104
[i] 21. YÜZYIL AĞUSTOS 2011 - SAYI 32 ‹çindekiler Prof. Dr. Meltem CANİKOĞLU Yapay Gündeme Yapay Başlık: Yeni Anayasa . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .1 Türkiye’de adı “Kürt sorunu” olarak konulan sorunun çözümü için yeni devlet, yeni anayasa, yeni anayasa ile inşa edilecek yeni hukuk düzeni, bu hukuk düzeni içinde sorunu çözmesi beklenen haklar ve özgürlükler reformu konu- şuluyor. Yani bir yurttaşlar toplumunun değil, bir yurttaşlar kesiminin dayattığı gündem üzerindeyiz. Bir anayasanın meşru bir anayasal yönetimin rehberi sayılabilmesi için taşıması gereken özellikler, 2007’den beri duvarları adım adım örülen yeni anayasa hamlesinde bulunmamaktadır. Anayasa için gereken toplumsal uzlaşmanın dinamiği de te- rör ve şiddet olamaz. Sadi SOMUNCUOĞLU “Yeni” Anayasa Tartışmalarının Şifreleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .11 Makalede anayasa kavramı üzerinde durulmuş, TBMM’de çoğunluğu olan partinin “yeni” anayasa yapma yetkisi olabilir mi sorusuna cevap aranmıştır. Tartışmaların eksenini teşkil eden, etnik bir referans olduğu iddiasıyla “Türk milleti” kavramının anayasadan çıkarılması ve yerine “çok ırklı ortaklık devleti” kurulmasının yolunu açacak olan “Türkiye vatandaşlığı” ibaresini koyma gayretlerinin uluslararası hukuktaki yeri irdelenmiş; bu bağlamda “Renksiz”, “İdeolojisiz” ve “Kimliksiz” anayasa söylemine açıklık getirilmiştir. Emperyal güçler ve bölücü terör örgütü PKK’nın “sıfırdan” anayasa ihtiyacının hangi ölçülerde örtüştüğü ele alınmıştır. İskender ÖKSÜZ Türk Millî Egemenliği Sona Ererken: Onlar Millet, Biz Değiliz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .21 Fransa, Almanya, İspanya, Yunanistan Anayasaları’nda bu devletlerin Fransız, Alman, İspanyol ve Elen devletleri olduğu belirtilmektedir. Buna karşılık Türkiye’de yeni bir anayasa ile devletin tarifinden Türk kelimesinin tamamen çıkarılması talep edilmekte, ‘Türk’ün Avrupa milletleri gibi bir millet değil, bir etnik grup olduğu ve ‘dikdörgen Anadolu mozaiği’nde Türk’ten başka ve ona eşdeğer düzinelerce etnisitenin yaşadığı ileri sürülmektedir. Bu hete- rojen etnik mozaik devletin sınırları da belirsizdir. Siyasî açıdan böylesi bir coğrafya, bir imparatorluğa tabi bir böl- ge tarifine uygundur. Yrd. Doç. Dr. Yağmur SAY Kurtuluş ve Kuruluş Anayasalarında “Türk” Kavramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .27 Sened-i İttifak ve Tanzimat Fermanları ile ilk Osmanlı-Türk anayasası diyebileceğimiz Kanun-i Esasi’nin hazırlan- ması Türk çağdaşlaşmasının önemli köşe taşlarıdır. 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun en yenilikçi ve en önemli il- kesi, “Milli Egemenlik” ilkesidir. 1924 Anayasası ile modern devletin temeli olan “Millî Devlet” anlayışına geçilmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmış ve değişmez temel değerleri benimsenmiştir. Böylelikle devrimsel bir ni- teliğe sahip Türk modernleşmesine çok önemli katkılar yapılmıştır. Makale, kurtuluş ve kuruluş döneminin anayasa- larını ve "Türk" kimliğinin anayasalara girişini incelemektedir. Prof. Dr. Haydar ÇAKMAK Arap Baharı ve Batı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .35 Tunus ile başlayıp Mısır, Yemen, Libya ve Suriye ile devam eden halk ayaklanmaları ile Arap ülkeleri bir yıldır kay- namaktadır. Ayaklanmaların Arap halklarının kendi organizasyonu ve hür iradesiyle başlayıp başlamadığı sorunsalı, yaşananların yönünü belirleyecektir. Arap ülkelerindeki rejim değişiklikleri, yeni bir emperyalizm çağının başlangıcı gibi görünmektedir. ABD, İngiltere ve Fransa demokrasi getirme taktiğine başvurunca karşılarında sadece Rusları ve Çinlileri değil bu oyunun dışında kalan Almanya, İtalya ve İspanya gibi ülkeleri ve İran’ı buldular. Bilim, Birlik, Barış

21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

[i]

21.YÜZYIL

AĞUSTOS 2011 - SAYI 32

‹çindekiler

Prof. Dr. Meltem CANİKOĞLUYapay Gündeme Yapay Başlık: Yeni Anayasa . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .1Türkiye’de adı “Kürt sorunu” olarak konulan sorunun çözümü için yeni devlet, yeni anayasa, yeni anayasa ile inşaedilecek yeni hukuk düzeni, bu hukuk düzeni içinde sorunu çözmesi beklenen haklar ve özgürlükler reformu konu-şuluyor. Yani bir yurttaşlar toplumunun değil, bir yurttaşlar kesiminin dayattığı gündem üzerindeyiz. Bir anayasanınmeşru bir anayasal yönetimin rehberi sayılabilmesi için taşıması gereken özellikler, 2007’den beri duvarları adımadım örülen yeni anayasa hamlesinde bulunmamaktadır. Anayasa için gereken toplumsal uzlaşmanın dinamiği de te-rör ve şiddet olamaz.

Sadi SOMUNCUOĞLU“Yeni” Anayasa Tartışmalarının Şifreleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .11Makalede anayasa kavramı üzerinde durulmuş, TBMM’de çoğunluğu olan partinin “yeni” anayasa yapma yetkisiolabilir mi sorusuna cevap aranmıştır. Tartışmaların eksenini teşkil eden, etnik bir referans olduğu iddiasıyla “Türkmilleti” kavramının anayasadan çıkarılması ve yerine “çok ırklı ortaklık devleti” kurulmasının yolunu açacak olan“Türkiye vatandaşlığı” ibaresini koyma gayretlerinin uluslararası hukuktaki yeri irdelenmiş; bu bağlamda “Renksiz”,“İdeolojisiz” ve “Kimliksiz” anayasa söylemine açıklık getirilmiştir. Emperyal güçler ve bölücü terör örgütü PKK’nın“sıfırdan” anayasa ihtiyacının hangi ölçülerde örtüştüğü ele alınmıştır.

İskender ÖKSÜZTürk Millî Egemenliği Sona Ererken: Onlar Millet, Biz Değiliz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .21Fransa, Almanya, İspanya, Yunanistan Anayasaları’nda bu devletlerin Fransız, Alman, İspanyol ve Elen devletleriolduğu belirtilmektedir. Buna karşılık Türkiye’de yeni bir anayasa ile devletin tarifinden Türk kelimesinin tamamençıkarılması talep edilmekte, ‘Türk’ün Avrupa milletleri gibi bir millet değil, bir etnik grup olduğu ve ‘dikdörgenAnadolu mozaiği’nde Türk’ten başka ve ona eşdeğer düzinelerce etnisitenin yaşadığı ileri sürülmektedir. Bu hete-rojen etnik mozaik devletin sınırları da belirsizdir. Siyasî açıdan böylesi bir coğrafya, bir imparatorluğa tabi bir böl-ge tarifine uygundur.

Yrd. Doç. Dr. Yağmur SAYKurtuluş ve Kuruluş Anayasalarında “Türk” Kavramı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .27Sened-i İttifak ve Tanzimat Fermanları ile ilk Osmanlı-Türk anayasası diyebileceğimiz Kanun-i Esasi’nin hazırlan-ması Türk çağdaşlaşmasının önemli köşe taşlarıdır. 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun en yenilikçi ve en önemli il-kesi, “Milli Egemenlik” ilkesidir. 1924 Anayasası ile modern devletin temeli olan “Millî Devlet” anlayışına geçilmiş,Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmış ve değişmez temel değerleri benimsenmiştir. Böylelikle devrimsel bir ni-teliğe sahip Türk modernleşmesine çok önemli katkılar yapılmıştır. Makale, kurtuluş ve kuruluş döneminin anayasa-larını ve "Türk" kimliğinin anayasalara girişini incelemektedir.

Prof. Dr. Haydar ÇAKMAKArap Baharı ve Batı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .35Tunus ile başlayıp Mısır, Yemen, Libya ve Suriye ile devam eden halk ayaklanmaları ile Arap ülkeleri bir yıldır kay-namaktadır. Ayaklanmaların Arap halklarının kendi organizasyonu ve hür iradesiyle başlayıp başlamadığı sorunsalı,yaşananların yönünü belirleyecektir. Arap ülkelerindeki rejim değişiklikleri, yeni bir emperyalizm çağının başlangıcıgibi görünmektedir. ABD, İngiltere ve Fransa demokrasi getirme taktiğine başvurunca karşılarında sadece Rusları veÇinlileri değil bu oyunun dışında kalan Almanya, İtalya ve İspanya gibi ülkeleri ve İran’ı buldular.

B i l i m , B i r l i k , B a r ı ş

Page 2: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

[ii]

Dr. Anar SOMUNCUOĞLUFukuşima Sonrası Orta Asya Uranyumu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .43Orta Asya bölgesi, son beş yıldır sadece petrol ve doğal gaz enerji kaynaklarıyla değil, uranyum rezervleri ile de dün-yanın gündemindedir. 2010 itibariyle Kazakistan dünyanın birinci, Özbekistan ise yedinci uranyum üreticileri halinegelmişlerdir. Rusya, Orta Asya uranyum kaynaklarını kaptırmamak niyetindedir. Diğer taraftan enerjiye aç Çin, Ja-ponya ve Hindistan da Orta Asya uranyumuna ilgi duyuyor. Fukuşima felaketinin ardından gelişen bazı işbirlikleri-nin geleceği belirsizleşse de, gelişen Asya ülkelerindeki uranyum talebinin süreceği tahmin edilmektedir.

Giray FİDANÇin’in ABD Stratejisi: Yeni Bir Soğuk Savaşa Doğru . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .49Son dönemde her alanda hızla gelişen Çin, ABD’nin en önemli küresel rakibi olma yolunda ilerlemektedir. Ulusla-rarası alanda gücüyle paralel bir ağırlığa henüz ulaşamamış olan Çin’in gelecekte daha sert bir politika izlemeye baş-layabileceği öngörülmektedir. ABD ve Çin arasında yeni bir “Soğuk Savaş”ın başlayacağı yapılan tahminler arasın-dadır.

Zerrin Ayşe ÖZTÜRKİnsani Müdahalenin Koşulları: Sırada Suriye mi Var? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .57Uluslararası toplum, Uluslararası Af Örgütü’nün çağrısına rağmen Suriye’ye müdahale yapılıp yapılmaması konusun-da fikir ayrılığına düşmüştür. Bunun başlıca sebebi, insani müdahalenin üç temel sosyal kurumu içeren karmaşık birkurumsal yapı olmasıdır: Hukuk, etik ve politika. Bunlar hem insani müdahale olgusunun temel yapı taşlarıdır, hemde müdahale bu kurumlar aracılığıyla gerçekleşir. Suriye’de ise politika ayağında bölge devletleri ve BM GüvenlikKonseyi daimi üyeleri olan büyük güçlerin çıkarları, hukuki ayağı yani BM Güvenlik Konseyi kararını engellemek-tedir.

Gözde KILIÇ YAŞINKıbrıs’ta Nükleer Seçenek . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .65Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın 19-20 Temmuz KKTC ziyareti ve buradaki açıklamaları, beklenmedik şekilde Kıbrıs’ıtekrar Türkiye’nin gündemine oturttu. Erdoğan’ın sert sözleri, Türkiye’nin dış politikasının başat konularından biriolan Kıbrıs siyasetinde, 10 yıl sonra yeniden Denktaş çizgisine dönüldüğü izlenimi yarattı. Ne var ki, dünya kamuo-yu açıklamaları “taktik” olarak gördü. Makalede açıklamanın zamanlaması, nedenleri, yarattığı etkiler ve hedefleri de-ğerlendirilmiş; muhtemel senaryolar çerçevesinde Temmuz 2012 sonrası için çözüm önerileri sunulmuştur.

Tuğçe VAROLGüney Akım Projesinde Sonuca Doğru . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .73Rusya, Türkiye üzerinden güney Avrupa’ya ulaşan AB ve ABD destekli Nabucco projesinin karşısına, 2000’li yılla-rın başında Karadeniz’den geçmesi planlanan Güney Akım doğal gaz boru hattı projesini geliştirmiştir. Proje imza-landığı 2007’den günümüze kadar pek çok aşamadan geçerek, Nabucco’yu ikinci plana indirgemeyi başarmış gözük-mektedir. Bölgenin önemli bir enerji oyuncusu olan Türkiye de Güney Akım-Nabucco rekabetinde kendi enerji stra-tejisini oluşturmaya çalışmaktadır.

Yrd. Doç. Dr. Sait YILMAZİstihbarat Dünyasında Neler Oluyor? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .79Her yıl açık kaynaklardan elde edilen bilgilerle yazar tarafından düzenlenen istihbarat dünyasındaki gelişmelerle il-gili üçüncü rapor, Haziran 2010-Temmuz 2011 dönemini kapsamaktadır. Geçtiğimiz döneme Wikileaks, El Kaide Li-deri Bin Ladin’in öldürülmesi gibi önemli istihbarat operasyonları damgasını vururken, Arap Baharı adı verilen OrtaDoğu ayaklanmaları ile savunma-istihbarat işbirlikleri bir kez daha öne çıktı.

Ali Aydın AKBAŞ - İkbal VURUCUDoğu Raporu Çerçevesinde Genel Seçimler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .84Güneydoğu Anadolu’da 12 Haziran seçimleri, PKK-KCK-BDP ve yan “sivil” kuruluşlarının baskısı atında gerçekleş-miştir. Gözlemlenen bu olgu 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü adına hazırlanan Doğu Raporu’ndaki sonuçlarla örtüşmek-tedir. Makalede bağımsız vekillerin hangi ortamda bu sonucu aldıkları, bölgedeki baskı ortamı ve baskı çeşitleri tartı-şılmakta; seçim sonuçlarını belirleyen gelişmeler ve Bağımsız adayların başarısının ardındaki gerçekler incelenmiştir.Devletin yeterli güvenliği sağlayamadığı toplumsal-siyasal zeminde, PKK-KCK-BDP merkezli baskı mekanizması-nın ürünü olan gelişmeler Doğu Raporu ekseninde aktarılmıştır.

Prof. Dr. Cem KILIÇ - Arş. Gör. Okan Güray BÜLBÜLKüresel Krizde Türkiye İşgücü Piyasası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .922008’in ikinci yarısı ile başlayan ve tüm dünyada etkisini hızla hissettiren küresel kriz, sadece ekonomik değil siya-si ve toplumsal sonuçlar da doğuracak şekilde sürmektedir. AB’nin geleceğini tehlikeye atacak kadar siyasi, istihda-mın kavramsal içeriğini değiştirecek kadar toplumsal sonuçları olan küresel kriz, bu etkilerini Türkiye işgücü piya-sasında da olanca hızıyla hissettirmektedir. Çalışmada yaşadığımız krizin ikinci dip senaryolarıyla etkilerinin artacağıkorkusunun çok açık şekilde hissedildiği bu günlerde, küresel krizin Türkiye işgücü piyasasındaki temel göstergele-re etkisi incelenmiştir.

Enstitü Faaliyetleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .98

İçindeki ler

Page 3: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

21.YÜZYIL

AYLIK DÜŞÜNCE DERGİSİBilim, Birlik, Bar›fl

Dr. Dursun DAĞAŞAN 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü adına Sahibi Dr. Murat KÖYLÜ Yazı İşleri Müdürü

Gözde KILIÇ YAŞIN Dergi EditörüHülya KOCAOĞLU Abone ve Satış Müdürü

Hilal TURGUT Reklam Müdürü

İDARE ADRESİÖzveren Sokak 16/6 Demirtepe/ANKARA

Telefon (+90) (312) 489 18 01 - 489 18 02Belgegeçer (+90) (312) 489 18 02

İnternet Adresi www.21yyte.orgElektronik Posta [email protected]

21. YÜZYIL TÜRKİYE ENSTİTÜSÜ YÖNETİM KURULUProf. Dr. Ümit ÖZDAĞ, Prof. Dr. Özcan YENİÇERİ, Sadi SOMUNCUOĞLU, Prof. Dr. Haydar ÇAKMAK, Prof. Dr. İskender ÖKSÜZ,

Bahadır Selim DİLEK, Prof. Dr. Nurşen MAZICI, Doç. Dr. Merthan DÜNDAR, E. Müsteşar Yardımcısı Ertuğrul GÜVEN,Dr. Dursun DAĞAŞAN, Reha ATAKAN, Av. Salih ÇELEN

21. YÜZYIL TÜRKİYE ENSTİTÜSÜ DANIŞMA KURULUOsman SEVİMLİ, Prof. Dr. Enis ÖKSÜZ, E. Vali İsmet METİN, E. Tümg. Yaşar KARAGÖZ,

E. Tümg. Alaettin PARMAKSIZ, Yrd. Doç. Dr. Sait YILMAZ, Prof. Dr. Şeref ÜNAL

DERGİ TEMSİLCİLİKLERİAhlatlıbel Mah. Üniversiteliler Sitesi 106. Sokak No: 60 Çankaya - ANKARA

Osman ÇELİK İstanbulReha ATAKAN İzmirAyhan ERALP Gaziantep

Prof. Dr. Yusuf AKSAR TrabzonAli Rıza ÖZDEMİR Balıkesir

Salih ÜMÜTKESMEZ Konyaİlteriş YILDIRIM Afyon

Dr. Nazım CAFERSOY Bakü - AzerbaycanMürteza SÜLÜOCA Makedonya

Mehmet BÜTÜÇ KosovaHüseyin VAKIF Türkmeneli

Aygerim ŞİLİBEKOVA Astana - KazakistanDoç. Dr. Nedim YÜZBAŞIOĞLU Bişkek - Kırgızistan

ABONE ÜCRETİ60.- TL Yurtiçi

75.- Euro (Avrupa) 130.- Dolar (Diğer Ülkeler) Yurtdışı

Türkiye ve Türk Dünyasında Birlik Vakfı 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü İktisadi İşletmesi

Vakıf Bank Yıldız Şubesi Hesap No: 00158007296950027

IBAN: TR510001500158007296950027

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü İktisadi İşletmesi PTT Hesabı: 06106467

TASARIM - BASKIAllâme Tanıtım&Matbaacılık

Lale Sokak 7/12 Sıhhıye/ANKARATel: +90 312 230 19 74 - Belgegeçer: +90 312 230 19 71

Baskı Tarihi 5 Ağustos 2011

YAYIN KURALLARI1. Yayınlanacak yazılar 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü’nün araştırma dalları ile ilgili ve daha önce herhangi bir yerde yayınlanmamış, araştırmaya

dayalı özgün makaleler olmalıdır.2. Derginin yazım dili Türkiye Türkçesidir.3. Gönderilen çalışmalar konu ile ilgili uzmanlık dalındaki hakemlere gönderilir. Dergi Yayın Kurulu, hakemlerin eleştiri ve önerileri doğrultusun-

da eserin yayınlanıp yayınlanmayacağına karar verir. Yayınlanması uygun bulunmayan çalışmalar iade edilmez.4. Makaleler PC uyumlu Microsoft Word veya “.doc” uzantılı belge oluşturmaya elverişli kelime işlem programında yazılarak bir adet disket veya

CD kaydı ve iki kopya kâğıt çıktısıyla verilecektir. Metin içinde kullanılan resim, harita vb. materyallerin “.jpg / .tiff” uzantılı kayıtları da ayrıcaeklenmelidir. Bu tür belgelerin baskı tekniğine uygun çözünürlükte (en az 300 piksel) ve sayfa alanını aşmayacak büyüklükte olmasına dikkatedilmelidir.

5. Yazılar, Times New Roman karakterinde, 12 punto (dipnotlarda 10 punto) büyüklüğünde, tek satır aralığında, alt, üst ve sağ ve sol kenar boşluk-ları 2.5 cm. olmalıdır. Yazılar bu ölçülerde 7 sayfayı geçmeyecektir. Yazarlar makale ile ilintili resim/fotoğraf önerilerini ek dosya olarak yol-layabilirler.

Page 4: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

[iv]

YAYIN KURULU

1. Milli Güvenlik Araştırmaları MerkeziProf. Dr. Ümit ÖZDAĞ, Prof. Dr. Özcan YENİÇERİ, E. Tümg. Alaettin PARMAKSIZ,

Bahadır Selim DİLEK, Yrd. Doç. Dr. Sait YILMAZ, Prof. Dr. Yusuf AKSAR

2. Kafkasya Araştırmaları MerkeziDr. Ali ASKER, Elhan ŞAHİNOĞLU, Nazım CAFERSOY, Kamil AĞACAN, Doç. Dr. Timuçun KODAMAN

3. Türkistan Araştırmaları MerkeziDr. Anar SOMUNCUOĞLU, Yrd. Doç. Dr. Meşküre YILMAZ, Dr. Aygerim ŞİLİBEKOVA,

Doç. Dr. Hasan Ali KARASAR, Dr. Kürşat ZORLU, Doç. Dr. Tümen SOMUNCUOĞLU, İlteriş YILDIRIM

4. Rusya-Avrasya Araştırmaları MerkeziDr. Ali ASKER, Dr. Asem Nauşabayeva HEKİMOĞLU

5. Amerika Araştırmaları MerkeziŞanlı Bahadır KOÇ, Dr. Özge ÇEVİK

6. Avrupa Birliği Araştırmaları MerkeziHakan ARISÜT, Aynur LAHİ

7. Ortadoğu Araştırmaları MerkeziArif KESKİN, Aygül MURAN, Hasan Tevfik GÜZEL

8. Balkanlar ve Kıbrıs Araştırmaları MerkeziGözde KILIÇ YAŞIN, Vedat YENERER

9. Asya-Pasifik Araştırmaları MerkeziDoç. Dr. Merthan DÜNDAR, Dr. Giray FİDAN, Doç. Dr. Konuralp ERCİLASUN, Dr. Demirhan ERDEM

10. Düşük Yoğunluklu Çatışma Araştırmaları MerkeziKenan ERTÜRK, Saim TEKİN

11. Politik, Sosyal ve Kültürel Araştırmaları Merkeziİkbal VURUCU, Dr. Çiğdem ERDEM, Ali Aydın AKBAŞ, Ali Rıza ÖZDEMİR,

Nuriye ATABEY, Melih YÜRÜŞEN

12. Karadeniz Araştırmaları MerkeziHakan ARISÜT, Bahadır Bumin ÖZARSLAN, Yeliz KARADAŞ

13. Anayasal Düzen, Hukuk, Adalet Araştırmaları MerkeziE. Vali İsmet METİN, Dr. Savaş ÖZDAĞ

14. Teostrateji Araştırmaları MerkeziProf. Dr. Mehmet BAYRAK

15. Enerji ve Enerji Güvenliği Araştırmaları MerkeziDr. S. UZMEN, Levent TORUNOĞLU

16. Ekonomik Araştırmalar MerkeziEsin ODABAŞI, Aykut AZGUR

Page 5: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Türkiye AKP’nin tazyik ve tahrik etti¤i sorunlar gölgesinde, bu sorunlar›n çözü-mü için tek çare olarak gösterilen yeni bir anayasay› konufluyor. Üretilen yapay birgündem üzerinde enerji tüketiliyor.

‹fllevi devletin temel yap›s›n› belirlemek, hak ve özgürlükleri güvence alt›na al-mak olan anayasalar, savafl ve darbe gibi ola¤anüstü dönemler d›fl›nda yenisiylede¤ifltirilmek üzere hedefe oturtuluyorsa ak›llara flu soru gelir: Daha güvenceli birhukuk sistemi oluflturabilmek ve demokratik parlamenter rejimi tahkim etmek içinmi, yoksa farkl› bir zihniyetin kuflataca¤› yeni bir rejimin hukukunu ve bu hukukagöre örgütlenecek yeni bir devlet ve toplum modelini yaratmak için mi yeni ana-yasa konufluluyor? Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha iyi yönetilen birsiyasal sistem, daha fazla refah, iyi iflleyen bir ekonomi ve bunlar›n kurumsal gü-venceleri, toplumlar için meflru ve makul taleplerdir. Ama bunlar, mükemmel biranayasa ile karfl›lanabilecek talepler veya ulafl›lacak hedefler de¤ildir. Bunlar an-cak siyasal toplumun hedefi, anayasalar da bu hedefin niyet belgesi olabilir. Bu-nun için de öncelikle anayasac›l›k ilke ve hedeflerine uygun güçler ve kurumlardengesinin bir anayasa ile nas›l kurulabilece¤i konuflulmal›.

Türkiye için ne isteniyor? Anayasaya ve yasalara ra¤men hapis tutulan üç millet-vekili ile Anayasa ve yasalara ra¤men milletvekili yap›lmak istenen bir kifli üzerin-den yarat›l›p palazland›r›lan bir sorunu çözmek bahanesiyle, önce mevcut anaya-sal yap› sökülecek sonra yeni devlet ve toplum yap›s›na hukuksal çerçeve olufltu-racak yeni bir anayasa bu ülkeye giydirilecektir. Eflzamanl› olarak baflkanl›k siste-minin ve sözde “Kürt” sorununun çözümü için haz›rlanan yeni raporun konuflulu-yor olmas› tesadüf de¤ildir. Dünyada baflka hiçbir örne¤ini göremeyece¤imiz fle-kilde, yarg›lan›p mahkûm olmufl ve cezas› infaz edilmekte olan bir terör örgütü li-derinin mesajlar› üzerinden siyasi gündem oluflturulmaktad›r. Yeni anayasa bugündemin ilk ve en temel konusudur. ‹ktidar çevreleri, mevcut hukukun yetersiz-li¤i, sistemi t›kayan krizlerin afl›labilmesi için Anayasa’daki baz› maddelerin ay›k-lanmas› gere¤ini, Anayasa’n›n de¤iflmez hükümleri üzerinden yarat›lan çekiflme ve

* ‹zmir Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi, 21. Yüzy›l Türkiye Enstitüsü Anayasal Düzen, Hukuk, Adalet Araflt›rmalar› Merkezi Bi-limsel Dan›flman›

Yapay Gündeme Yapay Bafll›k: Yeni Anayasa

Prof. Dr. Meltem CANİKLİOĞLU*

21. YÜZYIL [1]Ağustos ’11 • Sayı: 32

Page 6: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Prof. Dr. Meltem Caniklio¤lu

21. YÜZYIL[2] Ağustos ’11 • Sayı: 32

anlaflmazl›klar›n acilen yeni bir anayasa yapmay› zorunlu k›ld›¤›n› iddia ediyorlar.Bu iddialar›n› meflrulaflt›rmak için de toplumu gerecek her türlü malzemeyi ustacakullan›yor ve kulland›rt›yorlar.

YYeennii AAnnaayyaassaa TTaarrtt››flflmmaallaarr››nnddaa ÖÖnn PPllaannaa ÇÇ››kkaarrtt››llaann KKoonnuullaarr

Son y›llarda anayasa konusunda yap›lan tüm tart›flmalar ve haz›rlanan tüm tas-laklar›n dayand›¤› ana fikir flu düflünce unsurlar›ndan olufluyor:

a. Türkiye anayasas› yolu ile demokratiklefltirilmelidir.

b. Türkiye’de anayasan›n ruhu demokratikleflmelidir.

c. Türkiye’de sistem t›kan›kl›klar›n›n önünü açmak için anayasa hükümleriniyorum yoluyla de¤ifltiren ve siyasi iktidar›n elini ba¤layan anayasal kurumlar›n gö-rev ve yetki haritas›, yap›lacak bir anayasa ile yeniden düzenlenmelidir.

Sonuncusu ve mevcut anayasal rejimi esasl› biçimde sarsan de¤ifliklik, May›s

Page 7: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Yapay Gündeme Yapay Bafll›k: Yeni Anayasa

21. YÜZYIL [3]Ağustos ’11 • Sayı: 32

2010’da gerçeklefltirildi. Bu noktadan sonra verili anayasal çerçevede, anayasan›nruhunu nas›l demokratiklefltirece¤imiz ve Türkiye’yi anayasa yoluyla nas›l demok-ratiklefltirece¤imiz çetrefilli, hatta çözümü imkâns›z bir sorundur. Zaten sorun daTürkiye’yi demokratiklefltirmek de¤il, yeni devlet modeline uygun bir anayasa ha-z›rlayarak, iktidar›n politikalar›na anayasal koidorlar açmakt›r.

Asl›nda Türkiye 1982 Anayasas›’n›n yürürlü¤e girdi¤i tarihten bu yana, hiç bukadar anayasan›n tümüyle de¤ifltirilmesi gerekti¤i noktas›nda bir ihtiyaç içinde ol-mam›flt›. Yap›lan de¤iflikliklerle Anayasa’n›n ald›¤› biçim o kadar iç karart›c›d›r ki,demokratik bir toplumun ihtiyac› olan, ruhuna da demokrasi kataca¤›m›z bir ana-yasa, üzerine yeni yamalar ekleyece¤imiz 1982 Anayasas› de¤ildir art›k. Bu anaya-sa içinde yapaca¤›m›z her yeni de¤ifliklik, iç tutars›zl›-¤› daha da art›racakt›r. Kald› ki, yap›lmak istenen ana-yasa ile hedeflenen, iç tutars›zl›k sorununu çözmek dede¤ildir. Yeni Anayasac›lar, yeni rejim ve yeni devletmodeline kal›p ar›yorlar.

Anayasac›l›k teknikleri içinde üretilmesi düflünülenbu kal›b›n meflru bir anayasal yönetimin rehberi say›la-bilmesi için tafl›mas› gereken özellikler vard›r. Türkiyeiçin istenen anayasal çat›n›n duvarlar› 2007’den beriad›m ad›m örülüyor. fiu ana kadar yap›labilenler ve is-tenip de henüz yap›lamayanlara bakt›¤›m›zda yenianayasa hamlesinin ard›na sakl› niyetleri okumak zorolmamaktad›r. Devlet ad›na yetki kullanacak olan kiflive kurumlar için anayasalarla çizilen s›n›rlara bakal›m. Siyasal koflullar›n ve denge-lerin anayasal yetkileri kullanan güçlere ne gibi roller yükledi¤ine bakal›m. Anaya-saya hangi hükümlerin konulup hangilerinin ç›kart›lmak istendi¤ine dikkat yönel-terek kurumsal dengelerde yarat›lmak istenen de¤iflikliklerle neyin amaçland›¤›n›nipuçlar›n› tutmaya çal›flal›m. Halk› için daha fazla demokrasi isteyen bir siyasi ikti-dar›n varl›¤›n› kan›tlayan herhangi bir delil göremiyoruz. Bir anayasa siyasi iktida-r›n elini güçlendirmek için de¤il, siyasi iktidar› s›n›rland›rmak amac›yla yap›lm›flsaanayasal bir devletin kurucu belgesi niteli¤ini kazan›r. Bu s›n›rlaman›n ise çeflitliyol ve yöntemleri vard›r. En ifllevsel olanlar›; yarg›n›n, muhalefetin ve kamuoyu-nun ayd›nlanmas›n› sa¤layacak her türlü iletiflim kanal›n›n görevlerini gerekti¤i gi-bi yapmalar›na f›rsat verir nitelikte hükümleri anayasaya koymak, bir baflka deyifl-le iktidar› s›n›rlayan güçlerin önünü açarak hak ve özgürlükleri güvence alt›ndatutmakt›r.

Mevcut hukuku yok sayarak ülkenin emniyet ve yarg›daki kadrolar› eliyle yara-t›lan hukuki güvensizlik ortam›, suç ve suçluyu alg›lay›fl ve takipte yarat›lan çiftestandart, kifli güvenli¤i ilkesine ayk›r› uygulamalardaki cesaret ve keyfilik demok-

E¤er bir anayasa içintoplumsal uzlaflma

aranacaksa, bu toplumsal uzlaflman›n

dinami¤i terör ve fliddet olamaz. Türk

toplumunun iradesininsakatland›¤› bir

ortamda yap›lacak bir anayasa

çözüm de¤ildir.

Page 8: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Prof. Dr. Meltem Caniklio¤lu

21. YÜZYIL[4] Ağustos ’11 • Sayı: 32

ratik bir hukuk devletinde yaflad›¤›m›z konusunda hakl› flüpheler do¤urmaktad›r.Yaflanan tüm bu olumsuzluklara paralel olarak, bu ülkede yüzde 10’luk seçim ba-raj›n›n her fleye ra¤men muhafazas› için direnen ve bunu bir demokrasi sorunuolarak görmedi¤ini ilân eden AKP’nin yeni bir anayasa yapma heyecan›n› paylafl-mak mümkün de¤ildir. Bugün Türkiye demokrasisini tehdit eden krizin en önem-li nedenlerinden biri siyasi temsil kanal›n› t›kayan Seçim Kanunu’ndaki bu tekmaddenin de¤ifltirilmemifl olmas›d›r. Bu madde de¤iflmedi¤i, seçim baraj› makulbir seviyeye inmedi¤i sürece kaç kere anayasa yaparsak yapal›m, anayasaya hangimaddeleri koyarsak koyal›m Türkiye kaynamaya devam edecektir.

Yaflanan sorunlar›n kayna¤›na inmeden, gerçek nedenler üzerinde do¤ru tes-pitlere ulaflmadan, yap›lacak yeni bir anayasada hak ve özgürlükleri en genifl fle-kilde tan›mlayarak Türkiye’yi düze ç›karmak düflüncesi, anayasa yolu ile Türki-ye’ye flekil verme niyet ve plan›n›n Tanzimat’tan bu yana korundu¤unu gösteriyor.Devleti afl›nd›rarak toplumsal yap›n›n pekifltirildi¤i hiç bir model önümüzde olma-mas›na ra¤men Türkiye yanl›fl yolda ilerlemeye devam ediyor. Oysa, bir anayasa-n›n hak ve özgürlükleri güvence alt›na almak kadar önemli ve öncelikli di¤er iflle-vi bir yönetim çerçevesi oluflturmakt›r. Anayasa, içinde demokratik süreçlerin iflle-yece¤i bir devletin organizasyon flemas›d›r ayn› zamanda.

O zaman sorun en geliflmifl, en kapsaml› hak ve özgürlük katalogunu anayasa-ya yerlefltirmekten daha fazla bir sorundur.

Page 9: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Yapay Gündeme Yapay Bafll›k: Yeni Anayasa

21. YÜZYIL [5]Ağustos ’11 • Sayı: 32

Özgürlük siyasi bir sorundur ve bir demokraside özgürlük talep etmek, ortakyaflam alan›m›z›n tüm bireyler aç›s›ndan eflit paylafl›lacak özgürlükler düzeni ola-rak dizayn›nda hukuku göreve ça¤›rmak demektir.

BBiirreeyy OOddaakkll›› AAnnaayyaassaa vvee ÖÖzzggüürrllüükklleerr

Çok bilinen ve söylenen “anayasa devlet odakl› de¤il, birey ve insan odakl› birfelsefeyle kaleme al›nmal›d›r” sözünün hiçbir anlam› yoktur. Hukukla tahkim edil-mifl bir devlet çat›s› alt›nda kurulacak ve tüm bireyleraras›nda eflit ve adil paylafl›lacak bir özgürlükler düze-ninin manifestosu olan anayasan›n oda¤›nda devletolamayaca¤› gibi birey de olamaz. Anayasan›n oda¤›n-da birey veya devlet de¤il, evrensel de¤erlerle zengin-lefltirilmifl birkaç yüzy›ll›k anayasac›l›k gelene¤i ve bugelene¤in parças› olan “Bir anayasa niçin yap›l›r?” so-rusuna aranan cevaplar olmal›d›r. Birey özgür olmakister ama ayn› birey, özgürlüklerini tehdit veya ihlâleden tehlikelere karfl› etkin ve duyarl› bir siyasi otorite-nin sa¤layaca¤› güvenli¤i de talep eder. Otorite kabuletmeyen özgürlük, keyfi özgürlüktür. Her bireyin veyatoplumsal kesimin özgürlü¤ünü en afl›r› uçlarda talepedebildi¤i ve bunun demokrasi ad›na teflvik edildi¤i yerde demokratik siyasetinoyun kurallar› bozulmufltur, bir anayasaya da ihtiyaç kalmam›flt›r.

Felsefi bir özgürlük problemi de¤il; somut bir konu, yani demokratik hukukdevletinin anayasas›na hangi hak ve özgürlüklerin koyulaca¤›, bunlar›n s›n›rlar›n›nnas›l belirlenece¤idir konuflulmas› gereken. Hak ve özgürlükler konusunda yap›-lan tart›flmalar Türkiye’de, özgürlü¤ün felsefi kavran›fl› üzerinden gelifliyor. Özgür-lük bir yaflam ve de¤erler alan› olarak görülse dahi (ki öyledir), yasalarla tan›mla-nan ve yasalarla korunan özgürlükler, demokratik bir hukuk düzeninin ifllevselli¤iiçinde anlam kazan›r. Bu düzen, ancak eflitlik ve adalet de¤erleri çerçevesinde tümbireylerin insan ve yurttafl olmaktan do¤an hakl› ve kabul edilebilir taleplerininkarfl›l›k bulmas›yla kurulabilir. Bu da özgürlük sorununun, sadece siyasi iktidar›nmüdahalesi tehlikesi de¤il, bireylerin ve toplumsal gruplar›n birbirlerinin hak veözgürlük alanlar›na müdahalesi tehdit ve tehlikesi gerçe¤i de göz önünde bulun-durularak düflünülmesi gerekti¤ini ortaya koyuyor.

Modern anayasalar›n haklar ve özgürlükler konusundaki düzenlemeleri, hak veözgürlü¤ün bireyin tasarrufundaki mutlak bir yetki olmad›¤›n› gösterir. Özgürlük-lerin tan›mlanm›fl ve koruma alt›na al›nm›fl birer hak olarak anayasalarda yerini al-d›¤› demokratik bir toplumda, haklar›n kötüye kullan›lma ihtimali her zaman var-

Yurttafll›k, kimlik,kültürel hak, anadilüzerinde sürdürülentart›flmalar, demokratikhukuk devletini tahkimetmeye de¤il, grup haklar› eksenindetoplumu ve ona uygunsiyasi modeli yenidentan›mlamaya yönelmifltart›flmalard›r.

Page 10: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Prof. Dr. Meltem Caniklio¤lu

21. YÜZYIL[6] Ağustos ’11 • Sayı: 32

d›r. Yasal bir düzenleme olmasa dahi özgürlü¤ün do¤as›nda s›n›r vard›r ve bir öz-gürlük do¤al s›n›rlar› içinde yaflan›r. Her özgürlük niteli¤i gere¤i kendisi için fark-l› bir koruma alan› gerektirir.

Türkiye’deki yeni anayasa söylemcileri, özgürlük talebini ön plana ç›kartarakbunu liberal bir kurgu içinde sunuyorlar. Bu düflünce içinde özgürlüklerin verilme-si nihai bir amaçt›r, özgürlükler bir kez tan›n›rsa toplumdaki bir çok sorun kendi-li¤inden çözülecektir. Rasyonel ve kendini gelifltirme yolunda önündeki engeller-den kurtar›lm›fl birey, kendisi için en do¤ru olan› bulacak, bireysel olarak ulafl›lando¤rular ise toplumsal do¤ruyu ve fayday› kendili¤inden gerçeklefltirecektir. Buba¤lamda örne¤in etnik gruplar›n kültürel hak ve etnik aidiyete dayal› taleplerinibirer özgürlük hakk› oldu¤undan bahisle tan›mak, bu gruplar› silaha baflvurarakulaflmak istedikleri siyasi hedeflerden vazgeçirecektir. Ölçütlerini ve standard›n›

Bat› dünyas›n›n belirledi¤i özgürlüklere sahip olmak“iilleerrii ddeemmookkrraassii” için gerekli ve yeterlidir. Böyle bir öz-gürlük alg›s› ve savunusunun gözden kaç›rd›¤› ya dahesaba katmad›¤› baz› önemli hususlar vard›r. Örne¤inözgürlüklere sahip olmakla özgürlükleri kullanabilirolmak aras›ndaki iliflki kurulmamakta, özgürlü¤ün an-cak bu iki boyutuyla var olabilece¤i hiç dikkate al›n-mamaktad›r. Grup haklar›na iliflkin özgürlüklerin kul-lan›lmas›nda toplumun tümünün ve siyasi yap›n›n sözhakk›, hesaba hiç kat›lmamaktad›r. Liberal yaklafl›m,özgürlü¤ün var olabilmesi için gerekli (sahip olma vetasarruf etmeden ibaret) iki boyutunu dikkate almad›¤›

gibi özgürlü¤ü, talep amac› ve kullan›m› ile ortaya ç›kacak sonuçlardan da ba¤›m-s›z düflünmektedirler. Oysa özgürlük taleplerinin arkas›nda yatan amaçlardan, buözgürlüklerin kullan›lmas› vas›tas›yla gerçeklefltirilmek istenen ç›kar veya ulafl›l-mak istenen amaçlardan ba¤›ms›z, soyut bir özgürlük talep ve savunusu olamaz.Talep etti¤imiz ve kazand›¤›m›z özgürlüklerle ne yapmak istedi¤imiz ve nas›l biryaflam kurmay› amaçlad›¤›m›z bu taleplerin de¤erlendirilmesinde mutlaka dikkateal›nmal›d›r.

AAnnaayyaassaa,, KKüürrtt SSoorruunnuu vvee TTeerröörr

Bugün Türkiye’de ad› “Kürt sorunu” olarak konulan sorunun çözümü için yenidevleti, yeni anayasay›, yeni anayasa ile infla edilecek yeni hukuk düzenini, bu hu-kuk düzeni içinde sorunu çözmesi beklenen haklar ve özgürlükler reformu konu-fluluyor. Bir yurttafllar toplumunun de¤il, bir yurttafllar kesiminin dayatt›¤› gündemüzerindeyiz. Bu yurttafllar kesimi, cumhuriyetin eflit yurttafllar› olarak kendilerineanayasa ve yasalarla tan›nm›fl olan hak ve özgürlükleri yetersiz buluyor ve liberal

Seçmen ço¤unlu¤u ad›na egemenli¤in sahibi oldu¤unu iddiaeden bir siyasi ekibinhaz›rlayaca¤› anayasa,kendi tercihleri do¤rultusunda yapmakistedi¤i fleylerin üzerinegiydirilen k›l›f olabilir.

Page 11: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Yapay Gündeme Yapay Bafll›k: Yeni Anayasa

21. YÜZYIL [7]Ağustos ’11 • Sayı: 32

flemsiye alt›nda cumhuriyetten ayr›cal›k talep ediyorlar. Bu taleplerin anayasal ola-rak karfl›lanabilmesi için gerekli olan toplumsal mutabakat›n demokrasi aya¤›n› dasiyasi iktidara dayand›r›yorlar. E¤er bir anayasa için toplumsal uzlaflma aranacak-sa, bu toplumsal uzlaflman›n dinami¤i terör ve fliddet olamaz. Toplum korkutul-mufltur, gelece¤i konusunda endifle tafl›maktad›r. ‹krah ve gabin hukukta iradeyisakatlayan etkenlerdir. Türk toplumunun iradesinin sakatland›¤› ve bu ortamda ya-p›lacak bir anayasan›n hiçbir flekilde toplumsal onay görmeyece¤i, bu anayasa ilegetirilen yeni düzenin de Türkiye’nin demokrasi sorununu çözemeyece¤i apaç›kbir gerçekliktir.

Di¤er yandan, anayasalar›n varl›k sebebinden, anayasac›l›¤›n tarihsel geliflimin-den ba¤›ms›z olarak, anayasan›n hangi hak ve özgürlükleri içermesi gerekti¤i ko-nusunda yap›lacak bir öneri temelsiz kalmaya mahkûmdur. Ancak iktidar›n kulla-n›m›n›n devlet organlar› aras›nda bölüfltürüldü¤ü, kurulu düzenin hukukla tan›m-land›¤› ve kontrol alt›nda tutuldu¤u, uyuflmazl›klar›n hukuk arac›l›¤› ile çözümekavuflturuldu¤u bir normatif yap›da özgür ve hak sahi-bi bir birey olmak anlam kazan›r. Bu ba¤lamda anaya-san›n temel amac› iflleyen bir hukuk devletini tüm ku-rum ve kurallar›yla var etmek olmal›d›r.1

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir.Aksini ileri sürmek kendimizi inkâr etmektir. Yap›lanson de¤iflikliklerle iç yap›s› bozulmufl olan 1982 Ana-yasas› yerine yenisi yap›labilir. ‹lk sorun, yeni anayasaihtiyac›m›z›n nedenleri konusunda uzlaflabilmektir. Terör deste¤inde beslenip bü-yütülmüfl Kürtçülük hareketini Kürt sorunu olarak ambalajlay›p yeni anayasa vas›-tas›yla çözüme kavuflturmak gibi bir amac› bu topluma hiçbir güç benimsetemez.Ama demokratik rejime ifllevsellik kazand›racak, toplumsal haf›zay› 12 Eylül Aske-ri Darbesi’nin yol açt›¤› travmadan kurtaracak yeni bir anayasa istenebilir, düflünü-lebilir ve zaman içinde yarat›lacak bir uzlaflma ile de yap›labilir. Yap›lmas› gerekenyeni bir anayasa ile hukuk devleti kurmak de¤il, var olan hukuk devletindeki iflle-yifl aksakl›klar›n› gidererek yap›y› tahkim etmektir.

Anayasalar hukuki metinlerdir, ancak normatif çerçeve kazand›rd›klar› alan›nsiyaset olmas› nedeniyle hem hukukun hem de siyasetin ortak tart›flma ve çekiflmekonusudurlar. fiimdi siyasetin aktörleri yeni anayasa istiyorlar ve anayasa hukuk-çular›ndan görüfl ve destek al›yorlar.

Anayasa hukukçular›n›n anayasac›l›k ve anayasal devlet gelene¤inin sözcüleriolmak yan›nda, bu gelene¤e sadakat borçlar› da olmal›d›r. Dolay›s›yla anayasan›n

Parlamentoço¤unlu¤unu elde etmifl bir siyasi iktidar›nkendi istek ve amaçlar›do¤rultusunda anayasayapma yetkisi olamaz.

1 Tan›m ve anayasan›n hukuk devleti ile iliflkisi için bkz. M.H.REDISH; The Constitution as Political Structure, New York-OxfordUniversity, 1995, pp.3-21.

Page 12: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Prof. Dr. Meltem Caniklio¤lu

21. YÜZYIL[8] Ağustos ’11 • Sayı: 32

hukuk devletinin garantörü olmas›n› istemeleri ve bunu sa¤laman›n çabas› içindeolmalar› do¤ald›r ve onlardan zaten bu beklenir. Fakat siyasetin aktörlerinin kendialanlar›ndaki tart›flmalar› hukukun üstünlü¤ü ve hukuk devleti üzerinden yapma-s› ve anayasalar›n hukuk devletini kurma ve koruma misyonu üzerinden hakl›l›kargümanlar› gelifltirmeleri, hukuk kavram›n›n iç tutarl›¤›n› ve güvenilirli¤ini zede-lemektedir. Her fleyden önce egemen olmas› istenen hukukun hangi hukuk oldu-¤u yolunda bir anlaflma sa¤lanmas› gerekir. Tüm eylem ve ifllemlerin kendisine uy-gun olmas› gere¤ine iflaret edilen hukuk, yürürlükteki pozitif hukuk normlar› ileyasama usulleri ise, bu halde hukukun üstünlü¤ü baflka bir statükonun meflrulafl-t›r›lmas›ndan baflka bir anlam tafl›maz.

Yasa koyucunun kendi yapt›¤› anayasaya kendi koydu¤u usullerle üretti¤i ve yi-ne kendi yapt›¤› anayasayla mutlak üstünlük kazand›rd›¤› hukuk, egemen olmas›n›

istedi¤imiz hukuk de¤ildir, bu hukuka göre örgütlenen,bu hukukla ba¤l› olan devlet de hukuk devleti de¤ildir,sadece bir yasa devletidir. Ama e¤er hukukun üstünlü-¤ü ile kastedilen evrensel de¤eri haiz bir üst hukuk isebu hukuku kimin yapaca¤›, siyasal iktidar› aflan bir güçve yetkinin varl›¤›na ba¤l› bir sorundur. Parlamento ço-¤unlu¤unu elde etmifl bir siyasi iktidar›n kendi istek veamaçlar› do¤rultusunda anayasa yapma yetkisi olamaz,olmamal›d›r. Böyle bir anayasa, hukuk devletinin statü-sü olmaz, ancak seçmen ço¤unlu¤u ad›na egemenli¤insahibi oldu¤unu iddia eden bir siyasi ekibin kendi ter-cihleri do¤rultusunda yapmak istedi¤i fleylerin zemininedöflenen kal›p veya üzerine giydirilen k›l›f olabilir. Mo-dern anayasac›l›k anlay›fl›, siyasal düzenin halktan kay-nakland›¤›na iliflkin bir ön varsay›m üzerine bina edil-mifltir. Bu anlay›fl, Türkiye’de yeni anayasa tart›flmalar›

etraf›nda giderek büyüyen söylemin odakland›¤› bir alg›y› içerir: Halka dayanan birsistemin halka ra¤men ifllemeyece¤i yönündeki iyi niyetli ve do¤rusal mant›¤a daya-l› bu eksik ve hatal› alg›, halk kavram›n›n bulan›k yorumlar› üzerinden gelifltirilentezlerle, anayasal sistemleri korumas›z ve güvencesiz b›rakmak tehlikesini de bera-berinde getirmifltir.

AAnnaayyaassaann››nn MMeeflflrruuiiyyeettii vvee SSiiyyaassii SSiisstteemmii YYaapp››llaanndd››rrmmaakk

Bir anayasa, özgür bir demokratik düzenin hukuk çerçevesini oluflturabildi¤i öl-çüde meflrudur. Böyle bir düzen ise ancak toplum içindeki tüm bireylerin birbirleri-nin eflit hak ve yükümlülüklerine sayg› göstermesi ve siyasal erkin de bu hak ve öz-gürlükler siperine uygun bir mesafede tutulmas› kayd›yla kurulabilir. Anayasa, içer-

Türkiye CumhuriyetiDevleti, ülkesi ve milleti ile bölünmezbütünlü¤ünü koruyacakbir örgütlenme modeliiçinde demokrasisinigelifltirmek vegüçlendirmek, hukukdevleti yap›s›n›sa¤lamlaflt›rmakamac›yla anayasa yapmal› veya de¤ifltirmelidir.

Page 13: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Yapay Gündeme Yapay Bafll›k: Yeni Anayasa

21. YÜZYIL [9]Ağustos ’11 • Sayı: 32

di¤i hak ve özgürlük güvenceleri ve devlet erkinin kullan›m›na iliflkin getirdi¤i dü-zenlemelerle, siyasi iktidar›n olas› keyfi müdahalelerine karfl› örebildi¤i koruma du-varlar› ile demokratik toplum düzeninin inflas›n›n arac›d›r.

En son anayasa de¤iflikli¤i ile kat etti¤imiz mesafe, anayasac›l›k ad›na hukukdevletine yaklaflmak m›, hukuk devletinden uzaklaflmak m›d›r? E¤er hukuk devle-tinden uzaklafl›lm›flsa, e¤er hak ve özgürlüklerin en temel güvencesi olan yarg› ileilgili her konuda, her geçen gün endifleleri hakl› k›lacak somut örnekleri görülüyor-sa, e¤er bas›n özgürlü¤ü, haberleflme özgürlü¤ü gibi en temel hak ve özgürlük alan-lar›nda bu özgürlüklerin anayasal korunaklar›na ra¤men her gün yeni fleylere tan›kolunuyorsa, bunlar›n yerlefltikleri anayasa maddelerini biraz daha güzellefltirerekelde edebilecek hiçbir fley yoktur. Di¤er yönden yaflan›lan bu kadar derin ve kap-saml› insan haklar› sorunlar› varken, insan haklar›n›n söylem ve kapsam alan›n› da-ralt›p yurttafll›k, kimlik, kültürel hak, anadil vb. konular üzerinde sürdürülen tart›fl-malar demokratik hukuk devletini tahkim etmekten baflka bir amaca, örne¤in gruphaklar› ekseninde toplumu ve ona uygun siyasi modeli yeniden tan›mlamaya yönel-mifl tart›flmalard›r. Demokrasi aray›fl› de¤il, yeni bir toplum modelini mümkünse de-mokratik araç ve yöntemlerle infla etme aray›fl› söz konusudur. Sorunu dosdo¤ru or-taya koymak sa¤l›kl› sonuçlara ulaflmak için gereklidir.

Yeni bir toplum aray›fl›n›n yöntemi siyasi, dili siyaset dilidir. Anayasa hukukçu-lar›n›n bu sürece sunacaklar› katk› kendilerine siparifl edilen toplum modellerineen uygun anayasay› dikmek olabilir ancak.

Tüm toplumsal kesimleri anayasac›l›k ilke ve hedefleri konusunda ortak bir ze-minde birlefltirecek bir düflünsel ortak payda yaratmak için çabalanmal›. Yeterinceçaba gösterilirse, Türkiye’de anayasa ad›na yaflanan ve söylenenlerin Türk Milleti-ni hedef alm›fl bir devletsizlefltirme, kimliksizlefltirme, anayasas›zlaflt›rma operas-yonunun gayri ahlâki ve gayri insani mizanseni oldu¤una halk ikna edilebilir.

Anayasan›n içeri¤i konusunda bir uzlaflma sa¤lanmas› zay›f bir ihtimaldir ya dasa¤lanacak uzlaflma çok s›n›rl› olabilir. O zaman anayasac›l›k ilkeleri, anayasac›l›-¤›n hedefleri ve anayasa teknikleri konusunda daha genifl bir uzlaflma yarat›lmal›-d›r.

Konjonktürün itti¤i bir zeminde baz› kesimleri tatmin edecek flekilde yeni birtoplum modeli yaratmak üzere anayasal rejimde revizyon yapmak de¤il, demokra-tik hukuk devletini hem iktidar hem de yurttafllar aç›s›ndan mümkün ve ifllevsel k›-lan ve böylece toplumsal bütünleflmeye katk› sunabilecek anayasal formüller üret-mek önerilmelidir. Bu formüller salt anayasa metni içinde kalarak de¤il, anayasaldevletin tüm hukuki zemininde üretilmelidir. Bu formüller üretilirken anayasac›l›-¤›n dün, bugün ve daima, siyasi iktidar› s›n›rland›rmak için ihtiyaç duyulan bir me-

Page 14: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Prof. Dr. Meltem Caniklio¤lu

21. YÜZYIL[10] Ağustos ’11 • Sayı: 32

tin oldu¤u hat›rdan ç›kar›lmamal›d›r. S›n›rl› devleti kurmak ve siyasi iktidar› kendis›n›rlar› içinde tutmak amac›yla yap›lm›fl anayasalar için bugün gündemde olan so-run, siyasi iktidar› gerçek anlamda s›n›rlaman›n kural, kurum ve yöntemlerini ye-niden düflünmek ve formüle etmektir. Buna siyasi sistemi yeniden yap›land›rmakda diyebiliriz.

Anayasaya toplumsal bütünleflmeyi sa¤lama gibi bir ifllevi atfediliyorsa, bununalt›ndan kalkabilece¤i bir meflruiyet temeli ile tutarl› ve kapsaml› bir içerik kazan-d›r›lmal›d›r. Tüm toplumsal güçlerin mümkün olan en genifl ölçüde anayasa yap›msürecine kat›lmas›n›n sa¤lanmas› ön flart ve ilk aflamad›r ve biz flimdi buraday›z.TESEV, TOB, Barolar Birli¤i, TÜS‹AD gibi kurulufllar Türkiye’yi toplumsal uzlaflma-n›n varl›¤›na inand›rabilecek kadar genifl bir toplumsal tabana dayanm›yorlar, si-yasi iktidar da toplumsal taban›n de¤il ancak kendi destek taban›n›n sahibi ve se-si olabilir. Dolay›s›yla hali haz›rda ortada uçuflan anayasa taslaklar› ç›kar gruplar›-n›n kendi içinde ve kendi üyeleri aras›nda uzlafl›lan ilke ve de¤erleri yans›tabilir.Anayasa hukukçular› tüm toplumsal kesimleri anayasac›l›k ilke ve hedefleri konu-sunda ortak bir zeminde birlefltirecek bir düflünsel ortak payda yaratmak için ça-balamak zorundad›r. Görevleri budur ve bu kadard›r. Yarat›lacak ortak payda isefludur: Devletin dayand›¤› temel felsefe, devleti yaflad›¤› co¤rafyan›n tüm koflulla-r›na karfl› tahkim eden örgütlenme modeli, toplumsal birli¤ini yaslad›¤› yurttafll›kstatüsü ve siyasi iktidar karfl›s›nda birey hak ve özgürlüklerinin güvence alt›da tu-tulmas›na iliflkin yo¤un duyarl›l›k ve buna dayal› kurumsal önlemler hep birlikteanayasan›n kapsam alan›ndad›r. K›sacas›, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesi vemilleti ile bölünmez bütünlü¤ünü koruyacak bir örgütlenme modeli içinde demok-rasisini gelifltirmek ve güçlendirmek, hukuk devleti yap›s›n› sa¤lamlaflt›rmak ama-c›yla anayasa yapacak veya de¤ifltirecektir. 2211.. YYÜÜZZYYIILL

Page 15: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

21. YÜZYIL [11]Ağustos ’11 • Sayı: 32

Anayasa devletin meflruiyet kayna¤›n›, kimli¤ini, kurulufl esaslar›n›, temel amaçve görevleri ile yönetim biçimini belirleyen; bireylerin hak, özgürlük ve yükümlü-lüklerini gösteren, kiflilerin birbirleriyle, toplumla ve devletle iliflkilerini düzenle-yen temel yasad›r. Anayasa üstün hukuk normudur. Demokratik hukuk devletin-de ana yap›, yasama, yürütme ve yarg› organlar›ndan oluflur. Yaz›l› anayasalar› ol-masa da, uluslararas› hukuka ve genel duruma tabi devletler daima bu özellikleritafl›rlar. Kurulufl flartlar› itibar›yla istisna konumunda olan devletlerin anayasalar›ise farkl›l›k arz edebilir ama hiçbir ülkeye örnek teflkil etmezler.

TTüürrkk AAnnaayyaassaallaarr››

Bugüne kadar 1876 Kanun-u Esasisi, 1921, 1924, 1961 ve 1982 olmak üzere ya-z›l› 5 anayasam›z olmufltur. 108 y›lda 5 ayr› anayasam›z›n olmas›, içinde bulunulanflartlar›n sonucudur. Y›k›lan Osmanl›’n›n devam› olarak kurulan Türkiye Cumhuri-yeti Devleti’nin yeniden inflas›, 1960 ve 1980 darbeleri sonucu getirilen rejimlere aitdüzenlemeler sebebiyle “yeni” anayasalar ortaya ç›km›flt›r.

Yerleflmifl, as›rlar ötesinden gelen köklü bir kültür ve medeniyet birikimine sa-hip olan Türkler için anayasan›n bu kadar s›kl›kla de¤iflmesi rahats›zl›k vericidir.Ama sebepleri vard›r. Alt› as›rl›k Cihan Devleti Ali Osman’›n, Birinci Dünya Savafl›sonras› da¤›lmas›yla meydana gelen ve bütün dünyay› etkileyen muazzam anafo-run etkilerinden kurtularak güvenlik ve istikrar› sa¤lamak kolay bir ifl de¤ildir. Ha-len de millet, devlet ve bireyler olarak bunun sanc›lar›n› yafl›yoruz.

‹kinci önemli tespit daha yapmak gerekirse; hayat›m›za yön veren bu 5 anaya-sada da, 108 y›lda hep ayn› kalan bir husus vard›r, o da devletin kimli¤idir. Kimli-¤e ait de¤erler hiç de¤iflmemifltir. Bu kimli¤e, devletin ve onu kuran milletin ruhudiyebiliriz. Baflka bir anlat›mla 1876 Kanun-u Esasisi’nde devletin kimli¤i nas›l ifa-de edilmiflse, 1982 Anayasas›’na kadar da aynen devam ettirilmifltir. Böyle olmas›da çok tabiidir. Zira bir millet 100 defa devlet kursa, hepsinde de kendi kimli¤ini

“Yeni” Anayasa Tart›flmalar›n›nfiifreleri

Sadi SOMUNCUOĞLU*

* 21. Yüzy›l Türkiye Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi

Page 16: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Sadi Somuncuo¤lu

21. YÜZYIL[12] Ağustos ’11 • Sayı: 32

devlete yans›t›r ki, “Benimegemenli¤imi temsil eden be-nim devletimdir” demifl olur.

Kimlik meselesi çok önem-li oldu¤u, bugünlerin tart›flma-lar›na da ›fl›k tutaca¤› için, da-ha somut deliller vermek iste-riz. Bu aç›dan, Sultan II. Ab-dülhamit zaman›nda yürürlü-¤e giren 1876 Kanun-u Esasi-si’ne bakal›m. (1908 de¤iflik-likleri dâhil)

- Madde 1. Osmanl› Devle-ti ülkesiyle bir bütündür, hiç-bir gerekçeyle bölünemez.

- Madde 2. Osmanl› Devle-ti’nin baflflehri ‹stanbul’dur.

-Madde 8. Osmanl› Devle-ti’nin uyru¤unda bulunanlara“Osmanl›” denir.

- Madde 17. Yasa önünde bütün Osmanl›lar eflittir. Kiflilerin, din ve mezhebinebak›lmaks›z›n vatana karfl› ayn› hak ve ödevleri vard›r.

-Madde 18. Devlet memuru olabilmek için “devletin resmi dili” Türkçeyi bilmekflartt›r.

-Madde 57. Mecliste müzakerelerin dili Türkçedir.

-Madde 68. Türkçe bilmeyen milletvekili olamaz.

-Madde 71. Milletvekilleri, seçim bölgesinin ayr›ca vekili olmay›p, Osmanl› ve-kilidir.

Devletin kimli¤ini gösteren bu temel kriterler 1876 Kanun-u Esasisi’nden öncede aynen vard›. Sarayda, orduda, devlet ifllerinde, mahkemelerde, fliirde, edebiyat-ta, kültürde, musikide, mimaride, sanatta, has›l› her yerde ve her iflte, Türk kültü-rü ve Türkçe vard›. Baflka türlü de olamazd›, çünkü millet ayn› milletti. Selçukludada durum farkl› de¤ildi.1

1 Prof. Dr. Ercilasun Ahmet Bican, Türkiye Cumhuriyeti Bir Türk Devletidir, Yeniça¤, 20.07.2011

Page 17: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

“Yeni” Anayasa Tart›flmalar›n›n fiifreleri

21. YÜZYIL [13]Ağustos ’11 • Sayı: 32

Kanun-u Esasi’deki devletin temel yap›s›yla ilgili bu ilkelere1921,1924,1961,1982 anayasalar›nda da aynen yer verilmifltir. Yukar›da 8’inci mad-dede bahsi geçen “Osmanl›” kavram›, Türk Milletini ifade etmektedir. Aynen 1921,1924, 1961 ve 1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasalar›ndaki “Türkiye” kavram›n›n,Türk Milleti anlam›na geldi¤i gibi. Bu anayasalar›n hepsinde de “Egemenlik kay›t-s›z flarts›z Türk Milletine ait” denilmekle, iki kavram›n ayn› anlamda kullan›ld›¤›naaç›kl›k getirilmifltir. Bugün “Türkiye” kavram›n›n, “Türk”ten ayr›ym›fl gibi istismarakalk›fl›lmas›n›n mant›¤› ve mesnedi yoktur.

Osmanl› Devleti’nin ömrünü tamamlamas› üzerine yerine Türkiye CumhuriyetiDevleti geçmifltir. Bu dönemde bütün dünyada imparatorluklar›n da¤›ld›¤›n›, ege-menli¤in art›k hanedan eliyle de¤il, do¤rudan do¤ruyamillet eliyle temsil edildi¤ini, demokratik-hukuk rejim-leri dönemine girildi¤ini hat›rlamal›y›z. Bu hususTBMM’nin 1922’de 308 numaral› karar›yla flöyle ifadeedilmifltir: “ Osmanl› ‹mparatorlu¤unun kurucusu vegerçek sahibi olan Türk Milleti,…düflmanlar›na karfl›k›yam etmifl…bu günkü kurtulufl gününe vas›l olmufl-tur.”

Ça¤›n gerçe¤i göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyeti devleti milli ve üni-ter/tekil olarak kurulmufltur. Bunun için 1921 geçici Anayasas› 1.md.“Egemenlikkay›ts›z flarts›z milletindir”; 2.md. “‹cra kuvveti ve yasama yetkisi milletin yegâneve hakiki temsilcisi olan Büyük Millet Meclisinde belirir ve toplan›r” demektedir.

Benzer hükümler 1924 Teflkilat-› Esasiye 2.md. “Devletin resmi dili Türkçedir”,3.md.”Egemenlik kay›ts›z flarts›z milletindir”, 4.md. “Türk Milletini ancak TürkiyeBüyük Millet Meclisi temsil eder; 1961 Anayasas› 2.md, “devlet milli”, 3.md. “resmidili Türkçedir”, 4.md. “Egemenlik kay›ts›z flarts›z Türk Milletinindir”,1982 Anayasa-s› 3.md. “Devletin dili Türkçedir”, 6.md. “Egemenlik kay›ts›z flarts›z Türk Milletinin-dir” fleklinde belirlenmifltir.

Görüldü¤ü gibi devletin kimli¤i,1876 Kanun-u Esasi’nden, 1982 Anayasas›’nakadar hiç de¤iflmemifl “Türk” olarak kalm›flt›r. Egemenli¤e ortak olarak baflka birunsura yer verilmemifltir.

AAnnaayyaassaallaarr vvee KKaannuunnllaarr KKuullllaann››lldd››kkççaa DDee¤¤eerr KKaazzaann››rrllaarr

Yasalar, toplumlar›n ihtiyaçlar›n› karfl›layacak flekilde gelifltirilip de¤ifltirilerek,mahkeme içtihatlar›yla zenginlefliyor. Mükemmellefliyor. Dolay›s›yla anayasalar vekanunlar kullan›ld›kça de¤er kazan›yor. Bu bak›mdan “yeni” anayasa sözü çok so-runlu ve dikkat isteyen bir konudur. A¤›rl›kla Afrika gibi yeni ve istikrar kazanma-

Türk Milletini bin y›ld›rbu ülkede yaflayan 80milyon olarak de¤il,aralar›nda “Türk”ün deyer ald›¤› 36 etnik parçaolarak görüyorlar

Page 18: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Sadi Somuncuo¤lu

21. YÜZYIL[14] Ağustos ’11 • Sayı: 32

m›fl devletlerde s›kl›kla anayasa ve yasalar de¤ifltiriliyor. ABD ise 250 y›ld›r anaya-sas›n› de¤ifltirmemifltir.

1961’de ihtilalc›lar, “s›f›rdan” yeni anayasa yapmaya kalkt›klar›nda, anayasa hu-kukunda otorite olan rahmetli Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Baflgil ›srarla flu tavsiyede bu-lunmufltu: “Kanunlar kullan›ld›kça mükemmelleflir. 1924 Anayasas›’n› çöpe atma-y›n. Bünyemize ve ihtiyaçlar›m›za uyan maddelerini muhafaza edin, yetersiz veyaeksik olan yönlerini gelifltirin. E¤er siz yeni bir anayasa yaparsan›z, ideal plandaçok iyi olabilir ama toplum hayat›nda nelerle karfl›laflaca¤›n›z› bilemezsiniz. Çokbüyük s›k›nt›lara sebep olabilir.”

Bu tavsiyeye uyulmad› ve 1961 anayasas› yap›ld›. Türk siyaseti 1982’ye kadar buanayasayla kavga etti. 1980 darbesini yapanlar da, ayn› hataya düflerek 61 Anaya-sas›n› çöpe at›p, tepki olarak 1982 Anayasas›’n› yapt›lar. Bu defa Türk siyaseti veayd›nlar› bu anayasa ile kavgaya düfltüler.

fiimdi de ayn› hata yap›l›yor. Ancak hayati derece önemli bir farkla: 1876 Os-manl› Anayasas›’ndan günümüze kadar hizmete sokulan bütün anayasalarda dev-letin milli kimli¤i, daha aç›k ifadesiyle kurulufl esaslar› hep ayn› kald›. Tarihimizdeilk defa, devletin ve milletin kimli¤i de¤ifltirilmek isteniyor. “Türkiye’yi dönüfltür-mek” ad› verilen bu sürecin, ülkede gerginli¤e ve ayr›flmaya zemin haz›rlamas› dabundand›r.

““RReennkkssiizz””,, ““‹‹ddeeoolloojjiissiizz”” vvee ““KKiimmlliikkssiizz”” aannaayyaassaa oollaabbiilliirr mmii??

‹nsanlar gibi milletler de sübjektif varl›klard›r. Hayata bak›fllar›, de¤erleri, alg›-lamalar›, öncelikleri, yorumlar› farkl›d›r. Bunun için bu varl›klar ayr› renkleri, ide-olojileri ve kimlikleri tafl›rlar. Böylece, ortak de¤erleri ne kadar çok olursa olsun,insanl›k milletleflerek sürü olmaktan kurtulup, flahsiyetlefliyor. Dünya düzeni debu yap›ya dayan›yor. Bu çerçeveden bak›nca, madem devletleri milletler kuruyor,o halde devlet hangi millete aitse, rengi, ideolojisi ve kimli¤inin de ona göre flekil-lenmesinden baflka ne olabilir?

‹ktidar partisi ad›na anayasa çal›flmalar› yapan Prof. Dr. Ergun Özbudun “Renk-siz anayasa do¤ru, bir ideolojiye ba¤l› anayasa yanl›fl olur”; Prof. Dr. Zafer Üskülise; “Milliyetçilik farkl› anlafl›ld›¤› için anayasaya girmemeli” diyor. Do¤rudur, TürkMilleti, milli kültür, milli-üniter devlet, Atatürk’ün dünya görüflü, kurucu felsefe,devletin kurulufl esadiyor. Do¤rudur, Türk Milleti, milli kültür, milli-üniter devlet,Atatürk’ün dünya görüflü, kurucu felsefe, devletin kurulufl esaslar› gibi kelime veterkipler farkl› yorumlanacakt›r. Bu tabii de¤il mi? Hayat budur. fiablonlar, tek tipkavray›fl yoktur.

Page 19: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Çin’in Orta Asya Enerji Politikas›

21. YÜZYIL [15]Ağustos ’11 • Sayı: 32

Asr›m›z›n en büyük medeniyet projesi dedikleri AB Anayasas› bu konuya flöyleyaklaflm›fl: “Avrupa’n›n kültürel, dini ve insani miras›ndan...ilham alarak... Manevive ahlaki miras›n bilincinde olarak... Avrupa halklar›n›n kültürlerindeki ve gele-neklerindeki çeflitlili¤e ve üye devletlerin kimliklerine sayg›l› olarak...kiliseyle sü-rekli irtibatta bulunarak...”

Evet, baflkaca örne¤e ihtiyaç duymadan k›saca diyelim ki; e¤er siz dünya huku-kunun bir parças› ve bir millete mensupsan›z, renginiz, ideolojiniz ve kimli¤iniz deolacakt›r.Baz› çevrelerin kafa kar›flt›rmaya yönelik gayretleri, elbette bofluna de¤il-dir. Topluca bak›ld›¤›nda, bunlar›n Türk Milletinin egemenli¤iyle sorunlar› oldu¤ugörülüyor.

NNiiççiinn ““ss››ff››rrddaann”” aannaayyaassaa??

1982 Anayasas›’nda, 29 y›lda 138 de¤ifliklik yap›lm›flt›r. 1987’den itibaren, hermeclis ve her iktidar döneminde de¤ifliklikler olmufltur. Özellikle AB taleplerininbüyük k›sm› aynen benimsenerek, gere¤i yap›lm›flt›r. Bu gerekçeyle AB 17 Aral›k2004 Zirve karar›yla, Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirdi¤iniaç›klayarak, Türkiye’ye “müzakere” tarihi vermifltir.

Dün TBMM’de yap›lan bu de¤iflikliklere, içeriden ve d›flar›dan övgü düzenler,nedense bugün afla¤›lay›c› bir üslupla itiraz ediyorlar. 138 de¤iflikli¤e ra¤men bubir darbe anayasas›d›r, çok de¤ifliklik yap›ld› ama “ruhu” kald›, diyorlar. Bir di¤eritiraz ise de¤ifliklikler anayasay› “yamal› bohçaya” çevirdi, bütünlü¤ü kalmad›. Bu-nun için “demokratikleflmeyi”, “özgürleflmeyi” ve “insan haklar›n›” bütünüyle elealan yeni bir anayasaya ihtiyaç vard›r. ‹tirazlar, belirsiz ve çok genel mahiyettedir.Anayasan›n “ruhu” derken kastedilen nedir? Hangi de¤ifliklikler bütünlü¤ü bozu-yor ve yamal› bohçaya çeviriyor? Bunlar dürüstçe, aç›kça ve delilleriyle ortaya kon-mad›¤› için, verimli bir tart›flma yap›lam›yor. 1987’den beri anayasay› de¤ifltirenmilli irade, (üstelik son dönem hariç de¤ifliklikler uzlaflmayla yap›lm›flt›r) bütünlü-¤ü neden bozsun? Neden yamal› bohçaya çevirsin? Bu iddialar do¤ruysa, demek kimeclislerimiz yetersiz kalm›fllard›r. Öyleyse flimdiki meclisin yeterli olaca¤›n›n birdelili var m›? Hem de “s›f›rdan” anayasa yapma iddias›yla ortaya ç›k›l›yor. Bu mec-lise nas›l ve neden güvenece¤iz?

Anayasa’n›n “ruhu” veya “kimli¤i” de¤iflmedi¤i için “s›f›rdan” anayasaya ihtiyaçvar iddias›, gerçek amac› iffla ediyor. Anayasan›n “ruhu” dedikleri ise, devletinTürk Milletine ait olmas›d›r. Sanki tarih boyunca baflka türlü olmufl gibi...

Anayasan›n ruhunu gösteren ilkeler, “Bafllang›ç” bölümünde, devletin ad›-n›n“Türk Devleti” oldu¤unu ve vatandafl› olan herkesin “Türk” say›ld›¤›n› tarifeden 66. maddesi ve “de¤ifltirilemez, de¤ifltirilmesi teklif dahi edilemez” dedi¤i ilk

Page 20: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Sadi Somuncuo¤lu

21. YÜZYIL[16] Ağustos ’11 • Sayı: 32

3 maddesinde aç›kça ifade edilmektedir. “S›f›rdan” anayasa diyenlerin esas derdi-nin bu maddelerle ilgili oldu¤u anlafl›l›yor. Baflbakan›n 66. maddedeki “Türk” üstkimli¤i etnik bir ça¤r›fl›m yapt›¤› gerekçesiyle “Türkiye vatandafll›¤›” olarak de¤ifl-tirmeyi düflünmesi, bunun en aç›k delili niteli¤indedir.

Bu zihniyetin kendilerine has flöyle bir izahlar› var: “Osmanl› sadece Türk Mil-letinin de¤il, herkesin devletiydi. Ama Atatürk ve arkadafllar›, Türkiye Cumhuriye-ti Devletini sadece Türklere göre kurdu, di¤er etnik gruplar› d›fllad›. Türkiye’nin te-mel meselesi budur. Biz Türk ile di¤er etnisiteleri eflitleyerek, demokratikleflme veözgürleflmeyi sa¤lay›p, her grubun siyasi egemenli¤e dâhil olmas›n› temin edece-¤iz. Böylece kardefllik ve birlik tesis edilmifl olacakt›r. Bu durumda anayasa da, yahiçbir etnik grubun ad› geçmeyecek veya her etnik grup ayn› konumda olacak.Böylece sorun olan milli/ulusal devletten kurtulaca¤›z. Çok ortakl› etnik devletegeçece¤iz.”

Meselenin özü bu aç›klamadad›r. Kavramlar hiç çekinmeden ve kurnazca çarp-t›r›l›yor, sonra da icat edilen yeni kavramlar üzerine, dünyada benzeri olmayan,ak›l d›fl› bir rejimin inflas›na çal›fl›l›yor.

Çarpt›r›lan kavramlar› ele alal›m. Osmanl›da oldu¤u gibi, Türkiye Cumhuriye-tinde de devlet, herkesindir. Bireyler aç›s›ndan do¤ru bir kabuldür. Ancak “ege-menlik” söz konusu olunca yanl›flt›r. Zira egemenlik kavram› milletle ilgilidir. Ege-men olan millettir. Bu durumda do¤ru cümle “Osmanl› da, Türkiye Cumhuriyeti deTürk Milletinin devletidir” fleklinde olmal›yd›.

‹kincisi ise “Demokrasi”, “özgürlük” ve “eflitlik” gibi de¤erler, bütün dünyadaoldu¤u gibi “bireyler/vatandafllar” için geçerlidir ve onlar için kullan›l›r. Etnik/›rk,din veya di¤er toplum gruplar› için kullan›lmaz. Çünkü bunlar›n eflitli¤ini bireyle-rin eflitli¤i sa¤lar. Onun için “hür”, ”eflit” veya “demokrat” birey denmesi, bir hayatgörüflü olarak ifadesi do¤rudur. Siyasi bak›mdan ise, bireylerin seçme ve seçilmehakk› varsa“demokratik” rejim de var demektir.

Atatürk ve arkadafllar›n›n, Osmanl›n›n devam› olan Türkiye Cumhuriyetini,Türk Milletinin üzerine kurmas›, son derece isabetli olmufltur. Ça¤›n gere¤i de bu-dur. D›flland› denilen soy, boy, afliret gibi gruplar, sosyolojik, hukuki ve siyasi aç›-dan Türk Milletinin birer parçalar›, unsurlar›d›rlar.

Uluslararas› hukuk ve dünyadaki genel durum da aynen böyledir. Egemenlik-ler bir millet, bir devlet ve eflit birey esas›na göredir. Bireylerin eflitli¤i, ülkedeki bü-tün sosyal gruplar›n da eflitli¤ini sa¤lad›¤› için, temel insan haklar›n›n, en adil fle-kilde kullan›lmas› da bu sayede mümkün olmaktad›r. Dünya hukukunda, insanl›-¤›n her sorunuyla ilgili sözleflmeler mevcuttur ancak etnik gruplarla ilgili herhangibir sözleflme ve anlaflma yoktur. Çünkü etnik gruplar milletten say›lmaktad›r. Ço-

Page 21: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

“Yeni” Anayasa Tart›flmalar›n›n fiifreleri

21. YÜZYIL [17]Ağustos ’11 • Sayı: 32

¤unlu¤a mensupturlar. Ayr›l›k gütmeleri ve imtiyaz talep etmeleri mümkün de¤il-dir. Aç›kças› itirazc›lar hakl› ve samimi de¤ildirler.

PPaarrttii ‹‹kkttiiddaarrllaarr›› vveeyyaa TTBBMMMM ““ss››ff››rrddaann”” aannaayyaassaa yyaappaabbiilliirr mmii??

TBMM veya parti iktidarlar› anayasan›n, de¤ifltirilemez denilen, devletin kimli¤ive niteliklerini belirleyen maddeleri hariç di¤erlerini de¤ifltirebilirler. Ama “s›f›r-dan” yeni bir anayasa yapamaya yetkileri yoktur.

Prof. Dr. Çetin Yetkin konuya aç›kl›k getiren makalesinde2 flöyle diyor: “Ye-ni bir anayasa yap›l›p yürürlü¤e girinceye kadar, eskisi yürürlükte kalacakt›r. Ohalde, yap›lacak tüm ifllemler yürürlükteki anayasaya uygun olmal›d›r. Bu aç›-dan 1982 Anayasas›’na bakarsak, her fleyden önce, 11/1.madde hükmünün flöy-le oldu¤unu görürüz: ‘Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yarg› organlar›-n›, idare makamlar›n› ve di¤er kurulufl ve kiflileri ba¤layan temel hukuk kuralla-r›d›r.’

6. maddenin 2. f›kras›nda ise denilmektedir ki, “Hiçbir kimse veya organ kayna-¤›n› Anayasa’dan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.”

“Anayasa Yapmak” hiç kuflkusuz, bir devlet yetkisinin kullan›lmas›d›r.

fiu halde, yeni bir anayasa yapmak, ancak yürürlükteki anayasa olanak tan›rsadüflünülebilir.

O nedenle, ilk olarak TBMM’N‹N GÖREV VE YETK‹LER‹ bafll›¤›n› tafl›yan 87. vesonraki maddelere bakt›¤›m›zda Meclis’in tüm yetkileri tek tek say›ld›¤› halde böy-le bir yetkinin tan›nmad›¤›n› görüyoruz. ‹DARE ile ilgili 123. ve sonraki maddeler-de de böyle bir yetki söz konusu de¤ildir.”

“1982 Anayasas›’n›n 175.maddesi Anayasa maddelerinin nas›l de¤ifltirilebilece-¤ini hükme ba¤lam›flt›r. Baflka bir deyiflle, Anayasa’da yap›lacak herhangi bir “de-¤ifliklik”, yine Anayasa’n›n belirledi¤i biçimde yap›labilecektir. Nitekim flu ana de-¤in hep böyle yap›lm›flt›r. Ancak, burada söz konusu olan “maddelerde de¤iflik-

lik”tir.” S›f›rdan yeni bir anayasa de¤ildir.

1982 Anayasas›’n›n 4’üncü maddesi, ilk 3 madde hükmü de¤ifltirilemez ve de-¤ifltirilmesi teklif edilemez dedi¤ine, 2’inci maddesi “Bafllang›ç”ta belirtilen temelilkelere dayand›¤›na, bu ilkelerde “…egemenli¤in kay›ts›z flarts›z Türk Milleti’ne aitoldu¤u” kaydedildi¤ine göre, devletin kurulufl esaslar› asla de¤ifltirilemez.”

Bu hukuki aç›klamadan sonra diyebiliriz ki; anayasan›n ruhu de¤ifltirilemez.

2 Prof. Dr. Yetkin Çetin, [email protected]

Page 22: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Sadi Somuncuo¤lu

21. YÜZYIL[18] Ağustos ’11 • Sayı: 32

Türk Devleti’nin as›rlar ötesinden gelen kimli¤ini, 27 May›s ve 12 Eylül ihtilal ana-yasalar› da, de¤ifltirmeyip aynen korumufltur.

EEmmppeerryyaall GGüüççlleerr vvee BBööllüüccüü TTeerröörr ÖÖrrggüüttüü PPKKKK’’nn››nn ““ss››ff››rrddaann”” AAnnaayyaassaa ‹‹hhttiiyyaacc››

Art›k herkes çok iyi biliyor ki, ABD, AB ve PKK, “yeni” bir anayasa istiyor. ‹s-temekle de kalm›yor, terör dâhil her yönden bast›r›yorlar. Devletimizin mili (birmillet) ve üniter/ (merkezden yönetim) yap›s› bozulmad›¤› sürece, ülkenin bö-lünmesi mümkün de¤ildir. Bunu aflman›n örtülü yolu da “çok ortakl› etnik re-jim”den geçiyor. Buna federasyon demek do¤ru de¤ildir. Çünkü Almanya veABD örne¤inde oldu¤u gibi ayn› milletin federe devletlerinden oluflmuyor. Dün-yada bir benzeri olmayan, bir milletten olmay› reddeden, ayr› ayr› etnik unsurlar-dan meydana gelen acayip bir infladan bahsediliyor. Da¤›lan Yugoslavya benze-ri bir rejim.

Bu hedefe ulafl›l›rsa, daha sonraki bir vadede devam› da gelecek. O da, ‹ran-Irak-Suriye-Türkiye’den kopar›lacak parçalar üzerine “Büyük Kürdistan”›n kurul-mas›d›r. Tarih fluuruna sahip olanlar meselenin burada da bitmeyece¤ini, bin y›l-dan beri devam eden Haçl› zihniyetinin gere¤i olarak, Türk’ün Anadolu’ya hapse-dilmesi ve eritilmesiyle, bu topraklarda “Büyük Ermenistan-‹srail-Yunanistan” gibiegemenliklerin kurulaca¤›n› bilirler. Bu son safha da 50-60 y›l veya daha uzun sü-rebilir.

Bu bir haçl› projesidir. Böyle oldu¤una dair baz› deliller sunal›m:

- “Büyük Ortado¤u ve Geniflletilmifl Afrika Projesi”(BOP)’nin resmi haritas›nabak›ld›¤›nda her fley ayan beyan görülebilir. ‹steyenler Osmanl› Devleti’ne kabulettirilen“Sevr haritas›n›” ve “Sevr Antlaflmas›”n› da hat›rlayabilirler. Barzani’nin ma-kam odas›ndaki haritayla ayn› oldu¤unu da bilmelidirler.

- 1998’de toplanan AB Konseyi flu karar› ald›: “Kürt sorunu siyasallaflt›r›larak,uluslararas›laflt›r›larak ve halklar›n hukukuna göre çözülecektir.” Bütün bunlar ara-dan geçen 13 y›l içinde AB süreciyle aynen gerçeklefltirilmifltir.

- PKK’n›n yan kuruluflu gibi çal›flan ‹nsan Haklar› Derne¤i(‹HD)’nin imzas›n› ta-

fl›yan, 2000 y›l›nda da bas›m› yap›lan 320 sayfal›k Kopenhag Siyasi Kriterleri veTürkiye isimli kitap 1998’de AB Komisyonu Genifllemeden Sorumlu Komiseri Ver-heugen’a elden verilmifltir. Türkiye’nin “çok ortakl› etnik devlete” geçifli için, Ana-

yasan›n hangi maddelerinin ne flekilde de¤ifltirilece¤i,3 genel af,4 66.md.den Türk

3 Kopenhag Siyasi Kriterleri ve Türkiye (Mevzuat Taramas›), ‹nsan Haklar› Derne¤i Yay›n›, s.13,53,78 ,103

4 a.g.e, s.14

Page 23: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

“Yeni” Anayasa Tart›flmalar›n›n fiifreleri

21. YÜZYIL [19]Ağustos ’11 • Sayı: 32

kavram›n›n neden ve nas›l ç›kar›laca¤›,5 anadillerdeyay›n, ö¤retim ve e¤itim6 gibi pek çok düzenleme, ad›ister AB süreci olsun, ister “PKK aç›l›m›” olsun hepsi bukitapta mevcuttur.

- AB Türkiye’ye adayl›k statüsünü Aral›k 1999’daverdi. 2000 y›l›ndan itibaren önümüze konan siyasiflartlar›n hepsi de, inan›l›r gibi de¤il ama ad› geçen kitaptan al›nm›flt›r.

- “Akan kan dursun” aldatmas›yla, ABD-AB-PKK siyasi-demokratik çözümü da-yat›yor. Kan ak›tanlar, kan› durdurmak için devleti, vatan› ve milleti bölüflmeyi çö-züm olarak gösteriyorlar.

Bütün bunlar “s›f›rdan” anayasa talebinin, hatta dayatmas›n›n kayna¤›nda han-gi mihraklar›n oldu¤unu göstermeye yetmiyor mu?

Daha fazla uzatmadan soral›m acaba AKP, Türkiye’nin dönüfltürülmesi denilenbu projenin neresinde duruyor? Asl›nda bu sorunun cevab› da aç›k. BOP’ta bize efl-baflkanl›k görevi verildi diyen Baflbakan, bu süreçte önemli bir yere sahiptir. Hare-ket noktas› flöylece özetlenebilir. Türk Milletini bin y›ld›r bu ülkede yaflayan 80milyon olarak de¤il, aralar›nda “Türk”ün de yer ald›¤› 36 etnik parça olarak görü-yor. Bilime, tarihe, inançlar›m›za tamamen ayk›r› olan bu bak›fl›n gere¤i olarak da,milli ve üniter/merkezi devlet yap›s›ndan, “çok ortakl› etnik” bir devlet yap›s›nageçilmesi kaç›n›lmaz oluyor. 2002’den beri yap›lan düzenlemeler de, buna göre ol-mufltur.

Sözün buras›nda yine soral›m: Acaba Baflbakan, BOP ve PKK ile ayn› görüfltediyebilir miyiz? Hay›r. Anlafl›ld›¤› kadar›yla Baflbakan’›n projesi “çok ortakl› etnikyap›ya” geçiflle tamamlan›yor, devam etmiyor. Böyle bir benzerlikten bahsedebili-riz.

SSOONNUUÇÇ

Anayasay› toptan de¤ifltirmek, anayasaya göre mümkün de¤ildir. Hukuk hiçbiriktidar partisine böyle bir yetki verilmiyor.

E¤er bu de¤ifliklik bir de, devletin Türk Milletine ait oldu¤unu gösteren kimli¤i-ni yok etmek suretiyle, as›rlar ötesinden gelen egemenli¤i ortadan kald›r›yorsa, bu-na silahs›z darbe deniyor. Çünkü devletin TBMM dahil bütün kurumlar›n›n birincigörevi, Türk Milletinin birli¤ini, vatan›n bütünlü¤ünü ve devletin ba¤›ms›zl›¤›n› ko-

Milli ve üniter/merkezidevlet yap›s›ndan, “çok ortakl› etnik” bir devlet yap›s›nageçilmesi öngörülüyor.

5 a.g.e, s.31

6 a.g.e, s.96

Page 24: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Sadi Somuncuo¤lu

21. YÜZYIL[20] Ağustos ’11 • Sayı: 32

rumak ve yaflatmakt›r. Y›kmak de¤ildir. Böyle bir durumda, anayasa hukukçular›-n›n söyledi¤i “milletin direnme hakk›”n›n do¤du¤udur. Nitekim 1982 Anayasa-s›’n›n “Bafllang›ç” bölümünün son cümlesinde, bu anayasa “Türk Milleti taraf›ndan,demokrasiye afl›k Türk evlatlar›n›n vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olu-nur” denilmektedir.

E¤er maksat anayasay› daha “demokratik”, daha “özgürlükçü” ve “insan hakla-r›na” daha fazla önem verecek hale getirmek ise, devletin kurulufl esaslar›na (kim-li¤ine) halel getirmeden, uzlaflmayla gerekli düzenlemeler yap›labilir. Say›lan buüstün de¤erleri uluslararas› hukukun anlad›¤› gibi Anayasam›za kazand›rmak içinuzlaflmaya çal›flmak gerekmez mi? Tabii bunun için 1982 Anayasas›’n›n hangi mad-delerinin, hangi flekilde de¤ifltirilmek istendi¤inin milletin bilgisine dürüst ve aç›k-ça sunulmas› gerekir. Yine emperyal güçlere ve bölücü unsurlara aflikâr, Türk Mil-letinden gizli çal›flmalar ve kamuoyunu yan›ltacak taktiklerle, yuvarlak ve genelsöylem ve sloganlarla, anayasa gibi hayati bir meseleyi oldubittiye getirmektenuzak durulmal›d›r. Aksi takdirde alt›ndan kalk›lamayacak sorunlar yuma¤›n›n içi-ne düflülür.

Umulur ve temenni edilir ki, bu tehlikeli yanl›fllardan vazgeçilir, milletimizingerçek ihtiyaçlar›yla u¤rafl›l›r. Ülkemiz kötü niyetlilere karfl› hakk›yla savunulur.

2211.. YYÜÜZZYYIILL

Page 25: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

21. YÜZYIL [21]Ağustos ’11 • Sayı: 32

* 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi

1 “Kürt Sorunu’nun Çözümüne Do¤ru: Anayasal ve Yasal Öneriler”, Dilek Kurban, Y›lmaz Ensaro¤lu, TESEV Ya-y›nlar›, 2010. Tam metin için:http://www.tesev.org.tr/UD_OBJS/PDF/DEMP/kurbanensaroglu-yasal%20oneriler%202010.pdf

Raporun haz›rlanmas›nda a¤›rl›kl› olarak BDP’li ve ‹HD’li bir hukuk panelinden yararlan›lm›flt›r.

Türk Milleti’nin egemenli¤ine son verecek yeni anayasa çal›flmalar› bafllad›. As-l›nda çal›flmalar y›llar öncesine dayan›yor ama bu ameliyat›n 12 Haziran 2011 se-çimlerinden sonra teflekkül edecek meclis taraf›ndan yap›lmas› planlanm›flt›. Dola-y›s›yla bu sefer “bafllad›” sözü ile haz›rl›k safhas›n›n sona erdi¤i, eylem zaman›n›ngeldi¤i kastedilmektedir. Yeni anayasan›n “Türk” kavram› ile ilgili ana çizgileri birTESEV raporunda flu aç›klamalarla belirmekteydi:

“Anayasa’n›n Bafllang›ç bölümü dâhil olmak üzere bütününde, Türk etnik kim-li¤ine vurgu hâkimdir. Bu vurgu, metin boyunca s›kça tekrarlanan ‘Türk vatan› vemilleti’, ‘yüce Türk devleti’, ‘Türk milleti’, ‘Türk toplumu’, ‘her Türk’, ‘Türk vatan-dafl›’, ‘Türk dili’, ‘Türk kültürü’, ‘Türk tarihi’ gibi ifadelerle kendisini göstermekte-dir. Bu dil, farkl› etnik kökene mensup insanlardan oluflan Türkiye toplumununço¤ulcu yap›s›yla ba¤daflmamaktad›r. Bu nedenle, haz›rlanacak yeni Anayasa’daherhangi bir etnik kimli¤e bu ve benzeri göndermeler yap›lmamal›d›r. Gerek Ana-yasa’n›n birçok maddesinde, gerekse çeflitli yasalarda yer alan ‘Türk milleti’ ifade-si ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandafllar›’ ifadesiyle de¤ifltirilmelidir. Baz› hukukçularagöre ise, kolayl›¤› nedeniyle sadece ‘millet’ sözcü¤ünün kullan›lmas› yeterli ola-cakt›r.

“Bu düzenlemeler ›fl›¤›nda, 6, 7 ve 9. maddeler baflta olmak üzere, Anayasa’dayer alan “Türk milleti” ifadeleri, “Türkiye vatandafllar›” ibaresiyle de¤ifltirilmelidir.Benzer bir düzenleme, yasalar, yönetmelikler, genelgeler ve tüzüklerde, yani mev-zuat›n genelinde de yap›lmal›d›r.”1

DDiikkddöörrttggeenn EEttnniikk MMoozzaaiikk

TESEV’in daha sonra yay›nlanan yeni anayasa çerçeve çal›flmas›nda da, bugün-

Türk Millî Egemenli¤i Sona Ererken:Onlar Millet, Biz De¤iliz

İskender ÖKSÜZ*

Page 26: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

‹skender Öksüz

21. YÜZYIL[22] Ağustos ’11 • Sayı: 32

kü TBMM’nin meflruiyetkayna¤› olarak benimsenen“Hâkimiyet Milletindir” veya“Egemenlik Ulusundur” gibiifadelerin art›k reddinin ge-rekti¤i söyleniyordu. Yenianayasada hiçbir etnik un-sura öncelik verilmemeli,hatta “egemenlik” kelimesibile kullan›lmamal›yd›.2 Buyaz›lanlar› do¤ru kavraya-bilmek için TESEV ideoloji-sinde “Türk” kelimesinin bi-zim milletimizin de¤il, “dik-dörtgen Anadolu etnik mo-zai¤i”ndeki düzinelerce et-nik gruptan sadece birininismi olarak kullan›ld›¤›n›bilmeliyiz.

“Dikdörtgen Anadolu et-nik mozai¤i”, TESEV anlay›-fl›n› veciz bir tarzda özetle-

yen bir ifadedir. Buna ilk kez, TESEV Anayasa Komisyonu Üyesi Ümit Cizre’nin“Türkiye’nin Kürt Problemi: S›n›rlar, Kimlik ve Egemenlik“ makalesinde rastlan-m›flt›r. Makale, Irak Kürdistan› Anayasas›’n›n mimarlar›ndan Brendan O’Leary’ninbirinci editörlü¤ünü yapt›¤›, 2001 tarihli, “Devleti Do¤ru Boya Getirme: S›n›rlar›De¤ifltirmenin Politikas›” kitab›nda yer almaktad›r.3

TESEV’in Anayasa Raporu, iktidar›n düflündü¤ü anayasaya dair esasl› ipuçlar›vermektedir, çünkü iktidar partisinin Anayasa Haz›rlama Komisyonu Baflkan› Er-gun Özbudun ve ayn› komisyondaki mesai arkadafl› Serap At›lgan son raporu ha-z›rlayan komisyonun da üyesidir. Raporun yazarlar› olarak Mustafa Erdo¤an ve Se-rap At›lgan, millî devletin kararl› birer muhalifi, hatta devlet kavram›na toptan kar-fl› ç›kma noktas›ndaki radikaller olarak tan›n›yor.

Asl›nda Türkiye’de siyasi iktidar›n nas›l bir anayasa düflündü¤ünü keflfetmek

2 “TESEV Anayasa Komisyonu Raporu: Türkiye’nin Yeni Anayasas›na Do¤ru”, Mustafa Erdo¤an, Serap Yaz›c›, TE-SEV Yay›nlar› 2011. Tam metin için: http://www.tesev.org.tr/UD_OBJS/Turkiyenin%20Yeni%20Anayasasina%20Dogru.pdf

3 Ümit Cizre, “Turkey’s Kurdish Problem: Borders, Identity, and Hegemony”, “Right-sizing the State: the Politics ofMoving Borders”, editörler: Brendan O’Leary, Ian S. Lustick ve Thomas Callaghy, Oxford University Press, Ox-ford 2001; sayfa: 222.

Page 27: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Türk Millî Egemenli¤i Sona Ererken: Onlar Millet, Biz De¤iliz

21. YÜZYIL [23]Ağustos ’11 • Sayı: 32

için ipucu peflinde koflmaya da gerek yok. Baflbakan’›n 16 Haziran 2012 tarihinde,seçim zaferi üzerine yapt›¤› balkon konuflmas›nda yeni anayasa flöyle anlat›l›yor:“Bu anayasa, Türk’ün, Kürt’ün, Zaza’n›n, Arap’›n, Çerkes’in, Laz’›n, Gürcü’nün, Ro-man’›n, Türkmen’in, Alevi’nin, Sünni’nin, az›nl›klar›n yani 74 milyonun anayasas›olsun.” Muhakkak ki buradaki “Türk” anlay›fl› TESEV raporundaki gibidir; bir mil-letin de¤il, birçok etnik gruptan birinin ismidir. Buna benzer ifadeler defalarca tek-rarlanm›fl, anayasadan Türk kelimesinin tamamen ç›kaca¤› iktidar partisi yetkilile-rince de aç›klanm›flt›.4

Bu arada, “Hâkimiyet Milletindir” ile meflruiyet ka-zanm›fl ve “milletin kay›ts›z ve flarts›z egemenli¤ini ko-ruyaca¤›ma… büyük Türk Milleti önünde namusum veflerefim üzerine ant içerim” diye yemin etmifl milletve-killerinin namus ve flereflerine halel gelmeden anaya-sadan Türk Milleti’ni ve onun egemenli¤ini nas›l orta-dan kald›raca¤› ayr›ca incelenme¤e de¤er ciddî bir hu-kuk ve ahlâk problemi olabilir. Herhalde “kurucu ira-de”, “kurucu meclis” gibi hukuk kavramlar› bu durum-da devreye girmektedir.

TTüürrkkssüüzz bbiirr TTüürrkkiiyyee’’yyee ddoo¤¤rruu

Türkiye Cumhuriyeti’nde “Türk egemenli¤i”ne sonvermeye kalk›flanlar›n postmodernist üstsöylemi(grand narrative) flöyledir:

Bugünün dünyas›nda millet ve millî devlet yok ol-mufltur.

Bizim de dünyaya ve AB’ye uymak için Türk, Türk Milleti gibi kavram ve inat-lardan vazgeçmemiz gerekir. Zaten tarihte Türk diye bir millet yoktu; Türk MilletiKemalistler taraf›ndan icat ve infla edilmeye çal›fl›lm›flt›r.

Egemenli¤in-hâkimiyetin kayna¤› millet de¤ildir. Halkt›r. Halk ise düzinelercefarkl› etnisiteden oluflur.

Hatta bugünün dünyas›nda egemenlikten bahsetmek bile yanl›flt›r.

Bu söylemin sahipleri, kamuoyunu dünyan›n bu standartlarda fikir birli¤ine

Türkiye bir fikir savafl›, bir fikir sald›r›s›karfl›s›ndad›r. Sald›rgan-lar, on y›llara yay›lan birsab›r ve dikkatle sald›r›n›nkelime mermilerini özenleseçmektedirler: Alman,Frans›z, ‹spanyol, Elenbirer “millet”tir. Türk, biretnisitedir. Millet de¤ildir,hiçbir zaman milletolmam›flt›r. Bu terimmanipülasyonu, siyasîümmetçilerin milleti“kavim” (sülale) olarakalg›layan dünya görüflü ile de kolayl›klaba¤daflmaktad›r.

4 Meselâ bak›n›z, Nefle Düzel’in Ayflenur Bahçekap›l› ile röportaj›, Taraf Gazetesi, 30.11.2009. http://www.ta-raf.com.tr/nese-duzel/makale-aysenur-bahcekapili-basbakan-hayatini-riske.htm Taraf sitesinde röportaj›n tamam›n›okumak için abone olmak gerekiyor. Ancak baflka siteler tam metin vermifl:http://www.islahhaber.com/lo-okmk.php?No=1389 Ayflenur Bahçekap›l› röportaj›n yap›ld›¤› dönemde AKP Grup Baflkan Vekili’dir.

Page 28: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

‹skender Öksüz

21. YÜZYIL[24] Ağustos ’11 • Sayı: 32

vard›¤›na ikna etmek istiyorlar. Bu iddialar yeni de¤ildir. Meselâ kurucular›n›n,PKK’n›n cephe organizasyonu haline geldi¤ini iddia etti¤i, ‹nsan Haklar› Derne-¤i’nin “Kopenhag Siyasi Kriterleri ve Türkiye – Mevzuat Taramas›” raporu onbir y›löncesine, S›n›rlar›n De¤ifltirilmesi Politikas›’yla kabaca ayn› döneme aittir. TESEVraporlar›nda Türklükle ilgili pasajlar›n bu eski ‹HD raporundan aktar›ld›¤› görül-mektedir: “Türkiye Cumhuriyeti, reel olarak tek bir etnik kökene dayal› insan top-lulu¤undan meydana gelmemifl olmas›na karfl›n, Türkiye Cumhuriyeti yurttafllar›,yurttafll›k haklar› söz konusu edildi¤inde de, Türk etnik kimli¤ine ba¤l› olarak‘Türk vatandafl›’ olarak nitelenmektedirler. Etnik kökene vurgu yap›lan yerlerde degörüldü¤ü gibi, Türk, Türk evlad›, Türklük, Türk soyu, soydafl, Türk olman›n flere-fi gibi nitelemelerle an›lmaktad›rlar.”5

Bu iddialar gerçek midir? Dünyada millet ve millîdevlet son bulmufl mudur? AB’ye girmek, KopenhagKriterleri’ne uymak, içinde “Türk”ün geçmedi¤i biranayasaya m› flart koflmaktad›r? AB üyesi birkaç ülke-nin anayasalar›na göz atarak bu sorular› cevapland›r-maya çal›flal›m:

TTüürrkk MMiilllleettii,, FFrraannss››zz,, AAllmmaann,, ‹‹ssppaannyyooll,, YYuunnaann mmiillllee--ttii ggiibbii ddee¤¤iill kkii……

Frans›z Anayasas› bafllang›c›: “Frans›z halk› vakarlailan eder ki…” (Fransa halk› de¤il!) Metinde “Fransa”iki defa, “Frans›z” 5 defa geçiyor.

Alman Temel Kanunu bafllang›c›: “Tanr› ve insan›nhuzurunda… Alman Halk›, kurucu iktidarlar›n› kulla-

narak…” (Almanya halk› de¤il!) Temel kanunda 45 defa “Alman”, 17 defa “Alman-ya” denmektedir. Almancada metinde kelime ifllemciyle bu ayr›m› yapmak kolay.Alman: Deutsch. Almanya: Deutschland.

Yunan Anayasas› ise tamamen “Elenler” için kaleme al›nm›fl. Meselâ vatandafl-lar›n kanun önünde eflitli¤inden de¤il, Elenlerin kanun önünde eflitli¤ini öngörü-yor!

‹spanya Anayasas›’nda “‹spanyol” 20 defa geçiyor; ‹spanya 26 defa.

Bu örnekler, Türk kamuoyunu hedef alan söylemle gerçe¤in ba¤daflmad›¤›n›gösteriyor. Belli ki hukuk, globalleflme, insan haklar› ve hatta bilim gibi kavramlar as-

Otto Schilly’e göre“‹çimizdeki Türkler,bizim kültür uzay›m›zdageliflmelidir. Herkesinana dili Almanca olmal›veya Almanca halinegelmelidir; en iyi entegrasyon flekli asimilasyondur.” AncakTürkler taraf›ndan entegrasyon yap›lma ihtimali varsa bu bir“insanl›k suçu”dur.

5 “Kopenhag Siyasî Kriterleri ve Türkiye (Mevzuat Taramas›)”, ‹nsan Haklar› Derne¤i, ‹stanbul, 2000, sayfa 33. http://www.ihd.org.tr/images/pdf/kopenhag_siyasi_kriterleri_ve_turkiye_mevzuat_taramasi.pdf

Page 29: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Türk Millî Egemenli¤i Sona Ererken: Onlar Millet, Biz De¤iliz

21. YÜZYIL [25]Ağustos ’11 • Sayı: 32

l›nda “s›n›r de¤ifltirme politikas›” için kullan›lmaktad›r. Bizi “daha güzel bir gelece¤e”tafl›maya kararl› insanlar, bunu baflarabilmek için gerekti¤inde yalan› da mubah gör-mektedirler.

fiöyle bir izah da gelifltirebiliriz: Türkiye bir fikir savafl›, bir fikir sald›r›s› karfl›s›n-dad›r. Sald›rganlar, on y›llara yay›lan bir sab›r ve dikkatle sald›r›n›n kelime mermi-lerini özenle seçmektedirler: Alman, Frans›z, ‹spanyol, Elen birer “millet”tir. Türk,bir etnisitedir. Millet de¤ildir, hiçbir zaman millet olmam›flt›r. Bu terim manipülas-yonu, siyasî ümmetçilerin milleti “kavim” (sülale) olarak alg›layan dünya görüflü ilede kolayl›kla ba¤daflmaktad›r.

Denilebilir ki, Avrupa millî devletlerinin s›n›rlar› safve bir tek etnik grubu kapsar. O yüzden TESEV’in,BDP’nin, PKK’n›n ve ‹HD’nin iddialar› onlar için de¤ilama bizim için geçerlidir. Bu savunma bile, millet vemilliyet muhalifi söylemin genel olamayaca¤›n› kabuldemektir. Fakat bu müdafaa da yanl›flt›r. En yak›nkomflumuz Yunanistan’›n “Elen Müslümanlar” dedi¤iBat› Trakya Türklerinden bafllayabiliriz.

Fransa’da etnik gruplar›n nüfus say›m› yasakt›r. Ancak bugün Fransa’da yafla-yan nüfusun yaklafl›k üçte birinin yabanc› kökenli oldu¤unu bildirilmektedir.6

Almanya’da yaflayan Alman vatandafllar›n›n yüzde 9’u etnik Alman de¤ildir. Fe-deral Cumhuriyet’te yaflay›p da vatandafl ve Alman olmayanlar›n nüfusa oran› dayüzde 8’dir. Toplam yüzde 17 etmektedir.7

Bu yüzdeler Türkiye için verilenlerden çok farkl› de¤ildir, ço¤unda da daha bü-yüktür.8 Ancak Bat›l› ülkelerin halk›, hangi etnik kökenden gelirse gelsin, o devle-ti kuran milletin ad›yla an›lmaktad›r. Kimse Yunanistan için “Üçgen etnik mozaik”,Fransa için “Alt›gen etnik mozaik” ve Almanya için “Oval etnik mozaik” dememek-tedir. Niçin? Bunun tek cevab›, o milletlerin ve millî devletlerin birinci s›n›f ve iyi;Türklerin ve onlar›n devletinin ise ikinci s›n›f ve kötü olmas›d›r.

Burada çarp›c› bir çifte standartla karfl› karfl›yay›z. Görülmektedir ki post-mo-

Bat›, kendisi d›fl›ndakimilli devletleri yok ederekyeniden imparatorluktesis etmek istemektedir.Bu da s›n›r de¤ifltirmeoperasyonlar›n›do¤urmaktad›r.

6 “The French Melting Pot: Immigration, Citizenship, and National Identity” (Frans›z Eritme Kazan›: Göç, Vatandafl-l›k ve Millî Kimlik), Gérard Noiriel, Geoffroy de Laforcade tercümesi. (Orijinal ismi: “Le Creuset Français”), Uni-versity of Minnesota Press, 1996. 000, p.160

7 Alman Federal ‹çiflleri Bakanl›¤› ‹statistik Ofisi’nden Wikipedia’n›n derledi¤i istatistikler: http://en.wikipedi-a.org/wiki/Demographics_of_Germany#cite_note-2005_Microcensus-1

8 Meselâ, Aç›k Toplum Vakf› ve Bo¤aziçi Üniversitesi’nin destekledi¤i bir anketin sonuçlar›na göre, Türkiye’de“Türk dili ve kültürü ile bir iliflkim yoktur” diyenler yüzde 2, Türk dili ve kültürünün kendisi için ikinci s›rada gel-di¤ini ifade edenler yüzde 8’dir: Hakan Y›lmaz, “’Biz’lik, ‘Öteki’lik, Ötekilefltirme ve Ayr›mc›l›k: KamuoyundakiAlg›lar ve E¤ilimler”, 2010: http://hakanyilmaz.info/yahoo_site_admin/assets/docs/HYilmaz-Otekilestirme-02-‹çe-rikselRapor.188160919.pd

Page 30: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

‹skender Öksüz

21. YÜZYIL[26] Ağustos ’11 • Sayı: 32

dern jargonla Türkler, kesinlikle “öteki”dir. Millet-etnisite anlay›fl›n›n d›fl›nda dabenzer çifte standartlar› bulmak kolayd›r. Meselâ “asimilasyon” sürecinin Türklertaraf›ndan yap›lma ihtimali varsa bu bir “insanl›k suçu”dur. Fakat eski Alman ‹çifl-leri Bakan› Otto Schilly’e göre, e¤er Almanlar taraf›ndan uygulanacaksa, farkl›d›r:“Çift dilli sokak levhalar› görmek istemiyorum… ana dili Türkçe olan homojen biraz›nl›¤›n geliflmesini istemiyorum. ‹çimizdeki Türkler, bizim kültür uzay›m›zda ge-liflmelidir. Herkesin ana dili Almanca olmal› veya Almanca haline gelmelidir; en iyientegrasyon flekli asimilasyondur.”9

SS››nn››rrllaarr›› DDee¤¤iiflflttiirrmmeenniinn PPoolliittiikkaass››:: EEggeemmeennlliikk OOllmmaass››nn

Peki, hâkimiyet veya egemenlik millete dayanmay›nca ne olur? Gerçi TESEV’inanayasa raporu hâkimiyet ve egemenlik tabirlerine de karfl›d›r. Onlar›n yerine “ik-tidar” kelimesini teklif etmektedir. Peki, “iktidar” diyelim, millete dayanm›yorsa neolur? Halka dayanacakt›r. Halk ise düzinelerce farkl› etnik kökenden gelme hete-rojen bir gruptur. Anayasada hiçbir ideolojinin yer almamas› gerekti¤ini söyleyen-ler asl›nda kendileri bir ideolojinin savunucular›d›r. Bu radikal ideoloji, Türk top-lumunu mesela Dubai Havaalan› transit yolcu salonu ahalisi gibi alg›lamaktad›r. Buhalk›n onu di¤erlerinden ay›rt eden hiçbir ortak niteli¤i yoktur. O halde bu ülke-nin, bu devletin s›n›rlar›n› ne belirleyecektir? Irak’ta, Suriye’de daha önce ‹ngilizle-rin yapt›¤› gibi birileri ellerine cetvel al›p da s›n›r m› çizecektir? Hâkimiyet milletinde¤ilse bunun önünde hiçbir engel yoktur. S›n›r fluradan da geçebilir, buradanda… Din de s›n›r çizmek için bir kriter de¤ildir. Bizim birçok “etnisitemiz” aras›n-da din birli¤i bulundu¤u do¤rudur ama ayn› etnisitelerin ‹ran’la, Irak’la, Suriye ilede din birlikleri vard›r. Bu düflüncelerin sonunda gelip “S›n›r de¤ifltirme politika-s›”na dayanmas› çok mümkündür ve muhtemeldir.

“Hâkimiyet milletin de¤ilse ne olur?” sorusunun bir baflka cevab› da tarihte ara-nabilir. Millî devletlerden önce hâkimiyet prensliklerde ve imparatorluklardayd›.Millî devleti— Bat› d›fl›nda— yok etmenin bir sonucu da Bat›’n›n yeniden impara-torluk tesis etmesi olacakt›r. ‹mparatorluk için imparatorlu¤un toplam hâkimiyetsahas› ve s›n›rlar› önemlidir, tabi ülkelerin birbiriyle s›n›rlar› veya toplam sahan›nkaç siyasî birime bölünece¤i de¤il. Bunlar ihtiyaca göre kolayca kayd›r›labilir. Dev-letler do¤ru boya budan›r ve s›n›rlar politikalar do¤rultusunda de¤iflir.

Milletsiz devlette s›n›r sorusu, nereden bakarsan›z bak›n ayn› cevaba ç›kar gibi.

2211.. YYÜÜZZYYIILL

9 Süddeutche Zeitung, 27.06.2002. Bkz. http://www.hindu.com/lr/2004/07/04/stories/2004070400280200.htm

Page 31: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

21. YÜZYIL [27]Ağustos ’11 • Sayı: 32

* 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Anayasal Düzen, Hukuk, Adalet Araştırmaları Merkezi Bilimsel Danışmanı

Siyasal sistemin etkinli¤i ve kapasitesi, devletin gücünü ve ba¤›ms›zl›¤›n› sap-tayan en önemli ö¤elerden biridir. Siyasal sistemin etkinli¤i ise millî de¤erleri vemillî hareket noktalar›n› temel alarak devletin ça¤dafllaflm›fl olmas› oran›nda sa¤-lanacakt›r. Ça¤dafllaflmaya en büyük engeller siyasal sistemin atalet içinde bulun-mas›, millî de¤erlerden kopuk, milli unsurlara yabanc›laflm›fl ve bünyesine uy-gun bir ça¤dafllaflmay› gerçeklefltirecek hareket noktalar›na ve enstrümanlara sa-hip olunamamas›d›r. Siyasal sistemin esas ö¤elerinden biri olan anayasa ve oanayasan›n temel felsefesinin ortaya konulmas› ça¤dafllaflma aç›s›ndan önemlibir ad›m› oluflturacakt›r. Sened-i ittifak ile bafllayan Osmanl› anayasac›l›k hare-ketleri Osmanl›-Türk ça¤dafllaflmas›nda önemli bir rol oynar ama milli temeldenuzak yönetim biçimleri onu hareketsiz b›rakacak, geliflmeler yeterince hissedile-meyecektir. Islahat Ferman›, Sened-i ‹ttifak ile bafllayan, Tanzimat Ferman› iledevam eden Osmanl› anayasac›l›k hareketleri içinde süreci devam ettiren ve ge-lifltiren önemli bir ad›m olmakla birlikte “Millî” bir nitelik tafl›maz. Bu anayasalmetinlerde milletlere ve ›rkî olgulara at›f görülmemektedir. Bunlarda temel ide-oloji “Osmanl›c›l›k ‹deolojisi”dir. Her fleye ra¤men, Osmanl› Türk ça¤dafllaflma-s›nda önemli rol oynayan Sened-i ‹ttifak ve Tanzimat Fermanlar› ile ilk Osmanl›-Türk anayasas› diyebilece¤imiz Kanun-i Esasi’nin haz›rlanmas› da önemli köfletafllar› olmufltur.

Kanun-i Esasi’nin sistemli bir düflünce ak›m›n›n, bir doktriner çal›flman›n ürünüoldu¤u söylenemez. Bu anayasa Tanzimat ortam›nda yetiflen ancak Tanzimat’›ngetirdi¤i yenilikleri ve uygulamalar› yeterli bulmayan ve ülkenin kurtuluflunu mefl-rûtî bir sistemin getirilmesinde gören bir avuç ayd›n›n ürünü oldu¤u söylenebilir.Meflrutiyeti daha özgür bir sistem olarak gören ve bu yolla imparatorlu¤u kurtara-bileceklerine inananlar›n ürünü olarak ortaya ç›kan 1876 Kanun-i Esasi ve 1909 de-¤ifliklikleri de milli uyan›fl ve milli kökleflme için yeterli olmaz. Milli uyan›fl 1921Teflkilat’› Esasiye Kanunu ile olmufltur.

Kurtulufl ve Kurulufl Anayasalar›nda“Türk” Kavram›

Yrd. Doç. Dr. Yağmur SAY*

Page 32: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Yrd. Doç. Dr. Ya¤mur Say

21. YÜZYIL[28] Ağustos ’11 • Sayı: 32

11992211 TTeeflflkkiillaatt--›› EEssaassiiyyee KKaannuunnuu

1918 sonlar›nda kar-fl›m›za siyasal ve anaya-sal yönden çöküntüyeu¤ram›fl bir devlet ç›k-maktad›r. Bu çöküfl 1922sonlar›nda hem siyasalhem de anayasal kurum-lar›yla yepyeni bir devle-tin do¤umuyla son bula-cakt›r. ‹flte bu y›llar ara-s›nda kabul edilen 1921Anayasas› bir geçifl dö-nemi Anayasas› niteli-¤indedir. Mondros Müta-rekesi’nden hemen son-ra bafllayan düflman ifl-galleri Osmanl›c›l›k, Pa-nislamizm, Amerikanmandac›l›¤› gibi ak›mlar›

temelden çürütmeye yetmifltir. Art›k halk milli ve ba¤›ms›z bir devletin kurulmas›gerekti¤i zorunlulu¤unu anlam›flt›r. Olumsuz koflullar öyle bir zemin haz›rlam›flt›rki, Anadolu’da Müdafaa-i Hukuk hareketleri bafllam›fl ve Anadolu’ya geçen Musta-fa Kemal’in önderli¤inde Erzurum ve Sivas Kongreleri’nin yap›lmas›yla millî dire-nifl belli bir aflamaya ulaflm›flt›r. Bu koflullarda do¤al olarak birtak›m anayasal tez-ler de ortaya ç›km›flt›r. Bunlar›n bafl›nda “milli devlet”, “anavatan”, “millet egemen-li¤i” gibi temel düflünceler gelmektedir. Tüm geliflmeler ve milli düflünceler, Mus-tafa Kemal önderli¤inde oluflan fiili-demokratik bir iktidara yol açm›flt›r. Buna kar-fl›l›k 21 Aral›k 1918’de Vahideddin taraf›ndan Meclis-i Mebusan’›n feshedilmesi so-nucu Osmanl› Devleti’nde bir iktidar bofllu¤u oluflmufl, ayr›ca var olan siyasi güç‹stanbul d›fl›nda söz geçiremez duruma gelmifltir. Aral›k 1919’da yap›lan genelMeclis-i Mebusan seçimlerinde Müdafaa-i Hukukçular büyük ço¤unlu¤u elde et-mifl ve son Osmanl› Meclis-i Mebusan’› yurdun bölünmezli¤ini ilan eden Misak-›Milliyi kabul etmifltir.

K›sa bir süre sonra bu Meclisin ‹stanbul Hükümeti taraf›ndan feshedilmesi üze-rine, Mustafa Kemal, illere gönderdi¤i bir tamimle Ankara’da ola¤anüstü yetkileresahip bir meclisin toplanaca¤›n› bildirerek yeni seçimler yap›lmas›n› istemifltir. Ya-p›lan seçimlerle belirlenen yeni üyeler ‹stanbul’dan gelen üyelerin kat›lmas›yla 23

Page 33: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Kurtulufl ve Kurulufl Anayasalar›nda “Türk” Kavram›

21. YÜZYIL [29]Ağustos ’11 • Sayı: 32

Nisan 1920 tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi aç›lm›flt›r. Bu Meclis, bir “kuru-cu meclis” niteli¤i tafl›maktad›r. Ola¤anüstü yetkilerle donat›lmas›, bu meclisi kuru-cu meclis yapmaktad›r. Tam olarak yeni devletin kurulmad›¤› ve Osmanl› Devle-ti’nin de son bulmad›¤› bir dönemde aç›lan ve görevlendirilen bu meclisin meflru-luk sorununun oldu¤u da bilinmektedir. ‹flte bu konudaki kar›fl›kl›¤› gidermek içinMeclis birtak›m giriflimlerde bulunmufltur. Bunlardan ilki 2 say›l› ve 29 Nisan 1920tarihli H›yanet-i Vataniye Kanunu’dur. ‹stanbul ile her türlü resmi haberleflmeninkesilmesi ve en önemlisi de ‹stanbul’un iflgalinden sonra Türkiye Büyük Millet Mec-lisi onay› olmaks›z›n ‹stanbul taraf›ndan yap›lan ve yap›lacak tüm anlaflma ve söz-leflmelerin geçersiz say›lmas› yani meclisi ba¤lamamas›meflruluk konusunda yap›lan di¤er giriflimlerdir.

1921 Teflkilât-› Esasîye Kanunu, “Türk Devleti”ndende¤il, “Türkiye Devleti”nden bahsetmektedir. TürkiyeDevleti’nden kas›t; elbette ki “Türk Devleti’dir. Kanu-nun 3. maddesine göre ”Türkiye Devleti, Büyük Mille-ti Meclisi taraf›ndan idare olunur ve hükümeti "BüyükMillet Meclisi Hükümeti" unvan›n› tafl›r”. ‘Türkiye Dev-leti’ ibaresi, etnik kökeni, dili, dini ve kültürü ne olur-sa olsun, belli bir siyasal co¤rafya (ki bu co¤rafya Mi-sak-› Millî s›n›rlar›n› ifade etmektedir) içinde yaflayaninsanlar›n siyasal birleflmesinin en üst noktas› olandevleti ifade etmektedir. Türkiye Devleti sözü genelco¤rafi anlamda devletin s›n›rlar› ile varoldu¤u siyasal hakimiyet alan›n› belirler-ken bir taraftan da Türk Devletine at›f yapmaktad›r. Yani Türkiye Devleti demeksiyasal ve bireysel anlamda Türk Devleti demektir.

Osmanl› Devleti’nin varoldu¤u tarihte, ayn› topraklar üzerinde bir baflka devletkuruldu¤unu ilan etmek Teflkilat-› Esasiye Kanunu’nun en ink›lapç› özelliklerin-den biridir. Devletin isminin ‘Türkiye Devleti’ olmas›nda etkili olan kifli de R›zaNur’dur.

1921 Teflkilat-› Esasiye Kanunu’nun en yenilikçi ve en önemli ilkesi, “Milli Ege-menlik” ilkesidir. Anayasa ilk ç›kar›ld›¤›nda saltanat›n kald›r›laca¤› yönünde birhüküm tafl›mamaktad›r. Ama flu da aç›kt›r ki, milli egemenlik ilkesi monarflik biryönetim sistemiyle de ba¤daflmaz. Buradan hareketle milli egemenli¤i yaratacakolan topluluk da kuflkusuz Türk halk›, Türk Milleti olacakt›r. “Hakimiyet, bilâ kayd-u flart (kay›ts›z flarts›z) milletindir. ‹dare usulü, halk›n mukadderatan› bizzat ve bil-fiil idare etmesi esas›na müstenittir.” ilkesi 1. maddede yerini alm›flt›r. Hakimiyetin,millete ‘bila kaydü flart’ yani kay›ts›z ve flarts›z millete verilmesiyle Osmanl›-Türkanayasal tarihinde bir dönüm noktas› yaflanm›flt›r. Bu tarihten günümüze kadarmilli egemenlik ilkesi anayasalar›m›z›n en temel tafl› olmufltur.

Sened-i ittifak ilebafllayan Osmanl›anayasac›l›k hareketleriOsmanl›-Türkça¤dafllaflmas›nda önemli bir rol oynar ama milli temelden uzakyönetim biçimleri onuhareketsiz b›rakacak,geliflmeler yeterincehissedilemeyecektir.

Page 34: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Yrd. Doç. Dr. Ya¤mur Say

21. YÜZYIL[30] Ağustos ’11 • Sayı: 32

1921 Teflkilat-› Esasiye Kanunu’nda de¤iflikli¤e yol açan nedenlere de bakma-m›z gerekmektedir; bu dönemde Türk Anayasa Düzeni’nde de¤ifliklikler getirenbaz› siyasal at›l›mlar meydana gelmifltir. Bu tür de¤iflikliklerin nedeni, Milli ege-menli¤i tüm yönleri ile harekete geçirmek suretiyle Kemalizm’in çizdi¤i modernmedeniyete ulaflmak azim ve iradesidir. 1 Kas›m 1922 tarihinde Saltanat›n kald›r›l-mas›na iliflkin parlamento karar›yla yeni “Türk Devleti” tam anlam› ile kendini ka-bul ettirmifltir. Her ne kadar saltanat›n kald›r›lmas› merkezi bir devletin iki bafll›l›¤›reddetmesinin ve TBMM hükümetinin 1921 Anayasas› ile do¤al olarak devlet hali-

ne geldi¤inin sonucu ise de, bu aflaman›n tamamlan-mas› kaç›n›lmazd›r.

CCuummhhuurriiyyeettiinn ‹‹llkk AAnnaayyaassaass››:: 11992244 AAnnaayyaassaass››

Cumhuriyet, ilan edilmifl ve organlar›n›n oluflturul-mufl olmas›na ra¤men, ola¤anüstü bir dönemde ç›ka-r›lm›fl olan 1921 Anayasas› ve de¤iflikliklerinin, devletgereksinimlerine cevap verebilmesi oldukça güçtü.Osmanl› Devleti ve Saltanat da ortadan kald›r›ld›¤›nagöre, devletin gereksinimlerini karfl›layacak ve toplu-mu yönlendirecek yeni bir anayasan›n yap›lmas›, birzorunluluk haline dönüflmüfltür. 1921 Anayasas›’n›neksik olan hususlar› için 1876 Kanun-i Esasi art›k uygu-

lanamayaca¤›na göre, yeni bir anayasa yap›m› zorunlulu¤u kendisini göstermek-teydi. Nitekim Lozan Antlaflmas› ile kendisini di¤er devletlere ba¤›ms›zl›k mücade-leleri ile tan›tm›fl ve zafere ulaflm›fl Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sosyal ve ulus-lararas› iliflkilerde de istiklali tam bir devlet olarak tan›nm›fll›¤› için de bu Anayasabir zorunluluktu. Böylece oluflturulan yeni Anayasa ile Türkiye Cumhuriyeti Dev-leti’nin ça¤dafl dünyada yerini almak istedi¤ine dair en önemli mesaj verilecekti.

‹kinci Türkiye Büyük Millet Meclisi “Kurucu Meclis” özelli¤i tafl›m›yordu. Nite-kim bu s›fatla seçilmifl ve toplanm›fl bulunmuyordu. Ancak buna ra¤men ‹kinciTürkiye Büyük Millet Meclisi’nin ulusun tek ve yegane temsilcisi oldu¤u tart›flma-s›z bir gerçekti. ‹kinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yeni bir Anayasa yapabile-ce¤ine dair herhangi bir kuflku yoktu. Millet ad›na egemenlik hakk›n› kullanmayayetkili olan ‹kinci TBMM yasama döneminin ikinci y›l›nda bu haz›rl›¤a giriflti. ‹lkçal›flmalar Kanun-› Esasi’yi haz›rlayan encümen taraf›ndan bafllat›ld›.

1924 Anayasas› 20 Nisan 1924 y›l›nda ‹kinci Türkiye Büyük Millet Meclisi tara-f›ndan “Teflkilat-› Esasiye” ad›yla kabul edilmifltir. 1924 Anayasas› olan Teflkilat-›Esasiye Kanunu’nun 1. maddesine göre, “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” denil-mifl bununla birlikte devlet fleklinin “Cumhuriyet” oldu¤u hükmünün de¤ifltirilme-

Lozan Antlaflmas› ilekendisini di¤er devletlereba¤›ms›zl›k mücadeleleriile tan›tm›fl ve zafereulaflm›fl TürkiyeCumhuriyeti Devleti’ninsosyal ve uluslararas›iliflkilerde de istiklali tam bir devlet olaraktan›nm›fll›¤›n› sa¤lamakiçin 1924 Anayasas› birzorunluluktu.

Page 35: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Kurtulufl ve Kurulufl Anayasalar›nda “Türk” Kavram›

21. YÜZYIL [31]Ağustos ’11 • Sayı: 32

si 102. madde gere¤ince yasaklanm›flt›r. 1924 Anayasas› olan Teflkilat-› Esasiye Ka-nunu’nun 3. maddesine göre, “hâkimiyet bilâ kayd-ü-flart milletindir ”. Egemenlikkonusundaki bu hüküm 1921 Teflkilât-› Esasîye Kanunu’nun 1. maddesindeki hük-mün birebir ayn›s›d›r. Anayasaya göre egemenli¤in sahibi, “Millet”tir. Ancak, buegemenli¤i kullanma hakk› do¤rudan millete ait de¤il, 1924 Anayasas› olan Teflki-lat-› Esasiye Kanunu’nun 4. maddesi gere¤ine onun temsilcisi olan Türkiye BüyükMillet Meclisine aittir.

Yasama yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisi kullanmaktad›r. Türkiye BüyükMillet Meclisi tek meclisten oluflan bir parlamentodur. Türkiye Büyük Millet Mecli-si millet taraf›ndan seçilen vekillerden oluflmaktad›r.Milletvekili seçilebilmek için otuz yafl›n› bitirmifl olmakgerekir. 1934 y›l›nda yap›lan de¤ifliklikle kad›nlara daseçilme hakk› tan›nm›flt›r. Seçme hakk› ise on sekiz ya-fl›n› bitiren her erkek Türk vatandafl›na aittir. 1934’te onsekiz yafl s›n›r› yirmi ikiye ç›kar›lm›fl, kad›nlara da seç-me hakk› tan›nm›flt›r.

1924 Anayasas› olan Teflkilat-› Esasiye Kanunu, te-mel hak ve hürriyetlerin kökeni ve s›n›rlar› hususunda“tabii hak anlay›fl›n›” benimsemifltir. 1924 Anayasa-s›’n›n 68. maddesine göre “Her Türk hür do¤ar, hür ya-flar. Hürriyet, baflkas›na zarar vermeyecek her fleyi ya-pabilmektir. Tabii haklardan olan hürriyetin herkesiçin s›n›r›, baflkalar›n›n hürriyetinin s›n›r›d›r. Bu s›n›r› ancak kanun çizer”. 1924Anayasas›, yap›ld›¤› zaman diliminde Bat› anayasalar›nda da tam olarak görülme-yen sosyal haklar d›fl›ndaki kifli hak ve hürriyetlerini genel olarak düzenlemeklebirlikte, meclis taraf›ndan yap›lacak s›n›rlamalar›n ölçüsünü düzenlememifltir. Budurum meclis ço¤unlu¤unu elinde bulunduranlar›n hak ve hürriyetleri afl›r› flekil-de s›n›rlamas›n› mümkün hale getirmekte idi.

1924 Anayasas›’n›n en önemli özelli¤i, oluflturdu¤u hükümet sistemidir. BuAnayasa, meclis hükümeti sistemi ile parlamenter sistem aras›nda karma bir sistembenimsemifltir. Anayasan›n meclis hükümeti sistemine yaklaflan niteliklerindenbahsedersek: Türk Milletini ancak TBMM temsil eder ve millet ad›na egemenlikhakk›n› sadece o kullanabilir.

Baz› araflt›rmac›lara göre, 1924 anayasas›n›n 88. maddesinde “Türk Vatandafl›”olma ile “Türk Olma” aras›nda derin bir ayr›m yap›lm›fl ve yap›lan ayr›m bu dö-nemde ç›kar›lan hemen hemen tüm kanunlarda gözetilmifltir. Nitekim bu anayasa-n›n “92. maddesi devlet memuru olabilmeyi siyasi haklara sahip olan her Türk’e‘(iddiaya göre Türk vatandafl›na de¤il) vermifl, dolay›s›yla Türk vatandafl› olup

Bir devleti vâredenco¤rafi s›n›rlar›n, siyasalegemenli¤in yafland›¤›milli s›n›rlar›n oluflumu-nun da alt›n› çizmekad›na yarat›lm›fl“Türkiye Devleti” olgusuile “Türk Devleti”kavramlar› hemenhemen ayn› temel anlam›tafl›maktad›r.

Page 36: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Yrd. Doç. Dr. Ya¤mur Say

21. YÜZYIL[32] Ağustos ’11 • Sayı: 32

Türk olmayan az›nl›klar devlet memuru olma haklar›n› yitirmifllerdir”. Bu görüflekat›lman›n hemen hemen hiçbir bilimsel temeli ve tarihsel manada ilmi bir arkaplan› yoktur. Bu anakronik düflünce herhalde tarihsel perspektifte yarat›lan suniçarp›tmalar nedeniyle ortaya ç›kmaktad›r. 24 anayasas› da dahil olmak üzere“Türk” kavram› etnik bir kavram olmaktan uzakt›r. Irkî ve etnisist bir e¤ilim içer-mez. Hatta bir devleti vâreden co¤rafi s›n›rlar›n, siyasal egemenli¤in yafland›¤› mil-li s›n›rlar›n oluflumunun da alt›n› çizmek ad›na yarat›lm›fl “Türkiye Devleti” olgusuile “Türk Devleti” kavramlar› hemen hemen ayn› temel anlam› tafl›maktad›r. Di¤ermaddelerde Türklü¤ün tan›m›n›n ve anlam›n›n zaten “Vatandafll›k”a ba¤lan›yor ol-mas› di¤er ç›karsamalar d›flar›da b›rak›lsa bile “Türk” olgusunun bir ›rk›, etnisiteyianlatmad›¤› çok aç›kt›r.

Türk vatandafl› ile Türk olma aras›nda hiçbir ayr›m olmad›¤› gibi tam tersineTürk olma, Türk vatandafl› olma esas›na ba¤lanmaktad›r. Bir di¤er kar›flt›r›lan un-sur da “Az›nl›klar” meselesidir. Az›nl›k hukuku ve az›nl›k anlay›fl› Osmanl›dan buyana gelen çok ciddi bir aland›r. Bununla Türk olmay› ve Türk vatandafll›k ilkele-rini kar›flt›rmak bizi do¤ru sonuçlara götürmez. Yap›lan yorumlar›n aksine, vatan-dafll›¤› kabul ederek “Türk” etiketi içinde, etnik temeli ne olursa olsun her Türk va-tandafl› 24 anayasas› veya ondan sonrakilerle de her türlü haklara sahip olmakta-d›r. Kavramlar ve ilkelerle uygulamalardaki eksikleri ve aksakl›klar› da kar›flt›rma-mak gerekir.

Tek Parti döneminde gayr-› müslimlerin fiili olarak devlet bürokrasisine al›nma-lar› ortadan kalkm›fl iddias›n›n hukuki bir temeli olmay›p bu dönemin elefltirisindeuygulama ile hukuki söylemin farkl› biçimlerde tart›fl›lmas› gereklili¤i ortadad›r.Tabii bu yap›l›rken meselenin tahlilinde tarihsel bak›fl aç›lar›na, toplumsal ve sos-yolojik de¤erlendirmelere de ihtiyaç vard›r. Ancak baz› araflt›rmac›lar bu arka pla-na bakmadan kesin yarg›larla baz› nazik dönemleri tek yönlü elefltirebilmektedir-ler. Örne¤in “1925 tarihli memurin kanununun 24. maddesi ’Türk olmay›’ kamugörevlisi olmak için bir ön flart kabul etmifltir. 1924 anayasas› gayr-› müslimlerin et-nik anlamda Türklefltirilemeyece¤i örtük olarak kabulden kaynaklanan bu durum,liyakati de¤il do¤ufltan gelen nitelikleri öne alan, bu niteli¤iyle de aç›kça d›fllay›c›bir yaklafl›ma sahiptir.” elefltirisi yap›lmaktad›r. Hâlbuki 25 tarihli memurin kanu-nunun 24. maddesi çok aç›kt›r. Burada ›rkî de¤il vatandafll›k temeline dayand›r›lan“Türk” terimi ve “Türk Vatandafl›” birlikteli¤inin hallinden sonra Türk vatandafl› ol-ma zorunlulu¤unun getiriliyor olmas›, kurumlar›n gayr-› Müslimlere kapat›ld›¤›n›göstermez. Burada bir sorun varsa veya bir sorun tart›fl›lacaksa o da “Irksal” de¤il,“Dinsel” bir sorundur. Gayr-› Müslim s›n›flamas› az›nl›klar anlay›fl› ve hukuku için-de devam eden dinsel ve uluslararas› bir olgunun mevcudiyetinde sakl›d›r. Buradazorlama bir görüflle devleti ›rksal bir oligarfli biçiminde veya askeri seçkinci bir ya-r› demokrasi biçiminde zikretmek çok da do¤ru olmasa gerek.

Di¤er bir yanl›fl saptama da gayr-› Müslimlerin etnik olarak Türklefltirilemeyece-

Page 37: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Kurtulufl ve Kurulufl Anayasalar›nda “Türk” Kavram›

21. YÜZYIL [33]Ağustos ’11 • Sayı: 32

¤inin anlafl›lmas› gibi bir olgu ortaya at›lmaktad›r ki böyle bir düflüncenin tahlili za-ten mümkün de¤ildir. Çünkü bu iddia bilimsel bir tahlili imkans›z k›lar; Gayr-›Müslimlik, dinsel bir s›n›flama içinde dinsel ve hukuki enstrümanlarla de¤erlendi-rilir. Az›nl›klar, Osmanl› da da zaten böyle bir alan› oluflturur. Etniklik ve etnikiteise tamamen farkl› enstrümanlar› gerektirir. Çünkü Türk anayasalar›nda ifllenenTürklük olgusu vatandafll›k ba¤›yla yani hukuksal olarak bu genel etiketi kabuledenlerin hepsine birden verilen genel ad› ifade eder ki, iki ayr› hukuksal alan›nbirbiriyle mukayesesi bilimsel manada anlams›zd›r. Bir dinsel toplulu¤un farkl›lafl-t›r›lmas›, di¤er dini topluluklaflt›rma ile olabilir. Bir dini toplulu¤un baflka bir etnikbiçime dönüfltürülmesi gibi bir paradigma gerçektençok anlaml› olmasa gerek. Art›k günümüz araflt›r›c›lar›-n›n bu temel do¤rulardan hareketle elefltirilerini yap-malar›, etnik yap›lanmalarla dinsel yap›lanmalar›n tar-t›flmas›nda farkl› hareket noktalar›n›n kullan›lmas›n›ngereklili¤ini anlamalar› onlar› daha do¤ru tahlillere gö-türecektir.

1924 Anayasas› olan Teflkilat-› Esasiye Kanunu ka-bul edildi¤i tarihten itibaren yedi defa de¤ifltirilmifl, da-ha do¤ru bir ifade ile befl defa muhtelif maddeleri ikidefa da dil bak›m›ndan de¤ifltirilmifltir. 5 fiubat 1937 tarihli de¤ifliklikle AnayasayaCumhuriyetin nitelikleri eklenmifltir. Bu ilkeler, Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik,Halkç›l›k, Devletçilik, Laiklik ve ‹nk›lâpç›l›kt›r. Buna göre, Anayasan›n 2. maddesihükmü, “Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkç›, Devletçi, Laik ve ‹nk›-lapç›d›r” denilerek devletin nitelikleri say›lm›flt›r. 1924 Anayasas›’nda dil bak›m›n-dan yap›na de¤ifliklikler ise, 1945 y›l›nda, dönemin öz Türkçecilik yönelimine uyu-larak, 10 Ocak 1945 tarih ve 4695 say›l› Kanunla 1924 Anayasas› “mana ve kavram-da bir de¤ifliklik yap›lmaks›z›n Türkçelefltirilmesi ve Demokrat Parti iktidar› döne-minde ise, 1952 y›l›nda, 24 Aral›k 1952 tarih ve 5997 say›l› Kanunla 1945’te Türk-çelefltirilen metin yürürlükten kald›r›larak, 24 Nisan 1924 tarih ve 491 say›l› Teflki-lât-› Esasîye Kanunu yani 1924 Anayasas›’n›n ilk hali tekrar yürürlü¤e konmufltur.

1924 Anayasas›’ndaki de¤ifliklikler, devrim niteli¤inde olsa da 1924 Anayasa-s›’ndaki ço¤unlukçu demokrasi anlay›fl›n›n devam etmesi buna karfl› herhangi birdüzenlemenin yap›lmam›fl olmas› bu anayasan›n önemli bir eksikli¤idir. Tüm bude¤iflikliklere ra¤men baflka bir Anayasaya gereksinim duyulmas›n›n sebebi 1924Anayasas›’n›n asl›nda demokratik bir ruha sahip olmakla beraber demokratik ge-leneklerin henüz sa¤lam bir flekilde yerleflmemifl oldu¤u bir ülkede çok partili ha-yat›n aksamadan ifllemesini sa¤layacak hukuki güvencelerden yoksun olmas›yd›.Ayr›ca kanunlar›n Anayasaya uygunlu¤unu denetleyecek ba¤›ms›z bir yarg› meka-nizmas›na sahip bir Anayasa de¤ildi. Nitekim bu sak›ncalar, özellikle 1954- 1960döneminde aç›kça ortaya ç›km›fl, meclis ço¤unlu¤unca kabul edilen çeflitli demok-

Türk anayasalar›ndaifllenen Türklük olgusuvatandafll›k ba¤›yla yanihukuksal olarak bugenel etiketi kabuledenlerin hepsine

birden verilen genel ad› ifade eder.

Page 38: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Yazar ad›

21. YÜZYIL[34] Ağustos ’11 • Sayı: 32

ratik olmayan kanunlar, iktidar muhalefet iliflkilerini kopma noktas›na getirmifl ve27 May›s müdahalesinin ortam›n› haz›rlam›flt›r.

SSoonnuuçç

Anayasal belgeleri izleyen 1876 Kanun-i Esasi ve 1909 de¤ifliklikleri Osmanl›-Türk anayasal geliflmelerine önemli katk›lar sa¤lam›flt›r. Özellikle temel hak ve öz-gürlüklerin Türk anayasalar›na girmesi ile birlikte güvenceye kavuflmas›nda ilkanayasal geliflmelerin katk›s›n›n oldu¤u da önemli bir tespittir. 1924 Anayasas›,Atatürk ‹lke ve ‹nk›laplar›n› gerçeklefltirmifl, laikleflme aç›s›ndan en ileri ad›mlar-dan biri olmufltur. Yine 1924 Anayasas› ile modern devletin temeli olan “Millî Dev-let” anlay›fl›na geçilmifltir. Öyle ki 1924 Anayasas› ile Türkiye Cumhuriyeti’nin te-melleri at›lm›fl ve de¤iflmez temel de¤erleri benimsenmifltir. Böylelikle devrimselbir niteli¤e sahip Türk modernleflmesine çok önemli katk›lar yap›lm›flt›r. Bundansonraki geliflmeler hukuki manada, milli devleti, Türklük ile Türk vatandafll›¤›n›belli kurallara oturtma çal›flmalar›n› da yans›tmaktad›r. Ne var ki, uygulamadakieksiklikler milli durufla, milli egemenlikte önemli yaralar açm›fl ve günümüzde deaçmaya devam etmektedir. 2211.. YYÜÜZZYYIILL

Page 39: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

21. YÜZYIL [35]Ağustos ’11 • Sayı: 32

* Gazi Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı, 21. Yüzy›l Türkiye Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyesi

Yirmi iki üyesi bulunan Arap Birli¤i, 1945’de kurulmufltur. 13.868.171 Km2

yüzölçümüne 350.000.000 nüfusla yay›lan Arap Birli¤i’nin milli hâs›las›1.150.000.000.000 Dolar’d›r. Asya ve Afrika k›tas›n›n önemli stratejik noktalar›-na hâkim olan Arap Birli¤i, dünya petrol ve gaz rezervinin yaklafl›k yar›s›na sa-hiptir. Üye ülkelerin ortak noktalar›, hiç birisinde demokrasinin olmamas› ve ta-mam›nda ciddi manada politik, ekonomik ve toplumsal sorunlar›n bulunmas›-d›r. ‹nsan haklar›, hukukun üstünlü¤ü, ülke kaynaklar›n›n eflit paylafl›m›, adalet,eflitlik gibi evrensel ça¤dafl de¤erlerlerle ciddi sorunlar› vard›r. Emperyalist ül-kelerin tercihleri aras›nda yer alm›fl, sömürüye maruz kalm›fllard›r. Stratejik ko-numlar› ve önemli do¤al zenginliklerine ra¤men kendi bölgelerinin d›fl›nda po-litik ve ekonomik a¤›rl›klar› yoktur. Sanayileri k›s›tl›, alt yap›lar› geridir. Tar›m-da büyük ço¤unlu¤u halk›n› besleyecek oranda ürün yetifltirememektedir. K›sa-cas› baflar›s›z devletler kategorisinde yer almaktad›rlar. Dolay›s›yla halklar›nayaklanmas› meflru ve gereklidir.

Yaklafl›k bir y›ldan bu tarafa Arap ülkeleri kaynamaktad›r. Tunus ile baflla-y›p M›s›r, Yemen, Libya ve Suriye ile devam eden bir çalkant› ve halk ayaklan-malar› dizisi görmekteyiz. Baflka ülkelerin de s›rada oldu¤u düflünülmektedir.So¤uk Savafl döneminin “Prag Bahar›” ile k›yaslanan Arap ülkelerindeki buayaklanmalar, “Arap Bahar›” olarak adland›r›lmaktad›r. “Arap Bahar›” ismini ta-kan ise ya ironi ya da iki olay› özdefllefltirerek emperyalist bir gönderme yap-mak istemifl olmal›d›r. Zira Prag Bahar›, sadece bir tek yönüyle Arap Bahar› ilebenzeflmektedir. Çekoslovakya’da 5 Ocak 1968’de iktidara gelen AleksanderDubçek, ülkesindeki Komünist yönetime ra¤men ülke ekonomisini ve siyaseti-ni halk› da arkas›na alarak liberallefltirme çal›flmalar›na bafllam›flt›r. Çekoslo-vakya’n›n Bat› blo¤una kayd›¤›n› gören Sovyetler Birli¤i yönetimi 200.000 kifli-lik orduyla Çekoslovakya’ya girerek Dubçek yönetimini devirmifl ve Komünistyönetimi tekrar iflbafl›na getirmifltir. Arap ülkelerindeki halk ayaklanmalar›n›Bat›l› ordular›n buralara girmesiyle benzeflmeyi vurgulamak için “Arap Bahar›”ad› verilmiflse isabetli bir karar oldu¤u tarihi örnekle teyit edilmifltir. Aksi tak-

Arap Bahar› ve Bat›

Prof. Dr. Haydar ÇAKMAK*

Page 40: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Prof. Dr. Haydar Çakmak

21. YÜZYIL[36] Ağustos ’11 • Sayı: 32

dirde Arap ülkelerinde ki olaylarla Prag Bahar›’n›n çok benzeflti¤ini söylemekçok do¤ru de¤ildir.

PPrraagg BBaahhaarr››’’nnddaann AArraapp BBaahhaarr››’’nnaa

Arap Bahar›’n› iyi anlamak için iki sorunun cevab›n› bulmam›z gerekir. 1-Arap halklar› kendi organizasyonu ve hür iradesiyle mi bu olaylar› bafllatt› yok-sa d›fl güçlerin mi rolü var? 2-Gerçekten bir demokratik yap›lanma sa¤lanabile-cek mi?

Birinci soruyu baz›lar›, olaylar›n tamamen Arap halklar›n›n hür iradeleriylegerçekleflti¤i fleklinde cevaplamaktad›r. Ancak yak›ndan bak›ld›¤›nda, buna ilifl-kin ciddi flüpheler ortaya ç›kmaktad›r. Dikta rejimlerle yönetilen bu ülkelerdedevlet organlar›n›n ve istihbarat örgütlerinin haberi olmadan binlerce hatta onbinlerce kiflinin ve onlarca örgütün bir araya gelerek belli bir yerde gösteri dü-zenlemesi mümkün de¤ildir. Binlerce sandviç ve su haz›rlanacak, bar›nacak ça-d›rlar kurulacak, sloganlar haz›rlan›p bezlere yaz›lacak, ayn› paralelde afifllerhaz›rlan›p as›lacak ve meydanlarda ba¤›racaklar ama o ülkenin istihbarat örgü-tü fark etmeyecek. Haydi, bunlar oldu patlat›lan silahlar› nereden buldular, bun-ca mermi ve mühimmat kullan›l›yor bunlar› bu dikta rejimlerde nas›l ve neredenald›lar ve nas›l saklad›lar? ‹nternet ve telefonla haberleflme belli bir noktaya ka-

Page 41: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Arap Bahar› ve Bat›

21. YÜZYIL [37]Ağustos ’11 • Sayı: 32

dar rahat iletiflim sa¤lar ancak devletler de basit bir teknolojiyle ülkede nelerolup bitti¤ini takip edebiliyorlar. Dolay›s›yla bu tür büyük muhalefet organizas-yonlar›, dikta rejimlerinde kolay de¤ildir. Kan›m›zca bu örgütlenmeler, yabanc›istihbarat servislerinin haberleflme imkânlar›yla parasal destek ve gelecekte yar-d›m etme sözü ile bafllat›lm›fl ve halk zaten bu rejimlerden b›kt›¤› için oluflan ka-labal›¤a kat›lm›flt›r. Zaten Bat›l› ülkeler gösterilerden hemen sonra destekleriniilan etmifllerdir. Bu olaylar›n görünen nedenlerini k›saca flu flekilde özetlemekmümkündür:

1- Arap ülkelerinden çok say›da Arap, Bat›l› ül-kelerde e¤itim alm›fl ve ça¤dafl ülke özlemiyleisyanlar›n haz›rlanmas›nda ve sahnelenmesin-de yard›mc› olmufllard›r.

2- Halklar›n b›kk›nl›¤› ve nefreti bir tarafa pisli-¤e iyice bulaflan bu yorgun dikta rejimleri ta-raftarlar›n›n bile deste¤ini kaybetmifltir.

3- Sadece özgürlük ihtiyac› de¤il petrol zenginiülkeler de dahil olmak üzere Arap ülkelerindeadaletsizlik, yoksulluk ve gelir da¤›l›m› denge-sizli¤i hat safhaya ulaflm›flt›r.

Yine de flu nokta ihmal edilmemelidir: ‹srail,1948’de kuruldu¤undan bu tarafa süper güç ABD,Bat›l› ülkeler ve dünyan›n dört bir taraf›na yerleflmiflgüçlü Yahudi lobisine ra¤men güvenli¤ini sa¤laya-mam›flt›r. Bunun en önemli nedeni, radikal ‹slami ör-güt, grup ve güçlerin ‹srail’in ABD denetimindekiArap diktatörlerle yapt›¤› antlaflmalar› ve bu çerçevedeki Filistin politikalar›n›reddetmesi ve tan›mad›klar›n› ilan etmeleridir. Dolay›s›yla ‹srail kal›c› bir bar›fliçin anlaflmay›, kendi denetimindeki iktidarlarla de¤il as›l bu radikal ‹slamc›lar-la yapmak zorunda oldu¤unu anlam›flt›r. Arap dünyas›nda radikal ‹slamc›lar, ik-tidar›n bir parças› yap›larak halk nezdinde onlar› itibarl› yapan dürüstlükleri, ik-tidar›n nimetlerinden yararlanma çabas›yla kirletilip birer ikifler kasetlerle desüslenince ‹srail ile anlaflma yapmaya haz›r hale getirileceklerdir. Dolay›s›yla bi-rinci sorunun cevab› olarak flu söylenebilir: Hiç kimse Arap ülkelerinde ki bude¤iflim hakk›nda, Arap halklar›n›n sadece diktatörlerden b›kt›klar› için kendili-¤inden örgütlendi¤ini ve sabahleyin erkenden meydanlar› doldurdu¤unu, yüzbinlerce kifliyi bu rejimlerin s›k› denetimine ra¤men harekete geçirdi¤ini, beda-va sandviç ve içecek da¤›tmay› da planlayabildi¤ini iddia edemez.

‹kinci s›radaki ““GGeerrççeekktteenn bbiirr ddeemmookkrraattiikk yyaapp››llaannmmaa ssaa¤¤llaannaabbiilleecceekk mmii??”” so-

‹srail, 1948’de kuruldu¤undan butarafa güvenli¤inisa¤layamam›flt›r. Arapdünyas›ndaki radikal‹slamc›lar›n ülkelerinde-ki iktidar›n bir parças›yap›lmas›, ‹srail içinBat›’yla iflbirli¤i içerisin-deki yönetimler yerinebu kez onlarla anlaflmayapma ve bu sayedekal›c› bar›fl› sa¤lamaimkan› do¤uracakt›r.

Page 42: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Prof. Dr. Haydar Çakmak

21. YÜZYIL[38] Ağustos ’11 • Sayı: 32

rusuna Irak ve Afganistan iyi bir cevapt›r. 2001’de Afganistan’a, 2003’te Irak’a gi-rildi¤inde, demokrasi ve bar›fl getirilece¤i söylenmiflti. Bu ülkelere neyin geldi-¤i herkesin malumudur. K›smen farkl›l›klar› olsa da rejimleri devrilen ülkelerde,Bat›l› ülkeler ile komflu ülkelerin etkili oldu¤unu belirtmek durumunday›z. M›-s›r sadece ‹srail ve ABD için de¤il Suudi Arabistan için de çok önemli bir ülke-dir. Bu ülkeler M›s›r’›n bafl›na kimin gelece¤ine halk›n karar vermesine izin ver-meyeceklerdir. Yeni yönetim, ‹srail’in güvenli¤ini tehdit edecek ve Suudi Ara-bistan’›n Arap politikas›n› ve Bat› yanl›s› tavr›n› sorgulayacak bir iktidar olmaya-cakt›r. Muhtemelen ‹srail, ABD ve Suudi Arabistan, M›s›r halk›n›n arzular›n› dadikkate alarak kimseyi rahats›z etmeyecek bir iktidar› M›s›r’›n bafl›na getirecek-lerdir.

YYeennii EEmmppeerryyaall ÇÇaa¤¤

Arap ülkelerinde meydana gelen rejim de¤ifliklikleri, asl›nda yeni bir emper-yalizm ça¤›n›n bafllang›c› olarak da adland›r›labilir. Zira dikta rejimleri sadeceArap ülkelerinde de¤il; Latin Amerika’da, Orta Asya’da, Kafkaslar’da ve Afri-ka’da da bulunuyor. ABD, ‹ngiltere ve Fransa niçin sadece Arap ülkelerine de-mokrasi getirmek istiyor? 19. yüzy›lda bu ülkeler Afrika’ya sömürüye gittiklerin-

Page 43: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

21. YÜZYIL [39]Ağustos ’11 • Sayı: 32

de “size medeniyet getirece¤iz” diyorlard›, bu gün ise söylem “demokrasi” oldu.Arap Bahar›, Bat› Bahar›’na dönüflecek, demokrasi getirme bahanesiyle sömürüdüzenlerini yerlefltireceklerdir.

ABD, ‹ngiltere ve Fransa’n›n demokrasi getirme takti¤ini sadece Ruslar veÇinliler de¤il bu oyunun d›fl›nda kalan Almanya, ‹talya ve ‹spanya gibi ülkelerde endifleyle izlemekteler ve destek vermeye de yanaflmamaktalar. Alman D›flifl-leri Bakan› Guido Westerwelle’in 30 Haziran 2011’deki Ankara ziyareti de bukonuyla ilgilidir. Ziyaretin as›l nedeni Almanya’n›n“Arap Bahar›”n›n ABD-‹ngiliz ve Frans›z Bahar›nadönüflmekte oldu¤unu görmesidir. Berlin, bu üçlü-nün yeni bir Emperyalist-Sömürgeci cephe olufltur-duklar›n›n fark›na vard›, aynen 19. yüzy›lda oldu¤ugibi bir sömürge paylafl›m› yaflanmakta oldu¤unu veAlmanlar›n yine bu oyunun d›fl›nda kalaca¤›n› farketti. Libya’n›n Amerikan-Frans›z ve ‹ngiliz k›skac›nadüflmesinin ard›ndan s›ran›n Suriye’ye geldi¤ini gö-ren Almanlar, elini çabuk tutarak Türkiye-Rusya ve‹ran’›n destekledi¤i Esad rejimini demokratiklefltire-rek ayakta tutma çabas›na destek vermeye geldi. As-l›nda bu iflbirli¤inin Esad rejimini kurtarmayla ilgisiyoktur, amaçlar› Amerikan-‹ngiliz ve Frans›z üçlüsü-nün Suriye’ye girmesini engellemektir.

Sarkosy’nin Libya politikas› çok kaba emperyalistçizgiler tafl›maktad›r. Emperyalist bir amaç tafl›d›¤›aç›kça görülmektedir ve Paris, bunu saklama ihtiyac›da hissetmemektedir. Fransa yeni politikas›yla belkiLibya’n›n zenginli¤inin paylafl›m›ndan yararlanacakt›r ancak Frans›z-Arap iliflki-lerini de bozacakt›r. ‹ngilizlerin Arap bölgesinde sicili temiz de¤il; Arap halk› vee¤itimli yurtsever Araplar ‹ngilizlere hep flüpheyle bakm›flt›r. Günümüzde ‹ngi-liz – Arap iliflkileri asl›nda ‹ngiltere’nin Basra Körfezi zengin Arap liderlerininparalar›n›n sakland›¤› ve çocuklar›n›n e¤itim ald›¤› bir ülke olmas›ndan ibaret-tir. Yani ‹ngiltere ile seçkin Arap yöneticileri ve Arap burjuvalar› aras›ndaki biriliflkiden söz etmek daha do¤rudur. Arap ülkelerindeki özgürlük hareketlerigerçek özgürlü¤e dönüflürse bundan en fazla zarar görecek ülkeler de yine ‹n-giltere, Fransa ve ABD’dir.

LLiibbyyaa SSoonnrraass›› PPaayyllaaflfl››mm

Libya’da muhalif güçler iktidara gelecek gözüküyor ancak Kaddafi muhalif-

Arap Bahar› ve Bat›

Hiç kimse Arapülkelerinde ki bu de¤iflim hakk›nda, Arap halklar›n›nkendili¤inden örgütlen-di¤ini ve sabahleyin erkenden meydanlar›doldurdu¤unu, yüz binlerce kifliyi bu rejimlerin s›k› dene-timine ra¤men hareketegeçirdi¤ini, bedava sandviç ve içecekda¤›tmay› da planlaya-bildi¤ini iddia edemez.

Page 44: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Prof. Dr. Haydar Çakmak

21. YÜZYIL[40] Ağustos ’11 • Sayı: 32

leri, flimdiden ‹ngiliz-Frans›z ve ABD emperyalizmine teslim olmufltur. Arap Bir-li¤i ve hiçbir Arap ülkesi de sesini ç›kartm›yor. Kaddafi diktatördür ama ülkesi-ni hiçbir emperyalist ülkeye sömürtmemifltir. Petrol ve gaz zenginli¤i tamamenmillidir. Türkiye’de ki sözde dindar gazeteci ve yazarlar, ABD-‹ngiliz emperya-lizmine karfl› olan geleneksel tav›rlar›n›, bu konuda ne hikmetse göstermiyorlar.‹ktidarda Demirel veya Ecevit olsayd› ideolojilerine sahip ç›kt›klar›n› görürdükama AKP iktidar›nda adeta dillerini yutmufl gibiler.

Arap Bahar›, uluslararas› iliflkilerin ve Bat›l›lar aras›ndaki dengenin yenidenoluflmas›nda önemli bir faktör olabilir. Libya’daki Çin yat›r›mlar›n› bombalaya-rak önemli zarar ve gözda¤› da veren Bat›l›lar, Suriye’deki Rus ve Türk ç›karla-

r›n› da tehlikeye sokmufl; Suriye’yi iflgal planlar› daAlman, Rus, ‹ran ve Türkiye iflbirli¤ine neden olmufl-tur. ABD-‹ngiliz-Frans›z iflbirli¤inin baflar›s›z bir so-nuç verdi¤i ve bu ülkelerin yaratt›klar› karfl› bloktançok rahats›z olduklar› muhakkakt›r. Türkiye, Alman-ya, Rusya ve ‹ran’a ra¤men ABD-‹ngiliz ve Frans›züçlüsünün Suriye’ye girmesi imkâns›zd›r. Belki de enkötüsü istemedikleri halde Türk-Alman-Rus aks› ya-ratacaklard›r. Zira bu üçlünün Orta Do¤u’da hatta di-¤er bölgelerde daha fazla itibar görecekleri muhak-kakt›r. En az›ndan bunlar›n sicilleri di¤erlerinden da-ha temizdir.

Almanya birli¤ini yani bugünkü Almanya’y›1871’de Otto Von Bismarck’›n ola¤an üstü beceri vegayreti ile sa¤lad›¤›nda 19. yüzy›lda paylafl›lan sö-mürge devletlerinden pay›n› alamad›, zira geç kal-

m›flt›. Berlin, bugün geç kalmak istememektedir. Bundan dolay› Almanya, 1990sonras›nda Balkan ülkelerinin paylafl›lmas›na karfl› ç›kt› ve hepsini Avrupa Bir-li¤i üyesi yaparak sömürgeleflmeyi önledi. 2009’da Fransa’n›n kendine özgü birimtiyaz alan› yaratma giriflimi olan AAkkddeenniizz BBiirrllii¤¤ii fikrine Almanya fliddetle kar-fl› ç›km›fl ve bu projenin ölü do¤mas›na neden olmufltur. fiimdi ise yine kendisi-ni d›fllayan benzer bir olaya karfl› ç›kt›¤›n› görmekteyiz. ABD-‹ngiliz-Frans›z üç-lüsünün Almanya’y› d›fllayarak yeni emperyalist planlar yapmas› zordur. Aksitaktirde Almanya, Rusya, Çin ve Türkiye gibi ülkelerle iflbirli¤i yapmaktan ka-ç›nmayacakt›r. Suriye olay› bunun bir göstergesidir.

Libya’daki tehlikeli durum ve Türkiye’nin Libya politikas› da ilginç boyut ka-zanm›flt›r. Libya’da olaylar bafllad›¤›nda Türkiye, Kaddafi rejimi yanl›s› bir poli-tika takip ediyordu. Dolay›s›yla Çin, Rusya ve ‹ran ile ayn› tarafta bulunuyordu.Baflta ABD ve ‹ngiltere olmak üzere Bat›l› müttefikler kendi saflar›nda yer alma-

Arap ülkelerinde meydana gelen rejimde¤ifliklikleri, asl›ndayeni bir emperyalizmça¤›n›n bafllang›c›d›r.19. yüzy›lda bu ülkelerAfrika’ya sömürüye gittiklerinde “medeniyet”getiriyorlard›; flimdi ise“demokrasi” getirmeksömürünün bahanesioldu.

Page 45: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Arap Bahar› ve Bat›

21. YÜZYIL [41]Ağustos ’11 • Sayı: 32

s› için AKP iktidar› üzerinde bask› yapmaktayd›. ‹kti-dar bask›lara fazla dayanamad›; önce “Kaddafi’ye bi-raz süre verelim ve reformlar yapt›ral›m makul bir sü-re sonrada Kaddafi iktidar› yeni bir yönetime terk et-sin” fleklindeki bir plan› öne sürdü. Plan, Çin, Rusyave ‹ran dan destek buldu ama Kaddafi ve Bat›l› ülke-ler Ankara’n›n plan›n› reddetti. ABD’nin bask›s›nafazla dayanamayan AKP iktidar›, 4 Temmuz 2011’deD›fliflleri Bakan› Davuto¤lu’nu yönetim karfl›t› güçle-rin kalesi olan Bingazi’ye göndererek Bat›’n›n des-tekledi¤i muhaliflere Türkiye’nin de yanlar›nda oldu-¤unu uluslararas› kamuoyu önünde ilan etmifltir.

LLiibbyyaa TTeemmaass GGrruubbuu

D›fliflleri Bakan›’n›n Bingazi ziyaretinden iki haftasonra 15 Temmuz 2011 tarihinde, Libya sorununauluslararas› çözüm bulmak için oluflturulan LLiibbyyaa TTeemmaass GGrruubbuu’nun dördüncütoplant›s› 32 ülkenin kat›l›m› ile ‹stanbul da yap›lm›flt›r. Baflta ABD, ‹ngiltere veFransa d›fliflleri bakanlar› olmak üzere otuz befl ülke ve çok say›da uluslararas›örgüt temsilcisi de toplant›da haz›r bulunmufltur. Burada al›nan kararlar, kat›-l›mc› 32 ülkeyi ba¤lamaktad›r. Bu kadar kalabal›k bir toplant›n›n yap›lmas›n›nmanas› nedir? Niçin di¤er sorunlu ülkeler için de¤il de Libya için yap›lm›flt›r? Bi-rinci nedeni ABD, ‹ngiltere ve Fransa üçlüsünün yeni bir emperyalizm ça¤› bafl-latmalar› ve bunun da baflta Bat›l› ülkeler olmak üzere di¤er ülkeler taraf›ndanokunmas›d›r. Bu nedenle 32 ülkeyi toplayarak amaçlar›n› saklamaya çal›flmak-tad›rlar, soruna uluslararas› bir olay süsü vermeye çal›flmaktad›rlar. 32 ülkeyibir araya toplayarak karfl›t ülkelere ve Libya’ya gözda¤› vermek, özelikle mesa-feli duran kendi müttefikleri ‹talya, ‹spanya ve Almanya gibi ülkelerle, Çin veRusya’ya karfl› gövde gösterisi yapmak istemektedirler. ‹kinci ve en önemli ne-deni ise Libya devletinin dünya’n›n çeflitli ülkelerinde bulunan 30 milyar dolar›aflk›n mal varl›¤›na el koyma karar›d›r. Nitekim mevcut 32 ülke, Libya GeçiciUlusal Konseyi’ni Libya halk›n›n meflru ve yasal temsilcisi olarak kabul etti. Bu-nun anlam› Libya içinde ve d›fl›nda Libya ad›na karar› bu geçici konsey alacak-t›r. Amerika’da, ‹ngiltere’de, Fransa’da veya di¤er ülkelerdeki bankalarda bulu-nan Libya devletinin paralar›n› Kaddafi de¤il, bunlar çekebilecek. ABD, ‹ngilte-re ve Fransa bundan böyle Kaddafi’ye att›klar› her bomban›n paras›n› bu geçicikonseyden alacaklard›r. Libya da önemli a¤›rl›klar› olan afliret, cemaat ve tari-katlara muhalefeti desteklemeleri için fiyatlar› neyse ödenecektir. Türkiye ve‹talya gibi kerhen de olsa destekleyen ülkelerin Libya’daki yat›r›mlar›ndan do-

Ankara, Libya’da yenikurulacak yönetiminicraatlar›n›n denetlenmesi için BM’ye birlikte çal›flmateklifinde bulunmufltur.Teklifin kabul edilmesi,Libya zenginli¤ininBat›l›lar taraf›ndansömürülmesinin derecesinde, mütevaz› deolsa Libya halk›n›nlehine bir durumyarat›labilecektir.

Page 46: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Yazar ad›

21. YÜZYIL[42] Ağustos ’11 • Sayı: 32

lay› yaflad›klar› kay›plar da “sus pay›” olarak ödenecektir. Velhas›l Libya halk›-n›n y›llard›r biriktirdi¤i paralar emperyalistler taraf›ndan paylafl›lacakt›r.

Türkiye, ‹stanbul toplant›s›nda Birleflmifl Milletler Örgütü ile birlikte Ameri-ka’n›n bilgisi dahilin de “üçüncü yol” ad› alt›nda bir plan sunmufl ve bu plan ka-bul edilmifltir. Bu plan Libya’da ki savafl süreci ve sonras›nda ki rejim de¤iflikli-¤i ile ilgili öngörüleri ve yap›lmas› gerekenleri içermektedir. Plan, Kaddafi içingüvenlikli bir bölge bulunmas›, (Yarg›lanmayacak, ceza almayacak ve ömrününsonuna kadar rahat edecek bir yer anlam›nda) suça kar›flmam›fl devlet yönetici-leriyle muhalefetten oluflan geçici bir yönetim kurulmas› gibi detaylar› içermek-tedir. Türk kamuoyunun dikkatinden kaçan önemli bir husus da Libya’da yenikurulacak yönetimin icraatlar›n›n denetlenmesi için Türkiye’nin Birleflmifl Mil-letlere birlikte çal›flma teklifinde bulunmas›d›r. Bu teklif kabul edilirse e¤er ül-ke zenginli¤inin Bat›l›lar taraf›ndan sömürülmesinin derecesinde mütevaz› deolsa kardefl Libya halk›n›n lehine bir durum yarat›labilecektir; umar›z hükümetbu iste¤ini kabul ettirir. Ortado¤u’da bu petrol ve gaz bulundu¤u müddetçe,ça¤d›fl› yöneticiler ve rejimler hüküm sürdürdükleri müddetçe Bat›’n›n emper-yalist numaralar› bitmeyecektir. Petrol ve gaz, Rusya, ABD, ‹sveç’te de var amaoralarda emperyalizm yok zira bu bir insan ve rejim kalitesi sorunudur.

2211.. YYÜÜZZYYIILL

Page 47: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

21. YÜZYIL [43]Ağustos ’11 • Sayı: 32

Japonya’y› Mart 2011’de vuran deprem ve tsunami felaketinin, Çernobil’densonraki en büyük nükleer kazaya sebep olmas›, nükleer enerji etraf›ndaki tart›fl-malar› alevlendirdi. Kazan›n ard›ndan Almanya ve ‹sviçre gibi ülkeler nükleerenerjiden vazgeçme yolunu benimsediler. Di¤er birçok ülke nükleer santral ge-lifltirme planlar›n› ask›ya al›rken, mevcut santrallerini ise devam ettirme e¤ilimin-dedir.

2000’li y›llarda dünya enerji tüketiminin ve petrol ile do¤al gaz fiyatlar›n›n art-mas›, alternatif enerji kaynaklar›n›n gelifltirilmesine yol açt›. Günefl ve rüzgarenerjisi gibi alternatif enerji üretiminin yan› s›ra nükleer enerji üretimine yat›r›m-da da art›fl yafland›. Üstelik ekolojik alternatif enerji kaynaklar›ndan farkl› olaraknükleer enerjinin gelifltirilmesi göreceli olarak daha ucuzdu. Bu yüzden nükleerkaza ihtimali konusundaki endiflelere ra¤men birçok enerji kaynaklar› ithalatç›s›ülke, toplam enerji tüketiminin içerisinde nükleer enerjinin pay›n› art›rmaya yö-neldi. Bugüne kadar özellikle ekonomileri h›zla geliflen ve kulland›klar› enerjikaynaklar›n›n büyük bölümünü d›flar›dan ithal eden Hindistan ve Çin gibi ülke-lerin gündeminden nükleer enerji düflmüyor. Nükleer sektörü gelifltirmeye yöne-len bu iki ülke, hammadde aray›fl›ndad›r. Fukuflima felaketinden önce sadeceÇin ve Hindistan de¤il, Güney Kore ve Japonya gibi di¤er önde gelen Asya ülke-leri de nükleer enerjinin kayna¤› olan uranyum aray›fl›ndayd›. Rusya ve ‹ran gibienerji kaynaklar› ihracatç›s› ülkeler dahi nükleer sektörü gelifltirme çabas›nday-d›.

OOrrttaa AAssyyaa UUrraannyyuummuu

Özellikle 2004’den itibaren Orta Asya uranyum üreticilerine ilgi had safhada-d›r. Nükleer enerjinin elde edildi¤i uranyumun dünyadaki dengesiz da¤›l›m›, bukonuda da Orta Asya’n›n önemini artt›rm›flt›r. Bugün dünya uranyum üretimininyüzde 62’si sadece üç ülke taraf›ndan gerçeklefltiriliyor. Bunlar s›ras›yla Kazakis-

* 21. Yüzy›l Türkiye Enstitüsü Orta Asya Araflt›rmalar› Merkezi Bilimsel Dan›flman›

Fukuflima Sonras› Orta AsyaUranyumu

Dr. Anar SOMUNCUOĞLU*

Page 48: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Dr. Anar Somuncuo¤lu

21. YÜZYIL[44] Ağustos ’11 • Sayı: 32

tan, Kanada ve Avustralya’d›r. Dünya uranyum üretiminin yüzde 33’ünü sa¤layanKazakistan, 2009 itibariyle dünyan›n birinci uranyum üreticisi haline gelmifltir.1

Kazakistan gibi Özbekistan da uranyum kaynaklar›na büyük ümit ba¤lam›flt›r.Bugün dünyan›n en büyük on ikinci uranyum rezervlerine sahip olan Özbekis-tan, üretim aç›s›ndan yedinci s›radad›r.2

Orta Asya uranyumu, geliflmifl ve h›zla geliflmekte olan Asya ülkelerinin ener-ji güvenli¤inin sa¤lanmas›nda önemli bir role sahiptir. Birçok ülke, Orta Do¤uenerji kaynaklar›na alternatif olarak Orta Asya’n›n uranyum kaynaklar›na da gü-venerek nükleer sektörünü gelifltirmeye yönelmiflti. Di¤er taraftan uzun y›llard›rnükleer enerjiden faydalanan Japonya gibi ülkeler aç›s›ndan, uranyum ticaretiyapt›klar› ülkelerin çeflitlendirilmesi de önem tafl›yordu. Orta Asya ülkeleri aç›-s›ndan bakt›¤›m›zda ise uranyum yataklar›n›n gelifltirilmesi konusunda yeterlikaynaklara sahip olmayan bu ülkeler yabanc› yat›r›mlara ihtiyaç duyuyor. Ayr›capetrol ve do¤al gaz üretim ve ticaretinde oldu¤u gibi uranyum üretim ve ticareti

1 Dünya Nükleer Birli¤i’nin (DNB) verileri, http://www.world-nuclear.org/info/default.aspx?id=436&terms=urani-umyüzde20production, eriflim tarihi 1 Temmuz 2011.

2 DNB verileri, http://www.world-nuclear.org/info/default.aspx?id=436&terms=uraniumyüzde20production,http://www.world-nuclear.org/info/inf75.html, eriflim tarihi 1 Temmuz 2011.

Page 49: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Fukuflima Sonras› Orta Asya Uranyumu

21. YÜZYIL [45]Ağustos ’11 • Sayı: 32

konusundaki çeflitlendirme de bir güvenlik meselesidir. Orta Asya ülkeleri, pet-rol ve do¤al gaz›n ulaflt›r›lmas› konusunda Rusya’ya ba¤›ml›l›klar›n› aflmak ama-c›yla çoklu boru hatlar› stratejisi uyguluyorlar. Bu ba¤lamda Çin, ‹ran ve Hazarüzerinden Bat› yönünde yeni ulaflt›rma yollar›n› deneyen Orta Asya ülkeleri,uranyum üretimi konusunda da istekli ülkelerle anlaflma aray›fl›ndad›r.

OOrrttaakk üürreettiimm

2004’den bafllayarak Kazakistan, Özbekistan ve daha az ölçüde K›rg›zistan,uranyum kaynaklar›n›n araflt›r›lmas›, üretilmesi ve ifl-lenmesi konusunda Çin, Güney Kore ve Japonya ilebir dizi anlaflma yapt›. Yap›lan anlaflmalar da sonuçvermeye bafllad›. Nisan 2009’da Japonya ve Çin’in ya-t›r›m yapt›klar› Kazak uranyum yataklar›nda üretimbafllad›. Bu yataklar büyüklüklerinden dolay› ulusla-raras› önem tafl›yor. Bu yataklardan üretilen uranyum,yat›r›m yapan ülkelere gidiyor.

Bununla da yetinmeyen Kazakistan, Hindistan’›nuranyum ihtiyac›n› da karfl›lamaya haz›rlan›yor.2009’un bafl›nda Kazakistan Devlet Baflkan› NursultanNazarbayev’in Hindistan ziyareti s›ras›nda uranyumiflbirli¤inde ilk ad›mlar at›ld›. Hindistan’da imzalananniyet deklarasyonunun ard›ndan Nisan 2011’de Hin-distan Baflbakan› Manmohan Singh’in Kazakistan zi-yareti s›ras›nda da nükleer iflbirli¤i anlaflmas› imza-land›.3

Orta Asya’n›n ikinci uranyum üreticisi Özbekistan da, geleneksel ortak Rus-ya’dan ziyade Avrupa ve Asya ülkeleriyle aktif iflbirli¤i içerisindedir. May›s2008’de Güney Kore ile 2600 ton uranyum sat›fl anlaflmas›n› imzalayan Özbekis-tan, A¤ustos 2009’da Çin ile uranyum üretimi konusunda ortak bir flirket kurdu.Asya-Orta Asya uranyum iflbirli¤indeki en son büyük anlaflma, fiubat 2011’de Öz-bekistan ve Japonya flirketleri aras›nda imzalanan 10 y›ll›k uranyum sat›fl anlafl-mas› olmufltur.4

3 Meena Singh Roy, “Prime Minister Manmohan Singh’s Visit to Kazakhstan”, 21 Nisan 2011, Institute for Defen-ce Studies and Analysis, http://www.idsa.in/idsacom-ments/PrimeMinisterManmohanSinghsVisittoKazakhstan_msroy_270411, eriflim tarihi 2 Temmuz 2011.

4 DNB, “Uranium in Central Asia”, May›s 2011, http://www.world-nuclear.org/info/defa-ult.aspx?id=11492&terms=uzbekistan, eriflim tarihi 1 Temmuz 2011; Aleksandr Davydov, “Uzbekistan ReachesAgreement with South Korea on Uranium Deliveries”, 7 Temmuz 2008, http://centralasiaonline.com/cocoon/cai-i/xhtml/en_GB/features/caii/features/2008/07/07/feature-04, eriflim tarihi 2 Temmuz 2011.

Bugün dünya uranyumüretiminin yüzde 62’sisadece üç ülke taraf›ndangerçeklefltiriliyor. Bunlars›ras›yla Kazakistan,Kanada ve Avustralya’d›r.Dünya uranyum üretiminin yüzde 33’ünüsa¤layan Kazakistan, 2009 itibariyle dünyan›nbirinci uranyum üreticisihaline gelmifltir.

Page 50: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Dr. Anar Somuncuo¤lu

21. YÜZYIL[46] Ağustos ’11 • Sayı: 32

Orta Asya üreticileri aç›s›ndan kayda de¤er bir geliflme, Westinghouse Electricflirketinin yüzde 10’unun Kazakistan devlet nükleer flirketi Kazatomprom taraf›n-dan Toshiba’dan sat›n al›nmas› olmufltur. 2006’da Westinghouse hisselerininyüzde 77’sini sat›n alan Japon Toshiba flirketinin bu ortakl›k sonucunda pay› yüz-de 67’ye inse de, karfl›l›¤›nda Kazak uranyumuna ulaflma garantisini elde etmifl-tir.5 Kazakistan ile Kazakistan’›n nükleer teknoloji alan›nda dünyan›n lider flirke-tine ortak olmas›, Kazakistan’›n sadece ham uranyum sa¤lay›c›s› de¤il, geliflmifluranyum ürünlerinin sa¤lay›c›s› olmak istedi¤ini de göstermifltir.

UUrraannyyuumm vvee JJeeooppoolliittiikk

Asya’n›n büyük devletlerinin enerji güvenli¤i aç›-s›ndan önem kazand›¤› bu ortamda Rusya, uranyumalan›nda da Orta Asya üzerindeki hammadde tekelinikaybetme tehlikesiyle karfl› karfl›ya kald›. Yeni usul-lerle ifl yapma zaman› gelmiflti. 2006’da Rusya, yeninükleer reaktörlerin yap›m›, uranyum üretimi ve zen-ginlefltirilmesi alanlar›nda Kazakistan ile üç ortak flir-ket kurulmas› için anlaflt›.6 Rusya ayr›ca Özbekistanuranyum kaynaklar›na ulaflmak için görüflmelerinisürdürüyor.

Rusya’n›n Orta Asya uranyumuna ilgisi iki sebep-ten kaynaklan›yor. Rusya’n›n uranyum üretimi gide-rek azal›yor ve Rus nükleer santrallerinin çal›flt›r›lma-s› için Orta Asya uranyumuna ihtiyaç bulunuyor. Ay-r›ca Rusya, ‹ran krizinin çözümü olarak uluslararas›nükleer yak›t merkezleri projesini gelifltirmiflti. Bu

projenin uluslararas› meflruiyeti aç›s›ndan da Orta Asya ülkeleriyle iflbirli¤i iste-nir bir geliflme olarak görünüyordu. Nitekim bu projeye Kazakistan’›n da kat›l›-m›yla 2006’da bafllan›ld›.7

Enerjiye aç Asya ülkelerinin Orta Asya uranyumuna gösterdikleri ilgi, ABD’ninifline de yar›yor. Zira ABD, bölgede artan Rusya ve Çin nüfuzuna karfl› müttefik-lere ihtiyaç duyuyor. ABD, 1990’lardan beri Japonya ve Güney Kore gibi devlet-lerin Orta Asya’daki faaliyetlerini destekliyordu. 2005’de Özbekistan’daki askeri

5 Togzhan Kassenova, Masako Toki, “Japan and Kazakhstan: Nuclear Energy Cooperation”, 13 Mart 2009,http://www.nti.org/e_research/e3_japan_nuclear_cooperation.html, eriflim tarihi 4 Temmuz 2011.

6 DNB, “Uranium and Nuclear Power in Kazakhstan”, Nisan 2011, http://www.world-nuclear.org/info/defa-ult.aspx?id=346&terms=uzbekistan, eriflim tarihi 3 Temmuz 2011.

7 DNB, “Russia’s Nuclear Fuel Cycle”, Temmuz 2011, http://www.world-nuclear.org/info/defa-ult.aspx?id=28646&terms=uzbekistan, eriflim tarihi 24 Temmuz 2011.

2004’den bafllayarakKazakistan, Özbekistan vedaha az ölçüde K›rg›zistan, uranyum kaynaklar›n›naraflt›r›lmas›, üretilmesi veifllenmesi konusunda Çin,Güney Kore, Japonya veHindistan ile bir dizianlaflma yapt›. Ayr›caKazakistan, dünyan›n lidernükleer teknoloji flirketiWestinhouse’un yüzde10’unu sat›n ald›.

Page 51: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Fukuflima Sonras› Orta Asya Uranyumu

21. YÜZYIL [47]Ağustos ’11 • Sayı: 32

üssünü kaybeden ABD, o dönemden bu yana Hindistan’›n da bölgeye girifliniteflvik ediyor. ABD aç›s›ndan Hindistan ile iflbirli¤inin gelifltirilmesi, gelecektedünya güvenli¤inin sa¤lanmas› aç›s›ndan da büyük önem tafl›yor. Bu aç›dan Hin-distan’›n artan enerji ihtiyac›, ABD aç›s›ndan yeni f›rsatlar ortaya ç›kart›yor. Hin-distan’›n enerji ihtiyac›n› karfl›lamak için ABD, Orta Asya’dan Güney Asya’yaelektrik enerjisini aktarma projesini gelifltirdi. Bu projeyle ABD bir taraftan Hin-distan’›n enerji ihtiyac›n› önemsedi¤ini gösterirken di¤er taraftan Orta Asya üze-rindeki Rus nüfuzunu k›rmaya çal›fl›yor.

Ba¤›ms›zl›klar›ndan itibaren her anlamda Rusya’ya ba¤›ml›l›klar›n› azaltmala-r›, hem Orta Asya ülkeleri aç›s›ndan hem de ABD bölge politikas› aç›s›ndanönemli bir hedefti. 2000’li y›llara gelindi¤inde ise bölgede Rusya’dan sonra enbüyük nüfuza sahip olan ikinci ülkenin Çin’in öne ç›kt›¤›n› görüyoruz. Orta As-ya enerji kaynaklar›n›n alternatif ihraç yollar›n›n gelifltirilmesi konusundaABD’nin flimdiye kadar önemli bir ad›m atamad›¤› gözlemlenirken, Çin sessiz se-das›z Rus enerji tekelini k›rm›flt›r.

Fukuflima felaketi sonras› Japonya baflta olmak üzere Orta Asya uranyumu-nun yeni al›c›lar›n›n nükleer sektör planlar›n› gözden geçirmeye yönelmesi,8

uranyum ticareti konusunda Rusya’n›n a¤›rl›¤›n›n artabilece¤ini göstermektedir.

8 Japonya’n›n enerji ihtiyac› ve çevre güvenli¤i aras›nda tezat oluflturan bu konu halen çok tart›flmal›d›r. Bkz. me-sela Takuya Hattori, Japonya Atom Endüstri Forumu Baflkan›, “Regarding the Formulation of a Future EnergyPolicy”, 15 Temmuz 2011, http://www.jaif.or.jp/english/news/2011/110719hattoricomment.pdf, eriflim tarihi 24Temmuz 2011.

Page 52: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Dr. Anar Somuncuo¤lu

21. YÜZYIL[48] Ağustos ’11 • Sayı: 32

Çin ise nükleer enerji gelifltirme planlar› konusunda tereddüt yaflasa da, enerjiyeolan ihtiyac› ve ithal hidrokarbon enerji kaynaklar›na ba¤›ml›l›¤›n›n artmas› ne-deniyle nükleer enerjiye yöneliflini sürdürecektir. Fukuflima felaketi karfl›s›ndakiRusya ve Çin’in tav›rlar› daha zengin ve nükleer enerji konusunda daha temkin-li olan Bat› ülkelerinin tavr›ndan çok farkl› geliflecektir. Bu süreçte Orta Asya aç›-s›ndan mesele, hidrokarbonlar konusunda oldu¤u gibi bu iki ülkeye mecbur kal-mamalar›d›r. Dolay›s›yla piyasada mümkün oldu¤unca çeflitlili¤in korunmas›,baflka ülkelerle ve özellikle Hindistan gibi potansiyel büyük al›c›larla nükleer ifl-birli¤inin gelifltirilmesi önemini koruyacakt›r. Almanya baflta olmak üzere baz›Avrupa ülkelerinin nükleer enerjiden vazgeçmelerinin bu ülkelerin Rus do¤al ga-z›na ba¤›ml›l›klar›n› art›raca¤›ndan endifle ediliyor. Di¤er taraftan bu yöneliflinortaya ç›kmas›, Orta Asya hidrokarbon enerji kaynaklar›na olan ilgiyi art›racak veDo¤u-Bat› enerji koridorunun nihayet harekete geçirilmesi için yeni bir teflvikunsuru olabilecektir.

2211.. YYÜÜZZYYIILL

Page 53: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Çin’in ABD Stratejisi: Yeni Bir So¤uk Savafla Do¤ru

Giray FİDAN*

21. YÜZYIL [49]Ağustos ’11 • Sayı: 32

D›fla aç›lma ve reform politikalar›yla ekonomik alanda 1980’den sonra h›zla geli-flen Çin, dünyan›n ikinci büyük ekonomisi haline gelmifltir. Ekonomik büyümesineparalel olarak birçok alanda da baflar› kazanan Çin, ABD için potansiyel en büyükrakip olma yolunda h›zla ilerlemektedir. ABD de Çin’in orta vadede en büyük rakibiolaca¤›n› öngörmekte ve Çin’i kontrol alt›na almak için çabalamaktad›r. Son dönem-de askeri harcamalar› her y›l art›fl gösteren Çin, bir taraftan da yerli askeri teknoloji-sini gelifltirmekte Hayalet Uçak Jian – 201’den, uçak gemisi Shi Lang2’a bir dizi aske-ri projeyi devam ettirmektedir. Son bir y›l içerisindeyse Çin’in özellikle bölgesel ko-nularda daha sert bir politika izledi¤i görülmektedir. Özellikle Güney Çin DenizindeFilipinler ve Vietnam ile yaflanan gerginlik Çin’in daha aktif bir d›fl politika izleyece-¤inin sinyallerini vermektedir. Di¤er taraftan ABD de Çin’i çevrelemeye çal›flmakta,Çin’in toprak ve s›n›r sorunu yaflad›¤› komflular›na askeri yard›m yapmakta ve ortaktatbikatlar düzenlemektedir.

Çin’in gelecek y›llarda nas›l bir d›fl politika izleyece¤i konusu, son aylarda dahafazla öne ç›kmaktad›r. Çin Komünist Partisinin 90. kurulufl y›ldönümü nedeniyleÇin’de bir tür eskiye özlem hareketi gözlenmektedir. Çin yönetimi ve Çinli düflünür-ler aras›nda da Çin’in gelecekte nas›l bir politika izleyece¤i konusunda farkl› düflün-celer ortaya ç›kmaktad›r. Çin’in uluslararas› sistem ile entegre olarak yoluna devametmesini savunan “liberaller”in yan›nda son dönemde Çin’in daha aktif bir d›fl siya-set izlemesi gerekti¤i ve askeri aç›dan daha da güçlenmesi gerekti¤i fikri Çin’in “Ne-o-Con”lar› say›lan isimlerce daha yüksek sesle dile getirilmektedir. Gerçekten degüçlenen Çin’in ABD’yi nas›l alg›lad›¤› ve ABD ile olan iliflkileri 21. yüzy›l›n en önem-li meselesi olacakt›r. Çin – ABD iliflkileri bütün dünyay› etkileyecek derecede önem-lidir. Bu noktada Çin’in “yumuflak güç” politikas›n› devam ettirmesi de son derece

* 21. Yüzy›l Türkiye Enstitüsü Asya-Pasifik Araflt›rmalar› Merkezi, Bilimsel Dan›flman

1 Giray Fidan, “Çin’in Hayalet Uça¤› Jian - 20”, http://21yyte.org/tr/yazi6055-Cinin_Hayalet_Ucagi_Jian_20.html,(Eriflim 11 Temmuz 2011).

2 Shi Lang: Çin’in Ukrayna’dan sat›n ald›¤› uçak gemisi ‹stanbul Bo¤az›?ndan geçirilerek Çin’e götürülmüfltür. Uçakgemisinin 2011 Temmuz ay› içinde denize indirilece¤i haberleri bas›nda yer alm›flt›r. Bkz. Stratfor, “Another Stepin China’s Aircraft Carrier Development” (Çin’in Uçak Gemisi Geliflmesinde Yeni Bir Ad›m): Bkz.http://www.stratfor.com/analysis/20110630-another-step-chinas-aircraft-carrier-development (Eriflim: 10 Temmuz2011

Page 54: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Giray Fidan

21. YÜZYIL[50] Ağustos ’11 • Sayı: 32

önemlidir. Çin’in ABD ile s›cak bir çat›flma yaflamamas› ancak iki flekilde olabilir:Çin’in “yumuflak güç” ve “bar›fl içinde yükselme” politikalar›n› devam ettirerek dü-flük profilli bir d›fl politika izlemesi ya da Çin’in askeri aç›dan daha da güçlenerekABD’nin Çin ile herhangi bir s›cak çat›flmay› göze alamayacak bir güce ulaflmas› ge-rekir. Her durumda önümüzdeki y›llarda dünya politikas›n› belirleyecek iki güç Çinve ABD olacakt›r.

ÇÇiinn’’iinn AABBDD’’yyee BBaakk››flfl››

Çin’de son dönemde iki ayr› görüfl güç kazanmaktad›r. Birinci grup daha liberalsay›labilecek ve “bar›fl içinde yükselme ve geliflme” doktrinini devam ettirmekten ya-na olanlard›r. ‹kinci grup ise Çin’in daha aktif bir politika izlemesi gerekti¤ini ve kök-lerini Mao dönemi ve Çin tarihinden alan yeni politikalar gelifltirilmesi gerekti¤ini sa-vunanlard›r. Daha aktif iç ve d›fl politikan›n savunucular› aras›nda özellikle iki isimöne ç›kmaktad›r. Chong Qing (Si Chuan) parti sekreteri olan Bo Xi La-i ve Çin Harp Akademileri komutan› Liu Yuan yabanc› bas›nda da s›k s›k yer almak-ta ve Çin’deki “Neo-Con”lar›n adeta temsilcileri olarak görülmektedirler.3 Çin’in “Ne-o-Con”lar› olarak da an›lan bu çizgi son dönemde yay›nlanan ve büyük sat›fl rakam-lar›na ulaflan baz› yazarlar ile de ete kemi¤e bürünmektedir.

ABD’nin Çin’e olan ilgisi 19. yüzy›l›n bafl›ndan itibaren artm›fl; 2. Dünya Savafl›öncesinde Çin’de Guo Min Dang ile çok s›k› iliflkiler kurulmufltur. Çin Komünist Par-

3 Bak›n›z: http://www.ft.com/cms/s/0/eb239472-8d48-11e0-bf23-00144feab49a.html#axzz1S0xWGyTJ. (Eriflim 11Temmuz 2011).

Page 55: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

���� ����� (Yakın Dönem Çin Dı� Politikası), �������� s. 232.

Çin’in ABD Stratejisi: Yeni Bir So¤uk Savafla Do¤ru

21. YÜZYIL [51]Ağustos ’11 • Sayı: 32

tisinin 1949’da Taiwan hariç bütün Çin’i kontrol alt›na almas›n›n ard›ndan ABD’debüyük bir flok yaflanm›flt›r. Her ne kadar ABD, 2. Dünya Savafl› s›ras›nda Japonlarakarfl› zaman zaman ÇKP’yi desteklemiflse de bu, ortak düflmana karfl› giriflilmifl birmücadelenin do¤al sonucudur. Ancak 1949’da ÇKP’nin Çin Halk Cumhuriyetini ilanetmesi ABD baflta bütün Bat› blo¤u için büyük bir hayal k›r›kl›¤› olmufltur. Çin’in Ko-münistler’in yönetimine geçmesi Bat›’n›n planlar›n› alt üst etmifltir. Çin – Sovyet an-laflmazl›klar›n›n su yüzüne ç›kt›¤› 1960’lar›n sonuna kadar ABD Çin’e karfl› son dere-ce hasmane bir tutum izlemifl; Kore ve Vietnam savafllar› Çin’in güney Asya’daki et-kisini dengelemek için kullan›lm›flt›r.4 1960’lar›n sonunda Çin – Sovyet anlaflmazl›¤›-n›n patlak vermesinin ard›ndan Çin – ABD iliflkileri dü-zelmeye bafllam›fl; ABD Sovyetler’e karfl› Çin ile iflbirli¤iyapm›flt›r.5 Bu süreç 1980’lerde bafllayan d›fla aç›lma vereform politikas›n›n da baflar›ya ulaflmas›nda önemli birrol oynam›flt›r. 80’lerden itibaren pazar ekonomisininkurallar›n› uygulamaya bafllayan Çin yüksek bir ekono-mik kalk›nma h›z› yakalam›flt›r. So¤uk Savafl’›n sona er-mesinin ve Sovyetler’in da¤›lmas›n›n ard›ndan “YeniDünya” düzeninde de ABD ve Çin’in karfl›l›kl› ekono-mik ba¤›ml›l›¤› gün geçtikçe artm›flt›r. 2011 y›l›na gelin-di¤inde ABD ve Çin birbirlerinin en büyük ekonomik orta¤› haline gelmifl bulun-maktad›r. Çin dünyada elinde en fazla ABD hazine k⤛d› bulunan ülke durumunda-d›r6 ve Çin Merkez Bankas›’n›n elinde 3 trilyon Dolar rezerv bulunmaktad›r.7 Uzunbir dönem karfl›l›kl› ç›karlar›n devam etti¤i bu iliflkinin art›k özellikle Çin taraf›ncaelefltirilmeye baflland›¤› görülmektedir. Hâlihaz›rda ABD büyük ölçüde dünya kay-naklar›n› kontrol etmekte ve büyük askeri güce sahip bulunmaktad›r. Çin özellikled›fl politikada ABD ile karfl› karfl›ya gelmekten uzak durmufl ve ekonomik geliflmeyiön planda tutan bir çizgiyi sürdürmüfltür. Ancak Çin, sadece ekonomik güç de¤il si-yasi ve askeri bir güç olma niyetinde oldu¤unu da göstermektedir. Çin, birçok aç›-dan ABD’nin do¤rudan ya da dolayl› kontrolü alt›nda bulundu¤unu görmekte ve bu-nu azaltmak için hamleler yapmaktad›r. Bu nedenle ordusunu ve donanmas›n› h›zlamodernlefltirmekte ve dünyada ihtiyac› olan hammaddelerin bulundu¤u bölgelerdedaha aktif politika yürütmekte; ABD ve Bat›’n›n ç›karlar› ile çat›flmaya bafllayan birçizgi izlemektedir.

Çin, “Bar›fl ‹çinde Geliflmeve Yükselme” stratejisinidevam ettirirken bunaparalel olarak ABD ile“Bar›fl ‹çinde Rekabet veMücadele” stratejisini benimsemektedir.

4 ABD’de Çin’e karfl› tak›n›lan bu tavr› elefltiren önemli isimlerden biri ünlü Sinolog John K. Fairbank’dir. Fairbank“Ça¤dafl Çin’in Temelleri” adl› kitab›nda Çin’in modernleflme çabalar›ndan bahsetmekte ve Komünizmin Çin içinbir modernleflme arac› oldu¤unu dile getirmektedir. Bak›n›z: Fairbank, John King, (Çeviren: Ünsal Oskay)“Ça¤daflÇin’in Temelleri 1840 - 1950”, Do¤an Yay›nevi, 1969.

5

6 ABD Hazine Bakanl›¤› verileri için bak›n›z: http://www.treasury.gov/resource-center/data-chart-center/tic/Documents/mfh.txt (Eriflim 11 Temmuz 2011)

7 Çin Merkez Bankas› verileri için bak›n›z: http://www.pbc.gov.cn/publish/html/2011s09.htm. (Eriflim 11 Temmuz2011

Page 56: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Giray Fidan

21. YÜZYIL[52] Ağustos ’11 • Sayı: 32

Bir dünya gücü haline gelmekte olan Çin’in Afrika, Orta Do¤u, Güney Amerikave Asya’da ABD’nin ç›karlar›na ters düflen politikalar izleme potansiyeli ABD’yi en-diflelendirmektedir.8 ABD D›fliflleri Bakan› Hillary Clinton’un Afrika Ülkelerini Çin’eve “Yeni Sömürgecili¤e” karfl› uyarmas› ABD’nin Çin’in bölgedeki etkinli¤inden duy-du¤u rahats›zl›¤› göstermektedir.9 Son dönemde “Arap Bahar›” olarak adland›r›lanhalk hareketlerinin yafland›¤› ülke ve bölgeler dikkatle incelendi¤inde tamam›n›nÇin ile son derece iyi iliflkilere sahip oldu¤u görülebilir. Söz konusu ülkelerin birço-¤unda ya rejim de¤iflmifl ya da istikrars›zl›k kronik hale gelmifltir. Çin’in dev sanayi-sinin en büyük ihtiyac› olan enerji ve hammadde Afrika ve Orta Do¤u’da bulunanAngola, M›s›r, Sudan gibi ülkelerden gelmektedir.

Çin’de son dönemde daha fazla öne ç›kan düflünceler, geçen y›llarda öne ç›kanve ABD ve Bat›’y› örnek alan düflüncelerden ayr›lmaktad›r. 1980’lerde özellikle ABDbir geliflme örne¤i ve ulafl›lmas› gereken bir hedef olarak görülürken art›k Çin’inABD örne¤ini taklit edemeyece¤i ve kendine has yeni bir yol izleyece¤i genifl kabulgörmektedir. Daha önce ABD’nin baflar›lar› ön plana ç›kar›l›rken Çinliler art›k daha

8 Giray Fidan, “Çin – Arap Dünyas› ‹liflkileri: Eski Köye Yeni Adet”, 21. Yüzy›l Türkiye Dergisi, Mart 2011 Say›27. Ayr›ca Bkz. Afrika neden kayn›yor?, http://21yyte.org/tr/yazi6076-Afrika_Neden_Kayniyor.html, Çin –ArapDünyas› iliflkileri: Herfley yolundayken bu devrim nereden ç›kt›?,http://21yyte.org/tr/yazi6096-Cin_Arap_Dunyasi_Iliskileri_Hersey_Yolundayken_Bu_Devrim_Nereden_Cikti.html (Eriflim 11 Temmuz 2011)

9 Reuters, 11 Haziran 2011, “Clinton Warns against new colonialism in Africa” (Clinton Afrika’daki yenisömürgecilik ile ilgili uyard›), http://www.reuters.com/article/2011/06/11/us-clinton-africa-idUSTRE75A0RI20110611 (Eriflim 10 Temmuz 2011

Page 57: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

��� ����� �!"� (Çin ABD’yi Taklit Edemez), #$%�� Mayıs 2011.

Çin’in ABD Stratejisi: Yeni Bir So¤uk Savafla Do¤ru

21. YÜZYIL [53]Ağustos ’11 • Sayı: 32

çok kendi yollar›n› izlemeye bafllayacaklar›n› göstermektedirler.10 Gerçekten deÇin’in binlerce y›ld›r devam eden devlet gelene¤i ve kurdu¤u büyük medeniyet dü-flünüldü¤ünde Çin’in kendi modelini ortaya koymas› son derece do¤al olarak görül-melidir. Çin flimdilik “merkezsiz” ya da “hegemon”suz bir dünya hedefini ortaya koy-maktad›r. Ancak gelecekte yeterli gücü elde etti¤inde ne yapaca¤› henüz belirsizli¤i-ni koruyan bir sorudur. Bu konuda Çinli bilim adam›, yazar ve tarihçilerin ortak fikir-leri bir kara ve tar›m imparatorlu¤u olan Çin’in tarihte dünyan›n en büyük güçlerin-den biri oldu¤u dönemde de hiçbir zaman baflka ülkeleri iflgal etmedi¤ini ve gele-cekte ayn› güce ulaflt›ktan sonra da bu tarihten gelen gelene¤i devam ettirece¤ini sa-vunmaktad›r.

Çin’e göre ABD Çin iliflkilerindeki en büyük sorunABD’nin “Hegemon” ülke tavr›n› sürdürmesidir. ÇinABD ile iliflkilerinde karfl›l›kl›l›k ve eflitlik düzlemindeiliflki kurmak istemektedir. Bir baflka deyiflle Çin gerekABD ile olan iliflkilerinde gerekse dünya yönetimindegücüyle orant›l› bir rol almak istemektedir.

YYeennii BBiirr ((YYaarr››)) SSoo¤¤uukk SSaavvaaflfl

ABD ve Çin aras›nda yaflanmaya bafllanan bu yeni tür “So¤uk Savafl”, ABD veSovyetler Birli¤i aras›nda yaflanandan birçok aç›dan farkl›l›k göstermektedir:

1. ABD ve Çin aras›nda yaflanan “So¤uk Savafl”ta Sovyetler Birli¤i ile yaflan›ld›¤›gibi toplumlar›n birbirleri ile mücadelesi ve iki ayr› ekonomik sistem ve deyimyerindeyse iki ayr› dünya bulunmamaktad›r. Çin, ABD’ye karfl› ve ona bir al-ternatif sistem getirmemekte; kurulu uluslararas› sisteme adapte olmak, bu sis-tem içinde söz sahibi olmak istemektedir.

2. Yeni “So¤uk Savafl”ta Çin’in devam ettirdi¤i “Kendine Has Sosyalizm”inABD’ye olumsuz bir etkisi bulunmamaktad›r. Pazar ekonomisi ve kapitalizmeuyum sa¤lam›fl bir “Sosyalist” ekonomi olan Çin, bu anlamda ABD’nin ç›karla-r› ile çeliflmemektedir.

3. Yeni “So¤uk Savafl”ta ABD ve Çin’in etraflar›nda oluflturduklar› bir blok bulun-mamaktad›r.

4. Çin sistemini “ihraç” etmeye çal›flmamakta ve devam ettirmekte oldu¤u siste-min kendine has oldu¤unu kabul etmektedir. Rejim ihrac› veya dünyaya ken-di sistemini kabul ettirme iddias› yoktur.

10

Çin Tarihinde askeribaflar›s›zl›klar ve yenilgilerbulunmaktad›r. Ancak Çin, kültürel olarak hiçyenilgiye u¤ramamam›flt›r.Çin, tarihi boyunca“fatih”lerini “fetheden”bir ülke olmufltur.

Page 58: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

&'� ���()"�*����+,-./ 0 (Çin Rüyası: ABD Sonrası Dönemde Büyük Ülke Dü�üncesi ve Stratejisi), ��12��34� 2010, s. 61 – 63.

Giray Fidan

21. YÜZYIL[54] Ağustos ’11 • Sayı: 32

5. Yeni “So¤uk Savafl”ta taraflar›n savaflma ihtimalleri zay›ft›r. Geçmiflte Sovyetlerve ABD birçok kez savafl›n efli¤ine gelmifller ve muhtemel savafl bütün insan-l›¤›n felaketi olma potansiyelini tafl›m›flt›r. Yeni “So¤uk Savafl”ta nükleer de dâ-hil bir savafl ihtimali oldukça uzakt›r.

6. Yeni “So¤uk Savafl”›n taraflar› olan Çin ve ABD birbirlerini yok etmek de¤ilkontrol alt›nda tutmak ve karfl›l›kl› ç›karlar›n› gelifltirmek amac›ndad›rlar. ‹kitaraf›n da kazanabildi¤i bir mücadele oluflmaktad›r.

7. Çin-ABD aras›ndaki yeni “So¤uk Savafl” ve rekabet neticesinde ekonomik, sos-yal ve askeri alanda bütün insanl›¤›n fayda sa¤layaca¤› yeni bir yenilenme ça-¤› yaflanmaktad›r. Söz konusu rekabet ve mücadele dünyan›n daha dengeli,medeni ve adil hale gelmesine katk› sunmaya adayd›r.

8. ABD ve Çin birbirinden ayr›lmaz iki ekonomi haline gelmifltir. ABD’nin zen-ginleflmesi Çin’e; Çin’in zenginleflmesi ABD’ye ba¤l›d›r.11

11

Page 59: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

&'� ���()"�*����+,-./ 0 (Çin Rüyası: ABD Sonrası Dönemde Büyük Ülke Dü�üncesi ve Stratejisi), ��12��34� 2010, s. 116.

56��7

Çin’in ABD Stratejisi: Yeni Bir So¤uk Savafla Do¤ru

21. YÜZYIL [55]Ağustos ’11 • Sayı: 32

Bütün bunlar›n yan›nda Çin’in ABD ile olan iliflkilerinde geçmiflteki rakiplerindenfarkl› olarak yapamayacaklar› da flöyle özetlenebilir:

1. Çinliler 1945 öncesi Japonlar› gibi de¤ildir. Çin ve ABD aras›nda bir Pearl Har-bour yaflanmas› mümkün de¤ildir.

2. Çinliler iki dünya savafl›ndaki Almanlara da benzememektedir. Çinliler askerigüçleriyle dünyay› ele geçirmeye çal›flmayacak-lard›r ve bir savafl olacaksa da bu savafl› bafllatantaraf Çin olmayacakt›r.

3. Çinliler 1991 öncesi Ruslara da benzememektedir.ABD’ye karfl› bir So¤uk Savafl’a ihtiyaçlar› yoktur.

4. Çin askeri aç›dan ABD’den geridir. Konvansiyo-nel olmayan yollara da baflvurarak ABD’yi vurma-ya çal›flmam›flt›r ve çal›flmayacakt›r.

5. Çin, ABD’nin ulusal güvenli¤ini tehdit etmemektedir.

6. Çin, ABD’nin ayr›l›kç›lar›na destek olmayacak onlar ile iliflki kurmaya çal›flma-yacakt›r.

7. Çin, ABD gibi Bat›l›laflma, demokratikleflme gibi dayatmalarda bulunmayacak-t›r.

8. Çin, ABD’nin bütünlü¤üne kast edecek hiçbir kurum ve kurulufla ev sahipli¤iyapmamaktad›r.12

Söz konusu yeni “So¤uk Savafl” flekli, köklerini Çin’in ünlü düflünürü Sun Zi’n›nSavafl Sanat›’ndan13 almaktad›r.14 Çin bu yeni mücadelede tarihinden ilham almaktave ABD ile giriflilecek mücadelede Çin’in kendi tarihinden yola ç›karak baflar›l› ola-bilece¤ini düflünmektedir.

Di¤er taraftan Çin’de son y›llarda ABD’ye olan hayranl›¤›n ve öykünmenin yeriniyavafl yavafl eflitlik ve denklik hissinin ald›¤›n› söylemek de yanl›fl olmayacakt›r. Or-talama Çinli için art›k ABD, ulafl›lmas› imkâns›z bir hedef olmaktan ç›km›fl durumda-d›r. Bu ba¤lamda Çinlilerin özgüvenlerinin tarihlerindeki en üst seviyeye ç›km›fl ol-du¤u tespitini yapmak yerinde olacakt›r.

12

13

14 A.G.E. s. 125.

Çin medeniyeti ve ulusunun en önemli özelliklerinden biri sab›rd›r.Çin ABD’yi yakalamak vegeçmek için yüzy›llar boyunca sab›rla bekleyebilir.

Page 60: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Giray Fidan

21. YÜZYIL[56] Ağustos ’11 • Sayı: 32

SSoonnuuçç

Çin, yeni yüzy›lda, özellikle de Bin Ladin’in öldürülmesi ve “Arap Bahar›”n›n ar-d›ndan kendisinin ABD’nin rakibi haline geldi¤inin bilincindedir. Çinli düflünürlerABD’nin Çin’i rakibi olarak gördü¤ünü ve Çin’in bu durumu kabul etmekten baflkaçaresi olmad›¤›n› düflünmektedirler.15 Bunun yan›nda Çin’in dünyay› yönlendirecektarihsel altyap›s› ve düflünsel derinli¤inin oldu¤unu düflünmekte ve dünyay› tama-men ABD’nin eline b›rakmamay› da bir hedef olarak benimsemektedirler. Önümüz-deki y›llarda dünyay› flekillendirecek en önemli mücadele ve iflbirli¤i Çin ve ABDaras›nda olacakt›r. Bu yeni mücadelenin son bir y›l içinde daha fazla görünür halegeldi¤i ve tart›fl›ld›¤› görülmektedir. Bu yeni “So¤uk Savafl” geçmiflte dünyan›n yafla-d›¤›ndan farkl› bir mücadele fleklinde geliflecektir. ‹ki taraf›n da kazanabildi¤i ve bir-birlerini ortadan kald›rmak hedefinden farkl› amaçlar›n güdüldü¤ü, zaman zaman ifl-birliklerinin de yap›ld›¤› insanl›k tarihinin önemli ve ilginç dönemlerinden birine gir-mek üzere oldu¤umuz görülmektedir. Ufuktaki ABD – Çin mücadelesi, her fleyi ye-niden düflünmemize ve insanl›¤›n de¤erler sistemine büyük katk›lar sa¤layabilecekyeni bir sentezin ortaya ç›kmas›na giden yolu açm›fl gözükmektedir.

2211.. YYÜÜZZYYIILL

15 A.G.E. s.179.

Page 61: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

21. YÜZYIL [57]Ağustos ’11 • Sayı: 32

Uluslararas› iliflkilerde insani müdahaleyi hem kuramsal çerçevede hem deuygulamada zorlu bir tart›flman›n merkezine oturtan bafll›ca sebeplerden belkide en önemlisi, insani müdahalenin üç temel sosyal kurumu içeren karmafl›k birkurumsal yap› arz etmesidir. Bu üç temel sosyal kurum – hukuk, etik ve politika– hem insani müdahale olgusunun temel yap› tafllar›d›r, hem de müdahale bu ku-rumlar arac›l›¤›yla gerçekleflir. Bu çerçevede insani müdahale, uluslararas› huku-kun, uluslararas› politikan›n ve uluslararas› iliflkileri düzenleyen temel de¤erlerinbirbirleriyle zaman zaman çat›flan ve hatta So¤uk Savafl sonras› dönemde ulusla-raras› düzenin yeniden yap›land›r›lmas›nda sorunlar ç›kartan birtak›m de¤er iki-lemleri içermektedir. Bir tarafta devlet egemenli¤ine sayg› ile insan haklar› vehalklar›n güvenli¤i tart›flmas›; di¤er tarafta müdahalenin etik, hukuki, sosyal vesiyasi sonuçlar›n›n yaratt›¤› ikilemler yer almaktad›r. ‹nsani müdahale gerektirendurumlarda müdahale yap›p yapmama karar›n›n devletlerin ç›karlar› temelindeal›nd›¤› bir uluslararas› düzeninin varl›¤› da bu tart›flma ve ikilemlere katk›da bu-lunmaktad›r.1

‹nsani müdahale örneklerinin So¤uk Savafl sonras›nda art›fl göstermesiyle in-sani müdahalenin koflullar›n› ve fleklini belirleme gere¤i sonucunda, 2001 y›l›n-da, insani müdahaleye yepyeni bir yaklafl›m olarak sunulan Koruma Sorumlulu-¤u Raporu aç›kland›. Çal›flmada bu raporun içeri¤i ve sonras›ndaki geliflmelerle,insani müdahale yap›lmas› olas›l›¤› üzerinde tart›fl›lan Suriye örne¤ini incelen-mifltir.

‹‹nnssaannii MMüüddaahhaalleeddee KKoorruummaa SSoorruummlluulluu¤¤uu

So¤uk Savafl sonras› dönemde giderek art›fl gösteren ve askeri güç kullan›m›da içeren çok-tarafl› ya da tek-tarafl› ‘insani’ müdahale örnekleri, insani müdaha-

* Yard. Doç Dr., Ege Üniversitesi, ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi, Uluslararas› ‹liflkiler Bölümü, ‹zmir. E-posta:[email protected]

1 ‹nsani müdahalenin temel kuramsal çerçevesi ve So¤uk Savafl sonras› müdahale örnekleri tart›flmas› için bak›n›z:Zerrin Ayfle Öztürk, “‹nsani Müdahale Ne Kadar ‹nsani, Ne Kadar Siyasi?”, 21. Yüzy›l, Say›: 30, Haziran 2011, ss.23-28.

‹nsani Müdahalenin Koflullar›: S›rada Suriye mi Var?

Zerrin Ayşe ÖZTÜRK*

Page 62: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Zerrin Ayfle Öztürk

21. YÜZYIL[58] Ağustos ’11 • Sayı: 32

leyi uluslararas› platformda çokça tart›fl›lan bir konu haline getirmifltir. Gerekuluslararas› medyan›n, gerekse siyaset çevrelerinin dünya co¤rafyas›n›n çokuzak köflelerinde bafl gösteren insani krizlere dikkatlerini çevirmesiyle, uluslara-ras› toplumun bu insani sorunlara hukuki, siyasi ve etik çerçevede nas›l tepkivermesi ya da gerekti¤inde mücadele etmesi gerekti¤i tart›flmas› uluslararas› gün-deme oturmufltur.

“‹nsani müdahalenin alt›n ça¤›” olarak nitelendirilen 1990’l› y›llar›n sonundave 11 Eylül 2001 terör sald›r›lar›n›n akabinde, insani müdahale konusunu çok

boyutlu bir flekilde ele alan bir rapor haz›rlanm›flt›r.Müdahale ve Devlet Egemenli¤i Uluslararas› Komis-yonu (International Commission on Intervention andState Sovereignty-ICISS) taraf›ndan haz›rlanan 2001Aral›k tarihli Koruma Sorumlulu¤u Raporu, insanimüdahaleye yeni bir yaklafl›mla yepyeni bir boyut ka-zand›rm›flt›r. “‹nsani müdahale” kavram› yerine ‘koru-ma sorumlulu¤u’ kavram›n› kullanmay› ye¤leyen Ko-misyon, egemen devletlerin kendi vatandafllar›n› ön-lenebilir felaketlerden – yani kitlesel ölümler, teca-vüzler ve k›tl›k nedeniyle yaflanan kitlesel ölümler-den – koruma sorumluluklar› oldu¤u temel düflünce-sinden hareket etmektedir. Ancak devletler, vatan-dafllar›n› korumakta isteksiz olurlar ya da aciz kal›rlar-sa, koruma sorumlu¤u uluslararas› topluma düflmek-tedir. Uluslararas› toplumun koruma sorumlulu¤unundo¤as› ve boyutlar› derin bir tart›flman›n konusuyken,as›l acil cevap bekleyen sorular ise flunlard›r: “Kim,

‹nsani müdahale, devlet egemenli¤ine sayg› ile insanhaklar› gibi uluslararas›hukukun, uluslararas› politikan›n ve uluslararas›iliflkileri düzenleyen temelde¤erlerin birbirleriylezaman zaman çat›flan vehatta So¤uk Savafl sonras›dönemde uluslararas›düzenin yenidenyap›land›r›lmas›nda sorunlar ç›kartan birtak›m de¤er ikilemleriiçermektedir.

Page 63: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

‹nsani Müdahalenin Koflullar›: S›rada Suriye mi Var?

21. YÜZYIL [59]Ağustos ’11 • Sayı: 32

hangi otoriteye dayanarak, ne zaman, nerede ve nas›l bu koruma sorumlulu¤u-nu yerine getirmelidir?”2

Koruma Sorumlulu¤u Raporu’nda alt› çizilen en önemli konulardan biri, insa-ni krizlerde gerekli olan koruman›n gerçeklefltirilmesinde – özelikle de askerimüdahale gerektiren hallerde – sadece son derece s›rad›fl› ve uç noktalardakiolaylara müdahale edilebilece¤i ilkesidir. Bu çerçevede Komisyon, askeri müda-haleyi her ne kadar savunmasa da, çok ciddi ve s›rad›fl› koflullarda yani sivillerinkatliam, soyk›r›m ve etnik temizlik gibi tehditlerlekarfl› karfl›ya kalabildikleri iç savafl ya da benzeri hal-lerde askeri müdahalenin gerekli oldu¤unu da kabuletmektedir.3

Öte yandan Rapor’da askeri müdahalenin yap›la-bilmesi için alt› temel ölçüt belirlenmifltir: Do¤ru oto-rite, hakl› sebep, do¤ru amaç, son çare, orant›l›l›k veolumlu geliflme beklentisi:

DDoo¤¤rruu oottoorriittee, askeri müdahaleye kimin ya dahangi kurumun karar verece¤ini ifade eder. Komisyo-na göre do¤ru otorite, Birleflmifl Milletler GüvenlikKonseyi’dir. Güvenlik Konseyi’nin bloke olmas› du-rumunda Birleflmifl Milletler Genel Kurulu’nun acilözel oturum düzenleyip ‘bar›fl için birleflme’ mekaniz-mas›n› iflleterek karar almas› mümkündür.

HHaakkll›› sseebbeepp konusunda Rapor oldukça aç›kt›r. Koruma sorumlulu¤unun gerçek-lefltirilmesinde askeri güç kullan›m› ancak iki koflul alt›nda hakl› olabilir: Birincisi,devlet eliyle gerçeklefltirilen ya da devlet taraf›ndan ihmal edilen veya önleneme-yen fiili soyk›r›m ya da gerçekleflmesinden endifle duyulan soyk›r›m sonuncundaortaya ç›kan kitlesel ölümlerin önlenmesi ya da durdurulmas›; ikincisi ise, fiili ya dagerçekleflmesinden endifle duyulan etnik temizlik çerçevesinde geliflen katliam, zo-runlu sürgün, terör ya da tecavüz olaylar›n›n önlenmesi ya da durdurulmas›.

DDoo¤¤rruu aammaaçç, güç kullan›m›n temel olarak sadece insani krizi sonland›rmakamac› tafl›mas› gerekti¤i anlam›na gelmektedir.

SSoonn ççaarree, askeri müdahalenin tüm diplomatik araçlar, siyasi ve ekonomikyapt›r›mlar denendikten sonra en son çare olarak baflvurulmas› gerekti¤ini ifadeetmektedir.

2 International Commission on Intervention and State Sovereignty-ICISS, The Responsibility to Protect, Ottawa-Ka-nada: International Development Research Centre, Aral›k 2001, s. VIII.

3 The Responsibility to Protect, s. 31.

Devlet eliyle gerçeklefltiri-len ya da devlet taraf›ndanihmal edilen veya önlenemeyen fiili soyk›r›mya da gerçekleflmesindenendifle duyulan soyk›r›msonuncunda ortaya ç›kankitlesel ölümlerin önlenmesi ya da durdurulmas› amac›,uluslararas› askeri

müdahale için hakl› sebepoluflturmaktad›r.

Page 64: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Zerrin Ayfle Öztürk

21. YÜZYIL[60] Ağustos ’11 • Sayı: 32

OOrraanntt››ll››ll››kk, askeri müdahalenin kapsam›, yo¤unlu¤u ve süresi bak›m›ndanamaçlara eriflmek için gerekli olan, asgari ölçüde yap›lmas› gerekendir.

OOlluummlluu ggeelliiflflmmee bbeekklleennttiissii, müdahalenin mevcut insani krizin sonland›r›lmas›ve insani durumun iyileflmesini sa¤lamas› gerekir.4

Ekim 2005’te Birleflmifl Milletler (BM) reformu için yap›lan Dünya Zirvesi’ndekabul edilen sonuç bildirgesinde, Koruma Sorumlulu¤u önemli ölçüde gözdengeçirilmifltir. Hukuki aç›dan oldukça önemli olan Dünya Zirvesi Sonuç Bildirge-si, koruma sorumlulu¤u yaklafl›m›n›n içerik ve yaklafl›m olarak eksiklikleri oldu-¤unun alt›n› çizmifl ve baz› temel noktalar aç›kl›k getirmifltir. Sonuç bildirgesinin138, 139 ve 140. maddeleri soyk›r›m, savafl suçlar›, etnik temizlik ve insanl›¤akarfl› ifllenmifl suçlar çerçevesinde koruma sorumlulu¤unun nas›l anlafl›lmas› veifllemesi gerekti¤ini aç›k bir flekilde düzenlemifltir. Buna göre, tüm egemen dev-letlerin vatandafllar›n› soyk›r›m, savafl suçlar›, etnik temizlik ve insanl›¤a karfl› ifl-lenmifl suçlardan koruma sorumlulu¤u tafl›maktad›r. Ayr›ca uluslararas› toplum,ancak BM arac›l›¤›yla ve BM Güvenlik Konseyi taraf›ndan verilen kararla diplo-matik, insani ve tüm di¤er bar›flç›l yöntemleri denedikten sonra kolektif olarakgüç kullanma meflruiyetine sahiptir.5

4 The Responsibility to Protect, ss. 32-37.

5 United Nations General Assembly, 2005 World Summit Outcome, A/60/L.1, 15 September 2005, ss. 31-32.

Page 65: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

‹nsani Müdahalenin Koflullar›: S›rada Suriye mi Var?

21. YÜZYIL [61]Ağustos ’11 • Sayı: 32

KKoorruummaa SSoorruummlluulluu¤¤uu vvee SSuurriiyyee’’nniinn DDuurruummuu

BM Güvenlik Konseyi, 17 Mart 2011 tarih ve 1973 say›l› karar› ile Libya’dakiKaddafi rejiminin sivillere uygulad›¤› ‘insanl›k suçu’ olarak nitelendirilen silahl›sald›r›lara son verilmesi için askeri müdahale karar› alm›flt›.6 ‹nsani müdahaleninson örneklerinden biri de, 30 Mart 2011 tarihli ve 1975 say›l› BM Güvenlik Kon-seyi karar› ile Fransa ve BM’ye ba¤l› askeri güçlerce 4-11 Nisan tarihleri aras›ndaFildifli Sahili’nde geçeklefltirilen askeri müdahaledir. Yak›n zamanda al›nan buiki müdahale karar›n›n ard›ndan insani müdahale yap›lmas› olas›l›¤› üzerindetart›fl›lan Suriye için henüz bir BM Güvenlik Konseyikarar›n›n ç›kmam›fl olmas›, insani müdahale karar›-n›n hukuki, etik ve politik kurumsal karmafl›kl›¤›n›ngüzel bir örne¤idir.

Hükümet güçlerinin ortaya ç›kan ayaklanmalar›bast›rmak için 1300’den fazla sivili katletti¤i, binler-cesini tutuklad›¤›, sivilleri bombalad›¤›, 7000’denfazla Suriyeli mültecinin Türkiye’ye s›¤›nmak zorun-da kald›¤› Suriye örne¤inde, Koruma Sorumlulu¤uya da devletlerin siyasi ç›karlar› Suriye’ye yap›lacakbir askeri müdahale karar›n›n ç›kmas›n› sa¤layama-m›flt›r.7 Koruma Sorumlulu¤u Küresel Merkezi, 9 Ha-ziran 2011’de BM Güvenlik Konseyi’ne aç›k bir mektup yollayarak, Konsey’e ko-ruma sorumlulu¤unu ayn› Libya ve Fildifli Sahili örneklerinde oldu¤u gibi yerinegetirmesi ve Suriye’ye müdahale için acilen bir karar almas› için ça¤r›da bulun-mufltur.8 Ayn› flekilde Uluslararas› Af Örgütü de 6 Haziran’da yapt›¤› bir aç›klamaile BM’yi Suriye hükümetinin kendi halk›na uygulad›¤› fliddete son vermesi içinharekete geçilmesi konusunda uyarm›flt›r.9

Uluslararas› kamuoyunun dikkatini fazlas›yla üstünde toplayan Suriye’deki in-sani krizin müdahale koflullar›n› yerine getirip getirmedi¤i konusunda, Suriye’yebir askeri müdahale yap›labilmesi için gerekli olan hukuki (BM Güvenlik Konse-yi karar›) ve politik (bölge devletleri ve BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri olan

6 BM Güvenlik Konseyi, “Security Council Approves ‘No-Fly Zone’ over Libya, Authorizing ‘All Necessary Me-asures’ to Protect Civilians, by Vote of 10 in Favour with 5 Abstentions,” 17 Mart 2011,http://www.un.org/News/Press/docs/2011/sc10200.doc.htm, Eriflim tarihi: 21/05/2011.

7 “Syria: Violence continues as NGOs call for UNSC action,” 17 Haziran 2011, http://www.responsibilitytopro-tect.org/index.php/component/content/article/35-r2pcs-topics/3532-mass-violations-continue-in-sudan-syria-and-libya-post-conflict-in-kyrgyzstan-and-cote-divoire-uneps-sign-on-letter-event-and-call-for-papers#syria, Eriflim ta-rihi: 19/07/2011.

8 Global Centre for the Responsibility to Protect, “Open Letter to the Security Council on the Situation in Syria,” 9Haziran 2011, http://globalr2p.org/media/pdf/Syria_Open_Letter_to_the_Security_Council_June_9.pdf, Eriflim ta-rihi: 19/07/2011.

9 “UN urged to act following deadly weekend in Syria,” http://www.amnesty.org/en/news-and-updates/un-urged-act-following-deadliest-weekend-yet-syria-2011-06-06, 6 Haziran 2011, Eriflim tarihi: 19/07/2011.

Uluslararas› AfÖrgütü’nün ça¤r›s›na veABD’nin isteklili¤inera¤men Rusya, Çin,Brezilya, Hindistan,Almanya, Güney Afrika veArap Birli¤i Suriye’yeaskeri müdahaleye destekvermemektedir.

Page 66: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Zerrin Ayfle Öztürk

21. YÜZYIL[62] Ağustos ’11 • Sayı: 32

büyük güçlerin ç›karlar›) kurumsal altyap›n›n nas›l ve ne zaman oluflabilece¤i so-rusu sorulmal›d›r. Bir yanda, Libya’ya yap›lan askeri müdahaleyi destekleyen fa-kat Suriye konusunda sessizli¤ini koruyan Arap Birli¤i, öbür yanda D›fliflleri Ba-kan› Lavrov arac›l›¤›yla Libya Senaryosu’nun tekrar›ndan kaç›n›lmas› gerekti¤inidile getiren Rusya’y› görmek mümkün. Daha önce Libya için BM Güvenlik Kon-seyi’nde yap›lan oylamada çekimser kalan Rusya’n›n önemli ekonomik ve aske-ri iliflkileri olan Suriye’ye karfl› bir askeri müdahale karar›n› kabul etmesi söz ko-nusu de¤il.10 Benzer bir durum BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyesi olan Al-manya için de geçerli. Alman Savunma Bakan›, Libya’da oldu¤u gibi Suriye’de deAlmanya’n›n askeri müdahaleye destek vermeyece¤ini aç›klad›.11 Çin, Brezilya,Hindistan ve Güney Afrika gibi ülkeler de Suriye’ye karfl› bir askeri müdahaleplan›na s›cak bakm›yorlar.12 Son olarak da NATO Genel Sekreteri Rasmussen,Libya’daki fliddet olaylar›na benzer bir durumda olmas›na ra¤men Suriye’ye kar-fl› herhangi bir askeri müdahalenin söz konusu olmad›¤›n› aç›klad›.13

10 “Russia warns against foreign intervention in Syria,” 13 May›s 2011, http://www.france24.com/en/20110513-rus-sia-warns-against-foreign-intervention-syria, Eriflim tarihi: 18/07/2011.

11 “Berlin Rules out ‹ntervention in Syria,” 20 Haziran 2011, http://www.thelocal.de/artic-le.php?ID=35763&print=true, Eriflim tarihi: 17/07/2011.

12 “Why foreign intervention is not welcome in Syria,” 14 Haziran 2011, http://www.guardian.co.uk/commentisfre-e/2011/jun/14/syria-intervention-west, Eriflim tarihi: 18/07/2011.

13 “NATO SecGen Rules Out Military ‹ntervention in Syria,” 2 Temmuz 2011, http://www.acus.org/natosource/nato-secogen-rules-out-military-intervention-syria, Eriflim tarihi: 17/07/2011.

Page 67: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

‹nsani Müdahalenin Koflullar›: S›rada Suriye mi Var?

21. YÜZYIL [63]Ağustos ’11 • Sayı: 32

Tüm bu müdahale karfl›tl›¤›na ra¤men, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, Su-riye’nin fliddet yanl›s› tutumunun k›nanmas› ve gereken yapt›r›mlar›n uygulana-bilmesi için BM Güvenlik Konseyi’nin biran önce karar almas› gerekti¤ini aç›kla-d›. Öte yandan Avrupa Birli¤i üye devletleri, Suriye’ye uygulanan ekonomik vesiyasi yapt›r›mlar›n a¤›rlaflt›r›lmas› konusunda bir prensip karar› ald›.14

ABD’nin Suriye konusundaki tutumu ise oldukça kararl› bir flekilde ilerlemek-te: ABD Baflkan› Obama, Nisan 2011’de yapt›¤› bir konuflmada, Suriye’nin müm-kün olan en a¤›r flekilde k›nanmas› gerekti¤ini, Suriye hükümetinin kendi halk›-n›n isteklerini dikkate almak yerine, ‹ran gibi devlet-lerden ald›¤› yard›mlarla sivil halka ve direniflçilerekarfl› afl›r› fliddet uygulad›¤›n› belirtmifltir.15 Suriyehükümetinin çok tehlikeli bir yolda yürümeye devametti¤ini belirten Beyaz Saray, BM Güvenlik Konse-yi’nin Suriye’deki fliddetin ve insan haklar› ihlallerinindurdurulmas› için alaca¤› karar› sonuna kadar destek-leyeceklerini aç›klad›.16 Ayr›ca ABD, Suriye’nin ulus-lararas› nükleer silahlar›n yay›lmas›n› önleme yüküm-lülüklerini de ihlal etti¤ini belirtti. Suriye’nin KuzeyKore’den ald›¤› yard›m sayesinde nükleer silah yap›-m›nda kullan›labilecek çok büyük miktarda plüton-yum üretimi yapt›¤›n›n Uluslararas› Atom Enerjisi Ku-rumu taraf›ndan tespit edildi¤ini ve bu nedenle de, konunun görüflülmek üzereBM Güvenlik Konseyi’ne aktar›ld›¤›n›n alt›n› çizen ABD yetkilileri, nükleer silah-lar›n yay›lmas›n›n önlenmesinde kararl› olduklar›n› aç›klad›.17 Öte yandan ABDSenatosundan senatör Graham ise, Libya’daki halk› korumak için yap›lan müda-halenin bir benzerinin yak›nda Suriye’de de yap›lmas› gerekti¤ini savundu.18

ABD’nin 2010 Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde uluslararas› bar›fl ve güvenli¤i sa¤la-mak için NATO ve BM Güvenlik Konseyi kararlar›n›n desteklenece¤i, ancak ulu-sal güvenlik gerektirdi¤i takdirde ABD hükümetinin tek-tarafl› askeri güç kulla-n›m›ndan kaç›nmayaca¤› belirtilmifltir. ABD hükümeti, Koruma Sorumlulu¤uyaklafl›m›n› kabul ederek soyk›r›m ve kitlesel fliddet olaylar›n› önleme ya damevcut olanlar› durdurma yolunda müttefikleri ve BM ile birlikte hareket edece-

14 “Ban Ki-moon: Syria’s Assad running low on credibility,” 22 Haziran 2011, http://www.jpost.com/Internatio-nal/Article.aspx?ID=226132&R=R1, Eriflim tarihi: 17/07/2011.

15 “A Statement by President Obama on Syria,” 22 Nisan 2011, http://www.whitehouse.gov/blog/2011/04/22/state-ment-president-obama-syria, Eriflim tarihi: 17/07/2011.

16 “Statement by the Press Secretary on Continued Violence in Syria,” 10 Haziran 2011, http://www.whitehou-se.gov/the-press-office/2011/06/10/statement-press-secretary-continued-violence-syria, Eriflim tarihi: 17/07/2011.

17 “Statement by the Press Secretary on the IAEA Board of Governors Resolution on Syria,” 9 Haziran 2011,http://www.whitehouse.gov/the-press-office/2011/06/09/statement-press-secretary-iaea-board-governors-resoluti-on-syria, Eriflim tarihi: 17/07/2011.

18 “Graham: Now is the time to take action in Syria,” 12 Haziran 2011, http://www.cbsnews.com/2102-3460_162-20070698.html?tag=contentMain;contentBody, Eriflim tarihi: 18/07/2011.

BM Genel Sekreteri BanKi-moon, Suriye’nin fliddetyanl›s› tutumunun k›nanmas› ve gerekenyapt›r›mlar›n uygulana-bilmesi için BM GüvenlikKonseyi’nin biran öncekarar almas› gerekti¤iniaç›klad›.

Page 68: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Zerrin Ayfle Öztürk

21. YÜZYIL[64] Ağustos ’11 • Sayı: 32

¤inin, gerek çok-tarafl› gerekse tek-tarafl› diplomatik,ekonomik ve askeri araçlarla soyk›r›m vb. suçlarlamücadele edece¤inin alt›n› çizmifltir.19

Yap›lan aç›klamalara ve sahip olunan yaklafl›mla-r›na bakarak, uluslararas› toplumun hem insani mü-dahalede Koruma Sorumlulu¤u yaklafl›m› konusun-da, hem de Suriye’ye müdahale yap›l›p yap›lmamas›konusunda fikir ayr›l›¤›na düfltü¤ünü görmek müm-kündür. BM Güvenlik Konseyi’nin de bir taraftan dai-mi üyelerinin çekimser oylar›yla ald›¤› müdahale et-me kararlar›, di¤er taraftan da görüflme masas›na bilegetiremedikleri Suriye konusundaki derin fikir ayr›-l›klar›, BM’nin de acilen reforma ihtiyaç duydu¤unugöstermektedir. Öte yandan, 2010 Ulusal GüvenlikStratejisi temelinde Baflkan Obama ve Beyaz Saray’›n

kararl› aç›klamalar› ve arkas›na almaya çal›flt›¤› nükleer silahlanma tehdidi ve in-san haklar› argümanlar›yla ABD, gere¤inde tek-tarafl› olarak uygulad›¤› siyase-tinden vazgeçmeyece¤inin sinyallerini vermektedir. Ancak, Suriye de dahil ol-mak üzere tüm taraflar için siyasi kazan›m ve maliyet hesab› yapman›n gereklili-¤i tart›fl›lmaz. 2211.. YYÜÜZZYYIILL

19 White House, National Security Strategy, May›s 2010.

BM Güvenlik Konseyi’ninde bir taraftan daimiüyelerinin çekimseroylar›yla ald›¤› müdahaleetme kararlar›, di¤ertaraftan da görüflmemasas›na bile getiremedikleri Suriyekonusundaki derin fikirayr›l›klar›, BM’nin deacilen reforma ihtiyaçduydu¤unu göstermektedir.

Page 69: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

21. YÜZYIL [65]Ağustos ’11 • Sayı: 32

Türkiye Baflbakan› Erdo¤an’›n 19-20 Temmuz KKTC ziyareti ve buradaki aç›k-lamalar›, Türkiye’nin d›fl politikas›n›n baflat konular›ndan biri olan K›br›s siyasetindede¤iflim sürecinin bafllad›¤›n›n emarelerini tafl›yordu. 2002-2011 sürecinde K›br›s’ta“çözümsüzlük çözüm de¤ildir” politikas› iflletilmifl ve “bir ad›m önde olma” mant›¤›y-la hareket edilmifltir. Baflbakan Erdo¤an’›n 2012’ye çeyrek kala verdi¤i mesajlar isebu politikadan tamamen vazgeçildi¤i ve Denktafl çizgisine dönüldü¤ü imaj›n› ver-mektedir.

Suriye, Lübnan ve M›s›r… Bu üçgenin merkezinde yer alan K›br›s, köflelerindepaylafl›m mücadelesi sürerken müzakere sürecine terk edilmifl dinginli¤ini sürdüre-mezdi. Türkiye Baflbakan› Erdo¤an’›n K›br›s’a iliflkin aç›klamalar›n›n 20 Temmuz Ba-r›fl ve Özgürlük Bayram›’na denk gelmesi önemlidir ancak Alman D›fliflleri Bakan›Guido Westerwelle’nin ve özellikle ABD D›fliflleri Bakan› Hillary Clinton ile CIA ye-ni Baflkan› David Petraeus’un ziyaretlerinin hemen sonras›nda gerçekleflmesi de dü-flündürücüdür.

AAçç››kkllaammaallaarr››nn EEttkkiilleerrii

Türkiye Baflbakan› Erdo¤an’›n zamanlamas› da oldukça isabetli olan aç›klamala-r›n›n olumlu yöndeki en önemli etkisi, kuflkusuz ki K›br›s Türklerinin “anavatan” al-g›s›n›n yeniden tazelenmesidir. K›br›s Türkleri’nde 2002’den bu yana artarak yükse-len ve en son “besleme krizi” ile yerleflen güven bunal›m›n›n telafi yoluna girdi¤i dü-flünülebilir. Belirtmeli ki Ankara’n›n özellikle “besleme krizi”ni yumuflatmaya dönükgiriflimlerde de bulunmamas›, K›br›s’ta kendilerini tarih, kültür ve gelecek tasavvuruanlam›nda anavatan›n ayr›lmaz parças› olarak gören milliyetçi kesimi büyük hayalk›r›kl›¤›na u¤ratm›flt›. Çünkü K›br›s Türklerinin yaklafl›k yüzde 80’ini oluflturan bukesim, kendilerini sadece Rumlar karfl›s›nda de¤il ayn› zamanda Rumlarla birleflmekhedefindeki ve krizin ç›k›fl›n›n sorumlusu provokatör gruplar karfl›s›nda da “bir kezdaha” terk edilmifl hissetmifllerdir. Erdo¤an’›n 20 Temmuz’daki ç›k›fl› ise özlenen

* 21 Yüzy›l Türkiye Enstitüsü K›br›s Balkan Araflt›rmalar› Merkezi Baflkan›, [email protected]

K›br›s’ta Nükleer Seçenek

Gözde KILIÇ YAŞIN*

Page 70: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Gözde K›l›ç Yafl›n

21. YÜZYIL[66] Ağustos ’11 • Sayı: 32

Türkiye tavr› ve korumac›l›¤›yd›. Buna ra¤men 2002’den bu yana “K›br›s topraklar›n-da baflka, Türkiye topraklar›nda baflka mesajlar verildi¤i” inanc› ve 2002’den itibarenK›br›s politikas›nda yaflanan sert dönüflümden bir günde vazgeçilmesini inand›r›c›bulmayanlar›n flüpheleri yerini korumaktad›r. Erdo¤an’›n aç›klamalar›n›n yaratt›¤› et-ki K›br›sl› Türkler için “Art›k K›br›sl› Türklerin kaybedece¤i ad›mlara izin verilmeye-cek” ile “Sözünden her an dönebilir, hatta bunun arkas›ndan K›br›sl› Türkler içinanavatan elinden güçlü ve çökertici bir hamle gelebilir” sarkac›nda sal›n›yor. Bunla-ra “Anlaflma zaten haz›r, güvenimizi bir kez daha kazan›p bizi yeni bir atefle itmeyehaz›rlan›l›yor” görüflünü de eklemek gerekir. Dolay›s›yla aç›klamalar, güven bunal›-m›n›n telafisi aç›s›ndan olumlu bir etki yaratm›fl ancak flüpheler de tam anlam›yla gi-derilememifltir. fiüphenin bu denli yerleflmifl, iz b›rakm›fl olmas› Türkiye-KKTC iliflki-lerinde yaflanan güven bunal›m›n›n da derinli¤ini göstermektedir.

Erdo¤an’›n sert ç›k›fl›n›n bir di¤er önemli olumlu etkisi ise dünya kamuoyundaK›br›s’›n tekrar gündeme gelmesi noktas›nda olmufltur. Gündeme geliflinde genelanlamda olumsuz tepkilerin pay› daha yüksekse de esasen “K›br›s için yeni bir ihti-mal” perspektifi için zemin yoklamas› flans› da vermektedir. Nitekim baz› Bat›l› yay›norganlar›, Türkiye’nin üyeli¤inin K›br›s’a ba¤lanmas›n›n yanl›fll›¤›na de¤inirkenRum-Yunan lobisinin etkisini gösterdi¤i gibi yay›n organlar› da “küstahl›k” olarak yo-rumlad›. Erdo¤an’›n sözlerine gelen tepkiler beklenildi¤i ya da olmas› gerekti¤i den-li de sert de¤ildi. Örne¤in 27 Temmuz 2011’de Paris’de bir araya gelen Nicolas Sar-kozy ve Hristofyas’›n Erdo¤an’›n aç›klamalar›n› da görüfltükleri ve “birlikte” bu aç›k-lamalar› “anlafl›lmaz” ve “k›nanas›” bulduklar›, Hristofyas’›n aktar›m› ile Rum bas›n›n-dan duyurulmufltur. Büyük Britanya Baflbakan› David Cameron’a Hristofyas’la gö-rüflmesinin tavsiye edildi¤i ve Türkiye’ye olumlu katk›da bulunmas› için bask› uygu-lanmas› gerekti¤i mesaj›n› içeren mektubun sahibi Avam Kamaras› üyesi 12 parla-

Page 71: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

K›br›s’ta Nükleer Seçenek

21. YÜZYIL [67]Ağustos ’11 • Sayı: 32

1 (Rum) Simerini Gazetesi, 21 Temmuz 2011

menter, ‹ngiltere’de güçlü olan Rum lobisinin harekete geçti¤ini göstermekten iba-rettir. Britanya D›fl ‹flleri Bakan›’n›n aç›klamas› da Ankara’dan K›br›s sorunundaolumlu bir rol oynamas›n› istemekten ibaretti. Yine BM’de bu aç›klamalar›n “bafl a¤-r›s› yaratt›¤›” yönündeki elefltiri de Rum diplomatik kaynaklar üzerinden duyurul-mufltur.1 En ciddi ve kendi aç›klamas› ile duyurulan tek tepki de Rusya D›fliflleri Ba-kanl›¤› sözcüsü Alexandr Lukasevic’den geldi. Lukasevic BM kararlar›n›, çözüm ze-mininin BM oldu¤unu hat›rlatmak ve Türkiye’nin aç›klamas›n› “sert” olarak de¤er-lendirmekle yetindi. Rum Yönetimi’nin tepkileri ise elbette aç›k ve sertti ancak unu-tulmamal› ki, Erdo¤an hiçbir aç›klama yapmasayd› dahi sadece “iflgal topraklar›n›”ziyaret etti¤i için de bu elefltiriler yap›lacakt›, geçmiflteböyle oldu. Dünya liderlerinin tepkisizli¤e yak›n tutumuelbette KKTC için bir B plan›na s›cak bakt›klar› anlam›-na gelmez. Aç›kças› tepkilerin çok ciddi ve sert olmama-s›, dünya kamuoyunda bu aç›klamalar›n “taktik” olarakde¤erlendirildi¤ini göstermektedir. Özellikle de Anka-ra’n›n anlaflma için tarih verdi¤i bir dönemde, 2002’debafllat›lan yeni durufltan iki gün içerisinde ani bir dönüflyap›laca¤› ihtimal dâhilinde de¤erlendirilmiyor olsa ge-rek. Ancak elbette ki “AB’ye rest, Rum Yönetimi’ne bas-k›” niyeti görülmüfltür.

Erdo¤an’›n 19 ve 20 Temmuz’daki ç›k›fl›n›n AB üyeleri ve kurumlar› aç›s›ndan dabir etkisi oldu. Türkiye’nin donmufl müzakere süreci de üyelik iliflkilerinin K›br›s’aba¤lanmas› ile birlikte yeniden gündeme tafl›nd›. Rum Yönetimi’nin Annan Plan›’na“hay›r” demesi, bafllang›çta Türkiye’nin AB ile iliflkilerinde elini güçlendirmiflti ancakk›sa süre sonra bu koz ifllevsiz kald›. Çünkü üyelik yürüyüflündeki “bafll›klar›n aç›l-mas›”, Türkiye’nin Rum band›ral› uçak ve gemilere limanlar›n› açmas›na ve asl›ndaRum Yönetimi’ni tüm Ada’n›n egemen gücü ve devleti olarak tan›mas›na ba¤land›.Üstelik müzakere sürecinin t›kanmas›n›n sorumlusunun Türkiye oldu¤u alg›s› dayerleflti. fiimdi e¤er AB içerisinde güçlü bir lobi faaliyeti yürütülüyorsa bu alg›da Tür-kiye lehine de¤ifliklik yarat›lmas›n›n mümkün olaca¤› yeni bir tart›flma ortam› dado¤mufl oldu. Öte yandan AB’nin K›br›s müzakerelerini “sonuçsuzlu¤unu” da kabulederek “oluruna” b›rakma e¤ilimi de hem K›br›s’taki hem de Türkiye’nin üyelik mü-zakerelerindeki hareketsizli¤i destekliyordu. Rum Yönetimi’nin Temmuz 2012’dekidönem baflkanl›¤› sürecinin Türkiye için esasl› bir s›k›nt› yarataca¤› dikkate al›n›ncaher iki yöndeki hareketsizli¤in de bu tarihten önce k›r›lmas› gerekti¤i anlafl›l›yor. Er-do¤an’›n aç›klamalar›, Ankara’n›n bundan sonraki tutumu da çok önemli olmaklabirlikte bu k›r›lmay› yaratabilecek bir hamleydi. Avrupa Komisyonu Baflkan› JoseManuel Barroso’nun 20 Temmuz’da sürpriz bir flekilde BM ‹yi Niyet Misyonu çerçe-vesinde görev yapan K›br›s temsilcisi Leopold Maurer’in yerine Portekizli Jorge César

Erdo¤an’›n K›br›s ç›k›fl›,ABD D›fliflleri Bakan›Hillary Clinton ile CIAyeni Baflkan› DavidPetraeus’un ziyaretlerininhemen sonras›nda veArap Bahar›’n›nortas›nda gerçekleflmifltir.

Page 72: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Gözde K›l›ç Yafl›n

21. YÜZYIL[68] Ağustos ’11 • Sayı: 32

das Neves’i atamas› da bu anlamda bir hareket say›labilir. Karada¤ müzakerelerini deizleyen Maurer’in yerine sadece K›br›s’ta çal›flacak bir temsilcinin atanmas›, Türki-ye’nin “Temmuz 2012’den önce” olarak belirledi¤i takvime uygun bir h›zlanmay›AB’nin de ciddiye ald›¤›n› göstermektedir.

KK››bbrr››ss PPoolliittiikkaass››’’nnddaa DDee¤¤iiflfliimm mmii??

Türkiye Baflbakan› Erdo¤an’›n önce Türkiye’de ard›ndan KKTC’de yapt›¤› aç›kla-malar, Türkiye’nin K›br›s politikas›n›n köklü flekilde de¤iflece¤i sinyalini vermekte-dir. Sadece “Hiç bir yerde taviz vermemiz söz konusu de¤ildir. Bizden bunu kimsebeklemesin” demekle ya da “Ancak iki kesimli, eflit statüde ve iki devletli bir yap› ka-bul edilebilir” sözlerini söylemekle yetinmifl olsayd›, çok anlaml› olmayabilirdi. Çün-kü bunlar zaten 2002’den bu yana “taviz” kelimesi farkl› yorumlan›yor; anlaflman›n“iki kesimli, iki devletli, eflit statülü” yan› da zaten müzakere masas›nda farkl› bir fle-kil al›yor. Ancak Karpaz, Güzelyurt ve Marafl’›n Rumlar’a verilmesinin art›k söz ko-nusu olamayaca¤› “Kuzey K›br›s”›n kalaca¤› sözleri, gerçekten de net bir mesaj. Buanlamda CHP’nin de Erdo¤an’›n aç›klamalar›n› hemen olumlamas› ve destek verme-si de AKP’yi bu sözlerle ba¤lamak noktas›nda önemlidir. Ancak “Neden flimdi?” so-rusu ve “Sözünden dönebilir, bu bir taktik” endiflesi Türkiye’de de varl›¤›n› koruyor.

“Rumlarla anlaflma yapman›n imkâns›zl›¤›n› anlad› ve tüm giriflimlerinin karfl›l›kgörmemesi kendisini Denktafl çizgisine getirdi” aç›klamas›, hiçbir flekilde tatmin edi-ci de¤il. Üstelik “devlet adam›” mant›¤›na da uygun de¤il. Hiç bir ülke yoktur ki, ik-tidara gelen lideri o ülkenin y›llarca korunmufl temel politikalar›n› test etmek gibi birlükse sahip olsun, devlet politikas›n›n yerindeli¤ini onaylamak için iki iktidar döne-mi geçirsin. Rum Yönetimi, bundan 10 y›l, hatta 60 y›l önce de ayn› politikay› takip

Page 73: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

K›br›s’ta Nükleer Seçenek

21. YÜZYIL [69]Ağustos ’11 • Sayı: 32

ediyordu. Üstelik Komünist Hristofyas dahi mevcut Makarios/devlet Politikas›’n› de-¤ifltirmek bir tarafa buna yan bir yol açmak girifliminde dahi bulunmad›. Denktafl’›nçizgisine gelinmesi çok olumlu bir geliflme olmas›na ra¤men bir anlamda Ameri-ka’n›n yeniden keflfi gibi olan yan yol denemesine gerek yoktu. Neden flimdi? “Tür-kiye’nin AB kap›s›ndan içeri sokulmayaca¤› ve AB’nin de zaten da¤›lmak üzere ol-du¤u net bir flekilde anlafl›ld› ve tüm politikalarda de¤iflime giriflildi” aç›klamas› datatmin edici de¤il çünkü Türkiye-AB iliflkilerindeki tüm ihtimaller zaten 10 y›l öncede biliniyordu. Üstelik “ilk deneme” say›labilecek olan Annan Plan›’nda yap›c› roloynaman›n getirileri olaca¤› düflünülen kolaylaflt›rmalar›n hiç birinin gerçekleflmedi-¤i ve gerçekleflemeyece¤i de 2004-2006 y›llar› aras›ndanet biçimde anlafl›lm›flt›. Türkiye’nin Annan Plan›’nda“yap›c› rol oynama misyonu”nun ötesine geçerek Türk-lerin “evet” demesini sa¤lamas›, ne Türklere dönük izo-lasyonlar› kald›racak hamleleri bafllatabildi ne de K›br›smeselesinin Türkiye’nin AB üyeli¤i için koflul haline ge-tirilmesini engelleyebildi. Buna ra¤men 2008’de müza-kerelerin yeniden bafllamas› için Türkiye tekrar yo¤unçaba göstermifl, bu çerçevede KKTC’de yenilenen cum-hurbaflkanl›¤› seçimlerine müdahale anlam›na gelmesi-ne ra¤men müzakerelerdeki tutumunu Türk taraf›nadikte etmifl, 2008-2012 müzakerelerinde de birkaç ad›mönce olan “aç›l›m” politikas›n› sürdürmüfltür. Dolay›s›y-la bugün “bir gerçe¤in fark›na var›ld›” durumu söz konusu de¤ildir.

Erdo¤an’›n aç›klamalar›, özellikle Güzelyurt, Karpaz ve Marafl’›n statüsünün ma-sadaki halinden farkl› bir flekilde ve kesin bir ifadeyle an›lmas› sebebiyle “yeni bir yolharitas›” olarak de¤erlendirilebilir. Ne var ki, müzakereler 7 Temmuz 2011’deki Ce-nevre Zirvesi’nde var›lan mutabakata uygun olarak “yo¤unlaflt›r›lm›fl” biçimde de-vam ediyor. Türkiye Baflbakan Yard›mc›s› Beflir Atalay’›n 28 Temmuz’daki “BM ka-rarlar›na uygun bir flekilde, K›br›s sorununu y›l sonuna kadar çözmeyi hedefliyoruz.Olmad›, Rum yönetimi için farkl› düflünceler ve farkl› kararlar alabiliriz.” aç›klamas›da bunu ortaya koymaktad›r. Hedef hala, Ocak ay›na dek bir anlaflma metninin ha-z›rlanmas›, 2012’nin ilk günlerinde uluslararas› konferans›n toplanmas› ve Haziran2012’den önce referanduma sunulabilecek bir anlaflman›n ortaya konulmas›d›r. Üs-telik bu hedefi bizzat Türkiye ortaya koymufl, BM’den destek istemifltir. Yine Cenev-re Zirvesi’nde KKTC Cumhurbaflkan› Ero¤lu, -zirve öncesindeki Ankara ziyaretindeüzerinde uzlafl›ld›¤› üzere- masaya “toprak konusu da konuflabiliriz” önerisini koy-mufltur. Karpaz, Güzelyurt ve Marafl’›n statüsü ise önce toprak bafll›¤›n›n elbette so-nunda da harita bafll›¤›n›n konusudur. 2012 Temmuz’una dek birleflmenin sa¤lan-mas›n›n Rumlar›n tutumu nedeniyle imkâns›z olmas› ise müzakerelerin devam etti¤igerçe¤ini de¤ifltirmiyor. Nitekim müzakereler 2008’den yana zaten ayn› koflullarda

Erdo¤an’›n KKTC’dekisözleri, K›br›sl› TürklerdeAnkara’ya karfl› artangüven bunal›m›n›n telafisi aç›s›ndan olumlubir etki yaratm›fl ancakBaflbakan’›n samimiyetikonusundaki flüpheler detam anlam›yla giderilememifltir.

Page 74: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Gözde K›l›ç Yafl›n

21. YÜZYIL[70] Ağustos ’11 • Sayı: 32

yani Rumlar›n uzlaflmaz tutumu ve sadece süreci uzatmak niyetiyle masada oturdu-¤u bilindi¤i halde devam etmektedir. 2008’den bu yana Hristofyas her türlü öneriyekarfl› ç›k›yor, ayak diriyor ancak “tek devlet, tek kimlik, tek egemenlik” gibi KKTCaleyhine tezleri anlaflma zemini yapmay› da ihmal etmiyor.

SSeerrtt ÇÇ››kk››flfl››nn HHeeddeeffii

Temmuz 2012 hedefi, ifller vaziyette K›br›s müzakerelerinin gündemindeyse as-l›nda Marafl, Karpaz ve Güzelyurt’un Annan Plan›’ndan farkl› bir flekilde an›lmas›n›n

çok da önemi kalm›yor. Nitekim 6 ay sonra, “Ben ver-mem dedim, duydunuz ama Ero¤lu vermifl; sonuçta buK›br›sl›lar›n çözümü” aç›klamas›n› duymak da müm-kündür. Bu durumda yap›lan aç›klaman›n en önemli he-defi, Rum Yönetimi’ne gözda¤› vermek, bir anlaflmaoluflturmak için çaba sarf etmezse flu anda masada bulu-nan›n da bir daha teklif edilmeyece¤i yeni bir döneminbafllayaca¤› tehdidiyle müzakereleri h›zland›rmakt›r. Ni-tekim benzer bir dönem 2006-2008 sürecinde yaflanm›fl,hatta Türkiye’nin giriflimleri Hristofyas’a devlet baflkan-l›¤› koltu¤unu da kazand›rm›flt›. Bu dönemde Rumlar›KKTC’nin statüsünün yükseltilmekte oldu¤u yönündekiendifleye sevk eden kimi geliflmeler h›z kazanm›flt›. Su-riye-KKTC aras›nda feribot seferlerinin bafllamas›; ‹srail,Kuveyt, Katar, ‹talya’da “ticaret bürosu” ismi alt›ndaKKTC temsilciliklerinin aç›lmas›; K›rg›zistan ve Azerbay-can baflta olmak üzere üçüncü ülkeler ile KKTC aras›n-da iliflkilerin çeflitli boyutlarda gelifltirilmesi flüphesiz ki

Türkiye’nin aktif biçimde çal›flmas› ile gerçekleflmiflti. Sonuçta Suriye-KKTC aras›ndabafllayan feribot seferleri, KKTC’nin üçüncü ülkelerle gelifltirdi¤i ticarî, kültürel iliflki-ler Rum taraf›nda “bölünmüfllük kesinleflecek” endiflesi olarak piflirilmifl; Türk taraf›-na da “f›rsat” olarak servis edilmiflti. Baflkanl›k seçimleri propagandas›n›, bu tür ge-liflmelerden Papadopulos’u suçlu tutarak, müzakereler bafllamazsa “bbööllüünnmmüüflflllüükkkkeessiinnlleeflfleecceekk” söylemi üzerine oturtan Hristofyas 17 fiubat 2008’de baflkanl›k koltu-¤una oturmufltu. Nitekim hemen ard›ndan da 21 Mart 2008’deki Hristofyas - Talat gö-rüflmesiyle resmiyet kazanan süreç bildi¤imiz “Birleflik K›br›s” senaryosunun yeni birbölümü olmufltu. Türkiye’nin o dönemde att›¤› ad›mlar›n temel amac›n›n Rum Yö-netimi’ni masaya oturtmak oldu¤u kesindir. Nitekim görüflmelerin sürdü¤ü sonrakiaylar ve y›llarda “KKTC’nin statüsünü yükseltilmesi” olarak adland›r›lan ad›mlar iler-letilmemifltir. Dolay›s›yla da asl›nda olan, “bölünmüfllü¤ün kesinleflmesinin engel-lenmesi” idi.

Türkiye’nin K›br›s’takihedefi bugün de, CenevreZirvesi’nde var›lan mutabakata uygun olarak müzakerelerin“yo¤unlaflt›r›lm›fl”biçimde devam etmesi veHaziran 2012’den önce referandumasunulabilecek biranlaflman›n ortaya konulmas›d›r. Üstelik buhedefi bizzat Türkiyeortaya koymufltur.

Page 75: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

K›br›s’ta Nükleer Seçenek

21. YÜZYIL [71]Ağustos ’11 • Sayı: 32

Tüm bu geliflmelere ra¤men “bbiirr iihhttiimmaall ddaahhaa vvaarr”. KKTC’deki baflta UBP’denkopmufllar olmak üzere kimi siyasetçiler Ankara’n›n esasen farkl› bir strateji izledi¤i-ne inan›yor ya da inanmak istiyorlar. Ne var ki, “Rumlar›n öne sürdü¤ü her türlü flar-t› kabul etmemize ra¤men Rumlar›n yine de görüflmeleri terk edece¤i konusundadünya kamuoyunu ikna edip ard›ndan alternatif politikay› yâni KKTC’nin tan›nmas›-n› gündeme getirece¤iz” fleklinde politik bir oyunun yürütüldü¤ü iddias›, özellikle2008 dönemi geliflmeleri nedeniyle inand›r›c›l›ktan uzakt›r. Böylesi bir iddia zatengüneydeki idarenin meflru hükümet olarak tan›nmad›¤›-n› göstermek için 2004 y›l›ndaki referandumun nedenf›rsat olarak de¤erlendirilmedi¤i ve neden K›br›s Tür-kü’nün vaatler ve en çok da tehditlerle Annan Plan›’na“evet” demeye yönlendirildi¤ini aç›klamaya yetmiyor.Rumlar›n “en iyi plan› bile kabul etmeyece¤i” ve uzlafl-maz oldu¤unun anlafl›lmas› gerekti¤i verisini zaten An-nan Plan› referandumu, Ankara’ya vermiflti. Ancak buveri üzerinden politika gelifltirilmek yerine 2008’de mü-zakerelerin yeniden bafllamas›n› sa¤layacak politikala-r›n gelifltirildi¤i gözlemlendi. Her ne kadar hukuken so-nuçta ayn› noktada duruyormufluz gibi görünüyorsa dasiyaseten verilen mesajlar K›br›s politikas›na zarar ver-mifltir. Özellikle “çözümsüzlük çözüm de¤ildir” mant›¤›-n›n hâkim olmas›ndan bu yana Türk tezlerinin Rum ta-leplerine uyumlaflt›r›labilece¤i mesaj› veriliyordu. Nihayet Türklerin “olmazsa ol-maz”lar› bir nevi “olmasa da olur”lar hâline geldi. 2003’ten bu yana çeflitli dönemler-de, çeflitli büyüklükte at›lan “ad›m”lar, Rum perspektifiyle hareket etmek ve Rumla-r›n çözüm için ileri sürdü¤ü flartlar› karfl›lamay› kabul etmek anlam›yla yorumland›.Uzlaflmazl›¤›n sorumlusu gösterilmemek çok önemlidir ancak bu politika ayn› za-manda dünya kamuoyuna “Türkler Rumlarla tek devlet çat›s› alt›nda birleflebilmekiçin her türlü koflulu kabule haz›rlar” mesaj› olarak yans›t›lmaktad›r. Nitekim AnnanPlan› Referandumu’nun sonuç bildirgesi say›labilecek rapora “Türklerin ayr› bir dev-let kurma niyetinden vazgeçtikleri” yorumu eklenmiflti. Bu da özellikle bir “B plan›”yarat›lmak istendi¤inde yine karfl›lafl›lacak sorunlardan biri olacakt›r.

NNüükklleeeerr SSeeççeenneekk

Sonuç itibariyle Ankara, bir çözüm plan›n›n K›br›s’tan ç›kaca¤›na zaten inanma-maktad›r. Özellikle Mehmet Ali Talat-Hristofyas dönemi bu inanc› kesinlefltirmifltir.Bundan sonras› için plan gelifltirilmesi de bir zarurettir. Gerçekten de sonsuza deksürecek müzakereler Ankara’da da kabul edilebilir görülmemektedir. Uluslararas›konferansla ortaya ç›kacak bir oldu-bitti plan›n›n referanduma sunulaca¤› dönemde,

Erdo¤an’›n sert aç›klamas›n›n en önemlihedefi, Rum Yönetimi’negözda¤› vermek, biranlaflma oluflturmak içinçaba sarf etmezse flu andamasada bulunan›n da birdaha teklif edilmeyece¤iyeni bir dönemin bafllayaca¤› tehdidiylemüzakerelerih›zland›rmakt›r.

Page 76: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Gözde K›l›ç Yafl›n

21. YÜZYIL[72] Ağustos ’11 • Sayı: 32

AKP’nin K›br›s Türklerine bir kez daha kabul etmeleriyönünde bask› yap›p yapmayaca¤› belirsizli¤ini koru-yor. Referandum karar›n›n tamamen kendilerine b›rak›l-mas› durumunda K›br›s Türklerinin yüzde 75 oran›nda“hay›r” diyece¤ini bugünden söylemek mümkündür.Baflbakan Erdo¤an’›n aç›klamalar› esasen bundan son-raki süreç bak›m›ndan önemlidir. Türklerin “evet deme-si durumunda dahi Rumlar›n yine reddedece¤ini tahminetmek güç de¤il. Ancak bu kez Türklerin de “hay›r” de-mesi, dünya kamuoyuna “birlikte yaflamak istemiyoruz”mesaj›n›n iki tarafça da daha net verilmesi anlam›na ge-lecektir. Bu ise kal›c› çözümü getirebilecek yegane seçe-

nektir. Bu noktada, Erdo¤an’›n iflaret etti¤i “su projesi” ve devreye sokma sözü ver-di¤i elektrik tafl›nmas›, mümkün olursa enerji nakil hatlar›n›n KKTC’ye ulaflmas›n›nsa¤lanmas› gibi geliflmeler KKTC’nin varl›¤›n› garantiye ald›¤› gibi çözüm çarklar›n›da kendili¤inden iflletecektir. Son bir kez denedikten sonra yeni bir müzakere süre-cinin gündeme getirilmesini önlemek ad›na Erdo¤an’›n aç›klamalar› önemlidir ancakbu tutumun sürdürülmesi de flartt›r. Özellikle Erdo¤an’›n bu ç›k›fl›n›n ABD D›fliflleriBakan› Hillary Clinton’la görüflmesi ard›ndan gerçekleflmesi nedeniyle bir Amerikanprojesi olmakla birlikte yine de Abromowitz’in önerisini hat›rlamakta fayda var.

Eski ABD Büyükelçisi MMoorrttoonn AAbbrraammoowwiittzz’in, Lehigh Üniversitesi’nden ProfesörHHeennrrii JJ.. BBaarrkkeeyy ile birlikte Wall Street Journal gazetesinde yay›nlad›klar› “KK››bbrr››ss SSaa--bboottaajj››” bafll›kl› makalesinde bir çözüm önerisi bulunmaktad›r. Türkiye’nin limanlar›-n› Rum gemi ve uçaklar›na açmama karar›n› destekleyen makalede,2 KKTC’ye uygu-lanan ambargolar kald›r›lmad›kça bu tutumun devam ettirilmesi öneriliyor. Makale-de, Rumlar›n ve AB’nin gerçek müzakereler için haz›r olmamas› halinde Türkiye’nin“Kuzey K›br›s”› ciddi bir ekonomik kalk›nma program› ile güçlendirerek tan›nmas›çal›flmalar›n› bafllatmas› önemli bir seçenek olarak sunuluyor. “NNüükklleeeerr sseeççeenneekk”vurgusuyla da “Kuzey K›br›s”›n gelecek statüsü konusunda ba¤›ms›zl›k ve Türki-ye’ye ilhak alternatiflerini de içeren bir referandum düzenlenmesi ve BM’nin resmiyollardan sonuçlar hakk›nda bilgilendirilmesi öneriliyor. Mutlaka belirtilmeli ki, bumakale de 2008’de müzakerelerin yeniden bafllamas›ndaki etkenlerdendir. AncakK›br›s Türkü’nün “Ya Türkiye’ye ba¤lay›n ya da illa öyle yapacaksan›z Rum’a b›rak›nart›k” sözleri de dikkate al›narak K›br›s Türkünün daha fazla belirsizlik sarmal›ndabocalamas›n›n önüne geçilmelidir. Temmuz 2012’den itibaren geçerli olacaksa da birgelecek projeksiyonunun yarat›lmas› ve K›br›s Türküne anlat›lmas› elzemdir.

2211.. YYÜÜZZYYIILL

2 Cyprus Sabotage, http://online.wsj.com, 9 Ekim 2007

Yeni bir referandumda bukez Türklerin de “hay›r”demesi, “birlikte yaflamistememe” iradesininnetleflmesi nedeniyleK›br›s için kal›c› çözümünbafllang›c› olacakt›r.Annan Plan› dönemindeolmas› gereken de buydu.

Page 77: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

21. YÜZYIL [73]Ağustos ’11 • Sayı: 32

GGüünneeyy AAkk››mm vvee NNaabbuuccccoo RReekkaabbeettii

Uzunlu¤unun yaklafl›k 3.300 km. olmas› planlanan Nabucco boru hatt›n›n Türki-ye’nin do¤usundan bafllayarak bat›s›na kadar infla edilmesi, oradan da Bulgaristan,Romanya, Macaristan üzerinden Avusturya’n›n Baumgartern flehrine ulaflmas› öngö-rülmektedir.1 Nabucco, tafl›may› hedefledi¤i 30 bcm (milyar metre küp) do¤al gaz›Türkiye’nin komflular› olan Azerbaycan, Türkmenistan, ‹ran2 ya da Irak’tan elde et-meyi planlamaktad›r. Yap›lan çal›flmalar hiçbir ülkenin tek bafl›na Nabucco’nun arzihtiyac›n› karfl›layamayaca¤›n› gösterdi¤inden, proje mecburen gaz› birden farkl›noktadan toplamak zorunda kalacakt›r. Nabucco projesi özel flirketler taraf›ndan ge-lifltirildi¤inden, projenin kâr getirmesi öncelikli meselelerdendir. Bölgedeki rakip ikiprojeden Nabucco do¤al gaz boru hatt› projesi, 30 bcm olarak planlanmakla birlik-te, Güney Ak›m projesi de ilk önceleri 37 bcm olarak duyurulmufl, fakat k›sa bir sü-re sonra bizzat Rusya Baflbakan› Putin taraf›ndan boru hatt›n›n kapasitesinin 67bcm’e yükseltildi¤i ilan edilmifltir. Güney Ak›m projesi 2015 y›l›nda tamamland›¤› za-man tek bafl›na Rusya’n›n Avrupa’ya gaz ihracat›n›n yüzde 35’ini sa¤layabilecektir.3

‹ki projenin en önemli ortak noktas›, ayn› gaz üretici ülkeler ile ayn› pazarlar› hedef-lemeleridir. Bunun yan› s›ra en önemli farkl›l›klar› da Nabucco’nun özel flirketler ta-raf›ndan, Güney Ak›m’›n ise Rus devlet flirketleri taraf›ndan oluflturulmas›d›r. Dolay›-s›yla Nabucco finansörlerinin yaln›zca kâr-zarar hesaplar› yapt›¤› bir noktada, Krem-lin kâr-zarar hesaplar›n›n yan›nda baflka stratejik politikalar› da hedeflemektedir.

‹ki proje aras›ndaki en önemli rekabet meselesi, gaz tedarikini önce hangisiningarantileyece¤i yönündedir. Rusya’n›n kendi do¤al gaz kaynaklar› ve sat›n al›p tek-rar satt›¤› Orta Asya gaz kaynaklar› olsa da, Güney Ak›m için fazladan gaz arz› pro-jeksiyonuna ihtiyac› oldu¤u gibi olas› tamamlanm›fl Nabucco hatt›n›n da stratejik po-zisyon kayb›na u¤rataca¤› kesindir. Kremlin’in Azerbaycan veya Türkmenistan’›n ve-ya ikisinin beraber Nabucco’nun ihtiyac› olan do¤al gaz› tedarik etmeleri durumun-

* 21. Yüzy›l Türkiye Enstitüsü Çevre, Enerji ve Enerji Güvenli¤i Araflt›rmalar› Merkezi, Bilimsel Dan›flman

1 http://www.nabucco-pipeline.com/portal/page/portal/en/pipeline/route

2 ‹ran seçene¤i BM yapt›r›mlar› ve ABD bask›s› nedeniyle mevcut durumda geçersiz bulunmaktad›r.

3 “Europe to Get 35yüzde of Russian Gas Via South Stream by 2015”, RIA Novosti, 26 Haziran 2009, http://en.ri-an.ru/russia/20090626/155359581.html

Güney Ak›m Projesinde Sonuca Do¤ru

Tuğçe VAROL*

Page 78: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Tu¤çe Varol

21. YÜZYIL[74] Ağustos ’11 • Sayı: 32

da Bakü-Tiflis-Ceyhan’dan (BTC) sonra ikinci bir yenilgi yaflayaca¤› düflünülebilir.SSCB’nin da¤›lmas›n›n hemen ard›ndan ABD taraf›ndan Avrasya co¤rafyas›na veenerji kaynaklar›na önemli bir girifl yolu olarak gerçeklefltirilen BTC petrol boru hat-t›, Rusya’n›n boru hatt› monopol stratejisini bypass eden tek hat olma özelli¤ini tafl›-maktad›r.4 Azerbaycan petrolleri, Türkiye topraklar›ndan geçerek Ceyhan liman›naulaflmakta, buradan da dünya pazarlar›na aç›lmaktad›r. Hatt›n gerçeklefltirilmesi,Türkmen ve Kazak hidrokarbon rezervlerinin Hazar’›n alt›ndan infla edilecek boruhatlar›yla, Azerbaycan ve ard›ndan Türkiye üzerinden dünya pazarlar›na ulaflt›r›labi-lir mi sorusunu gündeme getirmifltir. Rusya, ayn› senaryonun bu kez de Nabucco iletekrarlanmas›ndan çekinmektedir. Sahip oldu¤u boru hatlar› tekeli üstünlü¤ünde ge-dik aç›lmas› Avrupa k›tas›nda önemli bir pazar› kaybetmesine yol açabilecektir. Bu-nunla birlikte Avrupa devletlerinin do¤al gaz pazarl›klar›nda Rusya aleyhine ellerigüçlenecektir. Daha da önemlisi Moskova, Orta Asya gaz›n› da daha pahal› almakzorunda kalacakt›r. Bu nedenle Güney Ak›m projesi Rusya için son derece stratejikbir projedir. Türkiye’nin bu proje karfl›s›ndaki tutumu da yine Rusya ile iliflkilerininyönünü belirlemekte temel parametre durumunda gözükmektedir.

GGüünneeyy AAkk››mm PPrroojjeessiinnddee TTüürrkkiiyyee’’nniinn BBeekklleennttiilleerrii

Güney Ak›m projesinde nihai bir mesele olarak görülen Türk karasular›nda ge-rekli araflt›rma izinlerini Türkiye Nisan 2011’de vermifltir.5 Türkiye ilk olarak GüneyAk›m’a olan deste¤ini 2009’da Putin’in Ankara ziyareti s›ras›nda Samsun-Ceyhan pet-

4 ‹pek, P›nar “The Aftermath of Baku-Tbilisi-Ceyhan Pipeline: Challenges ahead For Turkey”, Perception, Spring2006, ss.1-17.

5 RIA Novosti “Turkey Gives Offshore Prospecting Permit to Gazprom For South Stream Project”, 8 Nisan 2011,http://en.rian.ru/business/20110408/163436356.html

Kaynak: http://www.gazprom.com/production/projects/pipelines/blue-stream/

Page 79: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Güney Ak›m Projesinde Sonuca Do¤ru

21. YÜZYIL [75]Ağustos ’11 • Sayı: 32

rol boru hatt› ve nükleer santral projeleri karfl›l›¤›ndavermifl fakat 2011 bafl›nda Rusya’n›n ›srarl› talebine ra¤-men projenin ihtiyac› olan son izinleri vermekte aceleetmemifltir. Bunun en önemli sebeplerinden biri, Türki-ye’nin Rusya’dan ald›¤› do¤al gaz fiyat›nda indirim bek-lentisinin olmas›d›r. Bütçesinin en önemli giderlerindenbirini oluflturan do¤al gaz giderlerinde indirim bekleyenTürkiye, ayn› zamanda 31 Aral›k’ta süresi dolacak olanve 1 Temmuz’da yenilenmesi beklenen BOTAfi ve Gaz-prom aras›ndaki 5 y›ll›k gaz sözleflmesinde Türkiye lehi-ne bir ad›m beklemifltir. Zaten daha önce BTC nedeniy-le zarar etti¤ini aç›klayan BOTAfi,6 Rusya’yla 1986 y›l›n-da yap›lm›fl olan anlaflmadaki “al ya da öde” maddesinedeniyle de bugüne kadar kullanmad›¤› gaz için yakla-fl›k 3 milyar Dolar ödemek zorunda kalm›flt›r.7 Bunund›fl›nda Samsun-Ceyhan petrol boru hatt›n›n geçifl ücret-leri rejiminde de istedi¤i fiyat› almaya çal›flan Türkiye’yiTransneft CEO’su Nikolay Takarev, “Burgas-Alexandro-upolis petrol boru hatt› projesi bizim için daha karl›”sözleriyle müzakerelerin hiç de kolay geçmedi¤i mesaj›-n› vererek uyarm›flt›r.8 Fakat ayn› günlerde Putin, “Erdo-¤an’a söz verdim, Samsun-Ceyhan gerçekleflecek” söz-leriyle hem Samsun-Ceyhan’a destek vermifl hem de Türkiye’nin Rusya için ne kadarönemli oldu¤unun alt›n› çizmifltir.9 Türk taraf›n›n Güney Ak›m projesi için gerekliresmi izni geciktirdi¤i s›rada Mart 2011’de Putin, Rusya’n›n Karadeniz k›y›s›na LNGterminali kurulmas›n›n araflt›r›lmas› emrini verdi. O tarihe kadar hiç konuflulmayanLNG seçene¤inin Türkiye’ye kibarca daha fazla geciktirmeyin mesaj› verdi¤i de dü-flünülebilir. Çünkü LNG seçene¤inin gündeme gelmesinin ard›ndan Rus bas›n›ndapek çok enerji uzman› LNG seçene¤inin gerçekleflmesi halinde Güney Ak›m proje-sinin ertelenebilece¤ini dile getirmifltir.10 Mevcut durumda k›smi enerji stratejisiniRusya’n›n Güney Ak›m projesinde Türkiye’ye olan ihtiyac› üzerine kuran Türkiye’ninbu ayr›cal›¤›n› kaybetmesi, pek çok dengenin aleyhine de¤iflmesine yol açabilir. Enönemlisi de Samsun-Ceyhan petrol boru hatt› projesi olmazsa olmaz bir proje nokta-s›ndan uzaklafl›r ve pazarl›k gücünü yitirir. Dolay›s›yla, asl›nda Güney Ak›m projesi-

6 Hürriyet “Botafl: Bu Gidiflle BTC’den 2 Milyar Dolar Zarar Ederiz”, 12 Nisan 2011, http://www.hurri-yet.com.tr/ekonomi/17523195.asp

7 Samanyolu Haber “Kullanmad›¤›m›z Gaza Para Ödemeye Son”, 1 Temmuz 2011, http://finans.samanyoluha-ber.com/h_598786_Ekonomi-kullanmadigimiz-gaza-para-odemeye-son.html

8 RIA Novosti “Russia’s Transneft Says Unhappy With Turkey’s position on Samsun-Ceyhan Pipeline”, 3 Eylül2010, http://en.rian.ru/business/20100903/160458605.html

9 NTVMSNBC “Putin: Erdo¤an’a Söz Verdim, Var›z”, 8 Eylül 2010, http://www.ntvmsnbc.com/id/25129886/

10 Reuters “Putin Floats LNG Alternative to South Stream Link”, 9 Mart 2011, http://uk.reuters.com/artic-le/2011/03/09/russia-lng-idUKLDE7282F620110309

Nabucco projesi için büyükhayal k›r›kl›l›¤› olan bugeliflmenin en önemli nedenlerinden biri, Türkiye veErmenistan aras›nda 1 Eylül2009’da imzalanan “Türkiye-Ermenistan Protokolü”dür.‹mzalanan protokol sonras›ndaAzerbaycan büyük hayalk›r›kl›l›¤› yaflad›¤›n›belirtmekten çekinmemifltir.

Buna ilave olarak, Azerbaycansadece Türkiye’ye karfl› olande¤il, baflta ABD olmak üzereBat› devletlerine karfl› güveniniyitirmifl, Da¤l›k Karaba¤ sorununda y›llard›r izledi¤ienerji kart›n›n ifle yaramad›¤›karar›n› vermifltir.

Page 80: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Tu¤çe Varol

21. YÜZYIL[76] Ağustos ’11 • Sayı: 32

nin Türkiye’ye ihtiyac› oldu¤u kadar Türkiye’nin de Güney Ak›m’a ihtiyac› vard›r.Muhtemeldir ki Kremlin’de bu durumun son derece fark›ndad›r.

GGüünneeyy AAkk››mm PPrroojjeessii vvee JJeeooppoolliittiikk DDeennggeelleerr

Unutulmamal›d›r ki, Güney Ak›m-Nabucco rekabetini bölgedeki jeopolitik çat›fl-malar› ve ç›karlar›n gerektirdi¤i hamleleri en iyi planlayan kazanacakt›r. Rusya’n›n at-t›¤› ad›mlara bakt›¤›m›zda, 2007 y›l›nda Türkmenistan ve Kazakistan’la imzalad›¤›Pre-Caspian gaz boru hatt› neticesinde Türkmenistan’dan 30 bcm ve Kazakistan’dan10 bcm olmak üzere, Güney Ak›m’›n ihtiyac› olan 67 bcm’den 40 bcm oran›ndaki ga-z› temin etme yolunda oldu¤unu görmekteyiz.11 Pre-Caspian projesi sadece Rus-ya’n›n ihtiyac› olan gaz arz›n› sa¤lamakla kalmay›p, ayn› zamanda Nabucco gibi ola-s› alternatif projeleri de gaz problemiyle bafl bafla b›rakm›flt›r. Güney Ak›m için gazarz› aray›fl›n› sürdüren Rusya, son olarak yak›n bir tarihte Gazprom’un Ukrayna’n›nNaftogaz flirketiyle, Karadeniz’de gaz aramak ve üretmek amac›yla ortak bir flirketkurma giriflimini ilan etmifltir.12 Bunun yan› s›ra May›s sonunda Alman fiansölyesiAngela Merkel’in bask›lara daha fazla dayanamayarak Almanya’n›n elektrik ihtiyac›-n›n dörtte birini karfl›layan nükleer santrallerin 10 y›l içinde kapanaca¤›n› ilan etme-si de muhtemeldir ki, Kremlin’deki gaz bulma stratejilerinin ve yat›r›mlar›n›n h›zlan-mas›na yol açm›flt›r. Bu ba¤lamda Almanya’n›n temiz enerjiye geçifl aflamas›nda do-¤al gaz ihtiyac›n›n artmas› da kaç›n›lmaz olacakt›r.13 Kuzey Ak›m projesiyle Rusya’yaolan gaz ba¤›ml›l›¤› önümüzdeki dönemde artacak olan Almanya’n›n, Güney Ak›mprojesine de dâhil olmak için imzalad›¤› ön anlaflma ba¤›ml›l›k oran›n›n daha da ar-taca¤›n› göstermektedir.14

Nabucco’nun önemli bir gaz arz› aya¤› olmas› beklenen Azerbaycan’›n durumuhenüz tam olarak aç›kl›¤a kavuflamam›flsa da Azerbaycan, Rusya’ya az miktarda gazsat›fl›na bafllam›flt›r. Eylül 2009’da Rusya’ya gaz sat›fl›na bafllayan Azerbaycan, 2010Eylül’ünde imzalad›¤› yeni gaz anlaflmas›yla Rusya’ya gaz ihracat›n› iki kat›na ç›kart-m›flt›r. Son olarak Haziran 2011’de Rusya’n›n Bakü Büyükelçisi Vladimir Dorokhin;“Azerbaycan’›n Rusya’ya 2011 y›l› sonuna kadar 2 bcm gaz satmas› beklenmektedir”demifltir.15 Sözlerine “Rusya’n›n komflusu [Azerbaycan] ne kadar gaz satarsa sats›n al-maya haz›r oldu¤unu” da eklemifltir. Burada önemli olan Azerbaycan’›n satt›¤› do¤algaz miktar› ya da ald›¤› gaz ücreti de¤ildir, önemli olan, iki ülkenin ulusal ve ekono-

11 http://www.gazprom.com/production/projects/pipelines/pg/

12 UPI “Kiev, Moscow Eye Black Sea Development”, 22 Haziran 2011, http://www.upi.com/Business_News/Energy-Resources/2011/06/22/Kiev-Moscow-eye-Black-Sea-development/UPI-98661308737823/

13 Hürriyet “Almanya Nükleer Santralleri 2022’de Kapatacak”, 30 May›s 2011, http://www.hurriyet.com.tr/ekono-mi/17910720.asp

14 RIA Novosti “Germany’s BASF Enter South Stream”, 21 Mart 2011, http://en.rian.ru/russi-a/20110321/163132849.html

15 “Azeri Gas Exports to Russia Could Double in 2011-Ambassador”, Azerinews.az, 09 Haziran 2011,http://www.azernews.az/en/Oil_and_Gas/33594-Azeri_gas_exports_to_Russia_could_double_in_2011_-_ambas-sador

Page 81: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Güney Ak›m Projesinde Sonuca Do¤ru

21. YÜZYIL [77]Ağustos ’11 • Sayı: 32

mik ç›karlar›n›n üst üste örtüflmesinden dolay› gelifltirdikleri enerji ve jeopolitik iflbir-li¤idir. Çok yak›n bir tarihe kadar Rusya’dan gaz alan Azerbaycan, art›k Rusya’ya gaztedarik eden ülke statüsüne yükselmifltir. Rusya’ya sat›lan gaz sembolik bir miktar ol-sa da ileride Azerbaycan’›n do¤al gaz üretiminin artmas› beklendi¤inden, söz konu-su gaz› öncelikli olarak Rusya’ya sataca¤› mesaj› verdi¤i düflünülebilir. Azerbaycan’›ndo¤al gaz›n› satmak için Rusya yolunu seçmesi nedeniyle gerek AB gerekse Türki-ye’nin Rusya’ya olan do¤al gaz ba¤›ml›l›¤›nda bir eksilme beklenemez. Rusya’n›nGüney Ak›m’›n gelece¤i için stratejik bir avantaj elde etti¤i de aç›kt›r.

Nabucco projesi için büyük hayal k›r›kl›l›¤› olan bugeliflmenin en önemli nedenlerinden biri, Türkiye ve Er-menistan aras›nda 1 Eylül 2009’da imzalanan “Türkiye-Ermenistan Protokolü”dür. ‹mzalanan protokol sonra-s›nda Azerbaycan büyük hayal k›r›kl›l›¤› yaflad›¤›n› be-lirtmekten çekinmemifltir. Buna ilave olarak, Azerbay-can sadece Türkiye’ye karfl› olan de¤il, baflta ABD ol-mak üzere Bat› devletlerine karfl› güvenini yitirmifl, Da¤-l›k Karaba¤ sorununda y›llard›r izledi¤i enerji kart›n›nifle yaramad›¤› karar›n› vermifltir. Türkiye ve Azerbaycan halklar› aras›ndaki yak›niliflki nedeniyle siyasi iliflkilerde de k›smi tamirat gerçekleflmifl olsa da, bölgede do-¤an bofllu¤u Rusya’n›n h›zla doldurdu¤u görülmektedir. Gelinen son noktada Da¤-l›k Karaba¤ sorununda en önemli arabulucu devletin Rusya oldu¤u görülmektedir.Haziran 2011’de Rusya Devlet Baflkan› Medvedev’in ev sahipli¤inde Kazan’da Azer-baycan ve Ermenistan devlet baflkanlar›n›n bir araya gelmesi bunun en önemli gös-tergesidir.16 Bölgedeki dengelerin kontrolünü kimseye b›rakmak istemeyen Rus-ya’n›n bu noktada da baflar›l› oldu¤u düflünülebilir çünkü Rusya sorunlu iki ülkeyibir araya getirmeyi baflard›¤› gibi bir yandan Ermenistan ile askeri üs anlaflmalar›n›yenilerken Azerbaycan ile de enerji anlaflmalar› yapmay› baflarmaktad›r.

GGüünneeyy AAkk››mm vvee NNaabbuuccccoo’’nnuunn GGaazz AArraayy››flflllaarr›› vvee SSoonnuuçç

Gelinen son noktada Rusya, Türkmenistan ve Kazakistan’dan 40 bcm gaz› garan-tilemifl, Azerbaycan ile iliflkilerini gelifltirerek Azeri gaz›n› da sembolik de olsa alma-ya bafllam›fl, Almanya’y› da Güney Ak›m projesinde katm›fl, Ukrayna ile gaz aramaçal›flmalar›n› bafllatma noktas›na gelmifl, izole edilmifl ‹ran ile iliflkilerini gelifltirmifl veson olarak Türkiye’den de hatt›n inflas› için gerekli olan karasular› iznini alm›flt›r. Re-kabetin Nabucco taraf›na bakt›¤›m›zda ise projenin hala rafta oldu¤unu ve taraflar›nçeflitli giriflimlerde bulundu¤unu görmekteyiz. Fakat Azerbaycan, Türkmenistan,‹ran ve Irak seçeneklerinin hiçbirisi ile flu ana kadar gaz tedarik anlaflmas› gerek alt-yap› gerekse de uluslararas› konjonktür sebebiyle yap›lamam›flt›r. Uzmanlar her fley

16 RIA Novosti “Kazan Meeting May Help Resolve Karabagh Conflict - Says OSCE Chief”, 22 Haziran 2011,http://en.rian.ru/world/20110622/164769112.html

Güney Ak›m projesi 2015y›l›nda tamamland›¤› zamantek bafl›na Rusya’n›nAvrupa’ya gaz ihracat›n›nyüzde 35’ini sa¤l›yordurumda olacakt›r.

Page 82: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Tu¤çe Varol

21. YÜZYIL[78] Ağustos ’11 • Sayı: 32

yolunda gitse dahi teknik ve altyap› çal›flmalar›n›n Nabucco’nun ihtiyac› olan gazmiktar›n› karfl›lamas›n›n en az 10 y›l› bulaca¤›n› tahmin ederken, Güney Ak›m proje-sinin Nabucco’dan önce tamamlanmas› halinde Nabucco’nun finans sorunlar› yafla-yabilece¤i tahminleri de vard›r.17 Bütün bunlara ra¤men 12 Haziran Genel Seçimle-ri’ne dört gün kala Enerji Bakan› Taner Y›ld›z’›n da seçim bölgesi olan Kayseri’de“Nabucco Projesi Destek Anlaflmas›” imzaland›¤›n› görmekteyiz.18 Anlaflma Nabuc-co flirketlerinin yan› s›ra Avusturya, Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Türkiye ta-raf›ndan imzaland›. Görüldü¤ü üzere bir kez daha Nabucco ile ilgili bir anlaflma tran-sit ve tedarikçi ülkeler taraf›ndan imzalanm›flt›r. ‹mza yeri iç siyasete yönelik olarakseçilen bu anlaflmada hiçbir tedarikçi ülkenin imzas› bulunmamaktad›r. Bu nedenle“hat belli, al›c› da belli fakat gaz nerede?” durumu Nabucco için bir kez daha de¤ifl-memifltir.

Sonuç olarak Rusya’n›n Güney Ak›m do¤al gaz boru hatt› projesinin Bat› destek-li Nabucco projesinden önde oldu¤u gözükmektedir. Türkiye’nin de kendi enerjistrateji ve projeleri nedeniyle Güney Ak›m projesinin Nabucco’dan önce gerçeklefl-mesi politikas› izledi¤i gözlemlenmektedir. Güney Ak›m projesi kart›n›n, Türkiye’yeSamsun-Ceyhan petrol boru hatt›, nükleer enerji santrali ve düflük do¤al gaz faturas›getirebilece¤i gibi, ilk kez Rusya ile karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k noktas›nda bir strateji gelifl-tirmifl olacakt›r. Samsun-Ceyhan boru hatt›n›n Rus ve Kazak petrolünü Türkiye üze-rinden pazarlara ç›karmas›, hiç flüphesiz Türkiye ile Rusya aras›ndaki karfl›l›kl› ba-¤›ml›l›¤› artt›racak, Türkiye’nin jeopolitik konumunu daha da güçlendirecektir.

2211.. YYÜÜZZYYIILL

17 Zeyno Baran, “Security Aspects of the South Stream Project”, European Parliament, 2008, Ekim, s.9.

18 “Nabucco’nun Yasal Çerçevesi Belirlendi – Proje Destek Anlaflmalar› Transit Ülkeler Traf›ndan ‹mzaland›”, 8Haziran 2011, http://www.nabucco-pipeline.com/portal/page/portal/tr/press/NewsText?p_item_id=A531AA90352E8A84E040A-8C002012DF1

Kaynak: http://bg.wikipedia.org/wiki/yüzde D0yüzde A4yüzde D0yüzde B0yüzde D0yüzde B9yüzde D0yüzdeBB:2010Nabucco_and_South_Stream.jpg

Page 83: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

21. YÜZYIL [79]Ağustos ’11 • Sayı: 32

Di¤er devlet kurumlar› gibi Türk istihbarat› da tarihinin en s›k›nt›l› dönemini ya-flamakta, ideolojik gündem peflindeki iktidar partisinin içeride ve d›flar›da dönüfltür-me operasyonlar›n›n sanc›lar› içinde k›vranmaktad›r. Dünyada istihbarat›n güvenlik,d›fl politika, savunma, özel flirketler ve teknoloji ile dans› her gün yeni örnekler ilebafl döndürücü h›zdad›r. Örne¤in, Afganistan’daki ABD Kuvvetlerinin Komutan› Ge-neral David Petraeus CIA direktörü olurken, önceki CIA direktörü Leon Panetta Sa-vunma Bakan› oldu. Geçti¤imiz döneme Wikileaks, El Kaide Lideri Bin Ladin’in öl-dürülmesi gibi önemli istihbarat operasyonlar› damgas›n› vururken, Arap Bahar› ad›verilen Orta Do¤u ayaklanmalar› ile savunma-istihbarat iflbirlikleri bir kez daha öneç›kt›. Siber alanda her gün yeni bir teknolojik geliflimeyle karfl›lafl›l›yor.

SSoonn bbiirr yy››ll››nn aannaa iissttiihhbbaarraatt oollaayyllaarr››

fiüphesiz geçen dönemin en ilgici geliflmesi Wikileaks belgeleri idi. Wikileaks, di-¤er ülkelerdeki Amerikan imaj›n›n düzeltilmesi görevini edinen ABD Kamuoyu Dip-lomasi Baflkanl›¤›’n›n yeni bir projesi gibi duruyor. Wikileaks taraf›ndan ortaya ç›ka-r›lan belgelerde yap›lan de¤erlendirmelerin analitik düzeyinin olmamas›, yüzeyselve acele yaz›lm›fl öngörülere dayanmas› bizce d›fliflleri istihbarat›n›n zay›fl›¤›ndan zi-yade bu bilgilerin kurgu oldu¤una iflaret ediyor. Belgelerde ABD’deki di¤er politikauygulay›c› kurumlar ve istihbarat unsurlar›n›n olaylara kat›l›m›n›n gözden kaç›r›lm›flolmas› ve hep belirli temalar›n ifllenmifl olmas› bu tezi do¤ruluyor. Sonuçta sadeceAmerika’n›n “cici” bir ülke oldu¤u mesaj›n› al›yoruz. Sözde ABD ve müttefiklerini zordurumda b›rakacak bilgiler var örtüsü alt›nda “ABD tüm dünyada demokrasileri des-tekliyor, sand›¤›n›z gibi kötü bir ülke de¤il, istihbarat› zay›f” temas› iflleniyor. Türki-ye ile ilgili sözde iffla edilen bilgiler pek etliye-sütlüye dokunmayan cinsten ve bubelgeleri okuyunca flu sonuca var›l›yor: Türkiye’de hat›r› say›l›r bir Amerikan istihba-rat a¤› var, pek çok akademisyen, devlet görevlisi bu a¤a bir flekilde ortak olmufl, hat-ta analizci olmufl, pek çok devlet görevlisinin ise çenesi düflük.

Bin Ladin’e yönelik operasyon ABD Baflkan› Obama’n›n dedi¤ine göre Pakis-tan’›n bilgisi d›fl›nda ve yard›m› olmadan yap›ld›. Bin Ladin’in yerinin tespit edilmesi

* Beykent Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü, [email protected]

‹stihbarat Dünyas›nda Neler Oluyor?

Yrd. Doç. Dr. Sait YILMAZ*

Page 84: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Yrd. Doç. Dr. Sait Y›lmaz

21. YÜZYIL[80] Ağustos ’11 • Sayı: 32

kendisine kuryelik yapan kiflilerin belirlenmesi ile bafllad›. Irak’›n kuzeyinde 2004’deyakalanan Hassan Ghul’ün ard›ndan di¤er kuryeler tespit edildi ve izleri sürüldü.Bunlar›n Bin Ladin’in bulundu¤u Pakistan’›n baflkenti ‹slamabad’›n 50 km. kuzeyin-deki Abbottabad kamp› yak›nlar›nda telefonlar›n›n bataryalar›n› ç›kard›¤› anlafl›ld›.Ladin’in ölmesi ile El Kaide, Afganistan’da h›z›n› kaybetti ama yenilmedi. El Kai-de’nin yeni yay›nlad›¤› kaset, üyelerini Afganistan’a gelmeye de¤il, ba¤›ms›z eylemyapmaya ça¤›r›yor. Taliban ise öylece duruyor. ABD, Taliban ile anlaflsa bile Afga-nistan dost ellere b›rak›lmayacak, baflka bir ülkenin (Taliban’›n kadim dostu Pakis-

tan’›n) etkisi alt›na girecektir. Bin Ladin’in öldürülmesiEl Kaide’nin Afganistan’daki konumunu etkilerken, buterör örgütünün dünyaya yay›lm›fl olmas› bu etkiyi s›n›r-l› tutmaktad›r.

27 Haziran 2010’da ABD’de yakalanan 11 Rus ajan›y-la ilgili detaylar ilgi çekici ve ders verici özellikler içer-mektedir. Bu kifliler 1990-2009 aras›ndaki dönemdeABD’ye girdiler, pek ço¤u Kanada üzerinden sahte bel-geler ile geldi, ABD vatandafllar› ile evlendi ve s›k s›kABD d›fl›na ç›kt›lar. Ajanlardan yedisi BM Rusya misyo-

nu ile irtibatl› idi. Büyük ölçüde birbirlerini tan›mayan ajanlar, üçüncü kifliler arac›l›-¤›yla Moskova ile temas halinde idiler. ‹lginç olan bu kifliler casuslukla suçlanamad›çünkü çal›nan bir bilgi veya edinilen gizli bir bilgi yoktu. Yapmaya çal›flt›klar›, önem-li bilgilere ulaflabilecek üst düzey insanlar ile tan›flmak veya bu potansiyele sahipolan kiflilerin oldu¤u yerlerde eleman edinmekti. Rusya, bu kiflilere sahte belgeleryan›nda ev, araba, finans gibi kolayl›klar sa¤lad›. Muhtemelen Rus SVR, bu kiflilerintakip edildi¤ini biliyordu. 10 y›ll›k bir takip sonucu bu kifliler ABD içinde ve d›fl›nda

ABD Silahl› Kuvvetleri,mesafe ve arazi özellikleriyan›nda hava ile ilgili önemli bilgilere deulafl›labilecek dört boyutluharitalar için çal›flmalaryapmaktad›r.

Page 85: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

‹stihbarat Dünyas›nda Neler Oluyor?

21. YÜZYIL [81]Ağustos ’11 • Sayı: 32

çeflitli yerlere yerlefltirilen gizli kameralar, dinlemeler, ev ve ifl yerlerinin aranmas›,elektronik haberleflmelerinin izlenmesi ve özel ajanlar ile takip edildi. Kilit ajanChristopher Metsos, K›br›s Rum Kesimi’nde 29 Haziran’da yakaland› ve kefaletle kur-tuldu. Tutuklamalar›n 25 Haziran 2010’daki Obama-Medvedev buluflmas› sonras›nagelmesi önemli bir nokta ancak tutuklamalar›n ard›ndaki siyasi beklenti henüz s›rolarak durmaktad›r.

‹‹ssttiihhbbaarraatt ddüünnyyaass›› yyeennii tteekknnoolloojjiilleerr ppeeflfliinnddee

ABD’de Ak›ll› ‹nsans›z Hava Araçlar›’n›n sivil sektöresat›fl›na bafllan›yor. ABD askeri araflt›rma kurumu DAR-PA ve askeri istihbarat› Drone kullan›m›n› gittikçe çeflit-lendirmektedir. ‹-Phone ile de uçabilen Drone’lar; gö-rüntü alma yan›nda, keflif, dünyan›n çeflitli bölgelerinde (örne¤in deniz korsanlar›nakarfl›) devriye gezilmesi, TV yay›n›, elektronik korumal› bölgelerde güvenlik duvar›-n›n k›r›lmas› gibi pek çok yeni alanda kullan›lmaya baflland›. Drone’lar ve robotlar›kullanabilmek için cep telefonlar›n› ak›ll› telefona dönüfltüren ve böylece otomatikpilot ile temas eden yeni bir teknoloji gelifltirildi. Blackberry telefonlar›n (dinleneme-mesi nedeni ile) özellikle teröristler için çok cazip bir telefon haline gelmesindensonra, bu tür telefonlara ne kadar müsamaha gösterilebilece¤i istihbarat servisleri ta-raf›ndan tart›fl›lan bir konudur. Kas›m 2008’de Mumbai’de yap›lan bombal› sald›r›larBlackberry ile koordine edilmiflti. ‹ngiltere’de gelifltirilen bir mini GSM anteni ile(Femtocell) mobil telefonlar›n takibi ve dinlenmesi engellenebilir hale geldi. Propa-ganda amaçl› Amerika’n›n Sesi Radyosu (VOA) da sansür ve engellemelere karfl›ak›ll› telefonlar› kullanmaya bafllad›.

M›s›r ve Tunus’taki ayaklanmac›lar taraf›ndan kullan›lan Facebook ve benzerisosyal paylafl›m siteleri önemli bir istihbarat kayna¤› haline geldi. Ancak, bu bilgile-rin nas›l kullan›laca¤› üzerine çal›flmalar devam ediyor. ‹ngiliz Senato ‹stihbarat Ko-mitesi taraf›ndan da konu gündeme al›nd›. Öte yandan ABD Silahl› Kuvvetleri hedefülkelerdeki sosyal paylafl›m sistemlerine s›zmak için Üniversiteler ile birkaç y›ld›r çe-flitli modellemeler ve s›zma yöntemleri üzerine çal›flmaktad›r. Sosyal paylafl›m sis-temleri ve psikolojik savafl unsurlar›n›n ayaklanma hareketlerinde kullan›m› ile ilgiliçal›flan di¤er bir kurum ise DARPA. Özel flirketler facebook ve twitter da kendi çal›-flanlar›n›n bilgi s›z›nt›s› yapmamas› için tedbirler üzerinde çal›flmaktad›r. Gmail, Ya-hoo ve Skype’nin kimlik denetim sertifikalar›n›n yak›n zaman önce çal›nd›¤› da or-taya ç›kt›. Bu sertifikalar, siber savafl›n omurgas›n› oluflturuyor. ‹ngiliz Silahl› Kuvvet-leri içinde siber savafl kabiliyetlerini planlayacak yeni bir karargâh birimi kuruldu.

Obama iktidara geldi¤inde askeri operasyonlar esnas›nda istihbarat servislerininrollerini s›n›rlamaya çal›flsa da geçen zaman içinde durum tam tersi oldu. CIA ve Pen-

CIA ve Pentagon’unparamiliter gruplar›Pakistan, Yemen veLibya’da oldukça aktif konumdalar.

Page 86: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Yrd. Doç. Dr. Sait Y›lmaz

21. YÜZYIL[82] Ağustos ’11 • Sayı: 32

tagon’un paramiliter gruplar› Pakistan, Yemen ve Libya’da oldukça aktif konumda-lar. Çin istihbarat›, Arap Bahar› ayaklanmalar›n› yak›ndan izliyor. ABD Silahl› Kuvvet-leri, dört boyutlu haritalar için çal›flmalar yap›lmaktad›r. Böylece mesafe ve araziözellikleri yan›nda hava ile ilgili önemli bilgiler de haritada okunabilecektir. ABD or-dusunun yeni araflt›rma alan›, milyonlarca dolarl›k bir proje olan bilgisayarla “buluthesaplama”d›r. Böylece düflman taraf›ndan ele geçirilen bir bilgisayar›n teknik ana-lizi imkâns›z hale gelecektir. 2009 y›l›nda yaflanan krizden sonra AB’nin Torejon’da-ki uydu merkezi kapsaml› bir reform sürecine tutulmaktad›r. AB’nin D›fl FaaliyetlerServisi’ne (EEAS-European External Action Service) ba¤l› ‹stihbarat Teflkilat› 1 Ocak2011’de faaliyete geçti.

‹‹flfl ddüünnyyaass›› vvee ccaassuusslluukkllaarr

Fransa’da Renault firmas›nda yaflanan casusluk skandal›ndan sonra firma güven-lik sistemini gözden geçiriyor. Renault içinde üç üst düzey yöneticinin yabanc› bir ül-keye istihbarat verdi¤i konusunda soruflturma bafllat›ld›. Sarkozy, Control Risks veXe gibi ‹ngiliz ve ABD güvenlik flirketlerinin yerine Frans›z özel güvenlik flirketleri-

Page 87: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

‹stihbarat Dünyas›nda Neler Oluyor?

21. YÜZYIL [83]Ağustos ’11 • Sayı: 32

nin savafl bölgelerinde daha çok rol almas› için çaba gösteriyor. Frans›z D›fliflleri Ba-kan› La Mer, güvenlik flirketlerine deniz güvenli¤i ve korsanlarla mücadele görevle-ri de vermeyi planlamaktad›r. Frans›z elçiliklerinin güvenlik sistemleri de özellefltiri-liyor. Fransa istihbarat teflkilat› DGSE, Libya’daki isyanc›lar ile birlikte çal›flmaktad›r.Öte yandan savafl alanlar›nda Frans›z özel güvenlik flirketlerinin faaliyetleri Parla-mento’da yeni soruflturmalara neden oldu. Libya operasyonunda bafl› çeken Fran-sa’da flirketler, operasyon sonras› Libya’da ifl almak için projeler üzerinde çal›fl›yor-lar. Bu kapsamda, 40 Frans›z flirketi sorunlu bölgeler üzerinde çal›flmakta, öncelikleKaddafi’nin petrol kuyular›n› atefle vermesi halinde güvenlik iflini almak için s›radabeklemektedir.

HSBC Bankas›’n›n ‹sviçre’deki flubesinden çal›nanmüflteri bilgileri sonras› Avrupa, ‹srail ve Belçika’da el-mas ticareti yapanlar ile ilgili soruflturmalar bafllat›ld›.M›s›r ve Tunus yetkilileri ise ülkeden kaç›r›lan paralar›nnereye gitti¤i ile ilgili özel güvenlik ve dan›flmanl›k flir-ketlerine (Risk Advisory Group gibi) baflvurdular. M›s›rve Suriye’deki tek organize muhalif grup olan Müslü-man Kardefller, Arap ile Bat›l› ‹stihbarat servisleri aras›n-da aktar›c› konumda kullan›lmaktad›r.

‹ran da ülke içinde ABD ajan› av›na öncelik verdi. ‹ran muhalif gruplar›n›n içindebüyük bir ajan a¤›n›n ortaya ç›kar›ld›¤› yak›n zamanda ‹ran TV haberlerinde yer al-d›. Irak’›n kuzeyinde Kürt gruplar kendi ordular›n› ve istihbarat teflkilatlar›n› kurmakiçin ABD Baflkan› Obama ile görüfltükten sonra Kanadal› dan›flmanl›k flirketi VastExploration ile iflbirli¤i yapmaya bafllad›lar. Blackwater, ad›n› Xe olarak de¤ifltirdik-ten sonra yeni yap›lan yat›r›mlarla yeniden canlanmakta ve eski imaj›n› temizlemeyeçal›flmaktad›r.

SSoonnuuçç yyeerriinnee;; TTüürrkkiiyyee bbööllüünnmmeeyyee ggiiddiiyyoorr

ABD’de 16 istihbarat teflkilat›n›n 12’si askerlere aittir ve toplam istihbarat›n yüzde80’ini askerler kullan›r. Türkiye’de ise askerlere ait bir istihbarat toplama teflkilat› ol-mad›¤› gibi, son y›llarda kendisine karfl› yürütülen operasyonlar ile b›rak›n istihbara-t› yapmay›, kendi bilgilerini koruyamaz hale getirildi. Demokrasi görüntüsü alt›ndaülke polis devletine dönüflürken, ülke ç›karlar› bir yana konarak ›l›ml› ‹slamc› gün-dem Bat› ile koordineli olarak yak›n co¤rafyaya ve Büyük Orta Do¤u’ya uygulan›yor.Irak’›n kuzeyinde Kürt devletinin fiilen kurulmas›, Güneydo¤u Anadolu’da b›ça¤›nkemi¤e dayanmas› iktidar›n umurunda de¤il gibi görünüyor. Bat›n›n da deste¤iyleiçeride ‹slam devleti, d›flar›da da ‹slam dünyas› liderli¤i hayali peflindeki iktidar, Tür-kiye’yi bölünmeye götürüyor. 2211.. YYÜÜZZYYIILL

M›s›r ve Suriye’deki tekorganize muhalif grup olanMüslüman Kardefller, Arapile Bat›l› ‹stihbarat servisleriaras›nda aktar›c› konumdakullan›lmaktad›r.

Page 88: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

21. YÜZYIL[84] Ağustos ’11 • Sayı: 32

12 Haziran Milletvekili Genel Seçimleri, ortaya koydu¤u sonuçlar› ve bafllatt›¤›tart›flmalar› aç›s›ndan Cumhuriyet tarihinin üzerinde en çok konuflulan ve tart›fl›lanseçimi olmufltur. Makalede Güneydo¤u Anadolu Bölgesi’nde seçim ortam›n›n gü-venilirli¤i ve buna ba¤l› olarak vekillerin milletin temsilcisi olabilme ölçütleri de-¤erlendirilecektir.

2244.. DDöönneemm MMiilllleettvveekkiillii SSeeççiimmii SSoonnuuççllaarr›› ((1122 HHaazziirraann 22001111))

Kitle iletiflim araçlar›n›n seçim sürecinde ve sonras›nda yapt›¤› yay›nlar, Türki-ye’den haberdar olmayan biri gözünde, Do¤u ve Güneydo¤u’nun tamamen Kürtkökenli Türk yurttafllar›ndan ve Ba¤›ms›z vekillerden müteflekkil oldu¤u alg›s› ya-ratmaktad›r. Görsel ve yaz›l› bas›nda yer alan Güneydo¤u konulu yay›nlarda, bü-tün bölgeyi temsil ediyormufl gibi PKK ile aralar›na mesafe koyamayan, bazen aç›kaç›k PKK söylemini kullanan kiflilerin ve grup temsilcilerine yer verildi¤i görül-mektedir. Bu sahte gerçekli¤in önüne geçmek için 25 Temmuz-8 A¤ustos 2010 ta-rihleri aras›nda dört sosyal bilimcinin yürüttü¤ü ve 105 denekle gerçeklefltirilen gö-rüflmeler sonucunda ortaya ç›kan Do¤u Raporu1 ekseninde, seçim süreci de¤erlen-dirilecektir. Araflt›rma, niteliksel bilgiye ulaflmay› hedefleyen bir düflünce yoklama-s› amac›yla derinlemesine ve aç›k uçlu görüflmeler vas›tas›yla gerçeklefltirilmifltir.

* 21. Yüzy›l Türkiye Enstitüsü Politik, Siyasal, Kültürel Araflt›rmalar Merkezi, Bilimsel Dan›flman

** 21. Yüzy›l Türkiye Enstitüsü Politik, Siyasal, Kültürel Araflt›rmalar Merkezi, Araflt›rmac›

1 Ümit Özda¤-‹kbal Vuruc-Ali Ayd›n Akbafl, Do¤u Raporu: Bölgede Türk Kimli¤i ve Türklük Alg›s›, Kripto Bas›nYay›n, Ankara, 2011.

Do¤u Raporu Çerçevesinde Genel Seçimler

Ali Aydın AKBAŞ*İkbal VURUCU**

Parti Aldığı Oy Oranı % Milletvekili

Adalet ve Kalkınma Partisi 21.399.082 49,83 327

Cumhuriyet Halk Partisi 11.155.972 25,98 135

Milliyetçi Hareket Partisi 5.585.513 13,01 53

Bağımsızlar 2.819.917 6,57 35

Saadet Partisi 543.454 1,27 -

Page 89: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Do¤u Raporu Çerçevesinde Genel Seçimler

21. YÜZYIL [85]Ağustos ’11 • Sayı: 32

DDoo¤¤uu RRaappoorruu vvee SSeeççiimmlleerr

Do¤u Raporu’nun haz›rland›¤› sahada PKK-KCK ve BDP gibi örgütlerin bask›s›aç›k flekilde tespit edilmifltir. Bölgedeki vatandafllar›n, PKK terör örgütünün aç›k vedolayl› bask› ve potansiyel fliddet uygulamas›na her an maruz kalabileceklerininbilincinde olduklar› gözlemlenmifltir. Bask›lar ve bask› biçimleri göz önünde tutul-madan seçim sonuçlar› sa¤l›kl› de¤erlendirilemez.

Do¤u Raporu çal›flmalar›nda, bölgedeki PKK-KCK-BDP bask›s›n›n Ad›ya-man’da dip noktas›n›; Hakkari’de ise zirve noktas›n› oluflturdu¤u gözlemlenmifltir.Ad›yaman’da s›f›r noktas›nda olan PKK bask›s›, fianl›urfa’da biraz belirginleflmek-te ve nihayet Diyarbak›r’da gözle görülür hale gelmektedir. Örgüt bask›s›, fi›rnak’tabiraz daha fliddetlenmekte ve nihayet Hakkâri’de zirve yapmaktad›r. Bilhassa Suri-ye s›n›r›ndan bafllayarak Irak ve ‹ran s›n›r›na do¤ru PKK, KCK ve BDP bask›s› afla-mal› flekilde artmaktad›r.

Bölge insan›n›n “bask›” olgusu karfl›s›ndaki alg›s› net de¤ildir. Bask›dan fiziki vekaba fliddet alg›lanmaktad›r. Ancak terör örgütü ve yandafl bask›s›n›n üç kademe-de kendini göstermektedir:

1- PKK terör örgütünün bölge halk›n›n ““ccaann vvee mmaall ggüüvveennllii¤¤ii””ne yönelik tehdi-di,

Page 90: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Ali Ayd›n Akbafl - ‹kbal Vurucu

21. YÜZYIL[86] Ağustos ’11 • Sayı: 32

2- KCK taraf›ndan sokak aralar›na kadar inen ““mmaahhaallllee bbaasskk››ss››””,

3- BDP ve belediyeler taraf›ndan temsil edilen ““eekkoonnoommiikk bbaasskk››””.2

Güneydo¤u’da bask› araçlar›n›n sahiplerini PKK, KCK ve BDP olarak sabitleye-biliriz. Her üç örgüt de farkl›ym›fl gibi görünse de gerek ideolojik ve gerekse emir-komuta yap›s› bak›m›ndan bütüncül bir karakterdedir. ‹fllev ve görev aç›s›ndan ya-p›sal bir yön kazanm›fllard›r. Bu kiflilerin organik iliflkileri, bask› unsurlar›n›n vearaçlar›n›n kullan›m›n› karmafl›k k›lmaktad›r.

1122 HHaazziirraann MMiilllleettvveekkiillii SSeeççiimmlleerrii vvee BBaasskk›› MMeekkaanniizz--mmaass››

12 Haziran seçimleri, Do¤u ve Güneydo¤u’ya yö-nelik önemli sonuçlar ortaya ç›karm›flt›r. Bunlardan bi-rincisi PKK/KCK/BDP hareketinin buralarda yaflayanvatandafllardan bir k›sm›n› sadece bir iflaret ile soka¤adökecek derecede avucunun içerisine ald›¤›n›n aç›k

bir flekilde görülmesidir. ‹kincisi, düne kadar PKK/KCK/BDP taban›n nefret etti¤ive her f›rsatta taarruzda bulundu¤u siyasi bir kiflili¤i yani fierafettin Elçi’yi yine ay-n› tabana milletvekili seçtirmesi bir baflka göstergedir. Kurdu¤u partilerle bölgedehiçbir varl›k gösteremeyen fierafettin Elçi’nin arkas›n› PKK’ya yaslad›ktan sonramilletvekili seçilmesi bölgede hâkim gücün PKK/KCK oldu¤unu ortaya ç›karm›fl-t›r. Anlafl›l›yor ki bölgede siyasi olarak belirleyici güç PKK/KCK olmufltur.

PKK/KCK/BDP hareketinin siyasi yap›lanma olarak geldi¤i nokta, terör örgütü-nün kuruldu¤u günden itibaren izledi¤i stratejik savunma, denge ve sald›r› aflama-lar›n›n benzeri bir yöntemin uyguland›¤›n› göstermektedir. Kürtçü siyaset aç›s›n-dan stratejik savunma dönemi PKK’n›n bafllatt›¤› silahl› propaganda ile bafllam›fl;HEP’in kurulmas› ve DEP’in TBMM’ye girmesi, dönemin Baflbakan› Demirel’in“Kürt realitesini tan›yoruz” aç›klamas› ile zirveye ulaflm›flt›r. DEP’lilerin karga tu-lumba Meclis’ten at›lmas›, 1995 seçimlerinde HADEP’in 4.17 gibi bir yenilgi ile ba-raj alt› kalmas› ve Öcalan’›n yakalanarak ‹mral›’ya hapsedilmesi, Kürtçü siyasetinstratejik aflamalar›n› kesintiye u¤ratan noktalard›r.

1999 yerel seçimleri ile ç›k›fla geçen Kürtçü siyaset, 2004 yerel seçim sonuçlar›ile Güneydo¤u’da birçok belediyeyi kazanarak özgüven kazanm›flt›r. 2005 y›l›ndaBaflbakan Tayip Erdo¤an’›n “Kürt sorunu vard›r ve Kürt sorunu benim sorunum-dur” aç›klamalar› zirveye ulaflan Kürtçü siyaset aç›s›ndan “denge” dönemi olarakadland›r›labilir.

2 Age., s. 23-39

Do¤u Raporu’nunhaz›rland›¤› sahada PKK-KCK ve BDP gibiörgütlerin bask›s› aç›kflekilde tespit edilmifltir.

Page 91: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Do¤u Raporu Çerçevesinde Genel Seçimler

21. YÜZYIL [87]Ağustos ’11 • Sayı: 32

Bu dönemin en önemli sonuçlar›ndan birisi de Kürt aç›l›m›n›n bafllat›lmas›,DTP’nin Meclise girerek grup kuracak say›ya eriflmesidir. Siyasi Kürtçülük aç›s›n-dan “sald›r› dönemi” olarak adland›r›labilecek dönem, KCK tutuklamalar›na göste-rilen tepki ile bafllam›fl; PKK’l› cenazelerinin kitlesel bir biçimde sahiplenilifli, “ke-penk kapatma” olaylar›n›n yeniden faaliyete sokulmas›, demokratik özerkli¤ingündeme getirilmesi ile sürdürülmüfltür. Sald›r› dönemini kesinlefltiren ise 12 Ha-ziran 2011 seçimlerinin hemen öncesinde bafllat›lan “sivil itaatsizlik”, “sivil Cuma”,YSK kararlar›n›n protestosu olmufltur. 12 Haziran seçim sonuçlar› ise bunun mey-velerinin yenilmesi olarak yorumlanabilir.

Seçim propagandas› döneminde AKP, Güneydo¤u’da sahaya inmekte oldukçazorlanm›flt›r. Kürtçü siyaset aç›s›ndan tek rakip olarak görülen AKP, KCK unsurla-r›nca oluflturulan bask› ortam›ndan dolay› deyim yerindeyse “kafas›n› d›flar›ya ç›-karamam›flt›r”. Diyarbak›rl› Tar›m Bakan› Mehdi Eker (AKP) “Gerçekten de ateflkuyusundan ellerimizle tek tek oy toplad›k. Eldiven olmayan ellerimizle. Hani çokde¤erli bir fleyiniz atefle düfler ve elinizle onu al›rs›n›z; öyle. Mafla kullanmadan.Cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir zaman, hiçbir partiye yap›lmayan sald›r›lar bukez bize yap›ld›. Elimde listesi var. Diyarbak›r’da tam 36 ayr› sald›r› gerçeklefltiril-di. Yöneticilerimizin o¤lunu kaç›rmaktan, teflkilatlar›m›z›n ya¤malanmas›na, molo-toflu sald›r›dan, halka AK Parti mitingine kat›lmama tehdidine kadar her türlü bas-k› uyguland›. SSeeççiimmii tteerröörriizzee eettttiilleerr. YSK’n›n BDP’li ba¤›ms›z adaylarla ilgili karar›-n›n verildi¤i gün bafllad›, KCK davas›yla sürdü, PKK cenazeleriyle zirveye ç›kt›.Hepsini bahane edip kampanyay› bask› ve fliddetle yönlendirmek istediler.”3 der-ken bu gerçe¤i en bariz flekilde ifade etmifltir.

3 “Atefl Kuyusundan Oy Toplad›k” , Akflam, 18 Haziran 2011

Page 92: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Ali Ayd›n Akbafl - ‹kbal Vurucu

21. YÜZYIL[88] Ağustos ’11 • Sayı: 32

Yine Maliye Bakan› Batman milletvekili Mehmet fiimflek’in “Ba¤›ms›z milletve-kili adaylar› hiçbir proje sunmad›lar. Halk›m›z›n önünde en küçük yat›r›mdan, ye-nilikten bahsetmediler. Kimlik için oy arad›lar, istediler. Kimlik için oy toplad›lar.Bizim ald›¤›m›z oy hizmete karfl›l›kt›r..”4 fleklindeki aç›klamalar› da Güneydo¤u’dayaflananlar› ortaya koymaktad›r.

Tar›m Bakan› Mehdi Eker’in, gazetecilerin “Peki devlet niye gere¤ini yapmad›”Niçin önlem almad›n›z?” fleklindeki sorusuna “Bunu çok uzun anlatay›m, bir baflkasefere... O ayr› bir tart›flma konusu” demesi de düflündürücüydü.

Seçim sürecinde BDP’li ba¤›ms›z adaylar, Milli Gö-rüfl’ün y›llarca baflar› ile uygulad›¤› “kap› kap› dolaflmasiyasetini”, Güneydo¤u’da daha da gelifltirerek ve arka-s›na KCK gücünü de alarak uygulam›flt›r. Ev ev dolafla-rak ba¤›ms›z adaylar›n tan›t›m› yap›l›rken ayn› zaman-da psikolojik bask› da uygulamaya konulmufltur. fiöyleki kap›ya gelen ba¤›ms›z aday›n propagandac›lar› birkad›n bir erkekten oluflmaktad›r. Sand›k fiflleri seç-menlerin ellerine henüz geçmemesine ra¤men söz ko-nusu propagandac›lar›n ellerinde kimin hangi sand›kta

oy kullanaca¤›n› gösteren k⤛tlar bulunmaktad›r. Kap›ya gelen kifliler seçmenlereoyunu hangi partiye verece¤ini de sormaktad›r. Bunlar›n yan›nda en can al›c› nok-ta, kap›ya gelenlerin seçmenin oy kullanaca¤› sand›kta sand›k müflahidi olarak gö-rev yapacak olmas›d›r. Kap›ya gelenler, ziyarete gidilen seçmenlere “sizin oy kul-lanaca¤›n›z sand›kta biz görevli olarak bulunaca¤›z, her hangi bir sorununuz olur-sa bizler size yard›mc› oluruz” fleklinde konuflmalar yapmaktad›rlar. Seçmen, “Bensand›kta bunlar›n d›fl›nda bir adaya oy verirsem, bunlar benim evimi de gördüler,bana zarar verebilirler” diye düflünebilmektedir. Bu da oluflturulan psikolojik bas-k›s›n›n bir baflka fleklidir.

Bölgede seçimlerde görev alan sand›k baflkan› ya da yard›mc›lar› ile yapt›¤›m›zbir tak›m görüflmelerden elde etti¤imiz sonuçlara göre:

-Sand›k kurullar›ndaki MHP ve AKP d›fl›ndaki partilerin üyelerinin tamam›nayak›n› asl›nda “ba¤›ms›z adaylar”dan yana orada bulunmufllard›r.

- Di¤er partilerin sand›k müflahitleri de ba¤›ms›z adaylardan yana görev yapm›fl-t›r.

-Sand›kta müflahit ya da üye olarak görev yapanlar›n önemli bir k›sm›, asl›ndaKCK unsurlar› ile organik ba¤› olanlardan oluflmufltur. Mesela Batman’da görüfltü-

4 “Güneydo¤u’da Seçimin Di¤er Yüzü”, Akflam, 17 Haziran 2011

Kurdu¤u partilerle bölgedehiçbir varl›k gösteremeyenfierafettin Elçi’nin arkas›n›PKK’ya yaslad›ktan sonramilletvekili seçilmesi bölgedehâkim gücün PKK/KCKoldu¤unu ortaya ç›karm›flt›r.

Page 93: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Do¤u Raporu Çerçevesinde Genel Seçimler

21. YÜZYIL [89]Ağustos ’11 • Sayı: 32

¤ümüz bir sand›k baflkan›, mahallede meydan gelen gösterileri, molotoflama ey-lemlerini organize edenlerin bir k›sm›n›n kendi bulundu¤u sand›kta üye ve müfla-hit olarak görev yapt›¤›n› ifade etmektedir.

-Yine Diyarbak›r’da Ba¤lar ilçesinde sand›k baflkanl›¤› yapan bir baflka görevli-nin, kendi bulundu¤u sand›kta daha önceden tan›d›¤› BDP’li birisinin CHP üyesiolarak görev yapt›¤›n› ve sand›k sonuçlar›nda CHP’ye bir oy bile ç›kmad›¤›n› ifadeetmesi ilginçtir. Görüflülen kifliler buna benzer birçok olay aktarm›flt›r.

-Sand›k baflkan› ve yard›mc›s› olarak görev yapanlar›n yüzde 70’ine yak›n›n›nbölgede BDP ile kol kola hareket eden KESK üyelerinden oluflmas› da ilginçtir.Çünkü BDP yanl›lar›ndan oluflan sand›k üyeli¤i ve müflahitli¤inin yan›nda baflkanveya yard›mc›lar›n›n da benzer siyasi görüfle mensup olmalar›, sand›kta her türlühilenin yap›lmas›na uygun bir zemin oluflturmaktad›r.

PKK/KCK unsurlar›n›n özellikle k›rsal kesimlerde, da¤ köylerinde “sand›ktanba¤›ms›z adaylar›n ç›kmamas› halinde sonunu siz düflünün” fleklinde yürüttükleripropaganda da dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Somut olarak AKP’li HazroBelediye Baflkan›’n›n o¤lunun PKK’l› teröristlerce kaç›r›lmas› ve belediye baflkan›-n›n partisinden istifa etmesi sonras›nda serbest b›rak›lmas›; yine Güneydo¤u’daMHP dâhil birçok partinin ilçe baflkan› ya da üyelerinin partilerinden istifa ederekBDP’ye geçmesi bunun örnekleridir.

PKK’l›lar›n 2009 yerel seçimleri öncesinde AKP’nin fi›rnak belediye baflkan ada-y›n›n yak›nlar›ndan 4 kifliyi da¤a kaç›rarak seçim sonuçlar›na göre bunlar› öldüre-ce¤ini ya da serbest b›rakaca¤›n› duyurmas› da sand›klarda oluflturulan terör bas-

Page 94: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Ali Ayd›n Akbafl - ‹kbal Vurucu

21. YÜZYIL[90] Ağustos ’11 • Sayı: 32

k›s›n›n somut örneklerindendir. Hat›rlan›rsa AKP fi›rnak’ta belediye seçimleriniçok az bir farkla kaybetmifltir. Söz konusu olay›n sand›k sonucuna ne kadar etki et-ti¤ini, görüfltü¤ümüz fi›rnakl› bir vatandafl›n “Bu 4 kiflinin yaflamas› için inflallahAKP seçimi kazanmaz diye dua ettik” sözleri ortaya koymaktad›r.

Yine Van’da seçimlerden önce görüfltü¤ümüz bir vatandafl›n “Bizim köyden AKParti’ye 20 oy ancak ç›kar, 124 oy da ba¤›ms›zlara ç›kar. Asl›nda kardeflimin AKParti’nin milletvekili adaylar›ndan birisinin ifl orta¤› olmas› dolay›s›yla benim de AK

Partiye oy verece¤imi düflünerek 24 AK Parti, 120 Ba-¤›ms›z diye hesap ediyorlar ama ben oyumu Ba¤›ms›z-lara verece¤im. Yar›n ne olaca¤›, belli olmaz; bak›nadamlar flehirleri bir birine katt›lar. “Özerklik ilan edi-yoruz” diyorlar. Yar›n, bir gün buralar onlar›n kontro-lüne geçerse bunun hesab›n› bizden sorarlar, ben AKParti için kendimi ve ailemi tehlikeye atamam..” deme-si de oldukça düflündürücüdür.

Hakkâri’de konuflan Baflbakan Recep Tayyip Erdo-¤an’›n “‹nsanlar› tehdit ederek, belediye eliyle dehfletsaçarak buna ‘kepenk kapatma’ diyemezsin. Bu aç›k

ve net ‘kepenk kapatt›rma’ eylemidir. Bu insanlar›n ticaret hürriyetine engel ol-makt›r.” sözleri, PKK/KCK/BDP bask›s›n›n Hükümetçe de bilindi¤inin ama bu ko-nuda çaresiz kal›nd›¤›n›n ifadesidir. Ayr›ca, Güneydo¤u’da birçok il ve ilçede fede-ratif yap›ya haz›rl›k amac›yla köy, mahalle ve flehir meclisleri alt yap›s› oluflturul-mufltur. Buralarda kendi yasa ve uygulamalar›n› ikame etmeye çal›flan örgüt, mah-kemeler kurup, yarg›lama yapar hale gelmifltir.

BBaa¤¤››mmss››zzllaarr››nn BBaaflflaarr››ss››nn››nn AArrdd››nnddaakkii DDii¤¤eerr GGeerrççeekklleerr

Ba¤›ms›zlar›n seçim baflar›s›n›n ard›nda “kad›n”›n yo¤un bir flekilde siyasetiniçerisine dâhil edilmesinin de rolü bulunmaktad›r. Milletvekili adaylar› içerisindeaz›msanmayacak say›da kad›n bulunmas› al›nan sonuçlarda etkili olmufltur.

AKP’nin y›llard›r bölgede hâkim olan bir tak›m siyasileri tasfiye etmesi ile birlik-te bölgenin BDP’ye b›rak›ld›¤› alg›s› ve BDP’lilerin bu yöndeki beyanlar› da vatan-dafllarda bir tak›m flüphelere yer açm›flt›r. Ancak AKP’nin tasfiye etti¤i vekiller, birtak›m feodal ba¤lara sahipti ve oldukça y›pranm›fllard›. AKP bu konuda oldukçaradikal bir karar alarak bölgede feodalitenin etkisinin azalt›lmas›na önemli bir kat-k›da bulunmufltur. Nitekim al›nan sonuçlar, feodallerin tasfiyesinin AKP’ye çokfazla oy kaybettirmedi¤ini göstermifltir.

Seçim öncesinde PKK/KCK/BDP yandafllar›nca bafllat›lan “sivil itaatsizlik” kam-

Seçim sürecinde BDP’liba¤›ms›z adaylar, MilliGörüfl’ün y›llarca baflar› ileuygulad›¤› “kap› kap›dolaflma siyasetini”Güneydo¤u’da daha dagelifltirerek ve arkas›na KCK gücünü de alarakuygulam›flt›r.

Page 95: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Do¤u Raporu Çerçevesinde Genel Seçimler

21. YÜZYIL [91]Ağustos ’11 • Sayı: 32

panyas›, ba¤›ms›zlar›n seçime haz›rl›kl› girmelerinisa¤lam›flt›r. YSK’n›n “veto” karar›n›n ard›ndan baflla-yan gösteriler sonucunda geri ad›m atmas› da siyasiKürtçülerde özgüven patlamas› yaratm›flt›r. Bununoluflturdu¤u rüzgârla sokaklar BDP’li ba¤›ms›zlara kal-m›flt›r.

BDP’li ba¤›ms›zlar›n baflar›l› olmalar›nda etkili olanfaktörlerden birisi de “dini” söylemlerin ön plana ç›ka-r›lmas›d›r. PKK/KCK/BDP’nin bunun için emekliimamlara dernek kurdurmas›, mitinglerinde bunlar›ön plana ç›karmas›, çat›flmalarda öldürülen PKK’l›lariçin Mevlit verdirilmesi, taziye evlerine Kürtçeden baflka bir dil konuflmayan dinikisveli kiflilerin gönderilerek buralarda Kürtçü söylemlerde bulunmas›na zeminhaz›rlanmas›, sivil Cuma namaz› bu alanda at›lan ad›mlardan baz›lar›d›r. Dini söy-lemleri ile ön plana ç›kan Altan Tan’›n Diyarbak›r’dan milletvekili aday› gösteril-mesi de kazan›lan baflar›da etkili olmufltur.

Barzanici siyaset yapan fierafettin Elçi ve HAK-PAR ile iflbirli¤i yap›lmas› da ba-flar›da etkili olmufltur.

Seçim sürecinde terörist cenazelerinin siyasi istismar› ve idarecilerin buna izinvermesi halk› Ba¤›ms›zlar’a yöneltmifltir. Örne¤in Diyarbak›r’da düzenlenen terö-rist cenazelerinin flehir merkezinde, özellikle Ba¤lar sokaklar›nda dolaflt›r›lmas›burada yaflayan insanlar üzerinde “ma¤dur” psikoloji oluflmas›na neden olmufltur.YSK’n›n veto karar› da “ma¤duriyet” psikolojisini tetiklemifltir.

SSoonnuuçç OOllaarraakk

12 Haziran seçimleri Türkiye aç›s›ndan son derece sanc›l› bir dönemin bafllan-g›c› olmufltur. Kuzey Afrika’da ve Ortado¤u’da devam eden “Arap Bahar›”ndan ol-dukça etkilendi¤i görülen Kürtçü siyaset, alaca¤› uluslararas› deste¤e ba¤l› olarakülkemizde bunu uygulamay› deneyecektir. fiimdiden özerklik ilan edilmifltir.Özerkli¤in 13 askerin flehit edildi¤i gün ilan edilmesi ülkede “etnik fitne” olgusu-nu besleyen bir durum yaratm›flt›r. Türk Sorunu bu ba¤lamda somut olarak teza-hür etmeye bafllam›flt›r. Gözlemlenen olgu, toplumdan yani tabandan gelen bir de-¤iflim talebi de¤il PKK-KCK-BDP merkezli bask› mekanizmas›n›n ürünü bir gelifl-menin yafland›¤›d›r. Devletin yeterli güvenli¤i sa¤layamad›¤› bu toplumsal-siyasalzeminde farkl› bir sonucun ç›kmas› da beklenmemelidir. 2211.. YYÜÜZZYYIILL

Kuzey Afrika’da veOrtado¤u’da devam eden“Arap Bahar›”ndan oldukçaetkilendi¤i görülen Kürtçüsiyaset, alaca¤› uluslararas›deste¤e ba¤l› olarak ülkemizde bunu uygulamay›deneyecektir. fiimdidenözerklik ilan edilmifltir.

Page 96: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

21. YÜZYIL[92] Ağustos ’11 • Sayı: 32

Küresel ekonomik kriz, birçok iktisatç› taraf›ndan 1929 krizinden sonra yaflanm›flen fliddetli kriz olarak ifade edilmektedir. Küresel ekonomik krizi tan›mlamakta “Sonyüzy›l içinde 1929 krizinden 80 y›l sonra ortaya ç›km›fl ikinci kriz”1 ifadesinin s›kl›k-la kullan›ld›¤› görülmektedir. ‹ki krizin birbirine benzerliklerine iliflkin önemli bir li-teratür oluflmufl ve bu benzerlikten hareketle büyük buhrana paralel olarak küreselekonomik kriz, “great recession-büyük durgunluk” olarak adland›r›lm›flt›r.2

Büyük durgunluk, ABD’de banka krizi olarak bafllam›fl, daha sonra tüm dünya-ya s›çrayan mali bir krize ve yüzy›l›n en büyük ve en derin istihdam krizine dönüfl-müfltür.3 Bu kriz geliflmifl veya geliflmekte olan ülke fark› gözeterek derinleflmek-te, ancak öncelikle geliflmifl ülkelerde etkilerini hissettirmektedir. Geliflmekte olanülkeler ise d›fla aç›k ekonomilerinin en büyük al›c›lar› olan baz› ülkelerin büyükdurgunluktan etkilenmesi sonucu ekonomik hedeflerini de¤ifltirmek zorunda kal-makta ancak yine de krizden etkilenmektedir.

2001 krizinde bankac›l›k sistemini yeniden ve küresel ekonominin parametre-leri ve kurals›zlaflma e¤ilimleri d›fl›nda sa¤lam temellere oturtan Türkiye ise krizibankac›l›k sektörü üzerinden de¤il, do¤rudan reel sektör üzerinden karfl›lam›fl veönlemlerini bu noktaya yönlendirmifltir. Ancak büyümenin ihracata dayal› olmas›;ihracat›m›z›n önemli bir bölümünün yönlendi¤i Avrupa pazar›n›n durgunlu¤u; si-yasi otoritenin deste¤i ve medya gücü ile iç tüketimin artt›r›lmas› ve iç tüketime yö-nelik ürünlerin ithalata ba¤›ml›l›¤› dolay›s›yla büyüyen bir cari aç›kla karfl›lafl›lma-s›, bu a盤› finanse edecek yabanc› veya kayna¤› belli olmayan sermayenin Türki-ye’ye yönlenmesinin ön koflulu yüksek faiz – düflük kur ikilemi, ülkemizin önlem-lerinin de finans piyasalar›na yönelik olmas› sonucunu do¤urmufltur. Bu önlemle-rin etkinli¤i siyasi otorite ve akademik çevrelerce tart›fl›lmaktad›r. Ancak ilk etapta

* Gazi Üniversitesi, ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi, Çal›flma Ekonomisi ve Endüstri ‹liflkileri Bölümü, Ö¤retimÜyesi.

** Gazi Üniversitesi, ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi, Çal›flma Ekonomisi ve Endüstri ‹liflkileri Bölümü, Araflt›rmaGörevlisi.

1 ‹zzettin Önder, “Küresel Kriz ve Türkiye Ekonomisi”, Muhasebe ve Finansman Dergisi, 2009 – 42, s. 12.

2 Erinç Yeldan, “Büyük Durgunluk Sürerken”, Cumhuriyet Gazetesi, 29.06.2011.

3 Seyhan Erdo¤du, “Küresel Krizin ‹stihdama Etkileri ve Kriz Karfl›t› ‹flgücü Piyasas› Önlemleri”, Memleket SiyasetYönetim, 2010 – 12, s. 144.

Küresel Krizde Türkiye ‹flgücü Piyasas›

Prof. Dr. Cem KILIÇ*Arş. Gör. Okan Güray BÜLBÜL**

Page 97: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Küresel Krizde Türkiye ‹flgücü Piyasas›

21. YÜZYIL [93]Ağustos ’11 • Sayı: 32

bankac›l›k sisteminin sa¤laml›¤› dolay›s›yla do¤rudan etkilerine maruz kal›nmayanbüyük durgunluk, reel sektöre yans›d›¤› andan itibaren iflgücü piyasalar› aç›s›ndanda olumsuz etkilerini oluflturmufltur.

KKüürreesseell KKrriizz vvee ‹‹flflggüüccüü PPiiyyaassaass››nnddaakkii TTeemmeell GGöösstteerrggeelleerr

Büyük durgunlu¤un Türkiye iflgücü piyasas›na etkileri, ifl kay›plar›n›n yaflanma-s›, azalan ihracat ve siparifller dolay›s›yla daralan üretim hacmi ve bu do¤rultudaazalt›lan istihdam veya bu daralma dolay›s›yla yüksek k›demli iflgücünün yerini da-ha az ücretle çal›flmaya raz›, daha genç ve dinamik iflgücüne b›rakmas› olmufltur.Kriz öncesi gerçekleflen yüksek büyüme oranlar› ise, bütün dünyada küresel krizöncesi dönemde süregelen istihdams›z büyüme ile paralellik gösterir flekilde istih-dam lehine sonuçlar vermemifltir. Kriz öncesi dönemde tüm dünyada küresel istih-dam oran› yüksek büyüme oranlar›na karfl›n art›fl göstermiyordu.4 Türkiye’de debüyüme ile istihdam aras›ndaki iliflkinin oldukça zay›flamas› sonucu kriz süresin-ce de yüksek büyüme rakamlar› yakalanmas›na ra¤men, iflgücü piyasas›nda temelgöstergeler bak›m›ndan kriz öncesi döneme ulafl›lamam›flt›r.

Büyük durgunlu¤un Türkiye iflgücü piyasas›na etkileri ve iflgücü piyasas›ndakison istatistiklerin bu çerçevede de¤erlendirilmesi iki önemli gösterge üzerindenyap›lacakt›r. ‹flgücüne kat›lma oran›, çal›flma ekonomisi literatüründe kriz ile do¤-rudan iliflkilendirilen bir göstergedir. ‹flsizlik oran› ise sadece iflgücü piyasas› aç›-s›ndan de¤il, ülkenin ekonomik performans› aç›s›ndan da önemli bir göstergedir.

4 ILO, The Global Crises:Causes, Responses and Challenges, International Labor Office Geneva, 2011, s. 129.

Page 98: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Prof. Dr. Cem KILIÇ - Arfl. Gör. Okan Güray BÜLBÜL

21. YÜZYIL[94] Ağustos ’11 • Sayı: 32

TTaabblloo 11.. 22000088 –– ‹‹kkiinnccii DDöönneemm –– 22001111 BBiirriinnccii DDöönneemm SSüürreessiinnccee ‹‹flflggüüccüü PPiiyyaassaass››nn--ddaakkii TTeemmeell GGöösstteerrggeelleerr ((BBiinnkkiiflflii)) ((QQ== ÇÇeeyyrreekk))

Kaynak: Türkiye ‹statistik Kurumu Hane halk› ‹flgücü ‹statistikleri Dinamik Sorgulamadan Elde Edilmifltir.http://www.tuik.gov.tr/isgucuapp/isgucu.zul. Eriflim: 23.07.2011.

A= Bir önceki döneme göre % de¤iflim B= 2008 – Q2 Referans Al›nd›¤›nda % de¤iflim

Büyük durgunlu¤un etkisini hissettirmeye bafllad›¤› 2008’in ikinci yar›s› ile bir-likte iflgücü piyasas›ndaki de¤iflimlere temel göstergeler çerçevesinde bak›ld›¤›n-da, iflgücünün 2008 – Q2’den 2011 – Q1’e %7,16 artt›¤› görülmektedir. Ayn› dö-nemde istihdam yaln›zca %4,4, iflsizler ise say›ca %34,5 art›fl göstermifltir. ‹flsizlikoran›n›n tek haneli bir rakamdan %11,5’e ç›kt›¤› ve istihdam oran›n›n da küçük birölçüde azald›¤› görülmektedir.

Bu dönemde iflgücünün art›fl göstermesi, bireylerin e¤itim sürecini tamamlaya-rak veya tamamlamadan ya ifl bularak, ya da ifl aramaya bafllayarak iflgücüne kat›l-mas› ile gerçekleflmektedir. Bu dönemde, 2005 – 2007 ve 2007 – 2009 süreçleri in-celendi¤inde s›ras›yla %5 ve %10’luk art›fl gerçekleflmifltir. Yani bu süreçte iflgücün-deki art›fl di¤er dönemlerden çok farkl› bir karakter göstermemektedir.

Bu süreçte istihdamdaki de¤iflim, iflgücündeki de¤iflimden daha düflük kalm›flt›r.‹flgücü piyasas›nda iflgücü sürekli bir art›fl gösterirken ve bu art›fl karfl›s›nda hem istih-dam›n önemli daralmalar göstermesi ve hem de iflgücündeki art›fla paralel bir büyü-me göstermemesi iflsizlik oran›n›n 2009’un birinci çeyre¤inde %16,1 gibi bir orana s›ç-ramas›na neden olmufltur. ‹zlenilen dönem içerisinde iflgücü 1.700.000 kifli artarken,istihdam edilenler yaln›zca 1.000.000 art›fl göstermifltir. Bu da iflsizlik oran›n›n %9’larplatosundan %12’ler platosuna s›çramas› sonucunu do¤urmufltur.

Yıllar ��gücü A B �stihdam

edilenlerA B �ssiz A B

��gücüne

katılma

oranı

%

��sizlik

oranı

%

2008 - Q2 24.045 * * 21.842 * * 2.203 * * 47,4 9,2

2008 - Q3 24.570 0,02 102,18 22.068 0,01 101,03 2.502 0,14 113,57 48,3 10,2

2008 - Q4 24.036 -0,02 99,96 20.999 -0,05 96,14 3.037 0,21 137,86 47,0 12,6

2009 - Q1 23.582 -0,02 98,07 19.779 -0,06 90,55 3.802 0,25 172,58 45,9 16,1

2009 - Q2 24.837 0,05 103,29 21.455 0,08 98,23 3.382 -0,11 153,52 48,2 13,6

2009 - Q3 25.537 0,03 106,21 22.108. 0,03 101,22 3.429 0,01 155,65 49,3 13,4

2009 - Q4 25.011 -0,02 104,02 21.741 -0,02 99,54 3.270 -0,05 148,43 48,1 13,1

2010 - Q1 24.831 -0,01 103,27 21.267 -0,02 97,37 3.564 0,09 161,78 47,5 14,4

2010 - Q2 25.901 0,04 107,72 23.055 0,08 105,55 2.846 -0,20 129,19 49,4 11

2010 - Q3 26.166 0,01 108,82 23.195 0,01 106,19 2.971 0,04 134,86 49,7 11,4

2010 - Q4 25.665 -0,02 106,74 22.854 -0,01 104,63 2.811 -0,05 127,60 48,6 11

2011 - Q1 25.766 0,00 107,16 22.802 0,00 104,40 2.964 0,05 134,54 48,5 11,5

Page 99: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Küresel Krizde Türkiye ‹flgücü Piyasas›

21. YÜZYIL [95]Ağustos ’11 • Sayı: 32

TTaabblloo 22.. 22000088 –– ‹‹kkiinnccii DDöönneemm –– 22001111 BBiirriinnccii DDöönneemm SSüürreessiinnccee ‹‹ssttiihhddaamm››nn SSeekkttöörreell DDaa¤¤››ll››mm›› ((BBiinnkkiiflflii)) ((QQ== ÇÇeeyyrreekk))

KKaayynnaakk:: Türkiye ‹statistik Kurumu Hanehalk› ‹flgücü ‹statistikleri.

http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=25&ust_id=8. Eriflim: 23.07.2011.

Bu süreçte istihdam›n sektörel da¤›l›m›nda önemli de¤ifliklikler gözlenmemifltir.Tablo 2’den izlenebilece¤i üzere tar›m istihdam› çok düflük bir oranda azalm›fl ancakekonomilerin geliflmifllik düzeyini ifade eden sanayi istihdam›nda veya hizmetler sek-törü istihdam›nda ciddi bir art›fl gözlenmemifltir. Tar›m istihdam›n›n ülkemizdeki top-lam istihdam içerisindeki pay› hala %25’e yak›nd›r.

Büyük durgunluk süresince inflaat ve sanayi sektöründeki istihdam önemli bir de-¤iflim göstermezken, hizmetler sektöründeki istihdam artm›flt›r. Bununla birlikte tar›mistihdam›ndaki 200.000 kiflilik art›fl, tar›m sektöründeki istihdam biçimlerinin ç›kt›y›artt›racak nitelikte olmamas›, ücretsiz aile iflçili¤inin yayg›nl›¤› ve tar›m sektörününgenel verimsizli¤i ile birlikte de¤erlendirildi¤inde göç dinamiklerinin tersine iflleyip ifl-lemedi¤inin ve kentte krizden etkilenen kesimlerin tar›m istihdam›na veya yenidenk›ra dönmesinin yaflan›p yaflanmad›¤›n›n incelenmesini gerekli k›lmaktad›r.

Büyük durgunluk süresince iflsiz say›s›nda 700.000 kifliye yak›n bir art›fl yaflanm›fl-t›r. Bu art›fl %34’lük bir art›fl› ifade etmektedir. ‹flgücü %7,1 artarken iflsiz say›s› bununyaklafl›k befl kat› artm›flt›r. Küresel düzeyde yaflanan bir krizin özellikle 2011 Haziran’›itibar›yla ihracat›m›z›n %48,5’ini içeren Avrupa’y› etkilemesi, hem de yine 2011 Hazi-ran’› itibar›yla ihracat›m›z›n %17,5’ini5 içeren Ortado¤u ülkelerini etkisi alt›na alan si-yasi bunal›mlar iflsizli¤in bu seviyeye ç›kmas›na neden olmufltur.

Büyük durgunluk süresince teorik olarak da iflgücü piyasas›nda baz› geliflmelerinyaflanmas› beklenmektedir. Kriz dönemlerinde iflgücüne kat›l›m oran›n›n nas›l de¤i-flece¤i sorusu, iflgücü piyasas›nda ilave iflgücü etkisi ve gücenmifl iflçi etkisi taraf›ndanbelirlenmektedir. Bu etkileri ölçümlemek amaçl› bir inceleme yap›lmam›fl olmas›na

Toplam Tarım % Tarım

Dı�ı% Sanayi % �n�aat % Hizmetler %

2008 - Q2 21.842 5.353 24,51 16.490 75,50 4.463 20,43 1.355 6,20 10.672 48,86

2008 - Q3 22.068 5.622 25,48 16.446 74,52 4.532 20,54 1.337 6,06 10.577 47,93

2008 - Q4 20.999 4.929 23,47 16.071 76,53 4.351 20,72 1.237 5,89 10.483 49,92

2009 - Q1 19.779 4.378 22,13 15.403 77,88 4.016 20,30 1.023 5,17 10.364 52,40

2009 - Q2 21.455 5.408 25,21 16.048 74,80 3.935 18,34 1.350 6,29 10.763 50,17

2009 - Q3 22.108 5.839 26,41 16.270 73,59 4.096 18,53 1.435 6,49 10.739 48,58

2009 - Q4 21.741 5.328 24,51 16.416 75,51 4.264 19,61 1.413 6,50 10.739 49,40

2010 - Q1 21.267 5.040 23,70 16.228 76,31 4.308 20,26 1.133 5,33 10.787 50,72

2010 - Q2 23.055 5.831 25,29 17.224 74,71 4.470 19,39 1.517 6,58 11.237 48,74

2010 - Q3 23.195 6.178 26,64 17.017 73,36 4.525 19,51 1.542 6,65 10.950 47,21

2010 - Q4 22.854 5.682 24,86 17.171 75,13 4.667 20,42 1.536 6,72 10.968 47,99

2011 - Q1 22.802 5.573 24,44 17.230 75,56 4.652 20,40 1.338 5,87 11.240 49,29

Page 100: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Prof. Dr. Cem KILIÇ - Arfl. Gör. Okan Güray BÜLBÜL

21. YÜZYIL[96] Ağustos ’11 • Sayı: 32

karfl›n iflgücüne kat›l›m oran›n›n kriz süresince art›fl gösterdi¤i ve bu art›fl›n çok önem-li bir k›sm›n›n kad›nlar›n iflgücüne kat›l›m oran›ndaki art›fltan kaynakland›¤› söylene-bilir.

Ayr›nt›l› rakamlara bak›ld›¤›nda 2008’in ikinci döneminden 2011’in birinci dönemi-ne kadar geçen süreçte kad›nlar›n iflgücüne kat›lma oran›n›n %25,3’den %27,2’ye art-t›¤› görülmektedir. Bu art›fl, bu süreçte yaflanan ifl kay›plar› ve ücret azal›fllar› ile bir-likte eskiden iflgücüne dahil olmayan kad›nlar›n hanehalk›n›n gelirini devam ettirebil-mek ad›na iflgücüne dahil olmalar› fleklindeki ilave iflgücü etkisi ile aç›klanabilece¤igibi, bu yönde yap›lan proje ve çal›flmalar›n bir sonucu olarak da de¤erlendirilebilir.Ancak ayn› dönemde kad›nlar›n iflsizlik oranlar›nda da düflüfl gözlenmektedir. Bu dü-flüfl krizden ilk etkilenen kitlenin kad›nlar oldu¤unu ancak daha sonra iflini kaybetmiflkad›nlar›n iflgücüne kat›lma oran›n› de¤ifltirmeyerek ifl aramaya devam ettiklerini veiflgücüne dahil olmayan kad›nlar›n da ifl aramaya bafllayarak iflgücüne kat›lma oran›-n› artt›rd›¤›n› göstermektedir. Bu süreçte kad›nlar›n kendi aralar›ndaki iflsizlik oran›%15,8 düzeyine yükselmifl ancak 2011 Nisan’›nda %10,9 oran›na gerilemifltir.

TTaabblloo 33.. 22000099 BBiirriinnccii DDöönneemm –– 22001111 BBiirriinnccii DDöönneemm KKaadd››nnllaarr››nn YYaaflfl GGrruuppllaarr››nnaa GGöörree‹‹flflggüüccüünnee KKaatt››ll››mm OOrraannllaarr›› ((BBiinnkkiiflflii)) ((QQ== ÇÇeeyyrreekk))

Kad›nlar›n yafl gruplar›na göre iflgücüne kat›lma oranlar›, en büyük farkl›l›¤›n %7,4art›fl ile 45 – 49 yafl ve 35 – 39 yafl aras›nda gerçekleflti¤ini göstermektedir. Bu durum,iflgücü piyasas›na yeni giren kad›nlar›n de¤il, iflgücü piyasas› içerisinde iflgücüne da-hil olmayan kad›nlar›n ifl aramaya bafllayarak iflgücü piyasas›ndaki statülerini de¤ifltir-melerinden kaynaklanmaktad›r. Bu tabloda 2009 birinci dönem ile 2011 birinci döne-min temel al›nmas›n›n sebebi dönemsel benzerlik dolay›s›yla mevsimsel etkilerinönemini minimumda tutmakt›r.

Büyük durgunluk süresince iflsizlik oranlar›na bak›ld›¤›nda 2009’un birinci çeyre-¤inde tavan yapan (%16,1) iflsizlik oran›n›n 2010’un birinci çeyre¤i ile birlikte önemlibir düflüfl gösterdi¤i fakat kriz öncesi döneme halen dönemedi¤i görülmektedir. ‹flsiz-

5 Türkiye ‹hracatç›lar Meclisi ‹statistikleri, http://www.tim.org.tr/tr/ihracat-ihracat-rakamlari-tablolar.html, Eriflim:24.07.2011

2009 Q1 2011 Q1 2009 Q1 2011 Q1��gücünekatılmaoranı %

��gücünekatılmaoranı %

2011 Q1 - 2009 Q1��GÜCÜNE KATILMA

ORANI

��gücünekatılmaoranı %

��gücünekatılmaoranı %

2011 Q1 - 2009 Q1��GÜCÜNE KATILMA

ORANI

15-19 15,4 15,2 -0,2 45-49 23,6 31 7,4

20-24 32 35 3 50-54 18,4 22,1 3,7

25-29 32,8 37,1 4,3 55-59 14,4 16,9 2,5

30-34 33,1 36 2,9 60-64 11,5 13,6 2,1

35-39 30,7 38,1 7,4 65+ 4,6 6 1,4

40-44 29,1 36 6,9 Toplam 23,5 27,2 3,7

KKaayynnaakk:: Türkiye ‹statistik Kurumu Hanehalk› ‹flgücü ‹statistikleri.http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=25&ust_id=8. Eriflim: 23.07.2011

Page 101: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Küresel Krizde Türkiye ‹flgücü Piyasas›

21. YÜZYIL [97]Ağustos ’11 • Sayı: 32

li¤in konjonktürel daralma dönemlerinden sonraki toparlanma aflamas›nda azald›¤›ancak eski seviyesine dönemeyece¤i, iflsizli¤in histeri etkisi olarak bilinen ve Avru-pa’daki konjonktürel iflsizli¤i aç›klayan önemli bir olgudur.6 Bu olgunun iflleyifline gö-re krizin etkileri silinse dahi iflsizlik oranlar›nda önemli bir gerileme olmayacak ve ifl-sizli¤in %10 üzerindeki bir platoya yerleflmesiyle dönemlik olarak %10’un alt›na inme-si için yap›sal baz› tedbirlerin al›nmas› gerekecektir.

SSoonnuuçç

Yüzy›l›n en büyük krizi olarak tan›mlanan ve tüm dünyada istihdam krizine dönü-flen büyük durgunluk olanca h›z›yla etkisini sürdürmektedir. Krizin ikinci dip yapmaolas›l›¤›, krizi bugüne kadar baz› önlemlerle geçifltirebilece¤ini düflünenleri bile kay-g›land›rmaktad›r. Krizin iflgücü piyasas›na etkileri san›ld›¤›ndan daha derin olabilecekseviyededir. Kriz süresince ekonomi ve iflgücü piyasas›na iliflkin al›nan önlemler ifl-levsel olarak görünmektedir ancak ayl›k istatistiklerde mevsimsel etkilerden dolay›iyileflmeler gözlense de, dönemlik istatistiklerde hala kriz öncesine dönülemedi¤i gö-rülmektedir.

Krizin atlat›lmas›nda lokomotif rolü üstlenen iç tüketimde frene bas›lmas› ve caria盤›n sürdürülemez noktaya gelmesi, zaten aksak iflleyen iflgücü piyasas› için tehlikeçanlar›n›n daha yak›ndan duyulmas›n› sa¤lamaktad›r. Krizin %10’un üstüne tafl›d›¤›ve bu platoya yerlefltirdi¤i iflsizlik oran›, toparlanma gösterse de bu toparlanman›n ni-teli¤i de sorgulanmaktad›r.7 Bu dönemde sa¤lan›lan istihdam art›fl›n›n s›n›rl› bir k›sm›-n›n tar›m d›fl› sektörlerde olmas› ve yarat›lan istihdamda da tar›m istihdam›na hasolumsuz özelliklerin s›kça gözlenmesi toparlanman›n etkilerinin s›n›rl› olaca¤›n› gös-termektedir.

Kriz süresince kad›nlar›n iflgücüne kat›lma oran›n›n önemli ölçüde artmas› ise göz-lenen olumlu neticelerdendir ve iflgücü piyasas›ndaki geliflmelerin takip edilerek ila-ve iflçi etkisinin ne kadar süre ve hangi fliddette sürece¤ini merak ettirmektedir.

Küresel krizin iflgücü piyasas›ndaki etkilerine yönelik al›nan önlemler çok dahakötü sonuçlar›n ortaya ç›kmas›n› engelleyici niteliktedir ancak ortaya ç›kan sonuçlarve küresel krizin rotas› endifle etmeyi gerektirecek niteliktedir. Bu anlamda iflgücü pi-yasas›na iliflkin yap›sal önlemlerin al›nmas› ve pasif karakterli krizin sonuçlar›n› önle-meye yönelik tedbirler yerine ifl yaratmaya ve istihdam odakl› büyümeye yönelik eko-nomik politikalara ve istihdam artt›r›c› aktif nitelikli politikalara baflvurmak gerekmek-tedir. Unutulmamal›d›r ki, istihdam ve iflgücü piyasas›ndaki olumsuz geliflmeler sade-ce ekonomik de¤il sosyal sorunlar›n da ateflleyicisi olabilmektedir. 2211.. YYÜÜZZYYIILL

6 Olivier J. Blanchard – Lawrance H. Summers, “Hystereses and The European Unemployment Problem”, NberWorking Paper Series No: 1950, June 1986, s. 5.

7 Sarp Kalkan, “Toparlanman›n üçte biri tamam ama bir problemimiz var”,Tepav Politika Notu 2011 Ocak, s.2.

Page 102: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

21. YÜZYIL[98] Ağustos ’11 • Sayı: 32

04 Temmuz 2011

• Kenan ERTÜRK, ART'de terör konula-r›nda de¤erlendirmelerde bulunmufltur.

• Kenan ERTÜRK, Türkiye'nin Sesi Rad-yosu'nda terörü de¤erlendirmifltir.

08 Temmuz 2011

• Gözde KILIÇ YAfiIN, KKTC-BRT'deCenevre'de 7 Temmuz'da gerçeklefltirilenK›br›s konulu Zirve toplant›s›n› ve sonuçla-r›n› de¤erlendirmifltir.

• Gözde KILIÇ YAfiIN, TRT-TSR'de F›ratGazel'in haz›rlay›p sundu¤u "Bu Hafta"program›nda, Cenevre'de K›br›s konusundagerçeklefltirilen Üçlü Zirve'nin sonuçlar›n›,Türk taraf›n›n önerilerinin etkilerini veönümüzdeki dönemin muhtemel takviminide¤erlendirecek, Yunanistan'daki ekono-mik buhran konusundaki güncel geliflmele-ri yorumlam›flt›r.

11 Temmuz 2011

• Gözde KILIÇ YAfiIN, TRT Haber'deSrebrenica Soyk›r›m›'n›n 16. y›l›nda düzen-lenen anma etkinliklerini de¤erlendirmifltir.

• Gözde KILIÇ YAfiIN, TRT Türkiye Se-si Radyosu’nun Bosna-Hersek’in Srebre-nica flehrinden yapt›¤› yay›nda 16. y›l›n-da Srebrenica Soyk›r›m›'n› de¤erlendir-mifltir.

• Gözde KILIÇ YAfiIN, TRT Avaz’daSrebrenica Soyk›r›m›'n›n 16. y›l›nda düzen-lenen ve gün boyu cenaze törenleri eflli¤in-de Bosna-Hersek’te 92-95 döneminde yafla-nanlar› canl› yay›nda de¤erlendiren özelprogram Mavi Kelebe¤in ‹zinde’ye efllik

edip, savafl dönemi ve güncel geliflmeleride¤erlendirmifltir.

13 Temmuz 2011

• Dr. Ali ASKER'in "Yak›n Dönemde Azer-baycan ve Ermenistan ile ‹liflkiler Konu-sunda Türk D›fl Politikas›" konulu söyleflisiAzerbaycan'in day.az haber portal›nda ya-y›nlanm›flt›r.

14 Temmuz 2011

• Gözde KILIÇ YAfiIN, yay›n›n› Saraybos-na Radyo Televizyon binas›ndan gerçeklefl-tiren TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu'nunMetin Canbaz'›n sundu¤u Yeni Gün progra-m›nda Bosna-Hersek'in siyasi durumunu,güncel sorunlar›n› ve bunlar›n gündelik ya-flama yans›yan yönlerini de¤erlendirmifltir.

14 Temmuz 2011

• Prof. Dr. Ümit ÖZDA⁄, Kanal B'de "KürtAç›l›m› Sürecinin Son De¤erlendirmesi"konulu programa kat›lm›flt›r.

15 Temmuz 2011

• Gözde KILIÇ YAfiIN’›n “Balkan SiyasetiSil Bafltan: Sancak’ta Uyanan Boflnaklar”isimli makalesi ve “S›rbistan Yar›n Bizimle‹flbirli¤i Yapmak Zorunda Kalacak” bafll›¤›ile verilen S›rbistan Baflmüftüsü MuammerZukorliç’le gerçeklefltirdi¤i röportaj 2023’ünTemmuz 2011 say›s›nda yay›nlanm›flt›r.

• ‹kbal VURUCU’nun “Bir Yaz›, Bir Zihni-yet: Çok Kültürcülük, Terör ve Özgünlük”bafll›kl› makalesi 2023’ün Temmuz 2011say›s›nda yay›nlanm›flt›r.

ENST‹TÜ FAAL‹YETLER‹Temmuz

Page 103: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

Enstitü Faaliyetleri

21. YÜZYIL [99]Ağustos ’11 • Sayı: 32

17 Temmuz 2011

• Gözde KILIÇ YAfiIN, Tek RumeliTv’de yay›nlanan “Aybala’n›n Dilek A¤a-c›” isimli programda soyk›r›m›n Bosna-Hersek’te sona ermifl say›lamamas›n›n ne-denlerini, toplumlar aras›ndaki güncel ha-yata sirayet eden nefret s›n›rlar›n›, Bofl-naklar›n kay›plar›n› ve ülkenin toprak bü-tünlü¤ü sorunsal›n› de¤erlendirmifltir.

18 Temmuz 2011

• Prof. Dr. Ümit ÖZDA⁄, Ulusal Kanal'daSabahattin Önkibar'›n da kat›ld›¤› prog-ramda PKK'n›n son sald›r›s›n› de¤erlen-dirmifltir.

19 Temmuz 2011

Gözde KILIÇ YAfiIN, ART'de TürkiyeBaflbakan› Erdo¤an'›n KKTC ziyaretinide¤erlendirmifltir.

• Gözde KILIÇ YAfiIN, TRT-TSR'de Tür-kiye Baflbakan› Erdo¤an'›n KKTC ziyare-tinin önemini ve buradaki aç›klamalar›n›de¤erlendirmifltir.

20 Temmuz 2011

• Gözde KILIÇ YAfiIN, Bayrak RadyoTelevizyonu’nda 12:30’da Türkiye Bafl-bakan› Erdo¤an’›n K›br›s ziyaretini de-¤erlendirmifltir.

Gözde KILIÇ YAfiIN, Avrasya TV'de 20Temmuz Bar›fl ve Özgürlük Bayram› kut-lamalar› çerçevesinde KKTC'deki siyasi,ekonomik, kültürel geliflmeleri yorumla-yarak Türkiye Baflbakan› Erdo¤an'›n ziya-retinin etkilerini de¤erlendirmifltir.

• Gözde KILIÇ YAfiIN, TRT Haber'de ya-y›nlanan Dünya Turu'nda 20 Temmuz Ba-

r›fl ve Özgürlük Bayram› kutlamalar› çer-çevesinde KKTC'deki siyasi, ekonomik,kültürel geliflmeleri de¤erlendirerek Tür-kiye Baflbakan› Erdo¤an'›n ziyaretinin et-kilerini yorumlam›flt›r.

• Gözde KILIÇ YAfiIN, Hilal TV'de 20Temmuz Bar›fl ve Özgürlük Bayram› kut-lamalar›n›, 1974 ç›karmas›n›, KKTC'dekisiyasi, ekonomik, kültürel geliflmeleri de-¤erlendirecek Türkiye Baflbakan› Erdo-¤an'›n ziyaretinin etkilerini yorumlam›fl-t›r.

• Gözde KILIÇ YAfiIN, Baflkent Tv'de(Kanal B) Mithat Sirmen'in haz›rlay›psundu¤u Hariciye Klini¤i isimli program-da, K›br›s müzakerelerindeki son geliflme-leri ve Baflbakan Erdo¤an’›n aç›klamalar›ile de¤iflti¤i gözlemlenen Türkiye’ninK›br›s politikas›n› de¤erlendirmifltir.

• Gözde KILIÇ YAfiIN, TRT Türk'de Tür-kiye'de Geceyar›s› isimli programdaKKTC'de fiafak Nöbeti ile beklenen 20Temmuz Bar›fl ve Özgürlük Bayram›'n› vekutlamalara kat›lan Türkiye Baflbakan›Erdo¤an'›n ziyaretini de¤erlendirmifltir.

21 Temmuz 2011

• Gözde KILIÇ YAfiIN, Flash TV’de ya-y›nlanan ve Y›lmaz Tunca’n›n sundu¤u“Gerçek Gündem” program›nda K›br›s’ta-ki müzakere sürecinde gelinen aflamay›,uluslararas› konferans ihtimalini, Baflba-kan Erdo¤an’›n ziyaretinin ve aç›klamala-r›n›n yaratt›¤› tart›flmalar› ve alternatif çö-züm ihtimallerini de¤erlendirmifltir.

• Gözde KILIÇ YAfiIN, Ulusal Kanal'daErdo¤an'›n K›br›s ç›k›fl›n› ve hükümetinK›br›s politikas›n›n de¤iflti¤i izlenimi ya-ratan aç›klamalar›n etkilerini de¤erlendir-mifltir.

Page 104: 21. Yüzyıl Dergisi Sayı: 32 - Ağustos 2011

AAddrreess:: Özveren Sokak 16/6 Demirtepe/ANKARATTeelleeffoonn (+90) (312) 489 18 01 - 489 18 02 BBeellggeeggeeççeerr: (+90) (312) 489 18 02

AAbboonnee BBeeddeelliinnii YYaatt››rraabbiilleeccee¤¤iinniizz HHeessaapp NNuummaarraallaarr››::TTüürrkkiiyyee vvee TTüürrkk DDüünnyyaass››nnddaa BBiirrlliikk VVaakkff››

2211.. YYüüzzyy››ll TTüürrkkiiyyee EEnnssttiittüüssüü ‹‹kkttiissaaddii ‹‹flfllleettmmeessii -- VVaakk››ff BBaannkk YY››lldd››zz fifiuubbeessii HHeessaapp NNoo:: 00158007296950027

IIBBAANN:: TR510001500158007296950027

2211.. YYüüzzyy››ll TTüürrkkiiyyee EEnnssttiittüüssüü ‹‹kkttiissaaddii ‹‹flfllleettmmeessii PPTTTT HHeessaabb››:: 06106467

21.YÜZYIL

ABONE FORMU

Tarih: ...../...../20.....

AAdd›› SSooyyaadd›› : ...............................................................................................................................................................

AAddrreess : ...............................................................................................................................................................

...............................................................................................................................................................

...............................................................................................................................................................

TTeelleeffoonn : ...............................................................................................................................................................

AAbboonneellii¤¤iinn bbaaflflllaayyaaccaa¤¤›› ssaayy›› : ...............................................................................................................................................................

ÖÖddeemmee fifieekkllii::

Kredi Kart› ■■ Banka Havalesi ■■ Posta Çeki ■■ Nakit ■■

KKaarrtt TTüürrüü :: VVIISSAA ■■ MMAASSTTEERRCCAARRDD ■■ EEUURROOCCAARRDD

KKaarrtt NNoo :: ..../..../..../..../ ..../..../..../..../ ..../..../..../..../ ..../..../..../..../

SSoonn KKuullllaannmmaa TTaarriihhii :: ..../..../ ..../..../ Güvenlik No (*): ..../..../ ..../

Bir y›ll›k (12 say›) abone bedeli olarak 70 TL / 105 Euro / 155 U.S Dolar kredi kart› hesab›ma alacak kaydediniz.

‹mza:

Bir y›ll›k (12 say›) abone bedeli olarak 70 TL / 105 Euro / 155 U.S Dolar Banka Havalesi / Posta Çeki Havalesi olarakhesab›n›za gönderilmistir.

‹mza:

Bir y›ll›k (12 say›) abone bedeli olarak 70 TL / 105 Euro / 155 U.S Dolar Abone Formu’nu tanzim edene nakit olaraködenmistir.

‹mza:

FFoorrmmuu TTaannzziimm EEddeenn : ........................................................................................................................... ‹mza:

(*) Kredi Kart›n›n arka yüzündeki rakamlar›n son üçü.