Upload
others
View
1
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Eskiden kadının görevi sadece evi ve çocuklarıyla ilgilenmekti. İstisnalar dışında, kocasının hali vakti yerinde olan kadın evinin kadını olurdu. Oysa şimdi, çalışmazsak sosyal olarak bir hiçiz.
Sadece çalışmak da yetmiyor. Hayatın stresiyle başa çıkabilmek, sağlıklı yaşayabilmek için spor yapmak, hatta hobilere zaman ayırmak da gerekiyor... Üstelik onları da iyi yapm am ız bekleniyor.
Dengeli ve sağlıklı beslenmenin önemini bilen anneler olarak çocukları doyurmak da yetm iyor. Doğal kaynaklı ev yemekleri hazırlayabilm ek için çok program lı olm am ız gerekiyor.
Artık öyle annelerimiz gibi "biraz toplu1' da olamıyoruz. Parlak sayfaların üzerindeki manken kızlar aracılığıyla, sürekli onlar kadar zayıf olmamız gerektiği hatırlatılıyor.
Ne yediğimiz de belli değil artık... Renkli paketler içinde yutturulan gereksiz şeker, tuz, kötü yağ ve katkı maddeleri eklenmiş yiyecekleri “Ne kadar kolay, hazır" d iye sevin çle alıp tüketiyoruz.
Bakımlı olmak, modayı takip etmek, yeni açılan mekânları bilmek, en son çıkan kitaplardan, filmlerden haberdar olmak, mümkünse tiyatro, konser ve sergilere de gitmek gerekiyor. İyi anne, iyi ev kadını olmaya çalışmanın yanı sıra iyi sevgili olmayı da unutmamak gerekiyor.
Siz de bunların hepsini yapmaya çalışan o Ahtapot Kadınlar dan biriyseniz, bu kitapta hayatınızı kolaylaştıracak çok şey bulacaksınız...
“ Sistem Yayıncılık, bilgi ve sevginin temel değerler olduğu bir öğrenme ortamı oluşturmak için vardır.”
ISBN 975-322-479-6
7 8 9 7 5 3 2 2 4 7 9 6
Sistem Yayıncılık, Akatlar Mahallesi I.Söltaş Evleri Ebru Sk. No: 9 3.Levent - Beşiktaş / İSTANBULTel: (212) 284 84 16 pbx Fax: (212) 284 01 51 E-posta: [email protected]
http://www.sistem.com.tr" * V . -à - " A : *
9789753224796
Sistem Yayıncılık: 579 Kadın - Erkek Dizisi
AHTAPOT KADINLAR Ayşe Giraud
Editör: İzzeddin Çalışlar
Yayımcı ve Genel Yayın Yönetmeni: Erdoğan Yenice Yayına Hazırlayan: tlyas Burak
Çizimler: Melanie Giraud Düzelti: Betül Çelik
Kapak Tasarımı: Ufuk Tütüncü Sayfa Tasarımı: Fatih Avcı Basım-Cilt: Şefik Matbaası
© 2007 Sistem Yayıncılık A.Ş, İstanbul/Türkiye © Bu kitabın Türkçe yayın haklan Sistem Yayıncılık A.Ş. ve yazarına aittir.
Yayınevimizden yazılı izin alınmadan kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir şekilde kopya edilemez, çoğaltılamaz ve yayımlanamaz.
Birinci Basım: Kasım 2007 ISBN: 978-975-322-479-6
SİSTEM YAYINCILIK ve M AT.SAN.TİC.A.Ş.Akatlar Mh. l.Söltaş Evleri, Ebru Sk. No:9
3.Levent - Beşiktaş / İstanbul Tel.: (0212) 284 84 16 pbx - Faks:(0212)284 01 51
E-posta: [email protected] Web: www.sistem.com.tr
GENEL DAĞITIM PUNTO KİTAP HİZMETLERİ A.Ş.
Çobançeşme Mh. Altay Sk. No:8/A-l Yenibosna / İstanbul Tel.: (0212) 496 10 50 - Faks: (0212) 551 30 13
SİSTEM KİTABEVİSistem Kitabevi, 859 Sk. No:5/A Konak / İzmir
Tel.: (0232) 446 27 29 pbx - Faks:(0232)446 75 67
â H T â P O T M â B M L â R
Ayşe Giraud
SİSTEM YAYINCILIK
İÇİNDEKİLERTeşekkür..........................................................................................................9Ö nsöz ............................................................................................................. 10Neden Yaptıklarımın Zor Olduğunu Düşünüyorlar?................................. 14Hafızam Yok, Ama ‘Palm’ım V ar................................................................15
Bölüm 1
Şimdiki Çocuklar Harika...............................................................................173 Çocuk, 1 Çocuktan 3 Defa Daha Mı Zor?................................................ 18
Bölüm 2
Ev Hali............................................................................................................. 43
Bölüm 3
Hobilerim.........................................................................................................59
Bölüm 4
İşini Gönlüne Yazacaksın!............................................................................ 67İşimden Memnun M uyum ?.......................................................................... 69
Bölüm 5Sağlam Vücut Sağlam Kafada......................................................................79I- Egzersiz.......................................................................................................80II- B eslenm e.................................................................................................. 95Hamilelik Sırasında Beslenme.................................................................... 121Hamilelik Sonrasında Beslenm e................................................................124III- Ruh Sağlığı............................................................................................ 129Doğumdan Sonra.......................................................................................... 138
İçindekiler 5
Bölüm 6Genç ve Formda Kalmak............................................................................ 141I- Genç Göstermek............................................................... 142II - Gündelik Hayatta Formda O lm ak .......................................................157III- Detoks (Toksinlerden Arınm ak).........................................................158IV- Sakin Olm ak......................................................................................... 162V- Bakım.......................................................................................................165
Bölüm 7Şanslarım.......................... 173
Bölüm 8Aşk?............................................................................................................... 181Aşk Nedir?.....................................................................................................183Sonsöz...........................................................................................................190Bir Kitap Biterken........................................................................................ 192K aynakça................................................................................................... 194
6 A htapot Kadınlar
Bütün “Ahtapot Kadın ” arkadaşlarıma...
8 A htapot Kadınlar
Ayşe Giraud7 Mayıs 1965 tarihinde Akgün soyadı ile İstanbul’da doğdu.
Haziran 1986 tarihinde İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümünü bitirdi.
Eylül 1986 ve Ağustos 1987 tarihleri arasında İngiltere’de yaşadı.
Eylül 1987 ve Eylül 1994 tarihleri arasında İstanbul’da, tekstil konusunda Amerika ile iş yapan çeşitli mümessilliklerde müşteri temsilcisi olarak çalıştı.
21 Mayıs 1994 tarihinde Fransız sevgilisi David ile evlenip Paris’e yerleşti.
Ekim 1994 ve Temmuz 1997 tarihleri arasında Paris’de Sorbome Üniversitesinde Fransız Dili ve Edebiyatı ve Ticari Fransızca okudu.
Eylül 1998 ve Şubat 1999 tarihleri arasında Paris’te ESMOD’da “Marketing de la Mode” okudu.
Kızlan Melanie 28 Haziran 1995, Liza 19 Mart 1998, Lucy 10 Şubat 2004 tarihlerinde doğdu.
Ekim 1999 ve Şubat 2006 tarihleri arasında Paris’te bir Amerikan firmasında, müşteri temsilcisi olarak çalıştı.
Şubat 2006 tarihinde tekstil konusunda kendi adına çalışmaya başladı.
Teşekkür 9
TeşekkürKimden başlamalı diye düşünmeme hiç gerek yok. İlk aklıma ge
len isim: Nadia Gamet. Bana bu fikri verdiği ve yazmamda ısrar ettiği için Nadia’ya çok teşekkür ediyorum. Hemen aklıma gelen ikinci isim: Serap Balaman Morel. Beni İzzeddin Çalışlar’la tanıştırdığı için çok teşekkür ediyorum. Tabii, İzzeddin Çalışlar’a da kucak dolusu teşekkürlerimi sunuyorum. İlk yazdıklarımı okuyup haince eleştirdiği, ama aynı zamanda da beni yüreklendirdiği, ardından kendini hiç ilgilendirmeyen konulan defalarca okuyup beni yönlendirdiği için...
Gelelim kız arkadaşlarıma... Bu kitabı tek başıma yazmaya başladım, ama onların katkılarıyla neredeyse kolektif bir iş haline geldi. Yazdıklarımı okuyan bütün arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Ama en çok, yorum yapmak, hatalarımı düzeltmek için kendi zamanlarından çalan sevgili Adviye Gül, Arzu Ergüner, Ebru Kayar Bayramoğlu, Elif Granger, Gül Laurent, Hülya Maltepe, Serap Balaman Morel ve Sime Masson arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Yorum ve düzeltmelerinden dolayı kardeşim Mehmet Akgün’ü de unutmamalıyım.
Bu süreç boyunca bana destek olan ve gelişmeleri en az benim kadar heyecanla takip eden sevgili eşime ve anneme de ne kadar teşekkür etsem az. Aynı, bilgisayar önünde geçirdiğim zamanlara anlayış gösteren sevgili kızlarım gibi, onlar da beni hep yüreklendirdi. Hatta büyük kızım Melanie, çizdiği karikatürlerle kitabı hareketlendirerek işe ortak bile oldu.
Son olarak da Sistem Yayıncılık’a, en çok da Erdoğan Yenice’ye, beni hiç tanımağı halde güvendiği için çok teşekkür ediyorum.
10 A htapot Kadınlar
Önsöz21. yüzyılın şehirli, çalışan, evli, çocuklu kadınları olarak
hem şanslı hem de şanssız kadınlarız aslında...Neden şanslı olduğumuz malûm. Teknolojideki hızlı geliş
melerden faydalanıp evimizdeki bütün işleri neredeyse sadece tuşlara basarak halledebiliyoruz. Hazır çocuk bezi kullanmanın keyfini yaşıyoruz; eskiden nasıl olduğunu hayal bile edemiyoruz. İsınmak için odun-kömür taşımıyoruz. Doğum kontrol yöntemlerinden haberdarız. Sadece istediğimiz kadar çocuk sahibi oluyoruz.
Ama bir o kadar da şanssızız. Bizden her yaptığımızın en iyisi bekleniyor. Belki de kendi kendimize çıtayı yükseltip duruyoruz. En iyi okulları erkeklerden daha iyi derecelerle bitiriyoruz. Onlardan daha düzenli, daha çalışkan ve daha disiplinli olduğumuz için bu doğal. Buraya kadar her şey kolay. İş hayatında da çok başarılı oluyoruz, ama bazı sektörlerde erkeklerin dünyasında bir yer edinebilmek için daha fazla çalışmak zorunda kalıyoruz. Eşit işe eşit maaş adaleti ne Türkiye’de ne de Avrupa ülkelerinde var. Evleniyor, çocuk yapıyoruz, ama çalışmaya devam ediyoruz. Bazen çocuk sahibi olduğumuz için büyük haksızlıklara uğruyoruz. Bazen çevremiz çocuk bakacağımız yerde çalıştığımız için duygularımızı sömürüyor. Ama artık çalışmadan yaşamaya imkân yok. Eskiden kadının görevi sadece evi ve çocuklarıyla ilgilenmekti. İstisnalar dışında, kocasının hali vakti yerinde olan kadın, evinin kadını olurdu. Oysa şimdi, çalışmazsak sosyal olarak bir hiçiz.
Sadece çalışmak da yetmiyor. Hayatın stresiyle başa çıkabilmek, sağlıklı yaşayabilmek için spor yapmak, hatta hobilere zaman ayırmak da gerekiyor. Üstelik onları da iyi yapmamız bekleniyor.
Önsöz 11
Çocukların da okula gidip, derslerinde başarılı olmaları, geri kalan zamanlarında da oyun oynamaları yetmiyor. Onların da okul dışı aktiviteleri olması lazım. Çocukların neredeyse oyun oynamaya zamanı yok, oyun oynamak için izin alıyorlar.
Dengeli ve sağlıklı beslenmenin önemini bilen anneler olarak çocukları doyurmak da yetmiyor, doğal kaynaklı ev yemekleri hazırlayabilmek için çok programlı olmamız gerekiyor.
Artık öyle annelerimiz gibi “biraz toplu” da olamıyoruz. Parlak sayfaların üzerindeki manken kızlar aracılığıyla, sürekli onlar kadar zayıf olmamız gerektiği hatırlatılıyor. Kate Moss kadar zayıf olmaya gerek olmadığını bilecek kadar mantıklıyız, ama sağlıklı ve uzun yaşayabilmek için şişman olmamak gerektiğini de biliyoruz... Fakat evdeki o yardımcı makineler, asansörler ve garajdaki otomobil yüzünden günlük işleri yapmak için eskiden annelerimizin harcadığı kadar kalori harcamıyoruz. Birçoğumuz gün boyunca bilgisayar karşısında kapalı ortamlarda çalışıyor. Sağlıklı bir yaşam için gereken günlük kalori yakışını sağlayabilmek için daha fazla spor yapmamız, temiz hava alabilmek için şehir dışına çıkmamız veya şehir içinde bir park bulmaya çalışmamız gerekiyor. Nerede o çocukluğumuzun az katlı çok bahçeli apartmanları?
Artık ne yediğimiz de belli değil. Renkli paketler içinde yutturulan gereksiz şeker, tuz, kötü yağ ve katkı maddeleri eklenmiş yiyecekleri “Ne kadar kolay, hazır” diye sevinçle alıp tüketiyoruz. Gün geçtikçe doğal ürünler yememiz konusunda medya sayesinde bilinçlendiriliyoruz. Ama eskiden ayağımıza gelen doğal ürünleri bulmak için, onları satan özel dükkânları arayıp bulmak zorunda kalıyoruz. Üstelik doğal, organik gıdalar tüketebilmek için daha fazla para ödüyoruz.
Zayıf olmak da yetmiyor. Bakımlı olmak, modayı takip etmek, yeni açılan mekânları bilmek, en son çıkan kitaplardan, filmlerden haberdar olmak, mümkünse tiyatro, konser ve sergi
lere de gitmek gerekiyor. İyi anne, iyi ev kadım olmaya çalışmanın yanı sıra iyi sevgili olmayı da unutmamak gerekiyor.
Ben de sizin gibi bunların hepsini yapmaya çalışan o ‘Ahtapot Kadınlar’dan biriyim. Belki birçoğunuzdan farkım, bir ya da iki değil, üç çocuğum olması... Bana herkes soruyor: “Bravo valla, nasıl yapıyorsun?”
“Üç çocuk, iş, ev, sosyal hayat, spor, hobiler...”
“Üç doğum yaptın, hâlâ inceciksin.”
“Nasıl beceriyorsun?”
Arkadaşlarımdan Nadia, bir kitap yazıp kendi tecrübelerim ve organizasyon şeklimle ilgili örnekler versem; beslenme, sağlık, spor, formda kalma konusunda tavsiyelerde bulunsam, birçok kişiye (kendisinden başlayarak) faydam olacağını söyledi. Önce, böyle bir şey yapmak için asla vaktim olmadığım düşündüm. Bir gün içimden yazmak geldi. Uykularımdan çalarak vakit yarattım. Hatta yazmaktan çok keyif aldım. Bu kitabı yazarken aklımda üç başka kitap projesi daha oluştu. Şimdi düşünebileceğiniz her yerde yazıyorum. Aklıma gelenleri not alıyorum.
Bu kitapta, kendi tecrübelerimden yola çıkarak, hayatınızı kolaylaştıracak pratik yöntemler tavsiye etmeye çalıştım. Ayrıca sağlıklı beslenme, formda ve ince kalmak konusunda benim de uyguladığım bilimsel verilere dayalı bilgileri vermeye çalıştım.
Sağlık ve beslenme benim uzmanlık alanım olmayan, fakat hep ilgimi çeken konulardı. 12 sene önce ilk çocuğuma hamile kaldığımda bu konularla derinlemesine ilgilenmeye başladım. Hamileliğim sırasında beslenme konusunda elime geçen bütün kitapları, dergileri okudum. Verilen bütün tavsiyeleri yerine getirdim. Zaten sağlıklı ve dengeli olan beslenme şeklimi, bebeğimin ve vücudumun ihtiyaçlarına adapte ettim. Çabalarım başarıyla sonuçlandı.
12 A htapot Kadınlar
Önsöz 13
İlk hamileliğimde 12 kilo aldım. Bebeğim 3 kilo 950 gr doğdu. Hastaneden çıkarken hamilelikten önceki kiloma dönmüştüm bile. İkinci hamileliğimde toplam 13 kilo aldım. Bebeğim 4 kilo 400 gr doğdu. Hastaneden çıkarken 4 kilo fazlam vardı. Onu da 6 ay içinde hiç rejim yapmadan verdim. Üçüncü hamileliğimde 12 kilo aldım. Bebeğim 3 kilo 930 gr doğdu. Hastaneden çıkarken 3 kilo fazlam vardı. Onu da 5 ay içinde yine hiç rejim yapmadan verdim.
Yıllardır beslenme, spor, yoga, meditasyon, formda ve genç kalma konularında okumaya devam ediyor ve öğrendiklerimi uyguluyorum.
Beslenme konusunda yazılan kitapların birçoğunu bilimsel, sıkıcı ve karmaşık bulmuştum. Birçok bilgi birbirine karışıyor, okuduklarımı unutuyordum. Bütün okuduklarımdan herkesin anlayabileceği basit bir özet çıkartmaya çalıştım. Beslenme konusu ile ilgileniyorsanız, doktorların yeni araştırma sonuçlarına göre sürekli fikir değiştirdiğini fark etmişsinizdir. Ayrıca, kendi aralarında da çelişkiye düştükleri konular var. Ben son çıkan kitaplara da göz atıp bir güncelleme yaptım ve bilgilerin en çok tekrar edilenlerini bir araya getirdim.
Umarım yazdıklarımın birilerine faydası dokunur.
14 A htapot Kadınlar
Neden Yaptıklarımın Zor Olduğunu Düşünüyorlar?
Ben de kendi hayatımın çok kolay ve dinlendirici olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Ama o kadar da zor değil.
Yorucu, fakat dolu dolu bir hayatım var.
Evet, üç tane çocuğum var: Melanie 11, Liza 8, Lucy de 2,5 yaşında. Melanie ve Liza okulda başarılı. Fakat ne kadar iyi öğrenci olurlarsa olsunlar, okul ödevleriyle biraz ilgilenmek gerekiyor. Okul dışında, Melanie konservatuara gidiyor, piyano çalıyor ve tenis oynuyor. Liza, caz dansı yapıyor ve tenis oynuyor. Lucy henüz küçük. Yaramazlık yapmak ve düz duvara tırmanmak dışında bir aktivitesi yok. Çocukların okul dışı aktivitelerini organize etmek başlı başına bir planlama gerektiriyor.
Hayatımın hiçbir döneminde özel işlerimle ilgili bu kadar çok evrakım olduğunu hatırlamıyorum. Tam okulla ilgili doldurulacak kağıtları doldurdum, imzaladım, çekleri yazdım diyorum, kreşinkiler çıkıyor. Kreş bitiyor, konservatuannkiler... O bitiyor, dans okulununkiler... Ardından tenis kursu... Mektup aç, mektup kapa, postala. Fransa’da mı bürokrasi çok ağır yoksa her şey üçle çarpıldığı için mi bu kadar iş çıkıyor? Belki de her ikisi birden. Her neyse, bilemiyorum. Tek bildiğim, sürekli yazma çizme halinde olduğum. Kaldı ki bunlar sadece çocuklarınkiler. Ya biz? Büyüklerin evrakları ne olacak? Özel sekreter tutulsa yeridir.
Bununla da bitmiyor. Çocukların arkadaşlarını eve çağırmak, doğum günü partileri düzenlemek, neredeyse her hafta sonu davetli oldukları doğum günü partilerine getirip götürmek, arkadaşlarına hediye almak da var. En önemlisi çocuklarla konuşmak, beraber bir şeyler yapmak için vakit ayırmak.
Neden Yaptıklarımın Zor Olduğunu Düşünüyorlar? 15
Bir de işim var. Güne erken başlayabilmek, kendimi ve çocuklarımı gerektiği gibi hazırlayabilmek için saat 6:30’da kalkıyorum.
Bu arada sevgili eşimi, evimi, ev için gereken alışverişleri, yemek yapmayı da unutmayalım. Ayrıca, çok sevgili arkadaşlarımla görüşmeyi de ihmal etmiyorum. Sakin geçen bir hafta sonum yok. Ya bizde misafir olur ya da biz bir yere davetliyizdir. Kız arkadaşlarımla yalnız görüşmeyi de asla ihmal etmem.
Birkaç senedir çeşitli hobilerim için de vakit ayırıyorum. Resim, mozaik, spor ve şarap tadımı (degüstasyon) seansları...
İstanbul’daki arkadaşlarımın şaşırdığı konu, bütün bunları evimde sürekli bir yardımcı olmadan yapabilmem. Fransa’da yardımcı tutmak çok pahalı. Neyse ki, son dokuz senedir bir yardımcım var. Üçüncü çocuk olduktan sonra da çalışma saatlerini biraz daha artırabildim. Ama ne her gün geliyor, ne de yatılı kalıyor. Yani, “Emine kızım, iki sade kahve yapıver lütfen” deme imkânım yok.
Birkaç zorluk daha var. Kendi ailem başka bir ülkede, eşimin ailesi başka bir şehirde yaşıyor. Eşim bana çok yardım ediyor, ama sadece evde olduğu zamanlar. İşi için çok seyahat ediyor. Paris’te olduğu zaman da çok çalıştığı için saat 20:30’dan önce eve gelemiyor. O eve geldiğinde bütün işler bitmiş, çocuklar da yatmış oluyor. Dolayısıyla, hafta içinde üç çocukla tek başıma ilgileniyorum. Üstün yetenekli bir kadın olmadığıma göre, nasıl bu kadar şeyi aynı anda yapmayı becerebiliyorum? Eğer merak ediyorsanız, cevabını bu kitapta bulacaksınız.
Hafızam Yok, Ama ‘Palm’ım VarPalm’ım* olmasa, herhalde yaptıklarımın çoğunu yapamaz
dım. Fakat dikkat etmeniz gereken en önemli şey bir bilgisayarınızın olması ve sık sık Palm’daki verileri ona aktarmanız. Altı
* Ben 10 senedir “Palm” markasını kullanıyorum, ama piyasaya yeni cep bilgisayarları ve akıllı telefonlar da çıktı.
16 A htapot Kadınlar
yıl önce Palm’ımdaki bütün verileri kaybettim ve üzüntümden saatlerce ağladım. Aman dikkat!
Telefon rehberi fonksiyonu:Normal telefon rehberlerini her iki senede bir temize çekmek
gerekir. Çünkü insanların telefon numaraları ve adresleri sürekli değişir. Bu çok fazla zaman alan ve sıkıcı bir iş.
Oysa bir Palm’la, değişiklikleri karalama yapmadan hemen yapar, temize çekmek için vakit kaybetmezsiniz.
Ajanda fonksiyonu:Palm’ın kağıt ajandalardan farkı, randevuları ve yapılacak iş
ler listesini alarmlı olarak kayıt edebilmek. Birkaç gün önceden sizi uyarmaya başlaması unutkanlığın önüne geçmeyi sağlıyor. Doğum günü gibi önemli günleri de alarmlı olarak kaydetmek mümkün. Böylece hiçbirini unutmaz, hediye almak gereken durumlarda önceden önlem almış olursunuz.
Hafiflik:Artık not almak için yanımda kağıt taşımıyorum. Bütün notla
rımı Palm’a kaydediyorum. Avantajı: “Ay, nereye not almıştım” diye saatlerce küçük kağıtlar aramakla vakit kaybetmemek. Bilirsiniz, o kağıtlar lazım olduğunda bulunmaz, bir sene sonra artık hiçbir önemi kalmayınca bir yerden çıkar. Notlarımı farklı dosyalar halinde, konusuna göre sınıflandırıyorum. Böylece bir şey ararken vakit kaybetmiyorum. Çantam hafif. Palm’ımda olanların hepsini bir deftere yazsam herhalde kalın, ağır bir defter olurdu.
-spife * « V •«Bolum
Şimdiki Çocuklar Harika
“Bir domuza ve bir çocuğa istedikleri her şeyi verirseniz, sonuçta çok iyi bir domuzunuz ve çok kötü bir çocuğunuz o lur"
Jackson Brown
3 Çocuk, 1 Çocuktan 3 Defa Daha mı Zor?En çok sorulan soru: “Ben bir çocuğu idare edemiyorum, sen
üç çocukla nasıl başa çıkıyorsun?”Birincisi, insanın çocuğu olunca hayatı tamamen değişiyor.
İstediğin şeyi istediğin zaman yapma imkânı yok. Bir çocuğunuz da olsa, üç çocuğunuz da olsa durum aynı. Yani, battı balık yan gider...
Ayrıca, ikinci çocuk olunca daha tecrübeli, üçüncü çocuk olunca daha da tecrübeli oluyorsunuz. Yani zorluk üçle çarpılmıyor.
Tek çocuğun zorluğu yalnız olması ve hep arkadaş istemesi. Oyuncaklarını paylaşmasını bilmez ve sürekli onunla oynamanızı ister. Halbuki, 2-3 çocuk olunca kendi aralarında çok güzel oynuyorlar. İki yaş arayla 3 çocuk yapmanın zorluğunu kabul ediyorum. Ama ben öyle yapmadım. Lucy doğduğunda Melanie 9, Liza 6 yaşındaydı. Doğrusunu isterseniz, Melanie bize “Ben küçük bir kardeş istiyorum” diye bir sene boyunca ısrar etti. Biz önce “Ne komik bir fikir” diye dalga geçtik. Sonra, 40 yaşıma yaklaşırken ben de istedim. Herhalde hormonal bir durum olsa gerek. Bu isteğime şaşıran babayı da kısa bir süre içinde ikna ettim.
Karar verdikten çok kısa bir süre sonra hamile kaldım. Dolayısıyla, ince inceye düşünüp fikir değiştirmeye vakit kalmadı. Herhalde çok düşünsek yapmazdık. Çünkü çocuklar büyümeye başlamış ve biraz rahata kavuşmuştuk. Uykusuz geceler bitmişti. Dışarı çıkarken “Biberonu, çocuk bezini unuttum” diye panik olmadan, rahatça çıkıyorduk. Böylece her şey yeniden başladı.
Şimdiki Çocuklar Harika 19
işin kötüsü, Lucy 1.5 yaşına kadar geceleri bir-iki defa uyanmaya karar verdi. Yanlış anlaşılmasın, verdiğimiz karardan hiç pişman olmadık. Büyük bir aile olmaktan çok memnunuz. Daha yorucu, fakat çok eğlenceli bir hayat.
Melanie ile Liza’nın gerçek, canlı bir bebekleri oldu. Kardeşleri ile çok güzel ilgileniyorlar. Bana çok yardım ediyorlar. Kısacası 3 çocuk, 3 defa daha zor değil.
Yalnız bir konuyu aydınlatmakta fayda var: Kimseye “Hadi siz de 3 çocuk yapın, çok kolay” gibi yanlış bir mesaj vermek istemem. Kolay olur mu hiç? Annelik dünyanın en zor mesleği. Her çocuk, ömür boyu üstleneceğiniz büyük bir sorumluluk.
Türkiye’de bir kesim, doğum kontrolünden haberdar olmadığı için zaten herkesin yerine 10-15 çocuk yapıyor. Bu kesimi bilinçlendirmeyi hedef alan, imkânsızlıktan dolayı okuyamayan kızlarımızı destekleyen Kardelenler (ÇTÇK) projesinin çok güzel bir girişim olduğunu düşünüyorum. Çocuklarım biraz daha büyüyünce, kendim de Doğu illerinin kalkınması ile ilgili projelerde aktif olarak çalışma karan aldım.
Kral Çocuk(!)Biz “kral çocuk” yetiştirmiyoruz. Yani çocukları şımartıp, te
pemize çıkartıp sonra şikayet etmiyoruz. Doğrusunu isterseniz, biz aramızda kendi çocuklarımızı hep eleştiriyoruz. Ama başka çocuklarla karşılaştırınca o kadar da kötü olmadıklarına karar veriyoruz.
Evin içinde öyle her dakika herkesin arkasını toplayacak biri olmadığı için çocuklar küçük yaştan itibaren sorumluluk alıyor. Herkes kendi odasını, kendi çalışma masasını topluyor. Kirlilerini odalarına değil, kirli sepetine atıyorlar. Odalarındaki çöpü kendileri döküp torbasını değiştiriyorlar. Sofra kurup sofra kaldırıyorlar. Bulaşık makinesini boşaltıp dolduruyorlar.
20 A htapot Kadınlar
Şimdiki Çocuklar Harika 21
Tabi bunları sürekli olarak hatırlatmam, birkaç defa tekrar etmem gerekiyor.
Kendim yapsam bazen daha çabuk olabilir belki, üstelik sinirlerim de bozulmaz, ama belli bir süre sonra daha az tekrar etmek yetiyor, kendi sorumluluklarını benimsiyorlar.
Küçük yaşta sorumluluk vermenin bugün bize yarın da kendilerine faydası olacak.
Artı Puan, Eksi Puan...Benim çocuklarım başka çocuklarla karşılaştırıldığında daha
terbiyeli gibi durur. Fakat öyle mum gibi, bir defa söylenince tekrar ettirmeden hemen yapan, birbiriyle kavga etmeyen çocuklar değiller.
En büyük problemimiz kavga. Çok iyi anlaşıyorlar fakat kedi-köpek gibi sürekli kavga ediyorlar. Akşam yorgun argın eve gelip, kızların kavgalarıyla uğraşmak çok korkunç. Psikologlar çocukların küçük yaşta kavga etmelerinin sağlıklı olduğunu söylüyor. Çocuklukların ruh sağlığı için iyi olabilir, ama anne-babanmki için pek değil...
İkinci problem bir şeyi on defa tekrar ettirmeleri. Sonunda yapıyorlar, fakat kesinlikle ilk söyleyişte değil. Boşu boşuna sinir harbi yaşıyoruz. Bir gün bu “artı puan, eksi puan” yöntemi aklıma geldi.
Kavga ettikleri, bir şeyi birkaç defa söylettikleri, yemeklerini çabuk bitirmeyip uzun süre sofrada kaldıkları, akşam geç yattıkları zaman eksi puan alıyorlar. Uslu oldukları zaman ise artı puan.
Sistem özellikle akşam yemeklerinin çok rahat geçmesini sağlıyor. Sofraya 19:30 gibi oturuyorlar. Saat 20:30’a kadar yemeğini bitirip yatağa giden, bir artı puan kazanıyor. Genellikle herkes 20:30, en geç 21:00’de yatakta oluyor. Melanie ve Liza’nın saat 21:30’a kadar yatakta kitap okuma izni var. Sonra ışıkları kapatıyoruz.
22 A htapot Kadınlar
Şimdiki Çocuklar Harika 23
Hafta sonu puanlan topluyoruz. Artı puanlar küçük hediyeler, kumbaraya para, sinema, DVD gibi ödüllere dönüşüyor. Eksi puanlar ise ceza olarak geri dönüyor. Eksi puanların sayısına göre, birkaç gün hatta bir hafta ceza gelebiliyor. Cezalı oldukları zaman, bütün keyif aldıkları ve zaten sadece hafta sonu yapmaya hakları olan her şey (DVD seyretme, bilgisayarla oynama, sinemaya gitme vs.) yasaklanıyor.
Bu şartlar altında nasıl mecburen uslu olduklarını tahmin edersiniz. Okul tatillerinde bu uygulama da tatile giriyor. Fakat ipin ucu kaçarsa, puanları saymaya gerek kalmadan ceza alacaklarını bildikleri için dikkatli davranıyorlar.
Bu oyun şeklindeki uygulamanın ana fikri, çocuklara istedikleri şeyleri elde etmek için çaba sarf etmeleri gerektiğini öğretmek. İstediklerini kolay elde eden çocuklar tatminsiz oluyor, küçük şeylerden mutlu olmasını bilmiyor.
Ayrıca, çocuklarımıza ne kadar şanslı olduklarını; dünyada aç, annesiz, babasız, hiç oyuncağı olmamış, tatile çıkamayan çocuklar olduğunu açıkladık. Bunları yeri geldiğinde tekrar ettik.
Size de tavsiye ederim. Ayaklan yere basan, sorumluluk sahibi çocuklar yetiştirin. Sonsuz sevgi verin, fakat gereksiz şımartmayın.
Bütün yazdıklarımı önce arkadaşlarıma okutur ve düşüncelerini alırım. Hepsi farklı yorumlar getirirler. Kitabın bazı yerlerinde birkaç arkadaşımın ismini ve yorumlarını da bulacaksınız. Örneğin bu artı-eksi puan konusu ile ilgili arkadaşım Sime Mas- sot bana şöyle yazmıştı: “Çocuklar her yaptıkları iyi şey için bir karşılık beklemeyecekler mi? Yani, para ya da hediye ödülüm olacak diye düşünüp çıkarcı bir tutuma kapılmazlar mı?”
Sime çok haklı. Bu oyunun dozunu çok iyi ayarlamak lâzım. Hatta ilk başlarda Sime’in söylediği tarzda bir tepkiyle karşılaştım. Liza yapmasını istediğim bir şey için ne kadar artı puan vereceğim konusunda pazarlık yapmaya kalkıştı. O zaman Me-
24 Ahtapot Kadınlar
lanie ile Liza’yı karşıma alıp, anne-babalarının istediği şeyleri hiçbir karşılık beklemeden yapmaları gerektiğini, aynı evi paylaşan herkesin bir işin ucundan tutması gerektiğini anlattım. Zaten cebimde kağıt kalemle dolaşıp sürekli puan verme durumunda olmadığım için ne demek istediğimi çabuk anladılar. Ayrıca, bazen günler, haftalar o kadar hızlı geçiyor ki, ne puan vermeye ne de toplayıp çıkartmaya vakit kalıyor. Ama çocuklar gene eski alışkanlıklarına devam ediyor. Eksi puan tehdidi bizim evde kavgalara son vermek için etkili bir silah olarak kullanılıyor. Bir de hava soğuk ve yağmurluyken, çöpleri avluya kimin indireceği gibi konularda artı puanlar iyi bir motivasyon olabiliyor. (Buradaki kapıcılar kibar, kendi çöpünü kendin döküyorsun. Nerede Türkiye’deki saltanat...)
Pazar sabahı yatak keyfi yaparken çaylar da hiçbir karşılık beklemeden sadece öpücük karşılığında servis ediliyor. “Harikasınız, sizinle gurur duyuyorum bebeklerim” demek onlara fazlasıyla yetiyor. Dolayısıyla, artı-eksi yönteminden korkmaya gerek yok. Dengeyi iyi kurduğunuz sürece...
6-12 yaş arası bu uygulama için en uygun dönem. Eğer bir tek çocuğunuz varsa, pek etkili olmayabilir. İşin motive edici tarafı, diğeri kadar veya daha fazla artı puan almaya çalışmaları.
Neredeyse Onlardan Öğreneceğiz...Çocuklarınızı büyük adam yerine koyun, “Sen daha küçük
sün, anlamazsın” yerine, onların anlayabileceği bir dilde anlatmaya çalışın. Birçok çocuk anlattığınız şeyle hiç ilgilenmiyor- muş, dinlemiyormuş gibi yapar. Ama dinler ve hiç unutmaz.
Eskiden Televizyon mu Varmış?Biz zaten çok televizyon seyreden bir aile değildik. Üçüncü
çocuğumuz olduğundan beri hiç televizyon açmıyoruz. Zaten
akşam ailece iki kelime konuşacak kısıtlı bir vaktimiz oluyor; onu da televizyon karşısında geçirmiyoruz. Çocuklar uyuduktan sonra internetten haberlere bakıyoruz.
Eğer çok nadir olarak, internetten daha sonra bakamayacağımız ve kaçırmak istemediğimiz bir program varsa, o programın başladığı saatte televizyonu açıyoruz. İki senedir televizyonu sadece iki ya da üç defa açmışızdır.
(Eşimin futbol merakı olmadığı bilgisini vermek doğru olur burada. Ben önemli maçları seyretmeyen bir Türk erkeği tanımıyorum.)
Televizyon programlarını kaydetme olanağının ve internetin evlere girmesinin bizi daha özgür kıldığını düşünüyorum. Hatta kaydetmeye bile gerek yok, kayda değer dizilerin DVD’si mevcut. Satın alıp ya da kiralayıp seyretme imkânı var. Üstelik araya reklam girmeden, kesintisiz ve size en uygun olan zamanda seyredebiliyorsunuz. Herkes aynı saatte televizyonunun karşısında aynı diziyi seyretmek zorunda değil. ‘Dallas’, ‘Kaçak’, ‘Uzay Yolu’ devirleri bitti. Ne zaman ne yapacağımıza televizyon programları değil, kendimiz karar verebiliyoruz. Dolayısıyla çocuklarımızın televizyon alışkanlıkları yok. İstedikleri filmlerin, çizgi filmlerin DVD’sini alıyor ya da kiralıyoruz. Bol bol kitap okuyorlar. Kendi kendilerine oyunlar yaratıp odalarında saatlerce oynuyorlar.
Çocukların uzun zaman televizyon ve bilgisayar önünde kalmasının sağlık açısından zararlı olduğunu ve çocukların hayal gücünün gelişmesini yavaşlattığını sanırım herkes biliyor. Ama nedense birçok kişi eve gelince bir refleks olarak televizyonu açıyor. Televizyon seyretmek, zap yapmak bir alışkanlık haline geliyor. Biz de yıllarca akşam kafamızı boşalttığını, bizi dinlendirdiğini düşünerek televizyon seyrettik. Gerçi o dönemlerde bile iki saatten fazla seyretmezdik, ama yine de bir alışkanlık olarak televizyonu açardık. Şimdi açmamaya alıştık. Bu alışkan
Şimdiki Çocuklar Harika 25
26 A htapot Kadınlar
lığımız hayatımızı çok olumlu anlamda değiştirdi. Ailece daha fazla sohbet edebiliyor, daha çok kitap okuyup müzik dinleyebiliyoruz. Gündüz bitiremediğimiz işleri akşam bitirebiliyoruz. Çocuklar da yaşlarına uygun olmayan programları izlemek zorunda kalmıyor. Ayrıca, uyumadan önce kendimizi daha dinlenmiş ve huzurlu hissediyoruz. Bir deneyin. Başarabilirseniz sadece faydasını göreceksiniz.
İyi ki Doğdunuz!O kadar yorucu oluyor ki sanki senede birkaç defa doğum
günü kutluyorlarmış gibi geliyor. Tecrübelerime dayanarak birkaç tavsiye verebilirim:
«- Çocuğunuza çok daha önceden kimleri davet etmek istediğini sorun. Bir liste yapsın (Bu liste haftalar boyunca değişebilir).
»- Çocuğunuz son kararını verdiğinde doğum günü davetiyelerini hazırlayın ve 2-3 hafta evvel davetiyeleri dağıtın.
•*- Kaç çocuğun geleceği kesinleşince alışverişinizi bir hafta evvelden yapın.
«- Parti günü sadece evi toplayıp süslemeleri yapın.
» Çocuğunuza pasta yapmasını öğretin. Kendi doğum günü pastasını kendisi yapsın. Yardım ettiğinizi belli etmeden oralarda dolaşıp, sıkışınca müdahale edin. Çocuk kendi doğum günü pastasını kendisi yaptığı için çok büyük gurur duyar, hem de size yardım etmiş olur.
Önceden çeşitli oyunlar hazırlayın. Bu konuda çok güzel internet siteleri var. Fakat bu oyunlara bütün çocuklar katılmazsa sakın yapmayın. Başıma geldiği için öneriyorum. Bir doğum gününde, üç çocuk aktivitelere katılmayıp kızların odasında
Şimdiki Çocuklar Harika 27
28 A htapot Kadınlar
oynamak istemişti. Biz salonda diğer çocuklarla oynarken onlar odayı savaş alanına çevirdi. Gece saat 23.00’e kadar oda topladık. Haftalarca sağdan soldan küçük oyuncaklar çıktı.
»- Çocuklara makyaj yapın (alerji olmamaları için özel, zehirsiz makyaj malzemeleri ile). Arkadaşları palyaço, kedi, prenses olurken hepsi sakin sakin, meraklı meraklı bekler. Siz de biraz nefes alırsınız.
ı»- En kolayı ise bütün bunları yapacak bir animatör çağırmak.
Şekerli Yiyecek TuzağıBizim zamanımızda içinden bilumum oyuncaklar çıkan bu
kadar çeşitli şeker, çikolata, çiklet yoktu. Şimdi her yerdeler. Özellikle doğum günü partileri çeşit çeşit şekerlerle özdeşleştiriliyor. Her zaman hayır demeye, yasak etmeye imkân yok. Üstelik yasaklanınca daha da kıymetli oluyor.
Çocuklarınıza, iştah kestiği için yemek aralarında yememeleri gerektiğini, içlerinde katkı maddeleri olduğundan sağlıkları için zararlı olduğunu, yemekten sonra yiyip hemen dişlerini fırçalamaları gerektiğini, yoksa dişlerinin çürüyeceğini anlatmalısınız.
Eve şekerli içecekler (gazlı meşrubatlar, konsantre meyve suları) almamaya çalışın. Eğer kendiniz içmiyorsanız işiniz kolay. Fakat kendiniz bu tür şekerli ve katkı maddeli içecekleri tüketiyorsanız, çocuğunuza örnek olmak bahanesiyle bırakmak sizin için de iyi olabilir.
Tamamen yasaklamak daha fazla çekicilik kazandıracağı için arada sırada dışarıda şekerli içeceklere izin verebilirsiniz. Çocuklarınıza su içmenin önemini anlatıp suyu sevdirmeye çalışmak en iyisi.
Anneeeeee Karnım A ç...Doğru beslenme alışkanlıklarını çocuklarınıza küçük yaşta
vermeye çalışın. Çocuk yaşlarda evimizde doğal olarak edindi
Şimdiki Çocuklar Harika 29
ğimiz alışkanlıklar ömür boyu yer eder; bunlar iyi alışkanlıklarsa şanslı sayılırız, kötü alışkanlıklarsa bir yaştan sonra değiştirmesi daha zor olur. Çocukların damak tatlarını küçük yaştan geliştirmekte fayda var. Değişik ülkelerin mutfaklarını, farklı baharatları, egzotik meyveleri çocuklarınıza sunmaktan korkmayın.
Nasıl yediğimiz de ne yediğimiz kadar önemli. Yemek bir ritüel ve ailecek sohbet etme fırsatı olarak da görülebilir.
Her şeyden önce yemeğin sofrada yenmesini, herkes sofraya oturup “Afiyet olsun” demeden başlamamasını, bitmeden de sofradan kalkılmamasını öğretmekle işe başlayabilirsiniz. Çocukların anne-babalarını örnek aldığını unutmayın. Eğer televizyon karşısında yemelerini istemiyorsanız, siz de yememelisiniz.
Kolaylık olsun diye hazır yemek depolamaya karşıyım. Çocuklara bol sebze ve meyve yedirmek gerek. Arada sırada onlarla birlikte alışverişe çıkmayı deneyin. Sebze ve meyvelerin mevsiminde daha lezzetli olduğunu açıklayıp, onlara seçmeyi öğretebilirsiniz.
İyi bir kahvaltının, okulda dikkat toplayabilmek için önemli olduğunu anlatın. Öğün aralarında abur cubur atıştırmamalarını öğütleyin. Cips, bisküvi gibi onlara cazip gelen şeker oranı yüksek atıştırmalıkları eve almayın. Bunların yerine evde taze meyve ve kuru yemiş bulundurun.
Benimki Çok İştahsız...Her çocuğun yemekten aynı derecede keyif alıp güzel yemesi
beklenemez. Ama anne-babanın yemek konusuna yaklaşımları çocuk üzerinde mutlaka etkilidir.
Kızlarımın üçü de iştahlı. Oysa, Melanie’nin kaprislerine boyun eğmiş olsaydık, çoktan ‘iştahsız çocuk’ kategorisine girmişti.
Bizim evde herkesin keyfine göre yemek pişmez. O günkü yemeği beğenen yer, beğenmeyen aç kalır. Aç kalan da bir sonraki öğünü daha güzel yer. Ne kimsenin keyfine göre yemek
yapılır, ne de kimseye yesin diye yalvarılır. En küçük çocuğumuza bile yemek yemesi için şaklabanlık yapmadık. Üç kızım da 14-15 aylıktan itibaren tek başlarına yemek yemeye başladı. Bir defa bile “Aaa, bak uçak geliyor...” diyerek yemek yedirmedik.
Çocuk bu konuya çok önem verdiğinizi hissederse kapana kısıldınız demektir. Kapris yapmayı, ilginizi çeken bir oyun olarak algılayabilir. Bu alışkanlığı çok küçük yaştan kazandırmanızı tavsiye ederim. Sonradan taktik değiştirmek zor olabilir.
Uyumuyor Ya, Çıldıracağım!Uyumayabilir. Bu durum uzun süre devam ederse anne-
babanın bedensel ve ruhsal sağlığım bile bozacak hale gelebilir.Ancak Lucy 18 aylık olduktan sonra geceleri doğru düzgün
uyumaya başladım. Haklı olarak “Bu işi sen de becerememişsin. Bana ne tavsiye edeceksin?” diyebilirsiniz. Üçüncü çocuğumun uyku meselesini geç çözmemin bazı sebepleri vardı.
Çocuklar normal olarak üçüncü ayın sonundan itibaren, gece en az 6-7 saat uyumaya başlar. Daha az ya da daha çok uyuyanlar da olabilir kuşkusuz. Orası şansa kalmış. Her insanın uykuya olan ihtiyacının farklı olduğunu doktorlar da onaylıyor. Eğer fazla uykuya ihtiyaç duymayan ‘küçük insanlar’dan birine sahipseniz, sizin için üzgünüm. Fakat eğer sizin koynunuzda çok güzel uyuyor ama kendi yatağına yatırınca kıyameti koparıyorsa (ki genelde böyledir), dikkat etmek gereken birkaç nokta var demektir.
Eğer henüz emzirme dönemindeyseniz, çocuk zaten günün büyük bir bölümünde sizinle beraber demektir. Gazım çıkardıktan sonra onu kendi yatağında uyutmaya alıştırarak işe başlayın. İlk günlerde ev kalabalık olacaktır. O dönemde her gün başka birinin kucağında uyumaya alışırsa, yalnız kaldığınızda zorluk çekersiniz.
Bebeğin gece ile gündüzü karıştırmaması için, gündüz karanlık odada uyutmayın. Odasına bir radyo koyun. Hem konuşma, hem müzik olan bir kanala ayarlı olsun.
30 A htapot Kadınlar
Şimdiki Çocuklar Harika
32 A htapot Kadınlar
Gece uykularından önce belli bir ritüel oluşturun. Yolculuklarda da yanınızda götürebileceğiniz küçük bir müzik kutusu edinin. Yatmadan önce hep aynı müziği çalın (Biz o müziği ninni gibi mırıldanarak müzik kutusu taşımaktan da kurtulmuştuk). Yatağına sevdiği birkaç yumuşak oyuncak koyun. Akşam banyosundan sonra masaj yapmayı da deneyebilirsiniz. Bütün bunlara rağmen gene de yatağında uyumak istemiyorsa, birçok çocuk doktorunun tavsiye ettiği son çare: ağlatmak.
Aç ya da susamış değilse, fiziksel bir sıkıntısı yoksa ve yanınıza gelmek için ağlıyorsa, başka çare yok. Ağlatacaksınız. Üç gün ile bir hafta arasında, her gün biraz daha kısalan ağlama sürecinden sonra, kimsenin gelip onu almadığım görünce susup uyuyacaktır.
Ben Melanie ve Liza’da bu yöntemi uyguladım ve başarılı oldu. Lucy’deki şanssızlığım ise yeni bir eve taşınmış olmamız- dı. Eski Paris apartmanlarının en kötü tarafı, hapşırsanız komşunun “Çok yaşa” diyebileceği kadar kötü izolasyonu olmasıdır, îlk başta Lucy’yi biraz ağlatmayı denedim, ama o kadar yüksek sesle bağırıyordu ki bütün apartman sakinlerini ve ablalarını uyandırıyordu. 18 ay sonra dayanma gücümü kaybettim. Komşulardan özür dileyerek üç gece ağlattım. İş bitti.
Bir de “Parmak mı, emzik mi emmeli” meselesi var. Eğer baş parmağını bulup emmeye başlarsa sakın engellemeyin. Ben ilk başta parmak yerine emziği tercih ediyordum, ama Melanie emzik istemedi ve parmağım tercih etti. Melanie parmağım bulduğu gün huzura kavuştuk. İstediği zaman alıyor, istediği zaman bırakıyordu. Emzik yere düştü, gece uyandı, emziğini bulamadı gibi problemler kalmadı. Liza’ya emzik için ısrar bile etmedik. Aksine parmağını bulabilmesi için yardım ettik. O da parmağını buldu ve rahat ettik. Lucy hanıma da aynı muameleyi yaptık, ama o yedinci aya kadar ne parmak ne emzik istedi. Sonunda emziği tercih etti. Ama bu sefer de gece emziğini kaybettikçe uyanır oldu. O sıralar bir arkadaşım bana çok faydalı bir tavsiyede bulundu:
Şimdiki Çocuklar Harika 33
“Çocuğun yatağına 4-5 tane emzik koyun. Gece emziğini kaybettiğinde mutlaka birini bulur”. Ben bu taktiği öğrendiğimde Lucy 18 aylıktı. Keşke biri bana bu fikri daha önce vermiş olsaydı.
Özellikle Türkiye’de birçok kişinin emziği tercih etmesinin sebebinin çocuğu kontrol edip geç yaşa kadar parmağını emmesini önleyebilmek olduğunu biliyorum. Çocukların uzun süre parmak ya da emzik emmesinin, diş yapısını bozduğu için zararlı olduğunu da biliyorum. Emziği çocuğa sabahtan akşama kadar değil, sadece çok yorgunken ve uyumadan önce vermek her ikisi için de önlem olabilir. Kriz anlarında emzik kurtarıcınız olabilir. Biz emziğe ‘susturucu’ adı taktık. Sürekli emzik emmemeleri hem dişlerinin bozulmamasını hem de o güzel yüzlerinin neredeyse yansının kapanmamasını sağlıyor.
Emziği ya da parmağını emmeyi hangi yaşta bırakacağına çocuk zaten kendi karar veriyor. Biz Melanie’ye de Liza’ya da bırakmaları için aynı nasihatleri verdik. Fakat Liza 4, Melanie 10 yaşında bıraktı. İlk emzikli çocuğumuz Lucy henüz 2,5 yaşında olduğu için hâlâ şapur şupur emiyor. Bakalım parmak emen ablalarına göre daha kısa sürede bırakabilecek mi?
Kimin Ev Ödevi?Kendim de bir süre evde oturduğum için biliyorum. Evde
olan anneler, evlerini bir şirket, ev halkım şirket elemanları, kendilerini de patron olarak görür.
Okuldan geldikten sonra yapılacak işlerden biri de ev ödevidir. Çocuğun ev ödevini sanki kendi ödeviymiş gibi yapmak isteyenler de vardır. Oysa çocuğa verilen ev ödevi kendi seviyesine uygun zorlukta, tek başına yapması için verilmiştir. Öğretmenler anne babaların seviyesine göre ödev vermezler.
Bazı araştırma ödevlerinde yönlendirme amaçlı yardımdan fazlası onlara yarardan çok zarar getirebilir.
34 A htapot Kadınlar
Dolayısıyla çocuğunuzu bu konuda rahat bırakın. Ödevlerini kendisi yapsın. Tabii ki yardıma ihtiyacı olup olmadığını sorun. Bitirince kontrol edin. Fakat sürekli çocuğunuzla beraber ödev yapmanız, kafasını kullanmasını engelleyip onu zihinsel tembelliğe itebilir.
Çocuğunuza sorumluluk verin, ona güvendiğinizi hissettirin. Göreceksiniz sizi mahcup etmemek için elinden geleni yapacaktır.
Tek Tip TerbiyeÇocuklarımı ailemden uzak, Fransa’da tek başıma yetiştirdi
ğim için kendimi hem şanslı hem şanssız görüyorum.
Çocuğu olanlar bilir; çocuk doğar doğmaz her kafadan bir ses çıkar. Anneler, kayınvalideler 30-40 sene önceki tecrübelerini çoktan unutmuşlarsa da sürekli yorum yapmaktan vazgeçmez.
» “Çocuk ağlıyor, kamı aç bu çocuğun.” Çocuğun belki karnı ağrıyor, belki uykusu geldi...
«- “Acaba senin sütün mü az; beslemiyor mu çocuğu?” Hay- daaa, bozun moralimi, olan sütüm de gitsin.
»- Hapşırıyor, hasta oldu!
»- Doktorla konuştum anne, normalmiş, yeni doğan bebekler hapşırırmış, bu onların bir çeşit burnunu temizleme şekliymiş.
Zaten panik bir haldesiniz. İlk çocuğunuz doğmuş. Hiçbir şey bilmiyorsunuz. Çocuk ağlayınca neredeyse siz de ağlayacaksınız. Üstüne bir de sizi sakinleştireceği yerde paniğe sürükleyen bir sürü insan... Ya çok sakin olup duymazlıktan geleceksiniz (Bunu ancak - o da belki - yoga guruları falan başarabilir gibi geliyor bana) ya da resti çekeceksiniz.
Çok sakin bir insan olduğum söylenemez; loğusalık dönemindeki hormon değişiklikleri de cabası. İlk doğumu rahat
Şimdiki Çocuklar Harika 35
edeyim diye Marsilya’da, kayınvalidemin yanında yapmıştım. O sıralar Paris’teki evde tadilat vardı. Annem de doğum için Marsilya’ya geldi. Ben çocuğun kırkı çıkana kadar Marsilya’da kalmayı düşünüyordum, ama bebeğim daha 15 günlükken uçağa atlayıp evime döndüm. Tek başıma biraz daha az konforluydum belki, ama en azından kafam rahattı. Bebeğimi kitaplardan öğrendiklerim ve doktorun tavsiyelerine uyarak büyüttüm.
Çocuk büyüdükçe “tek tip terbiye” vermenin önemi daha da artıyor. Genellikle anne-babalar belli kurallar koyar ama anneanne/babaanne ve dedeler grubu bu kuralları kendilerine göre yorumlar. Benim örneğimde, zaten aynı evde ya da aynı şehirlerde yaşamadığımız için bu işler daha kolay oldu. Bize yatıya geldiklerinde ya da biz gittiğimizde çocuklara, “Ben karışmam, annenden izin al” derler. Anne cadı ya, herkes ondan korkuyor.
Özellikle anne-babanın çocuk terbiyesi konusunda aynı fikirde olması çok önemli. Eğer kocanızla aynı fikirde değilseniz bunu sakın çocuğunuza belli etmeyin. Biriniz hayır deyince, ne olursa olsun diğeri evet dememeli. En çok yapılan hata, biri tarafından azarlanan çocuğun diğeri tarafından avutulmasıdır. Bırakın ağlasın. Düşünüp yaptığı hatayı anlasın.
Çocukların, sınırların ne olduğunu bilmeye ihtiyaçları vardır. Sürekli anne-babalarını sınar, her seferinde yeniden denerler. İstikrarlı olarak hep aynı cevabı vermek en doğrusudur. Bir gün yorulup sadece sussun diye, istisna olduğunu belirterek de olsa bir şeyi yapmasına izin verdiniz mi, yandınız demektir. Çocuklar istisnaları kurala dönüştürmekte uzmandır.
‘Mükemmel çocuk’ diye bir şey yok. Hangimiz mükemmeliz ki, mükemmel çocuk yetiştirebilelim? Ama çocukları, sizin ve başkalarının hayatını zehir etmeyecekleri terbiye kuralları içinde yetiştirmekte fayda var. İlk iki çocuğumda bu kuralları uyguladım ve olumlu sonuç aldım. Fakat üçüncüde işler biraz karıştı. Melanie ile aralarında 9, Liza ile 7 yaş olduğu için, sanki Lucy’nin 3 tane annesi vardı. Tek tip terbiye verme imkânı yoktu. Ben kızdıkça,
36 A htapot Kadınlar
onlar şımarttı. Melanie ile Liza’nın arasındaki rekabet korkunç. İkisi de hâlâ Lucy kendini daha çok sevsin diye paralanıyor. Lucy de evin küçük şımarığı olarak gerine gerine dolaşıyor. Bu konuya en kısa zamanda bir çözüm bulmam lâzım.
Valizin Hazır mı? Hayır, Listem HazırÇocuklu ve çocuksuz tatil arasındaki farkı sadece çocuğu
olanlar bilir. Özellikle valiz hazırlamak çok stratejik bir aşamadır. Kendinizin, eşinizin ve çocukların bütün ihtiyaçlarını düşünüp, hiçbir şeyi unutmamak gerekir. Benim bir tatil listem var; valize konulacak ve el çantasına alınacakların hepsini kapsıyor. Böyle detaylı bir liste olunca, hiçbir şey unutulmuyor. Üstelik daha az stresli ve daha çabuk valiz hazırlanabiliyor. Birtakım şeyleri birkaç gün önceden valize koymaya başlıyor, koydukça listeden siliyorum.
Bebek çok küçükken bir de ‘dışarı çıkma listesi’ hazırlanabilir. Çünkü 2-3 saatlik bir yere gitmek için bile neredeyse küçük bir valiz gerekiyor. Emzik, biberon ya da çocuk bezini almayı unuttunuz mu, felaket olabilir.
Kendinize bir bebek çantası edinin. Bu çantanın içinde çocuk bezi, ıslak mendil, kuru mendil, pis bezi atmak için naylon torba gibi sürekli lazım olanlar hazır bulunsun. Bunlarla birlikte almanız gereken diğerlerini de listeleyin ve çıkmadan kontrol edin. Bu listeleri bilgisayarda hazırlarsanız, ana liste hazır olur, gideceğiniz tatil yerine göre eksiltme ve ekleme yapabilirsiniz.
İyi Yolculuklar!
Çocuğunuzun midesi hassassa, yolculuk listesine bir elbise seti ve birkaç torba eklemekte fayda var. Benim çocukların üçü de bütün ulaşım araçlarında kusar. İşin zor tarafı çocuklar küçükken, “Anne midem bulanıyor” diyemedikleri için, aniden her tarafın batması. Eğer arabayla yolculuk ediyorsanız, yedek bir koltuk kılıfı da edinin. Islak ve kuru kağıt mendil almayı da
unutmayın. Ayrıca, yolculuğa çıkmadan önce fazla şekerli ve asitli şeyler yedirmemeye çalışın.
Yolculukta mümkün olduğu kadar hafif olmaya çalışın. Çocuklarla yolculuk ediyorsunuz diye evinizi sırtınızda taşımanıza gerek yok.
Hafif yolculuk etmeyi eşimden öğrendim. Genç kızlık yıllarımda durumum çok vahimdi. Bir haftalık kayak tatiline iki valizle giderdim. Eşimle tanıştıktan sonra da yanıma gereksiz birçok şey alıp, yarısını giymeden geri getirmeye devam ettim. İlk başlarda bir şey söylemedi. Fakat bir iki sene sonra her valiz yapma aşamasında tartışmaya başladık. On sene sonra akıllandım. Gereksiz şeyler taşımamayı öğrendim.
Valiz Hafifletmek İçin Birkaç Öneri:
Kaç günlüğüne gittiğinizi hesaplayın. Kendinize ve çocuklarınıza her gün için bir kıyafet seti hazırlayın. Eğer çocuğunuz 3 yaşından küçükse, bir ya da iki kıyafet seti daha ekleyin. Eğer gittiğiniz yerde çamaşır makinesi varsa, kıyafet adedini azaltın.
Büyük krem ve şampuan kutulan yerine eşantiyonlan tercih edin.
Yanınıza yer kaplayan oyuncaklar almayın. Bir iki küçük kitap, minyatür bir iki oyuncak, kağıt kalem yeter. Bebekler genellikle etraflarındaki gerçek oyuncaklarla daha çok ilgilenir. Uçaktaki düğmeler, indirilip kaldırılan uçak perdeleri, kağıtlar, cep telefonları zaten onların yeni oyuncakları olacaktır.
En stratejik konulardan biri, iki saatten uzun süren yolculuklarda çocukların sıkılmamalarını sağlamak. Çocuklara okuma alışkanlığını verdiyseniz, işiniz yarı yarıya kolaylaşmış demektir. Sırt çantalarına koydukları 2-3 kitap onları bir, iki saat oyalar. Sonra da biraz resim yapabilirler. Eğer iki kardeşlerse beraber oyun oynayabilirler. İskambil kağıdı fazla yer kaplamadığından iyi bir yol oyuncağıdır.
Şimdiki Çocuklar Harika 37
38 A htapot Kadınlar
Bebekle yolculuğun iyi geçmesi, uykusunu alıp almadığıyla doğrudan ilgilidir. Yorgun bebek huysuzdur, ağlar. Uçak yolculuğu yapıyorsanız, diğer yolcuları rahatsız etmekten korktuğunuz için kendi stresinizi de bebeğe geçirirsiniz. Sonuç felaket olur. Havalimanına giderken biraz yolda, biraz da uçakta uyuyabilirse yolculuğunuz rahat geçer. Uçakta, iniş ve kalkışlarda bebeğin kulağı ağrımasın diye meme, biberon ya da emzik vermekte yarar vardır. Büyük çocuklara ise hava basıncını yutkunarak nasıl dengeleyebileceklerini öğretin.
Bebeğiniz için yanınızda getirdiğiniz küçük oyuncuklann hepsini aynı anda çıkartmayın. Teker teker çıkartmak, birinden sıkılınca diğerini vermek oyuncaklara ilgisini sürekli kılacaktır.
‘Buldumcuk’ Olmayınİnsan bazen ne kadar gülünç ve sıkıcı olduğunun farkına var
mıyor. Ben ‘buldumcuk’ oldum da, oradan biliyorum.
İlk çocuğum dünyaya geldiğinde 30 yaşındaydım. Çocuk sahibi olmak için ne geç, ne de erken bir yaştı. Birçok şeyden hevesimi almış, özgürlüğümden gocunmadan taviz vermeye hazır olduğum yaştaydım. Hep anne olmak istediğimi biliyordum. Ama anne olunca bu kadar kafayı yiyeceğimi de düşünmemiştim doğrusu. Mutluluktan çıldırmanın yanı sıra, her şeyi en iyi bir şekilde yapmak için insanüstü bir gayretin içine girdim. Çocuk tüm hayatımın merkezi olmuş, o ve kocam dışında başka konum kalmamıştı. Zaten, her şeyi tek başıma ve o kadar mükemmel yapmaya çalışıyordum ki başka bir şeyle ilgilenecek zamanım da olmuyordu. Kızımdan başka hiçbir şeyden bahsetmiyordum. Hem de uzun uzun ve bütün detaylarıyla...
Sizin için çok önemli olan o detayların başkalarını hiç ilgilendirmeyeceğini düşündünüz mü hiç? Özellikle çocuk sahibi olmayan arkadaşlarınızın gözünde nasıl göründüğünüzü... Çocuksuz arkadaşlarıma beni o dönemde arkadaş listelerinden silmedikleri için teşekkür ediyorum.
Şimdiki Çocuklar Harika 39
40 A htapot Kadınlar
İkinci çocuktan sonra normale döndüm. Dünyanın en güzel, en akıllı, en şirin çocuklarının benimkiler olmadığını anladım. Biz hâlâ çocuklarımızı uyurken hayran hayran seyretmeye, yaptıkları şeylerden gurur duymaya, bunları aramızda ve aile fertleri ile paylaşmaya devam ediyoruz. Ama önümüze geleni esir alıp, saatlerce çocuklarımızı anlatmaktan vazgeçtik.
Kadınlar gittikçe daha geç yaşta çocuk yapmaya başladıkları için, bu konuda buldumcuk olma katsayıları gittikçe fazlalaşıyor. Çevremde on sene önceki halimden daha vahim vakalar görüyorum. Kendinizi dışarıdan görmeyi bilin ve benim gibi, ne kadar gülünç olduğunuzu sonradan fark etmeyin.
İki Lisan, İki İnsanEğer benim gibi eşiniz yabancıysa çift dillilik konusunda da
verecek birkaç önerim var.
Ne kadar şanslı çocuklar yetiştirdiğinizin bilincinde olduğunuzdan eminim. İki farklı kültürü ve lisanı aynı anda öğrenen çocuklar değişikliklere daha kolay adapte olur, başkalarına karşı hoşgörülü, yaşıtlarına göre açık görüşlü büyür ve üçüncü bir dili de daha kolay öğrenir.
Yabancı bir ülkede çocuğuna kendi lisanım öğretmek kolay değil. Çocuğun ana dili, adı üstünde, sizin diliniz de olsa, en iyi yazıp konuştuğu dil okula gittiği ülkeninki olacaktır.
Çocuklar diğerlerinden farklı olmayı sevmez. Farklı olmanın bir şans olduğunu ancak büyüyünce anlarlar. Okul kapısı önünde biraz yüksek sesle Türkçe konuşursanız hoşlarına gitmeyebilir.
Çocuklar yaşadıkları ülkede annelerinin lisanım kullanma ihtiyacı duymaz. Liza’ya bir gün neden benimle Türkçe konuşmadığını sordum. Bana “Sen Fransızca biliyorsun, üstelik Fransa’da Türkçe konuşmama gerek yok ki, herkes Fransızca konuşuyor” diye cevap verdi.
Şimdiki Çocuklar Harika 41
X
ğ ^ ğ Â X x
s < ¿
42 A htapot Kadınlar
Lisanınızı konuşmayan insanların olduğu bir toplulukta Türkçe konuşunca kimse ne dediğinizi anlamadığı için onları dışlamış olursunuz. Dolayısıyla başkalarının yanında her zaman Türkçe konuşmak zordur.
Çocuklar Türkçe konuşurken aksanlı konuştukları için konuşmaya utanır. En azından benimkiler utanıyor.
Ne Yapmak Gerekir?
-- İki lisanı tamamen birbirinden ayırın ve tutarlı olun. Örnek: Anne hep Türkçe, baba hep Fransızca konuşsun.
«- Çocuğunuz doğduğu günden itibaren, hatta daha karnımz- dayken kendi lisanınızı konuşmaya başlayın. Sonradan değiştirmek zor olur.
Siz onlarla Türkçe konuşursunuz, onlar size Fransızca cevap verir. Hiç yılmadan Türkçe konuşmaya devam edin.
» Türkçe konuşmanın Türkiye’deki akrabalarıyla, anneannesiyle, dedesiyle, Türk arkadaşlarla anlaşabilmek için gerekli olduğunu vurgulayın.
•«- Sık Sık Türkiye’ye Gitmeye Çalışın.
Bu konu ilginizi çekiyorsa Elizabeth Deshays tarafından yazılan L ’enfant Bilingue (A Bilingual Child in A Monolingual Society) isimli kitabı tavsiye ederim.
Ev Hali
44 A htapot Kadınlar
Eşiniz?İyi bir ev erkeği mi? Evde her işi paylaşıyor mu? Alışveriş
yapıyor mu? Yemek yapıyor mu? Eğer yardımcınız yoksa, evin temizliğini yapıyor mu? İyi bir baba mı? Çocuğunun altını değiştiriyor mu? Banyo yaptırıyor mu? Gezmeye çıkartıyor mu?
Türkiye’de bu soruların hepsine evet cevabı verebilenlerin azınlıkta olduğunu düşünüyorum. Bu soruları Türkiye genelinde değil, şu anda bu kitabı okumakta olan belli bir eğitim seviyesindeki modem kadınlar ve onların modem kocalarına soruyorum.
Fransız erkekleri, yetiştirilme şekillerinden dolayı, her şeyi doğal olarak eşleriyle paylaşır. Babalarının annelerine yardım ettiklerini görmüşlerdir. Yirmili yaşlardan sonra kendi kendilerine yaşamaya başlamışlardır. Kendi işlerini yapmayı zaten öğrenmişlerdir. İstisnaları yok değildir, fakat adı üstünde, istisna olarak kalır.
Oysaki, bizim erkeklerimizin çoğu ‘küçük paşa’ olarak yetiştirilmiştir. Kendi evlerinde de saltanatlarını sürmeye devam ederler. Oğullarını fazla şımartarak büyüten anneleri bir kenara bırakırsak, kendi evlerinde hiçbir şey yapmamaya devam eden erkeklerin sorumluları karılarıdır. Erkekler de değişikliklere adapte olabilir aslında. Ama siz her şeyi onların yerine yaparsanız, hiçbir çaba sarf etmeden tahtlarında oturmak daha kolaylarına gelir.
Size çok yakınımdan bir örnek vereyim: Kardeşim tam bir paşa olarak yetiştirildi. Hatta anneannem onu “Paşam” diye severdi. Evde hiçbir iş yapmazdı. Ama evlendikten sonra tamamen değişti. Yukarıda sorduğum soruların hepsinin cevabı kardeşim için evet. Bunu başardığı için eşi Selmin’i tebrik ediyorum.
46 A htapot Kadınlar
Bu satırları okuyan arkadaşım Hülya Maltepe bana “Ayşe- ciğim, benim eşim o sorduklarının hepsini gayet güzel yapıyor. Ama yine de bütün iyi niyetine rağmen, ev ve çocuk ile ilgili bütün organizasyonu ben yapıyorum. Çünkü ona ne yapılması gerektiğini detaylarıyla söylemezsem, kendiliğinden yapmak aklına gelmiyor” dedi. Sonra uzun uzun tartıştık. Hülya çok haklı. Benim eşim için de aynı şey söz konusu. Eminim birçoğunuz da bizle aynı fikirdesinizdir. Düşünülecek o kadar çok şey var k i. .. Detaydan hoşlanmayan erkek kafası için çok fazla... Venüs ve Mars gibi... Farklıyız ve hepimiz de bunu biliyoruz.
Aslında ev düzeni ve çocuk bakımı başlı başına bir iş. Bunun yanı sıra kariyer yapmaya çalışan kadınların iki işi var. İkisini de başarıyla yürütebilmek için, tam istediğiniz gibi olmasa bile eşinizin yardımına ihtiyacınız var. Bence bu hayatı ne kadar iyi niyetle paylaşmaya çalıştıkları, nasıl yaptıklarından daha önemli.
Ne Yemek Yiyeceğiz?Ne büyük bir sorun değil mi? Daha öğlen yemek yerken,
“Akşama ne yesek acaba?” diye düşünmek. Ev işi gibi değil; arada bir bile “Bırak dağınık kalsın” denemiyor. Yemek yapmak için fazla vaktiniz olmaması sağlıksız beslenmeyi, hazır yemek almayı gerektirmez. İyi bir organizasyon ile çok fazla zaman harcamadan sağlıklı ve dengeli beslenebilirsiniz.
Benim en büyük şansım kocamın da yemek pişirmesi. Üstelik uyduruk falan değil, gerçek bir şef gibi, benden daha güzel yemek yapıyor. Bu onun hobisi. Harika bir hobi. Çok destekliyorum!
Bu konuda hayatı kolaylaştırmak için birkaç öneri:
**• Büyük bir derin dondurucu alın.
«■ Zaman alacak bir yemek yaptığınız zaman iki ya da üç defalık yapın, geri kalanını dondurun.
Ev Hali 47
«- Mikrodalga fırınınız yoksa, hemen bir tane edinin. Dondurduğunuz yiyecekleri çözmek, vitaminleri koruyarak kısa zamanda sebze haşlamak ve yemek yapmak için ideal.
•«- Sebzeleri besin değerlerini kaybetmeden, aldığınız gün pişirin. Aynı gün yemeyecekseniz dondurun.
« Kışın buzlukta mutlaka bir sebze çorbası bulundurun. Sebze çorbasını yapmak biraz vakit alır. En az 5-6 çeşit sebze katın. Onların hepsini ayıklayıp, kesmek, pişirmek, ezip karıştırmak zaman aldığı için iki defalık yapıp yarısını dondurun. Bolonez sos (bkz. Syf. 49), bizim buzluğun müdavimlerinden. Çocuklara “Bu akşam spagetti bolonez yiyoruz” deyince havaya uçuyorlar.
» Kocanıza yemek yapmayı öğretin. Eğer bu konuya hiç ilgisi yoksa ve malzemeyi ziyan edecek kadar beceriksizse, size asistanlık yapsın. Örneğin sebze ayıklayabilir. (Sebze ayıklama işini çocuklar da çok güzel yapıyor. Bizim evde değeri 1 artı puan).
»- Anneniz ya da kayınvalideniz size yemek yapmayı teklif ettiklerinde sakın reddetmeyin. Hatta çok çok yapsınlar, kalanları dondurun.
**• Kolay yemek tarifleri öğrenin. (Ben artık hazırlık süresi 20 dakikayı geçen yemekleri kendim yapmıyorum) Örneğin önceden marine edip, akşam gelince fırına verdiğiniz tavuk yemekleri ideal.
Akşam çocuklar saat 19:30’da sofraya oturuyor. Yemek hazırlamak için en fazla yarım saatim oluyor. Genelde hazır olan bir yemeği buzluktan çıkarıp yanına pilav gibi kolay yapılan bir şey ekliyorum. Yeşil salatayı akşamdan yıkayıp kurutuyor, bir pamuklu mutfak bezinin içinde buzdolabına koyuyorum. Salata sosunu da önceden bir kavanozun içine birkaç günlük hazırlıyorum. “İki dakikada yaparım” dediğiniz, her gün tekrar etmek gereken bu işler bir araya gelince çok zaman alıyor. Benden daha fazla vaktiniz olsa bile, gereksiz zaman kaybına gerek yok. Kazandığınız zamanı kendiniz için daha keyifli şeyler için kullanabilirsiniz.
48 Ahtapot Kadınlar
Sadece 10 Dakika ve DiyetetikHazırlama süresi on dakikayı geçmeyen, son derece diyetetik
yemek tarifleri:
Yoğurflu Safranlı Tavuk (Gül Laurent'dan)4 kişilik malzeme:
4 parça tavuk göğsüm- 500-600 gr yoğurtmr Safran (ya da kekik)- Taze zencefil
- 2-5 baş sarımsakTuz, karabiber
Yoğurdu ağzı kapaklı cam bir kabın içine koyun. Yoğurdun içine, 6-7 tel safran atın. Bir çorba kaşığı kadar zencefili rendeleyin. Sarımsağı ezdikten sonra ekleyin. Tuz, karabiber ekin. Tavukları bu karışımın içine koyup bir gün buzdolabında bekletin. Fırına giren yayvan bir kabı yağlayın ve karışımı bu kabın içine dökün. Fırında 20 dakika 200 derecede pişirin.
Ballı Tavuk (Gareth Dormon'dan)4 kişilik malzeme:
wr 4 parça tavuk butuM T 2 tatlı kaşığı balwr Yarım limon
- KekikTuz, karabiber
Diyetetik olmasını istiyorsanız, tavukların derisini çıkartın. Fırına giren yayvan bir kabı yağlayın ve tavuk butlarını bu kabın içi
Ev Hali 49
ne yerleştirin. Limonu ve balı tavuk butlarma yedirin. Kekik, tuz ve karabiberi ekleyin. Fırında 20-30 dakika 200 derecede pişirin.
Domatesli, Cevizli Tavuk (Selda'dan)4 kişilik malzeme:
- 4 parça tavuk butu
-- 3 çay bardağı hazır domates püresi■'■■■■mr'. Bir çay bardağı süt
MT Bir avuç ceviz içi
Kekikm ■ Tuz, karabiber
Diyetetik olmasını istiyorsanız, tavukların derisini çıkartın. Domates püresinin içine sütü, kırılmış cevizleri, kekik, tuz ve karabiberi ekleyin. Tavukları bu karışımın içine koyup bir gün boyunca buzdolabında kapaklı bir kabın içinde bekletin. Fırına giren yayvan bir kabı yağlayın ve karışımı bu kabın içine dökün. Fırında 20 dakika, 200 derecede pişirin.
Mikro Dalga Fırında Balık4 kişilik malzeme:
■ w 4 parça balık filetosuİT Dereotu, maydanoz
' m r ■; 2 tane domates- Tuz, karabiberm r Bir çorba kaşığı zeytinyağı
Balıkları mikro dalgaya giren yayvan bir kabın içine yerleştirin. Üzerlerine ince kıyılmış dereotu, maydanoz, tuz ve karabiber ekleyin. Domatesleri yuvarlak yuvarlak kesip balıkların üzerine yerleştirin. Mikro dalga fırınlar için özel plastik kapakla
50 Ahtapot Kadınlar
balıkların üzerini kapatın. Mikro dalga fırında 1000W’da 4 dakika pişirin. Servis yapmadan önce, isterseniz, balıkların üzerine biraz zeytinyağı ekleyebilirsiniz.
Portakal lı Süt Danası4 kişilik malzeme:
«r 4 parça süt danası (çok ince kesilmiş)m t 1 ya da 2 portakal (su oranına bağlı olarak)
w- 1 diş sarımsak (ezilmiş)
HT Kekik- Defne yaprağı■T Bir dal kuru rezene
: me 1 çorba kaşığı zeytinyağı
Yukarıdaki malzemeleri ağzı kapalı cam bir kabın içinde karıştırın. Etleri ilave ederek, buzdolabında 24 saat bekletin. Pişirmeden yarım saat önce buzdolabından çıkartın. Etleri süzün, kalan sosu saklayın. Yapışmayan bir tavada etlerin her iki tarafım üç dakika olmak üzere pişirin. Yanında makarna ile servis yapın. Süzdüğünüz marine sosunu makarnaya katın. Yansını dondurun
Size aşağıda tarifini vereceğim yemeklerin hazırlanması ise on dakikadan fazla sürüyor, ama yapılması çok kolay ve hazırlama süresi 30-45 dakikayı geçmiyor.
İki öğünlük yapıp yansını dondurabilir, hiç zamanınız olmayacağı bir gün için hazırlık yapmış olursunuz. Bu yüzden tarifler 8 kişilik. Önce denemek için daha az yapmak istiyorsanız malzemeyi ona göre ayarlayın.
Ev Hali 51
Spagetti Bolonez (David Giraud'dan)8 kişilik malzeme:
1 kilo kıymam- İki tane orta boy soğanmr Bir kilo domatesm - 1 baş sarımsak- Bir yemek kaşığı zeytinyağım■ Bir tutam kekik
- Bir adet defne yaprağıBir çay bardağı beyaz şarap
m- Bir adet havuç■r- Bir tatlı kaşığı şekert"r Tuz, karabiber
Soğan ve sarımsaklar biraz pembeleştikten sonra kıymayı ekleyin. Biraz piştikten sonra karabiber, tuz ve beyaz şarabı ekleyin. Tahta kaşıkla, etler küçük parçalar haline gelene kadar ezin. Domates ve şeker ekleyin. Defne yaprağı ve kekiği de ekledikten sonra yarım saat kısık ateşte pişirin.
Balkabağı Çorbası (David Giraud’dan)8 kişilik malzeme:
W 1/4 balkabağıMr 3 büyük patates■ r 1 pırasaMT İki tane orta boy soğanm - 2 baş sarımsak
- Bir yemek kaşığı zeytinyağı»«- 1 tavuk suyu tabletimr Tuz, karabiber
52 Ahtapot Kadınlar
Sebzeleri ayıklayıp, parçalara bölün. Pırasanın yeşil taraflarını ve soğanı zeytinyağında beş dakika çevirin. Sonra diğer sebzeleri, tavuk suyunu, tuz ve karabiberi ekleyin. Sebzelerin üstünü kapatacak kadar su ilave edin. Düdüklü tencerede 15 dakika pişirin. Sonra el robotuyla bu karışımı pürüzsüz hale getirin. Rendelenmiş kaşar ya da parmesan peyniri ile servis yapın. (Laf aramızda, ben David gibi pırasa ve soğanı önceden kavurmuyorum. Bütün sebzeleri olduğu gibi düdüklünün içine atıyorum, çok da güzel oluyor. Ama şef “Olmaz, tadı değişir” dedi. Siz zaman durumuna göre nasıl isterseniz öyle yapın).
Bu kadar yemek tarifi yeter. Yoksa annem benimle “İki taşım kadın oldun” diye dalga geçecek. ‘İki taşım kadın’ annemin çok hoşuma giden bir lafıdır: Sürekli olarak “kulak memesi kıvamında”, “iki taşım kaynatın” şeklinde yemek tarifi veren, genellikle başka konuşacak konusu da olmayan kadınlara taktığı isimdir.
Mutfak Alışverişinde Nasıl Zaman Kazanabilirim?ListeYemek yapmak gibi, yapılması mecburi ve sık sık tekrarlanan
işlerden biri de alışveriş.
Bir evin ihtiyacı olan her şeyi içine alacak çok detaylı bir liste yapmak kesinlikle zaman kazandırıyor. Aklınıza gelen her şeyi yazın. Tuvalet kağıdından, patates-soğana, şampuandan diş macununa kadar, çok uzun bir liste yapın. Bunu bilgisayarda yapın. Arada aklınıza gelenleri ilave edin. Böyle genel bir listeniz olduktan sonra artık alışveriş öncesi liste hazırlamak kolaydır. İhtiyacınız olan şeylerin üzerini fosforlu kalemle çizmek yeter. En önemlisi, hiçbir şeyi unutmamış olursunuz. Küçük bir ayrıntı: Ben listemi alışveriş yaptığım süper marketin reyonlarının sırasına göre yaptım. Böylece reyonlar arasında mekik dokumuyorum.
Ev Hali 53
Eve Servis
Alışveriş yaptığım market eve servis de yapıyor. Ödemeyi de evde yapıyorum, kasada vakit kaybetmiyorum. Marketinize bu servisi verip vermediğini sorun. Belki de boş yere sıra bekliyor- sunuzdur.
İnternet
Eğer benim gibi dokunarak alma meraklısı değilseniz, hiç yerinizden kalkmadan internetten de alışveriş yapabilirsiniz. Ben sadece görmeden, dokunmadan alabileceğim şeyleri internetten alıyorum. Çok pratik.
Daha Uzun Aralıklı Alışveriş
Sebze, meyve, yumurta gibi şeyleri her hafta taze almak gerekiyor. Ama son kullanma tarihi uzun olan yiyecekleri, temizlik malzemesi, peçete gibi gereksinimleri çok miktarda alıp stok edebilirsiniz. Ben üç haftada bir büyük alışveriş yapıyorum. Taze ürünleri her Cumartesi alıyorum. Çarşamba günleri de yardımcım ek alışveriş yapıyor. Kendimi bu şekilde organize etmeden önce iki günde bir markete gitmek zorunda kalıyordum. Bu organizasyon sayesinde ayda 4 saat kazandım. Az değil.
Bu Akşam Yemeğe Misafir VarEskiden misafirler kapıyı çaldığında “Eyvah, daha yemek ha
zırlığı bitmedi, giyinmedim, makyaj yapmadım, çocukları giydirmedim” der, panik olurdum. Sonra bütün geceyi mutfak ve salon arasında koşturarak geçirirdim. Ne yediğimi içtiğimi anlar ne de arkadaşlarımla keyifli sohbet edebilirdim. Şimdi artık her şeyi önceden hazırlıyorum. Misafirler gelince her şey ve herkes hazır oluyor.
»- Yemeği önceden hazırlayın. Ya-bir gün önceden ya da daha önceden hazırlayıp buzlukta bekletin.
54 Ahtapot Kadınlar
Ev Hali 55
■- Alışverişi son dakikaya bırakmayın.
» Çocuklara güzel sofra kurmasını öğretin. Ayrıca ortalığı toplamaya da yardım etsinler.
Çok vakit alan yemekler yapmayın. Kolay yapılan, hafif, fakat güzel sunulmuş yemekler de aynı derecede makbule geçer.
»- Nasıl olsa daha vakit var diye, hazırlık yapmaya geç başlamayın. Hazırlıklar hep düşünüldüğünden daha uzun sürer. En iyisi mümkün olduğu kadar erken başlayın, işiniz bitince oturup biraz dinlenin. Böylece misafirlerinizi sakin ve güler yüzlü bir şekilde karşılarsınız.
İki İşi Bir Arada YapmakBu kadınların uzman olduğu bir konudur. Erkekler nedense
iki işi bir arada yapmayı pek beceremez. Ama biz kadınlar neredeyse iki, üç işi bir arada yaparız.
Gündelik hayatımdan birkaç örnek:» Bir çoğumuzun telefonda konuşurken çenesi çok dü
şüktür (ben bu çoğunluğun içindeyim). Gerçi e-posta sayesinde telefon kullanım süresi azaldı, ama gene de her gün telefonda zaman geçiriyorum. Telefonla konuşurken neler mi yapıyorum? Evdeysem, ortalığı toplarım. Çamaşırları yerleştiririm. Yemek yaparım. Bulaşık makinesini doldurur, boşaltırım. Tırnaklarımı törpülerim. Oje sürerim. İşteysem, dosyalarımı yerleştiririm. Yeni mesajlarıma bakarım. Kaslarımı çalıştırırım.
Yemek yaparken ve bebeğime banyo yaptırırken kızlarımla konuşurum. Ödevlerini kontrol ederim.
Makyaj temizlerken haberleri dinlerim.-- Arabada (başkası kullanırken) tırnak törpülerim. Oje süre
rim. Kitap okurum.
56 A htapot Kadınlar
»- Dişlerimi fırçalarkenki beş dakikada bile internette haberleri okurum. Mesajlarıma bakarım. Evi toplarım.
İlaç Dolabı Listeniz Var mı?Benim var ve herkes benimle çok dalga geçiyor. Umurumda
değil. Önemli olan benim hayatımı ne kadar kolaylaştırdığı...Kalabalık ailelerde o küçük ecza dolabı dolar, taşar. Buna
karşın aranan ilaç bulunmaz, evde olmadığı düşünülüp yeniden alınır. Bir de tarihi geçen ilaçları kontrol edip atmak gerekir. Çünkü gereksiz yer tutar.
İlaç dolabındaki bütün ilaçların son kullanma tarihleri ile birlikte bir listesini yapın. Bu listeyi Palm ya da bilgisayarınızda yapın. İlk listeyi yapmak önce çok zaman alacaktır, fakat sonra kaybettiğiniz bu zamanı fazlasıyla geri alırsınız.
Doktordan çıktınız, eczaneye uğrayıp ilaç alacaksınız. Önce listeden, bu ilaçların evde olup olmadığını kontrol edin. Tarihi geçen ilaçları atmak için, bütün kutuların arkasında son kullanma tarihini aramaya da artık gerek kalmayacak. Çünkü listeniz var! Bir liste sayesinde hem yer hem zaman kazanırsınız. Hem de aynı ilaçları iki defa almayarak tasarruf edersiniz.
Ev İşi mi Dediniz?Daha önce de belirttiğim gibi, evde yatılı kalan ya da her gün
gelen bir yardımcım yok. Ama öyle canavar gibi bir yardımcım var ki her işimi bütün detaylarına kadar yapıyor. İsmi Lucilia. Çikolata renkli, ailesi Afrika’dan Portekiz’e göçmüş. Lucilia Portekiz’de doğmuş, on sene evvel kocası ve çocuklarıyla birlikte Fransa’ya yerleşmiş. Lucilia benden dört yaş küçük ama benim çocuklarımdan 15’er yaş büyük üç tane çocuğu var. O kadar akıllı ve becerikli ki okusaymış mutlaka önemli bir iş kadını olurmuş.
Üstün yetenekli Lucilia’mız, bana evde yapacak pek bir iş bırakmıyor. Kalan işleri de ben görmezlikten geliyorum. Biraz geç de olsa, ev işleri için harcadığım zamanı en aza indirmenin ruh sağlığım için çok iyi olduğunu anladım.
Ev Hali 57
Örneğin, Lucilia haftada bir gün toz alıyor. Hafta sonu biriken tozları bir kere de ben alabilirim, ama almıyorum. Zaten o tozlan benden başkası da görmüyor. Evde hiç kimsenin arkasını toplamıyorum. Çocuklar ve eşim kendi eşyalarını kendileri topluyor. Toplamadıkları zaman dağınık kalıyor. Çocuklar sofra kurmaya, toplamaya, bulaşık makinesini doldurmaya, boşaltmaya, çöpleri avluya indirmeye, çamaşırları katlamaya, dolaplarına yerleştirmeye yardım ediyor. Daha önce bahsettiğim artı puanlar iyi bir motivasyon oluyor. Fakat, üç çocuklu, çalışan bir anne olarak benim evde ve dışarıda yapmam gereken daha birçok işim oluyor. Sürekli hareket halinde olmak, belki de hep ince kalmamın sırlarından biri.
58 A htapot Kadınlar
Bölüm
Hobilerim..
Neden Önemli?Hobilere zaman ayırmak neden bu kadar önemli? Neden bin
bir programın iç içe girdiği cumartesi günlerinde bile resim kursunu iptal etmiyorum? Neden yorgunluktan öldüğüm bir akşam dahi olsa, ısrarla şarap kulübüne gidiyorum?
Çünkü hobilerime ayırdığım zaman sadece bana ait olan, kısa bir süre için bile olsa günlük sıkıntılarımdan soyutlandığım tek zaman. Benim için çok değerli. Ayrıca, farklı çevrelerden yeni insanlarla tanışmamı sağlıyor, ufkumu genişletiyor. Kendimi geliştirmem, çıkan sonuçlardan gurur duyabilmem de cabası...
Günümüzde birçok kişinin düzenli aralıklarla ziyaret ettiği bir psikologu var. Benim psikologum yok ama hobilerim var. Başka bir deyişle, eğer hobilerim olmasaydı, büyük bir ihtimalle benim de bir psikologa ihtiyacım olurdu.
Biliyorum, birçoğunuz hobilerinize ayıracak vaktiniz olmadığını düşünüyorsunuz. Ben de yıllarca kendi kendime aynı şeyi söyledim. Şimdi vaktim üç dört yıl öncesinde olduğundan daha fazla değil. Aksine üçüncü çocuğum dünyaya geldiğinden beri başımı kaşımaya bile vaktim yok. Ama karar verdikten sonra, iyi bir organizasyonla, vakit ayırmak mümkün. Fiziksel olarak dinlenmeye vaktim olmuyor, ama kafamı dinlendiriyorum.
“Belki orada daha kolaydır, ama İstanbul’da çalışan ve çocuk sahibi bir kadının hobilerine vakit ayırması kolay değil” dediğinizi duyar gibiyim. Ama benim İstanbul’da yaşayan evli, çocuklu, çalışan ve hobilerine vakit ayırabilen tanıdıklarım da var. Örneğin, çok sevdiğim arkadaşım Ebru Bayramoğlu Anadolu yakasında oturup Avrupa yakasında çalışıyor. Çalıştığı iş sık se
Hobilerim 61
yahat etmeyi de gerektiriyor. 4 yaşında bir kızı var. Ebru her sabah işten önce sabah 7:00’de başlayan yoga dersine gidiyor. Bunun kendisi için yaptığı tek şey olduğunu söylüyor ve bunu yapabilmek ona enerji veriyor. Karar veren bir şekilde zaman yaratıyor, başlayan da bırakamıyor.
ResimHep yapmak isterdim. Ama ne vaktim ne de yeteneğim vardı.
Evime yakın bir resim ve heykel atölyesi var. Önünden geçerken hep hayran hayran bakıyordum. Bir gün cesaret ettim, içeri girip konuştum. Şimdiki sevgili hocam, bana iyi çizgim olmasının şart olmadığını, yetenekten çok isteğin önemli olduğunu anlattı. İstek vardı ama vakit yoktu. Onu da hallettik. Burası diğer kurslar gibi yıllık üye olunup her hafta aynı saatte, aynı kişilerle gitmek zorunda olunan bir kurs değil. Gidebileceğin zaman randevu alıyor, gidiyorsun.
Sadece büyükler için olan bu kursa, o zaman 7 yaşında olan büyük kızım Melanie’nin de gelebilmesi için ısrar ettim. O zaman Melanie, kardeşi Liza’yı çok kıskanıyordu (henüz en küçük kardeşi Lucy doğmamıştı). İkimizin evden uzak, baş başa bir etkinlik yapmasının iyi geleceğini düşündüğüm için ısrar etmiştim. Resim bize çok iyi geldi, tam bir terapi oldu.
Melanie artık cumartesi sabahlan piyano kursu olduğu için gelemiyor. Hem artık büyüklerle resim yapmak da onu fazla açmıyor.
Ben hâlâ ayda iki kere gitmeye devam ediyorum. Yağlı boya resim yapıyorum. Fazla çizgi becerisi gerektirmeyen modelleri seçiyorum. Renklerle oynamaya bayılıyorum. Bir gün vaktim olursa desen dersi de almayı düşünüyorum. Yeteneğim yok demeyin. Benim gibi biri bile ortaya bir şeyler çıkartabiliyorsa, herkes yapabilir demektir.
A htapot Kadınlar
Hobilerim 63
MozaikBir gün gördüğüm “Mozaik Dersleri Verilir” ilanı sayesinde
mozaik yapmaya da başladım. Paris’te bir hanımdan özel ders alıyorum. Mozaik yapmaya resimden daha evvel başlamıştım, ama çok sabır isteyen ve çok ağır ilerleyen bir iş olduğu için resim mozaiğin önüne geçti. Korkunç zaman alan bir uğraş, fakat sonuç harika. Şimdiye kadar bir tepsi yaptım, Yaklaşık bir sene sürdü. İki sene önce başladığım aynayı ise henüz bitiremedim. Eve getirdim. Devam etmeye çalışıyorum, ama fazla zaman ayıramıyorum.
Mozaiğin en sevdiğim yanı emek vererek ortaya farklı bir nesne çıkartmak. Ondan sadece bende olması. “Ben yaptım” diye gurur duyabilmek. Beğendiğiniz bir nesne ya da resmi satın almak gibi değil bu. İnsanın kendisinin yapması çok tatmin edici. Ayrıca, yaptığım şeye o kadar konsantre oluyorum ki bütün gündelik problemleri unutuyorum. Çok az vakit ayırabilsem de hiç yapmamaktan iyi. Devam edeceğim.
Şarap TadımıBu benim yeni aktivitem. Şarap hep ilgimi çeken bir konuy
du. 20 yaşlarında İngiltere’de tanıştığım aile bana güzel şarap içme keyfi aşılamıştı. O zamanlar Philip ayda bir şarap tadımı seanslarına giderdi. Onların evinde dünyanın her yerinden gelen güzel şaraplar içerdik. Günün en büyük sorunu, “Bu akşam yiyeceğimiz yemeğe hangi şarap yakışır?” olurdu. Yemekte Philip bize içtiğimiz şarabın karakteristik özelliklerini açıklardı. Yıllar sonra ben de bu konuyla ilgili daha bilgili olabileceğim için çok memnunum.
Gittiğim özel kulüpteki toplantılar ayda bir kere, Cuma akşamlan oluyor. Çok önceden tarihini bildiğimiz için, eşim o akşam eve erken gelip çocuklarla ilgileniyor. Ben de rahatça çıkabiliyorum.
Her seferinde Fransa’nın başka bir bölgesinin şaraplarını tadıyoruz. Nadir olarak diğer ülkelerin şaraplarını da tattığımız oluyor.
64 A htapot Kadınlar
Hobilerim 65
Şarap uzmanımız önce bölgenin üzümlerini, toprağını, şarapların karakteristik özelliklerini anlatıyor. Sonra tatmaya başlıyoruz. Benim için çok keyifli ve ilginç. İlginizi çeken bir konu ise tavsiye ederim.
SporAslında sporu hobi kategorisine sokmak yanlış. Çünkü ye
mek ve uyku gibi, sağlıklı yaşam için gerekli. Ben hobilerimin arasına koydum, çünkü spor yapmaktan keyif alıyor, yaptıktan sonra kendimi iyi hissediyorum. Eskiden çok fazla spor yapardım. Şimdi çok az vaktim var.
Şu anda yapabildiklerim: her gün jimnastik ve hızlı yürüyüş, her hafta sonu bisiklet, fırsat buldukça yüzme, yılda bir hafta kayak, seyrek olarak da tenis ve trekking.
KitapBirçok kişi kitap okumayı sevdiğini fakat vakti olmadığını
söyler. Her şeye olduğu gibi buna da vakit yaratabilirsiniz. Eskiden 2-3 kitabı aynı anda okuyan eşime “Nasıl aynı anda okuyorsun, karıştırmıyor musun?” derdim. Şimdi aynı şeyi kendim yapıyorum. Hatta aynı anda okuduğum 4-5 kitap olabiliyor. Çantamda hep bir kitap bulunuyor. Yol kitabı dediğim bu kitaplar genelde fazla yer kaplamayan, ince kitaplar. Eğer işe gitmek için toplu taşıma araçlarını kullanıyorsanız, bu zamanı kitap okumak için değerlendirebilirsiniz. Paris metrosunda herkesin elinde bir kitap ya da gazete oluyor. Biliyorum ki İstanbul’da çoğunuz işe arabanızla gidiyorsunuz. Fakat gene de çantanızda ince bir kitap bulundurun. Çünkü bir yerde sıra beklerken ya da öğle tatilinde okuyabilirsiniz. Benim başucu kitaplarım çantamda ağırlık yapan kalın kitaplar. İçerikleri tamamen farklı: Roman, biyografi, deneme, gezi kitapları... O akşamki ruh halime göre birini seçiyorum. Yaklaşık 2-3 yıldır hiç televizyon seyretmediğim için, kitap okuyacak daha çok zamanım oluyor. Havaalanında, uçakta, trende, plajda yanımda mutlaka bir kitap bulunuyor.
A htapot Kadınlar
■*n% »• % »«Bolııra 4
İşini Gönlüne Yazacaksın!
68 A htapot Kadınlar
{ %
İşimden Memnun muyum?Birçok insan hayatının büyük bir kısmını işyerinde geçiriyor.
Bu nedenle ideal olarak işin, yaratıcılığı dışa vurma, iş arkadaşlarıyla iletişim kurma ve maddi güvenlik sağlama ihtiyaçlarını karşılaması gerekiyor. Ne yazık ki çoğumuz için, işyerleri tatminden çok bir stres kaynağı.
Eğer hepimiz başkalarının ve kendimizin yararına eşsiz becerilerimizi ifade ederken bizi mutlu eden şeyi yapabilseydik, dünya daha iyi bir yer olurdu. Hep başkalarının yaptığı işler daha cazip gelir bize. Onların işlerinin daha kolay ve daha tatmin edici olduğunu düşünürüz. Çoğu zaman her işin kendine göre bir zorluğu olduğunu unuturuz.
Tam olarak en çok yapmak istediği şeyi yaparak geçimini sağlayan insanlara imreniriz. O kadar şanslı olamasak bile, işimizin hayatımızı zehir etmesine izin vermemeliyiz. Hayat çok değerli. Anlamlı olan bir iş yapma hakkımız var. İşinizde mutlu olup olmadığınızı sınamak için saate ne sıklıkta baktığınıza dikkat edebilirsiniz. Eğer içinizden gelen ses zamanın çok yavaş bir şekilde ilerlediğini ve işi bırakmak için sabredemeyeceğinizi söylüyorsa, büyük bir ihtimalle hayattaki amacınızı tam olarak ifade etmeyen bir konumdasınız. Diğer yandan, işinizi yaparken zamanın nasıl uçup gittiğini fark etmiyorsanız, doğru yerdesiniz demektir. Kıpırdamayın.
Geçen yaz Çeşme yakınlarında bir tatil kasabasında balık yiyoruz. Oranın dolup taşan, deniz kenarındaki en meşhur lo- kantasmdayız. Evvelki sene de bir kere gitmiştik. Lokantanın sahibi hoş geldiniz diye gelip elimizi sıktı. Üzerinden koca bir
70 A htapot Kadınlar
kış geçmesine rağmen bizi tanıdığına ihtimal veremedim. Sadece işini iyi yapan bir adam olduğunu düşündüm. Biraz sonra sipariş verirken bana dönüp “Abla sen çikolata sufle seviyorsun, yemek istiyorsan şimdiden siparişini alayım” dedi. Şaşkınlığımı gizleyemedim. Nasıl olup da bir sene sonra benim ne yediğimi hatırlayabildiğini sordum. “İşini gönlüne yazacaksın” diye cevap verdi. Ne güzel özetleyiverdi adam hayat felsefesini. O lokantanın her akşam neden tıklım tıklım dolu olduğunu ve yüzünden hiç eksilmeyen o gülümsemenin sebebini de anlamış oldum.
Beden ve zihninizin verdiği sinyalleri dinleyin, gününüzü kendiniz ve yaşamınızdakiler için daha büyük tatminler yaratmak için harcamaya adayın. En azından deneyin.
Çocuk sahibi olmadan önce İstanbul’da sekiz yıl tekstil sektöründe çalıştım. Çok firma değiştirdim. Hepsinin ortak özelliği Amerikan mağazalarına mümessillik yapıyor olmalarıydı. Deli gibi, saate bakmadan çalışırdım. Amerika ile olan saat farkından dolayı genellikle işten geç çıkardım. En uzun süre çalıştığım şirket en son çalıştığım oldu. Herhalde daha uzun seneler kalırdım. İyi bir kariyer yapma ihtimalim vardı, ama evlenip Fransa’ya yerleştim.
Fransa’ya gelir gelmez çalışmaya başlamam olanaksızdı, çünkü Fransızca bilmiyordum. Önce Fransızca öğrendim. Sonra üniversitede okuduklarımın Fransızca bir özeti olarak tanımlayabileceğim, küçük bir diploma aldım. Daha sonra, tekstil sektöründe çalışmaya devam etmek istediğim için, tanınmış bir moda okulu olan Esmod’da, kısa bir sertifika programına katılıp moda pazarlama okudum.
Bu arada iki kızım oldu. Bütün bunlar beş yıl aldı. Küçük kızım dokuz aylıkken tekrar çalışmaya başladım ve bir seçim yapmak zorunda kaldım: Aile ya da kariyer...
Önce, bütün dünyadan çocuk kıyafetleri ithal eden bir firmada çalıştım. Fakat altı ay sonunda istifa etmek zorunda kaldım.
İşini Gönlüne Yazacaksın 71
Çünkü Türkiye, Romanya ve Portekiz pazarından sorumluydum ve bu ülkelere sık sık seyahat etmem gerekiyordu. Türkiye’ye gidip gelmekten çok mutluydum fakat çocuklarımdan uzak kalmak istemiyordum. Ayrıca, akşamları saat 19:00’dan evvel işten çıka- mıyordum. Eve gelmem saat 20:00’yi buluyordu. Çocuklarımla akşam fazla beraber olamamak beni çok rahatsız ediyordu.
İstifa ettikten iki ay sonra, bir Amerikan firmasında çalışmaya başladım. İstanbul’da son çalıştığım Amerikan firmasının Paris bürosuydu. Fransa pazarını henüz pek tanımadığımdan, İstanbul’daki pozisyonumdan daha aşağıda başlamak zorunda kaldım. Paris’te ilk bulduğum işe göre maaşı neredeyse yarı ya- rıyaydı. Ama çalışma saatleri 9:00-17:30 idi (Yabancı alıcı ve fiıar olmadığı zamanlar). Büronun yeri merkezde, Paris’in en güzel semtlerinden birindeydi. Eve metroyla yarım saat uzaklıktaydı. İşimi ve çocuklarımı, hiçbirinden taviz vermeden sürdürebilecektim. Kabul ettim.
Çok yavaş ilerleme gösterilebilen bu şirkette arada bir çok sıkılıp istifa etmek istediğim oldu. Ama, çocuklarımın biraz daha büyümesini bekledim. Altı buçuk yıl sonunda kendi işimi kurmak üzere ayrıldım.
Ben kariyer ile aile hayatı arasında bir seçim yapmak zorunda kaldım. Ama bu bir kural değil. Her ikisini bir arada yürütebilen kadınlar tanıyorum.
Hayalimdeki Kadm(!)Size ilham verecek başarılı bir kadın örneği bulmayı deneyin.
Türkiye’de ya da dünyanın başka bir ülkesinde olabilir. Önemli olan örnek alıp ilerlemenize yol gösterecek biri olması. Beni motive eden kadın Catherine Painvin oldu. Halbuki benim hayatında ne kadar önemli bir rolü olduğundan haberi bile yok. Catherine ile tanışmıyoruz bile. Her şey bir pazar sabahı yatağımda Côté Sud adlı dekorasyon dergisini okurken başladı. Fransa’nın
72 A htapot Kadınlar
Aveyron bölgesindeki Aubrac’da, XIX. yüzyıldan kalma bir otel restore edilmiş, dekorasyonu çok sıra dışı bir tarzda yapılmıştı. Otelin sahibi aynı zamanda dekore eden kişiydi; her köşeye kendinden bir şeyler katmıştı. Kim olduğunu merak edip okumaya başladım ve karşıma Catherine Painvin çıktı. Topladığı deniz kabuklarından yaptığı bebekleri pazarlayarak işe başlamış ve Tartine et Chocolat markasını (meşhur bir Fransız çocuk hazır giyim markası) yaratmıştı. Bütün bunları yaparken beş çocuğu, sekiz torunu olmuştu. Tartine et Chocolat hâlâ iyi bir marka. Catherine de 60 yaşlarında olmalı. Dekorasyon, otel, çocuklar ve torunlar arasında sakin ama aktif bir hayat sürüyor. Ben o sabah, beş çocukla başarılı bir iş hayatını birlikte yürütebilmiş olan Catherine Painvin’i tanıdım. Kendi kendime “Kadın beş çocukla neler yapmış, sen üçüncüyü yapmaktan korkuyorsun” dedim. Kafamdaki bütün soru işaretleri bir anda silindi. İki ay sonra hamile kaldım. Catherine Painvin bende hayranlık uyandırdı, ama onun kadar başarılı olma hırsım yok. Sadece böyle kadınlar olduğunu düşünmek bana umut ve enerji veriyor.
Hem Kapıcı, Hem Çaycı, Hem Sekreter, Hem de Patron OImak(!)Şubat 2006’da işimden ayrıldım ve serbest çalışmaya başladım.
Gerçi bir iki sene daha sabredebilirdim, ama olaylar farklı gelişti. Çok daha hayırlı oldu. Şimdi daha fazla çalışıyorum, ama nasıl ve ne zaman çalışacağıma kendim karar veriyomm. Benim için en büyük lüks. İşyeri: ev. Arada sırada eşimin ofisini de kullanıyorum.
Kendi adına, özellikle evden çalışmayı düşünenlere birkaç tavsiyem var. Başta disiplinli olmak gerekiyor. Yıllardır evden çalışan arkadaşım Arzu Ergüner, sabah işe erken başlama konusundaki zorluklardan bahsetmişti. Bu konuda çok dikkatli olmam gerektiğini biliyordum. Geç kalıp patrona mahcup olma korkusu kalktığı zaman, bilgisayarı açma saatleri gecikebilir, sabah uykuları uzayabilir, evdeki diğer işlerle vakit kaybedilebilir.
İşini Gönlüne Yazacaksın 73
Kural 1- Gene aynı saatte uyanmaya devam edin. Benim saatim 6:30’da çalmaya devam ediyor.
Kural 2- Evde olduğunuzu unutun. Sakın ev işi, yemek gibi şeyler yapmaya kalkmayın. Çocuklarınız varsa, evde çalıştığınızı açıklayın. Saat 18:00’e kadar anneleri evde yokmuş gibi yapsınlar.
Kural 3- Önce odanızı, mutfağı toplayıp büronuza oturmayın. Bunları yapmak için telefonun çalmasını bekleyin. İki işi birlikte yapıp zaman kazanma kuralını hatırlayın.
Evde çalışmanın en büyük avantajı işe gidiş-geliş süresinden tasarruf etmek. Ben günde bir saat kazanıyorum. İstanbul’da nerede oturduğunuza bağlı olarak günde iki, üç saat kazanmanız mümkün. Bunun yarım saatini spor ve yoga zamanıma ekliyorum. Sabah 15 dakika yerine 45 dakika egzersiz ve yoga yapıyorum. Güne daha zinde ve huzurlu başlıyorum. Diğer yarım saati de günlük çalışma saatime ekliyor ya da İtalyanca çalışıyorum.
Benim için evde çalışmanın ikinci avantajı, her sabah güne şikayet ederek başlayan iş arkadaşlarımı çekmek zorunda kalmamam. Son zamanlarda insanların hava durumunu dahi dramatize etmelerini çekememeye başlamıştım. Yağmur mu yağıyor? Öğlene kadar surat asılır. Pazartesi günü mü? Kimseye “Nasılsın?” diye sormaya bile gerek yok. Herkes hafta sonu bittiği için çok mutsuzdur. Şimdi komiğime gidiyor. O zamanlar ne kadar sinir olsam da katlanmak için duymazlıktan gelmeye çalışıp kendi dünyamda yaşardım.
Evde tek başına çalışmanın zor tarafı, kafanıza işle ilgili bir problem takıldığında, dönüp diğer masada oturan arkadaşınızla konuşamamanız. Hemen paylaşmak istediğiniz bir şeyi bir arkadaşınızla ya da eşinizle paylaşmak için biraz beklemek zorunda kalırsınız. Bunun da zamanla alışılacak bir durum olduğunu düşünüyorum. Üstelik e-posta sayesinde insan kendini pek yalnız da hissetmiyor doğrusu. Aynı konu bir avantaj olarak da görüle
74 Ahtapot Kadınlar
bilir. Etrafta konuşacak insan olmadığı için daha verimli çalışıp daha iyi konsantre olabilirsiniz.
Evden çalışmak konusunda karşılaştığım başka bir zorluk da, insanlara çalıştığımı ispat etmek zorunda kalmam oldu. Çalışmak için evden çıkıp büroya gitmeyince, hesap verecek bir patron olmayınca, “Oh, ne rahat, lay lay yapıyor” gibi bir izlenim uyanıyor insanlarda herhalde.
Çocukların anlaması daha kolay. Çünkü eve gelince annelerinin çalıştığını gözleriyle görüyorlar. Ama arkadaşların anlaması biraz zaman alıyor. “Senin vaktin vardır şimdi, bu yemek programını sen organize ediver”, “Sen de çalışmıyorsun, çarşamba günü bana gelin” gibi cümlelerle karşılaştığımı hatırlıyorum. Ne yazık ki gerçek tam tersi. Maaşlı çalışırken, ayda en az 3-4 defa arkadaşlarımla öğle yemeği yemek için vakit ayırabilirdim. Oysa ki, geçtiğimiz üç aydır bir tek arkadaşımla bile yemek yiyecek vaktim olmadı.
Maaşlı ile serbest çalışma arasındaki en büyük farklardan biri de, ay başında ne kadar para kazanacağınızın belli olmaması. Acaba başarılı olabilecek miyim? İlk başta eski maaşım kadar kazansam razıyım, ama ya zarar edersem? İstediğim zaman tatile gitmekte özgürüm, ama ücretli izin lüksüm yok.
Bir risk alındığı ve daha fazla çalışılması gerektiği kesin. Ama ya işler iyi giderse? Alacağım tatminin bütün yorgunlukları unutturacağı kuşkusuz.
Çalışan Annenin Vicdan AzabıEv kadınının işi hiç bitmez. Mutlaka yapacak bir sürü şey
çıkar; nereye gittiği belli olmadan bütün gün uçar gider. Yapılan işler vakit alır, fakat ertesi gün sanki hiçbir şey yapmamış gibi yeniden başlamak gerekir. Bütün gün ne yaptıklarınızı kimse görür ne de kimse teşekkür eder.
İşini Gönlüne Yazacaksın 75
76 A htapot Kadınlar
Çocuklarım doğduğundan beri çalışmadığım dönemler oldu. O dönemlerin büyük bir kısmında okula gidiyordum. İlk defa yıllar sonra üçüncü çocuğuma hamileliğim sırasında bir yıl boyu evde kaldım. Fransa’da üç seneye kadar ücretsiz doğum izni kullanma hakkı var. Ama çok uzun doğum izni kullanan bir kadının döndüğü şirkette fazla bir ilerleme umudu kalmıyor.
Çocuklarımla daha çok ilgilenebilmek, beraber birçok şey yapabilmek hayali kuruyordum. Ama beraber geçirilen zamanın miktarının değil, kalitesinin önemli olduğunu anladım. Gerçekten de fiziksel olarak oradaydım, ama sürekli koşturmaktan, farklı bir şeyler yapmak için fazla vaktim kalmıyordu. Yapabildiğim kadarım da çalışırken bir yolunu bulup nasıl olsa yapıyordum. Ayrıca, ben evde olduğum için kızlar sürekli arkadaşlarını davet ediyordu. Ben de arkadaşlarının anneleriyle çay içip gereksiz muhabbetler yapmak zorunda kalıyordum. Çay içip sohbet etmeye karşı değilim tabii, ama sohbet konulan ilgimi çekiyorsa... En kötüsü, bir iki saati ortak hiçbir konum olmayan kişilerle harcamaktı.
Eğer çalışıyorsanız ve bir gün işten izin alıp çocuklarla beraber özel bir şeyler yaparsanız, o çok özel bir gün olur. Oysa ev kadınıysanız, çocuklar evde olmanızı olağan bulur. Dolayısıyla, “Çalışmasam çocuklarıma daha fazla vakit ayırabilirdim” diye vicdan azabı çekmeyin. Çalışan kadın daha planlı-programlı olur. Zamanını daha iyi değerlendirir. Evde oturunca, beraber geçirilen kaliteli zaman miktarı artmaz.
Ev kadınları alınmasın, ama çevremdeki çalışan kadınların çocukları daha sorumluluk sahibi, daha başarılı, ilgi alanları daha geniş, daha az şımarık olarak yetişiyor. Rol modelleri olan annelerinden programlı ve sorumluluk sahibi olmayı doğal olarak öğrendiklerinden olabilir mi?
Türkiye’de, öğretmenlik gibi birkaç meslek dışında, yılda sadece iki hafta tatille maaşlı çalışmak zor. Fransa’da yıllık
İşini Gönlüne Yazacaksın 77
izinlerin en az beş hafta olması en büyük avantaj. Ama benim Türkiye’de önemli mevkilerde çalışan ve çocukları olan çok arkadaşım var. Bana en yakın örneklerden biri kardeşimin eşi Selmin. Çalıştığı Amerikan şirketinde müdür pozisyonuna yükseldi. Ev ve işi başarıyla yürütüyor. Bu durumdan bir şikayeti olmadığı anlaşılan bir buçuk yaşındaki yeğenim de mutlu, kendiyle barışık bir bebek.
Bir yolunu bulun, ne yapıp edin, çalışın. Kendi işinizi kurun, özel ders verin, tercüme yapın, haftada bir iki gün çalışın, ama çalışın. Ev kadını statüsünden çıkıp, çalışan kadın statüsüne geçince kendinize olan güveninizin arttığını, bir şeyler ürettiğiniz için kendinizi daha iyi hissedeceğinizi göreceksiniz.
Canavar gibi akıllı, becerikli iş kadını arkadaşlarımın, uzun süre iş hayatından ayrı kaldıktan sonra kendilerine olan güvenlerini kaybedip yeniden iş hayatına dönecek cesareti kendilerinde bulamadıklarım üzülerek gördüm. Ben de Fransa’da iş hayatına başlamadan önce uzun süre iş hayatından ayrı kaldığım ve yeni bir ülkede çalışmaya başlayacağım için korkmuştum. Ama korkacak bir şey yok. Biraz sıkı çalışma ile o bocalama dönemi çok kısa süre içinde atlatılıyor.
Arkadaşlarımdan Hülya Maltepe, çok büyük ve tanınmış bir Amerikan şirketinde önemli bir mevkide çalışıyor. Bu şirket için daha önce Türkiye’de, Amerika’da ve Hollanda’da da çalışmıştı. Şu ara Paris’te. Ama büroya gitmeden evden çalışıyor. E-posta, internet ve görüntülü konferans yöntemleri sayesinde işini istediği yerden yapabiliyor. Arada Amerika’ya gidip gelmesi gerekiyor, bazen akşam oğlu uyuduktan sonra da çalışmak zorunda kalıyor, o kadar. Yani teknoloji de artık bizim yanımızda...
İçiniz rahat olarak çalışma hayatına başlayabilmek için en önemli faktör, çocuklar için iyi bir bakıcı bulmak. Ne yazık ki Türkiye’de 3 yaş öncesi çocuklar için gelişmiş bir kreş sistemi ya da eğitimli çocuk bakıcıları olmadığından, bakıcı bulmak an
78 A htapot Kadınlar
nelerin kâbusu olmaya devam ediyor. Çocuğunuzu içiniz rahat olarak bırakabileceğiniz bir çözüm bulduktan sonra geriye kalan en önemli konu, iş hayatı ile aile hayatını dengeleyebilmek. Her ikisinden de ödün vermeden, en iyi şekilde her şeyi yürütmeye çalışmak. En zoru da bu zaten.
Bölüm 5
Sağlam Vücut Sağlam Kafada
I- EgzersizSpor yapmayı bir yaşam biçimi haline getirmeyi deneyin.
Kendinize ve yaşam şeklinize uygun olan spor çeşitlerini seçip, düzenli aralıklarla ve zorluk düzeyini artırarak egzersiz yapmaya çalışın. Isınmadan spor yapmaya başlamayın, esneme hareketlerini ihmal etmeyin. Vücudunuzun bütün kaslarını çalıştırmaya özen gösterin. Spor yapma tecrübeniz yoksa bir profesyonele danışabilir ya da uzmanlar tarafından hazırlanmış DVD veya kitaplara başvurabilirsiniz.
Düzenli egzersiz yapmanın faydaları o kadar fazla ki spor yapmaktan nefret eden kişileri dahi motive edeceğini umuyorum.
Daha Sağlıklı Olmayı Sağlar«- İyi kolesterol seviyesini yükseltir.
Diyabet riskini azaltır.
«- Kemik ve kasları güçlendirir, kemik erimesi riskini azaltır.
»r Sırt ağrılarını azaltır.
-r Kan dolaşımını artırır, kalbi, akciğerleri güçlendirir.
»- Kalp rahatsızlığı riskini 50% oranında azaltır.
»- Kan basıncım, kan şekerini ve yağları denetler.
«• Kanser riskini azaltır.
«r Kireçlenme ve artroz riskini azaltır.
»- Sindirime yardımcı olup kabızlığı önler.
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 81
Zinde ve Genç Kalmanızı Sağlar«- Akciğerlerinize oksijen akışını yükseltir.
Kan dolaşımını artırır, fiziksel ve duygusal sağlığı geliştirir ve gençleşmeye yardım eder.
Enerji VerirBundan sonra “Bugün spor yapmayacağım, çok yorgunum”
demeyin. Ilımlı olarak yapılan egzersizler aldıklarının iki katı kadar enerji verir.
Kafayı Daha İyi ÇalıştırırNeden yürürken, koşarken, bisiklete binerken daha fazla
fikir üretiriz? Napolyon mektuplarını neden yürürken dikte ettirirmiş? Neden spor yaptıktan sonra zihnimiz daha açık olur? Egzersiz düşüncelerin harekete geçmesini, fiziksel olduğu kadar entelektüel olarak da kuvvetli olmanızı sağlar. Spor yaparken salgılanan serotonin daha iyi uyumayı ve iyi bir hafızaya sahip olmayı sağlar.
Nasıl ve Hangi Sıklıkta Egzersiz Yapmalı?Doktorların önerisi her gün, düzenli egzersiz yapmak. Her
gün en az 15 dakika egzersiz yapmak haftada sadece iki gün birer saat yapmaktan daha faydalı. Özellikle masa başında çalışıyorsanız ideal olarak yapmak gereken, her gün bir saat fiziksel aktivite. Bu bir saat aktivitenin kesintisiz olması gerekmez. Bir saat spor yapacak zaman bulamadığınız günler, 6 defa 10 dakika yapabilirsiniz. Örneğin: Sabah uyanır uyanmaz 10 dakika jim nastik yapın. İşe gidişte ve dönüşte 10’ar dakika hızlı yürüyün. Gün boyunca 10 dakika merdiven çıkın. İki defa 5 dakika kas
82 Ahtapot Kadınlar
larınızı çalıştırın. Akşam 10 dakika dans edin. Vaktiniz olduğu günler, 1 saat kadar sizi terletecek yoğunlukta egzersiz yapın. Haftada iki gün de ağırlıklarla ciddi kuvvet egzersizleri yapın.
Eğer bugüne kadar hiç spor yapmadıysanız başlamak için çok geç değil. Zararın neresinden dönülse kârdır. Herkesin yapabileceği en kolay egzersizlerden bir tanesi yürümek. Her gün biraz daha fazla ve daha hızlı yürüyerek performansınızı artırabilirsiniz. Merdiven çıkmak da hiçbir spor tecrübesi gerektirmez. Çıktığınız kat sayısını ve hızınızı zamanla artırabilirsiniz. Yüzmek de herkesin kendi ritmine göre yapabileceği kolay bir spor. Yaptığınız fiziksel aktivite ne olursa olsun, bol bol su içmeyi ihmal etmeyin.
Aşağıdaki, hangi aktivitenin dakikada ne kadar kalori yaktığını gösteren tablo, size günlük aktivite oranınızı planlamanızda yardımcı olacaktır. Sağlıklı ve uzun yaşamak için tavsiye edilen, haftada 3500 kalori ile 6500 kalori arasında (başka bir deyişle günde 500 ile 950 kalori) yakmaktır. Fakat bir kilo yağ kaybedebilmek için haftada en az 7000 kalori harcamanız gerektiğini unutmayın.
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 83
60 Kiloluk Bir Yetişkinin Dakikadaki Enerji Kaybı**Aktivite Kullanılan kalori/dakikaBisiklet (yavaş) 4Bisiklet (hızlı) 16Jimnastik (yavaş) 5,5Jimnastik (hızlı) 12,5Dans (yavaş) 3Dans (hızlı) 5,5Jogging (yavaş) 3,5Jogging (hızlı) 12Tenis 7Yürüyüş (yavaş) 3,5Yürüyüş (hızlı) 5,2Merdiven çıkmak 12Tenis 7Yüzme 8Kayak 7Elektrik süpürgesi kullanmak 4,5Utü yapmak 2,3Çocukla ilgilenmek/oynamak 2,5-5Sevişmek 2,5Flüt/piyano/keman çalmak 2,5Yemek yapmak 2,5Yatak yapmak 2
** Ainsworth 1993 (La Dietetique de le longevite-Dr Dominique Lanzmann-Petithory)
84 Ahtapot Kadınlar
“Egzersiz Yapmaya Vaktim Yok” Diyenlere Birkaç Öneri:Çalışırken egzersiz yapmak pek çok kişiye zor gelir. Son
derece yoğun olan çalışma programınıza egzersizi dahil etmek yıkıcı görülebilir. Fakat gün sonundaki yorgunluğun nedeni çok fazla egzersiz yapmış olmak değil, yeterince egzersiz yapmamaktır. Hareketsizlik bizi zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak tüketir. Her akşam eve tükenmiş bir şekilde gelmek yaşamak değil, sadece hayatta kalmaktır. Üstelik pek çok araştırma, formda olduğumuz zamanlarda işteki üretkenliğimizin arttığını gösteriyor; bu artış da egzersiz için harcanan zamanın hakkını fazlasıyla veriyor. Ayrıca, evdeki faaliyetlerimiz de daha verimli oluyor. Daha az uykuyla daha tatmin edici sonuçlar alıyoruz. Yaşam kalitesine biraz olsun değer veren kimseler için egzersize harcanan zaman kesinlikle kayıp değildir. Buradaki sorun, onca sorumluluğun ve stresin ortasında kendinizde egzersiz yapma isteği bulmanın bir hayli zor olması. O halde bunu isteğe bağlı bir aktivite olmaktan çıkarıp alışkanlık haline getirin. Egzersiz yapmak için belli bir zaman seçin; bu zaman dilimini sadece egzersize ayırın ve her türlü işgale karşı canla başla savunun.
Her Sabah 10 DakikaHer sabah uyanır uyanmaz 10 dakika jimnastik yapın. Önce
birkaç dakika ısınma hareketi yapın. Sonra biraz bacaklarınızı ve karnınızı çalıştırın ve biraz gerinip, gevşeyerek bitirin. Hayatınızda hiç spor yapmadıysanız hangi hareketleri yapacağınızı bir bilene danışsanız iyi olur.
“On dakika jimnastiğin bana ne faydası olacak” diye düşünmeyin. Güne enerji dolu başlamanızı sağlar, duruşunuzu düzeltir, kaslarınızı güçlendirir. Önemli olan egzersizlerin düzenli olarak yapılmasıdır. Günde 10 dakika, haftada bir gün 1 saat yapmaktan daha faydalıdır. Fakat yağ yakmaya başlamak için 20 dakika aralıksız olarak egzersiz yapılmalıdır.
Sağlam Vücut Sağlam Kafada
86 A htapot Kadınlar
Kimse günde 10 dakika vakti olmadığını iddia edemez. İsterseniz vakit yaratabilirsiniz. En kötü ihtimalle, sabah 10 dakika daha erken uyanmayı deneyebilirsiniz. Ben güne egzersiz yaparak başlamayı tercih ediyorum. Bana ne kadar iyi geldiğini yapamadığım günler daha iyi anlıyorum. Benim egzersiz yapmadan evden çıktığım günlerin sayısı yılda bir haftayı geçmez.
Hareketsiz bir gün geçirmenin mazereti yok. Sabah kalktığınızda “Acaba bugün dişlerimi fırçalasam mı?” diye kendinize soruyor musunuz? Egzersiz yapmak için de düşünmeyin. Kalkın ve en az 10 dakika egzersiz yapmadan güne başlamayın. Başlayın, göreceksiniz. Bir daha vazgeçemeyeceksiniz.
Evde JimnastikHer hafta sonu 45 dakika jimnastik yapın. En az, haftada iki ya
da üç defa yapmaya çalışın. Eğer vaktiniz varsa her gün yapmak en iyisi tabii. Spor salonuna gitmeye vaktiniz yoksa, bir DVD eşliğinde spor yapabilirsiniz. Ben sekiz yıldır Cindy Crawford’un Shape Your Body isimli DVD’si eşliğinde jimnastik yapıyorum. Çok memnunum. Bu sene Next Challenge Workout (Fransızca versiyonu: Le Grand Challenge) isimli DVD’sini de aldım. Kendinizi yeterince formda hissedip daha ileri bir seviyeye geçmek istediğinizde bu DVD’yi alabilirsiniz. Bu da çok güzel hazırlanmış. Hatta daha iyi diyebilirim. Hareketler daha yavaş ve güzel açıklanmış. Ne kadar uzun süre spor salonuna gitmiş olursanız olun, bütün hareketleri ezbere bilseniz dahi, tek başına spor yapmak zor. En azından bana zor geliyor. Çünkü konsantre olamıyorum. Hareketlerin ortasında bazen kendimi dalmış, tamamen başka bir yerde buluyorum.
DVD ile beraber jimnastik yapmanın spor salonuna gitmekten bir farkı yok. Avantajı, aynı egzersizi yapmak için daha az zaman harcamanız. Evde, karar verdiğiniz anda, isterseniz yataktan kalktıktan beş dakika sonra, gecelikle dahi yapabilirsiniz. Oysa, spor salonuna gitmek için, giyinmek, yürüme mesafesinde değilse arabaya binmek, trafikte vakit harcamak ve her ay para ödemek gerekiyor.
Sağlam V ücut Sağlam Kafada 87
Asansöre BoykotGün boyunca bulduğunuz bütün merdivenleri inip çıkın.
Asansöre kesinlikle binmeyin.Merdiven çıkmanın en fazla kalori kaybettiren egzersizlerden
bir tanesi olduğunu biliyor musunuz?
Dans EdinHareketli bir müzik koyun, çılgınca dans edin. Biz kızlarla
fırsat buldukça dans ediyoruz. Çok eğlenceli oluyor. Kan ter içinde kaldıysamz, dün akşam yediğiniz çikolatalı pastayı eritmişiniz demektir.
Hızlı YürüyünGün boyunca mümkün olduğunca hızlı ve dik yürümeye çalışın.
Yürürken kamınızı içeri çekin, göğsünüzü dışarı çıkartın, kalçalarınızı sıkıp, gevşetin. Hızlı yürüyüş, en az koşmak kadar kardi- yovasküler fayda sağlar. Üstelik eklemleri de zorlamaz. Ben hızlı yürümenin ötesinde ev-iş-okul-kreş arasında koşuyorum da. Hatta, işteyken hep bir iki çift ayakkabı bırakır, ev-okul-metro-iş-metro- okul-ev parkurunda koşmak için hep spor ayakkabım olmasını sağlardım. Siz benim kadar dakikaları saymak zorunda olamaya- bilirsiniz. Hızlı yürümek size garip gelebilir. Ama deneyin. Bunu bir alışkanlık haline getirin. Kısa bir süre sonra, kaldırımda yavaş yürüyen insanlara sinir olup sollamaya başlayacaksınız.
OfisteAşağıda açıklayacağım hareketleri gün boyunca istediğiniz
mekânda yapabilirsiniz. Hepsini aynı anda yapmanız gerekmez. Bir, iki dakika bir hareketi, daha sonra başka bir hareketi yapabilirsiniz. Önemli olan, gün boyunca her fırsat bulduğunuzda kasları çalıştırabilmek. Örneğin, telefonda beklerken, konuşurken, yavaş açılan bir internet sayfasının açılmasını beklerken, fotokopi çekerken, uzun süren sıkıcı toplantılarda hep hareket etmenin bir yolunu bulabilirsiniz.
Ahtapot Kadınlar
Sağlam V ücut Sağlam Kafada 89
Güzel Göğüslere Sahip Olmak İçin:Göğüslerde kas yoktur. Göğüsleri tutan kaslar, göğüs kafe
sindeki kaslardır. Dolayısıyla, göğüslerin güzelliğini korumak ve sarkmalarını engellemek için göğüs kafesi kaslarını çalıştır-, mak gerekir.
*- Ayakta ya da sırtınız dik bir şekilde otururken, ellerinizi göğüs hizasında, avuç içleri birbirine bakacak şekilde birleştirin. İki elinizi birbirine doğru bütün kuvvetinizle itin. İterken ona kadar sayın, sonra gevşetin. Yoruluncaya kadar tekrarlayın.
Ayakta, bacaklarınız omuz hizasında açık, sırtınız dik, kamınız içeride olarak durun.
Kollarınızı vücudunuzun yan tarafında, yere paralel olarak omuz hizasında kaldırın. Ellerinizi yumruk yapın ve ellerinizle küçük daireler çizmeye başlayın. Her iki yöne doğru 15’er defa tekrar edin. Kollarınız yine omuz hizasında, bu sefer vücudunuzun ön tarafında olmak üzere, hareketi 15 defa tekrar edin.
«- Dik dumn. Bilgisayarınızın üzerine “Dik dur” diye bir post-it yapıştırın. Her unuttuğunuzda aklınıza gelsin. Dik durmak, göğüs güzelliğinin yanı sıra, karın kaslarını güçlendirmek, sırt yorgunluğunu azaltmak için yapabileceğiniz en kolay ve faydalı şeylerden biridir.
Bacak Kaslarını Kuvvetlendirmekve Kan Dolaşımını Artırmak İçin:» Oturduğunuz yerde, bacaklarınızı yere paralel olarak ha
vaya kaldırın. Ayaklarınızı önce yere paralel olarak, sonra yere dikey olarak gerin. Yapabildiğiniz kadar tekrar edin. Her gün bu sayıyı biraz daha artırın.
«- Ayakta, parmak ucunuzda yükselip alçalın. Yapabildiğiniz kadar tekrar edin.
A htapot Kadınlar
( 1 f r f i^eo \' ı t(< ( ' »X f V /,
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 91
»- Ayakta, bacaklarınız omuz hizasında açık, sırtınız dik, kamınız içeride olarak, çömelip kalkın. Bu hareketi 15 defa tekrarlayın.
Karın Kaslarınızı Kuvvetlendirmek İçin:
w Ayakta ya da otururken, karın kaslarınızı on beşer defa kasıp gevşetin.
««- Sırtınız sandalyenin arkasına dayalı olarak, dik bir şekilde oturan. Bacaklarınızı birleştirin, yere paralel olarak havaya kaldırın. Kalçanızın hizasına getirip yere indirin. Arada bir iki saniye dinlenerek on beşerlik 3 set yapın.
Kalçaları Sıkılaştırmak İçin:Kalçalarınızı ayakta 15’er defa kasıp, gevşetin.
Gevşemek İçin:««- Oturduğunuz yerde, başınızı ve kollarınızı olabildiğince
geri atarak gerinin.
«*- Oturduğunuz yerde, başınızı ve kollarınızı öne doğra sarkıtın. Ellerinizle ayak bileklerinizi tutun, gözlerinizi kapatıp o pozisyonda kalmak istediğiniz sürece gevşeyin.
Çok yoğun stres altında çalıştığınız dönemlerde bir iki dakika mola verip gevşemek, stresle daha kolay başa çıkmanızı sağlayacak, boyun ve sırt ağrılarınızı azaltacaktır.
İş YolculuklarındaEğer çok yolculuk yapmak zorunda kalıyor ve düzenli egzer
siz yapamamaktan yakınıyorsanız:
«- Her sabah evde on dakika yapmanızı önerdiğim jimnastiği otel odanızda da yapabilirsiniz.
92 Ahtapot Kadınlar
Ofiste yapmanızı önerdiğim egzersizleri iş seyahatiniz boyunca, hava alanlarında, uçaklarda da yapabilirsiniz.
»- Eğer iş toplantınız otele çok uzakta değilse, taksi tutmak yerine yürüyerek de gidebilirsiniz.
-- Kaldığınız otelin antrenman odası ya da yüzme havuzu varsa, yarım saat daha önce kalkıp biraz egzersiz yapabilirsiniz.
Bacaklarınıza Krem Sürerken
Ellerinize kremi yayın. Çömelip ellerinizi ayak bileklerinizin hizasına getirin. Ellerinizi önce bacağınızın yan taraflarına koyun, kremi yedirerek ayağa kalkın, sonra aynı hareketi bacağınızın ön, arka ve iç tarafları için yapın. Bu hareketi hızlı hızlı, her bacak için altı defa çömelip yükselerek yapın. Hem krem sürüp hem de bacak kaslarınızı çalıştırmış olursunuz.
Uzağa Park Edin
Bu da her yere araba ile gidenler için küçük bir öneri: Arabanızı gideceğiniz yerden biraz daha uzağa park edin, gidişte ve dönüşte biraz yürümüş olursunuz. Toplu ulaşım araçlarını kullanıyorsanız, bir durak önce inip yürüyebilirsiniz.
Formda Anne OlmakHamile kalmak vücudunuzun bozulacağı, bir daha eski hali
ne dönmeyeceği anlamına gelmez. Kadın vücudu birçok hamilelikten sonra tekrar eski haline gelebilmek üzere tasarlanmıştır. Karın kaslarınız, deriniz mucizevi bir şekilde esnedikten sonra tekrar eski haline dönebilir. Karnınız yeniden düz ve kaslı olabilir. Kalçalarınızda, bacaklarınızda, çatlaklar selülitler olması da şart değil. Sadece biraz dikkatli olmak yeter.
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 93
Hamilelikten ÖnceEğer hamile kalmayı düşünüyorsanız, karın ve sırt kaslarını
çalıştırmaya ağırlık verin. Karın ve sırt kasları güçlü olan kadınlar hamilelik boyunca sırt ağrısı çekmez ve hamilelikten sonra daha kolay formlarına kavuşur. Hamilelikten önce fiziksel olarak formda olmak açık bir avantajdır. Anneyi hamileliğin yükleyeceği ekstra enerji taleplerine hazırlar.
Hamilelik Boyunca«- Doğumla ilgili bir komplikasyon varsa, herhangi bir eg
zersiz programına başlamadan önce doktorunuza danışmaksınız. Kronik olarak kendinizi yorgun hissediyorsanız fazla gayret sarf etmekten kaçınmalısınız.
»• Hamilelikten önce düzenli egzersiz yapan bir kişiyseniz, hamilelik süresince egzersizi sürdürmenin, egzersiz çok ağır olmadıkça zararlı olması pek olası değildir. Ben üç hamileliğim boyunca her sabah hafif jimnastik hareketleri yapmaya devam ettim.
Hamilelikten önce hiç egzersiz yapmadıysanız, herhangi bir egzersiz rutinini dereceli olarak artırmalısınız. Aşırı ve yorucu hareketler rahme giden kanı, oksijeni ve glikozu artırabilir. Bu nedenle fetüsün beslenmesi zorlaşır. Ayrıca annenin omurgasına da zararlı etkileri olabilir.
Sıcak ve nemli havalarda egzersiz yapmaktan kaçınmalısınız.
«r Yeterli su alımı hamilelik boyunca daha da önemlidir. Egzersizden önce ve sonra bol miktarda su içmeye dikkat edin.
» Hamile kadınlar için en ideal egzersiz açık havada yürüyüş yapmak ve yüzmektir.
94 Ahtapot Kadınlar
-- Uzun vadede iyi duruş önemlidir, çünkü yanlış duruş eklemler ve kaslar üzerinde aşırı baskıya sebep olur, yaralanmalar ve rahatsızlıklara yol açabilir. Hamilelik süresince iyi duruş, hamilelik sırasında ve sonrasında yaygın olan sırt ağrısını önleyecektir.
»- Hamilelik süresince fiziksel aktivite kuşkusuz yarar sağlarken, dinlenmek de aynı şekilde önemlidir.
Hamilelik SonrasıKarın kasları hamilelikte ayrılır. Doğumdan sonra, birkaç
hafta içinde yeniden kaynaşmaya başlar. Karın kaslarınız tamamen kaynaşmadan mekik hareketlerine başlamayın. Dikkat edilecek ikinci önemli nokta, mekiğe başlamadan evvel pelvis tabanı kaslarını güçlendirmektir. Doğum nedeniyle pelvis tabanında oluşan hasarı, idrar kaçırma tedavisinde çok etkili olan aşağıdaki egzersizi uygulayarak onarabilirsiniz:
Ayak tabanlarınız yere yapışık, sırt üstü yere uzanın, dizlerinizi açın. İdrar ve gazınızı aniden tutar gibi kaslarınızı sıkıştırın. Anüs ve vajina çevresindeki kasları hissedin. Bu kaslar, sıkış- tırıldığında yükselen pelvis tabanına bağlıdır. Vajina ve anüs arasında bir noktada yukarı uzanan bir ip olduğunu düşünün. Bu ipi yukarı doğru çekin. Pelvis kaldırmasıyla ilgili en önemli şey, yaparken nefesinizi tutmamak ve karın, baldır ya da uyluklarınızdaki kasları sıkıştırmamaktır. Bu egzersizi hamileliğiniz süresince de yapmanız en faydalısıdır. Doğumdan üç ay sonra artık istediğiniz egzersizi yapabilirsiniz. Eğer düzenli egzersiz yaparsanız ve kaybedecek fazla kilonuz yoksa, doğumdan altı ay sonra, en geç bir sene içinde eski formunuza dönersiniz.
İlk başlarda bebek bütün vaktinizi alır ve kendinize zaman ayırma konusunda zorlanırsınız. Bebeğinizle birlikte de egzersiz yapabileceğinizi düşündünüz mü?
"■ Bebeğinizi gezdirirken, bebek arabasının arkasında hızlı hızlı yürüyebilirsiniz.
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 95
» Spor için özel olarak tasarlanmış bebek arabalarından alarak bebek arabasının arkasında koşabilir ya da paten yapabilirsiniz.
Evde, bebeğinizi ana kucağına ya da parkına koyup, yanında jimnastik yapabilir ya da dans edebilirsiniz. Bebeklerin çok hoşuna gider.
Hamilelik boyunca ve sonrasında yapılması gereken hareketleri çok güzel açıklayan iki kitap önermek istiyorum: Hamilelikte ve Sonrasında Formda Kalma Kılavuzu ve Doğumdan Sonraki Sağlığınız (Detaylarını kaynakçada bulabilirsiniz).
II- BeslenmeHâlâ Sigara İçiyor musunuz?Sigaranın size ve bebeğinize olan zararlarını tekrar etmeye
gerek yok. Fakat aklım almasa da hamileyken sigara içen kadınlar tanıdığımı da söylemeliyim.
» Sigara içiyorsanız, tamamen bırakın. Birkaç taneden bir şey olmaz demeyin.
-r Hamileyken sigara içilen havasız ortamlarda bulunmayın. Pasif sigara içimi aktif içim kadar zararlıdır. Sigara içen birinin yanında bir saat kalmak, aktif olarak dört tane sigara içmekle aynı değerdedir. Diğer bir deyişle, bir tiryakinin içtiği her sigarada, dumanın üçte birini içinize çekersiniz.
Biraz daha ileri giderek, hamile değilseniz bile, bu iki öneriyi uygulamanızı tavsiye ederim.
Ben hayatında hiç sigara içmemiş bir insan olarak birçok faydasını gördüm. Nefesim açık. Hızlı hızlı dört kat merdiven çıkıp, nefes nefese kalmadan konuşmaya devam ederim. Kilometrelerce yüzerim. Yorulduğum için değil üşüdüğüm için sudan çıkarım.
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 97
Çok seyrek hasta olurum. Gülünce san değil, beyaz dişlerim görünür. Ağzım, saçlarım, üstüm başım sigara kokmaz. Sigara içmeyen bir erkekle tanışınca itici olmam. (Eşimle tanıştığımda elimde bir sigara olsaydı, ilişkimiz daha başlamadan bitmişti.)
Daha devam edeyim mi? Sigara içmek vücudu yorar. Her şeyden önce, kalp ve akciğer sistemine olan kötü etkilerinden dolayı vücudun bütün dokularına yeterli oksijen gitmesini engeller. Bununla da kalmaz, kan şekerini düşürür. Kandaki laktik asit oranını yükseltir. Bütün bunlar da kasların iyi çalışmasını engeller. Sigara bağımlılarının çoğunda sindirim bozuklukları görülür. Kanser ve akciğer hastalıklarına yakalanma olasılıkları daha fazladır. Sigara vücuttaki C vitamini rezervini yer. Sizi mikroplara ve strese karşı dirençsiz bırakır.
Sigara içen kişilerin ciltleri daha çabuk kırışır; daha erken yaşlanırlar. Sigara, damarlardaki kısa ömürlü kimyasal nitrik oksit oluşumunu önler ve bu da derinin esnekliğini azaltır. Sigara bırakıldığında, kan damarlarına nitrik oksit salgılanabilir ve böylece damarlar açık kalır. Bunun sonucunda da deri esnekliğini yeniden kazanır ve kırışıklıklar azalır. Sigaradan uzak durmak için bir önemli neden de göğüs biçimini korumak için gerekli olan kolajeni yok etmesidir. Sigara mı? Güzel göğüsler mi? Karar sizin.
Etrafımda sigara içen çok az arkadaşım var. Onları da sigara dumanlarına katlanabilecek kadar çok seviyorum. Fakat her defasında anti-sigara propagandası yapmaktan vazgeçmiyorum. Çünkü sevdiğim insanlara benden önce bir şey olsun istemiyorum.
Her Şeyden Yiyip İnce Kalmak Mümkün mü?Hayatımda hiç rejim yapmadım. Üç çocuk sahibi oldum, hâlâ
genç kızlık kilomdayım. 36 beden giyiyorum. Nasıl oluyor? Genetik olarak mı ince kalmaya meyilliyim? Zannetmiyorum. Çünkü İngiltere’de yaşadığım bir sene boyunca toplam altı kilo al
98 Ahtapot Kadınlar
mıştım. Evimden uzak, soğuk bir ülkede, daha az sebze, meyve, daha çok hazır yemek ve şekerli yiyeceklerle beslenmemin doğal sonucuydu. Demek ki birçok arkadaşımın düşündüğü gibi, “Ben ne yersem yiyeyim kilo almıyorum” diye bir şey yok. Yanlış beslendiğim taktirde, ne kadar egzersiz yaparsam yapayım kilo alıyorum. İngiltere’deyken de düzenli spor yapmaya devam etmiştim.
Genler konusuna gelince, Gittikçe Gençleşin isimli kitabında Dr. Henry Lodge şöyle diyor: “Her şeyin doğumda belirlendiğini ve oturup olacakları izlemek gerektiğini düşünmek çok büyük bir yanlış anlama ve kötü bir mazeret. Genler belki % 20 oranında sorumlu. Gerisi bize kalmış.”
Genlerim bana % 20 oranında yardım ediyor olabilir, ama yediklerimi hemen enerjiye çevirmemin, aldığım kaloriler oranında enerji harcamamın zayıf olmamda büyük etkisi olduğunu biliyorum. Her şeyden önce, sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığımın zayıf olmamın en önemli sebeplerinden biri olduğuna inanıyorum.
Nasıl “Sağlıklı ve Dengeli” Beslenilir?SuSu çok önemli. Suyun sağlığa olan faydalarından, vücuttaki
su kaybının tehlikesinden ne kadar bahsetsek az. İnsan vücudunun yaklaşık % 65’i sudan oluşmakta. Vücuttaki su miktarındaki % 2 ile % 4 arasındaki azalma, geçici hafıza ve konsantrasyon problemlerine yol açıyor; baş ağrısı, kabızlık, deri kuruluğu, yorgunluk ve hazımsızlığa neden oluyor.
Özellikle çok sıcak ve çok soğuk havalarda hiçbir şey yapmadan su kaybederiz. Terleme gözle görülür bir su kaybıdır. Halbuki soğuk ve kuru havalarda da cildimiz ve nefesimiz yoluyla farkında olmadan çok miktarda su kaybederiz. Nefes, ter, dışkı yoluyla günde yaklaşık 1,5 litre su kaybederiz. Kaybettiğimizden biraz daha fazla (günde yaklaşık 2 litre) su tüketmek yeterli- dir. Bu miktarı aşağıdaki durumlarda artırmak gerekir:
100 A htapot Kadınlar
» Egzersiz sonrası ter ile atılan suyu yerine koymak için,
«- Aşırı sıcak ve soğuk havalarda,
«- Ateş, ishal, kusma gibi durumlarda,
» Hamilelikte (artan kan miktarı ve büyümekte olan bebek nedeniyle),
w Emziren kadınlarda süt üretimini artırmak için.
Edinmeniz gereken refleks, susamadan su içmek. Bunu başarabilmek için yaşadığınız her köşeye bir küçük şişe su koymanızda fayda var. Yatağınızın baş ucuna, çalışma masanızın üzerine, çantanıza, arabanıza...
Uykuda da çok su kaybederiz. Sabah içtiğiniz 1-2 bardak su, gece kaybedilen suyu geri almayı sağlar, cildi nemlendirir, güzelleştirir. Ayrıca, kötü bir gece geçirdiyseniz, canlanmanızı sağlar. Benim her sabah uyanır uyanmaz ilk yaptığım şey, başu- cumdaki su şişesinin yansını kafama dikmektir.
Sofrada (sindirimi yavaşlattığı için) bir bardaktan fazla içmeyin. Özellikle kilo vermek istiyorsanız sofrada değil yemek aralarında bol bol su için.
Günde 2 litre su içmenin faydaları:
Toksinlerin vücuttan atılmasını sağlar.
«- Yorgunluğa iyi gelir, enerji dolu olmanızı sağlar.
«•- Sırt ve eklem ağrılarını azaltır.
w Sindirim sistemimizin daha iyi çalışmasını sağlar, kabızlığı önler.
w Eklem ağrılarına iyi gelir.
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 101
•«- Bağırsak kanseri riskini % 45 oranında, göğüs kanseri riskini % 79 oranında, sidik torbası kanseri riskini ise % 50 oranında azaltır.
» Vücuttaki eloktrolit dengesini sağlayarak kas kramplarından baş ağrılarına kadar her şeye iyi gelir.
»- Cildinizi nemlendirerek, esnek, güzel bir cilde sahip olmanızı sağlar. Yaşlanma sürecini geciktirir.
«r Açlık hissini azaltarak kilo vermeye yardımcı olur.
»r Selülitlerinizin azalmasını sağlar.Her şeyden ama az ve ölçülüSofradan karnınız tıka basa dolu, kendinizi kötü hissederek
kalkmayın. Her şeyden yiyin fakat miktarını abartmayın. Doyduğunuz halde, çok beğendiğiniz için ikinci defa tabağınızı doldurmayın.
Oturarak ve YavaşYemek için vakit ayırmaya, oturup yavaş yemek yemeye çalı
şın. Hızlı yemek sindirimi zorlaştırdığı gibi, farkında olmadan çok yememize sebep olur. Daha “Doydum” sinyalinin beyne gitmesine vakit kalmadan ikinci porsiyonu da bitiririz. Yavaş yiyebilmek için daha uzun süre çiğneyin. Örneğin, bir lokmayı beş defa çiğniyorsanız on defa çiğnemeyi deneyin. Yemek yerken başka aktiviteler yapmayın (televizyon seyretmek, okumak, yürüyerek yemek gibi); farkında olmadan hızlı yemenize sebep olur.
Aç KalmayınYemeğin keyfini çıkartmak ve çok yememek için yapılacak
en önemli şeylerden bir tanesi sofraya çok aç oturmamaktır. Düzenli yemek yiyin, kesinlikle öğün atlamayın. Günde üç ana öğün yiyin (sabah kahvaltısı + öğlen yemeği + akşam yemeği). Ana öğünlerin haricinde akşam üstü saat 4 civarında meyve, yoğurt, kuru meyve, kuruyemiş gibi şeyler atıştırın.
102 Ahtapot Kadınlar
Çiğ/Buharda/Az PişmişYiyeceklerin içindeki vitamin ve mineralleri korumanın en iyi
yolu mümkün olduğu kadar az pişirmek ya da yenilebilen sebze ve meyveleri çiğ tüketmektir. Kaynar suda pişirilen sebzelerin minerallerinin % 30-75’i suya gider. Kaynama suyunu önceden tuzlayarak bu oram biraz düşürebilirsiniz, fakat % 50 oranında C vitaminin pişirme suyuna gitmesini engelleyemezsiniz. Bu oran buharda pişirme durumunda % 10-20’ye kadar düşer. Sebzeleri kızgın bir tavada çevirerek kısa süre pişirip az pişmiş, kıtır kıtır yemek de vitamin kaybını azaltır.
KabuklarıylaVitaminleri çöpe atmamak için sebze ve meyveleri kabukla
rıyla yemeye çalışın. Sebze ve meyvelerden gittikçe artan oranda kullanılan böcek ilacı atıklarını çıkartmak için iyice yıkamaya dikkat edin. Bir tırnak ya da diş fırçası ile iyice ovulması tavsiye ediliyor (Ben unutmamak için mutfak musluğunun yanma bir tane fırça koydum). Patatesi bile kabuğu ile yemeye çalışın. Yi- yemiyorsanız kabuklarını önceden soymak yerine, buharda pişirdikten sonra soyun. Sebze ve meyveleri yıkarken suya basılı bırakmayın, akan suyun altında fırçalayarak yıkayın. Suya basılı bırakırsanız, özellikle minerallerin büyük bir kısmı çok çabuk yıkama suyuna karışır. Ayrıca, sebze ve meyveleri yemeden ya da pişirmeden hemen önce kesin. Yiyecekleri keserek C vitaminini yok eden bir enzim salgılanmasına sebep oluruz.
KeyifBen yemek yemeyi, sadece karın doyurmak değil, bir zevk
olarak görüyorum. Lezzetli bir yemeğin hayalini kurmak, yemeğe başlamadan önce seyretmek, koklamak, sevinmek, güzel yemekleri sevdiğiniz insanlarla paylaşmak, karın doyurmaktan çok daha önemli benim için. Hızlı hızlı, ne yediğinizi bile anlamayarak, saklayarak, suçluluk duyarak yemek ne kadar yazık.
104 A htapot Kadınlar
Mideniz Çöp Kutusu Değil“Bu kadar yemek kalmaz, ben bitireyim bari” demeyin. Ka
lır. Az da olsa kalır. Buzdolabında bekler ya da dondurulur Yemekler ortadan kalksın diye midenize atmayın.
Doğal ve Taze Besinler
Yemeklerinizi kendiniz hazırlayın. Hazır gıdalardan, konservelerden, özellikle içinde katkı maddeleri bulunanlardan uzak durun. İçinde yapay tatlandırıcılar, gıda boyalan olan yiyecekleri almayın. Etiketleri dikkatli okumadan alışveriş yapmayın; seçenekler arasından doğala en yakın olanını tercih edin. Hacettepe Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, ketçabın içinde kanserojen madde bulunduğunu ispatlamış. Buzdolabında ketçap bulunduranlara duyurulur.
Taze ürünleri en geç bir iki gün içinde tüketin ya da besin değerlerini kaybetmemeleri için dondurun. Olabildiğince taze ve hormonsuz meyve-sebze almaya çalışın. Organik ürünler tüketmek en emniyetlisi olduğu halde, daha pahalı oldukları için bütçesi kısıtlı olanlarımıza lüks gelebilir. Mutfağınızda ne var ne yoksa atıp tamamen organik besinler tüketmek de şart değil zaten. Yavaş yavaş doğru alışkanlıkları edinebilirsiniz. Her aldığınız ürünün etiketini iyice okumakla işe başlayabilirsiniz. Küçük bir bahçeniz ya da balkonunuz varsa kendi yetiştirdiğiniz sebze ve meyvelerden yiyerek bir denge sağlayabilirsiniz. Önemli olan, ne yediğimizle ilgili bilinçlenmeye bir yerden başlamak.
Mevsimine Göre Beslenme
Sebze ve meyveleri mevsiminde tüketin. Yılın belli dönemlerinde pazarlarda kısa bir süre için bulunan sebze ve meyvelerden yemeye çalışın. Mevsimini göre beslenirseniz, ister istemez dengeli, vücudunuzun ihtiyaçlarına göre beslenmiş olursunuz. Örneğin, yazın taze salatalar, domatesler, yeşil sebzeler, çilek, taze mısır, şeftali gibi yiyeceklerle beslenin. Bütün bunlar sıcak
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 105
havada daha fazla kaybettiğimiz suyu geri almayı sağlar. Sonbahar ve kış aylarında, vücudumuzu sıcak tutmak, daha fazla enerji depolayabilmek için sıcak çorbaları, kuru fasulye, mercimek ve et yemeklerini tercih edin.
İyi Bir KahvaltıDoktorlar günün en önemli öğününün sabah kahvaltısı oldu
ğu konusunda ısrar ediyor.
Ben güne iyi bir kahvaltı ile başlamaya dikkat ediyorum. Evdeyken klasik kahvaltım, bir tane kivi (en fazla C vitamini içeren meyvelerden bir tanesi), bir bardak sıkma portakal suyu, şekersiz musli, badem, ceviz, fındık, kuru üzüm, kuru şeftali, süt. Bir kap yoğurdun içerisinde bir tatlı kaşığı pekmez ve bir çay kaşığı öğütülmüş üzüm çekirdeği karışımı ve yeşil çay. Türkiye’deyken saatlerce Türk kahvaltısı yapmaya bayılıyorum. Kepekli ekmek yemeyi tercih ediyorum. Birçok insan aç olmadığı halde uyanır uyanmaz kahvaltı etmesi gerektiğini düşünür. Hâlbuki bedenimizin sesini dinleyip acıkmadan yemek yememek en iyisi. Ben sabah uyandıktan sonra su içip bir meyve yiyorum, kahvaltımı egzersiz yapıp duşumu aldıktan sonra ediyorum.
Tam TahılSindirim sisteminin daha iyi çalışmasına yardım etmek, ki
loyu korumak, enerji artırmak ve birçok hastalığa karşı dirençli olmak için tam tahıl tüketin. Tam tahıl, işlenmemiş, kepeği ve yapısal destekleri alınıp başka besin ilaveleri yapılmamış tahıl ürünü demektir. Kepekli makarna, kepekli pirinç, tam buğday, yulaf ve çavdar ekmekleri tam tahıllardır. Bulgur bizim mutfağımızın en önemli tam tahıl deposudur. B grubu vitaminleri, mineraller ve posa bakımından zengin, glisemik yükü düşük bir yiyecek olan bulguru yemeklerde bol bol kullanabiliriz.
106 A htapot Kadınlar
Öğle Yemeğinde Daha Çok, Akşam Yemeğinde Daha AzSindirim gücü öğlen en güçlü halindedir. Gün boyunca, tü
kettiğimiz yiyecekten gerekli besinlerin emilimini destekleyen mide asidi, safra asidi ve pankreatik enzimler salgılarız. Akşam az da yesek çok da yesek, erken yiyip sindirmek için kendimize zaman tanımamız gerekir.
Omega-3Omega-3 yağ asitleri vücudumuzun daha iyi çalışması için
kaçınılmazdır.
«r Kolesterolü düşürür.
» Beyin fonksiyonlarının en iyi şekilde yerine getirilmesine yardım eder, hafızayı kuvvetlendirir. 1997 yılında İtalya’da, 1998 yılında İngiltere’de, 2003 yılında Norveç’te, bebekler üzerinde yapılan araştırmalar, Omega-3 alımı artırılan bebeklerde, beyin gelişiminin en yüksek seviyeye ulaştığı ve ilerideki yaşlarda daha yüksek bir IQ’ya sahip olduklarını göstermiştir. Akıllı bir bebeğe sahip olmak istiyorsanız, hamileliğiniz boyunca ve emzirdiğiniz sürece Omega-3 aliminizi en yüksek seviyede tutun.
»- Stresin kötü etkileriyle savaşmamıza yardım eder.
»- Beyin sarsıntılarının iyileşmesine yardımcı olur.
» Kanı sulandırır, damar içinde oluşan pıhtılaşmayı önler.
«- Kalp atışı bozukluklarının düzelmesine yardımcı olur.
-r Göğüs ve bağırsak kanseri riskini azaltır.
«■- Cildi nemlendirir.
»- Sinir ve Alzheimer hastalarının moral seviyelerinin yükselmesine yardımcı olur.
En çok bulundukları kaynaklar (pişmemiş 100 gramda):
Yağlar:
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 107
Keten yağı 57 grKolza yağı 10 grSoya yağı 1 grCeviz yağı 5 grZeytin yağı 1 gr
Balıklar:
Yılan 19,6 grRinga 14,9 grSomon (taze) 13,6 grTon 13,00 grUskumru 11,00 grSomon (füme) ve ançüez 9,00 grBarbunya 7,80 grKefal 6,70 grSardalya 5,10 gr
Sebzelerde çok az bulunur. En fazla oranda bulunduğu sebzeler ıspanak, karahindiba ve frenk salatasıdır. Meyvelerde de çok az Omega-3 vardır. En fazla cevizde ve avokadoda bulunur.
Balıklar ne kadar soğuk denizden gelirse, Omega-3 seviyesi o kadar yüksektir.
Çiftlikte yetiştirilmiş balık yerine denizde avlanmış balıkları tercih etmek gerekir. Çünkü hayvan yağı ve birçok atıkla beslenen çiftlik balıklarında Omega-3 bulunmaz.
En Fazla Omega-3 İçeren Yağlar Keten Yağı ve Kolza yağı. Günlük Omega-3 ihtiyacınızı karşılamak için yarım çorba kaşığı
108 Ahtapot Kadınlar
keten yağı ya da 1,5 çorba kaşığı kolza yağı almanız yeterli. Ben zeytinyağı ile karıştırıp salata sosuna koyuyorum. Keten yağını Türkiye’de organik ürünler satan mağazalarda bulabilirsiniz. Kolza yağı Türkiye’de bulunmuyor. Keten yağı da Fransa’da bulunmuyor.
Yukarıda gördüğünüz gibi zeytinyağı çok az Omega-3 içeriyor. Fakat içerisinde başka doymamış asit yağları olduğu için sağlığa çok faydalı.
Daha Az Et, Daha Çok BalıkAtalarımız doğal ortamda yaşayan vahşi hayvanlarla besle-
niyorlarmış. Bu hayvanlardan gelen etlerdeki yağ oranı ortalama % 4 imiş. Günümüzde çiftliklerde, çok daha az bir hareket alanında yetiştirilen hayvanlardan elde edilen etteki yağ oranı ise % 25 Tere kadar varıyor. Üstelik kırmızı etteki yağlar sağlığa zararlı olan doymuş yağlar. Temiz hava almadan, hareket etmeden, çok küçük ağıllarda tutulan hayvanların etinin besin değeri de doğal ortamda yetişen hayvanların eti kadar iyi değil. Tavuk ve hindi etindeki yağ oranı, derisi yenilmediği taktirde % 1-1,5 (100 gr etteki miktar) civarında. Kümes hayvanlarının da belli serbest dolaşma alanına sahip olarak, organik yemle beslenenlerini seçmek, sağlık için daha faydalı. Balıkta et kadar protein bulunur, ama doymuş yağ içermez. İçinde bol miktarda Omega-3 bulunan balıkları tüketmek en faydalısı. Haftada en az 2-3 defa balık yemeye çalışın.
Hangi Yağ?Zeytinyağı antioksidan içerdiği ve ısıtılmaya en dayanıklı
olan yağlardan bir tanesi olduğu için yemeklerde zeytinyağı kullanmanız tavsiye olunur. Yağlar ısıtılma sürecinde sahip oldukları vitaminlerin bir çoğunu kaybettikleri için, mümkün olduğu kadar çiğ tüketmeye çalışın. Ben balık yemeklerini de fırında yağsız yapıp, sonradan zeytinyağı ekliyorum.
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 109
Omega-3 bakımından zengin olan keten ve kolza yağlarını her gün salata sosunda zeytinyağı ile karıştırarak kullanabilirsiniz.
Doymuş yağlardan kaçınılması gerektiği söylenir, fakat çiğ olarak (ısıtılmadan) tüketildiğinde tereyağı da sağlığımız için çok faydalıdır.
Kaçınılması gereken yağlar trans yağlar dediğimiz kötü kolesterol kaynağı olan, margarin gibi insan yapımı yağlardır.
Hangi yağ olursa olsun, az kullanmaya dikkat edin. Yemeğin lezzetli olmasını sağlayan, kullandığınız malzemenin kalitesi, eklediğiniz otlar ve baharatlardır.
TuzFazla tuz alımı neden zararlıdır?
w Yüksek tansiyon yapar. Yüksek tansiyon da beyin kanaması, kalp ve böbrek yetmezliğine sebep olabilir.
Vücutta su tutulmasına neden olur ve size selülit olarak geri döner.
Tuz besinlerin içinde doğal olarak bulunur, dolayısıyla yiyeceklere tuz eklemeyi tamamen kesebilmek mümkün. Fakat alıştığımız damak tadını tamamen değiştirmek mümkün olmadığı için, işe tuzu azaltmakla başlayabiliriz. Yemeklere fazla tuz koymamayı deneyin, zamanla alışırsınız. Yemeklere tat vermek için tuz yerine değişik baharatlar kullanmayı deneyebilirsiniz. Tuz eklemeyi önlemek için sofraya tuzluk koymamayı deneyin, refleks olarak tuz ekmemiş olursunuz.
Tatlı, Yeni Bir İcatİnsanoğlu Ortaçağ’a kadar bugünkü haliyle bildiğimiz şeker
den habersiz olarak yaşamış, şeker ihtiyacını sebze, meyve ve tohumlardan karşılamış. Demek ki beyaz şeker olmadan pekâlâ yaşayabilirmişiz. Hâlâ da beyaz şekersiz yaşamamız mümkün.
110 Ahtapot Kadınlar
Günümüzde şeker o kadar fazla hayatımıza girdi ki daha çocuk yaştan rafine şekerin tadına alıştırılıyoruz. Şeker endüstrisinin arkasındaki şirketler o kadar güçlü ki sağlığa zararlı olduğu bilindiği halde gün geçtikçe artan miktarda şeker tüketmeye zorlanıyoruz. Özellikle şekerli meşrubatlar içinde bulunan gereksiz miktardaki fazla şeker, susuzluğumuzu alacağına fazlalaştırıyor. Çünkü insan organizmasının her kaloriyi sindirimi, emilimi için bir gram suya ihtiyacı var. Bir litre Coca-Cola’mn içinde 42 kalori olduğu dikkate alınırsa, yeniden susayıp bir şekerli içeçek daha tüketme ihtiyacı içinde olmanız mümkün.
Gereksizce tüketilen bu şeker vücutta hemen yağa dönüşüyor. Ayrıca, fazla şeker tüketiminin yol açtığı hastalıkları saymakla bitmez. Peki ya suni tatlandırıcılar? Çayınıza, kahvenize koyduğunuz kalorisiz Aspartam, Sakarin, light kola, şekerli yoğurtlar, tatlılar? İlle de kendinizi zehirleyecekseniz bari sahici şekerle zehirleyin. Çünkü kalorisiz sandığınız şeyin size dönen kalorisi, sahici şekerinkinden daha fazla. En kolay çözüm, eve şekerli meşrubat, şekerli yoğurt, bon bon şekeri gibi yiyecekleri almamak.
Peki, geriye kalan, o nefis tatlıları ne yapacağız? Eskiden yokmuş ama şimdi var ve ne kadar lezzetli olduklarını biliyoruz. Siz de benim kadar tatlıya düşkün biriyseniz, suçluluk duymadan ve şekerler selülite dönüşmeden sevdiğiniz tatlılardan yemeye devam etmek istiyorsanız, ne yapmalısınız?
Şeker ihtiyacınızı taze ve kuru meyveden karşılayın. Piyasada satılan meyveli/şekerli (içinde yapay aromalar, koruyucular, renklendiriciler, şeker ve başka tatlandırıcılar olan) yoğurtlardan alacağınıza, sade yoğurt alın. Tatlı olarak sade yoğurdun içine bal ya da pekmez katıp yiyebilirsiniz. Evde hep siyah çikolata bulundurun. Canınız tatlı isteyince günde 1-2 kare çikolata yiyin. Eve beyaz şeker yerine esmer şeker alın.
Eğer normal zamanda bu kadar makul olabiliyorsanız, arada sırada kendinize güzel tatlı ödülleri verebilirsiniz; hem de hiç
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 111
suçluluk duymadan. Ama aldığınız kalorileri yakmak için yeterli egzersiz yapmayı unutmayın. Hem obur, hem tembel, hem de zayıf olmaya imkân yok.
AntioksidanlarAntioksidanlar vücut direncini artırır, bağışıklık sistemi
ni güçlendirir ve kolesterolü düşürür. Hücre ve doku hasarına yol açan serbest radikallerin vücuttan uzaklaştırılmasını sağlar ve bazı hücrelerde oluşan hasarın onarılmasına yardım ederler. Çeşitli kanser türlerine ve kalp hastalıklarına karşı koruma sağlarlar.
Antioksidan içeren besinler nelerdir?
İçinde A, C, E vitamini bulunan yiyecekler ve selenyum, çinko gibi aligoelemanlardır.
Antioksidanlarm en fazla olduğu doğal kaynaklar meyve ve sebzeler, çikolata, çay ve kırmızı şaraptır. Süt ürünleri ve yumurta da önemli antioksidan kaynaklandır.
En fazla antioksidan içeren meyveler mango, papaya, ananas, yaban mersini, kivi, ahududu, böğürtlen, kızılcık, siyah üzüm, şeftali, çilek, kırmızı elma (kabuğuyla), kiraz, kayısı, portakal, mandalina ve kuşburnudur.
En fazla antioksidan içeren sebzeler ise domates, maydanoz, kırmızı biber, yeşil biber, kuru fasulye, kırmızı/yeşil ve beyaz lahana (içindeki fazlalık oram sırasına göre), tere, roka, ıspanak, soğan, buğday tohumu, brokoli, karnabahar, yeşil salata, havuç ve kereviz sapıdır.
Her gün en az 3-5 porsiyon meyve tüketin. Bir şeftali, bir muz, yarım fincan kiraz, yarım kavun bir meyve porsiyonunun örnekleridir. Meyve midede değil, ince bağırsakta işlem görür. Bu yüzden yarım saat içinde hazmı tamamlanır. Dolayısıyla,
112 A htapot Kadınlar
meyvenin aç kamına ve tek başına yenmesi son derece önemlidir. Başka gıdalarla birlikte ya da yemekten sonra yenildiğinde midede hapsolup fermante olduğu için gaz yapar. Sindirim sistemimiz gündüz daha iyi çalıştığı için sabah kahvaltısında, yemek aralarında (yemeklerden 3-4 saat sonra) ve öğle yemeğinden yarım saat önce yemek daha uygun olur. Günde 3-5 porsiyon meyve yemeyi unutmamak için her gün işe meyve götürebilirsiniz.
Her gün en az 3-5 porsiyon sebze tüketin. Birçok sebzenin yarım fincan pişirilmişi ve bir fincan yeşillik bir sebze porsiyonunu oluşturur. Bütün sebzeler temel vitamin ve mineralleri taşır. Yeşil sebzeler, kalp hastalıklarına karşı korumada önemli rol oynadığı bilinen iyi bir B vitamini ve folate kaynağıdır. Sebzeler çözülen ve çözülmeyen lif kaynaklarıdır. Çözülen lif kalbinize iyi gelir, çözülmeyen lif sindirim sisteminin daha iyi çalışmasına yardım eder. Yüksek lifli diyetler göğüs ve sindirim sistemi kanseri riskini azaltırlar.
Üzüm çekirdeği, çok güçlü bir antioksidandır. Saymak bitmeyen faydaları damar duvarlarını onarıcı özelliğinden kaynaklanır. Beyin damarlarını güçlendirip, unutkanlık ve konsantrasyon sorunlarını giderir. Yaşlılık belirtilerini azaltır, yaşlanmayı geciktirir. Cilde canlı ve taze bir görüntü verir. Vücutta biriken toksinleri temizler. İçerdiği yüksek oranda lif sayesinde bağırsakların düzenli sindirim yapmasını sağlar.
Kimler kullanmalı?
«•- Kan damarlarının yardıma ihtiyaç duyduğunu düşünenler
» Cildindeki kırışıklıklar günden güne fazlalaşanlar
•«- Cildi cansız ve solgun görünenler
»■ Cinsel yaşantısında kendisini yetersiz hissedenler
Kalple ilgili sorunları olanlar
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 113
»- Yüksek tansiyonu olanlar
Şeker hastalığı olanlar
Kolayca kanama ve morarma eğilimi olanlar
«- Varis ve hemoroit gibi sorunları olanlar
Organik ürünler satan mağazalarda (Cemre, City Farm gibi) öğütülmüş üzüm çekirdeği bulabilirsiniz. Günlük alınması önerilen doz bir çay kaşığı.
Kabuklu YemişlerFaydalı tekli doymamış yağlar bakımından zengin olmaları
nın yanı sıra, E vitamini, folik asit, potasyum, magnezyum, çinko içerirler. Evinizden fındık, ceviz, badem gibi kuru yemişleri eksik etmeyin. Fazla kalorili ve yağlı besinler oldukları için günde bir küçük avuçtan fazla yemeyin.
ÇikolataBenim hayatımdaki önemi çok büyük; çikolata tiryakisiyim
diyebilirim. Bir şeyin tiryakisi olacaksanız çikolata tiryakisi olmakta fayda var. Saf, bitter haliyle tükettiğimizde o kadar çok faydası var ki!
Yüksek miktarda antioksidan, magnezyum, demir ve potasyum içerdiğinden kalp-damar sistemi için çok yararlı. Stresle daha iyi mücadele etmemizi sağlıyor. Uyarıcı, diriltici, canlılık verici ve afrodizyak etkisi var. Moral seviyenizi yüksek tutmanıza yardımcı oluyor. Çikolatanın size fazla kalori yerine, daha iyi bir moral ve sağlık getirmesini istiyorsanız, içinde % 85 oranında kakao bulunan siyah çikolatayı tercih edin.
Yeşil ÇayDiğer çaylar da antioksidan içerir, fakat antioksidan oranı en
yüksek olan çay yeşil çaydır. Ayrıca, birçok mineral, C ve E vi
114 Ahtapot Kadınlar
tamini içerir. Çok az kafein içerdiği için gün boyunca istediğiniz kadar yeşil çay içebilirsiniz. Günde 3-4 fincan çok koyu olmayan yeşil çay içmek birçok hastalıktan korunmada ve doğal yolla antioksidan almada oldukça iyi ve ucuz bir yoldur. Ancak, birinci yaprak olarak toplanan en iyi cins yeşil çay biraz pahalıdır.
ŞarapŞarabı sevdiğimi daha Hobiler bölümünde anladınız. Ama
şarapçı falan olduğumu zannetmeyin. Ne her akşam içerim ne de içtiğim zaman ölçüsünü kaçırırım. Nedir bunun ölçüsü? Günde kadınlar için 1-2, erkekler için 2-3 bardak. Erkek ile kadın arasındaki limit farkı erkek ile kadının metabolizmalarının ve cüsselerinin farkından ileri geliyor. Erkeklerin vücutlarında daha kana karışmadan alkolün yansını parçalayan bir enzim var. Kadınların mide çeperlerinde ve kanlarındaki enzim miktarı o kadar fazla değil.
Rakı-balık uyumunun hakkını yemeyelim ama, yemekle en iyi giden içkilerden biridir. Farklı tatlarla birleşerek zihnimizi uyarır ve yemekten daha fazla doyum almamızı sağlar. Yemeğe bir keyif, eğlence ve zarafet katar. Şarabın gerçek tadı ancak doğru yiyeceklerle ortaya çıkar.
Dozunu aşmadan ve yemekle birlikte içilen kaliteli şarabın sağlığa ne kadar faydalı olduğu dünyanın birçok yerinde yapılan çeşitli araştırmalarla kanıtlanmış:
» Şarap bol miktarda antioksidan, tanen, oligoelement, provitamin ve mineral içeriyor.
«- Kan basıncını ve kötü kolesterolü düşürmeye yardım ediyor.
»- Yapılan araştırmalar kanser, kalp ve damar hastalıklarını % 20 ile % 35 oranında düşürdüğünü göstermiş.
«- Amerikalı seksen binden fazla kadın üzerinde yapılan bir
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 115
araştırmanın sonuçları ise şaşırtıcı: Ölçülü içen kadınların kalp krizi geçirme riskinin hiç içmeyenlerinkinin (ince olsalar, sigara kullanmasalar ve her gün egzersiz yapsalar bile) yarısı kadar olduğunu ortaya çıkartmış.
**~ “Fransız paradoksu” denilen şeyi duymuşsunuzdur mutlaka. Bu paradoks, daha çok peynir, tereyağı ve diğer yağlardan tüketmelerine rağmen, yemekle birlikte düzenli olarak şarap içen Fransızların kalplerinin nispeten yağın yol açacağı tıkanıklıktan muaf olduğu gerçeğine dayanıyor.
«- Ölçülü içmek felci ve bunamayı önlemeye de yardımcı olabiliyormuş.
Ayrıca, şarap pek çok alkollü içkiden daha az kalorili. Unutmayın, dozunda içildiğinde faydalı, fazla içildiğinde bütün alkollü içkiler gibi çok zararlı.
Çeşniler/Baharatlar/Otlar/Bitki ÇaylarıBilimsel araştırmalar çeşnili yiyeceklerin birçok hastalığa iyi
geldiğini ve sizi çevrenizdeki kansere neden olan etmenlerden koruyabildiğini ortaya koymuştur.
Baharatlar sağlığa olan faydalarının yanı sıra yemeklere tat verir, hazmı kolaylaştırır.
Yemeklerinizde ve salatalarınızda kullanabileceğiniz birçok otu, bitki çayı olarak da içebilirsiniz. Yararları ve doğadaki çeşitlerini saymakla bitmez.
Ben mutfak camımın önüne maydanoz, fesleğen, nane, kekik gibi otlar ekiyorum. Flavalar güzel olduğu sürece penceremin önündeki küçük bahçemden kesip kesip kullanıyorum. Flatta ekme, yetiştirme ve toplama işine çocuklarınızı da dahil ederseniz, kendi emek verdikleri otlardan bayıla bayıla yerler.
Burada size, kendimin bol miktarda kullandığı ve hepsi çok
116 Ahtapot Kadınlar
kolay bulunabilen bitkilerin özelliklerini ve hangi hastalıklara iyi geldiklerini açıklayacağım:
MaydanozÖzellikleri: Yüksek oranda C vitamini, kalsiyum ve demir
kaynağı. İdrar söktürücü, iştah açıcı, sindirimi kolaylaştırıcı, anne sütünü artırıcı, kan temizleyici.
Önerilen hastalıklar: Mide ve bağırsak iltihaplan, böbrek ve mesane iltihapları, böbreklerdeki kum, kadınlarda beyaz akıntı.
Mine ÇiçeğiÖzellikleri: Sakinleştirici, spazm çözücü, ateş düşürücü, haz-
mettirici, süt artırıcı.Önerilen hastalıklar: Baş ağrısı, mesane ve böbreklerde kum
ve taş, kansızlık, migren, karaciğer iltihabı, göz iltihaplarına karşı kompres.
IhlamurÖzellikleri: Spazm çözücü, hazmettirici, rahatlatıcı, terletici,
idrar söktürücü, kanın hiperkoagülasyonunu ve hiperviskosite- sini artırıcı.
Önerilen hastalıklar: Soğuk algınlığı, nezle, spazm, hazımsızlık, uykusuzluk, histeri, nevroz, ateş, damar tıkanıklığı, migren, romatizma.
AdaçayıÖzellikleri: İştah açıcı, sindirimi kolaylaştırıcı, kan temizleyi
ci, gaz giderici, mikrop öldürücü, kan şekerini düşürücü, şeker hastalığım iyileştirici, yorgunluk ve stres giderici.
Önerilen hastalıklar: Gece terlemeleri, aşırı terlemeler, kramplar, anjin, bronşit, astım, bedensel ve ruhsal bitkinlik, anne sütünün azalması, adet düzensizlikleri, menopoz dönemindeki sıkıntılar, safra yolları rahatsızlıkları, şeker hastalığı.
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 117
NaneÖzellikleri: Mideyi kuvvetlendirici, uyarıcı, mikrop öldürü
cü, sindirime yardımcı, spazm giderici, idrar söktürücü, süt artırıcı, kalbi ve sinirleri kuvvetlendirici.
Önerilen hastalıklar: Baş ağrısı, romatizmal ağrılar, astım, bronşit, öksürük, grip, safra taşı, karaciğer hastalıkları, sistit, baş dönmesi, mide ve bağırsak ağrıları, egzama.
KekikÖzellikleri: Antibakteriyal, balgam sökücü, spazm giderici,
iştah açıcı, hazmı kolaylaştırıcı.Önerilen hastalıklar: Solunum yolları enfeksiyonları, soğuk
algınlığı, öksürük.
RezeneÖzellikleri: Hazmettirici, gaz söktürücü, idrar söktürücü, süt
artırıcı, kalbi güçlendirici, kadınlarda cinsel istek artırıcı.Önerilen hastalıklar: Mide ve bağırsak gazı, çocuklarda gaz
sancısı, mide ağrısı, bronşit, ishal, kabızlık, ağrılı adet.
FesleğenÖzellikleri: Yatıştırıcı, gaz ve idrar söktürücü, hazmettirici,
sinir ve beyin sistemi için faydalı, bağışıklık sistemini kuvvetlendirici.
Önerilen hastalıklar: Görme bozuklukları, romatizma, baş ağrısı, bağırsak ağrıları, sindirim problemleri.
BiberiyeÖzellikleri: Tonik, uyarıcı ve karminatif.Önerilen hastalıklar: Hazımsızlık, baş ağrısı, sinirsel gerilim.
SarımsakÖzellikleri: Mikrop öldürücü ve mikropların yaşamasını en
gelleyici, idrar söktürücü, tansiyon düşürücü, kolesterol düşürü
118 Ahtapot Kadınlar
cü, kanda meydana gelen pıhtıları çözücü, sistemi harekete geçirici, kanı sulandırıcı, bakteri öldürücü, vücuda direnç ve kuvvet verici, yaşlanmayı geciktirici.
Önerilen hastalıklar: Damar sertliği, kalp hastalıkları, güneş çarpması, sanlık, kanser, şeker hastalığı, alerji, nefes darlığı, astım, bronşit, grip, yüksek tansiyon, varis, sara, bağırsak parazitleri.
ZencefilÖzellikleri: Bedeni ve zihni gücü artırıcı, mikrop öldürücü, |
kan dolaşımını uyarıcı, terletici ve ateş düşürücü, ısıtıcı ve yatış- I tırıcı, iştah açıcı, kabızlığı önleyici, afrodizyak.
Önerilen hastalıklar: Mide bulantısı, şişkinlik ve kolik gibi sindirim problemleri, yolculuk kusmaları, mide-bağırsak enfek- î siyonları ve gıda zehirlenmeleri, dolaşım bozuklukları, yüksek | kan basıncı, öksürük, grip, soğuk algınlığı ve diğer solunum yol- 5 lan hastalıkları, baş dönmesi.
GinsengÖzellikleri: Enerji verici, stres giderici, dayanıklılık ve per
formans artırıcı, afrodizyak.
Önerilen hastalıklar: Kadınlarda menstrüel problemler, kro- | nik yorgunluk, diyabet, baş ağrısı.
(Ben ginseng’in tadı ve kokusunu sevmiyorum. Ama balla karıştırılmış hali hoşuma gitti. Organik ürünler satan Cemre ma- i gazasında “balla tatlandırılmış ginseng” bulabilirsiniz)
KahveBitki çaylarının faydalarından bu kadar bahsettikten sonra, |
“kahve için” demek doğru olmaz. Ama kahveden bahsetmeden | de geçemeyeceğim. Kahve ile ilgili birkaç noktaya açıklık getirmekte fayda var: Eğer sizin için bir zevkse, günde 2-3 fincan kahvenin sağlığımıza bir zararı yok. Hatta, yapılan araştırmalar kahvenin beyin için iyi olduğunu ortaya çıkartmış. Günde 680
i
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 119
mİ kahve içmek Parkinson hastalığı riskini yüzde 40 ve Alzheimer hastalığı riskini yüzde 20 azaltıyormuş. Bilim adamları bunun nedeninden pek emin değiller, sadece kafeinin nörotrans- mitterler üzerinde yararlı bir etkisi olduğunu söyleyebiliyorlar. Ayrıca kahve, yeşil çayda olduğu kadar çok olmasa da antioksi- dan içeriyor.
Fakat günde 3-5 kahveden fazlası sinir hücrelerini tüketmeye başlıyor. Kalp atışı, kan basıncı ve kalbin oksijen gereksinimini artıran stres hormonlarının salgılanmasına sebep oluyor. Özellikle şekerle birleştiğinde, kandaki şeker oranını düşürüyor. Sonuç: Yorgunluk, öfke ve iştah artımı. Sinirleri zayıf olan kişilere günde 2-3 kahve dahi fazla gelebilir.
Süt ve Süt ÜrünleriDiğer beslenme konularında olduğu gibi, bu konuda da bes
lenme uzmanları arasında bir anlaşmazlık söz konusu. Bazıları yetişkinlerin süt ve süt ürünlerini tamamen kesmesine taraftar. Süt ürünlerindeki vitamin ve mineralleri başka besin kaynaklarından daha az kalorili olarak alabileceğimizi savunuyorlar. Diğerleri süt ve süt ürünlerinin faydalarını vurgulayıp, düzenli alımmın ileri yaşlardaki osteoporoz (kemik erimesi) riskini engellediğini vurguluyor. Ben doğanın bize sunduğu her şeyden yemek taraftarı olduğum için, her gün biraz yarım yağlı süt içip bol bol da yoğurt yiyorum.
Ahtapot Kadınlar
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 121
Hamilelik Sırasında BeslenmeHamilelik sırasında beslenme alışkanlıklarımı değiştirmedim.
Gene sağlıklı ve dengeli beslenmeye devam ettim. Ama vücutta eksilen vitamin ve mineralleri dengelemek için daha dikkatli beslendim. Hamileliklerim sırasında 11 ile 13 kilo aldım. Çocuklarım 4 ile 4.5 kilo arasında doğdu. Bunun hamilelik sırasında iyi beslenmemle ilgili olduğuna inanıyorum.
Ne Yemek Gerek?ProteinHamilelik sırasında vücudunuzun protein ihtiyacı % 20 artar.
Protein aliminizi artırırken dikkat etmeniz gereken, hayvansal (et, balık, yumurta, süt, peynir) ve bitkisel (tahıl, kuru sebzeler, ceviz, badem) proteinleri dengeli olarak almanızdır.
Vücudunuzda eksilen vitamin ve mineralleri aşağıdaki doğal kaynaklardan alabilirsiniz:
KalsiyumDişlerin ve iskeletin oluşumu için gerekli. Kendiniz kalsiyum
eksikliği ile karşılaşmadan çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşılayabilmek için kalsiyum tüketiminize dikkat etmelisiniz.
En fazla kalsiyum içeren besinler, süt ve türevi olan peynirler ve yoğurt. Ancak kalsiyum kuru incir, badem, fındık, susam, kuru yemiş, kuru fasulye, bazı sebzeler (tere otu, karnabahar, lahana, hindiba, soya fasulyesi, brokoli ve ıspanak), kepekli ekmek, yumurta ve bazı sularda da var.
DemirHamilelik sırasında demire olan ihtiyaç artar, çünkü özellikle
son aylarda, çocuk kan yapmak için önemli bir miktar demire ihtiyaç duyar. Demir oranı yüksek olan besinler, karaciğer, kırmızı
122 A htapot Kadınlar
et, ıspanak, brokoli, kuru fasulye, bezelye, yeşil mercimek, tere otu, maydanoz, ısırgan otu, roka, yumurta sarısı, kakao, badem, fındık, Antep fıstığı, kuru incir, erik, pekmez ve yulaf ezmesi. Demir emilmesini kolaylaştıran C vitamini bakımından zengin bir beslenmeye sahip olmaya da dikkat etmek gerekir.
FolatlarFolatlar (ya da folik asitler) proteinlerin sentezi ve hücrelerin
iyi çoğalması için kaçınılmaz. Hamilelik sırasında onlara duyulan ihtiyaç rahmin büyümesi, plasentanın oluşumu ve özellikle rahim dokularının yapılanması ve gelişmesine karşılık verebilmek için artar. Folik asit yetersizliği çeşitli sorunların sorumlusu olabilir: Kansızlık, rahim içi gelişmesinin gecikmesi, erken doğum ve ceninde nörolojik (sinirlerle ilgili) oluşum bozukluğu. Folik asit salatalarda (özellikle tere otu, hindiba, marul, kara hindiba), ıspanakta, cevizde, bademde ve kavunda bulunur. Peynir, ekmek kabuğu, avokado, lahana, kuşkonmaz, enginar, yeşil biber, domates, portakal suyu da çok iyi birer folat kaynağıdır.
ÇinkoHücrelerin normal çalışması ve bebeğin normal gelişimi için
çok önemli. Çinko et, karaciğer, yumurta, istiridye, buğday tohumu, baklagiller, fındık ve kuru yemişte bulunur.
SelenyumBaşka bir temel elementtir ve doğal antioksidanlarm çalışma
sı için önemlidir. Selenyum Brezilya fındığı, tam tahıllar, deniz ürünleri, sakatat, süt ürünleri, tavuk, brokoli, maya, sarımsak, soğan, pekmez, nane ve rezenede bulunur.
İyotTiroit hormonlarının temel bir parçası, özellikle bebeğin
normal gelişmesi ve büyümesi için önemli. Hamilelik süresince şiddetli iyot eksikliği, bebeğin fiziksel ve zihinsel gelişimini zayıflatabilir.
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 123
MagnezyumFetal büyüme ve gelişmeyi etkilediği için eksikliği zararlı.
Magnezyum, birçok kuru yemiş, fındık, badem, ceviz, yulaf, kepekli ekmek, buğday filizi, soya, bakla, çikolata, hurma, ıspanak, yeşil fasulye, avokado, pancar, kuru üzüm ve mineral sularda bulunur.
A VitaminiCildi ve zarları, kemikleri, plasentayı ve gözleri korur. Ka
raciğer, balık karaciğeri yağı, tam süt, koyu yapraklı sebzeler, havuç, domates, yumurta gibi doğal kaynaklardan alınabilir.
B Grubu VitaminleriÇocuğun gelişimi için çok yararlı. Eksikliği annenin sağlı
ğında sinir ağrıları, kramplar gibi sorunlara yol açabilir. Karaciğer, böbrek, yumurta, tavuk, hindi, mantar, yeşil fasulye, yeşil sebzeler, avokado, armut, pancar kökü, patates, portakal suyu, muz, süt, yoğurt, balık, kepekli ekmek, hububat, fındık, badem, buğday tohumu, bira mayası, soya sütü, tofu ve baklagiller B vitamini içerir.
C VitaminiDiş eti sağlığı için önemli. Diyetteki demirin ulaşılabilirliğini
geliştirir. Serbest radikal hasara karşı önemli savunma sağlar. Meyvelerde, çiğ sebzelerde özellikle kivi, limon, portakal, greyfurt, domates, frambuaz, Frenk üzümü, maydanoz ve lahanada bulunur.
D VitaminiKalsiyumun vücutta kalmasını sağlar. Bu vitamini güneş ışınla
rının etkisiyle organizmanın kendisi üretir. Bu yüzden D vitamini eksikliğine en iyi ilaç, açık hava ve güneştir. Güneş ışığının dışında yağlı balık, yumurta, süt, kabuklu deniz ürünleri, sıkma portakal
124 A htapot Kadınlar
suyu gibi doğal kaynaklardan sağlanabilir. D vitamini eksikliği annede kalsiyum eksikliğine, yeni doğan çocuktaysa tetani krizi gibi sorunlarla kanda kalsiyum düşmesine neden olabilir.
Hamilelik Sırasında Lif GereksinimleriYaşamın her döneminde yeterli lif alımı önemlidir, çünkü
kabızlığı önlemeye yardım eder. Hamilelik sırasında kabızlığa yatkınlık yüzünden daha da önem kazanır. Meyve-sebzeler ve tam tahıllar lif bakımından zengindir.
Hamilelik Sonrasında BeslenmeDoğumdan sonra, en azından ilk birkaç ayda, yeme düzenini
zi sınırlamayı denemeyin. Bebeğinize bakmak için enerjiye ihtiyacınız olacaktır. Emziriyorsunuz diye daha çok yemenize de gerek yok; önemli olan daha fazla değil, daha iyi yemek.
Emzirme ve DiyetEmzirme sırasında kalsiyuma olan gereksiniminiz % 80 artar. Bu
yüzden yeteri kadar kalsiyum aldığınızdan emin olun. Daha fazla sıvı içmelisiniz (ideal olarak, mineral su, bitki çayları, yeşil çay).
Bilmeniz gerekenler: Isırgan otu çayı süt üretimini artırır ve demir yönünden zengin olduğu için kansızlığı engeller. Süt üretimini artıran diğer bitkiler, rezene, maydanoz, mine çiçeği, adaçayı, nanedir. Kuş burnu çayı C vitamini yönünden zengindir. 250 mİ süt 300 m g’dan fazla kalsiyum içerir.
Alımına Dikkat Edilmesi Gereken Önemli Ek Besinler:A Vitamini, C Vitamini, D Vitamini ve Çinko. Bu besinleri
hangi kaynaklardan alabileceğinizi Hamilelik Sırasında Beslenme bölümünde belirttim. Fazla acılı baharatlardan sütün azalmasına yol açabileceği için kaçının.
Sağlam V ücut Sağlam Kafada 125
Fazla Kiloları Vermekİkizleriniz olmadıkça ve çocuklarınız 3,5 kilodan fazla doğ
madıkça, 12 kilodan fazla kilo almamanız gerekir. 14 kilodan fazlası bebeğiniz için değil, kendiniz için aldığınız kilolardır. Doğumdan sonra fazla kilolarınızı vermeniz zorlaşacağı gibi, vücudunuzun deforme olma olasılığı da artar.
Eğer bebeğiniz 3 kilo doğduysa, doğumdan hemen sonra toplam 9 kilo kaybetmiş olursunuz (3 kg bebek+ 2,5 kg vücudun su toplaması, rahimin ve göğüslerin ağırlığının artması + 1,5 kg amniotik sıvı + 0,5 kg plasenta + 1,5 kg kan = 9 k g ). Yeterli hareketliliğe sahipseniz, düzenli ve sağlıklı besleniyorsanız, 12-13 kilodan fazla almadıysanız, kalan birkaç kiloyu da rejim yapmadan aşamalı olarak 6 ay ile 12 ay arasında verirsiniz.
Eğer kaybetmeniz gereken kilo miktarı 5 kilodan fazla ise ve doğumdan 6 ay sonra hiçbir şey kaybetmediyseniz, biraz dikkat etmeniz gerekecektir.
Başarılı Kilo KaybıKalori denetimli beslenmenin uzun süre işe yaradığı pek gö
rülmemiştir. Bu tür beslenmeyle kilo veren kişilerin % 90’ı birkaç yıl içinde yeniden kilo alır. Bu durum, genellikle kendinizi aç bıraktığınızda ortaya çıkan metabolik hızdaki düşüşle açıklanır. Bu nedenle, diyeti bıraktığınızda kilolarınızı kolayca geri alırsınız. Yemeğinizi kısıtlamak yerine yediklerinizi değiştirip düzenli egzersiz yaparak kilo verebilirsiniz.
Aşağıdaki basit kılavuzu uygulayabilirsiniz
Kırmızı et ve mandıra ürünleriyle aldığınız tüm doymuş yağ ve suni yağ alimini kesin.
»- Kek, bisküvi ve pasta türlerinin yapımında kullanılan katı ya da sıvı sebze yağı alimini en aza indirin.
126 Ahtapot Kadınlar
"r Kullandığınız yağ miktarını azaltın, saf zeytinyağı, keten ve kolza yağı gibi sağlık için faydalı yağlar kullanın.
» Kepekli ekmek, makarna, kahverengi pirinç, bulgur gibi arıtılmamış karbonhidratlar yiyin.
«*- Her gün en az beş öğün meyve yiyin.
»■ Şeker aliminizi azaltın. Ben birkaç senedir çayımı ve kahvemi şekersiz içiyorum. Çayı şekersiz içmeye alışmak kolay. Kahvenin yanında da şeker yerine bir kare siyah çikolata çok daha iyi gidiyor.
»- Tatlı ihtiyacınızı taze ve kuru meyvelerden karşılayın.
«- Öğün atlamayın. Düzenli aralıklarla yiyin. Kesinlikle aç kalmayın. Kendinizi aç bırakırsanız gözünüz döner, normal zamanda yemeyeceğiniz şeyleri yer, sonra pişman olursunuz.
w Yemeklerden önce bir ya da iki bardak su için; midenizi doldurup açlık hissinizi azaltır. Bu da hızlı ve gereğinden fazla yemenizi engeller.
w Aynı şekilde, yemekten önce bir meyve yemek de iştahınızı tıkar ve fazla yemek yemenize mani olur.
«- Bitki çayları ve baharatlar da kilo vermeye yardımcı olabilir: Yeşil çay, mısır püskülü, kiraz sapı, sinameki, rezene idrar ve bağırsak boşaltıcı etki yaparak incelmeye faydalı olabilirler. Ihlamur, papatya ve nane de iştahı denetlemeye faydalı olur. Zencefil, zerdeçal, funda yaprağı, biberiye, limon, sandaroz sakızı, maydanoz, karanfil genelde metabolizmayı canlandırarak, yağ metabolizmasını olumlu etkileyerek ve sindirimi kuvvetlendirerek yardımcı olur.
«- Salatayı yemekten önce yiyin ve porsiyonunu mümkün
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 127
olduğu kadar artırın. Ana yemeyi gereğinden fazla yeme riskini azaltmış olursunuz.
«- Yiyecek alışverişini tok karnına yapın.
»- Yemek aralarında atıştırmayın. Kilo aldıracak abur cuburları evde bulundurmayın. Gözünüzün önünde olmazsa yemek aklınıza gelmez. Örneğin, ben şamfıstığına bayılırım. Eskiden sürekli evde bulundururdum. En fazla bir avuç gibi mantıklı bir miktar yemek yerine, yemeye başlayınca duramaz, bir kavanozu bitirirdim. Şimdi eve almıyorum. Dolayısıyla sorun çözümlenmiş oldu.
»- Çok fazla yediğiniz bir davetin ertesi günü bol su içip, sadece sebze ve meyve yemeye çalışın.
«- Düzenli egzersiz yapmayı ihmal etmeyin. Her gün 30 dakika egzersiz bir sene sonra 8 kilo daha az demektir.
Kaslarınızı güçlendirmenin faydasını zamanla göreceksiniz. Çünkü kas kitleleri sadece kendilerini muhafaza edebilmek için yağ kitlelerinden çok daha fazla besine, çok daha fazla enerjiye ihtiyaç duyar. Bir şey yapsanız da yapmasamz da, kaslarınızda daha fazla mitokondri çalışır. Bu nedenle, bir kere forma girdikten sonra düzenli olarak daha fazla enerji harcarsınız, egzersiz yapmadığınız zamanlarda bile. Pasif haldeyken bile herkes aldığı kalorilerin % 60 kadarını yakar. Bu oran egzersiz yapanlarda ve belli bir kas kitlesine sahip olanlarda daha yüksektir. Düzenli egzersiz yapmak bazal metabolizmayı % 50 hızlandırır. Özet olarak: Egzersiz, egzersiz, egzersiz...
►»-Ve unutmayın: Aşk incelticidir.
En önemlisi, rejim fikrini aklınızdan çıkartın. Ne kadar yememeniz gerektiğini düşünürseniz, o kadar yemek ihtiyacı duyarsınız; yasak olana eğiliminiz daha fazla olur. Kendinizi hiçbir şey
128 A htapot Kadınlar
den mahrum etmeyin. Gözünüzün önünde bir pasta mı duruyor? Yiyin, afiyet olsun. Sonra o kaloriyi nasıl yakacağınızı düşünün. Giyin spor ayakkabınızı, bir tur koşun. Akşam çok mu geç oldu? Uyku saati mi? Hayal gücünüzü çalıştırın; uyumadan önce yapabileceğiniz, çok kalori yakan başka aktiviteler de var.
Kendi beslenme ve egzersiz dengenizi bulmanız mümkün; beslenme uzmanlarına bir servet ödemeniz gerekmez. Bunu tek söyleyen ben değilim. Örneğin Nil Gün Pazartesi Rejime Başlıyorum isimli kitabında “Kilo almak istiyorsanız diyet yapın” diyor. Sebebini de o kadar güzel açıklamış ki alıntı yapmadan edemeyeceğim:
“Diyetlerin yüzde doksan dokuzu başarısızlıkla sonuçlanır. Kilonuzu diyetle kontrol altına alamadığınız için kendinizi başarısız mı hissediyorsunuz? Suçlu siz değilsiniz. Neyi yemeniz gerektiğini size söyleyen bir bedenle dünyaya geldiniz. Ama bedeninizi dinlememeniz öğretildi size. Bu da ‘kilo sorunu’ yarattı.
Diyet, bedene kıtlık var mesajı verir. Bedeniniz, bu kıtlığın sizin tarafınızdan suni olarak yaratıldığını bilmez ki. Derhal kendisini korumaya alarak, az kaloriyle yetinebilmek için metabolizmanızı yüzde kırk oranında düşürür. Diyet bittiğinde bırakın fazla yemeyi, o incecik arkadaşınız kadar bile yeseniz kilo alırsınız.
İdeal beden ölçülerine kavuşmanız için bedeninizi aç bırakmanız değil, beslemeniz gerekir.
Diyet yaptığınızda, yiyecek tek düşünceniz haline gelir. Yasak yiyecekler daha cazip görünür gözünüze. Ama yine kendinizi kontrol etmeye çalışırsınız. Sarkacın bir ucunda kontrol varsa, diğer ucu da kontrol dişiliktir. Bu yüzden her diyet, aşırı yemekle son bulur. Kendinizi başarısız hissedersiniz.
Kilolu olmak bedenin normal hali değildir. Kilo sorunu olmayan insanların nasıl yediğini hiç gözlediniz mi?
Normal kilolu insanlar, bedenlerinin ihtiyaçlarına göre beslenir ve yediklerinden zevk alırlar. Normal kiloda insanlar, karın
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 129
ları acıkınca yer, yemek saati geldiği için değil.
Normal kiloda insanlar yemekle takıntılı bir ilişki yaşamaz, gün boyu yiyeceklerle ilgili düşünüp durmazlar. Normal kiloda insanlar da bazen çok yerler ama bu yüzden kendilerini suçlu hissetmezler.
Normal kiloda insanlar kiloları ve bedenleri yüzünden endişelenmezler. Normal kiloda insanlar kalori saymazlar. Normal kiloda insanlar her şeyi yerler. Arada bir zararlı addedilen yiyeceklerden bile yerler.
Normal kiloda insanlar arada bir yedikleri tatlıdan dolayı suçluluk duymazlar. Normal kiloda insanlar, başkalarının önünde az yerken mutfakta gizli gizli atıştırmazlar.”
Sonrasını bırakayım da siz okuyun....
Bu kitaptan bana kilo problemi olan bir kişi bahsetmişti. Ona çok iyi gelmiş, belki kilo problemi olanlarınıza faydalı olabilir.
Hale Sofia Schatz’m “Buda Size Yemeğe Gelse’” ** isimli kitabı da neyi nasıl yememiz gerektiğini çok güzel açıklayan, hoş bir kitap.
III- Ruh Sağlığı
Egzersiz Yapmanın Ruh Sağlığına Olan FaydasıDüzenli egzersiz yapmanın psikolojik yararları birçok araş
tırma ile kanıtlanmış. Egzersiz, uzun dönemli sağlık etkileri yanında kiloyu denetlemeye de yardımcı olur; vücudu forma so-
*** Sistem Yayıncılık - 2006
130 A htapot Kadınlar
kup sağlıklı bir güzellik sunarak görünüşünü geliştirir. Fiziksel olarak kendinden emin olmaya yardım ederek dayanıklılık, güç ve çeviklik sağlar. Bilim adamları 1970’lerde yoğun egzersizin endişe, depresyon ve gerilimi yok ettiğini açıkladı. Ardından, düzenli yapılan, daha etkili ve yağ yakan egzersizin (hızlı yürüme ve koşma) ruhsal etkileri ortaya kondu. Çalışmalar, egzersiz yapan kişilerin egzersiz sonrası kendilerini bir saat süreyle daha dinç hissettiklerini göstermekte. Ayrıca daha uzun süren bir enerji ve uyanıklık da gözlemlenebilmekte.
Egzersiz yapan kişiler,
»- Bedenlerini daha çok sevmeye başlar ve sağlıklı olduklarına inanırlar.
■- Kendilerine daha fazla güvenirler.
Stresle daha iyi başa çıkarlar.
»- İşlerinde daha başarılıdırlar.
«- İnsanlarla ilişkilerinde daha etkindirler.
*- Hayata daha olumlu bakar ve daha az öfkelenirler.
»- Daha az endişelenirler.
«- Daha az baş ağrısı, karın ağrısı ve dikkat eksikliği çekerler.
■«- İyi uyur ve spor yaparken salgılanan melatonin sayesinde jet lag’le daha iyi başa çıkarlar.
Ayrıca kas çalıştırmak mutluluk verme etkisine sahiptir. Düzenli egzersiz yapanlar bıraktıklarında hızla mutsuz ve endişeli olur. Bunun nedeni başarısızlık endişesi olabilir. Endorfınler, bünyenin ürettiği, kendini iyi hissetmeyi sağlayan doğal uyuşturuculardır. Egzersizin antidepresan etkisi, genellikle kandaki endorfın düzeyinin artmasıyla açıklanır.
Sağlam Vücut Sağlam Kafada
132 A htapot Kadınlar
Beslenme ile Ruh Sağlığının ilişkisiÇikolataBeyin reseptörlerine etki eden ve ruh hali üzerinde olumlu
bir etkisi olan serotonin ve teobromin içermesi sayesinde endişe ve depresyonu yatıştırır. Çikolata, başka bir mutluluk hormonu olan dopamin salgılanmasını da sağlar.
ProteinBir araştırma (Verger, 1998) protein bakından zengin bir ye
meğin morali yükselttiğini ortaya çıkartmıştır. Ayrıca, proteinler karnı en çok doyuran ve uzun süre tok tutan besinler olduğu için, yemek aralarında atıştırmayı engelleyip, fazla kilolar yüzünden doğabilecek moral bozukluklarını da önler.
Omega-3Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin olan bir diyetin dep
resyondaki kişilere iyi etkileri kanıtlanmıştır.
MagnezyumMagnezyumu en fazla kullanan organ beyindir. Yoğun stres
altında olduğumuz dönemlerde vücudun magnezyum ihtiyacı artar, eksikliği stresle mücadele etme gücümüzü azaltır. Fakat magnezyumun vücutta tutulabilmesini sağlamak için B6 vitamini ile beraber almak gerekir.
Bitkisel TakviyelerSt. John’s Wort, Türkçe adıyla sarı kantaron, bilimsel olarak
da kabul edilen en yararlı antidepresanlardan biridir. Yapılan bazı bilimsel araştırmalarda bu maddenin hafif ve orta depresyonda klasik kullanılan pek çok antidepresan kadar etkili olduğu görülmüştür. Sarı kantaronun yan etkisinin düşük olması, uzun süre kullanılabilir oluşu, bırakıldıktan sonra ruhsal durumda ani
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 133
bir bozulma olmaması ve bağımlılık yaratmaması önemli avantajlardandır.
BaharatlarKırmızı pul biberin içindeki doğal bir kimyasal maddenin in
sanı canlandırıcı ve kısmen de antidepresan etkisinin olabileceği konusunda birçok deneyim ve gözlem vardır.
Morali Yüksek Tutmak İçinGünlük hayatta karamsar insanlarla beraber olmaktan kaçı
nın. Bazı kişiler hayatın hep kötü taraflarını görür ve sürekli her şeyden şikayet eder. Fransa’da da bu kategorideki insanlardan bol miktarda var. Bu kişiler etraflarına olumsuz ışınlar yayar. Farkında olmadan etkilenirsiniz ve moraliniz bozulur. Enerji dolu, hayata umutla bakan insanlar sizi olumlu yönde etkiler.
Özel hayatınızda arkadaşlarınızı seçebilirsiniz, ama iş hayatında iş arkadaşlarınızdan memnun olmasanız bile bütün gününüzü onlarla geçirmeye mecbur kalırsınız. İşyerinizdeki kötümser insanlarla ilişkilerinizi kısıtlamaya çalışın. Öğle tatillerinde sevdiğiniz kişilerle keyifli yemekler yiyip, günün geri kalanı için moral depolayın.
Depresyona girmek o kadar kolay ki! Kendinizle barışık olduğunuzu hissettiğiniz bir anda bile bir söz, bir mesaj, bir müzik, nasıl olduğunu anlamadan kara bulutların gelmesine sebep olabilir. Hemen onları kovalayın. Mutsuz olmak mutlu olmaktan daha kolaydır. Mutlu olmak için çaba harcamak gerekir.
Küçük detayları dert etmeyin. Etrafınızda çok büyük problemleri, üzüntüleri olan insanları düşünmeye çalışın; kendi dert ettiğiniz şeylerin ne kadar önemsiz olduğunu hemen anlayacaksınız. Bugün dert ettiğiniz şeyleri 5-10 sene gibi daha uzun bir zaman diliminde düşünün. Problem ettikleriniz birden anlamsız- laşacaktır.
İlgi duyacağınız yeni şeyler keşfedin. Hayatı yeniliklerle
134 Ahtapot Kadınlar
dolu dolu yaşayın. Yeterince güneş ışığı almak da çok önemli. Güneş ışığı, hormonları canlandırıp antidepresif etki yaratır. Yapılan bazı istatistiklerde, kuzey ülkelerinde güneş ışığından uzak yaşayanlarda depresyon ve intihar olayı daha yüksekken, ekonomik açıdan daha kötü olan, hatta az gelişmiş ama güneşli güney ülkelerinde yaşayanlarda depresyon ve intihar eğiliminin çok daha düşük olduğu saptanmıştır. Dolayısıyla, her gün dışarı çıkıp hava almak, yürüyüş yapmak için zaman yaratın. İmkânınız varsa bir yolculuğa da çıkabilirsiniz, hava değişikliği iyi gelir.
Az Uyku / Az MoralYetersiz uyku beyninizde mutluluk hormonu olarak adlandı
rılan serotoninin daha az salgılanmasına neden olur. Araştırmalar, yeterli uyku miktarının erkekler için gecede 7,4 saat, kadınlar için ise 7 saat olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca, bu sürenin hiç bölünmemesi gerekir.
Gündelik Problemlerle UğraşınDepresyonda olan insanların karakteristik özelliklerine ba
karsanız, bir çoğunun belli bir refah seviyesinin üzerinde, eğitimli ve düşünmek için vakti olan kişiler olduğunu görürsünüz. Depresyonda olduğu için raporlu iş arkadaşlarınız vardır, ama eve temizliğe gelen yardımcınızın depresyonda olduğu için çalışmaya gelmediği görülmemiştir. Olsa olsa çocuğu hastadır ya da evini su basmıştır. O kadar fazla günlük problemi vardır ki “Ruhsal sağlığım iyi mi, değil mi?” diye kendine soracak vakti bile olmaz. Araştırmalar günlük problemlerle uğraşmanın bizi depresyondan koruduğunu ispatlıyor. Gündelik hayat problemleri insanın hayatla temasını sağlıyor, zihni oyalıyor. Bundan sonra başınızı kaşıyacak vaktiniz olmadığı için şikayet etmeyin. Yeterince işiniz yoksa kendinize iş yaratın.
Bıkt.m Bu İştenİnsanların sadece yapacak işi olmadığı için depresyona girdi
ği konusunda kolay bir genelleme yapmak istemiyorum. Çünkü
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 135
doğru değil. İşteki yoğunluk ve stresten dolayı da depresyona girmek mümkün. Birçok insan gibi benim de başıma geldi. “Bıktım bu işten, dayanamıyorum artık” diye bağırmak istediğiniz an ayrılmanın zamanı gelmiş demektir. Çoğu zaman ekonomik nedenler yüzünden hemen iş değiştirmek mümkün olmaz. Ama yeni bir iş aramaya başlamak, yeni projeler hakkında kafa yorup bir çıkış yolu bulmaya çalışmak dahi iyi gelir. En önemlisi, işi hayatın merkezine yerleştimıeyip kendinize ve sevdiklerinize vakit ayırabilmek. Dopdolu bir özel hayatınız olursa, işteki problemlerin altından daha kolay kalkabilirsiniz.
Gülmek“Bütün mesele hayata nasıl baktığımız. Hayata gülümseyin,
hayat da size gülümser.” Klişeleşmiş bir laf olsa da çok doğru. Mutlu olmasanız bile kendinizi gülmek için zorlayın. Bir süre sonra güldüğünüz için mutlu olduğunuzu göreceksiniz. Gülmek hem fiziksel hem de ruhsal bir mutluluktur; rahatlatıcı, uyarıcı, özgürleştirici ve çekicidir. Gülme eylemi mutluluk hormonlarının salgılanmasını sağlar. Ayrıca, kan dolaşımını artıran bir tür iç jimnastiktir ve surat asıp oturmaktan daha fazla kalori yakarsınız. Gülüş yabani mantar gibidir. Gelip kendini size sunmaz. Yaşam denen serüveni daha da eğlenceli kılmak için beklenmedik şeylerin peşinden giderek ya da çılgınlık yaparak onu aramak gerekir. Gülecek hiçbir şey bulamıyorsanız, ağlanacak halinize gülmeyi deneyin. Ben bu yöntemi sık sık uyguluyorum.
Her şeyin kötü gittiği, bütün tersliklerin üst üste geldiği, birini öldürebilecek kadar sinirli olduğunuz bir anda durun ve aynaya bakın. O acayip suratınızın ne kadar çirkin olduğunu, oysa gülmenin size ne kadar çok yakıştığını fark edin. Biraz kendinizle dalga geçip gülmeye başlayın. Ben sık sık hayatın ne kadar boş olduğunu unutup her şeyi çok ciddiye almaya başlıyorum. Birden her şey çok zor, karmaşık gelmeye başlıyor ve hiçbir şeyin altından kalkamayacakmışım gibi geliyor.
136 Ahtapot Kadınlar
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 137
Bu durumlarda hayatı ve kendimi çok fazla ciddiye almamam gerektiğini hatırlayıp kendime geliyorum. Deneyin, işe yarıyor. Olayların trajik değil, komik taraflarını görmeye başla- yabilince hayat daha kolay ve eğlenceli oluyor. Woody Allen’ın Melinda&Melinda adlı filmini gördünüz mü? Aynı hikaye iki farklı yönetmen tarafından komedi ya da trajedi olarak yorumlanabiliyor.
Fransa’da gülerek stresle, depresyonla mücadele etmeye çalışan ‘Gülme Gruplan’ var. İnsanlar bir araya gelip, öğretmenlerinin eşliğinde kahkahâlârla gülüyorlar. 1, 2, 3 diye sayıp gülün. Olmadı. Siz yeterince içten gülmüyorsunuz. Doğal olmanız lazım. Açıkçası bana biraz saçma ve komik geliyor. Ben öyle bir gülme grubuna katılacağıma, bir iki eski arkadaşımla beraber olmayı tercih ederim. Biz zaten birbirimizi görür görmez gülmeye başlıyoruz. Bir iki kadeh içince de gülmekten konuşamayacak duruma geliyoruz.
Arkadaşların ÖnemiArkadaşlara en fazla zaman ayırabildiğimiz dönemler ergen
lik çağı ve bütün öğrencilik yılları. Daha sonra başlayan kariyer, evlilik, çocuklar girdabı içinde boğuşurken arkadaşlarımızı eskisi kadar göremiyoruz. Vakit darlığı ve mesafeler yüzünden bazılarını elemek zorunda kalıyoruz. Yeni arkadaşlar ediniyoruz. Bazen en çok sevdiğimiz arkadaşlarımız en az görüşebildiklerimiz olabiliyor.
Yıllara, mesafelere, değişen hayat şartlarına rağmen hâlâ korumayı başarabildiğimiz arkadaşlarımız en değerlileri. Aıııa yenilere kalbimizi kapatmamız anlamına gelmiyor. Geç de olsa yolumuz öyle güzel insanlarla kesişiyor ki onlar da belki bir gün eski arkadaş olabilecekler.
Eşim beni yeni tanıştığım insanlara çok önem verip bazen hayal kırıklığına uğradığım için eleştiriyor. Haklı olduğu taraf
138 A htapot Kadınlar
lar da var. Ama ben merakımdan dolayı hayatıma sürekli yeni simalar eklemeye devam ediyorum. Bunların bazıları güzel dostluklar olarak uzun yıllar sürüyor. Bazıları beni hayal kırıklığına uğratıyor, ama uğratmayanlar risk almakta haklı olduğumu gösteriyorlar. Büyük tesadüfler sonucu uçakta, sokakta, farklı ülkelerde tanıştığım insanlar çok iyi dostum oldu. Ben kalbi yeni arkadaşlıklara açık bırakmak gerektiğine inanıyorum, bazen üzülmek pahasına da olsa.
Birbirinden o kadar farklı arkadaşlarım var ki bazıları birbirlerini tanımaz. Tamştırsam kesinlikle anlaşamazlar. Ama hepsi, ayrı ayrı bana çok iyi gelir. Hepsiyle farklı şeyler paylaşırım. Hepsi gerçek arkadaşım değildir. Bazılarıyla sadece gülmek, eğlenmek için beraber olurum. Daha fazla bir şey beklemeyince problem çıkmaz. Ben de zaten onlarla beni çok güldürdükleri için beraber olurum. Bir çeşit terapi. Ama benim için en büyük terapi, çok sevdiğim eski arkadaşlarımla, seyrek de olsa görüşe- bilmektir. Keyifli bir akşam yemeğinden sonra, bir hafta boyunca yüksek moral garantisidirler.
Doğumdan Sonra...
Hormonal DeğişikliklerDoğum sonrası depresyonu, her on yeni anneden sekizinde
doğumdan sonraki on gün içinde ortaya çıkar. Neredeyse her şey bir duygu dalgası ve ağlamaya neden olabilir. Sebebi doğumdan sonra hormon düzeylerinin ani düşüşüdür. Östrojen, progesteron ve üremeyle bağlantılı diğer hormon düzeyleri doğumdan hemen sonra düşer. Östrojen düzeyi bebeğinizi emzirdiğiniz sürece düşüktür. Bu süre içinde yakınlarınızın desteğine ihtiyacınız vardır. Özellikle eşinizi doğumdan önce bilgilendirip uyarırsanız bu zor dönemde size daha çok yardımcı olabilir.
Sağlam Vücut Sağlam Kafada 139
Uygulama SorunlarıHer gün 24 saat yeni doğmuş bir bebeğe bakmak aşırı yorucu
bir görevdir. Hele ki bağımsız bir yaşam biçiminiz varsa ciddi bir şoktur. Anne olmak tüm yaşamınızı sonsuza kadar değiştirir. Bebeğinize hissettiğiniz tutku sınırsızdır. Aynı zamanda kendinizi sonu gelmeyen besleme, bez değiştirme, yıkama ve giydirme işlerinin arasında esir gibi hissedebilirsiniz.
Önceliklere Karar VermekEvinizi eski durumuyla koruma konusunda canınızı sıkma
yın. Birkaç ay boyunca bırakın dağınık kalsın. Karmaşayı önemli olmayan, geçici bir olay olarak kabul edin. Önemli olan yaşamınızın niteliğidir. Biliyorum, söylemesi kolay, uygulaması zor. Ama deneyin.
Değişikliğe Uyum SağlamakAnnelik birçok kadın için değişiklik anlamına gelir. Değişik
likler zor olabilir, ama uyum sağlayabilirsiniz. İlk başta gazete okuyacak, televizyon seyredecek vaktiniz olmayabilir. Güncel olaylardan uzak kalmamak için radyo dinleyebilirsiniz. Artık istediğiniz zaman uyumanız mümkün değildir. Bebeğiniz her uykuya daldığında her şeyi bırakın, telefonu fişten çekin, siz de uyuyun. Uygulaması kolay değil, ama yapabilirseniz kendinizi daha iyi hissedersiniz.
Kendinize Zaman AyırmakBebeğinizi birkaç saat için bile olsa bırakamayacağınızı dü
şünebilirsiniz. Ancak, hoşça kal deyip sonra yeniden buluşmak kadar güzel bir şey yoktur. Bu nedenle, kocanız, anneniz, kayınvalideniz ya da arkadaşlarınızın bebeğe bakma tekliflerini kabul edin. Kendiniz için dışarı çıkmak, mağazaları gezmek, masaj
yaptırmak, bir arkadaşınızla yemek yemek, sinemaya gitmek bağımsızlığınızı yeniden hissettirir ve sizi dünyaya bağlar.
140 A htapot Kadınlar
Genç ve Formda Kalmak
“Hayat bütün omuzlara aynı ağırlıkta çökm ez”Simone de Beauvoir
I- Genç GöstermekYirmi beş, otuz yaşma kadar daha küçük, otuzundan sonra
daha genç gösteriyorsun denir. Yani otuzuna kadar “büyümek”, otuzundan sonra “yaşlanmak” kavramı söz konusu. Ne kadar acımasız. Ben “yaşından küçük göstermek” deyimini tercih ediyorum.
Oldum olası yaşımdan küçük gösterdim. Bu, 25-30 yaşlarına kadar büyük bir dezavantajdı. Zaten çok yavaş büyüdüğümü düşündüğüm ilk gençlik yıllarında yaşından daha küçük göstermek bana çok zor geldi. İngiltere’de, Türkiye’ye dönüşümden üç ay evvel bir pub’da bar maid’lik yapmaya karar verdim. O zaman oturduğum Henley-on-Thames’in en güzel pub’mı gözüme kestirdim. Bir gün bütün cesaretimi toplayıp içeri girdim. Patrona çalışmak istediğimi fakat İngiliz olmadığımı açıkladım. Gülerek benim başımı okşadı. “İngiliz olmaman mühim değil, ama ben 16 yaşından küçükleri çalıştıramam” dedi. Ben o zaman 21,5 yaşındaydım.
22 yaşında iş hayatına başladım. Küçük göstermek benim için bir dezavantaj olmaya devam etti. Telefonda, fakslarda fırça çektiğim imalatçılar beni karşılarında görünce, o çekindikleri Ayşe hanımın neredeyse yanağından makas alacaklar. Söylemeye gerek var mı bilmem, bu beni iş hayatında daha hırslı yaptı. İşimi daha çabuk, daha derinlemesine öğrenmeye çalıştım. Yaşıma değil, bilgime ve çalışkanlığıma dikkat çekmeye çalıştım.
Ne yalan söyleyeyim, şimdi 41 yaşında olduğum halde, 30 Tu yılların başında olduğumu sanmaları hoşuma gidiyor. Fakat 35- 40 yaşından sonra, yaşından küçük gösterme durumu sistematik
değil, gününe göre değişiyor. Eğer yorgun ve uykusuzsanız hemen ait olduğunuz yaşı gösteriyorsunuz.
Geçen gün büyük kızım Melanie ile aramızda geçen bir konuşma bunu bir kez daha ispatladı.
Melanie kardeşi Liza’ya bir şey yapmasını emretti. Ben ona bu şekilde sorarsa inadına yapmayacağım, kardeşiyle sanki annesiymiş gibi konuşmaması gerektiğini söyledim. Konuşmamız şöyle devam etti:
■- Ben onun büyük ablasıyım ama. Zaten o bebek gibi davrandığı için ben onunla öyle konuşuyorum.
Aranızda sadece üç yaş fark var. O da bir kaç sene sonra kendiliğinden kapanacak.
»- Bu kafayla devam ederse, hiç zannetmiyorum.
»- Bak göreceksin, bir gün gelecek, Lucy ile bile aranızdaki yaş farkı kapanacak.
«■- İmkân yok. Lucy ile aramızda 9 yaş fark var.
*• 30 yaşından sonra 9 yaşın önemi kalmaz, arkadaş olursunuz.
» Hayal bile edemiyorum.
«- Bak, Sylvie benden 10 yaş küçük ama arkadaşız.
«- Ne? Sylvie mi senden küçük? Ben sen ondan küçüksün zannediyordum.
«- Melanie’çiğim, bu benim için güzel bir iltifat, ama sakın Sylvie’nin yanında söyleme, ayıp olur.
Genç ve Form da Kalmak 143
144 Ahtapot Kadınlar
»- Aslına bakarsan, normalde sen ondan küçük gösteriyorsun, ama bugün değil.
» - N e demek istiyorsun, ne olmuş bugün?
»- Yani bugün biraz yorgun görünüyorsun, gözlerinin altında morluklar falan var.
Hemen koşup aynaya baktım, hakikaten yorgun görünüyordum. Bir hesapladım gece sadece beş saat uyumuştum. Orta yaşlı bir kadın için (Yazması bile garip geliyor!) bu kadar uyku yeterli değil anlaşılan. Ve bu gerçek, çocuğumun ağzından çok doğal bir şekilde çıkıp pat diye yapıştı suratıma.
Neden Yaşımdan Küçük Gösteriyorum?“Bodur tavuk her dem piliçtir” derler ya, öyle bir şey ola
bilir. Boy 1,62. Cüce sayılmam ama uzun boylu olduğum da söylenemez. Gerçi Fransa’da UFIH tarafından yapılan en son istatistiklere göre hâlâ orta boylu sayılıyorum. Kadınların boy ortalaması 1970’de 160.4 cm imiş, 2006 yılında 162,5 cm olmuş. Türkiye’de de TNS Piar şirketinin araştırmasına göre kadınların boy ortalaması 162 cm. Benimle aynı boyda olanlara duyurulur. En azından Türkiye ve Fransa toprakları içinde orta boylu sayılıyoruz. Ufak tefek ve zayıf olmanın birkaç yaş eksilttiği kesin. Giyiniş tarzı, çok makyaj yapmamak, saçlarının rengini sarıya boyatmamış olmak da yardım ediyordur muhakkak. Dikkat edin, esmer bir kadın saçının rengini açsın, hemen bir iki yaş daha fazla göstermeye başlar.
Acaba içimdeki o hiç büyümeyen çocuğun dışa yansıması mı sebep? Eşim ve annem bana ne zaman büyüyeceğimi soruyorlar. Hiçbir zaman, inşallah.
Sağlıklı ve genç kalma konusundaki kitapları okuyuncaya kadar aklıma bunlardan başka neden gelmiyordu. Bir de bak-
Genç ve Form da Kalmak 145
tim ki orada tavsiye edilen şeylerin birçoğunu ben zaten yapıyorum. Yapmadığım şeyleri de kırkımdan sonra yapmaya başladım, çünkü artık yaşımdan küçük göstermeye çok alıştım. Birisi yaşımı doğru tatmin ederse çok bozulurum. Şaka bir yana, 39 yaşında üçüncü çocuğumu dünyaya getirince bu biraz da zorunluluk oldu. Neden mi? Annem ile benim aramda 26 yaş fark var. Benim ile Lucy arasında 39 yaş fark var. Dolayısıyla, Lucy 40 yaşında olunca ben 79 yaşında olacağım. Ama ben 79 yaşında, sağlıklı, dinamik, yaşından küçük gösteren, gençleri hastalıkları ile sıkmayan bir anne olmak istiyorum.
Hedef: 10 Yaş Daha Genç GöstermekDr Xavier Maniguet, Dr Deepak Chopra, Dr Mehmet Öz, Dr
Michael Rozien ve starların koçu Jean-Pierre Clemenceau tarafından verilen öğütlerin bir sentezi:
»- Sigaradan uzak durun.
«- Günlük Omega-3 ihtiyacınızı karşılayın.
» Her gün 3-5 öğün sebze-meyve yiyin. Sebze ve meyveler antioksidan bakımından zengin olduğu için cildin yaşlanmasını yavaşlatır.
«- Lifli besin alımına dikkat edin. Günde 25 gram lif yiyen kişiler, günde sadece 12 gram yiyenlere oranla üç yaş daha genç olabilirler. Buna ek olarak, bir araştırmaya göre günlük olarak alman lif miktarını 10 gram artırmak kalp krizi olasılığını yüzde 29 düşürmektedir. Bu da sizi 1,9 yaş daha gençleştirir. L if ihtiyacım kolayca karşılamanızı sağlayacak yiyecekler şunlar:
Lima fasulyesi (3 çorba kaşığı): 13 gram
Karabuğday (1 fincan): 10 gram
Enginar (1 tane büyük): 10 gram
146 A htapot Kadınlar
Soya fasulyesi (yarım fincan): 10 gram
Badem (24 tane): 5 gram
Fıstık (30 tane): 5.5 gram
Yulaf ezmesi (1 fincan): 3 ile 4 gram
Mısır gevreği (1 fincan): 3 gram
«• Günlük A, C ve E vitamini ihtiyacınızı karşılayın:
Her sabah bir kivi (ya da iki portakal) yiyin veya C vitamini alın. Öğleden sonra 2 tane havuç ya da iki kayısı yiyin. Her ikisi de beta karoten açısından zengindir ve vücutta A vitaminine dönüşür. E vitamini ise yağlarda bulunur.
»- Doğal ürünlerle beslenin. Katkı maddeli besinler uzun dönemde sağlığınız için zararlıdır.
«- Günde 2 litre su için.
-r Günde bir ya da iki bardak (yemek sırasında) iyi kırmızı şarap için. Şarap içerdiği tanen, oligoeleman, provitamin ve mineraller nedeniyle kalp-damar sistemi için çok faydalıdır. Dikkat: 1-2 bardaktan fazlası zararlıdır.
»- Alkol alimim azaltın. Alkol yüzünüzün şişmesine, kılcal damarların çatlayıp kırmızılıklar oluşmasına neden olur. Aşırı alkol, bağışıklık sisteminin hızlıca yaşlanmasına ve sizi koruması gereken hücrelerin ölmesine yol açabilir.
«r Kırmızı eti azaltıp daha çok balık yiyin.
«*• Proteinleri unutmayın. Atlanan bir öğün ya da proteinsiz bir öğün, kaslarınızdan alır. Kas sisteminizi korumanız zinde kalmanızı sağlar.
Genç ve Form da Kalmak 147
■*- Şekerli içeceklerden uzak durun.
*«- Her gün yarım saat hızlı yürüyün (veya bir saat bisiklete binin ya da iki günde bir 40 dakika jogging yapın). Bu bir sene sonra 8 kilo daha az olmanız ve 80 yaşını geçme şansınızın iki katına çıkması demektir.
«r Merdivenleri çıkın, asansöre binmeyin. Bir sene sonra iki kilo daha hafif olacaksınız.
» Her akşam ‘stretching’ egzersizleri yapın.
ı» Aşk gençleştirir, iyileştirir. Hepimiz sevildiğimizi hissettiğimiz zaman yaşadığımız coşku ve canlılığı biliriz. Çoğumuz ayrılık ve reddedilmeden gelen keder ve çaresizliği de biliriz. Sevgi tarafından ortaya çıkarılan heyecan, coşku ve rahatlık, fiziksel ve duygusal iyi olma durumu yaratır. Zevk, neşe ve güven biyolojisi yarattığı için, aşk kendimizi iyi hissettirir. Sevin, dokunun, sevdiğinizi söylemekten ve göstermekten çekinmeyin.
Ne güzel söylemiş Nazım Hikmet:
“Sevdiğin müddetçe
Ve sevebildiğin kadar
Sevdiğine her şeyini verdiğin müddetçe
Ve verebildiğin kadar gençsin. ”
■*- Günlük hayatın telaşı ve gerginlikleri içinde cinsel yaşamınızı ihmal etmeyin. Doyumlu bir seks hayatı tüm vücudunuzu ve beyninizi gençleştirir.
w Cildinizi güneşten koruyun.
«*• Dişlerinize iyi bakın. Hiçbir rahatsızlığınız olmasa bile senede bir defa diş kontrolü yaptırın.
148 Ahtapot Kadınlar
«- Günde 7-8 saat uyumaya dikkat edin. Unutmayın, gece yansından önceki uyku saatleri en dinlendirici, gençleştirici olanlarıdır. Bu nedenle, 22:00 ve 6:00 saatleri arasında sekiz saat uyuyorsanız, 00:00 ve 08:00 arasında sekiz saat uyuduğunuzdan daha çok dinlenmiş hissedersiniz.
■t Gülün. Genç bir zihin neşe dolu ve kaygısızdır. Kolayca içten ve coşkuyla kahkaha atar. Gülme beden ve zihin için en iyi ilaçtır. Bilimsel araştırmalar gülmenin bağışıklık sistemini can- landırabildiğini, ağrı eşiklerini yükseltebildiğim ve depresyonu hafifletebildiğim göstermiştir.
«r Heyecan ve enerjinizi kaybetmeyin.
Genç bir zihin heyecanlıdır, akışkandır ve uyumludur. Rahat bir çocuğu gözlemlerseniz genç bir zihnin tüm özelliklerini iş başında görebilirsiniz. Genç bir zihin her şey hakkında heyecanlıdır; bir kelebek, bir gökkuşağı, gece, yıldızlar, yeni bir kitap, güzel kokulu bir çiçek, taze bir çilek. Etrafınızda olan şaşırtıcı gösterime tetikte kalın. Hep dinç ve yeni olan doğanın olağanüstü dansına dikkat edin. Enerjik tetiktelik, heyecanın temelidir. Heyecan yaşlanmayı tersine çevirir.
»- Kendinizi yaşam boyu öğrenmeye, kişisel gelişime adayın. Genç zihin gelişen zihindir, sürekli genişlemeye ve öğrenmeye adanmıştır, yeni bilgiler ve deneyimlerle beslenir. Yaşamınız boyunca öğrenmeye sadık kalın.
«r Alışkanlık kalıplarınızı kırın.
ı»- Diyetinizi değiştirin.
» Egzersiz programınızı değiştirin.
«r İşe giden yolunuzu değiştirin.
Genç ve Form da Kalmak 149
■*- Farklı kıyafetler giyin.
Yeni renkler giyin.
» Değişik müzik türleri dinleyin.
» Yeni bir restoran deneyin.
«- Yeni biriyle öğle yemeğine çıkın.
»- Yıllardır konuşmadığınız bir arkadaşınızı arayın.
«- Normalde düşünmeyeceğiniz bir kitabı okuyun.
»- Yeni bir kursa yazılın.
Eski tarzları bırakarak kendinizi yenilenmiş hissedeceksiniz. Esnek olmayı öğrenmek gençleşmenin temelidir.
*- Affedici olun.
Üzüntüler, düşmanlıklar, kırgınlıklar ve pişmanlıklar yaşlanmayı hızlandıran iltihaplı duygusal yaralar haline gelir. Affedin, unutun. Yaşlanma sürecini tersine çevireceksiniz.
»- Her gün en az 10 dakika, strese karşı masaj, yoga veya meditasyon gibi bir rahatlama tekniği uygulayın.
MasajCildimiz masajla açığa çıkarılabilen, zengin bir yaşlanmayı
tersine çeviren hormon kaynağı. Yavaş ve rahatlatıcı bir masaj doğal gevşetici kimyasalları serbest bırakır. Dr. Deepak Chopra kendine masaj yapmayı “Günlük rutinin yaşlanmayı tersine çeviren değerli bir bileşeni” olarak öneriyor.
Ahtapot Kadınlar
Genç ve Form da Kalmak 151
Kendimize Nasıl Masaj Yapabiliriz?
Bu masaj için birkaç yemek kaşığı ılık yağ gerekir. Saçınızı şampuanlarmış gibi ufak dairesel hareketlerle kafa derinize masaj yaparak başlayın. Yumuşak hareketlerle yağı alnınıza yanaklarınıza ve çenenize uygulayın, sonra kulaklarınıza geçin. Yavaşça kulak arkalarınıza ve şakaklarınıza masaj yapın. Boynunuzun önüne ve arkasına küçük bir miktar yağla masaj yapın ve sonra omuzlarınıza geçin. Kollarınıza masaj yaparken, omuz ve dirseklerde dairesel hareketler, üst ve alt kollarınızda uzun ileri-tersine hareketler uygulayın. Büyük, yumuşak dairesel hareketlerle göğsünüze, midenize ve kamınıza masaj yapın. Bütün masaj hareketlerini kalbe doğru yapmaya özen gösterin. Her iki elinize de bir parça yağ alarak yavaşça sırtınıza ve omurgalarınıza yapabildiğiniz kadar ulaşın.
Bacaklarınız için uzun parçalarda aşağıdan yukarıya, ayak bilekleriniz ve dizlerinize ise dairesel hareketler uygulayın. Kalan yağı ayak parmaklarınıza özel bir önem göstererek ayaklarınıza yedirin.
Benim her sabah kendime yağlı masaj falan yaptığımı zannetmeyin. Bunun için sabah beşte falan kalkmam gerekirdi. Ama her gün olamasa bile yapmak için bir zaman yaratmak gerekiyor. Arada sırada güzellik salonlarında da kendimizi şımartabiliriz. Ya da eşimizi masaj yapmasını öğrenmesi için kursa gönderebiliriz...
152 A htapot Kadınlar
YogaDuruş, nefes alıp verme ve yoğunlaşma (konsantrasyon) üze
rine kurulmuş olan yoga öğretisi bedenle zihnin birlikteliğini, bütünselliğini içerir. Kökeni eski Hint kent uygarlıklarına kadar inen bu öğretinin amacı kişinin bedensel, duygusal, zihinsel açıdan yetkinleşmesi ve kendi iç barışını, iç özgürlüğünü gerçekleştirmesidir. Birçok dalı olan yoga öğretisinin bedenle ilgili olan kısmına ‘Hatha yoga’ adı verilir. Hatha yoga duruşları stresten, gerginlikten, sıkıntıdan kurtulmaya birebir. Bedende biriken gerginlikleri, olumsuz enerjiyi attıkça bu zihne de yansıyor. Daha berrak, daha sakin, daha kıvrak bir zihne kavuşuluyor.
Yogayla daha az öfkelenir, daha hoşgörülü olursunuz. Daha çok kendinize güvenir, ruhsal sorunlarınızla daha kolay baş edebilirsiniz. Bedeni derin dinlendirmek sizi canlandırır, kendinizi dana çevik, daha enerjik hissedersiniz. Uykunuz daha düzenli olur, kan dolaşımınız hızlanır, cildiniz daha güzel bir görünüme kavuşur.
Yoga ustaları “İnsanın yaşını belirleyen yaşadığı yıllar değil, esnekliğidir” der. Bedeniniz ne kadar esnekse o kadar gençsi- nizdir. Esnek olmayan bir beden gerçek anlamda sağlıklı ve güzel değildir. Yoga sayesinde esnekliğinizi artırdıkça bedeninizi kullanma kapasitenizi de artırır, daha az enerjiyle daha çok iş yapabilirsiniz. Bedensel esneklik kazanmak aynı zamanda kas ağrılarım önler ve tansiyonu düzenler. Aynı zamanda duruşunuz düzelir, bu da bedende denge duygusu oluşmasına neden olur. Dağınık veya dengenizi yitirmiş olmak yerine, bedeni üzerinde yoğunlaşabildi, tedirginlik, eksiklik, telaş gibi duyguları kolayca bertaraf edebilen bir yapıya, bir iç dengeye kavuşursunuz.
Tek Başımıza Yoga Yapmayı Öğrenebilir miyiz?Çok güzel açıklamalı kitaplar ve DVD’ler mevcut. Kitap ola
rak tavsiye edebileceklerim: Yoga ve Meditasyon-Yeni Başlayanlar İçin ve Yoga (Detayları kaynakçada bulunmaktadır).
Genç ve Formda Kalmak 153
" ^ 1 r
154 A htapot Kadınlar
Üç tane DVD denedim. Bir tanesi İngiliz, bir tanesi Fransız, en sonuncusu da Türk yapımıydı. Hiç tereddütsüz ve çok objektif olarak, size Türk yapımı DVD’yi tavsiye ediyorum. Diğerleriyle kıyas bile kabul etmeyecek kadar güzel hazırlanmış: Godfrey Devereux Öğrencisiyle Yoga, Zeynep Aksoy.
Eğer vaktiniz varsa bir yoga öğretmeni eşliğinde yoga yapmanız en iyisi. Ama benim gibi bir kursa gidecek zamanınız yoksa, her gün 10 dakika yogayı hayatınıza eklemeniz, daha fazla zamanınız olduğu günler DVD eşliğinde daha uzun seanslar yapmanız da mümkün.
Kitaplarda hangi yoga asanalannın hangi rahatsızlıklara iyi geldiğini bulacaksınız. Kendi ihtiyaçlarınıza ve vücudunuzun esnekliğine uygun asanaları seçebilirsiniz. Başlangıçta çok dikkatli olmalı ve hareketlerin en hafiflerini vücudunuzu hiç zorlamadan yapmalısınız. Özellikle kalp rahatsızlığı, sırt rahatsızlığı, kas ve kemiklerle ilgili sorunları olanlar mutlaka doktorları ile konuşmalıdırlar. Gözlerinin ağ tabakasında bozukluk olanlar da yine doktorlarına baş vurarak fikir almalıdır. Yaptığınız hareketlerin ritmini de kendinize göre ayarlamanız mümkün. Açıkçası benim karakterim daha hızlı egzersizler yapmaya daha uygun. Doğruyu söylemek gerekirse, çok yavaş yapılan yogadan sıkılıyorum. Ben bunu kendimden başka kimseye itiraf etmeden, yıllardır evde kendime uygun bir yoga ritmi icat etmiş ve onu uy- guluyordum. Bu sene yoga öğretmeni arkadaşım Esra Bilal’e bu konudan bahsettim. Kızmasını beklerken, bana hızlı yoga diye bir şey olduğunu açıkladı. Şimdi hiç suçluluk duymadan kendi hızlı yogamı yapmaya devam ediyorum.
Ayrıca, tai chi, qigong, aikido gibi bedensel bütünlüğünüzü artırmaya yardım edecek başka disiplinler de mevcut.
MeditasyonMeditasyon kısaca zihni belli bir şey üzerinde yoğunlaştırma
olarak tanımlanabilir. Meditasyon yaparak farkındalığınızı, dikkatinizi, duyarlılığınızı çoğaltabilirsiniz.
Genç ve Form da Kalmak 155
Meditasyon sırasında nefes alış yavaşlar, kan basıncı düşer ve stres hormonu düzeyi azalır. Meditasyon süresindeki oksijen tüketimi neredeyse uykudakinin yansına düşer.
Düzenli meditasyon yapan kişiler daha az hipertansiyon, kalp hastalığı, marazi kaygı ve depresyon geçirirler. Sigara, aşın alkol ve uyuşturucu gibi hayata zarar veren alışkanlıkları bırakmayı daha kolay bulurlar. Bağışıklık sistemleri daha kuvvetlidir. Yapılan araştırmalar uzun zamandır meditasyon yapan insanların biyolojik yaşlarının kronolojik yaşlarından neredeyse 12 yaş daha genç çıktığını göstermiştir. Ayrıca, DHEA hormonunun meditasyon yapan kişilerde meditasyon yapmayanlara göre daha yüksek olduğu görülmüştür.
Meditasyona Başlamadan Dikkat Etmeniz Gerekenler
Kimsenin sizi rahatsız edemeyeceği sakin bir ortam bulun. Rahat kıyafetler giyin.
Rahat olduğunuz bir oturuş biçimi belirleyin. Dik ve dengeli bir şekilde oturun.
Başınız dik, ağzınız kapalı olsun, dilinizin ucu hafifçe üst dişlerin damakla birleştiği yere değsin. Başlamadan birkaç kez derin nefes alın verin. Bu zihninizin sakinleşmesine ve yoğunlaşmasına yardımcı olur.
Meditasyon tekniklerinden bazıları:
Mantra Meditasyonu
Kutsal simgesel seslerin (mantralar) tekrarlanmasından oluşur. Mantranm artarda tekrarlanmasındaki amaç düşüncelerin zihne girmesini engellemek ve dikkati tekrar edilen mantra üzerinde yoğunlaştırmaktır. En yaygın olan tekniklerden bir tanesi “So Hum”dur:
-r So kelimesini düşünürken burnunuzdan yavaş derin nefes alın.
156 Ahtapot Kadınlar
Hum kelimesini düşünürken burnunuzdan nefesinizi yavaşça verin.
» Her nefes alışınızda ve verişinizde “So...Hum...” diye sessizce tekrar ederek nefes almaya devam edin.
»- Dikkatiniz dağılırsa, sezsizce “So...Hum...” diye tekrar ederek yavaşça nefesinize tersine dönün.
«- Bu işleme 10-20 dakika boyunca devam edin.
Nefes Üzerine Yapılan Meditasyon Uygulaması
Bu tekniğin temeli nefes alış verişinin bilinçle izlenmesidir. Bilinçle nefes alıp vermek, nefes alıp verdiğinin ayırımında olmak nefes üzerine yapılan meditasyonun özüdür.
Nefesin dikkatle izlenmesini kolaylaştırmak için nefes alışverişleri sayılır. Sayma işlemini şöyle yapabilirsiniz. Nefes aldığınız zaman zihninizi ‘bir’ sayısı, nefes verdiğinizde ise ‘iki’ sayısı üzerinde yoğunlaştırın. Bunu ‘on’ sayısına kadar sürdürün. ‘On’ sayısını tamamladıktan sonra yeniden ‘bir’den başlayın.
Genellikle meditasyonun ilk dönemlerinde zihin kolayca dağılabilir. Düşünceler, imgeler zihne üşüşür. Bu durumda yapmanız gereken tek şey, zihne giren düşüncelere takılı kalmamak, onlarla uğraşmamak ve kafanızdan kovmaya çalışmamaktır. Saymayı kaçırdığınızda yapmanız gereken, yeniden ‘bir’den başlamaktır.
Başka bir teknik de hayal ya da gerçek olan bir obje, resim üstünde konsantre olmaktır.
Pek çok kişi mum alevinin iyi bir konsantrasyon cismi olduğunu anlamıştır. Gözleri yormadan devamlı bu aleve bakın. Gözleri kapatarak mümkün olduğu sürece o alevin hayalini görmeye çalışın.
Genç ve Form da Kalmak 157
Birçok meditasyon tekniği vardır, herkes kendine en uygun olanını bulabilir.
II- G ündelik H ayatta F orm da O lm ak
Gün Boyunca Kendinizi Zinde Hissetmeniz İçin Birkaç Öneri:»- Sabah yataktan kalkmadan önce uzun uzun gerinin. Kas
larınız ve eklemleriniz de sizinle beraber yavaş yavaş uyanır. Sizi bekleyen hareketli güne yumuşak geçiş yapmış olursunuz.
»- Yatağınızda sırtüstü uzanın ve sağ ayak parmaklarınızı mümkün olduğu kadar öne doğru iterken, sol ayak parmaklarınızı geriye doğru esnetin. Sonra tam tersini yapın. Bunu 100 defaya kadar tekrarlamaya çalışın. Bu hareket kan dolaşımının hızlanmasını sağlar. Hareketleri saymak da uyanmaya yardımcı olur.
»- Her sabah duşunuzu soğuk suyla bitirin. Bacaklarınıza aşağıdan yukarı soğuk duş tutun. Göğüslerinize de dairesel hareketlerle soğuk su masajı yapın. Ben her sabah duşumu kısa bir soğuk duşla bitiriyorum. Önce zor geliyor ama alışınca vazgeçemiyorsunuz.
Sabah evde banyo, mutfak, yatak odası ve çocuk odası arasında mekik dokuyorsunuz. Bu gidiş gelişlerden bir iki tanesini parmak uçlarında yürüyerek, yürürken de karın ve kalça kaslarım sıkarak yapın. Hazırlanırken kasları da çalıştırmış olursunuz.
Gün içinde iş yerinizde her saat başı 5 dakikalık küçük bir mola verin. Uzun süre ekrana bakmaktan ve stresten kaynaklanan baş ağrılarını engellemiş olursunuz. Ayrıca içinde kaybolduğunuz dosyalardan 5 dakikalığına ayrılıp mekân değiştirdiğinizde unut
158 Ahtapot Kadınlar
tuğunuz önemli bir şey aklınıza gelir. Ben unuttuğum şeylerin çoğunu tuvalette hatırlarım. Çalışırken zorunlu tuvalet molaları vermek için en iyi yöntem, gün boyu bol su ve çay içmek.
»- Mevsim değişikliklerinde ya da çok yoğun olacağınızı bildiğiniz dönemlerden önce C vitamini kürü yapın.
«- Öğle yemeğinden sonra 20 dakika kestirin. Uyuyamasanız dahi gözlerinizi kapatıp müzik dinleyin. Eğer işteyseniz, yemekten sonra 5 dakika gözlerinizi kapatıp, masanızda nefes egzersizleri yapın. Beş dakikalık dinlenme size bütün öğleden sonrası için enerji verecektir.
Eğer bir önceki gün çok fazla ve ağır yemekler yediyse- niz, ertesi gün sadece sebze çorbası, salata ve yoğurt yiyin.
»- Çok içki içilen bir akşamın ardından, uyumadan evvel 1.5 litre su için.
«- Daha önceki sayfalarda beslenme, egzersiz ve gevşeme yöntemleri konusunda verilen önerileri uygulayın.
III- Detoks (Toksinlerden Arınmak)
Toksin Nedir?Bu terim sağlığa zarar veren bütün maddeleri ve etkenleri
kapsıyor. Toksik maddelerin kapsamı ve kaynağında hava kirliliği, sigara, alkol, uyuşturucu, toksik besinler, koruyucu kimyasallar, katkı maddeleri, yapay tatlandırıcılar, gıda boyaları, sebze-meyvelere konulan böcek ilaçlan, duygusal bozukluklar, yoğun stres, depresyon, sıkıntı ve kaygılar var.
Vücudun aşın toksin aldığına dair sinyaller; yorgunluk, baş ağrısı, sindirim bozuklukları, uyku problemleri, nefes alma zorlukları ve sırt ağrılarıdır.
Genç ve Form da Kalmak 159
Toksinleri Nasıl Atabiliriz?Toksinlerinin vücuttan atılmasını sağlayan organların (kara
ciğer, böbrek, bağırsaklar, akciğer, deri) işleyişlerini iyileştirerek ve stresle mücadele ederek işe başlamak gerekir.
•*- Karaciğer, böbrek ve bağırsaklar için uygun bir diyet uygulayarak
» Akciğer için nefes alma egzersizleri yaparak
Deri için terlemeyi artırarak (sauna, hamam, fiziksel egzersizler) yaparak
Stresle başa çıkabilmek için de gene fiziksel egzersiz ve rahatlama egzersizleri yaparak
Toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olan besinler nelerdir?
Su: En önemli arınma tekniklerinden bir tanesi günlük su oranını artırmaktır. Örneğin, günde 2 litre içiyorsanız 3 litreye çıkartın. Oda sıcaklığında ya da ılık, isterseniz biraz limon suyu ekleyerek içebilirsiniz.
Bitki çayları: Detoks döneminde gün boyunca bol bol yeşil çay ve bitki çayı için. En faydalıları: Zencefil, kekik, meyan kökü, nane, biberiye, mürvet, ayrıkotu, dişbudak, dulavratotu, erkeçsakalı, ısırgan otu ve yabani menekşedir.
Sebzeler: Avokado, enginar, kırmızı pancar, karnabahar, sarımsak, soğan, yeşil soğan, kabak, rezene, domates, yeşil biber, kereviz sapı, pırasa, lahana, Brüksel lahanası, maydanoz, tereo- tu, yeşil salata, roka, kuşkonmaz, brokoli, hindiba, yeşil fasulye, siyah turp, kereviz, pazı, kara lahana, pırasa, taze bezelye, kuzu kulağı, ıspanak, beyaz şalgam, havuç, taze mısır, yer elması.
Meyveler: Elma, kivi, erik, üzüm, ananas, mango, kayısı,
160 A htapot Kadınlar
muz, böğürtlen, kiraz, çilek, yabanmersini, ahududu, kavun, nektarin, şeftali, armut ve mandarin.
Kurutulmuş meyveler: Kayısı, erik, incir, hurma, kuş üzümü, elma.
Tahıllar/Kuruyemişler: Esmer pirinç, bulgur, esmer buğday, kabak/ay çekirdeği, susam, badem, ceviz.
Bir detoks kürü nasıl yapılır?
Senede bir defa on gün boyunca aşağıdaki programı uygulayabilirsiniz:
Birinci gün: Bütün yağları (soslar, tereyağı, zeytinyağı...) diyetinizden çıkartın. Et ve süt ürünlerini de yememeye çalışın.
İkinci gün: Gün boyunca bir tek cins meyve yiyin (elma, üzüm ya da ananas gibi). İstediğiniz miktarda doğal haliyle komposto ya da meyve suyu şeklinde tüketebilirsiniz.
Üçüncü gün: Aynı şeyi başka bir meyve ile yapın.
Dördüncü ile altıncı gün arası: Sebzeleri yeniden diyetinize dahil edin. Yağsız, buharda pişirin, çiğ salata yiyin. Yemeden önce üzerlerine bir kaşık zeytinyağı ekleyebilirsiniz. Meyve yemeye devam edin.
Yedinci gün ile onuncu gün arası: Feküllü yiyecekleri az miktarda tekrar diyetinize dahil edin (esmer pirinç, kepekli ekmek).
Bu on gün boyunca bol miktarda su, yeşil çay ve bitki çayları içmeye devam edin.
En az iki günde bir defa, yarım saat egzersiz yapın (hızlı yürüyüş, jimnastik, tenis, vs.).
Her gün 15 dakika nefes egzersizleri yapın. Sırt üstü yatıp karın nefesi çalışabilirsiniz. Burnunuzdan nefes alıp karnınızı şi
Genç ve Form da Kalmak 161
şirin, nefesinizi biraz tutun, sonra yavaşça tekrar burnunuzdan nefes verin.
Mümkünse saunaya gidin, hamamda kese yaptırın, masaj yaptırın.
En kötü ihtimalle evde kendi kendinize sakinleştirici bir yağ ile masaj yapın. Daha sonra da uzun bir banyo yapıp vücudunuzu keseleyin.
Detoks Kürü Yapmak İçin En Uygun Zaman Hangisidir?Arınmaya başlamanın en iyi zamanı mevsim geçişleridir. Dö-
nüşümsel niteliklerinden ötürü ilkbahar ve sonbahar yenilenmenin en iyi zamanlarıdır. Yaz mevsimi de arınmak için en uygun dönemlerden biridir. Yazın taze ve hafif yiyeceklerle beslenmeye doğal bir istek duyarız. Çarşıda daha çok sayıda sebze ve sulu meyveler bulunur. Sıcak hava da bu mevsimde arınmayı kolaylaştırır. Ayrıca, detoks kürü yapmak için işlerinizin hafif olduğu, kendinize en çok vakit ayırabileceğiniz zamanı seçin.
Detoks küründen sonra kendinizi daha canlı, sakin ve hafif hissedersiniz. Cildiniz güzelleşir, kilo verirsiniz. Daha verimli olursunuz, hafıza gücünüz ve konsantrasyon seviyeniz artar. Kısacası, kendinizi yeniden doğmuş gibi hissedersiniz.
Detoks herkese uygun olmayabilir. Eğer hamileyseniz ya da ciddi bir hastalığınız varsa denemeyin.
Ben henüz kendime gerçek bir detoks kürü uygulayamadım. Diyet açısından 2. ve 3. gün benim için çok zor. İki gün sadece meyve yemeye dayanabileceğimi zannetmiyorum. Ben senede bir defa yapacağıma yılda birkaç defa, bir ya da iki günlük kürler halinde dört, beş ve altıncı günlerde önerilen diyeti uyguluyorum. Aşırıya kaçılmış hafta sonlarından sonra çok iyi geliyor. Herkes kendi yaşam tarzına en uygun detoks yöntemini bulabilir.
162 A htapot Kadınlar
IV- Sakin Olmakİşte benim pek beceremediğim konulardan bir tanesi. Bu ne
denle, konuyla ilgili elime ne geçerse okuyup uygulamaya çalışıyorum. İki senedir büyük ilerleme kaydettiğimi söyleyebilirim. Ama henüz çok sakin bir insan haline dönüştüğüm söylenemez. Benim yapmaya çalıştığım ve faydasını gördüklerimi sizinle de paylaşmak istiyorum:
»• Mükemmel olmayı başkalarına bırakın. Birçok şey yapıp, her yaptığınız şeyi en iyi şekilde yapmaya çalışmak kadar stres yaratan bir şey yoktur. Mükemmel olmanız gerekmediğini kabul edin, rahatlayın.
En başa bunu koydum. Çünkü benim de sık sık hatırlamam gereken, çok önemli bir nokta.
Kendinize ulaşılması imkânsız standartlar belirleyip en yüksek performansa ulaşmaya çalışmayın.
Bu cümleyi sık sık tekrarlamak lâzım, çoğu zaman tam tersini yapıyoruz.
Çiçeklerle, toprakla uğraşın.Çok doğru. Küçücük balkonumda yetiştirdiğim çiçeklerim,
sebzelerim, meyvelerim, otlarım bana o kadar iyi geliyorlar ki. Tomurcukların çiçek haline dönüşümlerini izlemek, yeşil çilek, ahududu ve domateslerin her gün biraz daha kırmızılaştıklarını gözlemlemek çok heyecan verici. Özellikle yaz akşamlarında, çiçekleri sulayıp, hepsiyle ayrı ayrı, çocuklarımmış gibi ilgilendikten sonra kendimi çok huzurlu hissediyorum.
»■ Resim yapın.
»- Yoga yapın.
»- Meditasyon yapın.
»- Sinirlendiğiniz zaman cevap vermeden önce içinizden ona kadar sayın.
Genç ve Form da Kalmak 163
Bazen üçe kadar bile sayamıyorum.
Ben bu cümleyi avucumun içine yazacağım.
«- Öğle yemeğinden sonra 5 ile 20 dakika dinlenin.
Bunu en güzel beceren benim kayınpederim ve çok sakin bir insan olduğunu teyit ederim.
«- Haklı olma zevkini başkalarına bırakın. Kendi fikrinizi sonuna kadar savunup kendinizi yormayın.
Eskiden her önüme gelenle fikir tartışması yapar, düşüncelerimin doğruluğunu ispat etmek için sonuna kadar savaşırdım. Artık kendimi yormaktan vazgeçtim ve huzura kavuştum. Bir tek çok sevdiğim ve değer verdiğim insanlarla aramda görüş ayrılığı olunca dayanamayıp nedenini anlamaya çalışıyorum.
»- Başkalarının cümlelerini bitirmeyin, dinlemesini öğrenin.
Ah bir öğrenebilsek! Kimse kimseyi dinlemiyor. Herkes karşısındakinin sözü bitse de ben anlatsam diye bekliyor, anlatılan şeyi yarım yamalak dinleyerek. Çok uzun sürerse, dayanamayıp sözünü kesiyor. Ben de bu dinlemesini bilmeyenlerden biriyim ve birinin sözünü kesince sonradan çok utanıyorum. Ama oluveriyor işte, heyecanla konuşurken, aniden. Bir de anlatılanları söz kesmeden dinleyen ve yavaş konuşan insanlar var. Söyleyecek fazla bir şeyleri olmadığından susmaz onlar. Yavaş yavaş konuşmalarının sebebi de çok fazla zamanları olması değildir zaten. Azınlıkta olan bu insanlara birazcık da olsa benzeyebil- sem bir gün...
«- Stresli kişilerden uzak durun.
Sakin, pozitif insanlarla kısa bir süre de olsa beraber olmak sizi sakinleştirir. İşte bunu çok güzel öğrendim ve hiç sıkıntı çekmeden uyguluyorum. Kaçın stresli insanlardan, arkanıza bakmadan koşup uzaklaşın.
»- Önemsiz detayları dert etmeyin.
164 Ahtapot Kadınlar
Çok detaycı bir insan olduğum için, o detaylarla ilgili dertlerim de çok oluyor. Bir şey için gereğinden fazla üzülünce kendime şu terapiyi uyguluyorum: “Sevdiklerim sağlıklı ve hayattalar. En önemlisi de bu. Geriye kalan problemlerin çaresi muhakkak bulunur”. İşe yarıyor, tavsiye ederim.
•«- Pozitif düşüncelere sahip olun, olumsuz düşünceleri kafanızdan çıkartın.
Zamanı gelince endişelenin.
Çoğumuz gelecekle ilgili, zamanından önce tasalanırız. Genelde endişelendiğimiz şeylerin çoğu başımıza gelmez. Şimdiki zamana konsantre olun, gelecek kendi başının çaresine bakar.
» Dokunun, öpüşün, sevişin...
Ten teması inanılmaz bir sakinleştiricidir. Dokunma serotonin üretir, bu da kendinizi iyi hissetmenizi sağlar. Salgılanan serotonin de, adrenalin ve kortizol salgısını durdurur. Bu dinlenme zamanının geldiğini gösteren fiziksel bir sinyaldir.
«- Düzenli spor yapın.
>-r Otururken ayaklarınızı yüksek bir yere koyun.
O kadar iyi geliyor ki. Keşke restoranlarda, barlarda ayağımızın altına bir puf verseler de sakin sakin otursak. Mekânın ismi “Ayaklar havaya” olabilir mesela. Bence bu fikri biri uygulasa harika olur. İşten sonra, boğaza karşı, şöyle ayağınızı havaya atıp içkinizi yudumladığınızı düşünebiliyor musunuz?
»- Deniz havası alın.
Dalgaların sesi, tuzlu su sakinleştirici etki yapar. Bir de yürürken yerden deniz kabuğu topladınız mı, bitti bu iş, dünyanın en sakin insanı sîzsiniz.
•«r Problemlerinizi içinize atmayın.
Genç ve Form da Kalmak 165
Başkalarıyla paylaşıp konuşmak iyi gelir. Güvenebileceğiniz, dinlemesini bilen arkadaşlar her derde devadır.
«- Dert ettiğiniz şeyleri bir kağıda yazın.
Tekrar okuduğunuzda önemleri azalmış olacaktır. Test edilmiştir. İşe yarıyor.
»- Sıcak su için.
Yudum yudum içilen sıcak suyun psikolojiye olumlu etkisi var. Özellikle çok sinirli ve gergin kişilerde hemen fark edilen bir etkisi söz konusu. Zencefil ya da limon eklenirse daha faydalı.
■*- Sesinizi alçaltın.
Hiç yüksek sesle konuşan sakin insan gördünüz mü?
V- BakımCilt BakımıGüneşe DikkatDikkat etmeniz gereken en önemli nokta, güneşe çıkmadan
evvel koruyucu krem sürmek ve 11:00 — 16:00 arasında güneşe çıkmamak. Cilt doktorları güneşten koruma faktörünün (SPF) 60’dan az olmamasını öneriyor. Ben güneş ışınlarından gerektiği gibi korunmaya 30 yaşından sonra başladım. Daha önce en büyük derdim, herkesten önce bronzlaşmak, ve yanık tenimin en az eylül sonuna kadar kalmasıydı. Bu konuda geçtiğimiz on yıldır, medyanın da yardımıyla, birçok insan bilinçlendi. Güneş ışınlarının dik olduğu saatler arasında güneşe çıkmanın özellikle çocuklar için zararlı olduğunu, çabuk yaşlanmanın yanı sıra cilt kanserine sebep olduğunu herkes biliyor. Ama nedense plajlar o saatlerde daha bir dolu.
166 A htapot Kadınlar
Genç ve Form da Kalmak 167
Beta Karoten HaplarıCildinizi güneşe hazırlamak, en kısa zamanda güneşten en
iyi şekilde faydalanabilmek için beta karoten hapları alabilirsiniz. Güneşe çıkmaya başlamadan bir ay önce almaya başlayın. Güneşlendiğiniz süre boyunca devam edin. Sonrasında da yanık teninizi korumak için bir ay daha almaya devam edin.
Tabii bunu yapmanın doğal yolu, bol bol domates, havuç ve kayısı yemek.
“Huile de bourrache” (Hodan çiçeği yağı) hapları
Bu haplar hodan çiçeğinin tohumlarından çıkarılan yağlardan elde edilmiştir. Tamamen doğaldır ve bol miktarda E vitamini içerir. Her gün bir ya da iki tane alırsanız, cildinizin esnekliğini korur, kurumasını önlersiniz. Dolayısıyla cildinizin genç kalmasına yardım edersiniz. Ben günde bir tane, sabah kahvaltısından sonra alıyorum.
Yüz BakımıEdinmeniz gereken ürünler
«- Güneşten koruma faktörlü gündüz kremi
«- Gece kremi
«- Göz altı kremi
Makyaj temizleme sütü
•«- Makyaj temizleme toniği
»- Göz makyajı temizleme losyonu
«- Peeling kremi
168 A htapot Kadınlar
Maske (temizleyici ve nemlendirici)
«- Sprey mineral su
Bütün bunları cildinizin cinsine göre, bir estetik uzmanına danışarak alın.
Makyajınızı temizlemeden yatmayın. Ben eve sabaha karşı bile gelsem makyajımı temizlemeden yatmam.
Sabah yüzünüzü yıkadıktan sonra sprey mineral su sıkıp kendi kendine kurumaya bırakın. Gündüz kreminizi ve gözaltı kreminizi sürün.
İki ayda bir defa yüzünüze buhar banyosu uygulayın. Suyun içine kekik de koyabilirsiniz. Hava kirliliğinde tıkanan gözeneklerinizi açar. Yumuşayan siyah noktaları daha kolay temizleyebilirsiniz.
Akşam makyajınızı temizledikten sonra, sprey mineral su ile yüzünüzü yıkayın, gece kreminizi ve göz altı kreminizi sürün.
Her hafta yüzünüze peeling yapın. Sonra yüz maskenizi uygulayın. Bir seferinde temizleyici, diğer seferinde nemlendirici maske kullanın. Kremlerinizin markası değil, düzenli olarak bakım yapmanız önemlidir. Örneğin, annemin benim dırdırlanma dayanamayarak aldığı birçok kremi var, ama her gün bir tanesini sürmeyi unutur.
Cildi nemlendirmek için sadece kremlerin yeterli olmadığını, bol sıvı almak, çiğ zeytinyağı ve tereyağı yemek gerektiğini de unutmayın.
Ayrıca, doğal antioksidan alimim artırmanız da güzel bir cilde sahip olmanıza ve cildinizin tazeliğini uzun yıllar korumanıza yardımcı olur.
Genç ve Form da Kalmak 169
Vücut BakımıEdinmeniz Gereken Ürünler
» Nemlendirici vücut kremi
*■- İyi bir kese
■»- Selülitleriniz varsa, özel krem
Her gün banyodan sonra, bütün vücudunuza masaj yaparak, nemlendirici krem sürün. Hem sabah hem akşam vücudunuza krem sürerseniz iyi olur. Krem sürme işlemi sadece cildin nemlenmesini sağlamaz, aynı zamanda kısa bir masaj olduğu için kan dolaşımınızı hızlandırır ve selülitlerin oluşmasını engeller, olanları da azaltır. Özel selülit kremlerinin kullanma kılavuzunu okursanız, size sabah ve akşam aşağıdan yukarıya doğru masaj yaparak sürmenizi tavsiye ettiklerini görürsünüz. Kremin cinsinden çok, masaj yaparak kan dolaşımını artırmak selülitleri azaltır.
İyi bir kese edinin, haftada bir gün uzun bir banyodan sonra kendinize kese yapın.
Senede iki defa (ilkbaharda ve sonbaharda) hamama gidip kese yaptırın. Ölü derilerin atılıp, derinizin canlılık ve parlaklık kazanmasını sağlar. “Hamamı nereden bulacağım?” diyorsanız ya da başkalarının ölü derileriyle gereksiz bir samimiyet içine girmek istemiyorsanız, size otellerin hamamlarım tavsiye ederim. İstanbul’da gittiğim otelin hamamında, önceden randevu alınca, bir tek ben ve bana kese yapan Nadejda hanım oluyor. Tertemiz, sıcacık göbek taşının üzerine bir tek ben yatıyorum. Bir saatlik hamam sefasından sonra derim pamuk gibi oluyor. Yılda en az iki defa kendinize bir “hamam sefası” hediye etmeyi unutmayın.
Hamilelik boyunca vücudunuzu nemlendirmeye her zamankinden daha fazla özen gösterin. Özellikle karın, göğüs ve kalça
170 A htapot Kadınlar
bölgeleri için hamilelik süresince ve doğumdan sonraki üç ay boyunda sürmeniz gereken özel kremlerden alın. Hiç aksatmadan, her gün sabah ve akşam sürerseniz, aşırı kilo almadığınız taktirde çatlak oluşumunu engellemiş olursunuz. Ben denedim, üç defa hamile kalmama rağmen çatlağım olmadı.
TırnaklarTürkiye’de genellikle el ve ayak tırnaklarının etlerini keserler.
Ben 15 sene evvel İstanbul’da bir Alman güzellik uzmanından etleri kesmek yerine, yumuşatıp geri itmenin daha iyi olduğunu öğrendim. Artık kendim yapıyorum. Haftada 2-3 defa, banyodan sonra, el ve ayak tırnaklarınızın etlerini yumuşakken geri itin. Her uzun banyodan sonra topuklarınızı ponza taşıyla ovun, sonra yağlı bir krem sürün. Tırnaklarınızı kesmeyi, törpülemeyi ve oje sürmeyi bildiğinize göre artık manikür-pedikür yaptırmak için bir kuaföre gitmenize ihtiyaç kalmaz. Eğer evde yaparsanız, istediğiniz saatte yapabilirsiniz. Günün ortasında vaktinizi bölüp, manikürcü hanımla gereksiz, uzun sohbetler yapmanıza gerek kalmaz. Arada sırada tırnaklarınızı ojesiz bırakın, hava alsın, yatmadan önce besleyici krem sürün. Vakti kısıtlı olanlara açık renk oje tavsiye edilir, haftada bir gün yenilemek yeter.
Saçlar“Saçlarının bu kadar parlak olması için ne yapıyorsun?” diye
çok soruyorlar. Cevap: “Hiçbir şey yapmıyorum.” Ama yapmadığım şeylerin saçlarım için faydalı olduğunu düşünüyorum. Fön çekmiyorum, saçımı kendi haline bırakarak kurutuyorum. Saçıma doğal boya yaptırıyorum. Kuaföre gitmekten nefret ediyorum. Gidiş sıklığım 2-3 ayda bir defa. Saçımı haftada üç defadan fazla yıkamamaya çalışıyorum. Her gün yıkamak saç derisini kurutuyor. Yazın hava çok sıcakken her gün yıkamamak zor, ama kışın daha seyrek yıkayabilirsiniz. Jöle, köpük, sprey
Genç ve Formda Kalmak 171
kullanmıyorum. Her gün bol miktarda çiğ zeytinyağı ve yoğurt tüketmemin de faydası dokunuyor olmalı.
Saç güzelliği için bir numaralı kuralın kuaförlerden mümkün olduğu kadar uzak durmak olduğunu bir kez daha anladım. Son bir yıldır saçlarım eskisi gibi parlamıyordu. Kendi kendime sebep bulmaya çalışırken bir de baktım ki kuaförüm bana sormaya gerek duymadan saç boyamı değiştirmiş. Sadece rengi değil, cinsi de değişmiş. Ben doğal boya kullanıyorum zannederken, yeni kullandığım boyanın içinde amonyak varmış. Çok azmış, diğer boyalar gibi değilmiş. Az ya da çok, amonyak amonyaktır, mahvetti saçlarımı.
Saçlarım eski haline dönmeye başlıyor. Nasıl mı? Organik boya sayesinde. Boya yaptıranlara organik boya kullanmalarını tavsiye ederim.
Biraz vakit ayırabileceklere doğal bir saç maskesi tarifi:
»- Bir çorba kaşığı badem yağı
»- Bir çorba kaşığı saf zeytinyağı
Bir yumurta sarısı
Bu karışımı saçlarınıza yedirin, bir saat bekledikten sonra yıkayın. Ayda bir defa yaparsanız saçlarınız, canlı ve parlak olur. Daha az dökülür. Ben bu maskeyi saçlarım daha uzunken ve daha fazla vaktim varken yapıyordum. En azından 15 senedir yapmadığımı itiraf edeyim.
Bir de Kayınvalidemin Sırrını vereyim; Aslında bu Fransa’da pek sır sayılmaz, çünkü birçok kişi uyguluyor. Salatanın üzerine levure (kuru bira mayası, toz halinde) koymak. İçinde bol B vitamini bulunuyor. Saçlar, cilt ve tırnaklar için çok faydalı. Fransa’da sağlıklı yaşam mağazalarında ya da bazı marketlerin diyetetik ürünler satan bölümlerinde bulunuyor.
Bölüm
Şanslarım...
ÇocuklarımBir annenin en büyük şansı sağlıklı çocuklara sahip olması
dır. Ben üç tane sağlıklı, akıllı ve güzel kızım olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum.
Uykumun en güzel yerinde beni uyandırdıkları halde kızmadığım...
Ertelenen uzak yolculukların sebebi, ama şimdiye kadar çıktığım en güzel yolculuk...
Kaçırdığım filmler, ama gördüğüm en ilginç film...
Artık çok seyrekleşen gece gezmeleri, ama en büyük eğlencem...
Beni gururlandırıp her şeyden çok mutlu eden çocuklarım...
Çok uzun sürebileceği kaygısıyla, onlar için burada daha fazla bir şey yazmıyorum.
Ben zaten onların her biri için bir kitap yazmaya başladım.
Büyüdüklerinde vereceğim.
AnnemAnnemi anlatmaya kalksam herhalde başka bir kitap olur.
Ama burada söylemek istediğim, annem benim annem olduğu için ne kadar şanslı olduğum.
Herkesin annesi özeldir, sevgi doludur, ama benimkisi başkadır.
Şanslarım 175
Bütün annelik görevlerini fazlasıyla yerine getirmesinin haricinde, hep enerji dolu ve çalışan bir kadın olarak bana örnek oldu.
Ben annemi hep koştururken hatırlarım; ne biz küçükken, ne de büyüdükten sonra hiç durmadı.
Hiç bir zaman beş çaylarına giden, konken oynayan bir kadın olmadı.
Babamla çalıştı, kendisi butikler açtı, bütün arkadaşlarının yardımına koştu, çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek için çırpındı, çok iyi bir ev kadını oldu.
Bizim evimizde akşam yemeği misafiri eksik olmazdı, hem de hep son anda davetler olurdu; yarım günde nasıl ziyafet sofraları hazırlardı bilmiyorum.
Üstelik, zavallı anneciğim her şeyi en iyi şekilde yapmaya çalışırken ona hiç kimse yardım etmezdi.
Beni ve kardeşimi “kral çocuk” olarak yetiştirdi.
Biz evde, eleştiri ve ukalâlık haricinde, hiçbir şey yapmazdık.
Ben kendi çocuklarımla annemin yaptığı bu hatayı yapmamaya çalışıyorum.
Annem rahmetli babamı da çok şımartmıştı. O da evde hiçbir şey yapmaz, her şeyi ayağına beklerdi.
Yaratıcı tarafı da çok kuvvetlidir annemin.
Dekorasyon, obje tasarımı, yağlı boya resim... On parmağında on marifet.
O, sevgisini göstermeyi, paylaşmayı bilenlerdendir.
Çiçekleri, çocukları, insanları sever.
176 Ahtapot Kadınlar
Herkesi mutlu edebilmek için küçük bir şeyler uydurmakta uzmandır.
Örneğin, hiç kimsenin doğum gününü unutmaz, neredeyse bakkalınkini bile bilir. Herkesinkini günü gününe tebrik eder. Ona alarmla hatırlatacak Palm’ı falan da yoktur.
AnneannemBaşka bir özel kadın... Onun da hayatı kitap olur.
Hani “erkek gibi kadın” derler yş, işte öyle.
Türkiye’de kocasına soyadını veren ilk kadın olduğunu söylesem belki karakteri anlamanıza yardımcı olabilir.
Dedemi çok genç yaşta kaybetmiş ve sonra hiç evlenmemiş, yalnız kadın olarak ayakta kalmasını bilmiş.
Annemle ortak yanları: Enerjileri ve bağımsızlıklarına düşkünlükleri.
Anneannem 87 yaşında ama hâlâ turp gibi.
Her gün kendine bir sebep bulup evden çıkar, kilometrelerce yürür.
Eğer kar falan yağmışsa, evden çıkamıyorsa, hasta olur.
Anneannem bana hep şunu tavsiye etmiştir: “Moralin bozuksa, at kendini dışarı, dolaş, hava al; iyi gelir.”
Anneannem çok haklı; moralim düşük olunca canım hiçbir şey yapmak istemez, ama kendimi zorlarım dışarı çıkmaya ve çok iyi gelir.
Anneannemin yaşına göre çok sağlıklı olmasının bir sebebi daha var;
Şanslarım 177
Yaşlılarla beraber olmayı hiç sevmez. Sürekli nerelerinin ağrıdığından bahseden yaşıtlarıyla çok az vakit geçirir. Kendi deyimiyle, anneannemin içini sıkar yaşlılar. Gençlerle saatlerce oturup konuşmaya, eskileri anlatmaya bayılır.
Biz aynı şeyleri birkaç defa dinlediğimiz için artık pek dinlemeyiz.
Yeni bir müşteri bulunca kendinden geçer, susturamazsınız.
Ama ne yalan söylemeli, hoş sohbet, komik kadındır; anlattığını dinletir.
Bir de anneannemin kimseden duyamayacağınız komik deyimleri vardır.
Ben söylediklerini bir kenara yazmaya başladım, çünkü anneannem bu dünyadan göçtükten sonra bunları başka kimsenin ağzından duymaya imkân yok.
Örnek vermem mümkün değil, çünkü hepsi belden aşağı deyimler, ama çok komik.
Anneanneciğim, Allah sana daha uzun, sağlıklı ömürler versin.
EşimEşim, sevgilim, arkadaşım, her şeyim.
Onunla karşılaştığım için çok şanslıyım.
İstanbul’da bir barda bir Fransız’la tanıştım ve evlendim.
İlk defa, gerçekten aşık oluyordum.
En önemlisi, gerisi geliyordu.
Güzel bir aile kurup aşkımızı korumasını başardık.
178 A htapot Kadınlar
Her üç evlilikten birinin boşanmayla ya da boşamlmasa da mutsuzlukla sonuçlandığı bu devirde, hâlâ beraber olabilmek dahi bir başarı sayılıyor.
Ama sonsuza kadar süreceği konusunda bir garanti yok.Bunun bilincinde olmak, birbirimizi kaybetme korkusu, iliş
kiyi ayakta tutuyor olmalı. Ayrıca, her ilişkide olduğu gibi, bizim ilişkimizde de inişler, çıkışlar oldu.
Ama kötü tecrübelerden iyi dersler almasını bildik.Bir ilişkinin sürekli dikkat ve bakım istediğini öğrendik.Benim şansım, bana benzemeyen fakat birçok ortak noktamız
olan bir adam bulabilmem. Birbirimize benzemiyoruz, ama birbirimizi tamamlıyoruz, anlıyoruz.
Başka bir şansım, gündelik hayatı paylaşmamız. İyi bir baba ve “ev adamı” olması.
Ayrıca, bana birçok konuda (her konuda değil) destek olması, uzun uzun konuşup fikir tartışması yapabilmemiz.
Kısacası: İyi ki varsın David’ciğim.
KayınvalidemGenelde gelin-kayınvalide anlaşamaz.Ama ben kayınvalidemi çok severim ve çok iyi anlaşırız.Bana ailemden uzak olduğum bu ülkede annelik yaptı diye
bilirim.Çok yakınızdır.Ondan annem gibi her şeyi isteyebilirim.Evime gelince bana yemek yapar, söküğümü diker.Böyle başka bir kayınvalide var mıdır, bilmiyorum?Aaa biliyorum, benim annemle gelinimizin ilişkisi de böyledir.Ama bu tür ilişkiler nadirdir ve bu konuda kendimi şanslı
hissediyorum.
Şanslarım 179
Sevgili kayınvalideme her şey için tekrar teşekkür ediyorum.
KayınpederimKayınpederimi unutmayalım.Genelde kayınpederlerle iyi anlaşılır.Araya kadınsal çekişmeler girmediği için bir problem ol
maz.Benim kayınpederim dünya iyisi, aynı zamanda çok komik
bir adam.Bana her zaman çok sevgi dolu ve babacan davrandı.Ayrıca kendi jenerasyonuna göre karısına ev işlerinde de çok
yardım eder.Hatta torunlarının altını değiştirip banyolarını bile yaptırır.Süper dede.Burada ailemin diğer fertlerinin ismi geçmiyor. Çünkü ama
cım ailemdeki herkes hakkında düşüncelerimi belirtmek değil. Benim “şanslarım” ile kastettiğim, günlük hayatta yapabildiğim birçok şeyi yapmama yardımcı olan kişiler. En önemlisi de bana örnek olan kadınlar.
Kız ArkadaşlarımŞanslarım arasına daha önce koymayı unuttuğum için kendi
me çok kızdım. Halbuki ben kız arkadaşlarımın kıymetini daha yıllar önce anlamıştım; henüz e-posta yerine mektupla yazıştığımız, birbirimizi daha sık görebildiğimiz dönemlerde, kız arkadaşların önemini anlatan e-postaları birbirimize yollamaya başlamadan çok önce.
Bana çok haklı olduğumu ispatladınız. Benim büyük bir arkadaş hâzinem var şimdi. Hepsi birbirinden kıymetli, hepsi birbirinden değişik, hepsinin kalbi birbirinden kocaman. Oturdum
180 A htapot Kadınlar
“En yakın arkadaşım kim?” diye düşünmeye başladım. Ayırım yapıp bir tanenizi ‘en iyi’ olarak seçemedim. Sadece ‘en iyi’ arkadaşlarımın listesini yapabildim. Sayınız 15’i buldu. ‘İyi’ ka- tegorisindekiler de bir o kadar oldu. Sadece ‘arkadaş’ olanları saymak çok zaman aldı.
Ben ‘en iyi’ ve ‘iyi’ listesindekilere takıldım. Yıllara, değişen şehirlere, ülkelere, sevgililere, işlere ve değişen hayat tarzlarına rağmen hâlâ oradasınız. Beraber güldük, beraber ağladık. Bazen tek başıma ağladım, çünkü bazılarınız zamansız çekip gitti bu dünyadan, en güzel kahkahâlârınız hâlâ kulağımda çınlarken, ne olduğunu bile anlayamadan, kuş gibi. Telefon defterimden o isimleri silmek zor geldi.
En iyi arkadaşlarımın arasında bir de yazdıklarımdan hiçbir şey anlamayacak olan Macar, İspanyol ve Fransız arkadaşlarım var. Onlara bir tercüme borcum var artık; dünyanın farklı yerlerinde tesadüfen tanıştığım bu güzel insanlar şimdi yakında ya da uzakta olsalar da her şeyi onlarla paylaşıyor olmakla kendimi ne kadar şanslı hissettiğimi söylemek için.
İyi ki hayatıma girdiniz, çıkıp gitmediniz. Beraber dünü anı yapabildiğimiz, bugünü paylaşabildiğimiz, yarını hayal edebildiğimiz için çok mutluyum. Hep orada kalın, fazla değişmeden, içinizdeki çocuğu öldürmeden... En acıklı halimize “Bu da geçer” diyerek beraber gülelim. Zaten artık büyüdük. Her şeyin geçtiğini, zamanla hiç alışamayız sandıklarımıza bile alıştığımızı beraber öğrendik. Hepinizi ne kadar çok sevdiğimi hiç unutmayın.
Bölüm
Aşk?
“Herkes aynı şeyden hoşlanmaz ki! Kimi gider gülü koparır, kimi dikeni. ”
Seneca
Ahtapot Kadınlar
Aşk Nedir?Bir önceki sayfalarda eşimden bahsederken “İlk defa gerçek
ten aşık oluyorum” demiştim. Bu çok çabuk, düşünmeden yazdığım satırları sonradan okuduğumda, doğru olup olmadığımdan emin değilim. Ben daha önce de aşık oldum, çok güzel ilişkiler yaşadım. O zaman da gerçekten aşık olduğumu düşünüyordum. Aşıktım da... Özellikle ilk ve en büyük aşkımı unutmama imkân yok. Trajik bir şekilde bitmek zorunda kalan, yarım kalmış bu çocuksu aşka en yakın olanı hiç kuşkusuz eşimle yaşadığımdı. Belki eşimle olan ilişkim en son ve hâlâ devam eden ilişkim olduğu için bana öyle geliyor. Belki eşimle 27 yaşında, daha olgun, ne istediğimi daha iyi bildiğim bir yaşta tanıştığım için bana “gerçek aşk” gibi geldi. Her neyse, bunlar karmaşık konular. .. Soruların cevapları bir ruh halinden diğerine, bir yıldan başka bir yıla değişebilir; fazla kurcalamamak lazım.
Yukarıdaki satırları yazdıktan yaklaşık bir sene sonra bir Fransız atasözüne rastladım:
“İlk aşk ile son aşk arasındaki fark, insanın ilk aşkını sonuncusu zannetmesi ve sonuncu aşkına da ilki gözüyle bakmasıdır.” Kimin söylediği meçhul. Kim söylediyse çok güzel söylemiş. Kendime sorduğum bütün soruların cevabını da vermiş.
Sorbonne Üniversitesi’nde bir hocamız vardı. Bir gün sohbet ederken Mösyö Collomby, “Le couple est un mystère” (Çift olmak bir muammadır) demişti. Bu cümle aklımdan hiç çıkmadı, beni çok düşündürdü. Gerçekten de öyle değil mi? Bazı çiftler vardır, hiç yakıştıramazsınız; ortak konulan olmadığını düşünür, nasıl anlaşıyorlar diye hayret edersiniz. Bazen kendi ilişkinize dö
184 A htapot Kadınlar
nüp bakarsınız; kendinizi bir yabancı ile yaşıyormuş gibi hisseder, beraber olduğunuz kişinin sizi hiç anlamadığını düşünürsünüz.
Aslında bu farklılıklar değil midir, bize diğerini çekici kılan? Gene bu farklılıklar değil midir, ilişkiye enerji veren, heyecan kazandıran? İki tarafın karakterleri birbirine çok benzeseydi, ne kadar sıkıcı olurdu, düşünebiliyor musunuz? Birbirinize heyecanla anlatacak, şaşırtıcı bir şey olur muydu acaba? Ya eleştirecek konular, fikir tartışmaları?
Bir diğerini eleştirmeden, tartışmadan yaşanılan bir beraberlik ne kadar tek düze olurdu kim bilir?
Bazen bir restoranda baş başa yemek yemeye gelmiş bir çift görürsünüz. Karşılıklı oturup birbirlerinin gözlerinin içine bakacakları yerde, etraflarına bakar, başkalarının konuşmalarını dinlerler. Ben de bazen dinlerim, ama eşimle konuşacak konum kalmadığından değil, meraktan. Hep korkarım öyle donuk bir çift olmaktan.
En tehlikelisi, bir çiftin arasındaki diyalogun kaybolması değil midir? Artık konuşacak bir şeyin kalmaması, birlikte sıkılmak...
Bir de zevk meselesi var. Bazen bir arkadaşınızın kocası size çok itici gelir. Arkadaşınızın o adamın neresinden hoşlandığını bir türlü anlayamazsınız. Ama arkadaşınız kocasına hayrandır.
Bazı kadınlar serseri ruhlu adamlara bayılır. Fakat iş ciddi beraberliğe gelince güvenilir, ayakları yere basan adamları seçerler (benim gibi).
Bazıları zor ilişkileri tercih eder; bir çeşit sado-mazoşist ilişki merakı... Örneğin, Fransız bir kız arkadaşımın beraber yaşadığı adam tam bir kaçık. Kıza yapmadığını bırakmıyor. Fiziksel hırpalamaya kadar... Üstelik arkadaşıma ne maddi ne manevi bir faydası var. “Neden terk etmiyorsun?” diye soruyorum. Küçük kızı için kendini kötü hissettiğini, ama en kısa zamanda bir
Aşk 185
karar vermesi gerektiğini söylüyor. Aynı konuşmalar aramızda iki senedir sürüyor. Bir gün bana, belki de problemin kendisinden kaynaklandığını, hayatta hep zor ilişkiler aradığım, onu el üstünde tutan adamlardan sıkıldığım itiraf etti. Buyurun bakalım, bazıları işkenceden hoşlanıyor. Anlamak zor... Mösyö Collomby’nin dediği gibi “Le couple est un mystère”. Fazla anlamaya çalışmamak lâzım.
İtalyan Kalmadı, Fransız VerelimBir gün, Fransız erkekleri ile evli Türk arkadaşlarımla soh
bet ederken bir şeyin farkına vardık: Meğerse hepimizin genç kızlık hayali bir İtalyanla evlenmekmiş. Sonra kısmet işte, komşu ülkeden birine rastlamışız. Bu konu açılıp da, espri yapmaya başladığımızda, kocalarımız bizim kadar gülmüyor. Nedense? Sadece Paris’teki Türk kız arkadaşlarım değil, benim arkadaşlarımın birçoğu da İtalyan erkeği hayranı. Neden İtalyan?
1. Çooook yakışıklılar. Doğuştan yakışıklı olmasalar dahi kendilerine çekicilik kazandırmasını, bir hava vermesini biliyorlar. Seksi olmayanını arayıp bulmak lâzım.
2. Çooook romantikler. Kadına bu kadar güzel ilân-ı aşk etmesini bilen başka bir millet var mı acaba? Bu kadar güzel aşk mektupları yazan, bu kadar güzel hediye vermesini bilen... Fakat, dikkat: Adamlar çok çapkın. Her güzel kadına bakıp iç geçirmesini, iltifat etmesini çok iyi biliyorlar. Paylaşmasını sevmiyorsanız, geçelim bu konuyu...
Mükemmel Erkek/Mükemmel KadınAramaktan vazgeçin. O beyaz atlı prensin gelmeme ihtimali
olduğunu kabul ettiğinizde problemin yansı çözülmüş demektir. Bence prens falan yok. Bizi kandınmşlar. Ben eşime bazen “Prensim” falan diyorum, ama benim o uzaktan çok mükem
186 Ahtapot Kadınlar
melmiş gibi görünen sevgilim bile öyle değil, içiniz rahat etsin. Diyelim buldunuz, ömür boyu mükemmel adam olarak kalacağı garanti mi? Eğer bir gün değişirse, suçu bir tek beyaz atlı prenste mi aramalı? Siz onun aşık olduğu ideal kadın olarak kalabildiniz mi acaba?
Hayal kırıklığına uğramamak, uğratmamak için elden geleni yapmak gerek. Her şeyi en iyi şekilde yaptığımızı düşünsek dahi, başarısız olma ihtimalini göz ardı etmemek gerek. İlişkiyi sürekli sorgulamak mı lâzım acaba?
Evlilik?Evlenmemek mi lâzım acaba?Evlenmeyip beraber yaşayınca, aşk ilk günkü heyecanını ko
ruyabiliyor mu? Aynı evde yaşamak mı ilişkiyi eskiten? Bir ilişkiyi yıpratmadan sonuna kadar götürmek, eşini ölünceye kadar ilk günkü kadar sevmek mümkün mü? Bu soruların cevaplan kişilere, sevginin yoğunluğuna, yaşam şartlarına göre değişir. İşin en zor kısmı aradığın kişiyi bulmak değil, bulduktan sonra başladığın ilişkiyi bozmadan yürütebilmek.
Fransa’da evli olmayan çift sayısı çok fazla. İnsanlar aynı evin içinde yaşayıp, birkaç çocuk yapıp, kızlık soyadlarını taşıdıkları için özgür olduklarını zannediyor. Çocuk yapıp bir aile kurduktan sonra, ilişkinin adı ne olursa olsun, insanların yaşamları birbirine benziyor. “Adama sinirlendim, hadi ben alıp bohçamı gideyim” diyemiyorsunuz. Nereye gidiyorsun? Çocuklar ne olacak?
Etrafımda gördüğüm evli olmayan çocuklu çiftlerin evli olanlardan hiçbir farkı yok. Demek ki ilişkinin kâğıt üzerindeki kısmı değil psikolojik olarak ilişkiyi olumsuz etkileyen.
Beraber yaşansın yaşanmasın, çocuk olsun olmasın, uzun süren ilişkilerde ayrı evlerde yaşansa bile tekdüzeleşme oluyor. Ama bu sevginin azaldığı anlamına gelmez. İlk günkü o heyecan, tılsım azalıyor o kadar.
Aşk 187
Fakat, dikkat edilmezse her şey nasd olduğunu anlamadan uçup gidebilir. İlişkilerinizden bir tanesinde başınıza gelmiş, ders almış olabilirsiniz. Eğer böyle tecrübeniz olmadıysa gözünüzü açıp etrafınıza bakın. İnsanların ilişkileri ne kadar kolay bitiyor. Eğer değer verdiğiniz, sevdiğiniz biriyle beraberseniz onu kaybetmemek için kolları sıvayın. Daha ilk günden ya da daha çok geç olmadan.
Evlilik bir hapishane değil. Kendi özgürlüğünüzden ödün vermeyin. Ona da özgür olduğunu hissettirin (Çok limitli özgürlüklerden bahsediyorum).
»- “Biz” olun ama “ben” olduğunuzu unutmayın. Eski arkadaşlarınızı ihmal etmeyin, kız arkadaşlarınızla ayrı görüşmek için zaman ayırın.
«- Bütün kartlarınızı açmayın, bir gizli bahçe bırakın... Onu şaşırtmaya devam edin.
«- Kendinizi sürekli geliştirin, her gün ona anlatacak yeni şeyleriniz olsun.
Onun işiyle ilgilenin, soru sorun, cevaplarını sizi pek ilgilendirmese bile dinleyin.
-- Kısa iş seyahatleri her iki taraf için de iyidir; biraz özler, biraz da nefes alırsınız.
» Ona olan saygınızı kaybetmeyin. Çok sinirlendiğiniz zaman, ağzınıza gelen o çok kötü sözleri söylemeden bir yutkunun.
»- Bir hata yapınca özür dilemesini bilin. Kendi yapmadığınız şeyi ondan bekleyemezsiniz.
-- Beraber gülün. Aşkı canlı tutmanın en iyi yolu gülmektir. Bugüne kadar beni güldürmeyen bir kişiyle beraber olmadım. İlişkilerimin kötü gittiğini de artık eskisi gibi beraber kahkahâlârla gülmediğimiz zaman anladım.
» Bakımlı olun, kendinizi koyuvermeyin. Biliyorum, yoğun bir günün sonunda sanki bütün gün dinlenmiş gibi canlı ve bakımlı görünmek zor, ama deneyin.
188 Ahtapot Kadınlar
» Flört etmekten vazgeçmeyin. Erkekler zamanla flört etmeyi unutur. Zaten flört etmek kadınlar için hep daha önemli olmuştur. Kadınlar detaylarla ilgilenir. Erkekler “Seni sevdiğimi biliyorsun” deyip olayı özetlemiş olduklarını düşünürler.
» Baş başa akşam yemeklerine, sinemaya, tiyatroya gitmek için vakit ayırın.
»• Senede bir iki defa baş başa tatile çıkın.
*«- Erkekler anlattıklarımızın yansını dinlemezler. Önemli bir şey söylemek istiyorsanız yazın. Böylece düşünüp, kelimeleri daha doğru seçip, anlatmak istediklerinizi sözünüz kesilmeden anlatmış olursunuz. O da sakin bir şekilde okuyup düşünebilir, şanslıysanız cevap bile yazar.
Bir ilişkiyi yıpratmadan sürdürebilmek için bütün bunlar da yetmeyebilir. Olsun, en azından siz elinizden geleni yapmış olursunuz ve vicdan azabı çekmezsiniz. Ben bu satırları yazıp bitirdikten sonra sırf ismi yüzünden bir kitap aldım. İyi ki de almışım. Kitabın ismi: Evlilik Aşkı Öldürür mü? Yazarı İlkim Öz. Benim gibi sadece sesli düşünmüyor İlkim Öz. Uzun yıllar evli çiftlerle terapiler yaptığı için neden bahsettiğini çok iyi biliyor. Kitabın ilk bölümünde aşktan, ikinci bölümünde evlilikten bahsediyor. Hepimizin bildiği konular çok samimi ve akıcı bir dille anlatılmış. Çok hoş bir kitap, tavsiye ederim.
Kendimi Çok SeviyorumBaşlık biraz korkutucu. Ben okuyucu olsam ve kitabın başın
da böyle bir paragraf görsem, “Bu kız megaloman” deyip okumazdım. Korkmayın, ben başka şeyden bahsediyorum.
Bu aşk meşk konularında ahkâm kesme hakkını kendimde kesinlikle görmüyorum. Ben henüz tam olarak çözmüş değilim ki başkasına anlatayım. Çözülecek bir problem de yok zaten ortada. Matematik ya da fizik problemi değil, formülü yok. Arayınca bulunmuyor. Hep davetsiz misafir gibi geliyor. Hiç um-
Aşk 189
madiğimiz bir anda... Doğru ya da yanlış bir zamanda... Doğru ya da yanlış bir kişi... Öyle git deyince pek de kolay kolay gitmiyor... Yanlış zaman ve yanlış kişi ise al başına belayı.
Bütün bu bilinmezlerin arasında doğruluğundan emin olduğum tek şey var. Bunu keşfedeli 20 yıl kadar oldu. İlk keşfeden de ben değilim bu dünyada. Moliere “En hoşumuza giden insan, kendimize benzettiğimiz insandır” demiş. George Sand, “Kendimi bir başkası kadar sevmiyorum. Kendimi bütün kalbimle seviyorum” demiş. Buket Uzuner ise aşkın tanımını şöyle yapmış: “Aşk bir hayranlıktır. Başkasına falan değil, basbayağı kendimize duyduğumuz bir hayranlık, bir özsevginin bir başkasına yansımasına aşık oluyoruz aslında hepimiz. İşte o ‘çok ortak yanımız var’, ‘beni ilk kez gerçekten anlayan kişi’, ‘tam aradığım insan’ söylemleri de bu özhayranlığımızın dışavurumlarıdır. Nihayet bizim özsevgimizi anlayan, bizim özelliklerimizi fark eden biri çıkmıştır yani. Asıl heyecan verici olan budur.” Buket Uzuner’e tamamen katılıyorum. Ama benzerlikler kadar o kişinin farklılıklarına da vurulduğumuzu zannediyorum.
Tecrübelerle kanıtlanmış tek gerçek, kendini seven insanların başkalarını da daha kolay sevebileceği, başkalarının sevgilerini almaya hazır oldukları. Bunalımda olduğunuz, kendinize acıdığınız dönemlerde, o kuyunun dibinden sizi çıkaracak büyük bir aşkı boşuna beklersiniz. Çünkü geçerken sizi kimse görmez. Önce kendi gayretinizle oradan çıkıp, silkelenip kendinize çeki düzen vermeniz gerekir.
Kendinizle aranız iyi olduğu zamanlarda başkalarıyla da aranız iyi olur. Kendinizden sıkıldığınız zamanlarda başkalarım da sıkarsınız, etrafınızda pek hayranınız kalmaz. Mutlu insan ışıltılar saçar, pozitif enerjisiyle etrafındakileri etkiler. Bir de bakmışsınız, kapıda davetli, davetsiz bir sürü misafir...
Ama hayat her zaman toz pembe gitmiyor. Onun için de herkes ayaklarının üzerinde keyifle yaylanarak, ışıltılar saçarak sokaklarda dolaşmıyor. Mutsuz olduğumuz zamanlar mutlu olduğumuz anların kıymetini bilmemize, kötü ilişkiler de güzelin farkını görmemize, kıymetini bilmemize yarıyor.
SONSOZSize birçok tavsiyede bulundum. Bunların bazıları herkes
için geçerli. Bazıları ise kendi hayat şeklime, karakterime uygun olarak geliştirdiğim yöntemler; bazılarınız için geçerli olmayabilir. Bir çoğunuz çok haklı olarak “Deli miyim? Neden her şeyi bir arada yapmaya çalışıp kendimi yorayım?” diyebilir. Zaten bu kişilerin sakin olmak konusundaki önerilerime de ihtiyaçları yoktur. Çünkü onlar doğal olarak sakindir.
Sakin olmak konusunda verilen tavsiyelerden size bahsetmediklerim neler biliyor musunuz?
“Vakit kaybedin.”
“İki işi bir arada yapmayın.”
“Hareketlerinizi yavaşlatın.”
Uygulamaya çalışmam bile. Çünkü tamamen karakterime ve yaşam felsefeme aykırı. Ama yapabilenleri tebrik ediyorum.
Benim Felsefem;
Hayat çok kısa, ilgimi çeken birçok konu, yapmak istediğim binlerce şey var, görmek istediğim yüzlerce ülke var, zaman geçiyor, koştur, koştur, koştur... Akşam yatağa çok yorgun gir, ama birçok şey yaptığın, yeni şeyler öğrendiğin, çocuklarının büyüdüğünü, ilerleme kaydettiklerini gördüğün için kendinden memnun ol...
Benim yapmayı isteyip de yapamadıklarımın listesi, yıllar geçip ilgi alanlarım arttıkça uzayıp gidiyor.
Sonsöz 191
Gün 48 saat olsa ve bankada sadece keyfim için harcayabileceğim bol miktarda param olsa, neler mi yapmak isterdim?
Dünyayı gezmek (Gençken, çeşitli ağrıları rahatsızlıkları beraberinde götürmeden), çok sevdiğim ülkelerden birkaçında en az altı ay yaşayıp oranın insanlarını daha iyi tanıyabilmek, bir iki lisan daha öğrenmek, Türkiye'deki ve dünyadaki fakir çocuklara yardım edebilmek, sadece para yardımı değil duygusal destekte de bulunabilmek, bunu kişisel olarak değil demeksel bir çalışma olarak yürütmek, kendi çocuklarımı da bu yardım kampanyasına dahil edip bilinçlendirmek, ezilen kadınlara yardım edebilmek, arkadaşlarımla daha fazla zaman geçirebilmek, daha çok resim yapmak, çizgi dersleri almak, daha çok mozaik yapmak, dekoratif eşyalar yaratmak, daha çok spor yapmak, dans dersleri almak, daha çok sinemaya gitmek, daha fazla kitap okuyabilmek, daha çok yazabilmek, şarap konusundaki bilgimi artırabilmek...
Bu bitmek bilmeyen listeyi bazılarınız okumaktan bile yorulabilir, Buket Uzuner’in “yaşam oburu'’ diye tanımladığı diğerleriniz ise ne hissettiğimi çok iyi anlayabilir. Benim hayallerim onlarınkinden farklı olsa bile, hayallerin hayatı renklendirip zenginleştirdiğini bilirler.
Bütün bunlardaki en lezzetli taraf ise birbirimizden çok farklı olmamız. Bunun da dostlukların, arkadaşlıkların, aşkların, kısaca hayatın, daha çeşnili, daha ilginç olmasını sağlaması. Dolayısıyla, siz benim önerilerimden kendi hayat şeklinize uygun olanları uygularsınız. Herkesin kendisini başarılı hissetme şekli farklıdır. Önemli olan seçtiğiniz hayat tarzında kendinizi iyi hissetmeniz, kendinizle barışık ve mutlıı olmanızdır. Thornas ManııTn çok güzel söylediği gibi, “Yeryüzünde insanın kavuşabileceği en büyük mutluluk, kendisinden memnun obuasıdır” .
Özellikle çocuk eğitimi çok karmaşık bir iş, formülü yok. Benim verdiğim öneriler kendime göre doğru olanlar. Tecrübeleri paylaşmak güzel ama herkesin doğrusu kendine. Konu sizin ço
192 A htapot Kadınlar
cuğunuz ise en doğrusunu siz bilirsiniz. Ayrıca, her yaptığımız şeyi en iyi şekilde yapmak zorunda değiliz. Zaten o kadar fazla şey yapmak istiyoruz ki bunların hepsini 24 saat, 365 güne sığ- dırabilmeye, aynı anda iki farklı yerde olabilmeye imkân yok. Ama unutmayın ki biz kadın olduğumuz için şanslıyız; kuvvetliyiz, çalışkanız, sert olduğumuz kadar yumuşak, acılara katlanabilir olduğumuz kadar da kırılganız. Acılarımızı, dertlerimizi, hayal kırıklıklarımızı, sevgimizi, yalnızlığımızı, endişelerimizi, gururumuzu göz yaşları ile ifade ederiz. Her türlü çaresizliğe ve baskıya dayanıklıyız. İçimiz kan ağlarken gülümsemeyi biliriz. İnandığımız şey uğruna sonsuza kadar savaşırız, haksızlıklara baş kaldırırız. İdeallerimiz vardır, onları gerçekleştirmek için elimizden geleni yaparız. Birçok defa duygularımızla hareket ederiz, ama bu bizim iyi düşünmemizi engellemez. İstediğimiz zaman altından kalkamayacağımız iş yoktur; yeter ki isteyelim.
Bir Kitap Biterken...Ağustos 2005’te bir şeyler karalamaya başlamıştım. Nisan
2007’de Sistem Yayıncılık ile sözleşmemi imzaladım. Yaz sonunda basılıyor. Kitap bitti ama ben hâlâ mozaik aynamı bitiremedim...
Büyük kızım Haziranda 12’sini dolduracak. Ergenlik krizleri başladı bile. Şimdiden beni çıldırtıyor. Bir gün çocuk, öbür gün genç kız... Çok sabırlı olmak lazım, ama o sabır denen şeyden bende çok az miktarda var... İmdat!
İzzeddin Çalışlar’dan uzaktan kumandalı (elektronik mesaj yoluyla) yaratıcı yazarlık dersleri almaya başladım. Şimdilik eğlenceli.
Sosyal yönü ağırlıklı tekstil projem çok yavaş ilerliyor. Başka küçük projeler üzerinde de çalışıyorum, ama ortaya çıkmaları için daha çok zaman var.
Sonsöz 193
Bazen çok şey yapıp hiçbir şey ortaya çıkaramıyormuşum gibi geliyor ve moralim bozuluyor.
Ama ilk yazdığım kitabın basılacak olması ve daha basılmadan olumlu tepkiler alması son zamanlardaki en olumlu ve heveslendirici sonuç. Kitabın başında “Umarım yazdıklarımın birilerine faydası dokunur” demiştim. Daha basılmadan okuyan arkadaşlarımdan gelen olumlu yorumlar beni çok mutlu etti. Birçoğu kitabın pozitif enerjiyle yüklü olduğunu ve onlara çok iyi geldiğini söyledi.
Düzenli egzersiz yapmaya başlayıp kilo verenler, en önemlisi verdiği kiloları geri almayanlar çok... Yoga yapmaya, resim kursuna başlayanlar da dolu... Bazı arkadaşlarım da benim kitabımı başucu kitabı yaptıklarını söylüyor. Çok farklı konuların aynı kitabın içinde özet olarak bulunmasının faydalı olduğunu düşünüyorlar. Bir arkadaşımın 10 yaşındaki kızı Zeynep “Anne, biz de Ayşe teyzeler gibi televizyonu açmasak ya da çok az açsak ne güzel olur” demiş.
Kızlarıma yazma hevesi vermesi de cabası. Elde kağıt kalem, durmadan kitap yazıyorlar. Onların kitapları hemen yayınlanıyor!!) Şimdiye kadar 10-15 adet kitap ürettiler. Resimli romanlar... Oku, oku gül. Çok şekerler.
En çok da bana faydası dokundu diyebilirim. Çok keyif aldım, çok şey öğrendim. Daha bir fırın ekmek yemem gerektiğinin de farkına vardım. Ama yazmaya kafayı taktım, devam edeceğim. Kendime ve yakın çevreme faydası dokunan bu kitabın sizler için de yararlı olması d ileğiyle.^
KAYNAKÇABu kitabın yazımında bilgilerin tazelenmesi, güncelleme, araştırma,
alıntı ve kaynak olarak yararlanılan yayınlar:
- Ma Grossesse, Mon Enfant, Pr René Frydman, Dr Julien Coherı-Solal -Odile Jacob Yayınlan
- Bir Çocuk Bekliyorum, Laurence Pemaud e Yayınları (Orijinali: J’attends un Enfant, Laurence-Pierre Horay Yayınları)
- Doğumdan Sonraki Sağlığınız, Judy Sadgrove-Arkadaş Yayınları
- Formda Kalma Kılavuzu, Dr. Stavia Blunt - Prestij Yayınları
- Fransız Kadınlar Niçin Kilo Almaz? Mireille Guiliano- Remzi Kitabevi
- Paraître dix ans de moins, Jean-Pierre Cémenceau Jacques-Marie- Laffont Yayınları
- Mieux être-Vivre longtemps en plein form, sans gélules, sans stress Xavier Manuguer-Albin Michel Yayınlan
- Genç Kal Uzun Yaşa, Deepak Chopra-Omega Yayınlan
- Gittikçe Gençleşin, Dr. Henry S. Lodge ve Chris Crowley -Kuraldışı Yayınları
- Tonus à revendre, Anne Dufour ve Jean-Marc Robin -Marabout Yayınları
- La diététique de la longévité, Dr. Dominique Lanzmaann-Petithory -Odile Jacob Yayınları
Yoga ve Meditasyon-Yeni başlayanlar için, Esra Bilal & Lütiü Bozkurt -Okyanus Yayınları
- Yoga, Sophie Hoare-Remzi Kitabevi
Kaynakça 195
- Ve Tanrı Mucizeyi Yarattı, Dr. Leo Rebello-Doğan Kitap
- Godfrey Devereux Öğrencisiyle Yoga, Zeynep Aksoy -DVD.
- Petits tracas gros soucis de 1 à 7 ans, Petits tracas gros soucis de 8 à 12 ans, Christine Brunet & Anne-Cecile Sarfati-Albin Michel Yayınları
- L’enfant bilingue, Elizabeth Deshays Rober - Laffot Yayınları (Orijinal adı: A Bilingual Child in a Monolingual Society)
- Siz: Kullanım Kılavuzunuz, Prof. Dr. Mehmet Öz, Prof. Dr. Michael F.-Roizen-Koridor Yayınları
- Pazartesi Rejime Başlıyorum, Nil Gün-Kuraldışı Yayınları
- Buda Size Yemeğe Gelse, Hale Sofia Schatz-Sistem Yayıncılık
- Doğanın Şifalı Eli, Dr. Ender Saraç-Doğan Kitap
- Ayurveda-Sağhklı ve Uzun Yaşamın Sırları, Dr. M. Ender Saraç -Doğan Kitap
- Ne vous noyez pas dans un verre d’eau, 1-Simplifiez-vous la vie
- Ne vous noyez pas dans un verre d’eau, 2-En famille Richard Carlson -Michel Lafon yayınları
- The Little Book of Calm, Paul Wilson-Penguin Yayınlan
- Zen, D.T Suzuki-Okyanus Yayınları¿- Meditasyon ve Kozmik Bilinç, A. Anandamitra Acarya
-Okyanus Yayınları
- Evlilik Aşkı Öldürür... mü? İlkim Öz-Öz yayınları
- How Does She Really Do It? Wendy Sachs, Da Capo -Life Long Yayınları
10 Minutes pour Soi, Françoise Réveillet-Flammarion Yayınları
Ahmet ÇAĞAN
Ç o I r% l maltındadurmak
h a ya takarken
g erçek size ulaşın;
SİSTEM YAYINCILIK jf.. . ^ .
HAYAT AKARKEN GERÇEK SİZE ULAŞIN!
“Kendi gelecekleri ile ilgili planlan olmayanlar, başkalarının planlarına dahil olurlar.”
Anthony Robbins
İnsanın kendini tanıyabilmesi, derinliklerinde yatan yeteneklerini, geliştirebilir özelliklerini keşfedebilmesi için bir kılavuz. Ön bilgi gerektirmeden rahatça okunabilecek, akıcı anlatımıyla bir çırpıda anlaşılacak bir kitap. Yürekten tavsiye ediyorum.
Turgut Özakman, Yazar
Bu gibi kitapları okurken, bir elde kalem bulundurmak gerekir. Hayatın içinde size yararlı olacak satırların altını çizmek için bu kitabı okurken de bir kaleme gereksiniminiz olacak ve Şelale Altında Durmak başucu kitabı olarak işinize yarayacak.
Müjdat Gezen, Sanatçı
YOGAÇakratar - Enerji M erkezleri
Prof. Dr. Akif M anaf
Beden, Zihin ve Ruhun Mükemmel Uyumunu Kazanm ak İsteyen Herkes İçin
Bu kitabın amacı, içinizdeki insan potansiyelini tanıyıp ortaya çıkarmanıza yardımcı olmaktır. V erilen b ilgiler sayesinde, Çakra olarak adlandırılan enerji merkezlerinin potansiyellerine karşı bir sezgi kazanacaksınız.
Prof. Dr. A k if M anaf, 6 0 0 ’den fazla orijinal Sanskrit kitabı inceleyerek Çakra konusunda tüm önem li bilgileri toplamıştır. Sanskrit metinlerinde saklanmış b ilgiler ilk defa ayrıntılı ve anlaşılabilir şekilde verilmiştir. Çakra konusunda tüm yanlış görüşler ve kavramlar düzeltilmiştir.
Dünyanın hiçbir yerinde Çakra merkezlerinin ezoterik anatom isi ve çalışm a prensipleri konusunda böyle derin bilgilerin olduğu bir çalışm a yok tur. Bu bilgiler gerçek pratik deneyim lere ve uygulamalara dayanmaktadır. Bu yüzden, Prof. Dr. A k if M a n a f ın kitabı herkes için son derece değerli bir armağandır.
BEDENİNİZLE BİRLİKTE R U H U N U Z U D A BESLEYİN
“Şahane bir kadınla tanıştım: Hale Sofia Schatz. Bu aralar çok moda biliyorsunuz. Aslında adı önem li değil, detoks m etoks, bir zaman gelecek dem ode olacak, başka bir ad verecekler. Önem li olan insanın ruhuyla bedeni arasında ilişki kurabilmesi. Ruhu ve bedeninin ihtiyaçlarını anlayabilm esi. ‘N e yiyorsan osun’ diyen kadın insana işte bunu, bu bilinci öğretiyor. Hayatındaki bütün fazlalıklaından kurtulmayı. Bunu nasıl yapabileceğini. Bunun için ne yapman gerektiğini.”
"... İnsanlar hayatlarına çok şey aldılar. V e doldular. Doldular. Sonunda da taştılar, çok m obilya, çok ayakabı, çok kadın, çok erkek, çok telefon, çok yapacak şey, çok gidecek yer, çok yem ek, çok içm ek, çok gürültü, çok saçmalık, çok kalabalık, çok, çok, çok... ve her şey tüketim üzerine. H aliyle an geliyor bu çokluk içinde yokluk yaşıyorsun, bu kalabalıkta kendini kaybediyorsun ve yeniden bulmak istiyorsun. V e basitliği sadeliği, yalınlığı arıyorsun. Bunlar da fazlalıklardan arınarak oluyor, gereksiz şeylerden kurtularak.”
Ayşe ARMAN-Hürriyet
SESİNİZİ DUYURUNAHTAPOT KADINLAR
( B u f o r m d a b e l i r t e c e ğ in i z g ö r ü ş le r , y a y ı n e v i o la r a k g e l i ş i m i n i z i s ü r d ü r m e m iz d e b iz e g e r i b i l d i r i m s u n a c a k v e s iz e d a h a d a k a l i t e l i v e d o y u r u c u y a y ı n l a r o la r a k y a n s ı y a c a k t ı r .
B iz e g ö n d e r e c e ğ in iz b u f o r m , w e b s a y fa m ı z y a d a d iğ e r t a n ı t ı m m e t in le r im iz d e d e k u l l a n ı l a b i l i r . )
1-Formu Doldurm a Tarihi:
2-Adımz-Soyadınız:
3-Doğum Tarihiniz (Gün/Ay/Yıl):
4 -Cinsiyetiniz: D K
5-e-mail :....................................Ev T e l : ..........................................Ev Adresi:........................................
□ E
S em t:................................................İş A dresi:.........................................
.... Şehir:....................................................
Semt:................................................ .... Şehir:....................................................
6-Uğraşımz:D Çalışıyorum Kurum :............. .................. Görevim:..............................D o k u y o ru m O kul:.................D D iğer:..............................................
............... Bölüm:..................................
7-Öğrenim D urumu:D İlköğretim D LiseD üniversite Mezunu D Yüksek Lisans / Doktora
8-Kitabı satın aldığınız yer? (Özel Kuruluş Adı)D Kitabevi..........................................D Market.............................................□ Fuar.................................................D İnternet Sitesi □ Diğer