92
15 Ocak / fiubat 2004 Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. fiti. Ad›na ‹mtiyaz Sahibi: Özgür Çubuk Sorumlu Yaz›iflleri Müdürü: Özgür Çubuk Yönetim Yeri: Çak›ra¤a Mah. Sorguçcu Sok. Birfiliz Apt. No: 15/9 Aksaray - ‹stanbul Tel: (0212) 633 62 02 Faks: (0212) 589 16 36 e-mail: [email protected] Hesap No: Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. fiti. Yap› Kredi Sirkeci fiubesi 6278-6 Teknik Haz›rl›k: Etkin Ajans Tel: (0212) 621 81 66 - 621 81 68 Bask›: Can Matbaac›l›k Tel: (0212) 613 10 77 Da¤›t›m: B‹RYAY

15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

15

Ocak / fiubat2004

Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. fiti. Ad›na‹mtiyaz Sahibi: Özgür Çubuk

Sorumlu Yaz›iflleri Müdürü: Özgür ÇubukYönetim Yeri: Çak›ra¤a Mah. Sorguçcu Sok. Birfiliz Apt. No: 15/9 Aksaray - ‹stanbul

Tel: (0212) 633 62 02 Faks: (0212) 589 16 36 e-mail: [email protected] No: Varyos Yay. San ve Tic. Ltd. fiti. Yap› Kredi Sirkeci fiubesi 6278-6

Teknik Haz›rl›k: Etkin Ajans Tel: (0212) 621 81 66 - 621 81 68Bask›: Can Matbaac›l›k Tel: (0212) 613 10 77 Da¤›t›m: B‹RYAY

Page 2: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Yerel Seçimlerde Devrimci Politika

Ezilenlerin Devrimci Uyan›fl› Güçleniyor

KONGRA-GEL ‹le Reformist Olgunlaflma:

Bir Ad›m Daha Geriye

K›z›l Elma ‹ttifak›: Hangi Gericili¤in Birli¤i?

AKP’nin E¤itim Politikalar›:

Bir Toplumsal Karanl›k Projesi

Uluslararas› Komünist Hareketin Durumu ve Görevlerimiz

Maoculu¤un Yöntem Krizi:

S›n›f Teorisi’nin Teorisizli¤iHaydar Özkan

Ayr›lma Hakk›na ElvedaYücel Tunç

Filistin Kad›n Komiteleri Baflkan› Maha Nassar:

“Birlikte Kazanaca¤›z”

Kent Gerçe¤i ve Yerel YönetimlerdeSosyalist Program›n Temelleri

FARC Gerillas›nda Kad›nlarArturo Alape

Emekçi Köylülü¤ün Y›k›m›Savafl Duru

55

99

2255

3333

3399

4499

5577

6655

7733

7799

8866

8899

Page 3: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

AKP’nin Zü¤ürt Tesellisi

R.T. Erdo¤an’›n Washington ‘ziyaret’inde ABD-Türkiye iliflkilerinin bundan sonraki seyriüzerinde etkide bulunacak bir dizi temel sorunun masaya yat›r›ld›¤› ve ele al›nd›¤› anlafl›l›-yor. Irak ve Kürt sorunu, K›br›s’›n yeni statüsü, Türkiye’deki Amerikan üslerinin yeni konumubu faktörlerin ilk s›ralar›nda yer al›yor.

K›br›s meselesiyle ilgili peflpefle yaflanan s›cak geliflmeler, Washington görüflmelerinin per-de arkas›ndaki havay› yans›tmas› bak›m›ndan ilk elden taze ipuçlar› sunuyor. Erdo¤an’›nABD’den K›br›s’ta aç›kça arabuluculuk yapmas›n› talep etmesi -bunu kendi çap›nda bir siya-si rüflvet olarak kabul etmek gerekir- dikkat çekici bir durumdu. Bu, ABD emperyalizmininK›br›s meselesinde do¤rudan bir inisiyatif kullanmas›n› istemek demektir ki, aç›kça AB em-peryalistlerinin adadaki stratejik planlar›na çomak sokmak anlam›na geliyor. Nitekim birkaçgün içinde ABD’nin K›br›s’ta üs talep etti¤i ve garantörlük yetkisi istedi¤i haberleri ortal›¤›kaplay›verdi.

Anlafl›lan o ki AKP hükümeti, AB’yle yürüttü¤ü üyelik pazarl›klar›nda elini güçlendirmekiçin K›br›s’ta arkas›na ABD’yi almaya çal›flmaktad›r. Buna ba¤l› olarak ayn› zamanda, ‘iç’te-ki statükocu direnifli -ordu, faflist sivil bürokrasi ve Kemalist çevreler vb.- k›rmak için deABD’nin siyasi kuvvetinden daha do¤rudan destek sa¤lamak istemektedir. Ancak bunlar›n daötesinde, Erdo¤an’›n sergiledi¤i K›br›s bonkörlü¤ünün gerisinde uzun vadeli ve çok yönlü ç›-kar hesaplar›n›n yatt›¤› bellidir. Her fleyden önce Erdo¤an, savafl tezkeresinin reddedilmesiy-le birlikte ABD-Türkiye iliflkilerinde bafl gösteren ‘güven krizi’ndeki AKP hükümetinin parmakizlerinin silinmesini istemektedir. Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin-ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani flimdiAKP hükümetinin kabul edilmesini talep etmektedir. Erdo¤an’›n, Bush’un görüflmelerde dilegetirdi¤i ‘Büyük Ortado¤u Projesi’nin üzerine bal›klama atlay›p, Ortaasya ve Kafkasya’da daüzerimize düfleni yapar›z diye kraldan çok kralc›l›¤a soyunmas›n› bunun önünü açmak iste-yen ‘cesur’ giriflimler olarak de¤erlendirebiliriz. Bu hamleler, Erdo¤an’›n Amerikan emperya-lizminin gelifltirmek istedi¤i bölge stratejisinde Türkiye’ye biçti¤i yeni rolün ‘lider’li¤ine oy-namak iste¤iyle do¤rudan iliflkilidir. Hat›rlanaca¤› üzere tezkere fiyaskosu sonras›na Was-hington faturan›n ço¤unu orduya kesmifl, generallere aç›k aç›k ‘liderlik’ yetene¤i göstereme-diniz diye köpürmüfltü.

3TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 4: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Güney Kürdistan’›n siyasi yap›lanmas› ve HPG güçlerinin silahs›zland›r›lmas› sorunununise Washington görüflmelerinin en s›cak gündemi oldu¤una flüphe yok. Tayyip Erdo¤an’›nK›br›s bonkörlü¤ünün tam karfl›s›na sömürgeci Kürt inkarc›l›¤› kat›l›¤›n› yerlefltirdi¤i, yap›lanaç›klamalardan aç›kça anlafl›lmaktad›r. ABD’nin KONGRA-GEL’i ‘terörist örgütler’ listesinealmas›yla yetinmeyeceklerini dile getiren sömürgecili¤in temsilcisi Erdo¤an, Güneyde mev-zilenen gerillalar›n askeri operasyonla imha edilmesi dayatmas›n› ABD’nin önüne koyarakkesin sonuca gitmek istedi¤i görülmektedir. Washington’dan bu yönlü resmi bir ‘olur’ eldeedememifl de olsalar, Türk sömürgecili¤inin temsilcileri, ifli olmufl bitmifl gibi göstererek ‘bü-yük ifl bitirdikleri’ propagandas› yürütmektedirler. Güney’deki Kürt Federasyonu tart›flmalar›ise esasen Türk sömürgecili¤inin, art›k çoktan silinmifl olan ‘k›rm›z› çizgiler’inin ötesinde kal-m›fl bir sorun olmas› nedeniyle, görüflmelerin rica minnet safhas›nda kendine bir yer bulmuflolmal›.

Ancak, Erbil’de patlayan bombalar, Kürt federasyonu sorununun Irak’›n iflgal alt›ndaki si-yasi yeniden yap›land›r›lmas›nda en zorlu halkalardan biri olmaya devam etti¤ini göstermek-tedir. YNK ve KDP’yi hedef alan ve yüzü aflk›n Kürdün ölümüne yüzlercesinin de yaralanma-s›na yol açan bu sald›r›n›n bir yüzü iflgal iflbirlikçisi Barzani ve Talabani önderli¤ine dönük-se, bir yüzü de Kürt halk›n›n kendi kaderini tayin etme ve devlet kurma hakk›na dönüktür.Amerika’da kapal› kap›lar alt›nda yap›lan görüflmelerde gerek Kürt sorununun genel demok-ratik çözümü karfl›s›nda gerekse de Güneydeki somut federasyon talebi karfl›s›nda en flovenistve inkarc› sömürgeci görüfllerini yineledi¤inden flüphe duymad›¤›m›z Türk egemen s›n›f-lar›n›n Erbil’deki bombalar›n ard›ndan ‘üzüntü’ duyma havas›na girmeleri ve yar›m a¤›z is-tikrar ça¤r›lar› yapmaya yeltenmeleri ise tam bir ikiyüzlülük örne¤i oluflturuyor.

Sonuç itibariyle, Erdo¤an’› kap›s›na ça¤›ran, gündemleri belirleyen, inisiyatifi bafl›ndansonuna elinde tutan, kararlara ruhunu veren, talimatlar›n› tek tek s›ralayan her zamanki gibiyine Washington’daki emperyalist efendiler olmufltur. Bu bir ‘uflak makam›’ klasi¤idir.Dönüflte Ankara’da düzenlenen davul zurna e¤lencesi ise, AKP’nin zü¤ürt tesellisidir.

4 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 5: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

YEREL seçimler bütün toplumsal s›n›flar›ngündeminde oldu¤u içindir ki, tüm siyasal güçler,parti ve örgütler az ya da çok bu konuya e¤iliyor-lar. 28 Mart yerel seçimleri için haz›rl›k çal›flma-lar› bafll›ca siyasal parti ve örgütlerin gündeminina¤›rl›k merkezine yerleflti. Burjuva partiler bak›-m›ndan baflka türlü olmas› da beklenemez zaten.Onlar varl›klar›n›n gere¤ini yap›yorlar. ‹flçi s›n›f›ve emekçilerden, ezilenlerden, halklar›m›zdan ya-na olma iddias›ndaki yasalc›, reformist parti veörgütler de yerel seçim gündemine kilitlenmiflbulunuyorlar. Di¤er yandan iflçi s›n›f› ve emekçi-lerden, ezilenlerden yana olma iddias› tafl›yandevrimci parti ve örgütlerin konunun gerektirdi-¤i ilgi ve çabay› göstermedikleri ve gösteremedik-leri de bu tablo içerisinde ayan beyan gözler önü-ne seriliyor.

SİSTEMDE SEÇİMLERİN KURUMSAL ROLÜ

Genel oy ile ister yerel yönetimler istersemilletvekilli¤i olsun, burjuvazi, egemenli¤in butali kurumlar›n›n görevlilerinin seçiminden herfleyden önce kendi s›n›f hegemonyas›n›n yeniden

üretilmesi için yararlan›yor. Biçimsel demokrasi,iflçi s›n›f› ve emekçilerde yönetime kat›ld›klar› ya-n›lsamas› yaratarak onlar› bafltan ç›kart›yor. Y›-¤›nlar oy vererek sorumlulu¤a ortak oluyor, bur-juva partiler kendilerine oy veren emekçilerinyaln›zca oylar›n› de¤il, r›zas›n› da al›yor. Böyleceseçimler, egemen s›n›flar›n emekçileri yedekle-mesinin bir arac› olarak da rol oynuyor. Burjuva-zi, y›pranan kadrolar›n› de¤ifltirerek kurumlar›-n›n itibar›n› korumaya, ayakta tutmaya çal›fl›yor.

Egemen s›n›f›n iç iliflkileri bak›m›ndan iseseçimler, bir dönemli¤ine hangi kesimin ve ki-min emekçilerin ç›karlar›n› ayaklar alt›na alaca-¤›na, bir dönemli¤ine hangi kesimin ve kimin be-lediye/kent rant› ve belediye arpal›klar›n›n da¤›-t›m›n› düzenleyece¤inin kararlaflt›r›lmas› anlam›-na geliyor. Zaten burjuva demokrasisi denen fle-yin bütün özü de burada sakl›d›r. Di¤er bir anla-t›mla bizzat kendileri de genel oy ile ortak edile-rek, emekçileri, egemen s›n›flar ad›na kiminayaklar alt›na alaca¤›n›n kararlaflt›r›lmas›! Geneloy oyununun oynanabilmesi için y›¤›nlar›n des-te¤i gerekir. Boyun e¤dirilmifl, atomize edilerekörgütsüzlefltirilmifl, baflar›labildi¤i ölçüde depoli-

5TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Yerel Seçimlerde Devrimci Politika

Page 6: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

tize edilerek kendi ç›karlar›n› anlayamayacak vesavunamayacak denli al›klaflt›r›lm›fl bir halk des-te¤i olmaks›z›n burjuva egemenlik, bir gün bileayakta kalamaz. Örgütsüz ve devrimci bir önder-likten yoksun ise zay›ft›r, güçsüzdür emekçiler,ezilenler!

BURJUVA, KÜÇÜK BURJUVA PARTİLER İŞ BAŞINDA

Yerel ya da genel olsun, seçimlerde emekçile-rin, politikaya ilgi ve duyarl›l›¤›n›n art›¤›n› iyi bi-len burjuva partiler, AKP’sinden CHP’sine,GP’sinden BBP’sine, DYP’sinden ANAP’›na ‹P’in-den MHP’sine, emekçimilyonlar› avlamakiçin aylar öncesindentam gaz harekete geçti-ler. Emekçileri düzenes›k›ca ba¤lamak, s›n›fbilincini bu düzeydedondurmak istiyorlar.

Keza burjuva re-formizminin partileride onlardan geri kal-m›yorlar. Özellikleburjuvazinin SHP/Ka-rayalç›n sosyaldemokrat kli¤i, aylar-d›r ve hatta birkaç y›ld›r ip cambaz› k›vrakl›¤› ileyürüttü¤ü ittifak çal›flmalardan cürümünü aflansonuçlar elde ediyor. Burjuva ve küçük burjuvareformizminin partileri, kurulu düzenden ve bur-juva partilerden kopacak emekçileri tutmak için“Demokratik Güçbirli¤i” (DG) baraj›n› haz›rla-m›fl bulunuyorlar. DEHAP, ÖDP, EMEP yasalc›küçük burjuva reformist sol ve SDP aylard›r yerelseçimler için mesai tüketiyorlar. Tabii ki, her bi-rinin çabalar›n›n içerik ve tarz› kendi meflrepleri-ne uygun düflüyor.

Küçük burjuva reformist solun yerel seçim-lere böylesine kilitlenmesi tabii ki, parlamentariste¤ilimin de bir yans›mas›. Parlamentarizm temelolunca seçimler, her fley haline geliyor. Do¤as› ge-re¤i reformizm burada da duram›yor. Merkezi ik-tidar›n parlamentoda oldu¤u ve belediyelerin ye-rel iktidar organlar› oldu¤u yan›lsamas›na kadarvar›yor.

‹flte bu politik zihniyeti apaç›k yans›tanmuhattaplar›na ait iki örnek:

“28 Mart seçimlerinde halk AKP’ye karfl› De-mokratik Güçbirli¤i’ni iktidar seçene¤i yapacak-t›r.

“Tüm halk›m›z›, emek, demokrasi ve bar›flgüçlerini Türkiye’nin her yerinde ve hayat›n heralan›nda demokratik güçbirliklerini gelifltirmeye,güçlendirmeye ve bugün için yerellerde, yar›n isegenelde iktidar olmak için çal›flmaya ça¤›r›yoruz.Demokratik Güçbirli¤i, yeni bir Türkiye için hal-k›n gerçek iktidar›n› kurma do¤rultusunda yenibir umut olacakt›r.” (“Demokratik Güçbirli¤i”,Deklarasyon’dan)

DG, “bugün içinyerellerde, yar›n isegenelde iktidar olmakiçin çal›flmaya ça¤›r›-yor”. Burada ister iste-mez k›lavuzu Karayal-ç›n/SHP olan›n duru-munu görüyoruz. DG,seçimlerle önce yereliktidara tutunmak,sonra da e¤er ömrü ve-fa ederse “genelde ikti-dar” olmak istiyor.“Genelde iktidar” ol-mak, hatta iktidar ol-

mak ne demek? Seçimler ile ne olunabilir? DB’nin“genelde iktidar” dedi¤i fley herhalde hükümettir!DG’yi oluflturan partiler hükümet ve iktidar›n ay-n› fleyler olmad›¤›n› pek ala bilirler. Keza iktida-r›n seçimlerle filan al›namayaca¤›n› da. Halk›m›z›seçimlerde, seçimler vas›tas›yla iktidar›n al›nmas›için çal›flmaya ça¤›rmak, halk›m›z› yan›ltmak, ifl-çi s›n›f› ve emekçilerin devrimci s›n›f bilincini bu-land›rmakt›r. Bunlar kuflkusuz ki, parlamenteravanakl›¤›n dik alas›d›r. Böylece görüyoruz ki,kör ile yatan›n flafl› kalkmas› misali Karayal-ç›n/SHP kli¤i ile ‘Güçbirli¤i’ yapanlar, parlamen-tarist bir deklarasyona imza koyarak halklar›m›-z›n karfl›s›na ç›k›yorlar.

E¤er ona inanacak olursak, DG bize, beledi-yeleri yerel iktidar organlar› olarak sunuyor. Bele-diyelerin “yerel iktidar” organlar› oldu¤u ve se-çimlerle yerel iktidarlar›n al›nabilece¤i su kat›l-

6 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 7: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

mam›fl sivil toplumcu görüfllerdir. Bu düflüncele-rin sahipleri Türkiye gerçe¤inden bihaber olduk-lar› kadar, geride kalan dönemin belediye yöneti-mi deneyimlerinden de bir fley anlamam›fllard›r.Türkiye’de kentlerin “yönetimi” ikiye bölünmüfl-tür. Ama yerel iktidar söz götürmez biçimde vila-yete/valili¤e aittir. Yerel siyasal otorite ona aittir.Kentsel hizmetler ise belediyenin “yönetim” ala-n›na girer. Anayasa’da yerel yönetimlerin alan›flöyle tarif ediliyor:

“Madde 127 – Mahalli idareler; il, belediyeveya köy halk›n›n mahalli müflterek ihtiyaçlar›n›karfl›lamak üzere kurulufl esaslar› kanunla belirti-len ve karar organlar›, gene kanunda gösterilen,seçmenler taraf›ndan seçilerek oluflturulan kamutüzel kiflileridir.” Yerel yönetimleri “yerel iktidar”olarak görmek, göstermek flaflk›nl›k, aymazl›k de-¤ilse düpe düz kendini kand›rmakt›r. Tabii dahakötüsü de emekçilerin yan›lt›lmas›d›r. E¤er biryerel iktidardan söz edilecekse bu siyasi otorite-dir. Yerel siyasal otorite de bilindi¤i gibi devleteaittir, devletin tekelindedir. Ve devlet bunu (vali-kaymakam gibi) memurlar›/bürokrasisi arac›l›¤›ile kullan›r. Burjuva, küçük burjuva reformizmi-nin el ele vererek yayd›¤› yerel yönetimlerin yereliktidarlar oldu¤u ve yerel iktidarlar›n seçimlerleal›nabilece¤i reformist, parlamentarist düflünce-siyle savafl›m, an›n özel görevi olarak büyük birönem tafl›maktad›r.

EMEKÇİLERİN BURJUVA BİLİNÇ DÜZEYİ VEDEVRİMCİ TAKTİK

Genel olsun yerel olsun seçimlerde, iflçi s›n›-f› ve emekçilerin, ezilenlerin politikaya ilgisi yük-seliyor, politik duyarl›l›¤› art›yor. Seçim dönem-lerinin bu gerçe¤i bir tesadüf say›lmamal›d›r. Bu-rada büyük halk kitlelerinin burjuva düzen içeri-sinde kendili¤inden elde edebildi¤i bir bilinç biçi-mi, bir bilinç düzeyiyle karfl› karfl›yay›z. Emekçi-lerin burjuva s›n›f bilincinin bir türevidir bu. Mil-yonlarca ve on milyonlarca iflçi ve emekçi, ezilen,belediye baflkanl›¤›, belediye meclisi üyeli¤i (yada milletvekilli¤i vb.) burjuva egemenli¤in geneloy ile belirlenen bu tali kurumlar›n›n kararlar›n›nkendileri ile kendi ç›karlar› ile ilgili oldu¤unu vekeza bu kurumlara getirilecek görevlilerin belir-lenmesinde oylar›n›n bir de¤erinin oldu¤unu dü-

flünüyorlar. Burjuva s›n›f bilinci düzeyinde -yanikurulu düzen koflullar› alt›nda burjuva egemenli-¤in bu tali kurumlar› içerisinde, seçti¤i temsilcile-rin kendi ç›karlar›n› korumas›n›, savunmas›n› is-tiyor. Tabii bu kurumlar üzerine s›n›f mücadele-si, daha sonra da farkl› biçimlerde sürüyor.Emekçiler, s›n›f mücadelesinin bu düzeyini ken-dili¤inden kavr›yor.

Kitle bilincinin bu düzeyi dikkate al›nmaks›-z›n denilebilir ki, devrimci politika ad›na hiçbirfley yap›lamaz. Çünkü esasen zaten devrimci tak-ti¤in konusu da, milyonlarca emekçinin bu burju-va bilinç düzeyinin devrimci dönüflümüdür.

‹flçi s›n›f› ve emekçilerden, ezilenlerden yanaolma iddias› tafl›yan devrimci parti ve örgütlerin,emekçilerin politikaya ilgilerinin yükseldi¤i buan›n gerektirdi¤i ilgiyi göstermemeleri dikkat çe-kici oldu¤u kadar düflündürücüdür de. Seçimlerpolitik savafl›m›n bir an› oldu¤una göre bu herfleyden önce s›n›f savafl›m›nda bir geride kalmadurumudur. Politik bir zaaft›r.

7TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 8: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Bu zaaf›n esasen yaflam-sal oldu¤u muhakkak vur-gulanmal›d›r. Yaflamsald›rçünkü, burada söz konusuolan devrimci parti ve örgüt-lerin varl›k hakk›d›r. ‹lanedilmifl devrimci önderlikiddialar› ile esasen bununinkar›ndan baflka bir fley ol-mayan kendine dönüklük yada emekçilere, büyük halkkitlelerine kapal›l›k, yaban-c›l›k pek ço¤u için, art›k birkronik hastal›k hali alm›flt›r.

Devrimci parti ve örgüt-lerin seçimlerde sürecek po-litik savafl›ma gerekli ilgi veduyarl›l›¤› gösterememeleriher fleyden önce kitlelere ya-banc›laflman›n bir yans›mas›kabul edilmelidir. Çünkükitlelerle ba¤lar› olan hiçbir parti ya da örgüt kit-lelerin ilgi duydu¤u hiçbir sorunda kolay kolayseyirci durumuna düflemez. Kitlelerden kopuk-luktan rahats›zl›k duyulmas›, bu durumu aflmakiçin kitlelerin politik duyarl›l›¤›n›n yükseldi¤iböyle ‘an’lar› de¤erlendirmek için olanakl› en faz-la çaban›n harcanmas›n› getirmesi gerekmez mi?Bunu da göremiyoruz. Demek ki, daha kötüsükitlelerden kopukluk durumundan çok da rahat-s›zl›k duyulmamas›d›r ki, bu da durumun flu ve-ya bu ölçüde al›flkanl›¤a dönüfltü¤ünü gösterir.

Tabii ki, nesnel güç s›n›rl›l›¤› da bu duyarl›-l›k zaafiyetinde rol oynuyor. Fakat güç s›n›rl›l›¤›-n› aflman›n kitlelere gitmekten, politik duyarl›l›¤›yükseltmekten baflka yolu var m›?

Parlamenter hayallerle ideolojik savafl›m›n,devrimci harekette seçimler dahil parlamentodandevrimci amaçlarla yararlanma takti¤ini küçüm-seyici sonuçlara yol açmas› da bir di¤er etken ola-rak belirtilebilir.

Devrimci hareketin kitlelerle iliflkilenifli so-runu üzerinde önemle duruyoruz.

Mücadele için nesnel durumun uygunlu¤uve as›l sorunun kitlelerin devrimci önderliktenyoksunlu¤u oldu¤u hemen her devrimci parti yada örgütün tespit ve görüflüdür. fiu iki veriyi en

yal›n biçimde sunmakgerekiyor.

Kitleler devrimci ön-derlikten yoksun ve devrim-ci önderlik aray›fl› içindeler,bu bir. Ve iki, devrimci partive örgütler kitlelerdenkopuklar. Art›k bu tablo dakitlelerden kopuk olanlar›ndevrimci önderlik id-dialar›n›n lafta kalaca¤›n› vebir sözde kalan devrimci ön-derlik iddias›n›n devrimcilafazanl›ktan öte bir fleyüretmeyece¤ini söylemekbile fazlad›r. Bu iki temel et-kenden devrimci geliflmeninilerletilebilmesi için nas›l birtaktik sonuç ç›kar›labilir?Devrimci bir taktik hareketplan› bugün hangi amaca

ba¤lanmal›d›r? Di¤er bir ifadeyle 2004 yerelseçimlerinde yürütülecek politik savafl›mda taktikamaç nedir ya da ne olabilir?

2004 yerel seçimlerinde amaç, kitlelere ba¤-lanmak ya da kitlelerden kopuklu¤a son vermek-tir. Amaç aç›kl›¤› devrimci takti¤in birincisorunudur. Zaten taktik hareket plan› da iflte buamac› gerçeklefltirmeye kilitlenmelidir; ama kufl-kusuz dönemin veya an›n içerisinde bar›nd›rd›¤›devrimci olanaklar› realize etmek de devrimcitakti¤in görevidir. Bu bak›mdan olas› birçokhareket plan› tasarlanabilir tabii. Ama bu olas›hareket planlar›n›n baz› ortak temel özellik-leri/de¤iflmezleri olacakt›r. Emekçilere aç›k dev-rimci bir programla gitmek gibi; keza, seçimlerdes›n›f mücadelesinin adaylar etraf›nda örgütlen-mesi ve olanakl› en genifl alanda yürütülmesi gibi.

Yerel seçimlerde politik savafl›m› olanakl› engenifl alanda ba¤›ms›z devrimci sosyalist adaylar-la yürütme marksist leninist komünistlerin ter-cihi oldu¤u kadar, devrimci ve ilerici güçlerindurumu ve tutumu taraf›ndan da koflulland›r›l-m›flt›r. Tarih, kitlesini arayan öncü partiyi önderparti olma yolunda birbirini tamamlayan ham-lelerle ileri f›rlama hatt›ndan sapmadan yürümeyeça¤›r›yor. “Kitlelere hücum” parolas› yol göstericiönemini bütünüyle koruyor.n

8 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

2004 yerel seçimlerinde amaçkitlelere ba¤lanmak ya da kitlelerden

kopuklu¤a son vermektir. Amaçaç›kl›¤› devrimci takti¤in birinci

sorunudur. Zaten taktik hareket plan›da iflte bu amac› gerçeklefltirmeye

kilitlenmelidir; ama kuflkusuz döneminveya an›n içerisinde bar›nd›rd›¤›

devrimci olanaklar› realize etmek dedevrimci takti¤in görevidir. Emekçilereaç›k devrimci bir programla gitmek

gibi keza, seçimlerde s›n›f mücadelesinin adaylar etraf›ndaörgütlenmesi ve olanakl› en genifl

alanda yürütülmesi gibi.

Page 9: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

PATLAYICI MADDELER HER YERDEBİRİKİYOR

Bugün uluslararas› geliflmelerin merkezin-de duran sorun, Irak iflgali ve büyüyen direnifl-tir. Tüm politik güçler bu gerçek karfl›s›nda birtutum almak zorunda kal›yorlar. Proletarya veezilenleri genifl ölçüde birlefltiren Irak’›n iflgalisorunu, emperyalistler ve uflak devletler cephe-sini bölmeye devam ediyor.

Öncü direnifl güçleri ve Irak Arap halk›,Ba¤dat teslimiyeti flokunu tümüyle atlatm›fl du-rumdalar. Örgütlü mücadele büyüyor ve yereltemelde boy veren direnifl gruplar› birleflik ör-gütlenme ve mücadele için ulusal düzeydead›mlar at›yorlar.

Askeri tekni¤in elveriflli biçimlerine dayal›flehir gerillas› takti¤i uygulayan direnifl güçleri-nin, Ekim ay› bafl›ndan itibaren günde 35 sald›-r› gerçeklefltirdikleri bizzat ABD Korgenerali R.Sanchez taraf›ndan itiraf edildi. Ba¤dat, Tikritve Felluce’yle s›n›rl› kalmayan, Musul, Kerkükve Nas›riye’de etkili vurufllar gerçeklefltiren ge-

rillalar›n, CIA’n›n ve “Geçici Yönetim Konse-yi”nin üstlendi¤i Ba¤dat Oteli’ne, Wolfowitz’in(gizlice) kald›¤› s›rada El Reflit Oteli’ne ve Na-s›riye’deki ‹talyan karargah›na karfl› gerçeklefl-tirdikleri cüretkar sald›r›lar; Bush’un 2 saatlikgizli “ziyaretinden” iki gün önce yine gizli bir“ziyaret” için Ba¤dat’ta bulunan ‹ngiltere D›flifl-leri Bakan› Jack Straw’›n füze salvosuyla “uyku-sundan kald›r›lmas›”, iflgalci güçlerin istihba-ratç›lar›na, diplomatik ve askeri temsilcilerine,iflbirlikçi yönetimin üyelerine yönelik politiksuikastler ile, pefl pefle düflürülen helikopterler,baflta ABD olmak üzere, iflgalci güçleri ve iflgal-ci güç göndermeyi düflünen devletleri büyükbir moral bozuklu¤una, umut kayb›na ve sa-vunma pozisyonuna itti.

Ekim ay› bafl›nda kuruldu¤u aç›klananCondellizza Rice elebafl›l›¤›ndaki “Irak’ta istik-rar grubu” sefil bir duruma düflerken, Powell,“bu kadar›n› beklemiyorduk” itiraf›nda bulun-du! Ayn› süreçte ve takibeden k›sa dönemdePakistan asker gönderme iflini defterden sildi;Belçika, “asker göndermenin söz konusu olma-

9TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Ana Çizgileri ve Ak›fl Yönüyle Politik Geliflmeler

Ezilenlerin Devrimci UyanışıGüçleniyor

Page 10: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

d›¤›n›” bildirdi; Portekiz veBangladefl asker gönder-mekten vazgeçtikleriniaç›klad›lar; BM ise Irak’tantamamen geri çekildi! ABD,Arap köylülerinin meyvebahçelerini sökmeye bafllar-ken, Mukteda El Sadr’a ba¤-l› fliiler bir hafta içinde ikikez ABD askerleriyle çat›fl-maya girip iflgalci kan› ak›t-t›lar ve ulusal direnifl flehit-leri verdiler.

Saddam’›n Tikrit’te ifl-galci güçlere esir düflmesi,ABD’nin kadr-i mutlakl›¤›üzerine kurulu komplo te-orilerini bir kez daha reziletmekle kalmad›; son birkaç ayd›r can›n› kurtarmakiçin anlaflma peflinde kofltu-¤u ya da Ba¤dat teslimiyeti öncesi ABD’yle an-lafl›p Rusya’ya s›¤›nd›¤› gibi psikolojik savaflyalanlar›na inanmakta duraksamayanlara dabir ders verdi. Sömürgeciler ve ba¤lafl›klar›Saddam’›n esir edilmesiyle moral bulsalar da,“huzur” bulamad›lar. Onlar›n sömürgeci umut-lar›n›n ve beklentilerinin aksine, Ba¤dat tesli-miyeti sonras› kazand›¤› sömürgecili¤e karfl›ulusal mücadele özelli¤i daha fazla berraklafla-rak sürüyor Arap direnifli.

ABD birlikleri, floku atlatan, kendini ör-gütleyen ve savafl›m› yayan Irak Arap halk› kar-fl›s›nda, zafer kazanm›fl ruh hali ve konumdan,kayg›, korku ruh hali ve savunma konumunageçmifl bulunuyorlar. ‹ki bine yaklaflan ölüleri,binlerle say›lan yaral›lar›, firarlar›, psikolojikdengesi bozulanlar› ve iflgale inanc›n› yitirmifl-li¤iyle emperyalist ABD ordusu Bush yöneti-minden çözüm bekliyor ve Bush yönetimine öf-ke biriktiriyor.

ABD emperyalizmi tüm bu geliflmeler ne-deniyle, ayn› amaca hizmet edece¤ini varsayd›-¤› iki yeni taktik gelifltirmeye karar vermifl gö-rünüyor.

Bunlar›n birincisi, ifl-galci zulümde s›n›r tan›-maz bir sald›rganl›kla IrakArap halk›n› y›ld›rmak,umutsuzlu¤a yöneltmekve direniflçilerin iradesinik›rmak. Kent ve kasabala-r›n (girenin, ç›kan›n, için-de hareket edenin belliolaca¤› “bir akvaryuma”dönüfltürülmek hedefiyle)d›fltan ve içten dikenli telöbekleriyle bölünmesi; envahfli biçimlere büründü-rülen ev bask›nlar›; s›n›rtan›maz hale gelen tutuk-lamalar; ve t›pk› Nisan ön-cesi gibi ya¤d›r›lan bom-balar bunun kimi örnekle-ridir.

‹kincisi, sömürgeci-likten himayeci sömürgecili¤e gerileme. Böyle-likle direniflçilerin ilk hedefi olmaktan kurtul-ma. Dünya ölçe¤inde büyüyen nefretin önünükesme. Asker aileleri ve askerler baflta olmaküzere iç tepkilerin büyümesini engelleme.

Ancak bu yollar›n ikisi de ç›kmazd›r. Bi-rincisi Irak Arap halk›n›n öfke ve kinini, dola-y›s›yla da direnifli körüklemekte; ikincisi, bü-yüyen, yayg›nlaflan, inisiyatif alan direnifl ger-çe¤i ve iflgalin dayanaklar›n›n zay›f durumu ne-deniyle, hiç de¤ilse bu aflamada daha çok bir ta-sar› olarak kalmaktad›r. Her fleye ra¤men uygu-land›¤›nda ise iflgalci egemenli¤i daha da geri-leyecektir.

‹flgalin dayana¤› olan ve “Geçici YönetimKonseyi”nde örgütlenmifl bulunan fiii Arapla-r›n bir bölümü, Güney Kürdistan Kürtleri,Türkmenler ve di¤er güçlerin ABD’nin uygungörece¤i inisiyatif alan›ndan azami ölçüde ya-rarlanma mücadelesine girmek isteyecekleri vebunun (iç savafl olas›l›¤› bir yana) muhtemelpolitik sonuçlar›na bölge devletlerinin büyükilgisi gerçe¤i de himayeci sömürgecilik plan›-n›n ç›kmazlar›ndan biridir.

10 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

ABD emperyalizmi ve suç ortaklar›n›nIrak’ta yedikleri darbeler ve

çaresizlikleri, günümüz dünyas›ndaemperyalistlere savafl açman›n,

emperyalist sistemin d›fl›ndaaray›fllara girmenin çocukça bir heves

veya bofl bir ifl oldu¤u biçimindekiideolojik ve politik teslimiyeti parçala-maktad›r.Irak Arap halk›n›n direnifli

dünya proletaryas› ve ezilenlerin saflar›na

moral ve mücadele arzusu tafl›makta,umudu büyütmektedir. Kazanmaduygu ve inanc›n›n Ortado¤u

topra¤›na yeniden sa¤l›kl› bir tohumolarak düflmesi, bu gerçe¤in özel veönemli bir yönünü oluflturmaktad›r.

Page 11: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Geliflmeler, direniflin güç toplamas›, birle-flik bir irade kazanmas›, otoritesini geniflletme-si; iflgalcilerin ise kan, moral ve mevzi kaybet-mesi yönünde sürecektir.

***

Irak’taki mücadele (ABD flahs›nda) emper-yalistlerle, (direniflçiler flahs›nda) ezilenler ara-s›nda aç›k bir cephe savafl› biçimini alm›fl bulu-nuyor.

ABD emperyalizmi ve suç ortaklar›n›nIrak’ta yedikleri darbeler ve çaresizlikleri, gü-nümüz dünyas›nda emperyalistlere savafl aç-man›n, emperyalist sistemin d›fl›nda aray›fllaragirmenin çocukça bir heves veya bofl bir ifl ol-du¤u biçimindeki ideolojik ve politik teslimi-yeti parçalamaktad›r.

Irak Arap halk›n›n direnifli dünya proletar-yas› ve ezilenlerin saflar›na moral ve mücadelearzusu tafl›makta, umudu büyütmektedir. Ka-zanma duygu ve inanc›n›n Ortado¤u topra¤›nayeniden sa¤l›kl› bir tohum olarak düflmesi, bugerçe¤in özel ve önemli bir yönünü olufltur-maktad›r.

ABD’nin gelecekte maddi, mali ve moralcephede bir depremle yüz yüze kalma olas›l›¤›,daha bugünden Bush’un de¤iflik k›ta ve ülke-lerde öfkeli protestolarla karfl›lanmas› emper-yalist rakiplerini memnun etse de; h›rpalanmave teflhirin iflgalcilerle s›n›rl› kalmamas›, ABDve suç ortaklar›na yönelik nefretin, onlar›nflahs›nda giderek antiemperyalist bir berrakl›¤abürünmesi; Irak’ta ABD ve ‹ngiltere’nin yenil-gisinin Ortado¤u’da yaratabilece¤i kimi sonuç-lar ile proletarya ve ezilenler cephesinin kendi-ni gelifltirmesi, tüm emperyalist dünyay› karakara düflündürmektedir. Emperyalist cenahta,Irak “sorununun” belirli, özellikle de yang›n›nOrtado¤u’yu sard›¤› koflullarda, bir sistem so-runu olarak görülmesi ve halklar karfl›s›ndaABD’yle “dayan›flma” e¤ilimine girilmesi süprizolmayacakt›r.

Sonuç olarak, Irak’ta kimin kazanaca¤› ye-rel, bölgesel bir sorun olmaktan ç›km›fl, ideolo-

jik, politik, moral boyutlar›yla uluslararas› birniteli¤e bürünmüfltür.

Bu nedenle de Irak’ta iflgalcilerin yenilme-si ve direniflin kazanmas› için mücadele dünyakomünist, devrimci ve antiemperyalistlerinin;proletarya ve ezilenlerin temel görevidir. ‹çin-den geçti¤imiz süreçte bundan daha acil ve da-ha önemli bir enternasyonalist görev yoktur.

***

ABD emperyalizmi, Irak’ta yo¤unlaflt›rd›¤›Ortado¤u savafl›nda, Filistin, Suriye ve Lübnancephelerine do¤rudan ya da siyonist ‹srail ara-c›l›¤›yla sald›r› ve bask›lar›n› sürdürüyor.

‹srail’in Filistin halk›n› soyk›r›mdan geçir-mesine ve siyonist tecrit duvar›na tam destekveren, BM Güvenlik Konseyi’nde ve Genel Ku-rul’da ‹srail aleyhine tüm kararlar› veto eden vered oyu kullanan; ‹srail’in Suriye ve Lübnan’abomba ve füze ya¤d›rmas›n› meflru ilan eden,boyun e¤dirmek ve teslim almak için Suriye’yeekonomik ambargo koyan ABD emperyalizmi,Irak kapan›ndan kurtulamad›¤› için flimdilikdaha ileri gidemiyor.

Tüm bunlar, Filistin halk›n›n siyonist ‹sra-il’e karfl› kahraman direnifli, tüm bask›lara kar-fl›n Filistin’de ‹ntifada ve silahl› direnifli bast›r-maya giriflecek bir hükümete izin verilmemesi,CIA konvoyuna Gazze’de giriflilen gözüpek sal-d›r›, Suriye ile Lübnan aras›nda imzalanan yeniiflbirli¤i anlaflmas›, direnifle kat›lmak için Irak’ageçen Arap gönüllüler ve tüm Ortado¤u’daABD karfl›t› gösterilerle yan›tlan›yor.

***

ABD emperyalizmi 11 Eylül sonras› iflgaletti¤i Afganistan’da da ç›kmaza yürüyor. Karzairejiminin Kabil’e hapsolmas› ve gerçekte iflasetmifl oluflu bir yana, iflbirlikçi savafl a¤alar› bir-birleriyle çat›flmaktan kaç›nam›yor, daha daönemlisi sorumlu olduklar› alanlarda egemen-liklerini sürdürmekte her gün biraz daha zorla-n›yorlar. Gülbeddin Hikmetyar önderli¤indeki

11TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 12: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Hizbi ‹slami Afganistan’›nkuzeyinde, Taliban ise gü-neyde etkinli¤ini art›r›-yor. Hizbi ‹slami ve Tali-ban’›n nisbeten büyükgruplar halinde hareketettikleri, devletin yerelotoritelerine ve emperya-list kurulufllar›n temsilci-lerine karfl› ciddi sald›r›la-ra giriflti¤i biliniyor. Bunedenledir ki, BM, NATOaskerlerinin “bar›fl gücü”olarak Kabil’in d›fl›nda dagörev yapabilecekleri ka-rar›n› almak zorunda kal-d›. ‹flgalciler art›k resmiolarak da tüm Afganistan’da savaflacak, Karzairejimini ve iflgali sürdürmeye çal›flacaklar. Hik-met Çetin’in NATO’nun bafl sivil bürokrat› ola-rak Afganistan’da görevlendirilmesinin ve Türksermaye ordusu askerlerinin Afganistan’a git-mesi tart›flmalar›n›n sebeb-i hikmeti budur.Pentagon yaln›zca Irak’ta de¤il Afganistan’dada debeleniyor.

***

“Uluslararas› hukuk”un bofl, gülünç birsöz haline geldi¤i, Bush’un Japonya teftiflinde ,“BM’nin yaflland›¤› ve reforma ihtiyac› oldu-¤u”nu söyledi¤i emperyalist küreselleflme dün-yas›nda, emperyalistler aras› çeliflkiler kendile-rini dolayl› ve dolays›z mücadeleler, farkl› dev-letler aras›ndaki yeni anlaflmalar vb. biçimle-rinde su yüzüne vuruyor.

ABD’nin ‹srail’e koflulsuz deste¤ine karfl›n,BM Genel Kurulu’nda 144 devletin siyonist tec-rit duvar›n› “yasad›fl›” ilan etmesi; AB’nin ‹ranhamlesiyle, ABD’nin gerilimi t›rmand›rma poli-tikas›n›n aksine nükleer silahlar›n bildirimi veBM denetimi konusunda anlaflma sa¤lamas›;bundan k›sa bir süre sonra Rusya ve ‹ran’›nnükleer enerji alan›ndaki iflbirli¤ini sürdüre-ceklerini aç›klamalar›; Rusya’n›n Putin ve As-ker Akayev’in kat›ld›klar› törenle K›rg›zistan’da

bir hava üssü açmas›; Rusgenel kurmay›n›n bir NA-TO üyesiyle savaflmalar›-n›n imkans›z olmad›¤›aç›klamas›; Putin yöneti-minin ABD tekellerinineline geçmemesi için pet-rol flirketi Yukos’a el koy-mas› ve Rusya’n›n en zen-gin kapitalisti olarak tan›-nan sahibini tutuklamas›;‹spanya’da düzenlenen 70devletin kat›ld›¤› ve Po-well’in 55 milyar dolaraihtiyaç oldu¤unu aç›kla-d›¤› “Irak’›n Yeniden Ya-p›land›r›lmas›na Ba¤›flta

Bulunanlar Konferans›”nda, ABD’nin 20 milyar300 milyon dolar vaadine karfl›n, AB ve Alman-ya’n›n, s›ras›yla yaln›zca 235 ve 100 milyon do-lar vaad ederek Bush yönetimini büyük bir ha-yal k›r›kl›¤›na u¤ratmalar›; Irak’›n emperyalistdevletler ve tekeller taraf›ndan ya¤malanmas›ihalelerine baflta Fransa, Almanya ve Rusya ol-mak üzere, iflgalde ABD’ye destek vermeyen ül-kelerin d›flta tutulmas›; Putin’in konumunugüçlendiren son seçimlerle Rusya’n›n, yumruks›kmaktan yumruk sallamaya geçme mesaj›vermesi ve yine Rusya’n›n Kyoto anlaflmas›n-dan çekildi¤ini aç›klamas›; Azerbeycan ve Gür-cistan seçimlerinde somutlaflan ve Kafkaslardabüyük çat›flmalar›n tohumu olabilecek mevzisavafllar› gibi örnekler emperyalist dünyan›n iççeliflme, kutuplaflma ve mücadelelerinin sonba-har geçidinin kimi örnekleri oldu.

Devrimlerin, dün oldu¤u gibi bugün de,emperyalistler aras› çeliflmeleri birer dolayl› ye-dek haline getirmesinin nesnel koflullar› vard›rve güçlüdür.

***

Emperyalist küreselleflme sald›r›s› veABD’nin “yeni dünya düzeni” terörü, proletar-ya ve halklar›n mücadelesini durduram›yor.

12 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Sonuç olarak, Irak’ta kimin kazanaca¤›yerel, bölgesel bir sorun olmaktan

ç›km›fl, ideolojik, politik, moralboyutlar›yla uluslararas› bir niteli¤ebürünmüfltür. Bu nedenle de Irak’ta iflgalcilerin yenilmesi ve direniflin kazanmas› için mücadele dünya

komünist, devrimci ve antiemperyalistlerinin; proletarya veezilenlerin temel görevidir. ‹çinden

geçti¤imiz süreçte bundan daha acil vedaha önemli bir enternasyonalist

görev yoktur.

Page 13: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Proletarya ve ezilenlerin kölece boyun e¤i-fline ayarlanm›fl emperyalist planlar bir bir bo-fla ç›k›yor.

Ekim Devrimi’nin y›ldönümü öncesi yap›-lan bir ankette Rus proletaryas› ve emekçileri-nin yüzde 42’si, “bugün olsa yine Bolflevikleridesteklerdik” der; ABD halk›, Bush rejimininIrak’› iflgal ve yeni dünya düzeni terörünü so-kak gösterileriyle protesto etmeyi sürdürürken,Avrupa proletaryas› ve ezilenler, sonbahar bo-yunca ‹talya, Yunanistan, Almanya, isviçre,Fransa ve ‹ngiltere’deki grev, genel grev ve gös-terileriyle emperyalist küreselleflme sald›r›s›n›nekonomik ve toplumsal terörünü, Irak’ta süreniflgali ve Bush flahs›nda ABD’yi protesto ettiler.Onbinler ve yüzbinlerin bir araya geldi¤i bu ey-lemler, mücadele dinamiklerinin canl›l›¤›n› vegenifl bir temele sahip bulundu¤unu bir kez da-ha ortaya koydu.

Bütün u¤ursuz, inançs›z ve komplocu “ke-hanet”lerin aksine, son örnekleri Davos ve Hin-distan’da görülen emperyalist küreselleflme sal-d›r›s›na karfl› geliflen enternasyonal kitle hare-keti istikrarl› ve kararl› bir dinamik oldu¤unugösterdi. Onun zaaf ve yetmezlikleri bir olgu-dur; bu olgunun gösterdi¤i veya kan›tlad›¤› bi-ricik gerçek ise, bu zaaf ve yetmezliklerin an-cak iradi müdahalelerin eseri olarak çözülece-¤idir. Komünistlerin görevi, zaaf ve yetmezlik-ler hakk›nda malumun ilan›yla u¤raflmak veyam›zm›zlan›p durmak de¤il, çözüm gücü olmakiçin pratik yo¤unlaflmad›r.

‹ngiltere’deki görkemli protestolar d›fl›nda,daha önce dikkat çekildi¤i gibi, Bush, teftiflegitti¤i Avusturalya, Filipinler, Japonya, Hong-kong’da da proletarya ve ezilenlerin protestogösterileriyle karfl›land›. Bush’un ‹ngiltere’deBlair’le birlikte bir kaç saatli¤ine u¤rad›¤› bire¤lence mekan›nda güvenlik için 1 milyon ster-lin harcanmas›, emperyalist elebafl›lar›n, ‹flçile-rin ve ezilenlerin gazab›ndan ve fliddetindenduyduklar› korkunun düzeyini gösteriyordu.Bush’un gizli “Ba¤dat ziyareti” bunun son ve ençarp›c› ifadesi oldu. ABD’den itibaren gölgesin-den bile gizlemeye çal›flarak, y›k›m içindeki as-

kerlerine moral vermeye giden; buna karfl›n ens›k› biçimde korunan Ba¤dat hava alan›na uça-¤›n›n ›fl›klar› söndürülmüfl biçimde indirilen;burada direniflçilerin sald›r›s›na u¤ramama ta-lihine ererek iki saat kalmay› baflaran ve bu bü-yük maceras›n› ancak ABD’ye döndükten sonraaç›klama cesareti gösteren dünya halklar›n›naz›l› düflman› Bush, emperyalist fleflerin ve el-lerini halk›n kan›na bulaflt›ranlar›n korkular›-n›n foto¤raf› ve itiraf›yd›.

Proletarya ve ezilen halklar›n mücadelesi,Irak, Kolombiya, Nepal, Peru, Filipinler, Filis-tin, ve Bolivya örneklerinde görüldü¤ü gibidevrimci kitle fliddeti ve silahl› mücadele bi-çimlerinde de sürüyor veya patlak veriyor. Do-minik, Lübnan ve Nepal’de gerçeklefltirilen ge-nel grevler, Meksika’da yüzbini aflk›n gösterici-nin meydanlar› zaptetmesi El Salvador’dan son-ra Uruguay’da da özellefltirme sald›r›s›n› püs-kürten mücadeleler ve Lesoto’da tekstil iflçileri-nin 2 flehit ve 150 yaral› vermelerine yol açaneylemleri de burada ayr›ca kaydedilmelidir.

Ekim sonunda, Kolombiya’da proletaryave ezilenlerin, devlet baflkan› Uribe’nin referan-dumla onaylatmak istedi¤i 15 maddelik gericianayasal düzenleme ve IMF paketini reddetme-si; ayn› dönemde baflkent Bogota’daki yerel se-çimleri sol e¤ilimli muhalefet partisinin kazan-mas›, ABD ve Kolombiya oligarflisini korkut-mak kadar, Latin Amerika’daki politik tabloyubir baflka cepheden daha gözler önüne serdi.Keza bu politik tablonun temel ögelerinden bi-ri olarak, ana kuvvetini FARC’›n oluflturdu¤usilahl› mücadele, ABD’nin afla¤›l›k “Plan Ko-lombiya”s›na ve iflbirlikçi oligarflinin çok yönlüezme taktiklerine meydan okuyarak; onlar›nsald›r› ve tuzaklar›n› aflarak yoluna devam edi-yor. Onbinlerce gerillan›n seferberli¤ine ve hal-k›n gücüne dayanan silahl› mücadele, yaln›zcaKolombiya’da de¤il, baflta Güney Amerika ol-mak üzere, dünyan›n de¤iflik köflelerinde birumut, enerji ve güç kayna¤› rolünü oynuyor.

Nepal’de silahl› mücadele ABD ve iflbirlik-çi rejimin tüm ç›rp›n›fllar›na karfl›n politik veaskeri etkisini artt›r›yor. Genifl ve etkin bir des-

13TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 14: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

tek bulan politik genel grev ve di¤er kitle mü-cadelesi biçimleriyle Nepal devrimi kararl› geli-flimini sürdürüyor.

Güney Kore’de iflçi s›n›f›n›n, ö¤rencilerinve ezilenlerin y›lmak bilmez sokak çarp›flmala-r›, yaln›zca iflbirlikçi rejimi de¤il, üs ve askerle-rini koruma meselesi baflta olmak üzere, bir di-zi konuda ABD emperyalizmini de zorluyor veyeni aray›fllara itiyor.

ABD’nin ambargo ad› alt›ndaki yeni bo¤azs›kma terörüne meydan okuyan Küba ve em-peryalist k›skaca boyun e¤meyen Kuzey Kore,ABD’ye öfke ve kinle yüklü olan, ortaya koya-mad›klar› bir isyan duygusuyla yaflayan kitlele-re moral ve direnme iste¤i tafl›yor.

Ve tüm bunlar›n d›fl›nda, Ayaklanmalaryüzy›l›na Bolivya’dan eklenen yeni halka, sos-yalist bahar›n müjdecisi olan cemrenin “havayadüfltü¤ü”nü bir kez daha ortaya koydu. Do¤al-gaz›n özellefltirilmesine karfl› bafllay›p, devletbaflkan› Lozada’n›n istifa ederek, halk düflman-lar›n›n ve hainlerin s›¤›na¤› ABD’ye kaç›fl›ylason bulan halk ayaklanmas›, proletarya ve ezi-lenlerin birleflik eseri oldu.

Bolivya ayaklanmas›, emperyalist küresel-leflme koflullar›nda keskinleflen s›n›f çeliflkileri-ne; derinleflen ve yayg›nlaflan toplumsal y›k›-ma, burjuvazinin artan yasal ve yasad›fl› terörü-ne karfl›, emperyalist boyunduruk alt›ndaki ül-kelerde patlay›c› maddelerin müthifl ölçüde y›-¤›ld›¤›n›, birikti¤ini ve her an atefl alabilece¤inigösterdi. Patlamalar›n biçimi, hedefleri ve yara-taca¤› sonuçlar tek tek ülkelerde proletarya veezilenlerin mücadele geleneklerine, özgün po-litik, ulusal, dini etkenlere, örgütlülük düzey-lerine ve bask›n ideolojik flekillenifle ba¤l› ol-maktad›r ve olacakt›r. Hiç de¤ilse 21. yüzy›lGüney Amerika ayaklanmalar› ne yaz›k ki, ko-münist ve devrimci öncülerin kitlelerin gerisin-de olduklar›, dahas›, ayaklanma anlar›nda onudevrime yöneltecek bir örgütlülük, irade ve ka-rarl›l›¤a sahip bulunmad›klar›n› gösterdi. Kezadünya komünist ve devrimci hareketinde “kit-lelerin durumu”, “kitlelerin ruh hali”, kitlele-rin e¤ilimleri” konusunda yap›lan olumsuz,

afl›r› temkinli hatta umutsuz vurgular›n, kitle-lerin de¤il, bu parti ve örgütlerin gerçe¤ini vey›¤›nlardan kopukluk, kendine dönüklük dü-zeyini ifade etti¤i pratikte a盤a ç›kt›. Proletar-ya ve ezilenlerin, s›n›f çeliflkilerinin ve s›n›fmücadelesinin yak›c› ve sert koflullar› alt›nda,90-91 dönemecinden sonra ortaya ç›kan flok,gerileme ve krizi, içe dönmüfl, s›n›f mücadele-sinin her günkü gerilimini pratik olarak du-yumsamayan öncülerinden daha h›zl› aflt›klar›görülüyor. Bu en baflta, politik çözüm bekleyenbir sorundur.

EZİLENLER ÖZGÜRLÜK İÇİN ÇATIŞIYOR

Irak’a iflgal birlikleri gönderilmesi, yak›ndönemin en önemli sorunuydu. Bölgesel çelifl-melerin aya¤a kalkt›¤› söz konusu sorun, Türkburjuva devletinin ve ABD’nin yenilgisiyle sonbuldu.

TÜS‹AD’›n muhtemel mali ve ekonomikfaturalar›, iç politik atmosferi sertlefltirece¤i veAB’nin e¤ilimleri nedenleriyle uygun bulmad›-¤›; generallerin ve hükümetin ise mutlak deste-¤ini alan iflgalci birlik gönderme plan›, burjuvameclisten geçti, fakat, Irak Arap halk›n›n silah-l› direnifli koflullar›nda ve onun bir sonucu ola-rak, varl›klar› ABD nezdinde afl›r› de¤er kaza-nan, baflta KPD ve YNK olmak üzere, “GeçiciYönetim Konseyi”nin karfl› ç›k›fl› sonucu suyadüfltü.

7 Ekim’de Türk sermaye meclisinde kabuledilen iflgalci birlik gönderme tezkeresi, 13Ekim’de genel kurmay›n medya birifingine ko-nu olmufltu. Generaller ve hükümet karar›nuygulanamayaca¤›n› ak›llar›ndan bile geçirmi-yorlard›. Ne de olsa “stratejik ortaklar›”, “Kürtafliret reisleri”ne ve de iktidars›z “geçici kon-sey”e ald›racak de¤ildi! Üstelik çok zor durum-da oldu¤u için “müslüman Türk kurtar›c›lara”iyice mecburdu! Fakat bir kez daha “hayal k›-r›kl›¤›na” u¤rad›lar. Irak Arap halk›n›n iflgalci-leri reddetmesi ve silahl› direnifli nedeniyle Gü-ney Kürdistan Kürtlerine ve “geçici konsey”deyer alan di¤er baz› güçlere adeta mahkum bu-

14 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 15: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

lunan ABD emperyalizmi,“stratejik uflak”l›¤›n› öv-dükten sonra, “stratejikorta¤›”n› yüzüstü b›rak-makta; generalleri ve hü-kümeti iki paral›k haledüflürmekte tereddüt et-medi.

K›rm›z› çizgileri sili-nen, can att›¤› halde iflgal-ci birlik göndermesi en-gellenen ve nihayet Tala-bani’yi Irak devletinin enüst temsilcisi s›fat›yla ka-bul etmek zorunda kalanAnkara’n›n Irak politikas›tümüyle iflas etti.

Tüm bu olup biten-lerden sonra, Tayyip Er-do¤an, CNN ve BBC’yeverdi¤i demeçlerde, “An-kara ile ABD ve ‹ngiliz stratejik ortakl›¤›n›nson olaylardan etkilenmedi¤ini” söyleyerek,Türk burjuvasinin ve devletinin sefil durumu-nu gözler önüne serdi.

Hiç kuflku yok ki, iflgalci birlik göndermetart›flmalar› süreci ve sonlanma biçimi, serma-ye devletinin, generallerin ve hükümetin ABDbuyru¤unda hareket etti¤i gerçe¤ini genifl ke-simlere ulaflt›rd›. ‹flçi ve emekçi kitleler içindebu düflünce ve duygunun geliflmesine yol açt›.

***

Tayyip Erdo¤an’›n hesap vermek, direktif-lerini kaydetmek ve Güney Kürdistan Kürt hal-k›n›n ulusal haklar› konusunda s›n›rlanmas›,HPG ve KONGRA-GEL’in fliddet yoluyla da¤›-t›lmas›, K›br›s görüflmelerinde ABD’nin ç›kar-lar›na daha yak›n duraca¤› kuflkusuz olan Türkburjuva ç›karlar› lehine a¤›rl›k konmas›, Türksermaye oligarflisine ABD’ye ihracat kolayl›kla-r› sa¤lanmas› ve 8,5 milyar dolarl›k kredininkullan›m›na imkan verecek baz› sözlü aç›kla-malarda bulunulmas› gibi konularda destek di-

lenmek için Bush’un “hu-zuruna ç›k›fl›”; ABD’dekisiyonist odaklara göster-di¤i derin muhabbet; fi-nans tekelleri baflta ol-mak üzere, ABD sermaye-sine Türkiye ve KuzeyKürdistan’› ya¤malamaça¤r›lar› burjuva medya-dan büyük övgü ald›. On-lara bak›l›rsa, Türkiye ye-niden ABD’nin güveninikazanm›fl, 1 Mart tezkereyenilgisiyle kopan f›rt›nadinmiflti. Efendi iflbirlik-çisini affetti¤ini tüm dün-yaya aç›klam›fl oldu!

“Neyin karfl›l›¤›nda”diye soruyor burjuva ko-ro ve “Irak’a asker gön-derme karar›n›n h›zla

al›nmas›” diye yan›tl›yor. Oysa hiç de¤ilse,cümleyi, “ve ABD’nin yeni bir direktifiyle, ka-rar›n ayn› h›zla rafa kald›r›lmas›” biçiminde ta-mamlamas› gerekirdi. ‹ncirlik konusunda hü-kümet ve genelkurmay’›n onay›yla imzalanangizli anlaflma, ABD’nin yeni ihtiyaçlar› vb. debir kenarda kals›n!

Elbette, Erdo¤an’›n ABD hacc›n›n esas›geçmifl de¤il, gelecek taraf›ndan belirlenmifltir.

ABD’nin direktifleri flunlard›r: Güney Kür-distan Kürtleri konusunda ABD’yi rahats›z et-me, K›br›s’ta Annan plan›yla masaya otur; ‹n-cirlik’e dair yeni ABD planlar›n› sindir, beklen-tileri karfl›lamaya haz›r ol; Afganistan’a ve ge-rekti¤inde Irak’a iflgalci birlik göndermekte du-raksama; AB içinde truva at› olma yolunda iler-le; ABD tekellerinin Türkiye’deki ya¤ma faali-yetine gölge etme, taleplerini karfl›la; önümüz-deki dönem ABD’nin Ortado¤u ve Önasya’yadönük sömürgeci planlar›na, ambargo, sald›r›ve iflgal biçiminde geliflebilecek tüm emperya-list zulmüne, (iç veya bölge kamuoyu laflar› et-meden) gerekli deste¤i sa¤la; Kafkaslar ve Bal-kanlar’da ABD’nin kuyru¤undan ayr›lma!

15TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Bolivya ayaklanmas›, emperyalist küreselleflme koflullar›nda keskinleflen

s›n›f çeliflkilerine; derinleflen veyayg›nlaflan toplumsal y›k›ma,

burjuvazinin artan yasal ve yasad›fl›terörüne karfl›, emperyalist boyundurukalt›ndaki ülkelerde patlay›c› maddelerinmüthifl ölçüde y›¤›ld›¤›n›, birikti¤ini ve

her an atefl alabilece¤ini gösterdi.Patlamalar›n biçimi, hedefleri ve

yarataca¤› sonuçlar tek tek ülkelerdeproletarya ve ezilenlerin mücadele

geleneklerine, özgün politik, ulusal, dinietkenlere, örgütlülük düzeylerine ve

bask›n ideolojik flekillenifle ba¤l› olmaktad›r ve olacakt›r.

Page 16: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

MGK, D›fliflleri ve hü-kümete bunlar› hazmet-mek ve sindirmek düflü-yor. Generallerin etraf›ndatoplanm›fl bulunan burju-va kesimlerin ve sivil dev-let bürokrasisinden baz›çevrelerin, “Türk burjuvadevletinin özgün ç›karla-r›” konusunda, GüneyKürdistan ve K›br›s zemi-ninde ayak diremeleri de-vam edecek olsa da, iflbir-likçi kapitalist düzenin ge-nel rotas›n›n (ABD’ylestratejik uflakl›k temelin-deki iflbirli¤ini sürdüre-rek) AB’ye ayarlanaca¤›yeterince aç›kt›r.

Tayyip Erdo¤an’›nAKP gemisini güçlü MGKdalgalar›ndan korumakiçin, “muhafazakar de-mokrat” ad› ve yeminlerinin yetmeyece¤ini gö-rüp, himayeci güç veya Kabe olarak Beyaz Sa-ray-Pentagon ipine s›k›ca sar›laca¤›, bu konudayer yer “gözü kara” davran›fllar sergileyece¤i deayr›ca kaydedilmelidir.

***

Faflist MGK diktatörlü¤ünün gerileme sü-reci tedricen, a¤›r ve kontrollü biçimde sürü-yor. Önümüzdeki dönemde bunun ifadesi ola-cak yeni baz› yasal ve anayasal de¤iflikliklergündeme gelecektir. Tuncay Özilhan’›n “TÜS‹-AD olarak Türkiye’yi iki ç›paya ba¤lad›k. Bun-lardan bir tanesi IMF program›, di¤eri 2004’tehedef AB’den tam üyelik takvimi alabilmek ol-mal›” aç›klamas› ve “hükümette reform yor-gunlu¤u olufltu” vurgusu bu do¤rultuda bir ifla-rettir. Keza TÜS‹AD’›n yeni baflkan› Ömer Sa-banc›’n›n devir-teslim töreninde yapt›¤›, “Av-rupa Birli¤ini birinci gündem maddesi olarakgördükleri, siyasi istikrar›n korunmas› ve ger-çeklefltirilen reformlar›n ka¤›t üzerinde kalma-

mas›” biçimindeki aç›k-lama Özilhan’›n sözleriy-le ayn› istikamettedir.Sermaye oligarflisinin te-mel kuvvetleri, günümüzdünyas›nda, s›n›f ç›karla-r›n›n AB’ye kat›lmay› zo-runlu k›ld›¤› konusundahemfikirdirler.

Sermaye oligarflisi-nin “reform yorgunlu¤u”olarak tarif etti¤i olgu,gerçekte, karfl›devrimkamp›ndaki iç mücadele-nin eseridir. Generaller,militarist güçler ve faflistsivil bürokrasi yeni geriad›mlar bir yana, terket-tikleri mevzilerden yarar-lan›lmas›na bile izin ver-memek için tüm imkan-lar› zorlamakta, sahip ol-duklar› güç ve yetkileri

bunu sa¤layacak biçimde kullanmaktad›rlar.

Proletarya ve ezilenlerin, burjuva uyumyasalar›yla do¤an kimi hak ve özgürlüklerdenyararlanmas›n› engellemek için, baflkaca yasa-larla, bürokratik engellerle süreci uzatma ve fi-ili oldu bittiler gibi yöntemler devreye sokul-maktad›r.

169. madde de¤iflikli¤inin TCK 331/1 veTMY 7/2’yle bofla ç›kar›lmas›; 8. madde de¤i-flikli¤inin karfl›s›na TCK 311’le ç›k›lmas› ya da“mahalli dillerde yay›n” yasas›n›n uzun beklet-me dönemi bir yana, yerel radyo ve tv’ler d›flla-narak, üstelik de mümkün olan en sembolikdüzeye hapsedilmesi; Kürtçe özel kurs hakk›-n›n fiili ve bürokratik engellerle felç edilmesi;iflkence davalar›n›n 30 günden daha öteye at›-lamayaca¤› hükmünün çi¤nenmesi, iflkenceylekatletme ve “yarg›s›z infaz” davalar›ndaki per-vas›z beraat kararlar› bunun kimi önemli ör-nekleridir.

Ayn› durum, karfl›devrim cephesinin içmücadelesinde de somutlanmaktad›r. General-

16 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Tüm bunlar, düzen güçleri aras›ndasüregiden iç mücadeleden ayr› olarak,

proletarya ve halklar›m›za yasal veanayasal de¤iflikliklerle ortaya ç›kan

gediklerden yararlanmak için bile kararl›bir irade sergilemek zorunda olduklar›n›;faflist rejimin söz konusu haklar› biçimselhale getirmek için tüm imkanlar›n› kul-lanaca¤›n› gösteriyor. Ve yine son dört-

befl y›l›n bu temeldeki tüm verileri proletarya ve ezilenlerin, AB’ye girmekyolundan burjuva çözüm için sab›r ve

uzlaflma vaatlerini nefretle reddetmeleri;anlaml› toplumsal ve ulusal demokratikhaklar için faflizme karfl› difle difl bir

mücadele yürütmeleri, özgürlük içinsediktatörlü¤ü y›kmalar› gerekti¤ini

kan›tl›yor.

Page 17: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

ler, sonuçta kimi tavizleri kabul etmelerine kar-fl›n, MGK genel sekreterli¤i ile ilgili yeni yasa-n›n A¤ustos’tan önce ç›kmas›n› engelleyip, biry›l daha “eski düzenin” oldu¤u gibi sürmesinisa¤lam›fl; ç›kart›lan yeni yasaya, genel sekretersivil olursa yard›mc›s›n›n asker olmas› koflulu-nu ve atama konusunda genel kurmaya dan›fl›l-mas›n› ekleterek, keza sivil genel sekreterinmuhakkak büyük elçiler içinden seçilmesi ko-flulunu kabul ettirerek önlemler alm›fllard›r!

Tüm bunlar, düzen güçleri aras›nda süre-giden iç mücadeleden ayr› olarak, proletarya vehalklar›m›za yasal ve anayasal de¤iflikliklerleortaya ç›kan gediklerden yararlanmak için bilekararl› bir irade sergilemek zorunda olduklar›-n›; faflist rejimin söz konusu haklar› biçimselhale getirmek için tüm imkanlar›n› kullanaca-¤›n› gösteriyor. Ve yine son dört-befl y›l›n butemeldeki tüm verileri proletarya ve ezilenle-rin, AB’ye girmek yolundan burjuva çözüm içinsab›r ve uzlaflma vaatlerini nefretle reddetmele-ri; anlaml› toplumsal ve ulusal demokratikhaklar için faflizme karfl› difle difl bir mücadeleyürütmeleri, özgürlük içinse diktatörlü¤ü y›k-malar› gerekti¤ini kan›tl›yor.

***

Sermaye oligarflisi, ordu ve hükümet kam-p›nda süren iç mücadelenin odakland›¤› konu-lardan biri de K›br›s sorunudur.

Seçimlerden önceTÜS‹AD her ne olursa ol-sun K›br›s sorununun AB’ye girifl tünelini t›ka-yan engellerden biri olmaktan ç›kar›lmas›, budo¤rultuda Annan Plan›’n›n müzakereler içintemel al›nmas› görüflünü korurken; bafllang›çtadestekledi¤i TÜS‹AD hatt›ndan geri ad›m at›p,söylemlerini generallerle çat›fl›r olmaktan ar›n-d›ran AKP hükümeti, koflullar› uygun sayd›¤›n-da yine bafllang›çtaki görüfllerine dönmeye ha-z›rd›; ordu ise kuvvet komutanlar›ndan sonra,bafl general Özkök’ün a¤z›ndan, “TürklerinAnadolu’ya hapsedilmesine izin verilemeyece-¤ini, bu nedenle K›br›s’›n (ve Güney Kürdis-tan’›n) temel stratejik önemde oldu¤unu” aç›k-

layarak, Annan Plan›’n›n temel al›nmas›n› red-detti¤ini, Denktafl Cumhuriyeti’nin esaslar›nave iflgal mevzilerine dokunulmas›n› istemedi¤i-ni ortaya koymufltu. General Özkök, Avru-pa’n›n K›br›s için savaflmaya kalkmayaca¤›n›,bu nedenle “2004 May›s›ndan sonra ne ola-cak?” sorusundan korkulacak sonuçlar ç›kar›l-mamas›n› isteyecek kadar, her fleyin iyice dü-flünülüp kararlaflt›r›ld›¤› mesaj›n› veriyordu!Tüm bunlar›n ayn› zamanda, K›br›s seçmeninesöylendi¤ine ise kuflku yoktu.

Seçimlerin ard›ndan, esasta genarallerin veonlar›n siperlerinde mevzilenen kesimlerinödünlerine dayanan geliflmeler efliktedir ve sü-reç bu yönde evrilecektir.

K›sa bir vurguyla, Annan Plan›’n›n görüfl-meler için temel al›namayaca¤› üzerine kurulugeneraller cephesi-Denktafl bloku tavr› kendiniyaflatma yetene¤ini yitirmifltir.

K›br›s, ortaya ç›kabilecek geçici dalgalan-malara karfl›n, KKTC’nin bir baflka ifadeyleDenktafl Cumhuriyeti’nin son buldu¤u, Türkve Rum halklar› gerçe¤ini gözeten, fakat halk-lar›n tam hak eflitli¤ine dayal› olmayan, ABüyesi bir burjuva devlet olmaya evrilecek; ge-neraller cephesi-Denktafl bloku ise süreci ya-vafllatma ve bir anlaflma halinde de adadaki ifl-gal birlikleri dahil, çeflitli konularda statüko-nun bir kaç y›l daha sürmesini sa¤layacak kaza-n›mlar elde etme stratejisiyle hareket edecek-lerdir.

Sermaye oligarflisi ve ba¤lafl›klar›n›n, sonTÜS‹AD genel kurulunda bir kez daha teyidedilen, K›br›s sorunun AB’ye girifl önünde en-gel olmaktan ç›kar›lmas› ve 2004 May›s›’ndanönce çözüm bulunmas› görüflü, iste¤i dikkateal›nd›¤›nda, K›br›s sorununda, sermaye oligar-flisi-ordu kutuplaflmas›na dayal› iç mücadele-nin artaca¤› beklenmelidir. Hükümet, K›br›skonusunda ilk dönem ç›k›fllar›ndan sonra de-¤ifltirdi¤i tavr›n›, yeniden de¤ifltirerek ilk ko-numa, TÜS‹AD’›n saflar›ndaki aç›k durufladönmüfl bulunuyor.

Bütün bunlardan ayr› olarak karfl›devrimkamp›nda, Ordu ve AKP aras›nda odaklanan

17TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 18: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

mevzi mücadeleleri desürüyor. YEK giriflimi,ÖSS’nin meslek liselerini(AKP aç›s›ndan imam ha-tip liselerini) gözetecektarzda yeniden düzenlen-mesi, on bin ö¤rencininözel okullarda okutulma-s›, türban›n meflrulaflt›r›l-mas› ve Kuran kursu ko-nusunda Diyanet’in yö-netmelikte yapt›¤› de¤i-fliklikler gibi konularda ordu, do¤rudan veyaCHP’yi, Sezer’i ve YÖK’çü soytar›lar› seferberederek durumu kontrol ediyor. Özel okullardaon bin ö¤renci okutulmas›, 2004’te ÖSS’demeslek liseleri lehine düzenlemeler yap›lmas›ve Kuran kursu için yönetmelik de¤iflikli¤i ko-nular›nda AKP’nin geriye çekilmesi, YÖK de¤i-flikli¤i planlar›n› uygulayamamas›, Çankaya’da-ki, burjuva devletin kurulufl y›ldönümü kutla-mas› davetine, baflbakan dahil, AKP vekilleri-nin eflsiz ça¤r›lmalar›, gibi kimi örnekler poli-tik islam›n, iradesi k›r›lm›fl AKP versiyonunada belirli eflikleri aflma izni verilmeyece¤inigösteriyor.

Egemen s›n›f›n çeflitli k›l›klar alt›ndakisözcülerinin “siyasi istikrar” üzerine aç›klama-lar›na karfl›n, karfl›devrim kamp›nda kaos, kar-gafla ve siyasi parçalanma sürüyor ve dahaönemlisi, bu aç›dan önemli geliflmelere gebeyeni bir sürecin efli¤inde bulunuyoruz. Devrimbu durumun ortaya ç›karaca¤› boflluk ve ola-naklardan yaralanmaya çal›fl›rken, küçük bur-juva reformizminin ise, ayn› dönemde AB rota-s›ndaki güçlere, burjuva reformizmine belirgintarzda yedeklenme olas›l›¤› güçlüdür.

***

‹flçi s›n›f› ve ezilenlerin mücadelesi, birle-flik direnifl ve dayan›flma e¤ilimlerinin filiz ver-mesine ra¤men, esas olarak da¤›n›k ve parçal›tarzda sürüyor.

Özellefltirme, sendikal örgütlenmenin en-

gellenmesi ve esasen buiki sorun etraf›nda ortayaç›kan iflten atma terörünekarfl›, tekstil, petrol, g›da,deri, cam ve metal ifl kol-lar›nda son üç-dört ayd›rgeliflen eylemler; sa¤l›k ifl-çi ve emekçilerinin yük-sek kat›l›ml› bir günlükgenel grevi; ö¤renci genç-li¤in yeni ö¤renim y›l›n›nbafllang›c›ndan itibaren

büyüttü¤ü; en yüksek noktas›na 6 Kas›m’daulaflan ve sonras›nda da soruflturma-uzaklaflt›r-ma-üniversiteden atma terörüne karfl›, müca-deleye yeni bir soluk tafl›yan eylemleri; demok-ratik kad›n hareketi cephesinin yeni TCK tasla-¤›ndaki cinsiyetçi düzenlemelere karfl› gelifltir-di¤i sonuç al›c› protestolar bu çerçevede öneç›kan örnekler oldu. Emekçi memurlar›n KamuYönetimi Temel Kanunu tasar›s›na karfl› 10-11Aral›k’ta gerçeklefltirdikleri viziteye ç›kmamave bir günlük genel grev eylemleri ise, ilk belir-tileri proletarya ve ö¤renci gençlik hareketindeortaya ç›kan canlanman›n, mücadelenin genelyükselifli e¤iliminin yeni bir belirtisiydi.

‹stanbul’da, Beykoz kundura deri iflçilerineTekel içki bölümü ve Bak›rköy Sümerbank iflçi-lerinin; ‹zmit Tüprafl iflçilerine, Alia¤a Petkimve ‹zmit ‹GSAfi iflçilerinin; Eskiflehir Paflabahçeiflçilerinin ‹stanbul’daki eylemine Gebze, Top-kap› ve Lüleburgaz cam iflçilerinin sundu¤u s›-n›f deste¤inin; keza Petrol-‹fl ve Tek G›da-‹fl’inözellefltirme terörüne karfl› birleflik mücadelekarar› gibi olumlu örneklerin, sürecin zorlay›c›nesnel etkenleri alt›nda geliflmesi ve yayg›nlafl-mas› beklenmelidir.

Dönemin olgular›n›n ortaya koydu¤u birbaflka gerçek, mevcut konfederasyonlar›n veonlara ba¤l› belli bafll› iflçi sendikalar›n›n birercesede dönüflmüfl olduklar›d›r. Bu sendikalar,onlara hayat verebilecek yegane güç olan iflçikitlelerine gitmiyor, örgütlenmeye giriflmiyor,patlak veren direnifllere sahip ç›k›p, baflar›s›için kararl› bir önderlik gelifltirmiyor, s›n›f da-yan›flmas› yönünde anlaml› bir çaba sergilemi-

18 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Sermaye oligarflisinin “reform yorgunlu¤u” olarak tarif etti¤i olgu,gerçekte, karfl›devrim kamp›ndaki iç

mücadelenin eseridir. Generaller, militarist güçler ve faflist sivil bürokrasiyeni geri ad›mlar bir yana, terkettiklerimevzilerden yararlan›lmas›na bile izin

vermemek için tüm imkanlar› zorlamakta, sahip olduklar› güç ve yetkileri bunu sa¤layacak biçimde

kullanmaktad›rlar.

Page 19: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

yor, emekçilerin ve ezilenlerin demokratik mü-cadelesine herhangi bir ilgi göstermiyorlar. Üyesay›lar› özellikle özellefltirmeler sonucu h›zladüflen söz konusu konfederasyonlar ve sendi-kalar, durumlar›na müdahale etme ve genel ku-rullar›nda kendilerini yenileme yetene¤ini yi-tirmifl durumdad›rlar. TÜRK-‹fi ve D‹SK Teks-til’in son genel kurullar› bu aç›dan iki ç›plakörne¤i oluflturur.

Bütün bir y›l›n verilerinin ortaya koydu¤ugibi, iflçi s›n›f›n›n örgütsüz olan yüzde 90’l›kbölümünün demokratik örgütlenme sorunununçözümünü yaln›zca ve esasen mevcut sendika-lar çerçevesinde aramak ciddi bir yan›lg› ola-cakt›r. Proletaryan›n sendikal örgütlülü¤ü aç›-s›ndan yeni alternatifler aranmas›, gelifltirilmesizorunludur. Keza, en önemlilerinden bafllaya-rak tek tek iflçi muharebelerinin baflar›s›, buyoldan s›n›f›n moralinin yükseltilmesi görevihayatiyetini koruyor. Mevcut durum potansiyelenerjiyi bo¤makta, umutsuzlu¤u, demorilizas-yonu, kay›ts›zl›¤› ve boyun e¤ifli beslemektedir.

Sa¤l›k iflçi ve emekçilerin bir günlük genelgrevi, sermaye ve hükümetin Kamu Yönetimive Personel Rejimi yasas› ad› alt›ndaki sald›r›s›-na karfl› giriflilecek püskürtme eylemleri içinemekçi memur hareketine güç ve ilham verdi.Keza TTB’nin öncülük etti¤i ve umutsuz SESyönetiminin adeta eklemlendi¤i, yüzde 90 kat›-l›ml› bu eylem, mevcut s›n›fsal-toplumsal gelifl-me ve sorunlar›n keskinlik düzeyinin yaratt›¤›büyük mücadele potansiyelini de ortaya koydu.Bunu, dönem içinde, kentte, tekstil ifl kolu sen-dikalar›ndan hiç birinin temsilcili¤i bile bulun-mad›¤› koflullarda, de¤iflik fabrikalardan Uflaktekstil iflçilerinin örgütlenme ata¤›nda da gör-müfltük.

Yeni ö¤renim y›l›nda ö¤renci gençlik can-l›, mücadele iste¤iyle yüklü, etkili bir bölükolarak proletarya ve halklar cephesini güçlen-dirdi. 6 Kas›m’da , hem eyleme kat›lanlar›n,hem de eylem yap›lan kentlerin nicelikte, birönceki y›l› yüzde 30 aflmas›n›n ve polis zorba-l›¤› karfl›s›nda gösterilen direniflçi tutumunönümüzdeki dönemi yönlendirece¤ini umabili-

riz. S›n›rl› da kalsa, esasen komünistlerin ön-derli¤indeki iflçi ve ezilenlerin, ilk olarakYÖK’e karfl› mücadelesinde, ve 6 Kas›m’da;sonras›nda da soruflturma ve ceza terörüne kar-fl› mücadelesinde ö¤renci gençli¤e omuz ver-mesinin, ileri ve yol aç›c› bir ad›m oldu¤u ger-çe¤i teslim edilmelidir.

***

Son aylarda hükümetin medya bombard›-man› biçiminde yürüttü¤ü demagojilere karfl›n,iflsizlik, açl›k, yoksulluk, e¤itim, sa¤l›k, bar›n-ma sorunlar›nda proletarya ve ezilenlerin duru-munda herhangi bir iyileflme söz konusu de¤il.Tüm aksi iddia ve yalanlar, geçti¤imiz aylardaher gün, her yafltan insan taraf›ndan t›ka basadoldurulan ücretsiz yemek -egemenlerin deyi-fliyle iftar- çad›rlar›na, yine her yafltan insan›nbirbirini ezdi¤i, örne¤in, “hay›rsever” flah›sla-r›n 2-3 milyonluk yard›m veya Ankara beledi-yesinin çocuklara top da¤›t›m›na, son iki y›ld›r30 bin bak›ma muhtaç çocu¤un “sokaklardaveya tenha yerlerde” terk edildi¤i gerçe¤ine yada göçük ve ölüm haberleri geldi¤i bir s›rada,“iflçi al›naca¤›” söylentisi üzerine, yüzlerce ki-flinin gece vaktinden bafllayarak kömür iflçisiolmak için kuyru¤a girifline çarparak param-parça oldu. Yoksulluk ve açl›k s›n›r›n›n alt›ndayaflayan on milyonlar gerçe¤i, iflbirlikçi kapita-list düzenin açt›¤› derin bir insanl›k yaras› ola-rak daha yo¤un kanamakta. Vurgulanan sorun-lar, proletarya ve emekçilerin yaflamlar›nda ya-k›c›, ac› ve öfke biriktiren, aray›fl› körükleyenyerini ve önemini koruyor. Bunlara, her f›rsat-ta yenileriyle takviye edilen veya a¤›rlaflt›r›lanvergi terörünü de ekleyebiliriz.

Politik özgürlükten yoksunluktan öte,anayasa ve yasalarla tan›nm›fl s›n›rl› demokra-tik haklar›n bile engellenmesi sürüyor. Sendi-kal örgütlenmeye yönelen iflçilere iflten atmaterörünün uygulanmas›, buna karfl›n geliflen ifl-çi direnifllerinin yasalar›n yard›m› ve patronlarile devletin militarist kuvvetlerinin iflbirli¤iylebast›r›lmaya çal›fl›lmas›, derneklerin kap›s›nakolayca kilit vurulmas› veya cam iflkolunda

19TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 20: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Kristal-‹fl sendikas›n›n ald›¤› son grev karar›-n›n hükümet taraf›ndan yasaklanmas› bu duru-mun güncel kimi örnekleridir. Kürt halk›nadönük engellemeler ise ›rkç› ve inkarc› parano-yan›n d›fla vurumunu gösteren uzun bir listeyigerektirir. Proletarya ve ezilenler, demokratikhaklar›n kullan›m›, geniflletilmesi ve özgürlükistemleri konusunda sömürgeci MGK diktatör-lü¤üyle çat›flmay› sürdüreceklerdir. Özgürlükihtiyac›n›n fliddeti, tüm toplumsal yaflamadamgas›n› vurmakta, özgürlük, adalet ve halk-lar›n eflitli¤i talepleriyle say›s›z somut görü-nüm kazanmaktad›r.

Gerek ekonomik ve toplumsal, gerekse po-litik temellerde yükselece¤ine dair iflaretler su-nan kitle hareketinin gücü, alaca¤› biçimler vehedefleri öncü kuvvetlerin durumuna, eylemi-ne ve yetene¤ine ba¤l›d›r. Bunu, örgütleme, sü-rükleyici olma, umut ve güven verme, cesaretafl›lama ve ufuk açma kavramlar›yla da somut-laflt›rabiliriz.

***

‹stanbul’da politik islamc› bir grup taraf›n-dan fedai eylemi tarz›nda gerçeklefltirildi¤i bili-nen dört bombal› sald›r› son bir kaç ayl›k siya-si geliflmeler içinde önemli bir yer tutar. Em-peryalistler ve faflist MGK diktatörlü¤ü, bunu,proletaryan›n, ve ezilenlerin fliddet hakk›nakarfl› bir demagojik sald›r› kampanyas›na dö-nüfltürdü. Özet olarak flöyle diyorlard›: “yafla-s›n emperyalist, faflist ve siyonist fliddet; kah-rolsun proletarya ve ezilenlerin fliddeti!”

Küçük burjuva reformist partiler ve büyükölçüde burjuva legalitesine dayal› Halkevlerigibi gruplar, meseleyi sermaye ve faflizmin for-müle etti¤i netlikle bile formüle edemediler.“Teröre ve fliddete karfl› bar›fl” yürüyüflü dü-zenlediler. Diktatörlü¤ün emrinize amadedirdedi¤i Taksim ve K›z›lay meydanlar›nda “bü-yük kitle siyaseti”, “bükülmez ilke siyaseti”yapt›lar! Onlar da, t›pk› egemen dünyan›nefendileri gibi “‹stanbul terörü”ne kin ve öfkeduymaktayd›lar; ama bir farkla, onlar “terörün

kayna¤›, teröristlerin menflei” konusunda fark-l› düflünüyorlard›! Ne var ki kitleler onlara yüzvermedi.

Küçük burjuva reformistleri, D‹SK, KESKve di¤erleri, faflist MGK diktatörlü¤ünün “te-rör” bafll›kl› demagoji kampanyas›na ve komp-lo teorilerine kan tafl›makta hiç duraksamad›-lar. Faflist diktatörlü¤ün burjuva legalitesinde,kimi demokratik haklarda daralmaya gidebile-ce¤i ihtimali onlar›n akl›n› bafl›ndan ald›. Pat-lamalarda ölme ihtimali karfl›s›nda düfltükleribireysel dehflet ve egemenlere “biz farkl›y›z”mesaj› verme telafllar› onlara utanç “izlenim-ler”i ve makaleleri yazd›rd›! “Kim yararland›;ona bakal›m” diye ba¤›r›yorlard›. 11 Eylül’ü iz-leyen ilk günlerde de ayn› görüfl aç›s›yla flokdurumdayd›lar. Mant›k silsilelerine bakarakdenilebilir ki Eruh ve fiemdinli bask›nlar›n›duyduklar›nda da ayn› biçimde düflünmüfller-di: “kime yar›yor!” Yan›tlar› çoktan haz›rd›:“elbette egemenlerin ifline!” Dolay›s›yla olupbitenler muhakkak emperyalistlerin, iflbirlikçiegemen s›n›flar›n ve gizli polis teflkilatlar›n›nifli olabilirdi. Üstelik “bu miktarda patlay›c›y›bir araya getirmek ve bu çapta eylemleri orga-nize etmek” baflka kimin haddineydi. ABD “as-ker gönderme”, “Türkiye’yi kendine daha s›k›ba¤lama”, faflist rejim ise “yasaklar›n› ve terö-rünü artt›rmak için” baflvurmufl olmal›yd› bueylemlere. “Tafleronun kim oldu¤unun önemiyoktu.” vb. vb.! Bu bir zihniyet sorunudur. On-lar, emperyalistlerin gücünü ve egemenli¤inikadr-i mutlak gören; proletaryan›n ve halkla-r›n, bir baflka deyiflle “büyük insanl›k”›n ba¤-r›ndan ç›karabilece¤i “ola¤anüstü” güçlere, ira-deye ve yeteneklere zerrece inanc› kalmam›flbir durumdad›rlar. Düflünsel ve ruhsal gerçek-leri budur.

Kafa netli¤i (yapt›¤›na inanma ve bireyselkararl›l›k) ve belirli bir teknik haz›rl›k d›fl›ndayetkin bir profesyonellik tafl›mad›¤› apaç›kolan bu eylemler, ‹srail ve ‹ngiltere devletlerinihedef alm›flt›r. Bu hedefler ve gerekçeleri, hempolitik, hem de ahlaki bak›mdan meflrudur.Baflvuralan yol, tepeden t›rna¤a silahl›; dünya-ya (en yak›n örne¤i Irak, Filistin, Afganistan ve

20 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 21: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Guantanamo’da görüldü¤ü gibi) sömürü, katli-am, zulüm ve iflkence kusan zalimlere karfl›ezilenlerin fliddet haklar›d›r. Politik islamc›grubun, yahudilerle ‹srail devletini özdefllefltir-mesi veya Mossad ajanlar›n› imha etmek hede-fiyle sinagoglara yönelmesi, onlar›n toplumsalgerici karakterleriyle, bu temeldeki ideolojikgerçeklikleriyle ilgilidir. Fakat bu, seçilen yan-l›fl simgeyle hedeflenenin siyonist ‹srail devletioldu¤u gerçe¤ini de¤ifltirmez. Bugün, siyonist‹srail devletinin askeri, diplomatik, iktisadi,mali kurum ve karargahlar›na yap›lan sald›r›larmeflru, ahlaki ve eflyan›n tabiat›na uygundur.Politik islamc› grubun yapt›¤› dinsel floveniz-min ideolojik yönlendiricili¤i nedeniyle hedefflafl›rmad›r. Emperyalist ‹ngiltere devletine aitpolitik ve mali hedeflerde herhangi bir hatayoktur. Komünistlerin ayn› karargahlar için,hedef al›nmayanlar›n zarar görmemesine dö-nük berrak, pratik karfl›l›¤› olan hassasiyetlerid›fl›nda bir imtinalar› söz konusu olamaz.

Sald›r›lar›n Türkiye’de gerçeklefltirilmesi-nin nedeninin faflist sömürgecili¤in ABD iflbir-likçili¤i, Ortado¤u ve Afganistan konusundakialçakl›klar› ve suçlar› oldu¤u aç›kt›r. Komploteorilerinin ve “tek laik islam devleti” demago-jilerinin üzerinde otuz saniye bile düflünmeyigerektiren bir ciddiyeti yoktur. Bombalar Irakve Filistin ateflinin ‹stanbul’daki alevlerindenibarettir.

‘YOL HARİTASI’NIN ÇIKMAZ SOKAKLARI

Faflist sömürgecilik Kürtlerin ulusal varl›-¤›n›n ifadesi say›labilecek her fleye -örgülenme-lere, yasalara, sembollere vb.- karfl› ›rkç› ve in-karc› düflmanl›¤›n› sürdürüyor. O, yanl›zca Ku-zey Kürdistan’daki Kürt Ulusal demokratik ta-lepli örgütlenme ve mücadeleyi de¤il, genelolarak Kürt ulusal varl›¤›n› ifade eden her tür-den örgütlenme ve mücadeleyi sömürgeci ege-menli¤i için bir tehdit olarak görüyor.

Bu temelde, Güney Kürdistan’da HPG’yiolanakl› her biçimde tasfiye etmeye kilitlenmiflbulunan sömürgecilik, KDP ve YNK’n›n, ABD

sömürgesi Irak yönetiminde elde etti¤i konumaderin bir kin duyuyor. “Geçici Konsey DönemBaflkan›” s›fat›yla geldi¤i Ankara’da Talabani’yi,bakan seviyesinde karfl›lamak, dönüflte uçak ta-lebine “hay›r” yan›t› vermek ABD ufla¤› Ankararejiminin son marifetleriydi! Faflist sömürgeci-lik, böylelikle, baflbakanl›k binas› merdivenle-rinde aç›klama yapmas›na büyük ac›lar içindekatland›¤› Talabani’ye haddini bildirmifl, onuküçük düflürmüfl oluyordu! Kürt ulusu karfl›-s›ndaki inkar ve ›rkç›l›¤›; Kürt halk›n› bir teh-dit olarak görmesi nedeniyle, KONGRA-GEL’inve hatta günümüz koflullar›nda KDP veYNK’n›n çözülüp da¤›t›lmas› Ankara rejimininbüyük rüyas›d›r.

Türk burjuva sömürgecili¤inin bu ›rkç›hedefi KDP ve YNK için mecburen hayal hane-sine yaz›lm›fl durumda. Onlar› baflka biçimler-de “etkisizlefltirmeyi” planl›yorlar. Parçalanm›flKürdistan’›n gerek Do¤u ve Güneybat›s›’n› sö-mürge boyunduru¤u alt›nda tutan ‹ran ve Suri-ye devletleriyle, gerek ABD iflbirlikçisi Irak Ge-çici Yönetim Konseyi’nden El Hekim’le yap›langörüflmelerin amac› ve yönü budur. Ancak ›rk-ç›-sömürgeci plan, KONGRA-GEL ve önceliklede HPG hedefinde son derece güncel ve canl›-d›r. Bu amaçla ABD’yle görüflme üstüne görüfl-me yap›l›yor, bir dizi anlaflma imzalan›yor.Washington’daki alçaklardan sonra, Türk bafl-kentindeki ABD büyükelçisi Edelman’›n “hangiisim alt›nda olursa olsun PKK’yi terör örgütüolarak kabul ediyoruz” ve ABD Genel Kurmay2. Baflkan›’n›n “PKK/KADEK dünyada terör ör-gütü olarak bilinen örgütlerdendir. ‹simlerinide¤ifltirseler de liderleri teröristtir”; “terörizm-le mücadele yollar›n› aramaya devam ediyoruz.Özellikle PKK ile. Bunlar finans, ekonomik, si-yasal ve askeri yollard›r” aç›klamalar› Ankarasömürgecili¤ini rahatlatm›fl, hoflnut etmiflti.ABD’nin KONGRA-GEL’i “terörist örgütler lis-tesi”ne dahil etti¤i ve ayn› do¤rultuda karar al-mas› için AB’yi zorlayaca¤› aç›klamas› sömür-geci rejimin büyük mutlulu¤u oldu.

Türk burjuva devletinin Irak politikas›n›niflas›ndan sonra gelifltirdi¤i Güney Kürdistanpolitikas›n›n bugünkü biçimi, Kürtlerin eflit bir

21TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 22: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

bilefleni olaca¤› federe birIrak devletini engellemekve “ehven-i fler”e boyune¤erek, Kürtlere özerkliks›n›r›n› aflmayan “üniterdevlet” modeliyle yetinil-mesini sa¤lamakt›r. Önü-müzdeki aylarda bu dahabelirgin biçimde d›fla vu-racakt›r.

***

Sömürgecilik son bir kaç ay içinde KuzeyKürdistan’daki terörünü artt›rd›. Mardin ve De-rik’te köylülüre hedef gözetilerek atefl edilmesi,Bitlis’te özel biçimde haz›rlanan kimlikleri bo-yunda tafl›ma zorunlulu¤u, Dersim’de yayla ya-sa¤›, Amed’de befl köye uygulanan 24 saat ka-meral› gözetim ve kent merkezindeki yasal gös-terilerde kimliklerin kameraya kaydedilmesi,de¤iflik kentlerde DEHAP il ve ilçe yöneticileri-ne yönelik gözalt› ve tutuklama teröründekiyo¤unlaflma, baz› kad›n yöneticilerin kaç›r›l›pcinsel fliddete maruz b›rak›lmalar› bunun dö-nem içindeki örnekleri oldu. HPG’li gerillalarasald›r›lardaki belirgin art›fl ve fliddetlenme,Kaçkar ve Amanoslara de¤in geniflletildi. On-larca gerillan›n flehit düfltü¤ü bu faflist sömür-geci sald›r›larda, gerilla cesetlerinin parçaland›-¤› örneklerle karfl›lafl›ld›. Son olarak Amed’deiki KONGRA-GEL sempatizan›n›n bir evdekatledilmesi, halklar›m›z›n deyifliyle yarg›s›zinfaz, geliflmelerin alabilece¤i yön konusundaolas›l›klar›n hesab›n› genifl tutmak gerekti¤inigösteriyor.

HPG gerillalar›n›n Güney’de ABD kutflat-ma, sald›r› ve imha olas›l›¤›na karfl›, Kuzeyeyönelmeleri nedeniyle, sömürgecili¤in, bafltaköylü bölgeleri olmak üzere Kuzey Kürdis-tan’daki terörünü artt›raca¤›, gerillay› imha se-ferlerini t›rmand›raca¤› görülüyor. Faflist sö-mürgecilik HPG’nin Kuzey’e geliflini, bir gerillamücadelesi bafllataca¤› beklentisi nedeniyle de-¤il, fakat kazand›¤› “stratejik bir mevziyi” ko-rumak, yok etmeyi hedefledi¤i bir gücün yaflam

alanlar› elde etmesine izinvermemek temelinde yü-rüttü¤ü aç›kt›r. Bu, Kürt-lerin kolektif varl›¤›nakarfl› tutumunun biruzant›s› veya parças›d›r.

Sömürgecili¤in Ku-zey Kürdistan Kürtlerinekarfl› içinden geçti¤imizsüreçteki politikas›, HPGve KONGRA-GEL’in da¤›-t›lmas›, Kürtlerin demok-

ratik haklar› için örgütlenmifl yasal partilerinfaaliyetinin en s›k› denetimi ve s›n›rlanmas›,Kürt halk›m›z›n kolektif varl›k ve temsiliyeti-nin red ve inkar›; bireysel tercih veya ilkel biralt kültür kategorisine hapsedilmifl oldu¤u ko-flullarda bile Kürt dili ve kültürünün s›k› dene-tim veya dar bir cenderede tutulmas›d›r. Sö-mürgecili¤in, burjuva uyum yasalar›na destekve inkarc›l›kta kimi ödünler veren kesimlerinindahi Kürt sorunu için “teflhisleri” politik de¤il,ekonomik ve sosyo-kültüreldir. Bu çerçevedeulus, halk ve ülke yoktur. Ulusun devlet kurmahakk› yoktur. Özerklik tipi kapsaml› ulusal de-mokratik ad›mlar›n ad› da an›lmaz. Onlar›n“büyük” çözüm planlar›, sömürgeci boyundu-ruk alt›nda, ekonomik-sosyal iyilefltirmeler vebireysel-kültürel haklar›n tan›n›p s›n›rlar›n›ngeniflletilmesinden ibarettir.

***

Geride kalan aylarda Kürt ulusal kitle ha-reketi önce KADEK’in, kuruluflundan itibarenise KONGRA-GEL’in ça¤r›lar›na yan›t veren birdo¤rultuda sürdü. Kuzey Kürdistan ve Türki-ye’de çok say›da yasal ve yasad›fl› gösteri, bas›naç›klamas›, faks çekme, flehitliklerde anma,sessiz yürüyüfl ve miting gerçeklefltiren; sendi-kalar, demokratik kitle örgütleri, belediyeler,sanatç›lar ve tutsaklar cephelerinden de¤iflikpratikler gelifltiren; en uydurma gerekçelerlefaaliyete geçmesi engellenen Kürtçe dil kursla-r›na yaz›lmak için kuyruklar oluflturan, Kürtçeisim için mahkemelere baflvuran Kürt halk kit-

22 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Proletarya ve ezilenler, demokratik haklar›n kullan›m›, geniflletilmesi ve

özgürlük istemleri konusunda sömürgeciMGK diktatörlü¤üyle çat›flmay›

sürdüreceklerdir. Özgürlük ihtiyac›n›nfliddeti, tüm toplumsal yaflama

damgas›n› vurmakta, özgürlük, adalet vehalklar›n eflitli¤i talepleriyle say›s›z

somut görünüm kazanmaktad›r.

Page 23: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

leleri, ulusal demokratik taleplerin bilinçli vekararl› savunucusu olduklar›n› kampanya bo-yunca tekrar tekrar gösterdiler.

Meseleye, bu süreç için ayr› bir “parti” ku-ran KADEK’in, kampanya için saptad›¤›, “soru-nu ortaya koymak” veya “olguya dikkat çek-mek”ten öte, Ankara üzerinde “çözümü zorla-yacak” türden kitlesel bask› kurmak hedefi aç›-s›ndan bak›ld›¤›nda ise baflar›dan söz etmekgüç. KADEK’in kampanya içinde, “gece eylem-lerine son verilmesi”, “eylemlerin gündüz vekitlesel yap›lmas›” ça¤r›lar› esasen eylemlerinas›l amac›na yönelme güç ve yetene¤i gelifltire-memesinden ötürüydü.

Ulusal kitle hareketinin sonbahar boyuncasergiledi¤i en belirgin görünüm, soka¤a ç›kangüçlerde daralma, eylemlerde ise militanlaflma-d›r.

Ciwan Haco konserinde yüzbinlerle say›-lan Kürt halk kitlelerinin, Demokratik ÇözümKampanyas›’n›n iddial› Diyarbak›r mitinginde20 bin kifliyi aflamamas›; serh›ldan hedefi biryana, sokak gösterilerinin kitlesel aç›dan eskidüzeyin gerisine düflmesi, buna karfl›n eylemle-rin yayg›nl›¤›, eylemcilerin çat›flma, gözalt› vetutuklanmay› göze alan pratikleri gibi ay›r›c›özellikler dikkat çekicidir. Hareketin sahip ol-du¤u bir kaç milyonluk potansiyele karfl›n, sözkonusu “daralma” y› geçici bir durum saymak,elbette ilk akla gelen olacakt›r. Fakat e¤er, budurum, Öcalan’›n avukat ve akraba görüfllerineç›kmamak yoluyla kampanyaya “kiflisel a¤›rl›-¤›n›” koydu¤u ve ulusal hareketin büyük biriddiayla, kendisi aç›s›ndan bir çeflit örgütselsilkiniflle sürece yüklendi¤i koflullarda ortayaç›k›yorsa yak›ndan izlenmeye, çözümlenmeye,dersler ç›karmaya de¤er bir olguyu iflaret eder.

Daralma ve militanlaflma olgusunun yap›-sal bir hale mi gelece¤i; yoksa bu hareketin çe-kirdek güçleri öncülü¤ünde yeni ve güçlü ser-h›ldanlar›n mayalayaca¤›na dair henüz ortayaciddi ip uçlar› ç›km›fl de¤il.

***

KADEK’in Ekim sonunda kendini feshet-mesi ve KONGRA-GEL’in kurulufl süreci, kü-çük burjuva ulusal reformist hareket bak›m›n-dan kendini örgütsel olarak ‹mral› çizgisine uy-durmak anlam›na gelir, ama asla bununla s›n›r-l› de¤ildir.

“Leninist parti modeline” dair demagojiksözlerin, demagoji olarak bile herhangi birözelli¤i, orjinalitesi yoktur. Dolay›s›yla bu te-melde polemikler yaln›zca gerçe¤in üzerini ör-ter. “Öncü parti”, “demokratik merkeziyetçi-lik” ve onlara karfl› ileri sürülen burjuva mo-deller tart›flmas› ayr›ca yap›labilir. AncakKONGRA-GEL gerçe¤i böyle bir tart›flman›ns›n›rlar› içinde ele al›namaz.

KONGRA-GEL, ‹mral› çizgisinin, Irak’taABD sömürgeci egemenli¤i koflullar›nda kendi-ni “yeni bölgesel gerçeklere” uydurmas›d›r.

Bu neleri kapsar?

KADEK önderli¤ine göre, ABD, tüm Orta-do¤u ve ön Asya’da mevcut rejimleri de¤ifltire-cektir. Bunun önlenmesine imkan yoktur.Kürtler bu de¤iflim sürecinde stratejik bir odakkonumundad›r. ABD bunun üzerinden atlaya-maz. KPD ve YNK de¤iflim sürecinin gerektir-di¤i özellikleri tafl›mad›¤› için ABD, KADEK’i(ki, yaln›zca o, dört parçada örgütlüdür) mu-hatap almak zorundad›r. Ne var ki KADEK,ABD ile KPD ve YNK tarz› iliflkilenmek isteme-mekte, “ba¤›ml› demokrasi”ye karfl› “ba¤›ms›zdemokrasi”yi savunmakta, ABD ise silahl› güç-lere sahip, yasad›fl› ve stratejik ufla¤› Türk bur-juva devletinin can düflman› ilan etti¤i bir par-ti ile mesafeli durmaktad›r. Dahas› bu partiyiKuzey Kürdistan örgütlenmesi olarak gördü¤üiçin Güney Kürdistan’› terk etmesini istemekte-dir.

Silahl› güçler, yasad›fl› örgütlenme ve eyle-mini parlamenter olmayan biçimler üzerindeyükseltme, salt ABD için de¤il, emperyalist Av-rupa devletleri için de temel bir sorundur. Birbaflka gerçek de, bölge sömürgecilerinin, enbaflta da Türk burjuvasi ve devletinin, bir ülke-nin ad› olarak Kürdistan sözcü¤ünden nefretettikleridir.

23TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 24: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

KONGRA-GEL tüm bu düflünce ve olgula-r›n ürünüdür. Her fleyden önce o, askeri kadro-lardan ar›nm›fl bir örgüttür. Askeri yap›, örgüt-sel bak›mdan Konra-Gel’den özerklefltirilmifl-tir. Ba¤l›l›k siyasidir ve politik zorunluluklarlailgilidir. Fakat Zübeyir Aydar’›n ifadesiyle,“KONGRA-GEL silahl› mücadeleye kesinliklekarfl›d›r”. Osman Öcalan’a göre, “KONGRA-GEL’de yer alan tüm kadrolar yenidir. KON-GRA-GEL’e kat›lanlar art›k silahl› mücadele-den çekilmifl kiflilerdir. KONGRA-GEL yöneti-minde yer alanlar›n yar›s›ndan ço¤u yaflam›ndasilahl› mücadele yürütmemifl bireylerdir.”“Kongrenin temel esprisi çözümün koflullar›n›haz›rlamakt›r. Siyasetin merkezini da¤dan fle-hire indirecektir. Sivil, siyasal bir örgüttür. As-keri amaçlar› olan bir örgüt de¤ildir.”

Küçük burjuva ulusal reformist yönetiminifadesiyle O, “yanl›zca Kuzeyin de¤il, dört par-çan›n örgütüdür.” Kuzey Kürdistan’da De-mokratik Kurtulufl Partisi, Güney bat›’da De-mokratik Birlik Partisi, Güney’de KürdistanDemokratik Çözüm Partisi, Do¤u Kürdis-tan’da haz›rl›¤› yap›lan parti, HPG, PJA, genç-lik örgütü ve daha pek çok örgüt “KONGRA-GEL’in bayra¤› alt›nda toplanm›flt›r.” ÜstelikKuzey’de ve Güney Bat›’da KONGRA-GEL’ehaz›rl›¤› kapsam›nda kurulan yeni partilerinad›nda Kürdistan sözcü¤ü yoktur; keza Kür-distan Halk Kongresi de, Kürdistan vurgusun-dan ar›nd›r›larak KONGRA-GEL biçiminde k›-salt›lmaktad›r.

‹lk ifl olarak, KADEK’in, “çift tarafl› halegetirilmezse 1 Aral›k’tan itibaren sona erdirece-¤i”ni ilan etti¤i tek tarafl› ateflkesi süre koyma-dan uzatan KONGRA-GEL, emperyalist dünyataraf›ndan tüm Kürtler ad›na kabul edilmeyiummakta ve beklemektedir. O, Ankara rejimiy-le bir anlaflma yapabilece¤ine dair umutlar›n›yitirmifl ve emperyalist devletler ile emperya-listlerin yönetimindeki uluslararas› kurulufllar›çok daha fazla önemseyen bir pozisyona gelmiflgörünmektedir. 2004 bunun daha da derinlefl-ti¤i bir y›l olacakt›r. KONGRA-GEL’in, KADEKtaraf›ndan ilan edilen “yol haritas›”n›n birinciaflamas›n›n 1 Aral›ktan itibaren resmen iflas et-

mesi karfl›s›nda, “yol haritas›”da öngörülen sü-relerin geniflletilece¤i biçimindeki tavr›, ortaya,daha bafltan bir ciddiyet ve kararl›l›k sorunu ç›-karm›flt›r.

Geliflmenin gelecekte yönü, u¤rayaca¤›çeflitli hayal k›r›kl›klar›na ald›rmadan KON-GRA-GEL’in, emperyalist dünya sistemincekabul edilebilir bir Kürt örgütlülü¤ü veya mu-hatab› olma yolunda yürüyece¤ini göstermek-tedir. Bu ayn› zamanda, komünist ve devrimcigüçlerden uzaklaflma, egemen s›n›f klikleriyleve emperyalist sistemin çarklar›yla daha yak›nbir iliflki demektir. fiüphesiz bu, “Kürt ulusu-nun özgürlü¤ü” veya “özgür anayurt” için ç›-k›fls›z ve halklar›n mücadelesine zarar verenbir yoldur.

‹stanbul’da, ‹ngiltere’ye ait hedeflere dö-nük bombalama eylemlerinden sonra, yasalKürt örgütlenmelerinin verdikleri ortak ilanda,“Türkiye yeni bir sald›r› dalgas›yla karfl› karfl›-ya. Sinegoglara yap›lan sald›r›n›n ard›ndan ger-çeklefltirilen bu sald›r›lar, Ortado¤u bar›fl›n› veTürkiye’nin gelece¤ini hedef almaktad›r”,“Türkiye Ortado¤u’daki de¤ifliklikte ve denge-lerin yeniden oluflturulmas›nda öncü rolünüoynayacak bir potansiyele sahiptir. Yap›lan busald›r›lar, Türkiye’nin böyle bir rol oynamas›n›önlemeyi hedefledi¤i gibi, y›llar›n› kaos ve ça-t›flma içinde geçirmesini de hedeflemektedir”biçimindeki de¤erlendirme ve vurgular› bu aç›-dan yeterince uyar›c›d›r.

Son olarak antifaflist, antiflovenist kitle ha-reketini gelifltirmek, özgürlük ve demokratikhaklar aray›fl›n› burjuva de¤il, halkç› bir yoldansürdürmek ve yeni mücadele mevzileri kazan-mak yerine, burjuva reformizmiyle ittifak yapa-rak belediye mevkileri elde etmek ve egemenlernezdinde meflrulaflmak üzerine kurulu yerel se-çim politikas› ayn› ç›kmaz yolun yerel seçimlerversiyonudur. T›pk› ABD emperyalizmininKONGRA-GEL’i “terörist örgütler listesi”ne al-mas›ndan sonra, sorunu “ABD’ye ve AB’yeKONGRA-GEL’i anlat›p, tan›tamamak” olarakkoyan, reformist ak›l tutulmas›nda oldu¤ugibi!n

24 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 25: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

KADEK’in feshini yurtsever bas›n“Leninist parti flekillenmesinin sonu”diye duyurdu. KADEK’in feshi, KA-DEK’ten PKK döneminin devrimci izve kal›nt›lar›n›n tasfiyesi anlam›na dageliyordu. KADEK’in feshi haberininbu flekilde verilifli gizlenemez, kaba birburjuva s›n›fsal haz ve sevinç yüklü-dür. Hareketin önderli¤inin devrimciyanlar›n›n tasfiyesinde birkaç kez tan›koldu¤umuz durum, bir kez daha, amaçok daha radikal biçimde yaflan›yordu.

Türk sömürgecili¤i, bölge gericili-¤i ve emperyalizmin karfl›devrimci kuflatmas› ulu-sal hareketi bo¤ucu, yok edici bir nitelik kazand›-¤›nda ulusal hareketin önderli¤i kendini en kesinbiçimde manevra yapmak zorunda hissediyor veher manevrada önderli¤in de hareketin de dev-rimci niteli¤i afl›n›p, törpüleniyordu. ‘99’da Öca-lan’›n yakalanmas› ve ‹mral› süreci ise ideolojikteslimiyet ile noktalanan bir politik k›r›lma mo-menti olmas› nedeniyle kesin bir dönemeçtir.

“Öcalan’›n ‹mral› çizgisi, ideolojik teslimiyet,politik irade k›r›lmas›, yenilgi ve tasfiyecilik çizgi-

siydi. PKK bunu 7. Kongre’de onaylayarak, küçükburjuva ulusal devrimci çizgiden, küçük burjuvaulusal reformcu çizgiye geçti. Bu tasfiyeci çizginingere¤i olarak gerillalar Güney’e çekilmifl ve silah-l› mücadeleden vazgeçildi¤i aç›klanm›flt›. 8.Kongre’de PKK’nin tasfiye edilerek yerine KA-DEK’in kurulmas› ile yenilgi hukukilefltirildi,ulusal devrimci hareketin, ulusal reformcu bir ha-rekete dönüfltürüldü¤ü resmen ilan edildi.”(BirDevrimin Yenilgisi, Teoride Do¤rultu, say› 8)

Tabii ki, KONGRA-GEL’in kuruluflu,PKK’den KADEK’e geriye düflüfl ve bu zeminde

25TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

KONGRA-GEL ‹le Reformist Olgunlaflma

Bir Adım Daha Geriye

Page 26: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

ayn› yönde süren reformist çiz-ginin derinleflme evriminedenk düfler. Fakat emperya-lizm ve Türk sömürgecili¤ininbir kez daha dayatt›¤› yok edi-ci kuflatmay› bir karfl› manevraile yan›tlama zorunlulu¤uKONGRA-GEL’in ebesi olmuflve süreci h›zland›rm›flt›r.

MANEVRA ZORUNLULUĞU

Hareketin yetkili önderle-rinden Cemil Bay›k’›n KA-DEK’in feshine iliflkin sorular›yan›tlarken yapt›¤› de¤erlen-dirme hareketin nas›l s›k›flt›r›l-d›¤›n› ve manevraya zorland›¤›n› yans›tmaktad›r:

“Irak politikalar›nda baflar›s›z olan, ABD ilestratejik iliflkileri bozulan ve Ortado¤u'daki eski et-kinli¤ini giderek yitiren Türkiye, AKP eliyle biryandan içerde Baflkan Apo, demokratik kurumlarve halk›m›z üzerinde bask› uygulamalar›n› sürdü-rür, bir gerginlik ve k›flk›rtma politikas› izlerken;di¤er yandan Irak'a asker göndererek, Irak üzerin-de etkinlik sa¤lamak, Güney Kürdistan'daki federeyap›lanmay› da¤›tmak, en önemlisi de bizi ABD ilekarfl› karfl›ya getirerek tasfiye etmek istemektedir.Aç›k ki onun bu tehlikeli ve savafla yol açacak poli-tikalar›na karfl› etkili bir siyasal mücadele örgütle-yip gelifltirmekle karfl› karfl›yay›z. Bunu baflarmakzorunday›z.”

Cemil Bay›k’›n de¤erlendirmelerinin gerçekçioldu¤unu belirtmeliyiz. Emperyalist dünya siste-minin jandarmas› ve gardiyan› ABD’nin Irak’› iflga-li, bölgedeki kuvvet iliflkilerini, belli bafll› kuvvet-lerin pozisyonlar›n› derinden etkiledi. Tezkereninkabul edilmemesiyle ABD-Türkiye iliflkilerindepatlak veren krizin arkas›ndaki temel nedenlerKürt sorununa ç›kar. Güney Kürdistan’da devlet-leflme sürecinin önlenmesi, mümkünse tasfiyesi vekeza KADEK gerillas›n›n tasfiyesi, Türk sömürge-cili¤inin öncelikli hedefleri aras›ndad›r. Türkmensorunu ad› alt›nda Kerkük petrollerinden hak id-dias› vb. de bunlara eklenebilir. Faflist rejimle ABDaras›nda Güney Kürdistan’a üslenmifl bulunanHPG gerillalar›n›n tasfiyesi üzerine yo¤un görüfl-meler ve pazarl›klar›n sürdü¤ü, Türk sömürgecili-

¤inin ABD’den gerillan›n tas-fiyesini talep etti¤i biliniyor.KADEK gerilla güçlerinin, ya-k›n tasfiye tehdidi ile karfl› ka-r›fl›ya oldu¤u bir gerçektir. Si-lahl› mücadeleyi terk edenKADEK, politika yapma hak-k›, af vb. talepler temelinde si-lah b›rakmaya haz›r oldu¤u-nu ise zaten bafltan itibarenaç›klam›flt›. Buna karfl›l›k he-men ve do¤rudan güç kulla-narak gerillay› tasfiye edebile-cek durumda olmayan ve böl-ge planlar› bak›m›ndan ken-dini Güneyli gerici önderlikflahs›nda Kürtlere dayanmak

zorunda hisseden ABD ise iki tarafa kendi ç›karla-r›na uygun düflen bir uzlaflmay› dayatmaya yönel-mifltir. Irak iflgali sürecinde iki tarafla farkl› kanal-lardan iliflkilerini sürdüren ABD, gerillay› tasfiyetehdidi alt›nda tutarken, Türk sömürgecili¤ini degerillan›n silahs›zland›r›lmas›n› kolaylaflt›racakad›mlar atmaya zorlam›flt›r. Bütün bu çabalar›n so-nucu, malüm kötü ünlü piflmanl›k yasas›d›r.

Cemil Bay›k, “Türkiye,...en önemlisi de biziABD ile karfl› karfl›ya getirerek tasfiye etmek iste-mektedir. Aç›k ki onun bu tehlikeli ve savafla yolaçacak politikalar›na karfl› etkili bir siyasal müca-dele örgütleyip gelifltirmekle karfl› karfl›yay›z. Bunubaflarmak zorunday›z” diyor. Bu her fleyden önce,KADEK’in feshi ve KONGRA-GEL’in kurulufluanlam›na geliyor. Ve bilindi¤i gibi kuruluflunuilan eden KONGRA-GEL’in ilk karar›, ateflkesiuzatmak oluyor! Demek ki, sömürgecili¤in “sava-fla yol açacak politikalar›na karfl› etkili bir siyasalmücadele örgütleyip gelifltirme”nin ne anlamageldi¤inin kavranabilmesi için yap›lmas› gereken,KADEK’ten KONGRA-GEL’e bu yeni geriye dü-flüflün incelenmesidir.

ŞİMDİ BU LENİNİZM DÜŞMANLIĞI DA NEREDEN ÇIKTI?

Fesih Kongresi’nde “Oybirli¤i ile al›nan ka-rarda, KADEK'in feshedilmesi somut olarak flugerekçelere dayand›r›ld›:

...

26 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

KADEK’in feshi ve KONGRA-GEL’in kuruluflu anlam›na geliyor.Ve bilindi¤i gibi kuruluflunu ilaneden KONGRA-GEL’in ilk karar›,

ateflkesi uzatmak oluyor! Demek ki,sömürgecili¤in “savafla yol açacakpolitikalar›na karfl› etkili bir siyasalmücadele örgütleyip gelifltirme”nin

ne anlama geldi¤inin kavran-abilmesi için yap›lmas› gereken,KADEK’ten KONGRA-GEL’e bu

yeni geriye düflüflün incelenmesidir.

Page 27: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

2. Kapsay›c›, demokra-tik, özgür kat›l›ma imkan ve-ren ve leninist parti etkileriniaflan yeni bir yap›lanmaya yolaçmak” Kongre yeni bir yap›-lanmaya yol açabilmek için“leninist parti etkileri”ylemücadeleyi zorunlu görüyor.Fesih karar›n›n dört gerekçe-sinden ikincisi oluyor bu.

Ama kongrenin KADEK’ioybirli¤i ile feshetmifl olmas› yetmiyor. Hareketinhemen bütün etkin önderleri kongrenin arkas›n-dan fesih karar›n›n “Leninist parti flekillenmesi-nin sonu” oldu¤u yolunda aç›klamalar yapmak-tan kendilerini alam›yorlar.

Cemil Bay›k, “KADEK program itibar›yla bel-li bir demokratik ifadeye kavuflmufl olsa da tüm top-lumu, farkl› sosyal kesimleri ve meslek gruplar›n›kucaklamada bir darl›¤› yaflamaktad›r. Bu darl›¤›-n›n afl›lmas› için böyle bir feshe gerek vard›r. ‹kinciolarak örgütsel yeniden yap›lanma devlet ya da ik-tidar olmadan toplumu de¤ifltirip dönüfltürecek birzenginlik ve demokratik iflleyifle kavuflturulmak du-rumundad›r. KADEK'in iflleyifl, yönetim ve çal›flmatarz› reel sosyalist örgüt yap›s›yla Ortado¤u'nundogmatik kültürünün izlerini tafl›maktad›r. Dolay›-s›yla bunlar›n afl›larak demokratik bir kurumlafl-maya gidilmesi, demokratik toplum koordinasyo-nunda ifadesini bulan yeni örgütsel modelin yarat›l-mas› aciliyet arz etmektedir.”

KADEK’in “tüm toplumu, farkl› sosyal ke-simleri ve meslek gruplar›n› kucaklamada” yafla-d›¤› iddia edilen “darl›¤›”n afl›lmas› ne anlama ge-liyor? KADEK hangi “sosyal kesimleri” kapsama-da darl›k yafl›yor? Sorular›n do¤ru sorulmas›, ger-çe¤in a盤a ç›kart›lmas› için yeterli oluyor. Kürtburjuvazisi KADEK’in yap›s›ndan memnun de¤il.Yaflar Kaya ve Kürt burjuvazisinin di¤er temsilci-lerinin yaz›p çizdikleri biliniyor. Kürt burjuvazisi-nin temsilcileri aç›kça KADEK’te iktidar›, yöneti-mi istiyordu. ‹stenen oldu. Bay›k’›n söylediklerin-den Kürt burjuvazisinin hareketin iç iktidar›n›alabilmesi için yolun düzlenmekte oldu¤undanbaflka sonuç ç›km›yor. Bunun leninizme karfl›mücadele bayra¤› alt›nda yap›lmas› da oldukçaanlaml› ve anlafl›l›rd›r. Leninizme karfl› savafl, KA-DEK içerisinde burjuvazinin yükselifli demektir.

“Leninist parti ve örgütmodelinin bugün gelinenaflamada ihtiyaçlara cevapveremedi¤ini kaydedenÖcalan” da “bu nedenle ge-nifl kitlelerin bunun içindeyer alamad›¤›n›, KADEK'inise modelini de¤ifltirse deeskiyi aflamad›¤›n›, geniflkitleleri kucaklayamad›¤›n›vurgular”ken asl›nda ayn›

fleyi tekrarl›yor. KADEK içinde yer almayan han-gi s›n›f›n “kitleleri”dir? KADEK’in Kürt burjuva-zisini kucaklamakta yetersiz kald›¤› söylenmeyeçal›fl›l›yor, zaten yap›lanlardan ç›kan da budur.

Mizgin fien’in söyledikleri de hemen hemenayn›: “KADEK ... aç›l›m sa¤lamada ve demokrasiyiyeterince yakalamada yetersiz kald›. Özellikle mer-keziyetçili¤in ve leninist etkilerin afl›lmas›, örgüt içihukukun da ayn› zamanda örgüt içi siyaset yürütmetarz›nda ve yenilenmelere gitmede geçmifli çok aflanbir tarz, bir siyaset ya da örgütlenme flekillenemedi.KADEK günümüzde yaflanan geliflmelere cevap ola-mad›. fiimdi KADEK, kendini farkl› bir fleye dönüfl-türme de¤il daha genifl, farkl› kesimlerle birleflerekyepyeni bir oluflum yaratma projesine gitti.”

“Yepyeni bir oluflum yaratma”k için birleflile-cek “daha genifl, farkl› kesimler” Kürt burjuvazi-sinden baflkas› de¤ildir.

Sahi flimdi durup dururken bu leninizm düfl-manl›¤› da nereden ç›kt› demeyin. Leninizm düfl-manl›¤›, hareketin geliflen burjuva s›n›f niteli¤i-nin d›flavurumudur. Leninizim düflmanl›¤›, hare-keti iktidars›z b›rakma, hareketin içini boflaltma,hareketi i¤difl etme çaba ve operasyonunu yans›-t›yor.

Hemen belirtelim ki, KADEK flurada kals›nPKK bile asla leninist olmad›. Çünkü leninizmulusal harekete de¤il proletarya hareketine aittir.Bununla birlikte uluslar›n kaderini tayin hakk›n›savunan tavr› ve program›; ba¤›ms›zl›k ve iktidartalep eden çizgisiyle, parti biçiminde örgütlenmeve merkeziyetçi yap›s›yla, küçük burjuva devrim-ci ulusal bir hareket olarak sosyalizmden etkilen-mifl olmas› PKK’nin leninist bir örgüt oldu¤u an-lam›na gelmiyordu, gelmez de. Evet leninizmdenetkilenmifl Kürt devrimci küçük burjuvazisi ulu-sal kurtulufl mücadelesinde leninizmden yarar-

27TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Kürt burjuvazisi KADEK’in yap›s›ndanmemnun de¤il. Yaflar Kaya ve Kürtburjuvazisinin di¤er temsilcilerinin

yaz›p çizdikleri biliniyor. Kürt burjuvazisinin temsilcileri aç›kça

KADEK’te iktidar›, yönetimi istiyordu.‹stenen oldu.

Page 28: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

lanmak istemifl ve belli aflamalarda yararlanm›flt›rda. Leninizmin etkisi PKK’yi besleyen devrimcibir damar olmufltur. Ancak PKK’den KADEK’e re-formist geriye savrulufl ve düflüfl sürecinde leni-nizmin etkileri zaten tasfiye edilmiflken flimdi buleninizm düflmanl›¤›n›n t›rman›fl› da ne oluyor,hangi ihtiyac› karfl›l›yor?

Bu leninizm aleyhtarl›¤› s›n›fsal kavram veçözümleme kriterlerine, bir tüm olarakmarksizm ve sosyalist ideolojiye düflman-l›kla el ele gidiyor. Buna tabii ki, her fleydenönce Kürt iflçisiyle Kürt kapitalistini, Kürtsömürüleniyle Kürt sömürenini, Kürt ezile-niyle Kürt ezenini birlefltirmek için ihtiyaçduyuluyor.

Gerçek flu ki, KADEK ve flimdi KONG-RA-GEL küçük burjuva reformist çizgide detutunamamakta burjuva reformist çizgiyedo¤ru gerilemektedir. Güncellenen leni-nizm düflmanl›¤› bu gerileyiflin itici güçle-rinden birisidir. Öcalan’›n Avrupa’ya ç›k›fl›,Roma süreci ve ‹mral›’dan KADEK’e uzanandönemde Avrupal› emperyalistlerle uzlafl-may› kapsayan bir burjuva çözüme haz›r hale ge-linmiflti. fiimdi olan ise öncelikle ABD ile de uz-laflmaya, onun piflirece¤i bir burjuva çözüme dehaz›rlanmakt›r. Reformist önderlik, durumu,ABD emperyalizmiyle uzlaflma ya da tasfiye ikile-mine s›k›flm›fl biçimde görmekte ve duraksama-dan uzlaflma yolunu döflemektedir.

Leninizm emperyalizmle uzlaflan ulusal ha-reketlerin reformist karakterini aç›klayarak,KONGRA-GEL gerçe¤ini teflhis etmemizi sa¤laya-cak ideolojik donan›m› haz›rlam›flt›. Bu nedenle-dir ki, küçük burjuva ulusal devrimcili¤indenküçük burjuva reformculu¤una k›r›l›p savrulur-ken oldu¤u gibi, buradan burjuva reformculu¤u-na do¤ru gerilerken de leninizm aleyhtarl›¤›n›ngüncellefltirilmesi oldukça anlaml›d›r.

Leninizme sald›r›larak ABD emperyalizmiyleuzlafl›c›l›¤›n da yolu döflenmekte, böylece emper-yalizmle uzlafl›c›l›k hareketin karakteristik özelli-¤i olma yolunda derinleflmektedir.

Leninizme sald›r›lmas› hareketin geliflme yö-nüyle ba¤l›d›r.

“Leninizm”, bir “iktidar› alma” teori ve ide-olojisidir. ‹ktidars›zl›¤›, iktidardan kaç›fl›, sivil

toplumculu¤u reddeder.

Parti ve partili mücadele düflüncesi “leni-nizm”in en güçlü yan›d›r. Ve zaten bu ikisi, partive partili mücadele ile iktidar› alma istek ve yöne-limi birbirini tamamlar. Hatta daha do¤rusu, ikti-dar talepli mücadelenin en önemli arac›d›r parti.Politik ve örgütsel merkeziyetçilik ise iktidar ta-lep ve yöneliminden do¤ar. Partisizlik ve iktidar-

s›zl›¤›n yükseldi¤i, politik iktidar mücadelesininyerine kültürel ve sosyal mücadelenin ikame edil-meye çal›fl›ld›¤›, tümünün bir toplam› olarak siviltoplumculu¤a tap›n›l›rken leninizm aleyhtarl›¤›geliflmesin de ne geliflsin! Leninizm aleyhtarl›¤›t›rman›fl›n›n burjuva ideolojisinin hareket içeri-sinde yükseliflinden baflka bir anlama gelmedi¤i-nin alt›n› yine de çizmeliyiz.

ABD’Lİ BİR BURJUVA ÇÖZÜME HAZIRLIK

Kürt bas›n›n yazd›¤›na göre, KONGRA-GELYürütme Konseyi yay›nlad›¤› Kurulufl Bildirge-si’nde flunlar› da aç›klam›fl:

“Irak'taki yeni duruma da de¤inen KONGRA-GEL, demokratik federal Irak'› Ortado¤u'da demok-rasinin gelifliminde önemli bir kilometre tafl› olarakgördüklerini ve desteklediklerini söyledi. Bildirgede,baflta geçici yönetim konseyi olmak üzere demokra-siden yana tüm parti, örgüt ve cemaatlere demokra-si paydas›nda buluflmalar› ve ittifak yapmalar› ça¤-r›s›nda bulunuldu.”

“KONGRA-GEL Yürütme Konseyi, AmerikaBirleflik Devletleri’ne de seslendi: ABD'nin Saddam

28 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 29: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

rejimine müdahale ederek Or-tado¤u'da yeni bir süreci bafl-latmas›n› olumlu bulduklar›n›belirten Yürütme Konseyi, buyaklafl›m›n yap›c› bir boyutaulaflmas›n›n Kürt sorunununkal›c› çözümüyle mümkünolabilece¤ini belirtti.

“Bildirgede, KONGRA-GEL'in kuruluflunun daABD'nin bölgeye yönelik dü-zenlemelerine katk› sa¤laya-ca¤›na iflaret edildi. Bu te-melde ABD'ye seslenen KONGRA-GEL YürütmeKonseyi, ABD'yi Kürt siyasi oluflumlar›n›n tümünüKürt sorununda muhatap kabul etmeye ve diyalo¤aça¤›rd›.”

-ABD emperyalizmi ve ortaklar›n›n Irak’a sal-d›r›s› ve iflgali onaylan›yor.

-‹flgalcilerin atad›¤› iflbirlikçi yönetim onay-lan›yor.

-ABD’nin himayeci sömürgecili¤i destekleni-yor.

-ABD’nin bölgeye yönelik düzenlemelerinekatk› sa¤lanaca¤› ilan ediliyor.

Ve bütün bunlara karfl›l›k;

-ABD’den KONGRA-GEL’i Kürt sorunundamuhatap kabul etmesi ve diyalo¤a girmesi isteni-yor.

‹lkel milliyetçilik ve ulusal dar görüfllülük,ABD emperyalizmini yenilmez görmeyle de birle-flince sonuç bunlar oluyor iflte.

KONGRA-GEL'in Genel Baflkan› Zübeyir Ay-dar, “ABD ile iliflkileriniz var m›” sorusuna flu ya-n›t› veriyor.

“Biz yeni bir örgütüz. fiu ana kadar kimseylegörüflmedim. Fakat bu görüflmeyece¤imiz anlam›nagelmez. AB ve ABD ile de siyasi diplomatik iliflki ge-lifltirmek istiyoruz. E¤er ABD, Türkiye'de Kürt so-rununun çözümü konusunda bir rol oynarsa bundanda memnun oluruz.”

ABD Kürt sorununda flimdiye de¤in nas›l birrol oynad›? Türk sömürgecili¤i nas›l ayakta duru-yor? KONGRA-GEL yöneticileri, ABD emperya-lizmi hakk›nda hayal yayarak Kürt halk›n›n anti-emperyalist bilincini köreltiyorlar. NATO üyesi

Türkiye tabii ki, s›rt›n› ABDemperyalizmine yaslayarakKuzey Kürdistan üzerindekisömürgeci boyunduru¤unusürdürmüfltür. ABD ve di¤eremperyalistler Kürt soru-nunun çözümü konusundasürekli gerici bir rol oyna-m›fllard›r ve oynamaktad›r-lar. Sömürgeci boyunduru-¤un uygulay›c›lar› aras›ndayer alan emperyalizmin veABD emperyalizminin soru-

nun bir parças› oldu¤u gerçe¤ini görmemek, on-lar› halklar›n yan›nda yer alarak sorunun çözü-müne katk›da bulunabilir göstermek, politik kör-lü¤ün en berbat biçimleridir.

KONGRA-GEL’in önde gelen Genel BaflkanYard›mc›s› Osman Öcalan, Kürt bas›n›n›n bildir-di¤ine göre, “ABD'ye iliflkin olarak da önemliaç›klamalar yapt›”:

“ABD'nin art›k Ortado¤u'nun gerçekli¤i hali-ne geldi¤ini, daha önce de rejimler yoluyla etkinbir güç oldu¤unu söyledi. Öcalan, ABD'nin statü-kolar› y›karken halk› da yönetime katan ba¤›ml›demokrasiyi gelifltirmek istedi¤ini, bunun yan›n-da ba¤›ms›z demokrasiyi gelifltirmenin de olanak-lar› do¤du¤unu belirtti. ‘Her ikisi iç içe de gelifle-bilir, bazen biri di¤erine bask›n da ç›kabilir’ diyenÖcalan, konuflmas›n› flöyle sürdürdü: "Birisi ba-¤›ml› demokrasiyi gelifltiriyorsa, buna karfl›t ola-rak ba¤›ms›z demokrasiyi gelifltirmek gerekir. Busa¤lanabildi¤i oranda ABD ile iliflkilenmek sak›n-cal› de¤ildir."

Irak’ta, Arap halk›n›n iflgale karfl› her biçim-de sürdürdü¤ü direnifl, ABD’nin Ortado¤u’nunnas›l bir gerçe¤i oldu¤unu her gün daha ç›plak bi-çimde sergiliyor. ‹flgali de¤iflmez bir durum, ade-ta bir kader gibi kabullenmenin de ötesinde, “ba-¤›ml› demokrasi” tafl›y›c›l›¤›yla etiketleyip süsle-yerek flirin gösteren ve kutsayan bu burjuva ger-çekçili¤inin tüm gözeneklerinden emperyalizmile uzlafl›c›l›k f›flk›r›yor. ABD patentli bir burjuvaçözüm olas›l›¤› için haz›rl›k yap›l›yor. Bu emper-yalizmle uzlafl›c›l›¤›n derinleflerek olgunlaflmas›demektir. Zaten, ABD emperyalizmi ile uzlaflma-ya haz›r olmak, KONGRA-GEL’in temel bir ay›r›-c› özelli¤idir.

29TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Bu leninizm aleyhtarl›¤› s›n›fsalkavram ve çözümleme kriterlerine, birtüm olarak marksizm ve sosyalist ide-

olojiye düflmanl›kla el ele gidiyor.Buna tabii ki, her fleyden önce Kürt

iflçisiyle Kürt kapitalistini, Kürtsömürüleniyle Kürt sömürenini, Kürt

ezileniyle Kürt ezenini birlefltirmek içinihtiyaç duyuluyor.

Page 30: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

BURJUVA İDEOLOJİSİNİNSERALIĞI

PKK’nin K’si, en az›ndanKürt sömürücü s›n›flar›n›n de-¤il Kürt ezilenlerinin ve sömü-rülenlerinin damgas›n› tafl›yanbir ulusal hareketi simgeliyor-du. S›n›fsal terminoloji terkedilmekle kalmad›; ayn› za-manda art›k ideolojik mücade-lenin de¤iflmez konular›ndanbiri ilan edildi. “Dar s›n›f yak-lafl›mlar›”ndan ve “leninist et-kiler”den kurtulmak amaçlaflt›r›ld› ve böyle ol-du¤u içindir ki, “dar s›n›f yaklafl›mlar›”na ve “le-ninist etkiler”e karfl› mücadele, ulusal hareketinyükselen de¤erleri oldu. Kürt burjuvazisi, “dars›n›f yaklafl›mlar›”yla ve “leninist etkiler”le sava-flarak, kendi s›n›f ideolojisini egemen hale getir-meye çal›flarak da ulusal hareketin merkezineyürüyor. Kürt burjuvazisi hareketin önderli¤iniele geçirmek için, s›n›f ve s›n›f mücadelesi kav-ramlar›n› aforoz etmeyi de ihmal etmeksizin, s›-n›f mücadelesi yürütüyor. Kürt burjuvazisi dörtelle s›n›f iflbirli¤i kavram›na sar›l›yor. “Daha ka-t›l›mc›”, “herkesi içine almaya çal›flan”, “dahagenifl, farkl› kesimlerle birleflerek”, “tüm toplu-mu, farkl› sosyal kesimleri” birlefltirerek vb. kav-ramlarla harekete oportünizm pompalan›yor.Bunlar elbette ki, “toplumsal bar›fl” vb kavram-larla da el ele gidiyor.

Program›n giriflinde, “Dünyam›z 21. yüzy›llabirlikte yeni bir ça¤a, demokratik uygarl›k ça¤›nagirifl yapm›flt›r” deniyor. Yine program›n iddias›-na göre, “Küresel çapta ortaya ç›kan yeni geliflmedüzeyi, 20. yüzy›l ve öncesine ait klasik s›n›f vetoplum tahlillerini, düflünce kal›plar›n› ve bunlaragöre biçimlenen sistemleri afl›lmakla yüzyüze b›-rakm›flt›r.” Marksizmin afl›ld›¤› iddias› uluslara-ras› burjuvaziden çal›nm›fl basit bir yaland›r.Keza kapitalizm hakk›nda afla¤›da yay›lan hay-aller de:

“Küreselleflen kapitalist sistem kendisini ‘yeni-leyerek’ varl›¤›n› sürdürme çabas›na girmifltir.Klasik ve yeni sömürgecilik biçimleri ile bunal›m›-n› aflamayaca¤›n› gören emperyalizm, bilimsel-tek-nolojik devrimin sonuçlar› temelinde, egemenli¤ini

demokratik normlara bürün-dürerek, kapitalizmi refor-masyon yoluyla demokratikuygarl›¤a do¤ru evrime yö-neltmektedir.”

Söylenenleri ciddiye ala-caksak e¤er, emperyalizm veburjuvazi “egemenliklerinidemokratik normlara” uydu-ruyorlar ve de dahas› “kapi-talizmi reformasyon yoluylademokratik uygarl›¤a do¤ruevrime yönelt”iyorlar. De-mek ki, böyle oldu¤u içindir

ki, s›n›f mücadelesi de marksizm de afl›l›yor. Te-ori ad›na tam bir safsata y›¤›n›, tam bir ucube.Öyle anlafl›l›yor ki, Kürt burjuvazisi ulusal hare-ketin önderli¤ini talep ederken Kürdistan iflçi s›-n›f› ve emekçilerinin, Kürt ezilen ve sömürülen-lerinin, Kürt halk›n›n kafas›n› ne kadar kar›flt›-r›r, bilincini ne kadar buland›r›rsa hareket içe-rsinde kendi pozisyonunu o kadar sa¤lamlaflt›ra-ca¤› hesab›n› yap›yor.

S›n›f kavram›n› pek dar bulan KONGRA-GEL’in program›, gerçekten bir su kat›lmam›floportünist vaazlar manzumesidir. Öyle ki, adetaher cümlesine s›n›f iflbirli¤i tohumlanm›flt›r.

“Tarihte ilk defa hegemon sistemle karfl›tlar›aras›nda insan haklar›, demokrasi ve ekolojik ko-nularda genifl bir konsensüs oluflmufl bulunmakta-d›r.”

“Hegemon sistem” yani emperyalizm, yaniburjuvazi ile “karfl›tlar›”, yani sömürgeler, yaniezilen ba¤›ml› uluslar, yani proletarya, k›r vekent yoksullar›, yani k›sacas› kurt ile kuzu “ara-s›nda insan haklar›, demokrasi ve ekolojik konu-larda genifl bir konsensüs oluflmufl”mufl! ‹nsan›nbir an biz nerede yafl›yoruz diyesi geliyor; amaKONGRA-GEL’in ideologlar›n›n nerede yaflad›-¤›n› sormak her halde daha yerinde olacakt›r.Irak’ta “hegemon sistem ile karfl›t› aras›ndaki ge-nifl konsensüsün” ne oldu¤u aç›k de¤il mi? Buinsan haklar› ve demokrasi Irak’›n küstahça iflgaledilmesinden baflka bir fley de¤ildir. Sahi Filistiniçin ne oluyor bu insan haklar› ve demokrasi? Yaparçalanm›fl, varl›¤› ve haklar› inkar edilen Kürthalk› için! Evet Kürt halk› için sömürgeci “hege-

30 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Öyle anlafl›l›yor ki, Kürt burju-vazisi ulusal hareketin önderli¤initalep ederken Kürdistan iflçi s›n›f›ve emekçilerinin, Kürt ezilen vesömürülenlerinin, Kürt halk›n›n

kafas›n› ne kadar kar›flt›r›r, bilinci-ni ne kadar buland›r›rsa hareketiçerisinde kendi pozisyonunu o

kadar sa¤lamlaflt›raca¤› hesab›n›yap›yor.

Page 31: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

mon sistem ile” “insan haklar›, demokrasi veekolojik konularda genifl konsensüs oluflmas›”gerçekten nas›l bir fley oluyor. Evi köyü yak›l›py›k›lan, göçertilen Kürt köylüsü ile sömürgecifaflist rejim “aras›nda insan haklar›, demokrasi”konular›nda siz hangi konsensüsten söz ediyor-sunuz? Siz nerede yafl›yorsunuz ve Kürt halk›n›kand›rmak için bu cüreti nereden al›yorsunuz?

Bütün ulusalc› ve halkç› teoriler, ulusu yada halk› birlefltirmek ad›na muhakkak s›n›flararas›ndaki çeliflkileri örtmeyi ve s›n›flar aras›ndaiflbirli¤ini vaaz ettikleri içindir ki, oportünisttir-ler. Görüldü¤ü gibi, KONGRA-GEL program›tam bir oportünist seral›kt›r. ‹flte birkaç örnekdaha:

“Dar s›n›f ve ulus ç›karlar›n› formüle edenprogramlar ve buna göre biçimlenmifl örgüt yap›-lanmalar›yla kapsaml› demokratik çözümler üreti-lemez.”

“Küresel sistem bunal›m›na karfl›, küresel birdemokratik-ekolojik hareket insanl›k için gittikçeaciliyet kazanmaktad›r. Mücadele biçimleri olarakklasik sol dönemde oldu¤u gibi devletle çarp›flma-mak kadar, devlete koflmamakta ilkesel bir de¤eresahiptir. Ne devletle çarp›flarak, hatta onu y›karakne de devletle sorunlar çözümlenir. Tersine ne ka-dar devlet o kadar sorun, yine ne kadar az devlet,o kadar çok çözüm formülü daha gerçekçidir. Dev-letten uzak durmak, gerekiyorsa demokratik-eko-lojik toplum çal›flmalar›nda s›n›rl› bir uzlaflmadanöteye gitmemek büyük önem tafl›r. Yeni demokra-tik-ekolojik aray›fl, kesin s›n›f, ulus, devlet katego-rilerinden hareket etmez. Umudunu salt gelece¤etafl›maz, kuru bir geçmifl inanc›na da dayanmaz.

“Demokratik-ekolojik toplum çözümü, kapita-lizmin hegemonik sisteminin d›fl›nda, onun devletyönetimini esas almadan, s›n›fa karfl› s›n›f, zorakarfl› benzer zor, ayn› dilden cevap verme vb. tuzakkavramlara düflmeden gelifltirilebilir. Özgürlük,amaçlar kadar, araçlar›n da temiz olmas›n› gerek-tirir.”

HER ŞEY KÜRT BURJUVAZİSİ İÇİN

KONGRA-GEL ile ulusal hareket içerisindemevzilerini güçlendiren Kürt burjuvazisi ekono-mik s›n›f taleplerini KONGRA-GEL program›na

kaydetmeyi de ihmal etmiyor.

“Demokratik Uygarl›¤›n Geliflim Esaslar›

“a) Demokratik uygarl›k sistemi, bilimsel tek-nik geliflme ve bilimsel düflünceye dayanmakta, bil-gi toplumunu esas almaktad›r.

“‹deolojik alanda bilimsel olmayan tekçi vefliddet içeren düflünce yap›s›n› reddeder. Ayd›nlan-may› önleyen dini dogmalar›, milliyetçili¤i, flove-nizmi ve reel sosyalist düflünce kal›plar›n› aflmay›flart k›lar

“Demokratik uygarl›k, bilime, bilimsel düflün-ce ve felsefeye dayanan demokratik sosyalizmin k›-lavuzlu¤unda gerçekleflecektir.

“b) Ekonomik politika, ulusal ve küresel eko-nominin uyumu temelinde özel teflebbüsçülü¤ü veüretici sermayeyi teflvik eden ve gerekti¤i kadar ka-musal mülkiyetin yer ald›¤›, tekellerin hakimiyeti-ni yasalarla önleyen, sosyal adaleti her alanda ger-çeklefltiren, yoksullu¤a ve açl›¤a karfl› üretimde ve-rimlili¤i ve adil paylafl›m› sa¤layan bir yap›da ola-cakt›r.”

Böylece “demokratik sosyalizmin” ne me-nem bir fley oldu¤u daha bir aç›kl›k kazan›yor.Kapitalizm de sosyalizm de olmayan bu “uygar-l›k” en fazlas›ndan yenilen, iradesi k›r›lan küçükburjuvazinin kendini kand›r›p avuttu¤u bir pem-be hayaldir. Sözde demokratik uygarl›k tabii ki,kapitalist burjuva düzenden baflka bir fley de¤il-dir. Öncelikle, “ulusal ve küresel ekonomininuyumu temelinde” diyerek kurulu emperyalistdünya düzenini kabullendi¤ini, onaylad›¤›n› ilanediyor. Asl›nda tabii ki, burada yeni bir fley yok-tur. Bilindi¤i gibi, ‹mral›’dan beri de böyledir bu.Burada, “küresel ekonomi” ile “uyum”un güncelanlam›n›n özellefltirme ve bir bütün olarak neoli-beral politikalar›n kabulü oldu¤unu vurgulama-l›y›z. Demek ki, “küresel ekonomi” ile “uyum”Kürt burjuvazisinin uluslararas› sermayeye eliniuzatmas›ndan baflka bir anlama gelmez.

“Küresel ekonomi” ile iliflkileri tan›mlayanprogram, hemen “özel teflebbüsçülü¤ü ve üreticisermayeyi teflvik ede”ce¤ini kaydederek Kürtburjuvazisinin di¤er temel talebini formüle edi-yor.

“Özel teflebbüsçülü¤ü ve üretici sermayeyiteflvik ede”ce¤ini aç›klayarak Kürt burjuvazisinin

31TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 32: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

s›n›fsal talepleri ve gelifli-mine iliflkin hassasiyetinien yüksek düzeyde göste-ren, keza hem bunun ile vehem de kurulu emperyalistdünya düzenini onaylad›¤›-n› aç›klayarak emperyalistve sömürgeci burjuvazile-rin yüre¤ine su serpen, da-has› güvence veren KONG-RA-GEL, Kürt iflçi s›n›f› veemekçileri, k›r ve kent yok-sullar›, topraks›z ve az top-rakl› köylüler, iflsizler içinne talep ediyor?

Kürt burjuvazisi art›kaç›kça kendi s›n›f talepleriyle ulusal hareketinbafl›na geçmeye, önderli¤ini ele geçirmeye çal›fl›-yor. Ulusal demokratik mücadeleye kendi s›n›f-sal gelifliminin gereklerinin perspektifini egemenk›lmak istiyor.

Kürdistan iflçi s›n›f› ve emekçileri, topraks›zve az toprakl› köylüler, iflsizler, k›r ve kent yok-sullar› Kürdistan’›n bütün sömürülenleri t›pk›Kürt burjuvazisinin yapt›¤› gibi kendi s›n›f talep-lerini yükseltmeli ve ulusal sorunun emekçi çö-zümü için Kürt burjuvazisinden ba¤›ms›zlaflmayoluna girmelidir.

GERİLLANIN SİYASİ AĞIRLIĞI FAZLA GELİYOR

Ulusal harekette iktidar düflüncesi ve hede-finin tasfiyesine paralel olarak, parti düflüncesive örgütlenmesi düflüfle geçiyor. “Kongre”ler,partinin ve parti düflüncesinin, keza merkeziyet-çili¤in tasfiyesi hamleleri olurken, s›n›fsal içeri-¤i alabildi¤ine boflalt›larak olabildi¤ince idealizeedilmifl demokrasi söylemi gitgide her fley halinegeliyor. Gerillan›n hareket içerisindeki siyasia¤›rl›¤› inifle geçiyor. KONGRA-GEL Genel Bafl-kan› “Kongremizde görev yapanlar aras›nda eski-den askeri görev yapanlar vard›. Fakat askeri gö-revleri b›rakt›lar. Biz KADEK'in devam› de¤iliz.Aç›k söylüyoruz. Sivil oluflumuz” diyerek, sankiaskeri örgütlenme ve gerilla meflru de¤ilmifl gibibir tav›r tak›nabiliyor. Fakat önde gelen komu-

tanlar›n bir k›sm›n›n geril-ladaki görevlerinden ayr›l-malar›n›n öncelikli anlam›gerillan›n zay›flat›lmas›n-dan baflka bir fley olabilirmi?

Genel Baflkan› ZübeyirAydar, KONGRA-GEL’inkuruluflunun hemen ard›n-dan kendisine sorulan“ABD KADEK'i silahs›zlan-d›rma sözü verdi. BugünKADEK yok. Fakat KONG-RA-GEL iradesine siyasalolarak ba¤l› bulunan meflrusavunma birlikleri var. Bun-

lar›n silahs›zland›r›lmas› gündeme gelse, silahlar›ABD'ye teslim eder misiniz?” sorusunu bak›nnas›l yan›tl›yor:

“Biz silahs›z olarak siyaset yapmak istiyoruz.Türkiye'nin ataca¤› ad›mlarla silahs›zlanman›nönünü açmas›n› istiyoruz. Kongre üyesi PÇDKIrak'ta faaliyet yürütüyor. Silahs›z bir örgüttür.Saddam gidince silahlar› b›rakt›. Di¤er parçalardada Kürtlerin siyaset yapmas›n›n önü aç›l›r, demok-ratik ad›mlar at›l›rsa, silahs›zlanman›n önü aç›l›r.Biz silahlar kalmas›n istiyoruz. Kongremiz silahl›bir hareket de¤il, siyasal bir kongredir.”

Emperyalistler ve sömürgeciler için en bü-yük sorunun gerilla oldu¤undan kuflku yoktur.Gerilla, yenilgiye u¤rayan ulusal devrimin enönemli kazan›mlar›ndan birisi oldu¤u gibi, ayn›zamanda di¤er kazan›mlar›n güvencesi olmakgibi bir pozisyona da sahiptir. En baflta sömürge-ciler, ama ayn› zamanda emperyalistler de ne ya-p›p edip gerillay› tasfiye etmek istiyorlar. Gerillaüzerine aç›k gizli bir dizi hesaplar›n yap›ld›¤› bi-liniyor. PKK, uluslararas› komplodan önce de,belli taleplerin yerine getirilmesi durumunda ge-rillay› silahs›zland›rmaya haz›r oldu¤unu aç›kla-m›flt›. Devrimin yenilgisinden sonra PKK bunudaha vurgulu hale getirdi. Bu bak›mdan sürecizorlay›c› ad›mlar atmaya çal›flmas›na kar›fl›n, ge-rilla konusunda fiilen kararl› bir tav›r tak›nmay›da baflard›. Oysa KONGRA-GEL ile gelinen yer-de komuta düzeyinde gerillay› zay›flatacakad›mlar›n at›lmas› dikkat çekicidir.n

32 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Emperyalistler ve sömürgeciler için enbüyük sorunun gerilla oldu¤undan

kuflku yoktur. Gerilla, yenilgiyeu¤rayan ulusal devrimin en önemlikazan›mlar›ndan birisi oldu¤u gibi,ayn› zamanda di¤er kazan›mlar›ngüvencesi olmak gibi bir pozisyonada sahiptir. En baflta sömürgeciler,

ama ayn› zamanda emperyalistler dene yap›p edip gerillay› tasfiye etmek

istiyorlar.

Page 33: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

‹fiÇ‹ PART‹S‹-MHP-ADD’nin;2003 fiubat›’nda K›br›s’ta “Denktafl’laOmuz Omuza” mitinginden sonra,Eylül ay›nda ortak düzenledikleri“Kerkük Türktür” Taksim mitingi defiyaskoyla sonuçland›.

Bu flovenist birli¤in, kitle eyle-minde güçsüz kalmas›, dayand›¤› po-litikalar›n -burjuvazi aç›s›ndan gerile-yen politikalar olmalar›na ra¤men- et-kisiz ve mücadele aç›s›ndan ihmaledilebilir oldu¤unu göstermez. Çünkü, sahiplerigerici faflist bir kitle hareketi gelifltirmekte zay›fkalsalar bile, gerçekte bu politikalar, Türk burju-vazisinin on y›llar boyunca benimsedi¤i, iflledi¤ive genifl emekçi y›¤›nlar› zehirledi¤i politikalar-d›r.

Bu e¤ilim, güncelde de önemlidir. Çünküözellikle Türk emekçilerinde oluflmakta ve h›zl›geliflmekte olan ABD karfl›t› antiemperyalist duy-gu ve öfkeyi devrimci kanala ak›tmak bak›m›n-dan da mücadele edilmesi gereken bir politik e¤i-limdir. Bu ittifak, ABD karfl›t› öfkeyi arkalayarakegemen s›n›flar›n özgün gerici ç›karlar› aç›s›ndan

daha statükocu olan kesime yedekle-meyi amaçlamakta, bu yolla hemdalgak›ran rolü oynamakta hem degericili¤e yeniden kitle temeli sa¤la-maya çal›flmaktad›r.

Esasen, Perinçek taraf›ndan’90’lar›n ortalar›na do¤ru teorisi yap›-lan ve pratikte de komünist ve dev-rimci gençlere fiziki ve fiili sald›r›lar-la (Perinçek yetifltirmesi Türk Soluçetesi daha kanl› sald›r›larla ifle girifl-

ti) gelifltirilmeye çal›fl›lan bu çizgi, geçmifl ÜçDünyac› çizginin günümüze uyarlanm›fl biçimiy-di. Bu biçimiyle ‹P, önce ülkücü faflistlerin YeniHayat kli¤iyle ittifak› ve iflbirli¤ini savundu veMHP’lilerle ittifak için geçmiflteki katliamlar›nmahkum edilmesini istedi. Bunun bir formaliteoldu¤u belliydi. Bir süre sonra “ayn›lar ayn› yerdetoplanmaya” bafllad›lar: ‹P-ADD-MHP...

Komünistlerin sistematik ideolojik mücadeleyürüttü¤ü ‹P gericili¤iyle ›rkç› MHP’nin ittifak›burjuva tekelci medya taraf›ndan popüler hale ge-tirilerek, yeniden politika sahnesinin ›fl›klar› alt›-na al›nd›.

33TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

K›z›l Elma ‹ttifak›:

Hangi Gericiliğin Birliği?

Page 34: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

IRKÇISIYLA KEMALİSTİYLE ŞOVENİZM BİRLEŞİNCE

Egemen s›n›flar, özgün gerici ç›karlar› üzeri-ne bölünmüfl durumda ve bu giderek daha çokkriz etkeni haline geliyor.

Bafl›n› baz› generallerin çekti¤i ve burjuvazi-nin baz› kesimlerince de desteklenen bir grup;K›br›s sorununda ilhakç›, Kürt ulusal sorunundainkarc›, Güney Kürdistan’a askeri müdahaleci po-litikalarda ›srar ediyor. Bu nedenle AB’yle çeliflti¤igibi, TÜS‹AD’la da çeliflmekte; ABD’nin GüneyKürdistan ve K›br›s sorunundaki politikalar›yla,tam çak›flmamaktad›r. Bu kesim esasen, Türk bur-juvazisinin özgün yerel gerici ç›karlar›n›n politi-kalar›nda ›srar ediyor, var olan statüyü revizyonatabi tutmadan sürdürmek istiyor. Dün 28 fiubat’taTÜS‹AD’la ittifak içindeyken bugün TÜS‹AD’danda farkl› bir rotada tutunmaya, gücünü korumayahatta geliflmeye çal›flmaktad›r.

Bu kesime, muhalefete düflen MHP ve DSP gi-bi partiler daha keskince kat›ld›klar› gibi, bafl›n-dan bu yana Mümtaz Soysal, Yekta Güngör Öz-den, Vural Savafl gibi sosyaldemokrat, sa¤c› kema-listler, YÖK yöneticileri, baz› emekli generaller dekat›ld›lar.

Ama kabul etmek gerekir ki bu kesime, “sol”argümanlarla “teori” haz›rlamada, ideolojik ve po-litik silahlar haz›rlamada, Perinçek ve Cumhuriyetgazetesi ön planda rol oynad›lar, oynamaya da de-vam ediyorlar.

HANGİ POLİTİKALAR?

De¤iflik nedenler ve güncel dönemeçlerdengeçip gelerek, burjuvazinin ›rkç›s›ndan, sa¤ ve“sol” kemalistine de¤in uzanan de¤iflik kesimleri,birlefltiren ana politikalar ve nedenler flöyle s›rala-nabilir:

*Kürt ulusal hareketi, taviz verilmeksizinbast›r›lmal›, KADEK/KONGRA-GEL’in yasallaflt›-r›lmas›na izin verilmemeli, bar›fl söylemi bile bö-lücülüktür, “tek dil, tek bayrak, tek millet” fliar›temel paradigmam›zd›r. Güney Kürdistan’›n(medyadaki söylemiyle Kuzey Irak) federe devletolmas›, Türk burjuvazisinin devleti için casus bel-li (savafl ilan› nedeni)dir; izin verilemez, ordu Ku-zey Irak’› iflgal etmelidir.

*K›br›s’ta, KKTC’den ve Türkiye’nin askeri

gücünün varl›¤›ndan vazgeçilemez.

*AB’ye girilecekse, bu politikalarla girilmeli.

*ABD’yle ittifak sürdürülmeli.

Bu gerici-faflist politikalar üzerine birleflen bukesim, özellikle ordu kurmay›n›n, ABD’yle gide-rek daha uyumlu hale gelmesi karfl›s›nda veMHP’nin de muhalefette geliflme ihtiyac› koflulla-r›nda, ‹P-MHP ittifak›na varacak denli yeniden ke-netlenmeye, a¤›rl›¤›n› duyurmaya çal›fl›yor.

İP’İN ÜÇ DÜNYACI İPİ MHP’YE GÖTÜRÜYOR

Perinçek liderli¤inde ‹P’i, egemen s›n›flar›nemperyalizme ba¤›ml› devletini savunmaya götü-ren esasen teorisi de¤ilse de, onu bu sonuçlara gö-türmede, kuflkusuz teorisinin de önemli bir rolüvar.

1980 öncesi, Perinçek, gerici Üç Dünya Te-orisi (ÜDT) üzerine temellendirerek, dünya ve ül-kede, emperyalizm ve yerli gericilikle s›n›f iflbirli-¤i stratejisini ileri sürüyor ve halk› bununla zehir-lemeye çal›fl›yordu.

’90’lar›n ortas›nda, ÜDT’ye benzer bir gericiteoriyi Kuzey-Güney teorisi biçiminde infla etti.Bugün, Türk burjuvazisinin özgün ç›karlar›n› daformüle ederek sözde gelifltirdi¤i bu pespaye geri-ci teori k›saca flöyledir:

*Dünyada temel çeliflki Kuzey’in geliflmifl ül-keleriyle, Güney’in geri b›rak›lm›fl ülkeleri aras›n-dad›r.

*Bafl çeliflki ABD emperyalizmi ile Güney’in(devletleri ve egemen s›n›flar› dahil) ülkeleri ara-s›ndad›r. Dünya tarihinin itici gücü, Güney’indevletlerinin ABD’ye karfl› sözde mücadelesidir.

Bugün Güney ülkeleri art›k “Ezilen Dün-ya”d›r Perinçek’in teorisinde. Ve emperyalist kü-reselleflme birincil hedef olarak ulusal devletleritasfiye etmeyi hedefledi¤ine göre, bu sözde millidevletleri korumak en antiemperyalist ve en dev-rimci görevdir.

“Dünya ölçe¤indeki mücadele, günümüzde ABDemperyalizminin bafl›n› çekti¤i kuvvetler ile yok ol-ma tehdidi alt›ndaki millî devletler aras›ndad›r”.“Millî devletlerin ba¤›ms›zl›k mücadelesi, birinciönemdedir ve bugün dünya tarihinin en büyük iticigücüdür.” (Perinçek, Küreselleflme ve Güvenlik,Teori dergisi ......)

* “Güney’in devletleri içinde iflçi s›n›f›n›n ve

34 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 35: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

halklar›n devrimci ve ilericimücadelelerini gelifltirme ça-bas›, süper NATO’nun yönlen-dirdi¤i provokatif mücadele-lerdir.” Çünkü ABD emperya-lizmi, baz› da¤›n›k ve bafl›bo-zuk güçleri ‘küreselleflmeyekarfl› küresel direnifl’ gibi slo-ganlarla millî devletlere karfl›k›flk›rtmakta ve piyon olarakkullanmaktad›r” (Perinçek,agy).

*Fransa ve Almanya’danÇin ve Rusya’ya de¤in pekçok geliflmifl kapitalist ülkede, ABD’nin sömürgeci im-paratorluk sald›r›s› karfl›s›nda savunma durumun-dad›r. “Çin, Rusya, Fransa, Almanya, Japonya gibigeliflmifl ekonomiler üzerine kurulmufl devletler de,varl›klar›n› ABD emperyalizmine karfl› savunma so-runuyla yüz yüze bulunmaktad›rlar” (Perinçek,agy).

Perinçek’in bu karfl›devrimci teorik kurgusu-na göre, esasen bu devletlerle de ittifak içinde ol-mak gerekir; sözde milli devletlerin mücadelesi vebu ittifak yoluyla ABD, sözde yenilgiye u¤rat›la-cakt›r.

Ancak, Perinçek, Türk burjuvazisinin sözdemilli devletinin ç›kar›n› özel olarak gözetti¤i için,Fransa ve Almanya’n›n AB’sine girme sorununda,fliddetli muhalefete geçmekte, AB’nin Türk burju-vazisinin devletini tasfiye edece¤ini ileri sürerekAB’ye girmeye karfl› ç›kmaktad›r.

Ama Baflta Çin gelmek üzere, Rusya, Hindis-tan ve di¤er Asya ülkeleriyle Avrasya ‹ttifak›n›nkurulmas›n›, ABD’ye karfl› güncel mücadele takti-¤i olarak vaazetmektedir.

*Perinçek, gerici teorisine, her zaman oldu¤ugibi, Türk burjuvazisinin özgün gerici ç›karlar›n›savunma pervas›zl›¤›yla, biçim vermekte, pratikpolitikalar› bu ç›kara göre oluflturmaktad›r. Dün-yada Çin revizyonist burjuvazisinin, Türkiye’deTürk burjuvazisinin ç›karlar›n› gütmek, Perin-çek’in dün de bugün de gerici teorisindeki para-digmalar›n›n, temelini oluflturuyor.

Buna göre, Perinçek’in gerici teorisi, genel-kurmay›n liderli¤inde, MHP’den ‹P’e de¤in uza-nan genifl bir burjuva yelpazenin birli¤ini k›skanç-l›kla öne sürer. Ve bunu da sözde ABD’ye karfl›

mücadele ad›na yutturmayaçal›fl›r.

*Bu gerici teori, Türkburjuvazisinin özgün gericiç›karlar›n›n milliyetçili¤inigüden politikalar›n›, antiem-peryalist söylemle soslayarakpiyasaya sürüyor.

Böyle oldu¤u için kom-flu ülkeler burjuvazisine kar-fl› da, Türk burjuvazisininsömürgeci boyunduru¤un-daki Kürt ulusuna karfl› da,ulusal az›nl›klara karfl› da,flovenist milliyetçili¤i k›fl-k›rtmakta, Türk halk›n› ve

ayd›nlar›, burjuvazinin en floven kesimleri arkas›-na ba¤lamaya, flovenist gerici bir kitle hareketi ya-ratmaya çal›fl›yor.

Bugünün koflullar›nda burjuvazinin özgüngerici ç›karlar›n›n savunusunu formüle etti¤i sözkonusu bafll›ca politikalar flunlard›r:

-“K›br›s sorununda Denktafl’› desteklemek,emperyalizme karfl› durmakt›r”. “K›br›s’› verenTürkiye’yi de verir”. ‹P’in günceldeki bafll›ca poli-tikalar›ndan biri budur. K›br›s’›n iflgalini, iflgaldenöte ilhak›n› savunmak, 12 Eylül öncesi karfl›dev-rimcili¤i döneminde bile Perinçek’in yapmad›¤›bir iflti.

-Kürt ulusal mücadelesi, taviz verilmedenbast›r›lmal›, Güney Kürdistan’da (Kuzey Irak’ta)federasyon oluflturulmas› casus belli say›lmal›, or-du Güney Kürdistan’a müdahale etmelidir. Kürtsorununda reform ancak ondan sonra düflünülme-lidir. Aksi bir durum, Türk burjuvazisinin devleti-nin zay›flat›lmas› demektir. Bu nedenle bar›fl ta-lepli mücadele dahi Sevr’in yeniden hortlat›lmas›-d›r. Zaten günümüzde ulusal kurtulufl hareketleri-nin ilericili¤i miad›n› doldurmufl, emperyalizmin(ABD ve AB’nin) milli devletleri tasfiye etmesininaraçlar›na dönüflmüfltür. Ama Türk burjuvazisininve yeni sömürge burjuva devletlerin milliyetçili¤i,ilericidir, antiemperyalisttir. “Burjuva demokratikdevrimlerin yol açt›¤› ekonomik geliflme ve özgür-lük, hele bugün ancak millî devletlerle olur” (Pe-rinçek, agy).

-AB’ye girmek, milli devleti tasfiye etmeyebafllamakt›r. Türkiye, Çin’in ve Rusya’n›n bafl›n›çekti¤i Avrasya ittifak› içinde yer almal›d›r. AB’yle

35TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Perinçek’in gerici teorisi, genelkurmay›n liderli¤inde, MHP’den‹P’e de¤in uzanan genifl bir burjuvayelpazenin birli¤ini k›skançl›kla öne

sürer. Ve bunu da sözde ABD’ye karfl›mücadele ad›na yutturmaya çal›fl›r.

Bu gerici teori, Türkburjuvazisinin özgün gerici

ç›karlar›n›n milliyetçili¤ini güden politikalar›n›, antiemperyalist söylemle

soslayarak piyasaya sürüyor.

Page 36: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

dostça iliflkiler içinde ittifaka gitmelidir.

-Ordu devrimcidir, ordu liderli¤inde millihükümet kurulmal›d›r.

Bu politikalar, aç›k ki Türk burjuvazisinin öz-gün gerici ç›karlar›n›n politikalar›d›r. K›br›s soru-nunda elbette AB’yle, Güney Kürdistan sorunundaABD’yle çeliflmektedir. Bu çeliflki nedeniyle ne an-tiemperyalisttir, hatta ne de ABD karfl›t›d›r. Örne-¤in, Endonezya gericili¤i Do¤u Timor’u ilhak et-mek amac›n› tafl›d›¤› için Bat› emperyalist devlet-leriyle, hatta son zamanlarda ABD’yle çeliflti. Amabu çeliflme ne onu antiemperyalist yapt› ve ne deDo¤u Timor’u ilhak etme politikas› gerici olmak-tan ç›kt›. Ya da Malezya iflbirlikçi tekelci burjuva-zisinin lideri Mahatir Muhammet, ’97 ekonomikkrizden sonra, IMF’nin öngördü¤ünden farkl› po-litikalar izledi¤i için, emperyalizmin iflbirlikçisi ol-maktan ç›kt›.

Öte yandan, emperyalist küreselleflme ve ka-pitalist emperyalist ekonominin krizi, devletinekonomiden uzaklaflt›r›lmas›n›, mali sermayeninak›fl› önündeki yasal engellerin kald›r›lmas›n›, ya-n› s›ra, bölgesel emperyalist bloklaflma, yenisö-mürge devletleri, belirli emperyalistlerin dünyahegemonyas› mücadelesinin yede¤i haline getiri-yor. Ancak bunlar yenisömürge devletleri tasfiyeetmek anlam›na asla gelmedi¤i gibi, ABD emper-yalizmi ve di¤er emperyalist güçler, kapitalist em-peryalist sistemi sürdürmenin siyasi-askeri arac›olarak yenisömürge devletleri güçlendirmeyeönem veriyorlar. Ekonomik faaliyetten ar›nd›r›l-m›fl, silah ve vurufl gücü yüksek, hatta profesyonelorduya geçecek askeri-polis devletleri olarak yeni-den yap›land›r›lmalar›n› öngörüyorlar.

Devletin as›l ifllevi , emperyalist ve iflbirlikçiburjuvazilerin egemenli¤inin, siyasi-askeri arac›olmak de¤il mi?

ABD, dünya hegemonyas›n› pekifltirirken,hegemonya bofllu¤undaki devletleri e¤er kendiegemenli¤ine engel oluyorsa y›k›yor, kendi iflbir-likçisi devletlerini ise kendisine daha ba¤›ml› k›l›-yor; ama onlar› y›kmak bir yana güçlendiriyor.Perinçek, iflbirlikçi Türk ve di¤er burjuva devlet-lerin, ABD’ye ba¤›ml› tarzda siyasi ve askeri ba-k›mdan güçlendirildikleri gerçe¤ini gizlemekiçin, Irak, Yugoslavya ve süreçte Kuzey Kore, Kü-ba gibi, ABD iflbirlikçisi olmayan devletlerle bi-linçli tarzda kar›flt›rarak, onlar› da ABD’nin savaflhedefi içinde gösteriyor. Böylece, emperyalizm ifl-

birlikçisi devletleri koruman›n ulusal ve antiem-peryalist oldu¤u yalan›n› yayarak halklar›n bilin-cini buland›rmaya, devrimler yerine bu devletlerisavunmak bilincini halklara, ama özellikle halkla-r›m›za ve ayd›nlara yaymaya çal›fl›yor. Bu strateji,milliyetçi iflbirli¤i olmas›n›n yan› s›ra, Perinçek’i,antiABD’cilik ad›na ABD iflbirlikçisi devleti sa-vunmaya götürüyor. Özgün gerici ç›karlar› savu-nan güçlerle, bunlar içinde en ABD’ci olan, ama›rkç› milliyetçi ideolojiyle ortaya ç›kan MHP’yleittifaka götürüyor.

Özgün gerici politikalarda ›srar eden bütünburjuva kesimler ve onlar›n siyasi askeri temsilci-leri dün oldu¤u gibi bugün de ABD’cidirler. Perin-çek’in bir k›s›m generalleri mi ABD’ci de¤il? ‹knaetmeye çal›flt›¤› Büyükan›t m› ABD’ci de¤il? MHPmi ABD’ci de¤il? Denktafl m› ABD’ci de¤il? Aç›k kihepsi de ABD’ci. General Tuncer K›l›ç, Türki-ye’nin Rusya ve ‹ran’la ittifak aramas› gerekti¤inisöyledi¤i konuflmas›nda AB’ye çatarken, ABD’yleittifak› gözetmekte ›srar ediyordu, bunda flafl›lacakbir fley de yok.

Evet Perinçek ve ‹P’i, generaller ve MHP’ylebirlefltiren etkenlerden biri elbette gerici teorisidir.Ama, bundan daha da önemli di¤er bir etken ke-malist burjuva ayd›nlar›n milliyetçi çizgisinin,“kendi” burjuvazisinin ç›karlar›na kölece ba¤l›l›¤›ve boyun e¤iflidir. Ola¤an koflullarda, antifaflist,antiemperyalist yönde k›smi, s›n›rl› da olsa ilericirol oynayan bu ayd›nlar, ola¤anüstü koflullarda,floven milliyetçili¤in ideolojik bask›s› alt›nda vekendilerinin de sahiplendi¤i kemalistlerin miras›devleti koruma güdüsüyle, karfl›devrimci rolleroynamaktad›rlar. Son 15 y›ll›k Kürt ulusal kurtu-lufl mücadelesi karfl›s›nda, bu rol sürekli ve kal›c›

36 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 37: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

hale geldi¤i gibi, Perinçek (zaten 12 Eylül önce-sinden karfl›devrimci bir çizgideydi) baflta gelmeküzere, bu tür ayd›nlar›n reformcu özellikleri de ta-mamen silinip gitti. Sosyaldemokrasi faflizmle ifl-birli¤ine kayarken, kemalist ve modernist ayd›nlarise, bir bölümü güncel dünya koflullar›nda emper-yalist burjuvazilerin güçlülü¤ü karfl›s›nda secdeyevararak emperyalizm yanl›l›¤›nda karar k›ld›lar.Din de¤ifltirenin efendisine yaranmak için fanatik-leflmesi benzerini bunlar da gösterdi, emperyalistideologlardan daha çok emperyalizm yanl›s› kesil-diler. Bunlar faflist, gerici, burjuva demokrasisiyanl›s› bütün e¤ilimleriyle (ABD’ci ve AB’ci) özel-likle ABD’ci oldular. ABD’den daha çok ABD’ci ke-sildiler. Di¤er bölümü, aralar›ndaki nüanslar biryana, Türk burjuvazisinin özgün gerici ç›karlar›n›savunan kanatla s›k› ve k›skançça bir birli¤e girdi-ler. Kürt ulusal kurtulufl mücadelesi karfl›s›nda,sald›rgan bir milliyetçilikle, bölücülük korkulu¤u-nu sürekli sallayan bir tarzda, kirli savafl› destekle-diler, faflizmle iflbirli¤i yapt›lar. Bugün de yapma-ya devam ediyorlar. Perinçek bu kesimin ideolog-lar›ndan baflta gelenidir ve sosyalizm sosunu kul-lanmay› bir yana b›rakmayan en ars›z›d›r.

BOYNUZ KULAĞI GEÇİNCE

Perinçek’in bu süreçte yetifltirip, devrimci vekomünist gençlere sald›rtt›¤› “Öncü Gençlik” li-derleri, Perinçek grubunun dar kal›fl›n› aflmaya ça-l›flarak ve marksizm biçiminde ›srar etmenin, bumilliyetçi floven e¤ilim için gereksiz görerek ke-malist milliyetçi çizgiyle ortaya ç›kt›lar: Türk So-lu, ‹leri ve ADKF etraf›nda toplanan bu gerici mil-liyetçi gençleri, Perinçek M‹T ajan› ilan etmektenbile geri durmad›. Onun için grup ç›kar› çokönemliydi, kendi liderli¤inden ç›kanlar› ajan ilanetmekten çekinmez. Oysa teorisini yapt›¤› gericikemalist milliyetçili¤in kaç›n›lmaz k›ld›¤› bir ge-liflmeydi bu. Burjuvazinin özgün gerici ç›karlar›-n›n politikalar›n›, antiemperyalist göstererek, geri-ci bir kitle hareketi örgütlüyor ve komünist vedevrimci gençlere faflist fiziki sald›r›lar düzenli-yorlar. Perinçek’in çömezlerini komünist gençleresald›rtmas›, komünist ve devrimci kadrolar› imhaetmesiyle, yetifltirmesi Gökçe F›rat’›n çetesini üni-versitelerde devrimci gençlere sald›rtmas› aras›ndahiçbir fark yoktur. ‹P ve kemalist gerici çete, MHPve generallerle iflbirli¤ini derinlefltirdikçe (hattabirbirleriyle bu iflbirli¤i üzerine rekabete girdikçe)

devrimcilere daha çok sald›r›yorlar.

Bu kemalist-gerici Türk Solu çetesi, milliyetçipolitikalar› daha ç›plak formüle ediyor ve yinesosyalizm sosuna bat›rarak piyasaya sürüyor.

Türk Solu çetesinin daimi yazarlar›ndan E.Yurdakul, milliyetçili¤i koflulsuz ve bütün sonuç-lar›yla savunmak gerekti¤ini tam bir pervas›zl›klaaç›kl›yor:

“Asil kan›m›zdan baflka kaybedecek bir fleyi-miz yok

“‹flte bu noktada yüksek Türk kültür ve uygar-l›¤›ndan baflka bir fleyde dayanak aramayan Türkmilliyetçili¤inin buland›r›lmadan uygulanmas› gere-kiyor. Elbette tam ba¤›ms›zl›k politikas› bu milliyet-çili¤in temelidir; fakat, milliyetçilik tam ba¤›ms›zl›kanlay›fl›n› da içine alan genifl bir çerçevedir. Tam ba-¤›ms›zl›k kals›n milliyetçilik gitsin demek olmaz

(...)

Atatürk’ün “asil kan” uyar›s› dikkate al›nmal›,küçümsenmemelidir. Türk milliyetçili¤i, ulusal solprogram›n olmazsa olmaz kofluludur.” (UlusalSol’un Program› Alt› Oktur, ‹leri dergisi )

Milliyetçili¤i bütünlüklü olarak savunan buçete, bunun do¤al bir parças› olarak da Türkiye’deyaflayan herkesi Türk ulusu içinde kaynaflt›rma vehiçbir ulusal toplulu¤a izin vermemek ›rkç›l›¤›nade¤in ilerliyor. Belki de Kürt ulusal kurtulufl mü-cadelesi karfl›s›nda, flovenizme sar›ld›kça, ›rkç›l›kuçurumuna de¤in kaç›n›lmaz olarak ilerledi. Kiesasen olan da budur. Irkç›l›¤› kendi cümlelerin-den okuyal›m:

“Bölücülük konusunda, demokrasi do¤ru ta-n›mlama de¤ildir. Türkiye Cumhuriyeti bölünmezbütündür. Türk milletinden ayr› etnik nüfus kabuledilemez, (abç) bunlara ayr›cal›k verilemez. PKK veteröristbafl› konusunda, “kafalar›n kopma ihtimali”göze al›nmal›d›r.” (E.Yurdakul, agy)

Kürt ulusu ve Laz, Çerkez, Gürcü, Arap vb.ulusal topluluklar›n hiçbirinin varl›¤›, bu çeteninmilliyetçi gözlü¤üyle kabullenilemiyor, tümüTürk ulusunun içinde zor yoluyla asimile edilme-ye çal›fl›l›yor. Yaln›zca bu konuda de¤il, Apo’nunidam› konusunda da MHP’yle yar›fl›l›yor.

Irak’a asker gönderme sorununda, ABD tetik-çili¤ini lafta da olsa reddeden bu çete, Güney Kür-distan’›n iflgalini ve son Türkmen-Kürt provokatifçat›flmas›nda ordunun Türkmenleri korumayagönderilmesini savunmufl, bu konuda da MHP’yle

37TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 38: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

yar›flmaktan geri durmam›fl-t›r. Atatürk milliyetçili¤inin,büyüyen Türk burjuvazisininvarl›¤› ve ABD iflbirlikçili¤ikoflullar›nda, Enverist yay›l-mac› milliyetçili¤e, varmas›n-dan daha do¤al ne olabilir.Bu çete K›br›s sorununda da,di¤er özgün gericiliklerde deMHP’yle yar›flacak denli geri-ci faflizan bir milliyetçili¤ebatm›flt›r. Ve iflin tuhaf taraf›yine de sol laf›zlar›n› kullanmaktan, hatta GökçeF›rat gibi çete reisi, devrimci ve komünist hareke-ti marksizmle alakas›zl›kla suçlamaktan geri dur-mamaktad›r. Fakat Türk Solu çetesinin, flovenmilliyetçili¤in di¤er ak›mlar›ndan farks›z oldu¤u-nu kendi ideologlar›n›n dilinden vermek daha ay-d›nlat›c› olacak:

“Bu milliyetçi uyan›fl solcu, Atatürkçü, Türkçüayr›m›n›n da nas›l emperyalistler taraf›ndan yapayolarak üretildi¤ini ortaya koymufltur. Çünkü say›lanbu üç ak›m da ayn› kaynaktan ç›km›flt›r. Türkiye’desolculuk milliyetçiliktir, Atatürkçülüktür. fiimdihepsi ayn› çizgi içinde birleflmektedir. (Günefl Ayas,Atatürk’ten Bu Yana Komprador Sol-Ulusal SolMücadelesi, ‹leri dergisi)

Böylece, Perinçek karfl›devrimcili¤inin yetifl-tirdi¤i Türk Solu çetesi, milliyetçi gericilikte Pe-rinçek’i geride b›rakt›, boynuz kula¤› geçti. Bunundo¤al sonucu olarak, devrimci ve komünist genç-lere sald›r›da da, Perinçek’i geride b›rakt›. Ama buçetenin günahlar›n›n babas› elbette karfl›devrimciPerinçek’tir.

SONUÇ YERİNE

fiimdilik söylenmesi gereken fludur: Kürt ulu-sal kurtulufl mücadelesi karfl›s›nda, floven bir mil-liyetçili¤e batan, iflçi s›n›f› ve halklar›n devrimmücadelelerinin geriledi¤i ’90’l› y›llar›n dünya ko-flullar›nda, dayanacak güç olarak “milli devlet”e veorduya, di¤er bir ifadeyle burjuvazinin kurumlar›-na daha çok ba¤lanan, kemalist sol ayd›nlar ve Pe-rinçek, Türk burjuvazisinin özgün gerici ç›karlar›-n›n politikalar›na daha çok sar›lm›fllar, karfl›devri-min gericili¤ine daha çok batm›fllard›r. Bunun ka-ç›n›lmaz sonucu olarak, bu politikalar›n bafl›ndanberi en iyi temsilcisi olan MHP’yle çok yak›nlafl-

m›fllard›r. Do¤al olarak dastratejik bir ittifak ve birli¤egidiyorlar. Türk Solu çete-sinden Günefl Ayas’›n deyi-miyle, Türk milleti asl›nadönüyor, solcusu, kemalistive türkçüsü, esasen yapayolan ayr›m› ortadan kald›ra-rak birlefliyor. S›n›fs›z birkütle olarak k›z›l elma birli-¤i içinde birlefliyor! Ama el-bette bu koalisyonun as›l

hegemonik güçleri, örne¤in generaller, MHP veDSP yöneticileri, gerçekte ABD emperyalizmineba¤›ml›d›rlar. Nitekim bunlar iktidarda olduklar›geçmifl dönemde ABD politikalar›n› pervas›zca uy-gulam›fllard›r. ABD’ye köpeksi bir sadakatle ba¤l›kesimle aralar›nda baz› farklar vard›r. Bugününemperyalist dünyas›n›n koflullar›nda, bu farklarABD’ye ba¤›ml›l›kta görece farkl›l›ktan öte bir fleyyaratm›yor.

Türk ve Kürt ulusundan, bütün ulusal toplu-luklardan iflçi s›n›f›n›n komünist öncüsü, proleterenternasyonalizmi temeli üzerinde Türk proletar-yas› ve emekçilerini e¤itecek, sosyalizm için mü-cadeleye haz›rlayacakt›r.

Ayn› bak›fl aç›s›yla proletaryan›n antiemper-yalist demokratik devrime önderlik etmesine ön-cülük edecektir. ABD emperyalizmine ve emper-yalist köleli¤e karfl›, burjuvazinin tüm kesimlerin-den ba¤›ms›z, iflçi emekçi hareketini gelifltirmeçizgisini kararl›l›kla izleyecek, iflbirlikçi tekelciburjuvazinin faflist diktatörlü¤ünü y›kacak vekesintisiz biçimde sosyalizme ilerleyecek, devrimiörgütleyecektir. Bugün Türk halk› ve emekçilerin-de geliflen ABD ve emperyalizme karfl› öfkeyi,emekçi yurtseverli¤i yönünde gelifltirecek, Türkhalk›n›n ilerici de¤erlerini sahiplenecektir. Bu çiz-giyle burjuva milliyetçi çizgi aras›nda antagonistbir karfl›tl›k vard›r.

Kürt ulusunun özgürlü¤ünü ve ulusal top-luluklar›n hak eflitli¤i temelinde ulusal haklar›n›gerçeklefltirecektir. ‹flçi s›n›f›n›n ve halklar›n kur-tuluflunun tek yolu, devrim ve sosyalizminyoludur. Bu, ayn› zamanda, dünya iflçi s›n›f› vehalklar›n›n dünya proletarya diktatörlü¤ü içinmücadelesinin Türkiye ve Kuzey Kürdistan’dakigörevidir. Milliyetçilik, yaln›zca, iflçi ve emek-çilerin kendi ulusundan burjuvaziye köleli¤idir.n

38 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Atatürk milliyetçili¤inin, büyüyen Türkburjuvazisinin varl›¤› ve ABD iflbir-

likçili¤i koflullar›nda, Enveristyay›lmac› milliyetçili¤e, varmas›ndandaha do¤al ne olabilir. Bu çete K›br›ssorununda da, di¤er özgün gericilik-

lerde de MHP’yle yar›flacak denli geri-ci faflizan bir milliyetçili¤e batm›flt›r.

Page 39: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

EZ‹LENLER‹N sömürgeci faflist rejimdenh›zl› bir kopufl yaflamakta oldu¤u koflullarda “de-¤iflim” argüman›n› yükselten AKP, 3 Kas›m genelseçimlerinden Türk burjuva parlamentosundakikoltuklar›n neredeyse 2/3’lük ço¤unlu¤unu eldeederek ç›kt›. AKP’nin Kas›mpaflal›s›, “‹flsizli¤e,yoksullu¤a ve yolsuzlu¤a son verece¤iz” diyor,halk›n temsilcisi olduklar›n› savunuyordu.

“Acil Eylem Plan›”ndan bafllayarak AKP’ninönceli¤i, hükümet politikalar› ve uygulamalar›ylaABD emperyalizmine ve iflbirlikçi sermaye oligar-flisine güven vermeye giriflmek oldu. Kas›mpafla-l›’n›n kabaday›l›¤› ABD’li emperyalist efendilerineve generallere de¤il; ezilenlere, halka karfl›yd›.

Sermayenin ve özellefltirmenin en kararl› sa-vunucusu olmakla övünen AKP Hükümeti (58.Hükümet), Abdullah Gül baflbakanl›¤›nda, emek-çilere yoksulluk ve sefaleti dayatan faiz ve savaflbütçesini haz›rlamakla ifle bafllad›. Recep TayyipErdo¤an baflkanl›¤›ndaki 59. Hükümet de ayn›politikalar› sürdürecekti.

Yabanc› sermayenin Türkiye ve Kuzey Kür-distan’› talan› önündeki engelleri temizlemeyiamaçlayan Do¤rudan Yabanc› Yat›r›m Yasas› ç›ka-

r›ld›; emekçilerin “Zorunlu Tasarruf Fonu”ndabiriken alacaklar›na el koymak için türlü oyunlarçevrildi. IMF uflakl›¤›nda s›n›r tan›mayan AKPHükümeti, 4857 say›l› kölelik yasas›n› burjuvaparlamentodan geçirdi; iflçi s›n›f› ve emekçilerinkazan›lm›fl haklar›n› gasp etmeyi hedefleyen Ka-mu Yönetimi, Personel Rejimi ve Yerel Yönetim-ler yasalar› ise gündemde. ‹flçilere ve emekçi me-murlara sefalet ücretini reva gören AKP’nin lide-ri; o¤lu Bilal’in dü¤ünü için ise trilyonlar› harca-maktan çekinmedi.

Abdullah Öcalan’›n tecrit edilmesine, HA-DEP’in kapat›lmas›na, DEHAP’›n oylar›n›n iptaledilerek kapatma k›skac›na al›nmas›na ortak olanAKP Hükümeti; “Piflmanl›k Yasas›” ile de Kürtulusu üzerindeki sömürgeci boyunduruk zinciri-ne s›k›ca sar›ld›. KADEK’in teslim al›nmas› ama-c›yla ABD ile süren pazarl›klar›n kirli yürütücüsürolüne soyundu. “Kürt sorunu var diye düflün-mezsen sorun yok olur” fleklindeki sözlerle, Re-cep Tayyip Erdo¤an’›n a¤z›ndan alçakça bir flove-nizm zehri saç›l›yordu.

AB’ye uyum paketlerinin yenilerini yasalaflt›-rarak demokrasi ve insan haklar› havarisi kesilen

39TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

AKP’nin E¤itim Politikalar›

Bir Toplumsal Karanlık Projesi

Page 40: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

AKP’nin siciline yaz›lanlar ise gözalt›nda iflken-ce ve tecavüzün sürmesi, ezilenlerin eylemleri-ne polisin azg›nca sald›rmaya devam etmesi, in-sanca bir yaflam isteyen emekçi memurlar›n te-rörist ilan edilmesi, Ali Suat Ertosun gibi faflistkatillerin 19 Aral›k 2000 zindan katliam›ndaoynad›¤› rolden dolay› “Devlet Üstün HizmetMadalyas›” ile ödüllendirilmesiydi.

AKP Hükümeti hava sahas›n›, üsleri ve li-manlar› iflgal ordular›na açarak kaderiniABD’nin emperyalist barbarl›¤›na ba¤lad›. Wol-fowitz’in azarlamas›yla ve Süleymaniye’de kafa-lara geçirilen çuvallarla iyice hizaya geldi. Halk-lar›m›z›n büyük tepkisine ra¤men Irak’a askersevkiyat› tezkeresini burjuva parlamentodan ge-çirerek emekçi çocuklar›n›n kan›n› 8.5 milyardolara ABD’ye satt›. Fakat halklar›n emperyalistiflgale karfl› büyüyen direnifli, 1 Mart’ta u¤rad›¤›yenilginin rövanfl›n› almaya yönelen AKP’nin butezkeresini de y›rt›p att›.

AKP’nin, hükümet maceras›nda bir y›ll›k sü-reye s›¤d›rd›¤› belli bafll› icraatlar› iflte bunlar!fiimdi AKP’nin e¤itim alan›ndaki politikalar›na veuygulamalar›na yak›ndan bakal›m.

NEOLİBERAL EĞİTİM POLİTİKALARI VE AKP

AKP Program›’nda, Seçim Beyannamesi’nde,58. ve 59. Hükümetlerin programlar›nda flunlarbelirtiliyor:

“Partimiz afla¤›daki temel ilkeleri benimser;

*Tüm kurum ve kurallar›yla iflleyen piyasaekonomisinden yanad›r.

*Devletin ilke olarak her türlü ekonomik faali-yetin d›fl›nda olmas› gerekti¤ini benimser.

*Özellefltirmeyi daha rasyonel bir ekonomikyap›n›n oluflmas› için önemli bir araç olarak görür.

*Uluslararas› bilgi birikimi ve tecrübenintransferinde önemli rol oynayan yabanc› sermaye-nin, Türk ekonomisinin geliflmesine katk›da buluna-ca¤›na inan›r.

*Avrupa Birli¤i, Dünya Bankas›, IMF ve di¤eruluslararas› kurulufllar ile olan iliflkilerimizin, eko-nomimizin ihtiyaçlar› ve ulusal ç›karlar›m›z do¤-rultusunda sürdürülmesi gerekti¤ine inan›r.”

“Partimize göre e¤itim her alandaki kalk›nma-

n›n en önemli unsurudur. Befleri sermayeyi etkinkullanmayan toplumlar, rekabet flanslar›n› kaybet-meye mahkumdur.”

“Dünyadaki yönetim anlay›fl›nda meydana ge-len de¤iflime paralel olarak, e¤itim politikalar›n›nbelirlenmesinde ve hizmet sunumunda yerel idare-ler, özel sektör ve sivil toplum kurulufllar›n›n inisi-yatif ve kat›l›mlar› sa¤lanacak; e¤itimde yönetiflim-ci, demokratik bir anlay›fl sergilenecektir.”

“E¤itimin her alan›nda özel teflebbüs destekle-necek ve özel teflebbüsün e¤itimdeki pay› art›r›la-cakt›r.”

AKP’nin sözleri, neoliberal e¤itim politikala-r›n›n karakteristik çizgilerini tafl›yor. Ve bütünkapitalist dünyada, bu politikalar›n burjuva hü-kümetler eliyle uygulan›fl› son y›llarda büyük birh›z kazan›yor. Dünya Ticaret Örgütü (WTO)bünyesinde imzalanan Hizmet Ticareti Genel An-laflmas› (GATS), e¤itimde neoliberal politikalar›nuluslararas› çerçevesini çizmektedir. 1995’deTürk burjuva devleti taraf›ndan da yürürlü¤e so-kulan bu anlaflma telekom, posta ve tüm iletiflimhizmetleri, inflaat, e¤itim, enerji ve su iletim sis-temleri, çevresel hizmetler, finansal ve mali hiz-metler, sa¤l›k ve sosyal hizmetler, turizm ve seya-hat hizmetleri, kültürel ve sportif hizmetler, ula-fl›m hizmetleri ve di¤er hizmet alanlar›n› kaps›yor.Kapitalist devletin faaliyet yürüttü¤ü tüm bu alan-lar›n “serbest piyasa flartlar›na göre”, “rekabeti veverimlili¤i art›racak flekilde” yeniden yap›land›r›l-mas› ve özel sektöre devredilmesi amaçlan›yor.GATS, dolafl›ma giren paran›n 2 trilyon dolardan

40 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 41: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

fazla oldu¤u “e¤itim sektö-rü”nü bir “pazar” olarak ta-n›ml›yor.

AKP, hükümet etti¤idönem boyunca, genel ola-rak siyasal islamc› politika-s›n›, neoliberal politikaylakaynaflt›rarak uygulad›. E¤i-tim alan›nda at›lan özellefl-tirme-ticarilefltirme ad›mla-r›n›n da, tüm di¤er unsurlarbir yana, islama ve tarikatçivak›flar›n özel ilkö¤retimokulu, lise ve üniversiteleri-nin teflvik edilmesi, palaz-land›r›lmas› gibi bir hedefi ve anlam› da var.

Dünya Bankas›’n›n bir uzman› “Yüksek e¤iti-min özel faydas›n›n sosyal faydas›ndan fazla oldu-¤unu ve bu anlamda bireysel olarak e¤itim hiz-metlerinden yararlananlar›n bu faydalar›n maliye-tine katlanmalar› gerekti¤ini” söyleyerek neolibe-ral e¤itim politikalar›n› özetliyor. ‹nsan “serma-ye” olarak nitelendiriliyor ve e¤itim de “insan ser-mayesine yap›lan yat›r›m” olarak görülüyor. E¤i-tim hizmetinden yararlanarak nitelik kazanan ki-flinin bunun maliyetini de karfl›lamas› gerekti¤iileri sürülüyor. E¤itimin bütünüyle “piyasa eko-nomisi”ne adapte edilmesi ve özellefltirilmesiamaçlan›yor. Neoliberalizmin ideologlar›n›n “e¤i-tim politikalar›n›n belirlenmesi sürecinin dahakat›l›mc› olmas› gerekti¤i ve bunun yönetiflimlesa¤lanabilece¤i” savunusu, uluslararas› mali ser-mayenin ve iflbirlikçi burjuvazinin e¤itim alan›n-da dolays›z egemenli¤ini pekifltirmek için ortayaat›l›yor. GATS’ta da tarif edilen yönetiflim, asl›n-da, devletin faal oldu¤u e¤itimin ve hizmetlerinhangi sermaye gruplar›na sat›laca¤› konusundakarar verme sürecine sermaye örgütlerini kat-makta ifadesini buluyor.

‹flbirlikçi tekelci sermayedarlar›n örgütü TÜ-S‹AD’›n e¤itim politikalar›n› ortaya koydu¤u ra-porlar›nda da; e¤itim “yar›-kamusal hizmet” ola-rak tan›mlan›yor ve “kifliye sa¤lad›¤› bireysel fay-dan›n karfl›l›¤›n›n ödenmesi gerekti¤i” vurgulana-rak paral› e¤itim savunuluyor. E¤itimin “serbestpiyasa ve uluslararas› rekabet koflullar›na göredüzenlenmesi”, e¤itim alan›nda “özel teflebbüsündevlet taraf›ndan desteklenmesi”, “e¤itim kurum-

lar›n›n sanayi sektörü ve ser-maye ile iflbirli¤i içinde ol-mas›” TÜS‹AD’›n istekleriaras›nda.

Aç›kça görülmektedirki, AKP’nin e¤itim politika-lar›, uluslararas› finans tekel-lerinin ve TÜS‹AD’›n seslen-dirdi¤i e¤itimin neoliberalyap›sal dönüflümünü ilkeedinmektedir.

AKP’NİN YENİ YÖK YASATASARISI VE ŞİRKETLEŞEN ÜNİVERSİTE

1994’te TÜS‹AD taraf›ndan yay›nlanan Tür-kiye’de ve Dünyada Yüksek Ö¤retim, Bilim veTeknoloji adl› raporda, üniversitenin “modern ifl-letmecilik teknikleri ile yönetilen bir kurum” ol-mas›, “pazar ekonomisine” ve “arz ve talep koflul-lar›na” uymas› gerekti¤i belirtilmektedir. Paral›e¤itimin daha demokratik oldu¤u savunularak;üniversitenin finansman›n›n “vergi mükellefleri,ebeveynler, ö¤rencilerin kendileri, mezunlar› is-tihdam eden iflverenler, yard›m ve ba¤›fllar” tara-f›ndan sa¤lanmas› istenmektedir. TÜS‹AD’a göre,üniversitelerin yönetiminde ise “mesleki kurulufl-lar, araflt›rma kurumlar›, kültürel kurulufllar veö¤renci temsilcileriyle Milli E¤itim Bakan›’ncatoplumda temayüz edilen kimseler aras›ndan ata-nan üyeler” yer almal›d›r.

TÜS‹AD’›n görüflleri yüksekö¤renimin neoli-beral dönüflümünü içermektedir.

AKP Program›’nda ise flunlar söyleniyor:

“Üniversitelere yerel yönetimler, odalar ve ifla-damlar› ile flirket kurabilmeleri ve ortak projeleryapmalar› f›rsat› yarat›lacak, yerel yönetimler veözel sektörün üniversiteler ile iliflkilerinin gelifltiril-mesini sa¤layacak düzenlemeler yap›lacakt›r.”

“Üniversitelerimizin sanayi ile iflbirli¤i içeri-sinde olmalar›, pratik fayday› gözeten kurumlar ha-line gelmeleri sa¤lanacak...”

“Vak›f üniversiteleri desteklenecektir. Bu üni-versitelere bütçeden yap›lan maddi deste¤in esaslar›yeniden belirlenecektir.”

58. Hükümet’in Milli E¤itim Bakan› Erkan

41TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Dünya Bankas›’n›n bir uzman›“Yüksek e¤itimin özel faydas›n›n

sosyal faydas›ndan fazla oldu¤unu vebu anlamda bireysel olarak e¤itimhizmetlerinden yararlananlar›n bufaydalar›n maliyetine katlanmalar›gerekti¤ini” söyleyerek neoliberal

e¤itim politikalar›n› özetliyor. ‹nsan“sermaye” olarak nitelendiriliyor ve

e¤itim de “insan sermayesine yap›lanyat›r›m” olarak görülüyor.

Page 42: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Mumcu taraf›ndan sunulan YEK (Yüksekö¤retimEflgüdüm Kurulu) projesi, TÜS‹AD’›n neoliberalgörüfllerinin izini sürüyordu. 59. Hükümet’inMilli E¤itim Bakan› Hüseyin Çelik döneminde ha-z›rlanan yeni YÖK Yasa Tasar›s› da söz konusugörüflleri referans ald›.

Hedefi üniversitelerin flirketlefltirilmesi olanyeni YÖK Yasa Tasar›s›’nda, yüksekö¤renim ku-rumlar›n›n yükümlülükleri aras›nda “üniversite-lerin mevcut kaynaklar›n›n ö¤retim üyelerince re-kabetçi bir anlay›fl, fleffafl›k ve hesap verebilirlikilkeleri do¤rultusunda etkin ve verimli bir flekildekullan›lmas›” ifadesi dikkat çekiyor. Bu ifade ile,üniversite yönetimini flirket iflleyiflinin esaslar›nabütünüyle uyarlama yönündeki ilk ad›m at›lm›floluyor.

Ard›ndan finans ve sanayi sermayedarlar›-n›n, profesyonel flirket yöneticilerinin ve iflletme-cilerin üniversite yönetimine kat›lmas› tasarlan›-yor. Bu yoldan kapitalist holdinglerin ve finansbaronlar›n›n üniversitenin idari ve mali politika-lar› ile akademik çal›flmalar› üzerinde dolays›z birhakimiyet kurmalar›na hizmet edecek organ ise“Üniversite Sosyal Konseyi.” Bu organ›n görevle-ri “üniversitelerin ülke sorunlar›na iliflkin yapa-caklar› bilimsel çal›flma ve projelerin öncelikleri-nin belirlenmesi, ülkenin ihtiyaç duydu¤u insangücünün yetifltirilmesi, üniversiteler ile çeflitlisektörler aras›nda iflbirli¤inin sa¤lanmas›” ve “ya-t›r›mlar›n plânlanmas›, üniversitelerce üretilenmal ve hizmetlerin fiyatland›r›lmas›, üniversite-sanayi ve sivil toplum iliflkisinin gelifltirilmesi,ö¤rencilere yönelik sosyal ve kültürel etkinlikle-rin planlanmas› konular›nda tavsiye kararlar›al›r” fleklinde tan›mlan›yor. Bilefliminde ise “mes-

lek odalar› temsilcileri, sanayi ve ticaret odalar›-n›n baflkanlar› veya temsilcileri, üniversiteye ba-¤›flta bulunanlar, üniversitenin mezunlar derne¤ibaflkan›, il genel meclisi ile il belediye meclisle-rinden üyeler ve en fazla vergi veren mükellefler”yer al›yor.

2003 y›l›nda bütçeden yüksekö¤renime 3katrilyon 408 trilyon 608 milyar lira ayr›ld›. Bututar, yüzde 2,32’lik oranla, son yedi y›lda yük-sekö¤renime ayr›lan en düflük pay oldu. AKP,bütçeden ayr›lan pay›n her geçen y›l k›s›larakyüksekö¤renimin mali darbo¤aza itilmesi, devletüniversitelerinin devlet bütçesinden giderek ba-¤›ms›zlaflt›r›lmas› ve kendi finansman›n› sa¤lama-ya zorlanmas› fleklindeki mali kriz siyasetinin s›-k› bir uygulay›c›s› oldu¤unu gösterdi. Bu kriz si-yasetinin hedefi ö¤rencilerden al›nan ö¤renim üc-retlerini katlayarak, holdinglere proje üreterek,sermaye yat›r›mlar› yaparak, hisse senedi al›p sa-tarak kendi finansman›n› sa¤layan “giriflimci üni-versiteler” yaratmakt›r. Yüksekö¤renimi ticarilefl-tirme, üniversiteleri flirketlefltirme ad›mlar›n› h›z-land›rmakt›r.

Devlet üniversitelerine mali kriz siyaseti uy-gulan›rken, özel üniversitelere bedelsiz arsa tahsi-sinden vergi muafiyetine, karfl›l›ks›z kredi deste¤i-ne kadar her türlü avantaj sa¤lan›yor. Tasar›da bu-lunan “vak›flarca kurulacak yüksekö¤retim ku-rumlar›, bu kanunun 60. maddesinde yer alan ma-li muafiyet, istisna ve kolayl›klardan aynen istifa-de ederler ve bunlar emlak vergisinden muaf tutu-lurlar” ve “vak›flar taraf›ndan kurulmufl yükse-kö¤retim kurumlar›n›n giderlerine katk›da bulun-mak amac›yla (...) devlet yard›m› yap›labilir” biçi-mindeki ifadeler, AKP’nin yüksekö¤renimde özel-lefltirmenin kararl› bir uygulay›c›s› oldu¤unu birkez daha gözler önüne seriyor. Koç, Sabanc›, Bil-kent gibi özel üniversitelere onlarca trilyon karfl›-l›ks›z devlet yard›m› ak›t›l›rken; sonraki aflamadaise ‹TÜ, ODTÜ, Bo¤aziçi, Hacettepe gibi önde ge-len devlet üniversitelerinin kendi vak›flar›na dev-redilerek özellefltirilmesi gündeme getirilecektir.

YÖK Yasa Tasar›s›’nda, yüksekö¤renim ku-rumlar›n›n gelir kaynaklar› olarak “her y›l bütçeyekonulan ödenekler; ba¤›fl, yard›m ve vasiyetler; ta-fl›n›r ve tafl›nmaz mal sat›fl›ndan elde edilecek ge-lirler; ö¤rencilerin harç olarak ödeyece¤i katk›paylar› ve di¤er ö¤retim ücretleri; iflletme birimin-

42 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 43: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

den aktar›lan gelirler ve di-¤er gelirler” s›ralan›yor. Ta-sar›n›n “mali özerklik” ad›alt›nda sundu¤u model, dev-let bütçesinden pay almad›¤›için devlete ba¤l› olmayan;ama mali -ve kaç›n›lmaz ola-rak idari ve akademik- aç›-dan proje üretti¤i ve iflbirli¤iyapt›¤› sermaye grubuna ba-¤›ml› ve bilimsel faaliyetlerinde daha fazla kar amac›naba¤land›¤› bir üniversiteyiamaçlamaktad›r.

Üniversiteleri flirketlefl-tirme hamlesinin YÖK YasaTasar›s›’ndaki temel bir bo-yutunu “üniversitelerde,üniversite yönetim kurulunun karar›yla rektörlü-¤e ba¤l› bir iflletme birimi kurulmas›” oluflturuyor.‹flletme biriminin gelir kaynaklar› ise özetle flöyle:“Üniversitenin üretece¤i hizmet ve mallardan eldeedilen gelirler; tafl›n›r ve tafl›nmaz mallar›n kira-lanmas› ve iflletilmesinden elde edilen gelirler; ba-¤›fl, yard›m ve vasiyetler; kâr pay›, faiz ve nema-land›rma gelirleri; bilimsel araflt›rmalar için yap›-lan flartl› ba¤›fllar; ö¤rencilere kulland›r›lan kredi-lerin geri ödemeleri; ö¤renci katk› paylar› ve di¤erö¤retim ücretleri; kitap ve di¤er yay›nlar›n sat›flgelirleri.” Yani “iflletme biriminin finansman›”meta üretiminden ve hizmetlerden elde edilecekkarlarla, kira ve faiz gelirleriyle, flartl› ba¤›fl ad› al-t›nda holdingler için yap›lan bilimsel araflt›rmalar-la, harç soygunuyla vb. karfl›lanacak. ‹flte “Üniver-site Afi.”nin iflletme gelirleri böyle!..

Bilgi ve teknolojinin kapitalist rekabette vesermaye birikiminde oynad›¤› büyük rol, kapita-list tekelleri, üniversiteleri sermayeye entegre et-meye yönlendiriyor. Bu yönelim, üniversitenin,holdingler için araflt›rma-gelifltirme çal›flmalar›yapan, bilim ve teknoloji üreten bir yan kuruluflolarak yap›land›r›lmas›n› gerektiriyor. TÜS‹-AD’›n ve AKP’nin dillerinden düflürmedikleri“üniversite-sivil toplum-sanayi” iflbirli¤inin an-lam› budur. YÖK Yasa Tasar›s› da, “ulusal veuluslararas› çerçevede yürütülen kapsaml› veçok ortakl› araflt›rma-gelifltirme projeleri dâhilher türlü bilimsel ve teknolojik araflt›rma proje-

leri”, “teknopark ve benzeriiflletmelerin kurulup iflletil-mesi ve bu amaçla ortakl›k-lar kurulmas›” gibi formü-lasyonlarla üniversiteleri,holdinglerin uzant›s› olanflirketlere dönüfltürmeyi he-defliyor. Finansman› “ifllet-me biriminin ilgili hesa-b›”ndan karfl›lanacak olanbu tür “bilimsel araflt›rmaprojeleri”nin hükümlerinin;“serbest piyasa flartlar›,uluslararas› konjonktür vekurumun ilgili alandaki re-kabet gücü göz önüne al›na-rak tespit edilece¤i” vurgu-land›ktan sonra “gerçek ve

tüzel kiflilerle sözleflme karfl›l›¤› yap›lan, çal›flmave giderleri k›smen veya tamamen bu kiflilercekarfl›lanan faaliyetler sonucunda ortaya ç›kanpatent veya ihtira haklar›n›n paylafl›m›, üniversi-te ile bu kifliler aras›nda yap›lacak sözleflmedebelirtilir” ifadesi ekleniyor.

Teknokent, KOSGEB (Küçük ve Orta ÖlçekliSanayi Gelifltirme ve Destekleme ‹daresi Baflkanl›-¤›), ÜSAM (Üniversite-Sanayi Ortak Araflt›rmaMerkezi), Tekmer (Teknoloji Gelifltirme Merkezi)gibi üniversiteleri sermayenin araflt›rma-gelifltirmekurumlar› durumuna getiren projelerin ve anlafl-malar›n h›zla yayg›nlaflt›r›lmas› öngörülüyor.

Tasar›da, sermayeye sunulacak teknoloji ge-lifltirme hizmetleri çerçevesinde “araflt›rma ö¤re-tim üyeli¤i” tan›mlanarak “masraflar›n›n tamam›gerçek ya da tüzel kiflilerce karfl›lanan hizmetler-de araflt›rma yapmak üzere üniversitenin ilgili ku-rullar›n›n karar› üzerine sözleflmeyle ö¤retimüyesi istihdam edilebilmesine” olanak sa¤lan›yor.“Bu flekilde istihdam edilen ö¤retim üyesine, ifl-letme biriminden ödenecek ücret; kadroda istih-dam edilen dört y›l›n› tamamlam›fl bir profesörebir ayda ödenen ayl›k ödenek, makam tazminat›toplam›n›n befl kat›n› geçemez” denilerek de, ö¤-retim üyelerinin cazip ücretler karfl›l›¤›nda flirketçal›flanlar›na dönüfltürülmesinin yolu aç›l›yor.AKP’nin iste¤i, flirketleflen üniversitede ö¤retimgörevlilerinin de flirket personeli durumuna gel-mesidir.

43TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

2003 y›l›nda bütçeden yüksekö¤ren-ime 3 katrilyon 408 trilyon 608 milyar

lira ayr›ld›. Bu tutar, yüzde 2,32’likoranla, son 7 y›lda yüksekö¤renime

ayr›lan en düflük pay oldu. AKP,bütçeden ayr›lan pay›n her geçen y›l

k›s›larak yüksekö¤renimin malidarbo¤aza itilmesi, devlet üniver-

sitelerinin devlet bütçesinden giderekba¤›ms›zlaflt›r›lmas› ve kendi finans-man›n› sa¤lamaya zorlanmas› fleklin-deki mali kriz siyasetinin s›k› bir uygu-

lay›c›s› oldu¤unu gösterdi.

Page 44: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Tasar›da YÖK’ün görev-lerine iliflkin maddede yeralan “kiflisel ve kurumsalperformans ölçütlerini tespitederek hizmet kalite stan-dartlar›n› oluflturmak” flek-lindeki ifadeler ve yine “ifl-letme biriminin gelirleri”ninda¤›l›m›n› belirleyen kriter-lere iliflkin maddede geçen“iflçiler ve sözleflmeli perso-nel hariç di¤er personel ara-s›nda; personelin tâbi oldu¤u kanun, s›n›f, unvan,görev yapt›¤› birim, gelirin elde edilmesindekikatk›s›, performans› ve benzeri ölçütler” sözleri,flirket yönetim esaslar›ndan biri olan “Toplam Ka-lite Yönetimi”nin yüksekö¤renimde uygulamayasokulaca¤›n›n göstergesi. Ö¤retim görevlilerine“performansa dayal› ücret” ödenmesi tasarlan›-yor. “Mesai saatleri d›fl›nda, iflletme birimine bumadde uyar›nca yapt›klar› do¤rudan katk›lar›n-dan dolay› ö¤retim elemanlar›na ilave olarak öde-necek tutar; bunlar›n bir ayda almakta olduklar›ayl›k, ödenek ve her türlü tazminat toplam›n›nbefl kat›n› geçemez” maddesi ile de, düflük ücret-lerle çal›flmak zorunda kalan ö¤retim üyelerine,ancak üniversiteye daha fazla kâr sa¤lama amac›-na ba¤l› olarak çal›fl›rlarsa daha iyi bir gelir eldeedebilecekleri söyleniyor. Böylelikle bilimselaraflt›rman›n kâr güdüsüne ve amac›na ba¤lanma-s› sa¤lanm›fl oluyor.

fiirketleflen üniversitede çal›flan iflçilerin kar-fl› karfl›ya kalaca¤› sonuçlar esnek çal›flma, tafle-ronlaflt›rma, sendikas›zlaflt›rma, düflük ücret veiflten ç›karma olacakt›r. Ö¤renciler ise, hem üni-versitenin çeflitli hizmet alanlar›nda ve hem dearaflt›rma projelerinde kurals›zca ve ucuz iflgücüolarak çal›flt›r›lacakt›r. Bu durum tasar›da “k›smizamanl› olarak çal›flt›r›lacak ö¤renciler hakk›nda22/5/2003 tarihli ve 4857 say›l› ‹fl Kanunu’nun ifl-çi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i ile ilgili hükümleri ve 506say›l› Sosyal Sigortalar Kanunu’nun ifl kazas› vemeslek hastal›klar› sigortas› ile ilgili hükümlerihariç di¤er hükümleri uygulanmaz” sözleriyleaç›klanmaktad›r.

Yeni YÖK Yasa Tasar›s›, yüksekö¤renimi ti-carilefltiriyor. “Ö¤rencinin y›ll›k toplam e¤itim-ö¤retim maliyeti”nin “devletçe karfl›lanacak k›s-

m›, e¤itim-ö¤retim maliyet-lerinin yar›s›ndan az ola-maz” ifadesiyle ö¤renim gi-derlerinin yar›s›n›n ö¤rencitaraf›ndan karfl›lanmas›nakap› aralan›yor. Emekçi ço-cuklar›n›n ço¤unlu¤ununkarfl›layamayaca¤› kadaryüksek miktarlardaki harçsoygununun yolu aç›larak“e¤itimin sat›n al›nmas› ge-reken bir meta oldu¤u” gö-

rüflü yaflama geçirilmeye çal›fl›l›yor.

Ö¤rencilere verilecek krediler de tam bir al-datmacadan ibaret. “‹flletme birimi gelirleri” ara-s›nda “ö¤rencilere kulland›r›lan kredilerin geriödemeleri” ibaresi yer ald›¤›na göre; bu kredileringeri ödenmesinde büyük oranda bir reel faiz uy-gulanaca¤› kesin. Paras›z yüksekö¤renim hakk›-n›n gaspedilmesi, “ö¤renim maliyetini ödeyeme-yecek durumda olan ö¤rencilere kredi sa¤lanaca-¤›” tezinin ard›na gizleniyor ve böylece paral› e¤i-tim kabul ettirilmek isteniyor. Verilecek burs vekredilere ise emekçi çocuklar›n›n ancak çok az›-n›n eriflebilece¤i flüphe götürmez. Üstelik kredialan ö¤renciler de, mezun olduktan sonra büyükbir borç yükünün alt›na sokulmaktad›rlar. Kredive burslar›n, burjuvazinin emekçi çocuklar›n›nen yeteneklilerini devflirmesine hizmet etti¤inisöylemek yerinde olur. Yeni YÖK Yasa Tasar›s›,gençli¤in yüksekö¤renim hakk› aç›s›ndan tam bir“gasp tasar›s›”d›r.

Bilimsel bilgiye ulaflma ve bilimsel üretimmerkezleri olmaktan ç›kan üniversiteler, giderek,ö¤rencilere yüksek gelirli bir ifl edinme f›rsat› su-nan kurumlara dönüflmektedir. Üniversitenin ro-lü de, ö¤renciyi mesle¤e haz›rlamakla s›n›rl› biriçeri¤e s›k›flt›r›lmaktad›r. Ö¤rencilerin tercihle-rinde bilgisayar, elektronik, makine, endüstri gibimühendislikler ile iflletme ve iktisat gibi bölümleröne ç›karken tarih, felsefe, co¤rafya, sosyoloji gi-bi sosyal bilimler bölümleri, mezunlar›na ifl imka-n› sunmad›¤›ndan dolay› sürekli gerilemektedir.Ya da ö¤renci, hiç de¤ilse ö¤retmen olabilmekiçin e¤itim fakültelerine yönelmektedir. AKP Hü-kümeti de, büyük üniversitelerin bölünmesi plan›ile mühendislik fakültelerinin ve teknik bölümle-rin, t›p fakültelerinin ve hukuk fakültelerinin ay-

44 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

‹flbirlikçi sermaye oligarflisi ve AKPHükümeti, yüksekö¤renim kurumlar›n›,

burjuvaziye vas›fl› teknik kadro veuzman yönetici yetifltiren etkin üniver-siteler ile emekçi çocuklar›n›n ancakgirebilece¤i taflra üniversiteleri vemeslek yüksekokullar› (MYO) biçi-

minde ayr›flt›rmay› istiyor.

Page 45: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

r›flt›r›larak tekelci sermayenin ihtiyaçlar›na dahah›zl› adapte edilmelerini amaçlad›¤›n›, sosyal bi-limler bölümlerini de ölüme terk etti¤ini göster-mifltir. ‹flbirlikçi sermaye oligarflisi ve AKP Hükü-meti, yüksekö¤renim kurumlar›n›, burjuvaziyevas›fl› teknik kadro ve uzman yönetici yetifltirenetkin üniversiteler ile emekçi çocuklar›n›n ancakgirebilece¤i taflra üniversiteleri ve meslek yük-sekokullar› (MYO) biçiminde ayr›flt›rmay› istiyor.Emekçi çocuklar›na kalifiye iflçilik, ucuz iflgücüolma ya da iflsizler ordusu saflar›na kat›lma d›fl›n-da seçenek b›rak›lm›yor.

Özetle; AKP, TÜS‹AD’›n bayraktarl›¤›n› yap-t›¤› yüksekö¤renimde neoliberal politikalar›program edinmifltir. Ve bu politikalar›n bafll›caamaçlar›;

*Üniversitelerin flirketlefltirilmesi, tekelcisermayenin araflt›rma projelerini üreten yan ku-rulufllara dönüfltürülmesi,

*Yüksekö¤renimde özellefltirmenin h›zland›-r›lmas›, önde gelen devlet üniversitelerinin özel-lefltirilmesi,

*Ö¤retim üyelerinin flirket personeli duru-muna getirilmesi, kar amac›na ba¤l› bilimsel ça-l›flma yapmaya zorlanmas›,

*Paral› e¤itim uygulamas›n›n emekçilerinödeyemeyece¤i kadar yüksek harç miktarlar› dü-zeyine varmas›yla emekçi çocuklar›na MYO’lar vetaflra üniversiteleri d›fl›nda yüksekö¤renim kap›-lar›n›n kapat›lmas›d›r.

Bugünkü YÖK ve onun arkas›nda duran sta-tükocu burjuva güçler de, -YÖK’ün eski baflkan›Kemal Gürüz’ün konuflmalar›nda ve yaz›lar›ndadefalarca tekrarlad›¤› gibi- bu amaçlara sahiptir.AKP ile YÖK aras›ndaki çat›flma, üniversiteninflirketlefltirilmesi konusunda de¤il, YÖK ve üni-versiteler üzerindeki iktidar gücünün kimin elin-de toplanaca¤› noktas›nda yaflan›yor.

ÜNİVERSİTELER ÜZERİNDEKİ İKTİDAR SAVAŞI VE YENİ YÖK YASA TASARISI

Evet, as›l k›yamet YÖK ve üniversiteler üze-rindeki siyasal hegemonyan›n kime ait olaca¤›konusunda kopmaktad›r: fiirketleflen üniversite-leri kim yönetecek?

Mevcut yasada YÖK’ün yedi üyesi cumhur-

baflkan›, yedi üyesi Bakanlar Kurulu, yedi üyesiÜniversiteler Aras› Kurul (ÜAK), bir üyesi de Ge-nelkurmay taraf›ndan seçiliyor. Yeni YÖK YasaTasar›s›’na göre ise üye say›s› 22’den 17’ye düfle-cek olan YÖK’ün yedi üyesini Bakanlar Kurulu,alt› üyesini ÜAK, iki üyesini Cumhurbaflkan›, birüyesini de Genelkurmay belirleyecek. Ayr›ca yasayürürlü¤e girdi¤i tarihte YÖK ve ÜAK üyelerinin,yüksekö¤renim kurumlar›n›n yöneticilerinin,rektörlerin, dekanlar›n, yüksekokul ve enstitümüdürlerinin, bölüm baflkanlar›n›n görevleri so-na erecek. Rektörler ise iki kez seçilemeyecek.

Aç›k ki, yeni tasar› hükümete, YÖK üzerindegüçlü bir siyasal otorite kurma olana¤› tan›yor veyüksekö¤renimdeki binlerce yöneticinin yenidenbelirlenecek olmas›yla da üniversiteler üzerindekisiyasal hegemonyas›n› gelifltirme f›rsat› do¤uru-yor. AKP, TÜB‹TAK Bilim Kurulu taraf›ndan se-çilen baflkan› görevlendirmeyerek ve TÜB‹TAKüzerinde siyasal hakimiyet kurabilece¤i de¤iflik-likleri dayatarak da benzer bir tutum al›yor.

AKP, YÖK ve üniversiteler üzerinde kuraca-¤› siyasal egemenli¤i; hükümet olma pozisyonun-dan iktidar pastas›ndan daha fazla pay almayado¤ru ilerlemede güçlü bir dayanak yapmaya ça-l›flacakt›r. TÜS‹AD’›n bu konudaki görüflleri veyaklafl›mlar› da, AKP’nin YÖK Yasa Tasar›s› ile ör-tüflüyor. Tekelci sermaye sahiplerinin üniversite-lerin yönetiminde etkin olmas› ve genelkurmayile statükocu kesimlerin siyasal a¤›rl›¤›n›n zay›f-lamas› sonucunda; TÜS‹AD’da örgütlü iflbirlikçisermaye oligarflisinin, faflist Türk burjuva rejimi-nin siyasal iktidar yap›s›ndaki konumu güçlene-cektir.

Genelkurmay ve askeri bürokrasi ile YÖKbaflkan› ve baz› rektörlerde cisimleflen statükocufaflist blok, YÖK ve üniversiteler üzerindeki siya-sal egemenli¤ini korumak için sahte bir laiklik vedemokrasi savunuculu¤una soyunmakta, “üni-versiteleri ortaça¤ zihniyetine b›rakmamak”tandem vurmaktad›r. Onlar, YÖK’ü mevcut faflist ya-p›s›yla korumak için ellerinden geleni yapmakta-d›rlar. Ön saflar›nda dövüflenler ise Kemal Gürüzve Kemal Alemdaro¤lu’dur.

AKP kendi YÖK’ünü istiyor ve TÜS‹AD’›n“de¤iflim” rotas›na dümen k›r›yor. Genelkurmayise kendi YÖK’ünü korumaya çal›fl›yor.

45TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 46: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Bugün, YÖK üzeri-ne dü¤ümlenen çat›fl-malar yeni bir aflamayaevriliyor. Bu yeni afla-maya geçiflin bir boyu-tunu AKP ile YÖK ara-s›nda süren dalafl›n sey-rindeki de¤iflimler olufl-tururken, di¤er boyutu-nu ise üçüncü taraf›nyükselen sesi meydanagetiriyor.

AKP, ÜniversitelerAras› Kurul ve rektör-lerin bir bölümü ile uzlaflma yolunu seçerek sta-tükocu rektörler cephesinde ciddi bir çatlak ya-ratt›. Söz konusu uzlaflma, yukar›da analiz etme-ye çal›flt›¤›m›z yeni YÖK Yasa Tasar›s›’n›n bekle-tilmesini, bugün için anayasa de¤iflikli¤ine git-meden haz›rlanacak çerçeve yasalarla ve en acilgördükleri konularda YÖK’ün ve üniversitelerinyeniden flekillendirilmesini kaps›yor. En acilgördükleri konular›n bafl›nda ise, üniversitelerinflirketlefltirilmesine dönük düzenlemelerin ya-p›lmas› yer al›yor. Böylelikle hamle üstünlü¤ünüele alm›fl olan AKP, sürece yay›larak da olsa ken-di YÖK’ünü yaratman›n yolunu açmay› hedefli-yor. Kemal Gürüz’ün YÖK’teki görev süresininsona ermesi de, AKP’nin manevra alan›n› genifl-leten bir rol oynuyor.

Alemdaro¤lu ve Gürüz’de simgeleflen statü-kocu blok ise, ÖSS’de imam hatip ve meslek lise-leri lehine bir de¤iflikli¤in bu y›l önünün al›nma-s›nda ya da “Cumhuriyetin 80. Y›l›” yürüyüflü dü-zenlenmesinde oldu¤u gibi, egemenlik alan›n› so-nuna kadar savunaca¤›n› bir kez daha gösterdi.

Faflist YÖK ömrünün sonuna geldi. 6 Kas›meylemleri YÖK’e karfl› büyüyen isyana sahne oldu.YÖK’ü da¤›tacak olan ö¤renci gençli¤in, ö¤retimgörevlilerinin, iflçi ve emekçilerin üçüncü tarafolarak mücadeleyi büyütmesidir. Üniversitelerikuflatacak olan özgürlük ateflinin bafll›ca hedefi,faflizmin temel bir dayana¤› olan YÖK’ün y›k›lma-s›d›r. Ve üçüncü taraf›n büyüyen isyan›, YÖK’ühak etti¤i yere, tarihin çöplü¤üne gönderecek;üniversitelerin flirketlefltirilmesine de karfl› koya-rak özerk-demokratik üniversite bayra¤›n› yük-seltecektir.

PARALI EĞİTİM VEÖZELLEŞTİRME

KISKACINDA İLK VEORTAÖĞRETİM

AKP flöyle diyor:

“E¤itimin her ala-n›nda özel teflebbüs des-teklenecek ve özel tefleb-büsün e¤itimdeki pay› ar-t›r›lacakt›r.”

“Özel sektörün e¤i-tim yat›r›mlar›nda bulun-mas›n› sa¤lamak amac›y-

la özendirici düzenlemeler yap›larak özel ö¤retimkurumlar› yayg›nlaflt›r›lacak ve mevcut okullar›nyüzde 100 kapasite ile çal›flmalar›n› temin eden dü-zenlemeler yap›lacakt›r.”

Paral› e¤itim ve özellefltirme, AKP’nin ilk veortaö¤retimdeki uygulamalar›n›n ana çizgileridir.

2003 y›l› bütçesinden Milli E¤itim Bakanl›-¤›’na (MEB) son on y›l›n en düflük pay› ayr›ld›. 10katrilyon 180 trilyon liral›k tutarla, MEB’in genelbütçeden ald›¤› pay›n oran› yüzde 10,1’den yüzde6,9’a düflmüfl oldu. Bu tutar›n sadece 1 katrilyon479 trilyonu e¤itimde yat›r›m harcamalar›ndakullan›lacakken, 8 katrilyonu personel giderleri-ne ayr›l›yor. Böylece, e¤itim yat›r›mlar›na aktar›-lan miktar›n MEB bütçesine oran› ise yüzde22,3’den yüzde 14,4’e gerilemifl oluyor.

2003-2004 ö¤retim y›l›nda 27 bin yeni ders-li¤e ihtiyaç varken, MEB’e ayr›lan paydan e¤itimyat›r›mlar› için belirlenen tutar›n tamam› dahibunu karfl›lamaya yetmiyor. Tayyip Erdo¤an ise,“özellefltirme sürecinin heyecan›n›n yaflanmas›gerekti¤ini” söylüyor ve “devleti tamamen e¤itimve sa¤l›k sektöründen çekip özel sektörü buralar-da hakim k›lmak istediklerini” belirtiyor. E¤itim,devletin ilk ve ortaö¤retime ay›rd›¤› kayna¤›n k›t-l›¤› sonucunda ç›kmaza sürükleniyor ve özellefl-tirme de çözüm olarak sunuluyor. Yani, yük-sekö¤renimde uygulanan mali kriz siyaseti ilk veortaö¤retimde de karfl›l›¤›n› buluyor. Özel okulla-ra bedelsiz arsa tahsis edilmesi, vergi muafiyetleriuygulanmas› ve devletin karfl›l›ks›z mali yard›m-lar›n›n art›r›lmas› bu siyasetin di¤er boyutunuoluflturuyor.

46 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Bilgi ve teknolojinin kapitalist rekabette ve ser-maye birikiminde oynad›¤› büyük rol, kapi-

taist tekelleri, üniversiteleri sermayeye entegreetmeye yönlendiriyor. Bu yönelim, üniver-sitenin, holdingler için araflt›rma-gelifltirme

çal›flmalar› yapan, bilim ve teknoloji üreten biryan kurulufl olarak yap›land›r›lmas›n› gerek-

tiriyor. TÜS‹AD’›n ve AKP’nin dillerindendüflürmedikleri “üniversite-sivil toplum-sanayi”

iflbirli¤inin anlam› budur.

Page 47: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

30 trilyon liral›k maliyetinin devlet taraf›n-dan karfl›lanmas›yla 10 bin ö¤rencinin özel okul-larda okutulmas› plan›n›n gündeme getirilmeside, AKP’nin özellefltirme politikalar›n›n bir ürünüoldu. Bununla amaçlanan özel okullardaki kon-tenjan a盤›n›n kapat›lmas›, bu okullar›n özendi-rilmesi ve karlar›n›n devlet taraf›ndan büyütül-mesiydi. Yine ayn› dönemde, -okul ve derslik aç›-¤›n›n yüksek düzeyine ra¤men- kent merkezle-rinde ve de¤erli arazilerde bulunan okullar›n arsave binalar›n›n sat›fl›na dair tasar› yasalaflt›r›larak,özellikle AKP’nin destekçisi olan sermayedarlar›palazland›rmaya dönük bir uygulamaya daha im-za at›ld›.

Seçim Beyannamesi’nde ders kitaplar›n›n pa-ras›z da¤›t›laca¤›n› duyuran AKP; yeni vurgunihaleleri ve yüksek fiyatlardan sat›n al›nan kitap-lar yoluyla flirketlere büyük miktarlarda karak›tarak bu vaadini yaflama geçirdi. Önü-müzdeki y›llarda, paras›z da¤›t›lacakolan ders kitaplar›na reklam konula-ca¤› da bizzat AKP’li e¤itim bakan›taraf›ndan aç›klanm›flt›. MEB, bu y›lsadece karnelere reklam koymaklayetinecek.

AKP Hükümeti, tam bir tüccarkafas›yla hareket ederek, devams›zl›kyapan ö¤rencilerin ailelerinden her güniçin 16 milyon lira al›nmas›n›, Hüseyin Çe-lik taraf›ndan yay›nlanan bir genelge ile kararaba¤lama girifliminde bulundu. Ayn› tüccar zihni-yeti, Irak’a emperyalist sald›r›n›n öngünlerinde ifl-gale ortak olmak için tezkere haz›rlan›rken, savaflharcamalar›n› karfl›lama gerekçesiyle, üniversiteö¤rencilerine verilen baflbakanl›k burslar›na elkoyma çabas›nda da kendini göstermiflti.

Kay›t paras› ödeyemedi¤i için okullarda te-mizlik yaparak çocu¤unu okula kaydettirebilenya da hiç kay›t yapt›ramayan velilerin görüntüleribeyinlere kaz›nd› bu y›l. MEB, ö¤rencilerden heray toplanan katk› pay›ndan 100 trilyonluk bir ge-lir elde etmeyi planlad›¤›n› aç›klad›. Haz›rlananbir yasa tasar›s›na da, “temel e¤itim paras›z ve zo-runludur” yerine “temel e¤itim zorunludur” ifa-desi konuldu.

AKP’nin baflka bir plan›na göre, Erkan Mum-cu’nun “as›l amac› hem ö¤renci velilerinin okulla

iletifliminin art›r›lmas› olan hem de programlarlado¤rudan iliflkisi olmayan idari, mali, sosyal ifller-de okul yönetimine kat›lma imkanlar› getirecek”diyerek tarif etti¤i okul vak›flar› “veli, okul mezu-nu ve yerel yönetim temsilcilerinden oluflacak.”Bu plan›n ard›nda gizlenen as›l amaç ise hem e¤i-tim giderlerinin daha büyük oranda velilerin s›r-t›na y›k›lmas›, hem de sermaye temsilcilerinin ka-t›l›m›yla vakf›n yönetsel etkinli¤inin art›r›larake¤itimde özellefltirme sürecinin h›zland›r›lmas›-d›r.

MEB’in “ö¤rencilerin zihinsel becerileriniölçmek ve e¤itim sisteminin sorunlar›n› tespit et-mek amac›yla” ilkö¤retim ö¤rencilerine yönelik

yapt›¤› seviye tespit s›nav›nda, ö¤rencilerin “bafla-r› düzeyi” yüzde 50’nin alt›nda kald›. Ortaö¤retimKurumlar› Ö¤renci Seçme ve Yerlefltirme S›na-v›’nda 40.500, ÖSS’de 26.448 ö¤renci s›f›r puanald›. Faflist içerikli e¤itim müfredatlar›yla, çürü-müfl s›nav sistemiyle, bilimsel olmayan ve ezberedayanan dersleriyle kapitalist e¤itim sisteminin if-las etti¤inin ve ö¤rencilere karanl›k bir gelecekd›fl›nda hiçbir fley vermedi¤inin kan›t›d›r bu ra-kamlar.

“Özgür düflünen ve ba¤›ms›z karar verebilen,özgüven sahibi gençler yetifltirme” iddias›ndaolan AKP; “yaramazl›k yapan” ö¤renciye piflmanoldu¤una dair bir belge imzalatt›r›lmas›n› ve bubelgenin idareye teslim edilmesini, bu tür davra-

47TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 48: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

n›fllar› sürdürerek piflmanl›ksözleflmesine uymayan ö¤-renciye de uyar›, k›nama veokul de¤ifltirme gibi cezala-r›n verilmesini karara ba¤la-yan bir yasa tasar›s› haz›rla-d›. Böylelikle AKP, ilkö¤re-tim ça¤›ndaki ö¤rencilerdenbafllayarak gençli¤i sindirmeve kifliliksizlefltirme politi-kalar›n› derinlefltirmeye so-yundu¤unu gösterdi. Ne deolsa o, Kürt halk›na teslimi-yeti dayatt›¤› “Piflmanl›k Ya-sas›”ndan ilham al›yor.

“Ö¤retmenlik mesle¤i-nin toplumda hak etti¤i iti-bar› yakalayabilmesi için ö¤-retmenlerin nitelikleri art›r›-lacak, buna paralel olaraközlük haklar› ve çal›flmaflartlar› iyilefltirilecektir” di-yen AKP, ilk ve ortaö¤retimde “Toplam Kalite Yö-netimi” uygulamas›n› yayg›nlaflt›r›yor. ‹lçe vebölge çap›nda yap›lan “E¤itimde Toplam KaliteYönetimi” toplant›lar›na, ö¤retmenlerin ve e¤itimgörevlilerinin yan› s›ra “yörenin ifladamlar› ve ile-ri gelenlerinin” de kat›lmas› hedefleniyor. Ve ser-mayenin buradan da e¤itime s›zmas›n›n koflullar›oluflturuluyor. “E¤itimde toplam kalite yöneti-mi”nin önde gelen hedeflerinden biri, ö¤retmene“performans›na ve üretti¤i hizmetin kalitesine gö-re” ücret ödenmesi.

MEB “sözleflmeli ö¤retmen” uygulamas›nahaz›rlan›yor. Bu uygulama ile sözleflme yap›lanö¤retmenin ifl güvencesinden ve örgütlenmehakk›ndan yoksun olarak ve giderek “perfor-mansa dayal› ücret” ödenerek çal›flt›r›lmas› ön-görülüyor.

Baflka bir yasa tasla¤› da, ö¤retmen atamala-r›nda ve ücret uygulamalar›nda performans ve ka-demelendirme getirilmesini içeriyor. Taslaktastajyer ö¤retmen, ö¤retmen, uzman ö¤retmen vebaflö¤retmen kademeleri yer al›yor ve ö¤retmen-lerin her kademe için her aflamada s›nava tabi tu-tulaca¤› belirtiliyor. Buna göre, baflö¤retmenlikiçin yap›lacak s›nav› kazanan bir ö¤retmen, ayn›

s›nav› kazanamayanlardanfazla ücret alacak.

AKP Hükümeti, ö¤ret-menlere yine sefalet ücretidayat›yor. 2004 bütçe tasar›-s›na ba¤l› olarak belirlenenzamlara göre, 9/1 kademe-sindeki bir ö¤retmenin ma-afl› yüzde 6,1 oran›nda birart›flla 566 milyondan 600milyona ç›k›yor.

‹lk ve ortaö¤retimde135 bin ö¤retmen a盤› var-ken ve 100 binden fazla ö¤-retmen aday› atanmay› bek-lerken sadece 20 bin ö¤ret-men atan›yor. Ö¤retmenadaylar›, diplomal› iflsizlerolarak her sene Kamu Perso-nel Seçme S›nav›’na haz›rla-n›yor.

AKP’nin ilk ve ortaö¤retim alan›ndaki politi-kalar›n›n özü;

*E¤itimde neoliberal dönüflümün sa¤lanma-s›, paral› e¤itim uygulamas›n›n yayg›nlaflt›r›lmas›ve e¤itimi özellefltirme ad›mlar›n›n h›zland›r›lma-s›,

*Ö¤rencilerin müflteri olarak görülmesi,emekçi çocuklar›n›n zorunlu oldu¤u söylenen te-mel e¤itimi alma olanaklar›n›n dahi zay›flamas›,

*Özel e¤itim kurumlar›na ve sermaye sahip-lerine büyük kar transferleri yap›lmas›,

*Ö¤retmenlerin tahsildar haline getirilmesi,demokratik haklar›n›n budanmas› ve sefalet ücre-tiyle yaflamak zorunda b›rak›lmas›,

*Ö¤rencilerin kifliliksiz, bilgiyi kullanma be-cerisinden yoksun, gelecekten umutsuz bireylerolarak yetifltirilmesidir.

Ö¤rencilere ve e¤itim emekçilerine, ise e¤i-timde özellefltirmeye karfl›, paras›z, bilimsel ve de-mokratik e¤itim için mücadele bayra¤›n› yükselt-mek düflüyor. Paras›z bilimsel demokratik e¤itimtabii ki, yaln›zca ö¤renci gençli¤in ve e¤itimemekçilerinin sorunu de¤il. ‹flçi s›n›f›n› ve emek-çileri, tüm ezilenleri ilgilendirdi¤i gibi ancak onla-r›n›n gücünün seferber edilmesiyle çözülebilir.n

48 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

“Özgür düflünen ve ba¤›ms›z kararverebilen, özgüven sahibi gençleryetifltirme” iddias›nda olan AKP;

“yaramazl›k yapan” ö¤renciye piflmanoldu¤una dair bir belge

imzalatt›r›lmas›n› ve bu belgenin ida-eye teslim edilmesini, bu tür

davran›fllar› sürdürerek piflmanl›ksözleflmesine uymayan ö¤renciye deuyar›, k›nama ve okul de¤ifltirme gibicezalar›n verilmesini karara ba¤layanbir yasa tasar›s› haz›rlad›. BöylelikleAKP, ilkö¤retim ça¤›ndaki ö¤renciler-den bafllayarak gençli¤i sindirme ve

kifliliksizlefltirme politikalar›n›derinlefltirmeye soyundu¤unu gösterdi.

Page 49: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

KOMÜN‹ST Manifesto, içeri¤ine göre de-¤il, ama biçimine göre proletaryan›n mücadele-s› öncelikle ulusald›r, diyordu. Bu teorik belir-leme sonraki y›llarda s›n›f savafl›m›, sosyalizmprati¤i ve tarihsel deneyimleriyle defalarca vetart›flma götürmeyecek tarzda kan›tland›. Hememperyalist kapitalizm ve karfl› devrim cephe-sindeki geliflmeler, hem de sosyalizm prati¤i,uluslararas› komünist hareketin yaflad›¤› örgüt-sel ve ideolojik kriz, kapitalist restorasyon, SBve Do¤u Avrupa ülkelerinde revizyonist ve sos-yal emperyalist yönetimlerdeki çözülmelerineme¤in ve komünist hareketin düflünce, örgütve eylem dünyas›na yans›malar› bunu fazlas›ylagösterdi.

Kapitalizmin özel ürünü proletaryan›n, 19.yüzy›l›n ikinci yar›s›nda ba¤›ms›z siyasal birgüç olarak s›n›f savafl›m› tarihinde yerini alma-s›, ayn› zamanda onun, proletarya ideolojisi vesiyaseti, s›n›fa karfl› s›n›f görüfl aç›s›, s›n›f ç›ka-r› ve eylemi çizgisinde yerini almas› anlam›nageliyordu. Böylece iflçi s›n›f›n›n burjuvaziye

karfl› mücadelesi, tek tek iflçilerin tek tek kapi-talistlere karfl› mücadelesi olmaktan ç›kt›, bü-tün ülkede iflçi s›n›f›n›n burjuva s›n›fa karfl›mücadelesi halini ald›; bununla da kalmad›,dünya proleter ordusunun ya da “lanetlilerin”sermaye ve kapitalist emperyalizme karfl› genelmücadelesi halini ald›. “Bütün ülkelerin iflçileri,birleflin” fliar›, her y›l 1 May›s’›n dünya proletar-yas›n›n birlik, dayan›flma ve mücadele günüolarak kutlanmas›, proleter savafl›mda bütünüy-le bu enternasyonalist karakteri, ruhu ve bilinciifade eder. Yani s›n›fa karfl› s›n›f, dünya burju-vazisine karfl› dünya proletaryas›n›n duruflu!

Komünist hareket ve s›n›f savafl›m›n›n en-ternasyonalist karakteri, ücretli kölelik düzenikoflullar›nda s›n›f savafl›m› teorisi, mant›¤›,amac› ve kurallar›n›n bir gerçe¤idir. Ve günü-müzün toplumsal gerçekli¤inde bu enternasyo-nalist düflünce, örgütlenme ve eylem çok dahafazlas›yla geçerlidir. Emperyalist kapitalist ikti-sad›n nesnel yasalar› ve kapitalist üretim süreci,bu yasalar›n hareketi ve sonuçlar›, dünyada em-

49TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Uluslararası Komünist

Hareketin Durumu ve Görevlerimiz*

* Bu yaz› MLKP Enternasyonal’in yay›n organ› Red Down’un Aral›k 2003 tarihli say›s›ndan al›nm›flt›r.

Page 50: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

peryalist sermaye, ticaret, meta ve teknolojininuluslararas›laflmas›, sermayenin devasa ölçekteyo¤unlaflmas› ve merkezileflmesi, devasa bü-yüklükte ancak onlarca uluslararas› tekelindünya ekonomisine hükmetmeye bafllamas›,IMF, DB ve DTO gibi emperyalist kurulufllar›ngeri ve yenisömürge ülke ekonomilerini y›k›ma,iflasa ve emperyalist ba¤›ml›l›¤a sürüklemesi;emperyalist küreselleflme ve neoliberal sald›r›-lar›n iflçi s›n›f› ve emekçi y›¤›nlar›n her türdenörgütlülü¤ü ve siyasal eylemini kuflatma alt›naalmas›, flüphesiz ki dünya proleter devrimlerikoflullar› bak›m›ndan da bir anlam ifade etmek-tedir. Keza emperyalizm ve dünya gericili¤ininproletarya ve öncü birliklerini siyasi, ideolojik,moral ve örgütsel kuflatmaya almas›, sosyalizmprati¤i ve teorisine, devrimci düflünce, devrim-ci örgütlenme ve devrimci eyleme topyekün veçok boyutlu sald›r›lar›, enternasyonal alandakomünist ve devrimci partilerin önüne ihmaledilemez yeni ve zorlu görevler koymaktad›r.

‘17 Ekim Devrimi ve sosyalist SB’nin varl›-¤›, 20. yüzy›lda dünya proleter devrimleri veulusal kurtulufl savafl›mlar› için en büyük esinve güç kayna¤›yd›. SB’de sosyalizmin inflas›,özellikle 20 y›la s›¤d›r›lan planl› sosyalist eko-nomik geliflme ve baflar›lar, siyasal olarak dün-ya halklar›n›n bafl düflman› üçlü faflist mihrak›nyenilgiye u¤rat›lmas› ve proleter enternasyona-

list dayan›flma, dünyaproletaryas› ve halklar›nezdinde sosyalizmebüyük bir sempati, çe-kicilik ve güven kazan-d›rd›.

Sosyalist sisteminbas›nc› ve sosyalizmprati¤i, kapitalist dünyaülkeleri bak›m›ndan da“sosyal devlet” kavram›ve “planl› ekonomi”lerigündeme getirdi. Öyleki, “sosyalizmin öldü-¤ü” propagandalar›n›nyürütüldü¤ü günümüz-de bile, tekelci burjuva-zinin partileri, halakendilerini sosyal de-

mokrat, sosyalist, demokratik sol vb. adland›r-maktan geri durmamaktad›rlar. Faflist ak›mlar›nneo “nasyonal sosyalizm” ad›yla ortaya ç›kmala-r›, sosyalist düflüncenin maddi bir güç halinegeldi¤inde siyasi, ideolojik, toplumsal ve iktisa-di alanlarda yarataca¤› etkinin d›fl›nda ne anla-ma gelir ki? Sosyalizmin taktik yenilgisi, sosya-lizmin anayurdu SB baflta olmak üzere eski sos-yalist ülkelerin hemen hemen tümünde ulusal,etnik ve mezhepsel çat›flmalar›, bo¤azlaflmalar›gündeme getirdi. Sosyalist sistem ve sosyalizminflas› baflar›lar›n›n bas›nc› ortadan kalk›nca,neoliberal sald›r›lar, dünyan›n bütün ülkelerin-de somut ve özgün biçimler alt›nda pervas›zcayürütüldü. Kutsanan ve ebedi gösterilen kapita-lizmin insanl›¤› sürükledi¤i iktisadi ve toplum-sal y›k›m ve tahribat bütün barbarl›k ve çirkefli-¤iyle çok geçmeden ortaya ç›kt›.

Enternasyonal burjuvazi, günümüzde kar-fl›devrimci savafl tecrübeleri, militarist ve psiko-lojik harp yöntemleri, her türden karanl›kkontra ve gizli örgütlenmeleri, rüflvetle yönlen-dirdi¤i burjuva medya ve ideologlar›, üniversiteve bilgi üretme merkezleri, askeri ve siyasi stra-tejistleri, sermaye ve teknolojinin gücüyle çal›fl-makta, ürünlerini merkezilefltirmekte ve tek tekgerici ve faflist yönetimlerin hizmetine sunarakgerici rejimleri, ücretli kölelilik düzenini gü-

50 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 51: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

vencelemeye ve kutsamayadevam etmektedir. NATO,IMF, BM gibi uluslararas›örgütleri yeni konseptlerleifllevli k›lmakta, emperya-lizm, kapitalist sistem veburjuva yönetimlere yöne-lik devrimci kalk›fllar› veayaklanmalar› bast›rman›nevrensel araçlar› yapmakta-d›r. Balkanlar ve Afganistanmüdahaleleri, Latin Ameri-ka ülkelerindeki isyan vehalk ayaklanmalar›, Kürdis-tan devrimi, Filistin direni-fli, Filipinler, Nepal vd. halk savafllar› karfl›s›n-da bunun çarp›c› örnekleri yafland›. 11 Eylülsald›r›s›ndan sonra bütün emperyalist ülkelerve dünya gericili¤inin “global terörizme karfl›mücadele” ad›na ABD emperyalistleriyle tambir iflbirli¤i içine girmesi, onun savafl barbarl›¤›ve vahfletini desteklemeleri, asl›nda burjuvazi-nin uluslararas› devrimci savafl›m karfl›s›ndagösterdi¤i karfl›devrimci enternasyonal birli¤ive dayan›flmas›yd›. PKK önderi A. Öcalan’›n birkomplo ile Türkiye faflist rejimine teslim edil-mesi, ‹spanya’da PCE(r)’li yoldafllar›n “‹spanyademokrasisiyle” dayan›flma ad›na Frans›z ve‹talyan devletleri taraf›ndan tutsak edilmelerive yarg›lanmalar›, Türkiye’de F tipi hücre-tecritsald›r›s›n› AB emperyalistlerinin desteklemesi,Filistin’de ‹srail katliamlar›na göz yumulmas›ve binlerce Filistinlinin tutsak edilmesi, çeflitliülkelerde tek tek devrimcilerin tutsak edilerekfaflist rejimlere teslim edilmesi, burjuva enter-nasyonalist dayan›flman›n güncel, somut ve sony›llar›n baz› en çarp›c› örnekleridir.

Dünya emperyalist burjuvazisi ve gericili¤i,yüzy›ll›k yönetme tecrübesi, tarihsel deney vebirikimleri, bölgesel ve merkezi örgütlenmesininüstünlü¤ü ve gücüyle proletarya ve ezilen ulus-lar›n kurtulufl savafl›mlar› karfl›s›nda haz›rl›kl›ve örgütlüdür. Burjuvazi, dünya üzerinde haki-miyet kurmas›na paralel olarak, kapitalist üretimbiçiminin uluslararas›laflmas›na paralel olarak fluveya bu biçimde evrensel örgütlenmifltir. Kapita-list üretim biçiminin bugün ulaflm›fl oldu¤u

uluslararas›laflma düzeyiemperyalist burjuvaziyi fluveya bu biçimde dünyaproletaryas›na ve emekçiy›¤›nlar›na, ezilen halklarave uluslara karfl›, örgütlüolmaya daha fazla yönelt-mifltir. Örgütlü burjuvaideolojisi karfl›s›nda ulusla-raras› örgütsüz Marksizm,ancak görece ve geçici bafla-r›lar elde edebilir. Dünyaproletaryas›, bu fler ittifakave sermayenin örgütlü gü-cüne karfl›, ülkeler baz›nda

oldu¤u gibi, uluslararas› alanda da örgütsüz, da-¤›n›k, parçal› ve kendili¤indencidir. Proletarya-n›n enternasyonal bir örgütlülükten yoksun ol-mas›, onu, emperyalist burjuvazinin siyasi, ide-olojik ve askeri örgütlülü¤ü ve kuflatmas›; Mark-sizm-Leninizm aleyhtar› her türden revizyonistak›m›n sald›r›lar› karfl›s›nda zay›f ve etkisiz k›l-d›. Komünist hareketin enternasyonal ba¤lay›c›örgütsel birli¤i sorunu, taktik ve konjonktürelde¤il, stratejik ve tarihseldir.

Lenin, devrim, “... bütün insan yetenekleri-nin, özel bir at›l›m ve özel bir gerilim an›nda, enkeskin s›n›f mücadelesi taraf›ndan harekete itil-mifl onlarca milyonun bilinci, iradesi, tutkusuve hayal gücüyle gerçekleflir” diyordu. Buna ön-derlik edecek, bunu yaratacak, örgütleyecek,haz›rlayacak ve gerçeklefltirecek öncü siyasalkurmay, enternasyonal proletaryan›n çeflitli ül-kelerdeki bileflenleri, seksiyonlar›, “öncü birlik-ler”i komünist partilerdir. Proletaryay› ve in-sanl›¤› nihai kurtulufla götürecek olan bu irade,bilinç, tutku ve eylemi yaratacak olan dünyan›nçeflitli ülkelerindeki s›n›f bilinçli proleter ordu-lard›r. Ve bu ordular, dünya devrimi perspekti-fini, kendi ülke devrimlerinin temel bir çizgisiyapmakla yükümlüdür.

Komünist parti ve gruplar›n enternasyona-list örgütlülü¤ü, dönemsel geliflmelerin dayatt›-¤› bir sorun ve ihtiyaç olarak, taktik bir sorunolarak ele al›namaz. Bu, stratejik ve tarihsel birsorundur. Hangi biçimde olursa olsun Mark-sizm-Leninizmin, onun çeflitli ülkelerdeki sek-

51TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Proletaryan›n enternasyonal birörgütlülükten yoksun olmas›, onu,

emperyalist burjuvazinin siyasi, ide-olojik ve askeri örgütlülü¤ü vekuflatmas›; Marksizm-Leninizm

aleyhtar› her türden revizyonist ak›m›nsald›r›lar› karfl›s›nda zay›f ve etkisiz

k›ld›. Komünist hareketin enternasyonal ba¤lay›c› örgütsel

birli¤i sorunu, taktik ve konjonktürelde¤il, stratejik ve tarihseldir.

Page 52: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

siyonlar› vas›tas›yla ulusla-raras› örgütlenmesi, enter-nasyonal örgütlenmedir.Nas›l ki, bir ülkede prole-taryan›n kendisini egemens›n›f olarak örgütlemesi,proletarya partisi olmadanmümkün de¤ilse, dünyaproleter devrimi ve prole-tarya diktatörlü¤ü de, ulus-lararas› s›n›f mücadelesininörgütlenmesi de komünistpartilerin enternasyonal örgütlenmesi olmaks›-z›n mümkün de¤ildir. Nas›l ki, proletaryan›niradesi d›fl›nda çizilmifl ulusal s›n›rlar çerçeve-sinde devrimi gerçeklefltirmek için proletaryapartisinin kurulmas›na taktik bir sorun olarakbak›lmazsa, dünya iflçi s›n›f›n›n, dünya burju-vazisine karfl› enternasyonal örgütlenmesine detaktik bir sorun olarak bak›lamaz. Marksist te-orinin, y›¤›nlar›n elinde maddi güce dönüflmesive onlar› mücadeleye seferber edebilmesi, ör-gütlenmeksizin olamaz. Bunun ad› partidir. En-ternasyonal örgütlenme de komünist partilerinuluslararas› örgütüdür, dünya partisidir.

ULUSLARARASI KOMÜNİST HAREKETİN BUGÜNKÜ DURUMU

Sosyalizm tarihi, teorisi ve prati¤i bak›m›n-dan 1957-’60 ile 1989-’91 y›llar› tarihsel döne-meçlerdir. ‹lkinde SBKP ve SB’de yönetim mo-dern revizyonist ak›m›n eline geçti, ikincisindeise modern revizyonist ve sosyal emperyalist ül-keler içten bir çözülme ve y›k›ma u¤rayarakklasik kapitalizme iltihak ettiler. Her iki tarih-sel geliflme, devrimci ve komünist hareket safla-r›nda oldu¤u gibi, ama özellikle dünyada mo-dern revizyonist ve orta yolcu ak›m›n etkisinde-ki birçok parti, grup ve bireyi tam bir inanç bu-nal›m›na itti; burjuvazinin ideolojik ve siyasisald›r›lar› karfl›s›nda tam bir tasfiye ve teslimi-yet sürecine sokabildi.

1989-’91’de revizyonist, sosyal emperyalistsistemin çöküflü sonras› ve geliflen karfl›devrim-ci dalga koflullar›nda, “sosyalizm öldü”, “iflçi s›-n›f› yok oldu”, “ideolojiler dünyas› geride kal-

d›”, “özgür dünya nihai birzafer kazand›” gibi burjuvaideolojik sald›r›lar, dema-gojiler ve flarlatanl›klar et-kili olabildi. 1960 sonras›SB ve Do¤u Avrupa ülkele-rinde modern revizyonistyönetimlerin faturas› dasosyalizm teorisi ve prati¤i-ne ç›kar›ld›. fiüphesiz ki,sosyalist ülkelerde kapita-list restorasyon, sosyalizm

prati¤i bak›m›ndan bir taktik yenilgi anlam›nageliyordu. Ancak bu geliflme hiç beklenmeyen,bilinmeyen, sürpriz bir geliflme de¤ildi.

Sosyalist ö¤reti, sosyalizmin tarihsel bir zo-runluluk oldu¤unu teorik olarak öngördü. Buöngörü Paris Komünü’nden sonra 1917 Ekimdevrimiyle pratikte gerçekleflti. Sosyalist ö¤reti,proletarya diktatörlü¤ü koflullar›nda s›n›f müca-delesinin çeflitli biçimlerde devam edece¤ini,burjuvazinin eski cennetine yeniden kavuflmas›için elveriflli buldu¤u bütün olanak ve koflullardakarfl›devrimci eylemlere giriflece¤ini, bu anlamdasosyalist toplumun kapitalizmden komünizmegeçifl sürecine tekabül etti¤ini, sosyalizmin ko-flullar›nda kapitalist yol ile sosyalist yolun müca-dele içinde oldu¤unu formüle ediyordu.

Ne yaz›k ki, s›n›f mücadelesi teorisinin buyal›n gerçe¤i ve kapitalist restorasyon tehlikesiöngörüsü, komünist hareket ve partiler taraf›n-dan burjuvazi ve modern revizyonizmin siyasive ideolojik sald›r›lar› karfl›s›nda etkili tarzdasiyasi ve ideolojik mücadelenin konusu yap›la-mad›. 1990’da SB ve Do¤u Avrupa ülkelerininçözülmesi, sosyalist Arnavutluk’un emperyalistkuflatma karfl›s›nda diz çökmesi, zaten da¤›n›kve parçal› olan UKH saflar›nda “ideolojik belir-sizlik ve kargaflal›¤›” daha da derinlefltirdi. Sa-dece revizyonist ve orta yolcu ak›mlar de¤il, ba-z› komünist, devrimci parti ve örgütler de refor-mizm veya tasfiyecili¤in yolunu tuttular, refor-mist ve sosyal demokrat partiler haline geldiler.

MLKP, co¤rafyam›zda ve dünyada s›n›f mü-cadelesinin sorunlar› ve ihtiyaçlar›n›n birbirin-den tecrit ele al›namayaca¤›na yeniden iflaret et-ti. Bu tarihsel ve siyasal sorumluluklar› tam bir

52 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Enternasyonal kitle hareketi içindeciddi devrimci olanaklar, dinamikler

ve unsurlar tafl›maktad›r. Son y›llardauluslararas› düzeyde büyük birgeliflme e¤ilimi içinde olan bu

harekete, etkin ve örgütlü bir müda-halede bulunamayan siyasal partilerinbafl›nda devrimci ve komünist partiler

gelmektedir.

Page 53: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

bilinç aç›kl›¤›, devrimci bir irade ve iddia ile or-taya koydu. Bütün birikimi, yetene¤i ve gücüylerolünü oynayaca¤›n›n mesaj›n› verdi. 2002 y›l›n-da gerçeklefltirdi¤i 3. Kongresiyle, “uluslararas›komünist hareketin ideolojik ve örgütsel bir krizyaflamakta” oldu¤unu tespit etti. Bu alandaki gö-revini, “öncü partiden önder partiye” fliar›n›n te-mel bir görevi olarak belirledi.

UKH bu gerçe¤i, dünya devrim perspekti-fiyle demokratik ve sosyalist savafl›m yürütenbütün komünist, devrimci parti ve gruplar›nönüne teorik, siyasal ve örgütsel alanlardaönemli ve zorlu görevler koymaktad›r. Bu kriz-den ç›k›fl sorunu, her komünist partinin önündeayn› zamanda güncel bir görevdir. Devrim vesosyalizm savafl›m› tarihinde defalarca görüldüki, Marksist ö¤retinin hakim ö¤reti olmad›¤›,devrimin ve partilerinyenilgi ald›¤› dönem-lerde komünist hare-ket saflar›nda ideolo-jik ve örgütsel kriz,karmafla ve bulan›kl›kboy vermekte. Bu ör-gütsel ve ideolojikkriz bir yan›yla bununürünüdür. Ve kendili-¤inden afl›lamaz. Dev-rim ve sosyalizm sava-fl›m› bafl›ndan sonunakadar devrimci bir bi-linç ve iradenin,amaçl› ve kas›tl› birdevrimci prati¤i ha-z›rlama ve örgütlemenin ürünüdür. Dolay›s›ylatek tek ülkelerde ve dünyada komünist hareketietkisiz, marjinal k›lan nedenlerden biri olan bukrizden ç›k›fl, ancak, devrimci siyasal savafl›m›ilerletme ve etkin bir ideolojik mücadele yürüt-mekle mümkündür.

Modern revizyonist ihanet ve ideolojik ze-hirleme ve ideolojik yan›lsama faaliyeti, devrimve sosyalizm düflüncesi ve prati¤ine yönelik bü-yük bir sald›r›yd›. Sonuçlar› a¤›r oldu; ideolo-jik, siyasal ve örgütsel tasfiyecilik ve teslimiyetbiçiminde yafland›. Komünizm, devrim ve sos-yalizm iddial› ak›m, parti ve gruplar›n gelinen

yerde teorik ve ideolojik bir bulan›kl›k, belirsiz-lik ve karmafla; örgütsel bir da¤›n›kl›k, parçal›-l›k ve marjinallik içinde bulunduklar› Marksist-Leninist ö¤retiye, yüce komünizm davas›na ves›n›f savafl›m›na karfl› sorumluluk duyan herkestaraf›ndan anlafl›l›rd›r. Tek tek ülkelerde bazendevrimci durum, ayaklanma provalar› ve isyan-lara kadar varan toplumsal ve siyasal geliflmele-re ilgisiz kalmak; dünyada “antiküreselleflme”ad›yla her geçen gün kartopu gibi büyüyen en-ternasyonal kitle hareketine devrimci ve etkinmüdahalede bulunamamak; süreçteki etkisiz-lik, sürüklenme ve devrimci kendili¤indencilik,zaten her fleyi orta yere seriyor.

Emperyalist küreselleflme sald›r›lar› ve ne-oliberal politikalara karfl› her geçen gün büyü-yen ve derinleflme e¤ilimi tafl›yan enternasyonal

kitle hareketi, Irak ve Ortado¤u’ya yönelik em-peryalist savafla karfl› mücadeleyle birleflti vedaha da büyüdü. 15 fiubat’ta 10 milyonu aflk›ninsan sokaklar› doldurdu. Enternasyonal kitlehareketi, içinde ciddi devrimci olanaklar, dina-mikler ve unsurlar tafl›maktad›r. Son y›llardauluslararas› düzeyde büyük bir geliflme e¤ilimiiçinde olan bu harekete, etkin ve örgütlü birmüdahalede bulunamayan siyasal partilerin ba-fl›nda devrimci ve komünist partiler gelmekte-dir. Ve ne yaz›k ki, emperyalist savafl sürecindebu partilerin devrimci siyaset ad›na tek tek yada enternasyonal kümelenmeler olarak ortaya

53TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 54: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

koyduklar› hat›r› say›l›r biretkinlik veya baflar›ya rast-lanmad›. Böyle olunca dev-rimci lafazanl›k, devrimciörgütlenme ve eyleminönüne geçti. Milyonlarcaiflçi ve emekçinin emperya-list kapitalizme karfl› so-kaklar› doldurdu¤u ve aya-¤a kalkt›¤› koflullarda itti-fak ve taktikleri, slogan veça¤r›lar›yla kitlelerin önünde yer almayan dev-rimci ve komünist güçler, ne zaman ve hangikoflullarda, hangi olanak ve dinamiklerle, hangigerçek iliflkiler üzerinde kendi tarihlerini yapa-cak, kendilerini oluflturacak ve üretecekler? Bupartilerin ayn› “enternasyonal platformlar”dabulunmamalar›, herhalde “antiküresel” hareketiçinde çekici ve devrimci bir odak olmaya çal›fl-malar›, Irak ve Ortado¤u’ya yönelik antiemper-yalist savafl cephesinin büyümesine öncülük et-meleri önünde engel de¤ildir. Unutulmamal› ki,gerçek enternasyonal ve yoldafll›k iliflkileri, ay-r›flma ve ayn›laflmalar, siyasal güven iliflkileri vekarfl›l›kl› tan›ma ihtiyaçlar› da bu devrimci ey-lem ve etkinlikler içinde gerçekleflecektir. Ya-k›n zaman›n geleneksel enternasyonal dayan›fl-ma, mücadele ve örgütlenme tarz›, genel, teorikve soyut kald›; gerçek devrimci özü ve içeri¤in-den uzaklaflt›. Enternasyonal iliflkileri, enter-nasyonal bir ruh ve içerikle ilerletmek, ancak,olanak ve koflullar›, zemini geliflen ulusal veuluslararas› siyasal mücadelede birlikte güncelsiyasal geliflmelere müdahale etmek ve ortak sa-vafl›m› büyütmekten geçebilir. ‹deolojik alanda-ki kriz, flüphesiz ki, Marksist teorinin krizi, top-lumsal gerçekli¤i teorik olarak aç›klayamamakrizi de¤ildir. Bu düpedüz Marksist-Leninist te-oriyi bir bilim düzeyinde ele alarak yenidenüretme, s›n›f savafl›m›nda güncelin ihtiyaçlar›n›yan›tlayacak biçimde gelifltirilmesini baflarama-ma krizidir. Marksist-Leninist ö¤retiyi kavramave uygulamadaki çarp›kl›k, darl›k ve geriliktir.

‹deolojik krizden ç›k›fl; birincisi, günü-müzde iktisadi ve toplumsal gerçekli¤in hare-ketinin ve gelifliminin teorik olarak izah›yla;ikincisi, anti-marksist-leninist ak›mlara karfl›

ideolojik bir mücadele için-de bilimsel ve devrimciolan Marksist-Leninist ö¤-retinin yeniden çekici veetkili k›l›nmas›yla müm-kündür. Bugün sosyalizmad›na ortaya ç›kan siyasi veideolojik ak›m say›s›,Marksizmin ortaya ç›kt›¤›dönemdeki say›dan hiç deaz de¤il. O gün Marksizm,

sosyalizm ad›na hareket eden fraksiyon veak›mlara karfl› mücadele içinde gelifliyordu. Bu-gün ise, biz daha avantajl›y›z, çünkü bilim ola-rak geliflmifl sosyalist ö¤retiye ve UKH deneyle-rine sahibiz.

Uluslararas› alanda emperyalist burjuvaideologlara, Marksizm-Leninizm aleyhtar›ak›mlara karfl› etkili ve baflar›l› bir ideolojikmücadele için yüksek teorik bir donan›m, iknave inand›r›c› yeni argüman, kavram ve teorikanalizlere ihtiyaç vard›r.

Marksist-Leninist teori ile donan›ml› ol-mak da yetmez. Marksist-Leninist ö¤retiyi reh-ber edinen komünist partilerin önderli¤i alt›ndadevrimci savafl›m› büyütmek ve zafere ulaflt›r-mak, bu mücadelede üstünlük sa¤lama ve gale-be çalmada önemli, belirleyici bir rol oynaya-cakt›r.

GÖREVLER İHTİYAÇLAR...

Kapitalizmin eflit olmayan geliflme yasas›tek ülkede devrimi koflullad›, gündemlefltirdi.Bugün, kapitalizmin dünyada geniflli¤ine ve de-rinli¤ine geliflmesi; sermaye, ticaret ve teknoloji-nin uluslararas›laflmas›nda ulaflt›¤› boyutlaraba¤l› olarak, tek ülkede devrimin yan› s›ra, böl-gesel devrim zemini ve olana¤›n› da güçlendir-mifltir. Emperyalist kapitalist sistemin çeliflkilerikeskinleflmekte, emperyalist ülkelerde kitle ha-reketinin bir biçimi olarak emperyalist küresel-leflmeye karfl› antiemperyalist hareketler yayg›n-laflmakta, neoliberal politikalara karfl› dünyan›nher taraf›ndan tepkiler büyümektedir. Uygula-nan monetarist, neoliberal siyasetler ve emper-yalist küreselleflme sald›r›lar›, geri ve yeni sö-

54 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Proletarya ve enternasyonal hareket,bugün, onu proletarya diktatörlü¤ü ve

sosyalizm hedefi do¤rultusundayönetecek komünist öncüden

yoksundur. Bu ayr› ayr› ülkelerde,hareketin devrimci yönde geliflmesiniönledi¤i gibi, enternasyonal eylemi veörgütlenmesini de zay›f b›rakmaktad›r.

Page 55: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

mürge ülkelerde sosyalhaklar›n artan oranda gaspedilmesi, yoksullu¤u yay-g›nlaflt›rd›, kronik kitleseliflsizli¤i ve toplumsal farkl›-laflmay› derinlefltirdi. Kut-sanan kapitalizm ve onunrenkli vitrini, emperyaliz-min Yeni Dünya Düzeni,emperyalist küreselleflmedemagojileri, propaganda edilenin aksine, çokgeçmeden insanl›¤› toplumsal çürüme ve yaban-c›laflmayla felakete sürükledi, umutsuzluk ve ge-leceksizlik yayd›. Kapitalizm, insanl›¤a refah, öz-gürlük ve bar›fl getirmedi. Aksine kapitalist veözel mülkiyetin kaynakl›k etti¤i bütün hastal›kve kötülükler, dünyan›n her köflesinde savafl, fa-flizm, ulusal ve etnik bo¤azlaflmalar, kronik ifl-sizlik, açl›k, sefalet, sömürgecilik, militarizm bi-çiminde en barbar ve vahfli haliyle yafland›.

UKH seksiyonlar›, bütün dünyada ve tektek ülkelerde devrim ve sosyalizm savafl›m›n›nnesnel koflullar›na, toplumsal dinamiklerine vedevrimci olanaklar›na sahiptir. Bugünkü dünyakoflullar›nda, proletarya devriminin, bölgesel veuluslararas› etkenlerinin rolü ve yan› s›ra enter-nasyonal eylem koflullar› ile tek tek devrimlerinzaferinin uluslararas› ve bölgesel etki gücü veolanaklar› artm›flt›r.

UKH, teori, analiz ve aç›l›mlar›n› baflard›¤›durumda sosyalizm tarihi ve prati¤inin baflar›ve birikimleri, tecrübeleri ve miras›yla dahagüçlü olacakt›r. Bütün bunlar, proletarya ve ko-münist hareketin enternasyonal mücadele veörgütlenme görevlerinin önem kazand›¤›n› veartt›¤›n› gösterir.

Ne var ki, proletarya ve enternasyonal ha-reket, bugün, onu proletarya diktatörlü¤ü vesosyalizm hedefi do¤rultusunda yönetecek ko-münist öncüden yoksundur. Bu ayr› ayr› ülke-lerde, hareketin devrimci yönde geliflmesini ön-ledi¤i gibi, enternasyonal eylemi ve örgütlen-mesini de zay›f b›rakmaktad›r. S›n›f savafl›m›-n›n tarihsel ve siyasal sorumlulu¤u bu durumadevrimci ve etkin bir müdahaleyi zorunlu k›l-maktad›r. Partimiz bu amaçla uluslararas› alan-da antifaflist, antiemperyalist, devrimci ve ko-

münist güçlerin örgütselbirli¤ini sa¤lamak için ikicephede mücadele yürüt-meyi gerekli görmektedir.

MLKP’nin 3. Kongresi;dünya komünist hareketi-nin parçalar›yla ideolojik veörgütsel birli¤i sa¤lamay›amaçlayan iliflkiler gelifltir-me yolunda sistematik, ›s-

rarl›, somut ve ilerletici çal›flmalar içinde bu-lunmay› kararlaflt›rd›. Komünist hareketin en-ternasyonal eyleminin gelifltirilmesini, ideolojikve örgütsel birli¤inin baflar›lmas›n› temel önem-de ve ertelenemez bir görev sayd›. Bu alandakifaaliyetini Komünist Enternasyonal kurmaamac›na ba¤lanm›fl olarak sürdürecektir.

Günümüzde, komünizm ve komünizmeaç›k devrimci örgütlerin enternasyonal örgütselve eylemsel birli¤ini kararl›l›kla gelifltirmek,acil bir görevdir. Enternasyonal birlik, ancakproletarya ve halklar›n enternasyonal eyleminigelifltirmek politik zemininde, ideolojik ve ör-gütsel birli¤ini infla etmek perspektifiyle hare-ket edilerek baflar›labilir. Kuflkusuz, örgütselhedef, komünist enternasyonalin kurulmas›d›r.

MLKP, komünist ve komünizme aç›k partive örgütlerle do¤rudan iliflkiye girmeden ve ey-leminin içeri¤ine bakmadan muhataplar›n›nkomünist olup olmad›¤›na dair peflin hükümlerverme sekterli¤inden ve yanl›fl›ndan uzak dur-may› hedeflemektedir. O nedenle UKH’nin en-ternasyonal örgütsel birli¤i görevine ba¤lanm›flher platform, her çaba, her yönelim, her düflün-sel ve pratik ad›m MLKP’nin ilgi alan›na gir-mektedir.

Çeliflkilerin en fazla keskinleflti¤i ve em-peryalistler aras› hegemonya mücadelesinin yo-¤unlaflt›¤› bölgenin (üçgenin) merkezinde bu-lunan Türkiye ve K. Kürdistan’da faaliyet yürü-ten MLKP, bölgedeki komünist güçlerin örgüt-sel ve eylemsel birli¤ini sa¤lamaya özel birönem verir. Bu do¤ru ve yerinde çaba, dünyakomünist hareketinin enternasyonal birli¤i içinde at›lm›fl ciddi ve somut bir ad›m olacakt›r.

MLKP, komünist hareket platformlar›ndabirlikte olamayaca¤› devrimci ve ilerici parti,

55TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Yeni bir enternasyonal örgütlülü¤ününkurulmas› yar›n›n de¤il, bugünün birgörevi ve sorumlulu¤udur. Bu büyük

tarihsel sorumluluk, komünist hareketinba¤lay›c› örgütsel birli¤ini bir

teorik-ilke ve güncel siyasal sorunolarak ele almal›d›r.

Page 56: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

grup ve güçlerle uluslarara-s› antifaflist, antiemperya-list, demokratik cephe veyamücadele birli¤inin kurul-mas› için iliflkiler gelifltir-meyi, ortak mücadeleleryürütmeyi enternasyonalalandaki mücadelesinin birdi¤er konusu saymaktad›r.Antiemperyalist, “antiküre-selleflme” hareketine, böl-gesel devrimci geliflmelere,bu tarzdan platform ve mü-cadele birli¤iyle, devrimci ve etkin bir müdaha-lenin gerçekleflece¤ine inanmaktad›r. Yeni birenternasyonal örgütlülü¤ünün kurulmas› yar›-n›n de¤il, bugünün bir görevi ve sorumlulu¤u-dur. Bu büyük tarihsel sorumluluk, komünisthareketin ba¤lay›c› örgütsel birli¤ini bir teorikilke ve güncel siyasal sorun olarak ele almal›d›r.

Teoriktir; çünkü emperyalist kapitalizm vekapitalist restorasyona ba¤l› olarak proleterdevrim koflullar›nda meydana gelen de¤iflim veihtiyaçlar, iflçi s›n›f› hareketinin geliflimi ve sen-dikalar, s›n›f savafl›m› teorisi gibi konular›n te-orik aç›l›m› ve izah› ile Marksist-Leninist teori-nin gücüyle donanmak gerekli. Bu da yetmez.Teorik bir üretim ve geliflme içinde olmak zo-runludur. Teorik alandaki donan›m ve üretim,burjuva ideolojisi ve Marksizm-Leninizmaleyhtar› ak›mlara karfl› ideolojik mücadeleninbaflar›s› için de gereklidir.

‹lkeseldir; çünkü s›n›f mücadelesi, özündeenternasyonal bir mücadeledir. Bu karakteri herkomünist partisinin enternasyonal örgütlülükve eylem içinde varoluflunu, ortak devrimci si-yasal eylemi ve birlikteli¤i gerektirir. Komünistgüçlerin da¤›n›kl›¤› ve kendili¤indencili¤i, par-çal› durumu ve örgütsüzlü¤ü, her komünistpartinin kendi sorunudur ve ilkesel önemdedir.Bu sorunu kendi d›fl›nda göremez.

Lafta de¤il, gerçek anlamda bir enternasyo-nale do¤ru gidiflin tafllar›n› enternasyonal dev-rimci siyasal eylem, ilkeli ideolojik mücadele dö-fleyecektir. Bu, ayn› zamanda dünya komünistle-ri aras›nda gerçek yoldafll›k iliflkileri, duygusalve ruhsal birlikteli¤in yakalanmas›n› getirecek-

tir. ‹çe kapanma, yabanc›-laflma ve uzaktan konuflma-n›n da sonu olacakt›r. Dün-yada güncel siyasal geliflme-ler üzerinde komünist ze-minde; bu olmazsa, devrim-ci demokratik savafl›m ze-mininde birlikte savafl›myürütmek, siyasal geliflme-lere devrimci müdahaleler-de bulunmak, ayn› zaman-da, komünist enternasyona-lin örgütlenmesinin de yo-

lunu açacakt›r. Bu, ayn› zamanda örgütsel bir so-rundur, örgütsel alanda gerçeklefltirilecek boyu-tu vard›r. Bu da dünya ve bölgesel düzeyde veçeflitli kombinezonlarda görüflme, toplant›, plat-form ve konferanslar örgütlemeyi gerekli k›lar.Teorik yay›n organlar› bir di¤er araçt›r.

Bir ülkede komünist partisinin kurulmakoflullar› ile proletaryan›n uluslararas› örgüt-lenme koflullar›, flüphesiz ki, bir ve ayn› de¤il-dir; ama birbirlerinin devam› olduklar›, kopmazba¤ içinde olduklar› bir gerçektir. Komünistler,her koflul alt›nda örgütlü mücadele verirler ve-ya örgütlü mücadelenin koflullar›n› yarat›rlar.Bu örgütlenme, hangi biçimde olursa olsun ko-münistlerin örgütlenmesi, burjuvazinin bütünengelleme, bask› ve yasaklar›na, bütün baflkazorluklara ra¤men gerçeklefltirilir. Proletarya-n›n ulusal seksiyonlar› örgütlendikten sonra,onlar›n enternasyonal örgütlenmesi önünde en-gel olmamas› gerekir. Komünistler, ulusal sek-siyonlar› örgütleme için verdikleri mücadeleyi,enternasyonal örgütlenme ve eylem için de ver-mek zorundad›rlar. Dünyada çeflitli ülkelerdekomünist parti, grup ve örgütlerin varl›¤› birgerçek ise, komünist enternasyonalin kurul-mas›n›n nesnel koflullar› da var demektir. Eksikolan, öznel faktör ve iradedir. Yeni bir enternas-yonalin hangi ilkeler üzerinde yükselmesigerekti¤i konusunda yeterli teorik, ilkesel aç›k-l›¤› olmas› gerçekli¤idir. Her komünist partininönünde enternasyonale do¤ru giriflimi soyut-layacak perspektifler, somut hedefler olmal›d›r.MLKP, bunun düflünsel ve pratik yo¤unlaflmas›içinde olacakt›r.n

56 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Bir ülkede komünist partisinin kurulmakoflullar› ile proletaryan›n uluslararas›örgütlenme koflullar›, flüphesiz ki, bir

ve ayn› de¤ildir ama birbirlerinindevam› olduklar›, kopmaz ba¤ içindeolduklar› bir gerçektir. Komünistler, herkoflul alt›nda örgütlü mücadele verirlerveya örgütlü mücadelenin koflullar›n›

yarat›rlar.

Page 57: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

SINIF TEOR‹S‹ dergisi, 5. say›s›nda, “Prog-ramdan” bafll›¤›yla bir köfle açt›. Bu köflede Ma-oist Komünist Partisi’nin (MKP) 1. Kongresi’ndekabul edilen program aç›larak tart›fl›l›yor. Köfle-nin ilk konusu ise, “Devrimin dostlar› ve düfl-manlar› kimlerdir” gibi, Mao Zedung’un deyifliyle“devrimin en hayati sorunu”na ayr›lm›flt›.

Maocu dostlar›m›z, yaz› boyunca, gerçek ya-flam ile, zihinlerindeki dogman›n kal›n duvarlar›aras›ndaki çat›flmay› yafl›yorlar. Kimi noktalardahayata temas ediyor; ama sonra büyük bir h›zladogman›n güvenilir s›¤›na¤›na geri s›çr›yorlar.

Yaz›, MKP’nin program›ndan al›nan flu temelifadeyle bafllar: “Yar› sömürge yar› feodal sosyoekonomik yap›ya sahip toplumda yeni demokra-tik devrimin bafll›cadüflmanlar›; emperya-lizm, feodalizm vekomprador bürokratkapitalizmdir.” (sf. 66)Ard›ndan, s›ra, gerçekyaflamla bu formül ara-s›ndaki ba¤› kurmayagelir.

NEREDE YAŞIYOR BU TOPRAK AĞALARI?

Önce, “mevcut sistemi yönetti¤i” iddia edi-len “toprak a¤as› s›n›f›” tan›mlan›r. “Alt yap›da ol-du¤u gibi, üst yap›da da güçlüdür. Komprador bü-rokrat kapitalizm ve emperyalizmle iç içe bir flekil-de, mevcut sistemi yönetir.” (sf. 66)

Toprak a¤as› s›n›f›na ayr›lan bölüm boyunca,ST yazar›, ayaklar› yaflad›¤› topraklara basmayanbir hayal gezgini gibidir. Sahi kimdir bu “topraka¤as› s›n›f›”? Örne¤in hangi belli bafll› tan›nm›fltoprak a¤alar›ndan söz edebilirsiniz? Bu s›n›f›nideologlar›, siyasi partileri var m›d›r? E¤er her-hangi bir s›n›ftan de¤il, “sistemi yöneten” bir s›-n›ftan söz ediyorsak her halde, bu s›n›f›n iktidar›-

n› hangi araçlara da-yand›rd›¤›n› da gös-termek gerekir de¤ilmi? Oysa ST dogmamakam›ndan konuflu-yor ve genel olaraktoprak a¤as› s›n›f›n›nözelliklerinin ne oldu-¤unu anlat›yor, so-mut, Türkiye ve Ku-

57TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Maoculu¤un Yöntem Krizi

S ı n ı f T e o r i s i n i n T e o r i s i z l i ğ i

– Haydar Özkan –

Page 58: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

zey Kürdistan topraklar›ndaiktidar süren gerçek bir top-rak a¤as› s›n›f›n› de¤il. So-mut konuflmaya çal›flt›¤› biriki noktada da tam anlam›y-la tökezliyor.

Önce, kapitalist topraksahibinin ücretli tar›m iflçile-rini sömürüsüyle, feodaltoprak sahibinin feodal köy-lüyü sömürüsünü birbirine “kar›flt›r›yor”: “Bu s›-n›f, baflta köylüleri ve tar›m iflçilerini sömürür.”Ücretli iflçi çal›flt›ran feodal a¤alar? Marksist te-orinin belkemi¤ini k›rmad›k m› dostlar? Ücretliemek, sermaye demektir. “Tar›m iflçisi” sömürü-sü, toprak sahibinin art›k bizzat kapitalist oldu¤u,üretim araçlar›n›n özel mülkiyeti temelinde, üc-retli biçimde iflçi çal›flt›rarak art› de¤er elde etti¤ikoflullarda yaflan›r. Feodalizmde ise tersine, köy-lüler s›n›flara ayr›flmam›fl bir bütündür ve hepside a¤aya ba¤l›d›r. Zorunlu olarak çal›flmak ve a¤aiçin üretmek zorundad›rlar. Feodal toprak a¤as›,köylülere “ücret” ödemez. Topra¤›na ba¤l› olanköylüyü zorla çal›flt›r›r ve art› ürüne el koyar.Köylülü¤ün yekpare bir bütün olmaktan ç›k›pparçalanmas›, tar›m iflçisi, yar›-proleter köylü,küçük köylü, orta köylü, zengin köylü ve kapita-list toprak sahibi biçiminde ayr›flmas›, çok say›daköylünün topraks›z kal›p, ücretli çal›flmaya baflla-mas›, tar›mda kapitalizmin gelifliminin ifadesidir.Siz ise, hayalinizde “tar›m iflçisi sömüren topraka¤alar›” yaratarak tar›mdaki derin kapitalist gelifl-meyi dogman›z›n s›n›rlar›na hapsetmeye çal›fl›-yorsunuz.

Peki, bu “toprak a¤as› s›n›f›n›n” ekonomiktemeli nedir, sorusuna ST’nin verebildi¤i yan›tise, yine kendi tezlerini yanl›fllar: “Bu s›n›f›n alt-yap› bak›m›ndan etkili oldu¤u yerlerin bafl›ndaKuzey Kürdistan, Orta Anadolu, Akdeniz, Kara-deniz ve Ege Bölgesi gelmektedir. Bu alanlar için-de en etkili oldu¤u yerler Kuzey Kürdistan’d›r.Yani Kuzey Kürdistan’da feodalizm ve feodal ilifl-kiler, di¤er alanlara göre, gerek alt yap› ve gerek-se üst yap› bak›m›ndan daha güçlü ve etkilidir.”(sf. 66) ST, bu iddias›n› herhangi bir somut veri-ye dayand›rma ihtiyac› hissetmiyor. Hangi ger-çek, somut veriler Ege Bölgesi’nde toprak a¤al›¤›-n›n hala var oldu¤unu gösteriyor? Ya Orta Anado-lu, Karadeniz ve Akdeniz’de? Zaten ST, gerçekte

bu bölgelerde toprak a¤al›¤›-n›n çözülmüfl oldu¤unu biz-zat kendisi de görüyor, bili-yor. Örne¤in, Maocu gerilla-lar›n savaflt›¤› Karadenizda¤lar›nda toprak a¤al›¤›n›nyerini her yerde küçük köy-lü tar›m› ve pazar iliflkisi al-mam›fl m›d›r? Köylü, haraçödemek ve topra¤›nda çal›fl-

mak zorunda oldu¤u bir toprak a¤as›na m› ba¤l›-d›r, yoksa borç a¤›yla ba¤l› oldu¤u burjuva devletve özel bankalar taraf›ndan m› sömürülmektedir?Köylülük, feodalizmin köylülü¤ü gibi, tek bir s›-n›f m›d›r, yoksa ayr›flm›fl, parçalanm›fl m›d›r?Gerçek durum bu oldu¤u için, ST de vurguyu Ku-zey Kürdistan’a yap›yor. “Feodalizm”in en güçlüoldu¤u bölge Kuzey Kürdistan’d›r, diyor. Dedi¤i-nizi do¤ru kabul etsek dahi, TC devlet s›n›rlar›içindeki en geri ekonomik bölgeye s›k›flm›fl bir s›-n›f›n, tüm sistemi yönetmesi mümkün müdür?Dahas›, siz de Kuzey Kürdistan’›n boyunduruk al-t›nda oldu¤unu biliyorsunuz. Teziniz, Türkiye-Kuzey Kürdistan aras›ndaki gerçek iliflkiyi baflafla¤› etmifl olmuyor mu? Hem K. Kürdistan’›nTürkiye egemen s›n›flar› taraf›ndan boyundurukalt›na al›nd›¤›n› söyleyece¤iz, hem de varl›¤› iti-bariyle esasen Kuzey Kürdistan’a s›k›flm›fl bir s›n›-f›n hem Türkiye’yi, hem K. Kürdistan’› yönetti¤i-ni! Bu nas›l bir çeliflki! Sak›n, Türk burjuvazisi,Kuzey Kürdistan’daki sömürgeci egemenli¤initoprak a¤alar› s›n›f›n› ayakta tutmak üzerine kur-du¤u için, feodalizmin çözülmesi Kürdistan’dadaha geç ve sanc›l› yaflanm›fl olmas›n? Ama mu-hakkak tespit etmeliyiz ki, feodalizm, Kuzey Kür-distan’da da önemli oranda çözülmüfltür. Kimiyar›-feodal kal›nt›lar varl›¤›n› korumakla birlikte;eski toprak a¤alar›-afliret reisleri s›n›f› akaryak›tticareti, tafl›mac›l›k, nakliyat gibi ifller üzerindenkapitalistleflme sürecine girmediler mi? Kirli sa-vafl y›llar›, bu bak›mdan da incelenmelidir. Faflistsömürgeci rejim, yandafl› olan afliretlere uyufltu-rucu ticareti, benzin istasyonlar› gibi ifllerde alanaçarak, karfl›t› olanlar›n köylerini ise zorla yak›pboflaltarak, milyonlarca köylüyü zorla kentleregöç ettirerek, altyap›daki feodal unsurlar› önemliölçüde tasfiye etmifl de oldu. Bunlara GAP’›n özel-likle Harran bölgesinde yaratt›¤› etkileri de ekle-mek gerekir. Harran ovas›, Koç, Sabanc› gibi Türk

58 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Maocu dostlar›m›z, yaz› boyunca,gerçek yaflam ile, zihinlerindeki

dogman›n kal›n duvarlar› aras›ndakiçat›flmay› yafl›yorlar. Kimi noktalarda

hayata temas ediyor; ama sonrabüyük bir h›zla dogman›n güvenilir

s›¤›na¤›na geri s›çr›yorlar.

Page 59: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

tekellerine ve ‹srail, ABD ta-r›m flirketlerine ait devasakapitalist çiftlikler taraf›n-dan parsellenmifltir. Hala K.Kürdistan k›r›nda kalanköylülük önemli oranda çö-züldü. Her yaz Kürdistankentlerinden ve k›r›ndanAdana, Ordu, ‹zmir, Akça-abat vb. bölgelere f›nd›k,pamuk, mandalina vb. top-lamak için kitlesel olarakak›n eden Kürt tar›m iflçileri bu gerçe¤in bir görü-nümüdür.

ST, tüm bu sorulara, yine ayn› yaz›da bir ya-n›t veriyor: “Feodalizmi sadece toprak a¤alar› s›n›-f›yla özdefllefltirmek do¤ru bir anlay›fl olmaz. Bununiçerisine kapitalist çiftlik sömürüsünden tutal›m, te-feci tüccar sömürüsüne, oradan da emek hizmetinegöre sömürü biçimine kadar hepsi, feodal sömürüiçerisine girer.” (sf. 66) ST deyim uygunsa “körde¤il” ve bu topraklarda tar›msal iliflkilere art›kkesin biçimde kapitalizmin egemen oldu¤unu gö-rebiliyor. Ancak bunu aç›k olarak tan›mlamayacesaret edemiyor. Küçük köylünün kapitalistbanka tekelleri ve burjuva devlet taraf›ndan sö-mürülmesi ve kapitalist çiftlik temelinde ücretliemek sömürüsü, tar›msal iliflkilerin aç›k gerçe¤i-dir. Ancak Maocu teoriye göre yar›-sömürge olanbir ülke ayn› zamanda ve kural olarak yar›-feodalde olmak zorunda oldu¤u için, tar›mdaki kapita-lizm gerçe¤i ST taraf›ndan aç›k biçimde formüleedilemiyor. Bu gerçekli¤in ad›n›n konulmas›,adeta “ihanet”e eflde¤er bir durum olarak görülü-yor. Dolay›s›yla ST’nin buldu¤u çözüm, kapita-lizm gerçekli¤ini “feodalizm” kabu¤unun içine s›-k›flt›rmaya çal›flmaktan ibaret kal›yor.

“FEODAL BURJUVAZİ”

ST’nin köylülü¤ü tan›mlad›¤› bölüm, top-lumsal gerçekli¤e temas eden bir bölüm olarakdikkati çekiyor. Bu bölümde, k›rda yaflayan s›n›f-lar anlat›l›r. Canl› ve gerçekçidir. fiunlar› söylüyorST: “Köylülük kat› feodalizm dönemindeki gibi,serflik fleklinde varl›¤›n› sürdürmüyor. Kapitaliz-min do¤al ekonomiyi (kapal› köy ekonomisini) par-çalamas›yla birlikte, köylülük de homojen varl›¤›n›ad›m ad›m yitirerek farkl› kategorilere bölünmüfl-

tür. Ekonomik durumlar›nagöre köylülük zengin, orta veyoksul köylülük diye üç kate-goriye ayr›lmaktad›r.” (sf.81) Yani ST, kapal› köy eko-nomisinin pazar iliflkileri te-melinde parçaland›¤›n›, fe-odal topluma özgü köylülü-¤ün çözülüp ayr›flarak yeriniburjuva, küçük burjuva veproleter köylülü¤e b›rakt›¤›-n› kabul ediyor. ST’ye göre,

bu yeni temel üzerinde s›n›flar farkl›laflmas› flöy-ledir: Zengin köylülük, topraklar›n› kiraya veri-yor, tefecilik yap›yor, ücretli iflçi çal›flt›r›yor, elle-rinde kapitalist üretim araçlar› var. Orta köylü-lük, ücretli iflçi çal›flt›r›yor, küçük çapl› tefecilikyap›yor. Ama sömürücü de¤il, kendisi de üretim-de çal›fl›yor. Yoksul köylülük, ya da k›r yar› pro-letaryas›, hiç topra¤a sahip olmayan ya da yetersiztopra¤› olan bir s›n›f ve “toplam köylü nüfusununço¤unlu¤unu” oluflturuyor. Bir de, mevsimlik ifl-çiler, tar›m iflçileri ve topraks›z köylüler var, kibunlar›n say›s›yla yoksul köylülü¤ün say›s›n›ntoplam›, ST’ye göre, “köylülü¤ün toplam nüfusu-nun yüzde 70’lere yak›n›n› oluflturuyor.” (sf. 81-82)

Mevsimlik iflçilerin say›s› “her y›l katlanarakart›yor”. “Mevsimlik iflçilerin ço¤unlu¤unu daKuzey Kürdistan ve Karadeniz bölgesindeki yok-sul köylüler oluflturuyor.”

Bu bölümde ST’nin yapt›¤› tespitlere kimi iti-razlar›m›z olabilir. Örne¤in küçük ve orta köylü-lük aras›nda bir ayr›m yapmam›fl olmas›n› eleflti-rebiliriz. Fakat aç›k olan bir fley varsa, bu bölüm-deki analizlerin, “toprak a¤as› s›n›f›” bölümünde-ki soyut ve dogmatik tespitlerin tersine, yaflad›¤›-m›z topraklar›n toplumsal maddi gerçekli¤indenbeslendi¤idir. Tabii, bu çaba, ST “toprak a¤alar›s›n›f›” isimli hayaletin peflini kovalamaya devametti¤i sürece topal kalacakt›r. Çünkü kapitalisttoprak sahipleri k›r›n gerçek egemenidir ve gide-rek Koç, Sabanc› gibi banka-sanayi kapitalistleride genifl topraklar sat›n alarak kapitalist tar›müretiminin önemli, temel bir unsuru haline geli-yorlar.

Köylülü¤e iliflkin tüm bu söylenenlerdensonra, ST’nin nas›l olup da hala bu topraklarda“toprak a¤alar› s›n›f›n›n” ve “feodalizm”in varl›-¤›ndan söz edebildi¤i hayret verici geliyor. Ama

59TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Önce, kapitalist toprak sahibinin ücretlitar›m iflçilerini sömürüsüyle, feodal

toprak sahibinin feodal köylüyüsömürüsünü birbirine “kar›flt›r›yor”:

“Bu s›n›f baflta köylüleri ve tar›miflçilerini sömürür.” Ücretli iflçi çal›flt›ran

feodal a¤alar? Marksist teorinin belkemi¤ini k›rmad›k m› dostlar?

Page 60: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

dostlar›m›z durumu flöyle aç›kl›yorlar: “Mevsimlikiflçilerin eme¤i feodal sömürüye denk düflen ‘götürü’fleklinde gasp edilmektedir. ‘Saat ve kilo miktar›nagöre’ çal›flt›r›l›rlar. Günde yaklafl›k 15 saat çal›fl›r-lar. Hiçbir sosyal güvenceleri yoktur.” (sf. 82) Pekisevgili dostlar, kentlerdeki konfeksiyon atölyele-rinde de çok say›da iflçi ‘saat ve kilo miktar›na gö-re’ çal›fl›yor… Onlar da m› “feodal” biçimde sö-mürülüyor? Ne zamandan beri kapitalist sömü-rüyle feodal sömürüyü ay›rt eden unsur, “eme¤eel konulufl biçimi” oldu? Kald› ki, iflçileri “sosyalgüvenceden yoksun” biçimde uzun saatler boyun-ca çal›flt›rmak, kapitalist sömürünün özelliklerineters düflen bir durum mu ki, “feodal sömürü” te-zinize kan›t olarak bunu gösteriyorsunuz? Nedenbiraz olsun gerçekli¤e dokunmuflken, bunu cesa-retle sonuna kadar götürmüyorsunuz?

Böylece, ST’nin “tar›m iflçilerini sömürentoprak a¤alar›”n›n s›rr› da çözülmüfl oluyor. Ger-çekte bunlar, kapitalist toprak sahipleridir. Ve,ST’nin bizzat kendisinin verdi¤i orana göre, e¤eryoksul köylüler (k›r yar›-proletaryas›) ve tar›m ifl-çileri, köylülü¤ün yüzde 70’ini oluflturuyor ise,kapitalist toprak sahipleri de, ücretli emek sömü-ren burjuva bir s›n›f olarak bu iliflkinin karfl›ucunda yer al›r. ST, toprak a¤alar›n›n kapitalisttoprak sahiplerine dönüflmüfl oldu¤unu söylemekistiyor, söyleyemiyor. Ülkenin yönetici s›n›f› içinkulland›¤› “feodal burjuvazi” kavram› ise, bu çe-liflkinin doruk noktas› oluyor. (sf. 80 ve 87)

“BİRKAÇ FABRİKA

Yaz›n›n iflçi s›n›f›na ayr›lan bölümünde ST,dogmatizmin korunaklar›na geri çekilir. Çünküiflçi s›n›f›n›n nüfus içindeki oran› sorunu, ST’ninstrateji, taktik ve günlük politikalar› bak›m›ndanderin etkileri olacak temel bir sorundur. ST, her-hangi bir istatistik veriye ya da somut analize da-yanmaks›z›n, iflçi s›n›f›n›n nüfus içinde küçük biraz›nl›k oldu¤unu savunmaya devam eder. Amaburada gerçekten Marksizm ad›na protesto edil-mesi gereken tam bir keyfilik sergiler. Herhangibir kayna¤a dayand›r›lmadan “kent küçük burju-vazisi, köy küçük burjuvazisi ile birlikte, toplamnüfusun yar›dan fazlas›n› oluflturmaktad›r”,“köylülük Türkiye-K. Kürdistan nüfusunun yar›-

s›n› oluflturmaktad›r” gibi tespitler yap›l›r. OysaST ayn› yaz›da köylü nüfusunun yüzde 70’ininyar› proleter ve proleter köylülükten olufltu¤unuifade ediyor. Genel nüfus say›m› sonuçlar› baflkaveriler sunuyor. Nüfus say›m› sonuçlar›na göre,1990’da nüfusun yüzde 40’› k›rda, yüzde 60’›kentte yafl›yordu. Bu oran, 2000 y›l›nda yüzde35’e yüzde 65 oldu. ST’nin “toprak a¤al›¤›n›n engüçlü oldu¤unu” söyledi¤i Kuzey Kürdistan’dabile, bu oran kent nüfusu lehine geliflmifltir: K›r,“Do¤u Anadolu”da nüfusun yüzde 46’s›n›, Gü-neydo¤u Anadolu ise yüzde 37’sini oluflturuyor.(1990’da bu oranlar Do¤u ve G.do¤u Anadoluiçin s›rayla yüzde 57 ve 50 idi.) Yine D‹E verileri,kent nüfusunun büyük ço¤unlu¤unun da sanayive hizmet sektörlerinde çal›flan ücretlilerdenolufltu¤unu gösteriyor. *

ST’nin keyfili¤i sanayi proletaryas›na gelincedoru¤a var›yor: “Sanayi proletaryas› çok s›n›rl› sa-y›dad›r. Ki ülkemizde sanayi geliflmemifl ki, sanayiproletaryas› da geliflsin. … Birkaç fabrika var, o daemperyalizme ba¤l› montaj sanayidir.” (sf. 87) STyazar›na, ‹stanbul’dan otobüse binip, ‹zmir’e ka-dar yolculuk etmesini öneririz. Bu durumda sade-ce otoyol üzerindeki fabrikalar› dahi saysa, dahaGebze’yi ç›kmadan, bu ülkede “birkaç” fabrika ol-du¤u zann›ndan kurtulur…

ST, “sanayi proletaryas›”n› sadece büyük öl-çekli iflletmelerde çal›flanlarla s›n›rl›yor. “Birkaçfabrika” tezi de buna dayand›r›l›yor. “‹flçi nüfusu-nun ço¤unlu¤unu tekstil, inflaat, turizm, küçükve orta boy atölyeler ve hizmet sektöründe (bele-diye vb. yerlerde) çal›flan iflçiler oluflturmakta-d›r.” Bu yaklafl›ma göre, örne¤in Ümraniye‹MES’te çal›flan binlerce metal iflçisi, Tuzla’dakideri iflçileri, büyük fabrikalarda de¤il de, ‘küçükve orta’ iflletmelerde istihdam edildikleri için sa-nayi proletaryas› say›lm›yor. Burada da dogman›nk›l›c›n› çekti¤ini görüyoruz. Bu kez k›l›ç, sanayiproletaryas›n› yok saymak için çekilmifltir. Teks-til, kimya, metal, konfeksiyon, g›da vb. sanayikollar›nda çal›flan ve say›lar› 10 milyonu aflan, ço-¤unlu¤u küçük ve orta iflletmelerde istihdam edil-mifl iflçileri saymazsak, tabii ki bu ülkede “sanayiproletaryas›” yoktur diyebiliriz! Ancak kapitalistüretim sürecinin bugünkü örgütleniflinde, binler-ce iflçinin çal›flt›¤› dev fabrikalar yerine, tekeller,

60 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

*: D‹E’ye ait bu veriler, http://www.die.gov.tr/IstTablolar/04nf025t.xls web adresinden bulunabilir.

Page 61: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

çok say›da küçük ve orta ifl-letmeden oluflan bir fason-tafleron iflletmeler a¤›n› ter-cih ediyorlar. ST, burada daözü, içeri¤i yads›mak için,biçimi öne sürüyor. Onuniçin ücretli sanayi iflçisi say›-s› de¤il, büyük fabrikalardaçal›flan iflçi say›s› önemlidir.Gerçi, onu bile hesaplamazahmetine girmiyor ama…

‹flçi s›n›f›n›n ele al›nd›¤›bölümle ilgili göze çarpanbir di¤er nokta ise, bu bafll›kalt›nda tar›m iflçilerine hiç de¤inilmemifl olmas›-d›r. Neden tar›m iflçileri, iflçi s›n›f›ndan ayr› olarak“köylülük” bafll›¤› alt›nda ele al›nm›flt›r? Kapita-list çiftliklerde ya da zengin köylünün topra¤›ndaçal›flan tar›m iflçileriyle sanayi iflçileri aras›nda birs›n›f fark› m› var? Yoksa sorun, tar›m iflçilerini bubafll›¤a alman›n, s›n›f analizinde sizi götürece¤inokta m›?

SINIF TEORİSİ’NİN ‘FEODAL FAŞİZM’İ

ST, faflizm konusunda da Marksizmin can›naokumaya devam ediyor. E¤er faflizm, Dimitrov’un(sizin de kabul etti¤iniz) tan›m›ndaki gibi, “malisermayenin en gerici, en terörist, en floven kesim-lerinin diktatörlü¤ü” ise, mali sermayenin var ol-mad›¤›, tekelci kapitalizmi bir yana b›rak›n, dahakapitalizmin dahi hakim olmad›¤›, hala topraka¤alar› s›n›f›n›n iktidar› alt›nda “yar›feodal” eko-nomik yap›daki bir ülkede nas›l faflist diktatörlükolabilir? Mali sermaye, banka ve sanayi tekelleri-nin kaynaflmas›ndan oluflmuyor mu? Sizin tezini-ze göre, b›rak›n tekelleri, kapitalist geliflme dahaemeklemekte! Böyle yaparak ST, faflizmi s›n›fsalve tarihsel ba¤lam›ndan kopararak herhangi birbask› rejimine indirgiyor. Bu durumda, faflizmi1923’ten bafllatmakta da sak›nca görülmüyor! Da-ha henüz kapitalist geliflmenin bafllar›ndaki, c›l›zbir Müslüman taflra burjuvazisinin toprak a¤ala-r›yla ittifak›na dayanan kemalist burjuva cumhu-riyeti, faflist olarak niteleniyor. Peki kimdir bu fa-flizmin toplumsal temeli? “Gerek toprak a¤as› s›-n›f›, gerekse de komprador büyük burjuvazi s›n›-f›, bizimki gibi ülkelerde en gerici, en floven, en›rkç› s›n›ft›r, … faflizmin sosyal dayanakl›¤›n›

oluflturmaktad›r.” (sf. 69)Hatta ST bunu evrensel teoridüzeyine de ç›kar›yor: “Fa-flizmin ... bizim gibi ülkeler-de sosyal dayana¤› kompra-dor büyük burjuvazi ve top-rak a¤as› s›n›f›d›r” (sf. 77)Ve faflizm, “1923 sonras› yu-kar›dan afla¤›ya do¤ru kema-list ideolojiyle infla edil”mifl-tir. (sf. 69) Bu tezler insanasordurtuyor: Osmanl› ‹mpa-ratorlu¤u da m› faflist birdevletti? Ne de olsa toprak

a¤alar› Osmanl›’da da vard›, hatta gerçekten ege-men s›n›ft›lar da. Toprak a¤alar›n›n “en gerici, enfloven” s›n›f oldu¤undan da flüphe yok… Öyleyse,Osmanl›’n›n, Rus Çarl›¤›’n›n, ‹mparatorlukÇin’inin, vb. de “faflist” olarak nitelenmesi gere-kir. ST’nin Dimitrov’un tan›m›ndaki “mali serma-yenin en gerici kanad›”n› bir ç›rp›da “toplumunen gerici s›n›f›”na nas›l çeviriverdi¤ini görmek il-gi çekicidir. Bu topraklarda faflist diktatörlü¤ü,bir yar› askeri diktatörlük olarak infla eden 12Mart ve 12 Eylül darbelerinin tekelci kapitalizmingeliflimiyle ve ona karfl› geliflen devrim tehdidininbertaraf edilmesi karfl›devrimci giriflimiyle ba¤l›oldu¤u aç›kt›r.

SIRA BURJUVAZİDE

ST’nin iki hayaleti daha var. Bunlar, “komp-rador bürokrat burjuvazi” ve “milli burjuvazi”.Büyük burjuvazi, “komprador bürokrat burjuva-zi” s›fat›yla tan›mlan›yor. Kavramlarla oynama-mak gerekir dostlar. Komprador burjuvazi, d›fl ül-kelerde üretilen mallar›n ticaretini yaparak gelirelde eden ve bizzat kendisi üretim yapmayan birs›n›ft›r. Bu s›n›f, 1920 ve 30’lar›n Çin’inde vard›.1910 ve 20’lerin Osmanl› ve Türkiye’sinde de var-d›. Ancak, kapitalizmin geliflimine ba¤l› olarak,büyük burjuvazi, bizzat kendisi de üretim yapma-ya bafllar. Bu, onun kâr h›rs›n›n do¤rudan bir so-nucu oldu¤u kadar, genel kapitalist geliflmenin debir ürünüdür. Ak›l var, mant›k var, bizdeki büyükburjuvazi nas›l “komprador” olarak tan›mlanabi-lir! Koç, Sabanc›, Do¤an, Karamemet, Ayhan fia-henk, Zorlu, bunlar komprador mu? Bu holding-lere ait yüzlerce fabrika sanayi ürünü üretmiyor

61TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

ST’nin iki hayaleti daha var. Bunlar,“komprador bürokrat burjuvazi” ve“milli burjuvazi”. Büyük burjuvazi,“komprador bürokrat burjuvazi”

s›fat›yla tan›mlan›yor. Kavramlarlaoynamamak gerekir dostlar.

Komprador burjuvazi, d›fl ülkelerdeüretilen mallar›n ticaretini yaparakgelir elde eden ve bizzat kendisi

üretim yapmayan bir s›n›ft›r.

Page 62: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

mu? Bunlar› dünyan›n dörtbir taraf›na ihraç etmiyormu? Oysa size göre, “buburjuvazinin elindeki kapi-talizm, tamam›yla balon vegerici kapitalizmdir ve em-peryalizme ba¤l›d›r” “Balonkapitalizm”in ne oldu¤unuanlayamad›k! Ama bildi¤i-miz bir fley varsa, iflbirlikçiTürk tekelci burjuvazisi,bankalar›, fabrikalar›, sahipoldu¤u kapitalist çiftliklerlegerçek bir üretim ve finanszemini üzerine oturuyor.Bunun “gerici” bir kapita-lizm oldu¤u flüphe götürmez; ama yoksa siz em-peryalist kapitalizm ça¤›nda hala “ilerici kapita-lizm” olabilece¤ini mi düflünüyorsunuz?

“Bu ülkede kimse emperyalist tekelci burju-vaziden ba¤›ms›z bir sanayi gösteremez” diyorsu-nuz. fiüphesiz. Türk tekelci burjuvazisinin iflbir-likçi oldu¤u apaç›k, gözle görünür bir gerçek.Ama bir dünya sistemi olarak emperyalist kapita-lizm zaten, tüm ulusal ekonomilerin emperyalistmerkezlerin ihtiyaçlar›na ba¤›ml› k›l›nmas› de-mek de¤il midir? IMF, Dünya Bankas› gibi ku-rumlar›n ifllevi, borç tahsildarl›¤› yapman›n yan›s›ra, yeni sömürge ülkelerin ekonomilerini em-peryalist merkezlerin ihtiyaçlar›na göre dönüfltür-mek de¤il mi? Öyleyse, ST, yeni sömürge ülkeler-de ba¤›ms›z bir kapitalizmin olmamas› ile, kapita-lizmin hiç olmamas› aras›ndaki fark› (devasa birfark!) görmüyor demektir. Nitekim “emperyalistkapitalizmin ifline bu gibi ülkelerde kapitalizmigelifltirmek de¤il, geri feodal üretim iliflkileriniayakta tutmak gelir. Çünkü geri üretim iliflkisiüzerinde daha fazla sömürü ve kâr elde edecektir.Emperyalizm için ‘kapitalizmi gelifltirir’ demek,ona ilerici misyon yüklemekle efl anlaml›d›r.”Emperyalizmin geri üretim iliflkisiyle “daha fazla”kâr elde edece¤ini nas›l hesaplad›¤›n›z› aç›klama-n›z› istemek de hakk›m›z olsa gerek. Bu durumdaörne¤in, emperyalist çokuluslu tekellerin 60’lar-dan itibaren neden fabrikalar›n› yeni sömürgeleretafl›d›¤›n› nas›l aç›klayaca¤›z? Böyle yapmaklaemperyalistler, kendi kârlar›n› m› azaltmaya çal›-fl›yorlar? Kald› ki, yeni sömürgelerde kapitaliz-min geliflmesi emperyalistlerin keyfine mi ba¤l›

ki, dü¤meye bas›p engelle-sinler? Kapitalizm nesnel birtoplumsal üretim iliflkisi de-¤il mi? Emperyalist sömür-gecilik, yeni sömürgelere ni-yetinden ba¤›ms›z olarak bunesnel iliflkiyi tafl›mak zo-runda de¤il mi? Bunu yap-makla emperyalizmin “tari-hin kör aleti” olarak hareketetti¤ini söylemek do¤rudur;ama emperyalizme ilericilikatfetmek baflka bir fleydir.Emperyalizm, gitti¤i yere y›-k›m götürür. Nitekim, yak›nbir örnek olarak, çokuluslu

flirketlerin fabrikalar›n› yeni sömürgelere yayd›k-lar› ’70’ler ve ’80’ler ayn› zamanda bu ülkelerdeaskeri darbelerin, IMF y›k›m programlar›n›n y›l-lar› olmam›fl m›d›r? Bu ikisi aras›nda bir çeliflkigörmeniz, kapitalizm konusundaki hayalcili¤iniz-den kaynaklan›yor olmas›n?

“Milli burjuvazi”ye gelince… Büyük burju-vaziyi tan›mlayamad›¤›n›z için, orta burjuvaziyide tan›mlayam›yorsunuz. Ekonomik bak›mdantekelci büyük burjuvaziye ba¤lanm›fl, emperyalistküreselleflmenin eme¤in kazan›lm›fl haklar›n›gasp etmesinden (Kölelik Yasas› vb.) ç›kar sa¤la-yan, tekelleflmeye çal›flan, ama emperyalist küre-selleflmeden zarar gördü¤ünde de ba¤›r›p ça¤›ranbir s›n›ft›r orta burjuvazi. Ama nihayetinde halkakarfl› tekelci burjuvaziyle birleflmekte tereddüt et-mez. Dahas›, Türk orta burjuvazisi, Kürdistan’›nsömürgelefltirilmesinden de ç›kar sahibidir ve flo-ven politikada tekelci burjuvaziyle kaynafl›r. Re-fah Partisi hükümeti örne¤inde gördü¤ümüz gibi,bu s›n›f iktidar olanaklar›n› eline geçirmeye bafl-lad›¤› anda, bundan antiemperyalist tedbirler al-mak için de¤il, tersine, bizzat tekelleflmek içinfaydalan›r ve emperyalizme de boyun e¤er. Bu ol-gu, ‹flçi Partisi’nin Rus-Çin emperyalizmi yandafl›politikalar›ndan veya geçmiflin Refah Partisi’ninhükümet prati¤inden görülebilir.

ST, “K›z›lelma ittifak›n›” milli burjuvazininbir eylemi olarak görüyor. (sf. 77) Gerçi ST bu ç›-k›fl› “karfl›devrimci” ilan ediyor; ama, sonuçta “k›-z›lelma ittifak›n›” oluflturan MHP, BBP, ‹P, ÜlküOcaklar› gibi parti ve örgütler “milli burjuvaak›mlar” olarak ilan edilmifl oluyor. ST’ye göre

62 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

“Milli burjuvazi”ye gelince… Büyükburjuvaziyi tan›mlayamad›¤›n›z için,orta burjuvaziyi de tan›mlayam›yor-sunuz. Ekonomik bak›mdan tekelci

büyük burjuvaziye ba¤lanm›fl,emperyalist küreselleflmenin eme¤in

kazan›lm›fl haklar›n› gasp etmesinden(Kölelik Yasas› vb.) ç›kar sa¤layan,

tekelleflmeye çal›flan, ama emperyalistküreselleflmeden zarar gördü¤ünde de

ba¤›r›p ça¤›ran bir s›n›ft›r orta burjuvazi.

Page 63: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

milli burjuva ak›mlar karfl›devrimci de¤ildir. Tektek baz› karfl›devrimci politikalar› vard›r. MHP veBBP’ye uyguland›¤› anda, ST’nin tezi tüm ak›l s›-n›rlar›n› zorluyor. E¤er MHP karfl›devrimci de¤il-se, bu memlekette karfl›devrimci kimdir diye so-ras› geliyor insan›n! E¤er tart›flma konumuz ‹Pise, devrimci gençlere yönelik bu kadar sald›r›s›n-dan, devrimci ihbarc›l›¤›ndan, Genelkurmay’›nsiyasi sözcülü¤üne soyunmas›ndan, Kürt devri-minin yeminli düflmanl›¤›n› yapt›ktan sonra dahibu parti karfl›devrimci olmuyorsa, bu partininhangi koflulda karfl›devrimci say›labilece¤i konu-sunda ST’nin bizi ayd›nlatmas› gerekir.

Di¤er yandan, ST’nin Kürdistan’daki milliburjuvaziyle ilgili özelefltirileri ve bu s›n›fla taktikittifaklar›n olanakl› oldu¤u tespitleri do¤ru ve ye-rindedir. Ancak bu olgu Kürdistan üzerindeki sö-mürge boyunduru¤uyla ba¤l›d›r ve ayn› ilerici ro-lü Türk orta burjuvazisi oynayamaz. Sömürge birülkenin orta burjuvazisiyle, ulus devletini kur-mufl, ama sonradan emperyalizmin yeni sömürge-si olmufl bir ülkenin orta burjuvazisi ayn› katego-riler içinde de¤erlendirilebilir mi?

“Ki emperyalizm de bu gibi (yar›-sömürge,TD) ülkelerde esas olarak toprak a¤as› s›n›f›nadayan›r” tespitiyle ST hayal dünyas›ndaki gezinti-sini sürdürür. “Tanr› aflk›na” dostlar, somut ko-nuflursak, Türkiye’nin emperyalizme ba¤›ml›l›¤›-n› temsil edenler kimlerdir? “Toprak a¤alar›” m›,yoksa Sabanc›’lar, Koç’lar, fiahenk’ler, (ayn› za-manda OYAK holdingin de sahibi olan) faflist ge-neraller mi? TÜS‹AD ve Genelkurmay, tekelciburjuva s›n›f›n iktidar›n› ve ayn› zamanda ABD-AB emperyalistlerine iflbirlikçili¤i temsil etmiyormu? AKP, CHP, ANAP, DSP, MHP vb. hükümetetmifl ve etmekte olan partileri gerçekte yönetenhep TÜS‹AD ve Genelkurmay olmad› m›? BizeABD egemenli¤inin dayand›¤› flu meflhur “topraka¤alar›ndan” kimi örnek verebilirsiniz? Neredebunlar?

HANGİ TOPRAK SORUNU?

ST, gerçekle dogma aras›ndaki çeliflkileriniçine bo¤ulmufl tüm bu tespitlerin ard›ndan, bu-radan stratejik görevler ç›karmaya gelir. “Köylü-lük nüfusunun flehirlere oranla azalmas›, devrimprogram› ve stratejisini de¤ifltirmez.” (sf. 83)Önemli olan toprak sorunudur ve toprak sorunu

ortadan kalkmam›flt›r. Toprak devrimi sorunu-nun “esas›n› da yoksul köylülü¤ün topraks›zl›¤›”oluflturmaktad›r. (sf. 82) Böylece ST, krizin dü-¤üm noktas›na gelir. Evet, gerçekten de topraksorunu, feodalizmin çözülmesiyle birlikte orta-dan kalkmam›fl, yeni bir biçime bürünmüfltür. Ar-t›k sorun, köylü nüfusu zorla çal›flt›ran ve emek-lerine el koyan bir toprak a¤as› az›nl›¤›n›n sömü-rüsü de¤ildir; bu kez karfl›m›za, topra¤›n› yitire-rek mülksüzleflen köylüleri ya tar›m iflçisi olarakçal›flt›ran ya da kentlere göç etmesine neden ola-rak ucuz iflgücü olarak çal›flt›ran bir banka, sana-yi ve tar›m burjuvazisinin sömürüsü ç›kar. AncakST “toprak devrimi sorunu” kavram›yla ortaklafl-t›rmaya çal›flsa da feodal köylülü¤ün toprak soru-nuyla “yoksul köylülü¤ün topraks›zl›¤›” sorunubambaflka iki fleydir. Birincisinin kayna¤› feoda-lizmdir. Çözümü, topra¤›n köylülere da¤›t›lmas›-d›r. ‹kincisinin kayna¤› kapitalizmdir. Çözümüburjuva s›n›f iktidar›n›n devrilmesi, fabrikalara elkonulmas› ve kapitalist toprak sahiplerinin elin-deki arazilerin kolektiflefltirilmesidir. ST’nin bah-setti¤i “toprak devrimi sorunu”, köylü s›n›f›n›ntoprak a¤as›na karfl› mücadelesine de¤il; proleterve yar›-proleter köylülü¤ün toprak için; küçük-orta köylülü¤ün ise topraklar›n› yitirmemek içinbanka tekellerine ve kapitalist toprak sahiplerinekarfl› direnifline ve mücadelesine yol açar.

ST, burada da k›smen hayata temas etmifltir.Gerçekten de bugün, dünyan›n çeflitli köflelerin-deki köylü mücadelelerine bakt›¤›m›zda, gerçeksorunun “köylünün topraks›zl›¤›” sorunu oldu-¤unu görürüz. Bu sorun, emekçi köylülü¤ü iflasasürükleyen emperyalist küreselleflmenin tar›mpolitikalar›yla yarat›lm›flt›r. Brezilya’daki Toprak-s›z K›r ‹flçileri Hareketi’ne (MST) bakal›m. Bu ha-reket, kapitalizmin topraks›z b›rakt›¤› köylülerin,kapitalist çiftlikleri iflgal etmesi ve tar›m komün-leri kurmas› eyleminden do¤up geliflti. 250 biniaflk›n köylü, kapitalist çiftliklerin genifl ve ifllen-meyen arazilerini iflgal ederek, buralarda kolektiftar›m üretimi yap›yorlar. Bolivya ve Peru’da orta-ya ç›kan köylülü¤ün koka ekimi talepli mücade-leleri ise, ayn› sorunun baflka biçimde ortaya ç›k-mas›d›r. Küçük ve orta köylüler, emperyalizminneoliberal programlar› taraf›ndan mülksüzleflme-ye itiliyorlar. A¤›r vergiler, yüksek girdi fiyatlar›ve düflük ürün fiyatlar› aras›nda s›k›flan köylü y›-¤›nlar›, ayakta kalabilmek için, kârl› olarak üre-

63TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 64: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

tim yapabilecekleri yegane ürün olan koka yapra-¤›na yöneliyorlar. ABD ve iflbirlikçi devletler ise,koka söküm programlar›yla sözde “uyuflturucuyakarfl›” gerçekte ise, küçük köylünün ayakta kalmamücadelesine karfl› savafl›yorlar. Peru’da Ayd›nl›kYol’un büyük bir güce dönüflmesinde koka ekici-si köylülü¤ün taleplerini sahiplenmesi belirleyicibir unsur de¤il midir? Kolombiya’da FARC veELN’nin yürüttü¤ü köylü gerilla savafl›, esastaköylünün emperyalizm taraf›ndan y›k›ma u¤rat›l-mas›na karfl› bir savafl de¤il midir? (Feodalizmintoplumsal yap›da önemli bir a¤›rl›¤a sahip oldu¤uNepal’i bir yana b›rak›yoruz. Buradaki köylü sa-vafl›, gerçekten feodal Krall›¤a ve arkas›ndakiABD emperyalizmine karfl› gelifliyor.)

Bugün Türkiye’de de bir köylü gerilla savafl›-n›n dayanabilece¤i gerçek zemin budur. KuzeyKürdistan’da patlak veren köylü gerilla mücadele-sinin zemini (sömürge sorunu) yerinde durdu¤uiçin özellikle Türkiye’de diyoruz. Ancak tabii,IMF’ci neoliberal tar›m politikalar›, K. Kürdistank›r›nda da önemli y›k›c› sonuçlara yol aç›yor.2001’de geliflen gerçek köylü hareketine bakal›m.On binlerce köylü Trakya’da K›rklareli’ne, Ege’de‹zmir’e, Kürdistan’da Antep’e, vb. inip eylemleryapmad› m›? Bu eylemler “toprak a¤alar›”na m›karfl›yd›, yoksa IMF ve iflbirlikçisi olan yerli ban-ka tekellerine mi? Bu eylemlere yol açan, tam daIMF politikalar› sonucu küçük-orta köylüye dev-let deste¤inin kesilmesi ve banka borçlar›yla kü-çük-orta köylünün iflasa sürüklenmesi de¤il miy-di?

ST, asl›nda bu gerçekleri görüyor. Ancakbunlar› teorik sonuçlara ulaflt›rmaktan kaç›n›yor.Teorik tutuculu¤un barikat›n› aflam›yor. Bir yan-dan tüm bu tespitleri yaparken, bir yandan dabaflka bir Maocu ak›m› “utangaçça ülkeyi kapita-list gösterme teorisi yapmak”la suçlayabiliyor. (sf. 86)

Ancak di¤er yandan, ST’nin yine ayn› yaz›da,sat›r aras›nda dahi olsa “yar›-sömürge ülkeler”dekapitalizmin hakim olabilece¤ini teorik bir olas›-l›k olarak kabul etmesi, dogmada aç›lan gerçekbir gediktir. [“Kapitalizmin hakim oldu¤u ülke-lerde ise (isterse yar›-sömürge olsun) iflçi s›n›f›hem öncü hem de temel güçtür”-sf. 87] ÇünküMaocu teori, yar›-sömürge ülkelerin ayn› zaman-da yar›-feodal olarak kalmak zorunda oldu¤u;çünkü emperyalizmin kapitalist geliflmeyi engel-

ledi¤i dogmas›n› tüm izleyicilerine miras b›raka-rak, onlar›n gerçek teorik geliflmelerini sakatlad›.Mao Zedung ve ÇKP’nin ileri, geliflkin yan›, Çingibi gerçek bir köylü ülkesinde köylülü¤ün oyna-yaca¤› muazzam devrimci rolü görmüfl olmalar›y-d›. ÇKP liderlerinin ve Mao’nun yöntemsel olarakda ö¤retici olan temel yönü, üzerinde devrim sa-vafl›m› yürüttükleri topraklar›n özgünlüklerinikavramada gösterdikleri yüksek düzeydi. Ancakiktidardaki ÇKP, kendi ülkesine uygulad›¤› dev-rim stratejisini istisnas›z tüm “yar›-sömürge” ül-keler için vazgeçilmez bir reçeteye çevirdi. Böyle-ce Mao’nun Çin devriminin özgünlüklerini kavra-yan ileri yan›, ÇKP’nin çevresinde kümelenenpartilere mal olamad›. Bu partiler, büyük ço¤un-lukla kendi ülke gerçeklerinden kopuk, dogmatikpartiler olarak kald›lar. Maoizmin onlara sundu-¤u temel tez, onlar›n kendi ülke gerçeklikleri te-melinde teorik analiz gelifltirmelerinin önünü t›-kay›p, ellerini kollar›n› ba¤lad›. Feodalizmin tas-fiye oldu¤u, kapitalizmin egemen toplumsal yap›haline geldi¤i tüm ülkelerde bu kriz gözle görü-nür bir hal ald›.

Dogma, giderek, gerçe¤in içine s›k›flt›r›ld›¤›bir hapishaneye dönüfltü. Teori, gerçekli¤in ana-lizinden ç›kar›laca¤› yerde, gerçeklik keyfi biçim-de teoriye uydurulmaya çal›fl›ld›. Bu, ülkemizdekimaoistleri gerçek bir yöntem krizine soktu. Kay-pakkaya’n›n Türkiye-Kuzey Kürdistan gerçekli¤i-ne temas eden yöntemini de¤il, onun sözlerini veformüllerini esas ald›lar. Gerçeklik ne ölçüde de-¤iflirse de¤iflsin, onlar Kaypakkaya’n›n 1972’deyazd›klar›n› savundular. Sonuçta hem 1972’ye ça-k›l›p kald›lar ve de¤iflime gözlerini kapad›lar,hem de zihinlerindeki formülleri gerçe¤in yerineikame ettiler. Böylece teori, devrimci prati¤inönünü açan bir anahtar olmaktan ç›kt›, tersine busiyasi hareketleri bakarkör haline getiren bir pas-l› kilide dönüfltü. Siyasi özgüvensizli¤e kaynakl›ketti. Ülkenin maddi gerçekli¤i zemininde politikayapan, ama bu gerçekli¤e dair özgün bir teori ge-lifltirmek için yap›lan her sorgulamay› “Maoizm-den sapma” olarak gören bu yöntem, giderek bü-yüyen bir krize kaynakl›k etti. Sorun her seferin-de “oportünist önderlikler”e mal edildi. Gerçekteise krizin kökü derinlerde, yöntemdeydi. fiimdiart›k yöntem krizi, tüm dogmalar› zorlayacak ka-dar keskinleflmifl gözüküyor. n

64 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 65: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

SOVYET sosyal emperyalizminin çöküflüylepatlak veren milliyetçi çat›flmalar ve bo¤azlaflma-lar, emperyalist burjuvazi taraf›ndan uluslar›n fe-deral, siyasi özerklik gibi yönetsel haklar elde et-melerinin kaç›n›lmaz sonucu olarak propagandaedildi. Bu ülkelerdeki milliyetçi bo¤azlaflmalar,büyük ölçüde yerel burjuvaziler ve Bat›l› emper-yalist burjuvaziler taraf›ndan gerçeklefltirildi vek›flk›rt›ld›. Böyle olmas›na ra¤men, geçmifl ony›llarda ulusal kurtulufl hareketlerinden büyükdarbeler yiyen emperyalizmin ideologlar›, bu du-rumu, emperyalist-burjuva köleci bar›fl› dayatma-n›n ideolojik arac› olarak kulland›lar.

Bu durum dünya çap›nda küçük burjuvadevrimci ve reformcu hareketleri de etkiledi.

Yan› s›ra bu durumu önceleyen on y›llardaemperyalist sömürgecilik sisteminin çöküflü, ulu-sal kurtulufl devrimlerinin bir dönemini sona er-dirmiflti. Yeni dönemde, emperyalist ba¤›ml›l›k vesömürüye karfl› mücadele, giderek kapitalizmekarfl› mücadeleyle daha çok kaynaflm›fl bir sorunolarak gündeme gelirken, emperyalist sömürgeci-li¤e karfl› mücadele do¤rudan ulusal kurtulufldevrimi olarak, yeni dönemde emperyalist iflgaleu¤rayan ülkelerde gündemlefliyor.

Geçen dönemde emperyalist iliflkiler sistemi-nin bir parças› olarak gündemde olan yenisömür-ge çokuluslu ülkelerde ilhak alt›nda ve sömürgeuluslar ise kurtulufl mücadelelerini sürdürüyor.

“ULUSAL HAREKETLER ARTIK GERİCİ” Mİ?

Emperyalist ve “çokuluslu yenisömürge”uluslar›n ara s›n›flar›, ezilen-sömürge uluslar›nakarfl› potansiyel olarak sosyal flovenlerdir.

Bu nesnel koflullardan kaynaklan›r. Birinci-lerde, iflçi aristokrasisi, e¤itimli küçük burjuvazive küçük mülk sahipleri, emperyalist burjuvazi-nin sömürgelerden edindi¤i azami kârdan ald›¤›k›r›nt›lar sayesinde elde etti¤i iyi yaflam koflullar›-n›, “elindeki cenneti, kaybetmemek iste¤i onlar›büyük oranda ezilen-sömürge uluslar›n›n ba¤›m-s›zlaflmas›na karfl› sosyal floven bir gericili¤e, in-celtilmifl flovenizm savunusuna iter. Ancak ’60’l›ve ‘70’li y›llar dünya devrimci dalgas›, onu önce-leyen antifaflist devrimlerin büyük zaferinin de-vam eden etkileri, özellikle e¤itimli küçükburjuvazi aras›nda, emperyalist sömürgecili¤ekarfl› ulusal kurtulufl devrimlerini destekleme e¤i-limini güçlendirmiflti. Dünya devrimi dalgas›n›n

65TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Ayrılma Hakkına Elveda

– Yücel Tunç –

Page 66: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

geri çekilmesi, ’90’lardauluslararas› yeni koflullarlabirleflince, bu antiemperya-list e¤ilim giderek zay›flad›.Emperyalist ülkelerin e¤i-timli küçük burjuvazisi için-de de emperyalist burjuvazi-nin liberal flovenizmine ba¤-lanma ’90’l› y›llar boyuncaegemen e¤ilim haline geldi.

Yenisömürge çokuluslu ülkelerde ise, ege-men ulus küçük burjuvazisi, proleter ve komü-nist hareket güçsüz oldu¤u sürece potansiyel ola-rak sosyal flovenizme e¤ilim duyar. Kendi ulusu-nun burjuvazisiyle olan ba¤lar›, ulusal duygular›nesnel olarak burjuvazisinin yede¤ine sürükler.Bu ülkeler küçük burjuvazisinin reformcu hare-ketlerinin -devrimci yükselifl dönemleri d›fl›nda-genellikle kaba veya inceltilmifl flovenizmi bura-dan gelir.

Emperyalist toplumsal y›k›ma karfl› bafllayanenternasyonal kitle hareketi, henüz devrimci birdalgaya dönüflmedi¤i ve enternasyonal proleter vekomünist hareketin yükselifliyle henüz birleflme-di¤i, dünyada devrimci bir dalga henüz yeterincegeliflmedi¤i bugünkü koflullarda, geçmiflte komü-nist hareketten etkilenen küçük burjuva reform-cu ve devrimci örgüt ve ayd›nlar, yeni koflullardabu soruna iliflkin de ideolojik kargaflal›¤a ve sos-yal flovenizmin etki alan›na girdiler. Bu kimilerinikaba bir flovenizme kimilerini ise sosyal floveniz-me itti. Geçmiflte pek ço¤unun hat›r› say›l›r birantiemperyalizm ve pek ço¤unun ise tutarl› de-mokratik devrimci görüfllerini bilenler aç›s›ndan,bu durum bazen izah› zor olan bir sorun halinebile geldi, gelmeye devam ediyor.

Kaba flovenizme batanlar›n teorik görüflleriniuzunboylu ele al›p irdelemek, bilimsel bir tart›fl-ma aç›s›ndan hiç de gerekli de¤il. Vurgulu de¤in-melerle geçmek yeterli olacakt›r. Türkiye’de Ay-d›nl›k-‹flçi Partisi, emperyalistlerin Kosova sava-fl›nda S›rbistan’da toplanan ve S›rp milliyetçili¤inidestekleme deklarasyonu yay›nlayan revizyonistpartiler, bunun en sivri örnekleri. Ayd›nl›k-‹flçiPartisi, yenisömürge çokuluslu ülkelerde, ezilenuluslar›n mücadelesini, “emperyalizmin oyunu”ilan etti ve bunlara karfl›, gerek eski sosyalemper-yalist bloka dahil, gerekse ABD ve Bat›l› emperya-lizme ba¤›ml› egemen ulus burjuva devletlerini

aç›ktan ve kaba flovenist te-ori ve sloganlarla destekledi.Bu ülkeler içindeki ezilen-sömürge uluslar›n, efliklikve özgürlü¤ünü savunmakbir yana, reformlar yap›lma-s›na bile fliddetli karfl› dur-du. Faflist, gerici, ABD ufla¤›devletleri savunmaktan geridurmad›. Ç›plak floven geri-ci bu tutumu, “emperyalist

küreselleflme ulusal devletleri berhava ediyor, ohalde yenisömürge devletleri savunmak antiem-peryalist devrimciliktir”, üç dünyac› “devletlerba¤›ms›zl›k istiyor” tezleriyle hakl› ve etkili k›l-maya çal›fl›yor. Sosyal floven hareketlerin, nirenginoktas› olan kendi burjuvazisinin flovenist ç›kar-lar› karfl›s›nda iyice flovenistlefliyor; Kürt ulusalsorununda, k›smi reformlarla düzeniçileflmeyihedefleyen KADEK/KONGRA-GEL’in imhas›n›fliddetle savunuyor, Güney Kürdistan’a iliflkin fa-flist diktatörlü¤ün k›rm›z› çizgilerini hararetledestekliyor; K›br›s sorununda Denktafl’› destekle-yerek iflgalcili¤i savunmada MHP’yle yanyana ba-fl› çekiyor vs.

Emperyalist ülkelerde, Marksizm iddial› ol-mayan reformcu hareketler, örne¤in yefliller hare-keti, emperyalist burjuvazilerin ulusal devrimlerireformlarla sonland›rma taktiklerinin hararetlisavunusunun yan› s›ra, 1.Körfez Savafl›’nda görül-dü¤ü gibi emperyalist birli¤in bafl destekçileriiçinde yer al›yor, ya da herhangi bir emperyalistiflgale karfl› ç›k›yorlarsa kendi burjuvazilerininemperyalist ç›karlar› bunu gerektirdi¤i için yap›-yorlar.

Yukar›da sözünü etti¤imiz bugünkü koflul-larda devrimci ve marksist olma iddias›ndakiküçük burjuva örgüt ve ayd›nlar da, ezilen ulus-lar›n mücadelesine karfl› sosyal flovenizmden de-¤iflik derecede etkilendiler. Sosyal floven tezlerileri sürdüler.

Bunlardan Demir Küçükayd›n, bugünkü ko-flullarda uluslar›n kaderlerini tayin hakk›n›n art›kgericiler taraf›ndan savunuldu¤unu ileri sürüyor,buradan hareketle bu tezi proletarya ve marksist-lerin reddetmesi gerekti¤ini vurguluyor.

Bu tezini ulusal hareketlerin devrimci potan-siyelini sona erdirdi¤ini ve ayr›lman›n art›k çoku-luslu ülkelerde geliflkin egemen s›n›f burjuvazisi-

66 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

E¤er istisnai olarak çok az say›dakigeçmiflten kalan küçük baz› sömürge

ulus ve topraklar› d›flta tutarsak,emperyalist ülkelerin do¤rudan siyasi

ilhak› alt›nda olan ve dolay›s›ylaulusal kurtulufl sorunu olan sömürgeler

kalmam›flt›r.

Page 67: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

ne yarad›¤› analizine dayan-d›r›yor. Önce analizden bafl-layal›m.

Antifaflist devrimlerinbüyük zaferinin yol açt›¤›antisömürgeci devrimler dal-gas›n›n sonucu emperyalistsömürgecilik çöktü. ’70’liy›llar art›k, Afrika k›tas›nda-ki Portekiz sömürgelerininkurtuluflu ve Vietnam ulusalkurtulufl devriminin zaferinetan›kl›k ediyordu. Emperya-list sistem, bunu yenisömür-gecilik manevras›na dönüfl-türmeye giriflti. Proleter dev-rimle ba¤lanmam›fl olmalar›nedeniyle belirli ölçüde bumanevra baflar›ya ulaflt›. An-cak ABD ve SB aras›ndaki dünya hegemonyas› içinsiyasi-askeri rekabet bu manevran›n, Bat›l› emper-yalistlerce hedeflenen ölçüde baflar›ya ulaflmas›n›engelliyordu. Sosyalemperyalizmin çöküflü, yeni-sömürgecilik sisteminin ’90’l› y›llar boyunca, ulu-sal kurtulufl devrimi yaflam›fl uluslar, hatta Viet-nam da dahil, bütün dünyada ç›plak egemenli¤i-nin gerçekleflmesine elveriflli koflullar yaratt›.

Yenisömürgeci sistemde, askeri, siyasi, eko-nomik, mali ba¤›ml›l›k artmas›na, mali ve ekono-mik kölelik yo¤unlaflmas›na ra¤men, görünüfltede olsa art›k kendi ulus devletleri vard›. Dolay›s›y-la artan emperyalist sömürü ve boyunduru¤a kar-fl› mücadele, art›k do¤rudan ulusal kurtulufl soru-nu olmaktan ç›km›fl, kapitalizme karfl› mücadele-ye ba¤lanm›flt›r. Ulusal hareketleri duygular, slo-ganlar, mücadeleler; e¤er emperyalizme karfl› dar-be vuracak, iflçi emekçi hareketinin politik gelifl-mesine yol açacak rol oynuyorsa ilerici, oynam›-yorsa, gericidir. Çünkü, bu rolü oynam›yorsa, yakomflu uluslarla milliyetçi çat›flmalar›n, varsa ezi-len ulusun veya ulusal topluluklar›n›n, kendi bur-juvazisince bask› ve boyunduruk alt›nda tutma-n›n, dahas› kendi burjuvazisinin iflçi, emekçi ha-reketini önlemede gericilik kayna¤› olan ideolojikmotif ifllevini görüyordur. Bunu en son Malez-ya’da Mahatir Muhammed’in ’97 ekonomik kri-zinde, iflçi emekçi hareketinin patlamas›n› önle-mede emperyalizme karfl› sloganlarla ulusal duy-gular› nas›l kulland›¤›n› bariz biçimde gördük.

Ya da, Türk egemen s›-n›flar›n›n, milliyetçili¤i,Türk iflçi ve emekçilerininzehirlenmesinde, gerek Kürtgerekse K›br›s sorunlar›ndave gerekse de Yunanistan’lasüre¤en sürtüflmeler yarata-rak nas›l kullanmakta oldu-¤unu görüyoruz. Yunanburjuvazisi de Türk tehlike-sini Yunan milliyetçili¤iylekendi ulusundan iflçi emekçihareketini milliyetçilikle ze-hirlemek için kullan›yor.

Hindistan-Pakistan ça-t›flmas›, ‹ran-Irak çat›flmas›,hatta Saddam’›n Araplar›nBismarkl›¤›na soyunarakKuveyt’i ilhak giriflimi, Er-

menistan-Azerbaycan savafl›, hatta ’80’lerin bafl›n-da Vietnam’›n Kamboçya’y› iflgali, Çin-Vietnamçat›flmas›, Çin-Hindistan s›n›r gerginli¤i, Peru-Ekvator s›n›r›ndaki petrol bölgesi için çat›flma vs.çat›flmalar bu türden milliyetçi gerici çat›flmalar-d›r. Ya da Arjantin cuntas›n›n Malvinas adalar›n›‹ngiltere’den geri almak için ç›kard›¤› savafl, ulu-sal davay› kullanarak halk kitlelerini gerici milli-yetçilikle zehirleme çabas›yd›. Yenisömürge ülke-ler bütününde, gerek komflu ülkeler aras›ndakigerici ulusal çat›flmalara, gerekse özgün gerici ç›-karlar›n› savunmada kimi zaman ve yerde emper-yalist bir devletle birlikte kimi zaman ve yerdeemperyalist devletlere ra¤men ç›kar›lan milliyetçiçat›flmalara çok say›da örnek verilebilir.

E¤er istisnai olarak çok az say›daki geçmifl-ten kalan küçük baz› sömürge ulus ve topraklar›d›flta tutarsak, emperyalist ülkelerin do¤rudan si-yasi ilhak› alt›nda olan ve dolay›s›yla ulusal kur-tulufl sorunu olan sömürgeler kalmam›flt›r.

Ancak Rusya, Çin, Kanada, ‹ngiltere, Fransagibi az say›da emperyalist ülkede, Hindistan, ‹ran,Türkiye, Endonezya, ‹spanya ve benzeri çokulus-lu yeni sömürge ülkelerde ezilen-sömürge ulusla-r›n kurtuluflu, ‹srail iflgali alt›ndaki Filistin’deulusal kurtulufl sorunlar› ve baz› Latin Amerikaülkelerinde yerli sorununda somutlaflan ulusalsorunlar geniflçe vard›r. Bunlar (küçük baz› denizafl›r› sömürgeleri saymazsak) iç sömürge ve ezilenuluslard›r. O dönemde emperyalist sömürgecili¤e

67TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Ulusal sorunlar, emperyalist sömürgecili¤e karfl› ulusal kurtulufl

mücadeleleri olarak sona erdi; amayeni sömürge çokuluslu ve yerli halklar›n bask› alt›nda oldu¤u

ülkelerde genifl çapl› olarak devamediyor. Daha önemlisi de ABD ve

bat›l› emperyalizme ba¤›ml› olan butipten ülkelerde, bütün ulusal

hareketler do¤al olarak emperyalizmihedefliyor ve emperyalizme karfl›

mücadele etmeksizin ulusal kurtulufl veulusal eflitli¤i elde edemiyorlar.

Page 68: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

karfl› mücadele sorunlar›n›nbir parças›yd›. Bugün de em-peryalist iliflkiler sistemininbir uzant›s› olan sorunlard›rve yeni emperyalist güç ilifl-kilerine göre yeniden flekil-lenmektedirler.

fiöyle ki, ‹ngiltere, Ka-nada, Fransa, Çin gibi, gücü-nü koruyan emperyalist ül-kelerde, bu iliflkiler geçmifl-teki gibi emperyalist burju-vazilerin boyunduru¤ununbu iç sömürgelerde sürdü¤ü-nü görmekteyiz. ‹ngiltere-‹s-koçya, Kuzey ‹rlanda-Galler iliflkisi, Fransa-Kor-sika, Kanada-Qebek, Çin-Uygur ve Tibet iliflkilerigeçmiflteki gibi sürüyor... SB çöktükten sonra,Rus emperyalizminin ekonomik-mali güçsüzlü¤ütemelinde, geçmifl iliflkiler çat›flmal› ve çat›flmas›zçözülerek, federatif cumhuriyetler, burjuvazileri-nin öncülü¤ünde ayr›larak baflta ABD gelmeküzere bat›l› emperyalist devletlere ba¤›ml› halegeldiler. Gerileyen Rus emperyalizminin askerigücü ancak bu ülkelerde askeri üsler bulundur-mas›na yetiyor. Bir de Kazakistan gibi Rus nüfu-sun büyük oranda bulundu¤u ülkelerde etki sahi-bi olabiliyor.

Rus emperyalizmi, SB dönemindeki, nüfuzalanlar›n› yitirmekle kalmad›. Federatif cumhuri-yetleri de ABD ve Bat›l› emperyalistlere kapt›rd›.Eski federatif cumhuriyetlerin burjuvazileri, geri-ci milliyetçi rol oynad›lar. Yan› s›ra Yugoslavya,Irak gibi sosyal emperyalizmin nüfuz alan›nda yada ara kategorideki çokuluslu ülkelerde, egemenolmayan uluslar, burjuvazileri önderli¤indeABD’nin ve Avrupal› emperyalistlerin hegemon-yas›na girdiler, buralardaki ulusal hareketler, so-mut olarak ABD ve Bat›l› emperyalistleri güçlen-dirdiler. Ac›l› ve yan›lsamal› bir süreç sonras›nda,söz konusu ezilen uluslar, Güney Kürdistan, Bos-na, Kosova örneklerinde görüldü¤ü gibi ABD veBat›l› emperyalistlerin “çokuluslu” ya da himaye-ci sömürgeci boyunduru¤u alt›na girdiler. Do¤anulusal düflmanl›klar›n ve emperyalistlere iliflkinyan›lsamalar›n›n proleter ve emekçi hareketinindevrimci geliflmesi önünde oluflturdu¤u engelleryan› s›ra, flimdi bu uluslarda yeniden ve bu kez deemperyalist sömürgecili¤e karfl› ulusal sorun,ulusal özgürlük mücadelesi vard›r.

Geçmiflte ve bugünABD ve Avrupal› emperya-listlerin ba¤›ml›l›¤› alt›ndakiülkelerdeki ezilen-sömürgeuluslarda ulusal sorunlar,emperyalist sistem iliflkileri-nin bir uzant›s› olarak varol-maya devam ediyor.

Örnekleyelim:

‹srail Siyonist sömürge-cili¤i ABD emperyalizmi sa-yesinde Filistin üzerindekiiflgalini sürdürebiliyor. ’91emperyalist savafl› sonras›,yayg›n kanaatin aksine,

ABD, Filistin sorununu geliflkin bir özerklikleçözmeye yanaflmad›. Türk burjuvazisi, KuzeyKürdistan ulusal devrimini ABD deste¤i sayesindeyenilgiye u¤ratabildi ve bugün sömürgeci boyun-duru¤unu ABD emperyalizmine ba¤›ml›l›k iliflki-lerinin bir eklentisi olarak sürdürebiliyor. Hintburjuvazisi ABD’ye yanaflt›¤› için, iç ezilen-sö-mürge uluslar› üzerindeki boyunduru¤unu sür-dürüyor, Keflmir sorununda Pakistan burjuvazisi-nin savafla varan politikas›n› frenliyor. Endonezyaçeyrek as›r boyunca Do¤u Timor’daki iflgaliniABD’ye ba¤›ml›l›k iliflkilerinin bir uzant›s› olaraksürdürebildi. ‹ran mollalar›, Fars burjuvazisininiç ezilen-sömürge uluslar› üzerindeki boyunduru-¤unu Avrupa emperyalistleriyle girdi¤i ba¤›ml›l›kiliflkilerinin bir uzant›s› olarak sürdürebiliyor; üs-telik ABD’nin ezilen ulus burjuvazilerini k›flk›rt-ma politikas›na ra¤men. ‹spanya Franko sonras›dönemde, burjuva demokrasisi ve bir parças› ola-rak ulusal siyasi özerklik manevras›yla, devrimive ezilen uluslar›n kurtulufl mücadelelerinin pat-lamas›n› önleyebildi ve bugün ABD’ye ba¤›ml›l›kiliflkilerinin bir uzant›s› olarak sürdürebiliyor. Buörneklerin yan›s›ra Latin Amerika ülkelerindeyerli halklar›n tüm haklar›ndan yoksunlu¤u soru-nu ulusal bir sorun olarak var. Ve bu durumu, buülkeler burjuvazileri, ABD emperyalizmine ba-¤›ml›l›klar› yoluyla sürdürebiliyorlar.

Sonuç olarak, ulusal sorunlar, emperyalistsömürgecili¤e karfl› ulusal kurtulufl mücadeleleriolarak sona erdi; ama yeni sömürge çokuluslu veyerli halklar›n bask› alt›nda oldu¤u ülkelerde ge-nifl çapl› olarak devam ediyor. Daha önemlisi deABD ve bat›l› emperyalizme ba¤›ml› olan bu tip-

Küçükayd›n ve onun gibi düflünenler,proletaryan›n iktisadi geliflmeye ve

farkl› uluslardan proletaryan›nbirli¤ine daha elveriflli olmas›

nedeniyle büyük devletleri tercihetmesi gerekti¤i do¤ru fikrinden

hareketle de ayr›lma hakk›n› art›kgerici ilan ediyorlar. Evet proletaryaaç›s›ndan böyle devletler tercih edilir,

ama bir farkla, ayr›lma hakk›korunarak.

68 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 69: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

ten ülkelerde, bütün ulusal hareketler do¤al ola-rak emperyalizmi hedefliyor ve emperyalizmekarfl› mücadele etmeksizin ulusal kurtulufl ve ulu-sal eflitli¤i elde edemiyorlar. Di¤er bir ifadeyledevrimci potansiyel tafl›yorlar ve devrimci miad›-n› henüz doldurmam›fl durumdalar, proleter dev-rimlerin müttefikidirler.

SB’de ve etki alan›ndaki ülkelerde gerici roloynamalar› dünya çap›nda ABD ve Bat›l› emper-yalistlere ba¤›ml› ülkelerde gerici rol oynayacak-lar› anlam›na hiç gelmez. Bu devrimci rolü gör-mezden gelmek, dahas› reddetmek, proletaryan›nulusal bask›ya karfl›, halklar›n özgürlükleri içinde en önde mücadele etmesi çizgisine ihanettir.

AYRILMA HAKKI GERİCİ Mİ?

“Bugün elbette ayr›lma hakk›n›n hâlâ ilerici ifl-lev gördü¤ü, ulusal bask› ve inkar›n sürdü¤ü Türki-ye, Rusya gibi yerler var. Ama bunlar geçen yüzy›-l›n kal›nt›lar›d›rlar. Ça¤›m›za damgas›n› vuran,zengin uluslar›n, (t›pk› siyahlar veya Yahudilerind›fllanmas› ve haklardan yoksun k›l›nmas› gibi) fa-kir uluslar› d›fllama hakk›, anlam›n› kazanm›fl olan,en saf en geliflmifl özüyle ortaya ç›kan ›rkç› ayr›lmahakk›d›r. Bundan sonra sosyalizm dünya çap›ndakimücadelesinde, ayr›lma hakk› için de¤il, tüm insan-l›¤›n ve insanlar›n kaderinin ortak oldu¤undan ha-reketle ayr›lma hakk›na karfl› mücadele etmek zo-rundad›r.” (Irkç›l›k, Milliyetçilik ve Kendi Kaderi-ni Tayin Hakk›, Demir Küçükayd›n

Demir Küçükayd›n, siyasal mücadeledeönemli bir yer tutmuyor. Ancak, zikretti¤i fikiryayg›nlaflmakta olan bir e¤ilim oldu¤u için elealmak gerekiyor. Bilindi¤i gibi, ’90’l› y›llarda‹talya’da faflist Kuzey Birli¤i Partisi, yoksul Gü-ney ‹talya’dan ayr›lma slogan›n› program mad-desi yapm›flt›, seçimlerde di¤er fleylerin yan› s›rabu sloganla da kitlesel destek elde etmiflti, muh-temelen ayn› slogan nedeniyle hâlâ önemli des-tek görüyordur. Buna benzer az say›da örnekolabilir. Ve daha çok, ekonomik kriz koflullar›n-da, burjuvazinin, iyi yaflam koflullar›n› yitirmektehlikesi içinde olan iflçi ve küçük burjuva ke-simlerin, devrimci harekete kaymas›n› önlemekiçin baflvurdu¤u demagojik bir yöntemdir. Amagerçekte ‹talyan burjuvazisi de Güney ‹talya’y›bir yük olarak görüp ayr›lmas›n› istemez. Nedenli yoksul ve yeralt› kaynaklar› aç›s›ndan da

yoksun olursa olsun, Güney ‹talya’y›, ucuz iflgü-cü deposu ve pazar olarak de¤erlendirir ve ayr›l-mas›n› kesinlikle önler.

Demir Küçükayd›n, ça¤›m›za damgas›n› vu-ran›n zengin uluslar›n yoksul uluslar› d›fllamas›-d›r görüflünden hareketle, ayr›lma hakk›na karfl›ç›k›yor ve gerici ilan ediyor. ‹lerici rol oynayanbirkaç yer var; ama bu geçmiflin kal›nt›s›d›r, iza-h›yla da yenisömürge çokuluslu ülkelerde göreceyayg›n olan bu sorundan ve ilerici ve devrimciulusal hareketlerin üzerinden atl›yor.

Oysa, ayr›lma hakk›, geliflmifl kapitalist ülke-lerle birleflme-ayr›lma sorunu de¤ildir ve proleterkitlelere bu bilinci de vermez. Sömürge ve ezilenuluslar için söz konusudur, emperyalist sömürge-cili¤e karfl› mücadele aç›s›ndan bu sorun geçmifl-te kalm›flt›r. Ama ilk bölümde de¤indi¤imiz gibi,yenisömürge çokuluslu ülkelerde görece yayg›nolarak bu sorun vard›r. Ayr›lma hakk› bu ulusla-r›n büyük ço¤unlu¤unda ilerici ve devrimci roloynamaktad›r.

Yan› s›ra flimdi ABD ve di¤er emperyalistle-rin himayeci-mandac› boyunduruk yoluyla sözdekurtard›klar› uluslar›n, bu kez de emperyalist bo-yunduruktan kurtulufl sorunu olarak kendi kade-rini tayin hakk› ilerici bir rol oynayacakt›r. Irakgibi, ABD’nin iflgaline ve yönetimine yeni girenülkelerde kendi kaderini tayin, ABD boyunduru-¤undan ayr›lma/kurtulma hakk›, ilerici bir rol oy-nuyor. Demek ki, “geçmiflin kal›nt›s›” olarak da-ralt›lmayacak bir sorun.

Küçükayd›n ve onun gibi düflünenler, prole-taryan›n iktisadi geliflmeye ve farkl› uluslardanproletaryan›n birli¤ine daha elveriflli olmas› nede-niyle büyük devletleri tercih etmesi gerekti¤i do¤-ru fikrinden hareketle de ayr›lma hakk›n› art›kgerici ilan ediyorlar. Evet proletarya aç›s›ndanböyle devletler tercih edilir; ama bir farkla, ayr›l-ma hakk› korunarak. Federatif cumhuriyetler bir-li¤i biçiminde bir birlik yoluyla birli¤e gitmek ko-münist proletaryan›n siyasetidir. Ayr›lma hakk›reddedilerek birlik kurmak aç›k ki, “zoraki bir-lik”in sosyalizm sosuna bat›r›lm›fl biçimidir. Buhakl› olarak ezilen-sömürge uluslar›n proleterleriiçin ulusal özgürlük olmaks›z›n birlik olarak alg›-lanacak ve burjuva-küçük burjuva ak›mlar›n mil-liyetçili¤inin etkili olmas›n› sa¤layacakt›r. Eskiegemen ulustan proleterlerin saflar›nda da flove-nizmin sürmesine yol açacakt›r.

69TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 70: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Öyle görülüyor ki, Kü-çükayd›n, “yeni”, orjinal fi-kir gelifltireyim derken, geri-cilerle ayn› sepete düflüyor.

’90’l› y›llarda gerek Kü-çükayd›n, gerekse ÖDP li-derli¤i, yaz›lar›nda, ulus ta-n›m›nda da “yeni” fleylersöylemek ad›na özet olarakflu geri ve kimi zaman gericirol oynayacak tan›m› getir-diler: Ulusal kurtulufl içinmücadele ediyorlarsa halklarulus olarak tan›mlanabilir-ler...(ÖDP liderleri iki say›ç›karabildikleri teorik DEV-R‹M dergisinde bu görüflleriaç›klam›fllard›).

Oysa mücadele ulusunsiyasal geliflmesine yol açsabile, bir halk›n ulus olup olmad›¤›n› belirlemez.Stalin’in ünlü ve bilimsel bak›mdan do¤ru tan›m›-na göre, tarihsel olarak oluflmufl insan toplulu¤uolarak ulus, dil, toprak, ortak iktisadi yaflant› vekültür birli¤idir. Ulusal kurtulufl mücadeleleri isebu sosyolojik temel üzerinde do¤up geliflen hare-kettir. Ulus olma koflullar›na sahip halk topluluk-lar›, potansiyel olarak ulusal mücadele olana¤› ta-fl›rlar. Henüz ulusal kurtulufl mücadelesine girifl-memifl olan uluslar› uyand›r›p mücadeleye sefer-ber etmek proleter veya di¤er öncü güçlerin göre-vidir. Sözde bu misyonla yola ç›km›fl olanlar›n,henüz bu mücadeleye “yeterince” kalk›flmam›fluluslar› ulus saymamalar›, en az›ndan, ulusal mü-cadeleleri yük olarak omuzlama karars›zl›¤›, da-has› ezen ulus sosyal flovenizmidir. Stalin’in ünlütan›m›na karfl› ç›k›p sözde yeni olarak getirdikle-ri tan›m esasen de bu nedenden söz konusu busosyal flovenizm ve karars›zl›ktan kaynaklan›yor.

AYRILMA HAKKINA EVET AMA...YA DA TUTARSIZ DEVRİMCİLİK

Asl›nda bu fikir flu formülasyonla yayg›n ola-rak Türkiye devrimci hareketi içinde vard›: “Ay-r›lma hakk›na evet, ama birlik olursa eflitlik...”K›saca eflitli¤in biçimi olarak, örne¤in uluslar içinfedere cumhuriyetleri gerek görmemek, reddet-mek.

Bu fikri, sa¤›yla soluylapek çok küçük burjuva dev-rimci parti ve örgüt dün debugün de programatik dü-zeyde savunmaktan geridurmuyorlar. TK‹P veDHKP flahs›nda bu fikrielefltirelim:

“E- Ulusal sorun1) Bugünkü düzen alt›n-

da Kürt ulusunun temel ulusalhaklar› inkar edilmekte,Kürtler ve tüm az›nl›k milli-yetler (Araplar, Ermeniler,Rumlar, Lazlar, Çerkezler,Gürcüler vb.) sistematik ola-rak ulusal bask› alt›nda tutul-maktad›r. Türk burjuvazisi-nin Kürdistan üzerindeki kö-leci egemenli¤i içte Kürt bur-

juva-feodal s›n›flara, d›flta emperyalizme dayan-maktad›r. Bu, ulusal özgürlük sorununu Kürt köy-lülü¤ünün özgürleflmesi sorununa ba¤lamakta veona antiemperyalist bir karakter kazand›rmaktad›r.

2) Ulusal bask› ve eflitsizli¤in s›n›fsal bask› veeflitsizli¤in bir yans›mas› oldu¤unu göz önünde bu-lunduran TK‹P, ulusal sorunun köklü ve kal›c› çö-zümünün ancak proletarya devrimi taban›nda ola-nakl› oldu¤u gerçe¤ine dayan›r. Proletarya devrimiprogram›n›n bir parças› olarak, afla¤›daki istemleru¤runa bugünden kararl›l›kla mücadele eder ve ik-tidara gelir gelmez bunlar› derhal gerçeklefltirir:

a- Her türlü ulusal bask›, eflitsizlik ve ayr›cal›-¤›n ortadan kald›r›lmas›.

b- Kürt ulusuna kendi kaderini tayin hakk›.c- Tüm dillerin tam hak eflitli¤i. Zorunlu devlet

dilinin kald›r›lmas›. Herkese kendi anadilinde e¤i-tim hakk›.

d- Tüm az›nl›k milliyetlere kendi dillerini vekültürlerini kullanma, koruma ve gelifltirme olana-¤›.

...Tüm öteki koflullar eflit olmak kayd›yla, ulus-lar›n özgür ve gönüllü birli¤ini savunur.” (TK‹PProgram›’ndan)

“1-Devrimci Halk iktidar›, uluslar›n kaderiniözgürce belirleme hakk› ilkesine güre, ulusal sorunudevrimci bir çözüme ulaflt›racakt›r. 'Kürt ulusunun

70 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Sömürge Kürt ulusu, özgür ve gönüllübirlik temelinde, biçim olarak ulusal siyasal özerklik (bölgesel özerklik)veya federe cumhuriyet çözümüyle,

siyasal olarak kendini yönetmeimkan›na kavuflturulmazsa, Kürt

ulusundan proletaryan›n ve emekçilerin Türk ulusundan

proletaryaya güven eksikli¤inin giderilmesi ve kaynaflmalar› yetersizkalacak, bu birli¤in sosyalizm sosuna

bulaflt›r›lm›fl flovenizm oldu¤u, eskiegemen ulusun “devlet” imtiyaz›n›n

korundu¤u duygular› canl› kalacakt›r.

Page 71: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

kendi kaderini serbestçe tayin hakk›n› (ayr›lmahakk› da dahil) güvence alt›na alacakt›r.

2-Devrimci Halk iktidar›, uluslar›n tek tek ba-¤›ms›z devletlerini kurmalar›ndan ziyade, ulusla-r›n ayr›lma hakk› sakl› kalmak üzere, tek bir dev-let çat›s› alt›nda birleflmelerinden yana olacakt›r.Yani uluslar›n ayr› ayr› küçük devletlere bölünme-si, uluslar›n emekçi s›n›flar›n› burjuva önyarg›la-r›n tutsa¤› yapacak, halklar aras›nda güveni sarsa-cak, onlar› emperyalizm karfl›s›nda da zay›f düflü-recektir.

Ayr›ca ezilen ulusun iktisadi ve kültürel gerili-¤ine son vermek ve gerçek eflitli¤in fiili olarak sa¤-lanmas› için de merkezi tek devlet çat›s› alt›nda bir-leflmek devrimci bir çözümdür. Emperyalizmin kar-fl›s›nda birleflmifl bir güç olmak, her iki ulusun da ç›-kar›nad›r.

3-Ancak Kürt ulusu devrimci çözüme ra¤menmilliyetçilik temelinde ba¤›ms›z bir devlet kurmahakk›n› kullanacak olursa, Devrimci Halk iktidar›,bunu, Kürt ve Türk proletaryas›n›n ve her iki ulusunç›karlar›na ayk›r› de¤ilse, emperyalizmi güçlendir-miyorsa destekleyecektir.

4-Devrimci Halk iktidar›, Kürt ulusunun eko-nomik, siyasi, kültürel vb. geliflmesi için bütün ön-lemleri alacakt›r. Eski düzenden kalan eflitsizli¤i te-lafi etmek için Kürdistan'›n ekonomik, sosyal, kültü-rel vb. geliflimine öncelik verecek ve bu konuda özelbir çaba sarf edecektir.

5-Devrimci Halk iktidar›, çeflitli ülkelere da¤›l-m›fl Kürt ulusunun birleflme talebini, proletarya vehalklar›n ç›karlar› do¤rultusunda yönlendirmeye veçözmeye çal›fl›r. Ve bu mücadeleyi, Ortado¤u devri-minin önemli bir ad›m› olarak de¤erlendirir.”(DHKP Program›’ndan)

Bu uzun al›nt›lar›, soruna iliflkin programa-tik görüflleri, devrimci olan yanlar› ve devrimciolmayan yanlar›yla birlikte anlafl›labilsin diye ver-mek zorunda kald›k.

Bunlar ve benzeri küçük burjuva devrimciak›mlar, ayr›lma hakk›n› formüle ediyorlar. (Hat-ta DHKP, bütün parçalardaki Kürt halk›n›n bir-leflme hakk›n› savunacak kadar ileri bir görüfl desavunuyor, TK‹P ise böyle bir görüflü savunmak-tan bilinçlice uzak duruyor, ki, bu sosyal floventavr›n›n elefltirisi bir baflka yaz›n›n konusu olabi-lir) Fakat s›ra “özgür ve gönüllü birlik”e gelince,her iki parti de, ‘tek devlet’te ›srar ediyorlar.

Komünistler, Türkiye ve Kuzey Kürdis-tan’da, tüm uluslardan ve ulusal topluluklardanproletaryay› ve halklar› elbette birleflik bir devletiçinde birlefltirmeyi amaçl›yorlar. Özgür ve gö-nüllü birli¤i bu yönde örgütleyecek bir hatta mü-cadeleyi gelifltirmeye çal›fl›yorlar.

Sömürge Kürt ulusu, özgür ve gönüllü birliktemelinde, biçim olarak ulusal siyasal özerklik(bölgesel özerklik) veya federe cumhuriyet çözü-müyle, siyasal olarak kendini yönetme imkan›nakavuflturulmazsa, Kürt ulusundan proletaryan›nve emekçilerin Türk ulusundan proletaryaya gü-ven eksikli¤inin giderilmesi ve kaynaflmalar› ye-tersiz kalacak, bu birli¤in sosyalizm sosuna bulafl-t›r›lm›fl flovenizm oldu¤u, eski egemen ulusun“devlet” imtiyaz›n›n korundu¤u duygular› canl›kalacakt›r.

Sovyet devriminde, devrim öncesi, ayr›lmahakk›n›n yan› s›ra öngörülen çözüm “bölgeselözerklik”ti, di¤er bir ifadeyle toprak temelinedayanan otonomiydi. Ancak Bolflevikler, dev-rimin zaferinden sonra, Stalin’in gerekçelerinitemellendirdi¤i gibi, ulusal sorunun san›ld›¤›n-dan daha çok halklar›n duygu ve siyasal yaflan-t›lar›n› etkiledi¤inin, devrimin zaferi sonras›n›nprati¤i içinde anlafl›lmas› ve federasyonunproleterlerin ve emekçilerin kaynaflmas›n› engel-lemeyecek biçim oldu¤unun anlafl›lmas›yla, prog-ram de¤iflikli¤i yapt›lar. Bölgesel özerklikçözümünden sovyetik federatif cumhuriyetlerçözümüne geçtiler. (Bkz, Eserler C.3, sf.40)

Sovyetik federatif cumhuriyetler birli¤içözümü, proleter devrim deneyiyle ileri oldu¤ukan›tlanm›fl bir çözümdür. Ama, küçük burjuvadevrimcileri, bu leninist çözümden ›srarla uzakdurarak, leninizmden uzak olduklar›n›, proleterdevrim deneylerinden ö¤renmekten uzak olduk-lar›n› kan›tl›yorlar. Hatta, TK‹P, Kürt ulusununbirleflme hakk›n› yads›yarak, bu konudaDHKP’den daha geri konuma düflmekten kur-tulam›yor. Kuflkusuz söz konusu bu programatikgerilik ve hata, bir yan›yla onlar›n proleter dev-rimcili¤e göre tutars›z bir devrimcilikle malul ol-malar›ndan geliyor; ama öte yandan, dünya vebölgedeki ’90’l› y›llarda geliflen flovenizmin et-kisinden de kaynaklan›yor.

Bölgeden bu konuya iliflkin bir örnek de,‹ran Komünist ‹flçi Partisi’dir:

“Kürt sorunu

71TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 72: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

“Bölgedeki bütün ülke-lerde Kürtlere karfl› uygula-nan ulusal bask›n›n uzun tari-hi, fiah rejimi ve ‹slam rejimialt›nda ‹ran Kürdistan›’ndakiözerklik için yap›lan protestohareketleri ve mücadeleleri-nin kanla bast›r›lmas› yüzün-den komünist-iflçi partisi ilkeolarak Kürtlerin özgür refe-randumla ‹ran’dan ayr›lma veba¤›ms›z devlet kurma hakla-r›n› tan›r.”

“Komünist-‹flçi Partisi Kürdistan’daki ulusalgüçler taraf›ndan sunulan Kürt özerkli¤i fikriniKürt ve Kürt olmayan ulusal kimliklerin tek birulusal çerçeve içinde varl›klar›n›n sürdürülmesiniamaçlayan bir reçete olarak görür. Ulusal özerklikulusal bölünmeleri ölümsüzlefltirmekle ve resmiolarak meflrulaflt›rmakla s›n›rl›d›r ve sahneyi gele-cek y›llardaki ulusal çat›flmalara haz›rlar.” (‹K‹PProgram›’ndan)

‹K‹P, ka¤›t üzerinde de olsa ayr›lma hakk›n›savunacak kadar konuyla ilgili demokratik dev-rimci bir görüflü program ediniyor. Dillerin eflit-li¤ini de savunuyor. Ama, s›ra gönüllü ve özgürbirli¤in çözümüne gelince orada duruyor, böl-gesel özerklik veya federatif cumhuriyetlerçözümünü reddediyor. Hatta, sosyal floven birtav›rla, günümüzde bölgesel özerklik ve federaliz-mi gericilikle suçlayacak denli sosyal flovenizmebatabiliyor. Devrim sonras› çözümde ise sözünübile etmekten kaç›n›yor.

Oysa, devrimin zaferiyle, komünistler,ezilen-sömürge uluslara ayr›lma hakk›n›tan›man›n yan› s›ra, tüm uluslardan proletarya veemekçilerin birli¤ini sa¤lamay› ulusal özgürlükbiçimleriyle birlefltirerek yapar. Bunun tarihselileri biçiminin sovyetik tipte federatif cum-huriyetler oldu¤u, proleter devrim deneyiylekan›tlanm›flt›r. ‘Halklar birli¤e özgürce kararveriyorsa, dil eflitli¤inden ve bask›n›n ortadankalkmas›ndan öte siyasal yönetim alan›nda ulusalözgürlü¤e ne gerek var, sosyalizm zaten ulusalsorunu çözer’ mant›¤›, besbelli ki “iflçi komüniz-mi” ad›na Fars sosyal flovenizminden baflka birfley de¤ildir.

Güncelde de bu partinin, bölgesel otonomive federasyonu, ‘milliyetçi çat›flmalar› getirir’

gerekçesiyle ‘gericilik’le suç-lamas›, nedenli sosyalflovenizm içinde oldu¤unugösteriyor:

“Demokrat Parti özerk-lik istiyor, bu iste¤ini bütünülkeye geniflleterek, Kürt nas-yonalizminin nasyonalistmerkezi bir devlet karfl›s›ndayaln›z olmayaca¤› bir formüluydurarak bu ere¤e dahakolay ulaflaca¤› sonucunavarm›flt›r. Federalizm for-

mülü Demokrat Parti’ye Kürdistan’›n ola¤and›fl› birörnek say›lmamas›yla birlikte özerklik istemesindeyard›mc› olacakt›r. Federalizm Demokrat Parti ön-derli¤inde Kürt ulusu dahil ‘‹ran’› oluflturan bütünuluslara özerklik verin’ anlam›na gelir. ‹ran’›n gerikalan halk›n›n, Kürdistan’›n genifl bölümleri dedahil, zorunlu olarak kendilerini Fars, Lor, Gilek,Afgan, Kürt, Arap, Beluci ve Türkmen olaraketiketlemediklerinden onlara ne.

“...

“Ancak daha flimdiden, federalizmi ve top-lumun etnik örgütlenmesini bilinçli ve ›srarla savu-nan herhangi bir hareketin gerici say›lmas› gerek-mektedir.” (Mansoor Hekmat, ‹K‹P lideri, RadyoKPFK’nin kendisiyle 1991’de yapt›¤› röportajdan)

Oysa, bir devrime göre geri olmas›na karfl›n,bölgesel özerklik ve federasyon demokratikreformlar olarak, ‹slami gericili¤i gerileten ilericigeliflmeyi ifade eder, yeter ki, ‹ran halklar›n›nmücadelesinin bir parças› olarak gerçekleflsinler.Proletarya ve komünistler, bu türden reformlar›,devrimin engeli yap›lmad›klar› ve emperyalist birsavafl›n parças› olmad›klar› sürece demokratik veilerici büyük çapl› reformlar olarak görür ve des-tekler; ama bununla yetinmezler.

Dünyan›n bir gericilik ve belli bölgelerinmilliyetçi bo¤azlaflmalardan geçti¤i ’90’l› y›llar,proletarya ve komünistlerin, ulusal sorunda bilin-cini karartmamal›, proleter devrim deneylerininve proletaryan›n mücadele tarihinin kazand›rd›¤›en ileri çözümü savunma kararl›l›¤›n› küçük bur-juvazinin devrimcili¤inin tutars›zl›¤› derekesinedüflürmemelidir. Marksist leninist komünistler,bu sorunda da leninizmden ald›klar› proletar-yan›n tutarl› devrimci bayra¤›n› yüksekte tut-maya devam edecekler.n

72 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

‹K‹P, ka¤›t üzerinde de olsa ayr›lmahakk›n› savunacak kadar konuyla ilgili

demokratik devrimci bir görüflü program ediniyor. Dillerin eflitli¤ini de

savunuyor. Ama, s›ra gönüllü veözgür birli¤in çözümüne gelince

orada duruyor, bölgesel özerklik veyafederatif cumhuriyetler çözümünü

reddediyor.

Page 73: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

F‹L‹ST‹N Kad›n Komiteleri Baflkan› MahaNassar, ‹stanbul Kad›n Platformu’nun davetlisiolarak Kas›m ay›nda Türkiye’deydi. Filistin HalkKurtulufl Cephesi’ne (FHKC) politik bak›mdanyak›nl›¤›yla bilinen bu kad›n örgütünün temsil-cisiyle, Filistin ve Ortado¤u’daki mücadele üzeri-ne söylefltik. Bölgemizi bir Filistinli devrimci ka-d›n politikac›n›n gözünden görmek ve Filistindevrimci hareketinin bugünkü temsilcilerindenbiriyle röportaj yapmak, itiraf edelim, bizim içinde çok heyecan verici bir deneyimdi. Siz okurla-r›m›z›n da ayn› heyecanla okuyaca¤›n› tahminediyoruz.

***

‹stanbul’da sinagoglara yönelik bombalama ey-lemleri Türkiye’de önemli bir tart›flmaya neden ol-du. Bu tür eylemlerin ayn› zamanda Filistin’de deyafland›¤› biliniyor. Siz bu bombalamalar› nas›l yo-rumluyorsunuz?

Maha Nassar- Öncelikle, sinegoglar›n bom-balanmas›na karfl›y›m. ABD ve Britanya’ya ait he-deflerin her yerde vurulmas›ndan yanay›m. Amahalk›n zarar görece¤i biçimde de¤il. Türk halk› da

73TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Filistin Kad›n Komiteleri Baflkan› Maha Nassar

Birlikte kazanacağız

Page 74: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

bu sald›r›n›n kurban› oldu.Sinegoglar›n da herhangi biryerde bombalanmas›na kar-fl›y›m ve Filistinliler bugünekadar hiç sinegog bombala-mad›lar.

Benim özellikle üzerin-de durmak istedi¤im soruflu: Böyle bir eylemin ne gibibir faydas› olabilir? Sinegog-lar›n bombalanmas› banaYahudi soyk›r›m›nda yafla-nan baz› olaylar› hat›rlatt›.Soyk›r›m s›ras›nda baz› kat-liamlar, bizzat Siyonist hare-ket taraf›ndan, YahudilerinFilistin’e göçünü h›zland›r-mak için yap›lm›flt›. Ayn› zamanda, tam Türk hü-kümetinin Irak konusunda dikkatli ad›mlar att›¤›s›rada gerçekleflen bu bombalamalar, halk›n üze-rinde Irak’a asker gönderme konusunda bir ba-s›nç oluflturabilir.

İNSANLAR FEDA EYLEMİ İÇİN YARIŞIYOR

Tart›flmal› noktaya dönersek... HAMAS ve ‹sla-mi Cihad’›n lokantalar›, belediye otobüslerini bom-balad›¤› biliniyor. Sizin bu tür eylemlere, ‹srail’ekarfl› mücadeleye bak›fl aç›n›z nedir?

Maha Nassar- Halk Cephesi için temel bak›flaç›s›, askeri eylemleri yerleflimcilere ve ‹srail as-kerlerine yöneltmektir. Yerleflimciler, iflgalci siyo-nist düflüncenin tafl›y›c›lar›d›rlar. Filistin topra-¤›nda yafl›yorlar. D›flar›dan gelerek, bizim topra-¤›m›za el koyuyorlar. Herhangi bir sivil gibi de¤il,siyonist düflünceyle topra¤›m›z› iflgal etmek içingeliyorlar. Ayn› zamanda hepsi silahl›d›r. Bizimtopra¤›m›zda, bizim içimizde yafl›yorlar. Topra¤›-m›za kanser gibi yay›l›yorlar.

Halk Cephesi, di¤er ülkelerin devrimci mü-cadele deneyimlerinden, feda eylemlerinin devrimsavafl›m›nda kullan›lan bir biçim oldu¤unu biliyorve bir mücadele yöntemi olarak feda eylemlerinitan›yor. Örne¤in askeri üslere intihar sald›r›s› dü-zenleyen Japon K›z›l Tugaylar› gibi... Ama hedef-ler tamamen askeri olmal›, deniliyordu.

Ancak ikinci intifadadan sonra durum k›s-men de¤iflti. ‹srail’in çocuklar›m›z› evlerinde öl-

dürdü¤ünü gördükten son-ra, hukuken kendi devletialt›nda yaflayan masum in-sanlar›n katledildi¤ini gör-dükçe, Halk Cephesi de be-lirlenmifl somut hedeflerekarfl› sivilleri de vuran fedaeylemlerine giriflmeye kararverdi. Ve bugüne de¤in, si-villeri de vuran befl feda ey-lemi gerçeklefltirdi. Özellik-le de (FHKC Genel Sekrete-ri, çn.) Ebu Ali Mustafa’n›nkatledilmesinden sonra.Ama bunlar da seçilmifl sivil-lerdi. Örne¤in orduda çal›-flan siviller gibi.

‹kinci bir nokta, FHKC’nin üyeleri, militan-lar›, “bu bizim bedenimiz ve biz feda eylemi ger-çeklefltirmek istiyoruz” demeye bafllad›lar. K›z-g›nl›ktan, bask›dan vb. dolay›... Bu insanlar,“E¤er Halk Cephesi bize bu olana¤› sa¤lamazsa,HAMAS’a, ‹slami Cihad’a gideriz” demeye baflla-d›lar. Halk Cephesi, bu eylem biçimini uygular-ken hep çok dikkatli davrand› ve feda eylemleri-nin tafl›d›¤› s›n›rlar›n ay›rd›nda oldu.

ZEEVİ SUİKASTİ ŞARON’A BİR MESAJDI

FHKC’nin ‹srailli Bakan Zeevi’nin öldürülme-siyle açt›¤› yeni bir ufuk var. Yine, askeri kontrolnoktalar›na FHKC’nin tek bafl›na veya El Aksa veHAMAS’la birlikte düzenledi¤i bask›nlar› biliyoruz.Askeri mücadele anlay›fl› ve hedefler bak›m›ndanyeni bir tarz yaratma çabas› m› bu?

Maha Nassar- Politikan›n bak›fl aç›s›ndanHAMAS’la Halk Cephesi aras›nda çok büyük birfark oldu¤unu düflünmüyorum. Ama sosyal veideolojik aç›dan büyük bir fark var. Tabii, bu daeylem tarz›na yans›yor. Halk Cephesi eylemlerini,HAMAS’›n yapt›¤› gibi, bu eylem karfl›l›¤›nda, fle-hit olundu¤unda Allah’tan al›nacak hediyenin neolaca¤› üzerinden planlam›yor. Halk Cephesi’ninbak›fl aç›s›; “Buras› bizim anavatan›m›z ve biz buülkeyi savunmak için kendimizi feda ediyoruz.Bu eylemler karfl›l›¤›nda Tanr›’dan bir fleyler bek-lemiyoruz. Mücadele hatt›m›z›, metafizik de¤il,materyalist bir bak›fl aç›s›na ba¤l›yoruz. Ülkedesüren tüm mücadele biçimlerinin içinde Halk

74 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

FHKC’nin üyeleri, militanlar›, “bu

bizim bedenimiz ve biz feda eylemi

gerçeklefltirmek istiyoruz” demeye

bafllad›lar. K›zg›nl›ktan, bask›dan vb.

dolay›... Bu insanlar, “E¤er Halk

Cephesi bize bu olana¤› sa¤lamazsa,

HAMAS’a, ‹slami Cihad’a gideriz”

demeye bafllad›lar. Halk Cephesi, bu

eylem biçimini uygularken hep çok

dikkatli davrand› ve feda eylemlerinin

tafl›d›¤› s›n›rlar›n ay›rd›nda oldu.

Page 75: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Cephesi de yer almal›d›r” fleklinde. FHKC ikincilbir kuvvet olamaz, çat›flman›n askeri, politik, kit-levi tüm boyutlar›nda en önde yerini almal›d›r.

Zeevi suikasti, Ebu Ali Mustafa’n›n katledil-mesine karfl› aç›k bir intikam mesaj›yd›. Zeevi“transfer” fikrinin babas›yd›. O, Filistinlileri ana-vatanlar›ndan sürmek, (Ürdün’e) transfer etmekistiyordu. Zeevi, fiaron’dan bile daha tehlikeliydi.fiaron da Zeevi’yi “ö¤retmeni”, “arkadafl›” ve “ma-nevi yol göstericisi” olarak niteliyordu. fiaron ye-rine Zeevi’nin hedef olarak seçilmesi de büyük birmesajd›r. FHKC’nin, Siyonist transfer ideolojisi-nin bafl›na ulafl›p vurabilece¤ini gösterir. YaniHalk Cephesi, ‹srail’in Siyonist liderlerine “sizeher yerde ulaflabiliriz” mesaj›n› vermifltir.

FHKC ÜÇÜNCÜ BÜYÜK GÜÇ

Filistin direnifli içinde befl ana politik kuvvetoldu¤unu biliyoruz: FHKC, Filistin DemokratikKurtulufl Cephesi (FDKC), HAMAS, ‹slami Cihad,El Fetih. Bunlar›n politik çizgileri aras›ndaki fark-lar neler?

Maha Nassar- HAMAS ve ‹slami Cihad’danbafllayal›m. Bunlar ‹slami köktendinci örgütler-dir. ‹kisi de birinci intifadan›n ard›ndan ortayaç›kt›lar. Dolay›s›yla Filistin Devrimi içinde derinve köklü bir güç de¤iller. Sonradan yarat›lm›fl birgüçtür. Bu gücü yaratan da iflgalin kendisidir.FKÖ’yü yok etmek için, iflgal güçleri islamc› HA-MAS’› korudular ve teflvik ettiler.

HAMAS ve ‹slami Cihad aras›nda da baz›farklar var. HAMAS, dinsel inançlar konusundaCihad’dan daha serttir. Cihad, bu konuda dahaaç›kt›r. Ama sonuçta ikisi de köktendincidir. Buiki güç de direniflin saflar›n› ve FKÖ’yü zay›flat-mak için ‹srail taraf›ndan gelifltirildi. Bu örgütle-

rin baflar›s› ise, FKÖ’nün Oslo sürecindeki uzlafl-mac› tutumundan ve ‹srail’e verdikleri tavizler-den kaynaklan›yor. Oslo süreci, bu örgütlerin bü-yümesi için çok verimli bir toprak sundu, çünküaskeri eylemleri çok güçlüydü. Dolay›s›yla halkdeste¤i kazanmalar› zor olmad›.

Demokratik Cephe (FDKC, çn.) geçmiflteFHKC’den ayr›lm›flt›. Daha sonra, kendi içinde deikiye bölündü. F‹DA (Filistin Demokratik Birli¤i)isimli bir baflka örgüt kuruldu. F‹DA merkeze da-ha yak›n bir grup. Naif Hewatne’nin baflkan› ol-du¤u FDKC ise FHKC’nin çizgisine yak›n. Hatta,yak›n geçmiflte, Demokratik Cephe ve Halk Cep-hesi tekrardan birleflmek için görüflmeler de yap-t›lar. Kalplerimizde ayr›l›k sürecinden kalan kötühat›ralar nedeniyle birleflmeyi baflaramad›k.

FHKC’ye gelince... FHKC, Filistin’deki tümsolcu, marksist kesimlerin lideri durumundad›r.Solda yer alan en büyük kuvvettir.

FHKC, 1993’te imzalanan Oslo Bar›fl›’nahep karfl› ç›kt›. ‹srail’le yap›lan görüflmeleri hiçonaylamad›. Ama bu y›llarda politikas› gidereksa¤a kayd›. Devrim fikri, silahl› mücadele fikrigeriledi. FHKC’nin kendisini marksist leninistolarak tan›mlay›p tan›mlamayaca¤› konusundafikir ayr›l›klar› olufltu. 1987’deki 5. Kongre’ninçizgisinden geri düflüldü. 1999’da yap›lan FHKC6. Kongresi, bu gidifle bir son verdi. 6. Kongre,silahl› mücadele çizgisini yeniden onaylad› veFHKC’yi aç›kça Marksist-Leninist bir örgüt ola-rak tan›mlad›. Yeni Genel Sekreteri Ebu AliMustafa’yla devrimci savafl çizgisini pratiklefltir-di. Ebu Ali Mustafa’n›n 27 A¤ustos 2001’de ‹sra-il iflgal ordusu taraf›ndan katledilmesinin ard›n-dan, FHKC’nin yeni Genel Sekreteri Ahmet Se-dat oldu. Ahmet Sedat ise, Arafat’›n Nisan2001’de ‹srail taraf›ndan esir edildi¤i günlerde

75TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Zeevi suikasti, Ebu Ali Mustafa’n›n katledilme-sine karfl› aç›k bir intikam mesaj›yd›. Zeevi“transfer” fikrinin babas›yd›. O, Filistinlileri

anavatanlar›ndan sürmek, (Ürdün’e) transferetmek istiyordu. Zeevi, fiaron’dan bile dahatehlikeliydi. fiaron da Zeevi’yi “ö¤retmeni”,

“arkadafl›” ve “manevi yol göstericisi” olarakniteliyordu.

Page 76: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

yap›lan bir pazarl›k sonucu Filistin Özerk Yöne-timi taraf›ndan tutsak edildi. fiu anda Eriha’dazindanda.

El Fetih bir harekettir. Bir parti de¤ildir. ‹kigövdesi vard›r. Biri “Hareket” olarak an›l›r, di¤eriise Tanzim’dir. Fetih Hareketi çok genifltir. Her-kes kendisini Fetih Hareketi’yle tan›mlayabilir.Fetih Tanzim, bu hareketin içinde yer alan bir ör-gütlenmedir. Seçimlerle oluflturulan bir hiyerarfli-si vard›r. Ve Fetih Tanzim’in içinden, El Aksa fie-hitleri Tugay› do¤du. Dolay›s›yla, El Aksa fiehitle-ri Tugay›’n›n Fetih Hareketi’yle do¤rudan bir ba¤-lant›s› yok. El Aksa, Fetih Tanzim’le iliflkili. Hat-ta Fetih Hareketi içinde El Aksa’n›n varl›¤›na kar-fl› olanlar bile var.

El Fetih, Filistin Otoritesi’nin partisi. Ya dateoride öyle. Ama pratikte, El Fetih içindeki iyiinsanlar Otorite içinde herhangi bir mevki eldeedemediler. Filistin Otoritesi, kadrolar›n› dahaçok Fetih Hareketi’nin içinden ald›. Daha önce desöyledi¤im gibi Fetih Hareketi genifl bir bileflimesahip ve içinde liberaller, ‹srail’le ç›kar iliflkisi bu-lunanlar, zenginler vb. de var.

Hangisinin daha güçlü oldu¤u sorununa ge-lirsek... Say› aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, en güçlüolanlar El Fetih ve HAMAS’t›r. Say› aç›s›ndanikinci s›rada FHKC yer al›r. Ama askeri operas-yonlar aç›s›ndan ikinci s›ray› ‹slami Cihad al›r.FHKC ise askeri operasyonlar aç›s›ndan üçüncüs›radad›r. El Aksa fiehitleri Tugay› önemli bir gü-ce sahip. Ama iniflli ç›k›fll›, istikrars›z bir çizgisi

vard›r. El Fetih para verdi¤i zaman çok iyidirlerve her fleyi yapabilirler. Ama Fetih paray› kesti¤ianda hiçbir fley yapamazlar. Yak›n dönemde dik-kat çeken baflka bir olay da, Halk Cephesi’yle ‹s-lami Cihad’›n, El Aksa’n›n ve HAMAS’›n yapt›¤›kimi ortak eylemlerdir.

İNTİFADA’YI BİRLEŞİK LİDERLİK YÖNETİYOR

Türkiye’de yay›mlanan “‹ntifada Gerçe¤i” adl›bir kitapta, ikinci intifadan›n ard›ndan Filistin’dekisosyalist, ulusalc› ve dinci örgütlerin bir birleflikulusal komutanl›k kurdu¤unu okumufltuk. Bu birle-flik önderlik hâlâ varl›¤›n› koruyor mu?

Maha Nassar- Evet, Ulusal ve Dinsel Partile-rin Birleflik Liderli¤i. Hâlâ sürüyor. Birinci intifa-dada, ismi Birleflik Ulusal Liderlik idi. Ama flimdibuna “Dinsel” ibaresi de eklendi. Bu kurum fluanda iflliyor ve Filistin Otoritesi’nin ad›mlar›ndanfarkl› baz› ad›mlar at›yor. Daha iyi ad›mlar. Bubirleflik önderli¤in içinde El Fetih, Halk Cephesi,HAMAS, ‹slami Cihad, F‹DA, Demokratik Cepheve di¤er tüm örgütler var. Ayn› zamanda, içindeHalk Cephesi, Demokratik Cephe, Halk Partisi veEl Fetih’ten baz› ba¤›ms›z insanlar›n oldu¤u birdemokratik komite de var.

Peki bu Birleflik Liderlik, gerçek hayatta ger-çekten önderlik rolü oynayabiliyor mu?

Maha Nassar- Evet, intifaday› yönetiyor. Birölçüde sorunlu olan tek durufl El Fetih’inki. Çün-

76 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Halk Cephesi, di¤erülkelerin devrimci

mücadele deneyimlerinden, feda

eylemlerinin devrimsavafl›m›nda kullan›lan

bir biçim oldu¤unu biliyor ve bir mücadele

yöntemi olarak fedaeylemlerini tan›yor.

Page 77: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

kü Fetih, bazen emirlerido¤rudan Abu Ammar’dan(Arafat, bn.) al›yor ve yap-maya niyetlendikleri fleylerianiden durdurabiliyorlar.Çünkü paray› veren Arafat.El Fetih temsilcileri bazenBirleflik Liderlik’e geliyorlar,haydi flöyle flöyle yapal›m,diyorlar ve hepimiz anlafl›-yoruz. Ama sonra d›flar›yaç›kt›klar›nda ifl de¤ifliyor.Örne¤in Cenevre Anlaflmas›konusunda olanlara baka-l›m. Birleflik Liderlik toplan-t›s›nda “biz Cenevre’ye karfl›y›z” diyorlar ve top-lant›dan bu kararla ayr›l›yorlar. Ama toplant›danç›k›p Arafat’la görüflmeye gittiklerinde bu fikir-den dönüyorlar. Süreç içinde, El Fetih içindeki,Otorite’den ç›kar sa¤lamayan temiz insanlar›nBirleflik Liderlik içinde çok önemli noktalara gel-di¤ini de gördük.

KİTLELER GEÇİCİ OLARAK GERİ ÇEKİLDİ

Peki intifada ne durumda? 2001’de TV ekran-lar›ndan bize yans›yan görüntüler, ‹srail askerleri-ne tafl atan kitlelerdi. Bugün ise kitle eylemleri dahaaz yans›yor, daha çok askeri eylemler öne ç›km›fl gi-bi görünüyor. Bu do¤ru mu?

Maha Nassar- Bu çok do¤al bir durumdur.‹ki fleyi dikkate almak laz›m. Birincisi, 11 Ey-lül’den sonra ABD’nin Filistin Otoritesi üzerin-deki bask›lar› (“Demokratiklefleceksiniz” vb.) veOtorite’nin bu bask›lar karfl›s›nda att›¤› geriad›mlar. Halk, Otorite’nin zay›f oldu¤unu veABD-‹srail’in emirlerine boyun e¤di¤ini gördü.‹kincisi, Irak’›n düflüflünün yaratt›¤› etkileri dü-flünün. Bunun halkta yaratt›¤› hayal k›r›kl›¤›n›hesaba kat›n. Irak’›n bu savaflta yenilebilece¤inidüflünmüfltük; ama bu kadar kolay bir yenilgiyiakl›m›za getirmemifltik. Biz Ba¤dat’›n Lübnan gi-bi üç ay direnece¤ini düflünmüfltük. Ama Ba¤datbüyük bir flehir ve bir gecede düfltü. Bizim kü-çük Cenin mülteci kamp›m›z bile ‹srail ordusu-na dört gün direnmiflti.

Bir de, ‹srail’in Filistin’i yeniden iflgal hareke-tini ve direniflin elindeki silahlar›n büyük bir k›s-m›n›n ‹srail ordusunun eline geçiflini hesaba ka-

t›n. Dolay›s›yla flimdi Filis-tin’deki insanlar beklemecibir ruh haline girdiler: “Birbakal›m ne oluyor”... Otori-te’ye güven kalmad›. Halkhareketi gerilemeye bafllad›.Psikolojik olarak, halkta, ‹s-rail’in içinde yap›lacak aske-ri operasyonlara bel ba¤lamae¤ilimi geliflti. fiimdi insanla-r›m›z›n ço¤u, ‹srail’in içindeyap›lacak tek bir askeri eyle-min Bat› fieria ve Gazze’deyap›lacak birçok baflka ey-lemden daha etkili oldu¤unu

düflünüyor. Halk, böyle eylemlerle her fleyin dur-durulabilece¤ini düflünmeye bafll›yor. Bir bom-bayla Cenevre Anlaflmas›’n› durdurdular, t›pk›Yol Haritas›’n› yapt›klar› gibi... Ama flunu da be-lirteyim: Son aylarda ‹srail ordusuyla giriflilen kit-lesel çat›flmalarda bir art›fl var. Geçenlerde Ramal-lah’ta çok büyük bir çat›flma yafland›. O kadar ki,at›lan tafllardan dolay› sokaklarda yürümek ola-naks›z hale gelmiflti.

ARAFAT, ÇÜRÜMENİN SORUMLUSUDUR

Cenevre Anlaflmas›’n›n arkas›nda kimler var?

Maha Nassar- Bu sürecin arkas›nda Arafatvar. Biz Arafat’›n oyunlar›n› iyi biliyoruz. Ne za-man çözümsüzlük içine düflse, bir kifliyi flu yöne,bir di¤erini di¤er yöne, bir üçüncüyü bambaflkabir yöne yönlendirir ve bu yollardan hangisininkendisine baflar› getirece¤ine bakar. Cenevre sü-recinde de, Avrupal›larla iliflki içindeki baz› Filis-tinliler öne ç›kt›; ama Arafat bu oyunun aktörle-rini seçebiliyor. Cenevre süreci, ayn› zamanda ‹s-railli bar›fl aktivistleri ve baz› Avrupal› devletlertaraf›ndan da bafllat›ld›.

Arafat’›n sizin için anlam› nedir? Arafat’›n si-yasal pozisyonu sizce nedir ve hangi güçleri temsilediyor?

Maha Nassar- Arafat bizim için, Filistin Oto-ritesi’ndeki bütün çürümenin sorumlusudur. ‹s-rail’e verilen bütün tavizlerin sorumlusudur. Baz›çürümüfl kadrolar› kendi eliyle yaratt› ve onlar›durdurmak istedi¤inde, art›k bu kadrolar ondandaha güçlü hale gelmifllerdi. fiimdi ‹srail ve ABD,

77TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Arafat bizim için, FilistinOtoritesi’ndeki bütün çürümenin

sorumlusudur. ‹srail’e verilen bütüntavizlerin sorumlusudur. Baz› çürümüflkadrolar› kendi eliyle yaratt› ve onlar›

durdurmak istedi¤inde, art›k bukadrolar ondan daha güçlü halegelmifllerdi. fiimdi ‹srail ve ABD,Arafat’›n yaratt›¤› bu insanlarüzerinden kumar oynuyorlar.

Page 78: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Arafat’›n yaratt›¤› bu insanlar üzerin-den kumar oynuyorlar.

Kim bunlar?

Maha Nassar- Ebu Mazen (Mahmud Abbas,bn) gibi, Nebil fiaat gibi, Saib Erakat gibi kadro-lar... Bunlar Arafat’›n elinde büyümüfltür. Amaflimdi onlar› Arafat bile durduram›yor.

Peki ulusal bir lider olarak Arafat’› sahipleni-yor musunuz?

Maha Nassar- Hay›r... Bak›n, 2001’de Arafat‹srail’in eline esir düfltü¤ünde hepimiz onu sahip-lendik. Ama sonuçta, kendisinin esaretten kurtul-mas› karfl›l›¤›nda Arafat, FHKC Genel SekreteriAhmet Sedat’› Filistin Otoritesi’nin zindan›na att›.(Arafat’›n esareti s›ras›nda ‹srail’le El Fetih aras›n-da yap›lan pazarl›klar›n sonucunda, Ahmet Se-dat’›n da aralar›ndan oldu¤u 4 FHKC’li “Zeevi’ninöldürmek” iddias›yla Eriha’daki Özerk Yönetim’eait bir zindana at›ld›lar, bn.) O zaman flöyle dü-flündüm: “E¤er Arafat tutsaksa, nas›l Ahmet Se-dat’› tutsak edebiliyor?” FKÖ’nün içindeki ikincibüyük örgütün Genel Sekreteri’ni nas›l hapsedebi-liyor? Bazen halktan insanlar dahi, yaflanan›n biroyun oldu¤unu söylüyorlar. De¤iflik aktörlere sa-hip bir oyun. Art›k Abu Ammar’a güvenemeyiz.Abu Ammar’›n yaflland›¤›n› biliyoruz. Birçok tavizverdi¤ini de biliyoruz. Bu yafltaki bir Abu Ammar,Filistin halk›n›n kaderini belirleyecek son belgeyiimzalayamaz. ‹mzalatmak için baflka birini bula-caklard›r. Baflka bir iflbirlikçiye imzalatacaklard›r.ABD ve ‹srail, Filistin’in sonunu getirecek, mülte-cilerin geri dönüfl hakk›n› içermeyecek böyle birbelgeyi imzalatmak için herhangi biriyle anlaflabi-lirler. Ona iktidar gücü verirler ve imzalat›rlar.

KADININ SİLAHLI MÜCADELEYE KATILIMI

ARTIYOR

Filistin kurtulufl mücadelesinekad›n›n kat›l›m› hakk›nda ne-ler söyleyebilirsiniz? Gelifliyormu, geriliyor mu?

Maha Nassar- Baz› aç›lardanilerliyor, baz› aç›lardan gerili-yor. Kad›nlar›n askeri müca-deleye kat›l›m›nda bir art›flvar. ‹ntifadan›n birinci veikinci y›llar›nda kad›nlar si-lahl› mücadele içinde fazlaca

yer alamad›lar. Çünkü iflgal alt›nda büyüdükleriiçin, silah kullanmay› bilmiyorlard›. fiimdi dahafazla kad›n silah kullanmay› ö¤reniyor ve müca-delenin bu alan›nda yerini al›yor. Örne¤in ‹srail2001’de Ramallah’› iflgal etti¤inde, silahl› direnifl-çiler içinde, k›z›l atk›lar›yla FHKC’li kad›nlar davard›.

Ancak, kad›n haklar›n› hayata geçiren yasa-lar ç›karma konusunda, ‹slamc› köktendincilergiderek daha fazla engel ç›kar›yorlar. Bu alandakad›nlar›n karfl›laflt›klar› güçlük giderek büyü-yor.

Ayn› zamanda kad›n hareketinin halk taba-n›n›n kaybedilmesi gibi bir tehlike ortaya ç›k›-yor. Çünkü Filistin kad›n hareketi içindeki lider-lerin pek ço¤u orta s›n›flar ve daha yukar›s›ndangeliyor. Bu da yoksul kad›n kitlelerinin kat›l›m›-n› tehlikeye düflürüyor. Bu flimdilik yavafl yavaflbiriken bir durum; ama yar›n birden bire bakaca-¤›z ki, kad›n hareketinin tepesiyle, tabandakiemekçi kad›n kitleleri aras›nda büyük bir aç› far-k› oluflmufl. Bu da kitlenin kad›n liderlere duydu-¤u güveni ortadan kald›racak ve kad›nlar aras›n-da metafizik, ‹slami düflünceye e¤ilimin artmas›-na yol açacak.

Bu güzel röportaj için size teflekkür ederiz.

Maha Nassar- Böyle diyaloglar›, halklar›m›zaras›nda kurulan bir iletiflim köprüsü olarak gö-rüyoruz. As›l biz teflekkür ederiz. Lütfen herkese,deste¤inizin bizleri çok sevindirdi¤ini, ülkemizinkurtuluflu ve s›n›fs›z, yeni bir dünyan›n kurulu-flu mücadelesinde hep omuz omuza olaca¤›m›z›söyleyin. Birlikte kazanaca¤›z.n

78 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Kad›nlar›n askeri mücadeleyekat›l›m›nda bir art›fl var.

‹ntifadan›n birinci ve ikinciy›llar›nda kad›nlar silahl› mücadele

içinde fazlaca yer alamad›lar.Çünkü iflgal alt›nda büyüdükleri

için, silah kullanmay› bilmiyorlard›.fiimdi daha fazla kad›n silah kul-

lanmay› ö¤reniyor ve mücadeleninbu alan›nda yerini al›yor.

Page 79: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

SUNU

Bu k›sa broflür, sosyalistlerin kent sorunu veyerel yönetimlere yaklafl›m›n›n baz› temel husus-lar›n› ele almaktad›r. Kapitalist iktidar ile yerelyönetim, iflçi s›n›f›n›n iktidar› ile yerel yönetimaras›ndaki iliflkinin do¤ru kavranmas› ve bu ko-nuda her türlü yan›lg›n›n afl›lmas›, yan› s›ra sos-yalist iktidar perspektifi ve program›n›n baz› te-mel hususlar›n›n karart›lmas›na karfl› iflçi veemekçileri, devrimcileri, devrimci marksizmingörüfl ve önerileriyle e¤itimine ve proletaryan›nbilimsel sosyalist dünya görüflü ile silahland›r›l-mas›na katk› amac›n› tafl›maktad›r.

Bir yerel seçim öngününde bu her zamankin-den daha fazla önem tafl›maktad›r. ‹nan›yoruz ki,sosyalistler, seçim faaliyetinde atacaklar› herad›mda bu temel düflüncelerden güç alacaklard›r.

Eme¤in Bayra¤› ve ‹flçinin Yolu olarak özgür-lük ve sosyalizm mücadelesinde kent ve yerel yö-netim sorununa ortak yaklafl›m ve bak›fl aç›m›z›

sunuyoruz. Bunu her zamankinden daha fazla ih-tiyaç duydu¤umuz, komünistlerin tek bir potadaerimesi ve devrim mücadelesinin ilerletilmesindeönemli bir ad›m olarak görüyoruz. Broflürün öne-mi bu nedenle de kendili¤inden anlafl›lacakt›r.

KENT GERÇEĞİ VE YEREL YÖNETİMLERDESOSYALİST PROGRAMIN TEMELLERİ

E¤er görünüfle inanacak olursak, yerel se-çimlerin konusu kent ve belde yönetimlerinin,yani yerel yönetimlerin belirlenmesidir. Yine bi-ze anlat›lanlara göre, tamamen demokratik tarz-da, kentler kendi yönetimlerini seçeceklerdir.Hatta sosyaldemokrat, demokratik solcu vb. par-tiler baflta gelmek üzere, düzen partileri, kulakla-r›m›z› t›rmalayan büyük bir gürültüyle, yerel yö-netimlerin demokrasinin befli¤i oldu¤unu anlataanlata bitiremiyorlar. Ne iflbirlikçi kapitalist üre-tim tarz›n›n eseri olan kapitalist kent gerçe¤in-den, ne devlet iktidar›n›n ve kentin iktidar›n›n

79TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Kent GerçeğiYerel Yönetimlerde

Sosyalist Programın Temelleri*

* Belge niteli¤indeki bu çal›flma, marksist leninist komünistlerin öncelleri taraf›ndan “Birlik” öncesinde haz›rlad›klar› biryerel seçim broflürüdür. 1993’te kullan›lan ve bugün de temel önemini koruyan bu materyali; yerel yönetimlere sosyalistprogram temelinde yaklafl›m aç›s›ndan yararl› gördü¤ümüz için yay›mlamay› uygun gördük.

Page 80: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

iflbirlikçi tekelci burjuvazinin tekelinde oldu¤un-dan ve ne de uzlaflmaz s›n›f karfl›tlar›yla bölün-müfl sosyal yap›n›n kent gerçe¤i ve kentin yap›-lanmas› ve yönetimiyle ba¤›nt›s›ndan söz edili-yor. Milyonlar›n ve on milyonlar›n yaflad›¤› kent-lerin, canl› bir insan mezarl›¤› olarak karfl›m›zdadurmas›n›n nedenleri ve sorumlular›na iflareteden de yok.

‹flbirlikçi kapitalizmin yap›land›r›p flekillen-dirdi¤i, burjuvazinin yönetimi alt›ndaki kentinsürgit devam›, mutlak bir gerçek, de¤iflmez biral›nyaz›s› olarak sunuluyor, kifliler, isimler, proje-ler, vaadler vb. yöntemlerle, yan›lt›lan y›¤›nlar›ndeste¤i ile kent rant› ve belediye arpal›klar›n›negemen s›n›flar›n hangi kesimlerince ya¤malan›p,yutulaca¤›n› belirleyecek bir demokratik(!) seçimmücadelesi devam ediyor. Egemen s›n›flar, e¤ersorgulay›p yarg›lamaya yönelmezsek, düflüncedünyam›z›n çerçevesini de çizerek ideolojik bo-yunduruklar›n› kuvvetlendirmeye çal›fl›yorlar.Oysa burjuva çerçevenin ötesinde düflünmek dev-rimci eylemin zorunlu koflulu ve temelidir.

As›l olan, kapitalist kentin devrimci elefltiri-si ve reddidir. Kent sorunu, ekonomik toplumsaldüzen ve iktidar sorunudur. ‹flbirlikçi kapitalistüretim tarz› ve bunun üzerine yükselen burjuva-zinin egemenli¤inin yaratt›¤› kentten, yap›lan-mas› ve yönetimiyle gözlerimizin önünde yükse-len kentten söz edilmeli-dir. Soru iflte bu gerçe¤eyönelmelidir, "buna raz›m›y›z?"

‹flbirlikçi tekelci ka-pitalizmin geliflimi, bu-günkü kentsel geliflmenintarihini de verir. Ülkeninkapitalist geliflim çizgisi,kentsel co¤rafyay› oldu¤ugibi, kentlerin yap›lan›fl›n›da belirler. Emperyalizmeba¤›ml› kapitalist üretimtarz›n›n afl›r› dengesiz ya-p›s›, kronik yap›sal sorun-lar›yla çarp›k kentsel ya-p›lan›fl› da beraberindegetirmifltir. Kapitalist dev-let ve burjuvazinin iktida-r› kentlere dayan›r. ‹kti-dar› elinde tutan egemen

s›n›flar, kentleri ve kentlerin yap›lan›fl›n› kendis›n›fsal geliflimini, sermaye birikimini ve egemen-li¤ini sürekli k›lman›n gerek ve ihtiyaçlar›na göreyönetmifltir.

Yüksek oranlardaki kent rant›n›n oluflumu,hem kapitalist sermaye birikiminin unsurlar›ndanbirisidir ve hem de kentlerin yap›lan›fl›n› yönlen-diren belirleyicilerden biri. Ülkenin kapitalist ge-liflme çizgisi, bir yandan tar›msal kapitalizminh›zl› geliflimini, k›rda h›zl› bir çözülmeyi, k›rdankente kitlesel göçü getirirken, di¤er yandan sana-yinin emperyalizme ba¤›ml› ve a¤›r geliflimi bu-günkü kent yap›lan›fl› üzerinde belirleyici etkiler-de bulunmufltu. Bu durum gecekondulaflmay›aç›klayan nedenlerin bafl›nda gelmektedir. Gelifl-mekte olan burjuvazi bol ve ucuz iflgücüne ihti-yaç duydu¤u için göçü teflvik etmektedir. Kapita-lizmin geliflim h›z› ve geliflim düzeyi, bunu emmegüç ve olana¤›na sahip de¤ildir. Büyük kentlerde-ki büyük iflsiz kitlesi bunun net bir göstergesidir.

‹flbirlikçi kapitalist üretim tarz› ve bu üretimtarz›n›n belirledi¤i uzlaflmaz s›n›flar olarak bö-lünmüfl sosyal yap› d›fl›nda bugünkü kenti, kapi-talist kenti ve sorunlar›n› anlaman›n olana¤› yok-tur. Tamamen plans›z ve kendili¤inden ilerleyen,kapitalizmin kör güçlerinin gizli bir el gibi yönet-ti¤i/yap›land›rd›¤› kentler, ülke genelinde, zen-ginliklerin birikti¤i merkezler olarak görünseler

de, gerçekte kendi içindezenginlik ve sefalet biri-kiminin elle tutulur ör-neklerini sunarlar. Kent-ler, kendi içerisinde biruçta zenginli¤in birikti¤iburjuva kentler ve di¤eruçta yoksulluk ve sefale-tin biriktirdi¤i yoksul yada proleter kentler ola-rak iç içe ve yan yana çif-te bir yap› ve görünümesahiptir. Burjuva kentinzenginlik, ihtiflam velüksü, proleter ya daemekçi kentin sefalet veyoksullu¤unun eseridirve bu eserin mimar› ken-tin egemeni ve iktidarsahibi olarak burjuvazi-dir.

80 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 81: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Burjuvazi ve burjuvakent, kentin merkezinde du-rur. Kentsel hizmetler mer-kezden çevreye do¤ru planla-n›r ve yürütülür. Kent hiz-metleri için ayr›lan kaynaklaroralar›n emrine sunulur veburalar›n kentsel hizmetleryönünden hemen hemenönemli bir eksi¤inden söz deedilemez.

fiehirlerin varofllar› olan,merkezlerin (ve iç merkezle-rin) çevresine sere serpe da-¤›lm›fl proleter kentler herfleyden mahrumdur. Kentin egemeni ve yönetici-si olarak burjuvazi yoksul, proleter kentleri, kuralolarak seçim dönemlerinde hat›rlar, kentsel hiz-metlerin buralara götürülmesi birkaç ayl›k seçimdönemleriyle s›n›rl› olarak oya ve seçimlere en-dekslenmifltir. Ve yeni bir seçim dönemine kadarunutulmak, burjuvazinin egemenli¤i koflullar›n-da emekçi kentlerin de¤iflmez kaderi olmaktad›r.

Kentlerdeki emekçi kentler, kentli olman›nve insanca yaflama koflullar›n›n asgarisine bile sa-hip de¤ildir. Buralarda, su, yol, ulafl›m, kanalizas-yon, PTT ve sa¤l›k hizmetlerinin k›r›nt›lar›ndansöz edilebilir ancak. Buralarda istemedi¤iniz ka-dar kahve ve camiye rastlayabilirsiniz. Kahveler-de, emekçi kentlerin temel bir gerçe¤ini, iflsizli¤inyaratt›¤› sefalet ve çaresizli¤i uzan›p tutabilirsi-niz. Yoksullar›n zaman›n› de¤erlendirmek, mis-kinlik içinde uyuflmak için kahvehaneye, buna daflükür demeleri ve düzeni sorgulamaya yönelme-meleri için de camiye ihtiyaç vard›r.

Burjuva kentte kolay kolay kahveye rastlaya-mazs›n›z. Camiye ise çok az. Ama, kolayl›kla te-nis kortlar›na, yüzme havuzlar›na, sinemalara, ti-yatrolara, kültür ve sanat merkezlerine, kütüpha-nelere, üniversite ve yüksek okullara, hastanelere,anaokullar› ve krefllere rastlayabilirsiniz. Pazaryerleri derli-toplu ve düzgündür. Görsel de¤eriolan, ç›k›p zevkle dolafl›labilecek bak›ml› sokakve caddeler görebilirsiniz. Bak›ml› yeflil alanlara,çocuk parklar›na rastlayabilirsiniz. Yollar düzen-li, bak›ml› ve temizdir. Bütün bunlar› emekçikentte bofl yere aramay›n, k›r›nt›lar›na rastlayabi-lirsiniz belki.

Birincide; burjuvaziningörgüsüzlü¤ünün eserleriolarak mimari ve estetik de-¤eri zay›f olan, bafl› göklereuzanan lüks konutlar, villa-lar vb. lüks konutlarda ya-flayan, yal›s›, yazl›¤› vb.olan burjuvalar›m›z için ko-nut sorunundan elbette sözedilemez. fiehrin d›fl›nda yada yan› bafl›nda özel konut-lar›n oluflturdu¤u yerleflimbölgeleri, villa kentler deonlar›n hizmetindedir.

Gecekondular, hiçbirmimari de¤eri olmayan di¤er sa¤l›ks›z konutlarve sözde sosyal konutlar proleter kentin konutgerçe¤idir. Gecekondularda ve di¤er sa¤l›ks›z ko-nutlarda s›k›fl t›k›fl yaflayan insanlar›n buralardagizli açl›k çeker gibi, konut sorununu yaflarlar.Aç›k bir gerçektir ki, kapitalizmin ve burjuvazi-nin egemenli¤i koflullar›nda, iflçi s›n›f› ve kentyoksullar› için konut sorununun çözülmesi ola-nakl› de¤ildir. Oysa, sorunun çözümünün bütünmaddi koflullar› mevcuttur. Uygun araziler/arsa-lar, demir, çimento, ifl makineleri ve istedi¤inizkadar iflgücü...

Kapitalizm ücretli eme¤in sömürüsüne daya-n›r; ama yaln›zca insan› sömürmekle ve kendineyabanc›laflt›rmakla kalmaz. ‹nsan›, ayn› zamandabirlikte varoldu¤u do¤aya da yabanc›laflt›r›r. Ka-pitalizm do¤ay› da sömürüp soyar. Öyle bir talanve tahribata tabi tutup ya¤malar ki, do¤al çevreyiyaflanmaz hale getirir. fiehirlerin ast›ml› hastalargibi solunum zorlu¤u çekmesi, yeflilin tahribi, ne-hirlerin ve denizlerin ölümü, çevrenin çöplüklefl-mesi vb. insanlar›n do¤aya yabanc›laflmas›n›n,bütün bu en sivri belirtileri kapitalizmin yaflan-maz hale getirdi¤i, insana lay›k gördü¤ü çevredir.Sermayenin gözü kardan baflka bir fley görmez,insanl›¤› mahveder, gelecek kuflaklar›n yaflam›n›da ipotek alt›na al›r. ‹nsan› ve birlikte varoldu¤udo¤al çevreyi, sömürüp soyar, talan eder, toplum-sal ve do¤al üretici güçleri tahrip eder. Toplumsalzenginlikleri üretenler bu zenginliklere yabanc›-lafl›r ve bunlar›n boyunduru¤u alt›na girer. fiehir-lerdeki burjuva ve emekçi kentler, iflte, bütün bugerçeklerin anlat›m›d›r.

Kentin temeli olan kapitalist sanayi ve ticare-

81TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

As›l olan, kapitalist kentin devrimcielefltirisi ve reddidir. Kent sorunu,

ekonomik toplumsal düzen ve iktidarsorunudur. ‹flbirlikçi kapitalist üretim

tarz› ve bunun üzerine yükselen burjuvazinin egemenli¤inin yaratt›¤›kentten, yap›lanmas› ve yönetimiyle

gözlerimizin önünde yükselen kenttensöz edilmelidir. Soru iflte bu gerçe¤e

yönelmelidir, "buna raz› m›y›z?"

Page 82: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

tin, emek ile sermaye, üreti-min toplumsal karakteri ilemülkiyetin özel niteli¤i, bur-juvazi ile proletarya aras›n-daki temel çeliflki, bugünkükentte, burjuva ve proleter(ya da emekçi) kent gerçe¤iolarak ç›kar karfl›m›za. Yap›-lan›fl› ve yönetimi dahil bü-tün kentsel problemler, eko-nomik toplum-sal düzen veiktidar sorununda odakla-n›r. ‹flbirlikçi kapitalizminve burjuvazinin egemenli¤i-nin sonuçlar›na at›p tutmak,-hemen tüm düzen partileriaz ya da çok bunu yapmak-tad›r- as›l sorunu gizlemeçabas›ndan baflka bir fley de-¤ildir. Kötü olan ve y›k›lma-s› gereken bizzat iflbirlikçi kapitalist üretim tarz›-n›n kendisidir. As›l sorun egemen s›n›flar›n ikti-dar›d›r. ‹flçi s›n›f› ve emekçi y›¤›nlara, sivrisinek-leri üreten gerçek bir batakl›k olarak kapitalizmhedef gösterilmelidir.

Bugünün kentinin yakaland›¤› kronik veonulmaz hastal›¤›n tedavisine, proletarya önderli-¤inde antiemperyalist demokratik devrimle baflla-nabilir. Bütün emekçilerin ve sömürülenlerin ön-deri olarak iktidar› fetheden proletarya, kapitalistkentin harabeleri üzerinde sosyalist kenti örgütle-yecektir. Rant›n, kar›n, sömürünün, plans›zl›¤›n,anarfli ve rekabetin, burjuva egemenli¤inin eseriolan kentin yerini; proletarya ve emekçi y›¤›nla-r›n iktidar›n›n, insan›n insana kullu¤unun ve in-san›n insana ve insan›n do¤aya yabanc›laflmas›n›nortadan kald›r›ld›¤›, insan›n insanca yaflamas›n›nihtiyaç ve gereklerine yan›t verecek, do¤ayla insa-n›n bar›fl›k yaflamas›n› sa¤layacak, planl› geliflme-nin eseri olan sosyalist kent alacakt›r.

Bütün bunlardan ç›kan temel sonuç fludur:Yerel seçimlerde mücadele, kapitalizme ve ege-men s›n›flar›n iktidar›na yönelmek zorundad›r.‹flçi s›n›f› ve ezilen y›¤›nlar›n egemen s›n›flarakarfl› ya da emekçi kentin kapitalist kente karfl›birlefltirilmesi, örgütlenmesi, kentte ve ülkede ik-tidar›n al›nmas› için kavgaya seferber edilmesi ye-rel seçim mücadelesinin ana sorunudur.

Burjuvazinin egemenlik ayg›t› olarak kapita-

list devlet, kentte, yerel siya-sal iktidar ile kentsel hiz-metlerin gerçeklefltirilmesive yönetimini iki ayr› otoriteolarak ay›rm›flt›r. Bir yandasiyasi otorite olarak, devletayg›t›n›n uzant›lar› valilik,kaymakaml›k, emniyet mü-dürlükleri durur. Valiler,kaymakamlar, emniyet mü-dürleri, atamayla göreve ge-tirilen, halk›n üzerinde yeralan, yetkilerini devlet ikti-dar›ndan alan kentin gerçeksiyasi otoriteleridir. Yerel si-yasi iktidar bu atanm›fllartoplulu¤unun, devlet bürok-rasisinin elindedir. Bu ger-çek, yerel yönetimlerin de-mokrasinin befli¤i oldu¤u te-

kerlemesinin bir safsata oldu¤unu göstermekte-dir. Kenti seçilmifller de¤il, atanm›fllar yönetmek-tedir. Bugünlerde devlet, zaten elinde büyük yet-kiler olan vali ve kaymakamlar›, yeni yetkilerledonatma peflindedir.

Kentte di¤er bir otorite olarak belediyelervard›r. Anayasa ve yasalar›n kentsel hizmetlerdensorumlu ilan etti¤i belediye yönetimleri, sözdedemokratik usûllerle belirlenmektedir. Ama ger-çekte, yaln›zca egemen s›n›flar›n düzen partileri-ne (ve düzen içi, parlamentarist ve reformist güç-lere) örgütlenme özgürlü¤ü tan›nd›¤› için, busözde demokrasi, kent rant›n›n ve belediye arpa-l›klar›n›n egemen s›n›flar›n hangi kesimleri tara-f›ndan yutulaca¤›n›n belirlenmesinden baflka birfley de¤ildir. Bu arada y›¤›nlar›n, demokrasininvarl›¤› yan›lsamas›na kap›lmalar› da sa¤lan›r. Buyoldan ayn› zamanda burjuvazinin düflünsel ve si-yasal hegemonyas› yenilenir.

Do¤al olarak, iflçi s›n›f›n›n devrimci progra-m›, kent sorununu bütünle ba¤›nt›l› olarak, eko-nomik toplumsal düzen ve iktidar sorunu içindegörüyor. Ciddi ciddi kent sorununun çözümünebafllanabilmesinin zorunlu koflulu, kapitalist ken-tin yenilgiye u¤rat›lmas›, egemen s›n›flar›n ikti-dardan alafla¤› edilmesidir. Temel sorun, k›r vekent emekçileriyle ba¤laflma halinde iktidar›n iflçis›n›f› taraf›ndan fethedilmesidir. Bu kentte, ikti-dar ve egemenli¤in kapitalist kentten, emekçi

82 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

fiehirlerin varofllar› olan merkezlerin(ve iç merkezlerin) çevresine sereserpe da¤›lm›fl proleter kentler her

fleyden mahrumdur. Kentin egemenive yöneticisi olarak burjuvazi yoksul,proleter kentleri, kural olarak seçim

dönemlerinde hat›rlar, kentsel hizmetlerin buralara götürülmesi

birkaç ayl›k seçim dönemleriyle s›n›rl›olarak oya ve seçimlere

endekslenmifltir. Ve yeni bir seçimdönemine kadar unutulmak,

burjuvazinin egemenli¤i koflullar›ndaemekçi kentlerin de¤iflmez kaderi

olmaktad›r.

Page 83: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

kente geçmesi demektir.Kentlerin yap›lan›fl› ve yö-netiminin yeni bafltan dü-zenlenebilmesinin bafllang›-c› ve temelidir bu.

‹flçi s›n›f›n›n önderli¤ialt›nda k›r ve kent emekçile-rinin iktidar›, egemen s›n›f-lar›n ve kapitalist devletin,kentin yönetiminde sömü-rücü s›n›flar›n egemenli¤inive sömürüsünü kolaylaflt›r-mak amac›yla yaratt›klar›bürokratik bölünmeyi orta-dan kald›racak, kentte siyasiotorite ile kentsel hizmetle-rin yönetimini birlefltirecek,bu bak›mdan bürokrasiyeson verecektir. Bütün devletgörevlileri ve kent yönetici-leri seçimle ifl bafl›na gelen, halk›n denetimi veegemenli¤i alt›ndaki basit memurlar haline gele-cektir. Ancak böyle köklü bir alt üst oluflla ülke-nin yönetimini oldu¤u gibi kentin yönetimi deemekçilerin eline geçecektir. Bu yoldan, yerel yö-netimlerin demokrasinin befli¤i oldu¤u burjuvasafsatas›na son verilecek, yerel yönetimlerin ger-çekten demokratikleflmesi sa¤lanacakt›r.

Sömürücü egemen s›n›flar›n devleti, yaln›zcakentte yönetimi bölüp, siyasi otoriteyi bürokratla-ra vererek de¤il, ayn› zamanda belediyelerin üze-rinde devletin vesayeti yoluyla yerel yönetselözerkli¤i yok ederek de, demokrasiye düflman ol-du¤unu ortaya koymufltur. Beflli faflist cuntan›nkötü ünlü 1982 Anayasas›’n›n 127. maddesi,"merkezi idarenin, mahalli idareler üzerinde, ma-halli hizmetlerin idarenin bütünlü¤ü ilkesine uy-gun flekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birli-¤in sa¤lanmas›, toplum yarar›n›n korunmas› vemahalli ihtiyaçlar›n gere¤i gibi karfl›lanmas› ama-c›yla, kanunda belirtilen esas ve usûller dairesin-de idari vesayet yetkisine sahiptir" der.

Kapitalist devlet, önce kentin yönetimini bö-ler, siyasi otoriteyi kendi tekelinde tutar, sonrada, "idarenin bütünlü¤ünü" sa¤lamak ad› alt›nda,anayasan›n ayn› maddesinde ilan etti¤i s›n›rl› ye-rel yönetsel özerkli¤i geri al›r. Halka ve genel oy-la seçilen yöneticilere güvenmez. Görünüfle göre"toplum yarar›n›n korunmas›" peflindedir, yerel

yönetsel özerkli¤i vesayetialt›na almay›, "toplum yara-r›n› korumak" laf›yla gerek-çelendirir. Bu mant›k ve yak-lafl›m, kapitalist devletin hal-k›n üzerinde yer ald›¤›n›n,halk›n "toplum yarar›n› ko-ruyabilecek" yöneticileri seç-me yetenek ve ehliyetindeolmad›¤› görüfl aç›s›ndan ha-reket etti¤inin, kendi kendi-ne, kendi yaratt›¤› bürokrasi-ye tap›nd›¤›n›n göstergesi-dir.

Bürokratik merkeziyetçiyap›s›yla kapitalist devlet,demokrasinin, iktidar›n nü-fusun engin ço¤unlu¤unuoluflturan emekçilerde olma-s›n›n önündeki temel engel-

dir. Demokrasi her fleyden önce, merkezi iktidardüzeyinde kurulmal›d›r ki, bu, iflçi s›n›f› ve emek-çi y›¤›nlar›n egemen s›n›flan yenilgiye u¤ratarak,iktidar› almalar›yla sa¤lanabilir. Devrimci yoldank›r›l›p da¤›t›lan bürokratik kapitalist devlet ayg›-t›n›n yerine, iflçi s›n›f› ve emekçi y›¤›nlar›n de-mokratik merkeziyetçi tarzda örgütlenmifl ege-menli¤i geçecektir. Bu demokratik tarzda örgüt-lenmifl merkeziyetçi devlet, bürokrasiyi, yukar-dan buyurmay› ortadan kald›racak, il ve ilçe yö-netimlerinin tam yönetsel özerkli¤ini sa¤layacak,il ve ilçelerde yerel iflçi ve emekçi sovyetleri so-rumlu ve yetkili iktidar organlar› olarak tek otori-te sahibi olacaklard›r.

Özetleyerek vurgulamal›y›z ki, iflçi s›n›f›n›ndevrimci program› kentlerin yönetimi bak›m›n-dan;

a) Kentlerin yönetiminde bürokratik bölün-meye son verilerek, kentlerin yönetiminin yereliflçi ve emekçi konseylerinde (meclisler, sovyet-ler, komiteler vb.) birlefltirilmesini,

Kent ve beldelerin yönetiminde tam bir yö-netsel özerkli¤i ve devlet (ve kent) yönetiminde,atanm›fl devlet memurlar›n›n yönetimine son ver-meyi ve devlet görevlilerinin seçimle iflbafl›na gel-mesini savunmaktad›r.

Yerel yönetimlerde iflçi ve emekçi sovyetleri,olabilecek tek gerçek demokrasidir.

83TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

‹flçi s›n›f›n›n önderli¤i alt›nda k›r vekent emekçilerinin iktidar›, egemen

s›n›flar›n ve kapitalist devletin, kentinyönetiminde sömürücü s›n›flar›n

egemenli¤ini ve sömürüsünükolaylaflt›rmak amac›yla yaratt›klar›

bürokratik bölünmeyi ortadankald›racak, kentte siyasi otorite ile

kentsel hizmetlerin yönetiminibirlefltirecek, bu bak›mdan

bürokrasiye son verecektir. Bütündevlet görevlileri ve kent yöneticileri

seçimle ifl bafl›na gelen, halk›n denetimi ve egemenli¤i alt›ndaki basit

memurlar haline gelecektir.

Page 84: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Yerel iktidar organlar vekentsel yönetimin sorumlu-su olarak, yerel iflçi ve emek-çi sovyetleri, emekçi halk y›-¤›nlar›n›n do¤rudan seçtikle-ri ve her an geri ça¤›rabile-cekleri temsilcilerinden olu-flur. Seçilen görevlilerin se-çenler taraf›ndan geriye ça¤-r›labilmeleri ilkesinin uygu-lanmas›, yani kamu görevli-leri üzerinde y›¤›nlar›n tamegemenli¤inin sa¤lanmas›bürokrasiye son verir.

‹flçi s›n›f› ve emekçi y›-¤›nlar›n sovyetik devlet ör-gütlenmesinde en yetkilileridahil bütün devlet görevlileriiçin geçerli olan ortalama iflçiücretleri kadar ücret alma il-kesi, yerel sovyetlerin yöneticileri için de geçerli-dir. Bu yoldan görevlilerin, kamusal yükümlülük-leri onlar için ayr›cal›kl› bir yaflam elde etmeninaraçlar› olmaktan ç›kar›larak, bu yoldan da yöneti-cilerin bürokratik yozlaflmas› önlenecektir.

Emekçi y›¤›nlar›n denetimi ve gerçek hakimi-yeti için, kent yönetimine dair bütün bilgilerin veçal›flmalar›n, tüm kararlar›n, bütün yönetsel çal›fl-man›n y›¤›nlara aç›k olmas› gerekir. Bugün fleffaf-l›k kavram› yaln›zca bir demagoji ve y›¤›nlar› kan-d›rma arac›d›r. Aç›kl›k, bütün devlet iktidar›n›noldu¤u gibi kentin yönetiminden yükümlü yerelsovyetlerin de yaflam ilkesidir. Tüm bilgiler, tek-nolojik geliflmenin sa¤lad›¤› olanaklar kullan›la-rak, halka sunulacak, halk›n yönetim üzerindekisürekli denetimi bir gerçek haline getirilecektir.

Yerel iflçi ve emekçi sovyetlerinin do¤mas›bir seçim döneminin ve seçim mücadelesinin so-runu de¤ildir. ‹flçi s›n›f› ve emekçi y›¤›nlar taraf›n-dan iktidar›n al›nabilmesi devrimci durumun var-l›¤›yla ba¤lant›l› bir sorundur. Di¤er fleylerin yan›s›ra en önemlisi, y›¤›nlar›n durumunda köklü birdönüflümün bafl göstermesi, sömürücü s›n›flar›negemenli¤ine boyun e¤en y›¤›nlar›n baflkald›r› içi-ne çekilmesidir. O halde çok aç›kt›r ki, flurada yada burada seçim mücadelesinin, ba¤›ms›z devrim-ci veya sosyalist adaylar taraf›ndan kazan›lmas›,yerel düzeyde iktidar›n al›nmas› veya yerel iflçi ve

emekçi sovyetlerinin kurul-mas› vb. anlam›na gelmeye-cektir. Vurgulanmas› gere-ken di¤er bir nokta da, böylebir durumda kentsel hizmet-ler baz›nda en temel sorunla-r›n çözümüne de bafllanama-yaca¤›d›r. Devrimci görüflaç›s› ve eylem çizgisininözenle korunabilmesi, refor-mist, düzen içi hayallerin ya-y›lmas›n›n önüne geçilmesibak›m›ndan bunlar›n özelolarak dikkate al›nmas› gere-kir.

Kent sorununa progra-matik düzeyde yaklafl›mlar›-m›z ve son vurgular›m›z, ye-rel seçim mücadelesinde,sosyalist ve devrimci adayla-

r›n seçilmesine uzanan bir basar› ve kazan›m›nönemsiz oldu¤u ve kazan›lan yerel yönetimlerdebir fley yap›lamayaca¤› anlam›na da gelmez. Bu-nun tersini düflünmek aç›k bir yan›lg› olur.

Muhtarl›k, belediye baflkanl›¤›, belediyemeclisi üyeli¤i vb. yerel yönetimlerde mevzilerkazanmak, hiç de önemsiz de¤ildir. Her fleydenönce bu mevziler emekçi y›¤›nlar›n birleflip ör-gütlenmesinin gelifltirilmesi, devletin ve düzeninteflhiri bak›m›ndan önemli görevler baflarabilirler.Yerel yönetimlerin kazan›lmas› bafll› bafl›na veyakendi bafl›na bir amaç olamayaca¤›na göre, bumevziler daha da ileri gitmenin faflizme ve kapita-lizme karfl› mücadeleyi gelifltirmenin birer daya-na¤› haline getirilebilirler ve getirilmelidirler de.Zaten önemli olan da budur.

‹kinci olarak, bugünkü koflullar alt›nda yerelyönetimlerin sahip oldu¤u olanaklarla bile, emek-çi y›¤›nlara emekçi kente hizmetlerin götürülme-sinde, gerek yerel yönetimlerin olanaklar›n›n de-¤erlendirilmesi ve gerekse kilelerin gücünün se-ferber edilmesiyle birçok fley baflarabilir. Burjuvapartiler ve politika adamlar›, sermayenin iliflkiiçerisinde olduklar› kesimleriyle iflbirli¤i içerisin-de belediye gelirlerinin büyük bir bölümünü çokde¤iflik yöntemlerle çal›fl›yorlar. Bunun önlenme-si, rüflvetin, suistimalin ortadan kald›r›lmas›ylaönemli olanaklar yarat›labilir.

84 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

‹flçi s›n›f›n›n önderli¤i alt›nda k›r vekent emekçilerinin iktidar›, egemen

s›n›flar›n ve kapitalist devletin, kentinyönetiminde sömürücü s›n›flar›n

egemenli¤ini ve sömürüsünükolaylaflt›rmak amac›yla yaratt›klar›

bürokratik bölünmeyi ortadankald›racak, kentte siyasi otorite ile

kentsel hizmetlerin yönetiminibirlefltirecek, bu bak›mdan

bürokrasiye son verecektir. Bütündevlet görevlileri ve kent yöneticileri

seçimle ifl bafl›na gelen, halk›n denetimi ve egemenli¤i alt›ndaki basit

memurlar haline gelecektir.

Page 85: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

Belediye baflkanlar› iflçi-ler ve emekçilerle omuz omu-za emekçilerin birli¤ini gelifl-tirerek örne¤in flunlar› yapa-bilirler ve yapmal›d›rlar:

‹flçi k›y›m› teröründenbaflka bir fley olmayan, sendi-kas›zlaflt›rmay› hedefleyen be-lediye iflyerlerinde özelefltir-meye ve tafleronlaflt›rmayason verebilir, geçici iflçilik sta-tüsünün kald›r›lmas› ve iflçile-rin kadrolu hale getirilmesiiçin mücadele edebilirler.

Semtlerde kültür ve sanatevleri açabilir, gençler içinspor tesisleri kurabilirler.

Bak›ma muhtaç yafll›lar için bak›mevleri veözürlülerin e¤itimi, ekonomik ve toplumsal yafla-ma aktif kat›l›m› için belediye ve emekçi y›¤›nla-r›n gücü birlefltirilebilir, ayn› flekilde yoksullar›nçocuklar› için krefller aç›labilir vb.

Sa¤l›k, temizlik ve tafl›ma hizmetlerinde deemekçi y›¤›nlar›n yarar›na birçok iyilefltirme ger-çeklefltirilebilir.

Do¤an›n ve çevrenin kapitalizm taraf›ndantahribine ve bunun yaratt›¤› sonuçlara karfl› sa¤-l›kl› bir çevre için etkin flekilde mücadele edebi-lirler.

Her fleyden önce belediyelerin gelir ve gider-leri, çözüm bekleyen sorunlar, emekçi y›¤›nlaraaç›klan›p, sunulabilir ve sunulmal›d›r. Bu beledi-yelerin halk›n denetimi ve yönetimi alt›na girme-si yönünde önemli bir geliflme sa¤layabilir.

Sosyalist adaylar, belediye baflkanl›klar›n›kazand›klar›nda, belediye iflçilerinin ortalama üc-retleri kadar ücret alacaklar ve meclis üyeliklerin-de herhangi bir ücret talep etmeyerek ilkeleriniyaflama geçireceklerdir.

Kazan›lan yerel yönetimlerde, neyin ne ka-dar yap›laca¤› birçok fleye ba¤l›d›r; ama önceliklede kuvvet iliflkileri taraf›ndan belirlenecektir bu.Aç›k ki, belediye bürokrasisinin direnifli, sabotajve provokasyonlar›yla oldu¤u gibi, merkezi veonun uzant›s› olan yerel politik iktidar›n bask›la-r›yla, yasalar›n engelleriyle karfl›lafl›lacakt›r. Dev-let vesayeti, Demokles’in k›l›c› gibi sallanacakt›rvb. Bütün bunlar dikkate al›nd›¤›nda as›l sorun

ne kadar çok kentsel hizme-tin yap›labilece¤i de¤ildir.Çok daha önemli olan müca-delenin örgütlenmesidir. So-run, neler yap›labilir, ne ka-dar yap›labilirden çok, nas›lya da hangi tarzda yap›labile-ce¤idir. As›l olan, emekçi y›-¤›nlar›n gücüne dayanmak,onlar›n düzenden ve düzenpartilerinden kopufl süreciniderinlefltirmek ve hareketegeçirmektir.

‹flçi ve emekçi sovyetleriiçin sistematik propagandaçal›flmas›n›n tafl›d›¤› önemaç›kt›r; ama devrimci bir du-

rumun olmad›¤› koflullarda, y›¤›nlar› hemen vedo¤rudan iflçi ve emekçi konseyleri örgütlemeyeça¤›rmak bofl bir çaba olur. Ama bugünkü koflul-larda herhangi bir yasaya dayanmaks›z›n, dev-rimcilerin, sosyalistlerin yönetiminde iflçilerin veemekçilerin yerel yönetimlere genifl kat›l›m› ör-gütlenebilir, iflçilerin, iflsizlerin, kad›nlar›n,gençlerin, küçük esnaf›n, memurlar›n, özürlüle-rin, demokratik kitle örgütlerinin, sendikalar›nvb. emekçi, çal›flan bütün de¤iflik toplumsal ke-simlerin temsilcileriyle oluflturulacak semt komi-teleri ve bunlar›n toplam›ndan genifl bir halkmeclisi kurulmas› yoluna gidilebilir ve herhangibir yasaya dayanmaks›z›n oluflturulan bu mecli-sin kararlar› ba¤lay›c› kabul edilebilir. Bu veyabenzer tarzda bir örgütlenme y›¤›nlar›n birleflti-rilmesi ve seferber edilmesinde, yerel yönetimler-deki bürokrasiden gelen direnifllerin k›r›lmas›n-da oldu¤u gibi, merkezi iktidar ve yerel uzant›la-r›ndan gelen bask›lara karfl› y›¤›nsal karfl› koyuflve direniflin gelifltirilmesi bak›m›ndan da çokönemlidir.

Küçük burjuva reformistleri, bugünkü düzençerçevesinde örnek belediyeler yaratmak gibiham hayaller besleyebilirler. Komünistler bu türhayallere kap›lmayacak kadar politik deneyime veolgunlu¤a sahiptirler ve bir baflka fleyi gerçeklefl-tirebilirler; yerel yönetimlerde elde edilecek mev-zileri, y›¤›nlar› birlefltirip örgütleyerek, emekçi y›-¤›nlar›n ç›karlar› için kararl›l›k ve tutarl›l›kla dö-vüflerek, mücadeleyi gelifltirip ileri götürmede ör-nekler yaratabilirler ve yaratacaklard›r da.n

85TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Yerel iflçi ve emekçi sovyetlerinindo¤mas› bir seçim döneminin ve

seçim mücadelesinin sorunu de¤ildir.‹flçi s›n›f› ve emekçi y›¤›nlar

taraf›ndan iktidar›n al›nabilmesidevrimci durumun varl›¤›ylaba¤lant›l› bir sorundur. Di¤erfleylerin yan› s›ra, en önemlisi,y›¤›nlar›n durumunda köklü bir

dönüflümün bafl göstermesi,sömürücü s›n›flar›n egemenli¤ineboyun e¤en y›¤›nlar›n baflkald›r›

içine çekilmesidir.

Page 86: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

86 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

ONLAR gerilla komutanlar›. Rubiela’n›nyüzü yerlilerin derin çizgilerini tafl›yor. Canl› veçok güçlü görünüyor. Sonia k›r›lgan gözüküyor,yüzü kat› ve bak›fllar› sert. Hemen resmiyet vegüvensizli¤ini ifade etti. Daha sonra sözleriniyumuflatt›, çözülmesi güç tav›rlar›n› b›rakt› veen sonunda gülümsedi. Belirleyici (her fleyi be-lirleyen ve hayat tecrübesi kazand›ran) kararlarverdikleri kritik anlar hakk›nda konufltuk. Ne-den gerillaya kat›ld›klar›n› sordum.

Rubiela öncesinde hiç gerilla görmemifl.“Bir gün, bir grup gerilla gördüm, korkmamam›-z›, ve bizim gibi s›radan insanlar olduklar›n›söylediler. Onlar da beni en çok etkileyen fleyçok güzel devrim flark›lar› bilmeleriydi. Ve böy-lece “ben gerillaya kat›laca¤›m” dedim. Bu yak-lafl›k 14 sene önceydi. Ben Caquetal›y›m. Ailemde Palmira, Valle’den.”

Sonia gerillalar› televizyondan görmüfl yada duymufl ve içinde belirli bir ilgi uyanm›fl.Geçmifle geri döndü; “onlar›n düzenledi¤i top-lant›lara gittim, ve sonras›nda neden gerillayakat›lmak gerekti¤i üzerine okudum, Kolombi-

ya’da kad›nlar›n nas›l sömürüldü¤ü ve kad›nla-r›n haklar›n› kazanmas›n›n gereklili¤i üzerine.”

Rubiela gerillaya 17 yafl›nda kat›lm›fl. Bu ya-fl›na kadar evinin d›fl›na hiç ç›kamad›¤›n› itirafediyor. Sessiz ve “özgürlükten yoksun”du. “Ge-rillada davran›fllar›n› de¤ifltirmeye bafll›yorsun,dolay›s›yla uyum sa¤lamak zor de¤il... Bafllardaaileni özlüyorsun, sürekli onlar› düflünüyorsun.Sonra kafanda kimsenin buraya gelmen için se-ni zorlamad›¤›, kendi karar›n› kendin verdi¤indüflüncesi oluflmaya bafll›yor ve dolay›s›ylauyum sa¤lamak zorundas›n. Bu bir oyun de¤il,kimse seni gelmen için kand›rmad›, kendin gel-din ve geldiysen mücadeleyi sürdürmek zorun-das›n.”

Sonia için gerillaya kat›lmak beklenmedikbir de¤iflimdi. “Sivil oldu¤unuzda özgür olmakçok farkl›, nereye istersen gidebiliyorsun, ne za-man istersen geri dönüyorsun, ailenden izin isti-yorsun. Burada her fley çok fakl›; banyoya gider-ken, ya da farkl› bir yere, izin istemek zorunda-s›n. Burada bir iç düzen var ve bu herkes için ge-çerli, s›k›l›yorsun. Çünkü nereye istersen gide-

Yürüdüler ve Gölgelerde Kayboldular

FARC Gerillasında Kadınlar– Arturo Alape –

www.farcep.org’dan çeviren: Ayfle fiener

Page 87: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

miyorsun ve istedi-¤in zaman geri dö-nemiyorsun, belirlibir zaman›n var vekurallara uymak zo-rundas›n. Kat›ld›¤›nandan itibaren sanabu kurallar anlat›l›-yor ve sen bu kural-lara uyaca¤›na dairsöz verirsen, sonra-s›nda da bunlarauymak zorunda-s›n…” Sonia, oku-yarak ve gerilladaald›¤› e¤itim saye-sinde yaflad›¤› de¤i-flimi ise flöyle anlat›-yor: “…bilincinyükseliyor ve kural-lar› uygulayabilece-¤in konusunda öz-güvenin gelifliyor.Fakat bu durum zaman al›yor. Baflka bir sorun;aileni, sahip oldu¤un her fleyi terk ediyorsun,buna al›flmak zor. Biraz bilinçlendikten sonrabir gerilla için ailenin ikincil olu¤unu görüyor-sun, ne demek istedi¤imi anl›yorsun. Aile ikin-cil ve hareket öncelikli, birincil oluyor…”

Aile ile yaflanan bu radikal de¤iflimi aç›kla-mas›n› istedim: “Burada tafl›mak zorunda oldu-¤un görevlerin var, öncelikle sana verilen görev-leri yerine getirmek zorundas›n, ailene verdi¤insözler bunlardan sonra geliyor. Can›n istedi¤in-de, ‘izin verin eve gidip annemi göreyim’ diye-mezsin. fiartlar uygun oldu¤unda ya da gerektir-di¤inde izin isteyebilirsin, e¤er iyi bir geliflimgösterdiysen buna izin verilir.” Sonia gerillada11 y›l› geride b›rakm›fl, “12. y›l›m doluyor” di-yor.

“Sonia, bir kad›n olarak gerillaya kat›ld›k-tan sonra yaflad›¤›n deneyimler neler, böyle birdünyan›n ortas›nda, ki ben bu yaflam›n oldukçaataerkil oldu¤unu düflünüyorum, birçok erkekgerillan›n içinde. Ne gibi de¤iflimler oldu?” diyesordum.

“Bu baz› fleyleri farkl› alg›laman›zdan dola-

y›. Ataerkillik dedi¤inizfley gerillada yok, hepimizeflitiz, bütün kad›n ve er-kekler ayn› haklara sahipve hepimiz birbirimizekardefl gibi davran›yoruz.”Sonia ataerkilli¤i sivil ya-flamdan anlatt›: “Ne yap›pyapmaman gerekti¤ine da-ir emirler al›yorsun vebunlar› yapmak zorunda-s›n, e¤er evlenirsen evdeoturmak zorundas›n, er-kek evi yönetir. Buradaböyle de¤il. Hepimiz her-kes için çal›fl›yoruz.”

Gerillada da emirlerald›klar›n› hat›rlatt›m:“Evet baz› emirler al›yo-ruz, fakat kendimiz için vekendimizi adad›¤›m›zkavgam›z için…”

Gerillada gerçektenbir kad›n oldu¤unu hissediyor musun? “Evet,çünkü ihtiyac›n olan her fleye sahipsin, ne ister-sen onu veriyorlar, kendi haklar›n var. E¤er sev-gilin olmas›n› istiyorsan olabilir ve yaflam›n›n bualan›n› da doldurabilirsin. Buna ek olarak, sevgi-linden emir almak zorunda de¤ilsin. Gerilladaaflk ikincil, kavga birincil, öncelikle uymak zo-runda oldu¤un kurallar var, okuman gerekenmateryaller, ki bunlar› kendin için okumal›s›n,talip oldu¤un fleylere ulaflmak için kendini e¤i-tirsin…”

Yani sen, gerillada bir kad›n›n çok özgür ol-du¤unu düflünüyorsun? Rubiela yan›tlad›: “So-nia’n›n aç›klad›¤› mant›k içinde özgürdür. E¤ersevgilin olursa onun ve yapmak istedikleri içinaraç olmay›z, mesela o giysilerinin y›kanmas›n›isteyebilir. Bunu yapabiliriz ancak e¤er bunukendimiz istersek, zorunluluk olarak de¤il...”

Gerillada Sonia “okumakta, kendimi istedi-¤im alanda, politik ve askeri olarak gelifltirmek-te özgürüm. Gerillan›n disiplin yap›s› içinde öz-gürüz…” Sonia politik-askeri alanda kendini ge-lifltirdi¤ini aç›klad›.

Lider oldu¤unda rolün ne? Lider olarak ne-

87TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 88: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

ler yap›yorsun? “Lider oldu¤unda görevlerdenresmen sorumlusun. Birli¤in günlük rutinindeyap›lacak ifllerin organize edilmesinden sorum-lusun. Ve e¤er daha büyük bir birli¤in komuta-n›ysan herkesin ihtiyaçlar›ndan sorumlusun.–‹nsanlar›n neye ihtiyac› var, ne yap›lmal›?...”

Askeri hiyerarflinin basamaklar›n› t›rmananbir kad›n olmay› ister miydin? Rubiela aç›klad›:“Kat›ld›¤›mda hala ataerkillik vard›, kendileriniyönetenin bir kad›n olmas›n› istemiyorlard›;çünkü onlar erkekti. fiimdi kad›nlar için birçokfley de¤iflti.”

Sonia’ya sordum: Yaflad›¤›n deneyimler ne-ler? Neler ö¤rendin? Gerillan›n tüm bu ciddiye-tinin d›fl›nda neler hofluna gidiyor? (‹kisi birdengüldü) Sonia bafllarda yaflad›¤› gerilimleri a盤avurdu: “Gerillada ö¤renmek çok önemli. Yönet-meliklerdeki bir makalede gerillan›n çok yönlüolmas› gerekti¤i anlat›l›yor. Çok yönlü, yani herfley hakk›nda bir fleyler bilmek, gerillan›n bilme-si gereken her fley… Bafllarda revirdeydim veiyiydim, patlay›c›lar s›n›f›na gittim ve iki ya daüç may›n yapt›m, fazlas› de¤il ve di¤er aktivite-ler için de ayn›s›. Askeri taraf›n› da seviyorum vebaz› eylemlere kat›ld›m ve iyi yapt›m..”

Sonia 14. Cephe’nin kurmay›nda yer al›yor.Lider kavram› hakk›ndaki görüfllerini sordum.Ayr›nt›lara girerek: “Birlikleri komuta etmekotorite gerektirir, bu da liderlik yetene¤i demek-tir. Böylece insanlar› yönlendirebilirsin; yönet-meyi bilmek zorundas›n, kimi yönetti¤ini ve na-s›l yönetece¤ini bilmek zorundas›n; çünkü ver-di¤in emirler iyi alg›lanmak zorunda, bunlar› ye-rine getirecek olanlar taraf›ndan memnuniyetlekabul edilmeli. Birli¤inin ruh durumunu iyi bil-melisin. Hepimiz ayn› ruh durumuna sahip de-¤iliz, ya da benzer karaktere... Baz›lar› bir yöndeyönetilmek ister, baz›lar› sert konuflulmas›n› is-ter. Komutan kendini bunlara haz›rlamal›, heryerde kendisini yenilemeyi bilmeli –iç politikdurum, uluslararas› durum, ki bunlara göre bir-li¤ini konumland›racak. E¤er komutan›n hiçbirkonuda bilgisi yoksa liderlik otoritesi de olmaz,kendi birli¤ini yönetemez.”

Sonia’ya bu liderlik otoritesini askeri du-rumlarda nas›l kulland›¤›n› sordum, gözlerindeöfkeli bir k›v›lc›m belirdi: “Birli¤inle beraber ön

s›ralarda, ön cephede, düzenlemeyi yapmak–hangi taraftan kuflatma yapaca¤›na, birli¤i nas›ldüzenleyece¤ine, düflman›n üstüne nas›l yürü-yece¤ine, belirli bir yard›m› nas›l alaca¤›na, yada kuflatmaya karfl› nas›l önlem alaca¤›na kararvermek. Bu sorulara verece¤iniz yan›t liderlikotoritesidir. E¤er komutan birli¤ini çarp›flmayagönderir ve arkada durursa, liderlik otoritesinikaybeder ve birli¤e k›zmaya hakk› yoktur.”

Sonia El Billar’da yaflanan çat›flmalar bo-yunca liderlik deneyimi üzerine konufltu: “Her-hangi bir askeri bilgimiz yoktu, sadece düflma-n›n nerede bulundu¤unu biliyorduk. Komutam-dakileri düflman›n etraf›n› sarmak üzere hareke-te geçirdim. Ve birliklerimiz askerlerin etraf›n›kuflat›ncaya dek ilerledi. San›r›m say›lar› 250 ci-var›ndayd›, hala bilmiyoruz. Üçüncü seyyar bir-li¤i yok ettik, çok az› kaçabildi. Bu gece-gündüzharekat›yd› ve 17 saat sürdü. Ö¤leden sonra sa-at 4’te bafllad› ve ertesi gün saat 2 civar›nda bit-ti…”

Rubiela askeri harekatlar boyunca yüz yüzekal›nan korku hakk›nda konufltu. “her zamankorku duyars›n›z, çaresi yok; ama yaln›z de¤il-sin, di¤er yoldafllar›nla berabersin ve bu sana ce-saret veriyor.”

Sonia’ya ölüm hakk›nda ne düflündü¤ünüsordum: “Gerçekten bir fikrim yok. Bu konudafikir sahibi olmak zor; çünkü ölümün nas›l gele-ce¤i belli de¤il”. Ve e¤er yan› bafl›ndaki seninhatan yüzünden ölürse ne düflünürsün? “San›-r›m yoldafl›n›n bir baflkas› yüzünden ölmesi kor-kunç bir hata olur…” Ya düflman›n yüzünden-se? “E¤er savunmam›z güçsüzse, onlar bizi öl-dürür, ne dedi¤imi anl›yorsun. E¤er onlar dik-katli olmazsa, biz onlar› öldürürüz. Her fleyera¤men biz kendi insanlar›m›za karfl› savaflt›¤›-m›z› biliyoruz. Ve bu nedenle onlar› öldürmekyerine teslim almaya çal›fl›yoruz…”

Sonunda ikisi de savafl›n bar›flç›l bir flekildesonuçlanmas› durumunda ne yapacaklar›n› iti-raf etti. Rubiela askeri kariyerini sürdürmeyi dü-flünüyor. Sonia sivil hayat›na geri dönmeyi vebelediye yöneticisi ya da farkl› bir birimin siyasiyöneticisi olmak istiyor. Kucaklaflarak vedalafl-t›k, yürüdüler ve gölgelerde kayboldular.n

88 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 89: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

P‹YASALARIN serbestleflti-rilmesi olarak tan›mlanan neoli-beral politikalar sermayenin dün-ya pazar›nda dolafl›m›n›, kezaçok uluslu flirketlerin yat›r›m-lar›n›n önündeki engellerinkald›r›lmas›n›, yine henüz çokuluslu flirketlerin kontrolüne gir-memifl sektörlerin onlar›n egemenli¤ine so-kulmas› ve ulusal pazarlar› koruyucu yasal dü-zenlemelerin kald›r›larak esas olarak ihracatayönelik üretimin teflvik edilmesini vb. kapsa-maktad›r. Özellefltirme de emperyalist neoli-beral politikalar›n önde gelen uygulama araç-lar›ndan birisidir.

Söz konusu ekonomik politikalar›n özellik-le iflçi s›n›f› cephesinde neden oldu¤u y›k›m› yo-¤unlukla takip ettik. Tar›m sektörü ise ayn› sald›r-ganl›¤›n pervas›zca yafland›¤› bir di¤er alan. Hattabelirleyicili¤i aç›s›ndan dikkatle incelemeyi hakediyor.

Bilindi¤i gibi geçti¤imiz Eylül ay› içinde Mek-sika’n›n Cancun kentinde, Dünya Ticaret Örgü-tü’nün (DTÖ) düzenlendi¤i bir toplant› gerçeklefl-ti. Toplant›ya DTÖ üyesi çok say›da emperyalist ve

yeni sömürge ülke kat›ld›. Top-lant›da iki yön öne ç›kt›. Birinci-si emperyalist devletlerle yeni

sömürge devletler aras›n-daki çat›flma; di¤eri isebu her ikisiyle de hesap-

laflmaya kararl› ve Cancunsokaklar›nda kendini ifadeeden iflçiler, köylüler ve ö¤-rencilerden oluflan kitle-lerdi. Her iki çat›flma da

fliddetlenerek sürecektir. Veriler bunu iflaretetmektedir.

Toplant›da tart›flmalar›n alevlendi¤i veç›kmaza girdi¤i nokta, tar›ma yönelik sübvansi-

yonlar›n emperyalist tekeller lehine düzenlenmesidüzenlenmesiydi.

ABD, AB ve Japonya emperyalistleri temelolarak tar›ma yönelik desteklerin kald›r›lmas›n›,kendi belirledikleri kimi ürünlerde kotalar›n artt›-r›lmas› ya da azalt›lmas›n›, ekilen alanlar›n daral-t›lmas›n› ve özellefltirmeleri dayatmaktalar.

Emperyalistler yeni sömürge ülkelere bunlar›dayat›rken, büyük kapitalist çiftliklerden oluflankendi tar›mlar›n› milyarlarca dolarl›k sübvansi-

89TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Cancun Toplantısı ve

Emekçi Köylülüğün Yıkımı

– Savafl Duru –

Page 90: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

yonlarla destekliyor ve pazarlar›n› hem rakip em-peryalist ülkelere hem de yeni sömürge ülkelereaçmamakta direniyorlar. Kendi pazarlar›n› rekabe-te açmalar› durumunda ellerindeki stoklar›n eriti-lebilmesi, istihdam›n ve yat›r›mlar›n korunmas›bir yana, bunlar›n bir ekonomik krizi tetiklemesigündeme gelecektir. Dolay›s›yla kendi tekellerindeolan ürünlerin pazarlar›na girmesini engellerken,yan ürün denilebilecek ürünlerin üretimini de sö-mürge ülkelere dayatarak tar›m› tamam›yla kendi-lerine ba¤lamay›, istikrarl› bir sömürü çark› kur-may› hedeflemektedirler.

Emperyalist küreselleflme, tar›mda uluslarara-s› bir iflbölümünü dayat›yor. Bu iflbölümü içindeemperyalistler, hayvanc›l›k, tar›m, tah›l gibi temelbesin maddelerini yo¤un sübvansiyon ve yüksekteknolojiyle üretirken, yeni sömürgelere, pamuk,muz, kahve, karides vb. ihraç ürünleri üretiminidayat›yorlar. Çok ucuza mal ettikleri temel besinmaddeleriyle yeni sömürge pazarlar›n› istila edi-yorlar. Bu yüzden de kendi çiftliklerini yo¤un ma-li yard›mla desteklerken, yeni sömürgelerde tar›-ma verilen deste¤in kesilmesini dayat›yorlar.

Buradan hareketle, ayr› bir güç, merkez olufl-turmay› hedefleyen Çin emperyalizmi ve Hindis-tan, arkalar›na ald›klar› yeni sömürge ülkeler ilebir blok oluflturarak muhalefet örgütlemeye girifl-tiler.

90 ülkenin oluflturdu¤u ‘muhalefet’; ABD, ABve Japonya emperyalistlerinin, kendi tar›mlar›naverdikleri teflvikleri azaltma taahhüdünde bulun-madan toplant›ya devam etmeyeceklerini belirtti.IMF’nin dayatt›¤› ekonomik politikalar›n yarataca-¤› toplumsal y›k›m›n, topyekün sistemin ‘güvenli-¤ini’ tehlikeye atmas›n› engellemek ve daha çokuyumu az zaiyatla gerçeklefltirmeye yönelik uyumpolitikalar› üreten Dünya Bankas› ise, zengin ülke-lerin sübvansiyonlar› aflamal› olarak azaltabilece¤i-ni savunmak zorunda kald›. Tabii yeni sömürgepazarlar›n›n tamamen çok uluslu flirketlere aç›l-mas› karfl›l›¤›nda.

Sonuç olarak uzlaflma sa¤lanamad›, toplant›fiyaskoyla sonuçland›. Emekçilerin ç›karlar› de¤ilburjuva ç›karlar›n tart›fl›ld›¤› dikkate al›n›rsa buayr›flman›n s›n›rlar› da anlafl›l›r. Belirleyici olan el-bette emekçilerin kendi güçleriyle emperyalistle-rin karfl›s›na dikilmeleri olacakt›r.

Cancun toplant›s›nda Türkiye temsilcisi devard› elbet. Yaflanan saflaflmada nerede yer ald›¤›,AKP’nin icraatlar› ortadayken s›r olmasa gerek.

Hatta arabuluculuk yapmaya çal›flt›¤› da yaz›l›p çi-ziliyor. IMF’nin ‘flerefini’ kurtarmak için sar›ld›¤›bir ülkenin temsilcisi olarak arabuluculu¤a soyun-mas› flafl›rt›c› olmasa gerek. Kuruldu¤undan bu ya-na y›k›mdan baflka bir fleyi getirmeyen IMF reçete-lerinin, ifle yararl›¤›n›n kan›tlanmaya çal›fl›ld›¤› ül-kedir Türkiye. Hatta bu amaç asker pazarl›klar›n›ndahi önüne geçip borç ertelemeleri yoluyla ekono-miye nefes ald›rma ad›mlar› dahi atabiliyor IMF.

Yeniden tar›ma dönersek; yukar›dakilerin ›fl›-¤›nda, çok uzun boylu olmasa da genel bir bak›fl-tan sonra belli baflka sektörleri inceledi¤imizde gö-rüntü netleflecektir. Öncelikle AKP iktidar›n›n tav-r›na özel bir vurgu yapmak gerekir. Her ne kadarsermaye oligarflisinin uygulay›c›lar›ndan herhangibir parti olsa da, iktidar olma koflullar›n›n getirdi-¤i özgünlükleri de vard›r. Onlar rüfltlerini ispatla-mak, icazet al›rken verdikleri sözleri yerine getir-mek ve sermayeye ölçüsüz biat etmek gerekti¤inikavramak hususlar›nda iyi bir s›nav veriyorlar.

Ülke kaynaklar›n›n emperyalizme peflkefl çe-kilmesi politikalar›n› s›n›f karakterleri gere¤i yeri-ne getirirlerken; faflist diktatörlü¤ün statükocuklikleriyle aralar›ndaki itifl kak›flta sermayenin gü-cünü arkalar›nda hissetmek ihtiyac›ndad›rlar.Bunda da henüz ters giden bir durum yoktur.

Emperyalist küreselleflme sald›r›s›n›n ivmekazand›¤› ’80’li y›llar›n sonu, ’90’l› y›llar›n bafllar›,Türkiye’de küçük tar›m›n ve emekçi köylülü¤üntasfiye politikalar›n›n da h›z kazand›¤› y›llar oldu.Kuflkusuz 1960’a kadar da bu politika, gel-gitlerlede olsa uygulana gelmifltir. 24 Ocak kararlar›n›nal›nd›¤› 1980 y›l› ise bu politikan›n yeni bir köfletafl› oldu. Toplumsal muhalefetin, faflist cunta ara-c›l›¤›yla t›rmand›r›lan devlet terörüyle bast›r›lmas›,iflbirlikçi tekelci burjuvaziye, tasfiye programlar›n›birer birer hayata geçirme olanaklar› sunmufl oldu.

Yüzde 70’ler oran›nda küçük üreticiden olu-flan tar›m nüfusu h›zla mülksüzleflip proletaryan›nsaflar›na kat›l›rken, tar›m, kapitalist çiftlikler ara-

90 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 91: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

c›l›¤›yla uluslararas› sermayeye göbe¤inden ba¤-land›. K›r boflalt›l›p, topraks›z köylüler büyük fle-hirlerin varofllar›nda açl›k ve sefalet içinde yafla-maya mahkum edildi.

1980 y›l›nda Türkiye nüfusunun yüzde 56’s›-n› oluflturan k›r nüfusu, 2000’de yüzde 35’leredüfltü. Buna ba¤l› olarak üretim alanlar›nda daazalmalar yafland›. ’90 y›l›nda 29 milyon hektarolan tar›m alan› 2000’li y›llarda 27 milyon hektaradüfltü. Bu oran ayn› zamanda topraklar›n, yo¤ungöçe ra¤men üretim d›fl› kalmad›¤›n›n, aksine bü-yük toprak sahiplerinin elinde merkezileflti¤inin,yani küçük üreticinin mülksüzleflip büyük topraksahiplerinin güçlendi¤inin de göstergesidir.

Ürün ihraç ve ithalat› aras›ndaki ters orant› dabu y›llarda belirginleflmifltir. 1996 y›l›ndan 2002y›l›na kadar tar›msal ürün sat›fl›yüzde 16 gerilemifl, son üç y›liçinde ise Türkiye’nin di¤er ül-kelerden ürün ithali yüzde 30artm›flt›r. 2002 y›l› sonunda olu-flan d›fl ticaret a盤› da yüzde40’lar› bulmufltur.

Destekleme ve yat›r›m ra-kamlar› aç›s›ndan da ayn› çar-p›kl›klar söz konusu.

’90’l› y›llarda 5-6 milyar do-lar› bulan tar›ma devlet deste¤i,2000’li y›llarda 1 milyar dolaradüflürüldü. Yat›r›mlar ise yüzde2,5’lerden yüzde 1’lere düflürül-dü. Emperyalist devletler ise300-350 milyar dolar civar›nda destek veriyorlartar›m sektörüne. Aradaki fark oldukça çarp›c›d›r.

Bu panoraman›n devam›nda, daha da somut-lay›p aç›kl›k kazand›rmak amac›yla belli bafll› sek-törleri tek tek ele alaca¤›z.

‹lk olarak, TEKEL’in özellefltirilmesi plan›ylagündemimizi yo¤un olarak iflgal eden, tütün sek-törünü görece¤iz.

9 Ocak 2001, 4733 say›l› tütün yasas› ile tü-tünde destekleme al›mlar› sona erdirildi ve sözlefl-meli üretime geçildi. Yani tüccarlara teslim edilenüretici, ancak onlar›n istedi¤i kadar üretmek zo-runda b›rak›ld›. Sözleflmeli üretim ilk olarak 2002y›l›nda uyguland›. Bu uygulama k›sa sürede sonuçvererek yaln›zca Ege bölgesinde 10 bin üreticininpiyasadan çekilmesine neden oldu. Bu y›l›n nisanay› bafllar›nda üreticinin elinde 10 bin ton dolay›n-da tütün kald›¤› belirtiliyor. May›s ay› bafllar›nda

ise üreticinin 50 trilyonluk tütünün ortada kald›¤›belirtiliyor.

Tütün mamüllerinin üretim, da¤›t›m ve sat›-fl›nda devlet tekeli 1986 y›l›nda kald›r›ld›. “B›rak›-n›z yaps›nlar, b›rak›n›z geçsinler”, “Türkiye’yi kü-çük Amerika yapaca¤›z” politikalar›n›n sonucu vegere¤i olarak... Böylece piyasa, uluslararas› sigaratekellerinin denetimine de sunulmufl oldu.

’90’l› y›llarda 500 bin ton tütün üreten Türki-ye, 2002 y›l›nda bunu 400 bin tona düflürdü. Ulus-lararas› tekellerin iste¤iyle kota s›n›rlamalar› geti-rerek, geçen y›l 161.3 bin ton olan üretim bu y›l155 bin tona düflürüldü. 2010 y›l›na gelindi¤indeise bu politikalarla, Türkiye’de ihtiyaç olan tütü-nün yüzde 65’i ithal edilmek zorunda kal›nacak.Yani 86 bin ton tütün ithal edilecek.

IMF ve Dünya Bankas›, TEKEL’in özellefltiril-mesi için canla baflla çal›fl›yor. Özellefltirmeyle bir-likte ise yüz binlerce aile (622 bin) geçim kayna¤›-n› kaybedecek. Toplam 23 bin 187 çal›flan› olanTEKEL, 14 Ekim’den bafllamak üzere 7 bin iflçisi-ni 2003 sonuna kadar zorunlu emekli etmeyi plan-l›yor. Kurumda 11 bin çal›flan›n da tazminat hak-lar›n›n s›f›rlanmas› hedefleniyor.

En karl› sektörlerin bafl›nda gelen tütünün ge-nel hali böyle.

F›nd›k sektörüne bakacak olursak yine ben-zer sonuçlarla karfl›lafl›r›z.

Hükümetle üreticiler aras›nda bu y›l, al›m fi-yatlar› üzerinden fliddetli tart›flmalar yaflan›yor.Devrimcilerin öncülü¤ünde f›nd›k mitingleri gele-ne¤ine de sahip üretici; flimdilik bu öncülüktenyoksun olarak tepkisini yine mitinglerle ortayakoymaya çal›fl›yor.

91TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu

Page 92: 15 - WordPress.com · Bir ad›m daha ileri gidip, Türk-Amerikan iliflkilerinde birin- ci dereceden güvenilir muhatap olarak art›k generallerin de¤il, sivil hükümetin, yani

AKP seçim zaman›nda f›nd›¤a 2 milyon tabanfiyat verece¤ini söyleyerek oy istedi. Hemen ard›n-dan da, önce al›mda da fiyat belirlemede de tekyetkili olan Fiskobirlik’i devre d›fl› b›rakarak veüreticiyi tüccarlarla karfl› karfl›ya getirerek al›m fi-yat›n› 1 milyon 650 bine kadar düflürdü.

Geçen y›l 600-650 bin ton üretilen f›nd›k, buy›l 450 bin ton civar›nda bekleniyor. Yani bu y›lf›nd›k piyasaya az miktarda sürüldü¤ü için pahal›olacak, fakat bundan üretici de¤il, ürünü ucuzaalan tüccar kazançl› ç›kacak.

Pamuk sektörüne bakacak olursak: Pamuk üreticisi de kota uygulamas› ve des-

tekleme k›s›nt›lar› ile karfl› karfl›ya. 2002 verilerine göre Türkiye’de 900 bin ton

pamuk üretilirken, 540 bin ton pamuk ithal edili-yordu. Buna karfl›n Çukurova’daki pamuk üretimi400 bin hektardan 150 bin hektara düflürülüyor.Kendi üretimini düflür, di¤er yandan ithalat› art›-rarak uluslararas› tekellere kaynaklar› peflkefl çek,mant›k bundan ibaret.

Türkiye’de pamuk üreticisi 5 cent’le destekle-nirken, ABD’de 48,5 cent, Yunanistan’da 202,8cent ve ‹spanya’da 246,7 cent ile destekleniyor.

Pancar sektörünü ele al›rken, söz konusu ne-oliberal politikalar› daha çarp›c› biçimde görmeflans›n› bulaca¤›z.

Türkiye’de 500 bin çiftçi ailesi pancar üreti-miyle u¤rafl›yor. Do¤rudan 8 milyon insan› ilgilen-diriyor. Y›ll›k üretimi 10-14 milyon ton aras›ndade¤ifliyor. Türkiye, Ortado¤u pancar flekeri üreti-minde yüzde 65 paya sahip. Tek bafl›na AB ülkele-rinin üretiminin yüzde 15’i kadar fleker üretiyor.

Tart›flma, fleker pancar› yerine niflasta bazl›fleker (NBfi) üretiminin desteklenip art›r›lmas›üzerinde flekilleniyor. Niflasta bazl› fleker, g›da vemeflrubat sanayinde yo¤un olarak kullan›l›yor.

Tayyip Erdo¤an’›n ABD ziyaretinde Bush veçeflitli mali kurulufllar, ABD tekeli Cargill’in önün-deki engellerin kald›r›lmas›n› istediklerinde, kastettikleri, NBfi’ye konulan kotan›n kald›r›lmas›yd›.AKP, yüzde 10 olan NBfi kotas›n›, ziyaretten bir ayönce yüzde 15’e çekti. NBfi ne kadar çok üretirse,pancar ve pancar flekeri üretimi de o kadar azal›-yor.

Azalt›lan üretimle birlikte 30 fleker fabrika-s›ndan 27’si kapanacak ve sektördeki 30 bin iflçiiflini kaybedecek.

Bu kararlar›n arkas›nda tahmin edilece¤i gibi

uluslararas› ve iflbirlikçi cola tekelleri var. Bu flir-ketler, kulland›klar› tatland›r›c›n›n (NBfi) ham-maddesi olan m›s›r› Macaristan, Romanya ve Bre-zilya’da kendi denetimlerindeki tar›m çiftliklerin-de üretiyorlar. Kendi ülkelerinde de¤il yani. Di¤erbir anlat›mla, üretimi art›r›lacak olan NBfi’in ham-maddesi olan m›s›r ithal edilmek zorunda.

Türkiye’de, flu anda NBfi üreten befl fabrikamevcut. Sektördeki en büyük paya ve en büyükfabrikaya Cargill-Ülker ortakl›¤› sahip. Cargill iseen büyük m›s›r tekeli. Ülker’in, Cargill ile ortakCola Turka’y› üretti¤i biliniyor. Baflbakan Erdo-¤an’›n da Cola Turka’c› oldu¤u biliniyor. Baflka birfley söylemeye gerek de kalm›yor zaten.

Gelelim oyunun en dikkat çekici yan›na:NBfi’nin imalat›nda kullan›lan m›s›r klasik ›slahmetodlar›yla de¤il, DNA’lar› ile oynanarak, genleriüzerinde çeflitli hayvan ve bakteri genleri ilave edi-lerek yetifltiriliyor. Do¤al olarak insan ve do¤a sa¤-l›¤› aç›s›ndan ciddi tehlikeler bar›nd›r›yor.

Ne var ki, emperyalist devletler (ABD, Alman-ya, Fransa), kendi ülkelerinde fleker pancar› ve fle-ker kam›fl› üretimini ve fleker sanayiini her y›l art›-rarak desteklerken, NBfi üretim kotalar›n› yasalarile s›n›rlamaktalar (emekçi dostlar› olduklar›ndande¤il elbette). Böylece kendi ülkelerinde riski enaza indirirlerken Türkiye gibi yeni sömürge ülke-lere de IMF arac›l›¤›yla tam tersini dayat›yorlar.

NBfi kotalar› ABD’de yüzde 2, Avrupa’da yüz-de 1 iken Türkiye’de yüzde 15’e ç›kart›l›yor. 15 ABülkesinin NBfi üretimi 300 bin ton iken Türkiyetek bafl›na bu miktar›n üretimine flu anda izin ve-riyor.

Ele al›nan sektörlere ek olarak baflkaca ör-nekler de incelenebilir, incelenmelidir. Hem ge-nel mant›k verilen örneklerden a盤a ç›kt›¤› için,hem de kaynak edinimindeki s›k›nt›lar nedeniylekendimizi böylece s›n›rlamak zorunda kald›k.Her halükarda vard›¤›m›z sonuç, emperyalizminve onun iflbirlikçisi tekelci burjuvazinin emekçiköylülü¤ü sistemli biçimde y›k›ma u¤ratt›¤› vedünya tar›m›n› kirli, sömürgen ellerinde merkezi-lefltirdikleridir.

Madalyonun di¤er yüzünde ise, esas konufl-mas› gerekenlerin, konuflmaya bafllam›fl olmas›vard›r.n

92 TTEEOORR‹‹DDEE do¤rultu