21
BEN RUHİ BEY NASILIM Edip Cansever (1928–1986) İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra girdiği Yüksek Ticaret Okulu’ndaki öğrenimini yarıda bırakarak babasının Kapalıçarşı’daki dükkânında ticarete başladı ve 1976 yılına kadar anti- kacılık yaptı. Turgut Uyar ve Cemal Süreya ile birlikte “İkinci Yeni”nin öncü şa- irleri arasında anılan Cansever’in ilk kitabı İkindi Üstü (1947), henüz 19 yaşında bir delikanlının, dünyayla ilk karşılaşmasının, tanışmasının ve ilk itirazlara yelte- nişinin izlenimlerini dile getirir. Yer yer acemicedir ama alttan alta, akacağı derin ve geniş yatağın ilk işaretlerini taşır. Sonraki ikinci kitabı Dirlik Düzenlik (1954), büyük ölçüde “Garip Şiiri”nin etkisinde kalsa da, şairin daha sonra İkinci Yeni’ye ulanacak şiir yaklaşımının ilk ipuçlarını verir; bu kitapta yer alan “Masa da Masay- mış Ha” adlı şiir, Türk şiirinin en çok bilinen şiirleri arasında yer alacaktır. Dilini olduğu kadar konularını, yöneliş ve tercihlerini de bulduğu kitap olan Yerçekimli Karanfil (1957), “bireyin yalnızlığı ve yabancılığının güdülediği sonsuz arayış ça- bası” biçiminde özetlenebilecek Cansever şiirinin temellerini atar; ve aynı izlek, “dramatik şiir”in ayrı ayrı ustalık örnekleri olan Umutsuzlar Parkı (1958), Petrol (1959), Nerde Antigone (1961) ve Tragedyalar (1964) ile sürer. Çağrılmayan Yakup’la (1969) başlayan sol siyasal eylemlere duygusal ve düşünsel planda katılışın şiirleri, Kirli Ağustos’ta (1970) çeşitlenerek sürdükten sonra, Sonrası Kalır’la (1974) destansı boyutlar kazanır. Ben Ruhi Bey Nasılım (1976) ve Sevda ile Sevgi (1977), toplumsal planda yaşanan “yenilgi”nin ardından yeniden bireysele dönüştür; ve Şairin Seyir Defteri (1980), Bezik Oynayan Kadınlar (1982), İlkyaz Şikâyetçileri (1984), Oteller Kenti (1985) adlı kitaplar, bu “içe kapanış”ı evrensel yalnızlık planında kavrayışın şiirlerini bir araya getirir. Yerçekimli Karanfil ile 1958 Yeditepe Şiir Armağanı; Ben Ruhi Bey Nasılım ile 1977 TDK Şiir Ödülü; ve Yeniden adlı toplu şiirleriyle Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü bulunan Edip Cansever’in yayımlanmamış şiirleri Gül Dönüyor Avucumda (1987) adlı kitapta toplanmıştır.

BEN RUHİ BEY NASILIMimages.ykykultur.com.tr/upload/document/a5862c76-c1ac-4831-b528-69a... · şiirlerini bir araya getirir. Yerçekimli Karanfil ile 1958 Yeditepe Şiir Armağanı;

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

BEN RUHİ BEY NASILIM

Edip Cansever (1928–1986) İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra girdiği Yüksek Ticaret Okulu’ndaki öğrenimini yarıda bırakarak babasının Kapalıçarşı’daki dükkânında ticarete başladı ve 1976 yılına kadar anti-kacılık yaptı. Turgut Uyar ve Cemal Süreya ile birlikte “İkinci Yeni”nin öncü şa-irleri arasında anılan Cansever’in ilk kitabı İkindi Üstü (1947), henüz 19 yaşında bir delikanlının, dünyayla ilk karşılaşmasının, tanışmasının ve ilk itirazlara yelte-nişinin izlenimlerini dile getirir. Yer yer acemicedir ama alttan alta, akacağı derin ve geniş yatağın ilk işaretlerini taşır. Sonraki ikinci kitabı Dirlik Düzenlik (1954), büyük ölçüde “Garip Şiiri”nin etkisinde kalsa da, şairin daha sonra İkinci Yeni’ye ulanacak şiir yaklaşımının ilk ipuçlarını verir; bu kitapta yer alan “Masa da Masay-mış Ha” adlı şiir, Türk şiirinin en çok bilinen şiirleri arasında yer alacaktır. Dilini olduğu kadar konularını, yöneliş ve tercihlerini de bulduğu kitap olan Yerçekimli Karanfil (1957), “bireyin yalnızlığı ve yabancılığının güdülediği sonsuz arayış ça-bası” biçiminde özetlenebilecek Cansever şiirinin temellerini atar; ve aynı izlek, “dramatik şiir”in ayrı ayrı ustalık örnekleri olan Umutsuzlar Parkı (1958), Petrol (1959), Nerde Antigone (1961) ve Tragedyalar (1964) ile sürer. Çağrılmayan Yakup’la (1969) başlayan sol siyasal eylemlere duygusal ve düşünsel planda katılışın şiirleri, Kirli Ağustos’ta (1970) çeşitlenerek sürdükten sonra, Sonrası Kalır’la (1974) destansı boyutlar kazanır. Ben Ruhi Bey Nasılım (1976) ve Sevda ile Sevgi (1977), toplumsal planda yaşanan “yenilgi”nin ardından yeniden bireysele dönüştür; ve Şairin Seyir Defteri (1980), Bezik Oynayan Kadınlar (1982), İlkyaz Şikâyetçileri (1984), Oteller Kenti (1985) adlı kitaplar, bu “içe kapanış”ı evrensel yalnızlık planında kavrayışın şiirlerini bir araya getirir. Yerçekimli Karanfil ile 1958 Yeditepe Şiir Armağanı; Ben Ruhi Bey Nasılım ile 1977 TDK Şiir Ödülü; ve Yeniden adlı toplu şiirleriyle Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü bulunan Edip Cansever’in yayımlanmamış şiirleri Gül Dönüyor Avucumda (1987) adlı kitapta toplanmıştır.

Edip Cansever’in

YKY’deki kitapları:

Sonrası Kalır – Bütün Şiirleri (iki cilt, 2005)

Şiiri Şiirle Ölçmek – Şiir Üzerine Yazılar,

Söyleşiler, Soruşturmalar (2009)

Öncesi de Kalır (Kitaplarına Giremeyen Şiirler) (2009)

Ben Ruhi Bey Nasılım (2016)

Doğan Kardeş:

Gelmiş Bulundum – Seçme Şiirler (2008)

EDİP CANSEVER

Ben Ruhi Bey Nasılım

Şiir

Yap› Kredi Yay›nlar› - 4615Şiir - 342

Ben Ruhi Bey Nasılım / Edip Cansever

Kitap editörü: Burcu Uğuz

Kapak tasarımı: Nahide DikelSayfa tasarımı: Mehmet UluselGrafik uygulama: İlknur Efe

Baskı: Bilnet Matbaacılık ve Ambalaj San. A.Ş.Dudullu Organize San. Bölgesi 1.Cad. No:16 Ümraniye-İstanbulTel: 444 44 03 • Fax: (0216) 365 99 07-08 • www.bilnet.net.tr

Sertifika No: 31345

1. Bas›m: Koza Yayınları, İstanbul, 1976YKY’de 1. baskı: İstanbul, Nisan 2016

ISBN 978-975-08-3639-8

© Yap› Kredi Kültür Sanat Yay›nc›l›k Ticaret ve Sanayi A.Ş., 2015Sertifika No: 12334

Bütün yayın hakları saklıdır.Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında

yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz.

Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş.Kemeraltı Caddesi Karaköy Palas No: 4 Kat: 2-3 Karaköy 34425 İstanbul

Telefon: (0 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0 212) 293 07 23http://www.ykykultur.com.tr

e-posta: [email protected]İnternet satış adresi: http://alisveris.yapikredi.com.tr

Yapı Kredi Kültür Sanat YayıncılıkPEN International Publishers Circle üyesidir.

İçindekiler

9 • I14 • II16 • III20 • IV23 • V28 • VI30 • Bir Çiçek Sergicisi Der ki35 • Bir Meyhane Garsonu40 • Patron Masaya Gelir45 • Kürk Tamircisi Yorgo ve Küçük Bir Olay50 • Ruhi Bey Anlatıyor: Bir Düğün Günü ve Sonrası54 • Bir Genelev Kadını ve... 57 • Ruhi Bey ve Limonluktaki Yangın65 • Kısa Bir Not: Konakta Son Gün ve...72 • Bir Otel Kâtibi 79 • Bir Olay: Ruhi Bey ve Gülcünün Ölümü88 • Cenaze Kaldırıcısı Âdem95 • Acaba98 • Düşlüyor Ölümünü Ruhi Bey103 • Koro104 • Ruhi Bey

Yayın Notu: Bu kitap, Edip Cansever’in YKY tarafından yayımlanan Sonrası Kalır II – Bütün Şiirleri kitabının içinde yer almaktadır.

Ben Ruhi Bey Nasılım

BEN RUHİ BEY NASILIM 9

I

Gördün mü hiç suyun yanmasını tuzdaGördüm ben bu yaşam boyu iniltiyiBüyük bahçelerin küçük içindeSaksılardan birindeGördüm deUyurken uyandırılmış gibiBeni bir sardunya büyüttü belki.

10 EDİP CANSEVER

O ben kiBir kadında bir çocuk hayaleti miBir çocukta bir kadın hayaleti miYalnızca bir hayalet mi yoksa.

Ne pekiYere dökülen bir un sessizliği miGöğe bırakılmış bir balon sessizliği miİşini bitirmiş bir org tamircisininTuşlardan birine dokunacakkenkiDikkati ve tedirginliği mi.

BEN RUHİ BEY NASILIM 11

Bekler mi beniHer yanı, ama her yanı çocuklar gibi gülümseyenBir sürü yaz gününün içindeAcaba bekler mi beniUykularım, o sonsuz uykularımYanmış bir limonluktaki–Ve limonlar ki her gün bir yaprak ayinindeSesini hiç eksiltmeyen–Ama bilmez miyim benBilmez miyim hiçBöyle sığ hayallerle oyalanmak yerineKısacık bir zaman olmalıydı elimdeTurfanda mevya gibi bir zamanYollar yollar kateden tadı ve ekşiliğiGeçerek erguvanların dönemecindenLeylakların dörtyol ağzındanYapıştırıncaya dek beni dudaklarınaAcının dudaklarına ve geçmişinBir yaban gülü yaprağı gibi beniAma ne gezer.

12 EDİP CANSEVER

Korkmuyorum artık solmaktanSolmaktan ve solgunluktanGelmişim nerelerden böyleKurumuş bir dere yatağı gibiYa da pek kurumamış daBaygın, hasta ya da cançekişenÇırparaktan yüzgeçlerimi dip sularındaYa da yer tahtaları, muşamba, örtük perdelerin kasvetiniYorgun düşerek taşımaktanVe ne çıkar ayırmasam kendimiSuların büyük içkilere kavuştuğu koylardan.

BEN RUHİ BEY NASILIM 13

KoylardanKapsayan o sevimsiz, o küçük aşkları daEskiyen turunçlar gibi ilk rengini pek aratmayanAyırmasam kendimiDiyorum ayırmasamKöhnemiş bir geminin –izine pek rastlanılmayan–İçindeki bir yolcudan da, değerli taşlarla dolu cepleriCepleri yüreği cepleriAyırmasam da benKim görürdü o yolcuyu, yani kim farkederdi beniSıradan acılardır çünkü bütün ilgileri toplayanOysa sıkıntıyı buruşuk bir iç çamaşırı gibi saklayanBu kımıltısız gövdeGörülmemiştir ki hiç görülsün şimdiGörülmediği gibi gündoğumundan havalanan kuşlarınYa da bir oda kapısını açtığınız zamanO müthiş öğle sıcağındaPencerenin önünde örgü ören birinin–Örgü mü, bir çay bardağını başka başka tutan ellerin becerikliliği mi–Görülmediği gibiAma var mıydı sanki görülmeyi isteyenVar mıydı bir şeyler bekleyen yüreğimin eskittiklerinden.

14 EDİP CANSEVER

II

Ve her şey hızla yetişti sonraSarı bir günün kahverengi yarınına.

Yıkılmış bir ağacın üstünde yıllarca oturdum daGözleri avına benzeyen bir avcıydım sankiAğaç da çürümüş zatenKazımış, oymuş bir yerlerinden gelip geçen onuAğaç mı, içi yıllarla dolu bir kutu muÇözmek için mi acaba içlerindeki bir gizi–Gizi mi, bir giz gereksinmesini mi–Yoklamışlar orasından burasındanKim bilir.

BEN RUHİ BEY NASILIM 15

Ama sessizlikten başka ne bulmuşlarÖnemsiz bir iki anıdan başkaYa insan kılığında ya da bir dekor taşkınlığındaSorarım ne bulmuşlarÇoktan yeni bir umuda dönüşmüştür onlar daAnılar.

Oysa bambaşka şeyler olmalıydı ağaçtaKazılmış, oyulmuş yerlerinde ağacınBuruk, mayhoş, daha çok da bir zehir tadındakiBir şeyler olmalıydı. Ve sankiYıllar var ki saklamışım orda benSaklamışım anlaşılanOdasında yapayalnız doğuran bir kadınınDışa vurmak istemediğiYa da pek gereksinmediğiO iniltiyi andıranDuyurulmayan her şeyi.

16 EDİP CANSEVER

III

Ve her şey dönüştü işteKahverengi bir çarşambadanSapsarı bir cumartesiye.

Ansızın bir rüzgâr çıktı deminÇölde yanıt arayan alaycı bir rüzgârKolalı bir örtü gibi acıtıyor yüzümüYakıyor gözkapaklarımı daToplayıp getiriyor anılarımı bir birUzun yolları hiç sevmeyen anılarımı.

(Kaç türlü girilirdi anılardan içeri? 1 – İşte! bir zambağın özsuyunun içilişi gibi 2 – Süt emer gibi bir memeden Bütün renklerin ve bütün kokuların bir bir bilinişi 3 – Dibini kazıyor alanlar: dünyanın iççekişi.)

BEN RUHİ BEY NASILIM 17

(Ansak mı anmasak mıYeri mi şimdi değil miBir tren yolculuğunda ve her yerdeHer şeyin ya da hiçbir şeyin hiç mi hiç çekilmezliğiniBir hafta tatilini, bir öğle vaktini, belki bir pazartesiniSaatler iyiAdamlar gülüyorlarsa iyi, gülmüyorlarsa gene iyiVe bütün yolcuların dalgınKoparıp koparıp bir şeyler yedikleriniGörünüşte kararsızGörünüşte üzgün, endişeliGörsek mi acaba, görmesek miAçıp da kapalı gözlerini aradaŞöyle bir görünümü tek bir soluktaYalandan, inatla içine çekenleriYa da bir köprüden geçerken, bir tünele girerkenBelirtip yüzlerinde çok görmüşlüğün izleriniBir tilki çevikliğiyle, aceleKatarak yolculuğa hiç yoktan bir gizemliliğiBilmem ki, görmesek mi

18 EDİP CANSEVER

Durunca tren bir istasyondaDudakları çatlamış, ateşli, hasta bir istasyondaDünyanın bütün elma satıcılarına bakıpBakıp da her şeyi ilk defa tanıyormuş gibiUzanıp pencerelerden sarkık gerdanlarıylaTutarak parmaklarıyla yalancıVe ucuzundan bir kolyeyiAcaba görmesek miBir treni ve dünyada tren olan her şeyi.

Ansak mı anmasak mı acabaYeri mi şimdi, değil miSırasını bekleyen bir kadının, hastaGereğinden fazla abartılmış yüzünüBesbelli iğrenirdinizÇevirirdiniz gözlerinizi yer tahtalarınaBir duvar saatine ya da kapıyaTelefona bakardınız, tırnaklarınızı incelerdiniz uzun uzun

BEN RUHİ BEY NASILIM 19

KısacaKaçınmak isterdiniz o yüzden –ama bitmedi–Gördünüz, görüverdiniz bir dahaSıyrılmış acılardan ansızınSevecen, durgun, sadeO yüzüBelki de, orda, aceleKarar verdinizBir anneniz olsun isterdiniz böyleVe belki de sarılıp öpmek isterdiniz onuHer neyse...

Söylesek, yeniden mi söylesek şimdi deBen uzun yolları hiç sevmemDoğacak bir çocuk gibi beklemeli anılarAnsızın doğmalı, ansızın ölmeli saniyelerde.)

20 EDİP CANSEVER

IV

Bırakıp gidiyor anılarımı rüzgârDenize bırakılmış çöpler gibiYol kenarlarında birikmiş gereksiz eşyalar gibiGeri veriyor ve çekip gidiyor usulca.

Bulanık bir havuzun yanında buluyorum kendimi

Bakımsız, taşları kırık bir havuzun yanındaİçinden koyu yeşil bir çocuğun baktığıÇürümeye yüz tutmuş yaprak rengindeAğlaması yağmurlu bir sundurmaya benzeyenKırık iskemleleri, çatlamış mermer masasıylaYağmurlu bir sundurmayaVe pencerelerde belli belirsiz bir kadınPencerelerde ve her yanda.

BEN RUHİ BEY NASILIM 21

Bir çocukta bir kadın hayaleti miBir kadında bir çocuk hayaleti miYalnızca bir hayalet mi yoksa.

(Nerdeyim Kelebeklerden dokunuşlar alan bir yaprak gibi inceyim Para bozduranların az çok bildiği Adres soranların gene bildiği Bir sokakta bir aşağı bir yukarı Saatlerce dolaşanların hemen hemen bildiği Amansız bir güceniğim.)

Geri getiriyor bunları rüzgârGeri getiriyor anılması kırmızı bir konağı daİniltili, hasta bir konağı daÇatısında baykuşların tünediğiBirtakım iplerin düğümlendiği tahtaboşlardaVe bütün konuşmaların bir tek cümlede toplanıpSuskunluğu bir anıt gibi yükselttiğiBir konağı ve konağın olanca görkeminiGeri getiriyor rüzgâr.