Upload
others
View
8
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
1
ÖZEL EGEBERK ANAOKULU
01.05.2019
AYLIK VELİ BÜLTENİ
6 YAŞ
2
EGEBERK Anaokulu Misyonu
Misyonumuz, yaşam boyu öğrenen, duyarlı, dengeli ve bağımsız bireyler
yetiştirmek için yeniliklere ve evrensel değerlere açık, yerel değerlere
bağlı, adaletli ve farklılaştırılmış bir eğitim sunmaktır.
EGEBERK Anaokulu Vizyonu
Biz Egeberk Anaokulu olarak, geleceğine güvenen, geçmişine bağlı ve
değişime açığız. Yaratıcı ve özgür düşünceyle geniş bakış açısına sahip bir
öğrenen topluluğu ile hakkaniyet ve Atatürkçülük değerlerini benimseyen
bir kurum olmayı hedefliyoruz.
IBO’nun Misyonu
Uluslararası Bakalorya Organizasyonu, kültürler arası anlayış ve saygı
yoluyla daha iyi ve barışçıl bir dünyanın yaratılmasına katkıda bulunacak
sorgulayan, bilgili ve duyarlı gençler yetiştirmeyi amaçlar.
Bu amaç doğrultusunda, IBO, okullar, hükümetler ve uluslararası
kuruluşlarla birlikte çalışarak zorlu uluslararası eğitim ve ölçme-
değerlendirme programları geliştirir.
Bu programlar, dünyanın dört bir yanındaki öğrencileri, farklı olmanın
haklı olmayı etkilemeyeceğini bilen faal, merhametli ve yaşam boyu
öğrenmeyi benimsemiş öğrenciler olmaya teşvik eder.
3
ÇOCUĞUMUZA SEVGİYİ NASIL AKTARABİLİRİZ?
Bir çocuk için, anne-babası çok önemlidir. Anne-babası tarafından sevildiğini hisseden çocuk
kendini değerli hisseder. Kendini değerli gören çocuğun özgüveni yüksektir ve yeni şeyler
denemekten çekinmez. Çocuklar anne baba arasındaki sevgi dolu ilişki modeline göre gelecekte
ilişkilerini şekillendirirler. Aile içindeki ilişki, düşünce ve inanç sistemlerini etkiler. Bu nedenle
olumsuz karşılıklı geri bildirimler zarar vericidir. Onun için ebeveynler diğerinin varlığı ya da
yokluğunda çocuğuna, diğer kişiye yönelik olumsuz ve aşağılayıcı ifadeler hatta olumsuz hitapların
olduğu şakalar kullanmamalıdır. Anlaşmazlık ve tartışmanın düzeyi çocuğun algısında farklı
boyuttadır. Biraz yüksek ses tonunu çocuk çok fazla, travmatik algılayabilir. Sağlıklı iletişimin yolu
karşındakini anlamaktan geçer, onun dediğini kabul etmekten değil. Çocuğun önünde tartışmamak,
ya da uygun boyutlarda sadece fikir çatışması yapabilmek gelişmiş bir iletişim becerisi ve düşünce
yapısı gerektirir. Sabah kalktığında birbirine “günaydın” diyen, bakışlarıyla, davranışlarıyla,
sözleriyle birbirine sevgilerini ifade edebilen anne baba arasında çocuk kendini huzur, güven ve
sevgi ortamında bulacaktır.
Sevgiyi bakışları, sözcükleri, davranışları, paylaştıkları, onları düşündüklerini göstermeleri ile
koşulsuz sevgilerini sunarak öğretebilirler. Çocuklarla zaman geçirmenin etkisi araştırmalarda da
kanıtlanmış, anne ve bebeği arasında doğumu izleyen ilk günler, haftalar, aylar arasındaki sağlıklı
temasın, çocuğun ilerdeki kişilik ve davranış bozukluklarını önemli bir miktarda indirgediği
bilinmektedir. Temas bebek ağlamasında azalmaya, çocuğun büyüme hızında artmaya ve annenin
güveninin güçlenmesine neden olmaktadır.
Annenin çalışması gerektiği durumlarda, çocuğuna bakan kişinin aynı yaklaşım ve iletişimde
olmasına özen göstermelidir. Annenin vereceği özel zamanlar akşam yorgun olunan, can sıkıcı
işlerin beklediği zamanlar olamaz. Yaşamı gidişine bırakmadan, çocuğu büyümeye terk etmeden, ya
da tüm hayatını çocuğuna vermek de olmamalıdır. Özel aile zamanları yaratmak, yakın arkadaş
veya akrabaların ziyaret edilmesi, rahat ve bilgilendirici zaman için müze, hayvanat bahçesi
gezmek, tüm aile fertlerinin katıldığı, yiyeceklerin hep beraber hazırlandığı, gidilecek yerin beraber
belirlendiği, yemek öncesi ve sonrası aktivitelerinin hep beraber ayarlandığı bir piknik
düzenlenebilir. Yakın çevre tarihi yerler gezilebilir, parka gidilebilir, beraber spor yapılabilir.
Çocuğun özel ve önemli olaylarında yanında olmak, veli toplantılarına, gösterilerine katılmak,
karne günlerinde yanında olmak onun değer bulmasını ve sevildiğini hissetmesini sağlar.
4
Çocuklar büyüdükten ve okula gitmeye başladıktan sonra altı yedi saatlik zaman diliminden sonra
eve geldiklerinde erişkinin koruması altında rahatlamak, günlerini karşılıklı diyaloglarla paylaşmak,
neşe ve hayal kırıklıklarını aktarmak isterler. Evde bulunmasanız da bu destek telefonla
verilebilmelidir. Zaman ayrılmayan çocuklar kabul görmeme, çoğunlukla derine yerleşen kızgınlık
ile değersizlik hisleri içinde olurlar. Anne-babalar, çocuklarına karşı sevgi sözcükleri kullanmakta
her zaman cömert davranmazlar. Hayat karmaşası içinde, bu güzel sözcükleri unutuvermektedirler.
Bazen “çocukların şımaracağı inancı, bazen bizim kendilerini sevdiğimizi zaten biliyorlar
düşüncesindedirler.“Çocuklarınızı sevin” kavramından anlaşılacak olan çocuklara onları
sevdiğimizi hissettirmektir. Yoksa hangi anne baba çocuğunu sevmez ki? Her anne-baba çocuğunu
sevmektedir. Ancak her çocuk anne-babası tarafından sevildiğini hissetmemektedir. Bu iki farklı
sonucun ortaya çıkmasına sebep olan şey iletişimdir. Sevgisini ifade eden, çocuğun sevildiğini
hissedeceği faaliyetlerde bulunan, takdir ve onay gören anne-babanın çocukları sevildiğini
hissetmektedirler. Sevgi önemli bir değerdir. Bu değere sahip olan insanlar, değerli işler yapmak
için istekli olmakta ve değerli işler yapabilme cesaretine sahip olmaktadırlar. Sevgiden mahrum
olan bireyler, hayatlarını sevgi arayışı içinde sürdürmektedirler.
Bir anne-babanın çocuğuna vereceği en değerli şey, sevgidir. Anne-babanın çocuğuna karşı en
temel görevi; sevgiyi hissettirmek ve sevmeyi öğretmektir.
Nesrin CİVAN
Okul Müdürü
OKUL ÖNCESİ ÇOCUKLARDA KAVRAMLAR
Kavramlar bireyin düşünmesini sağlayan zihinsel araçlar olup içinde
yaşanılan fiziksel ve sosyal çevreyi anlamayı, onlarla iletişim kurmayı
sağlamaktadır.
Bilişsel yeteneklerin gelişmesi önemli ölçüde kavramların yerleşmesi
ve oturmasına bağlıdır. Genel anlamıyla kavram nesnelerin, özelliklerin
ve düşüncelerin benzerliklere dayanarak zihinde bir grup oluşturmasıdır.
Kavram öğrenme yapılanma ve yapılandırma işlemi olup, birey
dünyaya geldiğinde başlamakta ve ölünceye kadar devam etmektedir.
Çocuklarda kavram öğrenilmesi yavaş ve oldukça zor bir süreçtir.
Çocuklar her gün yeni bilgilerle karşılaşırlar ve bu bilgileri ya var olan kavramlarla ilişkilendirirler
ya da bunlara karşı gelen kavramlar yaratırlar. Algının kesinleşmesi, artan ve çeşitlenen deneyimler
ve gelişen kelime dağarcığı ile çocukların kavramları farklılaşmaya başlar.
SAYI KAVRAMI
Sayı kavramı bu arada matematiksel kavramın kazanılmasında ve bazı matematiksel becerilerin
elde edilmesinde anahtar kavram niteliğindedir. Çocukta sayı kavramının gelişim sürecinin en
önemli kısmını ise ilk dokuz sayma sayısının kavranması aşaması oluşturulmaktadır. Bu yaş
çocukları görsel olarak sunulduğunda nesnelerin azlık çokluklarını ayırt edebilmeler. Çocuklar
konuşmaya başlar başlamaz sayı sözcüklerini de kullanmaya başlarlar.
İki yaşında bir çocuk sayıları sayabilir ancak saymadaki sıra doğru olmayabilir. (1-3-2-7 gibi.)
5
Üç dört yaşındaki çocukların sayı sayma davranışı kavrayarak sayma değil, modeli taklit etme
ezbere saymadır. Çocuklar bu yaşlarda sayının karşılığını henüz kavram olarak karşılamış değildir.
Çocuklar beş yaşa geldiklerinde 1 den 10 a kadar hatta daha ileri sayı saymayı bilinçli olarak
yapabilirler, sınıflandırma yapabilirler.
Altı yaşındaki çocuklar ise bir cismin niteliğindeki bazı değişikliğe rağmen bazı özelliklerinin
sabit kaldığını fark etmeye başlamışlardır.
Beş-altı yaşındaki çocuklar 1-20 arası sayıları anlamlarını bilerek sayar ‘’tek tek’’ sayarak kaç
tane olduğunu söyleyebilirler. Sıralama becerisi gelişmiştir. ‘’Yarım ve bütünü’’ gösterirler. Bir
grup nesneyi ikişerli üçerli gruplara ayırırlar. Ardışık olarak sayar ancak bir basamaktan diğer
basamağa geçişte zorlanabilirler. (10-20-30 gibi.)
Altı yaşına gelinceye kadar birçok çocuk sayı saymaya başlamaktadır. Ancak sayılarla ilgili
yetenekleri konusunda bilgileri sınırlıdır. Sayma sırasında çocuk sayma işleminin kendisine
yoğunlaşıp bir nesneyi birden fazla sayabilir veya bir kümedeki bazı nesneleri sayma işlemine
katabilir.
Okul öncesi dönemdeki çocukların sayı ilişkilerinin gelişimi matematik için önemlidir. Çocuk
az-çok, uzun-kısa, boş-dolu gibi ilişkileri görerek öğrenir.
RENK KAVRAMLARININ GELİŞMESİ
Renk kavramı belirgin bir rengin (örneğin kırmızı) farklı renkteki nesnelerin arasından
seçilmesinin bilgisidir. Çocuklara renk kavramı eğitimi verilirken basitten karmaşığa doğru şu sıra
izlenmelidir.
• Adlandırma.
• Belli renklerle renkleri birlikte kullanma.
• Belli nesnelerin renklerine göre ayırt edilmesi.
• Ne renk? sorusunun kullanılması.
Çocukların renklere ilişkin ilk kelimeyi öğrenmelerinin oldukça zor olduğu bilinmektedir. Yapılan
bu araştırmada hiç renk bilmeyen bir çocuğa kırmızı renk öğretirken çocuğa ilk olarak kırmızı
renkte olan bir takım nesneler gösterilmiş ve kırmızı renk tanıtılmıştır. Daha sonra çocuktan
gösterilen nesnenin rengini söylenmesi istenilmiştir. Çocuğa her yanlış cevabında doğru renk
gösterilmiştir. Çocuğun doğru rengi göstermesi 85 denemede gerçekleşmiştir. Bu çocuğun kırmızı
nesneleri ‘’kımızı’’ yeşil nesneleri ‘’yeşil’’ olarak adlandırması yaklaşık olarak ortalama 800
denemede gerçekleşirken, çocukların tüm renklere doğru cevap verme, 1080 denemede
gerçekleşmiştir.
Çocuklar bir rengin anlamını kavramada çok zorluk çekebilirler. Çocukların renkleri öğrenmekte
zorlanmasındaki ilk olasılık renklere ilişkin yeterli kavram sunuma sahip olmamalarıdır. Çocuklar
renkleri algısal olarak sınıflarlar. Renk kavramı iki-altı yaşlarında gelişmeye başlamakta ve renkleri
tanıması ve adlarının öğrenilmesi dört-beş yaşlarına rastlanmaktadır. Beş-altı yaşlarında da çocuklar
çeşitli renkleri ayırabilirler. Ancak bu ayırım çocuğun renk kavramını kazandığı anlamına gelmez.
Süheyla KIRLI
Okul Pedagogu
6
EYVAH ÇOCUĞUM BİTLENDİ…
Bitlenme her insanda, her coğrafyada, her yaş grubunda oluşabilen, bulaşıcı kaynağı insan olan bir hastalıktır. Etkeni bir parazittir. İnsanlarda yerleşim yerine göre; “baş biti”, “vücut biti” ve “kasık biti” olarak üç tür bitlenme görülmektedir. Bunlardan okul çağı çocuklarında ve yuvalarda en sık görüleni baş bitidir. Özellikle 3-10 yaş grubu kız çocuklarda daha sık görülen bit, saçtan saça, ortak kullanılan eşyalarla, direkt ya da dolaylı yollarla bulaşır. Bitlenmede ilk olarak yumurtalar bulaşarak saç kılına yapışır ve kepek gibi görünür. Saçtan kolaylıkla ayrılmayıp, saçlı deride şiddetli kaşınma yapar.
Ense bölgesindeki kaşınma biti baş bitlenmesi için uyarıcı olmalıdır. Çıplak gözle muayenede çoğu kez “sirke” denilen bit yumurtalarını görmek mümkündür. Bu yumurtalar zaman içinde “larva”, sonra da
erişkin bit haline gelirler. ÖNLEMLER:
• Özellikle okul, yurt ve askerlik gibi diğer insanlarla iç içe yaşanılan ortamlarda hijyen kurallarına dikkat edilmeli, şüpheli bulaşma yolları yok edilmelidir.
• Kalabalık ortamlarda vakit geçiren çocuklara öğretmenler veya aileler tarafından periyodik muayeneler yapılmalıdır.
• Çocukların saçları düzenli olarak yıkanmalı ve vücut bakımlarına özen gösterilmelidir.
• Öğrenciler bit tehlikesine karşı uyarılmalı, kişisel temizliklerine dikkat etmeleri gerektiği uygun bir dille anlatılmalıdır.
• Tedavi ve bitten korunma konularında zaman kaybedilmeden uzman yardımı alınmalıdır. • Okulda salgından etkilenen herkesin aynı anda tedaviye başlaması çok önemlidir. Böyle
bir çabayla, salgının kolayca önüne geçilebilecektir. Evde veya okulda bir kişide bit tespit edildiğinde herkesin kontrol edilmesi şarttır. Bitlerin tedavisi değişik kimyasal içerikleri haricen kullanılan ilaçlarla yapılır. Bit kontrolü ve bitten arınmada sık dişli özel taraklar da kullanılır. Yumurtalar da bir süre sonra canlı bitler haline geleceği için, tedavinin her iki basamağı da eşit derecede önemlidir. Bit yumurtaları mekanik olarak o bölgeden uzaklaştırılmalıdır. Çocuğun eşyaları, taraklar, fırçalar, havlular, yastık çarşaf gibi eşyalar temizlenmeli ve havalandırılmalıdır. Çünkü bit insan vücudu dışında bir süre sonra varlığını sürdüremez.
Melek GÜNEL
Uzman Doktor
TÜRKÇE DİL ETKİNLİKLERİMİZDE NELER
ÖĞRENDİK?
Bulunduğumuz Yer ve Zaman temasını işlerken ‘’İnsanların yaşadıkları yerler,
Bireylerin kimliği, Kültürler arası farklılıklar ve benzerlikler’’ sorgulama hatlarının
üzerinden ilerledik. ‘’İnsanların kimliği ve nereden geldikleri kültürlerini etkiler’’ ana fikrini ele
aldık. Çocuklarımız ile beraber merak duvarımız için görselleri araştırarak bulduk. Farklı ülkelerin
evlerini araştırdık.
7
Beyin fırtınası yaparak açık görüşlü ve bilgili profilini ele aldık. ‘’K.W.L’’ tablosu ile
öğrencilerimizin ön bilgilerini ölçerek, süreç boyunca da neler öğrendiklerini gözlemledik.
Çocuklardan çıkan sorgulama ile hayvanların da ev yapılarını ele alarak gözlem çalışmaları yaptık.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını okulumuzun bahçesinde coşku ile kutladık. Ulu
Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Toplumu için öneminden bahsederek, düşüncelerimizi sanat
etkinliklerimize de yer vererek çeşitli etkinlikler yaptık.
Korupark ve Podyumpark’ta da bando gösterilerimizle sizin karşınıza çıktık.
Abaküslerimizi kullanarak basit toplama ve çıkarma işlemleri yaptık.
ÖĞRENDİĞİMİZ PARMAK OYUNU, BİLMECE VE ŞARKILAR
ŞİİR:
Bugün sende bayrağım daha şanlı dalgalan,
Bugün büyük bayramım,
Bugün 23 Nisan.
Bugün başta talihim ve milletim uyandı,
Ankara’nın bağrında, bir sönmez ateş yandı.
Aydınlattı yurdumu dağıldı alev alev,
Bugün kalktı ayağa uyuklayan koca dev.
Bugün bana atamdan en büyük bir armağan,
Bugün büyük bayramım, bugün 23 Nisan.
ŞİİR:
Biz dünyaya gelmeden her yeri düşman almış,
Atatürk düşmanları yurdumuzdan çıkarmış.
23 Nisan günü meclis kuruldu diye,
Büyük bayram verilmiş çocuklara hediye.
Gülelim eğlenelim, kutlayalım bayramı.
Verelim hep el ele
Yükseltelim vatanı.
ŞİİR:
23 Nisan günü meclis kuruldu diye,
Büyük bayram verilmiş çocuklara hediye.
Baharın mutlu günü yurdun kutlu günü,
Neşelenmenin günü güzel 23 Nisan.
İnanarak yürekten hız aldık Atatürk den
Biziz alan yükselten bir el 23 Nisan
Ne mutlu bir millete kavuştuk hürriyete,
Şanlı Cumhuriyete yaşasın 23 Nisan.
8
ŞARKI:
Bir güneş gibi aydınlatırız,
Karanlık ufukları.
Sevgi, saygı umut doluyuz,
Doğruluktur yolumuz.
Gözleriz ufukları, başları hep yukarı.
Hem çalışkan, hem dürüst,
Atatürk çocukları
Egeberk çocukları, sönmeyen ışıkları
Doğruluktan şaşmayız,
Seni hiç unutmayız.
.BİLMECELER:
Yurdumuzu kurtaran, Türkiye’yi kuran
En büyük Türk, en büyük insan (ATATÜRK)
Havasını suyunu, ayrı ayrı tadı var.
Şu kocaman yurdumun,
Türkü gibi adı var. (TÜRKİYE)
DENEY:
Deneyin Adı: Suda açan çiçekler
Deneyin Amacı: Çocuklara çiçeğin suda nasıl gerçekleştiğini anlatma
Deney Türü: Gösteri Deney
Deney Araç-Gereçleri:
*Çiçek resmi
*Su
*Kâğıt
*Su koymak için düz kap
Hazırlık Aşaması:
Çocuklarla çiçekler hakkında neler bildikleri üzerine konuşulur. Ardından bir çiçek resmi gösterilir
ve resim üzerinde göstererek çiçeklerin nasıl oluştuğu hakkında kısa bir bilgi verilir.
Çocuklara, çiçeklerin açması için nelerin gerektiği hakkında sorular sorulur. Açması için neden
başka etkenlere ihtiyacı olduğu öğrenilir. Çocuklara kısa hatırlatmalar yapılarak çiçeğin büyüme
aşaması anlatılır. Tomurcukken nasıl açtıkları hakkında konuşulur.
Ardından eğitimci, “Şimdi hep birlikte bir tomurcuk olan bir çiçeğin nasıl açtığını görmek ister
misiniz?” diyerek deneyin uygulanmasına geçilir.
Uygulama Aşaması:
Renkli kâğıtlara sınıftaki çocukların sayısınca çiçek resmi çizilerek çiçek desenleri kesilir. Kesilen
çiçekler kenar yaprakları içe doğru kıvrılarak katlanır. Bütün çiçekler için aynı işlem uygulanır.
Katlama işlemi bittikten sonra düz ve derin olmayan bir kaba su doldurulur. Yapılan çiçekler suyun
üstünü yavaşça ve katlı yaprakları üst tarafa gelecek şekilde bırakılır. Çiçekler suyla temas ettiğinde
9
yavaş yavaş yaprakları açılmaya başlar. Böylece çocuklar çiçekler büyümesi için suya da ihtiyaç
duyduklarını anlar. Çiçeklerin bir goncayken nasıl açıldıklarını görürler.(Suya konulan kâğıtlar suda
hacim olarak büyüdüğü için çiçeğin yaprakları kâğıt su aldıkça yavaş yavaş açılır.)
YÖNTEM VE TEKNİKLER: Gözlem, Soru-Yanıt, Deney, Gösterip Yaptırma,
SÖZCÜKLER VE KAVRAMLAR: Çeşitli nesne kavramları
KULLANILAN MATERYALLER: Su, renkli kâğıtlar, makas, su, su kabı
MÜZİK ORFF Merhabalar herkese… Nisan geldi, mutlu ve huzurluyuz. Bahar geldi içimiz
daha da kıpırdandı. Kelebek ve çiçek dansı ile baharı karşıladık. Break mikser
dansı ile koordinasyon çalışmalarına daha çok yer verdik. Selamlama şarkısını
öğrendik. Bursa’nın Ufak Tefek Taşları türküsünü öğrenmeye başladık. Sizde
evde desteklerseniz seviniriz. İçinizdeki ritim susmasın.
Nilay BECEREN
Müzik ve Orff Eğitimi Öğretmeni
RESİM – HEYKEL
Merhaba… Bu ay atölyemizde en güzel, en mutlu, en coşkulu bayramımız 23
Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı resimlerlerimizle kutluyoruz.
Keserek, boyayarak, ekleyerek, baskı uygulayarak tamamladığımız resimlerimizi
bahçemizde sergiliyoruz. Sanatın ve barışın çocuklarının atölyesinden mutlu ve
renkli düşler dileğiyle… Sevgimle…
HAFİZE ÖNGÜÇ
Resim-Heykel Öğretmeni
Satranç- Karikatür- Kodlama
Satranç: 6 yaş satranç dersinde açarak çatal atma konusu çalışıldı. Kale ve fil
ile satranç tahtasında öğrenciler taşa saldırı ve taşı savunma uygulamaları
yaptılar. Vezir ve at da eklendi satranç tahtasına, öğrenciler rakiplerinin
taşlarını toplamaya çalıştılar. Piyon da eklendi tahtaya. Büyük taşlarımızla
kendi piyonumuzu korumaya çalışırken rakip piyonu da vezir olmadan almaya çalıştık.
Kodlama: 6 yaşlar kodlama dersinde öğrencilere Bee-bot oynatıldı. Her öğrenci farklı bir yol
çizerek hedeflerine ulaşmaya çalıştı. Çocuklar için kodlama uygulamalarından öğrencilerin
beğendiği çalışmalar yapıldı
Karikatür: 6 yaş karikatür dersinde hayvanların ayak izleri çizildi. Samuray çizildi. Öğrencilerin
hayalleri çizildi. Son olarak da ifadeler çizildi.
Yiğit YILDIRIM
Satranç-Karikatür-Kodlama Eğitmeni
10
YÜZME
Merhabalar,
-Serbest kol tekniğimizi geliştirecek tahtalı tek kol çalışması yaptık.
-Kol çekiş, ayak vuruşu ve nefes egzersizlerini koordinasyonlu yapmak için paletli ve paletsiz
çalışmalar yaptık.
-Sırt üstü yüzme tekniğimizi tahta yardımıyla çalıştık.
Melike ELBAŞ
Yüzme Eğitmeni
BALE
Sene sonu müsameresi için son hazırlıklarımızı yapıyoruz.
Danslarımızı öğretmenimizin yardımı olmadan yapmaya çalışıyoruz,
çabalayıp, başarıyoruz.
Sene sonu gösterimiz için artık neredeyse hazırız. Muhteşem bir gösteri izlemek
için sizde hazır olun.
Ewa DİYAROĞLU
Bale Eğitmeni
HALK OYUNLARI
Büyük emeklerle hazırladığımız sahneleme ve yaşımıza
göre oldukça karmaşık olan koreografi çalışmalarımız hızla
devam ediyor. Ritim, beceri ve koordinasyon için Aydın yöresinde
öğrendiğimiz figürleri tekrar ediyoruz. Artık müziği ve ritmi,
yerlerimizi, yönlerimizi veya eşlerimizi ezberlemeye başladık. Bu
ay, sahnede giyeceğimiz kostümlerimiz ile tanışmak, bizleri
oldukça motive etti. Bir yandan sizleri ‘’Sarı Zeybek’’ gösterimiz ile büyülerken diğer
yandan tüm dünyaya meydan okumuş olan Atatürk’ün Bursa’da katıldığı baloda, hasta ve
ölümü beklediğini iddia edenlere cevabını nasıl verdiğini yaşayarak göreceğiz. Bu
muhteşem mücadeleyi sunacağımız için de oldukça heyecanlıyız. Şimdiden iyi seyirler!
Meltem BAHAR
Halk Oyunları Eğitmeni
11
İYİ Kİ DOĞDUNUZ...
NİSAN
AYINDA DOĞANLAR
Doğa TOSUNOĞLU–JÜPİTER
Kibele KAYACAN-GEZEGENLER
Alperen BOZ–VENÜS
Saltuk Buğra PERKTAŞ–VENÜS