47

Değerli Bilim İnsanları,(sporda centilmenlik ve ahlak) ruhu açısından da ne kadar etik olduğu tartışılmalıdır. İnsan vücudunun herhangi bir parçasına yabancı bir genin

  • Upload
    others

  • View
    24

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

i

Değerli Bilim İnsanları,

I. Uluslararası Akademik Spor Araştırmaları Kongresi, 19-21 Eylül 2018 tarihleri

arasında güzel bir sahil şehri olan Darıca/İstanbul’da yapılacaktır. Kongremizin amacı,

spor alanında veya ana teması insan ve insan gelişimi olan bilimsel alandaki

çalışmalarını ve deneyimlerini paylaşarak yeni araştırma düşüncelerinin alt yapısını

oluşturmak, sadece bilimde değil sosyal alanda da farklı disiplinlerde de etkileşimi

sağlayarak bilim insanları arasında iş birliği ve eşgüdümü geliştirmektir. Kongremizde

bu amacı gerçekleştirmek için Antrenman ve Hareket Bilimleri, Beden Eğitimi ve

Spor Eğitimi, Spor Fizyolojisi ve Sporda Beslenme, Engelliler İçin Beden Eğitimi,

Spor ve Fiziksel Uygunluk, Fiziksel Aktivite ve Sağlık, Motor Davranış,

Rekreasyon ve Spor Turizmi, Spor Biyomekaniği ve Kinesiyoloji, Spor Ekonomisi,

Sponsorluk ve Pazarlama, Spor İşletmeciliği, Spor Sosyolojisi ve Spor Psikolojisi,

Spor Tarihi ve Olimpizm, Spor Yönetimi ve Spor Hukuku olmak üzere toplam 15

ana başlık altında çalışmaları toplamak istemekteyiz.

Kongrede sunulan bildiriler, ISBN numarasına sahip dergi “özel sayısında “Tam Metin

veya Abstract seçenekleriyle yayınlanacaktır.

Tüm katılımcılarımıza şimdiden ilgi ve katkılarından dolayı teşekkür eder, birlikte,

nitelikli bilgiye ulaşmanın ve paylaşımın yaşandığı başarılı ve keyifli bir kongre

gerçekleştirmeyi dileriz.

Kongremizde buluşmak üzere sağlıklı günler diler, saygılar sunarız.

Düzenleme Kurulu Adına

Kongre Genel Sekreteri

Dr. Akın Çelik

ii

KONGREMİZE DESTEK VEREN KURULUŞLAR

Dr. Erkut TUTKUN ASAD Başkanı

Dr. Turgay BİÇER ESPD Başkanı

Dr. Kenan ŞEBİN CURLİNG Federasyonu

Dr. Şahin ÖZEN SUALTI Federasyonu

Dr. Fatih BEKTAŞ ORYANTİRİNG Federasyonu

iii

KURULLAR

KONGRE ONUR KURULU

Prof. Dr. Mehmet GÜNAY SBD ve ESSU Başkanı

Prof. Dr. Süleyman BAYKAL K.T.Ü. Rektörü

Prof. Dr. Yusuf ULCAY Uludağ Üniversitesi Rektörü

Mustafa AKKAYA Trabzon Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri

ORGANİZASYON KURULU

Dr. Kanat CANUZAKOV Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi

Dr. İfet MAHMUTOVİÇ Sarajevo Üniversitesi Bosna- Hersek

Dr. Musa SELIMI Kosova Pristina Üniversitesi

Dr. Akın ÇELİK Karadeniz Teknik Üniversitesi

Dr. Erkut TUTKUN Uludağ Üniversitesi

Dr. İbrahim ERDEMİR Balıkesir Üniversitesi

Dr. Dana BADAU Targu Mureş Tıp ve Eczacılık Üniversitesi

iv

BİLİM KURULU

Dr. Azmi YETİM (Başkan)

Dr. Amin AZIMKHANI (IRN)

Dr. Ertan TÜFEKÇİOĞLU (SAU)

Dr. Gabriel Laurentiu TALAGHIR (ROM)

Dr. Stevo POPOVIC (MSR)

Dr. Pawel TOMASZEWSKI (POL)

Dr. Jan GAJEWSKI (POL)

Dr. Jarosław CHOLEWA (POL)

Dr. Josephen Joy REYES (PHL)

Dr. Adela BADAU (ROM)

Dr. Robert C. SCHNEIDER (USA)

Dr. Romuald STUPNICKI (POL)

Dr. Tameka BATTLE (USA)

Dr. Abdussalam KANIYAN (IND)

Dr. Antonio DAMASIO (PRT)

Dr. Francisco CAMPOS (PRT)

Dr. Marko VIDNJEVIČ (SVN)

Dr. Dana BADAU (ROM)

Dr. Fadıl MAMUTI (MKD)

Dr. Brad SCHOENFELD (USA)

Dr. Hasan Fehmi MAVİ (USA)

Dr. Ferman KONUKMAN (QAT)

Dr. İfet MAHMUTOVİÇ (BOS)

Dr. Kanat CANUZAKOV (KIR)

Dr. Arslan KALKAVAN (TUR)

Dr. Ali Ahmet DOĞAN (TUR)

Dr. Cengiz ASLAN (TUR)

Dr. Faruk YAMANER (TUR)

Dr. Gökhan BAYRAKTAR (TUR)

Dr. Gülfem ERSÖZ (TUR)

Dr. Hüseyin KIRIMOĞLU (TUR)

Dr. Hürmüz KOÇ (TUR)

Dr. İbrahim YILDIRAN (TUR)

Dr. Kürşat KARACABEY (TUR)

Dr. Metin YAMAN (TUR)

Dr. Mehmet Akif ZİYAGİL (TUR)

Dr. Mitat KOZ (TUR)

Dr. Nimet Haşıl KORKMAZ (TUR)

Dr. Ömer ŞENEL (TUR)

Dr. Ramiz ARABACI (TUR)

Dr. Suat KARAKÜÇÜK (TUR)

Dr. Turgay BİÇER (TUR)

Dr. Timuçin GENÇER (TUR)

Dr. Vedat ÇINAR (TUR)

v

HAKEM KURULU

Dr. Abdullah GÜLLÜ

Dr. Ayşe TÜRKSOY

Dr. Aynur YILMAZ

Dr. Ahmet Haktan SİVRİKAYA

Dr. Ahmet Şadan ÖKMEN

Dr. Ali Dursun AYDIN

Dr. Ali KIZILET

Dr. Atakan ÇAĞLAYAN

Dr. Burçin ÖLÇÜCÜ

Dr. Bülent GÜRBÜZ

Dr. Bora ÖZKARA

Dr. Bilgehan BAYDİL

Dr. Cengiz BAYRAKTAR

Dr. Cemali ÇANKAYA

Dr. Çağrı ÇELENK

Dr. Çağrı ÇETİN

Dr. Elif ÖZ

Dr. Elif AYDIN

Dr. Elif ŞIKTAR

Dr. Ekrem Levent İLHAN

Dr. Erkan Faruk ŞİRİN

Dr. Erman ÖNCÜ

Dr. Emre BELLİ

Dr. Engin GEZER

Dr. Esin GÜLLÜ

Dr. Fatih ÇATIKKAŞ

Dr. Fatih YENEL

Dr. Fahri AKÇAKOYUN

Dr. Fikret SOYER

Dr. H. Alper GÜNGÖRMÜŞ

Dr. Hakan ACAR

Dr. Hamit CİHAN

Dr. Hakan SUNAY

Dr. Hakan ÇAĞLAYAN

Dr. Hakkı ULUCAN

Dr. Halil SAROL

Dr. Hayri AYDOĞAN

Dr. Hayrettin GÜMÜŞDAĞ

Dr. Hanife Banu A. YANCI

Dr. Hacı Murat ŞAHİN

Dr. Hasan ŞAHAN

Dr. Hüseyin EROĞLU

Dr. İbrahim CAN

Dr. İdris YILMAZ

Dr. İlhan ADİLOĞULLARI

Dr. İlker ÖZMUTLU

Dr. Mehmet TÜRKMEN

Dr. Mehmet KUMARTAŞLI

Dr. Mehmet YANIK

Dr. Meriç ERASLAN

Dr. Mustafa BAŞ

Dr. Mustafa ATLI

Dr. Mustafa EROL

Dr. Mustafa GÜMÜŞ

Dr. Mustafa Yaşar ŞAHİN

Dr. Murat KALDIRIMCI

Dr. Murat ELİÖZ

Dr. Murat TAŞ

Dr. Murat AKYÜZ

Dr. Murat ATASOY

Dr. Mürsel BİÇER

Dr. Necip Fazıl KİSHALI

Dr. Nahit ÖZDAYI

Dr. Oğuzhan YONCALIK

Dr. Olcay MÜLAZIMOĞLU

Dr. Orcan MIZRAK

Dr. Özkan IŞIK

Dr. Önder DAĞLIOĞLU

Dr. Özcan SAYGIN

Dr. Pınar KARACAN DOĞAN

Dr. Recep CENGİZ

Dr. Rıdvan ÇOLAK

Dr. Rüchan İRİ

Dr. Serdar CEYHUN

Dr. Selami YÜKSEK

Dr. Selahattin AKPINAR

Dr. Serkan HACICAFEROĞLU

Dr. Serkan TEVABİL AKA

Dr. Sermet TOKTAŞ

Dr. Seydi Ahmet AĞAOĞLU

Dr. Sinan BOZKURT

Dr. Şahin ÖZEN

Dr. Şebnem Ş. CENGİZ

Dr. Şenay ŞAHİN

Dr. Şerife VATANSEVER

Dr. Uğur ABAKAY

Dr. Ümit YETİŞ

Dr. Ümit KARLI

Dr. Ünal TÜRKÇAPAR

Dr. Tekin ÇOLAKOĞLU

Dr. Tuğrul ŞAM

Dr. Veysel KÜÇÜK

vi

Dr. İlyas GÖRGÜT

Dr. İzzet UÇAN

Dr. Kenan ŞEBİN

Dr. M. Alpaslan KURUDİREK

Dr. Mehmet TÜRKMEN

Dr. Mehmet BAYANSALDUZ

Dr. Mehmet ÇEBİ

Dr. Mehmet DEMİREL

Dr. Mehmet Haluk SİVRİKAYA

Dr. Yağmur AKKOYUNLU

Dr. Yunus ÖZTAŞYONAR

Dr. Yunus YILDIRIM

Dr. Yüksel SAVUCU

Dr. Yeşim KARAÇ

Dr. Zafer ÇİMEN

Dr. Zekai PEHLİVAN

vii

KONGRE SEKRETERİ

Dr. Akın ÇELİK

BİLİMSEL SEKRETERYA

• Dr. Mustafa BAŞ

• Dr. Aynur YILMAZ

• Samet ZENGİN

• Murat KASAP

• Mehmet KAÇAR

viii

ANA KONULAR

• Antrenman ve Hareket Bilimleri

• Beden Eğitimi ve Spor Eğitimi

• Spor Fizyolojisi ve Sporda Beslenme

• Engelliler İçin Beden Eğitimi, Spor ve Fiziksel Uygunluk

• Fiziksel Aktivite ve Sağlık

• Motor Davranış

• Rekreasyon ve Spor Turizmi

• Spor Biyomekaniği ve Kinesiyoloji

• Spor Ekonomisi, Sponsorluk ve Pazarlama

• Spor Felsefesi

• Spor İşletmeciliği

• Spor Sosyolojisi ve Spor Psikolojisi

• Spor Tarihi ve Olimpizm

• Spor Yönetimi

• Spor Hukuku

ix

ASAD Kongre Programı

Hall A Moderator : Doç . Dr. Murat KALDIRIMCI

01.02.2018 10:00-12:00

Yazar(lar) Abdullah Güllü

Sunum Abdullah Güllü

Başlık Çocuklarda oyun formundaki voleybol eğitiminin biyomotor özelliklere etkisi

Yazar(lar) Akın Çelik, İdiris Yılmaz, Murat Kaldırımcı Sunum Akın Çelik

Başlık Spor Yöneticiliği Bölümü Öğrencilerinin Kitap Okuma Alışkanlıklarının İncelenmesi

Yazar(lar) Erkut Tutkun, Seda Nur Turhal, Cemil Tuğrulhan Şam Sunum Erkut Tutkun

Başlık BESYO Öğrencilerinin Spor Sponsorluğu Hakkındaki Görüşlerin İncelenmesi

Yazar(lar) Akın Çelik, Orcan Mızrak, Seda Nur Turhal Sunum Akın Çelik

Başlık Spor Yöneticiliği Bölümü Öğrencilerinin Hakemler Hakkındaki Görüşlerinin

İncelenmesi

Yazar(lar) Akın Çelik, Mustafa Baş, Seda Nur Turhal Sunum Akın Çelik

Başlık Spor Merkezlerine Devam Eden Bireylerin Spordan ve Spor Merkezlerinden

Beklentilerinin Karışlanma Düzeyleri

Yazar(lar) Hakan Acar Sunum Hakan Acar

Başlık Çabuk Kuvvet Antrenmanlarının Sürat ve Patlayıcı Kuvvet Üzerine Etkilerinin

İncelenmesi

Yazar(lar) Erkut Tutkun, Kenan Şebin, Akın Çelik Sunum Akın Çelik

Başlık Spor Yöneticiliği Bölümü Öğrencilerinin Akademik Öz Yeterlilik Düzeylerinin

İncelenmesi

Yazar(lar) Itır Tarı Cömert, Özlem Kahraman Tımırcı, Ümit Zeybek, Erkut Tutkun, Emel Hülya

Yükseloğlu, Türker Bıyıklı

Sunum Itır Tarı Cömert Başlık Psychological and Genetic Factors Affecting Performance in Athletes

x

ASAD Kongre Programı

Hall A Moderator : Doç. Dr. Akın ÇELİK

01.02.2018 14:00-14:45

Yazar(lar) Abdullah Bora ÖZKARA, Saliha TOMAN

Sunum Abdullah Bora ÖZKARA

Başlık İşitme Engelli Üniversite Öğrencilerinin Rekreasyon Fayda Düzeylerinin İncelenmesi

Yazar(lar) Serhat ÖZBAY

Sunum Serhat ÖZBAY

Başlık Elit Sporcularda Haftada Altı Gün-Sekiz Hafta Uygulanan Teknik veya Direnç

Antrenmanlarının Bağışıklık Fonksiyonlarına Etkisi

Yazar(lar) Serhat ÖZBAY

Sunum Serhat ÖZBAY

Başlık Direnç Egzersizlerinde Egzersiz Sırasının Tekrar Sayısı ve Algılanana Zorluğa Etkisi

1

İÇİNDEKİLER

DAVETLI KONUŞMACILAR

Sayfa

Sporda Doping Kullanımı ve Genetik

Doç. Dr. Emel Hülya YÜKSELOĞLU 3

Spor ve Bağırsak Florası

Doç. Dr. Erkut TUTKUN 5

Türkiye Cumhuriyeti’nde Gençlik ve Spor Doç. Dr. Akın ÇELİK

7

SÖZEL BİLDİRİLER (Özet)

Çocuklarda oyun formundaki voleybol eğitiminin biyomotor özelliklere etkisi

Abdullah Güllü 9

Spor Yöneticiliği Bölümü Öğrencilerinin Kitap Okuma Alışkanlıklarının İncelenmesi

Akın Çelik, İdiris Yılmaz, Murat Kaldırımcı 11

BESYO Öğrencilerinin Spor Sponsorluğu Hakkındaki Görüşlerin İncelenmesi

Erkut Tutkun, Seda Nur Turhal, Cemil Tuğrulhan Şam 12

Spor Yöneticiliği Bölümü Öğrencilerinin Hakemler Hakkındaki Görüşlerinin

İncelenmesi

Akın Çelik, Orcan Mızrak, Seda Nur Turhal

13

Spor Merkezlerine Devam Eden Bireylerin Spordan ve Spor Merkezlerinden

Beklentilerinin Karışlanma Düzeyleri

Akın Çelik, Mustafa Baş, Seda Nur Turhal

14

Çabuk Kuvvet Antrenmanlarının Sürat ve Patlayıcı Kuvvet Üzerine Etkilerinin

İncelenmesi

Hakan ACAR

15

Spor Yöneticiliği Bölümü Öğrencilerinin Akademik Öz Yeterlilik Düzeylerinin

İncelenmesi

Erkut Tutkun, Kenan Şebin, Akın Çelik

16

Psychological and Genetic Factors Affecting Performance in Athletes

Itır Tarı Cömert, Özlem Kahraman Tımırcı, Ümit Zeybek, Erkut Tutkun, Emel Hülya

Yükseloğlu, Türker Bıyıklı

17

İşitme Engelli Üniversite Öğrencilerinin Rekreasyon Fayda Düzeylerinin İncelenmesi

Abdullah Bora ÖZKARA, Saliha TOMAN 18

SÖZEL BİLDİRİLER (Tam Metin)

Elit Sporcularda Haftada Altı Gün-Sekiz Hafta Uygulanan Teknik veya Direnç

Antrenmanlarının Bağışıklık Fonksiyonlarına Etkisi

Serhat ÖZBAY

20

Direnç Egzersizlerinde Egzersiz Sırasının Tekrar Sayısı ve Algılanana Zorluğa Etkisi

Serhat ÖZBAY 28

2

DAVETLİ KONUŞMACILAR

3

SPORDA DOPİNG KULLANIMI VE GENETİK

Doç. Dr. Emel Hülya YÜKSELOĞLU.

İ.Ü.C. Adli Tıp Enstitüsü

Kas gücü ve kas kitlesini arttırmak, performans artışını

sağlamak, kırmızı kan hücre sayısını ve buna bağlı olarak kaslara

oksijen taşınımını arttırmak, belirli ağırlık sınıflarına girebilmek

için (örneğin güreş, boks v.b) geçici ağırlık kaybı ve diğer bileşikler

ile ilaçların vücuttan atılmalarını sağlamak, farklılık

yaratmak/Üstün olmak duygusu doping yapılmasına neden olan faktörlerden bazılarıdır. Ancak

doping spor ahlakı yönünden doğru değildir. Zira sporculuk prensiplerine ve centilmenliğe

aykırıdır, diğer yarışmacılar için haksız rekabet ortamı doğurur, sporcunun çevresince

gösterilen güveni kötüye kullanmasıdır, yasalara karşı gelmektedir. Ayrıca sporcu sağlığı

yönünden de sakıncalıdır. Sporcunun biyolojik ritmini bozar, yan etkileri nedeniyle sporcu

sağlığını tehlikeye sokar, kalıcı ruhsal ve fiziksel bozukluklar olabilir.

Gen tedavileri ile ilgili tıbbi araştırmalar, çok ilginç ve gelecek için umut verici adımlar

olduğunu göstermekte fakat bu adımların sportif performans artışı için kötüye kullanımı, sporun

bütünlüğü ve sporcu sağlığı açısından da ciddi tehlikeler barındırmaktadır. İnsan genom

projesiyle birlikte şu an çaresi bulunamamış birçok hastalığın tedavisi belki de yakın gelecekte

mümkün olacaktır. Fakat bazı sporcuların fiziksel kapasitelerini ve sportif randımanlarını

arttırmak için genetik değişim görmelerinin spor ve bilim açısından olduğu gibi fair– play

(sporda centilmenlik ve ahlak) ruhu açısından da ne kadar etik olduğu tartışılmalıdır.

İnsan vücudunun herhangi bir parçasına yabancı bir genin uygulanması, vücudun diğer

dokularında, adli tıpta yapılan DNA tayinine benzer yöntemlerle test edilip kolaylıkla

saptanabilecek, parmak izi gibi kanıtlar bırakır. Örneğin; bir kişinin kas dokusuna performans

artışı sağlayan bir gen enjekte edilirse, bu yeni genin varlığı ve etkisi ile vücudun diğer

kısımlarındaki hücreler alarm durumuna geçer ve yabancı genin enjekte edildiği yerin dışındaki

bölgelerde saptanabilen bazı belirtiler oluşturur. Bu durum, deney hayvanlarında gösterilmiştir

ve büyük olasılıkla da aynı durum insanlar için de geçerlidir. Özellikle genetik tedavi

yöntemiyle vücut kas kütlesinin ve kuvvetin artışına destek olan testosteron, insülin benzeri

büyüme faktörü gibi hormonların endojen salınışları (vücudun kendi ürettiği)

arttırılabilmektedir. Kalp-dolaşım sistemi ve iskelet kas sistemleri de gelecekte genetik

modifikasyon ile geliştirilebilir. Örneğin, büyük çoğunluğu böbreklerden salgılanan ve kırmızı

kemik iliğindeki multipotansiyel kök hücrelerini uyararak kandaki alyuvar yapımını sağlayan

eritropoietin (EPO) isimli hormonun doğal salınışını arttırmak, akciğerlerden vücut dokularına

ve kaslara oksijen taşıma kapasitesini de kısmen arttıracaktır. Kaslar kendilerine gelen fazla

oksijeni kullandıkları takdirde ise daha fazla enerji üretebilecek, özellikle dayanıklılık

gerektiren uzun mesafe koşu, kuzey disiplini kayak, uzun mesafe bisiklet gibi dallarda

performansları da artacaktır. Burada eritropoietin dışarıdan alınmadığı ve vücudun kendi

ürettiği eritropoietin miktarı arttırıldığı için doping kontrollerinde saptanması da güç olacaktır.

Genetik Bilimi, biri olumlu, diğeri olumsuz olmak üzere iki önemli yoldan sporu ciddi olarak

etkilemektedir. Olumlu etki, her türlü doping yapma metotlarını tespit için yeni tip testler

geliştirilmesidir. WADA (World Ant. Doping Agency, Dünya Anti doping ajansı) bir dizi çok

önemli araştırma geliştirmiş ve bu araştırmaların sonuçları modern genetik devrimin

parçalarının, performans artırıcı madde ve yöntemlere maruz kalma durumunda, bunların

izlerini ortaya çıkarmak için kullanılabileceğini de göstermiştir. Olumsuz etkisi ise, gen tedavisi

ve hayatı tehdit eden bazı hastalıkları tedavi etmek amacıyla insanlara gen uygulaması

yöntemlerindeki büyük gelişmeler, aynı zamanda, gen uygulaması yolu ile yeni doping yapma

yöntemlerine de olanak tanımıştır. Bu yöntemlerin amacı bir hastalığı tedavi etmek olmayıp,

4

sportif performans artışı sağlamaktır. Genler, kas hücrelerinin, kan yapıcı dokuların,

vücudumuzun tüm enerji yollarının fonksiyonlarını kontrol etmektedir. Bu genlerin bazıları ile

oynanarak, hile yapılabileceği de bilinen bir durumdur. Tedavi amacıyla yeni gen uygulama

yöntemleri ile sportif performans artışı için kullanılan yöntemler hemen hemen aynıdır. Bu

gerçek gen dopingi yapılması olasılığını oldukça arttırmaktadır. Ancak spor ve sporcunun

ruhunu zedeleyen ve etik açıdan da büyük sakıncaları bulunan doping uygulamaları, üzerinde

çalışılıp önlemler alınmazsa gen teknolojisinin hızlı gelişimi ile birlikte gelecekte çok daha

büyük sorunlara yol açacaktır.

KAYNAKLAR

http://www.tdkm.hacettepe.edu.tr/duyuru080416.pdf Ahmet başaran Dopingle Mücadele ve

Türkiye Doping Kontrol Merkezi v

http://www.tgf.gov.tr/tr/wp-content/uploads/2016/01/19-gen-dopingi-2.pdf

WADA. (2005), The world anti-doping code. The 2006 prohibited list. İnternational standard.

Keynote address WADA health medical and research committee. 1-1-2005. Montreal; WASA

TRUDY, A. McKanna and Helga, V. Toriello. (2010), “Gene Doping: The Hype and the

Harm”, Pediatr Clin N. Am., Vol. 57, ss. 719-727.

Halit Egesoy, Hayrettin Gümüşdağ, Alpaslan Kartal “Gen Dopingi Ve Sportif Performans”

Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl 6, Sayı 1, Haziran 2013 (71-85)

5

SPOR ve BAĞIRSAK FLORASI

Doç. Dr. Erkut TUTKUN

Uludağ Üniversitesi

İkinci beyin olarak adlandırılan bağırsak floramız 50-100

milyon arası sinir hücresinden oluşur ve kendi sinir sistemi

mekanizmasına sahip kompleks bir system olup bizim için hayati

önem arz eder. Bağırsağımızda 100 trilyon canlı bakteri, kolonda

500 üzerinde tür tespit edilmiştir ve bu sayı olarak 1-10 katrilyon

arasındadır. Bu bakterilerin çoğunluğu kalın bağırsakta bulunmaktadır ve insanda bağırsak

mikrobiyotasını (flora) oluşturmaktadır (Junger, 2018). Bağırsak florası; sindirim sistemi

mukozasında yaşayan konak organizmanın sindirim işlevi başta olmak üzere çeşitli

fonksiyonları olan mikroorganizma topluluğudur. Sağlıklı bir bağırsak florasındaki bakterilerin

%98’i faydalıdır ve bağırsak floraları ile insanlar arasında simbiyotik ilişki vardır (Nazlıkul,

2018). Bağırsak floraları; patojen özellik gösteren bakterilerin artışını ve üremesini önler, kana

toksik ürünlerin geçmesine engel olur böylece hastalık oluşumunu önlenir, hücre büyümesini

teşvik eder, bağırsaklar tarafından sindirilemeyen gıdaların parçalanıp emilmesine yardım eder

eğer bağırsak floralarımız olmasaydı vücudumuz bir grup karbonhidratı sindiremez çünkü

polisakkaritleri sindiren enzimler yalnızca bağırsak florasında mevcuttur, bağırsakta

fermantasyonla kolojen gibi sindirilmemiş proteinlerin yıkımını gerçekleştirir, bağırsakta

bulunan bakteriler, K2 vitaminin üreterek emilimini sağlar ve daha birçok görevi bulunmaktadır

(Perlmutter ve Loberg, 2018).

Bizim için bu denli öneme sahip bağırsak floraları doğum şekli, beslenme, egzersiz, yaş,

prebiyotik ve probiyotik kullanımı, antibiyotik, stres, etnik köken, yaşam stili vb. birçok

etmenden etkilenir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda bağırsak florasında meydana gelen

bozuklukların obzite, kardiovasküler hastalıklar, diyabet, kanser türleri, otizm, alerji, astım vb.

hastalıkların oluşumunda büyük role sahip olduğu tespit edilmiştir.

Fiziksel egzersiz, çeşitli kalp hastalıkları, inme, hipertansiyon, kolon ve meme kanseri,

tip 2 diyabet, metabolik sendrom, obezite, osteoporoz, kognitif bozukluk, anksiyete ve

depresyon gibi birçok hastalığın güçlü bir önleyici ve tedavi aracıdır. (Bayego ve diğerleri,

2012). Son yapılan çalışmalarda egzersizin yardımcı sağlık etkilerini desteklediğine dair yeni

kanıtlar ortaya çıkmıştır: bağırsak mikrobiyotalarının modifikasyonu. Bağırsak

mikrobiyotasının yaşam kalitesi ve sağlık üzerine etkileri oldukça fazladır. Düzenli bir egzersiz

programı ve beslenme ile desteklenen bağırsak mikrobiyotası çeşitlilik ve yararlı mikrobiyota

açısından gelişim gösterir. Egzersiz ve bağırsak mikrobiyotası hakkında yapılan çalışmalar

bunu destekler niteliktedir. Fiziksel egzersizin mikrobiyal çeşitliliği arttırdığı ve sağlığa yararlı

bakteriler popülasyonunu pozitif yönde geliştirdiği saptanmıştır. Bu sebepten düzenli egzersiz

ile birlikte uygulananan sağlıklı beslenme programı bağırsak mikrobiyotalarının

popülasyonunun düzenleyerek gelecekte çeşitli hastalıkların önlenmesi, tedavi edilmesi ve

yaşam kalitesinin arttırılmasında güçlü bir araç olabilir (Cerda ve diğerleri, 2016).

Egzersizin, diyetten olmaksızın mikrobiyal çeşitliliği artırırdığını; sporcuların

mikrobiyotalarının, diyet protein içeriği ile ilişkili olabileceğini, egzersiz kapasitesi ve

performansının çeşitli mikrobiyotaların varlığından etkilenebileceğini ve yüksek yağlı içerikli

beslenmenin bağırsak iltihabında artışa neden olduğu egzersizin bu iltihabı azaltıp ve bağırsak

epitelyum bütünlüğünü artırabileceğini tespit edilmiştir (Campbell ve diğerleri, 2017).

Aktif spor yapan ve sedanter kadınların bağırsak mikrobiyota profillerinin incelendiği bir başka

çalışmada, haftada max. 3 saat düzenli yapılan fiziksel aktivitenin mikrobiyota profilini modüle

ettiğini, mikrobiyotada sağlığı destekleyen bakterilerin bolluğunu arttırdığı tespit edilmiştir.

6

Buna ek olarak sedanter yaşam tarazının mikrobiyota zenginliğinin az oluşu ile ilişkili olduğunu

ve hareket etmek, egzersizin hangi dozu ve türünün mikrobiyota çeşitliliği arttırıcı yönde etkisi

olduğunu tespit etmek için bu alanda daha çok araştırma yapılması gerektiğini söylemiştir

(Bressa ve diğerleri, 2017).

Profesyonel ragbi oyuncularını ve sedanter sağlıklı kontrol ve obez deneklerin

karşılaştırıldığı bir çalışmada, egzersiz sayesinde bağırsak mikrobiyomları tarafından SCFA

(kısa zincirli yağ asidi) üretimini arttırdığını bunun sonucunda bağırsak sağlığınızı iyileştirdiği

tespit edilmiştir (Barton ve diğerleri, 2018).

Harvard Tıp Fakültesi'ndeki araştırmacılar elit sporcuların sindirim bölgelerinde yaşayan

bakterilerin doğal bir etkisi olup olmadığını saptamak için bağırsak mikrobiyotalarını

incelemişler. Araştırma ekibi, elit koşucular ve kürekçilerin mikrobiyomlarının incelenmesi

sırasında, atletik performansa yardımcı olabilecek bakterilerileri tespit etmiştir. Yarış öncesi ve

sonrasındaki numune örneklerini karşılaştırdıklarında, maraton sonrasında belirli bir bakteri

popülasyonunda ani artış tespit etmişler. Yani laktik asidin parçalanmasına yardımcı olan

bakteri bulunmuştur (Torrice, 2017).

Sonuç olarak sağlıklı bağırsak mikrobiyotasına sahip olmak birçok hastalığın oluşum ve

gelişimine engel olur. Egzersiz, beslenme, takviye gıda kullanımı ve yaşam stilimizi

düzenleyerek bağırsakta bulunan yararlı mikrobiyota türlerinin gelişimi sağlamak yaşam

kalitesinin pozitif yönde etkilenmesine katkı sağlar iken sporcular açısından performans

gelişimi sağlayabilir.

7

TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE GENÇLİK ve SPOR

Doç. Dr. Akın ÇELİK

Karedeniz Teknik Üniveritesi

İnsan hayatı, doğumdan ölüme kadar birbirinden farklı

evrelerden oluşur. Bunlar bebeklik, çocukluk, gençlik, yetişkinlik

ve yaşlılıktır. Bu evreler, birbirinin etkisi altındadır. Bir önceki

evre bir sonrakini etkiler ve birbirinden çok kesin sınırlarla

ayrılmayacak şekilde süreklilik gösterir.

Bu çağların birbirinden diğerine geçiş süreci, sadece kişinin

biyolojik durumu ile ilgili değil aynı zamanda psikolojik

gelişimiyle de kapsamlı olarak ilişkilidir. İnsanların hayatlarını sağlıklı olarak sürdürmeleri,

fizik ve ruhi gelişmelerini sağlamalarında sporun yeri büyüktür. Ayrıca, insanların gerek kendi

toplumunda gerekse diğer toplumlarda ilişkilerini dostluk içinde devam ettirmelerinde spor

uygun bir araçtır.

Sportif yönden başarıyı yakalamış ve gelişmiş ülkelerde ise; spor gerek bireysel gerekse

kulüpler düzeyinde planlı ve günlük zaman diliminde olması gereken payı almaktadır. Ülke

genelinde yapılan yetenek taramaları sayesinde çocukların hangi spor dalına yatkın oldukları

tespit edilerek ona göre yönlendirilmeleri yapılmaktadır. Ayrıca ilkokul çağındaki çocukların

gerek oyunla eğitim gerekse spor branş ders saatleri bizim ülkemizdeki ders saatlerinden

oldukça fazladır.

Başarının sırrı gelişmiş modern tesisler ve bu tesislerde görevli alanlarında uzman

olmuş antrenörlerin ülke genelinde sporu yaygınlaştırıp elit sporcular keşfedip bu sporcuları

yetiştirme düşüncesi olmaktadır.

8

SÖZEL SUNUMLAR

(Özet)

9

Çocuklarda Oyun Formundaki Voleybol Eğitiminin Biyomotor Özelliklere Etkisi

Abdullah Güllü1

1Hitit Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi, Çorum

Amaç: Bu çalışmada, 8 haftalık oyun formundaki voleybol antrenmanlarına katılan erkek

çocukların biyomotor özellikleri üzerindeki etkisi araştırıldı.

Yöntem: Bu çalışmaya sağlıklı ve gönüllü toplam 43 erkek çocuk katıldı. Katılımcılar;

voleybol grubu (VG; n: 20; yaş: 10,80±1,11 yıl, boy: 146,80±7,12 cm, ağırlık: 41,67±11,28 kg)

ve kontrol grubu (CG; n: 23; yaş: 10,70±1,22 yıl, boy: 142,26±8,13 cm; ağırlık: 39,63±10,73

kg) olmak üzere rastgele iki gruba ayrıldı. VG, oyun formundaki voleybol antrenmanlarını

haftanın 3 günü olmak üzere 8 hafta süresinde uyguladı. Araştırma grubunun bazal

metabolizma oranı (BMR), vücut yağ yüzdesi (BF%), vücut yağ kütlesi (BFM), sürat (S),

çeviklik (A), esneklik (F), kuvvet (S), anaerobik güç (AnP) ve aerobik güç (VO2max) değerleri

çalışma öncesi (ön test) ve sonrası (son test) alındı. Tüm değişkenlere parametrik testler

uygulandı. Grupların ilk ve son test ortalamaları arasındaki grup içi farklar Bağımlı Gruplar t-

Testi, gruplar arasındaki varyanslar ise tek yönlü ANOVA ile belirlendi. Analizlerde 0.05

anlamlılık düzeyi kullanıldı.

Bulgular: VG ve CG’ ye ait grup içi ön-test ve son-test karşılaştırmalarında; BMI hariç diğer

vücut kompozisyonu ve biyomotor kapasite değişkenlerinde anlamlı gelişmeler gözlendi

(P<0.05). Gruplar arası karşılaştırmalarda ise BF%, F, Absolut S, Relatif S, AnP ve VO2max

değişkenlerindeki gelişmeler VG lehine anlamlıydı (P<0.05).

Sonuç: Oyun formundaki voleybol eğitimleri, sağlıklı çocuklar üzerinde pozitif fiziksel ve

fizyolojik yanıt üreten çalışma türleri olduğu sonucuna varıldı. Ayrıca bu tür çalışmalar hem

vücut kompozisyonu hem de motorik performansları uyaran farklı hareket örneklerinden oluşan

karmaşık ve eğlenceli bir oyun olarak önerilebilir.

Anahtar Kelimeler: Oyun formunda voleybol, vücut kompozisyonu, biyomotor kapasite,

erkek ergen.

The Effect of Volleyball Training In Game Form On The Bio-Motor Characteristics of

Children

Objective: The aim of this study was to investigate the effect of volleyball training in game

form on bio-motor characteristics of children.

Methods: A total of 43 healthy and volunteer children participated in this study. Participants

were divided randomly into two groups: the volleyball group (VG; n: 20; age: 10,80±1,11 yrs.,

height: 146,80±7,12 cm, weight: 41,67±11,28 kg) and the control group (CG; n: 23; age:

10,70±1,22 yrs., height: 142,26±8,13 cm, weight: 39,63±10,73 kg). The VG applied the

volleyball training in the game form for 8 weeks, and 3 days a week. The basal metabolism rate

(BMR), body fat percentage (BF%), body fat mass (BFM), speed (S), agility (A), flexibility

(F), strength (S), anaerobic power (AnP) and aerobic power (VO2max) values of the study

group were taken before (pre-test) and after (post-test) the study. All variables were subjected

to parametric tests. The within group comparisons were determined by the paired-samples t-

test, and the variances between the groups were determined by one-way ANOVA. The level of

significance was used at 0.05.

Results: In the comparison of pre-test and post-test values for VG and CG; significant

improvements were observed in body composition and bio-motor capacity variables, except

BMI (P<0.05). In the comparisons between groups; advances in BF%, F, Absolut S, Relative

S, AnP and VO2max were significant in favor of VG (P<0.05).

Conclusion: It was concluded that volleyball training in the game form is a type of study that

produces positive physical and physiological response to healthy children. In addition, such

10

studies can be proposed as a complex and entertaining game of different movement patterns

that stimulate both body composition and motoric performances.

Keywords: Volleyball in game form, body composition, bio-motor capacity, male adolescent.

11

Spor Yöneticiliği Bölümü Öğrencilerinin Kitap Okuma Alışkanlıklarının İncelenmesi Akın Çelik1, İdiris Yılmaz1, Murat Kaldırımcı2

1Karadeniz Teknik Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, TRABZON 2Atatürk Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, ERZURUM

Araştırmanın amacı; Spor Yöneticiliği Bölümü’nde okuyan öğrencilerin kitap okuma

alışkanlığını incelemektir. Çalışmanın araştırma grubunu, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde

okuyan toplam 94 (62 erkek 32 kız) Spor Yöneticiliği Bölümü öğrencisi oluşturmaktadır.

Araştırmanın sonucunda elde edilen bulgular şöyle özetlenebilir: Kız öğrenciler erkek

öğrencilere göre daha çok kitap okumaktadırlar. Annenin eğitim düzeyinin öğrencilerin kitap

okuma alışkanlığını etkileme oranı babaya göre daha yüksektir. Ailenin gelir düzeyi arttıkça

öğrencilerin kitap okuma alışkanlık düzeyleri de artmaktadır. Öğrencilerin sınıf düzeyleri kitap

okuma alışkanlığı düzeylerini az da olsa etkilemektedir. Öğrencilerin yaşadıkları yerleşim

birimleri küçüldükçe kitap okuma alışkanlığı düzeyleri de azalmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Spor Yöneticiliği, Kitap Okuma

Investigation of the Sports Management Student Reading Habit

The purpose of the research; Sports Management Department, is to investigate the reading

habits of students studying. The study group of the research is the students of Karadeniz

Tecnical University that they are totaly 94 students (62 male and 32 female) who are the

students of Sports Management Department. The outcome of the research can be summarised

as follows: Female students tent to read more than their male counterparts. The effect of the

mother’s level of education on the reading habits is higher than fathers’.The level of reading

rises with the level of family income. The level of classes has a minör effect on the level of

reading habits. As the place of residence becomes smaller, the level of reading falls.

Keywords: Sports Management, Reading

12

BESYO Öğrencilerinin Spor Sponsorluğu Hakkındaki Görüşlerin İncelenmesi

Erkut Tutkun1, Seda Nur Turhal1, Cemil Tuğrulhan Şam2 1Uludağ Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, BURSA

2Atatürk Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, ERZURUM

Bu araştırmada, beden eğitimi ve spor yüksekokullunda okuyan öğrencilerin spor sponsorluğu

hakkındaki görüşlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma da ilk olarak literatür taraması

yapılıp, veriler anket yöntemiyle elde edilmiştir. Karadeniz Teknik Üniversitesi Beden Eğitimi

ve Spor Yüksekokulu Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bölümü, Antrenörlük Eğitimi

Bölümü, Spor Yöneticiliği Bölümü öğrencilerinden 200 kişiye uygulanmıştır.

Araştırma evrenini Trabzon’da ki Beden eğitimi ve spor yüksekokulu karşılamaktadır.

Araştırmanın örneklemini ise beden eğitimi öğretmenliği, spor yöneticiliği ve antrenörlük

eğitimi bölümü öğrencileri karşılamaktadır. Veri toplama sürecinde iki bölümden oluşan anket

formu uygulanmıştır. Birinci bölüm sosyo-demografik özellikleri içeren kişisel formundan,

ikinci bölüm ise spor sponsorluğu hakkındaki görüşlerin incelenmesi ölçeğinden oluşmuştur.

Anket formlarının SPSSW 20.0 programında uygulanması sonucunda elde edilen verilerin

analizinde betimsel istatistik (frekans, yüzde dağılımı) analizi yapılmıştır.

Araştırmanın sonucunda, KTÜ BESYO öğrencilerinin spor sponsorluğu hakkındaki

görüşlerinin düzeyleri fazla ve sponsorluk hakkındaki görüşlerinin yüksek olduğu ortaya

çıkmıştır.

Anahtar Kelimeler: Spor, Beden Eğitimi, Spor Sponsorluğu

An Examination of Students Views About Sports Sponsorship BESYO

In this research, the students in the School of Physical Education and sport to conduct a study

of opinions about sports sponsorship. Research first a literature review is done and also, the

data were obtained by survey method. Karadeniz Technical University High school of Physical

Education and Sports Department of Physical Education and Sports, Coaching Education

Department, Department of sport management 200 people from students was applied. The

population of the study, Trabzon School of Physical Education and sports meets. The sample

of the research group Physical Education and sports, Coaching Education Department,

Department of sport management it is formed by students. The process of data collection

consisting of two parts was applied in the form. Chapter one, socio-demographic characteristics

from a form that contains personal, the second part an examination of views about sports

sponsorship the scale was formed form. Survey forms has been implemented in the program

SPSSW 20.0 as a result, the analysisof the data obtained descriptive statistics (frequency,

percentage distribution) analysis are reviewed. As a result of research, Karadeniz Technical

University High school of Physical Education and Sports Department students comments about

sports sponsorship has increased to high levels.

Key words: Sports, Physical Educations, Sports Sponsorship

13

ÖZET

Spor Yöneticiliği Bölümü Öğrencilerinin Hakemler Hakkındaki Görüşlerinin

İncelenmesi

Akın Çelik1, Orcan Mızrak2, Seda Nur Turhal3 1Karadeniz Teknik Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, TRABZON 2Atatürk Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, ERZURUM 3Uludağ Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, BURSA

Mevcut araştırmanın amacı; Spor Yöneticiliği Bölümü’nde okuyan öğrencilerinin

zaman yönetimi becerilerini incelemektir. Çalışmanın araştırma grubunu Karadeniz Teknik

Üniversitesi’nde okuyan toplam 99 (70 erkek 29 kadın) Spor Yöneticiliği Bölümü öğrencisi

oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak “Kişisel Bilgi Formu” ve anket

çalışması kullanılmıştır. Verilerin analizinde; frekans-yüzde değerleri baz alınmıştır.

Araştırmanın sonucuna göre; spor yöneticiliği bölümünde okuyan erkek öğrencilerin kız

öğrencilere oranla çalışmaya daha fazla katılım gösterdiği tespit edilmiştir. Ayrıca, çalışmaya

katılım gösteren spor yöneticiliği bölümü öğrencilerinin yarısından fazlasının herhangi bir spor

branşı ile ilgilenmedikleri gibi öğrencilerin ilgilendikleri spor branşları içerisinde en çok

ilgilenilen spor branşının futbol olduğu sonucuna da varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Spor Yöneticiliği, Hakem, Hakem Kararları

Investigation of Sports Management Student Opinion on the officials of the

Department

The aim of the present study; Sports Management is to examine students’ time

management skills while studying at the University. The research group study, a total of

studying at Karadeniz Technical University 99 (70 male, 29 female) is the Department of Sports

Management student. Data collection tools in the study as “Personal Information Form” and

the questionnaire was used to work. In the analysis od data; frequency-percentage values are

based. According to the result of the research; study sports management department students in

reading than boys to girls has been found to show greater participation. Moreover, the

conclusion that most interest sport of football more than half of the sports management

department students participating in the study in any sport they’re interested in sport with the

students as they also deal was reached.

Keywords: Sports Management, Referee, Referee Decisions

14

Spor Merkezlerine Devam Eden Bireylerin Spordan ve Spor Merkezlerinden

Beklentilerinin Karışlanma Düzeyleri

Akın Çelik1, Mustafa Baş1, Seda Nur Turhal2 1Karadeniz Teknik Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, TRABZON 2Uludağ Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, BURSA

Bu araştırmanın amacı; spora aktif olarak devam eden ve sporu boş zaman aktivitesi olarak

değerlendiren bireylerin, spordan ve spor merkezlerinden beklentilerinin karşılanma

düzeylerinin belirlenmesidir. Bu amaçla yaşları 18-60 arasında değişen 30 kadın ve 70 erkek

olmak üzere toplam 100 deneğe beklenti düzeyi belirleme anketi uygulanmıştır. Anket toplam

18 sorudan oluşmaktadır. Anket için 5’li Likert Ölçeği kullanılmıştır. Bulgular göstermiştir ki,

kadınların beklentilerinin karşılanma düzeyleri erkeklere oranla daha düşüktür. Diğer taraftan

50 yaşın üzerinde olan bireylerin daha genç yaşta olan bireylere oranla, spordan ve spor

merkezlerinden beklentilerinin gerçekleşme düzeyleri azalmaktadır. Ayrıca spor yaşı arttıkça,

bireylerin spordan ve spor merkezlerinden beklentilerinin karşılanma düzeyleri artmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Spor - Spor Merkezi– Beklenti

The Satisfaction Amount of People Who Continues Sport Centers, From Sport And

Sport Centers

The aim of this study was to find the levels of satisfaction of the people who continues sport

actively and who sees sport as a spare time activity from sport and sport centers. With this aim,

people between 18-60, 100 people has been included into survey, consisting of 70 men and 30

women. The survey is made of 18 questions for the survey 5- degree Likert level has been used.

The results have shown that women satisfaction level is lower than men. On the other hand,

people over 50, have a less level of expectation to be real according to the younger people. And

as the sport age grow older people’s expectations from sport and sports centers grow bigger.

Keywords: Sport – Sports Center– Expectation.

15

Çabuk Kuvvet Antrenmanlarının Sürat ve Patlayıcı Kuvvet Üzerine Etkilerinin

İncelenmesi

Hakan ACAR1

1Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Zonguldak.

Amaç: Bu çalışmanın amacı 10 haftalık çabuk kuvvet antrenmanının 8-10 yaş kız ve erkek

çocuklarda sürat ve patlayıcı kuvvet üzerine etkisinin incelenmesidir. Materyal ve Yöntem:

Çalışmaya Ankara ilinde basketbol spor okullarına devam eden 212 erkek, 189 kız olmak üzere

yaş ortalaması 9.37±0.73 olan toplam 401 öğrenci katılmıştır. Katılımcılar rastgele seçilerek

Deney ve kontrol olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Deney grubunda 101 erkek, 93 kız öğrenci

olmak üzere toplam 194 öğrenciye spor okullarındaki antrenmanlarına ek olarak, 10 hafta

boyunca haftada 3 gün 3 set 10 istasyondan oluşan 30 dakikalık çabuk kuvvet antrenman

programı uygulanmıştır. Kontrol grubunda ise 111 erkek 96 kız olmak üzere toplam 207

öğrenci ise yalnızca spor okulu antrenmanlarına devam etmişlerdir. Tüm katılımcıların

antrenman programı öncesi ve sonrası boy uzunlukları, vücut ağırlıkları alınmış, 15 saniye

mekik, 15 saniye yarım şınav, 30 metre sürat, çift el sağlık topu atma, durarak uzun atlama

testleri uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 16 programında değerlendirilmiştir. İstatistiksel

analizde bağımlı ve bağımsız gruplarda t-testi kullanılmıştır (p<0.05). Bulgular: 10 haftalık

çabuk kuvvet antrenman programı sonucunda deney grubunda hem kız hem de erkeklerde 30

m sürat, mekik, şınav, çift el sağlık topu atma ve durarak uzun atlama değerlerinde istatistiksel

olarak anlamlı fark olduğu tespit edilmiştir (p<0.05). Kontrol grubunda ise hem kız hem de

erkeklerde 30 m sürat mekik, şınav, çift el sağlık topu atma testi ortalamalarında öntest ve

sontest arasında olumlu değişimler olmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı bir farkın

olmadığı saptanmıştır (p>0.05). Sonuç: Çalışma sonucunda 10 haftalık çabuk kuvvet

antrenmanlarının kız ve erkeklerde, sürat ve patlayıcı kuvvet performansına olumlu etkileri

olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Çabuk kuvvet, sürat, patlayıcı kuvvet.

16

Spor Yöneticiliği Bölümü Öğrencilerinin Akademik Öz Yeterlilik Düzeylerinin

İncelenmesi

Erkut Tutkun1, Kenan Şebin2, Akın Çelik3 1Uludağ Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, BURSA 2Atatürk Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, ERZURUM

3Karadeniz Teknik Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, TRABZON

Bu çalışmanın amacı, spor yöneticiliği öğrencilerinin akademik öz yeterliliklerinin

incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda Karadeniz Teknik Üniversitesi Spor yöneticiliği

bölümü 2. ve 4. Sınıflarında öğrenim gören toplamda 42 öğrenci gönüllü olarak çalışmaya

katılmıştır. Gönüllülerden Sosyo-demografik bilgi formu, Akademik Öz Yeterlik Ölçeği

uygulamaları istenmiştir. Elde edilen veriler IBM Spss 21 adlı paket program ile kayıt

edilmiştir. İstatistiki işlem olarak Mann Whitney U ve Akademik Öz Yeterlilik için Spearman

Korelasyon analizi uygulanmıştır. Sonuç olarak; akademik öz yeterliliğin yaş, sınıf, cinsiyet ile

ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Bu durumun üniversitenin bulunduğu çevresel koşullardan,

üniversitenin sunduğu imkanlardan ve spor yöneticiliği bölümüyle ilgili müfredat ve kişinin

kendini geliştirebilme kapasitesiyle alakalı farklılıklardan kaynaklandığı düşünülmektedir.

Anahtar kelimeler: Akademik Öz Yeterlilik, Spor Yöneticiliği, Üniversite Yaşam Kalitesi

The Investigation of The Academic Self - Competency Levels of Sport Management

Department Students.

The main aim of this studying is to do researching of sport managements students academic

self-efficacy scale. Black Sea Technical Univercity’s departmant of sport management’s

second and senior year total 42 students were volunteer for this aim. Socia-demographic

information form and the academic self-efficacy scale wanted from volunteers. The results

obtained recorded with IBM Spss 21 packaged software. Mann whitney U for statistical

operations and Spearman Correlation Analysis fort the academic self-efficacy scale was

applied. As a result, the academic self-efficacy scale associated from discrepencies between

place which univercity in, univecity’s opportunity, syllabus about sport management and self-

development ability.

Keywords: Physical education, sports, self-sufficiency, academic self-sufficiency.

17

Psychological and Genetic Factors Affecting Performance in Athletes

Itır Tari Comert1, Ozlem Kahraman Tımırcı2, Umit Zeybek2,

Erkut Tutkun3, Emel Hulya Yukseloglu4, Turker Biyikli5. 1Fatih Sultan Mehmet Vakıf University, Department of Psychology. Istanbul,Turkey.

2Istanbul University, Aziz Sancar Institute of Experimental Medicine, Department of Molecular Medicine.

Istanbul, Turkey. 3Uludağ University, Faculty of Sports Science. Bursa, Turkey.

4Istanbul University, Cerrahpasa Institute of Forensic Medicine. Istanbul, Turkey. 5Nişantaşı University, Department of Physical Education and Sport. Istanbul, Turkey.

In recent years, as well as environmental factors affecting the performance of athletes, genetic

factors have begun to be among the main research topics as genetic science has developed. In

this context, many scientists are investigating genetic polymorphisms in the athlete, which they

think affects endurance, power, strength and mental performance. The aim of this study is to

compare the depression, anxiety and stress levels of athletes who are professional football

players aged 13-19 years according to their genetic characteristics. The average age of

participants was 16.00 (ss = 1.49). The sample of the survey is composed of 78 infrastructure

football players. Personal Information Form was used to determine the demographic

characteristics of Depression, Anxiety and Stress Scale (DASS) and participants as data

collection mean. The ability to resolve detail is critical to performance in football. Visual acuity,

contrast sensitivity, stereo vision and depth perception were measured for correct performance

evaluation. The genetic screening part of the study is based on the results of 5HTT, BDNF,

MAO-A. The genetic relationship underlying mental/physical performance differences with

5HTT, BDNF, MAO-A genes is based on Quantitative Real-Time PCR. Results: 98,7 % (n: 77)

of infrastructure players had low level of depression; 1,3 % (n: 1) had high level of depression.

When the anxiety levels of the players were examined, 94,9 % (n: 74) were low; 5,1% (n: 4)

were found to be in the middle level. Finally, when the stress levels were examined, 85,9 % (n:

67) of the players were low; 6,4% (n: 5) were found to be moderate and 7,7% (n: 6) were high.

One-way analysis of variance was performed for the relationship between depression, anxiety,

and stress rates and age. There was a significant relationship between depression, anxiety, and

stress with age variable (t = 87,93), and the difference was found to be significant at .05 level.

As 5-HTT gene expression decreases, depression, anxiety, stress, reaction time increase. There

is a meaningful relationship between them, with the exception of attention. There was a

statistically significant relationship between BDNF gene and reaction time, depression, anxiety,

and stress; with no attention. There was a statistically significant relationship between MAO

gene and reaction time, depression, anxiety, and stress; with no attention. SPSS (Statistical

Package for Social Sciences) Windows 22.0 program was used for processing and interpretation

of research data. Statistical significance was determined according to p <0.05. Conclusions: A

significant relationship was found on athletic performance, genetic predisposition, and

psychological effects. It is important to pay attention to these parameters when football players'

selection and development periods are followed. When preparing the training programs of the

trainers and managers, it is advisable to take into account these parameters.

Key Words: Genetic predisposition, athletic performance, depression, anxiety, stress, visual

acuity.

18

İşitme Engelli Üniversite Öğrencilerinin Rekreasyon Fayda Düzeylerinin İncelenmesi

Abdullah Bora ÖZKARA1 Saliha TOMAN2

1Spor Bilimleri Fakültesi, Erzurum Teknik Üniversitesi 2Anadolu Üniversitesi

Bu araştırmanın amacı işitme engeli bulunan üniversite öğrencilerinin rekreasyon fayda

düzeylerinin cinsiyet, okul sporlarına katılım ve ailenin spora olan ilgi durumu değişkenlerine

göre incelenmesidir. Araştırmanın örneklem grubu Eskişehir ve Erzurum’da üniversite

eğitimlerine devam eden 116 (Kadın:36, Erkek: 80, yaş: ± 26.01) öğrenciden oluşmaktadır.

Veri toplama süreci 2017-2018 eğitim öğretim dönemi bahar yarıyılında gerçekleşmişir. Veri

toplama sürecinde öğrencilerin gönüllü katılımları esaa alınmış ve bu sürece bir özel eğitim

öğretmeni eşlik etmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak Ho (2008) tarafından geliştirilen

ve Türkçeye Akgül, Ertüzün ve Karaküçük (2018) tarafından uyarlanan “Rekreasyon Fayda

Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin analizi SPSS programının 21. versiyonu aracılığı ile

gerçekleştirilmiştir. Bulgulara ulaşmak için Mann-Whitney U testi kullanılmıştır. Test

Sonuçları cinsiyet ve okul sporlarına katılım değişkenleri açısından herhangibir anlamlı

farklılığın oluşmadığını göstermiştir. Ancak ailenin spora olan ilgi değişkenine göre ailelerinin

spora karşı ilgi gösterdiklerini belirten işitme engelli öğrencilerin rekreasyon fayda ölçeğinden

almış oldukları puanların, ilgi göstermediğini belirten öğrencilere göre anlamlı olarak daha

yüksek olduğu görülmüştür. Bu sonuçlara göre aile bireylerinin spor etkinliklerine karşı olan

ilgilerinin, işitme engelli bireylerin rekresyon etkinliklerden görmüş oldukları fayda açısından

olumlu etkileri olabileceği söylenebilir.

Anahtar kelimeler: Fiziksel aktivite, Engellilerde egzersiz, Spora katılım

Investigation of Leisure Benefit Levels of Hearing-Impaired University Students

The aim of this study is to investigate the recreational benefit levels of university students with

hearing impairments according to gender, participation in school sports and the family's interest

in sports. The sample group of the study consisted of 116 (Female: 36, Male: 80, age: ± 26.01)

students who continue their university education in Eskişehir and Erzurum. The data collection

process took place in the spring semester of the 2017-2018 academic year. In the process of

data collection, students' voluntary participation was taken and a special education teacher

accompanied this process. In the study, Recreational Benefit Scale which was developed by Ho

(2008) and adapted to Turkish by Akgül, Ertüzün and Karaküçük (2018) was used. The data

were analyzed through the 21st version of the SPSS program. Mann-Whitney U test was used

to find the results. Test Results showed no significant differences in terms of gender and school

sports participation variables. However, according to the family's interest in sports, it was

observed that the scores of the hearing-impaired students, who stated that their families were

interested in sports, were significantly higher than the students who showed that they did not

show any interest. According to these results, it can be said that family members' interest in

sports activities may have positive effects on the benefits of hearing-impaired individuals from

recreational activities.

Keywords: Physical activity, Exercise for people with disabilities, Sports participation

19

SÖZEL SUNUMLAR

(Tam Metin)

20

Elit Sporcularda Haftada Altı Gün-Sekiz Hafta Uygulanan Teknik veya Direnç Antrenmanlarının

Bağışıklık Fonksiyonlarına Etkisi

Serhat ÖZBAY1 1Erzurum İbrahim Hakkı Fen Lisesi

Egzersizin akut etkisine bağlı olarak bağışıklık sisteminin geçici olarak (3-24 saat) baskılandığı belirtilmektedir.

Elit sporcular ise bu süreyi tamamlamadan sürekli olarak antrenman yapmaktadır. Bu sebeple çalışmanın amacı

haftada altı gün, sekiz hafta teknik veya direnç antrenman programı uygulayan elit sporcuların bağışıklık

hücrelerindeki değişimi incelemektir. Araştırmaya 20 erkek güreşçi gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcılar teknik

ve direnç antrenman grubu olarak ikiye ayrılmışlardır. Teknik antrenmanı uygulayan grup 10 farklı güreş tekniği

uygulamıştır. Katılımcılar her bir teknik için, bir dakikalık üç sette maksimum tekrar sayısına ulaşmaya çalışmıştır.

Katılımcılar, setler ve teknikler arasında KAHmax’larının %60’ına düşünceye kadar dinlendirilmiştir. Direnç

antrenman programı uygulayan grup altı farklı direnç egzersizini, üç sette uygulamıştır. Katılımcılar ilk dört hafta

1TM’larının %60’ında, ikinci dört hafta 1TM’larının %70’inde maksimum sayıda tekrar gerçekleştirmeye

çalışmışlardır. Egzersizler ve setler arası dinlenme süresi üç dakika olarak uygulanmıştır. Katılımcılardan,

antrenman periyodundan hemen önce ve son antrenmandan 24 saat sonra kan örnekleri alınmıştır. Katılımcıların

bağışıklık fonksiyonları, lökosit ve alt grupları (lenfosit, monosit ve granülosit) venöz kan örneklerinden

belirlenmiştir. Veriler ortalama, standart sapma ve yüzde değerleri üzerinden SPSS programı kullanılarak analiz

edilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre her iki grupta da antrenman periyodundan önce ve sonra ölçülen değerler

(lökosit, lenfosit, monosit ve granülosit) arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Sonuç olarak haftada altı gün-

sekiz hafta teknik veya direnç antrenman programı uygulamak elit sporcuların bağışıklık fonksiyonlarında bir

tehdit oluşturmamıştır.

Anahtar Kelimeler: Elit sporcular, Teknik antrenman, Direnç antrenmanı, Bağışıklık

The Effect of Technical or Resistance Training Program (Six-Days per Week-During

Eight-Weeks) On the Immunity Functions

The aim of this study is to investigate the change in immune functions of elite athletes who

applied technical or resistance training program six days per week-during eight weeks. Twenty

male wrestlers participated in the study voluntarily. Participants were divided into technical and

resistance training groups. The group who applied technical training program performed 10

different wrestling techniques in three sets of one minute. The group who applied the resistance

training program performed six different resistance exercises in three sets. The participants tried

to perform maximum number of repetitions in both training methods. Blood samples were

collected from participants before the training period and 24 hours after the last training session.

Immune functions, leukocytes and subgroups (lymphocytes, monocytes and granulocytes) of

the participants were determined from venous blood samples. Data were analyzed by means of

SPSS program using mean, standard deviation and percentage values. According to the results,

no significant difference was found between the values (leukocyte, lymphocyte, monocyte and

granulocyte) before and after the training period in both groups. As a result, six days per week-

during eight weeks, technical or resistance training program has not induced a threat to the

immune function of elite athletes.

Keywords: Elite athletes, Technical training, Resistance training, Immunity functions

GİRİŞ

Egzersizin akut ve kronik olarak metabolizmayı etkilediği birçok araştırmada ortaya konmuştur

(Neufer et al., 2015; Yao et al., 2018; Yuan et al., 2018). Egzersiz başladığı andan itibaren

vücutta bir dizi değişim meydana gelir ve akut olarak bazı yanıtlar oluşturulur (Gleeson, 2007;

Jin, Paik, Kwak, Jee, & Kim, 2015). Egzersiz belli aralıklarla tekrarlandığında ise bu yanıtlar

21

bazı kronik etkilere yol açar (Lancaster & Febbraio, 2016; Tejero-Fernández, Membrilla-Mesa,

Galiano-Castillo, & Arroyo-Morales, 2015). Bu akut ya da kronik etkilerin

değerlendirilmesinde kan numunelerinden elde dilen verileri değerlendirmek bilimsel

çalışmalarda kullanılan yaygın bir yöntemdir (Kaynar, Öztürk, Kiyici, Baygutalp, & Bakan,

2016; Tartibian, Khayat, & Asgarzadeh, 2018; Turgut, Çınar, Pala, & Karaman, 2017).

Egzersizin psikolojik, fizyolojik ve zihinsel birçok faktör üzerinde olduğu gibi, bağışıklık

fonksiyonlarında da etkin bir rol oynadığı temeline dayanan araştırmalar yapılmıştır (Aydın,

Birol, & Temel, 2018; Bermon et al., 2015; Jones & Hoyne, 2017; Ozkara, Kalkavan, Alemdag,

& Alemdag, 2016; Turner, 2016). Örneğin bazı çalışmalarda yaşam boyu yapılan düzenli

egzersizlerin bağışıklık kökenli hastalıklardan korunmada etkili olduğu ortaya koyulmuştur

(Lancaster & Febbraio, 2016; Pedersen & Hoffman-Goetz, 2000; Turner, 2016). Benzer şekilde

bir çalışmada aşılama ile gerçekleştirilen antikor yanıtların, kısa süreli egzersizler ile kolayca

gerçekleştirilebileceği vurgulanırken (Turner, 2016), başka bir çalışmada egzersizden sonra

masaj uygulandığında bağışıklık parametrelerini düzenleyebileceğine dair bazı sonuçların

olduğu bulunmuştur (Tejero-Fernández et al., 2015). Diğer taraftan hafif ve orta şiddetli

egzersiz ile bağışıklık sistemi fonksiyonlarının arttığı; yoğun uzamış egzersizi takiben ise

bağışıklık sisteminin geçici olarak baskılandığı belirtilmiştir (Gleeson, 2007; Şenişik, 2015).

Egzersizin bağışıklık sistemi yanıtları akut ve kronik açıdan farklılık göstermektedir (Şenişik,

2015). Akut olarak şiddetli egzersiz sonrası bağışıklık hücrelerinin sayısının, egzersize

başlamadan önceki seviyelerin altına indiği bilinmektedir (Lancaster & Febbraio, 2016;

Pedersen & Hoffman-Goetz, 2000). Yüksek şiddetli ve uzun süreli egzersizden sonra 3-24 saat

süreyle bağışıklık fonksiyonlarında geçici bir baskılanma söz konusudur (Gleeson, 2007; Jin et

al., 2015; Peake, Neubauer, Walsh, & Simpson, 2016; Simpson, Kunz, Agha, & Graff, 2015).

Şiddetli egzersizi takiben lenfosit konsantrasyonu düşer ve buna bağlı olarak hücrelerin

çoğalma yeteneği, sitotoksik aktivite ve immünoglobülin üretimi azalır (Şenişik, 2015).

Egzersizin akut olarak bağışıklığı baskılamasının, uzun vadede getireceği faydaların küçük bir

bedeli olarak yorumlanmaktadır (Gleeson, 2007).

Uzun süreli yorucu egzersizler, akut olarak bağışıklık sistemini baskılarken, düzenli yapılan

egzersizler bağışıklık sistemi üzerinde yararlı bir etkiye sahiptir (Peake et al., 2016; Simpson

et al., 2015). Düzenli egzersiz yapmak, günümüzde insanların büyük bir kısmını tehdit eden

kardiyovasküler hastalıklar ve Tip 2 diyabet gibi pek çok sağlık sorunlarının önlenmesinde

etkilidir (Gleeson, 2007; Lancaster & Febbraio, 2016; Pedersen & Hoffman-Goetz, 2000).

Ayrıca egzersizin bağışıklık fonksiyonlarında yaşlanmaya bağlı olarak meydana gelen

kayıpların giderilmesinde ve geciktirilmesinde etkili olabileceği öne sürülmüştür (Turner,

2016). Özellikle koşma, yüzme, bisiklete binme ve kürek çekme gibi dayanıklılık sporcularında

bağışıklık hücrelerinin kronik olarak arttığı gözlemlenmiştir (Lancaster & Febbraio, 2016).

Elit sporcuların bağışıklıkları klinik olarak yetersiz kabul edilmese de, egzersiz sonrası

bağışıklık parametrelerindeki değişim minör yaygın hastalıklara karşı direnci düşürebilir

(Gleeson, 2007). Bu durumda virüslerin vücuda girmesi kolaylaşır ve bazı hastalıklara ya da

enfeksiyonlara yol açabilir (Şenişik, 2015). Yeterli dinlenme zamanı olmadan, egzersizler art

arda yapıldıklarında hastalık riskini arttırdığı kabul edilmektedir (Peake et al., 2016; Simpson

et al., 2015). Elit sporcuların egzersizler arası dinlenme süresi ise genel olarak 24 saatten daha

kısadır (de Paula Simola et al., 2016; Demirel, Özbay, Kaya, & Bayram, 2015). Dolayısıyla

haftada 5-10 defa antrenman yapan elit sporcuların bağışıklık fonksiyonlarının kronik olarak

antrenmanlardan olumsuz etkilenip etkilenmediği araştırılmaya değer bir konu olarak

görülmüştür. Bu sebeple bu çalışmanın amacı sekiz haftalık antrenman periyodunda haftada

22

altı gün orta şiddetli teknik veya direnç antrenmanı yapan elit sporcularda bağışıklık

hücrelerindeki değişimini incelemektir.

YÖNTEM

Katılımcılar

Araştırmaya ulusal olarak en üst düzeydeki müsabakalarda yarışan 20 erkek güreşçi katılmıştır.

Sporcular rastgele teknik veya direnç antrenmanı olarak iki gruba ayrılmışlardır. Teknik

antrenman yapan grubun antrenmanlara katılımı %98,1; direnç antrenmanı yapan grubun

katılımı %96,8’dir. Katılımcı grubunun antrenman yaşı 4,6 ± 1,4 yıldır. Haftalık antrenman

sayısı ise yarışma takvimine göre beş-dokuz arasında değişmektedir. Çalışmaya geçici sakatlık

veya hastalığı bulunmayan kişiler dahil edilmiştir. Katılımcılar gönüllü olarak çalışmaya

katılmıştır. Çalışmaya başlamadan önce tüm katılımcılara sözlü ve yazılı bilgilendirme

yapılmış, ayrıca aydınlatılmış onam imzalatılmıştır.

Teknik ve Direnç Antrenman Programı

Antrenman programları sekiz hafta ve haftada altı gün olarak uygulanmıştır. Antrenmanlara

başlamadan önce teknik antrenmanı uygulayan grubun maksimum kalp atım hızları (220-yaş),

direnç antrenmanı uygulayan grubunda 1TM yükleri belirlenmiştir. Tüm antrenmanlar sabah

9.00-11.00 saatleri arasında uygulanmıştır. Teknik antrenmanları ısınma (15dk), teknik (45-

60dk) ve germe (5dk) egzersizlerini içeren 75-90dk’da tamamlanmıştır. Teknik egzersizleri

güreşte kullanılan 10 hareketin bir dakikalık üç sette, maksimum tekrar sayısıyla uygulanmasını

içermektedir. Dinlenmeler, katılımcıların kalp atım hızı, maksimum kalp atım

hızlarının%60’ına düşünceye kadar uygulanmıştır. Katılımcıların kalp atım hızları kola takılan

bir saatten kontrol edilebilen telemetrik kalp atım cihazı ile belirlenmiştir (S610i, Polar Electro

Oy, Finland). Direnç antrenmanları, altı farklı direnç egzersizinin (Bench press, Leg press,

Shoulder press, Biceps curl, Squat, Triceps extension)üç sette, maksimum sayıda

tekraryapılmasını içermektedir. Yükler ilk dört haftalık bölüm için 1TM’un %60’ı, ikinci

bölüm için 1TM’un %70’i olarak uygulanmıştır. Dinlenme süreleri her egzersiz ve setten sonra

3dk olarak uygulanmıştır.

Verilerin Analizi

Verilerin analizin için tüm istatistiksel işlemler SPSS programında yapılmıştır. Veriler,

ortalama ve standart sapma olarak raporlanmıştır. Verilerin normal dağılıma uygunluğu

Shapiro-Wilk testi ile, varyansların homojen olup olmadığı Levene’s testi ile kontrol edilmiştir.

Antrenman yöntemlerinin bağışıklık hücrelerine etkisini (önce-sonra) test etmek için eşli

örneklem t-testi kullanılmıştır. Farklı antrenman yöntemleri uygulanan gruplar arasında fark

olup olmadığını belirlemek için ise bağımsız örneklem t-testi kullanılmıştır. İstatistiki

işlemlerde anlamlılık düzeyi <0,05 olarak belirlenmiştir.

BULGULAR

Tablo1. Katılımcıların Tanımlayıcı Özellikleri

Yaş (yıl) Boy (cm) VA (kg)

Teknik Antrenman Grubu (n=10) 19.8 ± 1.8 167.6 ± 10.1 66.5 ± 10.8

Direnç Antrenman Grubu (n=10) 19.3 ± 1.4 168.8 ± 7.9 64.9 ± 5.0

Katılımcılarıntanımlayıcı özellikleri incelendiğinde farklı antrenman programlarında yer alan

grupların benzer değerlere sahip oldukları görülmektedir (Tablo 1).

23

Grafik 1. Grupların Başlangıç Aşamasındaki Bağışıklık HücreDeğerleri(103/μl)

Gr1: Teknik antrenmanı yapan grup Gr2: Direnç antrenman yapan grup

Farklı antrenman programı uygulayan gruplar (Gr1 ve Gr2) çalışmanın başlangıç aşamasında

bağışıklık hücre değerleri açısından benzer özelliklere sahiptir (Grafik 1). Bağışıklık

hücrelerinin tamamında (Lökosit, Lenfosit, Monosit ve Granülosit) gruplar arasında anlamlı bir

fark bulunmamıştır (p>0.05).

Tablo 2. Teknik Antrenman Yapan Grubun Bağışıklık Hücrelerindeki Değişim Önce

Ort ± ss

Sonra

Ort ± ss

t p

LÖK(103/μl) 6.61±0.94 7.13±1.96 -1.08 0.31

LENF(103/μl) 2.88±0.64 2.89±0.68 -0.08 0.94

LENF% 43.37±6.72 41.56±8.45 0.60 0.56

MON(103/μl) 0.32±0.10 0.32±0.14 0.00 1.00

MON% 4.91±1.55 4.55±2.03 0.41 0.69

GRNL(103/μl) 3.41±0.59 3.92±1.52 -1.09 0.30

GRNL% 51.72±7.00 53.89±7.88 -0.78 0.46

Teknik antrenmanı yapan grubun (Gr1) bağışıklık hücre değerlerindeki değişim (önce ve sonra)

incelenmiştir (Tablo 2). Değişkenlerin tamamında antrenman öncesi ve sonrası değerler

arasında anlamlı fark bulunmamıştır (p> 0.05).

Tablo 3. Direnç Antrenmanı Yapan Grubun Bağışıklık Hücrelerindeki Değişim Önce

Ort ± ss

Sonra

Ort ± ss t p

LÖK(103/μl) 6.45±1.76 6.36±1.01 0.22 0.83

LENF(103/μl) 2.61±0.75 2.44±0.40 1.03 0.33

LENF% 40.73±6.10 38.70±5.30 1.48 0.17

6.61

2.88

0.32

3.41

6.45

2.61

0.35

3.49

Lökosit Lenfosit Monosit Granülosit

Gr1 Gr2

24

MON(103/μl) 0.35±0.11 0.27±0.17 1.21 0.26

MON% 5.52±1.37 4.25±2.85 1.38 0.20

GRNL(103/μl) 3.49±1.11 3.65±0.76 -0.62 0.55

GRNL% 53.75±6.63 57.06± 6.56 -2.10 0.07

Direnç antrenman yapan grubun (Gr2) bağışıklık hücre değerlerindeki değişim (önce ve sonra)

incelenmiştir (Tablo 3). Değişkenlerin tamamında antrenman öncesi ve sonrası değerler

arasında anlamlı fark bulunmamıştır (p > 0.05).

TARTIŞMA VE SONUÇ

Bu çalışmada haftada altı gün, sekiz hafta, orta şiddetli teknik veya direnç antrenman programı

uygulayan elit sporcuların bağışıklık hücreleri (lökosit, lenfosit, monosit ve granülosit)

açısından ön test ve son test arasında anlamlı bir fark olmadığı bulunmuştur. Literatürde

egzersizin bağışıklık fonksiyonlarına etkisi daha çok akut olarak incelenmiştir. Bu çalışmaların

çoğunda egzersizin bağışıklık sistemini geçici olarak (3-24 saat) baskıladığı ve enfeksiyonlara

karşı direnci düşürebileceği belirtilmiştir (Jin et al., 2015; Lancaster & Febbraio, 2016; Simpson

et al., 2015; Şenişik, 2015). Ancak özellikle elit sporcularda antrenmanlar, bu süre

tamamlanmadan tekrar uygulanmaktadır (de Paula Simola et al., 2016; Demirel et al., 2015).

Dolayısıyla elit sporcularda egzersizin bağışıklık fonksiyonlarına kronik etkisi araştırılmaya

değer bir konu olarak görülmektedir.

Egzersizin bağışıklık fonksiyonlarına etkisinin incelendiği çalışmalarda ortaya konan sonuçlar

farklılık göstermektedir. Örneğin bir çalışmada iki gruptan birisi VO2maks’ın %85’inde, diğeri

1TM’un %85’inde maksimum yorgunluğa ulaşıncaya kadar egzersiz yapmışlardır. Çalışma

sonunda bağışıklığın her iki grupta da egzersiz öncesine göre baskılandığı bulunmuştur (Jin et

al., 2015). Başka bir çalışmada egzersiz sonrası toparlanma süresinde dolaşımdaki nötrofil ve

monosit sayıları artarken, lenfosit sayılarının azaldığı belirtilmektedir (Peake et al., 2016).

Benzer şekilde diğer bir çalışmada nötrofil ve monosit sayısının hem egzersiz sırasında hem de

egzersizden sonra arttığı, lenfosit sayısının ise egzersiz sırasında artarken, egzersiz sonrasında

düştüğünü ortaya koymuştur (Pedersen & Hoffman-Goetz, 2000). Diğer taraftan bir

araştırmada aerobik ve anaerobik egzersizlerden hemen sonra ve 24 saatlik bir dinlenmenin

ardından lökosit değerlerindeki değişim incelenmiştir. Aerobik egzersizden sonra lökosit

değerleri açısından ön test ve son test arasında anlamlı bir değişim tespit edilmemiştir. Ancak,

anaerobik egzersizden hemen sonra lökosit değerlerinin anlamlı şekilde arttığı, 24 saat sonra

ise anlamlı şekilde düştüğü tespit edilmiştir (İbiş, Hazar, & Gökdemir, 2010). Bu çalışmalar

egzersizin bağışıklık fonksiyonlarına akut etkisini ortaya koyarken, bizim çalışmamızda

egzersizin kronik etkisi incelenmiştir.

Egzersizin bağışıklık fonksiyonları üzerine kronik etkisinin incelendiği çalışmalarda genel

olarak bu etkinin tehdit oluşturmayacak seviyede olduğu bulunmuştur. Örneğin elit seviyede

spor yapan ve yoğun antrenman programlarıyla çalışan sporcuların kan parametrelerinin normal

sınırlar içerisinde olduğu belirtilmektedir (Kara, Özal, & Yavuz, 2010). Yapılan bir çalışmada

tekvando sporcularının milli takım kampı öncesi ve sonrası WBC değerleri incelenmiştir.

Araştırma sonunda dört haftalık antrenmanın periyoduna bağlı olarak WBC değerlerinin

anlamlı derecede arttığı bulunmuştur. WBC değerlerindeki bu artışın ise düşük seviyede olduğu

ve sporcular için herhangi bir engel teşkil etmediği vurgulanmıştır (Çakmakçı, 2009). Yedi

hafta süren başka bir çalışmada yoğun ve yaygın interval antrenman programı uygulanmıştır.

25

Araştırma sonunda yoğun interval programın uygulandığı grupta granülosit değerlerinde,

yaygın interval programının uygulandığı grupta ise lenfosit değerlerinde antrenman etkisine

bağlı olarak anlamlı derecede bir azalma bulunurken, her iki grupta da lökosit ve monosit

değerlerinde anlamlı bir değişim bulunmamıştır (Demiriz, 2013). Fareler üzerinde yapılan bir

çalışmada ise dört hafta boyunca farelere yorucu yüzme egzersizi yaptırılmıştır. Araştırma

sonunda egzersiz yapan ve yapmayan fareler arasında lökosit, lenfosit ve monosit değerleri

arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Ancak granülosit değerlerinin egzersiz yapan

farelerde anlamlı derecede daha yüksek olduğu bulunmuştur (Yuan et al., 2018). Yaklaşık altı

ay süren başka bir çalışmada kontrol grubu ve egzersiz (taichi) grubu karşılaştırılmıştır.

Araştırmanın sonuçlarına göre egzersiz grubunda bağışıklık fonksiyonlarının anlamlı şekilde

arttığı bulunmuştur (Niu, 2016). Başka bir çalışmada aerobik antrenmanın bazı kan

parametrelerine etkisi, deniz seviyesi ve yüksek irtifada elde edilen ölçümler arasındaki farklar

açısından incelenmiştir. Katılımcıların deniz seviyesinde, 15 gün yüksek irtifada aerobik

antrenman yaptıktan hemen sonra ve tekrar deniz seviyesine indikten sekiz gün sonraüç kez

kan örnekleri toplanmıştır. Araştırma sonunda 15 günlük yüksek irtifa antrenmanından sonra

WBC değerlerinde deniz seviyesine göre anlamlı bir yükselme tespit edilmiştir. Deniz

seviyesine tekrar döndükten sekiz gün sonra ise WBC değerleri anlamlı şekilde azalmıştır

(Kaya, 2016). Bu çalışmaların antrenmanın bağışıklık fonksiyonları üzerinde olumsuz bir

etkisinin olmadığını ya da yararlı bir etkisinin olduğunu ortaya koyması yönünden bizim

araştırmamızın sonuçlarını desteklemektedir.

Sonuç olarak egzersizin akut olarak bağışıklık fonksiyonlarını geçici bir süre (3-24 saat)

baskıladığı bilinmektedir. Ancak çalışmamızda bu sürenin tamamlanmasını beklemeden tekrar

antrenman yapan elit sporcuların bağışıklık hücrelerinde anlamlı bir değişim bulunmamıştır.

Haftada altı gün, sekiz hafta orta şiddetli teknik veya direnç antrenmanı uygulamak, elit

sporcularda bağışıklık fonksiyonları açısından olumsuz bir etki oluşturmamıştır. Bu çalışma

sekiz haftalık süre ve orta şiddetli antrenmanlar ile sınırlıdır. Antrenmanların bağışıklık

fonksiyonlarına kronik etkisini incelemek amacıyla yapılacak çalışmalar için daha uzun

sürelerin ve farklı şiddetteki egzersizlerin kullanılabileceği önerilmektedir.

KAYNAKLAR

Aydın, E., Birol, S. Ş., & Temel, V. (2018). The determining of psychological well-being levels

of athletes playing in university teams Üniversite takımlarında oynayan sporcuların

psikolojik iyi oluş düzeylerinin belirlenmesi. Journal of Human Sciences, 15(3), 1541-

1550.

Bermon, S., Petriz, B., Kajeniene, A., Prestes, J., Castell, L., & Franco, O. L. (2015). The

microbiota: an exercise immunology perspective. Exerc Immunol Rev, 21(70), 9.

Çakmakçı, E. (2009). Erkek Taekwondocularda Kamp Döneminin Bazi Hematolojik

Parametreler Üzerine Etkileri.

de Paula Simola, R. Á., Raeder, C., Wiewelhove, T., Kellmann, M., Meyer, T., Pfeiffer, M., &

Ferrauti, A. (2016). Muscle mechanical properties of strength and endurance athletes

and changes after one week of intensive training. Journal of Electromyography and

Kinesiology, 30, 73-80.

Demirel, N., Özbay, S., Kaya, F., & Bayram, M. (2015). Elit güreşçilerde uygulanan aerobik

ve anaerobik antrenman programının vücut kompozisyonu üzerine etkileri.

International Journal of Social Sciences and Education Research, 3(2), 675-682.

Demiriz, M. (2013). Farklı dinlenme aralıklarında yapılan anaerobik interval antrenmanın,

aerobik kapasite, anaerobik eşik ve kan parametrelerine etkilerinin karşılaştırılması.

26

Gleeson, M. (2007). Immune function in sport and exercise. Journal of Applied Physiology,

103(2), 693-699.

İbiş, S., Hazar, S., & Gökdemir, K. (2010). Aerobik ve anaerobik egzersizlerin hematolojik

parametrelere akut etkisi. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, 7(1), 71-81.

Jin, C.-H., Paik, I.-Y., Kwak, Y.-S., Jee, Y.-S., & Kim, J.-Y. (2015). Exhaustive submaximal

endurance and resistance exercises induce temporary immunosuppression via physical

and oxidative stress. Journal of exercise rehabilitation, 11(4), 198.

Jones, B., & Hoyne, G. (2017). The role of the innate and adaptive immunity in exercise induced

muscle damage and repair. Journal of Clinical and Cellular Immunology, 8(1).

Kara, E., Özal, M., & Yavuz, H. U. (2010). Elit güreşçi ve basketbolcuların kan ve solunum

parametrelerinin karşılaştırılması. Selçuk Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bilim

Dergisi, 12(1), 36-41.

Kaya, I. (2016). The effect of extensive interval training at altitude on the physiological,

aerobic, anaerobic and various blood parameters of athletes. Paper presented at the

SHS Web of Conferences.

Kaynar, Ö., Öztürk, N., Kiyici, F., Baygutalp, N. K., & Bakan, E. (2016). Kick Boks

Sporcularinda Kisa Süreli Yogun Egzersizin Karaciger Enzimleri ve Serum Lipit

Düzeyleri Üzerine Etkileri/The Effects of Short-Term Intensive Exercise on Levels of

Liver Enzymes and Serum Lipids in Kick Boxing Athletes. Dicle Tip Dergisi, 43(1),

130.

Lancaster, G. I., & Febbraio, M. A. (2016). Exercise and the immune system: implications for

elite athletes and the general population: Nature Publishing Group.

Neufer, P. D., Bamman, M. M., Muoio, D. M., Bouchard, C., Cooper, D. M., Goodpaster, B.

H., . . . Mattson, M. P. (2015). Understanding the cellular and molecular mechanisms

of physical activity-induced health benefits. Cell metabolism, 22(1), 4-11.

Niu, A. (2016). Effect of “Tai Chi” exercise on antioxidant enzymes activities and immunity

function in middle-aged participants. African Journal of Traditional, Complementary

and Alternative Medicines, 13(5), 87-90.

Ozkara, A. B., Kalkavan, A., Alemdag, S., & Alemdag, C. (2016). The role of physical activity

in psychological resilience. Sport and Health, 24.

Peake, J. M., Neubauer, O., Walsh, N. P., & Simpson, R. J. (2016). Recovery of the immune

system after exercise. Journal of Applied Physiology, 122(5), 1077-1087.

Pedersen, B. K., & Hoffman-Goetz, L. (2000). Exercise and the immune system: regulation,

integration, and adaptation. Physiological reviews, 80(3), 1055-1081.

Simpson, R. J., Kunz, H., Agha, N., & Graff, R. (2015). Exercise and the regulation of immune

functions Progress in molecular biology and translational science (Vol. 135, pp. 355-

380): Elsevier.

Soslu, R., Eyüboğlu, E., Çuvalcioğlu, İ. C., & Özkan, A. (2017). Kadın basketbolcularda bazı

kan parametrelerinin ve morfolojik değişkenlerin üst ekstrimiteden elde edilen bazı

performans değerlerine etkisi. Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi

(UKSAD), 3(Special Issue 2), 347-353.

Şenişik, S. Ç. (2015). Egzersİz ve Bağişiklik Sistemi. Spor Hekimliği Dergisi, 50(1), 011-020.

Tartibian, B., Khayat, S. M. A., & Asgarzadeh, R. (2018). Transforming Growth Factor-α Gene

Expression and AST, ALT and Lipase Serum Levels Changes in Response to 8 Weeks

Resistance Training. Iranian Journal of Allergy, Asthma & Immunology, 17.

27

Tejero-Fernández, V., Membrilla-Mesa, M., Galiano-Castillo, N., & Arroyo-Morales, M.

(2015). Immunological effects of massage after exercise: A systematic review. Physical

Therapy in Sport, 16(2), 187-192.

Turgut, M., Çınar, V., Pala, R., & Karaman, M. E. (2017). Effects of acute exercise on some

biochemical parameters of women. European Journal of Physical Education and Sport

Science.

Turner, J. E. (2016). Is immunosenescence influenced by our lifetime “dose” of exercise?

Biogerontology, 17(3), 581-602.

Yao, J., Meng, M., Yang, S., Li, F., Anderson, R. M., Liu, C., . . . Lou, Q. (2018). Effect of

aerobic and resistance exercise on liver enzyme and blood lipids in Chinese patients

with nonalcoholic fatty liver disease: a randomized controlled trial. Int J Clin Exp Med,

11(5), 4867-4874.

Yuan, X., Xu, S., Huang, H., Liang, J., Wu, Y., Li, C., . . . Hou, S. (2018). Influence of excessive

exercise on immunity, metabolism, and gut microbial diversity in an overtraining mice

model. Scandinavian journal of medicine & science in sports, 28(5), 1541-1551.

28

Direnç Egzersizlerinde Egzersiz Sırasının Tekrar Sayısı ve Algılanana Zorluğa Etkisi

Serhat ÖZBAY1 1Erzurum İbrahim Hakkı Fen Lisesi

Amaç: Direnç antrenmanları kuvvet gereksiniminin fazla olduğu birçok sporda

uygulanmaktadır. Bu çalışmanın amacı üst gövde egzersizlerinden oluşan bir direnç

antrenmanında egzersiz sırasının tekrar sayısına ve algılanan zorluğa etkisini incelemektir.

Materyal ve Yöntem: Araştırmaya en az üç yıllık direnç antrenmanı tecrübesine sahip 28 erkek

grekoromen güreşçi katılmıştır. Katılımcılar, 10 tekrar maksimum yükleri belirlendikten sonra,

aynı egzersizlerin farklı sırada uygulandığı iki antrenman seansını en az 48 saat arayla

tamamlamışlardır. Antrenman seanslarından birincisi (AntA) büyük kas gruplarını içeren

egzersizlerden başlayıp küçük kas gruplarını içeren egzersizlere doğru sıralanırken, diğer

antrenman seansı (AntB) tam tersi şekilde sıralanmıştır. AntA için egzersiz sırası bench press

(BP), lat pull-down (LPD), seated shoulder press (SP), standing biceps curl (BC) ve seated

triceps extension (TE) şeklindedir. AntB için egzersiz sırası ise TE, BC, SP, LPD ve BP

şeklindedir. Her iki seansda da tüm egzersizler üç set uygulanmıştır. Setler ve egzersizler

arasında iki dakikalık pasif toparlanma süreleri kullanılmıştır. Bulgular: Elde edilen sonuçlara

göre her iki antrenman seansında da egzersiz sırasından bağımsız olarak set sayısı arttıkça tekrar

sayısının anlamlı ölçüde azaldığı bulunmuştur. Beş egzersizin dördünde (BP, LPD, SP ve TE)

AntA ve AntB seansları arasında ortalama tekrar sayısı açısından anlamlı farklara ulaşılmıştır.

Bunun yanında AntA seansında toplam tekrar sayısı AntB seansına göre anlamlı ölçüde daha

yüksek iken; algılanan zorluk ise AntB seansında AntA seansına göre daha yüksektir.

Sonuçlar: Sonuç olarak egzersiz sırasının tekrar sayısı ve algılanan zorluk üzerinde etkisinin

olduğu bulunmuştur. Ayrıca büyük kas gruplarını içeren egzersizlerin antrenmanın başında yer

alması durumunda daha fazla tekrar sayısına ulaşılırken, algılanan zorluk düzeyinin ise daha az

olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Direnç antrenmanı, Egzersiz sırası, Tekrar sayısı, Algılanan zorluk

The Effect of the Exercise Order on the Number of Repetitions Performed and

Perceived Exertion during Resistance Exercises

Aim: Resistance training has been applied in many spots where the strength requirement is

high. The purpose of this study is to examine the effect of the exercıse order on the number of

repetıtıons performed and perceıved exertıon in a resistance training consisting of upper body

exercises. Material and Method: 28 male greekoroman wrestlers who have resistance training

experience with at least three years participated in the research. Participants completed at least

48 hours of two training sessions in which the same exercises were applied in different orders,

after 10 repeated maximum loads were determined. The first of the training sessions (AntA)

was ordered from the exercises involving the large muscle groups to the exercises involving the

small muscle groups, while the other exercise session (AntB) was ordered in the reverse.

Exercise order for AntA is bench press (BP), lat pull down (LPD), seated shoulder press (SP),

standing biceps curl (BC) and seated triceps extension (TE). For AntB, the order of exercise is

TE, BC, SP, LPD and BP. All exercises were applied 3 sets in both sessions. Twominute passive

rest intervals were used among sets and exercises. Results: According to the results, the

number of repetitions decreased significantly in both training sessions as the number of sets

increases regardless of the order of exercise. Significant differences were found in terms of

average number of repetitions between sessions of AntA and AntB in four of the five exercises

(BP, LPD, SP and TE). On the other hand, while the total number of repetitions in the AntA

29

session was significantly higher than the AntB session, the perceıved exertıon is higher in the

AntB session than in the AntA session. Conclusions: As a result, the exercise order has

affected number of repetitions and the perceıved exertıon. It was also found that when the

exercises involving large muscle groups take place at the beginning of the training, more

repetition is reached while the rating of perceived exertıon is less.

Key Words: Resistance training, Exercise order, Number of repetitions, Perceived exertıon

GİRİŞ

Kuvvet ve güç gibi biyomotor özelliklerin gerekli olduğu birçok sporda verimliliği artırmak

için bir antrenman içerisindeki egzersizlerin ve sırasının uygun şekilde dizayn edilmesi çok

önemlidir (Eddens, van Someren, & Howatson, 2018). Antrenörler ve araştırmacılar

performansın geliştirilmesi ve değerlendirilmesine yönelik antrenman ve test yöntemlerini

kullanırken birçok etkeni göz önünde bulundurmak zorundadır. Örneğin kuvvet antrenmanları

egzersiz türü, set sayısı, tekrar sayısı, dinlenme aralığı, kullanılan direnç türü, yük miktarı ve

egzersiz sırası gibi birçok faktörden etkilenmektedir (Sousa et al., 2016; Spreuwenberg,

Kraemer, Spiering, & Volek, 2006). Bu faktörler bilimsel olarak incelenerek, optimal verimi

sağlayacak antrenmanları düzenleyebilmek için çalışmalar sürdürülmektedir.

Bir antrenmanın verimliliğini ya da bir sporcunun kuvvet çıktısını belirlemek için belli

yüklerde maksimum tekrar sayılarını kullanmak, düşük maliyetinden dolayı en sık tercih edilen

yöntemlerdendir (Sousa et al., 2016). Bu tür direnç antrenmanlarında egzersiz sırası,

performansı akut olarak etkilediği düşünülen faktörlerden biridir (ACSM, 2009; Augustsson et

al., 2003; Eddens et al., 2018; Sforzo & Touey, 1996; Spreuwenberg et al., 2006). Direnç

antrenmanlarında egzersizler sıralanırken önce büyük kas gruplarına, daha sonra küçük kas

gruplarına yer verilmesi gerektiği önerilmektedir (ACSM, 2009; Eddens et al., 2018; Sotoodeh

Kazem, Aliakbar, & Bahman, 2014; Moraes et al., 2016). Benzer şekilde öncelikle çok eklem

içeren egzersizlere daha sonra ise tek eklemli egzersizlere yer vermenin daha faydalı olacağı

savunulmaktadır (ACSM, 2009; Fleck & Kraemer, 2014; Sotoode Kazem, Bahman, & Farhad,

2013). Ayrıca bir egzersizin bir antrenman içerisindeki sırası sona yaklaştıkça, yorgunluk

etkisine bağlı olarak performansın düşmesi beklenir (Augustsson et al., 2003; Sforzo & Touey,

1996; Spreuwenberg et al., 2006). Bu nedenle tekrar sayısındaki en büyük düşüşün son

egzersizin son setinde görülmesi muhtemeldir (Simão, Farinatti, Polito, Maior, & Fleck, 2005).

Bunun yanında egzersiz sırasının performansa etkisinin incelendiği çalışmalarda bazı

araştırmacılar tekrar sayısını, antrenmanda yer alan tüm egzersizlerin toplam tekrar sayısı

olarak değerlendirmiştir. Bu çalışmaların bazılarında egzersiz sırasının tekrar sayısı üzerinde

etkisinin olmadığı bulunmuştur (Sousa et al., 2016; Tomeleri et al., 2017). Ancak antrenman

içerisinde yer alan egzersiz sırasının, aynı egzersize ait tekrar sayısına etkisinin incelendiği

çalışmaların çoğunda, önce büyük kas gruplarını içeren egzersizlerin yer aldığı durumlarda

daha fazla tekrar sayısına ulaşıldığı görülmektedir (Eveline Moraes et al., 2016; Fleck &

Kraemer, 2014; Sotoodeh Kazem et al., 2014; Sotoode Kazem et al., 2013; Simao, Farinatti,

Polito, Viveiros, & Fleck, 2007; Spreuwenberg et al., 2006). Ayrıca bu çalışmaların bazılarında

egzersiz sırasının algılanan zorluğa anlamlı bir etkisinin olmadığı bulunurken (Simão et al.,

2005; Simao et al., 2007); bazıları ise egzersiz sırasının algılanan zorluk üzerinde anlamlı

derecede etkili olduğunu ortaya koymuştur (Sheikholeslami-Vatani, Ahmadi, & Salavati,

2016). Bu sebeple bu çalışmanın amacı egzersiz sırasının, aynı egzersize ait tekrar sayısına, tüm

egzersizlerin toplam tekrar sayısına ve algılanan zorluğa etkisini incelemektir.

YÖNTEM

30

Katılımcılar:

Araştırmaya 28 erkek grekoromen güreşçi (yaş=21.8±3.3; boy=171.5±9.9 cm;

VA=75.3±14.4) katılmıştır. Katılımcılar, en az üç yıldır düzenli antrenman yapan bireylerden

seçilmiştir. Maksimum efor sarf etmesine engel teşkil eden geçici sakatlık ve hastalığı bulunan

kişiler araştırmaya dahil edilmemiştir. Katılımcılar gönüllük esasına dayalı olarak belirlenmiş

ve aydınlatılmış onam formu imzalatılmıştır. Tüm işlemler Helsinki Deklarasyonuna uygun

olarak yerine getirilmiştir.

İşlem Yolu:

Çalışma boyunca tüm veriler ardışık olmayan dört günde toplandı. İlk iki gün 10TM yüklerin

belirlenirken, üçüncü ve dördüncü günde antrenman seansları uygulandı. Her iki antrenman

seansı da farklı sıralarda uygulanan aynı egzersizlerden oluşmaktadır. AntA seansındaki

egzersizler büyük kas gruplarından başlayarak küçük kas gruplarına doğru sıralanırken, AntB

seansı tam tersi şekilde sıralanmıştır. AntA için egzersiz sırası free-weight bench press (BP),

machine lat pull-down (LPD), seated machine shoulder press (SP), standing free-weight biceps

curl (BC) with a straight bar, ve seated machine triceps extension (TE) şeklindedir. AntB için

ise egzersiz sırası TE, BC, SP, LPD, ve BP şeklindedir. Katılımcılar arasından rastgele olarak

belirlenen %50’lik kısmı önce AntA protokolünü uygularken, diğer yarısı önce AntB

protokolünü uygulamıştır. Katılımcılar her seansa başlamadan önce ilk egzersize uygun olarak

(BP veya TE) kendi 10TM’larının %50’sinde 15 tekrardan oluşan bir ısınma

gerçekleştirmişlerdir. Isınmadan sonra iki dakikalık bir dinlenmenin ardından egzersizlere

başlamışlardır. Egzersizler katılımcıların önceden belirlenmiş 10TM yükleri ile üç set olarak

uygulandı. Setler ve egzersiz arasında iki dakikalık pasif dinlenme süresi kullanıldı. Her sette

uygulanan tekrar sayıları kaydedildi. Egzersiz, katılımcılar yorgunluk sebebiyle hareketi kendi

isteği sonlandırıncaya kadar devam etti. Hareket tekniğinin uygulanması sırasında tekrarlar

arasında ya da bir tekrarın gerçekleştirilmesi aşamasındaki konsantrik ve eksantrik fazlar

arasında herhangi bir duraklamaya izin verilmemiştir. Bir tekrarın gerçekleşmesi için tam bir

hareket aralığının tamamlanması esas alınmıştır. Algılanan Zorluk Derecesini (AZD)

belirlemek için AntA ve AntB’nin tamamlanmasından sonra Borg skalası (620) deneklere

görsel olarak sunuldu ve cevaplar kaydedildi.

10TM Testi

Egzersizlerde kullanılan tüm plak ve barların ağırlıkları net olarak ölçüldü ve 10TM yükleri

belirlemek için hesaplandı. Tüm deneklerin 10TM yükleri ilk günde belirlenirken, ikinci günde

10TM testlerinin güvenirliğini belirlemek için tekrar-test uygulandı. İki test gününde ölçülen

en büyük yük, geçerli 10TM yük olarak belirlendi. 10TM testleri şu sırayla gerçekleştirildi: BP,

LPD, SP, BC, ve TE. Potansiyel hata payını en aza indirmek için bütün katılımcılara veri

toplama aşamasında standart talimatlar verilmiştir, teknikle ilgili geri bildirim sağlanmıştır ve

daima sözlü olarak teşvik edilmişlerdir. Aynı egzersiz aparatları hem 10TM testlerinde hem de

antrenman seanslarında kullanılmıştır. 10TM testleri sırasında her deneğe en fazla 3 hak

tanınmıştır. Bu haklar arasında 3-5 dakika dinlenme süreleri verilmiştir. Bir egzersize ait 10TM

belirlendikten sonra diğer egzersize geçmek için ise en az 10 dakikalık bir dinlenme süresi

kullanılmıştır.

Verilerin Analizi

31

Araştırmanın tüm istatistikleri SPSS programında yapılmıştır. Bir egzersizin setlerinde

uygulanan tekrar sayıları arasında anlamlı fark olup olmadığını test etmek için tekrarlı

ölçümlerde varyans analizi (ANOVA) uygulanmıştır. Farkın hangi setten kaynaklandığını

belirlemek için Bonferroni post-hoc analizi yapılmıştır. Küresellik varsayımını test etmek için

Mauchly’nin sphericity testi uygulanmıştır. Küresellik varsayımının sağlanmadığı durumlarda

Epsilon değeri 0.75’ten küçük ise Greenhouse-Geisser testi sonuçları, büyük ise Huynh-Feldt

testi sonuçları değerlendirilmiştir. İki antrenman seansındaki (AntA ve AntB) toplam tekrar

sayısı, bir egzersizin ortalama tekrar sayısı ve algılanan zorluk derecesi arasındaki farkları

incelemek için bağımlı örneklem t-testi uygulanmıştır. Tüm istatistiki işlemlerde anlamlılık

düzeyi p<0,05 olarak kabul edilmiştir.

BULGULAR

Egzersizlerin Setlerdeki Tekrar Sayısı

Her iki antrenman seansında da (AntA ve AntB) egzersiz sırasından bağımsız olarak her

hareketin üçüncü setinde uygulanan tekrar sayısında anlamlı derecede bir azalma görülmüştür

(Tablo 1 – Tablo 2). AntA seansı için BP, BC ve TE egzersizlerinde birinci ve ikinci sette

uygulanan tekrar sayıları karşılaştırıldığında anlamlı bir fark tespit edilirken; LPD ve SP

egzersizlerinde anlamlı bir fark bulunmamıştır (Tablo 1). AntB seansı için ise tüm egzersizlerin

birinci ve ikinci setinde uygulanan tekrar sayıları arasında anlamlı bir fark bulunmuştur (Tablo

2). Ayrıca AntA seansı için önceden belirlenmiş 10TM ile birinci sette uygulanan tekrar sayıları

karşılaştırıldığında BP egzersizinde anlamlı bir fark bulunmazken; LPD, SP, BC ve TE

egzersizlerinde anlamlı farklara ulaşılmıştır (Tablo 1). AntB seansı için ise önceden belirlenmiş

10TM ile birinci sette uygulanan tekrar sayıları karşılaştırıldığında TE ve BC egzersizlerinde

anlamlı bir sonuca ulaşılmazken; SP, LPD ve BP egzersizlerinde anlamlı farklara ulaşılmıştır

(Tablo 2).

Tablo 1. AntA Seansında Egzersizlerin Setlerdeki Tekrar Sayısı

AntA Birinci Set İkinci Set Üçüncü Set

Bench Press 10.0 ± 0.0 cd 9.6 ± 0.5 abd 8.5 ± 0.7 abc

Lat Pull-Down 9.7 ± 0.5 ad 9.6 ± 0.5 ad 8.0 ± 0.9 abc

Seated Shoulder Press 9.6 ± 0.6 ad 9.5 ± 0.6 ad 8.0 ± 0.8 abc

Standing Biceps Curl 9.5 ± 0.7 acd 8.2 ± 0.9 abd 7.2 ± 1.2 abc

Seated Triceps Extension 8.3 ± 0.6 acd 8.0 ± 0.7 abd 6.3 ± 1.1 abc

a = 10(TM) ile anlamlı bir fark var (p<0.05). b = birinci set ile anlamlı bir fark var (p<0.05). c

= ikinci set ile anlamlı bir fark var (p<0.05). d = üçüncü set ile anlamlı bir fark var (p<0.05).

Tablo 2. AntB Seansında Egzersizlerin Setlerdeki Tekrar Sayısı

AntB Birinci Set İkinci Set Üçüncü Set

Seated Triceps Extension 10.0 ± 0.0 cd 9.2 ± 0.5 abd 8.0 ± 0.7 abc

Standing Biceps Curl 9.9 ± 0.3 cd 8.7 ± 0.7 abd 7.1 ± 0.9 abc

Seated Shoulder Press 9.1 ± 0.7 acd 8.8 ± 0.6 abd 7.3 ± 0.9 abc

32

Lat Pull-Down 8.3 ± 0.7 acd 7.7 ± 0.8 abd 6.1 ± 1.2 abc

Bench Press 8.1 ± 0.6 acd 7.8 ± 0.8 abd 5.6 ± 1.3 abc

a = 10(TM) ile anlamlı bir fark var (p<0.05). b = birinci set ile anlamlı bir fark var (p<0.05). c

= ikinci set ile anlamlı bir fark var (p<0.05). d = üçüncü set ile anlamlı bir fark var (p<0.05).

AntA ve AntB Seanslarında Egzersizlerin Ortalama Tekrar Sayısı

AntA ve AntB seansları arasında ortalama tekrar sayısı açısından BP, LPD, SP ve TE

egzersizlerinde anlamlı bir fark tespit edilirken; BC egzersizinde anlamlı bir fark bulunmamıştır

(Grafik 1). BP (9.4±0.4 ve 7.2±0.8), LPD (9.1±0.5 ve 7.4±0.8) ve SP (9.0±0.6 ve 8.4±0.6)

egzersizlerinin ortalama tekrar sayısı AntA seansında, AntB’ye göre daha yüksektir. TE

egzersizinin ortalama tekrar sayısı ise AntB seansında AntA’ya göre daha yüksektir (9.1±0.4

ve 7.8±1.0). Grafik 1. AntA ve AntB Seanslarında Egzersizlerin Ortalama Tekrar Sayısı

* Aynı egzersiz için AntA ve AntB arasında anlamlı fark vardır (P<0.05).

AntA ve AntB Seanslarında Toplam Tekrar Sayısı ve Algılanan Zorluk Derecesi

AntA ve AntB seansları arasında toplam tekrar sayısı açısından anlamlı bir fark olduğu

görülmektedir (Tablo 3). Toplam tekrar sayısının AntA seansında, AntB seansına göre daha

yüksek olduğu bulunmuştur (130.9±6.1 ve 121.6±5.1). Bunun yanında AntA ve AntB seansları

algılanan zorluk açısından incelendiğinde anlamlı bir fark tespit edilmiştir (Tablo 3). Algılanan

Zorluk Derecesinin AntB seansında, AntA seansına göre daha yüksek olduğu bulunmuştur

(18.2±1.4 ve 15.7±1.0).

Tablo 3. AntA ve AntB Seanslarında Toplam Tekrar Sayısı ve Algılanan Zorluk Derecesi

Toplam Tekrar sayısı AZD

33

AntA 130.9 ± 6.1

P<0.05

15.7 ± 1.3

P<0.05

AntB 121.6 ± 5.1 18.2 ± 1.4

TARTIŞMA VE SONUÇ

Bu çalışmada egzersiz sırasından bağımsız olarak hem AntA seansında hem de AntB seansında

tüm egzersizlerin son setindeki (üçüncü) tekrar sayısının anlamlı derecede azaldığı görülmüştür

(p<0.05). Bunun yanında AntA seansında beş egzersizin üçünde (BP, BC ve TE), AntB

seansında da beş egzersizin tamamında birinci ve ikinci setler arasında tekrar sayısının anlamlı

derecede azaldığı bulunmuştur. Çalışmamızın bu bulgusu konu ile ilgili yapılan birçok

çalışmayla benzerlik göstermektedir. Örneğin birçok çalışma bir egzersizin antrenmanın

sonunda yer aldığı durumlarda veya aynı egzersizin son setlerinde, yorgunluk etkisine bağlı

olarak performansın düştüğünü ortaya koymuştur (Augustsson et al., 2003; Sforzo & Touey,

1996; Spreuwenberg et al., 2006). Simao et al. (2005) tekrar sayısındaki en büyük düşüşün son

sette görülmesinin doğal bir fizyolojik sonuç olduğunu vurgulamıştır (Simão et al., 2005).

Çalışmamızda yer alan beş farklı üst gövde egzersizinin dördünde (BP, LPD, SP ve TE)

ortalama tekrar sayısı AntA ve AntB seansları arasında anlamlı şekilde farklılık göstermiştir

(p<0.05). BP ve LPD egzersizleri AntA seansında ilk iki sırada uygulanırken, AntB seansında

ise son iki sırada uygulanmıştır. BP ve LPD egzersizlerinin ortalama tekrar sayısı AntA

seansında AntB’ye göre anlamlı derecede daha yüksek bulunmuştur. SP egzersizi ise her iki

antrenmanda da tam ortada (üçüncü sırada) yer almıştır. SP egzersizinin ortalama tekrar sayısı

da AntA seansında AntB seansına göre daha yüksektir. BC egzersizi AntA seansında dördüncü

sırada uygulanırken, AntB seansında ikinci sırada uygulanmıştır. Ancak BC egzersizinin

ortalama tekrar sayısı incelendiğinde AntA ve AntB seansları arasında anlamlı bir fark tespit

edilmemiştir. TE egzersizi ise AntA seansında son sırada (beşinci) yer alırken, AntB seansında

ilk sırada yer almıştır. TE egzersizinin ortalama tekrar sayısı ise AntB seansında AntA seansına

göre anlamlı derecede daha yüksektir. Araştırmamızın bu bulguları literatürde birçok çalışma

tarafından desteklenmektedir. Örneğin; Simao et al. (2007) hem büyük kas grupları hem de

küçük kas grupları için, egzersiz sırası sona yaklaştıkça tekrar sayısında anlamlı bir azalma

olduğunu tespit etmiştir (Simao et al., 2007). Ayrıca bazı araştırmacılar egzersizlerin içerdiği

kas grubundan bağımsız olarak, antrenmanın sonunda yapılan egzersizlerde yorgunluk

sebebiyle tekrar sayısı ve güç çıktısında bir azalma görüldüğünü bulmuşlardır (Augustsson et

al., 2003; Eveline Moraes et al., 2016; Inoue et al., 2016; Spreuwenberg et al., 2006).

Çalışmamızda yer alan AntA ve AntB seansları toplam tekrar sayısı açısından incelendiğinde

anlamlı sonuçlara ulaşıldığı görülmektedir (p<0.05). Her iki antrenman seansında da

egzersizler, set sayıları ve kaldırılan yükler aynı olmasına rağmen sadece egzersiz sırasının

değişmesi, toplam tekrar sayısı üzerinde anlamlı bir etkiye sebep olmuştur. Büyük kas

gruplarından başlayarak küçük kas gruplarına doğru ilerleyen egzersizleri içeren AntA

seansındaki toplam tekrar sayısı, tam tersi şekilde sıralanan AntB seansına göre daha yüksektir.

Konu ile ilgili yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar oldukça çeşitlilik göstermektedir.

Birçok araştırmada egzersiz sırasının toplam tekrar sayısı üzerinde etkili olmadığı bulunurken,

bazı araştırmalarda da egzersiz sırasının toplam tekrar sayısı üzerinde anlamlı derecede etkili

olduğu bulunmuştur. Örneğin bir çalışmada yer alan egzersizlerin üst gövdeden alt gövdeye ya

da alt gövdeden üst gövdeye şeklinde sıralanmasının, elde edilen performans çıktısında anlamlı

bir değişikliğe yol açmadığını ortaya koymuştur (Sotoodeh Kazem et al., 2014). Yapılan başka

bir çalışma ise egzersiz sırasının, kuvvet çıktısına etkisinin olmadığını ortaya koymuştur. Ancak

bu çalışmada sadece büyük kas gruplarını içeren üç farklı egzersiz kullanılmıştır (Fisher,

Carlson, Steele, & Smith, 2014). Başka bir çalışmada da önce büyük ya da küçük kas gruplarını

34

içeren egzersizlere yer vermenin toplam tekrar sayısına anlamlı bir etkisinin olmadığını

belirtmiştir (Sheikholeslami-Vatani et al., 2016). Benzer şekilde Sousa et al. (2016) yaptıkları

araştırmada alt ve üst gövde kas grupları içeren sekiz farklı egzersizin sırasının toplam tekrar

sayısı üzerinde bir etkisinin olmadığını bulmuşlardır (Sousa et al., 2016). Aynı şekilde Tomeleri

et al. (2017) yaptıkları çalışmada çok eklemli ya da tek eklemli egzersizlerin antrenmanın

başında yer almasının toplam tekrar sayısı üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığını ortaya

koymuştur (Tomeleri et al., 2017). Diğer taraftan birçok çalışmanın sonuçları bizim

çalışmamızın bulgularını destekler niteliktedir. Örneğin bir çalışmada çok eklemli egzersizlerin

antrenmanın başında uygulandığı durumda, tek eklemli egzersizlerin başta uygulanmasına göre

toplam tekrar sayısı daha yüksek bulunmuştur (Sotoode Kazem et al., 2013). Ek olarak büyük

kas gruplarını içeren egzersizlere ilk sıralarda yer vermenin hem akut olarak hem de kronik

olarak daha fazla performans çıktısına yol açtığını savunan birçok araştırmacı vardır (Fleck &

Kraemer, 2014; Sotoodeh Kazem et al., 2014; Simao et al., 2007; Spreuwenberg et al., 2006).

Çalışmamızın ilgi çeken sonuçlarından birisi de büyük kas grupları içeren egzersizlerin başta

yer aldığı AntA seansında toplam tekrar sayısı AntB seansına göre daha yüksek iken; algılanan

zorluk düzeyi ise AntB seansında AntA seansına göre daha yüksektir. Yani katılımcılar AntB

seansında daha az tekrar sayısına ulaşmalarına rağmen, daha fazla zorlanmışlardır.

Sheikholeslami-Vatani et al., (2016) yaptıkları çalışmada bizim araştırmamızın bulgularına

paralel olarak küçük kas gruplarını içeren egzersizlerin başta olduğu durumlarda algılanan

zorluk düzeyinin daha yüksek olduğunu bulmuştur (Sheikholeslami-Vatani et al., 2016). Diğer

taraftan Simao et al. 2005 ve 2007 yılarında yaptıkları iki farklı çalışmada egzersiz sırasının

algılanan zorluğa anlamlı bir etkisinin olmadığını bulmuşlardır (Simão et al., 2005; Simao et

al., 2007).

KAYNAKLAR

ACSM. (2009). American College of Sports Medicine position stand. Progression models in

resistance training for healthy adults. Medicine and science in sports and exercise,

41(3), 687.

Augustsson, J., ThomeÉ, R., HÖrnstedt, P., Lindblom, J., Karlsson, J., & Grimby, G. (2003).

Effect of preexhaustion exercise on lower-extremity muscle activation during a leg

press exercise. The Journal of Strength & Conditioning Research, 17(2), 411-416.

Eddens, L., van Someren, K., & Howatson, G. (2018). The Role of Intra-Session Exercise

Sequence in the Interference Effect: A Systematic Review with Meta-Analysis. Sports

Medicine, 1-12.

Eveline Moraes, Marcelo Pontes Nobre, Marianna de Freitas Maia, Belmiro de Freitas Salles,

Humberto

Miranda, & Simão., R. (2016). Influence of exercise order on the number of

repetitions in untrained teenagers. Manual Therapy, Posturology & Rehabilitation

Journal= Revista Manual Therapy.

Fisher, J. P., Carlson, L., Steele, J., & Smith, D. (2014). The effects of pre-exhaustion, exercise

order, and rest intervals in a full-body resistance training intervention. Applied

Physiology, Nutrition, and Metabolism, 39(11), 1265-1270.

Fleck, S. J., & Kraemer, W. (2014). Designing Resistance Training Programs, 4E: Human

Kinetics.

Inoue, D. S., Panissa, V. L., Monteiro, P. A., Gerosa-Neto, J., Rossi, F. E., Antunes, B. M., . . .

Lira, F. S. (2016). Immunometabolic responses to concurrent training: the effects of

35

exercise order in recreational weightlifters. Journal of Strength and Conditioning

Research, 30(7), 1960-1967.

Kazem, S., Aliakbar, A., & Bahman, M. (2014). The comparison of three type of exercise

sequence on maximum strength in untrained young men. Физическое воспитание

студентов(5), 65-69.

Kazem, S., Bahman, M., & Farhad, R.-N. (2013). Influence of upper-body exercise order on

muscle damage in untrained men. Physical education of students, 17(5), 100-105.

Moraes, E., Nobre, M. P., deFreitas Maia, M., deFreitas Salles, B., Miranda, H., & Simão, R.

(2016). Influence of exercise order on the number of repetitions in untrained teenagers.

Manual Therapy, Posturology & Rehabilitation Journal= Revista Manual Therapy, 14.

Sforzo, G. A., & Touey, P. R. (1996). Manipulating exercise order affects muscular

performance during a resistance exercise training session. The Journal of Strength &

Conditioning Research, 10(1), 20-24.

Sheikholeslami-Vatani, D., Ahmadi, S., & Salavati, R. (2016). Comparison of the effects of

resistance exercise orders on number of repetitions, serum IGF-1, testosterone and

cortisol levels in normal-weight and obese men. Asian journal of sports medicine, 7(1).

Simão, R., Farinatti, P. d. T. V., Polito, M. D., Maior, A. S., & Fleck, S. J. (2005). Influence of

exercise order on the number of repetitions performed and perceived exertion during

resistance exercises. The Journal of Strength & Conditioning Research, 19(1), 152-156.

Simao, R., Farinatti, P. D. T. V., Polito, M. D., Viveiros, L., & Fleck, S. J. (2007). Influence of

exercise order on the number of repetitions performed and perceived exertion during

resistance exercise in women. The Journal of Strength & Conditioning Research, 21(1),

23-28.

Sousa, D., Piraua, A., Beltrao, N., JÚNIOR, D. L., Oliveira, L., NETO, A. L., & Araujo, R.

(2016). Effect of exercise order on multiple one-repetition maximal test performance.

MED SPORT, 69, 1-2.

Spreuwenberg, L. P., Kraemer, W. J., Spiering, B. A., & Volek, J. S. (2006). Influence of

exercise order in a resistance-training exercise session. Journal of Strength and

Conditioning Research, 20(1), 141.

Tomeleri, C. M., Nunes, J. P., Souza, M. F., Gerage, A., Marcori, A., Iarosz, K. C., . . . Cyrino,

E. S. (2017). Resistance exercise order does not affect the magnitude and duration of

post-exercise blood pressure in older women. Journal of Strength and Conditioning

Research.