91
T.C. ÇUKUROVA ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ ANESTEZĠYOLOJĠ VE REANĠMASYON ANABĠLĠM DALI ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE SPĠNAL EPĠDURAL BLOK UYGULANAN HASTALARDA, PREOPERATĠF GABAPENTĠNĠN POSTOPERATĠF AĞRI ÜZERĠNE ETKĠSĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ Dr. Yavuz ORAK UZMANLIK TEZĠ TEZ DANIġMANI Doç. Dr. Yasemin GÜNEġ ADANA-2010

ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

  • Upload
    others

  • View
    13

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

T.C.

ÇUKUROVA ÜNĠVERSĠTESĠ

TIP FAKÜLTESĠ

ANESTEZĠYOLOJĠ VE REANĠMASYON

ANABĠLĠM DALI

ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE SPĠNAL

EPĠDURAL BLOK UYGULANAN HASTALARDA,

PREOPERATĠF GABAPENTĠNĠN POSTOPERATĠF AĞRI

ÜZERĠNE ETKĠSĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ

Dr. Yavuz ORAK

UZMANLIK TEZĠ

TEZ DANIġMANI

Doç. Dr. Yasemin GÜNEġ

ADANA-2010

Page 2: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

1

T.C.

ÇUKUROVA ÜNĠVERSĠTESĠ

TIP FAKÜLTESĠ

ANESTEZĠYOLOJĠ VE REANĠMASYON

ANABĠLĠM DALI

ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE SPĠNAL

EPĠDURAL BLOK UYGULANAN HASTALARDA,

PREOPERATĠF GABAPENTĠNĠN POSTOPERATĠF AĞRI

ÜZERĠNE ETKĠSĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ

Dr. Yavuz ORAK

UZMANLIK TEZĠ

TEZ DANIġMANI

Doç. Dr. Yasemin GÜNEġ

ADANA-2010

Page 3: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

I

TEġEKKÜR

Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanlığı eğitimim süresince katkılarını

esirgemeyen, tezimin hazırlanmasında bana yardımcı olan değerli hocam ve tez

danışmanım Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Öğretim üyesi Doç. Dr.

Yasemin GÜNEŞ‟e ve eğitimimdeki katkılarından dolayı başta Anesteziyoloji ve

Reanimasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Geylan IŞIK olmak üzere Anabilim

Dalı‟ndaki diğer öğretim üyeleri Prof. Dr. Dilek ÖZCENGİZ‟e, Prof. Dr. Tayfun

GÜLER‟e, Prof. Dr. Hayri ÖZBEK‟e, Prof. Dr. Hakkı ÜNLÜGENÇ‟e, Doç. Dr.

Mehmet ÖZALEVLİ‟ye, Doç. Dr. Murat GÜNDÜZ‟e ve Uzm. Dr. Mediha Türktan‟a

teşekkürü borç bilirim.

Tez dönemimdeki katkılarından dolayı Ortopedi Anabilim Dalı öğretim üyesi

hocalarıma ve araştırma görevlisi doktor arkadaşlarıma teşekkür ederim. Tez

çalışmalarımın hasta takip dönemindeki katkılarından dolayı Dr. D. Destegül, Dr. N.

Seriner, Dr. Ö. Kuşçu, Dr. G. Akıncı, Dr. E. Yavuz, Dr. İ. Dolgun, Dr. Ü. Kara, Dr. İ.

Yılmaz, baş asistanlık dönemlerindeki katkılarından dolayı Dr. B. Başanalan, Dr. M.

Atçı, Dr. V. Eroğlu‟na ve diğer araştırma görevlisi doktor arkadaşlarıma teşekkür

ederim.

Zorlu asistanlık eğitimim süresince arkadaşlık ve aile ortamını paylaştığım,

çalışmama katkıda bulunan tüm araştırma görevlisi doktor arkadaşlarıma, ameliyathane,

Reanimasyon ve Algoloji Bilim Dalı‟nda görevli hemşire, teknisyen ve personel

arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Bugüne kadar varlıklarıyla bana hep destek olan, bugünlere gelmemde en büyük

paya sahip olan annem ve babama, ağabeyime, kardeşime ve eşlerine teşekkür ederim.

Bir doktorla evli olmanın tüm zorluklarına göğüs geren, kendisi de doktor olan, bu

zorlu yaşamı benimle paylaşan sevgili eşim Filiz‟e, sevgili çocuklarım Mikail ve

Furkan‟a teşekkür ederim.

Dr. Yavuz ORAK

Page 4: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

II

ĠÇĠNDEKĠLER

TEŞEKKÜR .................................................................................................................... ..I

İÇİNDEKİLER ............................................................................................................... .II TABLO LİSTESİ ............................................................................................................ .V ŞEKİL LİSTESİ ........................................................................................................... ..VI KISALTMALAR LİSTESİ ......................................................................................... .VII ÖZET ........................................................................................................................... VIII

ABSTRACT ................................................................................................................. ..IX 1. GİRİŞ ve AMAÇ .......................................................................................................... 1 2. GENEL BİLGİLER ...................................................................................................... 3

2.1. Ağrı Sınıflaması ................................................................................................... ..3 2.1.1. Akut Ağrı ..................................................................................................... ..3

2.1.1.1. Yüzeyel Ağrı .................................................................................... ..3 2.1.1.2. Derin Somatik Ağrı .......................................................................... ..4

2.1.1.3. Visseral Ağrı .................................................................................... ..4 2.1.2. Kronik Ağrı .................................................................................................. ..4

2.2. Ağrı Yolları .......................................................................................................... ..4 2.2.1. Periferden Beyin Korteksine Ağrı İmpulslarını Taşıyan Yollar .................. ..4

2.2.2. Birinci Sıra Nöronlar ................................................................................... ..5 2.2.3. İkinci Sıra Nöronlar ..................................................................................... ..5

2.2.4. Spinotalamik Yol ......................................................................................... ..5 2.2.5. Alternatif Ağrı Yolları ................................................................................. ..6 2.2.6. Üçüncü Sıra Nöronlar .................................................................................. ..6

2.3. Postoperatif Ağrı .................................................................................................. ..6 2.3.1. Postoperatif Ağrının Organizmada Oluşturduğu Fizyopatolojik

Değişiklikler .................................................................................................. ..7 2.3.1.1. Solunum Sistemi Üzerine Etkileri ................................................... ..7

2.3.1.2. Kalp Damar Sistemi Üzerine Etkileri .............................................. ..7 2.3.1.3. Gastrointestinal ve Üriner Sistem Üzerine Etkileri ......................... ..7 2.3.1.4. Endokrin Sistem Üzerine Etkileri .................................................... ..7

2.3.1.5. Hematolojik Etkileri ........................................................................ ..8 2.3.2. Postoperatif Ağrı Tedavi Yöntemleri .......................................................... ..8

2.4. Preemptif Analjezi ............................................................................................... ..8 2.4.1. Preemptif Analjezi Uygulamalarında Yöntem ve İlaçlar ............................ 10 2.4.2. Preemptif Analjezinin Başarısını Artıracak Faktörler ................................. 12

2.5. Gabapentin ........................................................................................................... 12 2.5.1. Nöropatik Ağrı Sendromlarında Gabapentin Kullanımı .............................. 13 2.5.2. Farmakodinamik Özellikleri ........................................................................ 14 2.5.3. Farmakokinetik Özellikler ........................................................................... 14

2.5.4. Gabapentinin Kontrendikasyonları ve Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar15 2.5.5. Gabapentinin Yan Etkileri ........................................................................... 15 2.5.6. Gabapentin ile İlaç Etkileşimleri ................................................................. 16

2.6. Opioid Analjezikler .............................................................................................. 16 2.6.1. Sınıflandırma ............................................................................................... 16 2.6.2. Etki Yerleri .................................................................................................. 17 2.6.3. Etki Mekanizmaları ...................................................................................... 18

Page 5: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

III

2.6.4. Farmakokinetikleri ....................................................................................... 18

2.6.5. Endikasyonları ............................................................................................. 19 2.6.6. Kontrendikasyonları ve İlaç Etkileşimleri ................................................... 19

2.7. Morfin .................................................................................................................. 19 2.7.1. Farmakokinetiği ........................................................................................... 20 2.7.2. Farmakolojik Etkileri ................................................................................... 21

2.8. Fentanil ................................................................................................................ 22 2.8.1. Farmakokinetik ............................................................................................ 22 2.8.2. Farmakodinami ............................................................................................ 23

2.9. Nöroaksiyel Bloklar(Santral Bloklar) .................................................................. 24 2.9.1. Spinal Kord ve Vertebra Anatomisi ............................................................. 25

2.9.2. Spinal Anestezi ............................................................................................ 25 2.9.3. Spinal Anestezi Tipleri ................................................................................ 27 2.9.4. Spinal Anestezi Düzeyini Etkileyen Faktörler ............................................. 27

2.9.5. Epidural Anestezi Tekniği ........................................................................... 29 2.9.6. Tek Doz Epidural Anestezi .......................................................................... 31 2.9.7.Kateter Yerleştirilmesi ve Devamlı Epidural Anestezi ................................. 32 2.9.8.Paramedian (Paraspinöz, Lateral) Yaklaşım ................................................. 33

2.9.9. Torasik Epidural Blok .................................................................................. 33 2.9.10. Servikal Epidural Blok ............................................................................... 34

2.9.11.Epidural Anestezi Endikasyonları ve Kontrendikasyonları Endikasyonlar 34 2.9.12. Epidural Anestezi Düzeyini Etkileyen Faktörler ....................................... 35 2.9.13. Epidural Anestezi Uygulama Yöntemleri .................................................. 36

2.9.14. Epidural Aralığa Verilen Lokal Anesteziğin Dağılımı, Etki Yeri ve

Mekanizması ................................................................................................. 37

2.9.15. Kombine Spinal-Epidural Anestezi ........................................................... 37 2.9.16. Dermatomlar .............................................................................................. 38 2.9.17. Nöroaksial Blok Komplikasyonları ........................................................... 39

2.10. Lokal Anestezikler ............................................................................................. 43 2.10.1.Kimyasal Yapı ............................................................................................ 43

2.10.2. Lokal Anesteziklerin Etki Mekanizmaları ................................................. 43

2.10.3. CM: Minimum Anestezik Konsantrasyon ................................................. 44 2.10.4. Lokal Anesteziklerin Kimyasal Yapılarına Göre Sınıflandırılması ........... 44 2.10.5. Lokal Anesteziklerin Farmakokinetiği ...................................................... 45

2.10.5.1. İlacın Etki Yerinden Absorbsiyonu ............................................... 45 2.10.5.2. Lokal Anesteziklerin Metabolizma ve Atılımları .......................... 46

2.10.5.3. Taşiflaksi ........................................................................................ 46 2.10.6. İlaç Etkileşimleri ........................................................................................ 47

2.11. Levobupivakain ................................................................................................. 47 3. GEREÇ ve YÖNTEM ................................................................................................ 50

3.1. Postoperatif Ağrı Tedavisinin Değerlendirilmesi ................................................ 52

3.1.1. Vizüel Analog Skala (VAS) ........................................................................ 52 3.1.2. Postoperatif Sedasyon Düzeyinin Değerlendirilmesi .................................. 53

3.1.3. Postoperatif Kaşıntı Skalası ......................................................................... 53 3.1.4. Postoperatif Bulantı Skoru ........................................................................... 53 3.1.5. İstatistiksel İncelemeler ............................................................................... 54

4. BULGULAR ............................................................................................................... 55 4.1. Demografik Özellikler ......................................................................................... 55

Page 6: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

IV

4.2. Postoperatif Hemodinamik Değişiklikler ............................................................ 55

4.2.1. Grupların Postoperatif Sistolik Arter Basıncı Değerleri .............................. 55 4.2.2. Grupların Postoperatif Diyastolik Arter Basıncı Değerleri ......................... 56 4.2.3. Grupların Postoperatif Kalp Atım Hızı Değerleri ........................................ 56

4.3. Grupların Postoperatif Ağrı Skorları ................................................................... 57 4.4. Grupların Postoperatif Sedasyon Skorunun Değerlendirilmesi ........................... 57

4.5. Grupların Postoperatif Kaşıntı Değerlendirmesi ................................................. 58 4.6. Grupların Postoperatif Antihistaminik ihtiyaçlarının Değerlendirilmesi ............ 58 4.7. Grupların Postoperatif Bulantı Skorunun Değerlendirilmesi .............................. 59

5. TARTIŞMA ................................................................................................................ 60 6. SONUÇ ....................................................................................................................... 68

7. KAYNAKLAR ........................................................................................................... 69 8. ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................ 80

Page 7: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

V

TABLO LĠSTESĠ

Tablo No Sayfa No

Tablo 1. Kontraendikasyonlar ............................................................................................................... 35

Tablo 2. Ester ve Amid Grubu Lokal Anestezikler Arasındaki Farklar ........................................... 45

Tablo 3. Vizüel Analog Skala ................................................................................................................. 53

Tablo 4. Ramsey Sedasyon Skoru .......................................................................................................... 53

Tablo 5. Grupların Demografik Özellikleri (Ortalama ± SD) ............................................................ 55

Tablo 6. Grupların Postoperatif Sistolik Arter Basınç Değerleri (mmHg) (Ort±SD) ....................... 55

Tablo 7. Grupların Postoperatif Diyastolik Arter Basınç Değerleri (mmHg) (Ort±SD) .................. 56

Tablo 8. Grupların Postoperatif Kalp Atım Hızı Değerleri (atım/dk) (Ort±SD) .............................. 56

Tablo 9. Grupların Postoperatif VAS Değerleri (Ort±SD) ................................................................. 57

Tablo 10. Grupların Postoperatif KaĢıntı Değerlendirmesi (Ort±SD) ............................................... 58

Tablo 11. Grupların Postoperatif Antihistaminik ihtiyaçlarının Değerlendirilmesi (n)(%) ............ 59

Tablo 12. Grupların postoperatif bulantı skorlarının değerlendirilmesi ........................................... 59

Page 8: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

VI

ġEKĠL LĠSTESĠ

ġekil No Sayfa No

ġekil 1. Morfinin kimyasal yapısı .......................................................................................................... 20

ġekil 2. Fentanil’in kimyasal yapısı ....................................................................................................... 22

ġekil 3. Levobupivakainin kimyasal yapısı ........................................................................................... 48

Page 9: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

VII

KISALTMALAR LĠSTESĠ

ACTH : Adrenokortikotropik hormon

CM : Minimum Anestetik Konsantrasyon

COX : Siklooksigenaz

CSEA : Kombine spinal epidural anestezi

DKB : Diastolik kan basıncı

DPSG : Dural ponksiyon sonrası baş ağrısı

EKG : Elektrokardiyografi

GIS : Gastrointestinal sistem

HKA : Hasta kontrollü analjezi

I.V. : Intravenöz

IASP : Uluslararası Ağrı Araştırmaları Örgütü

KAH : Kalp atım hızı

KSE : Kombine Spinal Epidural

MSS : Merkezi Sinir Sistemi

NIBP : Non Invaziv Blood Pressure (Non İnvazif Kan Basıncı)

NMDA : N-Metil-D-Aspartat

NSAII : Non-Steroid Anti İnflamatuar İlaç

OKB : Ortalama kan basıncı

SGOT : Serum glutamik oksaloasetik transaminaz

SGPT : Serum glutamik piruvik transferaz

SKB : Sistolik kan basıncı

SPSS : Statistic Package for Social Science

VAS : Vizüel Analog Skala

Page 10: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

VIII

ÖZET

Amaç: Alt ekstremite cerrahisinde, Kombine Spinal Epidural Anestezi (CSEA)

sık olarak uygulanmaktadır. Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmış olan

gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif ağrıyı azalttığı

bildirilmektedir. Bu çalışmamızda alt ekstremite cerrahisinde, kombine spinal epidural

anestezi uygulanan hastalarda, preoperatif gabapentinin postoperatif ağrı ve yan etkiler

üzerine etkileri araştırıldı.

Gereç ve Yöntem: Etik Kurul onayı ve olguların yazılı onayı alındıktan, sonra

çalışmamıza alt ekstremite cerrahisi uygulanan 18-65 yaş arası, ASA I-IIΙ grubu olgular

alındı. Olgular rastgele iki gruba ayrıldı. Grup 1‟e (n=30) (Grup P); Spinal aralıktan

% 0,5 levobupivakain (10-15 mg) ve fentanil (25 μg) uygulandı. Postoperatif dönemde

spinal blok kalktıktan sonra epidural aralıktan morfin (3mg) uygulandı. Grup 2; (n=30)

(Grup G); Grup I‟e ilave olarak preoperatif 1-2 saat önce 600 mg gabapentin uygulandı.

Postoperatif dönemde hemodinamik veriler (SAB, DAB, KAH), ağrı skoru (VAS),

sedasyon skoru, kaşıntı skoru, antihistaminik gereksinimi, ek doz analjezik gereksinimi

ve diğer yan etkiler (bulantı, hipotansiyon, solunum depresyonu, EKG değişikliği,

bradikardi) değerlendirildi.

Bulgular: Grupların demografik özellikleri, hemodinamik parametreleri,

operasyon süreleri, sedasyon skorları birbirine benzerdi. Postoperatif ağrı skorlarının

(VAS) 30. dakika, 60. dakika, 18 ve 24. saatlerde grup G‟de daha düşük olduğu

saptandı (p<0,05). Postoperatif dönemde Grup P‟de 18. saatte 10 hastada, 24. saatte 8

hastada kaşıntı saptandı. Grup G‟de ise hiçbir hastada kaşıntı saptanmadı. (p<0,001,

p<0,005). Grupların, bulantı skorları ve diğer yan etkiler arasında istatistiksel olarak

anlamlı bir fark yoktu.

Sonuç: Alt ekstremite cerrahisinde CSEA uygulanan hastalarda, preoperatif

gabapentinin postoperatif ağrı düzeyini ve opioidlere bağlı olarak gelişen kaşıntıyı

istatiksel olarak azalttığı, bulantıyı ise etkilemediği sonucuna varıldı.

Anahtar Kelimeler: Kombine Spinal Epidural Anestezi, Gabapentin, Opioid,

Preemptif analjezi, Postoperatif Analjezi.

Page 11: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

IX

ABSTRACT

Purpose: Combined Spinal Epidural Anesthesia (CSEA) is frequently

implemented in the surgery of lower extremity. It has been reported that preoperative

implementations of Gabapentin the activity of which was approved on neurophaeutic

and chronicle pains reduce the postoperative pains. In this study, the effects of the

preoperative implementations of gabapentin on postoperative pain and adverse effects

were investigated on the patients who had combined spinal epidural anesthesia during

the surgery of lower extremity.

Material and Method: After the consent of the Ethics Committee and the written

consent of the cases were taken, cases from ASA I-III aged between 18 and 65 who had

surgery of lower extremity were taken into our study. The cases were classified into tow

groups randomly. 0.5% levobupivakain (10-15 mg) and fentanile (25 μg) were given to

the group 1 (n=30) (Group P) from the spinal space. In the postoperative period,

morphine (3 mg) was given from the epidural space after the spinal block was removed.

600 mg of gabapentin was given to Group 2 1-2 hours before in the preoperative period

in addition to the Group 1.

In the postoperative period, hemodynamic data (SAB, DAB, KAH), pain score

(VAS), sedation score, pruritus score, the need of antihistaminic, the need of extra

analgesic and the other adverse effects (sicchasia, hypotension, respiration depression,

the change of EKG, bradycardia) were assessed.

Results: The demographic features, hemodynamic parameters, the operation

periods and sedation scores of the groups were similar. It was found that the

postoperative pain scores (VAS) were lower in group G in the 30th

, 60th

minutes and at

18th

and 24th

hours (p<0.05). In the postoperative period, sichassia was observed in 10

patients at 18th

hour and in 8 patients at 24th

hour in Group P whereas sichassia was not

observed in any patients in Group G (p<0.001, p<0.005). There was not a statistically

meaningful difference between the groups in terms of sichassia scores and the other

adverse effects.

Conclusion: It was deduced that the preoperative gabapentin statistically reduced

the postoperative pain level and pruritus developed due to opioids but did not affect the

sicchasia on the patients who had combined spinal epidural anesthesia in the surgery of

lower extremity.

Key Words: Combined Spinal Epidural Anesthesia, Gabapentin, Opioid, Preemptive

analgesia, Postoperative Analgesia.

Page 12: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

1

1. GĠRĠġ ve AMAÇ

Postoperatif ağrı, cerrahi travmayla başlayıp doku iyileşmesiyle sona eren akut

enflamatuar bir ağrı şeklidir. Organ sistemleri üzerine olumsuz etkileri olan bu ağrının

ortadan kaldırılması organizmanın homeostazisi için son derece önemlidir.1 Postoperatif

ağrı kişisel farklılıklar gösterir. Hastanın fizyolojik ve psikolojik yapısı, cerrahinin tipi,

yeri ve süresi, postoperatif komplikasyonlar, preoperatif ve postoperatif analjezi

teknikleri ile postoperatif bakım kalitesi bu ağrıyı etkileyen faktörler arasındadır.

Uygun ve yeterli bir postoperatif ağrı tedavisi, ameliyat sonrası derlenmenin

hızlanması, hastanede kalış süresinin kısaltılması ve tedavi giderlerinin azaltılmasında

önemli bir rol oynar.2

Birçok hasta alt extremite cerrahisi sonrası ciddi ağrı hissetmektedir. Ağrı şiddeti

postoperatif ilk saatlerde pik yapar ve ikinci gün şiddeti giderek azalır. Hafif ya da

şiddetli ağrının yetersiz tedavisi pulmoner ve kardiyovasküler sistemde çeşitli

patofizyolojik değişikliklere yol açar.3 Ağrı, nöroendokrin ve metabolik katabolizmayı

bozan sempatik tonus artışına neden olabilir ve normal kas fonksiyonlarını bozabilir.

Majör cerrahi sonrasında gelişen ağrının tedavisinde farklı özelliklere sahip çok

sayıda ilaç, çeşitli yöntemlerle kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden günümüzde tercih

edilenlerinden birisi de Preemptif Analjezi yöntemi ve Kombine Spinal Epidural

Anestezi uygulamasıdır. Kombine Spinal Epidural Anestezi uygulamasında lokal

anestezikler ve opioidler sık olarak kullanılmaktadır.

Son zamanlarda farklı analjeziklerin veya tekniklerin birlikte kullanımının aditif

ya da sinerjik bir etki ile daha düşük dozlarda etkin bir analjezi ve daha az yan etki

oluşturduğu bildirilmiştir (multimodal analjezi).2

Preemptif olarak uygulanan gabapentinin postoperatif analjezi ihtiyacını ve

opiodlere bağlı gelişen yan etkileri (kaşıntı, bulantı ve kusma) azalttığı bildirilmektedir.

Gabapentin 12 yaşından büyük hastalarda antiepileptik olarak kullanılmaktadır. Daha

sonra yapılan çalışmalarda antiepileptik etkinliği dışında geniş bir yelpazede nörolojik

ve psikiyatrik durumların tedavisinde yarar sağladığı gösterilmiştir. Gabapentinin en

geniş nonepileptik kullanım alanı nöropatik ağrıdır. Gabapentin postherpetik nevralji,

diyabetik nöropati, refleks sempatik distrofi ve trigeminal nevralji tedavisinde etkinliği

gösterilmiştir. Özellikle bipolar bozukluk olmak üzere birçok psikiyatrik bozuklukta

Page 13: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

2

etkili bir tedavi potansiyeli olduğu bildirilmiştir. Ayrıca gabapentin hareket

bozuklukları, migren proflaksisi ve madde bağımlılığı tedavisindeki etkinliği

gösterilmiştir.

Çalışmamızda CSEA altında alt ekstremite cerrahisi geçirecek olgularda

preoperatif uygulanan gabapentinin postoperatif analjezi ve opiodlere bağlı yan etkiler

(bulantı, kusma ve kaşıntı) üzerine etkilerinin araştırılması amaçlandı.

Page 14: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

3

2. GENEL BĠLGĠLER

Uluslararası Ağrı Araştırmaları Örgütü (IASP) tarafından yapılan tanımlamaya

göre ağrı; vücudun herhangi bir yerinden başlayan, organik bir nedene bağlı olan ya da

olmayan, kişinin geçmişteki deneyimleri ile ilgili, sensorial, emosyonel, hoş olmayan

bir duyudur.4,7

Dokularda hasara yol açan veya açabilecek kapasitede olan uyarılara

“noksiyöz uyarılar” denir. Santral sinir sistemi noksiyöz uyaranı araştıracak ve cevap

verecek çeşitli mekanizmalarla donatılmıştır. Doku hasarı ile ağrının algılanması

arasında oluşan bu elektrokimyasal olayların bütününe “nosisepsiyon” adı

verilmektedir.6,8,10

Bir uyaranın ağrı olarak algılanabilmesi için dört farklı fizyolojik işlemden

geçmesi gereklidir.

a. Transdüksiyon, sinir sonlarında stimulusun elektriksel aktiviteye

dönüştürüldüğü aşamadır.

b. Transmisyon, oluşan elektriksel aktivitenin sinir sistemi boyunca yayılmasıdır.

c. Modülasyon, nosiseptif iletimde değişiklikler yapılmasıdır.

d. Persepsiyon, diğer aşamaların bireyin psikolojisi ile etkileşimi ve subjektif

emosyonel deneyimleri sonucu gelişen aşamadır.5,7

2.1. Ağrı Sınıflaması

2.1.1. Akut Ağrı

Ani olarak başlayan, nosiseptif nitelikte, neden olan lezyon ile arasında yer,

zaman, şiddet açısından yakın ilişkinin olduğu doku hasarıyla başlayıp, yara iyileşme

süresince giderek azalan ve kaybolan ağrı tablosudur.8 Nedeni; hastalık, anormal kas

veya organ fonksiyonu gibi zararlı uyarılardır. Şiddetiyle orantılı bir nöroendokrin stres

oluşturur. En sık izlenen şekli, posttravmatik, postoperatif ve obstetrik ağrıdır.9,10

2.1.1.1. Yüzeyel Ağrı

Cilt, cilt altı ve mukozalardaki nosiseptif uyarılara bağlıdır. Lokalizasyonu tamdır.

Keskin, batıcı, zonklayıcı, yanıcı bir ağrı şeklinde ifade edilir.10

Page 15: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

4

2.1.1.2. Derin Somatik Ağrı

Orjini; kas, tendon, eklem veya kemiklerdir. Genelde künt ve tam lokalize

edilemeyen bir ağrıdır.

2.1.1.3. Visseral Ağrı

İç organların veya onları örten oluşumların (pariyetal plevra, perikard, periton)

fonksiyonlarının bozulması sonucudur. Dört subtipi tanımlanır:

I. Tam lokalize visseral ağrı,

II. Lokalize pariyetal ağrı,

III. Yansıyan visseral ağrı,

IV. Yansıyan pariyetal ağrı.

Çok kere sempatik veya parasempatik aktivite (kusma, bulantı, terleme, kan

basıncında ve kalp atım sayısında değişiklikler) ile birliktedir.

Pariyetal ağrı; tipik olarak keskin ve çok kere batıcı bir ağrıdır. Hasta organın

etrafında olabildiği gibi uzak bir bölgeye de yansıyabilir. Visseral veya pariyetal ağrının

belirli cilt bölgelerinde duyulması fenomeni, embriyolojik gelişim ve doku migrasyonu

nedeniyle visseral veya somatik algıların santral sinir sisteminden yansımasıyla

ilgilidir.11

2.1.2. Kronik Ağrı

Akut hastalığın seyrini aşan ve belli bir süreden sonra da devam eden ağrının

kronikleştiği kabul edilir. Bu süre 1-6 ay arası olabilir. Kronik ağrıda periferik

nosisepsiyon santral sinir sisteminde fonksiyon bozukluğuna neden olmaktadır.

Psikolojik ve çevresel faktörler de önemli rol oynar.11

2.2. Ağrı Yolları

2.2.1. Periferden Beyin Korteksine Ağrı Ġmpulslarını TaĢıyan Yollar

Ağrılı uyaranı periferden alıp taşıyan liflerin hücre cismi (I. nöron) arka kök

gangliyonunda yer alır. Buradan kalkan lifler spinal korda girer ve substantiya

jelatinozada arka boynuz hücreleri ile (II. nöron) sinaps yaparlar. İkinci nöronun

Page 16: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

5

aksonları orta hattı geçerek, karşı tarafta spinotalamik yolu oluşturur. Bu yolla yukarı

çıkan lifler de kortekse giderek postsentral girusta sonlanır.7,11,12

2.2.2. Birinci Sıra Nöronlar

Bunların çoğu aksonlarının proksimal uçlarını medulla spinalise dorsal (duyusal)

kök aracılığıyla her segmente (servikal, torasik, sakral) gönderir. Dorsal boynuza

girdikten sonra birinci sıra nöronların aksonları internöronlar, sempatik nöronlar ve

ventral boynuz nöronlarıyla da sinaps yapabilir.

2.2.3. Ġkinci Sıra Nöronlar

Afferent lifler medulla spinalise girdikten sonra kalınlıklarına göre demetler

oluşturur. Ağrı lifleri karşı taraf gri maddesindeki ikinci nöronlarla sinapslarını

yapmadan önce bir segment aşağı inebilir veya yukarı çıkabilir.

Medulla spinalisteki gri madde 10 laminaya ayrılır. İlk altı lamina dorsal boynuzu

oluşturur, bütün afferent nöral aktiviteyi algılar ve prensip olarak asendan ve desendan

nöral yolların ağrı modülasyonunu yaptığı yerdir. İkinci sıra nöronlar ya nosiseptif

spesifiktir veya geniş dinamik spektrumludur (wide dynamic rage=WDR).8,11

Nosiseptif

spesifik nöronlar sadece noksiyöz uyarıları, WDR nöronları ise noksiyöz ve

nonnoksiyöz afferent impulsları alırlar.

I. lamina primer olarak ciltten ve derin somatik dokulardan gelen nosiseptif

uyarılara cevap verir. II. laminaya substantia jelatinosa da denir ve çok sayıda inter

nöronları içerir, cilt reseptörlerinden gelen uyarıların modülasyonunda rol alır. III. ve

IV. laminalar primer olarak nosiseptif olmayan uyarıları kabul ederler. VIII-IX.

laminalar ön motor boynuzu oluştururlar.2,13

2.2.4. Spinotalamik Yol

Spinotalamik yol klasik olarak ağrıyı ileten en önemli yol olarak kabul edilir ve

medulla spinalisin beyaz cevherinin anterolateral bölümünü oluşturur. Lateral

spinotalamik yol talamusun ventral posterolateral nukleusuna gider ve ağrının

diskriminatif özelliklerini (lokalizasyon, yoğunluk, süre) iletir. Medial spinotalamik yol

Page 17: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

6

ise medial talamusa gider ve ağrının otonomik ve tatsız emosyonel persepsiyonlarından

sorumludur.11

2.2.5. Alternatif Ağrı Yolları

Spinoretiküler yolun ağrıya karşı otonom reaksiyonlardan sorumlu olduğu

düşünülmektedir. Spinomezensefalik yol anti-nosiseptif dessendan yolların

aktivasyonunda önemli rol oynar. Spinohipotalamik ve spinotelensefalik yollar

hipotalamusu aktive ederek duyusal davranışları oluştururlar. Spinoservikal yol çapraz

yapmadan lateral servikal nukleusa çıkar ve kontrolateral talamusa lifler gönderir.

Somatik ve visseral afferentler medulla spinaliste, beyin sapında ve daha yüksek

merkezlerde iskelet, motor ve sempatik sistemlerle entegredir. Afferent dorsal boynuz

hücreleri direkt ve indirekt olarak ön boynuz motor nöronlarıyla sinaps yaparlar. Bu

sinapslar ağrı ile ilgili normal veya anormal kas aktivitesinden sorumludur. Afferent

nosiseptif nöronlarla sempatik nöronların inter-mediolateral kolonda yer alan

sinapslarında sempatikler tarafından sağlanan refleks vazokonstriksiyon, düz kas

spazmı, lokal ve adrenal katekolamin deşarjından sorumludur.8,11

2.2.6. Üçüncü Sıra Nöronlar

Talamusta yer alır ve aksonlarını parietal korteksin posterolateral girusunun I. ve

II. somatosensöriyel alanlarına ve fissura silvinin üst duvarına gönderirler. Bu kortikal

alanlar ağrının persepsiyonundan ve tam lokalizasyonundan sorumludur.

2.3. Postoperatif Ağrı

Postoperatif ağrı cerrahi travmayla başlayıp doku iyileşmesi ile sona eren akut bir

ağrı şeklidir. Ağrının neden olduğu istenmeyen ve iyileşmeyi geciktiren etkilerinden

dolayı postoperatif ağrı kontrolü giderek önem kazanmaktadır. Cerrahiye karşı oluşan

stres yanıtta postoperatif ağrının önemli rolü olduğu bilinmektedir. Postoperatif ağrının

tedavi edilmemesi sonucunda kortizol, ACTH, glukagon, aldosteron ve katekolaminler

gibi katabolik hormonların miktarında artış olurken; insülin, testosteron gibi anabolizan

hormonların miktarında azalma görülür. Bu durum solunum, dolaşım, gastrointestinal,

Page 18: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

7

renal ve otonom sinir sistemlerinde olumsuz etkiler meydana getirir. Bütün bu endokrin

değişiklikler homeostazisi olumsuz etkiler.4,8,11,15

2.3.1. Postoperatif Ağrının Organizmada OluĢturduğu Fizyopatolojik

DeğiĢiklikler

2.3.1.1. Solunum Sistemi Üzerine Etkileri

Ağrı sonucu vücut O2 tüketimi ve CO2 üretimi artar. Bu değişikliklere bağlı olarak

solunum dakika hacmi ve solunum işi artar. Ağrılı uyaranlarla birlikte özellikle göğüs

ve karın bölgesindeki ameliyatlar sonucunda spinal reflekse cevap olarak kas spazmı

gelişir.

Göğüs duvarının hareketinin sınırlanması tidal volümü ve fonksiyonel rezidüel

kapasiteyi azaltır, atelektazi oluşumuna, hipoksemiye bazen hipoventilasyona ve

intrapulmoner şantın artmasına neden olur. Vital kapasitenin azalması öksürmeyi ve

sekresyonların atılmasını zorlaştırır, atelektazi oluşumuna neden olur.14

2.3.1.2. Kalp Damar Sistemi Üzerine Etkileri

Ağrının oluşturduğu sempatik aktivite artışıyla hipertansiyon, taşikardi ve

sistemik vasküler dirençte artma görülür. Kardiyak debi, normal kardiyak fonksiyonları

olan hastalarda artarken, ventriküler fonksiyonları yetersiz olanlarda azalır. Ağrı

miyokardın O2 gereksinimini ve dolayısıyla var olan iskemisini de arttırır.

2.3.1.3. Gastrointestinal ve Üriner Sistem Üzerine Etkileri

Artmış sempatik tonus ve sfinkter tonusun yanısıra barsak ve mesane motilitesinin

de azalması sonucu sırayla ile us ve idrar retansiyonu izlenebilir. Mide asidi

sekresyonunun artması nedeniyle stres ülseri oluşabilir. Bulantı, kusma ve kabızlık sık

izlenir. Abdomendeki gerginlik solunum fonksiyonlarını olumsuz etkiler.14

2.3.1.4. Endokrin Sistem Üzerine Etkileri

Hormonal stres cevabı, kortizon ve glukagon gibi katabolik hormonların artması

insülin ve testosteron gibi anabolik hormonların azalması şeklindedir. Hastalarda

negatif azot dengesi oluşur, karbonhidrat toleransı azalır, lipoliz artar. Kortizon ve

aldosteron gibi hormonların artışı nedeniyle sodyum ve su tutulumu artar.

Page 19: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

8

2.3.1.5. Hematolojik Etkileri

Hareketsizliğe bağlı venöz staz ve trombosit agregasyonunda artış sonucunda

derin ven trombozu ve pulmoner emboli gelişebilir. Stres, lökositlerde artışa,

lenfositlerde azalmaya yol açar. Retiküloendotelyal sistemde depresyon yapar. Bu da

hastanın enfeksiyonlara karşı savunmasını zayıflatır.4,8,11,15

2.3.2. Postoperatif Ağrı Tedavi Yöntemleri

Postoperatif ağrı cerrahi travmayla başlayıp doku iyileşmesi ile sona eren akut bir

ağrı şeklidir. Ağrının sebep olduğu istenmeyen ve iyileşmeyi geciktiren etkilerden

dolayı postoperatif ağrı kontrolü giderek önem kazanmaktadır.16

Postoperatif ağrı için

ideal bir tedavi yöntemi yoktur. Hastanın fizik durumu, yaşı, ağrının şiddeti ve beklenen

süresi, cerrahi girişimin yeri ve niteliği, yöntemin hastaya getireceği riskler dikkate

alınmalı ve mümkünse analjezi yöntemi anestezi uygulanmasının bir parçası olarak

anestezi öncesinde planlanmalıdır.

Sistemik olarak i.m, i.v, oral, sublingual, rektal, intranazal, transdermal

uygulamalar analjezi yönetiminde etkin yöntemlerdir. Rejyonel ağrı tedavi yöntemleri

etkin bir postoperatif analjezi sağlar. Bu yönteminlerin dışında transkutanöz elektriksel

sinir uyarımı (TENS), elektroakupunktur uygulamaları, hipnoz ve telkin yöntemleriyle,

psikolojik analjezi ve hasta kontrollü analjezi (HKA) alternatif yöntemler olarak

uygulanabilir.2,4,7,9

2.4. Preemptif Analjezi

Crile,19

genel anesteziye ek olarak uygulanan rejyonel anestezinin, cerrahinin

merkezi sinir sisteminde yol açacağı değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkacak

intraoperatif nosisepsiyon ve skar ağrısını önleyebileceği ve bunun da postoperatif

mortaliteyi, ağrının yoğunluğunu, süresini azaltacağını ileri sürmüştür. Crile‟nin bu

görüşü ancak 70 yıl sonra Woolf tarafından yapılan hayvan araştırmaları sonunda

desteklenmiştir.20

Woolf yaptığı deneysel çalışmalarda C liflerine elektiriksel uyarı ile

uyarılmasının öncesinde ve sonrasında verilen opioidlerin medulla spinalis dorsal

boynuz nöronlarındaki eksitabilite üzerinde farklı etkiler yaptıklarını saptamıştır.

Page 20: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

9

Stresten önce uygulanan antinosiseptif tedavi afferent iletide meydana gelen

değişiklikleri engelleyerek “preemptif analjezi” adı verilen kavramın doğmasına yol

açmıştır.20

Periferik doku hasarı sinir sisteminin uyarıya yanıtını iki alanda değişikliğe

uğratabilir.18

1. Periferik sensitizasyon: Periferik afferent nossiseptif terminallerin eşiğinde

düşmeye yol açar.

2. Santral sensitizasyon: Spinal nöronların eksitabilitesinde aktiviteye bağımlı

bir artış meydana gelir. Doku hasarı sonrasında normal afferent uyarıya artmış ve

uzamış yanıt ise, santral hipereksitabilite olarakta adlandırılmaktadır.

Cerrahi insizyon alanında oluşan değişiklikler primer hiperaljezi olarak

adlandırılır. Bu alana komşu bölgelerde ise sekonder hiperaljezi ve allodini gözlenir.

Allodini; normal şartlarda ağrısız olan bir uyaran ile ortaya çıkan ağrı duyusunu

ifade eder.

İnflamatuar ağrı; periferik dokuda insizyon, yanık gibi travmalar sonucu ortaya

çıkar.

Nöropatik ağrıda; sinir kesisi gibi sinir dokusunun direkt hasarlanması

sözkonusudur.

Preemptif analjezi bir yandan periferik sensitizasyon ve santral sensitizasyona

engellerken, diğer taraftan da inflamatuar ve nöropatik ağrı tiplerini de önlemelidir.21

Preemtif analjezi için çeşitli tanımlar yapılabilir:

1. Cerrahiden önce başlatılan analjezi

2. İnsizyona bağlı olarak ortaya çıkan santral sensitizasyonu önleyen analjezi

3. İnsizyon ve inflamatuar hasara bağlı oluşan santral sensitizasyonu önleyen

analjezi

Bu farklı tanımlar preemptif analjezi ile ilgili klinik çalışmalarda ortaya çıkan

çelişkili sonuçlar nedeniyledir. Cerrahiden önce başlatılan preemtif analjezinin etkili bir

yöntem olduğunu savunanlar, bu strateji temel alınarak yapılan birçok çalışmayı örnek

göstermektedir.22,23

Preemptif analjezinin klinikte etkin bir yöntem olduğunu savunanlar postoperatif

analjeziye yaklaşımın hem insizyonel hem de inflamatuar hasarı kapsaması gerektiğini

savunmaktadır.23

Page 21: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

10

Pasqualicci‟ye göre24

preemptif analjezi ile ilgili çalışmalardaki farklı sonuçların

en önemli nedeni konunun sadece cerrahi öncesi başlanan analjezi olarak algılanılarak

yeterli analjezik düzey ve yoğunluğa erişilmemesi ve analjezinin preoperatif dönemden

başlayarak postoperatif döneme kadar sürdürülmemesidir.

Kissin‟e göre22

preemptif analjezi, sadece fizyolojik ağrıya yönelik olan

konvensiyonel perioperatif analjezi stratejisinin aksine patolojik ağrıya yönelik bir

yöntem olarak kabul edilmelidir. Kissin; fizyolojik ağrı tedavisinde yeri olmayan, ancak

santral sensizitasyon sürecini değiştirerek patolojik ağrıda etkili olabilen ajanlara dikkat

çekmektedir. Sonuç olarak santral sensizitasyon iki yolla önlenebilir; direkt etki

glutamat reseptör agonistleri ile veya afferent yolun blokajı ile indirekt etki yaparak.

Kissin bu iki yolun kombine edilmesinin klinik sonuçlardaki iyileşmeyi belirgin olarak

arttırabileceğini ileri sürmüştür.

Moiniche,25

preemtif analjezi ile ilgili klinik çalışmalarda sadece preinsizyonel ve

post insizyonel yöntemlerin karşılaştırıldığı 80 çalışmayı ele alarak bunları uygulama

metodu ve uygulanan ajana göre sınıflamıştır. Nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar,

intaravenöz opioidler, intramusküler veya intravenöz NMDA reseptor agonistleri, çeşitli

kaudal, epidural, spinal uygulamaları, periferik lokal anestezik uygulamaları ayrı ayrı

değerlendirmiştir. Sonuçta hiçbir uygulamada preinsizyonel analjezi uygulanmasının

postinsizyonel analjezi ugulamasına göre bir üstünlüğünün olmadığı görülmüştür.

Bununla birlikte preemptif analjezi ile ilgili yeni çalışmaların analjezi zamanlaması

yerine protektif analjeziye, yani ağrı hipersensitivitesinin önlenmesine yönelik olması

gerekir.

Niv ve arkadaşlarına göre26

preemptif analjezi klinik olarak fazla önemli olmasa

da istatistiksel olarak anlamlı derecede üstündür.

2.4.1. Preemptif Analjezi Uygulamalarında Yöntem ve Ġlaçlar

Kullanılacak yöntem ve ilaç seçilirken ağrı patofizyolojisi ve ağrı yolaklarının her

aşamasında etkili olmasına dikkat edilmelidir.27

Lokal Anestezikler: Tüm impulsların afferent bloğu preemptif analjezi

konseptine uygun bir uygulama olarak görülmektedir. Burada önemli olan bloğun

santral sensitizasyon öncesi oturması ve postoperatif periyoda kadar etkisini

sürdürebilmesidir.21

Page 22: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

11

Non-steriod Antiinflamatuar ilaçlar (NSAĠ): NSAİ‟ların primer etkileri

periferik sensitizasyonu önleme veya azaltmaktır. Bu etkilerini nörotransmitter ve

inflamatuar mediatörlerin salınımını önlemesi ile sağlamaktadırlar. NSAİ‟larla yapılan

çalışmalarda genelde olumsuz sonuçlar ile karşılaşılmıştır. Burada NSAİİ‟ların

preoperatif dönemde uygulanmasını kısıtlayan yan etkilerinin önemli rol aldığı

düşünülmektedir.27

COX-2 Ġnhibitörleri: Siklooksijenaz-2; ateş, inflamasyon, ağrı gibi

semptomların en önemli mediatörlerindendir. Bu enzimi selektif olarak inhibe eden

ilaçlar sikloksijenaz-1 ve 2‟yi nonselektif olarak inhibe eden NSAİ‟ların istenmeyen

sistemik etkilerini göstermedikleri için preoperatif dönemde çekincesiz olarak

kullanılabilmektedir.

Periferik sensitizasyon üzerine beklenen olumlu etkilerinin ötesinde “coxib”lerin

dorsal boynuz düzeyinde de etkili olduğu ve santral sensitizasyonu da en aza

indirebildikleri gösterilmiştir.38

COX-2 inhibitörleri, preemptif analjezi ile ilgili olarak

gelecekte en çok umut vaat eden ilaçlar olarak görülmekte iken 2004 yılında kardiyak

yan etkiler nedeniyle piyasadan kaldırılmıştır.17

Opioidler: Spinal korda afferent iletinin modulasyonu ya da nörotransmitter

salınımını azaltarak veya postsinaptik reseptörleri bloke ederek veya inhibitör yolları

aktive ederek etkilerini sağlayabilirler. Opioidler supraspinal, spinal ve periferik

düzeylerde etki göstererek hem santral hem de periferik sensitizasyonu azaltıcı etki

göstermektedir.

Bilimsel verilere uygun olarak yapılan çalışmalarda opioidlerin gerek intravenöz

veya intramüsküler, gerekse epidural uygulamalarında preemptif uygulama ile daha

başarılı sonuçlar sağlandığı gösterilmiştir.29,30

Ancak santral sensitizasyonun başlangıç,

devam ve yeniden başlangıç dönemlerinde terapötik düzeyin sağlanıp korunması

gerekliliği, opioidlerin istenmeyen etkileri göz önüne alındığında uygulama alanını

sınırlamaktadır.30

NMDA Reseptör Antagonistleri: Spinal kordda çok sayıda NMDA reseptör

varlığı gösterilmiştir. Bu reseptörlerin uyarılabilmesi tekrarlayan C lifleri aktivasyonu

ile olmaktadır. Oluşan aktivasyon santral hiperaljeziyi doğuran en önemli nedenlerden

biridir. NMDA reseptör antagonistleri akut ağrıdan daha çok uzamış inflamatuar ağrıda

ve patolojik ağrıda etkilidir. Ketamin ve dekstrometorfan ile uygulanan preemptif

Page 23: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

12

analjezinin postoperatif dönemde başlangıca göre daha iyi bir analjezi oluşturduğunu

bildiren çalışmalar mevcuttur.21,27

2.4.2. Preemptif Analjezinin BaĢarısını Artıracak Faktörler

1. Patofizyolojiye uygun yöntem seçimi

2. Multimodal yaklaşım; ağrı oluşumundaki her aşamada (transdüksiyon,

transmisyon, spinal modulasyon ve persepsiyon) farklı süreçlerin meydana geldiği

görülür. Farklı aşamalara etki edecek farklı ilaçların seçilmesi ve kombine edilmesi

sinerjik etkileşimle analjezik gereksinimini azaltacağı gibi, başarılı bir analjezi de

sağlayacaktır.

3. Yapılacak ameliyatın değerlendirilmesi; ameliyatta ağrılı uyaranın beklenen

yoğunluğu, doku hasarı, sinir kesisi, insizyon yeri ve boyutu, nosiseptif uyarının ne

kadar süreceği gibi faktörler de değerlendirilmelidir.

4. Hastanın özellikleri

5. Farmakolojik özellikler; hangi ilacın verileceği, hangi yolla verileceği,

yarılanma ömrü, oluşabilecek yan etkiler iyice değerlendirilmelidir.

Preemptif analjezi sadece bir zamanlama özelliği olmayıp, uygun doz, şekil ve

sürede verilmesi gereklidir. Preemtif analjezide amaç ağrılı uyarana karşı oluşan

periferik ve santral sensitizasyonu önleyerek primer ve sekonder hiperaljeziyi, allodiniyi

ve dorsal boynuz hücrelerindeki reseptif alan değişikliklerini azaltmaktır.31

2.5. Gabapentin

1. (aminometil)sikloheksanoasetik asit olarak tanımlanan, C9H17NO2 molekül

formül ve 171,24 molekül ağırlığı ile 3. kuşak bir antiepileptik olarak geliştirilen GABA

anoloğu bir ilaçtır.32

Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1995 yılında 12 yaşından büyük

hastalarda jeneralize ve diğer parsiyel epileptik nöbetlerin tedavisinde kullanılmasına

onay verilmiştir.33

Daha sonra yapılan çalışmalarda antiepileptik etkinliği dışında geniş

bir yelpazede nörolojik ve psikiyatrik durumların tedavisinde yarar sağladığı

gösterilmiştir.34

Page 24: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

13

Gabapentinin en geniş nonepileptik kullanım alanı nöropatik ağrıdır.35

Gabapentin

postherpetik nevralji, diyabetik nöropati, refleks sempatik distrofi ve trigeminal nevralji

tedavisinde etkinliği gösterilmiştir.33

Özellikle bipolar bozukluk olmak üzere birçok

psikiyatrik bozuklukta etkili bir tedavi potansiyeli olduğu bildirilmiştir.36

Ayrıca

gabapentin hareket bozuklukları, migren proflaksisi ve madde bağımlılığı tedavisindeki

etkinliği gösterilmiştir.

2.5.1. Nöropatik Ağrı Sendromlarında Gabapentin Kullanımı

Nöropatik ağrının gelişmesi primer ve sekonder hiperaljezi, periferik ve merkezi

sinir sistemi sensitizasyonu ve wind-up (kapanış) fenomeni olarak birtakım

değişiklikleri içerir. Geleneksel ağrı tedavilerine iyi yanıt vermemesi yüzünden

klinisyenler için ürkütücü bir terapötik sorun oluşturmaktadır.37

Nöropatik ağrıya

yönelik insan ve hayvan modelleri üzerinde gerçekleştirilen temel araştırmalar herhangi

bir tehdit karşısında sinir sisteminde bir dizi biyokimyasal ve fizyopatolojik

değişiklikler geliştiğini göstermektedir. Sinir sisteminin dış uyaranlara karşı sergilediği

morfolojik ve işlevsel uyum özelliği nöroplastisite olarak bilinir.38

Ağrı semptomlarının

başlamasında ve bu olayda nörotransmiterler önemli rol oynar. Alfa-amino-3-hidroksi-

5-metil-4-izoksazolepropiyonik asitin (AMPA) glutaminerjik alt tipleri ve nörokinin, N-

metil- D-aspartat (NMDA) reseptörünü uyararak intraselüler kalsiyum iyonlarının

salınımını sağlar ve NMDA reseptörü üzerindeki magnezyum iyon tıkacını açıp hücre

içine Ca+2 akışına yol açar. Ca+2 iyonları protein kinaz C aktivasyonunu başlatan

fosfolipaz C ve nitrik oksit sentetaz üretimine ve proto-onkogen ekspresyonuna yol açan

sekonder aracılar olarak görev yapar. Böylelikle NMDA reseptörünün aktivasyonu

nosiseptif sistemin duyarlılığını artırır.37

Gabapentin postsinaptik arka boynuz nöronlarında voltaja bağımlı Ca+2 kanal

akımları üzerine etkili yeni bir antikonvülzandır. Gabapentin tek bir olayı değil

nöropatik ağrının oluşmasına sebep olan olayların tümünü bloke eder.39

Yapılan

preklinik çalışmalarda antiinflamatuar ve nöropatik ağrıyı etkili bir şekilde önlediği

gösterilmiştir.37

Preemptif analjezik etkinliği yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.40

Page 25: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

14

2.5.2. Farmakodinamik Özellikleri

Gabapentin, GABA‟ya (gama-aminobütirik asit) yapısal olarak benzeyen bir

lipofilik analogdur. Kesin etki mekanizması halen bilinmemektedir. Gabapentin,

GABAA ve GABAB‟de veya beyindeki GABA alım taşıyıcılarında aktif değildir.

Gabapentinin, beyinde voltaja duyarlı kalsiyum kanallarının alfa2 delta alt üniteleri ile

beraber bulunan bağlanma bölgelerine yüksek afinitesi vardır. In vitro olarak,

gabapentin, GABA sentezleyen glutamik asit dekarboksilaz (GAD) enzimi ile glutamat

sentezleyen enzimi modüle eder.32

2.5.3. Farmakokinetik Özellikler

Gabapentin plazma proteinlerine bağlanmaz. Proteine bağlı diğer ilaçların

düzeyini etkilemez ve kendi plazma düzeyleri de bu tür ilaçlardan etkilenmez. Oral

yoldan uygulanan 300 mg‟lık gabapentinin mutlak biyoyararlanımı yaklaşık % 60‟tır.

Tekrarlanan doz uygulamalarında, 300 mg ve 400 mg‟lık dozlarda gabapentinin

biyoyararlanımı değişmez. Biyoyararlanımı doza bağlı değildir. Epilepsili hastalarda,

beyin–omurilik sıvısındaki konsantrasyonu, kararlı durumdaki plazma

konsantrasyonlarının yaklaşık % 20‟sidir.41

Gabapentin dozlarının tekrarlanmasıyla, kararlı durum plazma düzeylerine

tekrarlanan doz başlangıcından itibaren bir-iki gün içinde ulaşılır ve bu düzey tedavi

süresince devam eder. Maksimum terapötik süre üç saattir. Dozların tekrarlanmasıyla

bu süre, tekdoza göre yaklaşık bir saat kısalır. Gabapentin tedavisinin optimizasyonu

için, aktif maddenin (gabapentin) plazma konsantrasyonunun izlenmesi gerekli değildir.

Yemeklerle birlikte alınması gabapentinin biyoyararlanımını anlamlı olarak

etkilemez.

Gabapentin insanlarda metabolize edilmez ve karma fonksiyonlu hepatik oksidaz

enzimlerini indüklemez. Atılım hızı direkt olarak kreatinin klirensi ile ilişkilidir.

Eliminasyon yarılanma ömrü 5-7 saattir. Oral yoldan 200 mg 14 ºC ile işaretlenmiş

gabapentin verildikten sonra, radyoaktivitenin yaklaşık % 80‟i idrarda ve % 20‟si

feçeste saptanmıştır. Renal klirens, gabapentin için başlıca atılım yoludur. Yaşlı

hastalarda, böbrek fonksiyonlarında yaşa bağlı değişiklikler (kreatinin klirensinin

azalması), gabapentinin plazma klirensini azaltır ve yarılanma süresinin uzatır.

Gabapentinin atılım hızı sabiti, plazma klirensi ve renal klirensi, kreatinin klirensi ile

Page 26: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

15

orantılı olarak azalır. Gabapentin, hemodiyaliz ile plazmadan uzaklaştırılabilir. Böbrek

fonksiyonları kısıtlanmış hastalarda veya hemodiyaliz tedavisi uygulananlarda

gabapentin dozunun ayarlanması önerilir.32,41,42

2.5.4. Gabapentinin Kontrendikasyonları ve Dikkat Edilmesi Gereken

Durumlar

Bileşimindeki herhangi bir maddeye karşı aşırı duyarlılığı olduğu bilinen

hastalarda kullanılmamalıdır. Akut pankreatitli hastalarda kontrendikedir. Absans gibi

primer jeneralize nöbetlerde etkili değildir. Laktoz içerdiğinden dolayı, galaktozemili

(galaktoz intoleransı olan) hastalarda kullanılmamalıdır.41

Kontrollü klinik çalışmalarda, hastaların % 16‟sında muhtemelen klinik açıdan

önemli sayılabilecek derecede kan şekeri düzeyi dalgalanmaları [<3,3 mmol/l ya da

≥7,8 mmol/l (normal değer: 3,5-5,5 mmol/l)] gözlenmiştir. Bu nedenle, Diabetes

Mellituslu hastalarda kan şekeri daha sık kontrol edilmeli ve gerekiyorsa antidiyabetik

ilacın dozu ayarlanmalıdır.32,41

Böbrek fonksiyonları bozuk hastalarda gabapentin dozu azaltılmalıdır. Gabapentin

tedavisi sırasında hemorajik pankreatit bildirilmiştir. Akut pankreatitli hastalarda

kontrendikedir. Bu nedenle, pankreatitin klinik semptomlarının ilk belirtileri (persistan

karın ağrısı, bulantı ve tekrarlayan kusmalar) ortaya çıkar çıkmaz gabapentin tedavisine

derhal son verilmelidir. Ek olarak, pankreatitin erken tanısı için klinik araştırmalar ve

uygun laboratuvar çalışmaları yapılmalıdır.41

2.5.5. Gabapentinin Yan Etkileri

Antiepileptik ilaçlar, konvülsiyon sıklığının artması ihtimaline karşı birden

bırakılmamalıdır. 3-12 yaş arası pediyatrik hastalarda gabapentin kullanımıyla beraber

merkezi sinir sistemiyle ilişkili bazı yan etkiler görülmüştür. Bunlardan başlıcaları,

duygusal değişiklik (özellikle davranış problemleri), agresif davranışlar, konsantrasyon

problemleri ve okul performansında değişiklikler dahil olmak üzere düşünce

bozuklukları ve hiperkinezidir (özellikle yorulmama ve hiperaktivite).32, 41,42

Gebelik

kategorisi C‟dir. Gabapentin insanlarda anne sütüne geçer.41

Page 27: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

16

Gabapentin tedavisi sırasında en sık bildirilen yan etkiler somnolans (uykuya

eğilim), halsizlik, baş dönmesi, baş ağrısı, bulantı, kusma, kilo alma, sinirlilik,

uykusuzluk, ataksi, nistagmus, parestezi ve iştahsızlıktır. Asteni, görme bozuklukları

(ambliyopi ve diplopi), tremor, disartri, düşünce bozuklukları, amnezi, ağız kuruluğu,

depresyon ve duygusal değişkenlikler seyrek olarak görülür. Dispepsi, konstipasyon,

karın ağrısı, idrar kaçırma, iştah artışı, rinit, faranjit, miyalji, ödem, gingivit, kaşıntı gibi

yan etkiler de nadir olarak bildirilmiştir.43

2.5.6. Gabapentin ile Ġlaç EtkileĢimleri

Fenitoin, valproik asit, karbamazepin ve fenobarbital ile gabapentin arasında ilaç

etkileşim çalışmaları yapılmıştır.41

Bu ilaçları kullanan hastaların tedavilerine

gabapentin eklendiğinde başlangıçtaki plazma düzeylerinde anlamlı değişiklikler

meydana gelmemiştir. Gabapentin mide asidini nötralize eden magnezyum ya da

alüminyum içeren ilaçlarla birlikte kullanılması biyoyararlanımını % 24 oranında

azaltabilir. Alkol ya da merkezi etkili ilaçlar, gabapentinin merkezi sinir sistemiyle ilgili

bazı yan etkilerini şiddetlendirebilir.32,41

2.6. Opioid Analjezikler

Opioidler, yüzyıllardır anksieteyi yatıştırmak ve analjezi sağlamak amacıyla

kullanılmışlardır. “Opioid”, “opioid aneljezik”, “opioid anestezik” terimleri spesifik

opioid reseptörlerine bağlanarak opioid agonist etkiler gösteren ilaçları tanımlamak için

kullanılır. Bu ilaçların çoğu yalnızca intravenöz analjezik olarak değil, primer

intravenöz anestezik olarak da kullanılır.

2.6.1. Sınıflandırma

Opioidler, genellikle doğal, yarı sentetik ve sentetik olarak sınıflandırılırlar:

Doğal opioidler: Fenantren türevleri; morfin, kodein, tebain. Benzilizokinolin

türevleri; papaverin.

Yarı sentetik opioidler: Eroin, dihidromorphone/morphinone, tebain türevleri

(etorfin).

Page 28: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

17

Sentetik opioidler: Morfinan türevleri (levorphanol), difenilpropilamin veya

metadon türevleri (metadon, d-propoksifen), benzomorfan türevleri (pentazosin,

fenazosin) ve fenilpiperidin türevleri (fentanil, sufentanil, meperidin).

Doğal opioidler: Afyon, papaver somineferum (haşhaş) bitkisinin kurutulmuş öz

suyudur. Doğal opioidler afyondan elde edilir ve iki kimyasal gruba ayrılır:

1. Fenantren türevleri (morfin ve kodein)

2. Benzilizokinolin türevleri (papaverin).

Yarı sentetik opioidler: Tebain türevleri (oksimorfon ve oksikodon) klinikte

analjezik amaçla kullanılır. Etorfin morfinden birkaç bin kat daha potent bir ajandır ve

anestezi ve immobilizasyon istenen hastalarda kullanılır.

Sentetik opioidler: Bu gruptaki ajanların çoğu analjezi ve anestezi için iv olarak

kullanılır, anestezide yalnız fenilpiperidin türevleri önemli bir rol oynar.

2.6.2. Etki Yerleri

Opioid reseptörleri

Opioid reseptörleri 1973‟de tanımlanmıştır. Birkaç yıl sonra da endojen opioidler

bulunmuştur. Bu güne kadar 4 tip reseptör kanıtlanmıştır. Bunlar: mü (µ), kappa (k),

sigma (s) ve delta (d) reseptörleridir. Opioidler kendilerine özgü reseptörlere bağlanarak

etkilerini gösterirler.

Mü (µ) reseptörleri: Spesifik agonisti morfindir. Morfinle uyarılır ve morfinin

oluşturduğu supraspinal analjeziden sorumludur. Ayrıca solunum depresyonu, öfori ve

fiziksel bağımlılık oluşmasına katkıda bulunurlar.

Kappa (k) reseptörleri: Spesifik agonistleri ketosiklazosin ve türevleri ile

nalorfin ve pentazosindir. Spinal analjezi, miyosis ve sedasyondan sorumludur.

Sigma (s) reseptörleri: Spesifik agonisti SKF 10,047 adı verilen opioiddir.

Agonistleri disfori ve halüsinasyona neden olur. Ayrıca solunum ve vazomotor merkezi

stimüle eder.

Delta (d) reseptörleri: Spesifik agonisti beta-endorfin ve enkefalinlerdir. Görevi

kesin olarak bilinmemektedir. Motor entegrasyon ve idrar fonksiyonunda etkili olabilir.

Opioid reseptörleri SSS‟nde (Serebral korteks, hipotalamus, talamus, orta beyin

ekstrapiramidal alan, substantia gelatinosa ve sempatik pregangliyonik sinirler) bulunur.

En yüksek konsantrasyonda bulundukları yerler ağrı ile ilgili yapılar ve yollardır.46

Page 29: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

18

Bazı ilaçlar bu reseptörler üzerinde farklı etkiler yapabilir. Bunlar reseptörün

türüne göre agonistik veya parsiyel agonistik etki gösterebilirler. Bu tür ilaçlara

agonistik – antagonistik opioidler adı verilir (parsiyel antagonist nalorfin, nalbufin gibi).

Morfin bilinen tüm reseptörler üzerinde agonist etki yapar.44,46,48,49,53

Naloksan ise tüm

reseptörleri bloke eder, naloksanın etkisi reseptörün türüne göre farklı derecelerde

olur.44,47,50

Naloksanın antagonist etkisine en duyarlı reseptör mü reseptörüdür.

2.6.3. Etki Mekanizmaları

Opioidlerin etki mekanizması yapıları, etki yerleri ve endojen SSS (santral sinir

sistemi) peptidleri ile etkileşmeleriyle açıklanır. Opioidlerin prototipi morfindir. Morfin

opioidlerin çoğunun ana karakteristik yapılarını içerir. Aynı zamanda fenilpiperidin

yapısını da ihtiva eder.

Santral sinir sistemindeki etkileri;

Analjezi: Opioid aneljezikler ağrının algılanmasını ve ona karşı reaksiyonu

değiştirirler. Hasta, ağrıyı duymasına karşın onu hoş olmayan bir duygu olarak

algılanmadığını belirtir.

Öfori: Opioidler, ağrılı hastada sıkıntı ve kaygıyı ortadan kaldırır ve bir öfori hali

yaratır. Ağrısı olmayan kişilerde ise huzursuzlukla birlikte disforiye neden olur.

Sedasyon: Opioidler bir uyku hali ve mental bulanıklıkla birlikte sedasyon da

oluşturur.

Özellikle pür mü reseptör stimüle edici agonistik opioidler, yüksek dozda

kullanıldıklarında bilinç kaybı ve anestezi oluştururlar. Opioid anestezisinin bugün hala

önemli bir problemi inkomplet amnezidir, bu problem düşük veya yüksek dozlarda

karşımıza çıkabilir. Gerçekte ise ağrının hatırlanması çok nadirdir.

2.6.4. Farmakokinetikleri

Opioidler, gastrointestinal kanaldan nazal mukozadan ve akciğerden kolayca

emilirler. İntramuskuler ve subkutan emilimleri de iyidir. Ancak ağız yolu ile

alındıklarında parenteral uygulamaya göre daha az etki gösterirler. Bu durum, bu

ilaçların karaciğerden ilk geçişte önemli derecede biyotranformasyona uğramalarından

kaynaklanır. Bu nedenle de oral kullanılan opioidlerin dozu parenteral uygulamaya göre

Page 30: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

19

daha yüksektir ve biyoyararlanımları düşüktür. Opioidler i.v uygulandığında

metabolizma ve dağılım daha çabuk olur ve plazma düzeyi daha hızlı düşer.

2.6.5. Endikasyonları

Ağrı: Kronik ve geçirilmeyen şiddetli ağrılarda yararlıdırlar. Kanser ve terminal

hastalıklarda kullanılırlar. Doğum ağrılarının giderilmesinde sıklıkla kullanılırlar.

Dispne ve öksürük: Morfin akut sol ventrikül yetmezliği ve pulmoner ödeme

bağlı dispnede özellikle yararlıdır. İnatçı önlenemeyen öksürükte antitüssif amaçlı

kullanılırlar.

Diyare: Opioidler her türlü diyareyi etkin biçimde önlerler.

2.6.6. Kontrendikasyonları ve Ġlaç EtkileĢimleri

Kontrendikasyonları: Prostat hipertrofisinde, Akut kolesistitte, serebral hasarda,

astım, kor pulmonale, amfizem, KOAH, status astmatikus, kifoskolyoz, obesite,

konvülsiyon, deliryum tremens, hipovolemi, karaciğer yetmezliği, endokrin

yetmezlikler.

Ġlaç etkileĢimleri: MAO inhibitörleri, Trisiklik antidepresanlar ve fenotiazinler

morfin etkilerini arttırırlar. Düşük doz amfetamin ve hidroksizin analjeziyi arttırır.

2.7. Morfin

Ağrı kontrolünde en sık kullanılan doğal bir opioid olup fenantren grubunun bir

üyesidir. Opioidlerin karşılaştırılmasında prototip olarak alınır. Güçlü bir mü (m)

reseptör agonistidir. Karaciğerde konjugasyon yoluyla metabolize olur. Renal fonksiyon

normal ise plazma yarı ömrü ortalama 2-3 saattir.54

Morfinin ana metabolitleri morfin-

3-glukuronid ve morfin-6-glukuronid‟dir.

Hayvan çalışmalarında M3G‟nin opioide bağlı nörotoksisitenin ortaya çıkmasında

rol oynayabileceğini göstermiştir. M6G güçlü bir opioid agonistidir ve insanlarda

analjezi dahil olmak üzere güçlü etkilere sahiptir.54

Morfinin kardiyovasküler sistemdeki etkileri hipotansiyon, hipertansiyon,

bradikardi şeklinde sıralanabilir. Bu etki vagal stimulasyonun neden olduğu bradikardi,

vazodilatasyon ve splanknik alanda kanın göllenmesi nedeniyle olur. Histamin salınımı

Page 31: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

20

da bu etkide rol oynar. Vazodilatasyon morfinin direkt olarak damar düz adalesini

etkilemesine de bağlı olabilir. Hipotansiyon oluşumunda önemli bir diğer faktör de

morfinin enjeksiyon hızıdır. Morfin plazma histamin seviyesinde önemli bir artışa

neden olur, histamin salınımı sonucu arteriyel kan basıncı ve sistemik vasküler rezistans

düşer.

Morfinin neden olduğu hipotansiyon, önceden H1 veya H2 reseptör antagonistinin

verilmesi, ilacın yavaş enjeksiyonu, yeterli volüm yüklenmesi ve trendelenburg

pozisyonu ile minimale indirilir.54

Morfin gastrointestinal sistem düz kas tonusunu

artırır ve ciddi sfinkter spazmına (oddi ve koledokoduodenal sfinkter) neden olur.

Hormonal yanıtları dozla ilişkili olarak azaltır. Düşük doz morfin bile cerrahi strese

karşı hipofiz-adrenal yanıtı bloke eder ve ACTH salınımını inhibe eder.54

ġekil 1. Morfinin kimyasal yapısı

2.7.1. Farmakokinetiği

Morfin genellikle 10-15 mg dozunda im veya cilt altından enjeksiyon suretiyle

uygulanır. Doku içinden çabuk ve tam olarak absorbe edilir. Bu yollardan

uygulanmasından sonra analjezik etkisi ortalama 20 dakikada başlar, 45-90 dakikada

maksimuma erişir ve 4-6 saat kadar devam eder. İntravenöz yollardan uygulandığında

etkisi 1-2 dakikada başlar, 10-20 dakikada maksimuma ulaşır ve kısa sürer. Verilen

morfin dozunun % 90‟ı 24 saat içinde elimine edilir. Ağız yoluyla alındığında mide

barsak kanalından tam olarak absorbe edilir. Fakat bu yoldan alınan morfinin önemli bir

kısmı karaciğerden ilk geçişte eliminasyona uğradığı için kan düzeyi ve etki gücü düşük

olur. Ayrıca sistemik biyoyararlanımı bireyler arasında fazla değişkenlik gösterir (% 15-

Page 32: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

21

64). İlk geçişte eliminasyon oranının yüksekliği nedeniyle parenteral doza eşdeğer

analjezi için morfinin ağız yolundan 3-10 kez daha yüksek dozda verilmesi gerekir. Bu

katsayı morfinin tek doz verilmesi halinde geçerlidir. Burun mukozasına solüsyon

olarak uygulandığında nispeten kolay bir şekilde absorbe edilir. Rektum mukozasından

da absorbe edilir. Morfinin major metabolik yolu karaciğerde (Morfin 3 glukuronid ve

Morfin 6 glukuronid) dönüşmesidir. Bu metabolitler böbrekten atılırlar.52,55

İnsanlarda karaciğer dışında glukuronidasyon yerlerinin (böbrekler, akciğerler,

gastrointestinal sistem) önemi bilinmemektedir.

M6G anlamlı boyutta mü reseptör afinitesine ve güçlü antinosiseptif aktiviteye

sahiptir. Böbrek yetmezliği bulunan hastaların morfine karşı sergilediği duyarlılık

Morfin 6 Glukuronid‟ in renal ekstresyona bağımlılığını yansıtıyor olabilir.

2.7.2. Farmakolojik Etkileri

Morfinin santral sinir sistemi üzerinde terapötik bakımdan en önemli etkisi

analjezidir. Hastada öfori ve sedasyon yapar. En önemli yan etkisi solunumu deprese

etmesidir. Dördüncü ventrikül tabanında area postremadaki kemoreseptör trigger zonu

stimüle ederek bulantı ve kusma yapar. Bu etki fenotiyazin grubu ilaçlarla ve

trimetobenzamid ile önlenir. Miyozise neden olur.

Morfinin kardiyovasküler sistemdeki etkileri hipotansiyon, hipertansiyon ve

bradikardi şeklindedir. Düşük dozlarıyla derin hipotansiyon oluşabilir. Mekanizmasında

birçok neden rol oynamaktadır: Bunlar arasında vagal stimülasyonun neden olduğu

bradikardi, vazodilatasyon ve splanknik alanda kanın göllenmesi nedeniyle kalbe venöz

dönüşün azalması, histamin salınımı sayılabilir. Hipotansiyon oluşumunda önemli bir

faktör de enjeksiyon hızıdır. Morfin plazma histamin seviyesinde önemli artışa neden

olabilir.

Page 33: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

22

2.8. Fentanil

ġekil 2. Fentanil’in kimyasal yapısı

Fenilpiperidinin sentetik bir derivesi olan fentanilin kimyasal ismi N (1-fentanil-

4-piperidil) propionanilid‟dir. Tedavi edici indeksi yüksektir. Morfinden 100-300 kez

daha güçlüdür ve yan etkileri daha azdır.58,59

2.8.1. Farmakokinetik

Etkisi 30-60 saniye içinde başlar ve 30 dakika sürer. Maksimum analjezik etki

düzeyi 3-6 dakika içinde sağlanır. Solunum depresyonu en fazla 5-15 dakika arasında

görülür. Tekrarlayan uygulamalarda ise eliminasyon yarı ömrü uzayacağından derlenme

süresi gecikir.45,51

Fentanil yağda çözünürlüğü oldukça yüksek bir ilaç olduğundan kan-beyin

bariyerini hızla geçebilir (morfinden 156 kat fazla), dolayısıyla etki başlama süresi

kısadır, ancak adipoz dokuda ve iskelet kası gibi inaktif dokularda büyük miktarlarda

birikmesi yavaş salınım etkisi yapar. Bu durum fentanil‟in eliminasyon yarı ömrünün 2-

4 saat olmasına yol açar. Dağılım hacmi 3-6 lt/kg, klirensi 10-20 ml/kg/dak‟dır. Aynı

özelliği plasenta bariyerinin hızla geçilmesini sağlar. Tekrarlayan ve uzun süreli

uygulamalarda inaktif dokular doymuş olduğundan etki süresi uzar.60

Fentanil plazma proteinlerine % 80 oranında bağlanır ve akciğerlerden ilk geçiş

eliminasyonuna uğrar. Fentanil hem albumine (% 50), hem de alfa ve beta globülinlere

bağlanır. Plazma proteinlerine bağlanma miktarı kan pH değerine bağlıdır. Fizyolojik

pH‟da, pKa‟sı yüksek olduğundan çoğunlukla iyonize şekilde bulunur. Alkalozda

noniyonize formu artar. Eliminasyon yarı ömrü albumin düzeyinin, hepatik kan

akımının ve mikrozomal enzim aktivitesinin azalmasıyla artar. Fentanil esas olarak

Page 34: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

23

karaciğerde N-dealkilasyon ve hidroksilasyona uğrayarak metabolize olur. Primer

metaboliti norfentanil‟dir. Solunum depresyonuna yol açan en düşük plazma

konsantrasyonu 1 ng/ml iken, 1,5-2 ng/ml konsantrasyonunda ise iyi postoperatif

analjezi sağlar.

2.8.2. Farmakodinami

Kardiyovasküler Sisteme Etkileri

Fentanil analjezik ve anestezik dozlarda, zayıf sol ventrikül fonksiyonu olan

hastalarda bile hipotansiyona nadiren neden olur ve genellikle vagal stimülasyona bağlı

bradikardi sonucu oluşur. Miyokard kontraktilitesinde çok az ya da hiç değişiklik

oluşturmaz. Tüm hemodinamik parametreler (kalp hızı, kan basıncı, kardiyak output,

sistemik ve pulmoner vasküler rezistans, pulmoner wedge basıncı vb.) fentanil ile

anestezi indüksiyonu sırasında değişmeden kalır. Fentanil atrioventriküler düğüm

iletimini yavaşlatır. R-R intervalini, atrioventriküler düğüm refrakter periyodunu ve

purkinje lifi aksiyon potansiyel süresini uzatır.45,57

Solunum Sistemi Üzerine Etkileri

Fentanil eşit dozdaki dolantin ve morfinden çok daha çabuk ve daha kısa süreli bir

solunum depresyonu oluşturur. Yaşlı hastalar opioidlerin solunum depresan etkilerine

daha hassastır. Fentanilden sonra hipokapnik ventilasyon (hiperventilasyon)

postoperatif solunum depresyonunun uzatır ve arttırır; bunun nedeni kardiyak output ve

karaciğer kan akımının azalması nedeniyle karaciğerden atılımın azalmasıdır.

Fentanilin histamin salıcı etkisi, bulantı - kusma yapıcı etkisi,

bronkokonstriksiyon ve solunum yolu salgılarında artış etkisi morfinden daha azdır, bu

nedenle astmatik veya bronkospastik hastada en iyi opioid analjezik ve

anesteziktir.45,56,57

Santral Sinir Sistemi Üzerine Etkileri

Fentanil, serebral kan akımı ve serebral metabolizmayı düşürür, intrakraniyal

basıncı yüksek olan hastalarda kafa içi basıncını düşürmek için uygun bir ajandır.

Page 35: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

24

Anestezide Kullanımı

Anestezide kullanımın amacına göre aşağıdaki gibi guruplandırmak mümkündür.

1. Analjezik

2. Analjezik-anestezik

3. Primer olarak anestezik

Dozaj

Fentanil düşük dozda (1-2 μgr/kg) analjezi sağlamak için, 2-10 μgr/kg dozda

entübasyon sırasında veya cerrahi uyaranlara karşı oluşan hemodinamik yanıtı önlemek

için inhalasyon anestezikleriyle birlikte, 50-100 μgr/kg gibi yüksek dozda ise tek başına

genel anestezi sağlamak için kullanılır.58

2.9. Nöroaksiyel Bloklar(Santral Bloklar)

Nöroaksiyel bloklar (spinal, epidural, kaudal anestezi) 20.yüzyılın başlarında

cerrahi girişimler için kullanılmakta iken 1940 yıllarda kalıcı nörolojik hasarla ilgili

giderek artan yayınlar nedeniyle klinik uygulamaları giderek azalmıştır.63

1940 -1950

yıllarında bu tekniklerin kullanımı yeniden güncellik kazanmıştır. Daha sonraları

yapılan ayrıntılı epidemiyolojik çalışmalar bu blokların deneyimli kişilerce asepsiye

dikkat edilerek ve yeni, daha güvenilir lokal anestetikler kullanılarak yapılması halinde

nörolojik sekel oranının düşük olduğunu göstermiştir.

Kombine Spinal-Epidural anestezi ilk defa 1937‟de Soresi tarafından

tanımlanmıştır.67

Soresi‟nin geliştirdiği Epi-Subdural teknikle; önce lokal anestetik

dozunu epidural aralığa verdikten sonra iğneyi dural aralıkta ilerleterek spinal dozu

yapmıştır (Single Shot).

Curelaru, ilk kateterli kombine spinal epidural anesteziyi 1979 da uygulamıştır.68

Epidural kateter yerleştirildikten sonra test dozu uygulanmış ve klasik dura

ponksiyonunu da L1-2 aralığından 26 gauge spinal iğne ile gerçekleştirmiştir. Bu teknik

çift segment tekniği olarak bilinmektedir. 1982‟de Coates, Mümtaz ve arkadaşları

tarafından alt ekstremite cerrahisinde tek intervertebral aralıktan (Single Space/Single

segment technique/SST) uygulanmıştır. Bu teknik iğne içinden iğne geçirme tekniği

olarak tanımlanmıştır.69

Page 36: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

25

2.9.1. Spinal Kord ve Vertebra Anatomisi

Spinal kord ve sinir kökleri kendilerine yapısal destek ve koruma sağlayan

vertebral kolonun merkezi kemik kanalı içerisinde bulunur. Vertebral kolon 7 servikal,

12 torakal, 5 lumbar, 5 sakral, 4 koksigeal vertebradan oluşur. Bulundukları bölgeye

göre her vertebranın gövdesi, pedikülleri, laminaları bazı farklılıklar gösterir. İşlemin

doğru olarak yapılabilmesi için bu farklılıkların iyi bilinmesi gereklidir.63

Vertebral kolonun içerisinde spinal kordun etrafını saran meninksler ve venöz

sinüs pleksusları bulunmaktadır. Meninksler içten dışa pia-mater, araknoid-mater, dura-

mater isimlerini alan 3 katmandan oluşur. Pia-mater spinal korda sıkıca yapışmıştır.

Beyin Omurilik Sıvısı (B.O.S) pia-mater ile araknoid-mater arasında bulunur. Spinal

subdural aralık klinik olarak önemsiz olup dura-mater ile araknoid-mater arasına

sınırları iyi belirlenemeyen bir boşluktur. Epidural aralık ise dura-mater ile ligamentum

flavum arasında yağ dokusu ve venöz pleksusları ihtiva eden sınırları iyi belirgin bir

boşluktur.63

Spinal kanal normalde erişkinde foremen magnumdan L1 seviyesine kadar

uzanır.

Çocukta ise L3 seviyesinde sonlanır. Bundan sonra aşağıya doğru uzanan sinir

uçları “cauda equina”yı oluşturup kendilerine ait intervertebral foramenlerden kolumna

vertebralisi terk ederler. Bu anatomik özellikten dolayı yetişkinlerde L1, çocuklarda L3

seviyesinin altında lumbar ponksiyon spinal kordun travmatize olmasını önler. “Cauda

Equina” ya ait sinir köklerinin dural boşlukta serbest olarak hareket edip ilerleyen iğne

ile delinmek yerine uzağa itilmesinden dolayı hasarlanması pek mümkün değildir.63

İşlem bakımından önemli bir özellik spinöz çıkıntıların, servikal ve lumbar bölgede

horizontale yakınken, torasik bölgede özellikle T4-9 hizasında dikeye varacak şekilde

eğimli olmalarıdır. Bu vertebraların spinöz çıkıntılarının ucu, bir alttaki vertebranın

cismi hizasında bulunur. Bu durum lokalizasyon ve iğneye verilmesi gereken eğim

bakımından önemlidir. Teknik olarak en kolay, güvenilir ve sık kullanılan aralıklar L2 -

L3 ve L3 - L4 aralıklarıdır. Orta torasik bölgede orta hattan giriş zor olup, paramedian

yaklaşım tercih edilir.61,63

2.9.2. Spinal Anestezi

Spinal anestezi subaraknoid aralığa lokal anestezik enjeksiyonu ile elde edilir.

Küçük volümde lokal anestezikle, vücudun alt kısmında bütün duyular bloke edilir.

Page 37: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

26

İşlem genellikle spinal kordun sonlandığı seviyenin altından yapılır. Spinal anestezide

BOS içine enjekte edilen lokal anestezik ilaç sinir dokusu tarafından alınarak ve damar

içine absorbe olarak ortamdan uzaklaştırılır. BOS içine verilen ilacın bir kısmı yoğunluk

farkı ile duradan diffüze olarak epidural aralığa geçer ve orada etkili mekanizmalarla

uzaklaştırılır.61,72

Sinir dokusu tarafından ilacın alınması ilacın BOS içindeki yoğunluğuna, sinir

dokusunun lokal anestezikle temas eden yüzeyinin genişliğine, dokunun yağ içeriğine

ve bölgenin kanlanması gibi bazı faktörlere bağımlıdır. Subaraknoid aralıkta lokal

anestezik spinal kordun yüzeyel katlarını etkiler fakat bu etkinin analjeziye katkısı

minimaldir. Lokal anestezik solüsyonların asıl etkisi spinal kordu terk eden sinir kökleri

ve dorsal kök ganglionları üzerinedir. BOS içerisinde lokal anestezik yoğunluğu,

enjeksiyon yerinden uzaklaştıkça azaldığından etkilenen sinir liflerine göre diferansiyel

blok gelişmektedir. Motor lifler anesteziklerden daha zor ve geç etkilendikleri için,

duyusal ve motor blok arasında, duyusal blok daha yüksek olmak üzere 2 segment fark

oluşur. Genel olarak pre-gangliyoner sempatik liflerin duyusal ve motor liflerden daha

az yoğunluktaki ilaçtan etkilendikleri, bu nedenle sempatik bloğun, duyusal bloktan 2

segment daha yukarıda olduğu kabul edilir.72,73

Spinal anestezide, anestezi süresi lokal

anestezik ilacın sinirleri terk etme hızına bağlıdır. İlacın önemli bir kısmı BOS içinde

yayılır ve venöz drenajla, az bir kısmı da lenfatiklerle uzaklaştırılır. İlacın

eliminasyonunda damardan zengin piamater önemli bir rol oynar. Vazokonstriktör

ilaçların piamaterdeki damarlara etkisi minimal olduğundan spinal anestezide

vazokonstriktör ilaçların, lokal anestezik ilaçlarla beraber uygulanmasının anestezi

süresinde anlamlı bir değişikliğe yol açması beklenmez.72,73

Spinal anestezinin temel amacı, duyusal ve motor blok olup, birlikte gelişen

sempatik denervasyon genellikle sistemik değişiklere yol açan bir yan etki olarak

görülür. Spinal anestezinin hızlı etkisinin başlama özelliği olmasına rağmen tam blok

gelişmesi uzun sürer. İlacın özelliği de dikkate alınarak, etki 3-5 dakika içinde başlar,

fakat tam blok oluşması 15-20 dakikayı bulur.

Etki süresi olarak, analjezinin tamamen kalkmasına, en yüksek düzeyden 2

segment aşağıya inmesine kadar geçen süreler kabul alınabilirse de klinik olarak daha

çok bloğun tam olarak kalkmasına kadar geçen süre alınmaktadır. L5-S2 düzeyindeki

Page 38: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

27

analjezi en uzun sürer. Buna göre, daha aşağıdaki sakral segmentlerde analjezi S2 den

önce kaybolur.63,72

Glukoz içeren solüsyonların etkisi daha kısa sürer. Bazı lokal anestezik

solüsyonların kendilerinden kaynaklanan vazokonstriktör ve vazodilatatör etkileri

vardır.74

2.9.3. Spinal Anestezi Tipleri

Saddle blok: Alt lumbal ve sakral segmentlerin bloğu ile gelişir. Az miktarda

ilacın oturur pozisyonda L4-5 aralığından enjeksiyonu ve hastanın enjeksiyondan sonra

en az 5 dakika sonra oturur pozisyonda tutulması ile elde edilir. Kan basıncından çok az

etkilenir. Litotomi pozisyonunda, kalçanın abduksiyon ve fleksiyonu hastayı rahatsız

edebilir.72,75

Alt spinal anestezi: Alt torasik, lumbal ve sakral segmentleri tutar ve cilt

anestezisi T10‟u geçmez. Bunun için L2-3 düzeyinde izobarik bir solüsyonun

enjeksiyonu gerekir. Sempatik blokaj minimal olduğu için kan basıncına belirgin bir

etkisi yoktur.68,75

Yüksek spinal anestezi: T4-12, lumbal ve sakral segmentleri tutar, cilt anestezisi

T4 hizasındadır. T4 üzeri blok söz konusu ise çok yüksek spinal blok kabul edilir.

Sempatik blokaj belirgin olduğu için hipotansiyon belirgindir.65,66

Tek taraflı spinal anestezi (Hemianestezi): Enjeksiyonun, hastayı anestezinin

uygulanmak istendiği tarafa yatırılarak yapılması ve hastanın 5 dakika süreyle bu

pozisyonda tutulması ile elde edilir. Hasta sırt üstü çevrildiğinde ilacın yayılımı devam

eder, ancak istenen tarafta daha derin blok elde edilirken, istenmeyen sistemik etkiler de

daha az olacaktır.75

Total spinal anestezi: Bir anestezi tipi olmaktan daha çok bloğun çok yükselmesi

sonucu ortaya çıkan bir komplikasyon olarak değerlendirilmektedir.75

2.9.4. Spinal Anestezi Düzeyini Etkileyen Faktörler

Solüsyonun volümü, yoğunluğu ve enjeksiyonun hızı, barbotaj yapılması (BOS ve

lokal anesteziğin tekrar aspire edilerek verilmesi) bloğun yükselmesini sağlar. Ancak

hızlı enjeksiyon ve barbotaj sonucu elde edilecek anestezi düzeyi önceden tahmin

edilemez. Solüsyonun özgül ağırlığı, BOS‟unkinden fazla ise hiperbarik, az ise

Page 39: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

28

hipobarik eğer solüsyonun özgül ağırlığı BOS‟a yakınsa izobarik olarak değerlendirilir.

Hiperbarik veya hipobarik solüsyonlarda enjeksiyondan sonra hasta pozisyonunun

değiştirilmesi ile istenen anestezi düzeyi sağlanabilir. Pozisyonun etkili olabilmesi için

hastanın enjeksiyondan sonra en az 5 dakika o pozisyonda tutulması gerekir. Hiperbarik

bir solüsyonun verilmesinden sonra hasta sırt üstü ve düz yatırıldığında ilaç enjeksiyon

yerine göre vertebral kolonun kavsini izler. Buna göre, L3 altındaki bir enjeksiyonla

aşağı, daha yukarıdaki bir enjeksiyonla başa doğru ilerler ve torakal kavsin en çukur

yeri olan T4 hizasında birikir. Hiperbarik solüsyonlar hazır olabileceği gibi, kullanılan

solüsyon içerisine % 5-10 dekstroz katılarak da elde edilebilir. Lokal anestezik içerisine

steril su veya serum fizyolojik katılması ile de hipobarik solüsyon elde edilebilir.72,73,76

Spinal anestezide bütün subaraknoid enjeksiyonlar L2-3 ve daha aşağı düzeyde

yapıldığı için enjeksiyonun yerinin önemi çok azdır. Hastanın boyu ne kadar uzunsa

aynı volüm ilaçla sağlanan anestezi düzeyi o kadar alçaktır. Hastanın yaşı artıkça ilacın

dağılımı artarak blok seviyesi yükselebilir. Şişman hastada, epidural yağ dokusu

fazlalığı BOS miktarındaki azalmaya ve ilacın yükselmesine neden olabilir. Karın içi

basıncının artığı durumlarda aynı volümde ilaçla daha yüksek anestezi düzeyi sağlanır.

Kifoz ve lordoz gibi anatomik deformiteler lokal anesteziğin yayılımını etkileyebilir.

BOS ‟un protein ve klorür içeriği, pH ve özgül ağırlığı ile anestezi düzeyi arasında bir

ilişki saptanamamıştır.72, 73, 76

Spinal Anestezinin Endikasyonları

Alt ekstremiteler, kalça, perine, aşağı abdomen, yukarı abdominal girişimler ve

lomber vertebranın cerrahi girişimleri için uygundur. Pratik olarak üç tane uygulanım

şekli vardır:

1. Abdominal cerrahi için; orta torasik segmentler düzeyinde yüksek spinal,

2. Perinede yapılacak girişimler için eyer blok (saddle blok),

3. Alt ekstremite ve litotomi pozisyonunda perinede yapılacak girisimlerde

Spinal Anestezinin Kontraendikasyonları

Kesin Kontrendikasyonlar

- Enjeksiyon bölgesinde enfeksiyon,

- Septisemi veya bakteriyemi,

Page 40: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

29

- Şiddetli hipovolemi veya şok,

- Terapotik antikoagülasyon,

- Kafa içi basıncının arttığı durumlar (meduller, vazomotor ve respiratuar

merkezlerde herniasyona yol açabilir),

- Hastanın girişimi kabul etmemesi yada psikolojik yönden uygun olmaması

Rölatif Kontrendikasyonlar

- Daha önce omurilik ve periferik sinir sistemi ile ilgili patolojisi olanlar (periferik

nöropati, poliomyelit, multipl skleroz gibi),

- Kanama diyatezi ve antikoagülan tedavi,

- Anestezistin yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmaması,

- Lokal anestezik ajanlara ve opiyoidlere duyarlılık40-43

- Vertebral kolon deformiteleri,

- Artrit,

- Osteoproz,

- Bas ve bel ağrıları,

- Kardiyovasküler hastalıklar (idiopatik hipertrofik subaortik stenoz, aort stenozu),

- Psikoz ve demanslar44-46

- Uzun süreli veya süresi belli olmayan cerrahi,

- Cerrahi ekibin uyanık hastaya girişim yapmak istememesi.

2.9.5. Epidural Anestezi Tekniği

Epidural aralık, dural kılıf ve uzantılarını çevreleyen potansiyel bir aralık olup,

dura ile vertebral kanalı döşeyen periost ve bunun ligamentlere verdiği fibröz uzantılar

arasında yer alır. Üst sınırını foramen magnum hizasında periostla kaynaşan dura, alt

sınırını ise sakrokoksigeal membran oluşturur. Yukarıda intrakranial boşlukla

devamlılığı yoktur. Bu nedenle epidural aralığa verilen solüsyon C1‟den yukarı

çıkamaz. Önde, vertebra cisimlerinin arka yüzeyini kaplayan posterior longitütinal

ligament ve diskler, arkada laminaların ön yüzü, onları örten ligamentler ve ligamentum

flavum ile yanlarda ise pedikül ve intervertebral foramenlerle sınırlandırılmıştır. Önde

en dar olup, intervertebral foramen bölgesinde genişler. En geniş olarak arkada bulunur

ve buradaki genişliği bölgelere göre değişir. Servikal bölgede 1-1,5 üst torasik bölgede

Page 41: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

30

2,5-3 alt torasik bölgede 4-5 ve en geniş olduğu lumbar bölgede 5-6 mm

genişliğindedir.70,71

Epidural aralığın toplam volümü, taze kadavrada 118 ml. olarak bulunmuştur.

Normal kişide cilt-epidural aralık arası mesafe 4-5 cm‟dir. Ligamentum Flavum‟un iki

lamina arasındaki seyrindeki özellik nedeniyle, epidural aralığın genişliği interlaminal

bölgenin üst kısmında alt kısımlara göre daha dardır.63,71

Epidural aralık, yanlarda

intervertebral foramenler yolu ile paravertebral alanla ilişkili olup, bu durum lokal

anesteziğin bir alandan diğerine geçişi bakımından önemlidir. Epidural aralık, gevşek

bağ dokusu, yağ dokusu, dural kılıfları ile birlikte dural kılıfları ile birlikte spinal

sinirler, damarlar ve lenfatikleri içerir. Vertebral kanalın venleri, internal vertebral

venöz pleksusun bir parçası olup, büyük bir kısmı epidural aralığın anterolateralinde yer

alan geniş ve zengin venöz pleksuslar oluştururlar. Valvsiz yapıda olan bu venler

aşağıda pelvik, yukarıda intrakranial venlerle ve intervertebral foramenler yolu ile de

torasik ve abdominal venlerle doğrudan bağlantılıdır. Bu şekilde epidural enjeksiyonla

verilen lokal anestezik veya hava, bu venlere ve oradan kalbe veya beyne ulaşabilir.

Ayrıca bu venler büyük abdominal kitlelerin oluşturduğu bası, portal hipertansiyon ve

gebeliğin geç döneminde meydana gelen vena cava obstrüksiyonu nedeni ile

genişleyerek epidural aralığı daraltırlar. Bu sakıncaları en aza indirmek için epidural

aralığa orta hattan girilmeli, epidural venlerin dolgunluğunu arttıran, ıkınma ve öksürme

epizotları sırasında enjeksiyon yapılmamalı, vena kava obstrüksiyonu veya basısı söz

konusu olan hastalarda ilacın dozu azaltılmalı ve ilaç çok daha dikkatli yapılan

aspirasyondan sonra verilmelidir.63

Epidural yağ dokusu, en çok arkada olmak üzere vertebral kanalın her tarafında

bulunur, kapillerden zengindir. Miktarı kişinin toplam yağ miktarı ile orantılıdır. Çocuk

ve gençlerde oldukça yumuşak olup, enjeksiyona direnç oluşturmaz iken, yaşın artması

ile kompliyansı azalır.70

Epidural aralıkta torasik bölgede en fazla, sakral bölgede en az olmak üzere

negatif basınç mevcuttur. Epidural aralıkta olan negatif basıncın negatif intra-plevral

basıncın intervertebral foramenler yolu ile oluştuğu düşünülmektedir. İntraplevral

basınçta meydana gelen değişikliklerin, epidural negatif basıncı etkilemesi bunu

destekleyen bir bulgudur. Örneğin hastanın kendini sıkması, ıkınması, öksürmesi ve

valsalva manevrası yapması intraplevral basınç ile birlikte epidural negatif basıncıda

Page 42: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

31

etkilemektedir. Amfizem ve portal hipertansiyon gibi epidural venlerde distansiyona yol

açan durumlarda epidural negatif basınç tamamen kaybolabilir iken hastanın BOS

basıncının düştüğü durumlarda epidural negatif basınç artabilir. Epidural basınç

ortalama olarak torakal bölgede -2, -3 cmH20, lumbar bölgede -0.5, -1 ve sakral

bölgede yaklaşık 0‟ dır.71

Epidural aralığa tek doz enjeksiyon yapılabildiği gibi, bir kateter aracılığı ile

enjeksiyonlar tekrarlanarak sürekli epidural blok da yapılabilir. Seyrek olarak infüzyon

şeklinde de yapılabilmektedir.77

2.9.6. Tek Doz Epidural Anestezi

Kalın ve kısa kılavuz iğne ile spinöz çıkıntılar arasından girilerek yol açılır. Bu

epidural iğnenin daha kolay ilerlemesini sağlarken, cilt parçası veya bakterilerin

epidural iğnenin uçunda içerilere taşınmasını da önler.77,78

Epidural anestezi için genellikle 2 tip iğne kullanılmaktadır. Yaygın olarak

kullanılan kalın ve uç açıklığı yana bakan “Tuohy” iğnesinin ucunun künt oluşu duranın

delinmesini güçleştirmekte, açıklığının yana bakması da içinden geçirilen katetere başa

ve ayağa doğru yön verme olanağı sağlamaktadır. Bazı konvansiyonel tip iğnelerde

kavramayı arttırmak için “kanat” kısmı mevcuttur. Diğer daha az kullanılan iğne tipi ise

açıklığı uçta olan “crawford” iğneleridir. Bu iğnenin durayı delmesini önlemek için

epidural aralığa girilirken hava veya serum verilebilir. Bu şekilde dura öne doğru itilmiş

olur. Erişkinlerde genellikle ince duvarlı 16-18 no‟lu iğneler kullanılmaktadır.79

İğnenin

interspinöz ligament içinde iken stilesi çıkarılır ve epidural alanın tanınmasında

kullanılacak yönteme göre arkasına, bir enjektör veya tüp takılır yada bir damla asılır.

Ligamentum flavum geçildiğinde enjektörün pistonunda duyulan direnç kaybolur, tüp

içindeki renkli sıvı hareket eder veya damla içeri çekilir. Bundan sonra iğneye lokal

anestetik dolu enjektör takılır ve değişik yönlere aspirasyon yapılır. Bu sırada enjektöre

kan gelirse iğne çıkarılıp işlem başka bir aralıktan tekrarlanır veya iptal edilir. İğnenin

bir damara veya intratekal aralığa girmediğinden emin olunduktan sonra lokal anestezik

dozun tamamı veya bundan önce 2,5-3 ml kadar test dozu verilir. Bu sırada piston

kolaylıkla ilerlemeli ve enjeksiyon durdurulduğunda, enjektör içine geri akım

olmamalıdır. Eğer test dozu verildi ise bu dozdan sonra birkaç dakika beklenerek, spinal

anesteziye işaret edecek yaygın bir analjezi olup olmadığı araştırılır.80

Verilen solüsyon

Page 43: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

32

epidural aralıkta ise sadece hafif bir his kaybı olur. Hızlı ilerleyen anestezi seviyenin

yükselmesi subaraknoid enjeksiyonu düşündürmelidir. Test dozundan sonra hesaplanan

dozda solüsyon yavaş olarak verilir. Test dozunun içine 15 μgr kadar adrenalin

eklenmesi ile de damar içi enjeksiyon olup olmadığı anlaşılır. Eğer damar içine

enjeksiyon yapıldı ise ani gelişen taşikardi ve hipertansiyon meydana gelecektir.

Epidural enjeksiyonun hızlı yapılması ise nörolojik belirtilere neden olabilir.62,64,81,82

2.9.7.Kateter YerleĢtirilmesi ve Devamlı Epidural Anestezi

Epidural aralığa bir kateter yerleştirilerek lokal anesteziğin tekrarlanan

enjeksiyonları veya devamlı infüzyonu ile uzun süreli anestezi sağlanabilir. Mevcut

kateterlerin çoğu naylon ve teflondan yapılmıştır. İyi bir kateterin kolay kırılmaması

üzerinde işaret noktaları bulunması, biyolojik olarak inert ve radyoopak olması gerekir.

Kateter içine stile yerleştirilmesi, kateterin yerleştirilmesini kolaylaştırır, ancak damar

içine girme ve durayı delme olasılığını artırır. Bunu önlemek için stilenin kateter

ucundan 1-2 cm. geride sonlanacak şekilde geri çekilerek, yumuşak olan kateter ucunun

ilerletilmesi çözüm olabilir. İşlem sırasında kateter hiçbir zaman iğnenin içinden geri

çekilmemelidir. İğnenin keskin olan ucu tarafından kesilerek, kateterin bir parçası

epidural alanda kalabilir. Genellikle kateterin epidural alanda 3-4 cm. ilerletilmesi

yeterli olmaktadır.81,82

Yaklaşık % 10 olguda, kateterin ilerlemesinde güçlük, damar

içine girmesi, intervertebral foramenlerden kanalı terk etmesi gibi nedenlerle yeterli

anestezi sağlanamaz. Kateterin yerleştirilmesinde güçlük varsa, iğne ile birlikte

çıkarılıp, işlem başka bir aralıktan denenmelidir. Kateter damar içine girdi ise, kateterin

iğne ile hafifçe geri çekilmesi ve serumla yıkanması yeterli olabilir. Aspirasyonla BOS

veya kan gelmeye devam ediyorsa işlemi tekrarlamak veya tamamen iptal etmek

gerekebilir. Kateter uygun şekilde yerleştirildi ise iğne çıkarılır; kateter kırılmayacak ve

çıkmayacak steril koşullarda hastanın cildine tespit edilir.

Rutin uygulama olarak yerleştirilen her kateterin ucuna bakteri filtresi takılır.81,82

İlk doz iğneden verilebileceği gibi kateter yerleştirildikten sonrada verilebilir. Tekrar

(top-up) dozları, başlangıçta verilenin yarısı olmalı ve orta etki süreli ilaçlar yaklaşık bir

saat, uzun etki süreli 2 saat sonra ve dikkatli bir aspirasyon yapılarak verilmelidir.83

Postoperatif ağrı kontrolü ve doğum eylemi ağrısını azaltmada olduğu gibi sürekli

analjezi sağlamak için ilaç infüzyon pompası aracılığı ile de verilebilir. Bu yöntemin

Page 44: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

33

ağrılı intervallerin olmaması, kapalı bir sistem olduğu için enfeksiyon riskinin ve motor

paralizinin daha az olması, kardiovasküler stabilite gibi üstünlükleri vardır. Pompanın

ayarlanma hızına ve ilacın konsantrasyonuna bağlı olarak enjeksiyonun tekrar edilmesi

gerekebilir. Kanser ağrısının giderilmesinde olduğu gibi uzun süreli uygulamalarda cilt

altına implante edilen enjeksiyon rezervuarları kullanılmaya başlanmıştır. Sürekli

epidural anestezi sırasında, kümülatif etki veya taşiflaksi ortaya çıkabilir. Taşiflaksi

daha çok amid türü lokal anesteziklerle gelişir. Bu grup içinden fazla taşiflaksiye neden

olan lidokaindir. Taşiflaksi oluşma mekanizması tam olarak bilinmemektedir.

Tekrarlayan enjeksiyonların lokal doku pH‟ sını düşürerek, lokal anesteziğin etkisini

azaltması ve kateter çevresinde oluşan doku reaksiyonunun bir duvar oluşturarak ilacın

etki yerine ulaşmasını engellemesi söz konusuolabilir.84

Kateterin çıkarılması esnasında

aşırı güç sarf edilmemeli, kateter çıkarılma sonrası kopma ve parçanın içeride kalma

ihtimaline karşı kontrol edilmelidir. Uzun süreli uygulamalardan sonra kateter ucundan

kültür yapılarak enfeksiyon varlığı araştırılmalıdır.

2.9.8.Paramedian (Paraspinöz, Lateral) YaklaĢım

Genellikle epidural aralıkta orta hattın daha az vaskülarize olması nedeniyle

girişimlerde orta hat tercih edilir. Fakat özellikle torasik bölgede daha belirgin olmak

üzere veya yaşlı insanlarda ligamanların kalsifiye olduğu durumlarda epidural aralığa

yaklaşmanın güçlüğü paramedian bir yaklaşımı gerektirebilir. Spinöz çıkıntının alt

kenarı ve orta hattın bir santimetre lateralinden orta hatta doğru 10 derecelik bir eğimle

dikey olarak girilip, daha önce tanımlanan yöntemlerin herhangi biriyle epidural aralık

saptanır.83,85

2.9.9. Torasik Epidural Blok

Torasik ve üst abdomen bölgede anestezi sağlamak üzere, daha aşağı seviyelerde

yapılan blokların büyük volümde ilaç kullanılmaları gerektirmeleri, aşağıda geniş

alanların gereksiz yere bloke olması ve bloğun kaybolmasının asıl ihtiyaç olan

bölgelerden başlaması gibi sakıncaları bulunmaktadır. Lumbar yaklaşımla yapılan

epidural girişimde torasik bölgeye kadar kateterin ilerletilmesinde kateterin

düğümlenme riski yüksektir. Torasik düzeyde yapılan epidural anestezinin bu bölgenin

anestezisini sağlamak için en ideal yöntem olarak kabul görmesine rağmen teorik olarak

Page 45: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

34

düşükte olsa spinal kordun travmatize olma olasılığı bulunmaktadır. Torakal operasyon

sonrası post-op ağrı kontrolü için özellikle operasyon sonrası solunum problemi

olabilecek hastalarda uygulanabilir. Torasik epidural anestezide paramedian yaklaşım

orta hat yaklaşımına göre daha uygundur.86,87

2.9.10. Servikal Epidural Blok

Narkotiklere yanıtsız bu bölgenin şiddetli ağrılarında kullanılabilir. Sadece

duyusal blok sağlamak ve frenik sinirin motor fonksiyonunu etkilememek için düşük

yoğunlukta ilaç kullanılmalıdır. Bölgede en belirgin olan 7. servikal vertebranın spinöz

çıkıntısı işaretlenerek C7-T1 aralığından orta hat yaklaşımı ile ve 30 derecelik açı ile

girilir. Verilen ilaç volümü genellikle 6-8 ml. ile sınırlandırılır. Ligamentum flavum

daha ince olduğu için spinal kordun travmatize olma riski torakal girişime göre daha

fazladır.88,89

2.9.11.Epidural Anestezi Endikasyonları ve Kontrendikasyonları

Endikasyonlar

1. Alt karın, pelvik, perineal ve alt ekstremite ameliyatları sırası ve sonrasında

ağrı giderilmesi

2. Genel ve spinal anestezinin kontrendike olduğu durumlar

3. Özellikle abdominal ve torasik girişimlerde cerrahiye bağlı nöro-endokrin

yanıtın bloke edilmesi gereken durumlar

4. Ağrısız eylem ve vaginal doğum (Devamlı epidural anestezi ile eylemin bütün

aşamalarında ağrı kontrolü sağlanırken aynı zamanda eylem için gerekli motor

fonksiyon ve anne ile gerekli kooperasyonu mümkün kılar.)

5. Sezaryen operasyonu için anestezi

6. Postoperatif ağrı kontrolü: Özellikle torasik operasyonlardan sonra hastanın

yeterli analjezisi devamlı epidural anestezi ile sağlanarak hastanın öksürmesi, derin

nefes alabilmesi ve solunum egzersizleri yapması sağlanarak post-op solunum

komplikasyonları önlenebilir.

7. Medikal tedaviye yanıtsız kronik ağrılarda kateter yerleştirilerek devamlı

epidural anestezi ile uzun süreli analjezi sağlanabilir.

Page 46: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

35

8. Periferik damar hastalıklarında ve alt ekstremiteler de trombozla görülen

spazmları çözmek için geçici sempatik sistem blokajı için kullanılabilir.90

Tablo 1. Kontraendikasyonlar

Kesin Rölatif

Hastanın istememesi Geçirilmiş bel cerrahisi ve vertebra anomalisi

Koagülopati Düzeltilmemiş hipovolemi

İntrakraniyal basınç artışı Trombosit sayısının<100000

İşlem bölgesinde enfeksiyon Kanama riski olan hastalar

2.9.12. Epidural Anestezi Düzeyini Etkileyen Faktörler

Amaca uygun anestezi sağlanabilmesi için lokal anestetik solüsyonun yeteri kadar

segmenti etkilemesi gerekmektedir. Bu etki çeşitli etmenlere bağlıdır;

1. Enjeksiyonun yeri: Genel ilke olarak anestezisi sağlanmak istenen alanın orta

kısmına uyan segment hizasına enjeksiyon epidural anestezi için en uygundur. Ancak

bu yaklaşım teknik olarak spinal anestezi için alt torasik ve lumbar aralıklar için

geçerlidir. Epidural anestezi için servikal, torasik, lumbar veya sakral yaklaşım

uygulanabilir.

2. Solüsyonun volümü: Verilen volüm ne kadar büyükse bloke edilen alan o

kadar geniş olacaktır. Verilecek volüm bloke edilecek segment sayısına göre

hesaplanmalıdır. Alt lumbar ve sakral bölgede, epidural alanın daha geniş olması

nedeniyle segment başına daha fazla volüm vermek gerekir. Torasik segmentler için 2

ml., lumbar ve sakral segmentler için 2,5 ml. segment hesaplanır. 10-15 ml.‟lik bir

volümün enjeksiyon yerinin iki tarafında dörder segmenti etkiledigi kabul edilir.91

3. Ġlacın yoğunluğu ve toplam miktarı: Verilen ilaç ne kadar yoğun ise o kadar

geniş bir alanı etkiler. İlacın konsantrasyonu ile oluşan motor blokaj doğru orantılıdır.91

4. Enjeksiyonun Hızı: Yapılan enjeksiyonun hızı ile yayılım genişliği doğru, etki

süresi ise ters orantılıdır. Ancak BOS basıncını, dolayısı ile intrakranial basıncı artırarak

spinal kord akımını bozabileceğinden hızlı epidural enjeksiyondan kaçınılmalıdır. Baş

ağrısı hatta serebral kanamaya neden olabilir.

5. Hastanın pozisyonu: Düz pozisyonda aşağı ve yukarı yayılım eşittir. Ancak

masaya eğim verildiğinde, yerçekimi nedeniyle altta kalan kısma yayılım daha çok olur.

Bu şekilde tredelenburg pozisyonu ile birkaç segment daha yüksek anestezi sağlanabilir.

Page 47: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

36

6. Klinik Etkenler: Epidural alanda yayılım yaşla artar. Bu hem intervertebral

foramenlerin kapanmasından, hem de epidural damarların sklerozundan ileri gelir.

Lokal anestezik daha büyük miktarda epidural aralıkta kalıp dağılır. Bu nedenle yaşlı

hastalarda volümün 40 yaşından sonra her yıl için segment başına 0,1 ml. azaltılması

önerilmektedir.

Gebelik ve intra abdominal kitleler vena kava basısı nedeniyle epidural venöz

pleksuslarda dolgunluk ve epidural aralıkta daralmaya neden olurlar. Dozun azaltılması

gerekir. Dehidrasyon, şok ve kaşekside yayılım azalır, etki geç görülür. Arteryoskleroz

ve tıkayıcı damar hastalıklarında yayılım ve etki artar. Bağ ve myelin dokusundaki

dejenerasyon nedeni ile penetrasyon artmış, damar dejenerasyonu sonucuda absorbsiyon

azalmıştır. Çok uzun veya kısa boylu kişilerde de volümü aynı miktarda azaltmak veya

artırmak gerekir.

Epidural aralığın saptanmasına yönelik tanımlanan yöntemlerde ana mekanizma

epidural aralıkta negatif basınç ve ligamentum flavumun geçilmesine dayanmaktadır.92

2.9.13. Epidural Anestezi Uygulama Yöntemleri

A. Negatif Basınç Yöntemleri

1. Asılı damla yöntemi: Oldukça basit özel alet gerektirmeyen ve yaygın olarak

kullanılan bir yöntemdir. İğne interspinöz ligamentin içinde iken, ucuna serum

fizyolojik veya distile su ile damla asılır ve yavaş olarak ilerletilir. Ligamentum flavum

delinerek epidural aralığa girildiğinde negatif basınçtan dolayı damla içeri çekilir.

2. Kapiller tüp (Odom) yöntemi: İğnenin arkasına içinde hava kabarcığı bulunan

serum fizyolojik veya renkli sıvı ile doldurulmuş bir tüp takılır. Epidural aralığa

girildiğinde sıvının içeri çekildiği görülür.

3. Manometri (Dogliotti) yöntemi: İğnenin ucuna U şeklinde bir su manometresi

takılır. Epidural aralığa girilince sıvı bir kolda yükselir.

B. Direnç Kaybı Yöntemleri

Epidural iğneye, interspinöz ligament ve ligamentum flavum içinden geçerken

duyulan kuvvetli direncin ligamantum flavum geçildikten sonra aniden kaybolması

esasına dayanan yöntemlerdir.

Page 48: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

37

1. Enjektör yöntemi: İğnenin veya serum fizyolojik ile doldurulmuş bir

enjektörün pistonuna devamlı ve sabit basınç uygulanarak ilerletilmesi temeline

dayanır. Epidural aralığa girildiğinde, pistona duyulan direnç aniden kaybolacak ve

piston kolaylıkla ilerleyecektir.

2. Balon (Macintosh) yöntemi: Epidural iğnenin arkasına takılan ve 2-3 ml. hava

ile şişirilen balon, epidural aralığa girildiğinde sönmektedir.92,93

2.9.14. Epidural Aralığa Verilen Lokal Anesteziğin Dağılımı, Etki Yeri ve

Mekanizması

Epidural aralığa verilen lokal anestezik solüsyonu, volüme bağlı olarak yukarı

veya aşağı doğru yayılır. Lokal anesteziğin bir kısmı vasküler absorbsiyonla sistemik

dolaşıma katılır ve sistemik etkilere yol açabilir. Kandaki lokal anestezik miktarı

enjeksiyonu izleyen 20-30 dakika içinde en üst düzeye ulaşır. Bu dönemde hastanın

sistemik etkileri açısından yakından izlenmesi gerekir. İlacın toplam miktarı dikkate

alındığında sistemik yan etki olasılığı, spinal anesteziden çok daha yüksektir.

1. Ġntervertebral foramen bölgesi: En önemli etki yerinin, spinal sinirlerin

koruyucu dural kılıflarını yitirdikleri intervertebral sinir bölgesinde olduğu kabul

edilmektedir. Burada lokal anestezik solüsyonun sinir içine difüzyonu daha kolay

olmaktadır. Bir kısım lokal anestezik solüsyonun sinir içine difüzyonu daha kolay

olmaktadır.

2. Duradan diffüzyon: Epidural alana verilen lokal anestezik solüsyon dural

diffüzyonla BOS içine girmektedir. BOS içine giren lokal anestezik primer etkisini sinir

kılıflarında göstermekle beraber az da olsa spinal korda diffüze olmaktadır. Fakat bu

diffüze olan miktarın klinik etki gösterecek kadar anlamlı olmadığı kabul edilir.

3. Paravertebral alan: Bu etki intervertebral foramenlerin açık olduğu gençlerde

daha belirgin olup, lokal anestezik solüsyon paravertebral foramenden çıkıp spinal

sinirleri paravertebral alanda etkilemektedir.

2.9.15. Kombine Spinal-Epidural Anestezi

Kombine spinal-epidural (KSE) anestezi diğer uygulamalara göre daha yeni bir

tekniktir ve bu teknikte, subaraknoid enjeksiyonun ardından epidural aralığa kateter

Page 49: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

38

yerleştirilir. Böylece spinal yolla verilen ilaçlar sayesinde, anestezi indüksiyonu süratle

gerçekleşirken, epidural kateter yoluyla anestezi süresi uzatılabilir. Ayrıca epidural

kateter ile postoperatif analjezi de sağlanabilir.91

KSE tekniği yeterli cerrahi koşulları,

spinal anestezi kadar hızlı sağlarken, epidural anestezinin avantajlarını da beraberinde

taşır.90

KSE tekniği, ilk olarak 1984 yılında sezaryen oparesyonlarında kullanılmaya

başlanmış ve popularitesi günümüze kadar artmıştır.93

Bu teknikle yeterli cerrahi

anestezi hızla sağlanır ve epidural kateter yoluyla anestezi süresi uzatılabilir. Ayrıca

herhangi bir zamanda blok desteklenebileceği için, düşük dozlarda spinal lokal

anestezik kullanılabilir. Bu sayede yüksek spinal blok ya da uzamış hipotansiyon

insidansı azaltılabilir.94

İntratekal bupivakainin daha yüksek dozları, bulantı, kusma ve

dispne gibi yüksek spinal bloğun yan etkileriyle ilişkili bulunmuştur.97

KSE tekniği,

kardiyak hastalık gibi yüksek riski bulunanlarda olduğu gibi, daha yavaş bir sempatik

blokaj ortaya çıkışı istenildiğinde faydalı olabilir.98

Spinal anestezikler intratekal alana

tek seferde verilir ve sempatik blokaj hızla ortaya çıkar ve çoğu zaman ciddi

hipotansiyonla sonlanır. Daha önceki uygulamalarda yüksek riskli hastalara epidural

anestezi uygulanır ve yüksek dozlarda lokal anestezik kullanımı gerekirdi. KSE

tekniğinde ise, subaraknoid aralığa verilen düşük doz lokal anesteziğin ardından,

gereğinde titre edilerek yapılan epidural anesteziklerle blok seviyesi istenen düzeye

çıkarılır ve güvenli bir nöroaksiyel blok sağlanmış olur.93

2.9.16. Dermatomlar

Spinal ve epidural anestezide anestezi düzeyinin belirlenebilmesi, yüksek spinal

anesteziye bağlı komplikasyonların önlenebilmesi için dermatomlar belirleyici olarak

kullanılır. Vertebral kolonu terk eden sinirler deride belirli yayılım göstererek

dermatomları oluştururlar. Kullanılan bazı dermatom seviyeleri şunlardır;

C 8 dermatomu……… Küçük Parmak

T 1-2 dermatomu……..Kol ve önkolun iç yüzü

T 3 dermatomu……… Aksillanın apeksi

T 6-7 dermatomu……..Ksifoid Hizası

T 10 dermatomu………Göbek hizası

L 1 dermatomu……… İnguinal bölge

Page 50: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

39

S 1-4 dermatomu…….. Perine

Meme başları üzerinde kalan cilt bölgesi T1-2 ile birlikte C3-4‟ten de inerve

olduğu için T1-2 bloke olsa bile ciltte duyu kaybı olmaz. Bu nedenle T4 üzerinde

anestezi düzeyi tayini ve kardiyoakselaratör liflerin etkilenip etkilenmediğini anlamak

için kol ve önkol iç kısmında cilt duyusu araştırılmalıdır.99

2.9.17. Nöroaksial Blok Komplikasyonları

Rejyonel anestezi komplikasyonları rahatsız edici hafif bir baş ağrısından, sakat

bırakan hatta hayatı tehdit edici boyutlara kadar uzanabilir. Oluşan komplikasyonlar

uygulama tekniğinden, oluşan blok seviyesinin yükselmesinden, kullanılan lokal

anesteziğin toksik etkisinden, asepsiye dikkat edilmemesinden kaynaklanabileceği gibi

bazen açıklayıcı bir neden bulunamaz.

Hipotansiyon ve Bradikardi

Sıklık ve siddet açısından, spinal anestezide daha belirgin olmak üzere sempatik

blokaja bağlı olarak bradikardi ve hipotansiyon gelişebilir. Hipotansiyon olasılığı,

önceden volüm açığı varsa daha fazla olduğundan, işlemden önce volümün normal veya

biraz fazla olması güvenliği artıracaktır.100,101

Yaşlı ve aterosklerotik hastalarda

kolaylıkla serebral ve miyokardial hipoksi gelişebilir. İntra venöz olarak sıvı desteği

verilmesi, hastanın alt ekstremitelerinin kalp seviyesininüstüne kaldırılması ve oksijen

verilmesi ile hücresel hipoksi önlenebilir. Oluşan bradikardi sempatik blokaja bağlı

olduğundan küçük dozlarda atropin ile tedavi edilebilir. Hipotansiyon bu önlemlerle

kontrol edilemez ise alfa ve beta-mimetik etkili bir vazopressör, örneğin efedrin (5-10

mg.) intravenöz olarak tekrarlanabilir.102,104

Sırt Ağrısı

Cilt, subkutanöz dokular, kas ve ligamentlerden geçen iğne sırt ağrısına yol

açabilir. Bu durumdan refleks kas spazmı ile birlikte olan inflamatuar bir yanıt sorumlu

olabilir. Ağrı hissi genellikle kendini sınırlar. Fakat birkaç hafta sürebilir. Tedavisinde

non-steroid antiinflamatuar ajanlar ve sıcak kompres genellikle yeterlidir. Uzayan

bloklarla birlikte olan sırt ağrısı oluşması muhtemel bir epidural hematomun habercisi

olabilir.105,106

Page 51: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

40

BaĢ Ağrısı

Dura-mater de uygulanan işlem sonucu oluşabilecek herhangi bir defekt

ponksiyon sonrası baş ağrısına (Dural Ponksiyon Sonrası Baş ağrısı-DPSB) neden

olabilir. Ağrının oluşma mekanizmasının durada işlem sonrası oluşan defektten BOS‟un

yapım hızından daha hızlı olarak kaçak olması nedeniyle ortaya çıkan kafa içi basınç

azalmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Oluşma insidansı iğne kalınlığı,

kullanılan iğnenin tipi ve hastayla ilişkili faktörlerle ilgilidir. İğne kalınlığı arttıkça baş

ağrısı oluşma insidansı artar. Standart kesik uçlu iğnelerle baş ağrısı insidansı, kalem

uçlu iğnelerin aynı kalınlıkta olanlarından daha fazladır. Standard kesik uçlu iğnelerle,

iğne ucu dura ponksiyonu sırasında dura liflerine paralel olarak ilerletilirse lifleri

kesmek yerine araladığına ve baş ağrısı insidansının daha düşük olduğuna

inanılmaktadır.106,108

Baş ağrısı insidansını artıran diğer faktörler genç yaş, dişi cinsiyet

ve gebeliktir. DPSB için en yüksek insidans epidural anestezi işlemi sırasında epidural

iğnesi ile epidural aralığın geçilip subaraknoid aralığa girilmesini (wet-tap) takiben

ortaya çıkar. Benzer şekilde yerleştirilen epidural kateter de durayı delip DPSB‟e neden

olabilir. DPSB‟ nin en düşük insidansla görüldüğü grup ise 27 G spinal iğnesinin

kullanıldığı yaşlı erkek hastalardır.

Baş ağrısı tipik olarak bilateral, frontal veya retroorbital yerleşimli oksipital

bölgeye ve enseye uzanır tarzdadır. DPSB‟ nin en önemli özelliği vücut pozisyonu ile

ilişkisidir. Ağrı oturma veya ayakta durma ile şiddetlenir, düz yatma ile azalır. Ağrının

başlaması genellikle işlemden 12-72 saat sonradır. Konservatif tedavi yatar pozisyon,

oral veya intravenöz sıvı uygulaması, analjezikler ve kafeinden oluşmaktadır. Hastanın

supin pozisyonda tutulması dura-materdeki delikten BOS kaçışına neden olan

hidrostatik basıncı azaltırken baş ağrısını da en aza indirecektir.

Analjezik ilaçlar non-steroid anti-inflamatuar ilaçları içerir. Hidrasyon ve kafein

BOS yapımını artırarak etki gösterir. Kafein aynı zamanda intrakranial damarlarda

vazokonstruksiyon oluşturarak da etki gösterir. Laksatif ajanlar ve yumuşak diyette

Valsavla manevrasını önleyerek yarar sağlarlar. Konservatif tedaviye rağmen baş ağrısı

günlerce sürebilir. Böyle tedaviye dirençli durumlarda epidural kan yaması çok etkili bir

yöntemdir.

Steril şartlarda alınan 15-20 cc otolog kanın epidural aralığa, ponksiyon seviyesi

veya bir aralık altına enjekte edilmesinden oluşur. BOS‟un daha fazla kaçak yapmasını

Page 52: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

41

kitle etkisi veya koagulasyonla önlediği düşünülmektedir. Başarı oranı % 90‟nın

üzerindedir. Eğer beklenen yanıt alınamaz ise işlemin tekrarlanmasında herhangi bir

sakınca yoktur. Benzer şekilde çeşitli yayınlarda epidural serum fizyolojik bolus dozları

uygulanmış fakat kan yaması kadar etkili olmadığı görülmüştür.104,105,107,109

Ġdrar Retansiyonu

S2-4 köklerinin lokal anestezikle blokajı mesane tonusunu azaltır ve miksiyon

refleksini inhibe eder. Bu etkiler erkek hastalarda daha belirgin olmakla beraber, idrar

sondası kısa etkili bloklar dışında bütün hastalarda kullanılmalıdır.104,105

Geçici Nörolojik Semptomlar

Geçici nörolojik semptomlar bacaklara yayılan tipik olarak sırt ağrısıyla

karakterizedir ve duyusal motor defisit bulunmaz. İlerleyen günler içerisinde spontan

olarak kaybolur. Literatürde ilaçlardan en fazla hiperbarik lidokainle oluştuğu

bildirilmiştir. Yapılan operasyon dikkate alındığında bu semptomun en fazla litotomi

pozisyonunda günübirlik cerrahi işlem geçirenlerde en fazla olduğu belirtilmiştir. Geçici

nörolojik semptomların etiyolojisi net değildir. Nörotoksisiteden veya kas iskelet

sistemine ait bir zorlanmadan kaynaklanan miyofasial bir ağrı etiyolojik neden

olabilir.110,111

Yüksek veya Total Spinal Anestezi

Nöroaksiyel blokajın beklenenden daha yüksek seviyeleriyle oluşan şuur kaybı,

apne, solunum yetmezliği, ciddi bradikardi ve hipotansiyonun eşlik ettiği klinik duruma

“total spinal anestezi” veya “yüksek spinal anestezi” adı verilir. Epidural veya kaudal

girişim yapılan olgularda yanlışlıkla subaraknoid ponksiyon yapılması sonrası da ortaya

çıkabilir.

Genellikle hızlı başlar ve eğer epidural anestezi için belirlenen dozda lokal

anestezik ajanın subaraknoid olarak yapılması sonucunda meydana gelmiş ise klinik

olarak çok daha belirgin ve hayatı tehdit edici boyutlara ulaşabilir. Apnenin ortaya çıkış

mekanizması yüksek seviyeli blokaja bağlı diyaframa paralizisinden çok, ciddi

hipotansiyona bağlı çoğunlukla şuur kaybının da eşlik ettiği meduller solunum

merkezinin perfüzyonunda ki azalmadan kaynaklanmaktadır.112

Page 53: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

42

Yüksek spinal anestezinin tedavisi havayolunun desteklenmesi, yeterli

ventilasyonun sağlanması ve dolaşımın desteklenmesini içerir. Solunum yetmezliği

belirgin hale gelmesi durumunda oksijen desteği zorunlu hale gelir. Daha ciddi

durumlarda genel anesteziye geçilmesi, entübasyon, asiste solunum ve mekanik

ventilasyon gerekebilir. Hipotansiyon intravenöz sıvıların hızlı uygulanması, baş aşağı

pozisyon ve vazopresörlerin kullanımı ile tedavi edilebilir. Efedrin ve fenilefrin yeterli

olmaz ise epinefrin erken dönemde titre edilerek kullanılmalıdır. Normotansiyonun

idamesi için dopamin infüzyonu yararlı olabilir.

Bradikardinin oluşma mekanizması yüksek sempatik blokaj olduğu için ilk tercih

edilecek ajan atropindir (0,01 mg/kg). Ayrıca alfa-mimetik ve beta-mimetik etkisi

bulunan efedrin ve epinefrinde kalp hızını artırırlar.102,103,105

Spinal veya Epidural Hematom

Yapılan işlemin özelliğinden dolayı iğnenin kendisinden veya kateterden

kaynaklanmak üzere epidural venler yaralanabilir. Bu olay minör bir kanamaya sebep

olur ve çoğunlukla kendini sınırlar. Spinal ve epidural anestezi sonrası klinik olarak

belirgin hematom özellikle anormal koagülasyon veya kanama bozukluklarında

oluşabilir. Literatürde yayınlanan olguların çoğu hastalık veya farmakolojik tedavilere

sekonder koagülasyon bozuklukları olan vakalardır. Yayınlanan vakaların çoğunda

hematomun, epidural kateterin çekilmesinden sonra meydana geldiği dikkat çekicidir.

Bu sebeple epidural kateterin çekilmesi bir risk faktörüdür.

Epidural hematomun kitle etkisi oluşturup sinir dokusunu sıkıştırarak direkt

basınç hasarına ve iskemi oluşturup nörolojik sekellere yol açtığı kabul edilmektedir.

Hızlı tanı ve tedavi nörolojik sekellerin ortaya çıkmasını önler. Semptomlar uzamış

blok, uyuşukluk, motor güçsüzlük, sfinkter disfonksiyonu ve keskin bel ve bacak

ağrısıdır. Eğer klinik olarak hematomdan şüphelenilirse Nörolojik görüntüleme (MRI,

BT) hemen yapılmalı ve nöroşirürji konsültasyonu istenmelidir. Erken dekompresyon

operasyonu uygulanan vakalarda nörolojik derlenme iyidir.112

Menenjit ve Araknoidit

Subaraknoid aralık enfeksiyonu, malzeme veya enjekte edilen solüsyonların

kontaminasyonu veya ciltten giren organizmalar sonucunda nöroaksiyel blokajları

Page 54: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

43

takiben oluşabilir. İçeride bırakılan kateterler organizmalarla kontamine olabilir ve daha

sonra traktusu izleyerek derine inip enfeksiyona neden olabilir. Son yıllarda uygulanan

asepsi ve tek kullanımlık kitler sayesinde bu komplikasyonların görülme sıklığı

azalmıştır.112,113

2.10. Lokal Anestezikler

Lokal anestezikler sinir iletimini geçici olarak kesen ilaçlardır.44,45,46

Klinikte

lokal anestezik olarak kullanılan ajanlar ya aminoester ya da aminoamid yapıdadırlar.

Lokal anesteziklerin blok yapan diğer ajanlardan temel farkı blokajın geçici olması ve

sinir lifi veya hücresinde hiçbir hasar oluşturmamasıdır. Bu ilaçların primer etkisi

periferik sinirde eksitasyon-iletim mekanizmasını inhibe etmektir.

2.10.1.Kimyasal Yapı

Bir lokal anestetik molekülü 3 ana yapıdan oluşur:

Ansatüre aromatik lipofilik grup: Moleküle lipofilik karekter verir.

Ara zincir: Ester -CO- veya amid -CNH- bağı içerir. Lokal anestetikler bu

kimyasal yapılarına göre ester veya amid bileşikler olarak sınıflandırılır. Amid veya

ester bağlanması anestetik potansiyeli verir ve bağın kaldırılmasından sonra aktivitede

bir azalma oluşur.

Tersiyer veya sekonder aminden oluĢan hidrofilik grup: Amin grubu hidrofilik

özellik gösteren zayıf bir bazdır (proton alıcısıdır), fizyolojik pH‟da kısmen yüklenerek

(proton alarak) yüklü grubu (iyonize şekli) oluşturur.

2.10.2. Lokal Anesteziklerin Etki Mekanizmaları

Lokal anestezikler „membran stabilizasyonu‟ sağlayarak etki ederler, istirahat

potansiyeli devam ederken uyarılara karşı cevap inhibe edilmiştir.

Spesifik Reseptör Teorisi: Sinirde membran potansiyelindeki değişiklikler

protein yapısındaki özel kanallar içinden Na+ ve K

+ iyonlarının geçişine bağlıdır. Lokal

anestezikler muhtemelen Na+ kanallarında bulunan spesifik reseptörlere bağlanarak Na

+

geçişini inhibe ederler. Aksiyon potansiyeli geliştiği zaman (depolarizasyon) kapı açılır

ve Na+ iyonlarının içeri girmesine izin verir. İşte bu kapı kontrol mekanizması Na

+

Page 55: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

44

kanallarında bulunan spesifik lokal anestezik reseptörlerine lokal anesteziklerin

bağlanması ile inaktive edilir.47,48,48

Yüzeyel Yük Teorisi: Bu teoriye göre lokal anestezik molekülü noniyonize ucu

ile membrana bağlanır iyonize ucu ise solüsyonda (ekstrasellüler sıvıda) kalır. Bu

durumda membranın dış yüzündeki pozitif yük sayısının artması membranın dış

yüzündeki negatif yükleri nötralize eder ve membran istirahat potansiyeli artar.

Membran potansiyelindeki bu artma yeterli derecede ise gelen elektriksel akım

membran potansiyelini eşik değere düşürmeye yeterli olamaz ve bir blok oluşur.

Membran Ekspansiyonu Teorisi: Bu teoriye göre; lokal anestetik molekülü

noniyonize ucu ile membrana penetre olarak lipid moleküllerin hareketlerini artırır ve

membranda ekspansiyona neden olur. Membranın genişlemesi ile Na+ kanalları sıkışır

ve Na+ iyonları membranı geçemez. Bu durumda aksiyon potansiyeli oluşmaz ve blok

oluşur.48,49

2.10.3. CM: Minimum Anestezik Konsantrasyon

Bir sinir lifine verildiğinde standart bir süre için impuls iletiminde blok

oluşturmak için gerekli olan minimum lokal anestezik konsantrasyonudur. Bu

konsantrasyonun altında iletim tümüyle bloke olamaz. Minimum anestezik

konsantrasyonu etkileyen faktörler;

Lifin çapı: Geniş çaplı lifler daha yüksek konsantrasyonda lokal anestezikle bloke

edilebilir.2,3

Bunların CM değerleri yüksektir.

pH: CM, yüksek pH‟da (bazik) düşük pH‟ya (asit) göre daha azdır. Başka bir

deyişle bazik ortamda lokal anestezik etki artar ve daha düşük konsantrasyonlarda etki

gösterir.

Kalsiyum konsantrasyonu: Lokal anestezik potansiyel, fosfolipidlere kalsiyum

bağlanmasının inhibe edilmesi ile direkt olarak ilgilidir. Lokal anestezik etki kalsiyum

konsantrasyonuna uygun olarak azalır.45,46,49

Stimülasyon Hızı: Anestezik etki, yüksek stimülasyon hızlarında artar.

2.10.4. Lokal Anesteziklerin Kimyasal Yapılarına Göre Sınıflandırılması

Ester Grubu (Benzoik Asit Esterleri): Kokain, Prokain, Klorprokain, Tetrakain,

Benzokain.

Page 56: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

45

Amid Grubu: Lidokain, Mepivakain (Carbocaine), Prilokain (Citanest),

Bupivakain (Marcaine), Etidokain (Duranest), Dibukain (Nupercaine), Levobupivakain

(Chirocaine).

Alkoller: Etil alkol, Aromatik alkoller

Diğerleri: Kompleks sentetik bileşikler; Holokaine, Quinoline deriverleri;

Eucupin.

Klinikte lokal anestezik olarak yalnız amid ve ester grubu ajanlar kullanır.46

Tablo 2. Ester ve Amid Grubu Lokal Anestezikler Arasındaki Farklar46

Ester Grubu Amid Grubu

Metabolizma Plazma kolinesterazı tarafından

metabolize edilir, hızlıdır

Karaciğerde metabolize edilir,

yavaştır

Sistemik Toksik Etki Daha azdır Daha fazladır

Allerjik Reaksiyon Daha fazladır Nadirdir

Stabilite Stabil değildirler ışık, ısı vb.

etkilenirler. Çok stabil ajanlardır

Etki Başlangıcı Yavaştır Hızlıdır (orta-çok hızlı)

pKa pH‟dan (7,4) yüksektir pH‟dan (7,4)‟den düşüktür

2.10.5. Lokal Anesteziklerin Farmakokinetiği

Lokal anestezikler ister rejyonel anestezi amacıyla kullanılsınlar, ister özellikle

lidokain gibi ventriküler aritmilerin kontrolü veya öksürüğün supresyonu için

intravenöz olarak sistemik kullanılsınlar, her iki uygulamada da ilacın dağılımı,

metabolizması ve eliminasyonu aynıdır. Rejyonel anestezi sırasında uygulama yerinden

alınım yavaştır ve perfüzyon derecesine bağlıdır, pik serum seviyesi 15-30 dk. içinde

oluşur. İntravenöz enjeksiyonda ise pik seviyeye hemen ulaşır.

2.10.5.1. Ġlacın Etki Yerinden Absorbsiyonu

Lokal anestetiğin etki yerinden sistemik absorbsiyonu şu faktörlerden etkilenir;

Doz: Kan seviyesi direkt olarak uygulanan dozla ilişkilidir.

Enjeksiyon yeri: İnterkostal> kaudal> brakiyal pleksus> siyatik>femoral blok.

Vazokonstriktör ilaçların eklenmesi: Enjeksiyon yerinde perfüzyonu azaltarak

lokal anesteziğin sistemik absorbsiyonunu azaltır.45

Page 57: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

46

İlacın fizikokimyasal özellikleri: Çok yüksek lipofilik özellik gösteren lokal

anestetikler bupivakain ve levobupivakainin sistemik absorbsiyonu lidokain veya

mepivakainden daha azdır.

2.10.5.2. Lokal Anesteziklerin Metabolizma ve Atılımları

Lokal anesteziklerin metabolizması da diğer ilaçlarınkine benzer, karaciğer ve

plazmada suda eriyebilir metabolitlere dönüştürüldükten sonra idrarla atılırlar. Lokal

anestezik bazlar (noniyonize şekil) suda erimez, idrarla çok az (enjekte edilen dozun

% 5‟ten azı) veya hiç atılmaz. İdrarın asitleştirilmesi tersiyer bazın suda eriyebilen

quarterner baza dönüştürülmesini sağlar ve böylece böbrekten geri emilim artarak

idrarla atılım artar.

Amid grubu lokal anestezikler: Karaciğer mikrozomal enzimleri tarafından

hidrolize edilir.

Metabolizma hızları: Prilokain > etidokain > lidokain > mepivakain >

levobupivakain > bupivakain şeklinde sıralanabilir. Amid lokal anestetiklerin

metabolizması iki durumda klinikte önemlidir; Prilokain metabolizması o-toluidine

oluşumuna neden olur, bu da Hb‟nin ferrik şekle (Hb+3) okside ederek

methemoglobinemi oluşturur.45,46,48,49

Karaciğer hastalığı olanlarda amid lokal

anestetiklerin metabolizması azalır ve kan seviyeleri rölatif olarak yükselir.

Ester grubu lokal anestezikler: Plazma kolinesterazı tarafından hidrolize

edilerek suda eriyebilir amino alkollere veya karboksilik asite dönüştürülür. Bu

metabolitler farmakolojik olarak inaktiftir. Metabolizma hızları şu şekilde sıralanabilir;

klorprokain>prokain>tetrakain. Atipik plazma kolinesterazı olan homozigot hastalar

ester grubu ajanları çok yavaş metabolize ederler.45,46

Kan seviyesi kolaylıkla yükselen

bu hastalarda sistemik toksik reaksiyon ihtimali yüksektir.

2.10.5.3. TaĢiflaksi

Kontinü rejyonel anestezi sırasında, lokal anezteziğin etkisinde (tekrarlanan aynı

dozlardan sonra) azalma gelişmesi durumudur. Lokal anestetiğin pKa‟sı fizyolojik

pH‟ya ne kadar yakınsa taşiflaksi o kadar sık oluşur. Taşiflaksi durumunda ilacın

konsantrasyonu artırılmalı veya başka bir lokal anesteziğe geçilmelidir.46

Page 58: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

47

2.10.6. Ġlaç EtkileĢimleri

İlaç etkileşimi (potansiyalizasyon veya antagonize edici etki) bir ilacın etki veya

yan etkileri üzerinde başka bir ilacın etkili olmasına bağlıdır. Etkileşim famakokinetik

veya farmakodinamik olabilir. Örneğin, epidural blokta sürenin lokal anestezik

solüsyona eklenen adrenalinle absorbsiyonun geciktirilerek uzatılması farmakokinetik

bir etkileşimdir. Aynı etkinin lokal anestezik solüsyona eklenen bir opioidle

omurilikteki reseptörlerin stimülasyonu sonucu elde edilmesi ise farmakodinamik bir

etkileşimdir.

Adrenalin: Adrenalinle maksimum etki 5 mcg/ml‟lik bir dozun eklenmesi ile elde

edilir.

Opioidler: Lokal anestetik solüsyona eklenen opioidler de bir tavan etki

gösterirler.

Klonidin: Lokal anestetiklerin etkilerini farmakodinamik bir etkileşimle

artırabilir.

Bikarbonat: Bikarbonat eklenmesi etki başlangıcını hızlandırıp ve blok

derecesini farmakokinetik bir etkileşimle artırabilir.

H2 reseptör antagonistleri: Simetidinin tekrarlanan alınımını lokal anestezik

metabolizmasını inhibe ederek toksitesini artırabilir.

Diğer ajanlar: Yüksek oranda proteine bağlanan tüm ilaçlar farmokokinetik bir

etkileşimle (proteine bağlanmayan lokal anesteziğin plazmada serbest fraksiyonu artar)

bupivakain ve ropivakain toksisitesini artırabilir. Bu özellikle doğumda fetus için

önemlidir.

2.11. Levobupivakain

Levobupivakain, bupivakain hidrokloridin saf S (-) enantiomeri olan uzun etkili

amid yapıda bir lokal anestezik ajandır. Levobupivakain ile duyu ve motor motor blok

ayırımı belirgindir ve epinefrin ile etkinin uzatılmasına ihtiyaç göstermez.50

Kimyasal adı S-1 butil, 2-piperidil, farmo 2‟.6‟xy lipid hidroklorid. Molekül

formülü; C18H28N2HO. Kimyasal yapısı Şekil 3‟de görülmektedir.

Page 59: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

48

ġekil 3. Levobupivakainin kimyasal yapısı

Levobupivakain solüsyonunun pH‟sı 4,0-6,5 olup moleküler ağırlığı 324,9‟dur.

Terapötik uygulamayı takiben levobupivakainin plazma konsantrasyonu doza ve

uygulama yerindeki emilim dokunun vaskülaritesi ile ilişkilidir. Levobupivakain yüksek

oranda (> % 97) proteine bağlanır. Ana metaboliti olan 3-hidroksi levobupivakain

glukronik asid ve sülfat ester konjugatlara çevrilir ve idrarla atılır.

Levobupivakain rasemik bupivakain S (-) izomeri olan amid tipte uzun etkili bir

lokal anestezik olup bupivakaine benzer farmakodinamik özellikler gösterir. Bütün

lokal anestezik ajanlarla olduğu gibi levobupivakain nöron membranlarında voltaja

duyarlı iyon kanallarının blokajı ile etki göstererek sinir impluslarının iletisine engel

olmaktadır.

Levobupivakainin bupivakainden daha uzun süreli duysal blok oluşturduğuna dair

çalışmalar mevcuttur.50

Hayvan çalışmalarında, levobupivakainin bupivakainden daha

az toksik etkiye sahip olduğu gösterilmiştir.50

İzole perfüze tavşan kalpleri ile yapılan çalışmada QRS genişlemesi ve aritmi

görülme sıklığının da düşük olduğu gösterilmiştir.50

Toksisite durumlarında kardiyak

Na+ ve K

+ kanallarının blokajı depolarizasyon hızını maksimal düzeyde azaltır,

atriyoventriküler iletimi ve QRS intervalini uzatır. Bu etkisi göz önüne alındığında

levobupivakainin bupivakainden daha az toksik etkiye sahip olduğu söylenmektedir.

Levobupivakainin vazokonstrüktör etkisinin daha çok oluşu, ortaya çıkan duysal

bloğun daha uzun sürmesini ve santral sinir sistemi toksisitesinin daha düşük olmasını

açıklamaktadır.50

Levobupivakainin etki süresi doza bağlıdır ve anestezik tekniklere göre farklılık

gösterir.50

Epidural, periferik sinir bloğu (supraklaviküler, aksiller, brakiyal plexus),

lokal infiltrasyon ve peribulber yollardan verilen dozları içeren karşılaştırmalı

Page 60: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

49

çalışmalarda levobupivakainin anestezik ve/veya aneljezik etkilerinin aynı dozdaki

bupivakain ile büyük ölçüde benzerlik gösterdiği belirtilmiştir.50

Ancak mevcut

preklinik güvenlik ve toksisite verileri bupivakain karşısında levobupivakain için bir

avantajın olduğunu göstermektedir.

Levobupivakain epidural yoldan verildiğinde duysal bloktan daha kısa motor blok

zamanı oluşturur. Bu farklılıklar periferik sinir bloklarında görülmez.10,12,19

Levobupivakainin erişkinlerde cerrahi anestezide bir defalık maksimum dozu

(intratekal uygulama dışında) 300 mg‟dır. Uzamış prosedürler için ek dozlar yapılabilir.

Maksimum 24 saatlik dozu 695 mg‟dır. İntratekal uygulama için önerilen bir defalık

maksimum doz 15 mg‟dır. Sezeryan için kullanılan konsantrasyon % 0,5‟i (15 mg)

geçmemelidir. Erişkinlerde postoperatif ağrı tedavisi için doz 18,75 mg/saat‟i

geçmemelidir. Çocuklarda ilioinguinal/iliohipogastrik blok için maksimum doz her bir

yan için 1,25 mg/kg‟dır.

Page 61: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

50

3. GEREÇ ve YÖNTEM

Çalışmamız Sağlık Bakanlığı Etik Komite ile hastaların yazılı ve sözlü onayları

alınarak Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Ana

Bilim Dalında gerçekleştirildi.

Çalışmaya Kombine Spinal Epidural anestezi altında alt ekstremite cerrahisi

uygulanacak 18-65 yaş arası ASA I-III grubu 60 hasta alındı. Kombine Spinal Epidural

Anesteziyi kabul etmeyen, ileri derecede sistemik hastalığı bulunan (kalp hastalıkları,

hepatorenal hastalık, kanama bozukluğu psikolojik rahatsızlık vb.) ve çalışma

protokolünde yer alan herhangi bir ilaca karşı allerjisi olan hastalar çalışma dışı

bırakıldı. Tüm opere edilecek olgulara preoperatif dönemde başta Kombine Spinal

Epidural anestezi uygulaması ve komplikasyonları olmak üzere kullanılan ilaçların yan

etkileri (bulantı, kusma, hipotansiyon, solunum depresyonu, bradikardi, EKG

değişiklikleri) ile ağrının değerlendirilmesinde kullandığımız Visüel Analog Skala

(VAS) hakkında bilgi verildi. Hastalara bilgilendirilmiş gönüllü olur formu iki nüsha

imzalattırılarak, bir nüshası hastaya verildi.

Çalışmaya dahil edilen hastalar eşit sayıda iki gruba ayrıldı.

Grup 1‟de (n=30) Plasebo: Spinal aralıktan % 0,5 levobupivakain (10-15 mg) ve

fentanil (25 µgr) uygulandı. Postoperatif dönemde spinal blok kalktıktan sonra epidural

aralıktan morfin (3 mg) uygulandı.

Grup 2 (n=30): Preoperatif 1-2 saat önce 600 mg gabapentin uygulaması sonrası

% 0,5 levobupivakain (10-15 mg) fentanil (25 µgr) ile spinal anestezi uygulandı.

Postoperatif spinal blok kalktıktan sonra epidural aralıktan morfin (3 mg) uygulandı.

Preoperatif bakım ünitesine alınan olgulara 20 gauge intraket ile damar yolu

açılarak % 0,9 izotonik sıvı infüzyonuna başlandı. Operasyon odasına alınan tüm

olgularda kan basıncı noninvaziv otomatik tansiyon aleti ile (Drager Infinity Kappa) ile

kalp ritmi 6 derivasyonlu elektrokardiyografi (EKG) cihazı ile periferik oksijen

satürasyonu ise pulse oksimetre ile monitörize edildi. Bazal sistolik ve diyastolik kan

basınçları (SKB, DKB) ve kalp atım hızları (KAH) ölçülüp kaydedildikten sonra

Kombine Spinal Epidural anestezi uygulaması için tüm olgular oturur pozisyona

getirildi. Blokaj uygulanacak aralık krista iliaka posterior superiorları birleştiren bir

çizgi çizildiğinde, bu çizgi 4. Lomber vertebranın spinöz çıkıntısından veya 4. ile 5.

Page 62: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

51

lomber vertebralar spinöz çıkıntıları arasından geçtiği düşünülerek enjeksiyon noktası

belirlendi. Olgulardan başlarını fleksiyona getirerek göğüslerine yaklaştırmaları ve

kollarını vücudun önünde birleştirmeleri istendi. Uygulama süresince yardımcı personel

hasta pozisyonunun korunmasına yardım etti. Kombine Spinal Epidural blok girişimi

tüm olgularda L3-L4 veya L4-L5 intervertebral aralıktan uygulandı. Oturur pozisyona

gelemeyecek olgularda blok yatar pozisyonda gerçekleştirildi.

Hastalarda girişim bölgesi povidon iyodür ile boyandıktan sonra uygulama

noktası ortada kalacak şekilde delikli steril çamaşır ile örtüldü. İğnenin gireceği cilt

bölgesi povidon iyodürden steril spanç ile temizlendi. Steril set açılarak 5 ml‟lik

enjektöre % 1‟lik 4 ml lidokain ve 5 ml‟lik diğer bir enjektöre suaraknoid aralığa

uygulanacak % 0,5‟lik levobupivakain (10-15 mg) ve fentanil (25 µgr) çekildi.

Kombine Spinal Epidural blok malzemeleri steril bir şekilde düzenlendi. Blok öncesi

% 1‟lik lidokain ile L3-4 veya L4-5 aralığındaki cilt ve ciltaltı dokusuna lokal anestezi

uygulandı. Lokal anesteziği takiben 18 G (gauge) lık uç açıklığı yana bakan „Tuohy‟

iğnesi ile L3-4 veya L4-5 aralığından seçilen iki spinöz çıkıntının arasından girildi.

Tuohy iğnesinin arkasına 10 cc lik serum fizyolojik çekilmiş enjektör yerleştirilerek

epidural aralığa (negatif basınç) kadar ilerletildi. Negatif basınç hissi alındıktan ve

epidural aralıkta olduğumuz düşünüldükten sonra 27 G (gauge) lık Pencil Point Spinal

iğne tuohy iğnesinin içerisinden geçirilerek subaraknoid mesafeye kadar ilerletildi.

Berrak BOS akışı gözlendikten sonra % 0,5 Levobupivakain (10-15mg), fentanil (25

µgr) subaraknoid mesafeye 30 saniye içerisinde verildi.

Tüm hastalarımız yapılan Kombine Spinal Epidural Anesteziden sonra baş altına

bir yastık yerleştirilerek supin pozisyonuna alındı. Tüm olgularda sistolik ve diyastolik

kan basınçları (SKB, DKB), kalp atım hızları (KAH), periferik oksijen satürasyonları

(SpO2) intraoperatif olarak takip edildi.

Hastanın kalp atım hızları 50 atım dakika altına düştüğünde 0,5 mg atropin ile

müdahale edilmesi planlandı. Hastaların sistolik kan basıncı değerleri bazal değere göre

% 20 azalırsa veya sistolik kan basıncını 100 mmHg altına düşmesi durumunda anlamlı

hipotansiyon olarak kabul edildi. Hipotansiyon kan basıncı bazal değerlere ulaşıncaya

kadar i.v sıvı infüzyonu ve tekrarlayan dozlarda i.v 10 mg efedrin ile tedavi edilmesi

planlandı.

Page 63: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

52

Motor blok ve sensoryel blok istenilen düzeye geldikten sonra hastanın

ameliyatına izin verildi.

Operasyon sonunda derlenme ünitesine alınan hastalar 60 dakika süreyle izlendi.

Motor blok kalktıktan sonra epidural aralıktan morfin (3 mg) uygulandı. Hastaların 1, 5,

15, 30, 60. dakika sistolik kan basıncı, diyastolik kan basıncı, kalp atım hızı takip

edilerek kaydedildi. Postoperatif ağrı düzeyi Visüel Analog Skala (VAS) ile, Sedasyon

düzeyi 6 puanlı Ramsey Sedasyon Skalası ile, postoperatif kaşıntı 4 puanlı skala ile,

bulantı ise 5 puanlı skala ile değerlendirildi ve kaydedildi. Kaşıntı düzeyi 3 puanın

üzerinde olan olgularda antihistaminik uygulandı. Antihistaminik gereksinimi olan hasta

sayısı belirlendi. Daha sonra Ortopedi ve Travmatoloji Servisine gönderilen hastaların

postoperatif 2, 4, 6, 12, 18 ve 24. saat takipleri hangi grupta olduklarını bilmeyen

anestezist tarafından değerlendirildi ve kaydedildi.

3.1. Postoperatif Ağrı Tedavisinin Değerlendirilmesi

Postoperatif ağrı tedavisi değerlendirilirken, Vizüel Analog Skala (VAS)

kullanıldı. Hastaların ağrı değerlendirmeleri postoperatif dönemde 0, 1, 5, 15, 30, 60.

dakikalarda ve hastanın yatırıldığı serviste 2, 4, 6, 12, 18, 24. saatlerde kaydedildi.

3.1.1. Vizüel Analog Skala (VAS)

VAS, ağrı derecesinin belirlenmesinde en yaygın kullanılan yöntemlerden biridir.

Ağrının şiddetinin yanında efektif komponentinin de ölçümü (hastanın ağrı dolayısıyla

kendisini ne kadar kötü hissettiği) hakkında bilgi verir. VAS, yatay veya dikey eksende

çizilmiş 10 cm (veya 100 mm) uzunluğunda bir çizgiden oluşur. Bu çizginin bir ucunda

“ağrı yok”, diğer ucunda “hayal edilebilen ya da olabilecek en kötü ağrı” kelimesi

bulunur. Hastadan bu çizgi üzerinde ağrısının şiddetine uyan yere işaret koyması istenir.

En düşük VAS değerinden hastanın işaretine kadar olan mesafe cm veya mm

cinsinden ölçülerek hastanın ağrı şiddetinin sayısal değeri belirlenir.

Page 64: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

53

Tablo 3. Vizüel Analog Skala

0-2 cm Ağrı yok

3-4 cm Hafif ağrı

5-6 cm Orta şiddette ağrı

7-8 cm Şiddetli ağrı

9-10 cm Dayanılmaz ağrı

3.1.2. Postoperatif Sedasyon Düzeyinin Değerlendirilmesi

Postoperatif sedasyon düzeyinin değerlendirilmesinde Ramsey Sedasyon Skoru

kullanıldı (Tablo 3).

Tablo 4. Ramsey Sedasyon Skoru

1 Anksiyeteli ve ajite

2 Uyanık ve koopere

3 Sözel uyarılara yanıt veriyor

4 Hafif stimülasyon ve yüksek sesli uyarılara yanıt veriyor

5 Derin stimülasyona yanıt veriyor

6 Stimülasyonlara ve sesli uyaranlara yanıtsız hasta

3.1.3. Postoperatif KaĢıntı Skalası

1. Kaşıntı yok

2. Hafif derecede kaşıntı

3. Orta derecede kaşıntı

4. Şiddetli kaşıntı

3.1.4. Postoperatif Bulantı Skoru

1. Bulantı yok

2. Bulantı hafif

3. Orta şiddette bulantı

4. Şiddetli bulantı

5. Çok şiddetli bulantı.

Page 65: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

54

3.1.5. Ġstatistiksel Ġncelemeler

Verilerin istatistiksel analizinde SPSS 18.0 paket programı kullanıldı. Kategorik

ölçümler sayı ve yüzde olarak, sürekli ölçümlerse ortalama ve standart sapma (gerekli

yerlerde ortanca ve minimum - maksimum) olarak özetlendi. Kategorik ölçümlerin

gruplar arasında karşılaştırılmasında Ki Kare test istatistiği kullanıldı. Gruplar arasında

sürekli ölçümlerin karşılaştırılmasında varsayımların sağlanması durumunda Bağımsız

gruplarda t testi, varsayımların sağlanmaması durumunda ise Mann Whitney U testi

kullanıldı. Aynı bireyler üzerinde farklı zamanlarda yapılan sürekli ölçümlerinin zaman

içindeki değişimini karşılaştırmada Tekrarlı ölçümler analizi kullanıldı. Tüm testlerde

istatistiksel önem düzeyi 0,05 olarak alındı.

Page 66: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

55

4. BULGULAR

4.1. Demografik Özellikler

Çalışmaya 60 olgu alındı. Olguların 27‟si erkek, 33‟ü kadınlardan oluşmaktaydı.

Grup P‟nin yaş ortalaması 49,87 ± 12,30 yıl iken grup D‟de bu 48,07 ± 11,76 yıl olarak

tespit edildi. Grupların cins ve yaş ölçümlerinde istatistiksel olarak anlamlı bir fark

saptanmadı (p >0,05) (Tablo 4).

Tablo 5. Grupların Demografik Özellikleri (Ortalama ± SD)

Grup P Grup GI p

YAġ (Yıl) 49,87 ± 12,30 48,07 ± 11,76 0,56

CĠNS (E/K) 13/17 14/16 0,79

AĞIRLIK (KG) 75 (63-92) 77 (55-102) 0,58

4.2. Postoperatif Hemodinamik DeğiĢiklikler

4.2.1. Grupların Postoperatif Sistolik Arter Basıncı Değerleri

Grupların postoperatif dönemde kaydedilen sistolik arter basınçları

değerlendirildiğinde iki grup arasında istatistiksel olarak bir fark saptanmadı (p>0,05).

Tablo 6. Grupların Postoperatif Sistolik Arter Basınç Değerleri (mmHg) (Ort±SD)

Grup P Grup G p

SAB 0 dk 115,83±18,54 120,73±15,41 0,27

SAB 1. dk 117,17±17,91 121,13±18,11 0,39

SAB 5. dk 118,03±20,49 122,17±15,36 0,38

SAB 15 dk 116,87±20,31 119,33±16,56 0,60

SAB 30. dk 118,57±22,76 119,37±15,50 0,87

SAB 60. dk 120,03±17,61 117,9±17,51 0,64

SAB 2 saat 113,93±17,04 117,67±13,38 0,34

SAB 4. saat 115,07±11,27 116,67±11,81 0,59

SAB 6. saat 117,97±13,89 117,97±12,71 1

SAB 12. saat 117,33±11,11 117,2±14,02 0,96

SAB 18. saat 115,67±7,53 118,7±13,25 0,35

SAB 24. saat 118,93±8,26 119,17±10,19 0,92

Page 67: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

56

4.2.2. Grupların Postoperatif Diyastolik Arter Basıncı Değerleri

Gruplar postoperatif dönemde kaydedilen diyastolik arter basıncı değerleri

açısından karşılaştırıldıklarında iki grup arasında istatistiksel olarak bir fark saptanmadı

(p>0,05) (Tablo 6).

Tablo 7. Grupların Postoperatif Diyastolik Arter Basınç Değerleri (mmHg) (Ort±SD)

4.2.3. Grupların Postoperatif Kalp Atım Hızı Değerleri

Grupların postoperatif dönemde kaydedilen kalp atım hızları değerlendirildiğinde

iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05) (Tablo 7).

Tablo 8. Grupların Postoperatif Kalp Atım Hızı Değerleri (atım/dk) (Ort±SD)

Grup P Grup G P

DAB 0. dk 69,1±13,49 69,37±9,10 0,92

DAB 1. dk 68,63±11,60 69,13±9,95 0,85

DAB 5. dk 70,8±14,51 68,73±11,02 0,53

DAB 15. dk 69,43±14,69 69,53±13,02 0,97

DAB 30. dk 70,83±20,78 70,27±12,44 0,89

DAB 60. dk 72,9±15,14 67,8±11,29 0,14

DAB 2. saat 70,33±9,67 70,77±10,22 0,86

DAB 4. saat 71,4±9,33 70,4±8,24 0,66

DAB 6. saat 71,43±11,79 72,57±8,26 0,66

DAB 12. saat 71,63±9,43 70,57±7,59 0,63

DAB 18. saat 71,8±8,57 73,43±7,48 0,43

DAB 24. saat 70,67±7,83 74,6±6,79 0,04

Grup P Grup G P

KAH 0. dk 79,23±16,22 77,17±11,75 0,574

KAH 1. dk 77,43±14,86 76,83±12,9 0,868

KAH 5. dk 80,73±14,71 76,63±13,39 0,264

KAH 15. dk 79,3±15,54 77,23±16,01 0,614

KAH 30. dk 78,7±12,03 77,2±14,77 0,668

KAH 60. dk 75,73±13,47 76,8±12,37 0,751

KAH 2. saat 79,6±11,77 76,8±8,98 0,305

KAH 4. saat 80,57±8,34 79,77±7,92 0,705

KAH 6. saat 82,1±9,59 81,4±7,86 0,758

KAH 12. saat 81,07±9,29 81,17±8,51 0,965

KAH 18. saat 79,57±7,85 81,4±7,37 0,355

KAH 24. saat 81,27±8,14 82±6,51 0,702

Page 68: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

57

4.3. Grupların Postoperatif Ağrı Skorları

Gruplar postoperatif dönemde kaydedilen VAS (Vizüel Analog Skala) değerleri

açısından karşılaştırıldığında, iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark

olduğu belirlendi (Tablo 9).

Postoperatif 30. dakikada VAS grup P‟de 1,1±1,95 iken grup G‟de 0,23±0,56

(p<0,04), 60. dakikada grup P‟de 1,63±2,38 iken grup G‟de 0,4±0,96 (p<0,01), 18.

saatte grup P‟de 1,47±1,83 iken grup G‟de 0,7±1,23 (p<0,05) 24. saatte grup P‟de

1,47±1,73, grup G‟de ise 0,5±0,93 (p<0,01) olarak ölçüldü.

30. dakika, 60. dakika, 18. saat ve 24. saatte kaydedilen VAS değerlerinin, grup

G‟de grup P‟ye oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede daha düşük olduğu saptandı.

Tablo 9. Grupların Postoperatif VAS Değerleri (Ort±SD)

Grup P Grup G p

VAS 0. dk 0,93±1,61 0,2±0,58 0,12

VAS 1.dk 0,93±1,61 0,33±0,71 0,21

VAS 5. dk 0,87±1,59 0,33±0,84 0,23

VAS 15. dk 0,97±1,73 0,2±0,48 0,11

VAS 30.dk 1,1±1,95 0,23±0,56 0,04

VAS 60. dk 1,63±2,38 0,4±0,96 0,01

VAS 2. saat 1,77±2,41 0,83±1.48 0,13

VAS 4. saat 1,5±0,96 1,23±1,88 0,51

VAS 6. saat 1,4±0,96 0,97±1,45 0,20

VAS 12. saat 1,43±1,96 1±1,57 0,24

VAS 18. saat 1,47±1,83 0,7±1,23 0,05

VAS 24. saat 1,47±1,73 0,5±0,93 0,01

4.4. Grupların Postoperatif Sedasyon Skorunun Değerlendirilmesi

Gruplar postoperatif dönemde kaydedilen sedasyon değerleri açısından

değerlendirildiğinde, her iki gruptaki hastaların tamamında şuurun açık ve koopere

olduğu belirlendi.

Page 69: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

58

4.5. Grupların Postoperatif KaĢıntı Değerlendirmesi

Gruplar postoperatif dönemde kaydedilen kaşıntı değerleri açısından

karşılaştırıldığında erken postoperatif dönemde kaşıntı gelişen olgu sayılarının benzer

olduğu ve iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı saptandı.

(p<0,05). Postoperatif 6. ve 12. saatte grup P‟de 11 hastada kaşıntı gözlenirken grup

G‟de 3 hastada kaşıntı gelişti (p=0.03). Postoperatif kaşıntı 18. saatte grup P‟de 10 (%

33,3) hastada gelişirken grup G‟ de hiçbir hastada gözlenmedi (% 0,0), (p<0,001),

Postoperatif 24. saatte ise grup P de 8 (% 26,7) kaşıntı gözlendi. Grup G‟ de 0 ise yine

hiçbir hastada kaşıntı gözlenmedi (0,0%) (p<0,005).

Postoperatif dönemde total antihastaminik gereksinimi iki grupta birbirine

benzer olarak saptandı.

Tablo 10. Grupların Postoperatif KaĢıntı Değerlendirmesi (Ort±SD)

Grup P Grup G P

Kaşıntı 0 dk 9 (% 30,0) 5 (1% 6,7) 0,360

Kaşıntı 1dk 11 (% 36,7) 5(% 16,7) 0,143

Kaşıntı 5dk 9 (% 30,0) 6(% 20,0) 0,552

Kaşıntı 15 dk 12 (% 40,0) 6(% 20,0) 0,158

Kaşıntı 30 dk 10 (% 33,3) 6(% 20,0) 0,382

Kaşıntı 60 dk 10 (% 33,3) 6 (% 20,0) 0,382

Kaşıntı 2 saat 11 (% 36,7) 5 (% 16,7) 0,143

Kaşıntı 4 saat 7 (% 23,3) 5(% 16,7) 0,748

Kaşıntı 6 saat 11 (% 36,7) 3 (% 10,0) 0,030

Kaşıntı 12 saat 11 (% 36,7) 3 (% 10,0) 0,030

Kaşıntı 18 saat 10 (% 33,3) 0 (% 0,0) 0,001

Kaşıntı 24 saat 8 (% 26,7) 0 (% 0,0) 0,005

4.6. Grupların Postoperatif Antihistaminik ihtiyaçlarının Değerlendirilmesi

Grupların postoperatif dönemde kaydedilen antihistaminik gereksinimi

değerlendirildiğinde iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı

(p>0,05).

Page 70: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

59

Tablo 11. Grupların Postoperatif Antihistaminik ihtiyaçlarının Değerlendirilmesi (n)(%)

ÖLÇÜM Grup P Grup g P

Antihis ihtiyacı 0 dk 2 (% 6,7) 0 (% 0,0) 0,492

Antihis ihtiyacı 1dk 1 (% 3,3) 0 (% 0,0) 1,000

Antihis ihtiyacı 5 dk 1 (% 3,3) 0 (% 0,0) 1,000

Antihis ihtiyacı 15 dk 0 0 0

Antihis ihtiyacı 30 dk 0 0 0

Antihis ihtiyacı 60 dk 0 0 0

Antihis ihtiyacı 2 saat 1 (% 3,3) 0 1,000

Antihis ihtiyacı 4 saat 1 (% 3,3) 0 1,000

Antihis ihtiyacı 6 saat 1 (% 3,3) 0 1,000

Antihis ihtiyacı 12 saat 1 (% 3,3) 0 1,000

Antihis ihtiyacı 18 saat 1 (% 3,3) 0 1,000

Antihis ihtiyacı 24 saat 1 (% 3,3) 0 1,000

4.7. Grupların Postoperatif Bulantı Skorunun Değerlendirilmesi

Grupların postoperatif dönemde kaydedilen bulantı skoru değerlendirildiğinde iki

grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı (p>0,05). Ancak Grup

G‟de klinik olarak bulantının daha az geliştiği gözlendi.

Tablo 12. Grupların postoperatif bulantı skorlarının değerlendirilmesi

Grup P Grup G P

Bulantı 0. dk 0 (% 0,0) 2 (% 6,7) 0,492

Bulantı 1. dk 0 (% 0,0) 2 (% 6,7) 0,492

Bulantı 5. dk 0 (% 0,0) 2 (% 6,7) 0,492

Bulantı 15. dk 1 (% 3,3) 1 (% 3,3) 1,000

Bulantı 30. dk 2 (% 6,7) 0 (% 0,0) 0,492

Bulantı 60. dk 3 (% 10,0) 2 (% 6,7) 1,000

Bulantı 2. saat 4 (% 13,3) 2 (% 6,7) 0,671

Bulantı 4. saat 6 (% 20,0) 3 (% 10,0) 0,472

Bulantı 6. saat 7 (% 23,3) 2 (% 6,7) 0,145

Bulantı 12. saat 5 (% 16,7) 0 (% 0,0) 0,052

Bulantı 18. saat 4 (13,3%) 1 (% 3,3) 0,353

Bulantı 24. saat 2 (% 6,7) 0 (% 0,0) 0,492

Page 71: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

60

5. TARTIġMA

Ortopedik kalça ve alt ekstremite cerrahisi uygulanan hastalar daha çok orta ve

ileri yaş grubuna dahildir. Bu hastalarda hipertansiyon, koroner arter hastalığı ve

pulmoner hastalıklar gibi yandaş hastalıkların görülme insidansında artış söz konusu

olmaktadır. Bu nedenle peroperatif dönemde cerrahi girişime ve anesteziye bağlı

sorunların daha az gözleneceği, pulmoner ve kardiovasküler sistemi en az etkileyen

anestezi yöntemleri tercih edilmelidir.115,116

Genel anestezi alanındaki gelişmelere rağmen, günümüzde bölgesel anestezi

tekniği, gerek cerrahide, gerekse ağrı tedavisinde geniş bir kullanım alanı bulmuştur.

Bölgesel anestezinin genel anesteziye oranla vital bulgular ile operasyon sırasında

oluşan endokrin metabolik cevaplar üzerine olan olumsuz etkilerinin daha az olduğu

bilinmektedir. Ayrıca kan kaybının, tromboemboli, kardiyak ve solunumsal

komplikasyonlarõn daha az olması, postoperatif gastrointestinal fonksiyonların hızla

düzelmesi ve üstün bir postoperatif analjezi sağlaması da bölgesel anestezinin ilgi

görmesine neden olmaktadır.114,117

Ortopedik kalça ve alt ekstremite cerrahisinde; spinal

anestezi, epidural anestezi, devamlı spinal anestezi ve kombine spinal epidural anestezi

gibi santral rejyonal anestezi teknikleri kullanılabilmektedir.

Bu tekniklerden; spinal anestezi, devamlı spinal anestezi ve kombine spinal-

epidural anestezi, kas gevşemesi yani motor blok oluşturduğundan ortopedistler ve

anaestezistler tarafından daha çok tercih edilmektedir. Spinal anestezide istenilen

anestezi seviyesinin sağlanmasındaki zorluk ve olumsuz hemodinamik değişiklikler,

epidural anestezide ise anestezik etkinin geç başlaması ve yüksek volümde ilaç

kullanılmasının getireceği toksisite insidansında artış bu yöntemlerin dezavantajlarıdır.

KSE tekniğinde ise, subaraknoid aralığa verilen düşük doz lokal anesteziğin ardından,

gereğinde titre edilerek yapılan epidural anesteziklerle blok seviyesi istenen düzeye

çıkarılır ve güvenli bir nöroaksiyel blok sağlanmış olur.93

Günümüzde akut postoperatif ağrının tedavisi halen istenilen düzeyde değildir ve

olguların yaklaşık % 75‟ten fazlası cerrahi sonrasında orta derecede veya daha fazla

ağrıdan şikâyet etmektedir. Farklı cerrahi kliniklerde gerçekleştirilen bir çalışmada

hastaların % 46,4‟ünün cerrahiyi izleyen ilk 24 saat içinde şiddetli ağrı duyduğu

gösterilmiştir. Bir başka çalışma ise günlük cerrahi hastalarının % 82‟ye varan bir

Page 72: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

61

kısmının operasyon alanından ağrılı biçimde ayrıldığını göstermiştir. İyi bir postoperatif

analjezi, ağrının neden olduğu olumsuz etkilerin birçoğunu önlemektedir. Önerilen, ağrı

başlamadan ağrı tedavisinin başlatılmış olmasıdır. Bu durum postoperatif dönemde

hastanın, stres, anksiyete, morbidite, hastanede kalış süresi ve maliyetini azaltmaktadır.

Cerrahi hasar alanından kaynaklanan ve periferik sinir sistemi yoluyla merkezi

sinir sistemine giden nosiseptif uyaran yolların farklı olması, ağrının giderilmesi için

kullanılan analjeziklerin de farklı etki mekanizmalarını açıklamaktadır.

Postoperatif ağrı patogenezinde nöronal plastisite, periferik ve santral

sensitizasyon ile COX-2 artışı rol oynamaktadır. Tüm bu mekanizmaların tek bir ajanla

ortadan kaldırılması ajanın yüksek dozlarda kullanılmasına ve buna bağlı olarak

istenmeyen yan etkilerin daha sık ortaya çıkmasına neden olabilir.118

Bu nedenle ağrıyı

kontrol altına almak amacıyla perioperatif devrede etkili bir postoperatif analjezi için iki

ya da daha fazla analjezik ajan veya tekniğin birlikte kullanıldığı multimodal tedaviye

gereksinim vardır. Bu yöntemle, yüksek dozlarla ortaya çıkan yan etkiler minimalize

edilebilmektedir. Asetominofen, antiinflamatuarlar ve gabapentinoidler etkin anlajezi

sağlarken opioid ihtiyacını ve opioidlere bağlı yan etkileri de azaltırlar.119

Gabapentin santral sinir sisteminin önemli bir nörotransmiteri olup GABA‟nın

yapısal analoğudur. Değişik hayvan ve klinik çalışmalarda gabapentinin presinaptik

voltaj bağımlı kalsiyum kanallarında alfa 2 delta subünitlerine yüksek oranda bağlanma

kapasitesinin olduğu. kalsiyum akımını ve böylece santral sensitizasyonda ağrı

yollarında rol oynayan eksitatuar nörotransmitterlerin salınımını engellediği

gösterilmiştir.120-123

Çeşitli kimyasal ve cerrahi prosedürlerin indüklediği ağrının

azalmasında etkili olduğu ve primer olarak antihiperaljezik ve antiallodinik etkinin

üretildiği arka kök üzerinden etki ettiği gösterilmiştir.124,125

Gabapentin aynı zamanda

postoperatif ağrı ve inflamasyona bağlı sinir hasarında hipersensitiviteyi azaltabilir.

Gabapentin, bu multipl etkilerinden dolayı multimodal ilaçlar içerisinde yer alabilir ve

postoperatif ağrı tedavisinde önemli rol oynayabilir.

Postoperatif ağrı üzerine gabapentinin etkisi öncelikle hayvan modelli

çalışmalarda gösterilmiştir. Singh ve ark.126

farelere subkutan formol enjekte etmeden

önce 30 mg/kg, 100 mg/kg, 300 mg/kg subkutan gabapentin enjekte etmişlerdir.

Gabapentin verilmesini takiben 30 dakika sonra plantar subkutan formol uygulamışlar

ve iki yüksek dozun (100 ve 300 mg/kg) farelerde yalanma/ısırma süresini kısalttığını

Page 73: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

62

göstermişlerdir. Çalışmalarında gabapentinin ilk nosiseptif stimulusu etkilemediğini

ancak inflamasyon ile tetiklenen ağrıyı azalttığını bildirmişlerdir.

Dixit ve ark.127

farelerde 50 mcg‟lik % 5 formol enjeksiyonundan önce 10 mg/kg,

30 mg/kg, 90 mg/kg subkutan olarak gabapentin, kontrol grubuna ise serum fizyolojik

enjeksiyonu yapmışlardır. Formolün subkutan plantar enjeksiyonu sonrasında 2000

saniye boyunca fareleri gözlemlemişler ve gabapentinin doza bağlı olarak ağrıyı

azalttığını bildirmişlerdir.

Gabapentinin antihiperaljezik ve antiallodinik etkinin üretildiği arka kök

üzerinden etki ettiği gösterilmiştir.124-125

Dirks ve ark.122

1200 mg gabapentin

kullandıkları çalışmalarında ön kolda ısı ve kapsasin ile indüklenen hiperaljezinin

suprese olduğunu göstermişler. Ayrıca uylukta ısının indüklediği kutanöz hiperaljezi

gelişimini engellediğini ve 600 mg gabapentinin yanık modelinde hiperaljezi üzerinde

anlamlı etkisi olduğunu çalışmalarında ortaya koymuşlardır. Yapılan çalışmalarda,

postoperatif hastalarda yara çevresindeki mekanik hiperaljezinin deneysel olarak

oluşturulmuş ısının indüklediği hiperaljezi ile aynı mekanizmayı paylaştığı

gösterilmiştir.128

Preemtif uygulanan gabapentinin farklı çalışmalarda (histerektomi, spinal cerrahi,

ortopedik cerrahi, laparoskopik cerrahi, mini laparoatomi vb) farklı dozlarda

uygulandığı dikkati çekmektedir. Mini laparotomide gabapentinin analjezik etkinliği ve

tramadol tüketimi üzerine etkisi araştırılmış, postoperatif 1. gün gabapentin verilen

olgularda dinlenme ve hareket esnasında % 33 oranında ağrı skorları plaseboya göre

daha düşük saptanmıştır. Bulantı kusma oranı da gabapentin uygulanan grupta daha az

gözlenmiştir.

Gabapentinin preemtif optimal dozu tek seviye lumbar diskektomilerde

çalışılmıştır. Operasyondan 2 saat önce plasebo ile 300, 600, 900 veya 1200 mg

gabapentin verilerek 6, 12, 18 ve 24. saatlerde dinlenme esnasında VAS (0-10 cm)

değerlendirilmiştir. Ayrıca hastalara HKA ile fentanil uygulan ve 24 saatlik tüketim

kaydedilmiştir. Düşük doz gabapentin verilen olgularda plaseboya göre daha düşük ağrı

skorları saptanmıştır. Daha yüksek doz (600, 900 ve 1200 mg gabapentin) verilen

olgularda 300 mg gabapentin verilen olgulara oranla daha düşük VAS değerleri elde

edilmiş olup, gabapentin dozunun 600 mg dan 1200‟a kadar artırılması VAS değerlerini

etkilememiştir, buna karşın postoperatif fentanil tüketimini azaltmıştır. Böylelikle

Page 74: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

63

lomber diskektomi sonrası ağrıyı azaltmada preemtif optimal gabapentin dozunun 600

mg olduğu vurgulanmıştır.

Grover ve ark.131

mastektomi ve axiller diseksiyon uygulanan 50 kadın hastada

yaptığı çalışmada preoperatif 1 saat önce 600 mg gabapentin uygulamış ve olguların

total morfin tüketimine bakmışlardır. Postoperatif morfin tüketimi gabapentin grubunda

plasebo grubuna göre anlamlı bir şekilde az olarak saptanmıştır.

Straube S ve ark.132

düşük doz gabapentini (250 mg) orta derece veya şiddetli

postoperatif ağrıda değerlendirmişler ve bu dozun plaseboya üstün olduğunu ancak

postoperatif analjezide tek başına klinik olarak yetersiz kaldığını vurgulamışlardır. Buna

karşın Pandey ve ark.133

laparoskopik kolesistektomi operasyonu geçirecek hastalara

operasyondan 2 saat önce 300 mg oral gabapentin verdiklerinde postoperatif 0. ve 24.

saatlerde ağrı skorlarının gabapentin grubunda anlamlı olarak düşük olduğunu ve

fentanil tüketiminin daha az olduğunu saptamışlardır. Preemptif düşük doz (300 mg)

uygulanan gabapentin postoperatif 2., 6. ve 12. saatlerde plaseboya göre daha düşük

ağrı skorları sağlamıştır. Ancak, fentanil tüketiminde iki grup arasında fark

belirlenmemiştir.134

Ortopedik cerrahide de (artroskopik omuz rotator cuff onarımı)

düşük doz gabapentinin (300 mg) analjezik etkinliği plasebo ile karşılaştırılmıştır.

Postoperatif 2, 6 ve 12. saatlerde VAS değerleri plasebodan daha düşük belirlenmiş,

postoperatif 24 saatlik fentanil tüketimi ve yan etkilerin ise plasebo ile benzer olduğu

gösterilmiştir.

Diğer çalışmalarda gabapentinin yüksek dozlarda uygulandığı dikkati

çekmektedir. Me‟niqaux C ve ark.135

diz cerrahisinde preoperatif 1200 mg gabapentin

uyguladıkları plasebo kontrollü çalışmalarında, postoperatif 48 saatlik dönemde

gabapentin verilen grupta daha az morfin tüketimi olduğunu göstermişlerdir. Turan ve

ark.136

abdominal histerektomi operasyonu uygulanan 50 hasta üzerinde yaptıkları

çalışmada operasyondan 1 saat önce 1200 mg oral gabapentin kullanmış ve kontrol

grubuna kıyasla postoperatif 1., 4., 8., 12., 16., 20. ve 24. saatlerde VAS değerlerinin

daha düşük olduğunu belirlemişlerdir. Ayrıca postoperatif morfin tüketiminin de

gabapentin grubunda kontrole göre anlamlı olarak azaldığını göstermişlerdir. Benzer

olarak, Turan ve ark.‟nın137

spinal cerrahi uygulanan bir başka çalışmalarında

operasyondan 1 saat önce 1200 mg gabapentin verilmiş ve postoperatif 1., 2., 4., 6., 12.

ve 24. saatlerde VAS‟ın gabapentin grubunda kontrole göre anlamlı olarak düşük

Page 75: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

64

olduğunu, postoperatif morfin tüketiminin de anlamlı olarak azaldığını

gözlemlemişlerdir. Rorarius ve ark.138

vajinal histerektomi operasyonu geçirecek

hastalara operasyondan 2,5 saat önce oral 1200 mg gabapentin ve kontrol grubuna 15

mg oksazepam vermişlerdir. Gabapentin uygulanan grupta postoperatif VAS

değerlerinin ve postoperatif 0-20 saatte fentanil tüketiminin daha az olduğunu

gözlemişlerdir. Bu çalışmaların hemen hepsinde preemptif uygulanan oral gabapentinin

operasyondan 1 saat ile 2,5 saat kadar önce verildiği gözlenmektedir. Bu araştırmalara

benzer olarak alt ekstremite cerrahisinde kombine spinal epidural blok uygulanan

hastalarda preoperatif gabapentinin postoperatif ağrı ve opioidlere bağlı oluşabilecek

yan etkiler üzerine etkisinin değerlendirildiği çalışmamızda, olguların operasyondan

yaklaşık olarak 1 saat kadar önce çok az bir su ile oral gabapentin alması sağlanmıştır.

Fassoulaki ve ark.139

ise mastektomi operasyonu yapılacak olan hastalarda

cerrahiden bir gece önce 22 hastaya 1200 mg oral gabapentin uygulamışlar ve plasebo

grubuna göre postoperatif VAS değerlerinin ve parasetamol tüketiminin gabapentin

grubunda anlamlı olarak düşük olduğunu vurgulamışlardır.

Gabapentin preemptif uygulandığında postoperatif ağrıyı ve opioid/analjezik

tüketimini azalttığı bu çalışmalarla desteklenmiştir, ancak rejyonel anestezide

gabapentinin analjezik etkinliği ile ilgili araştırma sayısı yok denecek kadar azdır.

Clarke ve ark.140

total kalça protezi geçiren ve preoperatif multimodal analjezi

[Parasetamol p.o (1000 mg), selokoksib p.o (400 mg) ve deksamatezon i.v (8 mg)]

uygulanan 128 hastada preoperatif ve postoperatif gabapentinin etkinliğini

araştırmışlardır. Grup I‟e Plasebo/ Plasebo, grup II‟ye Gabapentin /Plasebo, grup III‟e

ise Plasebo /Gabapentin uygulamışlardır. Gabapentin bu çalışmada tüm olgulara 600 mg

dozunda uygulanmıştır. Hastalara 15 mg hipobarik bupivakain ve 10 mcg fentanil ile

spinal anestezi uygulanmıştır. Hastalara postoperatif analjezi amacıyla morfin HKA‟nin

yanısıra 6 saatte bir parasetamol 1000 mg, 12 saatte bir selekoksib 200 mg

uygulanmıştır. Bu çalışmada grupların postoperatif ağrı skorları ve kümülatif morfin

tütekimleri arasında bir fark saptanmamıştır (Gr I; 49,4 ± 24,8 mg, Gr II; 47,2 ±30,1 mg

ve Gr III; 56,1±38,2 mg). Akut postoperatif ağrıda rejyonel anestezi uygulanan

olgularda analjezik etkinliği gösterilemeyen gabapentin, kronik ağrı gelişmesi açısından

da etkin bulunamamıştır (Gr; 10 olgu, Gr II; 12 olgu ve Gr III; 9 olgu).

Page 76: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

65

Bizim yaptığımız çalışmada laminektomilerde optimal doz olarak bildirilen 600

mg gabapentin preoperatif dönemde operasyondan yaklaşık 1 saat kadar önce

verilmiştir. Hastalarda 15 mg levobupivakain ve 25 mcg fentanil ile spinal anestezi

gerçekleştirilmiş, postoperatif dönemde spinal bloğun etkisi ortadan kalktıktan sonra

epidural mesafeden 3 mg morfin uygulanmıştır. Postoperatif 5, 15, 30. dakika,

60.dakika, 18. saat, 24. saatlerdeki VAS değerlerinin, preemptif gabapentin verilen grup

G‟de plasebo grubu olan grup P‟ye oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede daha

düşük olduğu saptanmıştır. Postoperatif 30. dakikada VAS değeri grup P de 1,1±1,95

iken grup G‟de 0,23±0,56 (p<0,04), 60. dakikada grup P‟de 1,63±2,38 iken grup G‟de

0,4±0,96 (p<0,01), 18. saatte grup P‟de 1,47±1,83 iken grup G‟de 0,7±1,23 (p<0,05) 24.

saatte grup P‟de 1,47±1,73, grup G‟de ise 0,5±0,93 (p<0,01) olarak ölçülmüştür.

Gabapentin intraoperatif hemodinamiyi etkilememektedir, bu etkisi onun tercih

nedenlerinden biridir. Gabapentinin en önemli yan etkileri arasında sedasyon ve baş

dönmesi sayılabilir. Gabapentin ile sedasyon insidansı % 23 olarak bildirilmiştir.129

Bir

başka çalışmada ise somnolans (% 20), baş dönmesi (% 18), ataksi (% 13) ve halsizlik

(% 11) en sık görülen yan etkiler olarak sıralanmıştır.120

Nadir olarak pansitopeni,

kolestaz, hipersensitivite sendromu ve diskineziye neden olabilir.141

Çalışmamızda

postoperatif hemodinamik değişiklikler gruplar arasında benzer olarak saptanmış olup

gabapentin uygulanmasına bağlı yan etki ile karşılaşılmamıştır. Gruplar postoperatif

dönemde kaydedilen sedasyon değerleri açısından değerlendirildiğinde her iki gruptaki

hastaların tamamında şuurun açık ve koopere olduğu belirlenmiş ve postoperatif

sedasyon skorlarının her iki grupta benzer olduğu saptanmıştır.

Preemtif uygulanan gabapentin postoperatif analjezi amacıyla verilen opioidlerin

dozunda ve opioidlere bağlı yan etkilerde de azalmaya neden olmaktadır. Gabapentinin

bulantı kusma üzerine önleyici etkinlikleri henüz net değildir. Guttoso ve ark.142

kemoterapi uygulanan göğüs kanserli olgularda gabapentinin akut (ilk 24 saat) ve geç

başlangıçlı (2-5 gün) bulantı ve kusma üzerine antiemetik etkinliğini göstermişlerdir.

Pandey ve ark.143

laparoskopik kolesistektomilerde operasyon 2 saat kadar önce 600 mg

gabapentin ve plasebo uygulamışlar ve gabapentin ile postoperatif bulantı ve kusmanın

azaldığını (% 37,8 - % 60) bildirmişlerdir. Khademi ve ark.144

ise ASA I-II 18 -60 yaş

arası açık kolesistektomi uygulanan 90 hastada gabapentinin postoperatif bulantı ve

kusma üzerine etkinliğini araştırmışlar ve gabapentinin plaseboya göre postoperatif

Page 77: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

66

bulantı ve kusma insidansını azalttığını (% 36 - % 65,2) bildirmişlerdir. Gabapentin

verilen olgularda metokopramid kullanımı da azalmıştır. Bizim çalışmamızda

postoperatif bulantı ve kusma preoperatif gabapentin verilen grupta istatistiksel olarak

anlamlı olmamasına rağmen daha az olguda görülmüştür. Bulantı ve kusma oranı

plasebo grubunda % 0 ile % 23,3 arasında değişirken gabapentin verilen grupta % 0 ile

% 10 arasında gözlenmiştir.

Presnaptik glutamat salınımını inhibe eden gabapentin, kaşıntının bir alt grubu

olan brakioradial kaşıntıda,145,146

üremik hastalarda ve yanık sonrasında gelişen

kaşıntıyı engellemede etkin olduğu gösterilmiştir.147,148

Ayrıca orijini bilinmeyen

sistemik kaşıntıda da tedavi edici özelliğinin olduğu bildirilmiştir.149

Yaygın kaşıntısı

bulunan ve diğer tedavi yöntemlerine yanıt alınamayan iki olguda gabapentin

uygulanmış, 300 mg/gün ile tedaviye başlanmış ve gabapentin dozu titre edilerek

(maksimum 1800 mg/gün) semptomlar kaybolona kadar uygulamaya devam edilmiştir.

Gabapentinin kaşıntıyı engelleyici bu etkisinin santral veya periferik olabileceği

bildirilmiştir. Açıklayıcı mekanizmalar arasında gabapentinin sekonder olarak primer

afferent nöronlardan salınan kalsitonin gen bağımlı peptidi inhibe ettiği, ayrıca opioid

reseptörlerinin de rol oynayabileceği sayılmaktadır.141

Direkt olarak agonist veya

antagonist opioid reseptörlerinin etkisi gösterilmemiş olmasına rağmen µ opioid

reseptörlerinin modülasyonu kaşıntının santral algılanmasını etkileyebilir. Opioid

peptidler aynı zamanda diğer ajanlara bağlı kaşıntıyı periferik etki ile potansiyelize

ederler.

Gabapentinin opioidlere bağlı kaşıntıyı da azalttığı da belirtilmiştir. Michael J.

Sheen ve ark.150

arkadaşları alt ekstremite cerrahisi uygulanacak 86 hastada postoperatif

analjezi amacıyla intratekal morfin uygulamışlardır. Plasebo kontrollü çalışmalarında

gabapentinin morfine bağlı kaşıntı üzerine etkisini değerlendirmişlerdir. Gabapentin

(1200 mg) olgulara operasyondan iki saat önce gabapentin verilmiştir. Plasebo verilen

olgularda kaşıntı gabapentin grubuna göre daha çok görülmüştür (% 77,5-% 47,5).

Plasebo grubu ile kıyaslandığında kaşıntının başlama zamanı gabapentin grubunda daha

geçtir (3,1±0,8 saat – 6,2±1,8 saat). Çalışmamızda bu çalışmadan farklı olarak epidural

aralıktan morfin (3 mg) uygulanmıştır. Bu çalışmanın aksine postoperatif kaşıntı erken

dönemde her iki grupta gözlenmiştir. Kaşıntıyı daha erken dönemde görmemizin nedeni

spinal mesafeden uyguladığımız fentanile bağlı olabilir. Postoperatif kaşıntı takibinde,

Page 78: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

67

6., 12. 18. ve 24. saatlerde kaşıntı gelişen olgu sayısının preoperatif gabapentin verilen

grup G‟de plasebo grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha az olduğu

saptanmıştır (p=0,03, p<0,001).

Page 79: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

68

6. SONUÇ

Alt ekstremite cerrahisinde kombine spinal epidural blok uygulanan hastalarda,

preoperatif gabapentinin hemodinamik değişiklikler ve diğer yan etkilere yol

açmaksızın;

- Postoperatif daha düşük ağrı skorları sağladığı,

- Antihistaminik gereksinimi benzer olmasına karşın özellikle geç postoperatif

dönemde (6-24 saat) opioidlere bağlı olarak gelişen kaşıntıyı engellemede etkin olduğu,

- Klinik olarak postoperatif bulantı ve kusmayı azaltmasına rağmen bunun

istatistiksel olarak anlamlı olmadığı kanısına varılmıştır.

Page 80: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

69

7. KAYNAKLAR

1. Stephens J, Laskin B, Pashos C, Pena B, Wong J. Acute postoperative pain and the potential role of

the COX-2The burden of specific inhibitors. Rheumatology 2003; 42:40-52.

2. Mitchell R W D, Smith G. The Control of acute post-operative pain. British Journal Anaesthesia

1988; 63:58-62.

3. Gurbet A, Bekar A, Bilgin H, Korfali G, Yilmazlar S, Tercan M. Pre-emptive infiltration

oflevobupivacaine is superior to at-closure administration in lumbar laminectomy patients. Eur Spine

J. 2008.

4. Özcengiz D, Özbek H. Agrı. Anestezi El Kitabı, 1. Baskı, Adana: Nobel Tıp Kitabevi Ltd Sti, 1998.

5. Yücel A. Hasta kontrollü analjezi el kitabı. 2.Baskı, Istanbul: Ufuk Reklamcılık And Matbaacılık,

1998.

6. Dokuz Eylül Anestezi Günleri. Postoperatif Ağrı ve Anestezi Günleri. Dokuz Eylül Tıp Fakültesi

Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Izmir, 2000.

7. Esener Z. Klinik anestezi. 3.Baskı, Samsun: Logos Yayıncılık, 2007.

8. Ferrante F M, Vadebonconer T R. Postoperative Pain Management. 2nd Ed. New York: Churchill

Livingstone Inc. 1993; 485-518.

9. Lubenow T R, Ivankovich A D, McCarthy R J. Management of acute postoperative pain. In: Barash

P G, Culler B F, Stoelting R K. Clinical Anesthesia. 3th Ed, Philedelphia: JB Lippincott Company,

1995; 1547-1577.

10. Cousins M. Acute and postoperative pain. In: Wall P.D.Melzack R. Textbook of Pain. 3th Ed,

NewYork: Livingstone Inc. 1994; 357-385.

11. Morgan G E, Mikhail M S. Clinical Anesthesiology. 3th Ed. London: Appleton and Lange

Publishing, 1998.

12. Esener Z. Kalça artroplasti cerrahisinde anestezi. Klinik Anestezi. 3. Baskı, 2007.

13. Wall P D, Melzac R. Acute and Postoperative Pain. 3th Ed. London: Churchill Livingstone Inc.

1994; 361-385

14. Lubenow T R, Ivankovich A D, McCarthy R J. Management of acute postoperative pain. In:

Barash PG, Culler BF, Stoelting RK. Clinical Anesthesia. 3th Ed, Philedelphia: JB Lippincott

Company, 1995; 1547-1577.

Page 81: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

70

15. Cousins M. Acute and postoperative pain. In:Wall P.D.,Melzack R.Textbook of Pain. 3th Ed,

NewYork: Livingstone Inc. 1994; 357-385.

16. Cousins M. Acute and postoperative pain. In: Wall P D. Melzack R. Textbook of Pain. 3th Ed.

NewYork: Livingstone Inc. 1994; 147-158.

17. Gilron I, Orr E, Tu D, O’Neill JP, Zamora JE, Bell AC. A placebo-controlled randomized clinical

trial of perioperative administration of gabapentin, rofecoxib and their combination for spontaneous

and movement-evoked pain after abdominal hysterectomy. Pain 2005; 113: 191-200.

18. Jorgen B. Dahl, Steen Moiniche. Protective premedication: an option with gabapentin and related

drugs. Acta Anaesthesiol Scand 2004; 48: 1130-1136.

19. Crile GW. The kinetic theory of shock and its prevention through anociassociation. Lancet 1913;

185: 7-16.

20. Woolf CJ, Chong MS. Preemtive analgesia-treating postoperative pain by preventing the

establishment of central sensitization. Anesth Analg 1993; 77:362-379.

21. Craig TH. Multimodal postopertive pain management. Am J Health-Syst Pharm 2004; 61:4-10.

22. Kissin I. Preemptive analgesia. Anesthesiology 2000; 93:1138 –1143.

23. Katz J. Preemptive analgesia: Evidence, current status and future direction. Eur J Anaesth 1995;

12:8-13.

24. Pasquallicci A. Experimental and clinical studies about the preemptive analgesia with local

anesthetics. Possible reasons of the failure. Minerva Anesthesiol 1998; 64:445-457.

25. Moiniche S, Kehlet H, Dahl JB. A qualitative and quantitative systematic review of preemptive

analgesia for postoperative pain relife. Anesthesiology 2002; 96:725-741.

26. Niv D, Lang DE, Devor M. The effect of preemptive analgesia on subacute postoperative pain.

Minerva Anestesiol 1999; 65:127-140.

27. Kelly JD, Ahmed M, Brull SJ. Preemptive analgesia II: Recent advances and current trends. Can J

Anesth 2001; 48:1091-1101.

28. Kam PCA, Power I. New selective COX-2 inhibitors. Pain Reviews 2000; 7:3-13.

29. Katz J, Kavanagh BP, Sandler AN. Preemptive analgesia. Clinical evidence of neuroplasticity

contributing to postoperative pain. Anasthesiology 1992; 77:439-446.

Page 82: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

71

30. AteĢ Y. Opioidler. In: Yücel A. ed. Postoperatif Analjezi. 1. basım. İstanbul: Mavimer Matbacılık

Yayıncılık Ltd. Şti 2004; 39-54.

31. ġentürk NM, ġentürk E. Preemtif analjezi. In: Yücel A. ed. Postoperatif Analjezi. 1. basım.

İstanbul: Mavimer Matbacılık Yayıncılık Ltd. Şti. 2004; 19-26.

32. Wamil AW, Paris W. Consideration of the analgesic efficacy of gabapentin. Curr Sci 1997; 1:251-

263.

33. Neville MW. Gabapentin in the management of neuropathic pain. American Journal of Pain

Management 2000; 10:6-12.

34. Magnus L. Nonepileptic uses of gabapentin. Epilepsia 1999; 40:66-72.

35. Backonja RLG. Gabapentin dosing for neuropatic pain: Evidence from randomized, placebo-

controlled clinical trials; Clinical Therapeutics 2003; 25:81-104.

36. Erfurth A, Kammerer C, Grunze H, Normann C, Walden J. An open label study of the

gabapentin in the treatment of acute mania. J Psychiatr Res 1998; 38:261-264.

37. Nicholson B. Gabapentin use in neuropathic pain syndromes. Acta Neurol Scand 2000; 101:359-371.

38. Tremont-Lukats IW, Megeff C, Backonja MM. Anticovulsants for neuropathic pain syndromes:

mechanism of action and place in therapy. Drugs 2000; 60:1029-1052.

39. Attal N. Chronic neuropatic pain: mechanisms and treatment. Clin J Pain, 2000;16: 118-130.

40. Pandey CK, Priye S, Singh S, Singh U, Singh RB, Singh PK. Preemptive use of gabapentin

significantly decreases postoperative pain and rescue analgesic requirements in laparascopic

cholecystectomy. Can J Anesth 2004; 51:358-363.

41. Neurontin. New York: Pfizer Inc; 2002.

42. Goa KL, Sorkin EM. Gabapentin a review its phrmacological properties and clinical potential in

epilepsy. Drugs 1993; 46:409-427.

43. Mellegers MA, Furlan AD, Mailis A. Gabapentin for Neuropathic Pain: systematic review of

controlled and unconttrolled literature. Clin J Pain 2001;17:284-295.

44. Esener Z. Klinik Anestezi, 1. Baskı, Samsun: Logos Yayıncılık, 1991.

45. Erdine S. Brakiyal pleksus bloğu, Sinir Blokları, Emre Matbaacılık, İstanbul, 1993; 111-113.

Page 83: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

72

46. IĢık G. Anesteziyoloji Ders Notları, 2002.

47. IĢık G. Rejyonel Anestezi. 2002.

48. Veering BT, Brown DL. Regional Anesthesia and Analgesia, 1th Ed., Rochester: W.B. Saunders

Company, 1996.

49. Strichartz GR, Bedre CB. Lokal Anesthetics. Miller RD, Anesthesia 4th Ed. United States of

America: Churchill Livingstone Inc, 1994; 489-521.

50. Foster RH, Markham A. Levobupivacaine: A review of its pharmacology and use as a local

anaesthetic. Drugs 2000; 59:531-579.

51. Morrison SO, Dominguez JJ, Frasearola P. Cardiotoxic effects of levobupivacaine, bupivacaine

and ropivacaine an experimental study in pentobarbital anesthetized swine. Region Anesth Pain Med

Supp 1998; 32:50.

52. Kayser V, Besson JM, Guibaud G. Evidence for a noradrenergic component in the antinociceptive

effect of the analgesic agent tramadol in an animal model of clinical pain, the arthritic rat. Eur J

Pharmacol, 1992; 224:83-88.

53. Huang YF, Pryor ME, Mather LE. Cardiovascular and central nervous system effects of

intravenous levobupivacaine and bupivacaine in sheep. Anesth Analg 1998; 86:797-804.

54. Bailey P L, Stanley T H. İntravenous opioid anesthetics.İn: Miller R D ed. Anaesthesia, 4th

Ed.,

Philedelphia: Churchill Livingstone, 1994; 291-388.

55. Oliva P, Aurilio C, Massimo F, Grella A, Maione S, Grella E, Scafuro M, Rossi F, Berrino L. The antinociceptife effect of tramadol in the formalin test in mediated by the serotonergic component .

Eur J Pharmacol, 2002; 445(3):179-185.

56. Kesimci E, Izdes S, Gozdemir M, Kanbak O. Tramadol does not prolong the effect of ropivacaine

7.5 mg/ml for axillary brachial plexus block. Acta Anaesthesiol Scand. 2007 Jul; 51(6):736-41.

57. Shrestha BR, Maharjan SK, Shrestha S, Gautam B, Thapa C, Thapa PB, Joshi MR. Comparative study between tramadol and dexamethasone as an admixture to bupivacaine in

supraclavicular brachial plexus block. JNMA J Nepal Med Assoc. 2007; 46 (168):158-64.

58. GüneĢ Y, Özbek H, Alıç V, Özalevli M, Özcengiz D, IĢık G. Brakiyal pleksus bloğu uygulanan

olgularda tek başına bupivakain ile bupivakain-tramadol kombinasyonunun postoperatif analjezi

üzerine etkilerinin karşılaştırılması. Ağrı 2003; 15:2.

59. Antonucci S. Adjuvants in the axillary brachial plexus blockade. Comparison between clonidine,

sufentanil and tramadol. Minerva Anestesiol 2001; 67 (1-2):23-7.

Page 84: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

73

60. Kelebek N, Uçkunkaya N, Tokat O. Perinöral morfinin brakiyal pleksus blokajında anestezi ve

analjezi üzerine etkisi XXXIV Anesteziyoloji ve Reanimasyon Kongresi Kuşadası-Türkiye, 2000; 471.

61. Erdine S. Rejyonel Anestezi. İstanbul.Nobel Tıp Kitabevi 2005; 185-91,253-70.

62. Erdem MK, Özgen S, CoĢkun F. Obstetrik Anestezi ve Analjezi. Kişnişci H, Gökşin E (Ed). Temel

Kadın Hastalıkları ve Doğum Bilgisi. Ankara: Melisa Matbaacılık, 1996; 173-186.

63. Morgan EG, Mikhail SM. Klinik Anesteziyoloji. Tulunay M, Cuhruk H (Çev.Ed). 3.baskı Ankara;

Öncü Matbaası 2004; 819-482.

64. Kayhan Z. Klinik Anestezi 2.baskı.İstanbul; Logos Yayıncılık 1997; 623-38.

65. Morgan E. Klinik Anesteziyoloji 3. Baskı Günes Kitapevleri Ltd 2004; 253-280.

66. Hodgson E. Combined spinal/epidural anesthesia. MiddleEast J Anesthesiol 2003; 17(1):103-12.

67. King HK, Huntington C, Louis-Jacques M. Combined epidural-spinal-general anesthesia. Reg

Anesth 1995; 20(6):548.

68. Cook T.M. Combined epidural-spinal techniques. Anaesthesia 2000; 55:42-64.

69. Soresi AL. Episubdural Anestesia. Anesth Analg 1937; 16:306-10.

70. Curelaru I. Long duration subarachnoid anesthesia with continuous epidural blocks. Prakt Aneaesth

1979; 14:71-8.

71. Mumtaz MH, Daz M, Kuz M. Another single space technique for ortopedic surgery. Anesthesia

1982; 37:90.

72. Katz J . Atlas of Rejyonel Anestesia. Spinal and Epidural anatomy. A publish division of Prentice-

Hall United States of America. 1985; 425-489.

73. Kuran O. Normal Anatomi. 1986; 235-246.

74. Burlacu CL, Frizelle HP, Moriarty DC, et al. Pharmacokinetics oflevobupivacaine, fentanyl and

clonidine after administration in thoracicparavertebral analgesia. Reg Anesth Pain Med 2007, 32:136-

45.

75. Grene NM. Physiology of spinal Anesthesia. 4th editon. Williams- Wilkins. 1993; 123-145.

Page 85: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

74

76. Bridenbauugh PO, Grene NM, Brull SJ. Spinal (Subarachnoid) Neural Blockade. In: Neural

Blockade in Clinical Anesthesia and management of pain. Cousine, P.O. Bridenbaugh (Eds) 3rd

edition. Lippincott Raven. 1998; 203-241.

77. Simmons SW, Cyna AM, Dennis AT, Hughes D. Combined spinal-epidural versus epidural

analgesia in labour. Cochrane Database Syst Rev 2007; Jul 18; (3):CD003401.

78. Van de Velde M. Combined spinal epidural analgesia for labor anddelivery: a review. Acta

Anaesthesiol Belg 2004; 55:17–27.

79. Hadzic A. Textbook of regional anesthesia and acute pain. New York; Mc Graw Hill Pub. 2007; 230.

80. Hodgson E. Combined spinal/epidural anesthesia. Middle East J Anesthesiol 2003; 17(1):103-12.

81. Rawal N, Holmstrom B. The combined spinal--epidural technique. Best Pract Res Clin Anaesthesiol

2003; 17(3):347-64.

82. Groban L. Central nervous system and cardiac effects from long-acting amide local anesthetic

toxicity in the intact animal model. Reg Anesth Pain Med 2003; 28:3-11.

83. Leeda M, Stienstra R, Arbous MS, Dahan A, Th Veering B, Burm AG, Van Kleef JW. Lumbar

epidural catheter insertion: the midline vs. the paramedian approach. Eur J Anaesthesiol 2005;

22(11):839-42.

84. Bleyl JU, Koch T. Tachyphlaxis to local anaesthetics. Anaesthesist 1999; Jul;48(7):479-80.

85. Waurick R, Van Aken H. Update in thoracic epidural anaesthesia. Best Pract Res Clin Anaesthesiol

2005; 19(2):201-13.

86. Scherer R, Giebler R. Thoracic epidural anaesthesia. Anasthesiol Intensivmed Notfallmed

Schmerzther 2003; Mar;38(3):168-88.

87. Hammer GB. Pediatric thoracic anesthesia. Anesthesiol Clin North America 2002; 20(1):153-80.

88. Guevara-Lopez U, Barcenas-Olivares J, Gutierrez-Sougarret B, Aldrete JA, Olascoaga-Ortega

G. Introna RP, Blair JR, Martin DC, Yodlowski EH. Cervical epidural anesthesia for upper

extremity surgery using three different formulations of local anesthetics. Cir Cir 2005; 73(4):273-81.

89. Dominguez F, Laso T, Tijero T, Ruiz-Moyano J, Hernandez J, Puig A Cervical epidural

anesthesia with 0.75% ropivacaine in shoulder surgery. Rev Esp Anestesiol Reanim 2002; 49(1):39-

43.

90. Deschner B, Allen M, de Leon O. Epidural Blockade. In:Hadzic A(Ed). Textbook of regional

anesthesia and acute pain management. The MacGraw-hill Companies 2007, USA. S:229-267.

Page 86: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

75

91. Ranasinghe JS, Davidson E, Birnbach DJ. Combined spinal-epidural anaesthesia: In:Hadzic A(Ed).

Textbook of regional anesthesia and acute pain management. The MacGraw-hill Companies 2007;

USA. S:285-305.

92. Tran D, Hor KW, Kamani AA, Lessoway VA, Rohling RN. Instrumentation of the loss-of

resistance technique for epidural needle insertion. IEEE Trans Biomed Eng 2009; 56:820-7.

93. Holmström B, Laugaland K. Combined spinal epidural block versus spinal and epidural block for

orthopaedic surgery. Can J Anesth 1993; 40:601-606.

94. Carrie LES, O’Sullivan GM: subarachnoid bupivacaine 0.05% for cesarean section. Eur J

Anaesthesiol 1984; 1:275-283.

95. Crowhurst J, Birnbach DJ: Low dose neuraxial block. Heading towards the new millennium.

Anesth Analg 2000; 90:241-242.

96. Blumgart CH, Ryall D, Denisson B. Mechanism of extension of spinal anaesthesia by extradural

injection of local anesthetic. Br J Anaesth 1992; 69:457.

97. Fan SZ, Susetti L, Wang YP. Low dose of intratechal bupivacaine combined with epidural lidocaine

for Cesarean section-A balance block technique. Anesth Analg 1994; 78:474-477.

98. Landula R, Giraud R, Morales M. Sequential combined spinal-epidural anaesthesia for cesarean

section in a woman with double outlet right ventricle. Acta Anaesthesiol Scand 2004; 48(7):922-926.

99. Dilberovic F, Kapur E, Wong C, Hadzic A. Textbook of regional anesthesia and acute pain. New

York; Mc Graw Hill Pub. 2007; 43-77.

100. Ames WA, Hayes JA, Petroz GC, Roy WL Loss of resistance to normal saline is preferred to

identify the epidural space: a survey of Canadian pediatric anesthesiologists. Can J Anaesth 2005;

52(6):607-12.

101. Goy RW, Sia AT. Sensorimotor anesthesia and hypotension after subarachnoid block: combined

spinal-epidural versus single-shot spinal technique. Anesth Analg 2004; 98 (2):491-6.

102. Davies P, Howells. Hypotension following combined spinal epidural anaesthesia. Anaesthesia 2003;

58 (9):932.

103. Brooker RF, Butterworth JF 4th, Kitzman DW, Berman JM, Kashtan HI, McKinley AC.

Treatment of hypotension after hyperbaric tetracaine spinal anesthesia. A randomized, double-blind,

cross-over comparison of phenylephrine and epinephrine. Anesthesiology 1997; 86 (4):797-805.

104. Engberg G, Wiklund L. The circulatory effects of intravenously administered ephedrine during

epidural blockade. Acta Anaesthesiol Scand Suppl 1978; 66:27-36.

Page 87: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

76

105. Sturgess JE, Browne D. Complication of the combined spinal epidural technique Anaesthesia 2003;

58 (5):466.

106. Lok C, Kirk P. Complication of the combined spinal epidural technique. Anaesthesia 2003; 58

(5):486-7.

107. Usubiaga JE, Usubiaga LE, Brea LM, Goyena R. Effect of saline injections on epidural and

subarachnoid space pressures and relation to post-spinal anesthesia headache. Anesth Analg 1967;

46:293-6.

108. Candido KD, Stevens RA. Post-dural puncture headache: pathophysiology, prevention and

treatment. Best Pract Res Clin Anaesthesiol 2003; 17 (3):451- 69.

109. Chan BO, Paech MJ. Persistent cerebrospinal fluid leak: a complication of the combined spinal-

epidural technique. Anesth Analg 2004; 98 (3):828-30.

110. Raffin L, Batiste C, Noel D, Serbouh A. Epidural blood patch, never too late. Ann Fr Anesth

Reanim 2005; 23.

111. Paech MJ. Unexplained neurologic deficit after uneventful combined spinal and epidural anesthesia

for Cesarean delivery. Regional Anesthesia 1997; 22:479- 82.

112. Rawal N. Problems with combined spinal anaesthesia. In: Russell IF, Lyons G editor(s). Clinical

problems in obstetric anaesthesia. 1stEdition. London: Chapman and Hall Medical, 1997; 213–20.

113. Lee JJ, Parry H. Bacterial meningitis following spinal anaesthesia for Caesarean section. British

Journal of Anaesthesia 1991; 66: 383-6.

114. Erdine S: Sinir Blokları. 1. Baskı. Emre Matbaacılık. İstanbul, 49-80, 155-210, 221-30, 1993.

115. Hinrichs F, Boudriot U, Griss P: 10 year results with a cemented fine-grit-blasted titanium-

aluminum-vanadium hip endoprothesis shaft. Z Orthop Ihre Grenzgeb, 138:52-6, 2000.

116. Erciyes N, Solak M, Özen Ġ, Aktürk G, Çolak MS, Duman E: Genel anestezi altında total kalça

protezi ameliyatı yapılan 45 hastanın değerlendirilmesi. Bursa Devlet Hastanesi Tõp Bülteni, 5:131-7,

1989.

117. Collins VJ: Principles of anesthesiology 3rd. Edition Volum I-II Lea and Febiger Philadelphia, 12-

63, 708-709, 1259-1262, 1445-1571, 1993.

118. Marks K, Nelson C, Lautenschlayer P. Antibiotic impregrated acrylic bone cement. J Bone and

Joint Surg 1976; 58-A: 358-364.

Page 88: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

77

119.Tang R, Evans H, Chaput A, Kim C. Multimodal analgesia for hip arthroplasty. Orthop Clin North

Am. 2009; Jul;40(3):377-87.

120. Rose MA, Kam PC. Gabapentin: pharmacology and its use in the treatment of postoperative pain.

Acta Anesthesiol Scand 2004; 48:1130–1136.

121. Fink K, Dooley DJ, Meder WP. Inhibition of neuron Ca(2+) influx by gabapentin and pregabalin in

the human neocortex. Neuropharmacology 2002; 42:229–236.

122. Dirks J, Peterson KL, Rowbotham MC, Dahl JB. Gabapentin suppresses cutaneous hyperalgesia

following heat-capsaicin sensitization. Anaesthesiology 2002; 97:102–107.

123. Rowbothm DJ. Gabapentin: a new drug for postoperative pain? Editorial II. Br J Anaesth 2006;

96:152–155.

124. Johnson FN, Johnson RD, Martin L, Armer ML. Gabapentin in the treatment of neuropathic

pain. Rev Contemp Pharmacother 2001; 12:125-6.

125. Magnus L. Nonepileptic uses of gabapentin. Epilepsia 1999; 40:66-72.

126. Singh L, Field MJ, Ferris P. The antiepileptic agent gabapentin possesses anxiolyticlike and

antinosiseptive actions that are reversed by D-serine. Pshychopharmacology 1996; 127:1-9.

127. Dixit R, Bhargava VK, Kaur N. Antinociceptive effects of gabapentin in rats. Indian J Physiol

Pharmacol 2000; 44:233-4.

128. Mao J, Chen LL. Gabapentin in pain management. Anesth Analg 2000; 91:680-7.

129. Srivastava U, Kumar A, Saxena S, Mishra AR, Saraswat N, Mishra S. Effect of preoperative

gabapentin on postoperative pain and tramadol consumption after minilap open cholecystectomy: a

randomized double-blind, placebo-controlled trial. Eur J Anaesthesiol. 2010; 27:331-5.

130. Pandey CK, Navkar DV, Giri PJ, Raza M, Behari S, Singh RB, Singh U, Singh PK. Evaluation

of the optimal preemptive dose of gabapentin for postoperative pain relief after lumbar diskectomy: a

randomized, double-blind, placebo-controlled study. Neurosurg Anesthesiol. 2005; 17:65-8.

131. Grover VK, Mathew PJ, Yaddanapudi S, Sehgal S. A single dose of preoperative gabapentin for

pain reduction and requirement of morphine after total mastectomy and axillary dissection:

randomized placebo-controlled double-blind trial. J Postgrad Med. 2009; 55:257-60.

132. Straube S, Derry S, Moore RA, Wiffen PJ, McQuay HJ. Single dose oral gabapentin for

established acute postoperative pain in adults. Cochrane Database Syst Rev. 2010; 12;(5):CD008183.

Page 89: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

78

133. Pandey CK, Priye S, Singh S, Singh U, Singh RB, Singh PK. Preemptif use of gabapentin

significantly decreases postoperative pain and reduce analgesic requirements in laparoscopic

cholecystectomy. Can J Anaesth 2004; 51:358-63.

134. Bang SR, Yu SK, Kim TH. Can gabapentin help reduce postoperative pain in arthroscopic rotator

cuff repair? A prospective, randomized, double-blind study Arthroscopy. 2010 Sep;26(9 Suppl):S106-

11. Epub 2010 May 5.

135. Me´nigaux C, Adam F, Guignard, B, Sesler DI. Chauvin M. Preoperative gabapentin decreases

anxiety and improves early functional recovery from knee surgery. Anesth Analg 2005; 100:1394 –9.

136. Turan A, Karamanlıoğlu B, MemiĢ D, UĢar P, Pamukçu Z, Türe M. The analgesic effects of

gabapentin after abdominal hysterectomy. Anesth Analg 2004; 98:1370-3.

137. Turan A, Karamanlıoğlu B, MemiĢ D, Hamamcıoğlu MK, Tükenmez B, Pamukçu Z. Analgesic

effect of gabapentin after spinal surgery. Anesthesiology 2004; 100:935-8.

138. Rorarius MGF, Mennander S, Suominen P. Gabapentin for the prevention of postoperative pain

after vaginal hysterectomy. Pain 2004; 110(1-2):175-81.

139. Fassoulaki A, Patris K, Sarantopoulos C, Hogan Q. The analgesic effect of gabapentin and

mexiletine after breasth surgery. Anest Analg 2002; 95:985-91.

140. Clarke H, Pereıra S, Kennedy D, Andrıon J, Mıtsakakıs N, Gollısh J, Katz J, Kay J. Adding

Gabapentin to a multimodal regimen does not reduce acute pain, opioid consumption or chronic pain

after total hip arthroplasty. Acta Anaesthesiol Scand 2009; 53: 1073–1083.

141. Yoon MH, Choi J, Jeong SW. Spinal gabapentin and antinociception: mechanisms of action. J

Korean Med Sci. 2003; 18:255-261.

142. Guttuso T Jr, Roscoe J, Griggs J. Effect of gabapentin on nausea induced by chemotherapy in

patients with breast cancer. Lancet 2003; 361: 1703–1705.

143. Pandey CK, Priye S, Ambesh SP, Singh S, Singh U, Singh PK. Prophylactic gabapentin for

prevention of postoperative nausea and vomiting in patients undergoing laparoscopic

cholecystectomy: a randomized, double-blind, placebo-controlled study. J Postgrad Med. 2006; 52:97-

100.

144. Khademi S, Ghaffarpasand F, Heiran HR, Asefi A. Effects of Preoperative Gabapentin on

Postoperative Nausea and Vomiting after Open Cholecystectomy: A Prospective Randomized

Double-Blind Placebo-Controlled Study. Med Princ Pract 2010; 19:57–60.

145. ÇevikbaĢ F, Steinhoff M. Ikoma A Role of Spinal Neurotransmitter Receptors in Itch: New Insights

into Therapies and Drug Development. CNS Neurosci Ther. 2010 Oct 15. doi:10.1111/j.1755-

5949.2010.00201.x.

Page 90: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

79

146. Yilmaz S, Ceyhan AM, Baysal Akkaya V. Brachioradial pruritus successfully treated with

gabapentin. J Dermatol. 2010; 37:662-5.

147. Razeghi E, Eskandari D, Ganji MR, Meysamie AP, Togha M, Khashayar P. Gabapentin and

uremic pruritus in hemodialysis patients. Ren Fail. 2009; 31:85-90.

148. Ahuja RB, Gupta R, Gupta G, Shrivastava P. A comparative analysis of cetirizine, gabapentin

and their combination in the relief of post-burn pruritus. Burns. 2010 Nov 12.

149. Yesudian PD, Wilson NJE. Efficacy of Gabapentin in the Management of Pruritus of Unknown

Origin. Arch Dermatol 2005; 141: 1507-9.

150. Sheen MJ, Ho SH, LeeCH, Tsung YC, ChangFL. Preoperative Gabapentin Prevents Intrathecal

Morphine- Induced Pruritus After Orthopedic Surgery. Anesth Analg 2008; 106:1868 -72.

Page 91: ALT EKSTREMĠTE CERRAHĠSĠNDE KOMBĠNE ...Nöropatik ağrı ve kronik ağrıdaki etkinliği kanıtlanmı olan gabapentinin son zamanlarda preoperatif uygulamalarının postoperatif

80

8. ÖZGEÇMĠġ

Adı – Soyadı : Yavuz ORAK

Doğum Tarihi ve Yeri : 05.11.1969 – MERSİN

Medeni Durumu : Evli

Adres : Güvenevler Mahallesi 18 Cad Apt No:57 – A Blok 8/16

Yenişehir/MERSİN

Telefon : 0324-3265919

Faks : -

e-mail : [email protected]

Mezun Olduğu Tıp Fakültesi: Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi KAYSERİ

Varsa Mezuniyet Derecesi : -

Görev Yerleri : Çamlıyayla Sağlık Ocağı 1998

Çapar Köyü Sağlık Ocağı 1999

Askerlik görevi 1999-2000 KARS

Tarsus Devlet Hastanesi Acil Servis 2000-2006

Ç.Ü.Tıp Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon A.D

2006-2010

Dernek Üyelikleri : Türk Algoloji Derneği

Türk Rejyonal Anestezi Derneği

Türk Tabipler Odası

Alınan Burslar : -

Yabancı Dil : İngilizce