2
Sevgili Gültan Kışanak, Siz Amed’in mahpus belediye başkanısınız. Ben de oy hesabı yapanlara göre “İstanbul’da kazana- mayacağı bir seçime giren” mobilya işçisi bir büyükşehir belediye başkan adayıyım. İlk kez 2010 1 Mayısı’nda karşılaştık, Ahmet Türk’e Samsun’da yapılmış alçakça saldırının ertesinde. Bizim kortejde- ki pankartı gördünüz, Sebahat Tuncel ile yanımıza geldiniz, böyle bir pankartla 1 Mayıs’a katılmayı önemli bulduğunuzu belirttiniz. Pankartımızda “Ahmet Türk’ün Yanındayız! Tutuklu 1530 BDP’li ser- best bırakılsın!” yazıyordu. BDP’liler hep hapiste kalmadı. Bugün astığı astık kestiği kestik edasıyla dolananlar dün onları serbest bırakmak zorunda kaldı. 2012 Kasımı’nda Kürtlerin sadece Kürdistan’la sınırlı kalmayıp Türkiye’nin tüm metropollerine de dalga dalga yayılan başkaldırısı hükümete geri adım attırmış, BDP’li mahpusla- rın serbest kalmasına giden yolu döşemişti. Sonrasında elbette mücadele devam etti. Gezi, 6-7 Ekim ayaklanmaları yaşandı. 7 Haziran sonrasında tahtı sarsılan zorbaya karşı kararlı bir kitlesel mücadele başlatılamayınca bu sefer karşı saldırı başladı. Sonra sizi tutukladılar. Amed Belediye Başkanı’ydınız. Hem sizin boyun eğmeyen duruşunuzu hem de başkaldıran Amed’i tutuklamak istiyorlardı aslında. Tutuklanmanız kayyum saldırılarıyla özdeşleşti. Tanıştığımızda 1530 BDP’li mahpustu. Bugünse tutuklu HDP’lilerin sayısı 6000’i aştı. Siyasi baskı bakı- mından, 12 Eylül rejiminin en karanlık günlerini yaşıyoruz. Ancak bu baskı gücün değil güçsüzlüğün yansıması. Kenan Evren referandumda yüzde 92 Evet oyu çıkartıyordu. Saray ise tüm baskılara ve koltuk değneği Bahçeli’ye rağmen yüzde elliyi ancak hile hurdayla geçebiliyor. Bugün 8 Mart. Dünya Kadınlar Günü. 857 gündür aramızda değilsiniz. Tutuklamalar sürüyor. Saray’dan yeni kayyum tehditleri savruluyor. 31 Mart’ta seçimler var. Ama bir yerel seçim değil yaklaşan, 31 Mart’ta kayyumlar oylanacak. 857 gündür siz boyun eğmediniz, Amed’de, Kürdistan’da, Türkiye’nin emekçileri ve ezilenleri de bo- yun eğmedi. Sadece sizin değil, Leyla Güven’in, Selçuk Kozağaçlı’nın, direnen Flormar işçisinin karar- lılığından da güç alarak mücadelemizi sürdürdük. Bu yüzden 31 Mart’ta bir halkı kayyumlarla teslim alacağını düşünenler saraylarında yine hüsrana uğrayacaklar. Zaten bildiğimizi bu son beş yılda bir kez daha bir kez daha yaşayarak öğrendik: Seçimleri kazan- manın, hatta ezici çoğunlukla kazanmanın bir anlamı yok. Yönetip yönetemeyeceğimizi, hapiste mi dışarıda mı olacağımızı çok ya da az oy almamız belirlemiyor. Sokaktaki, alandaki gücümüz belirliyor. BDP’liler tutukluydu, seferber olduk serbest kaldılar. Sokakta tereddütlü kaldık daha kapsamlı bir tu- tuklama terörü başladı. O halde bugünkü zorbalığı püskürtecek olan da yine aynı kitlesel seferberlik. Üstelik bu seferberliği tıpkı o zaman olduğu gibi sadece Kürdistan’da değil Türkiye’de de örmeli. İstanbul’da, İzmir’de, Mersin’de de her tarafı tel tel dökülen Cumhur İttifakı’nın karşısına çıkmalı. İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ BAĞIMSIZ BAŞKAN ADAYI GÜLDES ÖNKOYUN DEVRİMCİ BİR MOBİLYA İŞÇİSİNDEN AMED’İN MAHPUS BELEDİYE BAŞKANINA MEKTUP

DEVRİMCİ BİR MOBİLYA İŞÇİSİNDEN AMED’İN MAHPUS … fileSevgili Gültan Kışanak, Siz Amed’in mahpus belediye başkanısınız. Ben de oy hesabı yapanlara göre “İstanbul’da

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: DEVRİMCİ BİR MOBİLYA İŞÇİSİNDEN AMED’İN MAHPUS … fileSevgili Gültan Kışanak, Siz Amed’in mahpus belediye başkanısınız. Ben de oy hesabı yapanlara göre “İstanbul’da

Sevgili Gültan Kışanak,

Siz Amed’in mahpus belediye başkanısınız. Ben de oy hesabı yapanlara göre “İstanbul’da kazana-mayacağı bir seçime giren” mobilya işçisi bir büyükşehir belediye başkan adayıyım. İlk kez 2010 1 Mayısı’nda karşılaştık, Ahmet Türk’e Samsun’da yapılmış alçakça saldırının ertesinde. Bizim kortejde-ki pankartı gördünüz, Sebahat Tuncel ile yanımıza geldiniz, böyle bir pankartla 1 Mayıs’a katılmayı önemli bulduğunuzu belirttiniz. Pankartımızda “Ahmet Türk’ün Yanındayız! Tutuklu 1530 BDP’li ser-best bırakılsın!” yazıyordu.

BDP’liler hep hapiste kalmadı. Bugün astığı astık kestiği kestik edasıyla dolananlar dün onları serbest bırakmak zorunda kaldı. 2012 Kasımı’nda Kürtlerin sadece Kürdistan’la sınırlı kalmayıp Türkiye’nin tüm metropollerine de dalga dalga yayılan başkaldırısı hükümete geri adım attırmış, BDP’li mahpusla-rın serbest kalmasına giden yolu döşemişti.

Sonrasında elbette mücadele devam etti. Gezi, 6-7 Ekim ayaklanmaları yaşandı. 7 Haziran sonrasında tahtı sarsılan zorbaya karşı kararlı bir kitlesel mücadele başlatılamayınca bu sefer karşı saldırı başladı. Sonra sizi tutukladılar. Amed Belediye Başkanı’ydınız. Hem sizin boyun eğmeyen duruşunuzu hem de başkaldıran Amed’i tutuklamak istiyorlardı aslında. Tutuklanmanız kayyum saldırılarıyla özdeşleşti.

Tanıştığımızda 1530 BDP’li mahpustu. Bugünse tutuklu HDP’lilerin sayısı 6000’i aştı. Siyasi baskı bakı-mından, 12 Eylül rejiminin en karanlık günlerini yaşıyoruz. Ancak bu baskı gücün değil güçsüzlüğün yansıması. Kenan Evren referandumda yüzde 92 Evet oyu çıkartıyordu. Saray ise tüm baskılara ve koltuk değneği Bahçeli’ye rağmen yüzde elliyi ancak hile hurdayla geçebiliyor.

Bugün 8 Mart. Dünya Kadınlar Günü. 857 gündür aramızda değilsiniz.

Tutuklamalar sürüyor. Saray’dan yeni kayyum tehditleri savruluyor.

31 Mart’ta seçimler var. Ama bir yerel seçim değil yaklaşan, 31 Mart’ta kayyumlar oylanacak.

857 gündür siz boyun eğmediniz, Amed’de, Kürdistan’da, Türkiye’nin emekçileri ve ezilenleri de bo-yun eğmedi. Sadece sizin değil, Leyla Güven’in, Selçuk Kozağaçlı’nın, direnen Flormar işçisinin karar-lılığından da güç alarak mücadelemizi sürdürdük. Bu yüzden 31 Mart’ta bir halkı kayyumlarla teslim alacağını düşünenler saraylarında yine hüsrana uğrayacaklar.

Zaten bildiğimizi bu son beş yılda bir kez daha bir kez daha yaşayarak öğrendik: Seçimleri kazan-manın, hatta ezici çoğunlukla kazanmanın bir anlamı yok. Yönetip yönetemeyeceğimizi, hapiste mi dışarıda mı olacağımızı çok ya da az oy almamız belirlemiyor. Sokaktaki, alandaki gücümüz belirliyor.

BDP’liler tutukluydu, seferber olduk serbest kaldılar. Sokakta tereddütlü kaldık daha kapsamlı bir tu-tuklama terörü başladı.

O halde bugünkü zorbalığı püskürtecek olan da yine aynı kitlesel seferberlik. Üstelik bu seferberliği tıpkı o zaman olduğu gibi sadece Kürdistan’da değil Türkiye’de de örmeli.

İstanbul’da, İzmir’de, Mersin’de de her tarafı tel tel dökülen Cumhur İttifakı’nın karşısına çıkmalı.

İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİBAĞIMSIZ BAŞKAN ADAYI

GÜLDES ÖNKOYUN

DEVRİMCİ BİR MOBİLYA İŞÇİSİNDEN AMED’İN MAHPUS BELEDİYE BAŞKANINA MEKTUP

L BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

AMED’İN MAHPUS BELEDİYE BAŞKANINA

Page 2: DEVRİMCİ BİR MOBİLYA İŞÇİSİNDEN AMED’İN MAHPUS … fileSevgili Gültan Kışanak, Siz Amed’in mahpus belediye başkanısınız. Ben de oy hesabı yapanlara göre “İstanbul’da

Kürdistan’da kayyumlara rağmen etkili bir seçim çalışması yürütülüyor. Sarayın adamlarına karşı seçimlerde seferber olan Kürt kadınları direnişi ilmek ilmek dokuyor.

Ne yazık ki 31 Mart seçimleri yaklaşırken İstan-bul’da, İzmir’de ve Türkiye’nin batısındaki diğer büyükşehirlerde benzer bir mücadele mevcut de-ğil. Halihazırda büyükşehirler siyasi gericiliğin iki kutbu olan AKP ve CHP arasında yarış alanına dönüştü.

Bu durumda “İş başa düştü!” diyerek, bir ka-dın, bir işçi ama her şeyden önemlisi bir devrimci olarak İstanbul Büyükşehir Beledi-ye Başkanlığı’na adaylığımı koydum.

Amacım alternatif belediyecilik projeleri tanıtı-mı yapmak değil. Böyle bir tanıtımı bugün yap-maya gerek yok, çünkü Amed belediyesinin her türlü mahrumiyete karşın yoksul Kürt emekçileri-ni güçlendiren etkili pratiği kayyumun tahribatına rağmen belleklerimizde yerini koruyor.

Bugün kayyum tehdidi hakkında konuşmalıyız. “Kayyumu ezilenlerin eylemli seferberliği püskür-tecek!” demeliyiz.

Ben de seçimlerde bunları söylemek için aday ol-dum.

Sözlerimi söylerken sizin de bir parçası olduğu-

nuz direnişten güç alıyorum. Ama Louise Michel, ve Leyla Kasım kadar tacize boyun eğmeyen tüm kadınlar da, Flormar’da patrona diz çökmeyen ka-dınlar da gücümüze güç katıyor.

Sözlerimi söylerken doğru tutumun ne olduğunu göstermeyi, böylelikle üzerimize bir karabasan gibi çökmüş kanla ve yalanla beslenen bu ittifakın nasıl süpürüleceğine ışık tutmayı amaçlıyorum.

Bugün 8 Mart, Taksim’de Kadın Yürüyüşü var. Maalesef pankarta izin verilmiyor ama bereket döviz taşımak serbest! Ben de bu akşam “Leyla Güven Haklıdır! Siyasi Tutsaklara Özgürlük!” diye yazacağım dövizle katılacağım yürüyüşe. Sizi ve tüm direnenleri sloganlarla selamlayacağım.

Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun!

Elbette Biz Kazanacağız!

Kucaklıyorum,

Güldes

8 Mart 2019

tüm sİyasİ TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!

TUTUKLU HDP’Lİ VEKİLLER ve BELEDİYE BAŞKANLARI SERBEST BIRAKILSIN!