Upload
dinhtruc
View
243
Download
12
Embed Size (px)
Citation preview
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ
ANABİLİM DALI
DİYANET ÇOCUK DERGİSİ’NİN DİN EĞİTİMİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ZAFER YILDIZ
ANKARA - 2004
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ
ANABİLİM DALI
DİYANET ÇOCUK DERGİSİ’NİN DİN EĞİTİMİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ZAFER YILDIZ
TEZ DANIŞMANI DOÇ. DR. RECÂİ DOĞAN
ANKARA – 2004
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İLKÖĞRETİM DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENLİĞİ
ANABİLİM DALI
DİYANET ÇOCUK DERGİSİ’NİN DİN EĞİTİMİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
(YÜKSEK LİSANS TEZİ)
TEZ DANIŞMANI DOÇ. DR. RECÂİ DOĞAN
JÜRİ ÜYELERİ:
1. PROF. DR. CEMAL TOSUN 2. DOÇ. DR. RECÂİ DOĞAN
3. YRD. DOÇ. DR. ZÜLFİKAR GÜNGÖR
ANKARA – 2004
İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER......................................................................................................................I KISALTMALAR................................................................................................................IV ÖNSÖZ................................................................................................................................V
GİRİŞ
A. PROBLEM......................................................................................................................1
B. ARAŞTIRMANIN AMACI............................................................................................2
C. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ............................................................................................3
D. VARSAYIMLAR...........................................................................................................4
E. KAPSAM VE SINIRLILIKLAR....................................................................................5
F. METOD VE TEKNİKLER.............................................................................................5
I. BÖLÜM
ÇOCUK VE ÇOCUĞUN GELİŞİM ÖZELLİKLERİ
A. ÇOCUK...........................................................................................................................7
1. “Çocukluk” Kavramı...........................................................................................7
2. Çocuğun Hazırbulunuşluk Durumu....................................................................9
B. OKUL ÇAĞINDA ÇOCUĞUN GELİŞİM ÖZELLİKLERİ.......................................10
1. Okul Çağında Çocuğun Bilişsel Gelişim Özellikleri........................................11
2. Okul Çağında Çocuğun Toplumsal Gelişim Özellikleri...................................13
3. Okul Çağında Çocuğun Ahlâkî Gelişim Özellikleri.........................................17
a. Ahlâk Eğitiminde Dinin Etkisi...........................................................20
b. Ahlâk Eğitiminde Önemli Noktalar...................................................21
C. ÇOCUKTA DİNÎ GELİŞİM.........................................................................................23
1. Dinî Duygu ve Düşünce Gelişimi.....................................................................23
a. Çocukta Allah Tasavvuru...................................................................24
b. Çocukta Dua ve İbadet Anlayışı........................................................27
2. Çocuğun Diğer Dinî Kavramlara Bakışı...........................................................30
II. BÖLÜM
ÇOCUK DERGİLERİ
A. TÜRKİYE’DE ÇOCUK DERGİCİLİĞİ................................................................32
B. ÇOCUK DERGİLERİNDE BULUNMASI GEREKEN NİTELİKLER................37
1. İçerikle İlgili Kriterler.................................................................................38
2. Fizikî Yapıyla İlgili Kriterler......................................................................41
III. BÖLÜM
DİYANET ÇOCUK DERGİSİNİN DİN EĞİTİMİ AÇISINDAN
DEĞERLENDİRİLMESİ
A. TARİHÎ GELİŞİMİ.................................................................................................44
B. OKUR KİTLESİNİN ÖZELLİKLERİ...................................................................47
C. DERGİNİN İÇERİK AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ..............................53
1. Dergide Yer Alan Başlık ve Köşeler...........................................................54
2. Konuların Güncelliği ve Gerçeğe Uygunluğu............................................60
3. Okuma ve Öğrenme İsteği Uyandırması.....................................................61
4. Kullanılan Dil ve Dilbilgisi, İmlâ Kurallarına Uygunluğu.........................63
5. Okul Müfredâtına Uygunluğu.....................................................................66
6. Özel İlgi Alanı Oluşturucu Köşelerin Varlığı.............................................67
7. Ulusal-Evrensel Değerlere ve Yurt Sevgisine Yer Vermesi.......................70
8. Okuyucu Görüşlerine Yer Vermesi.............................................................72
9. Bilim ve Teknolojiyle İlgili Gelişmelere Yer Vermesi...............................74
D. DERGİNİN FİZİKÎ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ.....................................76
1. Kullanılan Kâğıdın Niteliği.........................................................................76
2. Harflerin Okunabilirliği..............................................................................77
3. Resim, Grafik ve Tasarımların Kullanılması..............................................77
4. Resim, Desen ve Karikatürlerin Estetik Değeri..........................................78
5. Kapak Tasarımı...........................................................................................79
E. ÇOCUĞUN GELİŞİM ÖZELLİKLERİNE UYGUNLUĞU................................80
1. Çocuğun Bilişsel Gelişimine Uygunluğu....................................................80
2. Çocuğun Psiko- Sosyal Gelişimine Uygunluğu.........................................84
3. Çocuğun Ahlâkî Gelişimine Uygunluğu.....................................................87
F. ÇOCUĞUN DİNÎ GELİŞİMİNE UYGUNLUĞU.................................................90
1. İnanç Öğretimi............................................................................................91
2. İbadet Öğretimi...........................................................................................97
G. DİN EĞİTİMİNDEKİ YERİ................................................................................100
SONUÇ.......................................................................................................................104
KAYNAKLAR............................................................................................................107
EKLER
ÖNSÖZ
Çocuk eğitiminde, çocuğun dünyasını keşfetmek, onu fıtratına uygun olarak
şekillendirebilmek için titizlik ve özen gösterilmesi gerekir. Çocuğun dünyasında dinin önemli
bir yeri vardır. Geleceğinin şekillenmesinde de dinin inanç ve tutumları önemli rol oynar.
Bundan dolayı, çocuğa yönelik dinî eğitimi amaçlayan eğitim araçlarının, din eğitiminin
bilimsel verilerinden yararlanmaları gereklidir.
Günümüzde, bir çok kitle iletişim araçları vasıtasıyla din öğretimi yapılmaktadır. Bu
yayınların ne derece titizlik gösterilerek ve bilimsel verilere uyarak hazırlandıkları
incelenmelidir. Diyanet Çocuk Dergisi de, Türkiye’de uzun süreli yayın hayatına sahip çocuk
dergilerindendir. Araştırmamız, bu derginin din eğitimi açısından değerlendirmesini
amaçlamaktadır.
Araştırmamız üç bölümden oluşmaktadır: Giriş bölümünde, araştırma konusu genel
hatlarıyla ortaya konulmuştur. Birinci bölümde, çocuğun gelişim özellikleri incelenmiş,
konumuzla ilgili kriterler ortaya konulmuştur. İkinci bölümde çocuk edebiyatı açısından genel
olarak çocuk dergileri ele alınmış, biçim ve içerikle ilgili kriterler belirlenmiştir. Üçüncü
bölümde ise, bu elde edilen kriterler ışığında Diyanet Çocuk Dergisi din eğitimi açısından
değerlendirilmiştir.
Çalışmamız, eksiksiz olma iddiasından uzak, belirli kapsam ve sınırlılıklar içerisinde
alana katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Araştırma sırasında bilgi ve desteğini esirgemeyen
değerli hocam Doç. Dr. Recâi Doğan’a teşekkürü bir borç bilirim. Dergilere ulaşmamda
yardımcı olan D.İ.B. Süreli Yayınlar Şûbesi Müdürü Abdülbâki İşcan’a da minnettarım.
Ayrıca araştırmam esnasında bana moral desteği veren, maddî ve manevî büyük
fedakarlıklarda bulunan sevgili eşime de teşekkür ederim.
Zafer YILDIZ
GİRİŞ
A. PROBLEM :
Günümüzde insanoğlu bilgiye ulaşmada büyük hız kazanmıştır. Bilgi, kitlelere bir anda
ulaşabilmekte, onları yönlendirebilmektedir. Eğitim ve öğretim de insanlık tarihinin ayrılmaz
bir parçası olarak, bu hızlı akış ve değişimden nasibini almış, yeni yöntem ve teknikler
geliştirmiştir.
Bununla birlikte eğitimden beklenen iki görev vardır :
“1. Toplumun mevcut değer ölçülerini ve hukuk düzenini yetişmekte olan nesle tanıtıp
benimsetmek.
2. Onları bu düzene itaatle birlikte yeni değerler yaratmaya, benlik geliştirmeye ve
topluma yeni seviyeler kazandırmak için çalışmaya yöneltmek.”1
Eğitimin görevleri arasında toplumun değer ölçülerini geliştirmek ve yeni nesle
aktarmak sayılmıştır. Bu değer ölçülerini belirleyen en önemli kaynak dindir. Din eğitimin
gayesi de “insanı mutlak hakikate, mutlak adalete, mutlak iyiliğe, ve mutluluğa eriştirmek”2
şeklinde ifade edilmiştir. Dinin nihâî hedefi insanın mutluluğu olduğuna göre, din eğitiminden
beklenen gaye; yaş, cinsiyet, kültür farklarını gözeterek, insana bu mutluluğu elde etmesini
sağlayacak uygun yöntem ve teknikleri öğretmek olacaktır .
Günümüzde, din eğitiminin nasıl verilmesi gerektiği ile ilgili çalışmalar yapılmaktadır.
Bu konuda, okulda din dersi anlatılırken veya bir kitapta bilgilendirme yapılırken dikkat
edilmesi gereken kriterlerin neler olacağı yolunda yeni yöntem ve teknik arayışına
1 Beyza Bilgin, Eğitim Bilimi ve Din Eğitimi, Gün Yay., Ankara, 1998, s.18. 2 Nevzat Ayasbeyoğlu, İslamiyetin Eğitimimize Getirdiği Değerler ve Kur’an-ı Kerim’in Eğitim ile İlgili Ayetlerinin Tahlili, MEB Yay., İstanbul, 1968, s.26.
gidilmektedir. Bu arada televizyon, gazete, dergi, internet gibi iletişim araçlarında din
öğretimini amaçlayan bir çok yayın yapılmaktadır. Bunların da bilimsel değerleri incelenmeli
doğru ve yanlışları ortaya konulmalıdır.
Diyanet Çocuk Dergisi, 1979 yılından itibaren resmî bir kurumun yayın organı olarak
yayınlanmaya başlamış ve bugün de yayın hayatını sürdürmektedir. Ara verilmeden yayın
hayatını sürdüren dergi aylık olarak basılmaktadır. Dergi çocuklar için eğlendirici, öğretici
olmasının yanında, dinî ve millî değerlerimize bağlı bir nitelik taşımaktadır.
Diyanet Çocuk Dergisi’nin, yayın içeriğinin ne derece çocuğun dinî gelişim
özelliklerine uygun olduğu ve temel bilgilerin verilmesinde ne derece bâtıl inanışlardan
arındırıldığı incelenmelidir. Çünkü “her türlü din eğitimini, el yordamı, deneme-yanılma
uygulamalardan kurtarmak, onu kendiliğindenliğe bırakmamak, fikir kısırlığını önlemek için
çalışmak”3 din eğitiminin görevleri arasında sayılmıştır. Din eğitiminin bilimsel verileri
ışığında, büyük bir okuyucu kitlesine sahip olan Diyanet Çocuk Dergisi değerlendirilmelidir.
B. ARAŞTIRMANIN AMACI :
Araştırmamızın amacı, Diyanet Çocuk Dergisi’nin din eğitimi anlayışını ortaya
koymak ve din eğitimindeki yerini tesbit etmektir. Bu sûretle derginin, din eğitimine yaptığı
katkı ve bu katkının eğitimsel değerini, Din Eğitimi Bilimi’nin verileri ışığında ortaya koymak
amacımızdır.
Çocuk edebiyatı, çocuğun zengin dünyası içinde bir çok konuyu ele almaktadır. Din ve
dinî konular, çocuğun dünyası içerisinde önemli bir yere sahiptir. Çocuk dergileri, çocuk
edebiyatının ortaya koyduğu kriterler açısından incelenmektedir. Bu yayınlarda çocuğun
dünyası içerisinde önemli yeri olan dinin ne kadar ve nasıl ele alındığı incelenmelidir.
Çocuğun temel eğitim çağında aldığı bilgiler onun yaşamını şekillendirmektedir. Bundan
3 Bilgin, a.g.e, s. 31.
dolayı çocuk edebiyatı çocuğa yönelik yayınları din eğitimi açısından inceleyen çalışmaları da
değerlendirmelidir.
Bir çok kitap, dergi ve görsel yayın organlarında din öğretimine yönelik çalışmalar
yapılmaktadır. Bu yayınların din eğitim bilimi açısından tek tek incelenmesi gerekir. Bu
yayınlardan çocuğa yönelik dergilerden olan Diyanet Çocuk Dergisi’ni din eğitimi açısından
değerlendirerek Din Eğitim Bilimi’ne bir katkı sağlamak da araştırmamızın amaçları
arasındadır.
C. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ :
Dinî konuların çocuğun dünyasındaki yeri dikkat ve titizlikle ele alınmalı ve
tasarlanmalıdır. Çünkü çocuğun erken yaşlarda bu konuları kavraması ve algılaması zor bir
durumdur. İnanç gibi soyut bilgilerin çocuğun düzeyine uygun olması için ciddî ve titiz bir
araştırma yapmak gerekir.
Çocuğun dinî inancının şekillenmesinde dış etkenlerin büyük rolü olduğu bir gerçektir.
Dış etkenleri, ana-baba başta olmak üzere, ailenin diğer büyükleri, kardeşleri, oyun ve okul
arkadaşları öğretmeni, okulu, komşuları, cami eğitimi, okuduğu kitap, dergi, gazete, televizyon
programları, film, radyo programları, mahalle, köy kasaba vs. şeklinde sıralayabiliriz.
Günümüzde bu dış etkenler içinde yer alan iletişim araçlarının çocuğun üzerindeki etkisi daha
da artmıştır. Araştırmamız bu iletişim araçlarından olan çocuk dergilerinden Diyanet Çocuk
Dergisi’ni din eğitimi açısından ele alması ve bu tür araştırmalara katkı sağlaması bakımından
önemlidir.
Çağımızın getirdiği teknolojik yenilikler ve bilimsel gelişmeler, çocukların her yaşta ve
her düzeyde ilgi alanlarının farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır. Bu farklılık, çocuk
edebiyatının disiplinler arası bir çalışma olarak ayrı bir alan haline gelmesine neden olmuştur.
Araştırmamız çocuk edebiyatı ürünlerinden bir tanesi olan Diyanet Çocuk Dergisi’ni
değerlendirmekle çocuk edebiyatı ve din eğitimini ilişkilendirme açısından da önem
taşımaktadır.
Araştırmamızın ortaya koyduğu tespitler, yayın organının kendini değerlendirmesinde
de ayrıca yararlı olacaktır .
D. VARSAYIMLAR :
Araştırmamız bazı varsayımları göz önünde bulundurmaktadır. Bunlar :
1. Diyanet Çocuk Dergisi, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı bir yayın organı
olarak din öğretimi konusunda planlı, programlı, tutarlı ve belli bir metedolojik yaklaşımla
sağlam temellere dayanan bir yayın sergilemektedir.
2. Dergi “çocuk” kavramı çerçevesinde 7-14 yaş grubuna hitap etmekte,
yayınlarını bu doğrultuda hazırlamaktadır.
3. Dergi, çocuğun gelişim özelliklerini (bilişsel, toplumsal ve ahlâkî ) göz önünde
bulundurarak yayın yapmaktadır.
4. Dergi, çocuğun dinî gelişim özelliklerini göz önünde bulundurmakta, inanç ve
ibadet öğretiminde doğru bilgileri vermekte, hurafe ve batıl inanışlara dikkat etmektedir.
5. Dergi, çocuk dergiciliği ile ilgili çocuk edebiyatının ortaya koyduğu kriterleri
göz önünde bulundurmakta, bunlara uymaya özen göstermektedir.
6. Dergi millî ve dinî değerleri ön plana çıkaran, hoşgörü ve uzlaşmayı vermeye
çalışan bir yayın politikası takip etmiştir.
E. KAPSAM VE SINIRLILIKLAR :
Araştırmamız, 1985-2003 yılları arasındaki Diyanet Çocuk Dergisi’ni din eğitimi
açısından değerlendirmektedir. Derginin ilk altı yılını araştırmamızın kapsamı içerisine
almamamızın nedeni, Diyanet’in arşivinde o yıllara ait dergilerin tam olarak mevcut
olmadığındandır.
Araştırmamız sırasında, çocuğun gelişim özelliklerini ele alan bölümleri
araştırmamızın ihtiyacı nisbetinde ele aldık. Aynı şekilde çocuk edebiyatı ile ilgili bölümleri
de konumuza bakan yönüyle sınırlandırdık.
F. METOD VE TEKNİKLER :
Araştırmamızda, 1985 yılından itibaren yayınlanan dergileri inceledik.
Bunun yanında konuyla ilgili kriterlerin ortaya konmasında gereken bilgilerin elde
edilebilmesi için, imkanlar içerisinde ilgili literatürü taradık ve yazılı kaynaklara dayanarak
konuyu çeşitli boyutlarıyla ele aldık.
Araştırmamızda, Çocuk Psikolojisi, Eğitim Psikolojisi, Din Psikolojisi ve Din
Sosyolojisi’nin bulgularından kısmen de olsa yararlanmaya çalıştık.
Diyanet Çocuk Dergisi’ni aşağıdaki maddeleri esas alarak değerlendirmeye çalıştık:
1. Çocuğun bilişsel gelişim özellikleri.
2. Çocuğun toplumsal gelişim özellikleri.
3. Çocuğun ahlâkî gelişim özellikleri.
4. İnanç öğretimiyle ilgili ilkeler.
5. İbadet öğretimiyle ilgili ilkeler.
6. Çocuk dergilerinde içerik açısından bulunması gereken özellikler.
7. Çocuk dergilerinde fizîki olarak bulunması gereken özellikler.
Diyanet Çocuk Dergisi’ni bu kriterler altında ayrı ayrı değerlendirdik. Bu
değerlendirmeler sonucunda derginin Din Eğitimi’nin amaç ve görevlerine uygunluğu
açısından Din Eğitimi’ndeki yerini tesbit etmeye çalıştık.
I. BÖLÜM
ÇOCUK VE ÇOCUĞUN GELİŞİM ÖZELLİKLERİ
A. ÇOCUK :
1. “ÇOCUKLUK” KAVRAMI
“Çocukluk” kavramı, “bebeklik çağı ile ergenlik arasındaki gelişme döneminde
bulunan insan”4, “sürekli gelişen ve değişen insan yavrusu”5 gibi tarif edilse de, kavramın
4 A. F. Oğuzkan, Eğitim Terimleri Sözlüğü, Türk Dil Kurumu, Ankara,1974. 5 Atalay Yörükoğlu, Çocukta Ruh Sağlığı, Özgür Yay., İstanbul, 1996, s.21.
kesin bir tanımına ulaşmak zordur. Çünkü “çocukluk” kavramını “üst sınırı belirsiz bir
çağdır”6 diye ifade edenler de vardır.
Çocuk gelişimi ile ilgili çalışmalar çocukluk devresini, genellikle doğum öncesi
dönemle “son çocukluk (6-11. yıl kızlarda) (6-13. yıl erkeklerde)”7, “ergenlik ve ilk gençlik
dönemi (12-18 yaş)”8 arasında ele alır.
Arapça’da çocuk kelimesinin karşılığı olan “tıfl” ve “sabî” kelimeleri Kur’an-ı
Kerim’de birkaç ayette geçer.9 Çocukla ilgili konular, diğer anlamları yanında “çocuk”
manasında da kullanılmış olan çok sayıda farklı kelime etrafında ele alınmaktadır. Bunların
başlıcaları ibn, veled (çoğulu evlad), gulâm, sagîr, zürriyet, hafede, ehl, âl, yetim,
rebaib...kelimeleridir. Kullanıldıkları yer ve uslup bakımından genellikle bu kelimelerle henüz
bulûğ çağına ermemiş insan kastedilmektedir.10
Eğitim psikolojisinin örgün eğitim basamaklarına göre yaptığı insanın gelişim evreleri
şeması içerisinde “çocukluk” kavramı şu şekilde tasnif edilmiştir:
Okul öncesi: Bebeklik (yaklaşık 0-2 yaş), ilk çocukluk (yaklaşık 2-6 yaş)
Temel eğitim: Son çocukluk (yaklaşık 6-12 yaş) ile erinlik (yaklaşık 12-14 yaş) .11
Bu tasnife yakın olan ve araştırmamıza kolaylık sağlayacak bir başka tasnif de şu
şekilde yapılmıştır:
A. Okul öncesi çağı (0-6 yaş).
B. Okul çağı.
1. Orta çocukluk dönemi (7-9 yaş) .
6 Mualla Selçuk, Çocuğun Eğitiminde Dînî Motifler, Diyanet Vakfı Yay. , Ankara, 1991, s.26. 7 Haluk Yavuzer, Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2002, s.13. 8 Halis Ayhan, Eğitim Bilimine Giriş, Şûle Yay., İstanbul, 1997, s. 89. 9 Nur 24/ 31,59 ; Meryem 19/ 12,29. 10 Hayati Hökelekli, İslam Ansiklopedisi, “Çocuk” mad. , Türkiye Diyanet Vakfı Yay, cild:7, s.358. 11 İbrahim Ethem Başaran, Eğitim Psikolojisi, Gül Yay., Ankara, 1996, s. 40-41.
2. İleri çocukluk dönemi (10-12 yaş).12
Yukarıdaki evrelerde oluşturulan yaş sınırları kesin çizgiler olmamakla birlikte genel
olarak yapılan ortalamalardır. Çocuklar arasında kişisel farklılıklar olabilir. Bazı çocuklar
belirli bir dönemi diğer akranlarından önce de tamamlayabilir, geç de kalabilir. Önemli olan
her çocuğun bu evrelerden geçmek durumunda olmasıdır. “Gelişme süreci bir akış halindedir
ve bir bütündür. Fakat bu akış daima dosdoğru gitmez. Zaman zaman değişmeler gösterir. Her
ne kadar bu dönüşümler birbirine bağlı ve birbirinin devamı iseler de yine birbirinden farklı
özellikler gösterirler.”13
Çocukluk dönemi neden önemlidir? Çünkü, gelecekte beden ve ruh sağlığı iyi olan bir
ferdin yetişebilmesi için, çocukluk döneminde bütün ihtiyaçlarının, gelişim basamaklarına
uygun bir şekilde karşılanması ve ona gerekli olan eğitimin verilmesi gerekir. “Zira insanın
insan olmasında en önemli dönem çocukluk dönemidir.”14 “Yedisinde ne ise yetmişinde
odur.”, “Ağaç yaş iken eğilir.”, “Demir tavında döğülür.” gibi atasözlerimiz buna özlü bir
işarettir.
2. ÇOCUĞUN HAZIRBULUNUŞLUK DURUMU :
Çocuğun gelişiminin incelenmesi ile çeşitli gelişim basamaklarında ortaya çıkan ruhî ve bedenî kabiliyetler görülmüş olur. Gelişme derecesine göre; eğitim
ve öğretimin konuları, seviyesi ve süresi tesbit edilebilir. “Kabiliyetler tam zamanında bulunup geliştirilirse, yeterince başarılı sonuçlar alınabilir.
Kabiliyetler tam gelişmeden yapılacak eğitim başarısızlıkla sonuçlanabileceği gibi hem eğitici açısından, hem de eğitime konu olan çocuk açısından bir çok olumsuz sonuçlara yol açar. Çocuğun öğretimden kaçması, öğrenmeyi, okulu,
kitabı sevmemesi gibi sonuçlar çıkarabilir. Eğitici açısından ise, boşuna harcanmış bir zaman, faydalı olmayan bir tecrübe, kendine olan öğreticilik
güvenini kaybetme gibi durumlara yol açar.”15 Çocukluk döneminde verilen eğitim ve öğretim önemlidir. Çocuğun dünyasına hitap eden, onu eğitmeyi,
12 Selçuk, a.g.e. , s. 67-117. 13 Bedî Ziya Egemen, Terbiye İlminin Problemleri ve Terbiye Felsefesi, A.Ü. İlahiyat Fak. Yay., Ankara, 1965, s. 102. 14 Kerim Yavuz, Çocuk ve Din, Çocuk Vakfı Yay., İstanbul, 1994, s. 13. 15 Ayhan, a.g.e., s. 73.
eğlendirmeyi, geliştirmeyi amaçlayan yazılı, işitsel, görsel yayın organları bu gelişim basamaklarını çok iyi bilmeli, hitap ettiği gelişim evresinin gerektirdiği seviyeyi sunmalıdır. Ancak bu şekilde kendinden bekleneni verebilir, başarılı olabilir ve çocuğa faydalı olabilir. Bu bakımdan çocuğun “hazırbulunuşluk”
düzeyi daima göz önünde bulundurulmalıdır. Hazırbulunuşluk, kişinin belli bir gelişim görevini olgunlaşma ve öğrenme yoluyla
yapabilecek düzeye gelmesidir.16 Bununla birlikte kişinin, davranışın öğrenilmesi için gerekli
olgunluğa ulaşmasının yanında gerekli bilgi ve becerileri de kazanmış olması lazımdır.17
Kur’ân-ı Kerim’de şu ayetlerle hazırbulunuşluk ilkesine dikkat çekilir:
“ Musa yiğitlik çağına erip olgunlaşınca, biz ona hikmet ve ilim verdik.....”18
“ O kemal çağına geldiğinde kendisine hüküm ve ilim verdik.......”19
Çocukların dünyasına hitap eden, onların ilgisini çekmeyi ve beğenisini kazanmayı
amaçlayan her türlü eğitim-öğretim aracı, hedef kitlesinin hazırbulunuşluk seviyesini dikkate
almalıdır. Aksi takdirde başarıya ulaşamayacak, kalıcı olamayacaktır. “Çocuğun kapasitesinin
öğretileni alabilmesi için belli bir gelişim düzeyinde olması gerekir. Öğretilecek konu ne
olursa olsun çocuk fikren, bedenen, ruhen ona hazır hâle gelmelidir.”20
B. OKUL ÇAĞINDA ÇOCUĞUN GELİŞİM ÖZELLİKLERİ:
Okul çağı ifadesiyle çocuğun orta çocukluk (7-9 yaş) ve ileri çocukluk (10-12 yaş)
dönemlerini21 ya da başka bir ifadeyle son çocukluk ( kızlarda 6-11 yaş) (erkeklerde 6-13
yaş)22 dönemlerinin gelişim özellikleri açıklanacaktır.
16 Başaran, a.g.e., s. 26. 17 Nurettin Fidan; Münire Erdem, Eğitime Giriş, Alkım Yay., İstanbul, 1998, s. 132. 18 Kassas 28/14. 19 Yusuf 12/22. 20 Selçuk, a.g.e., s.39. 21 Selçuk, a.g.e., s.95-117 22 Başaran, a.g.e.,s.41.
Okul çağı, çocuğun yetişip büyüdüğü aile ortamından dış dünyaya adım attığı, sosyal
çevreye daha yoğun bir şekilde karıştığı bir dönemdir. Bunun neticesinde çocukta zihinsel,
bedensel, psikososyal gelişimler meydana gelmektedir.
Temelden başlayarak çocuğun kişiliğinin biçimlendiği her bir gelişim basamağı,
dengeli ve sağlıklı geçilmelidir. Aksi taktirde çocuk ileriki yaşantısında ufacık bir sorunla
karşılaştığında karar veremeyen, kendi iç bütünlüğüne ulaşmamış ve dış çevresiyle ilişkisinde
başarısız bir yetişkin hâline gelebilmektedir.
Din eğitimi açısından çocuğun dinî ihtiyaçları karşılanırken bu gelişim evrelerinin
özellikleri bilinmeli ve çocuk tanınmalıdır. Konumuzla ilgili olması bakımından okul çağında
çocuğun zihinsel, toplumsal ve ahlâkî gelişimleri ayrı ayrı ele alınacaktır. Bunların sonucunda
çocuktaki dinî gelişimin de nasıl şekillendiği incelenecektir.
1. OKUL ÇAĞINDA ÇOCUĞUN BİLİŞSEL GELİŞİM ÖZELLİKLERİ:
Biliş, “insan algılamasını, tanımasını, akıl yürütmesini, yorumlamasını, yargılamasını
sağlayan bilgi edinme gücü ve düşüncesi”23 şeklinde tanımlanırsa, bilişsel gelişimi, çocuğun
daha önce edindiği bilgileri özümseme, anlama, uyarlama, ve tüm bunların ışığında bir denge
kurma aşaması olarak tanımlamak mümkündür.
Çocuğun bilişsel gelişim özelliklerini bilmek, onun sorularını dikkate almayı
gerektirir. Merakıyla bir çok bilgiyi öğrenmeyi denerken ona karşı sabırlı olmayı gerektirir.
Çocuğun bilişsel gelişimini desteklemek onu hayata hazırlamaktır. Nitekim, “insanı insan
yapan bilişsel gücüdür. İnsan bilişsel gücüyle, öteki canlılara üstün gelerek onları egemenliği
altına alır; doğa ile başa çıkmaya çalışır; kültürel değerler üretir; teknolojiyi geliştirir. İnsan
bütün bunlarla yaşamını kolaylaştırır ve anlamlı kılar.”24
23 Başaran, a.g.e., s.88. 24 Başaran, a.g.e., s.87.
Okul çağı çocuğunun (6-12 yaş) bilişsel gelişim özelliklerini konumuzu ilgilendiren
yönleriyle maddeler halinde sıralayalım:
1. Bu dönemde çocuklarda mantıksal düşünme ve sayı, zaman, mekan, boyut, hacim,
uzaklık kavramları gelişmeye başlar. Bu yüzden bu döneme “somut işlemler dönemi” de
denir.25 Ancak çocuklar bu basamağın sonlarına doğru soyut düşünüş biçimine geçerler.26
Dolayısıyla bu dönemde çocukların göremedikleri nesneler için akıl yürütmeleri ve bunlar
üzerinde kavramlar geliştirmeleri zordur.
2. Bu dönemde çocuğun düşünme biçiminde “gruplama” yeteneği önemlidir. Bu
yetenek “sınıflama, sıralama, serileme, değişmezlik, sayı ve mekan” kavramlarını da içerir.
Sınıflama, sıralama gibi gruplamalarla çocuk, organize etme ve bir sistem kurma yeteneklerini
de kazanır.27 Çocuk “ önündeki nesnelere bakarak yüksekliği, ağırlığı, azlığı, çokluğu,
küçüklüğü, büyüklüğü, yoğunluğu, uzunluğu, kısalığı, genişliği, darlığı, renk ayrılıklarını,
nesnelerin sayılarını uslamlayabilir. Ancak bu yaştaki çocuk göremediği nesne ve olaylara
ilişkin kavramları geliştirmede kusurlu olabilir. Sözgelimi ‘ordu düşman kalesini sardı.’
tümcesindeki her bir sözcük çocuğun göremediği bir kavramı temsil etmektedir. ‘ordu’,
‘düşman’, ‘kale’, ‘sarmak’, kavramları çocukta kolay kolay gelişemez.”28
3. Bu dönemde çocuğun zihninde pek çok soru oluşur. Yanıtını merak edip durduğu
soruları daha bilinçli olarak sorar ve daha mantıklı cevaplar bekler. Verilen cevaptan tatmin
olmazsa tekrar sorar. Mesela “Ölmek ne demektir? Ben nasıl doğdum? Evlenmek nasıl olur?
Allah nerededir?” gibi.29
25 Yavuzer, a.g.e., s.112. 26 Feriha Baymur, Genel Psikoloji, İnkılap Yay., İstanbul 1993, s. 58. 27 Yavuzer, a.g.e., s. 113. 28 Başaran, a.g.e., s. 105. 29 İlkim Öz, Çocuk ve Eğitim, Kök Yay., İstanbul, 1993, s. 58.
4. Çocuk sayıları varlıklara bağlı olarak kavrayabilmektedir. Çocuk için iki elma, üç
kitap, beş kalem gibi somut nesnelere bağlı sayılar daha anlamlıdır.30
5. Çocuğun dil gelişimi bu dönemde hızlıdır. Sözcük bilgisi zenginleşmekte ve
sözcük dağarcığı 3000 kelimeye ulaşmaktadır. Çocuk nesne ve olayların adlarını öğrenmenin
yanısıra özelliklerini, farklılıklarını ve benzerliklerini de öğrenmek ister.31
6. Bu dönemin en önemli özelliklerinden biri de çocukların cinsel kimliklerini
korumaları, bu nedenle de sürekli kendi cinsleriyle birlikte bulunmak istemeleridir. Erkek ve
kızlar birbirleriyle alay eder, birbirlerinin oyununu bozar ve hatta birbirlerinin eşyalarına zarar
verirler.32
7. Oyunlarında kendi hayal dünyalarının kahramanlarını, üstün adamları
canlandırırlar. Resimli öykülere, fıkralara meraklıdırlar.33
2. OKUL ÇAĞINDA ÇOCUĞUN TOPLUMSAL GELİŞİM ÖZELLİKLERİ :
İnsanı toplumdan bağımsız kabul edemeyiz. İnsan toplumun bir parçasıdır. Daha da
önemlisi insan içinde yaşadığı toplumun bir ürünüdür. Çocuğun toplumu tanıması ve onun
etkin bir üyesi olmasında en önemli rolü eğitim oynar. Eğitimle çocuk sosyalleşir. Çünkü “
toplumsallaşma, öğrencinin toplumsal davranış kalıplarını öğrenmesidir. Toplumsallaştırma
ise, bu davranış kalıplarının öğrenciye öğretilmesidir.”34
Toplumsallaşma en basit tanımıyla “bireyin bir sosyal gruba katılması”35 şeklinde
ifade edilir. Buna göre toplumsallaşma bireyin başkalarıyla geçinmeyi ve içinde bulunduğu
topluma uymayı öğrenmesi, içinde doğduğu toplumun kültür değerlerini benimsemesidir .
30 Başaran, a.g.e., s. 105. 31 Yavuzer, a.g.e., s. 114. 32 Yörükoğlu, a.g.e., s. 77, Ayhan, a.g.e., s. 88. 33 Yörükoğlu, a.g.e., s. 77. 34 Başaran, a.g.e., s. 161. 35 Yavuzer, a.g.e, s. 177.
Çocuğun sosyalleşme sürecinde onunla etkileşim içerisinde olan ana-baba, okul ve
çocuğa yönelik kitle iletişim araçlarının (televizyon, radyo programları, gazete, dergi)
çocuğun sosyal gelişim özelliklerini bilmeleri, onu topluma verimli bir fert haline getirecek
değerleri göz önüne almaları, çocuğun yaşına uygun toplumsal rolünü öğrenmesi için
gereklidir. Zira kitle iletişimin üç temel işlevinden biri olarak “öğretici işlevi”36 sayılmıştır.
Okul çağında çocuğun sosyal gelişim özelliklerinden konumuzla ilgili olanlar şunlardır:
1. Bu dönemde çocuk okul, arkadaş, oyun grupları içerisinde daha yoğun bir iletişim
içerisine girer. Bu iletişim ve ilişkiler içerisinde kendi kişilik özelliklerinin beğenilen ve
beğenilmeyen yönlerini anlamaya çalışır. Çocuğun benliğinde değişmeler olur ve gerçek
benliği oluşmaya başlar.37
2. Bu dönemdeki çocukların kolay etkilendikleri görülür. Kendi isteklerinden çok
diğer çocukların istekleri önemlidir. Bu onların bir gruba, kümeye katılmalarını
kolaylaştırır.38
3. Bu dönemde akran grupları oluşur. Bu akran gruplarının oluşma nedenlerinden en
önemli olarak yetişkin denetiminden kaçma isteği sayılabilir.39 Çocuk bu gruplarda
sosyalleşir. Çocuk burada başkalarıyla yarışma, işbirliği kurma, sorumluluk yüklenme,
çalışma, hakkını savunma, başarılı olma gibi güzel davranışlar geliştirir.40 Ancak çocuk grup
içerisindeki olumsuz arkadaş modelleriyle ve küfür sözleriyle karşılaşabilir. Yavuzer bu
durumlarda ailenin çocuğa aşırı baskı yapmasının ve onu arkadaş grubundan men etmesinin
doğru bir davranış olmadığını belirtir.41
36 Doğan Cüceloğlu, Yeniden İnsan İnsana, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1996, s. 233. 37 Başaran, a.g.e., s. 169. 38 Yavuzer, a.g.e., s. 115. Başaran, a.g.e., s.169. 39 Ümran Korkmazlar, “Son Çocukluk Dönemi (6-12 Yaş)”, Ana-Baba Okulu, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1997, s. 81. 40 Başaran, a.g.e., s. 165 41 Haluk Yavuzer, Ana-Baba ve Çocuk, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1995, s. 179.
4. Çocuklar sosyalleşme ile birlikte kişilik kazanma yolunda adım atmaya
başlamışlardır. Bağımsız olmak isterler, yetişkinlere baş kaldırırlar. Yetişkinlerin her şeyi
bilemeyeceklerini göstermek isterler.42 Kendi akranlarının düşüncelerini paylaşan çocuğun
erişkinlerin görüşlerine karşıt olma tavrı, çocukluk dönemi boyunca devam eder.43
5. Son çocukluk döneminin sonlarına doğru çocuk, “ana-babadan öğretmenlere dönen
hayranlığını, seçtiği ülküsel kahramanlara, ünlü sporculara, sanatçılara, yazarlara
yönlendirmeye başlar. Seçtiği bu yetişkinlerin bazı davranışlarını kendine örnek alır,
bazılarını da olduğu gibi öykünür.”44
6. Çocuğun sosyalleşme sürecinde oyunun önemli bir yeri vardır. “Çocuk için oyun
sanatı yaşama sanatı”45 olduğu doğrudur. Çünkü, “oyun, çocuğu yetişkin yaşamının
etkinliklerine hazırlar, toplumsallaşma süreci için gerekli ortamı sağlar.”46 Bu dönemde çocuk
için oyun alanı sokağa ve çevreye kaymıştır. İzledikleri filmlerin, okudukları kitapların
tesiriyle aralarında oyun grupları oluştururlar.47 Yavuzer, eğitimsel ve toplumsal-ahlâkî değeri
olmak üzere oyunun değerini iki ayrı başlıkta ele alır. Çocuğun oyun malzemeleriyle oynaya
oynaya renk, boyut ve objelerin anlamlarını kavramaları, oyunun eğitimsel değerine,
arkadaşları ile işbirliği, verme ve alma davranışlarını öğrenmesi de toplumsal ve ahlâkî
değerine işaret eder.48
7. Öğrencinin öğretim basamaklarında sosyalleşebilmesi için öğrenmesi gerekenler;
“amaç edinme, gereksinme doyurma, sorun çözme, ilişki kurma, iletişim kurma, düşünmeyi
yöneltme, eylemi yönetme ” olarak belirtilir.49
42 Beyza Bilgin, “Çocuklarımıza İnsancıl Davranışları Nasıl Kazandırabiliriz?”, M.E.B. Din Öğretimi Dergisi, Ankara, 1991, Sayı 26, s. 27. 43 Haluk Yavuzer, Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2002, s. 115. 44 Başaran, a.g.e., s. 170. 45 Arnold Arnold, Çocuğunuz ve Oyun, Denge Yay., İstanbul, 1998, s.7. 46 Ergin Geçtan, İnsan Olmak, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1996, s. 42. 47 Ayhan, a.g.e., s. 88. 48 Feriha Baymur, Genel Psikoloji, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 1993, s. 285. 49 Başaran, a.g.e., s. 174.
8. Bu dönemde çocuklar kendi ve diğer insanların kimliklerine ilişkin yeterince
belirsiz bir kavrama sahip oldukları için, kendilerine benzemeyen farklı türden kişilerle , insan
gruplarıyla ya da sınıflarıyla ( zihinsel özürlüler, huzur evlerindeki yaşlılar gibi.) empati
kurabilirler.50
3. OKUL ÇAĞINDA ÇOCUĞUN AHLÂKÎ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ
Toplumsal hayatın huzurlu ve düzenli olması için yasalar tek başına yeterli
olmayabilir. Ortak değerlerin, görenek ve geleneklerin birleştirici gücüne ihtiyaç vardır.
İnsanî değerler olmadan toplum ayakta kalamaz. Doğruluk, büyüğe saygı, küçüklere ve
güçsüzlere yardım, hak ve adalet her yerde aranan niteliklerdir. Çocukta bu niteliklerin
oluşması gelişim süreci içerisinde belirli bir sıra takip eder. Çocuğun ahlâki gelişim
özelliklerini, ahlâki niteliklere sahip bir ferdin yetişmesi için gayret gösteren eğitimcinin
bilmesi gerekir.
Ahlâk gelişimi ile sosyal gelişme arasında yakın bir ilişki vardır. “Ahlâkın kazanılması
aynı zamanda toplumsallaşmanın da gerçekleşmesi anlamına gelir. Çünkü, bir anlamıyla
ahlâklılık, insanların toplum içinde birbirleriyle ilişkilerinde ortaya konan tutum ve
davranışların niteliğini tanımlamak için kullanılan bir terimdir.”51 Buna göre ahlâk, toplum
üyelerinin hangi davranışının iyi, hangisinin kötü olduğunu gösterir. Toplumun iyi ve kötü
kavramlarında değişmeler olabilir, fakat evrensel ahlâk kurallarında değişmeler olmaz.
İnsanın ahlâki gelişimin amacını Başaran, bencillikten kurtulmuş, başkalarını taklid
etmesi azalmış, kendinden önce başkalarının iyiliğini ve yararını düşünen (özgeci), toplumca
50 Mary J. Gander, Harry W. Gardiner, Çocuk ve Ergen Gelişimi, İmge Kitabevi, Ankara, 1993, s.372. 51 Hayati Hökelekli, “Çocukta Ahlak Gelişimi ve Eğitimi”, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Ensar Neşriyat, İstanbul, 1998, s. 195.
beğenilen bir karaktere sahip insan olmak şeklinde tanımlar.52 Başka bir araştırmacı da ahlâk
gelişiminin amacını şu şekilde belirtir: “Ahlâk gelişimi, kişinin toplumsal değer yargılarını
edinerek içinde bulunduğu çevreye uyum sağlamasını, fakat sonunda kendi ilke ve değer
yargılarını oluşturmasını amaçlar. Ahlâk gelişimi toplumun âdet, gelenek ve göreneklerinin
içselleştirilmesi sürecidir. Toplum içinde nasıl davranılması gerektiğinin farkında olmaktır.
Birlikte yaşadığımız insanlara karşı görev ve sorumluluklarımızı öğrenmek ahlâkî gelişimin
bir parçasıdır. Ahlâkî gelişimin nihaî hedefi ‘hak’, ‘adalet’, ‘özgürlük’, ‘insan hakları’ gibi
evrensel değerler ışığında kişinin kendi değer yargılarını oluşturmasıdır.”53
Okul çağında çocuğun ahlâkî gelişim özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Okul çağında çocuğun ahlâkî gelişimi üç önemli kaynaktan gelen etkiyle
örüntülenir: Aile, oyun arkadaşları ve okul.54 Günümüzde buna dördüncü bir etki olarak
radyo, televizyon, dergi, gazete gibi medya araçlarını da eklememiz gerekir. Çünkü bunlar da
çocuğun ahlâkî gelişiminde önemli etkiye sahiptir.
2. Çocukta yavaş yavaş bir iç denetim mekanizması oluşmaya başlar. Okul öncesi
dönemde ana-babanın sözünden kesinlikle dışarı çıkmayan çocuk, bu dönemde yanlış
olduğunu bilerek arasıra ailesinin sözünden çıkar. Ancak her an yakalanacağı, suçunun
gözlerinden okunacağını sanır. Yaptığının yanlış olduğunu söyleyen bir ses vardır içinde, bu
vicdan yani ruh bilim dilindeki adıyla üstbenliktir. Bu içten uyarılma çocuğun davranışını
düzenleme görevi yapar.55
3. Hökelekli, çocukta ahlâkî gelişimi dönemlere ayırmış, son çocukluk dönemini,
“başkalarına uygunluk dönemi (6-9 yaş)” ve “duygusal vicdan dönemi (10-12 yaş)” olarak iki
ayrı dönem hâlinde ele almıştır. Başkalarına uygunluk döneminde çocuk, iyi davranışı,
52 Başaran, a.g.e., s.,185. 53 Yüksel Özden, Eğitimde Yeni Değerler, Pegem Yay., Ankara, 2000, s. 92. 54 Başaran, a.g.e., s. 189. 55 Yörüloğlu, a.g.e., s. 224.
başkalarını memnun eden, onlar tarafından takdir edilen davranış olarak anlar. Çocuğun
gözünde ana-baba ve diğer yetişkinler kusursuz ve kutsal kişilerdir. Duygusal vicdan
döneminde ise ahlâkî davranış tamamen otariteye bağlı ve tek yönlü olma özelliğini kaybeder.
Çocuk ahlâkî değerlerin kişilere göre değişiklik göstereceğinin farkına varmıştır.56
4. Çocukta vicdanın gelişmeye başladığı dönemde onunla kurulan iletişim ve
yönlendirme önemlidir. “Baskıcı, sert ya da başıboş bir disiplin, öğrencide vicdanın
gelişmesini engeller, demokratik bir disiplin ise vicdanın gelişmesini destekler.”57
5. Bu dönemde çocukta ahlâkî davranış özelliklerinden “dürüstlük” ve “yalan”
kavramları önemlidir. Sekiz yaşındaki çocuk için gerçek olmayan her şey yalandır. 10 yaş
civarlarında yalan, “kasten doğru söylenmeyen her şey” olarak anlaşılır. Hökelekli, çocukta
doğru ve yalan konularının ahlâk açısından ciddî olarak ele alındığı yaşların 7ile 10 arasında
olduğunu belirtir.58
6. Çocukta ahlâki davranış özelliklerinden birisi de adalet duygusudur. Çocukta
adalet duygusu çok güçlüdür. Kendine ve başkalarına verilecek cezayı , ödülü, yermeyi ve
övmeyi geliştirdiği değerlere göre çok sıkı eleştirir.59 Çocukların yaptıkları hatalara karşı
övme ve ödülün cezadan daha üstün değerde olduğu uzmanların ortak görüşüdür.60
7. Çocukta özgecilik duygusu 5-6 yaşından itibaren gelişmeye başlar. Çocuk
başkalarının varlığını ve onların da istekleri olduğunu anlamasıyla zamanla bencillikten
kurtulur. 9-10 yaşlarından sonra kendi kendini eleştirebilecek bir olgunluğa ulaşır. Özgecilik
duygusuna sahip olan çocukta işbirliği, cömertlik, yardımlaşma, anlayış davranışları gelişir.61
56 Hökelekli, a.g.e., s. 191. 57 Yavuzer, a.g.e., s. 189. 58 Hökelekli, a.g.e., s. 199. 59 Başaran, a.g.e. s. 190. 60 Lee Salk, Çocuğun Duygusal Sorunları, Remzi Yay., İstanbul, 1998, s. 94, Başaran, a.g.e., s.268, Hökelekli, a.g.e., s. 201. 61 Hökelekli, a.g.e., s. 194.
8. Çocukta ahlâkî davranışların öğretiminde; yaptığı davranışın neden iyi ya da
neden kötü olduğu açıklanırken somut örneklere dayanmalı, zamanında, yerinde ve yeter
oranda olmalıdır. Uzun, yersiz ve gereksiz öğütler etkili olmamaktadır.62
a. AHLÂK EĞİTİMİNDE DİNİN ETKİSİ
Hökelekli, uygulamada dinden bağımsız bir ahlâk mümkün görünse de prensip ve fikir
olarak din olmadan ahlâkın imkansız olduğunu belirtir. Bundan dolayı çocuğun ahlak
eğitimini “dini referanslardan bağımsız yürütmenin güvenilir bir yol olmadığı”nı ifade eder.63
Başaran da din eğitiminin gerekli olduğuna işaret eder. Çocuğun bir çok iyiye, doğruya ilişkin
ilke ve kuralları din eğitimi yoluyla öğrendiğini vurgular.64
Toplumda doğru ile yanlışın belli olmadığı bazı konularda, ahlâkî yozlaşmanın arttığı
bir dünyada toplum otoritesi ve ilâhî kaynaklı olmayan ahlâk anlayışları yetersiz kalmaktadır.
“Çocuğun vicdanında evrensel, yıkılmaz bir ahlâk kanununun varlığına kesin inancı güvence
altına alacak otorite, ancak ‘ilâhî otorite’ olabilir.”65 Ancak dînî referansları da içine alan bir
ahlâk eğitiminde çocuğun kendi tabîi karakterinin gelişimi göz önüne alınmalıdır.
Okul çağındaki çocuğun ilk dönemlerinde somut düşünme aşaması hâlâ etkili olduğu
için dinsel kavramların pek çoğu öğrencilerce anlaşılmaz. Bu yaşlardaki çocuk dinsel
görevleri ancak başkalarını taklit ederek yapabilir.66 Bundan dolayı, çocuğu etkileyen kişilere
ve iletişim araçlarına, model olmaları bakımından büyük sorumluluklar düşer. Oysa çoğu
zaman ana-baba, çocuğu kendi örnek davranışlarıyla eğitmek yerine, Allah korkusu,
cehennem ateşi gibi motiflerle sindirmeye çalışır. Bu din ve ahlâk eğitiminde yapılan önemli
bir hatadır. Yörükoğlu, Allah’ın her yaramazlığı gördüğü, çarpılacağı, taş olacağı vb.
62 Başaran, a.g.e., s. 189 63 Hökelekli, a.g.e., s. 197. 64 Başaran, a.g.e., s.194. 65 Hökelekli, a.g.e., s. 198. 66 Başaran, a.g.e., s. 190.
açıklamaların sağlıklı bir vicdan oluşumunu engellediğini belirtir.67 Böylesi durumlarda
çocuk geliştirdiği sorumluluk duygusu ile değil kendi dışındaki üstün güçlerin korku ve
zorlaması ile davranır. Yörükoğlu bu şekilde otoriter bir vicdanın gelişeceğini, çocuğun
esnek, gerçekçi ve hoşgörülü davranacağını ifade eder. Bu konu daha geniş olarak “Çocukta
Dinî Gelişim” bölümünde ele alınacaktır.
b. AHLÂK EĞİTİMİNDE ÖNEMLİ NOKTALAR
Çocukların ahlâkî eğitiminde yukarıda saydığımız ahlâkî gelişim özelliklerini göz
önüne alarak nasıl bir yol izlenebilir? Ana-baba ve çocuğa hitap eden kitap, dergi, televizyon,
radyo gibi konularda nelere dikkat edilmelidir? Selçuk ahlâk öğretiminde dikkat edilmesi
gerekenleri şu şekilde sıralamaktadır:
1. Ahlâk terbiyesi gerçek hayatı unutturmamalıdır: Çocuklardaki hareketlilik
neşe, oyuna düşkünlük eğilimleri göz ardı edilmemelidir.
2. Toplumsal duygular zaafa dönüştürülmemelidir: Çocukta başkalarının
duygularına katılma, merhamet, şefkat gibi eğilimler beslenmeli, kuvvetlendirilmelidir. Fakat
duyguların iradelerini işlemez hale getirmesine izin verilmemelidir.
3. Kendini, başkalarını sevme ve vatan sevgisi kazandırılmalı: Kendini sevmekle,
zaman içinde en çok ilişkide bulunulan kişileri sevmeye yönelir. Aile başkasını sevmekte
kaynaktır. Kanunlara saygı ve itaate, ana-babaya saygı ve itaatle alışılır. Toplumsal
eğilimlerin en önemlisi vatan sevgisidir. Vatan sevgisinin cahilce bir taassup haline gelmesine
izin verilmemelidir. Ülke büyüklerinin, dinî ve millî bayramların, kandillerin, şehitlik ve
gaziliğin, vatan savunmasının kutsallığının, bayrak sevgisi vb. değerlerin çocuğa
kazandırılması gerekir.
67 Yörükoğlu, a.g.e., s.227.
4. Yüksek ve ince duygulara yönlendirilmeli: Doğru, güzel, iyi kavramları
işlenmeli, zaten fıtratlarında var olan doğruya, iyiye ve güzele eğilim güçlendirilmelidir.
5. İrâde güçlendirilmelidir: Masallar hikâyeler, kahramanların ve büyüklerin
hayat hikâyeleri çocukların irâdeleri üzerinde derin tesirler bırakmaktadır.
6. Vicdan eğitimi yapılmalıdır: Çocuklarda, başlangıçta büyüklerin emir ve
yasaklarından ibaret olan vicdan zamanla kendi kalplerinden ve akıllarından gelen emir halini
alır. Vicdan, ahlâk eğtiminin en etkili araçlarındandır. Öğrencilere iyi ile kötü, sorumluluk ile
sorumsuzluk hakkında açık ve tam bilgiler verip bunlar hakkında fikirler oluşturulmalıdır.
Bununla birlikte çocuklarda, değerlerin gerçeğini sahtesinden ayırt etme, gerçek değere sevgi
ve bağlılık duyma kabiliyetleri de geliştirilmelidir.68
C. ÇOCUKTA DİNÎ GELİŞİM:
Çocukta dinî inancın gelişmesinde bir çok etken vardır. Çocuk yayınları da bu etkenler
arasındadır. “Çocuğa bütün müesseseleriyle dini, dindarı, ahlâkı ve faziletleri sevdirecek; öyle
olmaya özendirecek; yaşadığı toplumda bulamadığı güzel şeyleri ona tanıtacak ve
benimsetecek olan çocuk yayınlarıdır.”69 Diyanet Çocuk Dergisi de bu etkenlerden birisidir.
Çünkü, Yavuz, dinî inancın gelişmesinde var olan etkenlerin içerisinde dergileri de
zikretmektedir. Yavuz, bu etkenleri şu şekilde sıralar: “...başta anası, babası olmak üzere
ailenin öteki büyükleri, kardeşleri, oyun ve okul arkadaşları, öğretmeni, okulu , komşuları,
cami, cami eğitimi, okuduğu kitap, dergi, gazete, televizyon programları, gördüğü filmler,
68 Beyza Bilgin, Mualla Selçuk, Din Öğretimi Özel Öğretim Yöntemleri, Gün Yay., Ankara, 1999, s. 108-113. 69 M. Yaşar Kandemir, “Çocuk Yayınlarına Temel Yaklaşımlar”, Çocuk Edebiyatı Yıllığı, Gökyüzü Yay., İstanbul, 1987, s. 550.
dinlediği radyo programları, mahalle, köy, kasaba, şehir hayatı vs.’den oluşmaktadır.”70
Günümüzde çocuğun eğitiminde araç sıkıntısı ortadan kalkmış; yeteri kadar eğitim aracı
ortaya çıkmıştır. Fakat bu araçların kalitesi, çocuğun seviyesine uygunluğu konularında
araştırma yapılması ihtiyacını doğurmuştur.
1. DİNÎ DUYGU VE DÜŞÜNCE GELİŞİMİ
Temel eğitim çağı çocuklarının dinî duygu ve düşünce gelişimleri yaşlarına,
cinsiyetlerine, yetiştikleri sosyal çevreye uygun olarak gelişmektedir. Ancak genel olarak bu
dönemdeki çocukların başlıca dinî kavramlar hakkındaki duygu ve düşünce gelişimleri ayrı
başlıklarda ele alınacaktır.
a. ÇOCUKTA ALLAH TASAVVURU:
Çocuğu dinî bakımdan meşgul eden konular arasında sırayla peygamber, ahiret, ezel-
ebed, cennet-cehennem, ölüm, öldükten sonra dirilme gibi konular gelmektedir. Bunların
temelini Allah konusu teşkil eder. 71Çocukta Allah inancının ilk belirtileri 4 yaşlarına doğru
ortaya çıkar.72 Allah, çocuklar için gerçek ve kaçınılmaz bir sığınak, dayanak ve güven
kaynağıdır. Genellikle çocuğun ana-babasına duyduğu sevgi-korku duygularıyla, kutsallık
duyguları arasında benzerlikler vardır. “Allah, çocuğun gözünde ana-babasında modelini
gördüğü, bütün kudreti ve mutlak bilgisi ile her şeye tasarruf etmektedir. Ana-baba gibi Allah
da çocuğun hizmetine âmâde bir koruyucu gibi gözükür.”73 Ancak ilerleyen yaşla birlikte
çocukta Allah tasavvuru ana-baba benzetmesinden ayrılır ve daha netlik kazanmaya başlar. 6-
70 Kerim Yavuz, Çocuk ve Din, Çocuk Vakfı Yay., İstanbul, 1994, s. 158. 71 Kerim Yavuz, “Çocukta Dinî Duygu ve Düşüncenin Gelişimi”, Çocuk Edebiyatı Yıllığı, Gökyüzü Yay., İstanbul, 1987, s. 277. 72 Haluk Yavuzer, Ana-Baba ve Çocuk, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1995, s. 239. 73 Hayati Hökelekli, Din Psikolojisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara, 1996, s. 263.
7 yaşlarında çocuk, Allah’ı bütün kainattaki varlıkların yaratıcısı olarak tasarlar.74 Derginin
okuyucu kitlesine uygunluğu açısından 7 yaşından sonra çocukta Allah düşüncesinin
gelişimini ele alalım.
Okul öncesi çağda Allah’ı insana ait özellikler içinde düşünen çocukta 7 yaşından 12
yaşına doğru bir gelişme olur. 7 yaşından itibaren, çocuktaki Allah tasavvuru oldukça açıklık
kazanır. Hökelekli’nin ifadesiyle “12 yaşına kadar Allah anlayışı gittikçe rûhânîleşir. 8
yaşından itibaren antromorfizm hafifler, çocuk Allah’ı diğer insanlardan farklı, onlara
benzemeyen çok büyük ve çok yüce bir insanın tezahürleri altında göz önüne getirir. 12
yaşında rûhânîleşmiş bir Allah inancı kesinleşir: O her yerdedir, görünmez, resmi
çizilemez.”75
7-12 yaş çocuklarında dini duygu ve düşüncenin gelişmesi hakkında bilgi edinmek
amacıyla ülkemizde yapılan bir araştırmada çocuklara “Sence, Allah nerdedir, bana söyler
misin?” biçiminde bir soru yöneltilmiştir. Çocukların verdiği cevaplardan bazıları şunlardır:
“Allah göktedir / üstümüzde / havada / gökyüzünde / gökyüzünün en yüksek
katındadır / yükseklerde / bulutların ötesinde / Cennette / iyi kalpli insanların kalbinde / Allah
göktedir, dünyadan çok yukarıdadır.”76
Çocukların verdiği cevaplarda da görüldüğü gibi, Yavuzer de 7 yaşındaki çocukların
Allah’ın gökte olduğunu düşündüklerini belirtir.77
10-12 yaşlarında ise, Allah’ın gökte tasavvur edilmesi yerine, soyut bir yaklaşımla
O’nun her zaman her yerde olduğu inancı gelişir.78
74 Hökelekli, a.g.e.,s. 263. 75 Hökelekli, a.g.e., s.265. 76 Kerim Yavuz, Çocukta Dini Duygu ve Düşüncenin Gelişmesi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay., Ankara, 1983, s. 177-179. 77 Yavuzer, a.g.e., s. 240. 78 Yavuz, a.g.e., s. 179.
Yavuz, çocukların Allah ile ilgili tasavvurlarını beş ana başlık altında şu şekilde
toplamıştır:79
1. Allah’ın kim, ne ve nasıl olduğu; Allah tasavvurunda en önemli nokta, başta
O’nun varlığıdır. Çocuklar Allah’ın varlığını zorunlu varlık olarak görür, kendi varlıkları
olmak üzere her şeyin varlığını sağlayan Allah’tır.
2. Hayatın ve varoluşun kaynağı olan Allah’ın yaratıcılığı; burada Allah başta
çocuk ve yakınları olmak üzere her şeyin yaratıcısı olduğu ifadeleri yer alır.
3. Çocuk ve diğer insanların varlığının devamının Allah’a bağlı olması; besleyen,
büyüten, yaşatan, dilekleri kabul eden, muhtaçlara yardım eden Allah’tır.
4. Allah’ın hükümleri ve fiillerinin kesin olması; O istediği ve dilediği gibi yapar.
O’ndan hiçbir şey saklanamaz.
5. Allah ferdî ve sosyal hayatın düzenleyicisidir; O iyi ve kötüyü, haram ve helâli
bildirmiş, doğru yolu göstermiştir.
Bir başka araştırmada da çocukların vermiş oldukları cevaplar şu şekilde
gruplandırılmıştır80:
1. Tanrı yüce, büyük, kimseye benzemeyen ilâhî bir varlıktır.
2. Tanrı, beni, ailemi ve herşeyi yaratmıştır.
3. Tanrı yaşatıcı, yardım edici, istekleri karşılayıcı gözeticidir.
4. Herşeyi bilen, yapan, gören, işiten O’dur.
5. İyiliklere izin verir, kötülükleri yasaklar, kötüleri cezalandırır.
6. Esirgeyici, bağışlayıcı, ve affedicidir.
79 Kerim Yavuz, Çocuk ve Din, Çocuk Vakfı Yay., İstanbul, 1994, s. 174. 80 Selçuk, a.g.e., s. 99-100.
Her iki araştırmanın da cevaplarında görüldüğü gibi, çocuklar Allah’ı daha çok
O’nun temel sıfatlarıyla (bilen, gören, işiten vb.) ilişki kurarak, kendilerine verilen bilgilerin
desteği ile tasavvur etmektedirler.
Dinî duygu ve inanç bakımından kız-erkek çocukları arasındaki duruma bakıldığında,
“kızların Allah’ı arayışları ve O’na sığınma arzularının erkeklere oranla daha içten ve canlı
olduğu”81 ortaya çıkmıştır.
Sonuç olarak, bu dönem çocuklarının Allah’ı, her şeyi bilen, gökte olan, kendilerini ve
ailelerini besleyen, büyüten, dileklerini kabul eden, zor durumlarda yardım eden, kötülüklere
ceza veren olarak tanıdıklarını söyleyebiliriz. Ancak bu dönem çocuklarının hayallerinde
bunları canlandırmaya çalışması ve somut düşüncenin gereği olarak çevrelerinden edindikleri
bilgiyi de izah edemeden içlerinde sakladıkları da bir gerçektir. Önemli olan bu konuları
çocuğun seviyesine uygun örneklerle açıklayabilmektir.
b. ÇOCUKTA DUA VE İBADET ANLAYIŞI:
İnanan insan, her hangi bir olay karşısında çaresizliğe düşünce dua eder; inandığı yüce
varlığa sığınır. Allah’ın ona yardım edeceği inancı ona moral verir. İbadet, saygı ve itaati
ifade etmenin en güzel şeklidir. İbadet, “insana hem dayanma gücü verir, hem de
duygularının, tefekkürünün, bütün yeteneklerinin, karşılaştığı olaya yoğunlaşmasını”82 ve
“insanın hareketlerini düzenleyerek beden ve ruh bütünlüğünü ve sağlığını dengede
tutmayı”83 sağlar. Dua ve ibadet duygusu insan fıtratının temel ihtiyaçlarındandır ve bu
yüzden semâvî dinlerde ibadet vardır. Peki konumuza bakan yönüyle okul çağındaki çocukta
dua ve ibadet anlayışı nasıl şekillenir? Çocuk nasıl dua eder? Dualarında ne ister? İbadet etme
isteği ne yöndedir?
81 Mustafa Öcal, Din Eğitimi ve Öğretiminde Metodlar, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara, 1990, s. 91. 82 Halis Ayhan, “Çocukta İbadet Eğitimi” Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Ensar Neşriyat, İstanbul, 1998, s. 281. 83 Bilgin, Selçuk, a.g.e., s. 94.
Çocuklarda dua gelişimi ve nasıl dua ettikleri ile ilgili Bilgin’in çocuklardan sunduğu
örnekler bize konu ile ilgili fikir vermektedir.84 Dualar, bir öğretmenin çocuklara Allah’tan en
çok istedikleri şeyi yazmalarını istemelerine karşılık çocukların verdikleri cevaplardan
oluşmuştur. Bu araştırmada örnek dualar şunlardır:
Okulun ilk yılında öğrencilerin dualarında karnenin iyi olmasını ve sınıf geçmeyi
ailelerini sevindirmek için istedikleri göze çarpar: “Allahım! Benim en çok istediğim şey
ailemiz! Allahım kardeşim hasta! Allahım sınıfımı geçeyim, ailem sevinsin!”
Çocukların bu dönemde dualarında en çok istedikleri konu zenginliktir. Ancak
çocuklar zenginliği yine aileleri için istemektedirler: “Ben Allah’tan çabuk büyümeyi
istiyorum. Bir de televizyonumuz olsun, pikap, oyuncak, şavrole, bahçeli apartman, zengin
olmak isterim, sınıfımı pekiyi ile geçeyim, Allah’tan bunları istiyorum.”
“Ben Allah’tan sınıfımı geçmek, evimizde televizyon olması, sağlık ve sıhhat, güzel
bir araba, anneme işli bir elbise, bir de Atatürk resmi isterim.”
Çocukların gelecekte en çok olmak istedikleri meslekler “atom mühendisi olmak”,
“matemetikçi olmak”, “dünyayı dolaşmak” şeklinde yoğunlaşıyor. Allah’tan istediklerine ise
şu duayı örnek verebiliriz: “Allahım, bana şunları ver. Şans ve iyi huylu olmamı, temiz,
çalışkan, sevilen bir insan olmamı istiyorum. Terbiyeli, herkesin seveceği bir insan olmak
istiyorum. Bu dediklerim inşaallah kabul olunur.”
Dokuz yaşından itibaren çocukların ifadelerinde “millet”, “yurt” ve “bütün insanlar”
gibi ifadeler geçiyor. Sekiz yaşta benzer ifadeler olsa da onu aşan motiflere rastlanmaktadır:
“Tanrım beni ve ana-babamı yaratan sensin. Tanrım benim istediğimi yap, bütün milletimi
kurtar. Bu dünyada herkesi yaşatan sensin, bizi konuşturan sensin.”
84 Beyza Bilgin, “Çocukta Ferdi ve Milli Duygunun Gelişimi” Birinci Çocuk Edebiyatı Sempozyumu, İlesam, Ankara, 1995, s. 61-65.
“Tanrım fakirlere yardım et, kimseyi anasız-babasız bırakma. Tanrım herkesin muhtaç
olduğu ekmeği esirgeme! Tanrım tatilde mutlu günlerim olsun.”
Çocuklarda on yaş soyut düşünebilmenin doruğa ulaştığı bir dönemdir. Ferdiyet,
sosyal hayat, değerler, kız ya da erkek olarak farklılık bu yaşlarda ortaya çıkar. On yaştan
itibaren çocuklar kendilerini birer yetişkin olarak gördüklerinden, bunu başkalarının da
görmesini ister ve dualarında bunu belirtirler:
“Allah’ım o kadar çok şey istiyorum ki, size sorabilir miyim bilmem. Ama durun,
acele etmeyin, sayfam doluncaya kadar size isteklerimi yazacağım. En büyük arzum babamın
eve dönmesidir. Evde, fakat çok seyahat ediyor. Bir yılda dört-beş ay görebiliyorum onu..!
İstiyorum ki her Allah’ın günü göreyim babamı, olmuyor işte. İkinci dileğim bir kata sahip
olmamızdır. Kendime ait bir oda, kitaplar, masa, tabure ve yatak. Siz de arzu edersiniz benim
için böyle bir oda değil mi? Benim odam var, fakat istediğim gibi değil, herkes girip çıkıyor.
Ben ise odamı kilitli tutup, açmadıkça kimsenin girmemesini istiyorum. İstediğim şeyler iki
tane gördüğünüz gibi..!”
Bilgin, on yaşında dini duyguların yoğunlaştığını, ferdî, dinî, millî karakter
kazandığını belirtiyor ve çocukların dualarından bir çok örnek veriyor.85
Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi dualar, çocuğun ihtiyaç ve beklentilerini dışa
yansıtır. Çocuk duaları “bencil bir özellik”86 taşısa da, bunlar içlerinden geçen düşünceleri,
istekleri Allah’a ulaştırmalarıdır. Çocuk bu yolla rahatlar, kendisini güvencede hisseder.
Kazâ, hastalık, tek başına başaramayacağı bir işte çocuğun Allah’a yönelmesine neden olur.
Kendi ifadelerinin saflığı ve yalınlığı içerisinde ona dua eder.
İbadet gelişiminde en önemli etken taklittir. Çocuk çevresinde, ailesinde yapılan
ibadetlerden etkilenir. “Araştırmalar dinin taklit ve tekrarla öğrenilecek yanlarının 7-9
85 Bilgin, a.g.e., s. 62. 86 Yavuz, a.g.e., s. 183.
yaşlarında kolaylıkla işlenebileceğini göstermektedir.87 Çocuğun büyüklerin namazına,
orucuna, duasına katılma arzusunu ve onları taklit etme eğilimini, farkında olmadan
benimsediğini gösterir. Daha sonra bunları kendine mal etmesi ve severek yapması ibadet
alışkanlığı kazanmasına neden olur.
Selçuk, çocuktaki dua ve ibadet kavramının gelişmesini iki noktada özetler:
1. Okul öncesi dönemde şeker ve oyuncak istemek için yapılan egosantrik duaların
yerini okul çapında hastalıktan ve felaketten korunma, sevdiklerinin ve ülkenin iyiliği vb.
istekleri iht iva eden dualar oluşturmaktadır.
2. Artan yaşla birlikte ibadetlerin insanla Tanrı arasında bağlantı kurma özelliği
farkedilmekte, onların sadece şahsî istekler için bir vasıta olmadıkları anlaşılmaktadır.88
2. ÇOCUĞUN DİĞER DİNÎ KAVRAMLARA BAKIŞI:
Çocuğun dinî gelişiminde çevresinden duyduğu ölüm, cennet, cehennem, melek,
şeytan kavramları da önemlidir. Çocuğun dinî duygu ve düşünce gelişiminin ilk yıllarından
itibaren bu kavramlara yüklediği anlamlar bütün dinî hayatını etkileyebilir.
Çoğunlukla merak edilen konuların başında “ölüm” gelir. Bir yakının kaybı, çevreden
sevilen bir insanın ölümüyle çocuk, ölüm hakkında sorular sorar, bir anlam yüklemeye çalışır.
“Beş yaşlarında ölüm, çocuk için uzun bir uykudur ve korkmaya başlar çocuk. Annenin-
babanın ölüp ölmeyeceğini sık sık sorar... 5-6 yaşlarında ölümün hastalık ve yaşlılıkla ilişkisi
olduğunu düşünmeye başlar. Dinlediği masal ve öykülerin büyük tesiriyle ölümün kötüler için
bir ceza olduğunu düşünür... Genellikle 8-10 yaşlarında ölümün yaşamın geri dönülmez bir
sonu olduğu gerçeğini benimsemeye başlar.”89
87 Selçuk, a.g.e., s. 102. 88 Selçuk, a.g.e., s. 102. 89 Atalay Yörükoğlu, Çocuk Ruh Sağlığı, Özgür Yay., İstanbul, 1996, s. 257-258.
Cennet, cehennem, melek, şeytan kavramları hakkında 7-9 yaş grubundaki
çocukların tasavvurlarının yeterince olgunlaşmadığı ve sağlamlaşmadığı belirtilir.90 Yapılan
bir araştırmada çocuklara “cenneti, cehennemi, meleği, şeytanı anlatabilir misin? Onlar
nasıldırlar?” şeklindeki soruya 7-9 yaş grubu çocukları özetle şu cevapları vermişlerdir:91
Cenneti yeşillik, güllük gülistanlık bir yer olarak tarif etmişlerdir. Cenneti, ne
istenirse gerçekleştiği, iyilik edenlerin gideceği bir yer olarak tanımlamışlardır.
Cehennemi de, kötülerin gideceği bir yer ve ateş dolu, kötülerin yanarak
cezalandırılacakları yer şeklinde tarif etmişlerdir.
Şeytanı Allah’ın sözünü tutmayan varlık olarak ifade edenler olmuş ama geneli
şeytanın kötülük yaptırdığını ifade etmişlerdir.
Meleklerin her an yanımızda olduğu, iyiliğe yönelttiğini ifade etmişlerdir.
Çocukların verdikleri cevaplarda çevrelerinden edinilen bilgilerin etkisi açıkca
görülür. Çocuk büyüdükçe bu kavramlar hakkındaki bilgilerini geliştirecek ve bir din ve
dünya görüşüne ulaşacaktır. Bu yüzden çocuğun doğru yönlendirilmesi ve bu kavramların
şekillenmesinde büyük etkisi olan masal ve hikayelerin iyi seçilmesi gerekmektedir.
II.BÖLÜM
ÇOCUK DERGİLERİ
A. TÜRKİYE’DE ÇOCUK DERGİCİLİĞİ:
90 Selçuk, a.g.e., s. 103. 91 Yavuz a.g.e., s. 184-185.
Çocuk, tarih boyunca her toplumda değerli görülmüştür. Günümüzde ise çocuk en
değerli varlıktır. Çocuğun yetişmesi ve gelişimine ilişkin pek çok çalışmalar, araştırmalar ve
yayınlar yapılmaktadır.
Osmanlı Devleti’nde 18. yy.’da başlayan batılılaşma ya da yenileşme çalışmaları 19.
yy.’da toplumsal ve kültürel yenileşmeye doğru kayar. Halkı eğitmek ve daha geniş okuyucu
kitlesine ulaşabilmek için gazete ve dergi çıkarma çalışmaları, çocuklar için de dergi
hazırlama düşüncesini ortaya çıkarır. Türkiye’de ilk çocuk gazetesi olan “Mümeyyiz” (1869)
yayın hayatına başlar.92 Eski harfli çocuk dergileri genelde kısa bir yayın hayatına sahiptir.
Mümeyyiz 49 sayı çıkmıştır. Çocuklara Mahsus Gazete, 627 sayıyla en uzun ömürlü çocuk
dergisi olmuştur. 166 sayıyla Çocuklara Rehber ve 113 sayıyla Yeni Yol diğer uzun soluklu
dergilerdendir. Öteki dergilerin çoğunluğu yirmi sayıyı bile bulmamıştır.93
Mümeyyiz’den sonra çıkan çocuk dergileri sırasıyla şunlardır:
1875 Sadakat Gazetesi, daha sonra ismi “Etfal” olarak değiştirildi.
1876 Arkadaş.
1878 Tercüman-ı Hakikat Gazetesi, Rüştiye talebelerine mahsus haftalık bir nüsha
çıkarıyordu. 1922’ye kadar devam etti.
1880 Bahçe Gazetesi, haftalık, resimli ve 1881’e kadar devam etmiştir.
1882 Çocuklara Arkadaş, 15 günlük bir dergidir.
1883 Vasıta-i Terakkî ve Çocuklara Kıraat.
1887 Çocuklara Talim, 15 günlük çıkıyordu, 8 sayı devam etmiştir.
1896 Çocuklara Mahsus Gazete, haftalık bir dergidir.
92 Öztürk Emiroğlu, “Çocuk Gazete ve Dergileri Üzerine, ” Birinci Çocuk Edebiyatı Sempozyumu, İlesam, Ankara, 1995, s. 143. 93 Cüneyt Okay, Eski Harfli Çocuk Dergileri, Kitabevi Yay., İstanbul, 1999, s.18.
1897 Çocuklara Rehber.
1904 Çocuk Bahçesi, haftalık, 43 sayı çıkmıştır.
1909 Musavver Küçük Osmanlı ve Arkadaş.
1910 Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası, aylık, 1926’ya kadar devam etmiştir.
1911 Talebe, 15 günlük bir dergidir.
1913 Çocuk dünyası, Çocuk Yurdu, Mektepli, Çocuk Duygusu, Türk Yavrusu, Talebe
Defteri.
1914 Çocuk Dostu, haftalık, 11 sayı çıkmıştır.
1918 Hür Çocuk.
1922 Bizim Mecmua.
1923 Çocuk Postası, Yeni Yol.
1924 Haftalık Resimli Gazete.
1925 Sevimli Mecmua.
1926 Çocuk Dünyası.
1927 Çocuk Yıldızı.
1923-1943 yılları arasında bu tip yayınların sayısı 90’a yakındır. 1944 yılında ise 15
kadar çocuk gazete ve dergisi yayınlanmaktadır.94
Eski harfli çocuk dergileri üzerine yapılan araştırmada, bu dergilerin özelliklerinden
bazıları şunlar olarak ortaya çıkmıştır:95
a. Dergiler satış ve traj düşüklüğü yaşadıkları için, “uyandıran masa saati”,
“çeyrek altın lira”, “mürekkepli kalem”, “cep atlası” gibi promosyon dağıtmışlardır. 94 Meydan Larousse, “Çocuk” mad., Meydan Gazetecilik ve Neşriyat, cild : II., İstanbul, 1976, s. 283. 95 Okay, a.g.e., s. 18-23.
b. Dergilerin çıkış yeri genellikle İstanbul’dur. Üç dergi Selanik (Aile, Çocuklara
Rehber, Çocuk Bahçesi), iki dergi Bursa (Ciddî Karagöz, Haftalık Çocuk Gazetesi), iki dergi
İzmir (Mektepliler Alemi, Çocuk Yıldızı), bir dergi de (Türk Çocuğu) Ankara’da
yayınlanmıştır.
c. Genellikle siyasî ve sosyal yapıya göre hareket ederler. Devletle ve devleti idare
edenlerle araları her zaman iyidir.
d. Tamamına yakınında okuyucu mektupları köşesi vardır.
e. Genellikle haftalık, küçük bir bölümü de on beş günde bir çıkmaktadır. Yalnız
bir tanesi (Türk Çocuğu) aylıktır.
f. Dergilerdeki reklam ve ilanlar Meşrutiyet’e kadar genellikle yetişkinler içindir.
Meşrutiyet’le beraber çocuklara yönelik reklam ve ilanlar daha sık görülmüştür.
g. Dönemin tanınmış yazarları, 19. asrın sonlarından itibaren çocuk dergilerinde
görünürler: Tevfik Fikret, Ziya Gökalp, Rıza Tevfik [Bölükbaşı], Hüseyin Cahit [Yalçın],
Raif Necdet [Kestelli], Celal Sahir [Erozan], İsmail Hakkı [Baltacıoğlu], Hüseyin Ragıp
[Baydur], Faik Ali [Ozansoy], Nigâr binti Osman, Ali Ulvi [Elöve], Mehmet Emin
[Yurdakul], Sabiha [Sertel], Nafi Atuf, Yusuf Akçura, Ahmet Cevad [Emre], Enis Behiç
[Koruyürek], Osman Fahri, Baha Tevfik, Edhem Nejad, Akagündüz, Avanzade Mehmed
Süleyman vb.
Başka bir araştırmada 1829- 1928 yılları arasında yayımlanmış çocuk dergilerinin
ortak yönleri olarak şunlar tesbit edilmiştir:
a. Çocuklara karşı saygılı olmaları. Öyle ki dergiler çocuklara hitaplarında “Bey,
Beyefendi” sözcüklerini kullanmışlardır. “Bir kusurumuz, hatamız olursa af ola.” gibi
cümlelere dergilerde sık rastlanmaktadır.
b. Sömüren – sömürülen ilişkilerini ısrarla ele almaları. Bey- uşak, ağa- köylü, zengin-
fakir ilişkileri her türlü yazı içinde işlenmektedir.
c. Kısa ömürlü oluşları.96
Çocuk dergileri, önce cerîde ve gazete, 1880’den sonra risâle, 1909’dan sonra mecmûa
ve dergi olarak isimlendirilmiştir.97
Dergilerin çoğunluğunun bir yıl bile devam etmemesinin, yayın hayatlarının
kısalığının nedenlerini Öztürk şu şekilde sıralamıştır: “Rağbetsizlik, maddi imkansızlık,
eğitim durumu, kağıt sıkıntısı, çocuk psikolojisine uygun olmaması, siyâsi nedenler, kendini
tanıtmama, ulaşım problemi” 98
Bir başka araştırmacı da cumhuriyet dönemine kadar çıkan dergilerin ortak
özelliklerini şu şekilde sıralar: “Bu dergilerin hemen tamamına yakın kısmı düzenli ve
istikrarlı bir biçimde çıkamamışlardır. Bunda dönemin sosyal, siyasal çalkantıları yanında
sürekli savaşların açtığı istikrarsız ortamın etkisi büyüktür. Dil ve imla ile ilgili kararsızlıklar
büyükler için basılan gazete ve dergiler yanında çocuk dergileri için de geçerli olmuştur. Dili
çocukların anlama ve algılama düzeylerinin çok üstünde kaldığı gibi; noktalama, cümle
yapıları gibi konularda da özenli bir birlik bulunmamaktadır. Resimleme de çizerlerin kendi
özgün çizgileri ve yerli motifler yerine daha çok yabancı çocuk dergilerinden alınan veya
benzetilmeye çalışılan resimler ön plandadır. Eğitim bilimlerinin o dönemin ihtiyaçlarına
yönelik bulgularına fazlaca dikkat edilmemiştir.”99
Cumhuriyet döneminde yeni harflerin kabulüyle çocuk dergilerinin sayı ve baskı
sayılarında bir artış olmuştur. Bu dönemin de en önemli çocuk dergileri şunlardır: “1930’larda
yayınlanmış olan Yavru Türk, Gelişim yayınlarınca basılan Çocukça, 1988 yılı Haziran 96 İsmet Kür, Türkiye’de Süreli Çocuk Yayınları, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Yayını, sayı: 50, Ankara, 1991, s. 545-546. 97 Emiroğlu, a.g.e., s. 144. 98 Emiroğlu, a.g.e., s. 144-145. 99 Alemdar Yalçın, Gıyasettin Aytaş, Çocuk Edebiyatı, Akçağ Yay., Ankara, 2002, s.215.
ayında Gelişim yayınları tarafında aylık olarak çıkarılan Doğan Kardeş ve Milliyet Kardeş
çizgilerinde olan Bando, 1988’de Zaman Gazetesi’nin haftalık olarak 16 sayfa halinde verdiği
ve kısa bir süre sonra yayını durdurulan Zaman Çocuk, Yugoslavya’daki Türklerin temmuz ve
ağustos ayları hariç çıkardığı Tan’ın aylık çocuk dergisi olan ve içinde diğer dergilerden
alıntıların bulunduğu 32 sayfalık Kuş, Türk Hava Kurumu’nun yayın organı olan Uçan Türk
Dergisi’nin 8 sayfalık ve havacılığı sevdirmeyi amaçlayan ek dergisi Uçan Çocuk, Dışbank
tarafından çocukları eğitmeyi ve eğlendirmeyi amaçlayarak çıkarılan ek dergi Uçan Çocuk,
Garanti Bankası tarafından baskı ve içerik olarak özenle çıkarılmış olan Çekirge, Türkiye
Çocuk Esirgeme Kurumu’nun çocuk okul aile dergisi olarak yayımladığı, uzun bir geçmişi
olan Çocuk ve Yuva, 1980’li yılların ilk yarısında Hürriyet Gazetesi tarafından çıkarılmış olan
Hürriyet Çocuk, Pamukbank’ın 1979’da çıkarmaya başladığı 34 sayfalık aylık çocuk dergisi
Pamuk Çocuk.” 100
Şirin de, çocuk dergiciliği açısından ülkemizdeki en önemli dergilerden bazılarını şu
şekilde sıralamıştır: “Milliyet Çocuk, Tercüman Çocuk, Türkiye Çocuk, Milliyet Kardeş, Can
Kardeş, Gül Çocuk, Kumbara, Pembe Dinazor, Diyanet Çocuk, Şeker Çocuk, Bando, Kırmızı
Fare, Mavi Kuş.” 101
B. ÇOCUK DERGİLERİNDE BULUNMASI GEREKEN
NİTELİKLER:
Çocuk dergilerinin, çocuğun ilgisini çekmesi ve gelişimine faydalı olması için gelişim
özelliklerini de göz önünde bulundurmalarının yanında yayın kalitesine de önem vermeleri
gereklidir. Çocuk dergilerinin yayın kalitesi için sahip olmaları gereken kriterler iki ana
başlıkta ele alınmıştır. Öncelikle çocuk dergilerinin içerik açısından dikkat etmesi gereken
100 Yalçın, Aytaş, a.g.e., s.215. 101 Şirin, Mustafa Rûhi, Çocuk Edebiyatı, Çocuk Vakfı Yay., Ankara, 1994, s. 242.
kriterleri ortaya koymaya çalışacağız, sonra da fizikî durumu açısından bulunması gereken
kriterleri belirlemeye çalışacağız. Ancak konuyla ilgili yapılan bir çok araştırma çocuk
kitaplarını da birlikte ele almakta, çocuk kitapları ile ilgili kriterleri ortaya koymaktadır.
Çalışmamızda bu bilgilerden de yararlanmaya çalışacağız.
1. İÇERİKLE İLGİLİ KRİTERLER:
Çocuğa yönelik kitap ve dergilerde içerik çok önemlidir. Çocuk kendine hitap eden,
anlayabildiği, faydalanabildiği konulara ilgi gösterir. Bu şekilde çocuğun gereksinimlerini
gözeten, ele aldığı konularda seçici davranan ve emek gösteren yayınlar süreklilik gösterir,
çocuk için bir arkadaş olur.
Çocuğun fiziksel ihtiyaçları dışındaki gereksinimlerini bir araştırmacı şu şekilde
sıralar102:
1. Güven duyma gereksinimi :
a. Ekonomik güven duygusu: Çocuğa zenginliğin sadece maddî kazanç olmadığı
anlatılmalıdır.
b. “Duygu bağları” açısından güven duygusu: Kardeş kıskançlığı yaşamaması için
insanların aynı anda bir çok insanı da sevebileceği anlatılmalıdır.
c. Entelektüel güven duygusu: Çocuk bir çok konuda “ Ne? Nasıl? Niçin?”
sorularını sorar. Çocuğun bu entelektüel merakının tatmin edilmesi gerekir.
2. Bir yere, bir gruba ait olma gereksinimi : Çocuğa kişiliğini yitirmeden bir
bütün içinde nasıl yer alabileceği anlatılmalıdır.
3. Sevme-sevilme gereksinimi: Sağlıklı bir sevginin paylaşımla zenginleşeceği
anlatılmalıdır.
102 Berin Ü. Yurdadağ, “ Çeşitli Yaş Gruplarında Çocuk Kitaplarının Kağıt, Hurufat ve Renk Seçiminde Dikkat Edilecek Hususlar”, I. Çocuk Edebiyatı Sempozyumu, İlesam, Ankara, 1995, s. 46-48.
4. Başarılı olma, saygınlık kazanma gereksinimi: Çocuğa büyük başarıların
hedeflere yönelme, azimle çalışma, kendine güvenme ile elde edilebileceği gerçeği
anlatılmalı, biyografilerle tanıştırılmalıdır.
5. Değişiklik gereksinimi.
6. Estetik doyum gereksinimi: Çocuğun sonradan zevksiz birisi olması
istenmiyorsa ona renkte, çizgide en iyi, en uyumlu sunulmalıdır.
Günümüzde dinî ve ahlâkî içerikli yayınlarda çocuğa yönelik bir artış olduğu
gözlenmektedir. Ancak araştırmalar, bu yayınların çocuklara hitap etmesi ve çocukların
seviyelerine uygun olması açısından yeterli olmadığını göstermektedir.103 Bu tür yayınlarda
sadece dinî kaygı yeterli olmamakta, yayının içerik ve fizikî kalitesi de önem arzetmektedir.
Çocuk dergilerinin en önemli özelliği, çocuğun gereksinmelerini karşılaması yanında,
çocukların dünyasını ilgilendiren haber, olay ve bilimsel gelişmelerin yansıtıldığı iletişim
aracı olmasıdır. Bunun yanında içerikte şunlara dikkat edilmeli ve önem verilmelidir:
1. Konular ve işlenişleri güncel olduğu kadar gerçeğe de uygun olmalıdır.
2. Yayınlanan yazılar eğlendirirken okuma ve öğrenme isteğini artırmalı,
yayınlandığı dönemdeki güncel toplum olayları ve toplum sorunları üzerinde çocukları
düşünmeye yöneltmelidir. Trafik kazaları, zararlı alışkanlıkların doğurduğu sonuçlar gibi her
gün karşı karşıya kaldıkları olaylarla ilgili bilgi ve yorumlara yer verilmelidir.
3. Cümleler (cümledeki sözcük sayısı) ve paragraflar çocuğun seviyesine göre
olmalı ve sade bir dil kullanılmalıdır.
4. Dergide çocuk için düzenlenen eğitici bilgi ve üniteler, okulda işledikleri ders
ve konulara paralellik gösterecek ve onları tamamlayacak bir biçimde planlanmalıdır. Dergi,
103 Hüseyin Peker, “Çocuğun Dînî Eğitiminde Medya”, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Ensar Neşriyat, İstanbul, 1998, s.170.
çıktığı ay, hafta ve günün güncel olaylarına, okulda işlenenlere yardımcı olacak bilgi ve
materyallere yer vermelidir.
5. Dergideki yazılar dil bilgisi ve yazım kurallarına uygun olmalıdır. Çocuğun
artık konuşma dilinden yazı diline geçtiği bir yayın olan çocuk dergilerinde dilbilgisi
kurallarına bağlılık ile dilbilgisi kurallarını pekiştirici uygulamalara özellikle önem
verilmelidir.
6. Çoçuklar için özel ilgi alanı oluşturucu ; pul biriktirme, müzik, resim, nakış, el
işi, çizme model çıkarma, şiir, öykü yazma gibi konularda çocukların gelişimini sağlayıcı
bilgilerin yanında benzer ilgi alanlarında olan çocukların birbirleriyle haberleşmelerini
sağlayıcı bir örgütleme içinde olunmalıdır.
7. Gelenek ve göreneklerin kültürümüz içindeki yerini ve önemini anlatan,
onların yaşatılması gereken özelliklerini ön plana çıkaran haber, yazı ve röportajlara ağırlık
verilmelidir.
8. Yurt sevgisi, ulusal ve evrensel değerler işlenmelidir. Çocuğun geleceğe ümitle
bakan, arkadaşlarıyla ortak değerler çevçevesinde bir araya gelerek ortak çalışmalar
yapabilmelerini özendiren, grup ilişkisinin olumlu bir biçimde ön plana çkarıldığı yayınlara
özen gösterilmelidir.
9. Hedef kitlesi olan çocuklarla sürekli iletişim içinde olunmalı, okuyucu
isteklerinin ve düşüncelerinin yayınlandığı özel köşeler oluşturulmalıdır.
10. Bilgi ve teknolojilerin gelişmesi ile ilgili en son bilgilere yer verilmeli,
bunlardan özellikle çocuğun günlük yaşayışını kolaylaştırıcı olanlar tanıtılmalıdır.104
Çocuk dergileri ile ilgili yukarıda sayılanlardan farklı olarak Yurdadağ şunları
sıralamıştır:
104 Yalçın, Aytaş, a.g.e., s. 20.
1. Tanrı, insan, hayvan, bitki, tümüyle doğa sevgisini işlemelidir.
2. Sevginin saygıyla bütünleşmesi gereğini vurgulamalıdır.
3. Aile, vatan, millet, bayrak kavramları açıklanmalı, önemleri üzerinde
durulmalıdır.
4. Özgürlüğün anlamı, insan için taşıdığı önem belirtilmelidir.
5. Millî kahramanların, insanlığa hizmet etmiş büyüklerin yaşam öyküleri
verilmelidir.
6. Çalışarak, hak ederek kazanmanın önemi üzerinde durulmalıdır.
7. Hayal gücünü geliştirici konularda gerçekler de aynı özenle ele alınmalıdır.
8. İnsan haysiyetine yaraşır davranışların kazandıracağı “erdem” üzerinde
durulmalıdır.105
2. FİZİKÎ YAPISIYLA İLGİLİ KRİTERLER
Derginin içeriği kadar, çocuğun ilgisini çekebilecek fizikî yapısıyla kaliteli ve çocuğun
seviyesine uygun olmalıdır. Derginin fizikî özellikleriyle, kullanılan kâğıt cinsi, harflerin
puntoları, satır araları, resimli ve renkli oluşları gibi özellikleri kastedilmektedir.
Çocuk dergilerinde bulunması gereken fizikî kriterleri şöyle sıralayabiliriz:
1. Kullanılan kâğıt, çocuk kitaplarında olduğu gibi nitelikli ve mat olmalıdır.106
Parlak birinci hamur kâğıt (kuşe) ışığı yansıttığı için sağlıklı değildir.107
2. Kullanılan harfler, net, kolay okunabilir büyüklükte, basit ve tabi olmalıdır.108
105 Yurdadağ, a.g.e., s. 51. 106 Cahit Kavrar, Ferhan Oğuzkan, Sedat Sever, Türkçe Öğretimi, Engin Yay, Ankara, t.y., s. 96. 107 Yalçın, Aytaş, a.g.e., s. 209. 108 Robert Anhegger, çev.Meral Alpay, Çocuk Edebiyatı ve Çocuk Kitapları, Cem Yay., İstanbul, 1975, s. 22 .
3. Baskı, dizgi tekniği, sayfa düzeni kolay okunup izlenecek şekilde olmalıdır.
Dergide yer alan yazı, haber ve diğer metinlerin mutlaka resim, grafik ve tasarımlarla
desteklenmesi, okunmasının daha kolay hale getirilmesi gerekmektedir. Ayrıca resimlerin,
düzenleme ve tasarımların çocukların ilgilerini toplayıcı ve yazılı metne yönlendirici
özelliklere sahip olması gerekmektedir. Yazıların boy ve puntoları hedef kitle olan yaş
gruplarına göre özenle hazırlanmalıdır.
4. Çocuğun yazıdan önce çizgi ile daha önce tanıştığını göz önünde tutarak onun
ilgisini çeken resim, desen ve karikatürün güzel çizilmiş ve estetik değerinin olmasına dikkat
edilmeli, ancak çocukların pedegojik düzeyleri göz ardı edilmemelidir. Çizilen karikatürlerin
taşıdığı espirilerin çocukların yaş düzeyine uygun olmasına dikkat edilmelidir.
5. Fotoğraflar çocuklara ilginç gelecek şekilde ve estetik ölçülerde olmalı,
sayfalara yerleştirilişinde yazılarla fotoğraflar arasındaki oranlarla, fotoğrafın konusu ile
yazıların konusu arasında ilgi mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Küçük yaş grupları için
fotoğraflar, karmaşık durum, olay ve ortamları anlatan konulardan seçilmemelidir. Tek bir
olayın, tek bir kişinin bulunduğu veya bir tek durumun bulunduğu fotoğrafların seçilmesi,
kullanılması gereklidir.109
109 Yalçın, Aytaş, a.g.e., s. 209.
III. BÖLÜM
DİYANET ÇOCUK DERGİSİ’NİN DİN EĞİTİMİ AÇISINDAN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Diyanet Çocuk Dergisi bir çocuk dergisi olduğu için, öncelikle çocuk kavramı ve
çocuğun gelişim özelliklerini inceledik. Bununla birlikte bir dergi olması yönüyle,
Türkiye’deki çocuk dergiciliğinin tarihî gelişimi ve çocuk edebiyatı açısından çocuk
dergilerinde bulunması gereken kriterler belirtmeye çalıştık.
Bu bölümde, araştırma konumuz olan Diyanet Çocuk Dergisini, ilk iki bölümde ele
aldığımız kriterleri göz önünde bulundurarak inceleyeceğiz ve bu değerlendirmelerle birlikte
derginin din eğitimindeki yerini tesbit etmeye çalışacağız.
A. TARİHÎ GELİŞİMİ:
Diyanet İşleri Başkanlığı yayınlarını üç ana bölüme ayırır:
a. Kitap yayınları
b. Süreli yayınlar
c. Sesli ve görüntülü yayınlar
Bu yayınlardan süreli yayınların amaçları ise şu şekilde belirtilmiştir: Halkımızı dinî
konularda bilgilendirme, aydınlatma, millî-manevî değerlerimiz hakkında bilgi sahibi kılma,
dinî-meslekî genel kültür kazandırma, teşkilatla ilgili haber konularında bilgi sahibi kılma.110
Diyanet Çocuk Dergisi’yle hedef kitle olan ilkokul öğrencilerine, kurumun yasalarla
tanınan görevleri çerçevesinde dinsel ve ahlâkî bilgiler verilmektedir.111
Diyanet Çocuk Dergisi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın süreli yayınlarındandır. Diyanet
Çocuk Dergisi, 1979 yılında üç ayda bir yayımlanmak sûretiyle yayın hayatına başlamıştır.
Ağustos 1980 tarihli 5. sayısından itibaren iki ayda bir yayımlanmaya başlamış ve senede altı
sayı olarak çıkmıştır.112
Dergi sekiz ay sonra ayda bir olarak yayın hayatına devam etmiştir. Derginin her ay
çıkacağı haberi “Bir Müjde” adında bir başyazı ile duyurulmuştur.113 Dergi ilk başlarda 15
günlük, hatta haftalık bir dergi haline gelebilmeyi de hedeflemiştir.114
Diyanet Çocuk Dergisi, 1993 yılına kadar 32 sh.’dan oluşmaktadır. 1993 yılının ilk
sayısıyla birlikte sayfa sayısı da artmış ve 48 sh. olarak bugüne kadar yayın hayatına devam
etmiştir.115
110 I. Din Şûrası, Tebliğ ve Müzakereler II (1-5 Kasım 1993), Ankara 1985, s.298-299. 111 Yalçın, Aytaş, a.g.e., s. 220. 112 “2. Cildimize Başlarken”, Diyanet Çocuk Dergisi, Ağustos, 1980, sayı 5, s.1. 113 “Bir Müjde”, DÇD, Mayıs, 1981, sayı:10, s.1. 114 “3. Cildimize Başlarken”, DÇD, Haziran 1981, sayı:11, s. 1. 115 DÇD, Ocak, 1993, sayı:150.
Diyanet Çocuk Dergisi, 2002 yılında, Çocuk Edebiyatçıları ve Sanatçıları Birliği’nin
düzenlediği “23 Nisan Çocuk Edebiyatı Ödülleri” arasında “Çocuklara Dergi” dalında en iyi
çocuk dergisi ödülüne layık görülmüştür. Dergi bunu “Diyanet Çocuk Dergisi, sanat ve
edebiyatın toplum üzerindeki etkisini göz önüne alarak her sayıda en iyisini yapmanın gayreti
içerisinde olmuştur. Bütün dikkatle takip eden ve çocuklar için hizmet üreten bir kuruluş olan
Çocuk Edebiyatçıları ve Sanatçıları Birliği; ‘Marifet iltifata tabidir’ diyerek, dergimizi ve
yapılan hizmetleri ödüllendirmişlerdir.” sözleriyle haber yapmıştır.116
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından verilen bilgide derginin ortalama aylık 50.000,
yıllık 540.000 trajı olduğu ifade edilmiştir. Trajının yüksek olmasında derginin iki avantaja
sahip olması önemlidir:
a. Abonelerinin önemli bir bölümünü yurt dışındakiler oluşturmaktadır.
(Almanya, Hollanda, Danimarka, Avusturya, İsviçre...)
b. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından okullara tavsiye edilmiştir.117
Diyanet İşleri Başkanlığı Süreli Yayınlar Şûbesi Müdürlüğü tarafından verilen
Diyanet Çocuk Dergisi’nin ülkelere göre tahmini dağılımı şu şekildedir:
Ülke Adı Traj
1. ALMANYA 3000
2. HOLLANDA 940
3. FRANSA 185
4. AMERİKA 105
5. AVUSTRALYA 90
116 “Diyanet Çocuk Dergisine Ödül”, DÇD, Ağustos, 2002, sayı 265, s. 4. 117 Diyanet Çocuk Dergisi’nin Millî Eğitim Temel Kanunu (16.06.1983 gün ve 28442 sayılı Kanunu’nun 15 inci Madde ile Değişik) 55 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince tavsiye edilmesinde bir sakınca olmadığı belirtilmiştir.
6. BELÇİKA 30
7. İSVİÇRE 25
TOPLAM 4375
Tablodaki traj rakamlarında görüldüğü gibi derginin en yüksek trajının olduğu yerler
Türk vatandaşlarımızın yoğun olarak bulundukları yerlerdir.
B. OKUR KİTLESİNİN ÖZELLİKLERİ :
Diyanet Çocuk Dergisi, aylık 50 binlik trajı ile çocuk dergileri içerisinde en çok satan
dergiler arasındadır. Ancak dergi diğer süreli yayınların satıldığı yerlerde, gazete-dergi satılan
büfelerde bulunmamaktadır. Dergi abone sistemi ve diyanet teşkilatına bağlı müftülükler
kanalıyla dağıtılmaktadır. Böyle bir dağıtım sistemiyle dergi geniş yelpazede bir okur
kitlesine sahip olmamaktadır.
Derginin okurları hakkındaki bilgileri elde etmek için, okurlara yönelik bir anket
uygulaması bu çalışmanın sınırlarını aşar. Ancak dergiye çok sayıda mektup, resim gönderen
okurlar incelenerek derginin okurları hakkında bilgi sahibi olunabilir. Böyle bir incelemeye
geçmeden, derginin Nisan 1995, 177. sayısında okurlarla ilgili yapılan bir araştırma bu
konuda bize fikir vermektedir. Araştırma, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 1994 yılı çalışma
proğramı gereğince Diyanet Çocuk Dergisi’nin şekil ve muhteva yönünden geliştirmesi
amacıyla Araştırma Planlama Koordinasyon Dairesi tarafından yurt içi ve yurt dışındaki
okurlara yönelik bir anket çalışması şeklinde yapılmıştır. Derginin “Merhaba Çocuklar”
köşesinde yer alan anketten şu sonuçlara ulaşılmıştır:
a. Anket uygulanan okurların kişisel nitelikleri ile ilgili özet sonuçları:
• % 61.1’inin 11-13, 23.3’ünün 14-15, 15.6’sının 7-10 yaş grubunda bulunduğu,
• % 53.2’sinin kız, 46.8’inin erkek olduğu,
• % 40.4’ünün ilçe merkezinde, 26.5’inin köyde, 21.7’sinin il merkezinde,
55.3’ünün Kur’ân kursu, 17.8’inin ilkokul, 8.3’ünün orta okul, 6.1’inin imam-hatip lisesi,
2’sinin ise lise ve dengi okul öğrencisi olduğu, 10.5’inin ise öğrenci olmadığı ortaya
çıkmaktadır.
b. Okurların bazı konulardaki görüş, teklif ve tavsiyeleri ile ilgili sonuçlar:
• % 45.6’sının dergiyi müftülüklerden, 38.3’ünün din görevlilerinden, 12.6’sının
abone yoluyla, 1.1’inin bir arkadaşından, 2.4’ünün ise diğer yollardan sağladıkları,
• Dergiyi satın alanların % 51.7’sinin derginin geç geldiğini, 23.5’inin erken
tükendiğini, 3.3’ünün yörelerine hiç gelmediğini, 13’ünün dergiyi diğer sebeplerle sağlamada
karşılaşılan güçlükler olarak belirttikleri, 8.5’inin ise “hiçbir güçlükle
karşılaşmıyorum”dediği,
• Dergiye abone olanların % 59.1’inin derginin ellerine çok geç gelmesini,
6.3’ünün aboneliğinin biteceğinin daha önceden uyarılmamasını karşılaşılan güçlükler olarak
belirttikleri, 34.6’sının ise “hiçbir güçlükle karşılaşmıyorum” dediği,
• % 81.5’inin dergiyi “dinî ve millî duygularımı artırmak için”, 8’inin “hayatıma
yön vermek için”, 3’ünün ise “yazı, şiir, resim göndermek için alıyorum” dediği,
• % 62.2’sinin dergide ele alınan konuları “yeterli” 25.2’sinin “bazen yeterli”,
12.6’sının ise “yetersiz” bulduğu,
• Konuları yetersiz bulanların, yapılmasını istedikleri önerilerden ilk üçü
şunlardır: 1. Konular ayet ve hadisler ışığında incelenmeli (% 20.7)
2. Konular, bilimsel olarak ele alınmalı (% 17.9)
3. Dinî temalı bulmaca, hikaye, fıkra, çizgi roman ve şiirler çoğaltılmalı (%
17.2)
• % 75.3’ünün derginin dilini “kolayca anlıyorum”, 23.5
’inin “genelde anlıyorum”, 1.2’sinin ise “zorlanıyorum” dediği,
• % 71.1’inin derginin resim ve fotoğraf dağılımını “yeterli”, 14.5’inin “daha
fazla yer verilsin”, 12.3’ünün “fazla yer veriliyor”, 2.1’inin ise hiç yer verilmesin” dediği,
• % 73.2’sinin derginin kapak düzenlemesini her zaman beğendiği, 24.4’ünün
bazen beğendiği, 2.4’ünün ise hiç beğenmediği,
• % 71.4’ünün derginin mevcut sayfa sayısını “yeterli”, 28.6’sının “yetersiz”
bulduğu,
• % 73.1’inin “dergi ayda bir”, 17.1’inin “on beş günde bir”,9.8’inin ise “haftada
bir yayınlanmalıdır” dediği,
• %77.8’inin “Diyanet Çocuk Dergisi’nden başka dergi okumuyorum”,
22.2’sinin “okuyorum” dediği ortaya çıkmaktadır.118
Anket sonuçlarında görüldüğü gibi, dergi okurlarının yarıdan fazlasını Kur’ân kursu
ve imam-hatip öğrencileri oluşturmaktadır. Aynı zamanda dergi okurlarının büyük bir kısmını
da diyanet çalışanlarının çocukları oluşturmaktadır.(Ankette bu soruya cevap aranmamış.)
Diyanet Çocuk Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Dr. Ahmet Onay’ın verdiği bilgiye
göre, dergi Mart 2004’te okurlarına bir anket göndermiştir. Anket sonuçları incelendiğinde
1995 yılında elde edilen bilgilere yakın olduğu gözlenmektedir. Her iki anketin
okuyucularıyle ilgili bilgilerden her iki ankette de yer alanları aşağıda karşılaştırılmıştır :
Okuyucu Durumu 1995 2004
118 Gaffar Tetik, “Merhaba Çocuklar”, DÇD, Nisan, 1995, sayı 177, s.1-2.
İlköğretim I. Kademe Öğrencisi % 15,6 % 45
İlköğretim II. Kademe Öğrencisi % 61 % 30
Lise Öğrencisi % 23,3 % 25
Kız % 53,2 % 50,5
Erkek % 46,8 % 49,5
Tabloda görüldüğü gibi derginin okuyucu kitlesinin büyük çoğunluğu 1995 yılında 11-
13 yaş grubu oluşturmaktadır. 7-10 yaş grubu okuyucu oranı bile 14-15 yaş grubu okuyucu
oranından düşüktür. Ancak derginin 2004 yılından sonra en çok okuyucu oranı 7-10 yaş
grubuna kaymıştır.
Derginin Mart 2004’te yapılan anketine katılanların Diyanet Çocuk Dergisi ile ilgili
verdikleri cevapların yüzdelik dağılımı aşağıda tabloda belirtilmiştir.
Md. No Maddeler
Hayır
kesi
nlik
le
katıl
mıy
orum
. (%
)
Hayır,
ka
tılmıy
orum
.(%)
Em
in d
eğili
m v
eya
fikrim
yok
.(%)
Evet
, katılı
yoru
m.(%
)
Evet
, kes
inlik
le
katılıy
orum
.(%)
Topl
am (%
)
1. Derginin kağıt kalitesi iyidir. 0,8 0,3 4,1 46,7 47,7 100
2. Dergide yer alan yazıları genellikle beğenirim. 1,3 1,3 5,3 52,5 39,5 100
3. Dergide yer alan çizgi hikayeleri genellikle beğenirim. 1,9 2,9 8,5 41,1 45,6 100
4. Dergide yer alan bilmece-bulmacaları genellikle beğenirim. 1,3 1,6 3,5 37,5 56,1 100
5. Derginin resimlendirmesi iyidir. 1,3 4,3 5,6 46,3 42,6 100
6. Dergideki yazıları rahatlıkla anlayabiliyorum. 0,8 1,6 5,3 45,1 47,2 100
7. Dergideki yazıları sıkılmadan okuyorum. 0,5 2,9 8 49,3 39,3 100
8. Dergide yer alan haberleri beğeniyorum. 1,6 4,8 8,8 48,8 36,1 100
9. Dergideki yazılardan faydalanıyorum. 0,5 2,1 5,8 41,4 50,1 100
10. Dergi okuma alışkanlığına sahip olduğumu söyleyebilirim. 1,1 3,5 8 48 39,5 100
11. Okumak için vaktim vardır. 0,5 2,2 4,9 48,5 43,9 100
12. Değerlendirme yapmak gerekirse, dergiye, 100 üzerinden kaç puan verirsiniz. (Verilen puanların ortalaması) 88,7
Anket sonuçlarında görüldüğü gibi dergi ile ilgili değerlendirmelere okuyucuların %
80’inden fazlası olumlu yanıt ( “Evet, katılıyorum.” ve “Evet, kesinlikle katılıyorum.”
cevaplarının toplamıyla.) bildirmiştir. Dergiye verilen puanların ortalaması da gösteriyor ki,
dergi okuyucu memnuniyetini kazanmıştır.
Dergi okurlarının gönderdiği mektup ve fotoğraflar arasında yurt dışından gelen
mektup örnekleri de bulunmaktadır. Dergi özellikle yurt dışındaki çocukların dinî ve millî
bilgilerinin gelişmesinde, benliklerinin korunmasında önemli bir misyon ifâ etmektedir.
Örneğin Fransa’dan yazan Nimet Böge isimli bir okur şunları söylüyor: “Bizler, güzel
vatanımızdan uzakta dinî ve millî bilgileri güzel Türkçe ile derginizden alıyoruz...”119
Derginin son sayfasında yer alan okuyuculardan gelen mektuplardan sadece birisinin orijinal
119 Gaffar Tetik, “Merhaba Çocuklar”, DÇD, Ağustos, 1998, s. 1
şekliyle yayınlandığı köşede yurtdışından mektubu yayımlanan okuyucuların ülkeleri
şunlardır :
Yunanistan (İskece Merkez Türk İlkokul’u 4.sınıfta okuyan bir okuyucu.)120,
Olpe/Almanya ( 1. sınıfa giden bir okuyucu.)121, Luisenstrabe/Almanya ( 3. sınıfa giden bir
okuyucu.)122, Mainz/Almanya (5. sınıfa giden bir okuyucu.)123, Paris/Fransa (3.sınıfa giden
bir okuyucu),124Almanya (8. sınıfa giden bir okuyucu.).125 2001 ve 2003 yıllarında
yurtdışından mektup hiç yayınlanmamıştır.
Mektuplar ifade yönüyle birbirine çok benzemektedir. Okuyucular mektuplarında en
çok fıkra, bilmece, hikaye, resim ve şiir köşelerini beğendiklerini ifade etmektedirler. Ankette
yer alan “Dergide yer alan bilmece-bulmacaları genellikle beğenirim.” ifadesine
okuyucuların %56,1 oranında “Evet, kesinlikle katılıyorum.” şeklinde cevap vermeleri de
bunun göstergesidir.
Okurların çoğunluğunun da dergiden beklentisi aynı: “dinî ve millî duyguları tatmak”.
1995 yılında yapılan ankette verilen bilgilerde de okurların % 81.5’inin dergiyi bu düşünce ile
aldığı yer almaktadır.
Diyanet Çocuk Dergisi, okurlarıyla iletişimi çok iyi olan ve onlardan her ay 1000
civarında mektup alan bir dergidir.126 Dergiye okuyucu ilgisinin yüksek olduğu 1986 yılında
da ifade edilmekte ve bu ilgi karşısında hayret ifadeleri dile getirilmektedir : “İnanın sizlerden
bu kadar ilgi göreceğimizi ve bu iş için ayırdığımız sayfanın yetmeyeceğini düşünememiştik.
En son Aralık 1985’te elimize ulaşan mektupların sayısı o kadar fazla oldu ki, bunları değil
120 “Okuyucu Mektubu”, DÇD, Ocak, 1999, s. 48. 121 “Okuyucu Mektubu”, DÇD, Mart, 1999, s. 48. 122 “Okuyucu Mektubu”, DÇD, Eylül, 1999, s. 48. 123 “Okuyucu Mektubu”, DÇD, Aralık, 1999, s.48. 124 “Okuyucu Mektubu”, DÇD, Mayıs, 2000, s.48. 125 “Ayın Mektubu”, DÇD, Ağustos, 2002, s.48. 126 Tetik, “Merhaba Çocuklar”, DÇD, Mart, 2002, s.1.
bir sayfada, iki, hatta üç sayfada bile cevaplamamıza imkan yok.”127 Bu derece geniş bir
kitleye hitap eden dergi dînî ve millî değerleri anlatırken din eğitiminin verilerini çok iyi
değerlendirmeli ve bilimsel verilerle kendini sürekli yenilemelidir.
C. DERGİNİN İÇERİK AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dergiyi içerik açısından değerlendirirken, önceden ortaya koyduğumuz içerikle ilgili
kriterleri göz önünde bulunduracağız. Ancak araştırmamızın daha sistematik ve anlaşılır
olması için Diyanet Çocuk Dergisi’nde aradığımız kriter ölçülerini soru haline getirmeyi
uygun bulduk. Bu soruları hazırlarken önceki kriterlerle birlikte, Konu Alanı Ders Kitabı
İnceleme Klavuzu’ndan128 da istifade ettik.
1. Dergi genel olarak hangi başlıklardan ve köşelerden oluşuyor?
2. Konular güncel ve aynı zamanda gerçeğe uygun mu?
3. Çocuğu eğlendirirken okuma ve öğrenme isteğini artırıyor mu?
4. Sade ve akıcı bir dil kullanılmış mı? Dilbilgisi ve yazım kurallarına uygun mu?
5. Çocuk için düzenlenen eğitici bilgi ve üniteler okulda işledikleri ders ve
konulara paralellik gösteriyor mu?
6. Çocuklar için özel ilgi alanı oluşturucu; pul biriktirme, müzik, resim, nakış, el
işi, şiir, öykü yazma gibi konularda çocukların gelişimini sağlayıcı bilgi ve köşeler
düzenlenmiş mi?
7. Yurt sevgisi, ulusal ve evrensel değerler işlenmiş mi?
8. Okuyucu isteklerinin ve düşüncelerinin yayınlandığı özel köşeler oluşturulmuş
mu?
127 “Bizden Size”, DÇD, Şubat, 1986, s.1. 128 Bkz. Cemal Tosun, Recâi Doğan, Ayşe Korkmaz, Konu Alanı Ders Kitabı İnceleme Kılavuzu, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2001.
9. Bilgi ve teknolojinin gelişmesi ile ilgili en son bilgilere yer veriliyor mu?
Bu sorular ışığında dergiyi içerikle ilgili olarak inceleyeceğiz:
1. DERGİDE YER ALAN BAŞLIK VE KÖŞELER:
Dergide her sayıda aynı olan sabit başlıklar, aynı düzen ve sıralama içerisinde
kullanılmamıştır. Derginin 1985 yılından itibaren içerdiği ve bir çok sayısında yer alan
başlıklar şunlardır: Bizden Size, Dinî Bilgiler, Bizim Eller, Çocuklarla Sohbet, İslam
Dünyasından, Sizin Gönderdikleriniz, Örnek Hayatlar, Büyüklerimiz, Fıkralar, Sizin İçin
Seçtik, Çocuklara Haberler, Canlılar Dünyası, Ne,Niçin,Nasıl?
“Bizim Eller” köşesinde, Türkiye’nin tarihî - turistik yerleri, herhangi bir ilçesi veya
köyü tanıtılmıştır. Bazı sayılarda da okuyucuların kendi yaşadıkları yer ile ilgili gönderdikleri
tanıtım yazıları yayımlanmıştır.129 1993’ten itibaren bu köşenin ismi “Yurdumuzdan
Yöremizden” olarak değiştirilmiştir.
“Bizden Size” köşesinde; okuyucuların gönderdikleri mektup ve çalışmalara cevaplar
ve değerlendirmelerde bulunulmuştur. Ancak bu köşenin ismi ve üslûbu sorumlu yazı işleri
müdürlerinin değişmesiyle birlikte değişiklere uğramıştır. İlk önce “Sizlerle Beraber” ismini
almıştır.1301992 yılından itibaren bu köşenin ismi “Hoşbahçe” olarak değiştirilmiştir.131 Orhan
Balcı imzasıyla yayımlanan “Hoş Bahçe”, Gaffar Tetik’in Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
olmasıyla birlikte Gaffar Tetik imzasıyla yayımlanmaya başlamıştır.132 Tetik, önceki
sayılardaki gibi sadece okuyucu mektuplarını değerlendirmemiş, derginin o sayısı hakkında
tanıtım yapmış, sıcak bir üslupla sohbet etmiştir: “Sevgili Çocuklar, benim gözümde sizler
birer tomurcuk çiçeklersiniz, gülsünüz. Gayemiz, bu dergide ele aldığımız her bir konuyla,
tomurcuk çiçekleri, gülleri besleyerek güzel açmalarını sağlamak....Bu yazıyı kaleme alırken
129 “Bizim Eller”, DÇD, Aralık 1985, sayı 65, s. 2 130 Orhan Balcı, “Sizlerle Beraber”, DÇD, Şubat, 1989, sayı 103, s.1-2. 131 Orhan Balcı, “Hoş Bahçe”, DÇD, Ocak, 1992, sayı 138, s. 1-2. 132 Gaffar Tetik, “Hoş Bahçe”, DÇD, Kasım,1992, sayı 148, s.1-2.
hüzünlendim. Zannettim ki, hepiniz karşımdasınız. Sevgi dolu yüz ifadelerinizle gözlerimin
önündesiniz. Göz pınarları ıslak, gönül pınarları dolu.”133 1993’den itibaren bütün sayılarda
bu köşe “Merhaba Çocuklar” başlığıyla çıkmıştır.134
“Dinî Bilgiler” köşesinde namaz ve iman esasları konuları ele alınmıştır. Ancak bu
köşe 1987 yılından itibaren ayrı bir köşe olarak yer almamıştır. Bununla birlikte derginin
genelinde zaman zaman dinî bilgilere yer verilmiştir.135
“Çocuklarla Sohbet” köşesi bu isimle, 1990’a kadar devam etmiştir. Daha sonra
köşenin ismi “Ahlâk Damlacıkları” olarak 1992 yılına kadar devam etmiştir. Burada
çocukların seviyelerine uygun, evrensel ahlâk ilkeleri ve dinimizin ahlâkî tavsiyeleri güzel
örneklerle anlatılmıştır.
“İslam Dünyasından” köşesi 1986 yılında dört ay devam etmiş ve köşede her ay bir
İslam ülkesi tanıtılmıştır. Tanıtılan ülkeler şunlardır: Afganistan136, K.K.T.C137, Pakistan138,
Kuveyt139. Tekrar Nisan, 1988 sayısından itibaren “İslam Ülkelerini Tanıyalım” başlığıyla bu
yılın bütün sayılarında ele alınan ülkeler de şunlardır: Endonezya Cumhuriyeti, Kuveyt,
Birleşik Arap Emirlikleri, Katar Devleti, Bahreyn, Gine Cumhuriyeti, Maldiv Cumhuriyeti,
Sudan, Banladeş.140
“Sizin Gönderdikleriniz” köşesi, dergide hiç değişmeyen köşe olmuştur. Derginin
okurlarıyla ilişkilerinin aktifliğinin bir göstergesi olan bu köşeye okuyucular tarafından bol
miktarda şiir, hikaye, fıkra ve resim gönderilmiştir.
133 Gaffar Tetik, a.g.e. 134 Gaffar Tetik, “Merhaba Çocuklar”, DÇD, Ocak, 1993, sayı 150, s.1. 135 Kasım 1987, Aralık 1992, Temmuz 1992, Ocak 1993, Mart 1993, Mayıs 1993 sayıları. 136 Alaaddin Koçak, “İslam Dünyasından”, DÇD, Ocak, 1986, sayı 66, s.7. 137 M.Sadık Duru, “İslam Dünyasından”, DÇD, Şubat, 1986, sayı 67, s.7. 138 Ömer Özder, “İslam Dünyasından”, DÇD, Mart, 1986, sayı 68, s.7. 139 Ömer Özder, “İslam Dünyasında”, DÇD, Nisan, 1986, sayı 69., s.7. 140 A.Bican Şanlı, “İslam Ülkelerini Tanıyalım”, DÇD, Nisan 1988-Aralık,1988, sayı 94-101, s.7.
“Çocuklara Haberler” köşesi de derginin sürekli devam eden köşelerinden biri
olmuştur. “Yurttan ve Gurbetten Haberler” şeklinde değişen ismiyle bu köşede sadece
Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Kur’an kurslarında öğrenim gören çocukların resimleri ve
başarıları haber yapılmıştır. Bu köşede özellikle Avrupa ülkelerindeki din hizmetleri ile ilgili
haberler dikkat çekmekte ve sevindirmektedir.
“Sizin İçin Seçtik” köşesi çocukların edebiyat seviyelerine önemli katkılar yapan bir
köşedir. Edebiyatımızdan önemli şair ve yazarların eserlerine yer verilmiş. Ancak bu köşe de
1988 yılına kadar devam etmiştir. Bu köşede eserleri yer alan yazarlardan bir kısmını şöyle
sıralayabiliriz: Faruk Nafiz Çamlıbel, Yahya Kemal Beyatlı, Mithat Cemal Kuntay141, Yunus
Emre142 Ziya Osman Saba, Aşık Veysel143 Köşeye Haziran, 1986 ve Temmuz, 1986
sayılarında ara verilmiş, Ağustos, 1986’dan itibaren isimsiz olarak devam etmiştir.
“Örnek Hayatlar”, derginin 1989-1992 yılları arasında yayımlanmış, sahabe ve Türk-
İslam büyüklerinin hayatlarından kesitlerin yer aldığı köşedir: Hz. Hubeyb144,Üç Güzel
Gün145, Hidayete Giden Yol146 Kediler Babası Ebû Hureyre147, Hz. Peygamber ve Bir
Yetim148, Veysel Karânî ve Annesine Verdiği Söz149, Kefensiz Gömülen Şehit150, Eşkıya ve
Çocuk151, Küçük Bilgine Verilen Ders152, Hesap Vermek153, Dostluğun Böylesi154, Hz. Ebu
Bekir’in Peygamber Sevgisi155, Ammar b. Yasir156 İmanın Böylesi157. Derginin Haziran, 1993
141 Emine Bulut, “Sizin İçin Seçtik”, DÇD, Aralık, 1985, sayı 65, s.22. 142 Emine Bulut, “Sizin İçin Seçtik”, DÇD, Şubat, 1986, sayı 67, s.22. 143 Emine Bulut, “Sizin İçin Seçtik”, DÇD, Mart-Nisan, 1986, sayı 68-69, s.9 144 Üzeyir Gündüz, “Örnek Hayatlar”, DÇD, Şubat, 1989, sayı 103, s.2-3. 145 Üzeyir Gündüz, “Örnek Hayatlar”, DÇD, Nisan, 1989, sayı 105, s. 2-3. 146 Musa Kazım Yılmaz, “Örnek Hayatlar”, DÇD, Temmuz, 1989, sayı 108, s. 2-3. 147 Üzeyir Gündüz, “Örnek Hayatlar”, DÇD, Ağustos, 1989, sayı 109, s.2-3. 148 Hayati Otyakmaz, “Örnek Hayatlar”, DÇD, Ocak, 1990, sayı 114, s. 2-3. 149 Hayati Otyakmaz, “Örnek Hayatlar”, DÇD, Nisan, 1990, sayı 117, s. 2-3. 150 Hayati Otyakmaz, “Örnek Hayatlar”, DÇD, Kasım, 1990, sayı 124, s. 2-3. 151 Hayati Otyakmaz, “Örnek Hayat lar”, DÇD, Şubat, 1991, sayı 127, s. 2-3. 152 Hayati Otyakmaz, “Örnek Hayatlar”,DÇD, Temmuz, 1991, sayı 132, s. 16-17: 153 Mustafa Yeşilyurt, “Örnek Hayatlar”, DÇD, Kasım, 1991, sayı 136, s. 16-17. 154 Mustafa Yeşilyurt, “Örnek Hayatlar”, DÇD, Ocak, 1992, sayı 138, s. 16-17. 155 Mustafa Yeşilyurt, “Örnek Hayatlar”, DÇD, Mart, 1992, sayı 140, s. 16-17. 156 Mustafa Yeşilyurt, “Örnek Hayatlar”, DÇD, Eylül, 1992, sayı 146, s. 16-17. 157 Mustafa Yeşilyurt, “Örnek Hayatlar”, DÇD, Kasım, 1992, sayı 148, s. 15.
sayısından itibaren “Kur’an’dan Peygamber Kıssaları” isimli köşede peygamber kıssaları
anlatılmıştır. Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. Hud, Hz. Salih peygamberler tanıtıldıktan sonra devam
edilmemiştir. Üstelik “Gelecek sayıda Hz. İbrahim(a.s)” şeklinde not düşülmüştür.158
“Canlılar Dünyası”nda hayvanlar tanıtılmıştır. Bu bölüm bazı sayılarda olmasa da,
derginin devam eden bölümlerinden biri olmuştur.
“Ne- Niçin-Nasıl” köşesi “Rüzgâr nereden gelir? Naftalin nasıl yapılır?”gibi sorulara
cevap vermek için hazırlanmıştır. Daha sonra “Bilim-Teknik” olarak ismi değiştirilen köşede
bilim ve teknolojide ortaya çıkan yenilikler tanıtılmıştır. ( Bu köşeyle ilgili daha geniş bilgi
derginin içerik açısından değerlendirilmesinde verilecektir.)
Derginin en devamlı ve en çok rağbet gören bölümlerinden birisi de “Genç Ressamlar”
sayfaları olmuştur. Burada, okuyucuların çizdiği serbest konulu resimler yayımlanmış ve
resimler hakkında değerlendirmeler yapılmıştır. 1994 yılından itibaren çocuklardan gelen
resimlerden bir tanesi derginin arka dış kapağına konulmuş ve bu uygulama derginin
günümüzdeki sayılarına kadar devam ettirilmiştir.
Dergi son sayfalara “Boyama” köşesi koyarak okul öncesi çocuklarının da dergiden
istifade etmesini sağlamaya çalışmıştır.
Bilmece-bulmaca ve farklı zeka soruları da dergide değişmez köşeler olarak yer
almaktadır.
Dergi bu köşeleriyle zengin bir içerik oluşturmakta. Bunların yanında her ay değişen
hikayeler, yazılar, gezi yazılarıyla derginin elli sayfası da dolu dolu görünmektedir.
158 DÇD, Eylül, 1993, sayı 138, s. 25.
Dergi 1999, 2000, 2001, 2002, 2003 yıllarında içerisinde yer alan başlık ve köşeleri
daha düzenli ve sistemli hale getirmeye çalıştık. Aşağıda bu yıllara ait Ocak, Mart, Haziran,
Eylül ayları sayılarındaki bölümler karşılaştırılmıştır :
SIRA NO KÖŞELER
1999 OCAK MART HAZİRANEYLÜL
2000 OCAK MART HAZİRANEYLÜL
2001 OCAK MART HAZİRANEYLÜL
2002 OCAK MART HAZİRANEYLÜL
2003 OCAK MART HAZİRAN EYLÜL
1. Merhaba Çocuklar + + + + +
2. Tarihte Bu Ay + + + + +
3. Bir Şiir Bir Resim + - - - -
4. Bilmediklerimizi Öğrenelim + - - - -
5. Bilelim Bulalım + - + - +
6. Bir Demet Şiir + + + - -
7. Yurdumuzdan Bir Köşe + + + + +
8. Sizin Köşeniz + + - - -
9. Karışık Test + - + + +
10. Deneyelim Öğrenelim + - - - -
11. Sizlerle Başbaşa + + + + +
12. Yurttan Gurbetten Haberler + + + + +
13. Genç Ressamlar + + + + +
14. Kare Bulmaca + + + + +
15. Doya Doya Boya + + + + +
16. Okuyucu Mektubu + - + + +
17. Ayın Şiiri - + + + +
18. Ufkumuzu Işıtanlar - + - - -
19. Doktorunuz Diyor ki - + + + +
20. Sizden Gelenler - - + - -
21. Ünitelerimiz - - + + +
22. Tarihten Sayfalar - - - + +
23. Çocuklarla Dini Sohbetler - + - + -
24. Canlılar Dünyası - - + + -
25. Şiir Bahçesi - - - + +
26. Posta Kutusu - - - + +
Tabloda görüldüğü gibi “Merhaba Çocuklar”, “Tarihte Bu Ay”, “Yurdumuzdan Bir
Köşe”, “Sizlerle Başbaşa”, “Yurttan Gurbetten Haberler”, “Genç Ressamlar”, “Kare
Bulmaca”, “Doya Doya Boya”, “Karışık Test”, “Okuyucu Mektubu”, “ Ayın Şiiri”,
“Doktorunuz Diyor Ki” isimli köşeler son beş yılda en istikrarlı köşeler olmuştur.
2. KONULARIN GÜNCELLİĞİ VE GERÇEĞE UYGUNLUĞU:
Dergi, tarihî olaylardan örneklere sık sık yer vermesine karşılık, yayınlandığı dönemle
ilgili güncel haberlere de yer vermiştir. Verilen örneklerde ve hikâyelerde geçen olaylar
yaşanmış ya da her ailede yaşanabilecek, her çocuğun başından geçebilecek türden seçilmiştir.
Özellikle “Yurttan Haberler” köşesi çocuğun kendisini ilgilendiren, kendi seviyesine uygun
haberleri öğrenmesi ve bu sayede kendi iç kabuğundan sıyrılabilmesi, dış dünya ile entegre
olabilmesi, hedef geliştirebilmesi bakımından önemlidir. Dergide yer alan haberlere örnek
olarak şunları sayabiliriz : “Kanûnî Sergisi New York’ta”, “Vakıflar Gene Müdürlüğü’ne
Bağlı Orta Öğretim Yurtlarına İmtihanla Öğrenci Alınacak”, “Sigara Öldürüyor”159 “Okuma
Yazma Oranı”160, “Köyceğiz Çevreci Çocuk Ormanı Kuruldu”161Ancak 1993 yılından sonra
dergi bu haberleri tamamen Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı yurt içi ve yurt dışı Kur’ân
kurslarına ayırmıştır. Derginin okuyucu kitlesinin büyük çoğunluğunu Kur’ân kursu talebeleri
oluştursa da daha önceki sayılarda olduğu gibi çocukları ilgilendiren farklı haberlere de yer
verilmesi iyi olacaktır.
159 Muhammed Afşin, “Çocuklara Haberler”,DÇD, Mart 1986, sayı 68, s. 21. 160 Hüseyin Almalı, “Çocuklara Haberler”, DÇD, Kasım 1987, sayı 88, s. 28. 161 Ahmet Arslan, “Haberler”, DÇD, Ekim 1992, sayı 147, s. 27.
Derginin çıktığı aylardaki dinî ve millî bayramlar, önemli gün ve gecelere yer verilmiş
ve bunlarla ilgili yazılar çıkmıştır: “Bölgesel Direnişlerden TBMM’ne Doğru: 23 Nisan”162,
“Kurban Bayramı”163, “Cumhuriyetimiz 78 Yaşında”164. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Dergide verilen örnekler ve hikâyeler de günlük hayattan kopuk değildir. Olaylar
gerçeğe uygun ve makul bir dille anlatılmıştır: “Kumar”165, “İlk Ders”166, “Bayram Namazına
Gidiyorum”167, “Emel’in Üzüntüsü”168.
Dergide yer alan, ahlâkî öğüt içeren sahabe ya da İslam büyüklerinin hayatları da
kaynaklara uygun olarak anlatılmış, abartıya ve menkıbevî bir ûsluba girilmemiştir.
3. OKUMA VE ÖĞRENME İSTEĞİ UYANDIRMASI:
Dergi fıkra, bilmece ve çizgi-romana da yer vermektedir. Dergide bilmeceye ayrılan
yer okurların ilgisiyle yıldan yıla fazlalaşmıştır. Bilmece-bulmacalarda dinî bigiler içeren
sorulara sıkça yer verilmiştir. Bu şekilde çocuklar, dinî konularda bilgilendirilmek istenmiştir.
Örneğin; dergide yer alan “Zeka Sporu” bölümünde şekillerle sorulan beş zeka sorusunun
cevabı da dinî içeriklidir. Çengel bulmacada ortada sorulan iki resmin birisi Kâbe’nin, diğeri
Mescid-i Nebevî’nin resmidir.169 Karışık testlerde sorulan soruların çoğunluğu dinî bilgileri
ölçmeye dayalıdır.170 Ancak 1998’den sonraki sayılarda Karışık Test’lerde genel kültüre
dayalı sorular da sorulmuştur. Bu testler çocukların bilgi gelişimine katkı sağlamakta ve
eğlenerek öğrenmeleri açısından önem taşımaktadır. Bir çok sayıda yer alan resimli
162 Yılmaz Tartan, “Bölgesel Direnişlerden TBMM’ne Doğru 23 Nisan 1920”, DÇD, Nisan 1998, sayı 213, s. 4 163 Mehmet Bulut, “Kurban Bayramı”, DÇD, Mart, 2000, sayı 236, s. 4 164Sıddık Durmuş, “Cumhuriyetimiz 78 yaşında”, DÇD, Ekim, 2001, sayı 255, s. 4 165 Hasan Yıldırım, “Kumar”,DÇD, Eylül, 1996, sayı 194, s.24,25. 166 Yılmaz Tartan, “İlk Ders”,DÇD, Eylül, 1996, sayı 194, s. 18,19 167 Osman Çevik, “ Bayram Namazına Gidiyorum”,DÇD, Ocak, 2000, sayı 234, s. 16-17 168 Çiğdem Erdi, “Emel’in Üzüntüsü”,DÇD, Mayıs, 2002, sayı 262, s.35 169 “Zeka Sporu”, DÇD, Temmuz, 1992, sayı: 144, s.16. 170 Ahmet Doğru, “Karışık Test”,DÇD, Ekim, 1996, sayı 195, s. 17, Haziran, 1997, sayı 203, s. 35, Temmuz, 1997, sayı 204, s. 23.
bulmacalarda verilen resimler; cami, tesbih, sakallı dede, Kâbe, Ravza-i Mutahhara gibi dinî
çağrışımlar yapan sembollerden oluşmaktadır.171
Derginin her sayısında yer alan çizgi romanlar, çocukların ilgilerini çekmesi açısından
önemlidir. Her çizgi romanda bir ahlâkî davranış yer almış veya tarihî bir kesitden, millî-
manevi duyguları harekete geçirici bir olaydan bahsedilmiştir: “Arslan Mehmet”172, “Kul
Hakkı ve Devlet Yükü”173, “Battal Gazi”174, “Kahraman Koca Seyyit”175, “Varna Zaferi”176,
“Küçük Haberci”177.
Derginin 1985-1988 yılları arasındaki sayıları genel görünüm açısından daha sade
olmasına karşın, o dönem kriterleri içerisinde yine de canlı ve sürükleyici bir yapısı vardır.
Ancak dergi 1989’dan itibaren kâğıt kalitesini artırarak daha renkli ve çekici hale getirilmiştir.
Verilen hikayelerin resimlerle süslenmesi, bir çok kısa hikayenin bulunması, bilmece,
bulmaca ve zeka sorularının ara sayfalara serpiştirilmesi, bol miktarda okuyucudan gelen şiir
ve yazılara yer verilmesi Diyanet Çocuk Dergisi’nin eğlendirirken anı zamanda öğrettiğini
göstermektedir.
4. KULLANILAN DİL VE DİLBİLGİSİ, İMLÂ KURALLARINA UYGUNLUĞU:
171 Yusuf Kol, “ Labirent Bulmaca”,DÇD, Haziran, 1998, sayı 215, s. 37 172 H.Ertuğrul, “Arslan Mehmet”,DÇD, Aralık, 1985, sayı 65, s.11 173 Muallimoğlu, “Kul Hakkı Devlet Yükü”,DÇD, Mart,1986, sayı 68, s. 12 174 Bahattin Atak, “Battalgazi”,DÇD, Kasım, 1987, sayı 88, s.11 175 Orhan Dündar,“Kahraman Koca Seyyit”,DÇD, Mart, 2000, sayı 236, s. 35 176 Ahmet Acıduman,“Varna Zaferi”,DÇD, Kasım, 2001, sayı 256, s.8 177 Orhan Dündar, “Küçük Haberci”,DÇD, Ocak, 2002, sayı 258, s.6
Çocukların gelişim dönemlerinde, yazma ve konuşma kabiliyetlerinin sağlıklı bir
şekilde gelişmesi için kitap ve dergilerin taşıdığı değerin önemi tartışılmazdır. Bu yüzden
Diyanet Çocuk Dergisi’nin dil kurallarına önem verip vermediğine bakalım:
Dergide “Dînî Kelimeler-Kavramlar” başlığı altında ayrılan kısım 1985 yılının Ocak
ayında başlamış, 1986 yılının Mart ayına kadar devam etmiş ve ara verilmiştir. Tekrar 1991
yılının başından 1992 Kasım sayısına kadar yayımlanmıştır. Çocuklarda kavram gelişimi
açısından önemli olan bu köşe dergide bir daha yer almamıştır. Bu bölümde ayet, beytullah,
cihad, derviş gibi kavramların açıklaması yapılmıştır. Çocukların kelime hazinelerinin
gelişmesine faydalı olan bu köşenin daha sonra da devam etmesi gerekirdi. Bu üç yıl
içerisinde ele alınan kavramlar şunlardır:
1986 1991 1992 1. İmam Mü'min Şükür 2. İbadet Münafık Doğruluk 3. Namaz Kafir Merhamet 4. Minber İbadet Şehitlik 5. Mü'min Namaz Gazilik 6. Münafık Ramazan Bayrak 7. Sadaka Fitre Sancak 8. Kafir Oruç Bayram 9. Merhaba İtikaf Sevgi 10. Vakıf Batıl Cuma 11. Keramet Caiz Edep 12. Tecvid Akaid Sabır 13. Ayet Haram Haya 14. Mukaddes Emanetler Ayet Lakap Takma 15. Beytullah Allah Gıybet 16. Derviş Adak Koğuculuk 17. Cihad Teravih Hac 18. Peygamber Umre 19. Şerefe İhram 20. Mukaddes Emanetler Yalancılık 21. Sadaka Haksızlık 22. Vacip İftira 23. Derviş İsraf 24. Keramet Adalet 25. Kabe Tembellik 26. Hac Çalışmak 27. Vakıf Abdest 28. Kurban Temizlik
29. Edep Gusül 30. Misafir 31. Komşu 32. Vazife 33. Dostluk 34. Fesat 35. Hilm 36. Haset 37. Sır Saklamak 38. Mevlit 39. Tövbe 40. Türbe 41. Örf ve Adetler 42. Aile 43. Millet 44. Vatan 45. Cemiyet 46. Kanun 47. Vergi 48. Askerlik 49. Yurt 50. İnsanlık 51. Kardeşlik 52. Arkadaşlık 53. Vefa
Tabloda görüldüğü gibi millî ve dînî kavramlar ele alınmaktadır. Yukarıdaki tabloda
kavramlar, dergide ele alınış sırasına göre dizilmiştir. Görüldüğü gibi kavramların okuyucuya
sunulmasında herhangi bir sistem düşünülmemiştir. Ancak üç yıl içerisinde okuyuculara
tekrarlar haricinde 95 temel kavram sunulmuştur.
Dergide kullanılan dil sade ve çocukların anlayabileceği kelimelerden oluşmuştur.
Aşırı derecede edebî, sanat yüklü tamlamalar ve Osmanlıca kelimeler kullanılmamıştır. Bazı
hikayelerde verilen ayet ve hadis mealleri de çocuğun anlayacağı düzeyde kullanılmıştır.178
Genellikle hikayeler, çocuğun ağzından anlatılmıştır. Böyle bir üslup çocuğun olayla kendini
bütünleştirmesi açısından önemlidir. “Büyük bir kalabalığı koşarken gördüm. Ben de onlara
178 Seyfettin Erşahin, “ Hurafeler ve Batıl İnançlar”, DÇD, Ağustos, 1998, sayı 217, s.22, Mehmet Kol, “Hayatın En Güzeli”, DÇD, Aralık, 2001, sayı 257, s.12, Gaffar Tetik, “ Merhaba Çocuklar”, DÇD, Mayıs, 2002, sayı 262, s.1.
kapılıp koşmaya başladım. Nereye, niçin koştuğumuzu merak ediyordum.”179 , “Ben, Allah’a,
meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, iyiliğin ve kötülüğün Allah’ın
yaratması ile olduğuna inandım.”180, “İşte o gün sevgiyle, yağmurlar ve bulutlar arasında çok
sıkı bir alaka olduğunu anladım. Kainatın mayası rahmetin yağması, her şeyin başı sevgi
dedim.”181
Dergide, “Baş Yazı” ve “Sizlerle Başbaşa” köşelerinde sıcak bir üslup kullanılmıştır.
Çocuklarla karşılıklı sohbet ediliyormuş gibi yazılan bu yazılar, “Sevgili Çocuklar” diye
başlamış ve onlardan gelen mektuplar değerlendirilmiştir. “Afyon Ekrem Yavuz İlköğretim
Okulu 3. sınıf öğrencisi Yasin Öznur! Yazılarından belli ki sen çalışkan bir öğrencisin, aferin.
Fotoğrafını bu sayımıza aldık, çeşitli çalışmalarını da bekliyoruz.”182
Dergide imlâ kuralları açısından hatalar az görülmektirdir. Bazı yerlerde kelimenin
yanlış yazılması, hece ortasından kelimenin bölünüp alt satıra yazılması gibi hatalar vardır.
Dergi içerisinde yer alan çizgi romanlarda bile imlâ kurallarına dikkat edilmiştir.
5. OKUL MÜFREDATINA UYGUNLUĞU:
Dergide yer alan hikaye, çizgi roman ve diğer köşelerde didaktik üslup kullanılmıştır.
Ancak derginin düzenli bir şekilde okulda işlenen ünitelere ve konulara uyum sağlaması
imkansızdır. Çünkü dergi birinci sınıftan (hatta daha öncesine hitap eden boyama sayfası var)
sekizinci sınıfa kadar ilk öğretimin farklı basamaklarında okuyan öğrencilerin hepsine hitap
etmektedir. Dergide o ayın içerisinde kutlanması ve bilinmesi gereken önemli millî ve dinî
gün, geceler ele alınmıştır. Konuyla ilgili yazı, hikaye ve hatta çizimler yapılmıştır. Derginin
bu özelliğini ilk sayılardan itibaren görmek mümkündür. Örneğin, 1987 Kasım sayısında “10
179 Hasan Koç, “İlim Çeşmesi”, DÇD, Haziran, 1998, sayı 215, s. 14. 180 Sümeyye Sena Özalpdemir, “ İnancın Işığında Mutluluk”, DÇD, Şubat, 2001, sayı 247, s. 5. 181 Hasan Koç, “ Sevgi Yağmurları”, DÇD, Mayıs, 2002, sayı 262, s. 20. 182 Gaffar Tetik, “Sizlerle Başbaşa”, DÇD, Mart, 2000, sayı 236, s. 39.
Kasım” yazısıyla Atatürk’ün ölümü anılmıştır.183 Aynı zamanda dinî gecelerimizden Mevlid
kandili ile ilgili bir yazı da yer almıştır.184 Derginin 1986 yılı Mart sayısında kütüphaneler,
Yeşilay ve orman haftalarıyla ilgili yazılar yayımlanmıştır. Ayrıca o ay içerisinde tarihî önemi
olan Çanakkale Zaferi’ne de yer verilmiştir. Diyanet Çocuk Dergisi’nde çocukların, içinde
bulundukları ayda meydana gelmiş tarihî olayları öğrenmelerine önem verilmiştir. 1993 yılı
süresince “Ayın İçinden”185, 2000 yılına kadar da “Tarihte Bu Ay”186 köşelerinde, tarihî
olaylar çizilerek resimlendirilmiştir. 2000 yılından itibaren dergide “Tarihte Bu Ay” köşesine
ilaveten “Ünitelerimiz” adıyla bir köşe daha yer almıştır. Ünitelerimiz köşesinde okul
ünitelerine uyulmaya çalışılmış, tarih, sosyal, din, sağlık ve fenle ilgili konulara yer
verilmiştir. Örneğin 2002 Ocak sayısındaki “Ünitelerimiz” sayfalarında şu konu başlıklarına
yer verilmiştir: “Yeni yıl, hastalıklardan korunma, beslenme hastalıkları, hastalıklar nasıl
geçer, içecekle geçen hastalıklar, ısı kaynakları”.187 Bu köşeyi değişmeden günümüze kadar
Erhan Dündar hazırlamıştır.
Diyanet Çocuk Dergisi, ünitelere uyma konusundaki gayretinin yanısıra kapak
resimlerini de o ayla ilgili bir olayı ya da bir konuyu anlatan resimlerle süslemiştir. Dergiyi
eline alan çocuğun ilk bakışta derginin içeriği ile ilgili fikir edinmesi kolaylaştırılmıştır. Bu
bilgiler ışığında derginin okuldaki ünite ve konulara uygunluk gösterdiği söylenebilir. Hatta
bu konuda çocuğun okulda işlediği üniteleri daha iyi anlamasına ya da tekrar etmesine
yardımcı olmaktadır.
6. ÖZEL İLGİ ALANI OLUŞTURUCU (PUL BİRİKTİRME, MÜZİK, RESİM,
NAKIŞ, ELİŞİ, ŞİİR, ÖYKÜ YAZMA GİBİ) KÖŞELERİN VARLIĞI:
183 A.Bilal Şanlı, “10 Kasım”, DÇD, 1987, Kasım, sayı 88, s. 8. 184 Bilal Koç, “Peygamberimizin Doğumu ve Mevlid Kandili”, DÇD, 1987, Kasım, sayı 88, s. 2. 185 Hazırlayan: Mustafa Afşin Gürler 186 Hazırlayan:Ümit Muratoğlu (1996), Mustafa Şahin (1997), Ali Kafalı (1998), Afşin Gürler (1999) 187 Erhan Dündar, “Ünitelerimiz”, DÇD, Ocak, 2002, sayı 258, s. 16.
Çocuk dergilerinde en çok ilgiyi çocukların kendi emeklerinin sergilendiği ve kendi
isimlerini gördükleri bölümler alır. Diyanet Çocuk Dergisi’nde her sayıda, okuyucudan gelen
resimler, şiirler ve yazıların çokluğu dikkat çekmektedir. Derginin ilk sayılarında “Sizin
Gönderdikleriniz”, 1990’dan sonra “Sizden Gelenler”, 1993’den itibaren “Sizin Köşeniz”
adıyla okuyuculardan gelen fotografların, şiirlerin, fıkraların ve bilmecelerin yer aldığı bir
köşe hazırlanmıştır. 2002 yılında ismi “Posta Kutusu” olarak değiştirilmiştir. Dört sayfa olan
ve dolu görünümlü bu bölüme bakıldığında derginin okuyucular tarafından sevildiği Çocuk
fotografları çok fazla gönderildiğinden resimler sadece bu bölümle sınırlandırılmayıp diğer
sayfalara da serpiştirilmiştir. 1994 yılında “Resimlerin Dili”, 1996’dan itibaren “Fotoğrafların
Dili”, 1998’de “Diyanet Çocuk Albümü”, 2000 yılından itibaren de “Sizin Albümünüz”
adıyla sondan bir önceki sayfada çocuklardan gelen (genellikle vesikalık ) resimler
sergilenmiştir. Bazı sayılarda bu resimler çok fazla ve uygunsuz yerlere konularak derginin
sadeliğini ve göz zevkini bozmuştur. Bu durum çocukların hepsinin fotoğraflarını basmak
kaygısından çıkmış olabilir.
Derginin her sayısında çocuklardan gelen şiirler yayınlanmıştır. Bu şiirlere
baktığımızda hemen hepsinin millî ve manevî duyguları içeren konularla yazıldığı
görülmektedir. Derginin okuyucu yapısı hakkında da en önemli bilgileri bu yazılar bize
vermektedir. Mart 1986 sayısında “Sizin Gönderdikleriniz” köşesinde yayınlanan şiir isimleri
şunlardır: “Diyanet Çocuk Dergisi, Rabbim Sana Sığınırım, İstiyorum, Kitaplarım, Yurdum,
İnancım, Ne Güzel, Affeyle Allah’ım”. Sevilay Dursun, (Hürriyet İlkokulu,Bucak/Burdur)
“Diyanet Çocuk Dergisi” isimli şiirinde şöyle diyor:
Dinimizi sevdirirsin,
Güzeli, doğruyu öğretirsin,
Güldürür düşündürürsün ,
Diyanet Çocuk Dergisi.188
Ekim 1996 sayısında “Sizin Köşeniz” isimli köşede okurların gönderdikleri şiir
başklıkları şunlardır: “ Sevgili Peygamberim, Annem, Yunus Bizim, Oku!Yüce Kur’ân’ı,
Mehmedim, İçindeki İman İle, Bebek, Nurlu Gece”189
Ağustos 2002 sayısında “Posta Kutusu” isimli köşede okurların gönderdiği şiir
isimleri şunlardır: “ Babam, Ümit, İçki ve Sigara, Öğretmenim, Mutluluk Uzak Değil, Rüzgar
Bacı, Anneciğim, Babacığım”190
Mart 2002 sayısındaki şiir isimleri de Ağustos sayısı gibi daha çocukça duyguları
yansıtıyor : “ Ben Küçük Bir Çocuğum, Orman, Küçük Kul, Yerli Malı, Öğretmenim,
Üzülmezdim”191
2000 yılına kadar birkaç dergide okurların gönderdiği dinî içerikli şiirler çocukların
gelişim düzeylerine uygun değildir. Bazı şiirlerin çocukların yazamayacağı ve
anlayamayacağı düzeyde olması dergiye gönderilen şiirlerin iyi tahlil edilmediği sonucunu
göstermektedir. Meselâ, Ekim 1996 sayısında Ali Parlak isimli okurun gönderdiği
“Mehmedim” şiiri bir çocuğun yazma ve anlama düzeyinin üzerinde kalmaktadır :
“ Bürünerek Hubeybî hırkasına
Sehpaya yürürken güldü Mehmedim.
Kim var? Diye bakmadan arkasına
Davası uğruna öldü Mehmedim.”192
Çocukların el becerilerini geliştirici, yaparken mutlu olacakları iş-teknik bilgilerine
ancak çok az sayıda yer verilmiştir.193 Ancak, çocukların beden gelişiminde dolaylı olarak
188 “Sizin Gönderdikleriniz”, DÇD, Mart, 1986, sayı:68, s. 16. 189 “Sizin Köşeniz”, DÇD, Ekim, 1996, sayı: 195, 26-29. 190 “Posta Kutusu”, DÇD, Ağustos, 2002, sayı 265, s. 26-29. 191 “Posta Kutusu”, DÇD, Mart, 2002, sayı 260, s. 26-29. 192 “Sizin Köşeniz”, DÇD, Ekim, 1996, sayı 195, s. 28.
zihin gelişiminde önemli yeri olan ve günümüzde bir çok çocuğun ilgi odağı olan spor
faaliyetleri ile ilgili hiçbir sayıda köşe veya yazı yer almamıştır.
Dergide süreklilik gösteren düzenli köşelerden birisi de, çocuklardan gelen resimlerin
sergilendiği ve değerlendirildiği “Genç Ressamlar” köşesidir. İsmi 2002 yılında “Genç
Yetenekler” olarak değiştirilmiştir. Köşede Hülya Akcan ( Resim Öğretmeni) çocukların
gönderdiği resimleri güzel bir üslupla, onların ümitlerini kırmadan değerlendirmektedir : “
Sevgili Sevda, çok hoş ve başarılı bir resim yapmışsın. Gerçi resmin boyutlarını küçük
tutmuşsun ama yine ayrıntıları vermekte başarılı olmuşsun. Ben çok beğendim. Sanırım
okuyucularımız da beğenecek. Teşekkürler.” 194
Dergide müzikle ilgili bir çalışmaya rastlanmamaktadır.
7. ULUSAL - EVRENSEL DEĞERLERE VE YURT SEVGİSİNE YER VERMESİ:
Diyanet Çocuk Dergisi’nin millî ve manevî değerleri vermeyi amaç edinmiş olduğunu
derginin her hangi bir sayısından anlayabiliriz.
Derginin değişmez köşelerinden biri olan ve önce “Bizim Eller”, 1993’ten itibaren
“Yurdumuzdan Yöremizden”, 2000 yılından itibaren de “ Yurdumuzdan Bir Köşe” üst
başlığını taşıyan kısmı, okurlarına hem yurt sevgisi vermekte, hem de güzel ülkemizi tanıtma
görevini üstlenmektedir.
Her sayıda çizgi-romanla tarihimizde gerçekleşen bir olay anlatılmakta, çocuklarda
tarih şuuruyla birlikte, yurt sevgisi pekiştirilmeye çalışılmaktadır. Dergide yer alan çizgi-
193 Hamza Gürkan, ”Birlikte Yapalım”, DÇD, Ocak, 1992, sayı 138, s.30, Hülya Akcan, “El Emeği Göz Nuru”, DÇD, Mart, 1993, sayı 152, s.15. 194 Hülya Akcan, “Genç Ressamlar”, DÇD, Şubat, 1997, sayı 199, s.44.
roman isimlerinden bazıları şunlardır: “Kut Kahramanı”195, “Kaftandaki Çamur”196,
“Malazgirt Zaferi ve Alparslan”197, “Niğbolu Zaferi”198
Dergi yayınlandığı ay içerisindeki Türk-İslam Tarihi ile ilgili olaylara geniş yer
vermiştir. Örneğin, Eylül 2000 sayısı içerisinde 22 Ağustos- 21 Eylül 1921 Sakarya Zaferi’ne
atfen yazılan bir şiir “ayın şiiri” seçilmiş:
“ Ne büyük kumandan ne güçlü ordu
Güzel vatanımız hür baştan başa
Kara bulut çekilince ufuktan
Doğdu üstümüze nur baştan başa”.
Diyanet Çocuk Dergisi, Türk-İslam büyüklerinin hayatlarından örnekler vererek,
çocukların önemli tarihî şahsiyetleri tanımalarını sağlamıştır. Dergide 85-88 yılları arasında
tanıtılan tarihî şahsiyetler şunlardır : Ahmet Yesevî, Gazi Osman Paşa, Uluğ Bey, Ebû Bekir
Razî, Pîrî Reis, Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Buhârî, İbn Sînâ,
Mevlânâ199,Hacı Bayram Velî, Yunus Emre, Akşemseddin, Mimar Sinan, Merkez Efendi200,
Osman Gazi, Abdülhak Molla, Uluğ Bey, Mimar Sinan (tekrar), Fatih Sultan Mehmet, Hz.
Osman, Barboros Hayrettin Paşa, Alparslan, Yavuz Sultan Selim, Nizâmül Mülk, Hz. Ömer,
Ali Kuşçu201 Sonraki sayılarda da zaman zaman tarihî şahsiyetlerin tanıtımına yer verilmiştir.
Dergide en çok dikkat çeken nokta, yurt sevgisi ve ulusal değerler anlatılırken dînî
değerlerle birlikte verilmesi ve ayrı tutulmamasıdır.
195 Mustafa Şahin, Engin Doğan, “Kut Kahramanı”, DÇD,Kasım, 1992, sayı 148, s.5. 196 Afşin Gürler, “Kaftandaki Çamur”, DÇD, Ocak,1993, sayı 150, s.22 197 Hayati Otyakmaz, “Malazgirt Zaferi ve Alparslan”, DÇD, Ağustos , 1998, sayı 217, s.14. 198 Ahmet Acıduman, “Niğbolu Zaferi”, DÇD, Eylül, 2000, sayı 242, s.6. 199 DÇD, Ocak-Aralık, 1985, sayı 54-65. 200 DÇD, Ocak-Mayıs, 1986, sayı 66-70. 201 DÇD, Ocak- Aralık, 1988, sayı 90-101.
Evrensel değerler, dergide dinî değerler içerisinde birlikte ele alınmıştır. Bu değerler
ayet ve hadislerden örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır. Komşuluk, doğruluk, adil olma,
çalışma, yalan söylememe, anne baba sevgisi, büyüklere saygı, sevgi, zararlı alışkanlıklar,
orman sevgisi en çok işlenilen konulardandır.
Derginin güzel yönlerinden birisi de çocuklara yönelik hikaye ve masallara geniş yer
vermesidir. Bu hikaye ve masallar evrensel değerler içeren mesajlarla verilmektedir:
Merhametli Olmak202, Kıskançlık203, İyiliğin Karşılığı204, Canım Babam205, Kumar206,
İftira207, Sabır208, Sevgi ve Kardeşlik209, Örnek Şahsiyet210, Orman ve Ağaç Sevgisi211,
Ayrıca dergide, herkesi kucaklayan, sevgiyle karşılayan, yaşamayı seven bir çocuk portresi
çizilmeye çalışılmıştır:
“Her nereden olursa olsun
Hangi renkten, hangi ırktan, hangi memleketten
Hepsine de mutluluk sunmaya var mısınız çocuklar?
Savaşanlarla savaşmaya,
Kötülüklerle uğraşmaya,
Barışla kaynaşmaya var mısınız çocuklar?”212
8. OKUYUCU GÖRÜŞLERİNE YER VERMESİ:
202 M. Zekâi Eryalaz, DÇD, Mart, 1995, sayı 176, s. 18. 203 Hadiye Kılıç, DÇD, Temmuz, 1995, sayı 180, s. 40. 204 Hasan Yıldırım, DÇD, Haziran, 1996, sayı 191, s. 24. 205 Sırrı Er, DÇD, Kasım, 1995, sayı 184, s. 12. 206 Hasan Yıldırım, DÇD, Eylül, 1996, sayı 194, s. 24. 207 Hasan Yıldırım, DÇD, Nisan, 1996, sayı 189, s. 14. 208 M. Zekâi Eryalaz, DÇD, Ekim, 1996, sayı 195, s. 22. 209 Hasan Koç, DÇD, Şubat, 1997, sayı 199, s. 16. 210 Fatih Gökmen, DÇD, Temmuz, 1997, sayı 204, s. 2. 211 Burhan İmamoğlu, DÇD, Kasım, 1997, sayı 208, s. 24. 212 Nuri Kahraman, “Var mısınız Bahçeye?”, DÇD, Nisan, 1996, sayı 189, s.3.
Dergide çocuklardan gelen fotoğraf, yazı ve şiirler yer almaktadır. Ancak dergide
okuyucu isteklerine, görüş ve temennîlerine 1995 yılından itibaren yer verilmiştir.213 “
Okuyucu Mektubu” adıyla devam eden köşe, 2000 yılında isimsiz olarak, 2001 yılından
itibaren de “Ayın Mektubu” adıyla okuyucudan gelen mektuplara yer vermiştir.214 Dergide
sadece çocukların değil din görevlilerinin de mektupları yayınlanmıştır. KKTC, Gazimagosa ,
Veyseller Camii’nden yazan bir din görevlisi mektubunda, açtıkları yaz Kur’an kursunu
zorluklara rağmen tamamlayabildiklerini dile getirmiştir.215 Okuyucu mektupları içerisinde
yurt dışındaki çocukların gönderdikleri mektupların çokluğu da dikkat çekmektedir. Çocuklar
mektuplarında, gönderdikleri yazı ve fotoğraflarının yayınlanmasını istemektedir.
Bir çocuk dergisinin en büyük özelliklerinden birisi de, okuyucusu tarafından
sevilmesi ve onlardan gelen çalışmalara sayfalarında yer vermesidir. Diyanet Çocuk
Dergisi’nde okuyuculardan gelen yazı ve resimlerle şekillenen sayfa sayılarına örnek olarak,
özellikle derginin şimdiki yayın durumuna yakın olması açısından, 2000, 2001, 2002, 2003
yıllarından ikişer ay aralıklarla dörder sayıyı karşılaştıralım:
213 “Okuyucu Mektubu”, DÇD, Şubat, 1995, sayı 175, s. 48. 214 “Ayın Mektubu”, DÇD, Ocak, 2001, sayı 246, s. 48. 215 “Okuyucu Mektubu”, DÇD, Ekim, 1996, sayı 195, s. 48.
Tabloda görüldüğü gibi derginin üçte birine yakını okuyuculardan gelen çalışmalarla
şekillenmiştir. 1985 yılında okuyuculardan gelen çalışmalara ayrılan sayfa sayısı 4-5 sh., 1990
yılında 6-7 sh., 1995 yılından itibaren 15 sh.nın altına düşmemiştir.
9.BİLİM VE TEKNOLOJİYLE İLGİLİ GELİŞMELERE YER VERMESİ:
Dergi sayılarında bilim ve teknoloji ile ilgili bilgilere yer vermeye çalışmıştır. 1985
yılında “Ne, Niçin, Nasıl?” köşesinde, 1990’dan itibaren Hamza Gürkan’ın hazırladığı
“Birlikte Öğrenelim” köşesinde ve 1993’ten günümüze kadar gelen (her sayıda olmasa da)
Abdülbâki İşcan’ın hazırladığı “Bilim ve Teknik” sayfalarında farklı teknolojik icatlara yer
verilmiştir: “Elektirikli araba geliyor, müzikli diş fırçası, vesikalık pozunuzu siz çekin.”216
“Çocuklar ve televizyon, elektirikli kriko, eskimiş araba lastikleri, dijital kumanda aleti”,
“lazerli patates soyacağı, mini fotokopi makinası”, “ mini motorsiklet, şeker ölçme ve tedavi
aleti”, “ Elektronik kumbara, süper çeviri cihazı”, “ Uzaklığı ölçen dürbün, akıllı kalem”, “
216 Abdulbaki İşcan, “Bilim ve Teknik”, DÇD, Mart, 1993, sayı 152, s. 46.
SR NO KÖŞELER
2000 OCAK NİSAN TEMMUZ EKİM
2001 OCAK NİSAN TEMMUZ EKİM
2002 OCAK NİSAN TEMMUZ EKİM
2003 OCAK NİSAN TEMMUZ EKİM
1 AYIN ŞİİRİ 1 SH. 1 SH. 1 SH. 1 SH.
2 ŞİİR BAHÇESİ 2 SH 2 SH 2 SH 2 SH
3 POSTA KUTUSU 4 SH 4 SH 4 SH 4 SH
4 SİZLERLE BAŞBAŞA 2 SH 2 SH 2 SH -
5
YURTTAN GURBETTEN HABERLER 2 SH 2 SH 2 SH 2 SH
6 GENÇ RESSAMLAR 2 SH 2 SH 4 SH 4 SH
7 AYIN MEKTUBU 1 SH. 1 SH. 1 SH. 1 SH.
8 SİZİN ALBÜMÜNÜZ 1 SH. 1 SH. 1 SH. 1 SH.
TOPLAM 15 SH 16 SH 17 SH 15 SH
Hassas termometre, cep radyosu”217. Ancak “ Bilim Dünyasından” isimli köşe, 1995 yılı
Temmuz sayısından itibaren 1996 yılına kadar yayınlanmamış, 1996 ve 1997 yıllarında
derginin tüm sayılarında “Bilim-Teknik” adıyla yer almıştır.
Dinî ve edebî metinlerin ağırlıklı olduğu dergide bilim ve teknikle ilgili sayfaların
konulması dergiye renk katmıştır. Geleceğe güvenli adımlar atacak olan çocukların dinî
ilimlerin yanında bilimsel bilgileri de öğrenmeleri onlara çift kanat olacaktır. Ancak ne yazık
ki bilim teknik sayfalarına verilen önem ileriki sayılarda azalmış, daha da renkli ve ilgi çekici
hale getirilmesi gereken bölüm 1998 yılından itibaren dergide hiç yer almamıştır.
Günümüzde bilim ve teknolojiye verilen önem gittikçe artarken derginin bunu bir
yayın politikası olarak benimsemesi ve bilim-teknikle ilgili bilgi ve haberlere daha fazla yer
ayırması gerekirdi. Ancak derginin gittikçe klasik diyanet mantığı içerisinde çocuklara
didaktik hikayeler anlatması, derginin yayın kalitesini düşüreceği gibi, okuyucunun da
dergiden sıkılmasına ve ilgisinin azalmasına neden olacaktır.
D. DERGİNİN FİZİKÎ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Diyanet Çocuk Dergisi’nin yayın kalitesi açısından değerlendirilmesinde, bir dergide
olması gereken fizikî yapıyla ilgili kriterler ölçüt olarak kullanılacaktır.
Bir derginin, özellikle de bir çocuk dergisinin biçimsel yapısının okuru üzerinde bir
çok etkileri vardır. Çocuğun dünyasına hitap eden her şeyde (giyim, ayakkabı, oyuncak vs.)
renkler ve tasarım farklıdır, ilgi çekicidir. Onu yönlendiren, eğiten ve eğlendiren dergisinin de
217 Abdulbâki İşcan, “Bilim Dünyasından”, DÇD, Ocak-Haziran, 1995, sayı: 174-178, s. 45.
rengi, tasarımı farklı ve seçkin olmak zorundadır. Aksi halde çocuğun renk, biçim zevkini ve
hayal dünyası kısırlaştırılmış olacaktır.
Diyanet Çocuk Dergisi’ni şu kriterler ışığında inceleyelim:
1. Kullanılan kağıt nitelikli mi?
2. Kullanılan harfler net ve kolay okunabilir büyüklükte mi?
3. Dergide yer alan yazılar resim, grafik ve tasarımlarla destekleniyor mu?
4. Resim, desen ve karikatürler estetik değer taşıyor mu, çocukların pedegojik
düzeylerine uygun mu?
5. Derginin ön ve arka kapak tasarımı içerikle tutarlı mı?
1. KULLANILAN KAĞIDIN NİTELİĞİ:
Diyanet Çocuk Dergisi, ilk olarak birinci hamur kağıda renkli baskısını Ocak 1988
yılında yapmıştır. Dergideki bu yenilik derginin ilk sayfasından duyurulmuştur: “ Bu
sayımızda gördüğünüz gibi, kısa zamanda sevindirici gelişmeler oldu. Öteden beri sizlere pırıl
pırıl, tertemiz dünyanıza girebilecek dergiler verebilmek düşüncesi, bizi de hayrette bırakacak
sür’atle birdenbire gerçekleşti. Böylece kapak kuşe, iç sayfalar 75 gr I. Hamur kağıda 4 renkli
olarak basılmış oldu. Dört renkli iç sayfalarımızın adedini de arttırdık.”218
Diyanet Çocuk Dergisi 1988’den itibaren dış kapak I. hamur 90 gr, iç sayfalar I.hamur
74 gr kağıda basılmaktadır.
2. HARFLERİN OKUNABİLİRLİĞİ:
Derginin özellikle eski sayılarında harflerin büyüklüğü ve küçüklüğü konusuna
yeterince dikkat edilmemiştir. Sayfaların bazılarında normal büyüklükte harfler kullanılırken
bir çoğunda çok küçük boyutta italik harfler kullanılmıştır. 1992 yılı ve öncesinde derginin
218 Halit Güler, “Bizden Size”, DÇD, Ocak, 1988, sayı: 90, s.1.
çizgi-roman şeklindeki bölümlerin aralarında verilen yazının uzunluğu ile çocuğa zor gelecek
tarzda yazı türleri yoğunluktadır. Çocuğun dünyasına hitap edecek ve biçim özellikleriyle
onun ilgisini çekecek yazıların bulunması çocuk dergisi için çok önemlidir. Çocuk, ilk anda
gördüğünü ve hoşuna gideni okumaya çalışır. Eğer bu gayreti sonunda çok fazla zorlanır ve
çocuk bir zevk almazsa çabuk bıkar. Çünkü çocuk istekli ama çabuk bıkan bir okurdur.
1993 yılından itibaren ise harflerin büyüklüğüne ve küçüklüğüne dikkat edilmiştir.
Genellikle her sayıda değişmeyen, aynı tip ve büyüklükte harfler kullanılmıştır. Bu da dergiye
çocuk açısından daha anlaşılır ve sade bir görünüm kazandırmıştır.
3. RESİM, GRAFİK VE TASARIMLARIN KULLANILMASI:
Dergide yer alan yazılar resimlerle desteklenmiştir. Ancak dergi grafik ve tasarım
açılarından yeterli görünmemektedir. Özellikle 1992 yılındaki sayılarda yer alan resimlerdeki
renk ayarının ölçüsüzlüğü yüzünden yazılar zor okunur bir hale getirilmiştir. Yapılan çizimler
de kaliteli değildir. Aynı zamanda sayfada resimler öyle yerleştirilmiş ki, sayfanın sadeliği
kaybolmuş ve daha da önemlisi çocuğu zorlar nitelikte karmaşık bir görünüm kazanmıştır. Bu
durum algı dağınıklığına neden olmakta ve çocuğun içeriği kavramasını zorlaştırmaktadır.219
1993’ten itibaren daha düzeyli ve canlı bir dergi karşımıza çıkmaktadır. Zaten 1992
sayılarında “1993’te yepyeni bir dergi geliyor” diye duyurulmakta derginin 1992’den önceki
yetersizliği kabul edilmektedir.220 1993’ten itibaren dergideki renk düzeni resimlerin
yerleştirilmesindeki estetik özelliği sürekli gelişmiştir. Sayfalar daha sade ve gözü yormayan
bir özellik kazanmıştır. Ancak okurlardan gelen fotoğrafların yerleştirilmesinde iyiye doğru
bir gelişmeden söz edemeyiz. Derginin her sayısında mutlaka yer alan çizgi romanlarda da
eski sayılardaki çizimlerin daha kaliteli olduğunu görülmektedir. Derginin her sayısında farklı
bir çizgi üslubu ile karşılaşılmakta ve her sayıda farklı bir çizer ismi görülmektedir. Bundan
219 Bkz. DÇD, Ocak, 1992, sayı: 138, s. 2-3 : Şubat, 1992, sayı: 139, s. 8-9; Mart, 1992, sayı: 140, s. 8-9; Nisan, 1992, sayı: 141, s. 2-3; Eylül, 1992, sayı: 146, s. 11-12. 220 Gaffar Tetik, “Hoş Bahçe”, DÇD, Aralık, 1992, sayı: 149, s. 1.
dolayı bazı sayılarındaki çizimler kaliteli olurken, bazı sayılarında gerçekten yetersiz çizimleri
görmekteyiz.221
Derginin 2002 sayılarında resim ve sayfa tasarımı gelişmişse de dergi yönetimi,
elindeki imkanlarla daha güzel bir dergi tasarımı ortaya koyabilir kanaatindeyiz.
4. RESİM, DESEN VE KARİKATÜRLERİN ESTETİK DEĞERİ:
Derginin sayfalarında ortak bir desen ve tutarlılık göze çarpmamaktadır. Derginin her
sayfası dopdolu görünmekte ancak zihni yoracak derecede bir karışıklık göze çarpmaktadır.
Sayfa kenar boşluklarına dikkat edilmemiştir. Bazı sayılarda yazı ve resimler kağıdın en uç
noktasına kadar yer almıştır. Karikatürler ise yukarıda belirtildiği gibi her sayısında farklı bir
çizerin elinden çıkmıştır. Bu da çizimlerin bazı sayılarda güzel, bazı sayılarda da yetersiz
olmasına neden olmuştur.
Dergide yer alan çizgi romanlar 1990 yılına kadar renksiz şekliyle yer almıştır. İlk
olarak renkli çizgi roman 114. sayısında yer almıştır.222 Ancak derginin bu tarihten sonra olan
sayılarında renkli çizgi romanla birlikte siyah beyaz çizgi romanlar da zaman zaman yer
almıştır.
5. KAPAK TASARIMI:
Diyanet Çocuk Dergisi, iç sayfalarda ve kapakta reklam almamaktadır. Bu durum
tabii ki, derginin resmî bir kurum tarafından çıkarılmış olmasından ve maddî kaygı taşımıyor
olmasından kaynaklanmaktadır. Dergicilik açısından ise, derginin, reklam almaması yönüyle
kapak tasarımlarını kullanmada diğer dergilere göre avantajlı olduğu ortadadır.
Dergide kapak tasarımları gerek başlığı gerekse içerdiği resimler yönüyle güzel,
çocuk ruhuna hitap edebilecek ve onun sanat zevkini geliştirebilecek tarzda hazırlanmıştır. Ön
kapaklarda, tarihî eserlere, yağlı boya manzara resimlerine, doğa varlıklarına (çiçek, 221 Bkz. DÇD, Mart, 2000, sayı 236, Kasım, 2000, sayı 244, , Ocak, 2001, sayı 246, Nisan, 2001, sayı 249. 222 Ahmet Yozgat, “Semer”, DÇD, Ocak, 1990, sayı 114, s. 26-27.
hayvan,vs.), kutsal mekanlara ait resim ve fotoğraflara, folklorik unsurları resmeden tablolara
ağırlık verilmiştir. Bunlar, renkli, sade, açık ve net bir özellikte, çocukların anlayabileceği
seviyededir. Yeni sayılarda, kapak düzeni hem içerikle hem de çocuğun gelişim düzeyiyle
uygunluk göstermekte, sanatsal açıdan ve estetik olarak daha fazla özen gösterilmektedir.
Özellikle 2000 yılından sonraki sayılarda kapak resmi olarak çizimlerin yerine çocuk ve doğa
fotoğrafları da kullanılmıştır. Yeni sayılarda derginin çıktığı ayın iklim özellikleri de dikkate
alınarak renk tonlarının seçilmiş olduğu görülmektedir. Ayrıca, kapak üzerindeki “Diyanet
Çocuk Dergisi” logosu da 1997 yılına kadar aynı, 1999 yılından itibaren de her yıl değişiklik
göstermiştir.
Derginin arka kapağında ise, çocukların kendi ürünleri olan resimler basit ve yalın
şiirler eşliğinde verilmiştir. Çocukların sanat duygularını teşvik ve geliştirme açısından güzel
olan bu düşünce derginin günümüz sayılarına kadar devam etmiştir. Ancak dergiye arka
kapak yapılan bu resimlerin, resimle uğraşmayı seven çocuklar için ufuk geliştirici olması
açısından, sanatsal değeri olan resimler arasından da seçilmesi daha uygun görünmektedir.
Böylece, çocuk, gördüğü resimle kendi çalışmalarını karşılaştırabilecek ve kendisine hedef
çizebilecektir.
E. ÇOCUĞUN GELİŞİM ÖZELLİKLERİNE UYGUNLUĞU
1. ÇOCUĞUN BİLİŞSEL GELİŞİMİNE UYGUNLUĞU:
Bilişsel gelişim; insanın algılama, tanıma, akıl yürütme, yorumlama, bilgi edinme
gücünün gelişmesi223 olduğuna göre, çocuğun hayatla tanışırken ihtiyacı olan en önemli
gelişim süreci, bilişsel gelişim sürecidir.
Çocuğun dünyasına hitap eden her şey, onun bilişsel gelişim düzeyinin üstünde ise
hiçbir şeydir, anlamsızdır. Çocuğun bilişsel düzeyinin altında kalıyorsa çocuk için komiktir,
223Başaran, a.g.e., s. 88.
sıkıcıdır. Bundan dolayı çocuğa yönelik eğitim-öğretim araçları bu dengeyi çok iyi
sağlayamaz ise çocuğun dünyasına girmede, ona renk katmada başarılı olamayacaktır.
Derginin okurlarına yaptığı ankette de görüldüğü gibi, dergi okurlarının % 75’i 7-
13 yaş arasında bulunmaktadır. Bu dönem somut işlemler dönemidir. Bu dönemin sonlarına
doğru ise soyut işlemler dönemine geçiş başlamaktadır.
Dergi ilk sayılarından itibaren resme, fotoğraflara sıkça yer vermiştir. Çocukların ilk
etapta dikkatlerini çekmek açısından başarılıdır. Derginin kapak resimleri de tek bir konunun
anlatıldığı, net, soyut olmayan resimlerden seçilmiştir. Çocukların bilişsel düzeyi açısından
bakıldığı zaman anlamada ve yorumlamada zorlanmayacakları basit resimlerden oluşmuştur.
Çocukların somut dönemde olmalarından dolayı, dergide onların hayal güçlerini
geliştirecek animasyonlar, çizgi romanlar çok önemlidir. Dergide özellikle 2000 yılından
sonraki sayılarda bunlara daha çok yer verilmiştir. Diyanet Çocuk Dergisi’nde çocukların bu
dönemde ilgisini çekecek olan fabllara da sıkça yer verilmiştir: “Serçe ile Şahin”224, “
Leyleğin Aklı”, “Tin Tin İle Kaplumbağa”, “Bülbül ile Leylek”, “ Eşeğin Nalındaki Sır”225, “
Dudu Kuşu”226, “Eğer Beyni Olsaydı”227, “Çelik Kuşla Kıvrak Kanat”228, “Gönül Sarayının
Anahtarı”229, “Fare ile Aslan”230, “Bal Arısı ile Eşek Arısı”231, “Trafikçi Saksağan”232, “Serçe
ile Tavuk”233, “Akıllı Tavşan”234, “Kınalı Koç”235, “Cennete Giden Kuş”236, “İki Küçük
Penguen”237. Özellikle fabllar 2001 yılından itibaren dergide sıkça yer almıştır.238
224 Fatma Gürbüz Yılmaz, “Şemseddin Sami’den Seçmeler”, DÇD, Haziran , 1988, sayı 95, s. 22-23. 225 Mustafa Ruhi Şirin, DÇD, Eylül-Aralık, 1988, sayı 98-101, s. 22,23. 226 Mustafa Ruhi Şirin, DÇD, Ocak, 1989, sayı 102, s. 10,11. 227 Ayşegül Kübra, “Mesnevî’den”, DÇD, Aralık, 1990, sayı 125, s.5. 228 Bestami Yazgan, DÇD, Kasım, 1992, sayı 148, s. 11. 229 Bestami Yazgan, DÇD, Aralık, 1992, sayı 149, s. 9. 230 DÇD, Ocak, 1995, sayı 174, s. 26. 231 Mehmet Sevim, DÇD, Şubat, 1995, sayı 175, s. 20. 232 Üzeyir Gündüz, DÇD, Nisan, 1995, sayı 177, s. 12. 233 Bahattin Atak, DÇD, Haziran, 1996, sayı 191, s. 27. 234 DÇD, Şubat, 1997, sayı 199, s. 8-9. 235 Abdülbâki İşcan, DÇD, Şubat, 1998, sayı 211, s. 14-15. 236 Talip Uluşan, DÇD, Şubat, 1999, sayı: 223, s. 12-13. 237 M. Zekai Eryalaz, DÇD, Haziran, 1999, sayı: 227, s. 18-19.
Bilmece-bulmaca sayfalarında daha çok şekle dayalı bilmecelere yer verilmesi
çocukların ilgisini çekmesi bakımından doğru bir tercih olmaktadır.
Çizgi romanlardaki çizimler daha çok tarihsel karakterlerle sınırlı kalmış ve her sayıda
farklı çizimler olmuştur. Çizgi romanlarlar, renk çizgi ve konu bakımından ancak 10-12 yaş
grubu çocuklarına hitap eder niteliktedir. İlk öğretim birinci kademesinin de ilgisini çekecek
konu ve çizimler yapılabilirdi. Halbuki dergi farklı yaş grupları olan okuyucu kitlesine,
boyama köşesine yer vererek, hitap etmeye çalışmıştır.
1992’den önceki sayılarda görülen yazı ve resim sıklığı, bundan doğan sayfa düzeni
karışıklığı, 1995 yılından sonra düzelmeye başlamıştır. Gözü yormayan daha sade, her
sayfasındaki renkleriyle derginin bütününde oluşturulmuş renk uyumu Diyanet Çocuk
Dergisi’nde görülmemektedir. Ancak 2000 yılından sonraki sayılarda bir düzelmenin olduğu
farkedilmektedir.
Her sayıda düzenli devam eden resim köşesi de, çocukların somut dünyalarına hitap
eden, ilgisini çeken sayfalardandır. Her resmin, resim öğretmeni Hülya Akcan tarafından
teşvik edici bir üslupla değerlendirilmesi, çocukların her sayıda artan bir istekle resim
göndermelerini sağlamaktadır.
Çocuklar 7-12 yaşları arasında kahramanlara, çevrelerinden duydukları, gördükleri
üstün yetenekli insanlara özenmektedir. Diyanet Çocuk Dergisi çocuklara Türk-İslam
tarihinden önemli şahsiyetleri hemen her sayıda tanıtmaya çalışmıştır. Peygamberimizin
hayatından, sahabelerden, ünlü şair ve ilim adamlarımızın hayatlarından kısa kesitler alınarak
tarih bilinci geliştirilmeye çalışılmıştır.239
238 DÇD, sayı: 252, 256, 251, 255, 262, 264, 266, 268, 272, 275, 276. 239Mehmet Kol, “Yaralı Düşman Subayı”, DÇD, Mayıs, 1994, sayı 166, s.4; Ramazan Özalp Demir, “Erzurumlu Kara Fatma”, DÇD, Kasım, 1997, sayı 208, s. 16, Göktürk Mehmet Uytun, “Kayı Aşireti ve Ertuğrul Gazi”, DÇD, Şubat, 1998, sayı 211, s. 28-29, Hayati Okyakmaz, “Hz. İsmail’in Çocukluğu”, DÇD, Mart, 2000, sayı 236, s.6.
Dergi, genel olarak çocukların somut işlem dönemine uygun yayın politikası takip
etmesine karşın çocukların estetik duygularını geliştirici, hayal dünyalarını zenginleştirecek
bir kaliteyi yakalayamamıştır. Çocukların dil gelişimlerinin çok hızlı olduğu bu dönemde, ilk
sayılarda yer alan “Dinî Kelimeler-Kavramlar” köşesi, çocuğun kelime bilgisinin gelişmesi
açısından önemli rol oynayabilirdi. Ancak bu köşeye 1992 yılından sonra yer verilmemiştir.
Dergide yer alan konu ve hikayelerde çocukların anlayamayacağı düzeyde kelimeler
kullanılmıştır. Ancak yazılar üslup olarak akıcı, edebî nitelikte ve çocuğa hitap eden tarzda
değildir. Bazı konular öğüt vermeye yönelik olarak, klasik bir hutbe stiliyle yazılmıştır.
Örneğin, “sabır” konusu işlenen bir yazı şöyle başlamaktadır: “İnsan hayatında sabırlı
olmanın pek çok önemi vardır. Yapılmakta olan işte acele etmek, çok defa o işin yarım ve
kusurlu olmasına sebep olur. Sabırlı kişi, hiç acele etmeden yapacağı işe dikkatlice eğilirse, o
işi sağlıklı biçimde tamamlar.”240 Yazı bu sitilde devam etmektedir. Aynı sayı içerisinde tam
iki sayfa küçük puntolarla yazılmış, zemindeki resimden dolayı sönük kalan bir yazı
yayımlanmıştır: “Tabii Kaynaklarımız ve Korunması”. Ansiklopedik bilgi verme havasında
yazılan yazının ilgi çekmesi mümkün görünmemektedir.241 Bazı sayılarda ise çocuklara değil
büyüklere, ana-babalara yönelik yazılar yazılmaktadır. “Çocuklarımız ve Biz” başlıklı yazı
hem iki sayfa uzunluğunda ağır bir makale hem de çocukların anlayamayacağı kelimeler
içermektedir: “Çocuklarımız geleceğimizin güvencesidir. Milletlerin ve toplumların geleceği
ve istikbali yetiştirecekleri çocuklara bağlıdır. Bunun içindir ki çocuklarımız bizim için hem
istikbal hem istiklaldir.”242 Aynı sayı içerisinde Veli Değirmenci’ye ait “Teknoloji ve İnsan”
makalesi bulunmaktadır. Bu makale çocukların seviyelerinin üzerinde bir üslupla yazılmıştır.
240 Zekai Eryalaz, “Sabır”, DÇD,Ekim, 1996, sayı 195, s.22. 241 Göktürk Mehmet Uytun, “Tabii Kaynaklarımız ve Korunması”, DÇD, Ekim, 1996, sayı 195, s.12. 242 Mustafa Şavklıyıldız, DÇD,Haziran, 2001, sayı 251, s. 16-17.
Derginin özellikle 1994 yılı sayılarından sonra görülen “Karışık Test” köşesinde
sorulan sorular genellikle ilköğretim ikinci kademeye hitap etmektedir. Dergiden istifade eden
10-13 yaş grubu okurlar için faydalı olacak bir köşe hazırlanmıştır.
Bu dönemde çocukların ilgisini resimli öyküler ve fıkralar çekmektedir. Dergide
hikayelerin olduğu sayfaların, hikaye ile ilgili bir resimle süslendiği görülmektedir. Derginin
kendi yayın ekibinin hazırladığı bir mizah köşesi bulunmamaktadır. Okuyuculardan gelen
fıkra, şiir ve bilmecelerin sergilendiği köşesi bulunmaktadır. Okuyucudan gelen mektuplarda
da fıkraların arttırılması istenmektedir. Ancak derginin yeni sayılarında bununla ilgili bir
çalışma mevcut değildir.
2. ÇOCUĞUN PSİKO-SOSYAL GELİŞİMİNE UYGUNLUĞU:
Çocuk dergilerinin, çocuğun psiko-sosyal gelişiminde önemli bir rolü vardır. Dergide
kendi yaşıtlarının resimlerini görmesi, yazı ve şiirlerini okuması çocukta kendine güven
duygusunun gelişmesine neden olacaktır. İşte bu noktada dergiye büyük görevler
düşmektedir. Dergi çocuğun en çok ihtiyaç duyduğu arkadaşlık, paylaşma, yardımlaşma,
karşısındakine saygı duyma, özgüven gibi davranışları güzel bir üslupla sunmasını bilmelidir.
Dergi okurlarının ortak bir çatı altında olduklarını onlara hissettirmelidir. Okurlarıyla iletişimi
iyi olmalı ve onların gönderdiklerine mutlaka yanıt vermelidir.
Diyanet Çocuk Dergisi, kapak resimlerinin çoğunluğunda bir arkadaş grubunu tasvir
etmektedir: Haziran 1996’da piknikte aynı sofrada oturan bir arkadaş grubu; Ocak 1992’de
kışa hazırlık yapan babalarının kırdığı odunları taşıyan çocuk grubu; Kasım 1992’de bir
ağacın altında beraber kitap okuyan kız arkadaş grubu; Mart 1993’te dedelerinin elini öpen bir
çocuk grubu; Nisan 1995’te kırlara çıkmış kalabalık bir arkadaş grubu ve en orjinali de dünya
resminin üzerine çizilmiş, elleriyle dünyayı temizleyen bir arkadaş grubu. Bu örnekleri
çoğaltmak mümkündür. Derginin kapak resimlerinin bu şekilde toplumsallığa vurgu yapması
çocuğun zihninde ister istemez kalıcı bir iz bırakacaktır.
Dergide okurların çalışmalarına yer verilmekte, çocukların gönderdiği fıkra, bilmece
ve fotoğrafların yer aldığı köşelerde bunlar sergilenmektedir. Çocukların emeklerini
sergileme, kendi çalışmalarının bir dergide yayınlandığını görmeleri, çocukların psiko-sosyal
gelişimine olumlu biçimde etki edecektir. “ Okuyucu Mektubu” ya da “Ayın Mektubu” isimli
köşede çocukların kendi el yazılarıyla yazdıkları mektupların yayınlanması, çocukların
özgüvenlerinin gelişimi açısından önemlidir. Çocuklardan gelen mektuplar da en çok
sevdikleri köşenin “Sizin Köşeniz” yani kendi eserlerinin yayınlandığı köşe olduğu
belirtilmektedir. Çocuklar mektuplarında, fotoğraflarının yayınlanma isteklerini dile
getirmektedir. Ancak dergide okurların birbirleriyle iletişimini sağlayacak, mektup arkadaşlığı
oluşturacak köşeler yer almamaktadır. Halbuki, yurtdışından dergiyi takip eden okurlar ile
Türkiye’deki okurlar arasında mektup arkadaşlıkları oluşturmak mümkündür.
Özellikle çocukları ilgilendiren haberlerin yayınlandığı köşeler, çocukların dış dünyayı
tanımaları ve sosyalleşmeleri açısından büyük önem taşımaktadır. Dergide bu, ilk sayılarından
itibaren yapılmak istenmiş ancak kısa sürmüştür. Sonraki sayılarda ise yurtiçi ve yurtdışındaki
Kur’an kursları haber yapılmıştır. Derginin okuyucu kitlesinin büyük bir çoğunluğunu Kur’an
kursu öğrencilerinin oluşturduğu göz önünde bulundurulursa, öğrencilerin sosyalleşmesi için
bu haberler önemlidir.
Çocuğun sosyalleşmesinde oyunun önemli bir yeri olduğunu belirtmiştik. Genellikle
okurların gönderdiği bilmece-bulmaca ve zeka oyunlarının yer aldığı sayfalarda okurlara
yönelik resimli bulmacalar yer almaktadır. Bunlar genellikle ilköğretimin birinci kademesine
hitap etmektedir. Ayrıca derginin her sayısında kare bulmacaya yer verilmektedir. 10-12 yaş
grubuna hitap eden bulmacaların, son sayılara doğru zorlaştığı görülmektedir.
“Sizlerle Başbaşa” köşesinde, Gaffar Tetik, okurların mektuplarını cevaplandırarak,
onların gönderdiği yazı ve şiirlerden alıntılar yapmıştır. Okurların, gönderdikleri mektupların
değerlendirildiğini, okunduğunu görmeleri psiko-sosyal gelişimleri açısından önemlidir.
Çocukta benlik saygısı, kişiye değer verilen, sözleri dinlenen, çevresinden destek gören, başka
bir deyişle, ancak insan olarak kendisine değer verilen bir ortamda filizlenir ve gelişir.243
Son çocukluk döneminde çocuğun ana-babaya duyduğu hayranlığı öğretmenlere,
seçtiği ülküsel kahramanlara, ünlü sporculara, sanatçılara, yazarlara yönlendirdiğini244 daha
önce de belirtmiştik. Diyanet Çocuk Dergisi’nde, ülküsel kahramanlara (Fatih Sultan Mehmet,
İbnî Sina, Osman Gazi vs) ve dinî büyüklerin hayatlarına yer verilmektedir.
Sosyalleşme süreci içerisinde kazanılması gereken kardeşlik, yardımlaşma, paylaşma,
kişilik kazanma gibi davranışlar, dergi içerisinde gerek nasihat şeklindeki yazılarda gerekse
mesaj içeren hikayelerde anlatılmaktadır. Bu davranışlar içerisinde en çok “kardeşlik”
üzerinde vurgu yapılmıştır.245
Diyanet Çocuk Dergisi, çocuğun psiko-sosyal düzeyine uygun yayınlar yapmaktadır.
Dergi, çocuğun sosyalleşmesinde ve sosyal hayatta sağlıklı bir birey olmasında önemli rol
oynayan davranışları sürekli konu etmektedir.
3. ÇOCUĞUN AHLÂKÎ GELİŞİMİNE UYGUNLUĞU:
Diyanet Çocuk Dergisi “milli ve manevi değerlerimiz hakkında bilgi sahibi kılma”246
amaç ve düşüncesiyle yayın yapmaktadır. Bu yönüyle derginin çocukların ahlâkî gelişimine
uygunluğu önemlidir.
Ahlâkî gelişimin amacı, toplumsal değer yargılarını edinerek bulunduğu topluma
uyum sağlayan ama kendi ilke ve değer yargılarını oluşturabilen fertler yetiştirmektir.247
Diyanet Çocuk Dergisi’nde Türk toplumunun gelenek ve göreneklerine vurgu yapılmış, ahlâkî
243 Yavuzer, a.g.e., s.41, Mevlüt Kaya, “Benlik Gelişimi ve Kendini Gerçekleştirme”, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Ensar Neşriyat, İstanbul, 1998, s. 75. 244 Başaran, a.g.e., s.170. 245 Hasan Koç, “Sevgi Kardeşlik Bayrağını Dikelim”, DÇD,Şubat, 1997, sayı 199,s. 16; Sırı Er, “Kırık Kolla Gelen Dostluk”, DÇD, Şubat, 1998, sayı 211, s. 21; Hayati Okyakmaz, “Kardeşim Nerede? ”, DÇD, Kasım, 2000, sayı 244, s. 24,25; Selami Tanoğlu, “Dostluk Mesajı”, DÇD, Ocak, 2002, sayı 258, s.4. 246 I.Din Şûrası, a.g.e., s.298-299. 247 Özden, a.g.e., s.92.
davranış normları dinî temalarla desteklenmiştir. Dergi hitap ettiği dindar ya da dine saygı
duyan aile çocuklarına ahlâkî kuralları anlatırken, çocukların seviyelerine dikkat etmemiştir.
Ancak bu dönemde ele alınması gereken konuları da ihmal etmemiştir. Örneğin, “Büyüklere
Saygı” konusu şu şekilde başlayarak ele alınmıştır: “Büyüklere saygılı olmak hem dinî, hem
de insanî bir görevdir. İnsanlar toplum içinde yaşamak zorundadır. Bu durumda olanların ise
toplumda geçerli olan geleneklere uyması lazımdır. Türk Milleti’nin geleneklerinden biri de,
büyüklere saygılı olmak ve küçükleri korumaktır.”248 Yazıda Kur’ân-ı Kerim’den bir ayet ve
bir hadise de yer verilmiştir. Ancak bu ifadeler çocuğu etkileme gücü bakımından zayıf
kalmaktadır.
Mesuliyet duygusunun anlatıldığı bir makalede ise çocukların bu yaşlarda
anlayamayacağı bir mesuliyetten bahsedilmektedir. Yazıda Abdülhamid Han’la ilgili bir
rüyaya yer verilmekte ve mesuliyetle ilgili mesaj yazının sonunda şu şekilde işlenmektedir:
“Eğer biz Rabbimizin bizden istediği hizmetleri vermiyorsak, maddî ve manevî imkanlarımızı
en üst seviyede ve en verimli bir şekilde kullanmıyorsak, mahşerdeki hesabımız zor olacak
demektir. Bizler de mesuliyetimizi müdrik bir şekilde değerlendirelim ki, akibetimiz inşaallah
hayır olur. Allah’a emanet olunuz sevgili kardeşlerim.”249 Bu yazının içeriği belki büyüklere
dahi ağır gelecektir.
Doğru ve yerinde konuşmanın önemini anlatan bir yazıda ise çocuklara yönelik hitap
ifadesi bile kullanılmamaktadır. Örneklerin az olduğu yazıda “gerekir” kelimesi ile biten bir
çok cümle kullanılmaktadır: “Konuşma yeteneğimizi yerinde, zamanında ve ölçülü olarak
kullanmamız gerekir. Yerinde ve zamanında konuşmayı bilmek gereklidir. Konuşma gerektiği
zaman doğru konuşmak, tatlı sözlü olmak gerekir...”250 Aynı yazara ait “Yalancılık ve İftira”
248 Talip Uluşan,”Büyüklere Saygı”, DÇD, Temmuz,2002,sayı 264, s.5. 249 Selami Tanoğlu, “Mesuliyet Duygusu”, DÇD, Mayıs, 2002, sayı 262, s.34. 250 M.Zekai Eryalaz, “Doğru ve Yerinde Konuşmak”,DÇD, Nisan, 2001, sayı 249, s. 5.
yazısı ise çocuklara hitapla başlamış ve çocukların seviyelerine daha yakın bir üslupla
yazılmıştır.251
Dergide yukarıda belirtilen üslupla ahlâkî öğütler içeren yazılar olduğu gibi,
çocukların ahlâkî gelişimine uygun, onlara hitap eden bir üslupla yazılmış güzel yazılar da
vardır. Melahat Demirkol’un yazısı az nasihat cümleleri içeren, örnek bir olayla başlayan ve
sonunda sıcak bir üslupla mesaj veren bir yazıdır: “Canım yavrularım, daima verici olun,
yardımlaşmayı, paylaşmayı öğrenin. Yine yazıyorum: Vermek almaktan güzeldir, hepinize iyi
tatiller dilerim, sevgilerimi iletirim.”252
Dergide yer alan hikayelerde ahlâkî tema güzel işlenmiştir. Özellikle Bestami Yazgan,
Göktürk Mehmet Uytun, Sırrı Er gibi yazarların hikayeleri, hikaye sanatı açısından daha
kaliteli ve olay örgüsü daha sürükleyici olarak kurgulanmaktadır. En önemlisi de ahlâkî
temalar usandırmadan, akıcı bir üslupla dile getirilmektedir.253
Bu dönem çocukta vicdanın gelişmeye başladığı dönemdir. Baskıcı tutum yerine
“demokratik bir disiplin”254 vicdanın gelişmesini destekler. Dergide ahlâkî davranışların
geliştirilmesinde sevgiye dayalı bir üslup kullanıldığı görülmektedir. Ancak dergide, çocuğun
vicdanında kalıcı bir ahlâkî davranış oluşturulurken “ilahî otorite”255den yararlanılmıştır.
Ahlâkî öğütler bir ayet ya da hadisle delillendirilmeye çalışılmıştır: “Dinimizin emrini ve
büyüklerimizin sözlerini dinlemediğimiz için bir bakıma kendimi de suçlu sayıyorum.”256
Başka bir sayıda dünyada yapacağımız ahlâkî bir davranışın Allah tarafından cennetle
ödüllendirileceği belirtilmiştir: “Atalarımız ‘iyilik yap da denize at, balık bilmezse Halık bilir’
251 Eryalaz, “Yalancılık ve İftira”, DÇD, Şubat, 2000, sayı 235,- s.11. 252 Melahat Demirkol, “Taş Çorbası”,DÇD, Ağustos, 2000, sayı 241, s. 34. 253 Sırrı Er, “Dış Görünüşe Aldanmamalı”, DÇD, Ocak, 1993, sayı 150, s. 20; Bestâmi Yazgan, “ Gül Kız ile Bülbül Dede”, DÇD, Ocak, 1994, sayı 138, s. 20, “Görülmeyen El”, DÇD, Temmuz, 1996, sayı:192, s.10,11 ; Göktürk Mehmet Uytun, “ Vatan Sağolsun”, DÇD, Eylül, 1996, sayı 194, s. 13,14,15, “Ağaç Sevgisi”, DÇD, Kasım, 2000, sayı 244, s.10,11. 254 Yavuzer, a.g.e., s. 189. 255 Hökelekli, a.g.e., s.198. 256 Göktürk Mehmet Uytun, DÇD, Kasım 2000, sayı 244, s.11.
demişler. Unutmayalım ki Allah Teâla iyilik yapanları sever, iman edip iyilik yapanlar
Cennet’e gireceklerdir.”257 Bu dünyada yaptığımız ahlâkî davranışların ibadet şuuruyla
yapılması dile getirilir: “Yapılan iyiliğin kıymetini bilmek ve teşekkür etmek, ahlâkî bir
görevdir. Çevremizdeki insanlara yaptıkları en ufak bir iyiliğe karşı hemen teşekkür
ediyorsak, bizlere sayısız nimetler veren Allah’a karşı da teşekkür etmemiz gerekir.”258
Şüphesiz bu tür örnekleri derginin bütün sayılarında görmemiz mümkün değildir ancak bu
ifadeler derginin çocuğun ahlâkî gelişiminde kullandığı üslûbu yansıtmaktadır.
Sonuç olarak, dergide çocuğun ahlâkî gelişimine ters ve menfî tesir edecek ifadeler yer
almamaktadır. Ancak ahlâkî değerlerin verilmesi inanç öğretimi içerisinde değerlendirilmiş,
ahlâkın ancak bir ilâhî otoriteye dayandırılmasıyla kalıcı olacağı savunulmuştur. Çocuklara
sıkıcı gelecek ahlâkî öğüt içeren makalelerin bazı sayılarda yer almasına karşı dergi, bütünü
içerisinde yer alan hikayelerle bu eksikliği gideriyor görünmektedir.
F. ÇOCUĞUN DİNÎ GELİŞİMİNE UYGUNLUĞU:
Diyanet Çocuk Dergisi, çocuğun dinî formasyon kazanmasına önem veren hatta
yayınlarıyla bunu amaçlayan bir dergidir. Bu nedenle Diyanet Çocuk Dergisi’nin, çocuklara
yönelik din öğretiminde dikkat etmesi ve bilimsel argümanlardan yararlanması
gerekmektedir. Çünkü, insanın düşünce, irade, his, vicdan ve davranış gibi, bütün kabiliyet ve
temayüllerine hitap eden dinin259 çocuğun gelecekteki hayatında önemi büyüktür. Bundan
dolayı din öğretiminin verilmesinin yanında, doğru yöntemlerle verilmesi de önemlidir.
Diyanet Çocuk Dergisi’nin çocuğun dînî gelişimine uygunluğu inanç öğretimi ve
ibadet öğretimi yönüyle ele alınacaktır:
1. İNANÇ ÖĞRETİMİ :
257 Hayati Okyakmaz, “İyiliğin Değeri”, DÇD, Ekim 2000, sayı 243, s. 25. 258 Sırrı Er, “Allah’a Karşı Görevlerimiz”, DÇD, Ocak, 2001, sayı 246, s. 10. 259 Mehmet Emin Ay, “Çocuklara İman Esaslarının Öğretimi”, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Ensar Neşriyat, İstanbul, 1998, s. 239.
Dergiyi ilk olarak “Allah’a iman öğretimi” yönüyle inceleyeceğiz. “Allah’a iman,
inanç sistemine bir temel teşkil ettiği gibi, İslam dininin akide ve amel yönüyle en önemli
konusudur. Zira, diğer iman esaslarının hepsi (meleklere, kitaplara...) Allah’a iman ile
alakalıdır.”260
Dergide Allah inancı tabiattan örnekler, matematiksel ve mantıkî delillerle isbat
edilmektedir. Mart 1986 sayısında tesadüfün olmayacağı her şeyin bir yaratıcısı olduğu şu
örnekle belirtilmektedir: “meselâ dünyada yaklaşık beş milyar insan vardır. Bütün insanların
vücuduna takılı olan organların yeri aynıdır. Sayıları da değişmemektedir. Her insanın iki
gözü vardır ve yüzüne takılmıştır. İki kolu vardır ve kolları yandadır. Her insanda iki kulak,
bir ağız, bir burun vardır. Bütün insanlar yemeklerini ağız yoluyla yemektedirler. Yine her
insanda koku alma duyusu burun, işitme duyusu kulaktır. Demek, tesadüf neticesi olarak
bütün insanların organlarının vücudun aynı yerinde olması ve aynı vazifeyi görmesi
matematik ilmine göre imkansızdır....Öyle ise kainatta her şeye bilerek yön veren gerçek
yönetici bir kudret vardır, o da Allah’tır. Her şey O’nun iradesiyle yapılır. Her şeyin dizgini
O’nun elindedir. Her şeyi sonsuz ilim, irade ve kudretiyle yaratan ve idare eden O’dur.”261
Okuyucuların ve ailelerinin dinî hassasiyeti olan bir çevreden olduğu düşünülürse, bir
inanç problemi yaşadıklarını düşünemeyiz. Ancak çocukların taklidî olarak elde ettikleri
imanı kendi içlerinde olgunlaştırmaları; araştırarak kemâle erdirmeleri gerekir. Yukarıdaki
örnekler, okuyuculara düşünme kapısı açması nedeniyle orijinal ve etkilidir.
İnanç öğretiminde “çocuğun dikkatinin çevresine yöneltilmesi” önemlidir. Zira “
Etrafındaki nesnelere ve olaylara bakan çocuk, karın ve yağmurun nasıl yağdığını, güneşin
nasıl ısıttığını, onun doğuşunu, batışını, geceleyin ay ve yıldızın nereden çıktıklarını, bu kadar
çeşitli bitki ve hayvanların nasıl olduğunu ve bütün bunları kimin yaptığını merak etmeye
260 Ay, a.g.e., s. 240. 261 İdris Görmez, “Tesadüfen Olur mu?”, DÇD, Mart, 1986, sayı 68, s.28.
başlar. Bu düşünce sonucunda böyle bir düzeni kuran çok güçlü bir varlığın, Tanrı’nın
olduğunu bulabilir.”262
Bir sayıda sayfaya meyvelerin, peynir, et gibi besinlerin olduğu bir fotoğraf
yerleştirilerek altında bunların Allah’ın bize bir nimeti olduğu anlatılmaktadır: “Bütün dünya,
her şeyi ile hazırlanmış büyük bir sofradır. Rabbimiz bu sofrayı bizim için hazırlamış.
Yaşadığımız sürece bizler bu ilâhî sofradan Allah’ımızın istediği tarzda yararlanacağız.
Dünyada her şey bize hizmet ediyor. Her şey bizim için yaratılmıştır. Bize bunca sayısız
nimetleri veren Yüce Allah’a teşekkür etmemiz gerekmez mi? Elbette gerekir.”263 Başka bir
sayıda “şükretmek” üzerinde durulmuş, vücudumuzdan, tabiattan yararlandığımız nimetler
sayılmıştır: “Bu saydığım nimetlerin hangisi parayla satın alınabilir? Hiç birine değer
biçilebilir mi?”264 diye sorulmaktadır. Çocukların tefekkür gücünü geliştirmesi bakımından bu
şekildeki yazılar önemlidir.
Derginin okur kitlesi içerisinde ibadetle mükellef olmamış olan okuyucular
çoğunluktadır. Onlara inanç duygusu anlatılırken Allah’ın bize yönelik nimetleri
örneklendirilerek, Allah’ın merhameti, sevgisi, cenneti öne çıkarılmalıdır. Zira inanç
duygusunun temelinde “Allah sevgisi ve “Allah korkusu” olarak iki ana duygunun olduğu
ifade edilmiştir.265 Bu dönemdeki çocuklara Allah sevgisi anlatılmalıdır. 1985 ve 1990 yılları
arasındaki sayılarda bunu ifade edecek yazılar çok az yer tutmaktadır. Genellikle direkt değil
de satır aralarında ifade edilmektedir: “Dünyanın her yerine yayılarak, tüm canlılara hizmet
eden sayısız yapraklar! Sizi yaratan Allah’a çok şükürler olsun...”266 Derginin 2000 yılından
itibaren çıkan sayılarında Allah sevgisine daha çok vurgu yapılmıştır. Allah sevgisinin
anlatıldığı sayfalar daha renkli, figürler ve yazılar daha sevecen hâle getirilmiştir. Çocukları
262 Cemal Tosun, Recâi Doğan, 4. ve 5. Sınıflarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretimi, Pegem Yay., Ankara, 2004, s.128. 263 Hüseyin Akgül, “Allah’ın Nimetlerine Teşekkür Etmemiz Gerekir”, DÇD, Şubat, 2001, sayı 249, s.8. 264 Rabia Gölbaşı,”Şükretmek”, DÇD, Haziran, 2002, sayı 263, s.10. 265 Neda Armaner, İnanç ve Hareket Bütünlüğü Bakımından Din Terbiyesi, MEB Yay., İstanbul, 1967, s. 23. 266 Abdulbaki İşcan, “Yaprak”, DÇD, Ekim, 1992, sayı 147, s.11.
sıkan uzun cümleli yazılar yerine kısa cümlelerden oluşan, sade, anlaşılır nesir yazıları ve
şiirlerle Allah sevgisi anlatılmaya çalışılmıştır:
“Denizlerden bazısı tatlıdır bazısı tuzlu ve acı.
Her birinden taze balık eti yeriz.
Takındığımız incileri mercanları çıkartırız.
Allah bizlere ne çok güzellikler vermiş.
En güzel lütfuyla bizi yoktan var etti.
Sonra da bizi nimetlerle sevindirdi.
Ağaçlardan hiç eksilmedi meyveler.
Gönderilip duran bu nimetler,
Verenin zengin olduğunu söyler.”267
Bu tür örnekler araştırmamızın ilk bölümünde ifade ettiğimiz bu dönemdeki
çocuklarda oluşan Allah tasavvuruna da uygun düşmektedir.
Dergide Allah inancının anlatılmasında nesir ve şiirden farklı metodlar da
kullanılmalıdır. Tabiattaki varlıkların, hayvanların konuşturulması, yaratılışlarındaki
harikalıkları anlatmaları mümkündür. Harikalıkları gösteren resimlerin yorumlanması da
önemlidir. Dergide anlatımda yöntem bakımından zenginlik göze çarpmamaktadır. Ancak,
Ağustos 2001 sayısında Allah’ın varlığı, baba-oğul diyaloğu kullanılarak anlatılmaktadır:
“Ahmet Bey, oğlu Hidayet’le tartışır. Hidayet babasına:
- Babacığım. Allah’ın varlığı konusunda benim biraz şüphem var. Hem Allah olsaydı,
bizim O’nu görmemiz gerekmez miydi? Bu konuda beni aydınlatır mısın? dedi. Babası
oğluna;
267 Zehra Öztürk, “Merhametli Allah’ım”, Şubat, 2000, sayı 235, s. 20-21.
- Oğlum eğer aklını tam olarak kullanır ve iyi düşünürsen, Allah’ın varlığını aklınla da
bulabilirsin. Allah’ı görmeyişimiz bizim gözümüzdendir. Bu dünyada Allah, hiçbir kimseye
kendini görecek bir göz vermemiştir” dedi.268 Ancak burada da babanın cümleleri çok ve
uzun olmuş, yazı makale şeklini almıştır.
Diyanet Çocuk Dergisi’nde, inanç öğretiminde dinî günler, geceler ve mekanlardan
faydanılmıştır. Dergide yayınlandığı ay içerisinde yer alan dinî gün, gece ve bayramlarla ilgili
yazılar ve bilgiler yer almıştır.269 Bununla birlikte dergide millî gün ve bayramlara da mutlaka
yer verilmiş ve kapak resmi yapılmıştır.
7-12 yaş dönemlerindeki çocukların, Allah’ı her şeyi bilen, gökte olan, kendilerini ve
ailelerini besleyen, büyüten, isteklerini kabul eden, zor durumlarda onlara yardım eden olarak
tanıdıklarını daha önce ifade etmiştik. Verilen örneklerde de görüldüğü gibi derginin özellikle
son sayılarında Allah’ın varlığı ve yüceliğiyle ilgili yazılara sıkça yer verilmektedir ve
genelde bedenimizden, tabiattan delillerle O’nun varlığı isbata çalışılmıştır.
Diyanet Çocuk Dergisi’nde diğer iman esaslarının da anlatımına yer verilmiştir.
“Meleklere İman” başlıklı yazının ilk paragrafı şu şekilde başlıyor: “Melekler gözle
görülmezler. Nurdan yaratılmış varlıklardır. Özellikleri: Yemezler, içmezler, evlenip
çoğalmazlar. Her meleğin özel bir görevi olup, bu görevi tam ve noksansız olarak yerine
getirirler. Melekler, Allah’a isyan etmezler. Meleklerin görünmeyişleri, onların
olmayışlarından değil, bizim onları görebilecek göze sahip olamayışımızdandır. İmanın altı
şartından birisi de meleklere imandır. Büyük melekler ve Vazifeleri......”270. Konu bir sayfa
içinde sadece kuru bilgi şeklinde yer almıştır. Yazı da meleklere inanmanın birey ve toplum
268 Hüseyin Akgül, “Çocuklarla Dini Sohbetler”, DÇD, Ağustos, 2001, sayı 253, s.6. 269 Talip Uluşan, “Hicret ve Hicrî Yılbaşı”, DÇD, Nisan, 1998, sayı 213, s.24-25 : Murat Kuddusi, “Mekke’nin Fethi”, DÇD, Ocak, 2000, sayı 234, s. 4-5 ; Mehmet Bulut, “Kurban Bayramı”, DÇD, Mart, 2000, sayı 236, s. 4-5; Mehmet Emirgil, “Aşure Günü”, DÇD, Nisan, 2000, sayı 237, s. 22; Talip Uluşan, “Ramazan Ayı”, DÇD, Kasım, 2001, sayı 256, s.4; Talip Uluşan, “Peygamberimizin Ramazan Hayatı”, DÇD, Kasım, 2002, sayı 268, s. 11, Talip Uluşan, “Üç Aylar ve Regaib Kandili”, DÇD, Ağustos, 2003, sayı 277, s. 16. 270 Akgül, “Meleklere İman”, DÇD, Mayıs, 2002, sayı 262, s.14-15.
yaşantısındaki etkilerinden söz edilmemiştir. Peygamberlere ve kitaplara iman konularında ise
üslûb biraz daha renklendirilmeye çalışılmıştır:
“Merve:
- Amcacığım, peygamber ne demektir?
- Peygamberler, Allah’ın buyruklarını insanlara ulaştıran örnek insanlardır. Esra:
- Babacığım! Her isteyen peygamber olabilir mi?
- Hayır, olamaz, peygamber olacak kimseyi Allah seçer. Allah bu görevi, kulları
içinde en iyi yapacak kimseye verir. Çünkü peygamberlik, çok zor bir görevdir.”271.
Verilen bilgilerde yanlışlık ya da çocukları batıl inanışlara sürükleyici bilgiler yoktur.
Ancak dergi çocukların seviyelerine göre olan bu yazılarda sürekli aynı üslup ve yöntem
kullanmaktadır. “Millî ve Manevî Değerlerin Önemi” başlıklı yazıda da aynı üslûbu
görmekteyiz :
“Tarih sahnesinde en uzun kalan milletlerin şüphesiz, millî ve manevî değerleri
toplumsal dokusunda en iyi şekilde barındırabilen devletler olmuştur. 1299 tarihinde kurulan
ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş tarihi olan 1923 yılına kadar hükümranlığını devam
ettiren Osmanlı İmparatorluğu da bu devletlerin en önde gelenlerinden biridir. Bireylerini
millî, manevî ve ahlâkî değerlerine bağlı yetiştiren toplumların, çağın gereği olan gelişmelere
de duyarsız kalmadıkları taktirde, başarılı olmamaları için bir sebep yoktur. Milletleri ve
toplumları sahip oldukları millî, manevî ve ahlâkî değerlerin ayakta tuttuğunu bilmekteyiz.
Bunları bizlere ulaşan tarihî belgelerden, eski medeniyetlerin kalıntılarından
anlayabileceğimiz gibi Kur’an- Kerim’in bir çok ayetlerinde de ibret olmamız için Yüce Allah
bizlere bildirmektedir.”(Yazı küçük puntolarla tam iki sayfa yazılmıştır.)272 Bu üslup ve
271 Akgül, “Peygamberlere ve Kitaplara İman”, DÇD, Haziran, 2002, sayı 263, s. 14-15. 272 Bayram Uçakoğlu, “ Millî ve Manevî Değerlerin Önemi”, DÇD, Temmuz, 2003, sayı 276, s. 4-5.
yöntemin zenginleştirilmesi gereklidir. Bu şekilde yazılmış bir makaleyi çocuklar severek
okumayacaktır.
Dergide çocuklara yönelik dua öğretimine rastlayamadık. Halbuki temel eğitim
çağındaki çocuklara dua öğretiminin bir gereklilik olduğu ve çocukların diğer gelişimlerinin
yanında gelişim dönemlerine uygun olarak sağlıklı bir dua bilincine ulaşmalarının sağlanması
gerektiği ifade edilmektedir.273 Bu yüzden derginin duaya ayrı bir önem vermesi gerektiği
düşüncesindeyiz.
2. İBADET ÖĞRETİMİ :
Diyanet Çocuk Dergisi’nde çocukların ibadet gelişimine önem verilmiştir.
Okuyuculara Hanefî mezhebinin görüşleri doğrultusunda temel ilmihal bilgileri doğru olarak
anlatılmıştır. “Dinî Bilgiler” köşesinde namazların farzları, namazlarda kıraat, namazlarda
rûku, abdest gibi konulara yer verilmektedir. Bunun yanında Allah’ın sıfatları, iman esasları
gibi akaid konuları da ele alınmaktadır. İlk sayılarda bu sayfaların resimlendirme bakımından
yetersiz ve yazıların çok küçük puntolarla yazıldığı görülmektedir. Buna rağmen dil sade,
çocukların anlayacağı düzeyde yazılmıştır. 1990 yılından sonraki sayılarda ilmihal bilgilerine
fazla yer verilmemiş ancak önemli gün ve geceler ile ilgili yazılar daha çok yer almıştır.
İbadet sadece dinin muamelatla ilgili kısmı değildir. Sadece namaz kılmak, oruç
tutmak, zekat vermekle ibadet sınırlandırmamalıdır. “Doğa olaylarını bir çiçeğin açmasını,
solmasını, türlü bitkilerin insan için faydasını inceleyen, hayvanların, bitkilerin, dünya eko
sistemine katkısını araştıran, tabiî afetlerin zararlarından insanları korumak için yapılan her
türlü önlemlerin alınması için uğraşan bilim adamlarının çalışmaları, insanın varoluşunu
gerçekleştirmesine yardımcı olan ve insana kendisini tanıtan böylece onun topluma uyumlu
bir birey haline gelmesini hedefleyen Psikoloji, Sosyoloji gibi bütün alanlar sonuçta insanlığa
273 Tosun, Doğan, a.g.e., s. 133.
hizmet etmekle insanı yaratan ve yaşatan Tanrı’ya ibadet etmiş olurlar.”274 Dergide bu
anlayışın sürekli vurgulanması gerektiği kanaatindeyiz.
Diyanet Çocuk Dergisi, ibadet öğretimi ile ilgili bütün sayıları içerisinde bilgiler
vermiştir. Ancak 1990 ve 1991 yıllarında dergide düzenli olarak “Yavrularımıza Din
Bilgileri” başlığını taşıyan bölümde inanç ve ibadetle ilgili bilgiler verilmiştir. İbadet öğretimi
ile ilgili olanlar şunlardır: “Ramazan ve Oruç”275, “İslam’da Temizlik ve İbadetlerimiz”276,
“32 Farz Nelerdir?”277, “ İslam’ın Şartı Beştir”278, “Gusül Abdestinin Farzı Üçtür”279,
“Abdestin Farzı Dörttür”280, “Teyemmümün Farzı İkidir”281. 1991 yılında aynı köşede ahlâkî
değerler anlatılmıştır. Bu konular düz yazı şeklinde sunulmuştur. Derginin 1992 yılı içerisinde
yer alan bir sayısında 32 farz konusu “Hilal ile Celal 32 Farzı Öğreniyorlar” başlığıyla çizgi
roman şeklinde verilmiştir.282
İslâm’ın nasıl yaşanması gerektiği de dergide “İyi Müslüman Nasıl Olur?” başlığıyla
verilmiştir.283 İyi bir müslüman, “ İslâm’ı sağlam kaynaklardan öğrenerek ve onu bütünüyle
yaşayan” müslüman olarak tarif edilmiştir. 1987 yılında da “Müslüman Çocuğu Nasıl
Olmalıdır?” başlığıyla benzer ifadeler söylenmiştir: “Müslüman Türk çocukları olarak, bizim
izleyeceğimiz yol da Yüce İslam Dini; Kutsal Kitabımız Kur’an’ın ve Sevgili
Peygamberimizin buyrukları doğrultusunda olmalıdır. Ayrıca inançlı yaşamanın yanısıra,
sevgi, saygı, güven, hoşgörü, fedakarlık, sorumluluk, doğruluk ve yapıcılık gibi manevî
değerlerle donatılmış olarak, birlik ve beraberlik içerisinde, millî ve manevî değerlerimize
274 Tosun, Doğan, a.g.e., s.129. 275 Abdullah Ceyhan, “Yavrularımıza Din Bilgileri”, DÇD, Mart, 1990, sayı: 116, s.6-7. 276 Abdullah Ceyhan, “Yavrularımıza Din Bilgileri”, DÇD, Mayıs, 1990, sayı: 118, s.12-13. 277 Abdullah Ceyhan, “Yavrularımıza Din Bilgileri”, DÇD, Temmuz, 1990, sayı: 120, s. 12-13. 278 Abdullah Ceyhan, “Yavrularımıza Din Bilgileri”, DÇD, Ağustos, 1990, sayı: 121, s. 12-13. 279 Abdullah Ceyhan, “Yavrularımıza Din Bilgileri”, DÇD, Ekim, 1990, sayı: 123, s. 12-13. 280 Abdullah Ceyhan, “Yavrularımıza Din Bilgileri”, DÇD, Kasım, 1990, sayı: 124, s.20. 281 Abdullah Ceyhan, “Yavrularımıza Din Bilgileri”, DÇD, Aralık, 1990, sayı: 125, s. 12. 282 Mehmet Zekâi Eryalaz, “ Hilal ile Celal 32 Farzı Öğreniyorlar”, DÇD, Ağustos, 1992, sayı:145, s. 5-6. 283 Abdullah Ceyhan, “Yavrularımıza Din Bilgileri”, DÇD, Haziran, 1990, sayı 119, s. 12.
saygılı, bölücü ve bozguncu değil, birleştirici ve yapıcı, tembel değil çalışkan olmalıyız.”284
Burada verilen vasıflar aslında Diyanet Çocuk Dergisi’nin çocuklara vermek istediği genel
hedefi özetlemektedir.
Çocuklarda ibadet sevgisinin yerleşmesinde bu yaşlarda taklidin önemi büyüktür.
Derginin özellikle 2000 yılı sayılarında teorik düzeyde dinî bilgilerin verilmesi yerine
çocuğun bu ibadeti yaparken hissettiği duyguları yansıtan hikaye ve yazılara yer verilmiştir.
“Bayram Namazına Gidiyorum”285, “İlk Oruç”286, “Bayram Hatırası”287, “Reçel Kavanozları
ve Ramazan’ın Bereketi”288, gibi hikayelerde çocuklarda ibadet sevgisi geliştirmenin
amaçlandığı görülmektedir. Dergide peygamberimizin sevdirilmesine yönelik yazıların azlığı
göze çarpmaktadır. Peygamberimizle ilgili yazılar yıl içerisinde sadece Kutlu Doğum
Haftası’nın ve mevlid kandilinin olduğu aylar yazılmıştır. Bu sayılar dışında,
peygamberimizin tanıtılmasıyla ilgili ciddi bir çaba gözükmemektedir. Halbuki bu yaşlarda
çocuklarda peygamber sevgisinin kazandırılması önemlidir.
Dergide cehennem, ölüm, şeytan, gibi dînî kavramlara da az rastlanmaktadır.
Cehennem, ölüm, şeytan gibi kavramların çocuklar için menfî etkisi göz önünde
bulundurulursa, bu kavramların yer almaması isabetli olarak kabul edilebilir. Ancak
çevrelerinden bir çok hurafe ve yanlış bilgiler edinen çocukların da sağlıklı bir şekilde
bilgilendirilmeleri önem arzetmektedir.
G. DİN EĞİTİMİNDEKİ YERİ :
Din eğitimi temelinde sevgi olan bir eğitim bilimidir. Bir de muhatabı çocuklar olunca
sevgi, istek ve duygular daha da önem kazanır. Din eğitimi çocuğun dünyası içerisine giren
herşeyi kucaklamalı, büyük bir hoşgörü ve sevgi ile bunları değerlendirebilmelidir. Bundan
284 Zekâi Eryalaz, “Müslüman Çocuğu Nasıl Olmalıdır?”, DÇD, Haziran, 1989, sayı 107, s. 22. 285 Osman Çevik, DÇD, Ocak, 2000, sayı 234, s. 16. 286 Adil Karagöz, Kasım, 2000, sayı 244, s. 20-21. 287 Talip Uluşan, Mart, 2001, sayı 248, s. 4-5. 288 İsrafil İğde, DÇD, Aralık, 2001, sayı 257, s. 4.
dolayı, din eğitiminde uyulması gereken kuralları belirtmekten ziyade kaçınılması gereken
olumsuzluk sınırlarını çizmek daha kolaydır.
Derginin din eğitimindeki yerini değerlendirirken, Bilgin’in tesbit ettiği din
öğretiminde kaçınılması gereken olumsuzlukları göz önünde bulunduracağız.: Çok tekrar,
düşünmeyi engelleme, kalıp bilgiler, din dili, ihtiyaçları karşılamama, kültürü sınırlama,
metod.289 Bu olumsuz durumların dergi açısından söz konusu olup olmadığını araştıracağız:
a. Çok tekrar : Dergide aynı konu ve hikayelerin farklı sayılarda iki defa
yayınlandığı görülmemektedir. Ancak doğruluk, kardeşlik, anne-baba sevgisi, kandil geceleri
gibi konuların aynı üslubla tekrarı bulunmaktadır. Bu konuların çocuklar için önem taşıdığı
inkar edilemez. Önemli olan bu konuların hayatın içinden örneklerle çocuk farkında olmadan
çocuğun gündeminde tutulmasıdır. Aksi takdirde çocuğun sıkılması doğaldır ve bu tür
cümlelere kulak tıkayabilmektedir.
b. Düşünmeyi engelleme: Dergide “günaha girersin, Allah günah yazar,
cehennemlik olursun” şeklindeki bir anlayış göze çarpmamaktadır. Din eğitiminde esas olan
sevgidir ve dergi çocuklara dini sevdirmeye çalışmıştır. Özellikle yeni sayılarda inançla ilgili
konular ele alınırken okurlar düşünmeye yöneltilmiş ve konunun mantıkî izahları yapılmaya
çalışılmıştır. Dergi bütün olarak değerlendirildiğinde, düşünmeyi engellediği görülmez ama
düşünmeyi geliştirici bir gayret içerisinde olduğu da söylenemez.
c. Kalıp bilgiler: Dergide geçmişte yaşamış Türk-İslam büyüklerinin, sahabelerin
tanıtımına önem verilmektedir. Çocuklara yönelik bazı mesajlar onların hayatlarından
kesitlerle sunulur. Verilen mesajlar çocukların ahlakî gelişiminde yararlı olan konuları
içermektedir. Dergide çocuklardaki fikir zenginliğini kısıtlayıcı kalıp bilgilere
rastlanmamaktadır. Kalıp bilgi olarak her çocuğun bilmesi gereken temel dini bilgilere yer
verilmektedir. 289 Beyza Bilgin, Eğitim Bilimi ve Din Eğitimi, Gün Yay., Ankara, 1998, s. 116.
d. Din dili: Dinî bilgilerin, küçük yaşlarda, çocuğun dinî kelime ve kavramlara
alışması açısından dinî kavramlarla ifade edilerek öğretilmesi yararlıdır. Ancak bu konuda
ısrarcı olmak doğru değildir. Dergide helal, haram, hadis, sünnet, kul, melek gibi kavramlar
rahat bir şekilde kullanılmıştır. Dini terminolojide temel kavramlar olan bu kelimelerin 6-12
yaşları içerisinde öğrenilme süreci normaldir. Öyle ki derginin okur kitlesinin genel itibariyle
dinî alt yapısı olan çocuklar olduğu düşünülürse bu kavramların çocuklara ağır gelmeyeceği
açıktır. Dergide asıl problem vaaz ve hutbelerde kullanılan din dili ve üslubunun çocuklar için
de kullanılmasıdır. Bu noktada, tek düze, yargı bildiren cümleler yerine, çocukların duygu
dünyalarında daha fazla etki yapacak kelimeler seçilerek, güncel ifadelerle dil daha zengin ve
etkin hale getirilebilir. Dergide nadiren bu tür yazılara rastlamak mümkündür, ancak genel
olarak dergide yukarıda belirttiğimiz ifade tarzı etkili olmuştur.
e. İhtiyaçları karşılamama: Din eğitiminde, zihinsel, toplumsal, duygusal
gelişimde etkili olan ihtiyaçlar göz önünde bulundurulmalıdır. Zamanın değişmesiyle
ihtiyaçlar da değişmektedir. Din eğitimi verilirken bunlar da göz ardı edilmemelidir. Aksi
takdirde ihtiyaçları karşılamayan bir din eğitimi boşa giden bir çabadır.
Çocuk dergiciliğinde ise derginin biçim ve içerik yönünden çocuğun ihtiyacına cevap
verecek şekilde hazırlanmaması, verilen mesajların çocuğa ulaşmasını engeller. Diyanet
Çocuk Dergisi’nde baskı kalitesi olarak ilk sayılardan yeni sayılara kadar bir artışın olduğunu
görmekteyiz. Çocuğun ihtiyacı olan konuların seçiminde ise belirli bir sıra ve zamanlama
takip edilmemiş, her sayıda o ayın önemi de göz önünde bulundurularak dergi hazırlanmıştır.
Dergide, okuyucudan gelen mektuplarda belirtildiği gibi, en çok ilgi gören sayfalar bilmece,
bulmaca ve eğlence sayfalarıdır. Ancak bunlarda da bazı sayılarda seviye çok aşağıda
kalmakta özellikle son sayılara doğru yenileştirme görülmemektedir. Okuyucunun ilgisini
çekmesi yönüyle bu köşeler de, eğitici köşeler kadar önemlidir.
f. Kültürü sınırlama: Dergide, İslam tarihinden olayların anlatılmasıyla birlikte,
güncel hayatı örnekleyen hikayelere de sıkça yer verilmiştir. Ancak tarihî hikayelerde
günümüz kültürüyle karşılaştırma ve değerlendirme genellikle yapılmamıştır. Buna rağmen
genel olarak dergide kültürü sınırlama gibi bir olumsuzluğa rastlanmamaktadır. En azından
Peygamberimiz ve sahabe döneminden çocukların anlamada zorlanacağı kıssalara yer
verilmemiştir.
g. Metod :Din eğitiminde “Dîni genç insanlara nasıl ilgi çekici biçimde duyguları
ve eğilimleri zedelemeden verebilirim?” kaygısı yeni metotlar bulunmasına yol açacaktır.
Dergide biçimsel iyileştirmeler hariç içerik yönüyle fazla farklılık göze çarpmamaktadır.
Halbuki, 1985’den 2000’e kadar dünyada çok hızlı değişmeler olmuş, çocukların bile hayatı
algılayışları farketmiştir. Çocukları etkileyen örnekler değişmiş; mizah anlayışları bile
farklılaşmıştır. Dergide buna rağmen bir yenileşme kaygısı yoktur. Metot olarak dergide
klasik anlatım tarzı ağırlık kazanmış, ayet ve hadislerin ışığında konular tahlil edilmiştir.
Derginin 250’yi aşan sayısıyla din eğitimi açısından bir boşluğu doldurup
doldurmaması derginin hitap ettiği okurun özellikleri ile ilgilidir. Derginin yaptığı anket
bilgileri ve dergiye yazı gönderen okuyucu bilgilerinden de anlaşılacağı üzere, derginin okur
kitlesinin büyük çoğunluğunu dînî hassasiyete sahip çocuklar oluşturmaktadır. Bu nedenle
derginin, okuyucularını doğru bilgilerle aydınlatması, onlarda var olan cevheri canlı tutması,
hurafe ve batıl inançlardan koruması en önemli amacı olmalıdır. Diyanet Çocuk Dergisi, bu
yönüyle din eğitiminde önemli bir yer edinmektedir.
Derginin din eğitimi açısından önemli görevlerinden bir tanesi de; yurtdışında Türk
ve İslam kültüründen uzaklaşma tehlikesinde olan gurbetçi çocuklara millî ve manevî
değerleri öğretmesidir. Aynı zamanda millî ve manevî değerlerle birlikte, Türkçe’yi de canlı
tutabilmelerini sağlamaktadır. Derginin yurtdışındaki çocuklarımıza ulaştırılmasında Diyanet
İşleri Başkanlığı’na büyük işler düşmektedir.
SONUÇ
Çocuk, inanmaya ve dinî değerleri kabule yetenekli ve hazır olarak dünyaya gelir.
Peygamberimiz “Her çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra anne ve babası onu Yahudi, Hristiyan
veya Mecusileştirir.”290 buyururken de çocuğun yapısında bulunan Allah’a inanma kabiliyeti
ve dinî değerleri kabul etme yeteneğine işaret etmiştir. Çocuğun yapısındaki bu tabîi eğilim
dış tesirlerle değişir, belli bir şekil kazanır.
Günümüzde anne-babanın çocuk üzerindeki etkisinin önüne geçebilecek dış etkenler
oldukça fazladır. Özellikle kitle iletişim araçları çocukların ilgisini çekmektedir. “Bu araçların
en önemli iki özelliği vardır: Birincisi; çeşitli konulardaki bilgi ve haberleri, görüşleri geniş
kitlelere kısa zamanda iletebilmeleri, ikincisi; bireyleri tek yönlü edilgen olarak
etkilemeleridir.”291 Bunların içerisinde çocuğa olumsuz etki yapacak olanlara karşı aileler
önlem almaya çalışmaktadırlar. Faydalı olmak ve eğitim açısından bir boşluğu doldurmak
amacıyla yayın yapan kitle iletişim araçları da vardır. Bunlar samimi olsalar dahi eğitim
açısından değerlendirilmeli, bilimsel değeri inceden inceye tartılmalıdır. Aksi halde, bilerek
veya bilmeyerek yapılan yanlışlar, çocuğun ruh dünyasında gelecekte düzeltilmesi zor yaralar
açacaktır.
Çocuklara yönelik kitle iletişim araçlarından çocuk dergilerinin çocuk edebiyatı
içindeki yerini ve çocuğun eğitime katkısını göz ardı edemeyiz. Ülkemizde bir çok çocuk
dergisi çıkmıştır ve hâlâ yayın hayatına devam edenler vardır. Bu dergilerden Diyanet Çocuk
Dergisi, 1979’da yayın hayatına başlamış, 250 sayıyı aşmış bir dergi olarak ülkemizde en
uzun süreli çocuk dergilerindendir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çocuklara yönelik bir yayın
organı olan dergi, çocukları eğlendirirken, dînî ve millî değerleri vermeyi amaçlamıştır.
290 Müslim b. el-Haccâc el-Kuşeyrî, Sahih-i Müslim, III:2048, İstanbul,1981. 291 Peker, a.g.e., s. 164.
Diyanet Çocuk Dergisi okul çağındaki çocuğa yönelik bir dergidir. Okul çağı ise; orta
çocukluk dönemi(7-9 yaş) ve ileri çocukluk dönemi (10-12 yaş) olarak ikiye ayrılmaktadır.
Okul çağı çocuklarının gelişim basamaklarına uygunluğu çok önemlidir. Bu basamaktaki
çocuğun gelişim özellikleri, bilişsel, toplumsal, ahlâkî olmak üzere üç ayrı katagoride ele
alınmıştır. Din eğitimi açısından çocuğun dinî ihtiyaçları karşılanırken bu gelişim evrelerinin
bilinmesi, çocuğun tanınması çok önemlidir.
Diyanet Çocuk Dergisi, gelişim özelliklerinde tesbit edilen kriterler açısından, genel
olarak çocukların bilişsel gelişimlerine uygunluk göstermektedir. Ancak dergide, çocuğun
hayal gücünü geliştirecek zengin animasyonların, resimlerin arttırılması gerekmektedir.
Dergide yer alan yazılarda çocukların anlayamayacağı kelimelere rastlanmamaktadır. Ancak
bir çok konunun üslup olarak akıcı, edebî olmaması ve klasik öğüt verme havası taşıması
çocukların bilişsel gelişimlerine uymamaktadır.
Dergide çocuğun ahlâkî gelişime uygunluk açıcından problem görülmemekte, üslup
açısından düzeltme ihtiyacı görülmektedir. Çünkü sık sık öğüt üslubu kullanılmıştır.
Dergide inanç öğretimi, aklî ve mantıkî deliller sunularak anlatılmaktadır. Verilen
örneklerin somut, şematik ve resimli hale getirilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde verilen
örnekler çocuğun anlama düzeyinin üzerinde kalacaktır. Özellikle altı yaş grubunda etkili olan
Allah’ın nimetlerinin anlatılması ve Allah sevgisi konularında dergide yeterli yayınlar
mevcuttur.
Din eğitimi açısından eğitim aracının kalitesi önemlidir. Diyanet Çocuk Dergisi’nin
biçim ve içerik açısından ne derece kaliteli olduğunu inceledik. İçerik açısından dergi; her yıl
değişen bir çok köşeden oluşmaktadır. Sıralanışı ve sayfa düzeni açısından bir karışıklık
olmasına rağmen dergi bir çocuk dergisinde olması gereken köşelerden oluşmaktadır. Ancak
sporla ilgili bir çalışmaya rastlanmamaktadır. Dergide kullanılan dil sâde, imlâ kurallarına
aykırı kelime ya da cümleler de nadir görülmektedir. Okuyuculardan gelen yazı, şiir, resim ve
mektupların çokluğu, derginin okurlarıyla ilişkisinin iyi olduğunu göstermektedir. Özellikle
yurttışından gelen okuyucu mektuplarında dîni ve millî yayınlardan dolayı yaptıkları takdirler
göze çarpmaktadır.
Dergi eksikleriyle beraber, dînî hassasiyete sahip okuyucu kitlesinin temel İslâmî
bilgileri almalarında ve din anlayışlarının şekillenmesinde önemli yere sahiptir. Dergi millî ve
dînî değerlere saygılı ve bu değerleri sevdirmeye, tarihî şahsiyetleri tanıtmaya çalışan, sevgi
ve hoşgörü merkezli bir yayın formatı izlemektedir. Özellikle yurtdışında yaşayan Türk
çocuklarının da istifâde ettiği dergi, inanan insanların dinî hislerini canlı tutmuş ve temel dinî
bilgilerin doğru aktarılmasını sağlamıştır. Ancak, dergi, yayın hayatına kendini geliştirerek
devam etmesi için bilimsel bir yayın kurulu oluşturmalı; akademik çevrelerin görüşlerini
değerlendirmeli ve din eğitimi açısından üslûbunu, çocuk seviyesine uygun yöntem ve
teknikler geliştirerek gözden geçirmelidir.
KAYNAKLAR
ARMANER, Neda, İnanç ve Hareket Bütünlüğü Bakımından Din Terbiyesi, MEB Yay.,
İstanbul, 1967.
ARNOLD, Arnold, Çocuğunuz ve Oyun, Denge Yay., İstanbul, 1998.
ANHEGGER, Robert, Çocuk Edebiyatı ve Çocuk Kitapları, Cem Yay., Trc. Meral ALPAY, İstanbul, 1975.
AY, Mehmet Emin, “Çocuklara İman Esaslarının Öğretimi”, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Ensar Neşriyat, İstanbul, 1998.
AYASBEYOĞLU, Nevzat, İslâmiyetin Eğitimimize Getirdiği Değerler ve Kur’an-ı Kerim’in Eğitim İle İlgili Ayetlerinin Tahlili, M.E.B. Yay., İstanbul, 1998.
AYHAN, Halis, Eğitim Bilimine Giriş, Şûle Yayınları, 2. Basım, İstanbul, 1997.
“Çocukta İbadet Eğitimi”, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Ensar Neşriyat, İstanbul, 1998.
BAŞARAN, İbrahim Ethem, Eğitim Psikolojisi,Gül Yay., 5. Basım, Ankara, 1996. BAYMUR, Feriha, Genel Psikoloji, İnkılap Yay., İstanbul,1993. BİLGİN, Beyza, Eğitim Bilimi ve Din Eğitimi, Gün Yay., Ankara, 1998.
“Çocuklarımıza İnsancıl Davranışları Nasıl Kazandırabiliriz?”, Din Öğretimi Dergisi, Ankara, 1991.
“Çocukta Ferdî ve Millî Duygunun Gelişimi”, I. Çocuk Edebiyatı Sempozyumu, İlesam, Ankara, 1995.
İLGİN , Beyza, SELÇUK, Muallâ, Din Öğretimi Özel Öğretim Yöntemleri, Gün Yay., 4. Basım, Ankara, 1999.
CÜCELOĞLU, Doğan, Yeniden İnsan İnsana, Remzi Kitabevi, 14. Basım, İstanbul, 1996. EGEMEN, Bedî Ziya, Terbiye İlminin Problemleri ve Terbiye Felfesi, A.Ü. İlahiyat Fak.
Yay., Ankara, 1965. EMİROĞLU, Öztürk, “Çocuk Gazete ve Dergileri Üzerine”, I. Çocuk Edebiyatı
Sempozyumu, İlesam, Ankara, 1995. ESED, Muhammed, Kur’an Mesajı Meal- Tefsir, Trc. Cahit Kaytak, Ahmet Ertürk, İşaret
Yay., İstanbul,1996. FİDAN, Nurettin, ERDEM, Münire, Eğitime Giriş, Alkım Yay., İstanbul, 1998. GANDER, J. Mary, GARDİNER, W. Harry, Çocuk ve Ergen Gelişimi, İmge Yay.,
Ankara, 1993. GEÇTAN, Ergin, İnsan Olmak, Remzi Kitabevi, 17. Basım, İstanbul, 1996. HÖKELEKLİ, Hayâti, “Çocukta Ahlak Gelişimi ve Eğitimi”, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi,
Ensar Neşriyat, İstanbul, 1998.
Din Psikolojisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara, 1996. “Çocuk” mad., İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yay.,
KANDEMİR, M. Yaşar, “Çocuk Yayınlarına Temel Yaklaşımlar”, Çocuk Edebiyatı Yıllığı, Gökyüzü Yay., İstanbul, 1987.
KAVRAR, Cahit, OĞUZKAN, Ferhan, SEVER, Sedat, Türkçe Öğretimi, Engin Yay.,
Ankara, t.y. KAYA, Mevlüt, “Benlik Gelişimi ve Kendini Gerçekleştirme”, Çocuk Gelişimi ve
Eğitimi, Ensar Neşriyat, İstanbul, 1998.
KORKMAZLAR, Ümran, “Son Çocukluk Dönemi (6-12 yaş)”, Ana-Baba Okulu, Remzi Kitabevi, 6. Basım, İstanbul, 1997.
KÜR, İsmet, Türkiye’de Süreli Çocuk Yayınları, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Yayını, sayı 50, Ankara, 1991.
MEYDAN LAROUSSE, Meydan Gazetecilik ve Neşriyat, Cilt II, İstanbul, 1976. MÜSLİM, B. el- Haccac el- Kuşeyrî, Sahîh-u Müslim, Dâru’t- Tibâati’l-Amire, İstanbul,
1981. OĞUZKAN, A.Ferhan, Eğitim Terimleri Sözlüğü, Ankara, 1974. OKAY, Cüneyt, Eski Harfli Çocuk Dergileri, Kitabevi Yay., İstanbul, 1999. ÖCAL, Mustafa, Din Eğitimi ve Öğretiminde Metodlar, Türkiye Diyanet Vakfı Yay.,
Ankara, 1990. ÖZ, İlkim, Çocuk ve Eğitim, Kök Yay., 2. Basım, İstanbul, 1993. ÖZDEN, Yüksel, Eğitimde Yeni Değerler, Pegem Yay., 3. Basım, Ankara, 2000. PEKER, Hüseyin, “Çocuğun Dînî Eğitiminde Medya”, Çocuk Gelişimi ve Eğitimi, Ensar
Neşriyat, İstanbul, 1998. SALK, Lee, Çocuğun Duygusal Sorunları, Trc. Erzem ONUR, Remzi Kitabevi, 7. Basım,
İstanbul, 1998. SELÇUK, Muallâ, Çocuğun Eğitiminde Dînî Motifler, Türkiye Diyanet Vakfı Yay.,
Ankara, 1991. ŞİRİN, Mustafa Rûhi, Çocuk Edebiyatı, Çocuk Vakfı Yay., Ankara, 1994. TOSUN, Cemal, DOĞAN, Recâi, KORKMAZ, Ayşe, Konu Alanı Ders Kitabı İnceleme
Kılavuzu, Nobel Yay., Ankara, 2001. TOSUN, Cemal, DOĞAN, Recâi, 4. ve 5. Sınıflarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Öğretimi, Pegem Yay., Ankara, 2004. YAVUZER, Haluk, Çocuk Psikolojisi, Remzi Kitabevi, 22. Basım, İstanbul, 2002.
Ana-Baba ve Çocuk, Remzi Kitabevi, 8. Basım, İstanbul, 1995.
YAVUZ, Kerim, Çocuk ve Din, Çocuk Vakfı Yay., İstanbul, 1994.
Çocukta Dînî Duygu ve Düşüncenin Gelişmesi, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay., Ankara, 1983.
“Çocukta Dinî Duygu ve Düşüncenin Gelişmesi”, Çocuk Edebiyatı
Yıllığı, Gökyüzü Yay., İstanbul, 1987. YALÇIN, Alemdar, AYTAŞ, Gıyasettin, Çocuk Edebiyatı, Akçağ Yay., Ankara, 2002. YILDIRIM, Suat, Kur’ân-ı Hakîm ve Açıklamalı Meali, Feza Gazetecilik A.Ş., İstanbul,
1998. YÖRÜKOĞLU, Atalay, Çocukta Ruh Sağlığı, Özgür Yay., 20. Basım, İstanbul, 1996. YURDADAĞ, Berin Ü., “Çeşitli Yaş Gruplarında Çocuk Kitaplarının Kağıt, Hurufat ve
Renk Seçiminde Dikkat Edilecek Hususlar”, I. Çocuk Edebiyatı Sempozyumu, İlesam, Ankara, 1995.
I. DİN ŞÛRASI, Tebliğ ve Müzakereler II ( 1-5 Kasım 1993)., Diyanet İşleri Başkanlığı
Yay., , Ankara, 1985.
KISALTMALAR A.g.e : Adı geçen eser. A.Ü. : Ankara Üniversitesi Bkz. : Bakınız. c. : cilt. Çev. : Çeviren. DÇD : Diyanet Çocuk Dergisi. D.İ.B. : Diyanet İşleri Başkanlığı Mad. : maddesi MEB : Milli Eğitim Bakanlığı. s. : sayfa. T.C. : Türkiye Cumhuriyeti. T.D.V. : Türkiye Diyanet Vakfı. T.y. Tarih yok. v.b. : ve benzeri. Yay. : Yayınları / Yayıncılık.
Yıldız, Zafer, Diyanet Çocuk Dergisi’nin Din Eğitimi Açısından Değerlendirilmesi,
Yüksek Lisans Tezi, Danışman: Doç. Dr. Recâi Doğan, 110s.
Çocuğun dünyasını keşfetmek ve onu fıtratına uygun olarak şekillendirebilmek için
çocuk eğitiminde titizlik ve özen gösterilmesi gerekir. Din çocuğun dünyasında önemli bir
yere sahiptir. Çocuğun geleceğinin şekillenmesinde de dinin inanç ve tutumları önemli rol
oynar. Bundan dolayı, çocuğa yönelik dinî eğitimi amaçlayan eğitim araçlarının, din
eğitiminin bilimsel verilerinden yararlanmaları gereklidir.
Bir çok kitle iletişim araçları kullanılarak günümüzde din öğretimi yapılmaktadır.
Bu yayınların ne derece titizlik gösterilerek ve bilimsel verilere uyarak hazırlandıkları
incelenmelidir. Diyanet Çocuk Dergisi de, Türkiye’de uzun süreli yayın hayatına sahip
çocuk dergilerindendir. Araştırmamız, bu derginin din eğitimi açısından değerlendirmesini
amaçlamaktadır.
Araştırmamız üç bölümden oluşmaktadır: Giriş bölümünde, araştırma konusu genel
hatlarıyla ortaya konulmuştur. Birinci bölümde, çocuğun gelişim özellikleri incelenmiş,
konumuzla ilgili kriterler ortaya konulmuştur. İkinci bölümde çocuk edebiyatı açısından
genel olarak çocuk dergileri ele alınmış, biçim ve içerikle ilgili kriterler belirlenmiştir.
Üçüncü bölümde ise, bu elde edilen kriterler ışığında Diyanet Çocuk Dergisi din eğitimi
açısından değerlendirilmiştir.
Sonuç olarak, dergi, eksikleriyle beraber, dinî hassasiyete sahip okuyucu kitlesinin
temel İslâmî bilgileri almalarında ve okuyucularının din anlayışlarının şekillenmesinde
önemli yere sahiptir. Dergi millî ve dînî değerlere saygılı ve bu değerleri sevdirmeye, tarihî
şahsiyetleri tanıtmaya çalışan bir yayın formatı izlemektedir. Özellikle yurtdışında yaşayan
Türk çocuklarının da istifâde ettiği dergi, inanan insanların dinî hislerini canlı tutmuş ve
temel dinî bilgilerin doğru aktarılmasını sağlamıştır.
Yıldız, Zafer, Evaluation Of Diyanet Çocuk Dergisi In Terms Of Religious
Education, Master’s Thesis, Advisor : Doç. Dr. Recâi Doğan, 110p.
Discovering the inner world of the child is to be given a high consideration
for growth in accordance with the child’s temparement in child education. Religion
is higly important in the inner world of the child. İt plays a significant role in the
formation of the child’s character. Therefore, those materials which aim to give a
religious education must make use of scientific data.
Tuday, a variety o means of commination try to give religious education. İt is
very important to examine and check whether they are prepared meticulousy and
they make use of scientific data or not. Diyanet Çocuk Dergisi is one of the
magazines, which has been published for a long time. This paper aims to examine
and evaluate the magazine in terms of religious education.
Our research is made of three parts. In the introduction part, research topic is
expressed in general terms. In the first part, how a child grows is examined and
then general criteria for religious education is declared. In the second part, child’s
magazines are examined by considering the principles of child literature and
criteria are made clear concerning the form and content. In the third part, in the
light of these criteria Diyanet Çocuk Dergisi is examined in terms of religious
education.
In conclusion, it is seen that, despite the lack of some points, the magazine
has an important place for those who has a religious sensitivity, and it contributes
to the formation of religious views of people. It respects to national and religious
values, and it tries to itroduce important people in the history. Children living
abroad also read the magazine. It waters the belief of people, either at home either
abroad by conveying the religious data truely.