54
Yüzlerce PKK Tutsağı Açlık Grevinde Tutsakların Talepleri Haklı ve Meşrudur! Kürt Halkının Meşru Talepleri Oligarşiyle Uzlaşma Konusu Yapılmamalıdır! www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 336 28 Ekim 2012 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com Direnişinin 243. Açlık Grevinin 36. Gününde Cansel Malatyalı Atıldığı İMO’da İşbaşı Yaptı! Zafer Direnişin! Zafer Devrimcilerin! Zafer İşçi Sınıfınındır! Cansel Malatyalı Direndi ve Kazandı! Müteahhit ÖDP’li İMO Yönetimi Dize Geldi! Emperyalizm ve Oligarşiyle “BarışKürt Halkına Özgürlük Getirmez! Emperyalizm ve Oligarşiyle “BarışKürt Halkına Özgürlük Getirmez! TECRİT ZULMÜNE SON! ABDULLAH ÖCALAN’A ÖZGÜRLÜK! TECRİT ZULMÜNE SON! ABDULLAH ÖCALAN’A ÖZGÜRLÜK!

ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

  • Upload
    others

  • View
    28

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Yüzlerce PKK Tutsağı Açlık Grevinde Tutsakların Talepleri Haklı ve Meşrudur!

Kürt Halkının Meşru Talepleri Oligarşiyle Uzlaşma Konusu

Yapılmamalıdır!

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yu

ruyu

s.c

om

Haftalık Dergi / Sayı: 33628 Ekim 2012

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s.c

om

Direnişinin 243. Açlık Grevinin 36. GünündeCansel Malatyalı Atıldığı İMO’da İşbaşı Yaptı!

Zafer Direnişin! Zafer Devrimcilerin!Zafer İşçi Sınıfınındır!

Cansel Malatyalı Direndi ve Kazandı!Müteahhit ÖDP’li İMO Yönetimi Dize Geldi!

Emperyalizm ve Oligarşiyle “Barış”Kürt Halkına Özgürlük Getirmez!

Emperyalizm ve Oligarşiyle “Barış”Kürt Halkına Özgürlük Getirmez!

TECRİT ZULMÜNE SON! ABDULLAH ÖCALAN’A

ÖZGÜRLÜK!

TECRİT ZULMÜNE SON! ABDULLAH ÖCALAN’A

ÖZGÜRLÜK!

Page 2: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Sahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DOĞRUAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu / İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

www.yuruyus.com

Haftalık Süreli Yerel YayınSiyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Her Parti-Cepheli,savaşın gereklerini

yerine getirmek için,beş duyusunun bütün yetenekleriyle,

beyninin bütün hücreleriyle,bedeninin

bütün gücüyle çalışacaktır. Kendini eğitecek,

ideolojik olarak güçlenecek, bütün yeteneklerini ve duygularını

devrim için büyütecektir. Yani, mücadelenin dişlilerinden biri

olarak, payına düşen görevleri,büyük bir inanç ve coşkuyla yapan,

sıra neferi olacaktı[email protected]

Çıktı!

Page 3: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

İİ ç i n d e k i l e r36 Sınıf Kini: Acılarımızı

unutmayacağız! Katillerimiziaffetmeyeceğiz!

Adaleti biz sağlayacağız!

38 Devrimci Memur Hareketi:AKP’nin dayatmalarınaörgütlenerek cevapvermeliyiz!

39 Gençlik Haberler...

40 Kürt halkının meşru talepleri,

oligarşiyle uzlaşma konusuyapılmamalıdır!Emperyalizm ve oligarşiyle“barış”, Kürt halkınaözgürlük getirmez!

44 Emperyalizmin saldırısı

alçaklık, emperyalizmekarşı direnmek onurdur!

45 Mahallemizi, canımız

pahasına savunacağız!Okmeydanı’da çeteleribarındırmayacağız!

47 Haberler...

50 Avrupa’da Yürüyüş...

51 Avrupa’dakiBiz:Şadi Özbolat, tek tip elbisedayatmasına karşı direnişte!

52 Yitirdiklerimiz...

54 Öğretmenimiz: Her Parti-

Cepheli’nin görevi

7 Yaşasın Cansel Malatyalı’nınonurlu direnişi!

9 Teslim olmayanların,direnenlerin soyundanız!Direne direne kazandık!

10 DİH: Toplu iş ilişkileri kanunumeclisten geçti! AKP, işçilere“örgütlenmeyin sömürüye

rıza gösterin” diyor!

12 Emek Haberler: Cansel Malatyalıdirene direne kazandı. Biz dekazanacağız!

15 AKP zulmüne karşı milyonları

örgütlemek hayal değildir!

16 Haberler: Milyonları

örgütleyeceğiz!

20 DAK: Hak ihlallerine karşı, inançözgürlüğümüz için birleşelim,savaşalım, kazanalım!

21 Devrimci Okul:Emperyalizm ve mandacılık

23 Cepheli: Cepheli adam seçmez

24 Halk Gerçeğimiz: Ağıtlar-ağıtlarımız

Cansel Malatyalı Direndive Kazandı!

32 Röportaj: Liseli Dev-Genç’liler; Parasız eğitim,sınavsız gelecek istemedevam ediyoruz

34 Liseliyiz Biz: Düzenlerinisürdürmeyecek,

yıkacağız!

35 Halk Düşmanı AKP:AKP’nin halkları bölüpparçalamasına, birbirinedüşman etmesine izin

vermeyeceğiz!

26 Sağlıklı ve Güvenli Yaşam:Yoksul halkı hastalıklarlabaşbaşa bırakan bu düzensuçludur!

27 Hayatın Öğrettikleri:Halka güvenmeyenlerinançlarını yitirirler

28 Özgür Tutsaklardan:Tekirdağ 2 No'lu F TipiHapishane Eylül 2012hak ihlalleri, infaz yakmapolitikası

31 TAYAD: İ̇çeride hücrelerekarşı, dışarıdayaşamımızınhücreleştirilmesine karşı

mücadeleyi büyütelim!

Ülkemizde Gençlik

4 Zafer direnişin! Zafer devrimcilerin!Zafer işçi sınıfınındır!

Halkımızın Kurban Bayramı’nıKutluyoruz

Bir Kurban Bayramı’na daha halkımızaçlık, yoksulluk ve AKP iktidarının saldırılarıile girdi. Emperyalistler ve işbirlikçileri Suriyehalkının kanını akıtmaya devam ediyor.Ancak Suriye halkının direnişi karşısındaistedikleri politikaları da hayatageçiremiyorlar. Halkımız, direnen Suriyehalkının yanında.

Suriye’de emperyalizmin ve uşaklarınınsaldırılarına ve ülkemizde AKP zulmüne karşımücadelenin büyütülmesi dileğiyle Müslümanhalkların Kurban Bayramı’nı kutluyoruz.

Halk Cephesi

Page 4: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

İnşaat Mühendisleri Odası’ında te-mizlik işçisi olarak çalışan Cansel

Malatyalı “performans düşüklü-ğü” gerekçe gösterilerek 31 Ocak2012’de işten atılmıştı.

Cansel Malatyalı, kendilerini“emeğin ve emekçinin yılmaz sa-

vunucusu” olarak tanımlayan İMOyönetiminin bu emek düşmanı tutu-muna karşı, “işime, emeğime ve onu-ruma sahip çıkmak çıkıyorum” di-yerek direnişe başladı.

Cansel Malatyalı’nın direnişi ken-di içinde çadır kurmaktan açlık

grevine kadar çeşitli aşamalardangeçti. Çadır eyleminin 243’üncü, aç-lık grevinin 36’ncı gününde zaferlesonuçlandı.

“Cansel Malatyalı bir dahaİMO’dan içeri adımını atamaz…”

diyen DY kalıntısı müteahhitlerdenoluşan İMO yönetimi direniş karşı-sında dize geldi. Cansel Malatyalı 19Ekim’de yapılan sözleşmeyle tekraratıldığı işine döndü.

“Emekten yana gözüküp emek düş-manlığı yapılmasına izin verme-

yeceğiz” dedik. Cansel Malatya-lı’nın direnişi emekten yana görü-nüp emek düşmanlığı yapanlarınmaskesini düşürdü.

Onun için bu direniş sadece İş-ten atılan bir işçinin işe geri

dönmesi için yapılan direniş olma-yı aşmış ve İMO yönetimi gibiişçi sınıfına, devrimcilere, halka ya-bancılaşmış yönetimlere karşı bir di-renişe dönüşmüştür.

Bu zafer işçi sınıfının zaferidir.

Bu zafer direnişin zaferidir.

Bu zafer devrimcilerin, devrimcipolitikaların zaferidir.

Sendika, dernek, oda gibi demok-ratik kurumların yönetimlerine

çöreklenmiş, oraları kendi çıkarlarıiçin kullanan ve bunu yaparken dev-rimciliği, demokratlığı, ilericiliği,emekten yana olmayı kendilerinemaske yapan özünde emek düşman-larına karşı verilen bir mücadeledir.

Bu mücadelede son sözü direnen-ler söylemiştir. Zafer, bedel öde-

meyi göze alan Cansel Malatyalı’nınolmuştur.

Ve bu zefer; 12 Eylül öncesindekendini Sol’un “abisi” olarak gö-

ren, devrimcilere politika yapma ya-sağı koyan, eli onlarca devrimcininkanına bulanmış ama 12 Eylül cun-tacılarının karşısında “biz dergi çev-resiyiz” diye nedamet getirip kendi-ni bile inkar eden tasfiyeci DY ka-lıntılarının devrim düşmanlığına, tas-fiyeciliğine karşı kazanılmış bir za-ferdir.

Bu zafer; reformizmin sınıf mü-cadalesindeki yerinin burju-

vazinin yanı olduğunu çok açık birşekilde ortaya koymuştur.

Başından beri İMO yönetiminin di-reniş düşmanlığından birinci de-

recede sorumlu olan DY kalıntılarıÖDP ve Halkevcilerdir.

TMMOB’ye bağlı odalardaki,KESK, DİSK gibi sendikalarda-

ki uzantıları ve TEZ-KOOP İŞ’leyürüttükleri kafa-kol ilişkileriyle busendikaların yönetimlerinden bazıkişileri yanlarına çekerek direniş düş-manlığına ortak etmeyi başarmışlar-dır. Ama tüm ‘başarıları’ bundan iba-rettir. O ‘başarı’ direnişi kınayanaçıklamayı yapan bu sendikaların ta-rihlerine bir “utanç belgesi” olarakgeçmiştir.

Bu utanç belgesi başta kendi ta-banları tarafından her platform-

da yüzlerine çarpılacaktır. Ki, direnişboyunca Cansel Malatyalı’ya destekvermişler ve TMMOB/İMO yöneti-mi üzerinde en büyük baskıyı oluş-turanlardan biri KESK ve DİSK’inüyeleri olmuştur.

Burada EMEP’in Evrensel ga-zetesinin tavrına da özellikle

değinmek istiyoruz: Son tahlilde re-formizmin direniş düşmanlığındaburjuvaziye hizmet etmesinin en ti-pik örneğidir. Reformizm, bedellergerektiren bir direnişin karşısında-dır. EMEP’in Cansel Malatyalı di-renişinde ÖDP’ye yanaşması bun-dandır. Dilinden emeği, işçi sınıfı-nı düşüremeyen Evrensel gazetesi243 gün süren direnişi görmemeyibaşarmıştır. Elbette bu başarı(!) daEvrensel’in hanesine geçmiştir.EMEP’in işçi sınıfı mücadelesi birsüre direnişlerin propagandasınıyapmak, direniş bedel ödeme nok-

Zafer Direnişin! Zafer Devrimcilerin!Zafer İşçi Sınıfınındır!

Ve bu zafer; 12 Eylülöncesinde kendini

Sol’un “abisi” olarak gören,devrimcilere politika yapma

yasağı koyan, eli onlarcadevrimcinin kanına bulanmış ama12 Eylül cuntacılarının karşısında

“biz dergi çevresiyiz” diyenedamet getirip kendini bile inkar

eden tasfiyeci DY kalıntılarınındevrim düşmanlığına,

tasfiyeciliğine karşı kazanılmış birzaferdir.

Cansel Malatyalı Direndi ve Kazandı! Müteahhit ÖDP’li İMOYönetimi Dize Geldi! Direnişinin 243. Açlık Grevinin 36.

Gününde Cansel Malatyalı Atıldığı İMO’da İşbaşı Yaptı!

44

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 5: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

tasına geldiğinde de “hukuk müca-delemiz sürecek” diyerek direnişle-ri tasfiye etmekten ibarettir. “Hukukmücadelesi” nasıl bir mücadeleyse an-latmalıdır EMEP’liler. Direnişleritasfiye etmenin adı “hukuk mücade-lesi” oldu.

Bu direnişin zaferi ve sürmekteolan Roseteks, Hey Tekstil, Dark-

men, BEDAŞ gibi direnişler bu an-layışa da vurulan bir darbedir.

Direnişin başından beri söyledikve direniş boyunca herkes buna

tanık oldu; İMO yönetiminin tavrı sı-radan bir tavır değildir. Bir işçinin“performans düşüklüğü” gerekçe-siyle işten atılması, “işimi istiyo-rum” diyen bir işçinin direnişine kar-şı gösterilen düşmanlık, direniş ça-dırına yapılan saldırılar, aylarca ka-pının önünde süren direnişin gör-mezden gelinmesi, Cansel Malatya-lı ve direnişe destek veren devrimci-lerin polise ihbar edilmesi, AKP’ninmahkemelerine suç duyurusunda bu-lunmak, direnişe “alçakça saldırı”denilmesi... bunlar sıradan tavırlar de-ğildir. Bu, işçi sınıfına, devrimcileredüşman olan burjuvazinin sınıf tav-rıdır. Onun için başından beri İMO yö-netiminin sınıfsal yapısı üzerindedurduk.

Yedi kişiden beşinin müteahhitlikyaptığı bir yönetim kurulundan

emekten yana tavır almasını beklemeksınıflar gerçeğini inkar etmektir. İMOyönetimi patronlar sınıfından oluşanbir yönetimdir. İşçilerin en fazla sö-mürüldüğü, iş cinayetlerinin en faz-la yaşandığı, işçi alıp, hiç bir sosyalhak vermeden işten atmanın enyaygın olduğu taşeronluk sistemimüteahhitlik firmalarının tümalanlarına hakimdir. İMO yöne-timindeki Müteahhitler hergünCansel Malatyalı gibi onlarca iş-çiyi işten atmaktadırlar. Müte-ahhitlik firmalarındaki çalışmadüzenlerini İMO yönetimlerine detaşımaktadırlar. Bunun tersi birdavranış eşyanın tabiatına aykı-rıdır.

Burada İMO üyelerine büyüksorumluluk düşmektedir.

TMMOB üyelerinin büyük ço-

ğunluğu müteahhitlerden değil ezi-len, sümürülen, köle gibi kullanılanmimar ve mühendislerden oluşmak-tadır. İMO yönetimindeki gibi müte-ahhitler İMO üyelerinin içinde çokküçük bir azınlıktır. Yönetimlerini se-çerken bu gerçeklere göre hareket et-melidirler. Kendinden olanları, dev-rimci, demokrat ilerici mimar ve mü-hendisleri yönetimlere getirmelidirler.Sorumluluk alıp devrimci, demokratmimar ve mühendislerin yanında ör-gütlenmeliler ve yönetimleri müte-ahhitlere bırakmamalıdırlar.

Bu konuda ikinci bir nokta ise;devrimci mimar ve mühendisler

kendilerine, daha fazla güvenerekçalışma yürütmelidir. Gerek ideolo-jik olarak, gerek kitle olarak güçlüolan biziz. Kitlelere bu gücün bilin-ciyle gidilmelidir.

Müteahhitlerin oluşturduğu İMOyönetim kurulu düzen devrim

çatışmasında düzen saflarında yerinialacaktır. Onun için bu kurumlar on-ların değil, bizim kurumlarımızdır.Bedelleri ödeyen hep devrimciler ol-muştur. Odaları müteahhitlere, re-formizme bırakmayın.

Bir başka nokta; Cansel Malatya-lı’nın direnişi sendika, oda ve

DKÖ’lerin yönetimlerine çörekle-nen tasfiyeci reformistlere karşı nasılmücadele edilmesi gerektiğine debir ders olmuştur. Çünkü sorun İMOyönetimi ile sınırlı değil. Reformizmfırsatını bulduğu her platformda dü-zene karşı vermediği mücadeleyidevrimcileri tasfiye etmek için ver-mektedir. Çürüme o boyutta ki, tam

bir fırsatçıdır. Burjuva anlamda biledemokrat değillerdir.

Örneğin, Emekli-Sen Genel Mer-kez Yönetimi kendisi gibi dü-

şünmeyen şubeleri tasfiye ediyor yada şubeyi kapatıyor.

Yine yakın zamanda Pir SultanAbdal Kültür Derneği (PSAKD)

Genel Merkez Yönetimi Devrimci A-levi Komitesi’nin yönetiminde oldu-ğu Çorum ve Afyon temsilciliklerinikapatma kararı aldı. Oysa bu temsil-cilikler en faal çalışan temsilcilikler-di. Çorum temsilciliği AKP iktidarı-nın onca saldırısına maruz kalmış,başkanları tutuklanıp aylarca hapisyatmış. Faşist AKP iktidarının başa-ramadığını PSAKD Genel MerkezYönetimi başarmıştır. Yaptıkları tambir devrimci düşmanlığıdır, başkabir şey değil.

Cansel Malatyalı Direndi ve Kazandı!Zafer Direnişin! Zafer Devrimcilerin!Zafer İşçi Sınıfınındır!

İşçiler, memurlar, köylüler, esnaflar,öğrenci gençlik... Halkımızın he-

men her kesimi çok kapsamlı saldı-rılarla karşı karşıya. Saldırıları püs-kürtmenin, zaferi kazanmanın hertürlü bedeli göze alarak direnmektenbaşka yolu yolu yoktur. Cansel Ma-latyalı bunu direnişiyle bir kez dahakanıtladı.

Bedelleri göze almadan hiç bir ta-lep için direnilemez. Bedelleri

göze almadan hiç bir direniş sonucaulaşamaz ve hiç bir hak kazanılamaz.

İşçilere, memurlara, gençliğe, hal-ka yönelik saldırılara bakın.

İşçilerin on yıllar içinde can-kan pa-hasına kazandığı haklar bir bir

gasp ediliyor.

Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısımecliste kabul edildi. Kamu

emekçilerinin mücadelesinin bütüntarihine damgasını vuran Grevli,Toplu Sözleşmeli Sendika Hakkıgasp edildi. AKP iktidarı eğitim sis-temini tekellerin ve kendi ihtiyaçla-rına göre kökten değiştirdi. Şimdi

İşçiler, memurlar, köylüler,esnaflar, öğrenci gençlik...

Halkımızın hemen her kesimi çokkapsamlı saldırılarla karşı

karşıya. Saldırılarıpüskürtmenin, zaferi

kazanmanın her türlü bedeligöze alarak direnmekten başka

yolu yolu yoktur. CanselMalatyalı bunu direnişiyle bir kez

daha kanıtladı.

55

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 6: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

AKP, memurların iş güvencesini gaspetmenin hazırlıklarını yapıyor. Emek-lilik yaşının artırılmasını gündeme ge-tirdi.

Bunlara rağmen işçi ve memursendikalarına bakın: Hak İş ve

Türk İş'e bağlı işçi sendikaların büyükçoğunluğu, Memur Sen ve TürkiyeKamu Sen gibi memur sendiklarıtam bir ihanet içinde.

DİSK ve KESK ise günü kurtar-maya yönelik protestoyu aşma-

yan eylemlerin ötesine geçmiyor.Protestocu mantıkla bu saldırılarıpüskürtmek mümkün değildir.

Protestocu bu anlayışla hiçbir hakkazanılamaz. Sahip olunan hiç bir

hak korunamaz. Nitekim AKP ikti-darının saldırılarının da ardı arkası ke-silmiyor. KESK, DİSK gibi ilericisendikların yönetimindeki devrimci,ilerici sendikacılar, yönetimlerindekireformist anlayışlara karşı daha cüretliolmalıdırlar. Yönetimlerdeki uzlaş-macı reformist anlayışlar aşılmadansonuç alıcı direnişler örgütleyemez-ler. Yönetimlerdeki reformizme kar-şı daha kararlı mücadele edilmelidir.Bunun yolu, devrimci politikalarla ta-bana inmekten geçer. Reformizm po-litik ve pratik olarak tabanından da bü-yük ölçüde kopmuştur.

Sonuç Alıcı Direnişleri Sadece Devrimciler Örgütleyebilir

FTipi Tecrit saldırısından bugünebir bakın. Reformizmin, oportü-

nizmin, sendikaların sonuç alıcı tek birdirenişi yoktur. Reformizm ve opor-tünizm direniş kelimesine dahi ta-hammül edemez olmuşlardır. Di-renmek gündemlerinden tamamençıkmıştır. Onların iradelerin dışındagelişen birçok işçi direnişi ise pro-testocu bir mantıkla bir süre destek-lenmiş fakat direniş daha büyük be-deller gerektirdiği noktada, artıkyük olmaya başlamıştır. SEKA’danTEKEL işçilerinin direnişlerine ba-kın. İşçiler ne kadar kararlı olursa ol-sun bedel ödeme noktasında dire-nişler gelip bedel ödemeyi göze ala-mayan reformizm duvarına çarp-

mıştır. Direnişler bizzat reformist an-layışlar tarafından tasfiye edilmiştir.

Bedel Ödemeyi Göze Almadan Direnilemez!

Çünkü faşizmin iktidar olduğu ül-kemizde en temel, en sıradan en

meşru haklar için bile çok büyük be-delleri göze almadan direnemezsiniz.

Cansel Malatyalı’ya zaferi de be-del ödemeyi göze almasındaki

kararlılığı getirmiştir.

Hak alma mücadelesi veren herkesCansel Malatyalı’dan öğrenme-

lidir. Cansel Malatyalı’nın direnişinedestekler, direnişin kararlılığıyla bir-likte büyümüştür.

Zaferi kazandıran, İMO’yu dizegetiren esas olarak direnişin bir

aşamadan sonra açlık grevine dön-üştürülmesi olmuştur.

Direniş açlık grevine çevrilinceçok geniş bir çevre harekete geç-

mek zorunda kaldı. Açlık grevinin kar-şısında İMO yönetimi adeta 19 Aralıkkatliamının mimarlarından HikmetSami Türk gibi konuşmaya başladı.Ancak onlar da aynı Sami Türk gibi di-reniş sürdükçe çaresizleştiler.

Buradan şunu da belirtmek isti-yoruz. Başından beri direnişe

destek veren devrimci, demokrat,ilerici birçok kesim direniş açlık gre-vine çevrilince desteklerini sürdür-mekle birlikte AÇLIK GREVİNİONAYLAMADIKLARINI söyle-mişlerdir. Hatta bunu söyleyenlerin birçoğu da Cansel Malatyalı’ya açlıkgrevini bırakması yönünde telkin-lerde bulunmuşlardır. Direnişe destekverip de “açlık grevini onaylamıyo-

rum” diyenler dönüp kendilerini

sorgulamalıdırlar. Bu anlayış direni-şe hizmet etmeyen tam tersine İMOyönetimine hizmet eden bir anlayış-tır. Düşünün bir kere; Cansel Malat-yalı sizin dediğinizi yapmış olsaydı,İMO yönetimi tekrar işe alır mıydı?

Peki soruyoruz; siz açlık grevineneden karşısınız? Onun yerine

neyi öneriyorsunuz. Açlık grevi yap-mak sizin hangi önerinizin önünde en-geldir?

Ki İMO’nun açıklamasında daaçıkça itiraf edilmektedir; açlık

grevinin sonuçlarını göğüsleyeme-dekileri için “bir daha İMO’daniçeri adımını atamaz…” dedikleriCansel Malatyalı’yı düşmanca tavır-larını sürdürmelerine rağmen işe al-mak zorunda kalmışlardır.

Cansel Malatyalı’ya açlık grevi-ni bırakın diyenler bilerek ya da

bilmeyerek İMO yönetimine hizmetetmişlerdir.

Cansel Malatyalı’ya açlık grevinibırak diyenler de esas olarak di-

renişte bedel ödemeyi göze alama-yanlardır.

Açlık grevine karşı olmalarının teknedeni budur. Herkes aklına

koymalıdır. “Akıllı” solculuk yoktur.Bedel ödemeyi göze almadan dire-nilemez. Bedel ödemeyi göze alma-dan solculuk, devrimcilik yapılamaz.Aydın olunamaz.

Zaferler kazanmak için, faşizminher türden saldırılarına karşı ko-

yabilmek için büyük bedelleri göze al-madan direnilemez.

Şu anda sürmekte olan çok sayıdaişçi direnişi var. Cansel Malat-

yalı’nın zaferi bütün direnişleri zaferebir adım daha yaklaştırmıştır. Cansel

Malatyalı, Türkan Albayrak gibinasıl tek başına aylarca direnerekkazanmışsa sizin direnişleriniz dekararlı bir direnişin sonucunda za-fere ulaşacaktır.

Cansal Malatyalı’nın onurla ta-şıyıp, zaferle taçlandırdığı di-

reniş bayrağı şu anda sizlerin elin-de. Direnmeden, bedel ödemeyigöze almadan hiç bir hak kazanı-lamaz. Aksini iddia edenler sahte-karlardır.

Açlık grevine karşıolmalarının tek

nedeni budur. Herkes aklınakoymalıdır. “Akıllı” solculukyoktur. Bedel ödemeyi gözealmadan direnilemez. Bedel

ödemeyi göze almadan solculuk,devrimcilik yapılamaz. Aydın

olunamaz.

66

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 7: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Cansel Malatyalı’nın işini gerialabilmek için 8 ay boyunca sürdür-düğü onurlu direnişi, zaferle sonuç-lanmıştır. İnşaat Mühendisleri Oda-sı’ndaki (İMO) işinden “performansdüşüklüğü” gerekçe gösterilerek atılanCansel Malatyalı, direnişini 20 Şubat2012 tarihinden 19 Ekim 2012 ta-rihine kadar hiçbir baskıya boyuneğmeden sürdürmüştür. Zafer kazan-dığı gün yaptığı açıklamasında ken-disinin de belirttiği gibi, Cansel Ma-latyalı, inancını Kızıldere'de yankı-lanan "biz buraya dönmeye değil,ölmeye geldik" şiarından almıştır.Cansel Malatyalı’nın son 36 gündeaçlık grevi yaparak sürdürdüğü veişine geri alınarak zaferle sonuçlan-dırdığı direnişi “Yaşasın Direniş,Yaşasın Zafer” sloganıyla tarihtekiyerini almıştır. 8 ay boyunca devameden bu süreç, bir emekçinin hakkıolanı alma mücadelesinin yanı sıra,odaların, sendikaların geldiği durumuanlatması, oda yönetimlerine çörek-lenmiş patronların teşhiri ve refor-mizm-devrimcilik farkını ortayakoymasıyla da tarihe geçen bir direnişolmuştur.

Bir kez daha görülmüştür ki; ta-rihte kazananlar hep direnenlerolmuştur. Faşizmle yönetilen ülkemizgerçekliğimizde en ufak bir hak kı-rıntısı için bile mücadele edilmesi,insanların işlerini geri kazanabilme-leri, kardeşinin cenazesini kaldıra-bilmeleri ve hatta onurlu yaşayabil-meleri için bedenlerini açlığa yatır-ması vardır. Katledilip, toplu mezar-larda kaybedilen kardeşinin cenazesinialabilmek için ölüm orucu yapanHüsnü Yıldız, işini geri alabilmekiçin oturma eylemini açlık grevi ilesürdüren Türkan Albayrak ve şimdide 243 gün oturma eylemi, 36 günaçlık grevi yapan Cansel Malatyalızafere ulaşarak bu gerçekliği açıkçagöstermektedir. Bir emekçi, işini gerialabilmek için kendisine destek verendevrimcilere güvenerek ve tarihten

aldığı inanca sarılarak, karşısındabirlik olan sendikaların, odaların yö-netimine çöreklenmiş çürümüş an-layışları alt etmiş, kendisini yarı yol-da bırakan sendikasının, siyasetlerinpolitikasızlıklarını yüzlerine vurmuşve zafere ulaşmıştır.

Cansel Malatyalı, 8 aylık direnişiboyunca birçok kez işkence yapılarakgözaltına alınmış, oda yöneticileritarafından sözlü ve fiziki saldırıyauğramış, direnişi karalanmış ve yalnızbırakılmıştır. Devletin, emekçileridaha fazla sömürmek için çıkardığı“performans” yasasını, devletin ken-disinden daha hızlı bir şekilde, ken-disine demokrat diyen İMO yönetimikullanmış; her polis saldırısının ar-kasından ise yine İMO yönetimininihbarcılığı, polis ile işbirliği çıkmıştır.Devrimciler, kurumlarına polis sal-dırısına karşı barikatlar kurarken,İMO yönetimi barikatlarını biremekçiye karşı kurmuş, CanselMalatyalı’nın meşru hakkı olan pan-kart asma eyleminde ise bizzat kendikurumlarına polisi davet etmiş, CanselMalatyalı ve ona destek veren dev-rimcileri gözaltına aldırmıştır. İMOyönetimi ve yandaşları, yalancılıktaöyle yüzsüzleşmişlerdir ki; CanselMalatyalı’yı bir gecede gözaltına al-dırıp İMO çevresine alelacele duvarördüren ve inşaat çalışması yapılıyorgörünümü veren oda yönetimi, sonbir ayda hiçbir tadilat yapmayıp,Cansel Malatyalı’nın direnişinin bit-mesinin hemen ertesinde ise kurdur-dukları duvarı ve inşaat iskelesinisöktürmüşlerdir. İMO yönetimi, di-reniş boyunca halka teşhir olmanınpaniği ile karalama çalışmalarını sür-dürmüş, ara ara yaptığı açıklamalardadevletin ağzını kullanarak, bu onurludirenişe saldırmıştır. Yine TMMOB,DİSK, KESK ve TTB yönetimlerininpeş peşe yaptıkları Cansel Malatya-lı’yı kınama açıklamasından sonra;TMMOB’ye bağlı odalardan, DİSKve KESK’in yönetici ve üyelerinden

Cansel Malatyalı’nın işe geri alın-masına yönelik ardı ardına yapılanaçıklamalar, sendika ve oda yöne-timlerinde kararların nasıl alındığını,bu kurumların, üyesinden kopuk birşekilde yönetildiğini göstermektedir.

Cansel Malatyalı’nın açlık gre-vinin kritik bir sürece girmesi vedevrimci-demokrat örgütler tarfındandesteklenmesiyle geri adım atan İMOyönetimi, Cansel Malatyalı’nın işinegeri iadesini gerçekleştirmiş ve bunuda bir açıklamayla odanın internetsitesinden duyurmuştur. İMO yöne-ticilerinin tahammülsüzlükleri öyle-sine büyüktür ki, yaptıkları açıklamaile son dakikaya kadar hala CanselMalatyalı ve ona destek veren dev-rimcilere saldırmaya devam etmiş-lerdir. İMO yönetimine çöreklenmişeski solcu artıkları direnmek nedirbilmediği için, tıpkı 2000’lerdekiölüm orucu sürecinde Hikmet SamiTürk’ün dediği gibi, Cansel Malat-yalı’nın birilerinin baskısı ile di-rendiğini iddia etmektedir. Ancakşunu iyi bilmelidirler; bir insanın ta-lepleri uğruna bedenini açlığa yatır-ması, baskı ile olacak bir şey değildir,bu güç ve bu irade ancak ve ancakhaklılığın ve meşruluğun getirdiğiinançla olabilir. İMO yönetimininsüreç boyunca yaptığı her açıklamagibi, bu son açıklama da mesnetsizdir,devlet ağzıyla yazılmıştır. Yapılanaçıklamada, Cansel Malatyalı hak-kındaki asılsız iddialarından vazge-çilmemiş, öte yandan ona destek ve-ren devrimciler ise “herkesin bildiğibir grubun yönlendiriciliği ile dire-nişe devam edilmiştir” diye nitelen-dirilerek bir emekçinin direnişi yoksayılmıştır. Evet, herkes o “bir gru-bun” kim olduğunu bilmektedir. O“bir grup” Cansel Malatyalı’nın di-renişi boyunca yanında bulunmuş,onunla birlikte gözaltına alınmış,onunla birlikte dayak yemiş, onunlaaç kalmış devrimcilerdir. Evet, bugrubun, mevcut İMO yönetim anlayışı

Yaşasın Cansel Malatyalı’nın Onurlu Direnişi

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 77

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 8: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!88

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

ile derdi de vardır. Bu grup sadeceİMO değil, sendika ve oda yönetim-lerine çöreklenmiş tüm patronlarave reformist anlayışlara karşı açıktantavır almış, odaları olması gerektiğigibi demokratik kitle örgütü niteli-ğinde tutabilmek için yıllarca müca-dele vermiş, oda önlerinde “demokrasinöbetleri” tutmuş, AKP’ninTMMOB’ye saldırısı karşısında açlıkgrevine girmiş, odasını sahiplenmişdevrimcilerdir. Tam 8 ay boyuncaodasının kapısı önünde çadır kurupoturma eylemi yapan bir emekçiyigörmezden gelen anlayışlara karşıolup, Cansel Malatyalı’nın direnişinedestek verdiği için, ülkesini emper-yalistlere satanlara, halkları katletmek

için kullanılan füze kalkanının ku-rulmasına karşı çıktığı için şu an FTipi tecrit hücrelerinde tutulan dev-rimcilerdir. Emperyalizme karşı ba-ğımsızlık, faşizme karşı demokrasi,kapitalizme karşı sosyalizmi savunandevrimcilerdir.

Ülkemiz, emperyalist işgal altın-dayken, bir tarafta Suriye halklarınıkatletmek için halkımız emperya-listlerin oyununa dahil edilmeye ça-lışılıyorken, hapishanelerde PKK tut-sakları açlık grevindeyken, “kentseldönüşüm” yalanlarıyla halkımız evsizbarksız bırakılıyor, HES’lerle, nükleersantrallerle, fabrikalarla doğa talanediliyorken, halkın-emeğin mücade-lesinde reformizmin halka yabancı-

laşmasının önünde barikat olmayadevam edeceğiz. Demokratik kitleörgütü olarak halkın mücadelesindebir mevzi olması gereken odaları sa-hiplenmeye devam edeceğiz.

Cansel Malatyalı’nın direnişi, buanlamda emek mücadelesi verenleriçin örnek olmuş, inancımızı ve gü-cümüzü artırmış, oda ve sendika yö-netimlerine çöreklenen reformizmingerçek yüzünü bir kez daha göstermiş,bu anlayışlara karşı mücadele etmeninönemini ortaya koymuştur. CanselMalatyalı’nın bu haklı, onurlu direnişiboyunca yanında bulunmuş olmaktangurur duyuyoruz.

DEVRİMCİ MÜCADELEDEMÜHENDİS MİMARLAR

“İnşaatı sırasında 11 işçininyaşamını yitirdiği Marmara ParkAVM bugün kapılarını açıyor. 220milyon Euro’luk yatırımın yapıl-dığı açıklanan AVM projesi, geç-tiğimiz mart ayında yaşanan yan-gın faciası ile gündeme geldi. 11işçinin yaşamını yitirdiği olay ileilgili açılan dava sürüyor. Davanın,beşi tutuklu 13 sanığı bulunuyor.”(18 Ekim 2012, Hürriyet)

Burjuva basının tüm taraflılı-ğıyla, eksik bilgilerle aktardığıbu satırlar dahi pek çok şeyi açık-lıyor. Gerçeği gizleyemiyor.

Tekelci patronlar, milyon do-larlık, euroluk yatırımlar yapıyor-lar. Ancak emekçisine can gü-venliği, iş güvenliği, insanca ya-şam ve çalışma koşulları sağla-mıyorlar. Emekçiler bundan kay-naklı ölüyor hergün. 11 Mart2012’de de 11 işçi, inşaatın şan-tiyesinde yanarak can verdiler.Bu bir ihmal değil, bir kaza değil.Bu, azgın kapitalist sömürü ger-çeğinin, hiçbir iş güvencesi ol-mayan taşeronlaşmanın bir sonu-cudur.

Yatırımları, bizim alınterimiz,kanımız, canımız üzerinde yük-

seliyor. Kapitalist sömürü gerçeğide budur. Onların eurolarında,dolarlarında kanımız, canımız var-dır. Patronlar için daha çok dolarve euro, biz işçiler için daha çokölüm ve açlık demektir.

Kanlarımız kurumadı, sorum-lular bulunmadı. Dev inşaat biti-rildi. Hiçbir şey olmamış gibiMarmara Park’ın tamamlanmasınıgörkemli açılışlarla kutluyorlar.Kutladıkları; yanan cesetlerimizdir,sömürdükleri emeğimizdir, bunlarüzerinden sağladıkları kardır.

11 işçinin, iş cinayetiyle öl-dürülmesi sonucu açılan dava dasürüyormuş. 13 sanıklı davada 5tutuklu varmış. İşkenceye “iyi hal” uygulayan,

iş cinayetini “kaza” diye değer-lendiren bu düzenin adaletindenbirşey beklenir mi? Bu davadaasıl yargılanması gereken kapitalistdüzenin, oligarşik devletin ken-disidir. Bu dava sizin değil bizimdavamızdır. Sizin kararlarınız nasılen başından belliyse, bizim ka-rarlarımız da bellidir; dökülen kan-larımızın, alınan canlarımızın, ve-rilen emeğimizin bedelini ödete-ceğiz.

11 İşçiye Mezar Olan Marmara Park AVM Açıldı EMEĞİMİZ, CANIMIZ, KANIMIZ

ÜZERİNDE YÜKSELİYORLAR

Cemevi HakkımızıBatıkent'te Olduğu Gibi

Söke Söke Alacağız!21 Ekim günü, Batıkent Pir Sultan

Abdal Cemevi'nin kuruluşundan bu yanaverilen mücadelenin 1. yılı kutlandı. BatıkentPir Sultan Abdal Cemevi kurulmadan önce,belediyenin seçim öncesi vaatleri vardı.Ama iş pratiğe gelince, vaatler sözde kaldı.Mahallede yaşayan Aleviler’in ibadetleriiçin Cemevi’ne kavuşmaları, uzun soluklubir mücadelenin sonucunda oldu. ÜzerineCemevi inşa edilen yerin Cemevi’ne tahsisikonusunda hala mücadele sürüyor.

Program, Başkan Cevahir Canpolat'ınaçılış konuşmasıyla başladı. Ardından, ku-ruluşundan beri Cemevi’ni savunan Av.Engin Gökoğlu konuştu.

Cemevi kurulduğunda 3 ay boyuncagece gündüz orayı terketmeyen, şimdi Sin-can F Tipi Hapishanesi'nde olan devrimcitutsak Hasan Karapınar'a selamlar gönde-rildi.

Cevahir Canpolat, kendisine ve direnişeyönelik saldırılardan bahsetti. Sohbet ha-vasında geçen programda, direnişe dair ya-şanan anılar anlatıldı. Sonrasında türkülersöylendi, direniş pastası yenilip, çaylar içi-lerek program bitirildi.

Page 9: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO)tarafından “performans düşüklüğü”gerekçesiyle işinden atılan CanselMalatyalı, 8 ay boyunca İMO önündesürdürdüğü direnişini kazanımla so-nuçlandırdı.

8 aylık direnişi boyunca Malatyalı,İMO yönetimi ve çalışanlarının sözlüve fiziki saldırılarına uğradı, emektenve demokrasiden yana olduğunu iddiaeden kurumlar tarafından yalnız bı-rakıldı, çalışma arkadaşları tarafındanyalnız bırakıldı, sendikası TEZ-KOOPİŞ tarafından yarı yolda bırakıldı,AKP'nin polisi tarafından İMO'nunşikâyeti üzerine sekiz kez işkenceile ailesi ve ona destek veren dev-rimcilerle birlikte gözaltına alındı.Cansel Malatyalı, işini geri alabilmekiçin 8 ay boyunca direndi, en sonaynı gün içerisinde 2 kez İMO-polisişbirliği ile gözaltına alındıktan sonra,başka yol kalmadığını anlayarak sü-resiz açlık grevine başladı.

Malatyalı, direnişinin 243., açlıkgrevinin 36. gününde işine geri iadehakkını kazandı. Cansel Malatyalıile İMO arasında, işe iadesine dairsözleşme yapıldı. Malatyalı, müca-delesinin zaferle sonuçlanmasının ar-dından şu açıklamayı yaptı:

“Karşı koymazsak eğertehlikededir günlük ekmeğimizbacamızın tütmesi tehlikededirevimiz, aşkımız, çocuğumuzpencerede saksıkitap sevgisi, insan sevgisitehlikededir.Gözlerini ölüm bürüdü onlarınuyumak, uyanmak tehlikededir,tehlikededir çiçek koklamakbardakta su, ateşte yemekbahçede güneş tehlikededir. (Arif Damar)Merhaba dostlar, yoldaşlar,İlk günden bugüne kadar fiilen

ve ideolojik olarak kaza-nacağımı biliyordum. Bu inancımıKızıldere'de yankılanan “Biz burayadönmeye değil, ölmeye geldik!” şia-rından aldım.

Direnişte bana destek veren bütünkişi ve kurumlara teşekkür ediyo-rum.

Özellikle Sincan F Tipi Hapisha-nesi’nde yatan İlhan Kaya ve BarışÖnal nezdinde bana ayrıca destekveren devrimci tutsaklara zaferin se-lamını gönderiyorum.

Ayrıca, yanlıştan dönmeyi gurursorunu yapmayan İMO yönetimininbu son tavrının, diğer demokratikkitle örgütlerine örnek teşkil etmesinitemenni ediyorum. Emekçiyiz Hak-lıyız Kazanacağız!"

İHD Ankara Şubesi, ÇHD AnkaraŞubesi, Ankara Düşünceye ÖzgürlükGirişimi, Özgür Üniversite, Alınteri,Ankara Eğitim-Sen 5 No’lu Şube,BDSP, DP, EDP, ESM Ankara 1No’lu Şube ve Halk Cephesi de biraçıklama yaparak, “Cansel Malatyalıdirenişe başladığında mevsim kıştı.İlkbahar-yaz geçti, şimdi sonbaharda bitmek üzere… Ve bu gün açlıkgrevinde 36. gün. Bir kadın emekçi,atıldığı işine geri dönmek için verdiğionur mücadelesinde bedenini ortayakoymuş.

Emekçilerin, ezilenlerin hangimücadele yöntemini seçeceğine bizkarar veremeyiz ve meşru zeminlerdeyürüttükleri mücadelelerde herhangibir biçimde onların iradesini kırmakda bizim işimiz değildir.

Biz, bugün, burada esas olarak;sınıf dayanışmasına, devrimci daya-nışmaya ve her şeyden önce 8 aylıkdirenişinde bedenini ortaya koyan,onur mücadelesi veren, direngen birkadın emekçi için insani duyarlılığadavet etmek için toplandık.

Biz, “artık İMO (ve TMMOB)

yöneticilerine bir şey demiyoruz!..”derken nihayet İMO’dan açıklamageldi!.. Meğer Cansel Malatyalı pe-kala İMO’ya geri dönebiliyormuş!..İMO yönetimi, Cansel Malatyalı’yıtekrar aynı işine başlatacağını site-sinde duyurdu. Gönül isterdi ki bu işbu kadar uzamasın. Cansel Malatyalıda bu kadar eziyet çekmesin, İMOyönetimi de bu kadar yıpranmasın.Bir de işe alırken biraz daha özeleştirelbir dil kullanılabilseydi çok daha iyiolurdu. Yine de işçi sınıfı kazandı,emek kazandı, direnen bir kadınemekçi kazandı, devrimci dayanışmakazandı, sınıf dayanışması kazandı”dedi.

* İHD Ankara Şubesi, ÇHD An-kara Şubesi, Ankara Düşünceye Öz-gürlük Girişimi, Özgür Üniversite,Alınteri, BDSP, DP ve Halk Cephesi,direniş devam ettiği sırada “İMOÇalışanlarına ve Kamuoyuna AçıkMektup” başlığıyla bir mektup ya-yınlayarak şu çağrıyı yapmışlardı:“Emekten, ezilenden, çalışma hak-kından yana olan, kısaca “insanım”diyen herkesi Cansel Malatyalı’nınbu son derece haklı, meşru ve basitişe iade talebinin yerine gelmesi içinüzerine düşeni yapmaya çağırıyoruz.Çok geç olmadan… Çeşitli bahane-lerle seyirci kalanları, “bana ne” di-yenleri, ya da daha kötüsü ‘atanlarbizdendir, o halde bir bildikleri var-dır…’ diye açıkça ezenden yana tavırkoyanları tarih de affetmez…”

* Devrimci Mücadelede Emekliler,19 Ekim günü, İstanbul Pangaltı İMObinası önünde Cansel Malatyalı'yadestek amaçlı bir pankart açarak,gün boyu bildiri dağıttılar.

* Yunanistan Halk Cephesi deCansel Malatyalı’nın zaferle sonuç-lanan eyleminin ardından yazılı biraçıklama yaparak “direnen kazanır”dedi.

Teslim Olmayanların,Direnenlerin Soyundanız!

Direne DireneKazandık!

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 99

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 10: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Bir saldırı yasası daha meclisten geçe-rek yasallaştı.

İşçiler, emekçiler! Oligarşi ve onundüzen partileri her fırsatta çözüm yeri ola-rak meclisi gösterirler, meclis dışında bir çözüm yolu olma-dığını söylerler. İşte meclisleri; TBMM! Neyi nasıl çöz-düklerini son çıkan Toplu İş İlişkileri Kanunu ile bir kezdaha gördük. Onlar hep tekellerin, patronların sorunları-nı çözerler. Onlar için çözüm bizim için işsizlik, açlık, hakkayıpları, iş cinayetleri ve artan sömürü demektir.

İşçiler, emekçiler! Saldırı yasasanın TBMM’de kabuledilerek yasalaşması hiçbir anlam taşımaz. TBMM’dengeçerek yasalaşması bu yasanın meşru olduğu anlamınagelmez. Bu yasa da diğer saldırı yasaları gibi gayri-meş-rudur, halk ve işçi düşmanıdır. Bu yasaya teslim olma-malıyız.

İşçiler, emekçiler! AKP ve tüm düzen partileri halk düş-manıdır, işçi düşmanıdır. Onların görevi tekelci patronlar,emperyalistler lehine yasalar çıkartmak ve çıkardıkları buyasaları sanki bizim lehimize gibi gösterip bizi aldatmaktanibarettir. Kendi yasalarımızı kendimiz yapacağız. Kendiyasalarımızı direnişlerimizle, mücadelemizle yapacağız.

Toplu İş İlişkileri Kanunu İle İşçiler Neleri Kaybedecekler?

Emperyalistler istedi, yerli, yabancı patronlar istedi,AKP yaptı. Yasa her maddesiyle işçi düşmanı bir yasadır.Yeni yasa ne getiriyor ne götürüyor?

Yeni saldırı yasasıyla;

- Mevcut sigortalı işçilerin %57’si toplu sözleşmeyapacak sendika bulamayacak.

- 7 sektör örgütlenme barajının altında kalacak.Sayıları 6 milyon 298 bin kişiyi bulacak inşaat, turizm, sağ-lık, taşımacılık, ticaret, büro, eğitim, basın ve liman işçi-leri için toplu sözleşme bir hayal olacak!

-Yasaya göre işkolu barajı %1, %2 ve %3 şeklindeuygulanacak. Özel sektörde gerçek sendikalaşma oranı-nın %3 civarında olduğu düşünülecek olursa önümüzde-ki yıllarda sendikal hareketin bütünü için ciddi bir tehli-ke söz konusu.

-Yasa uygulanmaya başlandığında %1 barajıyla 10 sen-dika %2 barajıyla 13 sendika %3 barajıyla 6 sendika dahabaraj altında kalacak. Yani toplu sözleşme yetkisi olan mev-cut sendikaların yarısından fazlası, 6 milyon 298 bin kişi-yi temsil eden 29 sendika toplu sözleşme yapamayacak.

-8 sektörde tek sendika egemenliği kurulacak ve 2 mil-yon 268 bin sigortalı işçi (yani %26’sı) tek sendikaya üye

olmak zorunda kalacaktır.

-30’dan az işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçilerinsendikal nedenle işten atılmaları yaptırımsız kaldı. Bu işçi-ler sendikal tazminat hakkımızdan yoksun bırakıldı.Artık işverenler 30’dan az işçi çalıştıran işyerlerinde çalı-şan işçileri sendikaya üye oldukları için rahatlıkla işten ata-bilecekler. 11 milyondan fazla işçinin 7 milyona yakı-nı için sendikalaşmanın güvencesi kalmadı.

Günü Kurtaran Değil Sonuç Alan Bir Tarzı Hakim Kılmalıyız

Saldırı yasası göstere göstere geldi. Yasayı püskürtmekiçin bir iki cılız tepki dışında bir şey yapılmadı. Özellik-le DİSK ve TÜRK-İŞ’e bağlı birkaç sendikanın yasanınmecliste görüşülmeye başlandığı günler içinde meclise ses-lerini duyarma temelindeki eylemleri hariç hiçbir şey yapıl-madı.

Ne yapıldı? Ankara’da TBMM önünde açıklamayapıldı, belli saatler içinde oturma eylemi yapıldı, iktidarve muhalefet partilerinin grup başkanvekilleriyle görüşüldü.Ankara dışında belli illerde yürüyüş ve açıklamalaryapıldı. Hepsi bu. DİSK’in başını çektiği bu eylemlerinyasayı engelleyemeyeceği, geriletemeyeceği başından bilin-mektedir. Daha başından inanılmadan hareket edilmiştir.Ve en önemlisi yasayı geriletecek bir yol benimsenme-miştir.

Örneğin şu kararlılık neden gösterilememiştir? “Yasameclis gündeminden çekilene kadar meclis önündenayrılmayacağız, sokakları terketmeyeceğiz.” Varolangüçleri buna yığmak, neden yapılmamıştır?

Gücü büyük sayılarda, elverişli koşullarda, kendidışında arayanlar bunu asla bulamayacaklar. Güç enbaşta kazanma inancı ve kararlılığıdır. Elverişli koşullarkendiliğinden gelmeyecektir, tersine bu koşullar dişe dişmücadele edilerek kazanılmıştır. Büyük sayılarla sokak-lara çıkmayı bekleyenler bilmelidir ki öncülük yapılma-dan, öne çıkılmadan binler, onbinler, yüzbinler sokakla-ra dökülmezler. Gücü kendi dışlarında arayanlar, yapılmasıgerekeni de kendi dışlarında arayanlardır.

Ülkemiz ve dünya işçi sınıfı mücadele tarihi bedel öden-meden, bir kararlılık ve inanç taşımadan hiçbir hakkın kaza-nılamayacı ve korunamayacağının örnekleriyle doludur.

O halde sorumuz DİSK’e, DİSK’in yöneticilerine; sal-dırı yasasını püskürtmek, geriletmek için ne yaptınız?

Devrimci İşçiHareketi

Toplu İş İlişkileri KanunuMeclisten Geçti

AKP İşçilere Örgütlenmeyin Sömürüye Rıza Gösterin Diyor!

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!10

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 11: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Bırakalım yeni bir hak kazanımını, elindekini dahi kora-yamayan sendikacılık yok oluşa gitmiyor mu? Beklediğinizşey nedir? Tüm “çabalarınıza” rağmen yasa meclisten geçti.Peki şimdi ne yapmayı düşünüyorsunuz?

İcazetçilikten, uzlaşılıktan, koltuk kaygılarıyla hareketetmekten, elindekini korumaya çalışmak anlayışından çıkıl-malıdır. Emperyalizmin uşağı AKP iktidarı artık elde debir şey bırakmamaktadır.

Hiçbir biçim, hiçbir eylem kazanma iradesinin önün-de engel olamaz, sınır oluşturamaz. Meşru olan biziz, haklıolan biziz. Meclis kürsülerinden geçerek yasalaşması meşruolduğunu göstermez. İşçilerin, emekçilerin örgütlenme hak-

kını elinden alan; onların iradesini, emeğini yok sayan,azgınca sömürünün önüne açan hiçbir yasa meşru değil-dir.

Soru basit: Saldırı yasalarını nasıl püskürteceğiz?Nasıl kazanacağız?

Cevapta basittir: Kazanmak için ne gerekiyorsa yapa-rak. Hiçbir sınır, statüko, icazet taşıyamayarak.

Bunu yapmayanlar, “yapıyor görünenler” işçi sınıfınave tarihine karşı sorumlu olmaktan kurtulamayacaktır.Saldırı yasasının meclisten geçmesi hiç kimseyi sorum-luluktan kurtarmıyor, daha büyük sorumluluk yüklüyor:Şimdi ne yapacağız?

Halk İçin Sağlık Cephesi çalışanı doktor ve hemşi-reler İstanbul Altınşehir’in yoksul Filistin Mahallesi’ndeçalışmalarını sürdürüyor. Yaklaşık iki aydır her hafta sonuFilistin Mahallesi’ne giderek halkla tek tek görüşen SağlıkCepheliler, 21 Ekim günü de bu çalışmalarına devam etti-ler. Dört saat mahallede kalarak evleri dolaştılar.Dolaştıkları evlerde halkın sağlık sorunlarını dinleyip yar-dımcı olmaya çalıştılar. Havaların serinlemesiyle bera-ber küçük çocuklarda gribal rahatsızlıklar çoğalmıştı.Yaşlılar ve çocuklar en çok hasta olan kesim. Mahalledekiyaşlılar sürekli olarak ilaç kullanıyorlar ancak sağlık sis-temindeki çarpıklıktan dolayı ilaçlarını ya alamamaktaya da çok zor alabiliyorlar. Bazı insanlar eczanelerde-ki, sağlık ocaklarındaki prosedürle uğraşmaktan bıktı-ğı için düzenli ilacını kullanmamakta, ilaçlarını teminetme noktasında yardım istemektedir. Mahalledekievleri dolaşan Sağlık Cepheliler, her insanın ayrı ayrısorunları olduğunu ve hiç kimsenin sağlık hizmetindentam olarak faydalanamadığını hep eldeki ile yetinmeyeçalıştıklarına tanıklık ettiler.

Filistin Mahallesi’ndeki çalışmanın bir parçası ola-rak, 18 Ekim günü mahalledeki kadınlarla aile planla-ması ile ilgili bilgilendirme toplantısı yapıldı. On kadı-nın katıldığı toplantıya aile planlamasının neden gerek-tiği anlatılarak başlandı. Sonrasında ise kadınların soru-larının cevaplanması ile bitirildi. Böyle toplantılara ihti-yaçları olduğunu özellikle çocukların eğitimi, gelişimiile ilgili bilgilendirme yapılırsa seve seve katılacaklarınısöylediler.

Halk İçin Sağlık Cephesi çalışanları yoksulluktandolayı doktora gidemeyen, ilacını alamayan, bilgisiz bıra-kılan halka yardımcı olmaya ve bu yaşadıklarınınsorumlusunun düzen olduğunu anlatmaya devam ede-ceklerini bildirdiler. Tüm sağlık çalışanlarını da bu çalış-maya katılmaya davet ettiler.

Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar, 18Ekim’de Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde, “Türkiye'deHukuk Yok Mu? Adalet İstiyoruz! İlhan Kaya ve BarışÖnal'a Özgürlük” kampanyası çerçevesinde masa aça-rak, öğrencilere Türkiye'de devrimciler üzerine üretilenkomploları ve yalanları teşhir ederek, devrimcilerin asıltutukluluk gerekçelerinin demokratik hak mücadelesi ver-meleri olduğunu anlattı. Fizik Bölümü önünde açılanmasada, Grup Yorum'un türküleri eşliğinde 800 adet bil-diri dağıtıldı. Öğrencilerle yapılan sohbetlerde İlhan Kayave Barış Önal'ın tutuklanmalarının yasal gerekçelerininolmadığı ve tamamen keyfi, hak ve özgürlükler müca-delesi verenleri yıldırmaya yönelik tutuklamalar oldu-ğu anlatılarak, komplolarla tutuklanan İnşaatMühendisleri İlhan Kaya, Barış Önal ve diğer devrim-cileri zulmün zindanlarından alana kadar mücadeleedileceği söylendi.

Açılan masaya destek veren ODTÜ öğrencileriyle bir-likte bildiri dağıtımı yapıldı. Kampanya masası dışındaaynı gün içerisinde ODTÜ İngilizce Hazırlık Binası'ndakampanya için hazırlanan kuşlamalar atıldı ve öğrenci-ler tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı. Aynı hafta içe-risinde yine Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlarokuldaki akademisyenleri gezerek kampanyayı anlatmayadevam etti. Bu haftaki programda İnşaat MühendisliğiBölümü'ndeki akademisyenler ve araştırma görevlilerigezildi. 17 Ekim akşamı ise kampanya duyurusu yap-mak amacıyla İlhan ve Barış'ın resimlerinden oluşan şab-lonlar ODTÜ yurtlar bölgesindeki duvarlara yapıldı.

Halk İçin Sağlık İstiyoruz

AKP, Devrimcileri KeyfiOlarak, Komplo

Düzenleyerek TutukluyorDevrimcilerin Halka

UlaşmasınıEngelleyemeyecekler!

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 11

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 12: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!112

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Hey Tekstil, BEDAŞ, ROSE-TEKS, Darkmen, Kiğılı, Elit Çikolataişçileri ortaklaştırdıkları eylemlerininbu hafta 9.sunu gerçekleştirdiler. 20Ekim günü, İstanbul Taksim Mey-danı’nda bir araya gelen işçiler “İşi-mizi, Ekmeğimizi, Haklarımızı İsti-yoruz, Alacağız, İşçiyiz HaklıyızKazanacağız!” pankartının arkasın-da, pankartları, dövizleri ile kortej-lerini oluşturarak, Galatasaray Lise-si’ne doğru yürüyüşe geçtiler. Slo-ganlar eşliğinde Galatasaray Lise-si’nin önüne gelindi. Ortak eyleminbu haftaki açıklamasını BEDAŞ iş-çilerinden Hacı Ömer Yazıcı okudu.

Yazıcı açıklamada, hemen heryerde işten atılan işçilerin görüldü-ğünü söyledi. “Hakları elinden alın-mak istenen işçiler, sokaklar’da,meydanlarda, fabrika veya iş yerle-rin önünde haklarını ve işlerini gerialmak için mücadelede” diyen Yazı-cı, patronlara ve sermayeye karşıtek gücün inanmak ve birleşmek ol-duğunu vurguladı.

Yazıcı devamında, “Patronlardaha zengin olsun, mallarına mal kat-sınlar diye, adeta işçiler köleleştiri-liyor; hak arayan, ekmeğine sahip çı-kan işçiler kapı dışarı ediliyor. AynenCansel Malatyalı gibi kararlı bir şe-kilde, inançla direnip işlerimizi vehaklarımızı alana kadar devam ede-ceğiz” dedi.

Daha sonra Av. Taylan Tanay biraçıklama yaparak, “Ankara’da İMOyöneticilerinin tüm emek düşmanı

saldırılarına karşı işine geri dönmekiçin, 243 gündür direnen ve 36 gün-dür açlık grevinde olan Cansel Ma-latyalı işine geri döndü” dedi. Dire-nen işçilerin isimlerinin yazdığı tab-loda Cansel Malatyalı’nın ismininkarşısına ‘kazandı’ yazılarak, diğer di-renişler de kazanımla sonuçlandı-ğında karşılarına ‘kazandı’ şeklindeyazılacağını ifade etti. “Yaşasın Di-reniş Yaşasın Zafer” sloganı atılarak,alkışlarla Cansel Malatyalı’nın zaferiselamlandı.

Yapılan açıklamalardan sonra,Devrimci Mücadelede Emekliler Ti-yatro Ekibi, sendikal mücadele ver-dikleri için, hakları verilmeden iştenatılmalara karşı direnen işçileri konualan bir oyun sergilediler. 95 kişininkatıldığı eylem, haftaya aynı saatteyine Taksim’de olunacağı duyurula-rak sloganlarla bitirildi.

Şeker Teks İşçileriKırklareli Şeker Teks işçileri,

fabrika bahçesinde geceli, gündüzlüdirenmeye devam ediyorlar.

Trakya Kültür Merke-zi aileleri ve Genel-İş Ba-baeski Temsilciliği, 17Ekim günü akşam saatle-rinde işçilerin yanına gi-derek, toplamış olduklarımaddi yardımı işçilere ver-diler. İşçilerin anlatımları-na göre direnişin başındanberi tavrı nedeniyle Lüle-burgaz Emek Hukuk Bü-

rosu’nun direnişteki işçilerin sayısı-nın azalmasında hatırı sayılır birkatkısı bulunuyor. Emek Hukuk Bü-rosu, şimdi de direnişteki işçileri“400-500 TL toplayın dava açalım”vaatleriyle direnişten uzaklaştırıyor.

4 Ekim tarihinde 3 aylık maaşla-rı ödenmediği için iş bırakan Kırk-lareli Şeker Teks işçilerini, direniş-lerinin 15. gününde, 19 Ekim günüDİSK Trakya Şubesi ziyaret etti vefabrika önünde bir eylem yapıldı. Ey-leme Trakya Kültür Merkezi de des-tek verdi.

DİSK Trakya Şubesi TemsilcisiArif Kuday tarafından okunan basınaçıklamasında, örgütlü sendikalı mü-cadelenin önemine dikkat çekilir-ken, DİSK’in kapısının Şeker Teks iş-çilerine sonuna kadar açık olduğuvurgulandı. Eyleme’de “Yaşasın Ör-gütlü Mücadelemiz”, “İşçiyiz Hak-lıyız Kazanacağız”, “Direne DireneKazanacağız”, “Zafer Direnen Emek-çinin Olacak”, “Kurtuluş Yok Tek Ba-şına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”sloganları atıldı. Direnişte yer alan bir

Cansel Malatyalı Direne Direne Kazandı!Bizler de Kazanacağız!

Kırklareli

EMEK

Page 13: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

kadın işçi de “Direnen Şeker Teks iş-çileri” önlüğüyle eylemde yer aldı.

Direnişin 18. gününde ise Kırk-lareli Şeker Teks işçileri, Kırklarelimerkezde bulunan öğretmen eviönünde eylem yaptılar.

22 Ekim günü yaklaşık 50 ŞekerTeks işçisinin katıldığı eyleme TrakyaKültür Merkezi aileleri de destek ver-di. “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız”pankartı arkasında eylem yapan işçilereEMEP, Kırklareli Eğitim Sen, Kırkla-reli Emekli-Sen de destek verdi.

Trakya Kültür Merkezi temsilci-si, EMEP temsilcisi ile görüşerekdirenişin başından bugüne işçilere kar-şı uygulanan yanlış tavrı eleştirirken,Lüleburgaz Emek Hukuk Bürosu’nunişçiler üzerinden fırsatçı davranışınınyanlış olduğu, bundan vazgeçilmesigerektiği anlatıldı.

Cargill İşçileriBursa’nın Orhangazi il-

çesinde kurulu bulunan Car-gill fabrikasında 4 Ekimgünü “performans düşüklü-ğü” gerekçe gösterilerek,yasal hakkı olan sendikayaüye olduğu için işinden atı-lan Kemal Kapar’ı, Gemlikve Orhangazi’den Devrim-ci İşçi Hareketi ve Gemlik-li işçiler ziyaret ettiler.

18 Ekim günü “Cargill Fabrika-sında sendikaya Üye Olduğu İçinİşten Çıkarılan Kemal Kapar YalnızDeğildir” pankartını açarak sloganlareşliğinde fabrika önüne gelen ziya-retçiler, Kemal Kapar ve sendika gö-revlileri tarafından alkışlarla karşı-landılar.

Okiteks İşçileriBursa Orhangazi’de bulunan Oki-

teks Tekstil Fabrikası’nda 1 Mayıs2012 tarihinde işçilerin yıllık izinle-rini kullandıran işveren, 14 Mayıs2012 tarihinde 200 işçiyi tazminat-larını vermeden, işçilerin evlerinegönderilen yazılarla işlerinden attı.Fabrikayı eski sahibinden alan PamukLeasing, fabrikayı, işçilerin tazmi-natlarını ve bir kısım alacağını da ver-meden kapattı.

14 Mayıs’tan bu yanafabrikanın önünde geceligündüzlü nöbet tutan Oki-teks işçilerini, Devrimci İşçiHareketi ile Bursa, Gemlikve Orhangazi’den işçiler zi-yaret ederek moral ve güçverdiler.

Hey Tekstil İşçileriHey Tekstil İşçileri, di-

renişlerinin 9. ayında, dire-niş çadırında saldırıya uğ-radılar. 20 Ekim günü HeyTekstil fabrikası önünde ey-lem yapan Hey Tekstil işçi-leri, yapılan saldırının, pat-ronları Süreyya Bektaş'ındirenişe ve çadıra taham-mülsüzlüğünün göstergesiolduğunu söylediler. Hak-larını alana kadar direnişle-

rine devam edeceklerini söyleyen iş-çiler adına Zeki Gördeğir bir açıkla-ma yaptı. Gördeğir, “Süreyya Bektaş'abir kez daha sesleniyoruz! Bu saldı-rıları bizi yıldıramaz. Saldırılarınız-la bir kez daha işçi-emekçi düşman-lığınızı gösterdiniz. Biz Hey Tekstilişçileri direneceğiz. Haklarımızı alın-caya kadar direnmeye devam edece-ğiz” diye konuştu.

Darkmen İşçileriPatronların, işçileri erken paydos

ettirerek direnen işçileri görmeleriniengelleme çalışmaları üzerine, dire-nişteki Darkmen işçileri eylemlerinidaha erken saate alacaklarını açıkla-mışlardı. İşçiler dediklerini yaparak,her cumartesi günü saat 12.30’dayaptıkları eylemlerini 20 Ekim günü11.30’a çektiler.

Dövizleri ve sloganlarıyla Gün-gören Belediye Stadı’ndan Dark-men’in önüne yürüyen işçiler fabrikaönüne gelince, karşılarına çıkamayanpatronları açık olan pencereleri veeşya boşaltma kapılarını birer birer ka-pattılar. İşçileri adeta içeriye hapset-tiler.

“Darkmen İşçisi Direniyor, Dire-niyor, Kazanacak!”, “Zafer DirenenEmekçinin Olacak!”, “Direne DireneKazanacağız!”, “İşçiyiz Haklıyız Ka-zanacağız!” sloganlarını atan işçileradına Bahar Bozan eylemde bir açık-lama yaptı. “Dokuma işçisi, 8 saat ça-lışması gerekirken 12 saat çalışıyorama bu çalışma şartları insan hakla-rı ve kanunlar tarafından yasaklan-mıştır” diyen Bozan, çalışma şartla-rına, ustabaşları tarafından hakaretlereuğramalarına, sigortasız çalıştırılma-ya karşı işçilerin birlik olması ge-rektiğini, birlik olarak her türlü zor-luğun üstesinden gelebilecekleriniifade etti.İşçiler, eylemlerini Laleli’deki Dark-

men Mağazası önüne taşıdılar. Lale-li’deki eyleme Paşabahçe Devlet Has-tanesi’nde çadır kurarak direnip kaza-nan Türkan Albayrak da destek verdi.Burada yapılan açıklamada da işçiler,Darkmen patronlarının kendi emekle-rini sömürerek kazandıkları paraylautanmadan kurban keseceklerini, bay-ram namazı kılacaklarını vurguladılar.

Taksim - Ortak Eylem

Hey Tekstil - Saldırı

Darkmen - Laleli

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 113

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

EMEK

Page 14: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

İzmir Kamu Emekçileri Cephesi, 13 Ekim günü türküler ve halay-larla coşkulu bir piknik yaptı. Gelenleri, üzerinde “Biz Bir Dost Sof-rasında, Bir de Harman Dalında Diz Kırarız” ve “Dayanışma Pikniği-mize Hoşgeldiniz” yazılı pankartlar karşıladı.

Kamu Emekçileri Cephesi adına yapılan konuşma ile başlayan pik-nikte dayanışmanın önemine değinilerek, halkların en büyük gücününbu olduğu vurgulanarak “Hoşgeldiniz!” denildi.

Kamu emekçileri’nin örgütlenmesini ve mücadelesini geliştirmekiçin fedakarca çalışan, defalarca gözaltılar, işkenceler, tutuklamalar, sür-günler yaşayan, mücadelenin çeşitli alanlarında şehit düşen; AyşenurŞimşek, Elmas Yalçın, Satı Taş, Arif Öngel, Solmaz Karabulut, NihatŞahin, Makbule Sürmeli, Hüsniye Aydın, Necla Çavumirza, GülserenBeyaz, Zehra Öncü, Fidan Kalşen, Ahmet Savran’lar anlatıldı.

“Kamu Emekçileri Cephesi olarak; demokratikleşmeyi iktidarlar-dan bekleyen politikalar yanlıştır, haklar ve özgürlükler mücadelesin-de yalvaran, iktidarların ica-zetine sığınan değil söke sökealan bir çizgiyi hakim kılma-lıyız” denilerek hedefleri an-latıldı.

Konuşmaların ve hep bir-likte yenen yemeklerin ardın-dan, müzik grubunun söyledi-ği türkülere eşlik edildi. 70 ki-şinin katıldığı piknik, çekilenhalaylarla sona erdi.

TBMM Çevre Komisyonu üyesi CHP’li milletvekil-leri, 18 Ekim günü Çorlu Belediyesi toplantı salonunda,bölgede bulunan DKÖ temsilcileriyle bir araya gelerek,Trakya’da yaşanan talan politikalarıyla ilgili görüşleri din-lediler. Toplantıya Trakya Halk Komitesi üyeleri de ka-tılarak Uzunköprü’den Ankara’ya Uzun Ergene Yürüyüşüsonunda meclise götürülen, Ergene için toplanan 13.676imzanın akıbetini sordular.

Toplantıya CHP’li Tekirdağ milletvekili Emre Köp-rülü, Kocaeli milletvekili Mehmet Emin Kaplan, Ça-nakkale ve Edirne milletvekilleri katıldı. ToplantıdaDKÖ temsilcileri tarafından, Çorlu’da kurulacak olan KatıAtık Depolama Tesisi, Tekirdağ Şarköy’e yapılmasıplanlanan Termik Santral, Muratlı beldesi AşağısevindikliKöyü’ne yapılması planlanan Termik Santral, Çorlu’yakurulan Angus Çiftlikleri’ne ilişkin görüşler aktarıldı.

Trakya Halk Komitesi üyesi Bülent Uluada, toplan-tıda milletvekillerine ve imzaları mecliste kabul eden Ko-

caeli milletvekili Mehmet Emin Kaplan’a “imzaların mec-lis gündemine taşınıp taşınmadığını ve Ergene’ye ilişkinneden nehri bu hale getirenlerden, arıtmasını çalıştırmayantekellerden hiç bahsedilmediğini…” sordu. MehmetEmin Kaplan soruyu, yakın bir zamanda Trakya millet-vekilleriyle mecliste ortak bir basın toplantısı yaparak ko-nuyu meclis gündemine taşıyacaklarını belirterek ce-vapladı. Ergene’nin sorumluları konusuna yine hiç de-ğinmeyerek AKP iktidarının hazırlamış olduğu Ergene’ninatıklarının Marmara Denizinin 45 metre altına basılma-sını doğru bulduğunu ve başka türlü bu fabrikaların atık-ları depolanma ya da imha imkanı olmadığını belirtereksorunun kaynağını geçiştirdi. Toplantıya katılanlardan birkişi “Öyleyse Ergene’yi kurtarıp Marmara’yı çöplük ha-line getirecekler” diyerek duruma tepki gösterdi.

Toplantı bitiminde milletvekiline, Ergene sorununa dairkullandığı ifadelerin gerçeği yansıtmadığı ifade edildi.1 saat süren toplantıya yaklaşık 50 kişi katıldı.

Adana Özgürlükler Derneği’ne gelip gi-den bir kişi, eşi ve annesi, 19 Ekim günüAdana Emniyet Müdürlüğü’nden aranarak,Emniyet’e gelmeleri, gelmezlerse 5 yıl cezaalacakları söylendi. Siyasi Şube’ye giden üçkişiye, Didem Akman ve Servet Göçmen'inresimleri gösterilerek, devrimciler karalan-maya çalışıldı.

Demokratik haklarını kullandığını veyasal olan eylemlere katıldığını söyleyen Ai-leyi, “Başına bir iş gelebilir” diyerek kor-kutmaya çalıştılar. 350 bin kişilik Grup Yo-rum konseriyle ilgili olarak da, “Biz deGrup Yorum dinliyoruz ama bak burada ‘On-ların Türküsü’ yazıyor, Mahir Çayan ve 9 ar-kadaşı… Mahir Çayan teröristtir” diyerek,devrimci önderlerden korkularını gösterdiler.

Adana Özgürlükler Derneği, Adana po-lisinin acizliğiyle ilgili olarak “Korkuları se-bepsiz değildir. Milyonları örgütleyeceğimizibiliyorlar, işkencelerinin hesabını soracağı-mızı biliyorlar. Korkuları bundandır. AKPzulmüne karşı milyonları örgütleyeceğiz, kor-kularını her geçen gün büyüteceğiz” açık-lamasında bulundu.

Ergene’yi Bugünkü Haline Getirenler, Trakya KöylüsüneZehri Reva Görenler Aklanmaya Çalışılıyor!

Buna İzin Vermeyeceğiz!

Halktan Korkularını,Halkı Korkutarak

Bitiremezler!

Birlik ve DayanışmayıBüyütelim!

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!114

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

EMEK

Page 15: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Halk Cephesi’nin, İstan-bul’un yoksul gecekondu ma-hallelerinde başlattığı tenceretava eylemleri halkın katı-lımı artarak yapılmaya devamedilmektedir.

Tencere tava eylemlerinintarihi çok eskiye dayanır. Bueylem türü halkın yaratıcılı-ğının göstergelerinden bir ta-nesidir. Ve birçok konudahalk tepkisini göstermek için bu ey-lem biçimini kullanmıştır. SadeceTürkiye’de değil dünyanın birçokülkesinde kimi zaman savaşları, kimizaman zamları, işsizliği, yoksulluğu,bazen de mahallesinde yaşadığı böl-gesel sorunlarına tepki göstermek,çözüm istemek için bugüne kadargerek örgütlü, gerekse örgütsüz olarakkullanılagelmiştir.

Ülkemizde ‘90’lı yıllarda yapıl-maya başlanan tencere tava eylemleribirçok sol yapı tarafından çeşitli dö-nemlerde yapılmıştır. Yine zamanzaman halktan insanlar yaşadıklarısorunlar çerçevesinde bireysel olaraktencere tava eylemleri gerçekleştir-mişlerdir.

Halk Cephesi bugün sürdürdüğü“AKP Zulmüne Karşı MilyonlarıÖrgütleyeceğiz” kampanyası dahi-linde iki haftadır İstanbul’un mahal-lelerinde belirli periyotlar ile bellibir program içerisinde tencere tavaeylemleri yapıyor.

Eylemlerimizin belirlenen programçerçevesinde sürüyor olması büyükbir olumluluk olmasıyla birlikte, dahageniş kesimlere ulaşma, bunun içinsokak sokak, kapı kapı dolaşma eksikkalmamalıdır. Halkın en geniş kesim-lerine ulaşmak ancak bu şekilde olabilir.

Yapılan eylemler, tıpkı susurlukdöneminde gerçekleştirilen “ışık sön-dürme” eylemleri gibi, geniş kitlelereulaşma, sistemle sorunu olan, AKP’yekarşı olan her kesimi eyleme katmayıhedeflemelidir.

Milyonlarca insanın aç, işsiz, yok-

sul, evlerinin yıkılacak olduğu, dilininkültürünün yasak olduğu ülkemizdeAKP zulmüne karşı milyonları ör-gütlemek hayal değildir. AKP bütünhalkı baskı, zor yoluyla sürekli tehditederek yönetmeye çalışıyor, halk,AKP’nin ne mal olduğunu artık çokdaha net görüyor. Bu durum hergündaha da belirginleşerek devrimcilerinlehine büyüyor.

Halkın hoşnutsuzluğu hergün ar-tıyor. Cepheliler’e düşen bu hoşnut-suzluğu mücadele içine kanalize et-mek, halkın kendini yalnız hisset-mesinin önüne geçerek büyük birgüç olduklarını onlara göstermektir.Bunun için de yapılması, başarılmasıgereken; ilk olarak yapılan eylemlerinsönük kalmasının, kitlelerden kopuk,sabit kişilerden oluşmasının önünegeçilmesidir.

Eylemler kitleselleşmelidir. Do-ğallığında çalışmaların daha da yo-ğunlaşması ve yaratıcılığın artırılmasıgerekmektedir. Kitleler eylemlere,durduğu yerde kendiliğinden akmaz,kitleleri getirecek olan bizim karar-lılığımız, ısrarımız ve emekçiliği-mizdir. Halka gitmek için yeteri kadarnedenimiz var. Halkın eylemleri sa-hiplenmesi, katılması için yeteri kadarnedeni var. Kısacası halka gitmemizinönünde kendimizden başka engelyok. O halde yapmamız gereken yu-karıda dediğimiz gibi sadece dahaçok kapı çalmak, insanlarla birebirsohbetler geliştirmek ve eylemleredavet etmektir. Gecemizi gündümüzekatıp, dişimizi tırnağımıza takmaktır.

Oligarşinin kampanyadankorkusu büyüktür. Okmeyda-nı’da tencere tava eylemi yapankitlenin üzerine araba süren çe-teler kendiliğinden yapmadılarbunu. Yine devlet kendinin ge-lemediği yerde çetelerini devreyesoktu. Düşmanın saldırılarınıhalka teşhir ederek, daha çokkitleselleşerek cevap vereceğiz.Bir söz vardır, “Yeteri kadar is-

tersen yaparsın”, istersek yaparız,istiyoruz yapacağız.

Halkımız; AKP hapishanelerdekatlediyor, dağda katlediyor, selde,depremde katlediyor. Sokaklarda,hastane kapılarında, maaş kuyrukla-rında katlediyor. Yoksul halkın ço-cuklarıdır katledilen, bizizdir katle-dilen, AKP’nin azrailleri kapımızadayanmadan, biz AKP’nin kapısınadayanalım.

AKP evlerimizi yıkıyor. Kış ka-pıda, bu kışta kıyamette insanlarınnasıl yaşayacağını, çocukların nasılyaza çıkacağını düşünmüyor. O ya-pacağı plazalardan kazanacağı para-ları, açacağı şirketleri, holdingleridüşünüyor. Onların çocukları yazındeniz kenarında, yazlıklarda, kışlarıvillalarda, kışlıklarda yaşıyor. Eğerdirenmezsek, eğer evlerimizin yıkıl-masına müsade edersek, bizim ço-cuklarımız naylon çadırların altında,kar altında yatacaklar. Dişimizle tır-nağımızla yaptığımız derme çatmagecekondularımızı bile bize çok gö-rüyorlar. Bizi insan yerine koymu-yorlar, hayvan gibi sokaklara sürmekistiyorlar. Yıkımları, kışa denk geti-riyorlar ki direnemeyelim, kendi der-dimize düşüp birlik olamayalım, ör-gütlenemeyelim. AKP’nin bu oyu-nunu bozmak için, çocuklarımızınçadırlarda kalmasını engellemek için,örgütlenelim. Cepheliler’in çağrılarınakulak verelim. AKP’nin boş bıraktığıtencerelerimiz, tavalarımız silahımızolsun, tencere tava eylemlerinde ör-gütlenen milyonlar içinde olalım.

Milyonlarca İnsanın Aç, İşsiz, Yoksul, Evlerinin Yıkılacak, Dilinin Kültürünün Yasak Olduğu Ülkemizde

AKP Zulmüne Karşı Milyonları Örgütlemek Hayal Değildir!

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 115

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Sarıgazi

Page 16: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Halk Cephesi’nin “Milyonları Ör-gütleyeceğiz” kampanyası AKP ik-tidarının yıkım, yozlaşma, işkenceve katliamlarına karşı İstanbul’dabirçok mahallede ve Anadolu ille-rinde, üniversitelerde yapılan eylem-lerle devam ediyor. Halk CephelilerHer akşam saat 21.00’de halkı ten-cereleriyle tavalarıyla sokağa çağı-rarak AKP zulmüne karşı mücadeleyibüyütüyor.

İstanbul-Okmeydanı19 Ekim akşamı Dikilitaş Par-

kı’nın önünde bir araya gelerek kortejoluşturan halk, elde “Hesap SoralımBirlik Olup Vuralım”, “Zam Zulümİşkence İşte AKP”, “Açlığa ve ZulmeKarşı Birleşelim Savaşalım Kazana-lım” yazılı dövizlerle, “Yıkımlarave Çetelere Karşı Birleşelim Dire-nelim Mahallemizi Sahiplenelim!Halk Cephesi” yazılı pankartın ar-kasında yürümeye başladı.

“Aç ve yoksul bırakarak, yozlaş-tırarak, uyuşturucu ve fuhuş çetelerinisokağa salarak halkı teslim almayaçalışan AKP iktidarı, şimdi de evle-rimizi elimizden almaya çalışıyor.AKP iktidarının çırpınışları boşunadır.Yozlaşmaya izin vermediğimiz gibiyıkımlara da izin vermeyeceğiz” de-nilerek yapılan yürüyüş boyuncahalk, balkonlardan ve camlardan ten-cere-tava çalarak destek verdi.

Konuşmalar eşliğinde Beyoğ-lu’nun Piyalepaşa ve Şişli’nin Mah-mut Şevket Paşa mahallelerini dolaşan65 kişi, Mahmut Şevket Paşa SağlıkOcağı önünde; “Yarın yine aynı saatteve aynı yerde, tencere ve tavamızlaAKP zulmüne karşı yürümeye devamedeceğiz” çağrısıyla eylemi sonlan-dırdı.

21 Ekim günü, Halk CephelilerOkmeydanı’da bildiri dağıtarak, herakşam 21.00’de gerçekleştirilen ten-cere-tava eylemine çağrıda bulun-dular. Ayrıca çetelerin saldırdığı so-kaktan geçen Halk Cepheliler, halkahitaben yaptıkları konuşmalarda Ok-meydanı’nın devrimcilerin emeğiylekurulmuş bir mahalle olduğunu, yık-tırmayacaklarını ve çeteleri sokma-yacaklarını söylediler. Halk bu sözlerealkışlarla destek verdi. “Zam Zulümİşkence İşte AKP”, “Halkız HaklıyızKazanacağız” ve “Çeteler Halka He-sap Verecek!” sloganlarının atıldığıbildiri dağıtımına 15 kişi katıldı.

İstanbul-Çayan Mahallesi20 Ekim günü Halk Cepheliler,

akşam saat 21.00’de tencere ve tavaeylemi yaptılar. Eylem sırasında ya-pılan konuşmalarda “AKP halka zul-metmeye devam ediyor, yeni yasalarlakazanılmış hakları gasp ediyor. Ül-kemizi Amerikan askeri üssüne çe-virdi. AKP iktidarı işkencecidir, halk

düşmanıdır. Bizler her gün 21.00’deAKP zulmüne karşı yaptığımız ten-cere tava eylemine sizlerin de destekvermenizi bekliyoruz” denildi. Eylemibalkonlarında izleyen halk, tencereve tavalarına vurarak eyleme destekverdiler. Eylem sloganlarla sona erdi.

21 Ekim’de de ajitasyon konuş-maları eşliğinde tencere tava eylemiyapıldı. Eyleme halk balkonlarındatencere ve tavalarına vurarak destekverdi. 23 Ekim günü de eylemleredevam edildi.

İstanbul-Gazi Mahallesi15 Ekim’de tencere tavalarla Eski

Karakol Durağı’nda toplanan HalkCepheliler, sloganlarla ıslıklarla halkıörgütlenmeye çağırdılar. Eski Kara-kol’dan Gazi Cemevi’ne kadar sürenyürüyüş sırasında yoldan geçen ara-balar korna çalarak destek verdiler.Cemevi önünde yapılan açıklamadansonra, 80 kişinin katıldığı eylem bi-tirildi.

16 Ekim günü yapılan eylem dede davul ve tencelerelerle halk Gazisokaklarındaydı. Halayların çekildiğieyleme 65 kişi katıldı.

Halkın tepkisinin arttığı eylem-lerde camlardan verilen destekler,ışık söndürmeler halkın AKP iktida-rına karşı tepkisinin büyüdüğünügösteriyor. 22 Ekim günü yapılaneyleme 50 kişi katıldı. Davul çalınan,

Evden Eve, Mahallelerden Köylere, LiselerdeÜniversitelerde Sesimizi Duymayan Kalmayacak! AKP Zulmünü Yenecek Milyonları Örgütleyeceğiz!

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!116

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Okmeydanı Gazi

Page 17: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

kuşlama yapılan eylemsloganlarla sona erdi.

İstanbul-Bağcılar18 Ekim’de yapılan

eyleme 35 kişi katıldı.Mahalle halkı balkonlar-dan ve yürüyüşe katılarakeyleme destek verdiler.Yarım saat süren yürü-yüşün ardından halaylarçekilerek eylem bitiril-di.

Halk Cepheliler, 16Ekim günü Yenimahal-le’de ev ziyaretinde bu-lundular. Ziyarete gidilenaileyle mahallenin so-runları ve halk komiteleriüzerine sohbet edildi. Ya-şanan sorunların çözü-münün örgütlenmektengeçtiği vurgulandı. Ailemahalledeki sorunlarınçözümü için elinden ge-len çabayı göstereceğiniifade etti.

Aynı gün Bağcılar’abağlı Ateştuğla meydanve Evren Mahallesi’de 4binin üzerinde MilyonlarıÖrgütleyeceğiz kuşlama-ları yapıldı.

20-21 Ekim tarihle-rinde de tencere eylemleriyapıldı. 20 Ekim’de ya-pılan eylemde 20 kişi,21 Ekim akşamı ise 15kişi yürüdü.

Yenimahalle'de 22Ekim günü de KaranfillerKültür Merkezi önündenbaşlayan eylem 9. So-kak’tan tencere, tava vu-rularak Ahmet KabaklıCaddesi’ne doğru yapılanyürüyüşle devam etti.Halkın balkonlardan al-kışlayarak destek verdiğiyürüyüş tekrar KaranfillerKültür Merkezi önünegelinerek bitirildi. Ey-lemde AKP iktidarınınsoygunculuğu ve zulmüteşhir edildi.

Halk Cepheliler 23 ve 24 Ekimgünlerinde de eyleme devam ettiler.23’ünde 22 kişiyle yapılan eylemmahalle halkının balkonlarından des-tekler vermesiyle daha coşkulu geçti.24’ünde yapılan eyleme 32 kişi ka-tıldı. Cadde üzerinde de yapılan yü-rüyüşü hazmedemeyen AKP’nin katilpolisleri zırhlı araçlarıyla kitleninyanından geçtiler. "Katil Polis Ma-halleden Defol", "İşkencecilerdenHesap Sorduk Soracağız", "KatilPolis Hesap Verecek" sloganlarıylapolis halka teşhir edildi. Kitlenin ak-rebin arkasından yürümesi sonucukatiller mahalleyi terketti.

23 Ekim'de Yenimahalle’de evziyareti de yapılarak, halk komitesive meclisler üzerine sohbet edildi.

İstanbul-Gülsuyu“AKP'ye Teslim Olmayacağız,

Milyonları Örgütleyeceğiz” yürü-yüşleri her akşam saat 21.00'de Gül-suyu Mahallesi’nde de sürüyor. 17Ekim günü Gülensu son duraktantoprak sahaya, 18 Ekim günü Gülensuson duraktan okul durağına yüründü.20 Ekim günü Nurettin Sözen Par-kı’nın üstünden, açıklama ile başlayanyürüyüş, sokak aralarından sloganlar,alkışlar, sesli çağrılar eşliğinde do-laşılarak Heykel Meydanı’na kadarsürdü. Heykel meydanında halkaAKP zulmü anlatılarak, örgütlenmeçağrısı yapıldı. Ertesi gün yapılacakyürüyüşün toplanma noktası açıkla-narak yürüyüş sona erdi.

İstanbul-SarıgaziSarıgazi Halk Cephesi, 15 Ekim

günü Demokrasi Caddesi’nin başında“AKP Zulmüne Karşı İşçi MemurGençlik Tüm Halk Birleşeceğiz Mil-yonları Örgütleyeceğiz” pankartı aça-rak, tencere tava eylemlerini başlattı.Bir açıklamanın da yapıldığı ilk ey-leme 13 kişi katıldı.

20 Ekim günü Halk Cepheliler,bildiri dağıtarak, megafondan “AKPiktidarı her gün elektriğe, suya, do-ğalgaza zam yapıyor; her gün dahafazla yoksullaşıyoruz. Bu zulme sonvermek için tencere tavalarımızla,ıslıklarımızla, alkışlarımızla yürüyo-

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 117

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

1 Mayıs

Alibeyköy

Esenler

İzmir

Gazi

Page 18: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

ruz” çağrısı yaptılar. Halk Cephelilerlebildiri dağıtımı sırasında yolda kar-şılaşan mahalleli gençler dağıtmakiçin bildiri aldılar. Ayrıca komşularınavermek üzere apartman kapısına inen40-45 yaşlarında bir abla, “Oğlumsiz yorulmayın, bana da verin, bende kendi komşularıma vereyim” dedi.

Akşam saat 21.00’de yağan yağ-mura rağmen yürüyüş Sarıgazi Öz-gürlükler Derneği’nin önünde başladı.Sloganlarla başlayan eylem ara so-kaklarda halka yapılan çağrılarla de-vam etti. Aşırı yağan yağmura rağmenkitle bütün coşkusuyla yürümeye de-vam etti. Yürüyüş esnasında tence-resini tavasını alıp gelenler oldu. Yağ-murdan kaynaklı sokağa çıkamayanlarise balkonlardan, kapılardan çaldıklarıtencere tavalarıyla ıslıklarıyla alkış-larıyla destek verdiler. Eyleme halkınilgisi yoğundu. Halkı tedirgin etmeyeçalışan AKP’nin işkenceci polisleri,kitleyi görünce Demokrasi Caddesi’neyığınak yaptılar. Eylem, DemokrasiCaddesi’nin başında Gökhan Taşbaş’ınokuduğu basın açıklamasından sonrabitirildi.

22 Ekim’de ise Halk Cephelilerkapı kapı dolaşarak Sarıgazi halkınıAKP zülmüne karşı yapılacak eylemeçağırdılar. Ardından Nazım HikmetParkı’nda biraraya gelen Halk Cep-heliler tencerelere vurmaya başladılar.Halkın toplanmasıyla yürünmeyebaşlandı. Eylemi gören mahalle halkıbalkonlardan, camlardan tencerelerevurarak destek verdiler. Eyleme 45kişi katıldı.

İstanbul-1 Mayıs MahallesiHalk Cephesi’nin Milyonları Ör-

gütleyeceğiz kampanyası çerçeve-sinde başlattığı yürüyüşlere 15 Ekim

günü 1 Mayıs Mahal-lesi’nde de başlandı.Sağlık Ocağı önündeyapılan açıklamadaAKP’nin zamlarla, yoz-laştırmayla, evlerimiziyıkarak tüm bir halkıteslim almak istediği,halkın ancak örgütle-nerek bu saldırıları püs-kürtebileceği belirtildi.30 kişinin katıldığı yü-rüyüşte alkışlarla ıslık-

larla sloganlarla AKP zulmü protestoedildi. AKP’nin katil polisinin ak-replerle halka gözdağı vermeye ça-lışması “Katil Polis 1 Mayıs’tan De-fol” sloganıyla protesto edildi. Tenceretava eylemi 16-17 Ekim tarihlerindede sürdü.

22 Ekim’de yapılan eyleme, ma-halle halkı balkonlara çıkarak, tenceretavalara vurarak, ıslık çalarak destekverdi. Halka, AKP’nin zamlarla kölebir halk yaratmak istediği anlatılarak,buna karşı halkın birleşmesi çağrısıyapıldı. Yürüyüş, “Köle Değil HalkızHaklıyız Kazanacağız” sloganlarıylabitirildi.

İstanbul-İkitelliİkitelli’de eylem 16, 17 ve 18

Ekim tarihlerinde devam etti. 16Ekim’de 1. Sokak’ta biraraya gelenHalk Cepheliler, sloganlarıyla, alkış,ıslık ve tencere tavalara vurarak 1.Sokak boyunca yürüdüler. BeytepeSokak’tan tekrar 1. Sokak’a dönenHalk Cepheliler, halka yönelik yap-tıkları konuşmalarla halkı AKP’ninzulmüne, yozlaşmaya ve zamlarakarşı mücadele etmeye çağırdılar. 20dakika süren eyleme 18 kişi katıldı.

17 Ekim’de 1. Sokak’tan başlayıp4 sokak dolaşan Halk Cepheliler’ihalk balkonlardan alkışlayarak destekverdi. Eyleme 25 kişi katıldı. 18Ekim’de yapılan eyleme ise 17 kişikatıldı.

20 Ekim günü İkitelli’de toplubildiri dağıtımı yapıldı. Atatürk Ma-hallesi sokaklarında gezen Halk Cep-heliler AKP’nin zulmüne karşı birliktehareket etme çağrısı yapıp, saat21.00’de yapılan tencere tava ey-lemlerine katılım çağrısı yaptılar.

Yağmur altında yapılan dağıtıma 15kişi katıldı.

21 Ekim günü ise 1. Sokak’ta biraraya gelen kitle, 2 Sokak’ı, tenceretavalara vurarak, slogan ve alkışlarladolaştı. Halka yönelik yapılan ko-nuşmalarda her akşam yapılan eylemekatılım çağrısında bulunuldu. 20 da-kika süren eyleme 25 kişi katıldı.

22-23 Ekim günleri 1. Sokak’tatoplanan Halk Cepheliler 4 Sokak’ısloganlarla, alkış ve ıslıklarla tencereve tavalara vurarak dolaştılar.

İstanbul-AlibeyköyHalk Cepheliler, 17 Ekim günü

yaptıkları eylemle Alibeyköy halkınıAKP zulmüne karşı birleşmeye ça-ğırdılar. Bir buçuk saat boyunca at-tıkları sloganlarla, yaptıkları konuş-malarla AKP’yi teşhir eden HalkCepheliler, her gün saat 21.00’deSaya Yokuşu’nda Gülpa Market önün-de olacaklarını duyurdular. Saya Yo-kuşu’nu cadde cadde, sokak sokakdolaşan Halk Cepheliler sık sık sloganattılar.

19 Ekim günü Halk Cepheliler,Karadolap Mahallesi’nde bildiri da-ğıtıp akşam yapacakları eylemin du-yurusunu yaptılar. 100’ü aşkın evegiren Halk Cepheliler, her akşamsaat 21.00’de Gülpa Market önündeolacaklarını duyurdular. Tüm mahallehalkı yıkımlara, zamlara, soygun ya-salara, adaletsizliğe karşı yürüyüşeçağrıldı.

İstanbul-EsenlerEsenler Çiftehavuzlar Mahalle-

si’nde tencere tava eylemleri 22 Ekimgünü başladı. “AKP'nin Zam ve Yı-kım Saldırısına Karşı Tüm Halk Bir-leşeceğiz” pankartının açıldığı eyleme16 kişi katıldı. Eylem boyunca slo-ganlar atılarak, “AKP iktidarı evle-rimizi başımıza yıkıp bizi kent dışınasürmek istiyor, evlerimizi ellerimizdenalıp buraları zenginlere peşkeş çe-kecekler. Bu saldırıların tek nedenihalkın örgütsüzlüğüdür. Örgütlü olur-sak AKP’nin tüm saldırılarını boşaçıkartırız” denildi. Eylem, ertesi günyapılacak eyleme katılım çağrısıylasonlandırıldı. Ayrıca 500 adet kuşlama

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!118

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Gülsuyu

Page 19: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

yapıldı.23 Ekim günü yapılan eylemi

balkonlarından, pencerelerinden iz-leyen halk, alkışlarıyla, “sizinleyiz”diyerek desteklerini sundular.

İstanbul-ArmutluAKP zulmüne karşı olan onlarca

yürek yılların ezilmişliği, öfkesi iledillerinde slogan zılgıtları, ellerindetencere tavalarıyla 15 Ekim günüakşam saat 21.00’de Armutlu cem-evinde buluştular. Yürüyüşün başla-masıyla birlikte eylemin sonuna kadarboş tencereleri dövme ve slogan ses-leri hiç azalmadı Sokak sokak do-laştıkça ellerinde tencereleriyle ka-tılanlar oldu. Bu sırada evlerden alkışsesleri hiç eksilmedi.

1 saat süren yürüyüşün sonundaArmutlu Meydanı’nda yapılan açık-lamanın ardından, 110 kişinin katıldığıeylem sona erdirildi.

19-20-21 Ekim tarihlerinde detencereli tavalı yürüyüşler yapılmayadevam etti. Ellerde tencere tavalarla,sloganlarla Küçükarmutlu’nun so-kakları dolaşılarak AKP zulmü tümhalka teşhir edildi. Girilen her sokaktatencere sesleriyle camlara çıkan Kü-çükarmutlu halkı yapılan eyleme al-kışlarıyla destek verdi. Eylemleriniki tanesi Küçükarmutlu meydanındabitirilirken, 21 Ekim'de yapılan eylemArmutlu tepesinde sözlü olarak halkaaçıklama yapılmasının ardından bi-tirildi.

Antalya17 Ekim günü saat 21.00-23.00

arasında Antalya Halk CephelilerAntalya'nın yoksul mahalleleri olanGebizli ve Kızılarık mahallelerinde

afişleme yaptılar. ZatenDergi dağıtımı da ya-pılan bu mahallelerdeinsanlar afişleme yapanHalk Cephelileri gö-rünce, “Kolay gelsin”,“Bunlar bizimkilermi?” gibi şeyler söyle-diler. Toplam 80 afiş-leme yapıldı.

20 Ekim’i 21Ekim’e bağlayan geceHalk Cepheliler, Sinan

ve Göksu mahallelerinde kampan-yanın çalışmalarını başlattılar. SinanMahallesi’ne 50, Göksu Mahallesi’ne120 afiş asıldı.

Sinan Mahallesi’nde çalışma es-nasında, 5 ekip polis 2 Halk Cepheliyi2 saat gözaltında tuttu. Ancak neHalk Cepheliler üzerinde ne de halktaistedikleri provokasyonu yaratama-dılar. Aksine aileler Halk Cepheliler’eçay ve su ikram ederek desteklerinigösterdiler. Balkondan seslenen birkişi, “Bu kadar adama 5 ekip polisgetiriyorsunuz, suçları ne? Biz deAKP’yi istemiyoruz” diyerek öfkesinidile getirdi. Halkımızdan istediğitepkiyi göremeyen halk düşmanları,para cezası kestikten sonra ayrıldılar.Bu baskılara rağmen Halk CephelilerGöksu Mahallesi’ndeki çalışmalarınıtamamladılar.

İzmir21 Ekim günü İzmir’in Gültepe

Mahallesi’nde, üzerinde “AKP Zul-müne Karşı İşçi Memur GençlikTüm Halk Birleşeceğiz, MilyonlarıÖrgütleyeceğiz” yazılı kuşlama ya-pıldı. İşçilerin çoğunlukta olduğu bumahallede sabaha karşı 05.00- 05.30civarı yapılan kuşlama-lar, günün erken saatle-rinde işe giden emekçi-lerin ilgisini çekti.

Dev-Genç'liler, 17Ekim günü Dokuz EylülÜniversitesi Dokuzçeş-meler Kampüsü'ndemasa açtı, afiş astı vebildiri dağıttı. Kampan-ya masası Yabancı DillerYüksekokulu önündesaat 10.00'da açıldı. Gün

boyu Grup Yorum şarkılarının ça-lındığı masaya öğrencilerin ilgisi yo-ğundu. Masaya tanışmak için gelenöğrencilerle Dev-Genç Şenliği veneler yapılabileceği üzerine sohbetedildi. Çalışma sırasında kampüsiçindeki çeşitli yerlere 20 adet afişasıldı. 100 adet de bildiri dağıtıldı.Saat 15.00'a kadar açık kalan masadaYürüyüş ve Tavır dergileri de öğ-rencilere ulaştırıldı. Ayrıca "Kürt So-runu Nasıl Çözülür?" ve "NeydikNe Olduk" kitaplarının tanıtımı ya-pıldı.

18 Ekim’de ise Ege Üniversite-si'nde Dev-Genç'liler Öğrenci Çar-şısı'nda masa açtı. Açılan kampanyamasasında Grup Yorum şarkıları ça-lınarak öğrencilerle birlikte halaylarçekildi, kampanya ve Dev-Genç Şen-liği üzerine konuşuldu. 5 saat açıkkalan masada Yürüyüş ve Tavır der-gileri ile "Birleşelim, Savaşalım, Ka-zanalım" kitap dizisinin de tanıtımıyapıldı.

22 Ekim günü Dev-Genç'liler,Ege Üniversitesi öğrenci çarşısındamasa açtılar. Çalışma sırasında Öğ-rencilere AKP zulmü teşhir edilerekbugün en temel haklarımızı almakiçin tek yolun birleşmek ve savaşmakolduğu vurgulandı. 100 adet kam-panya bildirisinin dağıtıldığı çalış-mada Yürüyüş Dergisi’nin de tanıtımıyapıldı.

TekirdağTekirdağ’da Halk Cepheliler ta-

rafından 15-16 Ekim akşamında çarşıiçi, Otogar, Hürriyet Mahallesi, Gün-doğdu Mahallesi, Değirmenaltı mev-kiinde ve lise önlerinde yaklaşık 10bin adet kuşlama yapıldı.

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 119

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Ankara

Bursa

Page 20: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Ülkemiz halkları, yüzyıllardır bas-kı ve sömürü düzeni içinde eziliyor,hakları gasp ediliyor, zulme uğru-yorlar. Kan ve can bedeli, mücadeleederek, bedel ödeyerek kazandıklarıhakları, egemenler tarafından zorlaalınmaya çalışılıyor.

Sömürü düzeni içinde, sınıfsalolarak ezilen Aleviler, inançlarındandolayı bir kez daha sömürüye tabitutuluyorlar. Alevi olduklarından do-layı, egemenler tarafından ayrıcabaskı görüyor, asimilasyona tabi tu-tuluyor, yok sayılıyor ve katliamlaramaruz kalıyorlar. Aleviler’in yüzyıl-lardan bu yana gelen direniş gelene-ğini yok etmek ve düzene yedeklemekistiyorlar.

Yüzyıllardan bu yana zulmedeninadı değişmiş ama zulüm düzeni de-ğişmemiştir. Adları Muaviye, Yezid,Hızır Paşa, Harun, Yavuz Selim ol-muştur ancak baskı, asimilasyon,yok sayma ve katliamlar hep olmuş-tur.

Ağzını her açtığında bir yandanhaklar ve özgürlüklerden, Aleviler’inhaklarına duyarlılıktan, inanç özgür-lüğünden bahseden, “Alevi Çalıştayı”düzenleyerek şovlar yapan Başbakan

Erdoğan, bir yandan da Aleviler’ininançlarına saldırmaktan geri dur-muyor. Dergahlarımıza “ucube” ya-kıştırması yapıyor. Partisinin İstanbulİl Başkanlığı’nı, Karaağaç Dergahıüzerine yapıyor.

Egemenler, yüzyıllardır halklarıböl-parçala-yönet politikası ile yö-netiyorlar. Bu şekilde güçleri bölerek,istedikleri gibi yönlendirmeye çalı-şıyorlar. Devrimci-demokrat değerleresahip tüm kesimlere karşı saldırıdabirleşiyorlar ve topyekun saldırıyıörgütlüyorlar. Biz ise bu saldırılarakarşı yeterli cevabı veremiyoruz. Sal-dırılara, hak ihlallerine karşı sessizkalıyor ve gün geçtikçe de zayıflı-yoruz. Ama artık buna bir dur de-menin zamanı geldi ve geçiyor da.Güçlerimizi birleştirmeli, saldırılarkarşısında zalimlerin karşısına diki-lebilmeliyiz. İmam Hüseyinler, PirSultanlar, Nesimiler, Hallac-ı Man-surlar ve Bedreddinler gibi biat et-meden, sinmeden mücadele etmeliyiz.

Tüm bu baskılara, hak ihlallerinekarşı bundan böyle HER 3 AYDABİR, DEVRİMCİ ALEVİ KOMİ-TESİ OLARAK “HAK İHLAL-LERİ RAPORU” YAYINLAYA-CAĞIZ. Elbet sadece raporlar ya-yınlayarak, istatistikler hazırlayarak

hak ihlallerine karşı mücadele edi-lemeyeceğini biliyoruz. Hak ihlalleriraporları, o ihlallere karşı mücadeleedilirse anlam kazanır. Tüm Aleviler’i,Alevi kurumlarını birleştirerek, tekcephede toplayarak, egemenlerin sal-dırılarına karşı birleşik mücadele ve-rilerek anlam kazanır. Yoksa sadecekendi reklamını yapmaktan, egolarınıtatmin etmekten öteye geçmez.

Ortada bir hak ihlali varsa, bu ih-lali yapan bir de sorumlu vardır. Busorumluyu göz ardı ederek mücadeleedilemez. Bizler, haklarımızın busistem içinde altın tepside önümüzesunulacağını beklemiyoruz. Yüzyıl-lardan bu yana haklarımızı nasıl kanve can bedeli kazandıysak, bundansonra da aynı şekilde koruyacağımızınfarkındayız. Bizler rapor yayınlama-nın, aynı zamanda üzerimize yükle-diği sorumluluğun farkındayız, yük-lendiğimiz misyonu biliyoruz.

Tüm Aleviler’e çağrımızdır: Ma-ruz kaldığınız baskıları, hak ihlallerinibize haber verin. Tüm bu baskılarakarşı birlikte mücadeleyi örelim.

Bir Olalım, İri Olalım, Diri Ola-lım!

Aleviyiz Haklıyız Kazanacağız!

Bize Ulaşabileceğiniz Telefon Numarası: 0533 621 12 04

e-mail: [email protected]

HAK İHLALLERİNE KARŞI, İNANÇÖZGÜRLÜĞÜMÜZ İÇİN

BİRLEŞELİM, SAVAŞALIM, KAZANALIM!

Devrimci Alevi Komitesi Olarak Diyoruz ki

“Haksızlık Önünde Eğilmeyiniz, Çünkü Hakkınızla Beraber Şerefinizi de Kaybedersiniz”

Devrimci Alevi Komitesi (DAK), AKP'nin Alevilere yönelik hak ihlalleri ve saldırısıyla ilgili olarak27 Ekim günü saat 12.30'da AKP Şişli İlçe Başkanlığı önünde "Hak İhlalleri Raporu"nu

açıklayacağını duyurdu.DAK tarafından yapılan açıklamada, "Tüm bu hak ihlallerine karşı ‘Hak İhlalleri Raporu’

yayınlıyoruz ve hak ihlallerine karşı, inanç özgürlüğümüz için tüm canları mücadeleye çağırıyoruz"denildi.

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!220

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 21: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Sevgili Devrimci Okul okurları, buhaftaki konumuz emperyalizm vemandacılık.

Emperyalizmi anlamak için kapi-talizmin nasıl bir sistem olduğuna,neye dayandığına bakmak gereki-yor. Kapitalizm; kara ve emeğinsömürülmesine dayanan bir sistemdir.Kapitalist üretimin gelişmesi içinbaşlıca iki koşul vardır. Bunlardan bi-rincisi, kapitalistlerin işletmelerindeçalışacak olan ve emeklerinden baş-ka satacak bir şeyi olmayan feodalbağımlılıktan kurtulmuş özgür bireyiçin oluşturduğu kitlenin ortaya çık-ması; ikincisi ise, bu kitlenin çalışa-cağı büyük işletmelerin kurulmasıiçin gerekli olan sermayenin oluş-masıdır.

Kapitalizmde sömürülen işçi, sö-müren burjuvazidir. Bu sistemdehalka düşen ücretli kölelik, yoksul-luk, baskı ve zulümken; burjuvaziyedüşen kasasını doldurmak, yatlar,katlar yapmak ve zenginleşmektir.

Bu sistemin daha da saldırgan-laşmış hali emperyalizmde şekillen-miştir.

Emperyalizm Nedir?Emperyalizm burjuvazinin daha da

büyüdüğü, gelişip tekelleştiği; halkınise daha da yoksullaştığı bir sistem-dir. Lenin'in tanımıyla "Kapitalizmintekelci aşamasıdır." Yani bugündünya genelinin, sadece küçük birazınlığın, tekellerin elinde toplandı-ğı, bütün dünyayı onların yönettiği birdüzendir.

Emperyalizmin burjuvaziye karı-nı, halka zararını anlamak için şu tab-loya bakmak gerekir: 6 milyar nüfusludünyanın toplam servetinin üçte birien zengin 10 milyon insanın elindetoplanmıştır. Dünyanın en zengin 10kişisinin serveti 133 milyar dolardır.

Bu rakam dünya-nın en yoksul 48ülkesinin yıllıkgelirinin 1,5 katı-na denk gelmek-tedir. Dünyanınen zengin 225 ki-şisinin serveti 2,5milyon yoksulun

gelirine eşittir. (Kurtuluş, Emperya-lizm sayısı)

Rakamlarda da gösterildiği gibi,emperyalizmin özünü sömürü oluş-turmaktadır. Bu sömürü emperyalis-te refah ve mutluluk getirirken, dün-ya halklarına zulüm ve yoksullukgetirmiştir.

Emperyalistler sadece kendi ül-kelerindeki halkları sömürmekle kal-mamış, diğer ülkelerin halklarını dahimayesi altına almış, ülkenin tüm ge-

lir kaynaklarına el koymuşlardır.Geçmişten bugüne bu sömürü deği-şik biçimlerde karşımıza çıkmıştır.

Mandacılık da bunlardan birisi-dir. Ülkemizin emperyalistlerce işgaledilmesinin ilk adımları bu sistemlehayata geçmiştir.

Mandacılık Nedir?Mandacılık sözlükteki tanımıy-

la; "Bir ülkenin başka bir ülkeninhimayesi altına girmesidir." Bukavram ilk olarak 1. Paylaşım Sava-şı’ndan sonra ortaya çıkmıştır. Em-peryalistlerin, “kendilerini yönete-miyorlar” dediği ülkelerin yönetil-mesi için bir devlete verilen yetki ilemandacılık gelişmeye başlamıştır.Tanımlardan da anlaşılacağı gibimandacılık; sömürgeciliktir. Özünü buoluşturmaktadır.

Sömürgecilik Nedir?Sömürgecilik bir ulusun başka

ulusları ya da toplulukları, siyasalve ekonomik egemenliği altına ala-rak yayılmasıdır. Yani bazı ülkeleriçin varoluş biçimidir sömürgecilik.Özünde işgal edilen ülkenin doğalkaynaklarından, üretim ilişkilerine,üretici güçlere kadar her şeyi kendidenetimi altına almak, kendi çıkarı-na göre kullanmak yatmaktadır.

Sömürgecilik kapitalistlerin pa-zarlarının sürekli daralması ve ser-mayenin aşırı birikmesi karşısında ta-lep yetersizliğinin üstesinden gele-bilmek için başvurulmuş bir yön-temdir. Köleci ve feodal toplumdadaha çok yağma ve talana dayanan sö-mürgecilik, kapitalist sistemde dahafarklı bir şekle bürünmüştür.

Tekeller, ellerindeki fazla serma-yeyi karlı bir şekilde elden çıkarmakiçin adeta yarış haline girmişler vekendilerine sömürgeler yaratmayaçalışmışlardır. Böylelikle sömürgecilikkapitalist tekeller için önemli bir karmerkezi haline gelmiştir.

Sömürgecilik daha çok 1500’lerinbaşında hız kazanmıştır. Kapitalizmgeliştikçe, sömürge elde etme ihtiyacıartmış ve pazar için kavgalar şiddet-lenmiştir. Kapitalist devletler; feodalyönetimlerden devraldıkları dahaönce işgal edilmiş ülkeleri kendi sö-mürgesi haline getirmiş, ancak bu-nunla da yetinmeyip o güne kadarayak basılmamış neresi varsa git-mişlerdir. Dünya topraklarının yağmave talanı hızlandırılmıştır.

Emperyalistler gittikleri ülkelerdeaskeri güç kullanarak işgal edilen top-rakların yönetimine, ekonomisine,gelir kaynaklarına, yani her şeyineaçıktan el koyuyordu. Bağımsızlığı-nı kaybeden ve başka ülkelerin malıdurumuna gelen bu ülkeler "sömür-ge" olarak adlandırılıyordu. Ancakdaha sonra sömürgenin yerini yarı sö-mürgeler aldı. Yarı sömürgeler, sö-mürgeler gibi değildi, biçimsel ba-ğımsızlığa sahiptiler. Ancak, gerçekteise ekonomik ve sosyal olarak sö-mürgeci ülkeye bağlıdırlar. Farklılı-ğı yaratan ise askeri olarak işgal edil-memeleri, onun yerine bir takım ti-

Ders: Emperyalizmve Mandacılık

EMPERYALİZMVE

MANDACILIK

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 221

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 22: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

cari anlaşmalarla sömürül-meleridir.

Emperyalizm, 3. bunalımdönemine girmesiyle birliktesömürü biçimini de değiştir-di. Yeni sömürü biçimininadı "yeni sömürgecilik"oldu. Bu yeni yöntemle söz-de bağımsızlıklarını elde edensömürge ve yeni sömürgelergerçekte daha bağımlı halegeldiler.

Bugün sömürü, yeni sömürgecilikyöntemiyle gerçekleşmektedir. Bi-zim ülkemizde olduğu gibi, sözde ba-ğımsız ama göbekten bağımlılık...1945-46'lardan itibaren geliştirilenbu yöntemin esası, emperyalizminaçık işgallerinin yerini gizli işgalinalmasıdır. Yani ülke görünürde ba-ğımsızlığa sahiptir; milli kurumları,kendi parlamentosu, marşı, bayrağı,ordusu vardır... Ancak tüm bunlar esa-sında emperyalizme bağlıdır. Yaniülke aslında bağımsız değildir.

Bunun örnekleri oldukça fazladır.Mesela ABD ile 22 Mayıs 1947 yı-lında askeri alanda yapılan ikili an-laşmanın maddelerinden biri şöyledir;

"Türkiye’ye verilen ABD silah vegereçleri, Birleşik Amerika Başka-nı’nın bilgi ve onayı olmaksızın hiç-bir biçimde amaç dışı kullanılama-yacaktır.” (Hayatın İçindeki Teori 2)

Her şey açık ve net! Türkiye,ABD olmadan, ABD’den izinsizadım dahi atamayacak!

Yıl 2012, değişen bir şey yok! Bu-gün ABD’nin uşaklığını AKP iktida-rı yapmaktadır. ABD Başkanı BarackObama ile dakikalarca telefonda ko-nuşan, emirler alan Tayyip Erdoğan buuşaklığın resmidir. Hatta bağımlılıköyle bir noktaya gelmiştir ki ABD'denizin almadan tuvalete bile gidemezler...

Bağımsız Bir ÜlkeNasıl Olur?

Bugün bağımsızlığın içi boşaltıl-mış, çarpıtılmıştır. En başta şunu or-taya koymak gerekiyor. Bağımsızlıksadece bir bayraktan ibaret değildir.Bağımsızlık; vatan toprakları üze-

rinde, halkın kaderi üzerinde, em-peryalist devletlerin söz ve kararhakkının olmamasıdır.

Sömürge bir ülke için bağımsız-lığını kazanmak sadece ulusal bayrak,ulusal marş sahibi olmak değil; eko-nomik, siyasi, askeri, kültürel, sos-yal her alanda emperyalizmin ege-menliğine son vermek demektir.

Bugün bağımsızlık savaşları da buanlamda çarpıtılmakta, milliyetçi çiz-giye çekilmektedir. Bağımsızlığın butürü emperyalizmin şemsiyesi altın-da şekillenmektedir. Gerçek bir ba-ğımsızlıkla hiçbir alakası yoktur.

Dayı’nın şu sözleri bu durumu iyiözetlemektedir: "Gerçekte her ko-nuda kendi öz güçlerine dayanma-yan ve emperyalistleri ve onun hertürlü uzantılarını karşısına almayan,ona karşı savaşmayan devrimci birörgütün bağımsızlığından ve öz gü-cüne güvenden söz edilemez.

"Hangi söylemle yola çıkılırsa çı-kılsın, ne tür büyük silahlı bir gücüelinde bulundurursa bulundursun,emperyalizme tavır almayan, onun-la uzlaşan bir hareket, nihai so-nuçta emperyalizmin denetimi altı-na girmeye ve sömürgeleştirilmeyemahkumdur."

Yani emperyalizme karşı sava-şılmadan bağımsızlık kazanılamaz. Buda ancak ve ancak ulusal kurtuluş sa-vaşlarıyla mümkündür. Çünkü ba-ğımsızlık için ulusal onuruna sahipçıkmak ve onu kazanmak için savaş-mak gerekiyor.

Ulusal OnurNedir?

Günümüzde, yani emperyalizm

çağında, ulusal onuru temsileden tek güç devrimcilerdir.Çünkü ulusal bağımsızlığıgerçek anlamda savunan, bu-nun için savaşan ve bağım-sızlığı sonuna kadar savunan,ulusal onuruna sahip çıkanonlardır. İşbirlikçi oligarşi deulusal onurdan bahseder, amaonların tek amaçları para ka-zanmak, halkı sömürmek veher şeyi satmaktır.

Ulusal onur bizim kimli-ğimiz, değerlerimiz, gerçeğimizdir.Ulusal onurumuz, üzerinde yaşadı-ğımız vatan topraklarının emperya-listlerin postalları altında ezilmesineizin vermemektir. Ulusal onur halkı,özgürlük, demokrasi getireceğiz söy-lemleriyle kandıran emperyalizmekarşı savaşmaktır.

Emperyalizm halka özgürlüğün"ö"sünü bile getirmez. O ancak öz-gürlük kılıfı altında işkenceler, katli-amlar, işgaller, açlık, yoksulluk ve se-falet getirir. Irak'a bakın! Afganistan,Libya, Mısır, Tunus... Suriye’ye ba-kın! “Halkı baskıdan kurtaracağız” di-yen ABD yüz binlerce Suriyeli’yi kat-lediyor. Bu nasıl bir kurtarmadır?Nasıl bir oyundur ki halk ölürken em-peryalistler güçleniyor?

Ortadoğu halklarının ulusal onu-ru bugün işgalci ABD askerleri ve iş-birlikçilerinin ayakları altında eziliyor.Arap, Türk, Kürt... tüm halklar işbir-likçiliğe zorlanıyor. ABD her yeri ege-menliği altına almaya çalışıyor. Bunuda tankları, topları, askerleri, ülkedeyetiştirdiği çapulcu işbirlikçilerle ya-pıyor.

Bunlara sessiz kalmak, emperya-lizmin uşağı olmayı kabul etmek de-mektir. Mandacılığı, sömürüyü onay-lamak demektir. Onur ve namusuayaklar altına almak, vatanın satıl-masına seyirci kalmak, ulusal onuruyitirmek demektir.

Bugün halkların ulusal onuru ba-ğımsızlıkta, bağımsızlık için savaş-makta simgelenmiştir. Ulusal onuru-muz için mandacılığı kabul etmeye-lim, bağımsızlık için birleşelim, sa-vaşalım, kazanalım... Özgür, demo-kratik ülkeyi yaratalım...

Bugün halkların ulusalonuru bağımsızlıkta,

bağımsızlık için savaşmaktasimgelenmiştir. Ulusal

onurumuz için mandacılığıkabul etmeyelim, bağımsızlık

için birleşelim, savaşalım,kazanalım... Özgür,demokratik ülkeyi

yaratalım...

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!222

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 23: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Zaman zaman görürüz, bazı yol-daşlarımız bir işi yaparken, bir ça-lışmada, eğitim grubunda, eylemde,iş bölümünde hep birliktedirler. İyianlaşıyor, birlikte iyi iş çıkarıyorlar;coşkulu, moralli, isteklidirler. Başkaarkadaşlarla olunca isteksiz, gönül-süz, moralsiz, coşkusuzdurlar.“O’nunla iyi anlaşamıyoruz. Karak-terlerimiz farklı, birbirimize ısına-madık. Yıldızımız barışmadı. Birlikteiş yapamıyoruz. Zor öğreniyor…” vebenzeri gibi yanlış, devrimci olmayanyaklaşımlara tanık oluruz.

“Şu yoldaşla daha iyi, daha kolayyapabilirim” demek ayrıdır, “Şu yol-daşla yapmam, yapamam” demek ay-rıdır.

Hafif deyimle adam seçmecilik-tir. Cepheli adam seçmez. Hep söy-leriz, her insanımız değerlidir. Emekverilmeyi hak eder.

Adam seçmek kendini beğen-mişliktir. Değişime, gelişime inan-mamaktır. Özünde “bu adam ol-maz” anlayışı ile aynıdır. Herkes-te bir kusur bulur, kimseyi beğen-mez, adam seçer. “Asalım, keselim,atalım” der. Başarılar hep kendi-sinin, başarısızlıklar, eksik-hatalarhep başkalarınındır.

Sömürünün olduğu, faşizmle yö-netilen bir ülkede insanlar bilinçli ola-rak cahil, eğitimsiz bırakılır. Lise, üni-versite eğitimi ne kadar yaygın olsada, tüm eğitim kurumları bilinçsiz,apolitik insanlar yetiştirmek üzerinebir müfredat uygular. Bu yönüyle herbirimiz şu ya da bu oranda etkileni-yoruz bundan. Hepimiz bu düzeninideolojik, politik, kültürel kuşatma-

sı altındayız. Cephelinin işi insanla-rı bu kuşatmadan çıkarıp devriminsaflarına kazandırmaktır. İnsanları saflarımıza çeken en

önemli şeyler devrimcilerde, örgüt-lü ilişkilerde gördüğü paylaşım, de-ğer verme, saygı-sevgi, dayanışma,emek verme vb. gibi değerlerdir.İlişkilerimizde bu değerleri yaşata-bilmeli, devrimci ahlakımızı, kültü-rümüzü, demokrasi anlayışımızı,üretimde paylaşımda kolektivizmin,sevgimizin güzelliğini sergileyip,bunun mutluluğunu yaşatabilmeliyiz.Esas olan insanların beynini dev-rimcileştirebilmemizdir. Ne eker-sen onu biçersin der halkımız.

Biz insana inanır, güveniriz. Herinsan gelişir, devrimcileşebilir. Ye-tenekleri açığa çıkarılabilir. Aksini id-dia etmek kendine, yoldaşlarına gü-vensizliktir. İşin kolayına kaçıp emekvermemektir.

Adam seçen, kendine olduğundanfazla değer biçendir. Karşısındakile-ri küçümser. İnsanlarımız deneyim-siz, donanımsız, bilgisiz olabilir.Korkuları, kaygıları, geri yanları daolabilir. Bu insan neden böyle? Bueksik, geri yanlarını aşmaları için neyapmalıyım? Nasıl devrimcileştiri-rim?.. diye düşünmezsek ne insanları,ne de kendimizi geliştirebiliriz. İn-sanları yakından tanımadan kapasi-telerini, olumlu-olumsuz yönlerinitespit etmek mümkün değildir.

Adam Seçmek AdilOlmamaktır!Bir yoldaşını sahiplenirken diğeri-

ni sahiplenmemektir. Gelişmesine,öğrenmesine, gerilemesine gözyummaktır.

Yeni insanlarımız elbette hatalaryapacaktır. Yoldaşlarımızın beğen-mediğimiz geri yanları, zaafları ola-bilir. Hatalarını, yanlışlarını gösterip,doğrusunu öğreteceğiz. Bilmiyor-sak biz öğreneceğiz. Bunun için kafayorup, devrimcileştirmek için uğraşvermezsek umutsuzlaşacak, karam-sarlaşacak, gerileyip belki de düze-ne dönecektir.

Birlikte çalışmak, ortak iş yap-mak, birbirini tanımak ve tamamla-maktır. Paylaşımın olmadığı yerdegelişim de, katılım da, üretim de ol-maz. Dar bir ilişki ağı ile yetinilir. Bi-reysel iş yapma ve yaptırma alış-kanlığı gelişir ki orada kitleselleşip,bir halk hareketi örgütlenemez.

Yukarıdan talimatlarla, “yap-et”diyerek iş yaptırmaya çalışmak, ol-mayınca da ya da eksik-yanlış ya-pıldığında kendine, yoldaşlarına gü-vensizlikler başlar. “Adam yok, on-lar da yeni-acemi, işi bilmeyen in-sanlar. Bunlarla ancak bu kadarolur…” yakınmaları, isteksizlik, gö-nülsüzlük, bıkkınlık tablosu çıkarortaya. Devrimci ilişki yerini ah-bap-çavuş ilişkisine, birbirini çeke-memeye, dedikoduya bırakır. Dü-şünme, tartışıp karar alma, hayata ge-çirme sürecine katan bir işleyiş in-sanlarımızın üretkenliğini, yaratıcı-lığını artırıp, gelişimini hızlandırır.Eğitir, öğretir, devrimcileştirir. HerCepheli tüm ilişkilerinde bu bakış açı-sıyla hareket etmelidir.

Kendini Geliştirmeyen Düzeni Geliştirir

CEPHELİADAM SEÇMEZ

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 23

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Devrimci Mücadelede Mühendis Mimarlar, 19 Ekim günü+İvme dergisinin Ankara’daki bürosunda, devrimci mühendis Tü-lin Aydın Bakır ve Hasan Balıkçı’nın anmasını yaptılar. AnmadaTülin Aydın Bakır ve Hasan Balıkçı’nın hayatlarını ve mücade-lelerini anlatan kısa bir sinevizyon gösterimi yapıldı.

Devrim ŞehitlerimizYolumuzu Aydınlatıyor

Page 24: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Ağıtın kelime anlamı ağlamadır.Ölenlerin arkasından, bir acının, fe-laketin ardından dile getirilen ezgili,nağmeli, acıklı halk şiirleridir. Basit,sanatsız, içten geldiği gibi söylenençeşitlerinden bestelenip belirli müzikformlarına sokulmuş değişik türlerivardır.

Yas törenlerinde ölenin ardındanyakıldığı gibi düğünlerde, kına ge-celerinde gelini ağlatmak için deağıtlar yakılır. Kına ağıtı, gelin ağıtı,ağız havası, gelin yası, okşama...denilen bu ağıtlar da ayrılığın üzün-tüsü vardır. Gelinin anası ya da biryakınının ağlayarak söylediği ezgi-lerdir.

Ağıt yakanlara ağıtçı, ağlayıcı,ağcı, aşık bacı, sağcı, sağucu, bo-yaztıcı, sızlayan... gibi adlar verilir.

Anadolu ağıtlarında; ağıt, ağıtla-ma, ağat, ağatmak, ağut, deme, deyiş,dimek, ağıt koparmak, boyatı söyle-mek, sagu salma, yas etmek, yasıtutturmak... gibi söylendiği yöreyegöre adlar verilir, farklılıklar göste-rir.

Ağıt ölü evinde ölünün ya da ya-şanan acının, felaketin ardından ya-kılır. Erkeklerin ağıt yaktığı da görülürama ağıt daha çok kadınlar tara-fından yakılır. Çünkü ağlamak za-yıflık, güçsüzlük olarak görülür. Ağ-lamak erkek adama yakıştırılmaz. Ohep güçlü, metin olmalıdır.

Ölüme çare bulamayan, gidenigeri getiremeyen, haksızlığa uğradı-ğında hakkını arayamayan, başınabir iş geldiğinde gücü yetmeyen in-sanoğlu ölüme, doğaya, kadere isyanetmiş, ağıtlar yakmış, ağlamış, acısınıhafifletmeye, dindirmeye çalışmış-tır.

Edebiyat türü olarak, Türk ede-

biyatındaki "sagu"lar ağıt-ların en eski örneklerin-dendir. Divan edebiyatın-daki "mersiyeler"de bir türağıttır.

Anadolu'da en eski geleneklerdenbiridir. Akraba, eş dost, komşu tümkadınlar ölünün etrafında toplanıpbir halka oluşturarak, ağlayıp sızlayıpdövünerek bir tören havasında ağıtlaryakarlar.

Ağıdı, ölenin anası, eşi, bacısıbaşlatır. Sırayla ya da hep birliktesöylendiği de olur. Usta ağıtçılarınözel olarak davet edilip, ağıt yakıldığıda görülür. Ama şu da bir gerçektirki ölenin acısını yüreğinde duyan,ciğeri yananlar yakar en etkili, enduygulu, en kalıcı ağıtları.

"Maraştan bir haber geldi

Dediler ki Merik öldü, oy oyy

Keşke Merik ölmeseydi

Kırılsaydı elim kolum oooyyyooyyy"

Merik ağıtını dinleyip de yüreğisızlamayan, o duygu yoğunluğunuhissedip üzülmeyen insan var mı-dır?

Ölenin ardından aylar-yıllar sonrabile yas törenleri yapılıp, ağıtlar ya-kıldığı görülebilir. Bu törenlerde öle-nin giysileri, kullandığı sevdiği bazıeşyalar ortaya konulup, onlar üzerineağıtlar yakıllır.

Eski Türk toplumlarında "yuğ"denen bir cenaze töreni vardır. Me-zarın çevresinde ateşler yakılır, saçlaryolunur, yüzler çizilir, kanatılır, el-biseler yırtılır, dizler, döşler dövülür.Cenaze mezarın etrafında dolaştırı-larak, ağıtlar yakılırdı. Ölen kişininmeziyetleri, yiğitlikleri, güzel sevilenyanları övülerek anlatılır, ağıtlardayaşatılır. Yas dönemlerinde saçlarkesilir, siyah elbiseler giyilir, karalarbağlanır.

Çok uzak olmayan eski zaman-larda okuyup yazma yok denecek

kadar azdı. Yazının kullanılması dayaygın değildi. Bu nedenle söylenenher türlü şiir, ağıt, destan, mani, de-yimler, atasözleri, masal, hikaye...gibi halk edebiyatı ürünleri yazıyladeğil, kulaktan kulağa, dilden dile,gönülden gönüle sözlü olarak akta-rılmış hafızalarda taşınarak günümüzekadar gelmiştir. Halk kültürü çokgeniş anlamda sözlü kültürdür.

Sözlü halk edebiyatı, yaşanmışgerçek olayların anlatımı, aktarımındaürünler olduğu için halkı derindenetkilemiş, hayatında önemli bir yertutmuştur. Ağıtlar da bu sözlü ede-biyatın en önemli parçalarından bi-ridir.

Günümüzde insanlar geçim der-dinden ölüsüne ağlayıp yasını tutamazhale getirilmiştir. Bir gün çalışmazsaaç kalıyor, işinden oluyor... Bununbir sonucu olarak köylerde, kırsalbölgelerde ağıtlar yakma daha yay-gındır.

Baskı ve yasakların hakim olduğuyönetimlerde insanlar tepkilerini mi-zah, fıkra, türkü, şiir, masal gibi araçve yöntemlerle dolaylı da olsa gösterir,dile getirirler. Ağıtlar da bu araçlardanbiridir.

Halk kültüründe, edebiyatındaen karmaşık duygu ve düşünceler,türkü, ağıt, mani, şiir gibi ürünlerdeen sade, anlaşılır, dolaysız ve engüzel şekilde dile gelir. Ağıtlardada dil sade ve anlaşılırdır. Feryatlar,hıçkırıklarla, ağlayarak söylenen dert,duygu dolu ezgilerdir. Dünyaya, ka-dere, egemenlere sitem, kahır, öfke,isyan, meydan okuma bir çırpıda dö-külür ağıtlarda...

"Oy dere Kızıldere

Böyle akışın nere?

Bizde hal mi bıraktın

Sana can vere vere oooy ooyyoyyy

Dere böyle durulmaz

Gence kurşun sıkılmaz

Acı, Öfke, İsyan Yüklü, Zalimden,Zulümden Hesap Soran

AĞITLAR-AĞITLARIMIZ

Bu Halk, Bu Vatan Bi̇zi̇m! Kahrolsun Faşi̇zm Kahrolsun Emperyali̇zm!

Dünden Bugüne Dünden Bugüne

Acısıyla, Sevi̇nci̇yle Gelenekleriyle

HALK HALK GERÇEĞİMİZGERÇEĞİMİZ

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!24

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 25: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Sanma faşist olandan

Birgün hesap sorulmaz oooy,ooyy, oyyy..."

Dünyadaki tüm halkların kendineözgü ağıtları vardır. Ancak büyükfelaketlere uğramış, acılar yaşamış,savaşlar, kıtlıklar, kıyımlar yaşamışhalklarda ağıt daha çok görülür.

Anadolu halkları çok savaşlar,afetler, acılar, açlıklar yaşamış; baskı,zulüm, katliamlar görmüştür. Öylezamanlar olmuştur ki: ekinini ekemez,bağına bahçesine gidemez, ürününütoplayamaz olmuş, bu acılar, kıtlık,kıyımlar Anadolu halklarını canındanbezdirmiştir. Tüm bu acılar Anado-lu'nun taşına toprağına, halkın türkü-süne şiirine, ağıtına sinmiştir. Bundankaynaklı Anadolu bir anlamıyla datürkü, şiir, ağıt topraklarıdır. İnsanlarıtürkü, ağıt insanlarıdır. Nerede birağıt duysa kendinden bir şeyler bulur.Dertlenir, hüzünlenir, yüreği sızlar.Okuyup yazdığı her şiir, söylediğiher türkü biraz da ağıt yüklüdür. Hangisöylenişinde türküdür, hangi söyle-nişinde ağıt olur, ayırmak zordur.

Ölene, kavuşmadığı sevdasına,gidip dönmeyene, depreme, sele, ka-çan kızına, hastalıklara, hayvanına,herhangi bir eşyasına kadar ağıt ya-kılmıştır. Hemen her ağıdın bir dehikayesi vardır... Acılı yaşanmışlık-lardır ağıtlar. Gerçektir. Halkın hayatmacerasından süzülüp gelmiştir. Halktürkülerinde kimseye haksız bir eleş-tiri, övgü yoktur. Gözüyle gördüğünü,

yüreğinde beyninde, gönlünde duy-duğunu hissettiğini bildiğini söyler.Halkın kimseye yaranma ihtiyacıyoktur. Dalkavukluk yapmaz.

"Köşkün, sarayın yıkılsın.Erim erim eriyesinSürüm sürüm sürünesin" diye

beddualar eder, halkın evlatlarını kat-leden dönemin kudretli başbakanına...Terörist denilerek katledilen devrim-cilere ise;

"Hele Ulaş'a Ulaş'aUlaş benzerdi güneşeUlaş gardaş can veriyorYüreğim düştü ateşeUlaş'ın elinde mavzerMavzeri türküye benzerBizimkiler böyle ölürBöyle ölür bizimkilerTohumlar düştü toprağaKarıştı yeşil yaprağaKurban olam, kurban olamSeni yaratan toprağa”Ölülerin ardından söylenen bu

acılı ezgiler her türlü korkudan, kay-gıdan, baskı ve yasaktan uzak, içtengelen duygu ve düşüncelerdir. Birduygu selidir ağıtlar. Önüne gelenisürükler götürür. Ne yasak, korku;ne bey paşa, ne şah, padişah, kral...tahtlar, taçlar, hiçbir otorite tanı-maz...

"Gece Elmalı'da kalmış ooy oy,Hamamcı Ali'yi sormuş ooy,Uzatmalı itin biri,

Yusuf'u gaflette vurmuş

Maşa Türk ordusu maşa ooy oy

Dünya şaştı böyle işe ooy

Ordu madalya göndermiş

Yusuf'u vuran çavuşa"

Malı, mülkü, sarayları, saltanatlarıgözü görmez ağıtçıların. Acısıyla,öfkesiyle başbaşadır o. İsyan vardır.Bastırılmış, söylenemeyip içe atılmışduygular vardır ağıtlarda söylediğisöyleyeceği şeylerden dolayı kimseayıplamaz. Yargılayıp yadırgamazağıtçıyı, o ölüsüne ağlıyor, acısınıyaşıyor.

"Gidenin ardından

Analar ağıt yakarmış bizim el-lerde

Ya gelene anam, ya gelene anam

Düğün bayram edilmez mi do-ğumlarda (...)

çek tilili, gir halaya

Bile öfkeyle yüreğini

Boya acını kin rengine

Savur düşmanın üstüne

Anam, anam gülüşün tutuştur-sun acını"

Sevdamızı, acılarımızı, öfkemizi,kinimizi, türkülerimizi, ağıtlarımızıkurşun yapıp, bomba yapıp düşmanınüstüne savuracağız. Analarımızın öf-kesi zalimi, zulmü boğana kadar...Yurdumuz acılı ağıtların değil, mutlu,umutlu türkülerin söylendiği, düğünbayram edilip, halayların çekildiğibir cennet oluncaya dek...

Ayhan Efeoğlu ve Tüm Kayıplarımızı Bulmak İçin Birleşelim!

TAYAD’lı Aileler, Ayhan Efeoğlu’nun bulunmasıiçin 19 Ekim günü İstanbul Taksim Tramvay Durağı’ndatoplandılar. Eylem sırasında Ayhan Efeoğlu’nun fotoğ-rafının olduğu “Ayhan Efeoğlu’nun Mezarı NeredeCevap Alıncaya Kadar Susmayacağız!” yazılı pankarttaşındı. “Kaybeden Devlettir Hesap Soracağız”, “AyhanÇarkın Ayhan Efeoğlu’nun Cesedini Nereye Gömdü”,“Ayhan Efeoğlu’nun Mezarı Nerede Cevap AlıncayaKadar Susmayacağız!” dövizlerinin yer aldığı eylemdeaynı içerikte sloganlar da atıldı.

18 kişinin katıldı-ğı eylemde açıklama-yı Nuri Cihanyandıokudu. Cihanyandı,“Biz alanlardan birkere daha haykırıyo-ruz. Mezarımızı ara-maya devam edece-ğiz ve gerekirse gö-müldüğü yerleri ken-di ellerimizle kazacağız. Cenazemizi alana kadar sus-mayacağız. Evlatlarımızın analarının özlemlerini gide-rebilecekleri bir mezarı mutlaka olacak. Bunu hiçbiriktidar engelleyemez!” diye konuştu.

“Halkız Haklıyız Kazanacağız” sloganıyla eylemsona erdi.

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 225

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 26: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

AKP’nin sağlıkta yaptığı hak gasplarıyla birliktetedavi olamaz, ilaç alamaz hale getirildik. AKP, halkapara kazanma kaynağı olarak bakıyor. Oysa devlet halkiçin, halkın sorunlarını çözmek, ihtiyaçlarını karşılamakiçin çalışmalıdır. AKP, değil halk için çalışmak, halkınsırtına binen yükün tepesindedir. Bu yük sürekli taşınmaz.AKP, halkın tepesine bindirdiği bu yükün altında kala-caktır. Bunun için ilaç alamayan, yakınını tedavi ettire-meyen, doktorlara yalvarmak zorunda bırakılan, umut-suzluğa itilerek her olmazı kader sanması istenenhalkımızı örgütlenmeye çağırıyoruz. Canımızdan başkakaybedecek bir şeyimiz kalmadı. AKP şimdi canlarımızada göz koymuş durumda. Ya susacak ve kabul edeceğizya da haklarımız için, onurumuz için, adalet için hesapsorma mücadelesine katılacağız.

TBMM’de bir gecede kararlar çıkartıyorlar. KendileriAmerikalar’da, Avrupalar’da tedavi olanlar; doktorları-hastaneleri ayaklarına getirtip tedavi olanlar; bizim eli-mizdeki yeşil kartı dahi alıyorlar.

Bizi yeşil kartlara, sadakalara muhtaç edenler şimdionu da aldılar.

Halk kim?

Emperyalistler diyor ki, sağlık hakkından kısacaksın,kısıyorlar. Diyorlar ki, emeklilik yaşını uzatacaksın,uzatıyorlar. Diyorlar ki sendika hakkını elinden alacaksın,alıyorlar. Diyorlar ki zam yapacaksın, yapıyorlar.

Halk diyor ki; tedavi olmak istiyorum, çocuğumuokula gönderirken para vermek istemiyorum, evimi-ta-pumu istiyorum, karnımı doyurmak istiyorum, güvenlibir ortamda yaşayayım istiyorum.

Peki AKP, Devlet kime hizmet ediyor?

Halka mı?

Devlet, halk için değil, zenginler için çalışıyor.

Hal böyle olunca da halk Devletin gözünde düşmanoluyor. Bize düşman olan bu Devlet’e karşı, halk düş-manlarına karşı birlik olmalıyız.

Nihat Yağcı ve Dürdane Zorlu, çaresiz bırakılan hal-kımızdan sadece ikisi. Yoksul halkımızın yaşadığı Al-tınşehir’de oturan Yağcı ve Zorlu ile tedavi sırasındayaşadıkları üzerine röportaj yaptık.

Anlatılanlar, milyonlarca insanımızın yaşadıklarıylaaynıdır. Sorunlarımızın çözümü birliğimizde, ortak mü-cadelemizdedir.

Yürüyüş: Sağlık sisteminden mem-nun musunuz, ne gibi sorunlarlakarşılaşıyorsunuz?

Nihat Yağcı: Sağlık sistemindenmemnun değiliz. Hasta olunca am-bulans istiyoruz, adam öldü mü, acilmi vs. diye soru sorup gelmiyorlar.Acil hasta olunca ambulans 1 günsonra geliyor. Gelse bile yol yok.Annem yaşlı, hasta, sırtıma alsamalamam, ancak iki kişi kucaklayacaköyle yola çıkarıp doktora götürecek-sin. Araba da yok, olsa bile evinyolu yok, yukarı sırtında taşıman ge-rekir.

Yürüyüş: Hastaneye gittiğinizde ne-ler yaşıyorsunuz?

Nihat Yağcı: 7 sene çalıştığımyerde 270 gün sigortam yapılmış.Hastanede yeşil kart iptal olmuş ha-berimiz yok, kabul etmiyorlar. Gü-venlik yolumuzu kesiyor; “neyi var?”

diyor. Hasta işte görmüyorlar mı?..Aile doktoruna yazı yazdır, yeşilkartı yok, diyor. Yeşil kartı 15 günezor çıkardık. O da iptal oldu. Şimdikimlik nosu ile tedavi oluyor. Heryıl yeşil kartı yenilemek gerekiyor.Evde bakım doktorunu şikayet ettimbakanlığa. 9 serum yazmıştı doktor,gelmiyorlar şikayet ettim, sonra ken-dileri geldi.

Yürüyüş: Hastalanınca ilaçlarınızınasıl temin ediyorsunuz? Eski sağlıksisteminde nasıldı şimdi nasıl?

Nihat Yağcı: Eskiden iyiydi.30 TL serum taktırıyordum. 50-60TL para çıkmıyordu. Şimdi ilaç alı-yoruz, sayısı az, ilacın içinde 40tane vardı 30’a düşmüş. Sürekliilaç almaya gidiyoruz. Kutuların için-deki ilaç sayısı az olduğu için süreklisık sık ilaç almak zorunda kalıyoruz.Param da yok, yetiştiremiyoruz. 400TL yaşlılık maaşı alıyor annem. Ayda

3-4 koli yumurta yiyor, kaymak, etyemesi gerek. Bu aldığımız parayınereye yetireceğim ben?

Bir tane ilaç alacam, bunun içindoktora gidiyorum. 5 lira doktor alı-yor, reçete parası; 1,5 lira da ilacınkendisi, eder 6.5 lira. 6.5 lira verenekadar 1.5 liraya ilacı alırım daha iyi.Eskiden böyle değildi.

Yürüyüş: Sağlık sisteminden mem-nun musunuz, ne gibi sorunlarlakarşılaşıyorsunuz?

Dürdane Zorlu: Yeşil kart vardı,o zaman sorun olmuyordu. Şimdiyeni kart çıkartamadım. Tekrar ihtiyaçolmadı hastalanmadığımız için amahastalanırsak ne olur bilmiyorum.

Yürüyüş: Hastaneye gittiğinizde ne-ler yaşıyorsunuz?

Dürdane Zorlu: Yeşil kart olduğuiçin tedavi olmuştuk. 1.5 ay oldu

Yoksul Halkı HastalıklarlaBaşbaşa Bırakan Bu Düzen

Suçludur!

Sağlıklı veGüvenli Bir

YaşamHakkımızdır

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!226

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 27: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

yeşil kart biteli. Çocuklar 18 yaş altıuygulamasından faydalanıyor amabende bir şey olsa orasını Allah bili-yor. 35 TL yeşil kart için para isti-yorlar. Bize verdikleri (yardım parası)para 2 ayda 500. Faturalar oluyor,çocuğun okulu var, yetmiyor. Varolan para da su elektrik faturalarınaancak yetiyor. Bir tüp 68 TL. çocuk-lara okul masrafı 50 TL istediler.Müdürle konuşacağım, veremiyorum

diyeceğim. Kabul etmezse mecburivermek zorundayım. Çocuklar olduğuiçinde çalışamıyorum. Kimseye bı-rakamıyorum. Öğrenci yardımı daalamıyorum.

Yürüyüş: İlaçları nasıl alıyorsunuz?

Dürdane Zorlu: Eşim öldüğün-den beri kardeşim yardımcı oluyor.Komşular alıyor. Ağrı kesici, ateşdüşürücü fitil gibi şeyleri evde bu-

lunduruyorum. Çocuklar çabuk gripoluyorlar, grip olduklarında özel dok-tora, hastaneye götüremiyorum. Sağ-lık ocağına götürüyorum. Orada üçdoktor var, durumumu biliyorlar, yar-dım ediyor doktorlar. Ellerinde olanilaçlardan veriyorlar, para vermedenöyle alıyorum. Bazen yukarda bireczacı var, o yardımcı oluyor paraalmıyor. Acil hasta olunca da sağlıkocağına götürüyorum çocukları.

Üniversitede yemek ücretlerine zam yapılmıştı vegünlük fiş uygulaması yerine haftalık kart uygulamasınageçilerek öğrencilerden yemek yemedikleri günlerin deparasını alacaklardı.

Arkadaşlarımızla toplanıp bu durumu konuştuk. Üni-versitenin durumunu da göz önünde bulundurarak,protesto eylemleri ile rektörlüğe karşı olan tepkiyi to-parlayalım, uygulamayı da değiştirelim istedik. Tabiibu, hesabımıza göre uzun bir zaman gerektiriyordu.Ben de bu noktada düşünüyordum; artık öğrencilerineskisi gibi olmadığını, bir takım korkularına yenik dü-şebileceklerini ve katılmayacaklarını kendi kendimesöylüyordum. Bir nevi inançsızlıktı benimki.

Eylemden yaklaşık 3 hafta önce çalışmalar başladı.Öğrenciler olarak önce Medico Sosyal Başkanı ile gö-rüşmek istedik. Talebimiz zorla da olsa kabul edildi.Fakat Mediko başkanının bizi dinlemeye, anlamayaniyeti yoktu. Sonuç alamadık bu görüşmeden. Sonra darektörlük ile görüşme talep ettik. Haliyle üniversite rek-törünün bize ayıracak zamanı yokmuş.

Açıklama yapmak için karar aldık. Geçen her günöğrenciler tepkilerini dile getiriyorlardı. Çokça "Ne ya-pabiliriz acaba?" dediklerini duyduk. Basın açıklamasınaçağırdık onları, "Toplanalım, görüşelim sizinle de"dedik. Demokrat, duyarlı, bu durumdan yakınan pekçok öğrenci ile toplanıldı, görüşüldü. “Ekmek, SoğanEylemi” adını verdiğimiz bir yürüyüş ve eylemle protestoedilecek, rektörlükle görüşülecekti. Aksi halde, sonuçalamadığımız durumda başka eylemlere dönüşeceğikararı da yine aynı öğrencilerden çıktı. Eylem günü içinhazırlıklara başlanıp bildiriler hazırlandı.

Eylem günü rektörle görüşme talep edildi tekrar. Busefer talebimiz kabul edildi. Ama sonuç çıkmadı görüş-meden.

Beni düşündüren üniversitede çokça böyle günceleylemliliklerin kararının alınması ve sonrasında birtakım eksiklik-hatalardan dolayı istenilen-beklenenlerinolmaması. Bu yüzden endişelerim devam ediyordu."150-200 kadar kişi toplanır, yürür görüşürüz. Zorlarız

fakat sonuç alamayabiliriz" diyedüşünüyordum.

Üniversitede pek çok öğrencibildiri dağıtımını kendi fakülte-

sinde, sınıflarında yapıyorlardı. Birçoğu da “etliyesütlüye karışmaz” denir ya, öyle arkadaşlardı. Bildirilerdetaleplerimizi yinelemiş “Ekmek-Soğan Eylemi” çağrımızıyapmıştık.

Bildiri dağıtmadığım bir gün, hiç tanımadığım birieyleme çağrı yapıp bizim organize ettiğimiz eylemeçağrı yapıyordu. O bildiriden bana da verdi. Durumuöyle güzel anlattı ki, güvensizliğimi sorgulattı bana.

Eylem günü geldi çattı. Toplanacağımız alana doğruyola çıktık. 200 kişi kadar alandaydık. Gelenler yaSOL'dan ya da bizim çevremizden insanlardı. Bir antahminimizin, güvensizliğimizin doğru olduğunu dü-şündüm.

Yürüyüşe başladık. Slogan attırıyordum... Arkamabakmadan ön sıralarda yürüyordum. Bir ara slogan ses-lerinin yükseldiğini farkettim. Arkama dönüp baktığımdayürüyüşteki kitlenin kalabalık olduğunu gördüm. Yürü-yüşteki kalabalığı görünce slogan da birbirine karışmıştıheyecandan. Eylem alanına, rektörlüğün önüne varmıştık.2000'in üzerindeydi kitle. Eylem örgütleyicileri olarakhepimiz şaşırmıştık bu duruma. Sevindirmişti bizleri.

Rektörlüğün önünde yoğun güvenlik önlemi almışlardı.Rektörlük 15 kişi ile görüşme yapacağını söyledi. O 15kişiyi seçerken beklemediğim, hiçbir eyleme katılmayanev arkadaşımı da gördüm. Epey de hazırlıklı gelmişti.15 kişi ile rektörlükle görüşmek için yola çıktık. Aşağıdabekleyen arkadaşlarımız o gün yağan yağmura bile al-dırmıyorlardı. Jandarmanın tüm korkutma çabaları daboşa çıkmıştı. Kitleye silah doğrultanlar bile vardı. Amakimse korkmadan bekliyordu.

Rektör yerinde yoktu. Yerine rektör yardımcısı ilegörüştük. Taleplerimizi sıralayıp anlattık. Hiçbir itirazıolmadı; "Siz öğrencileri buraya topladınız, ayağa kal-dırdınız. Bize de talepleri kabul etmek düşer, kabul et-mesek olur mu?" dedi ve hemen ertesi gün eski uygu-lamaya geri dönüldü...

Güvensizliğim ve bunların sonucu yaptığım küçüktembellikler utandırmıştı beni.

Hayatın Öğrettikleri

Halka Güvenmeyenler İnançlarını Yitirirler

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 227

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 28: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

F Tipi hapishaneler ve 12 yıldıryürürlükte olan tecrit politikasınınamacı, her türlü yol ve yöntemi kul-lanarak tutsakları teslim almaktır.Bir statü haline getirilmeye çalışılanuygulamalar dayatmalar olduğu gibi,kişilere ya da döneme özgü şekillenenidari tavırlarla da karşılaşılmaktadır.Örneğin, bir dönem oluyor "ayakka-bı araması" bahane edilerek ardı ar-dına soruşturmalar açılıyor, bir baş-ka dönem sloganlar ya da marşlar ba-hane ediliyor. Mevcut yasalar aracı-lığı ile hapishane yönetimlerine ve-rilen sınırsız yetki bu amaç doğrul-tusunda kullanılıyor.

Belli değerlerden, tavır, davra-nış, ilke ve kurallardan yaşam biçi-minden düşüncelerinden, sahip ol-duğu hakları savunmaktan, örgütlü ha-reket etmekten uzaklaşmış bir tutsakkitlesidir, onların görmek istedikleri,kafalarındaki bu portreye uymayanherkes hedeftedir. Senelerce devamedecek yasaklar hücre cezaları en-gellemeler bunun içindir. Bıktırmak,yıldırmak, duyarsızlaştırmak, tepki-sizleştirmek, inançsızlaştırmak, umut-suzlaştırmaktır dertleri. Bunu başa-ramadıklarında "sen misin karşı ko-yan" politikaları devreye girer. De-nilebilir ki, yapamadıkları ve yapa-mayacakları bir şey yoktur bu konu-da.

Senelerce fazladan hapis yatır-mak bunun ifrat noktasıdır. Yasalar za-ten yukarıda belirttiğimiz politikalardoğrultusunda hazırlandığı için, ha-pishane yönetimleri tamamıyla key-fi davranışlar içerisinde olsa dahi (kiöyledir) her türlü hukuksuzluk kabul

görmekte, itiraz mercii olan mah-kemeler de yaşanan adaletsizliği bü-yütmekte ve hak gasplarına ortakolmaktadır.

İnfaz yakma politikası, ceza in-faz kanunu ve Terörle Mücadele Ya-

sası aracılığıyla idarenin eline veril-miş bir "sopa" gibidir. "İnfazın ya-nar bak" olmuştur. Özellikle adli tu-tuklu hükümlüler üzerinde bu teh-ditlerin ciddi bir baskı yarattığını, et-kili olduğunu belirtmek gerekir. Dev-rimci tutsaklar, baskı ve dayatmala-ra karşı durma iradesine sahiptir. Bunoktada "infaz yakmak" bir inti-kam saldırısı olarak gündeme gel-mektedir.

Ceza İnfaz Kanunu'nun 48. mad-de 3-b bendi şöyledir: "Disiplin ce-zalarının tamamı infaz edilip kaldı-rılmadıkça koşullu salıverilme işlemiyapılmaz, ancak bu süre hakedereksalıverme tarihini geçemez.”

Aktardığımız düzenleme, hapis-hane idaresinin keyfi kararları iletutsakların şartlı tahliyesinin engel-lenmesi anlamına gelmektedir. Bu-lunduğumuz hapishanede anma vekutlama programlarına yönelik açılansoruşturmalar nedeniyle her tutsakiçin 4-5 seneye varan iletişim ve zi-yaret yasakları söz konusudur. CemKılıç, Fırat Özçelik ve Kenan Gün-yel, normal koşullarda tahliye olma-ları gerektiği halde bu maddeye da-yanılarak hapiste tutulmaktadır.

Yasaya göre, bu "disiplin cezala-rı"nın infazının tamamlanması yet-mez! Bir de "iyi hal şartı" aranır.Yani infaz tamamlandıktan sonra 3 ay"hücre cezaları"ndan sonra ise 6 ay-1 sene boyunca hükümlünün "iyihali" olması, yeni bir ceza vs. alma-ması gerekir!

Çokca tartışmaya konu olan Te-rörle Mücadele Kanunu'nda İnfazYakma Politikasına dayanak sunar.Şartlı Salıverme başlıklı 17. madde:

"Bu kanun kapsamına giren suç-lardan mahkum olanlardan, ağır-laştırılmış müebbet ağır hapis ceza-ları alanlar 36 yıllarını, müebbetağır hapis cezasına hükümlüler 30 yıl-larını, diğer şahsi hürriyet bağlayıcıcezalara mahkum edilmiş olanlarhükümlüler süresinin 3/4'ünü çekmişolup da iyi halli hükümlü niteliğindebulundukları taktirde talepleri ol-maksızın şartla salıverilirler.

Bunlardan, tutuklu ve hükümlüiken firar edenler veya firara teşeb-büs suçundan veya cezaevi idaresinekarşı ayaklanma suçundan mahkumedilmiş bulunanlar ile disiplin ceza-sı olarak üç defa hücre hapsi ceza-sı almış olanlar, bu disiplin cezala-rı kaldırılmış olsa bile şartlı salıve-rilmeden yararlanamazlar."

Maddenin devamında ikinci kezTMK kapsamında hüküm giyenlerinde şartlı salıverilmeyeceği ve ağır-laştırılmış müebbet hükümlülerininölünceye kadar hapiste tutulacağıayrıca belirtilir.

Bu noktada, hapishane yönetimi-nin disiplin kurulu kararlarının ta-mamen keyfi, kendi hukuklarına dahiters düşecek şekilde açık bir düş-manlık gözeterek devreye soktuğunaözellikle dikkat çekmek gerekir.

Somut örneğini aşağıda aktaraca-ğımız üzere arkadaşlarımız MehmetAkdemir ve Nedim Öztürk'e yönelikpeş peşe açılan soruşturmalarla infazyakma politikası devreye sokulmuş-tur. Buna ilişkin daha önceki aylardaçeşitli bilgiler aktarmıştık. Yenidenözetleyecek olursak: M. Akdemir veNedim Öztürk'ün kaldığı hücreyeyönelik bir "baskın arama" yapıldı.Senelerdir başucunda duran bir tab-lo gerekçe gösterilerek "hücre ceza-sı" verildi. İnfaz Yakma Hakimli-ği’ne yapılan başvuru sonucundahücrede keşif yapılması ve hukuk-suzluğun açığa çıkması hapishaneidaresinin yeni bir baskın arama yap-

Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Hapishane Eylül2012 Hak İhlalleri İnfaz Yakma Politikası

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!28

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 29: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

ması ile sonuçlandı. Bu kez, dahaönce hiçbir şekilde "sakıncalı" gö-rülmemiş, posta ile gidip gelen el ya-pımı dergiler vb. gerekçe gösterilerekMehmet Akdemir'e yönelik soruş-turmada 3 ayrı kararla toplamda 51günlük "hücre cezası" verildi.

Bunların hukukla bağı yoktur!Aşağıda aktaracaklarımız F Tiplerindehukukun nasıl işlediğine dair bir ib-ret belgesidir aynı zamanda.

İnfaz Hakimliği, hapishane ida-resinin 08.12.2011 tarihinde A-27Hücresine yapılan baskın arama sı-rasında, 3 yıldır dokunulmayan ve kal-dığı bir hücrede aynı yerde, üst kat-ta dolabın yanında, M. Akdemir'in ba-şucunda duran, Türkiye haritası üze-rine çizilmiş Dursun Karataş portre-si ve "yaşamış sayılmaz zaten yurduiçin ölmesini bilmeyen" yazılı tablo-nun "teşhir" amaçlı bulundurulduğugerekçesiyle Mehmet Akdemir veNedim Öztürk'e verdiği 15'er günlük"hücre cezası"nın iptaline ve ortadankaldırılmasına karar vermiştir.

Kararın gerekçesinde: "Başvuru-cu Mehmet Akdemir'in resim kağıt-larını kullanarak yaptığı ve üzerindeTürkiye haritası ile haritanın ortakısmında Dursun Karataş'a ait yarımportresinin çizili olduğu tablonungörevlilerce el konduğu sırada bu-lunduğu aslen ayakkabılık olan ancakbaşvurucu tarafından kitap, dergi,resim gibi eşyalarını koymak suretiylekullandığı plastik malzemenin üstkatında, duvara yaslanmış şekildeve önünde fotoğraflar konularak kıs-men kapatılmış bulunan tablonunyasada düzenlediği üzere asılı ol-madığı gibi teşhire uygun bir ko-numda da bulunmadığı, bu itibarlaBaşvurucu Mehmet Akdemir'in teş-hir kastının olmadığı yönündeki sa-vunmasının aksini kanıtlayacak di-siplin yaptırımı uygulamasını gerek-tirecek nitelikte her türlü şüphedenuzak somut kanıt elde edilmemekteaşağıdaki şekilde şikayetlerin kabu-lüne karar vermek gerekmiştir..." de-nilmiş ve hapishane idaresinin2011/659 sayılı kararının usul ve ya-saya aykırı bulunduğundan İPTALİ-NE, cezaların ORTADAN KALDI-

RILMASINA karar verilmiştir.

Dosya No: 2012/145 KararNo:2012/1440 karar tarihi:30.05.2012

Karar açık olmasına rağmen hu-kuki süreç böyle sonuçlanmaz ama!Cumhuriyet Savcısı Mehmet NadirYağcı, bu karara itiraz ederek, keyfigerekçelerle verilen "disiplin ceza-sı"nın onaylanmasını talep eder.

İnfaz Hakimliği"nin daha önce tut-sakların itirazlarını haklı görerek ip-tal ettiği diğer kararlarda olduğu gibiitiraz mercii olan Akif Köylü baş-kanlığındaki 2. Ağır Ceza Mahkemesiyaptığı "incelemede" CumhuriyetSavcısının talebini yerinde bulmuş veinfaz hakimliğinin kararını İPTALederek hücre cezalarını İNFAZ YAK-MAK AMACIYLA YENİDENYÜRÜRLÜĞE KOYMUŞTUR!

2- ACM Kararı:28.06.2012, De-ğişik İş No: 2012/1104 (Bu kararla-rın tebliğ tarihi 13 Eylül 2012'dir)

İnfaz Hakimliği’nin 30.04.2012 ta-rihinde A-27 hücresine gelerek yap-tığı keşif işlemi sonrasında idareninuydurma gerekçelerinin açığa çıkmasıve cezanın iptaline karar verileceği-nin anlaşılması üzerine, 04.05.2012'deyani keşiften 4 gün sonra yeni bir bas-kın arama yapıldı. Bu arama esna-sında, önceki aramada el konulmayanbazı el işi resim, takvim, dergi vb. neel konularak 2 ayrı kararla20+20+11 gün toplamda 51 gündaha "hücre cezası" verilmiştir.

Bu keyfi soruşturma ve cezalarınamacı İNFAZLARI YAKMAK vedevrimci tutsakları daha uzun süre ha-piste tutmaktır.

Devrimcileri komplolarla tutuk-lamak, delilsiz, şahitsiz cezalar ver-mek yetmiyormuş gibi, daha uzunsüre hapis yatırmak için İNFAZ YAK-MA Politikası da gündeme getiril-mektedir.

Çıplak Arama Dayatmasıve Fiziki Saldırılar

-13 Ağustos 2012 günü Metris Ha-pishanesi’nden sevkle gelen Murat Fı-rat, Özgür Karakaya ve Eser Mor-

sümbül zorla soyarak arama saldırı-sına maruz kaldılar.

Hapishaneye her yeni gelen tutsakbu saldırı ile karşılaşmaktadır. Bura-da amaç "güvenliği sağlamak" vb. de-ğil, daha ilk adımda tutsakları baskıaltına alarak pasifize etmektir. Yok-sa zaten el dedektöründen X-Ray ci-hazına, elle üst araması yapmaya ka-dar tüm arama biçimleri, uygulan-maktadır. Adalet Bakanlğı dahi "çıp-lak arama uygulamalarının yapıldığı"defalarca belirtmek zorunda kalmış-tır. Çünkü kabul etmek, işkencecili-ği de kabul etmek anlamına gelir.Buna rağmen gerçekleri onlar da çokiyi bilmektedir.

13 Ağustos günü yaşanan bu çıp-lak arama dayatmasını reddeden Mu-rat Fırat, Özgür Karakaya, Eser Mor-sümbül, zorla-üstleri başları parçla-narak soyulmuş saldırıya uğramış-lardır.

Engin Çeber'n katledildiği süreç-te aynı işkenceleri yaşayan Özgür Ka-rakaya'ya yönelik ayrıca darp ve ha-karetlerle saldırı yapılmıştır.

Bu şekilde yapılan her saldırınınardından idarenin kullandığı yöntembir de disiplin soruşturması açmak veişlediği suçları bastırmaktır. Yineöyle olmuş, ahlaksız aramaya karşıslogan atan tutsaklara bunun için 2 ayziyaret yasağı getirilmiştir.

Düz mantıkla düşünülecek olsakbile "İnsanlık Onuru İşkenceyi Ye-necek" sloganı atan bir kişinin iş-kenceye maruz kaldığı, onun için busloganı attığı anlaşılır. Oysa F Tipi hu-kukta işkence görenin değil işkenceyapanın sözü geçerlidir.

- Bir başka siyasi davadan tutuk-lu olarak hapishaneye getirilen Ali Kı-lıç, Ali Özerli, Veysel Karhan Ağbaş,Kamuran Nemutlu ve Ali Yumli'yeyönelik de soyarak arama saldırısı ya-pıldı. Aynı şeklide onlara da "arama-ya karşı çıkmak" gerekçesiyle ceza-lar verildi.

- 22 Ağustos günü akşam sayımın-dan kısa süre önce PKK davası tutsak-ları Agit Tan, Mahsum ...., Barış Eren"havalandırmada şarkı söyledikleriiçin" fiziki saldırıya maruz kaldılar.

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 29

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 30: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Keyfi Gerekçelerle AçılanDisiplin Soruşturmaları

Hapishane idaresi anma ve kutla-malara yönelik "türkü söyledin”,“marş söyledin", "slogan attın" içeriklisoruşturmalar açarak iletişim ve zi-yaret yasakları yağdırmaya devamediyor. Devrimci tutsaklar her günbelli saatlerde slogan atsalar da ida-re bunu kabullenmiş durumdadır. Busloganlara yönelik hiçbir soruşturmaaçılmamıştır. Oysa defalarca belirttik:yasaysa yasa! Uygulayın ve her slo-gana soruşturma açın! Yıllarca değilyüzyıllarca ceza yağdırın! En meşrutavırlarımızdan, değer ve gelenekle-rimizden, şehitlerimizi anmaktan vaz-geçecek değiliz!.. Her şart altındaanma ve kutlama programlarımızıyapmaya devam edeceğiz.

Bu tavır karşısında soruşturmaaçıp yasaklar getirmek dışında yaptı-rım gücü bulunmayan idare aynı po-litikayı sürdürüyor. Neredeyse herarkadaşımızın 4-5 sene kadar iletişimve ziyaret yasağı oldu bu süreçte ni-hayetinde tutsaklara hapiste bulun-dukları sürece yasaklar getirmek, in-fazlarını yakarak fazladan hapis ya-tırmak, F Tipi hapishaneler içerisindebu hapishanenin özel uygulaması ola-rak teşhir olmuştur. Eylül ayı içerisindede soruşturma saldırısı sürmüştür.

- 14 Eylül 2012 günü İbrahim Çu-hadar'ı anmak amacıyla düzenlenenetkinliğe dair soruşturma açılmıştır.

- Zorla soyarak arama saldırısınamaruz kalan Murat Fırat, Özgür Ka-rakaya ve Eser Morsümbül'e yöneliksorşturmada "Aramaya karşı çık-mak" gerekçesiyle 2'şer ay ziyaret ya-sağı getirilmiştir. (24.08.2012 KararNo:2012-607)

Mektup Engellemeleriİletişim yasakları ile tutsakların he-

berleşmesine sekte vuran idare, yasağıolmayanlara gelen-giden mektuplarıda "sakıncalı" kararları ile engelliyor.

- Hapishane idaresi Kenan Günyeladına Ali Temiz'den gelen bir taah-hütlü mektuba el koyma kararı aldı.Gerekçe "övücü ve yüceltici ifade-ler kullanarak örgüt dayanışması-

nı arttırmak" 29.08.2012, 2012/614

- Hapishane idaresi, Fırat Özçe-lik'e, Selda Özçelik'ten gelen bir adettaahhütlü mektuba ilişkin kısmi en-gelleme kararı aldı. Gerekçe aynı.(14.09.2012, 2012/6401)

- 2. Ağır Ceza Mahkemesi, KenanGünyel'e Hüseyin Kilis'ten gelenmektubun engellenmesine ilişkin ka-rarı onayladı. 17.07.2012, değişik işno: 2012/1171

- 2. Ağır Ceza Mahkemesi, NedimÖztürk'ün Mustafa Doğru'ya gön-dermek istediği mektuba ilişkin en-gelleme kararını onayladı. Değişik işno: 2012/1187, 10.05.2012

- 2. Ağır Ceza Mahkemesi, NedimÖztürk'e Taner Korkmaz'dan gelenmektubun engellenmesini onayladı.Değişik iş no: 2012/1026, 20.06.2012

Süreli Süresiz YayınlarınEngellenmesi

Yürüyüş dergisinin 26 Ağustos2012 tarihli 327. sayısı hapishane ida-resinin 11.09.2012 tarih ve 2012/152sayılı kararıyla engellendi.

Karar gerekçesi olarak "Derginin36. sayfasında ceza infaz kurumlarıhakkında asılsız yazı ve yorumlara yerverildiği, ceza infaz kurumu ve per-sonelinin ismini vererek hedef gös-terici tehdit içerikli ifadelere yer ve-rildiğinden" denilmektedir.

Sağlık Hakkı İhlaliRevir muayeneleri yalnız haftada

iki gün, Pazartesi ve Perşembe (yarımgün) yapılmaktadır. Hasta olan bir tut-sak muayene olup ilaçlarını alabilmekiçin dört-beş gün beklemek zorundakalıyor. Bunun üzerine "dilekçe yok,kaybolmuş" ya da "yoğunluk var" gibigerekçelerle revire çıkıp muayeneolmamız engellendiğinde bir hafta-ongün geçmiş oluyor yaşadığınız ra-hatsızlığın üzerinden. Bu koşullarda,sağlıklı bir muayene teşhis tedavi sü-recinin yaşanması mümkün müdür?Aksine, yaşayan basit rahatsızlıklarındahi ciddileşmesi söz konusudur. Busorunların idari politikalarla çözüle-bilecek yönleri olmakla birlikte, asıl

olarak, aile hekimliği uygulaması ilemuayene günlerinin sınırlandırılma-sına neden olan, yeterli sayıda doktortahsisini sağlamayan Adalet Bakan-lığı sorumludur.

Diğer Hak İhlalleri- Sohbet hakkı haftada 6,5 saat ka-

dar uygulanmakla birlikte çeşitli so-runlar yaşanmaya devam etmektedir.Kimi gruplar 4 kişiye düşmesinerağmen diğer sohbet gruplarıyla bir-leştirilmemekte, tutsakların sohbetalanına su-bardak vb. götürmesi en-gellenmektedir. Sohbet alanında ko-nuşmak dışında hiçbir sosyal payla-şım imkanı yoktur. Tutsakların hüc-reden yazılı bir materyal, kalem-ka-ğıt, kitap, dergi, mektup, müzik ale-ti vb. götürmesi söz konusu bile ol-mamaktadır. Başka hapishanelerde bumümkün olmasına rağmen buradasohbet alanında fotoğraf çektirmek ta-lepleri reddedilmektedir.

- Avukatlara gönderilen postalarınkapalı olması avukat müvekkil gizli-liğinin getirdiği temel haklardan biriolmasına rağmen bu hak otadan kal-dırılmış durumdadır. Bu postaların di-ğerleri gibi açık olarak idareye teslimedilmesi dayatılmaktadır.

- Tekli hücrelerde kalan üç adli tu-tuklu arasında yaşanan tartışmalarınardından yer değişikliği talepleri red-dedilmiş ve birbiriyle anlaşamayan,geçinemeyen kişiler yan yana tutul-maya devam etmiştir. "Sorun yaşan-masın" bahanesiyle havalandırmayafarklı saatlerde çıkarılan tutuklular buuygulama ile haftalar boyunca bir türhücre hapsine maruz bırakılmıştır. Ay-lar sonra S.S isimli tutuklu başka birhücreye alınarak sorun ortadan kal-dırılmıştır.

- Serdar Karaçelik'in Ahmet Sal-gın'a gönderdiği posta içeriğindekimektuplardan biri, Veli Elyakut'unmektubu kaybedilmiş, yan taraftan bu-lunan 1 No'lu F Tipi Hapishaneyeulaştırılmıştır!

(15 Ağustos-20 Eylül arası yaşa-nan hak ihlalleri ve tebliğ edilen ka-rarlardan derlenmiştir.)

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!30

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 31: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Bir bayram daha geçti. Evlatları-mız bir bayramı daha tecrit zulmü al-tında geçirdi.

Evlatlarımız, halkımızın özgür-lüğünü, vatanımızın bağımsızlığını sa-vundukları, zulme karşı olduklarıiçin hücrelere atıldılar.

AKP iktidarı hücrelerde tecritederek, bağımsız ve demokratik birTürkiye isteyen evlatlarımızı müca-delelerinden vazgeçirmeye çalışıyor.Onları, düşünmeyen ve idealleri ol-mayan insanlar haline getirmek isti-yor. Her türlü zulme rağmen evlatla-rımız düşüncelerinden vazgeçmiyor,vazgeçmeyecek. Evlatlarımız, tecri-te direnmeye, düşüncelerini savun-maya devam ediyor. Bunun için bay-ramları ailelerinden uzakta, hücrelerdegeçiriyorlar.

AKP iktidarı halkımızı bayramkutlayamaz hale getirdi. Zamlar, yıkımsaldırıları, tutuklama zulmü ve bilcümleadaletsizlikler içinde halkımız nasıl bay-ram kutlayabilsin ki? Ayrıca AKP ik-tidarı her şeyi olduğu gibi bayramlarıda alınır-satılır hale getirdi. Bayramlarındayanışma ruhunu öldürdü.

Bakın ülkemiz tablosuna: Ülkemiz,başta Amerika olmak üzere emperya-listler tarafından sömürülmeye de-vam edilmektedir. Bu yüzden açlık,yoksulluk, yozlaşma artarak sürmek-tedir. Kültürel değerlerimiz yok edil-meye çalışılmaktadır. Bunu bayram-larda da somut biçimde görüyoruz. Es-kiden insanlar daha fazla birbirinin ya-nına gitmekte, acılarını-sevinçlerinidaha fazla paylaşmaktaydı. Şimdi yıl-larca oturduğu apartmanda komşusu-nun yanına bir defa dahi gitmeyen,komşusuna selam vermeyen bir du-ruma getirildi. Bu da tecritin sadece ha-pishanelerde yaşanmadığını, günlükhayatımızda da etkili olduğunu gös-termektedir. Bunun sonucunda umut-suzluğa sürüklenen insanlarımız birşeylerini paylaşabilecekleri kimse bu-lamamakta ve intiharlara varan so-nuçlarla karşı karşıya kalmaktadır.

AKP iktidarı hayatımızın her ala-nına saldırmakta, sorunlarımızı çöz-mek yerine büyütmek için elinden ge-leni yapmaktadır. Bir yandan “Kent-sel Dönüşüm” adı altında evlerimizibaşımıza yıkarak zenginlere rant sağ-lamaya çalışıyor. Diğer yandan yap-tıkları zamlarla her geçen gün yaşamkoşullarımızı daha zorlu hale getiri-yor. Ayrıca çıkardıkları yasalarla iş-çilerin kazanılmış haklarını daha faz-la gasp ediyor. “Performans” adı al-tında tüm işçi-emekçilerin iş güven-celerini ellerinden alıyor. Emeklilikyaşını yükselterek emeklilere me-zarda emekliliği reva görüyor. Tümbunlar yetmezmiş gibi kardeş Suriyehalkının Amerika adına kanının dö-külmesi için her türlü çabayı göste-riyor. Sözde muhalif olan Ameri-ka’nın işbirlikçilerine kucak açarakSuriye’yi Amerika adına tehdit ediyor.

AKP iktidarı çıkardığı yasalarlakendisi gibi düşünmeyen gazetecile-ri, öğrencileri, hakları için direnen iş-çileri, memurları susturmaya ve sö-mürüyü artırmaya çalışmaktadır. Bunakarşı çıkan evlatlarımızı tutuklamaktave aylarca mahkeme yüzü görmedenF Tipi tecrit hücrelerine atmaktadır.

Amaçları tüm halkı susturarak busömürü düzenini sürdürmektir. Biz-ler evlatlarımızla beraber her zamanher yerde direnmeye devam edeceğiz.Evlatlarımızı tecrit zulmüne ezdir-meyeceğiz.

Tecrite karşı direniş faşizme veemperyalizme karşı bir direniştir.Tecrite karşı direniş haklarımızın eli-mizden alınmasına karşı bir direniş-tir. Tecrite karşı direniş, halkın da-yanışma ruhunun diri tutulmasıdır.Halkın birbirinden koparılmasınakarşı mücadele etmektir.

Elinde direniş bayrağını dalgalan-dırarak tecrit zulmüne karşı en önde ba-rikat olan 122 evladımız zulme boyuneğmeyeceğimizin ilanıdır. Tam 7 yılboyunca direndik ve 122 canımızıverdik. Tecrit-tredmanı kabul etmeyen

evlatlarımızın direnişleriyle tecriti ka-bul etmedik. Bu direnişin sonucundaAKP iktidarına geri adım attırdık ve“10 Saatlik Sohbet Hakkı”nı ka-zandık. Buna tahammül edemeyenAKP iktidarı tecrit koşullarını ortadankaldıracağına daha da ağırlaştırmıştır.Hücrelerde fiili saldırılar, sohbet hak-kının gasp edilmesi, infaz yakmalar, di-siplin cezalarıyla görüş ve mektup ya-sakları gibi birçok haklar gasp ediliyor.Ama nafile… Hiçbir güç evlatlarımı-zı teslim alamayacak!

Evlatlarımıza yapılan saldırılarasessiz kalmayacağız. Her zaman ev-latlarımızın yanında olacağız. Neiçeride ne de dışarıda tecritin halkı-mızın ve evlatlarımızın üzerinde etkiyapmaması için mücadele edeceğiz.

Bizler devrimci tutsakların ailelerive yoldaşları olarak evlatlarımızayapılan bu zulüm karşısında sessizkalmadık, kalmayacağız. Gün geldievlatlarımızla ölüme yattık. Gün gel-di yıllarca sokaklarda, parklarda zul-mü halka anlatmak için karda kışta,gece gündüz direndik. Ama evlatla-rımızı asla sahipsiz bırakmadık.

Evlatlarımız direnme geleneğiniŞeyh Bedrettinlerden, Pir Sultanlar-dan, Baba İshaklardan, Kerbela’da za-lime biat etmeyenlerden, Mahirlerdenalıyor. Halkımızın direniş geleneğinitecrit hücrelerinde yaşatıyorlar. Bay-ramları da bu direnişin bir parçası ola-rak dayanışma ile geçiriyorlar.

Tecrit kaldırılıncaya kadar müca-delemizi sürdüreceğiz. Tüm halkımızıevlatlarımızın yanında olmaya çağı-rıyoruz. İçeride hücrelere, dışarıda ya-şamımızın hücreleştirilmesine karşımücadelemizi büyütelim.

Evlatlarımızın özgürce kutlayacağıbayramlar da gelecek. Onu kendimücadelemizle, kendi ellerimizle ya-ratacağız. TÜM HALKIMIZIN VETECRİTE KARŞI DİRENİŞİNONURLU SESİ EVLATLARIMI-ZIN BAYRAMINI BU DUYGU-LARIMIZLA KUTLUYORUZ.

Evlatlarımız Bir Bayramı Daha Tecritte Geçirdi!İçeride Hücrelere Karşı, Dışarıda Yaşamımızın

Hücreleştirilmesine Karşı Mücadeleyi Büyütelim!TAYAD’lı Aileler

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 31

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 32: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Liseli Dev-Genç’liler, yeni eğitimdöneminde çalışmalarını yenidenbaşlattıkları kampanyalarına devamediyorlar. Liseli gençliğin içine dü-şürülmek istendiği yozlaşmaya karşı,gözlerine perde indirilerek gerçeklerigörmelerinin engellenmesine karşıLiseli Dev-Genç örgütlenme çağrısıyapıyor. Çağrılarını sorularımızaverdikleri cevaplarda da tekrarladı-lar.

Yürüyüş: “Parasız Eğitim SınavsızGelecek Hakkımız İstiyoruz Alaca-ğız” adlı bir kampanya başlattınız.Kampanyaya dair ne düşünüyorsu-nuz?

Mete Kul: Yaptığımız bu kam-panya ile bizlerin en temel sorunla-rından biri olan parasız eğitim ve sı-navsız gelecek hakkımızı istiyoruz.Ülkemizde binlerce öğrenci sadeceparası olmadığı için okuyamıyor. Ai-lelerimiz binbir emekle çalışıp bizleriokutmak isterken okula gittiğimizdebizden yüzlerce lira kayıt parası is-teniyor. Bu parayı vermezsen oku-yamazsın diyorlar. Bu da eğitim sis-temindeki adaletsizliği gösteriyor.Ya da sınav sistemini önümüze engelkoyarak, okumamızı daha çok zor-laştırıyorlar. Sınavlarda başarılı ola-mayan öğrenciler ise tek çareyi inti-harda buluyorlar. Bir sınav için in-sanlara ölümü çare olarak gösterenbu düzendir. Bizler de bu düzeninyarattığı eğitim sistemine karşı kendialternatif eğitim sistemimizi istiyoruz.Bizim istediğimiz, herkesin okuya-bileceği, parasız, demokratik, bi-limsel bir eğitim sistemidir.

Cavit Yılmaz: Parasız eğitim tümhalkın sorunu. Halk tepkili ve ailelerbir öncü arayışında, çıkış yolu arı-yorlar. Bu da devrimcilerdir. Bizleryaptığımız çalışmalar ile hem ög-rencilere hem ailelere örgütlü dav-ranmanın ve Liseli Dev-Genç’lilerdenbaşka hiçbir kurumun onlara yardımve sonuç getiremeyeceklerini anla-

tıyoruz.

Berk Ercan: 43 yıldırülkemizde parasız, demo-kratik ve bilimsel bir eğitimiçin mücadele ediyoruz.Parasız eğitim istiyoruzçünkü biz yoksul halk ço-cukları olarak bizden çeşitlibahanelerle toplanan para-ları ödeyemiyoruz. Bu yüz-den kimi zaman arkadaş-larımızın yanında bu ha-raçları toplayanlar tarafından küçükdüşürülüyoruz. En önemlisi de kimizaman bu paralar yüzünden okulakayıt olamıyoruz; olsak da devamınıgetiremiyoruz. Sınavsız bir gelecekistiyoruz diyoruz çünkü ezbere dayalı,bilimsellikten uzak olan eğitim sis-teminde aynen bir yarış atı gibi ça-lıştırılıp sınavlara hazırlandırılıyoruz.Okullarda aldığımız eğitim, dediğimgibi hayattan uzak ve bilimsel birnitelikte değil. Bu yüzden de ders-hanelere gitmek zorunda kalıyoruz.Bu dershane paralarını ana babaları-mız ekmeğinden suyundan kesip kıtkanaat ödüyorlar; ödeyemediklerizaman ise hem biz liseli gençlik hemailemiz yeni işler bulup çalışmayabaşlıyoruz. Çalışan birçok arkadaşı-mız ve ailesinin iş cinayetlerine kur-ban gittiklerini gördük. Tüm bunlarbirleşip, artık halkın gözünde birazcıkbile güvenilirliği kalmamış hileli sı-navlara katıldığımız zaman ise tümbu nedenlerden kaynaklı öğrenci ar-kadaşlarımız bunalıma girip intihar-lara kalkışıyor. Bizler de Liseli Dev-Genç'liler olarak düzenlediğimiz bukampanya ile eğitimin halk için pa-rasız olmasını; elenmek, seçilmekdeğil, bilimsel, demokratik niteliklisınavsız bir eğitim istiyoruz.

Dilan Poyraz: Bizler Liseli Dev-Genç'liler her yıl eğitim-öğretim sü-resinde liselilerin sorunlarına yönelikkampanya başlatıyoruz. Bu yıl dageçen seneki “Parasız Eğitim Sı-navsız Gelecek Hakkımız İstiyoruzAlacağız!” kampanyamızı devam

ettiriyoruz. Paralı eğitim yüzündenbinlerce liseli okula gidemiyor.

Sınav sistemi yüzünden ise öğ-rencilerin bütün geleceği 1-2 saatliksınavlarla belirleniyor. Öğrencileriyarış atı yerine koyuyor, rekabet ya-ratıyor. Bu sistem yüzünden öğren-ciler sınavı kazanamıyor. Bu sebep-lerle parasız eğitim ve sınavsız ge-lecek hakkımızdır.

Yürüyüş: Kampanya çerçevesindeliselerdeki hedefiniz nedir?

Mete Kul: Gittiğimiz liselerdekihedefimiz daha fazla örgütlülüğü bü-yütmektir. Tek alternatif Liseli Dev-Genç’lilerdir. Düzen en çok liseli gen-çliği hedef alıyor. Bunun en somutörneğini yozlaşmayla görüyoruz. Bi-zim ulaşamadığımız liseliler düzeninbataklığına savrulup gidiyor. Bizlerde tanıştığımız her insanı düzenin ba-taklığından çıkartmak için uğraşıyoruz.

Cavit Yılmaz: Birincisi düşünenve sorgulayan birer birey haline ge-tirmek; ikincisi geniş bir liseli kitlesineulaşmak ve onları lisede mücadeleyekatmak.

Berk Ercan: AKP iktidarı hergeçen gün eğitim sisteminde deği-şiklikler yapıyor ve bu değişikliklerinhiçbiri halkın ve öğrencilerin çıkarınadeğil. Bunları hepimiz biliyor, hattagörüyoruz ve liselerde bu gericiliğe,adaletsizliğe karşı çıkan tüm liselilerimücadelemizde yanımıza katmayaçalışıyoruz.

Dilan Poyraz: Taleplerimizi kabul

Röportaj

Mete Kul Dilan Poyraz

PARASIZ EĞİTİM, SINAVSIZ GELECEK İSTEMEYE DEVAMEDİYORUZ! LİSELİ GENÇLİĞİ TALEBİMİZ ETRAFINDA

BİRLEŞTİRECEĞİZ!

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!332

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 33: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

ettirmek, liselileri Liseli Dev-Genç'li-lerin safında mücadeleye çekmek.

Yürüyüş: Kampanya süresince kar-şılaştığınız engeller oldu mu?

Mete Kul: Şişli Endüstri MeslekLisesi önüne gittiğimizde polisinkeyfi uygulamasıyla karşılaştık. Bil-diri dağıtmamıza engel olmak iste-diler. Ama bunda da başarısız oldular.Onun dışında bir engelle karşılaş-madık henüz.

Cavit Yılmaz: Faşist çeteler, polisve okul yönetimi ile işbirliginde bu-lunarak saldırmalar gibi ufak tefekolaylar.

Berk Ercan: AKP'nin okullardakidüzen bekçisi öğretmenleri tarafındanpolise ihbar edilip, gözaltına alınıpişkence gördüğümüz oldu. Liselileridüzenin pisliğine bırakmadığımız,gerçekleri anlatıp parasız, bilimsel,demokratik bir eğitim için mücadeleetmeye çağırdımız için bizleri göz-altına alıp, işkence yapıyorlar.

Dilan Poyraz: Bir lisede biz bil-diri dağıtırken polisler gelip, "Gidinburadan, burada bildiri dağıtamaz-sınız." vs. diyordu. Gözaltına ala-caklarını söylüyorlardı. Biz de aji-tasyon çekip onları teşhir ediyorduk.Sonra polisler geri adım atınca, bizde sloganlarımızla bitirmiştik.

Yürüyüş: Kampanya çalışmasındahalktan nasıl tepkiler aldınız?

Mete Kul: Masalar açtık bir çokyerde. Konuştuğumuz çoğu insanlartaleplerimizin haklı olduğunu söy-lediler. Sonuçta istediğimiz şeylerhalkın talepleri. Masa açtığımızdabir ablamız gelip, “Bir tek siz sesiniziçıkartıyorsunuz Tayyip’e karşı, helalolsun sizin gibi çocuklara” demişti.Halk da görüyor. Biz sesimizi çıkar-dığımızda gözaltına alınıp, tutukla-nıyoruz. Tıpkı Bernalar gibi.

Cavit Yılmaz: Halkın temel so-runlarından birisi olduğu için, bizeve mücadelemize karşı ilgililer. Mü-cadelemizi, neden ve ne için parasızeğitim istediğimizi anlattık. Özel li-selerde okuyan ve kolejlerde okuyan

liseli öğrencilerle de ta-nıştık, anlattık. Haklı ol-duğumuzu, kazanacağımızıanlattık.

Berk Ercan: Halk pa-rasız eğitim talepli kam-panyamızı biliyor ve bizitanıyor. Açtığımız pankart-larla, masalarla yürüyüşveya mitinglerimizden bizigayet iyi tanıyıp, tüm hal-kın talebi olan parasız eğitimi istiyorve bunun için neler yapabileceklerinisoruyorlar. Bizler de anlatıyoruz.

Dilan Poyraz: Öğrenciler bu mü-cadelede haklı olduğumuzu söylüyor.Kimisi de bizlere yardımcı oluyorimza toplarken.

Yürüyüş: Kampanya çerçevesindeneler yapıyorsunuz?

Mete Kul: Çalışma yaptığımızliselerin önünde masa açıyoruz, bildiridağıtıyoruz, imza topluyoruz, afişasıyoruz. Kampanyamız, eğitim-öğ-retim dönemi boyunca devam edecek.

Cavit Yılmaz: Lise önünde bildirive imza çalışmaları yapıyoruz. Birebirde ilgilenip, okuldaki sömürüyü an-latıp, Başbakan’ın parasız eğitim dö-nemi dediği dönemin sahte ve düz-mece olduğunu örneklerle anlatıyoruz.En basit olan ise Sultangazi MeslekLisesi’nde 3 adet rozetin 30 TL’yesatılması ve okul kıyafetlerinin an-laşmalı ve pahalı bir şirket üzerindenalınması. Başka şirketten alan öğ-rencilerin okula alınmayacağı gibiailelerden kıyafet ve rozet parası adıaltında toplanan haraçları ve sömü-rünün nasıl işlediğini tek tek anlatı-yoruz. Parasız eğitimin neden gerekliolduğu ve sınavsız gelecek hakkındabilgiler verip, nasıl bir eğitim sistemiistediğimizi anlatıyoruz.

Berk Ercan: Kampanyamızı hal-ka ve öğrencilere duyurmak içinmeydanlarda imza masaları açıp, bil-diri dağıtıyoruz. Ayrıca talebimizien çok sahiplenen liseli gençlere ula-şabilmek için lise giriş çıkışlarındabildiri dağıtıp, imzalar topluyoruz.

43 yıldır sürdürdüğümüz bir ta-lebimiz. İstediğimiz gibi nitelikli pa-

rasız sınavsız bir eğitim alıncayakadar mücadelemizi sürdüreceğiz.

Yürüyüş: Okullardaki öğretmen-lerin size karşı tepkisi nasıl?

Mete Kul: Olumlu yönde olanda var, olumsuz da. Genelde çalışmayapmak istediğimizde okul idaresininengelleri oluyor. Okuldan atmaklatehdit ettikleri oluyor.

Cavit Yılmaz: Bazen faşist okulmüdürleri kamera ve fotoğraf çekimiyaparak psikolojik baskı yapmayaçalışıyor. Bu yaptıklarından kork-madığımızı onlara söylüyoruz vebaskıların gözaltıların bizi yıldıra-mayacağını her hafta okul önlerinegiderek gösteriyoruz. Eğitim-Senüyesi öğretmenlerle de tanıştık. 4+4+4sistemini, öğrencileri ve öğretmenlerinasıl perişan ettiğini anlattılar bizeve eğitimin hala paralı olduğunu söy-leyen öğretmenler oldu

Berk Ercan: Dediğim gibi,AKP'nin gerici faşist sistemine teslimolmuş öğretmenler üzerimize kimizaman polisi kimi zaman faşistlerisaldırtıyorlar ama devrimci demokratöğretmenler de bizim gibi bu taleplerisahipleniyorlar.

Yürüyüş: Eklemek istediğiniz başkabirşey var mı?

Mete Kul: Son olarak şunu söy-lemek istiyorum: Kendi alternatifeğitimimizi kurana kadar sürecektirverdiğimiz mücadele. Taleplerimizbu halkın talepleridir. Biz hakkımızolan parasız eğitim, sınavsız gelecekhakkımızı alana kadar liselere gitmeyedevam edeceğiz. Kampanyamızı,okul bitince imzaları TBMM'ye gö-türüp bitireceğiz.

Cavit Yılmaz Berk Ercan

Röportaj

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 333

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 34: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

"Parasız Eğitim, Sınavsız Gelecek İstiyoruz" diyoruz.Çünkü eğitim sistemi ailelerimizin belini bükerken; ço-cuklarımızın da düzene uygun kafalar olarak yetiştirilmeleriuğruna yarışa sokulmasına sebep oluyor.

Yarışa sokuluyoruz, çünkü ya-rışta öne geçenler, daha çok verimsağlayacakları gerekçesiyle düzeninkadroları olarak yetiştiriliyor; geri-de kalanlar ise emek sömürüsünetabi tutulmak üzere en alt düzeydebilgiyle donatılıyor.

Peki buna rağmen, ailelerimizinve bizim, geçmek için alınteri veemekle hazırlandığımız sınavlar neişe yarıyor?

Geçtiğimiz eğitim dönemindeüniversite sınavına 2 milyon, Fen veAnadolu liseleri sınavına 1 milyonöğrenci girdi. Yoksul halk çocukla-rının, ailelerinin yaşadığı sömürüyüyaşamamak için sınıf atlamak ama-cıyla hazırlandığı sınavların kendi-si bir sömürü aracına dönüştü. Oku-la para, dershanelere para, sınava gir-mek için para... para para para... Pa-radan başka dini-imanı olmayanAKP, emeklerimizin üzerine yattı.

Üniversitelerde 100 binin, Ana-dolu ve Fen liselerinde ise 10 bininüzerinde kontenjan boş kaldı.Yani toplamda 110 binin üzerindeboş sıra var lise ve üniversitelerde.Ama Milli Eğitim Bakanlığı'nın(MEB) yaptığı kayıt yanlışlığı ne-deniyle okumak için can atan mil-yonlarca öğrenci bu sıralara otura-mıyor.

Biz kayıt yanlışlığı diyoruz amaaslında özü özeti, bu düzenin eğiti-mi hiç ama hiç önemsememesidir.Bizim eğitimimiz, zenginlerin fab-rikalarındaki makineleri kullanabi-lecek, yeni teknolojilere hemenuyum sağlayabilecek, onların ayakişlerini yapabilecek kadar kavrayı-şa sahip olmamız için verilmektedir.İş böyle olunca da, kontenjanlarda"yanlışlık" yapılmış, yapılmamışumurlarında değildir.

Milyonlarca öğrenci sınavı geçmek için belirlenen ba-rajın altında kaldı. Sıra sayısı kadar öğrenci barajı geçe-mediği için de 110 bin sıra boş kaldı. Verilen eğitimin dü-zeyi, sınavı kazanamayanların sayısıyla birlikte daha da

açığa çıkmaktadır. "Özellikle Fen fakültelerindeki fi-

zik, kimya, biyoloji ve hatta matematikbölümleri boş kaldı. Bu bölümleri, taş-radaki üniversitelerde tercih edenlerin sa-yısı 2'yi 3'ü geçmedi. Vakıf üniversite-lerinde ise iktisat, işletme, uluslararası iliş-kiler ve yabancı dille ilgili bölümlerbaşta olmak üzere sosyal bilimlere yö-nelik kontenjanlarla, mühendislik fa-külteleri de dolmadı." (Abbas Güçlü, Mil-liyet, 20.10.2012)

Sadece kayıt-baraj geçememe sorunudeğil, bir de gelecek kaygısı duyulan bö-lümler olması da sıraların boş kalmasınasebep olmuştur. Fakülte açıyorlar, kon-tenjan belirliyorlar ama o bölümleri biti-ren öğrencilere çalışma olanağı yaratmı-yorlar. O zaman okumanın anlamı var mı?Fen fakültelerini bitirenlere öğretmenlikhakkı vermiyorlar çünkü bu konuda bir ih-tiyaç yok. Peki o zaman bu fakülteler ne-den hala duruyor?

Plansız, programsız bir eğitim siste-mi var. Odağında halk çocuklarının ol-madığı bu sistem baştan ayağa bozuktur.Gençlere hiçbir gelecek sunmamaktadır.Bu nedenle "Parasız Eğitim, Sınavsız Ge-lecek" istemeye devam edeceğiz. Ver-mezlerse alacağız, bunun için mücadeleedeceğiz.

Lise öğrencilerine sesleniyoruz: Mil-yonlarcayız! Gelecek hayallerimizi çalan,emeğimizi bir kalemde harcayan bu dü-zene hizmet etmek yerine, düzene karşımücadele etmeliyiz. Haklarımızı almakiçin, emeğimiz sömürülmesin diye, ge-leceğimiz çalınmasın diye, ailelerimizdaha fazla yoksullaşmasın diye, arka-daşlarımızın önünde mahçup bırakılma-yalım diye, adalet için, onurumuz için li-selilerin yılmaz coşkusunu, haklı öfkesiniörgütleyelim...

LİSELİYİZ HAKLIYIZ KAZANA-CAĞIZ!

110 Bin Sıra Boş Duruyor, Öğrenciler Okullara Alınmıyor Eğitim Halk İçin Değil Zenginlerin Düzeni Sürsün Diyedir

Düzenlerini Sürdürmeyecek, Yıkacağız!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!34

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 35: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

AKP'niniktidara gel-

diğinden bu zamana kadar dilinden dü-şürmediği en bildik sözlerinden biridir,inançlara saygı. Peki öyle midir? Hayırbu soru her sorulduğunda verilecek tekcevap hayır olacaktır. Çünkü AKP’nindine saygısı yoktur. Dini sadece kendiçıkarları için kullanır. Halkı dini duy-gularla sömürür. AKP’nin başka dinleresaygı göstermediğini, yok saymayaçalıştığını, aşağıladığını bilmeyen, bun-lara tanık olmayan kimse kalmamıştır.Son olarak Ezidiler’e karşı göster-miştir bu düşmanlığını. Erdoğan Ela-zığ’da, yine halkın dini duygularını sö-mürmeye çalıştığı bir konuşmasında busefer hedef olarak Ezidileri göstermiş-tir. Görünürde Kürt halkına karşı öf-kesini kusmaktadır ama hedef Sünni İs-lam olmayan bütün dinlerdir.

Erdoğan “Bunların zaten Yara-dan’la ilgisi yok. Yeri belli bu terörist-lerin. Bunlar Zerdüşt. Kendileri anla-tıyor. Yezidilikten bahsediyorlar. Yezidide olsa teröre bulaşmadığı sürece in-sana insan olduğu için yine değer ve-ririz”. İnsan olma kıstası terörist ol-maması. Yani haksızlığa adaletsizliğekarşı baş kaldırması, öfkesini haykır-ması... Eğer bunları gerçekleştiriyorsa“insan” değildir, demek istiyor Erdoğan.Erdoğan, Zerdüştler ve Ezidiler’ininancını şeytana tapma olarak göstere-rek, onların da terörist potansiyeli ta-şıdığını söylemeye çalışıyor. Yani kı-sacası “Allahsızlar” diyor. Erdoğan’ıninançlara zerre kadar saygısı yoktur. Busözler ırkçı faşist zihniyetin ürünüdür.Kendi inancının dışındaki tüm inançlaronlara göre kafirliktir, sapkınlıktır.

AKP'nin en büyük yalanlarındanbir tanesi de “Tüm milliyetlerdeninsanlar benim vatandaşımdır; din,dil, ırk ayrımı gözetmeden bu top-rakların insanlarıdır” söylemi. Yalan,kendine yakın olmayan hiç kimseyeaynı vatanda yaşıyormuş rahatlığınıvermez AKP. Halkı kendi toprakla-rında bir köle gibi, bir dilenci gibi ya-şamaya zorunlu kılar. Kendi dinini öz-

gür bir şekilde ifade etmeye cesaretedemeyecek baskıyı yaşattırır.

Erdoğan “Bunların Yaradan’lailgisi yok. Bu teröristlerin yeri belli,bunlar Zerdüşt” dedi. İşte şimdi ken-dilerini açıklıyorlar. Ezidilikten bah-sediyorlar. “Bak neler çıkıyor, neler” di-yerek Ezidiler’i aşağılayıp yok sayar-ken, bir yanda da Müslüman olmayanherkesi düşman, insanlık dışı yaratık-lar olarak göstermektedir.

Ne demektir “Yezidi de olsa terö-re bulaşmadığı sürece insana insan ol-duğu için değer veririz.”

AKP, Kürt, Türk, Laz... bütün mil-liyetlerden halklara düşmandır. Alevi-ler’e düşmandır. Aleviler’i, camiyegitmedikleri, ibadetlerini cemevlerin-de yapmak istedikleri için hedef gös-termiş, cemevlerini ucube yerler ola-rak ilan etmiştir. Faşizmin düşünce ya-pısıdır bu, kendi milliyetinden, kendiinancından, kendi düşüncesinden ol-mayan herkese düşmandır.

Örneğin; Almanya'da, İngiltere’deyani Avrupa’nın birçok yerinde mem-leketlerinden göç etmek zorunda bı-rakılan değişik milliyetlerden halklarhedef gösterilmektedir. Potansiyel suç-lu ilan edilmektedirler. AKP'nin yap-tığından da başka bir anlam çıkarma-mak gerekir. AKP halk düşmanıdır.Halka düşmanlığını her fırsatta gös-termektedir. Her fırsatta “başka dinleresaygı esastır” söylemi, göz boyamak-tan, halkı aldatmaktan başka bir şey de-ğildir.

2011 yılında Erdoğan BDP’nin ba-şörtüsü önergesi vermesi üzerine “DiniZerdüştlük olan bir anlayışın böyle birderdi olabilir mi?” demişti. Müslü-manlıktan başka bir din yok, başka birdine inananlara yaşama hakkı yok.Evet, AKP’nin başka dinlere olan düş-manlığını sıralamakla bitiremeyiz. Ör-neğin, Ermeniler en büyük düşman ola-rak anlatılmaktadır her fırsatta.

Unutturmaya çalışıyor, inançları-mızı yaşayamaz duruma getiriyor AKP.Zerdüşt zerdüşt olduğunu, Alevi Aleviolduğunu, Ezidi Ezidi olduğunu, Er-meni Ermeni olduğunu söylemeye çe-kiniyor.

AKP’nin Sünni halkın inançlarınasahip çıktığı da yoktur. Eğer emperya-lizm ile işbirliğine zarar verecek olur-sa, Sünni inançtan halkı da satar. Bu-nun kanıtlarından biri, Almanya'da bü-tün Müslümanları potansiyel teröristolarak gösteren “Kayıp” kampanyası-nı Diyanet olarak desteklemesidir.(Daha sonra tepkilerden dolayı bu des-teği çektiler)

Halk düşmanı AKP’nin her fırsattahalkları bölüp parçalamaya yönelikdüşüncesini teşhir etmeliyiz. Halkla-rı birbirine düşman yapan, Müslümanolmayan herkese düşman gözüylebaktırmaya çalışan bir sistemin halk-ları birbirine düşman etmesine izinvermemeliyiz. Her dinden halkımızkendi inancını özgürce sürdürebilmelive bunun için gerekli olan tüm ola-naklara sahip olmalıdır.

DüşmanıHalk

AKP

AKP’nin Halkları BölüpParçalamasına, Birbirine Düşman

Etmesine İzin Vermeyeceğiz

Ankara Gençlik Derneği Duyurusu!“YÖK’e, Suriye’de İşgale, Gerici-Faşist Eğitime Hayır!” demek İçin 3 Kasım’-da Ankara’dayız!YÖK; 12 Eylül faşist darbesinin ülkemizde kurumsallaşmasını sağlayan, genç-liği teslim almak isteyen düzenin bir kurumudur. YÖK; soruşturmadır, öğrencilere yapılan baskıdır, okuldan atılmadır. Bağımsızlık,demokrasi ve sosyalizm isteyen gençliğe karşı yapılan saldırıdır. YÖK; paralı eğitimdir, öğrencilerin müşteri yerine konulmasıdır. Demokratikeylemlere dahi saldıran, işkence yapan polistir, ÖGB’dir. YÖK; okul kapısına konan turnikedir, attığımız her adımın izlenmesidir.Gençliğe yapılan saldırıların başını çeken YÖK’e hayır demek için Ankara’daDev-Genç saflarında sesimizi yükseltelim!

ANKARA GENÇLİK DERNEĞİ

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 35

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 36: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Vietnam'da kurulan bir Ameri-kan saldırı üssünün tarifini vermek is-tiyoruz.

Vietnam Kazanacak kitabındanbir alıntı: “Bu üsten nefret ediyordu...Amerikalılar, hava alanını büyüt-mek ve oraya giden yolu genişletmekiçin 740 hektarlık bir alan daha is-tediler diye tüm köyler yerle bir edil-di. Meyve bahçeleri, bambu tarlala-rı, mezar taşları, her şey, çeltik tar-lası gibi dümdüz edildi.

“35.000'den fazla köylü; evlerin-den, babalarından kalma köylerindenuzaklaştırıldılar ve üssü çevreleyen dışmahallelerde kurulan yüzlerce 'stra-tejik köy'e yerleştirildiler. Amerika-lıların düşüncesi; bunların, muhtemelVietkong sızmalarına karşı bir insanengeli oluşturacaklarıydı.

“'Stratejik köyler’ 70 askeri mev-ziden oluşan bir halka ile korunu-yordu ve bunlar hep birlikte üssün ko-runmasında ilk savunma hattı olarakdüşünülüyordu.

“Daha sonra beş sıra dikenli tel,mayın tarlası. zırhlı araçlarla dona-tılmış devriyeler, köpekli gözcülerve Amerikalıların ‘aşılamaz savunma’dediği şeyler geliyordu...”

Bu tarifi hayal etmeye çalışın; 70tane askeri mevzi, bu mevzilerinçevresinde beş sıra dikenli tel, mayınlıbir arazi, zırhlı araçlar ve son sıradaköpekli devriyeler. İşte Vietnamlıdevrimciler de bu engelleri aşarak, buüssü imha etmeyi, cayır cayır yakmayıbaşardılar.

Birisi anlatsa, Vietnam halkınıngerçekten bunları yaşadığını bilmesek,inanmayız.

Aklı başında bi-risi, biraz askeri, tek-nik bilen birisi, bıra-kın böyle bir üssüyakmayı, tümüyleimha etmeyi, ya-nından bile geçmez.

Ama Vietnamhalkı buüssü yaktı,yıktı, yoketti.

Nasıl? Ne iste-

diğini bileni n s a n l a r,

halklar güçlüdür. Onlar vatanlarını,onlar sevdikle-

rini, onlar tarlalarını, onlar mezar

taşlarını geri istediler. Onlar hayatla-rına sahip çıktılar.

HİÇ BİRİSİ DE KAHRAMANDEĞİLDİ.

Onlar, ne istediklerini biliyorlar-dı. İstedikleri arkadaşlarını, akraba-larını öldüren, evlerini yakıp yıkan,tarlalarını imha eden, hayvanlarını öl-düren, mezar taşlarını yıkan emper-yalistlerin ülkelerinden defolup git-mesiydi.

Peki ya korku ne olacak? Böyle birüssün yanından geçmek bile yürek is-temez mi? İster elbette. Korku duy-maz mı insan? Korku duyulur elbet-te.

Yoldaşlık sevgisi korkudan üs-tündür. Orada yoldaşlarına işkenceedildiğini bilerek, aldırmadan yaşa-nabilir mi?

Orada en sevdiklerimiz öldürü-lürken, en sevdiklerimize işkenceyapılırken rahat uyunabilir mi?

O üs; tarlalarımızı, topraklarımı-zı, çocuklarımızı ve bizim geleceği-mizi yok ederken, mezar taşlarımızıyerle bir ederken; anılarımızı, geç-mişimizi, dedelerimizi, tarihimiziyok ederken rahat uyunabilir mi?

Yoldaşlık sevgisi, bu nedenle kor-kudan üstündür.

Vatan sevgisi, bu nedenle korku-dan üstündür.

Onlar halktılar. Onlar halkın yaratıcılığına gü-

vendiler. Halk; tek tek insan, tek tek her biri

kum tanesi kadar küçük ve güçsüz,ama bir araya gelince, devrimci ör-

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!336

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Acılarımızı Unutmayacağız!Katillerimizi Affetmeyeceğiz!

Adaleti Biz Sağlayacağız!

ADALETİN KIZI SULTAN'A

Öyle dolarÖyle dolar ki gözlerin senin

Kimseler görmedenYüreğine akıtırsın

Her damlasını o yaşların

Öyle yanarÖyle yanar ki yüreğin senin

Yangınlı pusuların içineBir bahar rüzgarınaKoşar gibi dalarsın

Öyle güçlüÖyle güçlü ki o ince bileğin senin

Bükmeye yeltenenlerYaşıyorlar hiddetini

Yumruğunu sıktığın günden beri

Öyle güzelÖyle güzel ki sözlerin senin

Eyleminle kolkolaUmudu oluyor halkın

Ve korku, halk düşmanları için

Öyle savaşıyorsun ki halaÖğrenmek düşer bize senden:

Yürek nasıl tetik çeker!Ve bir şiir

Ve bin selamVe kocaman yüreğinden öpmek...

29 AĞUSTOS 2012KIRIKLAR

Sultan Işıklı

Page 37: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

gütün harcı ile birleşince, büyük birgüç olduğunu görür. Ve dünyanın engüçlü ordusunu; Amerikan emper-yalistlerinin ordusunu yener. Bununyapılabileceğini tüm dünyaya göste-rirler.

Onlar öfke duydular. En sevdiklerine işkence yapanla-

ra, en sevdiklerini öldürenlere duy-dukları öfke vardı, bununla başardı-lar.

Ve biz de; çekilen acıları, göğüs-lenen zorlukları direnişe dönüştüre-ceğiz.

Ve bu katillere öfkemizi büyüte-ceğiz. Bizim en güçlü silahımızdır

öfke. Öfke duyacak ve öfkeyi büyü-teceğiz.

Ya da; sindirilmiş, çaresiz, kadercibir teslimiyet ile katillerimize, ençok sevdiklerimizi öldürenlere teslimolacağız.

Diyeceğiz ki; gelin bizi de katle-din. Yani, bizi de katletmelerine izinvereceğiz.

Öfkemiz sıradan bir öfke değildir.Öfkemiz sınıf kinimizdir. Öfkemiz,intikam duygumuzdur.

ÖFKE DUYMAMAK, TÜM YA-PILANLARI NORMAL GÖR-MEKTİR.

ÖFKE DUYMAMAK; GELİN,

AYNISINI BİZE DE YAPIN DE-MEKTİR. Ve biz de: her şey halk için,her şey Cephe için, her şey devrimiçin; kendi vatanımız, kendi örgütü-müz, kendi devrimimiz için... diye ba-karak her şeyi, ama her şeyi kazana-biliriz. Ve biz biliriz ki; sadece sava-şanlar ve direnenler kazanır ya da kay-beder.

Seyredenler ya korkaktır, ya hain. Ara yol yoktur. Ya direneceğiz, sa-

vaşacağız; ya korkak ve hain olaca-ğız.

ACILARIMIZI UNUTMAYA-CAĞIZ! KATİLLERİMİZİ AFFET-MEYECEĞİZ! ADALETİ BİZ SAĞ-LAYACAĞIZ!

Adana8 Mayıs'ta yapılan ev ve dernek baskınlarında gözal-

tına alınıp tutuklanan devrimciler için İnönü Parkı’nda ondakikalık oturma eylemi yapıldı.

22 Ekim günü her hafta olduğu gibi biraraya gelen HalkCepheliler, “Baskılar, Gözaltılar, Tutuklamalar Bizi Yıl-dıramaz” pankartını açarak, basın açıklaması yaptılar. Ha-san Farsak'ın yaptığı açıklamada, bu saldırıların sebebi-nin iktidarın, halkı daha fazla sömürebilmenin yolunun dev-rimcileri tutsak etmekten geçtiğini düşünmesi olduğu vur-gulandı. “Bizler bu baskıları yıllardır göğüslüyoruz.Bundan sonra da bu onuru taşımak için bedel ödemektenkaçmayacağız” denilen açıklamada; vatanı ve halkı sa-vunmanın, onurlu ve namuslu olabilmenin mücadele et-mekten geçtiği belirtildi. Eylem “Halkız Haklıyız Kaza-nacağız”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Kahrol-sun ABD İşbirlikçi AKP”, “Kahrolsun Faşizm Yaşasın Mü-cadelemiz” sloganlarıyla bitirildi.

HatayHalk Cepheliler, her hafta sonu arkadaşlarının serbest

bırakılması için saat 16.00’daAntakya/Ulus alanında dü-zenli olarak yaptıkları eyleme20 Ekim günü de devam et-tiler. Eylemde basın metniniokuyan Orhan Çapar, “ŞeyhBedreddinler’den beri haklı-nın yanında olduklarını ve bu

yüzden işkencelere uğradıklarını ve katledildiklerini”belirtti. Orhan Çapar devamında, oturma eylemlerinidüzenli olarak yaptıklarını ve her cumartesi saat 16.00’da-ki oturma eylemlerinde halkımızın da desteği ile arka-daşlarını zulmün elinden alacaklarını söyleyerek açıkla-masını bitirdi.

Dersim8 Mayıs 2012 tarihinde Dersim Özgürlükler Derneği’ne

yapılan baskında gözaltına alınarak tutuklanan Derya Taş-kıran, Atilla Ögeyik, Rıza Şahin, Gönül Kinem Bozkurt,Cem Aslan ve Murat Çeçen 5 aydır “Eyleme katılmak,Grup Yorum konseri düzenlemek ve konsere katılmak, 8Mart dünya emekçi kadınlar gününe katılmak, slogan at-mak, Grup Yorum’un Cemo türküsünü söylemek” ge-rekçesiyle tutuklular.

Tutuklu olan dernek üyelerinin duruşması 30 Ekim günüMalatya Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. İkinci du-ruşma öncesinde 23 Ekim’de yazılı açıklama yapan Der-sim Halk Cephesi, “Çıkacak karar ya da sonucu tahminetmek güç değil, buna Türkiye’de yaşayan kimse yaban-cı değil. Ama her şeye rağmen bunu belirleyecek ve et-kileyecek olan halkın örgütlü gücü ve sahiplenmesidir.

Biz arkadaşlarımıza sahip çıkmak ve siyasi iktidara,devrimcilerin düşüncelerini teslim alamayacağını, ıslah ede-meyeceğini, yola getiremeyeceğini bir kez daha göstermekiçin mahkemelerin de olacağız. Halkımızı ve devrimci de-mokrat herkesi de arkadaşlarımızı sahiplenmeye, AKP zul-müne DUR! demeye çağırıyoruz” dedi.

Devrimcileri Komplolarla Tutuklamak Halk Düşmanlarının Yöntemidir

Rosenbergler’den Dimitrov’a, Sacco ve Vanzetti’denPir Sultan’a Komplolar Amacına Ulaşamamıştır,

Ulaşmayacaktır!

Hatay

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 337

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 38: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Eğitim-Sen İstanbul şubeleri, okul-ların açılmasının üzerinden geçenbir ayın ardından AKP’nin 4+4+4 eği-tim sistemini uygulamaya koymasınedeniyle yaşanan sorunları bir raporadönüştürdü. Geçtiğimiz hafta açıkla-nan raporun da gösterdiği gibi 4+4+4eğitim sistemi beklenen sonuçlarıverdi.

Pek çok okul imam hatip okulla-rına çevrildi. İmam hatip okullarındasınıf mevcudu 20 civarındayken ör-neğin Esenyurt Yusuf Aktaş İlkoku-lu’nda sınıf mevcudu 120’lere da-yandı.

Öğretmenlerin norm kadro fazla-sı durumuna düşmesi nedeniyle22.871 sınıf öğretmeni alan değişik-liği yaparak branş öğretmenliğinegeçti.

İnşaat halindeki okullar fiziki ko-şulların yetersizliğine rağmen eğiti-me açıldı.

Okullar ikili eğitime dönüştürül-dü. Sabahın köründe başlayan ders-ler akşam karanlığında biterken te-neffüsler 5 dakikaya indi.

Uzayıp giden bu liste AKP’nin da-yatmalarının bedelini öğretmeni, öğ-rencisi, velisiyle halkın ödediğinigösteriyor. Eğitimin ticarileştirilme-sinin bir ön adımı olarak sayacağımızyukarıdaki örneklerle AKP, eğitimiadım adım yoksullar için lüks, zen-ginler için ayrıcalık haline getiriyor.Ancak AKP’nin eğitim politikasındanbeklentileri eğitimin ticarileştirilme-siyle sınırlı değil. Aynı zamanda hal-kı gericileştirerek teslim almayı amaç-lıyor.

İstanbul’da, Anadolu’nun deği-şik okullarında öğretmenlerin tür-banla derse girmeye başlaması, kızöğrencilerin türban takmasının önü-nün açılması, seçmeli derslerin talepyok, öğretmen yok denilerek zorun-lu derse dönüştürülmesi, öğrencilerinhangi dersi seçeceğinin idarenin ini-siyatifine ve insafına kalması, Aleviçocukların zorla imam hatip okulla-rına gönderilmesi gibi örnekler ise

4+4+4 eğitim sisteminin bir başka so-nucu.

Eğitimi ticarileştirme ve gerici-leştirme yönünde atılan bu adımlar,AKP’nin emperyalizmin taşeronu,işbirlikçisi rolünü onaylayan, değil-se sessiz kalan bir toplum, bir halk ya-ratma amacını da ortaya koyuyor.

AKP, okullarda seçmeli ders da-yatmasıyla, türban takılmasının önü-nü açmasıyla öğrencileri, öğretmen-leri, velileriyle bütün bir halkı dincilaik, türbanlı başı açık vb. şekillerdekarşı karşıya getirerek yapay bir ze-min üzerinden bölüyor. BugünAKP’ye karşıtlık temelinde oy verenve vermeyen iki kesim hızla netleşi-yor ve kamplaşıyor.

Seçmeli ders dayatması, okullar-da türban takılması konusunda ne yap-malıyız, tepkimizi neye yöneltmeli-yiz?

Bu konuda birincisi artık türbansorunu inanç özgürlüğü temelinde elealınamaz. Faşizmin hüküm sürdüğübir ülkede parasız eğitim istediğiiçin yüzlerce öğrenci hapishaneler-deyken, demokratik sendikal faali-yetleri nedeniyle onlarca öğretmengözaltı tutuklama terörüne uğrarkeniktidarın sembolü haline gelen türbanartık haklar ve özgürlükler sorunu ola-rak ele alınamaz. Tam tersine iktida-rın AKP gibi düşünmeyenler üzerin-de baskı aracına dönüşmüştür. Veunutulmamalıdır ki dinciler bugün ik-tidarın sahibidir.

Başbakan Erdoğan, AKP Geniş-letilmiş İl Başkanları Toplantısı’ndaher attığı adımı vaktinin gelmesinibekleyerek, hesaplayarak attıkları-nı itiraf ederek “Meyveyi hamken yi-yemezsiniz, yerseniz tadına erişe-mezsiniz. Ama olgunluğu geçirdiği-niz zaman meyveyi kaybedersiniz.Onu tam mevsiminde yemek duru-mundasınız ki tadına eresiniz. Bir-çok konuları bu harita yol takvimiüzerinde siyasette gerçekleştirdik,gerçekleştiriyoruz. 444 kod num-arası da bu şekilde olmuştur” dedi.

Seçmeli ders adı altında zorunludin dersi dayatmasında da soruninanç meselesi değildir. AKP’nininanç özgürlüğü konusundaki sami-miyetsizliğini iç hukuk açısındanbağlayıcı nitelikte AİHM’nin 2007Ekim ayındaki zorunlu din dersininAvrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’neaykırılığı kararı olmasına rağmenAlevi çocuklarını istekleri dışında, zo-runlu din dersine girmeye mecbur et-mesi de göstermektedir.

Biz ne yapacağız? AKP’nin bu konulardaki hiçbir da-

yatmasına boyun eğmeyeceğiz. Da-yatmalara karşı bireysel tepkiler ye-rine örgütlü tepkiler göstermeli-yiz. Bu tür baskılara maruz kalan öğ-retmenlerin tepkisini örgütlemeliyiz.Bir okulda idarecilik görevini sürdü-rüyorsak, 4+4+4 eğitim sisteminin so-nuçlarına direndiğimizde iktidarınsaldırılarına, dincilerin tehditlerine bo-yun eğmemeli, örneğin emekliye ay-rılmayı bir seçenek olarak önümüzekoymadan kamu emekçilerinin mü-cadelesini büyütmenin yol ve yön-temlerini aramalıyız.

AKP’nin bu tür dayatmalarınınkarşısında “biz de kotla geliriz, sakalbırakırız” gibi bireysel ya da sendi-kayla birlikte örgütlü çıkış yapmakdoğru değildir. Bu emekçileri gerçeksorunlarından uzaklaştırarak AKP’nindeğirmenine su taşır. İktidarın asıl sal-dırısı başka noktadadır ve asıl olaraktüm kamu emekçilerine yönelen ik-tidarın saldırılarına karşı mücadele-yi büyütmeliyiz.

Kamu emekçilerinin grevli toplusözleşmeli sendikal hakkı gasp edil-miştir, grev hakkının olmadığı bir yer-de hiçbir hakkımızın garantisi yoktur.Grevli, toplu sözleşmeli sendika hak-kı için mücadele temeldir.

Kamu emekçileri bugün iş gü-vencesinin ortadan kaldırılması gibihayati bir sorunla karşı karşıyadır.AKP 657 sayılı Devlet Memurları Ka-nunu’nu değiştirerek performansa

AKP’nin DayatmalarınaÖrgütlenerek Cevap Vermeliyiz

Devrimci MemurHareketi

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!38

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 39: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Örgütlü Olmak İnançlıve Coşkulu Olmaktır

İngiltere'nin Londra şehrinde 21 Ekim günü AnadoluHalk Kültür Merkezi’nin yaklaşık 4 aydır yürüttüğü kam-panya, kadınların yaptıkları el ürünü eşyaların satıldı-ğı bir kermesle devam ediyor. Kermes'te Filistin Ma-hallesi’ndeki çocukların ve mahallenin fotoğraflarınınolduğu sergi gösterildi.

Düzenin bencilleştirmeye, tüketmeye ve yozlaştır-maya yönelik baskısına karşı kendi kültürümüzü; yanipaylaşmaya dayalı halk kültürünü sürdürme amacıylabaşlatılan kampanyaya yüzlerce kişi katıldı.

Kampanya çerçevesinde toplanan ayakkabı, mont,eşofman, pantolon vb giysilerin yanı sıra bütün ma-halleye yetecek kadar kırtasiye malzemeleriyle (kalem,defter, silgi, cetvel, pergel, 3 çeşit boya, el işi kağıtla-rı, atlas, abaküs, sözlük, flüt vb.) kardeş mahallemiz Fi-listin Mahallesi’ne gidildi. 3 Ekim'de yapılan dağıtımsırasında örnek davranışlar sergilendi ve halkın birbi-rini nasıl koruyup kolladığı ve sahiplendiği görüldü. Lon-dra'da çalışan esnafların desteğiyle okutulacak 4 çocuktespit edilmeye çalışırken mahalle halkının “bizim

durumumuz biraz daha iyi şu komşunun durumu dahakötü ona yardımcı olun” diyerek komşularını göster-meleri halkların paylaşım kültürünün sürdüğünün en gü-zel örneğiydi.

5 haftadır çalışmalarına devam eden örme atölyesininçalışanlarının el ürünleri 150 kişinin ziyaret ettiği ker-meste sergilendi. Kermesten elde edilen gelir Filistin Ma-hallesinde yapımı planlanan çocuk parkına harcanaca-ğı belirtildi. Kermes çalışması “Yoksulluk kader değildirbirimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” inancı ve coş-kusuyla bitirildi.

Parasız Eğitim Sınavsız Gelecekİstemek Suç Değildir!

Liseli Dev-Genç'liler, 19 Ekim günü Bakırköy Mey-danı’nda "Parasız Eğitim Sınavsız Gelecek İstiyoruz Ala-cağız" kampanyasının afişlemesini yaptılar. 15 adetafişin asıldığı çalışma sırasında, AKP'nin işkenceci pol-isleri Dev-Genç'lileri takip ettiler.

Bakırköy’den Taksim’e geçen Dev-Genç'liler, Gala-tasaray Lisesi önünde masa açtılar. Taksim'de de polis ta-rafından tehdit edildiler. Polis, halktan biriymiş gibi ge-lip Dev-Genç'lilere “Merhaba, ben de üniversite okudum,anlıyorum sizi…” diye konuştu. Dev-Genç'lilerin mesle-ğini sorması üzerine polis olduğunu söyleyen kişi, “Ka-til polis defol git… Simit sat, su sat halkın katili olma!”denilerek kovuldu. 15 dakika sonra tekrar gelen sivil po-lis, masanın arkasına geçerek, Liseli Dev-Genç'lilere si-lahını gösterip, “Sizinle Vatan’da görüşeceğiz” tehdidin-de bulundu.

3 saat açık kalan masada Yürüyüş ve Tavır dergileri

de halka ulaştırıldı. Ayrıca 150 adet bildiri dağıtıldı.Erzincan’da da Liseli Dev-Genç’liler, 23 Ekim günü

Erzincan Lisesi, Kız Meslek Lisesi, Endüstri Meslek Li-sesi, Ticaret Meslek Lisesi önlerinde “Parasız Eğitim Sı-navsız Gelecek Hakkımız İstiyoruz, Alacağız!” kam-panyasının bildiri dağıtımını yaptılar.

Sesli çağrı yapan Liseli Dev-Genç’liler, “Bu ülkedeadaletsizliğe hep biz uğruyoruz. Sınav sisteminde yap-tıkları değişikliklerle akıllarımızı karıştırıyorlar. Doğrubir eğitim istediğinde ise tutuklanıyorsun. Bu eğitim sis-temine hep birlikte karşı olup mücadele edelim” denil-di. Çalışmanın sonunda 500 bildiri ve 5 tane Yürüyüş der-gisi liselilere ulaştırıldı.

Şehitlerimizle Bugüne Geldik YeniŞehitlerle Zaferi Kazanacağız

Muğla’da Dev-Genç'liler, 10 Ekim günü Kötekli yer-leşkesinde 2 farklı yere ve Muğla merkezde bir yere “Ha-san Selim Gönen Yaşıyor Dev-Genç 43. Yılında Sava-şıyor” yazılaması yaptılar.

dayalı ücretlendirmeyi, iş güvencesinikaldırmayı hedeflemektedir. İş gü-vencesi türbanlı, türbansız tüm kamuemekçilerinin en hayati sorunudur.

Türban sorununu AKP bilerekisteyerek ön plana çıkartıp memur kit-lesini bölmeye çalıştığında da bu

konuda esas olarak yapılması gerekenAKP’nin iş güvencesini gasbına kar-şı tüm kamu emekçilerinin birliktemücadelesini örgütlemektir.

Sonuç olarak; 4+4+4 eğitim sis-temi üzerinden İKTİDARIN AKPGİBİ DÜŞÜNMEYENLER ÜZE-

RİNDE BASKI OLUŞTURMASI-NA KARŞI BOYUN EĞMEYEN,DİRENEN BİR TAVIR İÇİNDEOLMALI VE TÜRBANLI, TÜR-BANSIZ TÜM MEMURLARI ASILSALDIRIYA KARŞI ÖRGÜTLE-MELİYİZ.

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 39

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 40: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!440

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Türkiye hapishanelerindeki PKKtutsaklarının "Abdullah Öcalan üze-rindeki tecridin kaldırılması, sağlık,güvenlik, özgürlük koşullarının sağ-lanması ve Kürt halkının anadilininyasal güvence altına alınması, ana-dilde savunma hakkının önündekiengellerin kaldırılması” talepleriile başlattıkları süresiz açlık grevi40’lı günlerde sürmektedir.

Faşist AKP iktidarı tutsaklarıntaleplerini dikkate almak yerine bir-çok hapishanede açlık grevindekitutsaklara temiz su, şeker, tuz veB1 vitamini vermeyi de kesip dire-nişteki tutsaklara hücre cezalarıvermektedir.

Yine Hakkari BDP İl Binası 19Ekim tarihinde AKP’nin polisleritarafından kapıları balyozlarla kı-rılarak içeride tutsakları desteklemekamacıyla destek açlık grevi yapan4 BDP’liyi işkenceyle gözaltına al-mıştır.

1- Faşist AKP iktidarı açlık gre-vindeki tutsaklara ve açlık grevinidestekleyenlere saldırmaktan vaz-geçmelidir.

2- AKP iktidarı açlık grevleri40’lı günlere gelen tutsakların ölüm-lerine neden olmadan bir an öncetaleplerini kabul etmelidir.

Çünkü; Tutsakların talepleri haklı

ve meşrudur. Birincisi; Abdullah Öcalan 88

yıldır imha, inkar ve asimilasyonpolitikalarıyla yok edilmek istenenKürt halkının “önderim” diye kabulettiği bir liderdir. Kürt halkının “ön-derim” diye kabul ettiği Öcalan’ınİmralı gibi her şeyden tecrit edilmişbir adada tutsak edilmesi gayrımeş-

rudur. 13 yıldır İmralı’da bir adadainsanlık dışı koşullarda tecrit edilenÖcalan’ın tutsaklığına son verilme-lidir.İkincisi; Bir halkın kendi anadi-

liyle konuşması, anadilde eğitimgörmesi en meşru, en temel, insani,demokratik hakkıdır. Kürt halkınıncumhuriyetin başından beri anadildekonuşması, anadilde eğitim görmesiküçük burjuva diktatörlüğü ve oli-garşik diktatörlük tarafından engel-lenmiştir. Kürt halkının anadilininyasal güvence altına alınması veanadilde eğitim talebi kabul edil-melidir.

Üçüncüsü; Kürt halkının hasta-nelerde, mahkemelerde, devlet dai-relerinde anadilini konuşması veanadilde hizmet alması en meşru vetemel hakkıdır. Tutsakların anadildesavunma talepleri de meşru ve de-mokratik bir taleptir, kabul edilme-lidir.

Dördüncüsü; AKP iktidarı tecrit,işkence, katliam ve her türlü zulümpolitikalarından vazgeçmelidir.

AKP iktidara geldiğinden beritecrit, işkence, katliam ve her türlüzulüm politikalarının sürdürücüsüolmuştur. Sadece AKP iktidarındatecrit işkencesine karşı sürdürülenBüyük Ölüm Orucu direnişinde 25devrimci tutsak yaşamını yitirmiştir.25 tutsağın katili AKP iktidarıdır.Yine AKP’nin iktidarda olduğu son10 yıl içinde hapishanelerde işken-celerle, ölüm oruçlarında, tedavileriengellenerek tecrit koşullarına vezulmüne dayanamayan tutsaklarınintihar etmeleri sonucunda 1800’ünüzerinde tutuklu ve hükümlü yaşa-mını yitirmiştir. 1800 tutuklu ve hü-kümlünün katili AKP iktidarıdır.

AKP 2005 yılında çıkarttığı Cezaİnfaz Kanunu (CİK) ile tecrit işken-cesini daha da ağırlaştırarak yasal-laştırmıştır. Bugün hapishanelerdeonlarca devrimci tutsak verilen ce-zalarını bitirmiş olmalarına rağmenAKP’nin tecrit zulmüne teslim ol-madığı için hapishane idaresi tara-fından “iyi halli” değil denerek tah-liye edilmemektedir. Keyfi şekildetutsaklara ziyaret cezası, iletişimdenmen cezası, avukat cezası, telefoncezası vb. keyfi uygulamalarlar entemel hakları gasp edilerek tecritişkencesi ağırlaştırılmaktadır.

Faşist AKP iktidarına sesleni-yoruz; TECRİTE SON VERİN!PKK tutsaklarının haklı ve meşrutalepleri kabul edilsin! AbdullahÖcalan’ın özgürlüğü sağlansın.

Kürt Halkının Meşru Talepleri Oligarşiyle Uzlaşma Konusu Yapılmamalıdır!

PKK tutsaklarının talepleri Kürthalkının haklı ve meşru taleplerdir.Oligarşi bu talepleri koşulsuz kabuletmelidir.

Ancak bu talepler Kürt milliyetçihareket tarafından oligarşiyle ve em-peryalizmle uzlaşmanın aracı yapıl-mamalıdır.

Deniliyor ki; “Kürtçe anadildeeğitim hakkı ve Kürt Halk ÖnderiAbdullah Öcalan’a uygulanan tec-ridin ortadan kaldırılarak Kürt so-runun müzakere yoluyla çözülmesiiçin kapıların aralanması, dört par-çadaki Kürtlerin özgürlük ve de-mokrasi taleplerinin yerine getiril-mesi için anahtar konumundaki ta-

Yüzlerce PKK Tutsağı Açlık Grevinde. Tutsakların Talepleri Haklı ve Meşrudur. Tecrit Zulmüne Son! Abdullah Öcalan’a Özgürlük!

Kürt Halk n n Meşru Talepleri Oligarşiyle Uzlaşma Konusu Yap lmamal d r!

Emperyalizm ve Oligarşiyle “Bar ş”Kürt Halk na Özgürlük Getirmez!

Page 41: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 441

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

leplerdir.”(Yeni Özgür Politika, 22Ekim 2012)

Kürt milliyetçi hareket ‘90’larınbaşında Bağımsız Kürdistan hede-finden vazgeçtikten sonra bütün po-litikaları emperyalistlerle ve oligar-şiyle uzlaşmaya endekslenmiştir.

Gelinen süreçte Kürt halkının enmeşru talepleri oligarşi ve emper-yalizmle uzlaşmak için “müzakere”konusu yapılmaktadır.

Artık aslında apaçık hale gelenideolojik zayıflık silahla örtülüyor.Silah tek başına ideolojinin gös-tergesi değildir. Silah, her tür po-litikayı haklı hale getiren bir araçda değildir. Afrika’da da Asya’dada silahlı mücadele veren onlarcaörgüt var. Ama bunların önemli birkısmı silahlı mücadeleyi düzen içihedefler doğrultusunda kullanmak-tadır. Mahir’in zamanında çok netve özlü bir biçimde belirttiği gibiGerilla-savaşı tek başına nitelik be-lirleyici değildir. Sorun gerilla sa-vaşının hangi amaçlar, programlarve hedeflerle yürütüldüğüdür.

Ortak çözüm, ortak kurtuluş, dü-zen içinde, düzen içi çözümlerdebulunamaz. Emperyalist çözümler,silahlı mücadeleyi pazarlık konusuhaline getiren anlayışlar, TÜSİAD’ınAKP’nin “açılım”larına bel bağlamakhalkların ortak kurtuluşunu getir-mez.

Askeri gücü ne kadar güçlü olursaolsun, ne kadar çok eylem yaparsayapsın, oligarşiye ne kadar büyükdarbeler vurursa vursun Kürt milli-yetçi hareketin nihai amacı, oligarşiyiuzlaşma masasına oturtmaktır. Ni-tekim bu amaçla bugüne kadar de-falarca ateşkes ilan edilerek oligar-şiyle uzlaşmak istediğini kanıtlamayaçalışmıştır.

Savaşın en yüksek seyrettiği dö-nemlerde de, daha geri düzeyde ol-

duğu dönemlerde de çözüm yoluolarak oligarşi görülmüştür. Özal’danDemirel’e, Çiller’den Mesut Yıl-maz’a, Erbakan’dan Ecevit’e,MHP’den Erdoğan’a, TÜSİAD’danFethullahçılara kadar oligarşi içitüm güçler “çözüm”ün adresi olarakgörülmüştür.

Öyleki, özellikle AKP iktidarındabu ateşkesler her alanda sıkışan oli-garşiye can simidi olmuştur.

2011 genel seçimlerinden önceilan edilen ateşkes adeta AKP’ninseçimlerde istediği sonuçları eldeetmesi için yapılmıştır.

2011 genel seçimlerinden sonra“devrimci halk savaşı” diye başlat-tıkları süreç ve 2012 Temmuz orta-larından beri sürmekte olan "4. stra-tejik hamle" ya da "alan hakimiyeti”diye sürdürdükleri savaşın nihai he-defi oligarşiyi uzlaşma masasınaoturtmaktır.

Bugün Kürdistan’da savaşın yük-selmesi, oligarşinin gerilla karşısındaaskeri olarak çaresiz kalması, geril-lanın başarıları kimseyi yanıltmasın.Kürt milliyetçi hareket askeri olarakne kadar güçlü olursa olsun ideolojikolarak zayıftır. Çünkü Kürt halkınınkurtuluşunu kendi gücünde değil,emperyalizmde ve oligarşiyle uz-laşmakta görmektedir.

Emperyalizmin Ortadoğu’yu ye-niden yapılandırma sürecine bağlıpolitika yapmaktadır.

PKK’nin doğru devrimci çizgiyesahip olmamasının yanında ben mer-kezci ve faydacı bakış açısıyla hareketetmesi tüm politikasını belirleyenbir anlayıştır.

Emperyalizmin Ortadoğu’yu sı-nırların da değiştirileceği yenidendüzenleme saldırısı çerçevesinde"Kürtlere de bir statü tanınsın"diyen Kürt milliyetçi hareket, mevcutçelişkilere ve dengelere göre politikayapıyor. Bu amaçla çıkarlarına görebölgedeki tüm güçlerle ilişki kurmayaaçıktır. Emperyalizmin bu süreçtekendilerini de dikkate alması içinbölgede dayanabilecekleri bir güçolduklarını göstermek istemektedir.

PKK’nin özünde devrimci birhalk savaşı ve anti-emperyalist çizgi

yoktur. 22 Temmuz’da başlattığı‘alan hakimiyeti stratejisi’ de Or-tadoğu’da oluşan dengelere dayan-maktadır.

PKK, mevcut gerilla gücüyle oli-garşiye daha güçlü darbeler vurmaolanaklarına sahiptir. Ve oligarşi tümolanaklarına rağmen gerilla savaşıkarşısında çaresizdir.

Fakat PKK’nin “alan hakimiyetistratejisi” ile amacı hakimiyeti altınaaldığı alanları elinde tutmak, oralarıkurtarılmış bölgelere çevirmek de-ğildir.

Amaç, birincisi; Kürdistan’dasavaşı büyüterek Amerika’ya, Orta-doğu’nun yeniden düzenlemesi sü-recinde mutlaka dikkate alınmasıgereken bir güç olduğunu göster-mektir. İkincisi; Oligarşiye bölgedeki

değişen dengeler üzerinden ‘artıkbeni askeri olarak tasfiye edemezsin’demektedir. Oligarşiye daha büyükdarbeler vurarak uzlaşma masasınaoturtmaya zoruluyor. Benimle uz-laşmazsan ben de sana karşı Suriyeile anlaşırım, İran ile anlaşırım,Irak ile anlaşırım şantajı yapıyor.

Bu konuda da tam bir faydacıpolitika izlemektedir. Esad iktidarıyıkılırsa emperyalistler ve işbirlik-çilerle, Esad iktidarı kalırsa Esadiktidarı ile işbirliği yapacak şekildedengeleri gözetmektedir.

Bugün Suriye’de halkların ortakçıkarı emparyalizm ve işbirlikçilerikarşısında direniş cephesini güçlen-dirmektir.

Silah ve Eylem Neye Hizmet Edecek?

Buraya kadar ifade ettiklerimizdenşu sonuç açık olarak ortaya çıkıyor:Küçük-burjuva milliyetçi hareketiniçinde taşıdığı reformist-uzlaşmacıeğilim açığa çıktı ve hızla gelişiyor.İzlenen politikalar ise buna göre bi-çimleniyor. Artık öyle bir noktayagelindi ki, her açıklamada PKK�ningörüşmeye açık olduğu mesajlarıveriliyor. Ama bu mesajları güçlen-dirmek, kendi pazarlık kozunu art-tırmak, karşısındaki gücü “masaya

Page 42: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

oturmaya” zorlamak için de“tehdit”lerde bulunmaktan geri ka-lınmıyor.

Görünürde, silahlı mücadele yü-rüten bir hareketin eylemlerini sür-dürmesi, yer yer bunları tırmandır-ması ile uzlaşma eğilimi birbiriyleçelişkili gibi gözüküyor. Ancak ortadabir çelişki yok. Mücadelenin giderekkarmaşıklaşması, sorunların ağırlaş-ması karşısında kendi gücüne, zafe-rine inanmayan küçük burjuva mil-liyetçiliği bir çıkış arıyor. Çıkışı,devrimci çözümlerde bulma ve uy-gulama gücüne, kapasitesine sahipolmadığı için, düşmanla uzlaşmadaarıyor.

Silahlı mücadele yürüten bir ha-reketin silahları koşulsuz bırakması,o hareketin ölümü demek olduğundankürt miliyetçi hareket silahları pa-zarlık sonucu masa başında bırak-manın hesaplarını yapıyor. Silahlarımasa başında bırakabilmek için de,önce oligarşiyi masaya oturmayarazı etmek gerekiyor. Bunun yoluise, bir yandan görüşme çağrısı ya-parken, diğer yandan kendi gücünüdevlet nezdinde kabul ettirmek içineylemleri sürdürmek, uzlaşma bek-lentilerinin zayıfladığı noktada iseyükseltmekten geçiyor. Kürt milli-yetçi hareketin mantığı tam da böyleşekilleniyor.

Kürt Sorununun Düzen İçinde Çözümü Yoktur

Kürt milliyetçi hareket son 20yıldır “barış” politikaları adı altındadüzen içinde Kürt sorununa çözümarıyor. 20 yıl boyunca PKK tarafın-dan defalarca kez ateşkes ilan edildi.Oligarşiye güven vermek için“jest”ler yaptı. Fakat oligarşinin Kürtpolitikası hiç değişmedi. Özal’danErdoğan’a onca hükümet kuruldu,hepsinin de Kürt politikası, inkar,imha ve asimilasyon oldu. Kürt hal-kının silahlı mücadelesini tasfiye et-mek için oligarşi elinden geleniyaptı. Bugün Kürtçe televizyon varsa,Kürtçe seçmeli ders olarak okullardaokutulması kabul edilmişse, ya dageçmişteki gibi Kürt halkı inkar edil-

miyor Kürt sorunu tartışılıyorsa bun-lar oligarşinin Kürt politikasının de-ğişmesinden ya da sorunun çözümüiçin “adım” atmasında kaynaklı değil.Bütün bunlar silahlı mücadeleninkazanımlarıdır. Ki, oligarşi bu haklarıverirken bile silahlı mücadelenin ge-rekçelerini ortadan kaldırarak tasfiyeetmek için tanımak zorunda kalmıştır.Herkes şundan emin olmalıdır ki,Kürdistanda silahlı mücadeleyi tas-fiye ettikten sonra oligarşi “kart-kurt” dönemine giderek, Kürt halkınakarşı inkar, imha, asimilasyon vb.her türlü saldırılarını sürdürecektir.

Çünkü oligarşinin güçsüzlüğü,iplerin emperyalizmin elinde olması,Kürt halkının ulusal uyanışı, Orta-doğu’daki dengeler Kürt sorununundüzen içi çözümüne de izin verme-mektedir.

Kürt milliyetçi hareket “barış”politikaları yaparken oligarşiden “sa-mimiyet” beklemektedir. Dünyanınhiçbir yerinde barışlar birilerinin“iyi niyet”leriyle, “samimiyet”leriylekazanılmamıştır. Tüm barışlar sa-vaşarak kazanılmıştır.

Ne iç politikası, ne dış politikasıbağımız olmayan oligarşi Kürt hal-kının en meşru teleplerini “vatanınbölünmesi”ne giden bir taviz olarakgörmektedir. Verilen her “taviz”in“bölünme”yi getirecek daha büyükadımlara yol açacağını düşünmek-tedir.

“Akan kanın durması” deniyor.Akan kan halk çocuklarının kanıdır.Oligarşinin umrunda bile değildir.Onun için kimse oligarşiden “sami-miyet” beklemesin. Bu mümkün ol-mayan bir beklentiyle kendi kendinialdatmaktır.

Oligarşi ancak Kürdistan’da si-lahlı mücadelenin tasfiyesi, silahlımücadeleyle, direnerek, savaşarakkurtuluşun Kürt halkı için bir umutolmaktan çıkartıldığı zaman masayaoturacaktır.

Kürdistan’da silahlı mücadeleKürt halkı için umut olmaktan çıkanakadar oligarşinin atacağı her adım,Kürt halkının direnişini kırmak vesilahlı savaşın nesnel zeminini orta-dan kadırmak için atılan adım ola-

caktır. Ki, bugün Kürt sorununun çözü-

mü için PKK’nin masaya koyduğutalepler de, “Abdullah Öcalan’ın bireve çıkartılması, ‘demokratik özerk-lik’ adı altında yerel yönetimlereözerklik tanınması ve AnayasadaKürt kimliğinin tanınmasından iba-rettir.

Bu talepler esasında düzen içindekabul edilemeyecek talepler değildir.Demokratik meşru taleplerdir. Ancakoligarşinin güçsüzlüğü bu talepleribile kabul etmenin önünde engeldir.Oligarşi bu talepleri ancak silahlımücadeleyi tasfiye etmek ve birumut olmaktan çıkartmak için gün-deme getirecektir.

Bu amaçla Abdullah Öcalan’ıkendince uygun bir zamanda bir evepekala çıkartabilir. Zaten AKP’ninbakanları, başbakan yardımcılarıbunu defalarca dillendirdiler. AKPiçin sorun zamanlama sorunudur.Amaca hizmet etmesi sorunudur.

Yine Kürtçe anadil ve Kürtçe sa-vunma AKP’nin zaman zaman gün-deme getirdiği ve 2023 parti prog-ramına koyduğu taleplerdir.

İşte burada herkesin görülmesigereken budur: AKP bu talepleriKürt sorununu çözmek için değil,silahlı mücadelenin tasfiyesi içinkullanacaktır.

Bu nedenle oligarşiyle uzlaşmakiçin “müzakere” edilen Kürt hal-kının meşru talepleri Kürt soru-nunu düzen içinde de olsa çözme-yecektir. Oligarşinin eline silahlımücadelenin tasfiyesi için malzemeolacaktır.

Kürt halkının meşru talepleri oli-garşiyle uzlaşmak için müzakere ko-nusu yapılmamalıdır. Bu taleplerKürt halkının meşru haklarıdır. Oli-garşi koşulsuz kabul etmelidir.

Emperyalizm, Tüm Dünya Halklarının Düşmanıdır! Kürt Sorununu Çözemez!

Kürt milliyetçi hareket hiçbir za-man emperyalizmi karşısında alma-mıştır. Özellikle Sovyetler Birliğive Balkanlar’daki karşı devrimlerdensonra emperyalizmi yaslanacak bir

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!442

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 43: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

güç olarak görmüştür. Irak’ın işgali dönem-lerinde milliyetçi çıkarları uğruna Irak halkınınkatledilmesi, Ortadoğu halklarına yaşatılanzulüm, sömürü, katliamlar umrunda olma-mıştır. Emperyalizmin diktatörlükleri yıktığıve halkları özgürleştirdiği savunulmuştur.

Bugün de “Arap Baharı” adı altında Ame-rika’nın Ortadoğu politikaları açıktır. Orta-doğu’yu sınırların da değişeceği şekilde ye-niden şekillendiriyor. Emperyalizme boyuneğmeyen ülke yönetimleri zorla değiştirilmekisteniyor. Bunun için onbinlerce insan katle-dildi. Ortadoğu kan gölüne çevrildi.

Kürt milliyetçi hareket bu süreçte Ameri-ka’dan Kürtlere de “statü” tanınmasını istiyor.Kürt sorununun çözümü dünya halklarınınkatili Amerika’dan bekleniyor.

Bu devrimci bir politika değildir. Emper-yalistler dünyanın hiçbir yerinde halkların le-hine bir şey yapmamıştır, yapmaz.

Ortadoğu’da Suriye halkı Emperyalistlereve işbirlikçilerine karşı ölümüne bir direnişsergiliyor. Devrimci, ilerici tüm güçlerin yap-ması gereken emperyalizmin ve işbirlikçilerinsaldırılarına karşı Suriye halkının yanında di-renişi desteklemek ve büyütmektir. Emper-yalizm’den “statü” beklemek emperyalizminOrtadoğu politikalarından medet ummaktır.Bu da boş bir beklentidir. Kürt sonunun çö-zümüne asla hizmet etmeyecektir.

Çünkü emperyalizm halkların sorununuçözmez, çözemez. Kürt sorununun da kaynağıemperyalizmdir.

Sonuç olarak; 1- Hapishanedeki tutsakların açlık grev-

lerinin talepleri Kürt halkının haklı ve meşrutalepleridir. AKP iktidarı bu talepleri koşulsuzkabul etmelidir.

2- Kürt halkının meşru talepleri oligarşiyleuzlaşmak için “müzakere” konusu yapılma-malıdır.

3- Kürt sorununun oligarşiyle uzlaşmayla,müzakereyle çözümü yoktur.

4- Kürt milliyetçi hareket silahlı mücadeleyide, Kürt halkının en meşru taleplerini de oli-garşiyi en geri düzeyde “barış” masasınaoturtmak için kullanmaktadır.

5- Emperyalizmle ve oligarşiyle “barışmak”Kürt halkına özgürlük getirmez...

6- Kürt halkının kurtuluşu Türkiye halk-larıyla birlikte emperyalizme ve işbirlikçi ik-tidarlara karşı savaşmaktan ve halkın iktida-rından geçer.

İzmir21 Ekim günü İzmir’in Narlıdere Mahallesi’nde ve Bademler

Köyü’nde Yürüyüş dergisinin tanıtım ve dağıtımı yapıldı. Çalışmasırasında, “2008’de bu dergiyi satarken gözaltına alınıp tutuklananEngin Çeber işkencede katledildi. Suçu devrimci olmasıydı, dev-rimcilik yapması ve polis kurşunu ile felç bırakılan Ferhat’ın katil-lerinin yargılanmasını istemesiydi” denilerek, derginin bedellergöze alınarak halka ulaştırıldığı anlatıldı. Yıkım tehlikesi ile karşıkarşıya olan; yoksul, emekçi halkımızın yaşadığı mahallelerdenbiri olan Narlıdere Mahallesi’nde, işini geri isteyen ve direnenCansel Malatyalı’nın direnişinin kazanımla sonuçlandığı, direnildiğizaman emekçinin kazanacağı vurgulandı. Günün sonunda Bademler’de20 Narlıdere’de 40 dergi okurlarına ulaştırıldı.

Adana20, 21 ve 23 Ekim günlerinde Adana-Akkapı’ya giden devrimciler,

Yürüyüş dergisini halka ulaştırdılar. Halk Cepheli olduklarınıbelirten devrimciler, Engin Çeber’in katillerini beraat ettiren düzeninyargısını teşhir ettiler. Emperyalistlerin ve işbirlikçileri AKP’ninSuriye halklarının katili olduklarını anlatan Cepheliler’e halk destekverdi. Halktan bir teyze dergiyi her hafta isteyerek, Halk Cepheliler’e,çalışmalarında başarılar diledi. Esnaflar destek verdiler. 3 gündetoplam 84 dergi halka ulaştırıldı.

Uyuşturucu Satıcılarının, Kumarbazların, ÇetelerinKoruyucusu Polis, Devrimcilere Saldırıyor

22 Ekim sabahı evinden çıkıp işine giden Bursa Haklar DerneğiBaşkanı Yalçın Doğru ve Tuncel Ayaz, Teleferik Mahallesi’ndesokak ortasında işkenceci polisler tarafından zorla gözaltına alındı.

Saldırıya gerekçe olarak, mahallede kumar oynatılan bir kahveyeuyarı amaçlı “Kumar Oynatmak Suçtur! CEPHE” imzalı pankartasılması gösterildi. Bunun pervasızlığı ile saldıran Bursa polisi,Tuncel Ayaz ve Yalçın Doğru’yu evden çıktıktan sonra gözaltınaalıp eylemle ilişkilendirmeye çalıştı. Ellerinde hiçbir kanıt yokkenyaptıkları saldırıyı karakolda da sürdürdüler.

İlk önce Teleferik’teki karakolda, daha sonra Bursa EmniyetMüdürlüğü’nde Doğru ve Ayaz’a işkence yapıldı. Savcılığa çıkartılanDoğru ve Ayaz, serbest bırakıldılar. Gözaltının duyulması sonrasıdernek çalışanları ve Halk Cepheliler Adliye önünde bekleyerekgözaltıları protesto ettiler.

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 43

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Burjuvazinin Yalanlarına KarşıGerçekleri Yazacağız, Halka Ulaştıracağız!

İzmir

Page 44: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!444

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

AdanaAdana’da Halk Cepheliler, Suri-

ye’deki emperyalist işgale dur demekve Suriye halkının yanında olmakiçin “Direnen Suriye Halkının Ya-nındayız!” kampanyasını İnönü Par-kı’nda yapılan eylemle duyurdu. 20Ekim günü yapılan eylemde, emper-yalizmin ve başta AKP olmak üzereişbirlikçi iktidarların Suriye halkınıkatletmesine izin verilmeyeceği vur-gulandı. Eylemin ardından kampanyabildirileri dağıtıldı. Yarım saat sürenbildiri dağıtımında 200 bildiri halkaulaştırıldı.

Hatay22 Ekim tarihinde Hatay Gümüş-

göze’de Halk Cepheliler, Suriye halkıiçin yapılacak eyleme çağrı yaptılar.Çalışma sırasında Halk Cepheliler’inönleri askeri araçla kesildi. İhbar al-dıklarını ve bu yüzden geldiklerinibelirterek, açıklama yapmak için izinalınıp alınmadığını soran askere HalkCepheliler, izine gerek olmadığını,bunun en meşru hakları olduğunubelirttiler. Daha sonra Vali’yi arayanAKP’nin askeri bu açıklamanın yasakolduğunu söyleyerek, “Bizimle ka-rakola gelerek ifade vermeniz gere-kiyor” dediler.

Halk Cepheliler halka, bu faşistdayatmayı megafonla teşhir ederken,AKP’nin askeri tarafından saldırıyauğradılar. Bahar Uçucu, Orhan Çapar,Başak Şah, Ahmet Atılgan ve NeşeAldıçoğlu, işkence ile askeri aracabindirilmeye çalışıldı. Araçtan inenHalk Cepheliler, üzerlerindeki ön-lükler ve ellerindeki bildirilerle çağ-rıya devam ettiler. Halk Cepheliler’in,eylem yapmak istediği sırada, askerler

ikinci defa saldırdı. Halk, Halk Cep-heliler’in gözaltına alınmasına izinvermedi, polisle çatıştı. Halktan bazıkişileri gözaltına almaya çalışan as-kerlere halk ve Halk Cepheliler izinvermedi. Bunun üzerine askerler hiçbir şey yapamadan karşı kaldırımageçtiler. Halk Cepheliler de pankart-larını ve dövizlerini çıkartarak eylemebaşladılar.

Orhan Çapar’ın açıklamayı oku-duğu sırada üçüncü bir saldırı oldu.Zorla megafonu alan askerler, HalkCepheliler’i gözaltına almaya çalıştığısırada yine halkın direnişiyle karşılaştıve Halk Cepheliler’i gözaltına ala-madı.

İstanbulDİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası,

19 Ekim günü İstanbul Kartal Esen-tepe’de Kartallı Kazım Meydanı’ndanbaşlayarak, “Zalimin Zulmüne Di-reneceğiz” şiarıyla zamlara, Suriyeve Orta Doğu’daki emperyalist işgalekarşı miting düzenledi.

“Suriye Halkı Yanlız Değildir”,“Emperyalizmin Askeri Olmayaca-

ğız”, “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız”sloganlarıyla yürüyen eylemcilereyol boyunca halkın alkışlayarak vekatılarak yürüyüşe destek verdiğigözlendi.

Eyleme DİSK Emekli-Sen KartalŞubesi “Suriye Halkı Yanlız Değil-dir”; Halk Cephesi de “NATO’nunKiralık Askeri, Suriye Halkının KatiliOlmayacağız” pankartıyla katılarakdestek verdi. Kitleye yönelik bir ko-nuşma yapan Genel-İş Anadolu Ya-kası bölge başkanı, son günlerde ya-pılan zamlara ve Ortadoğu’daki em-peryalist saldırganlığa dur demekiçin toplandıklarını, zalimin zulmünedur demek için daha fazla eylemiçerisinde olunması gerektiğini, sus-tukça sıranın susanlara da geldiğinisöyledi.

Miting alanında bulunan Emek-li-Sen Kartal Şubesi Başkanı EmineCansever’in, Ankara’da direnişteolan Cansel Malatyalı’nın direnişikazandığını kürsüden anons etme-siyle “Zafer Direnen Emekçinin Ola-cak” sloganları atıldı. Eyleme, söy-lenen türküler ve çekilen halaylarlason verildi.

Suriye Halkının YalnızOlmadığını DostaDüşmana Göstereceğiz!

Hatay Halk Cephesi, emperyalistsaldırganlığa karşı direnen Suriyehalkının yanında olduklarını belir-terek, kampanya kapsamında yapa-cakları eylemleri duyurdular. Yapılanduyuruda, “Bu savaşta zarar görenyine bizler, halk olacağız. Bizimgençlerimiz Amerika’nın çıkarlarıiçin olan bu yağmacı savaşta yokolacaklar ” denildi.

EYLEM TAKVİMİ31 Ekim ÇarşambaAntakya/SerinyolBaklacı Petrol Yanı Saat: 15.00

4 Kasım PazarAntakya/HarbiyePazar Alanı Saat: 13.00

11 Kasım PazarSamandağ/Tekebaşıİnci Market Önü Saat: 15.00

12 Kasım PazartesiSamandağ/MerkezOytun Alanı Saat: 13.00

Emperyalizmin Saldırısı Alçaklık,Emperyalizme Karşı Direnmek Onurdur

KartalHatay

Page 45: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Halk Cephesi’nin 14 Ekim’debaşlattığı ve her akşam saat 21.00’dayıkımlara ve yozlaşmaya karşı yapılantencere-tava dövme eylemlerine, 17Ekim günü polis ile işbirliği yapanuyuşturucu çeteleri saldırdı. Mahal-lelinin de tanıdığı uyuşturucu çete-lerinin kullandığı araç, müdahaleedilip, camları kırılmasına rağmenkaçtı. Dikilitaş Parkı’ndan yürüyüşebaşlayan kitlenin üzerine 34 FRA77 plakalı beyaz Fiat Tipo markaaraçla saldıran çete, onlarca insanaçarptı. Saldırıda Bedirhan Pamuk’unburnu kırıldı, Zeynel Durdu ve DilanPoyraz ise baygın şekilde hastaneyekaldırıldılar. Poyraz ve Durdu kontrolaltında tutulduktan sonra taburcuedildiler. Yakup Işık’ın kolu kırıldı.Emir, Özgür Karagöz, Okan Bilgin,Yusuf Gültekin, Deniz Can Parlakile Sinem Deniz Çınar’ın ise kol vebacaklarında ezilme, yaralanma veburkulma oluştu.

Yaralılar saldırıdan hemen sonrahastaneye götürülürken; yürüyüş kal-dığı yerden halka hitaben yapılankonuşmalarla devam etti, yaşananolay anlatıldı ve sloganlarla tüm ma-halle dolaşıldı. Sokağa inen halk,sloganlara destek verdi.

Okmeydanı’da yapılan bu saldırıaçık bir şekilde polis işbirliği ile ya-pıldı. Eylemin ilk günü olan 14Ekim’de 4 Akrep, 1 panzer ve 1 oto-büs çevik kuvvet Okmeydanı girişindebeklerken, 17 Ekim günü yapılanyürüyüşte ise alanda polis yoktu.Amerikan uşağı AKP’nin işkencecipolisleri, bu kez köpeklerini halkın

üzerine saldılar. Ok-meydanı’nda uyuştu-rucu sattığı ve gençleretorbacılık yaptırdığıçok iyi bilinen kişilerinaracı olan 34 FRA 77plakalı beyaz FiatTipo, insanlara ve çev-redeki halkın arabala-rına çarpa çarpa kaç-tı.

Okmeydanı HalkCephesi, saldırının ar-

dından 18 Ekim günü yaptığı açık-lamada, “Bu çetelerden yaptıklarısaldırının hesabını soracağımızı birkez daha söylüyoruz. Hiçbir dev-rimcinin kanı yerde kalmaz. Okmey-danı ağır bedellerle kazanılmış birmahalledir, gerekirse bu mahalleyipislikten temizlemek için yine o be-delleri ödemeyi göze alırız. Ancakmahallemizi ne işkenceci polislerene de çetelere bırakmayız. Bizlerdevrimciyiz. Biz ne yapıyorsak hal-kımız ve vatanımız için yapıyoruz.43 yıllık tarihimizde nice şehitler vetutsaklıklar verdik. Bugün yine bunugöze alırız. Yapılan saldırının hesabınımutlaka soracağız ve eylemlerimizedurmadan devam edeceğiz. Ne po-lislerin silahları, zırhlı araçları ne debir avuç çapulcu bizleri korkutamaz”dedi.

18 Ekim günü Halk Cepheliler,bu saldırıyla ilgili suç duyurusundabulunmak üzere İstanbul Adliyesi’negiderek, burada bir eylem gerçek-leştirdiler. 18 kişinin katıldığı eylem,“Yapılan bu saldırı mahallemizdevar olan birliği kırmak içindir. Ço-cuklarımızı uyuşturucu çetelerinekurban etmeyeceğimizi bildikleriiçindir. AKP’nin katil polisi halkıniş ekmek talebini gaza boğarken,uyuşturucu çetelerini palazlandırıyor.Halkın parasız eğitim talebine yıllaravaran cezalar isterken çeteleri serbestbırakıyor. Her geçen gün uyuşturucukullanan çocuk sayısı artıyor. Yıkımlatalan etmeden önce sokaklarımızıkirletiyor. ‘AKP Zulmüne Karşı Mil-yonları Örgütleyeceğiz’ kampanyası

AKP’yi bu kadar korkutuyor.

Geçmişten bugüne mahallelerimizicanımız pahasına koruduk. Bugünde AKP’nin tüm saldırılarına karşıkoruyacağız. Çetelere sokaklarımızı,mahallelerimizi bırakmayacağız. Bumahalleler halkın ve devrimcilerinödediği bedellerle kuruldu ve hiçkimse buna seyirci kalmayacaktır.Okmeydanı halkı mahallesine vedevrimcilere sahip çıkmaya devamedecek. Her akşam saat 21.00’daAKP’nin tüm politikalarını ve çetelerihalka anlatmaya devam edeceğiz”denildi.

“Yozlaşmaya İzin Vermeyeceğiz”,“Zam Zulüm İşkence İşte AKP” ve“Halkız Haklıyız Kazanacağız” slo-ganlarının atıldığı eylemde eyleminardından, saldırıda yaralananlar Ad-liye’ye geçerek suç duyurusunda bu-lundular.

Aynı günün akşamı AKP’ye veçetelere karşı Okmeydanı’da bir ey-lem yapıldı. Halk Cepheliler DikilitaşParkı’nda “Çeteler Halka Hesap Ve-recek” yazılı pankart açarak, “ÇetelerHalka Hesap Verecek”, “Hesap So-ralım Birlik Olup Vuralım”, “BedelÖdedik Bedel Ödeteceğiz” slogan-larıyla yürüyüşe başladılar. Yürüyüşsırasında tencereler birbirine vurul-du.

Yürüyüş devam ederken uyuştu-rucu satıcısı çeteler, bu sefer de farklıbir aracı Halk Cepheliler’in üzerinesürdüler. Halkın araca müdahale et-mesi üzerine kaçan araç bir dahagörünmedi. Çetelerin provokasyonu,eylemin yapılmasını engelleyemedi.Eylem, Okmeydanı Sağlık Ocağı’nakadar sloganlarla ve tencere ve tavasesleriyle yürüyüş devam etti. Ok-

Mahallemizi Canımız Pahasına Savunacağız!Okmeydanı’da Çeteleri Barındırmayacağız!

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 445

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 46: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

meydanı Sağlık Ocağı önünde SongülPapur, bir açıklama yaptı. 17 Ekimgünü yapılan eylemde kitlenin üzerinesürülen Fiat Tipo marka aracın pla-kasının 34 FRA 77 olduğunu söyleyenPapur, bu saldırının açıkça polisleişbirliği halinde yapıldığını ifade etti.Bir sonraki gün yapılacak eyleminçağrısıyla ve sloganlarla eylem son-landırıldı.

Cepheliler ÇetelerdenHesap Sordu

19 Ekim günü Cepheliler, bu ola-yın hesabını sormak için, saldırıyıgerçekleştiren uyuşturucu çetesiyleişbirliği yapan kahvehaneyi molo-toflayarak tahrip etti. Eylem sırasındaCepheliler, “Bu kahvehane ile uyuş-

turucu çeteleri işbirliği yapmaktadır.Kahvehane sahibi örgütümüz tara-fından çok kez uyarılmasına rağmençeteleri mekanında tutmaya devametmiştir. İşte bu çeteler 17 Ekimgünü yürüyüş yapan Halk Cepheli-ler’in içerisine girip, insanları yara-lamadan önce, devrimcilerin neredeyürüyeceğini buradan öğrenmiş vesaldırıdan önce burada hazırlık yap-mıştır. Kahvehane sahibi de bunazemin hazırlamıştır. Bu yüzden bukahvehane kapanacak. Ayrıca saldırıyıgerçekleştiren çeteleri de bulacakhesabını soracağız” diyerek halkaseslendiler.

Yapılan konuşmadan sonra “Çe-teler Halka Hesap Verecek”, “YaşasınDevrimci Halk Kurtuluş Cephesi”ve “Umudun Adı DHKP-C” slogan-

larının atıldığı eylem iradi olarak bi-tirildi.

AKP’nin ÇeteleriMilyonlarıÖrgütlememiziEngelleyemez

Okmeydanı’da yapılan sadırı ileilgili olarak 21 Ekim günü Erzincan’daeylem yapıldı. Erzincan Gençlik Der-neği girişimi üyeleri sloganlar eşliğindeyürüyerek geldikleri Ordu Caddesi’ndeyaptıkları açıklamada, faşist saldırılarınamacına ulaşamayacağını belirttiler,“Faşist, İşbirlikçi Çeteler Bizi Yıldı-ramaz!” pankartının açıldığı eyleme11 kişi katıldı. Atılan sloganlarla sonaeren eylem Partizan’da destek verdi.

18 Ekim günü İstanbul Küçükarmutlu’da, Halk Cep-hesi Uluslararası İlişkiler Komitesi’nin merkez büroaçılışı yapıldı.

Tüm devrim şehitleri için yapılan saygı duruşuylabaşlayan açılışta Ahmet Kulaksız tarafından Uluslararasıİlişkiler Komitesi adına yapılan açıklama okundu. Açık-lamada; Uluslararası İlişkiler Komitesi’nin enternasyonalmücadelede bir mevzi olduğu ifade edilerek, halkların

sorunlarının,halkların mü-cadelesiyle çö-züleceği vur-gulandı. Sade-ce kendi ülke-mizde değiltüm dünyadada emperya-lizmi yenmeyihedeflemekgerektiği be-

lirtilen açıklamada öne çıkan; ezilen halkların tekgücünün örgütlülükleri olduğu ve halkların mücadelesinianti-emperyalist, anti-faşist mücadelede ortak bir noktadaörgütlü bir hale getirilmesi gerektiği açıklamanın enönemli vurgusuydu.

Son olarak Ahmet Kulaksız’ın “Yeni bir kurumumuzolan Uluslararası İlişkiler Komitesi giderek yetkinleşecek,öğrenecek ve anti-emperyalist enternasyonal mücadeleyiörgütleyecektir. Bunu başarabilecek gücümüz vardır.Başaracağız” sözleriyle açıklama sona erdi.

Ardından şair İbrahim Karaca, Eyüp Baş’ın enter-nasyonal mücadelenin sıra neferi olduğunu ifade ederek,onun da çok sevdiği (Buğday Tanesi) şiirini okudu.

İbrahim Karaca’nın ardından Tiyatrocu Mehmet Esa-toğlu konuşma yaptı. “Bizim Eyüp Baş’a sözümüz var.Bütün halkları kardeş yapmaya söz verdik. Sözümüzsöz”diyen Esatoğlu’nun açıklaması sonrasında, gelenkonuklarla hep birlikte yemek yenmesinin ardındanaçılış programı sona erdi.

Enternasyonal Mücadelede Yeni Bir Mevzi:Halk Cephesi Uluslararası İlişkiler Komitesi Açıldı!

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!446

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 47: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

İstanbul’da, 24 Ekim günü Okmeydanı Altınsaray Dü-ğün Salonu’nda Halk Cephesi, ölüm oruçlarıyla ilgili pa-nel düzenledi.

Panel önce bir açılış konuşmasıyla başladı. Konuş-mada, Devletin F Tipleriyle, devrimci hareketi fiziken veideolojik olarak teslim almak istediği ancak başarılı ola-madığı, bunun en büyük kanıtının Erdal Dalgıç, HasanSelim Gönen ve İbrahim Çuhadar gibi sessiz kahra-manlarla savaşın büyüyerek sürdüğü ifade edildi.

Konuşmanın ardından 122’ler nezdinde tüm dünyadevrim şehitleri anısına bir dakikalık saygı duruşunda bu-lunuldu. Program, Gençlik Federasyonu’ndan AhmetBay’ın okuduğu “Sıradaki” şiiriyle devam etti. Şiirin ar-dından 19 Aralık Katliamı'nı ve Ölüm Oruçlarını anla-tan bir sinevizyon seyredildi. Sinevizyon biter bitmez “Ya-şasın Ölüm Orucu Direnişimiz” ve “Kahramanlar ÖlmezHalk Yenilmez” sloganları atıldı. Sloganların ardındanÖlüm Oruçları konulu panel başladı. Panelde ilk sözü HalkCephesi adına Kaan Ünsal aldı. Ünsal konuşmasında; “FTiplerindeki amacın tutsakların birbirleriyle olan bağı-

nı koparıp, hapishanelerdeki örgütlülüğün bitirilmesi ol-duğunu” belirtti. Ünsal’dan sonra Halkın Hukuk Büro-su’ndan Barkın Timtik söz aldı.

“NATO’nun ‘Ya Düşünce Değişikliği Ya Ölüm’ po-litikasıyla 19 Aralık Katliamı gerçekleştirildi. Ölüm oruç-larında devletin basına yansıtmaya çalıştığı gibi örgüt bas-kısı yoktu. 122’lerin ölüme gülerek yürüdüğüne ben detanık oldum” diyen Timtik, sözlerini “Kahraman şehit-lerimiz ve sizlerin önünde saygıyla eğiliyorum” diyereknoktaladı.

Son olarak söz alan Av. Behiç Aşçı ise hücrelerde ka-lan kişi sayısının neden 3 olduğunu, bunun önemini vesolun büyük direniş sürecindeki tavrını anlattı. Solun di-reniş başladıktan hemen sonra ölüm orucunu bırakma-yı tartıştığını belirten Aşçı, “Ayakta kalabilmenin tek şar-tının direnmekten geçtiğini” vurguladı. Panelden sonraİdil Kültür Merkezi’nde İzmir’den gelen Toprak SahneOyuncuları “Duvar” adlı tiyatro oyununu sergilediler. 80kişinin katıldığı panel alkışlarla sona erdi.

Hücredeki Tutsağın İradesiniTeslim Alamayacaksınız!

Tecrite Karşı Mücadele Platformu, Kırıklar 1 No’luF Tipi’nde yaklaşık 2 aydır yaşanan hak ihlalleriyle ilgiliolarak 22 Ekim günü Kemeraltı girişinde eylem yaptı.

“Kırıklar F Tipi’nde Tecrit İşkencesine ve Hak İh-lallerine Son” yazılı pankartın açıldığı eylemde devrimcitutsakların karşılaştığı hak ihlalleri anlatıldı.

Eylemde yapılan açıklamada, tutsaklara traş bıçağıverilmediği, para vererek berbere çıkmalarının dayatıl-dığı ve tutsakların bu durumu protesto etmek için saç vesakallarını uzattıkları belirtildi.

Yaşanan hak ihlalleri şöyle sıralandı:

“Sohbet hakkının kullanımı sırasında çay dışında kan-tinden alınan herhangi bir şeye ve gazete, kitap, dergi çı-karılmasına izin verilmiyor.

Diğer hapishanelerden ve dışarıdan gelen fotokopi veçıktılar ‘örgütsel döküman’ oldukları gerekçesiyle ve-rilmiyor.

Dışarıdan yatırılan kitaplar toplatması olmaması vediğer hapishanelerde alınmasına rağmen Kırıklar F Ti-pi’nde keyfi gerekçelerle tutsaklara verilmiyor.

Karikatür dergileri dahi keyfi gerekçelerle yasakla-nıp verilmiyor.”

Son olarak, Aydın köylülerinin geleneklerini anlatanbir kitabın, örgütsel mekanizmalarını ve kimliklerini diritutmaya yarayacak örgütsel doküman olduğu gerekçe-siyle tutsaklara verilmediği söylendi.

Tecrite Karşı Mücadele Platformu’nun çağrısıyla ya-pılan eyleme İHD, ÇHD, Mazlum-Der, Mücadele Bir-liği, BDSP ve HDKbileşenleri katılımla-rı ile destek verdi.100 kişinin katıldığıeylem, “Tecrit İşken-cedir! Tecrite Son!”,“Devrimci TutsaklarOnurumuzdur” slo-ganlarıyla sona erdi.

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 47

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Tecrit Zincirini Parçalamanın Yolu Direnmekten Geçer!

Page 48: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Köyümüzde Uyuşturucuya veYozlaşmaya Provokasyonlaraİzin Vermeyeceğiz!

İzmir’in Doğançay Köyü’nde esrar bağımlısı serse-riler, bir süredir köyde devrimcilere yakınlığıyla tanınangençlere sataşıp provokasyon yaratmaya çalışıyorlardı.Devrimciler, esrar bağımlısı olan gençleri defalarcauyardılar. Uyarıları dikkate almayan serseriler, 16 Ekimakşamı köyün gençlerine saldırarak pervasızlıklarını or-taya koydu.

Köyden bir genci tek başına şıkıştırıp dövmeleri üze-rine köy halkı, devrimcilerin öncülüğünde, ellerinde so-palarla kadını erkeği yaşlısı genci bir olup köyün mey-danına geldiler. Serserilerin bulundukları kahvehane önü-

ne giderek, bu serserileri teşhir ettiler. Serserilerin yap-tıklarını anlatan köylüler, “Köyümüzde bunlara izin ver-meyeceğiz, devrimciler hakkında ileri geri laf etmeleri-ne artık izin vermeyeceğiz! Bundan sonra insanlarımı-zın zarar görmesine izin vermeyeceğiz” dediler.

45 kişinin katıldığı eylemde “Umudun Adı DHKP-C”, “Çetelerden Hesabı DHKC Soracak”, “Devrimcile-re Uzanan Elleri Kıracağız” sloganları atıldı. Onbeş da-kika boyunca meydandan ayrılmayan kitle, iradi bir şe-kilde dağılmak üzereyken serserilerin saklandıkları kah-veden kitleye küfür etmesi üzerine, kahveye doğru yö-nelerek serserileri dışarı çekmeye çalıştı. Bu sırada atı-lan bir sopa sonucunda kahvehanenin camı kırıldı. Dev-rimcilerin halkın malına zarar gelmemesi üzerine yap-tığı uyarılar dikkate alınarak kitle sakinleştirildi. Yirmibeş dakika süren eylem iradi olarak bitirildi.

Büyük Direnişin BaşlamasınınÜzerinden 12 Yıl Geçti AnadoluTopraklarından DevrimcileriSilemediler, Silemeyecekler!

Büyük direnişin başlamasının üzerinden tam 12 yılgeçti. Direnişin yıldönümü olan 20 Ekim günü İstanbul’dadireniş boyunca tutsakların dışarıdaki sesi soluğu olanTAYAD’lı Aileler bir eylem yaparak, Şişli’de bulunan Ce-vahir Alışveriş Merkezi önünden AKP Şişli İlçe binası-na kadar yürüdüler. “Şehitlerimizle Kazandık, Tecrite Bo-yun Eğmedik! Hapishanelerde 10 Saatlik Sohbet Hak-kı Uygulansın! Tecrite Son!” yazan bir pankartın arka-sında kortej oluşturan aileler, cadde üzerinden yürüyü-şe geçtiler. Yürüyüş boyunca büyük direniş, ödenen be-deller ve kazanılan zafer anlatılarak, halk devrimci tut-saklara sahip çıkmaya çağrıldı.

“Sohbet Hakkı Uygulansın”, “Anaların Öfkesi KatilleriBoğacak”, “Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez”, “Ka-til Devlet Hesap Verecek”, “Kahrolsun Faşizm YaşasınMücadelemiz”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”sloganları atılan eylemde, “İnfaz Yakmalara Son”, “Fı-rat Özçelik Serbest Bırakılsın”, “Tecrite Karşı Mücade-leyi Şehitlerimizle Kazandık” yazan dövizler taşındı.

AKP Şişli ilçe binasının önüne gelindiğinde TAYAD’lıAileler adına Naime Kara bir açıklama yaptı. “Devlet,

bir yandan hücreleri şirin göstermeye çalışırken, diğer yan-dan olası karşı çıkacaklara karşı ‘sopa’yı gösteriyordu.Yalanlara kananlar oldu... ‘Sopa’yı görünce söyledikle-rinden vazgeçenler oldu” diyen Kara, devrimci tutsak-ların ve TAYAD’lıların “yalnız bırakıldık” demeden yol-larına devam ettiklerini ifade etti.

Naime Kara dünyanın en uzun direnişi olan BüyükDireniş boyunca bir çok ilkler yaşadıklarını; TAYAD’lıAilelerin evlatlarıyla omuz omuza ölüm orucu direnişi-ne başladığını, anaların evlatlarıyla birlikte şehit düştü-ğünü, tahliye rüşvetini reddeden direnişçilerin direniş-lerini dışarıda devam ettirmelerini, devletin katliamoperasyonlarını anlattı.

Sohbet hakkını getiren genelgenin yanınlanmasınınüzerinden beş yıl geçmesine rağmen tam olarak uygu-lanmadığını belirten Kara, “F Tipi hapishanelerde tecritve işkence sürüyor. Tecrit kaldırılana kadar susmayaca-ğız” dedi.

Açıklamanın ardından, Grup Yorum üyeleri bir ko-nuşma yaptı. Grup Yorum üyelerinden İbrahim Gökçekyaptığı konuşmada 12 yıl önce Anadolu topraklarındandevrimcileri silmeye çalıştıklarını, bunun için en büyükkatliamı yaptıklarını belirtti. Sözleri ölüm orucu şehidiFırat Tavuk’a ait olan “Bir Mevsim” ve “Haklıyız Ka-zanacağız” marşlarının ardından 110 kişinin katıldığı ey-lem sona erdi.

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!448

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 49: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Irkçılığa, Yabancı DüşmanlığınaOrtak Olanlar, Seyirci KalanlarAileleri Aldatıyor!

Belçika, Anadolu Federasyonu Aygün kardeşlerin ce-nazelerini almak için başlattıları 2 yılı aşkındır sürdürdüklerikampanyanın devam ettiğini belirtti. Federasyon çalışan-larının yaptığı açıklama:

Anadolu Federasyonu’nun Belçika’da haftalardır, ıs-rarla sürdürdüğü “Cenazelerimizi İstiyoruz, Alacağız”kampanyasıyla Aygün kardeşlerin cenazelerinin istenme-si sadece Belçika devletini değil, oligarşinin temsilcileri-ni de rahatsız etti.

Bunun için Türkiye’nin Belçika Anvers Başkonsolo-su Deniz Çakar, 2 yılı aşkın bir zamandır cenazeleri ve-rilmeyen Aygün ailesini Anadolu Federasyonu’na karşı kış-kırtmaya çalışıyor. Aylardır Aygün ailesinin cenazelerininverilmesi için kampanya yürüten Anadolu Federasyonu’nupolise hedef gösteriyorlar .

Cenazelerin verilmesi için kılını kıpırdatmayanlar, tek biraçıklama dahi yapmayanlar Anadolu Federasyonu’nun yü-rüttüğü kampanyayı etkisizleştirmek için harekete geçtiler...

Anvers Başkonsolosu Deniz Çakar, Aygün ailesini ay-lardır yalanlarla oyalıyor, acısını kullanıyor. Aldatıyor. Ne-redeyse her ay bir kez “cenazeler bu ay verilecek” yalan-ları ile Aygün ailesini kandırarak bugüne getirdiler...

Bu kaçıncı yalanları... Öylesine saygısız, öylesine her şey-leri göstermelik ki, o açıklama içinde Aygün kardeşlerin ce-nazelerinin verilmesi ile ilgili tam 3 ayrı tarih vardı. O açık-lama içinde, “Eylül ayı, Ekim başı, yıl sonu” diyen Deniz Ça-kar’dır... Peki hangisi doğrudur! Elbetteki hepsi yalandır...

Tam da bunun için Brüksel’de Adalet Bakanlığı önün-de yaptığımız son açıklamadan bir gün önce aileye açık-lama yaptırarak, haklı eylemimizi polise hedef gösterdiler.Eyleme katılımı düşürmeye çalıştılar. 2 yıldır cenazeler içintek bir eylem yapmamış olanlar, Anadolu Federasyonu’nuneylemlerini karalamaya çalışıyor, tüm enerjilerini ırkçıla-ra karşı değil, bize karşı kullanıyorlar.

Anvers Başkonsolosu Deniz Çakar, aileleri kullanma-yı ve şov yapmayı bırakmalıdır. 7 yıl önce evleri ırkçılartarafından yakılan, eşi ve iki çocuğu katledilen Nergiz Şa-hin’in Aygün ailesine verdiği desteği kullanmış, bunu birgösteriye dönüştürmüştür.

Katliamın, ırkçı saldırıların, yabancı düşmanlığının adı-nı koymaktan kaçanlar halkın acılarına ortak olamaz, ada-let için mücadele edemezler.

Halkın Sorunlarını Ancak Bizler Sahiplenir, Irkçılığa,Yabancı Düşmanlığına Karşı Ancak Bizler Kararlı Bir Mü-cadele Sürdürebiliriz! (...)

Anadolu Federasyonu’nun sürdürdüğü mücadele için-de yer alalım, mücadeleyi destekleyelim...

Belçika Anadolu Federasyonu

Av ru pa’daAlmanya Devleti TürkiyeliDevrimci Şadi Özbolat’aDevrimci DüşüncelerindenVazgeçmediği İçin İşkenceYapıyor

Yunanistan Halk Cephesi’nin Şadi Özbolat'a ya-pılan baskı ile ilgili yaptığı açıklamada "2008 yılın-dan beri sahte belgelerle tutuklanan Şadi Özbolat’a 6yıl hapis cezası verildi ve bu ceza 4 Ekim 2012 günükesinleşti. Almanya’da tutsak bulunan Şadi Özbolatyıllardır, hapishane-nin keyfi yasakları-na maruz kalmıştır.Türkiye hapishane-lerindeki F Tipi uy-gulamasının mimar-larından olan Al-manya, Şadi Özbo-lat’ın pek çok hak-kını gasp etmiştir”denildi.

İngiltere’de On BinlerKesintilere Karşı Yürüdü

İngiltere'de 20 Ekim günü çeşitli sendika ve de-mokratik kitle örgütleriyle birlikte, koalisyon hükü-metinin uyguladığı kesinti politikalarına karşı tepki-sini göstermek ve halk düşmanlarının halka revagördüğü yasalarını protesto etmek için onbinlerce in-san alanlardaydı. Her dilden, her dinden, farklı renk-lerden halkların oluşturduğu kortejler; hükümete olanöfkelerini haykırdılar. Ortak düşmana karşı birleşip,mücadeleyle kazanılmış temel hak ve özgürlüklerininellerinden alınmasına karşı omuz omuza yürüdüler.

İngiltere Halk Cephesi'nin de katıldığı Londra’dakiyürüyüş ise Embankment'ta başlayıp ünlü HydePark'ta sona erdi.

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 49

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 50: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Almanya'nın Hamburg şehrinde,Feda savaşçısı İbrahim Çuhadar’ın ce-nazesini sahiplendikleri için işken-celerle gözaltına alınıp tutuklanan veTekirdağ F Tipi Hapishanesi’ne ko-nulan İlkay İşler için Türkiye konso-losluğu önünde eylem yapıldı.

Eylemde yapılan açıklamada “Fa-şist AKP iktidarı cenazelerin sahiple-nilmesine bile tahammül edemiyorve bu yüzden işkence yapıyor, baskıuyguluyor. Hiçbir güç cenazelerimizi,halkı için şehit düşmüş devrimcileri sa-hiplenmemizi engelleyemez” denildi.

10 kişinin katıldığı eylem “İlkay İş-ler’e Özgürlük”, “Yaşasın Dev-GençYaşasın Dev-Genç’liler”, “DevrimciTutsaklar Onurumuzdur”, “HalkızHaklıyız Kazanacağız”, “Yaşasın Hal-kın Adaleti” sloganları ile son buldu.

Halkın TürküleriniSöyleyenleriSusturamazsınız

Almanya'nın Hamburg şehrinde14 Ekim günü Grup Yorum'la daya-nışma gecesi yapıldı.

Adli Tıp önünde İbrahim Çuha-dar’ın cenazesini almak için bulunankitleye saldıran AKP’nin polisi tara-fından aralarında Grup Yorum üyele-

rinden Selma Altın ve Dilan Bal-cı’nın olduğu 28 devrimci işkenceyapılarak gözaltına alınmıştı. Alman-ya’nın Hamburg şehrinde bulanan sa-natçı dostları ise Grup Yorum’un yal-nız olmadığını, Grup Yorum şahsındasaldırıya uğrayanın halkın sanatınıyapanlar olduğunu belirttiler. Kısabir süre içinde bir araya gelen sanat-çılar Grup Yorum ile Dayanışma İni-siyatifini oluşturdular.

Gecede bir araya gelen şairler, sa-natçılar ve devrimci kurumlar yaptık-ları konuşmalarda “AKP faşizmininGrup Yorum elemanlarının kulaklarınısağır etmeye, parmaklarını kırmaya ça-lışması nafiledir, işte biz buradayız hal-kın sanatını, halkın kültürünü yaşatmaya,onun türkülerini söylemeye devam edi-yoruz” diyerek türkülerini ve şiirleriniezilen halklar için söylediler.

Grup Yorum ile Dayanışma Gece-sinde yer alan sanatçılar: Aydın Öztürk,Hasan Hüseyin Sarı, Hasan Zeydan,Zeynel Taşyapan, Grup Cemre, Sedat-Aysel Boyraz, Hüseyin Boğa, HızırDemir-Yusuf Çetin, Grup Azbulutlu,Aşır Özek, Ali Hıdır Derin, HüseyinGüneş, Atilla- İbo.

Grup Yorum üyesi İhsan Cibelikyaptığı konuşmada “Şili’de Pinochetcuntası 5 bin kişiyi stadyumda tutsaketmişti. İçlerindekilerden biri de dev-

rimci sanatçı Victor Jara’ydı. VictorJara Venseromos dedi ve 5 bin kişi onaeşlik etti. Cunta Victor Jara’yı işken-ceden geçirdi. Victor Jara yaralı iş-kenceye uğramış halde bir kez dahaVenseremos dedi, bir kez daha işken-celerden geçirildi. İşte bizler bugüncuntacıların isimlerini bilmiyoruz amahala Victor Jara’yı konuşuyoruz” dedi.Daha sonra Türkiye’de aynı saatlerdeDev-Genç Şenliğinde sahneye çık-maya hazırlanan Grup Yorum ele-manlarından Selma Altın ile telefongörüşmesi gerçekleştirildi.

Yaklaşık 7 saat süren geceden eldeedilen tüm gelirler inisiyatif tarafındanGrup Yorum’a bağışlandı. Grup Yorumile Dayanışma İnisiyatifi bu gecedeemeği geçen, katılan tüm halka ve sa-natçı dostlarına teşekkür ederek al-kışlarla geceyi sona erdirdi. Geceyeyaklaşık 600 kişi katıldı.

Bedeli Ne Olursa Olsun Cenazelerimizi Sahiplenmemizi Tutsaklarımızla Dayanışmamızı Engelleyemeyeceksiniz

Yoksullukların,Sömürünün Tek SorumlusuEmperyalizmdir!

Kısa bir süre önce genel grevin yapıldığı Yunanistan'da,GSEE (İşçi Sendikaları Genel Konfederasyonu), ADEDY(Memur Sendikaları Konfederasyonu), PAME (Militan İşçiCephesi) ve birçok sendika federasyonu 18 Ekim'de tek-rar genel greve gitti. DKÖ'lerin, sol parti ve örgütlerin des-teklediği genel greve, Esnaf ve Tüccarlar Konfederasyonuda katıldı.

Bu yazın sonunda hazırlanan kemer sıkma paketi mec-liste görüşmeye başlandı. Daha önce yapılan anlaşmalardandaha da ağırlaştırılmış şartlar taşıyan yeni paket, işsizlik,yoksulluk, kölece çalışma koşulları, hak gasplarını, eği-timden-sağlığa, maaşlardan yardım fonlarına kadar birçokalanda kesintiler ve daha önce başlatılan özelleştirme prog-

ramlarının daha genişletilmiş halini içeriyor. Yunanistan’adayatılan kemer sıkma paketi de şu ana kadar üzerinde an-laşma sağlandığı söylenen 20 maddeden bazıları ise şöy-le;

1- Emekli ve memur ikramiyelerini kaldırılması,

2- Emeklilik yaşının 65’ten 67’ye çıkarılması,

3- Ek emeklilik maaşlarını düşürülmesi,

4- Sakatlar ve iş göremez insanların ödeneklerinde ke-sinti yapmak,

5- 65 yaş altındaki emeklilerin yardım ödeneklerini kes-mek, aynı zamanda bu hakka sahip olanlarda kesintiye git-mek,

6- Asgari emeklilik için zorunlu sigorta yılını arttırmak...

Bu maddelerin dışında özelleştirme ve hazine malla-rını satılması vb. kapsayan birçok maddenin de olduğu vur-gulanıyor. 18 Ekim günü gerçekleştirilen genel greve100.000’nin üzerinde kişi katıldı.

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!550

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336

Page 51: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Yıl 1984 yer Türkiye, Met-ris Hapishanesi; devrimci tut-saklar Tek Tip Elbise (TTE)dayatmasına karşı ölüm oru-cuna başlayarak direnişe geç-tiler.

Yıl 2012 yer Almanya,Türkiye'ye 3.500 km uzak-lıkta. Vatan topraklarımızaçok uzak. Yine TTE dayat-ması ve direniş.

İlk kuşağın dediği gibi"Acı Vatan!"

Acı gerçekten her şeyiyle acı. Acı çektirmediği, zulmetmediği

hiç bir alan yok. Ayrımcılığa uğrayan öğrenciye

acı, temizlik işsisi kadınlarımıza acı,fabrikadaki işçiye acı, hapishanede-ki tutsaklara acı..

İşte bu acı vatan Almanya'da birdevrimci tutsak TTE dayatmasınakarşı direnişte.

Ülke farklı, dili farklı, kültürüfarklı ama zulüm aynı, baskı aynı, po-litika aynı. Her şey tutsakları tek tip-leştirmek ve her şeyiyle kendine itaateden bireyler haline getirmek için. Tut-sakların onurlarına ve iradelerine kar-şı bir saldırı. Amaç ise teslim almak!

Türkiye'deki tek tip elbise dayat-masıyla, Almanya'daki tek tip elbisedayatmasının hiç bir farkı yoktur. Tekfark Almanya'da Türkiye'deki gibi birdevrimci tutsak geleneğinin olmama-sıdır. (RAF'lı tutsakların direnişi dı-şında) Türkiye'de ise tabii ki burjuva-zi ilk önce siyasi tutsakları teslim al-mak istemiştir. Çünkü dünyanın her ye-rinde ezen sınıf olan burjuvazi, ilk öncebaşını en çok kim kaldırıyorsa onun ka-fasını ezmek ister.

İşte, bu kafasını dim dik tutanlar, si-yasi tutsaklar ve devrimcilerdi. Vetek tip elbise saldırısına karşı direndi-ler 1984 yılında. Tek silahları olan be-denlerini ölüme yatırarak. Gün gün eri-yerek direndiler. TTE'yi öleceğiz amaasla giymeyeceğiz dediler. TTE dev-rimci tutsakların 4 şehit vermesiyle kal-dırıldı ve direniş zafere ulaştı.

Şadi Özbolat, Türkiye hapisha-nelerinde 10 yıl yatmış ve faşizminher türlü saldırısını görmüş bir dev-rimci. Bunun yanında her türlü sal-dırıya karşı direnmiş bir devrimci.

Devrimci tutsaklar faşizmin işken-celerini, baskılarını, oyunlarını çok iyibilirler. Avrupa hapishanelerini deçok iyi tanıyorlar artık. Zulmünü deoyunlarını çok iyi biliyorlar. Kiminegöre "Demokrasi beşiği Avrupa!"Devrimci tutsaklara göre ise düşün-celerini teslim almak için her türlübaskının ve özellikle tecritin ana va-tanıdır Almanya.

Demokrasi var yalanlarına inan-mamamız için o kadar çok sebep varki. Sadece demokratik faaliyetlerin-den dolayı tutuklanan devrimcilerbile yeterli. Delile gerek duymuyorAlman devleti, yorumluyor.

Devrimcilere düşüncelerinden do-layı cezalar veren Alman devleti,Türkiyelilerin evlerini ateşe veren, in-sanlarımızı diri diri yakanları ise ak-lıyor. Onları ailelerine yakın hapis-hanelere, büyük annelerine ziyaretegötürüyorlar. Evet Nazilere demokrasivar, devrimcilere ise tecrit.

Şadi Özbolat da bu işkenceleremaruz kalan devrimcilerden birisi.Yıllardır en ağır tecrit koşulları altındatutuluyor. Ailesi dahil görüşçülerinekısıtlamalar getirilmiş durumda.

Kitapları ve mektupları aylarca ve-rilmemiş, buna karşı açlık grevi ya-pıp öyle kazanmıştı haklarını.

TTE Almanya'nın belli hapisha-nelerinde var olan bir uygulama. Vebuna karşı bir anarşistin dışında di-renen kimse olmamış.

2004 yılında Almanya'nın Aachenşehrinde tutuklanan İspanyalı anarşistGabriel Pompo, tek tip elbiseyi giy-mektense çıplak gezerim demiş, yineaynı zamanda gardiyanların baskıcıtutumlarına karşı yemek ve su içme-yi bırakarak direnmişti. Dışarıdanda uluslararası bir dayanışma örgüt-lenerek zafer kazanmıştı.

Aachen Hapishane-si'nden tek tip elbisenin ol-madığı Bochum Hapisha-nesi'ne nakil edilmesiyledirenişini bitirmişti Gab-riel. Şu an hale tecrit hüc-resinde tutulmaya devamediliyor. Bunun dışında birörnek bilmiyoruz.

Şimdi aynı dayatma ŞadiÖzbolat'a yapılmak isteni-yor. Şadi Özbolat'ın hüküm

giymesiyle, diğer tutsaklar gibi tek tipelbise giymesi zorunluluğu getiril-miş. Hapishanede bulunan diğer tu-tukluların buna karşı bir direnişi yok.Çünkü Almanya devleti tutsakları buonursuz dayatmaya karşı teslim almışdurumda. Almanya hapishanelerindebu tek tipleştirme ve tecrit politikası tut-sakların akıl sağlıklarını yitirmesine yolaçıyor çoğu zaman.

Almanya'da 1000 Türkiyeli tutsakvar ve şimdiye kadar bunların içinde70 kişinin intihar ettiği söyleniyor.Bunlar Almanya'nın hapishane poli-tikasının sonucudur.

Şunu çok iyi bilmeli Alman dev-leti: Biz Türkiyeli devrimcileriz. Biziiyi tanırlar, ama tanımıyorlarsa da ta-nıyacaklar. Biz ölen ama teslim ol-mayanların soyundan geliyoruz. Dün-yanın en soylu damarı olan devrim-cileriz. TTE dayatması, onurumuza veirademize bir saldırıdır. Ve bu dayat-mayı asla kabul etmedik, etmeyece-ğiz. Tek kişi dahi kalsak giymeyece-ğiz o elbiseyi. Şadi Özbolat da bu el-biseyi giymemek için çarşaf ile do-laşıyor. Bundan kaynaklı görüş yasağıgetirilmiş durumda kendisine.

1- Şadi Özbolat'ın talebi kabuledilmelidir. TTE uygulamasına sonverilmelidir.

2- TTE uygulamasının olmadı-ğı bir hapishaneye nakil edilmeli-dir.

Şadi Özbolat'ın bu talebine bu-lunduğumuz her yerde sahip çıkalım,her alana taşıyalım. Devrimci tut-sakları sahiplenmek bir onurdur!ONURUNA SAHİP ÇIK!

TÜRKİYE FAŞİZMİ TEK TİPELBİSEYİ GİYDİREMEDİ, AL-MAN DEVLETİ DE GİYDİREME-YECEK!

AVRUPA’dakiBİZ

"TEK TİP ELBİSE GİYMEDİKGİYMEYECEĞİZ!"

ŞADİ ÖZBOLAT TEK TİPELBİSE DAYATMASINA

KARŞI DİRENİŞTE!

ZAFER DİRENİŞİN! ZAFER DEVRİMCİLERİN! ZAFER İŞÇİ SINIFININDIR! 5 1

28 Ekim2012

Yürüyüş

Sayı: 336

Page 52: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

3 Kasım - 9 Kasım

Seninle ilk tanışmamızı hatırlıyorum. Bir Cafe’de oturupkonuşmaya başlamıştık. Beni tanımak için ağır ağır sorgu-layıcı sorularını hatırlıyorum. Dersimli olduğunu söylememiştinama ben anlamıştım. Çünkü Munzur’un soyundan geldiğinher hareketinden belli oluyordu. Sorduğun sorularda Der-sim’in yiğitlerinden olduğunu belirtiyordun. Parti’ye olan inan-çla Parti’ye bir zarar getirmemek için soruyordun bu soru-ları.

Daha sonraları ilişkilerimiz daha da ilerlemişti. Oturup soh-bet ediyor her konuşmamızda bize bir öğretmen oluyordun.

Abin şehit düşmüştü. Birçoğumuzun ailesinde tutsak yok-tu. Biz ölürsek annemiz babamız ne yapar diye sancılanır-ken, sen her aileden iki, üç belki de daha fazla şehit olma-sı gerektiğini kafalarımıza kazımıştın. Kardeşin tutsak düş-tüğünde ailenizde bir şehit bir de tutsak vardı. Ama sen hiçtereddüt etmeden Parti’ye gerillaya olan özlemini her fırsattadile getiriyordun. Bir gün gerillaya gitmek için evde yoldaş-larla elbise götürüp götürmeme konusunda konuşurken, ka-pıdan içeriye elinde bir paketle girmiştin. Pakette ne oldu-ğunu sorduğumuzda ise Dersim’deki yoldaşlara yayın ulaş-mıyor demiştin. Aynı gün halkımıza diye bir mektup yazmıştın.Biz gittikten sonra diğer insanlarımıza, halkımıza yol gös-tersin diye niye gerillaya katıldığımızı yazmıştın. Giderkenbile diğer eski çalıştığın alandaki insanlara yardım etmek is-tiyordun. O gün gidememiş, gidişimiz birkaç hafta ertelen-mişti. Gidemedik diye üzülüyordun ama bunu bize belli et-

memeye çalışıyor, Dersim bu her zaman girilmez girildi mide çıkılmaz diyerek bize moral vermeye çalışıyordun. Ha-zırlıklarımızı yapıp Parti’den haber gelmişti. Dersim’e gidi-lecekti. Gerillayla kucaklaşmak için bir bölgeye gitmek üze-re yola çıkmıştık. Giderken dağlara bakıp beraber bu dağ-lar kardeş dağlar diye bir türkü tutturmuştuk. Sevinçten ayak-larımız yerden kesilmişti sanki. Arama noktasına yaklaştı-ğımızda asker kaçağı olduğun için kulağıma eğilerek ara-ma olursa beni tanımıyorsun demiştin. Senin içine işlemiş-ti yoldaşlarını korumak. Bu işi yapmak, kendini feda etmek,senin zafere olan inancının göstergesiydi. Arama olmamıştı.

Beraber bölgeye girmiştik. Buluşacağımız arkadaşla bu-luşmamıza çok vakit vardı. Bir lokantaya oturup yemek ye-miştik. Yemek yerken sen bana yoldaşın, abin Kenan’ın is-miyle hitap ediyordun. Ben sana kendine örnek seçtiğin Ni-hat Kaya’nın ismiyle Nihat diye hitap ediyordum. İsimlerimizbelki de birkaç saat sonra Nihat’la Kenan olacaktı. Buluş-ma yerine gittiğimizde görüşeceğimiz arkadaşın gelmesiy-le heyecanlanmıştık. Ama arkadaşla konuşmaya başladı-ğımızda bize "geçiş yapmamız imkansız" dediğinde yüzü-nü hatırlıyorum. Dudakların morarmıştı. Konuşurken sesintitriyor gidişin bir yolunu bulmaya çalışıyordun. Bu senin ge-rillaya olan özleminin en açık göstergelerinden biriydi. Ge-tirdiğimiz eşyaları arkadaşa verip, bu sefer olmadı yoldaşbir dahaki sefere demiştin.

Bölgeden ayrılıp arabaya bindiğimizde dudağındakimorluk hala geçmemiş, gözündeki yaşların akmaması içinkendini zor tutuyordun ama gözlerini bir dakika bile dağlardanayırmıyor, dağlara tanışmamızda olduğu gibi ağır ağır so-rular soruyordun, daha sonraları ayrıldık. Mahirler’in başlattığı,Sibeller’in, Adaletler’in, Süleymanlar’ın yarattığı geleneğesahip çıktın. Sen ki Nihat Kayalar’ın Kemal Askeriler’in ya-rattığı geleneklere sahip çıktın. Şehit düşerken bile öğret-tin bize, eğittin bizi. Seni unutmayacağız.

“Bu tercihi yaparken bir Parti-Cephe'li olarak ÖlümOrucunda ölmenin sürekli yaşamak olduğunudüşünüyorum”

Eyüp SAMUR

Bir yoldaşı Cihan GÜRZ’ü anlatıyor:"Şehit Düşerken Bile Öğrettin Bize,

Eğittin Bizi"

Tokat’lı olan Eyüp, 13 Kasım 1978’deİstanbul’da doğdu. Gazi ayaklanmasına ka-tıldığında 17 yaşındaydı. Gazi’de sorum-luluklar üstlendi. 1998’de Armutlu’da faa-liyet yürüttü. 1999 Kasım’ında tutsak düş-tü. Küçükarmutlu katliamı olduğunda sal-dırıları, katliamları durdurmak ve teşhir et-

mek için bedenini tutuşturdu. 7 Kasım2001’de ölümsüzleşti.

Eyüp SAMUR

Vatan dergisinin dağıtım-cısı ve aynı zamanda bir tut-sak yakını olan Ahmet ile Va-tan okuru olan Orhan, devrimcidüşüncelerin yayılması içinçalışan devrimcilerdi. 3 Kasım1999'da Isparta'da geçirdikle-

ri trafik kazasında yaşamlarınıyitirdiler.

Ahmet Arıöz, Isparta’da halkın devrimci mücadelesini ör-gütlemeye, halka devrimci düşünceleri taşımaya çalışan birtaraftardı. Aynı zamanda bir tutsak yakınıydı.

Orhan Veli Saydemir, devrimci hareketin taraftarıydı. Ge-riciliğe, faşizme karşı devrimci düşüncelerin yayılması içinçaba gösteren bir devrimciydi.

Ahmet ARIÖZ Orhan VeliSAYDEMİR

1968’de Ankara Çankaya’da doğdu. As-len Gümüşhane Kelkitli’dir. Emeğin ve sö-mürünün ne olduğunu yaşayarak, çalışarakgördü, öğrendi. Uzun yıllar tutsak kaldığı ha-pishanelerde, yaşadığı koşullar nedeniyle, yıl-lardır ciddi sağlık sorunları yaşamaktaydı. 23Eylül’de rahatsızlanıp hastaneye kaldırıldı. 9

Kasım 2009’da Çapa Tıp Fakültesi Hastane-si’nde şehit düştü.

Eyüp BAŞ

1966 Giresun Şebinkarahisar doğumlu.İstanbul’da büyüdü. 1988'de devrimcilerle ta-nıştı ve 1990'lı yılların ikinci yarısında çeşit-li örgütlülükler içinde yer aldı. 6 Kasım2006’da, yozlaşmaya karşı mücadeledeÖlümsüzleşti.

1970 Amasya doğumlu. 1987'de Deniz-li Mühendislik Fakültesi'nde mücadele saf-larına katıldı. Ege Kır Gerilla Birliği’nde ge-rilla iken, 1992 Eylül’ünde tutsak düştü. Ha-pishanelerde çeşitli görevler üstlendi. Büyükdirenişte, 6. Ölüm Orucu Ekibi’nde yer aldı.8 Kasım 2002’de ölümsüzleşti.

Serdar KARABULUT

Anıları MirasımızBirol KARASU

Page 53: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

1956 doğumludur.Yıldız DMMA'da Dev-Genç saflarında mü-cadele ediyordu. 4Kasım 1978'de İstan-bul Şehremini'de fa-şistler tarafından ka-

çırılıp işkenceyle kat-ledildi.

Numan KAYGUSUZ

1977 Dersim doğumlu. Şe-hidimiz Kenan Gürz'ün kar-deşiydi. 1996’dan ‘97 baharı-na kadar Kurtuluş muhabirliğiyaptı. ‘97’de Dersim dağla-rında gerillaydı. 9 Kasım1997’de Dersim Pertek’te düş-

manla girilen bir çatışmada şe-hit düştü.

Cihan GÜRZ

1965 Dersimdoğumlu. 1992yılında gittiği Al-manya'da mü-cadeleye katıldı.Darbeci kontra-lar tarafından 6

Kasım 1994’te,Köln’de katledildi.

Çetin GENÇDOĞAN

Ocak 1964 Sivas doğumlu.1985'te Marmara Üniversitesi’ndegençliğin mücadelesinde yer aldı.1987'de Yeni Çözüm dergisindeçalıştı. Akdeniz Bölge Komitesi Si-yasi Sorumlusu iken tutsak düştü.Küçükarmutlu katliamına, feda ey-

lemiyle cevap verdi. 7 Kasım 2001’deşehit düştü.

1955 Bursa doğumlu olan Necdet, devrimci düşüncelerle lise yıl-larında tanıştı. 1974-75 yıllarında İstanbul’da Cepheliler’in safların-da mücadeleye katıldı. Liseli Dev-Genç ve Bursa mahalli alan so-rumluluğunu üstlendi. 1980’de tutsak düştü. Tutsaklığına firar eyle-mi ile son verdikten sonra, kır örgütlenmesinde görevlendirildi. Dev-rimci hareketin kır gerillası geleneğinin yaratıcılarından biri olarak, 5Kasım 1981’de Ordu Aybastı’da jandarmayla girdiği çatışmada şe-

hit düştü.

Nail ÇAVUŞ

Necdet PİŞMİŞLER

Çeteci devletin katlettiği DevrimciMühendis Hasan Balıkçı, 18 Ekimgünü mezarı başında anıldı. Fabrikasahiplerinin çıkarlarına engel olduğuiçin, sürgün edildiği Urfa'da çetelertarafından katledilen Devrimci Mü-hendis Hasan Balıkçı doğduğu ve bü-yüdüğü Kayışlı köyünde ailesi veHalk Cepheliler tarafından anıldı.“Devrimci Mühendis Hasan BalıkçıÖlümsüzdür” pankartı açılarak an-maya geçildi. Hasan Balıkçı'nın ha-yatını anlatan mühendis arkadaşı, mü-hendisler odasındaki çürümeye dik-kat çekerek devletin baskısının onlarınasıl korkuttuğunu anlattı. Faşizmeboyun eğmeyen bir yapısı olduğu vehaksızlık karşısında baş eğmeyenbir insan olduğunu anlattı. SonrasındaİHD Adana Başkanı söz alarak, birşiir okudu.

Halk Cephesi adına yapılan ko-nuşmada, “Onurlu ve namuslu ya-şamak için bedel ödenmesi gerek-tiğini Hasan Balıkçı'nın mücadele-sinde somut olarak görebiliyoruz.”denildi. Ayrıca tutuklamalar, gözal-tı ve baskılara rağmen her yıl oldu-ğu gibi bundan sonra da Hasan Ba-lıkçı’nın sahiplenileceği vurgula-dı. Nazım Hikmet'in “Çınarı Yıkmakİçin Baltayı Köküne Vururlar” şii-ri okundu. Anma Hasan Balıkçı'nınhayatına dair bir arkadaşının anla-tımının okunmasıyla devam etti.

“Hasan Balıkçı Ölümsüzdür”,“Kahramanlar Ölmez Halk Yenil-mez” sloganlarının ardından, mezarıbaşında bahur yakılarak anma biti-rildi.

Halk Cephesi üyesi TAYAD’lı Hasan Beyaz, 23 Ekim’de Van-Er-ciş depreminde göçük altında kalan Van halkıyla dayanışma kam-panyası başlatan TAYAD’ın Dersim’deki çalışmalarını yürüttü. Kapıkapı dolaşıp Dersim halkının yardım elini Van halkıyla buluşturmakistedi. Topladıkları yardımları kendi elleriyle Van halkına götürdü. Ça-dır çadır, köy köy dolaştı. Halkın yaşadığı sorunları acıları paylaştı.9 Kasım 2011’de Van’daki 5.6 büyüklüğündeki ikinci depremdeAKP’nin sağlam raporu verdiği otelin yıkılması sonucunda yaşamı-nı yitirdi. Katili AKP iktidarıdır. Hasan BEYAZ

5 Kasım 2001’de, oligarşinin Kü-çükarmutlu’daki direniş evine gerçek-leştirdiği katliamda şehit düştüler.

8 Mart 1978 Tunceli Hozat do-ğumlu olan Arzu, 1992’de mücadele-ye katıldı. İstanbul Bahçelievler’deDevrimci Halk Güçleri içinde müca-

delesini sürdürürken, F Tiplerinin gün-deme gelmesi üzerine, 4 Haziran 2001’de TAYAD’lıların İkinciÖlüm Orucu Ekibi’nde taktığı kızıl bandını, şehit düşene kadar onur-la taşıdı.

20 Şubat 1973 Sivas-Kangal’ın Topardıç Köyü’nde doğan Sul-tan, Kırşehir’de Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencisiyken mü-cadelede yer aldı. 1999'da İstanbul’da Kurtuluş gazetesinde çalış-maya başladı. 2000’de ise, F Tipi hapishanelere karşı TAYAD’lıla-

rın içindeydi. Küçükarmutlu’nun ölüm oruçlarının sürdürüldüğü bir di-reniş mahallesi olmasıyla, onun mücadele alanı da Küçükarmutlu oldu.

25 Eylül 1974, Kahramanmaraş, Afşin, Çomudüz Köyü’nde doğan Bülent, 1991’demücadeleye katıldı. Mersin’de 1993’te tutsak düştü. 1996 Ölüm Orucu’nda BirinciEkip’te yer aldı. 19 Aralık 2000 katliamında Bursa Hapishanesi’ndeydi. 13 Ekim 2001’deAdli Tıp raporuyla Edirne F Tipi’nden tahliye edildi. Küçükarmutlu’da katledildiğin-de tahliye edileli henüz iki hafta olmuştu.

1981 Dersim Pertek Doğrultay Köyü’nde doğan Barış, çocukluğundan itibarendevrimcileri, gerillaları tanıdı. Akrabalarından tutsaklar vardı, kendisi de mücadeleiçinde iki kez kısa süreli tutsaklıklar yaşadı. 2000 Ölüm Orucu Direnişi sürecinde,Küçükarmutlu’daki direnişçilere destek olmak için Dersim’den Küçükarmutlu’ya gel-mişti. İnandığı değerler uğruna ölümsüzleşti.

Arzu GÜLER Sultan YILDIZ Bülent DURGAÇ

Barış KAŞ

Mesleğini, Halkıİçin KullananHasan BalıkçıÖlümsüzdür!

Page 54: ı Direndi ve Kazandı TECRİT ZULMÜNE SON! İ …yuruyus-info.org/pdf/pdf/336.pdfİ nşaat Mühendisleri Odas ı’ında te-mizlik i şçisi olarak çal ışan Cansel Malatyalı

Bursa’nın Teleferik Mahallesi’ndebu yıl üçüncüsü düzenlenen “Yoz-laşmaya Karşı Halk Şenliği”, 14Ekim günü büyük bir coşkuyla ya-pıldı. Geçen yıl olduğu gibi bu senede şenlik, sahibinden izin alınan birarsa üzerinde yapıldı. Bu sahne artıkmahalle ile özdeşleşti. Teleferik Ma-hallesi, devrimci geçmişe sahip birmahalle. Adını aldığı Teleferik ileUludağ’ın zirvesine çıkılıyor.

Teleferik Şenliği için günler ön-cesinden çalışılmaya başlandı. Afişlerasıldı, el ilanı dağıtıldı. Vatan, Panayır,Ortabağlar, Zümrütevler, Maltepemahalleleri ile Gemlik, Kestel ilçe-lerinde afiş ve el ilanı çalışmalarıyapıldı. 11 Ekim günü 8 kişi Teleferik,Zümrütevler ve Maltepe mahallele-rinde afiş yapıştırıp el ilanı dağıttılar.Ayrıca pankartlar asıldı.

14 Ekim’de yapılan Şenlik gü-nünde, sabah saatlerinden itibaren,sahne düzenlenmesi ve kermes stant-ları açılması için hazırlıklar yapıldı.Masaların kurulması ve teknik ha-zırlıklarla birlikte kermes açıldı.Kitap, dergi ve takı stantları kuruldu.Aynı saatlerde mahalle Cemevinde40 yemeği vardı. Yemek sahipleriHalk Komitesi çalışanlarını yemeğedavet etti. Yemek sonrası sandalyelergeldi. Mahalle çocukları kendi is-tekleriyle sandalyeleri sıraladılar.

Alanın çevresine “Mahalleleri-mizde Uyuşturucuya, ÇeteleşmeyeYozlaşmaya İzin Vermeyeceğiz-Te-leferik Halk Komitesi”, “GücümüzBirliğimizdir Birleşelim SavaşalımKazanalım - Halk Cephesi”, “Yoz-laşmaya Karşı Halk KültürümüzüYaşatalım”, “Bir Ulusun TürküleriniYapanlar, Yasalarını Yapanlardan Üs-

tündür”, “Yozlaşmaya, Uyuşturucuya,Çeteleşmeye, Suriye’ye EmperyalistMüdahaleye, AKP’nin Zulmüne KarşıBirleşeceğiz! Milyonları Örgütleye-ceğiz!-Teleferik Halk Komitesi” pan-kartları asıldı.

Saat 18.30 olduğunda halk, san-dalyeleri doldurmaya başladı. Çev-redeki yollar şeritlerle kapatıldı. Ma-hallenin direkleri kızıl flamalar veDev-Genç flamalarıyla donatıldı.Şenliğe gelenleri selamlamak içinGüneş Tekbaş sahneye çıkarak, “Hoş-geldiniz” diye başlayan bir yazı oku-du. Ardından devrim şehitleri içinbir dakikalık saygı duruşu yapıldı.Açılış konuşması için Şengül Ünalsahneye çıkarak, yozlaşmaya karşımücadelenin mahallelerimize, kül-türümüze ve değerlerimize sahip çık-mak olduğunu, bunun için de dahafazla sahiplenme ve mücadelenin ge-rekliliğini anlattı. Aynı zamanda Su-riye’deki emperyalist müdahale an-latılarak, AKP’nin işbirlikçiliği teşhiredildi. “Emperyalist saldırganlığakarşı direnen Suriye halkının yanın-dayız” denildi...

Daha sonra Narin Ateş, NazımHikmet’in “Yaşamaya Dair” şiiriniokudu. Şiir sonrası çocuklarla gündüzyapılan yarışmanın birincileri Eylül,Lorin ve Yaren sahneye davet edildi.Mahalle halkı, çocukları alkışlarlasahneye yolladı. 9-9-12 yaşlarındakiüç kız sırasıyla; Eylül Zazaca “El-gajiye”, Lorin “Gündoğdu” ve Yaren“Saçlarını Taramışsın” türkülerinisöylerken şenliğe gelen halk tara-fından alkışlarla desteklendi. Bu sürp-riz sonrası Bursa Haklar Derneği Ti-yatro Grubu “Meğersem Neymiş”oyununu oynadı. Oyun, izleyicilerin

beğenisini kazandı.Ve oyuncular al-kışlarla sahneden indiler.

Tiyatro sonrası Güneş Tekbaş,Ahmet Arif’in “Anadolu” şiirini oku-du. Şiir sonrası mahalleden NazlıcanArslan sahneye çıktı. “Bir Görüş Ka-bininde” ve “Gesi Bağları” şarkılarınıgüzel sesi ile okudu. Ardından okularkadaşlarının yoğun isteği üzerine“Adıyaman” türküsünü okudu. Yoğunbir alkış alan Nazlıcan sonrası GrupYorum Korosu alkışlarla sahneyeçıktı. Birbirinden güzel şarkılarlahalkı coşturan Grup Yorum öğrenci-leri, konuşma yaparak baskıları vebuna karşı direnişleri, sahiplenmeyianlattılar. Bu sırada Liseli Dev-Genç’liler sokaktan, ellerinde, “43.Yılında Dev-Genç Hasanlar’la Ya-şıyor, Savaşıyor” pankartı ve YaşasınDev-Genç Yaşasın Dev-Genç’lilersloganları ile kitlenin arasından ge-çerek sahnenin yanına gediler veDev-Genç’in 43. yılını kutlayıp, Ko-mutan Hasan’ı selamladılar. Bir sürebu şekilde bekledikten sonra pankartısahnenin yanına astılar.

Şenlik, mahallelerde yozlaşmaya,çeteleşmeye, uyuşturucuya izin ve-rilmeyeceği vurgulanarak, “Bununiçin Halk Komiteleri saflarında bir-leşelim” çağrısıyla bitirildi. Ayrıcamahallede Halk Kütüphanesi çalış-ması da başladığı ilan edilerek, sa-hiplenme çağrısında bulunuldu.

Şenlik boyunca halk hem sahip-lenmesi ile hem de katılımı ile HalkKomitesi çalışanlarına teşekkür ettiler.500’ü aşkın kişinin katıldığı Şenlik,halkla birlikte çevrenin toparlanmasıve eşyaların düzenlenmesi ile sonaerdi

Halka Gitmekten Başka Yolumuz Yoktur!

Düzen Yozlaştırıyor, Umut Devrimde!

CANSEL MALATYALI DİRENDİ VE KAZANDI!554

Yürüyüş

28 Ekim2012

Sayı: 336