25
i BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ ADANA EĞİTİMİ Editör Dr. Tahir ÖZAKKAŞ

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

  • Upload
    others

  • View
    12

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

i

BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ

KISA TANITIM MODÜLÜ

ADANA EĞİTİMİ

Editör

Dr. Tahir ÖZAKKAŞ

Page 2: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

ii

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 195

Bütüncül Psikoterapi Kısa Tanıtım Modülü Adana Eğitim Ders Notları

ISBN 978-605-9137-17-1

Copyright Psikoterapi Enstitüsü

Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda

yayımlanamaz.

Birinci baskı: Eylül 2015

Editör: Tahir Özakkaş

Yayıma hazırlayan: Sevgi Akkoyun Katkıda Bulunanlar: Hayriye Nurdan Çam

Baskı: Acar Matbaacılık Prom. ve Yayın. San. ve Tic. Ltd. Şti. Litros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No:12/243 Zeytinburnu - İstanbul

Tel: 0212 613 40 41

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK

ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.

Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Cad. No:285 Darıca-KOCAELİ

Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 5345

Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL / TÜRKİYE Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102

www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com

Page 3: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

iii

SUNUŞ

sikoterapi Enstitüsü olarak, öncelikle ruh sağlığı profesyo-

nellerinin ya da ruh sağlığı ile ilgilenen kişilerin ihtiyaç du-

yacağı teorik bilgileri ve pratik/uygulamaya yönelik dene-

yimleri paylaşan özgün ve çeviri yayınlar ile literatüre katkıda bu-

lunmayı hedefliyoruz. Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları, Psi-

koterapi Enstitüsü’nün çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen

atölye çalışmaları, uluslararası konferanslar ve dünya literatürün-

den seçkileri içermektedir.

Adana Empati Psikolojik Hizmetler’de verilen kısa bütüncül

psikoterapi eğitim metinlerinin sunulduğu bu kitapta, dünyadaki

psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik

psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk, hücum tedavi-

si, ilk görüşme formunun doldurulması ve bilgilerinin analizi, rüya

analizi, preödipal ve ödipal döneme yönelik terapötik uygulamalar,

haset ve şükran, yas ve çift terapisi konuları ele alınmaktadır.

Konuya ilgi duyan okuyucuların yanı sıra klinisyenler, psikote-

rapistler ve araştırmacılar için başvuru kitabı niteliği taşıyan bu

yayını sizlerle buluşturmaktan kıvanç duyarız.

Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı

P

Page 4: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

iv

Page 5: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

v

İ Ç İ N D E K İ L E R

22 OCAK 2011 1. GÜN

1 TANIŞMA .................................................................................................... 3

2 DÜNYADAKİ PSİKOTERAPİ EKOLLERİ VE BAKIŞ AÇILARI ........................... 28

3 KATILIMCILARIN EBEVEYN ÇOCUK İLİŞKİSİ İLE İLGİLİ SORULARI .............. 43

4 GELİŞİMSEL PSİKOLOJİ MAHLER, STERN, BOWLBY, SCHORE ................... 74

5 KENDİLİK PSİKOLOJİSİ VE KOHUT ........................................................... 100

6 DİĞER DİNAMİK TERAPİLER VE VAROLUŞÇULUK ................................... 119

23 OCAK 2011 2. GÜN

7 HÜCUM TEDAVİSİ .................................................................................. 159

8 İLK GÖRÜŞME FORMUNUN DOLDURULMASI VE BİLGİLERİNİN ANALİZİ ............................................................................. 206

9 İLK GÖRÜŞME FORMUNUN DOLDURULMASI VE BİLGİLERİNİN ANALİZİ (DEVAM) .............................................................. 219

10 RÜYA ANALİZİ ....................................................................................... 240

11 PREÖDİPAL VE ÖDİPAL DÖNEME YÖNELİK TERAPÖTİK UYGULAMALAR ................................................................... 264

12 HASET VE ŞÜKRAN ............................................................................... 289

13 ŞİZOİD YAPI VE TEDAVİSİ...................................................................... 309

14 YAS VE ÇİFT TERAPİSİ ........................................................................... 315

D İ Z İ N ................................................................................................ 327

Page 6: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,
Page 7: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

22 Ocak 2011

1. GÜN

Page 8: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,
Page 9: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

1

TANIŞMA

ahir Özakkaş: Tanışmayla başlıyoruz.

Kursiyer: Evliyim. Yani evliyim.

Tahir Özakkaş: Çoluk çocuk bekliyorsun.

Kursiyer: Yok. Henüz yok. Çalışıyoruz.

Tahir Özakkaş: Antrenmanlısın.

Kursiyerler:

Kursiyer E. K: İsmim E. K. Kadirli’den katılıyorum. Kadirli de bir

ilköğretimde rehber öğretmen olarak çalışıyorum. Bekârım.

Kursiyer T.İ: T. İ. Tarsus’tan geliyorum. Rehber öğretmenim. Dört

yaşında bir kızım var. Aslında Felsefe mezunuyum.

Kursiyer S.A.: Çukurova üniversitesinde medikal psikolojik danış-

ma merkezinde psikolojik danışman olarak görev yapmaktayım.

Evliyim dört yaşında bir oğlum var. Teşekkür ederim.

Kursiyer H.T.: .. Rehberlik Araştırma Merkezi müdürüyüm. İki

oğlum var. Biri lisede diğeri ilkokulda okuyor. Yıllardır idarecilik

T

Page 10: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

4 BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM – ADANA

yapıyorum. Kendimi geliştirmek için geldim. Biraz yetersiz hissedi-

yorum ve açıkçası kendimi geliştirmek için bu gruba katıldım.

Tahir Özakkaş: Beş yaşında hayata atılmış bir çocuğun inanılmaz

tecrübeleri vardır.

Kursiyer H.T.: Hocam ben 1994 tarihinde mezun oldum. Mezun

olmadan beş ay önce evlendim. Öğrenciyken evlendim. Deneyim

epey var, valla!

Tahir Özakkaş: Ben öğrenciyken evlenmedim. Dolayısıyla öyle bir

deneyimim yok.

Kursiyer H.T.: Cuma günü kına vardı. İkinci sınıftan kalan İstatis-

tik dersimin sınavı vardı. Sınavı geçemezsem mezun olamıyorum.

(gruba katılanlar oldu) Hocanın yanına gittim. Yarın düğünüm var.

Bu dersten geçemezsem, bittim, dedim. Hoca kâğıdı eline aldı. Hiç

okumadan yetmiş verdi. ‘Al buda sana düğün hediyem olsun’ dedi.

Bundan güzel düğün hediyesi mi olur, dedim. Sürekli yanına gidip

geliyorum. Z. Hoca adı.

Tahir Özakkaş: Baba hocaymış.

Kursiyer H.T: Gerçekten de öyleydi.

Kursiyer: İstanbul üniversitesi psikoloji mezunuyum. Yeni mezun

oldum. Şu an çalışmıyorum. 2010 mezunuyum. Bekârım. Bu kadar.

Tahir Özakkaş: Adaylara duyurulur.

Kursiyer S: Mezun olduğum tarihi söylemeyeyim. Psikolojik danış-

manlıkta yüksek lisans ve doktoram var. Evliyim. On yedi ve on ya-

şında iki oğlum var. Biri gurbette yarın gelecek. Empati Psikolojik

hizmetlerde çalışıyorum. 2003 e kadar devletle birlikte yürüttüm.

2003 de istifa ettim. Arkadaşlarımla birlikte burada devam ediyoruz.

Page 11: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

Tanışma 5

Kursiyer D: Adım D. Gelişim psikoloğuyum. 2003 yılından beri bu-

rada S. Hanımla birlikte çocuk ve ergenle çalışıyorum.

Kursiyer S: Çukurova üniversitesinde medika merkezinde psikolojik

danışman olarak çalışıyorum. Evliyim. Empatide görev yapıyorum.

İki buçuk yaşında da bir kızım var.

Tahir Özakkaş: Kız ağırlıklı grupta değil mi?

Kursiyer S: Efendim.

Tahir Özakkaş: Kız ağırlıklı diyorum. Benim iki kızım olduğun-

dan

Kursiyer S: Seçici algılama.

Tahir Özakkaş: Evet efendim sizi tanıyalım.

Kursiyer S.Ö.: Adım S. Ö. Mersinden geliyorum. Doktorum. İki

tane oğlum var.

Tahir Özakkaş: Dengeyi bozdun. Bu kadar kız var. Ne yapaca-

ğız. Neyse sen dengeyi korudun.

Kursiyer S.Ö.: Kendi polikliniğim var. Güzellik merkezi ağırlıklıydı.

Polikliniğe çevirdik. Bir tane psikolojik danışmanımız var.

Kursiyer N.A.: N. A. Uygulamalı psikolojik danışmanlık yüksek

lisansımı tamamladım. Yeni evliyim. Sekiz aydır Adana’da yaşıyo-

rum. Daha önce İstanbul’da yaşıyordum. Şimdi bir danışma merke-

zinde çalışıyorum. Part-time’da bir özel eğitim merkezinde çalışıyo-

rum.

Kursiyer İ.T.: (kamerayla ilgili açıklama yaptı.) Merhabalar. Ben

İ.T. 2004 Ankara psikoloji mezunuyum. Ü. Beyle aynı yerde çalışıyo-

ruz. Tahir hocaya bir takıldık. Asistanıyım. Bekârım. Hocamız du-

yurmuştu. Duyurulur. Teşekkür ederim.

Page 12: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

6 BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM – ADANA

Tahir Özakkaş: Ben teşekkür ediyorum. Dokunmana gerek yok.

Kamera kendi çekiyor.

Kursiyer İ.T: Tamam hocam.

Tahir Özakkaş: İ.ye ben çok takılırım. O da bana takılır. Ben

kendimi tanıtayım. Ben Tahir Özakkaş. Psikiyatristim. Aynı za-

manda Psikoterapi Enstitüsü’nün de başındayım. Orada Bütüncül

Psikoterapi ve Hipnoz Eğitimi veriyoruz. Masterson yaklaşımlı

psikanalitik psikoterapi eğitimi veriyoruz. Uluslararası bir takım

kongreler ve organizasyonlar yürütüyoruz. Kitap çalışmalarımız

var. Benim yirmi beş yıllık çalışmalarımdan geliştirmiş olduğum

entegratif bütüncül terapi tekniğini sizlerle paylaşmak ve; bütüncül

psikoterapi nedir, dünyada bu tip çalışmalar var mı, yok mu, varsa,

çeşitleri nelerdir? Bununla ilgili iki gün boyunca sizlere bilgi ak-

tarmaya çalışacağım. Bu kısa sürede anlatmaya çalışacağım. Bütün-

cül psikoterapiyi biz üç yılda anlatmaya çalışıyoruz. Fakat üç yılda

yetmiyor. Burada üç yılı iki güne sıkıştırmaya çalışacağım. Daha

ağırlıklı olarak klinik çalışmalarla dünyayla entegresyonu anlatma-

ya çalışacağım. Dünyayla farklarımız nelerdir, anlatmaya çalışaca-

ğım. Fazlaca teorik bilgiyle de boğmamaya çalışacağım. Aramızda

psikoterapi uygulayan var mı?

Kursiyer: Aslında teorik eğitimim var. Aslında eksikliklerim de var.

Eksikliklerimin farkındayım. Profesyonel eğitim alıp uygulama iste-

ğim de var. Acemice uyguladığımı itiraf etmek istiyorum.

Tahir Özakkaş: Psikoterapi yapan yok. Psikoterapi yapmak iste-

yen? Hepimiz. İtirazı olan var mı?

Page 13: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

Tanışma 7

BPT’DE TEORİK AŞAMASI

(KURAMLAR, KURAMCILAR VE TEDAVİ METODLARI)

KENDİLİK TASARIMI NASIL GELİŞİR?

İNSANLAR ARASI İLİŞKİ MODELİ NASIL OLUŞUR?

Tahir Özakkaş: İnsanın iki tane temel yapısı var:

1. Organik genetik yapısıyla getirmiş olduğu doğal insani özel-

likler vardır. Bir canlı olarak dünyaya var olduğumuzda dünyaya

geldiğimizde ebeveynlerimizin kromozomları vasıtasıyla bize inti-

kal eden yapımızdır. Benim düşünceme göre bir nevi şehir kurula-

cak bölgede şehrin planlanacağı yerin alt yapısının, cadde ve park

alanlarının yapılacağı yerlerin daha önceden belirli olmasıdır. He-

nüz inşaat yoktur. Bir plan yapılmıştır. Planla biz diyoruz. Ama

planın içinde şehrin yapılacağı yer, caddeler, bölgeler belirlidir. O

yollardan geçmek durumundasınız.

2. İşte bu planın üzerine bulunduğumuz sosyal ortam ve aile-

mizle beraber bir şehir inşa ederiz. Bu bizim kimlik, kişilik, kendi-

lik dediğimiz tanımların yapıldığı dünyayla olan ilişki şeklimizdir.

Bu ilişki şeklimiz dünyada yaşayan, sınırları olan bir ilişki şeklidir.

Sınırlar da genetik malzemeden getirmiş olduğu şeyler olup üzeri-

ne bir şehir inşa edilir. Bu şehir sınırlarla çevrilidir. Onun dışına

çıkamayız. Örneğin; güç ve kuvvetimiz belirli boyuttadır. Duyma

alanımız belirli bir boyuttadır. İşitme frekansımız belirli bir boyut-

tadır. Zekâmız belirli bir boyuttadır. Anlama ve algılama kapasite-

miz de belirli boyuttadır. Bunun ötesine geçemeyiz. Beş kilonuzu,

altı, yedi, sekiz kiloya çıkaramazsınız. Görmenizi, işitmenizi değiş-

tiremezsiniz. Anlama ve kavrama kapasitenizi yaratıldığınız anla-

ma ve kavrama argümanlarıyla tanımlayabilirsiniz. Bunun ötesini

bilemeyiz. Dolayısıyla bize verilmiş olan sınırlı yetilerle dünyayı

algılama ve kavrama pozisyonumuzun içerisindeyiz.

Page 14: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

8 BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM – ADANA

SUBJEKTİVİTE VE BİLİMSELLİK ÜZERİNE KONUŞMALAR

İlişki Modelinin Subjektiflik Üzerine Kurulu Oluşu Ve

Çağa Göre Değişkenliği

İşte böyle bir yapı içerisinde yetiştiğimiz sosyal, kültürel, ebe-

veyn ortamlarında, anne, baba ve kardeşler arasında bir kendilik

tasarımı ve ilişki modeli geliştiririz. Bu ilişki modeli de bundan

sonra sizin tüm hayatınız boyunca kullandığınız ana yapı olur.

Eğer kullandığınız bu model sizi huzura erdiriyor, dinginleştiriyor,

var ediyorsa iyi bir modeldir. İlişki modeliniz size sıkıntılar, prob-

lemler veriyorsa bu modele kötü model deniyor. Bu modelin mut-

lak bir doğrusu yok. Örneğin; yer çekimi kanunu dünyada atmosfer

şartları içerisinde hep aynıdır. Fakat insanın kendiliği, kişiliği için

normal diyebileceğiniz bir parametre yoktur. Tamamen sübjektif-

tir. Tamamen özneldir. O zaman ne oluyor. İnsanın ruhsal dünyası

ve zihinsel yapısına girdiğiniz andan itibaren sübjektivitenin kuca-

ğına düşersiniz. Orada size hiç kimse diyemez ki şu normaldir, bu

anormaldir. Bunun içine psikoz da dâhildir.

“Yapı itibariyle beyinde organik bir gelişim şekli olarak bütün

insanların yapısı şudur. Ondan sapma vardır” diyebileceğimiz bir

teşhis koyabilirsiniz. Fakat psikoza henüz öyle bir teşhis konulmuş

da değildir. Beyinin filan bölgesinde ya da genetik kodlamada böy-

le bir hastalık çıkıyor gibi bir teşhis de koyamıyoruz. Onun üzerine

biz psikozda iken yaşadığımız dünyada psikoz normaldir. Herkesin

narsist olduğu bir dünyada narsisizm normaldir. Dolayısıyla inşa

edilen kimlik ve kişiliğimizi normal veya anormal diye ayırmamız

daha çok bulunduğumuz çağla, insana bakış tarzı ve felsefe ile ilin-

tili bir şeydir. Burada mutabık kalalım. Biz de yirmi birinci yüz

yılın insanı olarak bir takım şeylere doğru diyeceğiz. Bir takım şey-

lere yanlış diyeceğiz. Yirmi birinci yüzyılın insanının burnunu sür-

Page 15: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

Tanışma 9

te sürte bir şeyler öğretmeye çalışacağız. Belki yirmi ikinci ya da

yirmi beşinci yüz yılda bizim doğrularımız yanlış, yanlışlarımız

doğru olacak. Nasıl ki Osmanlı döneminde karpuz göbekli hanım-

lar balık etli hanımlar çok hoştu. Bugün manken hanımlarımızın

36, 40 bedende güzellik abidesi olduğu iddia ediliyorsa bu şekilde

de doğrular ve yanlışlar yer değiştiriyor. Peki, biz neyi inceleyece-

ğiz; biz bu insanın beyinle getirmiş olduğu sistemini öteki ile kur-

duğu ilişki şeklini hangi yasalara tabi olduğunu anlamaya çalışaca-

ğız. Yasaların içeriğini doldurmak sosyal, kültürel çağla ilişkiliyken

onların nasıl oluştuğunu anlamak ise bilim oluyor. Demek ki biz,

içerikten ziyade bir ruhsal aygıtın alt yapısıyla verilmiş olan planın,

genetik şifrelerimiz üzerine planlanacak olan şehir yapısının hangi

metodoloji ile, sistemlerle gerçekleştiğini anlamaya yönelik olarak

yapacağımız çalışmada; bir şehir inşasında neler olur? Hangi alter-

natifler bulunur? Sorularını anlamaya çalışırsak, bu bilimsel bir

yoldur. Ama onun içeriğinin doğru mu, yanlış mı olduğuna dair bir

sonuç çıkarmak bizim sübjektif çağa yönelik olarak bir takım dü-

şüncelerimizdir, tabularımızdır, yargılarımızdır.

Psikoterapi Subjektiflikten Uzak Bilimsel Bakış Demektir

Biraz önce arkadaşlarla çay içiyorduk. Sümerlerden falan bah-

sedildi. Ensest, ödipal çatışma vb. bahsedildi. Kardeşin kardeşle

cinsel ilişkiye girmesi, annenin oğluyla ve babanın kızıyla cinsel

ilişkiye girmesi ahlaki bir şeydir, bilimsel bir şey değildir. Nitekim

geçmiş toplumlarda kardeş kardeşle çok rahatlıkla evlendirilmiştir.

Burada bu durumu sapkınlık veya normallik diye tanımlamanız

çağın ahlaki getirileri bağlamında bir takım düşünsel proseslerle

ifade edilen bir şeydir. Burada uç düşüneceksiniz ki ahlaki, etik

değer yargılarıyla vermiş olduğunuz bir kararla bilimsel metodoloji

içinde her yerde aynı şekilde olan düşünsel yapıyı birbirinden ayırt

Page 16: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

10 BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM – ADANA

edelim. O halde biz, normal ve anormal kavramını şimdilik bir

kenara bırakalım. Onun dışında insanın beyin vasıtasıyla oluştur-

duğu kimlik, kişilik, kendilik tasarımlarının nasıl meydana geldiği-

nin metodolojisi üzerine bakalım ki burada konuştuğumuz İsveç’te

de aynı olsun, Finlandiya’da da aynı olsun, Japonya’da da aynı ol-

sun, Çin’de de aynı olsun. Karşımızdaki Çinli bir gruba bahsettiği-

mizde de oradaki insanların zihinsel aygıtlarını nasıl kurguladıkları

bizim anlattıklarımızla birebir örtüşsün. Biz bunun adına bilim

diyoruz. Demek ki zihinsel yapı belirli bir disiplin içerisinde gelişi-

yor.

Lorens, ördeklere baktı. Yavru ördekler annelerinin peşinden

gidiyor. Ne güzel! Bebekler annelerinin peşine düşerler, dedi. Aynı

insanlarda olduğu gibi… Bu çok güzel bilimsel bir bulguydu. Ama

bu bulgu 45- 50 yaşlarındaki Lorens’in kafasındaki anne bebek

ikileminin sübjektif yargısını içeriyordu. Diyordu ki; anneler be-

beklerini takip eder. Bebekler annelerinin peşlerinden aynı insa-

noğlunda olduğu gibi ayrılmaz. Lorens, sübjektif algılardan, yargı-

lardan sıyrıldığında ördeklerin doğduktan sonra yumurtadan çık-

tıktan sonra etrafında gördüğü ilk hareketli nesnenin peşine düş-

tüğünü gördü. Ne anne, ne çocuk, ne bebek kavramı var. Çok basit.

Dünyada ve doğada bulunan iki boyutlu nesnelerden görsel olarak

almış olduğu değişen ve hareket eden bir cismin peşine düşmek

gibi bir genetik şifreyle doğmuştur. Genellikle bebekler annelerinin

yanında yumurtadan çıktığı için annelerinin peşine gidiyor. Ama

anneleri bu sistemden alırsanız bir başka hareketli nesne koyarsa-

nız onun peşine gidiyor. Lorens, annelerini aldı. Bebekler yumur-

tadan çıkınca yürümeye başladı. Bu kez Lorens’in peşine düştüler.

Şimdi sübjektif yargıdan sıyrılmak o kadar önemlidir ki size göre

yüzde yüz doğru gelen bir sistem aslında sizin tamamen sübjektif

ön yargılarınızla ilintili olabilir. Psikoterapi dediğimiz şey; bu ön-

Page 17: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

Tanışma 11

yargılardan sıyrılarak geniş bir spektrumda ana kaynaklara baka-

bilme becerisidir. Şimdi verdiğim klasik örneklerden birisini vere-

ceğim. Size de tavsiye ederim.

TÜBİTAK’ın iki tane ana kaynaklara bakabilme becerisi ile ilgili

kitabı var. ‘Hayvanların sessiz dünyası’ ve ‘Hayvanların zihnine

bakabilmek’ isimli iki kitap(var) burada yapılan deneyler var. Bun-

lardan bir tanesi kazların deneyidir. Kazlar kuluçka döneminde

yumurtalarını altlarına alırlar ve yumurtaların üzerine yatarlar.

Eğer yumurtalarına siz yaklaşırsanız size saldırırlar. Dışardan ba-

kan bir arkadaşımız, ‘ya ne kadar koruyucu bir anaç tavır’ der. Yu-

murtaların üzerine yatmış, yavrularını inanılmaz bir şekilde koru-

yor, der. Siz hain bir bilim adamı olarak o yumurtalardan birisini

alırsınız üç metre öteye koyarsınız. O da hemen koşar yumurtayı

alır. Tekrar altına koyar. Siz alın o gene tekrar alır. Tekrar alır. Tek-

rar alır. Siz dersiniz ki, yavrularını koruma içgüdüsü ne kadar güç-

lü! Yavrularına kuluçka döneminde verdiği sıcaklıkla yavrular bir

müddet sonra yumurtadan çıkacaklar diye düşünürsünüz. Yıllarca

bu şeklide düşündük. Ama kazın ayağı öyle değil.

Demişler ki, acaba tavuk yumurtalarıyla kendi yumurtasını ayırt

edebiliyor mu? Ya da farklı kuşların yumurtalarıyla kendi yumurta-

sını ayırt edebiliyor mu? Kazların altına farklı yumurtalar koymuş-

lar. Kaz gene o yumurtaları altına alıp yatıyor. Evlat evlattır deyip

onları da koruyor. Daha sonra kazın altından yumurtaları çekmiş-

ler. Kaz onlara tepki vermiş. Başka yumurtaları yani tavuk yumur-

talarını da alıp başka yere koyduğunda kaz gene aynı tepkiyi ver-

miş. Tekrar yumurtaları altına çekmiş. Neyse uzatmayalım. Bu

yumurtalar kazın altından çekildikçe kaz süratli bir şekilde onları

altına toplamaya çalışıyor. Bilim adamı ‘Acaba bunların yumurta

olduğunu biliyor mu? Diye soruyor. Yumurta yerine yumurtaya

benzeyen plastik yumurtalar koyuyor. Kaz onları da altına çekiyor.

Page 18: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

12 BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM – ADANA

Sonra bilim adamı diyor, ‘Yumurta şekli olmasa da yumurtaya ya-

kın şekiller olsa’ (ne olur?) yumurtaya benzeyen plastik amorf yu-

murta büyüklüğünde malzemeler koyuyorlar. Kaz bunları da altına

çekiyor. Bilim adamlarının işi gücü yok. Bu garibim kazlarla uğra-

şıyorlar. Daha sonra kazlar kendi genetik gelişimindeki yumur-

tanın büyüklüğünün belirli oransal büyüklüğü ile belirli oransal

küçüklüğü dışındaki malzemeleri altına çekmiyor, o oranın arasın-

da kalan, marjda kalan yumurtaları altına çekiyor. Kaz belirli bir

mesafede (beş, altı metre kadar) yumurta benzeri tüm malzemeleri

altına çekiyor. Beş altı metrenin dışına çıkan tüm yumurtaları ora-

ya koysan bile hiç dönüp bakmıyor. Daha sonra anlaşıldı ki kazın

kan biyokimyasında kuluçka dönemlerinde özel bir hormon salını-

yor. Bu hormon kazın 360 derece etrafında tüm malzemeleri alma-

sını sağlıyor. Ne zaman ki bu hormonun kandaki seviyesi düşse

altındaki plastik mi her neyse boca edip işine gücüne gidiyor.

Bu bilim adamları kazın o hormonal yapısını durduracak anti-

hormonal maddeyi enjekte ettiğinde kuluçkanın üçüncü gününde

olsa bile kaz bütün yumurtaları atıp oyuna devam ediyor. Şimdi

burada bazen aslında ne kadar yargısal baktığımızı bilimsel bir

metodolojiyle baktığımızda ise gerçeklerin ne kadar farklı olduğu-

nu görüyoruz. Bu bakımdan bu deney önemli bir deney(dir). Bilim

adamlarının bu bağlamda yaptığı onlarca deney var. Dolayısıyla

kendi yargılarınız perspektifinde olaylara baktığınızda o sizin süb-

jektif bir bakışınız olur. Oradaki mekanizmayı anlamaya çalışırsa-

nız bunun adı bilim olur. İşte psikoterapi ve psikoloji ile yapmış

olduğumuz çalışmalarımız hangi tarafıyla bizim sübjektif yargıla-

rımızı içeriyor, hangi tarafıyla bilimsel ve bilimsel perspektife otu-

ruyor, bu konuyu iki gün boyunca bunun argümanlarıyla sizlerle

paylaşmaya çalışacağım.

Page 19: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

Tanışma 13

Aynen bizim de kazlı taraflarımız çok fazla! Çözülmeye başladı.

Bizim kutsal metinlerimiz yavaş yavaş dibe vurmaya başladı. Anne-

lik kavramı, babalık kavramı, kardeşlik kavramı, dostluk kavramı

gibi kavramların arkasında aslında daha çok biyolojik parametre-

lerle bizim gelişmeye yönelik bir takım yapılar olduğunu anlamaya

başladık. Yeni bir kültür gelişiyor tabi ki.

Buradan başlayarak, ‘acaba bizim kazlılarımız neresi?’ diye bir

soru sorma ihtiyacı hissediyoruz. Son yıllarda özellikle bilimsel

teknolojide yapılan gelişmeler, tomografi cihazları gibi, pozitron

emisyon tomografi diye sanıyorum, çıkalı on, on beş yıl oldu bu

cihazların çıkması. İnsan beyninin düşünsel olarak nasıl olduğuna

dair insan beynini incelememizi kolaylaştıran teknolojiler gelişti.

Yani siz, herhangi iyi bir duygu duyduğunuzda beynin hangi bölge-

leri çalışıyor. Kötü bir duygu hissettiğinizde beynin hangi bölgeleri

çalışıyor? Belirli bir şey düşündüğünüzde beynin hangi bölgeleri

çalışıyor? Belirli şeyleri düşünmekten kaçındığınızda beynin hangi

bölgeleri çalışıyor? Bu işi biraz daha ileriye götürdüler.

İki insan karşı karşıya geldiğinde bunların beyinlerinde farklı

bölgelerin çalıştığını gördüler. Bunların matematiksel olarak bey-

nin hangi bölgelerinin aktifleştiğine bağlı olarak da nöronal yapıda

ayrı nöronal yolaklarda sistemler geliştiğini gördüler. Aynı kazın

hormonal sistemi gibi ayrı sistemler olduğu ortaya çıkmaya başla-

dı. Bunu biraz daha ileri götürdüler. Bebekler ile anneleri doğum-

dan itibaren incelemeye başladılar. Şapka şeklinde geçirilen elekt-

rotlar yerleştirdiler. Beynin her bölgesinden elektriksel aktiviteyi

alan özel cihazlar yerleştirdiler. Bebekle anne yüz yüze gelip yu-

muk yumuk birbirlerini severken, bebeğin beyninde ne oluyor?

Neresi gelişiyor? Annenin beyninde ne oluyor? Neresi gelişiyor?

Anne farklı olursa bebeğin beyninin neresi gelişiyor gibi bize bilgi

verici datalar gelmeye başladı. Burada önyargıdan uzak sonuçlar

Page 20: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

14 BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM – ADANA

ortaya çıktı. Fakat bu sonuçları yorumlamak önyargı(dır). ‘Efen-

dim, ben bunu böyle yorumluyorum’ derseniz yargılardan hipotez-

ler üretmeye çalışıyorsunuz. Bu ortaya atılan hipotezler doğrulanır

veya yanlışlanır. Bu tip bir yapılanma içerisine giriyoruz.

İnsan beyni nasıl gelişiyor? Korteks nasıl gelişiyor? Korteks altı

yapılar dediğimiz, orta beyin, amigdal çekirdek, hipotalamus (duy-

gusal merkez) korteksle nasıl bağlantıya geçiyor? Sistem nasıl ta-

mamlanıyor? Bununla ilgili gelişmeler var. Bu gelişmelerin bize

öğrettiği şeylerden de insanların sıkıntı duyduğu şeylerin, huzur-

suz olduğu şeylerin, korkuların ve endişelerin yapılan araştırmala-

rında nasıl tedavi edileceğine dair mekanizmaları bulmak gibi bi-

zim önümüzü açan inanılmaz muhteşem çalışmalar var. Madem

insanların bir takım sıkıntıları, korkuları, anksiyeteleri, bunaltıları

var. Biz de bu sıkıntıları, korkuları, anksiyeteleri, bunaltıları gi-

dermek istiyoruz. Ben yaptım, oldu değil. Beynin gelişimsel yapısı-

nın ne tarafa gittiğine dair bilgi sahibi olmaya başladık. Buradan da

psikoterapi ekolleri gelişmeye başladı. Demek ki psikoterapi ekol-

lerinin bir kısmı beynin bu gelişimsel özelliğine bağlı olarak nasıl

etki edeceğine dair çalışmalarla arz ederse onlar kalıcı psikoterapi-

ler olacak. Diğerleri de kaynaklara erişememişse tarihin çöplüğüne

gidecek. Psikoterapilerin böyle bir süreci var.

Subjektivite ve Bilimsellik Arasındaki Farklar

Kursiyer: Günümüzde gelişmeler olumlu ya da olumsuz bir takım

şeyler ortaya çıkarabiliyor. Bahsettiğiniz gelişmelerin anormal bir

insanın tedavisi amacıyla kullanıldığında olumlu etkileri vardır. Ama

bunu öğrenme sonucunda bir insan gelip ‘Şöyle yaşamak istiyorum.

Beynimde şu duyguları hissetmek istiyorum vb’ tarzında gelişmelere

sebep olduğunda insanı mekanikleştirmiyor mu?

Page 21: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

Tanışma 15

Tahir Özakkaş: İnsan mekanik zaten. Şimdi burada sen ne yap-

tın? İnsanın mekanikleştiril-

mesine karşı sübjektif bir tep-

kin var.

Kursiyer: Evet.

Tahir Özakkaş: Sübjektif.

Mesela; ben çok duygusal bir

atmosferde yetişmiş bir çocuk olarak böyle her şeyde vıcık vıcık bir

duygusal yakınlaşma ortamı olduğunu düşündüğümde, ben de

keşke her şey mekanik olsa diye düşünürüm. Herkesin kuralları

belli olsa(istiyorum) herkes bu kurallara göre hareket et-

se(istiyorum). Böyle herkes vıcık vıcık olmasa(istiyorum). Böyle

vıcık vıcık ağlamasalar(istiyorum). Öyle bir aileden geliyorum ki

çok duygusal bir ortamdayım. Biraz ailem obsesif olsa her yerde

kurallar olsa böyle bir dünya(düşünüyorum). Bu da sübjektif o da

sübjektif(dir). Bunun nasıl çalıştığına dair anlamak ve kavramak

bilimsel(dir). Bunu anlamaya kavramaya çalışalım.

Obsesif yapının mekanizmalarından bir tanesi de sübjektifliğe

ihtiyaç duyması; çünkü yaratıcılığımız var. Yaratıcılığımız ortaya

çıktığında sadece insana has bir şey olan(hayvanda yok) sübjektif-

lik ortaya çıkıyor. Bu başka bir bağlam(dır). Ona gireceğiz. Ama

önce yargımız ortaya çıktı. ‘Ya hocam, şimdi bizi de kaz yaptın,

yumurta yaptın. Biz o kadar basit varlıklar mıyız?’ ‘Biz seçilmiş

güzide varlıklarız yani. İçimizde kutsal ve özel şeyler var.’ diye ko-

nuştuğumda ne oldu? Senin istediğin gibi konuşmuş oldum. Peki,

bunun bilimsel kanıtı (nerde). Ama biz bilmiyoruz. İnceliyoruz.

Birlikte alacağız, birlikte inceleyeceğiz. Kafamıza yatarsa alacağız.

Kafamıza yatmazsa tekmeyi basacağız. Ama ne olmuş olacak? Hep

bildiğimiz ön kabulleri sorgulama potansiyeline eriştireceğiz. Eğer

Page 22: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

16 BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM – ADANA

bu kabulleri sorgularsanız özgür bir zihne sahip olabilirsiniz. Ger-

çeğe daha çabuk ulaşabilirsiniz. Kendinizi bir takım kısıtlamalar

içine koyarsanız – sübjektif kısıtlamalar, kültürel kısıtlamalar – o

zaman özgür düşünemezsiniz. Düşünemediğiniz için de sorgula-

yamazsınız. Sorgulamadığınız bir şey hakkında da fikir sahibi ola-

mazsınız. Sadece yargılarınız olur. Yargılarınız sizi mutlu ederse

yargılarla devam edersiniz, anlatabildim mi? Bir tane örnek vere-

cek olursak; göz kürelerinin hareketleriyle travmanın çözümlen-

mesi. Bunun başka şeyleri var fakat ben burada kısaca beyindeki

gelişmelerle bağlantısını anlatacağım.

EMDR tekniği; tesadüfen bulunmuş bir tekniktir. Travmalarda,

travmanın flaş-backler halinde kişiyi rahatsız etmesi ve huzursuz

etmesidir. Kâbuslar halinde geri dönmesi(dir). Travma olduğunda

kişiler bir türlü tedavi olamıyordu. Ama kişi gözlerini hareket etti-

rerek sallanan bir cisme bakarak travmayı düşündüğünde sistemde

nötralizasyon dediğimiz travmayı eriten ve travmanın getirdiği

flaş-backleri ortadan kaldıran tedavi yöntemi bulundu. Bugün daha

derin tomografi çalışmalarında sağ beyin daha çok anılar olarak

yaşar. Sağ beynin yaşamış olduğu bu duygusal anıyı tedavi ediyor.

Sol beyin daha çok verbalize eder. Kelimelere döker, anlamlandırır,

bütünleştirir ve travmayı sistemin ana yapısına dâhil ederek eritir.

Travma dediğimiz şey; kişinin mevcut kişilik yapısı ile bir anda,

yoğun bir şekilde gelen, kişinin duygusal olarak kaldıramayacağı

bir yük (olay, üzüntü, yas)tır. Kapasitenize uygun olmayan, bek-

lenmeyen bir anda, yoğun duygusal bir cevapla karşı karşıya kaldı-

ğınızda bu sizde travma etkisi yaratır. Bu travma etkisi negatif bir

anı ise, bir deprem, bir savaş, bir ölüm, bir ölüm tehdidi, korku ve

endişe ise sizin hayatınızda beyniniz o anı sağ beyinde döngü ha-

linde tekrarlar. Gününüz, hayatınız mahvolur. Bu döngü sol beyin-

deki verbalize eden, anlamlandıran, kelimeye döken sistemin içeri-

Page 23: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

Tanışma 17

sinde, kapsayan ve kuşatan bir yapıyla birleştirilirse onun duygusal

etkisi nötralize edilmektedir. İşte, sağ beyinde anısal olarak yaşa-

nan şeyin kelimeye dökülerek ifade edebilme başarısını ve beceri-

sini gösteren tedavi tekniklerinin hepsi travmayı çözme etkisi yara-

tır. Şimdi biz sağ beyinin fonksiyonlarını bilmiyorsak... Sol beyinin

fonksiyonlarını bilmiyorsak… Sağ beynin anı adacıklarıyla dolu

olduğunu ve sol beynin onu verbalize eden sistem olduğu-

nu(bilmiyorsak)...

İkisinin arasındaki köprü ile bağlantıların ve gel- gitlerin olduğu

bir sistemin olduğunu bilmiyorsak tedavi tekniği oluşturamayız.

Göz kürelerinin hareketleriyle sistem bir sağa aktifleşiyor, bir sola

aktifleşiyor. Bir sağı aktifleşiyor. Bir solu aktifleşiyor. (Sallanan bir

cismin gözle takibini göstererek) bu aktifleşme esnasında anıları

hatırlattığı için anılarla ilgili konuşturduğunuz zaman yaşantılan-

mış olan duygu kelimelere dökülüyor. Kelimelere döküldükçe san-

ki bir taraftaki duygu parçacıkları diğer tarafta kelimelere dönüş-

tükçe kelimeler ortaya çıkıyor. Kelimeler halini alıyor. Artık keli-

meler korkunç değildir. Kelimeler duygu vermez. İnsan için keli-

melere dökülmeyen şey tehlikelidir. (bu insana has bir şeydir) bu-

radan da anlıyoruz ki beynin gelişimsel metodolojisi ile bir tedavi

tekniği geliştirilmiş. Bunların böyle olduğunu bilmiyorduk bilim

geliştiğinde bunu anlayıp kavradık. Bu tesadüf bulunan bir yön-

temdi. Fakat arkasında bilimsel bir gerçeklik yatıyor.

BİLİMSEL METODOLOJİYİ ANA EKSENE ALAN

PSİKOTERAPİ EKOLLERİ

Davranışçılık

Tahir Özakkaş: Şimdi biz, bu şehir planlaması olarak adlandırdı-

ğımız şeyin üzerine bir insanı anlama ve o insan hakkında yorum

yapmayla ilintili olarak baktığımızda farklı farklı katmanlarda in-

Page 24: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

18 BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM – ADANA

san izah edilmiştir. Benim gibi bağnaz bilim meraklısı insan demiş-

tir ki; ‘Biz insanın kafasından ne geçtiğini bilemeyiz, kardeşim’ biz

bilimsel metodolojiye sımsıkı sarılıyız. Buna bağlıyız. Dolayısıyla

insanda gözlemlediğimiz şeyleri standardize ederiz. O gözlemlere

bağlı olarak da sonuç çıkarırız. Yani insanın yüzü gülümsüyorsa bu

insana gülen insan deriz.

İnsanın yüzü asıksa yüzü asık insan deriz. Yumruk atıyorsa kav-

ga ediyor, deriz. Birisi birine hoş geldin diyorsa, hoş geldin, diyo-

ruz. Onun davranışlarını standardize ederiz. İnsanın beyninde ne

olduğunu biz bilemeyiz. Biz kâhin değiliz. Psikolojinin bilim olma-

sı ve felsefeden ayrılması için diğer bilim dalları – fizik, kimya, bi-

yoloji gibi bilim dalları – siz sübjektif şeylerle uğraşıyorsunuz diye-

rek bir durum ortaya attılar. Psikoloji alanında bilim adamlarının

daha nesnel kriterlere ulaşabilmesi için ellerindeki tek argüman

davranışları inceleme yöntemiydi. Onlar da biliyordu, insanın dav-

ranışlarının içeriğinde farklılıklar olduğunu… Ama insanın beynine

girerek hangi düşünceler ve duygular var, onu ortaya çıkarmaları

mümkün değil. Ama bilimsel olabilmeleri için bilimsel kriterleri

ortaya koymaları gerekiyor. Psikolojide ilk olarak davranışçılık

olmasının nedeni onun bilimsel paradigmasının o olmasıdır. Psiko-

loji sadece davranışçılıktır. Gözlemlersiniz, gözetlersiniz sonuçlar

çıkarırsınız. Onun haricinde psikolojide başka bir şey yoktur. ‘Vay

efendim! Düşünceler, duygular bizi ilgilendirmez’, dediler. Onlar

incelenemez, dediler. Ne oldu? Davranışçılık ekolü bütün psikolo-

jiye hâkim oldu.

Kursiyer: Bir tepki niteliğinde mi?

Tahir Özakkaş: Tepki niteliğinde. Paradigma budur. Bilimsel me-

todoloji gözle görülür elle tutulur sistemleri inceler. Al sana labora-

tuvarda insan. Bunun gruplarını, dinamiklerini, insanların davra-

Page 25: BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ KISA TANITIM MODÜLÜ · psikoterapi ekolleri ve bakış açıları, gelişimsel psikoloji, kendilik psikolojisi, diğer dinamik terapiler ve varoluşçuluk,

Tanışma 19

nışlarını ben inceledim. Burada köpek, asansör, yükseklik korkusu

gibi bir takım korkulardan başlayarak insanın laboratuvarda kor-

kularının nasıl oluştuğunu gösterebildi. Korkuyu laboratuvarda

gösterdikten sonra davranışçılık ekolüne sadık kalarak korkunun

nötralizasyonu ve tedavisiyle ilgili tedavi yöntemi geliştirmiştir.

Böylece psikoloji bilim oldu.

Dedi ki, bir çocuğa beklemediği bir şekilde köpeği salarsanız

çocuk köpekten korkar. Köpeğe yaklaşmaz. Köpeğe yaklaşacağı

zaman korku tepkileri dediğimiz ürkme, çekinme, ağlama gibi

tepkiler verir. Ama aynı köpeği bir başka şeyle, iyi bir şeyle eşleşti-

rerek (desensitize) ederseniz, duyarsızlaştırırsanız, aynı köpeğe

karşı çocuk tekrardan iyileşir. Bu şekilde yüzlerce, binlerce, on

binlerce davranışsal şartlanmalarla, koşullu şartlanmalarla birbiri-

mize yaklaşım tarzını ortaya koyuyoruz, dediler. Ve bilim bitti de-

diler. İnsan bu! Beyniniz doğuştan getirdiğiniz genetik malzeme ve

öbürüyle etkileşimleriniz sonucunda sadece davranışsal şartlan-

madan başka bir şey değildir, dediler. Başka da bir şey araştırmanı-

za gerek yok. Hastalık dediğiniz şeyler de hatalı şartlanmalardan

ortaya çıkan yapılardır. Bana herhangi bir insan verin. Ben onu

istediğiniz insan yapayım. Antisosyal de yapayım. Katil de yapayım.

Çünkü onlar şartlanmaların sonucu ortaya çıkmış yapılardır, dedi-

ler. Bir uç noktaya kaydılar.

Bilişsel Kuram

İnsanın dışarıdan aldığı verileri beş duyu ile değerlendirmesi,

bu değerlendirilen verilerin hafıza kayıtlarına atılması, daha sonra

hafıza kayıtlarından geri çağrılması, onlara bir anlam bütünlüğün-

de cevap verilmesi sonuçta bilgi işleme prosesini meydana getirdi.

Bilişsel çalışmalarda yapılan gelişmelerde davranışı tetikleyen esas

mekanizmaların bilgi işleme prosesiyle bilişsel dünyamızla ilgili