16
15 Günlük Siyasi Gazete •Y›l: 7 •Say›: 156 •1-16 Temmuz 2009 • Fiyat›: 1 TL • e-mail:[email protected] • www.devrimcidemokrasi.net KOL KIRILIR YEN ‹Ç‹NDE KALIR Gerçeklefltirilen cumhurbaflkanl›¤› seçimlerinin ard›ndan ‹ran'da, y›llard›r biriken tepkinin da- ha çok kendili¤inden soka¤a dökülüverdi¤i bir sürecin yaflanmas›na neden oluyor.Ahmedi- nejat ile dini lider Hameney’in feodal din unsuruyla katmerleflmifl iktidar› ve bu iktidar›n parças›n› oluflturan “reformcu lider” diye lanse edilen Musavi yanl›s› say›lan ama aç›k ki ‹ran halk s›n›flar›na mensup olan onlarca gösterici katledildi, yüzlercesi yaraland›. Gerginlikler ve tepkiler za- man zaman dinse de protestolar devam ediyor. Emperyalist güçlerin, stratejik projelerine ba¤l› ola- rak dayatt›¤› zoraki ve yapay de¤iflim ‹ran’›n kap›s›n› da çalmaktad›r. Halk kesimlerinin talepleri, isyan› komünist öznelerin güçsüzlü¤ünden dolay› Musavi gibi ‘›l›ml›lar’a yedekleniyor. Musavi’nin rejim de¤iflikli¤i istedi¤i ve bu de¤iflim için bir hareket bafllatt›¤› de¤erlendirmeleri gerçekçi de¤il. Buna karfl›n ‹ran’da kitlelerin tepkisi küçümsenemez. Sistemden memnun olmayan hatta sis- temin alafla¤› edilmesini isteyen kesimler var. Ortado¤u’nun en büyük otomobil sektörü ve 100 bin iflçisi bulunan Hodro fabrikas› iflçileri ile ‹ran Otobüs ‹flçileri Sendikas› yay›m- lad›klar› bildiride, halk›n devrimci hareketini desteklemek için grev karar› ald›lar. ‹ran hal- k› uzun y›llard›r iflsizlik, yoksulluk, enflasyon, adaletsizlik, uyuflturucu ve yozlaflma ile bo- ¤ufluyor. Y›llard›r bu bask›, yoksulluk ve adaletsizlikler ile dolu bir ortamda yaflamaya zorlanan ‹ran halk› ba¤r›nda isyan tafl›maktad›r. Bu sadece ‹ran de¤il, ülkemiz de dahil ezilen halklar›n ve uluslar›n bulundu¤u co¤rafyalarda da geçerlidir. Halk hareketini olufl- turman›n, nesnel koflulu her zaman için vard›r. ‹ran’da önemli geliflmeler yaflanmakta ve devrim için büyük f›rsatlar do¤maktad›r. SAYFA 13 ‹çinden geçilen süreçte birçok yönüyle uzlaflt›r›lan ve pürüzleri giderilen Türk hakim s›n›flar›n›n çat›flmas›, yerinden oynayan tafllar›n yerine oturtulmas› yö- nünde dönem dönem k›z›fl›yor. Ergene- kon’la birlikte ele al›nan Taraf Gazetesi- nin “AKP ve Gülen’i bitirme plan›” man- fletiyle yay›mlad›¤› “‹rtica ile Mücadele Eylem Plan›” oldu¤u ileri sürülen “bel- ge”nin yaratt›¤› velvele, sözü edilen ikti- dar mücadelesinin yans›mas› oldu. Hü- kümet belgeye iliflkin ‘darbe giriflimi’ de- ¤erlendirmesinde bulunurken, bunun ta- kipçisi olacaklar›n› belirtti. Böyle bir bel- ge karfl›s›nda ‘flaflk›na’ dönen Genelkur- may ise, belgenin ‘sahte’ oldu¤unu söy- leyerek yay›nlanmas›n› yasaklad›. Bafl- bu¤, daha sonra yapt›¤› aç›klamada bel- geye ‘k⤛t parças›’ diyerek belgeyi ‘TSK’ya karfl› asimetrik psikolojik savafl›n eseri’ olarak de¤erlendirdi. Genelkurmay taraf›ndan harekete geçirilen askeri sav- c›l›¤›n belgeye iliflkin ‘TSK’ya ait de¤ildir’ karar› vermesi ve sivil mahkemeye ta- fl›nmamas› noktas›nda diretilmesi bu plan›n daha fazla sulanmamas› için ört- bas edilece¤ini iflaret etti ve adres olarak MGK gösterildi. ‘Belge’ ile bafllayan ger- ginlik, ‘askerlerin de sivil mahkemelerde yarg›lanmas›’ yasas›n›n meclisten geç- mesiyle daha da t›rmand›. 30 Haziran’da gerçeklefltirilen MGK toplant›s›n›n iki te- mel konusu, ‘‹rtica Eylem Plan›’ ve ‘aske- re sivil yarg› yolunu açan yasa’ oldu. Ge- nelkurmay, askerlerin sivil mahkemede yarg›lanmas›n›n önünü açan yasaya kar- fl› olduklar›n› MGK’da dile getirdi. Hükü- met ise, AB’ye uyum için bu yasan›n ç›- kar›ld›¤›n› belirterek kendisini savundu. Toplant›n›n ard›ndan yap›lan ‘mini zirve’ uzlaflma noktas›nda bir ayar›n verildi¤ini gösterdi. Toplant›dan ç›kan uzlafl› flu aç›klamayla ifade edildi: “Devletimizin kurumlar›n› y›pratmaya yönelik beyan ve yay›nlara iliflkin tepki ve düflünceler dile getirilmifl, bu tür faaliyetlerin ülke- mize bir fayda sa¤lamayaca¤› teyit edil- mifltir.” Tafllar›n yerinden oynanaca¤›n›n beklendi¤i toplant›da hakim s›n›flar, tafl- lar›n yerine oturtulmas› için bir kez daha pürüzlerini gidermifl oldu. Devlet, devrimci-demokratik ku- rumlara, hak gasplar›na, hak ihlalle- rine, faflist bask›lara karfl› mücadele eden, demokratik-meflru haklar›n› kullanmak isteyenlere karfl› taham- mülsüzlükte s›n›r tan›m›yor. Sendi- kalar›n, siyasi partilerin, demokra- tik-devrimci kurumlar›n bas›lmas›, üyeleri ve çal›flanlar›n›n gözalt›na al›narak tutuklanmas› sald›r›s›na bir yenisi daha eklendi. Adana’da söz- de ihbarla gece yar›s› evleri basan jandarma, Demokratik Haklar Fede- rasyonu (DHF) çal›flanlar›n› ‘yasad›fl›’ gibi gösterip, çevredeki insanlara psikolojik bask› uygulad›. Bir sald›r› da Mersin’de gazetemiz okuruna gerçekleflti. Demokrasi, yarg›, hu- kuk, insan haklar› ile flu günlerde sarmafl dolafl olan devletin yine bi- lindik davran›fl› Mersin’de gerçek- leflti. Mersin polisi, Özgür Düflün dergisi ve gazetemiz okuru N. T’ye psikolojik bask› yaparak, ajanl›k da- yatmas›nda bulundu. N.T’ye “Senin yaramaz kiflilerle arada bir görüfltü- ¤ünü biliyoruz. Araflt›rd›k ve senin temiz biri oldu¤unu ö¤rendik, senin için geldik, devlet sana maddi yar- d›mda bulunacak, tabii ki her fley gibi bunun da bir karfl›l›¤› olacak” diyen polis, kendisini sosyal yar- d›mlaflma kurumu memuru olarak tan›tt›. Sald›r›ya iliflkin aç›klama ya- pan Adana Demokratik Haklar Der- ne¤i ise, kendilerinin ve gazetemi- zin ‘yasad›fl›’ gösterilmeye çal›fl›ld›- ¤›n› belirterek, demokratik haklar mücadelesinin suç olmad›¤›n› bir kez daha yineledi. Okurlar›m›za yönelik sald›r›lar sürüyor GÜNCEL SAYFA 2 ‹smail Uçar sf3 Dursun Bafltu¤ sf6 Sinan Çak›ro¤lu sf9 Bak›fl Can sf13 Adil Okay sf16 YAZARLAR Sa¤l›k emekçilerinden sonra hekimler de AKP hükümetinin hayata geçirmek istedi¤i Sa¤l›kta Dönüflüm Program›’na karfl› tepkisini gösteriyor. TTB üyesi he- kimler, ‘Sa¤l›kta Dönüflüm Program›’ çerçevesinde hayata geçirilmek istenen uygulamalara ve ‘Tam Gün Yasa Tasar›- s›’ gibi bir dizi de¤iflikli¤e karfl› ülkenin birçok yerinde eylemlerle tepkilerini di- le getirirken, taleplerini de aç›klad›lar. Konuya iliflkin aç›klama yapan TTB bafl- kan› Gençay Gürsoy, Sa¤l›kta Dönüflüm Program›’n›, “Daha fazla kar için sa¤l›¤›n piyasa koflullar›nda bir hak olmaktan ç›- kar›lmas›, güvenceli çal›flma düzenine son verilerek eme¤in ucuzlat›lmas› ve sa¤l›k kurum ve kurulufllar›n›n iflletme haline getirilmesi” olarak tan›mlad›. Hekimler ‘Sa¤l›kta Dönüflüm’e karfl› eylemde GÜNCEL SAYFA 7 Askerlerin ‘sivil’ mahkemede yarg›lanmas›n›n önünü açacak yasay› 13 gün içerisin- de imzalamas› gereken Gül’ün, yasa üzerinde askerlerin görüflünü de dikkate alarak ayr›nt›l› bir inceleme yapaca¤›n› ve gerekirse yasan›n geri gönderilece¤ini aç›klama- s› dikkat çekti ‘Ulusal sorun-Kürt sorunu’ bafll›kl› sempozyum sonuçland› Demokratik Haklar Federas- yonu, 27-28 Haziran tarihle- rinde, Ankara ‹nflaat Mühen- disleri Odas› Teoman Öztürk Salonu’nda ‘Ulusal sorun- Kürt sorunu’ bafll›¤›yla bir sempozyum gerçeklefltirdi. Sempozyumda Kürt sorunu tarihsel, kuramsal, çözümsel ve güncel yönleriyle tart›fl›l- d›. Federasyon, sempozyu- mu, içinde bulundu¤umuz süreçte s›cak bir gündem olarak yaflanan ulusal soru- na katk› olmas›, ön aç›c› ol- mas› amac›yla düzenledi¤ini aç›klad›. ‹ki gün boyunca 4 oturum fleklinde süren ve önemli tart›flmalar›n ortaya ç›kt›¤› sempozyumun özenle seçilmifl olan konuflmac›lar›, Kürt sorununu Marksizm, Ke- malizm, Liberalizm, Emper- yalizm gibi olgularla birlikte aç›klarken, sempozyumun heyecanla beklenen son oturumunda Türkiye-Kuzey Kürdistan devrim ve demok- rasi mücadelesinin özneleri, Kürt sorununda politik tu- tumlar›n› ve çözüm önerileri- ni aktard›lar. SAYFA 3-6 Maoizm Tayin Edicidir GÜNCEL SAYFA 11 Kürt ulusal sorununun birçok yönüyle ele al›nd›- ¤› sempozyumda farkl› fi- kirler tart›fl›l›rken, soru- nun çözümü noktas›nda ayd›nlar ve politik temsil- ciler çeflitli öneriler sundu YÜKSEL AKKAYA TEMEL DEM‹RER BABÜR PINAR AD‹L OKAY S‹BEL ÖZBUDUN HAKAN KÜÇÜKB‹NGÖL ‹SMA‹L BEfi‹KÇ‹ Devrimci basın veya gazete, gerici sınıflar cephesine karşı, proletar- ya ve ezilen kesimlerin mücadele cephesinde önemli bir yere sahip- tir. O, keskin sınıflar mücadelesinde, devrimci sınıfların çıkarları te- melinde görev yürüten ve onların sesi olarak yükselen bir güçtür. Gerici olan her şeye karşı uzlaşmaz mücadelenin aracı ve kendi ala- nındaki temsilcisi olarak, proletaryanın safında, ideolojik-kültü- rel bir kurumdur, devrimi yayan bir fabrikadır. Maoistler son aylarda etkinliklerini iyice arttırdıkları Hindistan’ın do- ğusundaki Batı Bengal eyaletinin Lalgarh bölgesinde, yönetimi fii- len ele geçirdi. Öte yandan Nepal Birleşik Komünist Partisi (Maoist)’nin üst düzey yöneticilerinden Kiran, partisinin yeni bir ulusal hükümete liderlik edebilmesi için, üçüncü bir halk ayaklanmasına kalkışması gerektiğini söyledi. NBKP (M) ayrıca ‘Kırsal Bölge Hükümeti’ni yeniden kurdu. G. Doğu Asya’da Maoistler önemli gelişmeler kaydediyor Devrimci ve sosyalist basının sınıflar mücadelesindeki önemi DÜNYA SAYFA 10-11 PERSPEKTF SAYFA 8 Seçimlerle birlikte yaflanan geliflmeler ‹ran’da koflullar› halk hareketine çevirebilir mi?

1 - 16 Temmuz 2009 - Sayı 156

Embed Size (px)

DESCRIPTION

2001-2010 yılları arasında yayınlanan, Devrimci Demokrasi gazetesi.

Citation preview

Page 1: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

15 Günlük Siyasi Gazete •Y›l: 7 •Say›: 156 •1-16 Temmuz 2009 • Fiyat›: 1 TL • e-mail:[email protected] • www.devrimcidemokrasi.net

KKOOLL KKIIRRIILLIIRR YYEENN ‹‹ÇÇ‹‹NNDDEE KKAALLIIRR

Gerçeklefltirilen cumhurbaflkanl›¤› seçimlerinin ard›ndan ‹ran'da, y›llard›r biriken tepkinin da-ha çok kendili¤inden soka¤a dökülüverdi¤i bir sürecin yaflanmas›na neden oluyor.Ahmedi-

nejat ile dini lider Hameney’in feodal din unsuruyla katmerleflmifl iktidar› ve bu iktidar›nparças›n› oluflturan “reformcu lider” diye lanse edilen Musavi yanl›s› say›lan ama aç›k ki ‹ran halk

s›n›flar›na mensup olan onlarca gösterici katledildi, yüzlercesi yaraland›. Gerginlikler ve tepkiler za-man zaman dinse de protestolar devam ediyor. Emperyalist güçlerin, stratejik projelerine ba¤l› ola-rak dayatt›¤› zoraki ve yapay de¤iflim ‹ran’›n kap›s›n› da çalmaktad›r. Halk kesimlerinin talepleri,isyan› komünist öznelerin güçsüzlü¤ünden dolay› Musavi gibi ‘›l›ml›lar’a yedekleniyor. Musavi’ninrejim de¤iflikli¤i istedi¤i ve bu de¤iflim için bir hareket bafllatt›¤› de¤erlendirmeleri gerçekçi de¤il.

Buna karfl›n ‹ran’da kitlelerin tepkisi küçümsenemez. Sistemden memnun olmayan hatta sis-temin alafla¤› edilmesini isteyen kesimler var. Ortado¤u’nun en büyük otomobil sektörü

ve 100 bin iflçisi bulunan Hodro fabrikas› iflçileri ile ‹ran Otobüs ‹flçileri Sendikas› yay›m-lad›klar› bildiride, halk›n devrimci hareketini desteklemek için grev karar› ald›lar. ‹ran hal-k› uzun y›llard›r iflsizlik, yoksulluk, enflasyon, adaletsizlik, uyuflturucu ve yozlaflma ile bo-¤ufluyor. Y›llard›r bu bask›, yoksulluk ve adaletsizlikler ile dolu bir ortamda yaflamayazorlanan ‹ran halk› ba¤r›nda isyan tafl›maktad›r. Bu sadece ‹ran de¤il, ülkemiz de dahilezilen halklar›n ve uluslar›n bulundu¤u co¤rafyalarda da geçerlidir. Halk hareketini olufl-turman›n, nesnel koflulu her zaman için vard›r. ‹ran’da önemli geliflmeler yaflanmaktave devrim için büyük f›rsatlar do¤maktad›r. SSAAYYFFAA 1133

‹çinden geçilen süreçte birçok yönüyleuzlaflt›r›lan ve pürüzleri giderilen Türkhakim s›n›flar›n›n çat›flmas›, yerindenoynayan tafllar›n yerine oturtulmas› yö-nünde dönem dönem k›z›fl›yor. Ergene-kon’la birlikte ele al›nan Taraf Gazetesi-nin “AKP ve Gülen’i bitirme plan›” man-fletiyle yay›mlad›¤› “‹rtica ile MücadeleEylem Plan›” oldu¤u ileri sürülen “bel-ge”nin yaratt›¤› velvele, sözü edilen ikti-dar mücadelesinin yans›mas› oldu. Hü-kümet belgeye iliflkin ‘darbe giriflimi’ de-¤erlendirmesinde bulunurken, bunun ta-kipçisi olacaklar›n› belirtti. Böyle bir bel-ge karfl›s›nda ‘flaflk›na’ dönen Genelkur-may ise, belgenin ‘sahte’ oldu¤unu söy-leyerek yay›nlanmas›n› yasaklad›. Bafl-

bu¤, daha sonra yapt›¤› aç›klamada bel-geye ‘k⤛t parças›’ diyerek belgeyi‘TSK’ya karfl› asimetrik psikolojik savafl›neseri’ olarak de¤erlendirdi. Genelkurmaytaraf›ndan harekete geçirilen askeri sav-c›l›¤›n belgeye iliflkin ‘TSK’ya ait de¤ildir’karar› vermesi ve sivil mahkemeye ta-fl›nmamas› noktas›nda diretilmesi buplan›n daha fazla sulanmamas› için ört-bas edilece¤ini iflaret etti ve adres olarakMGK gösterildi. ‘Belge’ ile bafllayan ger-ginlik, ‘askerlerin de sivil mahkemelerdeyarg›lanmas›’ yasas›n›n meclisten geç-mesiyle daha da t›rmand›. 30 Haziran’dagerçeklefltirilen MGK toplant›s›n›n iki te-mel konusu, ‘‹rtica Eylem Plan›’ ve ‘aske-re sivil yarg› yolunu açan yasa’ oldu. Ge-

nelkurmay, askerlerin sivil mahkemedeyarg›lanmas›n›n önünü açan yasaya kar-fl› olduklar›n› MGK’da dile getirdi. Hükü-met ise, AB’ye uyum için bu yasan›n ç›-kar›ld›¤›n› belirterek kendisini savundu.Toplant›n›n ard›ndan yap›lan ‘mini zirve’uzlaflma noktas›nda bir ayar›n verildi¤inigösterdi. Toplant›dan ç›kan uzlafl› fluaç›klamayla ifade edildi: “Devletimizinkurumlar›n› y›pratmaya yönelik beyanve yay›nlara iliflkin tepki ve düflüncelerdile getirilmifl, bu tür faaliyetlerin ülke-mize bir fayda sa¤lamayaca¤› teyit edil-mifltir.” Tafllar›n yerinden oynanaca¤›n›nbeklendi¤i toplant›da hakim s›n›flar, tafl-lar›n yerine oturtulmas› için bir kez dahapürüzlerini gidermifl oldu.

Devlet, devrimci-demokratik ku-rumlara, hak gasplar›na, hak ihlalle-rine, faflist bask›lara karfl› mücadeleeden, demokratik-meflru haklar›n›kullanmak isteyenlere karfl› taham-mülsüzlükte s›n›r tan›m›yor. Sendi-kalar›n, siyasi partilerin, demokra-tik-devrimci kurumlar›n bas›lmas›,üyeleri ve çal›flanlar›n›n gözalt›naal›narak tutuklanmas› sald›r›s›na biryenisi daha eklendi. Adana’da söz-de ihbarla gece yar›s› evleri basanjandarma, Demokratik Haklar Fede-rasyonu (DHF) çal›flanlar›n› ‘yasad›fl›’gibi gösterip, çevredeki insanlarapsikolojik bask› uygulad›. Bir sald›r›da Mersin’de gazetemiz okurunagerçekleflti. Demokrasi, yarg›, hu-kuk, insan haklar› ile flu günlerdesarmafl dolafl olan devletin yine bi-

lindik davran›fl› Mersin’de gerçek-leflti. Mersin polisi, Özgür Düflündergisi ve gazetemiz okuru N. T’yepsikolojik bask› yaparak, ajanl›k da-yatmas›nda bulundu. N.T’ye “Seninyaramaz kiflilerle arada bir görüfltü-¤ünü biliyoruz. Araflt›rd›k ve senintemiz biri oldu¤unu ö¤rendik, seniniçin geldik, devlet sana maddi yar-d›mda bulunacak, tabii ki her fleygibi bunun da bir karfl›l›¤› olacak”diyen polis, kendisini sosyal yar-d›mlaflma kurumu memuru olaraktan›tt›. Sald›r›ya iliflkin aç›klama ya-pan Adana Demokratik Haklar Der-ne¤i ise, kendilerinin ve gazetemi-zin ‘yasad›fl›’ gösterilmeye çal›fl›ld›-¤›n› belirterek, demokratik haklarmücadelesinin suç olmad›¤›n› birkez daha yineledi.

Okurlar›m›za yöneliksald›r›lar sürüyor� GÜNCEL SAYFA 2

‹smail Uçar sf3 Dursun Bafltu¤ sf6 Sinan Çak›ro¤lu sf9 Bak›fl Can sf13 Adil Okay sf16

� � � � �YAZARLAR

Sa¤l›k emekçilerinden sonra hekimlerde AKP hükümetinin hayata geçirmekistedi¤i Sa¤l›kta Dönüflüm Program›’nakarfl› tepkisini gösteriyor. TTB üyesi he-kimler, ‘Sa¤l›kta Dönüflüm Program›’çerçevesinde hayata geçirilmek istenenuygulamalara ve ‘Tam Gün Yasa Tasar›-s›’ gibi bir dizi de¤iflikli¤e karfl› ülkeninbirçok yerinde eylemlerle tepkilerini di-le getirirken, taleplerini de aç›klad›lar.Konuya iliflkin aç›klama yapan TTB bafl-kan› Gençay Gürsoy, Sa¤l›kta DönüflümProgram›’n›, “Daha fazla kar için sa¤l›¤›npiyasa koflullar›nda bir hak olmaktan ç›-kar›lmas›, güvenceli çal›flma düzenineson verilerek eme¤in ucuzlat›lmas› vesa¤l›k kurum ve kurulufllar›n›n iflletmehaline getirilmesi” olarak tan›mlad›.

Hekimler ‘Sa¤l›ktaDönüflüm’e karfl›eylemde� GÜNCEL SAYFA 7

Askerlerin ‘sivil’ mahkemede yarg›lanmas›n›n önünü açacak yasay› 13 gün içerisin-de imzalamas› gereken Gül’ün, yasa üzerinde askerlerin görüflünü de dikkate alarakayr›nt›l› bir inceleme yapaca¤›n› ve gerekirse yasan›n geri gönderilece¤ini aç›klama-s› dikkat çekti

‘‘UUlluussaall ssoorruunn--KKüürrtt ssoorruunnuu’’ bbaaflflll››kkll›› sseemmppoozzyyuumm ssoonnuuççllaanndd››Demokratik Haklar Federas-yonu, 27-28 Haziran tarihle-rinde, Ankara ‹nflaat Mühen-disleri Odas› Teoman ÖztürkSalonu’nda ‘Ulusal sorun-Kürt sorunu’ bafll›¤›yla birsempozyum gerçeklefltirdi.Sempozyumda Kürt sorunu

tarihsel, kuramsal, çözümselve güncel yönleriyle tart›fl›l-d›. Federasyon, sempozyu-mu, içinde bulundu¤umuzsüreçte s›cak bir gündemolarak yaflanan ulusal soru-na katk› olmas›, ön aç›c› ol-mas› amac›yla düzenledi¤ini

aç›klad›. ‹ki gün boyunca 4oturum fleklinde süren veönemli tart›flmalar›n ortayaç›kt›¤› sempozyumun özenleseçilmifl olan konuflmac›lar›,Kürt sorununu Marksizm, Ke-malizm, Liberalizm, Emper-yalizm gibi olgularla birlikte

aç›klarken, sempozyumunheyecanla beklenen sonoturumunda Türkiye-KuzeyKürdistan devrim ve demok-rasi mücadelesinin özneleri,Kürt sorununda politik tu-tumlar›n› ve çözüm önerileri-ni aktard›lar. SSAAYYFFAA 33--66

Maoizm Tayin Edicidir � GÜNCEL SAYFA 11

Kürt ulusal sorunununbirçok yönüyle ele al›nd›-¤› sempozyumda farkl› fi-

kirler tart›fl›l›rken, soru-nun çözümü noktas›nda

ayd›nlar ve politik temsil-ciler çeflitli öneriler sundu

KSE

L A

KK

AY

A

TEM

EL D

EM‹R

ER

BA

R P

INA

R

AD

‹L O

KA

Y

S‹B

EL Ö

ZBU

DU

N

HA

KA

N K

ÜÇÜ

KB

‹NG

ÖL

‹SM

A‹L

BEfi

‹KÇ‹

Devrimci basın veya gazete, gerici sınıflar cephesine karşı, proletar-ya ve ezilen kesimlerin mücadele cephesinde önemli bir yere sahip-tir. O, keskin sınıflar mücadelesinde, devrimci sınıfların çıkarları te-melinde görev yürüten ve onların sesi olarak yükselen bir güçtür.Gerici olan her şeye karşı uzlaşmaz mücadelenin aracı ve kendi ala-

nındaki temsilcisi olarak, proletaryanın safında, ideolojik-kültü-rel bir kurumdur, devrimi yayan bir fabrikadır.

Maoistler son aylarda etkinliklerini iyice arttırdıkları Hindistan’ın do-ğusundaki Batı Bengal eyaletinin Lalgarh bölgesinde, yönetimi fii-len ele geçirdi. Öte yandan Nepal Birleşik Komünist Partisi(Maoist)’nin üst düzey yöneticilerinden Kiran, partisininyeni bir ulusal hükümete liderlik edebilmesi için, üçüncübir halk ayaklanmasına kalkışması gerektiğini söyledi.NBKP (M) ayrıca ‘Kırsal Bölge Hükümeti’ni yeniden kurdu.

G. Doğu Asya’da Maoistlerönemli gelişmeler kaydediyor

Devrimci ve sosyalist basınınsınıflar mücadelesindeki önemi

� DÜNYA SAYFA 10-11 � PERSPEKT‹F SAYFA 8

SSeeççiimmlleerrllee bbiirrlliikkttee yyaaflflaannaannggeelliiflflmmeelleerr ‹‹rraann’’ddaa kkooflfluullllaarr›› hhaallkk

hhaarreekkeettiinnee ççeevviirreebbiilliirr mmii??

Page 2: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

Halkın büyük çoğunluğu haber edinme ve yorumla-ma gereksinimini sistemin sunduğu ve onunu kolu-bacağı işlevindeki ideolojik aygıtı olan medya-iletişimaraçlarıyla karşılamaktadır. Mevcut sistem ise, dün-yada yaşanan gelişmeleri, ülkede olup bitenleri çarpı-tarak yanlış algılamamızı sağlayan bir medya anlayı-şına izin vermektedir. Devlet yarattığı medya ile kitlelerin bilinçlerini bu-landırarak, gerçekleri öğrenmesini engeller, ufkunudaraltır ve sonuç olarak en demokratik hakları içinmücadele etmesinin önünde köstek olur. Mesela, Baş-bakan Erdoğan tarafından açıklanan “teşvik” paketiburjuva feodal basında öyle “güzel” öyle “hayırlı” ak-tarılır, “işte çözüm” diye kanıksatılmaya çalışılır ki,bu teşvik neyin teşviki, içinde ne var, artılarını-eksi-lerini kimse anlamaz! İşçisi, köylüsü, kadını, genci,erkeği ancak uygulama fiilen karşısına çıktığında an-lar neyin “teşvik” edildiğini. Mesela, emperyalist sö-

mürünün aç gözlülüğü, saldırganlığı “küreselleşme”,“demokratikleşme” denilerek öyle güzel süslenir ki,emperyalizm ne olduğu kimden yana olduğu tam daonun muhatabı olan halk tarafından anlaşılamaz.Su, “koruyoruz” denilerek sermayedarlara satışa su-

nulur, halkın ruhu bile duymaz. Kürtler Türk olur, Er-menileri düşman! Burjuva feodal basın öyle sinsi, öylederinden ve öyle sıradan saldırır ki gözler boyanır,akıllar tutulur, ortam grileştirilir. Yalan yanlış haber-ler profesyonel ‘toplum mühendisliği’ başarısıyla hal-ka servis edilir. Halkın uyuşturulup kontrol altına alınmasında önem-li bir silah olan medya, tam da bu niteliğinden kaynak-lı egemen sınıfların göz bebeğidir. Yani 21. Yüzyılınatom kadar önemli bir silahıdır onlar için. Sistemlerinbeslendiği yalnızlaşmış, yabancılaşmış bireyler, yoz-laşmış kültürler, ürkek yığınlar tam da bu makineninçarklarından geçirilerek yaratılır. İşte nasıl ki gerici-sömürücü sınıfların kendi sistem veanlayışlarını topluma içselleştirmekte önemli araçla-rından birisi basın ise, devrimcilerin-komünistlerin desöz konusu gerici sınıfların anlayışının karşıtını ezilenyığınlar içerisinde yaşamsallaştırması için basın, da-ha doğrusu devrimci basın-yayın faaliyeti hayati biröneme sahiptir. Devrimci gazeteciliğin temel karakte-ri burjuvazinin aksine sermayenin değil işçinin, köy-lünün ve tüm ezilenlerin çıkarlarına yönelik bir yayınpolitikası izlemesidir ve bu onun varlık sebeplerinden-

dir. Burjuvazi ve feodal beylerin istedikleri ‘sorunsuz’düzende, sömürüsüz, aydınlık bir geleceğin yaratılma-sı amacıyla kitlelere devrimci ve komünist savaşın se-sini soluğunu taşır.Emperyalizmin ve ülkemizdeki sadık uşağı Türk dev-letinin halka yönelik saldırılarına kaşı durabilmeninelbette ki en önemli koşulu haberdar olmak ve mahi-yetini kavramaktan geçer. Burjuva basın tarafındanverilen bilgi kirliliği yığınları yanlış zeminlerde sağlık-sız şekillenmelere taşımaktadır. Hala sürmekte olanErgenekon davasını hatırlamak gerekir. Bir taraftatürlü katliamlara imza atmış ‘vatanperver paşalar’ di-ğer tarafta emperyalizm güdümlü, ülkede işçinin köy-lünün elinde ne varsa almayı hedefleyen AKP hükü-meti. Ve nihayetinde ikisinin toplamı TC devleti! Ve yi-ne güncel bir örnek, İran'da yaşanan gelişmeler.ABD'nin konseptiyle kesişen 'İran halkı haklı, diren-meli' tablosunun arka planında ne yatıyor dersiniz?Filistin'de, Irak'ta, Afganistan'da yaşanan katliamla-rın birinci dereceden sorumlusu ABD'nin yeni başka-nının “demokratlığı” neye yorumlanmalı?Örnekler çok. Sermayedarlara hizmet için kurulan vehalkın çıkarlarına karşı hâkim sınıfların çıkarlarını

savunan medya tekellerine karşı, gazetemizin öneminidaha fazla kavramalı ve daha fazla sahiplenmeliyiz.Gazete emekçisi her bir aktivist, her bir okur bu bilinç-le elindeki araca sarılmalı, eksikliklerini ve yapmasıgerekenleri tartışarak eleştiri ve önerilerini bütünlük-lü bir şekilde yaşama geçirmek için mücadele etmeli-dir. Gazete çalışanlarımız ve okurlarımız gazeteye kar-şı sorumluluklarını sadece yaygın dağıtım ağını oluş-turmak veya gazeteye maddi destek bulmakla sınırlan-dırmamalıdır. Daha bütünlüklü ve geniş düşünerek ga-zetede yer alacak haberlerin ve yazıların aktarılmasın-dan tutalım da, çıkan gazetenin eksikliklerine, oradanda daha nitelikli bir gazete için nelerin yapılabileceği-ne, nasıl bir alternatif yaratılabileceğine, gelecek vaatedecek ve kurumsal hazneyi yarınlara taşıyacak birkurumsallaşmanın nasıl yaratılabileceğine kadar, üs-tümüze düşen bütün sorumluluklarımızı yerine getir-meliyiz. Yarını birlikte yaratacağız. Bu anlayışla da ga-zetemizin daha iyi kurumsallaşması için tüm gücümü-zü başlattığımız kampanya çerçevesinde seferber ede-lim. Emperyalistlerin ve uşağı hakim sınıfların tümsaldırılarına karşı cevabımız gazetemizi nitelikli halegetirerek elimizdeki bu silahı güçlü kılmak olmalıdır.

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRKYap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

YURTDIfiI HESAP NO:Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

Abonelik Süresi Yurtiçi Yurtd›fl› 6 AYLIK 12 YTL 35 EURO1 YILLIK 24. YTL 70 EURO

ABONE OL - ABONE BULOKU - OKUT

‹HD, T‹HV ve TOHAV ülkemizde yediden yetmifle herkesiniflkence uygulamas›na maruz kalabilece¤ini aç›klad›

‹nsan Haklar› Derne¤i (‹HD) ‹stanbul fiubesi, Türkiye ‹nsanHaklar› Vakf› (T‹HV) ve Toplum ve Hukuk Araflt›rmalar› Vak-f› (TOHAV), 26 Haziran “Uluslararas› ‹flkence Ma¤durlar› ileDayan›flma Günü” nedeniyle ‹HD ‹stanbul fiubesi binas›ndasanatç›lar›n da kat›l›m›yla ortak bir bas›n toplant›s› gerçek-lefltirdi.

Kurumlar ad›na yap›lan ortak aç›klamada, devletin son y›l-larda iflkenceyi önleme giriflimi ad› alt›nda imzalad›¤› ulus-lararas› belgeler ve ç›kar›lan yasalara ra¤men 2005 y›l›ndanitibaren iflkence uygulamas›n›n artt›¤›na dikkat çekildi.Özellikle Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda yap›lan de¤i-fliklikle birlikte iflkence uygulamas›n›n artt›¤›na vurgu yap›-lan aç›klamada, “S›radan polis karakollar›nda, jandarma bi-rimlerinde, aç›k alan ve sokaklarda, gösteri ve yürüyüflleremüdahale s›ras›nda iflkence ve kötü muamele uygulamala-r›n›n bilgi alma ihtiyac›ndan çok otoriteyi tesis etmek, kor-ku veya gözda¤› vermek, cezaland›rmak amac›yla yap›ld›¤›,nicelik ve fliddetinde ciddi bir art›fl oldu¤u gözlemlenmek-tedir” denildi. Aç›klamada flunlara de¤inildi:

‹flkence olay›n›n tespiti zor: “Gerek 2008 y›l›nda gerçekleflti-rilen Newroz ve 1 May›s kutlamalar› s›ras›nda, gerekse2009 y›l›nda özellikle Diyarbak›r, Hakkâri baflta olmak üze-re güneydo¤udaki baz› illerde gerçekleflen gösteriler s›ra-s›nda, bilhassa da çocuk göstericilere yönelik güvenlik güç-lerinin afl›r› güç ve fliddet kullan›m›n›n sonuçlar› bu tespitigüçlendirmektedir. Asl›nda yaflam›n› yitiren Engin Çeber’inhapishanede gördü¤ü iflkence uygulamas› bile tek bafl›nabu tespiti yapmak için yeterlidir.”

‘Yasa uygulay›c›lar› iflkence zihniyetlerini koruyor’: “‹flkenceolgusunun bu denli a¤›r bir sorun olarak gerçekli¤ini koru-mas›n›n nedenlerinin bafl›nda mevzuatta yap›lan de¤ifliklik-lerin yetersizli¤inin yan› s›ra yasa uygulay›c›lar›n›n alg› vezihniyetlerinin aynen korunuyor olmas›d›r. ‹flkencenin sis-tematik bir olgu olarak varl›¤›n› sürdürüyor olmas›n›n birbaflka önemli nedeni ise cezas›zl›kt›r. ‹flkence iddialar›n›nresmen soruflturulmamas›, yap›lan soruflturmalar›n etkinve ba¤›ms›z olmamas›, iflkence yapan kamu görevlilerininyarg›lanmas› için izin sistemine baflvurulmas›, savc› ve yar-g›çlar›n sübjektif tarafs›zl›ktan uzak zihniyet yap›lar›, zamanafl›m› ve ceza erteleme vb. nedenlerle iflkence yapan kamugörevlileri cezas›z kalabilmektedirler.”

‘Herkesin iflkence görme riski vard›r’: “Sonuç olarak karfl›karfl›ya oldu¤umuz tablo vahimdir. Bugün ülkemizde yedi-den yetmifle, her yafltan, her cinsten, her meslekten, sosyalkonumu, siyasî görüfl ve inançlar› ne olursa olsun, bir suç ifl-lesin ya da ifllemesin herkesin, her zaman, her yerde hâlâ ifl-kence görme riski vard›r... Böylece iflkence, art›k toplum d›-fl› bir edim olmaktan ç›k›p bizzat toplumsal yaflam›n bir par-ças› haline gelmekte, meflrulaflmaktad›r.”

Bas›n toplant›s›nda kurumlar, ayr›ca ülkedeki iflkence olay-lar›n›n önlenebilmesi için haz›rlad›klar› 7 bafll›kl› önerinindevlet taraf›ndan yerine getirilmesini talep etti.

7’den 70’e herkes iflkence görebilir!

2 1-16 Temmuz 2009 GÜNCEL

10 Eylül 2006'da gerçeklefltirilen gözalt› sal-d›r›lar›yla polis taraf›ndan tutuklanan ve 3y›ld›r hapishanede tutulan devrimcilerin du-ruflmas›n›n 7'incisi gerçeklefltirildi. Aralar›n-da, At›l›m Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni‹brahim Çiçek, Genel Yay›n Kordinatörü Se-dat fieno¤lu, Özgür Radyo Genel Yay›n Kor-dinatörü Füsün Erdo¤an'›n bulundu¤u 17'situtsak 23 devrimcinin yarg›land›¤› dava 26Haziran'da ‹stanbul Befliktafl'daki 10. A¤›r Ce-

za Mahkemesi'nde görüldü. Terörle Mücade-le Yasas› (TMY) kapsam›nda düzmece deli-lerle 3 y›l önce tutuklanan devrimciler, du-ruflman›n gerçeklefltirildi¤i salona “Özgür ba-s›n susturulamaz” sloganlar› atarak girdiler.Savc›l›k taraf›ndan ça¤r›lmalar›na ra¤menarama tutanaklar›nda imzas› bulunan polis-ler ise mahkemeye gelmedi.

Düzmece davada 2 tahliye karar›: Duruflmada

savc›l›¤›n talebi nedeniyle 2006'daki ev ara-mas›nda tan›kl›k yapt›r›lan Ayd›n’›n Nazilli il-çesi Ocakl› Köyü muhtar› ve köy sakinlerininifadeleri al›nd›. 2006'da yap›lan aramalardapolisin aramalar›n ard›ndan kendisine verdi-¤i tutana¤› okumadan imzalad›¤›n› dile geti-ren muhtar Ali ‹hsan Demiralay, aramalar s›-ras›nda evdeki mutfaktan ç›kt›¤› iddia edilenve davan›n temel 'delili' olarak görülen 40sayfal›k dokümana iliflkin iddian›n tersine,

“Mutfaktan hiçbir fley ç›kmad›” dedi. Tan›kla-r›n ard›ndan söz alan savunma avukatlar›delillerin polislerce üretildi¤ini belirterek, ta-n›klar›n ifadeleriyle polis tutanaklar› aras›n-da ortaya ç›kan çeliflkilere dikkat çektiler.Akflam saatlerinde tamamlanan duruflma-n›n ard›ndan mahkeme iki tahliye karar›verdi. Erkan Salduz ve Arzu Torun'un tahliyeedildi¤i 10 Eylül davas›n›n bir sonraki durufl-mas› 6 Kas›m 2009'a ertelendi.

’10 Eylül tutsaklar› serbest b›rak›ls›n’: ‹stan-bul'da görülen duruflmaya devrimci gazete-cilere destek amac› ile çeflitli kurumlar, mil-letvekilleri, ayd›n ve sanatç›lar kat›l›rken, ül-kenin çeflitli illerinde de tutsaklar›n serbestb›rak›lmas›n› isteyen eylemler gerçeklefltiril-di. Duruflman›n gerçeklefltirildi¤i gün birçokilde eylemler yap›ld›. Eylemlerde, 10 Eylültutuklular›na özgürlük istenirken, TMY’ninkald›r›lmas› istendi.

10 Eylül tutsaklar›naözgürlük istendi

ADANA- Devletin, devrimci-demokratikkurumlara, hak gasplar›na, hak ihlalleri-ne, Faflist bask›lara karfl› mücadele eden,demokratik-meflru haklar›n› kullanmakisteyenlere karfl› tahammülsüzlü¤ününs›n›r› yok. Sendikalar›n, siyasi partilerin,demokratik-devrimci kurumlar›n bas›l-mas›, üyeleri ve çal›flanlar›n›n gözalt›naal›narak tutuklanmas› sald›r›s›na bir ye-nisi daha eklendi. Adana’da sözde ihbar-la gece yar›s› evleri basan jandarma, De-mokratik Haklar Federasyonu (DHF) çal›-flanlar›n› suçlu gibi gösterip çevredeki in-sanlara psikolojik bask› uygulad›. Ada-na’da DHF’ye yönelik bask›lar artarak de-vam ediyor. Jandarma, DHF sempatizan›

ailelerin evlerini, yasak yay›n bulundur-mak iddias›yla gece yar›s› basarak aramayapt›. Bask›n yapan jandarma ailelerisuçlayacak bir delil bulamay›nca bu seferevleri ziyaret eden DHF çal›flanlar›n› “ille-gal” kifliler olarak göstermeye çal›flt›.

Gece yar›s› evler bas›ld›: Geçti¤imiz haftasabaha karfl› gece 03.30 sular›nda jandar-ma taraf›ndan sözde bir ihbar gözetilerekAdana’n›n Sar›hamzal› semtinde 4 eveyönelik bask›n düzenlendi. Bask›n›n ne-deni olarak sat›lan kitaplar›n al›narak ya-sa d›fl› bir örgüte yard›m ve yatakl›k edil-mesi gösterildi. 4 evde de psikolojik birbask› oluflturmaya çal›flan jandarma, ev-

de herhangi bir yasa d›fl› kitap bulama-y›nca ev halk›na çeflitli isimler sorarak bukiflileri “yasa d›fl›” ve “örgüt üyesi” gös-termeye çal›flt›. Yine ayn› beldede k›sabir süre öncesinde bir ev benzer bir ba-haneyle jandarma taraf›ndan bas›lm›flt›.

‘Y›ld›rma politikas› mücadelemize ket vu-ramayacakt›r’: Sald›r›ya iliflkin aç›klamayapan Adana Demokratik Haklar Derne-¤i, demokratik haklar mücadelesinin suçolmad›¤›n› bir kez daha yineledi. Çeflitlikurumlar›n destek verdi¤i ve ‹nönü Par-k›’nda yap›lan aç›klamada, demokratikhaklar mücadelesinin güçlenmesi ile ge-rici siyasi iktidar›n saltanat›n› sürdürmek

için devlet ayg›t›n›n zor gücünü devreyesoktu¤u belirtilerek flunlara de¤inildi:“Tekrar yineliyoruz, Demokratik Haklarmücadelesi meflru bir mücadeledir y›ld›-r›lamaz, engellenemez! Meflrulu¤umuzco¤rafyam›z›n flahs›nda dünya ezilen hal-klar›n›n ba¤r›ndan kopan ve her gün bü-yüyüp geliflen, yeni bir dünya özlemin-den beslenen umut dolu bir gelece¤i be-raberinde getirecektir. Bask› ve y›ld›rmapolitikas› mücadelemize ket vuramaya-cakt›r.”

Devrimci Demokrasi ve DHF “yasad›fl›” gi-bi gösterilmeye çal›fl›l›yor: Jandarma bas-k›n›nda ev sakinlerine çal›flanlar›n›n isim-lerinin sorularak tedirginlik yarat›lmak is-tendi¤inin dile getirildi¤i aç›klamada, “fe-derasyonumuz ve çal›flanlar›m›z ‘ille-gal’mifl gibi gösterilmeye çal›fl›lm›flt›r. Ya-sal-meflru bir yay›n olan Devrimci De-mokrasi gazetesinin da¤›t›m› ve al›m› birsuçmufl gibi gösterilmek istenmifltir” de-nildi. DHF’nin, ezilenlerin tarihsel hakl›l›-¤›ndan ald›klar› güçle mücadeleye de-vam edece¤i vurgulanan aç›klama flöyletamamland›: “Meflru olan s›n›f mücadele-si içerisinde halk›n saf›nda yer ald›¤›m›z›bir kez daha bu vesile ile yineliyoruz. Hiç-bir gerici odak, çürümüfl bu düzene karfl›verdi¤imiz onurlu kavgadan al›koyamazbizleri. Demokratik haklar mücadelesi buülke halk›n›n onurlu tarihidir. Bu tarih as-la ve asla gerici faflist güçlerin oyunlar›y-la gölgelenemez.”

Okurlar›m›za yönelik sald›r›lar sürüyor

Demokrasi, yarg›, hukuk, insan haklar› ile flu günler-de sarmafl dolafl olan devletten yine bilindik davra-n›fl: Mersin’de gazetemiz okuruna ajanl›k dayatmas›

Devlet, toplumsal muhalefetin örgütlenmesine karfl›tüm gerici-faflist politikalar›n› dayatmaya devam edi-yor. Mersin polisi, gazetemiz ve Özgür Düflün okuruN.T’ye psikolojik bask› yaparak, ajanl›k dayatmas›n-da bulundu.Polis yapt›¤› bask›da, efendilerinin ekonomik krizin-den de yararlanarak, ajanl›k dayatmas›n›n ‘ekono-mik destek yard›m›’ ile sundu.Giderek derinleflen ve yoksul halk› gün geçtikçe ya-flayamaz duruma getiren egemenlerin ekonomik kri-zi, bütün dünyada oldu¤u gibi co¤rafyam›zda da de-mokrasi ve devrim mücadelesini atefllemeye devamediyor. Bu durumdan iyice rahats›z olan devlet; dev-rimci, demokrat ve yurtseverlere yönelik bask›lar›n›artt›rmakta. Bu bask›lara son eklenen ise okurumuzolan N.T.’ye yönelik polisten ajanl›k dayatmas› oldu. ‘Devlet sana maddi yard›mda bulunacak’: N.T. bafl›n-dan geçen olay›n psikolojik flokunu atlatt›ktan sonra

Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) çal›flanlar›n-dan biriyle görüflerek kendisine yönelik onursuz tek-lifi aktard›. N.T. bundan bir hafta önce çal›flt›¤› ayak-kab› ma¤azas›na iki adam›n geldi¤ini ve kendisiyle 2saat boyunca konufltuklar›n› aktararak, flah›slar›nkendilerini Sosyal Yard›mlaflma Kurumu çal›flan› ola-rak gösterdiklerini söyledi. N.T. iki flah›sla yapt›klar›konuflmay› flöyle özetledi: “Bana; ‘araflt›rd›k ve senintemiz biri oldu¤unu ö¤rendik, senin için geldik, dev-let sana bir maddi yard›mda bulunacak, tabi ki herfley gibi bunun da bir karfl›l›¤› olacak, senin yaramazkiflilerle arada bir görüfltü¤ünü biliyoruz.’ dediler.Bende onlara ail emi geçindirmek için çal›flt›¤›m› vedevletten bir fley istemedi¤imi ve 2 ayd›r çal›flmak-tan gazete ve dergi okuyamad›¤›m› ve TV bile izleye-medi¤imi söyledim. Yasal olmayan hiçbir fley yapm›-yorum, sizden bir fley istemiyorum dedim. Onlar dabana ‘senin flimdi kafan kar›fl›kt›r, sen biraz düflünbiz on gün sonra yine geliriz’ dediler.” N.T. daha sonra bu flah›slar hakk›nda çevreden edin-di¤i bilgiler sonucunda bu kiflilerin polis oldu¤unuö¤rendikten sonra yaflad›¤› anlar› flöyle aktard›: “On-

lar sosyal yard›mlaflmadan geldiklerini söylediler, fa-kat ben baflkalar›na sordum ve onlar›n sivil polis ol-du¤unu ö¤rendim. Aradan geçen bir hafta boyuncaduydu¤um korkudan dolay› kimseye bir fley söyle-yemedim. Ama dayanamad›m bugün söyledim size.’

N.T: Kimsenin ajan› olmayaca¤›m: DHF çal›flan› ileyapt›¤› sohbetin ard›ndan yine ayn› polisler taraf›n-dan rahats›z edilen N.T. bu son görüflmeyi ise flu fle-kilde aktar›yor: “Konuflmam›zdan hemen sonra yineayn› adamlar geldi ve yine ayn› fleyleri söylediler, üs-telik patronumla konufltular ve benim kimlerle gö-rüfltü¤ümü sordular uzun uzun. Patronum onlar git-tikten sonra beni çekti ve ‘senin yüzünden bafl›m›zbelaya gidecek bizim iflyerimizi di¤er esnaflara sor-mufl bunlar ve kimler oldu¤umuzu araflt›rm›fllar.’ Birdaha o arkadafllar›nla görüflme’ dedi.”Olaydan sonra takip edildi¤ini ve huzursuz oldu¤unusöyleyen N.T. : “Yap›lan çal›flmalar, yaz›lan yaz›lar or-tadayken bunlar› yasad›fl› gibi gösteriyorlar ama öylede¤il. Bu durumun siyasal bilinç yap›mda bir gerilemeyaratamayacak ve kimsenin ajan› olmayaca¤›m” dedi.

Polistenajanl›k bask›s›

Page 3: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

Uluslara ve az›nl›klara gerçek özgürlük; ba¤›ms›zl›k ve Yeni Demokrasi mücadele-siyle gelecek!Emperyalizmin dünya genelinde bafl sebepolarak yaratt›¤› ulusal sorun(lar›)u kölelefltir-me “uygarl›¤›yla’’ “çözme”yi kendisine mis-yon edindi¤i, uluslararas› güçler dengesinindayatmac›l›¤› ile ulusal hareketleri masayaoturmaya zorlad›¤› bugünkü tarihsel koflul-larda, ülkemizin bafll›ca çeliflkilerinden birisiolan Kürt ulusal sorunu kritik bir önem ka-zanm›fl bulunuyor. Bu kritik öneme sahip meselenin bütün yön-leriyle ve farkl› politik-siyasal öznelerle ma-saya yat›r›lmas›; dost bir güç olan Kürt ulusalhareketinin içerisine girdi¤i yanl›fl yönelimindostane ve yap›c› bir tarzda elefltirilerek dü-zeltilmesinde küçük de olsa bir etkide bulu-nulmas›; uluslararas› emperyalist güçlerin veonlar›n ufla¤› iktidarlar›n sahte çözüm öneri-lerinin teflhir edilmesi ve nihayetinde bu so-runun devrimci çözümünün tart›fl›larak kitle-lere tafl›nmas›, kuflku yok ki günümüz koflul-lar›n›n dayatt›¤› yak›c› bir ihtiyaçt›r. Bu minval üzere, Demokratik Haklar Federas-yonu’nun 27-28 Haziran tarihleri aras›nda An-kara’da düzenledi¤i ve Kürt ulusal sorununuilk kez bilimsel ve bütünlüklü bir flekilde tah-lil ederek Kürt ulusunun kendi devletini kur-ma hakk›n› ortaya koyan komünist önder ‹b-rahim Kaypakkaya’ya atfedilen “Ulusal So-run-Kürt Sorunu Sempozyumu”, biraz evvelsözünü etti¤imiz ihtiyaçlara mütevaz› bir kat-k› sunmay› hedeflemifltir. Sempozyumun genel manada izledi¤i olumluseyir; karfl›t görüfller aras›nda yaflanan fikir

çat›flmalar›; kat›l›mc›lar›n ve dinleyicilerin yü-rüttükleri tart›flmalar ve bu tart›flmalar›n birsonucu olarak, kat›l›mc›lar›n, oturum aralar›n-da ve sempozyum sonras›nda da tart›flmalar›-n› sürdürmeleri; yaz dönemi olmas›na ve ayn›tarihlerde “Çat› Partisi Giriflimi” toplant›lar›n›nda sürmesine karfl›n iki gün boyunca sempoz-yuma gösterilen ilgi, san›r›z ki bu mütevaz›hedefin yakalanmas› fleklinde okunabilir. Yan› s›ra, ulusal soruna iliflkin olarak, kat›l›m-c›lar taraf›ndan yap›lan ve belli oranlarda ti-kel ya da bütünlüklü olarak farkl› noktalardaduran yaklafl›m, analiz ve çözüm önerilerinintart›fl›lmas› vas›tas›yla kat›l›mc›lara zengin birçeflitlilik sunulmas›; bu çeflitlilik içerisindenkomünist perspektifin s›yr›larak öne ç›kart›l-

mas› ise bir baflka mütevaz› baflar› olarakokunabilir.Kuflku yok ki, sempozyum, Kürt ulusal soru-nundaki sorunlu yaklafl›mlar› hemen çözmekfleklindeki bir pratik iddia ile yola ç›kmam›flt›,ç›kamazd› da… Bununla birlikte, yürütülen fi-kir tart›flmalar›, ulusal sorunun çözümünderol alacak olan öznelere ve bu öznelerin faali-yetçilerine belirli bir bilinç tafl›m›fl, var olanbilinçli yaklafl›ma bir tu¤la koyabilmifl veya-hut da asgari düzeyde bir sorgulamaya vesi-le olmufltur. Sempozyumda kuflkusuz ki birbirinden farkl›fikirler ortaya kondu ki bu bilinçli bir tercihidi. Elbette birbirinden farkl› olan ve çat›flanbu fikirlerin her biri, flüphesiz ki bir s›n›f›n e¤i-limini yans›t›yor, tafl›yordu. Dolay›s›yla, sempozyumda ortaya konulan fi-kirlere bir bütün olarak kat›ld›¤›m›z› söyle-memiz mümkün de¤ildir. Ulusal sorunun tarihsel kökeninin, yani onunbir pazar sorunu olarak ortaya ç›k›fl›n›n, in-sanl›¤›n gelifliminin tarihselli¤i içindeki kapi-talist evrede vücut buluflunun es geçildi¤i,ulusal sorunun özünün pazar sorunu olmad›-¤›na dair anti-Marksist bir yaklafl›m masayaçözüm olarak konulmufl ve s›n›f›n öncü güç-lerinden bu anti-Marksist yaklafl›mla kucak-laflmalar›, sarmafl dolafl olmalar› istenmifltir.Elbette bunda, Kürt ulusal hareketinin geli-nen aflamada bir halk hareketi görüntüsü çiz-mesi ve yine uluslar aras› güçlerin gerek fiilive gerekse de ideolojik sald›r›lar› sonucundaülkemiz devrimci hareketlerinin baz› ilkeselcephelerini terk etmifl bulunmas› etkin roloynam›flt›r.

Onlarca y›l evvelinden Kaypakkaya yoldafl›nal›nt› yapt›¤› komünist önder Stalin’in flu sap-tamas›yla adeta bugün karfl› karfl›ya kal›nanbu yan›lsamaya ve bu yan›lsaman›n gerek s›-n›f hareketi içerisinde ve gerekse de halk kit-leleri içerisinde yaratt›¤› ideolojik tahribatadikkat çekmekteydi. fiöyle diyordu Stalin:“Pazar — iflte, genç burjuvazi için ana sorun.Genç burjuvazinin ere¤i, metas›n› pazara sür-mek ve bir baflka milliyetin burjuvazisi ile re-kabetten zafer kazanm›fl olarak ç›kmakt›r.Kendi ‘öz’, ‘ulusal’ pazar›n› sa¤lama ba¤lamaiste¤inin nedeni budur.” Stalin yoldafl isabet-le, ulusal hareketlerin ve ulusal sorunun te-melinde yatan pazar sorununa dikkat çeke-rek dil, kültür, ayr› bir devlet hakk› gibi mese-

lelerin, pazar meselesinin üzerinde yükseltil-di¤ini belirtiyordu. Yine ifade etmek gerekirki, ulusal sorunun özünde bir pazar sorunuolmad›¤›n› öne sürenler, günümüzde ulusalhareketin görüntüde ama sadece görüntüdeyakalad›¤› halk hareketi niteli¤inin büyüsünekendilerini kapt›ranlard›r. fiu konuda da Stalinyoldafl dünden bugünümüze ›fl›k tutmaktad›radeta: “Her yandan s›k›flt›r›lan, ezilen ulusunburjuvazisi tabii harekete geçer. Kendi halk›-na hitap eder ve kendi özel davas›n› bütünhalk›n davas›ym›fl gibi göstererek bütün ava-z›yla vatan diye ba¤›rmaya bafllar. Kendi ‘va-tandafllar›’ aras›ndan vatan için bir ordu top-lar ve halk bu ça¤r›lara her zaman kay›ts›zkalmaz. Burjuvazinin bayra¤› çevresinde top-lan›r. Yukardan gelen bask› onu da ezer vehoflnutsuzlu¤una sebep olur. … Bazen burju-vazi ulusal harekete proletaryay› da sürükle-yebilmekte ve o zaman ulusal hareket görü-nüflte ama yaln›z görünüflte bir genel halkhareketi karakteri kazanmaktad›r. Ama buhareket özünde her zaman burjuvazinindamgas›n› tafl›makta ve her fleyden önceburjuvazi için yararl› ve onun taraf›ndan özle-nilir bir hareket olmaktad›r.” Ulusal sorununesas›nda bir Pazar sorunu oldu¤u gerçe¤ini esgeçen yada reddeden sol, sosyalist, devrimcikonuflmac›lar›n aksine Demokratik ToplumPartisi ad›na sempozyumda konuflan temsil-cinin, ulusal soruna bir Pazar sorunu olarakvurgu yapmas› ve bu dolay›mla, Kürt ulusalhareketinin farkl› s›n›flardan oluflan yap›s›nade¤inmesi dikkat çekti.Sempozyumda ortaya ç›kan bir di¤er hatal›yaklafl›m ise s›n›f hareketlerinin ulusal hare-

kete yedeklenmesi noktas›na varacak be-yanlar›n›n bayrak edinilmesini isteyen yakla-fl›mlar olmufltur. Kürt ulusal hareketini, Kürtulusal sorunun yegâne çözücü gücü ve mu-hatab› olarak tan›mlayan bu yaklafl›m, ülke-mizde Kürt ulusal sorunun çözümü için Kürtulusal hareketinin desteklenmesi gerekti¤iniöne sürmektedirler.Elbette ki bizler, dönemsel taktik politikalarve yönelimler bak›m›ndan ve bizim politika-lar›m›zla, ulusal hareketin politikalar› kesiflti-¤i, “örtüfltü¤ü” ve karfl› karfl›ya gelmedi¤ioranda ulusal hareketin söz konusu politika-lar›n› desteklemeyi görev biliriz. Ancak bu deste¤in, Kürt ulusal hareketininher bak›mdan, kay›ts›z flarts›z tam desteklen-

mesi biçiminde oldu¤u alg›lanamaz ya daböylesi bir destek bir s›n›f hareketinden bek-lenemez. Desteklenen, destekledi¤imiz ulusalhareketin demokratik talepleri ve bu demok-ratik taleplerinin ona kazand›rd›¤› demokratikmuhtevad›r. Evet, desteklenen ve desteklene-cek olan tam› tam›na budur. Zira komünistönder Kaypakkaya’n›n da Stalin’den yapt›¤›al›nt›yla alt›n› çizdi¤i gibi, “Bilinçli proletarya-n›n denenmifl olan kendi bayra¤› vard›r veonun, burjuvazinin bayra¤› alt›nda safa girme-sinin gere¤i olmaz”. Ve devamla Kaypakkayaflöyle söylemektir: “Milliyeti ne olursa bilinçliTürkiye proletaryas› iflçi ve köylü y›¤›nlar›n›kendi bayra¤› etraf›nda toparlamaya çal›fla-cak, bütün emekçi s›n›flar›n s›n›f mücadelesi-ne önderlik edecektir.” Evet, ezilen ulusun dil,kültür ve ayr›lma hakk›n› sonuna kadar sa-vunmal›, bunu, genel mücadelemiz içerisinde,teorik ve pratik faaliyetimizin önemli bir par-ças› olarak ele almal›y›z. Evet, ezilen ulusunbu hakl› demokratik taleplerini desteklemeli-yiz. Ve fakat onun ulusal burjuva önderlikli ni-teli¤i ve bayra¤›n› elimize alarak dalgaland›r-mam›z beklenmemelidir. Sempozyumda öne ç›kan önemli bir di¤erbafll›k ise ülkemizdeki s›n›fsal öznelerin, Kürtulusal sorununa bugüne de¤in do¤ru-yeterlive gerekli dikkati göstermedikleri, bu sorunupratik bir politikan›n slogan› haline getirme-dikleri oldu. Son derece yerinde bir tespit ola-rak önümüzde duran bu eksiklik, ayn› za-manda bir özelefltirinin zarurili¤inin de resmi-dir. Kan›m›zca bu görevin lay›k›yla yerine ge-tirilmemesinde s›n›f›n öncülerinin, proletar-yan›n bilimsel ideolojisinin gereklerini yerine

getirmemeleri belirleyici bir rol oynam›flt›r.Ve bu eksiklik daha fazla sürdürülemez, ka-bul edilemez… Ancak bu özelefltirinin gere¤iolarak s›n›f›n öncüsünün üzerine düfleni lay›-k›yla yerine getirmesi, Kürt ulusal sorunununçözümünde kendi program›n› prati¤e geçir-mesi ile mümkündür. Bu tutum ezilen ulushareketinin demokratik muhtevas›n›n des-teklenmesini ve dayan›flma içerisinde olun-mas›n› da içerir. Fakat Kürt ulusal sorunununçözümünde devrimcilerin ve komünistlerinkendi misyonunu yerine getirmesi gerekçe-siyle Kürt ulusal hareketinin bayra¤›n› salla-yanlar, pratik-eylemli destek ad›na Kürt ulu-sal hareketinin karikatürü olma tavr›n› be-nimseyenler derin bir yan›lg› içerisindedirler.

SEMPOZYUMUN ARDINDAN

S›n›f mücadelesinin do¤al seyri içerisinde, dönem dönem etkisi ku-vetlenen, dönem dönem ise gerileyen düzen içi e¤ilimler hep ola-gelmifltir. Kuflkusuz bunlar sebepsiz de¤ildir. Bu e¤ilimlerin geliflme-sinde reformizmin-revizyonizmin etkin bir pay›n›n oldu¤unu söyle-mek gerekir. Bundan kaynakl›d›r ki ideolojik mücadelede okun siv-ri ucunu reformizme-revizyonizme yöneltmemiz gerekti¤ini söyle-riz. Ancak reformizmi-revizyonizmi ideolojik olarak düflman ilanedip ideolojik planda Marksizim-Leninizim-Maoizm silah›yla bu düfl-man hedefi dövmekle bir bütün bu ak›mlar ve bunlar›n etkileri ge-riletilmifl olmaz. Daha do¤rusu belli ak›m, kesim, çevre ve kiflileri ge-rek çizgileri gerekse s›n›f mücadelesi içerisindeki konumland›klar›pratik pozisyonlar› itibariyle MLM düflman› olarak tan›mlay›p bunla-ra karfl› etkin bir ideolojik mücadele yürütmek tek bafl›na yeterli de-¤ildir. Bu önemli bir görev olmakla birlikte, salt ideolojik mücadeleile gerçek anlamda bu ak›mlar›n etkisinin k›r›l›p her türden tasfiye-cili¤e karfl›n MLM’nin bayra¤›n›n kusursuzca dalgaland›r›ld›¤› sonu-cuna varamay›z. Do¤ru olarak, her fleyin karfl›t›yla birlikte var oldu¤unu savunuruz.Ancak nedense ifl kendimize geldi¤inde bu bilimsel do¤runun tera-zisinde kendimizi tartmaktan kaç›n›r, reformist-revizyonist fikir vee¤ilimlerin üzerimizdeki etkileri ile düzen içi, sa¤ tasfiyeci, geri yan›-m›zla hesaplaflma görevinden imtina ederiz. Öyle ya, mutlak do¤ru-nun, MLM çizginin yegane temsilcisi olarak kendimizi görürüz. Dü-flünüfl tarz›m›z bu olunca da do¤al olarak sa¤c›l›k, tasfiyecilik veyatersinden solculuk dahil olmak üzere bütün kötülüklerin ‘d›fl›m›zda’

oldu¤u fikriyle hareket ederek kendimizden ve her türdeki gerilik-lerimizden memnun yaflar›z.Sa¤c›-tasfiyeci fikirler bütün iliklerine kadar ifllemifl ve art›k bu iflaholmaz çizgileriyle devrimci saflar›, kitleleri zehirlemeyi kendilerineyegane görev bellemifllerin oldu¤u do¤rudur. Bunlar zaten çizgileriy-le, savunular›yla, pratikleriyle tescilenmifl vakad›rlar. Bir de bunlar-dan ilham alan, sözde darlaflmaya ve marjinelleflmeye karfl› geniflkitleleri kucaklama birlefltirici olma savunular› üzerinden ak›l hoca-l›¤›na soyunan, ancak gerçekte ise tasfiyecilik bata¤›nda kulaç ata-rak Mevlana misali ne olursan ol gel desturuyla hareket edenler var.Bunlar dün oldu¤u gibi bugün de, yar›n da var olacaklard›r. Sorunbunlar›n varl›¤› yoklu¤undan öte nas›l bir mücadele içerisinde olu-naca¤› sorunudur. Vakan›n bulundu¤u yerin etraf›na kreç dökerekvebadan korunmaya çal›flmak gibi biz de sadece bu hastal›¤› kendi-mizin ötesinde görerek ve dönem dönem elefltiri oklar›n› buralarayönelterek mücadeleyi bu engelden ar›nd›ramay›z. Ar›nd›rma eyle-minin baflar›s› öznenin ar›nmas›yla kal›c› baflar›ya dönüflebilir. ‹fltetam da bizim eksik ele al›fl›m›z bu noktada bafllamaktad›r. fiöyle kiideolojik mücadeleyi sadece d›fl›m›zdaki muhataplarla s›n›rland›r›-yoruz. Bireyler olarak bu çizgi ve kesimlerin, daha do¤rusu s›n›fl›toplum gerçe¤inin kaç›n›lmaz sonucu olan karfl›t s›n›flar›n ve onlar›nideolojilerinin -oran› ne olursa olsun- üzerimizdeki etkisini görme-mezlikten gelip iç ideolojik mücadeleyi, ar›nmay› ve devrimci sava-fla, halk savafl›na klavuzluk yapan MLM silah›yla donanma konusun-daki görevlerimizi yerine getirme konusunda daha planl›, programl›

ve militan flekillenifli yeterince kendimizde içsellefltirimiyoruz. Bu-nun de¤iflik sebepleri olmakla birlikte kan›m›zca önemsiz görüleme-yecek nedenlerden birisi de ideolojik mücadele görevini esasta d›fl›-m›zdakilerle s›n›rl› tutmak gibi bir yanl›fla düflmek oluflturmaktad›r.Gerek bu yanl›fl yaklafl›mdan kaynakl› gerekse de dönemsel olarakdevrimci-komünist hareketin darbeler yiyip gerilemesi sonucu sa¤tasfiyeci, düzen içi e¤ilim ve çizgilerin devrimci saflar›, kitleleri ku-flatmadaki etkisi böylece daha fazla zemin bulabilmektedir. Üstelikmerkezinde “solculuk”, “demokrasi”, “devrim” vb gibi s›n›fl› toplum-lar gerçekli¤inin do¤al sonucu olarak her zaman itibar gören söy-lemler birer maske olarak suratlara tak›larak bilincimiz ve bilincimi-zin yön verdi¤i ad›mlar›m›z kuflat›lmaya çal›fl›lmaya devam edecek-tir. Reformizme ve revizyonizme karfl› ideolojik mücadele yürütür-ken bu mücadelenin sadece d›fl›m›zdaki kifli ve kesimlere dönük birmücadele olarak alg›lanmamas›, bu mücadelenin ayn› zamandamücadele etti¤imiz fleylerin kendi üzerimizdeki etkilerine ve yans›-malar›na karfl› da yöneltilmesi gereklidir. ‹deolojik mücadelemiziniki temel muhatab› oldu¤u unutulmamal›d›r.Birincisi; her türden reformist, revizyonistler. Ki bunlar ideolojik düfl-man çizgiler olarak sürekli idelojik mücadelemizin hedefinde olan-lard›r.‹kincisi: Komünist ve devrimci hareketlerin saflar›nda mücadele yü-rüten ancak niyetlerine karfl›n pratik durufllar›yla tasfiyecili¤in ör-gütlü saflardaki uzant›lar› olmaktan kurtulamayan ve zeminini ku-vetlendirenler.

Birinci katagoriye girenler önemsiz olduklar›ndan de¤il ancak bafll›bafl›na makalemizin konusu olmad›¤› için geçiyoruz.‹kinci katagoriye girenler bir anlamda devrimci saflar›n de¤iflik gö-rev alanlar›ndaki faaliyetçileri veya bu faliyetçiler içerisindeki birey-lerdir. Burada da ideolojik mücadelenin bireyden önce bireylerintemsil etti¤i ideolojik hastal›klar oldu¤u unutulmamal›d›r. Her ide-olojik hastal›k toplumsal bir zeminden beslenir. Dolay›s›yla s›n›fl›toplumun gerçe¤i olan örgüt içerisinde bu tür hastal›klar her zamanvar olacakt›r. Bu nedenle örgüt içerisindeki ideolojik mücadele sü-rekli, etkin ve ifllevli bir biçimde kurgulanmal› ve garanti alt›na al›n-mal›d›r. Bu mücadelenin hedefinin hasta de¤il hastal›k oldu¤u daunutulmamal›d›r. Özetle, karfl›t›yla birlikte olan fleyler, karfl›tlar aras› mücadele arena-s›nda güçlenir yada zay›flarlar. Gerek düflman s›n›flar için gerekseMLM düflman› ideoloji ve çizgiler için ‘bunlar ne kadarda fena’ diye-meyiz. Zira bunlar tamda kendi gerçekliklerinin bir sonucu olarak‘fenal›klar›n›’ icra etmektedirler. Kime karfl›? Elbette ki bizlere. Öy-leyse bizimde birilerine ‘fena’ demeden önce t›pk› onlar gibi hattaonlardan daha planl›, programl› ve bask›n bir flekilde devrimci sava-fl›n, Halk Savafl›’n›n bütün görevlerini daha ‘kusursuzca’ yerine getir-me konusunda üzerimizde tafl›d›¤›m›z hastal›klara savafl açarakkendimizdeki, ‘bendeki’ ‘düzeniçileflmeye’ vesile olan mevcut siste-min üzerimizdeki bütün etkilerini kesip atmal›y›z.

BBüüttüünn ‘‘kkööttüüllüükklleerrddeenn’’ mmuuaaff mm››yy››zz??‹smail UçarSINIF TAVRI

31-16 Temmuz 2009GÜNCEL

Sonuç olarakDemokratik Haklar Federasyonu’nun, ülkemizdekidemokratik haklar mücadelesinin en önemli konubafll›klar›ndan birisi olan “Ulusal Sorun”da; mesele-nin ülkemizde cisimleflti¤i “Kürt Ulusal Sorunu” ek-seninde ele ald›¤› sempozyum, konu özgülünde,güncel çok ciddi bir ihtiyaca denk gelmifl ve konu-nun siyasi özneleri bak›m›ndan kayda de¤er birpanorama sunabilmifltir.Ülkemiz devrimci hareketleri ve genel devrimci-demokrat-yurtsever kamuoyu nezdinde, “KürtUlusal Sorunu”nun kavran›fl› ve yine ulusal hareketüzerinden, ortaya ç›kan pratik-politikalar ölçütün-de kazand›¤› görünürlük, bu panorama içerisinde-ki en önemli resimlerden birisidir. Sempozyum, bubak›mdan ülkemiz devrimci, komünist kamuoyu-na ciddi bir durum tespiti de sunabilmifltir.Görülmektedir ki “Kürt Ulusal Sorunu”; “Türkiyelidevrimcilerin”, “Türk demokrat ayd›nlar›n›n”, “Türks›n›f hareketlerinin”, art›k kendilerinden co¤rafi vesosyolojik hiçbir ba¤› kalmam›fl bir baflka gerçekli-¤in yani Kürt ulusal sorununun ve hareketinin,“desteklenmesi” veyahut bu zeminde “görevlerin,ödevlerin yerine getirilmesi” zemininde ele al›n-maktad›r. Gerek Kürt ulusal hareketi gerekse ken-disini bu düzlemde de¤erlendiren siyasi özneler yada sempozyumda bir ayr›fl›m kategorisini iflareteden “s›n›f hareketleri”, karfl›l›kl› iliflkilerin ve so-rumluluklar›n de¤erlendirilmesini, büyük ço¤un-lukla, bu somut ayr›fl›m üzerinden yapmaktad›rlar.Dolay›s›yla ilgili yaklafl›m sahiplerinin; ulusal soru-nu, yine ilgili bölgede yani Kuzey Kürdistan’da, ta-mamen “s›n›f mücadeleleri” d›fl›nda, yerele özgüve kendilerinin hiçbir ba¤› bulunmayan bir meseleolarak kavrad›klar› gerçe¤i, çok ciddi bir ideolojikk›r›lman›n aç›k resmi olarak ortaya ç›km›flt›r.Bu resim; üzerinde yaflad›¤›m›z siyasi co¤rafyan›n,millet temelinde yeniden bir s›n›rlaflmas›n›n somutkabulü ve daha ilginci; bu s›n›rlaflman›n “Kürt” ya-kas›n›, “s›n›f mücadelelerinden” ba¤›ms›z bir sos-yolojik gerçeklik olarak kavramalar› ve de ötesin-de, s›n›rlaflman›n “Türk” yakas›ndaki “s›n›f hareket-leri olarak”, proletarya mücadelesini di¤er yakan›n“s›n›f zemininden kopuk” mücadelesine endeksle-yerek bir tan›m aral›¤›na kavuflturmalar›d›r. Tam da bu noktada sempozyum, anti-emperyalist,anti-feodal ve anti-faflist devrimci çizginin, ülkemizsiyasi co¤rafya s›n›rlar› dâhilindeki her bir kar›fltoprak parças›nda, çeflitli millet ve milliyetlerdenülkemiz emekçilerinin, ezilenlerinin; ba¤›ms›zl›k,halk demokrasisi ve sosyalizm yürüyüflünün tekkurtulufl sanca¤› oldu¤u gerçe¤ini, bilhassa, di¤erdevrimci ve reformist halk güçleri cephesinde tar-t›flt›rmas› bak›m›ndan da önemli bir ifllevi yerinegetirmifltir. Kürt ulusal sorununda, Kürt ulusu, “ayr›lma hakk›-na” kay›ts›z flarts›z sahip olmakla birlikte, Kürt ulu-sal sorunu, çeflitli milliyet ve inançlardan ülkemizemekçilerinin, emperyalizme ve uflaklar›na karfl›yürütecekleri mücadele içerisinde, kendi ç›karlar›-n› gözeterek konumlanmalar› ve böylelikle “ba-¤›ms›z bir ülkede özgür bir halk olarak yaflama”gerçekli¤inde, devrimci bir çözüme kavuflabilecek-tir.Son olarak, Demokratik Haklar Federasyonu’nun,k›sa bir zaman içerisinde sempozyumu tüm içeri-¤iyle birlikte, dönemsel olarak süreci de¤erlendir-mede temel bir baflvuru niteli¤i olabilecek bir kay-nak haline getirerek kitap halinde kamuoyunasunmas›n›n önemine de de¤inmek isteriz. Bu sem-pozyumun devrimci saflarda Kürt ulusal sorunukonusunda yürütülecek verimli bir tart›flmaya ve-sile olmas›n› umuyoruz.

Sosyalist bir devlet veya blo¤un olmad›¤›, burjuvazinin devrimci barutunu tüketti¤i, emperyalizmin dünyay› sar›p sarmalad›¤› günümüz tarihsel koflullar›nda yaflam bulmufl olan ulu-sal hareketlerin ve bu hareketlerin emperyalizm ya da bir baflka gerici güçle dirsek temas›nda bulunmas› son tahlilde beklenen bir durumdur. Ve fakat alk›fllanabilecek bir tutumkatiyen de¤ildir. Eklemek gerekir ki, herhangi bir ezilen ulus, ister emperyalist güçlerin isterse de ezilen ulusun burjuvalar›n›n ve feodallerinin ç›karlar› ile örtüflen biçimde ba¤›ms›z bir devlet kurma-ya yönelsin, e¤er ki o ezilen ulusun referandumundan ayr›lma yönünde bir karar ç›kar ise, bu o ulusun kendi kaderini tayin etmesi manas›na gelir. Elbette burada kurulacak devlet, emperyalizmle daha bafl›ndan kurmufl oldu¤u ba¤›ml›l›k iliflkilerinden ötürü yar›-sömürge (veya sömürge) bir niteli¤e sahip olaca¤›ndan, o ülkeninproletaryas› ve s›n›f›n öncüleri aç›s›ndan görev, o ülkenin hakim s›n›flar›na ve emperyalizme karfl› savaflmak ve Demokratik Halk ‹ktidar›’n› kurmak olacakt›r.Sempozyumda dikkat çeken bir yan da, Kürt ulusunun özgürce ayr›lma hakk›n›n tan›nmad›¤› bir gerçeklik içerisinde, Kürt ulusunun ayr› devlet talebinden vazgeçerek özerklik çizgi-sine geri çekilmesinin özgürce birleflme hakk›n›n kullan›lmas› olarak servis edilmesi oldu. Bunun trajik bir yan›lsama oldu¤unu san›r›z belirtmeye gerek yoktur.Sempozyumda öne ç›kan bafll›klardan bir di¤eri ise emperyalizm ve Türk hâkim s›n›flar›n›n çözüm ve tarihi f›rsat olarak öne sürdükleri flerbete buland›r›lm›fl kurflunlar›n bir çözümde¤il bir ölüm ferman› ve tasfiye plan› oldu¤u idi. Bununla birlikte Kürt ulusal hareketinin gelinen durumda emperyalizmle ve elbette onun yerel uflak iktidar› ile masaya oturmaya,silah b›rakmaya, bar›fl imzalamaya haz›r oldu¤u, ayr› devlet kurma hakk›ndan vazgeçti¤i ve bunu bizzat bu hareketin önderlerinin beyan ettikleri de öne ç›kan di¤er önemli bafll›koldu. Ancak burada, eflitsizlerin bar›fl›ndan yani ezenden yana bir bar›fltan söz edildi¤i gözden kaç›r›lmamal›d›r.

Sempozyumda yap›lan tart›flmalar bir baflka gerçekli¤in daha tart›fl›lmas›n› sa¤lam›flt›r

Page 4: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

4 1-16 Temmuz 2009 GÜNCEL

‹STANBUL- Ölümsüzlüklerinin 4. y›l›nda 17’ler için ‹stan-bul'da kitlesel bir anma gerçeklefltirildi. 17 Haziran 2005tarihinde devletin kolluk güçleri taraf›ndan katledilen 17

Maoist Komünist, 4. ölümsüzlük y›l dönümlerinde Okmey-

dan›'nda an›ld›. Dikilitafl Park›'nda bir araya gelen yüzlerce

kifli Okmeydan› sokaklar›nda yürüyerek Sibel Yalç›n Par-

k›'na geldi. Burada anma etkinli¤i düzenlendi.

'Halk Savafl›'yla zafere': Okmeydan› Dikilitafl Park›'nda biraraya gelen Demokratik Haklar Federasyonu ve Yeni De-mokrasi fiehit ve Tutsak Aileleri Birli¤i, "Kavgalar› kavgam›z-d›r. ‹deallerini yaflataca¤›z” ve 17'lerin resimlerinin oldu¤upankartlarla yürüdü. Yürüyüfl boyunca, “Vartinik’ten Mer-can’a, feda olsun can›m›z Halk Savafl›’na”, “Mercan’da birses, 17’ler ölmez”, "Halk Savaflç›lar› ölümsüzdür", "Yaflas›ndevrimci dayan›flma", "Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak"diye slogan at›ld›. Sibel Yalç›n Park›'na gelen kitle buradaGrup Munzur'un K›z›l Anka adl› ezgisiyle karfl›land›lar.

'17'leri anmak, onlar›n mücadelelerini dört bir yanayaymakt›r': Anma etkinli¤inde ilk sözü Demokratik Hak-lar Federasyonu temsilcisi ald›. DHF temsilcisinin yapt›¤›konuflmada, 17'lerin katledilmesinin 4. y›l dönümünde biraraya gelmenin önemine iflaret edldi. 17'lerin Halk Sava-fl›'nda ›srar›n ad› oldu¤unu söyleyen DHF temsilcisi, 17'le-rin canlar› pahas›na sürdürdükleri mücadelenin dosta dadüflmana da bu kararl›l›¤› gösterdi¤ini dile getirdi. 17'lerianman›n onlar›n mücadelesini dört bir yana yaymaklamümkün olaca¤›n› vurgulayan DHF temsilcisi, "Tüm halk›-m›z› 17'ler flahs›nda aya¤a kalkmaya ve Yeni Demokrasimücadelesini yükseltmeye ça¤›r›yoruz" diyerek konufl-mas›n› tamamlad›.

17’lerin b›rakt›¤› ça¤r› nettir: Ard›ndan Yeni Demokrasifiehit ve Tutsak Aileleri Birli¤i ad›na bir aç›klama yap›ld›. Ai-

le Birli¤i ad›na yap›lan aç›klamada, 17’lerin bir ça¤r› oldu¤u,hiçbir bildiri, hiçbir kararl›l›k ilan›n›n, 17’lerin b›rakt›¤› ça¤r›kadar net, gerçek ve önemli olmad›¤›; k›r›lman›n, ideolojikinançs›zl›¤›n, savrulman›n, yenilmenin somutlaflt›¤›, tasfi-yecili¤in ortal›¤› sard›¤› bir dönemde Marksizm-Leninizm-Maoizm bayra¤›n› dalgaland›rd›klar› ifadeleri yer ald›.

‘Kavgalar›n› büyütece¤iz’: Anma etkinli¤i komünist ön-der Cüneyt Kahraman ile 17'lerle ölümsüzleflen Ökkefl Ka-rao¤lu'nun fliirlerinin okunmas›yla devam etti. fiehit ya-k›nlar›n›n sahneye ç›karak fliirlerini ve düflüncelerini ifadeetti¤i anmada, Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri ad›na dabir konuflma yap›ld›. Yap›lan aç›klamada Spartaküs'tendevral›nan ateflin Mustafa Suphi'lerden, Denizlerden, Ma-hirlerden, ‹brahimlerden 17'lere kadar geldi¤i ifade edile-rek, 17'lerin kavgan›n yolunda hayk›rmaya devam etti¤ibelirtildi. Devrim flehitlerini anman›n onlar›n b›rakt›klar›bayraklar› yükseltmekten geçti¤i vurgulanan aç›klamada,"Kavgalar›n› büyütece¤imize ant içiyoruz" denildi.

17’lerin anmas›na birçok devrimci kurum da kat›larak des-tek verirken, SODAP, Dayan›flmaevleri, Kald›raç, ESP, YDG(M),Partizan, YDG, BDSP ve Gazi Vartolular Derne¤i'nin gönder-di¤i mesajlar okundu.

Konuflmalar›n ve anmaya gönderilen mesajlar›n okunma-s›n›n ard›ndan 17'ler için haz›rlanan skeç sergilendi. Anma-ya kat›lanlar›n ilgiyle karfl›lad›¤› skeçin ard›ndan 17'ler içinhaz›rlanan sinevizyon gösterimi yap›ld›. Grup Munzur’unsahne almas›yla kitle coflkulu anlar yaflad›. Anma etkinli¤i,Grup Munzur’un isyan dolu türküleriyle son buldu.

1177''lleerr ‹‹ssttaannbbuull’’ddaa ddüüzzeennlleenneenn eettkkiinnlliikkllee aann››lldd››

Bir buçuk y›l önce Davutpafla’da kaçak üretim yapan havai fiflekatölyesinde gerçekleflen patlamada hayat›n› kaybeden 21 kifli-nin ailesi, sorumlular›n yarg›lanmas› için bundan böyle her Cu-martesi saat 11:00’da Taksim’de olacak. Zeytinburnu Belediye-si’nden Sa¤l›k Bakanl›¤›’na, Büyükflehir Belediyesi'ne kadar bir-çok kurumun sorumsuzlu¤u sonucu kaçak çal›flt›r›lan iflyerindeyaflanan katliam›n ard›nda 21 kiflinin hayat›n› kaybetti¤i, 117 ki-flinin yaraland›¤› olayda bugüne kadar hukuki hiçbir geliflmeninyaflanmamas› aileleri soka¤a döktü.

Yetkililer görevini yapmad›, cinayete davetiye ç›kard›Davutpafla’da yaflanan patlaman›n ard›ndan devlet yetkilileriningerekenin yap›laca¤› yönündeki aç›klamalar› bir süre sonra unu-tuldu. Patlaman›n gerçekleflmesindeki nedenlerin belgelerle da-hi ortaya konmas›na ra¤men hukuki hiçbir sonuca var›lamayanDavutpafla facias›, ailelerin çabas› ile yeniden kamuoyu ve dev-letin gündemine tafl›nmaya çal›fl›l›yor. Aileler flu aç›klamada bu-lunuyor: “Herkes taraf›ndan nedeni, önlenebilirli¤i bilinen bir fe-laket yaflad›k. 2006’da Ümraniye’de, her gün Tuzla’da ve ülkemi-zin baflka illerindeki iflyerlerinde yaflanan gerçekti. Patlamadansonra ö¤rendik; yasalar›m›z›n görev ve yetki verdi¤i kurumlargörevlerini yapsalard› bu ac›y› yaflamayacakt›k. Sorumlusu, iflgüvenli¤ini, teftiflleri, patlay›c›-parlay›c› madde denetimini, çal›fl-ma-iflyeri ve iskan ruhsat›n›, iflçinin eme¤ini sömürmekle yetin-meden sigorta güvencesine bile tenezzül eden zihniyettir.’

‘Yasal süreç bafllat›lm›yor’

‹flçilerin ölümünden sorumlu olanlar›n yarg›lanmas› için Cum-hurbaflkanl›¤›ndan Baflbakanl›¤a kadar say›s›z kuruma baflvuru-da bulunan aileler, patlaman›n nedenleri ile birlikte sunduklar›,durumlar›n› aktaran dosyalar›n yetkililer taraf›ndan hiç bir fle-kilde dikkate al›nma¤›n› belirtiler. Bir türlü bafllat›lmayan veönü kesilen yasal süreci aileler flu flekilde aktar›yor: “17 ay geç-mesine ra¤men ortada halen aç›lm›fl bir ceza davas› yoktur. Üs-telik Cumhuriyet Savc›l›¤› taraf›ndan görevlendirilen bilirkifli he-yeti, raporunu 2008 y›l›n›n 4.ay›nda teslim etmifl olmas›na ra¤-men, sorumlu gösterilen kurumlar›n 'ihmalkâr tutumlar›' nede-niyle 9 ay yaz›flmalar sürdü. Nihayet Bedafl, ‹stanbul Büyükfle-hir Belediyesi ve Zeytinburnu Belediyesi ilgili görevlileri bildirdi.Çal›flma Bakanl›¤› görevlileri hala bildirmifl de¤il. Ard›ndan Zey-tinburnu Kaymakaml›¤›, ‹lçe ‹dare Kurulu, Zeytinburnu Belediyegörevlilerinin yarg›lanmas›na izin vermeme karar› ald›. ‹stanbulValili¤i-‹l ‹dare Kurulu da Büyükflehir Belediyesi görevlileri içinayn› karar› ald›.”

'Davutpafla'y› unutmad›k unutturmayaca¤›z'‹flçilerin katledilmesiyle ilgili yasal süreç bafllat›lmadan, kamu-oyuna duyurulmadan facia unutturulmaya çal›fl›l›rken, ailelerbuna izin vermemekte kararl› olduklar›n› dile getirdiler. Sorum-lular›n yarg›lanmas›na iliflkin yapt›klar› ikinci eylemde bu yarg›-lamalara kendileri için çok önemli oldu¤unu dile getiren, haya-t›n› kaybeden iflçilerden Orhan Saday'›n babas› Adnan Saday,“Memleketimiz insan›n›n bütün bu sorumsuzlu¤a ve sonuçlar›-na lay›k olmad›¤›na inan›yoruz. Adalet için mücadelemizde, ba-s›n›n ve kamuoyunun deste¤ini yan›m›zda görmek; davam›z›nbu ülkede yaflayan herkesin davas› oldu¤unu hayk›rmak istiyo-ruz” dedi.

ANKARA/ ‹STANBUL- Sivas katliam›n›n 16. y›l›ndademokratik kitle örgütleri, sendikalar ve çe-flitli siyasi partiler Sivas, Ankara ve ‹stan-bul’da mitinge haz›rlan›yor. ‹stanbul’da ya-p›lacak mitinge ça¤r› yapan miting komitesi-

nin bildiri da¤›t›m›na polis engel oldu.

2 Temmuz'da Mad›mak Oteli'nin önünde mitingPir Sultan Abdal Kültür Derne¤i yapt›¤› ba-

s›n aç›klamas›nda, demokratik kitle örgütle-riyle birlikte 2 Temmuz 1993 tarihinde SivasMad›mak Oteli'nde katledilenleri anmakiçin 2 Temmuz'da Sivas ve Ankara'da mi-ting düzenleyece¤ini duyurdu.

‘Mad›mak müze olmal›d›r’Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i ad›na aç›k-lamay› yapan Genel Baflkan Fevzi Gümüfl,Mad›mak Katliam›'n›n üzerinden 16 y›l geç-ti¤ini hat›rlatarak, geçen süre içerisinde“Mad›mak müze olsun” taleplerine yan›tgelmedi¤ini söyledi. AKP Hükümeti'nin Ma-d›mak Oteli'ndeki kebapç› dükkân›n› kapat-t›rmak zorunda kald›¤›n›, ancak otelin halamüzeye dönüfltürülemedi¤ini ifade edenGümüfl, “Mad›mak müze olmal›d›r, olacak-t›r. Bu talep sadece Alevilerin talebi de¤ildir.Bu talep ça¤dafll›ktan ve laiklikten yanaolan tüm kesimlerin ve insanl›¤›n vicdan›naait bir sestir” dedi.

Bildiri da¤›t›m›na polis engeliSivas katliam›n›n 16. y›l dönümünde Kad›-köy'de yap›lacak mitinge kat›l›m ça¤r›s› ya-pan çeflitli devrimci-demokrat kurumlar›nortak aç›klamas›n›n ard›ndan yap›lmak iste-nen bildiri da¤›t›m›na polis engel oldu. Tak-sim tramvay dura¤›nda bir araya gelen De-mokratik Haklar Federasyonu'nun da içeri-sinde yer ald›¤› 2 Temmuz Tertip Komitesi,Kad›köy mitingine kat›l›m ça¤r›s›nda bulun-du. Tertip komitesi mitinge ça¤r› için bildirida¤›t›lmak istedi, fakat polis bildiri da¤›t›m›-na izin vermedi. Ellerinde katledilenlerin fo-to¤raf› ile ‹stiklal Caddesi boyunca bildirida¤›tmak isteyen tertip komitesine, polis ba-

rikat kurdu. Yap›lan uzun görüflmelerdensonra polisin tutumunu eylemciler, “DünMarafl'ta bugün Sivas'ta çözüm faflizme kar-fl› savaflta” sloganlar› ile protesto etti.

16’nc› y›l›nda Sivas’ta katledilenler an›lacak 'Davutpafla cinayetininsorumlular› yarg›lans›n'

Ölümsüzlük-lerinin 4. y›l dö-nümleri dolay›-s›yla 17’ler ‹s-tanbul-Okmey-dan›’nda yap›lanetkinlikle an›ld›

Demokratik Haklar Federasyonu, Alevilerin demokratik hak ve özgürlükleri için alanlarda olaca¤›n› aç›klad›. DHF, 2 Temmuz 1993 Sivas katliam›na iliflkin yaz›l› bir aç›kla-ma yaparak, 2 Temmuz’u unutmad›klar›n› ve unutturmayacaklar›n› kaydetti. Hakim s›n›flar›n y›llard›r süregelen inkâr, bask› ve katliam politikas›n›n, devletin yap›sal birözelli¤i oldu¤u ifade edilen aç›klamada, Alevilerin yaflad›klar› sorunlar›n demokrasi ve devrim sorunu oldu¤una vurgu yap›ld›. Alevilerin demokratik hak ve özgürlükleriiçin mücadele edilmesinin zorunlulu¤una de¤inilen aç›klamada, “DHF, Alevilerin demokratik hak ve özgürlükleri için daha yo¤un bir çaba harcayacakt›r” denildi.

'Siyasi iktidar›n sald›r›lar› teflhir edilmeli'Aç›klama flu ça¤r›yla sonland›r›ld› : “DHF, Alevilerin demokratik hak ve özgürlükleri için daha yo¤un bir çaba harcayacakt›r. ‹lerici- demokrat Alevi kurumlar›yla, yard›m-laflma ve dayan›flma içerisinde olarak sorunlar›n çözümünde daha etkin olmaya gayret edecektir. Demokratik- devrimci kurumlar›n yaflam›n her alan›na örgütlü bir fle-kilde müdahale etmesi ve s›n›fsal zeminde yükselen bir mücadelenin rehberli¤inde geliflip güçlenmesi Alevilerin hak ve özgürlüklerinin kazan›lmas›n›n garantisidir. Bu y›lki 2 Temmuz anma etkinliklerinde siyasi iktidar›n bu sald›r›lar› teflhir edilmeli ve bu sald›r›lara karfl› en genifl kesimlerle birleflerek daha güçlü ve örgütlü bir mücadele ze-mini yarat›lmal›d›r.”

DHF: Katliam› unutmad›k, unutturmayaca¤›z

Page 5: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

51-16 Temmuz 2009GÜNCEL

araf gazetesi, devletinyeniden yap›land›rmasürecinde üstlendi¤igörevleri kendi kulva-r›nda planl› bir flekildeuygulamaya devamediyor. 15 Haziran ta-rihli Taraf gazetesi’ndeyay›mlanan ve NefleDüzel’in SHP Genel

Baflkan› Hüseyin Ergün’le yapt›¤› söylefli, Taraf’›nç›k›fl›ndan beri yay›n politikas›n›n varl›k sebep-leri aras›nda yer alan s›n›f mücadelesi, devrimcimücadele tarihine ve devrimci de¤erlere sald›r›yöneliminin örneklerinden biri oldu. Taraf gazetesinin yürüdü¤ü sahte demokrasi veözgürlük güzergah›nda sar›ld›¤› fley, kendi ker-van›na katabildi¤ini katmak, katamad›¤›na isesald›r›p ‘vurun kahpeye’ misali hedef haline ge-tirmek oluyor. Devletin yap›sal krizine kendicephesinde yol ve yöntem gösterip burjuvazininideolojisine sol maske tak›p, iç dinamiklere reh-ber olmaya çabalayan Taraf, tarihin ve ezilenle-

rin yaratt›¤› devrimci de¤erlere sald›rmaktan birtürlü vazgeçmiyor, vazgeçece¤e de benzemiyor.

Sol maskeli zevat Ergün, bilinçalt›nda saklad›klar›n› iffla ediyorTaraf, kendisine dert olmufl olacak 68 ve 71 dö-neminin devrimci önderlerine (tabi geçmifli gös-tererek bugünün de devrimcilerine, devrimciharekete ve de¤erlerine sald›r›yor), de¤erlerinesald›rmaya ant içmifl. Son olarak Taraf’ta, burju-va yol güzergah›nda ç›rp›nanlar›n devrimci ku-fla¤a ve onun yaratt›¤› gelene¤e yönelik çarp›t-ma-karalama iddias› yer ald›. Nefle Düzel’in SHPBaflkan› Hüseyin Ergün’le gerçeklefltirdi¤i söyle-flide Ergün’e göre Mahir Çayan ve dolayl› yoldanDeniz Gezmifl me¤er M‹T ‘ajan’›ym›fl! Ergün, Ça-yan’a ait oldu¤unu iddia etti¤i “Biz çok güçlü ik-tidar alternatifi bir hareketiz. Bu nedenle istih-barat örgütlerinin hareketimizle irtibat kurmas›-n› do¤al karfl›l›yorum” sözüne dikkat çekerek,Çayanlar›n, dolayl› olarak da Denizlerin ve di¤erdevrimci önderlerin M‹T ajan› olduklar›na getir-meye çal›flt›.

‘‹lkem sivil, demokrat, bar›flç› olmak; yassam emperyalizmi yüceltmek’Zaman›nda proleteryaya s›rt›n› çevirmifl nostaljikdevrimciler, iç huzurunu korumak ad›na özünüburjuvaziden alan fakat görünürde halktan,emekten yana gözüken, ne kadar ideoloji varsaona sar›lm›fl ve kendilerini bu çizgilerle ifade et-mifllerdir. Dönemin ‘h›zl› devrimcisi’ günümüz deise ‘s›k› liberal ve emperyalizm hayran›’ (bunasosyal demokrat diyorlar!) olan Hüseyin Er-gün’de, burjuva-feodal ideologlar›n›n bu günler-de devrimcilere ve s›n›f ideolojisine yönelik sald›-r›lar›na küçücük akl›yla ortak olmak istedi. Dolay-s›yla da bilinçalt›nda bast›rd›klar›n› gün yüzüneç›karmaktad›r. Ergün gibiler için son derece anla-fl›l›r bir durum. Fakat burjuva sevicisi “sol maske-li” Ergün, ideolojik ve politik kavray›fls›zl›¤› ile rö-portajda dile getirdi¤i çözüm önerilerini güçlen-dirmek için Mahir Çayan’a sald›rmas›na verece¤i-miz yan›t “aç›kla belgeni” yönünde olmayacakt›r.Fakat düflüncelerinin g›das›na k›l›ç sokaca¤›z. ZiraErgün gibilerin as›l derdi söze hacet getirmeye-

cek kadar malumdur. Kendi a¤z›ndan aktard›¤›y-la flöyle: “Solun emperyalizm sloganlar›n›n içibofl.” Ve ekliyor: “‹lkelerimiz; Sivil, demokrat, ba-r›flç› olmak.” Ergün emperyalizme olan hayranl›-¤›n› bak›n nas›l dile getiriyor: “Dünyada emperya-lizm taraf›ndan sömürüldü¤ü için dünyada gerikalan ülke yok.” Ve Ergün devam›nda, ‘geri kalanülke varsa da bunlar emperyalistler taraf›ndansömürülmedi¤i’ içindir yorumunda bulunarak,‘ülkemiz geliflmek istiyorsa emperyalist sömürü-ye daha da aç›k olmal›’ demeye getiriyor. Ergünböyle konufltukça tabi ayn› and› içmifllerin, ayn›sudan y›kananlar›n kalifiye eleman› Nefle Düzelheyecana geliyor ve ‘eeeee…’ diyerek sohbetikoyulaflt›r›yor. Düzel’in o s›ral›, izanl›, özenle seçi-li sorular› geliyor. Bütün darbelerde solun ‘çokbüyük rolü’nün oldu¤unda hemfikir olunduktansonra Düzel flu soruyu soruyor: Sol bütün bu pro-vokasyonlar› bilinçli mi yapt›? Düzelin att›¤› topukarfl›layan Ergün sald›r› ata¤›na geçerek flu ceva-b› veriyor: “Afla¤›dakiler fark›nda de¤ildi, ama flef-ler bunun fark›ndayd›. Gençlerin flef pozisyonun-da olanlar› da durumun fark›ndayd›lar.

‘‹man’a gelip secde edenler nedense ‘ak’ oluyor!Dönemin devrimci önderlerine devrimci de-¤erlerle sald›ran Ergün gibiler, ayn› dönemde‘önder’ olduklar›n› söylemelerine, hatta ayn› dü-flüncelere sahip olduklar›n› iddia etmelerinera¤men kendilerini ‘bu ifllerin d›fl›nda’ göster-mekte ve aymazca ‘bu iflleri b›rakt›k’ demek-teler. Devrimcilik yapmalar›na ra¤men asl›nda odüflünceleri, bir türlü benimsemediklerini, zatendaha sonra bunu terk ettiklerini ve imana gel-diklerini öne sürüyorlar. Böylece kendilerini ak-lamaktalar. Ve bu yöntem oldukça zahmetsizgeliyor Ergün gibilerine. Ne de olsa bugün içinmoda. Düzel’in yöneltti¤i “Siz o dönemde genç-lik hareketinin fleflerinden biri de¤il miydiniz?”sorusuna Ergün’ün cevab› ise, “fiimdi savundu-¤um demokrasi, özgürlük, sivilleflme bafltan be-ri savunduklar›md›. Bunun için mücadele ettim”imas›ndayd›, yani bilindik: “Ben, iktidara gelme-nin demokratik yoldan olmas›n› isteyen taraf›nfleflerinden biriydim. Mülkiye’de Fikir KulüpleriFederasyonu baflkan›yd›m. Sonra bu yap› DevGenç’e dönüfltü. Ben Dev Genç’te bulunmad›m.Türkiye’de askerlerle iflbirli¤i yaparak iktidaragelme düflüncesi, elbette az geliflmifl ülkelerdeordunun ilerici bir rolü olacak” yaftas› alt›nda sa-vunuldu.Ayn› flekilde, Taraf ve flürekas› gibi meflumlar dageçmiflte Kemalizm’e, orduya, hakim s›n›flaraolan hayranl›klar›n› unutarak sanki geçmifltenbugüne aklard›, kendilerini hep demokrasi, sivil-leflme, özgürlükçü savunucusuymufl gibi göster-mekteler. Ve imana gelmedikleri, ‘yeni’ye ayakuyduramad›klar› için de s›n›f mücadelesini, dev-rimcileri, devrimci de¤erleri-tarihi inkar ederekya da i¤difl ederek- hedef gösterip sald›rmakta-lar. Oysaki geçmiflte ne olduklar›, neyi savun-duklar› ortadad›r. Emperyalizmin serbestli¤ini vebu serbestlikten hareketle ülkenin aç›l›p saç›l-mas›n› ‘ilericilik’ ‘demokrasi’ savunuculu¤u gö-ren bu muvazzaflar, Çayanlar, Denizler ve dev-rimci de¤erleri, darbeci, demokrasi karfl›t›, ordu-cu, milliyetçi görme haz›ms›zl›¤› sergilemekteler.

K›sa bir hat›rlatmaEngin birikim ve ›fl›kla donanm›fl bir mücadeletarihi, devrim mücadelesi, devrimci de¤erler; ta-rih çarp›t›larak, gerçekler tahrif edilerek, çamurat›larak, efendilere secde ederek, yamanmakad›na sald›rarak yok edilemez. Zira tarihin belle-¤ine kaz›lm›flt›r, niyetlere, çabalara yer kalma-yacak flekilde. Burjuva toplumunun sosyal veekonomik refah efsanesine, ‘demokrasi’ ve ‘öz-gürlük’ yalanlar›na tav olmufl; ‘ne varsa onlar›nüretim iliflkilerinde ve sistemlerinde var’ hay-ranl›¤›n› dile getiren Taraf ve kulvar›ndakilerin,ezilenlerin kurtulufl ideolojisine ve önderlerinesald›ran yay›n politikalar› beyhude çabalar ola-rak kalmaya devam edecek. Devrimci önderMahir Çayan’›n b›rakt›¤› miras›n ›fl›¤› ile s›n›f sa-vafl›m›nda ölümü küçülterek, “dönmeye de¤ilölmeye geldik” diyenler her zaman olacak. Veyine her zaman SHP Baflkan› Hüseyin Ergün gibi,‘ölmeye de¤il dönmeye geldik’ diyenler de. So-nuç tarih dönenleri de¤il, dönmeyenleri belle-¤inde tutacakt›r. Günefl balç›kla s›vanmaz.

Tarihte ilk kez, petrolün bir çat›flmaya son vermiflolaca¤›n› kaydeden ‹ngiliz The Times gazetesinin,Güney Kürdistan’›n petrol ihraç etmesinin arkas›ndaTürk devletinin oldu¤unu, bölgedeki petrol ve do¤algaz kaynaklar›n›n yeni geliflmelere vesile olaca¤›n›yazmas› bir anda dikkatlerin bu yöne çevrilmesinigetirdi. Gazete ayr›ca bu hareketlilik çerçevesindeTC'nin PKK ile görüfltü¤ünü iddia etti. ‹ngiliz The Ti-mes gazetesinin yazd›klar› ve iddialar› Ortado¤u’dakigeliflmelere, aray›fllara ve Kürt ulusal sorununun ‘çö-zümü’ndeki perde arkas›na ›fl›k tutar mahiyette. TheTimes, ekonomi sayfas›nda “Kürt petrol yataklar›n-daki zenginlik yar›fl›na Asya devleri de kat›ld›” bafll›k-l› bir haber-yoruma yer verdi. Her ne kadar gazete‘iddia’da bulunmufl olsa da ortaya at›lanlar›n büyükoran›nda gerçeklik pay› oldu¤u, bölgede yaflanan

diplomasi trafi¤iyle ve paralel geliflmelerle do¤rulan›-yor. Bu geliflmelere paralel olarak Türk devletininaç›klad›¤› ‘Teflvik ve ‹stihdam Paketi’nin büyük oran-da Güney Kürdistan’la birlikte Kuzey Kürdistan’›nuzun vadede enerji trafi¤inin merkezi olaca¤›ndanhareketle ve buna göre bir yat›r›m yap›laca¤› düflün-cesiyle piyasaya sürüldü¤ü gerçek d›fl› de¤il. Di¤eryandan teflvik paketinin a¤›rl›kl› olarak Kürt illerineverilmifl olmas› düflündürücü. The Times’in yazd›kla-r›n› k›saca özetleyelim:

‘TC yabanc› flirketlere ve Ba¤dat’a güvence veriyor!’Gazetenin haberinde Irak Merkezi Yönetimi’nin karfl›ç›kmas›na ra¤men Güney Kürdistan’›n petrol ihrac›nabafllamas›n›n arkas›nda ABD-TC aras›nda yap›lan anlafl-ma ve TC’nin verdi¤i garantiler oldu¤u kaydediliyor. Ti-

mes'›n konuyla ilgili analiz yaz›s›nda flu anda pek çokyabanc› flirketin bölgeye olan ilgisinin ard›nda Türkdevletinden gelen güvencelerin yatt›¤› öne sürülüyor.Öte yandan Güney Kürdistan Yönetimi’nin petrol sat›-fl›n› Ba¤dat'›n kabul etmesi, Türk devletinin Ba¤dat’averdi¤i garantilere ba¤l›yor. David Wighton imzal› ha-berde, Kuzey Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ninüç petrol sahas›n› daha aramalara açt›¤› belirtiliyor. Ay-r›ca burada faaliyet gösteren Londra merkezli AddaxPetroleum'u, Çin'den Sinopec ve Kore Ulusal Petrol fiir-keti'nin sat›n alaca¤› söylentileri üzerine Addax hisse-lerinin aniden %10 de¤er kazand›¤› belirtiliyor.

‘Enerji devlerinin gözü bölgede!’Haber yorumun devam›nda ‹ran'›n bat›s› ile TC’ningüneydo¤usunda yeni bir petrol devletinin oldu¤u

kaydedilerek, burada bulunan petrol ve gaz rezerv-lerinin dünya enerji devlerini buraya çekti¤ine dikkatçekiliyor. Türk petrol flirketi Genel Enerji'nin bölgede-ki petrolün üretimini elinde bulunduran Heritage Oilile 1,5 katrilyonluk anlaflma çerçevesinde petrol ihra-cat›na bafllad›¤› yorumu haberde yer al›yor.

‘Türk devleti PKK ile görüfltü!’Haberde bölgede yaflanan enerji hareketlili¤inin ilifl-kilerde önemli bir ad›m olarak de¤erlendirilece¤i ifa-de ediliyor. Türk devletinin PKK ile de görüflme yap-t›¤› iddia flöyle yer al›yor: “Türkiye ile 25 y›ld›r ülke-nin do¤usunda silahl› bir ayaklanmay› yürüten Kürtayr›l›kç› PKK aras›nda görüflmeler yap›l›yor. E¤er gö-rüflmeler baflar›l› olursa, tarihte ilk defa petrol, bir ça-t›flmaya son vermifl olacak.”

Petrol ‘bar›fla’ neden olabilir mi?

Sahte sol ve demokratlar›n ‘and›m›z’ marfl›

T Her kesim kendi s›n›fsal ç›karlar› do¤rultu-sunda çözüm önerileri sunmaya devamediyor. Yüz y›la yak›n bir zamandan bu ya-na Kürt kelimesi suç say›ld›, hatta bu su-çun karfl›l›¤›, can›yla ödemekle eflde¤er-deydi. Bugüne kadar Kürt ulusu bu yasa¤akarfl› kendi ulusal ba¤›ms›zl›¤› için onlarcakez aya¤a kalkt› ve karfl›l›¤›nda yüz binler-le ifade edilecek kadar can vererek bugü-ne geldi. Yaz›m›z›n mevzusu “Kürt sorunu”fleklindeki bir söylem ve Kürt ulusal müca-delesinde demokrat, devrimci ve kendinesosyalist, komünist diyen kifli, ku-rum, platformve partile-rin duru-mudur. Kürtulusal soru-nu demek-ten özelliklekaç›nmak ve“Kürt sorunu”,“Kürt halk›n›nhaklar›” gibisöylemleri önplana almak,ulusal sorundakiKemalist ideolojiegemenli¤indenyeterince kopa-maman›n bir sonu-cudur. Sosyal flove-nizmin etki gücüdür.Bar›fl, eflitlik-kardefl-lik gibi soyut söylem-lerle de harmanlananKürt ulusal mücadelesi, k›smi reformist ta-leplere kurban edilmesinin yan› s›ra, faflistKemalist diktatörlü¤e demokrasi misyonuyüklemektedir. “Ezilenlerin Sosyalist Alter-natifi ATILIM” gazetesinin 23 May›s 2009 ta-rihli say›s›ndaki manfletinde “Kürt soru-nunda çözüm: Adil, Demokratik Bar›fl”manfletiyle Kürt ulusal sorununa çözümönerisi sunmaktad›r. Devam›nda, “ama el-lerinde hiçbir pplan yok” , “çözümde de¤il,sald›r›da uyum”, gazetenin 8. sayfas›nda“laf çok, çözüm yok”, “ama rejim cephesin-de kimse elini tafl›n alt›na sokmaya yanafl-m›yor” gibi ifadeleri s›ral›yor.Kürt ulusal sorunu konusunda duyarl› ol-du¤unu iddia eden At›l›m gazetesinin du-yarl›l›¤›, yukar›da al›nt›lad›¤›m›z bak›fl aç›-s›ndan ileri gitmeyen bir bak›fl aç›s›d›r. El-bette devrimciler ve komünistler de re-formlar için de mücadele ederler, fakat bu-nu devrimci mücadelenin önüne koymaz-lar. Baz› reform talepleri, gerçek kurtuluflmücadelesinin önüne koyamazlar. Kürtulusunun demokratik hak ve özgürlüklermücadelesinde, faflist devlet parti ve ku-rumlar›n›n “elini tafl›n alt›na koymuyorlar”fleklindeki cellâd›n kurban›na yard›m›n›bekleyen, yani ezen egemen ulus burjuva-zisinden ellerini tafl›n alt›na koymas›n›beklemek ne kadar do¤ru bir tutum olur?Olsa, olsa bu Kürt ulusal burjuvazisinin söz-cülü¤ünü yapmak olur. Böylesi bir tav›r herfleyden önce, Kürt ulusal mücadelesini vey›larca ödenen bedelin hesab›n› sormakde¤il, burjuvaziden medet ummakt›r. “Lafçok çözüm yok” söylemi faflist feodal bur-juvaziden çözüm konusunda umut bekle-menin d›fl›nda hiçbir fley ifade etmez. Birtaraftan sömürgeci faflist diyeceksin, di¤ertaraftan çözüm bekleyeceksin. “Adil de-mokratik bar›fl” her bak›mdan mu¤lâk.Kimle bar›fl, ne için bar›fl? At›l›m’a soral›m:Kendi bak›fl aç›lar›na göre, ‘faflist sömürge-ci devlet’lerle ne zaman hangi tarihsel sü-reçte adil demokratik bar›fl yap›lm›fl ger-çekten bilmek isteriz. E¤er bar›fltan kas›tTürk halk›ysa, halklar hiçbir tarihi süreçtedüflman olmam›fllard›r. Halklar› birbirinedüflman olarak gösteren, bilumum halkdüflman› sistemlerdir. Ama At›l›m’›n bah-setti¤i fleyin Kürt ulusuyla Türk hâkim s›-n›flar›n›n aras›ndaki bar›fl oldu¤u aç›kt›r.Aç›kt›r, fakat gerçekçi ve bilimsel de¤ildir.

Bu yaz›m›zda isim vererek elefltiri konusuyapt›¤›m›z At›l›m gazetesi olsa da Türkiye-Kuzey Kürdistan’da Maoist komünistler d›-fl›nda tüm devrimci çevre grup ve de parti-ler At›l›m’›n bahsi geçen görüfl ve bak›fl aç›-s›nda hiç de farkl› de¤ildir. Kaflarlanm›fl re-formistleri ve revizyonistleri d›flar›da tut-sak da devrimci gazetelerin bafll›¤› At›-l›m’›n att›¤› bafll›ktan farkl› de¤ildir.Geçer akçe durumunda olan Kürt meselesiolarak lanse edilen Kürt ulusal mücadelesi-

dir. Bundan dolay› söy-lem ve yaz›lar›n içindeKürt kelimesi geçsindene olursa olsun dikkat-sizli¤i ya da bilinç bu-lan›kl›¤›yla hareketedilmektedir. Niyetne olursa olsun buifade veya de¤er-lendirmelerin hiz-met etti¤i nokta,Kürt ulusal müca-delesini baz› re-formlara kurbanetmekten baflkabir misyonu ola-maz. Bu, Kürtulusal hareke-tin etkisindekal›p Kürt ulu-sal hareketineksik veolumsuzluk-

lar›yla bütünleflmektir. Bunupragmatistçe yapmak daha da vahimdir.Ne yaz›k ki yap›landa budur.Bugün Kürt ulusal hareketini desteklemekkadar, dostça eksikliklerini ve yanl›fll›klar›-n› da söylemek, elefltirmek de en az do¤ruve hakl› yan›n› desteklemek kadar önemlive devrimci görevdir. Elbette bu elefltireltutum dostça olmal›d›r.At›l›m gazetesinin DTP’nin “Kürt sorunununçözümü" (Kürt Ulusunun Kedi Kaderini Ta-yin Etme konusunda çözüm önerisi olarakortaya koydu¤u 9 öneri) önerisine can h›-rafl sar›lmas› Kürt ulusal sorununa devrim-ci-komünist tarzda sahip ç›kmak de¤ildir.Bu olsa, olsa pragmatizmdir. Ya da ne ifli-me geliyorsa o iyidir siyasetidir. Tekrar edi-yoruz; bugün emperyalizmin oluflturdu¤uyeni konsept karfl›s›nda dostlarla dostçatart›flmak ve karfl›l›kl› dostça elefltirileridikkate alarak emperyalizmin ve de uflak-lar›n›n hayallerini bofla ç›karmak için elefl-tiride de övgüde de aç›k ve ç›kars›z yaklafl-mak oldukça önemlidir. Devrimci kurumla-ra hep destek vermek, elefltiri yapmamakhiçbir fley yapmamakla özdefltir. Dahas›dostlar› düflman karfl›s›nda güçsüz b›rak-makt›r.Bugün faflist devletin Kürt ulusal hareketi-ne dayatt›¤› teslimiyettir, ak›ll› köle olmak-t›r. Faflist sistemin çözümsüzlü¤üne dev-rimcilik sosyalistlik ad›na yak›nmak, ulusalhareketin baz› reform taleplerini Kürt ulu-sunun kendi kaderini tayin etme olarakgörmek, her fleyden önce yüz y›ld›r ulusalözgürlük için ak›t›lan kan›n bofluna ak›t›ld›-¤›n›n sonucuna varmak olur.Kürt ulusal sorununda reformist rüzgarlaesmeye bafllamak ve popülist söylemlerlesiyaset yapmak ya da dostluk ve dayan›fl-ma kayg›lar›n› ideolojik-teorik bilimsel çiz-ginin önüne ç›kararak hareket etmek, Ko-münist politika olamayaca¤› gibi, Kürt ulu-sal sorununa da do¤ru yaklafl›m olamaz.Devrimci ilkelerin taktik politikalar›m›zayön vermesi zorunludur. Demokratik mü-cadeleyi devrimin arac› de¤il de daha iler-de ele al›p bunlar› bafll› bafl›na amaçlaflt›-ran yaklafl›m reformizmin politikas›d›r.Destek ad›na, kardefllik ad›na sürdürülenbu politikalar ve yaz›lan yaz›lar kitlelerdeçarp›k bilinç oluflmas›n›, faflist feodal siste-mi flirin göstermekten öteye bir mana ta-fl›maz. Aç›kças› reformizmin de¤irmeninesu tafl›makt›r.

“Kürt Sorunu” mu KürtUlusunun Ulusal Sorunu mu?

Bölgede OHAL uygulamas› geniflleyerek büyü-yor. Dersim, Urfa, Hakkâri, Siirt ve fi›rnak’tan son-ra yeni ‘güvenlik bölgesi’ne Elaz›¤ ili de eklendi.Elaz›¤ ili ile birlikte bölgede yaflayan halk›n ya-flam alanlar› gün geçtikçe daha da daral›yor. Böl-ge halk›, OHAL uygulamalar›ndan dolay› bafltageçim s›k›nt›s› olmak üzere zor günler geçiriyor.Genelkurmay Baflkanl›¤›, hukuksal bir sürece da-hi gerek görmeden Dersim, Urfa, Hakkâri, Siirt vefi›rnak’tan sonra Elaz›¤’da “sebep” göstermeden‘askeri güvenlik bölgesi’ ilan etti.

Bu yerlere girmek bölge halk›na yasak: Genelkur-may Baflkanl›¤›'nca 16 Haziran-16 Eylül 2009 ta-rihleri aras›nda baz› bölgeler geçici Askeri YasakBölge’si di¤er bir deyiflle OHAL bölgesi olarak ilanedildi. Elaz›¤ Valili¤i, Genelkurmay Baflkanl›¤›'n›n

yasak bölge ilan etti¤i Ar›cak ‹lçesi Çevrecik Kö-yü'nün güneyinde kalan Görüse Da¤›'n›n kuzeyetekleri ve Yazl›k Mezras›’n›n güney do¤usundakalan Dicle ‹lçesi s›n›r boyu Görüse Da¤› kuzeyetekleri, Ar›cak- Yazl›k Mezras› güneyi ve Leyi-fleyh Deresi güneyinde kalan Dicle ‹lçesi s›n›r bo-yular›n›n, 16 Haziran-16 Eylül 2009 tarihleri aras›Geçici Askeri Yasak Bölge ilan edildi¤ini ve bu böl-gelere girifl yasa¤› konuldu¤unu aç›klad›. Valilik,alt›n› çizerek, halk›n bölgeye girmemesini istedi.

Dersim’de dava aç›ld›: Öte yandan bir süre önceMay›s ay›n›n bafl›nda Avukat Bar›fl Y›ld›r›m, 7 Ma-y›s-7 A¤ustos tarihleri aras›nda Dersim’de baz›bölgeleri güvenlik bölgesi ilan etmesinin Anaya-saya ayk›r› oldu¤unu belirterek, karar›n iptali içindava açm›flt›. Hat›rlanaca¤› üzere Genelkurmay,

Alibo¤az›, Ahpanos Vadisi, Kinzir Ormanlar›, Pülü-mür-Ovac›k aras›nda yer alan Yel ve Meryem gi-bi genifl da¤l›k bölgeleri, Mercan Da¤lar›’n›n birbölümü ile Nazimiye ‹lçesi'nin Dokuzkaya bölge-sini 7 May›s tarihinden itibaren 3 ay süreyle ‘gü-venlik bölgesi' ilan ederek, bölge halk›n›n burala-ra giriflini yasaklam›flt›.

Bölge halk› nas›l yaflayacak?: Yasaklanan bölge-lerin geneli bölge halk›n›n geçimini sa¤layabildik-leri hayvanc›l›k u¤rafl› için önemli alanlar› kaps›-yor. Özellikle hayvanc›l›kla yaflamlar›n› sürdür-meye çal›flan köylülerin bu uygulamalar›n yay›l-mas›yla birlikte hayvanlar›n› otlatmalar› ve k›fll›kihtiyaçlar›n› karfl›lamalar› büyük oranda s›n›rlan-d›r›lm›fl oldu. Yine yasakl› bölgelerin çevresinebile yaklaflmak, büyük oranda hayati risk tafl›yor.

OHAL bölgede genifllerkenhalk›n yaflam› isedaral›yor

15 Haziran tarihliTaraf gazetesi’ndeyay›mlanan ve Ne-fle Düzel’in SHPGenel Baflkan› Hü-seyin Ergün’le yap-t›¤› söylefli, Ta-raf’›n ç›k›fl›ndanberi yay›n politika-s›n›n varl›k sebep-leri aras›nda yeralan s›n›f mücade-lesi, devrimci mü-cadele tarihine vedevrimci de¤erleresald›r› yönelimininörneklerinden birioldu.

Page 6: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

Kriz derinlefltikçe ve krizi yaratanlar bu kriz-den ç›k›fl yolu arad›kça vaziyet daha da gö-rünür hale geliyor. ‘Kriz bizi etkilemez’, ‘eko-nomimiz bu krizden etkilenmez’ yalan› kar-fl›s›nda egemen s›n›flar, krizin girdab›nda ç›r-p›nd›klar›n› yapt›klar› ‘krizden ç›k›fl’ kam-panyalar›yla gösteriyor. Sahte sendikalar›,sermaye örgütlerini yan›na alarak “Eve ka-panma pazara ç›k” kampanyas›yla krizin fa-turas›n› emekçilerin s›rt›na yüklemeye çal›-flan egemen s›n›flar flimdi de kampanyan›nikinci fasl›na geçti. Kampanyan›n ikinci bölü-münü tan›tmak için fiiflecam Fabrikas›ndatoplant›ya kat›lan ve konuflma yapan ser-maye örgütü TOBB’un baflkan› Rifat Hisarc›k-l›o¤lu bir itiraf› da dile getirdi. “Kriz varsa ça-re var”

kampanyas›n›n tan›t›m toplant›s›nda Hisar-c›kl›o¤lu, sömürü ve kar gidiflat›ndan mem-nuniyet duymuyor olacak ki “Yaflanan küre-sel kriz ortam›nda devir, kar devri olmaktanç›kt›, ar devri oldu” dedi. Daha fazla sömürü-nün ve kâr güdüsünün “ar-s›zl›k” oldu¤unu,dolay›s›yla varl›¤› kâra dayanan sermayeyive onun düzeninin “ar-s›z” oldu¤unu ima et-

meye çal›flsa da Hisarc›kl›o¤lu’nun serzenifli‘nerede o eski sömürü ve kar devri, eskisi gi-bi de¤il, tad› da kalmad› bu iflin’ mahiyette.Böylece Hisarc›kl›o¤lu sermaye sisteminins›k›nt›lar›n› da a盤a vurmufl oldu.

‘Evimizden ç›kal›m, sisteme inanal›m’: Hisar-c›kl›o¤lu’nun ‘yoldafl›’ ve kompradorlar›n bi-ricik örgütü (ya da ‘ars›zlar›n’) TÜS‹AD’›n bafl-kan› Arzuhan Do¤an Yalç›nda¤ ise ayn› top-lant›da Hisarc›kl›o¤lu’nun sisteme dair inançzay›fl›¤› havas›n› giderir mahiyete sistemeiman ça¤r›lar› yapt›. Sermaye sahiplerinin d›-fl›nda, emekçi kesimlere seslenen Yalç›nda¤adeta emekçilere krizin faturas›n› ödemeleriiçin yalvard›. Yalç›nda¤ flöyle seslendi: “E¤er

evimize çekilirsek, e¤er

moralimizi bozarsak, kabu¤umuza çekilirsekve tüketmezsek unutmayal›m ki ekonomi-deki düzelmeyi de ertelemifl oluyoruz. Onuniçin tüketimimizi, ihtiyaçlar›m›z› ertelememe-liyiz. Sisteme inanmal›y›z ve evimizden ç›ka-rak üzerimize düflen görevi yapmal›y›z.”

Ars›zlardan daha ars›z, sendika baronlar›: ‹fl-çi-emekçileri temsil etti¤i, haklar› için müca-

dele ettiklerini aymazca söyleyen sahtesendikac›lar ise, efendilerinin kayg›lar›n› gi-derme zihniyetleri bir yana, 'kriz varsa çarevar' diyerek emekçilere yalvaran sermayesahiplerine destek sunarak sadakatlerini s›-n›yor. Sermaye örgütlerinin birlikte bafllatt›¤›‘Kriz varsa çare de var’ kampanyas›na, iflçi-emekçilerin sömürülmesine arac›l›k eden veyine emekçilerin al›n terinden kendisini vareden sendikalardan Hak-‹fl baflkan› Salim Us-lu kampanyaya 320 S Mercedes alarak des-tek sundu. Hak-‹fl Baflkan› Salim Uslu, “1993model Mercedes’e biniyordum. Konfederas-yona ba¤l› bir sendika hediye olarak 320 S al-

m›fl. Bu kimi niye ilgilendiriyor anlam›yorum”diyerek kendisini savunmaya çal›flt›. Uslu’yamakam arabas› olarak al›nan 320 S modelininliste fiyat›, özelliklerine ve aksesuarlar›na gö-re 150 bin ila 169 bin Euro aras›nda de¤ifliyor.Öte yandan Uslu’nun arac›n›n 2008 model ol-mas›na karfl›n trafi¤e ç›k›fl tarihinin 21 May›soldu¤u ö¤renildi.

Tafleronlaflman›n temel amac› yarat›lan ucuz iflgücünün serma-yeye sömürü alan› yaratmas›d›r, üretim sürecinin ve ifl hayat›-n›n kurals›zlaflt›r›lmas›d›r, iflçilerin gücünü parçalamakt›r. K›sa-cas› örgütsüzlü¤ü hedeflemektir. Ayn› zamanda emek cephesi-ni bölmek, sendikas›zlaflt›rmak için egemen güçler taraf›ndankullan›lan bu yöntem ile egemen güçlere daha bir dizi kolayl›ksa¤lanm›flt›r. Zira 4857 say›l› ifl kanunun ifl güvencesine iliflkinhükümleri 30’dan fazla iflçi çal›flt›ran yerler için geçerlidir. Böy-lece otuzun alt›nda iflçi çal›flt›ran tüm tafleron firmalar bu ka-nun kapsam› d›fl›nda kalmaktad›r.S›n›f düflman› egemen güçlerin bu yola baflvurmas› s›n›f karak-terlerinin gere¤i olarak anlafl›labilir bir durumken, bu yöntemis›n›fa dost olan kurumlar›n kullanmas› anlafl›labilir de¤ildir. Ta-fleron flirketler arac›l›¤› ile iflçi çal›flt›rmak veya kamusal hizmet-lerin tafleron flirketler arac›l›¤› ile yerine getirilmesinin, s›n›f›nkazan›mlar›na sald›r›dan baflka bir anlam› yoktur. Bugün buyöntemin kendisine ‘demokratik, kat›l›mc›, halkç›’ belediyecilikmisyonu biçen Dersim Belediyesi’nde de kullan›lmas› belediye-nin s›n›fa bak›fl aç›s›n› ortaya koymas› aç›s›ndan önemlidir. Yerel seçim döneminde emek demokrasi ve halkç› söylemleria¤z›ndan düflürmeyen DTP Dersim Belediye Baflkan› ve güç bir-li¤i üyeleri seçim sonras› iflçi al›mlar›nda s›n›fla karfl› karfl›yakald›. Dersim belediyesinin, belediyeye ba¤l› tafleron firmalar-

da çal›flan mevsimlik 17 iflçiyi baflka insanlar› (kendilerinin ifa-desiyle: Kendi kadromuzu oluflturaca¤›z ve bu en do¤al hakk›-m›z) ifle alaca¤›z söylemleri ile iflten atmas› ancak haftalara va-ran mücadeleler sonras› geri ad›m at›p iflçileri yeniden ifle al-mas› kendi söylemleri ile de örtüflmüyor. Burjuva partiler misa-li seçim döneminde ifl vaatlerinin verilmesi bunun gere¤inin deseçim sonras›, ‘ben de belediye de kendi iflçimi çal›flt›r›r›m’ zih-niyetine bürünmesi s›n›f› bölmek ve karfl› karfl›ya getirmek d›-fl›nda bir ifle yaramayacakt›r. Sistemin s›n›f› bölme çabalar›naek olarak bir de demokratlar›n kendi aralar›nda senin iflçin be-nim iflçim ayr›m›na gitmesi iflçileri s›n›f kimlikleri d›fl›nda farkl›kimliklere büründürme çabas›, s›n›f›n dünden bugüne dinamit-lenen birlik zeminine eksi olarak yans›yacakt›r. Dersim’de açolan bir insan› iflten ç›kar›p yerine baflka bir aç insan› almakDersim’deki iflçilerin iflsizlik sorunlar›n› çözmeye katk› sa¤lama-yacakt›r. ‹flsizlik sorununu bir yerel yönetim olan belediyeninbitirme flans› elbette yok. ‹flsizlikle ilgili yeni istihdam alanlar›-n›n yarat›lmas› çözüm önerilerinin tüm halkla tart›fl›larak bu-lunmas› yerine iflçilerin dönemsel olarak de¤ifltirilmesi takti¤içözüm olarak görülemez. Belediye baflkan› ve DTP yöneticile-riyle görüflen iflçilerin, ‘bizim yapaca¤›m›z bir fley yok. Olufltur-du¤umuz Demokratik Güç birli¤iyle birlikte ald›¤›m›z karar› ye-rine getiriyoruz. Anlaflt›¤›m›z gibi kendi iflçilerimizi al›yoruz ve

bu bizim en do¤al hakk›m›z’ türünden cevaplar almas› kaydade¤erdir. Kayda de¤er oldu¤u gibi vahimdir. Bu tür aç›klamalar,çürümüfl düzen partilerinin ‘kadrolaflma’ zihniyetinin tezahürü-dür, bu zihniyetin demokratik saflardaki etkilerinin yans›mas›-d›r. Fakat bundan daha önemlisi ‘ama bizim anlaflmam›z öyley-di’ türünden masum olmayan bir gerekçenin arkas›ndaki ze-min ve öncesinde sa¤land›¤› iddia edilen anlaflman›n hangi ide-olojik anlay›flla sa¤lanm›fl oldu¤udur. Güç birli¤ini oluflturan çe-flitli bileflenler-politik özneler böyle bir anlaflma yapm›fl olabilir.Zira mesele böyle bir anlaflman›n yap›lm›fl olmas›ndan çokeme¤e, iflçiye, emekçiye üstten bakan ve al›nteri üzerinden pa-zarl›k yapan bir anlay›fl›n sergilenmifl olmas›d›r. Emek ve emek-çi üzerinden pazarl›k yapmaya kimsenin hakk› yoktur. ‘Kirlilik’olarak nitelenecek bu anlay›fl ve tutumun ne demokratl›k nehalkç›l›k ne de devrimcilikle bir alakas› vard›r. Devrimci anlay›fliçerisinde de bunun tolere edilecek bir taraf› yoktur. Böylesi birtutum ve anlay›fl kendi içimizde de olsa (her boyutuyla) bununbombalanmas› gerekmektedir. fiayet ilkesellikten bahsedecek-sek ilkeselli¤in esas› emek ve ona karfl› gösterilecek tutumdurve emek en de¤erli varl›k sebebimizdir.S›n›f›n en tabi hakk› olan ve bunun için y›llar› bulan ve bedel-ler ödenerek kazand›¤› güvenceli çal›flma hakk›n›n ‘demokrat’bir belediye taraf›ndan gasp edilmesi o belediyenin demokrat-

l›¤›n›n da do¤al olarak sorgulatacakt›r. B›rakal›m devrimcili¤i

demokrat olman›n en önemli k›stas› olan s›n›f›n-ezilenin yan›n-

da saf tutma, s›n›f›n yaratm›fl oldu¤u de¤erleri koruma ve ge-

lifltirme, haklar›n›n gasp edilmesinde s›n›fla omuz omuza mü-

cadele bir tarafa b›rak›larak demokratl›k olmaz. Hele hele dev-

rimcilik hiç olmaz. Yerel seçim döneminde DTP ile ayn› progra-

m› savunan devrimci-demokrat dostlar›m›z›n bu duruma bir

aç›klama getirmeleri do¤ru oland›r.

Yap›lan direnifl sonras› ifle tekrar al›nan iflçiler için sorun k›sa

süreli¤ine bitmifltir. Bir y›ll›k zaman zarf›nda yaln›zca alt› ay ça-

l›flt›r›lan alt› ay açl›¤a mahkûm edilen, sigortas›z sendikas›z ve

güvencesiz çal›flt›r›lan iflçiler mücadelelerini s›n›f bilinci kuflana-

rak sürdürmelidirler. S›n›f bilincinde ›srar etmek, haklar ve s›n›f

ç›karlar› için örgütlenmek, bunu savunmak vb hal hat›r ifline

kalamaz. Bahsini etti¤imiz fleyler ilkesel olup, demokratik halk

iktidar›nda ve sosyalizmde de sar›laca¤›m›z, sahiplenece¤imiz,

kullanaca¤›m›z biricik silahlard›r. S›n›f mücadelesini zaafa düflü-

recek, s›n›f› karfl›s›na alacak düflünceler ve pratikler kimden ge-

lirse gelsin bedel ödenerek kazan›lm›fl olan haklar›n korunma-

s› tüm s›n›f dostlar›n›n sorumlulu¤undad›r. Bu sorumluluktan

kimse kaçamaz, kaçmamal›d›r.

Emek üzerene pazarl›k yapman›n savunulacak bir taraf› olamazDursun BAfiTU⁄EME⁄‹N KÜRSÜSÜ

6 1-16 Temmuz 2009 EMEK

Toplanan Üçlü Dan›flma Kurulu'na gö-re iflsizlik art›fl›nda düflüfl var! Krizekarfl› dirençliyiz! Ekonomi iyiye gidi-yor. Sermaye örgütleri yöneticilerininkat›l›m›yla Çal›flma ve Sosyal Güven-lik Bakan› Ömer Dinçer baflkanl›¤›n-daki Üçlü Dan›flma Kurulu, Çal›flmaBakanl›¤›’nda 24 Haziran günü top-land›. Dinçer, kurul toplant›s›ndahem bakanl›¤›n hem de iflveren sen-dikalar›n›n sektörde meydana gelengeliflme ve de¤iflmeler sebebiyle özelistihdam bürolar›n›n mesleki faaliyetolarak geçici ifl iliflkisi kurabilmesinidesteklediklerini aç›klad›. Toplant›yaTürk-‹fl Baflkan› Mustafa Kumlu, Hak-‹fl Baflkan› Salim Uslu, D‹SK Baflkan›Süleyman Çelebi, Türkiye ‹flverenlerSendikas› Konfederasyonu (T‹SK) Ge-nel Sekreteri Bülent Pirler'in yan› s›raSosyal Güvenlik Kurumu ve Türkiye ‹flKurumu temsilcileri de kat›ld›.

‘Krize karfl› en uygun cevab›veren ülkeymifliz (!)’

Geçici çal›flma hayat›n›, esnek çal›fl-ma hayat›n› gelifltirece¤ini düflün-düklerini ve bu yönde çal›flmalar›n›sürdüreceklerini aç›klayan Dinçer, ilkkez kat›ld›¤› Uluslararas› Çal›flma Örgü-tü Genel Kurulu'nda TC’nin izledi¤istratejilerin teyit edildi¤ini iddia etti.Kurulda görüflülen bir di¤er konu da‘alt iflverenlik yönetmeli¤i’ ile ‘2821 ve2822 Say›l› Kanunlar Üstündeki De¤i-fliklik’ çal›flmalar› oldu. Bu konununyarg›ya gitti¤ini belirten Dinçer, sendi-kalar›n konuyla ilgili de¤erlendirmele-rinin bakanl›¤a ulaflt›¤›n› ve bir taslakhaz›rlayacaklar›n› ifade etti. Dinçer,TC’nin, krizin yol açt›¤› etkilere karfl›“en uygun cevaplar› veren” ülkelerdenbiri oldu¤unu savundu. “Bütün sendi-kalar›m›z ve bakanl›k olarak 2821 ve2822 say›l› kanunlar›n önümüzdeki ILOtoplant›s›na kadar ç›kar›lmas› konu-sunda büyük bir umut ve arzu tafl›yo-ruz” aç›klamas›nda bulundu.

‘‹flsizlik art›fl›nda düflüfl varm›fl; gel de inan(!)’‹flsizli¤in her geçen gün artt›¤› ülkede;‘istihdam› artt›rmak üzere ç›kar›lanpaketler sayesinde iflsizlik oranlar›n-daki art›fl oranlar›n›n yavafllad›¤›n›’iddia eden Dinçer, iflsizlik art›fl oranla-r›ndaki düflüflün devam etti¤ini vearadan geçen zaman›n kendilerinido¤rulad›¤›n› savundu. “Toplum yara-r›na çal›flma projesi” kapsam›nda 120bin iflsize istihdam olana¤› sa¤lanaca-¤›n›, 100 bin gence ifl bafl› e¤itim çer-çevesinde 6 ayl›¤›na 360 TL destekverilece¤ini söyleyen Dinçer, küresel-leflmenin bugüne kadar sadece sun-du¤u f›rsatlarla de¤erlendirilerek yü-celtildi¤ini kaydetti. ‹flsiz say›s›n›nmilyonlarla ifade edildi¤i ülke gerçek-li¤i karfl›s›nda 100 bin gence ifl bul-makla sorunu çözdü¤ünü zannedenDinçer’e göre, küresel ekonomik kriziaflman›n yolu ‘küresel bar›fl’m›fl; Krizsadece ekonomik de¤il, felsefiymifl.

‘Patronlar isterse de¤iflikli¤e gidebiliriz’K›dem tazminat›n›n toplant›da gün-deme gelmedi¤ini belirterek konuyusavuflturan Dinçer, patronlar›n de¤i-fliklikle ilgili taslak sunmas› halindekonuyu de¤erlendirebileceklerini ifa-de etti. Kamu Personel Rejimi ile ilgilikendisinin Baflbakanl›k Müsteflar› ol-du¤u dönemde yapt›¤› çal›flman›n d›-fl›nda yeni bir haz›rl›k olmad›¤›n› be-lirten Dinçer, konuyla ilgili ç›kan ha-berlerin yanl›fl anlafl›lmadan kaynak-land›¤›n› savundu. Dinçer, ‹flsizlik Fo-nu'nun kullan›m› ile ilgili fonun amac›d›fl›nda kullan›ld›¤›na dair kendisinebir elefltiri ulaflt›r›lmad›¤›n› söyledi.Hassasiyetle fonun kullan›m›n›n ‘hu-kuka uygunlu¤u’nu takip ettiklerinidile getiren Dinçer’e göre bu konudaherhangi bir s›k›nt› yok.

DERS‹M- Tunceli Belediye-si’yle birlikte çal›flan ROYap› ‹nflaat Ltd. tafleron flir-ketinde mevsimlik olarakçal›flan ve belediyenin‘kadromuzu oluflturuyoruz’gerekçesiyle iflten ç›kard›¤›17 mevsimlik iflçi, eylemle-rini sonland›rd›. ‹fle gerial›nmalar› için, günlercebelediye önünde eylem ya-pan ve imza kampanyas›

bafllatan iflçiler çözüm iste-miflti. Eylemlerini belediye-nin bu yanl›fl politikadandönünceye kadar sürdüre-ceklerini aç›klayan iflçiler,var›lan anlaflmayla eylem-lerine son verdiler. Demok-ratik kurumlar›n ve sendi-kalar›n deste¤ini alan iflçi-ler, belediyeyle yapt›klar›görüflmelerden sonra ifleal›nd›.

Tunceli Belediyesiiflçilerinin eylemikazand›

Devir, ‘kar devri’ olmaktan ç›kt›, ‘ar devri’ oldu Ülkede her fley yolunda gidiyormufl!

‘‹htiyaçlar›n›z› ertelemeyin, tüketin’

Evet, kriz var! Kriz varsa ‘çare de var!’ Pazara ç›k›n, kredi al›n, borçlan›n ne yaparsan›z yap›n, ama tüketin.Salim Uslu gibi, iflçilerin-emekçilerin eme¤inden çalarak milyon Euro’luk Mercedes alacak durumda olma-yabilirsiniz, ama tüketece¤iniz fleyler muhakkak vard›r. Hangi para ile tüketece¤iniz önemli de¤il. Zaten hü-kümet sa¤ olsun ha bire paket ç›kar›yor. Unutmayal›m ki tüketmezsek ekonomi düzelmez. Hiçbir fleyinizyoksa kendinizi sömürtün, haklar›n›zdan vazgeçin, krizi s›rt›n›za yükleyin, ama moralinizi bozmay›n ve sis-teme inan›n. Bu krizden kurtulmak zorunday›z!

Page 7: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

71-16 Temmuz 2009EMEK

HHeekkiimmlleerr ‘‘SSaa¤¤ll››kkttaa DDöönnüüflflüümm PPrrooggrraamm››’’nnaa kkaarrflfl›› eeyylleemmddeeSa¤l›k emekçilerinden sonra hekimler de AKPhükümetinin hayata geçirmek istedi¤i Sa¤l›k-ta Dönüflüm Program›’na karfl› tepkisini gös-teriyor. Türk Tabipler Birli¤i (TTB) üyesi he-kimler, ‘Sa¤l›kta Dönüflüm Program›’ çerçeve-sinde hayata geçirilmek istenen t›p fakültesiö¤retim üyeleri için rotasyon, t›p fakültelerin-de kontenjan art›fl›, yeni t›p fakültelerininaç›lmas›, ‘Tam Gün Yasa Tasar›s›’ gibi bir dizide¤iflikli¤e karfl› ülkenin birçok yerinde ey-lemlerle tepkilerini dile getirirken taleplerinide aç›klad›lar. Konuya iliflkin ‹stanbul TabipOdas›’nda aç›klama yapan Gençay Gürsoy,Sa¤l›kta Dönüflüm Program›’n›, “Daha fazlakar için sa¤l›¤›n piyasa koflullar›nda bir hak

olmaktan ç›kar›lmas›, güvenceli çal›flma dü-zenine son verilerek eme¤in ucuzlat›lmas› vesa¤l›k kurum ve kurulufllar›n›n iflletme halinegetirilmesi” olarak tan›mlad›. Gürsoy, “Sa¤l›-

¤›n metalaflt›r›larak pazarlanmas›na, eme¤inucuz ve niteliksiz ifl gücü haline getirilmesine,sa¤l›¤›n piyasalaflt›r›lmas›na sessiz kalmaya-caklar›n› belirtti.

TTB'den 'Tam Gün Yasa's›na karfl› kitleseleylem: Cerrahpafla T›p Kakültesinde bir arayagelen TTB üyeleri buradan Haseki E¤itim veAraflt›rma Hastane’sine yürüyerek kitlesel bireylem gerçeklefltirdi. Cerrahpafla’da k›sa birkonuflma yapan TTB Merkez Konsey Üyesi AliÇerkezo¤lu, Tam Gün Yasa Tasar›s›'n›n hekim-lerin güvencesiz düflük ücretle çal›flmas›naneden olaca¤›n› ifade etti. Uygulanan politika-lar›n eme¤in metalaflt›r›lmas›na yönelik oldu-

¤unu söyleyen Çerkezo¤lu, “Baflta TTB olmaküzere hiçbir kuruma dan›fl›lmadan yasallaflt›-r›lmas› düflünülenler, hekim eme¤ini piyasayas›k›flt›rmakt›r.” Çerkezo¤lu, Sa¤l›k Bakanl›¤›'n›n

“Tam Gün Yasa Tasar›s›’yla, doktorlar ya has-tanede çal›flacak ya da muayenehanelerdeçal›flacak, eme¤inden fazlas›n› almayacaklar”sözünü hat›rlatt›. Aç›klaman›n ard›ndan Hase-ki’ye yürüyen hekimler “Hastaneler halk›nd›r,sat›lamaz”, “Herkese eflit, ücretsiz, sa¤l›k”,“Sa¤l›k hakt›r, sat›lamaz”, “Genel grev, geneldirenifl” diye sloganlar att›lar.

Ö¤retim üyelerinden imza kampanyas›:Sa¤l›kta Dönüflüm Program›’n›n etkiledi¤ialanlardan biri olan t›p fakülteleri için de ül-kenin birçok t›p fakültesinde görev yapan ö¤-retim üyeleri de imza kampanyas› bafllatt›.“www.t›pfakültelerininsesi.net” adresi üzerin-

den bafllat›lan imza kampanyas›na ise316 ö¤retim üyesinin öncülü¤ündebafllat›ld›. Kampanyaya iliflkin bas›ntoplant›s› yapan hekimler Sa¤l›kta Dö-nüflüm Program›’n› de¤erlendirerek‘Tam Gün Yasas›’na karfl› olduklar›n› vebunun için mücadele edeceklerini be-lirtti. Ö¤retim üyeleri ad›na aç›klamayapan Prof. Dr. Raflit Tükel, Sa¤l›k Ba-kanl›¤› ve YÖK’ün baz› uygulamalar›n›nt›p fakültelerinin temel ifllevini ve üni-versite hastanelerindeki çal›flma orta-m›n› önemli ölçüde zorlaflt›rd›¤›n› be-lirtti. Tükel, t›p fakültelerindeki ö¤rencikontenjanlar›n›n e¤itim altyap›s›n› zor-layacak flekilde art›r›lmas›na da de¤i-nerek, uygulama ile ileride nitelikli he-

kim yetifltirmekte büyük problemler ya-flanaca¤›na dikkat çekti. Tükel, sonbahara ka-dar devam edecek olan imza kampanyas›sonras›nda toplanan imzalar› TBMM ve di¤eryetkililere ulaflt›racaklar›n› belirtti.

KONYA/ADANA- Bafllad›¤› tah›l ambar›Konya ve Çukurova'da 800 bin ton hu-bubat tarlada kalacak. Teknolojik gelifl-melere ra¤men her hasat mevsiminde800 bin ton hububat tarlada kal›yor. Ürün kayb›n›n ülke ekonomisine mali-yeti ise y›ll›k 352 milyon TL’yi buluyor.Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i (TZOB) GenelBaflkan› fiemsi Bayraktar, bu y›l tanekayb›n›n geçen y›la göre artaca¤›n› bil-dirdi. ‹ç Anadolu ve Çukurova’da biçer-döverler bu¤day ve arpa tarlalar›na gir-mifl durumda. Uzmanlar, küresel ›s›nmanedeniyle Türkiye’de son iki y›ld›r yafla-nan kurakl›¤›n ard›ndan bu y›l hububat-ta rekoltenin yükselece¤ini söylüyor. Uz-manlar, bu y›l bu¤dayda 20 milyon ton,arpada ise 7 milyon ton rekolte beklen-di¤ini söylüyor.Çiftçi ise eme¤inin karfl›l›¤›n› almak için

u¤rafl›rken, arazi yap›s›n›n engebeli ol-mas›, biçerdöverlerin ayarlar›n›n uygunyap›lmamas›, biçerdöver operatörlerinine¤itimsiz olmas› ve erken hasat gibi et-kenler, hububatta tane kayb›n› artt›r›-yor. Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i’nin(TZOB) yapt›¤› araflt›rmaya göre her y›lhasat esnas›nda yüzde 2 kay›p yaflan›-yor. Bayraktar, ürün kayb› hakk›nda flubilgileri verdi: “Ülkemizde ekili alanlar›nyüzde 70-80’ini hububat tarlalar› olufltu-ruyor. Tüm bu alan›n yüzde 70’i kendiyürür biçerdöverlerle hasat edilmekte-dir. Hasat döneminde önemli oranda ka-y›p yaflanmaktad›r. Bu y›lki hasat döne-minde bu¤daydaki kayb›n 600 bin toncivar›nda olmas›n› bekliyoruz. Bu kayb›nülke ekonomisine maliyeti 285 milyonTL. Arpa ürününde bekledi¤imiz 210 binton civar›nda ürün kayb›n›n maliyeti ise67,2 milyon TL civar›nda olacakt›r.”

800 bin ton hububat tarlada yat›yor

‹ZM‹R- 58 gündür direnifl sürdüren KentA.fi. iflçileri: Zincirlerimizden baflka kay-bedecek hiçbir fleyimiz yok! Karfl›yakaBelediyesi'nin 5747 Say›l› Yasa'y› gerek-çe göstererek 276 Kent A.fi. iflçisini ifltenç›karmas›yla birlikte Kent A.fi. iflçilerinin58 günden bu yana sürdürdü¤ü direniflgeçti¤imiz pazartesi günü polisin sald›r›-s›na maruz kalm›flt›. Polisin sald›r›s›n›nard›ndan flantiyeden zorla ç›kar›lan iflçi-ler direnifllerine flantiye önünde kurduk-lar› çad›rlarda devam ediyor.

‘Kazan›ncaya kadar direnece¤iz’: KentA.fi. iflçileri ile yapt›¤›m›z görüflmede ifl-çiler; bütün bask› ve sald›r›lara karfl› di-renifllerini kazan›ncaya kadar devam et-tireceklerini belirttiler. ‹flçiler polisin di-renifllerine yönelik sald›r›lar›n› flöyle an-latt›lar: “Polis sabaha karfl› 5’te haz›rl›k-s›z oldu¤umuz bir anda bize sald›rd›. Bi-zi d›flar›ya ç›karmay› baflard›, ancak bizdireniflimizi d›flar›da da devam ettirece-¤iz. Ayn› gün saat 10’da flantiyeyi tafl›-mak istediler, araçlar› kaç›rmaya çal›flt›-lar biz buna engel olduk. Ve flimdi bura-da nöbet tutuyoruz.”

‘Tafleronlaflma bir gün herkesin kap›s›n›çalacak’: ‹flçiler, mücadelelerinin devametti¤ini kaydederek flunu dile getirdiler:“Önümüzdeki süreçte eylemliliklerimizsokaklara tafl›yarak her yerde bu sald›r›-y› teflhir edece¤iz”. Planlanan eylemlik-lerle ilgili olarak ise flu ça¤r›y› yap›yorlar:“‹zmir’in 25 noktas›nda ifllerimize gerial›nmam›z ve tafleron sisteme karfl› imzastantlar› açt›k. Bizler halka flunu anlatma-ya çal›fl›yoruz: Tafleronlaflma bir gün her-kesin kap›s›n› çalacak burada ona dur

demezsek tafleron sistemi yayg›nlafla-cak. ‘Bana dokunmayan y›lan bin y›l ya-flas›n’ mant›¤›n›n bir fley ifade etmedi¤i-ni, o y›lan›n bir gün onlara da dokunaca-¤›n› anlatmaya çal›fl›yoruz. Bizim 20 y›ld›ryapt›¤›m›z ifli tafleron bir firmaya sat›yor-lar ve bizi ifllerimizden ediyorlar. Bu du-rum sadece bizi de¤il, tüm emekçileri il-gilendiriyor ve tüm emekçileri mücade-lemizi desteklemeye ça¤›r›yoruz.”

‘Direniflimizin kazanmas› iflçi s›n›f›n›n ka-zanmas›d›r’: Kendilerinin iflten ç›kar›l›pburalar›n, yandafl firmalara peflkefl çe-kildi¤ini belirten Kent A.fi. iflçileri ça¤r›dabulunarak, flunlar›n söyledi: “Tüm sol vesosyalist kesimlerden destek bekliyo-ruz. Bu direnifl zaferle sonuçlan›rsa sa-dece biz de¤il, iflçi s›n›f› kazanacakt›r. Bizbuna inan›yoruz ve bu konuda kafalar›-m›z çok net. Onlar bizi d›flar›ya atsalarda biz sokaklarda da yatar›z. Biz o so-kaklar› eylem alanlar›na çevirece¤iz. Ge-rekirse Cevat Durak’›n evinin önündeyataca¤›z. CHP genel olarak bu direnifl-ten korkuyor. Bu direniflin bu kadar de-rinleflece¤ini onlar tahmin etmiyorlard›.fiimdi ise flantiye panzerlerle çevrili, be-lediyenin önünde barikatlar kurulu veinsanlar› belediyeye girerken tek tekar›yorlar. Bu onlar›n korkular›n›n göster-gesi. Onlar›n kaybedecekleri çok fleyvar, ancak bizim zincirlerimizden baflkakaybedece¤imiz baflka hiçbir fley yok.Bu direnifl belediye ifl kolunda son y›lla-r›n en büyük direnifli ve bu direnifle tümiflçiler emekçiler ve devrimciler destekolmal›d›r. Sendikalar› ne olursa olsunbütün sendikalardan s›n›f kardefllerimizidireniflimize sahip ç›kmaya ça¤›r›yoruz.”

Kent A.fi. iflçileri direnifle devam ediyor

-T›p fakültelerindeki kontenjan art›r›lmas›n› zorlayan politikalardan vazgeçilmesi, mevcut t›p fakültelerindeki ö¤retimüyesi kadrolar› ve altyap›n›n desteklenmesi.-TBMM’ye sunulan Tam Gün Yasa Tasar›s›’nda, t›p fakültelerinin temel ifllevi olan e¤itim ve araflt›rmay› özendiren de-¤ifliklikler yap›lmas› ve ö¤retim üyelerine ‘performans puan› karfl›l›¤›’ ek ödeme yerine, emeklerini karfl›layacak dü-zeyde, emeklili¤e yans›yan bir temel ücret verilmesi. -YÖK’ün, Dan›fltay’›n karar›na uyarak rotasyon uygulamas›na son vermesi ve t›p fakültelerinin kadro sorununu çöz-mek için t›p fakülteleri ile do¤rudan ve yak›n iliflki içine girmesi.-T›p fakültelerinin ihtiyac› olan veya akademik yükseltme için gereken kadro taleplerinin bir an önce karfl›lanmas›.-Üniversite hastanelerinin finansman sorunlar›n›n çözümü için bu hastanelerin üretti¤i hizmetin niteli¤ine uygun öde-me programlar› gelifltirilmesi.

Ö¤retim Üyelerinin Talepleri

‹ZM‹R- Elektrik borçlar›n› ödeyemeyen çift-çiler tar›m yapam›yor, tarlas›ndaki ürünlerya¤mura emanet. Üretici köylülerin s›k›n-

t›lar›na her geçen gün bir yenisi da-ha ekleniyor. Destekten mahrum b›-rak›lan, izlenilen y›k›m politikalar›sonucunda üretemez duruma gelenve gün geçtikçe yoksullaflan köylü,flimdi de elektri¤i kesildi¤i için üre-tim yapam›yor. ‹zmir’in Ödemifl, Ti-re, Beyda¤ ve Kiraz ilçelerinde TE-DAfi’a tar›msal sulama borçlar›n›ödeyemeyen 8 bin köylü zor günleryafl›yor. ‹zmir genelinde say›lar› 62bine ulaflan tar›msal sulama abone-lerinin, TEDAfi’a olan toplam elektrikborcunun 34 milyon TL oldu¤u belir-tildi. TEDAfi bu borcun 8 milyonTL’lik k›sm› için haciz ifllemi bafllatt›.7 bin çiftçi ise icral›k duruma düfltü.30 bin hektar alanda sulu tar›m ya-p›lan ve ülkenin en önemli patatesüretim merkezlerinden biri olanÖdemifl’te sulama kuyular›n›n bü-yük bölümünün ödenemeyen borç-lar nedeniyle elektriksiz kalma teh-likesi yafl›yor. TEDAfi’›n elektri¤i kes-mesi durumunda patates üretimiya¤acak ya¤murlara ba¤l› olacak.

Çiftçiler icral›kÖdemifl d›fl›nda Kiraz, Beyda¤ ve Ti-re ilçelerinde de benzer sorunlar ya-flan›yor. Toplam 12 bin 308 kay›tl›tar›msal sulama abonesinin bulun-du¤u bu dört ilçede 456 çiftçi hak-k›nda icra ifllemi uyguland›. Hakk›n-da icra ifllemi bafllat›lan 456 abone-

nin 2002-2009 y›llar› aras›ndaki elektrikborcunun ana para tutar›n›n 1 milyon 420bin 778 TL oldu¤u belirtiliyor.

‹STANBUL- A¤ Tekstil iflçileri 3 ayd›r öden-meyen maafllar›ndan dolay› iflyeri önün-de mücadele bafllatt›lar. ‹kitelli Parsel-ler’de Kurulu bulunan Collins flirketinin ta-fleronu A¤ Tekstil’de çal›flan 180 iflçi, 3 ay-l›k maafllar›, ihbar ve k›dem tazminatlar›ödenmeden iflten at›ld›. Kriz bahanesiyleiflten at›lan iflçiler ise iflyeri önünde bekle-yifllerini sürdürerek haklar›n› al›ncaya ka-dar mücadeleye devam edeceklerini be-lirttiler. A¤ Tekstil patronu Lütfi Kifli, iflçile-re, 15 günlü¤üne iflyerini kapataca¤›n› söy-leyerek, iflçilerin 3 ayd›r alamad›klar› ma-afllar›n› ‘ifl oldukça’ ödeyece¤ini, ‘teminat’olarak ise isteyen iflçilere makineleri vere-bilece¤ini belirtip iflçileri kand›rmaya ça-l›flt›. Baz› iflçilere tehdit ve silah zoruyla ‘3ayl›k senet ve bir adet makine’ karfl›l›¤›n-da maafllar›ndan ve tazminatlar›ndanvazgeçtiklerine dair bir belge imzalatt›.Tüm haklar›n› al›ncaya kadar iflyeri önün-den ayr›lmayacaklar›n› belirten iflçilerinfabrika önünde direnifle bafllamalar› kar-fl›s›nda, korumalar› ve polis eflli¤inde iflye-rinden kaçan Lütfi Kifli, solu¤u MehmetAkif Ersoy Karakolu’nda ald›. Durumu ö¤-renen iflçiler, A¤ Tekstil’den karakola ka-dar yürüyerek karakol önünde yaklafl›k 2saatlik oturma eylemi yapt›. ‹flçilerin ka-

rarl› tutumu üzerine A¤ Tekstil’in di¤erorta¤› Fevzi Kifli tekrar iflyerine dönerekiflçilerle toplant› yapmak zorunda kald›.

‘Kriz var ama ifle devam’: ‹flçileri kriz ba-hanesiyle iflten atan A¤ Tekstil patronuise bir yandan da iflçileri ‘iflyeri önündebeklemeyin’ diyerek tehdit etti. Böylecekrizin patronlar taraf›ndan kazanca çevril-di¤i de bir kez daha oraya ç›km›fl oldu. ‹fl-çilerle toplant› yapan Fevzi Kifli, haklar›n›arayan iflçilere, “‹flyerimin önünde bekle-meyin, ben üretimi sürdürece¤im. ‹flimiengellemeyin” diyerek krizi f›rsata çevir-me çabas›nda oldu¤unu göstermifl oldu.

‹flçiler direniflte kararl›: ‹flyeri önünde di-renifllerini sürdüren iflçilere Tekstil Sen veDemokratik Haklar Federasyonu (DHF)üyeleri destek verdi. ‹flçilerin bekleyiflleri-ni sürdürdükleri s›rada iflyerine gelen po-lisler kimlik kontrolü bahanesini öne süre-rek Tekstil Sen ve DHF üyelerini iflçilerdenay›rmak istedi. Polisin bu tutumu bofla ç›-kar›larak iflçilerle birlikte bas›n aç›klamas›gerçeklefltirildi.Yap›lan aç›klamada hiç bir sald›r›n›n hakl›direnifli k›ramayaca¤›n› vurgulanarak, so-nuna kadar direnilece¤i kaydedildi.

A¤ Tekstil iflçilerininmücadelesi sürüyor

Nihal Kalkan: 2 y›ld›r bu-rada çal›fl›yorum. Son 3 ay›-m›z zorunlu mesailerle, ücretleri-mize zam yap›laca¤› vaatleriylekand›r›larak, maafllar›m›z› vermekiçin bugün yar›n diyip zaman geçir-tilerek geçti. Kriz bahanesiyle ifltenat›ld›k. Ama bizi iflten atana kadarüretime devam ediyordu.Ocak ay› ve son 2.5 ayl›k maafllar›-m›z› alamad›k. Bu süre boyuncaüretime devam ediyorduk. Zorunlumesaiye b›rak›l›yorduk. Kalmad›¤›-m›z zaman maafl›m›z› vermedeniflten at›yorlard›. fiirketin önceki ad›olan Vefa’dan A¤’a geçerken hiçbi-rimize tazminat vermediler.

Nebahat Meliko¤lu: Üçay boyunca sürekli me-saiye kald›k. Üç ay boyuncaparas›z kald›k. Çoluk çocuk evdeaç kald›. Patron bize senet verece-¤ini söyledi; ama biz senet de¤il,param›z› istiyoruz. Dün bizi tektek yukar› ça¤›rd›. Biz de, “Biz tekçal›flmad›k, hep birlikte çal›flt›k”dedik, girmedik içeri. Girenler oldufakat onlar patronun adam›. Pat-ron, “Devlet bütün mal›ma el koy-du” demiflti. Dün de makinelerinial›p yan›m›zdan kaç›rarak götür-dü. Devlet nas›l el koyuyor, anla-m›yorum.

‹flten at›lan ve haklar›n› almak için iflyerindebekleyifllerini sürdüren iflçilerle konufltuk

Borcunu ödeyemeyen çiftçi tar›m yapam›yor

Page 8: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

‹ki kamp veya iki dünyaya ayr›lm›fl top-lumlarda, bu farkl› iki dünyan›n karfl›l›kl›mücadele ve savafl›m›, karfl›t güçlerin herbirinin hasm›na karfl› tüm imkanlar›n› se-ferber eden büyük çabalar›na ve örgütlen-melerine sahne olur. Her s›n›f kamp›, kendidünya görüflü, ahlak›, ideolojik, siyasi ilke,kural ve de¤erlerine uygun olarak birçokaraç ve yönteme baflvururlar. Medya busavafl›m ve örgütlenme araçlar›n›n bafll›ca-lar›ndand›r. Bu mücadelenin fonksiyonelbir unsurudur. Toplumdaki s›n›f ve s›n›f çe-liflki-çat›flmas›na ba¤l› olarak, gerici ve ileri-ci olmak üzere iki nitelik gösterir medya.Özgün bir ifade tarz›nda, “üçüncü güç”, “yu-muflak zor” olarak tan›mlamalar› yabanaat›lacak görüfl de¤ildir. Hatta bunun isabet-li bir belirleme oldu¤unu söylemek müm-kün. Zira, bu alanda kaba fliddet ya da fizik-sel maddi zordan bahsedilmese de ideolo-jik, kültürel dikte, yönlendirme ve manipü-lasyon; moral de¤erlerin tahrip edilip çö-kertilmesi; özel yaflam›n teflhir edilmesi,flantaj, tehdit, iftira, onursal ve kimli¤e yö-nelik sald›r›lar; baflta bilgilenme hakk› ol-mak üzere, genel anlamda hak ve özgür-lükler karfl›s›ndaki rolü ve ayd›nlatma yeri-ne karanl›¤a çekme misyonu; yarat›lan psi-kolojik atmosfer ve halk kitlelerine verilenmesajlar ya da militarizmin, gericili¤in, fa-flizmin cani eylem ve uygulamalar›n›n,“korku toplumu” yaratma amac›yla sonderece manidar ve maksatl› olarak haberyap›lmas› veya görüntülerin yay›nlanmas›;medyan›n kesin bir “zor” unsuru içerdi¤inive gerici zorun “yumuflak zor” fleklini gös-terir. 19 Aral›k hapishaneler sald›r›s› ve ya-k›lan, kurflunlanan, parçalanan devrimci vekomünistlerin cesetlerinin bilerek (son de-rece bilinçli olarak) televizyon ve gazete-lerde teflhir edilmesi vb. bu gerçe¤in ör-nekleridir. Gerici hakim s›n›flar medya koluyla geniflhalk kitlelerini sindirip, raptu-zapt alt›naal›rken, di¤er taraftan iç dalaflmalar›nda dakliklerin birbirilerini ekarte etmenin mey-dan› olarak da kullanmaktad›rlar. Bu alan›nönemi, halk kitlelerinin manipüle edilerekyedeklenmesi aç›s›ndan burjuvazi için vaz-geçilmez de¤erdedir. Dolay›s›yla burada herbak›mdan s›k› bir mücadelenin yafland›¤›ve bu mücadelenin halk kitleleri ve devrim-ci de¤erlerin toplam›na karfl› da yürütüldü-¤ü (esasta da buna yönelik yürütülür) için,devrimci de¤erlerin bu alanda da sahipleni-lip savunulmas› kaç›n›lmazd›r.Gerici-burjuva medya hakk›nda yap›lan tümtespit ve de¤erlendirmeleri yine medyadanduymakta, “ö¤renmekteyiz.” Bu da medya-n›n önemini görmeye ve kabul etmeye ye-terlidir. Ama medyan›n en gerçek önem veanlam› onun s›n›fsal aç›dan üstlendi¤i mis-yonda a盤a ç›kar. “Bir orduyu bozguna m›u¤ratmak istiyorsunuz? O halde onun moralde¤erlerini yok edin.” ‹flte bu söz, bir yan›y-la, medyan›n üstlendi¤i-üstlenece¤i rolü ifla-ret eder, önemini tan›tlar.Elbette yukar›da gerici ifllevler anlam›ndayapm›fl oldu¤umuz de¤erlendirme ve and›-¤›m›z yaklafl›mlar gerici sistemlerde-gericis›n›flara ait olan medyaya aittir, bunun içinsöylenmektedir. Dolay›s›yla medyay›, s›n›f-lar bölünmüfllü¤üne ba¤l› olarak genel an-lamda ikiye ay›rmak gerekli ve zorunludur.Araç olarak (ama sadece araç olma anla-m›nda) yüklendi¤i misyon, yerine getirdi¤iifllev ve oynad›¤› rol itibar›yla, ortak bir de-¤er ve anlama sahip ise de bu arac›n kiminelinde oldu¤u-kimin kulland›¤› sorusunaba¤l› olarak s›n›f niteli¤i a盤a ç›kar, s›n›fkarakteri yüklenir ve bu aç›dan hayatiönem kazan›r.Bütünlüklü ve genel olarak medyan›n, fel-sefi-ideolojik-kültürel ve tüm teorik saha-da, tam kullan›fll› ve etkin tesir eleman› ol-ma gücüyle, ajitasyon-propaganda ve ör-gütlenme arac› olarak en genifl kesimlereulafl›p hitap etme olana¤›n› sa¤lamas› aç›-s›ndan, ola¤anüstü bir araç oldu¤u aç›kt›r.‹ster gerici sistem ve devletlerde olsun is-terse de bunlara karfl› mücadele ve örgüt-lenmelerde olsun, medyan›n bu fonksiyonuevrensellikle geçerlidir. Özellikle, medyan›ntekele dönüfltürüldü¤ü, “medya patronlu-¤u” kavram›n›n ciddi bir avantaj olarak ol-gulaflt›¤› ve medyan›n önemli bir sektör ha-line getirilerek büyük bir kap›flma-dalaflmeydan›na dönüfltürüldü¤ü mevcut koflul-larda; hükümetlerin y›k›lmas› ya da korun-mas› düzeyinde komplolar›n arac› olaraköne ç›kmas›, medyan›n kuvvetini en uçnoktalarda gözler önüne sermektedir. Öte yandan, devrimci dünyan›n siyasi ikti-dar mücadelesinde istisnas›z flekilde bafl-vurdu¤u bir alan olarak, devrimin yayg›nla-fl›p örgütlenmesinde sundu¤u hizmetle ka-

ç›n›lmaz bir görev cephesi oldu¤u kesin birdo¤rudur. Lenin yoldafl›n, Bolfleviklerin Çar-l›¤a karfl› mücadelede Bolflevik partinin ör-gütlenmesinde temel bir unsur olarak,merkezi yay›n organ› olan gazetenin öne-mine atfen söyledikleri hat›rlan›rsa, medya-n›n önemi ve dolay›s›yla da bir araç olarakevrensel bir geçerlili¤e sahip oldu¤ugörülmüfltür. Bir toplumu egemenlik alt›nda tutman›nen ak›lc› yolu, onun üstünde ideolojik-kül-türel hegemonya kurmaktan geçer. Siyasitahakküm mutlaka ideolojik tahakkümedayanmak zorundad›r. Aksi halde kal›c› vesa¤lam olamayaca¤› gibi y›k›lmaktan dakurtulamaz. Her devrim, ayn› ihtiyaçla birkültür cephesine sahip olup bunu yarat-mak zorundad›r. Bu yap›lmadan genifl halkkitlelerinin ayd›nlat›lmas› ve devrime se-ferber edilmesi düflünülemez. “Halk kitlele-rine siyasi bilinç d›flar›dan verilir” sözü birbak›ma kültür cephesinin rolünü anlat›r.Kültürü yayg›nlaflt›rma ve tafl›man›nönemli bir basama¤› kuflkusuz ki medyad›rve hatta a¤›rl›kl› olarak medyad›r. Sözlü aji-tasyon-propagandan›n önündeki tüm en-gel ve tabii s›n›rl›l›klar düflünüldü¤ünde,neredeyse “s›n›r tan›mayan” ölçülerde ula-flabilme imkan› anlam›nda, özellikle bas›-n›n iletiflim arac› olarak fonksiyonu öne ç›-kar. Kültür ordusu yarat›lmadan ya da bucephede gereken mücadele temsili sa¤lan-madan karfl›-devrimle tam bir savafl›m yü-rütülemez. Tüm bunlar, hem genel anlam-da bas›n›n ve hem de devrimci bas›n›n fev-kalade bir örgütlenme arac› oldu¤unu, vegenel olarak ve özellikle devrimci bas›n›nhayati bir prensip oldu¤unu ispatlamakta-d›r. Her fley, s›n›flar mücadelesi karfl›s›nda-ki duruflu ve üstlendi¤i misyonla anlam ka-zan›r.

Devrimci ve Sosyalist Bas›n›n S›n›flar Mücadelesinde Durdu¤u ve Temsil Etti¤i YerBuraya kadar medya genellemesiyle; me-selenin tarihsel önemi, ilerici ve gerici iflle-vi, araç olarak evrensel geçerlilikle oynad›-¤› rolü, s›n›fsal niteli¤i ve s›n›flar mücadele-sindeki yeri vb. hakk›nda genel bir de¤er-lendirmede bulunmufl olduk. fiimdi, dev-rimci medya-bas›n kapsam›nda yaflam›n›sürdüren devrimci gazetenin önemi hak-k›nda daha somut tart›flmaya geçebiliriz.Ama bunu yaparken genel hat ve ortakl›k-lar› itibar›yla ayn› meselelere de¤inmektenve k›smen de olsa genel ba¤lafl›kl›klar› için-de ele almaktan kaç›namayaca¤›z. Zira, an-cak böylece sosyalist gazetenin s›n›flarmücadelesindeki rolü ve gereklili¤i anlat›-

labilinir-anlafl›labilinir.Hakim s›n›flara karfl› mücadelenin her cep-hede yürütülmesinin zorunlulu¤u aflikard›r.Devleti elinde bulunduran gerici-faflist ha-kim s›n›flar, iktidar avantajlar›yla en geniflolanaklara sahip bulunmaktad›rlar. Bu im-kan ve avantajlar›n› devrimi geriletmek,bast›rmak için sonuna kadar kullanmakta-d›rlar. Bu, s›n›f karakterleri ve ç›karlar› ge-re¤idir. Gerici iktidarlar›n› koruyup sürdür-menin tabii s›n›f davran›fl›d›r. Devrime kar-fl› asla hoflgörülü olamaz ve tüm kuvvetle-riyle sald›rmaktan geri kalmazlar.Buna karfl›n, geliflen devrimci hareket vemücadele, devrim öncesi gericilik ve fa-flizm koflullar›nda da hakim s›n›flardanönemli tavizler koparmay› baflar›r. Burjuva-zi, vermek zorunda kald›¤› bu tavizleri, yi-ne devrimci hareketin geriletilmesi ama-c›yla kullan›r-kullanma amac›n› güder. Nevar ki, burjuvazi gerici-çürümüfl özüne ba¤-l› olarak her zaman ve her durumda yap-mak istediklerini tam baflaramaz, aleyhineolan geliflmelere zorunlu olarak boyun e¤-mek durumunda kal›r. Bu tamamen, ulus-lararas› ve ulusal konjöntür ile (ve esastada) devrimci hareketin yaratm›fl oldu¤ubas›nca ba¤l›d›r. Elbette, “bir parmak balçal›p pete¤i kurtarma” siyaseti de bu geli-flim döneminde yer al›r-almaktad›r. Sonuçolarak, devrimci hareket veya mücadele,kazan›mlar sa¤layarak yürür. Burjuvazidentavizler ve parçalar kopararak yürümesidevrimin geliflme mant›¤›na uygun veonun gere¤i-göstergesidir. Burjuvazidenkopar›larak al›nan bu devrimci olanaklar-dan biri de sosyalist bas›n›n yasal statüdekabul edilmesidir. Yanl›fl anlafl›lmamal›d›rki, devrimci bas›n, yasal yay›n organlar›ylas›n›rl› de¤ildir, öyle görülemez. Ço¤u dö-nemler yasal yay›n olana¤› bulunmayabilir.Ve devrimci mücadeleler tarihine bak›ld›-¤›nda illegal yay›n›n sürekli olarak kullan›l-d›¤› ve bunun esas al›nd›¤› görülecektir. Budurum, yasal yay›n›n devrede oldu¤u flart-lar›m›zda da geçerlidir. Stratejik bir müca-dele arac› olan ve stratejik önemi olan ba-s›n›n yasal biçimle s›n›rland›r›lmas› hiç kufl-kusuz ki özürlü bir anlay›flt›r. Bas›na yakla-fl›m›m›z›n tek yönlü herhangi bir biçimininreddedilmesi tarz›nda olamayaca¤› bilin-mek durumundad›r. Ki, mevcut realite debudur. Tersi tasavvur edilemez.

Devrimci yay›n faaliyeti önemlidirÖzetle, devrim ile karfl›-devrim, bas›n yel-pazesinde keskin bir ideolojik-kültürel mü-cadele içindedir. Devrim burada da kendisi-ni yükseltmekle her zaman yüz yüzedir.Bundan sak›namaz, buray› erteleyemez,

kullanmazl›k ilan› hiç edemez. Burjuvazininkarfl›-devrimci propagandas›, halk kitleleri-ni aldatan yalanlar›, halk kitlelerini ideolo-jik-kültürel bombard›manla yozlaflt›r›puyuflturmas›, ideolojik-kültürel egemenli¤ialt›na al›p yönlendirerek yönetilmelerinikolaylaflt›rmas›, bu sahada da etkin olaraksürdürüldü¤ü için, devrimci mücadeleninde kendisini bu alanda etkin olarak var et-mesini gerektirmektedir. Devrim, kendisinibu silahtan mahrum b›rakamaz, bu cephe-yi kullanmama lüksüne sahip olamaz. Çün-kü, iktidar olma avantaj ve olanaklar›na sa-hip olan hakim s›n›flara karfl›, salt sözlü aji-tasyon-propaganda ile yan›t olabilmekhem yeterli olmaz ve hem de tam olarakmümkün de¤ildir. Devrimci s›n›flar›n örgüt-lülük durumu ve nicel yap›s› göz önüneal›nd›¤›nda toplumun en genifl kesimlerineulaflmas› ve hatta tüm halk kesimlerinesözlü olarak tesir etmesi genellikle müm-kün de¤ildir. Dolay›s›yla, daha genifl kesim-lere ulaflma olana¤› olarak ve merkezi dü-zeyde ajitasyon-propaganda ve örgütle-mesini gerçeklefltirip yürütebilmek için ba-s›n› kullanmas› kaç›n›lmazd›r. Tabiî ki devrimci bas›n›n rolü ve gereklili¤iesasta buna dönük olmak zorunda olsa dasalt bununla s›n›rl› bir de¤ildir. Zira hakims›n›flar d›fl›nda, devrimci s›n›f katmanlar› vesiyasi düflman durumunda olmayan ide-olojik düflman ak›mlara karfl› mücadeleiçin de devrimci gazete ve bas›n gerekli-zo-runludur. Devrimci bas›n veya gazetenin, bilumumburjuva ve gerici s›n›flar cephesine karfl›,proletarya ve ezilen emekçi-devrimci halks›n›flar›n›n mücadele cephesinin önemli birplatformu oldu¤u inkar edilemez. O, keskins›n›flar mücadelesinde, devrimci s›n›flar›nç›karlar› temelinde görev yürüten ve onla-r›n sesi olarak yükselen bir kuvvettir. Geri-ci olan her fleye karfl› uzlaflmaz mücadele-nin arac› ve kendi alan›ndaki temsilcisi ola-rak, tarihsel görevin parças› ve proleter s›-n›f taraf›nda ideolojik-kültürel bir kurumveya devrimi yayan bir fabrikad›r. Hakims›n›flar›n gerici çabalar›na karfl› ilerici çaba-n›n; gerici s›n›flar›n toplumsal yaflam› ka-ranl›¤a bo¤ma çabalar›na karfl› toplumunayd›nlat›lmas› u¤runa varl›k sürdüren faalbir dinamik olarak, gelece¤in inflas› ve ge-nel çark›n dönmesinde atlanamaz de¤erdeifl gören diflli durumundad›r. Ezen ve sömü-renlere karfl›, ezilen-sömürülen ulus veyoksul halklar yan›nda ve proletaryan›nsaflar›nda büyük bir mücadeleci ve örgüt-leyicidir. Demokrasi ve devrim mücadelesi-nin yetenekli ve kararl› savunucusu, devri-min tutarl› bir bölü¤üdür.

DEVR‹MC‹ BASIN VE GAZETEM‹Z‹N ÖNEM‹

8 1-16 Temmuz 2009 PERSPEKT‹F

Devrimci Demokrasi gazetesi, uluslararas› iflçi s›n›f› ve halkhareketlerinin bas›n yay›n dünyas›n›n co¤rafyam›zdaki birparças›d›r. Proletarya enternasyonalizmini benimseyerek,bunu her fleyin üstünde tutar. Buna ba¤l› hareket ederek,üzerinde bulundu¤u co¤rafyadaki görevlerini enternasyo-nalizmin somut biçimi olarak kavrar ve yürütür. Proletaryan›n felsefi dünya görüflünden flaflmayarak, pro-leter ideoloji ve ilkeleri k›lavuz al›r, takip eder. ‹flçi s›n›f› bi-limini esas alarak, bunu özümser ve bununla donan›r. ‹de-alizmi kesin olarak reddeder.Elbette halklar›m›z›n özlem ve talebi karfl›s›ndaki görevini,salt bu özlemi dile getirmekle s›n›rlamaz, bu talebin ger-çeklefltirilmesi için üstüne düflen görevi, bedeller ödemepahas›na kararl›l›kla yerine getirme iddias›na sahip olup,bunun prati¤i içindedir. Ajitasyon-propaganda ve örgütle-yici fonksiyonuyla bu görevi yerine getirmektedir.Devrimci Demokrasi gazetesi, genel görev ve faaliyetmuhtevas›n› yukar›daki özelliklerine ba¤l› olarak tayineder, oluflturur, tan›mlar. Tüm felsefesi, amaçlar›, kufland›-¤› bilimsel pozisyon ve tüm aktüalitesi bak›m›ndan hakl›devrimci meflruiyette olup, demokratik, özgürlükçü ve ba-¤›ms›zl›kç› zemindedir.Yasal prensiplere uygun statüde olup yasal prosedüre uy-gun biçimlenerek faaliyetini bu zeminde sürdürür. Meflrui-yet ve referans›n› ezilen sömürülen halk kitlelerinin dev-rimci davas›ndan al›r, hakl› mücadeleleriyle aç›klar. Devrimci Demokrasi gazetesi, halk kitlelerine dayanmaprensibinden hareket eder, onlar›n örgütlü gücüne güvenir. Devrimci Demokrasi gazetesi, ideolojik-politik-örgütsel hatve çizgisiyle, Maoist temeller üzerine bina edilmifl devrim-ci kulvarda bulunan bir yay›n organ›d›r. Devlet ve hakim s›n›flar›n karakteri ile paralel olan top-lumsal sistem niteli¤i ve emperyalizme ba¤›ml›l›¤›n›n tabi-i-zorunlu sonucu olarak, co¤rafyam›zda demokrasi soru-nunun devrim sorunu oldu¤u bilinciyle hareket eder.Devrimci Demokrasi gazetesi, devrimci halk kitlelerini ay-d›nlatmay›, do¤ru bilgilendirmeyi ve onlar›n kurtuluflu u¤-runa sorumluluklar›n› yerine getirme prensibini benimser,devrimci s›n›flar›n kürsüsü olma bilinciyle hareket eder.‹deolojik-kültürel yozlaflman›n önünde engel olmay› veYeni Demokrasi kültürünü temsil ederek yaymay› görevedinip, her anlamda ideolojik mücadelenin gereklilikleriniyerine getirmeyi amaçlar, bunun için çal›fl›r. Yeni Demok-ratik kültürün yegane mevzisi olarak görev üstlenir. Halkkitlelerinin sözcülü¤üne uygun davran›r.Devrimci Demokrasi gazetesi, s›n›fsal ve milli bask› ve zul-mün amans›z düflman› olmakla birlikte, her türlü bask› vesömürünün karfl›s›nda kararl› karfl› durufl tavr› al›r; dil, din,›rk, cinsiyet gibi tüm ayr›mc›l›k, ayr›cal›k ve eflitsizlikleri k›-nayarak reddeder.Devrimci Demokrasi gazetesi, proleter siyaset tarz›ndan veilkelerinden taviz vermez, ideolojik mücadeleyi önemse-yerek farkl› görüfllere yer verir. “Kitlelerden kitlelere” fliar›-n› önemseyerek uygular. Ve “kitlelerin hem ö¤retmenihem de ö¤rencisi” olmay› benimser.Devrimci s›n›flardan taraf oldu¤unu ve devrimci demokra-sinin sözcüsü oldu¤unu aç›kça beyan eder. Devrimin ç›kar-lar›n› koruyarak temsil eder. Yay›n politikas› ve ilkeleriniöz, olarak bunlara göre belirler, uygular. Devrimci demok-rasinin temsili olarak, iki çizgi mücadelesi temelinde mu-halif fikir ve farkl› görüfllere karfl›, sekter “kapal› kap›c›l›¤›”uygulamaz, onlarla birlik ve mücadele zemininde bir ara-da olmay› kabul eder.Devrimci Demokrasi gazetesi, devrimci bas›n alan›ndatemsil etti¤i misyonla, baflta iflçi s›n›f› olmak üzere, köylü-lük ve di¤er devrimci halk kitlelerinin iradesi, sözcüsü veaç›k kürsüsü olmakta iddial›d›r.Devrimci Demokrasi gazetesi, di¤er devrimci-demokratbas›n yay›n›n da karfl› karfl›ya kald›¤›, hakim s›n›flar›n bas-k›, sindirme politikalar› ve terörüne maruz kalmaktad›r.Hakim s›n›flar, kapatma ve a¤›r para “cezalar›na” baflvura-rak anti-demokratik ve faflist uygulamalar›n› günbegünyo¤unlaflt›rmaktad›r. Ne var ki, Devrimci Demokrasi gaze-tesi, tüm bask›, tehdit, gerici sald›r›lar› ve y›ld›rma politika-lar›na karfl›n, devrimci çizgisini ve onurlu mücadelesinisürdürme kararl›l›¤›ndad›r ve asla boyun e¤meyecektir.Halklar›m›za karfl› sorumlulu¤umuzu ve ayd›nl›k gelecekborcumuzu, hiçbir bask› bizlere unutturamayacakt›r.‹flte tüm bunlardan dolay›d›r ki, Devrimci Demokrasi gaze-tesi, halk kitleleri ve toplumun yaflam›na önemli bir ihti-yaç olarak daha s›k, daha çok, daha yayg›n ve daha etkinolarak girmek durumundad›r. O halde, Devrimci Demokra-si'nin bu ihtiyac› daha güçlü olarak karfl›lamas› için, bafltaokur kitlesi olmak üzere, bütün devrimci halk kitlelerininelefltiri, öneri, materyal, yaz›m türleri, teknik araç-gerekgibi çeflitli maddi-manevi katk›larla desteklemelerini bek-lemekte, talep etmekteyiz.Gazetemiz, yay›n hayat›nda teknik ama anlaml› ve ileriyedo¤ru bir de¤ifliklik yaparak yay›n periyodunu haftal›k ola-rak düzenlemeyi planlamaktad›r. Kuflkusuz ki bu ad›m,yeni ihtiyaçlar› ortaya ç›karacak ve daha büyük çabay› ge-rektirecektir. Buna karfl›n, gazetemizin üstlendi¤i misyon-la somutlaflan devrimci ihtiyac›n karfl›lanmas› için zorluk-lar› gö¤üsleme ve aflma görevinden kaçamay›z. Devrimciçabam›z›n, yay›n ilkelerimizin olanakl› k›ld›¤› devrimci da-yan›flma ile desteklenmesini ve ilgili her okur, devrimci-demokrat kifli ya da kurumun sorumluluk almas›n› bekle-di¤imizi özellikle belirtmek isteriz.

Ba¤›ms›zl›k, Halk Demokrasisi, Sosyalizm ve Komünizm Yolunda “Devrimci Demokrasi’’den!

Özgünlü¤ümüzükorumak kayd›ylabir parças› oldu¤u-muz medyay› ta-n›mlamak gerekir-se; radyo, televiz-yon, gazete, dergi,kitap, haber gibibas›n-yay›n alan›n-daki iletiflim araç-lar›n›n oluflturdu¤uiletiflim ortam› yada dünyas› anlam›-na gelir. Bir insaniçin dil ne ise (tabiîki dil ile beynin ilifl-kisi içinde), insantopluluklar› ya datoplum için (amaelinde bulundurupkullananlar için)medya da odur.

Gazetemiz yay›n hayat›nda teknik ama anlaml› ve ileriye do¤ru bir de¤ifliklik yaparak yay›n pe-riyodunu haftal›k olarak düzenlemeyi planlamaktad›r. Kuflkusuz ki bu ad›m, yeni ihtiyaç ve da-ha büyük çabay› gerektirecektir. Buna karfl›n, gazetemizin üstlendi¤i misyonla somutlaflandevrimci ihtiyac›n karfl›lanmas› için zorluklar› gö¤üsleme ve aflma görevinden kaçamay›z.Devrimci çabam›z›n, yay›n ilkelerimizin olanakl› k›ld›¤› devrimci dayan›flma ile desteklenmesi-ni ve ilgili her okur, devrimci-demokrat kifli ya da kurumun sorumluluk almas›n› bekledi¤imiziözellikle belirtmek isteriz.

Page 9: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

91-16 Temmuz 2009GÜNCEL

ANKARA- AÜ Rektörü Cemal Talu¤, gönderdi¤i mek-tupla ailelere, üniversite ve polisle iflbirli¤i yapmalar›-n› teklif ediyor, solcu ö¤rencilerin '›slah' edilmesini he-

defliyor. Ankara Üniversitesi ‘nin geçen y›l atanan ‘ta-ze’ rektörü, ‘eski solcu’ Cemal Talu¤, ö¤rencilerin aile-lerine yollad›¤› kendi imzas›n› tafl›yan bir mektuplasolcu ö¤rencileri dize getirmeyi hedefliyor.

Rektörlük seçimleri esnas›nda “solcu” kimli¤i ile oy ço-¤unlu¤unu alarak Anakara Üniversitesi Rektörü olma-y› baflaran Cemal Talu¤’un rektör olduktan sonra ilk ifli

gerçek kimli¤ini göstermek oldu. Hat›rlanaca¤› üzereTalu¤ geçti¤imiz aylarda Ankara Üniversitesi CebeciKampüsü’nde tafleron bir firmaya ba¤l› Tadal iflçile-rinin grevine karfl› polisle iflbirli¤i yapm›fl sabaha karfl›

grev yerine yap›lan polis bask›n›na ‘gönül rahatl›¤›yla’izin vermiflti. Yeni rektörün yeni icraat› ise, solcu ö¤-rencileri tespit edip onlar› “makul” ve “istenilir” ö¤ren-ciler haline getirmek için, önce polis sonra aileler veson olarak “T›p Fakültesi Ruh Sa¤l›¤› Anabilim Dal›”naba¤l› “Kriz Merkezi” ile iflbirli¤i yapmak oldu. Kendi im-zas›n› tafl›yan bir mektupla, ailelerden sol görüfllü ö¤-rencilerin, “yeni yaflamlar›na adaptasyon” sorunu ya-flad›klar› gerekçesiyle üniversiteyle ba¤ kurulmalar› is-teniyor. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi eski deka-n› olan ve 5 A¤ustos tarihinde Cumhurbaflkan› Abdul-lah Gül taraf›ndan Ankara Üniversitesi Rektörü olarakatanan Ziraat doktoru Prof. Dr. Cemal Talu¤, doktor un-van›n› kullanarak solcu ö¤rencilere iyilefltirilmesi gere-ken bitkiler teflhisini koymufl bulunuyor.

Polis-YÖK-Üniversite ablukas›na ‘aileler’ kat›l›yor: YÖKk›skac›nda özerkli¤ini-bilimselli¤ini-demokratikli¤inikaybeden bir kurum olan üniversiteler yeni bir dönü-flümün efli¤inden geçiyor. Üniversitelere yönelik dö-nüflüm projelerinin yo¤unlukla tart›fl›ld›¤› flu süreçteülkenin en büyük ve köklü üniversitelerinden AnkaraÜniversitesi (AÜ), rektör Cemal Talu¤ ile “yeni” bir uy-gulamaya imza at›yor. Buna göre Cemal Talu¤ imzal›mektup ailelere gönderiliyor. Üniversite yaflam›n›nortaö¤retimden daha farkl› ve karmafl›k oldu¤u belir-tilen mektupta, aile ortam›ndan ayr›lan kimi ö¤renci-lerin yeni yaflamlar›na adaptasyon sorunu yaflad›¤›belirtiliyor. Mektupta “Üniversitemiz bu tür sorunlarlakarfl› karfl›ya kalan ö¤rencilerimizi desteklemek içinçaba harcamakla birlikte bu çabalar›n tam anlam›ylayeterli oldu¤unu ileri sürmek güçtür” denilerek girdik-leri iflbirli¤inin her zaman etkili olmad›¤› için yeni iflbir-likçi olabilecek ailelerin yard›m ve katk›lar› isteniyor.

‘Bu mektubu ald›ysan›z çocu¤unuz sorunlu’: AÜ Rektö-rü Talu¤, teflhisini “e¤er bu mektubu ald›ysan›z o¤lu-nuz/k›z›n›zla ilgili bir sorun oldu¤u anlam›na gelmek-tedir” fleklinde belirterek, ailenin mesai saatleri dâhi-linde aramalar› istenen bir telefon numaras› veriyor.Üniversitenin bu talebini yerine getiren ebeveynler,“T›p Fakültesi Ruh Sa¤l›¤› Anabilim Dal›”na ba¤l› ‘KrizMerkezi’ne ulafl›yorlar. Telefonda, uygulaman›n üni-versitenin yeni bir hizmeti oldu¤u, ailelere yard›mc›olmak istendi¤i belirtiliyor. Söz konusu uygulamadapolisle iflbirli¤i yap›l›p yap›lmad›¤› sorusuna meçhulyan›t veren Kriz Merkezi, uygulaman›n amac› sorgu-land›¤›nda ise, bu konuda bilgi veremeyeceklerini,rektörlükle temas edilmesi gerekti¤ini söylüyor. AÜ'de okuyan solcu ö¤rencilere gönderilen bu mek-tupla, 12 Eylül rejimi sonras› genel tipolojiye ayk›r›olan, sorgulayan, elefltirel düflünmek isteyen ö¤renci-lerin patolojik bir vaka olarak ele al›nd›¤› görülüyor. Is-lah edilmesi gereken bu ö¤rencilere bir psikiyatristahsis edilmesi uygun görülüyor. Söz konusu mektupüniversitelerde geliflkin ›slah yöntemleri üzerinde ya-p›lacak çal›flmalar›n habercisi niteli¤ini tafl›yor.

Hakim s›n›flar›n dünyas›n› kendi medyalar›ndan izleyerek,maddi ve düflün dünyalar›n›n yaratt›¤› yoksul mant›klar›n› vebunun yol açt›¤› sefil durumlar›n› görmek mümkündür. Ak›l al-maz ve ürpertici bir köhnemifllik içindeki hallerini medyalar›n-dan her gün dinlemek sab›r zorlay›c› noktaya varmaktad›r. Ya-lanlar› dinlemek b›kt›r›c› hal alm›flt›r. Sermayedar›n ç›karlar› vehâkim s›n›f klikleri için yürütülen uflakl›k yar›fllar› utanç vericiskandallarla yürümektedir. Halk›n gözlerinin içine baka bakadümenler çevrilmekte; biri ötekine, öteki di¤erine, ama hepsi-de dolap dalavereye dayal› mizansenlerle adeta bir kirlilik,onursuzluk yar›fl› sergilemektedirler. Her türlü kirlilik ve bilinçbulan›kl›¤› yaratarak kamuoyu üzerinde etki yarat›p yedekle-meye çal›flmaktad›rlar. Bu çirkefi onlara b›rakarak uzaklaflmakolas›. Ancak anl›k bombard›manlar fleklinde yang›ndan mal ka-ç›r›rcas›na, hemen hepsinin borazanl›k yaparak halk›n de¤erle-riyle oynay›p, kültürel erozyona yol açmalar›na ve hele hele ardamar› çatlam›flças›na gerçekleri karartmalar›na göz yummakmümkün de¤ildir. ‹nkârc› karakterlerine, gerçe¤i alçakça ters-yüz etmelerine, aç›k yalanlar› defalarca tekrar etmelerine ta-hammül etmek oldukça zor. Baflbakan›ndan Genelkurmay ve muhalefetine, burjuva-feodal

kalemflorlar›ndan televizyonlar›na kadar bilcümle kokuflmuflköhne dünyalar›n›n riyakârl›klar›n›, onursuzluklar›n›, birer soy-tar›ya dönmüfl hallerini ve çirkefliklerini izlemek kadar büyükbir iflkence olamaz. Bunca hoyratl›k, hokkabazl›k, tiksinçlik vedüflkünlük sadece ve sadece faflist bir devlet ve sistem sahip-leriyle sad›k yardakç›lar›nda olabilir ancak. Utanmazl›¤›n bu ka-dar› da fazla dedirtecek cinsten berbat bir tabloyla karfl› karfl›-yay›z ki, bu utanmazl›k s›n›r tan›m›yor, t›rmand›kça t›rman›yor.‘Demokratikleflme’ diye fliflinmeleri de iflin cabas›.Birkaç örnek vererek, burjuvaziye has bu ahlaki çöküntüyü tefl-hir etmeyi zorunlu ve kaç›n›lmaz görüyoruz. Haber kanallar›ndanen az›ndan baz›lar›; ‘Ergenekon yarg›lamalar›’ ya da dosyas›ndaister istemez gündeme gelen ‘faili meçhul’ cinayetler ya da di¤eryayg›n ad›yla ‘kay›plar’dan söz ederken; sadece Mumcu, Üçok gi-bi bilinen kiflileri saymakta ve hat›rlatmakta. Yani binlerce dev-rimci ve Komünisti ‘faili meçhul’ veya ‘kay›plardan’ saymamak-tad›r. Binlerce devrimci (Türk ve Kürt devrimcisi) en korkunç ifl-kencelerle katledilip ‘kaybedildi’, ‘faili meçhule’ götürüldü. Bun-lar›n an›s›na sayg›l› olman›z› da sizlerden beklemiyoruz ama ger-çekler karfl›s›ndaki bu alçakça yalan ve yok sayma tutumunuznas›l izah edilebilir ki?! Hadi bu kahramanlar› yok sayma alçakl›-

¤›n›z› kerhen ‘anlayal›m’ ama bunlar›n ac›l› annelerine-ailelerinebu kadar sayg›s›zl›¤› hangi vicdana s›¤d›rabiliyorsunuz? ‘Cumarte-si Anneleri’nin 盤l›klar›ndan zevk al›yor olmal›s›n›z. Yoksa bunla-r› görmezden gelemezsiniz. Kuyulardan ç›kan kemikleri, kaz›lar-dan ç›kan kafataslar›n› nereye yerlefltireceksiniz.Engin Ceber’in devletin denetiminde iflkence edilerek katledil-mesini haber ederken; “say›mda aya¤a kalkmad›¤› için gardi-yanlar taraf›ndan dövülmüfl” diyerek haber verirken, aya¤akalkmaman›n nas›l dövülme gerekçesi olabilece¤ini (hem deöldüresiye dövülmesi) hiç söz konusu etmeden ve adeta aya-¤a kalkmad›¤› için dövülmeyi hak etmifl dercesine haber su-numlar›n›z sizlerin nas›l bir mant›¤a ve insanl›¤a sahip oldu¤u-nuzu göstermektedir. Evet, ‘halk› bilgilendirme’, ‘tarafs›z yay›n yapma’, ‘ba¤›ms›z haberverme’ iddialar›yla ortal›¤› kas›p kavuran bu çok tarafs›z (!) haberkanallar›, televizyon flirketleri ve ilgili müdür ya da sorumlular› ifl-te bu kadar objektif ve tarafs›zd›rlar. Elbette onlardan daha fark-l› bir beklentimiz yok. Dürüst, tarafs›z, demokrat olmalar›n› bek-lemiyoruz. Ancak bunca iddialar›na karfl›n bunu yapmalar› vehalk›n de¤erlerine böyle hoyratça sald›r›p gerçekleri gizlemeleri-ne elbette bir fleyler söylemek, teflhir etmek gerekmektedir.

Bir baflka örne¤e bakal›m. Özellikle Genelkurmay ve ordu flak-flakç›lar›ndan oluflan genifl bir cephe; tüm kanl› geçmifl ve mev-cut katliamc› özüyle teflhir tahtas›nda sabit kalan ve darbecili-¤i ayyuka ç›km›fl kadar bilindik olan faflist ordunun bu ve ben-zeri yap›s› ya da özellikleri dillendirildi¤inde, hemen; ‘silahl›kuvvetler y›prat›lmak isteniyor’ tekerlemesinin arkas›nda inkâ-ra s›¤›narak her fleyi-gerçekleri bofla ç›karmaya çal›fl›yorlar. But›ls›ml› söz, neredeyse her fleye kadir bir silah-savunma olarakkullan›lmakta ve ne yaz›k ki ifle de yar›yor. Sormadan edemi-yor insan; bunca elefltiri veya a盤a ç›kan kirliliklerin hiç birinindo¤ruluk pay› yok mu acaba?! Ordu ve flakflakç›lar›na bakar-san, hiç birinin gerçeklik pay› yok, hepsi karalamaya dönük ka-ra çalmad›r! Ancak baflta bu güruh olmak üzere tün herkes vebizler çok iyi bilmekteyiz ki, söylenen-dile getirilen fleyler ‘de-vede kulak’ teflbihindeki benzetme kadar azd›r. Ve elbette kikaralama de¤il, gerçektirler. Karalama gibi bir niyet güdülmüflolsa bile bu, dile getirilenlerin gerçek olmad›¤›n› göstermez. Ga-rip olan ise, sözde ayd›n, demokrat, elefltirmen, akil adamlardahil, her kes bu bayat numaray› yutuyor ya da sessizlikle ge-çifltirip kabul ediyor. Yani, bu pasl› savunma kalkan›n› tutuyor?!

Burjuva-feodal medya halka karfl› sistemli sald›r› cephesinin ‘yumuflak gücü’dürSinan Çak›ro¤luGENÇ YORUM

Rektörden ö¤rencilere rehabilitasyon yard›m›!

Say›n .........................................................., Ankara Üniversitesi, ülkemizin en köklü ve en sayg›n üniversitelerinden biri olarak, 38.000 ö¤rencisi ve 3340 akademikpersoneli ile büyük bir ailedir. Ö¤rencisine de¤er ve sorumluluk vermeyi temel bir ilke olarak belirlemifl olan üniversitemiz, onlar›n ebeveynlerini de ai-le üyeleri olarak kabul etmektedir. Ö¤rencilerimize karfl› sorumluluklar›m›z› yerine getirirken sizlerden gelecek destek vekatk›lar hem çabam›z›n etkin sonuçlara ulaflmas›n› hem de olumlu sonuçlar›n paylafl›larak ço¤almas›n› sa¤layacakt›r. Üniversite yaflam› hiç kuflkusuz ortaö¤retimden daha farkl› ve karmafl›kt›r. Gerek ortaö¤retimin kat› disipline dayal› be-lirlenmifl yap›s›ndan gerekse al›flageldi¤i aile ortam›ndan ayr›lan ve yaflam›n›n sorumlulu¤unu tümüyle üstlenen ö¤ren-cilerimiz zaman zaman bu yükle bafla ç›kmakta zorlanmaktad›rlar. Bu zorlu¤un üstesinden gelebilmek için benimsedik-leri çözüm yollar› ve kurduklar› iflbirlikleri her zaman istendik, etkili ve olumlu sonuçlara ulaflt›r›c› olmamaktad›r. Üniver-sitemiz bu tür sorunlarla karfl› karfl›ya kalan ö¤rencilerimizi desteklemek için çaba harcamakla birlikte bu çabalar›n tamanlam›yla yeterli oldu¤unu ileri sürmek güçtür. Bu ba¤lamda sizlerin yard›m ve katk›lar›n›z›n önemi büyüktür. Bu mek-tubu alm›fl olman›z o¤lunuz/k›z›n›z ya da üniversitemiz nezdinde sorumlulu¤unuzda bulunan ö¤rencimizle ilgili bir soru-nun bulundu¤u anlam›na gelmektedir. Bu konuda daha ayr›nt›l› bilgi almak için mesai saatleri içinde (08:00-17:00) 363 0326 nolu telefonu arayabilirsiniz.

HOZAT- Trafik kazas› sonucunda Dersim Hozat’ta 6 yafl›ndakiBerdan Özgül yaflam›n› yitirdi. Berdan’›n yaflam›n› yitirmesi-ne neden olan trafik kazas›n›n ard›ndan, devrimci demok-ratik kurumlar kazan›n yafland›¤› yerde protesto eylemiyapt›.6 yafl›ndaki Özgül’ün devletin tedbirsizli¤i sonucu vahim birkazan›n ard›ndan yaflam›n›n bahar›nda topra¤a verilmesiHozat halk› taraf›ndan üzüntüyle karfl›land›. Devletin bölgehalk›n›n yaflam standartlar›na yönelik 'ilgisizce' davranma-s›na karfl› bir araya gelen devrimci demokratik kitle örgüt-leri, devlet kurumlar›n›n üzerine düflen görevi eksiksiz birflekilde yerine getirmesini istedi.Kazan›n yafland›¤› yerde bir araya gelen DHF, DTP, EMEP,ÖDP, Partizan, Hozat Kültür Derne¤i üyeleri ve bölge halk›,devlet taraf›ndan gerekli tedbirlerin al›nmas› ve bir dahaböylesi bir durumun yaflanmamas› için yetkilileri uyard›. Ka-zan›n yafland›¤› yerde yolu trafi¤e kapatan eylemciler, kaza-da yaflam›n› yitiren Özgül için sayg› duruflunda bulundu.

‘Herkesi duyarl›l›¤a ça¤›r›yoruz’Ard›ndan eylemciler ad›na yap›lan ortak aç›klamada sade-ce olay› k›namak ve protesto etmek için toplanmad›klar›ifade edilerek, “Bugün bir olay› k›namak ya da olaydan ötü-rü bir defaya mahsus toplanmak niyetinde de¤iliz. Özeldefloför esnaf›m›zdan, trafik ekiplerinden ve ilçede arac› bulu-nan herkesten yaflanan olay› göz önünde bulundurarak da-ha sorumlu davranmalar›n› istiyoruz” denildi.

‘Devlet keyfi ve tedbirsiz davran›yor’Bölgede araç trafi¤inin düzenli bir ak›flkanl›¤›n›n olmamas›ve bunu sa¤layacak tedbirlerin al›nmamas› yüzünden, butürden kazalar›n s›kça yafland›¤›n›n hat›rlat›ld›¤› aç›klama-da, “Gerekli önlemlerin ilçe trafik kurulunca al›nmas›, halk›-m›z›n bireysel ve toplumsal duyarl›l›¤›yla sorun olmaktanç›kar›lmas› gerekmektedir” denildi.Aç›klamada, bölgedeki devlet kurumlar›n›n bu türden insa-n› ilgilendiren yaflamsal konularda keyfi ve tedbirsiz dav-rand›¤› vurguland›. Aç›klamada bir daha böylesi bir olay›n yaflanmamas› içintoplumsal duyarl›l›¤›n artt›r›larak, afl›r› h›z, alkol, kural ihlaligibi giriflimlere karfl› herkesin tepki gösterip, üzerine düflensorumlu¤u yerine getirmesi için ça¤r› yap›ld›.Ortak aç›klaman›n ard›ndan Hozat Belediyesi ad›na konu-flan Belediye Baflkan Vekili Meral Özel, “Bizler Belediye ola-rak üzerimize düflen görevleri halk›m›z ve demokratik kitleörgütleri ile birlikte yapaca¤›z. ‹lgili kurumlarla, sürücülerlegörüflerek, herkesin üzerine düflen görevleri yapmas›n› is-teyece¤iz” dedi. Eylem, kazan›n yafland›¤› yere gül b›rak›la-rak son buldu.

Bir daha olmas›n!

Rektörün ailelere gönderdi¤i mektup

ANKARA- Çeflitli illerden Ankara’ya yürüyen TümBel- Sen üyesi belediye emekçileri, hükümeti, T‹Smasas›na oturmaya ça¤›rd›. Tüm Bel- Sen’in toplusözleflme için 17 Haziran’da ‹zmir ve Amed’ten ikikol halinde bafllatt›¤› yürüyüfl Ankara’da son bul-du. “Toplu ‹fl Sözleflmesi (T‹S) için, haklar›m›z içinyürüyoruz” slogan›yla Ankara’ya yürüyen KESKüyesi Tüm Bel- Sen’li emekçiler hükümeti, T‹S ma-sas›na oturmaya ça¤›rd›.

‘Toplu sözleflme hakk›m›z grev silah›m›z’: GMK Bul-var›’nda bulunan Tüm Bel-Sen Genel Merkeziönünde toplanan emekçiler, “Zafer direnen emek-

çinin olacak”, “KESK’i de¤il silahlar› durdurun”, “So-kakta kurduk sokakta savunaca¤›z”, “Toplu söz-leflme hakk›m›z grev silah›m›z”, “Bar›fl diyenKESK’e dokunma”, “Emekçiye de¤il çetelere bari-kat”, “Çocuklar de¤il, çeteler içeri” sloganlar› ata-rak, K›z›lay’daki Baflbakanl›k binas› önüne do¤ruyürüdü. Belediye emekçileri yürüyüfl s›ras›nda yo-lu trafi¤e kapatarak, hükümeti uyard›. Belediyeemekçileri ad›na konuflan Tüm Bel-Sen Genel Bafl-kan› Vicdan Baykara, toplu sözleflmelere ve sendi-kalara karfl› uygulanan anti-demokratik tutumkarfl›s›nda sessiz kalmayacaklar›n› aç›klad›. Emek-çilerin sesini t›kamak isteyen ve krizin bedeliniemekçilere ödetmek isteyen hükümete dur de-

mek için üç gündür yollarda olduklar›n› belirtenBaykara, aç›klanan teflvik paketlerinin emekçiyehiçbir faydas› olmad›¤›n› ifade etti.

20 Kas›m’da genel grev uyar›s›: Vicdan Bayka-ra’n›n ard›ndan konuflan KESK Genel Baflkan› SamiEvren, “T‹S görüflmelerinin bafllad›¤› bir dönemdehükümet sesimizi duymaz ve taleplerimizi göre-mezden gelirse mücadelemiz sürecektir” uyar›s›n-da bulunarak toplu görüflmelerden bir sonuç al›-namazsa 20 Kas›m’da genel grev ilan edece¤iz”dedi. Aç›klama sonunda KESK’li ve Tüm Bel Sen’liyöneticiler Baflbakanl›¤a girerek bir görüflme yap-t›lar ve taleplerini içeren dosyay› ilettiler.

Emekçiler hükümeti uyard›

Page 10: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

Manas üssü ABD’ye yeniden aç›l›yor

Nepal Birleflik Komünist Partisi (Maoist)’in üstdüzey yöneticilerinden olan ve Kiran ad›ylabilinen Mohan Baidya Pokharel, partisinin ye-ni bir ulusal hükümete liderlik edebilmesi içinüçüncü halk ayaklanmas›na kalk›flmas› gerek-ti¤i düflüncesinde. Baidya, 23 Haziran’da gaze-tecilere verdi¤i demeçte flöyle konufltu: “Siya-si ç›kmaz› aflmak ve ulusal bir hükümet kur-mak için üçüncü halk isyan›na yönelinmeli.Emperyalistler ve yay›lmac› d›fl güçler, Mad-hav Kumar Nepal’in ad› alt›nda kendilerinekukla bir hükümet yaratt›lar. Bu hükümet,Nepal halk›n›n kendini yönetme iradesinekarfl›.” Maoistlerin önderlik etti¤i isyan›n eksikkald›¤›n› söyleyen Pokharel, ancak üçüncü is-yan›n halk cumhuriyeti hukukunu yerlefltire-bilece¤ini ve Nepal’in kendine özgü kimli¤inikoruyabilece¤ini ileri sürdü. NBKP (Maoist)’inson politbüro toplant›s›nda partinin önde ge-len isimlerinden C.P.Gajurel, Netra BikramChand ve Dev Gurung, Baidya’n›n çizgisindeyer alm›fllard›. Geçti¤imiz hafta gerçeklefltiri-len politbüro toplant›s›nda parti baflkan› Push-pa Kamal Dahal, 19 sayfal›k bir belge sunmufl,parti liderlerinin ço¤unlu¤u belgeyi elefltirenKiran’dan yana fikir beyan etmifllerdi.

Yeniden "Paralel Hükümet": Öte yandan, Mao-ist Parti, Surhset ve Bheri bölgelerinde 10 y›lsüren halk savafl› s›ras›nda “Devrimci HalkKonseyi” olarak bilinen ve yap›lan Bar›fl Ant-laflmas› ile la¤vedilen paralel hükümetlerini“K›rsal Bölge Hükümeti” olarak yeniden kur-du¤unu ilan etti. Bu ay içinde Sunsari bölge-sinde de paralel hükümet kuruldu¤u ilan edil-miflti. Hükümet partileri olan UML ve NC isebunun geçici anayasaya ayk›r› oldu¤unu söy-ledi. Hükümet ortaklar› aras›ndaki anlaflmaz-l›klar nedeniyle yeni kabine henüz kurulama-d›¤› gibi Maoistlerin kesintisiz sürdürdü¤ü pro-testolar nedeniyle kent yaflam› felç olmufl du-rumda.

Kiran, üçüncühalk isyan›n›ngereklili¤ini vurgulad›

10 1-16 Temmuz 2009 DÜNYA

KATMANDU- Nepal Birleflik Komünist Partisi (Mao-ist)-NBKP(M)’ye ba¤l› kurum ve örgütler, birhaftad›r kay›p olan NBKP(M) üyesi Phuyal’›nflüpheli ölümünü protesto etti. Ak›beti belli ol-mayan Phuyal’›n cesedi pazar günü Katman-du Tribhuvan Üniversitesi E¤itim Hastanesimorgunda bulundu. Nepal’in baflkenti Kat-mandu kar›fl›k durumda. fiüpheli ölümler üze-rine 15 Haziran Pazartesi günü Nepal BirleflikKomünist Partisi (Maoist)- NBKP(M) yöneticikadrosu vadinin iki yakas›ndaki semtleri ziya-ret etti. Ziyareti takiben Genç Komünistler Bir-li¤i (YCL) ve NBKP(M)’ye ba¤l› di¤er kurum veörgütler esrarengiz bir flekilde öldürülenNBKP(M) Katmandu bölge komite üyesi Rajen-dra Phuyal’›n ölümünü protesto etmek içintopland›. NBKP(M) yönetici kadrosunun arac›-n›n gelmesiyle Katmandu genelinde trafik felçoldu ve Katmandu, Lalitpur, Bhanktapur bölgeyollar›nda araçlar devrildi, araba lastkleri yak›-larak yollar kapat›ld›. Sokaklar› dolduran kitle,esrarengiz ölümleri protesto ederken caddeüzerindeki market ve iflyerleri kapal› kald›.Protestolar›n belirli aral›klarla devam etti¤i bil-diriliyor.

Katmandu’dagrev normal yaflam› etkiliyor

K›rg›zistan ve ABD, Orta Asya'da stratejik önemesahip Manas üssünde yeniden anlaflmaya vard›.Rusya’n›n giriflimleri sonucunda K›rg›zistan’›n ka-patt›¤› ve ABD’nin Afganistan-Pakistan sald›r›lar›n-da kulland›¤› tek stratejik üs olan Manas yenidenABD’nin kullan›m›na aç›l›yor. K›rg›zistan devleti,Manas üssünün kullan›m› konusunda ABD ile an-laflmaya vard›¤›n› aç›klad›. Karar›n, temmuz bafl›n-daki ABD-Rusya zirvesi öncesinde, Moskova'n›n birtavizi oldu¤u de¤erlendirmeleri dikkat çekiyor.

ABD üs için 60 milyon dolar kira ödeyecek: Orta As-ya’daki tek ABD üssü Manas, daha önce Rusya’n›nbölgedeki stratejik ad›mlar› do¤rultusunda geçti¤i-miz flubat ay›nda K›rg›zistan’a birtak›m siyasi veekonomik vaatler karfl›l›¤›nda kapatt›r›lm›flt›. K›rg›-zistan devleti ise, kira bedelinde anlaflmaya var›la-mad›¤› gerekçesiyle bu karar› ald›klar›n› aç›klam›fl-

t›. Var›lan yeni anlaflmaya göre, K›rg›zistan, üssütekrar ABD ve NATO’nun kullan›m›na açacak. K›rg›-zistan D›fliflleri Bakan› Kadirbek Sarbayev yapt›¤›aç›klamada, üs için y›ll›k 20 milyon dolar kira öde-yen ABD’nin yeni anlaflmayla birlikte 60 milyon do-lar kira ödeyece¤ini ifade etti.

Üs hayati bir öneme sahip: Afganistan’a 1.5 saatmesafedeki Manas üssü, ayn› zamanda Afganistaniflgalini gerçeklefltiren ABD ve NATO için hayatiöneme sahip bir lojistik merkez. Üs, Afganistan vePakistan’a bomba ya¤d›ran savafl uçaklar›na yak›tsa¤layan tanker uçaklar›nca da kullan›l›yor. Oba-ma’n›n aç›klad›¤› Afganistan-Pakistan stratejisi içinManas gibi bir üs hayati bir önem tafl›yor. Zira K›r-g›zistan’›n üssü kapatma karar›ndan sonra ABD s›-k›nt›s›n› dile getirmifl, yeni bir üs aray›fl›na giriflmifl-ti. Üssün yeniden kullan›ma aç›lmas›n›n Penta-

gon’u önemli derecede rahatlataca¤› kaydediliyor.ABD’nin bölgedeki etkisinden, müttefiklerine ya-k›nlafl›lmas›ndan rahats›zl›k duyan Rusya’n›n, Afga-nistan-Pakistan ile ilgili stratejik kayg›lar›n› ABD ilepaylaflt›¤› biliniyor. Bu nedenle üssün yeniden kul-lan›m› karar›nda Rusya’n›n temmuz bafl›ndakiABD-Rusya zirvesi öncesinde taviz vermifl olmas›dikkat çekiyor.

Manas üssü için devreye Gül girdi: Öte yandan üs-sün ABD’ye yeniden aç›lmas› için Cumhurbaflkan›Abdullah Gül’ün devreye girdi¤i iddia edildi. Rus-ya'da yay›nlanan Nezavisimaya Gazeta’n›n geçti¤ihabere göre, K›rg›zistan'daki ABD üssü için Abdul-lah Gül devreye girdi. Gazete, K›rg›zistan Cumhur-baflkan› Kurbanbek Bakiyev'in Manas'la ilgili karar›-n› de¤ifltirmesinde Cumhurbaflkan› Gül’ün rol oy-nad›¤›n› kaydetti. Gül’ün, 27 May›s'ta Biflkek'i ziya-

reti s›ras›nda ayr›nt›s› verilmeyen görüflmede Ma-nas üssü için Bakiyev'i ikna etmeye çal›flt›¤›n› iddi-a etti. Buna göre, dokuz y›l sonra K›rg›zistan'› ziya-ret eden ilk Cumhurbaflkan› olan Abdullah Gül ileK›rg›z lider Kurbanbek Bak›yev'in yapt›¤› ilk aç›kla-malarda öne ç›kan konu Afganistan. ‹ki ülke, Afga-nistan'›n istikrar› için yard›m sözü verdi. K›rg›z uz-manlar, ziyaretin özel gündemi oldu¤unu, Türkdevletinin, a¤ustos ay›nda Manas üssünü boflalt-mak zorunda olan ABD'nin üste kalmas› için kulisfaaliyetleri yapt›¤›n› belirtti. Türk devletinin bu ül-keye, “Rusya'ya fazla bel ba¤lamay›n” mesaj› ver-di¤i, K›rg›z hükümetini uyard›¤›, üssün aç›k tutul-mas› için Biflkek yönetimini ikna etti¤i ifade edildi.Gazete ayr›ca ABD'nin K›rg›zistan'a 1 milyar dolaryard›m yapaca¤›n› ve bunun da Türk devletindenbu ülkeye do¤rudan yat›r›m fleklinde gerçeklefle-ce¤ini ifade etti.

Etkisi gün geçtikçe derinleflen ekonomikkrizle birlikte tüm dünyada iflsizlik yükse-lifle geçmifl durumda. ‹flsizlikteki art›fl be-raberinde halk kesimlerinin tepkisini degetiriyor. Fakat getirdi¤i tek fley bu de¤il.Kriz, yayg›nlaflan iflsizlik sorunuyla birlikte

göçmenlere, mültecilere, farkl› etnik grup-lara k›sacas› ‘yabanc›lara’ yönelik sald›r›la-r›n da artmas›na neden oldu. Büyük iflsiz-lik dalgas›yla yüz yüze kalan Avrupa ülke-lerinde yabanc›lara yönelik düflmanl›k, ›rk-ç›l›k, sald›rganl›k art›fl gösteriyor. Bu du-

rum Avrupa’da sa¤ partilerin ra¤bet gör-mesine neden oluyor. Avrupa’da yap›lanson seçimlerde sa¤ partiler patlama yapt›.‹flsizli¤in art›fl›n›n yabanc›lara yüklendi¤iAvrupa ülkelerinin tutumu ›rkç› eylemlerekadar uzan›yor. ‹talya'da bir göçmen ben-

zinle yak›l›rken, Atina'da soka¤a ç›kanyüzlerce ›rkç›, yabanc›lara karfl› düzenle-dikleri eylemde Nazizm gösterisi yapt›.

‹flsizlik patlamas› yaflan›yor: Ülkemizde

kronik bir hal alan iflsizlik Avrupa ülkele-

rinde de yayg›nlafl›yor. ‹flsizlik Avrupa’n›nbafll›ca sorunu haline gelmeye bafllad›.Milyonlarla ifade edilen iflsizli¤in önlenme-si ad›na devletlerin elini kolunu k›p›rdat-mad›¤› yerlerde ›rkç›lar “çözüm” sunuyor!Faflizan bir yaklafl›mla göçmenleri tehdit

eden ›rkç›lar›n bu tutumu Avrupa Parla-mentosu seçimlerinde de kendini hisset-tirdi. Peki, büyüyen iflsizlik Avrupa’da nas›lbir tablo sunuyor? Son bir y›lda ‹span-ya'daki iflsizlik oran› yüzde 8’den yüzde18,1’e ulaflt›. Bu rakam ‹spanya'y› geliflmifl

ekonomiler aras›ndaki en yüksek iflsizlikoran›na sahip ülkeler aras›na dahil ediyor.‹ngiltere’de 2 milyon 261 kifli iflsiz. Yükse-len iflsizlik oran› ile endifle duyulan ‹ngilte-re'de en büyük iflçi sendikas› TUC'un aç›k-lad›¤› son verilere göre, ülkedeki iflsiz say›-s› 2 milyon 261 bine ç›karken, iflsizlik son12 y›l›n en yüksek seviyesine de ulaflt›. ABD’de de durum Avrupa'dakinin aksi de-¤il. Bir buçuk y›lda 7 milyon çal›flan›n iflinikaybetti¤i ABD’de iflsizlik oran› son 25 y›l›nen yüksek seviyesi olan yüzde 9,4 oran›n-da ve iflsiz say›s› da 14 milyon civar›nda.

Yabanc›-göçmenler sald›r›ya maruz kal›yorArtan iflsizlikle sokaklara ç›kmaya bafllayaniflçiler haklar›n› isterken, ›rkç›lar ise, ‘so-rumlu’ olarak alg›lad›klar› göçmenleri he-def almaktalar. Afl›r› milliyetçi gruplar›ngöçmenlere yönelik sald›r›lar›nda gözlem-lenen son durumlar kayg› verici boyutta.‹ngiltere'de Total rafinerisinde çal›flan ‹ngi-liz iflçiler yabanc› iflçilerin getirilmesini iste-medikleri için grev yapt›lar. ‹ngiltere'de ge-çen y›la oranla yabanc› çal›flan say›s› 175bin artarak 2.4 milyona ulaflt›, buna karfl›n‹ngiliz çal›flanlar›n say›s› 234 bin azalarak27 milyona geriledi. ‹ngiltere Baflbakan›Gordon Brown’›n ‘‹ngiltere’deki ifller ‹ngiliz-lere’ demesi yükseltilen ›rkç›l›¤›n-milliyet-çili¤in devletten de destek gördü¤ünü gös-teriyor. Yine ‹talya’da hükümetin, göçmen-leri ülkedeki güvenlik sorunlar›n›n kayna¤›gibi göstermesi yabanc›lara duyulan tepki-yi art›r›rken, bunu ›rkç› sald›r›lar izliyor.Geçti¤imiz haftalarda Hintli bir göçmen, Ro-ma yak›nlar›nda bir istasyonun bank›ndageceyi geçirirken üç ‹talyan taraf›ndan ön-ce dövüldü sonra da üzerine benzin dökü-lerek yak›ld›. Atina'da ise göçmenlere yö-nelik artan bask›lar, bu insanlar›n tecritedilmesi noktas›na ulafl›rken, gerçeklefltiri-len ›rkç› gösteri kayg›lar› artt›rd›. Atina'dabir araya gelen yüzlerce ›rkç› Almanya’daNazilerin mitinglerinde Wagner marfl›n› ça-larak, Yunanistan'da ‘en sa¤c› grup’ olarakde¤erlendirilen ‘Alt›n fiafak’ ›rkç›lar›n› des-tekleyen “Kan, Onur ve Alt›n fiafak” slogan-lar› att›. Daha önce Pakistan’dan gelen göç-menlere karfl› yürütülen fliddet eylemleri-ne flahit olan Atina’da insan haklar› örgütüAitima’n›n yetkilisi Spyros Rizakos, “Yafla-nan ekonomik sorunlar›n nedeni olarakgösterilen göçmenlere karfl› Yunanistan'datehlikeli ›rkç› sesler yükseltiliyor” de¤erlen-dirmesinde bulundu.

‹‹flflssiizzlliikk AAvvrruuppaa''ddaa ››rrkkçç››ll››¤¤›› kköörrüükklleeddii

ALMANYA- Avrupa'da yaflayan Kürtlere yönelik bask›lar son dönemlerde art›fl göstermeye bafllad›. Türk devletinin bask›lar› sonu-

cu Almanya'ya iltica eden Kürtler, Alman devleti taraf›ndan kovuluyor. Ülkedeki bask›lar nedeni ile siyasi iltica yoluyla Alman-ya'da yaflayan 8 bin Kürt, Alman devletinden 'gidin' mektubu ald›. Geçici oturma izni ile Almanya'da yaflayan mültecilerin kovul-mas›na, 'PKK ile iliflkili finansman ve kadro temini aç›s›ndan örgüte deste¤ini sürdürmek, eylemlere kar›flmak' gerekçe gösterili-yor. “Ben de PKK’liyim” imza kampanyas› bafllatan Kürtlerin karardan vazgeçilmesine iliflkin talepleri ise, Berlin ve Hessen EyaletYüksek Mahkemeleri ile Lunenburg Yerel Mahkemesince, "Türkiye’de insan haklar› konusunda Kürtler aç›s›ndan bir s›k›nt› ya-flanm›yor" diyerek reddedildi.

Türk devleti demokratikmifl!: Türk devletinin Kürt ulusu üzerinde hiçbir flekilde bask› oluflturmad›¤›na (!) kanaat getiren mahke-

menin karar metninde Türk devletini bile flafl›rtacak (!) flu cümleler yer ald›: “Avrupa Birli¤i sürecinde aç›klanan paketler de orta-ya koydu ki Türkiye’de Kürtlere yönelik toplu iflkence, insan haklar› ihlali gibi uygulamalar yok. Reformlara imza atan TürkiyeCumhuriyeti Devleti’nde Kürtler fliddet görmüyor ve siyasi takibe maruz kalm›yor. Din bask›s› iddias› da do¤ru de¤il. Türkiye’defarkl› etnik gruplar› ve dinleri koruma var. ‹lticac›lar›n Türkiye’ye geri gönderilmeleri yasald›r. Türkiye’ye dönmelerinde hiçbir sa-k›nca yoktur.” Alman devleti taraf›ndan al›nan bu kararla en geç 3 ay içerisinde 8 bin kifli ülkeyi terk etmek zorunda aksi taktir-de para ve hapis cezalar› ile Türk devletine iade edilecekler.

Alman devleti 8bin Kürtmülteciyikovuyor

Darbeler k›tas› Latin Amerika’n›n darbeler ülkesi Hon-duras’ta askeri darbe oldu. Honduras Devlet Baflkan›Manuel Zelaya 28 Haziran günü erken saatlerde, evin-den maskeli askerler taraf›ndan zorla kaç›r›larak KostaRika’daki bir askeri havaalan›na götürüldü. Honduras’tadarbe sabah›ndan itibaren radyo, televizyon vb. strate-jik kurumlar darbeci güçler taraf›ndan ele geçirildi veTelesur vb. uluslararas› bas›n kurulufllar›n›n yay›nlar›kesildi. Küba, Venezüella ve Nikaragua büyükelçilerininkaç›r›ld›¤› haberi üzerine, Venezüella Devlet Baflkan›Hugo Chávez Miraflores Baflkanl›k Saray›’nda yapt›¤›toplant›da, büyükelçilerin derhal serbest b›rak›lmas›n›talep etti ve Honduras askerlerini halka karfl› silah do¤-rultmamalar› gerekti¤i konusunda uyard›.

Haftalard›r ülkede süren siyasi kriz, askeri darbeyle so-nuçland›. Solcu olarak tan›mlanan Manuel Zelaya böy-lece düflürülmüfl oldu. Son bir y›ld›r Latin Amerika’dakisolcu hükümetlerle ekonomik ve siyasi iflbirli¤ini gelifl-tiren ve kendini de sol olarak tan›mlayan Manuel Zela-ya’ya yönelik, kendisinin ikinci kez seçilmesinin yolunuda açacak anayasal reform için referandumun yap›laca-¤› gün darbe gerçeklefltirildi. Geçen hafta, ordunun 28Haziran 2009 günü yap›lacak referandum için seçimsand›klar›n› haz›r bulundurmayaca¤› ve güvenli¤ini al-mayaca¤›n› aç›klamas› sonras›nda bafllayan kriz, Manu-el Zelaya’n›n Genelkurmay Baflkan›’n› görevden almas›ve Milli Savunma Bakan›’n›n istifa etmesiyle birlikte te-pe noktas›na ç›kt›. Darbe olas›l›¤› güçlenmiflti ve buna

karfl› özellikle Venezüella ve di¤er baz› ülkelerde bu-nunla ilgili gösteriler bafllam›flt›.

‘Darbenin arkas›nda Honduras afl›r› sa¤› ve mafyas› var’Manuel Zelaya, Kosta Rika Devlet Baflkan› Oscar Ariasile birlikte yapt›¤› ilk bas›n aç›klamas›nda, nas›l kaç›r›l-d›¤›n›n detaylar›n› anlatt›. Zelaya, darbenin arkas›ndaHonduras afl›r› sa¤›n›n ve mafyas›n›n oldu¤unu, kendi-sinin Honduras’›n anayasal baflkan› olarak ülkesine ge-ri dönece¤ini, halk›n eylemlere devam etmesininönemli oldu¤unu ifade etti. Kosta Rika Baflkan› da Zela-ya’n›n kendisinden habersiz olarak Kosta Rika’ya geti-rildi¤ini ancak, Manuel Zelaya’ya sonuna kadar destekç›kt›¤›n› ve bunun bir darbe oldu¤unu, önümüzdeki

günlerde yap›lacak uluslararas› toplant›larda ManuelZelaya’ya sahip ç›k›lmas› gerekti¤ini ifade etti.

Darbeye çeflitli ülkelerden k›namaHonduras’taki darbeye birçok Latin Amerika ülkesin-den tepki geldi. Bir araya gelen devlet baflkanlar› dar-beyi k›nayan aç›klamalarda bulunarak, bir an önce Ze-laya’n›n ülkesine geri dönerek görevinin bafl›na geçme-sinin sa¤lanmas› ve durumun normalize edilmesini ta-lep ettiler. Chavez yapt›¤› aç›klamada ALBA, UNASUR,OEA gibi k›tasal birlikler üzerinden diplomatik ve siyasiaraçlar› kullanarak darbenin bofla ç›kart›laca¤›n›, gere-kirse askeri müdahale alternatifinin de gündeme gele-bilece¤ini ifade etti.

Honduras’ta‘solcu’ hükümeteaskeri darbe

Page 11: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

H‹ND‹STAN- Maoistlerin son aylarda et-kinliklerini iyice artt›rd›klar› Bat› Bengaleyaletinin Lalgarh bölgesi, Maoistlerindenetimine geçti. Hindistan KomünistPartisi (Maoist), Hindistan'›n do¤usundayer alan ve revizyonist Hindistan Komü-nist Partisi-Marksist'in de hükümettebulundu¤u Bat› Bengal eyaletindeki Lal-garh ismiyle an›lan bölgenin yönetiminifiilen ele geçirdi.Maoistlerin taraftarlar›, Lalgarh'›n ele ge-çirilmesi s›ras›nda polis kamplar›n› ve ik-tidar partisinin (HKP-Marksist) bürolar›n›atefle verdiler. Hindistan Ekspres gazete-sinin haberine göre, Maoistlerin bir cep-he örgütü olan Polis Vahfletine Karfl›Halk Komiteleri (PCPA)'nin yüzlerce ta-raftar›, 15 Haziran Pazartesi günü sabaherken saatlerde Salboni, Rangarh veDharampur'un köylerindeki polis kamp-lar›n› atefle verdiler. Maoist taraftarlarayr›ca, Bat› Bengal eyaletinde hükümet-te olan revizyonist Hindistan KomünistPartisi-Marksist'in bürolar›n› da tahripettiler.Ayaklanmay› gerçeklefltiren yerli halka,bölgedeki isyana önderlik eden Hindis-tan Komünist Partisi (Maoist)'in silahl›kadrolar› da efllik ediyor. Bat› Midnaporebölgesindeki Lalgarh kasabas› ve bitifli-¤indeki köyler, Polis Vahfletine Karfl›

Halk Komiteleri (PCPA)'ni kuran Maoistle-rin, kas›m ay›ndan bu yana polislerinuygulad›¤› fliddete karfl› organize etti¤ive genifl bir alana yay›lm›fl olan protes-tolara tan›k oldu.Bat› Bengal'in baflkenti Kalküta'dan 200km mesafede ve kuzey do¤u yönündebulunan Lalgarh, 2008 y›l›ndan bu yanayerel yönetimin denetimi d›fl›na ç›km›flve medyan›n buraya girifli de yasaklan-m›flt›. Pazartesi günü ise medyan›n bu-radan haber yapmas›na izin verildi vetelevizyon kanallar›, haberlerinde, Mao-istlerin zaferini dans ederek kutlayanköylülere yer verdiler.PCPA liderleri de, kundaklama ve y›k›molaylar›ndan sorumlu tutulamayacakla-r›n›, bunlar›n kitlelerin k›zg›nl›¤›n›n ken-dili¤inden bir d›flavurumu oldu¤unuaç›klad›lar. Maoist Parti'nin ço¤u yerelkadrosu, ayaklanmadan önce, bölgedevahflet uygulayan polislerin sald›r›lar›namaruz kald›. En az 3 Maoist Parti kadro-su, vahflet zaman›nda öldürülürken, ikisiise kay›p durumda. Lalgarh bölgesindeki ayaklanmada, 3polis karakolu yerle bir edilirken, reviz-yonist Hindistan Komünist Partisi-Mark-sist'in bir bürosu da atefle verildi. Tele-vizyon kanallar›, PCPA üyelerini, Pazarte-si günü revizyonist HKP-Marksist'in bir li-

derinin iki katl› evini atefle verirken gö-rüntülediler. Olaylar›n bu flekilde geliflmesiyle birlik-te, HKP (Maoist)'in Bikash kod isimli birkadrosu, yüzünü gizlemek amac›yla s›r-t› dönük olarak ve omzunda çapraz du-ran AK-47 model tüfe¤iyle birlikte bas›-na konu ile ilgili aç›klamada bulundu. Bi-kash yapt›¤› aç›klamada, “Buradaki ze-min flu anda haz›r ve bizi bekliyor. Birçocuk do¤uyor ve biz onun ebeli¤ini ya-p›yoruz” dedi. Bat› Bengal eyalet Baflba-kan› Buddhadev Bhattacharya, Lal-garh'ta geliflen durum nedeniyle, yetki-lileri, bu bölgenin gelece¤ini konuflmaküzere toplant›ya ça¤›rd›. Bhattacharya,2008 Kas›m'›nda, Maoistlerin ayaklanmabafllatt›¤› bu bölgeden geçerken, may›n-la gerçeklefltirilen bir eylemden ucuzkurtulmufltu ve eylemin ard›ndan polisvahfleti yükselmifl, illegal tutuklamalarve iflkence artm›flt›.Hindistan'›n 13 eyaletinde faaliyet yürü-ten Maoist gerillalar, topraks›z köylüler,yoksul ve yerli halk için mücadele edi-yorlar ve devlet görevlilerini ve kurulufl-lar›n› hedef al›yorlar. Hindistan Baflbaka-n› Manmohan Singh, Maoistlerin önder-lik etti¤i ayaklanmay›, Hindistan'›n karfl›karfl›ya kald›¤› en büyük iç tehditlerdenbiri olarak tan›ml›yor.

Lalgarh bölgesi Maoistlerin denetimine geçti

REUTERS- Analist Bappa Majumdar, Hindastan’daMaoist halk ayaklanmas›n›n Hindistan devletiiçin sadece askeri de¤il, ekonomik olarak datehdit oluflturdu¤una dikkat çekiyor. Reutersajans›n›n haberlefltirdi¤i analizi, önemi vegüncelli¤i nedeniyle okurlar›m›za sunuyoruz.Hindistan’da maden zengini k›rsal alanlar›nbüyük çevrelerinde geliflen Maoist ayaklan-ma, ülkenin ekonomik yavafllamas›na nedenolabilece¤i gibi endüstriyel geliflme planlar›n›da zarara u¤ratabilir.Hindistan Komünist Partisi (Maoist)’i, ‹slamimilitan gruplarla bir tutan hükümet, pazarte-si bu partiyi de yasaklad›, ama uzmanlar ya-saklaman›n, ayaklanmaya karfl› mücadeledeaz bir etkide bulunaca¤›n› söylediler.Geçen hafta yüzlerce Maoist, Bat› Bengal’inbaflkenti Kolkata’dan 170 km uzakl›kta olanLalgarh flehrini, ‘kurtar›lm›fl bölge’ ilan etti. Budurum, bölgede yat›r›mlar› olan sermaye sa-hipleri aras›nda endifle uyand›rd›.Hindistan’n›n trilyon dolarl›k ekonomisiyle k›-yasland›¤›nda bu durumdan kaynaklananekonomik etki küçükken, ayaklanma ve ver-di¤i iflaretler, Hindastan’›n kendi bölgesinikontrolü alt›nda tutamayaca¤› ve yat›r›mla-r›(n›) düflünen flirketler için risklerin artaca¤›n›gösteriyor.Lalgarh olay›, Lalgarh yak›nlar›nda 7 milyardolarl›k-10 milyon ton kapasiteli-çelik tesisikuran ülkenin üçüncü büyük çelik üreticisiJSW Steel’i endileflendirdi.“Bekliyoruz ve izliyoruz, herkesin yapt›¤› gibi”ifadeleriyle endiflesini dile getiren flirketin Ba-t› Bengal iflletmelerinin bafl yöneticisi Biswa-dip Gupta, Reuters’a flunlar› aktard›: “Ekono-mik felaketlerin bafl›nda, Maoist isyanc›lar ge-liyor. Gerginlik oluflturan bir problem.”Baflbakan Manmohon Singh, Lalgarh’da ba-¤›ms›zl›k ilan etmelerinden ve bu y›l içinde ço-¤u polis 300 insan öldürüldü¤ünden dolay›Maoistleri en büyük iç güvenlik tehdidi olarakgörüyor.

‘Ticari faaliyete de darbe’1967 sonunda Bat› Bengal’in Naxalbari kentin-de mücadelelerini bafllatan Maoistler, hükü-metin son endüstri hamlesinden kaynakl›köylülerde oluflan tepkiden faydalanarakköylüler aras›ndaki deste¤ini geniflletiyor.22,000 savaflç›s› oldu¤u tahmin edilen ayak-lanmalar do¤u, orta ve güney k›rsal bölgelele-rin büyük bölümünde etkin ve görevlilerayaklanmalar›n flu anda flehirlere ve büyükkasabalara yay›ld›¤›n› söylüyorlar.Yoksul köylüler ve haklar› gasp edilmifl ke-simler için mücadele eden Maoistler, ekono-mik faaliyeti felce u¤ratmay› amaçlayarak de-mir yollar›na ve fabrikalara sald›r›yor.Hindistan Ticaret ve Sanayi Odalar› Federas-yonu’nda analist Anjan Roy, ekonomik gelifli-meye iflaret ederek flunlar› dile getirdi: “Buhalen bir hukuk ve düzen problemidir, amaçok ciddiye al›nm›yor ve gerekenler yap›l›püstesinden gelinmezse ciddi sonuçlar do¤ura-bilir.” Maden bak›m›ndan zengin olan Orissa bölge-si devlet yönetimli Ulusal Alüminyum LTD fiir-keti’ndeki boksit üretimi, Maoistler taraf›ndanNisan ay›nda flirketin iflletmelerinden birisineyap›lan sald›r›dan sonra %20 düflmüfl durum-da. fiirket flu anda ayaklanma sald›r›lar›ndankorktu¤u için kendi maden ocaklar›ndaki pat-lay›c› depolar›n› azaltt›.Alüminyum flirketinin maden ocaklar› ve rafi-neri yetkili müdürü P.K. Mahapatra, “Daha sa-vunmas›z›z ve uyan›k kalmak zorunday›z” de-di. Kolkata’dan Güney Do¤u Demiryollar› sözcüsüSoumitra Majumdar, “‹hracata da darbe indiri-liyor ve kaynaklar bu flekilde yok edilirse böl-gedeki kalan son üç çelik fabrikas› da çokgeçmeden fazlas›yla etkilenecek” dedi.

www.reuters.com sitesinden çevrilmifltir

‘Maoistler sadece askeri de¤il,ekonomik olarak da tehdit’

111-16 Temmuz 2009DÜNYA

Merkezi Hindistan Hükümeti, Bat› Bengal’in Lalgarh kasabas›ndayaflanan ve halen devam eden son olaylardan sonra Hindistan Ko-münist Partisi (Maoist)’i terör listesine ekleyerek yasaklad›. Bat›Bengal eyaletinde yaklafl›k 30 y›ld›r hükümet olan “Sol Cephe” hü-kümeti ise Maoistleri yasaklamamaya karar verdi. Merkezi hükümet, HKP (ML)-Halk Savafl› ve Maoist Komünist Mer-kez adl› örgütleri yasaklam›fl, bu iki örgütün 2004 y›l›nda birleflme-siyle oluflan HKP (Maoist) ad›n› ise yasaklamam›flt›. Bat› Bengal hükümet yetkilileri HKP (Maoist)’i yasaklaman›n onudaha çok güçlendirdi¤ini, Maoistlerle politik olarak mücadele et-mek gerekti¤ini söyleyerek Bengal’de HKP (Maoist) aç›s›ndan “ya-sal statü”nün devam edece¤ini duyurdu. Bat› Bengal’in “Sol Cephe”hükümeti ve hükümete liderlik eden HKP-Marksist önderli¤i birhaftad›r yasaklay›p yasaklamama konusunu tart›fl›yordu. Bat› Bengal’in baflkenti Kalkuta’da, HKP (Maoist)’in sözcülü¤ünü ya-pan Gour Chakraborty, kat›ld›¤› bir televizyon program›nda yasak-lama hakk›nda flöyle konufltu: “Merkez Hükümet’in tavr› asl›ndayeni bir fley de¤il. Benzer bir deklarasyonu 2004’de de yapm›fllar-d›. Bu, 2004’deki deklarasyonun Lalgarh krizi nedeniyle tekrarlan-mas›ndan baflka bir fley de¤il.

‘Biz Maoistler s›n›f mücadelesine inan›yoruz’: Biz Maoistler, s›n›fmücadelesine inan›yoruz. S›n›f düflmanlar›m›z›n kimli¤i konusundada çok netiz. Merkezi hükümet kapitalist bir hükümet ve do¤alolarak kapitalizmin kurallar›n› iflletiyor. Operasyonlar›m›z›n ve po-

litik faaliyetimizin h›z kazanmas› karfl›s›nda do¤al olarak böylesibir önleme yöneldiler. Fakat herkes biliyor ki, 2004’teki yasakla-man›n ard›ndan hareketimiz çok daha güçlendi. Tabi, yasaklamakarfl›s›nda Bat› Bengal’in ‘Sol Cephe’ hükümetinin tavr› da merakediliyor. Biliniyor ki, HKP-Marksist ve Sol Cephe hükümeti eskidenberi Maoistleri yasaklama taraftar› de¤il. Fakat bu hiçbir anlamagelmiyor. Sol Cephe hükümeti, Merkezi hükümetin bu yasa¤›ndansonra yine geçmiflte oldu¤u gibi insanlar›m›z› öldürecek, tutukla-yacak, iflkence edecek. HKP-Marksist pratikte anti-Maoist fliddet-ten hiçbir zaman vazgeçmedi. [En son genel seçimlerde birinci par-ti olan ve flu an Bat› Bengal’de muhalefet partisi olan] TrinamoolKongresi ise anti-Maoist fliddet konusunda HKP-Marksist ile ayn›kafada. Trinamool lideri Banarjee, [eyalet hükümeti seçimlerini ka-zanmas›n›n beklendi¤i] 2011 seçimlerinden önce bütün Maoistle-rin öldürülmesi ya da hapsedilmesi için can at›yor. Aç›kças› politi-kac›lar›n bu ikiyüzlülü¤ü, bu f›rsatç›l›¤› bizi besliyor. Onlar›n bu ri-yakâr halleri karfl›s›nda halk yüzünü daha da bize dönüyor. Sonuç-ta, yasaklama bizim, s›n›f düflmanlar›m›z›n ve çürümüfl düzeninüzerine daha cesaretle yürümemizden baflka bir ifle yaramaz.”

Charakbarty TV program› ç›k›fl› tutukland›: S›k s›k televizyon prog-ramlar›na kat›larak Naksalitlerin politikalar›n› savunan HKP (Mao-ist)’in Kalkuta’daki sözcüsü Gour Chakraborty, bir TV program› ç›k›-fl›nda Kalkuta polisi taraf›ndan tutukland›. Tutuklama, merkezi hü-kümetin HKP (Maoist)’i yasaklamas›ndan hemen birkaç gün sonra

(24 Haziran’da) gerçekleflti. 73 yafl›nda olan Charakborty, kat›ld›¤›televizyon program›nda Lalgarh’daki Maoist fliddeti savunmufltu.Bengali TV’deki programda konuflan Maoist sözcü, Maoistlerin,Hindistan’da radikal bir sosyal de¤iflimi gerçeklefltirebilecek tekdevrimci grup oldu¤unu söylemiflti. Hindistan devletinin ABD em-peryalizminin yardakç›s› oldu¤unu söyleyen Chakraborty, Bat›Bengal hükümetinin de çok farkl› olmad›¤›n› eklemiflti. Programç›kfl›nda kanaldan ç›kan sözcü, d›flar›da bekleyen polisler taraf›n-dan gözalt›na al›nd›. Yasaklanan HKP (Maoist)’in bir üyesi olan Bay Chakraborty, Lal-garh’daki cereyan eden olaylar›n ard›ndan bir çok televizyon prog-ram›na kat›larak Maoist politikalar› savunmufltu. Charaborty ile birlikte baflka Maoistlerin de tutukland›¤› söyleni-yor. Bat› Bengal polisi, birkaç gün önce çat›flma bölgesi Lalgarh'agiderek gözlemlerde bulunan ayd›n ve sanatç›lara soruflturmaaçarak, Maoistlere yard›m etmekle suçlad›. Aralar›nda çok tan›n-m›fl yönetmen Aparna San, oyuncu Sanli Mitra ve tan›nm›fl tiyatrosanatç›s› Kaushik Sen’in de bulundu¤u bir grup entelektüel geçti-¤imiz günlerde Lalgarh’a gitmifl, çat›flmalar›n son bulmas› konu-sunda Maoistlerle hükümet aras›nda arabulucu olmaya çal›flm›flt›.Sanli Mitra, BBC’ye yapt›¤› aç›klamada, kendilerine yönelik suçla-man›n flok edici nitelikte oldu¤unu söyledi.

NBKP (Maoist): Hindistanl› Maoistler terörist de¤ildir:Gajurel, Hin-distan devletinin Hindistanl› Maoistlerin faaliyetlerini terörist faali-

yetler olarak adland›rmas›n›n hiçbir anlam› olmad›¤›n› söyledi. Nepal Birleflik Komünist Partisi (Maoist)’in üst düzey yöneticilerin-den olan Chandra Prakash Gajurel, NBKP-Maoist'in Hindistan rejimi-nin Hindistanl› Maoistleri terörist ilan eden karar›na yönelik tavr›n›aç›klad›.Gajurel, Hindistan devletinin Hindistanl› Maoistlerin faaliyetlerini“terörist” faaliyetler olarak adland›rmas›n›n hiçbir anlam› olmad›¤›-n› söyledi. Gajurel, “Bir partiyi terörist bir örgüt oldu¤u gerekçesiy-le yasaklaman›n o partiyi ortadan kald›rmayaca¤›n›n en taze örne-¤i Nepal’dir” fleklinde konufltuNBKP (Maoist)’in D›fl ‹liflkiler Bürosu Baflkan› olan Gajurel’in aç›kla-mas› Hindistan devletinin karar›n› aç›klamas›n›n ard›ndan gelen ilkresmi aç›klama oldu. Gajurel, Hindistan Maoistleri ile ideolojik ya-k›nl›klar› oldu¤unu fakat organik bir iliflkileri olmad›¤›n› ekledi.Gajurel, devrimci bir güç karfl›s›nda zafer kazanmak için fliddet kul-lanan Hindistan rejiminin karfl›s›nda olduklar›n› duyurdu. Bu konu-nun partilerinin Politbüro toplant›s›nda da ele al›nd›¤›n› söyleyenGajurel, Hindistan’n›n karar›n›n etkili olmayaca¤›n› düflündü¤ünüsöyledi.Zaman›nda Nepalli Maoistleri “terörist” ilan etmekte yar›flan Hin-distan ve Nepal devletlerinin daha sonra kendileri ile nas›l da mu-hatap olmak zorunda olduklar›n› hat›rlatan Gajurel, Maoist faali-yetleri yasaklamakla bir yere var›lamayaca¤›n› yineledi.

Çeviri: Solun Do¤usu

HHiinnddiissttaann KKoommüünniisstt PPaarrttiissii ((MMaaooiisstt)) ''tteerröörr'' lliisstteessiinnddee

H‹ND‹STAN- HKP(Maoist)’in 22-23 Haziran tari-hinde Hindistan’›n 5 eyaletinde ilan etti¤i ge-nel direnifl özellikle Bihar, Orissa ve Jhark-hand’da etkili oldu, ço¤u yerde günlük yafla-m› felç etti. Maoistler, Orissa ve Chattis-garh’da büyük telefon ve uydu da¤›t›m fle-bekelerini imha ettiler, tren ve otobüs sefer-lerini durdurdular. Çat›flma bölgesi olan Lal-garh’›n yer ald›¤› Bat› Midnapore ilinde isehemen hemen hiçbir iflyeri kepenk açmad›.

Operasyonda ilerleme yok : 5 gün önce Lal-garh polis istasyonunu yeniden ele geçirengüvenlik güçleri ise 5 gündür Lalgarh’›n içbölgelerine operasyon yapmak için plan ya-p›yor. Fakat henüz harekete geçebilmifl de-¤il. 20 Haziran’da karakola kamp kuran çoksay›da asker ve polis o günden sonra Mao-istlerin ve “Polis Vahfletine Karfl› Halk Komi-tesi”nin kontrolündeki bölgeye yönelik bir

harekat gerçeklefltirmedi.Operasyon flefi Paneer, kurmaylar› ile birlik-te bir bas›n toplant›s› gerçeklefltirdi. Maoist-ler ise tam da bu toplant›n›n yap›ld›¤› s›rada,polis karakoluna sadece 8 km uzakl›kta biryürüyüfl gerçeklefltirdi. Silahl› gerillalar ise3000’den fazla köylünün kat›ld›¤› yürüyüflüngüvenli¤ini sa¤lad›. Maoist lider Bikash mi-tinge silahl› gerillalardan oluflan bir korumagrubunun eflli¤inde geldi. Mitingde konuflanBikash, güvenlik güçlerinin Lalgarh’a direniflgörmeden girdiklerini söylemelerine gön-derme yaparak, Lalgarh’›n içine gelmelerininkolay olmayaca¤›n› söyledi. Lalgarh karako-lunda kamp kuran güvenlik güçlerine yöne-lik stratejilerinin ne oldu¤u sorusuna Bikash,“Bunu zaman gösterecek ama ne olursa ol-sun, polisi durduraca¤›z” fleklinde yan›t ver-di. Maoistlerin ça¤r›s›yla toplanan Lalgarhhalk› güvenlik güçlerinin kamp alan›na 8 kmuzakl›kta miting gerçeklefltirdi.

Lalgarh halk› çat›flma bölgesinde miting gerçeklefltirdi

Page 12: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

arih yapraklar› 3 haziran63’ü gösterdi¤inde, fliiryetim kalm›fl hissiyat› ya-flan›r. Sadece kendi ülkesis›n›rlar› dahilinde kalma-m›fl, ait oldu¤u düflündünyas›n›n fliirsel savunu-culu¤unu, ezilenlerin öz-

gür dünya projesinde bayraklaflt›rarak, fikirleri vesanat› enternasyonal proletaryaya mal olmufl Na-z›m Hikmet’in ‘hiç kimse duymadan hükümler giy-mesi’ buruklu¤udur o gün. ‘Haziranda ölmek zor’derken, ne kadarda hakl›ym›fl Hasan Hüseyin! Ve2005’ten beridir, Haziran’da çifte mengene pusula-r›nda direnir yürekler. fiiir ve kavga tutuflturur gece-nin mavisinde! Ayn› selametli yolun aflina ezgileri-dir haziranda yetirdiklerimiz…

‹mgeler..! hayat›n, toplumsal dönüflümü için fikirle-rin, betimleme sanat›yla anlat›lmas›. Ve fliir! ‹mge-lerin kaç›n›lmaz dura¤›! Bu yaz›yla birlikte Naz›mHikmet’i, klasik, kronolojik anmaktan ziyade, ezi-lenlerin fliir dünyas›nda katt›¤› kazan›mlar›, geçti¤i-miz süreç itibariyle fliir dünyas›n› ve imge gelene¤i-ni tek tek ele almaya çal›flaca¤›z. Bu ele al›fl, biçim-sel esteti¤in, öz ile diyalektik birli¤i ve dört büyükkopufl (tüm s›n›f ayr›l›klar›n›n kald›r›lmas›na, bu s›n›fayr›l›klar›n›n dayand›¤› tüm üretim iliflkilerinin kal-d›r›lmas›na, bu üretim iliflkilerinin karfl›l›¤› olan tümsosyal iliflkilerin kald›r›lmas›na, bu sosyal iliflkilerinsonucu olan tüm fikirlerin devrimcileflmesine) çer-çevesinde, insanl›k mücadelesindeki getirileri, hata-lar› ve eksikleri üzerinde duraca¤›z. Yaz›n›n bitifliylebirlikte, fliirin geldi¤i derinlik ve flu andaki bilinçlen-me evresinde oynam›fl oldu¤u rolü dile getirmeyeçal›flaca¤›z. Bu flekliyle, büyük ustaya sayg›m›z›,onun dünyaya izdüflümü, fliir tad›nda hat›rlamayaçal›flaca¤›z.

fiiir insanl›k tarihinin en eski edebiyat türlerinden bi-ridir. Yaz›n›n dahi keflfedilmedi¤i dönemlerde, ezgi-lerle a¤›zdan a¤za dolaflarak günümüze kadar gelenço¤u fliir bunun naçizane örneklerini göstermekte-dir. ‹mge, sözlük karfl›l›¤› hayal olarakta nitelendirilir-ken, edebiyat çevreleri taraf›ndan ise ‘anlat›lmak is-teneni daha canl›, daha duyulur biçimde anlatmakiçin onunla baflka fleyler aras›nda ba¤lant› kuraraktasarlanan yeni biçimler’ olarak de¤erlendirilir. Hersanat dal› gibi fliirde herhangi bir düflünce silsilesinin(en özlü ifadesiyle s›n›f›n) merce¤inden geçerek ha-yat hakk› bulur. Ve bu düflünce sistemati¤inin felse-fi özüne sad›k kalarak, imgelemeler anlam kazan-maktad›r. O yüzden imge denilen fliirsel olguyu, o fli-irin ve o fliirin hizmet etti¤i s›n›f perspektifinin soyut-lan›larak yap›lan yorum, hayat›n her alan›nda daolabilece¤i gibi ikiyi bir etmek olur.

Naz›m Hikmet’e dair, daha önceleri defalarca de¤er-lendirme yap›ld›-yap›lmakta. Naz›m’› Naz›m yapanen büyük temel ö¤esi (evet temel ö¤esi) Naz›m’›n20. yüzy›l uzlaflmaz s›n›f çeliflkileri içerisinde, taraf›-n› Marksist düflün dünyas›ndan yana belirleyerek,Marksist felsefeyi fliirlerine baz alarak, eserler üret-mesiydi. Zira Türkiye-Kuzey Kürdistan’da gördü¤üonca bask›, sansür, k›s›tlama, 16 sene cezaevi vesürgün, bizzat ezilenlerin kurtuluflu için kaleme al-d›¤› eserlerden dolay›d›r. Onun eserlerinde aksettir-di¤i diyalektik materyalizmin esteti¤e bürünmüflbir evresidir. Dünya edebiyat›nda ilk defa olan, flan-l› Ekim devrimiyle ortaya ç›kan bu yeni ak›m›n ilksözcülerinden ve ilerleticelirinden olmufltur.

‹mge, sadece mistik-idealist bak›fl aç›s›n›n de¤il, ay-n› zamanda da, diyalektik öze ba¤l›, biçiminde vaz-geçilmezi aras›ndad›r. Ama her iki dünya görüflüaras›nda bir fark vard›r. Bu dünyay› ele al›fltaki me-todoloji fark›d›r. Her ikisi de imgedir. ama her iki im-gede, iki ayr› yola iflaret eder. Birisi yaflam› anlafl›l-maz, mu¤lak, bilinmezci, hofl sözler manzumesi ya-

da sürekli kötülükler tekrar› olarak gösterirken, di-¤eri ise maddenin bilinçteki yans›mas› olarak vukubulan insan derinli¤ini iflfa etmektedir.

‹mgeyi ve ezilenler aç›s›ndan yeri ve görevini anla-mak için, imgenin kendi co¤rafyam›z s›n›rlar›nda k›-sa bir muhasebesini yapmak, tarihsel arka plan›nabakmak, yaz›n›n anlafl›labilirli¤i aç›s›ndan önemli ol-du¤u kanaatindeyiz.

fiiirde imge serüveni, ülkemiz topraklar›nda da ilkç›k›fl›ndan beri iki ana ak›ma bölünmektedir. Amasistemli olarak tart›flmalar, 1920’lerin bafl›na dayan-maktad›r. ‹mge, duygu ve düflünceleri daha aç›k ha-le getirmeye çal›flan bir araç olarak görenler ile, flii-rin imgeler sanat› oldu¤unu söyleyenler, saflar›n›belirlemifltir. Bu da, fliirin geliflimiyle birlikte çeflitlidönemlerde bir ak›m›n, di¤er ak›ma göre daha a¤›r-l›kl› olarak seyrelmesine, zaman zaman, öncülük-artç›l›k olarak yer de¤ifltirmesine evirilerek (ki bu s›-n›f mücadelesinde s›n›flar›n bir biriyle olan dengele-riyle efl de¤erdir) günümüze kadar gelmifltir

GGaarriippççiilleerr“Beylik kal›plar, beylik oyunlar, beylik dünyalar için-de bunalm›fl kalm›fl olan fliire yeni imkânlar ara-mak” için yola ç›km›fl bir gelene¤in temsilcisidir Ga-ripçiler. Bunlar›n bafl›nda Orhan Veli gelir. Bu fliir ge-lene¤inin en göze çarpan özellikleri fliiri her okuyu-cunun anlayabilece¤i, s›radanlaflt›ran bir metot izle-yerek, en genifl okura dayanmay› perspektif edinir.Ama öte yandan, ‘her türlü anlam ve söz sanatlar›n-dan vazgeçilmelidir’ anlay›fl›yla, felsefede agnosti-sizme kap› aralamaktad›r. fiiir esnas›nda, okuyucu-nun akl›nda kalmas› için bafl vurulan her türlü kafi-yeye ‘kal›p’lar› y›kmak üzere reddeder. fiairaneli¤ekarfl›tl›¤›yla baya¤› ün salm›fl olan garipçiler ak›m›,“Genç okuryazarlar, hatta bu iflle u¤raflanlar sand›-lar ki, fliir yaln›z küçük olaylar›n, yaln›z alelâde birdille anlat›lmas›ndan meydana gelir. Böyle böyle bubasitlik, bu alelâdelik fliirin bir tarifi, bir flart› oldu”diyerek tüm eski fliir anlay›fllar›yla çarp›flt›. Lakin, birsüre sonra kendisi de ak›ma direnemedi. ‹mgeciak›m›n gelmesiyle birlikte, Garipçiler dönemi ka-panmaya yüz tuttu!

‹‹kkiinnccii YYeenniicciilleerrfiiirin en önemli de¤eri olarak gördükleri imgelemesanat›n›n kendilerine rehberlik edinen ‹kinci Yeni-ciler, Garipçilerin fliirinden kovdu¤u imgeyi taçedinmifllerdir. Kapal› anlat›m, soyutland›rma, erifl-mifl olan fliir tekniklerini imgenin bol ritueli alt›ndayeni bir boyuta varm›flt›r. Art›k fliir yoktur. ‹mgevard›r. ‹mge yaflanmaz ama yaflar. ‹mge anlat›lmazama anlat›d›r. ‹mge kavran›lmaz ama kavramd›r.K›sacas›, salt imgeye kadar fliir, fliir olmam›flt›r. Bugelene¤in öncü flairlerinden Cemal Süreyya baka-l›m neler diyor “‹mge ne acaba? ‹mge bir fleyin da-ha iyisi, daha kötüsü, daha gerçe¤i, daha gerçek d›-fl› durumu, daha temizi, daha kirlisi, daha hafifi, da-ha a¤›r›, daha... Nas›l söyleyeyim, daha kendisi (Ce-mal Süreya, 1997: 177). ‹kinci Yeniciler’e ayn› za-manda ‘imge ç›lg›nlar›’ diye de söylenilir. Çoktahaks›z olundu¤u söylenemez. Zira, Cemal Sürey-ya’n›n söylediklerine birde Ece Ayhan’›n “‹mgesizhiçbir fley anlat›lamaz” denecek kadar imge fetifliz-mine düfltü¤ü görülürse, “ç›lg›nl›k” olarak nitelendi-rilen fleyin boyutunu anlam›fl oluruz. “‹mge asl›ndaanlam. Anlam tafl›y›c›s›. fiiirin birimi. Ama bir bak›-ma da de¤eri var, yaln›zca araç de¤il” sözüyle, as-l›nda, ‹kinci Yeniciler’i ve onlar›n üzerinden yüksel-di¤i felsefi idealizmi, çocuk gözüyle görmek bilemümkündür. Art›k ‹kinci Yenicilerin yolu bellidir;“gerçe¤in düzeninde yapamayacaklar› de¤iflikli¤ikelimelerin konuflma dilindeki gündelik düzenindeyapmak” !!! Bu flekliyle, toplumun de¤ifltirilmesimümkünat› olmad›¤› düflüncesi, fliirle en genifl kit-lelere ulaflt›r›labilecektir. “Devaml› hayal kur, ger-çek olmayan› iste, ulafl›lamayan› keflfet.”

TToopplluummssaall GGeerrççeekkççiilliikk1960’l› y›llara gelindi¤inde, gerek dünyada ana ak›molan devrimin yükselifli gerekse bunun ülkemizeyans›mas› ve tüm bunlar›n sonucu olarak toplumsalkurtulufl için aya¤a kalkan ezilen y›¤›nlar›n hareket-lili¤i, kendisini fliir alan›nda da gösteriyordu. Atilla ‹l-han, Arif Damar, Enver Gökçe, Hasan Hüseyin, Ah-met Arif ve bir çok flair bu dönemin toplumsal de-¤iflimi içerisinde flekillenerek, fliirlerini toplumsalgerçekçilik gelene¤ine göre derleyecektir. Hatta is-mi geçen bu flairler, geri toplumun düflün dünyas›n-dan bütünlüklü olarak kopamasa da, dönemsel ola-rak, toplumsal gerçekçilik fliir gelene¤ine önderlikedecektir.

Toplumsal gerçekçilik, Naz›m’a tekrar dönüfl yolu-nun aralan›fl› olarak görülmelidir. Naz›m, o¤lu Meh-met’e yazd›¤› mektupta “Bak o¤lum. Ben bir yaz›okurken, ister ilim yaz›s›, ister fliir, edebiyat, hikaye,roman, falan filan. Kendime flunu sorar›m; Ne diyor?Dedi¤ini nas›l diyor? Bu iki soruda ilki temeldir, fakather ikisi bir, birlik olmal›d›r” diyerek, düflüncelerin,sanatsal alanda ele al›n›rken uygulanmas› gerekenmetot da öncelik-sonral›k olgusunun ne oldu¤unu,anlatmaktad›r. Toplumsal gerçekçi fliir gelene¤ininNaz›m sonras› uygulay›c›lar›; “Sav›m›z fluydu: Hassanat toplumsal sanatt›r, toplumsal sanat bir içlem(öz, muhteva, contenu) sanat›, söyleyecek fleyi söy-leyifl biçiminden ay›rmaks›z›n öne alan sanat... Budurumlar› bilgin de ozan da deyimleyebilir, aralar›n-daki fark ikincisinin, estetik kategorileri içerisindeve imgelerle deyimlemesi” diye yorumlayarak, Na-z›m’›n sanat›yla ortaklaflmaktad›r.

Toplumsal gerçekçiler, Garipçilerin fliirlerinden ta-mamen att›klar› imgeyi, yeniden fliire kazand›rarakve ayn› zamanda “‹mge her fleydir” diyen ‹kinci Ye-niciler’le aras›na toplumsal realitenin de¤iflim mü-cadelesini koyarak fliirde tekrar ilerlemenin ad›yd›.Ne öznelci dünya görüflünün biçimi yücelendirerek,toplumsal özden kopartarak imge fetiflizmine düflü-yor, ne de salt propagandif, didaktik, yal›nl›k etki-sinde kalarak nesneyi duygu dünyas›nda devfliri-yordu.

fiiirde olan de¤iflim, ülkemize has, lokal bir edebihadise de¤il, uluslar aras› poetikan›n vücut bulmuflhaliydi. Yine ikinci emperyalist paylafl›m savafl› son-ras›nda bir çok flair, toplumsal gerçekçilik ak›m› içe-risinde yer alacakt›. Fakat belirli bir dönem sonra,toplumsal gerçekçilik içerisinde çeflitli fikir farkl›l›k-lar›-yol ayr›l›klar› kendisini gösterecekti. Bu ayr›fl›miçerisinde bir çok flair kendisini “toplumcu” yada“gerçekçi” olarak kategorize ederek, toplumsal ger-çekçili¤i metafizik olarak ele almaya bafllayacakt›.Bunun önemli belirtileri büyük flair Bertol Brecht’tegörülecektir. Brecht, “Halk için savaflan entelektüel-ler için de yazmak, halk için yazmakt›r” fikriyle, eli-tist fliire meyleyen bir çizginin belirtileriyle, “gerçek-çi” yelken açacakt›.

fifiiiiirr vvee MMeevvccuuddiiyyeettGünümüzde, toplum fliire karfl› çok ac›mas›z! fiiiryazmak o yüzden cüretkarl›k gerektiren bir halebürünmüfl durumdad›r. Tüm kesimler taraf›ndan ta-n›nan, “be¤enilen” “çok ünlü” flairlerin kitaplar› dahi,4-5 bini aflmayacak seyirde yol al›yor. fiiire ilgi böy-le olunca, fliirdeki kalitenin seviyesi de buna ayn›paralellikte efllik ediyor. Edebiyat dergilerinde fliiryaz›l›yor ama tart›fl›lm›yor. fiiir be¤enileri oluyor,ama o fliire ruhunu veren düflün dünyas› irdelenmi-yor. Ya salt muhteva-kontenü, ya da “Allah ne ver-diyse dedirtecek” tarzdan bir imge fetiflizmi at bafl›gidiyor. Ve tüm bunlar›n hepsi, 20. yüzy›lda muaz-zam fliir birikim seviyesine yükselmifl devrimci ce-nahta cereyan ediyor. Ülkemizdeki devrimci fliir ge-lene¤inin bu flekle bürünmesi yol açan, esas itiba-riyle 12 Eylül AFC’n›n etkileridir. 12 Eylül’le toplu-mun ilerici güçleri ve genifl halk y›¤›nlar›na yap›lansald›r› ve bu sald›r›n›n yaratt›¤› tart›flma götürmez

yenilgi (geçicide olsa yenilgi) toplumsal gerçekçi saf-lar›na ekti¤i tohumlard›r. Rus sosyal emperyalizmi-nin çöküflüyle birlikte, neo-liberal reçeteli yeni “ay-d›n”lanma hareketi ve “toplumsal” savunusu bu to-humlar›n yeflermesine katk›lar sunmufltur. Birçoktoplumsal gerçekçi flair havlu atm›fl, devrimci gele-nek “yeni” ak›ma karfl› duramam›fl yada k›smi iti-razlarda bulunmufltur. Neticede ise, birbirini izleyenbiçimi farkl› ama özü ayn› olan (burjuva fikirlerin fli-ir alan›ndaki hakimiyeti) AFC ve neo-liberal sald›r›-lar, devrimci gelene¤in toplumsal gerçekçilik do¤-rultusunda yeni sanaterleri yetifltirmesinin-gelifltir-mesinin önüne güçlü setler oluflturmufltur.

Tüm bu toplumsal tarihçemizde, flu anda durdu¤u-muz yer neresidir? Esas sorulmas› gereken soru bu-dur? Zira bu soruya do¤ru cevap bulabilirsek, nere-ye gidece¤imize (toplumsal gerçekçi fliir rehberli¤in-de) daha rahat yön verebiliriz. Saflar›m›zda flu andaiki olumsuz yan mevcut. Birbirinin iki kutbu, ayr›ama ayn› olan iki kutup! Somut örnek verecek olur-sak, Kardelen Yay›nc›l›k’tan ç›kan son iki fliir kitab›bu iki ucu gösteriyor. Ercan Yoldafl’›n kitab›, nerdey-se düz yaz› tarz›nda kaleme al›nm›fl. Bir çok vurgu,binlerce defa dinlemifl oldu¤umuz, gelenek fliirleri-mizin t›pk›s›n›n ayn›s› durumunda. Hele baz› fliirle-ri neredeyse, KAYPAKKAYA camias›n›n marfllar›n›anlatmaktad›r ki, bu da fliirin salt propagandif yönü-ne iflaret ederek, okuyucu kitleyi toplumsal gerçek-çilik metodolojisinin bir yan›na bakmas›na yönlen-dirir. Di¤er bir kitap ise, sevgili dostum, yoldafl›mMurat Sezgin’in ‘Y›ld›z›n Yaral› Gö¤sünde’ eseridir.‹lk önce belirtmek gerekir ki, Murat’›n son fliir kita-b› ilkine oranla bir kopuflu getirmifl durumda. Amatoplumsal gerçekçilik ak›m›n›n kendisini de¤il, nü-velerini bulundurmakta. fiiirlerinde do¤a, toplum veinsan betimlemeleriyle hofl imgeler yakalam›fl. Fa-kat ne yaz›k ki, fliirlerinde baz ald›¤› metafor, anla-t›lmak istenen de¤il, biçimsel anlat›md›r. ‹mge ç›l-g›nl›¤› fliirlere o kadar hakim ki, ‘ana tema ne, sonuçnerede’ dedirtecek tarzdand›r. Tüm bu tek yanl› eleal›fla ra¤men, toplumsal gerçekçilik fliirinin nüveleride bulunmaktad›r. En son Murat yoldafl›mla görüfl-memde yeni fliirlerini okudum. San›r›m bir sonrakifliir kitab›nda, oldukça güçlü real-imge gelene¤ininderin fliirlerini okumak mümkün olacakt›r.

Sonuca do¤ru var›rken, bir dönemin fliir realitesininne olmas› gerekti¤ini, o dönemde hakim s›n›flar›n›nyönelimleri ve ezilenlerin bulundu¤u pozisyonu iyigörmemiz gerekir. Mao, sanat üzerine yaz›lar›ndaflöyle diyordu. “ … iki sorun var. Birincisi, edebiyattaderinlik kazanmak iken, ikincisi yayg›nl›k kazan-mak! Ülkemizde Japon emperyalizminin iflgali mev-cut! O halde en genifl halk y›¤›nlar›na gidebilmekiçin yayg›nl›k politikas›n› izleyece¤iz.” Toplumsalgerçekçi fliir gelene¤inin savunucular› bu yöntemiizlemelidir. Amerikan emperyalizminin BOP eflli¤in-de, Ortado¤u’yu tekrardan flekillendirmesi ve bu fle-killeniflin göbe¤inde Türkiye-Kuzey Kürdistan olma-s›, toplumu derinden etkileyecek bir çok gerici poli-tikalar›n yürürlü¤e girece¤i kaç›n›lmazd›r. Toplum-sal gerçekçiler, bu hassas noktalara ›fl›k tutmak zo-rundad›r. Ama bizim aç›m›zdan ihtiyaç olan ve yu-kar›da bahsetti¤imiz, iki yanl›fl e¤ilime (salt propa-ganda ve soyut imge) karfl› edebi münakafla yürüt-mek büyük bir önem arz etmektedir. O yüzden, bu-gün izlenilmesi gereken yöntem, toplumsal gerçek-çilikte yo¤unlaflarak yayg›nlaflmad›r.

‘fiiir, toplumsal mesaj›n bir elmas›n kokusu gibi ol-mal›d›r’ der Engels. Kristalize olmufl gerçe¤in, anla-fl›labilir duygulara bürünebilmesidir. Bir ‘Yaral› Y›ld›-z›n Gölgesinde’dir, Cordoba yollar›nda ‘zeytin kara-s›’d›r flairin. ‘Yer yüzü aflk›n yüzü’dür dizelerinde,‘üflür ölüm bile’ serin direniflinde. Y›k›l›nca “y›k›l-maz” olan ‘su çürür’, Ozan›n dilinde ‘umut katar›-y›m, da¤ tutar yolum’ z›lg›tlar›na dönüflür. Ama herfleyden önce fliir, imgenin esaretinde bir davettir; ‘yaflamak bir a¤aç gibi tek ve hür ve bir orman gibikardeflçesine’

12 1-16 Temmuz 2009 KÜLTÜR-SANAT

fi‹‹R

VE‹M

GE

‘fiii

r, t

oplu

msa

l mes

aj›n

bir

elm

as›n

kok

usu

gib

i olm

al›d

›r’ d

er E

nge

ls. K

rist

aliz

e ol

mu

fl ge

rçe¤

in, a

nla

fl›la

bili

r d

uyg

ula

ra b

ürü

neb

ilm

e-si

dir

. Bir

‘Yar

al› Y

›ld

›z›n

Göl

gesi

nd

e’d

ir, C

ord

oba

yoll

ar›n

da

‘zey

tin

kar

as›’d

›r fl

airi

n. ‘

Yer

zü a

flk›n

zü’d

ür

diz

eler

ind

e, ‘ü

flür

ölü

mbi

le’

seri

n d

iren

iflin

de.

Y›k

›l›n

ca “

y›k›

lmaz

” ol

an ‘

su ç

ürü

r’,

Oza

n›n

dil

ind

e ‘u

mu

t ka

tar›

y›m

, d

a¤ t

uta

r yo

lum

’ z

›lg›

tlar

›na

dön

üflü

r.A

ma

her

fley

den

ön

ce fl

iir,

im

gen

in e

sare

tin

de

bir

dav

etti

r; ‘

yafla

mak

bir

a¤a

ç gi

bi t

ek v

e h

ür

ve b

ir o

rman

gib

i ka

rdefl

çesi

ne’

Y. OZAN

T

Page 13: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

‹ran’da Cumhurbaflkanl›¤› seçimleri yap›larak tamamland›, amaözünde sonuçland›r›lamad›. Çünkü, seçimler ya da seçim sonuçla-r›n›n yol açt›¤› kaos ve kargafla ya da muhalif reaksiyon ‹ran sokak-lar›na hakim durumdad›r. Ahmedinejad ile dini lider Hamaney’infeodal din unsuruyla katmerleflmifl faflist iktidar›, “reformcu lider”diye lanse edilen Musavi yanl›s› say›lan ama aç›k ki ‹ran halk s›n›f-lar›na mensup olan onlarca gösterici katledildi, yüzlercesi yaralan-d› ve azg›n bir faflist terör estirildi-estiriliyor. Hareketin boy verme-sindeki vesile ya da görünürdeki dürtüsü olarak, hile kar›flt›r›ld›¤›gerekçesiyle seçimlerin yenilenmesi istemi görülmektedir. Ancakgörünürde bu talep üzerinden gündeme gelen hareketin derinlik-lerinde; bask›, zulüm ve sömürü sistemine karfl› büyük bir tepkininoldu¤u inkar edilemez. Kuflkusuz ki, geliflen hareket ve bu hareke-tin niteli¤i anlafl›lmaz de¤ildir. Yaflanan durumun, ön ve arka plan-da olmak üzere; devrimci ve gerici dinamik olmak üzere sebeplerive özellikleri vard›r. Toptanc›-tekçi anlay›flla, “devrimci” veya “geri-ci” biçimde de¤erlendirmek veya devrim hayalleri ve gerçek duru-mu abartmak yan›lg›l› yaklafl›mlard›r. ‹ran’daki geliflmelerin bir muazzaml›k tafl›d›¤› do¤rudur. Önemli ge-liflmeler yaflanmakta ve devrim için büyük f›rsat ya da olanaklardo¤maktad›r. Devrimci durumun fevkalade oldu¤u, bunun üzerin-de devrimci hareketin geliflme zemini yakalad›¤› aç›kt›r. Mevcut

hareket, gerici klik önderli¤inde olsa da hareket devrimci dalgan›ngelifltirilmesi için son derece uygundur. Hareketin büyüyüp genifl-leyen kapsam› göz önüne al›nd›¤›nda, yani genifl halk kitlelerininbüyük kat›l›m› düflünüldü¤ünde kendili¤inden gelme özelli¤i demevcuttur. Halk›n devrimci tepkisini görmemek kusurlu bir yakla-fl›m olacakt›r. Öte yandan, iktidar kli¤i, gösteriler karfl›s›nda geriad›m atmayaca¤›n› beyan etti. Muhalif klik de gösterileri sürdürmeyönünde beyanlarda bulunuyor. Geliflmelere bak›ld›¤›nda, hareke-tin k›sa sürede kolayca dinmeyece¤i anlafl›lmaktad›r. Halk kitleleri-nin kan› ak›t›lmaya devam edilecektir. Ama ne u¤runa? Dolay›s›y-la, buradaki geliflmelere enternasyonalizme s›k› s›k›ya ba¤l› olantüm dünya komünistleri hiçbir aç›dan duyars›z kalamaz. ‹ran’da yaflanan geliflmelerden birçok sonuç ç›kar›labilir, ç›kar›lma-l›d›r. Yaflanan seçimler ve sonras›ndaki geliflmeleri nas›l yorumla-mak gerekir ya da bu geliflmeler neyi göstermektedir, nas›l de¤er-lendirilmelidirler? Ve baflta ‹ran’l› komünist devrimciler olmak üze-re komünistlerin görevleri ya da yaklafl›m› ne olmal›d›r? Tüm bun-lar›n proleter s›n›f bak›fl aç›s›yla kavranmas› ve yan›tlanmas› müm-kündür.Bir; demokrasinin de¤iflmez unsuru olarak sunulan gerici-burjuvaparlamenter sistemlerin seçimleri veyahut ta demokrasi diye su-nulan bu seçimlerin asla demokratik olmad›¤› ve olamayaca¤›

aç›kt›r. Burjuva cumhuriyet ve diktatörlük biçimlerindeki parla-mentonun faflizmi peçeleme görevi amac›yla ‘kaba ve uydurma’oldu¤u gibi, bu ‘kand›rmacan›n’ uzant›s› durumundaki ö¤eleri de(seçim oyunu gibi) halk kitlelerini oyalay›p aldatan ifllevden ilerifleyler de¤ildirler. ‹ran’daki seçimler, hakim s›n›flar›n iddia ettiklerigibi, ne demokrasiyi temsil etmifltir ve ne de demokrasi anlam›nagelmifltir. Tam tersine, yaratt›¤› sonuçlarla da demokratik içeriktenyoksunlu¤u ve gerici yüzünü göstermifltir. Ki, komünistlerin baflkabir beklentisi olamaz-yoktur da. ‹flte, burjuvazinin seçim demokra-sisi ve demokrasi tebaas› bir kez daha, ‹ran’da ç›plak olarak yaka-lanm›flt›r.‹ki; her halükarda ve kesinlikle, ‹ran’da mevcut iktidar›n s›n›f niteli-¤i ve karakterine ba¤l› olarak, muhaliflerine ve protesto gösterile-rine kat›lan devrimci halk kitlelerine uygulad›¤› faflist bir terördür.Komünist ve devrimciler bunu kesinlikle k›namal›, karfl› ç›kmal›d›r.Üç; hareketin bafl›n› ‘reformcu’ olarak tan›mlanan özünde gericiburjuva kesim çekmektedir. Yani sorunun esasta burjuva egemenklikler aras›nda oldu¤u aç›kt›r. Bu ba¤lamdaki çeliflki ve çat›flmadakomünist ve devrimciler taraf de¤ildirler, olamazlar. Ama bundandevrim ad›na yararlanma ihmal edilmemelidir.Dört; ancak hareketin önderli¤ini bu kesimler yapsa da hareketekat›lan kesimler reform yanl›s› genifl halk kitleleridir. Yani hareke-

tin gövdesini gerici s›n›f kliklerinden birinin (‘reformcu’ Musavi’nintemsil etti¤i) kendine yedeklemeyi baflard›¤› devrimci halk kitlele-ri oluflturmaktad›r. Bu da hareketin ikinci yan› ya da özelli¤idir. Buyan, ‹ran’da genifl halk kitlelerinin demokrasi ve devrim talepleri-nin s›cak oldu¤unu ve gerici egemen s›n›flara karfl› büyük bir hofl-nutsuzluk içinde olduklar›n› göstermektedir ayn› zamanda. Dolay›-s›yla, hareketin önderli¤ini hiçbir biçimiyle destekleyemeyece¤imizaç›kken, devrimci halk kitlelerinin dile getirmifl olduklar› taleplerive mücadelesinin hakl› ve devrimci oldu¤unu görerek destekle-mek durumunday›z. ‹ran’da ayakta olan devrimci halk kitleleridir.Befl; tüm bunlara ba¤l› olarak komünist devrimcilerin somut bir gö-rev olarak, ‹ran halk kitlelerinin öz talepleri do¤rultusunda hareke-te önderlik yapmas› ve hareketi siyasi iktidar perspektifiyle dev-rimci öze çekmeleri ihtiyac› a盤a ç›kmaktad›r.Alt›; ‹ran komünistleri bu hareketten kendi devrimleri lehine yarar-lanma yetene¤ini bilimsel ölçülere uygun olarak sergilemelidir. Ya-ni ayaklanma hareketini Halk Savafl›’na hizmet etme veya dönüfl-türme bilinciyle hareket etmelidirler.Ve Yedi; Komünist ve devrimciler, ‹ran’da yaflanan faflist terör vekatliamlara karfl› hemen tepki göstererek tav›r almal›, proleter en-ternasyonalist görev yerine getirilmelidir.

‹ran’da Yaflanan Geliflmeler ÜzerineBak›fl CANUFUK Ç‹ZG‹S‹

131-16 Temmuz 2009GÜNCEL

Gerçeklefltirilen cumhurbaflkanl›¤› seçimlerininard›ndan ‹ran'da halk›n beklentilerinin karfl›lan-mas›nda hayal k›r›kl›klar› yaflanmas›, y›llard›r biri-ken tepkinin daha çok kendili¤inden soka¤a dö-külüverdi¤i bir sürecin yaflanmas›na neden olu-yor. ‹ran’da seçimle daha da netleflen tablo, sta-tükonun bir ad›m ötesi geliflmelerin yaflanmas›naneden oldu. Hatta “‹ran’da bir de¤iflim mi olu-yor?”, “Bir renkli devrim de ‹ran’a m›?”, “Rejim sar-s›l›yor, halk hareketi devrime do¤ru yol alabilirmi?”, “‹ran 30 y›l öncesine mi dönüyor?” gibi dahabir çok spekülatif ve çi¤ kalan de¤erlendirmeleroldukça yo¤un. Bilhassa liberal g›dal› ve emper-yalist statükoya mutab›k de¤erlendirmeler biranda her yeri kaplad›. Bu da yetmezmifl gibi “siv-ri zekâl› uluslararas› iliflkiler-Ortado¤u uzman›”bozuntular›, ‹ran’›n geçmiflini hat›rlatarak “‹ranhalk› devrim yapmas›n› bilir” temennilerini dillen-direrek niyetlerini de ortaya koyuyorlar. Söz ko-nusu tahlil ve de¤erlendirmelerin yetersiz ve ço-¤unlukla hayali oldu¤unu, bolca ‘ahkâm’ kesildi-¤ini, soka¤a dökülen kesimlerin taleplerinin s›n›f-sal ba¤lar›ndan kopar›larak tahlil edildi¤ini ve do-lay›s›yla abart›l› yorumlar›n yap›ld›¤›n› söylemekmümkün.

‹ran’daki geliflmeler emperyalist ‘yeni süreç’le birlikte ele al›nmal›‹ran’daki seçimlerin, emperyalizmin kendisiniyeniden yap›land›rd›¤› ve dünya siyasetine, eko-nomisine yeniden flekil verdi¤i bir süreçtegerçeklefli¤ini görmek gerekir. Obama’n›n tümdünyaya sundu¤u yol haritas›, yeni stratejiler sonderece aç›kt›r. Bu süreçte ‹ran’da önemli bir yer-de durmaktad›r. ABD, ‹ran’a yönelik söylemindede¤ifliklik yapt›¤›n›, eskisi gibi bir kaba yaklafl›m›nolmamas› gerekti¤ini, dertlerinin ‘küresel bir uz-lafl›’ yaratmak oldu¤unu, bunun için ‹ran’a zeytindal› uzatt›¤›n› aç›kça beyan etmektedir. Mant›kenböylesi bir beyan karfl›s›nda ‹ran’daki sokak gös-terilerini klifle bir flekilde “Bat›’n›n ifli” diye yorum-lamak do¤ru de¤ildir. Elbette ki karikatürize ede-ceksek, “Obama’n›n uzatt›¤› el karfl›l›¤›n› buluyor”diyebiliriz. Ama bu toptan yaklafl›m› hakl› ç›kar-maz. Dikkat edilirse ‹ran seçimleri ve ard›ndanyaflanan gerilime dair Obama’dan laf gelmemifl-tir. Temkinli davran›lm›flt›r, ‘içifllerine kar›flmay›z’tarz›nda beyanlar olmufltur. Bu, ABD’nin ‘imanageldi¤inden midir?’ De¤il tabi ki. Fakat ortada birhesap var, tarihi tecrübeler var. Bir defa konjonk-tür baflka bir tarz› dayat›yor. Her fleyden önce Af-

ganistan-Pakistan gibi ABD’nin bir numaral› stra-tejik hedeflerinden biri söz konusu. Bu ‘maraz›n’hallolmas› için ‹ran’a kur yapan ABD neden klifle-leflmifl anlamda bir müdahalede bulunsun. Heleki ABD ya da ‹ngiltere’nin komplo kurdu¤u ve‘renkli bir devrim’ hedefledi¤i de¤erlendirmesipek gerçekçi de¤il. En az›ndan bu yönde gözle-nen bir siyasal durum, yönelim yoktur.

‹ran’daki seçim ve çat›flmalar›n çeflitli boyutlar› var Evet, emperyalist güçler, stratejik projelerineba¤l› olarak ‘d›fl›ndaki’ dünyaya veya yutulacaklokma olarak gördü¤ü ya da difl geçirebildi¤inidüflündü¤ü ulus-devletlere de¤iflimi dayatt›¤› gi-bi, bu emperyalist zoraki ve yapay de¤iflim (‘de-mokrasi demagojisi’ ile k›l›flamaya çal›flt›¤› iflgal-ilhak sald›r›s›), ‹ran’›n kap›s›n› da çalmaktad›r. La-kin bu de¤iflim, liberallerin, sahte siyaset-ulusla-raras› iliflkiler uzmanlar›n›n anlat›¤› gibi de¤ildir.Yani ‘devrim oluyor, ya da ‘devrimin kap›s› ara-lan›yor’ de¤il. Kald› ki devrimin yolunu döfleye-cek s›n›fsal dengenin ‹ran’daki durumu ortada-d›r. Bugün ‘de¤iflimi’ ya da ‘devrimi’ isteyen s›n›f-lar hangileri ve bunlar›n bu hareketi do¤rultu-sunda oluflturduklar› bir program var m›? Halkkesimlerinin bu yönde s›rt›n› dayad›¤› dönüfltü-rücü, de¤ifltirici bir özne var m›? Bu sorulara ve-rilecek cevap önemlidir. Kuflkusuz ezilen kesim-lerin talepleri vard›r, bu yönde hareketlenmeyemeyillidirler ve bu ayn› zamanda özel bir durumde¤il, aksine tarihsel-nesnel bir durumdur. Fakatgöz ard› edilemez ki, ezilen kesimlerin bu ihtiya-c›na cevap verecek, gerçek anlamda bir özne -neyaz›k ki- yoktur. Bu koflullarda da olsa ‘isyan et-mek’ hakk› tart›fl›lamayaca¤› gibi, bu koflullarda-ki hareketlerin bir proleter cephe devrimine dö-nüflmesi beklenemez. Geliflen harekete önderlikyapan s›n›f ve güçlerin niteli¤i gere¤i, hareketinbaflar›s›z kalaca¤› bafl›ndan itibaren belli oldu¤ugibi, somut hareketin böyle bir iddias›n›n esastaolmad›¤› ve gerici klikler önderli¤inde geliflti¤iaç›kt›r. O halde mevcut hareketin sonuçlar› neolabilir? Tam da bugün ‹ran’da oldu¤u gibi olur.Yani halk kesimlerinin talepleri, isyan›, Musavigibi bir ‘devrimci’ ve onun ‘örgütü-program›’ et-raf›nda döner. T›pk› bizim ülkemizdeki AKP gibi.AKP’de ‘devrimin’, ‘de¤iflimin’ öznesi olarak da-yat›lmad› m›? Demokrasi timsali, haklar bahfle-den havari vb. olarak addedilen AKP de¤il miydi?Demokrasi felaketinin, daha do¤rusu virüsünün

7’den 70’e herkese bulaflmas› böyle olmad› m›?Emperyalist konjonktür ‘de¤iflimi’ dayat›yor de-dik. Do¤rudur. 30 y›ld›r kapal› devre çal›flan ‹randevlet sistemi, dayatmac› olarak at oynatan em-peryalist gücün süreciyle bütünleflme noktas›n-da, farkl› blokta yer almas› itibar›yla ayak dire-mektedir. Bugün bu kapal› devre durumu önem-li t›kan›kl›klar yaflamaktad›r. Haliyle bu sanc›lar‹ran’daki s›n›fsal konumlara sirayet etmektedir.‹flte bugün ‹ran’da yaflananlar hakim s›n›flar ara-s›ndaki çat›flman›n hem aynas› hem de körü¤üoluyor. Zira Hamaney, Ahmedinecad ile Rafsan-cani, Musavi klikleri aras›ndaki çat›flma kendisinigizleyemiyor. Emperyalist sistem ve sermaye dü-zeniyle bütünleflememesi ‹ran’›n, bugün kendi-siyle hesaplaflmas›n›, bugüne kadarki diyetininbedelini ödemesini dayat›yor. Bu hesaplaflman›nsonucunda ‹ran, iktisadi anlamda iyi durumda ol-mad›¤›n›, gelecek vaat etmedi¤ini görüyor. ‹flte‘de¤iflim’ burada kendisini gösteriyor. ‹ran hakims›n›flar› (hani ›l›ml› denilenler) kendi krizlerini em-peryalist ‘yeni’ stratejilerle gelifltirilen dönemlebütünleflmede sermaye harekelili¤i yaratmadagörmekteler. Aç›lal›m, saç›lal›m diyorlar. Çat›flma-n›n kaynaklar›ndan birisi de bu dinamik. Kuflku-suz ‹ran hakim s›n›flar› bunu bu flekilde söyleme-yeceklerdir. Halk›n biriken öfkesini, taleplerininbaz›lar›n› kendisine malederek, kendi taleplerininayn› zamanda halk›n talepleri oldu¤unu propa-ganda edeceklerdir. Böyle bir sentezden ise geri-ye koca bir yan›lsama kal›yor.

Musavi’nin rejim de¤iflikli¤i iste¤i mi, yoksahalk hareketi mi?Musavi’nin 30 y›ll›k ‘molla rejimi’ne karfl› baflkal-d›rmas› ve bu baflkald›r›n›n ‘cesurca’ addedilmeside manipülasyon tütüyor. Evvela flunun alt› çizil-melidir ki, hakim s›n›flar›n bir temsilcisi olan Mu-savi’nin rejim de¤iflikli¤i istedi¤i ve bu de¤iflim içinbir hareket bafllatt›¤› safsatadan ibarettir. Musa-vi’nin rejimi de¤ifltirmek istemesi, basit bir mant›kyürütülürse, ‹ran hakim s›n›flar›n›n rejimi de¤ifltir-mek istemelerine denk düfler. Dolay›s›yla protes-tolar›n ve karfl› ç›k›fllar›n rejime yönelik olmad›¤›-n›n sa¤lamas› yap›labilir. Hat›rlan›rsa MuhammedHatemi'nin 2. kez devlet baflkan› seçildi¤i dönem-de kendilerine simurg kuflunu simge olarak seçengençler fiah dönemine ait "devrim flark›lar›" söy-lerken bile "mücadelenin rejime karfl› de¤il reji-min iflleyifline yönelik oldu¤unu’ ifade etmifllerdi.Hem Musavi’nin geçmifline, devlet baz›nda konu-

muna, istemlerine bakarak ç›k›fl›n›n anlam› görü-lebilir. Öte yandan ‹ran’›n mevcut devlet yap›s›-n›n-rejiminin oluflumunda Musavi, önderlik eden-lerdendir. Hem de bu rejimin Irak’la savafl döne-minde baflbakanl›¤›n› yapm›flt›r. ‹flbu emperyalist-lerin ve ona yamananlar›n icat etti¤i-kan›ksatt›¤›her siyasi devinimde yama gibi yap›flt›r›lan ‘mu-hafazakarl›k’, ‘›l›ml›l›k’ safsatalar› s›n›fsal çat›flmay›gizlemek içindir. Söz konusu kavramlar tümüyleemperyalist sistemin ihtiyaçlar›na cevap olma yada olamama kriterine göre anlam tafl›yor. MeselaMusavi ›l›ml› olarak adland›r›l›yor; fakat Musavitescilli bir muhafazakard›r ayn› zamanda. Karfl›t›n›düflünelim... En muhafazakar denilen Ayetullah-lar-Velayeti Fakihçiler ayn› zamanda ‹ran reform-lar›n› gerçeklefltirmemifller midir? Hatemi örne¤i,Rafsancani örne¤i hat›rlat›labilir. Yani Emperyalistsürece ayak diremezsen, ç›karlar›na hizmet eder-sen ‘›l›ml›’, de¤ilsen ‘muhafazakar’. Bu Bush-Oba-ma için de öyle de¤il midir? Dahas› bizden örnekverelim. ABD’nin ‘muazzam’ projesi olan AKP ›l›m-l› m›, muhafazakar m›? Muhafazakar ya da ›l›ml›olman›n bir anlam› olmad›¤› için ve kriter teflkiletmedi¤i için hiç önemli de¤il. Yani rejimin ilk ç›-k›fl amac› ve iddias›n› yeniden hâkim k›lmak esasoland›r. ‹ran hakim s›n›flar›n›n da yaflad›¤› durumbenzerdir. Emperyalist sürece ayak uydurup uy-duramama, emperyalist arenada yer al›nabilir mial›namaz m›, Ortado¤u’daki stratejik projelere da-hil olunur mu olunamaz m›, enerji kaynaklar› pay-lafl›m›nda bize ne düfler gibi kayg›lar esas oland›r.Bugün ‹ran’da Musavi imaj›yla istenen aç›k: Siste-min (rejim de diyebilirsiniz) aksayan yönlerini ta-dil etmek, sürece uygun bir yap›land›rma yafla-mak, yeni yap›lar, yeni söylemler oluflturmak. Vebunu mümkünse ABD’nin uzatt›¤› eli tutarak ger-çeklefltirmek. fiimdi hakim s›n›flar cephesinde du-rum böyle iken; soka¤a taflan protestocular›n bü-yük ço¤unlu¤unu oluflturan ‘orta kesimler’, libe-raller de bu durumdan nasiplenmeye çal›flarakdaha fazla demokrasi, insan haklar›, birtak›m öz-gürlükler, ‹slam Cumhuriyeti rejiminin vaatlerininyerine getirilmesi, bask›lar›n olmamas› gibi talep-leri dillendirmekteler. Bundan ezilen kesimler denasiplenmek istemekte. Mesela iflçi-emekçilerhakl› olarak yoksullu¤un azalmas›n›, maafllar›n›nartmas›n›, örgütlenme haklar› önündeki engelle-rin kald›r›lmas›n›, hak gasplar›n› son bulmas›n› vb.talep etmekteler. Bu son derece somut bir du-rumdur. Ancak burada esas olan mesele bu hare-ketlili¤in itkisini hangi s›n›flar›n oluflturdu¤udur,bu dinami¤in dümenini hangi politik öznelerin çe-virdi¤idir. Musavi’den hareketle ‘‹ran’da rejim de-¤iflikli¤i isteniyor’ ya da ‘›l›ml› Musavi’yle ‹ran’dadevrim gerçekleflebilir’ demek; ABD öncülü¤ündeve AKP eliyle Türk devletinin hat›r› say›l›r bir re-or-ganizasyondan geçme sürecini bir devrim ya darejim de¤iflimi olarak de¤erlendirmekle ayn› özesahiptir. Acaba AKP Türk hakim s›n›flar›n›n ve dev-letlerinin rejimini mi de¤ifltirmifltir. Kemalizm, or-du, anayasa gibi statükolar›n sars›lmas› rejimi y›k-maya yönelik midir, yoksa emperyalist süreç do¤-rultusundaki biçimlendirme mi? Belki de AKP ileülkemizde yaflanan süreçte bulan›kl›¤› berraklafl-t›r›lacak olan en can al›c› meselelerden birisi bu-dur. Alt›n› önemle çizelim ki Gürcistan’da fiaakafl-vili etraf›nda birkaç yüz bin göstericiyle protestoeylemleri yapmak, Lübnan’da birkaç yüz bin gös-tericiyle hükümetten istifa istemek, ülkemizdebirkaç yüz bin göstericiyle cumhuriyet mitingleridüzenlemek vb. rejim de¤iflikli¤i istemek de¤ildir.‹ran’daki protesto gösterilerinin bundan çok birfark› yok. ‹ran’daki protestolar›n genifllemeyece¤içeflitli kesimleri içine almayaca¤› ve toplumsal birmuhalefete, s›n›fsal bir mücadeleye yani halk ha-reketine evrilmeyece¤i ise iddias›nda de¤iliz. Fa-kat bunlar farkl› fleylerdir.

‹‹rraann''ddaakkii ggeelliiflflmmeelleerrii nnaass››ll aannllaammaall››yy››zz??

‹ran’da yaflananlar gerek liberaller gerekse de‘solcu’ kesimler taraf›ndan tez elden ‘halk hare-keti’ s›fat›n› ald›. Bir hastal›¤› ifade eden bu yak-lafl›m, dar düflüncenin, meselelere tarihsel ve di-yalektik bakamaman›n ürünüdür. Her soka¤a dö-külme, binlerce, yüz binlerce kifliyle protesto yü-rüyüfllerinin gerçeklefltirmesi eyleminin halk ha-reketi olmad›¤›n› bir kez daha yineleyelim. Ya dahalk kesimlerinin kat›ld›¤› her protesto gösterisihalk hareketi midir? Kuflkusuz ‹ran’daki protestogösterilerini küçümsemiyoruz. Elbette ki sistem-den memnun olmayan hatta sistemin alafla¤›edilmesini isteyen kesimler vard›r. Hak, özgürlüktalep eden, ekmek talep eden kesimler olacakt›r.Zira Ortado¤u otomobil sektörünün en büyük gi-riflimi olan, 30 bini tek bir fabrikada olmak üzere100 bin iflçisi bulunan Hodro fabrikas› iflçileri, ya-y›mlad›klar› bildiride halk›n devrimci hareketinidesteklemek için grev karar› ald›klar›n› belirttiler.Ard›ndan ‹ran Otobüs ‹flçileri Sendikas› özgür veba¤›ms›z bir toplum için mücadele edenlerin ya-n›nda yer alacaklar›n› bildirerek, her türlü bask›ve tehdidi k›nad›klar›n› ifade ettiler.‹ran’da yaflanan protestolar›n 30 y›l önceki dev-rimle özdefllefltirilmesi de baflka bir s›¤l›kt›r. ‹ran’-da 1979’daki devrimin demokratik devrim muh-tevas› tafl›d›¤›n› birçok s›n›f ve tabakalar›n›n budevrime kat›ld›¤›n› (‹flçi s›n›f›, köylüler devrimci vekomünistler büyük bir fedakarl›kla kat›lm›fl, dev-rimden sonra devrimci ve komünist örgütler tas-fiye edilmifl, binlerce iflçi, köylü, devrimci, komü-nist vb. katledilmiflti) daha sonra devrime kat›lanteokratik bir örgütlenmenin (Molla hareketi, amadaha sonra da ‹ran hakim s›n›flar›n› temsil edeceks›n›f) önderli¤i ele geçirdi¤ini, bu s›n›f›n, halk›n dataleplerini belli yönde karfl›layan bir reform hare-keti gerçeklefltirerek iktidar oluflturdu¤unu hat›r-latmakta yarar var. Böyle bir hat›rlatmadan son-ra bugünkü yaflananlarla 30 y›l öncesinin özdefl-lefltirilmesi hofl bir sedadan öte de¤il. 30 y›l önce-ki devrim koflullar›n›n bugünde var oldu¤unu, bukoflullar›n do¤ru ve devrimci bir rotaya çekilme-siyle 30 y›l önceki halk hareketinin sa¤lanabilece-¤ini söylemek ise farkl› bir fleydir.Hakim s›n›flar›n yaratm›fl oldu¤u sis perdesine,demokrasi yalan›na, bilinç bulan›kl›¤›na karfl› flu-nu söyleyebiliriz: Halk hareketini oluflturman›n,devrimi yapman›n, halk iktidar›n› tesis etmesininnesnel koflulu her zaman için vard›r. ‹çinden geç-ti¤imiz süreçte bu zemin daha da güçlüdür. Pet-rol zengini bir ülke olmas›na karfl›n ‹ran halk›,uzun y›llard›r iflsizlik, yoksulluk, enflasyon, ada-letsizlik, uyuflturucu ve yozlaflma ile bo¤ufluyor.Y›llard›r bu bask›, yoksulluk ve adaletsizlikler iledolu bir ortamda yaflamaya zorlanan ‹ran halk›,ba¤r›nda isyan tafl›maktad›r. Bu sadece ‹ran de¤il,ülkemiz de dahil ezilen halklar›n ve uluslar›n bu-lundu¤u co¤rafyalarda geçerlidir. ‘Halk hareketimi de¤il mi’ tart›flmalar›ndan çok esas olan, bu di-nami¤in görülmesi ve somut koflullara göre ifllen-mesidir; halk hareketine önderlik edecek, bu ha-reketi devrime tafl›yacak, gerici hakim s›n›flar›alafla¤› edip yerine halk›n iktidar›n› tesis edecekbilimsel, komünist, devrimci bir gücün-özneninvar olmas›d›r. Ve son olarak; ‹ran’da yaflananlartek boyutlu de¤il, çok boyutludur. Tarihten so-mut gerçekliklerden kopuk genel geçer aç›kla-malarla toplumsal olay ve olgular de¤erlendirile-mez, kavranamaz.

Koflullar Halk hareketinin lehine çevrilebilir

Page 14: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

Tuncay BaliMaoist parti sempatizan› olan Tuncay Bali, ‹stanbul'da Hu-kuk Fakültesi ö¤rencisi iken, 16 Temmuz 1977 tarihinde si-vil faflistlerce katledildi.

Cevher YaflarMaoist parti sempatizan› olarak faliyet yürüten Cevher Ya-flar, Dersim’in Mazgirt ‹lçesi Pulan Köyü’nde do¤du. Maoistharekete sempati duyarak faaliyet yürütmeye bafllayanYaflar, 8 Temmuz 1985 y›l›nda Mazgrit Germisi’de iflkence-de katledildi.

Hüseyin Gündo¤anYurtd›fl›nda yaflayan ve Dersim Pülümür ‹lçesi Güske Kö-yü’nden olan Hüseyin Do¤an AT‹F’de çal›flma yürütüyordu.Maoist parti sempatizan› olan Gündo¤an, 16 A¤ustos 1992y›l›nda yakaland›¤› kanser sonucu ölümsüzler kervan›nakat›ld›.

Elmas Demir ve Gültekin CandanHalk ordusunun yi¤it iki savaflç›s› 4 Temmuz 1996 tarihin-de Dersim Dinar mevkiinde ç›kan çat›flmada flehit düfltü.Halk Savaflç›s› Elmas Demir, Dersim’in Deflt Nahiyesi Arda-pet Köyü do¤umlu, parti üyesi ve alt bölge komutan› gö-revini yürütürken ölümsüzleflen Gültekin Candan ise Der-sim’in Ovac›k ‹lçesi Qozluca Köyü do¤umlu idi.

Deniz Türk Çorum’un Alaca ‹lçesinin Perken Köyü’nde do¤an DenizTürk, Ankara’da semt faliyeti yürütüyordu. Daha sonra ge-rillaya kat›lan Türk, Tokat ili, Refladiye ilçesinin k›rsal›nda,2 Temmuz 2001 y›l›nda ç›kan çat›flmada flehit düfltü.

Özlem EkerÖzlem Eker Sivas’›n Kangal ilçesi Kocakurt Köyü’nde dün-yaya geldi. Maoist parti üyesi olan Eker, Okmeyan›’nda çe-vik kuvvet polisine yönelik silahl› bask›na kat›ld›¤› gerek-çesiyle tutuklanarak hapishaneye konuldu. Daha sonraserbest b›rak›lan Eker, Maoist gerilla birliklerinde yerinialarak, mücadeleye devam etti. 6 Temmuz 2005 tarihindeDersim merkeze ba¤l› Çiçekli’nin Arman Köyü yak›nlar›ndaMaoist gerillalarla kolluk güçleri aras›nda çat›flma ç›kt›.Eker, çat›flmada gerilla birli¤inin pusudan ç›kmas› için bü-yük bir özveriyle düflman›n üzerine yürüdü. Birli¤in bölge-den güvenli bir flekilde ayr›lmas›na sa¤layan Eker, flehitdüflerek ölümsüzler kervan›na kat›ld›.

Halk Savafl›’ndayitirdiklerimiz

6 Temmuz 2005 tarihinde hücremdensana ulaflman›n çabas›yla uyand›m..Senirüyamda ar›yordum.Sana yaklaflt›kçasen uzaklafl›yordun.Yüzünde bildik içtengülüflünle selaml›yordun beni. .Ben sanaulaflmak icin olanca gücümle peflindengeliyordum.Ama ulaflamad›m. K›rm›z›lariçinde gözden kayboldun. Ter içindeuyand›¤›mda yüre¤ime bir a¤r› sapland›.Daha 17’lerin a¤›rl›¤› üzerimizdeykensen de kat›ld›n kervana...Yoldafllar›n›yanl›z b›rakmad›n. Yüre¤inle konufltunher zamanki gibi..Sonradan yoldafllardan dinledim seni.Kararl›l›¤›n›, inanc›na ba¤l›l›¤›n›, inanatç›-l›¤›n›, fedekarl›¤›n›... Güzel yoldafl›m yok-lu¤un her zamankinden de a¤›r. ‹stan-bul’un Meral’i, bat›n›n Hazal’› ve Der-sim’in Dilflad’›n› yanan da¤ atefllerindedinliyorum. Bir yi¤enin oldu. Sana çokbenziyor. Ad› m›, tabi ki Özlem Dilflad..Annemle konufltum bugün. Ölüm y›ldö-nümüne haz›rlan›yor yafll› ç›nar›m›z. Me-zar›n› sevdi¤in çiceklerle donatm›fl. Te-mizlemifl. Bayraml›klar›n haz›r yoldafl›m."Özgünlük" üzerine Tony Cliff'in Çerni-flevski’den aktard›¤› çok anlaml› bir pa-saj var. “Özgün olmak için verilen u¤raflözgünlü¤ün düflman›d›r, gerçek ba¤›m-s›zl›k ancak ba¤›ms›z olmamay› da he-saba katanlar›n baflarabilece¤i bir ifltir”,diyor Çerniflevski. Bu iflin diyalekti¤i bu.Bir insan kendisini kolektifle ne kadarçok bütünlefltirmeye çal›fl›rsa, o kolektifo ölçüde onun yeteneklerini, özellikleri-ni, karakterini gelifltirerek, onda gerçek-ten özgün bir kiflilik de üretir, böyle birözgünlü¤ün oluflmas›n› kolaylaflt›r›r. Ko-lektif zemin onu birey olarak da beslerve böylece onun gerçek özgün kiflili¤inide a盤a ç›kar›r. Sen bu özgünlü¤ü ya-flam prati¤inle ortaya ç›kard›n. Yüre¤in-le ölümü kucaklad›n. Bir an olsun tered-düte kap›lmad›n, son an›na kadar. Yol-dafllar›na selam gönderirken baflar›lardilerken kararl›l›¤›n bayraklaflt› Dersim

da¤lar›nda... Senden önce gidenlerde ol-du¤u gibi ba¤l›l›¤›n büyük ailemize yak›-fl›r flekilde oldu. Özgün kiflili¤in yap›ylabirleflince ortaya dava adam ç›kt›. 17’lergibi büyük kay›ptan sonra bile davayaba¤l›l›¤›n› gösterdin. Yaflam prati¤in bu-nun üzerine kuruluydu zaten. Kollektifeba¤l›l›k, güçlendirmek ve kad›n kadrola-r›n yetiflmesine verdi¤in önem sendeanlam kazan›yordu.Bayra¤›m›z her zamankinden daha dayükseklerde dalgalan›yor. Sen, siz rahatuyuyun. Bayrak yere düflmedi ve onutafl›yanlar sizlerden ald›klar› tecrübeyle,kararl›l›kla, inançla tafl›yorlar... Mezar ta-fl›na yazd›¤›m›z fliirin tamam›n› da yaz›-yorum. Ne çok severdin. Seni unutmad›kunutmayaca¤›z..

Yoldafl›n

Yer yüzü aflk›n yüzü oluncaya dek...saraylar saltanatlar çökerkan susar birgünzulüm biter.menekflelerde aç›l›r üstümüzdeleylaklarda güler.bugünlerden geriye,bir yar›na gidenler kal›rbir de yar›nlar için direnenler...

fliirler do¤acak k›vamda yineduygular yeniden ya¤acak k›vamda.ve yürek,imgelerin en ulafl›lmaz doru¤unda.ey herfley bitti diyenlerkorkunun sofras›nda y›lg›nl›k yiyenler.ne k›rlarda direnen çiçeklerne kentlerde devleflen öfkelerhenüz elveda demediler.bitmedi daha sürüyor o kavgave sürecekyeryüzü aflk›n yüzü oluncaya dek!

Can Yücel

Yüre¤iyle konuflan Özlem’e mektup

14 1-16 Temmuz 2009 TAR‹H-OKUR

Ö¤renme ve geliflmenin, zorluklar içerisinde de¤iflmenin ve savafl-man›n ad›d›r Çak›ro¤lu. Orta halli bir ailenin çocu¤u iken ailesinin de¤iflen yaflam koflulla-r›ndan kaynakl› küçük yaflta hem okuyup hem de aile bütçesinekatk› sundu. K›vrak zekas› ve önderlik yetene¤inin geliflmesi ile ön-ce üniversitede ö¤renci gençlik faliyetine önderlik etmeye bafllad›.Daha sonra ise Ankara Yeni Demokrasi Dergisi’nde temsilcilik gö-revine bafllad›. Düflman›n gözüne batmas› ile hapishanelerde ve ifl-kence tezgahlar›nda s›nand›. Komünist tavr› ile düflman› dize getir-di. Düflman›n bir daha ‘seni sa¤ yakalamayaca¤›z’ tehditlerine gülerekcevap veren Çak›ro¤lu, 92 y›l›nda Maoist parti taraf›ndan gençlik ör-gütünde genel sekreterlik yard›mc›l›¤› görevine seçildi. Çak›ro¤lu,13 Temmuz 1993 y›l›nda Maoist partinin gerçeklefltirdi¤i 1.OPK’s›n›selamlamak ve propagandas›n› yapmak için planlanan eylemlerehaz›rl›k yaparken elinde bomba patlamas› sonucu a¤›r yaral› olarakele geçti. Yakalanan›n Çak›ro¤lu oldu¤unu gören kolluk güçleri, Ça-k›ro¤lu’nu saatlerce yaral› bir flekilde bekletir. Kald›r›ld›¤› GöztepeHastanesi’nde ise müdahale etmenin anlam› kalmam›flt›r doktorlaraç›s›ndan. Ve Çak›ro¤lu 13 Temmuz 1993 tarihinde ölümsüzler ker-van›nda yerini ald›.

Munzur suyu geçti¤i yerlerdehep eflsiz bir yaflam ve do¤avar ederken, bu buluflmaya efl-lik eden yi¤itlerini de berabe-rinde yaratm›flt›r. ‹nsan› ve do-¤ay› kutsayan, kendine özgübir kültürü ve dili tafl›yan butopraklar zalimlerin hep korku-lu rüyas› oldu. Dersim’in evlat-lar›n› hain pusularda bitirebile-ceklerini düflündüler hep. Öyle-ki etraf›m›zda sürekli ac› hika-yeler duyduk, gördük. Gün gel-di zalimler bizim ailemizden deevlatlar›m›za kanl› ellerini sür-düler. Elmas, Cengiz ve H›d›r...Ailemizin ve tüm ezilenlerin üçyi¤idi, üç onuru, üç can›m›z...Üçü de yetim olarak büyüdük-leri bu dünyan›n yetim ve kim-sesiz olmad›¤›n› düflünerek ay-n› davada bulufltular, ayn› onu-ru paylaflt›lar. Cengiz Demir, bölgede yaflanançat›flmalar, insans›zlaflt›rmalar,göçler ve yoksulluklar nedeniy-le, o çok sevdi¤i memleketin-den ayr›ld› ve ‹stanbul’a gitti.Burada de¤iflik ifl alanlar›ndaçal›flarak, ifl koflullar›ndaki hak-s›zl›klar› daha yak›ndan gördü.‹nsan iliflkilerindeki yozlafl-madan hep rahats›zl›k duydu.Bir yandan suyuyla, havas›yla,diliyle, kirveleriyle Dersim özle-mi, di¤er yanda ‹stanbul’un kö-le hayat›... Cengizimiz bu çelifl-kiler içinde hiç düflünmedeny›ld›zlar›n alt›nda sabahlayaca¤›Dersim gecelerini ve zulme kar-fl› birlikte hayk›racaklar› yi¤itle-ri seçti. O zay›f bedenine ra¤-men da¤lar›n zor koflullar› için-de gerillaya kat›ld›. Gerilla yafla-m›ndayken bize gelen haberler

Cengiz’in çevikli¤i ve iradesiyle

yoldafllar›n›n hep dikkatini çek-

ti¤i yönündeydi.

Cengiz’le kuzen olan Elmas ve

H›d›r canlar›m›z ise abla kardefl

olarak bafllad›klar› hayatta, yol-

dafll›¤a uzanan yaflamlar oldu-

lar. Elmas yoldafl gerilla yaflam›-

na daha küçük say›lacak yaflta

bütün engellemelere ra¤men,

zorluklar› göze alarak kat›ld›.

Verdi¤i mücadelede komutanl›-

¤a kadar yükselifli, h›rsl› oluflu

ve güzelli¤iyle yoldafllar› ve

çevresinde büyük etki yaratt›.

H›d›r ise ablas› Elmas’›n müca-

deleye kat›lmas› ve onunla bü-

yük onur duymas› nedeniyle

mücadeleye sempati duyuyor-

du. Bu sempati zamanla nefer

olmaya dönüfltü ve davas›na

olan katk›lar›ndan dolay› tutuk-

lanarak zindanlara hapsedildi.

Malatya ve Sincan F Tipi hapis-

hanelerinde gördü¤ü a¤›r iflken-

ce ve insanl›k d›fl› yaflam koflul-

lar› nedeniyle amans›z bir has-

tal›¤a yakalanarak flehit düfltü.

Can›m›z ve onurumuz olan El-

mas, Cengiz ve H›d›r’›n, Düzpelit

Köyü Ardepet mezras›nda o

çok sevdikleri Dersim topra¤›n-

da bedenleri yan yana bulufltu.

Onlar biz Demir ailesinin ve tüm

insanl›k ailesinin onuru olarak

kalbimizde ve güzel çocuklar›n

mücadele dolu düfllerinde ya-

flayacaklard›r.

Elmas, Cengiz ve H›d›r Demir’in

Aileleri

Mehmet Ali Çak›ro¤lu

Üç yi¤idimizin an›s›na

‹LAN

BERDAN ÖZGÜL'ÜN ANISINANe ac›lar gördük ve yaflad›k, ne de¤erler kaybettik ve de¤er-leri u¤runa yitirilenler gördük, ne ac›d›r daha 6 yafl›nda birkardeflimizi bu gün bilinmezliklere yollad›k bir motorsikletinkasas›n›n alt›nda, ac› büyük kay›p büyük gözlerimiz den ak-maz oldu yafl bu büyük ve inan›lmaz ac›dan hoflçakal yüre-¤imizin parças› hoflçakal çoçuk.

Behsat DO⁄AN

Seni yüre¤inins›cakl›¤› gözleriningülüflüyle hephat›rlayaca¤›z

DERS‹M DEMOKRAT‹K HAKLAR FEDERASYONU

KATLED‹L‹fiLER‹N‹N16. YILINDA S‹VAS

fiEH‹TLER‹N‹ SAYGIYLA ANIYORUZ

DEMOKRAT‹K HAKLARFEDERASYONU

Page 15: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

Maoizm bilimimizin devrimci yolda geliflece¤ineveya gelifltirilmesine karfl› ç›kamay›z, ç›km›yo-ruz. Ama nesnel gerçe¤e uygun ve kendi dina-mikleri üzerinde yürüyen geliflmeyi kabul edi-yoruz, bunlardan yoksun, yetersiz durumda ola-n› de¤il.

“Ne zaferin körükledi¤i kibir do¤rudur ve ne deerken-hemen zafer acelecili¤inin çizdi¤i karam-sar tablo do¤rudur.” Çünkü birincisi; katetti¤i yolve dayand›¤› parlak geliflim gücünün yaratt›¤›güvenle oturup hatalar›n› görme e¤ilimindenuzak durmakta veya hatalar›n›n kendisi gibi birprati¤e sahip olmayanlar taraf›ndan gösterilme-sine aç›k davranmamaktad›r. ‹kincisi ise, son de-rece iddial› olarak ortaya koydu¤u teorik düz-lemle, hak olarak ileri sürdü¤ü “yetkin” “ö¤ütle-rinin” dinlenmesindeki ›srar›n› bir kenara b›rak›r-sak; esas olarak nesnel durumun somut tahliliniyapabilme yetene¤ine sahip olmamakla birlikte,salt teorik belirleme-ilkelerle hareket edip, süre-ci içeriden tüm ayr›nt›lar› ve çeliflkileriyle gerek-ti¤i gibi alg›lamaktan uzak oldu¤u halde, devri-min izleyece¤i seyri, taktiklerini bir bak›mamutlaklaflt›rma tarz›nda dikte etme sorumlulu-¤unu yüklenmektedir.

Somut tart›flmada ayr› yerlerde durmufl olsalarda bu iki taraf ortak bir paydada birleflmektedir-ler. ‹ki tarafa da hatalar sunan ve belki iki tara-f›n da savrulmas›na müsait olan temel nokta; ikitaraf›n da yeni sentezler ortaya koyma veya ye-ni modeller olarak ortaya ç›kma iddialar›ndayatmaktad›r. Teorik olarak karfl› ç›k›lmayacakkadar do¤ru olan bilimi gelifltirme ad›na, pratiktaraf›ndan da göreli olarak do¤rulanan belli hak-l›l›k kazanm›fl ad›mlar›n yan› s›ra, do¤rulanmayamuhtaç ve abart›l› rol yüklenmifl tezlerle sürdür-dükleri aray›fl onlar›n hatalar›n› oluflturmaktad›r.

Maoizm’e entelektüel aç›dan ve ayn› zamandateorik-pratik do¤rultu bak›m›ndan hâkim olduk-lar› söylenmifl olsayd›, bunu kabul etmek bizleriçin zor olmayacakt›. Samimi olarak bunu kabulederdik, destekleyerek takip ederdik. Ancak bi-lime –Maoizm’e- temel katk›lar yapma konu-sunda iddial› ve mütevaz› olmayan misyon iste-yen “erken” beyanlar, kan›tlanmam›fl ve do¤ru-lanamam›fl savlar olarak henüz onay›m›z› al-maktan ve tam yetkin olmaktan uzakt›r. Ve ka-naatimiz odur ki, son derece sayg›n görüfl vemücadeleye tan›k olan önemli problemleri ifflaeden ideolojik-teorik içerikle birlikte, ayn› za-manda ciddi hatalara sürükleyen keskin pole-miklere sahne olan da Maoizm’in yetmezli¤i vetabi olarak gelifltirilmesi noktas›ndaki –bizce-soyut, zorlama ispatt›r. Her iki taraf da iddial› ç›-k›fllara sahiptir. Bu duruflu, normlarla örtüflme-yen “erken do¤um” ve yeterli temelden yoksungörmekteyiz.

NBKP(M)’nin öngördü¤ü “geçifl cumhuriyeti” biçi-mindeki yeni yol, ne kadar gerçekçidir? Bunukesin bir flekilde yarg›lay›p mahkum etmekteaceleci olmasak da bunun Maoizm’in teorik ilke-lerine yabanc› oldu¤unu söyleyebiliriz. Ne var ki,Nepal’li yoldafllar “Prachanda yolu” diye formüleettikleri ve Maoizm’in gelifltirilmesi olarak nite-lendirdikleri mevcut yol ve tespitleriyle, Mao-izm’i yetersiz göstererek bir bak›ma Maoizm d›-fl›nda yol izlediklerini itiraf etmekte, bunu ileri-gelifltirilmifl ad›m olarak alg›lamaktad›rlar. Herne kadar denedikleri bu yolu bafltan mahkûmetme lüksüne sahip olamasak da, bizce sorununbir yan› burada yatmaktad›r.

“Neden yenilgi al›nd›?”, “neden k›z›l ordu seyircikald›?”, “bu sonucun sebebi neydi?” türündensorularla sosyalizmin geçici-taktiksel siyasi ye-nilgisi sorgulanarak bundan tecrübeler edinilsede, bu tecrübe ve yarg›lamalar yar›-feodal/yar›sömürge toplumdan yeni demokratik topluma-yeni demokratik diktatörlü¤e geçifl yolunu yada bu biçimi yanl›fllamamaktad›r. Yani, yeni birgeçifl biçimini -geçifl cumhuriyeti denen burjuvacumhuriyetini- do¤rulamamakta, gerekli ya dazorunlu k›lmamaktad›r. Buradan hareketle,Maoizm noktas›nda hangi iddiayla olursa olsunyaflanan sars›nt›-ayr›lma gerçek bir bela olufltur-maktad›r. Teorinin do¤rulanmas› elbette prati-¤in s›nav›ndan aln›n›n ak›yla geçmeyi gerektirir.Bu sahada kan›tlanmayan teori, kaos ve belirsiz-liklere ve tabi ki zorlu mücadele ve tart›flmalarahakl› olarak yol açar. Bilimsel sonuçlar ortayakonabilece¤i gibi, büyük yan›lg›lara düflmek debu sürecin ayr›lmaz parças›d›r. Meselelerin dahaiyi kavranmas› için her zaman daha fazla zama-na ihtiyaç oldu¤u genel bir do¤rudur. Geliflmelerkarfl›s›nda sessiz kalmay› tasvip etmedi¤imiz gi-bi, acelecilikten itinayla kaç›n›lmas›na önemledikkat çekmek isteriz. “Bize güvenin” deme hak-k› kendi bafl›na anlaml› de¤ilken, sab›rs›zl›kla so-nuç istemek de yerinde de¤ildir. Yeterli olgularadayanmak tek do¤ru metottur. Teorik do¤rulartemelinde, belki de hakl› olan bir çok elefltiriyekarfl›n Nepal devriminin mesafe katetti¤ini gözard› edemeyiz-etmemeliyiz. Bu, Nepalli yoldafl-lara mistik bir ba¤l›l›kla güven besleyip hatalar›-na seyirci kalmam›z gerekti¤i anlam›na gelmez.Nepal devriminin önderli¤i aç›s›ndan, kontrollüya da kontrollerinde gelifltirdiklerini düflündü¤ü-müz-bildi¤imiz süreci, öngördükleri biçimde ta-mamlamalar› durumunda somut de¤erlendirmeve kesin konuflma imkan›m›z do¤acakt›r. Amaöncesinde kesin yarg›larda bulunmak, sürecinas›l iflletip evirecekleri hakk›nda önceden ko-nuflmak olur. Elbette bu mümkündür. Benimse-nen ilke ve güdülen taktiklerin niteli¤i ve muh-tevas›, yorum yapmam›z› ve öngörülerde bulun-mam›z› olanakl› k›lar. Fakat stratejik yönelimini

gizlemeyen, ileri amaçlar›n› koruyarak deklareeden, ama di¤er taraftan da kendi ülke somutflartlar› ya da genel konjonktürde bafllat›lm›flolunan takti¤in-taktiksel sürecin sürdürülmesi-ni, gerekli meflruiyet veya di¤er hedefleriningerçeklefltirilmesi için gerekli bularak, devriminen uygun flartlar›n› olgunlaflt›rma f›rsat›n› yaka-lamak üzere hükümette kalmay› vb. sürdürmekistemeleri anlafl›l›r olmaktan çok mu uzakt›r? Gi-rilmifl olunan süreci, kendi istemleri olarak dasa¤lad›klar› mevcut pozisyonu “sebepsiz yere”ve kesme-bitirme flartlar› yeterince olgunlaflma-dan b›çak s›rt› gibi kopar›p atmalar› pahal›yamal olacak sonuçlara da yol açabilir. Dolay›s›ylasüreci devam ettirmeleri ola¤an bir seyirdir.Ama devrimi gereksiz görme e¤ilimiyle bu süre-cin yaflat›lmas› arzu ediliyorsa, o vakit keskinelefltiri ve mücadele oklar› ac›mas›zca yollan-mal›d›r elbet. Nepal devriminin önderli¤inin -NBKP(M)’nin- mevcut durumda devrim perspek-tifine sahip oldu¤unu söylemek hata tafl›maz.Tersinden söylersek, devrim perspektifine sahipolmad›¤›n› söylemek için doyurucu sebepler,tatmin ve ikna edici bulgular yoktur.NBKP(M)’nin, hiçte sonsuz bir garanti anlam›nagelmeyen flu ana kadarki devrimci teori ve pra-ti¤i önemli oranda kendisini kan›tlam›flt›r. NepalMaoist devrim önderli¤ine güven duymay› sür-dürmekte-ye¤lemekteyiz. NBPK(M) devrimdenvazgeçmifl de¤ildir. Buna karfl›n, mevcut taktik-ler ve gidiflatla yenilgiye u¤rayaca¤›n› iddia et-mek bir görüfl ve bak›fl aç›s› olarak mümkündür.Önemli hatalar içinde oldu¤u da söylenebilir. Buelefltirel yaklafl›m son derece sayg›yla karfl›lana-bilecekken, mevcut taktik yönelim ve öngördü-¤ü süreçle birlikte NBKP(M)’nin gericileflece¤i-ge-ricileflti¤i fleklindeki de¤erlendirmeler afl›r›l›k ol-du¤u gibi, idealistçe kahinlik-iftira ve haks›zl›kolur. Her fleye karfl›n NBKP(M)’nin kendisini, ken-disi hakk›nda kayg› tafl›nmas›n› koflullam›fl, biz-zat prati¤iyle bunu desteklemifltir. Kayg›lar›nhakl›l›¤› gibi, temel elefltiriler de anlafl›l›rd›r. Biz-ce, acelecilikle karamsar-pesimist olan bu de-¤erlendirmelerin yans›yaca¤› iliflkilerdeki zede-lenme-kopufl ise, talihsiz bir geliflme ve Maoisthareketin birli¤i aç›s›ndan geçici de olsa hazinbir sonuç olacakt›r.

ABD’li yoldafllar›n da ideolojiyi yeni düzeyi tem-sil etme konusunda-iddias›nda Nepalli yoldafl-larla ayn› konumu-kusuru bir yönüyle paylaflt›k-lar›n› söylemenin isabetli olaca¤› kanaatindeyiz.Nepalli yoldafllar kadar ABD’li yoldafllar da Mao-izm’i gelifltirme manas›nda yeni modeli gelifltir-me veya temsil etme iddias›ndad›rlar. Gerek Ne-palli ve gerekse de ABD’li yoldafllar›n y›¤›nca ile-ri yanlar› ve geliflkin niteliklerine karfl›n, vak›folabildi¤imiz kadar›yla bizlere henüz kaba gelenbilimi gelifltirmifl olma inanc›yla hareket edip buseviyede durarak bakmalar› ya da çözüm ara-y›fllar›n› böyle somutlam›fl olmalar› onlar› hata-lara sürükleyen teorik temeldir.

Öyle gözüküyor ki, ‹ranl› ve ABD’li yoldafllar k›l›ç-lar› çekmifl-köprüleri yakm›fl durumdad›rlar. Öy-le ki, yap›lan de¤erlendirmelerle bu ortaya kon-mufl ve aç›ktan-cepheden mücadele tutumunageçilmifltir. Ve yine öyle ki, NBKP(M)’nin mevcutçizgisini kapsaml› ve derinlikli olarak elefltireniçteki muhalefet çizgisi -Kiran önderli¤indeki- bi-le göz ard› edilmektedir. Oysa mevcut elefltirelyaklafl›m flartlar›nda içteki bu çizginin destek-lenmesi-güçlendirilmesi kadar temel bir görevve daha bilimsel bir tutum olamaz. Tam da bu-rada elefltiri ve mücadelenin flafa¤› kararmakta-d›r. Bu durumda yapabilece¤imiz en makul-iyimser yorum; kendimizi ispat etmek ve eleflti-rilerimizi do¤rulatmak üzere sonuçlar yaratmaçabas› sergilenmifl olmaktad›r. Her ne kadarmuhalefet çizgisi de elefltirilse, bu çizginin hâ-kim olan çizgiye taban tabana z›t olan gerçeke¤ilimi bu çizgiyle birleflmenin flartlar›n› sun-maktad›r. ‹çteki bu elefltirel çizgi, d›fltan yürütü-len elefltirilerin do¤rulu¤una bir bak›ma iflaretolsa da bu hem kesin bir kan›t olamaz ve hemde ç›kar›lacak ikinci bir sonucu da iflaret eder:D›fltaki elefltirilerin -ABD, ‹ran vb. yoldafllar›n- re-vizyonizm, “karfl› devrimci” siyaset-taktik süreç,monarflinin bekçili¤i-gericileflti fleklindeki uç de-¤erlendirmeleri ve Kültür Devrimi gereklili¤iniaç›klayan yaklafl›mlar›n; içteki muhalefete, dahayak›n ve somut gözlem flans›na sahip olma üs-tünlüklerine öncelik tan›y›p kabul ederek, ken-dilerinin bunun ilerisinde de¤erlendirmelere gi-derken birazc›k da olsa temkinli olmalar›n› ge-rektirir. Yaflayanlar›n daha iyi bilebilece¤ini sabitdo¤ru halinde kabul etmek de¤il ama hiç de¤il-se bu ihtimali an›msamak, ne do¤rular›m›zdanvazgeçmek ve ne de bilimsel izimizden-盤›r›-m›zdan ç›kmak anlam›na gelir. Tart›flmal› da ol-sa, kayg›lar› haklayarak elefltirileri kaç›n›lmaz k›-lan geliflmelere zemin de sunsa, devrimden vaz-geçen bir beyan yok-ama tersi var. Beyan yet-mez elbet, ama Monarflinin y›k›lmas› ve bunayol açan öncel geliflme çizgisi ve tart›fl›labilirgüncel taktiklerine ra¤men; mümkündür ki ya-n›ld›klar› yerlerden olan “geçifl aflamas›” diye ta-rif ettikleri süreci hesaplad›klar› biçimde ta-mamlamam›fl olmakla birlikte, devrim amac›n›derinde tutan ya da uzun vadeye yayma pers-pektifiyle de olsa, silahl› savafl›-devrimi zora da-yal› gerçeklefltirip sosyalizm ve ilerisine yürü-meyi (zamana yayma biçiminde de olsa) ihti-malden öteye ve belirsizli¤e b›rakmadan kaç›-n›lmaz sayan görüflü kaybetmifl olmamalar› be-yanlar›n› destekleyen güven ve sa¤lam e¤ilimle-ri-karakterleridir.

Sürecin bir taktiksel süreç oldu¤unu ve bununkendi toplumsal flartlar›nda zorunlu-gerekli vebilimsel oldu¤unu ›srarla vurgulamaktad›rlar.Bu durumda; “hay›r siz taktik olarak de¤il, te-mel devrim metodunu terk eden revizyonistniyet veya özle davran›yorsunuz” demek, herhalükarda ispata muhtaç bir iddiad›r. Pekala,sorun niyet meselesi de¤il, nesnel yasalar vetemel argüman veya ilkeler ve bunlarla uy-gunluk gösterip-göstermeyen taktikler mese-lesidir vb. denebilir. ‹yi ama geliflme-gelifltirmeiddias›n›n geçerli say›ld›¤› koflullar ya da man-t›k silsilesinin kabulü cephesi içinde yeni tak-tiklerin kullan›l›yor olmas›, yani önceki aflama-da kararlaflt›r›lm›fl olan taktiklerin zenginleflti-rilmesi-denenmesi neden kabul görmesin ki?

Yeni Demokratik Devrim Polemi¤i Direk Yeni Demokratik Devrim ve ‹ktidara geç-me noktas›ndaki ulusal ve uluslar aras› flartla-r›n elveriflsizli¤i anlay›fl›ndan-tespitinden do-¤an çekincelerin bu devrim için gerekli görülenflartlar›n güçlendirilip haz›rlanmas› gayesiyleDemokratik Halk Devriminin öngörüldü¤ü ka-dar›yla ertelenmesi düflüncesi (ki, bu gerekligörülüyorsa direk Demokratik Devrimi gerçek-lefltirmenin toplumsal flartlar› tam mevcut de-¤ildir demektir veya devrimin öncü-önder güç-leri buna haz›rl›kl› de¤ildir demektir.) ve biraflaman›n gerekli görülmesi, söylediklerimizdo¤ruysa pekte akla ayk›r› de¤ildir. Bu, öncekidevrimlerden belli yönleriyle ayr› bir yolun iz-lendi¤i anlam›na gelir, fakat devrimin terk edil-di¤i, revizyonizme sap›ld›¤› anlam›na her du-rumda gelmez. Devrime yürüyen bir hareketinburjuva engellemelerle devrimi gerçeklefltir-meden geçici-bir süreli¤ine al›konulmas› devri-min engebeli cilvelerini aç›klar. Bu devriminmant›¤› d›fl›nda bir geliflme de¤ildir. Burjuvazi-nin hilelerinin a盤a ç›kar›larak gerçek yüzü-nün halk kitleleri ve uluslar aras› ilerici ka-muoyuna tan›t›lmas› ve devrimci savafl›m›m›-z›n meflrulu¤unun parlak bir flekilde güçlendi-rilmesi ihtiyac›, geçici bar›fl hallerini ve gericis›n›flarla görüflmeleri anlaml› k›lar. Devrimci

diplomasinin yürütülmesi, devrimci sava-fl›m›n bir parças›d›r. Bu anlaflmalar hu-

kuku ve do¤as› içinde, ba¤›ms›z ira-demizi gölgeleyen ve ilkelerimizi

i¤difl eden kat› durufl ötesindedi¤er kimi tavizlerin veril-mesi de anlafl›l›rd›r. Bu tesli-miyet de¤ildir. Kuflkusuz ki,devrimci gidiflat› geçici de

olsa erteleyen, yavafllatan bumantalite tercih edilen de¤ilse

de flartlar›n dayatt›¤› bir zorunluluktur. Ve-rilen tavizler afl›r› kaçm›fl olabilir, bu elbette

gösterilmifl bir özürdür. Ama her bak›mdan be-lirleyici ve her fleyin sonu de¤ildir. fiayet eldeedilmifl baflar›larla yetinilmeyip, bu ara soluk-lanma ya da zorunlu ve geçici bar›fl halleri za-man› devrimin güçlenip ileri at›lmas› için kulla-n›l›yorsa, bunda bir sorun yoktur. Yok e¤er herbak›mdan devrimi gerçeklefltirme ergenli¤ineesas güçleriyle eriflmifl oldu¤u halde; Yeni De-mokratik Devrim’in tam-yetkin ya da ola¤anprogram›n› egemen k›lmaya muktedir f›rsatla-ra sahip oldu¤u halde; ve devrimin yak›n gele-ce¤ine hükmederek onu infla ederek elde tu-tup yaflatma, koruma, sürdürme haz›rl›klar›,asgari miktarda da olsa yeterlili¤i temsil ediyorise; özcesi hiçte zorunlu olmad›¤› halde adetakeyfi bir al›kl›kla bu ertelenip devrim yürüyü-flü geriye do¤ru çekiliyor, devrimden sak›n›l›-yorsa; buna en a¤›r her elefltiriyi yöneltmekmüstahakt›r. Görüflümüz fludur ki, NBKP(M) buaymazl›k, keyfiyet ve yapay sak›nmalar içindede¤ildir. Bilakis, önderlik misyonuna uygunolarak kontrollü ve sa¤lam yürümeyi benim-seyerek, devrimin parlak zaferi için efor sergi-lemektedir. K›sa denebilecek zaman dilimindebüyük kazan›mlara varan sosyal devrim prati-¤i; bu cetvel üzerinde günümüze gelen sürecekadar istikrarl› bir Maoist çizgi yöneliminin sür-dürülmesi; tart›fl›l›r olan “geçifl Cumhuriyeti”vb. yöneliminde Yeni Demokratik Devrim he-definin ve daha ileri hedeflerin unutulmadanhala korunuyor olmas› ve günün politik prog-ram›n›n tamamen bir taktik süreçten ibaret ol-du¤u fleklindeki ›srarl› vurgular›; temel do¤rul-tular›n›n devrimden ve Maoizm’den sapmad›-¤›n›, bir çok hakl› elefltiriye ra¤men belle¤imi-ze-dikkatimize ilave etmektedir. Bu yönelim,ciddi hatalar› ve kayg›lar› d›flta b›rakan bir ke-sinlik, risksiz-tehlikesiz ve her girintisi görülentam bir düzlü¤e de sahip de¤ildir elbet. Amadevrim denen büyük olay tüm bunlardan mu-af olarak icra olunmaz. Önemli olan, bu olay›bilimsel ve nesnel yasalarla do¤ru yönetmeiradesi ve bu iradenin k›r›lmamas›d›r.

Komüntern-Stalin’in Çin devrimi hakk›ndaki ki-mi yan›lg› ve buyurganl›klar›na ra¤men MaoZEDUNG yoldafl flahs›nda ÇKP, ülkelerinin top-lumsal flartlar›na uygun yasalar belirleyerek veözgün taktik siyasetler ile ilkeler uygulayarak,bu ›srarla devrime kalk›fl›p baflard›lar. Bilimin oana kadarki deneyim ve birikimleri, teorik ilke-leri vb. Stalin yoldafl›n vak›f oldu¤u koflullardagösterdi¤i yaklafl›m› olanakl› k›lm›flt›. Çin’in ko-flullar› daha farkl›yd›. Ve Çin devrimi bu flartlar-da biçimlenmek ve farkl›l›klar›n›n koflullad›¤›özgün ilkeler bularak ilerlemek durumunday-d›. Bu özgünlüklere yan›t olacak s›rad›fl› taktik-ler, özel ilkeler ortaya ç›kar›lmadan Çin De-

mokratik Devriminin zaferi mümkün olamazd›.Stalin yoldafl bu “ayr›t edici üstünlü¤ü” geçfark etti. Nepal devrimine dair yürütülen elefl-tirilerle Nepal devrimi ya da önderli¤inin yürüt-tü¤ü aktüel taktik süreç veya durum ile Ko-müntern-ÇKP aras›ndaki bu süreç ya da du-rumla birebir uyuflmasa da benzerlikler tafl›d›-¤›n› söylemek mümkün. Nepal devriminin ak-tüel takti¤inin evrensel geçerlili¤e sahip, ge-nellikle geçerli-zorunlu olup ve devrim tipleriya da aflamalar› aç›s›ndan yeni bir model-afla-ma oldu¤unu söylemiyoruz. Ancak, devrim ön-cesi ya da devrimci ilerlemeler döneminde, ta-mamen reddedemeyece¤imiz ve karfl›t güçle-rin konumunu kollama, ileri at›lma vb. manev-ra hareketlerine sahne olan gerici s›n›flarla“bar›fl” görüflmeleri takti¤i, ya da devrimci güç-lerin devrimin zaferi ve karfl›-devrimci güçlerinkendi egemenli¤i için ele ald›klar›, ama devrimiçin de ihtiyaç durumuna gelen gerekli biçimsel“duraklama” ve nefes alma (içten içe devrimitesis etme-toparlanma-ata¤a geçme) muhte-vas›yla yaflanan bu taktiksel sürecin devriminhaz›rlanmas› aç›s›ndan anlaml› oldu¤unu, bü-yük zafer için iflletildi¤ini düflünmekteyiz. Yani,devrimin de¤iflik koflullardaki do¤al ak›fl› ve öz-günlüklerine binaen uygun biçimlenifli olarakde¤erlendirmekteyiz, hata ve yan›lg›lar tafl›yan,ciddi riskler bar›nd›ran yanlar›n› unutmadan. Enaz›ndan böyle yorumlanmas›n›n olanakl› oldu-¤unu ve devrimci felsefe aç›s›ndan bu yoru-mun haks›zl›k bar›nd›rmad›¤›na inan›yoruz. Bi-limimizin temel-evrensel ilkelerinin korunmas›kayd›yla, di¤er unsurlar›n önceden saptanm›flreçetelerle sabit kalmayarak bunlar d›fl›ndafarkl› metotlarla zenginleflmesine; ölü olmayanve geliflen canl› ruha sahip bilimimizin buyru¤ugere¤i, yöntem ve özel ilkelerimizin al›fl›lm›fl›nd›fl›ndaki biçimlenifline ya da üremesine karfl›ç›k›lmamas› gerekmektedir.

Daha somut söyleyecek olursak; co¤rafyas›yla,toplumsal özellikleriyle, dünya flartlar›yla, dev-rim önderli¤inin-subjektif ö¤enin durumuyla,devrimci s›n›f güçlerinin devrim önderli¤i alt›n-da bulunup bulunmamas›, bu s›n›f kesimleri-nin ortak cephesinin (HDBC), (ki, devrimin üçtemel-de¤iflmez silah›ndand›r) ne kadar mev-cut olup olmad›¤› her yar›-feodal/yar›-sömür-ge ülkede mutlak olarak, hatta esas taktikselkarakteristikler bak›m›ndan birebir ve ayn› sa-de özellikler bar›nd›rmaz. Dolay›s›yla, yar›-feo-dal/yar› sömürge durumundaki her ülke devri-mi taktikler ve zamanlama aç›s›ndan mutlakeflitlik-tam ayn›l›k göstermez. “Bugün erken,yar›n geç olabilir” sözündeki espri, “neden ikti-dar› alm›yorsunuz?” sorusunu bofla ç›kar›r. Ay-n› biçimde, “gerici s›n›flarla ortak hükümet et-menin gere¤i yoktur, halk iktidar›na geçin”diktesi de Nepal’in hali haz›rdaki flartlar›ndayerine oturmayan istem olur. Misal cephe ya-rat›labilmifl de¤ilse (gerici s›n›f ve düzen parti-leriyle mevcut hukuku kesinlikle cephe olarakatfetmiyoruz), bunun yarat›lmas› flartt›r, bun-suz devrimi gerçeklefltirmek düflünülemez. Ki,NBKP(M)’nin iflletti¤i taktik süreç de devrimcigüçlerin yedeklenmesi-birlefltirilmesi ve taraf-s›zlaflt›r›lmas› gereken güçlerin buraya itilmesiiflleviyle sürdürülmüfl olsun diye umut etmek-teyiz. Toplumun birden fazla s›n›f ve ara kat-man›n bulundu¤u flartlarda Cephe’nin olufltu-rulmas› ve bunun Komünist parti önderli¤indegelifltirilip yönetilmesi, yani devrimci s›n›f ke-simlerinin birlefltirilmesi ötelenemez bir mec-buriyettir. Halk›n bir kesimine ra¤men bir dev-rim gerçeklefltirmek benimsenemez. NepalYeni Demokratik Devrimi için de geçerlidir bu.Gerici hâkim s›n›flar›n yenilgiye u¤rat›lmas›n›nes geçilemez flartlar›ndan biridir Halk›n BirleflikCephesi.

Nepal Birleflik Komünist Partisi (Maoist) tümayr›nt›lar›yla Yeni Demokratik Devrimi haz›rla-yarak gerçeklefltirme eylemi içindedir inanc›n-day›z. Stratejik birlik siyaseti ve di¤er ara güç-ler (devrimci) ittifak› ile cephesine (milli burju-vazinin sol kanad›na kadarki tüm devrimci ke-simlerin ortak paydalarda Komünist parti ön-derli¤i alt›nda düflmana karfl› devrimde birlefl-tirilmesi anlam›nda… Ki, bunun Nepal’de tambaflar›lmad›¤› kanaatindeyiz) vücut kazand›r-ma ad›mlar› olsun isteriz ve geliflmelerin biz-lerde yaratt›¤› ça¤r›fl›m budur. (Gerici düzen-s›-n›f partileriyle birlikte hükümet etmesini cep-he eylemi olarak de¤erlendirmiyoruz, amacephe güçlerinin kazan›lmas› anlam›nda (buamaçla) cepheye hizmet edebilece¤ini düflü-nüyoruz) Nepal devrim önderli¤inin de bu bi-linç ve erekle hareket ettiklerini anlamaktay›z,böyle hareket ediyor olmalar› gerekmektedir.

Gerici s›n›flara verili zaman boyunca göstere-ce¤i müsamahas› ise, onun gerçek yüzünü ilgi-li herkese gösterme görevinin yerine getiril-mesine ba¤l›d›r. Ve e¤er mevcut taktiksel sü-reç Nepal devrimini yenilgiye u¤ratsa bile, bubir bak›mdan cepheyi gerçeklefltirmedeki ba-flar›s›zl›¤›yla alakal› olaca¤› gibi, di¤er taraftanda devrimin bir büküntüsü olarak devriminac›mas›z, h›rç›n ve çetrefilli do¤as› gere¤i ya-d›rganamaz ve devrim görevi güncelli¤indenbir fley yitirmeden geçerli kal›r önlerinde. Budevrim önderli¤inin zaafiyetini gösterir ki, elefl-tiri yard›m› yerinde olur, ancak onu karfl›m›zaalmay› hakl› göstermez. Zafer kadar yenilgilerede haz›rl›kl› olmal›y›z. ‹kisi iç içedir.

DDeevvaamm eeddeecceekk

151-16 Temmuz 2009GÜNCEL

MA

O‹Z

MT

AY

‹NE

D‹C

‹D‹R

NNeeppaall üüzzeerriinnee aalleevvlleenneennttaarrtt››flflmmaallaarr hhaakkkk››nnddaa --IIII--

Page 16: 1 - 16 Temmuz 2009 -  Sayı 156

27-28 Haziran tarihlerinde, Ankara ‹nflaat MühendisleriOdas› Teoman Öztürk Salonu’nda düzenlenen sempozyu-mun aç›l›fl konuflmas›n› yapan DHF üyesi U¤ur Yefliltepe,komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n kendi dönemin-de ulusal sorun konusunda dile getirdi¤i düflüncelerin, ül-kemiz devrimci hareketi içerisinde bir kopufl yaratt›¤›n› vebu düflüncelerin hala güncelli¤ini korudu¤unu ifade etti.Yefliltepe, “Kürt ulusal sorununun tart›fl›laca¤› sempozyu-mumuzun Kürt sorununun çözümü tart›flmalar›na katk›sunaca¤›n› umuyoruz” dedi.

1. GünSempozyumun ilk günkü birinci oturumunda, Emrah Cila-sun, Ender Helvac›o¤lu, Metin Kayao¤lu ve Yüksel Akkayakonuflmac› olarak yer ald›. Ulusal sorunun kuramsal çer-çevede, ‘Marksizm ve Ulusal Sorun’ bafll›¤› ile ele al›nd›¤›oturumun baflkanl›¤›n› yapan Yaser Günday, yapt›¤› ko-nuflmada flunlar› söyledi: “ Geçen 30 y›l, Kaypakkaya’n›nfikirlerinin, Türkiye’de Marksizm’de çok derinlik tafl›d›¤›n›göstermifltir. Bizim üzerimize düflen bunu ortaya ç›kar-mak, bunun üzerine bina etmektir.”

‘Burjuva demokrasisi mi isteniyor yoksa ondan köklü bir kopufl mu?’Teori ve Politika dergisi yay›mc›s› ve yazar› Metin Kayao¤-lu, Lenin’in, ezilen uluslar›n hareketinin proletaryan›n ha-reketi ile birlikte ele al›nmas› gerekti¤i ve ‘sadece prole-taryan›n de¤il, ezilen halklar›n da temsilcisiyiz’ fleklindekibelirlemesinin Marksizm’de bir s›çramaya denk düfltü¤ü-nü ve yirminci yüzy›l›n bu flekilde afl›ld›¤›n› kaydetti. Ka-yao¤lu, uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›n›n, bütün ezi-lenlerin kendi kaderini tayin hakk› olarak ele al›nmas› ge-rekti¤ini ifade etti.Bilim ve Gelecek dergisinden Ender Helvac›o¤lu ise Kürtsorunu ile ilgili olarak flunlar› söyledi: “Buradaki ulusal so-runumuz, Avrupa’da oldu¤u gibi, feodal kal›nt›lar›n tasfi-yesi sorunudur. ‹kincisi ise emperyalizme karfl›, emperyalmüdahaleleri önleme, emperyalizme karfl› ba¤›ms›zl›k

mücadelesi vermedir. Üçüncüsü, birilikte yaflayan halkla-r›n, uluslaflma süreçlerinin, karfl›l›kl› sayg› temelinde çö-zülmesi sorunudur. Demokratik devrim sorunu var.”Gazi Üniv. Ö¤retim Üyesi Prof. Dr. Yüksel Akkaya da, ülke-mizde demokrasi hayranl›¤›n›n had safhada oldu¤unu be-lirterek, demokrasi mücadelesi olarak addedilen bir ulusalhareketin kapitalizmi karfl›s›na almayan bir mücadele ek-seninde asla baflar›l› olamayaca¤›n›n alt›n› çizdi. “Demok-rasi kapitalizmin gayrimeflru çocu¤udur, kapitalizm de-mokrasiyi d›fllar; çünkü otokrasiye gereksinim duyar,böl/parçala/yönet anlay›fl›na sahiptir” diyen Akkaya, “Kürthareketi iflçi s›n›f›na dayanmazsa Kürt sorunu çözülmez”fleklinde aç›klamada bulundu.Sempozyuma internet yoluyla kat›labilen araflt›rmac› ya-zar Emrah Cilasun ise, aç›klad›¤› fikirleriyle salonda tepki-lere ve tart›flmalara yol açt›. “Kaypakkaya, üst yap›dakiflovenizme karfl› aç›k mücadele etmifltir” diyen Cilasun,“flayet bu dünyaya komünizmin penceresinden bakacak-sak, ekonomizm, pragmatizm illetinden kesinlikle kurtul-mal›y›z. Buradaki tayin edici sorun, çizgi sorunudur. Kürthareketinin bir fleyi kesinlefltirmesi gerekiyor. Burjuva de-mokrasisi mi isteniyor, yoksa bunlardan köklü bir kopuflmu arzu ediliyor” dedi.

2. oturumSempozyumun ilk günkü ikinci oturumunda, Kürt sorunuve ulusal sorun tarihsel çerçevede ve ‘Kürt ulusal sorunu,Kemalizm ve Liberalizm’ bafll›klar› alt›nda ele al›nd›. ‹bra-him Karakaya’n›n baflkanl›¤›n› yapt›¤› oturuma sosyolog‹smail Beflikçi, Ankara Üniv. Ö¤retim Üyesi Doç. Dr. Musta-fa Kemal Coflkun, yazar Prof. Dr. M. fiehmus Güzel, araflt›r-mac› yazar Sait Çetino¤lu ve araflt›rmac› yazar Temel De-mirer konuflmac› olarak kat›ld›lar.

‘Kürtler 40 milyon nüfusa ra¤men söz sahibi de¤il’Oturumun ilk konuflmac›s› olan ‹smail Beflikçi, Türk devle-tinin, uluslararas› arenada emperyalist devletler taraf›n-dan t›pk› ‹srail gibi destek gören bir devlet oldu¤unu ifa-

de ederek, “Türkiye’de 20 milyon Kürt var ve Türkiye bu-nu inkar ediyor ve bunu AB’ye kabul ettiriyor” diye belirt-ti. Ortado¤u’da k›rk milyona yak›n Kürt bulunmas›na ra¤-men, söz sahibi olamad›klar›n› söyleyen Beflikçi, “AvrupaKonseyi’nin 50 tane üyesi vard›r ve bunlar kararlar al›yor.Bunun baz› ülkelerinin nüfusu on bindir. K›br›s, Malta veLüksemburg böyledir. K›rk milyon nüfusa sahip Kürtlerinde uluslararas› politikada ad› geçmelidir” fleklinde aç›kla-mada bulundu.Kürt sorununda Kemalizm’e tav›r al›nmadan bir ad›m at›-lamayaca¤›n›n alt›n› çizen Temel Demirer, ‘demokratikle-fliyoruz’ söylemi üzerinde durarak, “Bir alay insan Kürdis-tan dedi¤i için yarg›lan›rken mi demokratiklefliyoruz” de-di. Kürt ulusal sorununda devletçi, Fethullahç› bir çözü-mün istendi¤ine dikkat çekti.Kürt sorununun çözümünde liberaller ve Türk egemen s›-n›flar› taraf›ndan dayat›lanlara ra¤men, üçüncü bir yolunbulundu¤una dikkat çeken Mustafa Kemal Coflkun ise, bugörüflünü flöyle temellendirdi: “Bugün kendisini liberal solve de ulusalc› sol olarak tan›mlay›p, demokrasi kavram›karfl›s›nda burjuvazinin kamp›nda konumlananlara karfl›-l›k burjuvazinin s›n›f içi bir çat›flmas›n›, s›n›flar aras› bir ça-t›flmaya dönüfltürmek zorunday›z. Onlardan birinin yan›n-da saf tutmak zorunda de¤iliz.”Kürtlerin, son Osmanl› padiflahlar›ndan Abdülhamit döne-minde Hamidiye Alaylar›’na al›narak ulusal bilinçleriningeliflmesinin engellenmek istendi¤ini ifade eden Sait Çeti-no¤lu da, “Kürt ulusal sorunu ‹ttihat ve Terakki’den berisürüyor. Kurtulufl savafl›nda Kürtler Türklerin yan›nda yeralmalar›na ra¤men, güvenilmez, tehlikeli unsur olarak al-g›lan›yor” dedi.Sempozyuma, ‘federasyon sistemine geçilmeli’ temelli biryaz›l› sunum gönderen M. fiehmus Güzel’in fikirleri de tep-kiyle karfl›land›. Güzel’in, ulus devlet olma özelliklerini ko-ruyan emperyalist Avrupa ülkelerinin federal tarzdaki ör-gütlenmesini, Kürt sorunun çözümü ba¤lam›nda tek yololarak görmesi ve bunu ülkemizde uyarlama önerisi, sa-londaki di¤er konuflmac›lar ve dinleyicilerin tepkisini çekti.

KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Ferda Bafl Yay›n Türü: Yayg›n Süreli

YYöönneettiimm YYeerrii:: KKAARRTTAALL:: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63

‹‹ZZMM‹‹RR:: fiehit Fethi Bey Cadde No: 13 Eski Eshot ‹flhan› Kat:4 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 � KKAARRTTAALL:: ‹stasyon Cad. P›-nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 � MMEERRSS‹‹NN: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3� MMAALLAATTYYAA:: Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 � AAMMEEDD:: ‹skender Pafla Mah. ‹nö-nü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed � AATT‹‹NNAA:: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: [email protected] � YYDD TTEEMMSS‹‹LLCC‹‹LL‹‹⁄⁄‹‹:: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: [email protected]

TTeekknniikk HHaazz››rrll››kk:: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3

Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 BBaasskk››:: SM. Matbaac›l›k

Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 ABlok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 9418

BBÜÜRROO

LLAARR

Ulusal Sorun-Kürt Sorunu

SSeemmppoozzyyuummuu ggeerrççeekklleeflflttiirriillddii

‹ki gün boyunca süren ve önemli tart›flmalar›n ortaya ç›kt›¤› sempozyumunözenle seçilmifl olan konuflmac›lar›, Kürt sorununu Marksizm, Kemalizm, Libera-lizm, Emperyalizm gibi olgularla birlikte aç›klarken, sempozyumun heyecanla bek-lenen son oturumunda Türkiye-Kuzey Kürdistan devrim ve demokrasi mücadele-sinin özneleri, Kürt sorununda politik tutumlar›n› ve çözüm önerilerini aktard›lar

Demokratik Haklar Federasyonu’nun, Ankara’da düzenledi¤i ‘UlusalSorun-Kürt Sorunu’ bafll›kl› sempozyumda Kürt sorunu, tarihsel, kuramsal,çözümsel ve güncel yönleriyle tart›fl›ld›. Federasyon, sempozyumu, içindebulundu¤umuz süreçte s›cak bir gündem olarak yaflanan ulusal sorunakatk› olmas›, ön aç›c› olmas› amac›yla düzenledi¤ini aç›klad›.

‹kinci gün devam eden sempozyumun üçüncü oturu-munda, Kürt ulusal sorunu, güncel çerçevede ve em-peryalizmle ba¤lant›s› içerisinde ele al›nd›. Erflat Ak-yaz›l›’n›n baflkanl›¤›n› yapt›¤› oturumda, Babür P›nar,Muzaffer Oruço¤lu, Recep Marafll›, Sibel Özbudun veSinan Çiftyürek konuflmas› olarak yer ald›.Konuflmac›lara söz verilmeden önce 1. günün her ikioturumuna iliflkin de¤erlendirmede bulunan DHFTemsilcisi U¤ur Yefliltepe, ilk gün yaflanan olumsu-zluklara at›fta bulunarak, karfl›t fikirlerin birbirinesayg› çerçevesinde tart›fl›lmas›na ve karfl›t fikirlerelefltirilirken sayg› s›n›rlar›n›n afl›lmamas› hususundauyar›da bulundu.

‘Uluslar›n Kendi Kaderini Tayin Hakk› unutturulmak isteniyor’Oturumda, internet yoluyla sempozyuma kat›lan Mu-zaffer Oruço¤lu ilk sözü alarak, ‹brahim Kaypakka-ya’n›n ortaya koydu¤u görüfllerin, hala kendi alg›lay›-fl›na cevap oldu¤unu dile getirip, ancak, onun ‘Kürt so-runu emperyalizme karfl› bir mücadele sorunudur’tespitine kat›lmad›¤›n› ifade etti. “Genel olarak bir ulu-sun özgürleflmesi, insan›n özgürleflmesinin bir parça-s›d›r” diyen Oruço¤lu, uluslar›n kendi kaderini tayinhakk›n›n proletaryan›n ç›karlar›na göre ele al›nmas›n›

do¤ru bulmad›¤›n› ifade ederek, “Proletaryay› bafl›m›-za kurtar›c› olarak diken, proletaryan›n önce kendikurtuluflunu, sonra da herkesin kurtuluflunu sa¤laya-cak anlay›fl› dine ç›k›yor” aç›klamas›nda bulundu.Ulusal burjuva devrimlerinin, devrimci bir iktidar ira-desi gerektirdi¤ini ifade eden Babür P›nar ise, “Burju-va ulusal devlet, burjuva karakter nedeniyle her za-man ve her ülkede iflçiler için hapishane demektir”diye belirtti. Sempozyumun tek kad›n konuflmac›s› olan Sibel Öz-budun, Kürt sorununun çözümü ile ilgili olarak Avru-pa Birli¤i’nin politikalar›n› teflhir edip, emperyalistle-rin bireysel ve grup haklar› ayr›m› yaparak sorunayaklaflmalar›n› analiz etti. Özbudun, “GenelkurmayBaflkan› da kültürel haklar›n bireysel düzlemde kulla-n›lmas›n›n hiçbir sak›nca tafl›mayaca¤›n› söylüyor vehaklar›n bireysel oldu¤unun alt›n› özenle çiziyor veTSK olarak kolektif haklara dönüfltürülmesinin karfl›-s›nda oldu¤unu söylüyor. Bu aç›klama AB müktese-bat› ile tamamen örtüflüyor, ayn› zamanda kolektifhaklar olarak tan›mlanan uluslar›n kendi kaderini ta-yin hakk› unutturulmak isteniyor” diye aç›klamayapt›. Sempozyuma internet yoluyla kat›lan RecepMarafll› da, “Devlet kurmak da dahil Kürt ulusununkolektif haklar›n› ve taleplerini dikkate almadan çö-

züm mümkün de¤il” aç›klamas›nda bulundu.Konuflmas›nda Kürt Konferans› olarak bilinen ErbilKonferans›’na de¤inen Sinan Çiftyürek ise, “Anayasalhak, anadilde e¤itim, genel af. Erbil Konferans›’ndabulunursak bu üç konuda ›srar edece¤iz” dedi.

4. oturumSempozyumun son oturumu, Demokratik Haklar Fe-derasyonu, Bar›fl ve Demokrasi Partisi, Emek Partisi,Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Partizan ve SosyalistParti temsilcilerinin kat›l›m› ile gerçekleflti. Temel De-mirer’in baflkanl›¤›n› yapt›¤› bu oturumda, kurumla-r›n Kürt sorununda politik tutumlar› aktar›ld›.

‘Ulusal sorun özünde Pazar sorunudur’Canl› tart›flmalara sahne olan bu oturumda, ilk sözüalan DHF temsilcisi, “Emperyalizm, ömrünü uzatmaad›na yeni bir politik yönelime girdi. Bu yönelime gö-re, bütün merkezi iktidarlar› tek tek parçalara ay›r-may› ve onlar› yeniden ve yeniden sömürmeyiamaçl›yor” diyerek, Kürt ulusal hareketi taraf›ndansavunulan demokratik özerklik projesinin, uluslarara-s› tekellerin de uzun süredir planlad›klar› bir politika-ya tekabül etti¤ini söyledi. DHF temsilcisi bu konudaflöyle bir aç›klama getirdi: “Böylece merkezi iradenin

ekonomik yetkilerinin belirli bir k›sm› yerel yönetim-lere devredilecek ve her bir yerel yönetim ad› kon-mam›fl bir iflletmeye dönüfltürülecek, bunun sonu-cunda uluslararas› tekeller ülkeyi kar›fl kar›fl parselle-yecek.” DHF temsilcisi konuflmas›n›n sonunda, ‹bra-him Kaypakkaya’n›n ulusal sorun pazar sorunudurbelirlemesine vurgu yapt›.‹kinci olarak konuflan Sosyalist Parti temsilcisi, “Kürthareketi homojen bir hareket de¤ildir. Sorunu em-peryalizmle çözme anlay›fl›ndaki iflbirlikçi bir anlay›flvard›r hareket içinde. Hareketin, sorunu 4 parçayaayr›lm›fl olan Kürdistan halk›n›n iradesi ile çözmek is-teyen özgürlükçü e¤ilim kanad› yok edilmek isteni-yor” dedi.

‘Kendi siyasal sistemimizi örüyoruz’Sempozyuma DTP’yi temsilen kat›lan Bar›fl ve De-mokrasi Partisi Genel Baflkan› da, “Bizler bugün dev-letsiz bir çözüm savunuyoruz. Yani komünal demok-ratik çözümü savunuyoruz. Silahl› çözüm yolu iflasetti” dedi. BDP Genel Baflkan› ayr›ca flunlar› söyledi:“Demokratik, bar›flç›l çözümün, demokratik özerkli¤iegemenlerin bize bahfletmeyece¤i anlay›fl›yla, mefl-ruiyete dayal›, halklaflmaya dayal› bir siyasal siste-min örülmesiyle olaca¤›n› savunuyoruz. Özgür bele-

diyecilik yöntemiyle, demokratik toplum projesiyle,bizi demokratik cumhuriyete götürecek bir projedenbahsediyoruz. Sorunumuz demokratik ve özgür çö-zümü, sisteme ra¤men kendi modelimizi, sistemimi-zi örmekten geçiyor. Yerel yönetimlerin özerk bir ya-p›ya kavuflturulmas›n›n yolunu açt›k.”EMEP temsilcisi de, “‹flçi s›n›f› ve emekçi kitlelerin de-mokratik bilincinin giderek devrimci bir çizgiye tafl›n-mas›n›n önündeki engeller kald›r›lm›fl olacakt›r” fleklin-de belirlemede bulunduktan sonra Kürt sorununun çö-zümü için haz›rlad›klar› 16 maddelik önerilerini aktard›.‘Adil, demokratik, onurlu bir bar›fl’ önerisi yapan ESPtemsilcisi, “Demokratik özerklik projesi çözüm getir-meyecek ütopik bir yan›lg›d›r” derken, Partizan tem-silcisi de Kürt ulusal hareketinin 1992 y›l›ndan bu ya-na bir ideolojik kriz içerisinde oldu¤unu ifade ederekayr›ca flunlar› söyledi: “Kürt sorunu konusunda ortayakoydu¤umuz do¤rular› hayata geçiremedik. Kaypak-kaya’n›n bu fikirlerini ortaya koydu¤u süreçte ciddianlamda bir Kürt ulusal hareketi yoktu, biz bugünonun fikirlerini hayata geçirirken, var olan Kürt ulusalhareketini dikkate alarak hareket etmek zorunday›z.”Dördüncü ve son oturumun soru ve cevaplarla bitiril-mesinin ard›ndan Adil Okay’›n kapan›fl konuflmas› ilesempozyum sonuçland›r›ld›.

Kürt sorunu sempozyumu hakk›ndaKapan›fl konuflmas› onurunun bana verildi¤i, Kürt Sorunu Sempozyumundançok olumlu izlenimlerle ayr›ld›m. Öncelikle onlarca yazar, ayd›n, örgüt-partitemsilcilerinin ve izleyicilerin aktif kat›l›m›yla iki gün boyunca tart›fl›lmas›, bil-gi al›flveriflinde bulunulmas›, kat›l›mc›lar›n ‘birbirlerini tan›malar› ve taham-mülleri’ takdire flayand›. ‘Demokratik Haklar Federasyonu’nu bu güncel ve yak›c› konuda, cumhuriye-tin kuruluflundan bu yana elimizi, vicdan›m›z›, yüre¤imizi yakan Kürt soru-nunda sempozyum düzenledikleri için kutluyorum. Soru sorarken kendi görüfllerini de ifade eden dinleyiciler aras›nda ve panel-lerde tebli¤ sunan kimi konuflmac›lar aras›nda bak›fl aç›lar›n› ö¤rendi¤im amagörüfllerine kat›lmad›¤›m arkadafllar da oldu. Yer yer izleyiciler aras›ndan ge-len sorular genç kufla¤›n geçmifli çok iyi bilmedikleri izlenimi do¤urdu. 1970’li y›llar› hat›rl›yorum. Kürdistan ilhak m› de¤il mi, sömürge mi de¤il mi,iç sömürgemi, kendisi yar› sömürge olan bir ülkenin sömürgesi olur mu, bir-likte mi ayr› m› örgütlenme, uluslar›n kendi kaderini tayin hakk› v.b. konular-da günlerce, aylarca, y›llarca tart›flt›k. Kimi zaman birbirimizi k›rd›k. Ama nice-lik olarak en küçü¤ünden en büyü¤üne kadar tüm Türkiyeli sosyalist örgüt vepartiler Kürt sorunu oldu¤unun, Kürt halk›n›n haklar› oldu¤unun alt›n› çizdiler.Ve Türk kökenli sosyalistler, Kürt, Arap, ermeni kökenli sosyalistlerle birlikteKürt halk› için bedeller ödediler. Unutulmamal›d›r ki Kürt sorununda en zordönemde a¤z›n› açan ve elini tafl›n alt›na koyanlar, bu ülkede kendine sosya-listim, komünistim diyen kifli ve kurumlar oldu. 1980 sonras› darbe solu silindir gibi ezdi ama bu kez Kürt halk› kendi örgüt-lenmelerini yaratt›. Ortam t›rnak içinde gevfleyince, sakland›klar› yerden ç›k-maya bafllayan liberaller de bugün Kürt dostu görünmeye bafllad›lar. Ki bun-lar›n büyük ço¤unlu¤u 12 Eylül mimarlar›n›n yan›nda yer alm›fl, ne darbeyene Diyarbak›r zindanlar›nda yaflanan mezalime karfl› ses ç›karm›fl ne de di¤erkatliamlar› durdurmak için parmak oynatm›fllard›r. Hatta cuntadan nemalan-mak için kalemlerini satanlar ço¤alm›flt›r. Elbette Türkiye’de bir zamanlar su-sanlar›n, korkanlar›n bu gün konuflmas› önemlidir. Önemlidir ama idama gi-derken yaflas›n Kürt Türk halklar›n›n kardeflli¤i slogan› atanlar›, K›z›ldere’deTürk ve Kürt halklar›n›n kardeflli¤ini elele ölüme giderek kan›tlayan Mahir Ça-yan ve arkadafllar›n›, Kürt sorununda önemli aç›l›mlar yapan ‹brahim Kaypak-kaya’y› ve bu u¤urda hayat›n› kaybeden, y›llarca zindanlarda kalan sosyalist-lerin katk›lar›n› unutmamak gerekiyor. Ve yine unutulmamal›d›r ki, bugünün Kürt halk önderleri de bu okulda, özel-likle 1970’li y›llar›n sosyalist örgüt ve partilerinde yetiflmifltir. S›n›f bilinci veulusal bilinç sosyalizm okulunda geliflmifltir. ‹flte bu sempozyumun bir baflar›s› da genç kuflaktan dinleyicilere bu gerçek-leri hat›rlatmak olmufltur.Ulusal sorunun çözümü ve bar›fl konular›nda da farkl› görüfller sunuldu. Hiçbirsosyalist bar›fl fliar›na karfl› ç›kmaz. Bu bar›fl› onlar yapmasa, yapamasa bile.Ancak sosyalistler söz konusu bar›fl› sorgular, kavramlar›n içini doldurmaya ça-l›fl›rlar. Art›k tek bafl›na bar›fl demek yetmiyor. Kal›c› bar›fl, sonsal bar›fl, nihaibar›fl gibi kavramlar var. Ben, 17 bin faili meçhulün sorumlular›n›n hesap ver-medi¤i, 12 Eylül mimarlar›n›n yarg›lanmad›¤› bir Türkiye’de demokrasiden sözedilece¤ine inanm›yorum. Kimi örgütler, onlar için yeterli olabilecek bar›fl ant-laflmas› ad›na geçmifle sünger çekseler, katilleri affetseler bile; o¤lunu, k›z›n›,kardeflini, eflini, sevgilisini, anne ve babas›n› iflkencede, yarg›s›z infazlarda kay-bedenler katilleri affetmeyecektir. Geçmiflle hesaplafl›lmad›¤› sürece de bu ya-ra kanamaya devam edecektir. Ve bu bar›fl süreci de k›r›lgan olacakt›r. Birçok konuflmac› arkadafl›n, özellikle Sibel Özbudun’un alt›n› çizdi¤i AB birey-sel hak m› kolektif hak m› konusu-sorusu çok önemliydi. Avrupa Birli¤i’ni “evrensel bir model” olarak sunan liberaller, Kürtlerden dur-madan taviz isterlerken, “Kürt Sorunu”nun bir kolektif haklar meselesi oldu-¤unu inkâr ederek, sistemin düzen içi -bireysel haklar- düzenlemesinin önü-nü aç›yorlar… Ancak flu soruyu sormuyorlar: PKK neden hala AB’nin terör lis-tesinde! Keza Fransa örne¤inde oldu¤u gibi AB’ye üye ülkeler kendi az›nl›k-lar›n›n kolektif haklar›n› yok sayarlar. Bireysel haklara indirgeyip demokratgörünürler. Bölgesel ve Az›nl›k Dilleri Avrupa fiart›’n› onaylamayan ve UlusalAz›nl›klar Çerçeve Sözleflmesi’ni imzalamayan Fransa, ülkesinde ulusal az›nl›k-lar›n bulunmad›¤›n› ileri sürmektedir. Fransa, 1999’da yay›mlad›¤› bir bildir-geyle Bölgesel ve Az›nl›k Dilleri Avrupa fiart›’n› ancak baz› yorumlar getirerekonaylayaca¤›n› duyurmufltur. Örne¤in fiart›n amac›n› az›nl›klar›n tan›nmas› vekorunmas› de¤il, sadece Avrupa dil miras›n›n gelifltirilmesi olarak gördü¤ünü,Fransa’n›n yurttafllar› aras›nda etnik, dilsel ve ›rk aç›s›ndan hiçbir ayr› muame-le yapamayaca¤›n› ve Fransa’n›n sadece Frans›z halk›n› tan›d›¤›n› söylemifl vebirçok maddeyi de bu çerçevede yorumlam›flt›r. Korsika’ya özerklik statüsüise ony›llar süren mücadele sonucu mecburen verilmifltir. Belçika ve ‹talya dabu konuda sab›kal›d›r. Sempozyum boyunca birçok konuflmac›n›n alt›n› çizdi¤i bir di¤er önemli ko-nu da: Emek eksenli mücadelenin, sosyalizm mücadelesinin kimlik mücade-lesinden ayr› yürütülmemesi gerekti¤iydi. Sonuç olarak Demokratik Haklar Federasyonu’nun düzenledi¤i bu iki günlüksempozyum, baflar›ya ulaflm›flt›r diye düflünüyorum. Baflta da belirtti¤im gibisadece farkl› geleneklerden insanlar›n birbirleri hakk›nda tafl›d›klar› önyarg›-lar›n k›r›lmas›, baz› devrimci gençlerin sadece kendi yay›n organlar›nda yaz›-lanlar› okumaktan kaynakl› ezberlerin bozulmas›na yard›mc› olmas› önemli-dir. Kald› ki sempozyum bundan çok fazlas›n› baflarm›flt›r. Eme¤i geçen her-kese teflekkür ediyorum.

Semp

ozyu

mda 2

. Gün

KONUK YAZARAD‹L OKAY