38
BİLİM TARİHİ İLK UYGARLIKLAR ESKİ ÇAĞDA BİLİM 1 VE

BİLİM TARİHİ

  • Upload
    hansel

  • View
    158

  • Download
    2

Embed Size (px)

DESCRIPTION

BİLİM TARİHİ. İLK UYGARLIKLAR. VE. ESKİ ÇAĞDA BİLİM. 1. Bilim tarihini incelerken amaç insanlık tarihini incelemek değildir. İlkel insandan topluluk kuran insana geçiş. sürecinden daha çok uygarlık kuran insanı. incelemek bilimin nasıl ve ne şekilde ortaya - PowerPoint PPT Presentation

Citation preview

Page 1: BİLİM TARİHİ

BİLİM TARİHİİLK UYGARLIKLAR

ESKİ ÇAĞDA BİLİM

1

VE

Page 2: BİLİM TARİHİ

Bilim tarihini incelerken amaç insanlıktarihini incelemek değildir.

İlkel insandan topluluk kuran insana geçişsürecinden daha çok uygarlık kuran insanıincelemek bilimin nasıl ve ne şekilde ortayaçıktığını anlamayı kolaylaştırır.

Bu sebeple evrenin teorik olarak oluşumyaşını kronolojik sırayla vermek yeterliolacaktır.

2

Page 3: BİLİM TARİHİ

YERYÜZÜNDE YAŞAM ZAMAN ÖLÇEĞİ(Zamanlar günümüzden önceki süreyi yıl olarak gösterir)

15.0 milyar Büyük Patlama

12.5 milyar Samanyolu’nun oluşması

4.55 milyar Güneş Çek. oluşması

4.5 milyar Gezegenlerin oluşması

4.45 milyar Yerkabuğunun oluşması

4.0 milyar Yaşamın kökeni, kükürt bakterileri

2.5 milyar Çıplak bakteriler

1.7 milyar Mantarların görülmesi

1.3 milyar Bitkiler

1.0 milyar Deniz yosunları

3

Page 4: BİLİM TARİHİ

600 milyon

510 milyon

425 milyon

380 milyon

370 milyon

310 milyon

240 milyon

235 milyon

216 milyon

150 milyon

İlk kabuklular

Dişsiz balıklar

Dişli balıklar

Köpek balıkları

Balık-sürüngen arası erken amfibiler

Sürüngenler

Çağdaş amfibiler

Dinozorlar

Memeliler

Kuşlar

4

Page 5: BİLİM TARİHİ

TAŞ DEVRİ

MADEN DEVRİ

Yontma Taş (2.4 milyon – 10 bin yıl)

Cilalı Taş (10 bin – 3 bin yıl)

Bronz (5.5 bin – 3.4 bin yıl)

Demir (3.4 bin yıl önce)

İLKÇAĞ

ORTAÇAĞ

YENİÇAĞ

(MÖ4000 – MS 500)

(500 – 1450)

(1450 – 1789)

YAKINÇAĞ (1789 - )

5

Page 6: BİLİM TARİHİ

DOĞRULAR AMAÇ

İlkçağda; beslenmek, hayatta kalmayı başarmak

Ortaçağda; skolastik (otorite tanrıdır)

Modernçağda; doğruya ulaşmanın yolu tek değil

İDEAL İNSAN

İlkçağda; tartışan, savaşta kahramanlık gösteren

Ortaçağda; dini iyi bilen ve uygulayan

Yeniçağda; araştıran, bilen ve çözen

Yakınçağda; üretici

6

Page 7: BİLİM TARİHİ

İLK ÇAĞLARDA BİLİM

Bilimsel etkinlikler uygarlığın tarihi ile başlar.

İlk uygarlıklar Dicle-Fırat, Nil, Indüs ve Sarı Irmak gibibüyük nehir vadilerinde belirmiştir.

Oldukça gelişmiş bir tarım ve ticaret hayatı ve bu hayatıdüzenleyen bir rahipler yönetimi vardı. Vadilerde nehirtaşmalarının bıraktığı bereketli topraklar üzerinde süreklitarım olanağı, yerleşme ve kentleşmeye yol açmıştı.

Toprağı işleme, hayvan evcilleştirme, hayvan gücündenyararlanma, sulama kanalları açma, tekerlekli araba, gemive fırınlanmış seramik eşya yapma bu uygarlıkların teknik

başarıları arasındaydı.

Elde edilen ürün, üreticilerle birlikte toplumun üst katınıoluşturan yöneticileri, ruhban sınıfı beslemeye yettiktenbaşka, artan kısımla çanak-çömlekçi, demirci gibizanaatçılar da karınlarını doyurabiliyorlardı.

7

Page 8: BİLİM TARİHİ

1. ÇİN, HİNT VE ORTA ASYA'DA BİLİM

1.1. ÇİN'DE BİLİM

Çin, ilk insan kalıntılarının bulunduğu yerlerden biridir.

Çin uygarlığında bilimsel faaliyetin başlangıcı M.Ö. 2500'lerekadar götürülebilir.

Türklerin kullandıklarıbenimsemişlerdir.

On İki Hayvanlı Türk Takvimi’ni

Çin'de kullanılan sayı sistemi on tabanlıdır.

Ayrıca, işlem yapmalarını kolaylaştıran, abaküs ve çarpım cetveligibi bazı basit aletler de kullanmışlardır.

8

Page 9: BİLİM TARİHİ

Konfüçyüs, Çin’le özdeşleşmiş bir büyük usta vefilozoftur. Çin uygarlığından söz edip ondanbahsetmemek büyük eksiklik olur. Konfüçyüs’e göreinsanın amacı hem iyi hem de uzun yaşamaktır.Konfüçyüs’ün felsefesi erdeme dayanır. Konfüçyüsderki;

İnsan bildiği şeyi bildiğini, bilmediği şeyi debilmediğini bilmelidir. Gerçek bilgi budur.

9

Page 10: BİLİM TARİHİ

Çin astronomisi hesaplamalarındayıldızlar esas alınmıştır. Gözlegörülebilen yıldızların yanında,kuyruklu yıldızlar ve kutup yıldızıhakkında ayrıntılı bilgiler

verilmiştir.

BİR ÇİN GRAVÜRÜ

Galileo'dan önce Güneş lekeleri konusunda bilgiverildiği görülmektedir (M.Ö. I.). Ayrıca meteor vemeteoritler ile nova ve süpernovalar hakkındakayıtlara da rastlanmaktadır.

10

Page 11: BİLİM TARİHİ

XII. yüzyıldan itibaren yapılanseyahatler sonucunda, matbaa vebarut gibi teknik buluşlar, Çin'denAvrupa'ya götürülmüştür.

Çin tıbbı, evren, doğa ve insanarasında sıkı bir ilişkinin bulunduğuanlayışına dayanır. Evrensel sisteminbir parçası olan insan, ikilem gösteren

ying ve yang ilkesinin (iyilik vekötülük, hastalık ve sağlık gibi) etkisialtındadır. Geleneksel Çin tıbbınıntedavi şekillerinden olan masaj veakupunktur yöntemleri günümüzde de

kullanılmaktadır.

11

Page 12: BİLİM TARİHİ

1.2. HİNT'DE BİLİM

Hindistan'daki bilimsel etkinliklerin5000'lere kadar geriye gider.

başlangıcı M.Ö.

Hindistan'da kullanılan sayı sistemi, on tabanlıdır.

Sıfırı ilk defa Hintli matematikçiler kullanmıştır. Sayısistemindeki bu erken tarihli gelişme, aritmetiğin gelişimhızını büyük ölçüde etkilemiştir.

Daha sonra Pythagorasçılara mal edilecek olan PythagorasTeoremi'nin çözümü ile ilgili erken çözüm örneklerineHintlilerin geometrik metinlerinde rastlamak mümkündür.

Cebir alanında birinci ve ikinci derece denklem çözümleriyleilgilenmişler ve trigonometri alanında ise, sinüs ve kosinüsfonksiyonlarını kullanmışlardır.

Hintlilerin aritmetik, cebir ve trigonometri konusundakibilgileri Arapça'ya yapılan çevirilerle İslâm Dünyası'naaktarılmış ve XII. yüzyıldan itibaren Arapça'dan Latince'yeyapılan çeviriler sonucunda ise, Hıristiyan Dünyası bubilgilerle tanışmıştır.

12

Page 13: BİLİM TARİHİ

Hintlilerin evreni Yer merkezlidir ve astronomiden söz edenmetinlerde Ay ve Güneş'in hareketleri ve tutulmaları, Yer,Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn'ün hareketleri, Yer veGüneş'in birbirlerine uzaklıkları hakkında ayrıntılı bilgilerverilmiştir. M.S.V. ve XII. yüzyıllar arasında konuyla ilgiliyapmış oldukları çalışmalarda ise, trigonometrik oranları da

dikkate almak suretiyle, Güneş-Yer, Ay-Yer uzaklıklarını,Güneş, Ay ve diğer gezegenlerin konumlarını ve dolanımperiyotlarını hesaplamaya çalışmışlar ve bunlarla ilgili sayısal

değerleri içeren eserler bırakmışlardır. Bunlardan Aryabhataadındaki bir astronom ilk defa Yer'in kendi etrafındakihareketinden söz etmiştir.

Onlara göre, canlı varlıklar evrenin açık bir modelidir vedoğadaki diğer varlıklar gibi, toprak, su, hava, ateş ve eterdenmeydana gelmiştir. M.Ö.III. yüzyıldan itibaren gelişen tıptaYoga Okulu, sağlıklı olabilmek için beden disiplinin yanı sıra,

zihin disiplinini de şart koşmaktadır.

13

Page 14: BİLİM TARİHİ

1.3.ORTA ASYA'DA BİLİM

Orta Asya Türk tarihi M.Ö. 8000'lere ve hattâ çok dahaeskilere kadar gitmektedir.

Sürdürülmekte olan kazılarda, taş devrinden kalma çanak veçömleklere, çakmak taşından ve taştan yapılmış topuz veyakargı biçimindeki silahlara, buğday ve arpa yetiştirildiğine

ilişkin izlere rastlanmıştır.

Daha sonra, demir kullanılıncaya kadar geçen süre içindehayvanlar evcilleştirilmiş, bakır ve kurşundan çeşitli

eşyalaryapılmıştır. İlk defa alaşım olarak bronzu kullanan TürklerdirOrta Asya'da atı evcilleştirmişler ve M.Ö. 2800 yılı sıralarında

arabayı icat etmişlerdir.

Türkler, evrenin bir kubbe biçiminde olduğunudüşünüyorlardı. Kutup Yıldızı'nın tam altında, Yeryüzü'nünyöneticisi olan hakanın oturduğu kent-ordug bulunuyordu.Nasıl gök, kutup yıldızının çevresinde dönüyorsa, toplumdakiişler de hükümdarın çevresinde dönüyordu.

14

Page 15: BİLİM TARİHİ

Bilinen ilk Türk yazılı anıtı Göktürk döneminden kalmaOrhun Yazıtları'dır.

Göktürkler On İki Hayvanlı Türk Takvimini kullanmışlardır.Takvimde her yıla bir hayvanın adı verilmiştir. Bunlar sıçan,öküz, kaplan, tavşan, ejder, yılan, at, koyun, maymun, tavuk,köpek ve domuzdur.

Bir gün oniki eşit kısma ayrılır ve her birine "çağ" denirdi.Yani bir çağ iki saate karşılık geliyordu. Bu çağlara da yineoniki hayvanın adı veriliyordu.

Gün gece yarısı, yıl da ilkbahar başlangıcı ile başlardı.

Dört mevsim vardı. Yıl, altmış günlük altı haftaya ayrılmıştı.

Orta Asya'daki diğer bir Türk devleti olan Uygurlar yeni biralfabe geliştirmişlerdir. Tahtadan oyulmuş harfler ve klişelerle

basılan bu eserler Uygurca olup, yüksek bir entelektüel kültüreişaret etmektedir. Bu gelişmeler, Türklerin daha o dönemde,matbaanın mucidi olarak benimsenen Gutenberg'in basımtekniğini kullanmış olduklarını göstermektedir.

15

Page 16: BİLİM TARİHİ

2. MISIR, MEZOPOTAMYA VE ANADOLU'DA BİLİM

2.1.MISIR’DA BİLİM

Mısır uygarlığı M.Ö. 2700’den itibaren Nil nehri civarındagelişen bir uygarlıktı. Geçimi toprağa bağlı olanlar Nil'intaşmasını bekler, sular çekildikten sonra ekime başlarlardı.Sulama problemi yoktu; açlık da sürekli bir tehlike değildi.

MISIRDA TARIM İŞLERİNİN TASVİR EDEN BİR DUVAR RESMİ16

Page 17: BİLİM TARİHİ

Kültür ve refah düzeyiyüksekti. Toplum, çalışanlarlayönetenler arasında ikiyebölünmüştü: Üst kattaruhbanlarla aristokratları içinealan küçük bir azınlık, altkatta emekçileri kapsayanbüyük çoğunluk.

Bu kültürde, bilimadamlarının elindeydi.

din

GÜNEŞ TANRISI RA VE BATININ TANRIÇASI AMENT

17

Page 18: BİLİM TARİHİ

Mısırlılardan kalan eserler arasında en önemli yeri piramitlertutar; onlar birer mimari harikasıdır. Günümüze kalan ve

dünyanın yedi harikasından biri sayılan piramitlerin,karmaşık ve ileri bir teknoloji kadar geniş iş gücü olanağınada dayandığı açıktır. Eserlerin büyüklüğü ve ince ustalıkisteyen yapımları bugün de göz kamaştırıcı niteliğinisürdürmektedir. Mısırlıların gelecekte dirilecekleri inancıylaölülere duydukları saygı aşırı ölçülere ulaşmış olmalıydı.

PİRAMİTLER

18

Page 19: BİLİM TARİHİ

Mısırlılar altın, gümüş, kalay gibi metallerleçalışmasını biliyorlardı. Mücevherlerin çoğu yaaltından ya da değerli taşlardan ibaretti. Altınıtopraktan mekanik yollarla ayırıyorlar ve sonrauygun miktarda kurşun, tuz ve kalayla karıştırıpfırınlarda ısıtıyorlardı. Bu altın elde edilme işipapazlara özgüydü, gizli tutuluyordu. M.Ö.2160-1660 arasında, önceleri saf olarak işlenenbakırın kalayla yapılan alaşımları kullanmayabaşladıkları görülür. Tuncun ise daha sonralarıkullanılmaya başlandığı anlaşılmaktadır.

19

Page 20: BİLİM TARİHİ

Eski Mısırlılar kalay-bakır alaşımından kılıç, zırhgibi harp araçları, tekerlek, lövye, makara, çıkrık,v.b. gibi eşya yapıyorlardı.

Harç, çimento ve alçı gibi yapı malzemesiniyapmasını ve kullanmasını bildikleri, çanak çömlekgibi eşyanın emayaj işlerinde çok becerikli oldukları,cam eşya yaptıkları ve bunları çeşitli renklerdeboyadıkları tespit edilmiştir.

Sabun yapmasınıbiliyorlardı.

ve bütün dericilik işlerini

Tıbbi ecza ve boya yapımı gibi kimyanın sanayiyeuygulama işinde ve kumaş dokuma ve bunlarıboyama hususunda çok ileri idiler.

20

Page 21: BİLİM TARİHİ

Mısır, hekimlik dışında, biliminhiçbir kolunda Mezopotamya'daulaşılan düzeye çıkamamıştır.

Ampirik nitelikte olan tıpuygulamalarının, insan anatomisi ve

fizyolojisi ile ilgili herhangi birbilgiye dayandığını söylemekgüçtür.

FİRAVUN TUTANKHAMON’UN MEZARINDANÇIKARILMIŞ ALTIN ÖLÜM MASKESİ

Sadece mumyalama tekniklerinin bu tür bilgilere dayandığısöylenebilir. Mısırlı dişçiler apseleri akıp boşaltma ve altın

dolgular yapmada ustaydı. Hekimlik başka yerlerde olduğugibi, Mısır'da da bir yanı ile büyüye dayanmaktaydı.Hastalık, kötü bir ruhun vücuda yerleşmesi olarakyorumlanır, iyileşmek için bu kötü ruhun kaçırılmasıgereğine inanılırdı.

21

Page 22: BİLİM TARİHİ

Mısırlılar matematiklerinde, kullandıkları ontabanlı hiyeroglif rakamlarıyla, sayıları

sembollerle ifade etme safhasına ulaşmışlardır.Bu rakamlarla çeşitli matematik işlemleriniyapabilmişler ve cebir işlemlerine çok benzeyenve diğer uygarlıklarda da görülen "aha hesabı"adlı bir hesaplama yöntemi geliştirmişlerdir. Buhesaplamada "yanlış yoluyla çözüm" tekniği

kullanılmıştır. Geometrilerinde ise alan vehacim hesapları yapıyorlardı.

22

Page 23: BİLİM TARİHİ

Mısırlılar gökyüzü olaylarını dinî açıdanyorumlamışlardı. Gök cisimlerini tanrı

olarak kabul ediyorlar ve gök yüzündekiolayların da tanrıların faaliyetleri olduğunainanıyorlardı; yani astronomileri dinîöğelerle iç içeydi.

Takvimleri Güneş takvimiydi ve yıl uzunluğu365 gün olarak kabul ediliyordu.Günümüzde kullanılan takvimin temelindeMısır takvimi yer alır.

Günün 24 saate bölünme geleneğini deMısırlılara borçluyuz.

23

Page 24: BİLİM TARİHİ

2.2.MEZOPOTAMYA'DA BİLİM

BABİL’İN ASMA BAHÇELERİ

“Nehirler arasındaki ülke”(Bereketli Hilal) Mezopotamya,Dicle ile Fırat arasındaki alüvyonludüz bölgedir. Asya, Afrika veAvrupa arasında köprü vazifesigören bir kavşak bölge olarakbüyük bir uygarlığın gelişmesineçok elverişli bir yerdi. Buradagelişen Mezopotamya uygarlığınınbaşlangıcı M.Ö. 3000 yıllarındanöncesine gider. Bu uygarlığıSümerliler, Akadlılar ve Babillilerortaya koymuştur.

Bilimsel faaliyetler olarak daha çok zaman ölçme, alan hesaplama,sulama kanallarını organize etme, değiş-tokuş gibi günlük yaşamıngereklerine uygulanan astronomi ve matematik bilgileri ile karşılaşılır.

24

Page 25: BİLİM TARİHİ

Bilinen ilk uygarlık Sümer Uygarlığı’dır.

İlk yazıyı, çivi yazısı, bulan ve kullanan, sayıları

göstermek için rakamları ve sesleri temsil etmek

üzere de notaları kullanan ilk uygarlık olmuşlardır.

Ancak gerek yazı gerekse nota için kullanılan

semboller bugün kullandıklarımızdan tamamen

farklıdır. Onun içindir ki Sümer kalıntılarından

elde edilen kil tabletler, kitabeler, mezar taşları v.s.

yorumlamak özel uzmanlık gerektirir. Bu uğraşları

gerçekleştirenlere de Sümerolog denir.

25

Page 26: BİLİM TARİHİ

Yazının icadı, soyut bilimin gelişmesinde ve yayılmasındason derece etkili olmuştur. En eski kayıtlar rahiplertarafından devlet için saklanan tahıl fazlasının kayıtlarınaaittir. Depodaki buğday miktarı: buğday başağı, öküzler öküzbaşı v.s. şeklindeki semboller olarak kaydedilmişti. Seslerinkonuşmada nesneleri temsil etmesi gibi, resim semboller denesneleri temsil etmekteydi. Bu çok dahice bir düşüncedir.Daha sonra bu sembollerin kullanımının sınırlı olduğuanlaşılınca, sembollere çizgiler ilave edildi. Örneğin insanbaşında çeneye çekilen çizgi ağız demekti. Zamanla heceleritemsil eden yaklaşık 2000 işaret ortaya çıktı. Basra

körfezinin yukarı kısımlarında bulunan sazlıklardan eldeedilen elyaf papirüs yapmaya elverişli değildi. Bu sebeple

daha elverişli bir malzeme olan kil tabletler kullanıldı.

26

Page 27: BİLİM TARİHİ

27

Page 28: BİLİM TARİHİ

Mezopotamya tıbbında; hekim bir taraftan tıbbiilaçları uygularken diğer taraftan da büyü vekehanete başvurmaktaydı.

Tedavide sihirli sayıların etkisine inanılmaktaydı.

Bitkisel tedavinin yanı sıra küçük ve orta cerrahioperasyonlar yapıldığı da kayıtlarda mevcuttur.

Hekimlere yapılan uygulama çok ilginçtir.

Ayrıca, kalp aklın merkezi ve kan kaybının hastayıöldürebilmesi sebebi ile kanı üreten karaciğer dehayatın hatta duyuların merkezi olaraktanımlanmıştır.

28

Page 29: BİLİM TARİHİ

Mezopotamyalıların 60 tabanlı bir sayı sistemleri vardı. Burakamlarla dört işlemi, kare ve karekök almayı biliyorlardı.

Mezopotamyalılar cebirin kurucusudurlar. Gelişmiş birrakam sistemine sahip olmaları cebir konusunu da

ilerlemelerine yol açmıştır. Birinci ve ikinci derecedenklemlerini belirli gruplar halinde sınıflamışlar ve her

grup için ayrı çözüm formülleri vermişlerdir. Geometrilerianalitikti; yani, geometri problemlerinin çözümü genelliklecebir yoluyla ele alınmaktaydı. Thales teoremini diküçgenler için bulmuş ve kullanmışlardır. Pythagorasteoremini de biliyor ve kullanıyorlardı. Daireyi 360dereceye bölen de Mezopotamyalılardır.

29

Page 30: BİLİM TARİHİ

Modern astronominin temelinde Mezopotamya astronomisibulunur. Onlar mitolojiye ve dinî inançlara dayanan

astronomiden matematiksel astronomiye geçmeyibaşarabilmişlerdir. Evrenin, Yer, gök ve ikisi arasındabulunan okyanustan oluştuğuna inanıyorlardı.

Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn gezegenlerini veoniki takım yıldızını tanıyorlardı. Söz konusu beş gezegenintutulma düzlemi yakınında dolaştığını saptamışlardı.

Ay yılına dayanan takvimleri daha sonraki dinî takvimlere veİslâm Dünyası'ndaki hicrî takvime temel oluşturmuştur. Günü12 saate, saati 60 dakikaya, dakikayı da 60 saniyeyebölmüşlerdi. Güneş, Ay ve beş gezegene bağlı olarak birhafta 7 gün olarak kabul edilmiş, ve bu 7 günlük haftaRomalılar vasıtasıyla Avrupa'ya geçmiş ve oradan da bütündünyaya yayılmıştır.

Ay ve Güneş tutulması tahminlerini yapabilecek düzeydeastronomi bilgisine sahiptiler.

30

Page 31: BİLİM TARİHİ

İki Uygarlığın Bilim’de Büyük GelişimlerGösterememesinin Nedenleri:

Astronomi, takvim yapma ve astrolojikkehanetlerde bulunma amacı gütmekteydi.

Matematik, arazi ölçümü ve iş hayatıhesaplamaları gibi pratik problemlerinçözümüyle sınırlıydı.

Tıp, hastaları iyileştirme ve kötü ruhlarıkovma uygulamasından öteye geçmiyordu.

Metalürji, kimya ve boyacılık göreneklerçerçevesinde kaldığından yazılı kayıtlarınaancak son dönemden kalma tabletler üzerinderastlanmaktadır.

31

Page 32: BİLİM TARİHİ

Gerçek anlamda bilim, gözlemlerimizi açıklama, evrenianlama ihtiyacının belirdiği noktada başlar. Bu

entelektüel ilginin izine ne Mısır'da ne deMezopotamya'da rastlamaktayız.

Gerek Mezopotamya, gerek Mısır'da sağlanan tüm bilgive beceriler yaşamın pratik ihtiyaçlarına dönük, ampirikve teknik bilgi düzeyinde kalmıştır.

Onlar daima somut örnekler ve sayısal değerlerkullanarak problemlerini çözerlerdi. Bu tür soyutkavramların ortaya çıkışı Yunan düşüncesine özgü birgelişmedir.

Teoriye yöneliş Yunan dönemini bekler.

32

Page 33: BİLİM TARİHİ

İki uygarlığın beklenen gelişmeyi gösterememesinin birnedeni de sınıf ayırımıdır. El becerileriyle uğraşan işçi sınıfıile din adamlarının uğraşıları arasında bir ilişki veya

etkileşimin kurulmamış olmasıdır. Elle kafanın birleşmediğiyerde sonuç hemen daima kısır ve durağan olmaktankurtulamaz.

M.Ö. 1100 sıralarından kalma ve bir babanın oğluna verdiğiöğüdün kaydını taşıyan bir papirüs bu ayrılığı belgelemektedir:"Yazı yazmayı iyi öğren, öyle ki, kendini ağır bedenselişlerden kurtarmış olasın ve ünlü yöneticiler katınayükselesin. Yazmasını bilen kaba ve sıradan işler görmez;emir verir, yönetir. Kızgın fırınların ağzında metal işçilerinigördüm, parmakları timsahları andırıyordu. Bunlar balıkdöküntüsü gibi kokarlar. Hiçbir demirciyi yetkili birmevkide, hiçbir dökümcüyü elçilik işinde gördüğümühatırlamıyorum."

Bu gelenek eski kültürlerin etkisini sürdürdüğü yerlerdebugün bile kaybolmuş değildir.

33

Page 34: BİLİM TARİHİ

2.3.ANADOLU'DA BİLİM2.3.1.HİTİT, URARTU, FİRİG VE LİDYA UYGARLIKLARI

Anadolu yarımadasında ilk uygarlıklarınkadar gitmektedir. Bu uygarlıklar arasındaLidya uygarlıkları sayılabilir.

tarihi M.Ö. 8000'lereHitit, Urartu, Firig ve

Hititlerin bakır ve tunçtan eşyalar yaptıkları, çivi yazısı vehiyeroglif olmak üzere iki çeşit yazıları oldukları bilinmektedir.

Van gölü civarında gelişen Urartu uygarlığında ise çivi yazısı veresim yazısı kullanılmış, yapmış oldukları kapların üzerine,onların hacimlerini yazmışlardır.

Merkezleri Gordion ve Midas olan Firigya uygarlığının Fenikealfabesinin Batı'ya yayılmasında önemli rolü olmuştur. Bakır-kalay alaşımı olan tunçtan eşyalar yapmışlar, bazı müzik aletleriniicat etmişler (simbal, flüt gibi), kilim dokumuşlardır.

Batı Anadolu'daki Lidya uygarlığının en büyük başarısı ise parayıicat etmiş olmasıdır. Böylece o dönemin ekonomik hayatındabüyük gelişme sağlanmış, modern ekonominin temelleri atılmıştır.

34

Page 35: BİLİM TARİHİ

2.3.2.FENİKELİLER

Fenikeliler Suriye-Lübnan kıyılarına yerleşmişlerdi.Ekime elverişli olmayan bu daracık yerde ticaret vegemicilikle geçinmek zorunda kaldılar. Fenikeli

gemicilerin Kızıl Deniz'den Ümit Burnu yoluylaCebelitarık'a kadar tam bir Afrika turu yapmışoldukları bilinmektedir. Fenikelilerin uygarlık tarihine

en büyük katkıları günümüz alfabelerinin ilk örneğinioluşturan Fenike Alfabesi'ni bulmuş olmalarıdır. Bu

alfabede yirmi iki sessiz harf vardı ve çivi yazısınıngüçlüklerini aşarak yazı konusunda büyük kolaylıksağlamıştı. M.Ö.900'lerde Yunanlılar Fenike alfabesinikendi dillerine uyarladılar ve sesli harfleri buldular.

35

Page 36: BİLİM TARİHİ

2.3.3.GİRİT (MİNOS) VE AKA (MİKEN) UYGARLIKLARI

Yunan uygarlığının kaynaklarından biri olan, Girit uygarlığıM.Ö. 3000-1400 yılları arasında varlığını sürdürmüştür.Fenikeliler gibi Giritliler de denizci bir milletti; çeşitli deniz

yolları buldular, onların bir deniz imparatorluğu halinegeldikleri sanılmaktadır. Ege ve Akdeniz'deki pek çok bölge ileticari ilişkileri vardı. Ege'de bağcılık ve zeytincilikte ileri gidenilk çiftçiler de onlar oldular.

M.Ö. 2000 yılından itibaren Tuna bölgesinden gelen AkalarGirit’i kısmen istila ettiler, onlardan gemiciliği öğrendiler veAkdeniz'de ticareti ele geçirdiler. Girit uygarlığının mirasçısıoldular, baş yerleşim yeri Miken olduğu için, yarattıklarıuygarlığa Miken uygarlığı (MÖ. 1700-1100) adı verilir. Akalar

savaşçı bir milletti, M.Ö.I. yüzyılda Truva'ya bir seferdüzenlediler. Bu sefer sonradan Homeros destanındaanlatılacaktır.

36

Page 37: BİLİM TARİHİ

M.Ö. 1100 yılına doğru Balkan yarımadasındaDorlar güneye göç etmeye başladı. Akalar, Dorlarınönünde duramadılar. Dorlar Yunanistan'ı işgal edipGirit'e, Rodos'a ve Anadolu'nun güneybatı kıyılarınayerleştiler.

Dor istilasının sonucunda kültür düzeyi geriledi,büyük kentler ve krallıklar yok oldu. DoğuAkdeniz'deki üstünlük Fenikelilerin eline geçti. Budönemde Ege kıyıları çeşitli Yunan halklarıyladolmuştu. Ama burada yerleşmiş en kalabalık

toplum İyonyalılardı.

37

Page 38: BİLİM TARİHİ

38