Upload
duongkien
View
276
Download
8
Embed Size (px)
Citation preview
ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI
6. ÜNİTE
ANA BAŞLIKLAR
ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞPOLİTİKASININ ESASLARI
LOZAN BARIŞANTLAŞMASI’NIN ÖNEMİ
1923 - 1932 DÖNEMİTÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI
1932 - 1939 DÖNEMİTÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI
202
HAZIRLIK ÇALIŞMALARIHAZIRLIK ÇALIŞMALARI
1. Millî güç, antant, pakt ve statüko kavramlarını araştırınız.2. Bir devletin uluslararası alanda güçlü olabilmesi için hangi hususlara dikkat
edilmesi gerektiğini araştırınız.3. Lozan Barış Antlaşması’nın maddelerini dikkate alarak Atatürk dönemi Türk
dış politikasının temel konularının neler olabileceğini tespit ediniz.4. Önceki bilgilerinizi de dikkate alarak Atatürk döneminde Türkiye Cumhuriyeti
hangi ülkelerle siyasi münasebetler kurmuş olabilir? Neden?5. Milletler Cemiyetinin kurulma amaçlarını araştırınız.6. 1932 - 1939 yılları arasında dünyadaki siyasi gelişmeler karşısında Türkiye
hangi önlemleri almıştır? Araştırınız.
203
A.ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASININ ESASLARI
dış politika
“Yurtta barış, dünyada barış.”
“Dışişlerinde dürüst ve açıkolan siyasetimiz, özellikle barış fikrine dayalıdır... Milletlerarası barış havasının korunması için,Türkiye Cumhuriyeti yapabileceği herhangi bir hizmetten geri kalmayacaktır.”
Bir devletin, millî çıkarlarının biçimlen-dirdiği amaçlara ulaşmak için diğer devletlerleve uluslararası kurumlarla arasında olandiplomatik, ekonomik, siyasi ve hukuki ilişkilerikapsayan siyasete denir. Başkabir tanıma göre ise bir devletinuluslararası alanda izlediği yoldur.
Dış politika millî güç unsurlarına görebelirlenir. Millî güç unsurları 5. ünitedebahsedildiği gibi siyasi, askerî, ekonomik,sosyo - kültürel, jeopolitik vb. unsurlardanoluşur. Bir devletin millî güç unsurları ne kadargüçlüyse devletin dış politikası da o kadar etkiliolur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin izlediği millî politikanın bir bölümü olan millî dış politika Türk milletiniuluslararası alanda hak ettiği yere ulaştırmayı hedeflemektedir.ilkesinin kararlı ve başarılı bir şekilde uygulanması Türkiye’nin uluslararası alanda güvenilir ve istikrarlıbir devlet olarak etkin dış siyaset izlemesini sağlamıştır. Bunun yanında
anlayışıylahareket ederek dünya barışına katkıda bulunmayı da ilke edinmiştir.
Atatürk’ün belirlediği millî dış politikada uyulması gereken ilkeler olarak şunlar sıralanabilir:Bağımsızlık, gerçekçilik, akılcılık, uluslararası ilişkilerde eşitliğe dayanan karşılıklı ilişkiler kurma,barışı ve millî menfaatleri esas almak, Türk kamuoyunu dikkate almak, başka devletlerin iç politika veyönetimlerinden etkilenmemek ve dünya konjonktürünü göz önünde bulundurmak.
dış politika
1
etkinlik
Yukarıdaki gazete haberlerine bakarak dış politika konusunda neler söyleyebilirsiniz?
etkinlik
1.2.
Atatürk’e göre dış politikanın esasları nelerdir?Atatürk’e göre millî siyaset belirlenirken nelere dikkat edilmelidir?
Mustafa KemalAtatürk’e göre millî dış politikanın esasları:“Millî sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendi kuvvetimize dayanıp varlığımızı koruyarak millet ve
memleketin gerçek mutluluğu ve kalkınmasına çalışmak... Rastgele, bitmeyen emeller peşinde milletiuğraştırmamak, zarara uğratmamak... Medeni dünyadan, medeni ve insanca muameleyi ve karşılıklı dostluğubeklemektir.”
“Bizim açıklık ve uygulanabilir gördüğümüz siyaset millî siyasettir. Dünyanın bugünkü genel şartları veasırların beyinlerde ve karakterlerde biriktirdiği gerçekler karşısında hayalperest olmak kadar büyük hataolamaz. Tarihin ifadesi budur. İlmin, aklın, mantığın ifadesi böyledir. Milletimizin, güçlü, mutlu ve güvenlik içindeyaşayabilmesi için, devletin tamamen millî bir siyaset izlemesi ve bu siyasetin bünyemize tamamen uygun vedayalı olması lazımdır.”
Atatürkçülük (3. Kitap) Atatürkçü Düşünce Sistemi, s. 61, 62
1. Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, s. 368 - 369Utkan Kocatürk,
Millî güç unsurlar Atatürk,ının biri de askerî güçtür. Hataysorunuyla ilgili gelişmeleri yakından takip etmek amacıyla
gittiği Adana’da askerî geçit törenini izlerken (24 Mayıs 1938)
23 Haziran 1936 tarihli gazete haberi
24 Haziran 1939 tarihli gazete haberi25 Ekim 1935 tarihli gazete haberi
204
Aşa
ğıda
kita
blod
aA
tatü
rkdö
nem
i Tür
kdı
şpo
litik
asın
ınes
asla
rı, A
tatü
rk’ü
ndı
şpo
litik
aile
ilgili
sözl
eri v
euy
gula
mal
arın
dan
bazı
örne
kler
veri
lmiş
tir.
Tab
loda
boş
bıra
kıla
nye
rler
i dol
duru
nuz.
Ata
türk
Dö
nem
i Tü
rk D
ışP
olit
ikas
ının
Esa
slar
ı
Dış
Po
litik
a E
sasl
arı
Ata
türk
’ün
Dış
Po
litik
aİle
İlgili
Sö
zler
iU
ygu
lam
alar
dan
Örn
ekle
r
Bağım
sızl
ık
“Türk
iye
halk
ı,yü
zyıll
ard
an
beri
özg
ür v
ebağım
sız
yaşa
mış
vebağım
sızl
ığı y
aşa
ma
gere
ği s
aym
ışbir
mill
etin
kahra
man
evl
atla
rıdır.
Bu
mill
et,
bağım
sızl
ıkta
nuza
kya
şam
am
ıştır,
yaşa
yam
az
veya
şam
aya
cakt
ır!”
Ata
türk
’ün S
öyl
ev
ve D
em
eçl
eri, C
II, s
. 38
� � �
Kapitü
lasy
onla
rın
kald
ırılm
ası
Loza
nB
arı
şA
ntla
şması
’nın
imza
lanm
ası
Montr
öB
oğazl
arS
özl
eşm
esi
’nin
imza
lanm
ası
Gerç
ekç
ilik
“Yarı
nsa
bah
bir
tüm
en
ask
er
yolla
sam
Hata
y’ı a
labili
rim
. Renani i
çin
hare
kete
geçm
eye
nF
ransı
zlar,
bir
Suriye
sanca
ğı
için
biz
imle
sava
şagirm
ezl
er;
bunu
da
bili
rim
.F
aka
tya
bu
sefe
rşe
ref
venam
us
soru
nu
yaparlars
a?
Mill
etle
rbelli
olu
rmu?
Ben
bir
sanca
kiç
inT
ürk
iye’y
i sava
şte
hlik
esi
ne
sokm
am
.”U
tkan K
oca
türk
, Ata
türk
’ün F
ikir v
e D
üşü
nce
leri, s.
378
� �
Panis
lam
izm
veP
antü
rkiz
mpolit
ikala
rının
izle
nm
em
esi
Loza
nso
nra
sındaki
pro
b.a
nla
şmala
rla
çözü
lmesi
Akı
lcılı
k
“Gözl
erim
izi k
apayı
pya
lnız
yaşa
dığ
ımız
ı vars
aya
mayı
z.M
em
leke
timiz
i bir
çem
ber i
çine
alıp
dünya
ileilg
isiz
yaşa
yam
ayı
z.Ta
mte
rsin
eile
ri, u
ygar
bir
mill
et o
lara
kuyg
arlık
ala
nın
ınüze
rinde
yaşa
yaca
ğız
;bu
yaşa
manca
kbili
mve
tekn
ikle
olu
r.B
ilim
vete
knik
nere
de
ise
ora
dan
ala
cağız
veherm
illetb
ireyi
nin
kafa
sına
koya
cağız
.Bili
mve
tekn
ikiç
insı
nır
veşa
rtyo
ktur.”
Ata
türk
’ün S
öyl
ev
ve D
em
eçl
eri, C
II, s
. 48
�U
lusl
ara
rası
ilişk
ilerd
e,
tarihî
dost
luk
vedüşm
anlık
yerine,
değiş
en
şart
lar
veka
rşılı
klı
yara
rili
şkile
riesa
salın
ara
kço
kfa
rklı
ülk
ele
rle
dost
lukl
ar
kuru
lması
(Sadabat
Pakt
ı,B
alk
an
Anta
ntı
gib
i)
Ulu
slara
rası
ilişk
ilerd
eeşi
tliğe d
aya
nan
karş
ılıkl
ıili
şkile
rku
rma
“Am
erika
,Avr
upa
vetü
mm
edeniy
et d
ünya
sıbilm
elid
irki
Türk
halk
ı herm
edeni v
eye
tenekl
imill
et g
ibi,
kayı
tsız
,şa
rtsı
zhür
vebağım
sız
yaşa
maya
kesi
nlik
leka
rar
verm
iştir
.B
uya
sal
kara
rıçi
ğnem
eye
yönele
nher g
üç,
Türk
iye’n
inso
nsu
zdüşm
anı k
alır
.”A
tatü
rk’ü
n S
öyl
ev
ve D
em
eçl
eri, C
III, s.
69
� � �
Lo
zan
Ba
rış
An
tlaşm
ası
’nın
diğ
er
de
vle
tlerl
ee
şit
şart
lard
aim
zala
nm
ası
Kapitü
lasy
onla
rın
kald
ırılm
ası
Yabancı
oku
lları
ndevl
et k
ontr
olü
ne
alın
ma
sı
Barı
şıve
mill
îm
enfa
atle
ri e
sas
alm
ak
“Dış
siya
setim
iz,daim
am
illetle
rre
fahın
ınya
ratıcı
sıola
nbarı
şiç
inde,
mem
leke
tingeliş
mesi
ni a
maç
edin
miş
tir.”
Utk
an K
oca
türk
, Ata
türk
’ün F
ikir v
e D
üşü
nce
leri, s.
369
� � �
Mill
îMüca
dele
’de
barı
ştan
yana
tavr
ımız
ı göst
erm
ek
için
Londra
Konfe
ransı
’na
katılm
ave
sonra
sında
sava
şadeva
medilm
esi
Mill
etle
rCem
iyetin
eüye
olu
nm
ası
Türk
iye’n
inpro
b. b
arı
şçı y
olla
rla
çözü
me
kavu
şturm
ası
Türk
kam
uoyu
nu
dik
kate
alm
ak
“Dış
siya
set
bir
toplu
mun
içolu
şum
uile
sıkı
şeki
lde
ilgili
dir.
Çünkü
içolu
şum
adaya
nm
aya
nd
ışsi
yase
tler d
aim
am
ahkû
mka
lırla
r.B
irto
plu
mun
içte
şkila
tıne
kadar k
uvv
etli
, sağla
molu
rsa
dış
siya
seti
de
oora
nda
güçl
üve
sağla
molu
r.”
Ata
türk
’ün S
öyl
ev
ve D
em
eçl
eri, C
II, s
. 166
�H
ata
y’ın
anava
tana
katılm
ası
Başk
a d
evl
etle
rin iç
polit
ika v
eyö
netim
lerinden
etk
ilenm
em
ek
“Bolş
evi
klere
gelin
cebiz
imm
em
leke
timiz
de
bu
dokt
rinin
hiç
bir
şeki
lde
bir
yeri
ola
maz.
Din
imiz
,âdetle
rim
izve
ayn
ı zam
anda
sosy
al y
apım
ızta
mam
ıyla
, böyl
ebir
fikrin
yerleşm
esi
ne
uyg
un
değild
ir.”
ww
w.a
tam
.gov.
tr
�K
om
üniz
m,F
aşi
zm,N
azi
zmgib
i akı
mla
rdan
etk
ilenm
e-
yere
km
illî e
gem
enliğ
edaya
nan
yeni b
irdevl
etin
tem
elle
rinin
atılm
ası
Dünya
konjo
nkt
ürü
nü
göz
önünde
bulu
ndurm
ak
“Loza
nA
ntla
şması
’ndan
beri
dünya
duru
mu
vebazı
şart
lar
değiş
miş
tir. B
oğazl
ar,
Türk
topra
kları
nı i
kikı
sma
ayı
rır;
bu
nedenle
bu
deniz
geçi
din
insa
ğla
mla
ştır
ılması
Türk
iye’n
ingüve
nliğ
i ve
savu
nm
ası
için
çok
önem
lidir…
Anahta
r duru
munda
böyl
eönem
libir
yer,
herh
angim
ace
racı
bir
sald
ırganın
keyf
ine
vem
erh
am
etin
ebır
akı
lam
az.
Türk
iye,
muhte
mel
barı
şbozu
cula
rının
,birbirle
riyl
esa
vaşm
ak
için
Boğazl
ard
an
geçm
esi
ne
engel o
lmaya
mecb
urd
ur.
Türk
iye
buna
asl
aiz
inve
rmeye
cekt
ir .”
ww
w.a
tam
.gov.
tr
� � �
Boğazl
arı
negem
enlik
altı
na
alın
ması
Hata
y’ın
anava
tana
katılm
ası
Balk
an
Anta
ntı
veS
adabatP
akt
ı’nın
imza
lanm
ası
etk
inli
k
205
B. LOZAN BARIŞANTLAŞMASI’NIN ÖNEMİ
I. Dünya Savaşı sonrasında İtilaf Devletlerince imzalatılan SevrAntlaşması ile Osmanlı Devleti, neredeyse haritadan silinmiş veegemenliği ciddi biçimde sınırlandırılmıştır. Mustafa Kemal liderliğinde MillîMücadele’ye başlayan Türk milleti, savaş meydanlarında büyük zaferlerkazanmış ve Lozan Barış Antlaşması’yla siyasi ve hukuki alandabağımsızlığını tüm dünyaya kabul ettirmiştir.
Lozan Barış Antlaşması, Türk tarihinde yeni bir dönemin başlangıcıolarak kabul edilir. Çünkü Batılı devletlerle Türkiye arasındaki ilişkiler bu antlaşmayla yenidendüzenlenmiştir. Batılı devletler Türkiye’nin milletlerarası alanda bağımsız, bütün devletlerle eşit,onurlu, egemen bir devlet olduğunu ve artık Osmanlı Devleti’nin sona erdiğini kabullenmiştir.Antlaşmayla Misakımillî hedeflerine büyük ölçüde ulaşılırken aynı zamanda MondrosAteşkesi ve SevrAntlaşması’nın geçersizliği ispatlanmıştır. Lozan Barış Konferansı sırasında ekonomik, adli ve hukukialanlarda ülkenin iç işlerine karışma yetkisi veren kapitülasyonlar uzun süre tartışılmıştır. Sonuçtakapitülasyonların kaldırılması ve Osmanlı borçlarının ödenmesinin makul bir takvime bağlanmasıkararlaştırılmıştır. Antlaşma, bu açıdan ekonomik bağımsızlık belgesi olma özelliğine de sahiptir. Türkbağımsızlık savaşının zaferle sonuçlanması sömürge altında bulunan milletleri harekete geçirmiştir.Bağımsızlık hareketleri sonucu bir çok devlet sömürge olmaktan kurtulmuştur.
Ayrıca Lozan Barış Antlaşması, Millî Mücadele’deTürkiye’yi en çok uğraştıran Yunanistan’la savaşısona erdirerek kalıcı bir barış sağlanması açısındanda önem taşımaktadır.
I. Dünya Savaşı sonunda galip devletlerce kabulettirilen ve ağır şartlar içeren barış antlaşmaları II.Dünya Savaşı’na zemin hazırlarken Lozan’dakarşılıklı müzakerelerle barışın güvencesinioluşturan bir düzenleme yapılmıştır. Bu nedenle,savaşı bitiren antlaşmalar içinde hâlen uygulanansadece Lozan Barış Antlaşması’dır. BundaTürkiye’nin, ilkesinesadık kalması ve Lozan Barış Antlaşması’nınhükümlerinin uygulanmasında da bu ilkeyigözetmesinin rolü büyüktür.
Lozan Barış Antlaşması’yla Türkiye’de yaşayanve Türk Devleti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olanherkes eşit ve aynı haklara sahip Türk vatandaşıkabul edildi. Böylece Avrupalıların azınlıkları bahaneederek iç işlerimize karışması engellendi.
Mustafa Kemal, yeni Türk Devleti’nin uluslararasıalanda tanınmasını sağlayan Lozan BarışAntlaşması için şunları söylemiştir:
“Yurtta barış, dünyada barış.”
“Bu antlaşma,Türk milletine karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmışve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmışbüyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzerigörülmemiş bir siyasi zafer eseridir!” “Lozan Konferansı düne ve bugüne ait, üç beş yıla aithesapların sonuca bağlanmasıyla uğraşmakta değildir. Belki, üç, dört yüzyıllık birikmiş vey o ğ u n l a ş m ı ş h e s a p l a r ı n g ö r ü l m e s i y l e u ğ r a ş m a k t a d ı r . ”
1
2
eşzamanlılıkLozan Barış Konferan-
sı’na İstanbul Hükûmeti’ninde çağrılması üzerine 1Kasım 1922’de saltanatkaldırıldı.
etkinlik
Yukarıdaki metne göre Lozan Barış Antlaşması’nın önemi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Yabancı bir tarihçinin gözünden Lozan Barış Antlaşması“
’
..”
Lozan Barış Antlaşması’nın Türkiye için baş önemi, bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin içine aldığı hemenbütün topraklarda tam ve bütün Türk egemenliğini yeniden kurmasıydı. Aynı zamanda, uzun süreden beri biraşağılık ve kölelik sembolü olarak görülen kapitülasyonlar kaldırıldı. Böylece Türkiye, I. Dünya Savaşı nınyenilmiş devletleri arasında tek olarak, kendi perişanlığından ayağa kalkmayı başardı ve galipler tarafındankendisine dikte edilen barışı reddederek kendi şartlarının kabulünü sağladı Çünkü Lozan Antlaşması aslında,Türk Millî Misakı’nda ifade edilmiş isteklerin uluslararasında tanınmasıdır
Bernard Lewis, Modern Türkiye nin Doğuşu, s. 254 (Düzenlenmiştir.)’
1. Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C III, s. 1362. Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, s. 51
206
bilgi notu
Lozan’a Göre AzınlıklarLozan antlaşmasında 38 - 45. maddelerde
azınlıklarla ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Budüzenlemelerin bazıları şu şekildedir:
“Türk hükümeti Türkiye’de oturan herkesin,doğum, milliyet, dil, soy ya da din ayrımıyapmaksızın, hayatlarını ve özgürlüklerinikorumayı tam ve eksiksiz olarak sağlamayıyükümlenir.”(Md. 38)
“Herhangi bir Türk yurtdaşının gerek özel ya daticaret ilişkilerinde, gerek din, basın ya da her türlüyayın konusunda ve gerek toplantılarda herhangibir dili serbestçe kullanmasına karşı hiçbir sınırkonulmayacaktır.(Md 39/4)
“Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türkuyrukları (...) özellikle, giderlerini kendileri ödemeküzere her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ve sosyalkurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretimve eğitim kurumları kurmak, yönetmek vedenetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçekullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapmakkonularında eşit hakka sahip olacaklardır."(Md. 40)
www.ttk.org.tr
sözüyle Lozan Barış Antlaşması’nı yüzyıllardır birikmiş problemlerin çözüme kavuşturulma çabasıolarak görmektedir.
Bu dönemde Türkiye Lozan Barış Antlaşması ile çözüme kavuşturulamamış sorunlarınhalledilmesine yönelik politika izlemiştir. Ayrıca komşu devletlerle iyi ilişkiler kurmak, çıkan problemleribarışçı yollarla çözmek ve diğer devletlerle olan ilişkileri geliştirmek hedeflenmiştir.
Türkiye bu dönemde nüfus mübadelesi, yabancı okullar, borçlar ve Musul sorunu gibi meseleleringiderilmesine yönelik politika izlemiştir.
Kurtuluş Savaşı’nda en önemli mücadele Yunanlılara karşı yapılmıştı. Lozan Barış AntlaşmasıTürkiye ile Yunanistan arasındaki savaşı sonlandırıp barışı sağlamasına rağmen iki devlet arasındaçözülmeyi bekleyen bazı sorunlar bulunuyordu. Bunların başında nüfus mübadelesi gelmekteydi.
Antlaşmanın uygulanmasında Türkiye ile Yunanistan arasında Lozan Barış Antlaşması’ndakiyerleşik (etabli) deyiminin farklı şekillerde yorumlanmasından dolayı anlaşmazlık çıktı.
İstanbul’da daha çok Rum bırakmak isteyen Yunan Hükûmeti Mondros Ateşkes Anlaşması’nınimzalanmasından önce İstanbul’da bulunan her Rum’un yerleşik sayılmasını istiyordu. Yunanistan,bununla Türkiye’nin iç işlerine müdahale etmeyi ve göç edecek Rumları yerleştirme sıkıntısındankurtulmayı amaçlamaktaydı. Türk Hükûmeti İstanbul’da yerleşmenin kanunlarla belirlendiğini, İstanbuliçin yerleşik deyiminin burada sürekli oturanlar için geçerli olacağını, 30 Ekim 1918’den önce geçiciolarak gelenlerin bu kapsam içinde olmayacağını ileri sürerek Yunanistan’a karşı çıktı.
Anlaşma sağlanamayınca Milletler Cemiyetine başvuruldu. Milletler Cemiyeti, Milletlerarası AdaletDivanı’nın görüşünü istedi. Ancak Divan’ın yaptığı yorum da anlaşmazlığı gideremedi. YunanHükûmeti, Batı Trakya’daki Türklerin mallarına el koyunca Türk Hükûmeti de İstanbul’daki Rumlarınmallarına el koydu.
İlişkilerin zaman zaman gerilmesine rağmen her iki taraf da silahlı çatışmadan kaçındı. İtalya’nınDoğu Akdeniz’de yayılma girişimleri iki ülkenin birbirine yakınlaşmasına neden oldu. Sorun 1926’dayapılan mübadele antlaşmasıyla giderilmeye çalışıldıysa da 10 Haziran 1930’daAnkara’da imzalananNüfus Mübadelesi Antlaşması ile çözüme kavuşturulmuştur. Bu antlaşmaya göre yerleşme tarihlerinebakılmaksızın İstanbul Rumları ile Batı Trakya Türklerinin hepsi yerleşik sayılmış, böylece sorunçözülmüştür.
Mübadele sorununun çözülmesi iki devlet arasındaki ilişkilerde yeni bir dönem başlattı. Ekim1930’da Yunan Başbakanı Venizelos’un Türkiye’yi ziyaretine daha sonra Başbakan İsmet İnönü’nünAtina ziyaretiyle karşılık vermesi iki ülke ilişkilerinin düzelmesini sağladı. Bu yakınlaşma 1934’teBalkanAntantı’nın oluşmasında etkili olmuştur.
C. 1923 - 1932 DÖNEMİ TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI
1. Türk - Yunan İlişkileri ve Nüfus Mübadelesi
Mübadele sırasında Yunanistan’a gönderilmeyibekleyen Rumlar vapur iskelesinde
bilgi notu
30 Ocak 1923 tarihli “Türk veYunan Nüfus Mübadelesine İlişkinSözleşme ve Protokol”e göre:
Madde 2:
a.b.
Birinci maddede öngörü-len mübadele:
İstanbul’da oturan Rumları,Batı Trakya’da oturan Müslüman-
ları kapsamayacaktır.1912 kanunuyla sınırlandırıldığı
biçimde, İstanbul Belediyesi sınırlarıiçinde, 30 Ekim 1918’den önceyerleşmiş (etabli) bulunan bütün Rumlar,İstanbul’da oturan Rumlar olaraksayılacaklardır. 1913 tarihli BükreşAntlaşması’nın belirlediği sınır çizgisinindoğusundaki bölgeye yerleşmiş bulunanMüslümanlar, Batı Trakya’da oturanMüslümanlar olarak sayılacaklardır.
Mehmet Gönlübol, Cem Sar, Atatürk veTürkiye’nin Dış Politikası (1919 - 1938), s. 59
(Günümüz Türkçesine çevrilmiştir.)
207
2. Türk - Fransız İlişkileri, Suriye Sınırı, Yabancı Okullar ve Borçlar Sorunu
20 Ekim 1921’de Fransa ile Türkiye arasında Türkiye - Suriye sınırının tespitini de ilgilendirenAnkara Antlaşması imzalanmıştı. Sınır tespit komisyonunun kurulması ancak Eylül 1925’te mümkünolurken sınırın çizilmesinde de anlaşmazlıklar çıktı. 30 Mayıs 1926’da, Fransa ile Dostluk ve İyiKomşuluk Sözleşmesi imzalandı. Buna göre taraflar aralarındaki anlaşmazlıkları barışçı yollarlaçözümleyecekler ve birine yöneltilen silahlı saldırıda diğeri tarafsız kalacaktı. Hatay hariç Türkiye -Suriye sınırı 1930’da belirlendi.
Lozan Barış Antlaşması’ndan sonra Türk Hükûmeti’ni uğraştıran sorunlardan biri de yabancıokulların durumudur. Türkiye’de yabancı okulların uyacakları esaslar Lozan’da karara bağlanmıştı.Buna göre bu okullar, Türk kanunlarına ve Türk okullarının uydukları hükümlere uyacaklardı. TürkHükûmeti okullardaki eğitim - öğretim faaliyetlerini denetleyecekti. Anadolu’nun birçok yerinde ABD,Fransa, İngiltere, Almanya ve Avusturya okulları bulunmaktaydı. Bu devletler arasında yabancıokulların haklarını Fransa savunmuştur.
Türk Hükûmeti; 26 Eylül 1925’te bir genelge hazırlayarakyabancı okullarda Türk dili, tarih ve coğrafya gibi derslerin Türkçeolarak Türk öğretmenleri tarafından okutulması ve Türkmüfettişlerce denetlenmesi esasını kabul etti. Yabancı okullar bugenelgeye uymak istemediler. Fransa ve papalığın soruna dâhilolması üzerine Türkiye, sadece bu okulları kendisine muhatapolarak aldığını belirtti. Genelgeye uymak istemeyen bazı okullarkapandı. Geri kalanlar da kapanmamak için kuralları kabul ettilerve böylece sorun çözüldü. Ancak bu olay Türk - Fransız ilişkileriyanında ABD ve diğer Avrupa Devletleriyle olan ilişkileri deolumsuz etkiledi. Buna rağmen Türkiye, konuyu kendi iç sorunusayarak uygulamalarına devam etti.
Fransa ile Türkiye arasındaki esas sorun, Lozan BarışAntlaşması’ndan geriye kalan Osmanlı borçları meselesi idi.Borçlar meselesi daha şiddetli çekişmelere yol açmıştır. Bilindiğigibi Fransa, Osmanlı Devleti’nden en çok alacaklı olan devletti.Lozan’da bu sorun ele alınmış olmasına rağmen çoğunluğunuFransızların oluşturduğu alacaklılarla Türkiye arasında yapılanmüzakereler 1928’de sonuçlandı. Ödenecek borcun miktarı ve eşittaksitlerle ödemesi formüle bağlandı. Ancak 1929 DünyaEkonomik Krizi Türkiye’yi de güç duruma soktu ve ödemegüçlükleri ortaya çıktı. Türkiye, borç ödemeyi ertelemek istedi.Alacaklıların itirazı üzerine yapılan görüşmeler sonunda, 1933’teParis’te yeni bir antlaşma imzalandı ve borçlar sorunu da böylecehalledildi. Türkiye 1954’e kadar bütün borçlarını ödedi.
etkinlik
Lozan Barış Antlaşması’na göre yabancı ve gayrimüslim okullarınındurumu:
Madde 40: Gayrimüslim azınlıklara mensup Türk yurttaşları hukukbakımından ve fiilen öteki Türk yurttaşlarına uygulanan işlemlerin ve sağlanangüvencelerin tıpkısından yararlanacaklar. Özellikle, harcamaları kendilerinceyapılmak üzere, her türlü yardım, dinsel ya da sosyal kurumları, her türlü okul vebenzeri öğretim ve eğitim kurumları kurma, yönetme ve denetleme, buralardakendi dillerini özgürce kullanma ve dinsel ayinlerini serbestçe yapma bakımın-dan eşit bir hakka sahip bulunacaklardır.
Düstur, Üçüncü Tertip, Cilt 5: 11 Ağustos 1339 - 19 Teşrinevvel 1340, s. 38 (Günümüz Türkçesineçevrilmiştir.)
Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C III, s. 90
Mustafa Kemal’e göre:
“Türkiye’de bizim okullarımızın bile sahip olmadıkları ayrıcalıklara yabancıokulların sahip olmaları kabul edilemez.” (1924)
1897’de Osmanlı Sınırlarıİçinde Yabancıların Sahip
Oldukları Okul SayılarıAmerikan 131
Fransız 127
İngiliz 60
Alman 22
İtalyan 22
Avusturya 11
Rus 7
İran 4
TOPLAM 384Türk Eğitim Tarihi,
, s. 155 - 156(Düzenlenmiştir.)
Ed.: SebahattinArıbaş - Mehmet Koçer
bilgi notu
OSMANLI DIŞ BORÇLARI
I. Dünya Savaşı yıllarında (1914- 1918) Almanya’dan yaklaşık 180,5milyon lira, Avusturya - Macaristan’dan da 2,2 milyon lira borç alınmış-tır.Ancak Lozan BarışAntlaşması ilebu borçlar silinmiştir.
Lozan Barış Antlaşması ileOsmanlı Devleti’nin 161.603.833liralık dış borcundan Türkiye’ninpayına 105.559.623 lira düşmüştür.
Biltekin Özdemir, Osmanlı Devleti DışBorçları, s. 106, 108 - 109, 113
(Düzenlenmiştir.)
1914’te 153,7 Milyon Liralık OsmanlıDış Borcunun Alacaklı Devletlere
Göre Dağılımı (%)
Fransa 49
Almanya 20
Belçika 11
İngiltere 7
İtalya 1
Avusturya - Macaristan 1
Diğer 1
1.
2.
Lozan Barış Antlaşması ile yabancı okullara hangi haklar verilmiştir? Antlaşma yapılmasına rağmenyabancı okullar niçin buna uymak istememişlerdir?Mustafa Kemal’in sözü ve tabloyu dikkate alarak yabancı okullara niçin ayrıcalık verilmemiştir?Sebepleri neler olabilir?
208
Yine Türkiye’nin Adana - Mersin demir yolunu satın almak istemesi ve Türk bayrağı taşıyan“Bozkurt” adlı gemiyle Fransız bayrağı taşıyan “Lotus” adlı geminin Midilli açıklarındaAğustos 1926’daçarpışmasıyla ortaya çıkan hukuki sorunlar iki ülke arasında gerginliğe neden olmuştu. “Bozkurt -Lotus Davası” 1927’de Milletlerarası Daimî Adalet Divanında Türkiye lehine sonuçlanmış, demir yolusorunu da 1929’da yapılan bir antlaşmayla yine Türkiye lehine halledilmiştir.
Görüldüğü üzere Türkiye ile Fransa arasında çıkan sorunların perde arkasında kapitülasyonsistemi yatmaktaydı. Fransa’nın her şeye rağmen bu sistemi devam ettirmek istemesi ilişkileringelişmesine engel olmuştur. Türkiye ile Fransa arasındaki bu sorunlar çözüldükten sonra iki ülkearasında gelişme gösteren münasebet 1936 - 1939 yılları arasında ortaya çıkan Hatay sorununedeniyle tekrar gerilecektir.
Lozan BarışAntlaşması Türk - İngiliz ilişkilerinde yeni bir dönembaşlatmakla beraber, taraflar arasındaki ilişkilerin gelişmesinisağlayamamıştı. Hatta İngilizler, Ankara’nın başkent olmasınakarşı çıkmış ve büyükelçiliğini bir süre İstanbul’da tutmakonusunda ısrar ederek Türkiye’nin iç işlerine müdahaleci bir tutumizlemişti.Ancak Türk - İngiliz ilişkilerindeki en önemli mesele Musulsorunudur.
Musul, sahip olduğu zengin petrol kaynakları nedeniyle XIX.yüzyıl sonlarından itibaren Batılı devletlerin ilgisini çekmeye başlamıştı. Özellikle İngiltere, I. DünyaSavaşı sırasında İtilaf Devletlerinin diğer üyelerini Musul’un kendisine verilmesi konusunda iknaetmişti. Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı tarihte, Türk birliklerinin kontrolünde olan bölge,ateşkesin 7. maddesine dayanılarak 15 Kasım 1918’de İngilizler tarafından işgal edilmiş ve MillîMücadele sırasında ise düşman işgalinden kurtarılamamıştı. Misakımillî’ye göre 30 Ekim 1918’de fiilîişgal altında bulunmadığından Musul, Türk sınırları içerisindeydi.
Lozan Barış Konferansı’nda Türkiye - Irak sınır sorunu görüşülürken Türk heyeti, halkının büyükçoğunluğu Türk olan bölgenin Türkiye’ye bırakılması
gerektiğini savunmuş, Irak’ı mandası altındabulunduran İngiltere ise Musul’un Irak
sınırları içerisinde kalmasınıısrarla istemişti. Lozan’dahal ledi lemeyen konu,kon ferans sonras ınabırakılmıştı. Uyuşmazlığıgidermek amacıyla Mayıs1 9 2 4 ’ t e İ s t a n b u l ’ d aİngiltere ile başlatılangörüşmelerde İngiltere’ninI r a k l e h i n e H a k k â r iüzerinde de hak iddiaetmesi nedeniyle bir sonuça l ınamamışt ı . Bununüzerine sorun Lozan BarışAn t l aşmas ı ’ n ı n i l g i l imaddesi gereği MilletlerCemiyetine havale edilmiş,
3. Türk - İngiliz İlişkileri, Irak Sınırı ve Musul Sorunu
etkinlik
Yukarıdaki paragrafta anlatılanlara göre Mustafa Kemal, neye dayanarak Musul’un Türk toprağı olduğunusavunmaktadır? Niçin?
Mustafa Kemal’in 25Aralık 1922’de Le Journal Gazetesi’ne verdiği demeçten:“Musul ilinin millî sınırlarımız içindeki bölgelerden olduğunu defalarca duyurduk. Lozan’da bugün
karşımızda yer alanlar bunu çok iyi bilirler. Yurdumuzun sınırlarını belirlediğimiz zaman büyük sıkıntılarakatlandık. Çıkarlarımıza aykırı olmakla birlikte barışseverce davrandık.Artık millî topraklarımızdan en küçük birparçasını bizden koparmaya çalışmak çok haksız bir davranış olur. Bunu kesinlikle kabul edemeyiz. İngilizlerinbu gerçekleri tanımakta tereddüt etmelerine şaşırıyorum.”
www.atam.gov.tr
Atatürk, İstanbul’da İngiltere Kralı VIII. Edward ile (Eylül 1936)
bilgi notu
Misakımillî’ye göre:30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes
Anlaşması imzalandığı tarihte Türkve İslam çoğunluğunun bulunduğubölgeler hiçbir surette birbirindenayrılamaz, bir bütündür.
209
cemiyet, konuyu Eylül 1924’te incelemeye başlamıştı. Müzakerelerde Türk tarafı daha öncekigörüşünde ısrar ederek Musul’da bir halk oylaması yapılmasını istediyse de İngiltere bu talebi kabuletmemişti.
İngiltere, Musul konusunda anlaşma masasındaki uzlaşmaz tavrını sınır bölgesinde organize ettiğikışkırtma hareketleriyle desteklemeye çalışmıştır.AyrıcaAnadolu’da Şeyh Sait İsyanı’nı teşvik edereksorunu kendi lehine çevirmeyi amaçlamıştır. Milletler Cemiyetinde Musul sorunu görüşülürken Türk -İngiliz kuvvetleri arasında ufak çapta sınır çatışmaları meydanagelmiştir.
Milletler Cemiyetinin konuyu incelemek üzere bölgeye gönderdiğiTahkik Komisyonu’nun Eylül 1925’te cemiyet meclisine sunduğuraporunda Musul’un Irak’ta kalması yönünde görüş beyan etmesi, Türktemsilcileri ve halkı tarafından büyük bir tepkiyle karşılanmıştır. Türktarafının itirazlarına rağmen Milletler Cemiyeti, komisyon raporunauyarak bölgeyi 16 Aralık 1925 tarihli toplantısında Irak’a bırakma kararıalacaktır.
Türkiye, Misakımillî sınırları içinde olmasına rağmen cemiyet meclisinin verdiği bu karara uymakzorunda kalarak 5 Haziran 1926’da yapılan Ankara Antlaşması’yla Musul’u Irak’a bırakmıştır.Türkiye’nin Musul’dan vazgeçmesinin karşılığı olarak bölgedeki petrol gelirinin % 10’u 25 yıl süreyleTürkiye’ye verilmiştir.Ancak Türkiye 500.000 İngiliz sterlini karşılığı bu hakkından vazgeçmiştir.
Böylece Türkiye - Irak sınırı İngilizlerin istediği ve Milletler Cemiyetinin kararlaştırdığı şekilde çizile-rek Musul sorunu çözümlendi.Ancak Türkiye - İngiltere ilişkileri 1929’a kadar soğukluğunu korudu.
Rusya I. Dünya Savaşı’nda İtilaf Devletleri yanında savaşa katılmıştı. 1917’de çıkan ihtilalleRusya’da Çarlık rejimi yıkılırken Bolşevikler yönetime hâkim olup Sovyetler Birliği’ni kurdular. Yeniyönetim Brest - Litowsk Antlaşması’yla savaştan çekildi. Ancak Bolşevik yönetimini kendileri içintehlikeli gören İtilaf Devletleri, Çarlık taraftarlarının isyanlarını ve Ruslarla savaşan Polonya ile Baltıkdevletlerini destekleyerek Sovyetlere karşı saldırgan bir politika izlediler.
Sovyetlere karşı düşmanca davranan İtilaf Devletleri aynı zamanda Anadolu’yu işgalebaşlamışlardı. Böylece Sovyetler Birliği ve Türkiye’nin mücadele ettiği devletler aynı oluyordu. AyrıcaBoğazların ve Anadolu’nun İtilaf Devletlerince işgali yeni Sovyet devletinin geleceğini tehlikeyedüşürüyordu. Sovyet Hükûmeti’nin Türklerin dostluğuna, Türk Hükûmeti’nin de Sovyet silah yardımınaihtiyacı vardı. Bu durum her iki tarafın birbirine yakınlaşmasını sağladı. İki devlet arasında 1921’deMoskova Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile ilk defa Batılı bir devlet, yeni Türk Devleti’ni tanımışoluyordu. Millî Mücadele döneminde Sovyetler Türk Hükûmeti’ne silah ve para yardımında bulunarakİtilaf DevletlerininAnadolu’ya yerleşmesini engellemeye çalıştılar.
Sovyet Hükûmeti Lozan’da Boğazlar üzerinde mutlak Türk egemenliği tezini savunmuştu. Türk -Sovyet yakınlaşması Lozan Barışı sonrası dönemde de Batılı devletlerin Türkiye’ye karşı davranışlarıdoğrultusunda gelişmiştir. I. Dünya Savaşı’nın galiplerininAlmanya’yı saflarına alarak 1925’te LocarnoAntlaşması’nı imzalamalarını Sovyetler, kendisine karşı yapılmış hareket olarak görmüştü. AyrıcaMusul sorununda Milletler Cemiyetinin tutumu, Fransa ve İtalya’nın İngiltere’yi desteklemesi
Türkiye’nin uluslararası alanda yalnızkalmasına yol açmıştır. Bu olaylarTürkiye’yi Sovyetler Birliği’ne yaklaş-tırmış ve iki devlet arasında 1925’teParis’te bir “Tarafsızlık ve Saldır-mazlık Antlaşması” imzalanmıştır.
4. Türk - Sovyet İlişkileri
eşzamanlılıkMusul sorunu ile ilgili olarak
askerî harekâta hazırlanıldığısırada çıkan Şeyh Sait İsyanı(Şubat 1925) Türkiye’yi zordurumda bıraktı. İsyan nede-niyle Türkiye, Musul sorunu ilegerektiği kadar ilgilenemedi.
bilgi notu
Locarno AntlaşmasıI. Dünya Savaşı sonrasında Fran-
sa’nın Almanya’ya güvensizliği sonucu,Fransa, Almanya, İngiltere, İtalya,Belçika, Polonya ve Çekoslovakyaarasında 1 Aralık 1925’te imzalandı.Antlaşmaya göre Almanya batı sınırıiçin Fransa’ya güvence verirken anlaş-mazlıkların barış yoluyla çözümünükabul etti. Böylece Almanya yenidenuluslararası iş birliğine girmiş oldu.Mustafa Kemal, Büyük Taarruz’dan önce Konya civarında yapılan teftiş
gezisi sırasında Rus ve Azerbaycan büyükelçileri ile birlikte (Mart 1922)
210
Bu antlaşma, iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin gelişmesine sebep olmuştur. Yine iki ülke arasında1927’de Ankara’da “Ticaret ve Seyrisefain Antlaşması” imzalanarak ticari iş birliğinin geliştirilmesineçalışılmıştır.
1928’de saldırı savaşını yasaklayan Briand - Kellogg Paktı imzalanınca Türk ve Sovyet Hükûmet-leri de buna katılmışlardır.
1920’li yılların sonlarına doğru Türkiye’nin problemlerini hallederek uluslararası alanda daha aktifolması ve Batılı devletlerle iyi ilişkiler kurması Sovyetler Birliği’ni endişelendirdi. Türkiye bu endişeyigidermek için Sovyetler Birliği ile 1929’da 1925 antlaşmasını teyit eden ve iki yıl daha uzatan bir dostlukantlaşmasını imzaladı. Türkiye, 1930’a doğru İngiltere, Fransa ve Yunanistan’la sorunlarını halledereknormal ilişkiler içine girmiştir. Böylece Sovyetler Birliği artık Türkiye’nin iş birliğinde bulunduğu tekBatılı devlet olmaktan çıkacaktır.
Türkiye ile Sovyetler Birliği ilişkilerinin diğer bir yönünü ise şunlar oluşturmuştur. SovyetlerinTürkiye’de komünizmi yaymak istemesine rağmen yabancı ideolojilerden etkilenmemeyi ilke edinenTürkiye, başlangıçtan itibaren Sovyetlerle ilişkilerini komünizmden ayrı olarak düşünmüş ve buna göredavranmıştı. Osmanlı borçlarının tasfiyesi için Türkiye’nin Batılılarla yaptığı anlaşmalar, Sovyetlertarafından hoş karşılanmamıştır. Çarlık döneminin borçlarını tanımayan Sovyetler Birliği, emsal teşkiledeceği için, Türkiye’nin de kendileri gibi hareket etmesini istemiştir. Bu da bazı görüş ayrılıklarınıortaya çıkarmıştır. Buna rağmen Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki iyi ilişkiler 1936 MontröBoğazlar Sözleşmesi’ne kadar bozulmadan devam edecektir.
1932’ye gelindiğinde Türkiye komşularıyla problemlerini büyük ölçüde çözmüştü. Türkiye, sadecekendi sorunlarını çözen değil, bölgesel ve dünya barışına da katkıda bulunan, uluslararası örgütlereüye olan, aktif ve barışçı bir dış politika uygulayan bir ülke olmuştu.
Ancak bu dönemde dış politikasını belirleyen yeni faktörler de gündeme gelmiştir. 1929 EkonomikKrizi devletler arasında birtakım gruplaşmalara ve gruplar arası ilişkilerin sertleşmesine nedenolmuştur.
I. Dünya Savaşı’nın galip devletleri (İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği), yapılan antlaşmalarlasağlanan durumun korunmasına çalışarak “statükocu grub”u oluşturmuşlardı. Buna karşılık I. DünyaSavaşı’nın galip devletlerinden olmasına rağmen umduğunu bulamayan İtalya, Japonya ve savaştanağır yenilgiyle ayrılan Almanya, kaybettiklerini tekrar alma çabasına girerek “değişikliği savunangrub”u oluşturmuşlardı.
Bu olaylar karşısında Türkiye’nin yerini alma zorunluluğu vardı, millî dış politikasını bu gelişmeleregöre düzenlemeliydi. Dünyada yeni bloklaşmaların yaşandığı bu dönemde Türkiye, Millî Mücadele’deve sonrasında elde ettiği kazanımlar ile uluslararası alanda kazandığı saygınlığı korumaya ve yaşananbunalımları barışçı yollarla çözmeye yönelik bir dış politika izlemiştir.
Milletler Cemiyeti, I. Dünya Savaşı sonrasında uluslararası barışın korunması ve iş birliğininsağlanması için galip devletler tarafından kurulmuştu (1920). Bir müddet sonra büyük devletlerinçıkarlarını koruyan bir yapılanma içine girmişti.
Türkiye, Milletler Cemiyetinin Musul sorunundaki taraflı tutumu yüzünden cemiyete giriş için acele
Ç. 1932 - 1939 DÖNEMİ TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI
1. Türkiye’nin Milletler Cemiyetine Girmesi
bilgi notuBriand - Kellogg Paktı
Locarno Antlaşması’na rağmen,Almanya’dan çekinen Fransa, ABDile karşılıklı ilişkilerinde savaşabaşvurulmaması ilkesine dayalı birbarış paktı yapmayı istedi. Bunureddeden ABD, bütün büyükdevletlerin, muhtemel bir savaşılanetleme paktı imzalamalarınıönerdi. Öneri Almanya, İngiltere,İtalya, Japonya, Belçika, Polonya,Fransa, Çekoslovakya tarafındankabul edildi ve antlaşma imzalandı(1928). Bu paktla ülkelerin toprak-larına yapılacak saldırılara karşıyapacakları savunma savaşı dışında-ki savaşlar kanun dışı sayıldı.
Atatürk, Cumhuriyet Bayramı geçit töreninden sonraSovyet Mareşali Voroşilof ile (29 Ekim 1933)
211
etmemişti. Ancak 1930’dan sonra Türkiye’nin uluslararası politikada ağırlığını hissettirmesi, barışçı birpolitika izlemesi, Batılı devletlerle sorunlarını halletmesi Milletler Cemiyetine üyelik için davetedilmesini sağlamıştır. Cemiyet 6 Temmuz 1932 tarihli genel kurulunda İspanya temsilcisinin teklifi ileTürkiye’yi davete karar verdi. TBMM, 9 Temmuzda daveti kabul etmiş, 18 Temmuz 1932’de alınangenel kurul kararıyla Milletler Cemiyetine üye olmuştur.
Türkiye Milletler Cemiyetine üyelikle dünya barışına katkıda bulunmayı ve güçlü devletler arasınagirerek dış politikada karşılaştığı sorunları çözmek için diplomatik destek sağlamayı hedeflemiştir.
1933’ten sonra Avrupa’da barışı tehdit eden huzursuzluklar ortaya çıktı. Devletlerin silahlarınıazaltmak amacıyla yapılan konferanslar olumlu sonuç vermeyince silahlanma yarışı başladı. Özellikleİtalya’nın Balkanlar ve Doğu Akdeniz’de, Almanya’nın Doğu Avrupa’da izledikleri yayılma politikalarıdünya barışını tehdit edecek noktaya ulaştı.
Türkiye, Balkan Devletleri ile uzun süreden beri kesilmiş olan ilişkileri yeniden canlandırmak için ikilidostluk antlaşmaları yapmıştı. Bunlar: 1923’te Arnavutluk, 1925’te Bulgaristan ve Yugoslavya ileimzalanan barış ve dostluk antlaşmaları idi. 1930’da Türk - Yunan yakınlaşması diğer Balkan Devletleriarasında olumlu etki yaptı. Yapılan görüşmeler sonucu 9 Şubat 1934’te Balkan Antantı Türkiye,Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında imzalandı. Balkan Antantı’yla ilgili devletler sınırlarınıkarşılıklı olarak garanti ettikleri gibi birbirlerine danışmadan herhangi bir Balkan Devletiyle siyasiantlaşma yapmamayı taahhüt etmişlerdir.
Türkiye, Balkan Antantı’yla II. Dünya Savaşı öncesinde batı sınırlarını güvence altına almıştır. Buantanta İtalya’nın etkisinde kalanArnavutluk ile Balkanlara yayılmak isteyen Bulgaristan katılmamıştır.II. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla bu pakt geçerliliğini yitirmiştir.
2. BalkanAntantı
3. Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesi
1921 1922 1923 1924 1925 1926 1927 1928 1929
16 Mart 1921
20 Ekim 1921
Türkiye -SSCB Moskova Antlaşması
Türkiye -Fransa Ankara Antlaşması
24 Ekim 1929 DünyaEkonomik Krizi17 Aralık 1929 Türkiye -SSCB Dostluk Antlaşması
11 Mart 1927 Türkiye -SSCB Ticaret veSeyrisefain Antlaşması
Şubat
17 Aralık 1925
1925 Şeyh Sait İsyanı
Türkiye - SSCB Ta-rafsızlık ve Saldırmazlık Antlaşması
1 Aralık 1925 Locarno Antlaşması 27 Ağustos 1928 Briand - KelloggPaktı (Türkiye, 8 Temmuz 1929’dakatıldı.)
30 May
5 Haziran 1926
ıs 1926
1 Aralık 1926
Türkiye - Fransa Dostluk ve İyi KomşulukAntlaşması
İngiltere Ankara şmasıTürkiye - Yunanistan Mübadele Antlaşması
Türkiye - Antla
24 Temmuz 1923 LozanBar Antlaış şması
Cumhuriyetilan edildi.29 Ekim 1923
etkinlik
Lozan BarışAntlaşması ndaki Boğazların Tabi Olacağı Usule Dair Mukavele ye göre (24.07.1923):Madde 1 - 2:
a. Ticaret Gemileri
b. Savaş Gemileri:
Madde 3 - 9:
Madde 10 - 16:
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne göre (20 Temmuz 1936):Madde 2 - 5 (Ticaret Gemileri):
Madde 11, 13 (Savaş Gemileri):
’ “ ”
:
Boğazlardan savaş ve barış zamanlarında havadan ve denizden serbest geçiş esası kabuledilmekle birlikte savaş ve ticaret gemileri için ayrı rejimler uygulanması kararlaştırılmıştır
Barışta sancağı ve yükü ne olursa olsun boğazlardan serbest olarak geçeceklerdir.Savaşta ve Türkiye tarafsız olduğu takdirde, barış zamanındaki rejim uygulanacaktır. Savaşta ve Türkiyesavaşa girdiği takdirde tarafsız gemi ve uçaklar düşmana gerekli savaş malzemesi, düşman askeri, düşmanayardımcı kuvvet taşımamak şartıyla geçişte serbesttirler. Türkiye bu gemileri kontrol hakkına sahiptir.
Barışta sancağı ne olursa olsun bütün savaş gemileri, Karadeniz’e kıyısı olandevletlerden deniz kuvvetleri en fazla olanın donanmasından fazla olmamak şartıyla Boğazlardan geçebilirler.Savaşta ve Türkiye tarafsız olduğu takdirde barış zamanındaki rejim uygulanacaktır. Savaşta ve Türkiye savaşagirdiği takdirde tarafsız gemiler barış zamanındaki muameleye tabi olacaklardır.
Boğazlardan geçiş serbestliğini sağlamak üzere Çanakkale ve Karadeniz Boğazlarınınsahilden itibaren 15 20 kilometrelik bir kısmı gayri askerî hâle getirilecektir
Boğazlardan geçecek yabancı gemilere nezaret etmek üzere, bir Türk temsilcisininbaşkanlığında, antlaşmaya imza atan devletlerin temsilcilerinden oluşan bir Boğazlar Komisyonu kurulacaktır.Bu komisyon görevini Milletler Cemiyetinin himayesinde yapacak ve her yıl Cemiyete bir rapor verecektir.
Barış zamanında ticaret gemileri Boğazlardan serbestçe geçebilecekler-dir. Savaş zamanında Türkiye tarafsız ise, ticaret gemilerine barış zamanı şartları içinde serbest geçiş hakkıtanınacaktır. Türkiye savaşta ise, Türkiye ile savaşmayan bir ülkenin gemileri, düşmana hiçbir suretle yardımetmemek şartıyla, Boğazlar’dan serbestçe geçebileceklerdir.
Savaş gemilerinin Boğazlardan geçmesi için, Türk hükûmetine diplomatikbir ön-bildirimde bulunulması gerekecektir.
.
- .
212
Lozan Barış Antlaşması’nda tespit edilen Boğazlar statüsünün yabancı gemilerin geçişiyle ilgilihükümleri Misakımillî esaslarına uygun olmakla birlikte, Boğazların her iki yakasında 20 km’likaskerden arındırılmış bölge oluşturulmuştu. Boğazları başkanı Türk olan bir uluslararası komisyondenetlemekteydi. Bu bölgenin güvenliği Milletler Cemiyetinin teminatı altındaydı. Görüldüğü gibiTürkiye’nin Boğazlar üzerinde tam bir hâkimiyeti ve kontrol hakkı yoktu. Ancak 1930’lu yıllarda ortayaçıkan çeşitli olaylar cemiyetin güvencesinin pek etkili olmadığını göstermişti. İtalya, Habeşistan’ı işgaletmiş, Almanya Ren Bölgesi’ni silahlandırmış, Avusturya ise zorunlu askerliği yeniden başlatmıştı.Milletler Cemiyeti bu gelişmeler karşısında bir şey yapamamıştı. 1933’te Türkiye, Boğazların durumu-nun değişen dünya şartları altında yeniden görüşülmesini istedi. Ancak bu istek 1936’ya kadar büyükdevletlerce olumlu karşılanmadı. Almanya’da Hitler’in iktidara gelmesi ve dünya dengelerinin değiş-mesi üzerine Türkiye, Nisan 1936’da Lozan BarışAntlaşması’na taraf olan devletlere birer nota gönde-rerek Boğazlar Sözleşmesi’nin değiştirilmesini istedi. Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki tabii hakkınıkuvvet yoluyla değil de hukuka başvurarak almak istemesi diğer devletlerce anlayışla karşılandı.
Boğazların durumunu görüşecek olan konferans, İsviçre’nin Montrö şehrinde toplandı. 20 Temmuz1936’da Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Sözleşmeye göre: Boğazlar Komisyonu’nun bütüngörev ve yetkileri Türk Devleti’ne bırakıldı. Türkiye, Boğazlar bölgesini silahlandırarak askerî kuvvetbulundurabilecekti. Ticaret gemilerinin geçişi serbest olacaktı. Yabancı savaş gemilerinin geçişinebazı sınırlamalar getirildi. Türkiye savaşa girerse veya savaş tehlikesi ile karşı karşıya kalırsaBoğazları istediği gibi açıp kapayabilecekti.
Sözleşme 20 yıl süreli idi. Ancak taraflardan hiçbiri sözleşmenin feshedilmesi için taleptebulunmadığından günümüzde hâlâ yürürlüktedir. Bu sözleşmeyle Türkiye, diğer devletleri de yakındanilgilendiren uluslararası bir sözleşmeyi dönemin şartlarından çok iyi yararlanarak lehine değiştirmiş,Boğazlar üzerinde hâkimiyetini yeniden kurmuştur. Aynı zamanda güvenliği açısından önemli birsorunu barışçı yollarla çözüme kavuşturmuştur.
Türkiye Balkan Antantı’nın imzalanmasıylabatıdan gelebilecek tehlikelere karşı batı sınırınıgüvence altına almıştı. İtalya’nın Doğu Akdeniz veOrta Doğu’ya yönelme pol i t ikası yanındaHabeşistan’a saldırması doğu sınırlarının da güvencealtına alınmasını gerekli kıldı. İtalya’nın politikalarıTürkiye gibi Orta Doğu ülkelerini de endişelendirdi.
Orta Doğu’nun güvenliğini sağlama çalışmaları1935’te Türkiye, İran ve Irak’ın girişimleriyleCenevre’de başladı. Afganistan’ın da katılımıylaTürkiye, İran ve Irak arasında Tahran’da 8 Temmuz
4. Sadabat Paktı
1930 1932 1933 1934 1935 1936 1937 1938 1939
18 Temmuz 1932 TürkiyeMilletler Cemiyetine üyeoldu.
10 Haziran 1930 Türkiye -Yunanistan Nüfus Mübade-lesi Antlaşması
1935
Ekim 1935
Almanya tekrarsilahlanmaya başladı.
İtalyaHabeşistan’ı işgale başladı.
8 Temmuz 1937 Sadabat PaktıAğustos 1937 Japonya Pekin’iişgal etti. Çin - Japon savaşıbaşladı.
30 Haziran 1939 HatayTürkiye’ye kat .ıldı1 Eylül 1939 II. Dünya Savaşıbaşladı.
Mart 1938 Almanya Avusturya’yı ilhaketti.2 Eylül 1938 Hatay Cumhuriyeti kuruldu.10 Kasım 1938 Atatürk vefat etti.
20 Temmuz 1936 MontröBoğazlar Sözleşmesi
Fransa Suriye veLübnan’a bağımsızlık verdi.1936
9 Şubat 1934 BalkanAntantı
Yukarıdaki metne göre Türkiye’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile hangi kazanımları elde ettiğini tespitediniz.
Madde 19:
Madde 20:
Madde 21:
Savaş zamanında, Türkiye tarafsız ise, savaş gemileri, Boğazlarda tam bir geçiş özgürlüğündenyararlanacaklardır. Bununla birlikte, savaşan herhangi bir devletin savaş gemilerinin (Milletler Cemiyetininkararı doğrultusunda) Boğazlardan geçmesi yasak olacaktır.
Savaş zamanında, Türkiye savaşan ise, savaş gemilerinin geçişi konusunda Türk hükûmetitümüyle dilediği gibi davranabilecektir.
Türkiye kendini savaş tehlikesiyle karşı karşıya sayarsa, Türkiye’nin, sözleşmenin 20. maddesihükümlerini uygulamaya hakkı olacaktır.
Düstur, Üçüncü Tertip, Cilt 5: 11 Ağustos 1339 - 19 Teşrinevvel 1340, s. 131 - 153, ua.mfa.gov.tr, Mehmet Gönlübol, Cem Sar, Atatürkve Türkiye’nin Dış Politikası (1919 - 1938), s. 47 - 48, 129 - 130 (Kısaltılarak günümüz Türkçesine çevrilmiştir.)
Atatürk,ran ah R za Pehlevi
Türkiye’yi ziyaret edenİ Ş ı ı ile (Haziran 1934)
213
1937’de Sadabat Paktı imzalandı. Karşılıklı saygı esasına dayanan pakta göre: Pakta katılan devletlerbirbirinin iç işlerine karışmayacaklar, sınır ihlallerinde bulunmayacaklar, birbirlerine saldırmayacaklar,ortak çıkarları ilgilendiren konularda birbirlerine danışacaklar ve Milletler Cemiyetinin kararlarınauyacaklardı.
Sadabat Paktı ile Orta Doğu’da bir barış ortamı oluşturulurken Türkiye de doğu sınırlarını güvencealtına almıştır. Beş yıl süreli olan Sadabat Paktı, II. Dünya Savaşı’ndan sonra önemini kaybetmiş,1980’de İran - Irak Savaşı’nın başlamasıyla tamamen geçerliliğini yitirmiştir.
Mondros Ateşkesi’nden sonra İskenderun Sancağı (Hatay) Fransızlar tarafından işgal edilmişti.Türkiye ile Fransa arasında 20 Ekim 1921’de yapılan Ankara Antlaşması’yla Hatay, Fransayönetiminde Suriye sınırları içinde kalmıştı. Ancak burası özel bir yönetime sahip olacak, Türk parasıresmî para olarak kullanılacaktı. Türklere millî kültürün korunmasında her türlü kolaylık sağlanacaktı.Bu doğrultuda 1922’de Hatay’da bölgesel idare kuruldu.
15 Mart 1923’te Adana’da yaptığı konuşmadadiyen Mustafa Kemal, Hatay’ın Türkiye için önemli bir millî mesele olduğunu belirtmişti.
II. Dünya Savaşı’nın çıkma ihtimali üzerine Fransa 1936’da Suriye ve Lübnan’a bağımsızlık verdi.Bu arada Hatay’ı Suriye’ye bıraktı. Bu olay üzerine Mustafa Kemal Atatürk, Meclis’te yaptığıkonuşmada şunları söylemiştir:
Hatay’ın Suriye’ye verilmesini kabul etmeyen Türkiye, 9 Ekim 1936’da Fransa’ya verdiği bir notaylaSuriye ve Lübnan’a yapıldığı gibi İskenderun Sancağı’na da bağımsızlık verilmesini talep etti.Fransa’nın olumsuz cevabı üzerine sorun Milletler Cemiyetine havale edildi. Milletler Cemiyeti isealdığı kararla, İskenderun’un iç işlerinde bağımsız, dış işlerinde Suriye’ye bağlı olmasını kabul etti.İskenderun Sancağı’nın toprak bütünlüğü, Türkiye ve Fransa’nın garantisi altında olacaktı. 1937’deTürkiye ile Fransa arasında Hatay’ın yeni statüsünü belirleyen antlaşma imzalandı.Ancak bu antlaşmada uyuşmazlığı sona erdiremedi.
Almanya’nın Avusturya’yı ilhakından sonra, Avrupa’da güçler dengesi bozuldu. Avrupa’daki bugelişmeler Türkiye ile ilişkileri geliştirmek isteyen Fransa’nın, Hatay konusundaki tutumunuyumuşatmasına neden oldu. Fransa çeşitli sebeplerle geciktirdiği Hatay seçimlerine izin verdi. Yapılanseçimler sonrasında kurulan Hatay Meclisi, bağımsızlık ilan ederek Hatay Cumhuriyeti’ni kurdu (2Eylül 1938). Bu durumu Fransa kabul etti. Hatay Cumhuriyeti ile Türkiye arasında yakın ilişkilergeliştirildi.
Bağımsızlıkla yetinmeyen Hataylılar Türkiye’ye katılmak istiyorlardı. Avrupa’daki gergin durumFransa’nın bu isteği kabul etmesini sağladı. 23 Haziran 1939’da Fransa ile Türkiye arasındaki birantlaşmayla Hatay’ın Türkiye’ye katılması kabul edildi. Hatay Meclisinin aldığı kararla Hatay 30Haziran 1939’da Türkiye’ye katıldı.
Hatay’ın bağımsızlığı ve Türkiye’ye katılması için büyük çaba sarf eden Atatürk, hayatının sonaylarında sağlığını bile hiçe sayarak tüm çabasını bu sorunun çözümüne ayırmıştır. Bu doğrultudahasta yatağından kalkıp 20 Mayıs 1938’de Mersin’e giderek Hatay’la ilgili çalışmalar hakkında bilgialmış, Hatay sorunu çözülene kadar Mersin’de kalacağını belirtmiştir. 24 Mayıs 1938’de Adana’yageçerek askerî birliklerin geçit törenini izleyip yabancı elçiliklere Hatay konusundaki kararlığınıgöstererek mesaj vermek istemiştir. Ancak rahatsızlığının artmasıyla Ankara’ya dönmüştür. Onun buçabaları sayesinde Hatay sorunu Misakımillî kararları doğrultusunda Türkiye’nin lehine çözümlenirkenbugünkü Türkiye - Suriye sınırı da kesin olarak çizilmiştir.
5. Hatay Sorunu ve Hatay’ınAnavatana Katılması
“Kırk asırlık Türk yurdu, düşman elinde esirkalamaz!”
“Bu sırada, milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyükbir sorun, hakiki sahibi öz Türk olan İskenderun, Antakya ve havalisinin mukadderatıdır. Bununüzerinde ciddiyet ve katiyetle durmaya mecburuz. Daima kendisi ile dostluğa çok önemverdiğimiz Fransa ile aramızda tek ve büyük sorun budur. Bu işin doğrusunu bilenler ve hakkısevenler, alakamızın şiddetini ve samimiyetini iyi anlarlar ve doğal görürler.”
1
2
etkinlik
Atatürk’ün Hatay sorunundaki kararlı tutumu onun dış politika esaslarından hangilerine örnekgösterilebilir?
Atatürk ve Hatay“Bu, benim şahsi sorunumdur. Durumu Fransa büyükelçisine daha başlangıçta açıkça ifade ettim. Dünyanın
bu durumunda böyle bir sorunun, Türkiye ile Fransa arasında silahlı bir anlaşmazlığa sürüklenmesi kesinliklemümkün değildir. Fakat ben, bunu da hesaba kattım ve kararımı vermiş bulunuyorum. Şayet ufukta, bu yoldabinde bir ihtimal belirirse Türkiye Cumhurbaşkanlığı’ndan ve hatta Büyük Millet Meclisi üyeliğinden çekileceğimve bir fert olarak bana katılacak birkaç arkadaşla beraber Hatay’a gireceğim. Oradakilerle el ele veripmücadeleye devam edeceğim.” (1937)
Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, s. 378
1. Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, s. 3772. Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C I, s. 410
Utkan Kocatürk,
214
PROJE GÖREVİ
Sevgili Öğrenciler,
Bu çalışmayı başarıyla tamamlayabilmeniziçin aşağıdaki adımları izlemelisiniz.
Çalışmanın Değerlendirilmesi
Yanda Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını konu alanbir gazete örneği verilmiştir. Sizler de AtatürkDönemi Türk Dış Politikası ünitesinde yer alankonulardan birini seçerek benzer bir gazete veyadergi çalışması yapınız.
1. Çalışma sürenizi iyi kullanmak için çalışmatakvimi ve planı hazırlayınız.
2. Halk ve üniversite kütüphanesi, İnternet vb.yerlerde konu ile ilgili araştırma yapabilirsiniz.
3. Elde ettiğiniz bilgileri sınıflandırarak benzerlikve farklılıkları tespit ediniz.
4. Çalışmanızı bitirdikten sonra projenizi sınıftaveya okulda sergileyiniz.
5. Çalışma süreniz bir aydır
Çalışma içerik, özgünlük, araştırma süreci,materyal kullanımı sunu becerisi zaman
kullanımı açısından değerlendirilecektir.
.
görsel , ,
İçerik Düzeyi SınıfDüzeyi
BeklenenPerformans
PuanlamaYöntemi
T.C İNKILAPTARİHİ VEATATÜRKÇÜLÜKÜnite Adı:
Kazanım:
.
AtatürkDönemi Türk DışPolitikası
LozanBarış Antlaşmasısonrası dış politikagelişmelerinikavrar.
Ortaöğretim11. Sınıf
�
�
�
�
AraştırmaYapma
EleştirelDüşünme
SunumBecerisi
YazılıAnlatım
DereceliPuanlamaAnahtarı(Rubric)
“Kırk asırlık Türk yurdu, düşman elinde esir kalamaz!”HATAYBilmemne Gazetesi’nin Ekidir.
HATAY BAĞIMSIZLIĞINIKAZANDI
MİLLÎ MÜCADELE’NİNİLK KURŞUNU
2 Eylül 1938 günü Hatay Devleti kurularak hükûmetoluşturuldu.
Hatay Devleti Millet Meclisi 2 Eylül 1938 günü GündüzSineması’nda toplandı. Meclis Başkanlığına AbdulganiTürkmen, Devlet Reisliğine Tayfur Sökmen seçildi.Devletin adı “Hatay” olarak kabul edildi. 5 Eylül 1938günü Devlet Reisi Tayfur Sökmen Dr. AbdurrahmanMelek’i başvekil olarak görevlendirdi. Dr. AbdurrahmanMelek kabineyi kurdu.Hükûmet, Meclisin 6 Eylül 1938 günkü oturumunda
11 Aralık 1918 günü 400 Ermeni’den oluşan birFransız taburu Dörtyol’u işgal etti. I. DünyaSavaşı sırasında başka bölgelere göçettirilen Ermenilerden geri dönenler aynıtarihlerde Dörtyol çevresindetoplanarak bu civardakiErmeni nüfusu 10.000’iaşmış, bu arada Ermeniçeteleri ortaya çıkmıştı.İşgalden kısa süre sonraF r a n s ı z t a b u r u n d a k i
Devamı sayfa 2’de
Devamı sayfa 2’de
Hatay Devleti Meclis Binası
Ah! Atatürk yaşasaydı da bugünü görseydi...
Devamı sayfa 2’de
HATAY TÜRKİYE’YEBAĞLANDI
Hatay Millet Meclisi başkanlığı Meclisi olağanüstütoplantıya çağırdı. 29 Haziran 1939 günü saat 16.00’datoplanan Mecliste “Türk camiasının ayrılmaz bir parçasıolan Hatay’ın anavatana kavuştuğunu bir kararla tespitini”isteyen 39 imzalı önerge üzerinde konuşmalar yapıldı.Sonuçta, önerge ve Abdulgani Türkmen’in “Hatay MilletMeclisinin varlığına son verilmesine” ilişkin teklifi oybir-liği ve alkışlarla kabul edildi.
5 Temmuz 1938’de Hatay’a giren Türk askerisevgi gösterileriyle karşılandı.
S3
Yamhad KrallığıHititler
Perslerİskender İmp.
Selevkos D. Roma İmp. BizansSasani
Müslümanlar Bizans
Selçuklular
Haçlılar MemluklarOsmanlılar
Milattan Önce
Milattan Sonra
18001600
6. yy 323 64 0395 638 969 1084 1268 1516
Asurlular
www.hatay.gov.tr’deny a r a r l a n ı l m ı ş t ı r .
Dereceli Puanlama Anahtarı
ÖğrencininAdı - SoyadıNumarası :Sınıfı :
:
Ölçütler Başlangıç Düzeyinde (1) Kabul Edilebilir (2) Oldukça Başarılı (3) Başarı Puanı Görüşler veÖneriler
İçerikGazete veya dergide seçilen
konuyu açıklayıcı bilgilereçok az yer verilmiştir.
Gazetede seçilen konuyuaçıklayıcı bilgilere genel
olarak yer verilmiştir.
Gazetede seçilen konuyuaçıklayıcı bilgilere ayrıntılı
olarak yer verilmiştir.
Özgünlük
Derlenen bilgilerin çok az birkısmı özgün ve çok büyük bir
kısmı benzerlerindenesinlenerek hazırlanmıştır.
Derlenen bilgilerin çok az birkısmı özgün ancak yarısı
benzerlerinden esinlenerekhazırlanmıştır.
Derlenen bilgiler özgün, yenive benzerlerinden farklıdır.
AraştırmaSüreci
Öğrenci bilgilerin çok azınakendi çabasıyla ulaşmış,
toplamış ve bir arayagetirmiştir.
Öğrenci bilgilerin çoğunakendi çabasıyla ulaşmış,
toplamış ve bir arayagetirmiştir.
Öğrenci bilgilerin tamamınakendi çabasıyla ulaşmış,
toplamış ve bir arayagetirmiştir.
GörselMateryalKullanımı
Bilgilerle görseller arasındakiuyumlulukta eksiklik var.
Bilgilerle görseller arasındakiuyumluluğun bir kısmında
eksiklik var.
Bilgilerle görseller arasındakiuyumluluk yeterlidir.
SunuBecerisi
Çalışma karmaşık biranlatımla sunuldu, çok azanlaşıldı ve az ilgi çekti.
Çalışma genellikle yalın vedüzgün bir anlatımla sunuldu,
çoğu anlaşıldı ve genelolarak ilgi çekti.
Çalışmanın tümü yalın vedüzgün bir anlatımla sunuldu,
tümü anlaşıldı ve çok ilgiçekti.
ZamanıKullanma
Rapor 3 - 4 gün geç teslimedildi.
Rapor 1 - 2 gün geç teslimedildi.
Rapor gününde teslim edildi.
Öğretmenin yorumu:
S3 S
3
S4
S4
Fransızlar Hatay’ıişgal ettiS4
Atatürk ve HatayBekir TUNAY yazdı
Hatay’ın kurulması veilk dönemleri
Oğuz Türkleri Hatay’da
Müslümanlar Hatay’ıfethetti
Osmanlı DevletiHatay’ı ele geçirdi
215
Ölçme ve DeğerlendirmeA.Aşağıdaki soruları cevaplandırınız.
B.Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun öncüllerden biri ile tamamlayınız.
C.Aşağıdaki ifadelerin başına bilgiler doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Ç.Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplandırınız.
1.2.
3.
4.
5.
6.
7.8.9.10
Ankara Antlaşması, barışçı, Romanya, millî, Lozan Barış Antlaşması, Sadabat, Hatay,kapitülasyon, Sovyetler Birliği, Bulgaristan, saldırgan, Musul, Suriye, dış politika
1.2.3.4.5.6.
7.
1.2.3.
4.5.6.
1. Türkiye’nin 1932’de Milletler Cemiyetine üye olmasında aşağıdakilerden hangisinin etkiliolduğu ?
2.
Yukarıdakilerden hangisinin Hatay’ın Türkiye’ye katılmasında etkili olduğu söylenebilir?
3. 1930’lu yıllarda Almanya ve İtalya’nın izlediği saldırgan politikanın sonuçları arasındaaşağıdakilerden hangisi ?
Dış politikanın belirlenmesinde etkili olan güç unsurları nelerdir?Lozan Barış Antlaşması’nın yeni Türk Devleti’nin uluslararası alanda tanınmasına etkisi nedir?Açıklayınız.Cumhuriyetin ilk yıllarında Yunanistan ile hangi konularda sorunlar yaşanmıştır? Bu sorunlar nasılçözüme kavuşturulmuştur?Türkiye birçok devletle arasında sorunlar çıkaran yabancı okullar meselesini hangi önlemlerialarak sonuca bağlamıştır?Türkiye’nin Osmanlı dış borçlarından payına düşeni ödemeyi kabul etmesini Sovyetler Birliği’ninistememesinin sebebi nedir?II. Dünya Savaşı tehlikesinin belirmesi üzerine Türkiye’nin 1932 - 1939 döneminde izlediği dışpolitikanın esasları neler olmuştur?Türkiye’nin Milletler Cemiyetine üyelik için davet edilmesinin sebepleri nelerdir?Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye hangi kazanımları elde etmiştir?BalkanAntantı ve Sadabat Paktı dünyadaki hangi gelişmeler üzerine imzalanmıştır?
. Fransa hangi gelişmeler üzerine Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını kabul etmiştir?
Atatürk’ün son günlerinde en çok ilgilendiği millî mesele ………………… meselesidir.BalkanAntantı Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve ……………………… arasında yapılmıştır.Yeni Türk Devleti’ni tanıyan ilk Batılı devlet …………………………. olmuştur.Atatürk …………………...........da millî bir siyasetin takip edilmesi gerektiğini ifade etmiştir.Türkiye’nin bağımsızlığı ……………….……….................. ile uluslararası alanda kabul edilmiştir.Lozan Barış Antlaşması’nda ............................................. kaldırılmasıyla Batılıların iç işlerimizekarışmasının önüne geçildi.Türkiye’nin Hatay sorununu antlaşmalarla çözüme kavuşturması dış politikada …........................siyaset izlediğini gösterir.
(…..) Bir devletin sadece bir devlete karşı izlediği politikaya dış politika denir.(…..) Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile Boğazların denetimi ve güvenliği Türkiye’ye bırakılmıştır.(…..) Türkiye Sadabat Paktı ile gelebilecek dış tehditlere karşı Doğu sınırını güvence altına
almıştır.(…..) Lozan BarışAntlaşması, geçerliliğini II. Dünya Savaşı ile yitirmiştir.(…..) Musul meselesi Misakımillî kararlarına uygun bir şekilde sonuçlanmıştır.(…..) Hatay’ın Türkiye’ye katılmasıyla Suriye sınırımız kesinlik kazanmıştır.
A) Uluslararası alanda yalnız kalmamak B) Cemiyetin izlediği tarafsız politikaC) Güçlü bir devlet olduğunu ispatlamak D) Dünya barışına katkıda bulunmakE) İtalya’nın saldırganlığına karşı önlem almak
I. Fransa’nın 1936’da Suriye ve Lübnan’a bağımsızlıklarını vermesi,II. Almanya ve İtalya’nın saldırgan tutumları,III. İngiltere ve Fransa arasındaki rekabet,
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III
A) Sadabat Paktı’nın imzalanması B) Milletler Cemiyetinin kurulmasıC) II. Dünya Savaşı’nın çıkması D) BalkanAntantı’nın imzalanmasıE) Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin imzalanması
söylenemez
yoktur
216
4.
yukarıdakilerden hangilerini amaçladığı söylenebilir?
5.
Bu durumdan yola çıkarak Türkiye’nin 1923 - 1932 yılları arası dış politikasında aşağıdakiantlaşmalardan hangisinin etkili olduğu söylenebilir?
6. İngiltere, Milletler Cemiyetinin en güçlü üyesi idi. Bu durum, Milletler Cemiyetinin hangikonuda Türkiye aleyhinde karar vermesinde etkili olmuştur?
7. Montrö Boğazlar Sözleşmesi hangi siyasi olayda yer alan millî egemenliğimizi sınırlayıcıengelleri ortadan kaldırmıştır?
8.Fransa’nın hangi özelliği bunun nedeni olarak gösterilebilir?
9.
Yukarıdaki ilkelerden hangileri Türk dış politikasının barışçı yönünü göstermektedir?
10.Bu sorunların uzun sürede çözümlenmesi aşağıdakilerden hangi durumu göstermektedir?
11. Türkiye, İran, Irak, Afganistan’ın katılması ile 1937’de kurulan Sadabat Paktı’nın temelamacı aşağıdakilerden hangisidir?
12. Aşağıdakilerden hangisi Türkiye’nin 1932 - 1939 yılları arasında dış politikadaki başarılarıarasında ?
Lozan Barış Antlaşması’na göre İstanbul’daki Rumlarla Batı Trakya’daki Türkler dışında kalanTürkiye’deki Rumlarla Yunanistan’daki Türkler yer değiştirecekti. Ancak Yunanistan bunauymayarak İstanbul’a daha fazla Rum’un yerleşmesini hedefleyen bir siyaset izlemiştir.Yunanistan’ın bu tavrıyla,I. Patrikhaneyi kendisine bağlamak istediği,
II. İstanbul’daki Rumlar sayesinde Türkiye üzerinde etkinlik kurmayı hedeflediği,III. Göç edecek Rumları yeni yerlere yerleştirme sıkıntısından kurtulmayı amaçladığı,
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) II ve III E) I, II ve III
1923 - 1932 yılları arasında Türkiye’nin dış politikasında nüfus mübadelesi, borçlar ve yabancıokullar sorunu, Irak sınırı ve Musul sorunu gündemde olmuştur.
A) Lozan BarışAntlaşması B) MondrosAteşkesAnlaşması C)AnkaraAntlaşmasıD) SevrAntlaşması E) Montrö Boğazlar Sözleşmesi
A) Yabancı okullar B) Boğazlar C) Borçlar meselesiD) Türkiye - Irak sınırı E) Nüfus mübadelesi
A) MondrosAteşkesAnlaşması B) SevrAntlaşması C) Londra GörüşmesiD) MudanyaAteşkesAnlaşması E) Lozan BarışAntlaşması
Türkiye dış borçlar konusunda özellikle Fransa ile sorunlar yaşamıştır.
A)Almanya ile rekabeti devam ettirmesi B) Milletler Cemiyetinde etkin olmasıC) Geniş kapitülasyonlara sahip bulunması D)Anadolu’da yayılma siyaseti izlemesiE) En fazla alacaklı devlet olması
Atatürk dönemi Türk dış politikasının temel ilkelerinden bazıları şunlardır:I. Dış politikada kamuoyunu dikkate almak
II. Milletin varlığı tehlikede olmadıkça savaşa girmemekIII. Dış politikayı akılcı ve gerçekçi temellere oturtmakIV. Bağımsızlığımıza ve sınırlarımıza saygı duyan devletlerle iyi ilişkiler kurmakV. Millî sınırlar içinde öncelikle kendi kuvvetimize dayanarak varlığımızı devam ettirmek
A) I ve II B) I ve III C) II ve IV D) III ve V E) II, IV ve V
Türkiye 1923 - 1932 yılları arasında Lozan’da halledilemeyen sorunların çözümüyle uğraşmıştır.
A) Türkiye’nin henüz bağımsız olmadığını B) Milletler Cemiyetinin tarafsız hareket ettiğiniC) Türkiye’nin barışa yanaşmadığını D) İtilaf Devletlerinin desteğinin sona erdiğiniE) Batılıların Türkiye’deki çıkarlarından vazgeçmediğini
A) Orta Doğu’da barış ve güvenliği sağlamak B) Sanayi ve teknoloji alanında iş birliği yapmakC) Bölgesel bir güç meydana getirmek D) Sınırlarını karşılıklı olarak garanti altına almakE) İngiltere’nin Orta Doğu’yu işgal etmesine engel olmak
A) BalkanAntantı’nı imzalanması B) Nüfus mübadelesinin gerçekleştirilmesiC) Hatay’ın anavatana katılması D) Milletler Cemiyetine üye olmasıE) Boğazlarda hâkimiyetin sağlanması
yoktur
217