Upload
buidiep
View
243
Download
2
Embed Size (px)
Citation preview
BİLDİRİ ÖZETLERİ KİTABI
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü İç Hastalıkları Hemşireliği ve
Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim Dalları ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Narlıdere Huzurevi Yaşlı
Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi işbirliği ile 29-30 Eylül 2016 tarihlerinde gerçekleştireceğimiz 4.
Geriatri Hemşireliği Sempozyumu’na sizleri davet etmekten onur duyuyoruz.
İki yıllık bir aradan sonra tekrar düzenleyeceğimiz bu sempozyumda; geriatri ve gerontoloji alanında
primer olarak görev alan sağlık profesyonellerinin yanı sıra bu alanda çalışmalar yürüten
akademisyenlerin mesleki ve bireysel deneyimlerinin rehberliğinde güncel yaklaşımlar ve kanıta dayalı
uygulamaların ön plana çıkarılması amaçlanmaktadır. Sempozyumda sağlıklı ve üretken yaşlanma,
yaşlılıkta konfor, beslenme stratejileri, yaşlıda acil durumlar ve düşmelerin yönetimi, polifarmasi
yönetimi, nöropsikiyatrik durumlar ve kültürel bakıma ilişkin oturumlara yer verilecektir. Ayrıca;
ülkemizde geriatri alanında çalışan meslektaşlarımızın yaptığı iyi uygulamalar, özgün araştırma
sonuçları ve yaşlı sağlığını ve bakımını geliştiren program örnekleri sözlü/poster sunumlarla
paylaşılacak ve tartışılacaktır.
İzmir’in yaşadığı en güzel mevsimlerden biri olan 2016 sonbaharında yaşlı bakımında ülkemizin örnek
bir kurumu olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Narlıdere Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nde
sizleri ağırlamanın gururu ile hepinizi bilimsel ve sosyal bir paylaşıma davet ediyor, saygılar sunuyoruz.
Sempozyum Başkanları
Doç. Dr. Yasemin TOKEM Doç. Dr. Nil TEKİN Doç. Dr Medine YILMAZ
ONURSAL BAŞKANLAR
Prof.Dr. Galip AKHAN
Prof. Dr. Bumin Nuri DÜNDAR
SEMPOZYUM BAŞKANLARI
Doç.Dr.Yasemin TOKEM
Doç.Dr.Nil TEKİN
Doç.Dr. Medine YILMAZ
SEMPOZYUM SEKRETERYASI
Öğr.Gör. Fatma İLTUŞ
Öğr. Gör. Feyza DERELİ
DÜZENLEME KURULU
Doç. Dr. Elif ÜNSAL AVDAL
Yard. Doç. Dr. Julide Gülizar YILDIRIM DUMAN
Öğr. Gör. Fatma İLTUŞ
Öğr. Gör. Berna Nilgün ÖZGÜRSOY URAN
Öğr. Gör. Feyza DERELİ
Hem. Emine BÖÇKÜN
Hem. Gülşen CANKURT
Hem. Ayşe KARAHÜSEYİN
BİLİMSEL KURUL ÜYELERİ (Soyadına göre alfabetik sırayla)
· Prof. Dr. Nalan AKBAYRAK
· Prof. Dr. Asiye AKYOL
· Prof. Dr. Ayla BAYIK
· Prof. Dr. Sakine BOYRAZ
· Prof. Dr. Çiçek FADILOĞLU
· Prof. Dr. Ayfer KARADAKOVAN
· Prof. Dr. Nimet OVAYOLU
· Prof. Dr. Süheyla ALTUĞ ÖZSOY
· Prof. Dr. Hatice TEL AYDIN
· Prof. Dr. Aynur TÜREYEN
· Doç. Dr. Rahşan ÇEVİK AKYIL
· Doç. Dr. Media SUBAŞI BAYBUĞA
· Doç. Dr. Şafak DAĞHAN
· Doç. Dr. Zeynep GÜNEŞ
· Doç. Dr. Sevgi KIZILCI
· Doç. Dr. Yeter KİTİŞ
· Doç. Dr. Özlem KÜÇÜKGÜÇLÜ
· Doç. Dr. Hatice MERT
· Doç. Dr. Şeyda ÖZBIÇAKÇI
· Doç. Dr. Dilek ÖZMEN
· Doç. Dr. Sibel KARACA SİVRİKAYA
· Doç. Dr. Aynur UYSAL TORAMAN
· Yrd. Doç. Dr. Filiz ADANA
· Yrd. Doç. Dr. Gülbahar KORKMAZ ASLAN
POSTER BİLDİRİLER
1 - TÜRKİYE’DE YAŞLILARDA DÜŞME: SİSTEMATİK DERLEME
Poster Bildiri
Seçil GÜLHAN GÜNER1, Nesrin NURAL1,
1Karadeniz Teknik Üniversitesi,
Bu sistematik derleme Türkiye’de yaşlı bireylerde düşmeyi araştıran çalışmaları tanımlamak ve
sistematik olarak gözden geçirmek amacıyla yapılmıştır.
Yüksek Öğretim Kurumu Tez Tarama veri tabanında “düşme “ anahtar kelimesi ile 2006-2016 yılları
arasında yapılan tezler taranmıştır. Tarama sonucunda 75 tez çalışmasına ulaşılmış olup, Sağlık
Bilimleri Enstitüsüne bağlı ve 65 yaş ve üzeri bireylerle yapılan ve araştırma kriterlerine uyan 25 tez
çalışması araştırma kapsamına alınmıştır. Ancak bir tezin tamamına ulaşılamadığı için araştırma dışı
bırakılmıştır. Çalışma 24 tez çalışması ile tamamlanmıştır. Araştırmaya alınan tezlerden 15’i yüksek
lisans, altısı tıpta uzmanlık ve dördü doktora tez çalışmasıdır.
Araştırma kapsamında taranan 24 tez çalışmasının incelenmesi sonucu elde edilen bulgular
çalışmaların 12’sinin hastane, sekizinin huzurevi, üçünün toplumda ve bir tanesinin hem toplum hem
de huzurevinde yapıldığı belirlenmiştir. Yaşlıların son bir yılda yaklaşık üçte birinin düştüğü, kadın
olmak, ileri yaş, kronik hastalık öyküsü, sağlık sorunları varlığı, ağrı, denge bozukluğu ve ilaç
kullanımının düşme riskini arttırdığı, evde yaşayan yaşlıların çevre koşullarının düşme yönünden daha
riskli olduğu, özellikle huzurevi, bakımevi vb. kurumlarda düzenlenecek olan yürüme, düşme önleme
programlarının düşmeler azaltacağı, düşme risk faktörleri ile ilgili yapılacak eğitimlerin, D vitamini
replasmanının ve egzersizin düşme riskini ve düşmeleri azalttığı saptanmıştır.
Yapılan çalışmalar sonucunda ülkemizde yaşlılar kendi ev ortamlarında yaşlanmak istemektedir. Bu
nedenle yaşlıların düşme riskinin fazla olduğu daha çok yaşadıkları ortamlarının iyileştirilmesi
önemlidir.
2 - YAŞLI BİREYLERİN BAKIMINDA KÜLTÜREL YAKLAŞIM
Poster Bildiri
Yasemin YILDIRIM USTA1, Şeyma DEMİR1, Arzu AKMAN YILMAZ1,
Saadet CAN ÇİÇEK1,
1Abant İzzet Baysal Üniversitesi Bolu Sağlık Yüksekokulu,
Türkiye’de yaşlı nüfus oranı giderek artmış ve %8.2’ye yükselmiştir. Yaşlı nüfusta artış ile birlikte
kültürel çeşitlilik, teknolojik gelişmelere paralel olarak ortaya çıkan sağlık turizmi ve küreselleşme
yaşlı bireylere yönelik sağlık hizmetlerinde kültürel yaklaşımın göz önüne alınmasını gerekli
kılmaktadır. Kültürel yaklaşım Leininger ve diğer uzman hemşireler tarafından geliştirilen çeşitli
kültürel hemşirelik teorilerine ve modellerine konu olmuştur. Kültürel yaklaşım kültürel olarak
duyarlı, yeterli ve kültüre uygun sağlık bakımını ifade etmektedir. Kültürel yaklaşımda hemşireler
bakım verdikleri bireylerin kültürel özelliklerini belirlemeli; bireylerin inançlarını, değerlerini,
beklentilerini, tercihlerini ve yaşam tarzlarını gözönünde bulundurmalıdır. Sağlık sistemi içerisinde
özel ilgi ve bakım gerektiren, birçok kültürde yüksek saygı duyulan, toplumsal örf ve adetlerine en
fazla bağlılık gösteren yaşlı bireylerin bakımında da bu normlar temel alınmalıdır. Kültürel yaklaşım
doğrultusunda yaşlı bireyin öncelikle kültüre özgü sağlık riskleri, cinsiyet farklılıkları ile ilgili
tutumları, sağlık davranışları, inançları, hastalığa ve tedaviye tepkisi, beden diline ilişkin kültürel
farklılıkları gibi kültürel özellikleri tanımlanmalıdır. Bireyin manevi ve dünya görüşünü şekillendiren
yaşadığı-doğduğu yer/ülke ve birincil yaşam deneyimleriyle ilgili konulara duyarlılık gösterilmelidir.
Yaşlı bireyin gereksinimlerine ilişkin bakım uygulanırken gerekiyorsa etkin bir tercümanlık hizmeti
sağlanmalı; kültüre özgü beden dili/sözsüz iletişim teknikleri kullanılmalı; yaşlı bireylerin duyusal
yetersizlikleri göz önünde bulundurulmalı; saygılı ve güvene dayalı bir iletişim kurulmalıdır. Baskın
dili kullanmayan bireyler için tıbbi hata oranını azaltmak ve iletişimi güçlendirmek amacıyla eğitim
materyalleri ya da diğer tibbi bilgilendirme formları hastanın kullandığı dilde hazırlanmalıdır. Çeşitli
kültürlerde yetişkin çocuklardan ebevenylerinin bakımını üstlenmeleri beklenir. Bu durumda yaşlı
bireyin çocuklarının da bakıma ve bireyin durumu ile ilgili kararlara katılması sağlanmalıdır ancak,
ebeveynlerin kararları ve tercihlerinin çocuklarınınki ile benzer olmayabileceği düşünülmeli ve
ebeveynlerin seçimleri değerlendirilmelidir. Yaşlı bireylerin bakımında kültürel yaklaşım bireyin
sağlığı ile ilgili karar verme ve bakıma katılma durumunu, bakım ve tedavi planına uyumunu ve
bakımın kalitesini olumlu yönde etkilemektedir. Bu nedenle yaşlı bireylerin bakımında bireylerin
kültürel özellikleri dikkate alınmalıdır.
3 - DİYABETLİ YAŞLILARIN GÜÇLENDİRİLMESİ
Poster Bildiri
Saadet CAN ÇİÇEK1, Şeyma DEMİR1, Yasemin YILDIRIM USTA1, Arzu
AKMAN YILMAZ1,
1Abant İzzet Baysal Üniversitesi Bolu Sağlık Yüksekokulu,
Diyabet hızlı kültürel değişim, yaşlanma, kentleşme, değişen beslenme şekilleri, sağlıksız yaşam tarzı
gibi nedenlerle Dünya’da görülme sıklığı gittikçe artan kronik hastalıklardan biridir. Diyabetin
akut/kronik komplikasyonları günlük yaşam aktivitelerinde sınırlılık oluşturmakta, sürekli ve uygun
öz-bakım davranışları gerektirmekte ve yaşam kalitesini düşürmektedir. Bununla birlikte yaşla ilgili
yetersizlikleri yaşayan diyabetli yaşlılarda bağımsızlığın azalması, yetersiz sosyal destek, öz bakım
yeteneğinde azalma ve birden çok hastalığın bulunması gibi nedenler diyabet yönetimini olumsuz
olarak etkilemektedir. Nitekim diyabetli yaşlıların diyabetle ilişkili bakımın temelini oluşturan yaşam
tarzı değişikliği yapmada daha fazla zorlandıkları, yaşa özgü eğitim almaları gerekirken daha az eğitim
aldıkları böylece daha pasif hasta rolü üstlendikleri belirtilmektedir. Bu nedenle, sözlük anlamı “güç
verme/otorite kazandırma, bir şeyi yapabilme yeteneği, yeterliliği ve izin verme” olan güçlendirme
kavramı hemşirelik yaklaşımı olarak diyabetli yaşlıların bakımında önemli hale gelmektedir.
Güçlendirme hastaların haklarını koruyan bir süreç olmanın yanında diyabete ilişkin öz-bakım, öz-
denetim ve öz-yeterliliği geliştiren, benlik saygısını arttıran ve bireylerin sağlığıyla ilgili kararlara
katılımını sağlayan olumlu bir deneyimdir. Diyabetli yaşlıların güçlendirilmesi hemşireler tarafından
etkili eğitim ve danışmanlık vermek, hedefleri belirleyerek beceri kazandırmak, ortak dil kullanmak,
işbirliği yapmak, dinlemek ve güven vermek, bireyi tüm çevresiyle birlikte ele almak ve ihtiyaç
duyduğu gereksinimleri sağlamada destek olmakla mümkündür. Güçlendiğini hisseden/fark eden
bireyin yaşam kalitesi ve diyabete uyumu artmakta, sorunlarıyla daha kolay başa çıkmakta, karar
verme yetisi, özgüveni, becerileri ve olumlu sağlık davranışları gelişmektedir. Diyabetli yaşlılarla
yapılan çalışmalarda diyabetlileri güçlendirmenin diyabet sonuçları üzerindeki olumlu rolü açıkça
gösterilmiştir. Bu çalışmaların birçoğunun ortak noktası hasta eğitiminin bireyleri güçlendirmede
temel faktör olması; eğitim programı alanlarda diğer gruba oranla glisemik kontrolün daha kolay
sağlanması; psikososyal öz yeterliliğin daha fazla gelişmesi ve diyabete karşı tutumun daha olumlu
olmasıdır. Sonuç olarak, sağlık bakım sisteminden maksimum yarar sağlamaları için güçlendirilmiş
hale gelmek her diyabetli bireyin hakkıdır. Bu nedenle, hasta, aile ve hemşireler arasındaki olumlu
etkileşim ve işbirliği ile diyabetli yaşlıların güçlendirilmesinin önemli olduğu düşünülmektedir.
4 - TÜRKİYE’DE YAŞLILARIN YAŞAM KALİTESİ: SİSTEMATİK
İNCELEME
Poster Bildiri
Nihal TAŞKIRAN1, Fatma DEMİREL2,
1Adnan Menderes Üniversitesi, 2Adnan Menderes Üniversitesi Söke Sağlık Yüksekokulu,
Bu sistematik inceleme, Türkiye’de yaşlıların yaşam kalitelerini ve etkileyen faktörleri araştıran
çalışmaların sistematik bir şekilde incelenmesi amacıyla planlanmıştır.
Çalışmanın evrenini, Temmuz-Ağustos 2016 tarihleri arasında “Medline”, “Nurse/Academic Edition”,
“Ulakbim”, “YÖK tez merkezi” ve ““Google Scholar” kaynaklarından taranarak ulaşılan 41 çalışma
oluşturmuştur. İncelemede “yaşlılık”, “geriatri” ve “yaşam kalitesi” anahtar kelimeleriyle son 10 yılda
(2006-2016) Türkiye’de yapılmış, yayın dili Türkçe ya da İngilizce olan, yayınlanmış ve tam metni
bulunan makaleler seçilmiştir. Yedi makale tam metnine ulaşılamadığından inceleme dışında
bırakılmış, inceleme kriterlerini sağlayan 34 makale örneklemi oluşturmuştur.
Çalışmaya dahil edilen makalelerin tamamı tanımlayıcı tipte olup 13 çalışma huzurevinde yaşayan
yaşlılar ile yapılmıştır. Çalışmaların örneklem popülasyonlarına bakıldığında; bir çalışma 50 yaş üstü,
bir çalışma 55 yaş üstü, dokuz çalışma 60 yaş üstü, 21 çalışma 65 yaş üstü, bir çalışma 70 yaş üstü ve
bir çalışma da 75 yaş üstü yaşlılar ile yürütülmüştür. İncelenen çalışmalardan üç tanesinin inkontinans
ile, dört çalışmanın depresyon, bir çalışmanın ise yaşlılarda kazalar ile yaşam kalitesi arasındaki
ilişkiyi ele aldığı, 26 çalışmanın ise yaşam kalitesini etkileyen faktörleri incelediği görülmüştür.
Yaşam kalitesini etkileyen faktörleri inceleyen çalışmalardan 15 tanesinde Dünya Sağlık Örgütü
tarafından geliştirilen WOQOL-OLD (Who Quality of Life Scala) ölçeği kullanılmış ve bu faktörler
duyusal yetiler, özerklik, geçmiş bugün ve geleceğe ait aktiviteler, sosyal katılım, ölüm ve ölmek,
yakınlık başlıkları altında ele alınmıştır. Diğer çalışmalar ise yaşam kalitesi ve etkileyen faktörleri,
farklı ölçekler ve/veya literatür doğrultusunda oluşturulan sorular ile; fiziksel özellikler, duyusal
işlevler, kognitif düzey, fonksiyonel durum, genel sağlık anlayışı, sosyal katılım, esenlik alt
başlıklarıyla ele almıştır.
Yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar seçilen popülasyonun özelliklerine göre farklılıklar
göstermekle birlikte tüm çalışmalarda, kronik bir hastalığın varlığı ve/veya bağımsızlık düzeyindeki
azalma ile yaşam kalitesinin düştüğü, sağlığı algılama durumu ile yaşam kalitesi arasında doğru
orantılı bir ilişki olduğu ileri sürülmüştür.
5 - YAŞLILIKTA RAHATLIK
Poster Bildiri
Arzu AKMAN YILMAZ1, Şeyma DEMİR1, Saadet CAN ÇİÇEK1, Yasemin
YILDIRIM USTA1
1Abant İzzet Baysal Üniversitesi Bolu Sağlık Yüksekokulu,
Rahatlık kavramı ağrının olmaması, memnun olma, kederi azaltma, maddi olarak rahat olma,
ferahlamış hissetme, huzurlu olma, teselli etme, üzüntüsü ve sıkıntısı olmama gibi karmaşık anlamları
içermektedir. Bu geniş anlamlarıyla birlikte “rahatlığın sağlanması” Florence Nightingale’den beri
hemşirelik bakım aktivitelerinde yer almış ve bakımın hedeflerinden biri olmuştur. Rahatlık kavramı
ilk kez Kolcaba tarafından derinlemesine incelenmiş ve 1994 yılında Rahatlık Teorisi olarak
hemşireliğin bilimsel temelini oluşturan kavram ve kuramlar içerisinde yerini bulmuştur. Kolcaba
rahatlık kavramını bütüncül bir çerçevede analiz etmiş, kavramı açıklarken kullandığı taksonomik yapı
ve bu yapının kavramsal çatısı sayesinde hemşirelerin hastalarını rahatlatmasına ve hemşirelik
sürecine bir rehber oluşturmuştur. Literatürde yaşlı bireylerin rahatlık gereksinimlerine ilişkin sınırlı
sayıda çalışmaya ulaşılabilmiştir. Ancak yaşlı bireyler rahatlık durumunu etkileyen fizyolojik
değişiklikler, çeşitli kronik hastalıklar, bilişsel sorunlar, hareket ve duyusal kısıtlılıklar, günlük yaşam
aktivitelerinde güçlükler ve sosyal izolasyon gibi sorunlarla daha sık karşılaşmaktadırlar. Bireylerin bu
sorunlarla başetmede desteklenmeleri, daha güçlü, aktif ve sağlıklı yaşlanan bir toplumun inşa
edilmesi amacıyla bireylerin rahatlık gereksinimlerinin erken tanılanması, gerekli girişimlerin
planlanması, uygulanması, girişim öncesi ve sonrasında rahatlık düzeylerinin ölçülerek
değerlendirilmesi oldukça önemlidir. Yaşlı bireylerin rahatlık gereksinimlerine ilişkin yapılan
çalışmada rahatlık teorisi kapsamında oluşturulan akut bakım modeli uygulanan yaşlı ortopedi
hastaları hareket, beslenme, uyku/dinlenme, deri bütünlüğü, güvenlik, psikospirütüel, sosyal ve
çevresel rahatlık gereksinimleri, ağrı düzeyleri ve tedaviye yanıt durumları bakımından
değerlendirilmiştir. Akut bakım modeli uygulanan bireyler ile uygulanmayan bireyler
karşılaştırıldığında düşmelerin azaldığı; hareket düzeylerinin; hasta, aile, doktor ve hemşire
memnuniyetinin arttığı; miksiyon-defekasyon kontrolünü ve erken taburculuğu sağlamada, maliyeti
azaltmada, rahatlığı, itibarı geliştirmede daha yararlı olduğu belirtilmiştir. Tutton & Seers (2004)
çalışmalarında yataklı serviste izlenen yaşlı hastaların rahatlık/rahatsızlık deneyimini etkileyen
belirleyicileri; dostça, şefkatli ve nazik bir yaklaşım, hastayı tanıma, rahatlığa yönelik günlük bakıma
odaklanma ve çevre olarak belirtmişlerdir. Sonuç olarak; yaşlı bireylerin bütüncül olarak rahatlığını
sağlamak için kapsamlı bir değerlendirme yapılması, bireye özgü girişimlerin planlanması,
uygulanması ve girişimlerin etkilerinin belirli aralıklarla değerlendirilmesi gerekmektedir.
6 - YAŞLIDA YARA İYİLEŞMESİ VE BESLENME
Poster Bildiri
Serap GÖKÇE1, Serdal ÖĞÜT1, Mahmut ÇERİ1,
1Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Yara iyileşmesi birden fazla biyolojik yolu içeren karmaşık bir süreçtir. Bu süreç son derece gelişmiş
olmasına rağmen, ileri yaş, diyabet, kardiyovasküler sistem hastalıkları, böbrek yetmezliği gibi kronik
hastalıklar, yetersiz beslenme, sigara, enfeksiyon ve bağışıklık sisteminin baskılanmış olması gibi
faktörler yara iyileşmesini olumsuz etkilemektedir. Yaşlanma sürecinde vücuttaki genel fizyolojik
değişiklikler meydana gelmektedir. İlerleyen yaşla birlikte ortaya çıkan dejenerasyonların yanısıra
komorbid hastalıkların neden olduğu patolojik değişiklikler ve beslenme yetersizlikleri yara
iyileşmesinde bazı farklılıkların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu nedenle yaşlı bireylerde yara
iyileşmesi ve beslenme üzerinde durulması gereken önemli konulardır. Başarılı yara iyileşmesi için;
hasarlı bölgeye, yeterli miktarda kanın ve besinlerin ulaşması gerekmektedir. Karbonhidrat ve yağlar
hücrenin enerji kaynağı olarak yara iyileşmesinde rol almaktadırlar. Yeterli protein alımı inflamatuvar
fazın kısalması; fibroblastların yara kenarından göç edip prolifere olması ve kollajen üretimi için
gereklidir. İnflamasyon fazında makrofajların çoğalması, kollajen aktivitesinin düzenlenmesi ve
immün cevabın stimülasyonu için A vitaminine gereksinim duyulmaktadır. Antioksidan özelliği
nedeniyle E vitamini kan pıhtılaşması için K vitamini alımının düzenlenmesi yara iyileşmesi sürecinde
önem kazanmaktadır. Hücre çoğalması ve sinir sistemi ile immün sistemin fonksiyonlarının artması
için B vitaminine gereksinim duyulmaktadır. Kollajen sentezinin artışı ile doku onarımı ve yara
iyileşmesinin hızlanması için çinko, demir, magnezyum gibi mineral desteği sağlanması önemlidir.
Ancak yaşlı bireylerde beslenme planlanırken ve besin desteği sağlanırken bireyin kullandığı ilaçlar,
eşlik eden hastalıklar, enerji gereksinimi ve aktivite durumu, malnütrisyon varlığı dikkate alınmalıdır.
Beslenme planlanırken mutlaka diyetisyen ile işbirliği yapılmalıdır.
7 - FEKAL İNKONTİNANSI OLAN GERİATRİK BİREYLERDE
YAŞANAN SORUNLAR
Poster Bildiri
Figen KAZANKAYA1, Sezer ER GÜNERİ1,
1Ege Ünİversİtesİ Hemşİrelİk Fakültesİ,
İstatistik tahminlerine göre, 2050 yılında, dünya nüfusunun %20'sini oluşturması beklenen geriatrik
popülasyonun sık görülen; bireysel ve toplumsal açıdan birçok sorunu beraberinde getiren önemli
problemlerinden birisi fekal inkontinanstır (Fİ). Fİ, yaşamı tehdit edici bir durum olmamasına karşın
yaşlı bireylerde yarattığı sosyal, ekonomik, hijyenik, duygusal baskılar ve toplumda bildirilen
oranların yüksek olması nedeniyle önemli bir sağlık sorunu olarak görülmektedir. Toplumda Fİ
görülme sıklığı literatürde %2-5 olarak belirtilirken, huzurevlerindeki yaşlılarda %50’ye kadar
ulaşması, bu sorunun yaşlılık döneminde oldukça önemli olduğunu göstermektedir. Fİ olan yaşlıların
yaklaşık 1/5’inin Fİ nedeni ile evden dışarı çıkma korkusu olduğu, bu nedenle ertelediği ya da
yapamadığı aktivitelerinin olduğu bildirilmiştir. Beden imajı, pedleri ve inkontinans olması
durumunda lekeleri gizlemek için ev dışında koyu renkli kıyafetler giydikleri belirtilmiştir.
Amerika’da 2570 huzurevi 6959 kişi ile yapılan bir araştırmada, Fİ görülme sıklığının kadın olma,
yaş, fiziksel kısıtlılıklar ve genel sağlığın kötü olması ile ilişkili olarak arttığı ve yaşam kalitesini
azalttığı saptanmıştır. Fİ yaşlı bireylerin yaşam kalitesini fiziksel olduğu kadar, sosyal ve psikolojik
olarak da etkilemektedir. Kendilerini utanç verici, kirli ya da değersiz olarak görmektedirler. Fİ’lı
bireyler, dışkı yapma ve tutma mekanizmalarının kontrolünü tamamen kaybettikleri için anksiyete,
depresyon, sinirlilik, kendine saygının azalması gibi psikolojik sorunlar yaşamaktadır. Çünkü Fİ, yaşlı
birey için açıklanması zor, utanç verici ve normal toplumsal yaşamını sürdürmesine engel bir durum
olarak görülebilmektedir. Yaşlı bireyin Fİ nedeniyle sürekli ıslak olması, gaz kaçırması, kötü kokması,
genel vücut hijyenini devam ettirememesi ve buna bağlı olarak utanması, sosyal izolasyon yaşaması
yaşam kalitesini azaltabilmektedir.
Türkiye’de yaşlı bireylerde Fİ’ın görülme sıklığı, bunu etkileyen risk faktörleri, yaşanan sorunlar ve
yaşam kalitesine etkisine ilişkin sınırlı sayıda çalışmaya rastlanmıştır. Yaşlıların sağlığını geliştirmek
için Fİ gelişimini önlemek, hemşirelerin önemli sorumlulukları arasında bulunmaktadır. Yaşlı
bireylerde tüm fonksiyonların geriye dönüşümsüz olarak azaldığı ya da kaybolduğu bilincinde olarak
gerekli yaklaşımlarda bulunulmalı ve bakım uygulanmalıdır. Anahtar Kelimeler: fekal inkontinans,
yaşam kalitesi, hemşire
SÖZEL BİLDİRİLER
8 - DİYABETLİ YAŞLILARDA AYAK BAKIMINI GELİŞTİRMEDE
EGİTİM VE İZLEMİN ETKİSİ
Sözel Bildiri
Saadet CAN ÇİÇEK1, Feray GÖKDOĞAN2,
1Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Bolu Sağlık Yüksekokulu, Bolu, 2British University Of Nicosia,
Sağlık Bilimleri Fakültesi, Kıbrıs,
Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de yaşlı nüfus artmakta olup diyabet prevalansı da artış
göstermektedir. Diyabetli yaşlılarda periferik nöropati, ayak deformiteleri ve periferik arteryal
hastalıklar başta olmak üzere yaşa bağlı görme yetersizliği, yürüme anormallikleri, hareket azlığı ve
tıbbi hastalıklar iyileşmeyen yaralara yol açmakta, bu da alt ekstremite ampütasyon riskini
arttırmaktadır. Diyabetik ayak; mortalite ve morbiditeyi arttırmakta, yaşam kalitesini düşürmekte, ağır
iş gücü ve organ kayıplarına yol açmaktadır. Oysa diyabete bağlı ayak sorunları diyabetin önlenebilir
ciddi komplikasyonlarından birini oluşturmaktadır. Bu bağlamda diyabet hemşiresi tarafından düzenli
ayak muayenesi ve eğitimi yapılarak diyabetli yaşlıların izlenmesinin önemli olduğu düşünülmektedir.
Çalışmanın amacı, diyabetli yaşlılarda ayak bakımını geliştirmede eğitim ve izlemin etkisini
belirlemektir.
Kontrollü deneysel nitelikteki araştırma Eylül 2012 –Eylül 2013 tarihleri arasında çalışma kriterlerine
uyan 45 müdahale, 45 kontrol grubu olmak üzere toplam 90 diyabetli yaşlı ile yapılmıştır. Araştırma
verilerinin toplanmasında “Hasta Tanıtım Formu”, “Ayak Muayene Formu”, “Diyabetik Ayak Bilgi
Ölçeği” ve “Ayak Bakımı Davranış Ölçeği” kullanılmıştır. Müdahale grubundaki diyabetli yaşlılara
başlangıçta, birinci, üçüncü ve altıncı ayda ayak muayenesi yapılarak ayak bakımı konusunda eğitim
ve izlem gerçekleştirilmiştir. Kontrol grubundaki diyabetli yaşlılara ise aynı sıklıkta ayak muayenesi
yapılmış ancak eğitim gerçekleştirilmemiştir. Verilerin değerlendirilmesinde t testi, ki-kare veya
Fisher kesin ki-kare testi, tekrarlı ölçümlerde varyans analizi ve pearson korelasyon analizi
kullanılmıştır.
Ayak muayenesi yapılarak eğitim ve izlem yapılan diyabetli yaşlılarda izlemin başlangıcından itibaren
her ölçümde diyabetik ayak bilgi (p<0.05) ve ayak bakımı davranış puanları (p<0.001) müdahale
grubunda anlamlı derecede daha fazla artış göstermiştir. Ayak muayene toplam puanında ise gruplar
arasında anlamlı fark (p<0.05) ve zaman içinde (p<0.001), her iki grupta benzer değişim (p>0.05)
olduğu belirlenmiştir.
Araştırmanın sonuçları, diyabetli yaşlılarda ayak bakımını geliştirmede eğitim ve izlemin etkili
olduğunu göstermiştir. Bu nedenle ayak bakımını geliştirmede hemşirelik girişimleri arasında eğitim
ve izlem önerilmektedir.
9 - EVDE YAŞAYAN GENÇ YAŞLILARDA YAŞAM KALİTESİNİ
ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ: ÖN SONUÇLAR
Sözel Bildiri
Seçil GÜLHAN GÜNER1, Nesrin NURAL1, Arzu ERDEN1,
1Karadeniz Teknik Üniversitesi,
Araştırma evde yaşayan genç yaşlılarda yaşam kalitesini etkileyen faktörleri belirlemek amacıyla
yapıldı.
Araştırmanın örneklemini Trabzon il merkezinde belirlenen iki aile sağlığı merkezine kayıtlı, 65-74
yaş aralığında araştırmaya katılmayı kabul eden 35 kadın oluşturdu. Müdahale çalışması olarak
planlanan bu çalışmanın verileri Mayıs-Haziran 2016 tarihlerinde ev ziyaretleri gerçekleştirerek
toplandı. Araştırma için Nisan 2016 tarihinde etik kurul izni alındı. Verilerin toplanmasında
araştırmacılar tarafından oluşturulan Soru Formu, İlaç Kullanıma ve Düşmeye İlişkin Veri Toplama
Formu, Berg Denge Ölçeği (BDÖ), DENN Düşme Risk Değerlendirme Skalası ve SF-36 Yaşam
Kalitesi Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde SPSS 21.0, analizinde ortalama, frekans,
yüzde değerleri kullanıldı ve korelasyon analizi yapıldı.
Araştırmaya alınan yaşlıların %25.7’si 65 yaşında, %74.3’ü obez, %60’ı okuryazar, %54.3’ü yalnız,
%65.7’si çekirdek aile yapısında ve %37.1’i eşi ile birlikte yaşamaktadır. Yaşlıların tamamının kronik
hastalığı bulunmaktadır. En sık görülen kronik hastalıklar kas iskelet sistemi hastalığı (%62.9) ve
diyabettir (%37.1). Günde 1-2 adet ilaç kullanan yaşlıların oranı %51.4’tür. En sık kullanılan ilaçlar
sırasıyla antihipertansifler (%80), analjezikler (%65.7) ve antikoagülanlardır (%37.1). Yaşlıların %60’ı
ilaçlarını kullanırken düzenli olmasına özen göstermekte ve bunu sağlamaktaydı. BDÖ ile SF-36
Yaşam Kalitesi Ölçeği’nin alt boyutu olan fiziksel fonksiyon, enerji/bitkinlik, ruhsal iyilik hali ve
genel sağlık algısı arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif yönde bir ilişki vardır (p≤0.05). DENN
Düşme Risk Değerlendirme Skalası ile SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği alt boyutları olan fiziksel
fonksiyon, ruhsal rol güçlüğü, sosyal işlevsellik ve genel sağlık algısı arasında istatistiksel olarak
anlamlı negatif yönde bir ilişki vardır.
Çalışmamızın sonuçları genç yaşlı bireylerde dengenin bozulması ve düşme riskinin artmasının,
bireyin fiziksel rollerinin önemli ölçüde kısıtladığını ve genel sağlık durumunu olumsuz yönde
etkilediğini göstermiştir. Yaşam kalitesini doğrudan etkileyen bu kavramların yaşlı popülasyona
yönelik düzenlenecek eğitim faaliyetlerinde dikkate alınması, yaşlıların kendi ortamlarında sağlıklı ve
kaliteli yaşlanmalarında etkili olacaktır.
10 - TESPİT KULLANIMI ALGI ANKETİ’NİN TÜRK TOPLUMU İÇİN
GEÇERLİK VE GÜVENİRLİĞİNE İLİŞKİN BİR ÇALIŞMA
Sözel Bildiri
Semiha AYDIN ÖZKAN1, Türkan KARACA2, Emine DERYA İSTER2,
1Adıyaman Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölümü, 2Adıyaman Üniversitesi Sağlık
Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü,
Tespit uygulaması bireyin hareketlerini kısıtlaması nedeniyle bir taraftan hastanın otonomisini
engelleyen, diğer taraftan bireyin kendisine ve başkalarına zarar vermesini önlemek için kaçınılmaz
olarak başvurulan bir uygulamadır. Hasta bakımından ve güvenliğinden birinci derecede sorumlu olan
hemşirelerin tespit uygulamalarındaki algı düzeylerini ölçmek bu konuda farkındalık oluşturmak
açısından önemlidir. Bu araştırmanın temel amacı Tespit Kullanımı Algı Anketinin (PRUQ) Türkçe’ye
geçerlilik ve güvenirliğini yapmaktır.
Metodolojik türde yapılan çalışmaya Adıyaman’da bulunan bir üniversite hastanesinin servislerinde
çalışan 95 hemşire alındı. Ölçeğin geçerliğine ilişkin çeviri ve kapsam geçerliği çalışmaları yapılırken
güvenirliğine yönelik iç tutarlık ve madde toplam puan korelasyonlarına yapıldı.
Ölçeğin geçerliğini değerlendirmede altı öğretim üyesinin görüşü alındı ve öneriler doğrultusunda
hazırlanan ölçeğe pilot uygulama sonrası son şekli verildi. Ölçeğin maddelerinin madde toplam puan
korelasyon güvenirlik katsayıları r=0.26 – 0.81 arasında saptandı. Ölçeğin iç tutarlık analizinde
Cronbach alfa güvenirlik katsayısı α=0.93 olarak bulundu. Ölçeğin zamana göre değişmezliği test-
tekrar test analizi ile incelendiğinde her iki uygulama arasında fark olmadığı saptandı (p>0.05).
Tespit Kullanımı Algı Anketi’nin Türkçe’ye uyarlama çalışmaları sonucunda 17 maddeden oluştuğu,
kolay, anlaşılır ve kısalığı göz önünde bulundurulduğunda yaşlı bireylere bakım veren hemşirelerin
fiziksel kısıtlılık kullanma algısını değerlendirebilecek geçerli ve güvenilir bir araç olduğu
söylenebilir. Ölçeğin ayrıca hemşireler dışında yaşlı bireylere bakım veren diğer sağlık
profesyonellerinde de geçerlik ve güvenirliğinin yapılması önerilmektedir.
11 - HUZUREVİNDE YAŞAYAN YAŞLI BİREYLERDE YALNIZLIK
DURUMU VE SAĞLIKLI YAŞAM BİÇİMİ DAVRANIŞLARI
Sözel Bildiri
Ayşegül ÇELİK1, Özlem KARDAŞ KİN1, Ayfer KARADAKOVAN2,
1EGE ÜNİVERSİTESİ HEMŞİRELİK FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ
ANABİLİM DALI DOKTORA ÖĞRENCİSİ, 2EGE ÜNİVERSİTESİ HEMŞİRELİK FAKÜLTESİ
İÇ HASTALIKLARI HEMŞİRELİĞİ ANABİLİM DALI,
Çalışmanın amacı; huzurevinde yaşayan yaşlı bireylerde yalnızlık durumu ve sağlıklı yaşam biçimi
davranışlarının belirlenmesidir.
Kesitsel tipte bir araştırmadır. Araştırmanın verileri 1 Nisan-15 Mayıs 2016 tarihleri arasında
Karşıyaka Zübeyde Hanım Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nde toplanmıştır.
Araştırmanın evrenini, belirtilen tarihlerde Zübeyde Hanım Huzurevi’nde bulunan 137 yaşlı birey
oluşturmuştur. Araştırmaya katılmayı kabul eden, sözel iletişim kurulabilen, 60 yaş ve üzeri,
Standardize Mini Mental Test sonucunda 24’den yüksek puan alan ve en az 6 aydır huzurevinde kalan
65 kişi araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Veriler; “Yaşlı Birey Tanıtıcı Bilgi Formu”,“Yaşlılar
için Yalnızlık Ölçeği(YİYÖ)”,“Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği II(SYBD)”, “Standardize
Mini Mental Test” kullanılarak toplanmıştır. Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Etik Kurulu’ndan
ve Karşıyaka Zübeyde Hanım Huzurevi’nden yazılı izin, araştırmaya katılım için kişilerden
sözlü/yazılı onam alınmıştır.
Araştırmaya katılmayı kabul eden yaşlı bireylerin %29.2’sinin 70-74 yaş grubunda, %58.5’inin erkek,
%56.9’u boşanmış/ayrı yaşayan, %40’ının ilkokul mezunu, %60’ının sosyal güvencesinin olduğu;
%41.5’i 5 yıldan daha uzun süredir huzurevinde kaldığı, %69.2’sinin ziyaretçisinin geldiği, ziyaretçisi
gelen bireylerin %37.7’sinin ayda bir ziyaret edildiği ve bunların %60’ı birinci derece yakınlarından
oluştuğu belirlenmiştir. Yaşlı bireylerin SYBD toplam puan ortalamaları 143,8±20.8 ve alt
boyutlardan en yüksek puanları sağlık sorumluluğu (26.8±4.9), manevi gelişim (26.0±4.2), kişilerarası
ilişkiler (26,4±5,3), beslenme (26.8±4.2); en düşük puanları fiziksel aktivite (17.8±6.7) ve stres
yönetimi (22.1±4.7) almıştır. YİYÖ toplam puan ortalamaları 8.5±4.6 olarak belirlenmiştir.
Yaşlı bireylerin sağlıklı yaşam biçimi davranışları puanlarının orta düzeyin üzerinde, yalnızlık
durumlarının kabul edilebilir düzeyde olduğu, SYBD ve YİYÖ puanları ortalamaları arasındaki
ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur.
12 - ETİK AÇIDAN YAŞLI MAHREMİYETİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİNE İLİŞKİN MANİSA HUZUREVİ
ÇALIŞMASI
Sözel Bildiri
ÇAĞATAY ÜSTÜN1, SEVGİ NEHİR2, NURGÜL GÜNGÖR TAVŞANLI2,
1Ege Ünİversİtesİ Typ Fakültesİ Tıp Tarihi Ve Etik Anabilim Dalı, 2Celal Baiar Ünİversİtesİ Sağlyk
Bİlİmlerİ Fakultesİ,
Bu çalışmada; huzurevi çalışanların etik açıdan yaşlı mahremiyetinin değerlendirilmesine ilişkin
görüşlerini belirlemek amaçlanmıştır.
Araştırma, Aralık 2015-Ocak 2016 tarihlerinde Manisa Belediyesi Huzurevi ile Manisa Özel Vakıf
Huzurevinde 45 çalışan ile yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak yaş, cinsiyet, medeni durum gibi
soruları içeren 10 soruluk bilgi formu ve İzgi (2009) tarafından geliştirilen 5’li likert tipi 16 maddeli,
Yaşlılara Sunulan Hizmetlerde Mahremiyet Algısı ve Değerlendirilmesi Hizmet Sağlayıcı Nicel
Araştırma Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizi SPSS 15.0 programında yapılmıştır. Verilerin
istatiksel analizinde sayı yüzde dağılımı, t-testi, mann whitney u, Kruskal Wallis testleri
kullanılmıştır.
Huzurevinde çalışan bakım vericilerin yaş ortalaması 38.04±10.33 (19 - 64 yaş)’dir. Bakım vericilerin
%48.9’u kadın %51.1’i erkektir. Bakım vericilerin %28.9’u lise mezunudur, %62.2’si evlidir,
%60.0’nın geliri giderden azdır, %24.4’ü hemşire/sağlık memuru, %22.2’si hasta bakıcı ve % 16.0’sı
temizlik personelidir, %75.6’sının en uzun süre yaşadığı yer ildir ve %77.8’nin ailesinde bakıma
muhtaç birey yoktur. Mahremiyet Ölçeği Cronbah α değeri bu çalışmada 0.78 olarak elde edilmiştir.
Huzurevinde Çalışan Bakım Vericilerin Mahremiyet Ölçeği toplam puan ortalaması 57.91 ±9.39’dur.
Mahremiyet Ölçeği alt alan puan ortalamaları; Mahremiyetin Gerekliliği 34.91±6.94, Mahremiyet
İhmal Edilebilir 23.00±5.33’ tür. Huzurevinde çalışan bakım vericilerin sosyo-demografik özellikleri
ile mahremiyet ölçeği Mahremiyetin Gerekliliği, Mahremiyet İhmal Edilebilir alt alan puan
ortalamaları ve Mahremiyet Ölçeği Toplam puan ortalamaları arasında anlamlı bir ilişki olmadığı
saptanmıştır (p>0.05).
Biyolojik ve bilişsel yetersizlikleri nedeniyle gündelik işlerini ve öz bakımlarını yapamayacak
konumda olan yaşlı bireyler için huzurevleri bir yaşam alanı seçeneğidir. Bu kurumlarda söz konusu
yaşlıların ortak bir mekanda mahremiyetlerinin korunması gerekliliği karşımıza önemli bir sorun
olarak çıkmaktadır. Huzurevlerindeki mahremiyet algısında yaşlıların ve burada görevli personelin
ortak bir payda da buluşması gerekmektedir.
13 - YAŞLILIKTA AĞRININ YAŞAM KALİTESİNE ETKİSİ
Sözel Bildiri
Jülide Gülizar YILDIRIM1, Melek ARDAHAN2,
1İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Halk Sağlığı Hemşireliği AD, 2Ege
Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Halk Sağlığı Hemşireliği AD,
Yaşlılarda akut ve kronik ağrı sık görülen ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir durumdur.
Yaşlılarda yaşam kalitesini etkileyen faktörlerin bilinmesi gereklidir. Bu araştırmanın amacı, yaşlıların
yaşadıkları ağrı düzeylerinin yaşam kalitesi ile ilişkisini belirlemektir.
Kesitsel araştırmanın evrenini, İzmir’deki üç huzurevinde kalan 60 yaş ve üzeri toplam 596 yaşlı
oluşturmaktadır. Araştırmada örneklem seçimine gidilmemiştir. Araştırma kapsamına; 2016 yılında 65
yaş ve üzeri gönüllü ve yeterli düzeyde anlama kapasitesine sahip 216 yaşlı alınmıştır. Veriler yüz
yüze görüşme yöntemi ile sosyo demografik form, Mc Gill Melzack Ağrı Soru Formu ve SF-36
Yaşam Kalitesi Ölçeği ile toplanmıştır.
Yaşlıların yaş ortalaması 77.19±6.67’dır. %33.3’ü 78-84 yaş, %26.9’u 72-77 yaş grubundadır,
%55.6’sı erkek, %66.2’si dul, %36.6’sı ilkokul mezunudur. Yaşlıların %75’inin ağrısı vardır, %73.6’sı
ağrı kesici kullanmaktadır. Bunlardan %34.3’ü ağrıı olunca ilaç aldığını %25’i ise almadığını bildirdi.
Yaşlıların %32.9’u bel, %48.6’sı diz, %26.4’ü bacak, %25’i baş, %20.8 boyun ve %22.2’si karın
ağrısının derin ve yüzeyel şekilde olduğunu bildirmiştir. Yaşlıların ağrının duyusal niteliğini gösteren
boyuttan aldıkları puan ortalaması 2.48±2.36, algısal boyuttan 1.36±1.71, ağrının değerlendirmesinden
aldıkları puan ortalaması 0.50±0.63 ve karışık boyuttan aldıkları puan ortalaması ise 1.49±1.71’dir.
Yaşlıların ağrı şiddeti puan ortalaması 13.86±6.66’dır. Ağrı varlığı ile yaşam kalitesi ölçeği alt
boyutlarından fiziksel fonksiyon (r=0.38 p<0.001), fiziksel rol (r=0.49 p<0.001), ağrı (r=-0.6
p<0.001), genel sağlık algısı (r=-0.16 p<0.05), sosyal fonksiyon (r=- 0.24 p<0.001), emosyonel rol
(r=0.33 p<0.001) boyutu arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır.
Yaşlılar günlük yaşam aktivitelerini genellikle tam bağımsız veya orta derecede bağımlı bir şekilde
yapmaktadırlar. Yaşlılarda çoğunlukla ağrı sorunu mevcuttur ve ağrı kesici kullanımı yaygındır.
Yaşlılar ağrılarının şiddetini derin ve yüzeyel ağrı olarak tanımlamışlardır. Ağrı yaşam kalitesini ve alt
boyutlarını önemli ölçüde etkilemiştir. Yaşlanmaya bağlı oluşan ağrılarda yaşlılara eğitim programları
düzenlenerek baş etme yöntemleri öğretilmeli ve bu konuda davranış kazandırılma konusunda destek
programları düzenlenmelidir.
14 - EVDE VE HUZUREVİNDE YAŞAYAN YAŞLILARIN BESLENME
ALIŞKANLIKLARININ VE ANTROPOMETRİK ÖLÇÜMLERİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Sözel Bildiri
GÜLŞAH KANER1, NİLGÜN SEREMET KÜRKLÜ2,
1İZMİR KATİP ÇELEBİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ BESLENME VE
DİYETETİK BÖLÜMÜ, 2AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ ANTALYA SAĞLIK YÜKSEK OKULU,
BESLENME VE DİYETETİK BÖLÜMÜ,
Bu çalışma, huzurevi ve evde yaşayan 60 yaş üstü yaşlıların beslenme alışkanlıklarının ve
antropometrik ölçümlerinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır.
Kesitsel tipteki bu araştırma 300 yaşlı üzerinde yürütülmüştür. Kayseri Hacı Rukiye Gazioğlu
Huzurevinde yaşayan 101 birey (erkek: 67, kadın: 34) ve Kayseri’de ev ortamında aileleriyle yaşayan
199 birey (erkek: 61, kadın: 138) araştırma kapsamına alınmıştır. Beslenme alışkanlıklarına yönelik
hazırlanan anket formu yüz-yüze görüşme yöntemiyle uygulanmış, antropometrik ölçümler (vücut
ağırlığı, boy uzunluğu, beden kütle indeksi, bel ve kalça çevresi, bel-kalça oranı, bel-boy oranı, üst
orta kol çevresi, baldır çevresi, ulna uzunluğu, diz boyu, kulaç uzunluğu) araştırmacı diyetisyen
tarafından alınmıştır.
Huzurevinde yaşayan bireylerin 34'ü (%33.7) kadın, 67'si (%66.3) erkek olup yaş ortalamaları
68.7±6.79 yıl olarak belirlenmiştir. Ev ortamında yaşayanların ise 138’i (%69.3) kadın, 61'i (%30.7)
erkek olup yaş ortalamaları 73.6±8.0 yıl olarak bulunmuştur. Huzurevinde kalan yaşlıların tamamına
yakını (%92.1), evde yaşayan yaşlıların ise yarıdan fazlası (%67.8) 3 ana öğün yaptığını belirtmiştir.
İstatistiksel olarak anlamlı olmasa da, evde yaşayan yaşlılarda öğün atlama durumu huzurevinde
kalanlardan daha yüksektir. Evde yaşayan yaşlıların %73.2’si öğle öğününü atladığını, yaklaşık yarısı
(%49.5) canı istemediği için öğün atladığını belirtmiştir. İştah durumu ve çiğneme-yutma güçlüğü
açısından evde yaşayan ve huzurevinde kalan yaşlılar arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark
saptanmamıştır. Hafif şişmanlık ve obezite oranı evde yaşayan ve huzurevinde kalan yaşlılarda
sırasıyla %35.7, %49.7; %32.7, %44.6’dır. Evde yaşayanların %14.6’sı, huzurevinde kalanların ise
%22.8’i normal vücut ağırlığındadır. Boy uzunluğu, kalça çevresi, bel/kalça oranı, baldır çevresi ve
diz boyu dışında ölçülen diğer antropometrik ölçümler açısından iki grup arasında anlamlı bir fark
saptanmamıştır. Evde yaşayanların kalça (113.2±13.7) ve baldır çevresinin (50.0±10.5); huzurevinde
kalanların kalça (110.7±16.7) ve baldır çevresinden (44.5±5.2) anlamlı olarak daha yüksek olduğu
saptanmıştır.
İki gruptaki yaşlıların hiçbirinde malnütrisyon saptanmamış, istatistiksel açıdan anlamlı olmasa da
evde yaşayanlarda obezite oranının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Beslenmenin sağlık üzerine
olan etkileri konusunda her iki gruptaki yaşlıların bilgilendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
15 - YAŞLILIKTA BESİN GÜVENİLİRLİĞİNİN ÖNEMİ
Sözel Bildiri
Dilek ONGAN1, Neslişah RAKICIOĞLU2,
1İzmİr Katİp Çelebİ Ünİversİtesİ Sağlyk Bİlİmlerİ Fakültesİ Beslenme Ve Dİietetİk
Bölümü, 2Hacettepe Ünİversİtesİ Sağlyk Bİlİmlerİ Fakültesİ Beslenme Ve Dİietetİk Bölümü,
Vücuda patojenlerin girişini-çoğalmasını kontrol altında tutan fiziksel bariyerlerin ve immünitenin
azaldığı yaşlanma süreci, yaşlı bireyleri enfeksiyonlar ve besin zehirlenmeleri açısından hassas hale
getirmektedir. Yaşlıların tükettiği besinlerin güvenilir koşullarda satın alınması-hazırlanması-
pişirilmesi-saklanması, diğer yaş gruplarına göre en yüksek besin zehirlenmesi riskine sahip grup olan
yaşlıların sağlığı açısından önemlidir. Bu bildiride yaşlılar için sağlığı tehdit eden besin kaynaklı
enfeksiyonlar, nedenleri ve alınabilecek önlemler hakkında literatür bilgisi vermek amaçlanmıştır.
Literatür taraması yaşlılıkta besin güvenilirliğinin sağlanması, besin zehirlenmeleri, besin hijyeni,
mikroorganizmalar gibi anahtar kelimelerle Science Direct, Scopus, PubMed veritabanlarında
yapılmıştır. Ayrıca Beslenme ve Diyetetik bilimsel otorite kuruluşlarının position paper, guideline vb
rehberleri incelenmiştir.
Hücresel ve sıvısal immünitenin zayıflaması, intestinal floradaki değişiklik, motilitenin ve asiditenin
azalması, antasit kullanımı ve grup halinde-birlikte yaşama biçimi besin zehirlenmesine neden olan
yaşla ilişkili faktörlerdir. Malnütrisyon ve besin ögesi eksikliği bağışıklık sistemini zayıflatarak, besin
kaynaklı ve diğer enfeksiyonların şiddetini arttırabilmektedir. Yaşlılarda en sık görülen enfeksiyon
hastalığı etkeninin, Escherichia coli (%30-60 oranında) olduğu belirtilmektedir. Yaşlıların Clostridium
perfringens ve Staphylococcus aures’a karşı hassas oldukları bildirilmiştir. Listeria monocytogenes ile
karşılaşan yaşlı bireylerin mortalite oranı daha yüksektir. Yayılmacı Salmonella enfeksiyonları yaşlı
bireyler arasında en fazla hastaneye yatışa ve ölüme neden olan enfeksiyonlardır. Toplu yaşanan
kurumlarda besin güvenilirliği açısından tehlikeli/uygun olmayan besin hazırlama-pişirme
uygulamalarının, yaşlı bireylerin hastalanmasında ve zayıf düşmesinde önemli payı olduğu
düşünülmektedir. Besin zehirlenmeleri, kurumlarda kalan yaşlılarda daha tehlikeli sonuçlar
doğurmaktadır; Salmonella türleri, Staphylococcus zehirlenmeleri ve E coli O157:H7 enfeksiyonları
yüksek oranda görülmektedir. S aureus dayanıksız bir bakteri olduğu için mutfakta, ellerde saptanması
bireysel hijyenin kötü olduğunu göstermektedir.
Besin zehirlenmeleri için yüksek riskli grup olan yaşlıların ve onların beslenmesinden sorumlu
bireylerin kişisel hijyen kurallarına dikkat etmesi, el hijyenini sağlaması, besin hazırlama-pişirme araç-
gereçlerinin temizliğine özen göstermesi, yemekleri uygun sıcaklıklarda pişirmesi, çiğ ve pişmiş
besinleri aynı doğrama tahtasında/kapta birbirine temas ettirmemesi besin güvenilirliği için
vazgeçilmez önlemlerdir.
16 - GERİATRİK SENDROMLU BİR OLGUDA HEMŞİRELİK
YAKLAŞIM
Sözel Bildiri
Berna CAFER1, Yasemin TOKEM2, Elif ÜNSAL AVDAL2, Berna Nilgün
ÖZGÜRSOY URAN2, 1İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk EAH, İç Hastalıkları Kliniği, 2İzmir Katip Çelebi Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi,
74 yaşındaki erkek V.Y ilkokul mezunu. Haziran ayında kardiyak arrest ile bir eğitim araştırma
hastanesi acil servisine getirilen hastaya resüsitasyon yapılmış ve entübe olarak yoğun bakıma
alınmıştır. Yoğun bakımdan taburcu edildikten sonra 1 ay evinde oksijen desteği almış. Daha sonra
genel durum bozukluğu ve idrar çıkışının yeterli olmaması üzerine acil servise getirilmiştir. Hastanın
klinik öyküsünde diyabet (20 yıldır), hipertansiyon (16 yıldır), koroner arter hastalığı (6 sene önce
CABG ve 1 yıl önce bybass), alzheimer (3 yıldır) ve hipotiroidi (2 yıldır) mevcuttur. Hasta 4 senedir
insülin kullanıyormuş. İki aydır diyalize de girmekte olan hastanın Asinobacter enfeksiyon öyküsü de
bulunmaktadır. Geriatrik sendromları düşündüren sorunlar: * Öğünlerini yeterince tüketmemesi, çoğu
zaman reddetmesi * 1 ayda 12 kg vermesi * Yarı bağımlı olması * Evre 1 bası yarası * Düşme riski
yüksek olması * Halüsinasyonlar görmesi, kendi kendine konuşmalarının bulunması * Uykusundan
konuşarak uyanması * İçine kapanık olması, ailesinden başka kimseyle yeterince iletişime geçmemesi
Bu sendromlara yönelik olarak hasta için uygun olan hemşirelik yaklaşımı daha sonra açıklanacaktır.
17 - EVDE BAKIM VE HASTA NAKİL HİZMETLERİ ÇALIŞMALARI
Sözel Bildiri
Esin KOLKESEN1,
1Muğla Büyükşehir Belediyesi,
Muğla İli nüfusu 908 bin 877 olup, bu nüfusun yaklaşık % 55i kırsal yerleşim yerlerinde
yaşamaktadır.Evde Bakım Hizmeti sunumu ile hasta, yaşlı, yatalak, engelli, kimsesiz vatandaşların
kendi yaşam mekanlarında hayatlarının devam ettirilmesinin sağlanması, hastanelerde kalış sürelerinin
kısaltılarak hastane enfeksiyonlarının azaltılması, tespit edilen yada kendi imkanları ile bize ulaşan
kişilere yaşadıkları mekanda tıbbi ve sosyal bakım hizmetlerinin bir bütün olarak verilmesi, hasta ve
hasta yakınlarına beslenme, kişisel hijyen, bası yarasının önlenmesi ve benzeri konularda eğitimler
verilmesi, bilim dışı uygulamaların önlenmesi ve gerek duyulması halinde hasta nakil ambulansı ile
hastalarımızın hastaneye ulaşımlarının sağlanması amaçlanmaktadır.
Muğla İli genelindeki 6 İlçede bulunan Muğla Büyük Şehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmet
Birimlerindeki 9 hizmet noktasında, 16 evde bakım ekibi, 16 hizmet aracı, 7 Hasta Nakil Ambulansı
ile hizmet verilmektedir.Birimlerin her birinde 1 er sorumlu hekim bulunmaktadır.Evde bakım
hizmetleri tıbbi bakım ve kişisel bakım hizmetleri olarak yürütülmektedir.İhtiyacı olduğu saptanan
aileler sosyal yardım programına da alınmaktadır.Evde bakım ekiplerine, ihtiyaç durumunda birim
sorumlu hekimleri de dahil olmaktadır.Evde Bakım ekibi tarafından hastaneye gitmesine karar verilen
hastaların Hasta Nakil Ambulansı ile Hastaneye gidişleri sağlanmaktadır.
Evde Bakım Hizmetlerine 01/08/2014 tarihinde Menteşe hizmet biriminde başlanmıştır 31 TEMMUZ
2016 Tarihi itibari veriler -İlk ziyaret edilen hane: 8344 (24 aylık) -Toplam tıbbi müdahale: 47235 -
Toplam genel bakım : 10691 -Toplam hasta nakil : 5509 (19 aylık)
Hastaneden taburcu olan hastaların; sağlık personeli tarafından evinde tedavilerinin takip edilmesi ile
tedavi sonuçları daha başarılı sonuçlar vermekte, hastaların moral ve psikolojik durumları
yükselmekte, özellikle engelli ve yatağa bağımlı hastalar ile bunların bakıcılarının evinde eğitimleri
sağlanarak bası yaralarının oluşması yada mevcut bası yaralarının daha kısa sürede iyileşmesi
sağlanmaktadır.Engelli, yatağa bağımlı ve yaşlı hastaların engelli araçları ve hasta nakil ambulansları
ile hastaneye ulaşımları sağlanarak bu vatandaşlarımızın yataklı tedavi kurumu hizmetlerinden daha
kolay ve etkin bir şekilde yararlanmaları sağlanmaktadır.