26
Arap Dilinde Bir Türü: Ezdad ve Kur'an'daki Tezahürleri- Abdulmuttalip Arpa1 ÖZET Bir kelime itibariyle fazla delalet edebilir. iki olan kelimeler, anlamlara delalet eden kelimelerdendir. Klasik Arap dilbiliminde "ezdad" kastedilen, modern dilbilimindeki güzel-çirkin gibi bir- birine anlamlara sahip lafizlar demek olan kelimeler Bu kavram, birbirine iki anlamda delalet etmekte ve birden fazla anlam girmektedir. Arap dili ve Kur'an'da dilbilimciler tarafindan konu su Konuya müsbet anlamda görülmekle birlikte bir grup dilbilimci de yönde Bu makalede; Arap dilinde ortaya sebepleri ve Kur'an'daki teza h(i ri eri üzerinde du rul Anahtar kelimeler: Arap Dili, Çok Ezdad. A Polysemy Genre in Arabic: Azdad -lts appearance, development and usage in the Holy Qur'an- ABSTRACT A word can s ignify different meanings in terms of its wad: i. e. it is put to ex- press a specific mea ning. Antonymous word s, which hav e two meaning, therefore, are among azdad which have different meanings. The concept of azdad in the class ical Arabi c linguistics does not mean antonymous words s uch as long-s hort, beautiful-ugly in modern linguistics. Rather, this term me ntions the same words which can be usedas synonymous, but it i ncludes more meanings instead of one and it is called mushtarak i (i. e. common wordsin meaning). The existence of azdadin Arabic lang uage and the Holy Qur'an is, therefore, a controversial issue among earli er Arabic linguists. Most of linguists acceptthat Arabic language and the HolyQur'an contain az dad words, but some linguists don't agree with this. So, in this paper, we will deal with the definition of azda d, their exi stenc e and quantity in Arab ic language and the Qur'an, the reasons of their emergence and appearance in the Holy Quran. Keywords: Arabic, po l ysemy, azdad Yrd . Doç. Üniv"rsiksi Üniversitesi i la hi yat Fa külte si Dergisi 201 O/HI 1 ci lt: 1 1· 2

ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

Arap Dilinde Bir Çokanlamlılık Türü: Ezdad

-Doğuşu, Gelişimi ve Kur'an'daki Tezahürleri-

Abdulmuttalip Arpa1

ÖZET Bir kelime vaz'ı itibariyle birılen fazla ınanaya delalet edebilir. Zıt iki anlamı olan

kelimeler, vaz'ları farklı anlamlara delalet eden kelimelerdendir. Klasik Arap dilbiliminde "ezdad" kavramıyla kastedilen, modern dilbilimindeki uzun-kısa, güzel-çirkin gibi bir­birine zıt anlamlara sahip farklı lafizlar demek olan karşıtanlamlı kelimeler değildir. Bu kavram, birbirine zıt iki anlamda kullanılabilen aynı lafızlara delalet etmekte ve birden fazla anlam taşıyan lafızlar (el-müşterekü'l-lafzl) kavramının kapsamına girmektedir. Arap dili ve Kur'an'da ezdadın varlığımeselesi karnın dilbilimciler tarafindan tartışına konusu olmuştur. Konuya müsbet anlamda yaklaşanlar çoğunlukta görülmekle birlikte bir grup dilbilimci de menfı yönde tavır sergilemiştir. Bu makalede; Arap dilinde ezdadın tanımı,

varlığı, sayısı, ortaya çıkış sebepleri ve Kur'an'daki teza h(i ri eri üzerinde du rul acaktır.

Anahtar kelimeler: Arap Dili, Çok anlamlılık, Ezdad.

A Polysemy Genre in Arabic: Azdad

-lts appearance, development and usage in the Holy Qur'an-

ABSTRACT A word can signify different meanings in terms of its wad: i. e. it is put to ex­

press a specific mea ning. Antonymous word s, which have two meaning, therefore, are among azdad which have different meanings. The concept of azdad in the classical Arabic linguistics does not mean antonymous words such as long-short, beautiful-ugly in modern linguistics. Rather, this term mentions the same words which can be usedas synonymous, but it i ncludes more meanings instead of one and it is called mushtarak al-lafı i (i. e. common wordsin meaning). The existence of azdadin Arabic language and the Holy Qur'an is, therefore, a controversial issue among earlier Arabic linguists. Most of linguists acceptthat Arabic language and the HolyQur'an contain azdad words, but some linguists don't agree with this. So, in this paper, we will deal with the definition of azda d, their existence and quantity in Arabic language and the Qur'an, the reasons of their emergence and appearance in the Holy Quran.

Keywords: Arabic, po lysemy, azdad

Yrd. Doç. Dı: Şırnak Ü niv"rsiksi İLıhiyall'akiill"si.

Ş ırn ak Üniversitesi

i la hi yat Fa kültes i Dergisi

201 O/HI yıl : 1 ci lt: 1 sayı: 1· 2

Page 2: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

10

Giri~

İletişim etkinliği açısından ele alındığında, her bir kelimenin yalnızca

bir manasının var olması gerekmektedir. Yani her gösterilenin karşısında

yalnızca bir gösterenin olması gerekir.1 Ancak başlangıçta tek bir kelimeyi

göstermesi için konulan kelimeler, değişik etkenler sonucu, zaman içinde

başka anlamları da gösterir duruma gele bilmektedir. Dolayısıyla, herhangi

bir dildeki bir kelimenin temel anlamının yanı sıra yeni yeni anlamlara da

delalet eder durumda olmasına çok anlamlılık denir.2

En genel anlamda çokan lamlılık, kimi kelimelerin iki ya da daha fazla

anlama sahip olması ve birden fazla anlaşılabilme durumudur. Dolayısıy­

la, sözcüklerin birden fazla kavramı yansıtması ya da bir sözcüğün birçok

anlam içermesi durumunda, çokanlamlılığın varlığı söz konusu olur.~ Bir

kısım sözcüklerin başlangıçta bir kavramın simgesi olduğu, diğer kavram­

ların ise sonradan ona eldendi ği; sözcülderin kullanıla kullanıla çokanlam­

lı hale geldiği kabul edilmektedir.4

cs-Suyüti, Celaleddin Abdurrahman, d-A1uzlıir {ı Wılnıi 'l-Lıı!(a ı•ı• Em•ailıil, 1\kn~t\dtıı 'l­

-~-lektebeti'l-Asriyye, lleynıt, ı 987, I/:~7, 406; Uygur, Nem1~ Dilin Gücü, Kabalcı Yay., İst. 1994, s. SS; Aksan, Doğan, Şdr D111 ve TI'ırk f)j/1, Engin Yay. Ankara, 2006, s. 78.

2 Ge~ bilgi iı,:in bla. Bc~lı<.'ll<lin El:ıti Abdilliılı c;o-Zcrkc~~ d-Rulıru1-Mulıilfi [Mli1-I'ıklı, n~r., Abtlıı!Lidir

Abdula'nt, Vezaretı.ı'l-.llvkaf ve'ş-Şuılııil-İslfuni.yye, Kuveyt, 1992, ll/ 189-190; Aksan, Doğan, Her lliııiyle f)j/, TDK Yar, Ankara, 1995, s. 185-; Aban, Aıılamlıilim, Engin Ya;: An kar:ı, 1998, & 60.

3 Aksan, IIı•r l(iniiyle Dil, s. 513; Vardar, 1\crk.c, Apklam<ılı Dillıilinı T<rinıleri SöZlü~iü, Al\C

Kitapev~ İst, 1998, s. S2; Uğur, Nizaınettin, .'lıılambilim-Sözcügiin .1nlıım .'lçılımı- Donık. Yay., Ank dr d, 2003 , s. 40.

4 Aksan, A.ızl<mıbiliın, s. 60; Krran, Z"ynd, Dillıilinı< Giıi§, S"\kin Yay. Ankara, 2 lll0, s. 2 44-2 45;

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergi si

Page 3: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

Sözcükler, dildeki kullanımları açısından ele alındıklarında birden çok

görevde kullmılmaları sebebiyle çokmlamlı dunıma gelebilir. Doğal dillerde

yer alan sözcülderin büyük bir kısmı, bu anlamda çok anlamlıdır, yani birçok

görevde kullanılır:' Dolayısıyla dili daha etkili bir şekilde kullanma isteğinden

doğan çok-görevlilik bazen çokanlamlılığın bir türü olarak kabul edilmektedir.

Herhmgi bir dile ait kelime hazinesinin toplandığı sözlükler incelen­

diğinde, sözcüklerin birden çok anlamı ifade eb11ek üzere kullanıldıkları

hemen fark edilir. Zira sözcükler geçmişten taşıdıkları anlamlarını büyük

oranda korumaya devam ederken, bunun yanında yeni yeni anlamların

ifadesine imkan sağlayabilir. Bugün en gelişmiş diller de dahil olmak üze­

re, tüm dillerde az veya çok anlamlı kelimelerin bulunması, hatta gelişmiş

dillerde daha fazla çokanlamlı kelimelerin bulunması, çokmlamlılık olgu­

sunun dilsel bir olgu olduğunu göstermektedir. Dilin en eski ürünlerinde

görülen çokanlamlı sözcükler, çokanlamlı duruma gelinceye kadar uzunca

bir süre kullanılmış ve belirli anlam gelişmelerini geride bırakınış oldukla­

rı için, dilin önceki dönemlerinde de yaşamış olduğunun bir göstergesidir.

Bu açıdan değerlendirildiğinde çokanlamlılık, bir dilin eskiliğinin/kadim­

liliğin saptanmasında yararlanılabilecek önemli bir ölçüt oluşturmaktadır.

Eğer bir dilin en eski metinlerindeki sözcüklerde geniş bir çokanlamlılık

görülüyorsa bu özellik, o dilin bu metinlerden çok daha öncesine uzandı­

ğının bir göstergesi olarak kabul edilmektedir.6

Dilbilimciler, dildeki bir sözcüğün yeni yeni anlamlar kazanmasını ve

bumın sonucunda oluşan çokanlamlılık özelliğini, o sözcüğün sağlıklı du­

rumda olduğunun ve kolay kolay unutulmayacağının bir işareti saymak­

tadırlar. Zira, ancak kullmım sıklığı fazla olan sözcükler, yeni yeni anlam­

lar kazanırlar.7 Ayrıca bir kelimenin çokanlamlı olu şu, dilin bir kusuru ve

eksikliği değil, aksine onda bulunan anlatım gücünün özlü ve olumlu bir

yönüdür. s

Ui;m,Aıılambiliın1 s .40.

S Batuhaıı, Hüseyin, Modem Mmıtık,Ankara, 1977, s. SO; Aksan, .1nıı Çizgileriyluhılıımbilim~ s. 76. 6 Ahan, Türkçe 'nin Sôz Hzrlığt, E ngin Yay. Ankara, 1996, s. 66-67. 7 Aksan, Türkj.e'tzin Söz H<rlı~~~ s. 6S; Aksan, A.Jılambilim1 s. 59; Ö><kırıınlı, Alilla, Tiirk Dili -Dil ve

illılatım-, s. 191. R Akarsu, Redia, Dil-Kiiltiır nişh<~ İnkılap Yer;. İst. 2010, s. 29; Kayaalp, İsa, netışım ı.•e Dı!, TDV

Yay. Ankarar, 1998, s. 7 2.

11

Ş ırnak Üniversitesi i lahiya t Fakültes i

Derg isi

Page 4: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

12

Çokanlamlılık kavramının Arap dilindeki karşılığı olarak el-lafzu '/-müş­

terek ifadesinin kullanıldığı görülmektedir. Bu ifade, hem genel olarakArap

dilindeki çokanlamlılık olgusunu ifade etmek için kullanılmakta, hem de bir

usul kavramı olarak usulcüler tarafından kullanılmaktadır. Tefsir Usulü ve

Ulilmu'l-Kur'an bağlamında ise bu olgu, daha çok el-vucuh ve'n-nezciir

( _,;U:ı.:Jı3 ·~~ı) bazen de ei-Eşbah ve'n-Nezair ( _,;U:ı.:Jı3 ·~ ~'1) kavramıyla ifade

edilmektedir. Ancak Kur'an'daki çokanlamlılık olgusunu inceleyen son dö­

nem çalışınalarında el-müşterekü'l-lafzi (~ı ..:JJ..::...::....Jı), el-i~tirciku'l-lafzt

(._,blJı..:JıJ.:;..:;:,:/1) ifadelerinin kullanılmakta olduğu görülı11ektedir.

Arap dilinde çokanlamlı kelimeler yapıları itibariyle; tek bir köke sahip

çokanlamlı kelimeler ve birdenfazla köke sahip çokanlamlı kelimeleri anlamları

itibariyle ise; muhtelif anlamlara delalet eden çokanlamlı kelimeler ve sadece

zıt anlamlara delalet eden çokanlamlı kelimelerolarak sınıflandınlmaktadır?

Lafzın ınanaya delaleti kapsaınında ele alınan ve bir lafzın iki zıt anla­

mı ifade etmesi durumu olarak tanımlanan ezdad, bünyesinde birden fazla

anlam barındım1ası sebebiyle bir tür iştirak veya çokanlamlılık olgusu gös­

terdiği kabul edilmektedir. Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci­

ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan ayrı olarak ele

alınmıştır. Nitekim zıt anlamlı kelimeleri konu edinen çok sayıda müstakil

çalışma mevcuttur. Çalışmamızda yer yer bunlara temas edeceğiz. Şimdi

"ezdad" ın Arap dilindeki seyrine göz atalım.

A. ARAP DİLİNDE EZDAD

~ı~~ı, ~ kelimesinin çoğuludur. "Karşıt, tezat" anlamlarına gelir.

Arap dil bilginlerinin iki zıt, karşıt anlama sahip olan lafızlar için kullandı­

ğı bir kavramdır. M esela ~ı kelimesi Arap dilinde hem u satmak" hem de

"satın almak" anlamlarına gelir. 10

9 Al Yasin, ;\-luhamıned Huseyn, ei-Hzdı1dfi'I-Luga, Bağdat, 1974, s. 101. 10 ilm Mamür, F.bu'l- Fd·rl ('..,nıaluililin Muhammed. Li«im/1-Amlı, Daru Sadr, Re)'rut, tş. , TTI/263; ez ­

Z<,bul~ l\.fııhibbıuldinEbı)']-I'"J'L!Vfıırlu;i, Tiluı'l-Arils miıı G~·<ilziri1-KıJmW.1 nını'l-I'ikr, &'ynıt, 1933,

X/4.1S; el-Cevher~ .llbıl Nasr İsııilil h Hammad el-Far.ib~ es-Sılulh 'l i?c.u'l-Luga '"' Srlrı1hu'l-./uubiy;.~, (tlık. Alıdulgafi:ır Attar), D.\ru'l-iım liV\·felayin, 1990, IT/SOO; F.lıü't-Tayyib ei -T .ug:ıvi, Fhüt-Tayyi lı Abdulviılıid h Ali, Kit<ibıı1-J'zdıJdfi I&lami1-A.mb, ( thk. İadl la& m), D:lnı I ıla, D ıma~, 1996, s. 18.

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergi si

Page 5: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

Bir kavram olarak ezdad'la ilgili yapılan tanımlamaların daha çok Si­

beveyh ( 180/796)'in lafızları anlamları itibariyle yapmış olduğu taksime

dayalı bir şekil ve paralelde oluştuğu görülmektedir. Sibeveyh lafızları;

lafız/arı ve arılamları ayrı olan lcyizlaıj lafız/arı farklı arılamları aynı oları

lafızlar, lafız/arı aynı anlamları farklı olan lajizlar şeklinde üç sınıfa ayırır.11

Sibeveyh'ten sonra gelen alimler latizlara yönelik taksimatlarında genelde

Sibeveyh'in bu taksimini esas alarak konuyu işlemişlerdir. M esela Kutrub

Muhammed b. el-Müstenir (206/821) lafızları anlamları itibariyle üçe

taksim ederken üçüncü taksim için şu bilgileri verir; lafıziarı aynı) anlamla­

rı ayrı olan lafız/ar ki bu durumda bir lajiz iki ayrı anlama sahip olmaktadır.

lşte bir lajzm ik.i farldı arılama gelmesi durumlarında) zıt anlamlı ke/imela de

yer alabilmektedir: Ezdad da bu durumlarda oluşmaktadır. "12 Kutrub'un bu

açıklamalarından onun ezdad'ı bir tür müşterek olarak gördüğü anlaşıl­

maktadır. el-Müberrid (285 /898) de Kutrub gibi lafızları üç kısma ayırır.

Zıt anlamlı kelimeleriJ lafzı bir olduğu halde iki veya daha faz la anlam ifade

eden lafız/ar grubunda zikreder.13 Ancak el-Müberrid açıklamalarında ez­

dad kavramını kullanmaz.

İbn Düreyd (321/933) ezdad için "Bir şeyin zıddı onun hilafıJ karşı­

tıdır" diyerek benzemeyeni ve aksi anlamları kasteder. 11 Ebu't-Tayyib el­

Lugavi (351/962) ise) ezdad'ın "zıdd"ın çağulu ve bir şeyin zıddının onu

olumsuz yapan şey olduğunu belirtir. Beyaz ve siyah, cömertlik ve cimri­

lik, kahramanlık ve korkaklığı örnek olarak veren Ebu't-Tayyib el-Lugavi,

ınanada ihtilafın kuvvet ve celıalet kelimelerinde olduğu gibi zıtlık olma­

dığını, kuvvetirı zıddının zayıflık ve cehaletin zıddının ilim olduğwm, her

iki zıt şeyin farklı, her farklı olanın da zıt olabileceğini ifade eder. Bu du­

rumda her farklı olan zıt anlamına gelmez, her farklı zıt değildir. 15

ll Sil"'v~ylı, Ömer h Osman, <l-Kitzlb (ılık. AlıdlL<Selam Harun) Alernu'l-Kutuh, Be)·rut , 1966, T/ 7 -R.

12 Kutnıb, .'vtuhammcd b. d-Müstcnir, ei-Lultid, (thk . .Mııharnm(,ı] llbi\'1-Pazl İbr.lhim), d ­Mektebetii' l-Asriyye, lleymt, 1987, s. 70.

13 el -Mülıerrid, Flıu ' l-Alılıas Muhammed lı. Yeı,id, Md Tttıifeka T.af:wlııı ı•t thtd~fe Ma'rıılhıı, el· M;ıt.biıalu's-SdeCıyye, K;ıhin·, 1350, s. 2-3.

14 ibn Düreyd, Eb(t Bekr I\Iuhaınmed b. Hasan, Cmılıet'r.tu'I·Lug\11 (thk. Reııui Miiıılr lla'lebekkl), Oaru' l - llnı li 'I-'Vfelayin, Beyrut, 1987, J, ı 12.

ıs EM't-Tayyib, cl-czdlid, s. 1-2.

13

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakü ltesi

Dergisi

Page 6: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

14

el-Ezherl (370/980)1 Tehzibu'I-Luğa adlı eserinde "zıdd'ın (.:...di) ço­

ğulunun (.:.1~~1) "ezdad" olduğunu söyledikten sonra cı~ d.)>: 0~~j)

ayetindeki1 rı "1~" kelimesinin "yardımcılar" ve "düşmanlar" manasma

geldiğini, tekil ve çoğul olarak kullanıldığını ve aynı zamanda "benzer" ve

"denk" anlamları ifade ettiğini belirtir.17 Böylece "zıdd" (.:...dı) kelimesinin

de zıt anlamlı kelimelerden olduğu anlaşılıyor. 18

EbU Belrr İbnü'l Enbari (328/939) Arap dilindeki kelimeleri1 zıt an­

lamlı, lafzı ve manası6rklı ve lafızları 6rklı ancak anlamları aynı olan keli­

meler olarak üçe ayırdıktan sonra zıt anlamlı kelimelerin iki farklı manaya

gelmesini eleştireniere karşı şöyle cevap verir: "Arapların sözlerinin bir kıs­

mı diğer kısmını tamamlarj zira sözün başı sonuyla irtibatlıdır. Bu bakımdan

hitaptan murad olunan mana, sözün tüm kelimeleri tamamlamnadıkça anla­

şılmaz. Lafzm iki zıt manaya gelmesi caizdir. Çünkü önce lajiz geçeı) iki ma­

na dan hangisine delalet ettiği, sonradan gelen kelimeler/e anlaşılır. Konuşma

ve bildirim anında ise, sadece tek bir m ana kast edilir. "19

İbn Faris (395/ 1004) de, anlam bakımından birbirine zıt iki şeyi tek

bir kelime ile ifade etme (isimlendirıne) olgusunun Arapların dilsel bir

geleneği olduğunu belirttikten sonra buna örnek olarak ta 'el-Cevn/ ._:~1'

kelimesini verir. Arap dilinde bu kelime hem siyah hem de beyaz anlamın­

da kullanılmaktadır. 20

Ra ğı b el-İsfaMni (502/ 1108) ise, "zıdd" ( .:...aıı) kelimesi için şu açık­

lamaları yapar: "İki zıt birbirinden son derece uzak olmakla beraber bir

cinsten olup, biri diğerine sıfatlarında/niteliklerinde zıt/karşıt olduğu

iki şeydir. Siyahla-beyaz, şerle-hayır ... gibi. Şayet bu iki şey aynı cinsten

olmazsa bu durumda onlara zıt denilemez. Tıpkı tatlılık ve hareket gibi. 21

Çünkü bu iki kelime iki ayrı ınanayı ifade eden iki farklı kelimedir.

ı6 .'vkrycın, 19/82 . ı 7 el-Ezlıeri, Ebı\ Mansılı Muhammed b. Ahmed, Te/ızibı/1-Luğa, (ıhk. Abdusselim .\Iulıammed

Hasan), Daru"l-Mısr iyye li 't-Tellfve"t-Terceme, Kalıire, l 964, I/ 10. 18 Aym:a bb_ S<~'r.ln, :ıvf<ılımiul, nmıı'l-Lug<ı, iv!enşur:ltıı C:lrrıiali'I-Ilakb, Ilalqı, 1994, s.

28S; Kunbus, Abdullıaltm :'vluhammed, Mu'cemu'l-l!lftız:i'l-Mii~tereke fi'l-Lugati'l-.Ambiyye, '\·l~ktehetu T ,Uln li.ln, R~yrut, 19R7, ."i . 71 .

19 İbnü'l-Enbari, Muhaınm<"l b. d-Kasım, h Be~ar, Kitilbu1-Ezdil<~ llcynıt, 1987, s. 2.

20 ibn Fiiıis, Eblt'l-Huseyıı Zekeriyya, es-Sıllıibifi i'ıkhi'l-Luga ve Süneni'/.Jlrab ft Kelılmilıa, s. 99. 2 1 el-İstalıanl, F.lıu'I-Kasım Hüseyin lı. !'vfuhammed Rigıb, ,\Wfr·edıltıı Flfı1zi7-Kur~n, (tlık. Safvan

Adnan Dilvmli), D anı 'ş-Ş<irrıiyy<', Beyrul, 2 ll02, s. 503.

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergi si

Page 7: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

Klasik dönemde buraya kadar ezdad ile ilgili yapılan tanımlamaların

genelde yukarıda değindiğimiz Sibeveyh'in lafızlara uyguladığı taksimata

dayalı bir eksende ve müşterek'in bir türü tarzında şekillendiği görülmek­

tedir. Klasik dönemdeki bu tannu lamaya birçok modern araştırmacının

da iştirak ettiği görülmektedir.2 2 Ancak bir grup modern araştırmacı ez­

dad'la ilgili yapılan bu açıklaınalara katılmayarak ezdiid ve müşterek ara­

sındaki ilişkiyi şu şekilde açıklar: "Müşterek lafzın farklı anlamları arasın­

da herhangi bir ilişkinin olmaması gerekir. Ezdad türü kelimeler müşterek

türünden kelimeler değillerdir. Çünkü ezdad türü kelimelerin anlamları

arasında bir yönüyle mutlaka bir ilişki vardır. Mesela "beyaz" ve "siyah"

arasındaki ilişki her ikisinin de renk olmasıdır. "Büyük" ve "küçük" keli­

melerinin arasındaki ilişki her ikisinin de bir hacme sahip olu şudur. İşte

bu şekilde ezdad türü kelimelerde bir tür ilişki v-ardır. Aksi takdirde ezdad

gerçekleşmez. Kısacası ezdad türü kelimelerde sifatlarda iştirak, miktarlar­

da ise hr farklı lık söz konusudur:'23

Muhammed Hüseyin Al Yasin de ezdad ile müşterek arasındaki ben­

zerliğin, ikisinin de birden çok anlama sahip olması özelliğinden öteye

geçmediğini belirterek ilk olarak ortaya çıkış sebepleri açısından araların­

da bir farklılığın bulunduğunu ifade eder. Mesela zıt anlamlı kelimelerde

zihnin doğal olarak hazır cevaplı/ı ğı ile kelimenin ilk anlamını, hem anlama

hem de nutk/tclaffuz bakımından değiştirerek, mesela istihza, tchekküm ve

bakışları başka tarafa yöneltmek... gibi dinleyiciyi bir başka yöne yönlen­

dirmek v.ı.rdır ki, bunların hiçbirisi müşterekte yoktur.24

Arap dilinde ezdad'ın varlığı meselesi, alimler arasında birtakım tartış­

ınalara yol açmıştır. Bu tarhşmalarm temelinde ezdad konulu ınüstakil ça­

lışmaların ortaya çıkmasıyla Şu fıbiyye ve benzeri hareketlerin Arap dilinde

ezdad'ın v.ı.rlığının dil için bir kusur ve eksiklik olduğu) kapalılığa ve anlaşıl­

mazlığa yol açtığı düşüncesi yatmaktadır.25 Şuubiyye'nin ezdad üzerinden

22 Mesela bkz . .l:lnis, ibrahim, J:ii'I-Lchecati'l-.1mbiyyr, el-Aııdo' l-.'Vlısriyye, Kahire, 1984, s. 208 ; Mücahid, Abdulkerım, ed-Delıiütu'l-T.ugaviyye Tııclt'l-Amlı, Dlru'7.-7,iyl, Anıman t y., s. 126;

Ömer, Ahmed .vluhtar, nmu'd-Dd<11<'1 Mcktcbctu Uanı'I- Urübc, Kuvcyt, 1982, s.l94.

2:; el-Antakl, ~Iulumıned, Dirastıt j~ i'ıkhi 'l-Luga, U~ru'ş-Şarki'J.ı\rab~ Ueynıt, t.y. s.~ 11. 24 Al Y3s1 ıı, Muhammed Hüseyi ıı, ei-Fzdad fi?-Lıtgıı, ·'· 102.

25 İbnü'l-Enb<iri, el-liulad, s .l .

ı s

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergisi

Page 8: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

16

Araplara ve Arap diline bu saldırısı karşısında Arap dilini bu şaibeden ko­

ruma amacıyla konuya farklı açılardan yaklaşan iki grup ortay çıktı. Bun­

lardan birinci grup, Şuubiyye'nin Arap dilindeki ezdad'ın varlığına yönelik

düşüncesinin çürütülmesi için aksi yönde bir düşüncenin ileri sürülmesinin

gerekliliğine inanıyordu. O da Arap dilinde ezdad'ı inkar etınekti. İkinci

grup ise, Arap dilindeki ezdad reailitesini kabul ederek Şuubiyye ve birinci

grup tarafından ileri sürülen düşünceleri bir takım illetler, dildeki gelişmeler

ve benzeri etkeniere dayandırarak hertaraf etme düşüncesindeydV" Tartış­

maya katılan alimierin çoğunun ikinci grupta yer aldığı görülürken, Sa'leb

(291/902), Hasan b. Bişrel-Arnidi (370/ 981) İbn Oürüsteveyh (347 /958)

ve İbn S ide ( 4 581 1 066) gibi dil alimleri de birinci grupta yer almışlardır.

Tartışmaya katılan her alim konuya kendi zaviyesinden yaklaşarak görüş­

lerini ifade etmiştir. Biz burada bir makalenin sınırlannın iınlclnlarını gö­

zeterek bu tartışmaların üzerinde detaylı duramayacağız. Tartışmayı genel

boyutlarıyla ortaya koyup konuyla ilgili bir fikir vermeye çalışacağız.

Ezdad'ın dildeki varlığı ile ilgili ileri sürülen görüşleri genel olarak

dört kısımda toplamak mümkündür:

1- Arap Dilinde Ezdad Yoktur

Bu görüşü savunanlara göre d il tevkifi ( Allah'ın taliıni, valıiy ile) bir yol­

la vücuda gelmiştir. Başlangıçta her nesne için bir isim belirlenmiştir. Her

şey anlaşılır ve nettir.27 Müşterek lafız ve ezdad türü kelimeler dilde bir anla­

şılmazlık ve kapalılığa yol açmaktadır. Bu da Allah'ın yaratılış hikmetine ters

düşmektedir ki dilin asli vazifesi olan açıklık ve anlaşılırlılıkilkesini de zede­

lemektedir. Bu görüşü savunanların başında İbn Oürüsteveyh gelmektedir.

O Tashihu'l-rasfh adlı eserinde ezdad türü kelimelerle ilgili açıklamalarda

bulunur. Mesela "doğmak" anlamına gelen (~~~) kelimesini bazı dilciler ke­

limenin abatınak" manasma geldiğini sanarak sözkonusu kelimeyi ezdad tü­

ründen kabul etınişlerdir. İbn Dürüsteveyh buna benzer bazıları tarafından

26 }\.l Yasin, age, s. 2 46; d -!\1iinN:<.:itl1 Muhammed Nuredtlin, d-Tediidfi 'l-Kıır'<ini1-K<rim, Daru'l­

Pikr, Dıınaşk, 1999, s.11-:H . 27 Rdai, Şeyh F.ıniıı , el-Relılgetı;"/-Ara/Jiyye JI Seı•lıiha?-Cedid, Reyrut, 1995, IT/7 J-75; er-R:ifii,

MuslaEı Sadık, T<ırih ıı .4tliilıi'l-A.mb, Kahin1 1954, I/180.

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergisi

Page 9: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

ezdad türü olarak kabul edilen kelimeleri birtakım gerekçelerle açıklayarak

dihn aslında bu durumun olmadığını açıklamaya çalışır. İbn Dürüsteveyh'in

bu açıklamalarından onun prensip olarak ezdada karşı çıkmadığı sadece di­

lin aslı (ilk vaz') nda böyle bir durumun olmadığını düşündüğü görülınek­

tedir.2H el-Amidi de ezdad türü kelimelerdeki farklı manaları temelde tek

ınanaya irca ederek her iki farklı ınananın da asli ınanadan türeyebileceğini

belirtir. el-Aınidi cl-Muvdzene Beyne Ebi Temmam ve'l-Buhturi adlı eserinde

bu duruma ön ve arka anlamına gelen ve bazılan tarafından ezdad diye ni­

telenen C.:.,;.) / ,1.;;) kelimesini misal olarak verir. el-Amidi, bir şe}'j bir şeyin

arkasında-önünde veya sağında-solunda bulunuyarsa bu durumda tüm bu

durumlar için" o..:3.) yt>" ifadesi kullanılabilir. Burada bir ezdad'tan bahsedile­

m ez. Ancak bazıları burada kelimenin birçok yönde kullanılmasının bir kar­

maşıklılığa yol açtığı fikrinden hareketle kelimeyi ezdad türü saymışlardır.

Ayrıca veranın istitar/örtıne anlamına geldiğini, ön ya da arka tarafından

olsun iki şey arasında bir örtü, varsa bu durum için veri kelimesi kullanılır.

el-Amidi'nin bu açıklamalarından onun da İbn Dürüsteveyh gibi dilin aslın­

da ezdadın varlığına karşı çıktığı görülmektedir.29

2- Arap Dilinde Ezdad Vardır Ancak Ao;ılları Tek M anada Birle~ir

Bu görüşün sahiplerine göre Arap dilinde ezdad türü kehıneler vardır

ancak onların asılları tekınanaya rücu eder. Zaman içerisinde birtakım et­

kenlerden dolayı~~o dil gelişince anlamlarda meydana gelen gelişmelerden

dolayı birtakım kelimeler zıt anlamlı hale girdiler, aslında anlamları birdir.

Mesela (f"'!·J"""'') kelimesi hem "gece" hem de "gündüz" anlamlarına gel­

mektedir. Ancak bu iki kelimenin aslı birdir. Çünkü ues -sariın'~ "kesilmiş"

anlamına gelmektedir. Yani gündüzün girmesiyle gece, gecenin gim1esiyle

gündüz kesiliyor. Gündüz ve gece birbirlerini izliyor. Burada gece ve gün­

düzün birleştiği ortak vasıfher ikisinin de günün bir parçası olmasıdır.3 1

28 es-Suyutt, d-Muzhirft Ulumi'l-Luga ve hıı•ı1ihı'l, I/.',96.

29 d-Amidi, Hasan lı. R i şr, d-Muvüzetıe Reyrıe Eni Temmum ı•e'!- Ruhturi, thk. Muh. Muhy iddin

Abtlulhilmitl, d-11-kkl<'hdü'l-İlmiyy<> & >yrul, 1944, I/161.

.'.0 ez-Zerkeşl, 1.\edreddinl\Iuhaınmed, el-Bıılıru'l-Muhıtfi Usuli'I-Fıklı, 1992 .• Il / 189- 190; Aksaıı,

Doğa n, Her Yliııuyle D11, TIT/ 1 RS. 31 İbnü'l-Enb:iri, el-liulad, s. S; cs-Suyuti, d-Mıdzir{i1-Lıı!(u, ı/397.

17

Ş ırnak Üniversitesi i lahiya t Fakültesi

Derg is i

Page 10: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

18

3- Ezdad Farklı Lehçelerden Kaynaklaıunaktadır

Arap dilinde ezdad vardır ancak bu tür kelimelerin anlamlarındaki zıt­

lık aynı kelimenin farklı lehçelerdeki anlamları dır. Mesela ( 0~1) kelimesi

bir lehçede "beyaz" anlamına gelirken bir başka lehçede ise "siyah" anla­

mına gelmektedir. Kabilderin birbirleriyle birtakım temasları neticesinde

lehçeler arasında anlam alışverişi meydana gelerek kelimeler zıt anlamlar

kazanmıştır. ıı Lügat alimi İbn Düreyd (321/ 933), lehçe farklılığından

kaynaklanan zıt anlamları ihtiva eden kelimelerin ezdad'tan sayılamaya­

cağını belirterek bu duruma "ayrılma" ve "birleşme" manalarma gelen

(~ı) kelimesini misal olarak verir. Ona göre bu kelimenin aslında bir

zıt anlamlılık sözkonusu değildir. Zira anlamdaki zıtlık lehçe farklılığına

dayanmaktadır. ı·'

4- Arap Dilinde Ezdad V.u·dır

Yukarıda değindiğimiz gibi bu düşüncede olan ilimler bir hayli ço­

ğunluktadır. Kitabu'l-EzcLld yazarlarının dışında el-Halil b. Ahmed, Si­

beveyh, Ebtı Ubeyde, Ebtı Zeyd, el-Müberrid İbnü'l-Enbad ve es-Suytıti

gibi meşhur ilim adamları bu düşüncededirler. Bu düşüncedeki alimler

dilde ezdad'ın varlığına dair düşüncelerini akli ve nakli delil ve gerekçe­

lerle temellendirmeye çalışmışlardır. Burada tüm bu alimierin görüşlerine

yer veremeyeceğiz. Konuyu taparlayıcı ve kapsamlı bir şekilde ele alan

Suytıti'nin açıklamalarıyla yetinmeye çalışacağız.

es-Suyüti ezdadla ilgili şunları söyler: Arap dilinde bazı kelime ve

cümleler birbirlerini izah, itmam ve beyan ederler. Böylece bir kelime iki

zıt anlamda kullanılmış ise onun hangi anlamda kullanılmış olduğu bazı

karineler vasıtasıyla anlaşılabilir. Misal olarak meşhur Şfur Lebid'in şu

beytini verir;

32 Ilir riv:iydc v;ör<' Z9tl b. AbdulLıh, Iliıny<'r Pildi';"thına d~:i olarak v;i<kr "" onu yilkS<.>k b ir uçurum yakınında avianırken buluı: Padişah, kendisine; (dilinde ·'otur" anlamını ifade eden) "..,.;" kelimes iyle hitap ederek oturmasını ister. Ancak bu kelime, Zeyd lı Abdullah'ın müntesibi

buhınduğu bbiknin kh<,:<>Sind" "sı~:r.ı" V<' ·.,ıla" v;ibi anLırrılar iLıtle dtiğimk>n, Padi';"th

tarafından denendiğini düşünerekkendisini uçunıına atıp h d ak olur. Dkz. Küçiikkalay; Hüseyin, Kur~11 Dili Arapça, De ni7.kuşları Mathası, Ko nya, 1969, s.l98.

33 cs-Suyüti, d -M uzlzir, ı/396.

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergisi

Page 11: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

"ölumden başka her şey önemsiz (kolay)dır.

İnsan ise didinir, onu umut ayakta tutar.''

Bu beyitte ( jL>) kelimesi, a küçük'; "önemsiz" ve "kolay" anlamların­

da kullanılmıştır. Beyitte bu ınanaların dışında ve zıddı olan "büyük" ve

"önemli" gibi anlamları jL> kelimesine yüklemek beytin anlam bütünlü­

ğüyle ters düşmektedir. Eğer jL> kelimesine büyük anlamını verirsek bu

durumda anlam "ölümden başka her şey büyüktür" şeklinde olur. Bu du­

rumda da ölüm gibi önemli ve büyük bir olgu b asite indirgenmiş olacaktır.

Şair Le b id bir diğer beytinde şöyle der;

"Kavmim, kardeşim Ümeym'i öldürdüğünde ben okumu at~aydım bana

isabet ederdi.

Şayet aifedersem bu aj}im büyük olurdu eğer kızsaydım kızgmlığım da

basit olurdu."

Bu beyitte Jb kelimesini yukarıdaki beytin aksine ubüyük" ve

"önemli" gibi anlamlarda kullanılmış tır. Şair, ueğer atJederseın bu bağı şla­

ırram çok büyük olur" diyor. Aksi halde insan küçük bir suçu bağış lamakla

öğünınez.34

Arap dilinde ezdad'ın varlığına ınüsbetyaklaşanlar ezdad'ın sınırlarını

belirleme noktasında farklı görüşlere sahiptirler. Bunda ezdad'ın varlığına

yönelik ileri sürdükleri gerekçelerin farklılığı etken olarak görülmektedir.

Ebu Hatiın, Kutrub, İbnu's-Sikkit (244/858), İbnu'l-Enbari ve el-Farab1

gibi dilbiliınciler, ezdad'ın dildeki sınırlarını sayısı 300'leri aşan derecede

olabildiğince geniş tutarken, İbrahim Enis, Giese ve Al Yasin gibi çağdaş

dilbilimciler bunun aksine ezdad'ın sayısını 20'lere kadar indirip daralt­

ına cihetine gitmi şlerdir. Bu arada el-Asınai, İbnü's-Sikkit, İbn S1de ve es ­

Suy(lt1 gibi alimler bu sayıyı 100-150 aralarında tutarak orta bir yol tercih

34 cs-Suyüt i, cl-Mıızhir, ı/398 .

19

Ş ırn ak Üniversitesi i lahiya t Fakültesi

Derg isi

Page 12: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

20

eb11işlerdir. Ezdad'la ilgili sayının bu değişkenliği yukarıda değindiğimiz

gibi alirolerin konuya yaklaşım biçimi sebebiyledir. Mesela, İbnü's-Sikkit

ve Farabi gibi aliınler, lehçe farklılıklarından doğan zıt anlamlılıkları ez­

dad kapsamına alırken, İbn Düreyd, lehçe farklılıklarından kaynaklanan

zıt anlamlılıkları ezdad'ın kapsamı dışında tutmalüadır. İbnu'l-Enbari de,

zıt anlamlı kelimeler arasında gösterilen bazı kelimeleri gerçek anlamları

itibariyle zıt anlaınlı görmediği için bunları "ezdada benzeyen" veya "ez­

dad gibi kabul edilen" kelimeler olaral;;. nitelemiş tir. ~~s

Arap dilindeki zıt anlamlı kelimelerin ortaya çıkış sebepleri hakkın­

da birçok fikir ileri sürülmüştür. Klasik dönemde İbn Paris ve Suy1lt1'nin

kısmi açıklamalarının dışında etraflı bir şekilde konunun işlendiği söyle­

nemez. Konuyla ilgili fikir ve tartışmalar daha çok modern dönem dilbi­

limcileri tarafından ortaya konulmuştur. Konuyla ilgili birçok sebep belir­

tilıniştir. Ancak bu sebeplerin bir kısmı aynı yapı içerisinde olup birbirini

tamamlayıcı ve açıldayıcı mahiyettedir. İleri sürülen en önemli başlıklar

şunlardır:

a. Dildeki ilk Vaz'; Bu görüşü ilk ileri süren İbn Paris' tir. Dilin tevkifi

(ilahi) bir yolla oluştuğunainanan İbn Paris, anlam bakımından birbirine

zıt iki şeyi tek bir kelime ile ifade etme (isimlendirme) olgusununArap­

ların dilsel bir geleneği olduğunu belirtir. Buna örnek olarak ta 'el-Cevn/

L.Jy,JI' kelimesini verir. Arap dilinde bu kelime hem siyah h em de beyaz an­

lamında kullanılmaktadır. 16 Bu açıklamalarda görüldüğü üzere düşüncesi­

ni rivayete dayalı bir şekilde temellendiren İbn Paris, dildeki bu olgunun

ilk vaz' ile birlikte başladığı inancındadır. M odern dilcilerden Abdullah

el-'Alayle de İbn Paris'in bu kanaatini taşımaktadır. el-'Alayle, Arapların zor

ve krizli dönemlerde birtakım maksadara binaen bir hile aracı olarak dil­

de ezdad türü bir yönteme başvurduklarını belirtir. Ezdad adeta bir şifre

işlevini görmektedir. el-'Aleyle bu tür yöntemlere başvurmanın Arapların

adetlerinden olduğunu belirtir. Nitekim birtakım zor durumlardan çıkma,

3S İlın Düre~J, el-C~ö~nhete, Müessesetu'l-Halelıi, Haydaralıad, 1932, s. 29 1; İlınü'l-F. nlıarl, el­L:ulnd .. s. 12.; Suyüti, d-Afıdzir, I/397; "r-Rafii, Mustatı Sildık1 Tarihıı'l-Adı1b'il-Aralı1 s. 197; Ömer, Ahmed Muhtir, İlmu'd-lJeWe, Varu'l-A.Ieınu'l-Kutub, Kalüre, 1993, s. 19~·1 96; .Enis, İlırahi ın, R'I-Lehwiti7-Arah1))'f1 !'vfısır, 1965, s. 2 15.

36 İbn [aris, es-Salzilı~ s. 9 9.

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergisi

Page 13: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

hedef saptırma ve kayım1a gibi amaçlar için Araplar dillerinde lahn'a baş­

vur ur lar dı. 3'

h. Lehçe Farklılıkları: Lehçe farklılıklarına dayalı oluşan zıt anlam­

lılık en temel sebepler arasında gösterilmektedir. Böylece ezdad kabul

edilen birçok lafız, bu şekilde zıt anlam kazanmıştır. Bu durumun sebebi

olarak dilcilerin dilin derlenmesi ve toplanması arneliyesi esnasında lehçe

farklılıklarına dayalı bir ayırım ve sınıflamaya gitmemeleri gösterilmek­

tedir.18 İbn Düreyd, ezdad'ın oluşması için zıt anlamlı iki kelimenin aynı

lehçe içerisinde kullanılması şartını ileri sürer. Bu duruma "ayrılma" ve

"birleşme" ınanalarma gelen (~ı) kelimesini misal olarak verir. Ona

göre bu kelimenin aslında bir zıt anlamlılık sözkonusu değildir. Zira an­

lamdaki zıtlık, lehçe farklılığına dayanınaktadır.'9 Ebü Zeydel-Ensari de

bu duruma örnek olarak ( ;;j.ı.....JI ) kelimesini örnek olarak verir. "es-Südfe"

kelimesi Temim kabilesi tarafından "karanlık" anlamında kullanılırken,

Kays lehçesinde ise "aydınlık" ınanasında kullanılınaktadır.40

c. Komşu Dillerden Aktarıın: Müsteşrik Giese göre Araplar ezdad

türü kelimeleri komşu dillerden almışlardır. Bu kelimelerin asli anlamları

Arap dilinde çağrıştırdıldarı anlamlarından farklıdır. İşte ezdad bu fark­

lı çağrışunlardan kaynaklanmaktadır. Giesse buna örnek olarak İbrani­

ce'den Arapça'ya geçen '-'~ kelimesini verir. "Celel" kelimesi İbranice'de

"yuvarlaınak" anlamına gelmektedir. Yuvarlanan şey "ağır" ya da "hafif"

olabilir.4 1 Ali Abdulvahid el-Vafi de bu paralelde düşünerek bu durumla

ilgili olarak .,:ı~l kelimesini misal olarak verir. Vafi'ye göre 0~1 keli­

mesi Farsça kökenli olup aslı 0-J 'dir. Kelimenin Farsçadaki asıl manası

da "renk" tir. Bu durum hem "beyaz" hem de "siyah"a uygun düşebilir.H

Muhammed Hüseyin Al Yasin de bu kelime ile ilgili yaptığı detaylı çalış­

ınasında kelimenin kökeninin eski Sami diline dayandığını genel ve tek

anlamda kullanıldığını i6de ederek Arap lehçelerine hususi bir anlamda

3 7 As'<ul, Ahım"l Al4 1i-lızilnı 'L~1ukaddimdi'l-Lu_ıruı•iyy< li'l-.41.-ylıı, D;inı's-Su:l~ Dıına~k, 1985, s. 159 . . '>8 el-Münecdd, et:ıe.d,1dfi'I-Kur'an, s. S7. 39 İbn Düre~J, Cemheı-elu'l-T.ugıı, 1/343; Suruti, el-,\-fuz:h1r, 1/396. 40 Suyı'ıti, d-Mıdzir, ı_/389 .

41 Şahin, Muhammed Tevfik, el-Müştereku 'I-Lugavl, Matbaatu't-Va'veti'J-islaıniyye, Kalüre, 1980, .<. 166.; Orn~r Mulıtar, Alınıed, Tltnu<l-Deldie, M ektd>d Daru'l-l ;r uhe, Kuve~ t, 19R2, ·' · 204.

42 d-V;iCi1 Ali Abdulvilhid, I'ıkhıı'l-Lııgıı, L"cnd u'I-B"y<inu'l-Arabi, 1978, s.190.

2 1

Ş ırnak Üniversitesi i lahiya t Fakültes i

Derg isi

Page 14: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

22

girdiğini belirtir. Dolayısıyla kelime beyaz, siyah, kırmızı, yeşil gibi anlam­

larda kullanılınaya başlandı.43

d. Dilsel Gelişmeler: Dil düzeyindeki gelişmelerin ezdid'ın oluşu­

muna etkisi daha çok keliınede meydana gelen ses ve delaletlerdeki de­

ğişmelerdir. Bir kelime zamanla türlü değişikliklere maruz kalarak, şekil

itibariyle yeni bir hüviyet kazanabilir. Bu kazandığı yeni hüviyetiyle de,

bir başka kelimeye benzeyerek onun tam zıttı bir manaya delalet eder. İb­

nü'l-Enbir! bu duruma misal olarak "zayıf'' ve "kuvvetli" anlamına gelen

ve (wl) kelimesinden türeyen ( ~) kelimesini örnek olarak verir. Bu

kelimenin ikizıt anlamı taşıması "kuvvetli" anlamındaki ( ~) kelimesiy­

le ınüsenna düzeyindeki karşılaşması ve bynaşması sebebiyle meydana

gelen sessel değişiklikten dolayıdır. Yine "yazmak" ve "silmek" anlamları­

na gelen(~) filinin aslı, (~) dir. Bu filin anlamı ise, yazmaktır. Atıcak

zaman içerisinde "nun/ .:_;'' harfi "lam/ J'a dönüşerek kelime üzerinde iki

zıt anlam meydana gelmiştir. 11 Delaletteki değişiklik ise daha çok uınlıın­

husfıs düzeyindeki dönüşınelerdir. Başlangıçta renk ınanasında uınlımi

olan .:_;y,JI kelimesi, Arap lehçelerine siyah veya beyaz gibi kelimenin bi­

rer vast'ını alarak hususi bir boyut kazanmıştır.

e. Belaği Etkenler: Hazit~ ihtisir, mecaz ve istiire gibi edebi sanat­

ların da dilde ezdid'a yol açtığı ifade edilmektedir. Ezdid'a karşı çıkan

İbn Deresteveyh, ezdad'ın reddine yönelik gerekçelerini sıralarken bu

mülahazaya dikkat çekmiştir. Ona göre hazif ve ihtisar sonucunda söz­

de meydana gelen kısalma, iki lafzın birbirine benzemesine sebebiyet

vermektedir. Sözkonusu iki lafız arasındaki ilişki de ınuhatap tarafından

doğru anlaşılınayınca bu durum lafzın anlamında bir karışıklığa yol aç­

mış olacaktır. 1s ( ~ J) filinin ilgili harfi cerininin hazfi bu duruma örnek

olarak verilmiştir. Kur'an'daki ;_r>~· .:.;1 0::-:i J':J "Onları nikahlamak

istersiniz ''46 ayetinde harfi cer üzerinden meydana hazi~ müfessirler tara­

t'ından iyetin c.; 0~_,;) ve (;y. .)re,.;) şeklinde ınüsbetve ınentl yönlü

4 3 }\l Yasin, d-Ezdiidfi 'l-Lıı!(a, s . 135.

44 ibııü'l-.llııbarl, ei-Ezdad, s . l.'i.'i. 4S S u~üti, el-,\'fıdıir, T/3RS.

46 :-.Jis:l, 4/127.

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergi si

Page 15: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

iki zıt anlamda okunmasına yol açmıştır.47 Yıne .Lıl/Ümmet kelimesinin

bilinen asıl anlamındaki cemi sigasının yanında mü balağa amaçlı mecazi

anlamda .:_r.S ~ı 0" 4 ıJ 9 LO.,.;.:> .ıli l:;.;l.9 ;;...i wl> ,.,.,.., ı r.ı wl "İbrafıim, gerçek­

ten hakkayön elen, Allah'a itaat eden bir önder idij A llah'a ortak koşanlardan

değildi"48 ayetinde olduğu gibi mü fred siga için de kullamlması kelimede

bir ezdad'a yol açmıştır.

f. Sosyal ve Psikolojik Etkenler: Günlük hayatta birtakım sosyal ve

psikolojik etkenlerden dolayı dilde bazen değişik üsluplara başvurulduğu

bilinen bir durumdur. Bu tür durumlarda kelimeler asli anlamlarında kul­

lanılmadığı için ezdad'a sebebiyet verebilmektedir. Bu duruma yol açan

birkaç etken şöyledir:

-iyimserlik ve karamsarlık durumu; yılan tarali ndan ısırılıınş (b.l.l)

birisine karamsarlığa kapılı11aması ve bir an önce sağlığına kavuşması için

kendisine sağlıklı, "~" denilmesi gibi. Yine çok susamış birisine, su iç­

tikten sonraki hali dikkate alınarak su içen ( __i.Jbt.;) denıek.49

-Bir şeyin vasfını mü balağa etme; "karga"ya çok keskin bakışlarından

dolayı tekgözlü (;~\)demek. "Güneş"e şiddetli ışınlarından dolayı ( ;;.;~)

demek gibi.

-İ stihza ve tahkir durumlarında; zenci birisine, " .~ı 7-!?; ca­hil birisine, " '-~Wl" demek gibi. Şuayb (a.s.) 'm kavminin kendisine

~ )1 ~ı -=..:ı'ı d;l "Sen doğrusu aklı başında1 yumuşak huylu biris in"50 yö­

nelik bu ifadesi,~-~~ i:'.~ 1 .. :..J d;l _,.:. "Tat bakalım ! Sen güçlü ve onurlusun "s 1

ayetindeki ifadeler bu kabildedir.'2

g. Sarf'a Dayalı Etkenler: Fillerin tasrlfi sonucunda bazı kelimelerde

meydana gelen değişiklikler sonucunda farklı sigalardaki kelimeler aynı ya­

pıda zuhUr ederek ezdad'a sebebiyet verebilmektedir. Bu durumun birçok

sigada tezahür ettiği görülmektedir. Buna örnek olarak "fful" ve "mef'ül" si­

galannın aynı yapıda zuhlır edişiyi e ilgili iki tablo aktarmak istiyoruz.

4 7 İbn PAris, es-S o1hibı 289. 4R Nahl, !6/ !20. 49 İbn Kutcybc, Te'viııAfii ~kili'l-Kur'uıı, thk.Ahmed S;ı k.ı; D<inı 't-Tmils, Kahire, 1973, s. 185. SO H(td, 11/87. 5 I Ouh:lrı , 44/ 49. 52 İbn Ktı tcybc, 1c 'ılil, s. 185; İbnii'l-Lnbtı r l, d-ı;zdnd, 2S!l.

23

Ş ırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Derg isi

Page 16: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

24

Ecvef Fiil'in " ,_l ... :;jf Sigası

J~l

MudaafFiil'in "Jd~" Sigası

J~l"""'"""l J~lı'>'""l ~Wl ~'>'""ı ~WI"""'"""I ~ j...:jl

~i ...ı....; ~1 ,..J-o~ ~1 ~ -~l.._l.,-9 ~~

)) La;

B. KURAN-I KERiM'DE EZDAD

Her dilin bünyesinde, içinde geliştiği kültür sahasının geçmişteki

tecrübelerini sakladığı bilinen bir durumdur. İlahi vahyin son halkasını

oluşturan Kur'an da, nazil olduğu dönemin ilk muhataplarının dilini bir

vasıta olarak kullanmıştır. Bu düşünceden hareketle Arap dilinde ezdad'ın

varlığına müsbet yaklaşan ve bu alanda fikir yürü ten kimselerin Kur'an 'da

zıt anlamlı kelimelerin varlığını kabul etmeleri doğal karşılandığı gibi, aksi

yönde görü ş beyan edenlerin menfi yönde tavır sergilemeleri de beklenen

bir durumdur.

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergisi

Page 17: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

Yukarıda dilbilimcilerin ezdad konusuna ilgi gösterıneleri ve bu ko­

nuda eser telifinde bulunmalannda etkili olan hususlardan bahsederken

Kur'an'da ezdadın kullanılmış olmasından ötürü Şuôbiyye ve benzeri

hareketlerin bu durumu Arap dili aleyhine bir propaganda vesilesi ola­

rak kullandığı hususuna işaret etmiştik. Konuyla ilgili Ebu Hatim es-Si­

cistani "el-Ezdad" adlı eserinin başında böyle bir eser yazmasının amacı­

nı '1\rap dili ve lehçelerini tam olarak bilmeyerı kimselerin Kur'arı 'ı okurken

zıt anlamlı kelimelerin anlamlarını tam olarak an layahilmelerirıi ve hu ke­

limelain geçtiği yerdeki anlamlarını !espit edebilmelerini sağlamak olduğu"

şeklinde ifade eder:' 1 İbnü'l-Enbari de el-Ezdad"la ilgili çalışmasında

Şuübiyye grubuna işaret ederek konuyla ilgili şu açıklaınalarda bulunur.

'l\raplara kin ve nefret duyan bid'at ehli bazı kesimler, Arap dilindeki bu

durumu, onların hitabeilerindeki karmaşık/ık, belagat/arındaki zaaf ve hik­

metsizliğe bağlar/ar. " İbnü'l-Enbad, Şuôbiyye'nin bu düşüncelerine şöyle

karşılık verir: '1\rap/arın sözlerinin bir kısmı diğer kısmıtıı tamamlar; z ira

sözün başı sonuyla irtibatlıdır. Bu bakımdan hitaptan murad olunarı marıa,

sözün !üm kelimeleri iamamlanmadıkça anlaşılmaz. Lafz ırı iki zıf manaya

gelmesi caizdir. Çünkü önce lafız geçer, iki m arıadarı harıgisirıe delalet ettiği,

sorıradan gelen kelimeler/e anlaşılır. Konuşma ve bildirim arıında ise, sadece

tek bir marıa kastedilir. ".\1

EbCı Hatim ve İbnü'l-Enbari'nin açıklamalarında görüldüğü üzere

Şu u biyye'nin Arap diline yönelik bu düşüncesinin dilbilimcileri ezdad

üzerinde çalışmaya yönelttiği açıkça görülınektedir. Yukarıda Şuübiy­

ye'nin genelde Arap dili, özelde de Kur'an'a yönelik bu tezine karşı Arap

dilbilimcilerinin dilde ezdadın varlığıyla ilgili müsbet ve ınenfl anlamda

iki farklı yaklaşım sergilediklerini belirtmiştik. Arap dilinde ezdadla ilgili

fikir beyan eden dilbilimcilerin de ezdadın Kur'an'daki varlığı hususunda

aynı gerekçelerle ve yine mi.isbet ve menfı yönde iki farklı açıdan konuya

yaklaştıkları görülmektedir. İki bakış açısı da temelde Kur'an'ı, Şu u biy­

ye'nin söz konusu iftirasına karşı korumayı amaç ediniyor. Birinci görüş

sahipleri Arap dilinde ezdadın olmadığını dolayısıyla Kur'an'da da ezda-

53 ~s · Sic istln1, F.lıu Hitiın Selıllı . .\·fuhanınıed, Kittllnı'l-P,ıddd, Reyrut, t.y., s. 3. S4 İbnü'l-Enb<iri, Kiıabu'l -Ezdlid, s. 2.

25 Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergisi

Page 18: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

26

dm sözkonusu olamayacağı düşüncesi yoluyla; İkinci görüş sahipleri de

ezdadın dilde ve Kur'an'da varolduğunu ancak bunun üslu p açısından bir

kusur ve eksiklik olmadığı aksine ifadeye bir zenginlik kattığını dilsel ge­

rekçelerle açıklamaya çalışır.

Zıt anlamlı kelimeler e örnek olarak Kur'an'da birçok kelime gösterilmiştir.

Ancak çalışmamızın bu böl üm ünde hem bir makalenin sınır ve imkanlan hem

de konuyla ilgili yeterli bir Hkir vereceği kanaatinden hareketle sözkonusu ke­

limeler içerisinde en çok zikredilen birkaç tanesi üzerinde durmak istiyoruz.

ez-Zann/ .)dı

Nerdeyse dil ve ezdad kitapların tümü .:ı-fJr kelimesinin şüphe ve

yakin anlamlarına geldiğini belirtirler.55 İbnü'l-Enbari, kelimenin bu

iki karşıt anlamlarının yanında ayrıca nadir de olsa kelimenin "yalan"

ve "suçlama" anlamlarına da gelebildiğini belirtir. Ebu Hatim, Kur'fu1'da

(v-b-Jr) kelimesinin hem şek, şüphe hem de yakin anlamlarında kullanıl­

dığını belirterek konuyla ilgili Kur'an'dan şu ayetleri misal olarak verir.

0- ·• .. - o: ~ Lo~ l..:.b 'l'l ~ ) ''Yalnız bir zandan ibarettir sa­

myoruz. Fakat bu hususta kesin bir bilgimiz yok.'' (derdiniz)56 ve

...UI .:_yo ~~ ~Lo ~J 1~9 "Onlar da kale/erinin, kendilerini Allah'tan

koruyacağını sanmışlardı"5 7aye tlerinde zanne/ .)" kelimesi şek ve şüphe

anlarnlarında kullanılmıştır.

0~IJ ~1 ~~; ~J l~')l, ~~ 0~- J. . .i!l "Onlar ki, Rablerine kavuşa­

caklarını ve gerçekten O'na döneceklerini bilirler.''58; ~L> J':>l.o .;\ ~ ~ı

"(Ben gerçekten hesabıma kavu~acağımı sanmış (anlamış)tım11-' 9; jl~l o..;l _);.9

"Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu an lamıştır"60 ayetlerinde

zanne / .)"' kelimesi, yakin anlamında kullanılmış tır.

SS Kutrub, ei-Ezdad, s. 7 1; el-Asmal, Eblı Said Abdulmelik, ei-Ezdad, thk. August Hatfuer, lleyrut, 19 13, s. 34; F.lıu't-Tayyilı ei-J.ugavi, e!-F.zdiid, I/46S; F.lılı. Ritim, e!-F.zdiid, s. 95; llıııü'I-F. nlı:i ri,

d-L:uldd .. s. 23; İbn [aris, Ebiı'l-IltıS<'}'n i'aris b. Z"k"riya, Aiu'<mıuA1d:ayisi 'l-Lıt![a, Danı' l-fikr,

Vıınaşk, 1979, lll/462. 56 C:isiye, 45/32. 57 lla~r, 59/2. S8 Bakara, 2/46. 59 Hakka, 69/20. 60 Kıy:hnc, 75/28 .

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergi si

Page 19: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

Büyük ınüfessir et-Taberi de Arapların zann/ vb kelimesini hem şüp­

he hem de yakin anlamlannda kullandıklarını belirterek bu bağlamda yu­

karıdaki Bakara 46 ve Hakka 69 ayetlerinde geçen zanne/ .)<ö kelimelerini

yakin anlarnlarında değerlendirir.61

İbn Atiyye (383/993) ise, zann/ Jö kelimesinin Arapların dillerin­

de yakirı anlamına gelmediğini belirterek kelime ile ilgili şunları söyler:

'~rapların dilinıle böyle bir kullanım göremiyoruz. Zan kelimes i, bir tara­

fın bir tarafa üstünlük sağladığı iki kanaat arasırıda ilir duruştur."62 Dilci

ez-Zeccac (311/922) da eski ulema'dan bazılarının zannı, bilinen bir

bilgiyi somut olarak, gözle ınüşahede edilmediği durumlar için kullan­

dıklarını belirtir.63

Muasır dilbilimcilerden Muhammed Nureddin el-Müneccid ise zan

kelimesi ile ilgili şu açıklaınalarda bulunur : "Zan, yakin'in zıttı değildir.

O, iki karşıt yakin arasında bir derecedir; is hatta ve nefiy'de yakin. ispat

yöndeki delil ve alametler çağalırsa bu durumda şüphe, zan derecesine

kavuşur ve yakine yaklaşmış olur. Bu bilgiyi uleınanın açıklaınalarında

görü yoruz:'6'1

Ezdadcıların zannın yakin anlamına geldiği hususu ile şiirlerden şeva-

hidolarak ileri sürdükleri bir kaç beyit şöyledir:

Şair Dureyd b. es-Siınına'nın:

.)~1 :_f)~l._j ~l.r 1:~.1.c ~~Ip :~~

"On/araj karşınızda sağlam iki bin savaşçınm olduğundan emin olun

Komutanları iyi dokunmuş zırhlara bürünmüş haldeler dedim"65 beytin-

deki 'zann' kelimesi de yakin anlaınındadır.

Uınre b. Tarık el-Hanzala;

61 ..t·Taberi, F.lıu Cafer :V!ulıanırneJ h Cerir, G1rrıiu 'l·R<ydıı tır/ Tt 'vili Ayi1K!Irtlıı, :V!üesesdu'r·

Risal<; &:ynıt, 2000, I / 17,XXIIIiSSS.

62 Ebu Hayin el-Endelilst, ei-Balıni'l·l'viuhit, Dinı İhy~i't-'1\ır:lsi'J.ı\.rab~ Ueynıt, t.y., Vll/79:>. 63 e'·Zecd.c, M<dnf7-K!Irtlrı 1'< T'rılimhu, Alenıu' l-Kutuh, R ~yrut, 19RR, 1/33 1.

64 d -1-Iiine<.:<:i<l, ct-'lcdad, s. 168. 6~ Beyit, cahiliyye ş:l.iri Dureyd es ·Sinuna'nın, kardeşi ve beraberindeki kişiler için söylemiş

olduSu nıersiyesindendir. llb .. Elılı Tenınıanı, Kitıl1m7 -Haırııt«, \-fektelıetü'l ·E7.he rıyye, Mısır,

1927, I/337; İbn Kukylx~ 1e'ı•il, s. 188.

27 Şırnak Üniversite si ilahiyat Fakültesi

Dergisi

Page 20: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

28

"Benim hakkımdaki zannı önemserneyin

Kavmime birtakım şeyleri nisbet ediyorsunuz1 bundan vazgeçin."66

Kelime) ezdad kitaplannda "gizlemek" ve "açığa vum1ak" anlamların­

da kullanılmıştır. "7

...,..I.WII3\) W J...oi..WII~r.J~ "Ve aza bı gördukleri zaman pişmanlıklarını -gizle­

di/ açığa vurdu-lar"68 ayetincieki ( ı97.J) fiilini Vahidi, et-Taberi ve Ebu 's-Suud

gibi müfessirlerle birlikte dilciel-Ferra gizlemek anlamında yorumlamıştır.69

Ebü Ubeyde ve Kutrub'a göre ise kelime1 açığa çıkarmak anlaınındadır. İbn

Atiyye ve Eblı Hayyan'a göre ise bu kelime ezdaddan değildir. İbn Atiyye,

ayette sözkonusu kişiler yanlış (dalalet) yolda olmalarından dolayı kibirle­

nen ve kibirlenmeyen kimselerin pişmanlığı içlerindedir derken Ebu Hay­

yan ise pişmanlık1 kalple ilgili bir fıildir) açıkça ortaya çıkmaz. Bu yüzden

ayette geçen ( lj.r'\) ifadesi gizlemek manasındadırJ der. 70

Muasır dilcilerden İbrahim Enis, İbnü'l-Enbari'nin kelimeye açığa

vurmak anlamını verip, onu ezdaddan sayması, zorlamadan öte bir şey de­

ğildir, der. Çünkü onun, kelimenin iki zıt anlam taşıdığına dair delil olarak

ileri sürdüğü iki ayet dışındaki71 diğer ayetlerde kelime sadece gizlemek

anlamında kullanılmıştır.72 Ayrıca kelimeye yüklenen açığa vurmak anla­

mının1 açığa vurmak anlamında olan J...::,i fiiliyle C..r) ve (._;,) harfleri üze­

rinden tarihi süreç içerisinde meydana gelen yer değiştirme ve karıştırma

gibi nedenlerden kaynaklanmış olması da muhtemeldir.

66 Kutrub, el-FuiW.I, s. 72; F.lılı't-Tayyib, d-Fuliıd, 1/469 . 67 Kutnıb, el-liuJad, s . 89; d-Asınai, el-&dad, s. 21; :Ebt\ 't-'Tiıyyib d-Lii~.,v~ el-&drlrl, ı/353; Ebü

Hatiın, ei-Ezdad, s. 114; ibnü'l-l:.nbar~ ei-Ezdad, s. 4S.

6R Yunüs, 10/ 54. 69 İbnAbbas Tefsir4 I/22S; d -Talwri, 01miıı'l-Bq<in, XV/ 103; Jibü's-Suüd, İr~<idıı '1 -.llii5 -Sdinı ilu

Mezı'lyı'I'I-Kur'ani'l-Kertm, Varu İhyai't.'lurasi'l-Arabl, Deynıt, ty. IV / 1S4.

70 Rh. ei-Mün eccid, el-Tediid, 1 S4-l SS.

71 ~ 1»~. ~; ~ ~ ~;> LorJ; "IIısuf lnmu kmdi irim/e suklı lııllıı ve bunu aniuru

ııçıklamadı\Yrnut; 12/77) 1}, • .,1 ~ """_....,i3 ~ ~i j ~"Sonra oıılara açıktatı açığa, gdiden giz/iye de .>i>yledim ''(Nulı, 71/9) . ..

72 l'nis, İbrahim, I'i'l-Lehw1ti'l-Anıbiyye, s . 204.

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergi si

Page 21: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

1~ ..:r. . ..i.JI c5~11;r1; "O zlılimler şöylefısıldaştılar"73 ayetinde (i;r.J)

fiilinin gizlemek anlamında kullanılmıştır.

Şair el-Ferazdak'a ait;

"Hallac'm kılıcını çektiğini görünce Haruri s aklarımaktan kendisini açığa

vurdu"beyti de bu kapsamda dilbilimciler tarafından ezdad'a şahid olarak

getirilmektedir.

Seeerel ?.-'

Dilbilimciler "boş" ve "dolu" anlamlarına gelen (..0-') kelimesini ez­

daddan kabul etmişlerdir. Bu duruma örnek olarak şu ayetler misal olarak

verilmiştir.

1~1 p.~JI; ''Dolu denize andolsun ki"74 ayetinde C~ı) kelimesi

dolu, .::.,J0-' 1~11.:ıl; "Denizler boşaltıldığmda"75 ayetinde ise kelime, boşal­

ma anlamında kullanılmıştır.

İbnu's-Sikkit, Ebü Amr'dan rivayede su, yatağını doldurduğunda

( ~1; .r.. .lıll; J+ll; .::.,I_;JI ~Wl ?.-' ~) ifadesinin kullanıldığını söyler.

Yine İbnu's-Sikkit, sel (akıntı) kuyuyu doldurduğunda (~ <Lo I:U.) deni­

lir, der. 7" el-Asmai ve Ebu Hatim de kelimenin her iki zıt anlamıyla Arap

dilinde kullanıldığını ifade ederler. Nitekim Hicazlı bir cariye;

;; _,hl ~-::.;lS' Lo~)~~~ -:ı' "Havuzurıuzda bir damla su bulunma­

masma rağmen doludur" demiştir ki onun bu sözündeki c~) kelimesi,

h em boş hem de iyimserlik gereği dolu manasma gelebilir.

M üfessirlerden İbn Abbas ve Muhammed b Saib el-Kelbi kelimeye

do lu anlamını verirken, Hasan el-Basri ve Katade kelimeyi boş anlamında

yorumlamışlardır. İbn C erir et-Taberi de c..~ J~l l.:ıl; ''D enizler kayrıa­

yıp fışkırtıldığı zaman'77 ayetinin tevcih ve delaletiyle kelimenin dolu anla­

mında olduğunu ifade eder.

73 F.nbiy.i, 2 l / 3. 74 '1l1r, S2/6.

7S Tekvir, 81/6. 76 İbnu'l-F.nbarl, Kitdlıu '1-P.zdıld, s. 56.

77 İnfit<ir, 82/3.

29

Ş ırnak Üniversit esi i lahiya t Fa kültes i

Derg is i

Page 22: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

30

A~;'ase/~

Sözlük anlamı itibariyle gelmek ve çekip gitmek anlamlarına gelen

as'ase/ ~ kelimesi, daha çok gecenin başlangıcı ve bitişi anlamında

kullanılarak özel bir anlam kazanmıştır.

~ 1~1 .... L.LJI; ''Kaı·armaya başladığı zaman geceye andoLmn''7' ayetin­

deki as'ase/ ~ kelimesi farklı, karşıt anlamda yorumlandığı için ezdad

kategorisinde değerlendirilmiştir. EbCı Ubeyde, as'ase/ ~ kelimesinin

hem çekip gitmek hem de gitmek anlamında kullanıldığını belirtir.79 Ragıb

el-İsfahani, ayette geçen as'ase/ ~ kelimesinin her iki zıt anlama da

gelebileceğini belirterek ayette gecenin her iki tarafına, yani gecenin baş­

langıç ve bitişine bir işaret sözkonusudur, der ....... ~ ve ._rw kelimeleri1

karanlığın az ve zayıfoldu ğu, ineeldiği duruma işaret ettiğinden, sözkonu­

su durum gecenin her iki tarafında da mevcuttur. Ho

el-Ferra ~ 1~1 J,Jll; ayetindeki as'ase/ ~ fiilinin "dönüp gitme,

kaçmak, firar etmek" anlamlarına geldiği hususunda müfessirlerin icma

halinde olduklarını, ama kimi müfessirlere göre de "karanlık oldu" anla­

mına geldiğini belirtir ..

Nafi, İbn Abbas'a C._~ bl J,,.UI; ) ayetinin manası nedir diye sordu­

ğunda İbn Abbas; "karanlı oldu, girdi" anlamına gelir cevabını verir. Bu­

nun üzerine Nafı; "pekiAraplar bunu biliyorlar mı diye sorunca1 o da1 evet

biliyorlar. İmriü' l-Kays'ın bu anlamdaki;

"Karanlık (gece) girmek isteseydi yaklaşırdı- Çünkü onun ateşinden olan

bir çırası vardır'' beytini duymadın mı ?"der.

Alkame b. Kurt

78 'Jch1r, 81/17.

7 9 Kut rub, ei-Ezddd, s. 122; el-Asma!, ei-Ezdad, s. 7; l:.bO 'l ayyib el-Lügav~ ei-Ezddd, II/ 488; Eb(t

Hatim, el-Ezdiıd, s. 97; tbııü:,-S ikkit, Fiılı Y<L,ufYakulı, e!- F.zdiid, ·' · 167. 80 d-İsLıruini, R:l~ıb, d-Mii{mliıtfiGaribi'/.Kur'<iıı, Daru'l-:ıvf<ı'rif<> &•yrul, ly., ...r>-" mad.

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergisi

Page 23: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

"Sabah ortaya çıktığında-Gece sıyrılıp kaybolduğunda" beytinde

(~)kelimesini "karanlığın gitmesi" anlamında yorumlamıştır.~1

el~Kur' 1, ,..All

el-Kur' 1, ;.n kelimesi Hicazlılara göre temizlik, Iraklılara göre ise hayız dö­

nemi anlamına gelmektedir. Kelimenin çoğulu (.1)1) ve (. 9)) şeklindedir.82

el-Asmai Ebu Amr'dan 4.~ ;v ~._;lo> d..i)lS Jl -:,ı)lS c9:; -.0 ''Falan ca kişi

diriyesini hayız müddetini beklerneye zorladı" denildiğinde cariye'nin önce

hastalandığı sonra da temizlendiği anlamında kullanıldığını aktarır. el-As­

mai ve Ebu Ubeyde, hayız ve hayızdan temizlenme dönemi yaklaşan ka­

dın için ( c i~..JI .:Jji -.ı.S) denildiğini söylerler. İbnü'l- Enbarl de aynı görüşü

paylaşmaktadır.

Kutrub da hamile kadın için (;;i_,..JI .:-i}) denildiğini, Ebu Ubeyde,

aynı fıilin deve için de kullanıldığını belirtir. (;;i}) kelimesi hastalık. vak­

ti anlamında kullanılır. Hiclzlılar ise b u kelimeyi (;;;;ı) şeklinde telaffuz

ederler. Bir insan bir belde de on beş günden fazla kaldığı halde eğer hasta­

l anınazsa ona (.ll.:JI ö }~ .>.4JI ci)~~.)~) denihr. Yıldızlar kaybolduğu

zaman da C·&l..:-1}1 -.ı.S) denir. H3

ibnül-Enbari'ye göre (. ;.ıı) kelimesini tıayız manasında kullananlar,

Hz. Peygamber (a.s.)'in di,Ji f~i ;;')LJI ~:. "Hayızlıgünleritıde namazı terk

et" hadisini84 delil olarak gösterirler.

•J} ~~ ~~ ~~~ ..::..Wb..JI~ "Boşanmış kadınlar, üç kur (üç adet

veya ÜÇ temiz lik SÜresi bekleyip) kendi/erini gözetler/er"8-' ayetincieki (•J})

kelimesinin anlamı hakkında iki zıt görüş ileri sürülmüştür. Saha be ve ta­

biinden büyük bir grup ile mezhep imamlarından Ebu Hanife, Ahmed b.

Hanbel ve Kftfe fakihlerinin bir kısmı kelimenin hayız ınanasında oldu-

!ll Enis, İbrahim, d-t:zddd, s. 204; d -Nlüm,.:cid, ct-1cdild, s. 179-l !!O. 82 Kutrub, ei-Ezdad, s. lOS; el-As mat, ei-Ezdad, s. S; Eb(t Ubeyde, Ma' m er b. ei·Müsenııi,]v!atlzu '/­

Kuruıı, thk. 'vL Fuat Se7giıı, 'vfektelıetu'l-Hancl, Kahire, ı988, T/ 74; Fhu't- Tay-yib el-T.ugavi, el-t:zdad, II/ 571; .Ebi\ Ililtim, el-t:zdad, s. 99; İbnü's-Sikkit1 el-ii.zdild, s.l63.

s:; ibnü'J.J:lnbirl, ei-Ezdad, s. 29; .Enis, İbrahim, e/-Ezddd, s. 212-2B. R4 Ebu Davud, no: 297; Tırmi7i, no: ı 26; tb n 'vface, no: 62S; Ne~ ı, no: 38 ı. !15 llakara, 2/228.

31

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergisi

Page 24: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

32

ğunu söylerken, bir grup sahabe ve tabiinle birlikte İmam Malik, eş-Şafii

ve Hicaz fakihleri de kelimenin temizlik anlamında olduğu yönünde tlkir

beyan etınişlerdir.86

Sare/ }--=>

Kutrub, Sare/ JL> kelimesinin, toplamak ve parçalamak (kesnıek) arı­

lamlannda kullanıldığını belirtir. Bu bağlamda bir şey toplandığı zaman

( rs:JI ..:. r>) denilir. 87

~~~ ~.)1 ~ 1-~-> ~ .... 4 JS' .)>:: J .• .>l ~ djl ~~~ _r.hll :r~) ~ J L9

"Bunun üzerine Allah: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (ke­

sip parçala/topla), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları

kendine çağırj koşaraksana gelirler"'' ayetinde (d,JI Jb~~) ifadesini dilci ve

mü fessirler parçalmnak ve toplamak gibi iki farklı anlamda yorumlarlar.

Ebı:ı Hayyan, (d,JI J'>~~) ifadesi ile ilgili müfessirlerin görüşleri­

ni naklederek İbn Abbas, ed-Dahhak, Mücahid ve İbn İshak'ın kelimeyi

kesmek/ayırmak anlamında yorumladığını belirtir. İbn Abbas kelimenin

köken olarakNabat dilinden olduğunu söylerken, Ebu'l-Esved, Süryanice,

Vehb b. Münebbih ise1 Rumca olduğunu belirtir.89

İbnü'l-Enbari kelimeyle ilgili el-Ferra'nın şöyle dediğini söyler: "el­

Ferra; CL>) kelimesinin (thl) anlamında kullanıldığını biliyoruz. Ancak

kelimenin aslı (s r>) şeklindedir. Kelime daha sonraları ( ;l..:>) şekline

dönüştürülmüştür."90

"Çanağı, yılanları toplayan yetim sığınağı gibidir- Orada hiç et ve kebap

olmaz" beytinde c~) kelimesi "toplamak" anlamında kullanılmıştır.

;La.:s ~~ o..:... ~~ dbJ "Koklayanlarla parçalanarak oldular ki" beyün­

de (;La.:s) kelimesi "parçalandı" anlamındadır.

86 Geniş bilgi için bkz. Eblı Hay'}'an, ei-Balınd-Aiulıit, ll / 186; eJ..~'liineccid, et-Teddd. 192-19 .~ .

R7 Kutrub, el-Ezdiıd, ·' · 1 32;el-A.<nıdi, e!-F.zdiid, s. 33;Ebu Hitiın, e!-F.zdiid, s. 98;İbııı:ı:,. S ıkldt, el-L:ulad. s . 187 .

88 Bakara, 2/260.

R9 el-Mün eccid, d-Tediıd, s. 164.

90 llkz. İbnü'l-Enbari, el-&dad, s. 36.

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergisi

Page 25: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

SONUÇ

Kaynağı ister ilahi ister insanlar arası uzlaşmaya dayalı olsun dildeki

kelimelerin başlangıçta tek bir anlamı karşılamak üzere konulduğu genel

olarak kabul edilen bir durumdur. Sonraki dönemlerde insanlarm doğa­

daki diğer varlıklarla arasındaki münasebetler neticesinde dildeki birincil

anlamlardan ikincil anlamlara doğru doğal ve aynı zamanda zorunlu bir

eğilim olmuş ve bu sayede dilin kullanım alanı bir hayli genişlemiştir. Dil­

deki bu doğal genişleme sürecinde oluşan anlam genişlemelerinden birisi

de kelimelerdeki çokarılamlıiık/el-müşterekü'l-lafzi olgusudur.

Bünyesinde birden fazla anlam barındırması sebebiyle ezdad'ın bir tür

iştirak ve çokanlamlılık olgusu gösterdiği kabul edilmektedir. Arap dilin­

de bu kavram, birbirine zıt iki anlamda kullanılabilen aynı lafızlara delalet

etmekte ve birden fazla anlam taşıyan lafızlar (el-müşterekü'l-Lafzi) kav­

ramının kapsamına girmektedir.

Arap dilinde ezdad'ın varlığı hususunda dilbilimcilerin çoğunluğu müs­

bet anlamda görüş bildirirken, bu duruma muhalefet eden azınlık bir grup

olmuştur. Ancak muhalefet eden bu grubun görüşleri iyi tetkik edildiğinde

onların da dilin ilk vaz'ında bu duruma karşı çıktıldarı, halı hazırdaki dilin

kullanımında ezdadı red eb11edikleri görülmektedir. Muhalif grubun ön­

cüsü konumunda bulunan İbn Dürüsteveyh'in ezdad'a karşı çıkarken 'bazı

mülahazaları istisna tutması' buna önemli bir işarettir. Tüm bu açıklaınala­

rın son uc un da dile girişi itibariyle kaynak ve sebepleri birbirinden farklı olsa

da ezdadın Arap dilinde bir olgu olarak varolduğu söylenebilir.

Dildeki bu olgunun Şuubiyye'nin iddia ettiği genelde Arap dili ve

belağatı, özelde de Kur'an için ifadede bir zaaf ve kusur teşkil ettiği düşün­

cesi dilbilimcileri konu üzerinde çalışmaya sevketmiş, söz konusu olgu­

nun gerekçeleri dilbilimciler tarafından araştırılıp ortaya konmuş ve ne­

ticede bu durumun ifadede bir kusur meydana getirmediği aksine anlam

genişlemesi üzerinden ifadeye bir zenginlik kattı ğı belirtilmiştir.

Arap diliyle nazil olan Kur'an'ın ilk muhataplarının dilini kullanması

doğal olduğu gibi elzem bir durumdur. Bu çerçevede Kur'an, Arapların

konuşmalarında ve şiirlerinde kullandıkları hakikat, mecaz, tasrih, kinaye,

33

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergisi

Page 26: ABSTRACT - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D03701/2010_1-2/2010_1-2_ARPAA.pdf · Ancak zıt anlamlı kelimeler, Arap dilbilimci ler tarafından genelde "czdad" adı altında çokanlaınlılıktan

34

icaz ve itnab gibi söz sanatlarını en yüksek düzeyde ve edebi bir şekilde

kullanmıştır. Bu edebi sanatların oluşumunda kelimelerin çokanlaınlılığı

özelliği şüphesiz önemli bir fonksiyon icra etmiştir. Bu düşünceden hare­

ketle Kur'an'da ezdad türü kelimelerin kullanılınası olağan bir durumdur.

Bu durum Kur'an'ın beyan üslubuna bir halel getirmez. Nitekim dili iyi

anlamak için bir takım öncüller vardır. Bu öncüller ne kadar iyi bilinirse

dil o kadar iyi bilinir. Bu öncüllerin en önemlilerinden birisi de, dilin bağ­

laınıdır: "Kur'an metninin anlaşılabilmesi için önce onun dil dokusu, do­

kuyu oluşturan sözcük ve tümeelerin yapı ve delalet yönlerini, sözcüklerin

kök ınanalarıyla sonradan ınüktesep delalet zenginliklerini; ayrıca anla­

mın oluşmasında etkisi ve katkısı olan dil dışı unsurları, kısaca kültürel,

toplumsal, tarihsel ve olgusal bağlamları bilmek gerekmektedir.

Şırnak Üniversitesi ilahiyat Fakültesi

Dergisi