25
BLG EKONOMSNN MKROEKONOMK ANALZ: Eletirel Bir Bakı THE MICROECONOMIC ANALYSIS OF INFORMATION ECONOMY: A Critical Perspective Yrd.Doç.Dr. Funda Rana (ÖZBEY) ADAÇAY Anadolu Üniversitesi, BF, ktisat Bölümü, Yunusemre Kampüsü, 26470, Eskiehir, Faks: 0222. 3350595, e- posta: [email protected]

BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

B LG EKONOM S N N M KROEKONOM K ANAL Z :

Ele tirel Bir Bakı

THE MICROECONOMIC ANALYSIS OF INFORMATION

ECONOMY: A Critical Perspective

Yrd.Doç.Dr. Funda Rana (ÖZBEY) ADAÇAY

Anadolu Üniversitesi, BF, ktisat Bölümü, Yunusemre Kampüsü, 26470, Eski ehir, Faks: 0222. 3350595, e-

posta: [email protected]

Page 2: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

2

B LG EKONOM S N N M KROEKONOM K ANAL Z :

Ele tirel Bir Bakı

THE MICROECONOMIC ANALYSIS OF INFORMATION

ECONOMY: A Critical Perspective

Öz:Yeni ekonomi, Dijital ekonomi ya da Bilgiye dayalı ekonomi olarak da adlandırılan “Bilgi ekonomisi” dünya çapında etkili bir ekilde geni lemektedir. Bilgi teknolojisi devrimi, eski endüstriyel ve mesleki yapıların ço unu yeniden düzenlemekte, rekabetin ve giri imcili in kurallarını yeniden tanımlamakta ve yeni mal ve hizmetler için artarak küreselle en bir pazar yaratmaktadır. Ancak, bu alandaki dinamizmin etkilerini anlamak için gerekli olan ekonomik ara tırmalar henüz yeterli de ildir. Bu çalı ma, bilgi ekonomisindeki rekabetçi piyasa yapısını ve sosyal faydayı tartı mayı amaçlamaktadır. Çalı mada, kullanılan metod, mikroekonomik piyasa denge analizleridir. Ayrıca, genel olarak, bilgi ekonomisinin özellikleri ve ekonomi üzerindeki etkileri incelenmektedir. Anahtar sözcükler: Yeni ekonomi, Dijital ekonomi, Bilgi ekonomisi, Bilgi temelli ekonomi, Bilgi ekonomisinin etkileri, Bilgi ekonomisinin özellikleri, Bilgi ekonomisinde verimlilik ve fiyatlar. Abstract: “Information economy” which is called as New economy, Digital economy or Knowledge based economy has expanded worldwide effectually. Information technolgy revolution has arranged the very foundations of the old industrial and occupational structure, redefined the rules of entrepreneurship and competition, and created a increasingly global marketplace for a myriad of new goods and services. However, the economics researchs haven’t enough to understand the effects of the dynamism in this field, yet. This paper aims that to discuss the competitive market structure and the social utility at the information economy. Using method is the analyses of the microeconomic market equilibrium in the paper. And also, the characteristics of the information economy and its affects on economy were examined generally.

Key words: New economy, Digital economy, Information economy, Knowledge based economy, The effects of information economy, The characteristics of the information economy, The productivity and prices at the information economy.

Page 3: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

3

1. G R

Bilgi ekonomisi, bir süre “Dijital Ekonomi” veya “Te-konomi” olarak adlandırıldıktan sonra, 1990’ların ortalarından itibaren nternetin yaygınlık kazanıp ticari alana ta ınmasıyla “Yeni Ekonomi” olarak da anılmaya ba lanmı tır. Teknolojik geli meyle hayat bulan, büyük ölçüde dijitalle meye ve nternete ba ımlı olan bu yeni ekonomik yapılanma, geleneksel ekonominin her ili kisinde ve ö esinde varlı ını hissettirmekte ve geleneksel ekonominin ö elerini içinde eritmektedir. Bazı geleneksel sektörler önemini, kârlılı ını, istihdam gücünü, üretim kapasitesini yitirirken, yeni sektörler çı gibi büyüyerek ekonomik büyümenin lokomotifi konumuna gelmektedir. Bilgi ve leti im teknolojilerinin her geçen gün daha artan bir hızda ya ama katılımı, ekonominin üretim, tüketim ve da ıtım ili kilerini derinden etkilemekte ve piyasalar bilgi temeli üzerine yeniden yapılanarak rekabetin temel ö esi “bilgi” haline gelmektedir. Bilginin yapısı gere i, kolay ula ılması, sürekli yenilenmesi ve üstbilgiye dönü türülmesi sürecinde olu acak mübadelelerin ve maliyetlerin ekonomik olarak ele alınmasının, klasik ekonomi anlayı ından farklılıklar gösterece i dü ünülmektedir. (Akın,2001:34)

Bu yeni ekonomik yapılanmada üretim yerine bilginin gücünün önemli olması, maliyetlerin dü ük ya da sürekli azalan yapıda olması, örgütlerarası ileti imin sanal ortama ta ınması, örgüt ba lamında bireye daha çok önem ve güç verilmesi, ülkelerin a larla birbirlerine olan ba larının ve ba ımlılıklarının artmı olması, yeniliklerin bu yolla sürekli takip edilebilir hale gelmesi ile politik, ekonomik, kültürel ve güvenlik gibi konularda farklı sorunlar ortaya çıkmı tır. Bu ba lamda bilgiye dayalı ekonominin avantajları ile dezavantajları da beraberinde gelmektedir. Bilgi ekonomisindeki geli melerin, genel ekonomi üzerinde etkilerini; i leyi ini analiz eden ve bilginin bir ekonomik faktör olarak etkilerini tam anlamıyla açıklayabilecek bir ekonomi teorisi henüz mevcut de ildir. ktisatta her ne kadar J. Schumpeter’in “teknoloji, e itilmi insan gücü, bilgi üretim faktörleridir ve büyümeye pozitif katkıda bulunurlar” hipotezi, tecrübelerle do rulanmasına kar ın teorik alanda modelle tirilmemi tir. Bunun için “bilgi”yi servet üretme merkezine yerle tiren bir ekonomik teori gereklidir. Bilgi ekonomisinin i leyi kurallarını anlayabilmek için, bilginin ekonomik de erinin nasıl olu tu unu ve bili im teknolojilerinin ekonomik birimleri nasıl etkiledi ini çok iyi analiz etmek gereklidir.

Çalı mamız, bu alanda genel kabul görmü bazı ortak noktaların varlı ını i aret etmeye ve bilgi ekonomisinin avantajlarının yanı sıra olası dezavantajlarına da dikkat çekmeye yönelik bir çaba gütmektedir.

2. AMAÇ, YÖNTEM ve KISITLAR

Bu çalı mada bilgi ekonomisi ile ilgili literatürde yer alan “bilgi ekonomisinin artan verimler/azalan maliyetler niteli i nedeniyle tam rekabetçi bir yapıya do ru yöneldi i; bu yönelimin “fiyatları azaltarak” sosyal faydayı arttıraca ı öngörüsü tartı ılmaktadır.

Her eyden önce bilinmesi gerekir ki, yukarıdaki sav en ba tan sorunlar içermektedir. Çünkü: “tam rekabet piyasa” tipi idealize edilmi bir yapıdır; gerçek ekonomik ya amda çok küçük bazı yapılanmalar dı ında uygulaması yoktur. Dolayısıyla bu iddia ancak “etkin rekabet” veya “rekabetin etkin oldu u piyasa” kavramları ile ifade edilmelidir. Ayrıca, tam rekabetçi piyasa yapısının “etkin bir piyasa” yapısı oldu una i aret eden bu sav, “artan verimler halinin tam rekabet piyasasının etkinli ini azaltan unsurlarını da göz ardı etmektedir. Kaldı ki, literatürde bu piyasa yapısının “etkinsizli i”ne ili kin bir çok bilimsel açıklama yer almaktadır. Son olarak, bu sav kendi içinde üçüncü bir çeli kiyi daha

Page 4: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

4

barındırmaktadır. Bu da, savda belirtilenin aksine, tam rekabette “fiyat” “kalite” ve “reklam rekabetinin olmaması” durumudur.Oysa “etkin rekabet piyasası” varlı ını bu ko ula dayalı yaratmaktadır. Bu nedenle, bu çalı mada geleneksel iktisadın piyasa denge analizleri bilgi ekonomisine uyarlanmaya çalı ılarak tüm bu ele tirel açıklamalarımız teorik çerçevede ekiller yardımıyla gösterilmeye ve tartı ılmaya çalı ılmı tır.

Çalı manın ilk kısmında “bilgi”nin bir üretim faktörü olarak ele alınmasının zorluklarına kar ın, temel bir model çerçevesinde “artan verimler hali” açıklanmaya çalı ılmı tır. kinci kısımda sırasıyla tam rekabet ve eksik rekabet piyasalarının özellikleri ile bilgi ekonomisinin genel kabul görmü özellikleri kıyaslanmaya ve hangi piyasa tipine daha yakın oldu u analiz edilmeye çalı ılmı tır. Tekrardan kaçınmak için, bilgi ekonomisinin genel özellikleri tek bir ba lık altında de il, “kar ıla tırmalar” sırasında metinler içinde açıklanmaya çalı ılmı tır. Tam rekabet piyasası açıklamalarına daha fazla yer verilmesinin sebebi, yukarıdaki savın gerçekli ini tartı maktır. Bu nedenle kapsam içinde örne in: “Artan verimler halinin tam rekabet piyasasının etkinli ini azaltan unsurlarına” da yer verilmi tir. Çalı ma içinde her piyasa yapısı analizi için temel varsayımlar ve kısıtlar ilgili metin içinde yer almaktadır. Ancak, çalı madaki en önemli kısıt, “bilgi”nin göreceli bir nitelik ta ıması, bilginin piyasada ekonomik de erini sayısalla tıracak bir formül bulunmasını güçle tirmesidir. Ba ka bir deyi le, bilginin miktarının yani nicel yönünün, o bilginin verimlili i yani kalitatif etkisi kadar önemli olmaması analizi daha da zorla tırmaktadır. Örne in, veri tek ba ına çok az bir de er ta ımakta ancak, bu veriler karar alıcıların i ine yaracak enformasyon ve bilgiye dönü tükten sonra de er kazanmaktadır. Bilgi veya teknolojinin nicel bir de er olarak hesaplanamaması sorunu , bizi Newtongil bir yakla ımla “bilgi”yi temel üretim faktörleri arasında sayan denge=nokta mantı ı ile hareket etmeye zorlamaktadır. Ancak teknoloji veya bilginin sabit, statik bir de er olmadı ının “Kuantum yakla ımıyla” bir süreç olarak algılanması gerekti i bilinmelidir.. Çalı madaki analiz statik bir analizdir; oysa teknoloji ve bilginin dinamik bir analiz içinde yer alması bu alandaki çalı maların çok daha gerçekçi ve faydalı bir yapıya bürünmesini sa layacaktır. Teknolojiyi endojen bir de i ken olarak ele almaya çalı an büyüme modelleri, bu çabaların ürünleridir. Bu çabaların kökenlerine kısaca de inmek bu çalı manın yöntem ve kısıtlarını anlamakta okuyucuya faydalı olacaktır.

3. YEN L E TEOR K BAKI AÇISI

3.1. Kısa Tarihçesi

Teknoloji de i ik alanlarda ve bilim dallarında çalı ma konusu olmu tur. Teknolojiyi kimi yazarlar örne in Adam Smith ve Marks gibi insanı özgürle tirmek için temel güç veya sosyolog Herbert Marcuse ve romancı Simon de Beauvoir gibi insanı kölele tiren bir araç olarak gören bakı açıları geli tirilebilir. Ekonomik büyümenin temel lokomotifini “bilgi” olarak tanımlayan Alfred Marshall veya ya adı ı dönemde Almanya’nın sanayide görece ngiltere kar ısında geri kalmasını klasik iktisatçıların bilim ve teknolojiye yeterince önem

vermemesinden kaynakladı ını savunan ve ulusal yenilik sistemlerinin geli tirilmesine öncülük eden Friedrich List gibi isimler sayılabilir. Modern bilgisayarın ilk mucidi Charles Babbage ya adı ı dönemde teknolojik de i menin en kapsamlı ekonomik analizini yapan ilk iktisatçı olmu tur. Babbage “On the Economy of Machinery and Manufacturers” (1833) adlı eserinde teknolojik geli meyi tamamen eksojen bir faktör olarak incelememi tir. Firmaları yenilik yapmaya iten güçlere, yenilikçi faaliyet sırasında ortaya çıkan belirsizlik ve risklere, dı ticaretin teknolojik de i meye olan etkilerine, firma büyüklü ü ve ölçek ekonomilerine de inir ve yaygın i bölümünün teknolojik de i menin temel ön artlarından biri oldu unu ileri sürer. (Rosenberg, 1994:24-46) Öncü nitelikteki bu çalı maları uzun süre Neoklasik

Page 5: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

5

iktisatçılar tarafından gözardı edilmi tir. Teknolojik de i menin etkilerini en iyi analiz eden yine bazı kaynaklarca bir Neoklasik iktisatçı sayılan Joseph Alois Schumpeter olmu tur. Ancak di er Neoklasik iktisatçıların aksine, Schumpeter ekonomik de i menin bir metot veya formu olarak kapitalizmin do ası gere i asla dura an/sabit olamayaca ını iddia etmektedir. “Kapitalizm,Sosyalizm ve Demokrasi” (1950) adlı eserinde kapitalizmi evrimsel bir süreç içinde tahlil ederken, analizlerini ekonomi, siyaset, sosyoloji ve tarih üzerinde in a etmi tir. O’na göre, ekonomik de i meyi yaratan temel unsur “yenilikler” (innovation) dir. Schumpeter, “yenilik” malların arz yöntemlerindeki de i iklikler olarak tanımlamı tır. (Yeni ürünlerin piyasaya sürülmesi veya yeni üretim metotlarının bulunması, yeni pazarların açılması, yeni hammadde veya ara mal kaynaklarının bulunması, yeni bir monopol kurulması veya mevcut olanın ortadan kaldırılması eklindeki yeni organizasyon türlerinin yaratılması birer yeniliktir. Ancak “icat” ile “yenilik” kavramlarını birbirinden ayrı kabul etmi , icat e er kullanılmıyor, hata geçirilemiyor ise bir yenilik olu turulamaz. Bir icadın yenilik yaratabilmesi için mutlaka üretim faaliyetine uygulanması gerekir (Sava , 1999:834). Böyle yenilikler ancak piyasada kendilerini kabul ettirdikleri ve rakip firmaları buna ba lı olarak yenilikler yapmaya te vik ettikleri (örne in motorun icadı motorlu tahrikten yararlanan çok sayıda ürünün ortaya çıkmasına neden oldu) ve böylelikle ekonomiyi ileri götürdükleri zaman tam olarak ekonomiktirler. Fakat yenilikler yalnız düzensiz aralıklarla ortaya çıktıklarından yenilik ile durgunluk arasında kar ılıklı bir etkile im ortaya çıkmaktadır. Konjonktürdeki bu devri dönü ümler Schumpeter’e göre kapitalizmin do asında vardır Söz konusu yenilik süreci, ekonomik yapıyı kendi içinden sürekli olarak devrime tabi tutar, eski sistemleri de i tirir ve sürekli olarak bir yenisini olu turur. Bu “yaratıcı imha” (creative destruction) süreci kapitalizmin temel bir gerçe idir. Bu tespitlerle yola çıkan Schumpeter kapitalist ekonomik sistemin Marks’ın öngördü ü gibi ancak O’nun sebeplerinden farklı olan sebeplerle çökece ini ifade eder. (Ayrıntı için bkz. Schumpeter, 1950:134)

Neoklasik kar ıla tırmalı statik analiz yöntemlerinin etkin olması nedeniyle ekonomik teoride teknolojik de i menin incelenmesine, Schumpeter ve Kuznets hariç 1950’li yıllara dek pek önem verilmemi tir. Bu tarihlerde itibaren ortaya çıkan uzun vadeli büyüme sorunları konuya yeniden ilgi duyulmasına neden olmu tur. Ba ta Jacop Schmookler, Moses A. Abromowitz, Robert Solow olmak üzere pek çok iktisatçı, yenilikçi faaliyetin hızı ve yönünü belirleyen ekonomik faktörlerin tespitine ve teknolojinin uzun dönemli ekonomik büyümenin gerçekle tirilmesinde oynadı ı rolü analiz etmeye ba lamı lardır. “Yeni”, “endojen” veya “Neo-Schumpeteryen” büyüme teorileri olarak adlandırılan çalı maların ço u Schumpeter’den esinlenmi tir. Abrowomovitz, ülkelerin ekonomi büyüme performansındaki farklılıkları, ülkelerin büyüme için gerekli teknolojik ve yapısal de i iklikleri hayata geçirebilmekteki “sosyal yetenek”lerine dayandırmaktadır. (Orijinal eser için bkz. Abromovitz, 1986: 389) Daha sonraları pek çok iktisatçı ekonomik büyüme a amalarıyla, farklı teknolojik performans arasındaki ili kiyi özellikle geli mi ülkeler açısından tarihi veriler çerçevesinde incelemi lerdir. (Arslan, 2007:6-11)

3.2. Genel Yakla ımlar

Bulu (invention), yenilik (innovation) ve teknolojik de i me ya da bazı yazarlarca teknik de i im (technological change) kavramları sosyal bilimciler arasında tartı malı bir konu olmu tur. Bulu yeniliklere yol açarken, yenilikler de teknolojik de i ime neden olmaktadır. Ancak bu üç kavram arasındaki ayrımlar çok belirgin de ildir. Bu kavramsal tartı malara girmeksizin, teknolojik de i me ile ilgili üç farklı yakla ımdan kısaca bahsetmek yararlı olacaktır. lki yukarıda kısaca bahsi geçen Schumpeteryen analize dayalı “evrimsel

Page 6: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

6

(evolutionary) yakla ımdır. Schumpeter, neoklasiklerin eksik rekabetin yenilik ve bulu lar bakımından optimal-altı bir dengeye yol açaca ı öngörüsüne kar ı çıkarak firma ölçe inin büyümesinin yenilikçi faaliyetleri arttıraca ını ileri sürmü tür. Bazı ampirik bulgular da bu görü ü desteklemekle birlikte firma ölçe i ile yenilikçi faaliyet performansı arasında farklı görü ler mevcuttur. Galbraith da neoklasik iktisadın bu öngörüsüne meydan okumu ve küçük firmaların tam rekabet artları altında yenilik ve bulu lara daha fazla çaba gösterece i beklentisini bir hayal olarak nitelendirmi tir. kinci yakla ım, tarihsel verilere dayanan “a amalı” (path dependent) yakla ımdır. Bu yakla ım W.Bryan Arthur ve Paul A.David gibi yazarlar tarafından geli tirilmi tir ve ölçe e göre artan getiriler ve a dı sallıklarının önemine de inmektedir. (Bkz. Arthur,1994; David,1993) Bu ba lamda bilgisayar teknolojisinde meydana gelen geli melerin daha etkin yazma teknikleri ortaya çıkarmasına ra men (örne in: Dvorak klavyesi) bilgisayar klavyelerinde, eski daktilo dizili inin hâla kullanılmaya devam edilmesini (Q klavyenin en üst sıradaki ilk altı harfi:QWERTY) örnek vermektedir. Ayrıca teknolojik açıdan geri olmasına ra men, daha yaygın a a sahip olan cep telefonu ebekelerinin tüketiciler tarafından daha çok tercih edilmesini a dı sallıklarıyla açıklamaktadır. Uyarılmı (induced) yakla ım ise teknolojik de i menin arz-yönlü ve talep-yönlü boyutlarıyla ilgilenmektedir. Talep-çekmesi perspektifi daha çok piyasa talebindeki artı ın bilgi ve teknoloji arzı üzerindeki göreceli etkisine vurgu yapmaktadır. Otomobil, televizyon, buzdolabı, çama ır makinesi gibi pek çok bulu ve yenili in özellikle ABD’deki talep çekmesinin bir sonucu olarak ortaya çıktı ına i aret etmektedir.-Buna kar ın literatürde hem arz hem de talep faktörlerinin teknolojik de i mede ve endüstrilerin ömürlerini belirlemede önemli rol oynadı ı da bu noktada belirtmek yerinde olacaktır.-Tüm bu yakla ımlar teknolojik de i menin yönünün ve nasıl ortaya çıktı ının anla ılmasına katkıda bulunmu lardır. (Arslan,2007:12-13)

Yenili in ve teknolojik geli menin ayrımını gözardı eden bir yakla ımla ve mikroölçekte bu olguya baktı ımızda Pazar yapısı ve rekabet ko ulları ön plana çıkmaktadır. Pazar ve rekabet yapısının teknolojik de i im üzerindeki etkileri açısından bakıldı ında -Firmaların yenilikçi stratejilerinin olu turulmasına yönelik “oyun teorileri” gibi di er stratejiler bir kenara bırakılacak olursa- Neoklasik (equiliubrium) ve NeoSchumpeteryen/evrimsel yakla ımla konu sınırlandırılabilir. Neoklasik denge yakla ımı optimal çözüm ve dengeye ula maya çalı ırken, NeoSchumpeteryen evrimsel yakla ım optimizasyon ve etkinlik sorunundan ziyade yaratıcılık ve uyumla ma süreci üzerinde yo unla maktadır. (Metcalfe, 1995: 415-419) Her iki yakla ımında temel çıkı noktası, tam rekabet piyasasında asimetrik bilgi da ılımı, bölünemezlik problemi ve belirsizlikten kaynaklanan sonuçta Pareto optimalinin altında dengeye yol açan piyasa ba arısızlıklarının düzeltilmesidir.

3.2.1. Neoklasik Yakla ım

Klasik iktisatta bilindi i üzere, Pareto optimumu, gerek üreticiler gerekse tüketiciler bakımından marjinal fayda/maliyetin, ortalama maliyet ve piyasa fiyatıyla kesi ti i noktada olu an dengedir. Bu noktada hiçbir üretici ya da tüketicinin kâr veya faydasını dü ürmeden arttırmak mümkün olamayacaktır. Bizim açımızdan temel sorun, kendi ba ına bırakıldı ında, piyasa ekonomisinin yeni teknolojinin yaratılması ve uygulanması için kaynakların da ılımını sa layıp sa layamayaca ıdır.

Teknolojik geli meyi mümkün kılan ve yeniliklerin ortaya çıkmasında gereken Ar-Ge faaliyetleri pek çok belirsizlik ve risk ta ımaktadır. Giri imciler bu anlamda bilinmeyene yatırım yapmaktadırlar. Dolayısıyla teknolojik geli me ve yenili e kaynakların tahsisini Pareto dengesi çerçevesinde sa layacak, bir fiili piyasanın oldu undan söz etmek mümkün de ildir. Bu nedenle teknoloji ve yenilik üretimine ili kin piyasa için “kayıp piyasa”

Page 7: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

7

(missing market) tanımlaması kullanılmaktadır. (Metcalfe,1995:313) Bunun nedeni teknik bilginin do asında yatmaktadır. Teknoloji ve yenili in kayna ı, firmaların ya da ülkelerin belli bir süre içinde olsa dahi di erlerinin sahip olmadı ı asimetrik bilgi birikimidir. Asimetrik bilgi birikimi ve yenilik birbirleriyle uyumlu kavramlar de ildirler. Pareto optimumu daha çok statik etkinlik sorununu çözerken, yenilikçi faaliyetler, fiyat mekanizmasının fiilen etkili olmadı ı gelecekteki dinamik etkinlik ve avantajlardan yararlanmaya yöneliktir. Piyasa yapısının yenilik üzerindeki etkisini ilk inceleyen iktisatçı Kenneth Arrow olmu tur. Arrow, tam rekabet ve monopol piyasalarının aynı talep ko ulları altında maliyet dü ürücü yenilikler için ne gibi yöntemler kullandı ı kar ıla tırmaya çalı mı tır.. (Bkz.Arrow, 1962:18) Arrow’un analizinde tam rekabet artları yenilik için daha büyük imkanlar yaratmaktadır. Fikri ve mülkiyet haklarının korunması durumunda firmanın kârlılık durumu devam etmektedir. Ancak bu analizde sorunun arz yönü dikkate alınmamaktadır. Bu eksiklik bir ba ka uyarılmı teknolojik de i me ile ilgili analiz ile giderilmeye çalı ılmı tır. Syed Ahmad tarafından “Yenilik mkânları E risi” olarak 1966’da gerçekle tirilen çalı mada önce iki temel üretim faktörü emek ve sermaye, daha sonra Hayami ve Ruttan mekanik güç ve topra ı dahil etmek suretiyle toplam dört faktöre anılan modeli uygulamı lardır. Bu yöntemde yenilik yapmanın maliyeti, hangi firmanın bu yenili i geçekle tirdi inden ba ımsız olarak sabit varsayılmaktadır. Ayrıca, tekelci firmanın fiyat farklıla tırması gücü bulunmadı ı öngörülmektedir. Ancak Neoklasik analiz, özellikle Ar-ge faaliyetlerinin devlet tarafından desteklenmesi veya firmaların belirli konsorsiyumlar altında i birli ine gitmelerine, yeniliklerde duplikasyondan kaçınmaları konularına ı ık tutmaktadır. Özetle, Neoklasik denge yakla ımı firmaları ve bir ölçüde hükümetleri yenilikçi arayı lara iten eksojen ve endojen faktörleri anlamamıza ayrdımcı olmakatadır. Ancak, bu yakla ımın, tam rekabet ko ullarında firmaları simetrik ve atomistik varlıklar olarak görmesi nedeniyle, bazı firmaların yenili e neden daha çok önem verdi ini açıklayamamaktadır.Bu noktada NeoSchumpeteryen görü söz konusu eksikliklere ı ık tutmaktadır. (Arslan, 2007: 19-22)

3.2.2.NeoSchumpeteryen Evrimsel Yakla ım

Schumpeter’in “i döngüleri” ve “yaratıcı imha” kavramlarından esinlenerek Richard Nelson ve Sidney Winter tarafından geli tirilmi tir. Bu yakla ımda firmaların “ö renme yetenekleri”, “adaptasyon davranı ları” ve bu davranı larla çe itli ekonomik seçme mekanizmaları arasındaki etkile im incelenmektedir. Daha öncede de belirtildi i gibi etkinlik ve pareto optimumu konularına odaklanmak yerine teknolojiye uyum ve yaratıcılık konuları ön plandadır. Bu amaçla, teknolojiye uyum sa layan firmaların göreceli olarak sa layamayan firmalardan daha hızlı büyüdükleri öngörülmektedir. Firmalar arası tercih ve performans farklılıkları nedeniyle her bir firma için farklı Yenilik mkânları varsayılmaktadır. Firmaların bu farklılıkları arttırmak için yenili e ve teknolojiye yatırım yaptıkları varsayılmaktadır, ancak her yatırım çabasının ba arı ile sonuçlanmasına imkân olmadı ı için “denge” kavramı reddedilmektedir. (Arslan, 2007:22-23) (Bkz. Kaynakça, Nelson and Winter 1982).

Burada kısaca de inilmeye çalı ılan sözkonusu yakla ımlara yönelik açıklamalar bu çalı manın kapsamını a acak niteliktedir. Yukarıdaki açıklamalar göstermektedir ki teknolojik yenilik ve piyasa ili kilerinin analizinde bir görü birli i olmadı ı gibi sınırlılıklar da oldukça çok sayıdadır. Biz burada birinci bakı açısı olan ve açıklamalardan da anla ılaca ı üzere eksiklikleri ve sınırlılıkları unutulmaması gereken Neoklasik bakı açısından de erlendirmelerimizi yapmaya çalı aca ız.

Page 8: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

8

3. YEN EKONOM DE ARTAN VER MLER

Çalı manın giri kısmında tanımı yapılan ve özelliklerine kısmen de inilen, Yeni ekonomi kapsamında yer alan ürün ve hizmetlerin en belirgin özelli i, bilginin temel üretim faktörü olarak ele alınmasıdır. Bilgi ekonomisini geleneksel ekonomiden ayıran temel fark, bilginin temel üretim faktörü haline gelmesinin yanı sıra, bilginin bili im sistemleri yardımıyla yeniden üretilmesi ve kullanılmasının yaygınla tırılmasıdır. Bilgi üretim faktörü olarak kullanılırken, üretimde “azalan verimler kanunu” yerine “artan verimler kanunu” geçerli olmaktadır. Bilgi ve ileti im teknolojileri ile geleneksel üretim daha verimli kılınırken, bilgi ekonomisinde sayısal mal ve hizmet üretimi gerçekle tirilerek üretim kavramının kapsamı geni lemektedir. Bilgi bölünebilme, kendi kendini besleme, kullanıldıkça de erinin azalmaması; tersine de erinin artması gibi di er üretim faktörlerinin sahip olmadı ı farklı ve üstün özelliklere sahiptir. (Erkan,1998:46)

Bu özellikleri sıralayacak olursak, bilgi;

• Kendi kendini sürekli kümülatif olarak yenileyen sınırsız bir üretim unsurudur. • Sermaye ve toprak gibi birbirlerini tamamlayan üretim faktörleri de il, aksine

onların yerine ikame edilebilen bir üretim faktörüdür. • Sermaye ve topra a göre daha akı kandır, yer de i tirebilir, ta ınabilir. • Bilgi payla ılabilir ve bölünebilir. • Toprak ve sermaye gibi özel mülkiyet konusu olup, di er insanları dı lamaz.

Bilginin bu özellikleri, hiyerar iyi ortadan kaldırarak insanlara daha çok seçenek sunup, katılıma ve özgürlü e hizmet etmekte, “insan, bilgi i çisi olarak en geli mi sibernetik makinelerden çok daha etkin sentezleme kabiliyetlerine kavu mu tur. E itilmi insan, bilgi i çisi olarak bir problemler yuma ını hızla çözümler demetine dönü türebilme kabiliyeti kazanmı tır.” (Ekin,1998:24) Bu nedenle bilgi toplumunun merkezinde toprak, sermaye gibi maddi varlıklar de il, aksine nitelikli ve e itimli insanlar yer almaktadır. nsani özelliklerin ön plana çıkmasıyla sanayi toplumunda i , otorite ve statü arasındaki ba lantı azalmaktadır.

3.1. Bilginin Ekonomik De eri

Bilginin ekonomik de eri, di er tüm üretim faktörlerinde oldu u gibi kullanım ve piyasa de eri olarak ikiye ayrılabilir. Bilgi, mutlak ve evrensel bir de er ta ımamakta; de eri kullanan ki iye, kullanılan zamana ve ortama göre de i ebilmektedir. Ki isel açıdan güncelli i “ya amsal önem ta ımayan” bilgi, ticari faaliyetlerde anlık olarak de erlendirildi inde önem kazanmaktadır. Tedarikçilerin, mü terilerin, rakiplerin ve iç i leyi in anlık gözlenmesi ve yorumlanması, ba arının vazgeçilmez bile enidir. Bu durum ayrıca çalı anların çalı ması gereken zamanda nternet’te sörf yapması vs. için harcanan zaman gibi bir “yan etki” de do urmaktadır. (Dolanbay:2003:54) Bu da bir çe it negatif dı sallık olarak sayılabilir.

Bilgi ekonomisinde, bilginin ekonomik de er kazanmasındaki en büyük faktör, bili im sistemleridir. Verinin i lendikten sonra de er kazanması bili im teknolojilerinin bilginin de er kazanmasında önemli bir yere sahip oldu u gerçe ini ortaya çıkarmaktadır. (Kara,2004:1)

Bilginin üretim faktörü haline dönü türülmesi üç ekilde gerçekle tirilebilir.

• Klasik üretim süreçlerinin, mal ya da hizmetlerin sürekli olarak iyile tirilmesi

Page 9: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

9

• Varolan bilginin sürekli olarak i lenmesi yoluyla ondan yeni ve farklı üretim süreçlerinin, mal ve hizmetlerin elde edilmesi

• Önceden varolmayan yeni bilginin geli tirilmesi suretiyle yeni ihtiyaçların, üretim süreçlerinin, mal ve hizmetlerin ortaya konulması kısaca gerçek yenili in yaratılması.

Bilgiyi uygulayıp ekonomide ve toplumda de i iklik yapmanın yolu, üç yöntemin de e anlı ve e güdümlü uygulanmasından geçmektedir. Ancak u ana kadar, dı sallıklarda oldu u gibi daha önce de belirtti imiz üzere bilgiyi kantite etmek, yani nicele tirmek mümkün olmamı tır ki bu da ekonomi teorisi açısından önemli bir engel anlamına gelmektedir. Bilginin yukarıda anlatılan özellikleri ve sınırlılıkları ba lamında, yeni nesil büyüme modellerinin (endojen-içsel modeller) bilginin ekonomiye olan katkısını iki temel kavramla-pozitif dı sallık ve ölçe e göre artan getiri- açıklama çabaları da bu nedenledir.

(Odyakmaz,2000:6)

3.2. Bilgi’nin De i ken Üretim Faktörü Oldu u Üretim Fonksiyonu

Üretim fonksiyonu, belirli bir üretim teknolojisinde her girdiden belli bir miktar kullanıldı ında, ne kadar ürün elde edilece ini gösteren bir fonksiyondur. Bilginin üretim faaliyetleri üzerindeki etkisi, bilginin üretim fonksiyonuna dahil edilmesiyle belirlenebilir. Bunun için, üretim fonksiyonunun tanımlanmasındaki temel varsayımlar göz ardı edilmeksizin, üretim fonksiyonundaki de i ikliklerin incelenmesi için, iki temel üretim faktörü Emek (E), Sermaye (S)’ye üçüncü bir faktör ya da de i ken olarak, Bilgi (B) (Teknolojik geli me katsayısı veya bilgi katsayısı olarak) dahil edilebilir. Bu halde üretim fonksiyonu Ü=f (E,S,B) eklinde gösterilebilir. Kısa dönemli bir üretim ili kisi üretim fonksiyonu çerçevesinde veri teknolojik artlar altında incelenirken, uzun dönemde “teknoloji de i tirilebilir” kabul edilir. Kısa dönemli bir üretim sürecinde firma veri teknolojik yöntemlerden en etkin olanını seçerek üretimi gerçekle tirir. Daha fazla çıktı üretmek isterse, girdi fiyatlarının de i medi i varsayımı altında, girdilerin bile im oranını de i tirmeden daha fazla girdi kullanacak ve daha üstteki üretim çizgisindeki e -ürün e risine geçecektir.( ahin,1999:139) Firma uzun dönemde daha büyük üretim ölçeklerine geçerken yeni tesis ölçe ini yeni teknoloji ile birlikte kuracaktır. Yeni teknolojilerden kasıt daha ileri, daha geli mi teknolojidir. Daha geli mi teknoloji, girdilerin marjinal ve ortalama ürünlerini yükseltecektir. Teknolojik geli menin faktör verimlili ini yükseltmesi dolayısıyla, firma aynı miktarda girdi bile imi ile daha büyük çıktı seviyesine ula acaktır ya da aynı çıktı miktarını daha az girdi kullanarak üretebilecektir. Ba ka bir ifadeyle, geli mi teknoloji girdilerden tasarruf sa layacaktır.

ekil-1’in ilk kısmı olan (A)’da kısa dönem analizinde, toplam üretim fonksiyonun statik olarak belirli bir sabit sermaye ve bilgi seviyesi için geçerli oldu u varsayılmaktadır. Toplam ürün fonksiyonunun kısa dönemde verimlilik artı ı sonucu; ba ka bir deyi le, bilginin üretimde artan verimler ko ulunu sa laması sonucu de i imi incelenmi tir. E er sermaye miktarı sabit kabul edilerek eme in bilgi seviyesinde bir artı meydana gelirse E1 miktarında kullanılan emek faktörünün Toplam Üretime katkısı sayesinde toplam üretim e risi tümüyle yer de i tirerek TÜ1’den TÜ2’ye yükselmektedir. Ba ka bir deyi le, üretimde eme in verimlili i artmı tır. Böylesi bir artı , bilginin

verimlili i olarak da adlandırılabilir. (Ünsal,2000:279)

eklin uzun dönemi ifade eden ikinci kısmı (B), ilk olarak, bilginin üretimde artan verimleri geçerli kılması sonucu toplam ürün fonksiyonunun eklinin nasıl de i ti ini ortaya koymaktadır. Teknik olarak üretimde artan verimlerin geçerli olması; de i ken girdi

Page 10: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

10

kullanımı arttıkça Toplam ürünün artan oranda artması eklinde ifade edilebilece inden, Toplam ürün fonksiyonu (TÜ) sürekli artan eklinde gösterilmi tir. Üretimde artan verimleri ifade eden toplam ürün fonksiyonunun birinci ve ikinci türevleri pozitif de erler alacaktır. Di er bir ifadeyle, marjinal ürün de eri pozitif, artan de erler alacak ve sıfır olmayacaktır. Bu durumda marjinal ve ortalama maliyet e rileri negatif e imli e riler olacaktır. eklin bu kısmında ikincil olarak da, uzun dönem ortalama maliyet e risinin (UDOM) ekli ve de i imi temsilen gösterilmi tir.

ktisatçılar, uzun dönem ortalama maliyeti temsil eden ve kümülatif toplam çıktıdaki artı la ortalama maliyette meydana gelen azalmayı ili kilendiren bu e riyi ö renme e risi (learning curve) olarak nitelendirirler. Kümülatif çıktı arttıkça çıktı ba ına emek girdisi miktarı ve buna ba lı olarak da üretim maliyeti azalır. UDOM1 e risi ö renmenin olmadı ı durumda geçerli olan ve biçimini ölçek ekonomilerinden alan uzun dönem maliyet e risidir. UDOM2 ise ö renmenin oldu u durumundaki uzun dönem maliyet e risidir. Bu iki e ri arasındaki fark ö renmeden kaynaklanan maliyetlerdeki azalmanın; ba ka bir deyi le, artan verimlerin göstergesidir. (Ünsal,2000:279)

ekil 1: Bilginin Artan Verimlili i Kısa dönem Üretim Fonksiyonu Uzun dönem Üretim Fonksiyonu

Toplam Üretim (TÜ) Toplam Üretim (TÜ)

Ü2

Ü1

E1 E2 Emek Miktarı Nitelikli Emek Miktarı

Ortalama Maliyet Marjinal Ürün Emek Miktarı Bilginin verimlili i Ö renme E risi

Kaynak: AH N, a.g.e., ss.139-140 ; ÜNSAL, a.g.e., s.279

TÜ2=f (E,S,B)

TÜ1=f (E,S,B)

MÜ1 MÜ2

(A)

(B)

UDOM1

UDOM2

Toplam Üretim Q1

Page 11: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

11

4. P YASALARDA B LG EKONOM S N N ETK LER

4.1. Bilgi Ekonomisinde Tam Rekabet Piyasası

4.1.1.Tam Rekabet Piyasası Varsayımları le Bilgi Ekonomisinin Özelliklerinin Kar ıla tırılması

Tam rekabet piyasasında alıcı ve satıcılar piyasa ile ilgili her çe it bilgiye her an sahip oldu u varsayılmaktadır. Bilgi ekonomisinde de ileti im olanaklarının artması ve özellikle nternet hem alıcı ve satıcıların daha kolay bilgi edinmelerini sa lamakta hem de i lem

maliyetleri içinde en önde gelen bilgi edinme maliyetini azaltmaktadır. nternet, dünyayı tek bir piyasa haline getirdi i için, en dü ük fiyatı, yani piyasa açısından en etkin fiyatı bulabilme olasılı ını arttırmaktadır. Bu durumda, sanal piyasalarda talep esnekli inin yüksek olması nedeniyle farklı fiyatların giderek homojenle me e ilimine girdi i savunulmaktadır. Ancak, tüketiciler nternet ortamında web sayfaları yardımıyla mal ve hizmetler hakkında bilgi edinebilirken, reklamı yapılan ürünün hangi firma tarafından üretildi i ve satıldı ı konusuyla genellikle ilgilenmemektedirler. Ayrıca, bilgi ekonomisi ortamında tam rekabet piyasası ekonomisinin aksine alıcı ve satıcıların sayısı sınırlıdır. Özellikle sayısal mal ve hizmetlerin üretimi yüksek oranda teknoloji ve bilgi içerdi inden bu mal ve hizmetleri üreten firma sayısı sınırlı olmaktadır. Sınırlı sayıda firmanın gerçekle tirmi oldu u bir sayısal mal üretiminde piyasa fiyatını da belirleme gücü oldu u görülmektedir. Sanal ortamda mal ve hizmeti satmak ve satın almak için nternet kullanma zorunlulu u vardır. Oysa, nternet’e ba lanabilecek olan bilgisayar sayısı IP numaraları ile sınırlıdır. Ayrıca, bilgi ekonomisinde faaliyet gösteren firmalar fiyat belirlemede güçlük çekebilir. Özellikle sayısal mallarda ilk ürünün üretilmesinden sonraki her üretimin maliyeti azalmakta, bazı durumlarda ise sıfıra inmektedir. (MM=0) Bu durumda bilgi ekonomisinde fiyatın marjinal maliyete e it olarak (MM=P) belirlenmesi olasılı ı bulunmamaktadır. Firmalar ürünlerini öyle bir fiyattan satmalıdır ki, bu fiyat hem marjinal maliyetten yüksek olmalı, hem de satı gelirleri firmanın ürün geli tirmeye harcadı ı yüksek sabit maliyetleri kar ılamalıdır.

Bilgi ekonomisin ortamındaki mal ve hizmetlerin tam rekabet ekonomilerinde varsayıldı ı gibi homojen oldu u söylenemez. Özellikle sayısal mallarda aynı ürün farklı yöntemlerle üretilebilmektedir. Ancak, sayısal malların (dijital ürünler) ki i ve firmalar için özel çözümleri içeren üretimleri yapılmaktadır. Bu durumda ki iye özel üretim yani heterejonlik artmaktadır.

nternet’in maliyetleri dü ürmesi, firmaların optimum ölçeklere kavu maları, artan rekabet ve küreselle me sayesinde firmaların ihtiyaçlarını en ucuz yoldan ve istedikleri yerden kar ılayabilme olanakları bir bütün olarak dü ünüldü ünde piyasaya giri engellerini azaltan unsurlar olarak de erlendirilmektedir. Böylece fiyat mekanizmasının daha sa lıklı i ledi i, fiyatların effafla arak alıcı ve satıcılar arasında enformasyon akı ını düzenleyerek etkinli i ve verimli i arttırarak, idealize edilen “mükemmel rekabetçi piyasanın” ütopik düzlemden kurtuldu u belirtilmektedir. (Odyakmaz,2000:12) Ancak, bilgi ekonomisinde artan verim-azalan maliyet ko ullarının geçerli olması firmaları üretim yapmaya te vik edece i açıktır. Aynı zamanda artan rekabet ve küreselle me sayesinde firmaların ihtiyaç duydukları girdileri daha ucuza ve istedikleri yerden kar ılayabilme olanaklarına kavu mu olmaları, bir bütün olarak dü ünüldü ünde piyasaya giri /çıkı engellerini azaltacaktır. Ancak, sanal ortamda faaliyet göstermek isteyen ki i ve firmalar, faaliyet türlerine ve co rafi konumları göre “alan isimleri” almak zorundadırlar. Alan isimleri belirli bir bedel kar ılı ında belirli

Page 12: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

12

hukuki kurallar çerçevesinde alınır. Bu açıdan bakıldı ında, bilgi ekonomisinde piyasaya giri ve çıkı ların ancak belirli ölçü ve kurallarda serbest oldu u söylenebilir.

Sonuç olarak, bilgi ekonomisinde özellikle sayısal malların üretiminde bu üretimin do al nitelikleri nedeniyle piyasaya giri engelleri artmaktadır. Üretimin ba langıcındaki yüksek yatırım maliyetleri ve sayısal mal üretildikten sonraki yasal düzenlemelerle fikri hakların (patent,lisans) korunması gibi unsurlar, piyasayı sınırlandırmaktadır.

4.1.2. Bilgi Ekonomisinde Rekabetçi Piyasada Kısa Dönem Firma Dengesi

Bilindi i gibi, üretimde kısa dönem en az bir de i ken girdiye ba lı olarak üretim miktarının de i tirilebildi i ancak endüstriye giri ve çıkı lar için yeterli zamanın olmadı ı dolayısıyla firma sayısının sabit oldu u devredir. Fiyat firmalar için veri oldu undan, firmaların piyasada olu an fiyat üzerinde hiçbir kontrolü söz konusu de ildir. Firma etkileyemeyece i fiyatı baz alarak kâr maksimizasyonunu sa lamaya çalı ır. Toplam kâr, toplam hasılat ile toplam maliyet arasındaki pozitif farktır. Toplam kâr fonksiyonunda, gerek toplam hasılat gerekse toplam maliyet üretim seviyesinin bir fonksiyonudur. Daha öncede belirtildi i gibi, bilgi ekonomisindeki mal ve hizmet üretimi, geleneksel üretimden farklılıklar göstermektedir. Üretim ile hasılat ve maliyet arasındaki fonksiyonel ili ki biraz farklıdır. Üretimin ilk a amasında büyük yatırımlar gerekti i için üretim maliyetleri yüksektir. Ancak, sayısal mallar (dijital ürün) bir kez üretildikten sonra tekrar üretimi (kopyalanması) oldukça dü ük maliyetlere konu olmaktadır. Dolayısıyla sayısal malların üretiminde üretim miktarı arttıkça marjinal ve ortalama maliyetlerde azalma ve dolayısıyla artan getiri e ilimi görülmektedir. Bu tip malların üretiminde, malı geli tirmenin maliyeti önemli; fakat, daha sonra onu kopyalamanın ve benzerlerini piyasaya sürmenin maliyeti son derece dü ük oldu u için marjinal maliyet çok dü ük hatta sıfıra yakın olabilmektedir.

Teknolojik de i me gerçekte saklı bilginin edinilmesi sürecini içerir. Teknolojik de i menin kayna ı bulu ya da yenilikler olabilece i gibi, yaparak ö renme veya taklit etme de olabilir. Firmalar, taklit edebilmek içinde Ara tırma-Geli tirme (Ar-Ge) faaliyetlerine fon ayırmak zorundadırlar. Bu konuda yapılan ara tırmalar taklit etmenin maliyetinin, yenilik yapmanın maliyetinin ortalama olarak %70’ne kar ılık geldi ini göstermektedir. (Arslan, 2007:14)

Buradaki analizde, üretimde de i ken girdi miktarı arttıkça toplam ürün artan oranda artmakta yani toplam ürün fonksiyonu sürekli pozitif e imli olmaktadır. Üretim arttıkça verimlili in artması, marjinal maliyet e risinin negatif e imli olması demektir. Marjinal maliyet e risi, ortalama maliyet e risini de a a ı do ru çekecek ve onun da e imi negatif olacaktır.Bu tespitler ba lamında tam rekabet piyasasında belirlenen bir fiyat baz alınarak olası kısa dönem dengesi a a ıda incelenmi tir. Bilindi i gibi tam rekabetçi bir firma için ortalama ve marjinal maliyet e rileri “azalan verimler yasası” gere ince “U” eklindedir. Oysa, bilgi kullanıldıkça de eri artan faktördür.

Bilgi ekonomisinde “azalan verimler yasası” yerine “artan verimler yasası” i lemesinin sonucu olarak, tam rekabetçi firma normalde emek ve sermaye kullanarak, Marjinal Hasılatın Marjinal Maliyete e it oldu u (MH=MM) dolayısıyla Marjinal Kâr’ın (MK)=0 oldu u üretim düzeyinde dengeye gelmesi gerekirken, bilgiyi de de i ken bir faktör olarak kullanan firma bu noktada, ekil 2’de görüldü ü gibi A1 noktası, yani q0 oldu u üretim düzeyinde dengeye gelemez. Çünkü, bu üretim düzeyinde ortalama maliyet ortalama hasılattan büyük (OM>OH) oldu u için ortalama zarar (OZ) söz konusudur.

Page 13: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

13

ekil 2’de böylesi bir firmanın bu üretim düzeyindeki zararı, toplam e rilerin gösterildi i bölümde de görülebilir. B noktasına kadarki (Ba a ba noktası: TM=TH) tüm üretim düzeylerinde “Toplam Zarar” (TZ) söz konusudur. Ba ka bir gösterimle:OZ x Q = TZ’dir. Kısaltma ve temel formüller a a ıda toplu olarak verilmi tir.

TM: Toplam Maliyet TH : Toplam Hasılat TK: Toplam Kâr TZ:Toplam Zarar P: Fiyat OM: Ortalama Maliyet OH: Ortalama Hasılat OK : Ortalama Kâr OZ.Ortalama Zarar MM : Marjinal Maliyet MH: Marjinal Hasılat Q:Toplam Üretim q:Üretim Miktarı d:Talep

OH<OM OH–OM=OK<0 Ortalama Kâr’ın negatif olması Ortalama Zarar’ı ifade eder. TK=TH–TM>0

olarak veya Ortalama Kâr o halde, OK x Q = TK eklinde hesaplanabilir.

ekil 2’de, firma q0 üretim düzeyinde (MM=MH yani MK=0 oldu u) OH0<OM0 oldu u için A1A2 uzunlu u kadar ortalama zarar (OZ) elde etmekte, dolayısıyla OZxq0 kadar, yani OH0A2A1OM0 dikdörtgeninin sayısal alanı kadar Toplam Zarar (TZ) elde etmektedir. O halde, firma nerede ekonomik kâr elde edecektir. Dikkat edilirse, firmanın B ve B1 noktalarını veren q1 üretim düzeyinde firma (TM=TH ve OM=OH oldu u için) Ortalama Kârı (OK)=0 dolayısıyla Toplam Kârı (TK) sıfıra e ittir. Bu durum, ba a ba noktasını veren q1 üretim düzeyinde firmanın hiçbir “ekonomik kâr” elde etmedi i, yani; sadece “normal kâr” elde edebildi ini ifade etmektedir. q1 üretim miktarında firma ancak maliyetlerini kar ılayabilecek kadar hasılat (gelir) elde edebilmektedir. O halde q1 üretim düzeyinden sonraki her üretim düzeyinde firma artık “ekonomik kâr” elde etmeye ba lamaktadır.

Sözkonusu firma, Toplam e rilerde gösterildi i gibi sonsuz bir üretimle sonsuza kadar ekonomik kârını artırabilir mi, yoksa bunun bir sınırı var mıdır? q1’den sonraki her üretimde firmamızın ekonomik anlamda normal üstü kâr elde etti ini artık biliyoruz. Bunun sınırı MM=0 oldu u üretim düzeyidir. Çünkü, firmanın hiçbir maliyete katlanmaksızın yeni bir üretim yapması mümkün de ildir. Yani; marjinal maliyetin sıfırın altına indi i üretim düzeylerinde üretimin yapılması, hiçbir maliyete katlanmaksızın yeni üretimler yapılmasını ifade etmektedir. Böylesi bir durum, analizin kısa dönemli olması, di er üretim faktörlerinin (emek, sermaye, toprak) sınırlı olması nedeniyle mümkün de ildir. Bu nedenle, firma qd üretim düzeyinde, yani MM=0 oldu u üretim düzeyinde, üretimini durduracak ve dengeye gelecektir. Ancak, görülmektedir ki, firmayı sınırlandıran bu üretim düzeyi, gerçekte kârını maksimize etti i üretim düzeyi de ildir. q1 üretim düzeyindeki toplam kârı hesaplayabiliriz. Bilindi i gibi, Hesaplama ya THd ve TMd arasındaki dü ey uzunluktur veya OKxQ=(OH0-OMd)xQ eklinde yapılabilir. Sonuç, bize OH0D

1DIIOMd dikdörtgeninin sayısal alanına e it de eri verir. (Dikkat edilirse DIDII uzunlu u OK’ı vermektedir.)

Page 14: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

14

Bilindi i üzere, kısa dönemde kârlılık durumu talep ve fiyat ko ullarına göre de i ecektir. Artan verimler kısa dönemde firmaya bir kâr garantisi getirmeyecektir. Fiyattaki dolayısıyla firmanın malına yönelik talepteki de i melere ba lı olarak firmanın denge üretim miktarı, dolayısıyla kârlılı ı da de i ebilir. Örne in; ekonomik kâr durumu yerine ekil 3’de gösterildi i gibi normal kâr veya ekil 4’de gösterildi i gibi zarar söz konusu olabilir.

ekil 3’de görülebilece i gibi MM=MH MK=0 oldu u q0 üretim düzeyinde OM0A2A1P dikdörtgeninin sayısal alanı kadar yani A1A2 uzunlu u olan OZxQ kadar toplam zarar söz konusudur. Kâra geçi noktası firmanın üretim sınırını veren MM=0 oldu u qd üretim düzeyidir. Ancak, firmanın bu üretimin ötesine geçebilmesi için kayna ı yoktur veya yeterli de ildir. Bu üretim düzeyinde THd=TMd ve OH1=OM1 oldu u için “ekonomik kâr” yoktur. Firma bu üretim düzeyinde ancak “normal kâr” elde etmektedir. Bu durum görüldü ü gibi, piyasada fiyatın (talebin) daha dü ük bir seviyede olmasından kaynaklanmı tır. Ba ka bir deyi le firmanın veri kabul etti i fiyat ve kar ıla tı ı talep ekil 3’de, ekil 2’e göre daha azdır. Bunun birçok nedeni olabilece i gibi en temel neden, a ırı (ekonomik kârları) gören yeni firmaların piyasaya girerek söz konusu malın üretimini arttırabilirler. Bu ilgili malın piyasada fiyatını azaltırken, ilgili firmanın malına yönelik talebinde azalması anlamına gelir. Çünkü, alıcıların bir kısmını piyasaya yeni giren firma kapacaktır.

ekil 2: Ekonomik Kar Durumu TH,TM,TK TH THd TK TMD

B

TM0

TZ TH0 TK

TM

q0 q1 qd q3 Q (Üretim Miktarı)

OH,OM,MH,MM d,P

OM0 A2

OZ B1 D1

P=OH0 P=OH=MH=d A1 OK OMd DII

OM

MM

q0 q1 qd q3 Q

THd>TMd TK=TH–TM >0 (Toplam Kar Pozitiftir)

Page 15: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

15

ekil 3: Normal Kâr Durumu

Sonuç, normal kâr elde edebildi i üretim düzeyine kadar üretime devam eder. Ancak, klasik uzun dönem tam rekabet dengesinde de açıklandı ı gibi fiyat daha fazla azalırsa, firma zarar elde edece inden, üretimini durdurup, piyasayı terk edecektir. Yine üretimi azalan malın fiyatı eski düzeyine hareket edecek ve marjinal firmayı piyasada tutacak düzeyde olu acaktır. Bu normal kâr düzeyidir.

TH TH,TM,TK TK THd=TMd B TK TZ

0 TZ OH,OM,MH MM,P OM 0 OM1=OH1=P A1 B

1

q0 qd q3

TH=TM TK=TH–TM TK=0 (Toplam Kar sıfırdır)

OM MM

OH=MH=P=d

Q

TM Q

A2

OZ

OK

Page 16: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

16

ekil 4: Zarar Durumu

ekil 4’te görüldü ü gibi, firma MM=0 oldu u üretim düzeyinde (qd), OM2>OH1 oldu u için, OM2D2D1OH1 dikdörtgenin sayısal alanı kadar veya D1D2 uzunlu u olan Ortalama Zarar x qd kadar Toplam Zarar elde etmektedir. E er fiyat (talep) e risi D2 noktasına kadar yükselirse yine normal kâr düzeyine gelinecektir. Bilindi i gibi, bu firma kapanma noktasıdır.

4.2.Bilgi Ekonomisinde Eksik Rekabet Piyasası

4.2.1.Bilgi Ekonomisinde Rekabetin Kaybolmasının Gerekçeleri

ktisadın temel varsayımlarından biri kaynakların tahsisinde ve ekonomik ödüllerin da ılımında esas modelin “Tam Rekabet” oldu udur. “Eksik rekabet” ise gerçek dünyada çok sık rastlanan bir ekonomik olgudur ve ekonomiye dı tan gelen müdahalelerin sonucudur. Yani eksik rekabeti tekeller, patent koruma önlemleri, mevzuat gibi teknik ve yönetsel araçlarla yaratmak mümkündür. Oysa bilgi ekonomisinde eksik rekabet ekonominin kendi yapısında varolan bir olguymu gibi gözükmektedir. Bilginin ilk uygulamasından ve ondan ilk yararlanı ından (ö renme grafi i) kazanılan avantajlar kalıcı ve geriye dönülmez olmaktadır. Bu durumun i aret etti i nokta ise, serbest ticaret ekonomisinin de korumacılı ın da kendi ba larına ekonomik politika olarak i leyemeyece idir. (Odyakmaz,2000:6)

OM,OH,OK,MM,MH OZ,P,d

OM2 D2

OZ B OH1 D1 MH=OH=P=d

MM OM

q1 qd q3 q4 Q

TM,TH TK,TZ TMd TH B1 THd

TZ TM

q1 qd q3 q4 Q THd<TMd TK=TH–TM < 0 (Toplam Kar Negatiftir yani Zarar söz konusudur.)

Top

lam

Zar

ar

Page 17: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

17

Bir sektörde artan verimler haline göre çalı an bir firmanın mevcudiyeti iki nedenle tam rekabet piyasasının i leyi ini bozup etkinli ini kaybetmesine neden olur. Birinci neden böyle bir firmanın mevcut oldu u sektörde kısa süre içinde “rekabet” ortadan kalkar ve bir monopol durumu do ar. Çünkü artan verimler nedeniyle büyük firmalar çok dü ük maliyetlerle üretimde bulunabileceklerinden küçük firmaların sektörü terk etmesine neden olacaklardır. Böylesi bir geli me sonunda sektörde tek bir firmanın monopolcü duruma geçmesi sonucunu yaratacaktır. Monopol durumunda ise; bilindi i gibi, fiyatlar marjinal maliyete e it olacak ekilde belirlenmedi inden etkinlik ko ulu gerçekle mez. Bazı üretim faktörleri, monopole dönü en bu sektörde, olmaları gerekenden daha fazla bir gelir elde ederler.

Artan verimler halinin tam rekabet piyasasının etkinli ini azaltmasına neden olan ikinci neden daha teknik nitelikte olup, Neoklasik teorinin temel varsayımına göre açıklanır. Buna göre tam rekabet artları geçerli olsa veya söz konusu firma bir tam rekabetçi firma gibi davranmaya zorlansa dahi bu firmanın marjinal maliyete dayalı bir fiyat politikası izlemesi kârlı olmayacaktır. Çünkü artan verimler, ba ka bir ifadeyle artan gelirler halinde bir firmanın ortalama maliyeti ve dolayısıyla marjinal maliyeti devamlı dü ecektir. Dolayısıyla marjinal maliyet daima ortalama maliyetin altında kalacaktır. Bu nedenle fiyatı marjinal maliyete e it kılan fiyatlama sistemi, daima ortalama maliyetin altında bir fiyat uygulamasını gerektirecektir. Bu ise firmaların maliyetlerini kar ılamayıp zarar etmelerine yol açacaktır. Sonuçta bu firmaların üretim faaliyetini etkin olarak sürdürmeleri mümkün olmayacaktır.

Artan verimler halinin tam rekabet piyasasının etkin i lemesine engel olması kar ısında devlet, üç çe it tavırdan birini takınabilir. lki, ekonomiye hiçbir müdahalede bulunmaz Bu durumda söz konusu sektörde monopol durumu ortaya çıkar ve toplum bir taraftan bir refah kaybına u rarken di er taraftan monopolcü firmanın getirece i teknolojiden yararlanır. kincisi, devlet monopolcü firmaya ya uygulayaca ı fiyatı ya da firmanın kârlılık oranını

belirleyerek müdahale edebilir. Bu durumda belirlenecek en iyi fiyat, firmanın ortalama maliyetine e it bir fiyat olacaktır. Çünkü ancak bu durumda firmanın zarar etmesi önlenebilir. Ancak bu durumda da toplum için bir refah kaybı söz konusudur. Bu refah kaybı devletin monopole hiç müdahale etmemesi halinde do ması muhtemel kayba göre daha az olacaktır. Üçüncüsü, devlet artan gelirler haliyle çalı an firmayı kamu iktisadi te ebbüsü olarak i letmeye karar verebilir. Bu durumda devlet i letmesinin yine monopolcü fiyatları ile çalı ması, ancak elde edilecek kârın çe itli yöntemlerle toplum refahını arttıracak ekilde kullanılması söz konusu olabilece i gibi fiyat politikası sosyal refah ilkesine göre düzenleyip kâr motifi ikinci plana itilebilir. (Sava ,2000:107-109)

4.2.2. Bilgi Ekonomisinde Monopolist Piyasada Kısa Dönem Firma Dengesi

Yukarıda teorik gerekçelerini sıraladı ımız rekabetin olmadı ı piyasada bilgi üreten, i leyen veya satan bir firmanın denge analizini grafikler aracılı ıyla gösterelim. Belirtti imiz gibi, eksik rekabet piyasalarında en belirgin özellik fiyatların de i ken olmasıdır. Monopolist bir konumda olan bir firma daha fazla mal satmak için fiyat dü ürmek zorundadır. Bu kar ıla tı ı talep fonksiyonunun negatif e imli olması demektir.

ekil 5’de de görülebilece i gibi, e er üretim mal ve hizmet üretilen bir monopol piyasasında oldu u gibi MM=MH oldu u yani MK (Marjinal kârın)=0 oldu u üretim düzeyinde maksimize ediliyor olsaydı, bu durumda q1 üretim düzeyinde bilgi üreten, kullanan veya satan bu firmanın dengeye gelmesi, kârını maksimize etmesi gerekirdi. Oysa q1 üretim düzeyinde OM1>OH1 yani ortalama zarar söz konusudur. Bu toplam e riler

Page 18: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

18

kısmında da görülebilir (TM1>TH1 TK negatiftir.) ba a ba noktasını geçen (B) yani ekonomik kârın ba ladı ı q2 üretim düzeyinden sonraki her üretim düzeyi kârlıdır. Örne in MM=0 oldu u üretim düzeyi olan q3 üretim düzeyinde artık firma OH’nı OM’nin üstüne çıkararak OK elde etmektedir. Bu firmanın dengeye geldi i ve üretimini durdurdu u dolayısıyla elde edebilece i en yüksek kârı elde etti i üretim düzeyidir. Çünkü hiçbir maliyete katlanmaksızın (MM’in sıfırın altına indi i) üretimin yapılamayaca ı, tam rekabet piyasasında da oldu u gibi kaynakların kısıtlı oldu u varsayımından ileri gelmektedir. Dikkat edilecek olursa, kâra geçi noktası olan B (Ba aba noktası) q2 üretim düzeyinden sonraki her üretim düzeyinde firmamız ekonomik kâr elde edebilir. q3 üretim düzeyinde dengeyi kuran firma q3 kadar üretip P3 fiyatından satarak P3CDOM2 dikdörtgeninin alanının sayısal de eri kadar toplam kâr elde etmektedir. Normal kârın üzerinde olan bu kâra “monopolcü – tekelci – kârı” denilmektedir.

ekil 5: Monopolcü Bir Firmanın Kâr Durumu

ekil 6’da, q1 üretim düzeyinde MM=MH e it iken MK=0’dır. Ancak görüldü ü gibi bu üretim düzeyinde firma zarar etmektedir. (TM1>TH1) q2 üretim düzeyinde, yani MM=0 oldu u üretim düzeyinde ise MH>MM olsa da, TM2=TH2 oldu u için, ba ka bir deyi le,

MH,MM OH,OM, P,d q1’de Toplam Zarar (TZ) = OM1 A

II OH1 A1 dikdörtgeninin alanı kadardır. OH1< OM1 q2’de Toplam Kar (TK) = OH3 C D OM3 dikdörtgeninin alanı kadardır. OH3 > OM3

Ortalama Zarar x q = Toplam Zarar

OM1 AII

OZ Ortalama Kar x q = Toplam Kar OH1 AI B C

P3=OH3 A OK OM3 D

OH=d=P MM OM MH

q1 q2 q3 q4 q5 Q (Üretim Miktarı)

TM,TH,TK TH

TK B

TM1

TH1 TZ TK

TM Q

q1 q2 q3 q4 q5

Page 19: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

19

OH2=OM2 oldu u için firma ba aba üretim düzeyindedir ve ancak maliyetlerini kâr ılayan bir hasılat elde etmektedir. O halde ekonomik kâr söz konusu de ildir. Ekonomik kâr elde edebilmesi için q2’den sonraki üretim düzeylerine geçebilmesi arttır. Oysa daha önceki analizlerde de oldu u gibi, kısıtlı kaynak varsayımıyla firma ancak MM=0 oldu u q2 üretim düzeyine kadar üretim yapabilir.

ekil 6: Normal Kâr

ekil 7’de gösterilen monopolcü firmanın zarar durumuna ili kin her iki örnekte de görüldü ü gibi firma üretimini, MM=0 oldu u üretim düzeyinde gerçekle tirdi inde (q1’de) OM1>OH1 oldu u için ‘zarar’ etmektedir. Toplam e riler yardımıyla da bu zarar açıkça görülmektedir. Ancak, talep e risinin yani P=OH e risinin ekline ba lı olarak bu zararın de eri büyüyecek veya azalacaktır. Örnek 1 ve 2’de gösterildi i gibi, firmanın malını sattı ı fiyat dü tükçe, maliyetlerini kar ılayabilmesi zorla acak dolayısıyla zararı büyüyecektir. O halde monopolcü firma satı miktarı yerine kâr ettirecek fiyatı belirlemeyi seçecektir. Yüksek-sabit maliyet /dü ük-reklam ya da satı te vik maliyetleri yapısı bilgi malları pazarlarında ba ımlılıkların fazla olması sebebiyle “fiyat tespiti” sorunu yaratacaktır. E er ürünler benzer bilgilere ve kullanımlara sahip iseler, tüketiciler en ucuz satan üreticiden satın almayı tercih edeceklerdir. Kopyalanan ve maliyeti çok dü ük hale gelen ürünün satı ı büyük olasılıkla sabit maliyetleri kar ılamaya yetmeyece inden, sonuçta satı yapamayan firmalar piyasayı terk etmeye zorlanacak ve ba langıçtaki rekabetçi yapı monopolist bir piyasa ekline dönü ecektir. Bilgi ekonomisinde üreticilere fiyat tespiti sorununa çözüm olarak tüketici taleplerinin heterejon oldu u durumda “fiyat farklıla tırması” ya da “paket halindeki satı lar (bundling)” yöntemi önerilmektedir. (Varian,1995:9)

TM,TH,TK B TH TM2=TH2

TM

TM1

TH1

TK

q1 q2 Q (Üretim Miktarı)

OM,OH,MM,MH P, d OH2=OM2 B1

OH=d=P OM MM MH

0 q1 q2 q3 Q (Üretim Miktarı)

Page 20: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

20

ekil 7: Monopolcü Firmanın Zarar Durumu

Örnek 2: Fiyatın (daha da) azalması durumunda toplam zararın büyümesi

TH,TM,TK

TZ B TH TM TK q1 q2 q3 Q OH,OM,MH MM,P,d

OM1

TZ OZ

OH1

B1

OH=P=d OM MM MH q1 q2 q3 Q

Örnek 1: Talep E risinin (Fiyat) ekline Ba lı Olarak Zarar Durumunun De i ebilirli i

TM,TH, TK B TH TZ TM TK q1 q2 OH,OM,MH,MM,P TZ

OM1

OH1 TZ B1 OH OM MM MH

q1 q2 Q

Q

Page 21: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

21

4.2.3. Bilgi Ekonomisinin Oligopol Piyasası Üzerindeki Olası Etkileri

Oligopol piyasasına ili kin ekonomik çözümlemeler çok çe itlidir ve bu çalı manın kapsamını a ar niteliktedir. Ancak, burada genel kabul gören fiyat liderli i teorisi veya dirsekli talep teorisine (fiyat indirimi stratejisi) ili kin bazı özelliklere yer vermekle yetinece iz.

Piyasaya yeni bir üretim ya da teknoloji farkıyla giren firma ilk olmanın avantajını kullanarak monopol gücü elde edecektir. Ancak daha önce de belirtildi i gibi bazıları nternet teknolojisine uyum kolaylı ının, bu tip olu umları engelleyece ini dü ünürlerken;

di erlerinin görü leri, bilgi ekonomisinde oligopolistik bir piyasa yapısı hakim olmakla birlikte, bu yapının zamanla monopolistik bir yapıya yönelebilice i eklindedir. Bunun nedeni ise; bu tip piyasaların “kazanan her eyi alır” eklinde tanımlanan bir rekabete yatkın olmasıdır. Sanal ortamda satı , fiyatların önceden ilan edilmi olmasını gerekli kılmaktadır. Bu nedenle tüketiciler ilgilendikleri ürünün fiyatına kolaylıkla eri ebildikleri gibi, rakip te ebbüslerde piyasa fiyatlarını daha kolay izleyebilme imkanına kavu abileceklerdir. Bunun sonucunda, yapısal nedenlerle rekabetin nispeten dü ük oldu u piyasalardaki fiyat de i ikliklerini bir anlamda gerçek zamanlı olarak tespit etmek mümkün olacaktır. Rakiplerine oranla daha dü ük bir fiyatlandırma stratejisine ba layan bir te ebbüsün bu hareketi rakipleri tarafından hemen fark edilecek ve kar ı tedbirlerin alınması büyük olasılıkla gecikmeyecektir. Oysa ki, fiyatını dü üren te ebbüsün amacı, rakipleri buna tepki vermeden geçecek süre zarfında satı larını arttırarak pazar payını yükseltmektir. Fiyat de i ikli inin rakipleri tarafından anında saptanabilmesi nedeniyle tepkinin gecikmeden verilebilmesi, fiyat indirimi stratejisinin etkisini azaltacaktır. Bu durumda rakip firmalarda fiyatlarında ayarlama yaparak, fiyatını kıran firmaya mü teri kapmaya zaman bırakmayacaklardır. Bu nedenle, oligopol niteli i ta ıyan müte ebbisler bilgi ekonomisinin yapısal özelliklerinden kaynaklanan yeni durumdan olumsuz etkilenebileceklerdir. (Kara,2004:14)

5. SONUÇ YER NE

Bilgi ekonomisi mikro açıdan, firmaların maliyet fonksiyonlarını etkileyerek üretim fonksiyonlarında önemli de i iklikler yaratmaktadır. Artan verimlerin varlı ı nedeniyle marjinal maliyetin sıfıra yakın oldu u bilgi ekonomisinde kâr maksimizasyonunu hedefleyen firmaların karar verme kuralları da de i mi tir. Firmaların kaynakların elverdi i ölçüde üretimlerini artırabilme potansiyelleri vardır. Ba langıç için mal ve hizmetler heterojendir. Ancak, ileti imin kolayla ması ve kopyalama gibi nedenlerle ürünler giderek bu özelli i tehdit eder niteliktedir. Artan verim-azalan maliyet firmaları üretim yapmaya te vik ederek rekabeti arttırmaktadır. Firmaların istedikleri girdileri daha ucuza ve istedikleri yerden üstelik e anlı olarak bulabilme olanakları piyasaya giri çıkı engellerini azaltmaktadır. Firmaların optimum ölçekte çalı abilme olana ı bulmaları, rekabetin fiyatları effafla tırıp homojen bir niteli e sokması, nternet’in avantajları gibi özellikleri nedeniyle bilgi ekonomisinin tam rekabetçi bir ekonomik yapılanmaya do ru gitti i dü ünülmektedir. Di er yandan, bu ekonominin do al özellikleri nedeniyle monopolle menin artaca ı yönünde görü ler artmaktadır. Harvey’e göre;” Teknolojik sıçrama ve yenilikler aynı zamanda ‘sınıf tekeli’nin devamını da sa lamaktadır. Çünkü firmalar, fiyat rekabeti yerine, yenilikler yoluyla rekabet ederek kâr oranlarının dü mesinin sürekli önüne geçmektedirler. Giderek daha büyük tekeller içinde birle ebilecek yerelle mi tekeller arası bir rekabet biçiminde yol almaktadır.” (Harvey,2003:240) Günümüzdeki özellikle bili im sektöründeki irket evliliklerindeki artı ların sebebinin de bu oldu u yönünde görü ler yaygınla maktadır. Di er bir benzer yakla ım Candan’a aittir:“Birikim sürecindeki görülen tıkanmalar istisnasız bir

Page 22: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

22

biçimde yeni teknolojiler ve üretim biçimlerini beraberinde getirmi tir. Birikim süreciyle e -güdümlü olarak teknolojik yenilik sürecinin ya anması kâr oranlarının dü me e iliminin önüne geçme çabasıdır.” (Candan,2004:342) Bu tartı malarının “küreselle me ve kapitalizm” çerçevesinde arttı ını, bilgi ekonomisinin bu ba lık altında “kapitalistin yeni metasının ‘bilgi’ olarak de erlendirildi i tartı malara yönelindi ini görüyoruz. Bunlardan radikal bir görü de Kuban ve evi’ye ait: “Türkçe’ye ‘bilgi’ olarak çevrilmi ‘enformasyon’un tarihsel süreçten ba ımsız ve bilimler-arası dayanı madan yoksun analizleri günümüzde ya ananları ‘yeni’ olarak de erlendirme gafletine dü mektedirler. Oysa yeni olarak adlandırılacak bir ey varsa o da nitelikten çok niceli e hizmet eden ve asıl önemli tehditleri gizleyen ‘Enformasyon emperyalizmi adındaki de i ikliktir; Yeni ekonomi ya da Bilgi ekonomisi.’(Kuban ve evi,2004:1)

Rekabetçi piyasa yapısının tekelle meye do ru e ilim göstermesinin özet ifadesi u olabilir: Ba langıçta hız ve küresel bilgi a ı kopyalanması mümkün homojen nitelikteki ürünleri ço alttıkça, fiyat rekabeti yerini kalite, reklam gibi di er rekabet unsurlarına bırakmaktadır. Bu durum ürünlerin heterejon hale gelmesine yol açar. Ba ka bir deyi le, yeni teknolojilerin kullanılması zorunlulu u do ar ya da eksik rekabet. kinci durum kendi bünyesinde tekelle meyi barındırırken; birinci yol daha dolaylı bir ekilde yine aynı sonucu yaratmaktadır. Yeni teknoloji üretmenin maliyetine katlanmak istemeyen veya buna gücü olmayıp ürün halkasında bir yerde yer alan firmalar, dikey veya yatay birle me yoluyla hem bu maliyetleri minimize etmeye hem de kâr garantisini sa lamaya çalı ırken, yine tekel yaratmaktadırlar. Kâr oranlarının dü me e ilimi bir yandan fiyatların dü mesi yönünde, birikim süreci üzerinde sürekli bir baskı uygularken, ölçe in büyümesi ve buna ba lı olarak maliyetlerdeki dü me bu baskıyı bertaraf etmektedir.

Dijital materyallerin ilk kopyasını üretmenin çok yüksek maliyetli ancak takip eden kopyalarının üretiminin çok ucuz oldu u “mallar” niteli inde olması sebebiyle ba langıçta rekabetçi görünen bir piyasanın süreklili i çok zor olacaktır. Bilgi ekonomisinde bahsi geçen rekabetçi unsurlar fiyatı sürekli dü ürme yönünde baskı yaratmaktadır. Kısa dönemde ekonomik kârların te vikiyle piyasaya giren yeni firmalar üretimi arttırarak fiyat rekabeti yaratacaklardır. Satılan “sayısal” malın homojen olması durumunda tüketiciler, do aldır ki daha dü ük fiyatlı üreticilerin mallarına yöneleceklerdir. Pazarını kaybeden firma bu fiyat rekabetinde maliyetini kar ılayacak fiyatı belirleme sorunu ile ba a çıkmak zorundadır. Rekabet firmayı piyasada “normal kâr” veya “kapanma noktası”na zorlayacaktır. Ancak bu tür malların do ası gere i a ırı ucuzlayan ürün fiyatı bir süre sonra firma maliyetlerini kar ılamayacaktır. Sonuçta piyasada sınırlı sayıda belki de tek firma kalana dek bu süreç i leyecektir. Genel bakı açısı, rekabetçi nitelikte olan ba langıç piyasaların zamanla oligopolist hatta monopol yapıya dönü ebilece idir. Özellikle, alan isimleri satın alma, nternet kullanma zorunlulu u, sabit maliyetlerin yüksekli i, malın üretimi sonrasında fikri

hakların korunması gibi hukuki düzenlemelerin piyasayı sınırlandırıldı ı dü ünülünce ve denetimlerin arttı ı görüldükçe oligopolist yapının giderek güçlenebilece i söylenebilir. Fiyat farklıla tırması ve paket satı yöntemlerinin bu olu umları engelleyebilece ine “fiyat belirleme” sorununu çözebilece ine ili kin görü ler söz konusudur. Tüketici rantı yaratan fiyat indirimi stratejisinin uzun sürmeyece i anla ılmaktadır. Kaldı ki, tam rekabet piyasa yapısının idealize bir piyasa ekli oldu u ve bilgi ekonomisine hakim yapının tam rekabet de il “i levsel –etkin rekabet” biçiminde oldu u kabul edildi inde de, kalite ve reklam gibi “fiyat-dı ı” rekabet unsurlarının etkilerini artıraca ı açıktır. Eksik rekabet ko ullarının, maliyetlerin üzerinde kâr elde edenlerin yok olmasını da beraberinde getirece i açıktır. Tüketiciler kısa dönemde marjinal de erinin uzun dönem maliyetlerinden yüksek oldu u “ortalama mallara” yönelik taleplerini erteleyeceklerdir. Rekabet olmadıkça “al-sat

Page 23: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

23

yöntemi” de önemli ekonomik göstergelerin yeterlili ini yok edecektir. Günümüz i dünyasında geleneksel anlamda bazı üretim kaynaklarında mukayeseli üstünlü e sahip olmak, global pazarlarda gerçek bir rekabet üstünlü ü yaratmayabilir. Dü ük maliyetler, üstün teknoloji ya da sermayeye kolay eri im ba arının gerekli fakat yeterli olmayan ko ulları haline gelmi tir. Aksine global i letme stratejileri konusundaki ça da yakla ımlar, ana rekabet üstünlükleri, i letmelerin görülmeyen de erleri ve örgütün yetenekleri gibi global pazarlarda uzun dönemli ba arıları etkileyecek anahtar hususları öne çıkarmaktadır. Bu da “örgütsel ö renme, örgüt geli tirme, sürekli geli im ve rekabetçi kültür” gibi bir dizi yeni kavramın önemini arttırmaktadır. Söz konusu bu geli meler sadece ekonomide yapısal de i imi hızlandırmakla kalmamı , aynı zamanda insan kaynakları yönetiminde ve endüstri ili kilerinde yeni perspektiflerin ortaya çıkmasına da yol açmı tır. (Kurtulmu ,2001:83)

Geleneksel ekonomide para temelli açıklamalarda dahi zorluk söz konusu iken “dijital para” ile ilgili konularda kontrol problemi artmaktadır. thalat ve ihracat akımları kontrolü giderek zorla makta ve açık veya kapalı ekonomi tartı maları sektörel zemine inmektedir. Örne in: yazılım/donanım sektörünü korumak gibi. “Adam Smith’in “rasyonel ekonomik insanı” açgözlü idi ancak “Sibernetik insan” daha da açgözlü olabilir. Anabilim ve teknolojideki süreç paradan ba ka motivasyonlara dayalı olacaktır. Ke if heyecanı, bilim övalyeli i veya Nobel ödülü gibi, “Net.Fame” (net ünlüsü) olmakta listeye eklenebilir. Smith 18.yy. devlet adamlarına ellerinin üstünde oturmalarını önerirken, 20. yy.’ın devlet kadınları teknoloji da ıtımı veya üretimi ile serbest piyasa arasında yeterli/hazır olduktan sonra bu ö üde uyup uymayacaklarına karar vermek zorunda olacaklardır.” (DeLong ve Froomkin,1999:19)

Yukarıda açıkladı ımız rekabetin ko ullarındaki de i ikliklere ra men irketlerin kâr hadlerini büyütebilmesinin ko ullarında de i en bir ey yoktur. Bu ko ullar artan verimlilik ve pazarın büyümesidir. Verimlik artı ı teknolojik geli melerle, pazarın büyümesi ise nüfus artı ıyla sa lanabilir. Devletlerin uyguladı ı nüfus artı ını önlemeye yönelik politikalar kar ısında pazarını büyütmeye çalı an i letmelerin çözümü; pazarın dünya ölçe inde büyütülmesi, ulusal sınırların a ılmasıdır; Dünyanın tek pazar haline gelmesi ve uluslararası olmak “küreselle me”dir. “Küresel tek bir pazar, daha çok 20.yy. sonu siyasal projesidir. Temel mekanizması, dünyanın her yerine yeni teknolojilerin hızlı ve önlenemez biçimde yerle mesini sa lamaktır.” (Gray,1999:36) Yeni teknolojiler sınır-ötesi faaliyetlerin geli mesine yol açmı ve aracıları ortadan kaldırmı tır. Aracıların ortadan kalkmasının, maliyetleri azaltarak tüketiciler lehine ve kaynakların optimal da ılımını sa layarak da toplum refahına hizmet edece i dü üncesi “bilgi ekonomisinin en iyimser” öngörüsünü olu turmaktadır. Tüketicilerin giderek organize olması ve bu yöndeki yasal düzenlemelerin artması, bu öngörüyü destekler niteliktedir. Ancak, anla ılmaktadır ki halihazırda bu ko ullara sahip geli mi toplumlar bir adım öndedir. “Dijital bölünme” ya da “Sayısal uçurum” olarak adlandırılan geli mi ve geli memi toplumlararası bilgi ve teknoloji düzey farklılı ı, bilgi ekonomisinin artan hızda olması sebebiyle giderek yükselmektedir. “Sermaye toplumsal yapı ve ili kilerin her alanını ele geçirdikçe kendi varlı ının ana kuralını toplumun bütününe yaymaktadır: Hız ve de ersizle me.”(Harvey,1997:12) O halde, bilginin meta haline geldi i bilgi ekonomisine küreselle me penceresinden bakmak onun daha gerçekçi bir ekilde analiz edilebilmesini sa layacaktır. Geli imin hızına ayak uydurmak ve “de erli bilgi” yaratarak “de ersizle me”den uzak durmak da ancak bu ekilde mümkün olabilecektir.

Page 24: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

24

KAYNAKÇA

Abromovitz, Moses A. (1986)., “Catching up, Forging ahead and Falling behind”, Journal

of Economic History, Volume:46, pp: 385-486.

Akın, H.Bahadır. (2001)., Yeni Ekonomi, Konya: Çizgi Kitapevi.

Arrow, Kenneth. (1962)., “Economic Welfare and the Allocation of Resources for

Invention." In The Rate and Direction of Inventive Activity: Economic and Social Factors, A Report of the National Bureau of Economic Research, 609-25. Princeton, N.J.:Princeton University Press, 1962.

Arthur, W.Byran (1994)., Increasing Returns and Path Dependence in the Economy, The

Michigan University Press, Ann Arbor, MI, USA. Ba aran, Funda. (2004)., “ nternet:Yönelimler, Olasılıklar”, www.bilgiyonetimi.org

(11.10.2004) Candan, Esin ve di erleri. (2004)., “Bilgi Ekonomisi ve Birikim Sürecinin Mekandan Kopu u”, 3.

Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, Eski ehir: Osmangazi Ünv. BF, 25-26.10. 2004.

Chandler, Alfred R. (1990)., Scale and Scope: The Dynamics of Industrial Capitalism,

Cambridge: The Belknap Press of Harvard University. David, Paul A. (1993)., “Path Dependence and Dynamic Systems with Local Network

Erternatilities”, Technology and the Wealth of Nations, ed. D.Foray & C.Freeman , pinter, London.UK.

DeLong, J.Brandford and Froomkin, A.Michael. (1999)., “Speculative Microeconomics for

Tomorrow’s..Economy” http://personal.law.miami.edu/~froomkin/articles/spec.htm (20.02.1997)

Dolanbay, Co kun. (2003)., “Teknoloji: Biz Nerde Hata Yapıyoruz?”,TBD Bili im Dergisi,

Yıl:32, S:88. Ekin, Nusret. (1998)., Bilgi Ekonomisinde Elektronik Ticaret, stanbul: TO Yayın No:

1998-61 Erkan, Hüsnü. (1998)., Bilgi Toplumu ve Ekonomik Geli me, Türkiye Bankası Yayınları. Gray, John. (1999)., Sahte afak Küresel Kapitalizmin Aldatmacası (False Down The

Delusiusions Of Gobal Capitalism), Ankara: Om Ekonomi-Politik Yayınları. Harvey, David., (2003)., Sosyal Adalet ve ehir, stanbul: Metis Yayınları. Harvey, David., (1997)., Postmodernli in Durumu, Çeviren: Sungur Savran, stanbul: Metis Kara, O uz. (2003)., “Bilgi Ekonomisinin Olası Mikro Ekonomik Etkilerinin Teorik

Analizi”, www.bilgiyonetimi.org/cm/( 22.09.2004)

Page 25: BİLGİ EKONOMİSİNİN MİKROEKONOMİK ANALİZİ: Eleştirel Bir

25

Kuban, Baha. ve evi, Semih. (2004). “ Küreselle me, Bilgi Toplumu ve Demokrasi;

Enformasyon Ça ında Yeti kinler çin Masallar”, www.bilgiyonetimi.org/cm/, (11Ekim 2004).

Kurtulmu , Numan.(2001)., Sanayi Ötesi Dönü üm, , stanbul:, z Yayıncılık, 2.Baskı.

Metcalfe, J.Stan., (1995). “Foundations of Technology Policy - Equilibrium and Evolutionary Perspectives”, in P. Stoneman, P. Dasgupta and R. Nelson (eds.), Handbook in the Economics of Innovation, Blackwell.

Nelson, Richard and Sidney Winter., (1982).An Evolutionary Theory of Economic

Change, Belknap Press, Rosenberg, Nathan.(1994) Exploring The Black Box: Technology, Economics, History,

Cambridge Unıversıty Press, Cambridge, 1994, pp:24-46. Odyakmaz, Necmi. (2000)., Büyüme Modelleri Çerçevesinde Yeni Ekonominin Makro

Ekonomi Üzerindeki Muhtemel Etkileri, TC. Ba bakanlık ve DTM, EAD. Sava , Vural Fuat.(2000)., Piyasa Ekonomisi ve Devlet, Ankara: Liberte Yayınları,

II.Basım.

Sava , Vural Fuat. (1999) ktisatın Tarihi, Siyasal Kitapevi,3.Basım, Ankara, 1999.

ahin, Hüseyin . (1999)., Mikro ktisat, Bursa II.Basım.

Schumpeter, Joseph A. (1950), Capitalism, Socialism and Democracy, Harper, NewYork. Ünsal, Erdal. (2000)., Mikro ktisat, Ankara: 3.Basım Varian, Hal R. (1995)., “Pricing Information Goods”, University Of Michigan, June 1995,

www.sims.berkeley.edu/ ( 26.01.2005)