13
DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER YİRMİBİRİNCİ YÜZYILDA YENİDEN OKUMA, ANLAMA VE ALGILAMA RELIGIOUS AND PHILOSOPHICAL TEXTS: RE-READING, UNDERSTANDING AND COMPREHENDING THEM IN THE 21 st CENTURY CİLT - 1

DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D201813/2012_I/2012_I_DEMIREZENI.pdfmetni anlama ve yorumlama imkâns ÍzdÍr (Hekman, 1986, 104). Bu óekildeki bir

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D201813/2012_I/2012_I_DEMIREZENI.pdfmetni anlama ve yorumlama imkâns ÍzdÍr (Hekman, 1986, 104). Bu óekildeki bir

DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER

YİRMİBİRİNCİ YÜZYILDA YENİDEN OKUMA, ANLAMA VE ALGILAMA

RELIGIOUS AND PHILOSOPHICAL TEXTS:

RE-READING, UNDERSTANDING AND COMPREHENDING THEM IN THE 21st CENTURY

CİLT - 1

Page 2: DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D201813/2012_I/2012_I_DEMIREZENI.pdfmetni anlama ve yorumlama imkâns ÍzdÍr (Hekman, 1986, 104). Bu óekildeki bir

DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER

YİRMİBİRİNCİ YÜZYILDA YENİDEN OKUMA, ANLAMA VE ALGILAMA SEMPOZYUMU

Bildiri Kitabı, Cilt: 1

Sultanbeyli Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü

Kültür Yayın No: 8

ADRES: Abdurrahmangazi Mahallesi Belediye Caddesi No:4

Tel: 0 216 564 13 00Fax: 0 216 564 13 71

Mail: [email protected]

GENEL YAYIN YÖNETMENİMEHMET MAZAK

EDİTÖR:PROF. DR. BAYRAM ALİ ÇETİNKAYA

BÖLÜM EDİTÖRLERİ:YRD. DOÇ. DR. AHMET HAMDİ FURAT

YRD. DOÇ. DR. İSMAİL DEMİREZENYRD. DOÇ. DR. AHMET ERHAN ŞEKERCİ

YRD. DOÇ. DR. ÜMİT HOROZCUARŞ. GÖR. MEHMET FATİH ARSLANARŞ. GÖR. BİRSEN BANU OKUTAN

ARŞ. GÖR. ADEM İRMAKARŞ. GÖR. EMİNE GÖREN

ARŞ. GÖR. MUHAMMED VEYSEL BİLİCİ

978-605-89744-4-9

Ege BasımEsatpaşa Mh. Ziyapaşa Cd. No:4Ege Plaza Ataşehir/İSTANBUL

Tel: 0216 472 84 01www.egebasim.com.tr

SAYFA DÜZENİİBRAHİM AKDAĞ

ISBN:

BASKI

Nisan 2012

Copyright Sultanbeyli Belediyesi

Page 3: DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D201813/2012_I/2012_I_DEMIREZENI.pdfmetni anlama ve yorumlama imkâns ÍzdÍr (Hekman, 1986, 104). Bu óekildeki bir

493

Tüketim Toplumunda Dini Metinlerin Yeniden Anlaş lmas

Reunderstanding Religious Texts in Consumer Societies

smail DEM REZEN*

Abstract

If understanding is fusions of horizons as Hans-Georg Gadamer suggests, one of the important factors in understanding and interpretation of religious and classical texts is the reader’s horizon. The reader’s horizon has been constructed by his habits and a itudes gained from social structure in which he lives as his horizon has been shaped by his prejudices and his foreknowledge about topics or texts. These habits and a itudes constitute the reader’s habitus as Pierre Bourdieu states. Habitus shapes the reader’s world view and his a itudes toward religious texts. The approaches of the reader who lives in consumer society to religious texts are di erent from the approaches of the reader who lives in traditional society. One of the important char-acteristics of contemporary society is consumerism as Jean Baudrillard argues. In this paper, the challenges and opportunities provided by the structure of consumer society in reading and reinterpretation of religious texts will be examined.

Metinlerin Anla lmas ve Yorumlanmas

Metinlerin anla lmas ve yorumlanmas n n ontolojik ve epistemolojik temelleri-ni aç klamak bize tüketim toplum al kanl klar n n anlama ve yorumlama üzerindeki etkisini incelememize bir temel olu turacakt r. Bu analize dayanarak tüketim toplu-munun bireylere kazand rd al kanl klar ve bu al kanl klarla anlama ve yorumla-ma faaliyeti aras ndaki ili kiyi daha yal n bir ekilde ortaya koyabilece iz.

Descartes (1596-1650)’in dillendirdi i Cogito Ergo Sum (Dü ünüyorum o halde var m) ifadesi Kartezyen felsefesinin anlama ve bilgi hakk ndaki yakla m n ortaya koymaktad r. Modern dü üncenin de dayana olan Kartezyen felsefesi hem zihin ve beden ay r m na hem de obje ve süje ayr m na dayanmaktad r. Kartezyen felsefe-sine göre, insan akl ön yarg lardan ar nd r ld zaman objeyi oldu u gibi alg lama yetene ine sahiptir çünkü zihnin matematiksel yap s ile objeleri olu turan düzen aras nda tam bir harmoni vard r. Bu felsefeye göre, do ruya, hakikate ula madaki en

* Yrd. Doç. Dr., stanbul Üniversitesi lahiyat Fakültesi

Page 4: DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D201813/2012_I/2012_I_DEMIREZENI.pdfmetni anlama ve yorumlama imkâns ÍzdÍr (Hekman, 1986, 104). Bu óekildeki bir

494

Dinî ve Felsefî Metinler

önemli engel ön yarg lar ve ön anlamalard r. Bacon’un ifadesiyle ön yarg lar zihnin putlar n olu turmaktad r. Zihin bu putlardan temizlendikten sonra hakikate ula -mak kolayd r.

Modernitenin ve Ayd nlanman n dayand bu bilgi ve anlama alg s nda ön yar-g lara ve ön anlamalara negatif bir tutum sergilenmi tir. Ön yarg lar hakikate ula -man n önündeki engeller olarak de erlendirilmi tir. Hakikate ula mak için bütün ön yarg lar n paranteze al nmas gerekti i dü üncesi genel kabul bulmu tur.

Tüm ön yarg lar n paranteze al nabilmesi için ilk olarak ön yarg lar paranteze alabilecek bir kuvve gereklidir. Husserl’e göre, a k n öznellik ön yarg lar paranteze alabilecek kuvvedir ve böylece objeler olduklar gibi bilincin öz formlar nda ortaya ç kabilecektir.

Husserl’in iddia e i i gibi tüm önyarg lar n ve ön anlamalar n paranteze al na-bilme imkân ontolojik olarak mevcut de ildir çünkü insan kendi ön yarg lar na ve ön anlamalar na tamamen e af olamaz. Heidegger’in ifadesi ile dünyaya at lm l k durumunun bir sonucu olarak insano lu ontolojik durumunu olu turan önyarg ve ön anlamalar na tümüyle hâkim olmas imkâns zd r.

Asl nda bu ön yarg ve ön anlamalar insana bir bak aç s kazand ran ve dolay -s yla objelere yakla mas na ve incelemesine imkân sa layan bir ontolojik durumdur. Toplumsal yap nas l hem insano lunun davran lar n k s tlarken ve ekillendirirken ayn zamanda insano lunun faaliye e bulunmas na imkân sa l yorsa, ayn ekilde ön yarg lar ve ön anlamalar da insano lunun metinleri anlamas n ekillendirip k -s tlarken ayn zamanda metinlerin anla lmas na imkân sa lamaktad r. Önyarg lara anlaman n olu umunda pozitif bir bak aç s bizi Hans-Georg Gadamer’in ‘ufuklar n birle mesi’ kavram n incelemeye yöneltmektedir.

Gadamer’in amac do ru anlamaya götürecek kurallar koyma olmay p, anla-man n gerçekle ti i ontolojik ko ullar ortaya koyarak bu do al melekenin ortaya ç kmas n sa lamakt r. Bu ontolojik artlar nelerdir? Gadamer’e göre, hiçbir anlama ve yorumlama nötür de ildir, bilakis baz önyarg lar içinde bar nd r r. Gerçek bir anlama zorunlu olarak ön yarg lar içerir. Yorumlama olarak ifade e i imiz süreç as-l nda insan n kendi ön yarg ve ön anlamalar n bilinçli ekilde sindirmesidir. Bunun sebebi, Gadamer’e göre, çe itli ekillerde tarihselli imizdir.

Gadamer asl nda tarihselli imizle Heideger’in ‘dünyaya at lm l k’ olarak ifade e i i ontolojik durumumuzdan tamamen kurtulamayaca m z anlatmak istemekte-dir. Anlama, ele tirel dü ünceye ba lamadan önce ya ad m z dünyaya her zaman gömülüdür. Hal haz rdaki anlay m z tamamen a abilece imizi varsayan ideal an-lama dü üncesi asl nda tarihselli imizi kazara meydana gelen bir durum olarak de-

Page 5: DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D201813/2012_I/2012_I_DEMIREZENI.pdfmetni anlama ve yorumlama imkâns ÍzdÍr (Hekman, 1986, 104). Bu óekildeki bir

495

Yirmibirinci Yüzy lda Yeniden Okuma, Anlama ve Alg lama

erlendirmektedir. Fakat tarihselli imiz ontolojiktir tesadüfî veya kazara meydana gelen ve üstesinden gelinebilecek bir durum de ildir. Tarihselli imiz ontolojik oldu-

u gibi tarihselli imizin bir sonucu olarak ortaya ç kan anlamam z da ontolojiktir, epistemolojik de ildir (Linge, 1973, 547).

Böylece, tarihi süreçleri izleyebilece imiz Ar imediyan bir durum mevcut de-ildir. Tarihin nesnel anlam n ortaya ç karmaya çal an tüm çabalar asl nda zo-

runlu bir ekilde kültürel olarak tarihe gömülüdür çünkü bilinçli olmak her za-man bir ey hakk nda olmas gereklidir ve o ey hakk ndaki baz varsay mlar içerir (Graham, 1993, 110).

Gadamer ufuk kavram n ön plana almas n n sebeplerinden birisi bilincin tarih-selli ine yapt vurgudur. Gadamer’e göre ufuk belli bir konumdan görünen her eyi içine alan bir görü aç s d r (302). Gadamer’in ufuk kavram n kullanmas stra-

tejik amaçl d r çünkü O bu kavramla metinle kar la madan önceki u un tamamen terk edilerek metnin yorumlanmas ile birlikte tamamen yepyeni bir u un elde edilebilece i varsay m na kar güçlü bir itiraz sunar. Gadamer’e göre, ar imedyan bir konumda metni anlamak imkâns z oldu u için mutlak bir nesnellik eklinde de metni anlama ve yorumlama imkâns zd r (Hekman, 1986, 104). Bu ekildeki bir yak-la m da okur ile metin aras ndaki geçici uzakl sorun haline getirir. Gadamer’in buna çözümü basi ir. Bu uzakl inkâr yerine ufuklar n kayna mas n bir çözüm olarak ileri sürer.

Gerçekte u andaki u umuz sürekli olarak olu um halindedir çünkü bizler sürekli bir ekilde ön yarg lar m z teste tabii tutmaktay z. Bu testin en önemli parçalar n-dan birisi geçmi imizle ve içinden geldi imiz geleneksel anlay m zla kar kar ya geldi imizde gerçekle ir. Bundan dolay u andaki u umuz geçmi olmaks z n olu-amaz. u andaki u umuz geçmi ten izole edilemez. Böylece, anlama kendi kendi-

ne var oldu u varsay lan ufuklar n kayna mas d r (305).

Gadamer ufuklar n kayna mas nosyonuyla hem okurun u unun hem de metin-den ortaya ç kan u un belli konumlardan geldiklerini inkâr etmeksizin anlaman n olu abilmesi için okurla metin aras nda köprü kurmaya çal maktad r. Metinle okur aras ndaki geçici uzakl k okuru metne yabanc la t ran bir ey olmay p bilakis ön anla-malar n bir metriksi olarak metnin anla lmas na imkân sa lar. Ha a bu hermenötik bo luk (geçici uzakl k) geleneksel ön yarg lar devam eden okur için metinden daha zengin anlamlar ç karabilmesine imkânlar sa lar. Belirtmemiz gerekir ki Gadamer’e göre, ufuklar kapal ve mutlak eyler olmay p biz hareket e i imizde bizimle hareket eden ontolojik durumlard r. Böylece, sonuç mükemmel bir anlama de ildir, bilakis bu hermenötik bo lu un farkl l n ortadan kald rmayacak ekilde ortaya ç kan bir durum olarak ufuklar n kayna mas d r (Greig, 1971, 136).

Page 6: DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D201813/2012_I/2012_I_DEMIREZENI.pdfmetni anlama ve yorumlama imkâns ÍzdÍr (Hekman, 1986, 104). Bu óekildeki bir

496

Dinî ve Felsefî Metinler

Gademer’in ufuklar n kayna mas kavram bizlere anlaman n epistemolojik de-il ontolojik oldu unu göstermektedir. ayet anlama epistemolojik de il, ontolojik

ise ya ad m z toplumsal yap ve kültür ön yarg lar m z n olu umunda önemli bir etken olarak ontolojik durumumuzu belirlemektedir. Ön yarg lar m z içinde bulun-du umuz toplumsal yap ve kültür taraf ndan ekillendiriliyorsa, dini metinlerin anla lmas ve yorumlanmas nda bireylerin ya ad klar toplumsal yap ve kültür önemli hale gelmektedir. Geleneksel bir toplumda ya ayan bir Müslüman n Kuran’a yakla m ve yorumlamas n n modern bir toplumda ya ayan bir insan nkinden farkl olmas kaç n lmazd r. Bunun birçok örne ini tarihte görebilmekteyiz. Bunu anlamak için modern slam âlimlerinin yorumlar na bakmak yeterlidir.

Ayn ekilde tüketim toplumunda ya ayan bireylerin dini metinlere yakla m ve yorumlamas geleneksel toplumlarda ya ayan bireylerinkinden farkl d r. te bu makalede bu farkl l klar ortaya konulmaya çal lmaktad r. Bu farkl l klar n ortaya ç kmas n sa layan önemli nedenlerden birisi tüketim toplumunun insanlara kazan-d rd bak aç s ve al kanl klard r. Al kanl klar n ve bak aç s n n insano lunun metinleri anlamas n nas l yönlendirdi i bu ba lamda önem kazanmaktad r.

Bak Aç s , Al kanl klar ve Anlama

çinde bulundu umuz toplumsal konumun bize kazand rd al kanl klar ve bak aç s birçok ön yarg m z n kayna n olu turmakta ve birçok ön yarg m z n ekillenmesinde etkili olmaktad r. Bizim burada kaste i imiz al kanl klar ve bak

aç s Pierre Bourdieu’nun ifade e i i habitus’dur. Bu bölümde ilk olarak habitus’u aç klayaca z ve daha sonra tüketim toplumunun kazand rd al kanl klar ve bak aç lar n habitus ba lam nda ele alaca z.

Bourdieu’ya göre, habitus de i ebilmekle birlikte devaml l olan ikinci f tra r ki bilinçli olarak bir sonuç öngörmeksizin yap sal bir sonuç do uran, davran lar olu turan ve düzenleyen içselle tirilmi toplumsal yap lard r (53). Habitus sayesin-de insanlar düzenli davran larda bulunduklar için toplumsal yap kendini yeniden üretir ve devam eder. Habitus, bilinçli olarak herhangi bir kurala uymaks z n davra-n lar n düzenlenmesine sebep verir ki davran lar sanki orkestra e olmadan bir arada hareket eden orkestraya benzer (53).

Bunu söylerken Bourdieu bilinçli hareketleri ve rasyonel olarak hesaplanm ha-reketleri yok saym yor. Bu hareketlerin planlanmas ndan uygulamaya geçili ine ka-dar her an habitus yine etkilidir. Bilinçli hareketlerimizde davran stilimiz, rasyonel olarak hesaplanm hareketlerimizde ise sonuca ula t ran performans m z bu habi-tusumuz taraf ndan olu turulmaktad r. Hangi davran lar n sergilenip hangilerinin

Page 7: DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D201813/2012_I/2012_I_DEMIREZENI.pdfmetni anlama ve yorumlama imkâns ÍzdÍr (Hekman, 1986, 104). Bu óekildeki bir

497

Yirmibirinci Yüzy lda Yeniden Okuma, Anlama ve Alg lama

sergilenemeyece i habitusumuz taraf ndan belirlendi i için davran lar m zdaki ter-cihlerimiz habitusumuza göre ekillenmektedir (53).

ayet failin öznel istekleri ve motivasyonu ile bilimsel olarak olu turulmu ob-jektif olas l klar aras nda bir korelasyon gözlemleniyorsa, bunun sebebi failin bunu bilinçli olarak hesaplad ndan de ildir. Fakat failin geçmi te elde e i i tecrübe ve içselle tirdi i toplumsal yap sonucunda bu hareketleri sergilemesinden kaynaklan-maktad r. Mesela içinde do ulan ve sosyalle ilen toplumsal s n f failin yapaca dav-ran ekillerini ve olanaklar n o kadar belirler ki, fail o davran ekillerini sergile-menin d nda herhangi bir opsiyonu yok mu gibi davran r. Yani geçmi tecrübelerin bir sonucu olarak içselle tirilen toplumsal yap failin topluma, kendine ve davran seçeneklerine bak aç s n ve yorumlamas n etkilemektedir.

Böylece, habitus, geçmi in bir eseri olarak, geçmi taraf ndan üretilen emalara uygun olarak bireysel ve toplumsal davran lar üretir. Geçmi in bir izi olarak habi-tus hem bak aç s n hem de davran ekillerini meydana getirir (54). Davran lar hususunda faile birçok seçenekten bir tanesinin daha uygun gözükmesi geçmi in bir izdü ümü ve içselle tirilmi toplumsal yap olan habitusun bir sonucudur. Geleneksel toplumda büyüyen bir ki inin habitusu geleneksel toplumsal yap s ndan etkilenir-ken, tüketim toplumunda yeti en bir ki inin habitusu da tüketim toplumsal yap s n-dan etkilenmektedir. Dolay s yla geleneksel toplumda yeti en birinin dini metinleri anlamas yla tüketim toplumunda büyüyen birinin yakla m farkl l k arz etmektedir. Bu farkl l klar yakalayabilmek için tüketim toplumunun özelliklerini belirtmemiz gereklidir.

Tüketim ToplumuTüketim insano lunun varolu unu devam e irebilmesi için yerine getirilmesi

gerekli olan en önemli faaliye ir. Dolay s yla tüketim yeni bir olgu veya vak a de il-dir. Çe itli ekillere bürünse, çe itli ekillerde ortaya ç ksa da her zaman olan bir ol-gudur. O zaman günümüz toplumlar na tüketim toplumu dememizin sebebi nedir? Günümüz toplumlar n geçmi toplumlardan ay ran hangi özellikler bu toplumlar tüketim toplumu haline getirmektedir. Bu bölümde bu sorular n cevaplar n bulmaya çal aca z.

Bauman’ n söyledi i gibi, neredeyse hiçbir ey tamamen özgün de ildir. Her eyin geçmi ten gelen bir ba lant s bulunmaktad r. Geçmi in izlerinin bir ekilde

olmad özgün bir olguyla kar la mak neredeyse imkans zd r. Bir olgunun özgün olmas söz konusu olgunun çe itli ö elerle girdi i kon gürasyon sonucunda fark-l la mas ndan kaynaklanmaktad r (27). Geçmi te olmas na ra men ça n getirdi i ö elerle etkile ime geçmesi ve bu etkile imin sonucunda dönü üme u ramas , söz

Page 8: DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D201813/2012_I/2012_I_DEMIREZENI.pdfmetni anlama ve yorumlama imkâns ÍzdÍr (Hekman, 1986, 104). Bu óekildeki bir

498

Dinî ve Felsefî Metinler

konusu olguyu özgün ve günümüze has k lmaktad r. Tüketim toplumu da bu anlam-da özgün ve günümüze has bir olgudur.

Her ne kadar içerdi i ö eler (tüketim) özgün olmasa da, günümüzde geçirdi-i dönü üm ve di er ö elerle girdi i etkile im tüketim toplumunu önceki toplum-

lardan farkl k lmaktad r. Tüketim toplumundan kast m z Max Weber’in ideal tip kavram yla örtü mektedir. Biz de Weber’in yöntemini kullanarak tüketim toplumu modeliyle saf bir kavram olu turabiliriz. Böylece karma k günümüz toplumlar n inceleme, çözümleme ve anlama imkân bulabiliriz. Tüketimin çok merkezi bir yer tu u u genelde günümüz toplumlar n , özelde ise Türkiye toplumunu çözümleme ve bu toplumlarda ya ayan ki ilerin davran lar n anlama imkân kazan r z.

Tüketim toplumunu, di er toplumlardan ay ran en önemli özelliklerinden birisi bu toplumda insano lunun en tabii aktivitesi olan tüketimin toplumu yönlendiren ve belirleyen bir güce dönü mesidir. Bu güç toplumun kendini yeniden üretmesini, sosyalle meyi, sosyal dayan may , toplumsal tabakala may , bireylerin kimlik in-as n ve hayat stillerinin olu umunu belirlemekte ve ekillendirmektedir (Bauman,

28). Sanayi toplumlar nda üretim nas l o toplumu belirliyor ve ekillendiriyorsa ayn ekilde tüketim toplumlar nda da tüketim toplumsal yap y belirlemektedir.

Bauman’ nda k smen dile getirdi i gibi (29), sanayi toplumunda insanlar emekle-rine ve kendilerine nas l yabanc la rsa, ayn ekilde tüketim toplumunda da istek ve arzular kendi d lar ndaki güçler ve süreçler taraf ndan belirlendi i için insano lu kendi istek ve arzular na yabanc la maktad rlar.

Bizim yabac la madan kast m z, daha fazla kar elde etme amac yla istek ve arzu-lar n kapitalist güçler taraf ndan olu turulmas , bu istek ve arzular n yönlendirildi i nesnelerin üretilmesi ve son olarak olu turulmu istek ve arzular n pe inden ko ar-ken insan n kendini gerçekle tirememesidir. Yani sanayi toplumunda üretim süreç-leri nas l yabanc la maya sebebiyet veriyorsa, tüketim toplumunda da tüketim farkl ekillerde insan n kendine, istek ve arzular na ve tüke i i ürüne yabanc la mas n

sa lamaktad r. Ha a tüketim toplumunun bir dayatmas olan i aret de eri için al -nan mallar, insanlar aras nda sosyal tabakala man n belirginle mesine sebep oldu u için ki iyi di er insanlara kar da yabanc la t rmaktad r.

Tüketim toplumunun di er bir özelli i daha önce metala mayan birçok eyin metala mas d r. Metala madan kast m z, daha önce ekonominin d nda olup bir market de eri olmayan servis, ürün veya ili kilerin ekonominin içine al nmas yla bir market (de i -toku ) de eri kazanmas d r. Daha da önemlisi bu objenin daha önceki anlam n kaybederek tamamen parasal de eri üzerinden alg lanmaya ba lanmas d r. Kapitalist ekonomik sistem hem co ra olarak geni lemekte hem de derinle erek

Page 9: DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D201813/2012_I/2012_I_DEMIREZENI.pdfmetni anlama ve yorumlama imkâns ÍzdÍr (Hekman, 1986, 104). Bu óekildeki bir

499

Yirmibirinci Yüzy lda Yeniden Okuma, Anlama ve Alg lama

daha önce ekonominin d ndaki noktalar da içine alarak meta haline getirmektedir. Bu dönü ümden dini metinler de kurtulabilmi de illerdir.

Tüketim Toplumu ve Dini Metinler

1- Ki isel Geli im Aç s ndan Kur-an’a Terapik Yakla m

Tüketim toplumunda ya ayan ki inin en önemli amac kendini gerçekle tirme olurken, ki i terapik öznellik kazanacak ve narsist bir ki ili e sahip olma ihtimali artacakt r. Kendini gerçekle tirmeden kast m z ki inin sürekli kendini merkeze alma-s , di er insanlarla olan ili kilerine ve hayat tarz na kendini geli tirme perspekti yle yakla mas d r. Kendini geli tirme amac terapik öznellikle daha da perçinlenecektir. Terapik öznellik ki inin kendi mutlulu unu ve arzu ve isteklerini merkeze alarak di-

er her eye kendi mutlulu unu, arzu ve isteklerini gerçekle tirmede bir araç olarak yakla mas anlam na gelmektedir. Bu durum asl nda kültür ve de erler dâhil her e-yin tüketim toplumunda metala mas ndan kaynaklanmaktad r. Dini metinler de bu durumdan istisna de ildir. Dini metinler mutluluk verdikleri, rahatl k sa lad klar müddetçe makbul olurken, sosyal adalet gibi söylemler geri planlara itilmektedir.

Kendini bir konuya adama de il, kendini geli tirmeyi hedef alan, terapik bir öz-nelli e sahip olan tüketim toplumu insan nda bu toplumun ona sundu u seçenekler ve imkânlar kar s nda bir de kendini be enme duygusu hâs l olur. Böylece kendini be enen, kendini ve arzular n merkeze alan, kendi d ndaki eylere kendi mutlulu-

unu sa layan arzular n tatmin eden araçlar gözüyle bakan ki iler ortaya ç kar. Max Weber’in ifadesi ile tüketim toplumu ile bu karakterdeki insanlar n ç kma ihtimalleri aras nda seçici bir benzerlik vard r. Tam bir sebep sonuç ili kisi kurulamasa da tüke-tim toplumunda di er toplum tiplerine oranla bu karakterdeki insan tipi daha fazla gözlenmektedir. Bir nevi bu karakter tüketim toplumunda yeti en bireylerin habitu-su olmaktad r.

Baz ayet ve hadislerin ön plana ç kart lmas ve baz lar n n geri planda kalmas tüketim toplumunda kazan lan habitusla do rudan ili kilidir. Tüketim al kanl klar -n içselle tirmi Müslümanlar bu habituslar n destekleyen hadis ve ayetleri ön plana al rken bu al kanl klar olumsuzlayan hadis ve ayetleri ise geri planda tutmaktad r-lar. Mesela, “Allah verdi i nimeti kulunun özerinde görmek ister” hadisi ön plana ç karken “kom usu aç iken tok yatan bizden de ildir” hadisi unutulmaktad r.

Baz hadis ve ayetler sebeb-i nüzul ve vuruduna bak lmaks z n tüketim toplumu al kanl klar yla yorumlanmaktad r. Mesela, “Allah verdi i nimeti kulunun üstünde görmek ister” hadisi 5000 dolar yat olan marka çantalar n kullan lmas n me rula -t racak ekilde yorumlanabilmektedir. Fakat sebeb-i vuruduna bakt m zda maddi

Page 10: DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D201813/2012_I/2012_I_DEMIREZENI.pdfmetni anlama ve yorumlama imkâns ÍzdÍr (Hekman, 1986, 104). Bu óekildeki bir

500

Dinî ve Felsefî Metinler

durumu iyi olan fakat pespaye bir ekilde giyinen bir sahabe için söylenmi tir. Yoksa sosyal statüye i aret e i i için bu kadar yat olan ve birçok insan n sosyal statülerini göstermek için sat n ald klar böylesi mallar kastedilmemektedir.

Di er tara an “kom usu açken kendisi tok yatan bizden de ildir” hadisi hiç gün-deme gelmemektedir. Varl kl bir çevrede ya ayan Müslümanlar bu hadisi sadece kendi ziki kom usu olarak alg lamakta ve bu hadisin gerçekten nas l bir sosyal ada-let öngördü ünü önemsememektedir. Dolay s yla, varl kl çevresindeki insanlarla marka elbiseler, arabalar hususunda yar mada bir beis görmemektedirler.

2- Dini Metinlerin Metala mas ve Metnin Otoritesinin Zay lamas

Dini metinlerin kapitalist çark içinde metala mas metnin otoritesinin azalmas na sebep olmaktad r. Dinin metinlerin metala mas na en büyük katk y tele-vaizler ile dini tart ma programlar sa lamaktad r.

Tele-vaizler dini metinlerin metala mas na arac olmaktad rlar. Daha fazla ray-ting almak için bir ov mahiyetine büründürülen vaaz veya dini içerikli sohbetler rek-lamlarla bölünmekte daha da önemlisi kendisinden bir sonraki program olan e lence program yla ayn seviyeye dü ürülmektedir. zleyiciler de di er e lence programla-r n n içlerine serpi tirilmi dini içerikli programlar bir e lence mahiyetinde izlemek-tedir. Bu izlemenin sonucu ise çok ciddi dini konulara bile duyars zl n olu mas ve dini metinlerin insanlar n hayatlar n ekillendirmedeki etkisinin zay amas d r.

Dini metinlerin otoritesinin zay amas ndaki di er bir etken de rayting u runa horoz dövü lerine çevrilen dini tart ma programlar d r. Ne kadar çok tart ma o ka-dar çok rayting denklemini sa lamaya çal an sunucular e li inde gerçekle en dini tart ma programlar dini bilginin ve dolay s yla dini metinlerin otoritesinin zay a-mas na sebebiyet vermektedir.

Bu programlar n dini metinlerin otoritesinin zay amas na sebep olmas ndaki en önemli etken tüketim kültürünün davran kal plar yla bu programlar izleyen tüke-tim toplumu bireylerinin bunlardan rahats z olmamas daha da önemlisi ya kendini geli tirme motivasyonu ile ya da bir e lence mahiyetinde bu programlar izlemeleri-dir. Her iki durumda da gerçekle en vak a dini metinlere insan hayat na ekil veren hâkim bir metin olarak yakla lmamas d r.

Dini metinlerin metala mas n n bir neticesi olarak, eskiden bu metinler bir haki-kat olarak alg lan p bu hakikati bulma ve ya ama amaç iken tüketim toplumlar nda dini metinler gündelik ya amda nas l i e yarar, ne fayda sa lar bak m ndan incelen-mektedir. Dolay s yla hakikat tart malar gereksiz tart malar olarak de erlendirilir-ken gündelik haya a faydas oldu u dü ünülen noktalara vurgular yap lmaktad r.

Page 11: DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D201813/2012_I/2012_I_DEMIREZENI.pdfmetni anlama ve yorumlama imkâns ÍzdÍr (Hekman, 1986, 104). Bu óekildeki bir

501

Yirmibirinci Yüzy lda Yeniden Okuma, Anlama ve Alg lama

Bu yakla mlar di er toplum çe itlerinde de görülse bile, tüketim toplumunda görül-dü ü s kl kla görülmemektedir.

3- Dini Metinlere Bütüncül De il Parçac Bir Yakla m

Amaç dini metinlerdeki hakikati veya Allah’ n murad n bularak hayat ona göre, düzenleme olmay p metinlere sadece fayda ve i e yaramas aç s ndan yakla lmas -n n bir sonucu olarak bütüncül bak aç s n n yerini parçac yakla mlar almaya ba -lam t r.

kinci bir neden de tüketim kal plar yla kimlik in a etmeye zorlanan insanlar dini metinlere de kimlik in alar nda yard mc olacak bir metin olarak bakmaktad rlar. Kimliklerini markalar ve tüketim kodlar yla olu turan bireyler dini metinleri de yeri geldi inde kullan lacak bir di er meta olarak görmeye ba lamaktad rlar. Bu yakla m da do al olarak Kur’an ayetlerine bütüncül olarak de il parçac olarak bakmay bera-berinde getirmektedir.

Parçac yorumlar tutarl l k sa lamaktan daha fazla kar la lan problemlere gün-delik cevaplar bulmada i e yaramaktad r. An ya a slogan yla berrakla an tüketim toplumunun zaman alg s nda ileriye dönük çözümlere yer yoktur. Önemli olan im-diki problemlerin en k sa yollarla çözülmesidir. Parça çözümler aras nda tutarl l k aranmas da gerekmemektedir.

Bütüncül bir yakla m sergilenmedi inde oruç tutman n anlam unutulmaktad r. Oruç parçac bir ekilde hem anlam ndan hem de slam n genelindeki konumundan uzakla t r larak yeni bir forma sokulmaktad r. Aksi takdirde 5 y ld zl otel i arlar n nas l aç klayabiliriz. 5 y ld zl otel i arlar i arlar n ve orucun bütüncül anlamdan kop-tu una güzel bir örnektir. nsanl açl kla e itlemesi öngörülen oruçlar bile, 5 y ld zl otel i arlar ile sosyal statünün ve israf n sembolleri haline gelebilmektedir. Asgari üc-retin 658 TL oldu u ülkemizde ki i ba 316 TL’lik i arlar düzenlenebilmektedir.

Tese ür de leleri de ba ka bir örnektir. Örtmek anlam na gelen tese ürün aç-mak anlam na gelen de le kelimesiyle beraber kullan lmas bile bu parçac yakla-

m n dini de erlerin metala mas ile birlikte nas l beraber yol ald n göstermesi aç s ndan önemlidir. Tese ürün slam ahlak ve toplumsal düzenindeki anlam ndan soyutlanarak metala t r lmas ve parçac bir yorumla tese ür de lelerine dini metin-lerden fetvalar verilmesi parçac yakla m n bir tezahürüdür.

4- Baz Dini Kavramlar n çeri inin Tüketim Kültürüyle Doldurulmas

Tüketim kültürüyle de i ime u rayan kavramlar n ba nda lüks ve israf kavram-lar gelmektedir. Sahabe döneminde birden çok elbise lüks kavram yla ifade edilirken

Page 12: DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D201813/2012_I/2012_I_DEMIREZENI.pdfmetni anlama ve yorumlama imkâns ÍzdÍr (Hekman, 1986, 104). Bu óekildeki bir

502

Dinî ve Felsefî Metinler

tüketim toplumlar nda bir elbisenin birden fazla giyilmesi ho kar lanmamaya ba -lanm t r. Daha da önemlisi bir elbisenin bir defa giyinilip at lmas israf kavram n n d nda bir toplumsal zorunluluk olarak kabul edilir olmu tur.

Her sezon gard robun de i mesini zorunluluk olarak dayatan tüketim kültürün-de dayan kl mallar n cazibesi kalmam t r. Evladiyelik olarak tan mlayabilece imiz mallar, elbiseler ve otomobiller gözden dü mü tür çünkü tüketim kültürü al nan her-hangi bir eyin sürekli olarak de i tirilmesine vurgu yapmaktad r. Aksi takdirde de-mode olan mallar n kullan m da bir ekilde bu mallar kullanan insanlar da demode k lmaktad r. Bu çe it bir döngüde israf ve lüks kavramlar ya unutulmakta ya da herkes kendi konumuna göre israf ve lüks kavramlar n yorumlayarak kendi tüketim al kanl klar n dini olarak me rula t rmaktad r.

Tüketim toplumlar nda mallar kullan m ve market de erinin yan s ra bir de i a-ret de eri kazan r. aret de eri söz konusu mal n belli bir sosyal statüyü temsil etme-sinden kaynaklanmaktad r. Tüketim toplumlar nda insanlar mallar n i aret de erini sat n alabilmek için söz konusu mal n kullan m de erinin yüzlerce kat paray vere-bilmektedirler. Daha da önemlisi bu mallar sat n almak için harcanan paralar israf olarak de erlendirilmemektedir.

Sonuç

Metinlerin anla lmas ‘ufuklar n birle mesi’ oldu u ve okurun u unu, içinde bulundu u toplumsal yap n n O’na kazand rd al kanl klar belirledi i için tüke-tim toplumunda ya ayan insanlar n dini metinleri geleneksel toplumlarda ya ayan-lara göre, farkl anlamalar ve yorumlamalar do ald r.

Tüketim insanl k tarihi kadar eski olan bir toplumsal durumdur. Günümüz top-lumlar n tüketim toplumu yapan özellik tüketimin günümüz toplumlar nda, birey-lerin kendilerine kimlik in a etmelerinden tutun da toplumsal tabakala maya kadar birçok durumda ba at rol oynamas d r.

Bu toplumsal yap do al olarak insanlar n dini metinleri anlamalar ve yorum-lamalar nda etkili olmaktad r. Dinin metinlerin metala mas ve dolay s yla otoritesi-nin zay amas tüketim toplumsal yap s n n bir etkisi olarak de erlendirilmektedir. Tüketim toplumsal yap s n n bireylere yükledi i al kanl klara göre, bireylerin ayet ve hadislerde seçici davranmas , baz kavramlar n içlerinin bu al kanl klara göre doldurulmas dini metinlerin günümüz toplumlar nda nas l farkl yorumland klar -na dair güzel örneklerdir. Makalede verdi imiz örneklerin d nda daha birçok örnek bulmak mümkündür. Bu k sa makale tüketim toplumsal yap s n n dini metinlerin anla lmas ndaki etkilerini göstermesi aç s ndan bir giri mahiyetindedir. Tüketim

Page 13: DİNÎ VE FELSEFÎ METİNLER - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D201813/2012_I/2012_I_DEMIREZENI.pdfmetni anlama ve yorumlama imkâns ÍzdÍr (Hekman, 1986, 104). Bu óekildeki bir

503

Yirmibirinci Yüzy lda Yeniden Okuma, Anlama ve Alg lama

toplumsal yap s n n ça da müfessirler üzerindeki etkisi incelenmeye de er ba ka bir konu olarak ara t rmac lar beklemektedir.

KaynakçaBauman, Zygmunt. (2007). Consuming Life. Cambridge: Polity Press. Bourdieu Pierre. (1980). The Logic of Practice. Trans. Richard Nice, Stanford: Stanford University

Press.Gadamer, Hans-George. (1988). Truth and Method. Trans. Joel Weins Heimer and Donald G.

Marshall. Newyork: Continuum. Graham, Terry. (1993). “The Dual Aspect of Hermeneutics”. Studies in Religion/Sciences

Religieuses. 22, 105-116. Greig, James. (1971). “Some Aspects of Hermeneutics: a Brief Survey”. Religion, 1, 131-151.Hekman, Susan J. (1986) Hermeneutics and the Sociology of Knowledge. University of Notre Dame

Press.Linge, David E. (1973). “Dilthey and Gadamer: Two Theories of Historical Understanding”.

Journal of the American Academy of Religion, 41, 536-553.