6
Ahmet Hamdi ATALAY Ekim’2012 1/6 2023 Yılına Doğru Daha Güçlü Ve Rekabetçi Bir Türkiye İçin Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) Dünya Ekonomik Forumu 2012-2013 Küresel Rekabet Raporu’na göre Türkiye 144 ülke arasında 43. Sırada. Avrupa’da ülkelerinin rekabet gücleri arasındaki farklılık giderek artmaktadır. ABD’nin sıralamadaki yeri düşüsede dünyanın en yenilikçi ekonomisi olma özelliği devam etmektedir. Hindistan ve Rusya’nın rekabet gücünde düşerken, Çin gelişmekte olan ülkeler içinde en rekabetçi ülkedir. Raporda Türkiye ile ilgili değerlendirmeye göre; Türkiye, 2011 itibariyle satın alma gücü paritesine göre 778.1 milyar ABD dolarlık GSYİH büyüklüğüne, kişi başına 10.522 ABD dolarlık gelire, GSYİH olarak dünya toplamında %1.36’lık bir paya sahiptir. 2012-2013 dönemi Küresel Rekabetçilik Endeksi hesaplamalarına göre Türkiye 144 ülke arasında 43. sıradadır. Türkiye bir önceki yıl 142 ülke arasında 59., ondan önceki yılda ise 139 ülke arasında ise 61. Sırada yer almaktaydı. Küresel Rekabetçilik Endeksi’nin içinde bulunan bileşenler arasında en iyi performans pazar büyüklüğü kaleminde gösterilmektedir. Pazar büyüklüğünde en rekabetçi 15. ekonomi olurken, en kötü performans 124. sıra ile işgücü piyasasının etkinliği kaleminde görülmektedir. Aşağıdaki tablo, Küresel Rekabetçilik Endeksi’nin hesaplanmasında kullanılan bileşenlerin bir bölümünde Türkiye’nin yeri hakkında bilgi vermektedir. Tabloda da görüldüğü üzere; bir önceki yıla göre en önemli iyileşmeler kurumsal yapılanma, sağlık ve ilköğretim, emtia-mal piyasalarının etkinliği, mali piyasaların gelişmişliği, makroekonomik ortam, işgücü piyasaları endekslerinde görülmektedir. Rekabetçilik Endeksi Bileşeni 2012 Türkiye Sıralaması (144 Ülke) Kurumsal yapılanma 64 Altyapı 51 Sağlık ve ilköğretim 63 Yüksek öğretim ve işbaşında eğitim 74 Emtia-Mal piyasalarının etkinliği 38 Pazar büyüklüğü 15 İnovasyon 55 İşgücü piyasaları 124 Makroekonomik ortam 55 Mali piyasaların gelişmişliği 44 Dünya Ekonomik Forumu Küresel Bilgi Teknoloji Raporu’na göre Türkiye’nin 142 ülke arasında 52. sırada. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından 11. defa yayımlanan Küresel Bilgi Teknolojisi Raporu; bilişim teknolojilerinin ekonomi ve toplum üzerinde yarattığı dönüşüme yol açan etki üzerine odaklanıyor. Raporda Bilgi ve İletişim Teknolojilerini ilgilendiren sosyal ve ekonomik parametreler ışığında, bir ülkenin rekabet gücünü etkileyen Birbiriyle Bağlantılı Olma (Connected) ve Hazırlık Endeksi (Networked Readiness Index-NRI) temelinde bir sıralama yapılmaktadır. 142 ülke içinde Türkiye’nin 52. sırada yer aldığı listede İsveç birinci sırayı almakta, ardından Singapur ve Finlandiya gelmektedir. İlk 20 de yer alan ülkelerin önemli kısmının Bilgi ve İletişim Teknolojilerinde iyi bir kullanıcı olmanın yanında aynı zamanda bu teknolojileri geliştiren ve üreten ülkeler olmaları dikkat çekicidir. Kuzey Avrupa ülkelerinin Bilgi Çağının öncü ülkeleri olduğunun altı çizilmektedir. 8. sırada yer alan ABD, politika ve düzenleyici ortamdaki bazı sorunları nedeniyle, altyapıdaki gelişmişliğine rağmen daha yukarıya çıkamamaktadır. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS

2023 yılına doğru daha güçlü ve rekabetçi bir türkiye i̇çin bi̇t

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: 2023 yılına doğru daha güçlü ve rekabetçi bir türkiye i̇çin bi̇t

Ahmet Hamdi ATALAY Ekim’2012 1/6

2023 Yılına Doğru Daha Güçlü Ve Rekabetçi Bir Türkiye İçin

Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT)

Dünya Ekonomik Forumu 2012-2013 Küresel Rekabet Raporu’na göre Türkiye 144 ülke arasında 43. Sırada.

Avrupa’da ülkelerinin rekabet gücleri arasındaki farklılık giderek artmaktadır.

ABD’nin sıralamadaki yeri düşüsede dünyanın en yenilikçi ekonomisi olma özelliği devam etmektedir.

Hindistan ve Rusya’nın rekabet gücünde düşerken, Çin gelişmekte olan ülkeler içinde en rekabetçi ülkedir.

Raporda Türkiye ile ilgili değerlendirmeye göre; Türkiye, 2011 itibariyle satın alma gücü paritesine göre 778.1

milyar ABD dolarlık GSYİH büyüklüğüne, kişi başına 10.522 ABD dolarlık gelire, GSYİH olarak dünya

toplamında %1.36’lık bir paya sahiptir.

2012-2013 dönemi Küresel Rekabetçilik Endeksi hesaplamalarına göre Türkiye 144 ülke arasında 43. sıradadır.

Türkiye bir önceki yıl 142 ülke arasında 59., ondan önceki yılda ise 139 ülke arasında ise 61. Sırada yer

almaktaydı. Küresel Rekabetçilik Endeksi’nin içinde bulunan bileşenler arasında en iyi performans pazar

büyüklüğü kaleminde gösterilmektedir. Pazar büyüklüğünde en rekabetçi 15. ekonomi olurken, en kötü

performans 124. sıra ile işgücü piyasasının etkinliği kaleminde görülmektedir.

Aşağıdaki tablo, Küresel Rekabetçilik Endeksi’nin hesaplanmasında kullanılan bileşenlerin bir bölümünde

Türkiye’nin yeri hakkında bilgi vermektedir. Tabloda da görüldüğü üzere; bir önceki yıla göre en önemli

iyileşmeler kurumsal yapılanma, sağlık ve ilköğretim, emtia-mal piyasalarının etkinliği, mali piyasaların

gelişmişliği, makroekonomik ortam, işgücü piyasaları endekslerinde görülmektedir.

Rekabetçilik Endeksi Bileşeni 2012 Türkiye Sıralaması (144 Ülke)

Kurumsal yapılanma 64

Altyapı 51

Sağlık ve ilköğretim 63

Yüksek öğretim ve işbaşında eğitim 74

Emtia-Mal piyasalarının etkinliği 38

Pazar büyüklüğü 15

İnovasyon 55

İşgücü piyasaları 124

Makroekonomik ortam 55

Mali piyasaların gelişmişliği 44

Dünya Ekonomik Forumu Küresel Bilgi Teknoloji Raporu’na göre Türkiye’nin 142 ülke arasında 52. sırada.

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından 11. defa yayımlanan Küresel Bilgi Teknolojisi Raporu; bilişim

teknolojilerinin ekonomi ve toplum üzerinde yarattığı dönüşüme yol açan etki üzerine odaklanıyor. Raporda Bilgi

ve İletişim Teknolojilerini ilgilendiren sosyal ve ekonomik parametreler ışığında, bir ülkenin rekabet gücünü

etkileyen Birbiriyle Bağlantılı Olma (Connected) ve Hazırlık Endeksi (Networked Readiness Index-NRI)

temelinde bir sıralama yapılmaktadır.

142 ülke içinde Türkiye’nin 52. sırada yer aldığı listede İsveç birinci sırayı almakta, ardından Singapur ve

Finlandiya gelmektedir. İlk 20 de yer alan ülkelerin önemli kısmının Bilgi ve İletişim Teknolojilerinde iyi bir

kullanıcı olmanın yanında aynı zamanda bu teknolojileri geliştiren ve üreten ülkeler olmaları dikkat çekicidir.

Kuzey Avrupa ülkelerinin Bilgi Çağının öncü ülkeleri olduğunun altı çizilmektedir.

8. sırada yer alan ABD, politika ve düzenleyici ortamdaki bazı sorunları nedeniyle, altyapıdaki gelişmişliğine

rağmen daha yukarıya çıkamamaktadır. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan BRICS

Page 2: 2023 yılına doğru daha güçlü ve rekabetçi bir türkiye i̇çin bi̇t

Ahmet Hamdi ATALAY Ekim’2012 2/6

ülkelerinin genel rekabetçilik düzeylerindeki yükselmeye rağmen, daha gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldıklarında

söz konusu endeks temelinde yapılan sıralamada aşağı düzeylerde bulunmaktalar. World Economic Forum

Networked Readiness Report 2012’den alınan aşağıda tabloda ilk 10 ülke, Türkiye ve bazı ülkelerin 142 ülke

içindeki sıralaması verilmektedir.

2012 Sıralamasındaki Yeri (142 Ülke)

Ülke

1. İSVEÇ

2. SİNGAPUR

3. FİNLANDİYA

4. DANİMARKA

5. İSVİÇRE

6. HOLLANDA

7. NORVEÇ

8. ABD

9. KANADA

10. İNGİLTERE

20. İSRAİL

51. ÇİN

52. TÜRKİYE

56. RUSYA

65. BREZİLYA

72. GÜNEY AFRİKA

76. MEKSİKA

Yukarıda özetlenen değerlendirme ve indeksler, dünyanın 17. büyük ekonomisi olan Türkiye’nin gerek

rekabetçilikte ve gerekse Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) alanında bu sıralamanın oldukça uzağında olduğunu

göstermektedir. BİT alanında hala önemli ölçüde kullanıcı konumundaki Türkiye’nin dünya sıralamalarında daha

yukarılara çıkabilmesi, aynı zamanda bu teknolojileri geliştirip üretebilmesiyle mümkündür.

Rekabetçiliğin en önemli unsurlarının başında gelen yenilikçilik (inovasyon), katma değer yaratmanın ve

ekonomik büyümenin de en temel unsurlarından biridir. Yenilikçilik aynı zamanda araştırma ve geliştirme

(ARGE) çalışmalarının bir sonucudur. Bu nedenle daha nitelikli ve rekabetçi bir ekonomiye sahip olmak için çoğu

ülkede ARGE çalışmaları devlet tarafından teşvik edilmekte ve desteklenmektedir.

Ülkemizde de son yıllarda ARGE ve Yenilikçilik konusunda önemli ölçüde farkındalık oluşmuş, siyasi otoritenin

güçlü ve görünür desteği ile önemli mesafe alınmıştır. 5746 sayılı ARGE kanunu bu konuda bir dönüm noktasıdır.

Türkiye, özellikle 2005 yılından itibaren önemli ölçüde kaynak tahsis etmiş ve teşvik/destek mekanizmaları

oluşturmuştur. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Tübitak başta olmak üzere çok sayıda kurum ve kuruluş

tarafından ARGE çalışmaları desteklenmektedir.

Page 3: 2023 yılına doğru daha güçlü ve rekabetçi bir türkiye i̇çin bi̇t

Ahmet Hamdi ATALAY Ekim’2012 3/6

Sıralanan tüm bu gelişmeler sonucu ülkemizde ARGE harcamalarının Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya oranı her geçen

gün artmaktadır. Ancak uzun zamandır devam eden artış eğilimine rağmen ancak %1’ler cıvarına ulaşabilen bu

değer gelişmiş yenilikçi ülkelerin oldukça uzağındadır.

Devletimiz tarafından ortaya konan dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri olma vizyonu çerçevesinde ARGE

harcamalarının Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya oranının %3’e çıkartılması hedefi oldukça çarpıcı ve iddialı bir

hedeftir. Bu hedefe ulaşılması halinde Türkiye’nin dünya üzerindeki konumu ve ağırlığı tamamen değişecektir.

Bu hedefi gerçekleştirmek ve daha yüksek değer yaratıp daha hızlı büyüyen bir ekonomi olmak için birçok kurum

ARGE faaliyetlerinin teşvik edilip desteklenmesine ilişkin düzenlemeler yapmaktadır. Bu kurumlardan biri de

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığıdır.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim sektöründe ülkemizin küresel alanda daha rekabetçi bir seviyeye ulaşması için 5809

sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) gelirlerinin %20’sinden

oluşan ve BIT alanındaki ARGE projelerini desteklemek üzere yıllık yaklaşık 200 milyon TL kaynak

ayrılmaktadır.

Yenilikçi ve Sürdürülebilir bir ekonomi için bazı sektörler diğerlerine göre daha büyük öneme hatta bazıları stratejik öneme sahiptir. Avrupa Komisyonu tarafından yapılan bir çalışmadan alınan aşağıdaki gösterimden de

anlaşılacağı üzere bu sektörlerin başında Bilgi Teknolojileri ve İletişim gelmektedir.

Page 4: 2023 yılına doğru daha güçlü ve rekabetçi bir türkiye i̇çin bi̇t

Ahmet Hamdi ATALAY Ekim’2012 4/6

Kaynak: ICT and e-Business for an Innovative and Sustainable Economy, 2010, Avrupa Komisyonu

Sağlanacak destekler planlanırken doğru alanların seçilmesi hem kaynakların etkin kullanımı hem de Türkiye’nin

daha ileriye taşınması açısından son derece önemlidir. Bu nedenle, UDH Bakanlığı tarafından böyle önemli

miktardaki bir kaynağın tamamen Bilgi Teknolojileri ve İletişim alanındaki ARGE projelerini desteklemek üzere

kullanılacak olması son derece isabetlidir. Buna ilişkin beklenen düzenleme gerçekleştirilmiş, Bakanlık’ta bu

faaliyetleri yürütmek üzere bir Genel Müdürlük kuruluş aşamasındadır.

Elektronik haberleşme, uzay ve havacılık sektöründe yerli tasarım ve üretime yönelik araştırma, geliştirme ve eğitim

faaliyetlerine destek sağlayan yönetmelik Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından 12 Eylül 2012

tarih ve 28409 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

Yönetmeliğin amacı; elektronik haberleşme, uzay ve havacılıkla alanında yerli tasarım ve üretime yönelik araştırma,

geliştirme ve eğitim faaliyetlerine ilişkin projelerin desteklenmesidir.

Yönetmelikte birinci başvuru dönemi 1 Ocak-31 Ocak, ikinci başvuru dönemi 1 Mayıs-31 Mayıs, üçüncü başvuru

dönemi ise 1 Eylül-30 Eylül olarak belirlenmiş. Bakanlık her yıl için destekleyeceği öncelikli proje konularını

belirleyerek ve o takvim yılı öncesinde internet sitesinde yayınlayarak duyuracak. Proje bazlı destekte proje süresi

azami 36 ay, destekleme oranı %100 olacaktır.

Elektronik haberleşme sektöründe destek üst limiti 10 milyon TL, uzay ve havacılık alanında ise 20 milyon TL dir.

Destek kararı verilen projeler İzleme Raporu ve Gerçekleşme Raporu ile Bakanlık tarafından düzenli olarak

incelenecek.

Desteklenecek sektörler ise şöyle tanımlanıyor;

Elektronik haberleşme sektörü: Elektronik haberleşme hizmeti verilmesi, elektronik haberleşme şebekesi sağlanması,

elektronik haberleşme cihaz ve sistemlerine yönelik üretim, ithal, satış ve bakım-onarım hizmetlerinin yürütülmesi ile

kara, hava, deniz ve demiryolu ulaştırması alanında akıllı ulaşım ve trafik yönetim sistemleri, sinyalizasyon sistemleri,

telematik sistemleri ve otomasyon sistemlerine yönelik ürün, sistem, hizmet sunumu ve bunların bakım-onarım

hizmetlerinin yürütülmesiyle ilgili sektör.

Havacılık ve uzay sektörü: Havacılık ve uzay ürün, sistem ve hizmetlerine yönelik teknolojiler geliştiren ya da bu

teknolojileri kullanarak ürün, sistem ve hizmet geliştiren veya üreten sektör.

Detayları Destek Sözleşmesi'nde belirlenecek olan desteklenen harcama kalemleri ise şunlar;

- Proje yöneticisi ve projede görev alan teknik personele ödenen ücretler

- Alet, makine, teçhizat, yazılım ve donanım giderleri

- Danışmanlık ve eğitim hizmeti alım giderleri

- Ulusal patent tescili, faydalı model tescili ve endüstriyel tasarım tescili ile ilgili giderler.

Page 5: 2023 yılına doğru daha güçlü ve rekabetçi bir türkiye i̇çin bi̇t

Ahmet Hamdi ATALAY Ekim’2012 5/6

- Projede kullanılan malzeme giderleri

- Laboratuvar test ve analiz raporları ile ilgili giderler

Yönetmelik kapsamında alımı desteklenen alet, teçhizat, makine, yazılım, donanım, malzeme ve sitemlerin mülkiyetinin

kime ait olacağı, projenin bitiminde Bakanlığa devredilip edilmeyeceği ile proje sonucunda ortaya çıkacak fikri, ticari

üren ve patent gibi hakların mülkiyeti v.b. hususlar destek sözleşmesinde belirtilecek.

Bilgi ve İletişim Teknolojileri alanı ya da kanundaki tanımıyla Elektronik Haberleşme sektörü için son derece

sevindirici ve umut verici olan bu gelişmenin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

Düzenlemeler tabii ki iyi olmak durumundadır, ancak düzenlemeler nekadar iyi olursa olsun uygulamalar aynı

seviyeyi tutturamaz ise beklenen faydanın sağlanamayacağı da açıktır. Son yıllarda yapılan tüm iyi niyetli

gayretlere rağmen Türkiye’nin BİT konusunda hakettiği ve potansiyelinin gerektirdiği yere ulaşamaması bu

konuda uygulamaya ilişkin bazı sorunların olduğu anlamına gelmektedir.

Bunların başında aşırı bürokratik, önem derecesi, zaman ve para gözetmeyen tutumlar ve belli bir hedefi olmayan

yaklaşımlar gelmektedir. Oysa kaynaklar kısıtlı, gelişmeler hızlı ve rekabet yok edici bir şiddette seyretmektedir.

Dünya ile birlikte ülkemizde de kullanım alanları ve kullanıcı sayısındaki artış yanında, özellikle görüntü (video)

temelli içeriklerdeki artış nedeniyle mevcut erişim (access) ve iletim (transmission) altyapıları oluşan talebi

karşılamakta zorlanmakta, daha yüksek bant genişliği sağlayan yeni nesil teknolojileri gündeme getirmektedir.

Telekomunikasyon dünyasında gerek Sabit ve gerekse Mobil pazarda hemen hemen her 10 yılda bir Teknolojik

açıdan yeni bir çığır açılmaktadır. Sabit pazarda bu yeni çığır “Fiber – FTTx”, Mobil pazarda ise “4G” olarak

adlandırılmaktadır. Yeni nesil olarak kabul edilen bu teknolojilerin her ikisinin de ortak yanlarını “daha fazla

band genişliği (geniş bant)” ve “uçtan uca IP” olarak özetlemek mümkündür.

İnternet ile birlikte Bilişim altyapıları birbirine bağlı şebekelerden tüm dünyayı saran tek bir şebekeye dönüştü.

Bulut adı verilen bu yapı “Bulut Bilişim” olgusunu gündeme getirdi. Bu evrimin bir yansıması olarak “Siber

Güvenlik” en önemli sorunların başına oturmuş durumda.

Tüm bu gelişmeler bir yandan küreselleşmeyi, diğer yandan yerelleşmeyi öne çıkarmaktadır. Artık ya tüm bu

gelişmelerin seyircisi ve kullanıcısı olmak durumundasınız yada bu gelişmelere katkı sağlayan ve değer üreterek

varlığını sürdürülebilir kılan olacaksınız. Özellikle güvenlik konusu, asla başkalarına havale edilemeyecek,

mutlaka yerli teknoloji ve çözümlerin geliştirilmesi gereken stratejik bir alan olarak öne çıkmaktadır.

80’li yıllarda ülkemizde telekomunikasyon altyapılarının yaygınlaştırılması ve sayısallaştırılması tüm dünyanın

dikkatini çekecek ölçüde hızlı ve başarılı bir şekilde gerçekleştirilebilmişti. Üstelik bu oluşturulan çok başarılı bir

devlet politikası sayesinde yerli kaynaklarla, önemli ölçüde yerli katma değer ve istihdam yaratılarak

başarılabilmişti. Bu politika sayesinde ülkemizde telekomunikasyon alanında tasarımdan üretime başarılı işlere

imza atan NETAŞ, TELETAŞ gibi önemli firmaların ortaya çıkması mümkün olabilmişti.

Geçmişte bunu başarabilen Türkiye, bugün sahip olduğu çok daha yüksek imkan ve potansiyeli ile aynı başarıyı

tekrarlayabilir hatta daha iyisini de yapabilir durumdadır. Arefesinde bulunduğumuz telekomunikasyonun bu yeni

çığırını, sadece teknolojiyi çok iyi kullanan değil aynı zamanda geliştiren ve üreten bir ülke olarak karşılamamız

mümkündür.

Harcanan kaynak ve eforlardan en yüksek faydayı sağlamak, Türkiye’yi daha güçlü ve rekabetçi bir yapıya

kavuşturmak için Bilgi Teknolojileri ve İletişim alanında yapılması gereken ARGE ve yerli üretim konularında

görüş ve önerilerim şunlardır;

Elektronik haberleşme alanında üreten bir ülke olabilmemiz için;

- Kamu alım düzenleme (KIK kanunu ve ilgili yönetmelikleri) ve uygulamaları yerli fikri mülkiyet ve yerli

üretimi teşvik edecek şekilde yeniden düzenlenmelidir,

- Belli büyüklüğü aşan kamu alımlarına yerli katkı zorunluluğu getirilmelidir (Netaş, Teletaş ve Simko gibi

firmaların ortaya çıkması 80’li yıllarda PTT’nin techizat alımlarında %40’lara varan yerli katkı zorunluluğu

uygulaması sayesinde olmuştur),

- İmtiyaz Sözleşmesi ile yetkilendirilmiş elektronik haberleşme işletmecilerinin (Turk Telekom, Turkcell, Vodafone ve Avea) alım politikaları yerli fikri mülkiyet ve yerli üretimi teşvik edecek hale getirilmelidir,

o Yerli fikri mülkiyet içeren ve/veya yerli üretim ürünlerin alımlarında vergi avantajı sağlanabilir,

Page 6: 2023 yılına doğru daha güçlü ve rekabetçi bir türkiye i̇çin bi̇t

Ahmet Hamdi ATALAY Ekim’2012 6/6

o Yerli fikri mülkiyet içeren ve/veya yerli üretim ürünlerin alımlarında kamu bankalarından kredi

avantajı sağlanabilir,

- Türkiye’nin yabancı ülkelere açtığı kredilerde Türk firmalarından mal alma koşulu getirilmelidir,

- Türkiye’nin yurtdışı temsilcilikleri, Türk firma ve ürünlerinin pazarlama ağının bir parçası haline

getirilmelidir,

- Belli büyüklüğü aşan uluslararası ihalelere açık kamu alımlarında (Savunma sanayii alımlarında olduğu gibi)

OFFSET zorunluluğu getirilmelidir.

Elektronik haberleşme alanında teknoloji geliştiren bir ülke olabilmemiz için;

- Mevzuatta ARGE kavramı, Araştırma ve Geliştirmeyi ayrı ayrı ve net bir şeklide tarif edecek şekilde

tanımlanmalı, destek ve teşvik sistemleri bu ayrımı gözetir bir yapıya kavuşturulmalıdır,

- Temel teknolojilerin Araştırılması (research) ağırlıklı olarak, TÜBİTAK başta olmak üzere Araştırma

kurumları ve Üniversiteler tarafından yapılacak şeklide organize edilmeli, destek ve teşvik programları bu

doğrultuda dağıtılmalıdır,

- TÜBİTAK’ın fonksiyonu ve organizasyon yapısı buna uygun hale getirilmeli, kamu kaynağı ve gücünü

kullanan TÜBİTAK piyasadaki firmalar ile değil dünyadaki benzerleri ile rekabet eder hale getirilmelidir,

- Araştırma merkezlerince ortaya çıkartılan temel teknolojilerin ürünleştirilmesi, bu merkezler ile sektör

firmaları arasında oluşturulacak işbirlikleri sayesinde gerçekleştirilmelidir,

- Ürün geliştirme (development), sektör firmalarının işi olmalı, kamu kaynağı ve gücünü kullanan ve piyasa

rekabeti ile varlığını sürdürmeyen hiç bir kuruluş bu konuda faaliyet göstermemelidir,

- ARGE destek ve teşvikleri bu çerçevede ve belirlenmiş hedef teknolojileri destekleyecek şeklide, kaynakları

verimli ve etkin kullanma prensibi doğrultusunda kullanılmalıdır,

- Teşvik ve destek sistemleri önden gelen (proaktif) hale getirilmeli, süreçler kolaylaştırılıp hızlandırılmalıdır,

- AB, Dünya Bankası vb. uluslararası fonların ülkemiz adına daha etkin kullanılabilmesi için belirlenecek bir

kurum (örneğin Sanayi Bakanlığı), sektör firmaları için yol gösterici ve danışman gibi fonksiyon

göstermelidir,

- Yeterli sayıda ve yetkinlikte ARGE personeli yetiştirmek üzere Üniversite müfredatları, Tez konuları, Yüksek

Lisans ve Doktora programları ile Sertifika programları sektör temsilcilerinin de görüş ve katkısı alınarak

belirlenmelidir,

Elektronik haberleşme alanında belli teknolojilerde önder ülkelerden biri olabilmemiz için;

- Önümüzdeki on yılın temel teknolojileri olarak ortaya çıkan telli alanda FİBER (FTTx), tesiz alanda LTE

(4G) stratejik alanlar olarak belirlenmeli,

- Yerli IP anahtarlama (Soft switch) ürünlerinin geliştirme ve üretimi teşvik edilmeli, kullanımı

özendirilmelidir,

- Yeni nesil (4G) tesiz teknolojisine (LTE) geçiş bir zorunluluk olduğundan, şimdiden buna ilişkin baz

istasyonu (BTS) ve kontrol birimlerinin (RNC) ürünlerinin geliştirme ve üretimi teşvik edilmeli, bu ürünleri

geliştirme yetkinliğine sahip yerli firmalar arasında rekabet öncesi işbirlikleri ile buna ilişkin yerli endüstriyi

oluşturacak eko-sistem oluşturulmalıdır,

- LTE’ye geçiş yapacak GSM işletmecilerinin yerli ürünleri kullanımı teşvik ve belli oranda zorunlu

kılınmalıdır,

- Genişbant telsiz erişim gerektiren gerçek zamanlı uzaktan görüntü aktarımı/izleme (MOBESE gibi)

uygulamalar ile Kamu güvenliği ve acil durum haberleşme sistemlerinde yerli geliştirilecek bu teknolojiler

kullanılmalıdır,

Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisinden biri olabilmesi için tüm yukarıda

sayılanların yanında;

- Yüksek verimlilik ve çeviklikleri ile öne çıkan KOBİ’lerin teknolojik yetkinlik ve derinlikleri arttırılmalı,

daha yüksek katma değerli alanlara yönlendirilmeleri sağlanmalıdır,

- Türkiye Elektronik haberleşme endüstrisini 2023’lü yıllara taşıyacak uluslararası rekabet edebilir yetkinlik ve

büyüklükte birden çok “ulusal şampiyon” (Ericsson, Nokia, Samsung vb. örnekler gibi) firmaların ortaya

çıkması sağlanmalıdır.