret kalemine Muhabbet payına şükür ekledi Padişahım büyük hükmü tahtındadır Dağıttığı şey ise çokluk esaslardır Gelin de görün böyle neye işarettir Bu güzel nur nasıl da ünlüdür İki cevherin incisi sokuldu içineBiri gözse, öbürü beşerdir Demek daha inciden çıkmamış Padişahım

HAKKARİ282

Elî Herîrî (1009-1078)

Hayatı hakkında pek az şey bilinen ve Elî, Eliyo, Şêyh Elî gibi mahlaslar da kullanan Elî Herîrî, 1009 yılında Hakkari’ye bağlı Şemdinli ilçesi yakınlarında-ki Herîrê köyünde doğdu ve 1078’de öldü. Bazı ta-rihçiler de onun Soran bölgesindeki Herîr köyünde doğduğunu yazmaktadırlar. Verilen tarihler konu-sunda başka savlar da söz konusudur. Örneğin, Ba-

sil Nikitin’e göre Elî Herîrî 9. yüzyılda, Evdilreqib Yûsifî’ye göre ise 16. yüzyılda yaşamıştır. Aleksandr Jaba, O’nun Kürtçe’nin ilk şairi olduğunu ve bir di-vanının bulunduğunu belirtir. Mezarı Herîr köyün-dedir ve halk tarafından bir ziyaretgah olarak kabul edilmektedir.

Yapıtları: Diwançe (Kaynak: Selim Temo, Kürt Şiiri Antolojisi, 1358)

Mexsûs çendû bû cava Sunet, Qendîl u Malix mane hewa Bime ber padîşahê min şikayeta Ya Îlahî me ji te dibe muhbetê Me’l ve xoş kird suhbet e

Hed û sed çêkir, Heqîqet, şerî’et, terîqet, ji hev cihê kir Sunet mehv bî û deher kir

Padîşahe min dur anî Muhebet avête nave Ezîzê min pe hilda cave Padîşahe min çi ji durê re go Jê vuriya avê Padîşahe min çi gote durê Av ji durê vuriya Padişahê min sefîne ser e Serkî digire çar kenar e Mala Xweda sekinî go, Heq were

Av ji durê weriya Padîşahê min li merkebê siwar bû Lê seyrin her çar yar e Ajote Lalişê go, Heq were Heq were go sekinî Havenek avete behrê, behr pê meyînî Dixanek jê dixinî Çardeh tebeq erdûezman pênijinî Ev car bu padîşahê min sexr kire kere Kire rikna reqasî membere Nika axa jê xeber da Şaxeki dinjî ji ber da Kire rikna ezmana, erda

Padîşahe min erbil û semed Ewel te efirand milkayet Te paşe ava kir dojeh, cinet

Bu kadar aşikârken Sünnet, Kandil ve Yer yükselerekten Padişahıma sundular şikâyeti: Ya Allah, senden aşk dileriz Bununla koyulaştırdık sohbeti

Dereceler ve setler yaptın Hakikat, şeriat, tarikati ayırdın Sünneti saklıyken aşikâr kıldın

Padişahım inciyi aldı getirdi Aşkı kattı içine Azizim açtı, aşikâr etti Padişahım sonra inciye ne söylediyse Su içinden çekildi Padişahım inciye söyledikçe Su inciden çekildi Padişahım bir ata binmiştir Dolaşır dört bir yanı Allah’ın evinde durup der ki: “Gel ey Hakk!”

Su sızdı inciden Padişahım bir merkebe bindi Onu seyretti dört yar Laliş’ e’ sürdü, dedi: “Gel Hakk!” “Gel ey Hakk”, dedi, durdu Bir maya çaldı denize, deniz mayalandı Bir duman tüttü ondan Onunla çatıldı yerin göğün on dört katı Bu sefer gümüş bir sütunla Temel yaptı o minbere Şimdi hakkında konuşulan yer Bir filiz daha verdi Yerle göğün temeli diye

Muhtaç olmayan ve ebedi Padişahım Önce melekleri yarattın Sonra cennet ve cehennemi.

HAKKARİ’DE YETİŞEN MİRLER, ALİM VE ŞAİRLER 283

Ger Hûm Bibînin Narê Eşq

Ger hûn bibînin narê eşq, Tenê li bom zarî dikin, Her kes bizanêt halê eşq Bi hîle dijwarî dikin.

Bi halê eşq bexîl bûbûm Her dem di dem zelîl dibûm, Bê rêh û bê delîl dibûm Her kes bi xemxwarî dikin.

Hûn bar mekin xemên di zor, Le hesreta vardên di sor Çave di reş bisk têne dor,

Enîya bi nûr tarî dikin. Enîya bi nûr zilf têne ser, Rengîn dibin şems û qemer, Reşmar ji perdanê neder, Li er’era yarî dikin.

Hoş u er’era şimşa diket, Teşmîn reva sebir û xîret, Qahû medet, ahu medet Çeşman çi xubarî dikin.

Çavêli roje bîne kom, Came mey anî ji bom E’mir kir lazim vexom, Mestî ji min jarî dikin.

Aşk Ateşin’i Görmek İçin

Aşk ateşin’ görmek için Benle bir konuşun yeter Aşk halini herkes bilsin O hileyle hep zulmeder.

Aşk haliyle sarhoş oldum Günden güne hakir oldum Yolsuz ve delilsiz kaldım Herkesi çilekeş eder.

Yük etmeyin fazla gamı Gül hasretinde olanı Gözü perçemle dolanı Nurlu alnı bedbaht eder.

Zülf dökülür nurlu alna Renk verir güneşe, aya Perdeden görünmez yazma Ardıçla’ yarenlik eder.

Açar saçın bozguncuya Koklatır; ne ar, ne haya Aman, eyvah, yazık oysa Gözler nasıl da kül eder.

O gözler günüme dolduŞaraptan bir kadeh verdiEmretti, hemen iç dediSarhoşluğu zehir eder.

Abdülsamedi Babek ( (972-1019)

İbni Helkan (İbn-i Hallikan) Babek’in 972’de Hakkari’de doğduğunu ve 1019 yılında öldüğünü yazmaktadır. O’nun Xaldiyan Hükümeti sırasında yaşadığını ileri sürenler de bulunmaktadır. Yine 938-995 tarihlerini zikreden isimler de var. Ancak verilen ilk tarihlerin daha çok kabul gördüğü gözlenmekte-dir. Babek, yaşadığı dönemde yüksek sınıflar ve ay-dınlar arasında kabul gördüğü gibi halk arasında da sevilir ve okunurdu. Aruzla yazmasına karşın anlaşı-lır bir dil kullanırdı. Sadiq Behaedînê Amedi’ye göre Babek, İslamiyet’in kabulünden sonra ünlenen ilk

Kürt şairidir. Yine Amedi onun üç divanını gördüğü-nü yazmaktadır. Öte yandan bu divanlarda daha çok dinsel konulara yer verildiği anlaşılıyor. Bunun ya-nında zamanın önde gelen kişilerine yönelik övgüler yazdığı da biliniyor. Antolojiye alınan şiir, bahariye türünde yazılmış, baharın gelişini ve baharın ken-disini öven bir şiirdir. Babek’in kasideleri de vardır. Uçaman’ın yazdığına göre, 10-11. yüzyılda yazılan bu kasidelerin ayrıca tarihsel bir önemi de bulunmakta-dır. Zira Arap şiirinde 5. yüzyılda ortaya çıkan bu tü-rün Osmanlılardaki ilk temsilcisi olarak 16. yüzyılda yaşamış olan Ahmet Paşa gösterilmektedir. (Kaynak: Selim Temo, Kürt Şiiri Antolojisi, 1362)

HAKKARİ284

Pesnê Buharê

Dila! Şadî be, xweş dem hat bihar e Reşemeh çû terazin bûn diyar e

Nîhal der bûn, xişa hat av û cûbar Befir kerker bibû kevtî nezar e

Kulîlk û gul bi ken derçûn ji kajan Sivik hat nêrgiza mest kofîxwar e

Belalîz, Iiwêleper çend kepbilind Di şahenişîne de wek Xusrev bi kar e

Binevş û gulşelîl û sunbulên terr Di lat û berbana bestin ciwar e

Heliz qewşen veda wek koçerê boş Silav kir çevr û kerkûl u sinar e

Bi ken bû gelgeloka filî baz e Zinar û sorî ji xwe ra kire sitare

Li ser taye kevotê bu ye meste Kevok û xendelis bade vexwar e

Ji hemyan bilbile dîn dilbixwîn e Gula min kanê, sed ca li min hewar e

Li min xweş têta denge berx u kara Li evarê dema dibit karekar e

Were pêş bêriya sikwêre di dest da Dihejinin parzûna li ber û war e

Bi sema çûn, distirin ew şox û şeng e Humîn û zimzima kevtî guhar e

Bimêze, van çiyan tev xemilî ne Bi hezar renga xwiya nexş û nîgar e

Li Kurdistan binêre ey Perîxan! Li ser dil dê biçit jeng û temar e

Li min xweş nesîmê vê sibê zûyî Hijandî şengebî, leyzî çinar e

Her ro Newroz e, ey dil sed tebarek Were geştê, sema ye li çarkinar e

Peşîman im ji umrê çûn Perixan Bi satûrê me bir bê dost û yar e

Bahara Övgü

Şad ol ey gönül! Baharın güzel demleri geldi Geçti Şubat ayları, bütün yamaçlar belirdi

Fidanlar sürgün verdi, gürlüyor sular, dereler Çözüldü karlar, güneş görmeyen yerler belirdi

Çiçeklerle, güllerleşenlendi uçurumlar O esrik nergis salınan tacıyla çıkageldi

Fesleğenler,·su zambakları nasıl da mağrur Ulu padişahlardan ancak Hüsrev’dir benzeri

Menekşeler, göl çiçekleri ve taze sümbüller Sardı kayalar, yamaçlar ve bütün düzlükleri

Köklenip yeşerir otlar, benzeyip yörüklere Selamlayıp hayvanları, otları, zirveleri

Neşe içinde vadiler, geçitler, viraneler Sığınaktır ona şu kayalar ve gölgeleri

Bir akça ağaç dalı üstünde sarhoş olmuş o Bade içmeye durmuş bülbülü, güvercinleri

Hepsinden en çok deli bülbülün gönlü yaralı Aman eyvahlar bana, hani benim gülüm hani

Oğlakların, kuzuların sesini pek severim Hele de akşam meleyişler sarınca her yeri

Karşılamaya gelesin elinde bakraç ile Evlerin önünde çalkalıyorlar süzekleri

Halaylarla gitti türkü söyleyen o güzeller Gürültü, uğultu sardı dağdaki düzlükleri

Seyret şu dağları, bak, hepsi nasıl da süslenmiş Görünmeye başladı binbir renkli bezekleri

Kürdistan’ a bakıver sen ey peri padişahı Ki çıksın gönlünden derin uykunun pası kiri

Hoşuma gider bu erken sabah, bu bâd-i sabâ söğüdü salladı, çınar eğlendi

Her gün Newroz’ dur ey gönül, kutlu, uğurlu olsun Haydi gezmeye gel, halaylar sarmış her bir yeri

Nasıl da pişmanım geçen günlere ey Perihan Serserilikle geçirdik, ne dost var, ne sevgili

HAKKARİ’DE YETİŞEN MİRLER, ALİM VE ŞAİRLER 285

Şeyh Adî (1073/78-1162)Tam adı ŞerefeddÎn Ebûlfezail Adî bin Musafir

bin Musa bin Merwan bin el-Hesen bin Merwan olan Şêyh Adi, Lübnan’daki Bekaa Vadîsi’nde bulunan Ba-albek şehri yakınlarındaki Beyt-Far köyünde doğdu. Doğum tarihi ile ilgili olarak yapılan tahminler, 1073 ile 1078 arasında değişmektedir. Rus akademisyen Barthold’a göre Afganistan ve Tacikistan arasında bulunan ve klasik şiire de lal-i bedehşan gibi bir mazmunla giren, Bedehşan bölgesinde 20. yüzyılın başlarına kadar varlığını sürdüren ve Şeyh Adî’nin de mensubu olduğu Mervanîlere soyca bağlanan bir Yezidi topluluğu bulunuyordu. Bu ifadeden de anla-şılabileceği gibi şair, ünlü Kürt hanedanı Merwanîlere mensuptur. Öte yandan bazı kaynaklarda O’nun Dinbilî aşiretine mensup olduğu ve Kürtçe konuş-

tuğu bildirilmektedir (Pir Memo Osman 105). Genç yaşında dini eğitim almak üzere Bağdat’a gitti. Sün-ni akidesine uygun bir eğitim alan Adî, Bağdat’ın Şii ve Sünniler arasındaki mezhep çatışmalarına sahne olması ve kültürel ve dini merkezin Kahire’ye kay-ması üzerine 1111 yılında Hakkari bölgesine geçti. Burada Teyrehî ya da Tirahî adıyla bilinen Zerdüştî bir Kürt aşiretinin arasında yaşamaya başladı (Bu aşi-ret, Musul’un kuzeyi, Diyarbakır yöresi, Ankara ya-kınları ve Suriye’ de varlığını sürdürmektedir). Şeyh Adî burada Adavî tarikatini kurdu. Şêx Evdilqadirê Geylani (Şeyh Abdülkadir Geylani) ile birlikte Hacc’a gittiği de bilinen şair, 1162 yılında Hakkari’de öldü. Şex Adî’nin ölümünden sonra Adavi tarikatı ikiye bö-lündü. Bir bölümü Yezidi Kürtlere, diğer bölümü ise Suriye ve Mısır’daki Süfilere katıldılar. (Selim Temo, Kürt Şiiri Antolojisi, s.1454)

Heqo Tu ...

Heqo tu padişah î Xwedanê mêhr û mah î

Rezaqê cin û îns î Xwedayê alema quds î

Mizginîyê bibin Kurdistane Bilav ken deftera îmanê…Meramen me ne cennet, ne jî horî neMerama me mêzekirin ji bo xatirê mêzekirin e

Ey Hakk Sen ....

Ey Hakk, ki sen padişahsınGüneşi ayı yaratansın

İns ve cine rızık verensinKutsal alemin Rabbisin

Kürdistan’ a müjde verin İman defterini derin ...Meramımız ne cennet, ne hurilerdir aslaMeramımız, bakmak için bakmaktır aslında

Şeyh Hasan Hekarî (1183-1234)

“Tac’ül Arifîn” lakabıyla da bilinen ve Ebûlberekatê Hekari’nin oğlu olan şair, 1183 yılında Culemêrg’de (Hakkari) doğdu. Cizre ve Musul’da eğitim gördükten sonra Hakkari’ye döndü. Babasından sonra dini lider olan şair, 1234 yılında Musul hakimi Bedrediri Lo-i Lo-i’nin fermanıyla idam edildi. (Sağniç, “Şôx Hesenô Hekari” 12)

Yapıtları: Mishefa Reş (Akide-Kozmogoni, ?, 13. yüzyıl): Sura Aferina Dinyaye (Manzum kozmogoni-el-yazması, ?, ?; bazı kaynaklarda Qewle Afirina Dinyaye adıyla geçmektedir) (Selim Temo, Kürt Şiiri Antolojisi, s.1458)

Ya Rebbî...

Ya Rebî dinya hebû tarî Tê de tune bûn mişk û marî Te zînî kir tezehalî Çi nema guljî carî Ya Rebû, tu hosta yî kerîm î Te vekir dû û tirba tarî Tu hostayê her tişt îBihişt çêkir renge bî

Ey Rabbim

Ya Rabb, önceleri karanlıktı dünya İçinde ne fare, ne yılan daha Süsledin onu yenibaştan Gül de olmuş oldu bir defada Ya Rabb, kerimsin sen, ustasın Açtın karanlık mezarı ve kapıyı Sen ustası her şeyin Cenneti yarattın ….. şekilde

HAKKARİ286

Erd û ezman tunebûn Dinya fire bêbine bû İnsanûheywanjî tunebûn Te xalî saz kir Di behrê de tenê hebû dur Nedimeşiya, nedimeşiya

Te xaş ruh anî ber Nûra xalî peyda kir Goşt û ruh hatine ber Nûra çavan lê hate der

Dest û pe kire leş Lê şîrîn kir gotûbôj Xwedawendê mîr hostayî, rehman î Rê û dergeyî dinyayê vekir

Her tişt ji mere deranî Bû bihuşt erd û avanî

Xwedawendê me tiştî dinase Dura kesê jekir esas e Jê peyda kir mêrê xas e Got: Eva hê nebes e?

Dur ji heybeta Îzidan hincinî Taqet nekir, hilgerî Ji rengî îsan xemilî Sor û spî lê hêwirî ÎzidanÎme bi rehmanîHusn û cemal ji me re anî

Destûr da qelema qudretê Em avetin nav sura mobetê

Havên avête behrê, behr pê meyanî Dexanek jê derxwenî Çardeh tebeq erdûezman pe nijinî Îzidanî me dur deranî

Mobet avête navê Je peyda kir du çavê

Je herikî per ave

Yer ve gök yoktu daha Geniş ve dipsizdi dünya Ne insan, ne de hayvan vardı Öyle kurdun tenhalığı Denizde yalnız inci vardı Yürümüyor, yürümüyordu

İyi ruhu ona vererek Olmayan nuru var ederek Et ve ruh sarıldı ona Gözlerde fer erişti ona

El ve ayak verdin bedene Ve sohbete ısındırdın onu Müşfik, rahman ve usta Allah Açtın dünyarunkapısıru, yolunu

Her şeyi bizim’ çin var ettin Cennet oldu dünyan ve medeniyetin

Rabbimiz tanır her şeyi İnciden yonttu temeli Ondan iyi insanı yaratarak Dedi: işte, daha yetmez mi?

Rabb’in heybetinden ürperdi inci Kaldıramadı, yetmedi takati İnsan suretiyle süslendi Kırmızıya, beyaza bezendi Rahmandır bizim Rabbimiz Verdi bize iyilikle güzelliği

Kudret kalemine izin verdi Aşk sırrına sürdü bizi

Maya çaldı denize, denizi mayaladı Koyu bir duman tüttü ondan Onunla çatıldı yerle göğün on dört katı Rabbimiz çıkardı inciyi ordan

Aşk da kattı içine iki göz peyda ederek ordan

Ondan kıyıya aktı’

HAKKARİ’DE YETİŞEN MİRLER, ALİM VE ŞAİRLER 287

Ey Av û Av!

Ey av û av û av û av Ma tu eşq ûmuhbet î? Mewc ûpelan tavê belav Bê sekn ûbê rahet î

Bê rahet ûbe sekne yî Yan aşiqê baxuwe xwe yî Yan şubhete qelbê me yî Ji eşqa kî natebitî?

Ji eşqa kî her tê ûtê Heta kengê her bê ûbê Bo min bêje heyranê kî yî? Da ez bizanim qisetê

Da ez bizanim ve sirê Ji hindikê heta pirê Ji me’neya ve gurgurê Ji kê ra dikî vê ta’etê?

Ji kî ra dikî zikrê bi hal? Qet guşguşa nakî betal Şubhetê min rehtê ‘emal Şevanûrojan xew netê

Şevanûrojan bê xew î Ji mihneta kî ditewî Şevtariyan qetnahevî Tu ji emrê kî lez ketî?

Fakiye Teyran (Fekiye Teyran 1561-1644) 1561 yılında Muks/Miks/Müküs’te (Van-

Bahçesaray) doğan ve klasik Kürt şiirinin en önem-li şairlerinden olan Fakiye Teyran; (Kuşların Fakihi, Kuşların Öğrencisi), Fakiye Hêşeti (Heşetli Feqî), Miks, Fakiye Gerok (Gezgin Fakih, Dilenen Fakih), Mîr Mih ve Muhemed gibi adları da kullandı. Bunla-rın yanında “Mîm” ve “He” harflerini müstear ad ola-rak kullandığı şiirler bulunmaktadır (Mîm û hê). Bu adın ise Muhemede Hekari’nin (Hakkarili Muhemed) kısaltması olduğu kaydedilmektedir. Fakiye Teyran, Kürt Klasik şiirinin en önemli temsilcilerinden biri olduğu gibi aynı zamanda kürt halk edebiyatının da önemli temsilcisidir. Onun şiirleri halk tarafından okunmuş, ezberlenmiş ve nesilden nesile aktarılmış-tır. Fakiye Teyran, Melayê Cizîrî’nin arkadaşıdır ve birlikte uzun bir şiiri söyleşerek yazmışlardır. Bunun dışında birçok bölgede gezdiği, şiirlerini meclislerde ve cami medreselerinde insanlara söylediği bilinmek-

tedir. Hakkında en çok menkıbe anlatılan şairleri-mizden biridir. Sufi ve dindar bir kişiliği olduğu gibi mizahi yönü de gelişkindir. Özellikle “Ey Av û Av” adlı su ile ilgili kasidesi ve “Şêxê Sen’an”, “Şêx Bersîsê ‘Abid” adlı destanları meşhurdur. O’nun adına son iki yıldır, doğduğu ve öldüğü yer olan Van’ın Müks ilçe-sinde festivaller düzenlenmektedir.

Yapıtları: “Diwana Fakiye Teyran” adıyla 10 tane şiiri ilk defa 1989’da Se’id Dêreşî ve Pêzanê Elîxan tarafından yayınlanmıştır. Daha sonra M. Xalid Sadînî Fakiye Teyran Jiyan û Berhemên Wî, 2000 yılın-da Nubihar yayınları tarafından yayınladı. M. Xalid Sadînî’nin hazırladığı bu kitap “Diwana Fakiye Tey-ran’daki 10 şiirin dışında 15’ten fazla şiir ve Şêx Sen’an destanını da kapsamaktaydı. Bu kitap şimdiye kadar gelişerek dört baskı yapmış ve Fakiye Teyran’ın şiirle-rinin yanı sıra; Şêx Sen’an, Bersîsê ‘Abid, Zembîlfiroş ve Kela Dimdim destanlarını da ihtiva etmektedir. Ey Av û Av (Selim Temo’nun çevirisiyle)

Ey â Su!

Ey su, ey â su, ey su, ey! Ah sen misin aşkın kendisi? Dalgalarla darmadağın ey Bilmez durmak, dinlenmeyi

Hiç durup da dinlenmezsin Allah’a mı âşıksın sen Kalbirnize mi benzersin Kimin aşkı coşturur seni?

Kim’in aşkıyla akar, akarsın Ne güne dek akar, akarsın Söyle bana kime hayransın? Ki bileyim meseleyi

Bileyim de ben bu sırrı Hem sonunu hem başını Şuuğultunun anlamını Kime edersin ibadeti?

Bu zikirler kimin için? Akmayı hiç mi kesmezsin Korkarım umut tükensin Gece gündüz uyumayı

Gece gündüz uyumazsın Kimin mihnetine eğilirsin Kör gecede uslanmazsın Kim emretti aceleyi?

HAKKARİ288

Tu ji emrê kî her têy bi bez? Sewdaserî şubhetê ez Ji kê ra dikî çûna bi lez Ve serqutan ûxulmetê

Kimin emriyle çağlarsın? Benim gibi sevdalısın Kime varmaya çalışırsın Böyle fedakar hülyalı?

Ahmedi Hanî (1650-1706)

Büyük şair ve düşünür. Ahmedi Hanî, 1651 yılın-da Doğubayazıt’da doğdu. Şeyh Elyaz’ın oğludur. Bazı kaynaklarda babasının adının ‘Rüstem’ (ya da ‘Rus-tem Beg’) olduğu ileri sürülmektedir. Doğum yerine ilişkin olarak da farklı yorumlar bulunmaktadır. A. Sucadi, Ahmedi Hanî’nin Hanîyan aşiretine mensup olduğunu ve Bazid’de (Doğubeyazıt) doğduğunu be-lirtmektedir. Başka bazı araştırmacılar ise Hekari’nin Hanî köyünde ya da aynı şehrin Hanasêgundan kö-yünde doğduğunu ileri sürmektedir. (Ferhad Şakeli, Mem cı Zîn’de Kürt... 18-19) Şakeli, tarihsel dayanak-lar göstererek Xanî’nin Hakkari çevresinde yaşayan Xanîyan aşiretinden olduğunu söylemektedir. Hanî, Bayezid’deki Muradiye Camii’nde öğrenim gördü ve daha sonra Bayezid ve çevresindeki çeşitli camilerde bir süre kaldı. Kısa bir süre sonra da Urfa, Ahlat ve Bitlis’e gitti. (Alaaddin Sucadi’nin Mejuy Adabi: Kur-di’ den akt. Ferhad Şakeli 22). Hanî, döneminin bi-limleriyle ilgili eğitim görmek amacıyla çok seyahat etti. Kürdistan’ın değişik bölgelerinin dışında Suriye ve Mısır’ı dolaştı. Bazı araştırmacılar ise, Hanî’nin İran’ da on yıl kaldığını ve mistisizmini oradan aldı-ğını öne sürmektedir. Ancak elde bunu doğrulayacak güvenilir bir kanıt bulunmamaktadır. Ayrıca ‘SuIta-nın emriyle Babalî’ye gittiği’ de kanıta ihtiyaç duyan bir diğer görüştür. Ahmedi Hanî’nin yaşamı bir şair, düşünür ve tasavvufçunun yaşamıydı. Düşünceleri-ni yaşama geçirmek için çok uğraştı ve onları kuram düzeyinde tutmak yerine, insanları harekete geçirip bilinçlendirmek için bir güç haline getirmeye çalıştı. Genel amaçlarına ulaşmanın bir yolu olarak, döne-minin yöneticilerini bu düşüncelerini benimsemeleri ve dolayısıyla bu düşünceleri değişim sağlayabilecek bir güce dönüştürmeleri için ikna etmeye çalışıyordu. Hanî, sürekliliğini ve kolay ulaşılabilirliğini sağlama bağlamak için tarihsel mesajını genç kuşaklara ilet-meye çalıştı. Bu nedenle Bayezid’de bir okul kura-rak Kürtçe öğretti. (17-30, özgün imla) Öte yandan

Şamil Esgerov, Hanî’nin bugünkü Azerbaycan’daki Gubadlı’ya bağlı Xinalik köyünde doğduğunu iddia etmektedir. Onun Mısır, İsfahan, Buhara, Şam, Ha-lep ve Tebriz’deki medreselerde de eğitim gördüğü ve Nizami Cencevi’den etkilendiği de ileri sürülmek-tedir. Bazid’deki Muradiye Camii’nde imamlık yapan ve Bazid Mîri Mîr Mihemed Pirbela’nın divan katip-liği görevini yürüten hanî’nin, beyliği temsilen birkaç kez İstanbul’a gittiği belirtilmektedir. 1707 yılında Bazid’de ölen şair yine buraya gömülmüştür. Türbesi ziyaretgaha dönüşmüştür. Arapça, Farsça ve Türkçe (Osmanlıca) bilen, Arapça ve Türkçe şiirler de yazan şairin Mem ct Zîn adlı mesnevisi, İslam dünyasındaki mesnevi geleneği açısından bakıldığında son derece önemli özellikler göstermektedir. Öncelikle bu mes-nevi, Tevrat ve Kur’an’da geçen, mesnevi yazarlarına ilham veren meselleri değil, İsa’dan önceki dönemden beri Kürtler arasında yaşayan Meme Alan destanını te-mel almaktadır. İki kez Hacc’a giden Xanî’nin Mısır’a da gittiği bildirilmektedir. Öte yandan Xanî’nin Bazid Mîri Mehemed Beg’in himayesinde İshak Paşa Sara-yı yanında bir kütüphane açtığı (bu kütüphane 1926 yılına kadar açık kalmıştır, ancak kütüphanenin bu tarihte devlet tarafından yakıldığı belirtilmektedir) ve Kürtçe eğitim veren bir okul kurduğu da belirtil-mektedir. Nitekim Mihe-med Beg’in ölümü üzerine Kanê Padşahê Serhedan (Nerede Serhad Padişahı) adlı bir şiir yazması bu tezi güçlendirmektedir. Ah-medi Hanî’nin Mem ct Zîn’i, pek çok okumaya açık bir metindir. Buradaki felsefi ve toplumsal kuram, Batı’ da gelişen süreçten kopuk olmasına karşın bir-takım öncülleri içinde taşır. Nitekim Amêdi, onun Hegel ve Marx’tan önce deklare ettiği düşünceleri iş-lemiştir. Doğubilimci Yûsif Ebkaroviç Orbîlî’ye göre Ortadoğu’nun Firdevsi ve Curci Rostavili’yle birlik-te en önemli üç edebiyatçısından biridir. Yapıtları: Nûbar (Manzüm Kürtçe-Arapça sözlükçe, Bazid, 11 Mart 1683’te tamamlanmıştır; Kürtçedeki ilk sözlük-tür.) Eqida İmane, Mem û Zîn. (Kaynak: Selim Temo, Kürt Şiiri Antolojisi, s.1353)

HAKKARİ’DE YETİŞEN MİRLER, ALİM VE ŞAİRLER 289

Çargoşeya Ehmede Xanî

Fate ‘umri fi hewa ke, ya hebibi kulle hal Ah u nalem hemdememşod der firaqet mah u sal Ger benim kanım dilersen, çoktan olmuştur helal Dîn u ebter bum ji işqê min nema eql û kemal

Ente fikri fi fuadî, ente ruhî fîl cesed Leşkere xemxaye to mulkî dilem wîranî kerd Dade geldim ışk elinden, isterim senden meded Wan Tetaran birne yexma eql û dîn û milk û mal

Tale xemmi, zade hemmi, şa’e sirrî fîl mela Teşneye camê wîsalem, çun Şehide Kerbela Yoksa sen divane oldun, nice halim ey dila! Ya ji nû ve işweyek da min hebîba çavxezal

Bite hicranen hebîbî leste mînnî alîmen Her dem ez derde firaqet xafili ez hali men Can ü dilden arzi kıldım halimi canana ben Erzihala min tu xafil qet nepirsî erzihal

Hellena min nî’meti wesl-îl hebîbî mîn nesîb Ufîtadem ber derit bîçare sergerdan xerîb Derdimiz çok ikisinden ona yok hiçbir tabib Ey tebibê min dewayê derdê XANI her wisal (74)

Ehmede Xanî’nin (Ahmedi Hanî) A Çargoşesi

Ey sevgili, aşkınla geçti bu ömür, bu hal Ayrı düşmektendir hem bu inleyiş, hem bu hal Ger benim kanım dilersen çoktan olmuştur helal Deli ve ebter oldum, kalmadı akl-ı kemal

Gönlün amacı, ruhun bedeni sensin ey dert Gam ordun viran etmiş şu gönlümü, yardım et Dade geldim ışk elinden, isterim senden medet Tatarlar yağmaladı hem aklı, dini, mülkü vemalı

Gamlar, acıtan aşkın sırrımı dağıttı ya Benzerim visal camına, Şehid-i Kerbela Yoksa sen divane oldun, nice halim ey dila ya da bana yeniden işve yapan, ahu gözlü sevgili,

Başka bilgi yok bende, yardan ayrı düşmekten Ayrılık yüzünden ah habersizim kendimden Can û dilden arz kıldım halimi canana ben Gafletle bile olsa, sakın sorma arzuhal

Dilerim aşka ulaşmak olsun bana nasip Çaresizim, geldim, ocağına düştüm, garip Derdimiz çok ikisinden ona yok hiçbir tabip Tabibim, XANI derdine devadır her visal

Melayê Bateyî (1675-1755)Mela Huseynê Bateyî 1675 yılında Hakkari’nin

Batê köyünde doğdu. Babasının ismi Mustafa’dır. Er-toşi aşiretine mensup olduğu söylenegelen meşhur bir yanlıştır. Çünkü o ve zürriyeti ertoşîlerin mukim olduğu bölgede yaşıyorlarsa da bu aşirete mensup değillerdir. Koçer bir aileden geldiği ve ağabeyi Mela Ehmed’in Piros’an köyü imamı olmasından sonra ai-lecek oraya yerleştiklerini diğer akrabaları belirtiyor-lar. Mela Huseyin, ağabeyi Mela Ehmed’in yanında Kur’an’ı Kerim ve diğer sıra kitaplarını okuduktan bir süre sonra Hakkari Zeynel Bey medresesine girdi ve orada eğitimini tamamladı. Bir süre Müküs’teki Mir Hesenê Welî medresesine devam ettiği de rivayet edi-liyor. Uzun yıllar Hakkari beylerinden İbrahim Han Bey’in himayesinde yaşadı ve 1700 yılında kurulan Hakkari Meydan Medresesinde müderrislik yaptı. Daha sonra köyü olan Bate’ye gitti ve orada öğrenci yetiştirmeye devam etti. Rivayete göre, Hakkari eşra-fı ve saray uleması kendisini çekemediğinden Bey’in yanında onu kötülediler ve İbrahim Han Bey de ona yol gösterdi. Bunun üzerine Berçelan yaylalarından Müküs’e doğru yola çıktı. Bu yolculuğa sonbaharın son aylarında çıktığı için Berçelan’da kar yağmıştı ve tipiye yakalandı. Bahar aylarına kadar kar altında kalan cesedi bulunduğunda cebinde, “Ji Çirya Paşiyê

Pe da’” adlı şiir vardı. Bu şiirin onun ölüm sırasında yazdığı söyleniyor. Selim Temo’ya göre: “ölüm anını anlatan bu şiir, yalnız ölüm anını anlatan ilk şiir ol-ması nedeniyle değil, aynı zamanda divan şiiri maz-munlarını tersyüz etmesiyle de dikkat çekicidir. Bu şiirin, tek başına ele alınıp incelenecek, edebiyat ta-rihini kendine göre yeniden şekillendirecek bir şiir olduğunu düşünüyoruz.” Mela Huseynê Bateyi’nin en çok tanınan mesnevisi Mevlid’idir. Bu mevlit aynı zamanda Kürt klasik edebiyatı içerisinde yazılan ilk mevlit mesnevisidir. Divanhanelerde ve camilerde en çok okunan ve meşhur olan mevlit olmuştur. Ayrıca sevgi, aşk ve doğa üzerine birçok şiiri vardır. Bu şiirle-rinden bir kısmı 2010 yılı itibariyle Nubihar yayınları arasında yayımlandı. Daha önce şiirlerini ihtiva eden bir kitap da Dihok’ta Tahsin İbrahim Doski tarafın-dan yayınlanmıştı.

Yapıtları: Mewlûda Pêxember Eleyhî Selat û Weselam(1900’ün başından bu yana birçok defa bir-çok ayrı yerde yayımlandı. En son, ciltli bir şekilde Nubihar yayınları arasında çıktı. Diwan (M. Xalid Sadinî’nin hazırladığı “Mela Huseynê Bateyi adlı ki-tap O’nun yaşamını, şiirlerini ve mevlidini ihtiva et-mektedir.) “Ji Çirya Paşiyê Pê Da” adlı şiir, Hakkari’de birçok insan tarafından ezbere bilinmektedir. (Selim Temo’nun çevirisiyle)

HAKKARİ290

Ji Çirya Paşiyê Pê Da

Ji çirya paşiyê pê da Melayê Bateyê kanê Sefer keşa bi Miksê da Li ser weqtê zivistanê

Zivistane evî yolê Evî beryê evî çolê Mijê avête derdolê Xwinavê girtî kêstane

Xwinavê girtî nesrîne Cemed çêbû li sewlîne Girya me tê ji bo asmîne Zerî nayêne seyranê

Zerî tên û diyar nabin Coşil tên û sitar nabin Çi cindî tên siyar nabin Bûye tarî li kolanê

Bûye tarî û zulmate Sir û serma ji nû hate Yeqîn kanûn eda hate Binerin dax û kovanê

Binêr daxa me êxsîra Xezam zer bûn rezê mîra Reyhan barî di ave da Reyhan barî di eywanê

Kasımdan Ötede

Ah bu Kasımdan ötede Melayê Batê nerede Müküs’ten yola çıktıydı Tam da böyle güz vaktinde

Güzün yoludur bu İşte döl, işte çöldür bu Sis kapladı dört yönü Kanlı su taştı elinde

Kanlı su sardı yaban gülünü’ Serviliği soğuk bürüdü Ağlayışımız göğe yürüdü Dilberler gelmez seyrane

Dilberler gelir görünmezler Coşkular artar dinmezler At binmez nice askerler Kuytularda başlar gece

Karanlıktır, gece olmuş Sırlar, soğuklar başlamış Meğerki kışa borçlanmış Bir bakın dağlara, kedere

Bak şu kayıplar dağına Mir bağları kesti sarıya Reyhan yağıyor sulara Reyhan yağar içerime

Pertev Bey Hekari (1777-1841)Perto, Pertev Bey, Pertevi, Mustafa Bey, Şah Per-

tevi Hekarî ve Ebasî mahlaslarını da kullanan şair, 1777 yılında Hakkari’de doğdu. Dini eğitimini Hak-kari Mirleri’nin sarayında alan şair, 1841 yılında Hakkari’de öldü. Botan ekolünden olan şair, özellikle Melayê Ciziri’nin etkisi altında kalmıştır. Eladin Si-

cadi ve Mihemed Eli Evni’ye göre Divan’ını 1806’da tamamlamıştır.

Yapıtları: Divan (Şiir, Bağdat, 1944; derleyen ve yayına hazırlayan Sadiq Behaedinê Amêdî, -?1978-Bonn 1991; Zeynelabidîn Zinar). En son 2007 yılında T.İ. Doski tarafından Pertev Bey’in Divanı Duhok’ta yayınlandı.

Dermanê Derdê Întizar...

Ez nizanim dê çi bit dermanê derdê întizar Qet xilas nine min esla ji derda întizarNe deme tê saete tê roje, ne mahe, ne sal Dayma pê der pê ez kuştim vê derdê întizarAy Ellaha min reha ke, qet neşêm çû der hed Êş û janan dil bi dêrda zêde derdê întizarHuş û daniş, aqil û saman, fehm û zanin û xered Ber bi talan leşkerê xem kirme derdê întizarMerhemek nîne ku da hale dilî bo bikem beyan Ya tebîbek da biket derman derdê întizar

Bekleme Derdinin İlacı...

Bilmem ki ilaç nedir bekleme derdine Asla bir çare yoktur bekleme derdineNe saate vurulur, ne gün, ne ay, ne yıla Hep canımı alır şu bekleme derdi deEy Allah’ım, kurtar beni, hiç umarım yok Gönlüm acı çeker bu bekleme derdindeAkıl fikir, mal mülk, bilgi, bilgelik ve gayret Gam orduları talan etti bu derdi deBir merhem de yok ki kalp ağrımı diyeyim Bir tabip düşene dek bekleme derdine

HAKKARİ’DE YETİŞEN MİRLER, ALİM VE ŞAİRLER 291

Kimse sahip çıkmıyor, yanmıyor yürekleri Ne güne dek mahkûmun bekleme derdineBir güzel için derde gark olmuş PertewîBu derttendir derler, ne şikâyet ederse

Sabriye Hekarî (1948-…) 1948 yılında Duhok’ta doğdu. 6 yıl okul okuyan Hekarî on üç yaşındayken evlendirildi. Dokuz çocuk an-

nesi olan şairin kocası, 1977 yılında Irak Devleti tarafından idam edildi. Hekarî, Kürt Yazarlar Birliği üyesidir. Yapıtları: Parzinke Hîviya (Şiir, ?, 1989). (Kaynak: Selim Temo, Kürt Şiiri Antolojisi, s.1440)

Kes bi kes naket xudanî, nasojet dil bi kes Dê heta kengê bikişim ez vî derdê întizarBo ezîzek xerqê derda întizar e Pertewî Çi kirin gazinde ev gotin ji derdêîntizar

Govend Digotin govend e Şahî û sema ye Şabaşûxelat ji mêje gêra yeXelkê gaziye û dilan vema ye Ev sed çaxe perya veda ye Yên çûyne bûkê û hêşta neina ye!

Halay Halay var diyorlardı Şenlik ve semah var Şabaş, sözkesme başlamışçoktanHerkes çağrılmış, başlamış düğün Periler ortaya çıkalı çok oldu da Gelini almaya gidenler dönmemişler hala!

Abdürrahim Rahmi Zapsu ( (1890-09.02.1958)Kimlik adı Abdurrahim Rahmi Zapsu olan şair,

1890 yılında Van’a bağlı Elbak (Başkale) ilçesinde doğdu. Hakkari’nin önde gelen ailelerinden “Mala Hekarîyan”a mensuptur. İlkokulu Başkale’de, orta öğre-nimini Van’da tamamladıktan sonra Darül Muallimin’e başladı. Bu arada Seyid Tahayê Arvasi’den de dini eği-tim aldı. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne girdi. I. Dünya Savaşı sırasında Mele Seide Kurdi’nin (Said-i Nursi) kuvvet-lerine katılarak Rus ordusuna karşı savaştı. Bu savaş-ta yaralanıp esir düştü ve Rus kuvvetleri tarafından Volga Irmağı kıyısındaki bir kampa gönderildi. Kamp sürecinde bir derslik açtı, çocuklar için ders kitapla-rı hazırladı ve esir çocuklara eğitim verdi. Yine kamp

sürecinde iki Türkçe kitap yazdığı ve bu kitapların serbest kaldıktan sonra yayımlandığı bildirilmektedir. Ekim Devrimi’nden hemen sonra serbest bırakılması üzerine İstanbul’ a geçti. Burada Kürt Talebe Cemiyeti ve Kürdistan Teali Cemiyeti’ne katıldı. Bu cemiyetin yayın organı olan Jin dergisinde şiirleri, edebi ve siyasi yazıları ile Meme Alan adlı bir piyesi (Kürtçedeki ilk piyes) yayımlandı. 1919 yılında arkadaşlarıyla birlikte Ehmedê Xani’nin Mem û Zin’iyle, Melaye Ciziri’nin Di-wan’ını yayınladı. Yine bu dönemde Ehlê Sunet adlı on beş günlük bir dergi yayımlamaya başladı. Dergi yedi yıl boyunca yayın hayatını sürdürdü. 2 Şubat 1958’de İstanbul’da ölen Hekari’nin yirmi beşten fazla kitabı ol-duğu belirtilmektedir. (Kaynak: Selim Temo, Kürt Şiiri Antolojisi, s.1363)

[Şîrazî li Nav Firsan ... ]

Şîrazîli nav Firsan kêşa elema eşqê Mela te bir ew can Hafiz bike pê meşqê

Lakin bi kirasek dî nur û şefeqek tê da Dî ba yekê Kurmancî raçand di Cizîrê da

Mela te wekî Hafiz Firdewsî nekir îstad Hem eşq ji nû hilkir Kurmancî te kir îcad

Pol û zexelê Kurdî te bi yek nezerê zer kir Mala ku feqir mayî tijî dur û gewher kir

Kurmanc dive her dem fexrê bi te kin elheq Lakin tu ku Mensurî rutba te bû Enel Heq

[Şirazi Farslar İçinde ... ]

Aşk derdini çekti Şirazi, bütün Farslar içinde Mela canım Hafız’a verdin meşk etsin diye

Lakin erken bir sabah gözleriyle gördü ki Cizre’ de bir Kürt dokuyor nurlu bir giysiyi

Hafız gibi Firdevsi’yi üstadın bilmedin Hem Kürtçeyi kat ettin, hem aşkı dirilttin

Kürtçenin çerçöpünü sen altına çevirdin Yoksul kalmış bu evi incilere gark ettin

Doğrusu ya, Kürtler seninle hep övünmeli Sen ki Mansur’sun, rütben de “Enel Hakk” o

HAKKARİ292

Reşîd Koçer Doğum ve ölüm tarihleri bilinmeyen Faki’nin Hakkari koçerlerinden (konar göçer) olduğu rivayet edil-

mektedir. Kaynaklara göre I8. ve 19. yüzyıllarda yaşadığı tahmin edilmektedir. Adından dolayı bir din adamı olduğu söylenebilir. (Sirul Mehşer’e, Enstituya Kurdi ya Stenbolô tarafından yazılan Peşekyazısından, 5-6)

Yapıtları: Sirul Mahşer. (Kaynak: Selim Temo, Kürt Şiiri Antolojisi, s.1366)

[Ji Sirul Mehşer] [Sirul Mehşer’den]

Eseful A’şîrûn Ehlûse’adetî

Sefa dehan wexta têne mehşerê Xerb dibin cumle di nava enwerê

Ber dikin hûlle li boraqan siwar Nûr li ser wechê ewana şu’ledar

Ehlê heşrê tey li wan seyran dikin Hem ji bo tedbirê wan heyran dikin

Yek munadî ew zeman tê wê derê Wan dide zanîn bi xelkê mehşerê

Ev ew in cumle firûdan bi temam Hem sunnet kirne eda wan subh û şam

Lê nidayek tê ji bana wan heman Hûn herin bibne bi bal cennet rewan

Bo we nîne hem hisab û hem ezab Cennet a min her ji bana we meab

Ew diçin andem bila fikr û xiyal Daxilê cennet dibin ew bû sual

Ew sefa diçne meqamê izzetê Xerq dibin cumle di nava n’imetê

Ya İlahi tu bikî bo me nesîb Hem bi hurmeta Mûhemmed ya mûcîb

Eseful A’şinln Ehlfıse’adeti

Onuncu kafile mahşere geldiğinde Işıklar, nurlar içinde kalır hepsi de

Ziynet kuşanmış, kanatlı atlara binmişler Sanki nurla, ışıkla parıldıyor o yüzler

Mahşer ehli seyrederler onları Çare içindir tüm şaşkınlıkları

O zaman bir müezzin çıkar gelir oraya Tanıştırmak için onları mahşer halkıyla

Bunlar onlardır ki, hepsi de teker teker Sabahtan akşama dek sünnet eylemişler

Amma bir ses duyulur onlara seslenen Siz gidin de cennete revan olun hemen

Sizin için değil asla ne hesap, ne eziyet Cennetim sizin gibi ulular içindir elbet

Gider onlar, ne düşünüp, ne hayal ederler Hiç sorgu sual olmadan cennete girerler

Bu kafile gider makamına izzetin Kanıp doyarlar içinde cümle nimetin

Ey Allah’ım, bize de nasip eyle ama Bize vesile olan Muhammed aşkına

293

AKER, A. TAMER (2006), “Hakkari İli Alan Araştırması Değer-lendirmesi: Yerinden Edilmenin Nedenleri, Ruhsal ve Top-lumsal Sonuçları ve Geri Dönüş Süreci”, “Zorunlu Göç” İle Yüzleşmek: Türkiye’de Yerinden Edilme Sonrası Vatandaşlığın İnşası, İstanbul: TESEV Yayınları, ss. 234-244.

ALAEDDİNOĞLU, F: Van İli Turizm Potansiyelinin Belirlenmesi ve Planlamaya Yönelik Öneriler, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2006.

ALTINLI, İ., 1966, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin Jeo-lojisi, M.T.A. Dergisi, Sayı 66, Ankara

ARDOS, M. (1992) Türkiye’de Kuaterner Jeomorfolojisi, İstanbul Ünv. Edb Fak. Yay. No: 3737. İstanbul.

ARINÇ, K., 2007, Türkiye’nin İç Bölgeleri, Eser Ofset, ErzurumBABACAN, Z., 2005, Hakkari İlinde Yerleşmelerin Yükselti Ba-

samaklarına Göre Dağılışı, Y.Y.Ü. Coğrafya Böl. Bitirme Ça-lışması.

BAYKARA, T., 2000, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş-I, Anadolu’nun İdari Taksimatı, T.K.A.E, Yay. No. 160, An-kara.

BONIFACE, G.B., COOPER, C. 1994: The Geography of Travel and Tourism. Second Edition. Butterworth-Heinemann Ltd. Oxford.

CEVAD, A., 1313, Memalik-i Osmanye’nin Tarih ve Coğrafya Lü-gati, Mahmud Beg Matbaası, Dersaadet.

CHANTRE, M.E., 1889, De Beyrouth A Tiflis, Le Tour Du Mon-de, Paris

CUİNET, V., 1892, La Turquie D’Asie, Tome II, Paris D. İ. E. HAKKARİ Köy Etüdü, 1997

DOĞANER, S., 2001, Türkiye Turizm Coğrafyası, Çantay Kita-pevi, İstanbul

DARKOT, Besim; “Çölemerik”, İslam Ansiklopedisi, III, İstanbul, 1971, s.441-442

DARKOT, Besim; “Hakkari”, İslam Ansiklopedisi, V/I , s. 97-99ERİNÇ, S., 1953, Doğu Anadolu Coğrafyası, İ.Ü. Coğrafya Enst.

Yay., İstanbul EROL, O., (1964) Genel Klimatoloji, Ankara Üniv. DTCF Yay.

No: 155, Ankara.EROL, O., (1979) Dördüncü Çağ, Ankara Üniv. DTCF Yay. No:

289, Ankara Ersoy ve Şengül, 2002ERTUĞRUL, S., 1998, Turizm İşletmelerinde Kuruluş Yeri Seçimi

Eğirdir ve Yöresinde Alternatif Turizm Çeşitlerinin Gelişti-rilmesi, I. Ulusal Turizm Sempozyumu, Süleyman Demirel Üniv. Eğirdir Mes.Yük. Okl. Turizm ve Otelcilik prg. İsparta

Erzurum Vilayet Salnamesi, 1876 Tarihli, s. 141-176 GÖNEY, S., 1995, Şehir Coğrafyası I, İÜ Yay. No: 3908, İstanbulGÜNER, Y.- ŞAROĞLU, F., 1987, “Doğu Anadolu’da Kuaterner

Volkanizması ve Jeotermal Enerji Açısından Önemi”, Türki-ye 7. Petrol Kongresi (6-10 Nisan 1987), TMMOB Petrol Müh. Odası Yay., Ank.

Hakkari Belediyesi, 2006-2010, Hakkari Belediyesi Stratejik Eylem Planı, Hakkari Belediyesi, Hakkari.

Hakkari İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2009, Konaklama Te-sislerine Ait İstatistikî Veriler, Hakkari İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Hakkari.

Hakkari İl M.E.M. Verileri, 2009Hakkari İl Yıllığı 94, Ankara, 1994.

Hakkari İl Yıllığı 98, 1998.Hakkari İl Yıllığı 2003, Hakkari, 2003.Hakkari İli Çevre Durum Raporu, Çevre ve Orman Bakanlığı,

2006, 2008Hakkari İli Çevre Raporu, 2005Hakkari İli Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması, 2003.Hakkari Tarım İl Müdürlüğü, 2009, Hakkari İli Tarımsal Üretim

Yapısı, Hakkari Valiliği Tarım İl Müdürlüğü, Hakkari.Hakkari Tarım İl Müdürlüğü, 2010, Hakkari İli Tarım Brifing Ra-

poru, Hakkari Valiliği Tarım İl Müdürlüğü, Hakkari.Hakkari Valiliği, 2010, Hakkari Valiliği Brifig Raporu, Hakkari. http://tr.wikipedia.org/wiki/Y%C3%BCksekova,_Hakkari.,

21.09.2010 http://www.hakkarikulturturizm.gov.tr.,2010, Eylül 20, 2010http://www.hakkarim.net., 2010, 20.09.2010 http://www.meteor.gov.tr., 2010, 05.09.2010http:www.panoramio.com., 2010, 25.08.2010İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, 2006, Hakkari İl Çevre Durum

Raporu, Hakkari Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü, Hakkari.

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2009İZBIRAK, R., 1951, Cilo Dağı ve Hakkari İle Van Gölü Çevre-

sinde Coğrafya Araştırmaları, İ.ÜCoğrafya Enstitüsü Yay., İstanbul.

Karayolları Bölge Müd. Verileri, 2009KARPAT, K.H., 1978, “Ottoman Population Records and The

Census of 1881, 82-1893, Int. J. of Middle East Studies, Vol 9, S: 237-274.

KARTAL, S.K., 1978, Kentleşme ve İnsan, TODAİE Yay. No: 175, Ank.

KAYA, A. M., 2007, Sosyal ve Kültürel Yönleriyle Hakkari, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Kayseri.

KAYA, F., 2008, Yüksekova Şehri, Kuruluşu gelişmesi ve Fonksi-yonları. Aktif Yay. Ankara

KELEŞ, R., 2002, Kentleşme Politikası, İmge Kitabeci, 7. Baskı, Ankara.

KILIÇ, Ali, İrisân Beyleri (Abbasi Devleti’nden Hâkkari Beyliği-ne), İstanbul, 2005.

Kültür ve Turizm Bak. 2001MTA, 2005, Hakkari İli Maden ve Enerji Kaynakları, Ankara.OAKES, H., (1958), Türkiye Toprakları, Ege Ünv. Mat, İzmir.OGDEN, P., 2000, The Dictionary of Human Geography, MIG-

RATION, Blackwell Publishers Ltd., Great Britain, s. 504.ÖZÇAĞLAR, A. (1994) “Zile’nin Kuruluşu, Gelişimi ve Bugünkü

Fonksiyonel Özellikleri”, Ankara Ünv. Türkiye Coğrafyası Arş. Ve Uyg. Merk. Dergisi, Sayı 3, s. 219-241, Ankara.

ÖZÇAĞLAR, A. (2003) Coğrafyaya Giriş, Hilmi Usta Matbaacılık, Ankara.

ÖZÇAĞLAR, A., 1997, Türkiye’de Belediye Örgütlü Yerleşmeler (Kasabalar-Şehirler), Ekol Yayınevi, ANKARA.

ÖZGÜR, E. M. (1998) Türkiye Nüfus Coğrafyası, GMC Basın-Yayın Ltd. Şti. Ankara.

SAMİ, Ş., 1898, Kamusül Âlâm, İstanbul. SARAÇOĞLU, H., 1989, Doğu Anadolu Bölgesi, Milli Eğitim Ba-

kanlığı Yayınları, Öğretmen Kitapları Dizisi, 176, İstanbul

KAYNAKÇA

HAKKARİ294

SEZAL, İ., 1992, Şehirleşme, Ağaç Yayıncılık Alternatif Üniversite Dizisi No: 9, İstanbul

ŞAHİNALP, M., S., 2005, Şanlıurfa Şehri’nin Kuruluş ve Geliş-mesi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Coğraf-ya (Bölgesel Coğrafya) Anabilim Dalı, (Basılmamış Doktora Tezi) Ankara

ŞAROĞLU F., EMRE, Ö., BORAY, A., 1987, Türkiye Diri Fayları ve Depremsellikleri, MTA, Raporu, No. 8174, Ankara

ŞAROĞLU, F.- YILMAZ, Y., 1986, “Doğu Anadolu’da Neotekto-nik Dönemdeki Jeolojik Evrim ve Havza Modelleri”, MTA Dergisi, No: 107, Ank.

TOLUN DENKER, B.(1977) Yerleşme Coğrafyası, İstanbul Ünv. Yay. İstanbul.

TOP, Mehmet, “Şemdinli’deki Mimari Eserler”, Van Gölü Çevresi Kültür Varlıkları Sempozyumu, Van 1996, s. 130–144.

TOP, Mehmet, “Hakkari’deki Tarihi Eserler”, Hakkari ‘98 Yıllığı, Ankara 1998, s.88-100

TOP, Mehmet, “Hakkâri İli Yüksekova, Şemdinli ve Çukurca İlçeleri Yüzey Araştırması 1999”, IV. Ortaçağ ve Türk Dö-nemi Kazıları ve Araştırmaları Sempozyumu, Van, 2000, s. 205–212.

TOP, Mehmet, “Hakkari Meydan Medresesi”, Hakkari Dergisi, S. 10, Ankara,1999, s.11–13

TOP, Mehmet, “Hakkâri’de Tarihi Mezarlıklar ve Mezartaşları”, Hakkari Dergisi, S. 12, Ankara, 1999, s. 7- 9.

TOP, Mehmet, “Hakkâri Kızıl Kümbet Mezarlığında Taş Vakfi-yeli Mezar Taşları”, Hakkari Dergisi, S.15, Ankara 2000, s.21–23.

TOP, Mehmet, “Hakkari Kızıl Kümbet Mezarlığında Taş Vakfi-yeli Mezar Taşları-2”, Hakkari Dergisi, S.16, Ankara 2000, s.18-19.

TOP, Mehmet, “Hakkâri ve Çevresindeki Sanat Eserleri Yüzey Araştırması 1998”,XVII. Araştırma Sonuçları Toplantısı I, Ankara 2000, s.1–14

TOP, Mehmet, “Nasturi Kiliselerinin Plan Tipleri Üzerine”, V. Or-taçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Araştırmaları Sempozyu-mu, Ankara, 2001, s.517- 536.

TOP, Mehmet, “Güney Azerbaycan’daki Selçuklu Mezar Anıtları”, I. Uluslararası Selçuklu Kültür ve Medeniyeti Kongresi,C.II, Konya 2001, s.333–347

TOP, Mehmet, Hakkâri Koçanis Konak Kilisesi, Dağların Kenti Hakkari, S.19, Ankara, 2002, s.10–11

TOP, Mehmet, “Hakkâri’de Osmanlı Devri Mezartaşları”, XIII. Türk Tarih Kongresi, C.III, Ankara, 2002, s.1291- 1308

TOP, Mehmet, “Hakkâri İli Yüksekova, Şemdinli ve Çukurca İl-çeleri Yüzey Araştırması 2000”, XIX. Araştırma Sonuçları Toplantısı, I, Ankara 2002, s.33- 48.

TOP, Mehmet, “Hakkâri’deki Tarihi Mezarlıklar ve Mezar Taşları”, VI. Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazı Sonuçları ve Sanat Tarihi Sempozyumu, Kayseri 2002, s.745–757

TOP, Mehmet, “Hakkâri’nin Kültürel Yapısı”, Hakkâri 2003, An-kara, 2003, s. 79- 105

TOP, Mehmet, “Hakkâri İli ve İlçeleri Yüzey Araştırması 2001”, XX. Araştırma Sonuçları Toplantısı, I, Ankara 2003, 17–28.

TOP, Mehmet, Çukurca’daki Tarihi Taş Evler, Dağların Kenti Hakkari, S.22, Ankara 2003, s.24–26.

TOP, Mehmet, “Hakkâri Meydan Medresesi”, Vakıflar Dergisi, Sayı: XXIX, Ankara, 2005, s. 373–398.

TOP, Mehmet, “Hakkâri İli ve İlçeleri Yüzey Araştırması 2003”, XXII. Araştırma Sonuçları Toplantısı, I, Ankara, 2005, s.107–118.

TOP, Mehmet, “Hakkâri ve Şırnak İlleri ve İlçeleri Yüzey Araş-tırması 2004”, 23. Araştırma Sevin, Veli, Hakkari Stelleri, İstanbul, 2005 Sonuçları Toplantısı, 2. Cilt, Ankara, 2006, s.225–238.

TOP, Mehmet,“Hakkâri’nin Ortaçağ ve Sonrası Kültürel Dokusu Üzerine Bir Değerlendirme”, I.Van Gölü Havzası Sempozyu-mu, İstanbul, 2006, s. 173–186.

TOSKAY, T., 1989, Turizm, Turizm Olayına genel Bir Yaklaşım, Der Yayınları, İstanbul

TUĞLACI; Pars; Osmanlı Şehirleri, İstanbul, 1985TUNCEL, M., “Hakkari”, DİA, C. 15, İstanbul, 1997, s. 205-207.TUNÇDİLEK, N, 1985, Türkiye’de Reliyef Şekilleri ve Arazi Kul-

lanımı, İstanbul Üniversitesi Yayını, No:3, İstTURSAB: Seyahat ve Turizmin İstihdam ve Ekonomi Üzerindeki

Etkisi, Türkiye Seyahat Acenteler Birliği Yay. İstanbul 2002.TÜİK, 2002, 2009, 2010, Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuç-

ları, Türkiye İstatistik Kurumu, Ankara.TÜMERTEKİN, E. (1965) Türkiye’de Şehirlerin Fonksiyonel Sı-

nıflandırılması, İstanbul Ünv. Coğrafya Enst. Yay. No: 43, İstanbul.

TÜMERTEKİN, E., 1985, “Kır-Kent Dengesi ve Göç”, Türkiye’de Kentleşme Süreci ve Kırsal Alan Sorunları Kolokyumu (7- 9 Ka-sım 1979), Mimar Sinan Üniv. Fen Bil. Enst. Yay. No: 1, İst., s. 53.

TÜMERTEKİN, E., 1997, Beşeri Coğrafya İnsan- Kültür- Mekan, Çantay Kitabevi, İstanbul

TÜMERTEKİN, E.ve ÖZGÜÇ N., 1998: Beşeri Coğrafya, İnsan. Kültür. Mekan, Çantay Kitapevi, İstanbul.

Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü, 2009, İşgücü Piyasası Araş-tırması Sonuç Raporu, Ankara.

TÜRKÜNAL, S., 1951, Hakkari Dağları Hakkında Jeolojik Not. Tür-kiye Jeoloji Bülteni, Sayı:3, Ankara.

YILDIZ, M. ve ALAEDDINOĞLU, F., 2010, Gaziantep Üniversi-tesi Sosyal Bilimler Dergisi Göç ve Yoksulluk: Hakkari Ör-neği 2010 9 (2)

YILDIZ, M. Z., 2002, Erciş‘te Kentsel Fonksiyonlar ve Kentsel Arazi Kullanımı, AtatürkÜniv. Sos. Bil. Enst. (Yayınlanma-mış Doktora Tezi), Erzurum.

YORULMAZ, E., 2006, Tarihsel Süreç İçerisinde Hakkari İlinin Nüfus Gelişimi, Bitirme Çalışması, Van

Yurt Ansiklopedisi., 1985, Hakkari Maddesi, Cilt, s, 3291-3354, İstanbul.

HAKKARİ296