16
6 7 Yaflam hakk› savunucular› Çer- nobili hat›rlatarak nükleerden vazgeçilmesini istedi Bakanl›¤›n flikayet hatt› kur- mas›ndan sonra ö¤retmenlere dönük sald›r›lar artt› Erdo¤an-Gülen cemaati çat›flmas› medyaya Akif Beki- Emre Uslu kavgas›yla yans›d› Resmin büyük ustalar› Van Gogh ve Goya’n›n eserleri Türkiye’de sergileniyor Mahkeme AKP’ye mülk Özellikle referan- dumdan sonra yarg›da istedi¤i gibi at koflturan AKP’ye bu da yetmiyor. Hükümete özellefltirmelerle ilgili baz› mahkeme karar- lar›n› uygulamama hakk› veriliyor S. 4 Ocak ay›nda hiçbir firman›n teklif ver- medi¤i 3. köprü ihalesine Nisan ay›nda befl firma tek- lif verdi. Bu ilginin alt›nda köprünün bedelinin halka öde- tilerek, projenin karl› hale getirilmesi yat›yor S. 6 Kad›nlara kölece ifl Kad›n eme¤inin sö- mürülmesinde yeni düzenekler öngören Ulusal ‹stihdam Stra- tejisi 2012 tasla¤›n› ve tasla¤›n kad›n eme¤i için anlam›n› Prof.Dr. Gülay Toksöz anlatt› S. 10 Ferda Koç / Sayfa 4 Mutlu bir yaz› Duygu Semiz / Sayfa 7 Formasyon meselesi Tufan Sertlek / Sayfa 9 Utanmazlar Ali Ergin Demirhan / Sayfa 12 Solun 28 fiubat sefas› 26 y›l geçti, izleri silinmedi Alo, ö¤retmeni dövüyorlar ‹ktidar kavgas› gazetelerde ‹ki usta Türkiye’de SAYFA SAYFA SAYFA SAYFA Y›l 7 Say› 156 3 May›s 2012 • 1.25 TL 14 15 Köprünün faturas› halka Yüz binler meydan okudu Türkiye’de yüzün üzerinde merkezde yüz binler 1 May›s meydanlar›nda AKP’nin geri- ci, faflist, piyasac› karanl›¤›na karfl› omuz omuza verdi ‹fl kazalar›na, tafleron sistem- ine, savaflta ve iflbirlikçilikte ›srara, muhafazakar sanat dayatmas›na tepkiler mey- danlara damgas›n› vurdu Eme¤in sermaye iktidar›na öfkesi, eflitli¤in, özgürlü¤ün ve bar›fl›n hakim oldu¤u yeni bir dünya özlemi 1 May›s’lara damgas›n› vurdu Sa¤l›kta dönüflümün etki- leri ve AKP hükümetinin hekimleri itibars›zlaflt›rma politikalar› güçlendikçe sa¤l›k emekçilerine yönelik fliddet vakalar›n›n say›s› da art›yor. Antep’te Dr. Ersin Aslan’›n ölümü sa¤l›k emek- çisinin sab›r tafl›n› çatlatt›. Binlerce sa¤l›k çal›flan› ülke çap›nda ifl b›rakma eylemi yapt›, fliddete maruz kalma- lar›n› önleyecek düzenleme talepleriyle soka¤a ç›kt›S. 8 Sağlıkta dönüşüm şiddetine isyan fiehir Ti- yatrola- r›’nda yap›- lan yönet- melik de¤i- flikli¤ini ve sonras›nda soka¤a ç›- kan sanatç›- lar›n eyle- mini Oyuncular Sendikas› Baflkan› fiebnem Sön- mez’le konufltuk. Sönmez seyirci ile oyuncu aras›na kimsenin girmedi¤i bir ti- yatro hayalini anlatt› S. 11 6 Mayıs’ta üç fidan için yürüyecekler Sanatçı bu oyunlara gelmiyor Ö¤renci Kolektifleri, Genç- lik Muhalefeti ve TKP'li Ö¤- renciler "Üç Fidan’›n idam›- n›n 40. y›l›nda büyük gençlik yürüyüflü düzenliyor. Yüzler- ce ö¤renci 6 May›s'ta Galata- saray Lisesi önünde buluflup, Dolmabahçe’ye yürüyecek Taksim 1 May›s’› S. 2 1 May›s’›n AKP’lilefltirilmesi çabas› S. 3, Dünyada 1 May›sS. 5, Türkiye’den 1 May›s haberleri S. 16 Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Okul sütü-Akıl küpü” projesi kapsamında okullarda parasız süt dağıtımının ilk gününde 9 ilde yüzlerce çocuk zehirlenerek has- tanelik oldu. Adana, Diyarbakır, Edirne, Sivas, Sakarya, Antalya, Konya, Samsun ve Kırıkkale’de süt dağıtımından kısa bir süre sonra öğrencilerde zehirlenme belirtileri görüldü. Toplu zehirlenmelerin gerekçesi gazetemiz yayına hazırlanıyorken halen netlik kazanmamıştı. Hükümet çocuk- ların süte hassasiyeti olabileceğini söy- ledi. TTB ise bu ihtimalin önceden gö- zetilerek dağıtımının buna göre yapıl- ması gerektiğini, kaldı ki hassasiyetin bu kadar yaygın olamayacağını açıkladı ve ‘hükümet okul sütü projesini eline yüzüne bulaştırdı’ dedi. MEB’in sütü zehir küpü Meydan, karanl›¤a meydan okuyanlar›n YOL S. 3 A-PDF Merger DEMO : Purchase from www.A-PDF.com to remove the watermark

156'ncı sayı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Halkın Sesi gazetesi 156'ncı sayı

Citation preview

Page 1: 156'ncı sayı

6 7Yaflam hakk› savunucular› Çer-nobili hat›rlatarak nükleerdenvazgeçilmesini istedi

Bakanl›¤›n flikayet hatt› kur-mas›ndan sonra ö¤retmenleredönük sald›r›lar artt›

Erdo¤an-Gülen cemaatiçat›flmas› medyaya Akif Beki-Emre Uslu kavgas›yla yans›d›

Resmin büyük ustalar› VanGogh ve Goya’n›n eserleriTürkiye’de sergileniyor

MahkemeAKP’ye mülk

� Özellikle referan-dumdan sonrayarg›da istedi¤i gibi atkoflturan AKP’ye buda yetmiyor.Hükümeteözellefltirmelerle ilgilibaz› mahkeme karar-lar›n› uygulamamahakk› veriliyor � S. 4

� Ocak ay›nda hiçbirfirman›n teklif ver-medi¤i 3. köprüihalesine Nisanay›nda befl firma tek-lif verdi. Bu ilgininalt›nda köprününbedelinin halka öde-tilerek, projenin karl›hale getirilmesiyat›yor � S. 6

Kad›nlarakölece ifl� Kad›n eme¤inin sö-mürülmesinde yenidüzenekler öngörenUlusal ‹stihdam Stra-tejisi 2012 tasla¤›n›ve tasla¤›n kad›neme¤i için anlam›n›Prof.Dr. Gülay Toksözanlatt› � S. 10

Ferda Koç / Sayfa 4

Mutlu bir yaz›

Duygu Semiz / Sayfa 7

Formasyon meselesi

Tufan Sertlek / Sayfa 9

Utanmazlar

Ali Ergin Demirhan / Sayfa 12

Solun 28 fiubat sefas›

26 y›l geçti, izleri silinmedi Alo, ö¤retmeni dövüyorlar ‹ktidar kavgas› gazetelerde ‹ki usta Türkiye’deSAYFA SAYFA SAYFA SAYFA

Y›l 7 • Say› 156 3 May›s 2012 • 1.25 TL

14 15

Köprününfaturas› halka

Yüz binler meydan okudu�

Türkiye’de yüzün üzerindemerkezde yüz binler 1 May›smeydanlar›nda AKP’nin geri-ci, faflist, piyasac› karanl›¤›nakarfl› omuz omuza verdi

‹fl kazalar›na, tafleron sistem-ine, savaflta ve iflbirlikçilikte›srara, muhafazakar sanatdayatmas›na tepkiler mey-danlara damgas›n› vurdu

Eme¤in sermaye iktidar›naöfkesi, eflitli¤in, özgürlü¤ünve bar›fl›n hakim oldu¤uyeni bir dünya özlemi 1May›s’lara damgas›n› vurdu � �

� Sa¤l›kta dönüflümün etki-leri ve AKP hükümetininhekimleri itibars›zlaflt›rmapolitikalar› güçlendikçesa¤l›k emekçilerine yönelikfliddet vakalar›n›n say›s› daart›yor. Antep’te Dr. Ersin

Aslan’›n ölümü sa¤l›k emek-çisinin sab›r tafl›n› çatlatt›.Binlerce sa¤l›k çal›flan› ülkeçap›nda ifl b›rakma eylemiyapt›, fliddete maruz kalma-lar›n› önleyecek düzenlemetalepleriyle soka¤a ç›kt›� S. 8

Sağlıkta dönüşüm şiddetine isyan

� fiehir Ti-yatrola-r›’nda yap›-lan yönet-melik de¤i-flikli¤ini vesonras›ndasoka¤a ç›-kan sanatç›-lar›n eyle-mini Oyuncular Sendikas›Baflkan› fiebnem Sön-mez’le konufltuk. Sönmezseyirci ile oyuncu aras›nakimsenin girmedi¤i bir ti-yatro hayalini anlatt›� S. 11

6 Mayıs’ta üç fidan için yürüyeceklerSanatçı bu oyunlara gelmiyor � Ö¤renci Kolektifleri, Genç-

lik Muhalefeti ve TKP'li Ö¤-renciler "Üç Fidan’›n idam›-n›n 40. y›l›nda büyük gençlikyürüyüflü düzenliyor. Yüzler-ce ö¤renci 6 May›s'ta Galata-saray Lisesi önünde buluflup,Dolmabahçe’ye yürüyecek

Taksim 1 May›s’› � S. 2 1 May›s’›n AKP’lilefltirilmesi çabas› � S. 3,Dünyada 1 May›s� S. 5, Türkiye’den 1 May›s haberleri � S. 16

Milli EğitimBakanlığı’nın“Okul sütü-Akılküpü” projesikapsamındaokullarda parasızsüt dağıtımının ilkgününde 9 ildeyüzlerce çocukzehirlenerek has-tanelik oldu.Adana, Diyarbakır, Edirne, Sivas,Sakarya, Antalya, Konya, Samsun veKırıkkale’de süt dağıtımından kısa birsüre sonra öğrencilerde zehirlenmebelirtileri görüldü.

Toplu zehirlenmelerin gerekçesigazetemiz yayına hazırlanıyorken halennetlik kazanmamıştı. Hükümet çocuk-ların süte hassasiyeti olabileceğini söy-ledi. TTB ise bu ihtimalin önceden gö-zetilerek dağıtımının buna göre yapıl-ması gerektiğini, kaldı ki hassasiyetinbu kadar yaygın olamayacağını açıkladıve ‘hükümet okul sütü projesini elineyüzüne bulaştırdı’ dedi.

MEB’in sütüzehir küpü

Meydan, karanl›¤a meydanokuyanlar›n YOL � S. 3

A-PDF Merger DEMO : Purchase from www.A-PDF.com to remove the watermark

Page 2: 156'ncı sayı

1 MAYISHalk›n Sesi

23 May›s 2012 / 16 May›s 2012

T aksim, tarihi günlerindenbirini yaşadı. AKPiktidarının emek düşmanı,

faşist, gerici, ayrımcı politikalarınakarşı yüz binler omuz omuza verdi.Geçtiğimiz yıla göre daha kitlesel vekararlı bir katılımın sergilendiğimitingin ruhunu en iyi yansıtan şey,14.00'de tüm 1 Mayıs meydanları ileaynı anda atılan "Faşizme karşıomuz omuza" sloganıydı. AKP’ningerici-faşist, baskıcı politikalarınakarşı tepkiler bir sel olup Taksim’eakmıştı.

B‹REYSEL KATILIMZ‹RVE YAPTI

Taksim'deki 1 Mayıs mitingi içinŞişli, Şişhane ve Beşiktaş güzer-gahlarından yüz binler yürüdü.Taksim Meydanı dolduğunda Şişlikolunun bir ucu hala, yaklaşık 4 kmuzaklıktaki Mecidiyeköy metrodurağındaydı. Alana girişler ancakalanın boşalmasıyla sağlandı.Çıkışların yanı sıra TaksimMeydanı’nın arkasındaki GeziParkı’nın da hınca hınç dolmasısayesinde tüm gruplar alana girebil-di ve program başlatılabildi. 1980sonrasının en kitlesel 1 Mayıs’ı

olduğu görüşü dile getirildi. Mitingde en kalabalık topluluk

kuşkusuz bağımsız gelenlerdi. Özel-likle solun büyük bölümünün bulun-duğu Şişli kolunda katılımcılarınönemli bir bölümü kortejlere girme-den doğrudan alana yürümeyi tercihetti. Geçtiğimiz senelerde DİSKkorteji bağımsız katılanlar için odakolurken bu sene böylesi bir çekimmerkezinin yaratılamaması dikkatçekti. DİSK kortejinde de mücade-leci, taşeron sistemine ve iş cinayet-lerine direnen sendikalar ile iktidar-la karşı karşıya gelen sinemaemekçileri öne çıktı.

Türk-İş’in muhalif sendikalarıolan Sendikal Güç Birliği’nin ve bubirlik dışındaki Harb-İş, Liman-İş,Selüloz-İş ve Yol-İş 1 nolu şubeninTaksim kutlamasına katılması, ikti-dar güdümlü yönetimin yarattığırahatsızlık nedeniyle Türk İş içindebaşlayan çözülme eğiliminin işaret-lerinden biri olarak alana yansıdı.

SANATIN ‹SYANIKürsüde AKP’ye karşı tepkileri

en iyi açığa çıkaran konuşmalarsanatçılar tarafından yapıldı.“Muhafazakâr sanat” ve Şehir

Tiyatroları’na dair tartışmalarınşiddetlendiği bir dönemde kürsüdesöz alan sanatçıların doğrudanAKP’yi hedef alan konuşmalarıilgiyle dinlendi. Özellikle oyuncuAltan Gördüm’ün “Sanatı yapanlar,sanatı yakanlardan güçlüdür” dediğive Tayyip Erdoğan’a “Sen kimsin”diye seslendiği konuşma veİslamcıların hedefi haline gelenMeral Okay’ın görüntüleri büyükalkış aldı.

Sloganlarda AKP'ye ve Cemaat'eöfke ile faşizme karşı mücadele vur-guları öne çıktı. Sayısal artış olarakmitingin dikkat çeken kortejlerin-den olan Oyuncular Sendikası,Dışarıdaki Gazeteciler ve taraftargruplarının kortejlerinde atılan slo-ganlarda, AKP hedefteydi.

KÜRSÜDE D‹REN‹fi‹N SES‹Kürsüde DİSK, KESK,

TMMOB ve TBB Genel Başkanlarıve direnişteki işçilerin sesi yükseldi.Dev Sağlık-İş üyesi Samsun GaziDevlet Hastanesi işçileri, Enerji-Senüyesi Toroslar Elektrik Dağıtım AŞişçileri, Deri-İş üyesi Kampana Deriişleri, Birleşik Metal-İş üyesi GEAKlima işçileri, TAŞİŞDER üyesi

Çapa Tıp Fakültesi işçileri, HEYTekstil işçileri ve Genel-İş üyesiMaltepe Belediyesi işçileridirenişlerinin coşkusunu kürsüyetaşıdı.

Sol adına da kürsüden ortak birmetin okundu. Ortak metni üçörgütten üç kadın birlikte okudu.

ENTERNASYONALLEKURTULUR ‹NSANLIK

Alana AKP’nin Kürt sorununda-ki savaş ve imha politikalarına tepkide damgasını vurdu. Kürsüdençalınan Kürtçe ezgiler, solun ortakmetninin Kürtçe okunması, sık sıkyapılan Kürtçe anonslar 1 Mayıs’ıbir kardeşlik buluşmasınadönüştürdü. 1 Mayıs’a gelen kimiCHP’lilerin Herne Peş çalarkenbüyük coşkuyla bayrak salladığıgörüntü üzerinde düşünülmesigereken bir manzaraydı.

1 Mayıs meydanını dolduran yüzbinlerin kürsüden yedi dilde selam-lanması ve programın “Enternasyo-nal Marşı” ile başlaması, halklarınkardeşliği ve barış bayrağının sahib-inin hangi sınıf olduğuna işaret etti.Özgürlük ve barış ‘en güzel elbis-esiyle’ boy gösterdi.

Beşiktaş kolu, daha az bireysel katılımolmakla beraber çok daha örgütlü ve iyihazırlanılmış bir kurgu ile Taksim’eyürüdü. Bu kolun en güçlü kortejleri,Halkevleri, TKP ve geçmiş senelere görebir artış gözlenmese de TMMOB oldu.Beşiktaş’ta 1 Mayıs coşkusu sabahın erkensaatlerinde başladı. Saat 8 civarındaBeşiktaş Meydanı bayram coşkusunuyansıtacak şekilde süslenmişti. Halkevleri,Öğrenci Kolektifleri ve TKP’nin bayrakları,pankartları, rengarenk balonlar, devrimciönderlerin resimleri meydanı ve BarbarosBulvarı’ndan Dolmabahçe’ye dönen yolubaştan başa kaplamıştı.

Halkevleri, Öğrenci Kolektifleri veGenç Umut, Demokrasi Anıtı etrafındatoplanırken TKP İskele Meydanı’nda 1Mayıs kutlamalarına başladı. HalkevleriTürkçe ve Kürtçe yazılı olarak "Halkınhakları var" pankartı, arkasında MetinLokumcu fotoğrafıyla birlikte "Tek yolsokak, tek yol devrim" pankartıtaşıdı. "Karanlığa meydan okuyoruz"diyen Halkevleri’nin kortejindeçeşitli hak mücadelesi kortejleri deyerini aldı. Halkevci Kadınlar,Engelli Hakları Atölyesi, EğitimHakkı Atölyesi, Emekli HaklarıAtölyesi pankartlarının yanı sıra,“Sermaye defol, İstanbul Bizimdir”pankartının arkasında Sarıyer YaşamPlatformu 3. köprüye karşı talep-leriyle yerini aldı. "Biz de karanlığameydan okuyoruz" pankartıyla veDev Adıvarlılar adıyla Adıvarlımahallesi Halkevleri kortejine katıldı.Halkevleri kortejinin hemen önündeise İşçi Filmleri Festivali “ÖzgürlükEmek İster” pankartıyla yerini aldı ve1-7 Mayıs tarihleri arasında yedincisigerçekleştirilecek festivali duyurdu.

Halkevleri kortejinin arkasında iseAktivist Düşünce Topluluğu yürüdü.Peşlerinden Genç Umut ve ÖğrenciKolektifleri yerini aldı. Kolektifler en önde"Gençlik, gericilerin, faşistlerin iktidarıAKP'ye gününü gösterecek" pankartınıaçarken, Kolektif Yumurtası da ön saflar-daydı.

1 May›s kutlamalar›n›n kalbi TaksimMeydan›, yüzbinleri bulan görkemlikitleye ev sahipli¤i yapt›

Yüzbinler Taksim’de, AKP iktidar›nave sermayeye öfkesini, yeni birdünyaya özlemlerini hayk›rd›

‘AKP karfl›t› odak’ haline gelen Halkevleri, artankitleselli¤i ve disiplinli kortejiyle dikkat çekti

Üç yürüyüfl kolunda flu gruplar yer ald›: fifiiiflflllii:: D‹SK, Sendikal Güç Birli¤i

Platformu, Liman-‹fl, Selüloz-‹fl, OyuncularSendikas›, ‹nflaat ‹flçileri Derne¤i Giriflimive Güvencesizler Hareketi, ESP, DHF,Partizan, Mücadele Birli¤i, BDSP, Ça¤r›,Al›nteri, Köz, D‹P, EÖC, Devrimci Hareket,SDP, EHP, Proleter Devrimci Durufl, Odak,Devrimci Dönüflüm, ‹flçi Cephesi, ‹flçiMücadelesi Derne¤i, Devrimci Proleterya,TKP 1920, Halk Cephesi, Kald›raç, ÇHD,Savunmaya Özgürlük Platformu, ‹stanbulBarosu, Devrimci 78’liler, taraftar gruplar›,anarflist topluluklar, PSAKD, Divri¤i Kültür,Kangal Derne¤i, Devrimci Amasyal›lar,Dersim Dernekleri, Nor Zartonk, ‹mece,Tüko-Der, Veganlar, Askeri DarbeMa¤duru Askerler, Tozkoparan, Gülsuyu-Gülensuyu mahalle dernekleri, DevrimciVosvosçular, K›z›l Aktivistler

BBeeflfliikkttaaflfl:: TMMOB, TTB, VeterinerHekimler Odas›, Difl Hekimleri Odas› veEczac›lar Odas›, Halkevleri, Ö¤renciKolektifleri, Genç Umut, ‹FF, TKP, MaliMüflavirler Odas›, Plaza Eylem Platformu,Biliflim Çal›flanlar› Derne¤i, BiyologlarDerne¤i, Toplumsal Dayan›flma içinPsikologlar Derne¤i, TS‹P, Yol-‹fl, Belediye-‹fl. Bu kolda CHP, HKP ve ‹P,Dolmabahçe’de bulufltuktan sonraTaflk›flla istikametine yönelerek anakoldan ayr›ld›lar.

fifiiiflflhhaannee:: KESK, HDK, BDP, ÖDP, EMEP,U‹D-DER, SFK, LGBTT, TÖP, SDH, ‘SosyalistKurulufl ‹çin Yürüyoruz’, Anti-kapitalistMüslümanlar

� Sendikalardan D‹SK Birleflik Metal ‹flkitleselli¤i ile dikkat çekerken, mitingin enkalabal›k kortejlerini Halkevleri, TKP, BDP,Halk Cephesi, ÖDP oluflturdu.

� Sayg› duruflunun ard›ndan 1May›slarda katledilenlerin isimleri okun-du. Her bir isim okundu¤unda bütünmeydan "Burada" diye yan›t verdi.

� fiiflli kolundan yürüyen neredeysetüm kortejler Agos gazetesi önündengeçerken “Faflizme inat kardeflimsinHrant” slogan› att›.

� Antikapitalist Müslümanlar grubu,ifl kazalar›nda yaflam›n› yitiren iflçiler içinFatih Camii'nde namaz k›larak yürüyüflegeçti. ‹hsan Eliaç›k, Kanl› Pazar öncesi bucamiinin buluflma yeri olarakkullan›ld›¤›n› ve kendilerinin buna karfl›bir tav›r gelifltirdiklerini belirtti.

Taksim mücadelesinin simgeörgütü D‹SK’in korteji geçeny›llara göre daha sönüktü. D‹SKkortejinde geçmifl y›llar›n aksineGenel ‹fl de¤il Birleflik Metal-‹fl en

kalabal›k sendika olarak yer ald›.D‹SK’e üyelik baflvurusu halenbekletilen Enerji-Sen, D‹SK’inbirçok sendikas›ndan daha kala-bal›k bir kortejle Dev Sa¤l›k-‹fl’inarkas›nda yürüdü. Dev Sa¤l›k-‹fls›n›f mücadelesinin taze gücütafleron iflçilerin güvenceli iflmücadelesini alana tafl›yan birkortej oluflturdu. Sinema ve TVemekçilerinin örgütü Sine Senkitlesel kortejiyle a¤›r çal›flmakoflullar›na karfl› tepkiyi görünürhale getirdi. Sine Sen belgeselemekçileri ve senaryo yazarlar›dahil bu ifl kolundaki farkl› örgüt-lerin de buluflma noktas› oldu.

Gümüflsuyu'nda Mahir Çayan pankart›aç›ld› ve yüzlerce üniversiteli Dev-Gençmarfl›n› okudu. Kortej Taksim'eyaklafl›rken ‹TÜ Gümüflsuyu'nda aç›lan"Denizlere sözümüz devrim olacak"pankart› ve ayn› anda patlat›lan onlar-ca konfeti yürüyüflçüler aras›nda büyükbir coflku yaratt›.

Bayram Beşiktaş’tan başladı!

DİSK’ten notlar

Taksimnotları

Halkevleri kortejinde Metin Lokumcu’nunpankart› tafl›nd›

Faşizme karşı emeğin korosu

Page 3: 156'ncı sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

33 May›s 2012 / 16 May›s 2012

Anlaşılmıştır ki bundan sonraTaksim; emekçiler, devrimciler

tarafından 1 Mayıs alanı olarakkazanılmasıyla birlikte her yıl giderekartan bir biçimde çok daha çoşkuluçok daha kitlesel kutlamaların,protestoların alanı olmaya devamedecek.

Bu yıl sadece Taksim değil,ülkedeki tüm 1 Mayıs gösterileri (buyıl 110 noktada) geçmiştegerçekleştirilenlere göre çok dahakitleseldi. Bu “başarı”da en önemlipay sahibi kuşkusuz AKP'dir. AKP'ninemekçiyi güvencesizleştiren, örgüt-süzleştiren politikalarıdır, emeğideğersizleştiren saldırılarıdır. Bugünişsizlik yüzde10'un üzerindedir, bugünasgari ücret açlık sınırının altındadır,bugün emekçilerin yüzde 90'ı sendikaüyesi değildir, yüzde 46'sının sosyalgüvencesi yoktur. Ülke taşeroncumhuriyetine dönüştürülmüştür.Bunlar yetmiyormuş gibi AKP'ninemeğe, emekçiye yeni saldırı planlarısırada bekliyor: kıdem tazminatınınkaldırılması, özel istihdam bürolarınınyasallaşması, bölgesel asgari ücret,TMMOB ve TTB’nin etkisizleştirilmesi,özelleştirmelere dava açılamaması,çocuk işçiliğinin yaygınlaştırılması…

AKP'nin kitleleri alanlara döken“başarı”sının nedenleri sadece bunlardeğil! 5 binin üzerinde Kürt siyasetçihapishanede, 100'ün üzerindegazeteci hapishanede, 1000'e yakınöğrenci hapishanede. Basın özgür-lüğü konusunda Türkiye 148’incisırada yer alıyor (2002'de 100’üncüy-dü). Ayrıca Sivas davasının zamanaşımına uğratılmasını ve 1977 1Mayıs katliamı kaşısındaki karartmaçabasını da AKP'nin “başarı”larınaeklemek gerek.

AKP'nin sanata, sanatçıya olandüşmanlığı ise tüm patavatsızlığıyladevam ediyor. Tiyatroları özelleştire-ceklerini söyleyen Tayyip, “Hemmaaş alıp hem eleştiremezsin” diyor.Tayyip'in maaşına göz diktiği tiyatro

çalışanı sayısı ülke genelinde 1300,ancak AKP'nin borazanlığını yapanTRT'nin çalışan sayısı 8000 (onlareleştirmedikleri müddetçe maaşalmaya devam edebilirler). Bu aradatiyatrocuların durumu ibretalınmalıdır, AKP zihniyetine, uygula-malarına karşı çıkmak için ille desıranın kendilerine gelmesini bekle-mek mi gerekiyor?

Bilindiği gibi AKP'nin emek veemekçi düşmanlığının simgeleştiğişahsiyet Tayyip Erdoğan’dır. VeTayyip bu 1 Mayıs'ta da çalışanlarınbayramını kutladı: “'İnsanı yücelt kidevlet yücelsin' anlayışını benimse-mek suretiyle, emekçilerimizin sorun-larını kendi meselemiz olarakgördük.” (Şecaat arz ederken sirkatinsöylüyor). Tayyip'in de insanı nedensevdiğini anlamış olduk. Bu aslındayeni değil, hatırlanacağı gibi kendisiher fırsatta "Bizim ilkemiz: Yaratılanıseveriz yaratandan ötürü..." der durur(ateist olsa idi kesin seri katil olurdu).Bu ülkenin sağcılarının anlamadığı:Emekçi dünyayı yaratan olduğu içinsevilir, saygı duyulur oysa.

Bu yılki 1 Mayıs için birkaç önemliyenilikten söz edilebilir. İlki, iki yılsonra DİSK-Türk-İş-Hak-İş bloğununparçalanmasıdır. DİSK ve KESKİstanbul'da ve Türkiye'nin her yerinde,Hak-İş ve Memur-Sen ÇalışmaBakanı'nın katılımıyla(!) Ankara'da,Türk-İş ve Türk Kamu Sen Bursa'daidi. Bu ayrışmayı ortaya çıkartan iseDİSK'in ya da KESK'in sınıf siyasetlerideğil, bizzat AKP manipülasyonualtındaki Türk-İş ve Hak-İş'intezgahıdır. AKP, 1 Mayıs'a giden süre-ci çok iyi örgütledi. Türk-İş aracılığı ileDİSK'i uzun bir süre bekletti, oyaladı,hareketsiz bıraktı. Öyle ki 1 Mayıs'abir hafta kalana dek DİSK, halabildirisini ve afişini çıkartmamıştı.KESK’in de son güne kadarneredeyse hiçbir özel hazırlığı olmadı.Böylece 1 Mayıs'ın kent ve ülke gün-demini belirlemesi uzun süre engel-

lenmiş oldu. (Bu arada DİSK'in buyılki 1 Mayıs'a yüklediği özel politikanlamı bilen var mı?). Türk-İş'in başınıçektiği bloğun ayrı miting yapmakararının gerekçesi ise gayet politik:ortak metinde AKP'nin eleştirilmesin-den yana olmamak.

1 Mayıs’ın ortaya çıkardığı dikkatçekici bir gelişme de genel merkezisıkı sıkıya AKP’ye bağlanan Türk-İşiçindeki çözülme eğiliminin güçlen-mesiydi. Taksim’in kazanılmasısürecinde Türk-İş içindeki mücadele-ci sendikalar, genel merkezin inisiyati-fine karşı koyamayarak Taksimmücadelesini kırmak için düzenlenenayrı eylemlere katılmıştı. Ancak bu 1Mayıs’ta genel merkezin Bursakararına karşı Sendikal Güç BirliğiPlatformu’nu (SGBP) oluşturan 10Türk-İş sendikası Taksim’e geldi.Ayrışma SGBP ile sınırlı kalmadı veYol-İş, Selüloz-İş, Harb-İş, Liman-İşde ayrı kortejlerle Taksim’e geldi.

AKP, 1 Mayıs'ın resmi ismini“emek ve dayanışma” olarak belirlesede Ankara Tandoğan'da örgütlediğiikinci 1 Mayıs gösterisiyledayanışmadan ne anladığını gösterdi.Böylece AKP'li Çalışma Bakanı FarukÇelik, Hak-İş ve Memur-Sentarafından Tandoğan'da yapılançakma 1 Mayıs'ta konuşma fırsatıyakaladı. Ve bu durum AKP’lilerce,“35 yıl sonra 1 Mayıs gösterisindekonuşan tek bakan” propagandasınınservis edilmesini sağladı. Ancak bupropagandada “Tandoğan Alanı'na,bırakın solcuları Eğitim-İş'in bile bibergazı kullanılarak alınmaması” yeralmadı.

Bu yılki ikinci önemli yenilik ise“anti-kapitalist müslüman genç” adlıgrubun Fatih Camisi'nde hayatlarınıkaybeden işçiler için gıyabi cenazenamazı kılıp, kortej oluşturup bir süreyürüdükten sonra HAS Parti saflarınakatılarak Taksim'deki 1 Mayıs gösteri-sine gelmeleri oldu. Bu “yenilik”gerek bütün medya kuruluşları

tarafından gerekse de başta liberallerolmak üzere bir çok sol gruptarafından övgüye mazhar bulundu. 1Mayıs kürsüsünden neredeyse ondefa isimleri anıldı. Hatta bu toplu-luğa “devrimci İslamcılar”, “sosyalistislamcılar” yakıştırmaları yapanlaroldu/olmakta. (Radikal yazarı KorayÇalışkan bu durumu “siyasi devrim”olarak tanımlıyor). Bazı haber kanal-ları “İnşallah Sosyalizm Gelecek”pankartı taşıdıklarını bile haber olarakgeçtiler. AKP iktidarından yılmış birtopluluğun ruh hali düşünüldüğündebu yaklaşım/yakıştırma anlaşılabilirelbette. Ancak gerçek durum budeğil. Bu grubun, anlaşıldığı kadarı ilebiraz sözcüsü, biraz örgütleyicisi olanİhsan Eliaçık Taksim alanındankatıldığı canlı yayında düzeltmeyiyaptı: “'inşallah sosyalizm gelecek'yazan ne bir pankart var ne de böylebir düşünce var, İslam gelirse sosya-lizme gerek kalmayacak, sosyalizmde olmayacak”.

Her şeye rağmen, yani 40 küsuryıllık Milli Görüş geleneğine, 10 yıllıkAKP iktidarına rağmen gecikmiş biradım da olsa İslamcıların içinden, varolan İslami uygulamaları eleştiren biri-lerinin “siyasi bir topluluk” oluştur-ması, değerlendirilmesi gereken birkonudur. Mehmet Elkatmış, MehmetBekaroğlu, Numan Kurtulmuş, İhsanEliaçık gibi şimdiye kadar kişilerletemsil edilen İslam’ın insancıl,eşitlikçi, adil olduğu vurgularınısahiplenerek oluşturulmaya çalışılanbir siyasi muhalefet henüz yolun dahaçok başında. Asıl yapması gereken derüştünü sol içinde değil, AKPiktidarına karşı kanıtlaması. (Bununiçin de radikal kopuşlar gerekli, HASParti'nin referandumdaki “evet” tavrı,AKP'den radikal kopuşu sağlar mı?)

Çoğu solcu için durum biraz dahakarmaşık! İdeolojik çelişkileri görmez-den gelmek bir yana tam bir taktikselhata yapmaktalar. Bu tür“arkadaşlar”ı sol platformlarda tut-

maya çalışmak, AKP iktidarını zayıflat-maya değil, AKP kitlesi içinde bu“arkadaşlar”ı zayıflatmaya yol açmak-tadır. Bırakınız, bu “arkadaşlar” fikir-lerini solculara propaganda etmesin,gitsinler AKP'lilere propaganda etsin-ler. Taksim 1 Mayıs'ına gelmektenseHak-İş'in 1 Mayıs'ına gitsinler.(Nasrettin Hoca'nın deyişiyle onlaryüzüğü bodrumda kaybettiler, gidiporada arasınlar.)

Bu yılki bir diğer yenilik iseDiyarbakır’da geçtiğimiz yıllardaDağkapı Meydanı’nda ortak basınaçıklamalarıyla kutlanan 1 Mayıs'ın,bu yıl İstasyon Meydanı’nda (32 yılaradan sonra) miting olarak düzen-lenmesi oldu. Ezilen Kürt halkınınulus kimliğinin yanında emekçikimliğinin de öne çıkartılmasıbakımından kuşkusuz önemliadımlardan biri. Hareketin öndegelen Selahattin Demirtaş ve AyselTuğluk gibi önemli sözcülerinin“Newroz ruhuyla 1 Mayıs’a gitme”, “1Mayıs’ı Newrozlaştırma” şeklindekiaçıklamalarının alanda karşılığını bul-ması umut verici bir gelişmedir.

Tüm bunlara rağmen 1 Mayısgünü, 365 gün içinde sadece biri.AKP, bu günü boş geçirmiş olabilirancak kalan 364 günde emeğe,emekçilere, halka karşı saldırılarınadevam etti, devam edecek. 21Mayıs'ta kamu çalışanlarının toplugörüşmeleri başlıyor. Meclis günde-mi, neoliberal yasa tasarılarını tümhızıyla geçirmek üzere oluşturulmuşdurumda. Bu hafta, Afet RiskiAltındaki Alanların DönüştürülmesiHakkında Kanun Tasarısı (KentselDönüşüm) görüşülecek. Üçüncüyargı paketi sırada, Şubat'tan beribekliyor. Ve Anayasa UzlaşmaKomisyonu yeni anayasanın yazımınabaşlıyor. AKP'nin artık yeni ve başatbir gündemi daha oldu. Gündemsaptırmak, değiştirmek istediği herdurumda yeni anayasanın olası mad-deleri tartışma yaratacak.

Ve eğitim. Ucube bakan Dinçer,ucubeliklerine devam ediyor.“4+4+4 Yasası” gibi bir ucubeyleülke çocuklarının tüm geleceğinibelirleme hakkının kendine vahiyyoluyla geldiğini sanan bu şahsiyet,pervasız saldırılarına devam ediyor,devam edecek. 19 Mayıs gösterileriniyeniden düzenleyen yönetmeliğininDanıştay tarafından iptal edilmesineçok hiddetlendi. Tayyip'i de arkasınaalarak, bu kez, tüm bayramları kap-sayacak yeni bir yönetmelik çıkara-cağını açıkladı. Aklı sıra eğitimyasasını halleden bu ucube şahsiyet,şimdi kafayı yönetmeliklere takmışdurumda. “Ortaöğretim YönetmelikTaslağını” da sözüm ona tartışmayaaçmış durumda. Bu taslağa göre,Anadolu Lisesi’nde okuyan öğrenci-lerin Anadolu İmam Hatip Liseleri’negeçişi kolaylaştırılıyor. Ayrıca seçmelibir dersin öğretime açılması için en az10 öğrenci tarafından seçilme şartıtaslakta 8 öğrenciye indiriliyor.Böylece “4+4+4 yasasında” düzen-lenen seçmeli “Kuran-ı Kerim vePeygamber Efendimizin Hayatı” ders-lerinin açılması için 8 öğrencininbaşvuru yapması yeterli olacak. 20gün olan özürsüz devamsızlıktankalma süresi 45 güne çıkarılıyor. Dersgeçmeler daha kolaylaştırılıyor. Veeski yönetmelikte yer alan “öğren-ciyken evlenenlerin kaydı silinir”ibaresinin kaldırılıyor. (Ortaöğretimdeokurken evlenen erkek çocuklarınoranı ile kız çocuklarının oranı kaçtır,acaba?)

Kısaca bu taslak, ucube bakanDinçer'in amaçlarını nasıl uygulamayakoymak istediğinin daniskası; Gerici,Özelleştirmeci ve Kadın Düşmanı.İktidarın hesaplarına rağmen 1Mayıs’lar karanlığa meydan okuyanazımsanamaz bir toplumsal güceişaret ediyor. Ve her doğan gün,karanlığa meydan okuyanlar içinmücadelenin yeniden başladığınınhabercisidir, umududur.

Meydan, karanl›¤a meydan okuyanlar›n

AKP 1 Mayıs’ı alamadı1 Mayıs kutlamaları öncesindeki

tartışmalarda Türk-İş, Hak-İşMemur-Sen ve Türkiye Kamu-

Sen, hükümet yanlısı bir tutum aldı.Hükümet yanlısı tutum hem Türk-İşve Kamu-Sen’in hem de Memur-Senve Hak-İş’in 1 Mayıs etkinliklerineyansıdı.

YANDAfi KONFEDERASYONLARBECEREMED‹

Tüm konfederasyonlar 1 Mayısöncesinde İstanbul’da Taksim’i işaretetti ancak hükümet yanlısı sendikalar1 Mayıs’ın içeriğini AKP’lileştire-meyince 20 Nisan günü Taksim'dençekildiklerini açıkladı. Hükümetyanlısı konfederasyonlar, ilerici emekörgütlerinin 1 Mayıs’ta okunacakortak metinde yer almasını önerdiğibazı konulara itiraz etti. İtiraz nokta-ları 4+4+4 eğitim sistemine ilişkineleştirilerin olduğu bölüm, Ortadoğuve Suriye’deki emperyalistsaldırganlığa karşı olan bölüm veKürt sorunun demokratik çözümüneilişkin bölüm olarak öne çıktı. Türk-İş, Türkiye Kamu-Sen, Memur-Senve Hak-İş AKP’nin politikalarıylaörtüşmeyen bu bölümleri kabuletmedi. Bu konfederasyonlar, metinüzerinde ortaklaşamadıklarınıgerekçe göstererek 1 Mayıs’ı ortakkutlamama kararı aldı.

DİSK, KESK, TMMOB ve TTBTaksim’de Türkiye’nin her yerinde 1Mayıs’ı kutlayacaklarını açıklarkenHak-İş ve Memur-Sen AnkaraTandoğan Meydanı’nda, Türk-İş veTürkiye Kamu-Sen de İzmir’deBornova Meydanı’nda 1 Mayıs’ı kut-

layacaklarını belirtti. Türk-İş’inaçıklamasında Türkiye’de Hak-İş veMemur-Sen’le ortaklaşılabileceği yeralıyordu ancak evdeki hesap çarşıyauymadı. Türk-İş içindeki muhalifsendikaların oluşturduğu SendikalGüç Birliği Platformu 1 Mayıs’taTaksim’de olacaklarını açıkladı.Türk-İş İzmir Şubeleri de İzmir’deDİSK ve KESK ile GündoğduMeydanı’nda olacaklarını duyuruncaTürk-İş Genel Merkezi ortada kaldı.

Bu açıklamanın ardından 26Nisan günü Türk-İş ve Türkiye

Kamu-Sen, 1 Mayıs’ı Bursa’da kutla-ma kararı aldı. Bursa’da 6 bin Boschişçisinin Türk-İş’e bağlı sarı sendikaTürk Metal’den istifa edip BirleşikMetal-İş’e üye olması Türk-İş’in 1Mayıs’ı Bursa’da kutlama kararıalmasında etkili oldu.

VAL‹ HASSASLAfiTIHükümet yanlısı konfederasyon-

ların manipülasyon çabası etkiliolmayınca ve bu konfederasyonlarTaksim’den çekilince TaksimMeydanı ile ilgili provokasyon söy-

lentileri ortaya çıkmaya başladı. 1Mayıs’ta AKP’ye karşı tepkilerin önplana çıkacağı endişesi, İstanbulValisi Hüseyin Avni Mutlu’yu ‘has-sas’laştırdı.

İstanbul’da afiş yaparken 25 Nisangünü polis tarafından gözaltınaalınan Halkevciler, polisin “1Mayıs’ta anıta saygısızlık yapılıyor”şeklinde diyaloglara girdiğini söyledi.Bu söylem, 26 Nisan günü İstanbulValisi Hüseyin Avni Mutlutarafından dile getirildi. Mutlu,Taksim Meydanı’ndaki Cumhuriyet

Anıtı’na yönelik “en ufak birsaygısızlık" olması durumundaTaksim’e bir daha izin vermeyeceğiniifade etti. Mutlu şunları söyledi:“Taksim Meydanı'nında milletimizinüzüntüsüne sebebiyet verecek, millihassasiyetlerimizi rencide edecek,Taksim'de anıt çevresinde ve anıttabir takım olumsuz ve bizleri rahatsızedecek görüntüler verildiği takdirde,bundan sonra açık söylüyorum,Taksim'de kutlama konusunda yenibir karar alabilirim.”

Mutlu, bu açıklamasıyla TaksimMeydanı’nın emekçilerin direnişisonucu kazanıldığını unutturmayaçalıştı. 2007’den itibaren üç yılboyunca Taksim'de 1 Mayıs kutlan-masına izin verilmemişti. İstanbul’dasıkıyönetim görüntülerine eşlik edendirenişlerle emekçiler Taksim’i gerialmıştı.

AF‹fi VE B‹LD‹R‹YE B‹NLERCE L‹RA CEZA

1 Mayıs öncesi afişi yapanlara,bildiri dağıtanlara yönelik gözaltılaryoğunlaştı, çok miktarda para cezasıkesildi. 27 Nisan günü Mersin’de 1Mayıs bildirisi dağıtan 4 SDP'li gencipolis önce darp etti, sonra da 'kaba-hatler kanunu'na uymadıklarıgerekçesiyle 20.680 lira para cezasıkesti, polis, bildirilerin çevre kirliliğiyarattığını öne sürdü.

Tüm tehditlere, manipülasyon-lara, provokasyon söylentilerineboyun eğmeyen emekçiler, 1 Mayısgünü yandaş sendikaların değil,AKP’ye meydan okuyan meydanlarıdoldurdular.

Türk-İş ve Türkiye Kamu-SenBursa’da 2500 kişinin katıldığı

merkezi bir 1 Mayıs kutlaması gerçek-leştirdi. Kutlamalarda konuşan Türk-İşGenel Başkanı Mustafa Kumlu, “Bizimiçin her yer Taksim” dedi. Türk-İş, 1Mayıs kutlama kararı aldığı Taksim’denve İzmir’den vazgeçerken yaptığı açıkla-malarda sürekli Taksim’in Türk-İş’inyoğun gayretleri sonucu kazanıldığınıiddia etti. Türk-İş aynı iddiayı Bursa’da

düzenlediği merkezi 1 Mayıs kutla-malarında da sürdürdü. Oysa DİSK’inve ilerici toplumsal muhalefetinTaksim’e çıkma iradesini ortayakoyduğu 2007, 2008 ve 2009’daemekçiler ve devrimciler polis terörünekarşı Taksim’e çıkarken Türk-İş ortalar-da yoktu. 2007’de 11 Nisan günüTaksim’den vazgeçip Kadıköy’de mitingyapma kararı alan Türk-İş, 2008’de songün 1 Mayıs’ı kutlamama kararı almış,

2009’da da yine 1 Mayıs’tan birkaç günönce Kadıköy’de miting kararı almıştı.

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanıİsmail Koncuk da aynı ifadeyi tekrar-ladı. Koncuk’un konuşmasında ‘Taksim’derken aslında ‘bölüştürme’ anlamınagelen taksim kelimesini kullandığıanlaşıldı. Koncuk, şunları söyledi:“Hakların adil taksimi, hukukun adiltaksimi için çalışıyoruz. Mücadelemiztaksimin adil yapılması içindir.”

Hak-İş ve Memur-Sen de 1Mayıs günü Ankara

Tandoğan Meydanı’nda 1 Mayısadı altında bir miting gerçekleştirdi.Mitingde Çalışma ve Sosyal güven-lik Bakanı Faruk Çelik, AKP’liyöneticiler ve AKP milletvekilleriboy gösterdi. Mitingde anılanlar vealkışlananlar Memur-Sen ve Hak-İş’in çizgisini ortaya koydu.Merhum faşist Muhsin Yazıcıoğlu,merhum gerici Necmettin Erbakanve sarı sendikacılığın simge ismi

merhum Mustafa Başoğlu anılırkenAnadolu Kaplanları da alkışlandı.Memur-Sen, Bakan Çelik’ialkışlayarak, patronunu 1 Mayıs’taalkışlayan ilk sendika oldu.

2007’de 1 Mayıs kutlamalarınınsönük geçmesinden aldığı derslehareket eden Memur-Sen ve Hak-İş, bu seneki afişlerinde MustafaCeceli konserine geniş yer verdiysede Türkiye merkezi mitingdekikitle, Sıhhiye’deki mitinginin üçtebiri kadar olabildi.

12 Eylül davasına çok sayıda belge gön-deren Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT),

“1 Mayıs” katliamından sonra hazırladığı5 Mayıs 1977 tarihli istihbarat raporunumahkeme ile paylaşmadı. Teşkilatınbelge sakladığı ise GenelkurmayBaşkanlığı’nın, kendi arşivinde bulunanbu raporu mahkemeye göndermesiyleortaya çıktı. Ancak Genelkurmay, raporumahkemeye sunarken bunun “devletsırrı” niteliği taşıyabileceğini belirtti.Mahkeme ise raporun devlet sırrı kap-samında olup olmadığına kendisi kararvermek yerine, soruyu belgenin asıl sahibiMİT’e yöneltti. MİT’ten yanıt gelenekadar da 1 Mayıs raporu, adliyenin“kozmik odası” olarak bilinen tekniktakip odasındaki özel kasaya konuldu.

Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 12Eylül iddianamesini kabul ettikten sonraMİT, Emniyet ve Genelkurmay’a yazıgöndererek, arşivlerindeki 1 Mayıs,Maraş, Çorum ve Sivas katliamlarınailişkin bilgi, belge ve raporları istemiştiMİT, 1 Mayıs’a ilişkin mahkemeye 68adet belge göndermişti. 4 sayfalık üstyazıda, “1 Mayıs kutlamaları sırasındameydana gelen olayların gelişimi,çatışmalar, tepkiler ve gelişmeler ileyurtdışında Türk vatandaşlarının katıldığıvb. tahlillerin yer aldığı ‘1 Mayıs 1977Olayları ile İlgili İstihbarat Raporu’başlıklı yazı, 5 Mayıs 1977 tarihindeCumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği,Başbakanlık, Genelkurmay Başkanlığı veMGK Genel Sekreterliği’ne intikal ettiril-miştir” denilmişti. MİT’in, üst yazısında 5Mayıs 1977 tarihli raporun arşivindebulunduğu belirtmesine karşın, bu raporumahkemeye göndermemesi dikkatçekmişti.

Türk-İş Taksim’i kaçarak nasıl kazandı?

AKP 1 Mayıs’ı resmi bir devlet töreni haline getirmek için elinden geleniyaptı ama olmadı. Hükümet yanlısı sendikalar, Taksim’den çekilince İstanbulValisi ‘hassaslaştı’. AKP tüm çabalarına rağmen 1 Mayıs’ı maniple edemedi

AKP’nin Tandoğan bayramı

MİT, 1 MayısKatliamını

gizledi

Hüseyin Avni Mutlu

Mustafa Kumlu 1 May›s 2010’daiflçilerden kaçarken

Page 4: 156'ncı sayı

GÜNDEMHalk›n Sesi

43 May›s 2012 / 16 May›s 2012

Bu iyimser bir yazı.

İyimser olmam için "subjektif" nedenim çok;ama ben ikisini yazacağım:

1989'dan itibaren katıldığım 1 Mayıs Taksimmücadelelerinin ürününü aldığımızı "görmek" başlıbaşına bir büyük mutluluk. Çeyrek yüzyıl boyuncacanımızı dişimize takarak verdiğimiz mücadelenineksiksiz, tam bir başarı ile tamamlanması, bumücadele boyunca yaşamlarını, sağlıklarını, özgür-lüklerini, işlerini feda eden arkadaşlarımıza olanbüyük borcumuzu birgün "ödeyebileceğimiz"umudunu yarattı bende.

1996 1 Mayıs'ındaki 100-150 kişilik "küçük amadevrimiciliğe inat etmiş"Halkevleri kortejinden bugünkükitlesel, disiplinli, ne yaptığınıbilen ve en önemlisi bir "halkdirenişi örgütü"nüsomutlaştıran Halkevleri korte-jine ulaşmış olmak da bir okadar mutluluk vericiydi.1996'daki 100-150 kişiliktopluluktan çok arkadaşım ora-daydı; bir çoğuylakucaklaşmaya fırsat bulabildim,ama hepimizi kuşatan genç ve"diri" militan ortamındaaçıkçası eski 1 Mayıs’lardakigibi "hasbıhal etme" fırsatıbulamamış olmaktan hiç mi

hiç üzüntü duymadım.İyimser olmamın objektif sebepleri de çok; yaz-

abileceğim kadarını sırılamaya çalışayım:Her şeyden önce "Taksim 1 Mayıs'ının" ilerici

emek örgütleri ve sosyalistlerin eseri ve mevzisiolduğu bu 1 Mayıs'la tescil edildi. Önceki yıl, bizimkanımız ve terimizle Taksim'e kurdurduğumuz 1Mayıs kürsüsüne tam bir yüzsüzlükle kurulmayaçalışan Kumlu, Uslu ve saz arkadaşları, geçen yılındireniş sembolü Tekel işçileri tarafından kürsüdenkovulduğunda bunun böyle bir tarihsel sonuca yolaçacağını doğrusu hissetmiştim ama bu takımınyüzünün "manda gönünden" olduğunu bildiğimiçin, aynı şeyi daha sonra tekrar deneyeceklerinidüşünüp "erken konuşmaktan" kaçınmıştım. Meğero gün "işçi tokadı" manda gönünü de delmiş. Türk-İş'in, Hak-İş'in ve kuyruklarının önce İzmir'e hallenipsonra soluğu Bursa'da Tandoğan'da alacak kadar"kaçacak delik aramaları" doğrusu insanı pek birhoşnut ediyor. (EMEP'li arkadaşlarımın ve onlar gibidüşünenlerin, "işçi sınıfı saflarının bölünmesindenhoşnut olunmamalı" yollu "ayıplamalarına" hedefolmak dahi bu mutluluğumu gölgeleyemez inanın.)

Arkasına aldığı %50'lik (%65'e kadar da yolu var!)sağ seçmen desteğine güvenip, ortalığı kasıp kavu-ran AKP'ye karşı direnme kararlılığının bu denligüçlü bir biçimde dışa vurmuş olması, içimdeki "yadirenemezsek" kuşkusunu alıp götürdü, yerine 1Mayıs marşının "gün gelir, zorbalar kalmaz gider,devrimin şanlı yolunda bir kağıt gibi erir gider"dizelerini dilime "pelesenk" etti.

Nasıl etmesin ki? Türkiye'de 100’ün üzerindefarklı merkezde 1 Mayıs kutlanıyor, birkaç örgüt vesendikanın dışında Taksim'e neredeyse yalnızcaİstanbul geliyor ve geçen yıla göre katılım yüzde 30-40 artıyor. Katılanların önemlice bir kısmı, 1Mayıs'ın cazibesiyle alana akan "bağımsız" unsurlar-dan oluşuyor. AKP'ye karşı direniş eğiliminin solunönüne nasıl büyük bir politik ve toplumsal örgütlen-me-mücadele alanı açtığını kör olsanız dahigördürecek bir tablo.

Ve derdi olan herkesin "politikleştiğini" görmek...Bazı arkadaşlarım "AKP karşıtlığı kitleninsloganlarında fazlaca yoktu" deme gafletinde bulun-duğunda, peki bu "Faşizme karşı omuz omuza" slo-ganının canlılığı, faşizme karşı mücadelesloganlarının bütün alana dalga dalga yayılması neoluyor diye biraz da kızgınlıkla soruvermem...

Sonra, 1 Mayıs kürsüsünden Hernepeşsöylenirken CHP ve Türk bayraklarının tempotuttuğunu görmüş olmam içimde bir başka havaifişeği patlattı. "1 Mayıs kürsüsü" ile "Jibo alarengi"nin bir araya gelişi bir güzel renk topu, "artıkgeri dönülmez bir biçimde ırkçı oldular" denilenCHP tabanının, direksiyon merkezden birazcık soladoğru kırılınca sosyalizmin hegemonyasına girmek-te gösterdikleri bu "heves" bir başka güzellikti.

Ve Taksim 1 Mayıs meydanının coşkusunuyaşarken, kulağımı hep verdiğim Diyarbakır 1Mayıs'ının coşku dolu bir kitleyle kutlandığını duy-mam; 1 Mayıs'ı Newrozlaştırma iradesinin baştaAysel Tuğluk olmak üzere Diyarbakır'daki tümYurtsever Emekçi sözcüleri tarafından dilegetirildiğini öğrenmemle Diyarbakır da Taksim'egeldi ki, artık değmeyin keyfime...

Dedim ya bu iyimser bir yazı.Arkama yaslandım mırıldanıyorum:

Yaptık, eyi oldu...

Mutlu bir yaz›

FerdaKoç

[email protected]

1 2 Eylül referandumuylayargıyı istediği gibidüzenleyen AKP, bununla da

yetinmeyerek özelleştirmekonusunda yargının devre dışıbırakılması konusunda bir yasaldüzenleme yaptı. Buna göre yargı,özelleştirme hakkında iptal kararıverirse Bakanlar Kurulu çeşitligerekçelerle bu kararı uygulamaya-bilecek. Örneğin ihaleyi kazananfirmanın harcamaları bahanesiyleyargı kararları yok sayılabilecek.Böylece AKP hükümeti “fiilidurum” olarak uyguladığı birhukuksuzluğu yasal zeminekavuşturmayı amaçlıyor. Zira uzunsüredir çok sayıda özelleştirmeihalesine dair mahkeme kararlarıuygulanmıyordu.

BÖYLES‹ GÖRÜLMED‹ Başbakan Yardımcısı Bekir

Bozdağ, benzer kararların öncekihükümetler tarafından daalındığını savunsa da bu kapsamdabir karar ilk defa alınıyor. 1992yılında Süleyman Demirelhükümeti, yine 1997 yılında MesutYılmaz hükümeti benzer kararlaralmıştı. Ancak bu kararlar adıkonulmuş belirli özelleştirmeleriçindi. AKP’nin çıkarttığı yasa isegelecekteki ve geçmişteki tümözelleştirmelerde mahkeme karar-larına uymama hakkı veren sınırsızbir yetkiyi Bakanlar Kurulu’natanıyor.

ANAYASA’YA AYKIRIAMA…

Yasanın açıkça Anayasa’yaaykırı olmasına rağmen AKP’ninistediği gibi düzenlediği AnayasaMahkemesi’nin nasıl bir kararvereceği şüpheli. Anayasa’nın138’inci maddesi “yasama veyürütme organları ile idare,mahkeme kararlarına uymakzorundadır; bu organlar ve idare,

mahkeme kararlarını hiçbir suretledeğiştiremez ve bunların yerinegetirilmesini geciktiremez” diyor.AKP hükümeti tam da bu mad-denin “yapma” dediği şeyi yapıyorancak toplumsal muhalefetinbasıncının olmadığı koşullardamahkemelerin ne kararlar aldıklarıda biliniyor.

GASP ÖZGÜRLÜ⁄ÜNESEV‹ND‹LER

Mahkemeleri by-pass edecekyeni yasal düzenleme sermayeçevrelerinde coşkuyla karşılandı.

Zorlu Holding Yönetim KuruluBaşkanı Ahmet Zorlu “Bu kararyerli ve yabancı yatırımcının tedir-ginliğini ortadan kaldıracaktır”derken, Cengiz İnşaat YönetimKurulu Başkanı Mehmet Cengiz“anlamsız bir süreç” olarakadlandırdığı mahkeme kararlarınınuygulanmamasıyla yatırımcınıngüveninin artacağını ifade etti.Yargının “olur olmaz kararlar”aldığını iddia eden Limak HoldingYönetim Kurulu Başkanı NihatÖzdemir, yeni yasayı 'geç bilekalındı' sözleriyle yorumladı.

K‹MLER KAZANACAK?Bu yasal düzenlemeyle bir çok

patron fiili işgallerini yasallaştırmışolacak. Örneğin, Yeni Şafak'ınsahibi Albayraklar, Danıştay’ıniptal kararına rağmen 9 yıldırdevlete iade edilmeyen BalıkesirSEKA’ya Bakanlar Kurulukararıyla sahip olabilecek.Albayraklar, 51 milyon dolar bedelbiçilen Balıkesir SEKA fabrikasını1.1 milyon dolara almıştı.

Başbakan’a yakınlığı ile bilinenCE-KA İnşaatın sahibi MehmetCengiz’e satılan Seydişehir

Alüminyum'a dair iptal kararı da2007’den beri uygulanmıyordu. Oda fiilen el koyduğu fabrikanınyasal sahibi olacak.

Tüpraş'ın yüzde 14.76'sininharaç mezat İsrailli işadamı SamiOfer'e satışı da Danıştay tarafındaniptal edilmişti. Unakıtan’ın yakındostu Offer’ler Kuşadası Limanı’nıalmış, bu satış da iptal edilmişti.

Çeşme Limanı’nın Ulusoylarasatışı Danıştay tarafından 2005'teiptal edilmiş olmasına rağmenliman geri verilmedi.

Ş ırnak Uludere'ye bağlıRoboski köyü

yakınlarında 28 Aralık 2011gecesi savaş uçaklarının bom-bardımanında hayatını kaybe-den 34 genç ve çocuğunölümüne ilişkin soruşturmaağırdan alınıyor. Uludereolayının aydınlatılması içinTBMM İnsan Haklarınıİnceleme Komisyonubünyesinde kurulan UludereAlt Komisyonu, yapılangörüşme ve devlet kurum-larının sunduğu raporlararağmen çalışmalarını halensonuçlandırmadı.Komisyonun nisan ayı sonun-da Uludere’ye dairincelemelerini bir raporhaline getirmesi bekleniyordufakat çalışmalar şimdidenmayıs ayına uzadı.

Uludere Komisyonu’nubugüne kadar iki farklı devletkurumu tarafındanhazırlanan raporlarıdeğerlendirdi. Genelkurmayve İçişleri Bakanlığı’nınkomisyona sunduğu raporlarUludere’de bombaların hede-fi olan insanların kaçakçı

olduğunun anlaşıldığıkonusunda birleşiyor. Fakatiki raporda da göz göre göregerçekleşen katliamın sorum-lusunun kim olduğuna dairipucu yok. Aksine bombala-ma olayında olası sorumlu-luğu bulunan Genelkurmayda İçişleri Bakanlığı da sun-dukları raporlarda kendileriniaklıyor.

İçişleri Bakanlığı nisan ayısonunda TBMM Uludere AltKomisyonu'na gönderdiği 230sayfalık Uludere OlayıAraştırma Raporu'nda ilkbombalama sırasında hedefseçilenlerin köylülerolduğunun anlaşıldığını fakatbuna rağmen 15 kişininhayatını kaybettiği ikincibombalamanın gerçekleştiğibelirtilmiş. İçişleri Bakanlığıraporunda olaya ilişkinHeron görüntülerinde kaymaolduğu tespitinde bulunmuş.Raporda, bu kayma için, “Yaikinci bir Heron var ya F-16’lardan verilen koordinatlargirildi ya da başka bir ülke-den görüntü desteği alındı”görüşlerini sıralamış. Bu bil-giler ışığında komisyon

ASELSAN’dan görüş istemekararı aldı. İçişleri Bakanlığıraporunda Şırnak ve Hakkaribölgesine özel “İç güvenlikyapılanması” olduğu için“sivil yönetimin” devre dışıkaldığını belirterek Uluderekatliamında bakanlığa bağlıvalilik, emniyet ve jandarmateşkilatının olayda sorumluolmadığını ayrıca vurguladı.Bakanlık insansız hava uçak-larıyla ve ayrıca bombalamasırasında elde edilen bilgilerlehedef seçilen insantopluluğunun yörede yaşayanköylüler olduğununanlaşılabileceğini, bu nedenleolayın sorumlusununGenelkurmay veya KaraKuvvetleri Komutanlığı ola-bileceğine işaret etmiş.

Genelkurmay ise 5Nisan’da Uludere komisyo-nuna sunduğu raporda,katliama yol açan istihbaratın“devletin istihbarat birimleri,mili kaynaklar ve kurumlar-dan” alındığını savunmuş ve“olayın üzücü insani boyutu-na rağmen askeri kurallarauygun bir prosedürizlendiğini” ifade etmişti.

Marmara Üniversitesi’nde 24-25Nisan’da ülkücü faşistler ve

polis, Alparslan Türkeş anmasıbahanesiyle üniversitelilere saldırdı.Türk Kültürü Kulübü adı altındaörgütlenen ülkücü faşistler, anmaprogramını içeren bildiriyi almakistemeyen iki üniversiteliyi darp etti.

Ertesi gün etkinliğin yapılmasınıengellemek isteyen üniversitelilerepolis saldırdı. Rektörlüğe doğruyürüyen üniversitelilerin yolu çevikkuvvet tarafından kesildi. Engelerağmen üniversiteliler, etkinliğiniptal edilmesi için temsilcilerini rek-törlüğe gönderdi. Görüşme için bek-lerken faşistler üniversitelilere

saldırdı. Faşistlerin saldırıyı gerçek-leştirdikleri noktaya yalnızcaRektörlük içerisinden çıkılabiliyordu.

Üniversitelilerin mücadelesiyle,etkinliğin izninin kaldırılmasınarağmen etkinlik yapıldı. Bunuprotesto için üniversiteliler, topluçıkış için ana kapıya yöneldiklerindepolis biber gazı ve copla saldırdı. 7kişi gözaltına alındı. Olaylarla ilgilibir basın açıklaması gerçekleştirenüniversiteliler, bunun münferit birolay olmadığını söyledi. Üniversiteli-ler, faşistlerin daha önce de bıçaklı,satırlı ve silahlı saldırılarını hatırlattıve üniversite güvenliğinin bu aletleri“bulamadığına” dikkat çekti.

Özellikle referandumdan sonra yargıda istediği gibi at koşturan AKP’ye bu da yetmiyor.Hükümete özelleştirmelerle ilgili bazı mahkeme kararlarını uygulamama hakkı veriliyor

Meclis Uludere Komisyonu’na sunulan Genelkurmay ve İçişleriBakanlığı raporları köylülerin bile bile katledildiğini doğruluyor. Amaraporlarda bir sorumlu göstermek yerine kurumlar kendilerini aklıyor

Marmara Üniversitesi’nde faşistler, ölüm tarihi 4 Nisanolan Türkeş’i anmak için 1 Mayıs arifesini seçti

Mahkeme AKP’ye mülk oldu

Uludere’de ‘hata’ var sorumlu yok

AKP’nin ‘Demokratik aç›l›m’ siyasetindedönüm noktas› olarak an›lan Haburkarfl›lamas› iktidar›n Kürt hareketine dönüktasfiye politikas›yla uyumlu olarak a¤›rcezalarla sonland›. “Demokratik aç›l›m"kapsam›nda devlet ad›na verilengüvenceyle Irak Kürdistan FederalBölgesi'ndeki Mahmur kamp›yla Kandil’dengelerek 19 Ekim 2009'da Habur’dan

Türkiye'ye girifl yapan 34 kiflilik “bar›flgrubu” art›k mahkum. 25 Nisan’daDiyarbak›r 4. A¤›r Ceza Mahkemesi'ndegörülen duruflmada bar›fl grubundan 10 kiflihakk›nda “terör örgütü üyesi olmak”,“örgüt ad›na suç ifllemek” ve “terörörgütünün propagandas›n› yapmak”suçlar›ndan 9 ile 16 y›l aras›nda de¤iflenhapis cezas› verildi.

‹stanbul ‹nsan Haklar›Derne¤i (‹HD) CezaeviKomisyonu üyeleri “Tecritöldürüyor F tipi hapishanelerkapat›ls›n" slogan›yla ‹stan-bul'dan Ankara’ya üç günlükbir yürüyüfl düzenledi. 25Nisan’da Bak›rköyCezaevi’nde yap›lan aç›kla-man›n ard›ndan yola ç›kan‹HD üyeleri üç günün sonun-da Ankara’ya ulaflt›.Yürüyüflboyunca ‹stanbul AKP il

binas›, Maltepe,Gebze,Kand›ra Cezaevi ve Bolu Ftipihapishaneleri önünde bas›naç›klamas› yapan insan hak-lar› savunucular›, yürüyüflünson gününde bir bas›n aç›kla-mas› yapt›. Ankara fiubeBaflkan› Halil ‹brahim Vargünaç›klamas›nda 36 bin siyasitutsa¤›n üçte birininTürkiye'de oldu¤una iflaretederek, F tipi hapishanelerinkapat›lmas›n› istedi.

Habur grubuna ceza yağdı

Marmara’da organize ‘işler’ İHD tecrite karşıAnkara’ya yürüdü

Devrimci İşçi SendikalarıKonfederasyonu Araştırma

Enstitüsü (DİSK-AR) tarafındançalışanların geçim koşullarınıortaya koymak ve temel ihtiyaçmaddelerindeki fiyat artışını izle-mek için yapılan araştırmaya göremart ayında hem açlık hem deyoksulluk sınırı arttı. 2012 Mart

ayı için 4 kişilik bir ailenin insani koşullarda açlık sınırı1047 lira olurken yine 4 kişilik aile için yoksulluk sınırı3312 lira oldu. Geçtiğimiz yılın mart ayına göre açlıksınırı 84 lira, yoksulluk sınırı ise 265 lira arttı. Asgariücret ise bir önceki yılın aynı ayına göre asgari geçimindirimleri dâhil 71 lira arttı. Böylece açlık sınırı veyoksulluk sınırı artışları asgari ücret artışını sildi.

Asgari ücreteridi gitti

Page 5: 156'ncı sayı

DÜNYAHalk›n Sesi

53 May›s 2012 / 16 May›s 2012

iklimkıta7 5

Romanya ve Hollanda’da sağcı hükümetlerdüştü. Romanya’da iki ay önce kurulan

merkez sağ hükümet güven oylamasındangeçemeyerek düştü. Muhalefet hükümetiözelleştirme programları nedeniyle eleştiriyorve kamu fonlarını istedikleri yere tahsisetmekle suçluyordu. Hollanda’daysaekonomik kriz nedeniyle yönetim krizinegiren hükümetin en güçlü kanadı faşist Özgür-lük Partisi koalisyondan çekilince hükümetdüştü. Hollanda’da yeni seçimlerin kasımayında yapılması bekleniyor.

Sa¤c› hükümetler düfltü

Kuzey Sudan, haftalardır devam eden ça-tışmaların ardından Güney Sudan sınırı

boyunca olağanüstü hal ilan etti. Alınan ka-rarla sınır bölgelerinde anayasa askıya alındıve Güney Sudan'a ticaret ambargosu uygulan-maya başladı. Çarpışmalar nisan ayının başla-rında Güney Sudan'ın Hiclic petrol sahasınıişgal etmesiyle başlamış ve 10 gün sonra Gü-ney Sudan birlikleri buradan çekilmişti. Gü-ney Sudan, 20 yıl süren ve 1,5 milyon kişininhayatına mal olan iç savaşın ardından geçenTemmuz'da referandumla Sudan'dan ayrıla-rak bağımsızlığını ilan etmişti.

Sudan’da OHAL ilan›

Eski Libya Başbakanı ve Petrol Bakanı Şük-rü Ganem Avusturya’da öldü. Ganem’in

cesedi Tuna nehri kenarında bulundu. Ganem,geçen yılki ayaklanma sırasında ülkesinden kaç-mış bakanlığını sürdüremeyeceğini söylemişti.2003-2006 yılları arasında başbakanlık yapanGanem daha sonra 2011'e kadar kadar petrolbakanı olarak görev yapmıştı. Ganem, Kaddafidöneminde sık sık Viyana'da ülkesini temsilenPetrol İhraç Eden Ülkeler Birliği OPEC'in top-lantılarına katılıyordu.

Eski Libya baflbakan›Avusturya’da öldü

Arjantin'in, İspanya'ya ait petrol şirketiYPF'yi kamulaştırmasının ardından

İspanya'ya ait bir başka şirket için Bolivyayönetimi kamulaştırma kararı aldı. Alınankarara göre, Bolivya hükümeti, ülkenin enbüyük elektrik dağıtım şirketi olan İspanyolTDE'yi kamulaştıracak. Karar, Devlet BaşkanıEvo Morales tarafından 1 Mayıs'ta, La Pazkentinde düzenlenen özel bir törendeaçıklandı. TDE şirketi, 1997'deki özelleştirmedalgası sırasında İspanyol enerji şirketi RedElectirica Corporation'ın uluslararası koluolan Red Electrica İnternacional tarafındansatın alınmıştı. Bolivya hükümeti ayrıca,ülkede faaliyet gösteren diğer bir Avrupalıenerji şirketi olan Fransız GDF-Suez'i kamu-laştırmıştı.

Bolivya’da kamulaflt›rma

1Mayıs yaklaşırken LatinAmerika halkları da hak

taleplerini sokaklarda dahagüçlü bir biçimde dile getir-meye başladı. Bolivya’daköylüler Amazonları koru-mak için polisle çatışırken,Şili’de öğrenciler parasızeğitim için sokakları tekrarmücadele alanına dönüştür-dü. ABD destekli darbe yö-netiminin hüküm sürdüğüHonduras’taysa tekellerekarşı başkaldıran köylülertarım arazilerini işgal edereküretime başladı.

‘AMAZON’DA OTOBANAHAYIR!’

Bolivya hükümeti, 12Nisan’da iptal ettiği Amazonormanlarında otoyol projesi-ni yeniden dillendirmeyebaşlayınca yaşam alanlarınasahip çıkan yerliler eylemegeçti.

Bolivya hükümeti, otoyolprojesinin “kârlı” bir iş oldu-ğu gerekçesiyle projeningerçekleşmesi yönünde açık-lamalar yapınca yerlilerdenbu açıklamalara anında etki-li bir yanıt geldi.

Projenin yağmur orman-larına büyük zarar vereceği-ni söyleyen yüzlerce yerli,Bolivya’nın kuzeydoğusun-daki Trinidad’dan başkentLa Paz’a doğru yürüyüşegeçti. 8 hafta sürecek olanyürüyüşün sonunda on bin-lerce kişinin La Paz’a ulaş-ması bekleniyor.

Bolivya’da yerliler, geçti-ğimiz yıl da projeye karşıbenzer bir yürüyüş düzenle-miş ve başkentte polisle yer-liler arasında sert çatışmalaryaşanmıştı. Çatışmaların

ardından önce içişleribakanı, ardından çok sayıdadevlet yetkilisi görevlerindenistifa ettiklerini açıklamıştı.

Ö⁄RENC‹LER Y‹NESOKAKTA

Şili’de Devlet BaşkanıSebastian Pinera'nın eğitimsorunlarına “çözüm” içinkongreye yeni bir yasatasarısı sunacağı gün (25Nisan) elli bin öğrenci baş-kent Santiago'da eylem dü-zenledi.

Kongre binasına girerekgörüşmeleri yaptırmayacağı-nı söyleyen öğrencilere polissaldırınca çatışma çıktı. Ça-tışmalar kısa sürede tümkente yayılırken, çatışmalar-da çok sayıda polisin yara-landığı bilgisi verildi.

Şili'de öğrenciler askeridiktatörlük döneminde oluş-

turulan eğitim sisteminin ta-mamen kaldırılıp yerineparasız ve nitelikli olacak birsistem getirilmesini talepediyor. Öğrencilerin bir yıl-dan bu yana devam eden ey-lemleri son 5 ayda 2 bakanıistifa ettirmişti.

‘TARIM ARAZ‹LER‹NEEL KOYDULAR’

Haziran 2009’dan buyana ABD destekli darbehükümetinin yönettiğiHonduras'ta binlerce tarımişçisi, ülke genelinde tarımtekellerinin kullandığı 12 binhektar tarım arazisini işgaletti. İşgalin ardından 3 bin500'den fazla aile, işgaledilen arazileri işlemeyebaşladı.

Sekiz farklı bölgede işgalettikleri arazilere gecekonduyaparak arazileri sahiplenen

tarım işçileri, bu eylemiUluslararası Çiftçi Mücade-lesi Günü'nde gerçekleştirdi.

Hükümetin büyük topraksahiplerinin yanında yer al-dığını dile getiren köylüler,hükümetin tarımsal reformyasasına dayanarak yoksulla-ra arazi dağıtma sözünü ye-rine getirmediğini vurguladı.

Köylülerin eylemini “özelmülke saldırı” olarak nitele-yen darbe hükümeti kısa sü-re sonra köylülere saldırdıve 2 bin 500 hektarlık alan“kurtarıldı.” Geriye kalanarazilerde köylülerin “işgali”sürüyor.

Geçtiğimiz yıllardakuzeydeki Aguan Vadisi'ndebüyük toprak sahipleri ileküçük çiftçiler arasındakigerginlik, onlarca kişininölümüne neden olançatışmalara dönüşmüştü.

Ortado¤u’da tüm gözlerin Suriye’ye döndü¤ü birdönemde Bahreyn’de gerçekleflen Formula 1 (F-1) eylem-leri bir buçuk y›ld›r yanan isyan ateflinin emperyalistlertaraf›ndan kontrol alt›na al›namad›¤›n›n kan›t› oldu. Geçeny›l çat›flmalar nedeniyle iptal edilen yar›fllar› bu y›lyapt›rarak uluslararas› kamuoyunda zedelenen imaj›n›düzeltmeye çal›flan kral›n oyunu sokakta bozulmufl oldu.

Ülkede her fleyin normale döndü¤ü imaj›n› yaratmakisterken kendisini isyan ateflinin ortas›nda bulan kral en iyibildi¤i yolu seçerek halka sald›rd›.

Yar›fllar› yapt›rmamakta kararl› olduklar›n› belirtenBahreynliler iki F-1 arac›n› yakarak ne kadar ciddi olduk-lar›n› gösterdi. Bahreynliler yar›fllar›n yap›lmamas›konusunda uluslararas› bir kamuoyu yaratmay› baflard›lar.

Suudi Arabistan / Körfez ‹flbirli¤i Konseyi iflgaline,rejimin Sünni-fiii gerilimi yaratarak mezhepçilik kart›n›oynamas›na ve muhaliflerin büyük bir bask› görerekifllerinden, okullar›ndan at›lmas›na ra¤men rejim halkhareketini bast›rabilmifl de¤il.

YANAN ‹K‹ ARAÇTAN ÇOK DAHAFAZLASI

F-1 protestolar›nda a盤a ç›kan bu gerçek sadeceBahreyn’i mikro ölçekte ilgilendiren bir “sorun” de¤il.Bahreyn’deki muhalefetin canlanmas› ABD’nin sad›k ufla¤›Bahreyn yönetimini, dolay›s›yla da bölgedeki emperyalistdinamikleri sars›c› bir biçimde tehdit ediyor. Bu nedenle F-1’in patronu Bernie Ecclestone, Bahreyn’de her fleyin nor-mal oldu¤unu, sorun arayanlar›n Suriye’ye bakmas› gerek-ti¤ini söyleyerek yar›fllar›n yap›laca¤›n› aç›kl›yor.

Bahreynliler yar›fllar›n yap›lmas›n› engelleyememifl olsada as›l amaçlar›na ulaflt›lar ve bask›c› kraliyet yönetimininkendisini aklamas›na izin vermediler.

22 Nisan’da yap›lan yar›fllardan geriye Bahreynhalk›ndan gelen güçlü bir mesaj kald›: “‹ki formula arac›,katledilen onlarca insan›n yükseltti¤i isyan ateflinden nasi-bini ald› ve Bahreynliler mücadelenin devam etti¤ini tümdünyaya gösterdi.”

N eoliberal saldırılara karşıbir yılını eylemlerle geçirendünya halkları 1 Mayıs’ta

yine sokaktaydı. Avrupa’da Yuna-nistan, İspanya ve Fransa en kitle-sel eylemlerin yapıldığı ülkeler ol-du. Kemer sıkma politikalarına veneoliberal dönüşüme “hayır” diyenemekçiler, baharı Avrupa’ya getir-di.

‹SYAN 1 MAYIS ALANINDABir yıldır sürekli eylemlere

sahne olan Yunanistan’da,Yunanistan Mücadeleci İşçilerSendikası (PAME) tarafındanyapılan gösteri en kitlesel ve dikkatçekici olanıydı. Demir çelikişçileriyle dayanışmak için, 6 aydanberi grevde bulunan ve Atina'nındışındaki demir çelik fabrikasındagerçekleştirilen eylem çok coşkuluve güçlü geçti.

Demir çelik işçileri yaptıklarıkonuşmalarda altıncı ayına girengrevin tüm işçi ve emekçilerindirenişinin sembolü olduğunu vur-guladı. Dolayısıyla işçi veemekçilere yönelik saldırılara durdiyebilmek için tüm Yunanistan'ındemir çelik fabrikasınadönüştürülmesi gerektiği vurgu-landı. Yunanistan'da taşıma işçilerive liman işçileri de grev yaparakkutlamalara katıldı.

GÖÇMEN ‹fiÇ‹LER YÜRÜDÜİngiltere’de sendikalar

tarafından kitlesel olarak kutlan-mayan 1 Mayıs’ta ağırlıklı olarakgöçmen örgütler sokağa çıktı.Londra'da yapılan yürüyüşesendikaların katılımı temsilidüzeyde oldu.

Kutlamaların yapıldığı TrafalgarMeydanı'na gelen eylemcilerinyaklaşık yarısı Türkiye kökenli göç-menlerdi. Göçmen işçiler insancaçalışma ve yaşam koşulları talebini1 Mayıs alanına taşıdı.

FRANSA’DA YÜZ B‹NLERYÜRÜDÜ

Fransa genelinde yapılan 300’eyakın eyleme toplamda 750 bin kişikatıldı. Fransız sendikalar CGT’ninçağrısı üzerine bir araya gelenemekçiler eylemde “Sarkozy’yi altetme” çağrısı yaptı. CGT’ye göreülke genelinde 1 Mayıs eylemlerine250 bini Paris’te olmak üzere 750

bin kişi katıldı. Tüm bölgelerde sonyılların en yüksek katılımlı eylemle-rinin yapıldığı gözlendi.

Fransa’nın dört bir yanında dü-zenlenen gösterilerde katılımın ge-çen yıla göre çok daha fazla oldu-ğu, bütün gösterilerin Sarkozy kar-şıtı bir havaya büründüğü ve seçimyaklaşırken Sarkozy’ye karşı Fran-sız solunun tahammülünün de gi-derek azaldığı gözlemlendi.

CFDT Genel Sekreteri FrançoisChérèque, Sarkozy’nin emekçilereyönelik saldırılarının ve emek düş-manı söylemlerinin “dayanılmaz”olduğunu söyledi ve “1 Mayıs işçile-rindir ve başka kimseye ait değildir,buradan aldığımız güçle Sarkozy’iyıkacağız” dedi.

Sarkozy’nin aynı güne koyduğuprovokasyon mitingine de 40 binkişiyi aşan bir sağcı seçmen katıldı.

Sarkozy provokasyon mitingindesendikalara ve kızıl bayrağa savaşaçarken, kızıl bayrağın komünizminrengi olduğunu, kendisinin iseFransa bayrağının üç rengini birdentemsil ettiğini iddia etti.

‹SPANYA’DA REKOR KATILIMEkonomik krizin derinleştiği

İspanya’da 1 Mayıs vesilesiyle 80ayrı kentte yüzbinlerce kişi sokakla-ra indi. İspanya’da bu yılki 1 Mayıs,resesyon, bütçe kesintileri ve hükü-metin rekor düzeydeki işsizlikoranlarını düşürmek iddiasıyla ya-pılan iş reformu ortamında gerçek-leşti. İspanya’nın en büyük sendika-ları UGT ve CCOO’ya göre 1 Ma-yıs’a İspanya genelinde 1 milyonayakın emekçi katıldı.

1 MAYIS’TA ‹fiGALABD’de işgal Hareketi’nin “1

Mayıs’ta genel grev” çağrısı kısmende olsa yerini buldu. 1 Mayıs’taemekçiler işbaşı yapmadı, okula git-memeleri ve para harcamamalarıistendi. İşgalciler San Francisco'dada Golden Gate köprüsü üzerindebir eylem gerçekleştirdi. Eylemlerepolis saldırınca çatışmalar yaşandı.Çok sayıda eylemci gözaltına alındı.

BAHREYN SOKAKTABahreyn’de krallığa başkaldıran

binlerce emekçi Formula-1 eylem-lerinin yarattığı ivmeyle, son biryıldır olduğu gibi 1 Mayıs’ta sokak-lardaydı. ABD işbirlikçisi, baskıcı,gerici krallık yönetimininyıkılmasını isteyen Bahreynliemekçiler çalışma koşullarınındüzeltilmesi ve insanca yaşanabilirücret taleplerini ön plana çıkararaksokaklara çıktı. Manama’da gerçek-leştirilen eyleme Ortadoğu’da“demokrasi” dersi veren kralınpolisleri saldırdı, gün boyu sürençatışmalar yaşandı.

Bir dünya, 1 Mayıs

Bahreyn F-1’i yaktı

‘Neoliberal saldırıların yoğunlaştığı bir dönemde dünyahalkları 1 Mayıs’ta buluştu. Özellikle Avrupa’dakieylemler krize karşı muhalefetin buluşma noktası oldu

DÜNYA HALKLARI NEOL‹BERAL SALDIRILARA KARfiI BULUfiTU

Latin Amerika yollara döküldü

‹spanya Fransa

Yunanistan

Page 6: 156'ncı sayı

İNSANCA YAŞAMHalk›n Sesi

63 May›s 2012 / 16 May›s 2012

YEGEPGerze içinAnkara’daGerze’de yapımı planlanan

termik santral için sonkararın verileceği ÇEDtoplantısı 30 Nisan Pazartesigünü İller Bankası’nın AnkaraBölge Müdürlüğü’nde gerçek-leştirildi. Toplantı gerçekleşti-rilirken Gerzeliler de termiksantral istemediklerini yenidensöylediler. Yeşil Gerze ÇevrePlatformu’nun (YEGEP)çağrısıyla toplantı binasınınönüne gelen Gerzeliler burada“Termik yapma boşunayıkacağız başına” pankartıaçtı. YEGEP adına açıklamayıyapan Gökay Başcan, 4 yıldırtermik santrale karşımücadele ettiklerini belirterekkarar alma süreçlerinde sözhakkı sahibi olmak istedikleri-ni söyledi. Bölgenin SİT alanıolduğuna dikkat çekenBaşcan, 8 bin 460 dilekçetopladıklarını hatırlatarakGerze halkının termik santralistemediğini söyledi.

Termik santrale karşıGerze’den Ankara’ya yürüyenMustafa Kıray ve FerhatHançer de 13 günlükyürüyüşün ardından toplantısalonunun önündeydi.

Ataşehir’dezammaprotestoİ stanbul Ataşehir’de emek

ve demokrasi güçleri, 20Nisan günü AKP hüküme-tinin elektriğe ve doğalgazayaptığı zamları AKP ilçebinasının önünde bir eylemyaparak protesto etti. İçErenköy Muhtarlığı önündebuluşan emek ve demokrasigüçleri buradan AKP ilçebinasına yürüdü.

Çevredekilerin ve esnafınalkışlarıyla desteklediğieylemde basın açıklamasınıEğitim Sen 2 No’lu ŞubeYürütme Kurulu’ndanFatma Terzi okudu. Terzi,sağlık ve eğitim başta olmaküzere kamu hizmetlerininpiyasalaştırılmasına, kamuarazilerinin yağmalanmasına,ormanların, suyunsatılmasına, emekçilerinkazanılmış haklarının gaspedilmesine değinerek zam-larla hayatın daha dazorlaştırıldığını söyledi.

Enerjinin insanlarınyaşamsal hakkı olduğu vezamların derhal geri çekil-mesi gerektiğini söyleyenTerzi, aydınlanma, ısınmabaşta olmak üzere temelihtiyaçları karşılayabilecekoranda enerjinin halkaparasız olarak sunulmasıgerektiğini vurguladı.

Ç ernobil nükleer faciasınınüzerinden 26 yıl geçti.Çernobil’in yıllar sonra etkisini

anlamak bakımından en çarpıcı veri,Van Gölü’nde Mart 2011’de yapılanbilimsel araştırmada açığa çıktı. Gölünmetrelerce derinliklerinden alınançökelti örneklerinde, 25 yıl önceyaşanan Çernobil faciasına ait radyoak-tif izler bulundu.

Faciadan sonra özellikle Karadenizbölgesinde yaşayanlar Çenobil’denyoğun biçimde etkilendi. Bölgedekanser vakaları arttı. Kazanın olduğudönemde cumhurbaşkanı olan KenanEvren, “Radyasyon kemiklereyararlıdır” demişti. Döneminbaşbakanı Turgut Özal ‘Radyasyonluçayın daha lezzetli’ olduğunu savun-muştu. Dönemin Ticaret Bakanı CahitAral da televizyon ekranları önündeçay içerek çayda radyasyon olmadığımesajı vermiş ve “Dinine, imanınainanan ‘Radyasyon var’ demez” diyefetva vermişti. O gün bugündür dünya-da, sonuncusu Fukuşima olmak üzere,irili ufaklı 100’e yakın nükleer kazayaşandı.

2011’de Japonya’da meydana gelen9 şiddetindeki deprem, FukuşimaDaiçi Nükleer Santrali’ne zarar verincenükleer tehlike tekrar tartışılmayabaşlandı. Fukuşima'daki nükleerfelaketin ardından Türkiye'nin nükleergündemi yeniden tartışılır durumageldiğinde ilk olarak Tayyip Erdoğannükleer santral için tüp gaz ben-zetmesinde bulunmuştu. “Riskiolmayan hiçbir yatırım yoktur. Yanievinize Aygaz tüpü de koymamakgerekir. Veya bir doğalgaz hattı çek-tirmemek gerekir” diyen Erdoğan,ardından da "Madem tehlikeli o zamanarabaya da binmeyin, bilgisayar da kul-lanmayın. Bu nasıl zihniyet!" demişti.

YAfiAMA MEYDAN OKUYORLARÇernobil’in izleri 26 yıl sonra bile

silinmedi. Tepkilere rağmen AKPMersin Akkuyu’ya nükleer santralkurma planı yapıyor.

AKP hükümetinin HES ve nükleersantrallerin bir an önce bitirilmesi için

21 Mart’ta yayımladığı bir genelge nük-leer yapma planında ne kadar aceleciolduğunu gösteriyor. Genelge, 12Mayıs 2010 tarihinde Türkiye ile Rusyaarasında yapılan nükleer enerji santralıanlaşmasının hükümlerinin yerinegetirilmesi amacını taşıyor. Genelde,projenin gecikmeye mahal vermedenzamanında tamamlanabilmesi için,kamu kurum ve kuruluşlarınca hertürlü iş ve işlemlerin ivedilikle sonuç-landırılması talimatı veriliyor.

Sinop’ta nükleer santral içingörüşmeleri devam ettiren AKP’ninnükleer santral planlarındaİğneada’nın da ismi geçiyor.

‘ÇERNOB‹L B‹R DAHA ASLA’Nükleer karşıtlarının itirazı Çernobil

faciasının 26’ncı yılında da sokaklar-daydı. Ankara ve Mersin’de yapılaneylemlerde nükleer karşıtları ‘Çernobilbir daha asla’ diyerek bir araya geldi.Eylemlerde nükleer santrallerin zarar-ları tekrar anımsatılarak kurulmalarınaizin verilmeyeceği söylendi

Çernobil’in 26’ncı yılında MersinNükleer Karşıtı Platform (NKP),Cumhuriyet Meydanı’na yürüyüşdüzenledi. Cumhuriyet Meydanı’ndabulunan Rus şirketi NGS ElektrikÜretim A.Ş.'ye ‘Nükleere Hayır’pankartı astı.

Burada nükleer karşıtları adınaNKP dönem sözcüsü Sabahat Arslanaçıklama yaptı. “Çernobil kazası tari-hin en büyük kazasıdır” diyen Aslan,kaza sonucunda atmosfere salınanradyasyonun, Hiroşima ve Nagazaki’yeatılan atom bombalarının 200 katıkadar olduğunu söyledi. AslanÇernobillerin, Fukuşimaların bir dahayaşanmaması için nükleer santrallerinkurulmasına izin vermeyeceklerinibelirtti.

Ankara Nükleer Karşıtı Platformüyeleri de Ankara Yüksel Caddesi’ndebir araya geldi. Türkiye’de yapılmasıplanlanan nükleer santrallerden

vazgeçilmesini isteyen platform üyeleriburada bir açıklama yaptı. Açıklamayıyapan Elektrik Mühendisleri OdasıGenel Başkanı Cengiz Göltaş,Çernobil’deki kazadan 25 yıl sonrayaşanan Fukuşima NükleerSantrali’ndeki patlamayı hatırlatarak“onca para, teknoloji, onca şirketFukişima’da olan şeyi öncesindehesaplayamamıştı” dedi. Göltaş, söz-lerini şöyle tamamladı: “İnsanlık siz-lerin olmadığı bir dünyada kendi kul-lanacağı enerjiyi kendi ihtiyaçları içinfazlasıyla üretecektir, buna tek engelsizlersiniz. Tekrar söylüyoruz. Nükleersantrallerden vazgeçin!”

TÜRKAN KARAKUfi Üzerinden 26 yıl geçse de Çernobil’in izleri hala silinmedi. Yaşam hakkı savunu-cuları, Fukuşima’yı da hatırlatarak nükleer santrallerden vazgeçilmesini istedi

26 yıl geçti izleri hala silinmedi

1986’da yaflanan Çernobil nükleer santral kazas› 26 Nisan’dameydana geldi. Fakat kaza kamuoyuna dört gün sonraaç›kland›. Bu kazada enkaz› temizlemek için çal›flan 600.000

kiflinin yüzde 10’unun öldü¤ü düflünülüyor. Ukrayna Sa¤l›kBakanl›¤›, 6 y›l önce 428 bini çocuk 2.4 milyon Ukraynal›n›nfelakete ba¤l› sa¤l›k sorunlar› yaflad›¤›n› duyurdu.

A fet Riski Altındaki AlanlarınDönüştürülmesi Hakkında

Kanun Tasarısı, Van depremininardından neoliberal saldırıların birparçası olarak halkın karşısına çıktı.Ülkenin dört bir yanında kentseldönüşüm projelerinin hızlandırılmasıiçin hazırlanan bu yasa hızla meclistengeçirilmeye çalışıyor. İlk 10 maddesikabul edildikten sonra görüşmelerineara verilen ve diğer maddeleriningörüşülmesine kısa bir süre sonrabaşlanacak olan yasa teklifine itirazlardevam ediyor. Barınma Hakkısavunucuları meclis etrafında insan zin-ciri kurarak yasanın geri çekilmesiniistedi.

MECL‹STE ‹NSAN Z‹NC‹R‹25 Nisan Çarşama günü Türkiye

Büyük Millet Meclisi’nin DikmenKapısı’nda bir araya gelen bini aşkınkişi bu yasanın derhal geri çekilmesinitalep etti. Barınma Hakkı Meclisi,çeşitli meslek odaları, demokratik kitleörgütleri ve siyasi parti temsilcilerininbir araya gelerek gerçekleştirdiklerieylemde Dikmen Kapısı’ndan iğnelerlebirbirlerine iliştirilen dilekçelerdenuzun bir kuyruk oluşturuldu. Meclisintamamının kuşatılmaması için devreyegiren polis, kapının 200 metre ilerisindebulunan kavşaktan kuyruğun önünükesti. Bunun üzerine kuyruk iki sırahaline getirildi.

Konuyla ilgili gazetemize konuşanDikmen Vadisi Barınma Hakkı BürosuTemsilcisi Tarık Çalışkan, bu yasanın

insanların barınma hakkına yapılan birsaldırı olduğunu belirterek yasayıbertaraf edene kadar mücadele edecek-lerini söyledi. Mimarlar Odası AnkaraŞube Başkanı Ali Haktan, bu yasaylabirlikte mülkiyet hakkının da tartışmalı

hale geldiğini ifade ederek yasanınanayasaya aykırı olduğunu dikkat çekti.

VAR MI BU SÖZLERE ‹NANAN?Bu konuyla ilgili son açıklamayı

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan

Bayraktar yaptı. Bayraktar yasanın rantelde etmek için hazırlandığı iddialarınaşu sözlerle karşı çıktı: “İnsanların cangüvenliğini esas alan bir yasadır. Cangüvenliğini esas alan bir yasayı kulla-narak, rant düşüncesini devlet

kademesinde olsun, siyasi kademedeolsun, nerede olursa olsun düşünmekkefen soyuculuktur. Bunu da yan yanakoymak çok büyük haksızlıktır.Dolayısıyla devlet böyle bir şey yapmaz.Devlet böyle bir şey yaparsa buirtikaptır, suçtur. Böyle bir şey olamazbunu söyleyenlere 'Hadi ordan sen de'demek lazım. Çünkü, Türkiye gelişiyor,kalkınıyor.”

HALK DÜfiMANI YASAHalkın barınma hakkını yok sayan,

kanun karşısında insanların hak almahürriyetini kısıtlayan, planlı ve sağlıklıbir çevrede yaşama hakkını ihlal eden,kira yardımı ya da konut tahsisi gibiuygulamaları yapmayan, riski olmayanyapıları yıkım tehdidiyle karşı karşıyabırakan, sermaye için emekçileri mülk-süzleştirecek olan bu yasa sadece bun-larla da kalmıyor. Yasa ile halkın elindekalan araziler, “bu kanunun amaçlarıçerçevesinde kullanılmak üzere” çokgeniş bir yetki ile satılabilecek. Barınmahakkına karşı mücadele edenlere ceza-nın önünü açan bu yasa tasarısı, yoksulgecekondu sahiplerinin de bütün hakla-rını ellerinden almakta. Riskli yapı tes-pitinin bilimsel yöntemlerle yapılacağısöylenen yasa teklifinde bu yapılarındoğru seçilebilmesi için kullanılacak bi-limsel ve teknik verilerin ne olacağı daaçıklanmazken tespit Bakanlıkça lisans-landırılacak kuruluşlara yaptırılacak.Tespit yaptırılmadığı durumda konuyubakanlık çözecek ve masraflar için tapukaydına ipotek konulacak.

Barınma hakkı savunucuları, ‘afet yasasıyla’ kentsel yağmayahız vermek isteyen AKP’yi, mecliste uzun bir dilekçe kuyruğuoluşturup büyük bir insan zinciri yaparak protesto etti

‹stanbul’da Temmuz 2011’de Osmanbey Metro ‹s-tasyonu’nda raylara düflen ve flans eseri yüksek gerilimhatt›na dokunmayan Halkevleri Engelli Haklar› Atölyesiüyesi görme engelli Mahmut Keçeci, vücudundakik›r›klar nedeniyle günlerce hastanede kald› ve 6 ay iflgöremez raporu ald›. Keçeci, ‹stanbul BüyükflehirBelediyesi (‹BB) ve ‹stanbul Ulafl›m A.fi’yle ilgilisavc›l›¤a suç duyurusunda bulundu. Olayda belediyeninbir kusuru olup olmad›¤›n› araflt›rmak için olay›nyaflanmas›na neden olan ‹BB’nin müfettifllerigörevlendirildi. Ancak ‹stanbul Valili¤i, savc›l›¤›nsoruflturma talebini müfettifller taraf›ndan haz›rlanan

teftifl raporunu dikkate alarak geri çevirdi. Müfettifller kamera kay›tlar›n› izleyerek haz›rlad›kla-

r› raporda flöyle diyor: “Bastonu aç›yor ama dik konu-muna getirmiyor ve tarama yapmadan h›zl› bir flekildeyürümeye bafll›yor. Kolunun sa¤a sola hareket etmedi-¤i, yani bastonuyla tarama yapmad›¤› görülüyor. Dola-y›s›yla kontrolsüz hareket etmifltir ve kusur kendisinde-dir.” Müfettifller bu nedenle ‘soruflturmaya gerek yok-tur’ diyor.

GÜVENL‹K ‹Ç‹N DURAKLARDA AÇILIR-KAPANIR KAPI

2005’te kabul edilen ve engellilere yönelik düzen-

lemeler içeren 5378 say›l› yasada flu söyleniyor:“Büyükflehir belediyeleri ve belediyeler, flehir içindekendilerince sunulan ya da denetimlerinde olan toplutafl›ma hizmetlerinin özürlülerin eriflilebilirli¤ine uygunolmas› için gereken tedbirleri al›r.” Böylece engellilerinulafl›ma eriflebilirli¤i belediyelerin görevi olaraktan›mlanm›fl ve belediyelerin gerekli düzenlemeleriyapmas› için 7 y›ll›k bir süre tan›nm›flt›. Bu süre tem-muzda doluyor. Ancak görünen o ki en basit önlemlerbile al›nmam›fl. Engelliler için rayl› ulafl›m araçlar›n›noldu¤u duraklara aç›l›r-kapan›r presli kap›lar konularaktren yanaflmad›¤› sürece bu kap›lar›n kapal› tutulmas›-

iste¤i hala karfl›lanmad›. Valili¤in soruflturma karar›n› gazetemize de¤erlen-

diren Keçeci, olay›n tam da ‘Engelsiz ulafl›m’ çal›flmala-r›n›n sürdü¤ü bir dönemde yafland›¤›n› belirtti. Rapor-da hastaneye gelen Belediye yetkililerinin, yard›m tek-liflerini geri çevirdi¤inin de yer ald›¤›n› söyleyen Keçeci,kendi tavr›n›n sadaka yerine hak istemeye, dilenmekyerine direnmeye dair bir mücadele oldu¤unu söyledi.Engellilere tan›nan paras›z ve indirimli ulafl›m hizme-tinin bir lütuf gibi sunuldu¤unu belirten Keçeci,raporun bafll› bafl›na soruflturma nedeni oldu¤unuifade etti.

Afet yasasına insan zincirli protesto

Halkevleri, 2006 y›l›nda“Karadeniz Kararmas›n”bafll›kl› bir kampanyayaparak bölgede kanserdenyaflanan ölümlere dikkatçekmiflti.

Belediye: ‘Biz değil düşen engelli suçlu’

Page 7: 156'ncı sayı

İNSANCA YAŞAMHalk›n Sesi

73 May›s 2012 / 16 May›s 2012

YÖK 5 Nisan 2012 tarihli Genel Kurul’undaikinci öğretim ve pedagojik formasyon eğitimi

ile ilgili yüz binlerce öğrenciyi ilgilendiren bir kararaldı. Öğretmen ihtiyacı olan Okul Öncesi,Rehberlik, Özel Eğitim ve Din Kültürü branşlarıhariç tüm ikinci öğretim programlarının,Açıköğretim Fakültesi bünyesinde yer alan öğret-menlik bölümlerinin ve pedagojik formasyon ser-tifka programlarının kapatılmasına karar verdiğiniduyurdu. Bu karar FenEdebiyat fakülteleri (FEF)öğrencileri için verilen for-masyon eğitimininkaldırılmasını da kapsıyor.

YÖK bu kararıalmalarındaki nedeni, “ata-ması yapılmayan öğretmensayısındaki yığılmayı azalt-mak” olarak açıklarken“öğretmen” olabileceğinidüşünerek FEF’e başlayanyüz binlerce öğrencininmağduriyetinin nasıl giderile-ceğine dair herhangi biraçıklama yapılmadı. Tepkilerüzerine YÖK, 3 Mayıs’ta yapacağı genel kurulda“formasyon kararlarını” yeniden görüşeceğiniduyurdu.

Öğretmen olabilmek için gerekli olan yaklaşım,davranış ve dersin nasıl olacağına dair verileneğitime pedagojik eğitim denilmektedir. Pedagojikformasyon eğitimi üniversitelerin eğitim fakül-telerinde okumayıp FEF’lerde okuyan öğrencilereveriliyor.

Siyasi iktidarların üniversiteye müdahale aracıolarak kurulan YÖK, öğretmen yetiştirmeye dairyaklaşımlarını “öğretmenleri güvencesiz koşullardaçalışmaya ikna edecek kadar işsiz öğretmen yarat-mak gerekir” anlayışıyla belirliyor. Bu amaçla sonolarak 28.01.2010 tarihli TC YÖK kararı ileFEF’teki lisans programlarının yanında bütünlisans programlarından mezun kişilere not ortala-masının 2,5 olması ve gerekli parayı ödemekkoşulu ile “pedagojik formasyon sertifikası” pro-gramları açıp “öğretmen” olarak KPSS’ye girmehakkı verdi. Yıllardır tartışmalara konu olan for-masyon eğitimi dönem dönem formasyonunkaldırıldığı, sonra yeniden verildiği bir sürecinsonunda bu noktaya geldi. Yani bir nevi umuttacirliği yapılmaya devam edildi. Üniversitesınavlarına hazırlanan gençler FEF’e bilim insanıolmaları için değil öğretmen olmaları için yön-lendirildiler.

Eğitim fakültelerinin sayısı son 10 yılda 63’ten97’ye, fen edebiyat fakültelerinin sayısı 91’den184’e yükseldi. Halen, mevcut öğretmen sayısıkadar, yani 600 bin öğretmen adayı eğitim görü-yor. Son 10 yılda ataması yapılmayan öğretmensayısı 72 binden 350 bine çıktı. Şubat 2012 öğret-men atamasından sonra halen 2011 KPSS’yegiren ve atama bekleyen öğretmen sayısı 350 bincivarında. Mevcut okullarımızda öğretmen açığıise resmi rakamlara göre 126 bin 213. Var olanaçık, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in hiç çe-kinmeden söylediği gibi ücretli öğretmenlerledolduruluyor. Ücretli öğretmenlik ise formasyonuolsun olmasın her yüksek öğrenim mezunununyapabileceği, kadrolu öğretmenlikle aynı işi yaptığıhalde aynı haklardan yararlanılmayan modernkölelik sistemi. Bu sistemde özel sektörde de for-masyonu olsun olmasın çalışan on binlerce ders-hane öğretmeni, yedek iş gücü olarak hazırdabekletilen yüz binlerce işsiz öğretmen var.

Son dönem ataması yapılmayan öğretmenlermücadelelerinde dillendirdikleri taleplerden biriolan pedagojik formasyon sertifika programınınkaldırılması, gerçekleşti. Şimdi öğretmen ata-malarındaki adaletsizlik giderilecek mi, oluşan yenimağduriyetin hesabını kim verecek? Öğretmenatamalarındaki yığılmanın çözümü için neyapılmalıdır?

Atama bekleyen yüz binlerce öğretmeninkadrolu ve güvenceli atanabilmesi için iyi birdevlet planlaması gerekmektedir; bu planlamakuşkusuz okullaşma oranımızdan, öğretmen ihti-yacımızdan ve bütçemizden bağımsız değildir.

Ücretli öğretmenlik uygulaması bir dahadönülmemek üzere kaldırılmalı, hiçbir öğretmengüvencesiz çalıştırılmamalıdır.

FEF’e ve diğer bölümlere tanınan formasyonkaldırılmalı ancak yeni mağduriyetlere sebep ol-mamalıdır. Formasyonun kaldırılması kararı,FEF’e formasyon hakkı tanındığı için öğretmenolma ümidiyle kayıt yaptırmış olanları değil, karartarihinden sonra üniversite sınavına girecek veFEF’i tercih edecek öğrenciler için uygulanmaldır.

KPSS ve türevi öğretmenleri eleyen birbiri ileyarıştıran her türlü sınav anlayışı terk edilmelidir.

Eğitim fakültesi kontenjanları nüfusa bağlı ola-cak şekilde planlanmalı, ihtiyaçtan fazla mezun ve-rilmemesi için kontenjan sınırlandırılmalıdır.

Öğretmen yetiştirme politikası yeniden belirlen-meli ve Eğitim Fakülteleri yeniden yapılandırılmalı-dır.

Formasyon meselesiumut tacirli¤i

DuyguSemiz

Sosyal ‹fl üyesi

Öğretmenleri dövüyorlarS ağlık çalışanlarına yönelik

şiddette artışın bir benzerieğitimde yaşanıyor. Nisan

ayında öğretmenlere yönelik şiddethaberleri dikkat çekici bir noktayaulaştı.

Sakarya’da bir sınıf öğretmeniöğrencilerinin önünde servis şoför-lerince darp edildi. Rize’de biröğretmen okul müdürününmakamında okul dışından gelenkişilerce tartaklandı. Kütahya’da biröğretmen kalbinden bıçaklandı.Adana’da bir öğrenci ve babasınıntaşlı saldırısı sonucu bir öğretmeninkolu kırıldı. Eskişehir'de bir öğret-men, öğrencinin velisi veyakınlarının saldırısına uğradı.Muğla Milas’ta bir veli öğretmenisınıfta darp etti. Sakarya’nınSapanca ilçesinde bir veli okulbasarak bir öğretmenin iki dişini veburnunu kırdı. İstanbul Esenyurt’tabir öğretmen öğrencisinin bıçaklısaldırısına uğradı.

AYNI SA⁄LIKTAK‹ G‹B‹Eğitimde öğretmenlere yönelik

artan şiddet olayları sağlıktakigelişmelere çok benziyor. Sağlıktadönüşüm ile yaşanan yıkımınsorumluluğu Sağlık Bakanlığıtarafından sağlık çalışanlarınınhedef gösterildiği açıklamalarlagizlenmeye çalışılıyor. Eğitimde deokullarda çığ gibi büyüyen her türlüsorunun sorumlusu olarak öğret-menler hedefe çıkarılıyor. SağlıkBakanlığı’nın bu amaçla geliştirdiği

Alo 184 hattının bir benzeri MilliEğitim Bakanlığı tarafından daaçıldı. Bakanlık Alo 147 (MEBİM)hattı ile öğretmenlerin ihbaredilmesini istiyor.

Ö⁄RETMENLER‹ ‹T‹BARSIZLAfiTIRIYORLAR

Eğitim-Sen Genel EğitimSekreteri Betül Korkut ile

konuştuk. Korkut Milli EğitimBakanı’nın göreve ilk geldiği gün-den bugüne öğretmenleriitibarsızlaştıran açıklamalarınıhatırlattı. Öğretmenlerin çok uzuntatil yaptığı, devamsızlığı, yetersizli-ği gibi açıklamalarla eğitim sistemi-nin tüm sorunlarının öğretmenlerefatura edildiğini söyleyen Korkut,Alo 147 uygulamasının da bu

itibarsızlaştırma girişimlerinin birparçası olduğunu söyledi. Bu hat ileöğretmenlerin fişlendiğini savunanBetül Korkut, “terörist”olduklarına ve giyim kuşamlarınadair şikayetlerin öğretmenlerinkarşısına çıkarıldığını anlattı.

KARAKOLLAfiMA ÇÖZÜM MÜ?Şiddete yönelik çözüm olarak

Sağlık Bakanlığı’nın güvenlikönlemlerini arttırmaktan ibaretönlemlerinin bir benzerinineğitimde ne gibi sonuçlardoğuracağına Korkut’un yanıtı“Okullardaki gerilimi ve şiddetiartırır” oldu.

Çözümün, okul polisleriyle,güvenlik kameralarıyla okullarınkarakola çevrilmesi olmadığınınaltını çizen Korkut, okulda şiddetiarttıran sorunlara çözüm üretmekgerektiğini, bunun için nitelikli bireğitim ve insanca yaşanacakçalışma koşullarının öncelikliolduğunu söyledi. Korkut, okulkadar toplumda şiddetiderinleştiren yoksulluk, aile içişiddet gibi sorunların üzerinegidilmesi gerektiğini vurguladı.

MEB’E KARfiI B‹R OLMALIYIZEğitimdeki sorunların

kaynağının Milli Eğitim Bakanlığıpolitikalarına yön veren AKP ikti-darı olduğunu söyleyen Eğitim-SenGenel Eğitim Sekreteri Korkut,velilerin, öğretmenlerin ve öğrenci-lerin bu politikalara karşı ortakmücadele vermesi gerektiğininaltını çizdi. 4+4+4 ile öğretmenler,öğrenciler ve veliler arasındayabancılaşmanın ve ayrışmanınderinleşeceğine dikkat çekenKorkut, bu duruma karşı Eğitim-Sen olarak okullarda veli toplantıla-rı düzenlemeyi planladıklarınıanlattı. Velilere ve öğrencilereseslenen Korkut, “Bireysel çözüm-ler aramak yerine yan yana gelerekhaklarımızı talep etmeliyiz” dedi.

Ömer Dinçer’in öğretmenleri itibarsızlaştırmaya yönelik sözlerive kurduğu şikayet hattı öğretmenlere yönelik şiddeti artırdı

UMAR KARATEPE

Ö¤retmenlere yönelik fliddetin artmas›karfl›s›nda E¤itim-Sen üyesi ö¤retmenler30 Nisan’da Türkiye çap›nda siyah kur-delelerle girdikleri derslerinde fliddetkonusunu ifllediler.

‹stanbul Esenyurt K›raç Lisesi'ndeö¤retmen Narife Çekcen'in bir ö¤renci

taraf›ndan s›n›fta b›çaklanmas› e¤itimemekçilerinin eylemleriyle protesto edil-di. Sald›r›n›n gerçekleflti¤i K›raç Lisesiönünde toplanan ö¤retmenler kalemleri-ni k›rarak yola f›rlatt›.

Ö¤retmenler daha sonra sald›r›yau¤rayan Narife Çekcen'in tedavi gördü¤ü

Esenyurt Devlet Hastanesi'ne kadar slo-gan atarak yürüdü. "Alo 147 ö¤retmenib›çaklad›lar", "Bakan ö¤retmene sahipç›k", "Ö¤retmene fliddete hay›r" döviz-lerinin tafl›nd›¤› protesto eylemine NarifeÇekcen'in annesi ve babas› da kat›ld›.

Halk›n SesiSSaahhiibbii vvee SSoorruummlluu YYaazz›› ‹‹flfllleerrii MMüüddüürrüü

Ali Ergin DemirhanTTeelleeffoonn // FFaakkss

0212 245 90 37AAddrreess Tomtom Mahallesi Örtmealt› Sokak No: 6/3

BEYO⁄LU/‹STANBULBBaass››lldd››¤¤›› YYeerr

ART Matbaac›l›k, Türker Saltabafl, ‹stasyon Mah. 242 Sk, No:32Kartepe / Kocaeli (0262 373 45 03)

[email protected] günlük Yayg›n, Süreli, Türkçe yay›nd›r.

4+4+4 düzenlemesiyleseçmeli olacağı iddia

edilen "Kur'an- ı Kerim" ve"Hazreti Peygamberimizinhayatı" derslerinin fiilenzorunlu olacağına dairkaygılar giderek gerçeklikkazanıyor. Derslerialmayanların fiilen baskıaltına alınacağı,çocuklarının “mimlen-mesinden” çekinin ailelerinbu dersleri seçmemehakkını kullanamayacağıyönündeki eleştirilerinhaklılığı, Milli Eğitim’intavrıyla pekişiyor.

Cumhuriyet gazetesininAnkara Pursaklar İlçe MilliEğitim Müdürlüğü’nündağıttığı bir ankete dairhaberi, “seçmeli” dersinfiilen zorunlu halegeleceğinin ilk işaretleriniortaya koyuyor. Haberegöre okullara dağıtılanformlarda öğrencilerin"Kur'an-ı Kerim” ve“Hazreti Peygamberimizinhayatı" dersleri arasında ter-cih yapmaları isteniyor.Şıklarda "Kararsızım"seçeneği var ama "İstemiyo-rum" seçeneği bulunmuyor.Habere göre formlarda velive öğrencilerin isimlerine,sınıfına ve numarasına yerverilmesi, velilerde “fişleni-yoruz” endişesine yolaçıyor. İki dersi de seçmekistemeyen veliler anketleilgili olarak “üzerimizdepsikolojik baskı oluşturu-yor” diyor. Derslerinseçmeli olsa da “mahallebaskısı” nedeniyle zorunluhale geleceğini söyleyengörüşlerin eksik bıraktığıgerçek açığa çıkıyor:“Mahalle baskısı” denilenşey, aslında devlet baskısıile yaratılıyor.

4+4+4 yasasının geçmesi eğitimde yenibir kriz yarattı. İlköğretim okulları ile

orta okulların ayrılması ve meslekliselerinin orta kısımlarının açılacak olmasıeski ilköğretim okullarının bölünmesine vemilyonlarca öğrencinin başka okullaragitmesine yol açacak. Bu gelişmeye ilktepki Mersin’in Tarsus ilçesindeki MusallaMahallesi’nden geldi. Veliler AKPhükümetinin meclisten geçirdiği kademelieğitim yasası sonrası okullarının bölünme-sine karşı bir araya geldi. Mahalle halkı 24

Nisan’da toplanarak okulları ve eğitim hak-ları için mücadele etme kararı aldı.

2 günde toplanan 1200 imza Tarsus MilliEğitim Müdürlüğü’ne ve bakanlığa gönde-rildi. 27 Nisan’da da dağıtılması planlananAhmet Yesevi İlköğretim Okulu önündebir basın açıklaması yapıldı. Yaklaşık 250kişinin katıldığı basın açıklamasında MilliEğitim Bakanı'na şu soruları sordu:

“1. Çocuklarımızın can güvenliği nasılsağlanacaktır?

2. Ulaşım sorunları nasıl giderilecek ve

bu ücretler bizvelilerden mialınacaktır?

3. Başka mahalleleregönderilecek olançocuklarımızın öğle yemeklerinasıl karşılanacaktır?

4. Arkadaşlarından, öğret-menlerinden ve okulortamından ayrılan çocuk-larımızın ruhsal durumlarıdüşünülmüş müdür?”

Dini derslerfiilenzorunlu

Tüm derslerde konu şiddet

İlköğretimdeki depreme ilk tepki

1Nisan’da yapılan YGS’ye giren öğrencilerin 50bin 805’i sıfır puan alırken 187 bin 587’si de

barajı geçemedi. Böylece sıfır puan alanların sayısı2 yıl öncesine göre 2.5 katın üzerinde arttı.

Bursa’da Liseli Genç Umut sınav sonuçlarıylaortaya çıkan bu yıkımı protesto etti.

23 Nisan’da saat 14.00’da Zafer Plaza önündetoplanan liseliler, sloganlar eşliğinde FomaraMeydanı’na yürüdüler. Fomara Meydanı’nda basınaçıklamasını okuyan Nazlı Kaya, YGS sonuçlarıyla,

AKP’nin eğitim sisteminin niteliksizliğinin ve yeter-sizliğinin kanıtlandığını söyledi.

Kaya bu sınavlarda başarısız olanların AKP’nınpiyasacı, gerici, niteliksiz eğitim sisteminin, ezbercimüfredatın ve dershanecilik siteminin mağdurlarıolduklarını dile getirdi.

AKP’nin mağdurlar yığınını her yıl büyüttüğünedikkat çeken Kaya, bu mağduriyetlerin her yıl yeniintiharlarla, yeni ölümlerle açığa çıktığını ifade etti.

Eğitimde gericiliğinyaygınlaşması yönündeki

adımlarını hızlandıran AKP, hergeçen gün yeni uygulamalarla halkınkarşısına çıkıyor. Diyanet İşleriBaşkanlığı ve müftülükleraracılığıyla fiili durumlar yarataniktidar, ocak ayındaki Umregezisinin ardından Kutlu DoğumHaftası’nı fırsat bildi.

Zonguldak’ın Çaycuma ilçesindeMüftülük, ilçe merkezi, belde veköylerde anasınıflarını ve ilköğretimbirinci kademe öğrencilerini “KutluDoğum Haftası” etkinliklerine dahiletti. Çaycuma Müftülüğü’nün inter-net sitesindeki haberde, KutluDoğum Haftası vesilesiylemüftülüğün İlçe Milli EğitimMüdürlüğü ile koordineli birçalışma yürüttüğü açıklandı.

Okullara gelen imamlar, kadın vaiz-ler ve Kuran kursu öğrencileri, okulokul, sınıf sınıf etkinliklere katıldı.

Diyanet İşleri Başkanlığı da KutluDoğum Haftası gerekçesiyleilköğretim 6, 7 ve 8’inci sınıflar

arasında şiir yarışması, ortaöğretimokulları arasında da para ödüllükompozisyon yarışması düzenlen-mesi için çalışma yürütmeye başladı.

Çaycuma’da Kutlu DoğumHaftası sırasında öğretmenlereKuran dağıtılırken, almak istemeyenöğretmenlerin köy ve kasabalardadeşifre edildiği öğrenildi

‹Z‹NLER NEDEN SÖZLÜ Eğitim-Sen Çaycuma Temsilcisi

İsmet Akyol konuya dair yaptığıaçıklamada, Milli Eğitim Müdürlü-ğü’nün imamlara, kadın vaizelere veKuran kursu öğreticilerine neşekilde “sözlü izin” verdiğininaçıklanmasını istedi. Akyol, okulla-rın Diyanet şubesi gibi görülmesinekarşı Eğitim-Sen olarak sessiz kal-mayacaklarını belirtti.

Reform yaptıkça sıfırlar artıyor

4+4+4 yasası ile ilköğretim okullarının ilk ve orta bölümlerininparçalanmasının yarattığı sorunlara karşı ilk tepki Mersin’den geldi

Kutlu doğum okullarda

Okullarda “peygamberimi çooook seviyorum” yaz›l› balonlar da¤›t›ld›

Page 8: 156'ncı sayı

A ntep’te göğüs cerrahisi uzmanıDr. Ersin Aslan’ın bir hastayakını tarafından bıçaklanarak

öldürülmesinin ardından sağlıkçılarsokağa çıktı. Aslan, 17 Nisan günüameliyattan çıktıktan sonra bir hastayakınının bıçaklı saldırısına uğradı ve18 Nisan günü hayatını kaybetti.

18 Nisan’da tüm ülkede sokağaçıkan hekimler, sağlık çalışanları vesağlık işçileri hekime yönelik şiddetiprotesto etti ve 19 Nisan günü işbırakma kararı aldı. Sağlıkçılara yöne-lik şiddete karşı 19 Nisan’da birçok ilve ilçe yoğun katılımlı eylemlere sahneoldu.

Diyarbakır’ın Çermik İlçesi’ndenYozgat’ın Boğazlıyan İlçesi’ne kadarAnadolu’nun neredeyse tüm kent-lerinde devlet hastanelerinde veüniversite hastanelerinde acil servislerve yoğun bakım üniteleri gibi hayatibirimler dışında hiçbir birim çalışmadı.

İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükkentlerde kitlesel eylemler yapılırkenErzincan, Siirt, Şırnak, Alanya,Reyhanlı’da da hastane önlerindebasın açıklamaları yapıldı. İzmir’dekidevlet hastanelerindeki çalışanlarıntamamı eylemlere katılırken birçokkentte özel hastanelerde çalışan sağlıkemekçileri de kent merkezlerindekieylemlere katıldı.

Eylemlerde hekime yönelik şiddetinsorumlusunun, AKP’nin sağlıktadönüşüm programı çerçevesinde haya-ta geçirdiği politikalar olduğu vurgu-landı. Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ınistifa etmesi ve hekime yönelik şiddetekarşı acil tedbirlerin alınması talepedildi. Eylemler sürerken BakanAkdağ, TTB Merkez Konsey BaşkanıEriş Bilaloğlu ile görüşme talebindebulundu. Bilaloğlu, TTB’nin hazırladığıhekime şiddete karşı acil talepleriAkdağ’a iletti.

fi‹DDET ARTIYORHekime yönelik şiddet son üç yıl

içinde büyük artış gösterdi. TTB’ninnisan ayında yayımladığı rapora göre 3yılda 107 olay yaşandı, 90 hekim dayakyedi, 6’sı bıçaklandı, 2’si hayatını kay-betti. 2009’da 23 olan şiddet vakasısayısı, 2010’da 27 iken 2011’de 50’yeyükseldi. Sadece Dr. Ersin Aslan’ınöldürülmesinin ardından dört ayrıhekime şiddet olayı basına yansıdı.

18 Nisan’da, Dr. Ersin Aslan’ınölümünü protesto eylemlerinin gerçek-leştiği hastanelerden Kilis DevletHastanesi’nde eylemin devam ettiğisırada hastanenin yoğun bakımünitesinde tedavi gören Durmuş İlik-

li’nin ölümü üzerine yakınları serviseçıkıp görevli doktorlar ve personelesaldırdı.

19 Nisan’da hekime yönelik şiddetekarşı iş bırakma eylemi sürerken İstan-bul Üniversitesi Tıp Fakültesi GöğüsCerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Alper Toker fakülteninotoparkında bir hasta yakınınınsaldırısına uğradı. 7 yıl önce aynıotoparkta bir hasta yakını tarafındansaldırıya uğrayan Göğüs CerrahisiAnabilim Dalı Başkanı Prof. Dr.Göksel Kalaycı hayatını kaybetmişti.

20 Nisan günü Beyoğlu’nda biryaralının yakınları olay yerine gelen112 Acil Servis ekiplerine polisin gözü

önünde saldırdı. Aynı gün İstanbulKüçükçekmece’de bulunan Dr. AhmetSadık Hastanesi’nde yakınlarını kaybe-den bir aile hastaneye saldırdı. Sağlıkemekçileri kendilerini kurtarmak içinbaşhekimlik katına sığındı ve yaklaşıküç saat burada rehin kaldı.

‘NE KADAR YAVAfiÇALIfiIYORSUNUZ!’

21 Nisan günü Adana MeydanKadın Doğum ve Çocuk HastanesiÇocuk Acil Bölümü’nde çocuk hastayatedavi sırasında hasta yakını “ne kadaryavaş çalışıyorsunuz” diyerek hekim-lere ve hemşirelere hakaret etti vebıçakla sağlık çalışanlarına saldırdı.

Performans sistemi ve Tam GünYasası, hekimlerin çalışma süreleriniartırırken, hastaların muayene süreleri-ni kısalttı. Bu durum nitelikli muayeneolamayan hastaların hastaneye dahafazla gelmelerine neden oldu. SağlıkBakanlığı hastanelerinde çalışan hekimsayısı 2002’de 18 bin iken 2010’da 28bine yükseldi. Buna karşılık aynıdönemde bu kurumlarda muayeneedilen hasta sayısı 110 milyondan 230milyona çıktı. Hekim sayısı bir buçukkat artarken hasta sayısı 2 kat arttı.İnsanların hekime başvurma sayısı daarttı. 2002 ortalamasına göre birkişinin yılda hekime başvurma sayısı 3iken 2011 sonunda bu rakam 8’e yük-seldi. Bu piyasacı düzenlemeler hekim-lerin hizmet koşullarını zorlaştırdı.

2004’te uygulamaya başlanan per-formans sistemi, 31 Ocak 2011’deüniversite hastanelerinde de hayata ge-çirildi. 27 Ağustos 2011’de kanun hük-münde kararname ile Tam Gün Yasasıyürürlüğe girdi. Yasa, performans sis-temiyle birleşince sağlık çalışanlarınınçalışma süreleri arttı. Yasa özellikleüniversite hastanelerindeki hekimleriçok etkiledi. Üniversite hastanelerin-deki hekimlerin muayene bedeli alma-sının önü kesildi. Hekimlerin ve sağlıkçalışanlarının çalışma koşulları perfor-mans sistemi ve Tam Gün Yasası ilegiderek ağırlaşırken AKP hasta ile he-kimi sürekli karşı karşıya getirdi.Hastanelerde kurulan SABİH hattı ilehastaların öfkesi hekimlere yöneldi.Her şikayet hekimlere soruşturmaolarak döndü.

SA⁄LI⁄IN BEDEL‹ ARTTISağlık çalışanları ve hekimler

giderek güvencesizleştirilirken halk dasağlık hizmeti için giderek daha fazlapara ödemeye başladı. 1 Ekim 2008’dehastanelerde muayeneler için katılımpayı uygulaması hayata geçti; hermuayeneden 1 lira alınmaya başladı.2009 Ekim’inde muayene bedeli 2 liraoldu. Ekim 2011’de yayımlananbakanlık tebliği ile katılım paylarına birzam daha yapıldı. Muayene bedelidevlet hastanelerinde 5, üniversite has-tanelerinde 9, özel hastanelerde 12 liraoldu. Her türlü basit belirti tanımınagiren tüm acil servis hastaları için debu bedeller geçerli kılındı. Aynıtebliğle birlikte AKP’nin “parasız”dediği aile hekimi muayeneleri de 3lira oldu; reçete yazdırmak da paralıhale getirildi. Sosyal güvence sahiplerihastanelerde 3 kaleme kadar ilaçyazılan reçeteler için 3, üç kalemdensonra yazılan her bir ilaç için de 1’erlira ödemeye başladı.

EMEKHalk›n Sesi

83 May›s 2012 / 16 May›s 2012

İstanbul Tabip Odası se-çimleri 29 Nisan günü

sonuçlandı. AKP’nin sağlıkpolitikaları kabul görmedi.Hekimler tercihini hakları-nı savunacak ve mücadelecibir tabip odasından yanakullandı. Seçimleri Demok-ratik Katılım Grubu oylarınyüzde 63’ünü alarak kazan-dı. Özgür Hekimler Plat-formu yüzde 22, AKP’yeyakınlığıyla bilinen SağlıktaBirlik Grubu yüzde 15’tekaldı. İstanbul Tabip Oda-sı’nın Yönetim Kurulu şuşekilde: Taner Gören,Emel Atik, Fethi Bozçalı,Ali Çerkezoğlu, Ümit Şen,Ali Özyurt, Feray Kaya.

SendikayıyasaklayansözleşmeSarı köpek sözleşmesi

olarak bilinen işçileresendikaya üye olmayacağı-na dair maddeler içerensözleşme İstanbul’da Mar-mara Üniversitesi Eğitimve Araştırma Hastane-si’nde ortaya çıktı. Taşeronşirket, hastanede çalışan bi-ne yakın işçiye dayattığıBelirli İş Sözleşmesi’ndekiiki maddede açıkça sendikaüye olmayı yasakladı.

Dev Sağlık-İş, taşeronsağlık işçilerine dayatılanve içerisinde sendika yasağıhükmü bulunan sözleşmehakkında 19 Nisan’da suçduyurusunda bulundu.

Erzurum'un Aşkaleilçesinde beş TEDAŞ

işçisi, 3 Nisan’da KarasuHES'e ait göletin içindengeçen enerji nakil hattındakiarızayı onarmaya giderkenbindikleri deniz bisikletininalabora olması sonucuhayatını kaybetti. Ölen işçi-lerden Ferudan Öztürk'ünevinin elektriği, 34 liralıkborcundan dolayı kesildi.Kayınpederi ve 3 çocuğu ileyaşayan Ferudan’ın eşiPerihan Öztürk, "TEDAŞ,hayatımızı karartı. Eşiminölümüne neden oldu bir debizi karanlıkta bıraktı” dedi.

Ölen enerjiişçisinin eviışıksız kaldı

HekimlerAKP’yi onaylamadı

ALP TEK‹N BABAÇ

Acıları datalepleride aynı

Polis terörünü yıldıran enerji

Dev Sağlık-İş’in nisan ayıboyunca 8 kentte has-

tane bahçelerine kurduğuGüvenceli İş İnsanca YaşamÇadırları 22 Nisan’daAnkara’da birleşti. 22 Nisangünü farklı kentlerden gelenişçiler, AKP İl Binası önündetoplandı. “TaşeronCumhuriyeti’ne Hayır”pankartının arkasındakiişçiler sloganlarla SağlıkBakanlığı’na yürüdü.

Sağlık işçilerinin talepleri-ni Sağlık Bakanlığı önündeDev Sağlık-İş Genel BaşkanıArzu Çerkezoğlu dile getirdi.Çerkezoğlu, taşeron işçi değilsağlık işçisi olduklarını vebunun Türkiye’deki birçokdevlet ve üniversite has-tanesinde Çalışma ve SosyalGüvenlik Bakanlığımüfettişlerince tespitedildiğini dile getirdi. Sağlıkişçisi olmalarına rağmen vebunun mahkemelerce dekarar altına alınmasınarağmen Sağlık Bakanlığı’nabağlı hastanelerde ve üniver-site yönetimlerince yargı

kararlarınınuygulanmadığına dikkatçekti. Taşeron ihalesiyapılması yargı tarafındanresmen yasaklanmışolmasına rağmen hastaneyönetimleri ve üniversiteyönetimlerinin taşeronihalelerine devam ettiğinibelirten Çerkezoğlu,

mahkeme kararlarının uygu-lanmasını istedi.

SERBEST KÜRSÜSağlık işçileri,

konuşmaların ardındanBakanlık önünde bir kürsükurarak sorularını duyurdu.Samsun Gazi DevletHastanesi’nde mahkeme ‘iş

iade’ kararı vermesinerağmen hastane yönetimitarafından işe alınmayanYüksel Arslan, “454 gündürdireniyoruz, direneceğiz”dedi. Sağlık işçileri hastane-lerde yaşadıkları sıkıntılarıanlattı. Taşeron sistemininsıkıntılarını yaşayan Enerji-Sen üyesi bir işçi kürsüye

çıktı. Açma kapama işçisiTayfur, Adana’da ToroslarElektrik Dağım AŞ önünde-ki direnişlerini anlattı. Birsağlık işçisinin çocuğu dakürsüye çıktı. Sağlık işçisininçocuğunun sözleri, işçilerinağır çalışma koşullarınıçocukça da olsa özetledi:“Babam çok çalışıyor, evegeç geliyor ve gözleri hepkırmızı kırmızı.”

SES Genel SekreteriMehmet Sıdık Akın ise songünlerde sağlıkçılara yönelikşiddet karşısında üzülenRecep Akdağ’ınDiyarbakır’da, İstanbul’da,Hakkari’de AKP’ye karşıolduğu için gaza boğduklarısağlıkçılar için üzülmediğinisöyledi. Kürsüye çıkan TTBMerkez Konsey Başkanı ErişBilaloğlu da sağlık işçilerininmücadelesini selamladı.

Kürsüdeki konuşmalarınardından eylem son bulduancak Dev Sağlık-İşBakanlık önündeki çadırı,haklarını aldıkları zamankaldıracaklarını duyurdu.

Kaderi bellidir. Büyüyünce madendeçalışacaktır. Geri dönmeyecektir.

Aile bunu bildiği için erkek çocuklarınaSatılmış ismini verir Anadolu’da. Satılmış,“Allah’a adanmış” anlamındadır.

28 Nisan İş Kazalarında ÖlenleriAnma ve Kalanlar için MücadeleGünü’nde İstanbul’da İstanbul İşçiSağlığı ve İş Güvenliği Meclisi tarafındandüzenlenen forumda duygulandığı için“Konuşamayacağım” diyen SatılmışKocakaya, adıyla bile çok şeyianlatıyordu. Oğlunu 17 Mayıs 2010’daKaradon’daki grizu patlamasında yitirenSatılmış, madenlerde yıllarca çalışmışemektar bir işçi.

Satılmış gibi, OSTİM’li, Davutpaşalıaileler, elektriğe kapılarak yaşamınıyitiren Erkan Keleş’in abisi, oğlunu ter-sanelerde yitiren Limter-İş GenelSekreteri Hakkı Demiral, ablasını inşaatalanında yitiren Hatice Yurttaş, Vandepreminde çöken Bayram Otel’inaltında can verenlerin yakınları, ev işçisiFatima Aldal’ın eşi, 2007’de düşenAtlasjet uçağında yaşamını yitirenlerinyakınları Petrol-İş Genel Merkezi’ndekiforumda yerlerini aldılar.

Kürsüye çıkan aileler, hukukmücadelelerinde çok yalnızkaldıklarından yakınıyorlardı.

Forumda “Bizim canımız yittibaşkasının canı yanmasın, iş kazalarıönlensin” diyerek yola çıkan aileler kendigibi birçok aileyle ilk defa bir arayagelmiş oldu. Ailelerin koordinasyonu daönem kazandı. 28 Nisan’ın Türkiye’de deİş Kazalarında Ölenleri Anma veMücadele Günü olması talebi öne çıktı.

Ailelerin hemen hemen tamamı davasüreçlerinin takipçisi olacaklarınısöylerken Davutpaşalı aileler 1Mayıs’taTaksim’de olacaklarını duyurdu.

Adana’da işlerine geri dönmekiçin Enerji Sen öncülüğünde 5

Mart’tan beri direnişlerini sürdürenişçiler polis terörüne karşı damücadele ediyor. Polis saldırdıkçaAdana Toroslar Elektrik Dağıtım AŞ(TEDAŞ) binası önünde bekleyen-lerin sayısı arttı. Direnişin ilk gün-lerinde 30 işçinin beklediği alandaartık yüzlerce insan sabahlıyor,müzikler çalınıyor, oyunlar oynanıyor,çay sohbetleri yapılıyor. Ailelergeceleri TEDAŞ önünde geçiriyor.

İşçilere 2 gün boyunca saldıran

polis, çok insanın olduğu TEDAŞönünde ‘güvenliği sağlayamamaktan’endişe ediyor.

23 Nisan’da direniş çadırını çocuk-larına bırakan işçiler basın açıklamasıyapmak istediklerinde karşılarındaTeröle Mücadele Şubesi polislerinibuldular. Babalarının direnişteyaptıkları her şeyi yapan çocuklarbasın açıklamasını da okudu. 24Nisan’da Enerji işçileri direnişçadırını kurmak istediklerinde polisinsaldırsına uğradı. 16 kişi gözaltınaalındı, tepki gecikmedi. Enerji-Sen,

İstanbul ve Adana’da sokağa çıktı.Gözaltındaki işçiler “Direniş sürecek”dediği sırada işçilerin aileleri TEDAŞönüne geldi ve beklemeye başladı.Serbest bırakılan 16 işçi de akşamsaatlerinde TEDAŞ önüne geldi vesabaha kadar beklendi. 25 Nisansabahı direniş çadırı kurmak isteyenişçilere yine polis saldırdı. Polis busefer 3 yaşındaki işçi çocuğunu biledöverek gözaltına aldı. Gözaltınaalınan 4’ü çocuk, 4’ü kadın birigazeteci 14’ü enerji işçisi 23 kişi“Direnişe devam” dedi.

Hekime yönelik fliddet tart›flmalar› BDP’li mil-letvekili Özdal Üçer’in 20 Nisan günü Van BölgeE¤itim ve Araflt›rma Hastanesindeki bir doktorudarp etmesinin ard›ndan ›rkç› söylemlerle ma-niple edilmeye çal›fl›ld›. BDP ve TTB dahil birçokkurum Üçer’i k›nad› ve hekime fliddetin kabuledilemez oldu¤unu aç›klad›.

BDP’li bir vekilin hekime fliddet olay›nakar›flmas›, AKP bas›n›na ve AKP’ye arad›¤› f›rsat›sa¤lad›. AKP medyas› olay›n üzerine “kan don-

durucu” ifadeleriyle giderken Sa¤l›k Bakan›Recep Akda¤, Üçer’in istifa etmesi gerekti¤inisöyledi ve hekime fliddetin kabul edilemezoldu¤unu vurgulad›. Akda¤, ayn› duyarl›l›¤›AKP’li bir vekil için göstermedi. 10 Haziran 2009tarihinde Kartal E¤itim ve Araflt›rmaHastanesi’nde çal›flan doktor K.T. 23. dönem AKPSinop Milletvekili Kadir T›ng›ro¤lu’nun yumruklusald›r›s›na maruz kald›. T›ng›rl›o¤lu’nun sald›r›s›AKP bas›n› taraf›ndan da gündeme getirilmedi.

ağlıkta dönüşümle birlikte, sağlık emekçisine yönelikşiddet olayları arttı. Antep’te Dr. Ersin Aslan’ınöldürülmesinin ardından sağlıkçılar ülke çapında iş bıraktı

Hekimin yanında değil BDP’ye karşı

‘Kırmızı gözlü’ işçiler Bakanlık önünde

SSağlıkta dönüşüm şiddeti

Sa¤l›kç›lara yönelik fliddetteiktidar›n pay› unutulmamal›.

Hekimler, Tam GünYasas›’na itiraz ederken

Baflbakan Erdo¤an, Sa¤l›kBakan› Recep Akda¤ hekim-leri “paragöz olmakla” ithametmiflti, Zaman gazetesindeülkede askeri vesayet kadardoktor vesayeti yafland›¤›

yaz›lm›flt›.

Page 9: 156'ncı sayı

EMEKHalk›n Sesi

93 May›s 2012 / 16 May›s 2012

Başbakan başta olmak üzere Sağlık Bakanı vebazı AKP’li yetkililerin sanki gece gündüz

hekimleri düşünüyormuşlar da bir hekim saldırıyauğrayınca çok öfkelenmişler havasında Van’da birhekimin BDP’li vekilin saldırısına uğraması olayınınardından yaptıkları konuşmalara bakınca “Ne utan-maz adamlarsınız” demekten kendimi alamadım.

Oysa daha birkaç gün önce Gaziantep’te gence-cik bir hekim öldürülmüştü. Hem de çok bilinçliolarak ne yaptığını bilen biri tarafından… 80 yaşınıgeçmiş, ileri derecede hasta yakınının ölümündenbir hekimi sorumlu tutmak ve öldürmek nasıl birinsanlıktan çıkıştır ve daha önemlisi bir hekimiöldürme eylemini bu kadar kolaylaştıran şey nedir?

Muhalif siyasi bir kişilik olarak BDP’li vekilin,hekimlerin şiddete karşı isyan ettiği bir dönemdekiaymazlığını ve vekil haliyle yaptığı ayıbı bir kenaranot edip geçelim. Zira Başbakan’ından, SağlıkBakanı’na ve Van üst düzey bürokrasisine kadarbütün iktidar bürokrasisi işi gücü bırakıp Van’dakihekim şiddetine odaklanmasıçok daha önemliydi.

Van valisi ve emniyetmüdürü olayın hemenardından hastaneye gelerekhekime geçmiş olsundileğinde bulunmuşlar. Saatlergeçmedi ki Başbakan Van’dakiolayın EN AZ Gaziantep’tekiolay kadar vahim olduğunusöyledi. Oysa biri darptı diğeriise telafisi olmayan biröldürme eylemiydi. Nasıl olu-yor da bir kişinin öldürülme-siyle bir başka kişinin darpedilmesi olayı kıyaslandığındadarp edilme olayı EN AZöldürülme kadar önemseni-yordu. Bu nasıl bir ahlakiyozlaşmadır, nasıl vicdani bir yoksunluk halidir…Anlamak mümkün değil…

Anlıyoruz, BDP’ye bir gol atacağız diye bunuyaptınız. Ama sırf BDP’lilere laf söyleyeceğiz diyesağlık politikalarınızla ölümüne, dayak yemesine,hakaret görmesine neden olduğunuz bir meslekgrubuna karşı sahtekarca sahipleniyor görüntüsüyaratmaya çalışmanız nasıl bir riyakarlıktır?Muhafazakar siyaset ahlakı böyle bir şey midir? Hiçmi hicap duymadınız konuşurken?

Oysa bu ölümün sorumlusu sizsiniz. Çünkü siz“sağlıkta dönüşüm programı” adını verdiğiniz vahşikapitalist programı uygularken vatandaşa bir tanegünah keçisi gösterdiniz: Hekimler. Vatandaş bugünah keçisiyle uğraşırken siz arka tarafta has-taneleri şirketleştirmekle uğraşacaktınız. Neydi?Hekimler tembeldi, yarım gün orada yarım günburada çalışıyorlardı da bu yüzden yeterince sağlıkhizmeti verilemiyordu. Bir de çok para kazanıyor-lardı, doymuyorlardı. Koskoca Başbakan, SağlıkBakanı utanmadan bunları defalarca ve defalarcabasın yayın organlarından ilan ettiler. Doktorlarşöyle, doktorlar böyle diye… Vatandaşa “sizin iyisağlık hizmeti alamamanızın sorumlusu hekimdir,katli vaciptir” mesajını çok açık verdiler ve vatandaşmesajı aldı. Son yıllarda hekime yönelik şiddetinhızla artması bunu çok açık gösteriyor.

Çünkü AKP’nin sağlık sistemini oturtması içinönce hekimi terbiye etmesi gerekiyordu. Zira has-taneleri kamu hizmeti kurumları olmaktan çıkartıpbirer işletme haline getirmek için kamu has-tanelerinin devlet bütçesinden para almadan dönersermaye kazanması gerekiyordu. Bunun içinsehekimlere ihtiyaçları vardı, çünkü hastaneye parayıhekim getiriyordu. Tam gün yasasıyla hekimlerikamu hastanelerine kapatmak istemelerinin sebebibuydu ama bu utanmazlar bunu bile “hekimlerhastaları muayenehanelerine davet ediyorlar” pro-pagandasıyla yaptılar. Hekimler tam zamanlı devlethastanesinde çalışsın hastaneler para kazansın.Meselenin özü buydu. Bu yüzden hekimleri zap-turapt altına almaları gerekiyordu. Çalışma düzen-lerindeki esnekliği sınırlamak, ücretlerini “makul”ölçülere indirmek, kapitalist işletmenin gereklerineuygun bir çalışma ahlakına sahip olmalarınısağlamak. Bunun için doğrudan hekimleresaldırdılar ve onları vatandaşla karşı karşıyagetirmekten çekinmediler.

10 yıllık iktidarları boyunca vatandaşın gözünüboyayan bir sürü teknik, şekil düzenlemesi dışındasağlık hizmetinin kalitesinde bir artış var mı, diyesormak kimsenin aklına gelmiyor.

En basitinden hasta muayene süresi kaçdakikadan kaç dakikaya çıktı? Hekim hastasınayeterince zaman ayırabiliyor mu? Bunun nedenihekimin tembelliği mi yoksa önüne konulan 6dakikalık muayene periyotları mı, diye sormak yer-ine “hastamın yüzüne bile bakmadı, demek dahakolayına geldi vatandaşın. Olsun vatandaşaçısından bunların bir sorunu yok, zaten yarısıoyunu da vermiş, Erdoğan’a kızacak hali yok ya!Sorun çıkarsa saldır hekime, kır çenesini rahatla…

Kuşkusuz uygulanan her köklü dönüşümdeolduğu gibi bu konuda da AKP’nin elini rahatlataneski döneme dair pek çok veri vardı. Özelliklehekimlere ilişkin olanları:

Üniversite hocalarının bir kısmının öğleden sonrahastaneden kaçıp para peşinde koşması, yine hatırısayılır hekimin hastalara tepeden bakıp onları hakirgörmesi, yine abartıldığı kadar olmasa bile “yarınmuayenehaneme bir uğra da bakarız icabına…”vb. hekim hataları AKP’nin işini epeycekolaylaştırdı.

Bütün bunlar artık yavaş yavaş eskide kalıyor.Artık yeni şeyleri konuşmaya başlayacağızönümüzdeki günlerde. Türkiye’nin ve muhtemelenyakın bölgemizin en büyük Tabip Odası olan İstan-bul Tabip Odası seçimlerinde 10 yıldır büyük bircesaretle liste çıkartan AKP’li hekimlerin geçenhafta yapılan seçimlerde ortalıkta görünmemesiartık hekimlere söyleyecek bir yalanlarınınkalmadığının en önemli işareti olsa gerek. AKP içinsağlıkta artık balayı bitti, vatandaşlar için de…Bundan sonrası her ikisi için de acı gerçeklerleyüzleşme dönemi olacak.

Utanmazlar

TufanSertlek

Dev Sa¤l›k-‹flYönetim Kurulu

Üyesi

3 . köprü yapımını da kapsayanKuzey Marmara Otoyol projesiiçin 20 Nisan’da yapılan ihaleye

beş firma teklif verdi. Firmalardanbirinin dosyası eksik dökümannedeniyle iptal edildi. Böylece ihaleyedört sermaye grubu ile devam edilecek.Karayolları Genel Müdür Yardımcısıİhsan Akbıyık yaptığı açıklama ile ihalesürecinin mayıs ayı içinde tamam-lanacağını belirtti.

Proje için 10 Ocak’ta yapılan ihaleyeteklif gelmemişti. Bu durum krizalameti olarak tartışılmış, diğer yandanda sermayenin ancak uzun vadede karlıolacak bir projeye girmek istemediğisöylenmişti. Panikleyen AKP hükümeti20 Nisan’a kadar geçen süreyi iyideğerlendirerek projeyi sermaye içindaha cazip hale getirmeye uğraştı.Bunun için ilk olarak proje ikiye ayrıldı.3. köprüyü ve 90 kilometrelik bağlantıyollarını kapsayan projenin bir kısmıYap İşlet-Devret (YİD) modeli ile iha-leye çıkarıldı. Projenin maliyetiniarttıran 314 kilometrelik kısmının isekamu kaynaklarıyla yapılmasıkararlaştırıldı.

GEÇEN DE ÖDEYECEKGEÇMEYEN DE

İhalenin cazibesini arttırmak içinbaşka önlemler de alındı. Devlet köprü

ve bağlantı yollarının geçeceği tüm yer-lerde kamulaştırma yaparak otoyolyapımı için gerekli altyapıyı sağlayacak.Ayrıca daha önceden 100 bin aracaeşdeğer verilen araç geçiş garantisi yenidüzenleme ile 135 bine çıkarıldı. Sonolarak da köprü inşaatı KDV’den muaftutuldu. Tüm bu kolaylıklardan sonragelen beş teklifin keyfini sürenUlaştırma Bakanı Binali Yıldırım“Türkiye'nin, dünyada her tarafta krizinülkeleri kasıp kavurduğu, ekonomilerizorladığı bir dönemde böylesine 4-4,5katrilyonluk bir projeyi, genel bütçeimkânlarını kullanmadan yap- işlet-devret modeliyle gerçekleştirmiş olmasıgüçlü siyasi irade, güven ve istikrarın birsonucudur” değerlendirmesiyle genekendi kabinesine bir güzelleme yaptı.

OCAK’TAN N‹SAN’A NE DE⁄‹fiT‹? Binali Yıldırım ihaleye 5 teklif

gelmesini ve projenin YİD ileyapılmasını AKP’nin başarısı olarakgörüyor. Ancak Yıldırım, sermaye içinyapılan kolaylıkların kimin cebindençıkacağını açıklamadı. Kamulaştırmabedelleri ve araç geçiş garantisinin para-larının halktan toplanan vergilerle öde-neceğinden de bahsetmedi. Hükümetyetkilileri ocak ayında da güven ve istik-rardan bahsediyordu. Ocak ayından ni-san ayına değişen güven ve istikrarnakaratları değil, doğa katliamının fatu-rasının halka çıkarılması oldu.

B ankacılık Denetleme veDüzenleme Kurumu’nun

(BDDK) nisan ayındayayımlanan Aralık 2011Finansal Piyasalar Raporu’ndahane halklarının borçlulukoranının giderek arttığıaçıklandı.

Açıklanan verilere göre2003 yılında Türkiye’de 1,7milyar lira olan kredi kartıborç bakiyesi 2006 yılında 10,2010 yılında 20 milyar ve 2011yılı sonunda 30 milyar lirayayükseldi. Kredi kartlarının kul-lanımına dair bir dizi önlemerağmen bu düzeyde bir artışdikkat çekti. Zira BDDKkredi kartlarının ödenememe-sinden doğabilecek bir kriziönlemek için kredi kartıdönem borcu asgari ödemetutarı oranlarını düzenlemişti.Kredi kartı borcunu 3 defadönem borcunun yarısındanaz ödeyenin nakit çekim hakkıelinden alınmıştı. Kredi kart-larının limitlerinin dönem bor-cunun tamamının ödenmesinekadar artırılamaması kararıalınmıştı. Tüm bu önlemlererağmen kredi kartıkullanımının artışının nedeniçarkların ancak borçlanmayladönmesi.

GEL‹R 2 KATBORÇ 17 KAT ARTTI

BDDK’nın açıkladığı ençarpıcı veri ise halkın gelirartışına oranla 8.5 kat fazlaborçlanmış olması. 2003yılında 180 milyar lira olanhane halkları harcanabilirgeliri Eylül 2011’de 530 milyarliraya çıktı. Aynı dönemdehane halklarının finansalborçları (Kredi kartı, ihtiyaçkredisi, tüketici kredisi vb.) 13milyar liradan 237 milyar

liraya çıktı. Buna göre hanehalkının geliri yaklaşık 2 katartarken borçluluk seviyesi 17kat arttı.

BORÇLANMA NE ‹fiEYARIYOR?

Dünya ekonomisindeyaşanan büyüme sıkıntılarınarağmen Türkiye’degerçekleşen iç talebe bağlıyüksek büyüme oranlarının entemel nedeni muazzamşekilde artan borçlar.Enflasyondan daha düşükoranlarda yapılan ücret vemaaş artışlarının yarattığı alımgücü zayıflaması borçlanmaimkânları artırılarak veborçlanma sürekli teşvik edil-erek ekonomi için problemolmaktan çıkarılıyor. Bir

anlamda sürekli vurgulanan“Türkiye’de tasarruf eksiğivar” serzenişi borçlanma ileöteleniyor ve yaşanacakmuhtemel krizler erteleniyor.Ancak ötelenen kriz, dahabüyük bir kriz dinamiğiyaratıyor. Bu borçların ödene-meyecek hale gelmesi“Türkiye mucizesi” masallarınıyerle bir edebilir.

BANKACILARDA TELAfiBAfiLADI

Son dönemde hızla artanborçlanma ve çekilen krediler-de yaşanan geri ödeyememeproblemi bankacıları tedirginetmeye başladı. GarantiBankası Genel Müdürü ErgünÖzen yaptığı açıklama ile tümbankacılık sektörünü uyararak

“tüketici ve ihtiyaç kredi-lerinde geri dönüş problem-lerin arttığını ve bununönümüzdeki dönem içintehlike oluşturacağını” söyledi.Şimdilik kredi geri dönüşprobleminin Küçük ve OrtaBoy işletmelere sıçramadığınıancak dikkatli olunması gerek-tiğini sözlerine ekledi. Aynıdönemde Merkez BankasıBaşkanı Erdem Başçı da“Kredi verilmeyen kesimlerekredi açmayın” diyerekbankacılık sektörünü uyardı.Bu uyarılara rağmen, finanssektörünün para satarak kareden bir sektör olması vehükümetin de krizi ötelemek-ten memnun olması nedeniyleuçuruma doğru gidişi durdura-cak bir aktör bulunmuyor.

3. köprünün faturası halkaOcak ayında hiçbir firmanın teklif vermediği 3. köprü ihalesine nisan ayında 5 firma teklif verdi. Builginin sırrı, köprünün bedelinin halka ödettirilmesine dair düzenlemelerle projenin karlı hale getirilmesi

2003’ten 2012’ye 17 kat daha fazla borçluyuz. Kredi kartıkullanımına dair önlemler de kart borçlarını frenleyemedi

Bu kadar borç hayra alamet değil

‹stanbul Bo¤az›’nda infla edilmesi planlananüçüncü bo¤az köprüsünün ihalesi yap›l›rken 3.Köprü Yerine Yaflam Platformu üyeleri eylemdey-di. "Yaflam ihaleye ç›kar›lamaz" pankart› açanplatform üyeleri Yüksel Caddesi’nden Karayollar›Genel Müdürlü¤ü’ne kadar yürüdü. Yürüyüfl bo-yunca "Köprü de¤il insanca yaflam", "Köprü y›k›l-s›n Tayyip alt›nda kals›n", "Orman›ma suyuma,mahalleme dokunma" ve "Üçüncü köprü cinayet

demektir" sloganlar›n› atan platform üyeleri elle-rinde de "Köprü de¤il su" yazan dövizler tafl›d›. Ey-leme Dikmen Vadisi halk› ve Halkevleri de destekverdi.

fiehir Planc›lar› Odas› ‹stanbul fiubesi YönetimKurulu Üyesi Akif Burak Atlar platform ad›na yap-t›¤› aç›klamada yaflam alanlar›na, mahallelere, ta-rihsel – kamusal alanlara, kentlere, ‹stanbul’a ya-p›lacak sald›r›ya karfl› direneceklerini ilan etti.

‘Yarın için direneceğiz’

T üketicilerin açtığı davalarda mahkemeler“kayıp kaçak bedeli alamazsınız” deyince

elektrik şirketleri bu kalemi faturalarda gizleye-rek sorunu çözmeye yöneldi. Belli bölgelerdenisan ayındaki faturalarda kayıp kaçak bölümüboş bırakıldı ancak bu bedel fatura tutarınıniçine dahil edildi.

Şirketlere bu yolu gösteren ise Enerji PiyasasıDüzenleme Kurulu (EPDK) oldu. EPDK veEnerji Bakanlığı şirketlere “mahkemekararlarına uyun ve bu bedeli almayın” demekyerine kayıp kaçak bedellerini faturadagizlemelerinin önünü açtı. Bunun üzerine bazıdağıtım şirketleri bu bölümü boş bıraktı. Böylecebu bedel alınmıyormuş intibası yaratan firmalar,bedeli faturaya dahil etti.

TBMM ‹Z‹N VERMEM‹fiT‹Kayıp kaçak bedellerinin faturalarda gizlen-

mesi TMBB’de gündem olmuştu. TBMM’dekonuya dair komisyonda 2003 yılında BirleşmişMilletler tarafından kabul edilen TüketiciHakları Beyannamesi'nin üçüncü maddesihatırlatılmıştı. Bu maddeye göre elektrik fatu-ralarında kayıp kaçak bedelinin belirtilmemesi,evrensel tüketici haklarından biri olan tüketicininbilgilendirilmesi ilkesine aykırı. AncakTürkiye’nin de imza attığı bu açık hükmerağmen şirketlere bu bedeli gizleme izni bizzathükümet ve EPDK tarafından veriliyor.

YARGIYI TAKMIYORLARKayıp kaçak bedeli konusunda elektrik

dağıtım tekellerin aleyhine açılan davalar bitmekbilmiyor ve her seferinde şirketler kaybediyor.Tüketici Hakem Heyetleri’nden alınan kararlarlakayıp kaçak paralarını geri ödemekle yüz yüzekalan Sakarya Elektrik Dağıtım AŞ (SEDAŞ),soluğu mahkemede aldı ancak yine kaybetti.Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ninSEDAŞ’ın itirazını reddettiği kararında şuifadelere yer veriliyor: “Şirketin kaçaklarıyerinde tespit edip muhatapları yerine fatu-ralarını düzenli ödeyen vatandaşlarayönelmesinin hiçbir vicdanda ve yasal çerçevedeolumlu yer bulmasına imkân bulunmuyor.Sistemde enerji nakli sırasında meydana gelenkaybın tüketiciden tahsil edilmesi amacıyla bubedelin tahakkuk ettirilmesi abone sözleşmesineve tüketici haklarına aykırılık teşkil ediyor.Sistemdeki kaybı önleme konusunda yeterli ted-biri almayan şirketin, bu eksikliğini tüketicidentahsil etmesi için yasal hakkı bulunmuyor."

Deliller kayıpsoyguncular

kaçak

Türkiye ‹statistik Kurumu’na görehane halk› flu flekilde tan›mlan›yor:“Aralar›nda akrabal›k ba¤› bulunsunveya bulunmas›n ayn› konutta veyaayn› konutun bir bölümünde yaflayan,kazanç ve masraflar›n› ay›rmayan,hanehalk› hizmet ve yönetimine ifltirakeden bir veya birden fazla kiflidenoluflan topluluktur”.

Bu tan›m, eme¤iyle geçinenler ilesermaye s›n›f›n›n unsurlar›n›ayn›laflt›ran bir yaklafl›m›n ürünü. Buflekilde patron ile iflçi ayn› istatisti¤in birparçalar›ym›fl gibi gösterilebiliyor.

Böylece “hanehalk›n›n toplam kazanc›artt›” ya da “hanehalk› harcamalar›geçen y›la göre artt›” fleklinde bafll›kl›haberler ile mevcut durumuniyileflti¤inin propagandas› yap›labiliyor.Gelir dedikleri ücret geliri mi, kar pay›m›, faiz geliri mi belli olmuyor.Harcamalar› artt›ranlar›n s›n›fsalda¤›l›m› da belirsiz oluyor. Ya da haber-lerde “hane halk› borçlar›” denen fleyinbüyük oranda eme¤iyle geçinenlerinborçlar› oldu¤u gizleniyor. Bankalar›n,bo¤az›n› s›kt›¤› kesimlerin s›n›fsalortakl›klar› görünmez k›l›n›yor.

Ekonomi haberlerinde sık sık geçen ‘hanehalkı’kavramı, sınıflar arası farklılıkları görünmez kılıyor

HANE HALKI

ENG‹N DURAN

Page 10: 156'ncı sayı

10Halk›n Sesi 3 May›s 2012 / 16 May›s 2012

KİBELE

H alkın Sesi hazırlanırken,kadınlar da 1 Mayıs’ahazırlanıyordu. 1

Mayıs’ta tacize-tecavüze, kadın ci-nayetlerine karşı mücadeleleriylebirlikte, iktidarın kadın emeğinedönük saldırılarını öncelikli gün-demlerine almışlardı. Bu saldırıla-rın planını büyük oranda belirle-yen Ulusal İstihdam Stratejisi’nesendikal alanda kadın çalışmasıyapanların, kadın örgütlerinin,kadın hareketi içinde yer alanherkesin dikkatini çekmek içinAnkara Üniversitesi KadınSorunları Araşırma ve UygulamaMerkezi’nden Prof. Dr. GülayToksöz’ün görüşlerini aldık.

Prof. Dr. Gülay Toksöz, Ulusalİstihdam Stratejisi’nin 2012taslağının dört temel eksenetrafında şekillendiğini anlatıyor:

“1) Eğitim-istihdam ilişkisiningüçlendirilmesi,

2) İşgücü piyasasınınesnekleştirilmesi,

3) Kadınlar, gençler, özürlülergibi özel politika gerektiren gru-pların istihdamının artırılması,

4) İstihdam-sosyal korumailişkisinin güçlendirilmesi.”

Toksöz, taslağın “Özel PolitikaGerektiren Gruplarınİstihdamının Artırılması” başlığıaltındaki durum analizine dikkatçekiyor. Bu analizde, kadınlarınişgücüne katılım oranlarınındüşüklüğü, bu durumda bakım

işlerini kadınların omuzlarınayükleyen toplumsal cinsiyetanlayışının rolü, işgücüne katılıpistihdam edilen kadınların ise“düzgün iş kapsamı dışındaki”kayıtdışı işlerde ve düşük ücretliişlerde istihdamı gibi sorunlara yerverdiliyor. “Buraya kadar iyi, hoş”diyen Toksöz asıl sorunun çözümolarak getirilenlerde olduğunuifade ediyor.

OYSA KADINLIKÖMÜR BOYU SÜRÜYOR...

Esnek istihdam biçimleriolarak getirilen kısmi zamanlıçalışma, belirli süreli çalışma veözel istihdam büroları üzerindengeçici çalışmanın kadınların vegençlerin istihdama katılımıaçısından mucizevi çözümlerolarak sunulduğunu anlatanToksöz, gençler ve kadınlararasındaki bir farklılığa vurguyapıyor. Toksöz, “Gençlik geçicibir durum. Gençler işgücü piyasa-sına güvencesiz konumlarda dahilolsalar bile bir süre sonra konum-larını iyileştirme fırsatları olabilir.Oysa kadınlık ömür boyu sürüyorve işgücü piyasasına dezavantajlıkonumda girilince bu durum,bütün bir çalışma yaşamınıbelirleyen ve içinden çıkılamayanbir kapan haline dönüşüyor”diyor.

Toksöz geçen yılki taslakla2012 yılının Ulusal İstihdam

Stratejisi taslağı arasındaki fark-ları açıklayarak, 2011 taslak met-ninde ailelere çocuk bakımyardımı verilerek özel sektördenhizmet satın alınması yoluyla ka-dınların istihdama katılmasına iliş-kin politika önerisinin 2012 met-ninde tümden dışarı çıkarıldığınıbelirtiyor.

Gülay Toksöz, bu öneri yerine“Çocuk bakım evlerinin sayısı artı-rılacaktır” cümlesi getirildiğinisöyleyerek bu konudaki başka birsoruna da işaret ediyor: “2000’ler-den bu yana sürekli kapatılaraksayısı giderek azalan ve kamu per-soneli için bile yetersiz olan kamukreşlerinden özel sektörçalışanlarının da yararlandırılmasıgibi ne kastedildiği anlaşılmayangarip bir politika önerisi getirili-yor.”

MET‹NDE C‹NSEL TAC‹Z YOKBir önceki taslakta yer alan cin-

sel tacizi önlemeye yönelik yasaldüzenlemeler ve yaptırımlarailişkin politika önerisi bu taslaktaçıkarılıyor. Toksöz, bunun davahim olduğunu söylüyor. Yerinekonan “İşyerinde psikolojik taciziönlemeye yönelik yaptırımlaretkinleştirilecektir” önerisini eleş-tiren Toksöz, “Cinsel taciz gibi ka-dınları iş yaşamına katılmaktanalıkoyan önemli bir sorun, psiko-lojik taciz sorununa indirgenerekdışarıda bırakılıyor” diyor.

ESNEK ÇALIfiMAVASIFSIZ ‹fiLER DEMEK

Esnek çalışma biçimlerinin cin-siyetçi işbölümünü pekiştirdiği,kadınların eviçi emeğinin karşılık-sız bırakılmasını sürdürdüğübiliniyor. Toksöz, bunun aynı za-manda vasıfsız işlerde çalışmakdemek olduğuna da dikkat çeki-yor. Birçok İLO çalışmasında, ge-nel ücret düzeylerinin tam zaman-lı çalışmaya kıyasla daha düşük ol-duğu, kısmi zamanlı çalışma nede-niyle emekli olma koşullarını yeri-ne getirmenin çok daha güçolduğu, emekli olunabildiği zamanise alınan emeklilik ödeneklerinindüzeyinin çok düşük olduğunungörüldüğünü anlatan Toksöz, budurumun geçici istihdam bürolarıüzerinden yürütülen belirli süreliçalışmalarda daha vahim bir du-rum aldığını belirtiyor. Toksöz bu-nun yarattığı sorunları özetleyerek“Belirli süreli çalışma içinde ol-mak, iş bittiği anda yeni işi ne za-man bulacağını bilememek ve ge-leceğe dair hiçbir şeyi öngöreme-mektir” diyor.

Toksöz son olarak olmasıgerekeni kısaca şöyle özetliyor:“Kadınların üzerindeki bakım yü-kümlülüklerini erkeklere ve toplu-ma paylaştıran yasal ve kurumsaldüzenlemeler üzerinden kadınla-rın tam zamanlı ve güvenceli istih-dama erişimlerine imkansağlamak.”

D‹SK Kad›n Komisyonu, “2012 1May›s'›na Giderken Kad›n Eme¤ive Mücadele” bafll›kl› bir panelgerçeklefltirdi. 21 Nisan’da Kad›nDayan›flma Vakf› KonferansSalonu’nda gerçeklefltirilen etkin-li¤e D‹SK’li kad›nlar›n yan› s›raSendikal Güç Birli¤i Kad›nKoordinasyonu, çeflitli oda vemeslek örgütlerinden kad›nlarkat›ld›. D‹SK Genel-‹fl fiube Baflkan›Nebile Irmak’›n moderatörlü¤ündegerçeklefltirilen panelinkonuflmac›lar› Dr. Nur BanuKavakl› Birdal ve Prof.Dr. fiemsaÖzar idi.

Dr. Nur Banu Kavakl› Birdal,neoliberal politikalar›n muhafaza-kar politikalarla uyumunade¤indi¤i konuflmas›nda, 4+4+4e¤itim sistemini örnek vererek buuyumu anlatt›. AKP iktidar›n›nkad›n politikas› olmad›¤›n›, ailepolitikas› oldu¤unu kaydedenKavakl›, bunun en belirgin göster-gesinin de bakanl›¤›n ad›ndan“kad›n”›n ç›kar›lmas› oldu¤unusöyledi. Ailenin öne ç›kar›lmas›n›n,kad›nlar›n birer yurttafl olaraka ele

al›nmamas› olarak de¤erlendirenKavakl›, bakanl›¤›n ve hükümetintüm aç›klama ve uygulamalar›n›n,kad›nlar›n öldürülmesi pahas›nabu politikalar›n devam edece¤inigösterdi¤ine dikkat çekti.

Prof.Dr.fiemsa Özar “Kad›neme¤ine yönelik sald›r›lar” bafll›kl›sunumuna bafllarken, y›llard›r ayn›fleyleri anlatt›¤›n› söyledi. Bundans›k›ld›¤›n› ama mücadeleden

s›k›lmad›¤›n› söyleyen Özar, art›kkad›nlar›n yeni ve somut ifllerle birad›m öteye ilerlemesi gerekti¤inibelirtti. 1980 y›l›ndan beri kad›nmücadelesinin oldukça önemlibaflar›lar elde etti¤ini söyleyenÖzar, bu baflar›lar kadar geriyegidifl oldu¤unu da ekledi. Özar,Ulusal ‹stihdam Stratejisi’ninhükümetin esnek çal›flma biçim-leriyle uygulad›¤› ezme poli-

tikalar›n› sürdürece¤ini ve bunuderinlefltirece¤ini gösterdi¤inibelirtti.

Konfeksiyonda çal›flan kad›nlar-la yapt›¤› görüflmelerde, kay›tl›iflyerlerinde sigortal› olarak çal›flaniflçilerin dahi pirimlerinin iflçilertaraf›ndan ödendi¤ini gördü¤ünüanlatan Özar, bunun çok normalkarfl›lanmaya baflland›¤›n› aktard›.

ERKEKLER KOCA KOCAYÜKLER TAfiIYOR

Etkinli¤in ikinci bölümündekat›l›mc› kad›nlar da görüfllerinibelirtti. Deneyimlerini paylaflanPetrol-‹fl Kad›n Dergisi EditörüNecla Akgökçe, görüflmeler yapt›¤›iflyerlerinden birinde kad›nlar›ndaha vas›fs›z ifllerde ve daha ucuzaçal›flmay› normal karfl›lamayabafllad›klar›n gördü¤ünü anlatt›.Akgökçe, el becerisi gerektirdi¤iiçin erkeklerin yapamad›klar› vekad›nlara devredilen bir iflle ilgiligörüfltü¤ü kad›nlar›n yorumlar›n›aktard›.

Erkeklerin bu ifli kad›nlaradevretmesinin ard›ndan kad›nlar›nbu ifli yapmaya bafllad›¤›n›, erkek-lerin de yük tafl›d›¤›n› anlatanAkgökçe, kad›nlar›n “Elbette dahaucuza çal›fl›yoruz. Erkekler kocakoca yükler tafl›yor çünkü” dedi¤inisöyledi. Kad›nlar paylaflt›klar› budeneyimler üzerine, somut ifllerlekad›nlar›n ucuz, esnek ve güvence-siz olarak çal›flt›r›lmas›na karfl›pratik mücadelenin yarat›lmas›gerekti¤ine karar verdiler.

‘Bir adım daha ilerlemeliyiz’

B DP Kadın Meclis Van,Mardin, İstanbul, İzmir ve

Ankara’da ‘Ev işçisiyimgrevdeyim’ sloganıyla grevyaptı. Van’da Sanat Sokağı’ndagrev çadırı açıldı. BDP KadınMeclisi, VAKASUM, BarışAnneleri İnisiyatifi, İl GenelMeclis ve Belediye Meclisüyeleri, kitle örgütü üyeleri veev kadınları greve katıldı. BDPKadın Meclisi Üyesi Leyla Işık,yaptıkları eylemin 1 Mayıs’ahazırlık amaçlı olduğunubelirterek, kadınlar olaraksabahtan akşama kadar evişleri ve yaşam için emek har-cadıklarını söyledi. Işıkkadınların görünmeyenemeğinin görünür kılınmasıiçin direnişin devam edeceğini

vurguladıUrfa’da açılmak istenen

grev çadırı Vali tarafından ya-saklandı. Yasaklamaya tepkigösteren kadınlar sabah saatle-rinde BDP önünde bir oturmaeylemi gerçekleştirdi. 1 Mayıs’ahazırlanan ev kadınları da Ba-kırköy Cumhuriyet Meyda-nı’nında grev çadırı kurdu. Ça-dırın kurulduğu alanda topla-nan kadınlara, çevredekiler dedestek verdi. İzmir’deki grevdeBDP İzmir Kadın MeclisiSözcüsü Hemşiye Ayaş, kadın-ların toplumsal yaşamda eşitolabilmeleri ve kadına yönelikşiddet ve sömürünün son bul-ması için alanlara ve sokaklaraçıkarak, seslerini yükseltmesigerektiğini vurguladı.

Evimde işçiyim,grevdeyim

F ethiye’de görülen toplutecavüz davasında, sanıklar

beraat etti. Kadınların, olayıngerçekleştiği 2007 yılından buyana süren mücadelesine karşın,tecavüzcüler hakkında delil yeter-sizliği gerekçesiyle beraat kararıverildi.

Davanın başından beritakipçisi olan Fethiye’ye giderekdavayı izleyen kadın örgütlerikarara tepki gösterdi. Öncekiduruşmalarda olduğu gibi buduruşmada da adliye önündebekleyen kadınlar, kararınardından ilçe merkezine taşınanbir eylem yaptı. İlçe merkezi

girişinde, polis tarafından engel-lenmek istenen kadınlar, oto-büsten inderek burada da biroturma eylemi gerçekleştirdi.Kadınların 27 Nisan’daFethiye’de yükselttikleri ‘Bu davaburada bitmez’ sloganı, 29Nisan’da İstanbul Taksim’degerçekleştirilen eylemde tekraredildi. Tecavüze Karşı Kadınİnisiyatifi tarafından gerçekleştir-ilen eylemde “delil yetersizliği”gerekeçesi eleştirilerek, İstanbulAdli Tıp Kurumu’nun raporu,cep telefonlarını takibindesanıkların olay yerinde bulun-duğu raporu, jinekolog raporu ve

sanıkların birbirleriyle uyuşmayançelişkili ifadelerinin delilsayılmadığına dikkat çekildi.

Kadınlar yaptıkları basınaçıklamasında “Delillerin yanısıra esas olarak tecavüze maruzbırakılan kadının beyanı varkenberaat kararıyla bu ülkede,devletin bir adalet kurumu eliyletecavüzün yasal olduğu ilan edil-miş oldu" dedi.

Kadınlar verilen bu yargıkararının tecavüzcüleri aklamakanlamına geldiğini ifade ederekAile ve Sosyal Politikalar BakanıFatma Şahin’i göreve çağırdı.

Fethiye’de tecavüzcülere beraatA ile ve Sosyal Politikalar

Bakanlığı’nın, “AileninKorunması ve Kadına KarşıŞiddetin Önlenmesine Dair KanunTasarısı”yla çözeceğine söz verdiğikadına yönelik şiddet sorunu katla-narak büyüyor. Koruma talep ettiğihalde, talebi reddedilerek eşitarafından öldürülen AyşePaşalı’dan sonra dile getirilen yenibir kanun ihtiyacına, bakanlıkkendince yanıt verdi. Söz konusukanun, kadınların nerdeyse tümönerileri reddedilerek ve tüm iti-razlarına rağmen yürürlüğe girdi.Ancak şikayetçi olan kadınlar,şikayetçi oldukları erkekler

tarafından öldürülmeye devamediyor.

Küçükçekmece’de 8 yaşındakiçocuğunu okuldaki 23 Nisan töre-nine götüren Ayşe İnce, ayrıyaşadığı kocası tarafından bıçakla-narak öldürüldü. Bir hafta önceölümle tehdit edildiğini söyleyenİnce şikayetçi olmuş, bunun üzer-ine gözaltına alınan Mehmet İncesavcılık ifadesinden sonra serbestbırakılmıştı. Bakan olay üzerine bukez yeni bir kanun önerisigetiremedi, ‘Görevini yapmayaniçin gereğini yapacağız’ şeklindehedefleri ve yöntemleri belirsiz biraçıklama yaptı.

Bakan gereğini yapacak

Kadınlara kölece istihdamUlusal İstihdam Stratejisi’nin 2012 taslağı bir önceki taslaktan daha saldırgan. Ka-dınlar 1 Mayıs’a yürürken egemenler de boş durmayıp yeni sömürü planları yapıyor

D Ü fi Ü K Ü C R E T , V A S I F S I Z ‹ fi , G E Ç ‹ C ‹ Ç A L I fi M A

Page 11: 156'ncı sayı

YÜZ YÜZEHalk›n Sesi

113 May›s 2012 / 16 May›s 2012

Şehir Tiyatroları Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikleŞehir Tiyatroları belediye bürokratlarına teslim ediliyor.Sanatçılar, değişikliğin özgür sanat ve özgür tiyatroya birsaldırı olduğunu düşünerek sokaklara çıktı. Onlara bin-lerce tiyatro izleyicisi katıldı. Kısa zamanda hem sosyalmedyada hem sokaklarda en çok konuşulan gündemlerdenbiri haline gelen sanatçıların direnişini, Oyuncular

Sendikası Genel Sekreteri Şebnem Sönmez’le konuştuk. 1Mayıs hazırlıkları, Şehir Tiyatroları için yapılantartışmalar, eylemler, çalışmalar ve tiyatro oyunlarıarasında oldukça yoğun bir dönemden geçen Sönmez,Adana’daki “Korkuya karşı özgür tiyatro” eylemindensonra “Düğün” oyunuyla sahneye çıktı ardından bizimletelefonda sohbet etti.

Şehir Tiyatroları

yok edilemez

Şehir Tiyatroları’ndaki “Yönetim,belediye bürokratlarına bırakılıyor”denerek protesto edilen yönetmelikdeğişikliği genel olarak ne getiriyor?

Yeni yönetmelikle, eski yönet-melikteki genel sanat yönetmeninyetkileri tamamen alınmış durum-da. Genel sanat yönetmeninin yeri-ne, Şehir Tiyatrosu’nun yönetimkurulunun başına belediyeden birbürokrat geliyor. En önemlisi bu.

İkinci önemli konu: RepertuarKurulu, edebi kurul haline getiril-miş. Repertuar Kurulu’nda dabelediyeden atanmış olan genelsanat yönetmeni yetkili oluyor,enteresan bir şekilde. Bundanönceki yönetmelikte YönetimKurulu, dört tane şehir tiyatrosusanatçısı, artı üç tane belediyedenatanan bürokratlardan oluşuyordu.Genel sanat yönetmeni ve üç şehirtiyatrosu sanatçısı bulunuyordu.Fakat Şimdi Yönetim Kurulu’ndasadece bir tane şehir tiyatrosusanatçısı var. Adı da genel sanat yö-netmeni. Yetkisi olmadığı için adınıbırakıp fikrinin içini boşaltmışlar di-yelim. Bu çok önemli.

Peki belediyenin “Dahademokratik bir işleyiş olacak, tekkişinin değil çok kişinin söz hakkıolacak” gibi bir savunması var. Onunasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunu anlamıyorum. Yönetimkurulunda 6 tane bürokrat var. 1tane de Şehir Tiyatrosu’na atanmışbir genel sanat yönetmeni varsa,çok sesliliğin sadece bir taraftan ve“fazlasıyla” geleceğini düşünüyo-rum. Altısı bürokrat olunca çoksesliliğin herhalde koral olmasıgerekiyor değil mi? Ben öyleanladım. Saçma sapan bir şey busöyledikleri.

Peki yönetmelikte şöyle bir şeygeçiyor: Şehir Tiyatroları’nındışardan proje satın alabilmesimümkün olacak. Bu ne demek? Neyapılmak isteniyor?

Şu demek: Özel tiyatrolarınoyunları alınabilir ya dayurtdışından oyun getirilebilir.Bundan saçma bir durum yok.Türkiye genelinde bütünbelediyelere gittiğiniz zaman göre-bilirsiniz. Belediyeler, özel tiyatroy-la anlaşır, o oyunu alır. Biletlerinikendi satar, dışarıdan oyun almışolur. Aynısını burada da uygula-maya çalışıyorlar. Ben buradatehlike sakınca görmüyorum. Özeltiyatrolar için de çok iyi bir durumolduğunu düşünüyorum.

Sanatçılar yönetmeliğe niçin itirazediyor? Bu, sanatçıların yalnızca iste-dikleri oyunu oynayamama sorunumu? Yoksa ucuz ve nitelikli oyunlaraulaşmak isteyen tiyatro izleyicileri için

de bir anlamı, bir karşılığı var mı? Size cevap veriyorum. Çok da

kesin bir cevap. Siz kendi işinizlealakalı, kendi çalıştığınız yerde sizikim yönetsin istersiniz? Ben yapa-bilir miyim? Bu bir yetenekmevzuu. Bir bilgi, birikim mevzuu,e değil mi? Benim mesleğimle ilgilihiçbir bilgisi olmayan bir çokbürokratın fikri var, enteresan birşekilde. Bilgi sahibi olmadan fikirsahibi olmak gibi bir eğilimimiz varbizim. Hiçbir şekilde, hiçbir oyun-cu, hiçbir tiyatro insanı, hiçbir tiyat-ro düşünürü, eleştirmeni, yazarıseyircisi buna evet diyemez. Sizinaklınız alıyor mu böyle bir şeyiAllah aşkınıza?

Şu an çok elverişli bir ortam-dayız aslında bu röportaj için.Çünkü oyun ekibimizle beraberoyundan çıktık. Arkadaşlarım dadiyorlar ki bu soruya cevap olarak,herhangi bir ameliyata girebiliyormu bürokratlar? Hastaneyi idareedebilir? Ama ameliyat yapabilirmi? Doktorların konsültasyonuylailgili herhangi bir fikir beyan ede-bilir mi? Bu bir literatür işidir.Tiyatro edebiyatı diye çok önemlibir edebiyat var biliyorsunuz ki.Bundan bihaber kim yönetebilir?Siz bana söyleyin. Ben şimdi çokkeskin konuşuyorum ama belediye-den gelen herhangi bir bürokrataçok üzülüyorum, çok acıyorum.Çünkü hiçbir şekilde bilmediği birkonuda çok bilgili insanlarıyöneterek, çok acı çekecek o zavallıinsancıklar. Ne diyecekler? Nasılmizansen verecekler? Hangi tekstinasıl yorumlayacaklar? Neye daya-narak, hangi sağlam bilgiyleyapacaklar, oyun dağılımını nasılyapacaklar? Çok üzgün oluruzonlar için. Üzülürüz, hatta belkionları daha fazla şevkatle kucakla-mamız gereken günler olur. O yüz-den işin başka tarafına da bakalım.Onlara da yazık olmasın. (gülüyor)

Aslında şunu sormak istiyordum.Bugün Türkiye’nin bir çok yerindeyapılan eylemlerde yalnızca sanatçılaryoktu. Destek olan çok fazla tiyatroseyircisi de vardı. Hatta İstanbul’da5000 kişi vardı. Bunun nedeni nedirsizce?

6 bine yakın kişi vardı İstanbul’-da. Nedeni şu olabilir: Lütfen busöylediğimi dikkate alınız isterim,özellikle yansıtılan bu olduğu için.“Halk bu oyunları istemiyor” diye;çoğunluğumuz, halkımızın çoğunlu-ğu bu oyunları istemiyor diye birpropagandayla, gerekçeyle değişti-rildi bu yönetmelik. Ama benimhalktan anladığım şu: Bu söylemdebulunanlar yüzde 52’lik oy oranınasahip bir kesimden bahsediyorlar,yani oydan bahsediyorlar. Fakat be-

lediyeler oy çoğunluğuyla değil, obelediyeye vergisini veren halkınçoğunluğu ile ölçülebilir. Dolayısıy-la benim vergi verdiğim belediyeye,ben vatandaş olarak hizmet vereceken kaliteli durumu isterim. Enkaliteli sunumu isterim.

Çünkü benim vergimle o sanatçıoraya gidiyor, orada o maaş alıyor-dur. Şu anda bizi dinleyen arka-daşım diyor ki sanatın iyisi vekötüsü olur ama muhafazakarıolmaz.

İŞTİSAN’ın (İstanbul BüyükşehirBelediyesi Şehir Tiyatrosu SanatçılarıDerneği) da bir yönetmelik taslağı varzannediyorum. Bu yönetmelikhakkında bilgi sahibi misiniz? Sizceyönetmelik nasıl olmalı?

Hayır onu ben söyleyemem. Bu-na Şehir Tiyatroları kendileri kararverecek. Biz yalnızca meslektaşları-mıza destek olacağız, onların ver-dikleri ortak karar, ortak irade,strateji, plan her neyse, biz sonunakadar kendi mesleğimize çok aşıkolduğumuz için ve asla mesleğimizibırakmak istemediğimiz için, her

zaman onların yanında olacağız.Ama onların vereceği karar ya daarzu ettikleri yönetim biçimi onlartarafından karar verilmelidir. Bizle-rin dışarıdan şu modelle çalışınız,bakın model de var demesi hiç dedoğru olmaz. Ama araştırmalarımızonlarla birlikte devam etmektedir.Biz zaten birlikte çalışıyor ve davra-nıyoruz. Oyuncular Sendikası ola-rak söylüyorum bunu.

Eylemlerdeki ana slogan “Korkuyakarşı tiyatro”ydu. Buradaki korkuyutanımlayabilir misiniz?

Ben tanımlayamam çünkü benkorkmuyorum. Sanıyorum şunuifade ediyordu arkadaşlarım:Sanatın yani tiyatronun tehlikeliolduğunu düşünenler ya da tiyatro-dan korkanlara karşıydı o slogan.Muhafazakarlara karşıydı yani.Muhazafakar sanat isteyenlerekarşıydı.

İstanbul Belediye Başkanı KadirTopbaş’ın sanat danışmanı KenanIşık da istifa etti. Hiç bu kadarradikal bir değişiklik olmamıştı

demişti. Hiç bu kadar radikal birdeğişiklik olmuş muydu?

Benim bildiğim olmamıştı, hayır.Benim hatıramda bilgimdedağarcığımda hiç böyle bir şey yok.Hiç yok.

Mesela Milli Gazete’de yazanMustafa Miyasoğlu ŞehirTiyatroları’nın kendi halkına muhalifolduğu tespitini yapmış. Neredenvarmış olabilir bu kanıya?

Çok iyi tanıyorum onu. Bencebunu isterseniz tam da MustafaBey’e sorun. Çünkü ben hayatımboyunca hiç anlayamadığım birinsan olarak görüyorum kendisini.Çok merakla mercek altına yatır-mak istediğim bir zihni var. Ne ye-miş, ne içmiş olabilir? Nasıl okul-larda nasıl bir eğitim almış olabilir?Arkadaşları kim olabilir? Bilemiyo-rum. Benim kavrayamadığım bir in-san ruhuna ve zihnine sahip. AmaMustafa Bey’e sorun. Beni sorun.Herhangi bir kişiyi sorun. O enginfikirleriyle size “herkes” hakkındabaştan sona röntgen çekerek çok iyiyorumlarda bulunabilir. Aynen Şe-hir Tiyatrosu’na son derece net fi-kirlerde bulunduğu gibi. Kendilerikendi oyunu hiçbir şekilde repertu-ar kurulundan geçmediğini ifadeederek başladılar zaten eleştirmeye.Burdan da bir şey anlayınız ricaederim. O yüzden lütfen MustafaBey ve diğerlerini aynı kesededeğerlendirerek, mesnetsiz yerler-den davranan insanları kendilerinesoralım.

Bundan sonra ne yapacaksınız?17 bin imza topladık. Sanıyorum

30 bine kadar gidecek. Şehir Tiyat-rosu’ndaki arkadaşlarımın kararlarıher ne ise, nasıl yönetilmek istedik-lerine dair bir plan proje isterlerse,onun yanında ve destekçisiolacağız. Oyuncular Sendikasıolarak, bütün özel tiyatrolar olarak,seyirci olarak...

Siz kendi işinizle alakalı, kendi çalıştığınızyerde sizi kim yönetsin istersiniz? Benimmesleğimle ilgili hiçbir bilgisi olmayanbürokratın fikri var, enteresan bir şekilde

irlikte, kendi istediğimiz gibi, seyirciyleoyuncunun buluştuğu ve araya hiçkimsenin, hiçbir şeyin, başka bir unsu-run girmediği bir ülke istiyorumB

AKP medyası bir süredir ŞehirTiyatroları’nın, Devlet Tiyatroları’nınahlaksızlıkla, müstehcenlikle doluolduğunu söyleyen haberler yaptı. Hattabir ay önceden koltukları dolduğu halde,“tiyatrolar dolmuyor” diye günlerce haber-ler yaptı. Bunların arkasından da buyönetmelik değişikliği geldi. Bunların hep-sini birlikte değerlendirdiğinizde nesöylersiniz?

Eh çok kolay bunlara baktığınızzaman söylenecek şey. Sanatı bitirmekisteyen ya da kendince yönetmekisteyen kesimler bunlar. Başka bir şeydeğil ki.

SANAT KAPSAR HERfiEY‹,BÜROKRAS‹ HALLEDEMEZ H‹ÇB‹RfiEY‹

Sanatı bitirmek mi istiyorlar yoksakendi istedikleri tarafa evriltmek mi istiyor-lar, nasıl düşünürsünüz?

Sanatı kendi istediği tarafa evriltmekisteyen zaten sanatı bitirmiş demektir.Sanat bütün iktidarların ve bürokrasininüstündedir. Sanat kapsar herşeyi amabürokrasi halledemez hiçbir şeyi. Sanatçıbürokrat olabilir ama bir bürokratsanatçı olamaz. Malesef sanatçı olmakyetenek gerektirir, onun için ayrıcalıklıbir şey.

AKP medyası haberlerinden sonra gelen değişiklik

Fırat Tanış da “Olmuyor” şarkısını değiştirdi.“Hamlet tespih çekiyor, şükür Godot geliyor,Juliet için Romeo dağları deliyor” dedi. Böyle miolacak tiyatro gerçekten bundan sonra?

Siz benden şunu istiyorsunuz galiba, birkristal küreye bakarak muhafazakar sanatisteyenlerin nasıl bir dünya hayal ettiğini ŞehirTiyatrosu üzerine.

Ne görüyorsunuz, neyi eleştiriyorsunuz, bunudaha iyi netleştirmek için soruyorum.

24 Nisan’da İstanbul’da altı bin kişininayrıca bütün Türkiye’de 70 küsür ilde eşzamanlı olarak eyleme katılan bütün sanatçıarkadaşlarımla birlikte seyircinin oralardaolması... Bu en güzeli. Seyirci, tiyatrosuna,sanatına sahip çıkıyor anlamına geliyor.Birlikte, kendi istediğimiz gibi, gerçekten ti-yatroya yakışan gibi, seyirciyle, oyuncununbuluştuğu ve araya hiç kimsenin, hiçbir şeyin,başka bir unsurun girmediği bir ülke istiyo-rum. Ben bunu hayal ediyorum. Başka hiçbirşey hayal etmiyorum. Oyuncu olduğum içinböyle söylüyorum ama sanatın diğer bütündalları için de bunu istiyorum elbette. Çünküben başka türlü yaşayamam. Benim arzum,diğer bütün arkadaşlarım ve seyirci gibi bu.

Seyirci yoksatiyatro da yok

Bazı Şehir Tiyatroları gösterimlerinde gün-dem oluyor bu yönetim değişikliği. Düğün oyu-nuyla Adana’dasınız. Nasıl tepkiler alıyorsunuzseyirciden, gündem oluyor mu oyunlarınızda?

Biz bugün (24 Nisan) ve dün İstanbul’dadeğildik. Bunun için bütün ekibim üzgündük.Fakat Adana’da birlikte organize edip, arka-daşlarımızla buluştuk. Eylemden sonra 40-50kişi kadar oturduk sohbet ettik. Bu akşamkioyunda yönetmenimiz Tilbe Saran çok güzelbir konuşma yaptı ve seyrici ne kadar destek-ledi anlatamam size. Çok duygulandım, çok azolur böyle anlar. Sanatın, seyircinin yalnızcasahip çıkabilmesiyle bir yere gelebileceğiniyoksa Devlet Tiyatroları’nın da Şehir Tiyatro-ları’nın da özel tiyatroların da yok olacağını buyüzden de yalnızca seyirciye güvendiğimizisöyledi ve seyirci de bunu çok büyük bir coş-kuyla alkışladı. Bu birçok şeyi anlatıyordur,değil mi?

‘ H A L K B U T ‹ Y A T R O O Y U N L A R I N I ‹ S T E M ‹ Y O R ’ M U fi !

Sanatçılar bu oyunlara gelmiyor

Hamlet tespihmi çekecek?

‘Sanatın iyisikötüsü olur ama muhafazakarıolmaz’

Page 12: 156'ncı sayı

DOSYAHalk›n Sesi

123 May›s 2012 / 16 May›s 2012

Ezenlerin ezilenlerkarşısındaki klasik taktiği,ezileni suçlayıp ezeni

mağdur ilan etmek. Böylece ezeninezilen üzerindeki şiddetinimeşrulaştırmak. AKP iktidarının“darbe soruşturmaları” vesilesi ileliberallerin katkısıyla sola karşıbaşlattığı psikolojik saldırı dabunun tipik örneklerinden biri.

28 Şubat öncesi ve sonrasındasiyasi iktidarın gerek sivil gerekasker kanadının saldırıları altındatarihinin en ağır süreçlerinden biri-ni yaşayan sol, bugün 28 Şubatdestekçiliğiyle suçlanıyor. 28 ŞubatMGK kararları sonucunda, “irtica”denen Siyasal İslam’ın öncekiaskeri müdahale süreçlerindegörülmediği biçimde tehdit olaraktanımlanıp hedef alınması, solunönünü açan ya da üstündeki baskıyıhafifleten bir süreç değildi.

Devrimci örgütleri hedef alanyargısız infazlar, sistematik işkence,hücre tipi hapishane dayatması ve1996 ölüm oruçları, üç işçininkatledildiği 1996 1 Mayıs’ı, harçzamları ve öğrenci hareketinedönük polis terörü, Susurlukkazasıyla ortaya dökülen kokuşmuşkontrgerilla ağı, Refah-Yolhükümeti tarafından sahiplenilen,sürdürülen, bizzat yürütülmese biledokundurulmayan uygulamalardı.

“Kanlı mı olacak kansız mı ola-cak” diye iktidardaki rakiplerinediklenen Necmettin Erbakan’ınyediği “kansız darbe”, ne onumasumlaştırır ne de sola veemekçilere dönük terörün altınakoyduğu imzayı siler.

28 fiUBAT 1997Siyasi iktidarın ağırlık

merkezinin henüz TSK’da olduğu28 Şubat 1997'de yapılan MilliGüvenlik Kurulu toplantısındaalınan kararlar, dönemin Refah-Yol hükümetine karşı bir “post-modern darbe” olarak kabul edildi.Askerler önceki darbe süreç-

lerindeki gibi yönetime açıktan elkoymamış, yaşananlar “12 Eylül’ünanayasal çerçevesi” içinde gerçek-leşmişti. Ancak ordu vebürokrasinin, sivil-askeri gövde gös-terileri eşliğinde yönettiği birpsikolojik harekat sürecinde gün-deme gelen bu kararlar koalisy-onun büyük ortağı Refah Partisi’nive onun temsil ettiği uyumsuzSiyasal İslam çizgisini hedefalıyordu.

Bu süreç İslamcı-liberal entelek-tüellerin açıkça ortaya koyduğu gibiRefah Partisi içindeki “yenilikçikanat” diye bilinen neoliberalizmleuyumlu İslamcıların önünü açtı. Kırsaçlı diye bilinen Erbakan ekibininönünün kesildiği yerde Tayyip

Erdoğan, Abdullah Gül ve BülentArınç üçlüsünün önü açıldı.

Sol, askerlerin de sermayenin deİslamcıların da ortak düşmanıolarak daima devletin şiddetinemaruz kaldı. Bugün, solculartarafından desteklendiği önesürülen 28 Şubat’ta Sincan’dayürütülen tanklar İslamcıları tehditetse de 12 Eylül’den bu yana kesin-tisizce yapıldığı gibi, paletler soluçiğnemeye devam ediyordu.

ZAMANDA YOLCULUK28 Şubat kararlarını destekleyen

esnaf örgütü TESK’i, KESK’lekarıştırdıklarını iddia edip, KESK’eve sola “28 Şubatçılık” ithamındabulunan Ahmet İnsel ve Fuat

Keyman, AKP medyasına mükem-mel bir pas verdi.

Pası alan “militan demokrat”, 28Şubat döneminde Tansu Çiller’indanışmanı olan ve Çiller’inSusurluk kazası sonrası faşist katilve uyuşturucu kaçakçısı AbdullahÇatlı’ya sahip çıkmak için kul-landığı “Devlet için kurşun atan dayiyen de şereflidir” sözlerinin yazarıMümtazer Türköne oldu. Ülkücüfaşist geçmişiyle başlayan kariyerinişimdi Zaman’da AKPkalemşörlüğü yaparak sürdürenTürköne, “Sol, küllerinden yenidendoğacak!” başlıklı yazısında şöylediyordu: “A. İnsel ve F. Keyman'ın,28 Şubat üzerinden solun darbe-ciliğine yaptığı eleştiriler bu kül

yığını içinde umut arayanlartarafından dikkatle okunmalı.Darbeci generaller tutuklanıncasolda başlayan özeleştiri fırtınasıgecikmiş ama yerinde bir çaba.”Sonra Türköne, liberallerin buyalanı sayesinde bir başka yalansöyleyebiliyor rahatlıkla: “28 Şubatdarbesi solun bütün hizipleritarafından desteklendi.”

ARfi‹VLER AKS‹N‹ SÖYLÜYOROysa Cemaat medyasını yalanla-

mak için kendi arşivini karıştırmakbile yeterli. Zaman grubunun, dahadoğrusu Gülen Hareketi’nin haf-talık dergisi Aksiyon 28 Şubat’ınikinci yıldönümünde hazırladığı“Sol 28 Şubat’ın neresinde?”başlıklı dosyada, 28 Şubat’a açıktandestek verenler arasında yalnızcaİşçi Partisi, Yalçın Küçük ve DenizBaykal liderliğindeki CHP yönetimiolduğunu yazabiliyordu, ki buöznelerin sol yelpazede sayılamaya-cağı kendileri dahil herkesin malu-muydu. Aksiyon yazısında, 28Şubat destekçilerinin ÖDP gibiyasal sosyalist partileri 28 Şubat’adestek vermedikleri için eleştirdiğibelirtilmiş. Oysa aynı yayınlar şimdiÖDP’yi 28 Şubat’çılıkla suçluyor.

Yazıda 1996 ile 1997 arasındakieylemliliklerle bir kıyaslamayaparak illegal devrimci örgütlerineylemlerinin 1997’de düşüş göster-mesinden, darbeci-solcu bağlantısıçıkarılmak isteniyor. Evet birbağlantı var ancak o da devletinsolun üstünden buldozer gibigeçmiş olduğu.

İşte, İslamcılar ezilirken solundestek olduğu iddia edilen Şubat1997’ye ilişkin İnsan HaklarıDerneği raporunda sol ile devletilişkisinin açığa çıkardığı bilanço:

7 faili meçhul cinayet; 16 yargısızinfaz, işkence sonucu ve gözaltındaölüm; 43 çatışmalı ölüm; 7 kayıp;25 işkence; 964 gözaltı; 44 tutukla-ma; 2 köy boşaltma; 19 dernek,sendika, yayın kapatma; gazete-cilere dönük 32 gözaltı; 15 yayıntoplatma; 157 düşünce suçlusu.

Okuma yazma özürlü liberallerin de katkısıyla,namlı faşistler bile solu 28 Şubat’ta TSK’yıdesteklemekle suçluyor. “KESK 28 Şubat”ıdestekledi” yalanı bunun ibretlik bir örneği

Ezenlerin ezilenler karşısındaki klasik taktiği,ezileni suçlayıp ezeni mağdur ilan etmek.Memleketi hapishaneye çeviren AKP’nin bukadar mağdur edebiyatı yapması boşuna değil

Ezeni mağdur, ezileni suçluilan etmek için ‘28 Şubat’Yaygın deyişle 28 Şubat post-modern

darbesi olarak da bilinen süreç, 12

Eylül’ün sola yaptığı gibi bir imhaya

değil bir tür ehlileştirmeye denk

düşüyordu. 28 Şubat sayesinde,

Refah Partisi içindeki Gül, Erdoğan ve

Arınç ekibinin önü açılarak Siyasal

İslam neoliberalizmle uyumlu bir

rotaya sevk edildi. Ne bu süreçte ne

de sonrasında sola yönelik düşman

algısı geri plana düştü.

Sincan’daki

tank kimi ezdi

28 Şubat süreci ilebirkaç ay içinde ikti-dardan çekilmek

zorunda bırakılan RefahPartisi'nin egemenleraçısından sorunu halk ke-simlerine karşı tutumudeğildi. Birbirleri arasındasorunlu olan bu egemensınıf klikleri, ezilenlerekarşı aynı programdabuluşuyordu.Özelleştirmeler bu iktidardöneminde daha hızlıgerçekleştirilmişti. Devletlimanları, Deniz Nakliyat,Petlas, Etibank, AnadoluBank, Deniz Bank veTütün Bank tez eldensatılırken, Telekom veErdemir'in satışsözleşmeleri hazır halegetirildi.

Olağanüstü Hal uygula-maları tarihindeki en uzunsüreye uzatıldı. Kürthalkına yönelik savaştainisiyatif (daha önceleri deolduğu gibi) orduyabırakıldı. MGK'nın tüm"tavsiyeleri" emir kabuledildi. MGK kararlarıhükümeti hedef alıncaya

kadar bu anti-demokratikmekanizma mesele edilme-di.

İsrail’le yapılan eskiaskeri anlaşmalaronaylanırken yenileri gün-deme geldi. IMF'nin kon-trolü altında bir bütçehazırlanarak uygulamayakondu.

DYP-SHP koalisyonudöneminde üniversiteharçlarına yapılanastronomik zamlara karşıgelişen öğrenci muhalefe-tine karşı şiddetli bir polisterörü uygulandı.Beyazıt’ta yüzlerceöğrencinin kan revangözaltına alındığı 6 Kasım1996 hafızalara kazındı.

Susurluk kazası sonrası,geniş kitlelerin kontrgerillailişkilerinin açığa çıkarılıphesap vermesi talebiylebaşlattğı bir dakikakaranlık eylemlerine,“demokrasi aşığı” RefahPartisi hakaretlerle yanıtvermeyi ve olayın üstünüörtmeyi tercih etti.Necmettin Erbakan,eylemleri “gulu gulu dansı”

diyerek aşağılamaya,önemsizleştirmeyeçalışırken; Adalet BakanıŞevket Kazan da “mumsöndü oynuyorlar”sözüytletarihe geçti. Bugün olmuş,Abdullah Çatlı’nın sahtepasaport meselesinimahkemeye götürmekleSusurluk kazası karşısındayapılması gereken her şeyiyaptığını iddia eden Kazan,Refah-Yol dönemindekontrgerilla ilişkilerininkollandığını inkar ediyor.

Politik mahpuslaradönük hücre tipi hapishanedayatması karşısında 12devrimcinin ölümüylesonuçlanan 1996 ölümorucu eylemi de buhükümet döneminde gün-deme geldi. Sivas Katliamıfaillerinin avukatı ŞevketKazan, Mehmet Ağar’dandevraldığı Adalet Bakanlığıkoltuğundaydı. Kazan,ölüm orucundaki devrim-ciler için “gizli gizli yiyor-lar” diyerek mahpuslarıntaleplerini görmezden geldive 12 devrimcinin ölümüneyol açtı.

Refah - Yol sütten çıkmış ak kaşık mıydı?

ÜçüncücephetavrıSolun, 28 fiubat sürecinde egemenlerden birine

yamand›¤› ya da tarafs›z kald›¤› yönündeki itham-lara solun arflivlerinde yan›t arayal›m. 1997 tarihliDevrim dergileri “üçüncü Cephe” manfletleriyleyay›malan›yordu. Devrim’de, “Günün görevi,demokrasi sorununun ‘Yal› Çetesi-MGK’, gericiliksorununun ‘fieriat-Laiklik’ saflaflmas›yla çözümle-nemeyece¤ini somut olarak ortaya koyandemokratik talepleri yükselterek bir ‘ÜçüncüCephe’nin gündemini, program›n› ve ba¤›ms›ztemelini oluflturmaya giriflmektir.”

Haziran 1997 tarihli Devrim dergisinden:“Devlet iktidar›na el koyan ordu, ‘fleriatç› gericili¤e’karfl› olan herkesi kendi arkas›nda saflaflmayaça¤›r›yor.

Buna karfl›l›k Refah Yol bizzat ordu eliyle köksalm›fl olan gericili¤i, rejimin tamamlay›c› parças›olan çürümeyi hükümette kalman›n siyasal vetoplumsal deste¤i olarak kullan›yor. Emekçiler veezilenler, ordunun, hükümetin bu taktik savafl›n›nkarfl›s›nda flaflk›na dönmüfl durumdalar.

Belirsizlik her fleyden çok ordunun ifline yar›yor.Ordunun fleriatç›l›kla saflaflmas› sanki onun mo-dernli¤inden ve ilericili¤inden kaynaklan›yormuflgibi, ilerici ve modern ordu imgesi fliflirilip duruyor.

fieriatç›l›k ve laiklik çat›flmas› hem seçimsürecinde hem de seçim sonras›nda devlet iktidar›içi verilen mücadelenin ana zemini olar kalmay›sürdürecektir.

Ba¤›ms›z solun bugünkü kriz içindeki temelsorunu düzenle hesaplaflmakt›r. Emek güçlerininkriz politikas›n›n vazgeçilmez unsuru ise, ordu ileRefah Partisi aras›ndaki saflaflman›n gerçeknedenlerini, emekçiler için görünür k›lan üçüncücephenin oluflturulmas›d›r. Önümüzdeki sürecinher ad›m›nda sol, tavr›n› belirlerken kendisine flusoruyu sormal›d›r: ‘Benimsedi¤im konum emekçi-leri ve ezilenleri düzen güçlerinin tasallutundan neölçüde uzaklaflt›r›yor. Ba¤›ms›z ve demokratik birpolitik emek platformuna ne kadar hizmet ediyor?’

Emekçilerin ve ezilenlerin tepkilerini MGKflemsiyesine sokacak bir politikaya karfl› durmakiçin oluflturulacak bir üçüncü cephenin program›kuflkusuz azami bir sosyalist program de¤il, asgaribir demokratik programd›r. Tersine bir tutumasl›nda dolayl› biçimde emekçileri ve ezilenleriMGK solculu¤una mecbur b›rakmak anlam›nagelecektir.

Güç kazanmak önemlidir ama güç kazanmakiçin her yol mübah de¤ildir.”

AL‹ ERG‹N DEM‹RHAN

Aksiyon dergisinde devrimci sol örgütlerin 1996 ile 1997 arasındaki hare-ketliliği kıyaslanıp, 1997’deki düşüş solun askere desteği olarak yorumla-nıyor. O yıllarda solu bastırmak için estirilen devlet terörü ise yok sayılıyor

Susurluk’ta saçılan pisliğin üstüne yatan, özelleştirmedegaza basan, OHAL’i sürdüren, İsrail’le anlaşan kimdi...

Her devrin ‘solcu’ları

Solun 28 Şubat sefası

Liberallerin 28 fiubat davas›n› gerekçe göstere-rek sola ve emek hareketine yönelik bafllatt›¤›prsikolojik harbin hedefi KESK’ti. Ahmet ‹nsel’in,kendi ifadesiyle “TESK yerine yanl›fll›kla KESK yaz-mas›yla” bafllayan ve ‹nsel’in düzeltme ve özrünera¤men Fuat Keyman ve DS‹P taraf›ndan yay›lanyalan ve karalama kampanyas› KESK’i 28 fiubat’ta

orduya destek vermekle itham ediyordu.Sendika.Org’un konuyu gündeme getirmesi üzeri-ne KESK bu yalan ve karalama kampanyas›n›yürütenlere sert bir yan›t verdi. Bugün KESK’i 28fiubatç›l›kla suçlayan AKP muhibbi DS‹P, 28 fiubatdöneminde de “fieriata karfl› CHP’ye oy verelim”diye orduya göz k›rpan bir iktidar muhibbiydi.

Page 13: 156'ncı sayı

TARİH Halk›n Sesi

133 May›s 2012 / 16 May›s 2012

CUMHUR‹YET DÖNEM‹ SOVYETLERLE ‹fiB‹RL‹⁄‹N‹N TAKS‹M ‹ZDÜfiÜMÜ

C umhuriyet’in ilk yıllarındaİstanbul’da törenlerinyapılabileceği, yeni rejimi

simgeleyen, ulusal bir anıtın olduğubüyük bir meydan yoktu. Anıt yapmafikri oluşunca önce Beyazıt Meydanıdüşünüldüyse de meydandaki yüzlerceyıllık tarihi yapılarla tezat oluşturacağıgerekçesiyle vazgeçildi. Eski İstan-bul’un biraz uzağında TaksimKavşağı’nda karar kılındı. Belediyetarafından oluşturulan TaksimCumhuriyet Abidesi YaptırmaKomisyonu 1926’da çalışmalarabaşladı. Yaşanan bütçe sıkıntısınedeniyle bağış toplamaya ağırlık veril-di. O dönemde, bilindiği gibi tüccar veesnafın çoğunluğu gayrimüslimdi.Sermayenin yoğunlaştığı Beyoğlu İstik-lal Caddesi ve Karaköy BankalarCaddesi’ne yakın bir yerde bir ulusalanıt yapılırken sözkonusu kesimin bunakayıtsız kalması olanaklı değildi, yenirejime bağlılıklarını gösterme zorunlu-luğu nedeniyle en fazla katkı onlardangeldi. Halkın yanı sıra AmericanExpress Bank, Banca CommercialeItaliana gibi yabancı şirketler debağışlarla katkıda bulundu.

GÖKTEN B‹R ANIT DÜfiMÜfiKampanya sürerken komisyon,

anıtın İtalyan heykeltıraş PietroCanonica’ya yaptırılmasına karar verdi.Canonica’nın önerisi tek başınaMustafa Kemal yerine anıtın KurtuluşSavaşı ve Cumhuriyet’e ilişkin simgeleride içermesiydi. Bütçe sıkıntısınedeniyle abideyi havuz üzerine oturt-ma planı gerçekleşemedi. Henüz birmeydan halinde olmayan Taksim’de“gökten tozlu alana düşmüş” gibigörünse de, dönemi simgeleyen figür-lerle yapılan anıt, 8 Ağustos 1928’deaçıldı.

ANITIN SOVYET ASKERLER‹Dört cepheli anıtın Gezi Parkı’na

bakan yüzünde Mustafa Kemal’inKocatepe'deki pozu ile Kurtuluş Savaşıcanlandırılmıştı. Beyoğlu tarafınabakan yüzünde ise CumhuriyetTürkiye'si canlandırıldı. Bu cephedesivil kıyafetli Mustafa Kemal’in yanındaİsmet İnönü ile Fevzi Çakmak yeralmaktadır. Hemen arkadaki grubuniçinde ise iki Sovyet generali MihailVasilyeviç Frunze ve Mareşal KlimentYefremoviç Voroşilov bulunmaktadır.Anıttaki figürlerden birinin Voroşilovdeğil, Sovyet Rusya’nın ilk TürkiyeBüyükelçisi Semyon İvanoviç Aralovolduğu da öne sürülüyor. Peki kimdirbu Sovyet askerleri ve “ulusal anıt”taneden yer alır?

Kızıl Ordu’nun kurucusu olarak bili-nen Frunze, Ekim Devrimi’ne katkısıile de Sovyetler Birliği’nde önemli bir

isimdi. Olağanüstü elçi sıfatıyla 1921’degeldiği Türkiye’de yaklaşık bir yıl kaldı.

Voroşilov da Kızıl Ordu’nun gener-allerindendi. Cumhuriyet’in onuncu yılkutlamalarına katılan Voroşilov’un butarihte ilk kez geldiği dolayısıylasözkonusu figürün o değil Aralovolduğu iddia edilir.

1917 Şubat Devrimi ve EkimDevrimi’nde yer alan Aralov, resmitemsilci olarak atandığı Ankara’da ve

Anadolu’da cephelerde ve cephegerisinde bulundu. Savaş halindekiAnkara hükümetini tanıyan ve ilk ulus-lararası anlaşmayı imzalayan elçilikheyeti başında da Aralov vardı.

Anıttaki Sovyet askerlerinin kimolduğu tartışmalı olsa da kesin bilinengerçek, Kurtuluş Savaşı veCumhuriyet’in ilk yıllarında Bolşevik-ler’le bir işbirliğinin mevcut olduğu vebunun da ulusal bir anıta yansıdığı.

‹LK ‹fiB‹RL‹⁄‹ BOLfiEV‹KLERLEAnkara ve Moskova hükümetleri

arasındaki siyasal ilişki 1920’de başladı.Her iki hükümetin de emperyalistişgalcilere karşı savaşıyor olması onlarıişbirliğine itmişti. Ankara açısından,doğu cephesini güvenceye alarak tümgücünü batıya aktarabilmesi, Bolşevik-lerin kapitülasyonları reddederekülkenin bağımsızlığını ve toprak bütün-lüğünü tanıyan ilk devlet olması gibietkenler de önemliydi.

Moskova açısından ise Türkiye’ninkazanacağı savaş güney cephesinigüvenceye alacak, İngiltere’nin destek-lediği Yunanistan’ın yenilmesi İngilizsömürgelerini de etkileyecekti. ElbetteAnkara’nın Bolşevik Devrimi’ni ben-imseme umudu da vardı. 1920 ve1921’de Moskova’ya giden heyetlerinyaptığı görüşmeler 16 Mart 1921’de birDostluk ve Kardeşlik Antlaşması’nınimzalanmasıyla sonuçlandı. Anlaşma,bundan sonra iki devlet arasında imza-lanacak her anlaşmada referans yapıldı.Öte yandan bu yıllarda kendi savaşsanayine sahip olmayan Ankara’nın enönemli askeri malzeme ve ekonomikyardım kaynağı da Moskova oldu.Sovyetler Birliği, silah ve teçhizatınyanı sıra, nakit para olarak da kritikönemde destek sağladı. Bütün bukarşılıklı ilişkiler, yeni rejimi simgele-yen anıta yansıdı, Sovyet asker vedevlet insanı figürleri anıtta yerini aldı.

1Mayıs kutlamalarının uzun yıllar yasaklanması1970’lerde toplumsal muhalefetin yükselmesiyle

birlikte değişmişti. 1975’te İstanbul TepebaşıGazinosu’nda yapılan kutlamayı, 1976 ve 1977’deTaksim Meydanı’nda yapılan mitingler izlemişti.Salon kutlamasından alanlara çıkan kitleler özel-

likle 1977’de Taksim’e aktı. Ancak halkın üzerineateş açılması ile yaşanan paniğin ardından 36 kişiyaşamını yitirdi, 200’den fazla kişi yaralandı. 1977 1Mayıs’ı tarihe Kanlı 1 Mayıs olarak geçti. Ertesi yıl1978’de, yaratılan korku ortamına ve önceki yılarağmen yüzbinler yine Taksim’deydi.

‹stanbul Valisi H. Avni Mutlu, 1May›s öncesi yapt›¤› aç›klamalardaan›ta ayr› bir hassasiyet göstermiflti.An›t çevresinde ve an›tta “mil-letimizin üzüntüsüne sebebiyet vere-cek, milli hassasiyetlerimizi rencideedecek olumsuz görüntüler verildi¤itakdirde” 1 May›slarda Taksim’i unut-mam›z› ö¤ütlüyordu. Taksim’i kimin,nas›l ald›¤› meselesi bir yana, devlet

erkan›n›n bu y›l üzerine titredi¤i an›t,“hassas vatandafl”›n gösteri alan› ola-biliyor. Menderes döneminin utançla-r›ndan 6-7 Eylül Olaylar›’ndan oldu¤ugibi. Bu makbul vatandafllar birkaç ayönce de Hocal› Mitingi’nde an›ttalar-d›. Ermeniler’e nefret kustuklar› mit-ing, “millet”i rencide etmemifl olacakki an›ttaki bu “olumsuz görüntü ”denVali hiç bahsetmedi.

An›t›n 8 A¤ustos 1928’deki aç›l›fl töreni. Dönemin gazeteleri sabah›n erken saat-lerinden itibaren bafllayan kat›l›mla en az otuz bin insan›n geldi¤ini yazd›.

Her gün binlerce insanın randevulaştığı, önünden ge-lip geçtiği, İstanbul valisinin bu yıl özel önem verdiğibu anıt neyi simgeliyor peki? Yeni ulus-devletinanıtında yer alan Sovyet askerleri bize ne anlatıyor?

Her 1 Mayıs öncesi kutlama alanı tartışmalarına konuolan Taksim, emekçilerin yıllarca süren mücadelesiylekazanıldı. Ancak bu yıl anıta ilişkin hassasiyetler önesürüldü, “Taksim’i vermem” tehditleri savruldu

AKP bu anıtın nesini sevsin?

ÖZEN TAÇYILDIZ

Anıttaki makbulvatandaş

01.05.1977‘O an’

1928’de aç›l›fl› yap›lan Taksim Cumhuriyet An›t›’n›n Mustafa Kemal’i sivil giysilerle gösteren ve Cumhuriyet Türkiyesi’ni simgeleyen taraf›nda iki de Sovyet askerinin figürü yer al›yor. Askerlerin kimlikleritart›flmal› olsa da bir dönemin iflbirli¤ini göstermesi aç›s›ndan anlaml›. Taksim Meydan›’yla beraber simge haline gelmifl bir an›ta iliflkin böyle bir bilginin çok da bilinmemesi ise ilginç.

1 May›s 1977’de aç›lanateflin yaratt›¤› panikle

da¤›lan gruplar. ÇelikGürsoy – Taksim Bir

Meydan›n Hikayesi

Page 14: 156'ncı sayı

MEDYAHalk›n Sesi

143 May›s 2012 / 16 May›s 2012

Emniyet-MİT gerilimi ilegünyüzüne çıkan Tayyip Erdoğan- Gülen Hareketi çatışması

medyada da iki tarafın kalemşörleriarasında sürüyor. İktidar ittifakındaki çat-lak, AKP medyası olarak tanımlananmedya bloğunda da Akif Beki ve EmreUslu isimlerinin öne çıktığı bir kavgayadönüştü. Bu kavga AKP ve cemaatinbugüne kadar ittifak halinde yürüttüğüiktidar mücadelesinde “karşıt” cephenintasfiyesi için kullandıkları itibarsızlaştırmave psikolojik savaş yöntemlerini yerigeldiğinde birbirlerine karşı da kullanabi-leceklerini gösterdi.

CEMAAT‹N KALEMLER‹ F‹DAN’IHEDEF SEÇT‹

İki taraf arasındaki çatışmanın fitilinisiyasette olduğu gibi medya dünyasındada MİT’e dönük Cemaat atağı ateşledi.Taraf gazetesinin polis kökenli operasy-onel kalemi Emre Uslu, Uludere katliamısonrası olayın sorumlusu olarak MİTBaşkanı Hakan Fidan’ı gösteren yazılarkaleme aldı. Aynı gazetede yazan veCemaate yakınlığı ile bilinen MehmetBaransu da Uludere sonrası MİT’insorumlu olduğu tezini savunan yazılaryazdı. Bu iki isim KCK, Ergenekon veBalyoz operasyonlarında etkin görevalmıştı. Operasyonların zemininihazırlayan, kişi ve kurumları hedefgösteren yazılar kaleme almış, polis vesavcılık operasyonlarında gözaltına alınan,tutuklanan isimlerin ifadeleriniyayımlamış, teknik takip sonucu eldeedilen ve “gizlilik kararı” olan davadosyalarında yer alan “özel” bilgilerikamuoyuyla paylaşmıştı. İki isim de ikti-darın hedef seçtiği kesimleri ifadelerini,özel bilgilerini yayımlayarakitibarsızlaştırmaya çalışmıştı.Yayımladıkları bilgiler ancak tekniktakiple elde edilebilecek türden ve polis /savcı tarafından dava dosyalarına delilolarak koyulan içeriklerdi.

Aynı yöntemler şimdi AKP-Cemaatçatışmasında taraflarca birbirine karşı kul-lanılıyor. Erdoğan cephesinin bu açıdanilk hedefi MİT’e karşı Cemaatin açtığısavaşta öncü rol üstlenen Emre Uslu oldu.Gerçi bu olayda Emre Uslu önce kendimegalomanisinin ardından Erdoğan cep-hesinin kurbanı oldu. Fakat Erdoğan,MİT’e saldırı vesilesi ile kendisine dönükoperasyonda etkin görev alan iki ismi,Baransu ve Uslu’yu hedefe koymuştu birkere.

BU SEFER USLU HEDEF OLDUUslu’ya dönük itibarsızlaştırma kampa-

nyası yazgazeteci.com adlı bir internetsitesinin yayımladığı belgelerle başladı.Site 13 Nisan’da Emre Uslu’nun askerkaçağı (bakaya) olduğunu gösteren veUslu’nun kimlik bilgilerinin de deşifreedildiği belgeler yayımladı.

Emre Uslu bu bilgilerinyayımlanmasına ateş püskürdü. Aynı günTwitter hesabından belgeleri MİT’insızdırdığını, hakkında kara propagandayapıldığını, anne ve babasının belgelerdeismi deşifre edilerek PKK’ye hedef göste-rildiğini öne sürdü. Uslu 16 Nisan’daTaraf gazetesindeki köşesinde debaşbakana açık mektup yazdı. Bu mektup-ta Uludere sonrası gazetesinin ve ken-dinin hem fiziki hem psikolojik kuşatmaaltına alındığını, kendisine karşı psikolojikbir harekat yürütüldüğünü söyledi vetartışmanın seyrini belirleyecek şu iddiayıortaya attı: “3 Mart tarihinde bana ulaşanbilgilere göre Başbakan’a çok yakın birmedya organının başının, ‘Emre UsluAmerika’dan gelemiyor. Çünkü gelirsebaşına çok kötü bir iş geleceğini bizzatBaşbakan’dan kulaklarımla duydum’ diyebir fitne dedikodusu dolaştırıyor.” Usluaynı mektupta hakkında yayın yapansitenin MİT tarafından kurdurulan korsanbir site olduğu görüşünü de ortaya attı.Erdoğan’dan askerlik bilgilerini kiminsızdırdığını bulmasını istedi.

Bu mektuptan bir hafta sonra EmreUslu yeni bir iddia ortaya attı.

Başbakan’ın kendisi hakkında söylediği“gelemiyor gelirse başına bir iş gelir” söz-lerini Akif Beki’nin duyurduğunu,Beki’nin bu sözleri yayımlatmak içinçeşitli sitelere bilgi sızdırdığını söyledi.

Akif Beki 3.5 yıl boyunca BaşbakanErdoğan’ın önce basın danışmanı sonrabasın sözcüsü olarak yakın ekibinde görevaldı. Beki bugünlerde 24 haber kanalınıngenel yayın yönetmeni koltuğunda oturu-yor. Medya dünyasında doğrudanErdoğan’ın uzantısı olarak görülüyor.

‘O BAVULLA BELGELER SANA NASIL GELD‹YSE BANA DA O fiEK‹LDE GELD‹’

Emre Uslu onu hedef göstererek ken-disine yönelik “kara propaganda”faaliyetini medyada doğrudan Erdoğan’ınyürüttüğünü ima etti. Bu açıklama üzerineAkif Beki olayı yalanladı. AKPmedyasında Erdoğan bloğu içinde yeralan Star gazetesi de Emre Uslu’yudoğrudan hedef alarak Beki’nin savunucu-luğuna soyundu. Refah Partisi kadın kol-larındaki etkin çalışmalarıyla tanınan vebugünlerde Star gazetesinde köşe yazılarıyazan Sibel Eraslan imzası ile bir haberyayımlayan gazete, Emre Uslu’yu kom-ploculukla suçladı.

Akif Beki’nin Emre Uslu’ya verdiğiyanıt şaşırtacak cinstendi. Çünkü Beki deUslu’yu kendisine karşı kara propagandayapmakla suçluyordu: “Bir kara propa-ganda odağı gitmiş, başka biri gelmişsanki. Bir iftira çetesi gitmiş, başka birigelmiş. …Kara propaganda imalatçısı,sureta (yalandan) kara propagandayamaruz kalmaktan şikâyet ediyor.Uyanıklığa bakın; yavuz hırsız, ev sahibinibastıracak. Vay açıkgöz vay!”

İki taraf da birbiri hakkında aynı iddi-aları sıralıyordu. Uslu hakkında devletkurumlarının elinde bulunan bilgilerinyayımlanması ile başlayan bu tartışmaAKP’nin tasfiyeci karakterinin öne çıktığıdönemde yürütülen polisiye soruştur-malarla benzer yöntemlere sahipti. Gizlibelgelerle itibarsızlaştırma yöntemi izlen-miş, ardından taraflar birbiri aleyhinepropaganda yürütmeye başlamıştı.Tarafların yönteminin benzerliğini EmreUslu hakkında asker kaçağı olduğunugösteren belgeleri yayımlayan ve Uslu’nunbelgeleri nasıl ele geçirdiğini ısrarlasorduğu yazgazeteci.com’un yayın yönet-meni Ömer Adıyaman’dan geldi: “Obavulla belgeler sana nasıl geldiyse banada o şekilde geliyor…”

Akif Beki-Emre Uslu arasındaki buatışma son günlerde cumhurbaşkanlığıseçimi etrafında odaklanan Erdoğan-Cemaat çekişmesinin medyaya yansımışhali. İktidar içi bu çekişme uzun zamandaha sürecek gibi görünüyor. Uslu-Bekikavgası bugüne kadar Erdoğan-Cemaatittifakının iktidar için birlikte kavgaederken kullandığı yöntemleri iktidar içikavgada da karşılıklı olarak kullanmaktançekinmeyeceğini gösteriyor.

Baflbakan Erdo¤an, Uludere sonras› M‹T’i hedef alan ya-z›lar› nedeniyle önce do¤rudan Mehmet Baransu’yu hedefalarak susturdu. Erdo¤an Uludere’nin sorumlusunun M‹Toldu¤una dair ç›kan haber ve köfleyaz›lar›na flu sözlerle çat-t›: “M‹T’in böyle bir istihbarat› yoktur (Uludere’yi kastede-rek) …Bunu yazan köfleyazar› görünümlü cambazlar var.Köfleyazar› görünümlü bu cambazlar›n herhalde M‹T içindeböcekleri var ama do¤ru bilgi alam›yorlar.”

Baransu Baflbakan›n bu ç›k›fl›na ayn› gün Twitter hesa-b›ndan cevap verdi: “Say›n baflbakan bir ipte iki cambazoynamaz” diyen Baransu M‹T’i suçlamaya devam ederekErdo¤an’a da flöyle seslendi: “…Eli silah tutanlardan kork-mad›m, Kas›mpaflal› Erdo¤an'dan korkaca¤›m› zannediyor-san›z yan›l›yorsunuz.” Bu sözlere Erdo¤an’›n yan›t› gecik-medi: “Ben eli silahl› olandan korkmad›m, Kas›mpaflal›’danm› korkaca¤›m, diyor. fiunu unutma veya unutmay›n. BenKas›mpaflal› Tayyip olmaktan fleref duyar›m.Kas›mpafla’dan ç›kan, oran›n bir evlad› olarak, tüm

halk›m›n da bizi oralara getirmesinden dolay›, milletimehizmet etmekten onur duyar›m. Bu ülknin yüzde 50’si oyu-nu bize verdiyse, ondan sen gocun. Herhalde bu yüzde50’den daha ak›ll› de¤ilsin. Kendinizi kontrolden geçirin. Buancak adaletle olur. Bu ancak dürüstlükle olur. Biz bunuyapt›k, yap›yoruz. Ama kendi kendinize sorun biz ne yap-t›k? Kusura bakmas›nlar beyler. Bizim istikametimizi herzaman millet çizdi. Bunlar gibi, bunlar›n tafleron fikirlerinialacak de¤iliz. Biz devlet millet kaynaflmas›n› sa¤lamayaçal›fl›yoruz. Bunlar da terör örgütünün düflman devlet alg›s›için çanak tutuyorlar." Erdo¤an’›n aç›klamas›n›n yaln›zcaBaransu’yu de¤il onun içinde bulundu¤u Gülen Hareketinihedef ald›¤› aç›k. Erdo¤an’›n bu ç›k›fl› üzerine MehmetBaransu geri ad›m atarak üslubunu yumuflatt›. Erdo¤an’akendisine oy veren yüzde 50 içinde oldu¤unu söyledi. Sarfetti¤i ifadeler yüzünden özür diledi. Erdo¤an’a sözleri ileyan›t verdi: “Kendinizi kontrolden geçirin. Acaba nerdeyanl›fl yap›yoruz?”

ÖZGE YURTTAfi

İktidar içi savaşta ‘Kara propaganda’A K P - C E M A A T Ç A T I fi M A S I M E D Y A D A : B E K ‹ - U S L U K A V G A S I

MİT krizi ile günyüzüne çıkan Erdoğan-Gülen gerilimi medya dünyasına yansıdı. Akif Beki ile Emre Uslu arasındaki kavga, ikti-dar cephesinin bugüne dek “karşıtlarına” karşı kullandığı psikolojik savaş yöntemlerini birbirleri için de kullanabildiğini gösterdi

AKP baskılarına karşı sanal alemde eylemler yapan RedHack’in son siber saldırısını TİB,ancak tüm Türkiye’de bir kaç saatliğine internete erişimi durdurarak engelleyebildi

Bir kozmetik firmasına ait‘erkek şampuan’

reklamında Hitler’in reklamkahramanına dönüştürülme-sine dönük tepkiler yaptırımnoktasına geldi. İzleyici tep-kileri ile yayından kaldırılanreklam hem Reklam Kuruluhem de Radyo TelevizyonÜst Kurulu’nda (RTÜK)gündeme geldi.

RTÜK, 20 Nisan’da biraraya gelerek reklamıyayımlayan 15 kanalayaptırım uygulanıp uygulana-mamasını tartıştı. ToplantıdaRTÜK’e AKPkontenjanından atanan üye-ler Hitlerli reklamlarıyayımlayan kanallarayaptırım uygulanmasına karşıçıktılar. AKP üyelerinin karşıçıkma gerekçesi ise mevzuat-ta bu tür reklamlara uygu-lanacak yaptırımla ilgili birdüzenleme olmaması. AKP’liüyeler ayrıca reklama imzaatan reklam ajansını disiplinkuruluna sevk eden ReklamKurulu’nun kararının bek-lenmesini talep etti,

RTÜK’TE DE AKP ZORBALI⁄I

Bilindiği üzere RTÜK, 1’ibaşkan olmak üzere 9 üye-den oluşuyor Bu 9 üye,meclisteki partilerin mil-letvekili sayısı oranında gös-terdikleri adaylar arasındanseçiliyor. RTÜK’ün mevcutyönetiminde 5 AKP, 2 CHP,1 MHP, 1 BDPkontenjanından üye bulunu-yor. AKP’li üyeler sayısalolarak çoğunlukta olduğuiçin aldıkları kararlar RTÜKiçin belirleyici oluyor.

Hitler’li reklamınyayımlanmasına ilişkintartışmada da AKP’liüyelerin konunun üzerinikapatan tavırları diğer parti-lerin kontenjanından üstkurula giren üyelerinmuhalefetine rağmen kabulgördü. Bu kararda AKP’ninHitler sevgisi mi, söz konusureklamın cemaatin sermayeörgütü TUSKON’un üyesibir şirkete ait olması mı etkilioldu, bilinmiyor.

Kızıl hackerların eylemiTelekomünikasyon İletişim

Başkanlığı (TİB) emriyle TTNet fişi çek-tirdi. İnternet sitelerinin sistem bilgileriniele geçirerek sanal alemde eylemlergerçekleştiren Rehack (Kızıl hacker ağı)son eylemi ile tüm Türkiye’yi etkiledi.AKP’nin baskı politikalarını protesto içinKızıl hackerlar tarafından 27 Nisan gecesiEmniyet Genel Müdürlüğü, AdaletBakanlığı ve Yargıtay başta olmak üzereçok sayıda devlet kurumunun internetsitesine sanal saldırı gerçekleştirildi. Sanalsaldırıya uluslararası hacker ağlarıAnonymous, DGVirus, AnarcyCrew dekatıldı. Saldırının çapı büyük oluncaTTNet çözümü ülke çapında interneterişimini durdurmakta buldu. Türkiye’de2 saat boyunca sabit hatlardan interneteerişim sağlanamadı. Bu durumdan 3Gkullanıcıları etkilenmedi.

TTNet, 27 Nisan gecesi interneterişiminin durmasını alt yapı çalışmalarınabağlayarak açıkladı. Fakat interneterişiminin çökmesinin hemen ardından 28Nisan’da bir açıklama yayımlayanRedhack devlet kurumlarına yaptıklarısanal saldırıyı engelleyemeyen TİB’ininternet erişimini durdurma yolunagittiğini duyurdu. Redhack tarafındanyapılan açıklama Kızıl hackerların ağının

yaptıkları eylemi demokrasi ve iletişimhakkı mücadelesinin bir parçası olarakgördüğünü de gösterdi. Açıklamada şuifadelerle eylemlerinin amacı anlatıldı:

1- Playstation ve chat geyikleri delilolarak alınarak tutuklanan ve RedHackeylemleriyle bağlantıları olmayan biri 17

yaşında 7 gencin ‘derhal’ serbestbırakılmasını istemek!

RedHack'e "terör örgütü" muamelesiyapılarak peşine Interpol'un biletakılmasının RedHack'i yıldıramayacağınıgöstermek, ayrıca ‘biz buradaysak tutuk-ladıklarınız kim?’ diye sormak.

2- Anonymous'un bizimle dayanışmaeylemine içeriden destek vererek dost-larımızı yalnız bırakmamak.Anonymous'un dayanışmasından mutlu-luk duyduğumuzu göstermek.

3- Yaklaşan 1 Mayıs'ı sanki "kendi işçisınıfına vermiş" gibi "sömürge valisi"edasıyla ona buna "dayılanan" AKPhükümetine ve onun valisine dikkat çek-erek, halkımızı işçi kardeşlerini sahiplen-meye çağırmak.

4- Adil kota vb uygulamalarla "düşükhızda" internet ile kullanıcıyı sömüren,zenginlere daha iyi ulaşım sağlarken duru-mu iyi olmayanlara çok yavaş internetifahiş fiyata satan TTNet'i protesto etmek.

5- Pensilvanya İmamı'nın ve ordusunun"yenilmez" "her şeye kadir" olmadıklarınıhalkımıza göstermek "cesaret gayri"demek.

6- Eğlenmek.Kızıl Hackerlar olarak bilinen

RedHack grubu hackerlar tarafındankurulan bir ağ. Hacklemek bir sistemingizli, ulaşılamayan bilgilerini ele geçirmekanlamına geliyor. Hackerlar çeşitli inter-net sitelerine girerek bu siteleri bazenerişime kapatıyor, bazen bilgilerini elegeçiriyor bazen de bir internet sitesinekenedi istedikleri içerikleri yükleyereksiteyi değiştiriyor.

RedHack internetin fişini çektirdiHitleryaptırımınaAKP engeli

Cambaz ip üstünde oynuyor

Taraf yazar› Emre Uslu Gülen Cemaa-ti’ne yak›n operasyonel bir kalem.

Akif Beki 3.5 y›l bas›n dan›flman› vesözcü olarak Erdo¤an’›n ekibindeydi.

Page 15: 156'ncı sayı

Yeniden PentagramTürkiye’de heavy metalin öncülerinden Pentangram 10 yılsonra altıncı albümü “MMXII” yı çıktı. Gitarda HakanUtangaç ve Metin Türkcan, basgitarda Tarkan Gözübüyükve davulda Cenk Ünnü’den oluşan gruba vokal Muratİlkan’ın hastalığının ardından Gökalp Ergen katılmıştı.

29 Nisan - 6 Mayıs tarihleri arasında Amed TiyatroFestivali'nin ilki gerçekleştiriliyor. Diyarbakır BüyükşehirBelediyesi'nin düzenlediği festivalde, İstanbul, Ankara,Duhok, Süleymaniye ve Urumiye başta olmak üzere pekçok şehirden 16 tiyatro grubu Diyarbakır'a konuk olacak.

Gazeteci YunusNadi'nin adınıyaşatmak için1946'dan itibaren ve-rilmeye başlanankültür-sanat ödülleri-ne öykü dalında bu yıl"Hanımlar Dikkat"adlı eseriyle SerayŞahiner layık görüldü.Şahiner’in "GelinBaşı" isimli öyküdosyası 2006 yılındaödül almıştı.

Eme¤inflairiydiSosyalizm mücade-lesinin emektarların-dan yazar, şairGüngör Gençay 22Nisan sabahı tedavigördüğü TaksimEğitim ve AraştırmaHastanesi’nde hayatınıkaybetti. Toplumcugerçekçi şiirin önemlitemsilcilerinden olanGençay halkına yok-sulları ve ezilen insan-ları anlatan şiirlerinigeride bıraktı.

Resim sanatının iki büyük ustasıTürkiye’de. Romantik akımın

öncülerinden Goya’nın eserleri İstanbulPera Müzesi’nde sergileniyor. Sıradışırenklerin ressamı Van Gogh’un eserleriise teknolojinin sunduğu imkanlarlabirleşerek İstanbul ve Ankara’ya geldi.

Pera Müzesi, dünyaca ünlü ustaressam Francisco Goya’nın 230eserinden oluşan “Goya ZamanınTanığı” sergisine ev sahipliği yapıyor.Romantik akımın öncüsü sayılan ve

kendinden sonra gelen, Manet, Picassove Bacon gibi büyük ressamları etkile-diği düşünülen Goya’nın eserleri 29Temmuz’a kadar ziyaret edilebilir.Sergi, 218'i gravür 230 parçadanoluşuyor. Kullandığı renkler ve İzle-nimcilik akımında öncülük yapan eser-

leri ile resmin büyük ustalarından kabuledilen Vincent Van Gogh ise ziyaretçi-lerine oldukça sıra dışı bir deneyimyaşatan Alive sergisi ile önce İstanbulsonra Ankara’da. Van Gogh’un eser-leri, yüksek çözünürlüklü resimlerhaline getirilerek duvarlar, kolonlar,zemin ve hatta tavana yansıtılıyor.300’den fazla dev boyuttaki Van Gogheserini duvara yansıtan sergi, ressamıneşsiz renklerini klasik müzik eşliğindesunuyor. Sergi 15 Mayıs'a kadar İstan-bul Karaköy Antrepo 3'te; 15 Ekim - 30Aralık tarihleri arasında ise AnkaraCer Modern'de olacak.

SAVAfiIN TANI⁄I RESSAMRessam Francisco de Goya 1746-

1828 arasında yaşadı. Zamanının enbüyük İspanyol ressamlarından birioldu. Çizimleri, seçtiği renkler ve çizgi-leriyle tanındı, kraliyet ailesinin

portrelerine imza atan bir isim oldu.1808'de başlayan İspanyol İç Savaşı

Goya'yı çok etkiledi. Goya bu dönemdediğer ressamlardan sıyrılarak savaşınkaranlık ve korkunç yüzünü çizdi;savaşı gurur duyulacak bir durummuşgibi göstermedi. Bu farklılık sanata yenibir soluk getirdi.

GECES‹ S‹YAH OLMAYANRESSAM

Van Gogh ise İzlenimcilik akımınınöncüsü bir ressam. Oldukça ağırpsikolojik rahatsızlığı olan Van Gogh,ruh halini yaptığı tablolara yansıttı.Tablolarında kullandığı renkler eşsizolarak tanımlanır.

Geceyi resmettiği tablolarında hiçsiyah kullanmaması ve meşhur resim-lerinden ayçiçeklerinde kullandığısarının benzersizliği onun resminiyansıtan iki önemli örnek.

KÜLTÜRSANAT

Halk›n Sesi

153 May›s 2012 / 16 May›s 2012

Yunus Nadiödülleri

Amed'de tiyatro festivali

Türkiye resim sanat›n›n iki büyük ustas›n›n, Goya veVan Gogh’un eserlerine ev sahipli¤i yap›yor

Uluslararas› ‹flçi Filmleri Festivali yedinci y›l›nda ‘ÖzgürlükEmek ‹ster’ diyor. Festival 1-7 May›s tarihleri aras›nda ‹stan-bul, Ankara, ‹zmir ve Diyarbak›r’da efl zamanl› olarak gerçek-lefltirilecek. Festival daha sonra geçen y›llarda oldu¤u gibikent kent süren ve bütün bir y›la yay›lan uzun bir yolculu¤a

ç›kacak. Festival bu y›l, halk›n hak ve özgürlüklerine yöneliksald›r›lara yan›t olarak ‘Özgürlük Emek ‹ster’ temas›ylagerçeklefltirilecek.

Festival program›nda hem uzun metrajl› kurmaca hemk›sa metrajl› kurmaca hem de belgesel olmak üzere 57 film

yer al›yor. Festivalde tüm gösterimler her y›l oldu¤u gibi buy›l da paras›z olacak. Festival kapsam›nda Ankara’da 7-8May›s tarihleri aras›nda 3. Uluslararas› ‹flçi ve ‹letiflimKonferans› düzenlenecek.

BBiillggii iiççiinn:: wwwwww..llaabboorrffeesstt..sseennddiikkaa..oorrgg

Festivalde gösterilecek filmlerden birisi de su hakk›mücadelesinin öyküsünü anlatan ‹spanya, Bolivya ortak yap›m›Ya¤muru Bile filmi. Filmin senaristi Paul Laverty festivalin buy›lki yabanc› konuklar›ndan.

‹spanya’n›n 2011 Oscar aday› Ya¤mur Bile, bir yönetmenliköyküsünü, bir hak mücadelesini ve Kristof Kolomb efsanesinibir arada ele al›yor. Filmde ‹spanyol yönetmen Sebastian,yap›mc›s› Costa ve tüm film ekibi Kristof Kolomb hakk›nda bir

film çekmek üzere Bolivya’da Cochabamba bölgesindedirler.Yap›mc› Costa filmin bütçe s›k›nt›lar› yüzünden ve buradaucuza çok say›da yerel oyuncu bulabilece¤inden bu bölgeyiseçmifltir. Film ilerlerken, su kaynaklar›n›n özellefltirilmesinekarfl› bir halk hareketi yükselir, protesto gösterileri bafllar vepolis göstericilere sald›r›r. Costa aç›s›ndan as›l sorun yereloyunculardan birisinin halk hareketinin önderlerinden birisiolmas›d›r.

Festivalde gösterilecek filmlerdenbirisi de Yengeç Gemisi. ‹flçiedebiyat›n›n önemli yazarlar›ndanolan ve gözalt›nda iflkence edilereköldürülen Japon romanc› KobayashiTakiji'nin roman›ndan ayn› adla SoYamamura taraf›ndan beyazperdeyeuyarlanan 'Yengeç Gemisi', 1900'lerinilk yar›s›nda Japonya'da bir yengeçiflleme gemisinde çal›flan iflçilerinhikâyesini anlat›yor. Yap›tta bir gemiyengeç avlamak üzere yola ç›kar. Ayn›zamanda bir konserve fabrikas› olangemide iflçiler a¤›r koflullar alt›ndaçal›flmaktad›r. Yöneticilerin giderekyo¤unlaflan taleplerine ve a¤›r çal›flmakoflullar›na dayanamayan iflçiler grevegiderler. Bu baflkald›r›da, f›rt›nal› birhavada yolunu kaybeden bir grupiflçinin bir Sovyet gemisi taraf›ndankurtar›lmas›n›n ard›ndan içlerineekilen bilinç tohumlar›n›n da pay›vard›r. Türkiye'deki ilk gösterimi ‹flçiFilmleri Festivali'nde gerçekleflecekfilmin altyaz›lar› da festival ekibitaraf›ndan Türkçelefltirildi.

Kobayashi Takiji'nin Yengeç Gemisiroman› ülkemizde daha önce de'manga' olarak 2010'da yay›mlanm›flt›.Sömürüye baflkald›r›n›n bu tan›d›köyküsü Variety Art Works taraf›ndanmangalaflt›r›lm›flt›.

Halkevleri ve VanBelediyesi'nin ortakçal›flmas› olan VanÇocuk Evi'ndeki çocuklarda festivale bir animas-yon filmle kat›larakizleyenere selam gön-derdiler.

Van'daki çocuk evi,bütün resmi aç›kla-malara karfl›n hayat›nbir türlü normale dön-medi¤i Van'da, gönüllü-lerin çal›flmalar› ilehayat›n çocuklar için birnebze olsun dahayaflan›l›r hale gelmesinekatk› yap›yor. HalkeviVan Çocuk Evi moralflenli¤ine haz›rlan›rken

çad›rlarda çal›flmalar›n›sürdüren çocuklar yeniürünler ortaya ç›kar-maya devam etti. Hangi‹nsan Haklar› FilmFestivali ekibinin HalkeviVan Çocuk Evi'ndeçocuklarla ikincibuluflmas›ndan ç›kan

çal›flmalardan biri de'Sevdal› Bulut' masal›n›nçizgi film olarakhaz›rlanmas› oldu.Animasyon filmdeseslendirmeden, sesefektlerine, tasar›mdançekimlere kadar herfleyçocuklar›n elinden ç›kt›.

Festivale usta konukGösterimsalonları

Okyanustakigrevin filmi

Vanlı çocuklardan masal

Yağmuru bile satanlarla mücadele...

Perdelerini yedinci kez açacak olan ‹flçi Filmleri Festivali’nin 2012temas› AKP’nin bask›lar›na bir yan›t olarak: ‘Özgürlük emek ister’

Festival bu y›l ilk kez ‹stanbul,Ankara ve ‹zmir'le eflzamanl› olarakDiyarbak›r’da da bafllayacak. HemDiyarbak›r hem de di¤er kentlerdekigösterim salonlar›n›n say›s› daartm›fl durumda.

Gösterimler ‹‹ssttaannbbuull’’ddaa ‹stanbulFrans›z Kültür Merkezi, SALTBeyo¤lu, Beyo¤lu YeflilçamSinemas›, Ba¤lam Yay›nlar› SinemaSalonu, Aynal› Geçit EtkinlikMekân›, ‹stanbul Halkevi, KolektifKültür Merkezi, Bar›fl Manço KültürMerkezi, Kaz›m Koyuncu KültürMerkezi, Naz›m Hikmet KültürMerkezi, Kad›köy Halkevi’nde;AAnnkkaarraa’’ddaa K›z›lay Büyülü FenerSinemas›, Alman Kültür Merkezi,Ankara Naz›m Hikmet KültürMerkezi, ODTÜ Viflnelik Tesisleri,Ça¤dafl Sanatlar Merkezi, KolektifKültür Merkezi'nde; ‹‹zzmmiirr’’ddee KonakSinemas›, ‹zmir Frans›z KültürMerkezi, ‹smet ‹nönü KültürMerkezi, Ahmet Pirifltina Kent Arflivive Müzesi, Ege Sanat Merkezi’nde;DDiiyyaarrbbaakk››rr’’ddaa Sümerpark SosyalYaflam Merkezi Sinema Salonu,Sülüklü Han, E¤itim Sen Diyarbak›rfiubesi, Cegerxwin Kültür MerkeziSinema Salonu’nda olacak.

Belgesel, kurmaca, yerli veyabancı 57 filmi programına alanfestivalin her yıl olduğu gibi bu yılda yurtdışından konukları olacak.Konuklardan biri de Ken Loachfilmlerinin usta senaristi PaulLaverty. Adı emek filmleriyleözdeşleşen İngiliz yönetmen KenLoach'un birçok filmininsenaryosuna imza atan ustaBritanyalı sinemacı Paul Laverty,aynı zamanda festival pankartının

arkasında İstanbul Taksim'deki 1Mayıs kutlamalarına, 2 Mayıs'takifestivalin açılış gecesine ve 3Mayıs'ta işçi sineması üzerine birsöyleşiye katıldı.

ABD'den yönetmen SteveZeltzer, yönetmen Shin Eun-Jung, Hindistan'dan yönetmenlerEkta Mittal ve Yasha Swinii,Japon sinemacı Fumiaki Kojimafestivalin diğer konukları arasındayer alıyor.

Özgürlük emek ister

Resmin iki büyük ustası Türkiye’de

Page 16: 156'ncı sayı

SOKAĞINSESİ 16

Halk›n Sesi3 Mayıs 2012 / 16 Mayıs 2012

Ü R E T E N B İ Z İ Z Y Ö N E T E N D E B İ Z O L A C A Ğ I Z

1 Mayıs’ın Ankara’daki adresiSıhhiye Meydanı, 30 bindenfazla kişinin katılımıyla

coşkulu bir mitinge sahne oldu.Sendikaların, meslek odalarının,demokratik kitle örgütlerinin vesiyasi partilerin renkli kortejleri vetalepleriyle katıldığı 1 Mayıs’aHalkevleri damgasını vurdu.

“Karanlığa meydan okuyoruz”diyen Halkevleri, turuncu şapkalı,tişörtlü, fularlı ve rozetli 2 bindenfazla kişiyle yürüdü. Resimlerle veçizimlerle süslenen el yapımı 20tane pankart taşıyan Halkevleriüyeleri kortejlerini bir sergi alanınadönüştürdü. Halkevleri YazOkulları’na katılan çocuklar ise

taşıdıkları “Aydınlık bir gelecekistiyoruz-Halkevci Bebeler”pankartıyla Ankaralılardan yoğunalkış aldı.

NEREDE SALDIRI ORADATEPKİ

Halkların Demokratik Kongresive TKP’nin de kitlesel katılımlarsergilediği 1 Mayıs’ta dile getirilentalepler, AKP’nin güncelsaldırılarına karşı yanıt niteliğindey-di.

Şehir Tiyatroları’nın belediyebürokratlarının yönetimine tabitutulması ve bizzat başbakantarafından özelleştirileceğininsöylenmesine Kültür Sanat-Sen ile

çok sayıda kültür-sanat kortejindentepki vardı. İşçi Filmleri Festivaligönüllüleri de festival çağrısı yapankortejleriyle alandaydı.

Milyonların adalet talebi deAnkara 1 Mayıs’ında yer buldu.KESK üyeleri, tutuklu mücadelearkadaşlarına, gazeteci ve yazarörgütleri sayısı 100’den fazla olanmeslektaşlarına, ÖğrenciKolektifleri başta olmak üzere pekçok üniversite örgütü de tutukluöğrencilere özgürlük istedi. MelihGökçek’in yönetimine geçmesininardından önce bataklığa sürükle-nen, ardından ligden düşenAnkaragücü’nün taraftarları daGökçek karşıtı sloganlarına

alkışlarla karşılık aldı.Sıhhiye Meydanı’na girişlerin

tamamlanmasının ardından kürsükonuşmaları gerçekleşti. KESKadına yapılan konuşmada halklarıneşitlik ve özgürlük taleplerinin toplatüfekle ya da copla gazlabastırılmaya çalışıldığı belirtildi.KESK’in örgütlü mücadele vurgusu,hekimler adına yapılan açıklamadaortak mücadele vurgusu ilegüçlendirildi.

DİSK adına yapılan konuşmadaise 1 Mayıs’ın önemine değinilerek,2012 1 Mayıs’ının milyonların barış,adalet ve özgürlük taleplerini dil-lendirdiği bir tarih olduğunun altıçizildi.

AKP’ye öfke 1 Mayıs alanlarında

Ankara’da AKP’ye öfke 1 Mayıs’a yansıdı. Katılım, geçen yılların üzerineçıkarken, hep bir ağızdan AKP karanlığına ve faşizmine meydan okundu

Mersin’de 10 bindenfazla kişi CumhuriyetMeydanı’nda 1 Mayıs’ıkutladı. Çok dillipankartlarla coşkununyükseldiği Mersin’dekikonuşmalarda taşeron-laştırma ve iş cinayetle-rine yönelik vurgularağır bastı.

32 yıl aradan sonra 1 Mayıs’ın mi-tinge dönüştüğü Diyarbakır’da

BDP Milletvekili Aysel Tuğluk,“Yapmamız gereken 1 Mayıs’ıNewrozlaştırmak, Newroz’u 1 Ma-yıslaştırmaktır. Başka yol, başka ça-re yoktur. İşçi sınıfının kurtuluşu ileKürt halkının ezilen, yok sayılantüm halkların mücadelesi artık bir-likte yürümek durumundadır” dedi.

Buluşma noktasına yolutrafiğe kapatarakHalkevleri üyeleri, 7’den70’e katılımınsağlanmasıyla alanın enrenkli örgütlerinden oldu.Öğrenci Kolektifleri de350 kişinin katılımıyla 1Mayıs’a katıldı.

Geçtiğimiz yıllara göredaha kitlesel, yinegeçtiğimiz yıllara göregençlik örgütlerininağırlıkta olduğu bir mitingde Denizli’de yapıldı.Öğrenci Kolektifleri veGençlik Muhalefetiüyeleri, alana büyükdinamizm kattı.

Dev Sağlık-İş üyeleri,işten atılan Enerji-Senüyesi TEDAŞ işçileri, yineişten çıkartılan ÖzbucakTekstil işçileri, Paksoyişçileri ve AmlyumNişasta işçileri, 1 Mayıs’taGüvencesizler Kortejioluşturdu. Halkevleri kor-tejinin önündeki 30 kişilikçocuk korosu iseAdanalılardan alkış aldı.

SSoonn bbiirr sseenneeddee ee¤¤iittiimm vvee ççeevvrree hhaakkkk›› mmüüccaaddee--lleessiinnii ggiiddeerreekk yyüükksseelltteenn HHaallkkeevvlleerrii,, ÇÇaannaakkkkaallee’’ddeeddee ffaarrkkll›› mmüüccaaddeellee ddeenneeyyiimmlleerriinnii aallaannaa yyaannss››tttt››..

KKooccaaeellii’’nnddeekkii 11 MMaayy››ss’’ttaa HHaallkkeevvlleerrii kkiittlleesseellllii¤¤iiyylleeddiikkkkaatt ççeekkttii..

Geçtiğimiz yıl MetinLokumcu’nun öldürülmesiyle

sonuçlanan olayların yaşandığıHopa’da AKP faşizmine yönelik öfke1 Mayıs’a yansıdı. Artvin’de 700,Hopa’da 2 bin kişi, “Metin Lokumcuonurumuzdur”, “Tek yol sokak, tekyol devrim” dedi.

1 Mayıs’a katılımınönceki yıllara görearttığı Antalya’dayaklaşık 10 bin kişiAtatürk Meydanı’ndabuluştu. Antalyalı ti-yatro sanatçıları,coşkularının yanı sırayaratıcılıklarını daalana yansıtarak çeşitlioyunlar sergiledi.

Uzun yıllardır birmiting örgütlen-meyen Konya’da da1 Mayıs ile birliktetabu yıkıldı.Yaklaşık 2500 kişi,eğitim ve sağlıkbaşta olmak üzerehaklarına sahipçıkan pankartlartaşıdı.

Karadeniz TeknikÜniversitesi ÖğrenciKolektifi, daha öncekiyıllarda olduğu gibi kit-leselliği ile mitingedamgasını vurdu. Hal-kevleri korteji ise yaşamalanlarına sahip çıkanköylülere ve iş güvence-sine sahip çıkan işçilereev sahipliği yaptı.

Bursa Halkevlerikarikatürlerle süslüpankartlarıyla, UludağÖğrenci Kolektifi isemavi meşaleleri ve dansgösterileri ile Bursa 1Mayıs’ının rengine renkkattı. Genç Umut üyesiliseliler ise Uykusuz der-gisinin karakterlerindenFırat’ı pankartlarınataşıdı.

ÜÜssttttee:: GGiirreessuunn’’ddaaHHaallkkeevvcciilleerr 11MMaayy››ss aallaann››nnddaayydd››..YYaannddaa:: AAnnttaakkyyaa’’ddaaHHaallkkeevvcciilleerr ‘‘AAKKPP,,AABBDD eelliinnii SSuurrii--yyee’’ddeenn ççeekk’’ ddeeddii

1Mayıs’a katılımın sonyıllara göre ciddi oranda

artış gösterdiği kentlerinbaşında İzmir geldi. Yaklaşık4 saat boyunca miting alanı-na girişler sürerken, yürüyüşgüzergâhı boyunca tüm so-kaklar 1 Mayıs alanlarına dö-nüştürüldü. Mitingin gerçek-leştiği Gündoğdu Meyda-nı’nda özellikle işçi ve kamuemekçileri sendikaları, gü-vencesizliğin bir sonucu olaniş kazalarına büyük tepkigösterdi. Alana yansıyan birbaşka vurgu ise AKP faşizmi-ne karşı demokrasi, adalet veözgürlük talepleri oldu.Talepler, saatler 14.00’ı gös-terdiğinde hep bir ağızdan“Faşizme karşı omuz omuza”sloganına dönüştü.Halkevleri, Sivas davasınınkatillerinin AKP yargısıtarafından aklanmasına tepkigösterirken, alana devrimciönderlerin resimlerinitaşıyarak girdi ve büyük alkışaldı.

İzmir 1 Mayıs’ını diğerkentlerden ayıran özellik isekurumlar adına ortak açıkla-manın Tertip Komitesitarafından değil, bir direnişçiişçi tarafından okunmasıoldu. Haklarına sahip çıktığıiçin işten atılan ve 121gündür direnişte olan BillurTuz işçisi Mehtap Tekin,direnişlerini tüm işçi sınıfıiçin sürdüreceklerini ifade

etti. Tekin, AKP’nin çalışmayaşamına, örgütlenmehakkına, sendikalar yasasınave Kürt halkına yöneliksaldırgan politikalarınıeleştirdi. 1 Mayıs kürsü-lerinin milyonların barış,adalet ve özgürlük istediğikürsülere dönüştürdükleriniaçıklayan Tekin’in ardındanmiting müzik dinletisi vehalaylar eşliğinde son buldu.

AADDAANNAA

DDEENNİİZZLLİİ

MMEERRSSİİNN

KKOONNYYAA

BBUURRSSAA

TTRRAABBZZOONN

AANNTTAALLYYAA

EESSKKİİŞŞEEHHİİRR

İzmir’de söz direnişçilerin

DDİİYYAARRBBAAKKIIRR

AARRTTVVİİNN