DÖNEM : VII YASAMA YILI: 2011/IV

KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ

CUMHURİYET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

18’inci Birleşim15 Aralık 2011, Perşembe

İÇİNDEKİLERI. ÖZEL GÜNDEM

- 2011 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısının görüşülmesi.

Kurumsal 07; İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı Bütçesi. 2175

Kurumsal 19; Polis Genel Müdürlüğü Bütçesi. 2349

Kurumsal 13; Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığı Bütçesi. 2369

2174

-BİRİNCİ OTURUM-(Açılış Saati: 10.49)

BAŞKAN – Hasan BOZERKÂTİP – Ahmet ZENGİN

BAŞKAN – Sayın Milletvekilleri; Cumhuriyet Meclisinin, 7’nci Dönem 4’üncü Yasama Yılının, 18’inci Birleşimini açıyorum. Ad okunmak suretiyle yoklama yapılacaktır. Buyurun.

(Ad okunarak yoklama yapıldı)

KATİP – Toplantı yeter sayısı vardır Sayın Başkan.

BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır. Sayın milletvekilleri; şimdi gündem gereği görüşmelere geçiyoruz. Gündemimizin birinci kısmında, Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları yer almaktadır, ancak bu kısımda herhangi bir sunuş işlemi olmadığı için gündemimizin ikinci kısmına, Özel Gündemde Yer Alacak İşler Kısmına geçiyoruz.

Bu kısımda, 2012 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısının görüşmeye devam ediyoruz. Şimdi bu çerçevede önce Kurumsal 07; İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı Bütçesinin görüşülmesine geçiyoruz.

İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı Bütçesinin ödeneklerini okuyunuz lütfen.

KATİP - Kurumsal I. Düzey 07; İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı Bütçesi.

II Düzey 01: Yönetim Hizmetleri. 01: Personel Giderleri (TL): 11 Milyon 70 Bin 233. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 481 Bin 559. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 4 Milyon 997 Bin 470. 05 Cari Transferler (TL) : 50 Milyon 250 Bin. 06 Sermaye Giderleri (TL) : 10 Milyon 273 Bin. 07 Sermaye Transferleri (TL) : 6 Milyon 280 Bin 500. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 83 Milyon 352 Bin 762. Kurumsal Toplamı (TL): Yok.

II Düzey 02: Mülki Yönetim ve Bölümleri. 01: Personel Giderleri (TL): 6 Milyon 685 Bin 225. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 360 Bin 428. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 465 Bin 170. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 7 Milyon 510 Bin 823. Kurumsal Toplamı (TL): Yok.

II Düzey 03: Merkezi Cezaevi. 01: Personel Giderleri (TL): 12 Milyon 170 Bin 669. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 243 Bin 362. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 1 Milyon 757 Bin 870. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : 1 Milyon 225 Bin. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 15 Milyon 396 Bin 901. Kurumsal Toplamı (TL): Yok.

II Düzey 04: Nüfus Kayıt Dairesi. 01: Personel Giderleri (TL): 1 Milyon 295 Bin 772. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 36 Bin 958. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 86 Bin 710. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri

2175

(TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 1 Milyon 419 Bin 440. Kurumsal Toplamı (TL): Yok.

II Düzey 05: Muhaceret Dairesi. 01: Personel Giderleri (TL): 2 Milyon 152 Bin 180. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 136 Bin 694. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 226 Bin 810. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 2 Milyon 515 Bin 684. Kurumsal Toplamı (TL): Yok.Hülya 2-1

KÂTİP - Kurumsal I. Düzey 03: Başbakanlık Bütçesi.

II Düzey 06: İskan ve Rehabilitasyon Dairesi. 01: Personel Giderleri (TL): 6 Milyon 266 Bin 587. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 143 Bin 223. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 107 Bin 10. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 6 Milyon 476 Bin 820. Kurumsal Toplamı (TL) : Yok.

II Düzey 07: Tapu ve Kadastro Dairesi 01: Personel Giderleri (TL): 11 Milyon 312 Bin 988. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 165 Bin 392. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 9 Milyon 370 Bin 650. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 20 Milyon 849 Bin 30. Kurumsal Toplamı (TL) : Yok.

II Düzey 08: Şehir Planlama Dairesi. 01: Personel Giderleri (TL): 3 Milyon 786 Bin 584. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 100 Bin 338. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 120 Bin 550. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : 100. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 4 Milyon 107 Bin 472. Kurumsal Toplamı (TL) : Yok.

II Düzey 09: Harita Dairesi. 01: Personel Giderleri (TL): 467 Bin 830. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 13 Bin 582. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 33 Bin 950. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 515 Bin 362. Kurumsal Toplamı (TL) : 142 Milyon 144 Bin 294.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı Bütçesi üzerinde söz isteyen?... Abbas. Evet, başka söz isteyen var mı? İzbul Bey. Başka söz isteyen var mı?

Abbas Bey buyurun.

ABBAS SINAY (Girne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bugün İçişleri Bakanlığı Bütçesini görüşüyoruz.

(Milletvekilleri kendi aralarında konuşurlar)

BAŞKAN – Konuşmacıyı dinleyelim lütfen.

2176

ABBAS SINAY (Devamla) - Ülkemizde en büyük sorun olan bir hafta on gün önce bir nüfus sayımı yapıldı. Ve ülkemizin en büyük sorunlarından biri toplumun üzerinde özellikle durduğu kimlik, kimliği, kültürü ve yok olma psikolojisi. Ülkemizin en önemli sorunlarından halkın üzerinde en çok durduğu ve konuştuğu sokakta konuşulan en önemli konulardan biri de bu. Bir hafta on gün önce bir nüfus sayımı yapıldı, 294 Bin. Gerçekten bu nüfusa inanan var mı yahu?

TÜRKAY TOKEL (Güzelyurt) (Yerinden) - Var tabii yahu. Ne demek yahu? Devlet yaptı bu nüfus sayımını. Ne demek?

ABBAS SINAY (Devamla) - Nasıl siz inanırsınız?! Daha önce niye kalabalık diyordunuz, 500 bin diyordunuz, 600 bin diyordunuz, 400 bin diyordunuz. Ne oldu bugün 300 bin?

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Nasıl yani? 2006’da yaptığına biz inandık da sen bizim yaptığımıza niye inanman? Ha.

ABBAS SINAY (Devamla) - Kim?

SALİH İZBUL (Girne) (Yerinden) – Maraz ettiler Abbas Bey. Çok maraz ettiler.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, konuşmacıyı dinleyelim lütfen.

ABBAS SINAY (Devamla) - Aslında biraz maraz ettiler çünkü 300 bin üzerinden...

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) - Ne 300 bin yahu? 600 bin, 500 bin. Hangi 300 bin?

ABBAS SINAY (Devamla) - Sayın Cemil Çiçek aynen şöyle söylemişti kendilerine bir toplantıda, basına açık olan bir toplantıda. Siz benim belediye başkanlığıma benziyorsunuz diyor. Nüfusu artırıp daha fazla para istiyorsunuz.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Şimdi onun söylediği bilinmeyen bir şey değil ya. Bütün belediye...

ABBAS SINAY (Devamla) – Gerçekten inanıyor musunuz yahu? Yani bu ülkede 170 bin seçmen var.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Bilinmeyen bir şey mi yahu? ...

ABBAS SINAY (Devamla) - 20 bini yurt dışında saysanız 150 bin seçmen var. 18 yaşından küçük yüzde 30 koysanız 200 bin eder. Yani 200 bin vatandaş nüfusunuz vardır. 30 bin kişi diyorsunuz ki kayıtlı işçiniz vardır. Bunun yanında 33 bin tane öğrenciniz vardır. Bunlar kayıtlı resmi rakamlarda söylenen sayılar etti size 260-270 bin. Hani kaçağı? Hani askeri? Hani yabancısı burada, turisti? Nasıl 294 bin, kimi inandıracaksınız? Farz edelim, kabul edelim bu rakamı, o zaman masada boşuna niye vatandaşlığı tartışıyorsunuz? Ve masada diyorsunuz ki bir kişi, bir gecede 1600 kişi vatandaş yapıldı ve Mahkemeden geri döndü, sanki ben yaptım. Masada tartışılan bu, 1600 kişiyi vatandaş yapıldı ve Mahkemeden geri döndü deniyor, sanki ben yaptım. Siz zaten suçlusunuz ve bunu da bir gecede 1600 kişiyi vatandaş yaptınız bir gecede ve sonra masada şikayet ediyorsunuz bunu ve masada

2177

vatandaşlık ana konu oldu. Eğer siz her gün Bakanlar Kurulunda vatandaş yaparsanız ve Hristofyas da size dörde bir derse o zaman demek ki nüfusumuz tamam. Kimi inandıracaksınız? Boşuna niye tartışıyorsunuz o zaman? Her gün Bakanlar Kurulundan dört kişi, beş kişi vatandaş. Eğer siz bu ülkede Vatandaşlık Yasasını değiştirmezseniz bu baskı sürekli üzerinizde olacak, sürekli üzerinizde bu baskı olacak ve bu baskı devam edecek. İki buçuk yıl önce bir yasa önerisi verdik ve o zamanki bakan bize aynen şunu söyledi; merak etmeyin biz size yeni bir vatandaşlık sunacağız ve oybirliği ile de bu Meclisten geçireceğiz. Sizin fikirlerinizi de alacağız, iki buçuk yıl geçti üzerinden hala daha ortada hiçbir şey yok, hiçbir şey yok ortada. Bir tasarı dolaştırıldı böyle bir toplum içinde tepki görünce de hemen geri çekildi. Yeşil kimlik, beyaz kimlik. UBP’nin zaten o Yasa Tasarısı ile, o önerisi ile ne yapmak istediği ortada otomatik vatandaşlık, otomatik. Eğer gerçekten görüşünüz bu ise topluma bunu açıklayın ve sokağa çıkın, bunu söyleyerek sokağa çıkın lütfen. Kaçak affı çıkarıyoruz soruyoruz kaç kişi? Bilmiyorum. Altı gün oldu 100 kişi müracaat etmiş. Biri 60 bin diyor, eski Bakan 60 bin, 30 bin dedi, yeni Bakan 10 bin civarı diyor. Eğer bu ülkede bu bilgisayar çağında, bu iletişim çağında siz nüfusunuzu bilmiyorsanız, kaçağınızı bilmiyorsanız vatandaşımızı da bilmiyoruz zaten sayısını kaç? Bunları bilmiyorsanız nasıl Yasa yapacağız, nasıl Bütçe yapacağız ve yol yürüyeceğiz? Ve toplumun önünü de açacaksınız. Topluma da bu konuda kimliği, kültürü, yok olma psikolojisi konusunda onların bu fikirlerinden döndüreceksiniz nasıl? Bu ülkede öğrenciler vatandaş yapıldı ve öğrenciler ne diyor biliyor musunuz? Aynen dedikleri; okul harçlarından kurtulmak için vatandaş olduk diyor. Bu ülkede bunlar oldu ve halen devam ediyor. Bu Kürsüden daha önce de söyledim şimdi de söylüyorum. Büyükelçi 5 bin 800 kişi vatandaş yapılması için baskı yapıyor mu size? Hayır deniyor. Sayın Büyükelçi Havadis Gazetesi’nde bir buçuk yıl önce aynen şunları söylemişti, vatandaş olmaya hazır 5 bin 800 kişi var müracaat etmiş. Bunlar için size baskı yapılıyor mu? Eğer siz bu Vatandaşlık Yasasını değiştirmezseniz bu baskı size üzerinizde sürekli olacak. Ve UBP Ulusal Birlik Partisi daha önce yaptıkları ortada, seçime yakın herhalde bu 5 bin 800 değil, on, on beş bini de yapar. Seçim kazanmak için her şey yapar. Çünkü bu insanları sadece ve sadece oy potansiyeli olarak görür. Sadece ve sadece oy potansiyeli olarak görür, başka hiçbir şey değil.

Masada vatandaşlığı görüşüyoruz Sayın Cumhurbaşkanının önünde vatandaşlık görüşülüyor. Siz bir taraftan sürekli vatandaş yapıyorsunuz diğer taraftan masada bunu görüşüyorsunuz. Bu nasıl olacak? Daha net bir şey söyleyeyim size. 2004’de bir referandum oldu ve bu referandum dünya kamuoyu gözü önünde Birleşmiş Milletlerin onayı ile referandum oldu ve yüzde 65 evet çıktı. Bu referandumda kullanılan oylar, bu referandumda kullanılan vatandaşlarımız oy kullandı. Bu vatandaşlarımız dünya kamuoyu önünde meşrudur. Eğer siz vatandaş yapmaya devam ederseniz o insanların meşruluğunu da ortadan kaldırırsınız ve o insanların meşruluğunu da tartışır duruma getirirsiniz ve tartıştırırsınız. Aslında bu insanlarımız ortaya çıkıp.. Çünkü yapılan her vatandaş bu ülkede kaçak yaşamın devam etmesi insanlarımızın ekmeğinden bir parçanın gitmesi demektir. Bu ülkede yüzde 12 işsizlik varsa, yüzde 15 işsizlik varsa ve biz halen kaçağa müsaade ediyorsak kaçak ile mücadeleyi sözde tutarsak insanlarımızın ekmeği bir dilim ekmeği her gün azalacak bu ekonomik krizde. Her gün esnaf dükkanlarına kepenk vuruyor. Ama 30 bin işletme vardı beş yıl önce şu anda da 30 bin işletme var. Nedeni ne? El değiştiriyor. İş gücü el değiştirdi. Sermaye el değiştiriyor. Kimlik değişiyor ve sorgulanıyor. Buyurun size emek değişti, sermaye büyük oranda değişiyor. Kıbrıs Türkü ne oluyor? Kimliğimiz ne oluyor? Ve toplumun yok olma psikolojisi günden güne daha da dibe vuruyor. Bu Kıbrıs Türk Kimliği ki 1960’ı, 53’ü, 58’i 63’ü. Pardon. 50, 55-58-63’ü 74’ü yaşadı ve kimliği Müslümanlığı sorgulanmadı. Bugün sorgulanıyor. Ve Ulusal Birlik Partisi bunu sorgulatıyor. Kıbrıs Türk Kimliği sorgulanıyor, dini sorgulanıyor. Halbuki bu kimlik 63’ü yaşadı, 58’leri yaşadı ve bu kimlik değişmedi,

2178

değiştirilemedi. Bugün Ulusal Birlik Partisi eli ile değiştirilmeye çalışılıyor. Muhaceret Yasalarımız her şey yapmaya müsait. Gerçekten eğer biz bir gecede 25 öğrenciyi sınır dışı edebiliyorsak bir gecede 25 öğrenciyi sınır dışı edebiliyoruz amma velakin polis diyor ki bende para yok, kaçak yakalasanız bile ben bunları sınır dışı edemem. O 25 kişiyi bir gecede kim sınır dışı etti, kim yaptı? Eğer Polisi İçişleri Bakanlığına bağlamazsanız ne kaçakla mücadele edebilirsiniz ne de Muhaceret Yasalarını uygulayabilirsiniz. Bir kişi ülkeye giriyor verdiğiniz izin belli, onu yakalayıp yurt dışı etme şansınız yoksa ve yapamam derseniz buyurun istifa edin. Muhaceret Yasaları giriş için de, çıkış için de her şey müsait. 2004’de Türkiye Cumhuriyeti ile yapılan protokolde kaçaklarda öngörülen para ne deniyordu biliyor musunuz? Deniyordu ki caydırıcı olsun onun için yüksek rakam koyun ki bu ülkede kalınmasın ve kaçak önlensin, o protokolde aynen böyle deniyordu. Biz ne yapıyoruz? Hiç takip etmiyoruz, hiç, hiç takip etmiyoruz ve toplumun da psikolojisini daha da bozuyoruz. Evlilikten vatandaş olmaya evet, bir yılda vatandaş yapıyoruz evlilikten dolayı. Bir bakıyorsunuz vatandaş olduğu günün ertesi günü ayrılıyor çünkü amacı vatandaş olmaktı. Bunu en az beş yıla çıkarmak gerekiyor ve takip etmek de gerekiyor. Bir sürü evlilik var sırf vatandaş olmak için, bunların önüne geçilmelidir. Dünyanın hiçbir yerinde evlilikten bir yılda vatandaşlık yok, dünyanın hiçbir yerinde. Beş yıl süre vatandaş olmak için yeterli olabilir. Dünyadaki vatandaş olma şartları farklı olabilir, daha kolay olabilir ama bu ülkenin nüfusu belli, insan sayısı belli, ekonomisi belli, kimliği belli. Dünyanın hiçbir yerinde ülke nüfusu kadar, ülke nüfusundan fazla vatandaş olan bir yer yok, yok. Bu ülkenin iki katı, üç katı nüfus yurt dışında yaşıyor. Onların buraya gelmesi için yasaları, bürokrasiyi, Askerlik Yasasını öneri de verdik Askerlik Yasasını değiştirelim ve bu insanları buraya çekelim. İşte size nüfus istiyorsanız eğer nüfusumuz azsa. Ama bu ekonomi zaten bundan fazla nüfusu kaldırmaz. Düşünün 1990’ları, 90’larda bir gelişme oldu ve gerçekten ülkede devletten özel sektöre dahi bir kayış oldu. Bu ne kadar sürdü? İki yıl, üç yıl, yine dibe vurdu. 2002’de Anan Planı ile birlikte bu ülkede büyük bir gelişme oldu ama hemen dibe vurdu. Bir uluslararası hukukun dışında izolasyonlar altında bir ülke ve bu ülkede çırpınıyoruz bir şeyler yapmaya.

Ulusal Birlik Partisine bir kez daha öneriyorum bir an önce Vatandaşlık Yasasını gündeme alsınlar. Ama bundan önce getirdikleri gibi beyaz ve yeşil kimlikle vatandaşlığın önünü açacak ortamı yaratmasınlar. Evlilik dışında vatandaşlığa yok diyerek çok özel konular olabilir. Örneğin Rum tarafında 25 milyon bankada hesabı olan vatandaş yapılıyor. Belli bir yatırımı olan vatandaş yapılır. Dünyada örnekleri çok. Evlilikten dolayı dünyanın her yerinde en az üç yıldır yedi, on yıla kadar çıkıyor. Vatandaşlıkta beş yıl süre bu ülke için bu kadar kaçak nüfusun olduğu bu kadar nüfusumuzun sınırlı olduğu bir yerde beş yıl süre sonunda otomatik vatandaşlık veya sigortasını ödeyip emekli olacak duruma geldiğinde vatandaş olmasını öngörmek burada doğanların vatandaş olmasını öngörmek çok doğru bir yaklaşım değildir ve bu toplumun kimlik ve kültür sorununu da gündemde sürekli tutacaktır. Alın basını sürekli takip edin. Bir ara çok basit bir araştırma yaptım, bir ara çok basit mahkeme kayıtlarından çok basit bir araştırma yapmıştım yüzde 300’e yakın uyuşturucu artış oldu bu dönemlerde. Cinsel suçlarda yüzde 150, yüzde 200’e yakın artış oldu. Bunun nedeni ne? Kıbrıs Türk toplumu bunlara alıştı mı acaba? Gerçekten artık ben 1975-80’lerde Türkiye basınını takip ederken, Türkiye basınını okurken o sayfaları geçiyordum. Şimdi her gün basının manşetleri bunlarla dolu. Bu toplum bu mu? Ve artık herkes bütün bunları kanıksıyor normal gündelik olaymış gibi görüyor ve hiç umurunda olmuyor. Zaten yapılmak istenen de bu. Toplumumuza yapılmak istenen bunlar normal günlük olaymış gibi kabullenmeleri. Böyle kabullendiğiniz zaman her şeyi de kabulleneceksiniz. Her şeyi de kabulleneceksiniz. Bu günlük olaylar Kıbrıs Türk toplumuna reva görülemez. Kıbrıs Türk toplumu bunu hak etmiyor. Bunu hak etmiyor. Her gün hiç tanımadığımız bilmediğiniz yeni olaylarla karşılaşıyoruz ve dediğim gibi bunları artık kabullenmeye başladık. Ulusal Birlik Partisi halka

2179

kulak vermelidir, halkın isteklerine halkın psikolojisini göz önünde bulundurarak bu ülkede yeni bir Vatandaşlık Yasasını mutlaka gündeme almalıdır.

Bugün bakıyorum muhaceret affı için gerçekten Cumhuriyetçi Türk Partisi, Ulusal Birlik Partisine öneriler yaparak muhaceret affının oybirliği. Oybirliği ile geçmedi ama Cumhuriyetçi Türk Partisinin de onayı ile bu Meclisten geçebiliyor. Demek ki muhalefetle işbirliği yapılarak bazı şeyler yapılabilir. Aynı şey Vatandaşlık Yasası için de geçerlidir. Cumhuriyetçi Türk Partisi en önemli her zaman söylediği Kıbrıs Türk Kimliği, çözüm, barış konusunda olmazsa olmazı idi. Muhaceret Affı için de olmazsa olmazımızdı. Ama Ulusal Birlik Partisi bu konuda Cumhuriyetçi Türk Partisinin önerilerini destekledi ve Muhaceret Affı bu Meclisten geçti. Demek ki istenince bazı şeyler yapılabilir. İstenmesi halinde bazı şeyleri yapabiliriz. Ulusal Birlik Partisi sokağa çıksın lütfen, halkın nabzını tutsun, halk ne konuşuyor? Ve bugün eğer masada daha güçlü olmak istiyorsak, masada belli konularda güçlü olmak istiyorsak artık bu konularda daha dikkatli davranmalıdır. Ulusal Birlik Partisi neler yapıyor başka? Zeyko’yu verdi, kalan üç, beş tane yerimiz kaldı onları da dağıtmaya devam ediyor. Zeyko’yu verdi, Çatalköy’ün altında 90 dönüm bir arazi var çok küçük bir kısmını galiba belediyeye verdi gerisini dağıttı. Bir tek yerimiz kaldı Huzurevi, en sonunda onun için de girişimlere başladı hatta söz verdi. Bu toplumun var olması için bu toplumun ekonomik olarak devam etmesi için Kıbrıs Türk sermayesinin de göz önünde bulundurulmalıdır. Var olan bir kaç şeyimizi de peşkeş çekersek Kıbrıs Türk toplumu bu ülkede var olacak ve bu ülkede devam etmesi gerekiyor. Yoksa ileride çocuklarımız bize hesap soracak. Ulusal Birlik Partisine son bir kez daha sesleniyorum ve bitiriyorum. Vatandaşlık Yasasını bir an önce toplumun nabzına, toplumun görüşlerini dikkate alarak bir Vatandaşlık Yasasını bu Meclise getirmelidir, muhalefetin de görüşleri alınarak ortak mutabakat çerçevesinde bu Yasanın bir an önce bu Meclisten geçirilip ki bu Yasa geçerse Ulusal Birlik Partisi de şu anda iktidardadır Ulusal Birlik Partisinin de üzerinde bu baskı kaldırılacaktır. Kendi de bu baskıdan kurtulacaktır sadece toplum için değil kendi için de bunu yapması gerekir yoksa toplumuna ihanet edecektir, bu kadar net ve açık söylüyorum. Teşekkür eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Abbas Sınay. Evet şimdi sırada Sibel Hanım. Buyurun Sibel Hanım.

SİBEL SİBER (Lefkoşa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizi ziyaret eden çoğu yabancının ilk izlenimi şöyle olmaktadır hele hele baharda gelmişlerse bu ülkeye. Ne kadar güzel bir adada yaşıyorsunuz, sizler ne şanslı insanlarsınız. Gerçekten de dünyanın en güzel coğrafyalarından biridir bu küçük ada. Yani ne kadar güzel bir adada yaşıyorsunuz sözü doğru. Fakat sizler ne şanslı insanlarsınız işte orada durmak gerekiyor. Bu adada yaşamaktan dolayı kendini şanslı ve mutlu hisseden insanımızın sayısı maalesef olması gerektiği gibi yüksek değil. Bunu nereden mi anlıyoruz? Günlük sohbetlerden, yapılan anketlerden, konuşmalardan basından, gençlerle yapılan konuşmalardan, aile içinde yaptığımız sohbetlerden, kendini mutlu hissetme ne demektir? Acaba kendini mutlu hissetme kişi başına düşen geliri örnek göstererek dünyadaki bir çok ülkeyle kıyaslayarak, işte kişi başına düşen gelirimiz iyi bir düzeyde diyerek ifade edebilir miyiz? Yaşam kalitesi yüksekliğidir kişiyi mutlu yapan. Mutlu toplumlar yaratmak için yaşam kalitesi yüksek insanlar yaratmalıyız bu ülkede. İnsanlarımız yaşadığı ülkenin yaşam kalitesinden mutlu olmalıdır. Bunun için de ne gereklidir? Düzgün işleyen bir trafik, kaldırımların yayalara ait olduğu bir ülke, trafik kazalarının çok az olduğu, özellikle bizim gibi böyle küçücük ülkede böyle bir nüfusta bu kadar çok trafik kazasının olduğu her hafta, neredeyse her gün bir kaç kişinin yaralanıp öldüğü bir ülkede insanların mutlu olmasını bekleyemezsiniz. Çevrenin temiz olduğu, gıda güvenliğinin olduğu, sosyal devlet yapısının her alanda hissedilebildiği, özellikle sağlıkta,

2180

özellikle eğitimde, devletin etkin olduğu, yaşlılıktaki bakımının, kişinin yaşlılıktaki bakımının devletin güvencesinde olduğu hissi, sosyal adalet duygusunun zedelenmediği, güvenin, devlete olan güvenin zedelenmediği, sosyal güvenlik kurumunun güçlü olduğu, işe alımlarda eşitlik ilkesinin geçerli olduğu, başarının ödüllendirildiği, üretenin, çalışanın kazandığı, partizanlığı, popülizmin değil, toplum çıkarlarının ön planda olduğu, suç oranının düşük olduğu ve hepsinden önemlisi vatandaşlarının devletine güven duyduğu, geleceğe güvenle baktığı bir yapı. Az önce saydıklarımdan kaç tanesine ben bundan mutluyum diyebiliyor vatandaşlarımız. Evet, buların hepsi bizim ülkemizde vardır ve ben bunlardan memnunum, mutluyum, kaç kişi diyebiliyor. Maalesef mutlu bir toplum değiliz. Bize hep soruyorlar yabancılar, niye devamlı şikayet ediyorsunuz? İşte kısa gözlem için geliyorlar, turistik gezi için geliyorlar, hepimiz, herhalde herkese de bu soru gelmiştir. Niye devamlı şikayet ediyorsunuz? İşte şikayet etmemizin temelleri bunlardır. Yani bu toplum yaşam kalitesi layık olduğu şekilde yaşam kalitesi yüksek bir toplum değildir, biz böyle bir toplum yaratamadık maalesef, başarılı olamadık. O yüzden bu dünya aslında hiçbir siyasiye kalmaz. Tüm bakanlar, başbakanlar, hükümetler geçicidir. Ama yapılan icraatlar, kötü icraatlar nesiller boyu kötü etkisini sürdürür. O yüzden günü kurtarmak adına, partizanlık adına, icraat yapıldığı sürece toplumdaki sosyal adalet ve güven duygusu zedelenir. Çalışma barışı zarar görür, çalışanın değil de yandaşın ödüllendirildiği bir sistemde kimse çalışmak istemez, motivasyonu yok olur, üretkenliği düşer, gururu incinir, mutsuz olur. Biz müşavir denilen, müşavir adı altında insan kaynaklarımızı yıllardır harcadık ve harcıyoruz, harcamaya devam ediyoruz. Konusunda eğitimli, deneyimli yetişmiş insanları bu kadar rahat harcayabilen bir yönetim biçimi ancak az gelişmiş ülkelerde görülebilir. Ve biz bu küçücük toplum, bu eğitimli toplum kendi insanını, kendi insanından yararlanmak istemiyor. Sen şu partidensin, sen şu siyasi görüş zamanında bu göreve geldin diye hiç tenezzül edilmiyor, bilgilerinden, deneyimlerinden yararlanılmak istenmiyor. Bu bizim büyük bir ayıbımızdır. Geçenlerde eski Başbakanlarımızdan Sayın Hakkı Atun açık yüreklilikle geçmişe ait yapılan icraatlardan ne kadar hatalı davranıldığını basınla paylaştı. O dönemde de sosyal adalet ilkesini zedeleyen, toplumsal barışı etkileyen ve halen günümüze dek etkisini sürdüren yanlış uygulamalardan, hatalı icraatlardan söz etti açık yüreklilikle, eleştirdi. Peki yanlış olduğu bilindiği halde neden bunlar yapılmıştı? Belli ki partizanlık ve popülizm toplum çıkarlarının önüne geçmiş ve toplum vicdanının kabul edemeyeceği uygulamalar yapılmış. Bugün bizi hem içte hem uluslararası alanda zora sokan, hem de mülkiyet konusunu içinden çıkılmaz hale getiren birçok Güney göçmeninin hakkının yendiği bir iskan politikası uygulandı ve hala bu uygulamanın kötü sonuçlarını yaşıyoruz ve yaşamaktayız. Eminim o zaman da bu uygulamanın kötü olduğuna, yanlış olduğuna dair birçok eleştiriler yapılmıştı bu Kürsülerden, çağrılar yapılmıştı bu yanlıştan dönülsün diye. Ama maalesef düşünce, devir benim devrim, doğrular benim doğrularım. Bu düşünce hakim olduğu sürece, siyasetin halkın gözündeki yıpranmışlığı değer kaybetmesi devam edecek ve halkımız kaybedecektir. Burada yapılan eleştirilere her zaman iktidar kulak kabartmalıdır, ciddiye almalıdır. Gün geçsin, varsın konuşsunlar. Muhalefet konuşur, biz istediğimizi yaparız düşüncesi bu toplumu iyi yerlere götürmez.

Evet Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çok övündüğümüz, özellikle Ulusal Birlik Partisinin yetkililerinin, Bakanlarının, milletvekillerinin açılışlarda, törenlerde özellikle Türkiye yetkilileri de orda varsa, kullandıkları bir söz vardır. Devleti biz kurduk diyorlar. Bu sözün altında yatan anlamı doğrusu ben kendi adıma anlamakta zorlanıyorum. Acaba devletin sahibi biziz mi demek istiyorlar? Öyle ya, 30 yıldan fazladır bu devlet Ulusal Birlik Partisi tarafından yönetilmiştir. Ama diyorum ki keşke, keşke bu uzun iktidar dönemlerinde devletimizi gerçekten yüceltecek politikalar üretebilselerdi ve geriye dönüp baktıklarında, yapılan icraatlardan dolayı pişmanlık ve üzülme değil, gurur duysalardı. Yani tüm

2181

kurumlarıyla, yapısıyla, en üst düzeyde verimlilikle çalışan, vatandaşlarımıza yüksek bir yaşam kalitesi sunan “bu devleti biz kurduk” diyebilselerdi keşke. Çünkü o dönemlerde, o dönemlerde gerçekten bembeyaz bir sayfa vardı önlerinde. Ortak acılar yaşamış, dayanışma ruhu yüksek, geleceğini şekillendirmek, güzel bir yurt yaratmak isteyen ve geleceğine güvenle bakmak isteyen bir toplum vardı önlerinde. Şu andaki mevcut yapının, halkı mutsuz eden bu yapının temelleri popülizmden, partizanlıktan, siyasi erki elinde tutan kişilerin şahsi menfaatlerinden uzak tutulsaydı, toplumsal çıkarlar ön planda tutulsaydı ve o yönde politikalar üretilseydi, bugün çok daha farklı bir ülke yaratmış olacaktık. Şimdi diyebilirsiniz ki geçmişte yaratılan, yapılan hatalardan bizi sorumlu tutamazsınız. Bugün eğer geçmişte yapılan yanlış hatalı icraatlardan dolayı halen toplumun bir kesimi mağdur ise, şu andaki Hükümet bunun sorumluluğunu üstlenmek zorundadır çünkü devlet yapısı süreklidir. O geçmişte kaldı, dün dündü, bugün bugün diyemezsiniz, böyle bir lüksünüz olamaz. Bugün geçmişin hataları düzelmezse ve yine toplumsal menfaatleri gözetmeyen icraatlar yapılmaya devam ederse, belki de bir 10 yıl sonra başka bir Başbakanımız geçmişin hatalarından söz edecektir ama toplum kaybedecektir, toplumumuz kaybedecektir. Telafisi mümkün olmayan yıkımlar yaratılacaktır toplumda. Bugün toplumda kendi devletine karşı bu kadar güven eksikliği varsa, sebebi budur.

Şimdi sözü, aslında bunları bir genel eleştiri yaptıktan sonra şuna getirmek istiyorum. Bu Kürsüden uygulanan hatalı iskan politikaları sayesinde mağdur olan bir grup bir kısım vatandaşımız vardır ve bu insanların sesleri git gide, git gide son 30 yılda iyice kısılmıştır ve sessizliğe gömülmüşlerdir. Ama bu insanların sessiz olması demek artık haklarından vazgeçtiler, kabullendiler anlamında alınmaması gerekiyor. Kaldı ki bir devlet böyle bir şeyi kabul etmemesi gerekiyor. Eğer bir mağdur varsa toplumda bir kişi bile olsa ve hatalı bir uygulamadan dolayı, devletin hatalı bir uygulamasından dolayı mağdur olmuşsa o bir kişi önemlidir devletin gözünde. Devlet kişiler için vardır, toplum için vardır. Bir kaç kez bu Güney göçmenlerinin, Güney’de mallarını bırakıp da karşılığını alamayan ve mağdur olan bu Güney göçmenlerinin durumunu bu Kürsüden dile getirdim. Sayın İçişleri Bakanımız da tüm eleştirilerimde haklı olduğuma dair benimle bir konuşma yaptı. Ama ne yazık ki bu geçen sürede hiçbir olumlu adım veya herhangi bir çalışmanın başladığını göremedik. Biliyorsunuz ki bugün Kıbrıs müzakereleri devam ediyor. Ve içinden en çıkılmaz olanı, en zorlukla karşılananı ve işte bu çözülürse Kıbrıs sorunu çözülür dediğimiz konu mülkiyettir. Ve biz mülkiyet tartışırken masada, bizim temsilcimiz, Liderimiz mülkiyeti tartışırken aslında işte bu insanların Güney’de bıraktıkları mallar tartışılıyor. Güney’de bıraktığı taşınmazları tartışılıyor. Ve biz çözüm olsa veya olmasa, Ocak sonunda ne olacak, çok umutlu bakılmıyor hiçbir kesim tarafından. Biz yine de umudumuzu yüksek tutmak istiyoruz ama çözüm olması veya olmaması durumunda biz kendi ülkemizde kendi mülkiyet sorunumuzu halletmek durumundayız. Bugün Güney göçmenlerinin elinde 5.5 milyara yakın puan duruyor. Yani bu ne demektir? Siz bu insanların Güney’de bıraktıkları mülkiyetine karşılık onlara bir değer biçtiniz, bir puan verdiniz. Fakat bu insanlar 30 yılı geçmiş bir süredir bunun karşılığını alamadılar, kullanamadılar. Bugün kullanamamak, malının karşılığını alamamanın kullanım kaybından doğan bir tazminat hakkı vardır, bu insanların böyle bir hakkı bakidir. Fakat şimdi bu insanların bu durumunu düzeltmek için neler yapılabilir? Denilebilir ki işte şu anda görüşmeler devam ediyor, işte uluslararası alanda zor durumda düşmememiz gerekiyor. O yüzden biz şu anda bu insanlara bir mülkiyet veremeyiz, bu güzel, bu kabul edilebilir, her zaman toplum çıkarları ön plandadır, bunu hepimiz kabul ediyoruz. Ama bu insanları çağırıp da, tespit edip de sizin için şunu, şunu düşünüyoruz demediğiniz sürece bu insanlar kendi başlarının çaresine bakmak durumunda kalacaklar ve kalıyorlar. Neler yapılıyor? Bir; eğer bu insanlar 74’den önce yurt dışında yaşıyorlarsa bu Güney’deki mallarını satma hakları vardır ve satıyorlar ve değerinin altında satıyorlar. İki; bu insanlar Güney’e geçip altı ay orada

2182

yaşıyorlar, yaşarlarsa Güney’deki mallarını talep etme hakları doğuyor ve bunu yapılar. Büyük bir çoğunluk değil belki, belki azdır ama bu yapılıyor. Üç; bu insanlar Güney’deki mallarını avukatları nazarında imzalayarak, sözleşmeler yaparak, satış sözleşmeleri yaparak satış sözleşmeleri yapıyorlar. Çünkü resmen satış yapmaları yasaktır eğer 74’den önce yurt dışında yaşamıyorlarsa.

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Yektaoğlu’ndan devralır)

Ve sözleşmelerle ucuz ucuz ellerinde bu malları çıkarıyorlar. Ve biz ne yapıyoruz? Hiçbir şey, hiçbir şey. Sadece söylediğimiz bekleyin.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Tutanın elinde kalsın politikasıdır o.

SİBEL SİBER (Devamla) - O kadar. Ve şöyle bir şans geçti bu toplumun eline, veya şans değil aslında büyük bir çalışmanın ürünü olarak geçti elimize, bir başarı Taşınmaz Mal Komisyonu. Taşınmaz Mal Komisyonu kurulmadan önce bu ülkede, Güney’deki Rum, Kuzey’de mal bırakan mülkiyet sahipleri AİHM’e giderek bizi dava ediyordu ve bu davanın sonucunda ödediğimiz paralar sadece tazminattı. Mülkiyet bize geçmiyordu. Halbuki bu Taşınmaz Mal Komisyonu kurulduktan sonra, şu anda buraya müracaat eden Rumların mülkiyetleri devletimiz tarafından satın alınıyor. Parası ödeniyor ve tapular uluslararası tapuya dönüyor. Yani o mülkiyette hakları kalmıyor. Ve bu yapılan işlem de uluslararası geçerliliği olan bir işlem. Ve ne yazık ki aslında sözü gelmişken çok eleştirildi ama ben burada da bunu söylemek istiyorum. Bunun olmaması, yapılmaması için Ulusal Birlik Partisi çok ayak diredi. Kesinlikle kabul etmek istemedilerdi bu Taşınmaz Mal Komisyonunu ve onun mantığını hala çözmek mümkün değildir. Yani Taşınmaz Mal Komisyonu olmasın diyorlardı. Ya ne olsun? Rum AİHM’e gitsin, dava açsın, biz büyük paralar ödeyelim, çok büyük paralar ödeyelim ve üstelik bu ödediğimiz paralar kullanım kaybı parası olsun Louzidu’ya ödediğimiz gibi. 1 milyon pound sadece kullanım kaybı parasıydı ve mal yine Louzidu’nundu. Bu devam etsin. Böyle bir görüş vardı. Nedense belki de, belki de kendi düşüncelerine göre uluslararası hukukun dışında yaşamak ve insanlara sanki afyonlamışlar gibi işte bu verilen tapular geçerlidir, bu verilen tapularla her şeyi yapabilirsiniz dedikleri için toplum çıkarının, toplum aleyhine de olsa bu Taşınmaz Mal Komisyonunun burada olmasına ayak dirediler. Bu çok yakın zamanda olan bir olaydır, çok yakın bir zamanda. Ve eğer bu Taşınmaz Mal Komisyonu olmasaydı, düşünün binlerce dava AİHM’de devam edecekti, her gün bize aleyhimize binlerce, milyonlarca pound’luk cezalar gelecekti ve bu paralar ödenecekti ve mülkiyetin sahibi yine Rumlar olacaktı. Halbuki şimdi yine paralar ödeniyor doğru ama mülkiyet el değiştiriyor. Ve her gün, her gün 5 ve 10 arası müracaat var bu Taşınmaz Mal Komisyonuna. Dün itibarıyla 2 bin 553 başvuru. Dün itibarıyla 2 bin 553 başvuru ve toplam ödenen para, 62 milyon pound para ödendi ve 10 bin dönüme yakın arazi Türkleştirildi demeyeyim, işte bizim tarafa geçti, devletin oldu, el değişti. Bu başarıdır Sayın Başkan sayın milletvekilleri, bu bizim başarımızdır. Ve biz şu an elimizdeki bu uluslararası geçerliliği olan, dünyaca kabul edilen, yapılan işlemlerin dünyaca kabul gördüğü, uluslararası hukuk tarafından kabul gördüğü bu mekanizmayı daha iyi, daha etkin çalıştırmak durumundayız. Bunun için de takas yolunu da açmalıyız. Ve işte şimdi o Güney göçmenleri için yapılabilecek öneriyi bir kez daha bu Kürsüden gündeme getirmek istiyorum. Şu anda elinde puan olan ve henüz Kuzey’den mal alamamış insanlarımıza uluslararası hukuku karşımıza almamak için, görüşmeleri kötü yönde etkilememek için, dünya kamuoyunu aleyhimize çevirmemek için Kuzey’deki mülkiyeti, Rumların bıraktığı mülkiyeti bir şart

2183

koyarak verebiliriz. Takas şartı. Bu şekilde Güney’de bıraktığı malının Kuzey’deki karşılığını vererek, bu Taşınmaz Mal Komisyonuna bir alt komisyon kurarak, Türklerin de Kıbrıslı Türklerin de oraya müracaatını ve takasını öngörürüz. Böylelikle hem büyük tazminatlar ödemekten kurtulacağız, hem vatandaşlarımızın malının gerçek değeri ortaya çıkacak, değiştirecek, takas yapılmış olacak hem de Taşınmaz Mal Komisyonunun işlevini arttırmış olacağız ve bizim savunduğumuz iki bölgeliliği güçlendirmiş olacağız. Bütün istediğimiz iki bölgelilik. Bunu güçlendirmiş olacağız. Şöyle bir söz var, acaba bu Taşınmaz Mal Komisyonunun yapısı uygun mu? Çünkü Taşınmaz Mal Komisyonu Rumların müracaatı için kurulmuştur. Ben bunu söylediğim zaman böyle bir tepki geldi nasıl yapacağız diye. Strazburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde çalışan çok değerli Kıbrıslı Türk asıllı bir Avukatın görüşü alındı. Ve verdiği görüş; Taşınmaz Mal Yasasının 8’inci maddesinin (5)’inci paragrafında, bu resmi görüştür. Takas için öncelikle Kuzey’deki taşınmazın malikinin ya da kullanım hakkı sahibinin Güney’de bırakmak zorunda kaldığı taşınmazlar değerlendirilecektir ibaresi yer almaktadır. Buradan şunu anlıyoruz; yasa Güney’de mal bırakan Türk’ün takas işlemine dahil olmasına elverişlidir. Güney’de taşınmaz bırakan Türk’ün TMK'da takas sürecine dahil edilmesi Eşdeğer Mal Yasasına ek hüküm konulması suretiyle uygulamaya geçirilebilir. Böylece 67/2005 sayılı TMK Yasasına da dokunulmuş olmaz. Bu konusunda bilir kişinin verdiği hukuki görüştür. Ve ben bu hukuki görüşü ilettim, İçişleri Bakanına ilettim, her yere ilettim ve nedense bu konuda bir sessizlik var. Şimdi takas olmaz deniyor. Dolayısıyla burada da insan sormadan edemiyor. Acaba toplumsal çıkarlar ön planda tutuluyor mu yine de olmaz denirken, yoksa başka başka niyetler mi var arkasında? Bu konuda bir güvensizlik var devlete.

Yani biz eğer vatandaşımızı böyle kulak ardı edersek, “e sessizdirler zaten, sayıları da ne kadardır, boş ver, öyle dursun” dersek bu şahıslar, bu kişiler kendi çözümlerini kendileri yaratacaktır ve sonu iyi olmayacaktır bu toplumumuz için, güzel sonuçlar olmayacaktır.

Bir de sözü şuna bağlamak istiyorum. İnşallah bu konuda yine de İçişleri Bakanımızın duyarlı olup bu konuyu ele alacağını düşünerek sözü şuna bağlamak istiyorum. Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde nüfus sayımı yapıldı. Çıkan sonuç hepimizi mutlu etti. Çok ilginç, ne Başbakanımızın, ne sayın bakanların, ne sayın milletvekillerinin, ne halkımızın, hiç kimsenin, ne basının yaptığı tahmin tutmadı. 300 binin de altında bir nüfus, bir ortalama, bir kasaba nüfusundan bile az bir nüfus ve bu yüz ölçümünde çok mutlu bir yaşam sürmemiz gerekiyor o zaman. Bu nüfus ile hiçbir şekilde şikayet edilmemesi gerekiyor. Alt yapı yetmiyor, alt yapı eksiktir bu nüfusa yetmiyor, hastaneler bu nüfusa yetmiyor. Kişi başına düşen doktor, hemşire sayısı, nüfusa göre değil diye, trafik bu nüfusa göre değil diye hiç şikayet olmaması gerekiyor. Çünkü bu nüfus gerçekten çok normal bir nüfus, defacto bir nüfus, yani defacto denilen, şu anda bu ülkede yaşam süren bir nüfus sayısı. Aslında bu Kürsüden şunu belirtmek istiyorum Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu nüfus gerçekten kayıtlı nüfustur, kayıtlı nüfus. Bunu sizse şuradan belgelerle verebilirim kayıtlı nüfus olduğu, 2010 Cumhurbaşkanlığı seçiminde kayıtlı seçmen sayısı, herkes de hesaplayabilir bunu aslında, çok basit. Hiç böyle nüfus sayımı yapmaya da gerek yoktu. Eğer biz kayıtlı nüfusu ortaya çıkartmaksaydı bizim amacımız yani böyle insanları evlere kapatıp, bir bir bütün gün, üstelik o gün de çok güzel bir gündü bahardan kalma bir gündü, böyle bu tür işlemleri yapmaya, ilkel işlemlerle nüfus sayımı yapmaya hiç gerek yoktu. Şöyle; 2010 Cumhurbaşkanlığı Seçimi, kayıtlı toplam seçmen sayısı. 164 bin yani 18 yaşın üstündeki nüfus. 18’in altındaki nüfus yani ilkokul, ana, ilkokul, ortaokul, liseye giden ve üniversiteye giden nüfus, 44 bin okul öncesi ilkokul, ortaokul, lise. Onu ilave edeceksiniz. Üniversiteye giden nüfus ki KKTC’lileri çıkaracaksınız üniversiteye gidende çünkü onlar seçmende kayıtlıdır. 36 bin. Aktif sosyal sigortalıların sayısı 30 bin. Oturma izni ile oturanların sayısını maalesef öğrenemedik Bakanlıktan, yazılı soru

2184

verin öyle size vereceğiz dediler ama hade biz 30 bin diyelim onu, azami eşlerini de koyalım 30 bin. 2010’dan bu yana vatandaş yapılanların sayısı 1000. 0-4 yaş arasını bu şeye koymadık 0-4 yaş arasını çünkü okul öncesi ve okulu koyduk. Yılda 3 bin doğum ortalama ve 1000 ölüm oluyor. 2 bin kişi koyayım 0-4 yaş arasını da bulmak için, dört kere iki 8 bin. İşte sayı çıkacaktır. Ki bu yani bu sayımların niçin yapıldığı ve bunların içinde hiç kaçak yoktur, hiç kaçak yoktur. O yüzden defacto, insanlarımız yanlış anlamasın bir daha söyleyelim, bu çıkan nüfus KKTC vatandaşı nüfusu değildir. Bu çıkan nüfus, bu ülkede şu anda yaşamakta olan herkestir.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Turistler dahildir.

SİBEL SİBER (Devamla) - Polisler, asker aileleri dahildir. Onlar hiç yoktur bu benim verdiğim hesapta, bu toplamada onlar yoktur. O yüzden devlet her zaman güvenilir olmak zorundadır. Devlete karşı güvensizlik yaratmayalım yaptığımız böyle sürekli icraatlarla veya açıklama yapmayalım. Böyle bir şey önümüze çıkmış olabilir. Belki hatalı sayılmıştır, belki kapıları açmamışlardır. Bunları değerlendirelim, erken açıklamalar yapmayalım. Her yapılan erken açıklama, her yapılan halkın kabul edemediği açıklama şüpheler yaratır. Çünkü burada Sayın Bakanımız 600 bine yakın demiştir.

SALİH İZBUL (Girne) (Yerinden) – Başbakan dedi.

SİBEL SİBER (Devamla) - Başbakanımız bunu söylemiştir. E sonra ne oluyor yani bu ülkenin en yüksek Hükümeti, devleti, bu kadar uzak. Yarısı çıkmıştır, yarısından da az çıkmıştır. Yani bu kadar mı bihaberiz biz bu toplumdan?

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) - Aynen öyle Sibel Hanım.

SİBEL SİBER (Devamla) - Bu da yürekler acısı. Bu kadar mı bihaberiz?

Çok teşekkür ederim dinlediğiniz için, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Sayın Sibel Siber, teşekkür ediyoruz. Sayın İzbul, söz sırası sizde. Buyurun.

SALİH İZBUL (Girne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Görüşmekte olduğumuz İçişleri Bakanlığı Bütçesi aslında çok önemli bir bütçe. Biliyorsunuz İçişleri Bakanlığı insanların doğumundan ölümüne kadar, bütün hizmetlerini aldıkları her tür hizmetlerini aldıkları çok geniş alanı olan bir Bakanlık. Zaten bürokratlardan da belli. Arka taraf ilk defa bu kadar dolu, gerçi muhtarlar da var ama en geniş hizmet ağı olan Bakanlık İçişleri Bakanlığı. Dolayısıyla İçişleri Bakanlığı Bütçesi çok önemli bir bütçe

Değerli arkadaşlar, bugün sabahleyin Sayın Bakandan bir kitapçık aldık. İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığının 2011 faaliyetleri ve 2012 hedefleri.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Yani bugün verdi daha?

SALİH İZBUL (Devamla) - Bugün verdi, bir de kalın kitap verdi bize yani öyle okkalıdır da böyle, üniversite geldi aklıma benim üniversitede okuduğum kitaplar. Şimdi açtık sayfalarını değerli arkadaşlar, ilk...

2185

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) – Bakanlıklar var, karıştırmayasın diye verdim.

SALİH İZBUL (Devamla) - Özelliği var.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Bilerek verdi bugün, kimse okuyamasın diye.

SALİH İZBUL (Devamla) - Ha, acele acele.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - En açıkgözleri sen çıktın vallahi, öbürleri bir gece evvelden verirdi.

SALİH İZBUL (Devamla) – Sayın Bakan yok adet oldu Sayın Başkan yani hep böyle geliriz sabahtan o günün bütçesi ne varsa mesela bu akşam Turizmin var. Herhalde akşam üstü Turizm Bakanı dağıtacak bize birer tane.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Son dakika.

SALİH İZBUL (Devamla) – Ha ama bunu ayrı bir yere koyacağız. Yani bu kalın kitap, güzel kitap. Sayın Bakanın bir önsözü var. Önsözü çok güzel yazılmış. Bütün hizmet alanlarını yazmış buraya. Tabii kolay gelsin diyelim kendisine ama bu önsözü geçtikten sonra sayfayı çevirdiğimizde aşağı-yukarı bir 10-15 sayfalık gazete kupürü görüyoruz.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Kendi kendinin reklamını yapar.

SALİH İZBUL (Devamla) – Yani ben bunu anlamadım şahsen. Yani neyin reklamını ve kime yapıyorsunuz Sayın Bakan?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Bakanlığın faaliyetleridir Sayın İzbul.

SALİH İZBUL (Devamla) – Yahu Bakanlığın faaliyetlerini burada yazabilirsiniz. Yani gazete kupürlerini koymanıza gerek yok. Bir sürü kupür.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hangi gazetelerdir?

SALİH İBUL (Devamla) – Bir sürü gazete var burada. Yani tam isimlerini göremiyorum ama...

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Gazimağusa) (Yerinden) – Sadece Sayın Bakanın değil, daha ileriki sayfalarda bölge milletvekillerinin de var içinde.

SALİH İZBUL (Devamla) – Ha, resimleri var onların da. Onları göremedim bak.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Gelecek sene muhalefeti de koyacağız.

SALİH İZBUL (Devamla) – İnşallah, inşallah.

2186

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Şimdi anlaşıldı niçin son dakika dağıtır. Milletvekillerini görüp de eleştirmeyesin diye.

SALİH İZBUL (Devamla) – Aynen öyle. Aynen öyle. Burada böyle bir 10 sayfa hem de bir sürü gazete kupürü. Yani, eğer yani hakikaten yani reklam, milletvekillerine reklam ben anlamadım.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Özkan Bey’den öğrendik bu işi. Özkan Bey çok iyi bilir bu işi.

SALİH İZBUL (Devamla) – Ha. Özkan Bey kalkardı ama önce o konuşma yapardı.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Onun formatını...

SALİH İZBUL (Devamla) – Ha, devam ettiriyorsunuz evet.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Özkan Bey Ağabeyimizdir çünkü.

SALİH İZBUL (Devamla) – Evet, evet.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Yerinden) (Devamla) - Yalnız bazı arkadaşlar da renkli resim basardı onun için Sayın Bakan...

SALİH İZBUL (Devamla) – Yok bunlar siyah, beyazdır. Siyah-beyaz resim basıldı. 10 sayfalık bir şey. İşte Volkan Gazetesi falan işte bir sürü herhalde onlardan daha ziyade alınmış.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Reklama girmesin.

SALİH İZBUL (Devamla) – Ha, yok tabii söylememek lazım. Böyle 10 sayfalık bir şey. Gerek yoktu Sayın Bakan. Yani icraatlarınızı milletvekillerine reklam etme ihtiyacı yoktur. Yani biz burada zaten konuşuyoruz sürekli ne icraatlar yapıldı, ne icraatlar yapılmadı.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Meşhur bir söz vardır bu şey için ailesi iştir...

SALİH İZBUL (Devamla) – Kişinin lafa bakılmaz doğrudur. Yani...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) –Yani ne yaptığı sokakta bellidir.

SALİH İZBUL (Devamla) – Ama...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Bizim sorunumuz yok çok şükür.

SALİH İZBUL (Devamla) – Ama işte hoş bir şey geldi bize sabahleyin ve espri de oldu bayağı bu gazete reklamları. Reklamları aldık Sayın Bakan tamamdır geçelim konularımıza.

Şimdi değerli arkadaşlar; çok kısa bir süre önce bir nüfus sayımı yapıldı biliyorsunuz. Bir sürü arkadaş değindi bu nüfusa sayımına. İşte güvenilirdir, güvenilmezdir. Neticede bir

2187

rakam ortaya çıktı 294 bin diye bir rakam ortaya çıktı. 2006 Nüfus Sayımında bu rakam 225-226 bin, 256 bindi galiba.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - 265 bin.

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) - 265 bindi. Yaklaşık 30 bin kişilik bir artış. Bir sürü hesaplar yapıldı. Az önce Sibel Hanım da güzel bir hesap yaptı, mantıklı bir hesap yaptı. Ben azdır, çoktur nüfus olarak baktığınızda onun tartışmasına girmem. 296 bin diye açıklandı madem 296 bin olarak kabul ediyoruz nüfusu. Hatta Hükümet maraz da etti ki 296 bin çıktı üzüldüler de az çıktık, para azaldı ama değerli arkadaşlar, yani bir baktığınızda sokak ve bazı veriler böyle olmadığını gösteriyor nüfusun. Neden diyeceksiniz? Bir sürü veri var değerli arkadaşlar. Örneğin az önceki hesaptan gidersek yani şu andaki nüfus, gerçekten yani KKTC’de olan nüfus 296 bin. Bu ülkede bir sürü de kaçak var. Bu kaçaklar ya sayılamadı bilemiyorum, ya kapılarını açmadılar ki ben duydum dağa kaçanlar da çok oldu o gün. Yani bütün günü dağda geçiren insanlar da oldu gerçekten Pazar Günü. Yani bunu arkadaşlar...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sokağa çıkma yasağı vardı nasıl çıktı?

SALİH İZBUL (Devamla) – E, çıktılar bir gün önceden. Cumartesi geceden gittiler ya da Pazar sabah 05.00’den ava gittiler. Yani av da, av günüydü de o gün bilirsin ha.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Av yoktu o gün.

SALİH İZBUL (Devamla) – Dağa kaçanlar da oldu.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Bir gün önce vardı da gidip gelmediler.

SALİH İZBUL (Devamla) – Ha, o da var. E, şimdi be arkadaşlar şimdi bakın yani bir nüfus sayımı 7 bin küsur insan görev aldı nüfus sayımında çok para harcandı. Günlerce eğitimler yapıldı ne bileyim hizmet içi eğitimler yapıldı. Üniversite öğrencileri çağırıldı. Yabancılar çağırıldı.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Nijeryalıya eğitim versen Türkçe bilmez, nasıl yapacak bu işi?

SALİH İZBUL (Devamla) – Şimdi bunlar değerli arkadaşlar, bu kadar bir emek ve para harcandı bu işe. Sonuçta da herkesin kafasında soru işareti uyandıran bir rakam çıktı. Yani bu sadece bizde değil bu soru işareti herkeste var. Mesela arkada oturanların çoğunun kafasında bu soru işareti var. Acaba bu kadar mıyız yahu biz? Şimdi değerli arkadaşlar, bir kere böyle eve kapatıp insanları tek tek kelle hesabı sayım artık dünyada hangi ülkede var ben bilmem. Bir ülkeye giren insanlar belli. Kapılarımız, kaç tane kapımız var biliniyor. Bir ülkede çıkan insanlarda belli. Ölenler belli, doğanlar belli. Hepsinin kaydı tutuluyor. Bu girenlerin içerisinde çalışma izni alanlar belli, çalışma izniyle gelenler. Turist olarak gelenler belli. Hepsi belli veya en azından belli olması gerekiyor demem lazım. Muhaceretin bunları bilmesi gerekiyor. Şimdi bu kayıtlar kuyutlar varken, bu kadar emek, bu kadar para ve bu kadar gayrı medeni bir sayıma ne gerek vardı? Olayın bir de bu yönü var, bu boyutu var. Şimdi ben komite aşamasında bu son Muhaceret Affı Yasasını görüşürken Polis Muhaceretin Müdürüne sordum. Dedim ki: “Yahu sizin giriş çıkışları tuttuğunuz bir programınız,

2188

bilgisayar programınız yok mu?” “var” dedi, 1990 yılından başından beri kullanılan bir programmış bu. “Peki bu programın içerisinde yok mu yahu mesela buraya turist olarak şunlar geldi, yani şu turist olarak geldi, bu çalışma izinli geldi, bu ziyaretçi geldi, bu öğrencidir, bu askerdir veya asker ailesidir, yok mu yani böyle Muhacerette bu şekilde bir şey yok mu orada?” “E bu programlarımız yok” dedi. “İşte bir programımız var” dedi “o programa göre kaydını yapıyoruz.” Ama en azından kelle olarak bilmek lazım yahu kaç kişi girdi bu memlekete, kaç kişi çıktı? 1000 kişi girdi, 900 kişi çıktı, 100 kişi kaldı bu ülkede. 2006’da da bir sayım yapıldı. Buradan nüfus çok kolay istesek ortaya çıkardı. Ha şimdi “bilmem” derseniz, inandırıcı olmaz. Muhakkak biliniyor yani şu anda bu ülkede de-facto kaç kişinin olduğunu İçişleri Bakanlığının bilmesi gerekiyor. Polis Muhaceretin bilmesi gerekiyor. Sayım yapmaya gerek yok. Ha konut için sayım yaparsınız, o ayrı. O ayrı veya bazı başka istatistikler yani konutu sayacaksınız veya başka istatistikler için ki onların da elektronik veya sanal ortamda yapılması gerekiyor, bilgisayar çağında yaşıyoruz. Dolayısıyla hem boşuna zaman, hem boşuna para, hem boşuna enerji kaybı. Ve çıkan sonuçta değerli arkadaşlar, kimseyi tatmin etmedi. İnandırıcı bulunmadı bu nüfus sayımı sonuçları. Şimdi saydık nüfusumuzu 296 bin çıktı. Biz çok yakın bir geçmişte biliyorsunuz bir Muhaceret Yasası geçirdik. Muhaceret Affı Yasası, pardon, yanlış söyledim. Muhaceret Affı Yasa Tasarısı önce bize bir Yasa Tasarısı geldiydi biliyorsunuz Hükümetin hazırladığı. O Yasa Tasarısı kabul edilebilir bir Yasa Tasarısı değildi. Bu Yasa Tasarısını incelediğimizde, ilk gelen Yasayı diyorum incelediğimizde sanki öyle bir şekilde hazırlandı ki, burada mevcut olan bütün kaçaklar affedilsin, altı aylıkta bir süre verildiydi kendilerine, yani üç ay müracaat süresi, müracaat süresi bittikten sonra, yani affedildikten sonra üç aylıkta bir ekstra süre. Sebebi ne dedik bunun bu üç ayın? İş bulmak için dediler bize. Yani burada kalan adam iş bulsun. Geçen Yasada da var bu süre ama daha makul bir seviyeye indirildi. 30 güne indirildi. Peki dedik yani bu ülkede karpuz satmak için sergi açanlar var, domates satanlar var. Ayrelli toplayan kaçak işçi var. Mantar toplayan kaçak işçi var. Garavulli toplayan kaçak işçi var hep bunları biz affediyoruz şimdi, hepsini affedeceğiz? Altı ay daha bu insanlar ne görevi yapıyorlarsa yapacaklar, devam edecekler altı aydan sonra hak getire. Bu dedik kabul edilebilir bir olay değildir. Bütün dünya ülkelerinde değerli arkadaşlar, Muhaceret Yasaları kendi ülkesinin vatandaşını korumak üzere yapılır. Yani bir Muhaceret Yasası veya Muhaceret Affı veya muhaceretle ilgili herhangi bir değişiklik öngörüyorsanız bu öngördüğünüz değişikliğin merkezinde, temelinde 1’inci kendi ülkenizin yurttaşları olması gerekiyor. Çünkü ben 1’inci kendi ülkemin yurttaşını koruyacağım. Ha, bizde sanki öyle bir hazırlandıydı o Muhaceret Yasası sanki bizde de kaçaklar için Muhaceret Yasası hazırlandı. Yani kaçakları nasıl affedebiliriz, nasıl burada kalmalarını devam ettirebilirler bunu sağlamak üzere bir Yasa hazırlandı ve getirildiydi ve bunun adı da değerli arkadaşlar insan hakkı olduydu. Yani işte bu insanlar yahu 13 sene, 14 sene burada yaşıyor, kaçak olarak yaşıyor. Hiçbir çalışma izni yok, hiçbir sosyal güvencesi yok. Yaşadığı ortam Allah bilir bahçede mi yaşar, motor evinde mi yaşar, hırsızlık mı yapar bunlar, bunları affedelim 14 sene bunun adı da insan hakkı olsun. E, peki arkadaşlar, bu ortamda, bu kötü ortamda KKTC Vatandaşlarının insan hakkı ne olacak biz bunu sorduk. Dedik ki bu ülkede yaşayan insanların ne suçu var? Şimdi polis görev yapmıyorsa, Polis Muhaceret veya Güvenlik Kuvvetleri bu insanların peşine düşmüyorsa bu kaçakların ve bu insanlar kaçak olarak gelir buraya kendi, kendi yetmez getirir ailesini. Ailesi yetmez dayı oğlunu, amca oğlunu, onlar yetmez bütün köyü. Bütün köyü buraya getirirler ve böyle çok var ha. Onun için zaten hep böyle kuruluyor işte bilmem Özhataylılar Derneği, Hataylılar Derneği, yok Antepliler, Adanalılar bir sürü Dernek var biliyorsunuz kurulan köy de oluyor ve bu insanlar sürekli buraya gelecek, burada kaçak olarak kalacak kimse görev yapmayacak, kimse ondan sonra da diyeceksiniz “yahu bu insanların, insan hakkıdır burada kalsın bu insanlar.” E, tamam be arkadaşlar, bizim insan haklarımız? Şimdi Muhaceret Affı Yasa Tasarısını yaparken bir de amacınız olur. Yani olayı

2189

bir de ekonomik yönden düşünmek lazım. Yani biz Muhaceret Affı Yasa Tasarısını sadece bu insanları affetmek için yapıyoruz, yani burada kalsınlar devam etsinler, yoksa bu işin arkasında bir ekonomik akıl mı var? Bu ekonomik akıl da nedir? İşte işgücü ihtiyacımız var burada ve bu işgücü ihtiyacımızı karşılamak üzere bu insanları affediyoruz.

Şimdi değerli arkadaşlar; mevcut ekonomik durumu biliyorsunuz. Hiç de hoş olmayan bir ortam var şu anda. Ekonomik olarak hiç hoş olmayan, bütün dünyayı etkileyen global bir kriz var. Bu doğal olarak bizim ülkemizi de etkiliyor. 2008 yılında başlayan bir krizdi bu ki Ulusal Birlik Partisi Hükümeti bunu hiç dilinden düşürmüyor ama biz zamanında 2008 yılında krize bağlı bazı olumsuzluklar yaşandığı zaman yiyip bitirdilerdi bizi o zaman. Ha, şu anda her ikide bir, her cümlelerinin başında işte bu global kriz ortamı diye başlarlar. Ha, şimdi bu kriz ortamında ve bir de işsizliğin, işsizliğin artı yüzde 15 daha arttığı bir ortamda, kendi ülkenizin vatandaşları işsizlikten kıvranırken siz bu kaçaklara af çıkaracaksınız burada. Ve üstüne üstlük en olmadık veya en gereksiz diyelim işlerde çalışanları da affedeceksiniz. Bu, bu da akla uymaz, uymazdı, uymadı da zaten. Neyse fazla uzatmayalım. Sonuçta Cumhuriyetçi Türk Partisi önerilerini yaptı Muhaceret Affı konusunda. Hükümet tarafından da kabul gördü, bu yönden de kendilerine teşekkür etmek lazım. Ve bu Af Yasası CTP’nin de desteğini alarak oyçokluğuyla Meclisten geçti. Tabii değerli arkadaşlar bundan önce getirilen Yasa Tasarısının, hani kabul edilmeyen Yasa Tasarısının bir de farklı amacı vardı, yani bunu da göz ardı etmemek lazım. Bu farklı amaç da neydi? Bu aftan sonra Vatandaşlık Yasası gündeme gelecekti. Çünkü Vatandaşlık Yasası Ulusal Birlik Partisi tarafından hazırlanan bir Tasarı var, bir ara böyle piyasaya bir çıktı, müthiş bir tepki gördü tabii hoop bir tarafa kaldırıldı. Ha şu anda ne pozisyondadır, bilmiyoruz. Fakat Muhaceret Affını o şekilde geçirmek istemelerinin arkasında yatan neden bu Vatandaşlık Yasası olduğu şüpheleri çok yüksek noktadadır değerli arkadaşlar. Demek ki, demek ki o Vatandaşlık Yasası hala daha böyle ortaya çıkmaya hazır bir vaziyette tutuluyor. Ve kaçak bir insanı vatandaş yapamazsınız. Bu kaçak insanlar yasal hale getirilecek ve yasal hale getirildikten sonra da vatandaş yapılacak. Niyet buydu değerli arkadaşlar. Evet şimdiki Muhaceret Affı Yasası doğru bir temele oturtulmuştur. Şu anda kendi suçu olmadan kaçağa düşen insanlar affedilmektedir, pasaportla giriş yapmış olması ve Sigorta ve İhtiyat Sandığı borçları olmaması ile bunlar affedilmektedir, burada kalmaya devam edecekler, çalışma izniyle çalışmaya devam edecekler, geri kalan herkes isterse hiç para ödemeden yurtdışına çıkabilecek bir aylık süreyle ve pasaportla geriye gelirse de 30 günlük bir ziyaretçi izni verilecek. Ha 31’inci gün ne olacak? Burada bir soru işareti var. Yasa bu haliyle tamam, Muhaceret Affı Yasası tamam. Ama şimdi adam gitti. 31’inci gün, yani gitti geldi, ziyaretçi iznini aldı, gezdi dolaştı bir ay, iş bulamadı 30 gün içerisinde ve kaçmadı. Burada kalmaya devam etti nasıl olsa bir iki sene sonra bir af daha çıkacak, kaçak olarak gene kalayım. Çünkü bundan önce hep böyle olduydu. Hep böyle olduydu. E şimdi değerli arkadaşlar eğer Muhaceret görevini yapmazsa, eğer bu kaçakların peşine düşülmezse siz istediğiniz kadar affedin, istediğiniz kadar Yasa geçirin. Bir kuruşluk değeri yok. Eğer bugüne kadar, bugüne kadar devam ettiği şekilde veya bundan önce çünkü 13-14 yıldır kaçak olan yaşayan insanlar var bu ülkede. 13-14 yıl önceden girdi yani, 13-14 yıldır da takibe uğramadı. Eğer bu Muhaceret Affından sonra affedilirse ve gidip tekrar gelir ve o şekilde olacağını düşünür veya o şekilde olursa, bu affın hiçbir yararı yok. Ha eğer bu aftan yararlanıp da çalışma izinli personelini yasal hale getiren işverenler de bundan sonra kaçak işçi çalıştırdığında yeterli cezayı görmezse bu yaptığınız affın hiçbir yararı yok. Tabii biz değerli arkadaşlar, kaçak işçi tarafını konuştuk veya kaçak, kayıt dışı insan tarafını konuştuk ama bir de bu işin işveren tarafı var. Kendi yanında kaçak işçi çalıştıran bir sürü işveren var. Ha, bunlara da gereken cezaları vermezseniz, ağır cezalar uygulamazsanız yine bu afların hiçbir faydası olmaz. O yönünü de ele alıp o konuda da gerekli yasal düzenleme gerekiyorsa yasal düzenlemelerin

2190

yapılması gerekiyor ve bu şekilde davranan insanlara en ağır cezalar verilmesi gerekiyor her iki tarafa da. Onun için değerli arkadaşlar, Yasayı yapmak kolay. Bizim ülkemizde çok güzel Yasalar var, çok uygun Yasalar var ama en büyük şikayet yasalar, yapılan yasalar uygulanmıyor. En büyük şikayet bu. Ben hatırlıyorum biz milletvekili olduğumuzda ilk bir Egzoz Yasası geçirdiydik Sayın Turgay Avcı da hatırlayacak Komitedeydik.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Emisyon, Egzoz-Emisyon.

SALİH İZBUL (Devamla) – Egzoz-Emisyon Yasası geçirdiydik. Tamam geçti Yasa iyi, güzel hoş bir Yasa. E, bugün Ciklos Yokuşunu çıkarken en az 30 tane otomobil görürsünüz beyaz duman atar. Kontrol eden yok, bakan yok. Dolayısıyla yasalar yapılıyor, iyi, güzel yasalar yapılıyor ki Muhaceret Affı Yasası da son geçirilen iyi bir Yasadır. Dediğim gibi doğru zeminde oturan bir Yasadır ama bunun takibi de Hükümete ve polise düşüyor. Yani Hükümet polise bu takibi yaptırmalı. Dolayısıyla yeri gelmişken bunu da ilave edeyim. Polisin İçişleri Bakanlığına bağlanması şart, gerekiyor ve bu konuda Hükümet tarafından atılacak her türlü adıma yüzde 100 destek vereceğimizi de ben buradan açıklayabilirim, söyleyebilirim.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Sivil yönetime verdi onlar hangileri anlaşırlara kendi aralarında.

SALİH İZBUL (Devamla) – Evet bir de bölüşüm var doğrudur, doğrudur.

Evet değerli arkadaşlar; şimdi muhaceret konusu tabii bu kadarla bırakalım. Çok önemlidir ve ayrıca şunu da ekleyeyim. Bizler Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak biliyorsunuz bundan bir hafta, 10 gün kadar önce bir Yasa (Değişikliği) Önerisi verdik ama bu Yasa (Değişikliği) Önerisi muhaceretten ziyade Çalışma Bakanlığını ilgilendiren bir Yasa Önerisi olduğundan dolayı...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Çalışma izinleri süreçleriyle ilgili.

SALİH İZBUL (Devamla) – Evet çok fazla burada bu Yasaya değinmek istemiyorum ama yalnız şunu söyleyeyim. Yabancıların Çalışma İzinleri (Değişiklik) Yasa Tasarısı. Biz bir Tasarı verdik. İşin esas can alıcı noktası da şudur; bundan sonra buraya çalışma izniyle gelen insanların çalışma izin süreleri kısıtlı tutulacak. Yasa Tasarısında dört yıl diye yazılıyor bu tartışılabilir tabii. Oturup tartışabiliriz. İşin temeli, Yasanın temeli bu ve bundan sonra da belli bir süre yurtdışında olması gerekiyor tekrar çalışma izniyle buraya gelecek olursa. Tabii bu ham bir Yasa Tasarısı, bu bir düşünce dizisi. Ümit ediyoruz ki Hükümet bunu iyi değerlendirir, alır, tartışır Muhaceret Affı Yasasında olduğu gibi bizimle ve bu konuda da olumlu bir adım atmış oluruz. Temennimiz bu, yapılması gereken de bu. Aksi takdirde...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Bizim gibi düşündüklerini söylerler sağda, solda göreceğiz, deneyeceğiz, test edeceğiz.

SALİH İZBUL (Devamla) – E, işte biz diyoruz denedik şu anda pas attık, topu attık bakalım ne yapacaklar ona göre artık kendi hesaplarını yapsınlar. Gelsinler oturalım konuşalım ve bu olması gereken Yasa Tasarısını da yasal hale getirelim ve uygulamaya koyalım. Tabii bunlar çok önemlidir değerli arkadaşlar. Yani yıllar yılı çünkü bu ülkede öyle bir düzen yaratıldı ki bu ülke sanki ayrı bir ülke değil, sanki Türkiye’nin bir parçasıymış gibi

2191

veya oraya bağlı bir yermiş gibi Gel, geç Hanı oldu. Yani Dingo’nun Ahırı gibi bir yer oldu kusura bakmayın. Kim bir katillik yapsa o yanda, kim bilmem bir hırsızlık yapsa, mafya, bu kara parayı aklamak isteyen, hep bütün bu tip insanlar bizim ülkemize geldi. E çünkü burası sorma gir hanı. Ve son değerli arkadaşlar, son 10-15 yıl içerisinde veya 20 yıl içerisinde, Abbas arkadaş değindi konuşmasında, suç oranında ve suç çeşitliliği oranında, suç çeşitliliği, korkunç bir patlama yaşandı ülkemizde. Korkunç bir patlama yaşandı. Cinsel suç, cinsel suçlarda az önce Abbas arkadaş söyledi bilmem kaç kat. Katillik, adam kaçırma, hırsızlık, tehdit, haraç....

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – En çok gazetelerin önüne baktığınızda...

SALİH İZBUL (Devamla) – Anlarsınız.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Üç tane bu konuda haber var her gün.

SALİH İZBUL (Devamla) – Anlarsınız.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Beş tane olduğu gün de var.

SALİH İZBUL (Devamla) – Korkunç bir patlama yaşandı, bunun nedeni nedir değerli arkadaşlar? Nedeni işte bu, bu vurdumduymazlıktır. Bu önemsemezliktir, bu teslimiyetçiliktir. “Gelen Türk, giden Türk” mantığıdır. Nedeni budur. Hiç alışık olmadığımız bir iş görüyoruz, hiç alışık olmadığımız bir sürü suç ve suçlu görüyoruz. Ben eminim herkesin evinde bir hırsızlık olayı oldu veya en yakınına. Açılmadık eve yok, hele Girne’de, Allah Allah. Dolayısıyla bunların önüne geçilmesi açısından bu önerilerimiz dikkate alınmalıdır. Çünkü sadece polisiye tedbirlerle bunları önleyemezsiniz değerli arkadaşlar. Sadece polisiye tedbirler alarak bu suçların önüne geçemezsiniz. Muhakkak girişlerinizi kontrol etmeniz gerekiyor. Yabancı ülkelere hep gidip geliyoruz yahu. Yabancı ülkelerde nasıl davranırlar size girişte? Ben İngiltere’ye gittim kırmızı pasaportla ve vizeli, tamam mı, tam 45 dakika beni bir Pakistanlı sorguladı, 45 dakika.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Da vize almak için kaç tane soruya cevap verdin? 158 tane soru. 150-200 tane soru.

SALİH İZBUL (Devamla) – Evet, yani insanlar az önce söyledim, insanlar kendi ülkelerini, kendi ülke vatandaşlarını böyle hassasiyetle koruyorlar. Gidersiniz bir ülkeye kalırsınız, iki ay üç ay size vize verir. Üç ay verdiyse, üç ayınızın biteceği güne bir hafta evvel size evinize ya bir mesaj gelir, ya bir telefon gelir. “Süreniz doluyor şu tarihte” diye. Ha “uzatmak istiyorsanız vizenizi, lütfen şu tarihte şuraya gelin.” Bunu hepiniz yaşadınız herhalde, biliyorsunuz. Gidersiniz orada makul sebep öne sürersiniz, size vizenizi uzatır. Ha kıvırır büküldüğünüzü hissederse size o gün, günü geldiğinde alır yaka paça dışarı atar. Böyle korunur ülkeler. Ha kaçak yok mu ülkelerde? Var. her şeye rağmen kaçaklar var. Ama o kaçaklar da orada hayat yaşamaz değerli arkadaşlar, kaçak yaşar. Bizdeki gibi dükkan açmaz. Çünkü dükkan açtığında vergiye tabisin, bilmem neye tabisin, belediyeye gitmen lazım yani bellidir be arkadaşlar yani bu işin şeyi yok ya, kaçarı yoktur ya. Bizde her şey tamamdır. Dükkan da açar, vergi levhası da asar, hepsini yapabilir bizde. Tabii dediğim gibi bu işin sonunda vatandaşlık olayı gündeme gelecek. Yani herhalde esas amaç oydu o şekilde bir Af Yasası yapmasının. Şimdi bu vatandaşlık konularında da biraz değinmek istiyorum. Sayın

2192

Bakanın dağıttığı bir kitapçık var. İşte o sabahki kitapçık hani reklamlı kitapçık. Burada vatandaşlıkla ilgili bazı tespitler var. Bu 2011 yılı değil mi Sayın Bakan?

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) – Evet.

SALİH İZBUL (Devamla) - Sadece 2011 yılınındır bu yani siz iktidara geldiğinizden itibaren değil?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Değil.

SALİH İZBUL (Devamla) – Değil. 2011 yılı içerisinde vatandaşlık verilen evlilik nedeniyle...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bakayım onun sayfasına.

SALİH İZBUL (Devamla) – 123’üncü sayfada. Erkek KKTC, eşi vatandaş olan 749 kişi. Kadın KKTC, eşi vatandaş olan 415 kişi. Bu ikisini hesapladığımızda 700 bin 100, bin 149, bin 159, bin 164. Bin 164 kişi evlilik nedeniyle vatandaş olmuş geçtiğimiz yıl içerisinde KKTC’de. Ortalama bir yılda bizde kaç evlilik oluyor? Yaklaşık bin 500 benim yaptığım araştırma.

İÇİŞLERİ BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) – Daha fazla.

SALİH İZBUL (Devamla) – Bin 500 civarında bir evlilik diye biliyorum ben. Onun rakamını, kesin rakamını almamız lazım.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Onu aylara göre dağılım 200’e yakındır. Yani 210’dur.

SALİH İZBUL (Devamla) – Her ay?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Her ay.

SALİH İZBUL (Devamla) – Her ay olduğunda o zaman 12 ayda 2 bin küsur?

BAŞKAN – 2 bin 400.

SALİH İZBUL (Devamla) – 2 bin 400.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani 2 bin küsur.

SALİH İZBUL (Devamla) – Yahu iki ortasını alalım, 2 bin diyelim. 2 bin evlilik. Demek ki bu evliliklerin yarıdan fazlası yabancı biriyle oluyor. Yani bu hesaptan bu çıkar.

MUSTAFA ARABACIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – 50 bin genç var ülkede öğrenci.

SALİH İZBUL (Devamla) – Onlar da evlenir?

2193

MUSTAFA ARABACIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – E, ne olacak? Onlar da evlenme çağında, o çağda evlenir.

SALİH İZBUL (Devamla) – E, değil be Mustafa Bey.

MUSTAFA ARABACIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – E, değil mi? Olacak bunlar.

SALİH İZBUL (Devamla) – E, üniversite çağında evlenme çağıdır yahu? 18-19 yaşında 20 yaşında.

MUSTAFA ARABACIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Oradan başlar görüşmeye, tanışmaya başlar. Doğaldır.

SALİH İZBUL (Devamla) – Yahu hadi diyelim on kişi de öyle evlenir yahu tamam veya 20 kişi. 20 kişi. E, şimdi be arkadaşlar; bu hesap inandırıcı gelmez ha. Nüfus sayımı gibi oldu bu da. Yani 2 bin evliliğin bin 200’e yakını yabancı evliliğiyse eğer, bilmem yani bu hesap da biraz şey geliyor.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Şaşırtıcı.

SALİH İZBUL (Devamla) – Arkasından bakanlık onayıyla vatandaş olan diyor...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Olanların...

SALİH İZBUL (Devamla) – Bakanlık onayı ile vatandaş olan 23 kişi. Bakanlık onayıyla vatandaş olanların eş ve çocukları 145 kişi. 168 kişi eder bunlar. Bir yılda veya Ekim ayına kadar, çünkü 31 Ekim’e kadardır galiba bu hizmet kitapçığı. Demek ki 31 Ekim’e kadar 168 kişi bakanlık onayıyla vatandaş oldu.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Nasıl?

SALİH İZBUL (Devamla) – E, şimdi bu kitapçık ki dağıttınız Sayın Bakan, yani...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Eş ve çocuklar otomatik.

SALİH İZBUL (Devamla) – Eş ve çocuklar yani. E, tabii vatandaş yaptınız birini anne, babayı, eş ve çocuklarını doğal olarak vatandaş yaparsınız. Tamam. Ama toplamda 168 kişi. Bakanlık onayıyla vatandaş olan 168 kişi.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – 168 öyle sayamazsınız. Onu öyle saymamanız lazım.

SALİH İZBUL (Devamla) – Şimdi Sayın Bakan...

MUSTAFA ARABACIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Dolaylı vatandaş oldu yahu.

SALİH İZBUL (Devamla) – 168 tane vatandaşlık verdiniz. 23 tanesine verdiniz, onların eş ve çocukları, demek ki her birinin beşer çocuk ne? Yedişer çocuğu vardı.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ama geçmişten gelenler de olur.

2194

SALİH İZBUL (Devamla) – Nasıl geçmişten gelenler?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Mesela geçmişten diyelim ki bir sene önce vatandaş oldu ama çocukları şimdi geldiler.

SALİH İZBUL (Devamla) – Ama bu 23.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – O şekilde düşünün. Yani hepsi şimdi olur diye alacaksınız...

SALİH İZBUL (Devamla) – Ha, yani bu 23’ün aileleri değil bunlar? Daha önce olanların da aileleri var.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Tabii mesela üç sene önce olmuş olanlar.

SALİH İZBUL (Devamla) – Tamam yahu kabul ettik onu da ama benim demek istediğim 11 ay içinde bakanlık onayı ile 168 kişiye vatandaşlık verildi. Yani bu bir hesap.

ABBAS SINAY (Girne) (Yerinden) – Salih Bey, şimdi azalttı. Üç-beş aydır azalttı biraz.

SALİH İZBUL (Devamla) – Bu bir hesap.

ABBAS SINAY (Yerinden) (Devamla) - Ondan önce çok daha fazlaydı bu sayı.

SALİH İZBUL (Devamla) - Olabilir. 168 kişiye vatandaşlık verildi bakanlık onayıyla. Bakan uygun gördü, dedi ki bunlar vatandaş olacak ve oldu.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bunlar mecburi, yasaldır o senin söylediklerin.

SALİH İZBUL (Devamla) – Ah Allah’ım.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yasaldır.

SALİH İZBUL (Devamla) – Yasal olanlar evlilikle olanlar değil mi be Nazım Bey?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hayır yahu, hayır. Şimdi bak, orda bakanlık...

ABBAS SINAY (Yerinden) (Devamla) – Yasaya göre yapar.

SALİH İZBUL (Devamla) – Yasaya göre yapan tabii. Yasaya göre yapacaksın tabii.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bakanlık onayı ile vatandaş olanların eş ve çocuğudur.

SALİH İZBUL (Devamla) – Tamam Nazım Bey, yasaya göre vatandaş yaptınız. Yasalarımıza göre. Vatandaşlık yasalarımıza gör vatandaş yapıldı.

2195

MUSTAFA ARABACIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Vatandaş olurlar. Otomatikman bir yıl sonra vatandaş olurlar. Yasa öyle der.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani olay böyledir.

SALİH İZBUL (Devamla) – Otomatikliği evlilikten dolayı olanlar öyle olur.

MUSTAFA ARABACIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Evet, evlilikten dolayı bir yıl sonra vatandaş olur.

SALİH İZBUL (Devamla) – O ayrı. Ama burada bakanın onayı ile vatandaş olanlardır bunlar. Evlilik dolayısıyla değil.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hayır, eşi... Bak, ben bir işvereni ben bakanlık onayıyla iş kurma izninden veyahut da çalışma izninden vatandaş yaptım. Daha sonra işte oradan bakanlık onayıyla vatandaş olan eş ve çocuklardır o. Daha sonra ve oradan Bakanlık onayı ile vatandaş olan eş ve çocuklar diyelim ki daha sonra eşi otomatiktir de çocukları da o şekilde...

SALİH İZBUL (Devamla) – Tamam Sayın Bakan. Kabul ettim ben bunları yani ben bunlara karşı çıkmıyorum. Yani...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani vesile oldu.

SALİH İZBUL (Devamla) – Yani Yasa size cevaz veriyor tamam yasa size cevaz veriyor istediğinizi vatandaş yapabilirsiniz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Vesile oldu diyebiliriz.

SALİH İZBUL (Devamla) – Tamam yahu vesile oldu. İstediğinizi Bakanlık onayı ile vatandaş yaptınız işte 168 kişi bir yılda. Bir yıl da değil, on ayda.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Öyle değil.

SALİH İZBUL (Devamla) – Sayın Bakan buraya yanlış bunları ama.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hayır senin yorumun farklıdır.

SALİH İZBUL (Devamla) – Yahu şimdi benim sormak istediğim şudur; 1 Ocak’tan 31 Ekim’e kadar kaç tane vatandaş yaptınız bu şekilde? 168 tane işte burada.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yansımalarını söylüyorum.

SALİH İZBUL (Devamla) – Yansıma da olsa Sayın Bakan geçen senekilerine de bir önceki yansımlar oldu. Olur.

MUSTAFA ARABACIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Vatandaş oldu biter zaten.

SALİH İZBUL (Devamla) – Vatandaş oldu yani benim dediğim o kimlik kartı aldı. Ardından Bakanlar Kurulu kararı ile vatandaş olan 29, Bakanlar Kurulu kararı ile vatandaş

2196

olanların eş ve çocukları 79. Yani toplam 108 bunlar da. Aynı mantıkla. Aynı mantıkla. Demek ki Bakanlık onayı ve Bakanlar Kurulu kararı ile on ayda 276 vatandaşlık verildi bu sene. Bakanlık onayı ve Bakanlar Kurulu kararı.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yansıma olarak. Aynı şey değil.

SALİH İZBUL (Devamla) – Anlatamadık sana be Nazım Bey bu işi.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Anladım senin yapmaya çalıştığını da anladım. Yansımayı söylüyorum.

SALİH İZBUL (Devamla) – Yahu bu hesap, yansıma veya aksetme veya ne bileyim ben...

MUSTAFA ARABACIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bir karar alırken bunun yansımasını düşünmeniz gerekir Sayın Bakan. Bir karar alırken aldığımız kararın da yansımasının ne olacağını düşünmezsek hepsi bulur gelir...

SALİH İZBUL (Devamla) – Bir de Mustafa Bey bir de önümüzdeki sene bu seneden yansıyanlar olacak. Gene yansıyacak.

MUSTAFA ARABACIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Alacağım kararda yansıma olup olmayacağını.

SALİH İZBUL (Devamla) – Sonuçta dört nala vatandaş yapmaya devam ediyoruz. Yani benim özetçe söylemek istediğim budur.

ABBAS SINAY (Yerinden) (Devamla) – Resmi Gazetede yayımlanmamak şartıyla olanlar büyük ihtimalle yok orada.

SALİH İZBUL (Devamla) – Onlar hariç. Onlar hariç. Resmi Gazete’de yayımlanmamak kaydıyla.

ABBAS SINAY (Yerinden) (Devamla) – Yüzde 90’ını verilen vatandaşlıkların Resmi Gazete’de yayımlanmamak şartıyla.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yok. Hiç yoktur öyle. Sıfır.

ABBAS SINAY (Yerinden) (Devamla) – Bu dönem elime gelmedi.

SALİH İZBUL (Devamla) – Ne ise. Şimdi bir de burada ihraç kararı gerçekleşenler var. Ülkeden ihraç edilenler. Şimdi burada diyor ki yüz tane hastalıktan dolayı ihraç, 197 çalışma kontrollerinde izinsiz çalışıp yakalanan ve ihraç edilen 197 kişi. 145 tane dairemizce tespit edilen izinsizler ve ihraç edilenler. 326 ceza evinde tutuklu bulunan ve ihraç edilen. 6 tene ülkeye kanunsuz giriş yapan ve ihraç edilen, toplam 774. İyi güzel. Bu Kürt öğrenciler bunun içindedir Sayın Bakan? Son yurtdışı edilen Kürt öğrenciler?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ekim’e kadardır.

SALİH İZBUL (Devamla) – E Ekim’deydi onlar da ama.

2197

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Onlar Kasım’daydı.

SALİH İZBUL (Devamla) – Kasım’daydı onlar? Ha yani Kürt öğrenciler, ihraç edilen Kürt öğrenciler burada yok. O konu ile ilgili bu bir insanlık ayıbıdır Sayın Bakan. Apar topar o çocuklar kimisinin bir ayı kaldı mezun olsun, kimisinin 15 günü kaldı mezun olsun, bu çocukları tutup apar topar yurtdışı yapmak bir insanlık ayıbıdır. Hep insanlıktan bahsedersiniz ya 14 sene, 15 sene kanunsuz kalanlar insan hakkı kazandı burada izinsiz kalanlar, çalışma izni çıkarmayanlar e bu çocukların insan haklar, bu çocukların insan hakları ne oldu? Bu ayıptır. Ve bu Hükümetin üzerinde bir leke olarak da duracak onu söyleyeyim. Siyasal düşüncelerinden dolayı bu insanlar deport edilmiştir. Bu lekeyi de inşallah temizlersiniz.

Evet değerli arkadaşlar muhaceret ve vatandaşlıkla ilgili söylemek istediklerim bunlardır. Daha fazla konuşmayalım, daha uzun konuşmayalım sıkmayalım insanları. Şimdi gelelim ikinci konumuza.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Daha ikinci konudasın?

SALİH İZBUL (Devamla) – Daha ikinci konudayız Sayın Bakan daha çok konu var. Yok yahu çok konu yok tamamdır. Kimse benim konuşma sürelerimden şikayet edemez. Ben öyle uzun konuşmayı seven bir insan değilim.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bu geleneği bozman inşallah.

SALİH İZBUL (Devamla) - Söylediklerim de hep nettir,verdiğim mesajlar da nettir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani anlaşılır.

SALİH İZBUL (Devamla) – Ha. Bir cümleyi otuz cümleyle anlatmam, ben bir cümleyle anlatırım. Evet, şimdi bu...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Anlattığın da anlaşılır da.

SALİH İZBUL (Devamla) – Evet. Bu emirname meselesi değerli arkadaşlar, biliyorsunuz bu emirname işini ilk defa ben Meclise getirdiydim bu yüksek binalar nedeniyle, epey bir de tartışma olduydu. Bütün ada çapında tartışma olduydu bu konuyla ilgili. Konu da neydi? Girne’nin Beyaz Bölge Emirnamesi. Şimdi bakıyorum bürokrat arkadaşlara arkada, Girne’de yaşayan çok. Sayın Müsteşar Girneli, Sayın Kaymakamımız Girneli, Girne Kaymakamımız burada.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ya Abbas da Girneli.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Evet. Mehmet Hoca Girne Bölgesinde kalıyor. O da Girneli. Girne’nin Beyaz Bölgesini herkes biliyor. Bir de biz hatırlatalım bilmeyen arkadaşlara. Girne Beyaz Bölge neresidir? Girne Beyaz Bölge kabaca yukarıdaki by-pass yollar var her iki tarafa giden. Biri Girne’nin dışından Ciklos’un oradan hani yeni yapıldı Alsancak’a giden yol, ki bu bir müddet gidiyor. Yani tam sonuna kadar değil tabii. Bir de aşağıda biliyorsunuz doğuya giden bir yol var. Tam Hirondel Çemberin ordan sağa dönüyorsunuz gidiyorsunuz, Oscar Oteline giden yol vardır. Ordan işte iki tane çizgi çekildi daha doğru, arada kalan bölge Girne Beyaz Bölgesi. Yani Girne’nin kalbi, Girne’nin göbeği. Girne Beyaz Bölgesi bu.

2198

Şimdi Girne değerli arkadaşlar, tarihi ve turistik bir bölgemiz. Avrupa’da doğal yapısı korunabilen en azından bugüne kadar veya bir müddet öncesine kadar doğal yapısı korunabilen nadir yerlerden biridir. Kıyı şehirlerinden, nadir kıyı şehirlerinden biridir doğal yapısı korunabilen. Orada biliyorsunuz Girne’nin siluetine bir baktığınızda ilk gözünüze çarpan yer St. Hilarion’dur, Bellapais Manastırıdır, Girne Kalesidir, Girne’nin otantik limanıdır aşağıya indikten sonra eski Girne Limanıdır. İlk gözünüze bu yerler çarpar. Ve Girne’nin siluetinin bu olması gerekiyor. Girne bunlarla insanların aklında kalır, bu yerlerle. Şimdi geçen yıl bir emirname yayınlandı. Sayın İlkay Kamil İçişleri Bakanıydı o dönem, Girne’ye gökdelen yapılsın. Yapılabilecek daha doğrusu. Girne’ye gökdelen yapılmasına izin verecek bir emirname yayınlandı. Bunu da nasıl sağladılar? İşte Tanjant 55 dediler. Önce tüm cephelerden dediler, sonra tek cephe dediler veya iki cephe dediler. Tabii arazinizin büyüklüğüne göre, binayı yerleştireceğiniz yere göre istediğiniz kadar yüksek. Yükselebildiğiniz kadar yükselin. Bu sessiz sedasız bu şekilde yapıldı, dört-beş tane de proje yapıldı. Biliyorsunuz basına da yansıdı bunlar. Burada fotoğrafları gösterildi, resimleri gösterildi. Bu dört-beş projenin sadece bir tanesi yaklaşık 80-90 metre yüksekliğinde. Yani 100 metre yüksekliğe yakın 24 kat. Her bir katı 3 metreden koysanız, işte 70-80 metre. İki-üç tane böyle bu şekilde proje hazırlandı. 24 katlı hotel hazırlandı, 18 katlı ne bileyim ben iş merkezi ve hotel, 14-15 katlı apartman projeleri hazırlandı ve bunlarda izinlendirme aşamasında kadar geldi yani ÇED raporları falan da galiba alındıydı o zaman veya alınmaya uğraşılıyordu. Tabii biz olayı fark ettik. Fark edince konuyu gündeme getirdik. Oldukça da hassasiyetle karşılandı bu gündeme getirdiğimiz konu Girne’yi sevenler, Girne içinde yaşayan insanlar, turizmciler, doğa korumacıları veyahut da çevreciler, mimar mühendisler, yerel yönetimler, yerel yönetim diyelim Girne bölgesinde Girne Belediyesi herkes bu projeye, buna karşı çıktı. Bu şekilde gökdelen yapılmasına Girne’ye karşı çıktı. Örgütlendi insanlar ve sonuçta engellendi. Ha bu engellendi gökdelen yapılması daha sonra bir değişiklik yapıldı emirnamede. Ve on kata kadar bina yapılabilmesine izin verildi. Tabii önceleri arazinin dört tarafından tanjant 55 almak üzere hazırlandıydı bu emirname, daha sonra o kaldırıldı. İşte ön cephenin yolun da öbür tarafından tanjant 55’i almak üzere yukarıya o şekilde on kata kadar yükselme izni verildi. Şimdi tabii öbürü fırtına tipi ise bu da dolu. Yani işte gökdelen yapımına biz artı izin vermiyoruz. Gökdelenleri tamam düşürdük gündemden ama on katlı bina yapabilirisiniz. E şimdi be arkadaşlar yani on katlı da yüksek binadır. Yüksek bina klasmanına girer, on katlılarda. Ve Girne içersinde on kata kadar yapabileceğiniz, bina yapabileceğiniz bir sürü de arazi var. Bir sürü yer var. Ve zaten bir kısım projeler de başlandıydı daha önceden. Bir kısmı şu anda müracaat aşamasındadır. Biz de mücadele ediyoruz. Tabii ne kadar mücadele edeceğiz belli bir yere kadar. Emirname hazırlandı, emirname sunuldu insanları daha fazla engelleyemezsiniz. Engellemek istememize rağmen yapamazsınız çünkü yasal haklarıdır. Şehircilik ki bizim ülkede yapıların binaların Şehlül İslam’ıdır Şehircilik Dairesi. Şehircilik izin veriyor belediyenin de imkanları kısıtlı, engelleyebilme imkanları kısıtlı. Ha şimdi biz tabii engel olmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Yani her tür yola başvurma kararı da aldık. Yasal yol gerekirse yasal yollara mahkemelere de başvuracağız. Ve bu emirname olayından bu ülkeyi bizim kurtarmamız lazım. Şimdi emirname nedir değerli arkadaşlar? Emirname diye bir tanım bizim Anayasamızda yoktur. Yasa var tüzük var yönetmelik var bunların hepsi var emirname diye bir tabir yoktur. Emirname bize İngiliz idaresi döneminden kalma bir kavramdır, emirname kavramı. Şu andaki hukuk sistemimiz içerisine bunu yerleştirebileceğimiz en yakın yer tüzüktür. Yani emirnameler bir tüzüktür. Ama tüzük ayarında bir olay nelere yol açıyor gördük, nelere yol açıyor? Bunu da hazırlayan kimdir değerli arkadaşlar, emirnameyi hazırlayan kimdir, Şehircilik Dairesinin Müdürüdür yani bir bürokrattır. Şimdi oturup Şehircilik Dairesi Müdürü derse ki Girne’de 55-60 kata kadar izin vardır, yapılabilir işte kriterlerini koyar. Yapılabilir. Yani çevreyi bu kadar etkileyebilecek, yaşantıyı bu kadar

2199

etkileyebilecek, ülkeyi etkileyebilecek yapısal değişiklikler bir kişinin iki dudağı arasında. Bu böyle olmaz değerli arkadaşlar. Bu böyle olmaz. Yani tam asıl padişah yetkisi denilen yetkidir herhalde bu. Şimdi bir bölgede... Şunu söyleyeyim önce, ondan sonra oraya geleyim. Ülkenin fiziki planının hazırlanması lazım. 1989 senesinde ilk İmar Yasası geçtiydi ve o İmar Yasasında amir hükümdü en kısa sürede ülke fiziki plan hazırlanacak, ülke fiziki planına göre bölgesel imar planları hazırlanacak ve ondan sonra emirname denen olaydan kurtulacağız. Ha, emirname yayınlayabilirsiniz veya tüzük diyelim ona her ne ise, ancak belli kısıtlı bir süreler için yayınlarsınız fiziki plan ve imar planı hazırlanana kadar ki normal yapıyı koruyabilesiniz. Emirname yayınlamanın amacı budur. 1989-2011, 22 sene. 22 senedir bu ülkede emirnamelerle imar işleri yürütülüyor. 22 senedir. Buna karar veren de bir bürokrat, bir kişi veya Sayın Bakan. En nihayet bürokrat da bakanın verdiği talimatla hareket edecek. Bir kişinin ağzına bakar bu iş. Yani Sayın Bakan çıksın da desin Lefkoşa’ya veya ne bileyim ben Tepebaşı’na 100 katlı bina yapılabilir, yapılabilir. Hiçbir şeyi yok, hiçbir engel yok. E, bu doğru bir şey mi değerli arkadaşlar? Bir an önce hiç zaman kaybetmeden fiziksel plan, ülke fiziki planı hazırlanmalı ve buna uygun ama tek başınıza değil. Bu konuyla ilgili bütün örgütlerle birlikte çalışarak bölgesel imar planları yapılmalı ve bu emirname denen fermanı, padişah fermanını ortadan kaldırmalıyız. Bunu Sayın Bakandan bekliyoruz. Bir an önce bu konuya el atılması lazım. Ve Girne değerli arkadaşlar, Girne’nin turizm planı ilk Fransızlar tarafından hazırlandıydı 1960 senesinde ve bırakın hoteli, moteli, bu Beyaz Bölge içerisine o zaman düşünürlerdi binaların boyu hurmaları geçmeyecek. Böyle düşünüyordu insanlar o zaman. Hurmaların üstüne çıkmasın binaların boyu ki o görüntü kaybolmasın, o güzellik kaybolmasın, o siluet kaybolmasın diye. 1974’te esaretten kurtulduk Kuzeye geldik. Ben hayatımda Girne’ye hiç gelmediydim. 17 yaşındaydım 74’te, Lefkoşa’da esir değişiminden sonra bizi bindirdiler bir otobüse Girne’ye geleceğiz, çünkü ailemiz buradaydı, ailemizin bir bölümü. Ciklos’u ineriz hiç unutmam, işte geldik Girne’ye dediler. Bakarım bakarım bir tane ev görmem. Dedim nereye geldik be biz? Köydür burası veya 10 tane ev var, 20 tane ev var? Ev görmezdiniz değerli arkadaşlar. Yemyeşil bir örtü görürdünüz, yemyeşil. Limon ağaçları, portakal ağaçları, ne bileyim hurmalar, servi ağaçları, çamlar, sadece bunları görürdünüz, başka bir şey görmezdiniz. E, şimdi inin bir Ciklos’tan aşağıya bakalım bir Vasilya’ya bir de bakın bu yanda Esentepe’ye, beyaz binadan başka hiçbir şey görmezsiniz. Bunlar yetmezmiş gibi bir de şimdi dolduracağız yüksek bina. Ama bu yerin trafiği ne olacak, bu yerin altyapısı, kanalizasyonu ne olacak, ne bileyim ben sosyal hayat nasıl olacak kimsenin umuru değil. Bunlar düşünülüyor mu yahu? Girne 10 yıldır anormal bir büyüme yaşadı. Belki de iki misli büyüdü Girne 10 yılda. Yerel yönetim bu sorunlarla boğuşurken şimdi bir de yüksek bina ortaya çıktı. Hem ben bir şey sormak isterim. Yüksek bina yapıyorsunuz, 10 katlı binalar asansörsüz olacak? Asansör konmayacak bu binalara? Peki bu ülkede asansörle ilgili herhangi bir yasa, tüzük, yönetmelik var mı yahu? Bildiğim kadarıyla yok. Asansör yönetmeliğin yok. 10’uncu katta bir hasta kalp krizi geçirdi veya 9’uncu katta, nasıl indireceksiniz onu aşağıya? Asansör de koymadığını farz edin, şu koyma mecburiyeti yok adamın. İndiremezsiniz adam orada ölecek.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Oteller nasıl yapıldı Sayın Vekilim.

SALİH İZBUL (Devamla) – Otellerde asansör var. Asansör onlara koymadığını farz et Sayın Vekilim koymadığını farz et. Var mı sizin yasal yönden bir şeyiniz? Var mı?

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – İşte onun da düzeltilmesi lazım.

2200

SALİH İZBUL (Devamla) – E, yok işte onu diyorum ben de sana, yok. Onuncu katta yangın çıktı var mı oğlum bir yangın merdiveni otomobiliniz onuncu kata müdahale etsin. Var? Hasan Bey başını sallar. Var? Bir tane var galiba Lefkoşa’da bir tane var.

(Dileyici locasından sesler)

SALİH İZBUL (Devamla) – 6 tane değil yani biz yani...

BAŞKAN – Arka taraflar lütfen.

SALİH İZBUL (Devamla) – Yani biz itfaiyecilere...

BAŞKAN – Karşılıklı konuşma olmasın.

SALİH İZBUL (Devamla) – Sorduk bize bir tane var dediler Lefkoşa’da öyle yüksek merdiven. Altı tane olsa ne yazar. Trafikten gidebilirse oraya tamam. Bunlar hiç düşünülmüyor. Yapalım binaları, bir o kadar daha araç katalım trafiğe, bir o kadar daha kanalizasyon yetişemiyoruz değerli arkadaşlar yani yerel yönetim de yetişemiyor bu işlere. Şimdi bu işler böyle olmaz. Bu işlerin olma şekli az önce söylediğimdir. Fiziki plan, bölgesel imar planı ama bunu hazırlarken de her yerden inanlarla, ilgili kişilerle veya sivil toplum örgütleriyle istişare içerisinde çalışarak bölgesel planınızı hazırlayacaksınız, imar planınızı ona göre gelişmenizi sağlayacaksınız. Düşünün ki bir bölgenin bütün yolu, suyu, kanalizasyonu, çevresi, çevre düzenlemesi, parkı, oto parkı her şeyiyle ilgilenen yerel yönetimdir ve yerel yönetimin bu konuda söz hakkı yoktur. Böyle bir şey olabilir mi yahu? Böyle bir mantık olabilir mi? Olamaz. Onun için bu konunun biran önce sonuçlandırılıp bu iş de yasal bir hale getirilmelidir. Öyle bir kişinin iki dudağı arasında bütün ülkenizi ilgilendirecek konuları bırakamazsınız. İsteyen istediği şekilde yapacak. Kimin çıkarına ne gelirse öyle davranacak. Tamam gerisi de tufan deyemezsiniz.

(Meclis Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Yektaoğlu Başkanlık Kürsüsünü Sayın Ali Rıza Usluer’e devreder)

Bunu bu şekilde yapmak lazım. Biz az önce söyledim, gene söylüyorum, altını çizerek söylüyorum bunlara engel olabilmek için elimizdeki tüm araçları kullanacağız. Girne’nin beyaz bölgesinin mahvolmasına izin vermeyeceğiz. Bunu gökdelen projeleri ortaya çıktığında da söyledik, şimdi gene söylüyorum. Şimdi gene söylüyorum.

Evet değerli arkadaşlar şimdi üçüncü konuya geçiyorum Sayın Bakan.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Büyük bir zevkle dinlerim sizi.

SALİH İZBUL (Devamla) – Teşekkür ederim, sağ olun. Üçüncü konumuz, seni de çok ilgilendiren bir olaydır avcılık.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – O hazıra konar anladığım kadarıyla.

SALİH İZBUL (Devamla) – Yok yahu Sayın Bakan bana söyledi bu sene dedi bana ne biçim iştir bu iş dedi bana beş haftadır tüfek atmam dedi.

2201

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Öyle iddialı bir avcı...

SALİH İZBUL (Devamla) – Evet şimdi şaka bir tarafa...

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Yerinden) (Devamla) – Kekliklerin salındığı bölgeden başlar.

SALİH İZBUL (Devamla) – Avcılık değerli arkadaşlar, e şimdi tabii bak Teberrüken Bey biz Yasa yaptık, Yasada kaynak sağladık keklik üretimine dünya kadar para ayırdık, ürettik, doğaya bıraktık ki Sayın Bakan vursun. Sayın Bakan ben öneriyorum Turgay Bey’i de alın bu defa yanınıza Çünkü o da şikayet eder av bulamadığından. Sayın Bakanın bildiği çok güzel yerler var Turgay beraber gidin, avlananın.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sen de beraber.

SALİH İZBUL (Devamla) – Ben de ben yapamam o işleri. Evet...

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Hangi işleri yapamazsın...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Tavuk yemi kokan keklik avlama işini.

SALİH İZBUL (Devamla) – Tavuk yemi kokan keklik avlamayı ben yapamam. Her ne ise şimdi değerli arkadaşlar tabii bunlar işin esprisi birazcık da böyle havayı dağıtalım böyle şey havayı. Şimdi 2009 Ocak ayıydı veya Şubat ayıydı biz bir Yasa geçirdik. O dönem Özgürlük ve Reform Partisi ile koalisyon Hükümetimiz vardır ve 75 yıl ellenmeyen bir konuyu elledik 75 yıl İngiliz döneminden kalma bir Fasıl 57’ydi Fasıl 157’ydi aklımda kalmadı bir fasılcık vardı ki yaklaşık 10-15 bin, 20 bin avcıyı ilgilendiren bir olay. Böyle bir Fasılla ta o dönemden kalma...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ateşli silahlar.

SALİH İZBUL (Devamla) – Evet, o dönemden kalma bir fasılla idare edilmeye çalışılıyordu. Biz dedik bu olmaz, bu büyük bir sosyal olaydır Kıbrıs’ta. Onun için bu konuya eğilmemiz lazım. Böyle bilinçsiz ve bu şekilde avcılığın ülkemizin sürdürülebilir av yaşamına büyük bir darbesi olur. Dolayısıyla bu işi bir disiplinize edelim. Bu mantıkla yola çıktık. Bu konu ile ilgili bütün sivil toplum örgütleriyle günler süren toplantılar yaptık ve sonuçta da oldukça iyi sayılabilecek bir yasayı getirdik, Meclisten onaylattık ve yürürlüğe koyduk.

Şimdi bu Yasada biz ne murat ediyorduk özetçe söyleyeyim değerli arkadaşlar. Şimdi Merkezi Av Komisyonunu kurdurduk. Dedik ki, Merkezi Av Komisyonu bu işin patronu olacak, başına da İçişleri Bakanlığının Müsteşarı gelecek. İşte Merkezi Av Komisyonu da şu kadar kişiden oluşacak, şu şu yerlerden birer kişi, ikişer kişi ve avla ilgili bütün kararları Merkezi Av Komisyonu alacak. Tabii bu iş kaynaksız olmaz. Kaynak olarak da en çok da bunda zorlandık. Çünkü bizim bütçe yapımız, bütçe disiplinimiz öyle bir şekildedir ki, ki bu bizim dönemde geçirildi. Ayrı fon yapamazsınız artık bütün para, yani analitik bütçe denen bir olay, ben pek anlamamda bu mali işlerden. Para bir havuza dökülür o havuzdan dağıtılır, yani ayrı ayrı her birime para ayıramazsınız. Biz dedik biz avcılardan para alacağız ama bu paralar lup lup düşecek bu şeye ki oldukça iyi bir de paradır. Ondan sonra da lık lık başka taraflara gidecek. Bizim yapacağımız projeler yine kalacak. Ne yapabiliriz, ne yapabiliriz diye

2202

çok kafa patlattık ve sonuçta dedik ki bu sabit radar cezalarında olduğu gibi dedik ki sadece Merkezi Av Komisyonunun imzası ile bu paralar kullanılabilecek. Buraya kadar iyi, güzel, hoş. Paralar toplanmaya başladı. Bu sene sadece katkı payı olarak yaklaşık 1.2 trilyon lira para toplandı. Çünkü biz dedik işte avlanma ruhsatı şu kadar, 100 TL’de projelere katkı payı. Av üretim projesi olur, av koruma projesi olur bunlara katkı payı. Avcılarımız sağ olsunlar hepsi 100 TL’lerini gittiler yatırdılar, 10-12 bin civarında bir ruhsat çıktı galiba bu sene. Bunun karşılığı olanda 1.2 trilyon Merkezi Av Komisyonunun hesabına aktarıldı. Şimdi bu hesaplar bana geldi gördüm, baktım da. Şu anda yaklaşık galiba 600 milyar kadar bir para var bu şeyde, şu anda olan, içerde olan. Onları tam incelemedim. Evet, yani şu anda mevcut, belki de Av Komisyonunun elinde bu katkı paylarından kalan para 600 milyar civarındadır galiba. Ha, şimdi şikayet geliyor bize değerli arkadaşlar ki bu para kullandırılmıyor, harcamalar yapılacak. Şimdi ben bunu komisyonda sordum. Bana dediler ki hayır, Sayın Müsteşar cevabını verdi. Ben imzalarım dedi hepsini dedi falan ama konu ile ilgili kişilerle konuştuğumda böyle demiyor. Şimdi bir harcama yapacağız diyorlar, gidiyoruz. İşte bu harcamayı yaptık, Maliye Bakanı vermiş tamam paramız paramız, paramız var, tamamdır ama nakit yok. E, nasıl yahu şimdi ya para var, ya nakit yok. Paramız yok mu? Var var, paranız var, şu kadar paranız var. E, tamam işte alalım. E, nakit yok. Şimdi bu tip şikayetler geliyor değerli arkadaşlar.

Şimdi Merkezi Av Komisyonu ve bu Yasa tahtında oluşturulan projeler, az önce söyledim hayata geçirilmek istenen projeler var, Av Üretim Projeleri var, ki yani bana göre çok da rantabıl bir olay değildir, fizibil bir olay değildir av üretimi, kümeste üretip doğaya bırakma. Üretimin farklı veyahut da bölgelerin beslenmesinin farklı yönlerde aranması gerekiyor. Bunları oturup, tartışıp görüşmek gerekiyor. Ha, bir de en mühimi değerli arkadaşlar en mühimi av korumacılığıdır. Ve bunun için tüzükler yapıldı hayata geçirildi ve iki tane ekip kurulduydu, geçen gün iki ekip daha kurulduğu yönünde bilgi geldi.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Müracaatlar alındı, Yılbaşından sonra sınavları var.

SALİH İZBUL (Devamla) - Bu konuda Sayın Bakan tebrik ederim. Tebrik ederim gerçekten.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani ağzından bal akar be Salih.

SALİH İZBUL (Devamla) - Bu ekiplerin çoğaltılması gerekiyor. Bak Doğu’ya doğru diyeceksin Nazım Bey eğriye eğri. Bu ekiplerin çoğaltılması gerekiyor. Avcılar değerli arkadaşlar, gerçek avcılar şayet kendilerine döneceklerini görürse para harcamaktan kesinlikle sakınmazlar. 100 TL, 100 TL, 200 TL deyin 200 TL verir. 300 deyin 300 verir. Yeter ki, bu konuda bir şeyler yapıldığını görsünler. Ha, şimdi av koruma görevlileri işe başladı. Zor bir görev. Hem bir istihdam alanı oluştu gençlerimiz için, artı doğal yaşantımızı, doğal hayatımızın korunması için de çok önemli görevler ifade eder ve olumlu sonuçları da alınmaya başlandı. Bu ekiplerin artırılması gerekiyor. Özellikle çok yoğun avcıların gittiği Dipkarpaz bölgesi, Akatu bölgesi, daha ilerisinde Kaplıca, Mersinlik, bu bölgelerde sürekli olarak 24 saat buralarda görev yapacak şekilde düzenlenmeleri gerekiyor. Bunların araç gereç teçhizatını da her şeyini de tedarik edilmesi gerekiyor. Ve etkili bir konumda olmalarını sağlayacak düzenlemeler getirmek gerekiyor. Yani müdahale edebilecek düzenlemeler yapmak lazım. Yapıldı da. Ve bu işin bu şekilde geliştirilerek devam etmesi gerekiyor. Ama bu konularıyla ilgili para istediğinizde de demesinler size paranız var da nakitimiz yok. Buna da Sayın Bakan lütfen eğilin, Maliye Bakanlığı ile görüşün. Nasıl yaparsanız yapın. E, çünkü

2203

bu paralar 15 bin, 20 bin insanın yaptığı bir sosyal olaya harcanan paralardır. Ve bu insanların kendi paralarıdır. Herkes cebinden ödediği paralardır. O paracıklarla bizim maaşa, bilmem nere, teşviğe, ona buna gitmesin. Evet, şimdi tabii bu Yasada, avcılıkla ilgili yasada sanırım bazı iyi yönde değişiklikler yapmak da gerekecek. Bunları Sayın Bakanla daha sonra herhalde görüşeceğiz, bazı önerilerimiz olacak bu konuyla ilgili. Onlar hakkında da kararlar alacağız.

Evet, değerli arkadaşlar; benim değineceğim konular bu kadar. İçişleri Bakanlığı Bütçesinin oyumuz ret olmasına rağmen ülkemize hayırlı olmasını dilerim. Az önce yaptığımız eleştirilerden umarım faydalanır Sayın Bakan önümüzdeki yıl.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ben sözde de yazdım Salih, sen fotoğraflara mı baktın?

SALİH İZBUL (Devamla) - Evet. Yok yok önsöze de baktım. Ben herkese teşekkür eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın İzbul.

Buyurun Sayın Uluçay.

TURGAY AVCI (Gazimağusa) (Yerinden) – Av Bakanı oldu mu vallahi şey gittin, soft gittin.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Gazimağusa) – Fazla eleştirmedi?

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Çok soft gitti, tatlı gitti av işi bozulmasın diye.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Simdi Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; esas sorun o değil aslında Sayın Avcı, esas sorun şey, şimdi Sayın Bakan kitabı bugün sabah getirdi. Yani bundan sonra okuyup da öğrenelim diye.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) - Yine onun taktiri oldu.

SALİH İZBUL (Girne) (Yerinden) - Sayın Bakan sizden önce Turgay Bey kalkacak buraya savunmaya hiç merak etmeyin. İki üç gündür onları... hiç merak etme sen.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçişleri Bakanlığının Bütçesi biliyorsunuz geniş bir bütçe, faaliyet alanları çok geniş, neredeyse ülkenin bütününe dönük faaliyetleri kapsayan bir bakanlık. Gerçi diğer arkadaşlar bahsetti bir kaç konudan ama bende o konulara birazcık değineceğim. Komitede bütçe rakamları ile ilgili yapmış olduğum değerlendirmenin önemli olan kısımlarına bir tekrar altını çizeceğim, bir de son güncel konularla ilgili.

Aslında benim merak ettiğim şudur; geçen hafta bir nüfus sayımı yapıldı, Sayın Bakanda o gün, nüfus sayımı yapıldığı gün bir kaç yeri gezdi. Gece de televizyona da çıktı, orada beyanatta verdi, eleştirilere cevap da verdi. Üç dört gün sonra, ya da dört beş gün sonra nüfus sayımının ilk sonuçları geldi ve 294 bin olarak açıklandı. Benim merak ettiğim Sayın Bakan bu ilk gelen veriyi Sayın Başbakan İrsen Küçük’e ve Sayın Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’na iletirken hangi cümleleri kullandı gerçekten çok merak ediyorum. Yani örneğin bu

2204

bilgiyi iletirken Sayın Cumhurbaşkanı maalesef tahmininiz doğru çıkmadı mı dedi, ya da Sayın Başbakanım sizin geçen sene söylediğiniz atmasyon muydu dedi.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) - Tek içinde olan İrsen Bey’di, “kalabalığız” dedi o kurtardı.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) – Nasıl?

KADRİ FELLAHOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) - Söyle ne dediğini Başbakanın tam olarak.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) – Ona geleceğim. Dolayısıyla gerçekten bunu merak ediyorum.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ben ne dediğimi yoksa Teberrüken...

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Onlar ne dedi size yani bu sonuçlar çıkınca, Derviş Bey 700 bin dediydi nüfus. İrsen Bey kalabalığız dediydi.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) – Şimdi benim merak ettiğim o ikinci husustur. İlki Sayın Bakan bunu iletirken nasıl iletti? Maalesef tahmininiz doğru çıkmadı mı dedi, yoksa sevinerek rakam bu mudur dedi.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bende merak ettim Teberrüken Kürsüdeyken, sen olsaydın nasıl verecektin?

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) – Sayın Bakan geçen sene...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bakalım benzeştik mi diye yani onu çıkaralım ortaya.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) – E, önce siz söyleyeceksiniz de sonra ben söyleyeyim.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – E, Kürsüde sensin.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - E, şimdi de söyleyebilirsiniz.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) - Ben eminim ki Sayın Başbakan şöyle demiştir, Sayın Başbakan bize 294 bin dediler ama biz yine de ekonomik projeleri, planları 600 bine göre yapalım.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) – Evet, bu daha mantıklı.

Şimdi geçen sene bu nüfusla ilgili tartışmalar Mecliste yapıldığı zaman aynen söylenenlere sorduğumuz soru ve verdiğimiz fikir şuydu; yani bugün hükümettesiniz Başbakansınız, bakansınız eğer bu ülkede tespit ettiğiniz bir nüfus varsa o verilere dayanarak konuşun. Etmediyseniz bu ülkenin en yetkili kişileri olarak çıkın bu konuda istismara yol açabilecek beyanatları vermeyiniz dedik. Bunu Sayın Bakan da hatırlayacak buradaki tartışmalardan. Hatta Cumhuriyetçi Türk Partisini eleştirmek için 2006 sayımına kadar

2205

gidiliyor ve 2006 sayımı sorgulanıyordu geçen seneki tartışmalarda. Maksat evet siyasi parti olarak politika yapmak ama hükümette sorumlu olan kişiler olarak Bundan kaçınılması gerektiğini o gün de söyledik. Ha, eğer sağlıklı bir verimiz varsa elbette bunu kamuoyuna açıklayacaksınız ve kamuoyuyla paylaşacaksınız. Ama sırf politika olsun diye ya da ülkede birtakım iddialara, birtakım ihtiyaçlara cevap verebilmek adına veya Türkiye’den gelen sorulara cevap verebilmek adına rakam ortaya atacaksanız da bu rakam maalesef tutarlı bir rakam olmadı. Ve hepimiz çok iyi hatırlayacağız. Maalesef aynı günlerde Türkiye’de Sayın Cemil Çiçek bu ortaya atılan rakamlara verdiği, cevaben verdiği beyanatı da hepimiz hatırlıyoruz. Biz de belediyelerin katkı payını artırmak için nüfusunu yüksek tutardık demişti o zaman hatırlarsanız. Yani Kıbrıslı Türkleri bir yönüyle sanki daha fazla kaynak aktarılması için Türkiye Cumhuriyetinden sanal olan bir veriye dayanmayan ve nüfus tartışması ile ilgili bu rakamları en birinci ağızdan devlet yetkilileri nezrinde ortaya atılmasını böyle bir cevap vermişti hatırlarsanız. Ve hepimiz rencide olmuştuk bundan. Çok değil bunlar geçen sene yaşanmıştı. Ha, şimdi bir nüfus sayımı yapıldı, rakam açıklandı. İlk rakamlar, ilk tahmini rakam kesin olmamakla birlikte açıklandı. Şimdi buradan çıkıp eleştiri yapıyoruz, ya da etrafta bununla ilgili yapılan yorumları eleştiriyoruz. Bunu milletvekilleri olarak da yapıyoruz. Ama işin şu kısmını dikkatlerden kaçırıyoruz. Yani bu ülkede en yetkili kişiler nüfus konusunda geçen sene konuşuyorlar, bizler de Kıbrıslı Türkler olarak hak etmediğimiz bir şekilde o günün Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs’a bakan, Devlet Bakanı tarafından cevaben yapılan açıklamada böyle bir pozisyona düşüyoruz, rencide olmuş pozisyona. Ve 4 Aralık’ta nüfus sayımı yapılıyor. 294 bin açıklanıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sibel Hanım çok güzel bir hesap yaptı. Yani bu nüfusu bulmak için bu kadar uğraşmaya gerek yoktu dedi bir yerde. Benzer bir hesabı ben de yaptım. Yüzde 2 nüfus artışını koyduğumuz zaman 2006 nüfus verilerine 2011’de 296 bine, 95 bine ulaşıyorsunuz. Ancak burada altı çizilmesi gereken en önemli nokta nedir bilir misiniz? Bu yöntemle bu sayım hiçbir zaman net sonuçları bizlere vermeyecektir. Dolayısıyla bundan sonra benzer duruma düşmemek için bugünden kolları sıvamak gerekiyor ve artık dünyada nüfus sayımıyla ilgili kullanılan yöntemleri bu ülkede de kullanmak gerekiyor. Yani nüfus sayımının zamana yayılması, çapraz denetim sistemiyle adres bazlı, işyeri bazlı, sayımın gerçekleştirilmesi bir zaman dahilinde. Bu sayım sonucunda elde etmek istediğiniz ekonomiye veri oluşturacak istatistiksel verilerin ortaya çıkarılması ki daha sağlıklı veriler ortaya çıkarılacaktır. Bunların bu ülkede yapılması gerekiyor. Ha! Bir de şunun yapılması gerekiyor. Soru kitapçığının bizim ülkenin koşullarına göre uyarlanması gerekiyor, yani bu soru kitapçığı bir çok soruya baktığınız zaman bizim ülkenin koşullarını içinde barındırmıyor. Dolayısıyla, ha ekonomik sıkıntıdan dolayı eğer hazır soru kitapçığı kullanırsak da bunun çözümü vardır, yani orada sizin koşullarınıza uygun olmayan soruları iptal edersiniz, sormazsınız en azından ve bizim ülkenin koşullarına uygun olacak soruları da ayrı daha küçük bir kitapçık halinde basarsınız, maliyeti de daha düşük olur. Geçtiğimiz yıl bu konu çok tartışılmıştı ve hatırlarsanız müzakerelerde nüfus konusu tartışma konusu olduğu için Birleşmiş Milletlerin önerisiyle her iki tarafta da nüfus sayımı yapılması gündeme gelmişti. Hatta bu nüfus sayımının eş zamanlı yapılması ve iki tarafta da tek elden Birleşmiş Milletler eliyle yürütülmesi. Ancak Kıbrıs Türk tarafı bu öneriyi kabul etmedi, biz kendi nüfus sayımımızı kendimiz yaparız dedi ve kendi nüfus sayımımızı da bu yılın içinde yapacağını söyledi ve baktığınızda uygulamada Güney’de iki ay önce başlamıştı bu nüfus sayımı, onlarda zamana yayılan yöntem uygulandığı için hala daha devam ediyor bildiğim kadarıyla. Bizde de Aralık ayının ilk haftası, Kasım ayı sonu planlanmıştı, Aralık ayının ilk haftası teknik nedenlerden dolayı bir haftalık gecikmeyle yapıldı.

2206

Şimdi Birleşmiş Milletlerden yedi tane gözlemci geldi bu nüfus sayımını denetledi, doğru ama bizim öngördüğümüz şekilde uygulamada ne yaptığımızı denetlediler. Yani hangi sokakta, hangi evleri unuttuk, hangi sokakta hangi evlere giremedik, bu yöntemden dolayı işleri bu değildi, çünkü bunu denetlemediler, bunu sorgulamadılar, yani 7 bin tane memur sayım görevlisi görevlendirildi neticede belki de yüzde 90’ın üzerinde, yüzde 95 oranında veri toplayarak döndüler görevlerinden gün sonunda ama gidilmeyen yerler, nereden dolayı gidilmedi, nasıl oldu bütün bu ayrıntıları denetleme değildi zaten oradaki usul. Bizim öngördüğümüz bu yöntemin, öngördüğümüz sayım memurları, sayım görevlileri çerçevesinde nasıl yürüdüğüne baktılar. Dolayısıyla elbette eksik evler olmuştur. Bunu hepimiz biliyoruz. Bugün hala daha eksik evlerin olduğu yerler var ama 7 bin görevlinin yerine siz 15 bin görevli de tayin etseniz yine eksik rakamla, ya da eksik evle karşı karşıya kalabilirsiniz. Çünkü yöntem, bu yöntem artık günümüz dünyasında nüfusu tam belirlemek için geçerli bir yöntem değil. Matematiksel yöntemler daha geçerlidir bu yönteme göre. Yeter ki uygulamalarınız doğru olsun, yani giren çıkan sayısı, işyerlerinde çalışan sayı, işyerlerinin kaydı. Bakın Esnaf ve Zanaatkarlar şikayetçi, bir çok konudan şikayetçi ama bir konuları daha var şikayetçi oldukları kaçak işveren pozisyonunda olan Esnaf ve Zanaatkar var diyorlar. Yani bu ne demek? Hem kendisini kaydetmiyor demek, hem de bulunduğu iş yerini kaydetmiyor demek. Dolayısıyla eğer bu yöntemle siz nüfus sayımını yapmaya devam edecekseniz bilinmesi gerekir ki, haftaya da yapsanız, bir ay sonra da yapsanız farklı bir sonuca ulaşamazsınız. Yani ülkedeki gerçek rakama ulaşamazsınız ve ulaşmanız da maalesef mümkün değil.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; örneğin Sayın Bakanın dağıttığı kitapçıkta sayfa 30’da bir istatistik dikkatimi çekti. Öncelikle şunu söyleyeyim yani bu istatiksel veriler burada oluşturuldu ve bu kitapçığa girdi. E, bunlardan yola çıkılarak bir çok şeye nüfus açısından söylemiyorum ama nüfus sayımını bile çapraz denetim sistemi diyebileceğimiz bir sistem dahilinde bu verilerden yararlanarak bile kontrol edebilirsiniz aslında. Ve sormak istediğim soru da budur. Oturma ve çalışma izinlerinde kaymakamlıklarca yapılan denetimler ve hazırlanan raporlarla ilgili bir istatiksiz veri var. Ve burada bakıldığında 2011 yılı içerisinde kaymakamlıklarca görülen konutlar. İlçe adı Lefkoşa’da 930, görülen ev sayısı Mağusa 349, Girne 885, Güzelyurt 119, İskele 64. Toplam 2347. Ve burada da açıklamasında yazılan Çalışma İzinleri Yasası kapsamında oturma ve çalışma izni almak için müracaat eden TC veya üçüncü ülke vatandaşların ikamet edecekleri konutlar kaymakamlıklarımızca belediyelerin de katılımı ile görülmezse ve insanca yaşanabilir konutlara olumlu raporlar verildikten sonra Muhaceret Dairesinde gerekli izinler verilmektedir. Kaymakamlığımızca insan yaşamı için uygun bulunmayan konutlara olumlu rapor verilmemektedir. Yapılan ciddi değerlendirmeler sonucu ülkemizde oturma ve çalışma izni alan TC veya üçüncü ülke vatandaşlarının sağlıklı yaşanabilir konutlarda ikamet etmeleri sağlanmıştır. Ve bu çerçevede ziyaret edilen konutlar…

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hayır bir adres değişikliği de olabilir. O ziyaret edilebilir. Geniş bir evde oturun ve adresi değişeceksin o evi de gider görür kaymakamlık. Yani onun için…

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Ha, anladım. O zaman iki ev olmuş olur.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hayır hayır diyorum ben. Hayır bir evde oturursunuz yani üç yıllık bir şu evde oturun. Ev değişecekse yine o evi de gider görür kaymakamlık o evde bir …olabilir ha.

2207

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Anladım. 2 bin 347 yer görülmüş 2011 yılı içerisinde. Yani örneğin bu nüfus sayımında buralara özellikle sayım memurlarının, sayım görevlilerinin gönderilmesi gerekirdi mesela. Ben gönderilmedi demiyorum. Ama yani çapraz kontrol sistemini uygulayan bir nüfus sayımı söz konusu olacaksa…

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Sayın Ali Rıza Usluer’den devralır)

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Biz onu gidip gördüğümüze göre çalışma izinli, yani kayıt altında bir işçinin evini biz gördük.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Evet.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - O yüzden bunlar bir bir sayılmıştır.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - İşte bu bir örnektir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani bu bir doğrudur yani…

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Küçük bir örnektir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Şimdi Sayım memurunun bu evleri sayıp saymadığını buradan da kontrol edebilirsiniz. Doğru.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Evet, onu söylemeye çalışıyorum. Yani bu bir küçük çaplı da olsa bir örnektir. Bir kontrol amaçlı bunu yapabilirsiniz ve o zaman o çapraz kontrol sistemi dediğiniz sistemin içerisinde bir örnek olarak kullanılabilir. E, şimdi bu nüfus sayımında çalışma izni olup ille da kayıt olmamış insanlar da vardır. Yani öyle bir verimiz yoktur bütün çalışma iznine sahip olanlar nüfus sayımının kaydın altına girmiştir diye. Bence yoktur.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bunlar dediğin gibi sorgulamak gerekiyor.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Ama kontrol edilebilir.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) – Evet kontrol edilebilir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani o imkanımız vardır. Yani DPÖ bizden bunların adreslerini alıp kontrol edebilir.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Evet. Buradaki istatistiki verileri alabilir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Görevidir da yapması gerekir.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Evet. Yani buradan alıp çıkarır kendine göre bir çapraz kontrol yapar. Esas Sayın Sibel Hanımın söyledikleri diğer rakamlarla ilgili bazı istatistiki verileri alır ilgili birimlerden o şekilde çapraz kontrol sistemini yapabilir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Kontrol yapabilir tabii.

2208

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) – Dolayısıyla bu bir örnektir, buradaki istatistik bir örnekti. Böylesine çalışmalar madem ki ülkemizde vardır, demek ki biz zamana yayılması gereken bir nüfus sayımını ülkemizde gerçekleştirebiliriz. Şart değil yani bir gün kapatalım insanları.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Zaten bundan sonra iş somutu adrese dayalı sistem devreye gireceği için o adreste kimlerin oturduğunu gidip sayacağın için bizim de bundan sonra bu söz konusu değil.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Zaten öyle olur.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yalnız öyle sokağa çıkma yasağı için bir daha söz konusu değildir. Ve vatandaş da bundan sonra adres değişmesini yasal mevzuat altında olacak ve bir ay içerisinde...

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Bildirmek zorunda kalacak.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Bildirmek zorundadırlar. Yani bildirmediğin takdirde ve herhangi bir şey belediyeye giden daireye giden işlerin olmayacak işlerin mecbur kalacaksın bildiresin. Öyle bir aktivite durum olacak.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Evet. Dolayısıyla yani bundan sonra böyle yapacağımızı söylüyoruz. Adrese dayalı bir sistemin hayata geçmesi için sadece bununla ilgili değil başka istatistiki veri alt yapısını tamamlama için gerekli olan çalışmaların da süratle yapılması gerekiyor aksi takdirde bugünkü gibi olacaktır. Ve istediğiniz kadar birbirimizle bu rakamla ilgili yorum yapalım, değerlendirme yapalım ama gerçek olan geçen sene buradan bu ülkedeki en yetkili makamlar nüfus ile ilgili söylediklerinin yarısı çıkmıştı nüfus sayımında. Yani burada tutarlılık nerdedir? Burada o sorumluluk bilinci nerdedir? Bunların da konuşulması lazım. Yani sadece bugün nüfus sayımını yöntemini veya sonucuna inanıp inanmadığını eleştirenleri değil, ama bu ülkenin en yetkili makam sahibi Sayın Cumhurbaşkanının, Sayın Başbakanın nüfus ile ilgili söylediklerini ve bugün sayım sonucunun ortaya çıkışın çıkan rakamı yan yana koyduğunuzda ve o gün maalesef TC yetkililerinden bize gelen rencide edici tavrı da koyduğunuzda e, Kıbrıslı Türkler olarak biz bunları hak etmiyoruz. Maalesef hak etmiyoruz. Ha bilmeyebilirsiniz. Gayet güzel. Diyebilirsiniz ki biz zaten önümüzdeki yıl yapacağız bir nüfus sayımı dolayısıyla şu an bilmiyoruz demek yeterlidir. Ne oldu şimdi? O gece Sayın Bakan çıktı dedi ki, yaptık. Her şey tamamdır yüzde yüze yakındır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bence öyledir.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Tamam. Ve sonuçlar çıktı. E, şimdi ne oldu Sayın Bakan?

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Ne öğretmenidir Sayın Bakan. Edebiyat? Onun için yanılabilin yani. Boş ver.

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Burada da yalan söylemiş olabilirler diyebiliriz.

2209

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Yıllara göre artışların altında dengelidir.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Boş ver Sayın Bakan.

KADRİ FELLAHOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Birileri bu konuda da yalan söyledi diyebilin?

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hala daha. Hala daha ısrar etme. Boş ver.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) – Ne zaman? Şimdi mi?

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) - O 700 bin diyen, kalabalığız diyen kişi yalan söyledi.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) – Tabii ki. Yani.. Ama bırakın onu, yani onların bu söylemleri üzerine bize Türkiye Cumhuriyetinden anında cevap geliyor. Biz da böyle yapardık diyor Sayın Cemil Çiçek o zamanki açıklamasında. Belediyelerin katkı payını artırmak için nüfusu artırırdık diyor.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sizin gibi biz de yalan yapardık Belediye hükümetten para alalım diyordu ....

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Yani şimdi Kıbrıslı Türkler bunu hak etmiyor. Yani bu ülkede bir nüfus sayımı yapılmak istendi, hangi Kıbrıslı Türk karşı çıktı buna, ya da ekonomik veriler açısından? Herkes gerçek verilerin somut olarak hem kendi içimizde kullanılmasını, hem de dünya katında kullanılan istatistiklerde yer almasını istiyor. Ne saklanacak bir sıkıntımız vardır, ne de saklamak istediğimiz? Yani yüzyıllardır bu adanın üzerinde yaşayan Kıbrıslı Türkler niye saklasın ki bunu dünya kamuoyunda. Ama bir yıl önce konuşulanlarla en yetkili ağızdan adamlar almış müzakere masasında bunu karşınıza getirmiş ve siz de müzakere masasında dememişsiniz bu rakam konuştuk ama değil ya da falan, filan öyle bir şey de yok. Sayın görüşmeci siz bunlardan bahsediyorsunuz o zaman bir nüfus sayımına ihtiyaç var bu ada üzerinde denildiğinde de itiraz da konulmamış ve Birleşmiş Milletlerin biraz önce de anlattığım gibi birazcık da iki tarafta da yapılsın diye nüfus sayımını zorlaması ile bu noktaya gelmişiz. Peki şimdi ne olacak? Şimdi müzakere masasına gittiğimizde de dediğimiz zaman 294 bin çıktı. Bir sene önce ne demiştiniz Sayın müzakereci diye sormayacak mı karşı taraf? Soracak. Nasıl açıklayacaksınız? Bize de yabancılar soracak, hadi biz açıklayabileceğiz. Ne diyeceğiz? Diyeceğiz ki eee onu hükümet manipüle etmek için söylediydi, kıvırmaya çalışacağız yani, yok ki net açıklama yapacağız. Ama hükümete sorulduğunda hükümet ne diyecek? Hükümet diyecek ben manüpile etmek için yaptıydım bunu? Yok. Dolayısıyla yani bu ülkede nelerin yaşandığını maalesef nelere katlandığımızı görmemiz gerekiyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu arada Sayın Bakan bu en yetkili makamların size cevabını da merak ederim sayıyı söylediğinizde. Sadece sizin söyleyiş biçiminiz değil onların da size cevabını merak ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;

2210

FATMA EKENOĞLU (Güzelyurt) (Yerinden) - Tahmini kaçak sayısı ne kadardır Sayın Bakan?

BAŞKAN – Günün sonunda Sayın Bakan topluca söyleyecek.

SİBEL SİBER (Lefkoşa) (Yerinden) - O zaman verilerle alabilir miyiz Sayın Bakan?

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) - DPÖ’nün verilerini ....

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) - Siz bizim DPÖ’ye olan güvenimizi sorguluyorsunuz? Biz DPÖ’ye güveniyoruz da size güvenmiyoruz, sorun oradadır zaten.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yanlış yaparsınız....

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) - Yok, sorun oradadır zaten.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yanlış yaparsınız..

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) - DPÖ’nün verilerini vereyim size. DPÖ’nün verileri zaten açıklarlar biz de biliriz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Eee tamam ben de verileri ondan alırım zaten.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani DPÖ söyleyince inanın....

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hayır, benim karşı çıktığım Sayın Bakan bizi DPÖ ile karşı karşıya getirme şeyinizdir, çalışmanızdır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Devletin istatistik birimi orası.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Devamla) - Sayın Bakan bir şeyi hatırlatmak isterim size ben de. DPÖ verilerinden yararlanarak TC Yardım Heyetinin yayınladığı kitapçıkla bizim ekonomik açıdan yaptığımız yorumlar DPÖ verilerinden yararlanarak yaptığımız, yayınladığımız, basına dönük açıklamalar çünkü daha kitapçık yok, biri birini tutmuyor. Bunu daha önce da bu Kürsüden dile getirdik. Dolayısıyla elbette Devlet Planlama Örgütünün çok daha güçlü olmasını temenni ediyoruz, öyle de olmasını istiyoruz. Bunu bütçe görüşmelerinde de konuştuk, söyledik. Hatta Devlet Planlama Örgütünde Bütçe Komitesinde söz vermeye çalıştık sıkıntılarını anlatsın paylaşsın Bütçe Komitesi ile nelere ihtiyaç duyarlar. Evet, çıkıp burada işte olmadı bu olmadı demek kolaydır. Ama nelere ihtiyaç duyarlar ki istatistiki verilerin daha somut daha gerçekçi daha güncel oluşturulabilmesi için süratle onları yapalım diye. Bunlar tabii hepimizin sorunudur, hepimizin üstünde durması gereken konulardır. Dolayısıyla sadece verileri az olması güncel olmaması gibi eleştirmekle değil, daha somut daha sağlam daha gerçekçi verileri nasıl ulaşılabilir kılarız ona bakmak lazım. Mesela, Turizm

2211

Bakanlığı bu konuda yaşanan sıkıntıları birazcık önüne geçti. Nasıl geçti? Kendi bünyesinde bir istatistiki veri oluşturdu ve o verileri daha güncel alıyor ve ona göre politikalarını biraz daha güncel oluşturmaya çalışıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, turizmi öğleden sonra konuşacağız.

Yine kitapçıkta bu ağıllar konusu dikkatimi çekti verilen istatistiklere bakıldığında. Tabii şunu söyleyeyim gerçekten kaymakamlıkların üstlendiği çok geniş bir görev alanı var. Bu kitapçığa da baktığınızda bunu görüyorsunuz ve kaymakamlıkların bütçe olarak yeterli desteği görmediğini da buradan söylemek istiyorum. Yani muhtarlıkların çalışmalarını ve muhtarların bulundukları bölgelerde yapabilecekleri çalışmaları işte bugün Mecliste de bir önerge var muhtarlara maaş bağlanması meselesi ile ilgili. Ama aslında muhtarlar daha fazla hizmet sunabilmek için ve onurlu bir şekilde hizmet sunabilmek için çünkü o bölgede seçilmiş insanlardır, bağımsız olarak aday olmuş ve seçilmiş insanlardır esasen ihtiyaç duydukları bütçesel olanaklardır hizmet vermek adına. Ve bunu da sağlaması gereken merci kaymakamlıklar olması lazım ve bu çerçevede kaymakamlıkların bütçesinin yeterli olmadığını da buradan söylemek istiyorum. Yürütülen ağıl çalışmaları ile ilgili istatistiki veriye baktığımızda şöyle bir tablo çıkıyor ortaya. Biliyorsunuz bu ağıllarla ilgili meselenin özü neydi? Köylerin içinde bulunan bu türden yapıların köyde belirlenen köy dışında bulunan belli bir yere ağıllar bölgesi dediğimiz yere taşınması ve köylerin da bu konuda daha başka hizmetleri alma konusunda da daha rahat bir hale gelmesini sağlamaktı. Ve ağıl konusunda faaliyet gösteren kişilere de ihtiyaç duydukları hizmetleri bir bölgede daha toplu bir şekilde sunmak. Bu çerçevede yıllardır süregelen çalışmalarda gelinen noktaya baktığınızda organize ağıl bölgesi sayısı 198 olarak bölgelere göre ayrılmış Lefkoşa, Mağusa, Girne, Güzelyurt, İskele ve toplam 198 bölge. Ancak ilginçtir yol alt yapısı olan 85, su alt yapısı 44, elektrik alt yapısı 69. Yani alt yapıları itibarıyla toplam ağıl bölgesini oranladığınızda yol alt yapısı yüzde 43, su alt yapısı yüzde 22, elektrik alt yapısı yüzde 35. Geçen gün Başbakanlık Bütçesini görüşürken bu kırsal kesim arsaları ile ilgili sorulan sorular üzerine Sayın Başbakan kırsal kesim arsaların dağıtımına devam ettiğini söyledi. Ulusal Birlik Partisi yıllardır geleneksel olarak politika amaçlı uyguladığı bu sistemi bu dönemde çok yaygın bir şekilde devam ettiriyor. Ancak bölgede arsa dağıtımında murat edilen o bölgede insanların, gençlerin yerleşimini da sağlamak. Ama bu insanlar sadece arsanın dağıtılması ile oralara yerleşmiyor. Çünkü oraya evini yapacak olanak ihtiyacı duyuyor, finansman ihtiyacı duyuyor. Oranın, ayrılan arazinin alt yapısı ihtiyacı doğuyor. Dolayısıyla bu alt yapılara önem verilmesi gerektiğini söyledik Sayın Başbakana da geçen gün. Bunu bütçede de görüşmüştük İçişleri Bakanlığı Bütçesinde. Bunun detayına gireceğim o istatistiği verilerde de. Ama ağıllarla ilgili kısmına baktığınızda karşımızda yine ayni tablo duruyor. Yani biz ağıllarla ilgili toplam 198 bölgemizde yol alt yapısı yüzde 43, su alt yapısı yüzde 22, elektrik alt yapısı yüzde 35. İşte durum böyle olunca gerçekten murat ettiğiniz sonuca ulaşmakta güçlük çekiyorsunuz ve ne oluyor? Bu süreç hep böyle devam ettiği için vatandaş da ağıl bölgesinin oluşumuna daha çok önem verdiği için alt yapıyı ikinci plana atıyor. Hükümetler de değiştiğinde bu projeler aksayarak daha içinden çıkılmaz hale geliyor. Aslında artık bu konuda özellikle alt yapı projelerinin hayata geçmesi konusunda sabit projelerin sürekli bir şekilde bu ülkede uygulanması gerekiyor. Ama bunun için öngördüğünüz kriterleri, öngördüğünüz metotları delmeyeceksiniz. Yani farklı siyasal partiler iktidara gelebilir. Ama bu ülkenin ihtiyaçları göz önünde tutularak eğer bir bölgede ağıl bölgesi oluşturulmuşsa başka bir bölgede ağıl bölgesi oluşturmadan önce aslında o bölgenin elektrik alt yapısını, su alt yapısını hizmete geçirebilmek için uğraş vermek gerekiyor. Çünkü bizim ülkemizde bütçe kaynakları her yıl bütçe dönemleri en çok şikayet ettiğimiz nokta bakanlıkların bütçesinde de dahil olmak üzere yeterli bütçe kaynağı yok. Eee hal böyle olunca ne oluyor? Bir çok proje altı boş kalıyor.

2212

Demek ki; ülkenin ihtiyaç duyduğu projeleri elbette öncelik sırasına göre ağıllarsa ağıllar ama daha çok ağıl bölgesi yaratmak yerine var olanların alt yapılarını tamamlamak öncelikli olmalıdır bütçe olanaklarına göre. Eğer bu şekilde bir uygulamaya gitmezsek gerçekten daha çok yine ağıllar bölgesinin sıkıntılarını konuşacağız, alt yapı sıkıntılarını konuşacağız bütçe dönemi, onların sıkıntıları ile ilgili talepler gelecektir ve maalesef Kaymakamlıklar da mecburen boşuna kürek çekmeye çalışacaktır. Tabii bunlar içerisinde sadece ağıllar bölgesi ile ilgili değil baktım biraz inceledim sabah gelmesine rağmen bu kitapçığın ve bu ova yolları. Köylerde biliyorsunuz çok önemli yani bir yağmur yağar, insanlar tarlalarına gidemez, o açıdan Kaymakamlıkların görevleri zor dedim, bütçesel imkanların artırılması gerekir dedim. Çünkü öyle bir kış gelir ki yağmur yoğun yağar ve hiç hesapta olmayan bir ihtiyaç ortaya çıkar. Adam ovasına gidemediği, tarlasına gidemediği için o ova yolunun süratle müdahale edilmesi gerekir. O yüzden bunların da öngörülebilmesi lazım aslında. Dere yataklarının temizlenmesi konusu dikkatimi çekti. Evet bu sel yaşadığımız sel felaketlerinden sonra maalesef ortaya çıktı ki bundan elli yıl önce yüz yıl önce İngiliz idaresindeki Kıbrıs’ta bile olası sel karşısında ihtimali karşısında oluşturulmuş bu derelerin hem yatakları hem de bağlantı noktaları hiç bozulmadan bozulmamak kaydı ile devam ettirilmiş. Demek ki yirmi yılda bir bile olsa, on beş yılda bir bile olsa bu Adada bir sel felaketi olursa bu yerler boşuna belirlenmemiş.

Bu derelerin temizlenmesi konusunda bu sel felaketinden sonra ciddi çalışmalar yapılmış, ancak sadece bununla kalınmaması gerekiyor bunların denetiminin sürekli olması gerekiyor. Yani işte bu kış zayıf geçti tamamdır, biz zaten yaptıydık bunu dememek lazım bu işleri artık sürekli hale getirmek lazım. Yağış olsa da olmasa da gerçekten bölgemizde bulunan bu derelerin temizlenmesi meselesi, dere yataklarının bağlantı noktalarının korunması meselesi, o bölgede yaşayan insanların bir şekilde herhangi bir yatırım veya herhangi bir tarlası ile ilgili sürerken ekerken biçerken onu yıkmasına dönük önlemlerin de alınması yani yıkılmaması açısından bu derelerin, bozulmaması açısından bu önlemlerin de alınması ve sürekli takip edilmesi bugün yapılan temizlikten daha da önemlidir diye düşünüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, elbette ülkemizde birçok sıkıntı yaşanmaktadır bu sıkıntılarla boğuşmak gerekir. Kırsal kesim arsalarından bahsetmiştim biraz önce alt yapıları ile ilgili de bir tablomuz var kitapçıkta. Tabloya baktığınızda önceki dönem de veri olarak konmuş, kırsal kesim arsaları için 2004-2007 döneminde iki milyon 707 bin 704 TL. 2008’de 498 bin. 2009’da 427 bin. 2010’da 470 bin. 2011’de iki bin 580. İki milyon 580 bin öngörülmüş.

Şimdi bu kırsal kesim alt yapıları için baktığımız zaman 2011’de rakamlar artmış görünüyor. Bunların içerisinde de elektrik şebekesi bir milyon kusurunu kapsıyor. Ve stabilize yol yapımı bir milyon 278 binini kapsıyor. Dolayısıyla bu kırsal kesim arsalarının alt yapısının belli bir plan çerçevesinde tamamlanması ve bu kırsal kesim arsası diye dağıtılan yerlerin amaca uygun gerçekten yerleşime kullanıldığını denetlemek gerekiyor. Yani oralara alt yapılar yapıldı mı, evler yapıldı mı? Ve gerçekten bu ülkenin gençleri buralara yerleşiyor mu diye bakmak lazım. Şehit Çocukları Arsaları içinde yapılan alt yapı çalışmaları var yine 2004-2007 döneminde 3 milyon 478 bin bir harcama yapılmış. 2008’de 533 bin, 2009’da 293 bin, 2010’da 201 bin, 2011’de de 2 milyon 498 bin ve bunun 2 milyonu elektrik. Bir bölgenin Mağusa Ayluka 1’nci Elektrik Şebekeleri Projesi. Dolayısıyla baktığımız zaman bu rakamlara gerek kırsal kesim arsalarının alt yapısı gerekse yıllardan beri, yıllar önce dağıtılmış bu şehit çocukları arsalarının alt yapı çalışmalarının artık bu ülkede tamamlanması gerekiyor. Kırsal kesim arsaları alt yapısız maalesef amaca hizmet etmiyor. Bu çalışmalar bu temelde de

2213

denetlenmeli, bu temelde kontrol edilmelidir. Şimdi ülkemizde gene bir tartışma epey zamandır konuşuluyor ne zaman geçeceğiz diye. Yeni pasaport ve kimlik kartına geçiş projesi. Bununla ilgili çalışmalar 2012 yılında bitecekmiş bunu Bütçe Komitesinde konuştuk. Çünkü artık dünyada da bu sisteme geçilecek. Dolayısıyla bizim şu an ülkemizde uygulanan sistem geçersiz olacak iki, üç yıl sonra. O açıdan yeni pasaport ve kimlik konusundaki projenin tamamlanması gerekiyor ve bunun için biz Bütçe Komitesinde 3 milyonluk bir Bütçeye bir ek konduydu. Yeni Pasaport ve Kimlik Kartına Geçiş Projesi 3 milyon TL’lik bu 2012 yılında bitirilmesine dönük. Bir de yaptığımız ek Bütçe artırımında sınır kapılarına optik okuyucu temini projesi 500 bin TL. Dolayısıyla ülkemizde de artık bu projenin 2012 yılında sonuçlanması veya hayata geçmesi elzemdir diye düşünüyorum.

Taşınmaz Mal Komisyonu ile ilgili diğer arkadaşlarım değerlendirmelerini yaptı. Sayın Bakan bu konudaki uygulamalardan sonuçları itibarı ile memnun olduğunu, Bütçe Komitesindeki görüşmelerde söylemişti aslında. Ancak daha önceki Bütçe görüşmelerinde de üzerinde konuşulduğu gibi Taşınmaz Mal Komisyonu gündeme geldiği zaman bugünkü Ulusal Birlik Partisi iktidarı gerek bu uygulamanın Anayasadan geri dönmesi için elinden geleni yapmıştı, gerekse bugün Sayın Cumhurbaşkanı o günün Ulusal Birlik Partisinde bulunan Sayın Derviş Eroğlu buradan yaptığı konuşmalarda bu uygulamanın bu ülkeyi bitireceğini söylemişti.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başlatılan bazı yatırımlar var. Bu yatırımların bu yıl içerisinde sonuçlanmadığını gördük Bütçe görüşmelerinde. Dolayısıyla 2012’de bunların tamamlanması gerekiyor. İskele Kaymakamlık binası, Girne Tapu ve Kadastro Dairesi ve pek tabii ki bugünlerde AB Projesi kapsamında da konuşulan Güngören Katı Atık Depolama Tesisi meselesi ve Mahkeme kararı ile bu iş beklemeye alındı. Dolayısıyla bu konudaki AB kaynaklı hayata geçmesi düşünülen çöplerin çöp sorununa belki de nihai çözüm bulunmasına dönük bu projenin bir an önce somutlaştırılması bu yıl içerisinde hayata geçmesi ülkemiz açısından önemlidir. Ülkemizin fiziki planının tamamlanması gerekiyor. Yine bir çok konuda karşımıza çıkan, biraz önce Sayın Salih İzbul’un da bahsettiği gibi ansızın Girne’de yaşadığımız bir sıkıntı, yüksek binaların yapılmasıyla ilgili biliyorsunuz. Bu türden sorunların tekrar yaşanmaması için ülkesel fiziki plan projesinin tamamlanması gerekiyor. Ancak bu konuda sıkıntılar var, bunu Bütçe Komitesinde de görüştük. 2012 yılında tamamlanması gerekiyor. Bu konuda daha çok çalışmak lazım. Çünkü ülkemizde gerçekten ciddi kalıcı tedbirlerin atılabilmesi, adımların atılabilmesi için, kalıcı tedbirler açısında, ülkesel fiziki planın tamamlanması gerekiyor.

Bir de Bütçe Komitesinde yine sormuştum. Bu sayım dolayısıyla kaymakamlıklarda istihdam yapılmıştı sayım görevlileri. O günde söylemiştim, sonrası ne olacak diye, yeni travmalar yaşatılmasın bu ülkede. Yine bu soruyu Sayın Bakana sormak istiyorum. Yani o günlerde sayım görevlisidir diyerek Sayın Başbakan istihdamını öyle izah etmişti, açıklamıştı. Ama eğer sonrasında yeniden travmalar yaşatılacaksa bu insanlara bunun insanlara açıklama biçimi ile uyuşması gerekiyordu. Bizse Sayın Başbakanın buradan söylediği sayım amaçlıdır dedi, demişti. Ama tabii insanlara öyle söylenmedi. Dolayısıyla bütçe görüşmelerinde Sayın Bakana aynı soruyu sormuştum. Buradan da tekrarlamak istiyorum. Çünkü gerçekten işte Kıbrıs Türk Hava Yolları çalışanları ile ilgili yaşadığımız travma daha ortada ve çözülmüş değil.

Tabii cezaevinde bir takım epey sorunlar var ama bir takım sıkıntılar var ki bunlar daha acil bir şekilde çözülmesi lazımdı. Örneğin cezaevinin koşulları çok iyi değil, bunu hepimiz biliyoruz. Fakat çocuk suçlular da aynı yerde bulunması itibariyle ekstradan bir takım

2214

sıkıntılar yaşanıyor. Belki de buna daha süratle çözüm bulmak lazım. Mazbata meselesinden dolayı cezaevine düşmüş bir çok insan var biliyorsunuz. Bu Faiz Yasası meselesi de ondan gündeme geldi ama onun da ötesinde sadece Faiz Yasası ile ilgili değil, yani artık bu türden suçlarla hapisliğin olmaması gerekiyor. Yani o paranın tahsilatının bir şekilde yapılmasına dönük önlemler alınsın ama hapisliğin olması gerekiyor. Yani o paranın tahsilatının bir şekilde yapılmasına dönük önlemler alınsın ama hapislik olmasın yani bu işin ucunda, bu mazbata meselesinde. Buna da tabii ceza yasalarına bakmak lazım. Bunu Mahkemeler Bütçesinde de görüşmüştük bütçe görüşmeleri esnasında Komitede, ceza yasalarına da bakmak lazım, yani onları bir elden geçirmek lazım. Çünkü Burada murat edilen nedir? Esas eğer bir parasal mesele varsa o paranın tahsil edilmesidir aslında dolayısıyla onu sağlamak için birtakım tedbirler yada birtakım önleyici koşulları koymak lazım. Örneğin bu hacizlerde bile, Mahkemelerde gelen yetkililerin bize aktardığı, hacizlerde bile haczi koyduğu zaman Mahkeme sıkıntı yaşıyor çünkü gelip bir evin eşyalarını alıp götürdüğü zaman, hem bir yerde muhafaza etmek zorunda kalıyor ve o eşyaları haciz etmesi o yerde muhafaza edilirken, alıcı konumunda yani mağdur olan kişiye hiçbir faydası da olmuyor diyorlar bize. Dolayısıyla yani tamam bir karar çıktı, haczedildi o borç ilişkisi yerine getirilmediği için malı mülkü ne ise ev eşyası ama onun alıcıya da bir faydası olmadığını söyledi bize Mahkeme yetkilileri. Dolayısıyla bunu murat edilen nedir? O parasal ilişkinin sonuçlandırılmasıdır aslında çünkü borç ilişkisinde borçlu olan da alacaklı olan da aslında parasını almanın peşindedir, başka bir şey değil. O çerçevede bunlara o gözlükle de bakmak gerekiyor ve ceza yasalarında da birtakım değişikliklere de gitmek gerekiyor.

Bu mazbata konusunda da biliyorsunuz son dönemde tabii bunu Ekonomi Bakanı ve Maliye Bakanı ve Sayın Başbakan çok kabul etmiyorlar ama ekonomi iyiye gidiyor diyorlar. İşte ekonomi büyüdü diyorlar. Fakat baktığınız zaman piyasalarla gerek esnaf ve zanaatkarlarda gerekse birçok işletmede hatta geçen gün gazetelere de yansıdı, büyük işletmelerde bile çok ciddi tahsilat sorunları yaşanmaktadır. Dolayısıyla bu kadar ekonomik sıkıntının yaşandığı bir dönemde bu mazbata meselesi de tabii ki sayıca artmaktadır ve baktığımız zaman cezaevinde de mazbatadan dolayı birçok insan bulunmaktadır. Hem diğer mahkumlarla bir arada olmaları da sıkıntılıdır aslında bu insanların bence, hem de bu mazbata meselesinde artık cezaevine düşme cezası, hapislik cezası uygulanmaması. Bu amaçla ceza yasalarında elbette, birtakım değişikliklerin gündeme gelmesi gerekiyor diye düşünüyorum. Ama çocuk suçlularla ilgili konu daha acildir cezaevi meselesinde, onlar da aynı yerde bulunuyor diğer mahkumlarla. Bunun daha elzem bir şekilde çözülmesi gerekiyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vatandaşlık konusuna diğer arkadaşlarım değindiği için ve Sayın Salih İzbul, vatandaşlık konusunda görüşlerimizi Sayın Bakana ilettiği için ben o tekrara girmeyeceğim. Ancak gerek nüfus sayımı meselesi gerekse bu vatandaşlık meselelerinde hep gündeme gelir bu Muhaceret Dairesi. Muhaceret Dairesinin güçlendirilmesi ve bu verileri sağlıyor olması önemli bir noktadır. Ben şahsen sağladığına da inanırım. Yani bir nüfus sayımı ihtiyacı doğmadan da matematiksel yöntemlerle başka amaçları da içeren, zamana yayılan yöntemin kullanılması meselesini gündeme getirdiğim zaman bütün bunları da düşünerek söylüyorum. Yani bizim ülkemizde de sahip olduğumuz olanaklar tümden yetersiz, tümden bir kenara bırakacağımız olanaklar değil, var. Ben varolduğunu düşünüyorum.

Tapu Dairesinde bu tapu kayıtlarının bilgisayara geçiş çalışmaları devam ediyor.Bunu da Bütçe Komitesinde konuştuk ve öğrendik. E biliyorsunuz Tapudaki işlemlerin hızlandırılmasına dönük çok önemli bir katkısı olacak bu projenin. Bunun bir an önce sonuçlandırılması gerekiyor. Lefkoşa bölgesinin sonuçlandırıldığını öğrendik. Bütün adayı

2215

kapsadığı zaman da gerçekten bu tapu işlemlerinin hızlandırılmasında da büyük bir katkı sağlayacak. Ayrıca işte bugün bankalarda yaşanan bu alacak-verecek meselelerinde yansıyan ve Tapu Dairesinde bu işlemlerin biraz daha hızlı, bazı soruların daha hızlı cevap bulması, örneğin ipotek ile ilgili soruların daha hızlı cevap bulması meselelerinde daha hızlı bir servis sunma imkanı olacaktır. O yüzden gerçekten bu çalışma önemlidir. Bunun da 2012 yılı içerisinde tamamlanması öngörülmektedir. Bu da ülkemiz açısından ve ekonomi açısından da çok olumlu bir gelişme olacaktır. İşte bununla ilgili Nirengi Ağı Projesi devam ediyor. Şehir Planlama Dairesi yani gerçekten ülkemizde, ülkemiz küçük bir ülke ve biraz önce Sayın Sibel Siber’in bahsettiği gibi yani çok daha güllük gülistanlık hale getirilebilir küçük ölçekli ülkeler. O yüzden eğer biz planlı bir şekilde ülkemizi geliştirmek istiyorsak, şehirlerin de bu planlar dahilinde gelişmesini istiyorsak Şehir Planlama Dairesinin çalışmaları çok önemlidir. Ve orta-uzun vadeli planlara dönük çalışmaların yapılması ülkesel fiziki planını oluşumunda da büyük bir katkı sağlayacaktı. Ve bunun dahilinde ülkenin gelişmesi ekonomik anlamda da daha rahat olacaktır. Zaten ülkemizde şehir planlamacı bildiğim kadarıyla azdır sayısı. Ama bu konuda yetişen gençlerimiz vardır, onlardan da yararlanmak gereklidir diye düşünüyorum.

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Sayın Necdet Numan’a devreder)

Emirnameler geçicidir ama kalıcı olan orta ve uzun vadeli planlardır ve bunun için çalışmalarımızı yoğunlaştırmamız gerekir. Ülkemizde büyük bir geniş alana hizmet veren İçişleri Bakanlığının bu uygulamalarının daha yaygın bir şekilde ileriye dönük somut sonuçlar alınmasına dönük çalışmaların yapılabilmesi için bütçesel anlamda da desteklenmesi gereklidir. Özellikle kaymakamlıkların bu merkezi yönetimin merkezileşmesi diye konuştuğumuz meselenin özünde kaymakamlıkların da bütçesel anlamda desteklenmesi, muhtarların ihtiyaç duydukları o bölgeden seçimle gelen muhtarlarımızın onurlu bir şekilde hizmet verebilmesini sağlayacak bütçe olanağının yaratılmasıdır aslında ast olan. Ki onlar da o hizmetlerini o bölgede yerine getirebilsinler. Dolayısıyla kaymakamlıkların bütçelerini arttırma şansı olursa muhtarlıkların da bir bütçe sahibi olarak kendi bölgelerinde hizmet verebilmelerini sağlamak bu ülkede ast olan olmalıdır diye düşünüyorum. İnanıyorum ki bazı projeler zamanla planlanarak bütçesel olanaklar da göz önünde bulundurarak orta ve uzun vadede hayata geçirilebilir bu ülkede. Ama onların planını, projesini şimdiden yapmak gerekir ki dönem dönem değişiklikler olduğu zaman, yapılmakta olan işler sil baştan olmasın, sil baştan değişmesin ve birçok işin devamlılığını sağlayarak devlette hizmeti ön plana çıkarmak gerekiyor.

İçişleri Bakanlığının Bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Beni dinlediğiniz için teşekkürler.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Uluçay.

Sayın Avcı, söz sırası sizde. Buyurun.

TURGAY AVCI (Gazimağusa) – Ben Bakan gelmeden başlamam konuşmaya.

TURİZM, ÇEVRE VE KÜLTÜR BAKANI ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) – Ben varım ya.

TURGAY AVCI (Devamla) - İlgili Bakan. Seni bütün gece göreceğiz karşımızda sabaha kadar bu akşam Turizm Bakanlığında. Vallahi.

2216

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) - Sabahlayacağız. Geç kaldık.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bugün görüşülmekte olan üç bütçeden birincisi olan İçişleri Bakanlığı. İçişleri Yerel Yönetimler, doğumdan ölüme bütün ülkenin her karışında, her insanını her vatandaşını, her canlısını hayvanını ilgilendiren bütçeyi görüşüyoruz. Onun için önemli bir bütçe. Teşkilat ifadesinin altında ilk sayfada girişinde kitabın, kitapçık değil. Güzel bir hazırlık yapılmış ama arkadaşların da dediği gibi bugün sabah dağıtılması detaylı bir inceleme fırsatını veremedi bize. Bu tür bilgilerin tabii ki paylaşılması önemlidir.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) - Vermedi mi o fırsatı size?

TURGAY AVCI (Devamla) - Turizm verdi mi kitabını akşamki? Ha akşam vereceksiniz siz de başlayınca.

Teşkilatta şöyle diyor: Bakanlık, Kaymakamlıklar, Belediyeler ve Muhtarlıklar. Yani bu birinci sayfada, aldığımız kitabın birinci sayfasındaki ifadedir bu. Buradan gördüğümüz gibi demek ki İçişleri Bakanlığı altında Kaymakamlık, Belediyeler ve Muhtarlıklar vardır. Öncelikle her çıkan arkadaşın konuştuğu tartıştığı nüfus sayımına değinmek istiyorum kısaca. Yahu bir nüfus sayımı yapılsın diye herkes canını yedi. Biz de olması gerektiğini söyledik çünkü Sayın Başbakan 500, 600, 700 bin dedi, Maliye Bakanı 400-500 dedi, muhalefetten bazı çevreler sendikalar 900 bin – 1 milyon dedi. Herkes bir rakam söyledi. O bakımdan bir resmi rakamın ortaya çıkması açısından nüfus sayımı şarttı. Ama umut ederim ki, 21’inci yüzyılda artık öyle gizli ajanların, CIA’in, ülkelerin gizli ekiplerinin erişebildiği bilgilere artık vatandaş olarak da siz biz erişebildiğimiz bu teknolojide söyleyeyim size, bu elimdeki cihazla bu da ipad’dir, bütün dünyadaki uçan uçakları takip edebilirim. Yani eskidendi o teröristler bulacak da, nerde olduğunu görecek de, gizli bir istihbaratı öğrenecek. Yok artık öyle bir şey. Bu teknolojide benim memurum, benim öğretmenim, benim muhtarım tuşa bastı mı bütün her şeyi izleyebilmeli. Geleceğim konu, yeni teknolojiyi çağdaş normları yakalamamız gerektiğidir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti insanımız, Kıbrıs Türk Halkı eğitim seviyesi en yüksek halktır. Üniversite mezunlarımız, lise mezunlarımız, yabancı lisan. E? Nüfus sayımının artık son olması gerekir. Bundan sonra artık Muhaceretin, İçişleri Bakanlığının, Başbakanın, Cumhurbaşkanının herkes her bilgiye erişemez,bu doğrudur. Benim erişeceğim bilgiler bellidir, İçişleri Bakanlığının erişeceği bilgiler bellidir, Cumhurbaşkanın erişeceği bilgiler bellidir. Yukarıya çıktıkça bilgi bağı açılır. Tuşa basıldı mı basıldı mı ülkeye kaç kişi girdi kaç kişi çıktı, kim nerede çalışıyor, hepsinin ortaya çıkabilmesi gerekiyor. Çok samimi ve net söylüyorum. Bakın, eskiden uçak bileti almak için telefonlar çevrilirdi, saatlerce beklenirdi, şimdi elinizdeki bırakın bilgisayarları, İnternet olan en basit telefonlarla uçak bileti alabiliyorsunuz taa dünyanın öbür ucuna, kredi kartınız ile. Biraz sonra konuşacağım konularda nüfus, tapu, bütün bu olgularda konut, ümit ederiz ki bundan sonra artık kaç tuvaletimiz var, kaç banyomuz var, kaç odamız var, bu bilgiler girdikten sonra son sayımdaki ve 4 Aralık’tan sonra da her inşaat ruhsatı ve son approval onayı alındığında bilgisayara girilecek ve tık tık çıkacak. Yahu çok duyduk yakındır, her gelen hükümetler yakındır der, gider, gelen tenkit eder, giden eleştirir ve 2011’i bitirdik. Temennidir bu bakın, yok, bu temennidir. E Devleti biz 30 ay Hükümette bulunduk bir koalisyon ortaklığında, bizden önce konuşulurdu, biz de ifade ettik, bugün daha E Devleti konuşuyoruz. Bir doğum belgesi almak için gitmemek gerekiyor bir yere artık. Sayım Birleşmiş Milletler gözetiminde yapıldı, bunu ben söylemiyorum. Bunu BM’deki ilgililer söylüyor.

Sayın Bakan yok, bürokratlar da gitti. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...

2217

EJDER ASLANBABA (İskele) (Yerinden) – Biz buradayız.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Vekilim, sen dinleyeceksin başka, ilgili arkadaşlar dinleyecek dairelerden ki tamam mı, eksik bir şey varsa önerilerimiz not alsınlar.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Fazlalık vardı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hayır, işin doğrusu budur, işin doğrusu budur, yani işin doğrusu budur. Tutanaklara konuşmaksa amaç ben yazılı vereyim arkadaşlara hiç de yorulmasınlar, günahtır bu kızlara. Buradaki amaç ilgili daireler, ilgili bölümlerle ilgili sorunları, önerilerimizi aktarmak, not alınması ve hatta daha sonra da bize eğer yapılandırıldıysa, eksikler varsa yanlış bilgimiz varsa bunların da bize aktarılmasıdır, budur işin esası, doğrusu. Yoksa bütçe görüşmeleri gel de konuş, ekranlara falan diye bir görüntü yoktur. Ekrana çok çıkarız, burası şart değil. Sayım, BM gözetiminde yapılmıştır, 294 bin kusur, 295 bin. Evet, eksikler olmuştur, 500, 1000 tane eksik olmuştur. Halen bu sayımı tartışmak, tartıştırmak yanlıştır diyoruz. BM de bu sayıma onay vermiştir. Bunun ötesinde bu sayım tamam değildir, geçersizdir, tanımam diye bir ifade doğru bir ifade değildir özellikle bu görüşme sürecinde. Bizim Partisel görüşümüz evet, eksiklikleri vardır, evet, daha iyi plan, program olabilirdi, doğrudur. Ama bütün her şeye rağmen BM’den onay aldıktan sonra bu rakam artık tartışılmaz. Ama bundan sonra altı ay, yedi ay, bir sene sonra nüfus kaçtır dendiğinde ilgili Bakan, Başbakanın bir telefonla Kayıt Dairesine, Muhaceret Dairesine, müdürlüğüne rakamı verebilmesi gerekiyor. İşin doğrusu budur. Arkadaşlar, belli kapılarımız vardır. Ne uzaydan paraşütle iniyor, belki yılda beş kişi kaçak teknelerle gelir, 10 kişi de Güney’den tarlalardan girer, bunun dışında 294 bin olacak 294 bin 10. Bundan sonra artık bilgisayar ortamında giriş-çıkışlar hepsinin kontrol altında olması gerekiyor. Olması gerekiyor Ömer Bey yani hedef budur.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Kontrol altındadır zaten canım. Sadece sen bilmen. Bilen bilir.

TURGAY AVCI (Devamla) - Muhaceret Yasasını hep birlikte onayladık ve geçirdik. Muhaceret Yasasında öncelikle “kaçak” ifadesine biz karşı çıktık yani kaçak, kaçak, kaçak. “Kaçak” demek, kimsenin görmediği bilmediği yollardan girmiş insanlar demek. Hapisten orda olması gerekirken kaçan insanlara denir.

EJDER ASLANBABA (İskele) (Yerinden) – Firar edenlere denir.

TURGAY AVCI (Devamla) - Bu insanlar vatandaş değiller ama bu insanlar hangi ülkeden geldiyse gelsin, kayıt dışı olan insanlardır. Yani...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Kayıtlıdır. Kayıtlıdırlar da, muhaceret polisine kayıtlıdırlar.

TURGAY AVCI (Devamla) - Kayıt dışı dediğim, sigorta açısından iş açısından. Onun için biz kayıt dışına alınmamış işgücünde, girişlerde demedim Ömer Bey, girişlerde söyledim.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Muhaceret Yasasına bir bak kaçak diye kime denir. Kavram oradan gelir.

2218

TURGAY AVCI (Devamla) - Onun için bu sigortalanmamış, işyerlerine kaydedilmemiş, burada kalma sürelerini aşmış kişiler evet doğrudur, yasalara aykırı hareket etmiştir. Ama bu insanların kayıt dışı çalıştırılmalarını sağlayan kişiler, iş dünyası işyerleri de yasalara aykırı hareket etmiştir. Onun için bu iki taraflı bir olaydır. Siz sigortasız, 16 saat ucuz işgücünü çalıştırma düşünceniz ve talebiniz varsa, bu arz oluyor. Ümit ederiz ki bu yasadan sonra kayıtsız çalışmak isteyen de, kayıtsız çalıştırmak isteyen de aynı şekilde gerekli cezaları görür ve bu yola başvurmaz. Aksi halde üç ay dört ay sonra yine aynı şeyleri konuşur olacağız. Çok açık ve net söylüyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşlarının öncelikle tabii ki iş bulması gerekiyor. Bu tartışmasızdır. Ancak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gençlerinin hangi sektörlere yönelecekleri, hangi sektörlerde önümüzdeki beş yıllık kalkınma programında ihtiyaç olacağını Devlet Planlamanın, Çalışma Bakanlığının ortaya koyması gerekiyor.

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) – Turgay Bey’in mesajını aldım, koşa koşa geldim.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sağol Sayın... Sayın Bakan, senin bürokratlar da yemeğe gitti.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden)(Devamla) - Tam şeye, ara ver şeye 2.5 saat insaf yani.

TURGAY AVCI (Devamla) - Şimdi bazı milletvekili arkadaşlar var, hiç sabahları gelmezler. Saat 16.00’dan sonra gelip konuşma alırlar, sebebini de öğrendik biz. İşte yedi senelik vekil olunca çok yenisin, öyle 30 senelik olmak lazım bu işleri bilmek için. 16.00’dan sonra memurlar eve gider ya, bütün çalışanlar eve gider ya, herkese televizyonu daha çok izliyor tamam mı...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden)(Devamla) - Aslında onlara bir gol atmak lazım. Konuşmayı keseceğiz de oylayalım şeyi. Ne olacak bakayım.

TURGAY AVCI (Devamla) - Onun için, onun için saat 16.00’dan sonra gelirler. Tak! Bizim İçtüzük de Allah’a emanet, istediğin saat gelip girip konuşabilirsin. Onun için saat 16.00’da, 17.00’de, 18.00’de konuşmayı severler. 20.00’den sonra da çok sevmezler çünkü diziler başlar. Biz tabii yeni olduğumuz için yedi yıllık, maalesef bu ölü saatleri kullanıyoruz.

Evet. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakan, biz biraz önce teşkilatınıza değindik, bunun içerisinde söyledik dedik ki, Bakanlık, Kaymakamlıklar, Belediyeler ve Muhtarlıklar. Sizin yazılı ifadenizdi bu. Muhaceret Yasasının doğru bir karar olduğunu ancak önlemler alınmadığı taktirde bu kayıt dışı çalışanların sonu gelmez tekrarlanır. İki taraflıdır dedik. Çalışanlar ve çalıştıranlar.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hayır.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sizin bir ifadeniz vardır ama dün kullandığınız Son Af Yasasıdır. Şimdi yani Son Af Yasasıdır herhalde bunu şu açıdan söylediniz diye düşünüyorum. Acele edin, bunu ciddiye alın anlamında. Çünkü Yasa çıkarken, Muhaceret Yasası “bu sondur” diye bir ifade yoktur. E, yoktur hayır yani ifadesi yoktur. Ümit ederiz ki sondur ama...

2219

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Kararlılık olarak sondur.

TURGAY AVCI (Devamla) – Her gelen Hükümet bir defa daha son der ve bu iş devam eder. İşin esası yasalara ihtiyaç duyulmadan, bütün bu sorunlara ihtiyaç duyulmadan çalıştıran kayıt altına alacak, çalışan da kayıt altında olacak budur işin esası. Ara eleman yetiştirmemiz gerekiyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Vatandaşlarımızın, çocuklarımızın, gençlerimizin söylüyorum yine söyleyeceğim. Oy kaybediyoruz yine kaybedeceğiz. Önümüzdeki beş yılda 3 bin, 4 bin Avukata ihtiyacı var mı bu ülkenin? 500 Eczacıya ihtiyacı var mı bu ülkenin? 1500 Spor Hocasına ihtiyacı var mı bu ülkenin? Varsa tamam yoksa bütün bu bölümlere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Vatandaşlarına burs, destek, kalkmalıdır. Sadece gelir düzeyi çok düşük olan, Sosyal Hizmetlerden yardım alan çocuklara burs verilmeli. Hangi bölümlere, alanlara burs verilmeli, teşvik edilmeli, para verilmeli? Önümüzdeki beş yılda hangi alanlarda ihtiyacımız varsa. İşin doğrusu budur. Aksi halde kayıt dışı da olacak, kaçak da olacak. Bizim üniversite mezunu çocuklarımızın diplomaları da anne-babalarının duvarlarında asılı ağlar pozisyonda olacak. Bunu söylemek, bakın tekrar söylüyorum. Sıkıntı yaşıyoruz bunu söylediğimizde ama işin doğrusu budur. Üniversitelerimizde son dönemlerde güzel bölümler açılıyor. Fizyoterapist, güzel. Kaç tane Fizyoterapist isteriz biz önümüzdeki beş yılda, 300, 400, 500? Budur ana sorun. Ara eleman yok. Garson yok. Mutfakta yok. Aşçı yok. Bunlara destek vermeliyiz. Çocuklarımızı bu yönde teşvik etmeliyiz iş bulabilmeleri için.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kaymakamlıklar seçimle gelmiyor atamadır Kaymakamlar ödenirler. Dışarıdan da gelse Kaymakamın...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Dışarıdan gelemez Kaymakam.

TURGAY AVCI (Devamla) – Dışarıdan dediğim memur olması gerekmez.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Memur olması gerekir.

TURGAY AVCI (Devamla) – Belli bir baremde mi olması gerekiyor onun da?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Evet. Belli bir hizmet yılı olması gerekir.

TURGAY AVCI (Devamla) – Vallahi o da yanlıştır. Bu ülkede artık uzman kişileri kullanabilme, çalıştırma, istihdam edebilme yasalarını geçirmemiz gerekir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Katılıyorum Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bakın, ilk kez “Danışmanlık” kavramı benim Bakan olduğum dönemde işleme koydum ben “Basın Danışmanı.” Dışişleri konusunda bize farklı bölgeler için bilgi aktarabilecek, görüş verebilecek danışmanlar aldık kalktı, oturdu memleket. Yani bugün iktidarda olan partinin mensupları da bize çok saldırdı. Ne bu danışman? Bana göre ve yeni dünya düzerinde gelen Bakan kendine ilgili alanlarda ekiplerden seçer, alır danışman olarak kendisi ayrıldığında ekip olarak başarılı, başarısız o ekiple ayrılır bakın. E, bizde Kaymakamlık Makamları da siyasi atamadır. Onun için keşke Sayın Bakan keşke, keşke Şehir Plancı keşke bakın söylüyorum. Ha, bu konularda getirin destek verelim.

2220

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Keşke ülkede, hayır ülkede olsa keşke.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ülke dışından da getirtelim. Bizim ana sorunumuz budur. Ya ülke dışından dediğimde yanlış anlaşılmasın şimdi çünkü ne söylesek “Avcı vatandaşlara karşı çıkar” diye, bizim Türkiye’de, İngiltere’de, dünyanın her köşesinde çok iyi yetişmiş, en iyi pozisyonlarda görev yapan Kıbrıslı Türk çocuklar vardır. Mentalitenin değişebilmesi gerekiyor artık. Muhtarlar...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – O yüzden memuriyetten atanma koşullarına bağlamamak lazım her şeyi.

TURGAY AVCI (Devamla) – Vallahi özür dilerim ama bu ülkede her şey memuriyetten atanmaya bağlıdır. Bu Meclise gelen milletvekilleri kamudan gelenle özelden gelen bile ayrım vardır. Vardır.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (İskele) (Yerinden) – Onun bile vallahi şeyini yapan Allah işin.

TURGAY AVCI (Devamla) – Kamudan geldiyse farklı muamele görür, özelden geldiyse farklı muamele görür. Maalesef. Kamudan geldiyse kadrosu durur 20 sene bekler kendisini, doktorsa doktor kadrosu değişmez kimseye verilmez bekler, öğretmense öğretmen kadrosu durur ayni noktada, 20 sene sonra gittiğinde kadro orada durur. Özel sektörde gelen insanın eğer Hükümet kanadından seçilmediyse, eğer iktidar partisinden değilse, geri dönüşü Allah’a emanettir. Onun için Mecliste bile kamu ve özelden gelen farklılık vardır. Sayın Bakan, muhtarlar konusunda söz verdiniz.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Sen de söz ver bakalım. Açık artırma var bugün.

TURGAY AVCI (Devamla) – Açık artırma yoktur o sizin işinizdir açık artırma yahu. O sizin işinizdir.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Görelim seni de bakalım ne diyeceksin.

TURGAY AVCI (Devamla) – O sizin işinizdir bakarsınız dinleyen grup eğer Ankara’ya karşı grupsa çıkar Ankara karşıtı konuşursunuz. Bakarsınız eğer dinleyen Ankara’dansa Ankara’ya sevdalı konuşursunuz.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Laf atarkenden sana çıktın hemen.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Emiroğluları bayılırım sana vallahi. Bu, bu laflarına bayılırım. Evet muhtarlara takip ettiğimiz kadarıyla medyadan ve onlardan da aldığımız bilgiler doğrultusunda, muhtarlıklara Başsavcılıktan gelen bir görüşle muhtarların kişiliklerine değil, muhtarlığa bir ödenek verilmesi için...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yasa komitede.

2221

TURGAY AVCI (Devamla) – Yasa komitede, komitede yüzlerce Yasa var durur.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – İvediliğini de aldık.

TURGAY AVCI (Devamla) – İstenilen Yasa da 36 saniyede geçer.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – İvediliğini de aldık.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi bak, şimdi bak, şu sözü duymak istiyor muhtarlar. 25’inde yılın son yasama günüdür, 26’sında. Son yasama günüdür. Ve o gün çok tartışmalı Yasalar var, bir de yanılmıyorsam 100-150 sayfalık bir Yasa geliyor o gün.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Hangisi o?

TURGAY AVCI (Devamla) – Oybirliğiyle geçmiş komiteden. Tam adını bilmiyorum ama dün konuştuğumda öyle bir bilgi aldım.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Askerlik?

TURGAY AVCI (Devamla) – Yok, yok, yok askerlik daha gelmedi, oybirliğiyle geçen bir Yasa Tasarısı.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Gıda, gıda olmasın.

TURGAY AVCI (Devamla) – 100-150 sayfalık. Yani bizim komitelerden çok basit bir uygulamadır bu, eğer bunu geçirmezseniz 26’sında 2012 yok demektir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Öyle bir sorun yok.

TURGAY AVCI (Devamla) – 26’sında geçecek mi?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Planlamalar o şekilde.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Bakanım....

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – İvediliğini aldık Sayın Başkan, planlama o şekilde.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Bakanım, Sosyal Sigortalara Yasasını böyle 36 dakikada geçirdiniz hem de çok cümbüşlü bir Yasadır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Daha Sigortalar geçmedi.

TURGAY AVCI (Devamla) – Geçti komiteden. Komiteden geçti toplanıldı, tak tak tuk, bitirdi. Yani siz ağırlığınızı koyarsanız, Başbakan eğer sözünde ciddiyse, bu iş bitecek. Şimdi bakın, siz muhtarları toplantıya çağırır mısınız? Çağırırsınız. Seçim dönemleri, sayım dönemleri, yerel bölgelerdeki sorunlar konusunda. Peki bu ulaşımları, bu taşımaları, bu masrafları kim yapıyor?

2222

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ama muhtarlara biz destek veriyoruz yani bu konuda, Yasayı da biz hazırladık inşallah yani siz de destek vereceksiniz herhalde.

TURGAY AVCI (Devamla) – Herhalde bu kadar konuştuktan sonra herhaldesi yoktur. Bunun Türkçe meali; 26’sında gelmesini talep ediyoruz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ha iyi o zaman. İyi iyi.

TURGAY AVCI (Devamla) – Talep ediyoruz. Aksi halde muhtarlar kandırılmış olacak.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Biz muhtarları hiçbir zaman kandırmadık.

TURGAY AVCI (Devamla) – 26’sında söz verilmiştir.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Yahu ilk defaları değil.

TURGAY AVCI (Devamla) – 26’sında gelmesi gerekiyor. Bu sözü de siz Kürsüye çıktığınızda duymak istiyoruz. Aksi halde hakikaten sıkıntı vardır. Elektriğini, suyunu, benzinini, ulaşımını kendisi ödüyor Muhtarlar.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Yasa geçmediği için.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Dış Türklerden Sorumlu...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Gazimağusa) (Yerinden) – Bravo be Avcı. Geldin yola vallahi geldin. Geliyorsun yavaş yavaş yola sen de.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Kravatı da pembedir bugün.

EJDER ASLANBABA (İskele) (Yerinden) – Göze batayım diye.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ejder Bey, bak size destek verdim Dış Türklerinden Sorumlu arkadaşım dedim.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Sağ olasın, sağ olasın Sayın Bakan.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu bir destektir ve hatırlatmadır.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Hiç yoktan sen olsun bunun değerini biliyorsun. Bilmeyen arkadaşlara bir mesaj attın yani sağ ol teşekkür ederim.

TURGAY AVCI (Devamla) – Onun için merak etme o konuda desteğiz biz sana.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Bilmeyen arkadaşlara bir mesaj yolla. Teşekkürler Sayın Başkan.

2223

TURGAY AVCI (Devamla) – Ne yapsın adam pembe kravat taktı ki fark edilsin Dış Türklerin önemi ve aciliyeti belli olsun.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Bilmeyenler bilsin bunu.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Anayasada yalnız 10 tane Bakanlık var. İçişleri Bakanlığı mı lav olacak?

TURGAY AVCI (Devamla) – Bırakın bu İçişlerine devamlı dokunmayın bırakın kendine de...

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Bakanlık değil efendim. Başbakanlığa bağlı birim...

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Bakanım tekrar döneyim konuya. Bu insanlarımız ve gerçekten...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Tanceri’i de kandırdılar. Sadece Hanımına bir Müdürlük verildi.

TURGAY AVCI (Devamla) – Gelişen nüfusla, artan nüfusla muhtarlığın önemi bir o kadar daha artmıştır. Siz bu konuda destek veriyorsunuz, önemini kabul ediyorsunuz. 26’sında bunun yetişmesi için hem Sayın Başbakan bizi dinliyor şimdi odasından, hem de siz...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Kaç işi bir arada yapabilir bu Başbakan?

TURGAY AVCI (Devamla) – En ağırlıklı Bakan olarak...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Eğer seni dinlerse yanındaki yurttaşı dinlemez demektir.

TURGAY AVCI (Devamla) – En ağırlıklı Bakan olarak...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Sen Kalyoncu’ya kulak verme o Başbakanın aleyhindedir.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Nazım Çavuşoğlu bunu herkes bilir. Nazım Çavuşoğlu İçişleri, Yerel Yönetimden Sorumlu Bakan Komitedeki arkadaşlara bu geçecek derse bu iş biter ve sabah 09.00’da da...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hükümet bir bütündür.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hayır sizin sorumlu olduğunuz için bu konudan söylüyorum.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Ha, evet.

2224

TURGAY AVCI (Devamla) - Kalkıp da şey için ha, gece kulüpleri için de siz onay verirsiniz de mesela spor için siz vermezsiniz. Bu...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Ona da yol yaparız.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu sözü bekliyoruz. Bu sözü bekliyoruz. Çünkü hakikaten konuştuğumuz zaman elektriği kesilmiş Muhtarlıklar vardır ve biliyorsunuz bir de Karakum Muhtarlığının bir ana sorunu vardır. Girne Belediyesi sosyal faaliyetleri için kullanıyor. 22 milyar elektrik borcu varmış. Yani şimdi 22 milyar? Onun için bu konunun aciliyeti 2012 Ocak’ına söz verildi. Bu çağrıyı yapıyoruz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Yahu Muhtarlar duydu seni. Buraya gelmeyenler de duydu.

TURGAY AVCI (Devamla) – Seni de duymak isterler ama.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Tamam konuşmaları kesin ben çıkayım bitirelim bu işi.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yok tamamdır de söyleyelim buradan.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Allah, Allah! E, Kürsüye çıkacağım.

TURGAY AVCI (Devamla) – Tamam bekleyecekler. 26 Aralık için bu sözün verilmesi, verilen sözün yerine getirilmesi gerekiyor. Hakikaten sıkıntı vardır. Bakın, bünyenizdeki bütün birimler ödeneklidir. Muhtarlar hariç, Muhtarlıklar hariç.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - Destebanları da ödeyecek mi sor bakalım. Kır Bekçilerini de ödeyecek mi?

TURGAY AVCI (Devamla) – Kesinlikle.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - Adamların bağırır Karpaz’da.

TURGAY AVCI (Devamla) – Kesinlikle. Evet, Kırsal Kesim Arazileri konuşuldu. Kırsal Kesim Arazilerinin ben diğer arkadaşlardan biraz daha farklı bir boyut getirmek istiyorum. Sayın Bakan sadece Kırsal Kesim Arazilerinin altyapısının yapılması yeterli değildir. Bugün 1500 Kırsal Kesim Arazisi, Arsası planlanmış olduğunu söyledi Başbakan geçen gün. Doğru mu?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Doğrudur.

TURGAY AVCI (Devamla) – 1500. 1500 köylünün, gencin 1200’ünün yapacak, 100 milyar borçlanacak harcı, imkanı yoktur, yoktur. Bugün bırakın benim köylümü şehirli borçtan hapistedir. Faiz Yasası yapıyoruz, yapıyorsunuz yani getiriyorsunuz destekleyeceğiz eğer doğru gelirse, faiz altında ezilen 10 binlerce vatandaş var. benim genç çocuğum, genç yeni evlim 100-150 milyar kredi alacak ve bu evi yapacak? İmkansız. Bizim seçim döneminde de bir önerimiz vardı ve bunu Ankara’daki Hükümetle de görüşerek o süreçte dile getirdik. TOKİ modeli, modeli, TOKİ kaynaklı parasal ve proje destekli benim yerli müteahhitlerimin yapacağı değişik boyutlarda küçük evler. Ve kira öder gibi uzun yıllara

2225

bölünen taksitler. Bunun dışında siyaset uğruna doğrudur güzel şeyler yapıyorsunuz, arsa veriyorsunuz. 1500 arsa sahibinin 1200’ü evini yapamayacak, yoktur. Hazır ev alanlar evi ödeyemiyor. Bugün benim köylü kırsal bölgedeki vatandaş alacak, altyapısını bırakın, evini yapmak için 100 bin TL para ister. Bunu borçlanacak, zaten banka borç vermeyecek. Memur kefil isteyecek. Benim köyde nerde arar memur kefil. Biz bunu getirdik Tarım Bakanı, eski Tarım Bakanı zamanında bir sorundu. Ziraat Bankasından köylüye, çiftçiye, hayvancıya kredi için memur, kamudan memur kefil ister. Dört tane isterdi. Ben o zaman şu örneği verdiydim. Bizim Avcı ailesinde bir tane memur var Dr. Avcı. Yani o şartları bizde yerine getiremeyiz, hepsi özel sektörde bizim. Kabul etmezler. Özel sektörde hangi iş kapasitesinde olursan ol, memur ister kefil. Yoktur kefil memur köylünün. Onun için bu sıkıntının aşılması için kırsal arazi yerine toplu konut projesine gitmenizi tavsiye ederiz. Ankara’da bu konuda olumludur, eğer konuşulursa destek verecektir.

Şehir Planlama, diğer arkadaşlarımız da bahsetti, fiziki planlama yapılması gerekiyor. Şimdi Girne’ye gökdelen olur mu, olmaz mı? Hatırlayın o dönemde büyük tartışmalar açıldı, biz şunu dedik: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde artık dikey yapılanmaya gidilmelidir. Her ilçe için, her bölge için belli bölgelerde dikey yapılanma için planlama yapılması gerekiyor. O hürya geçti ya, unutuldu bu gene. Şehir Planlamanın fiziki planlama için hangi bölgelerde, hangi tür konutlar yapılabilir, uygundur, yapılmalıdır, izin verilebilir, bunların belirlenmesi gerekir. Bize göre her ilçede de dikey yapılanmaya uygun yerler, mekanlar, araziler, bölgeler ayrılmalıdır. Bir herhalde bundan sonraki süreçte Sayın Bakan bu konuda bir çalışma yapacaksınız.

Nüfus Kayıt Dairemizin verileri bilgisayara giriliyor, girilmiştir ama otomasyon şarttır biraz önce ifade ettiğim gibi. Bundan sonra kaç vatandaşımız vardır, sayımız, rakamımız tuşlarla belli olması gerekiyor. Biraz daha ileri gidiyorum hayallerle, bizim hayaller olan, başka ülkelerde gerçektir. Kimlik kartı müracaatı yaparsınız, pasaport için müracaat edersiniz ve Bakan torpil yapmak durumunda kalacak, bir müdür torpil yapmak durumunda kalacak işler hızlandırılsın diye.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Biz o işleri tarihe gömdük Turgay Bey. Günlük veriyoruz artık günlük.

TURGAY AVCI (Devamla) – Pasaport?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Pasaport da.

TURGAY AVCI (Devamla) – Pasaport da günlük?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Günlük.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ayni gün?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU – Ayni gün.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bravo, tebrik ederiz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Tarihe gömdük onları.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ayni günse kutlarız.

2226

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - İhtiyaç olması halinde 20 dakikada kimlik veriyoruz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi bunu söyledi 20 dakikada kimlik veririz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Aciliyet olması durumunda ama normalde ayni gün veririz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet, gerçekten güzel, güzel kutluyoruz. Çünkü hizmet önemli bir kavramdır. Eğer dediğiniz gibi vatandaş şunu bilirse gittiği gün Lefkoşa’dan, Karpaz’dan geldi Lefkoşa’ya o gün kimliğini, pasaportunu alıp gidecek bunun için teşekkür ederiz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Sabah gelirse kesin.

TURGAY AVCI (Devamla) – Tapu da ayni mi?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Tapu bu ülkenin en iyi dairesi olacak gelecekte.

TURGAY AVCI (Devamla) – Tapu Dairesi gerçekten iyi çalışan bir dairedir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Gelecek yıl süper olacak.

TURGAY AVCI (Devamla) – Oradaki Müdür arkadaşlar, sorumlu arkadaşlar, görevli arkadaşlar mükemmel fedakardır. Ancak yeterli otomasyon, yeterli altyapı ve personel yoktur.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Şu anda çalışıyoruz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Tamam bak. Bizde bakın kimlik kartı için söylediniz teşekkür ettik. Ayni teşekkürü gelecek bütçede yapmak isteriz Tapu için yapmak isteriz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Evet Tapuya yapacaksınız gelecek bütçede.

TURGAY AVCI (Devamla) – O Nereden Buldun Yasası için şarttır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Kesin.

TURGAY AVCI (Devamla) – Nereden Buldun Yasası, Mal Beyanları? Dokunacaksın tuşa Turgay Avcı’nın nerede, nesi var, nerede aldı, ne zaman, kimden aldı, kime sattı? Öyle çıkıp da vallahi üstümde hiç mal yoktur dediğinizde tuşa basılınca 35 tane arazi sattın 10 yıl evvel söylenebilecek.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Lefkoşa’da bu yılbaşında kısmetse geçecek.

TURGAY AVCI (Devamla) – Söylenebilecek. Çünkü siyasiler hep şunu yapar. “Vallahi hiç malım yoktur.” E, doğrudur üstünde yoktur ama alıp sattıkları, eşine, çocuklarına devrettikleri işte o Tapu Otomasyonunda tuşçuk. Bastın mı tuşa hepsi görülecek. Biz çağrı

2227

yaptık hep tüm milletvekili arkadaşlara, siyasilere de. 74 yılından itibaren biz bu beyanatı yaptık, medyaya da dağıttık. 74’den itibaren satın aldığımız devletten puan, Mücahitlik ne olursa olsun bunlara karşılık aldığımız eşdeğer, tahsis bu 37 yılda sattığımız tüm malların beyanını yaptık. Çünkü siyasi içinden çıkar vallahi hiçbir şey yok üstümde. O otomasyon Sayın Bakan bu işe de yarayacaktır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Tabii.

TURGAY AVCI (Devamla) - O devamlı çağrısını yaptığımız Nereden Buldun Yasası ta çocuklara kadar dağılan mallar, mülkler nerede geldikleri hepsi ortaya çıkacaktır.

Ülkemizde hepimizi üzen ve sabahleyin haberleri dinlerken okumadan önce haberleri sabah haberlerinde televizyonlarda tüm manşetler okunur. 12-14 yaşındaki kız çocuklarına tecavüz. Çocuklara cinsel istismar, şiddet. Kadınlara ayni şekilde tecavüz ve şiddet olaylarıyla her sabah hemen hemen irkiliriz. Mayıs, Nisan-Mayıs Ayında çok yoğundu 13-14 yaşındaki kız çocuklarına tecavüz. O dönemde dile getirdik biz. Dedik ki; “çağdaş ülkelerde uygulanan Hadımlık Yasasının geçmesi gerekiyor.” Nedir bu Hadımlık Yasası? Öyle düşünüldüğü gibi kesme, biçme yoktur. Bu ilaç tedavisidir. Birçok uygar ülkede vardır. Tecavüz mü ettin zaten hapse gidersin. Çıktın bir tecavüz daha? Demek sen uslanmıyorsun ilaç tedavisiyle testosteron hormonlarının azaltılmasıdır bu o tedavi yapılır. Bunun başka çaresi yoktur. Kimsenin 13-14-15 yaşındaki bir kız çocuğunu ömür boyunca ölümden beter yapacak tecavüze hakkı yoktur. Yoktur böyle bir hak. Şimdi bazen şu eleştiriyi alırız: Bu kadar ağır ceza olur mu? Bu kadar ağır bir travma insanlık dışı ve ölümden beter bir olay yaşatılabilir mi bir çocuğa? Onun için bunun olması gerekiyor. Nasıl geçen hafta Avrupa Birliğinin kabul ettiği, imzaladığı kararlar geçirdik kadına şiddet, çocuklara istismar ve tacizlerle ilgili, ayni şekilde bu Hadımlık Yasasının da bu Meclisten geçmesi gerekiyor. Ve bugün bile gazeteye bakarsanız; uyuşturucu, çocukların. Sayın Bakanım güvenlik sizden sorulur.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Polis bana bağlı değil. Yani hepsini bana bağlamayın. Ha Hükümeti eleştirirsiniz, tamam.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Kaldırmaz o kadar şeyi.

TURGAY AVCI (Devamla) – Güvenlik sizden sorulur.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Tamam bakalım ona da.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi bakın...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Benim Yasalardan bahsedelim.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Gazimağusa) (Yerinden) – O zaman adını değiştir, İçişleri Bakanı olma.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – İçişleri Bakanlığına bağlı mı?

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Yerinden) (Devamla) – Her şeyden sorumludur İçişleri.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – E Polis bize bağlıdır yani bu....

2228

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Yerinden) (Devamla) – Bağla, ihtiyacın ...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ha onu söyle....

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hükümet Programında da koydu.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Yerinden) (Devamla) – Biraz cesur olacaksın.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi 16 yaşında kız çocukları uyuşturucuyla sokaklarda bulunursa, 15 yaşında kız, erkek çocukları Gazi Mağusa’nın kaldırımları üzerinde baygın bulunursa uyuşturucuyla, bir ay önceki haberdi manşet haberleriydi. En son dünkü haber; manken bir kız, kaç yaşında? 16 yaşında. Ben merak ediyorum, ne yapıldı bugün itibarıyla işlem olarak? 16 yaşında bir manken kızı çalıştıran ve 16 yaşında bir kızda bulunan uyuşturucu. İşin başka enteresan tarafı var. Hep bulunan uyuşturucular miligram, tozcuk. Yahu bunun kiloları nerde? Eğer biz siyasi parti görüş, Sivil Toplum Örgütleri hiçbir farklılığı gözetmeden çocukların uyuşturucu kullanımına, alkol kullanımının üzerine gitmezsek, ekonomik sorunlar çözülecek bir yıl, iki yıl sonra. Hele şimdi petrol da kazılacak, düşünün petrol gaz çıktı, ekonomik sorun bitti. Peki sosyal sorun? Şimdi Sayın Bakan dedi ki: “Güvenlikten ben sorumlu değilim.”

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sen bilmez misin benim sorumlu olmadığımı? Yani güvenlikten sivil otoritenin sorumlu olmadığını...

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Bakan...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani Başbakana bağlıdır bu şimdilik yani bana mı bağlı?

TURGAY AVCI (Devamla) – Size dediğimde siz bakın...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ha Hükümeti kastedersen doğru. O şekilde söyle.

TURGAY AVCI (Devamla) – Tekrar söylüyorum Hükümetin Başbakan yanında bu konularla ilgili Bakanı sizsiniz yani size bağlı değildir ama nasıl kaçak sizin, efendim yollar sizin, güvenlik sizin, trafik sizin.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Onlar şey....

TURGAY AVCI (Devamla) – E tamam. Yani şimdi şu üzüntüye giriyorum, uyuşturucu havada kaldı kime bağlı diye. Genç çocuklarımızın korunması, önlenmesi kime bağlıdır?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sivil Toplum Örgütleri anlamında söylediğinde devlete bize bağlıdır o şekilde ama şimdi burada her bizim üstümüzde olmayan işi de üstümüze almak gibi sorumluluğunu almaktan kaçmayız ama bizim emir verme lüksümüz yoktur polise. Varsa söylesin.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi....

2229

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Var mı?

TURGAY AVCI (Devamla) – Polisin...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sen Dışişleri Bakanlığı yaptın, sana mı bağlıydı?

TURGAY AVCI (Devamla) – Polisin yakaladığı, bakın yakaladığının takibinin Hükümet olarak Başbakan olarak yetkisi yok mu?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Başbakan.

TURGAY AVCI (Devamla) – Tamam yahu Başbakan diyorum, siz de İçişleri Bakanı. Yani söylediğim zaman hükümet...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani hükümet var, onu söyle.

TURGAY AVCI (Devamla) – E, tamam.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hükümet diyorsan tamamdır.

TURGAY AVCI (Devamla) – O zaman bakın, bu sorumluluğu da alırsanız takip etme açısından inanın ki büyük hayırdua da alırsınız, büyük destek de alırsınız.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ben kendim sorumluktan kaçmam. Ama yasaların, Anayasanın bana vermediği yetkiyi ben vermiş gibi de davranamam. Yahut zaten beni dinleyen olmaz o zaman.

(Sayın Necdet Numan Başkanlık Kürsüsünü Sayın Ahmet Eti’ye devreder)

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüzde 75 çocuklar, gençler alkol kullanır. Bunu ben söylemiyorum, Milli Eğitim Bakanlığının araştırması. Yüzde 75 çocuklar bu alkolü nerde içiyor? Nerde kullanıyor? Ne tesadüftür ki yüzde 75 alkol kullanan çocukların nerde alkol içtikleriyle ilgili bir haber, bir tutuklama yok. Yüzde 75 gençlik, çocuklar, lise çocukları içki içiyor. Kim satıyor bu çocuklara bu içkileri? Kim? Nerde içiyorlar bu içkiyi? Bu soru yok. İşin esası budur. Yani yüzde 75’in alkol, yüzde 6’nın, 7’nin uyuşturucu kullanması vahim bir sonuçtur ama daha vahim bir sonuç, nerde kullanıyor? Nerde içiyor? Bugüne kadar ben yüzlerce, binlerce haber okudum. Bayanın ismini bile koyuyoruz haberlerin manşetine “Fuhuş yaparken yakalandı.” Peki soruyorum ben. Ben bir haber görmedim bugüne kadar yüz binlerce haberden çocuk yaştakilere içki satan, içki içiren bar, restoran, marketin bir haberde çıktığına dair. Bunun üzerine gidilmesi gerekiyor, işyerinin kapatılması gerekiyor çocuk yaştakilere içki veren, satan, içiren yerlerin. Belediyeler, yerel yönetimler hizmetin en önemli ayağıdır.

Sayın Bakanım, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eski İçişleri Bakanımız da burada. Geçen yıl bu Bütçede de konuştum. Bir ev yaptırırsınız, yaparsınız, bu ev için inşaat izni için para ödersiniz, inşaat izni için. Nerden? Kaymakamlık, belediye, ödersiniz. Arkasından approval onayı için gelinir ve eve yerleşirsiniz. Evin yolu yok, evin suyu yok, evin telefonu yok. Müracaat edersiniz Elektrik Kurumuna. Şimdi diyebilirsiniz ki bu Elektrik Kurumunun sorunu. Hayır, bir bütündür bu. Elektrik Kurumu diyor ki sen teksin müracaat

2230

eden, bütün hattı sen ödeyeceksin. Yahu benim günahım ne? Eh, başka müracaat eden yok. Gidiyorsun Telefon Dairesine diyorsun ki ben telefon istiyorum evime. O da diyor ki, bütün hattı sen ödeyeceksin. Niye? Başka müracaat eden yok. Bunu hükümetteyken de dile getirdim kendim, maalesef biz yeniliğe ve değişime kapalıyız. Yapamadık.

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Salih Bey’in kulakları çınlasın Sayın Usar’ın.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yapamadık. Yatırım yapan, evine girmek isteyen vatandaş her şeyi ödeyecek. Nedir bu biliyor musunuz? 30 milyar bazen elektrik parası katkısı...

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Başkan evinde telefonun var mı, sabit telefon?

TURGAY AVCI (Devamla) – Yoktur. Yoktur. 15 milyar telefon parası istediler benden, 20-25 milyar da elektrik parası.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Nerede Saner Bey nerede? Saner Bey Ulaştırma Bakanımız.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Kaça bağladın? Kaça ayarladın?.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ayarlama yok Sayın Albayrak.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Nasıl yok.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Albayrak...

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Bakalım nasıl yaptın.

TURGAY AVCI (Devamla) - Başbakan Yardımcı olduğumuza isteseydik telefon da bağlatırdık, yol da döktürürdük tamam mı?

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Hakkını öyle ucuz kullanmayacaksın.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi o dönemde biz kendimize ayrıcalık olmasın diye yaptırmadık. Seçim bitti ondan sonra şu dendi e, ne yapayım kendine bile yol yapmadıysan bizim sorunumuz ne?

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Ya ya... Kim söyledi o lafı?

TURGAY AVCI (Devamla) – Anlayış bu.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Vatandaş inandı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi Sayın Albayrak tabii senin sorunun yok yahu yani elektrik de öden, su da öden. Söylediğim konuya dikkatle dinle Sayın Albayrak bu vatandaşın sorunudur ve bunu biz de Hükümetteyken maalesef dile getirdik Bakanlar Kurulunda bir çok kez değiştiremedik. Ne ise o kriç değişemedi.

2231

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Çok iddialıydı Sayın Usar.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bunun inşaat izni süresinde bana göre ben inşaat mühendisi de değilim, şehir plancı da değilim ama uzman arkadaşlar bunu düşünebilmesi gerekiyor ve çözebilmesi gerekiyor. O yol üzerine on tane arsa varsa o taşıma, iletim maliyeti ona bölünmeli. Ve her ev onda birini ödemelidir. Budur sosyal adalet. Şimdi ben 15 milyar vereceğim telefon bağlatacağım benden sonra gelecek olanlar 200 TL’ye bağlatacak. Bu soysal adalet değil. Değişemiyoruz, kıramıyoruz bazı zincirleri. Yerel yönetimlerden sorumlu Bakanlık olarak Sayın Bakanım, güvenlikten sorumlu değilsin ama belediyelerin vatandaşa hizmet edip etmediğini kontrol ve denetleme sorumluluğunuz ve yetkiniz olması lazım. Bakın, yani belediyeler tamam seçilmiş, katkıyı alacak ama hizmetin de verilmesi gerekiyor. Onun için belediyelerde gerekli katkılar verilirken, gerekli denetimlerin vatandaşa hizmetlerin götürülüp götürülmediğinin de kontrolleri yapılması gerekiyor. Ana sorunu olan kırsal bölgelerdeki belediyelerdir. Turistik bölgelerde olan belediyelerin gecelemeden katkıları var, hava alanına yakın olanın katkısı var. Ama kısal bölgelerde, köyler içerisindeki belediyelerin büyük bir sorunu vardır çağdaş bir hizmet için. O kırsal bölgelerdeki belediyelerin projelerine Sayın Bakan herhalde destek veriyorsunuz ve vereceksiniz. Bizim dönemimizde de düşünülmüş bir Yasa değişikliğiydi bu küçük köylerdeki, bölgelerdeki kırsal belediyeleri ortaya koyacağı projeler destek verilmesi.

Avcılık konusuna değinmeden geçemeyiz. Biz de konuşalım.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Tavşan kalmadı tavşan.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Yasak bölgeler genişletilsin.

TURGAY AVCI (Devamla) – Dönemimizde geçen Yasa gerçekten çağdaş bir Yasa Tasarısıydı. Sizin de bunu alıp, bu bayrağı ileriye götürmeniz çok olumlu bir gelişme oldu. Özellikle av korumaları yani daha doğrusu doğayı koruyanların istihdam edilmesi

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Söyle Ömer Kalyoncu da duysun.

TURGAY AVCI (Devamla) – Söylerim. Bakın, yasayı biz geçirdik o dönemde. Çok doğru bir karardı yapmamız.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Uygulamayı Sayın Bakan yaptı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Uygulamayı siz başlattınız, bu konuda da hassas davranıyorsunuz. Teşekkürü de biliriz biz. Eleştirinin yanında teşekkür de biliriz.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Bak, Doktor ne diyor. Arif Albayrak ne diyor.

ARİF ALBAYRAK (Gazimağusa) (Yerinden) – Yakında ortaklık var galiba.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Var.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ne var?

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Ortaklık var galiba.

2232

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Var.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yahu biz söyleriz...

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Albayrak...

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Ne?

TURGAY AVCI (Devamla) - En doğru ortaklık bu ülkenin geleceği için UBP-CTP ortaklığıdır.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Oooo...

FATMA EKENOĞLU (Güzelyurt) (Yerinden) – Tabiata aykırıdır.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yani UBP-ÖRP 29 olmuş, Anayasa yine değişmez.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Değiştireceğiz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Gelin bu ülke için kapatın amblemlerinizi, rozetlerinizi...

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Kapatalım.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bir sene için 42 oyla Anayasayı da değiştirin.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Değiştirelim.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hah.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Varız be bu işe.

ESAT ERGÜN SERDAROĞLU (Girne) (Yerinden) – Senin cesur olduğunu bilirim Sayın Turgay ama bir an önce konuya gelelim lütfen.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Hadde İçişleri Bakanım, var mısınız?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Biz varız.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Biz de varız, hadde.

TURGAY AVCI (Devamla) – Senin işine gelmedi mi bu CTP-UBP ortaklığı?

KADRİ FELLAHOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Kan uyuşmazlığı var.

TURGAY AVCI (Devamla) - En çok senin işine gelir.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Gelmez gelmez, bu ara gelmez.

FATMA EKENOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Tabiata aykırı.

2233

ESAT ERGÜN SERDAROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bakarım cesur oldun bu ara.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bazen çok güzel melez çocuklar da çıkar böyle...

FATMA EKONOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Tabiata aykırı.

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Uyuşmazlık var.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ben bu tabiata aykırı ifadeleri ya da olmaz iki taraftan da gerçekten kabul edilmez. Bu ülkenin içinden geçtiği...

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Eski Genel Sekreterleri seni alacaklar.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu ülkenin içinden geçtiği, hepimizin kabul ettiği çok kritik ekonomik sorunlarla boğuştuğumuz bir süreç yaşıyoruz. Yeniden yapılanmaya ihtiyacımız vardır. Bu yapılanma da güçlü anayasal değişiklikleri de yapabilecek bir yapıya ihtiyacı vardır şu anda. Yahu gelin kapatın rozetlerinizi bir seneliğine arkadaşlar yahu.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – E, kapatmayalım yahu.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hayır, anlamadın yani kapatın dediğimde...

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Kapatmadan yapsınlar bir şey değil.

TURGAY AVCI (Devamla) – Hayır, dediler ya görmek istemeyiz aykırı, nereye aykırıysa.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Kapatmadan yapsınlar.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Açık açık yapacağız artık. Var mısın?

TURGAY AVCI (Devamla) – Albayrak, senin hep yapmadaki düşüncen şey yani.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – E, ne kapatalım yahu? Ne kapatalım?

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Kapatmadan yapsın.

TURGAY AVCI (Devamla) – E, o zaman açık açık, rozetler açıkken UBP-CTP ortaklığını koyun, bir protokolle bu, bu, bu konulardaki değişiklikler için bu yapılıyor.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Anlaştık.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Yaparız. Ülke için varız.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Varız be bu ülke için.

2234

TURGAY AVCI (Devamla) – Ülke için bir yıl, bir buçuk yıl bütün ana konulardaki yasalar değişikliği, anayasal değişiklikler, hırsızların, çetelerin kafasını, kellesini, boğazını, nefesini kesecek şekilde kararlar alın.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Lazım UBP’yi kapatalım o zaman hocam.

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) – UBP’yi onlar ayakta tutar.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Haa...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Lazım UBP’yi kapatalım.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Atacağız UBP’nin yarısını...

BAŞKAN – Sayın vekiller;...

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) – UBP’yi onlar ayakta tutar.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ulusal Birlik Partisi olmasaydı çoktan teslim ederlerdiniz çetelere memleketi.

BAŞKAN – Dinleyelim lütfen. Buyurun Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Avdan geldik toplumsal uzlaşıya. Esasında avın da, bazı arkadaşlar avı farklı yorumlayabilir ama av bizim ülkemizde ata sporudur kim ne derse desin.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Ne avı? Mühim olan odur. Ne avı?

TURGAY AVCI (Devamla) – Av, ailelerin, arkadaşların, dostların, komşuların bir arada ortaya koyduğu bir sosyal aktivitedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce de ifade edildi. 1.3 trilyona yakın eski parayla, yani 1.3 milyon TL ama vatandaş 1.3 trilyon para toplanıyor katkı payı avcılardan. Bu paranın üretime, koruyuculara ve avın geliştirilmesi için harcanması için toplanıyor, maalesef Maliye Bakanlığından para çıkamıyor. En azından bize gelen bilgidir bu. İçişleri Bakanı kolay değil, Maliye Bakanlığından para almak, kolay değil. Bunu kabul edersiniz herhalde.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Evet.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu para, avcılar bunu kendi cebinden veriyor. Ne vergidir, hiçbir şey değildir.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Daha gider?

TURGAY AVCI (Devamla) – Gider bir 15-20 dakika daha merak etme.

2235

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) – Bak sana bir şey söyleyeyim, çok güzel tatlı var ha dışarıda, bitiyorlar ha.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Salih, beğendin tatlıları?

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) – Felaket yahu. İskele’den böyle yani, pardon.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Özel tanıtmak için getirdim, tanıtım maksatlı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Salih kardeşim bu Meclis toplanamama korkusundan ara bile vermez. İnsan haklarına bu da aykırıdır ama ne yapalım.

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) – Yahu ben uyardım seni yahu tatlılar bitiyor.

TURGAY AVCI (Devamla) – Başkana dedim ki biraz önce Sayın Bozer’e, oydu Bozer, Sayın Bozer dedim bir 15 dakika yarım saat ara ver dedim herkes bir nefes alıp yemek yiyebilsin. E dedim toplayamama sorunu var onun için ara verilmiyor. Tatlıyı biz akşama yiyeceğiz artık. Evet son yıllarda kuraklık ve doğanın bozulması ile gerçekten bir sıkıntı yaşanıyor Sayın Bakan. Sizde avcısınız av üretiminin ve korumasının çok büyük bir özveri ile yoğunlaştırılması gerekir. Ve bu parada vardır kimden avcılar ayrıca bu katkıyı yapıyor. Tarım ve zirai ilaçlar doğaya kontrollü atılmalıdır, bu son alınan bir karar vardı havadan ilaçlama kaldırıldı. Bu doğru bir karardır. Fare ile mücadele çok zayıf bunu Tarım Bakanlığının Bütçesinde konuşacağız ama fareler memleketi yedi bakın fareler memleketi yedi. Ha av kısmına geliyoruz.

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) – Onları da yedi.

TURGAY AVCI (Devamla) – Büyük bir sıkıntıdır her şeye zarar verdikleri gibi yavru kekliğe taraça, yavru tavşana da zarar veriyor. Ağaçları kemiriyor.

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) – Bizi de yiyecek.

TURGAY AVCI (Devamla) – Federasyonla yapılan bir protokol vardır fare mücadelesi için bu olumlu bir adımdır, devamı şarttır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üretimin artırılması gerekiyor şart, korumasının artırılması geremiyor biraz önce ifade ettiğiniz yeni sınavlar, mülakatlar açtınız doğru bir yaklaşımdır bu konuları ilerleyin her türlü bizden size vardır.

Trafik konusuna girdiğimiz zaman trafik konusu bu ülkenin kanayan bir yarasıdır. Bu konu ne Sayın Çavuşoğlu’nun tek başına problemidir, ne de Sayın Çavuşoğlu’nun tek başına çözeceği bir sorundur. Ancak 13 üyeli Trafik ve Ulaştırma Hizmetleri Komisyonun Başkanısınız. İçişleri, Ulaştırma, Maliye bu Komisyon kurulurken ana hedefi şu idi, her Bakanlığın bir farklı parçadan sorumluluğu vardır, herkes kendi başına ayrı olduğu için bir noktada doğru karar alınamıyordu bu Komisyonun kurulma, yani başlatılma amacı bu oldu. İçişleri, Ulaştırma Maliye, Eğitim, Sağlık, Polis, YÖDAK, Belediyeler, Kara Yolları, Şehir Planlama, Mimar Mühendis Odaları, Trafik Kazalarını Önleme Derneğinden oluşan yani

2236

bütün ülkenin her katmanını birleştiren bir Komisyondur. Ve önemli de görevler üstlenmiştir ve üstlenmelidir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yürütüyorlar.

TURGAY AVCI (Devamla) – İlgili Bakanlık ve kuruluşlar arasındaki koordinasyonu sağlama ve çalışmaları izleme görevi vardır bu Komisyonun. Ülkedeki trafikle ilgili kararlar alacak, yasalar yapacaktır ve bu yaptırımların da izlenmesi görevi vardır. Yasaya göre bu Komisyon ayda bir toplanmalıdır. Kasım ayında toplanamadınız.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Üyelerden kaynakladı, bizden kaynaklanmadı yani. Üyelerin yurtdışında olmasından dolayı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Kasım ayında toplanamadı Aralık ayında da herhalde sıkıntı var yine yani iki ay toplanamama pozisyonuna girmiştir.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sayın Bakan takip altındasın yani toplanıp toplanmadığın bile takip ediliyor yani.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Şeffaf bir binada oturuyorum ve şeffaf bir Bakanlık yapıyorum.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Başkan trafik hepimizi acıtan hakikaten ben siyasi parti, sivil toplum kimsenin ne tek sorunudur, ne de tek başarısıdır tekrar söylüyorum.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Toplumun sorunudur.

TURGAY AVCI (Devamla) – Trafik kazalarını önlemek, trafik acılarını yaşamamak ne Sayın Bakan yapabilir yalnız, çözebilir, ne biz muhalefet, ne de Ahmet, Mehmet çözebilir. Toplumsal bir sorundur. 7’den 70’e eğitimiyle ki en önemli ayağından bir tanesi de budur. Eğitimiyle ele alınması gereken bir konudur ama halen sayım günü yaşanan olay, çok sevdiğimiz bir kardeşimiz Doğu Akdeniz Üniversitesinden çok yakın tanıdığım bir kardeşim sayım bitti, 190 promille yola çıktı ve hanımı kaybetti. Genç kadın canını kaybetti yani. E, bu yolla alakalı bir konu değil, direksiyonla alakalı bir konu değil. Bu bir kültür meselesidir. Bir eğitim meselesidir. Yani ben içtim mi bu aracı kullanmayacağım yahu. Onun için diyorum çocuk yaştan eğitilmesi gerekiyor. Nasıl ki sigara izmaritini araçtan atmamak ne kitapta yazar ne üniversitede öğrenir. O, bir çocukluktan alınan bir eğitimdir, bir kültürdür. Mustafa Gökmen Bey de Çevre Bakanıydı, önünde giden araçtan birisi sigarayı atmış yola, Sayın Gökmen de arar polisi ve ihbar eder plakasıyla. Arkasından ben de Parti Başkanı, meğer bizim örgüt çıktı. Bir telefon açtı bize örgüt. Aman Allah’ım! Bakan diyor bizi şikayet etti. Cezası da 400 TL miydi?

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Yok, daha pahalıydı.

TURGAY AVCI (Devamla) – 800 TL bir şeydi, iki kat, çok ağır bir cezaydı. Ben diyor bir aylığımı buna vereceğim? Size oy da yok, örgüt de yok dedi.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – 4 bin küsur lira idi.

2237

TURGAY AVCI (Devamla) – 4 bin. Söylemeye çalıştığım bu bir eğitim meselesidir. Trafik de aynı şekildedir. Kemer bağlamak bir eğitim meselesidir. Alkollü kullanmamak bir eğitim meselesidir. Bütün bunların topyekün bir seferberlikle çözebiliriz. Bakın, hiçbir gün geçmez ki yine yanılmıyorsam bugün vardır bir ağır yaralı Karpaz yolunda. Ağır yaralı var değil mi?

SALİH İZBUL (Yerinden) (Devamla) – Evet, Kumyalı’da.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yani haberlere 6 saat bakmazsanız bir kaza kaçırırsınız Allah korusun. Geçen gün de Güzelyurt yolunda bir traktör, ucuz kurtuldu. Yani maalesef bir sorunumuz var, bunu kabul edeceğiz. Bir travma var trafikte, bunu aşmamız gerekiyor.

Trafik kamera cezalarından toplanan cezalar av katkıları gibi sizlere bağlıdır ve bunların tabii ki kullanılacağı yerler de bellidir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Trafik Komisyonu Kuruldu.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bariyerler, aydınlatmalar, çemberler, trafik eğitim parkları vesaire komisyon karar verir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Anayol polisi bildiriyor onlarla. 8 tane araba alıyoruz hep anayola çıkacak.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sadece Sayın Bakanım sizin uhdenizde olan bir yasa, arka koltukta kemer.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Mecliste, maalesef Mecliste.

TURGAY AVCI (Devamla) – İşte o Mecliste duydum mu böyle hop hop zıplarım.

ZORLU TÖRE (Lefkoşa) (Yerinden) – Basamak basamak çıkacağız.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yok, yok yok. Şimdi bakın, Temmuz’dan beri...

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – E, ben...

TURGAY AVCI (Devamla) – Hayır, hayır. Sayın Vekilim, Temmuz’dan beri...

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Mobiletlere koydular yahu.

TURGAY AVCI (Devamla) – Temmuz’dan beri...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Temmuz’dan beridir Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Devamla) – Lütfen, Sayın Vekilim sen olsun söyleme, o kadar hassasın bu konulara, beş aydır ölümcül sonuçlara sebep verebilecek bir konunun önüne geçmek için yarım saatlik bir komisyon alacak bunu öne yahu.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Ama çok şeyler vardır.

2238

TURGAY AVCI (Devamla) – Yok, yok.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sayın Avcı, bu Yasa hükümete para kazandıracak mı? Ha, para kazandıracak olsa...

TURGAY AVCI (Devamla) – Can kazandıracak.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Kimin? Şimdi hükümetin umurunda mı?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Onu yapma be Özkan Bey.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Para kazandıracak olsa Sigortalar Yasası gibi, bilmem ne yasası gibi bir günde grup kararıyla geçirirler kendini.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi çok samimi söylüyorum. Bakın; Sayın Bakan bu hassasiyeti lütfen sen...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Öyle değil mi?

TURGAY AVCI (Devamla) – Bak, kafaya koyduysan yaparsın bunu. Gerekirse gidelim konuşalım. Yani ben komitedeki arkadaşlar, hayır bu geçmesin, bu arkaya atılsın diye bir düşüncede olabileceklerini düşünmüyorum.

KADRİ FELLAHOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Neyi ama?

TURGAY AVCI (Devamla) – Arka koltuk kemerleri.

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Daha yeni geldi yahu önüne.

TURGAY AVCI (Devamla) – Temmuz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Temmuz’da geldi.

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Komiteye yeni geldi.

TURGAY AVCI (Devamla) – Kadri Bey, Temmuz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yok, Temmuz’da geldi.

TURGAY AVCI (Devamla) – Temmuz. Takip ettim yahu beş ay.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Temmuz’da geldi Kadri Bey.

TURGAY AVCI (Devamla) - E beş ay.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Yol trafik düzenlenmesi hepsinden önemlidir.

2239

TURGAY AVCI (Devamla) - Beş ay bu Komitede bakın çocuklar arkada oturur fıt fırlar. Yahu günahtır, yazıktır. Sonra çıktık mı Kürsüye AB standartları, dünya standartları Bakanlar Kurulundan geçti. Yani Bakanlar Kurulundan geçmese oraya yükleneyim. Alt komiteye geldi tam Temmuz’da geldi takip ettim. Bunun geçmesi lazım bu oybirliğidir zaten ben hiçbir arkadaşın buna ret vereceğini düşünüyorum. Yani sorunlu, problemli bir öneri de değildir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Zaten Trafik Komisyonu her tarafı temsil eder.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Bakan böyle şeyler bu Meclis hep oybirliği veriyor zaten.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Mutlaka buna da verecek.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Koalisyon bu konularda tamam.

TURGAY AVCI (Devamla) – Vallahi ne yer içersiniz de bu kadar sabrınız ve geniş bir yüreğiniz var bize de söyleyin bende aynı yemekten yiyeyim. Yahu ben bu konulara üzülüyorum. Beş ay böyle basit ve hayati bir Yasa Tasarıcığının aşağıda kalmaması gerekiyor. Budur söylemeye çalıştığım.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) –Komiteye gelseydi çoktan uçururduk, getirdik buraya.

TURGAY AVCI (Devamla) – Geldi Komiteye.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Bizim Komiteye gelmedi.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Zorlu Bey Temmuz’da geldi.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bak Sayın Bakan söylüyor Temmuz’da geldi.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Tamam Sayın Bakan söylüyor da Sayın Bakan Komitedeki partililerine talimat verip bunu öne alın, geçirin dedim demiyor.

TURGAY AVCI (Devamla) – Onu söyledim.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Komiteye havale ettik biz. Ama ondan sonra da Komitenin önüne bunu bırakın kenara da bu yasayı yapın, bu yasayı yapın, bu yasayı yapın diye talimat.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hadi öyle olsun.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – E, öyledir Sayın Bakan. Başka türlü nasıl görüşür Komite üyeleri başka yasaları da...

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Son Komitede biz altı tane yasayı bir günde geçirdik.

2240

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Vekilim, o zaman Sayın Bakanım alalım o komiteden sizin Komiteye atalım. Yani konu gerçekten bunu söylüyorum bunun tartışılmaması gerekiyor ve şu anda ben şunu bekliyorum tamam bu geçecektir hemen, derhal. Başka yasalarda var, başkaları da var değil. Bu Temmuz’dan beri bekleyen bir Yasa Tasarısıdır ve küçüktür. Arka koltukta çocukların kemer bağlaması, dünya uygulamasıdır bu. Ve bu kazalarda Allah korusun dikkat ediniz artık eskisi kadar yüz yüze çarpışma yoktur bin şükür. Çünkü çift şeritli yollar yapıldı. Doğru mu Sayın Bakan?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Evet.

TURGAY AVCI (Devamla) – Nedir daha çok kazalar tek başına yoldan kaçma, takla atma, devrilme bu takla atmalarda da arka koltuktakiler de fırlıyor, bunu söylüyoruz biz. Yani bizde bir sıkıntı var motosiklet kask takmayı altı, yedi tane can verdik ondan sonra ha yapalım dedik. Yahu bir olmadan yapalım bu çağrıyı yapıyorum, hem Meclise burada, hem Komitedeki arkadaşlara, hem de Hükümete biran önce bunu Komiteden geçirmeleri için. Yolcu ve yük taşıma izin makamı İçişleri Bakanlığıdır. Size bağlıdır. İzin makamı yolcu taşınması yönünde sadece izin vermekle uğraşmakta, toplu taşımacılık politikasının geliştirilmesine destek vermeniz gerekiyor Sayın Bakan. Top-lu ta-şı-ma-cı-lık. Otobüslerin yenilenmesi için, yeni otobüslerin alınabilmesi için, diğer krediler gibi hibe kredileri, esnaf kredileri, iş yeri kredileri, hayvancı kredileri, çiftçi kredileri gibi toplu taşımaya destek ve kredi ve hibe verilmesi lazım. Aksi halde bir evin üç ferdi, üç araba ile çıkacak sabahleyin. Yani Kuzey Kıbrıs’ta aracınız yoksa felçsiniz yoktur, yoktur. Eşiniz bir iş yerine gidecek sabah 08.00’de, siz başka bir destinasyonda, yönde iş yerine gideceksiniz başka bir şehirde, oğlunuz başka bir yerdeki üniversiteye gidecekse yoktur toplu taşımanız. Onun için aile üç tane araba bulunduruyor. Dışardan da bazen bakıldığında hep bu masada, Kürsüde konuşulur ya 250-300 bin araç var. Mecburen var. Her araçta da bir kişi var arkadaşlar. Lütfen bakınız sabahleyin yoktur toplu taşıma.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – O 250 bin, 260 bin araçta çokta kayıt dışı vardır.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yoktur.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Gazimağusa yolunda görüyoruz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yani vatandaş dediğim gibi arz ve talep meselesidir. Bütün dünya toplu taşımaya yöneliyor, biz bireysel taşımaya gidiyoruz. Bunun benzin gideri vardır, ruhsat gideri vardır, kişisel aracın maliyetleri vardır. Toplu taşıma için tekrar ifade ediyorum yeni otobüsler için diğer sektörlere verilen krediler gibi kredilerin ve düşük faizli, sıfır faizli imkanların tanınması gerekir.

Yük taşımacılığı da İçişleri Bakanlığının iznine bağlıdır. Araç muayene merkezlerimizde kamyonlarımızı teknik olarak muayene edecek cihazlar yoktur.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani egzoz, emisyonu....

TURGAY AVCI (Devamla) – Yük taşımacılığında. Araç muayene merkezinde normal araçların muayene merkezlerinde yanılmıyorsam sadece Lefkoşa’da cihazlar vardır, diğer ilçelerimizde gözle muayene vardır. Yani Lefkoşa’daki araç tam kontrolden geçecek,

2241

Mağusa’daki araç gözden geçecek. Aynı şartlarda mı Sayın Bakan? Lefkoşa’daki muayene ile Mağusa’daki, Lefke’deki, Güzelyurt’taki muayene, yanılmıyorsam Lefkoşa’da cihazladır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani bunu Trafik Komisyonu cevaplayacak, yani bu Lefkoşa merkezidir daha geniştir, ama hepsinin aynı seviyeye gelmesi için çabalıyoruz.

TURGAY AVCI (Devamla) – Şimdi yani Allah aşkına Lefkoşa daha gelişmiştir, Mağusa...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Gelişmiştir demedim, merkezdir ve ilk buraya kuruldu.

TURGAY AVCI (Devamla) – E, tamam ama bakın yani siz yapıyorsunuz bu eksikliği demiyorum. Gelen bu eksikliğin tamamlanması gerekir diyorum, ben onu söylüyorum size, yani Mağusa’daki aracın muayene şartları ile Lefkoşa’daki aracın muayene şartları farklı olmamalı diyorum.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Aynı muayeneyi olurlar ama daha teknik atletlerle olabilir.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yok Mağusa’da gözle olurlar yahu.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – E, tamam yahu ama aynı şeyler.

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet, otobüs ve kamyonlarımızın muayeneleri AB standartlarında çıkarılması AB standartlarında olmazsa buradan uyarmış olayım...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Otobüsler önce AB standardına çekilmeli.

TURGAY AVCI (Devamla) – E, tamam.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Senin otobüslerin burada 30 yaşındadır.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Bakan biraz önce söyledik. Bakın, restoranlara yenilenmesi için destek verilir, otellere verilir, küçük esnafa verilir, sanayiciye verilir, toplu taşımada bir başka çağdaş yaşamın olgusudur. Toplu taşımanın desteklenmesi için ve o söylediğimiz AB standartlarında, dünya standartlarında otobüs olması için bu desteğin verilmesi gerekiyor. Aksi halde otobüs ve kamyonlar AB standardına çıkmadığı takdirde hem kendi yol güvenliğiniz tehlikede, hem de araçlarımız sınırlarımızdan çıkamayacak. Türkiye bu standardizasyona geçtiği anda Türkiye’ye gidecek olan kamyonlar gidemeyecek.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Uluslararası araçlar gayet iyi, uluslararası nakiller hep tamamdır. Ülke içinde öğrenci taşıyanlar ve şehirler arası çalışan otobüslerdedir sıkıntı. Yani kamyonların bazılarındadır sıkıntı.

2242

TURGAY AVCI (Devamla) – Yani şu da beni üzüyor, sizin yaptığınızı söylemiyorum ama Türkiye’ye giden kamyonlar mükemmeldir ama bizim Lefkoşa’dan Girne’ye, Mağusa’dan Lefke’ye giden kamyonlar tam değildir. E, bu

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Onlar kadar yeni değildir.

TURGAY AVCI (Devamla) – E, işte onu diyorum. Yahu bizim insanımıza, bizim yollarımıza, bizim trafiğimize de bu imkanların tanınması gerektiğini söylüyorum.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani kredi anlamında söylüyorsun.

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet. Yollarımızda maalesef hayvan leşleri, bugün yine Mağusa’dan gelirken üç noktada maalesef, ha bu olmayacak mı? Oluyor. Nasıl oluyor? Yolların kenarları tellenmiş olmadığı için bu giriş oluyor. Bu oluyor. Ancak sorun şurada. Bir zamanlar hayvan leşlerini Çevre Dairesi toplardı. Ayrı ekip kurmuşlardı onun için. Sonra bu görev kaymakamlıklara verildi.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Şey kaymakamlığın bunları toplayacak aracı yoktur.

TURGAY AVCI (Devamla) - Şimdi kim bakıyor bunlara?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Belediyelerin bakması gerekiyor bunlara ya. Her taraf belediye uygun görürsen…

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) – Bütün bölge belediyeye bağlı olduğuna göre.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Yalnız belediyeler de bunu aslında ama…

TURGAY AVCI (Devamla) - Vallahi yollar bakın, oto yol dediğimiz yani çift şeritli yollar gidiş gelişlerde belediye çıkıp bunlara bakmıyor. Nereye bakıyor? Lefkoşa içindekine bakıyor. E, toplu konut olan yerlere bakıyor ama Mağusa, Lefkoşa’da ben bugün üç tane yeni şeye rastladım. Hayvan leşine. Maalesef paramparça. Yani buna bir çözüm bulmamız gerekir. Turizm açısından, çocuklarımız açısından bizim açımızdan.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Yollara hayvan çıkamamalı yani o tedbir alınmalı.

TURGAY AVCI (Devamla) - Bu bu vahim bir konudur. Bunun…

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Yani turizmde kalkınmayı öngören bir ülkede bunun olmaması lazım.

TURGAY AVCI (Devamla) - Onu söylüyorum. İşte yani ama benim çocuğumun da görmemesi lazım. Yani doğrudur turistin görmemesi lazım ama bizim çocuğumuz da kanlar içinde paramparça her gelen de araba tak tuk üstünden geçiyor iki tekeri ile arka ve ön. Bunu yaşamamamız gerekir diye söylüyorum.

2243

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Süs köpeğine vurmamak için üç tane araba geçen gün birbirine girdi.

TURGAY AVCI (Devamla) - Evet. Ehliyet verme sisteminde ehliyetler halen sözlü sınavlarla veriliyor. Türkiye dahil tüm ülkelerde bilgisayarlı sınavlara geçilmiştir. Bu sözlü sınavdan bizim de kurtulmamız gerekiyor. Çağdaş sınav sistemine geçmemiz gerekiyor. Şoför okulları müfredatı yoktur ama bu cümleyi ben 4,5,6 yıldır da hep söylüyorum bu bütçe döneminde. Yani maalesef bu müfredat oluşturamadı, oluşturulamadı. Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilen karayolları kitabı şoför okullarında kullanılmamaktadır. Bir zorunluluk haline getirildi mi? Getirilmedi herhalde. 18 yaşını geçen bir genç sözlü sınavla öğrenci ehliyetini alıp ayni gün en güçlü motosikletle yola çıkabilir. Şimdi bakın; çıkamaz mı? Çıkabilir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Evet bununla ilgili yasa yapıyoruz. Bunlarla ilgili tüzükler de…

TURGAY AVCI (Devamla) - Bizim görevimiz bakın dediğin gibi biz öyle gel de vur da git de belden aşağı da yok. Öneri yapıldıysa teşekkür…

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Kademeli hale getiriyoruz.

TURGAY AVCI (Devamla) - Yapılmadıysa da gelmesi halinde tam destek.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bunu o cc’ye göre yaş gruplarına ayırıyoruz.

TURGAY AVCI (Devamla) - Ama 18 yaşını bir gün geçirmiş çocuk en büyük, en güçlü motorun üstüne o gün çıkamamalı.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Aynen öyle yapıyoruz.

TURGAY AVCI (Devamla) - Çıkmamalı. Bakın o kask takma zorunluluğu geçen yıl beş altı kişi kaybettik. En ufacık bir kazada bile yani vahim bir kaza bile değildi. Adam kaldırıma çarptı başını öldü. Kask hayat kurtarıyor. O kadar zor geçirdik ki yani zaman istedi hayat kurtardık. Onun için bu konuların önemle dikkate alınması gerekiyor. Avrupa’da büyük hacimli güçlü motorların kullanılma yaşı 24’tür.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Evet biz de aynisini yapıyoruz.

TURGAY AVCI (Devamla) - Tamam 24’tür.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Üç kategoriye ayırıyoruz. 50 cc, 125 cc…

TURGAY AVCI (Devamla) - Tamam yani bu Sayın Bakan bu ortaya koyduğumuz görüş yerine geldiği takdirde teşekkür edeceğiz ve destek vereceğiz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hazırlandı yani o.

2244

TURGAY AVCI (Devamla) - Evet. AB normlarına göre salon araçlarda 10 yılda bir kamyon sürücülerinde de beş yılda bir sağlık kontrolü vardır. Bizim devletin tek ilgilendiği ehliyetlerle ilgili bir konu var. Sağlığın tamamdır, değildir, görürsün, görmezsin aldıktan sonra kimsenin önemi sorgulaması yoktur. Parayı vereceksin her yıl yenileyeceksin. Bu konuda da çok rahatsızız ve bu konuda da bir samimi söylüyorum bir değişiklik önergesi getireceğiz. Yoktur böyle bir uygulama. Her yıl sürüş ehliyetine para vereceksin. Yoktur böyle bir şey.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – 5 yıllık, 10 yıllık falan.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yıllık sürüş ehliyeti seneye gel yenile. Unuttuk yenilemeyi bir de ceza. Bakın, para toplamanın yöntemi bu değildir, vergi vermeyenin boğazına sarıl. Bakın, ha sağlık kontrolü yapacaksın 10 yılda bir. Gözüm görür mü, elim ayağım tutar mı o tamam. Var bu Avrupa Birliğinde 10 yılda bir normal salon araç sürücüsü, 5 yılda bir de kamyonlar. Bizde adam tır sürüyor 18’de aldığı sağlık ile 98’e kadar sürebilir. Yeter ki paracığını ödesin ehliyete. Bu tamam değildir. Bu tamam değildir.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Bir de bastonlu ihtiyarlar motosiklet kullanır. Baston motosikletin üzerinde ve samimi söylerim size var böyleleri.

TURGAY AVCI (Devamla) – Her yıl yasa değişiklik önerisini ben sunacağım. Ümit ederim ki kabul görür. Her yıl ehliyet harcı parası ödemek doğru bir yaklaşım değildir, çağdaş değildir ve gerçekten dünyada olmayan bir uygulamadır. Maliye para toplayacaksa gitsin vergisini vermeyenden toplasın, gitsin kamuyu soyandan toplasın.

Bir başka öneri şu anda hazırlatılıyor dışarıda. Hukukçu ile görüştüm. Bu Meclise gelecektir. Trafik cezaları, ödenmeyen trafik cezası 15 gün içinde yüzde 100 artış olur. Bakın, sordum ben bunu, hukukçulara da sordum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde hangi Faiz Yasasında, hangi bankacılık, hangi borç verme yasasında yüzde 100 faiz vardır 15 günde. Yoktur. Bankadan borç alan yüzde 100 faiz yemez 15 günde. Devlete borcu olan yüzde 100 faiz yemez 15 günde, bir tek trafikte. Yahu adam arka ışığı bozulmuş, görmediği arka ışığı, polis tutuyor görevidir. Sayın Bakan bu öneriyi ben yaptık geliyor, 15 gün içinde ödemezse iki katı, yoktur böyle bir ceza başka yerde.

EJDER ASLANBABA (İskele) (Yerinden) - Sayın Başkan izin verirseniz bir şey söyleyebilir miyim?

BAŞKAN – Sayın Konuşmacı izniniz var mı?

TURGAY AVCI (Devamla) – Buyur tabii.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Aslanbaba.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Efendim İngiltere’de diyelim ki arka lambanız çalışmıyor polis yakaladı sizi. Sizi labort yapar, bir hafta izin verir, ilgili makinistten yaptırıp, mühürletip polise göstermeniz lazım, cezası yoktur görmediğiniz bir şeydir. Bir hafta izin verir size yaptırmanız için.

2245

TURGAY AVCI (Devamla) – Doğru. Şimdi bizde anında işler cezayı puan ve para 15 gün içinde de ödemezsen iki katı olur. Ama başka bir cezada, vergi kaçırmada, kaçakçılıkta, usulsüzlükte yüzde 100 faiz, ya da yüzde 100 artış 15 günde yoktur yoktur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hukukçularla esasında şunu konuştuk, 15 gün içinde ödeyecek olan yarısını ödesin cezanın, yani motive edelim vatandaşı cezasını ödesin ama maalesef bizim Ceza Hukukuna, bizim ceza anlayışımıza göre cezada indirim yapılamazmış. Benim esasında düşündüğüm bu idi, yani hep vatandaşı cezalandırma değil ödüllendirme yapalım. Sen iki hafta içinde paranı ödüyorsan yarısını öde. Maalesef hukuken ceza yasaları açısından uygun değilmiş. Bizim getireceğimiz öneri şudur. Yolda kesilen trafik cezalarına bir ay içerisinde ödemezse mahkemeye gider. Yüzde 100 artışı kaldırıyoruz.

Bir başka konu Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; babalarımızın zamanında mazotlu araçla benzinli araç arasında fark vardır seyrüseferlerde.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – 2012’de düzeliyor.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sebebi de mazot devamlı süspansiye edildiği için mazot benzinin yarı fiyatı idi. Hatta hatırlarım babalarımız, ağabeylerimiz hesap yapardı. Şuydu hesap. Çok mil gidersen, şehirlerarası çok gideceksen mazotlu tercih et, çünkü mazota verdiğin az para ile seyrüsefere verdiğim para yıl mukayesesi yapılırdı. Ha, şehir içi ise kullanılacak araç benzinli alınırdı. Geldik 2011’e. Benim aracın bir tanesi Euro dizellidir, dizel. 97 oktandan pahalı.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – En pahalı Euro dizeldir.

TURGAY AVCI (Devamla) - 3.04’tü son koyduğumda. Ee! İçişleri Bakanına gidersin Maliye’ye seyrüsefer ödeyesin mazotludur diyor iki katı.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Maliyenindir yani İçişleriyle alakası yok.

TURGAY AVCI (Devamla) - Yok yok. Tamam Maliyenin…

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) – Ama İçişleri düzeltebilir.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Bakanım Maliye para vermeyi kabul eder mi? Hiç onun için size deriz. Şu kabul edilmez bir çelişkidir. 20 yıl önce mazot yarı fiyatıydı, onun için bunu dengelemek için mazotlu araçların seyrüseferleri iki katıydı.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Şimdi trafikten başladık şeride öyle kayıt bildirdi seyrüseferleri imzaladık.

TURGAY AVCI (Devamla) - Nereye?

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Şeride. Öyle yerleştirdik beynimize diye o da beraberinde geliyor arkasından.

TURGAY AVCI (Devamla) - Yav biz de yemin ederim size hep dizel mazotlu araç alırız. Çünkü kafamızda o babamızın zamanından kalma mazot daha ucuzdur. Gidiyorsun 50

2246

lira koy, 100 lira koy. Bir baktık ki, bizim araç daha çok yer benzinli araçtan. Yani işin esprisini yapıyorum. 3.04 en yüksek dizel. E, gidersin şimdi seyrüsefer çıkarmam lazım geldik, iki katı da seyrüsefer. E, bu tam şudur ha! Tam kazık olayı. Yani onun için bunun değiştirilmesi gerekiyor. Maliye Bakanı mı duyar beni, bürokrat arkadaşlar not alır da duyurur mu, Başbakan duyar mı beni? Duysun.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Başkan duymaz.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın İçiş…

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Duydu, duydu. Dünden onu düzelttik. Tabii ki kuşku olmayacak ama benzin yukarıya gelecek ve dengelenecek.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Ha, yani konuş konuş benzincilere, benzinlilere kazık atıyorsun sen ha!

TURGAY AVCI (Devamla) - Hayır.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Öyle oluyor.

TURGAY AVCI (Devamla) - Mazot seyrüseferleri düşsün dedim.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Sebep oluyorsun benzinliler kazık yiyor. Duyman galiba.

TURGAY AVCI (Devamla) - Mazot seyrüseferlerinin düşmesi gerekiyor.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Adım adım.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Seyrüseferleri düşürecek olan partinin İçişleri Bakanıdır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Evet.

TURGAY AVCI (Devamla) - Eskiden Ömer Bey bizim hükümet döneminde seyrüsefer çıkarırken hiç cezası olmayan, suç işlemeyen çok duyarlı şoförlerin araçlarının seyrüseferlerine indirim yapardık.

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Onu da kaldırdınız.

TURGAY AVCI (Devamla) - Yani hep tokat değil ara sıra da bir çikolata, bir çiçek, ödül düşüncesi ile yaptıydık bunu. Maalesef maalesef o da kaldırıldı. Peki işte ödül ve ceza paralel gitmeli. Hep ceza olmaz, hep ödül de olmaz. 30 yıldır hiç hata yapmamış, bütün kurallara uymuş, hiç kaza yapmamış birisiyle her altı ayda bir sağa sola vuran, trafik suçu işleyen birisi arasında bir fark olmalıdır. Ol-ma-lı-dır. Bir Sigorta Yasası geçirdik 2010 Aralık, tam bir yıl. Sigortacı arkadaşlar da arkada otururdu burada şaşa şaşa geçti, her çıkan destek verdi. Peki bu Sigorta Yasasının tüzükleri geçti mi? Hayır geçmedi...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Ekonomi Bakanlığı.

2247

TURGAY AVCI (Devamla) – Geçmedi. Sosyal adaletin olmadığı yerde her şey yanlış olur. Nedir buradaki sosyal adalet kavramı? Biraz önce ifade ettiğim gibi eğer kaza yaparsan sürekli çok yüksek sigorta ödeyeceksin. Eğer hiç kaza yapmazsan düşük sigorta ödeyeceksin. Bizde her gün sağa sola vuran ile hiç kaza yapmayan aynı sigortayı ödüyor. Bu kabul edilmez bir sonuçtur. Yasa bir yıl önce geçti. Bizde destek verdik ama tüzüğün “T” harfi bile çıkmadı.

Evet, yollarda 24 saat polis devriyesi şarttır. Kitapçığa bakarken bunun da yolda olduğunu gördüm.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – 22’sinde imza törenimiz var, araçlar son şekle giriyor imzalayacağız ve ondan sonra...

TURGAY AVCI (Devamla) – Bunu yıllardır söylüyorduk devriye devriye devriye. O mavi, kırmızı ışıklar yansın sönsün bu yollarda bu devriyeler yapılsın herkes bilsin ki her an kontrol altındayım. Bakın bu işin esasıdır, bu işin doğrusudur. Ölümlü kazaların yüzde 60’ı aşırı sürattir. E, adam basar 200 kilometre yine aynı sigortayı öder, adam limiti görür kaçsa onda gider yine aynı sigortayı öder, aynı seyrüseferi öder. Olmaz.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Hızlı gidenlerin daha az ödemesi lazım.

TURGAY AVCI (Devamla) – Bu kameralarla ilgili zaman zaman sitemler yapılır.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – E, yalan mı onları söyle, yalan mı?

TURGAY AVCI (Devamla) – Ben şuna bakarım.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Bakanları geçer, bakanları.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Kim?

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Gör.

TURGAY AVCI (Devamla) – Kamera konan kavşaklarda, yerlerde Allah’a şükürler olsun ki ölümlü kaza olmadı.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – O doğru.

TURGAY AVCI (Devamla) – Tamam, yani ben o yönüne baktığım için olumlu dedim.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Tamam, bakanların 180’le geçişine ne dersiniz Sayın Avcı?

TURGAY AVCI (Devamla) – E, geçen varsa o...

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – İçişleri Bakanı da duysun.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Ama İçişleri Bakanı da kaza yapmadı yani.

2248

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Doğru mu, yanlış mı?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Tasvip etmem mümkün değil, yani bende gazetede okudum.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Gazetede de okudun? Gözümüzle gördük yahu.

TURGAY AVCI (Devamla) – Evet, trafik kameraları...

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Adını da vereyim 013’tür plaka.

TURGAY AVCI (Devamla) – Kameraları olumludur. Sadece ana yollara çıkışların kontrol altına alınması gerekiyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son gündemde olan Askerlik Yasası. Bundan siz sorumlusunuz herhalde?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Başbakanlık...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Hayır Başbakanlıktır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – E, Başbakanlık yahu.

TURGAY AVCI (Devamla) – Biz vallahi Sayın Çavuşoğlu şundan mutlu olman lazım, her şey sana yönleniyorsa Başbakan duymasın ama demek ki çok geniş yetkilere sahipsin.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Belli ki lehimde konuşmuyorsun...

TURGAY AVCI (Devamla) – Yok hayır lehinde konuşuyorum, teşekkür ediyoruz olur mu? Belki de size seslenmemizin sebebi yani buna inanırsanız bunu yapacağınızdan...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Çünkü birbirinizi çok seviyorsunuz ben bilirim ama.

TURGAY AVCI (Devamla) – Sayın Ömer Kalyoncu Askerlik Yasası konusunda Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yani şundan şaşırdım Askerlik Yasasını Turizm Bakanı konuştu, İçişleri Bakanı konuştu. E, her bakan konuştuğu için yani orada da...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Sahibi kimdir?

TURGAY AVCI (Devamla) – Onun için...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sordukları için cevap veriyoruz.

TURGAY AVCI (Devamla) - E, tamam biz de size demek ki sorulanca cevap veriyoruz bunu sen. Demek ki, şunu demediğinize göre televizyonda bunu Başbakana sorun, burada da sorabilirim. Çünkü Başbakanı bulamıyoruz burada. Askerlik Yasası düşünülenin de ötesinde bir yasa hazırlandığı bilgisi geldi. Yani yabancı uyruklu damatları kapsayacak,

2249

yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türkleri belli bir yaşta kapsayacak. Türkiye’de askerlik yapıp belli bir dönemde buradan muaf olabilecek diye bir bilgiler geldi bize bazılarının. Olumlu bir yaklaşımdır. Bu konuda, bu yönde atılan her adıma destek vereceğiz. Özellikle yurt dışında 55 yaş olan 49 yaşa indiriliyor. Tabii görmediğimiz sürece bunlar hep aldığımız bilgilerdir, duyumlar iledir. Olumlu adımlardır. Maalesef ülkesine, vatanına gelmemiş bir çok insanımız vardır yurtdışında Avustralya’da, İngiltere’de, Türkiye’de. Bu insanlarımızın buraya gelmeleri geldikleri zaman katkıları, yatırımları ülkelerinde hasret gidermeleri önemli bir adım atılacağına inanıyorum. Desteğimiz tam olacaktır.

Evet, Taşınmaz Mal Komisyonu zaten geçen hafta destek verdik, oyladık. Doğru bir karardır, doğru bir adımdır. Aynen devamı ve kaynağının arttırılması önemlidir. Sadece o konuda da bazı kafamda soru işaretleri şu açıdan vardır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin böyle devletin adını, varlığını, bazen eleştiren, farklı uçlarda olan bazı insanlar bakıyorum Mal Tazmin Komisyonuna kullandıkları malları hemen yasal, resmi, uluslararası koçana, tapuya döndürdüler.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Kimi?

TURGAY AVCI (Devamla) - E, sorduk Mal Tazmin Komisyonuna bir yazılı önerge verdik. Benim de vardır bir yazılı önergem. Kimlerin, hangi mallar kaç paraya bu işlemden geçti ve sonuçlandırıldı diye yazı geldi bize. Gizlidir, yasaktır, gösteremeyiz veremeyiz diye.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yasası öyledir.

TURGAY AVCI (Devamla) - Yasası öyledir. Vallahi bana göre şu yapılabilir. Milletvekili olarak…

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Onun için değil mi de Bankalar yasası da öyledir….

TURGAY AVCI (Devamla) - Siz görebilir misiniz Sayın Bakanım? Siz görebilir misiniz? Bak! Siz görebilirseniz milletvekili olarak benim de evet belki mektupla göndermez, yazılı göndermez ama şu cevap gelebilirdi. Gelip Mal Tazmin Komisyonuna buyurun orda sorularınızı cevaplayalım. Bak!

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ha bu olabilir.

TURGAY AVCI (Devamla) - Ama milletvekilinin yasaktır sana bu yok öyle…

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yasayı milletvekilleri yaptı ya.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Çavuşoğlu bak ya tekrar söylüyorum.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Allah Allah. Az önce dedi ki yasaya millet karşıdır onu eleştirin. E, yasa öyle yapılmıştır. O insanlar yasaya uymuştur. Ha, belki daha farklı bir yazı yazabilirdi yasaya uymayan. Ama yasa öyledir.

TURGAY AVCI (Devamla) - O zaman yasayı değiştirelim. Ve diyelim ki milletvekilleri istediği takdirde bir soruları olduğu takdirde bunu görebilsinler.

2250

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Çünkü orada biliyorsun pazarlık da yapılır. Alınacak malla ilgili ve emsal olmasın diye de çıkmaz bunlar dışarı.

TURGAY AVCI (Devamla) - Vallahi şunu söyleyeyim size.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Ama ilgili kişinin bilgisine getiriliyor ama. Yani o yasada var o.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Nasıl?

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Yani kimin malı…

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Ama öbür malınkini bilmiyor. Bir diğer malı bilmiyor ama öteki.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Bilmiyor.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Kalyoncu bu ülkede iki kişinin bildiğini üçüncünün bilmemesi hayatta hiç görüldü mü?

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Herkes bilir.

TURGAY AVCI (Devamla) - Hiç. Hayır ben ama bu bilginin gizli kalmak koşulu ile biz bunu öğrenebilmemiz gerektiğini düşünüyorum ki, evet kitaba geçersek sayfa 28 Sayın Bakanım…

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Vallahi biz bir gecede...

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayfa 26. Sayfa 26; 2011 yılı içerisinde verilen alkollü içki , müzik izni ve özel izinler. Yani yeni izinler mi bunlar?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hayır, onlar tekrar edildi ya.Yani bütün alkollü izinleri senelik olarak tekrar edilir.

TURGAY AVCI (Devamla) - Alkollü içki izni 1701 gene verildi. Özel izin nedir?...

BAŞKAN – Toparlayın Sayın Avcı.

TURGAY AVCI (Devamla) – 10-15 dakika.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - E, 10 dakika Ömer Kalyoncu yarım saat önce sorduğumda yine 10’du. .

TURGAY AVCI (Devamla) – Özel izin yazıyor. Alkollü içki izni, müzik izni, özel izin. Bu da mı gizlidir yasa ile.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Özeldir yahu.

TURGAY AVCI (Devamla) - Bu da mı gizlidir yasa ile?

2251

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Anlaşıldı mesele.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Başını açtı galiba çevire çevire gidiyorsun.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - Bak, salonda açın o konuyu da konuşuruz.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Daha kitabın başındasın.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Özel izin anlaşıldı artık ne olduğu.

TURGAY AVCI (Devamla) - Yahu vallahi ben sizin gibi çok kurnaz değilim anlayamadım. Ama yani gizliliği.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Doğrusu ben de anlayamadım. Bu özel izin diye bir şey var mı?...

TURGAY AVCI (Devamla) - Özel izin.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - Anlatırım onu sana dışarıda gel da.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Var. Var. Var.

TURGAY AVCI (Devamla) – Nasıl? Demek bu işlen ilgileniyorsun Sayın Albayrak.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - Benden geçiyor onlar.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Doktor Arif Bey’in alanı içerisindedir o işler.

TURGAY AVCI (Devamla) - 1700 bir yer.

ESAT ERGÜN SERDAROĞLU (Yerinden) (Devamla) - Bırakın konuşmasını toparlasın da bitirsen yahu.

TURGAY AVCI (Devamla) - 1700 bir yer içki satıyor.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - Daha sayfaların başındadır. Ben bir Mağusa’ya gideyim geleyim.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bir de diyorsunuz bana ki daha bir, iki gün önceden daha evvel. Şimdi de başlarsan kitaba...

TURGAY AVCI (Devamla) - Evet sayfa 28. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde 294 bin nüfusu açıklanan devletimizde defakto nüfus. Bakın, vatandaş ve vatandaş olmayan 1680 dernek ve birlik var. 1688 dernek ve birlik var.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Uf! Çöplüğe döndü bu iş.

2252

TURGAY AVCI (Devamla) - De facto nüfusa bölersem yani 294 bine böldüğümde 174 kişiye bir dernek düşüyor. Küçük çocukları ilkokul çocuklarını çıkarırsam, vatandaş olmayanları da çıkarırsam yani herhalde 80 kişiye bir dernek düşecek.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - E, bu zararlıdır. Gelişmiş ülkelerde daha çok var bunlar.

AHMET KAŞİF (Yerinden) (Devamla) - E, yedi kişi bir araya geldi mi dernek kurabiliyor.

FATMA EKENOĞLU (Güzelyurt) (Yerinden) Demokrasinin gereğidir Sayın Avcı. Tamamdır dernek sayısı o konuda.

TURGAY AVCI (Devamla) - Bana göre tamam değildir. Seçim amaçlı kurulmuş birçok dernek ve birlik vardır hiçbir aktivitesi olmayan.

Sayın Bakan, yahu bir şey da söylerken yani gelişmiş ülkelerde. Gelişmiş ülkelerde adım atabilir mi dernekler, birlikler istediği gibi? Denetliyor musunuz paralarını derneklerin birliklerin? Hayır. Şunu söylemeye çalışıyorum. Yani dernek, birlik olsun, sivil toplum örgütü olsun. Denetim altında mı? Hayır. On bin olsun ama denetimde olsun. Yok.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Partilerle beraber hepsini denetleyeceğiz.

TURGAY AVCI (Devamla) - Denetleyin.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Bu işe ben el atacağım partilerle hep birlikte beraber. Partilerle birlikte. Nerden Buldun Yasası ile beraber.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayfa 29’da.. Sayın Bakan, Sayfa 29’da 2011 yılı içerisinde verilen su satışı izinleri diyor. Ne demek yani bu yeni? Yoksa.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hayır. Tekrardır. Yıllıktır bütün izinler.

TURGAY AVCI (Devamla) - E, İskele’de sıfır gösteriyor.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - E, izin alan olmamış demek ki.

TURGAY AVCI (Devamla) - Yani İskele’de su satan yok mu?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - E, kaçak satıyor demek ki.

TURGAY AVCI (Devamla) - Şimdi bakın. Hayır. Ama onun için dikkatimi çekti.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Yollar üstünde var.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, kuyudan su satan Mağusa’da sıfır, Güzelyurt’ta sıfır, İskele’de sıfır.

2253

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - İskele’deki kaymakam kimdir?

FATMA EKENOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Güzelyurt’ta da var satan ha.

TURGAY AVCI (Devamla) - Tankerlerden su satan Mağusa’da sıfır. Güzelyurt’ta sıfır. İskele’de sıfır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hepsini kayıt altına almaya başladık sayaçlandırmaya başladık. 2012’de eksik bir şey kalmayacak merak etme.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Bakan, yani çok özür dilerim ama Mağusa’da tanker ile su satan yoktur derseniz, demek benim o gördüklerim tanker değildir.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Kullanım suyu satarlar onlar.

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) - Sen nereden alırsın Başkan suyu?

TURGAY AVCI (Devamla) - Biz hep tankerle...

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Tankerle...

TURGAY AVCI (Devamla) - Şimşek çakar, yağmur yağar tankerle su alırız.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden)(Devamla) - Belediye daha çözemedi?...

KADRİ FELLAHOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) - Bizde arıtma sistemi kurulduğu için geçmiş dönemde ihtiyaç yoktur .....

TURGAY AVCI (Devamla) - Meteoroloji şunu açıklar metre kareye 200 kilo yağmur yağdı biz tanker çağırırız su versin bize. 29’ncu sayfadaki tablo tamam değil.

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) – Yani bu kayıtları yeni açtım daha önce hiç yoktu...

BAŞKAN – Evet, Sayın Avcı...

TURGAY AVCI (Devamla) - Evet, doğum, ölüm kayıtlarına geldik sayfa 31’de... Sayın Bakanım yani özür dilerim kusura bakmayın. Doğum kaydı İskele’de sıfır diyor....

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ee anlamaz da hastane yoktur İskelede ....

TURGAY AVCI (Devamla) - Eeee günahtır bu da İskele ilçesine. Yani ilçe yaptık ama günahtır. Yani bir tanesi de Mağusa’da doğup da gelip evine kaydolmadı.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Çünkü doğduktan sonra doğduğu yerdeki muhtarlıktan alır ve kaydı öyle yapılır. ....

2254

TURGAY AVCI (Devamla) - Ama enteresan yani İskele’de doğum kaydı yapan sıfır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yoktur, doğum kliniği de yoktur....

EJDER ASLANBABA (İskele) (Yerinden) - Mağusa’da doğuyorlar, Mağusa’da yazılıyorlar Sayın Başkan ....

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Dış Türklerden biraz da İç Türklere bak İskele ilçesini geliştirin.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Geliştiriyoruz.

TURGAY AVCI (Devamla) - Lütfen, ben üzülüyorum yani Larnaka doğumluyum İskele ilçesinde doğum bir tane bile gösterilmezse....

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Merak ettim senin zamanında İskele’de kaç tane doğum oldu?

TURGAY AVCI (Devamla) - Eee ben doğduğum gün onu hatırlamıyorum.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – O değil, sen hükümetteyken...

TURGAY AVCI (Devamla) - Evet, devam ediyoruz az kaldı.

ÖMER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Baltayı taşa vurdun ha?

TURGAY AVCI (Devamla) - Niye? Sayın Kalyoncu biz eksik yaptığımız için vatandaş bize iktidar yolunu göstermedi, onlara gösterdiği için onlara sormamız gerekiyor. Yani ...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – O yüzden biz de temel attık İskeleye. İskele’de şimdi Sağlık Ocağını büyütüyoruz.

TURGAY AVCI (Devamla) - Vallahi tamamsın İskele konusunda tamamsın baktım hep böyle ova yolları İskele ha tamamdır.

Sayfa 40, bugüne kadar hasar tespit ve değerlendirmesi yapılan araç sayıları ve değerlendirilen sonuçlar. Yanılmıyorsam burada bir ifade eksikliği var. Bakın yani şunun için söylüyorum.

ÖMER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Sayfa 40 ise işimiz zor.

TURGAY AVCI (Devamla) - Yok, yok az kaldı.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Yapmadıklarını sayıyor Ömer Bey, yaptıklarını sayarsa zaten üç günde ineriz oraya..

TURGAY AVCI (Devamla) - Yahu kusura bakmayın ben bir akademisyenim yani siyasetten fazla. Yedi yıldı siyasetteyim, 16 yıl akademisyenlik yaptım. Kitap okumak, analiz etmek esas görevimizdir.

2255

AHMET ZENGİN (Yerinden)(Devamla) - İtirazım yok, tamam.

TURGAY AVCI (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Bakana ki şeffaf açıkça verdi.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bizim işimiz de üretmektir ....

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Bakan son anda vermene rağmen böyle açık süratli gözle baktım o da bir yetenektir herhalde.

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Meclis Kürsüsünü Sayın Ahmet Eti’den devralır)

Sayfa 40’da yapılan araç sayıları diyor, bakın hasar tespitte bence araç sayıları ve diğer hasar tespitleri var burada.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hayır araçları var burada.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sadece araç mı bu?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Eee araçları yazıyor orada....

TURGAY AVCI (Devamla) - Hayır. Araç sayısı da var, konut sayısı da var, iş yeri da var. Başlık eksiktir. Onu söyleme çalıştım. Başlık sadece araç diyor.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Bugüne kadar hasar kelimesi ve değerlendirilmesi yapılan araç sayıları ....

TURGAY AVCI (Devamla) - Evet, yanlıştır başlık, başlık şu olacak. Bugüne kadar yapılan hasar tespiti değerlendirmeleri ve sonuçları. Hepsi var içerisinde çünkü araç da var, konut da var.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yahu biz icraat yaparız, bunlar kelimelerdeki eksikliklere bakar, ne mutlu bize. Bir akademisyen kardeşimiz bile ancak bu kadarını tespit edebildi santralımızda. Gayet güzel.

TURGAY AVCI (Devamla) - Şimdi öyle bile dersen sana bileyi soracağım.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Sor. Sor.

TURGAY AVCI (Devamla) - Bu hasar tespitte Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Farkındaysan farklı bir yere da oturttuk seni. Farklı bir yere koyduk.

TURGAY AVCI (Devamla) - Teşekkür ederim.

Lefkoşa’da komisyonca yapılan zarar ziyan değerlendirmelerin toplamı 1842. Yani bir trilyon 842 milyon 214 95 diye. Ödenen 1678. Lefkoşa’daki hasarların yüzde 90’ı ödendi.Tamam. Güzelyurt toplam hasar 1739, ödenen 883. Yarısı. Şimdi dedin ya Lefkoşa gelişmiş. E, olmadı. Ama hasarda da Lefkoşa öncelik olmaması lazım. Girne’ye geliyorum. Girneli vekiller, siz buna iyi bakın. 1.61. Yani bir trilyonluk hasar tespit edildi, 264 ödendi.

2256

Yani beşte biri ödendi. Lefkoşa hasarının yüzde 90’ı ödendi. Güzelyurt hasarının yarısı ödendi yüzde 50’si.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Farkındayız.

TURGAY AVCI (Devamla) - Girne hasarının yüzde 20’si ödendi.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - İskele’ye gelelim Başkan.

TURGAY AVCI (Devamla) - İskele yok. İskele yok. Olmayan bir şeyi okuyamam.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Yani İskele kayıtlarda yok.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Sellerdendir.

AHMET ZENGİN (İskele) (Yerinden) İskele’de hasar yok.

TURGAY AVCI (Devamla) - Var. Var. Mağusa’da sera hasarları var, yapmayın.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) - Mağusa’da var.

TURGAY AVCI (Devamla) - E, var. Yapmayın. Hasarlar var Mağusa’da onlar yok.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) - İskele’de yok dedim Sayın Başkan.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Gelincik’te yok mu Sayın Zengin kendi köyünde yahu hasar tespiti? Ovalarda, seralarda şurada burada...

EJDER ASLANBABA (İskele) (Yerinden) – Sel felaketidir Sayın Gökmen, sel felaketidir bu.

BAŞKAN – Verseler dahi...

TURGAY AVCI (Devamla) - Biraz ayrımcılık var Girne’ye yüzde 20 ödendi. Siz Meclis Başkanı olarak el koyun bu işe.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - 25 ödendi Sayın Başkan.

TURGAY AVCI (Devamla) - 20-25. Lefkoşa 90. Zaten ne alırsa bu Lefkoşa alır Allaha şükür. Evet, e Başbakan Lefkoşalıdır normaldir.

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) - Diğer afetler var ama sel Allahtan olmuyor.

TURGAY AVCI (Devamla) - Köy içlerindeki hayvancılara süratle dışarıda ağıl verme çalışmaları devam ediyor. Herhalde tamamlanacak, 2012’de temenni ederiz.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Kaplıca’ya inşallah Başkan.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayfa 73. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...

2257

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Avda vurulanları nereye korsunuz siz?...

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Bakanım, bütün her şey için çok detaylı bilgi verildi. Çok teşekkür ederim. Yani hatta eleştirebileceğimiz ve eleştirmek için de bize bilgi verdiniz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Tabii. Tabii.

TURGAY AVCI (Devamla) - Bakın, teşekkür ediyorum detayını ki biz de eleştirebiliyoruz su tankerinin verdiği suya kadar. Başlık Gece kulüpleri. Sayfa 73.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Haa. Bakın, şimdi ne oldu orada? Arkadaşlar tabloları hazırladı yalnız orada baskı hatası oldu ondan kaynaklanır.

TURGAY AVCI (Devamla) – Yani baktım gece kulüpleri sayfasına ne tablo var, ne sayı var, ne hiçbir şey yok.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Orası örtülü. Örtülü ödenektir orası.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Meraklıysan tabloyu sana fotokopi çekip gönderirim.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) - Yahu, gece kulüplerine meraklı değilim da rakamları görürsek iyi olur.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Ya ışıkları bazen cezp ediyor adamı.

TURGAY AVCI (Devamla) - Hayır Sayın Gökmen, çok güzel detay vermişler. Metrekare toprak, metreküp su. Gece kulüplerinin sayfasında bir sayfa.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Allah! Allah!

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Deprem olmasın diye.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hayır, meraklıysan fotokopi çekip gönderecem adrese.

FATMA EKENOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Reklamlara ayırdı diğer sayfaları.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) - Tekrar ifade ediyorum, gece kulüplerine meraklı değilim ama rakamları ve bölgesel dağılımlarını görmek istiyoruz. 2009-2011 yılları arasında da hiç verilmedi deniyor. Bu geçerli mi?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Evet.

TURGAY AVCI (Devamla) - Tamam.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU - Hayır, adresleri ile vereceğim sana istersen.

2258

TURGAY AVCI (Devamla) - Tamam. Yani Sayın Bakan ben söyler söylemez...

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) - İskele’de yok.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - İskele’de çok şükür yok. Yok.

TURGAY AVCI (Devamla) - Evet. Şehit çocuklarının alt yapısının tamamlanması temennisinde bulunuyoruz.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Avuç içi kadar memleket. İskele’de olmamış ne olacakmış?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hayır orada şeydir. Bir tane vardı da kapandı.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Biliyorum.

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, son olarak Sayın İçişleri Bakanının performansı, hassasiyeti gerçekten ben teşekkür etmek istiyorum.

BAŞKAN – Bölgelenip de verilmiştir herhalde.

TURGAY AVCI (Devamla) – Ona. Bölgecilik şununla kalkacak. Başbakanın söz verdiği Seçim ve Halk Oylaması ile bölgecilik kalkacak. Bölge milletvekilleri yerine Kuzey Kıbrıs milletvekilleri...

AHMET ZENGİN (İskele) (Yerinden) - Niye?

TURGAY AVCI (Devamla) - Niye söyleyeyim şimdi yeri değil Allah aşkına...

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Sebep ne?

TURGAY AVCI (Devamla) - Söyleyeyim?

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Söyle biz de ikna olalım Sayın Başkan.

TURGAY AVCI (Devamla) - Belli çevrecikler, zümrecikler, kişiciklerle işlerini hallederek seçim kazanma dönemi bitmelidir. O da şu demektir? Bireysel siyaset dönemi bitmelidir. İskele milletvekilleri Lefke’nin sorununu da bilmelidir, Kıbrıs konusunu da konuşmalıdır. Oy almak isterse televizyon ekranlarına çıkacak, dünya politikasını, bütün bölgesel ekonomik politikaları, KKTC’nin ana sorunlarını konuşacak. Bu Kürsüye hiç çıkmamış, hiçbir televizyon ekranına çıkmamış milletvekilinin olmamasını hayal ediyorum onun için çarşaf liste önerimiz vardır Sayın Başbakan da seçim 2014’dedir dedi, şimdiden yaparsam kalkar oturur parti gene bir daha sorun yaşarım, onu demek istedi söylemedi ama doğrudur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vekillerinin bölgecilikten kurtulup...

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) - Nispi temsil?

2259

TURGAY AVCI (Devamla) - Olabilir, yani yüzde 20’si belli bir kısmı olabilir ama bakın....

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Baraj olması lazım...

TURGAY AVCI (Devamla) - Her şey olmalıdır bunun iyi düşünülmesi gerekiyor....

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Çok detaylı bir şekilde....

TURGAY AVCI (Devamla) - Olacak, olacak, bakın olacak yani isteseniz de olacak, istemesek de olacak....

AHMET ZENGİN (Yerinden) (Devamla) – Öyle yapalım televizyonlara çıkmayan milletvekili olmasın yani...

TURGAY AVCI (Devamla) - Yoktur o televizyonlar konusu değildir. Öyle bölgesinde Örgüt Başkanlarını, Kurultay Delegelerini, Teşkilat Delegelerinin işlerini halleden milletvekilleri seçilecek, sıralamaya girecek yok onu söyleyeyim, onu söyleyeyim. Şey de kalkmalıdır Karma Oy. Dört partinin doktorları, mühendisleri, akademisyenleri anlaşacak parti rozetleri kapatılacak, karma oyda listeler çıkacak, yok öyle bir şey....

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) - Var mı öyle bir şey?...

TURGAY AVCI (Devamla) - Tabii var. Yahu biz yaşadık seçimimizde yaşadık...

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Yani partiler arası dayanışma mı oluyor seçimlerde?...

TURGAY AVCI (Devamla) - Sayın Gökmen sizce bu ülkede bakmayın siz Kürsüye çıkıp atışırlar ama 24 saat beraberdirler ya siyasi parti rozeti olmadan, seçimlerde de bu dayanışma vardır. Nasıl ekarte edecek parti içindeki arkadaşını.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Vatandaşlar da birbirine girer bizim yüzümüzden...

TURGAY AVCI (Devamla) - Haaa onun için de en iyi doktorlardadır bu dayanışma ha...

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Vallahi bravo...

TURGAY AVCI (Devamla) - Eeee kolay mı 17 tane doktor sokmak her Meclise....

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – 18

TURGAY AVCI (Devamla) - 18 Allah artırsın.

BAŞKAN – Doktorlar kazanarak gelir ... seçme yok canım....

2260

TURGAY AVCI (Devamla) - Haa doktorlar da neden kazanır ve gelir. Çünkü bölge hastanesinin Başhekimidir. Yahu günde 100 tane hasta görür. Benim teyzem, ninem gider hasta, sırtını okşar bakar, tedavi eder, hapını verir eee oyunu alır.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Parasını almam...

TURGAY AVCI (Devamla) - Şimdi bölgesel seçimden kurutulmamız lazım. Bu ana sorunlardan bir tanesidir. Bu bizim düşüncemizdir, bizim görüşümüzdür. Lefke’li gelecek Karpaz’a da konuşacak, sorunlarını dinleyecek. Mağusa’lı gidecek Girne’yi de dinleyecek konuşacak ve oy alacak.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben yeni Bütçenin İçişleri Bakanlığının hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyoruz. Tüm Bütçenin hazırlanmasında, uygulamasında emeği geçen özellikle bürokrat arkadaşlara teşekkür ediyoruz. Esas mutfağında o vardır. Evet aktif faaliyette olan Gece Kulübü sayısı 42 en azından bunu söyleyelim.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani bölgeleri de verdik ha....

TURGAY AVCI (Devamla) - Sağol...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Çok merak ettin? Merakım yok da rakamsal olarak. Şimdi açtırttın tekrar konuyu. Suyun litresini yazdın, yolun metresini yazdın da gece kulüplerinin tablosunu vermeyince dedim acaba bir hata mı var? Siz zaten hatayı söylediniz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Koskoca kitapta gece kulüplerinin şeyden adreslerine mi baktın Sayın Avcı?

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) - Koskocaman 150 sayfalık kitapta bir sayfa unutuldu o da gece kulüpleri. Teşekkür eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Avcı. Buyurun Sayın Kalyoncu.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, ben konu buradan açıldığı için değineceğim bazı konular var. Bu da bir tanesi servet beyanı meselesidir. Evet, geçmişte bir yasa çıktı ve bu Yasaya göre da kapalı zarfta sorumlu olduğumuz dairenin sorumlusuna ki bunlar bellidir yasada kimler olacağı, mal varlığınızı bildiriyorsunuz. Ve milletvekilleri için her seçim dönemi sonrası yani yeniden seçildikleri takdirde bunu vermeleri zorunludur. Bu da kamu görevlilerinde beş yıldır, siyasi kamu görevlilerinde seçildikten sonradır ama en kabadayı beş yılda bir olur o da eğer tekrar seçilirlerse. Tabii bu Yasa çeşit defalar çıkarıldığı ve bu nedenden dolayı Yüksek Mahkemenin bazı sınırlamaları çerçevesinde çıkarılmış yani Yüksek Mahkemeden dönmüş, bu nedenden dolayı Yüksek Mahkemenin koyduğu bazı sınırlamalar içerisine çıkmıştır. Ama bunun esas amacı bu tür yasaların esas amacı bal tutanın parmağını değil, balı olduğu gibi eve götürmemesi içindir. Şimdi ne yani derler, bal tutan parmağını yalamayacak? Bizden bal tutan parmağını değil, olduğu gibi bazen balı götürür içeri da hiç birinin haberi olmaz. Bu tür işleri engellemek içindir. Neden? İnsanoğlu yüzyıllar boyunca bu iş için uğraştı. Yani demokrasinin olmazsa olmaz koşullarından biridir bu.

2261

Bugün bir haber var İnternet’te. Çırak nüfus kullanmaktan Cumhurbaşkanı döneminde nüfusunu kullanmaktan ve zimmetine para geçirmekten suçlu bulundu. İki dönem Fransa Cumhurbaşkanlığını yapan bir adam. Geçen gün bir haber daha vardı yine gazetelerde. Almanya Cumhurbaşkanı bilmem hangi eyaletin Başbakanı olduğu dönemde bir iş ilişkisi vardı biriyle oradan bir kredi aldı ve bu aldığı kredi ile ilgili parlamentoya bilgi vermedi. Yalan söylemeyi bırakın. Varolan bir şeyi söylemediği için dürüstlüğü tartışılıyor. Bizde? Bizde Cumhurbaşkanı e, ne yani benim bu kadar param olmasın. Benim verilemeyecek hesabım yoktur. E, ver o zaman. O zaman ver. Yani normali bunun çıkıp hesabını vermesidir eğer demokrasiye inanıyorsa, eğer memleketini seviyorsa, eğer bu ülkenin gelişmesini istiyorsa ve eğer alacaklı ve dürüst bir politikacı neslinin yetişmesini istiyorsa ve herkes da örnek olmak istiyorsa tam momentini yakalamıştır aslında. Niye bunu yapmıyor? Niye yapmıyor? Yani yoksa şu mudur aslında olay? Seçelim kendini da kurtulalım elinden propagandası gerçekte tam yerine oturmuş bir propaganda mıydı?Ama aslında kurtulamadılar elinden daha yukarı oturdu ve ..

ARİF ALBAYRAK (Gazimağusa) (Yerinden) – Mutfaktan karıştırır.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Hayır, yani böyle bir şey olamaz. Ben olsam aday olsam ve partimin içinde şöyle bir propaganda yapılsa seçelim kendini de kurtulalım elinden ben kabul etmem böyle bir propagandayı. Böyle bir propaganda olamaz. Eğer bu memleketin çivisi çıktıysa aha bu tür şeylerden dolayıdır. Nasıl bir mantıktır ki bu ben bin karalıyım dercesine seçin beni de kurtulun elimizden propagandasını ben kabul edeceğim? Bu servet beyanı konusunda Cumhuriyetçi Türk Partililerin anlıları açıktı. Her seçim döneminden sonra ve seçimden sonra da seçilmeyenler servet beyanları açıklamışlardır hem de aleni. Arkadaşlarımıza düşen şey da Güneş gazetesinden veya geçmişte Birlik gazetesinden bu aleni beyanı yapılan servetle ilgili dalga geçmek için şöyle. Bakın en zengini budur ha, parasal olarak budur, mülk olarak budur gibi laubali yayınlar yapmak düşmüştür bunlara. Onun için çivisi çıktı bu memleketin. Onun için bir soru soruldu Uzlaşıcı Komisyon, Uzlaşı Hükümeti kurulsun bu memlekette. Eee yahu insan döner yanındaki adama bakar yoldaşına yoldaşlık yapacaksan. Nasıl bir şeydir bu yahu diye? Yani arkasına elini attığında belinden kucakladığında o da seni, o da seni bilmen elinde bıçak var mı? Yok mu? Böyle bir yoldaşlık, böyle bir uzlaşmayı kimsenin hakkı yoktur Cumhuriyetçi Türk Partisine önermeye. Yahu söylediğinin tersini yapıyor ve yalan söylüyor bu parti. Bakın, bu memlekette eşdeğerden zarar görmüş olan insanlar var mıdır? İki türlü var. bir, ayni değerde mal bırakıp bu yanda farklı mal alanlar, bir de hiç alamayanlar veya bütün puanlarının karşılığını alamayanlar. Eğer siz çıkarsanız ve derseniz seçim bildirgenizde ben paket hazırlayacağım ve eşdeğer mal dağıtacağım derseniz ve aradan geçecek iki buçuk yıl ve bu konuda hiçbir adım atmayacaksınız. Şimdi çok rahat bir biçimde arkadaşlar şunu söyleyebilirler bize. Eee ama Kıbrıs sorununda görüşmeler devam eder. Ama biz bunu size seçimde söylediydik zaten. Şimdi dönüp bize bunu gerekçe olarak sunmayın. O zaman iki yüzlülük olur, yani yavuz hırsızlık olur. Bütün bunlar söylendi size, yapamayacaksınız bunu. Ne yazdınız? Ama bir umut insanlarda. 10 oy, 10 oy, 50 oy, 50 oy, önemli mi? Önemlidir bu oylar. Sizi hükümet de yapar, yapmaya da bilir. Bunları toparlamak için bu işi yapan bir parti ile nasıl uzlaşaraktan siz hükümet kuracaksınız ki? On ikiye beş kala muhtarlarla ilgili bir Yasa geldi. Ama Bütçe geldikten sonra geldi bu Yasa. Bakın Bütçenin içinde bu işle ilgili bir kalem var mı? Yoktur. Yoktur. Ve üstelik 1 Ocak’tan önce de bu Yasanın görüşme ihtimali zayıf şu anda. Şimdi yarım asgari ücret öneriyorlar muhtarlara. Yani ben size şunu söyleyeyim. Siz bilir misiniz biri pul parası veya mühür parası adı altında para alır, ama o azalar ki habire şimdi artık aza da bulamazsınız, dört tane azayı bulamazsınız bazı yerlerde. İki azanın imzası istenir çok defa. Bu azalar işinden, gücünden olur, sürekli gidecek sağa, sola imza atacak diye. Bunlara

2262

ne yapacaksınız? Kapıyı açtığınızda sınırı yoktur. Şimdi böyle bir şey yapana ben derim ki yarım asgari ücret? Hadi bakalım, biz bir önereceğiz, önereceğiz.

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Türkiye’de örneği oldu bunun.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Önereceğiz.

ÖNDER SENNAROĞLU (İskele) (Yerinden) – Azalara da.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Azalara da yarım.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Muhtarlara bir, azalara yarım.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Evet, karar verdik muhtarlara bir, azalara yarım.

ÖNDER SENNAROĞLU (Yerinden) (Devamla) - Bir muhtara, yarım azaya.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Evet.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Açık arttırma.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Tamamdır.

ÖNDER SENNAROĞLU (Yerinden) (Devamla) - Tamamdır.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - E ne UBP verir de yarım da biz verirsek yanında ne olur?

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Şimdi arkadaşlar bir de bu geçen yasaların aslında yürürlüğe girememesi meselesi var. Mesela seyrüsefer, yani sigorta, sigorta, araba, araç sigortaları ile ilgili. Bu Yasa beş-altı toplantı yapıldı bu Yasa ile ilgili. Uzun uzun bir mesai harcandı komitelerde ve Meclis çalışanları bu Yasanın üzerinde. Alelacele zorlaya, zorlaya Yasayı geçirdik 1 Ocak’tan önce, 1Ocak 2011’den önce. Bir yıldır Yasa yürürlüğe girmedi, bir yıldır Yasa yürürlüğe girmedi. Aynı şekilde Rekabet Yasası var, 2.5-3 sene önce geçmiş bir Yasa, halen daha yürürlüğe girmedi. Bunları niçin konuşuruz. Bunların her biri ekonomi demektir, can, mal güvenliği demektir bunların her biri çünkü. Yani sigorta, araba sigortaları genç insanlarımızı koruma açısından hızlı, motor gücü yüksek arabaların ve genç insanların, genç insanlar kullandığı takdirde bunların sigortası yüksek olsun diyedir. Ama biz Komitede konuşurken bunları iktidar Partisine dedik ki; “be arkadaşlar değiştirelim bunu, doğru. Bu tür durumlarda kaza yapanların sigortaları da yükselsin. Genç insan olduğunda hızlı araba kullanan veya genç insan olduğunda araba kullanan, bunların sigortası biraz daha yüksek olsun. Ama asla ha, şimdiki primlerden daha fazla armasın diğer insanların primleri, ya hem de bu ortamda. Tamam? Tamam.” Bu şekilde onay verdik biz Yasaya ve biz de büyük çaba harcadık, neredeyse iktidar Partisinden fazla bu Yasanın doğru düzgün çıkabilmesi için. E Yasa yok, Yasa yürümez, tüzükler çıkmadı çünkü.

Rekabet Yasası. Niçin tekrarlıyoruz bütün bunları? Çünkü esnafımızın rekabet edebilecek gücü kalmadı. Bir tarafta kaçak işleten, kaçak ifadesine bazıları karşıdır. Tam ifade

2263

doğrudur, kaçaktır ifade. Neden çok ağır gelir sanki kaçak demek birine. E kaçaktır, yasalardan kaçaktır, yasalardan kaçaktır. Veya girdi içeriye, çıkması lazımdır. Çıkmıyor, kaçağa düştü, kaçaktır. Ya adı öyledir, Muhaceret Yasasında da öyledir adı. Şimdi bu insanlar Sosyal Sigorta, İhtiyat Sandığı yatırılmaz bu insanlar için. Bu insanları işleten, işveren diğerlerine göre daha avantajlıdır. Ve böyle olunca da diğerleri rekabet edemez. Yani yarısını bile Sosyal Sigortaları ve İhtiyat Sandığı çalıştıran bir işveren işçilerinin yarısını bile bunlarla rekabet edemez. Ve böyle olunca da işyerleri bir, bir, bir bir sene zarfında el değiştiren iş yerlerinin sayısı gittik sonra artar. Hiçbir dükkan kapanmaz gibi görünür. Ama bir baktığınızda içindeki dükkan sahibi, dükkanı işleten kişi değişmiştir. Bu Hükümetin gözü önünde cereyan eden bir durumdur. Bunun nedenini araştırıp, insanlarımızı, vatandaşlarımızı koruma yerine, vatandaş olmayanların ve hatta kaçak olanları korumayı seçmektedir Hükümet.

(Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sayın Dr. Hasan Bozer, Başkanlık Kürsüsünü Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı Sayın Dr. Mustafa Yektaoğlu’na devreder)

Yani bu kadar açık ve nettir aslında baktığınızda olaya. Bizim KKTC’nin yurttaşları korunmuyor. Peki sizi seçen kim? Bu yurttaşlar. Onun için Hükümet Partisi habire Ulusal Birlik Partisi böyle kendi yurttaşlarına karşı tavır içinde olduğu ayan beyan olduğundan dolayı habire yeni yurttaş yapmanın derdine düşer. Ne olur ne olmaz belki gene ben bu yeni yaptığım yurttaşlarla köprüyü atlarım. Ve öyle olunca da zaten daha önce yurttaş olanların üzerinde de korku salar. Bunlar nasıl olsa yeniden yurttaş yapacak ve Hükümet olacak, onun için bunlara karşı propaganda da yapmayalım bakın. Ama vatandaş bilsin ki bindiği dalı keser. Vatandaş bilsin ki bindiği dalı keser. Korkunun ecele faydası yoktur. Buna sürekli olarak karşı durmak lazım ve bunu sürekli olarak deşifre etmek lazım. Gerçekte bu parti kendi yurttaşlarını korumuyor. Onun için böyle bir parti ile toplumsal uzlaşı yapılıp da bir yere varılamaz. Yapıldığı taktirde zaten onun bir hayli yalanına sen de ortak olacaksın. Ve yurttaş daima daha dürüst olandan hesap sorar. UBP-TKP Koalisyonunda hesabı sorulan parti TKP oldu.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – DP-CTP zamanında ilk 94.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - İlk 93-94 Hükümetinde DP büyük ortak CTP küçük ortaktı, hesap bizden soruldu. Vatandaş dürüst olandan hesap sorar. Zaten diyor öbürünün ne durumda olduğu bellidir. Senin vicdanına kaldırmaması lazım diyor, sen izin vermemen lazım der yurttaş sana. Zaten yani mahallede de işler böyledir. İki ortak biri bin karalı biri bilmem şey, gidip bin karalıya hesap sormaz ya yurttaş. Yahu sen nasıl oldu da izin verdin bu adama der de bunu yaptı. Öbürü ile zaten konuşsa da bir konuşmasa da bir. Onun için böyle bir şey olamaz, mümkün değil.

Seyrüseferlerin durumunu biraz önce herkes duydu. Benzinlerin artacak dedi, mazotların düşecek demedi. Benzinlilerin artacak dedi Sayın Bakan oturduğu yerde. Yahu adama hatırlatırlar, seyrüseferleri hani düşecektiniz, hani bu Mecliste bu işlerle ilgili öyle şeyler getirdiniz yasayı, görüştük komitede ve oybirliği ile düşüreceğiz, biz çünkü bu işten zarar gördük seçimler öncesinde bu işi yaptık diye. Dedik madem ki siz bu işi yapacaksınız, oy veriyoruz biz de yahu sizinle beraber düşürelim bunları. Ne oldu? Düşüremediler. Vazgeçtiler, caydılar. Caydılar. Şimdi arkadaşlar, bunlar bütün hesaplarını nasıl olur da ben bu bütçeyi bir araya getiririme takıldılar, ona da takılmalarının sebebi şudur. Her ay başı maaşları ödeyip ödeyememeye takıldılar çünkü birileri der kendilerine bu yasayı geçirmezsen maaşı ödemeyeceksin. Her ay başı yasaları hatırlar Ulusal Birlik Partisi Hükümeti, her ay

2264

başı. Yahu niye böyle yapan? Mesela Sosyal Sigortalar Yasası ile ilgili apar topar ansızdan komiteden grup kararı aldılar ve geçirdiler. Halbuki Sosyal Sigortalar Yasasını aldılardı komiteye uzlaşı sağlasınlar diye. Kendi komite üyelerini de ezerek, çiğneyerek, gurup kararı ile aynı Yasayı tekrarladı oybirliğiyle, aynı Yasayı. E ne çektiydin geri? Sen bile inanman yaptığın işlere. Onun için bunlarla koalisyon olmaz, uzlaşı olmaz.

Şimdi arkadaşlar; İçişleri Bakanlığının aslında Eğitim Bakanlığıyla beraber gündeminde olması lazım gereken bazı şeyler var. O da şudur; 18 yaşın altındaki çocukların diskoteğe gitmesi, 18 yaşın altındaki çocukların sigara ve alkol alması satılan yerlerden, bunu ne yapıp yapıp İçişleri Bakanlığının polisle beraber gündeme alması lazım, bir. İkincisi; bu ülkede anneler, babalar da bu konuda problem yaratabilir size. Bu konuda uzmanların ülke içinden veya dışından çocukların nasıl yetiştirileceğiyle ilgili annelik, babalık öğretilmesi lazımdır velilere gerekirse. Çünkü şöyle durumlarla karşılaşırız; “sen karışma, ben izin veririm” der polise de, devlet yetkililerine de, bazı veliler böyle şeyler söyleyebilir. Bazıları da dinler ama anlamamazlığa gelir. Ama bu ülkede gerçekten bir sorun var. Yani insan oğlu kendi neslini korumak gibi bir görevle karşı karşıyadır. Eğer bu görev sadece okullardaysa, ama okullar bu işe dikkat etmez, çünkü sistem bir garip oluştu. Veya anne-babadaysa ama anne-baba neyin doğru, neyin eğri olduğunu bazen fark etmezse bu nesli korumanın bir yolu da bu görevlerini bir şekilde insanlara doğru düzgün bir biçimde gönüllülük esasına dayalı bir biçimde anlatmaktır. Yani devlet elinden geleni yapmalıdır ki bu konuda gelecek nesilleri doğru düzgün yetiştirilmesine yardımcı olsun. Öyle olsa yani devlet karışamayacak olsa, yani karşıma şu şekilde gönüllülük esasına dayalı. Yani velileri siz 23 Nisan İlkokulundaki velileri toplasanız ve kendilerine çocuklarla ilgili belli başlı problemlerde nasıl davranması gerektiğini velilerin izah etseniz yanlış bir şey olmaz bu. Gönüllülük esasına göre gelirler. Ama bunun yapılması lazım, ciddi düzeyde yapılması lazım. Çünkü emin olun o diskoteğe giden 18 yaşından küçük çocuk ailesinden izin almış da gitmiştir veya ailesinin haberi yoktur. Ama kimsi izin alır, kimisi habersiz ama gider. Bu tür şeyleri engellememiz lazım. Sigara ve içki tüketimi var, yollarda sokaklarda içilir. Kazaların önemli bir nedeni de alkollü araba kullanmaktır. Ümit aşılamak lazımdır toplumumuza, biri de ümit aşılamak lazımdır toplumumuza. Ama ne yazık ki Ulusal Birlik Partisi Hükümeti adı altında bu mümkün değil. Ne ümidi aşılayacaksınız, insanların ne beklentisi vardır? Dünya ile bütünleşme beklentisi vardır, ancak o zaman daha ileriye, daha ileriye, eğitimin de bir anlamı olur, çabanın da ekonomiyi geliştirmenin de bir anlamı olur ve insanlar daha çok asılabilir yaşama. Onun için bu konuda ümit açılamak, yaşama ümidi aşılamak lazım insanlara, gelecek ümidi aşılamak lazım insanlara.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; en önemli konularından bir tanesi Bakanlığın belediyeler. Tabii belediyelere yasa gereği çok fazla belki karışamaz İçişleri Bakanlığı ama bu konuda yapılması gereken yasal düzenlemelerle ilgili, bazı şeylerin kamu oyuna duyurulması ile ilgili, bazı uyarıların yapılması ile ilgili görevleri vardır. Mesela, İhtiyat Sandığı ve Sosyal Sigorta kesintileri belediyelerden, belli belediyelerden yapılmıyor. Bu İhtiyat Sandığı ve Sosyal Sigorta sonradan hem Sosyal Sigortaları zora sokan şeylerin başında geliyor, hem de orda çalışan insanların zor durumda kalmasına sebep oluyor. Her hastaneye gideceğinde insanlar bu tür belediyelerde problem yaşıyor, her doktora gideceğinde. Yıllardır kangren haline gelmiş bir konudur bu bazı belediyelerde ve gittik sonra da artar bu. Mesela Lefke Belediyesi. Ben Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanıydım 96’da, Lefke Belediyesi gene böyleydi.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Zaten o zamandan beri ödemez galiba.

2265

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Tabii bu örneği giderek kullanan ve çoğaltan belediyeler oldu. Girne Belediyesinde problem vardı, CTP tekrar alınca orayı önemli oranda düzeltti o işleri.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Değirmenlik’te, Dikmen’de.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Değirmenlik’te böyle problem vardı düzeltildi o işler. Ama yine de belli belediyeler var ki bunları ödemez, başında da Lefkoşa Belediyesi. İhtiyat Sandığı orda ödenmez zannederim, belki Sosyal Sigorta ödenir ama İhtiyat Sandığı ödenmez ama orada da giderek maaşlar ödenmemeye başlanıyor. Biz bu konuda bir yasal değişiklik önerdik Sosyal Sigortalarla ilgili ve İhtiyat Sandığı ile ilgili çalışanların. Hükümet dedi bize biz yapacağız o işi. Hala daha bu konu ile ilgili bir yasa önerisi gelmedi. Yani avanstan kesme, devletin Maliyenin her ay ödediği avanstan bunların bir sıraya konup, bir şekle sokulup bunların kesilmesi. Tersine, Ulusal Birlik Partisi Hükümeti gittik sonra daha çok ve daha çok belediyelerin üzerine asılıyor ve gelirlerini kısmaya çalışıyor. Tersine. Bu alanda partizanlık devam ediyor. Şimdi bu Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı ile ilgili yasayı belli ki Ulusal Birlik Partisi söz verdiği halde gündeme getirmeyecek yani avanstan kesme meselesini. Çünkü getirdiği taktirde yapacak bir şeyi yoktur. Mesela Lefkoşa Belediyesi ile ilgili yoktur. Olamaz. Binbir türlü yere temlik verilmiş vaziyettedir ve sıfır geçmektedir belediyenin eline. Ama belediye, maaşları ödeyebilmek için bile borçlanmaktadır ve bu borç katmerlenerek büyüyor. 2.5 ay önce 200 milyon TL olduğu belirtildi bu borcun. Şimdi herhalde 250’ye kadar dayanmış bulunmaktadır. Mesela geçen ay şeyleri ödesin diye, çalışanları ödesin diye proje bazında yeni bir yasa geçti, bu yasa sorguluyor şimdi kimin ne kadar borçlandığını ve ona göre izin veriyor. Proje bazında yani nasıl olur böyle bir şey yahu? Yani sen projen yok orta yerde bu konu ile ilgili, projeyi göstermedin birine. Birine bir proje göstermedin. Varolan projen varsa zaten onun parasını çoktan ayırmış olman lazımdı. Eğer yeni bir projeyse bu, projeyi birine göstermen lazım ki borçlanasın bu konuda. Ama UBP’lidir ya, gitti proje için borçlandı çalışanları ödedi. Yasa var, kaç kişi çalışacak belediyelerde diye. Lefkoşa’da 817 kişinin çalışması lazım, 1000’in üzerindedir. Çalışan sayısı 1000’in üzerindedir. Lefkoşa’da insanlar tehdit ediliyor, orda bir de adam tuttular çalışır orda galiba, daha önce Belediye Başkanın arabasının yakılması ile ilgili dedikodu düzeyinde adı dolaşan bir adam şimdi orada çalışır. Nasıl bir memleket haline geldi yahu, siz nasıl göz yumarsınız bunlara? Onun için çetelerle de işbirliği yapmaz Cumhuriyetçi Türk Partisi ve uzlaşma yapmaz. Şimdi ama belediyeler bizim dönemimiz, her Cumhuriyetçi Türk Partisi Hükümete geldiğinde bu belediyelerle ilgili önemli girişimler yapıldı. 95’da yasayı biz çıkardık, halbuki 95 öncesi Ulusal Birlik Partisi 43 mü, 45 milletvekili ile Hükümetteydi. Bütün belediyeler can çekişirdi, belediyelerin yüzde 90’ı UBP’nin elindeydi, çünkü biz boykot yapmıştık seçimleri. Yüzde 90 UBP’nin elindeydi, yasayı geçirtmediler, yasa geçirtmediler bu konuda. Yahu asfaltlar delinirdi ve toprakla örterler ve bastırırlardır. En önemli caddelerinde memleketin bu iş yapılırdı. Belediyeler iş yapar vaziyete 95 Yasası ile geldi. Ondan sonra ne yaptı Ulusal Birlik Partisi bilirsiniz? “E bu Yasa ile biz de yaparız yahu belediye başkanlığını.” Gülesin mi, ağlayasın mı?! E neredeydi aklın yahu, sen 45 tane milletvekili vardı, bu kadar da belediye başkanı senindi, aklın neredeydi yahu, niçin yapmadıydın bu işi da şimdi çıkan bunu söylen? Vatandaşın hafızasına güveniyorlar, vatandaşın hafızasının unutkanlığına büyük bir güvenleri vardır, “bu Yasa ile ben de yapardım.”

Evet, ve şimdi geçen defa, işte bundan önce gene Hükümete geldi, gene Belediyeler Yasasıyla ilgili önemli adımlar attık, belediyelerin gelirlerini arttırdık, emlak gelirlerini belediyelere devrettik tamamen, tamamen ve bütün birimleri belediyelere, köy yerleşim birimlerini belediyelere bağladık. Devletten aldıkları katkıyı yükselttik, o zaman geldi burada

2266

Ulusal Birlik Partisi ahkam yapardı, yüzde 10 olmalıdır, belediyelere katkı yüzde 10 olmalıdır. Yahu bir şeyi atacaksın, şimdi bizde bir şey var, Bubukça kuşu. O kuş bile yutacağı şeyi, kuş yahu kuş, o kuş bile yutacağı bir şeyi önce alttan sokar, bakar bakayım yırtar mı, yırtmaz mı, zorlar mı, zorlamaz mı? Çünkü öğünmeyebilir. Ondan sonra yutar, ondan sonra yutar ki çıkarken bir tarafını yırtmasın. E sen onun kadar bile akıllı değilsin. Sen yüzde 10 vereceğim dedin belediyelere, kaldırttın, oturttun ortalığı, azdın yüzde 8.5 dedin, Hükümete geldin, hani yüzde 10, hani 10? Üstüne üstlük bakın, 8.5’u yaptılar, nasıl yaptılar bilirsiniz, yerel gelirler 7.5 iken yerel gelirler, pardon yerel gelirlerin 7.5’u verilirken, 8.5’u yapıldığında aynı miktar verilecekti belediyelere de onun için, yani miktar aynıydı, oran 7.5’dan 8.5’a çıktıydı ama oran aynıydı. Onun da altına düşmemek için bizden o sene devraldılar Hükümeti, onun da altına düşmemek için 7.5’u 8.5 yaptılar ama para aynıydı. Şimdi ve gizli bir takım yöntemlerle belediyelerin...

FERDİ SABİT SOYER (Gazimağusa) (Yerinden) – Ömer Bey, bu belediyelerin bazısına petrol kuyusu versen petrol bitecek ama borçtan kurtulmayacak.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Başka, ona da geleceğiz, doğru. Şimdi bu paranın, şu anda var olana paranın da tırtıklanması için başladılar kaçı, yüzde 5’ten KDV’yi yüzde 16’ya çıkarttılar. Bir zamanlar Avrupa Birliği Projeleri ile ilgili kıyamet koptuydu bu memlekette. “Siz partizanlık yaparsınız, siz kendi belediyelerinize Avrupa Birliğinden yardım alırsınız. Hani bizim belediyelere? Onun için siz daha iyi yaparsınız bu işleri” demeye getirirlerdi. Yani bu memlekette girişimci olmak, birtakım kapıları açmak zorlamak, dolaşmak, öğrenmek ve açmak. Ulusal Birlik Partisine göre suçtur. Belediyelerimiz girişim yaptı, Belediye Başkanlarımız girişim yaptılar, Avrupa Birliğine ulaştılar, projelerini yaptılar onlara sundular yardım aldılar. O zaman da dedik, be arkadaşlar sizin de bu yardımlardan yararlanmanız için proje yapmanız lazım. Uğraşmanız lazım ve proje yapmanız lazım. Ondan sonra biz Hükümete geldik, Avrupa Birliğinin kapılarını zorladık daha çok zorladık, Avrupa Birliği ile bir anlamda uyum paketi imzaladık Hükümette. Mali Yardım Tüzüğünü onayladık ve bu çerçevede belediyelerimize gelen katkıyı da artırdık gene biz, bütün belediyelere ha. Bizim dönemde bağlandı kanalizasyonu Güzelyurt’un da, Mağusa’nın da. Daha sonra atıldı imzaları ama girişimleri ve paralarının ayrılması meselesi o zamandan başladı. Bir tarafta böyle bir parti, bir tarafta muhalif belediyelerin boğazını sıkmaya çalışan bir Hükümet ve bir parti. Onun için de bunlarla uzlaşılmaz. Şimdi, KDV’ler ve şimdi bu Avrupa Birliği yardımlarını almak istemez belediyeler. Niçin bilirsiniz? Çünkü 1 milyon Euro’luk yardım alırsanız, 160 bin Euro’luk KDV ödemeniz lazım devlete. 160 bin Euro’yu bulamayacağı için belediyeler...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Katkıyı alamaz.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Katkıyı almak istemiyorlar. Bakın işler ne noktaya geldi. İşte. Ne şikayet ederdiniz o zaman, yahu pek tabii ki biri önce açacak kapıyı, sonra öbür herkes de geçecek. Niçin açmışız kapıyı, niçin almışız biz. Ama biz ondan sonra herkese de sağladık bunu ama siz aldığınız tedbirlerde şimdi bu belediyelerin bu yardımlara ulaşmasının önünü tıkıyorsunuz.

Şimdi KDV alacağı vardır belediyelerin Hükümetten. Evet, KDV alacağı var belediyelerin Hükümetten. Bu ödenmiyor, mahsuplaşılmıyor.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - İşadamlarının da var bazılarının, belediyelerin de.

2267

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Bu mahsuplaşılmıyor. Belediyelerle bizim dönemde bir anlaşma yapıldıydı sokak aydınlatmaları ile ilgili olarak. Maktu ücretlere 2 kuruş ödenmişti, 2 kuruş konmuştu ve sokak aydınlatmalarıyla ilgili de bir yasa gelecekti ardından. Efendiler geldi Hükümete, onu tuttular bozdular dağıttılar, daha geçen gün bir yasa geldi. 2.5 sene sonra bir yasa geldi bu konu ile ilgili. Eksik. Eksik bir yasa. Halen sokak aydınlatmalarını çözmüyor o yasa, sadece diyor ki belediyelerin kendi binaları ve tesisleriyle ilgili şeyleri, elektrik harcamalarını belediyeler ödeyecek. Bir kararname çıkardılar. Ha bu kararname meselesi de bu Hükümet döneminde ayyuka çıktı. Yahu yani siz bunu Meclise sevk etseniz, ivediliğini alsanız, bir hafta sonra görüşülecek, bir hafta sonra da Genel Kuruldan geçecek. Peki bu Meclisi by-pass etme yeteneğiniz nedir? Yani burada iktidarın muhalefetin beraber tartışarak, bu tür konuları daha uygun bir hale getirmesinin önünü tıkıyorsunuz. Çünkü çerçeveyi belirliyorsunuz ve bu çerçeve belirlendiğinde de o çerçeve içindeki konular ellenebiliyor burada. Sokak aydınlatmalarıyla ilgili halen herhangi bir ödeme yapılmıyor Elektrik Kurumuna ve o konuyla ilgili herhangi bir yasanız yok.

FERDİ SABİT SOYER (Gazimağusa) (Yerinden) – Yapılan anlaşmayı da bozdular.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Halbuki yapılan anlaşmayı da bozdular. Halbuki bu konuların tümden bir paket halinde buraya gelmesi lazım ve burada çözümlenmesi lazım. Belediyeler Aydınlatma Vergisinden vazgeçecekler bu vergiyi devlet toplayacak Aydınlatma Vergisini. Niçin, bakınız niçin? Şimdi bir kontrolü yaptığınızda göreceksiniz ki belli başlı UBP’li Belediyelerde su paraları toplanmaz veya yeteri kadar toplanmaz. Yani ne kadar toplanmaz? Yüzde 60’ı, 70’i toplanmaz su paralarının. Su paralarının yani bunları konuşuruz ama şimdi vatandaş diyecek “iyi ya Ulusal Birlik Partisi su parasını toplamaz” ama hizmet veremez. Hizmet veremez.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Sigorta ödemez.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Sigorta ödemez, İhtiyat Sandığı ödemez.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - İnsanlar hastaneye gidemez.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Görevini tamam yapmaz. Belediyeye yönelik görevlerini tamam yapmaz.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hasta olur insanlar hastaneye gidemez.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Şimdi ondan dolayı da Aydınlatma Vergisi de toplayamaz. Çünkü su paralarının üzerine yazılır bu vergiler. Çöp Vergisi de toplayamaz. Çünkü onun üstüne yazılır hep bunlar aylık veya üç aylık veya iki aylık veya dört aylık periyotlarla aydınlatma, çöp, su bunlar da alınıyor. Yarın ben size söyleyeyim kanalizasyon işini belediyeler sürdüremeyecek. Mesela Güzelyurt Belediyesi sürdüremeyecek. Çünkü orada şey toplama oranı faturaları tahsil etme oranı yüzde 40’a varmaz. Kanalizasyon, nasıl toplayacak Kanalizasyon Vergisini? O su faturasına yazacak. Siz 10 tane fatura yollayamazsınız ya bir belediye olarak insanlara ve o da toplanamayacak. Niçin yapılıyor bütün bunlar?

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - Ömer Bey, parasını ödemediğin elektriğe bir yere 300 tane lamba koyar. Ödese parasını bakayım ne yapacak.

2268

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Şimdi tabii sokak aydınlatmaları güvenliktir ama ne isterse olsun her şeyin bir bedeli vardır.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - 300 tane lamba koydun bir parka.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Her şeyin bir bedeli vardır. Bu bedeli sen ödemezsin belki ama sonunda yine dönersin katmerli bir biçimde sen ödersin. Şimdi Elektrik Kurumu bu durumdan dolayı zordadır ama yarın vatandaş öyle bir zora girecek özelleştirildiği zaman. Çünkü tek ülke, tek usta, tek memleket olacak iş. Tekelleşme özel tekelleşme olacak. O zaman anası ağlayacak vatandaşın elektrik faturası ödemekten.

Şimdi su paraları, yani bu faturalar toplanamadığı için de aydınlatma ücretinin devletin Elektrik Kurumu yüzde 90 civarında tahsilat yapıyor. Yüzde 90 civarında tahsilat yapıyor. Aydınlatma ücretinin onun toplaması ve belediyelerin bunu faturadan, kendi faturalarından düşmesi doğru bir yöntemdir. Eğer bütün bunlar yapılmazsa bir süre sonra zaten elektriksiz kalacağız veya ödeyemeyeceğiz ama bunlar bir yana bir de bu faturalar var ya bahse konu Dikmen’de başımıza ben Girne İlçesindenim. Başımızdan geçen bir olayı anlatmak isterim size. Hem bir de fıkramsı bir durum var orta yerde. Girne’de ben İlçe Başkanıydım bir seçime girdik, Genel Seçime girdik. Yahu dedik bu Dikmen’e hiç hizmet gelmez hiç taş üstüne taş konmaz. Ya bir tane çalışır veya yarı çalışır vaziyette bir çöp arabası var. Kamyonu, bilmem nesi yok, dozeri yok olsa da çalışamaz bir vaziyette. Sinek götürür ortalığı, köy kokar, temizlik yok, asfalt yok, su yok, su yok. Dedik “yahu biz bu faturaları toplayacağız su paralarını çünkü biliriz ki Belediye Başkanı toplamazdı ve hizmet olarak bu size geri dönecek.” Sen miydin bunu söyleyen! Kaybettik. İkinci seçime dedim gene dört sene sonra ben yine İlçe Başkanıydım, dedim arkadaşlara “be arkadaşlar bakın; su paralarını toplayacağız, faturaları tahsil edeceğiz, sakın ağzınıza almayın. Sakın ha!” çünkü öğrendik ki Belediye Başkanı, UBP’li Belediye Başkanı veya DP’li gidiyor ve diyor ki insanlara “ben kaybedersem gelecek olan toplayacak su paralarını sizden ha”

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Eskileri de.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Eskileri de.

ARİF ALBAYRAK (Gazimağusa) (Yerinden) – Neydi o kuşun adı?

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Bubukço. Bir oyla kazandık seçimi. O kadar dökülür, Dikmen’de bir oyla kazandık. Önce ilan edildi ki eski Belediye Başkanı bir oyla kazandı. Biri vardı orada sandıkların orada, kaptı o eski Belediye Başkanını omuzlarına, başladı heşayet çekmeye. Yanlış açıklama yaptığı anlaşıldı sandık kurullarının, bir oyla bizim adayımız kazanmış, Cumhuriyetçi Türk Partisinin adayı. Bıraktı onu, kaptı bizimkini. Ama, evet gidin Dikmen’ söylesin, insanlar söyleyecek size bu vakayı. Şimdi o günden bu güne faturalar toplanıyor. Yetişmeyen su herkese yetişiyor. Herkese yetişiyor su, neden? Ödenmeyen suyun değeri bilinir mi? Adalet sağlanabilir mi? En aşağıda olanlar en kolay olan alır, öbürleri? Birazda “yahu çok fazla gelecek faturam benim kullanmayayım” diyenler, yani adaletsizliğin başlangıç noktası Ulusal Birlik Partisinin içidir. Evet. Her yerde bu yöntemi uyguluyorlar, her yerde. Ve bundan medet umuyorlar yahu. Yani memleketin hayrına, gidin bakın şimdi Dikmen’e durum nedir? Şimdi koşturur oradaki şey, buradan yukardan emir gider hemen aşağıya bir şikayet üzerine, belediyeyi engellemeye çalışırlar iş yapmasın. Derenin bir, dere yatağı, köyün içinden geçen dere yatağı birine de ait çıkmış, belediye gitti imzaladı hemen Bakana gitti haber. Hemen gittiler ölçtüler, yahu müracaat etti Belediye Başkanı dedi

2269

“tamam yahu olabilir ama gelin bu dere yatağı nerdedir, onu gösterin bana çünkü ıslah edeceğim burayı. Çünkü son selli gelen durumda ortalığı götürdü o dere taştı da.” Yani siz vatandaşın şikayeti üzerine belediyeye karşı gidersiniz oraya da dere yatağının ne olduğunu göstermezsiniz o gidişte? Onun için Güzelyurt’ta ortalığı su götürdü çünkü üstünü belediye, dereyi kapattıydı.

TÜRKAY TOKEL (Güzelyurt) (Yerinden) – Lafın olamaz, Güzelyurt’a lafın olamaz.

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Havuz yaptıydı dereyi.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Havuz yaptıydı üzerine. Biz karar vermedik o konuda Mimar Mühendis Odaları gitti dolaştı her yeri ve kapakta bulamadı Güney’de. Ha o kapakları Belediye Başkanı çıktıydı şeyin üstüne, zırhlının üzerine de dolaşırdı Rum kapaklarına BRT’nin müdürüyle beraber. Eroğlu da “Rumlar açtı barajların kapaklarını” yahu olamaz. Ve öyle bir şeydir ki bu, kötü zamanlarda güya bu işi engel, yahu sen yarattın bunu. Çıktın ondan sonra “Rumlar açtı kapakları” yahu inanan insan sayısı az değildi de ha.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Millet gitti Rum Tarafında baraj var mı, yok mu diye.....

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Gittiler ondan sonra insanlar o tarafa baktılar baraj var mı, kapak var mı, nedir bu hikaye diye.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Var, baraj da vardı, kapakta vardı, çöktü su geldi bizi bastı.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ne baraj vardı, ne kapak vardı.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Resimleri var bizde, resimleri var.

İLKAY KAMİL (Girne) (Yerinden) – Kendi kendinize konuşursunuz burada.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – E sen gör, sen gör. Yani bakın ha, Sayın İlkay Kamil diyor ki: “kendi kendinize konuşursunuz burada.” E peki ama siz neredesiniz ya? Siz nerdesiniz ya? Burası Genel Kurul Salonudur. Bize ait bir yer değil. Aslında vatandaşın yeridir, biz vekil olarak buradayız. Siz nerdesiniz de kendi kendimize konuşuruz dersiniz.

İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) – Hayır, senin söylediğini o onaylar...

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – E tabii ki...

İLKAY KAMİL (Yerinden) (Devamla) – Devam eden, ne güzel.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – E tabii ki...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - E öyle değil mi sayın vekilim, eski Sayın İçişleri Bakanım. Millet merak etti gitti baktı gerçekten Omorfolular var mı baraj diye ondan sonra geldiler açıkladılar sizin şeyiniz bile açıkladı yoktur öyle bir şey diye.

2270

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Vardır.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - Baf’taki Baraj taştıydı ondan geldi su.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Ha, ha!

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Maden Jeoloji burada

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Mimar Mühendis Odalarının Raporu vardır bu konuda.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Su İşleri Dairesi de burada.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Ben anlamam. Mimar Mühendis Odaları Raporu vardır bu konuda kabahatin kimde olduğunu gösterir o.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Astromerit’e gitmek de kolay gideceğiz beraber görelim.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Şimdi bakın...

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - İlkokul çocukları bile inanmaz.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Şimdi belediyeler, belli belediyeler borç batağında olduğu bir dönemde Hükümetin aslında ben derdim ki veya Belediyeler Birliğinin veya İçişleri Bakanı Belediyeler Birliğiyle beraber bu işlerin üstesinden nasıl gelinebileceğiyle ilgili uzman görüşü alsınlar. Yani nedir oğlum bu işin sebebi? Tabii bol istihdam, her seçim dönemi bol istihdam. Yasa geçirdik ona rağmen bol istihdam. Faturalar toplanmaz. Beni sokmayan yılan bin yaşasın misali. Buna rağmen belediyeleri borca sokan insanlar ha bire de seçiliyor. E, vallahi hep seçilin böyle bu memleket de hep batakta olsun. Hep batakta olsun. Bakın Lefkoşa Belediyesinin durumuna? Yine dönüp dolaşıp bu belediyeyi Cumhuriyetçi Türk partisi kazanacak. Çünkü bu borçtan kurtulması lazım bu belediyenin. Kim yapabilir bu işleri? Siz yapamazsınız. Siz ancak borca sokarsınız. Şimdi bugün belediyenin çalışanları buradaydı.

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) - 12’sinde ödendi insanlar yahu.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Belediyenin çalışanları bugün buradaydı Lefkoşa Belediyesinin.

Şimdi arkadaşlar, bir de bunların şeylerini kısıyorsunuz siz, gelirlerini kısıyorsunuz. Belediyeler Yasasında problem var. Sizin bu Yasayı önceden getirmiş olmanız lazımdı. Yılbaşından önce getirmiş olmanız lazımdı. Çünkü belli şeylerde son sınırına geldi. Belli tablolarda son sınıra geldi. Bunlarla ilgili değişiklik yapabilmek için Yasanın buraya gelmesi lazımdı getirmediniz.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Hangi Yasadan bahsedersin ama ne Yasası?

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Belediyeler Yasası.

2271

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Tamam nedir son sınırına gelen?

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Bilmem sor, öğreneceksin. Arka tarafta bürokratlar vardır onlar ne dediğimi bilirler sor öğreneceksin.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Yani önümüzdeki dönemin İçişleri Bakanı Türkay Bey’dir?

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Yok, yok, yok.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - İlgisi yok yahu.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Onu zor.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Şimdi merak ettim ben.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Yahu sen sor öğreneceksin yahu.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Ne ise.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Benimle karşılıklı konuşma. Sor, nedir ben dönerim arkaya sorarım arkadaşlarıma nedir yahu dediği diye böyle bir şeyle karşılaştığımda.

Şimdi bir de partizanlık meselesi var bu işlerde. Turizm Fonundan o belediyeye para, bu belediyeye para, şu belediyeye para CTP’li Belediye yok içinde. Bir tane numune yahu yok. En büyük festivalleri de yapan belediyeler de belli veya TC 500 bin TL ayırır temizlik için belediye olan yerlerde. Bu 500 bin TL nereye harcandığı belli değil ama belli ki CTP’li Belediyelerin olduğu yerlerde hiç böyle bir harcama yapılmadı. Yapılmadı. Nereye harcandı, nereye aktarıldı bu 500 bin TL, gerçekten harcandı mı, nereye harcandı?

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - Çek ile gitti Ömer Bey.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Yoksa yani dereler bu kapsamda mı yapıldı?

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - Nasıl ödendi bu para?

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Bilmem.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - Ahmet Bey’e ödendi acaba yoksa Mehmet Bey’e?

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Şimdi hızla bir de belediyelerle ilgili gelir artırıcı tedbirlerin alınması lazımdır. Bir de yüzde 5 düşürülmüş vaziyettedir katkısı belediyelerin. Toplam yüzde 5 düşürülmüş vaziyettedir. Fonlar artırılarak, Fonlarda artış yapılarak, Mahalli Gelirlerdeki artış oranı geçmişe göre düşürülmüş “Gelirler yüzde 13, 11, 12 oranında arttı” diyor Maliye Bakanı ama mahalli gelirler yüzde 5-6 oranında arttı ve bu kayıp belediyelere verilecek parayı yüzde 5 oranında düşürttü. Bir de böyle kayıp var orta yerde. Bunların behemehal bu konuların üzerine gidilmesi lazım. Bir de dikkatimizi çeken bir

2272

konu var, deminki konuşmacı da bu konuya değindi; doğal afetler. Yani doğal afetlerde, sayfa 40’ta Lefkoşa’da zarar gören araç 418, konut 623, işyeri 60, zarar ziyanın değeri 1 milyon 48, 42 bin 214 TL idi, 1 milyon 678 bini ödendi. Güzelyurt’ta 197 araç zarar gördü, 346 konut, 155 işyeri. İşyeri sayısı daha fazla. Ve bugün Güzelyurt’ta meydana gelen iflasların bir nedeni de budur esnaf iflaslarının. Çünkü 1 milyon 739 bin TL olarak tespit edildi zarar ziyan ve 883 bin TL’e ödendi. Yani yarıdan da az ödendi. Lefkoşa’da yüzde 90 oranında ödendi hatta daha fazla. Güzelyurt’ta yarı yarıya, Girne’de 27 araç, 273 konut, 11 işyeri sayısı var, 1 milyon 61 bin TL’lik zarar var, 264 bin TL ödendi Girne’de. Şimdi burada bile ayrımcılık yapıldığına göre ve hala daha hesabı kitabı verilmediğine göre bütün bu yardımların ve dönelim Cumhurbaşkanının eşinin katkılarıyla. Yani bu ucuz propagandadan artık vazgeçsin bu insanlar yahu. Memleketi en çok düşünen olsa, mal varlığını açıklar çünkü demokrasisini düşünür. Bana böyle her afet döneminde orta yere çıkıp da memleketi en çok düşünüyormuşçasına tavır takınması bu insanların vallahi yürek sızlatıcıdır. Yazık. Bir başka konu; tarla yolları. 2011 yılı içerisinde bakımı ve tamiri yapılan ova yolları. Sayfa 46. Bir bakıyorsunuz Mağusa ve İskele. Daha sonra sayfa 48’de 2012 yılı içerisinde bakım ve tamiri gerekli olan ova yolları Mağusa, Güzelyurt ve birkaç tane de Girne’nin köyü var içerisinde ve bircez de Lefkoşa, bir iki de Lefkoşa köyü var. Daha sonra gene var, 2011 yılı içerisinde moloz temizliği yapılan bölgeler. Ha herhalde buydu bakın, bir defa bu işler Belediyelerin işidir. Moloz temizliği yapılan bölgeler. Başka Belediyelere kendileri yapar, bunlara İçişleri Bakanlığı yaptı. Gene Girne’den bir şey yok bunun içerisinde. Durum bu. Halbuki Girne’de ova yolları berbat vaziyettedir. Yani yapılsın, herkese yapılsın. Herkese yapılsın. Sakın ola ha memleketin tümüne yapılsın, ama yapılsın. Bu uygulamalarda, bu şekildeki bölgeci uygulamalardan da vazgeçilsin diyorum. Evet kısaca özetlersek konuşmamız bu.

Saygılar sunarım, beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Ömer Kalyoncu teşekkür ederiz. Sayın Önder Sennaroğlu söz sırası sizin buyurun.

ÖNDER SENNAROĞLU (İskele) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığında hiç konuşma niyetim yoktu. Bugün Meclise gelirken öyle bir niyetim de yoktu. Yalnız Meclise geldiğim zaman Meclis Çalışanları bana İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığının 2011 Yılı Faaliyetleri adında bir kitap dağıttı. Önce bir sayfalarını karıştırayım dedim. Bir baktım gazete manşetleri ön sayfalarda.

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) – Ne var yahu?

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Şov başladı dedim. Ne ise devam ettim. 46’ncı sayfaya gelince lütfen önünde olanlar 46’ncı sayfayı açsınlar.

(Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcısı Sayın Dr. Mustafa Yektaoğlu Başkanlık Kürsüsünü Sayın Necdet Numan’a devreder)

Şöyle diyor; “ova yollarının bakımı ve onarımı. Bakanlığımız geçmiş yıllarda olduğu gibi 2011 yılı içerisinde de muhtarlık, belediye, kaymakamlık ve Bakanlığımız arasında yürütülen işbirliği neticesinde halkımızdan, muhtarlıklardan ve belediyelerden gelen talepleri dikkate alarak vatandaşlarımızın arazilerine rahat ve güvenli bir şekilde ulaşımı sağlamak amacı ile ova yollarının bakımlarını ve tamirlerini planlı ve programlı bir şekilde

2273

gerçekleştirmiştir.” Alt tarafta da 2011 yılı içerisinde bakımı ve tamiri yapılan ova yolları diye 38 tane, 46’ncı sayfada köy ismi yazmaktadır.

Ben Büyükkonuk Köyünde ikamet etmekteyim. Esas mesleğim tarımdır, çiftçiliktir. Bakınız hiç mübalağa etmiyorum. Büyükkonuk, Kilitkaya, Tuzluca, Çayırova, Sazlıköy, Zeybekköy Bölgesindeki ova yollarını adım adım biliyorum. Basmadığım yer yoktur. Yılda da 10-15 kez mutlaka buralardan geçerim. Son 15 gündür de ekim döneminde bu yolların tümünü, istisnasız tümünü dolaştım, geçtim buralardan. 2011 yılı içerisinde bu yolların tek bir tanesi tamir edilmedi. Tek bir tane ova yoluna, tek bir tane dozer, greyder, tamir aracı da uğramamıştır. Bu kadar iddialıyım. Bakınız, bu ova yollarında o kadar büyük hendekler ve çukurlar vardır ki insanoğlu içerisine yattığı zaman mutlaka görünmez pozisyondadır. Traktörler bu yollardan geçememektedir. Bakın, bu söylediklerimi Cumartesi Büyükkonuk’tayım. İsteyen yetkili gelsin kendi vasıtamla buraları ona gezdiririm. Burada yazılanlar yalandır, doğru değildir.

TÜRKAY TOKEL (Güzelyurt) (Yerinden) – Sen gidene kadar düzelteceğiz bu işi.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Evet, şimdi değerli arkadaşlar...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Doğru söze ne denir?!

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Olay ben yalnız bir yöreyi gündeme getirmiyorum. Ben olayın doğruluk derecesini, bu kitapta yazılanların doğruluk derecelerini bilgilerinize getiririm. Halkımızla alay etmeyiniz. Alay etmeyiniz lütfen yazıktır, günahtır. Şimdi bu sayfayı gördükten sonra bu kitabın diğer sayfalarını çevirmedim. Hiçbir şeyine de bakmadım ve bakmayacağım da. Zaten bakınız değerli arkadaşlar, 46’ncı sayfaya baktığınız zaman üç numarada Büyükkonuk’u görürsünüz. 25’inci numarada yine Büyükkonuk’u görürsünüz. Bakın, üç numarada Büyükkonuk, 25 numarada Büyükkonuk, iki yerde yazılmış. Yani bunun ne kadar ciddiyetsiz hazırlandığı gün gibi ortadadır. Bakınız, bir numarada Ergazi yazmaktadır, 21’inci numarada yine Ergazi yazmaktadır. Ciddiyetsizliğin daniskasıdır. Bakınız Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iki numarada İskele yazmaktadır, 20 numarada yine İskele yazmaktadır. Ne kadar ciddiyetsiz bir çalışma olduğu gün gibi aşikardır. Bütün milletvekilleriyle alay edilmektedir. Yazıktır ve günahtır. Buna harcanan paraya da günahtır. Bu bir parayla...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yalan söylemem orada. Aha gittim Kaymakama sordum, Cumartesi gün beraber gideceğiz, yalan konuşma orada.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Evet, ne yalan konuşurum?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – O Büyükkonuk yollarıyla ilgili yalan konuşma.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Büyükkonuk’ta bizi dinleyen vatandaşlar kimin yalan söylediğini biliyor. Bak 15 gündür Meclis’e de gelmedim, herkes biliyor. Son 15 gündür Meclis’e gelmedim, Ekim dönemi vardı, benim esas mesleğim çiftçiliktir. Bu yolların tümünü gezdim. Bırakın diğer Karpaz köylerini. Buraları gezdim; Büyükkonuk, Sazlıköy, Zeybekköy, Çayırova, Tuzluca, Kilitkaya Köylerine ait bütün ova yollarını bizzat kendim gezdim sabahın sekizinden akşamın karanlığına kadar. Tek bir yoldan traktör bile geçer pozisyonda değildir. Bir yıldır buralara herhangi bir devlete ait dozer, greyder herhangi bir

2274

alet girmemiştir, tamirat da yapılmamıştır. Cumartesi günü isteyene de buraları basın aracılığıyla gösterebilirim. Bunların tümü yalandır. Bakın...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Göreceğiz.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Zaten ciddiyetsizlik, her köyü iki defa yazmaktan ortaya çıkıyor.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sen hatayla yalanı karıştırıyorsun.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Yahu bir tane hata yaparsınız, Ergazi’yi hata yaptınız, İskele’yi hata yaptınız, Büyükkonuk’u hata yaptınız. Neresi doğrudur ki?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hata başkadır, yalan başkadır.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Bir tane hata olur yahu. Ayni köyleri iki defa yazdınız. Ciddiyet mi var burada?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sen ciddi ciddi konuşmanı yap.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Gelin bak, basını da davet ediyorum, ben Cumartesi günü Büyükkonuk’tayım sabahtan akşama kadar, isteyen yetkili de gelsin misafirim olsun, bütün bu yolları gösteririm. Belediye Başkanı da gelsin, muhtarları da gelsin buraların ve görelim eğer buralara greyder girmişse ne zaman girmiştir. Eğer insanoğlu bu çukurlara yattığı zaman baktığınız zaman eğer gözükürse. Yolların içi hendek olmuştur. Geçilebilecek pozisyon yoktur. Bu konunun yarınki Tarım Bakanlığı Bütçesinde konuşacaktım ancak İçişleriyle olduğu için ve bunu da burada gördüğüm için konuşma ihtiyacı hissettim. Söz almışken ikinci bir konu daha vardır. Bakın arkadaşlar; bu bahsedeceğim konu hem İçişleri Bakanlığını, hem Eğitim Bakanlığını, hem Maliye Bakanlığını ilgilendirmektedir. Dört ay olmuştur zorunlu eğitime giden öğrencilerimizi taşıyan otobüsler vardır köylerde, ilkokul öğrencilerini bir köyden merkezi okula taşıyan veya ortaokullara taşıyan otobüsler vardır. Bunların taşıma izinleri İçişleri Bakanlığı tarafından verilmekte, öğrencileri taşıdığı için Eğitim Bakanlığı ilgili, parayı veren de Maliye Bakanlığı. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu otobüs işletmelerini yapan insanların dört aydır sözleşmeleri yapılmıştır. Tam tamına dört aydır. Bu dört ay zarfında bu insanlara tek bir Türk Lirası dahi ödenmemiştir. Tek bir tanesi ödenmemiştir. Bakın, bu otobüsler kaç ay istasyonlardan veresiye mazot alabilirler? Bir düşününüz. Dört aydır veresiye mazot almaya çalışırlar. Artık istasyonlar da bu otobüslere mazot vermiyor. Bu otobüslerin seyrüseferleri vardır, bu şoförler arabalarına seyrüseferini tazeleyemiyor çünkü devlet veresiye yapmıyor. Sigortaları vardı. Yol sigortaları bitenler otobüsüne sigorta çıkaramıyor. Birçok şoförün cep telefonunu ödeyemediği için başka geliri yok, cep telefonları kapanmıştır. Bu şoförler bu işle iştigal eden insanlar, bu işi yapanlar evlerine ekmek götüremez pozisyondadır. Arkadaşlar; insaf yahu, dört aydır, dört aydır bu insanlar bir kuruş para almadı. Yani sizi rahatsız etmiyor mu? Maliye Bakanlığı, Hükümeti rahatsız etmiyor mu yahu? Ne yapacak yani bu insanlar? Eylem yapsalar eminim hemenden Ulusal Birlik Partisinin en büyük taktiğidir “T” izinlerini iptal edeceksiniz. Korkutuyorsunuz, eylem yaparsanız... Onlar da mı gelsinler buraya? Otobüs şoförleri de buraya mı gelsin?

İÇİŞLERİ BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) – Kaç tane “T” izni iptal ettik de söylüyorsun? Kaç tane bildiğin var?

2275

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Yahu Sayın Çavuşoğlu...

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Mahananız var diye korkar insanlar.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hadde.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Sayın Çavuşoğlu, kaç tane hademe attınız okullardan, Dipkarpaz’da onu söyleyin evvela? Yaptığınız korku yeter zaten insanlara. Kaç tane hademe attığınızı okullardan onu söyleyiniz insanlara. Atmadınız mı suçsuz, günahsız insanları sokağa? Yerlerine de eş, dost, hısım akrabayı almadınız mı? Almadınız mı?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ya sen aldıklarını 2004’te döndün attın.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) - Kimi aldım ve kimi attım?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – UBP’de aldıklarını 2004’te döndün attın.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Önder Sennaroğlu kimi aldı? CTP kimi aldı, kimi attı yahu?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sen aldın UBP’deyken, döndün CTP’ye geçince de attın, sen.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Ben CTP’ye 2005 yılında geçtim Sayın Çavuşoğlu.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – İşte o dönemde attın. İşte UBP’den kaçtıydın 2005’te de...

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – UBP’de ben almadım.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yahu kim aldı?

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Sayın Eroğlu’na sor onları.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yahu kim aldı?

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Sayın Eroğlu’na sor onları, bana sorma.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Hayret ettim ki yalan dedin Önder Bey ama dur, otur yalan söylen.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Arkadaşlar; bakın...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - 2003’te aldı UBP’de...

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – UBP’de ben almadım.

2276

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Geçince CTP’ye destek verdi, aldı adamlarını. 2003’te aldı UBP’den, 2004’te attı.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) - Alan Eroğlu’ydu Ulusal Birlik Partisinde alan. Ben bakanlık da yapmadım Ulusal Birlik Partisinde. Ben Ulusal Birlik Partisinde ablos milletvekiliydim, hiç de bakanlık yapmadım.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Anlatırım sana nasıl aldıklarını da göresin öyle hafızanda yoksa.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Şimdi Sayın Çavuşoğlu, bana söyleyeceksin.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ne oldu? Gücüne gitti de bunları şey yapan anlamadım.

(Sayın Necdet Numan Başkanlık Kürsüsünü Sayın Esat Ergün Serdaroğlu’na devreder)

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Ben 2006 yılında yürütmede yer aldım Cumhuriyetçi Türk Partisi hükümetleri döneminde. O dönemde bana söyleyeceksin tek bir tane Ulusal Birlik Partili çalışana Tarım Bakanlığında kötü davrandım. İşten attığımı bırak, öyle bir şey bulamazsınız zaten. Kötü davrandığımı bulacaksın, çıkacaksın burda söyleyeceksin. Onu söyleyeceksin bana. Kaç kişiyi işten attım?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Seni bilen bilir merak etme.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Beni bilen bilir tabii. Beni herkes bilir. Bak, bak, bak, ben...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Seni de bilir, beni de bilir merak etme. Herkes bilir, seni de bilir, beni de bilir.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Sayın Çavuşoğlu bak, yarası olan gocunur derler.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hiç yaram yoktur.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Hiç yaran yok?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hiç.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Bırakın onu vatandaş karar versin. Bizi izleyen vatandaş karar versin ona.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Versin tabii.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Siz bunların arkasına saklanmayın.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hiç saklanmam.

2277

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) - Siz köyde şu anda evine ekmek götüremeyen otobüs işletmecilerine ödeyin. Siz ona çare bulmaya çalışın. O insanlar arabalarına mazot koyamaz yarın sabah. Ona çare bulmaya çalışın, bana laf yetiştirmeye değil. Ben hiç gocunmam laftan.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sana anlatan bana da anlattı. Ben girişimimi de yaptım.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) - Girişimini yaptıysan çık buradan söyle, hükümetsin.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sana anlatan bana da anlattı.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Hükümetsin. Dört aydır bu insanlar kuruş almıyor. Bunu öde. Öde bunu.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Öğrencilerin burslarını da sorun konu açılmışken.

ÖNDER SENNAROĞLU (Devamla) – Teşekkür eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Önder.

Buyurun Sayın Angolemli. Hüseyin Mustafa Angolemli.

ERTUĞRUL HASİPOĞLU (Gazimağusa) (Yerinden) – O ne?

HASAN TAÇOY (Lefkoşa) (Yerinden) – Hüseyin de Mustafa ne?

BAŞKAN - Buyurun Hocam. Biraz acele Hocam.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Gazimağusa) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Başkanlık koltuğunda oturan sınıf arkadaşım.

BAŞKAN – Albayrak müsaade et de.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Biraz önce konuşan benim öğrencim.

TURİZM ÇEVRE VE KÜLTÜR BAKANI ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) - E ne yapacağız bu işi?

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Efendim?

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) – Ne olacak bu iş?

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – E bu benim için bir mutluluk aslında yani güzel bir olay onu anlatmak isterim. Onun için adımız da Hüseyin Mustafa ne oldu?

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – İyi yetiştiremedin Sayın Hocam bu tarafı. İyi yetiştiremedin çukurları dolduramadılar.

2278

TURGAY AVCI (Gazimağusa) (Yerinden) - Meclisin yarısı öğrenciniz Hocam.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Evet. Bakan da galiba.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bizim de Hocam aynı dönemde senin öğrencilerindi.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Ya evet.

BAŞKAN – Bakanı okutamadınız galiba.

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) - O Namık Kemal’daydı. O yüzden ben kurtuldum.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Yani hep...

BAŞKAN – Müsaade edin Hoca konuşmasına başlasın arkadaşlar lütfen.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Hep onu düşündüm aslında bu Bakanı okuttum okutmadım mı dedim. Ama bak Ergün Bey çözmüş.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Okutsaydın sağlam olurdu.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – E o anlar şimdi ne demek istediğimi.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hocama saygımdan cevap vermeyeceğim.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Verme verme.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – E bir şey söylemedim daha bekle bakalım.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; aslında İçişleri Bakanı belki de Bakanların en önemlisidir. Çünkü her şeyimiz ona bağlıdır içişleri. Yani bugün eğer çocukları uyuşturucu olayı ile karşı karşıya ise hemen akla gelen İçişleri Bakanıdır. Polis bana bağlı değil meyil o ayrı bir hikaye. Şimdi veyahut sirkat olayları arttıysa, cinayetler arttıysa halk artık kendi oturduğu memleketinde ya da bu Kuzey Kıbrıs’ta geleceğini karanlık görebiliyorsa demek ki İçişleriyle ilgili bir şeyler vardır bir aksilik vardır burada. Tabii en büyük aksaklık da sabahtan beri Sayın Bakan tepki gösteriyor bunları bana yükleyemezsiniz çünkü polis bana bağlı değildir diyor. Ama ben de hemen sorarım peki polisin bağlanması için Hükümete bir öneri götürdün mü? Ey Hükümet ben bu İçişlerin tam fonksiyonlarını çalıştırabilmem için bana bir güvenlik gücü lazım, o da polis. Ben şimdi sorarım Sayın Bakan siz Bakanlar Kuruluna, İrsen Beyefendi’ye böyle bir öneri götürdünüz mü?

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Biz de destekleyelim.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – İşte böyle olmanız gerekir. Size yakışan budur. Arkadaş ben gençlerim işsizdir, işsiz oldukları için onlara iş bulamıyoruz bunlar tam uyuşturucunun diğer kötü alışkanlıkların kapı eşiğindedir. Bu gençleri kurtarmam lazım. Benim koltuğum vız gelir diyeceksin ve önerini koyacaksın basına açıklayacaksın ben bu

2279

işleri yürütebilmem için, gençliği kurtarmak için, polisimin bir polisimin olması gerekir. Varsın bunları bırakın bana başka verin, başka türlü yürümez ki bu işler Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. Ve kaldı ki TKP’si, CTP’si, TDP’si ve de UBP’si de programlarına bunu koymuş. Ne halkı mı kandırırız yahu, koyduysak programa yapacağız arkadaşlar. Yani biraz önce Sayın Avcı buradaydı epeyi şeyler söyledi.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Yarısı doğruydu.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Yani şimdi o bir muhalefettir şimdi artık ona bir sözüm yok ama epeyi şeyler söyledi yerimden izledim. Ama daha önce konuşanlara söyledi bir yerer vardığınız topladığınızda alt alta bir matematik gibi diyelim artık bulursunuz aksilik polistir. Polis, İçişlerine bağlanmadıkça, sivilleşmedikçe bir kere kendi irademizde yaşama geçmez Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. Burada oturmamız bazılarına göre işte vitrindeyiz havası da veriyor. Neden? Çünkü garip bir durum var. Yasalar uygulanmıyor. Yasalar nasıl uygulanacak? Mesela bir ara her zaman söylerim bunarlın söyleyelim ki yeni nesil bunları anlasın. 80’li yıllarda 86, TKP-UBP Hükümeti yıllarında bu kaçak işgücü ile o günlerden beri bir mücadele başlatıldı değerli arkadaşlar. 80’lerden başlatıldı. Hala bugün çözüleceğine kangren oldu. O günlerde karar aldık Hükümetteydik bakın halk bunu bilsin. Hükümet konsensüs haline bunu kabul etti. Ve kaçak çalışanların yerlerini o günün şartlarında muhtarlarla beraber tespit ettiler. Çünkü muhtar her şeyi bilir arkadaşlar. Yani hükümet isterse bulur kaçakları. Çünkü muhtarın bilirsiniz en küçük birim. Alim Allah mahallesindeyse, mahallesine kim geldi gece yattı ve gitti bilir. Veyahut hangi işyeri açıldı bilir. Ve onların da yardımıyla yüzlerle kaçak tespit ettik ve hakikaten gemilere koyup gönderiyorduk. Nasıl yapıyorduk? Çalışma Bakanlığı tespit eder, içişlerine bildirir, içişleri de polise bildirir, polis toplar götürür. Üçüncü gemiden sonra baktık ki polis çalışmıyor. Bre ne oldu? Aman, zaman çağırdık Polis Müdürünü. Ne oldu yahu dedik isimler verildi falan? E, benim ustam başka dedi. Ben sizden emir almıyorum. Benim komutanlarım var dedi. İşte arkadaşlar; bu ayıbı silmeliyiz. Ayıptır bize bu çağda Kıbrıs Türkleri olarak polisimize sahip değiliz arkadaşlar. Başka ülkelerde bırakın hükümeti, belediyelerin polisleri vardır. Bizi, biz bu toplumu bir belediye kadar, Türkiye’nin bir belediyesi kadar, İngiltere’nin bir şehrinin belediyesi kadar irade sahibi yaptıramadık. Suçlu biziz. Bu konuda direteceğiz. Bu bizim en doğal hakkımızdır. Şimdi bütün bunlara rağmen o zaman lazım burada hiçbir konuşmacı içişlerini eleştirmesin, kapatalım gidelim madem polis bağlı değil. Eleştireceğiz ki İçişleri Bakanlığı yapan arkadaşlarımız, ekibin, müşavirlerin, danışmanların, müdürlerin hep bu konuya eğilmeniz gerekir. Nasıl götüresiniz bu işleri? Ricayla? Efendim? İşte geçen gün ne oldu? Yakın Doğu’da öğrenciler birbirine girdi. Tamam. Bu memleketin mahkemeleri var mı? Vardır. Ben bir sade yurttaş olarak bekliyorum onları çıkarın mahkemeye, mahkeme karar versin, ona göre de harekete geçin. Ama nasıl oldu arkadaşlar? Çocuklara demişler sizi mahkemeye çıkaracağız. Her zamanki taktik. Alim Allah mahkeme yerine uçağa götürdüler. Bizim irademiz dışında bunlar Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. Emin olun arkadan da Bakanlar Kuruluna karar aldırdılar. Böyle bir ülkede bu şekilde ben idare edilmek de istemiyorum değerli arkadaşlar. Olamaz böyle bir şey. Bu ayıbı silmek işte bu 50 kişinin görevidir. Bu 50 kişi. Öyle sağlam bir hükümet ve ona sağlam bir İçişleri Bakanı lazım gelir ki bu 50 kişiye öncülük yapsın.

ARİF ALBAYRAK (Gazimağusa) (Yerinden) – Yapacak, yapacak.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Bu işler böyle yürümez arkadaş demesi lazım. Bu polis bağlanmalıdır demesi lazım ama hepsi siner. Hepsi sindi bugüne kadar bütün İçişleri Bakanları. Bu konuya eğilmediler, yazıklar olsun derim. Yani...

2280

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Yazıklar olsun dedi sana duyan ya.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – E, anlar o kimlere söylediğime, hepsine. Şimdi arkadaşlar... Be Doktor, bırak şimdi. Yani...

(Gülüşmeler)

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – O bardakları kaldıralım.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – E, ya şimdi. Neyse...

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Ocak’ta bu önergeyi sunacak Bakan, söz verdi.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Hiç de öyle bir şey görmüyorum ama...

BAŞKAN – Sayın Albayrak, müsaade edelim.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – E, müsaade yahu.

TURGAY AVCI (Gazimağusa) (Yerinden) – Atacak seni dışarı Başkan bak söyleyeyim.

BAŞKAN – Yani, olmuyor yani.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Bravo Başkan.

BAŞKAN – Hoca şimdi güler, biraz sonra sinirlenir, onun için lütfen.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – O da su molası yapar.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Sayemde su içer.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Fakat camdır ha.

Şimdi bu girişten sonra yine de bir şeyle söylemek isterim. Şimdi akşam ben vaktimin büyük bölümünü Mağusa Devlet Hastanesinde geçirdim. Önce bir trafik kazası oldu, tanıdık biriydi gittik. İşte iki araç çarpışmış gittik. O arkadaşı çıkarmak gerekirdi, tam beklerken bir başka trafik ve dört tane gencimiz 17, 18, 20 arası dört tane gencimiz Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. E, tabii oradaki hastabakıcılar, doktorlar gerçekten büyük bir gayret gösteriyor, o da beni sevindirdi, umutlandırdı. Hakikaten sahip çıkıyorlar arkadaşlar. Olanaksızlıkları olabilir. Araç gereç eksiği var ama bütün güçleriyle uğraşıyorlar. Şimdi orda ben düşündüm. Kameralar kondu bu yollara, ne oldu? Cezalar biraz evvel Sayın Değerli öğrencim Turgay Avcı değerli başkan söyledi. Alim Allah 15 gün geciktin yüzde yüz cezalı. Peki ne oluyoruz, nasıl olur bu işler ve bu kazalar devam eder Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. Neden devam etsin. Peki bunu kim düşünecek? Şimdi İçişlerin Bakanına dokunacağım hemen deyecek ki, yok hepsi bana ait değil. Ben o komisyonun bir parçasıyım. Maliye Bakanına dokunacağım, yok. E kim düşünür bunu. Bak bilesiniz arkadaşlar yani komisyon toplanır İçişlerinden gider, Maliyeden gider orada otururlar iki saat, iki saat kendilerini oraya verirler. Ama oradan ayrıldıkları saatten sonra kendi işlerine kendilerini

2281

verirler, o iş orada biter. Halbuki böyle bir toplumun yaşamsal bir sorunu varsa 24 saat bir başın yastıkta bile düşünmesi gerekir. Yatarken de ne yapacağım, ne önlem lazım, aksilik nerdedir, yolların eğiminde mi? Bakımsızlığında mı? Işıksız olduğu için mi? Yoksa herkes istediği yere ev yapıyor arkadaşlar, dükkan yapıyor bilmem ne yapıyor ve herkes de koskoca ana yollara çıkış yapıyorlar. Ben iki üç kez kaza geçirdim, atlattım daha doğrusu. Yani ana yola gidersiniz yok demişler meğerlim arsaya gidecek, ev yapmış efendi. Peki kim izin verir bunları yahu. Nasıl olur bu işler ana yola bırakın bir köy çıkışını evlerin çıkışı var, alın arabanızı yarın Mağusa’ya doğru gidin yol kenarlarına bakın. Kim izin verir, her yerde ev yapıyorlar, böyle memleket olamaz. Yoksa niyetiniz bir çözüm olursa Annan Planı dendiği gibi eğer bir ev yapıldı ise o mal o evin sahibine kalır ilgili taraf da tazmin edilir. Yani bu taktik mi uygulanıyor ve bundan dolayı ülkesel fizik planı çıkarılmıyor. Yani insan artık böyle garip garip düşünmeye başlar.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Kalsın iyi Hocam yahu daha iyi, kalsın Hocam şikayetimiz mi var?

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – E çözüme kadar işte canlar böyle gidecek. Trafik çok değişik bir olaydır. Trafik Gökmen kardeşim Allah korusun ateş düştüğü yeri yakar derler ya e şimdi ailelere çık ve tarif et e de, bu mallar bize kalsın diye senin evladı kurban ettik. Olamaz böyle bir şey. Onun için bu memleketin biran evvel ülkesel fizik planı çıkarılmalıdır. İçişleri Bakanı bu bizim iç konumuzdur trafiği isteyeceksin, trafik sana bağlı olsun ve 24 saat senin müdürün, Trafik Dairesi müdürün olacak. Bütün dünyada böyledir Trafik Dairesinin müdürü vardır oturacak ve düşünecek nerdedir aksilikler diyeceksin. Yoksa bıraktık işi akarına yani Güvenlik Kuvvetlerine bıraktınız? Türk askerine bıraktınız? Asker bu işi yapamaz. Asker kim, trafik kim arkadaşlar. Güvenlik Kuvvetlerine bıraktınız o da yapamaz. Onu uzmanlığı askeri alandır. Böyle bir şey olabilir mi? Bu topluma bundan daha büyük kötülük yapılabilir mi arkadaşlar? Ve hala daha oturak yerinde Hükümet ve bir trafiği bile akar kendiliğine bırakacak, askere bırakacak olamaz böyle bir şey. Askerin ne ilgili var Sayın Başkan, sayın milletvekilleri trafikle. Polis askere bağlı dört bir taraftan vidalanmış, kıpırdanamaz trafik de polise bağlı peki ben sorarım size bu ülkenin trafiğini nasıl çözeceksin Sayın Bakan? Alimallah o ölenlerin kanında boğulacağız bunun içerisinde. Her saniye ve bakıyorum artık basına onlar da kanımsadı yani olağan şey bunlar gibi gidiyor bu işler. Elimde istatistiklere bakarım...Efendim?

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – 60 yılda kurbanımızı var.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Bitti işte.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Kontenjan doldu.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Yani bunu kim durduracak? Bütün sorunları bir yana bırakın bunu durdurmanız lazım. Siz İçişleri Bakanı olarak uyumayacaksınız evinizde düşüneceksiniz bu konuyu Hasan’ı, Mehmet’i işe koyma onları vız gelir tırz gider bu candır arkadaşlar, can pazarıdır bu. Yani baskı yapacaksınız Sayın Bakan, öneri getireceksiniz. Tabii ki Bakanlar Kurulunda bu kavgayı vereceksiniz, ondan sonra başarırsanız tabii ki buraya getireceksiniz.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Belki de verir de haberimiz yok. Anlatsın bize.

2282

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) – Hocamıza da sorun arada bir.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Neyi sorayım Sayın Bakan?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Arada bir sor bize de ne yapar?

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Uyku hapı alır beş gece uyusun diye de uyuyamadı.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – E, yahu tabii ki herkes, o da vicdan sahibi insanın mutlaka üzülür böyle olaylara. Yani ben onun yerinde olsam, yanlış anlama beni Sayın Bakan, ya bu olaylara dediğim gibi ya Trafik Dairesi bir dal olarak bağlanır bana Müdür, Müdürlük açar daire. Polis konusunda bunları başaramazsam, yanlış anlama beni, istifa ederim ve büyük bir de basın toplantısı yaparım. Çünkü başka türlü olmaz ki bu işler. Yani bakan olacaksam, adam, yani işimi yapacak kadar...

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Adam gibi bakan, söyle de korkma.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Üstüne alma Sayın Bakan ha, adam gibi bakan olacağım.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – İşte bu.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Üstüne alma ama lütfen, üstüne alma.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Yok, yahu tamamdır.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Yani alma. O bizim dediği doğrudur, o bizim öğrencilik nesillerimizden bir arkadaşımızdır. Kesinlikle benim isteğim, ister UBP’li olsun, ister CTP’li, ister TDP’li başarılı olsun. Çünkü bir bakanın başarısı topluma yarar. Hakikaten düşününüz bir İçişleri Bakanını düşünüz, alim Allah uyuşturucunun kökünü kurutmuş, trafik kazalarını yüzde 50 azaltmış. E, alkışlarız biz bunu. Halk memnun kalır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – O günler de gelecek, ellerini gözetle de gelecek inşallah o günler de.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Benim ellerime bunlar bir şey yapamaz sen hiç merak etme.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Gözetle ellerini de inşallah ellerini nasır tutar alkışlamadan.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Allah hepinize akıl ezan versin de gerisi iştir. İnşallah bakanlarımız da başlar yavaş yavaş bu konuları gündeme getirmeye, çünkü bunlar çok önemlidir.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Baf’ta bir adam vardı Mehmet Agi derlerdi. Bilirsiniz Sayın Hocam ne derdi? “İnanın da.”

2283

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Şimdi bir istatistiklere baktığımızda hakikaten zengin ülkelerde her geçen sene, her yıl sonunda bir evvelki yıla göre trafik kazalarında azalma var. Bizim gibi ülkelere baktığınızda ya aynı gider ya da artar. Geri ülkelerde ise tam tersine artmaya başlar arkadaşlar. Şimdi neden böyledir? Düşündüm yani ben bunu internete girdi arkadaşlarımız aldı bize, okudum, inceledim. Hakikaten gelişmiş ülkelerde ölüm oranları, yaralanma olayları ve trafik kazaları her geçen sene azalır. Geri kalmış, gelişmekte olan, utanırlar desinler gelişmemiş, gelişmekte olan ülkelerde de tam tersi. Yolda giderken düşünürüm bazen bunları gece veya gündüz, hakikaten bakarım bizde ışıklandırma yok. Yahu belediyesi olan koskocaman şehirde de giden ve ışıklandırma da yok. Demek ki biz hakikaten geri kalmış bir toplumuz. Işığın önemini de idarecilerimiz anlamamış. İşte Salamis Bay Otelin son zamanlarda en bariz örneği. Bakınız; yeni yol yaparlar. Bu memlekette yaşayanlar insan mıdır yoksa geri kalmış bir ülkenin insanları mıdır, bunların kafası çalışmaz, bilmem ne gibi mi düşünürler? Yahu her köşeye bir çember yapmışlar, çemberleri yaparken de, haa, falan bakanın burada arsacığı vardır yemeyelim kendini, biraz daha o yanı yapalım, bunda Mehmet’in var, ve eğri büğrü yerlerde yapılmış. Hakikaten tam yerini bulmamış çemberler. İkincisi; hiçbir işaret, ışık yok. Mecbursun kardeşim oraya ışık koyacaksın. Bir tanesi bu çemberde kaza yaptı gitti. Nasıl oldu? Hakikaten çember olduğunu fark etmedi ikisi de ve birbirine girdi. Bir tanesinin kullandığı araç motosikletti askerdi, gitti öldü. Öteki geçen akşam bir hafta önce St. Barnabas’tan giderken, e çemberin ne işareti var ne bir şeyi var. Eskiden orada çember de yoktu. Adam nerden bilsin? O da çıktı çemberin üzerine ve hayatından oldu. Hanımı oldu, kendisi olmadı. Ondan sonra bakarsınız haberlere, alkollüydü. Peki alkollüydü de yol tamamdı? Yolun hiç payı yoktur? Nihayet dün akşam yine üçüncü kez, dördüncü kez Salamis Bay Otelin yanındaki çemberde gene araba yuvarlanmış. E ben şimdi sorarım vay bu memleketin sahibi yok mu yahu? Nerde Ulaştırma Bakanı veyahut İçişleri Bakanı birbirine girmiş görevler. Bu yola çıkın yahu ışık yok. Her gün biri gidiyor. O giden can geri gelmez. O zaman çıkın eksik olsun bu yol deyin. Yani istemem ben böyle yolu yahu te o yol yapılsın daha bakalım kaç tane can gidecek bu Mağusa İskele yolunda. Yani Saner Bey Ulaştırma Bakanı bir çıksa o yola veyahut aslında İçişlerini ilgilendirir, nerden ilgilendirir belediyelerden de ilgilendirir. Çünkü belediye alanları her taraf. Yani arkadaşlar bu bize, Kıbrıs insanına önem vermemektir. Hatırlarsınız 74’ten hemen sonra bu ülkeye araç ithal edilecek ve dediler ki Türkiye’den yapalım bütün Kıbrıslı insanız sevgisinden, saygısından hay hay memnun oluruz ama dediler ki bizde direksiyon sağdadır. Bize Almanya, İngiltere araba gönderirken ona göre araba yapar direksiyonu Kıbrıs trafiğine uygun yapar. Yaptılar mı arkadaşlar? Yapmadılar. Ve senelerce Kıbrıs insanını bizim idarecilerimizin işbirliği ile vatan millet nutuklarıyla Türkiye’den alalım. Tabii Türkiye’yi severiz ama Kıbrıslının canını da severiz günahtır yahu ama buna rağmen bile bile trafik yönümüze aykırı araçlar getirildi. Son zamanlarda artık yavaş yavşa düzeliyor ama bir çok canlarımız da bu sebepten dolayı göç edip gitti değerli arkadaşlar. Şimdi bakınız trafik bizde sorundur o zaman bunu çözmek zorundayız. Oturup Hükümet bunu düşünecek, gerekirse Ulaştırma Bakanlığının adını değiştirir, Ulaştırma ve Trafik Bakanı der ve bir Trafik Dairesi kurulur ve 24 saat o iş ile uğraşır. Her zaman söylerim Çin, Amerika ile yarışır sorunu tende ilerlemek ister çünkü 1 buçuk miyarı geçmiş dev bir ülke. Kimya Bakanı var içinde, Fizik Bakanı var Çin’de arkadaşlar. Mısır su sorunu var diye Su Bakanı vardır. Onun için her ülke hakikaten böyle ağır sorunlarını çözmek için teşkilatlanır, dairler kurar dairler kurunca dairelerin toplamı da Bakanlık gündeme getirir arkadaşlar. Ha toplum bunları bekler bizden, bunları halletmemiz gerekir. Mesela kameraları koyduk ben dikkat ederim yaradı mı? Yahu uygar ülkeler denedi ve vazgeçti. Şimdi ben bakıyorum kazalar kameraların olduğu yerde değil, kazalar yer değiştirmiş. Yani şimdi adam gelir görür kamerayı yazacak kendisini yavaşlar ama geçer geçmez şeyi o kameraları son sürat gider ve kaza başka yerde olur arkadaşlar. Güney tarafına geçersiniz ara sıra görürsünüz. Kamera işaretleri var dikkat kamera var ama yoktur.

2284

Onlar da kaldırdı çünkü bir faydasını görmediler. Sizin verdiğiniz istatistiklere baktım yani grafik böyle aşağıya inmez hafif, hafif. Ha şimdi başka bu ülkede herkes Türkiye’den gelir, Habeşistan’dan gelir nerden gelirse hemen araba sürer bizim ülkemizde. Ona rehber verilmesi lazım, o rehberi de ödemesi lazım ilgili kim ise. Nereden bilir benim trafiğimi de gelecek ve girecek sağda mı, solda mı, yürümesini bile arkadaş şaşırır. İşte burada Demirhan’da tır ile Türkiyeli bir kardeşimiz geldi lokanta gördü, durdu, sağına bakacağına soluna baktı. Araba gelmez dedi aradı geçsin, sağdan gelen araba ezdi kendisini arkadaşlar.

Şimdi ben sorarım o ölen kardeşimizin insandır o, bırakınız Türkiyeli olmasını insandır. Suç onun mudur? Bence onun değildir. Suç buranın idaresinindir arkadaşlar. O arkadaş limana iner inmez kurumlaşmış bir dairemiz orada ona rehber verecek, rehbersiz bir yere gidemen diyecek değerli arkadaşlar. Demek ki ehliye alma konusunda da sorun vardır, yani ehliyet nasıl alınıyor. Benden önce konuşanlar bunu aktardı. Demek ki sil baştan bütün bunları bir bir ele alıp bu canavarın önüne tam geçemesek bile büyük oranda geçmeliyiz Sayın Başkan, sayın milletvekilleri.

(Sayın Esat Ergün Serdaroğlu Başkanlık Kürsüsünü Sayın Ali Rıza Usluer’e devreder)

Şimdi arkadaşlar; belediyelere de değinmek isterim. Belediyeler direk İçişlerine bağlıdır. Nasıl ki hükümet parası olmadığı halde durmadan istihdam eder. Çünkü bir yere güvenir. Sıkıştığımda Türkiye rahat parayı verir. Belediyeler aynı hükümete benzer. Sigorta ödemez, nasıl olsa hükümet ödeyecek, ne yapacak be bunlar der. Durmadan istihdam eder. Uhh hükümeti de geçti bunlar farkında mısınız durmadan. E, olmaz ki böyle. Hatta bazı belediye başkanları hükümete, hükümetten faydalansın diye alimallah parti değiştiriri. “A” partisinden UBP’ye geçer, hükümet ordaysa eğer. Sordular kendine, ne yapayım kardeşim der, bölgeye su yok, bilmem ne yok, bunlar böyle diyor geçmezsen kendisine yüzüne üflemez der. Yani ne biçim bir ülke yarattık Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. İsim verecek değilim, basında da çıktı. Hep bunlar doğrudur.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Yalandır diyor.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Kim der yalandır, ayıptır söyleme, demez delimin öyle şey. Yok yahu sende bunlar, yani bunlar Çavuşoğlu’nun suçları değil ya be bunlar.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani hocam yalandır asla demem size ama sizde biraz hafif hafif abartma...

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Hafif yok, bunlar çok hakikaten can yakan sorunlardır.

Şimdi Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bir bakarsınız hükümet durduğu yerde adamı işten atar. E, ne yaptım bu adamı yahu, yasalara uyacaksın, yasa tanınmamazlıktır bu. Aynı durum belediyelerde vardır. Örnek Alayköy Belediyesi alimallah ne yasa tanıdı, ne mahkeme kararı tanıdı. Serdarlı Belediyesi, yasa masa tanımadı, hala daha işten durdurduğu arkadaş var, Erkan Bahçeci diye bir delikanlı işsiz. O çocuk sorar ma burası dağ başıdır der bana bir gün sordu. Ne var dedim. E, yahu diyor oturdu İçişleri Bakanlığının Başkanlığında 28 tane belediye ve bunlar topladılar komisyonu komitelerini, işte o komitede Personel Dairesi var, Yerel Yönetimler Müdürü var, ilgili bakanlıktan temsilci var, sendikadan var. Bunlar oturur kanundur bu. Ve derler ki, bu kadar kişi Serdarlı Belediyesinden veyahut

2285

Lefkoşa Belediyesinden geçici işçi kadrolanacak. Bu kanundur arkadaşlar. Ama Serdarlı Belediyesi bu karara uymaz ve Erkan Bahçeci’yi işten atar. Peki nerde İçişleri Bakanı?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Mahkeme yok.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Ona geleceğim şimdi. Mehmetçik Belediyesi arkadaşlar yani adam yasa masa değil, halkın seçtiği belediye meclis üyelerini tanımaz. Böyle bir sistem adam kendisini padişah zanneder ya orda. Bilir misiniz bütçesini yapmadı, getirmedi. Ve bir gün hiç arzu etmeyiz. Çünkü bir can taşır. Artemis’ten alacağını alamadı, arsasını gitti savundu orda bir arbede oldu hastaneye yattı. Aylar sonra yani iki ay önce ve 2011’in daha bütçesi geçmedi. Hastaneye yatınca yerine astbaşkanı baktı ve astbaşkan oturdu meclis üyeleriyle ve bütçeyi geçirdi. Yani bu gariplik o zaman demek ki, bu Belediye Başkanlarına yaptırım lazım arkadaşlar. Ben tabii bakarım Başsavcı ne yapıyor kardeşim. Adam mahkeme kararına uymaz. Anayasanın maddesini buradan defalarınan okuduk. Uymayanı yakalar ve içeri sokar. Yapmadılar bunu. E, peki nasıl biz birbirimiz yöneteceğiz? Kim kime dum duma. Ne Anayasanın hükmü olur, ne yasaların hükmü olur. O zaman biz topluluk oluruz. O zaman bu kaos olunca kimin alanına girer? İçişlerinin alanına girer. İçişleri Bakanı oturacak ve bu Meclise bu gibi densizlik yapan belediye başkanlarını hizaya getirecek.Yetki verecek sana bunlar olamaz böyle bir şey.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yasayı hazırladım getiriyorum.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Tamam. Böyle bir şey olamaz. hala daha sorunlar sürmektedir. Dün geldi Meclise bir tanesi hala daha bu saydığım belediyeler ile kavgalı. Bakanı arar, Sayıştayı arar ama Mehmetçik’teki o Belediye Meclis Üyeleri her gün buralarda. E, olamaz. O zaman inanç kalmaz arkadaşlar. Ne bakana inanç kalır, ne Başbakana, ne belediye başkanına. Hiçbir şeyin ciddiyeti söz konusu olamaz, böyle oldu mu da o toplumu artık düşününüz neler bekler Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. İşte kaçak iş gücü olayı mesela Çalışma Bakanı ağlar. Emeklimi ödeyemem der. Neden? Çünkü kaçak işçilik vardır. Peki kimdir kaçak işçiliği yaratan? Bir kişi nasıl olur da kaçak işçi durumuna düşer? Giderse bir işverenin yanına ve çalışır ve onun sigortasını primlerini ödemezse işte kaçak işçi. Devlet bundan zarar görür sigortalar. Peki kimdir burada esas sorumlu? O garip işçi mi? O kanunlarımızı bile bilmez. Yoksa işveren mi? Bence işverendir. Onun için Çalışma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı hangisine düşerse işvereni cezalandıracak, ona yaptırımlar uygulayacak yasalar getireceksiniz. Bakayım o zaman durur mu, durmaz mı kaçak işgücü olayı Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. Ama biz hep işçiye sarıldık ve son Af Yasası çıkardınız. 40 defa okudum. Çünkü bizim maşallah yasalarımız nere çeksen gider. Bu da bir ustalıktır galiba. Türkiye’de de böyledir. Yasayı yaparlar anlaşılmaz. Lazım onun tutanaklarını okuyunuz. O komite konuşulanları okuyasınız ve anlayasınız. Yasa der ki, kaçaksan ey evladım burada ey kişi, geriye dönük beş sene var kaçak çalışın. Altı sene var kaçak çalışın. Ödersen primlerini sen affederim. Bak bak. Peki kim ödeyecek primlerini? İşveren ödeyecek ama yasa der ki ödersen dışarı çıkmadan burada kalabilin ve devam edebilin. Ödemeyeceksen çık gel hepsini silerim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bakınız ben bir işverenim, benim yanımda Hasan çalışır kaçak, Mehmet’te çalışır, üç tane çalışır. Toplam 4 milyon borcum oldu sigortaya. Ödemem. Bu dört kişiyi ben gönderirsem yurtdışına ve geri gelirlerse bilet paralarına bakarım dördünün çok çok tuttu 1 buçuk milyon, 1500 lira diyelim, milyon değil, milyon trilyondur çünkü. E, ben aklımdan zorum yok ya o 4 trilyonu ödeyeceğime 1500 lirayı öderim gitsinler ve gelsinler ve o borç silinir. İşte Af Yasası aileleriymiş kavuşturacak, kaçak iş gücü olayını

2286

ortadan kaldıracak. Hiçbir şey olmayacak. Sadece o işverenler sevinecek büyük bir külfetten, mali külfetten kurtulacaklar Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. Aslında bu af ilk af değil, üçüncü mü, dördüncü mü, beşinci mi. Her defasında daha da katmerlenerek huzurumuza gelir arkadaşlar bu olay. Demek ki bu çıkış yolu değildir. Bununla uğraşacağınıza Sayın İçişleri Bakanı vaktini buna vereceğine keşke uygar ülkelerde olduğu gibi bir ülke yaratmak için çaba harcasaydın ve borcundan dolayı ki nasıl ki Avrupa’da Türkiye’de dünyanın hiçbir uygar ülkesinde hapisler bir tane bulamazsınız. Onları kurtaraydınız, bir af getireydiniz kim ki borcundan dolayı mahpushane kapılarına düştü onları kurtaraydık, keşke bunu yapsaydık. Yani düşününüz ki ne garip bir ülke yarattık, ne Avrupa’da, ne dünyanın başka yerinde Hasan’ın Mehmet’e borcu var diye, falan bankaya borcu var diye kimse hapse girmez arkadaşlar. Borcu verirken düşüneydin kardeşim der kendine, verirken düşünecektin vermeseydin. Bundan dolayı insanı hapse koymazlar, bizim her gün Meclisimiz siyah giyinmiş kadınlarımızla dolmaktadır. Ne var dersiniz, hayırdır. Eşlerimiz hapistedir. Kimisinin bin Türk Lirası, kimisinin 2 bin, kimisinin 3 bin Türk Lirası borcunu ödeyememiş. O af yerine keşke bu affı çıkaraydın, o insanlar hala daha içerde beklerler arkadaşlar. Yüz karası bizim için bu. Bırakınız faizin faizi o da tabii Maliye Bakanlığında konuşacağız ama borcundan dolayı madem bütün dünya içeri almıyor bizde almayacağız. Kimse biri bir ötekine borç verirken o onun sorunu arkadaşlar. Bakınız bugün bizim insanımız ne der başı tokuştuğu için yok kardeşim der ben kefil girmem, benden daha iyi nakit iste gücüm ... sana vereyim, helal olsun ama kefil girmek istemem der. Çünkü biliyor başına geleceğini Sayın Başkan, sayın milletvekilleri.

Evet, belediyelere bağlı olan, bağlı olarak biraz da muhtarları konuşalım şimdi. Şimdi bu Meclisten ben bir ara verdim bir yasa geçti ki dendi ki bütün Kıbrıs yerel yönetimlere kavuşacak. Güzel, hakikaten fikir olarak güzel ama alt yapısını hazırlayacaksınız. Mesela bunlardan bir tanesi sabah konuşuldu kırsal kesim belediyeleri bunun altından çıkamaz, nüfusları az, devletten alacağı katkı az, onlarda arsa marsa yok tarladır, kuru arazidir, emlak vergisi düşüktür. Bütün bunları düşünmeliydiniz ve en önemlisi muhtarlar ne olacaktı. Çünkü biz bütün Kıbrıs’ta hakikaten devlet kurumlarına çalışan veyahut olgun insanların çoğu bu muhtarlık olayını biliyor, belediye olan yerde muhtarın cismi mismi yoktur arkadaşlar. Aha Mağusa aha Lefkoşa’da da hiç muhtar konuşulmazdı. Demek ki ben hakikaten belediyelere geçerken muhtarları ya lav edecektim, kaldıracaktım kendini ortadan. Veyahut da muhtarları da düşünerek belediyelere ayıracağım paradan muhtarlara da bir miktar yasayla beraber aktaracaktım. Bunlar yapılmadı. Bugün geldiğimiz noktada muhtarlar bir kere bir hiçtir. Hakikaten mesela Serdarlı’da bir sel oldu. Devlet erkanı Serdarlı’ya gitti. Muhtarı görmediler bile, muhtar durmuş karşılarında hiç ona soru sormadılar, direk Belediye Başkanına. Olamaz böyle bir şey. O zaman demek ki senin muhtara ihtiyacın yoktur. O muhtarın da gruruyla oynamayacaksınız. Veyahut belediye meclisleri toplanır. E, muhtar nerde? Mesela konuşacaklar Pınarlı’nın yol sorununu, asfaltlama sorununu, su sorununu. Peki Pınarlı muhtarı nerde? Pınarlı’dan bir meclis üyesi de seçilmemiş. Küçücük bir köy, gücü yok, bir şeyi yok. Nasıl seçilsin. İşte bütün bunlar enine boyuna düşünülecekti. Düşünülmeden aferin pof pof yaptık, oyladık. Yaparken de baktık. Ha, bu Ulukışla Serdarlı’nın dibinde ama hükümet ortağıma ben baskı yaparım şimdi. O zamanın ÖRP’si mesela baskı yaparım ben şimdi. Paşaköy bana bağlı, onların kökenleri de değişik, o zaman lazım Ulukışla’yı da Paşaköy’e bağlayım. Böyle gariplikler oldu arkadaşlar. Paşaköy’e Ulukışla 10 kilometre ama Serdarlı’nın futbol sahası bile Ulukışla Köyünün içinde. Yarım kilometre arkadaşlar. Peki hangi mantık yaptı bunu? Hangi düşüncelerle bu yapıldı Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. Şimdi işte yavaş yavaş sorunlar kendini göstermeye başlayacak. Bekleyelim bakalım daha şimdi en büyük sorun muhtarlar. Bence de muhtarlar haklıdırlar arkadaşlar. Muhtarlık istersek eğer biz onların itibarını geri vereceksiniz. Muhtarın laf ola seçilmediğini göstereceksiniz. O

2287

insanlar beğensek veya beğenmesek seçilen insanlardır. Küçük yerlerde seçilmek kolay değildir arkadaşlar. O köyde o mahallede itibarlı kişi olacaksın, saygın kişi olacaksın. Çünkü muhtarlar bağımsız girer, hiçbir siyaset ki altında kalmadan gider ve oyunu verir. O insanı seçtin, o insanlar peki doğum kağıdı ister, sorunu var her şeyi var. Direk muhtarına gider. En küçük yerleşim birimin sorumlusuna gider. O en küçük birim çalışırsa eğer o muhtar saygın bir konumda ise eğer o ülkede İçişleri daha rahat fonksiyonlarını çalıştırır arkadaşlar. Ama bizim bugün muhtarımız kesinlikle hiç bir şeydir. Ne meclis üyelik toplantılarına katılır, çağrılır çağrılmaz ki. Ne bir ücreti vardır. Ama her gün o zümreye ki, oy aldı onlar için koşacak. Zaten Anayasamızda bir maddesi var der ki, angarya yasaktır. Kimseye karşılığını vermeden çalıştıramazsınız arkadaşlar. Onun için bir an evvel muhtarlara saygınlığı iade edilmelidir. Yasalarda gerekli değişiklikler yapılarak muhtarı layık olduğu konuma getireceksiniz. Belediye meclislerinde onların da hazır bulunmasını yasa ile sağlayacaksınız. Buna uymayan, çağrıyı yapmayan Belediye Başkanlarına yaptırımı öngören mevzuatı gündeme getireceksiniz. Ve benim 25 yıllık bu yaşamımda hep bu muhtarların angarya çalıştırılmaması, onlara hakikaten belirli bir oranda maaş bağlanmasını, maaş bağlanamazsa ödenek adı altında verilmesi gerekir Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. Derken, aniden bir baktık Sayın Başbakan kısa bir süre önce evet dedi muhtarlara askeri ücretin yarısını vereceğim dedi. Muhtarlar memnun kaldı. Tabii ki muhtarlara sormak lazımdı ben bir araştırma yaptım muhtarlar memnun kaldı. Halbuki bana göre asgari ücretin altında olmaması gerekir ama madem muhtarlarda razı oldular o zaman dedik ki tamam be akmazsa damlar. Üstüne üstlük Başbakan bu Meclise 5 Aralık günü, yani bugün 15’yse 10 gün önce muhtarlar için ivedilik istedi. Bakınız eğer o ... yoksa orta yerde getirdi 5 Aralık’ta dedi ki, acele edin ey milletvekilleri, bu muhtarlara aylık bağlayacağız ve bu Meclisten ivedilikte aldı. Ben bakarım 2012 Bütçesinde böyle bir ödenek yok ama İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığının 2011 faaliyetleri çizgicik 2012 hedefleri diye bize bir kitapçık verdi. Kitap verdi, kitapçık değil bak büyüktür de. Muhtarları burada görünce sabahleyin arka sıralarda bakayım dedim bu kitapçığa bakayım muhtarlar için bir şey var mı, yoksa yok mu?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Oku hocam oku.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Okuyacağım şimdi bekle de. Yoksa dedim yalnız İrsen Bey mi yaptı bu nutku o mu attı da İçişleri Bakanı mı yan çizdi? Sayfa 59; yerel hizmetlerimizde 2012 yılı için hedeflenen ve planlanan çalışmalar. Bir, işte kaymakamlıklar için bir şey düşünür daha doğrusu hep kaymaklarımız için ha ateşli silahlar için. Birinci aklıma o geldi. Çünkü çok avcı var ya.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Mermi dağıtacak?

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Dur bakayım belki de vergi toplayacak, yok mermi dağıtacak. Ateşli silah kayıtlarını online sisteme bağlamak ve ateşli silah ruhsatlarının bilgisayardan kesilmesi. E, işte hiç kaçırtmayacak orada online yapacak yine vergileri toplayacak.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Süratli olsun, vatandaş beklemesin diyedir.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – E, işte tamam, tamamdır işte. Doğa etsin avcılar ki kalabalıktır, yoksa avcıların sayısı 300-400 olsa hapı yuttulardı. Alimallah tüfekleri bile alırdınız elinden. Kalabalık olunca arkadaşlar, nüfus çok olunca onların istekleri daima birinci olur. İki, özellikle Lefkoşa ve Girne’de yürütülen ve izinli bir şekilde sürdürülen

2288

kuyulardan su satışı ve tankerlerle ne biçim cümle bu. Sürdürülen kuyulardan su satışı ve tankerlerle su satışı, çalışmalarının tümü...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Bakan edebiyat öğretmenidir.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – E, bir cümlede iki defa aynı kelimeciği kullanırsan şey olur yani onun için şey yaptım. Yahu yanlışlık olabilir yani ben onu şey yapmam ama okurken uymadığı için söyledim onu. Tüm ilçelerden başlatmak ve gerekli yasaları çıkartmak. Biraz evvel kulağım tanık oldu yani Mağusa’da su satan yok dediler, ben daha dün aldım su söyleyeyim onu da söyleyeyim yani, dün mü yıllardır açarız telefon gelir, paramızı veririz suyumuzu alırız.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hep izin verdiler sayaçlandırmaya başladı.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Yani izinsiz mi bunlar şimdi aman Allah’ım.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Evet, hep sayaç taktık.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – E, tamam onun için vergiler toplanmaz.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Ya niye aldı yani onu oraya madem.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Lefkoşa’daydı, Girne’de başladık, diğer ilçelerde de yapacağız tamamlayacağız diğer ilçeleri.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Yani kurak bir ülkede ta Türkiye’den su gelsin buraya su altındır altın. Zaten Türkiye’den gelince bu defa altından daha yüksek...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Fiyatı belli olacak o zaman millet zanneder ki beleş.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Ya ya su pahalı artık diyecekler. Neden? E, önce Türkiye’de barajları yaptılar, onların gideri var. Borular kuruldu deniz altından, Demirel bir ara şöyle söylemişti; “önce balonla, sonra boruyla vereceğiz” dedi. Balonları ödedik, şimdi boruları ödeyeceğiz arkadaşlar. Buradaki yapılaşma ve bu su fiyatları da göreceksiniz can yakacak. Gelsin gelsin deriz ama hakikaten çok pahalı olacak. Şimdi...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Serinleyesiniz hoca...

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Ama hakikaten eğer Gazimağusa’da, Girne’de, orada, burada bu su satışlarından katma değer almazsanız eğer, bilmem vergi almazsanız tabii ki ağlarsınız şey bomboştur nedir o, kasa boş, ödeyemeyiz. Yani neler çıkıyor meydana. Nihayet arkadaşlar üçüncü maddesi şu: Sayın İçişleri Bakanlığının 2012 hedefinden Bakanlar Kurulunca dinlesin bunu evde oturan muhtarlarım da. Bakanlar Kurulunca Meclise sevk edilen Muhtarlar Yasasında gerekli değişikliklerin yapılıp muhtarlara ekonomik katkı sağlayacak yasal hakkın verilmesi. Şimdi bunu Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ivediliğini bu Meclisten aldılar. Şu anda bu muhtarlara maaş diyelim kısa yoldan, verilme olayı komitede ve ilk sırada. Üstüne üstlük İçişleri Bakanlığı bunu 2012

2289

hedefine koymuş. Ben de bu notun altına şunu yazdım biraz evvel çalışırken. İnşallah UBP’nin daha önce verdiği vaatler gibi muamele görmez bu olay da. Neydi o vaatler hatırlarsanız? Emekliye vergi koymayacak, Eşel Mobili kaldırılmayacak, birtakım vaatler, seyrüsefer harçları aşağıya çekilecek ve vaatlerle geldiler, hiçbirini yapmadılar. O vaatler de yazılıydı arkadaşlar. Hatta Emekliler Derneğine yazılı mektup taahhüt bile verdiler. Şimdi bu da muhtarlara bunları söylerim gözlerini açsınlar. Bu da yazılı. Ve şu anda eskiden verilen vaatlerden tek farkı bu yasal değişiklik komitede ivedi görüşmek için bekliyor. Onun için muhtarlar her gün sabah akşam yığılsınlar bunların kapılarına arkadaşlar. Hiç nefes aldırmasınlar. Bak buradan ben de söylüyorum. Getirsinler muhtarlara o ödeneklere destek vereceğiz. Hiç yan çizmesinler Sayın Başkan, sayın milletvekilleri ve o kanunu geçirsinler ve ondan sonra muhtarlarla beraber çalışsınlar. Muhtarlardan hizmet beklesinler, muhtarlar kaçak işgücünün de kaçak işverenin de, kaçak esnafın ve zanaatkarın da üstesinden gelir. Yeter ki, hükümet muhtarına önem versin Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. Şimdi yanılmıyorsam iskan olayları da size bağlıdır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Benimdir tabii.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - E, şimdi encümen var arkadaşlar. İskan.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Arkada.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Hani nerde? Tamam tamam. Encümen var. Daha da birtakım kurullarınız vardır. Şimdi ben

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Saptama Değerlendirme Kurulu.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Ha, işte bir şeyler vardı.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Öğretmen dayanışmasıdır yani ha.Ağzından yanlış bir lafın çıkması diye dayanışma yaparlar.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hocamızdır.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – E, tamam. Onu söylüyorum ben de.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Yok ben sordum. Hakikaten hata yapmayalım. Şimdi ben bir yurttaş olarak düşünüyorum. Bizim encümene ihtiyacımız var mı şu anda arkadaşlar?

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Bak gene.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Bir dakika bir dakika. Mal dağıtımı eskisi gibi sürüyor ha, söyleyin de bilelim.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – O bir işe yaramadı.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Şimdi görüşmeler devam ettiği için her başvuran yurttaşa veremeyiz. Yav benim Güneyde milyonlarca puanım kaldı. Veremeyiz. Yurttaş da sorar. Artık ben yani şeyi encümende çalışan saptama olunca insanlara hiçbir

2290

sözüm yok. Onlar bizim en kıymetli elemanlarımızdır. Çünkü oraya herkes giremez. Seçme insanlarımızdır. Onlara saygım sevgim sonsuz. Kesinlikle benim sistemi incelerim şimdi. Yani bu işler yoğunluğunu yitirmiştir. Dolayısıyla oturup tekrar bu komisyonlar ele alınmalıdır arkadaşlar. Yani eğer görüşmeler dolayısıyla görüşmeler hep duracak gibi de değil. Artık Birleşmiş Milletler gözünü açmış, bu görüşmelere ışık yanmış, ne olduğunu, ne bittiğini herkes biliyor. Bakmayın siz gizlin görüşürler, inanmayın. Herkes bunu biliyor. Hele hele Birleşmiş Milletler anında Mr. Downer’den telefonla veya yazılı hemen bilgi alırlar. Her şeyi bilirler onlar da bilgileri hemen Amerika’ya verirler, İngiltere’ye verirler. Aferin, bir tek bizim toplum bilmez saklarlar. Hristofyas ne melazım o çıkar çıkmaz gider gazetecinin kulağına okur o da toplumuna verir, ne oldu bugün verir. Bu Eroğlu bu konuda böyle yaptı der. Ama bizimki yapmaz bunları hiç. Bir tek bilmeyen bizim toplum arkadaşlar. Bir bilse bizim toplum o görüşmelerde ne olur ne biter. Biz bu konularda çok geri kaldık ve Amerika’da buna ilişkin çıkan haberleri da Rum basınından öğrenmekteyiz değerli arkadaşlar. Onun için bu görüşmeler göstermiştir ki eğer bir şok olmazsa Amerika gibi, İngiltere gibi, Avrupa ülkeler diretmezse çözüm yoktur arkadaşlar. Onun için demek ki bu komisyonlar daha uzun süre çalışmayacaklar. O zaman vatandaş sorar, ben Güneyde mal bıraktım. Gelirim isterim. Bana dersiniz ki, olmaz görüşmeler devam eder. O zaman vatandaş sorar, bu Komisyonların fonksiyonu ne? Buna da vatandaş yanıt bekler. Ya oturun. O Güneyde eşdeğer bırakanlar var, hiçbir şey almayanlar var feragatnamelerini çeke çeke ellerinden aldınız ama o insanlara sizden yana olmadığı için zamanında bir şey vermediniz, bir şey de kalmadı. O zaman bir şey kalmadıysa kime neye kime ne verecek arkadaşlar, hangi daire ne verecek? İskanı bile kaldırman lazım artık daha da ileri gideyim. O bile artık bitti. Oranın memurlarını başka dairelere veriniz ve birkaç tane bırakınız orda madem bu işler durdu bitti artık.

Şimdi bir tane komisyon var. O da nedir? Mal Mülk Komisyonu. Bakınız artık bizim halkımıza bir şey yok. Giderseniz size der ki, e yahu görüşmeler var veremeyiz. Ama oyandan Mal Mülk Komisyonu dediğimiz ona Rumlar başvurduğunda bakarlar incelerler para mı isten, değiş tokuş mu isten, ne isten. Yahu bakınız, nerden nereye geldik. Bizim insanımızın istekleri iskan konusunda, bıraktığı mallar konusunda hiçbir şey görmüyor bugün ve bütün olanaklarımızla Rumlar için tabii onlar da insandır malları için başvuruları inceleriz ve tonlarla parayı veririz veya vermeye söz veririz. Devam etsinler ama bizim insanımızın sorunlarını da çözsünler. Ve bugün toplumda bunlar büyük rahatsızlık yaratıyor. Elektronik çağa girdik, bilgisayarlar çatır çatır çıkarın meydana. O taraftaki malını satıp da bu yandan mal alanlar vardır arkadaşlar. Bu suçtur. Yani bu ne demektir bu? Niçin bunları ortaya çıkarmazsınız? Kardeşim sattıysa o hakkı biter. Satmadıysa bir sözüm yok. Ama bugün birçok insan gerek Rum da var bu tarafta malını satan. Çok vardır arkadaşlar. Bugün Dipkarpaz’a gidin sorun oradaki KKTC yurttaşına ne iş yapan? Tarlada çalışırım ödenirim. Kim öder seni? Güneydeki mal sahibi. Tarlanın mal.. E, tarla senin değil mi? Evet. Ama o gelir icarını öder bana. Beni da öder onun adına çalışırım. Traktör getirirler Güneyden arkadaşlar ve Dipkarpaz’da tarlaları sürerler. O traktörleri belli sürelerle sınırdan getirir ve tekrar geçirir. Ben gittim gözlerim, kulaklarımla dinledim. İnsanları dinledim orda. Bilmiyordum hakikaten bu ülkede yaşıyordum ve bilmiyordum arkadaşlar ustamı beklerim bugün gelecek beni ödeyecek, kim? Güney’den gelecek. Şimdi Güney’deki eker biçer hem bizden alır, ne alır bizden? Gelir desteği alır....

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) - Alır mı emin değilim yani ha?

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Alır tabii niçin almasın? o almaz ki adamı alır ona verir. Hem Güney’den alır çünkü Güney hükümeti orasını kendi toprağı sayar her tarafını, kuraklığa uğradım benden alır arkadaşlar. Yani bu ülkede neler var ve hakikaten kaç tanesinin

2291

hakkında bilgimiz vardır. Ben yıllar vardır bunu bilmiyordum ve son zamanlarda yani bir sene önce Karpaz gezimizde bunlara tanık oldum. Nereden nereye geldik Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri? Onun için zaman artık bizim tarafta da bizim insanımızın da bütün mağduriyetlerini bu mal konusunda bir şekilde giderilmesi gerekir arkadaşlar. Tabii İskan’a girmişken mesela bir İçişleri Bakanı ülkede bazı bozukluklar olduğunda sorumludur. Ben paramı vereceğim ev alacağım ama o yandan açıkgöz müteahhit beni kandıracak hem paramı alacak, hem koçanını vermeyecek. Hele hele bir yabancı ise İngiliz işte hepsiniz bilirsiniz İngilizlere yapılanları. Dünya küçük küçüldü artık çünkü teknoloji gelişti. Hemen face book’lardan bilmem internetten bir birlerine girerler ve bütün dünyaya aman sakının bu yalancılara inanmayın, bize böyle böyle yaptılar. Ne zaman oldu bu olaylar, meydana çıktı? 2010’da mı çıktı? O civarlarda çıktı meydana ve çözülmedi arkadaşlar, çözülmedi. Çözülmeyince yani evet bu kitapçığı bazıları beğenmeyebilir ama hakikaten bunun içinde bazı şeyler vardır istatistikler vardır arkadaşlar onlara baktığınızda yabancıların ev alması, konut alması 2010’dan sonra düşer. 2010’dan sonra aşağı aşağı iner.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Adamlar deli mi yahu verecek para da evi da almayacak....

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Evet düşer, yazıklar olsun ne yaptık bu ülkeyi, nereye getirdik? Ararım, ararım hep gece kulübü bu da. Özür dilerim yani çok özür dilerim yetiştiremedim Sennaroğlu erken bitirdi ben zannettim birazcık gecikecek de kağıtçık koyacaktım aralarına koyamadım ama buldum bir tane buldum arkadaşlar sayfa 98. Sağ olsun arkadaşlar da böyle bir kitabı hazırladınız bu da güzel bir olaydır aslında. Bakınız arkadaşlar yabancıların bakanlığımıza yapmış oldukları taşınmaz mal müracaatları. Şimdi bakın mesela 2000 yılında 228 dosya vardı o zaman Anan manan yoktu. Anan Planı 2003-2004’ten sonra. 2001 yılında 309 dosya başvurdu bakanlığa, kim? Yabancılardan. 2002’de 591 kişi, 2003’te o görüşmelerin yoğunlaştığı çözüm oldu oluyor havası ile 955 Annan Planı geçti Türkler evet dedi ve o Anan Planında işte alanın yanına kalacak havası vardı aslında eğer bir konut yaptıysanız, iş yeri açtıysanız o arsandan daha fazla onun parasından daha fazla bir para harcayıp bir şey yaptıysanız yapana kalır. 2003, 955 dosya, 2004 , 2827 dosya arkadaşlar. 2005; 1571. 2006; 1800. Artık aldı kararını. 1700 civarında artık gider normal. Derken 2009’da biraz düşüş yaptı ama 2010 905. 2011; 623. Artık güven kalmadı.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - E, insanlar dertlerini anlatmak istedi randevu istedi eylem yapsın diye, ona bile müsaade etmediler.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Şimdi yani arkadaşlar...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - AİHM’deki davalar da kötü etti.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Her şey etkiler ama esas o öbür durum. Ben bile bir yerli olarak bir durumum düzelir da bir şey almak istersem konut. Nasıl dediler? Kaç dereden su getireceksin.

FERDİ SABİT SOYER (Yerinden) (Devamla) - Bin bir dereden.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Bin bir dereden. Yani güvenim kalmadı. Çok açıkgöz var bizim ülkemizde. Nerden türedi bu kadar açıkgözler. Çok mühim bunlar yahu.

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Eskiden böyle değildi.

2292

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Manga ile beraber bütünleşmişler tam bir çete. Tam bir çete. Yazıklar olsun. Bırakınız bu çeteyi konuştuğunuzda, sen hainsin der. Vatan, Millet, Sakarya’da aman Allahım. Ama bir da bakarsınız bizi dünya uluslararası camiada sıfırlamış bizi. Bu yaptığı yüzsüzlükle bizi rezil etmiş arkadaşlar .... Bir zamanlar Londra’ya gittim. Yıl 1990’lardı. Neyse, o civarlarda gittim. İlk defa gidiyorum bir milletvekili olarak partim beni görevlendirdi ve bir siyah çantacık aldım. Dedik, herhalde Avrupa’da aldık bir siyah çanta ve James Bond çantası gibi. E Türkler, Londra Türkleri az daha bizi dövsün. Ne oldu be? Ne var, dedik falan. Meğer bizden evvel bir yalancı gitmiş oraya, bir yalancı gitmiş öyle bir çanta ile ve aynı malı beş, on kişiye satmış. Ve sonra burada mahkemeleri de oldu arkadaşlar. O adam nerdedir? Eli kolunu sallayarak gezer. Çünkü bizim yasalarımız maalesef bu tipleri cezalandırmaz arkadaşlar. Yani o taa o dönemden başladı ve o dönemden günümüze geldi ve hiçbir önlem alınmadı arkadaşlar. Ve nihayet işte bugün geldiğimiz nokta bu. Ama bu olay çıkar çıkmaz bu Hükümet gerçekten muhalefetle de gerekirse ihtiyacı varsaydı. Yoktur. Parmak sayıları 27 tane maşallah oturup bir konsensüsle bu ayıbı örtebilirdik. Hakikaten bütçe değişikliği getirerek yeni kalemler koyarak bu İngilizleri tazmin ederdik ondan sonra onun acısını dönerdik bu çeteden çıkarırdık arkadaşlar ve bir kere daha hiçbiri böyle bir olaya tenezzül etmezdi. Bu hepimizi mahcup etti. Bugün dünyanın neresine giderseniz gidiniz sakın ola gelin da bizden mal alın demeyin. İnanmıyorlar arkadaşlar. Yalancısınız siz diyor. Ve o akış durdu.

Bakınız Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, bir zamanlar bir zamanlar dediğim 2006-2007’de parti binamda otururken yaşlı karı koca İngiliz bir çift bana geldi. Bana dediler ki, sizi tavsiye ettiler, bizim bir sorunumuz var ancak siz çözersiniz. Dedim, ben bakan değilim. Şu anda milletvekili da değilim 2006’da. Ama dediler bize yardım etmeni isteriz çünkü kime gittiysek bizi soymaya kalkıştı. Nedir dedim sorun. O zaman da Murat’tı İçişleri Bakanı.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Özkan Murat.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Özkan Murat. E, Özkan Muratla da tanışıyorduk tabii. Anlattılar bana arkadaşlar. Bu karı koca gelmiş bizim taraftan bir arsa aldı beş bin İngiliz lirasına bir arsa aldı On beş sene önce. Parasını da ödedi. Bakın arkadaşlar. Ve bu geçen zaman zarfında ev da yaptı onun içerisine. Adam koçanını ister. Yabancılara koçan Bakanlar Kurulu Kararı ile verilir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Evet.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Bu adamın dosyası on beş sene ele alıp da incelenmedi.Ben devreye girdim Özkan Murat’la konuştum, bu dedim hakikaten büyük bir ayıptır yahu ne var yani, casusturlar ne var? İlgilendi sağ olsunlar. Müsteşarı da benim öğrencimdi hakikaten beraber çalıştık kendine bilgiler verdim. Arkadaşımız dedi ki bunun dosyasında sakıncalı kişi yazar. Açıkgöz bir memur oraya onu yazdı. İncelerler öyle bir şey yok. Ve bakınız Bakanlar Kuruluna bunu gönderirler. Bana da dediler ki bitmiştir bu iş söyle İngilizlere yakında Mağusa’da liste asılacaktır arkadaşlar şeye ve içinde ismi olacak gitsin koçanını alsın. İsmi çıkmadı Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; çünkü Bakanlar Kuruluna götürülürken o isim aradan alındı. Ama Özkan Murat orada kendi yetkisini de kullandı ve o İngilizlerin koçanını verdirdi. Nedir Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri bunun altında yatan? Bu olay bir tane değil, çok vardır arkadaşlar. Şimdi İngiliz’e bizim arkadaş vatandaş satmış arsayı 5 bine 15 sene önce, orada aniden arsalar kıymet yapmış ve 20 bine, 25 bine çıkmış. İngiliz’e der ki vazgeç bu koçandan sen madem çıkarmaz sana bunlar gel ben sana 5 bin Liracığını vereyim ve bu işten vazgeç. Bu olay bir çok yabancıya yapılmıştır Sayın Başkan,

2293

Sayın milletvekilleri; böyle verdi 10 sene evvel pişman oldu, çünkü kıymet etti özellikle bu Yeni Boğaziçi ovalarında çok oldu bunlar, oraları çok kıymetli arsalardır ve bu yabancıların canına okurlar arkadaşlar ve bu yabancıların bir çoğu da kabullenmek zorunda kaldı. Aman, aman dedi alayım bu paramı olsun kurtarayım ve gideyim. İşte bütün bunlar şunu gösteriyor. Yani bir taraftan hem dünya çapında dürüst, iyi, bu KKTC tanıyın bizi bakınız ne kadar kıymetli .... var deriz ama maalesef bu yabancıları da bu şekilde hem de çeteler halinde çektirdiklerimiz vardır değerli arkadaşlar. İşte bütün bunlarla niye anlattım bunları İçişleri Bakanının bu konularda çalışma yapması lazım ve bu mağdur olan insanların yerli de vardır mağdur olan arkadaşlar, onlar da bunların önce tazmini için formüller geliştirelim ondan sonra da bunların bu duruma düşmelerine neden olan bu açıkgözlerin da hakkından gelelim derim. Eğer bunlar yapılmazsa yani yılanın başı ezilmelidir arkadaşlar yoksa bu yılan hepimizi yutar. Bu yapılmalıdır, bunlar böyle devam ederse bırakınız dış ülkeleri kendi aramızda bile bir birimizin yüzüne bakamayacağız Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri. Şimdi çevre konusunda de Çevre Bakanına bir şey söylediğimizde ama sadece bana bağlı değil ya der. Belediyelere de bağlıdır bazı konular diyor, kişilere de bağlıdır. Ama ben sahillerimize baktığımda hakikaten sahillerimizin temiz olmadığını görmekteyim. Kimi ilgilendirir sahiller? Belediyeleri ilgilendirir. Belediyeler kime bağlıdır? İçişlerine bağlıdır. O zaman demek ki yasalarda bir eksiklik vardır yani merkezi hükümet bazı şeyleri yaptırabilmelidir. Yani sen hem belediye olarak sahilleri tutacaksın elinde, oradaki otellerden her yatmada, her yatı için vergini alacaksın....

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Alacaksın, otellerden pek tabii ki alırlar oradaki yatırımdan alırlar sahilden dolayı almazlar. Ancak birçok duyarlı belediye başkanın da hakkını yememek lazım gerçekten.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Yok. Alımlıdır onlar. Onlar bilir kimler ne yaptığını bilir. Ben açık konuşayım yani ben yaşadığım şeylerdir bunlar yahu çöpten yürüyemezsin yahu sahillerde. Ayıptır bunlar. Madem her şeyi belediyeye bağladınız Çevre Bakanı eskiden Turizm Fonundan belediyelere para aktarırdı.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Karşılığı bu Fondan çevre temizliği için üç, dört aylık bir süre kaldı. Neyi temizleyecekti?

ARİF ALBAYRAK (Lefkoşa) (Yerinden) - Kimse kalmadı. Kimse yok.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – E, ben zaten şeye konuşurum yahu artık halka konuşuruz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Haklısın yani.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - Hocamı dinlemeye geldim.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Kimse yok. Yazıklar olsun. Sizi oturdum ben dinliyorum.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Yani şimdi belediyelerin bunu yapması lazım arkadaşlar. O sahillerin.. Yani zaman zaman doktorla görüşürüz.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - Nasıl o sahilde buluşuruz.

2294

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – Ya. O sahillerin temiz olması lazım. Hele hele bir hafta sonuysa Pazartesi olmadan sabah sabah girip oraları temizlemeleri gerekir. Yani bunun başka. Fakat ne yaparsınız? Haftanın her gününde yığın halinde çöpleri yiyecek artıklarını. Tabii bir yerde kargalara yarar.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hoca, halka açılmışken halkımıza da söyle ben özellikle dikkat ederim bütün gün bütün gece mangal yanar o kumların üstünde. Halka da bir uyarı yapsan varillere atsınlar çöpe.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - E demek sen da görün yani çöpleri.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Hemen halk suçludur ha.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Halk vergisini verir. Sen onu eğit. Sorun varsa da halktan kaynaklanır. Medyanı bak koskoca BRT var elinde, her zaman senin adamların çıkacağına ara sıra da çevre konusunda her akşam halka hitap etsinler. Halkımız anlayışlıdır ya. Bazen bakarım o BRT’ye hiç yok bir şey bu konuda, hiçbir şey yok.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Arada eğitim verdiklerimiz de oluyor Hocam. Siz biliyorsunuz.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, bu memlekete gelen insanlar her tür insan vardır. Sahillere giderseniz 20 yerliyse gerisi hep yabancıdır dışarıdan gelenler vardır, onlar. Yani demokratik yapı değişmiştir. Herkes okuma bilirmiş. Bilmez. Bu kadar açık. Herkes bunu bilmez demokratik yapı değişmiştir ona göre önlem alacaksınız. Yani aramayın eski durumları. Eski durumlar geçmiştir. Farkındasınız siz da. Artık kaynaştık madem onlar da bizim madem bağrımıza bastık o zaman onların da kültürüne dönük bir şeyler yapacaksınız bunun şeyi yoktur. İki, üç kültür bir araya gelmiş bu memlekette. O zaman medyayı kullanın. Medya aracılığı ile genel herkese hitap edin. Ben bazen yolda giderim bakarım. U! Adam elinde çöp poşetini arabadan atıyor yahu yol kenarlarına. Siz görmez misiniz hiç? Yani bütün bunlar sizi ilgilendirir çünkü belediyelere bağlıdır. Demek ki bir yerde bir aksilik var. Mesela bugün gelir her gün görürüm bir tanesi buzdolabını, arabasını, bazı koltuklar kor böyle yolun kenarına. Nedir bunlar? Veyahut ansızdan bir baraka gibi bir şey lokanta. Kim verdi bu izinleri? Biz görüyoruz. Siz görmüyor musunuz? Anayolun tam dibinde hakikaten sandalyesi orda, masası orda yavaş yavaş oraya bir gece kondu kalkacak belli. İşaretleri belli.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Halka geçtiği zaman aman bu tarafa.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Tamam. Böyle yapacağım zaten. Yani arkadaşlar, hakikaten sahipsiz bir ülke görünümü vardır. çıkın ve gidin nerden geldi, nasıl oldu? Bir araba koymuş oraya arabayı hiç kaldırmaz. O yavaş yavaş gecekondu olacak. Buzluk gelmiş. Kim izin vermiş? Hangi belediye bunu göz yumuyor? Yani İçişleri Bakanı madem bütün adayı belediyelere böldük ve bağladık, o zaman kaç sene oldu bazı aksaklıklar çıktı onları görerek mevzuatı değiştireceksiniz veyahut yeni bir yasal düzenleme getireceksiniz. Çünkü, mesela hala daha Anayollarda hayvan leşleri durmaktadır. Hala daha vardır. günlerle kaldırılmazdı eskiden. Yine kaldırılmaz. Yahu belediyeye bağladınız.

ARİF ALBAYRAK (Gazimağusa) (Yerinden) - Hayvanlar suçlu. Eğitimsizdir o hayvanlar onun için öldüğünde çekilmeyi bilmiyorlar....

2295

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Tamam, yani bütün bunlar....

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Gazimağusa) (Yerinden) - Vallahi aldınız olayı tele gidersiniz ha ......

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Zaten artık milletvekillerini bıraktım halka konuşurum yani. Siz halktansınız onun için buradasınız, tamam. Şimdi sağ olsun arkada da arkadaşlarımız var zaten onlar öfkelenirse vallahi kimse yok dolduracaklar boşluğu onu da söyleyeyim.

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Doğa boşluk tanımaz.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Eee tanımaz, doğa boşluk tanımaz. Nedir bu .... arkadaşlarımızı için için halkımın Meclisi olmalıdır derler. Yani onları da izliyoruz değil mi? Şimdi bir ara Topçuköy’de Sayın Bakanın köyünde bir eylem olduğunu duydum. O zaman Sayın Çavuşoğlu daha Bakan değildi galiba muhalefetti da bilmem tabii ne idi o zaman? neydi oğlum bu eylem?

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Kükrerdi o zaman...

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Kükrerdi o zaman....

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Mağaralarda gezerlerdi Ersan’la beraber.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Evet, hemen oraya bir baz istasyonu. Fakat hakikaten Topçuköylüleri takdir ederim ve bir kere daha buradan kutlarım. Hepsi birlik oldu kadını erkeği, genci çocuğu hep beraber gitti....

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sen yoktun toplantıda alma üstüne o kadar.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Ben olayı anlatırım....

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Aysergi’deki yüksek gerilimi de yeraltına geçirdi arkadaşlar, iktidar.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Ne ise ben oradaydım eylem günü oradaydım. Hakikaten herkes orada toplanmış ve o baz istasyonunu iptal ettiler arkadaşlar orada, bravo Topçuköylülere. Her taraftaki insanımız bunu yapmalıdır baz istasyonlarına karşı.

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bütün baz istasyonlarını kaldıralım, cep telefonlarını da kaldıralım.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Şimdi arkadaşlar niye gitti ilgili firma Topçuköyün içine istasyonunu diksin o demirlerini? Halbuki gitse uzağa biraz kimse itiraz etmeyecek. Çünkü elektrik götürmesi gerekir. Eee uzağa yaparsa bu büyük meblağlara gereksinim duyar ve gider halkın sağlığı vız gelir, tırız gider. Ama Topçuköy buna izin vermedi arkadaşlar. Şimdi işte zamanında eylem koyamayan mahallelerimiz veya köylerimiz

2296

maalesef bugün her saniye aman çocuğum etkilenecek mi? mesela Lefkoşa’da bir apartman. Apartman sahibi para alsın diye apartmanın üstüne baz istasyonu kurdurdu, parayı da her ay cepte. Ama kendisi apartmanda oturmaz, kiracıları oturur, bana ne onlardan der. Ama o kiracılar her gün ölür, ölür dirilir. Aman çocuğum rahatsızdır aha bundandır. Bu olaylar bütün şehirlerimizde vardır arkadaşlar, köylerde de vardır. Geçen gün yanılmıyorsam Vadili’dir galiba. Yahu köyün içine damına dikmiş şeyi o köy bağırır, çağırır olmuyor ama ben o köylere söylerim Topçuköy gibi olun, çekinmeyin eylem yapın yıkın be bunları. Her gün çekecekseniz o çileyi yıkın bu şeyleri bakalım çıksın İçişleri Bakanı da desin niye yıktın söyleyebilirse?

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Bakan köye gider da kuzu keserler kendine....

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Bak, Bakanın köyü bunu yaptı, memnundur Bakan onun için tam zamanıdır siz de yıkın alimallah bakalım size gelip bir şey söyleyecekse? Şimdi arkadaşlar bu çok önemli bir olaydır. Türkiye’de işte burada yazıyor, Türkiye’de ve bunlar İnternet’ten alınmıştır, Yargıtay’a, Yargıtay oturmuş, anlaştı baz istasyonlarıyla, falan odanın başına diktiler. Başlamış o orda çalışanlar rahatsız olmaya başladı. Tam da çubuğun olduğu yerde kanser vakası çıktı arkadaşlar. Hemen oturdu Yargıtay ve o işi bozdu. Sonra bir mahkeme olayı oldu, bu köylüler mahkemeye gittiler, onlar Topçuköy gibi eylem yaptılar da mahkemeye gideriz dediler, gittiler ve mahkemeyi kazandılar Türkiye’de. Bakınız, şimdi efendim bizimkilere de sorduğumuzda e ispatı yapıldı mı, ispatı yapılsın veya yapılmasın, insanların içine bu endişe düştü mü onları öldürür arkadaşlar, o insan artık yaşamaz, her an kafasında odur. Hele çoluk çocuğu varsa. Peki hakkımız var mıdır bu insanlarımıza her gün olmak kaydıyla çocukları için böyle endişelensin, ne hakkımız vardır Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. Çıksınlar dışarı, meskun yerlerden çıksınlar. Bu konuda İçişleri Bakanı harekete geçmesi lazım. Çünkü bu direk seni ilgilendirir, ilgilendirir İçişleri Bakanı, çıkacaksın, bu konuda önlem alacaksın, yasa yapacaksın. Bu 50 milletvekilinden göreyim bakayım kim karşı gelebilecek arkadaşlar. Seni alkışlayacağız yahu böyle şey yaparsan, e bunları yapacaksınız bu topluma. Sadece bunu yaptığınızda bundan önce yaptığınız bütün fenalıkları, eziyetleri vallahi unutur bu toplum, bu toplum çok erken unutur, onu da söyleyeyim.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Sen de unutacak mısın?

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Vallahi biraz da ben unutacağım yaparsınız.

ARİF ALBAYRAK (Gazimağusa) (Yerinden) – Bırak yapmasınlar da unutmasın bu halk.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - E bir hayli şey sıraladım kendisine, hepsini yaparsa...

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - Aysergi’deki, Aysergi’deki...

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Aysergi’ye...

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - Yüksek gerilim hatlarını hatırlan, direklerin üstüne çıktılardı.

2297

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Ya, Sayın Başkan, sayın milletvekilleri bu konuda en çok kavga veren de bugünkü İçişleri Bakanı.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - Benzin bidonu aldıydı, Sayın Bakan döküyordu kafasına.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) – O eylemlerde bulunduk, beraber bulunduk. Yani o gün başka, bugün başka?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Yok, Arif’te vardı.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Yani bu koltuk nasıl değiştirir siz yahu yani?

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Çok değiştirir bu kolduk.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Amma koltukmuş yahu Sayın Bakan. O gün neysen bugün de o olman gerekir ve halkın yanında olman gerekir Sayın Bakan. Şimdi..

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Gazimağusa) (Yerinden) – Sayın Bakan yoktu ki orada.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Nerede?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - Sen yoktun orada.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Aysergi’de?

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - Vardı, adamları vardı.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Vardı, vardı yahu, bir d defa da geldi galiba.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - Yoktu, yoktu.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - İlçe başkanları vardı kapı gibi.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - Sen hatırlaman geldin, sorardın bana ne saat döktü başına benzini?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - O gün ben yoktum ama bir sonraki gün vardım.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Peki ne yaptınız yahu o yüksek gerilim hattını?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Çalışır arkadaşlar.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Öyle kaldı.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - 4 milyon Dolar.

2298

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Şimdi bir 3G olayı çıktı diyor bu yazı. Bitiriyorum, bitiriyorum. Bu Türkiye’ye de...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Yani bilmeden eylem yapan insanlar kategorisindesiniz ha.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Arif Bey oradaydı diye davet ettiler beni, ben de gideyim, öyle gittim.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Şimdi bir 3G olayı çıktı ve Türkiye’de endişeler arttı. Şimdi bir de 3G için baz istasyonları başlayacak. İşte bütün bunları hesapları Sayın Bakan, değerli milletvekilleri yapılmalı ve toplumu böyle endişeye, böyle endişeleri yaşatmaya meydan vermemek lazım. Yani benim ülkeme gelecekmiş, cep telefonu kuracak, zaten o cep telefonlarından halen daha şüphem vardır, siz gerekli vergiyi de alamazsınız. Çünkü orada o kadar teknik var ki öyle elemanlarımız yetişti mi tam şimdi?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Be Hoca, yarın Bayındırlık var zannedersem, Bayındırlıkta konuşursun.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Gazimağusa) (Yerinden) – Yok, Salı günü.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Olsun, olsun, bayındırlığı, baz şeyi seni ilgilendirir.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Salı günü?

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Ama bu baz istasyonları, bu...

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Ulaştırma da konuşacağız onu.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Evet.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - New Jersey korkuluklarını kim yaptı çok merak ederim?

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Hangisini?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - O New Jersey korkulukları var, çok merak ederim kimler yaptı onu?

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) – Yapmazlar mı?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - Yaptılar, yaptılar, güzel yaptılar.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Evet. Şimdi, evet sonuç olarak Sayın Başkan, sayın milletvekilleri...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Teşekkür eder, saygıları sunarım...

2299

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Sen beni yönlendireceğine Başbakanını yönlendir. Yani bu konularda ki konuştuk, bir şeyler yapsın. O çok önemlidir o. Yani artık Türkiye’de bakınız, Türkiye’de sivilleşme hareketleri başladı. Generalleri hiç gözlerinin yaşına bakmadan kimsenin, içeri tıkıyorlar. Artık sivilleşme başladı diyorlar. Siz tam tersini yapıyorsunuz. Bir polisi bile bağlayamıyorsunuz...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - Hayır oyu verdi. Öneri sunduk, Sayın Bakan hayır oyu verdi.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden)(Devamla) - Yok.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Verdin verdin hayır oyu.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - Hayır oyu verdin, hayır oyu.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden)(Devamla) - Kaldırmadım parmak.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Tamam, tamam.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden)(Devamla) - Görüntüler vardır.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - E partin hayır dedi. Şimdi dedik ki siz çekinirsiniz veresiniz ama kitapçığınızda yazar polisi bağlayacaksınız ve biz getirdik ve ona da hayır dediniz.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Başkasınınki olduğunda hemen verirler.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Evet, evet.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Muhalefet bu.

HÜSEYİN ANGOLEMİ (Devamla) - Olsun. Onun için yani bu konuda artık bir şeyler yapmanız gerekir. Buna...

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - İktidarda başka, muhalefette başka.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Siz ne derseniz deyiniz, şu anda siz Erdoğan, Tayyip Erdoğan’ın da etkisindesiniz. O zaman Tayyip Erdoğan Bey, yani çifte standart? Kendinde askeri ekarte edecek ama Kıbrıs’ta, hayır Kıbrıslının sivilleşme hakkı yoktur diyecek ve siz de o koltuklarda oturacaksınız. Gideceksiniz bu insanlarla görüşeceksiniz, anlatacaksınız. Biz sivilleşmek isteriz. Ve açıkçası yani engel olan onlardır, bu engeli kıracaksınız konuşa konuşa. Yahut da geleceksiniz burada kıracağız. Yahut da oraya gidip konuşacaksınız, anlaşacaksınız ve polis sivilleşecek. Ha yüreğiniz söylerse burada yapacağız, 50 milletvekiliz yapacağız bakalım. Var mıdır öyle babayiğit çıksın desin niye yaptınız? Dünya kamuoyu önünde yapacağız, bu bizim irademizdir. Biz kendi irademizle idare edilmek isteriz Sayın Başkan, sayın milletvekilleri. İkincisi, hakikaten düşünüyorum bu baz istasyonları konusunda da. Hiç sesiniz çıkmaz bu konuda. Halk söyler, bak bu kadar örnek verdik daha da çok var. Kıbrıs küçük bir yerdir, çıksın yahu tepede yapsın şeyini, baz istasyonunu. Ne ise götürsün oraya elektriği de, ödesin parasını ve götürsün. Yok, illa şehrin

2300

göbeğinde, fazla para vermeyecek. Ama Hasan’ın Mehmet’in, Hasan’cığın, Hüseyin’ciğin, Emine’ciğin, Emine Hanım’ların, teyzelerin hepsinin yaşamını tehlikeye sokacak, en azından onları endişeye sevk edecek. Bu ne demektir yahu? Buna izin vermeyeceksiniz. Belediyelere de bir an evvel yasal çerçeve içerisinde gelmelerini sağlayacaksınız yasa ile.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden)(Devamla) - Tasarı yakında geliyor.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - Ben Erkan Bahçeci olacağım, bileceğim Hükümet oturacak Serdarlı Belediyesine diyecek ki, Erkan Bahçeci, Ayşe Hüseyin kadroya girecek, yasa bunu emreder. O komite karar verecek ama ben Belediye Başkanı Paşa; “hayır seni atıyorum işten” diyeceğim ve bu vatandaş, Erkan vatandaş; “e bizde devlet mi var be” diyecek. O zaman; “vay hain vay, karşısın devlete. Nasıl güvensin sana?” Veyahut Alayköy’deki, mahkeme kararını uygulamayacak, tıs yok. Ne mahkeme, Yüksek Mahkeme onu içeri sokması lazım.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden)(Devamla) - Mahkeme kararını uygulamadı diye tekrar Mahkemeye verdik.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - E işte yani bu sözüm Yüksek Mahkemeyedir de. Yargı şüphe uyandırmamalıdır. Ama ben bakarım, yıllar önce bu Mecliste üç tane Bakan vardı iki tane üç tane. Anayasa der ki, Bakan olabilmen için üç sene bu ülkede oturacaksın. Onlar altı ay bile oturmadılar, Bakan yapıldı Mahkemeye verildi. Mahkeme elini sürmedi bile. Oyaladı, oyaladı, oyaladı, ne zaman Hükümet düştü, oturdu karar verdi, “evet, bunlar bakan olamaz” dedi. Ben böyle mahkemeyi ne yapayım yahu, ne biçim iş bu iş?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hayır,”durum ortadan kalktı” dedi.

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Devamla) - İşte korktu, sindi, karar almaz. E şimdi ben bir vatandaş olarak Hükümete güvenmem, yargıya güvenmem, e nasıl olacak bu işler? Alim Allah birbirimize sarılırız, saldırırız artık ve tabii kaos başlar artık. Halbuki yargı taraf tutmayacak, her konuya eğilecek. Şimdi mesela Kıbrıs Türk Petrolleri yargıya gitti, dedi ki şu anda ara emri alın, bunlar bunu yapamazdı. Haklıdır o insanlar, o çalışanlar. Ne yaptı yargı arkadaşlar, ne yaptı yargı? Bekler, bekler, bekleyin bakalım yahu der, bekler. Yahu ara emri istediler ya haklısınız de insanlara, ya haksızsınız de. Herhalde Hükümetten kaç göz hareketi aldı, bekler. Yarın o özel şirketler evraklarını tamamlasın, parayı yatırsın, alınca oturacak karar versin veyahut direk oradan kalktı. Arkadaşlar hakikaten garip bir durum. Dün bu Kürsüden biri bu konuyu anlattı, dedi ki Kıbrıs Türk Petrolleri Sendikası Dev-İş mahkemeye gitti, ara emri istedi, otur kardeşim, ver kararını ara emridir, bekler. Bir düşündüm, aklıma şey geldi, o bakanlar geldi, o bakanları hiç hatırlarsınız?

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Sayın Ali Rıza Usluer’den devralır)

Orada üç sene bekledi galiba mahkeme, ne zaman bakanlıkları düştü, karar almaya başladı arkadaşlar. E böyle yargıyı ben nasıl, nasıl yapacağım arkadaşlar? Onun için bütün kurumlar, bu devletin bütün kurumları, bakanları, yargısı, hepsi bu konularda titiz olmalıdır, eğer titizlik olmazsa bu ülkede Sayın Başkan, sayın milletvekilleri kaos olur. Maalesef bugün iyi bir noktada değiliz. Nedeni de balık baştan kokar, hükümet uygulamazsa Yüksek Mahkeme bu konulara titizlikle özen göstermezse belediye başkanları da başlar aşağı gide

2301

gide, onlar da uymaz ve böylece bir kaos başlar Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, hepinize saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Angolemli. Evet, sırada Kadri Bey, buyurun.

KADRİ FELLAHOĞLU (Lefkoşa) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Angolemli uzun, geniş, teferruatlı bir konuşma yaptı hayatın bütün alanları ile ilgili konulara değindi. Ben tabii ki öyle bir konuşma yapmayacağım, zaman ilerledi. İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığından sonra Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığı da görüşülecek, Polis de var galiba. O yüzden olabildiğince kısa konuşacağım.

Yalnız ilk önce Sayın Hocam baz istasyonları ile ilgili de bir konuşma yaptı, toplumu doğru bilgilendirmemiz gerekir bu konu ile ilgili. Çünkü toplumda bir hassasiyet vardır, doğrudur. Psikolojik olarak insanlar rahatsız olmaktadır, bu da doğrudur. ama bir başka doğru daha vardır ki bu alanda uluslararası anlamda kabul gören herhangi bir kuruluşun da bu baz istasyonları ile ilgili kanıtlanmış, belgelenmiş bir zarar verdiğiyle ilgili bir belge yok. Değişik görüşler var, gazetelerde haberler var. Ama ben de çok araştırdım, kendi meslek örgütümüz vasıtasıyla da bunu yaptık zaman zaman. Ama resmen kanıtlanmış herhangi bir resmi kabul görmüş bir belge yok. O yüzden, ama bilimsel olarak baktığını zaman bu sinyallerin eğer bir zarar varsa, ulaştığı her yerde bu zarar vardır. İster bu baz istasyonları uzakta olsun, ister yakında olsun. Eğer sinyal geliyorsa telefonunuza ve çalışıyor telefonunuz görüşebiliyorsunuz, eğer bir zarar varsa ister uzakta olsun bu baz istasyonu ister yakında, bir zarar vardır demektir ama kanıtlanmış, belgeye dökülmüş, dünyanın kabul ettiği herhangi bir rapor da yoktur bu konu ile ilgili. Bunu söyleme ihtiyacı hissettim, bunu paylaşma ihtiyacı hissettim.

Hükümet tabii ki ilk defa bu ülke siyasetinde pek çok ilki de yaşatıyor bize ve maalesef oturduğum yerde düşündüm, bir yabancı insan dilimizi anlayacak olsa ve bizi dinleyecek olsa bütün gün bu konuşulanları, nasıl bir anlam çıkarır bu ülke yaşamı ile ilgili, bu ülke insanlarıyla ilgili, herhalde hayretler içerisinde kalır diye düşündüm. Ama maalesef burada konuşulanlar da hemen hemen hepsi de büyük oranda doğrudur. Bu ülkede yaşanan, bu ülkede olup biten şeylerdir. Bizim ülkemizin görüntüsü bu, hiç de iyi değil. Hükümet dedim, mesela örneğin Sayın Nazım Çavuşoğlu, İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı. Kısa bir müddet önce ne Bakanıydı? Tarım? Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanıydı. Ondan önce Milli Eğitim ve Kültür Bakanıydı.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden)(Devamla) - Daha sonra, sırayı karıştırma.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - O kadar değiştiniz ki kısa sürede, sonuçta bu üç Bakanlığı yaptı yani 1.5 yılda. Bu son değişiklik açıklandığında Sayın Başbakan tarafından, arabamda radyoda Erten Kasımoğlu’nu dinlerim, Erten Kasımoğlu’nu bilirsiniz çok saygı duyduğumuz bir insan, herhangi bir siyasi partiye doğrudan yakınlığı bağı olan biri değil. Şöyle diyor, hayret ettim diyor. Böyle bir şey nasıl olabilir? Bu ülke siyasi yaşamında ilk defa böyle bir şey oluyor.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Gazimağusa) (Yerinden) – Kabiliyetlidir adam yahu.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Bir milletvekili 1.5 yıl içerisinde üç tane değişik Bakanlıkta görevlendiriliyor.

2302

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - Kabiliyetlidir.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Şu anki Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı, ilk önce Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı, sonra Turizm ve Çevre Bakanı oldu, sonra tekrar gene Milli Eğitim, Gençlik ve Spor Bakanı oldu.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Ona dediler sen bunu yapamazsın.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Yahu yani, bu doğru değil. Bu, size bu görevlerde olan arkadaşlarımıza da bir şey kazandırmaz, zarar verir. Beş yıl gelir göreve bir Bakan, önüne kısa orta ve uzun vadeli hedeflerini koyar, programlarını koyar, çalışmalarını yapar ekibi ile beraber ve yürür. Ancak da beş yıl yeter zaten birçok işi yapmaya. Bu Hükümet bu yanlışlığı bu talihsizliği de yaşattı bu topluma ilk defa. Bakanlıkta yanılmıyorsam, Bakan arkadaş burada düzeltebilir, üç tane müşavir yarattınız?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden)(Devamla) - Hayır.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Siz veya sizden öncekiler yani, sizi almayayım Bakanlık olarak.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden)(Devamla) - Hangisi, bu Bakanlıkta yani?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Bu Bakanlıkta. Bakanlık Müdür, Şehir Planlama Dairesi Müdürü ve bir müdür daha yanılmıyorsam.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden)(Devamla) - Hayır hayır.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - İkidir?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden)(Devamla) - Yerel Yönetimler Müdürü ile...

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Ha, dört olur galiba onunla. Bir dakika, Bakanlık Müdürü değil mi?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden)(Devamla) - Bakanlık Müdürü daha önce benim dönemim değil.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Sizin değil de bu Bakanlıktan bahsediyorum ben. Bu Bakanlıkta dört tane Bakanlık Müdürü, Şehir Planlama Dairesi Müdürü, Yerel Yönetimler Müdürü. Üç. Yani olabilir mi bu? Bu toplum, bu kamuoyu vicdanı bunu kabul eder mi? Aynı Hükümet, aynı Yürütme Bakan değişir, üç tane bürokrat değişir. Tabii nedenlerini biliriz.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - 18 tane müşavir.

KADRİ FELLAHOĞLU – Şehir Planlama Dairesi Müdürlüğündeki sizin adınıza başarılı yürüttüğünüz operasyonu da biliriz. Buradan izah ettiniz dinledim sizi. Bir makbuz oldu dedi, o makbuz olmasa dedi yediydim kendini. Aynen öyle dedi Sayın Bakan. Makbuz bulundu, yazıldı o para için bir makbuz ve çünkü senaryo öyle yapıldıydı.

2303

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden)(Devamla) - Fatura yazılıydı.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Yani...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - E peki Yüksek Mahkeme niçin iptal etti Sağlık Yasasını?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Anayasaya aykırı buldu.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Yani ortada bir suç vardı ya.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Yahu kamufle ettiler, o işi kendi yöntemleriyle.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Başarılı dedin ya.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Yani açıktı, çünkü olayı yaşayan insan televizyonlara da çıktı, kamuoyuna çıktı, rüşvet istedi ve verdim dedi. Bunlar yaşandı, yani bu...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Faturayı niye aldı?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Efendim?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Faturayı kendisi de kabul etti ki faturayı aldı kendisi.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Faturayı herhalde aldırttınız kendisine bir şekilde.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hayır, kendisi söyledi o televizyonlara çıkan bayan faturayı kendisi söyledi.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Neyse Sayın Bakan, yani bir rüşvet olayı oldu ve bu böyle sonuçlanmaması gerekirdi bu iş.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Neyse, yani Yüksek Mahkemenin Sağlık Yasasını niçin iptal ettiğini bilin ikinci meselesinde.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Başka biri verdi faturayı zaten. Neyse...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - E tamam, iptal etti zaten memleketin her tarafı ikinci iş, vekiller dahil vekiller dahil.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Şimdi biz...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Vekiller başka şeydir yahu.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Neyse devam edeyim ben. Ben...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Yahu sen, ben özelden gelmiş bir adamım. Yarın seçilmedim yahu, onu karıştırma.

2304

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Yahu neyse bunu izah edecek bir durumu yoktur arkadaşlar.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Ben bu konuda mücadele eden bir adamım.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Ettiniz Sayın Bakan ama etmeniz gerektiği gibi etmediniz. Bu işi kapattınız ve gitti ve öyle bir intiba yarattınız ki bu işi yapanlar sizin Hükümetiniz tarafından korunur, gözetir, olabildiğince korunur ve gözetir ve kapatılır ve teşvik etti...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Mümkün mü, öyle olsaydı ben takip etmezdim eğer öyle olsaydı.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Neyse, ettiniz ama yani biliriz, bakınız yani neler yaşandı, neler olup bitti biliriz. Kesinlikle bir rüşvet olayı vardı...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Bakın bir Bakanlıkta dört tane değişti, ben dedim epey müdür değişti geçen defa, hiç dedi, hiç değişmediler dedi bana, Kürsüye müdahale etti.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Derler tabii.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Aha bir Bakanlıkta dört tane müşavir var.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Şimdi ben devam edeyim Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Eğitim Bakanı, aman özür dilerim İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanı bir, karıştırdık biz de, tabii demin andık eski bakanlıklardaki konumunu Sayın Bakanın, İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı bir kitap dağıttı 171 sayfa. Bu kitabın başına da bir Bakanlığın resmini koydu. Bu bakanlık binası Cumhuriyetçi Türk Partisi Hükümetlerinin eseridir. Cumhuriyetçi Türk Partisinin topluma, ülkeye İçişleri Bakanlığı personeline kazandırdığı, daha iyi hizmet vermesi için kazandırdığı bir binadır. Bu bina bu hale gelmezden önce yaklaşık on yıl kadar karkas olarak kaldı, ondan önceki UBP Hükümetleri bunu bitirtemedi. Ve daireler İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığına bağlı, Muhaceret Dairesi olsun, Nüfus Kayıt Dairesi olsun, İskan Dairesi olsun, Sosyal Konut Birimi, sonradan Konut Edindirme Dairesi oldu. Bunlar hep böyle dağınık, onda bunda dairelerdi değil mi? Muhaceret Dairesi bir apartmanın iki katında daire olarak yapılmış mutfağı, banyosu, tuvaleti olan iki tane dairede faaliyetini sürdürürdü. Nüfus Kayıt Dairesi yanılmıyorsam Belça, Küçükkaymaklı’daki Belçanın karşısındaki bir dairedeydi. İskan Eğitim Bakanlığının arkasındaki bir binadaydı. Sosyal Konut Birimi, sonradan dediğim gibi Konut Edindirme Birimi oldu, o da şehir planlama dairesini oralardaydı. Darmadağın, dağınık ve gerçekten doğru dürüst bir çalışma ortamı olmayan, bir bilgisayarlaşmanın olmadı Muhaceret Dairesini en azından çok iyi bilirim, kesinlikle öyle değildi, odaların içinde yığın yığın atılı dosyalar şeklindeydi, bu bina yaratıldı ve İçişleri Bakanlığı personelinin ve toplumun ve ülkenin hizmetine kazandırıldı. Bunu da buradan belirtmek isterim.

Ve yine biraz önce de geçtiği için ülkemizde çok büyük bir eksikliği olan Mali Bildiriminde Bulunma Yasası. O Hükümette olduğumuz döneme kadar böyle bir yasal düzenleme yoktu. Partimizin Hükümette olduğu dönem bu yasal düzenleme de yapıldı ve kamuda çalışan herkes, Cumhurbaşkanından tutun, bütün kamuda çalışan herkes bütçeden

2305

destek alan BRT, Vakıflar Bankası, Kooperatif Merkez Bankası, devlet kuruluşlarında çalışan görevli herkes yönetim kurulu üyelerindekiler de dahil tümü de şahıslarına ait mal bildiriminde bulunma zorunluluğunu getirdik ve bu uygulandı, bu yapıldı. Gerçi biz Cumhuriyetçi Türk Partisine mensup milletvekilleri, Bakanlar, Belediye Başkanları, her dönem bunu kamuoyu ile de paylaştık. Ve Mal Bildiriminde Bulunma Yasasına göre de ciddi anlamda bir eksilme veya artma olması halinde yani bir arsanız var sattınız veya bir arsa aldınız veya bir araba daha aldınız, bunları bildirmek zorundasınız. Yasa bunu emrediyor. Ama maalesef Sayın Cumhurbaşkanının bir bankada 2 milyon küsur TL çok kısa bir süre önce hesabına para yattı ve Sayın Cumhurbaşkanı yasal da bir suç işledi. Bu parayı ilgili olduğu makama, bir üst makama ki Cumhurbaşkanı sanırım yanlış hatırlamıyorsam Başsavcılığa olması gerekir, Hukuk Dairesine bildirmesi gerekirdi.

BAŞKAN – Meclis, Meclis.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Meclistir, özür dilerim. Meclise bildirmesi gerekirdi.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - Geçiyorlar yasayı ondan...

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Bunu bildirmedi, geçiştirdi. Mal sattım da oydu dedi veya emekli oldum da oydu dedi.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - Ödeyecek yüzde 5’ini, geçecek.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Şeffaf davranmadı, açık davranmadı. Yasalara en önce Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı, milletvekilleri ve Bakanlar uymalı, örnek olmalı. Ve maalesef ben kamuoyunu ve toplum vicdanını da sorgulamak isterim buradan. Bazı kesimlere göre nerdeyse bunu ortaya koyan Sonay Adem arkadaşımız suçlu gösterilmeye çalışıldı. Hiç sorgulanmadı toplumda kamu vicdanında, bu para nerden geldi gerçekten ve bu hesaplara girdi.

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Banka hesapları gizlidir.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Banka hesaplarında gizlilik olabilir ama Sayın Cumhurbaşkanı bunu gizleme şansı yoktur yasaya göre. Bunu Meclis Başkanlığına bildirimde bulunması gerekirdi. Bir de başka türlü düşünün bu olayı bakayım, İkinci Cumhurbaşkanı Talat’ın hesabında öyle bir para bulunsaydı veya bir önceki Başbakan Sayın Ferdi Sabit Soyer’in hesabında bulunsaydı bu para bakalım nasıl olurdu bu memleketin hali?

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Veya Avcı’nın hesabında.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Veya Avcı’nın hesabında veya Çakıcı’nın veya Serdar Denktaş’ın veya bir başka milletvekilinin. Yani bu çifte standardı da terk etmek gerekir. O yüzden bu Mal Bildiriminde Bulunma Yasası anlamlı ve önemlidir ama burada biz eksik yaptık, yeni Hükümetten de bunu talep ederim. Siyasilerin kamuoyuna da açıklama zorunluluğu olması gerekir. Bunu eksik bıraktık. Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, Bakanlar, milletvekilleri ve tüm Belediye Başkanları mal bildirimlerini kamuoyu ile de paylaşacak.

2306

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Hatta bürokratları da eklemek lazım değil mi?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Olabilir.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Yani.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Ama en azından bu kişilerin kamuoyuna da bunu açıklaması ve davet ederim. Hala daha bunları hazmedemiyoruz. Mal bildiriminde bulundukları halde görevdeyken, görevden çıktıktan sonra kamuoyuna da açıkladıkları halde, maksatlı bir şekilde propaganda amaçlı, yanlış propaganda amaçlı ama etkili propaganda amaçlı da kullanıldı bunlar bu toplumda ne yazık. Ben davet ederim Ulusal Birlik Partili arkadaşları, bunlar da mal bildirimini kamuoyu ile paylaşsın. Niye paylaşmıyorlar? Sayın Cumhurbaşkanı da, Sayın Meclis Başkanı da, Başbakanı da hapsine davet yapıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkede çok büyük bir çöküntü yaşanmaktadır, çok büyük sıkıntılar yaşanmaktadır ve bunlar giderek artmaktadır. Birçok değer yargısı erozyona uğramıştır. Birçok ekonomik anlamda olsun, sosyal anlamda olsun ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır ama Yerel Yönetimler, İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığını incelerken yerel yönetimleri de biraz detaylı incelemek ve değerlendirmek isterim.

Şimdi belediyeler, gerçekten bazı belediyeler çok ama çok zor durumdadır. Bunların en başında da Lefkoşa Türk Belediyesi gelmektedir. Lefkoşa Türk Belediyesinin durumuyla ilgili bırakın bizleri, muhalefet milletvekillerini, muhalefet Meclis Üyelerini Türkiye Cumhuriyeti Devleti Büyükelçisi dahi bir değerlendirme yapmıştır ve riskli bir kurumdur gelir ve giderler dengesi bakımından diye bir açıklaması oldu. Ha, Elçi’nin bunu böyle bir açıklama yapması doğru mu? Doğru değil. Ama söyledikleri doğru mu? Doğrudur. Bir Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi herhalde Belçika’daki bir belediye ile ilgili öyle bir açıklama yapmaz veya Türkiye’deki bir Yabancı Büyükelçi İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle ilgili böyle bir açıklama yapmaz doğru değil ama biz Lefkoşa Türk Belediyesi ile ilgili epeyi zamandan beri durumuyla ilgili birtakım değerlendirmeler yapıyoruz, açıklamalar yapıyoruz, saptamalar yapıyoruz ama Hükümetten “tıs” yok. Ben Hükümetin Lefkoşa Türk Belediyesinin performansını nasıl değerlendirdiğiyle ilgili sormak isterim Sayın İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığına. Nasıl değerlendiriyorsunuz siz Lefkoşa Türk Belediyesini borçlarıyla ilgili, devlete karşı sorumluluklarıyla, maddi sorumluluklarıyla ilgili, yaptığı hesapsız, kitapsız istihdamlarla ilgili, personelinin bir kısmını ayın 12’sinde ödemesiyle ilgili ve halen bugün buraya belediye çalışanları geldi. Ben görmedim arkadaşlarım söyledi. İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı. Devletten, bütçeden pay alan kurumlar bunlar. 28 tane belediye hepsi böyle.

Şimdi bir milletvekili arkadaşımız bir soru sordu belediyenin borçlarıyla ilgili. İhtiyat Sandığı borçlarıyla ilgili. Yani böyle ufak, tefek borçları olanları okumayacağım ama Mehmetçik Belediyesinin 209 bin. Bu soru ne zaman soruldu? 18 Mart 2011. Cevap...

FATMA EKENOĞLU (Güzelyurt) (Yerinden) – Lefke Belediyesiyle, Lefkoşa Belediyesini söyle.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Okuyacağız onları da. 31 Mart’ta geldi cevap ve İhtiyat Sandığı borçlarıdır bunlar sadece ha ki 31 Mart’tan bugüne 7-8 ay geçmiştir herhalde, daha fazla belki de. Yenierenköy Belediyesi 1 milyon 410 bin 300.

2307

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) - İhtiyat Sandığı mı?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – İhtiyat Sandığı Sayın Gökmen sadece İhtiyat Sandığı Sigortalar falan değil.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Yani o da var mı şeyde, yoksa...

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Yoktur. Soru sadece İhtiyat Sandığıyla ilgiliydi. Lefke Belediyesi 6 milyon 106 bin 743. Nasıl ödenecek Sayın Bakan bu paralar, bu İhtiyat Sandığı nasıl ödenecek? Yani bu sizin derdiniz değil, sizin sorunuz değil. Ben dert ederim. Yeniboğaziçi Belediyesi 1 milyon 620 bin. Paşaköy 303 bin. Çatalköy 1 milyon 739 bin 936. Beyarmudu Belediyesi 166 bin 608. Akdoğan 345 bin 542. Lefkoşa Türk Belediyesi; 16 milyon 666 bin 072. Bu herhalde 25 milyonu buldu? Bulması gerekir, 8-9 ay geçti, 31 Mart’ta bu. Lefkoşa Türk Belediyesinin bankalara olan borçları da çıktı geçen gün gazetelerde. Toplam 100-120 milyon TL borcu var. Devletten aldığı katkı doğrudan borçlara gider. Topladığı paralarla maaş ödemeye çalışıyor. Böyle bir yapı. Hesapsız kitapsız istihdamlar da yaptı, e, ne olacak bu belediyenin halı? Büyükkonuk Belediyesi; 214 bin 138. İnönü Belediyesi; 76 bin 515. Alsancak Belediyesi; 194 bin. Serdarlı Belediyesi; 48 milyon 117. Bunu Başbakan gönderdi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından aldığı bilgiler ışığında. Şimdi belediyelerin, 28 belediye elbette ki bu şekilde değil ama hatırı sayılır sayıda belediyeler ve bunların Yeni Boğaziçi Belediyesi hariç, bir de İnönü Belediyesi onun dışında kalan hepsi UBP’li belediyelerdir bunlar, Lefkoşa Türk Belediyesi de dahil. Kötü yönetiliyor. Özellikle ben Lefkoşa Türk Belediyesi üzerinde durmak istiyorum. Gerçekten kötü yönetiliyor. Buna bir dur demek lazım vakit çok geç olmadan. Öyle habere hükümetten destek alarak, katkı alarak, alacağını umarak ya da, bütçe belli, hesaplar belli, gelirler belli, giderler belli. Bu bakımdan İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığının bu konularla ilgili ciddi anlamda belediyenin bu borçları ile ilgili, bu gelir gider dengesizliği ile ilgili çalışma yapması gerekir, çözüm üretmesi gerekir. Gerekirse yaptırım uygulaması gerekir. Şimdi biz bir yasa önerisi verdik ve dedik ki; devlete borcu olan, yasal sorumluluk değil mi bir yerel yönetim kurumunun ihtiyat sandığını, sosyal sigortasını devlete ödemesi? Vatandaş bu sorumluluğunu yerine getirmediğinde bir sürü yaptırımı vardır bunun, suçtur.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Hapse bile girebilir, hapisliği bile var.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Evet, hapse bile girebilir. Bu belediyeler, resmi kurumlar bunu yaparsa ve siz buna seyirci kalırsanız bu suça, bu yanlışa, bu kötü gidişe siz de ortak olmaz mısınız? Bence olursunuz. Bu yüzden bu konuya el atmak gerekir ve bu kötü yönetilen belediyeleri bundan geri döndürmek gerekir. Biz bir yasa önerisi sunduk ve dedik ki; daha doğrusu Sonay Adem arkadaşımız Çalışma Bakanı iken devletten katkı alır ya belediyeler, borcu olan belediyelerden…

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Uygulamayı yapmıştık biz.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Kesinti yaptı.. Sayın Gökmen Siz de kabinedeydiniz.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Sigorta ve ihtiyat sandığı.

2308

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Kesinti yaptı, dava etti bazı belediyeler, bu davayı da kazandılar. Dediler ki kesemezsiniz bu kesintiyi. Hatta Sayın Sonay Adem ilginç de bir şey anlatır; bunu yaptığı için belediye çalışanların sigorta ve ihtiyat sandığı kesintisi, onlar için bu girişimi yaptığı için bir belediyenin çalışanları eylem yaptı bunun için. Böyle da bir çarpıklık yaşanır bu toplumda maalesef. Neticede tamam, yasal değildi, bu uygulamadan geri duruldu. Biz bir öneri yaptık bunu yasal hale getirmek için ve kaynaktan kesilebilmenin yasal yolunu açabilmek için. Hükümet dedi ki bize; durun yahu, şey etmeyin, biz ret vereceğiz buna ama bizim de var bazı düşüncelerimiz bu konu ile ilgili çalışmalarımız, yapacağız bunları. Yanılmıyorsam bunun üstünden herhalde 6 ay geçti en az. Hiçbir çalışma yok hükümetten bu konu ile ilgili. Hükümet seyirci pozisyonunda. Seyrediyor bu kötü gidişi bu belediyelerin. Sizin partilileriniz olabilir bu belediyelerin çok büyük bir çoğunluğu. Sizin partililerinizin Belediye Başkanı olması, sizin partinizin olması demek değildir veya sonsuza kadar sizin olacak değil. Bu toplumun malıdır bu belediyeler. Dolayısıyla kayıtsız kalamazsınız. İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı adına uygun, sorumluluğuna uygun hareket etmelidir. Yasal eksiklikler varsa gidermelidir kısa sürede. Bu belediyeleri kurtarmak gerekir ve yurttaşlara da bir çağrım var buradan. Bu kötü yönetilen belediyeleri lütfen siz de görün ve siz de değerlendirin. Günü geldiğinde de oyunuzu, tercihinizi ona göre yapın. Lefkoşa Belediyesi, maaş ödeyemeyen bir belediye nasıl hizmet yapacak? Maaş ödeyemiyor. Yani siz burada bulunan arkadaşlar da çok değerli bürokrat arkadaşlar. Siz kaygı duymazsınız, rahatsınız yani, herkes rahattır bu konuda? Ben rahat değilim.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Biz de değiliz.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Rahat olmamak gerekir. Eğer rahatsa birileri burada bir sorun var demektir. Kendilerinden kaynaklanan bir sorun var. Yurttaşlar da sorgulasın. Yurttaşlar da rahat olmasın. Bu dönüşümü bu topluma eğer yapmak, yaşatmak istersek sorumluluk mevkilerinde olan insanlar elini taşın altına koyacak. Başka türlü ne bu devlet, devlet dediğimiz devlet ağzınızdan düşürmezsiniz bu gidişle devlet de ortadan kalkacak sizin sayenizde, belediyelerin büyük bir bölümü de başta Lefkoşa Türk Belediyesi ortadan kalkacak kalmayacak, darmaduman olacak. Hesaplar, kitaplar ortadadır. Başbakanın gönderdiği Rapordur bunu ben kendim bir yerden bulmadım. Soruldu, resmi olarak da cevap verdi. Lefkoşa Türk Belediyesi gerçekten kötü yönetiliyor. İki örnek verip bu konuyu geçeceğim. 360 kişiyle devraldı Sayın Başkan belediyeyi 1000 küsur kişi çalışır şimdi burada ve ne yaptı biliyor musunuz? Lefkoşa’nın Surlariçi’nin temizliğini özelleştirdi, özele verdi. 1000’in üstünde çalışanı olacak, onca aracı olacak ve özelleştirecek Lefkoşa içindeki çöp toplama işini Surlariçi’ndekini. Onca çalışanı olacak, onca donanımı, onca tecrübeli insanı olacak ve Lefkoşa’yı ilaçlandırma işini özelleştirecek ve şaibeli bir şekilde özelleştirecek. İhaleye çıkacak, teklifler atılacak. Teklifler atılma aşamasında ihaleyi durduracak Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ihaleyi durduracak, şartları değiştirecek ve koyduğu şartlarla bir tanesi Sayın Gökmen, Lefkoşa Türk Belediyesinin koyduğu ihale, İlaçlamayı Özele Açma İhalesinde Lefkoşa Belediyesine tescilli bir şirket olacak teklif verebilmek için. Girne’deki bir şirket ki o da teklif verecekti o teklif veremez oldu. Yanında 45 çalışan olacak. Bir kişi teklif attı.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Bu ihale sayılmaz ki o zaman.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – 640 bin Lira attıydı o teklifi atan. 2’nci aşamasında ihalenin 940 bin Lira attı ve ben gözümle gördüm. İlaçlamayı, birkaç kez gördüm ilaçlamayı yapan araçlar belediyenin araçlarıyla ilaçlama yapıldığını ben gözümle gördüm. Ekip var, tecrübe var yapılmıyor özelleştiriliyor. 940 bin Lira artı KDV.

2309

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Sayın Vekilim, Başkan; bir soru sorabilir miyim?

BAŞKAN - Tabii buyurun Sayın Gökmen.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Şimdi bizim İhale Yasası yani tek bir şirket atarsa olmaz.

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) –Olmaması lazım. Yapıldı, doğrudur.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Olur mu yani?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Doğrudur Sayın Gökmen. Birden fazla teklif atılması gerekir.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) - Evet.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Burada bir kişi teklif attı.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Mevzuata uyar mı? Allah, Allah.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Sayıştaylık inceler, bakalım ne çıkacak, göreceğiz hep beraber.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – İlkel bir durum.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Oldu, bu bilgiler kesindir, doğrudur. Oradaki belediye meclis üyesi arkadaşlarımızın bize aktardığı bilgilerdir.

Bir de Değirmenlik Belediyesi ile ilgili bir şey söylemek istiyorum. Şimdi Değirmenlik Belediyesine partimizden bir arkadaş seçildi bir önceki dönem, ikinci dönem de seçildi. Osman Işısal göreve geldiğinde Değirmenlik Belediyesinin borcu, toplam borcu ne kadardı bilir misiniz? 7 buçuk milyon TL.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Paşa döneminde?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Evet. 7 buçuk milyon TL borçla devraldı ihtiyat sandığına, sigortaya ve dışarıya. İlk 4 yılda bu borç kapatıldı.

NECDET NUMAN (Girne) (Yerinden) - Nerden, maden buldu da kapattı?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Sıfırlandı. Sizi muhatap almıyorum.

NECDET NUMAN (Girne) (Yerinden) - Niçin muhatap almıyorsun?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Tanımam seni.

NECDET NUMAN (Girne) (Yerinden) - Alacaksın bizi muhatap.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Almam seni muhatap.

2310

NECDET NUMAN (Girne) (Yerinden) - Osman’la birlikte çalıştık biz.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Ben lafazanlıklarla uğraşamam. Sayın Başkan lütfen bu adamı susturun benim konuşmamı engeller.

BAŞKAN - Dinleyelim lütfen.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - 7 buçuk milyon TL’yi 4 yılda Osamn Işısal ödedi ve Cumhuriyetçi Türk Partisi hükümetlerinin yaptığı en doğru şeylerden bir tanesi de hükümet döneminde belediyeler reformuydu. Tüm yerleşim yerleri Karmi, Pile hem bir yer daha yanılmıyorsam, bunun dışında kaldı özel durumlarından dolayı. Bunun dışında bütün yerleri belediyelere bağladı. Yıllarca UBP hükümetleri döneminde bu yapılmadı.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Sonumuzu hazırladık.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Ama en doğru kararı Sayın Gökmen.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Doğru karardı ama iktidardan etti bizi.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Bu memlekette maalesef böyledir.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Evet.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Bu memlekette popülizm yapacaksın, insanları kandıracaksın, geleceğiz o muhtarlarla ilgili konuya da biraz daha. İşte UBP de bunu şen iyi beceren partidir, kutlamak gerekir kendilerini bu konuda. Ama memleket gidiyor, belediyeler gidiyor. Lefkoşa Türk Belediyesi bu ayın 12’sinde ödedi çalışanlarını da bir kısmı daha ödenmedi. Netice itibarı ile Değirmenlik Belediyesine 16 köy bağlandı ve çok çalışkan, çok hesabını kitabını iyi yapan bir arkadaşımız diğer arkadaşlarımız gibi. Mağusa, Dikmen, Girne’deki gibi.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – İskele Sayın Fellahoğlu yoksa o bizden değil?

NECDET NUMAN (Girne) (Yerinden) - Yok o tamam değil.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Özür dilerim ama İskele de.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Şimdi ben bilmem İskele’yi yahu, ben bildiklerimi. İskele’nin borcu olmadığını söyledim. Okumadım değil mi borcu olan belediyeler arasında İskele’yi okudun mu?

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Okumadın.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Okumadım, tamam.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – O katkıyı da istedik yani o iyi yapıyordu.

2311

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - O katkıyı da sen koy, sen koy o katkıyı.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Sağ ol.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Sen koy o katkıyı Ejder.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Ya yedim canını yiyesin adamı da şimdi geldin översin kendisini.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – O başka.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Ha yahu. Ya der ki kendi kazandı da oyunu da kaybettirdiler kendisine, onu da söyler.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Yok. Sandıktaki sonuca bakmak lazım.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Yedin canını yiyesin kendisini, sen kazandın seçimi de verdin…

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Ne ise şimdi de gelir över kendisini, boş ver tamamdır.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – İcraatlarına bakmak lazım. Doğruyu söylemek lazım kısacası.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Şimdi Değirmenlik Belediyesine geleyim. Gerçekten büyük hizmetler yapılıyor bu 16 köyümüzde. Yıllarca yapılmayan Beyköy - Yenice Köy yolu yapıldı Değirmenlik Belediyesi yaptı. Cihangir’e halı saha yapıldı. Kırıkkale’ye belki de hayaldi halı saha yapıyor. Balıkkesir’in yarım kalan sentetik çimine el attı, yapıyor ve uzun yıllardır Belediyeler Yasasının 103’üncü maddesi gereği Bakanlar Kurulunun yaptığı bir Tüzükle Değirmenlik Belediyesi 5 TL. her yolcudan vergi alıyor.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Hangi sene oldu bu Sayın Fellahoğlu?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Herhalde bir 20 sene önce, tam tarihi bilmiyorum. Eskiden beridir bu yani yeni değil. Maliye Bakanlığı 23 TL alıyor vergi. Güvenlik Kuvvetleri de bir miktar onun rakamını bilmiyorum.

Şimdi yeni bir giriş, yeni bir Yasa yaptı Hükümet Bakanlar Kurulundan geçti. Bu 5 TL vergiye göz dikti alacaklar bunu. Bu Tüzüğü ortadan kaldıracak Bakanlar Kurulu ve Değirmenlik Belediyesine gelen bu katkıyı, bu Tüzüğü ortadan kaldırarak İçişleri Bakanlığı alacak veya Maliye Bakanlığı alacak. Bunu ne olur yapmayın bu doğru değildir. Orada iyi giden, bölgeye hizmet giden, 16 köye, köy yolları, ova yollarını yapan, çöpünü kısa sürede çünkü merkezi yönetimlerin, onun için derim belediyeler reformu doğru bir adımdı. Merkezi yönetimler hangi kapasiteyle, hangi süratle gidecekti de köylerden çöp toplasın, dere yataklarını yapsın. İşte gördük şimdi bir sürü dere yatağı hala daha şey bekler mümkün değil. Zaten merkezi yönetimin içi mi dere yatağı temizlemek, ova yolu onarmak? Yerinden hizmet, yerel yönetimden. Doğru bir karardı ve sonuçları olumlu bir şekilde sıkıntıları da olabilir ama

2312

her değişimde sıkıntı olur, her değişimde sorun olur ama değişime açık olmayan insanlar bunları anlaması, kavraması ve kabul etmesi de kolay değil. Ha, bir anlayış vardır böyle geldi, böyle gitsin. 28 tane belediye kimisi merkezi yönetime bağlı, kimisi, kimi köy bir belediyeye bağlı olsun. Böyle bir karmaşıklık, böyle bir kaos bizi verimli kılmazdı. O yüzden doğru yapıldı, doğru bir adımdı ve sonuçları da ortaya çıkıyor bir bir. Yeter ki Belediye Başkanları iyi değerlendirsin gelirini, giderini Lefkoşa Türk Belediyesi örneğindeki, hem Lefke Belediyesindeki gibi olmasın ama hesabını, kitabını Ejder arkadaşı da memnun edeyim İskele Belediyesi gibi, Güzelyurt Belediyesi gibi hesabını, kitabını dengeleyen Mağusa, Dikmen, Girne Belediyeleri gibi yani borcu olmayan, ona göre istihdam yapan, gelirine göre istihdam yapan, gelirine göre yatırım yapan bir anlayışla belediyeler yönetilsin.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) - Adaletsizlik var Sayın Başkan onu da söyleyin.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Ne adaletsizliği yani hadi ne ise dinleyeyim sizi.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) – Ne ise bir dakika Değirmenlik Belediyesi uçak alanınındır.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Daha önce öyleydi ama.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) - E, tamam onu söyleyeyim size.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Daha önce de öyleydi. 7.5 milyon TL borç bıraktı.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) - Adaletsizlik var.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Hayır ama bir dakika. Şimdi ben de diyeyim sana ki İskele Belediyesi de petrolden gelir alır.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) - Evet almayacak.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Alır yahu ne yapacaksın? Onun bölgesindedir.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) - Nasıl onun bölgesinde?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Bu belediye, Değirmenlik Belediyesi...

FATMA EKENOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Güzelyurt da tartıdan alır yahu onu da söyleyelim.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Tartıdan alır. Mağusa da limandan alır, alacak. Ne yapar yani alır da götürür bir yere. Becersin de hizmet yapsın alnından öpeyim kendini ben. Becersin de hizmet alsın batırmasın belediyeyi.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Şimdi şöyle düşünmek lazım Kadri Bey. Tabii ki özür dilerim Başkan.

2313

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Başkan izin verirse benim için sorun yok.

BAŞKAN – Soru mu soracaksınız?

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Sadece bir kelime söylemek istiyorum. Yani beş sene önceki havaalanı geliriyle şimdiki havaalanı gelirleri arasında çok fark var. Beş sene önce aşağı-yukarı 700-800 bin yolcumuz gelirdi şu an 2 milyonun üzerinde yolcumuz geliyor onu hatırlatmak istedim.

BAŞKAN – Teşekkür ettik. Kadri Bey devam edin lütfen.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Yani şimdi bir yerde bir başarı varsa ve o başarıda CTP’dir, CTP’lidir ille bir şey bulacak yani arkadaşlar. Ben size bir şey söyleyeyim. Bakın Sayın Ejder Aslanbaba arkadaşım. Eğer bir belediye 800 bin, 900 bin yolcu üzerinden gelir alır iseydi ve bu belediye 7.5 milyon TL borç bırakır iseydi ve şimdiki Belediye Başkanı da bu borcu dört senede kapatır ise ve bu yolcu sayısı iki katına çıkar ise de bunu yapar tebrik etmek gerekir. Teşekkür etmek gerekir.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Tebrik ediyorum ama 700 ile...

BAŞKAN – Ejder Bey karşılıklı konuşmayın.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Böyle bir sonuç var, böyle bir girişi var Hükümetin. Yanlış bir yasal girişim başlattı. Umarım ve dilerim bundan geri döner. Çünkü bu doğru bir şey değildir. Bunu bizim Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak ve Cumhuriyetçi Türk Partili Belediyeler olarak kabul etmemiz mümkün değildir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığının uhdesinde olan muhtarlar ilgili. Devam edeyim ben konuşmama.

BAŞKAN - Konuşmacıyı dinleyelim.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Şimdi bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletinde 237 tane muhtarlık vardır. Şimdi muhtarlar doğrudur seçimle gelirler, seçilmiş insanlardır, tümüne de saygımız sonsuz. Çok özverili de çalışırlar, bölgelerine karşı sorumluluğu üst düzeyde olan muhtarlar da var. Sanki maaş alırmış gibi profesyonelce de çalışırlar bazıları. Büyük bir takdirle karşılıyorum bu muhtarlarımızı, görev yapan ve üst düzeyde görev yapan herkesi. Şimdi bizim hükümette olduğumuz dönemde de muhtarlara bir maaş konusu geldi gündeme ve bu konu ile ilgili bir yasal çalışma da yaptık. Banim görev yaptığım komitede Hukuk ve Siyasi İşler Komitesinde yapıldı bu yasal düzenleme ve o zaman Bakanlık da hükümet de bu çalışmayı başlatırken esas üzerinde durduğu noktalardan bir tanesi de bu muhtarların bir kısmı çalışır. Çalışan muhtar da vardır, bir kısmı emeklidir, kamudan emeklidir, bir kısmı sigortadan emeklidir, maaş alırlar yani. Bunlara maaş bağlatmak herhangi bir yasal çerçeveye bunu oturtmak mümkün değildir. Şimdi bir yasa tasarısı yaptı hükümet yolladı, ben sorarım İçişleri ve Yerel Yönetimler bakanlığına veya Başbakana. Başsavcılıktan görüş aldı mı bu yasal düzenleme ile ilgili?

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer, Meclis Başkanlık Kürsüsünü Sayın Esat Ergün Serdaroğlu’na devreder.)

2314

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Devletten maaş çekiyorsa sıkıntı var.

MUTLU ATASAYAN (Güzelyurt) (Yerinden) - Biz komite olarak talep ettik.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Mutlu bey diyor ki biz komite olarak talep ettik. Çok güzel. Ama bu Yasa Tasarısını hükümet Bakanlar Kurulundan geçirmeden hatta ilgili bakanlık İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı bunu Bakanlar Kuruluna götürmeden bu görüşü alması gerekirdi Başsavcılıktan.

MUTLU ATASAYAN (Yerinden) (Devamla) – Görüş alındı Kadri Bey. Bir görüş alındı ama..

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) –Peki nedir o görüş?

MUTLU ATASAYAN (Yerinden) (Devamla) – Şimdi maaş olmadığı için Başsavcılık olumlu görüş verdi.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Nasıl maaş arkadaşlar?

MUTLU ATASAYAN (Yerinden) (Devamla) – Muhtarlığa verdi bir tek.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Nasıl maaş değil?

MUTLU ATASAYAN (Yerinden) (Devamla) - Ödenek muhtarlardır.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Hayır ama bakın.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Belki de yanlış biliyorum da yanlışım vardır. Sevgili Bakanım bizi düzeltecek.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Ahmet Eti’yi çağıracağız tekrar başkanlığa galiba.

BAŞKAN - Konuşma, konuşma yapmayalım.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Kamuda görev yapan muhtar arkadaşlar var arkadaşlar. Mesela benim bildiğim Düzova Muhtarı, Karayollarında çalışır.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) – Almayacak yahu.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Olur mu yahu almayacak. Biri alacak biri, nasıl yasa yapacaksın? Ama oyun oynamayız ya burada. O almayacak, sanki da şeydir, şirkettir de idare eder, ona verecek, ona vermeyecek. Yasa yapacaksın kardeşim.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) – Yazacaksın Kamuda çalışan almayacak.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Kamuda çalışan almayacak. O da aynı hizmeti verir, o da muhtardır.

2315

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – İlk aldığı maaşı alacak Sayın Fellahoğlu, kamudaki maaşı dahi çıksa o maaşı alacak.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Bu mümkün değil arkadaşlar. Bakınız; bu mümkün değil, bunu şimdi bırakınız bütçeye konmadı ödenek, onun için bu bir hayaldi.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Ama ödeneği artırabilirsiniz değil mi?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Bu bir hayaldir.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Hayal değil.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Eğer öyle bir öngörüsü varsa hükümetin buna bu bütçede ödenek koyması gerekirdi. Bu yok bir. Ama yasal da değildir. Ben görmek isterim o Başsavcılığın görüşünü. Madem vardır diyor arkadaşlar ben görmek isterim Başsavcılığın görüşünü. Neden göndermediler bize tasarıya gönderirken. Yani Başsavcılık size görüş yazdı ve dedi ki bu asgari ücretin yarısı kadar ödeneği muhtara verebilirsiniz?

MUTLU ATASAYAN (Yerinden) (Devamla) – Evet.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Getirin göreyim o görüşü. Evet diyen getirsin göreyim hadi, getirsin göreyim, getirsin görelim.

MUTLU ATASAYAN (Yerinden) (Devamla) – Komitede gelecek.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Getirin görelim hadi, hadi getirin.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Komitede biz de öneri vereceğiz.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Ama burada öyle oturup atıp tutmakla bu iş olmaz ben size söyleyeyim.

BAŞKAN - Sayın konuşmacı bu konu Komitede daha çözülmedi, lütfen.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Biz önereceğiz.

BAŞKAN - Tamam yahu, Komitede çözülsün ondan sonra tartışması yapılır veya müsaade edin konuşsun.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Ama hükümet bakın, hükümet evet,

BAŞKAN - Evet devam edelim.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Başkan değerli milletvekilleri; madem Komitede çözülecek, bu hükümetin kimse kusura bakmasın o kadar abuk subuk attığı adımlar vardır ki örneğin Şans Oyunları Yasası ile ilgili, casinolarla ilgili. Bir yasal madde yaptı koydu, KKTC’liler de 5 Euro ödeyen içeri girecek. E? Bir Tüzükle bu belirlenecek. Hükümet iradesini koydu ortaya, geldi, komiteden geçmedi. Nasıl çalışır bu Hükümet yani? Nasıl Yasa

2316

Tasarısı yapar? Bu Hükümet gayrı ciddi bir Hükümettir. Bu Hükümete yani gerçekten samimi olarak söylerim, “Hükümet” demeye dilim varmıyor, “bir grup” demek daha doğru olur. Dağınık. Üç defa kurulup düzülen bir Hükümet, ne olacak yani? Devlet ve ülke menfaatlerini gözetmeden, parti dengeleri ve parti çıkarlarını gözeterek kurulan bir Hükümet. Bu Hükümetten bu ülkeye, bu topluma zerre kadar hayır gelmez, zerre kadar. Umuru değil çünkü. Devletin düştüğü bu durum, insanların bu ekonomik sorunları, işyerlerinin sıkıntıları, hiç umuru değil. Kandırdık, aldık ya insanların oyunu, kandırdık üç taneyi de geçirdik ya bu tarafa, oldu da bitti. Hayır gelmez. Onun için muhtarlar, biz bir yasal düzenleme yaptık ve dedik ki, ha budur, dediğin budur Necdet Numan arkadaşım. Yazıklar olsun. Okuyayım buradan: “yürürlükte bulunan asgari ücretin yüzdesini aşmayan oranda her ay mali katkı yapılmak istenmektedir. Yapılmak istenen bu değişiklik suistimallere açık olacağından söz konusu 150’yi aşmayan her ay verilecek mali katkının muhtar yerine muhtarlığa verilmesi ve Sayıştay denetimine tabii olmasının daha uygun olacağı kanaatindeyim.” Suistimale açıkta olacak diyor. Yani şimdi muhtara vermeyecek, bu da bir kılıftır aslında ha. Muhtara vermeyecek de muhtarlığa verecek, muhtara verirse suistimale açıktır, muhtarlığa verirse suistimale açık değil. Yahu ama bu devlet sizin oyuncağınız mı yahu? Allah için olsun yani oyuncağınız mı sizin bu devlet? Koy yahu bunu bir kenara Allah için. Memleketle dalga geçerler, insanlarla dalga geçerler. Ben de derim ne oldu da muhtarlar bastı bunun içini ondan bundan bir muhtar seslenir, bundan bir muhtar, yardım isterler bizden insanlar. Olmaz be arkadaşlar, olmaz. Mümkün değil. Yani kandırmayın bu insanları boşuna, samimi olun, dürüst olun biraz. Biz yaptık, yapabildiğimizi de yaptık. Ne yaptık? Biz de Başsavcılıktan görüş aldık. Bize de Başsavcılık dedi ki maaş bağlatamazsınız, katkı da yapamazsınız. Ayni Başsavcılık. Yasal bir düzenleme yaptık ve yaptıkları hizmetler karşılığında gerek muhtarlara, gerekse muhtar azalarına yaptıkları her belge karşılığında ücret alabilme yasal yetkisini sağladık. Bunu yapabildik. Daha ötesi bir şey yapılamaz.

NECDET NUMAN (Girne) (Yerinden) – Siz yapamadınız, biz yapacağız. Sizin kapasiteniz o kadar.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Siz zaten, hangi kapasiteden bahsedersiniz?

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) – Sen o kadar yapabildin, biz de maaş vereceğiz.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Ha iş kapasiteye gelince, başka türlü konuşuruz.

NECDET NUMAN (Yerinden) (Devamla) – E nasıl biz vereceğiz?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Siz çünkü Anayasayı tanımayan bir partisiniz. Siz; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletinin Anayasasını tanımayan bir parti, yani Ulusal Birlik Partisi bu devleti tanımaz demektir. Bu ülkenin yasalarını tanımayan parti, bu devleti tanımaz demektir. Yani siz, parti olarak bu devleti tanımıyorsunuz. Sizin yaptığınız bütün yasalar, bütün yasal değişiklikler, stratejik olanlar Anayasa Mahkemesinden dönmüştür. Emeklilerin maaşından kesinti. Sizin işten durdurduğunuz Toprak Ürünleri Kurumunun, özür, Süt Kurumunun müdürü sizi dava etti ve davayı kazandı. Süt Kurumundan dört kişi durdurttunuz anti yasal bir şekilde, sizi dava etti ve bu davayı kazandı bu insanlar da geri işlerine döndüler. Siz zannettiniz ki, zannedersiniz ki ya da kandırdınız insanları bir sürü yalan, dolan söylediniz insanlara seçimlerde ve hala daha da yalan söylersiniz insanlara. Ve insanları kandırarak bir güç elde ettiniz ve ondan sonra da burada başka insanlar partilerle ters

2317

düşüp başka parti kurdukları için ve onlarla hükümet kurduğumuz için bu Kürsüden söylenmedik söz de bırakmadınız.

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Çok ağır hakaretler. Aman aman Allah’ım!

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Yapmadığınız hakaretler, benim dilim varmaz buradan söyleyeyim ha onu söyleyeyim. Benim dilim varmaz sizin partide Sizin Genel Sekreterinizin söylediği buradaki arkadaşlara ağır hakaretler, saygıya değmeyen milletvekillerinden tut da daha bir sürü şeye kadar ve 18 bu Meclise de girmediniz bu yüzden ve döneceksin ondan sonra milletvekili transferi de yaparak ara seçimi de kaybedeceksin, kaybedeceksin ara seçimi, azınlığa düşeceksin bu Mecliste. Geçen gün de söyledim, yine söyleyeceğim madem böyle konuşursunuz, tükürdüğünüzü yaladınız. Tükürdüğünüzü yaladınız. Bunun başka bir izahı yoktur. Her kişi bunu yapmazdı. Yapmazdı. Transfer edeceksin, yapay bir hükümet kuracaksın, ayartacaksın milletvekillerini götüreceksin o tarafa ve ben bu hükümete saygı duyacağım. Duymam ben bu Hükümete saygı. Kendi Anayasaya ve yasalara saygılı olmazsa, bu halkın iradesine saygılı olmazsa ve yapay bir hükümet oluşturursa ve transfer yaparsa ben bu hükümete saygı duymam, bir şey de beklemem.

Sayın İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı üçüncü bakanlık döneminde, yani bu Bakanlıkta geldi ve bakanlık onayıyla vatandaş yapma işini durdurttu ama son günlerde bunu hızlandırdı. Ve eşleriyle birlikte, çocuklarıyla birlikte yaklaşık 50-60 kişiyi vatandaş yaptı bakanlık onayıyla. Peki, hangi değerlendirmeye göre bu bakanlıklar? Yani bu ülkenin yeni vatandaşlığa ihtiyacı var mı? Bize çıksın ve buradan anlatsın. Hangi kritere göre, hangi ihtiyaca göre, hangi talebe göre bu uygulamayı yapıyor? Bakanlar Kurulu da tek tük de olsa yurttaşlık yapmaya devam ediyor. Ayda bir-iki tane yapıyor. Toplum dökülür, günde altı tane işyeri kapanır, ayda 700 tane insan çek yasağına girer bu ülkede. Merkez Bankasının verisidir bu bize komitede, başka birisinin değil. Kesin bilgidir. Bu yılın ilk ayında 4 bin kişi çek yasağına girdi. Bölün, ortalama ayda 670 kişi çek yasağına girer bu ülkede ve yeni vatandaşlıklar.

EJDER ASLANBABA (İskele) (Yerinden) – Bütçede de 250 yapar aşağı yukarı.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Yok, 4 bini 6’ya böl.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – 12.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – İlk altı ayda. Şimdi bu kitabı dağıttı bize Sayın Bakan, iyi de oldu. Teşekkür ederiz. Şimdi dün de Sağlık Bakanlığı dağıttı, o 26 sayfa. Şimdi sayfalara göre gideceksek bu da 171 sayfa. Sağlık Bakanlığı demek sağlığı batırdı.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Sağlık Bakanlığının tanıtım sayfaları var burada.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Batırdı sağlığı. Bu Sağlık Bakanlığının, bu da İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığının.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – İçeriğe de bakmanız lazım onun.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – İçeriğe?

2318

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – İçeriğinin yanında kendi bürokratlarına, kendi ilgili alanlarına bakmalısınız.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Yok, resim.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Bakanlık sadece sağlıkla. Yani bir İçişleri Bakanlığı neleri tarif ediyor biliyorsun.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Bol bol resim koydu. Hatta bol bol resim de koydu İçişleri Bakanı. Bir tanesi...

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – O da kitap renkli olsun diye yani sıkılmayasınız.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – İlgimi çekti. Bak ama ne açıklaması çıktıydı gazetelerde. Bir sürü de resmini de koydu böyle, biraz da şov tüter tabii bu.

Vatandaşlıklar diyor Sayın Başkan, sayın milletvekilleri Sayın Çavuşoğlu, siyasi rüşvet aracı haline geldi.

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Ne diyor?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Vatandaşlıklar siyasi rüşvet aracı haline geldi. Şimdi siyasi rüşvet mi yapıyor Sayın Bakan acaba, bakanlık onaylı, Bakanlar Kurulu da vatandaş yapmaya devam ederse?

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Bu itiraf mıdır yoksa?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Kendisinin açıklamasıdır basına yansıyan, kitapta da yer aldı. Siyasi rüşvet aracıdır. Evet. Şimdi bir nüfus sayımı yapıldı, ben onun ayrıntılarına girmeyeceğim. Çok konuşuldu, daha fazla konuşulmasının da bir faydası yok ama şunu söyleyeceğim: şimdi bu kitapçıkta o kadar istatistiki bilgiler vardır ki...

FATMA EKENOĞLU (Güzelyurt) (Yerinden) – Ölenler, doğanlar.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Çok net olarak nüfusun biliniyor olması gerekir. O kadar derin bilgiler var, o kadar çok fazla bilgi var ki, bunları bilen bir devlet, bu ülkede giren çıkan, bu ülkede doğan ölen insanları bilmez mi? Bakın neler var bunun içerisinde; 2011 Eylül genel toplam doğum kayıtları, ölüm kayıtları, kimlik kartı işlemleri ve sair kayıtlar. Ocak Şubat her ay itibarıyla kazalara göre doğum kayıtları. Bu ilgimi çekti, kimlik işlemleri. İlk defa kimlik alan, her ay, yani örneğin Ocak ayında ilk defa kimlik alan 491 kişi. Şimdi, yok özür dilerim, 204 kişi. Yenilenen, yenileme yapan. Şimdi kimlik kartlarını insanlar sürekli yenilemez. Yani dur otur kimlik kartını yenilemez ama bakınız; Ocak ayında, bize verilen kitapçıktaki kayıtlara göre 491 kişi kimliğini yeniledi. Bu her ay böyle devam eder. Mart ayında örneğin 704 kişi kimliğini yeniledi. Bu yeni kimlikler olmasın bunlar? O işin başka bir yanı. Ama bunlar bile kayıt altındadır. Bunlar bile biliniyor.

FATMA EKENOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Öğrenci izinleri, oturma izinleri, onlarda hepsi veriliyor.

2319

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Geleceğim Fatma Hanım onlara da. Meydana gelen yurttaş ölümlerinin yaşlara göre dağılımı. Bak ölen insanların bırakın sayısını, yaşlara göre bile dağılımı vardır bu devletin kayıtlarında. İlçe ilçe. Mağusa, Lefkoşa, Girne, Güzelyurt, Lefke, İskele. Yurtdışı ölümler dahi, yurtdışı ölümler dahi eğer bizim yurttaşımızsa o da bu kayıtlarda vardır.

EJDER ASLANBABA (İskele) (Yerinden) – Hepsi değil ama.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Olabildiği kadar. Bir tane gösterir burada. Ben kafadan söylemem ya bunları. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti genelinde meydana gelen yurttaş olmayanların ölümlerin yaşlarına göre de dağılım vardır. Yok ki yurttaş olmayanların bu ülkede olanların gerek kaçak, gerek kaçak olmayanların sayısı bilinmeyecek! Kesinlikle biliniyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti genelinde meydana gelen doğumların, hastane, özel ve diğer yerlerde olarak dağılımı vardır. Yani her doğan çocuğun özel hastanede mi, devlet hastanesinde mi doğduğuyla ilgili her ilçenin dökümü vardır burada. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti genelinde baba anne olma yaş çizelgesi vardır burada. Hangi yaşta baba olur yurttaşlarımız, onun çizelgesi vardır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde anne ve baba olan kişilerin eğitim düzeyine göre sınıflandırılması vardır. Da bilmeyeceğiz yurttaşımızı biz...

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Yani çok güzel bir çalışma yaptık, tebrik etmek lazım bence.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – E, keşke bu çalışmayı nüfus sayımında da yapsaydılar.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Nüfus sayımını bunlara bakarak devlete inanın.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Gazimağusa) (Yerinden) – Bak tasdik memuru var ha. Noter.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Nüfus sayımıyla ilgili de bilgiler olması gerekir. Ben nüfus sayımın insanları eve kapatarak sayımın yapılmasının doğru olmadığını söylüyorum bu, bir. Çünkü birçok bilgiler, hemen hemen tüm bilgiler bu Devletin kayıtlarında vardır. Devletin kayıtlarında vardır, o yüzden gereksizdi. Hele Teberrüken arkadaş değindi. Yani Sayın Eroğlu Başbakan iken dediydi ki nüfusumuz 700 bindir. Sayın şu anki Başbakan kalabalığız dediydi. Sayın Tatar 400 bin dediydi. Herkes bir şey söylerdi. O kadar...

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Siz ne dediniz?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Ha?

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Siz ne dediniz?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Ben?

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Kadri Bey olarak.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Ben 2006’daki yapılan seçimin doğruluğuna inanıyorum derim. Her zaman derim.

2320

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Ve muhaceretimizin giriş çıkışına inanıyorsunuz.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Ben, sadece bendeki kuşku, ben komitede Af Yasasını görüşürken ben bilgi istedim giriş çıkışlarla ilgili, izinli izinsiz yabancılarla ilgili ve bilmiyoruz dediler.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Giriş çıkışlarla ilgili bilgiyi veririm size, bende var.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Vermediler bana bilgiyi. Neyse.

BAŞKAN – Ejder Bey, müsaade edin lütfen. Karşılıklı konuşursak daha fazla konuşacaksınız, lütfen.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Ama inandığına, beyanına inandığım için.

BAŞKAN – Cevap vermeyin lütfen.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Ben inanırım. Bakınız; ben televizyonda da söyledim bunu. O civardadır. Ben çok abartıldığını söylüyorum nüfusun, buradan da söylerim. Ama ben senin Cumhurbaşkanın gibi yanıltıcı şeyler söylemedim topluma.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Hayır, bizim Cumhurbaşkanımıza.

BAŞKAN – Cevap vermeyin lütfen. Bırakın konuşmacı konuşmasına devam etsin.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Sayın Eroğlu’nun söylediği gibi 700 bin demedim ben hiçbir zaman. Bunun hesabını bu topluma kendisi vermeli. Kendisi açıklama yapmalı. Neye göre 700 bin dedi? Niye Sayın Başbakan kalabalıktır dedi bu rakam çıkınca ortaya. E, toplumu bunlar yanılttı. Son olarak bir-iki konu var değinmek istediğim. Şimdi trafik. Trafik...

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi bu kitaba bakıp da konuşmak gerekir aslında trafikle ilgili. Yani kazalarla ilgili, ölümlü kazalarla ilgili, ölen insanların sayısıyla ilgili. Bir defa giderek azalan bir sayı vardır. Bu beni sevindiriyor. Sayfa 84. Evet, şimdi 2004 yılında maalesef ülkemizde 61 kişi hayatını kaybetti. Ama bu sayı sevindiricidir ki giderek azalmıştır. 2005’te 58. 2006’da 43. 2007’de 39. 2008’de 37. 2009’da 38. 2010’da 37. Çok şükür ki giderek düşen bir grafik vardır. Ama yeterli mi trafikle ilgili yapılan mücadele? Yeterli mi trafikle ilgili yapılan çalışmalar eğitim anlamında, denetim anlamında, mühendislik altyapısı anlamında yeterli değil. Bu sayıyı çok daha etkili mücadele ederek bana göre 20’li sayılara düşürmek mümkündür. Yolların durumunu bu aşamada çok da konuşmak istemem. Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığında konuşacağız onları. Ama radarlar doğru bir uygulamadır, Sayın Angolemli’ye katılmam. Çağdaş dünyanın, çağdaş ülkelerin uyguladığı bir sistemdir ve bu sabit radarlar da Cumhuriyetçi Türk Partisi Hükümetinin bu topluma kazandırdığı çok önemli olgulardır. O bilinç yoktur insanlarda doğrudur radarda yavaşlar, ondan sonra hızlanır. Ama bu dönel kavşakların olduğu yerlerde de çok ölümlü kazaların olduğunu da bilmemiz gerekir ve kabul etmemiz gerekir ve bunlarda giderek bir azalma olduğunu da gözlemlemek gerekir. Ha, kesin çözüm daha farklı mühendislik altyapılarla bunu

2321

çözmektir. Ama eğer ekonomik durumumuz buna elvermezse, radarlar kaçınılmazdır. 74 tane radar kuruldu, 10 tane şimdi daha kurulacak, devam ettiriyor Hükümet, teşekkür ederiz kendisine. CTP Hükümetinin yarattığı bu durumu doğru bulup devam ettirir ama keşke daha önce başlamış olsalardı belki de bazı insanların da hayatını kurtarabilirdik. Bir insanın hayatını bile kurtarsak o da kardır. Devam ettiriyor, 14 tane daha da var 2012 yılı içerisinde bunu da kitaptan okuduk. Ben radarların trafikteki ölümlü kazaların azalmasına katkı yapacağına yürekten inanıyorum ve son derece de destekliyorum. Ama eğitilmesi gerekir toplumun. Eğitim ve daha etkin denetim mutlaka yapılması gerekir. Bunlar hepsi birlikte ne kadar güçlü ve etkili yapılırsa, o kadar daha iyi sonuçlar alma şansımız artar. Yaralı kazalarda da azalma vardır. 1600’lerden yaralı kaza sayısı olarak 1293’lere indik, yeterli değil. Mücadele etmeye devam kazaların azalması için. Evet, trafikle ilgili bu aşamada daha fazla bir şey söylemeyeyim ama dediğim gibi Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığının Bütçesinde bunları daha detaylı konuşacağım.

En son olarak değinmek istediğim bir konu, şimdi Yakın Doğu Üniversitesinde bazı öğrenci olayları oldu. Ve Hükümet bir gecede oturdu, yanılmıyorsam 22 tane öğrenciyi sınır dışı etme kararı aldı. Bu son derece yanlış bir uygulamaydı. Peki olaylar devam ettiğinde diğer grup satırlarla, bıçaklarla okula girerken ve polis kontrolünden polis de bunları alırken ve bir kenara koyarken ve hiçbir uygulama, hiçbir işlem yapmazken, bunu kabul etmek mümkün mü? Böyle bir ayrıcalık, bir grup öğrenciye bunu yapmak öteki öğrenciyi de iki üç dersi kalan bu öğrencileri sınır dışı etmek hangi demokratik anlayışa sığar? Hiçbir vicdan, hiçbir yönetim anlayışı bunu kabul etmesi mümkün, eğer bu ülkedeki yasalara göre bir suçları varsaydı yargı vardı oraya gönderecektiniz. Bu insanların geleceğiyle, bu insanların hayatlarıyla oynama hakkı yoktur Hükümetin. Bu da bizim ne kadar demokratik, ne kadar hukuka bağlı bir Hükümetimizin olduğuyla alakalı bir anlayıştır ve durumdur ve sonuçtur. Biz Af Yasası yaptık Mecliste bizim komitede Yabancılar (Değişiklik) Muhaceret Yasası. Üç tane öğrenci, dört tane beş tane öğrenci kaçağa düştü diye eğitim süreleri uzadığı için, bunların dönüp sınavlarına girebilme imkanını yaratabilmek için Yasaya madde koyduk ve siz Hükümet olarak bir gecede oturacaksınız Türkiye’den gelen ve bizim Türkiye’deki öğrenciye dönük imajımızı da, öğrenci ailelerine dönük imajımızı da zedeleyecek bir şekilde devlet kurumunun demokratik yapısını da sorgulayacak bir şekilde bir gecede oturacaksınız ve bu insanları sınır dışı edeceksiniz. Bu kesinlikle yanlış bir uygulamadır, biz Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak o günlerde de karşı çıktık, İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığının Bütçesinin görüşüldüğü bugünde de karşı çıktığımızı bir kez daha yinelemek istedim. Ve bu anlattığım nedenlerden gerekçelerden sebeplerden dolayı da bizim İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığının Bütçesine olumlu oy vermemiz kesinlikle mümkün değildir. Her şeye rağmen, her türlü karamsarlığa, her türlü olumsuzluğa, her türlü hükümetin beceriksizliklerine, başarısızlıklarına, yarattıkları kaotik ortama rağmen gene de az da olsa, küçük de olsa temenni ederim ki önümüzdeki yıl daha iyi şeyler, daha güzel şeyler yaşarız ve o yaşayabileceğimiz, umudumuzu yitirmememiz gerektiğine de inanırım. Topluma da buradan seslenmek isterim. Zor bir dönemden geçiyoruz. Belki de bu toplum tarihsel süreci bakımından yaşadığı en zor dönemi yaşamaktadır. Ama bu toplum, Kıbrıs Türk halkı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yurttaşları olarak geldiğimiz bu konakta İngiliz’e karşı direndi, Rum’a karşı direndi, bu zorluklara karşı da direnecek ve inanırım ki bu zorlukları ileriki dönemlerde aşacak. Teşekkür eder, saygılar.

BAŞKAN – Teşekkürler.

Buyurun Sayın Aslanbaba.

2322

EJDER ASLANBABA (İskele) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii ki saat 20.00. Aşağı yukarı 9 saattir dinliyoruz. Tabii ki her konuşmacının da görüşlerine saygı duymak lazım. Tabii olumsuzluklar yanında olumlu görüşmeler de var mı? Var. Tabii ki olumlu gelişmelerden bahsetmek biraz sıkıntı veriyor, biraz zor geliyor. Hep olumsuzlukları konuşuyoruz. Olumsuzlukların nasıl düzeltilmesi lazım için de önerilerimiz olmalı. O önerileri tabii ki konuşmak lazım. Tabii ben o kadar konuşmacıyı dinledim, genelde ağırlık olarak nüfus sayımı ya da vatandaşlıklarla ilgili, Af Yasasıyla ilgili konuşmalar oldu. Ama şu gözden kaçtı. Tabii ki Sayın Bakanımızla bunu paylaştım. En kısa zamanda da önlemini alacağını söyledi. Ben buradan bir kere daha bunu duyurmak istiyorum. Özellikle bugünlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti gerek gençlerinin, gerekse gençlikten gelen bir adet olan avcıları ilgilendiren bir konu. Hep şunu söylemişimdir ve söylemeye de devam edeceğim. Sayın Bakanım da bunun için gerekli tedbirleri alacağını söyledi. Sarhoş olan avcının av günü avda sarhoş avlanan avcının av ruhsatının iptal edilmelidir. Nasıl sarhoş içkili araba süren birinin ehliyeti iptal ediliyorsa gerek hapislik cezası gerek para cezası veriliyorsa, sarhoş avda olan avcının, sarhoşken elinde silah olan, sarhoşken avda dolaşan avcının av ruhsatı derhal iptal edilmelidir daha büyük bir tehlikelere yol açmadan. Bu çok büyük bir sorundur. Tabii ki bu arkadaşların gözünden kaçmış olabilir. Ama arkadaşlarımızın çoğu da avcıdır, avı seviyorlar. Ava gittiğimizde kültürümüz nedir? İçkimizi de beraber götürüyoruz. İşte av bulamasak bile yanımızda pastırmamızı, hellimimizi, pidemizi beraber götürüyoruz, orda yiyip, içip av sefası yapıyoruz derken ama hiç farkında olmadığımız tehlikeler yaratıyoruz. Bunun için de Sayın Bakanımız önlemini alacağını söyledi, onun için de buradan Sayın Bakanımıza teşekkür etmek lazım.

Tabii ki muhtarların bir ödenek gündeme geldi. Aşağı yukarı bir buçuk iki senedir bunu hep gündemde konuşuyoruz. Şu zamanda muhtarların hiçbir saygınlığı olmadığı bir zamandaysak, muhtarlara da artık gerekli saygınlığı vermemiz lazım. Tabii Kadri Bey arkadaşım kendi gözünde muhtarlara ödenek olamayacağını savundu. Belki de bir yandan haklıdır, yasalarımız bunu elvermiyor dedi. O kadar şeysek, gerçekten bu muhtarlarımızı düşünüyorsak hep birlikte muhalefetle birlikte yasaları değiştirelim. Muhtarlara da artık 1950’lerde, 1960’larda olan saygınlıkları tekrar verelim. Muhtarımız var Güney’de gidip çalışıyor. Muhtarımız var işsiz, güçsüz. Muhtarımız var gelen, gidene bir kahve ısmarlamayacak kadar düşün durumda muhtarlarımız var. İstiyorsak işlerimiz yolunda gitsin nasıl ki doğumdan ölüme kadar muhtarların kapısını çalıyoruz. Şu an milletvekiliysek, burada konuşma hakkına kavuştuysak bu da muhtarlarımızın sayesindedir. Muhtarlarımızın verdiği o evrakla biz şu an burada sizlere hitap ediyoruz ya da şu an burada halkımıza hitap ediyoruz. Madem ki yasamız el vermiyor gelin hep birlikte muhalefette bütün arkadaşlarımız hep birlikte gerçekten istek varsa, bu arkadaşlarımızı laik olduğu saygınlığa kavuşturmak istiyorsak gelin yasalarımızı değiştirelim. Hep yasalar diyoruz ama yasalar dışında da çok işler yaptığımız zaten her zaman ortada belli oluyor.

Tabii ki belediyelere geldi 28 belediye Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içerisinde aşağı yukarı 3 bin 700 kilometrekarelik bir alan aşağı yukarı yanlışım yoksa böyle bir Cumhuriyette 28 belediye çok mu önce bunu masaya yatırmamız lazım. İç içe olan belediyelerimiz var ama bazı belediyelerimiz var Lefkoşa’nın, Mağusa’nın ve Girne’nin yüzölçümünden daha büyük bir yüz ölçüme hitap eden belediyelerimiz var ama aldığı katkılar da ne kadardır bunu da biliyoruz. Önce bu belediyelerin çok olduğunu hepimizin kabul etmesi lazım. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde 28 belediye değil, 14, 15, 16 belediye ile bu iş kesinlikle çözülebilir. Belediyelere katkı olacağında ki böyle bir çalışmalar olduğunu biliyorum, böyle bir çalışmalarda var. Belediyelere katkı olacağında artık sadece nüfusa göre değil yüzölçümüne, stratejik durumuna göre de katkılar yapılacağına dair bir çalışmalar

2323

olduğunun farkındayım. Zannederim, yanlışım yoksa Sayın Bakan yanlışım varsa da doğrultsun beni. Böyle bir çalışmalar var artık belediyelerde sadece ve sadece nüfusa göre değil. Şöyle bir düşünün arkadaşlar gerek Lefkoşa Belediyesi, gerek Girne, gerek Mağusa Belediyesi yani büyük şehir belediyesi. Bir mahalleye girdiğinizde apartmanlar olduğunda bakıyorsunuz atıyorum 100 metre, 200 metre uzunluktaki bir mahallede Mağusa’da, Lefkoşa da ya da Girne’de 300 aile yaşıyor ama bir Dipkarpaz’ı düşünün, bir Erenköy’ü düşünün 200 metrelik bir alanda sadece 20 aile yaşıyor. Yani aynı belediye orada bir belediye aydınlatma çöp parası, temizlik para derken 300 aileden vergi alıyor, diğer kırsal kesimdeki belediye aynı mesafede sadece 10, 15 ya da maksimum 20 aileden vergi alıyor. Baktığımızda kırsal kesimlerde ilaçlama daha çok oluyor. Çünkü kuru otlar daha da çoğalıyor ama büyük şerhlerde o sıkıntı olmadığı için ilaçlama daha az oluyor, yani bir taraftan daha az masrafla daha çok gelir, bir taraftan daha çok masrafla daha az gelir. Yani artık çağdaş bir dünyada yaşıyorsak belediyelerinde sadece ve sadece nüfusa göre değil yüz ölçümüne stratejik yapımına göre de katkı almaları artık kaçınılmazdır ki bunun için de çalışmalar olduğunu kesinlikle biliyoruz. Tabii ki İçişleri Bakanlığı göreve geldiğinde ne yaptı, neler yaptı. Bazı arkadaşlarımızın da dediği gibi daha hiçbir icraat olmadı diye konuşuluyor. Tabii ki her vekil kendi bölgesini, çünkü biz neden seçildik burada bir İskele Vekili olarak öncelikle İskelenin sıkıntılarını, İskelenin sorunlarını dile getirmek, İskele halkını nasıl refaha ulaştırmak, aynı şekilde Lefkoşa vekillerimiz öyle, Mağusa vekillerimiz öyle, Girne vekillerimiz öyle, Güzelyurt vekillerimiz öyle ama bir bakıyoruz ki sevindirici haber İskeleye bir poliklinik temeli atılıyor. Sevindirici haber İskele’deki teşekkür etmek lazım Cumhuriyetçi Türk Partisi zamanında yarım kalan binaların, Mahkeme binalarının devamı tekrar gündeme geliyor. İskele ilçesinde 37 senedir unutulmuş, 37 seneyi de geçelim 74’ten sonrayı konuşuyorum. Bir Ergazi-Kilitkaya Yolu ki gündeme geldi. O yolun başlangıcı için start yapıldı ki Mayıs’ta da bu yol yapılacak. Yani o yol hem milli servetimizin boşa gitmesini, zarar etmesini önleyecek, hem de yöre halkının kalkınması sağlayacak, tabii ki bunun içinde Sayın İçişleri Bakanımıza da ayrı yeten bir teşekkür etmek lazım ki İskele ilçesinin de biraz olsun, yani hep şunu söylüyoruz senelerdir kağıt üzerinde kalmış bir ilçe, ilçelik sıfatını sadece kağıt üzerinde kazanmış, ne mahkemesi, ne hastanesi, ki Polis Müdürlüğü geçen dönemlerde Cumhuriyetçi Türk Partisi zamanında oldu. Olan her şeye de teşekkür etmek lazım. Ne itfaiyesi, ne tapusu, ne Vergi Dairesi olmayan, kağıt üzerinde kalan bir ilçe artık ilçelik sıfatını kazanıyor, ki sevindirici müjde verildi. 2012’de de inşallah itfaiyesine kavuşacak İskele, yani yavaş yavaş İskele’de artık ilçe sıfatını alıyor, sadece kağıt üzerinde olan İskele şu an ilçelik sıfatını alıyor. Bunun için de tabii ki teşekkür etmek lazım.

Tabii kısaca sayıma bir değinmek lazım. Sayın Fellahoğlu’nun da dediği gibi 2006 sayımlarının gerçekten verimli ve doğru geçtiğine inanıyorum. Tabii ki 2006 sayımlarına baktığımızda, 1996 sayımlarını aldığımızda 2006’ya kadar ülkeye giriş çıkıları aldığımızda o sayımın da doğruluk payı olduğu gerçekten gözler önündedir. Demek ki Muhaceretimizin çok iyi çalıştığını 1996-2006 sayımlarını karşılaştırdığımızda, giriş çıkışları karşılaştırdığımızda 2006’dan 2011, ben 2010 sonuna kadar diyeyim giriş çıkışları karşılaştırdığımızda gerçekten 2006 sayımlarının doğru verilere ulaştığını, ondan bugüne kadar ülkeye giriş çıkışlarla, ölüm ve doğumlarla, aradaki farkla son yapılan, iki hafta önce yapılan seçiminde eksikleri olduğu halde çok önemli veriler verdiği, yanlış payının binde 1 olduğu 100 bine yakın bir hane varsa, 100 hane sayılmadıysa tebrik edilmek lazım. Tabii bazı arkadaşlarımız işte televizyonlarda duyduk, ya da basında duyduk. İşte beni gelmediler, beni saymadılar. Vatandaşlık görevini biliyorsa, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini seviyorsa öyle bir sistem kuruldu ki sayılmayanlar kaymakamlıklarda sayılabilir, yani bazı yerlerde feryat edeceğimize, bazı yerlerde isyan edeceğimize bu ülkeyi o kadar çok seviyorsak, doğru şeylerin olmasına inanıyorsak kaymakamlıklara müracaat edebilirdik. Ben sayılmadım beni de sayın

2324

diyebilirdiler, ki bu rakamlar 300 bin rakamı yuvarlak diyelim 294 bin 900, yani 300 bine yakın bir rakam diyorsak 96 verilerini alırsak, 2006 verilerini alırsak, giriş çıkışları ekleyip de bu verileri alırsak da doğru bir sayım olduğuna ben inanıyorum. Herkes 700-800 bin diyorlar. Tabii hep şunu karşılaştırıyorlar Güney ile kıyaslıyorlar. Baktığımızda şu an Güney sayımlarında 800 bin hesaplıyorlar, yani 800 bin civarında bir nüfus olacağını hesaplıyorlar.

Şimdi gözünüzü de hafifçe bir kapatıp Güneye bakarsak gerek Limasol, gerek Baf, gerek Lefkoşa’ya bakarsak oradaki nüfus kalabalığı ile bizdeki nüfus kalabalığını karşılaştırırsak belki de üçte biridir. Yani orada 800-900 bin ise bizdeki 300 bin nüfus gerçekten doğaldır, sadece Lefkoşa’daki, Girne’deki nüfus akımını değil, gelin İskele’deki Güzelyurt’taki, Dipkarpaz’daki, Erenköy’deki nüfussuz sokaklarda insanların olmadığı günleri de görün. Nüfus sayımızı bana göre ona göre bir hesaplamanız lazım ki dünyada tabii ki Sayın Fellahoğlu da dedi böyle bir sayımlar yok artık ama elde olan veriler buysa beş sene evvel de aynı şekilde devam ettiyse ki o icraatları yapamadı, belirli bir bütçeyi bulamadıysak ki 2003’te Sayın Bakanımızın da dediği gibi artık optik okuyucular bütün sınır kapılarımıza yerleşiyorsa ki bundan sonra bu sıkıntılar olmayacaksa demek ki şu an çıkan sayıma Birleşmiş Milletler onay verdikten sonra biz onay vermiyorsak bunu iki defa değil 12 defa düşünmemiz lazım. Şimdi çıksaydı Sayın Bakanımız ya da Devlet Planlama Örgütü nüfusumuz 1 milyon deseydi çıkacak olan sesler neydi biliyor musunuz? Türkiye’den katkı almak için nüfusu şişirdiniz diyecektiniz ama şu an doğru verilerle doğru bir sayım yapıldı, binde bir hata, ki normal bir hatadır. Yani sayılan 290 bin kişinin 2 bin kişisi sayılmadıysa yuvarlak hesap nüfusumuz 300 binse buna bence herkesin saygı duyması lazım.

Tabii vatandaşlıkları hep konuşuyoruz. Dünyada hiçbir ülkede vatandaşlıkları bu çok konuşmuyor. Ben vatandaşlıkları bu kadar çok konuşmayacağım. Çünkü bazı arkadaşlar konuştu. İşte şuna vatandaşlık verildi, buna vatandaşlık verildi. 15 seneden sonra, 10 senden sonra evlilikten sonra ben sadece kısa bir örnek veriyorum. Avrupa’nın en gelişmiş...

MUSTAFA GÖKMEN (İskele) (Yerinden) – Verdiyse Sayın Bakan tebrik ederim Sayın Bakanı, vatandaşlık vermişse tebrikler.

EJDER ASLANBABA – (Devamla) – Hakkı olana Sayın Vekilim biz hep şunu savunuyoruz. Hakkı olana hakkını vermeniz lazım. İnsan hakları diyoruz. İnsan hakları derken kimse diyemez Kıbrıslı insan hakkı daha yüksektir, İngiliz’in hakkı daha alçaktır, İtalya’nın hakkı daha ortadadır. İnsan hakları....

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım.

(Sayın Esat Ergün Serdaroğlu Başkanlık Kürsüsünü Sayın Necdet Numan’a devreder)

EJDER ASLANBABA (Devamla) – Kimse konuşmuyor Sayın Başkan.

İnsan hakları evrensel bir haktır ayırmazsınız bunu. Diline, dinine, ırkına göre ayırmazsınız.

TURGAY AVCI (Yerinden) (Devamla) – Diline, cinsine...

EJDER ASLANBABA (Devamla) - Cinsine bazen ayırıyoruz ama ona da ayırmayalım. Yani insan hakları evrensel bir haktır, verilmesi lazımsa, hakkıysa hakkı verene vermek lazım. Şu an ben şunu sormak istiyorum; şu an İngiltere’de Mecliste olan

2325

arkadaşlarımızın hepsinin de mutlaka aileleri vardır, eşi, dostu, amcaları, teyzeleri, mutlaka birileri vardır. İngiltere çıkıp nüfusunu söylediğinde diyor ki benim 70 milyon Britisihimdir diyor, 70 milyonda nüfusum var diyor yuvarlak hesap konuşuyorum. Baktığınızda o 70 milyonda demiyor ben de bunu Yurtdışı Türkler Biriminin çalışmasıyla elde ettiğiniz bilgilerdir. Bunu çıkıp demiyor bende 7-8 bin arası Hintli British var. Bunu çıkıp demiyor bende 6 buçuk 7 milyon arası Pakistanlı British var, bunu çıkıp demiyor bende 5, 5 buçuk milyon Nijerya, Gana, Jamaika, Zimbavya gibi zenci kökenli vatandaşım var. Bunu çıkıp demiyor 4 milyona yakın Bengaladeş ve Srilankalı vatandaşım var. Bunu çıkıp demiyor 2 buçuk milyona yakın Çinli, Vietnamlı, Uzak Doğulu kökenli vatandaşım var. Bunu çıkıp demiyor 1 buçuk, 2 milyona yakın Güney Amerikalı, yani Brezilyalı, Meksikalı, Ekvatorlu, Kolombiyalı gibi vatandaşlarım var. Aşağı yukarı 1 milyona yakın Türk, Kıbrıslı Türk ve Türkiyeli Türk. Bunun da nüfusu 850 bine...

KADRİ FELLAHOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) - Sömürgeciliğinin bedelini öder.

EJDER ASLANBABA – (Devamla) – Efendim işte onu söylüyorum. Bunun da yaklaşık 850 bine yakın, 300 bini Kıbrıs Türk, 500 bine yakında Türkiye vatandaşımız orada olduğunu demiyor. Çıkıp 1 buçuk milyona yakın Rum ve Yunan kökenli British odluğunu söylemiyor. Çıkıp 1 milyona yakın Arap kökenli Fars, Cezayir, Tunus, Mısırlı vatandaşlarım olduğunu söylemiyor. Çıkıp aşağı yukarı 300-350 bine yakın Yahudi kökenli British olduğunu söylemiyor. Çıkıp 1 milyona yakın diğer saymadığınız ülkelerden, Avrupa’dan, Yeni Zelanda’dan, Avusturalya’dan olan vatandaşlarımız. Yani baktığımızda demiyor benim nüfusumu 70 milyon ama 40 milyonu diğer ülkelerden, yani nüfusumun yüzde 65’i diğer ülkelerden olan british demiyor ve o çıkıp tek bir ağızdan ne diyor British’in İngiliz’in nüfusu 70 milyon diyor. Ayırmıyor şu şu etkinlikler var ama biz ne yapıyoruz nüfusumuz şu kadardır diyoruz, barbar bağırıyoruz. Şu kadarı şudur, şu kadarı budur. Artık bunlardan korkmamak lazım. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kimliği tutan herkes bu ülkenin vatandaşıdır ve herkeste Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşıdır. Artık ayrım yapmaya, şu kadar kökenli, bu kadar bu kökenli diyerek kendi kendimizi rezil etmeye, bazılarına şirin görünmeye hiç gerek yoktur. Önce kendimize güveneceğiz, kendi benliğimizi kabul edeceğiz, ondan sonra da başkalarını eleştireceğiz. Ben kısaca ...

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) – 700 bin diyenleredir bu cevap değil mi?

EJDER ASLANBABA – (Devamla) – Efendim sayıları, bakınız sayıları sizle ben sizi tebrik ediyorum 96 ile 2006 verileri gerçekten tutuyor. Muhaceretle giriş çıkışlar tutuyor ama 2006’dan da 2011 verileri gerçekten tutuyor. Demek ki artık nüfusumuzun...

KADRİ FELLAHOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Kalabalık değiliz.

EJDER ASLANBABA (Devamla) - 300 binde kalabalıktır Sayın Fellahoğlu. 300 binde kalabalıktır, 700 milyonda kalabalıktır, 1 buçuk milyarda kalabalıktır. Nüfusumuzu artık önce kendimiz benimseyeceğiz...

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Yani söylenildiği kadar değiliz.

EJDER ASLANBABA (Devamla) – Hayır...

2326

MUSTAFA GÖKMEN (Yerinden) (Devamla) – Yani öyle 400, 500, 600 falan değiliz yani.

EJDER ASLANBABA – (Devamla) – Hayır hayır söylendiği kadar değil, attıkları kadar değiliz. Verileri konuşuyorsak bazılarına şirin gözükmek için konuşmayacaksak gerçekleri konuşmak lazım. Şirin gözükmek istiyorsak artık onları da sizler karar vereceksiniz arkadaşlar. Biz ama önce kendi kendimize güvenelim. Önce kendi ailemizin içindeki birliği sağlayalım. Bırakın komşumuz ne yaparsa yapsın. Biz önce kendi huzurumuza ulaşalım. Komşuya da huzuru da ondan sonra veririz. Nasıl 74’ten sonra onlara da huzur verdik, bizde huzur içindeyiz. Böyle de yaşamaya devam edelim. Çok çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Aslanbaba. Söz sırası Mustafa Emiroğluları’nda.

Buyurun Sayın Emiroğluları.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Gazimağusa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve değerli misafirler; bu Bütçe görüşmelerinde nedense yaşımız küçük galiba en sona biz kalıyoruz, sizi de üzüyoruz ama birazcık Toplumcu Demokrasi Partisinin siyasetini size aktarmak zorundayız. O açıdan biraz zamanınızı alacağız.

Değerli arkadaşlar; Sayın Bakan kitap ve görsellik açısından ve fotoğraf dizaynı açısından ben merkezli gayet güzel, hiç parayı da harcamamış gayet güzel bir faaliyet 2011-2012 faaliyet ve hedeflerini içeren güzel bir kitap hazırladı.

Değerli arkadaşlar; tabii ki bir anlamda güzel bir olay ama gönül arzu ederdi ki uygulamalarda böyle gayet güzel ve şirin olsaydı. Uygulamalarını da Sayın Bakanın, icraatlarını da böyle bu güzel kitap gibi olmasını temenni ediyorum. Bir de tavsiyem kendine daima fotoğraflarda bir tek ben merkezli olma bundan sonra. O başka şeyler çağrıştırır o açıdan ...

İÇİLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) - Senin aklın hep kötüye çalışır.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Hızlı koşturanın da bilin ya sonunda hızı erken kesilir. O açıdan biraz paylaşımcı olan fotoğraflarda falanda da. Çünkü hep yoksa sizin, size akıl veren liderlerin vizyonunu mu almaya çalıyorsunuz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hiç öyle derdim yok.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Bilmiyorum.

Evet arkadaşlar; birazcık gevşeyelim de yine Sayın Bakanı da biraz rahatlat, biraz iğneleyelim ki uyansın.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) - Bu işin ustası Kemal Dürüst’tür. İki body millerin arasına girdi ve.....

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – O nerededir meydanda yok bu akşam, büyük işler peşindedir herhalde...

2327

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) - Güzelyurt’ta arsa dağıtır.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Değerli arkadaşlar; İçişleri Bakanlığı kadrosundan da belli gerçekten hükümetin yarısı. Sağ olsun bürokrat arkadaşlarda bürokrat arkadaşlarda, şimdi her şey güzelde bu fotoğraflarda birazcık demokrasi olsa daha iyi olacaktı. Ben görüyorum ki bürokratlarımızda gayet ilgili, alakalı ama tabii ki eleştirilerimizi yapacağız.

Değerli arkadaşlar; Sayın Bakan arkadaşım aslında ben not verecek olsam kendisine benden 4.99 alır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Geçer not.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Yani 4.99 hem geçer, hem kalır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yok geçer.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Neden derseniz, bir kere devleti yönetmek....

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Düşün ki TDP bile ...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Devleti yönetmek değerli arkadaşlar; devleti yönetmek en önemli noktası bence şu olmalıdır; şeffaf olmalıdır, dürüst olunmalıdır ve paylaşımcı olunmadır. Şimdi bu af, beyaz kimlik, vatandaşlık, yeşil kimlik konularında benim çok büyük tereddütlerim var ve bunu hazmedemiyorum, yani bir türlü şunu hazmedemiyorum eğer Sayın Bakan paylaşımcıysa, eğer Sayın Bakan tink tank yapacaksa Aziz Kent’in deyimiyle eğer Sayın Bakan çalışma yapacaksa ve bizleri de bu işin içine katacaksa önce bizi yoklayıp, bizim fikirlerimiz alıp ondan sonra geri çekilip yalnız başına bu çalışmaları yapacaksa bizden destek görmez. Bunu bir kere bilecek Sayın Bakan. Yani siz bizi çağıracaksınız, geleceğiz biz af konusunda, beyaz kimlik konusunda, vatandaşlık konusunda çekincelerimizi ortaya koyacağız, orada bazı verileri beraber paylaşacağız. Ondan sonra üç ay ortadan kaybolacaksınız, arkasından Af Yasasını getireceksiniz. Eğer böyle yapacaksanız bundan sonraki çalışmalarınızı bizde düşüneceğiz, katılıp, katılmamaya, görüş verip vermemeyi düşüneceğiz. Böyle şeffaflık olunmaz, böyle ortak çalışmada olunmaz. Bu sadece sizin bizi deneyip ona göre formüller üreterek yolunuza devam etme ve bildiğinizi yapma operasyonu.

Değerli arkadaşlar; tabii ki biz Af Yasasına karşıyız. Çünkü biz Af Yasasına niye karşı geldik öncelikli olarak bütünü düşünerek, bütünde geleceğimiz noktayı düşünerek biz buna karşıydık. Ancak içerik olarak baktığımızda da affın kendisine baktığınız zamanda bu iki üç yasanın dışında, affın kendisine baktığınız zamanda bizce başarılı bir Af Yasası değildir ve aldığımız, özellikle Sayın Bakanın ve bürokrat arkadaşların söylediği ifadelere göre de her çıkan aftan faydalanan insan sayısı belli, yani bu da geçmiş dönemde her çıkan aftan 2 bin, 3 bin, 4 bin kişinin faydalandığını ve bunun dışındakilerin de faydalanmadığı tespiti var. Hadi bu defa ücret konusu yok, belki birazcık daha fazla insan bundan faydalanacaktır ama yine göreceksiniz ki bu afta bir çözüm olmayacaktır, yani değerli arkadaşlar; bu af son mu olacak? Hayır. Bu af son olmayacak. Göreceksiniz ki bir başka zamana yine bir af daha çıkacak. Çünkü biz esas problemin kökünü kazımıyoruz, biz esas problemin kökünü ortadan kaldırmıyoruz, günü birlik tedavilerle hastayı tedavi etmeye çalışıyoruz. Olmaz değerli

2328

arkadaşlar böyle. Siz eğer köküne neşteri vurmazsanız, siz eğer köküne neşteri vuracak kişileri iyi eğitmezseniz, kontrol etmezseniz ve o kişiler sizin insanlarınız, sizin kontrolünüzde değilse hiçbir zaman o yara iyileşmez. İyileşmeyecekte göreceksiniz. Çok değil iki sene sonra yine bu Meclisten af kararı çıkacak ben iddia ederim. Seçim bitsin ondan sonra göreceksiniz, belki seçim bitmeden bir daha çıkabilir.

Çünkü değerli arkadaşlar; sorun buradaki nüfusu kayıt altına alma değildir. Sorun buradaki nüfusun kaçaklığı da değildir. Sorun değerli arkadaşlar; kapıdadır, kapıyı sonuna kadar açıyoruz. Bu Af Yasası ile de aynısı oluyor. Ben beklerdim ki eğer kaçak insan yakalanmışsa, bu ülkeye girecekse yasal çerçevede. Neydi bu yasal çerçeve? Ön izinle buraya girsin. Evet, ön izin var ama bunun yanında bir aylık geçici ziyaretçi veya seyahat izniyle bu ülkeye giren kişilerin kim bana garantisini verebilir ki yine kaçak durumuna düşmeyecektir. Adam zaten 10 yıldır, 15 yıldır bu ülkede kaçak yaşamanın koşullarını çok iyi yapmış zaten. Kaçak yaşamanın alt yapısını çok iyi biliyor, kaçak nasıl yaşanır onu da biliyor. Biz bilmiyoruz ama arkadaşlar. İnanın bu insanlar bizden çok daha iyi bu ülkeyi tanıyor. Biz bu ülkede nasıl kaçak kalınacağını da çok iyi biliyorlar. O açıdan bence af çıkmışken en azından bu maddenin bu şekilde olmaması lazımdı. Eğer kaçaksa ve burada çalışıyorsa idi gitsin gelsin yasal çerçevede buraya girsin ama bu da bizce soruna bir çare, tam anlamıyla bir çare olmayacaktır. Belki geçici bazı şahısların, bazı ailevi nedenlerden dolayı mağdur olan insanların çaresini bir miktar olsun birazcık o şeylerini azaltacaktır, mağduriyetlerini. Ancak o ayrı bir şekilde değerlendirilebilirdi bence. İlle ki bu genel affı çıkartmaya gerek yoktur. Şimdi ben Sayın Bakana soruyorum bu Af Yasasından sonra beyaz kimlik ne olacak?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Rafa kaldırdık...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Şimdi sen rafa kaldırdın, siz rafa kaldırdınız. Ancak Cumhuriyetçi Türk Partisinin getirdiği bir öneri var, sizin önerinizdi. Bu sizin önerinizdi. Öyle değil mi Sayın Bakan?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Çalışma izinleri ile ilgili?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Çalışma izinlerinin dört yıl olması ile ilgili öneri sizin bakanlıkta yaptığımız toplantıda öne attığınız öneriydi. Öyle mi?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Benim değil hükümetin.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Yahu senin veya hükümetin.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Sahibi belli.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Ve oradaki düşüncenizde neydi, ortaya koyduğunuz gerekçe de neydi son defa beyaz kimlik verelim, önce affı çıkaralım sonra son defa beyaz kimliği verelim veya bundan sonra gelecek olanlar 4 yıl süre ile sınırlandırılsın diye bu sizin fikrinizdi. Şimdi nasıl oluyor Cumhuriyetçi Türk Partisi bunu getiriyor. Onu ben anlamadım. Ha, bir uzlaşı da mı var bu konuda? Ondan da tereddüt ediyorum, ondan da çekincem var. Eğer böyle bir uzlaşı varsa biz Toplumcu Demokrasi Partisi olarak yine buna karşıyız. Bu benim ilgimi çekti söylüyorum. Ha, CTP’li arkadaşlar da beni yanlış anlamasın. Ben gördüğümü söylüyorum, doğruyu söylüyorum.

2329

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Nasıl gözüme baka baka söylen de bir de yanlış anlama den. Nasıl olacak ben anlamadım.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Şimdi ben söylüyorum eleştirimi yanlış anlamayın. Hayır bir çok konuda eleştiri yaptığımız zaman...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yani 4 yıl ile sınırlandırılmasına karşı çıkacaksınız?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Eğer beyaz kimlik gelecekse arkasından...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ne alakası var yahu...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – E, var ama Sayın Bakanın getirdiği şekli öyleydi. Sayın Bakanın ortaya koyduğu oydu. Biz son defa beyaz kimliği verelim ve bundan sonra çalışma izinlerini 4 yıl ile sınırlandıralımdı.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bizim getirdiğimiz yasa tasarısında çalışma izni diye bir şey yok, beyaz kimlikte yoktur.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Yahu benimki biraz şey olabilir, yani nasıl diyeyim evhamlılık olabilir, yani onu kabul ediyorum, yani onu zaten yok demiyorum ona ama evhamlılıkta olsa paylaşmak istedim. Eleştiri değil bir şekilde tespit yapmak istedim.

Değerli arkadaşlar; o açıdan biz evet 4 yılla çalışma izinleri sınırlandırılacaksa onu değerlendiririz. Orada eğer beyaz kimlik konusu yoksa yine değerlendiririz, belki olumlu da değerlendiririz ama bizim derdimiz değerli arkadaşlar vatandaşlıklardır. Bizim derdimiz bu ülkede bu Yasalar geçtikten sonra 10 yıl sonra, 15 yıl sonra, 7 yıl sonra, 8 yıl sonra kaç kişinin vatandaş olacağıdır. Ben şimdi Cezaevinin mahkumların ortalamasına baktım yüzde 44 KKTC vatandaşı, yüzde 40 TC vatandaşı.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – 20’si üçüncü ülke?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – TC vatandaşı, yüzde 18’de, yüzde 15’e yakında şey üçüncü ülke evet. Böyle bir ortam varken eğer burası Türkiye Cumhuriyeti olacaksa bize söylesinler, eğer burası Türkiye Cumhuriyeti olacaksa bize desinler ki biz sizi bağlıyoruz.

Değerli arkadaşlar; evet...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Yalnız tam böyle karşıdan...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Karşıdan, tabii ki karşıdan izleyeceksiniz. Ertuğrul Kürkçü işgal var dedi bu ülkede. Bu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde işgal var dedi. Bizimle ilgili konuştu aslında biz hiç konuşmadık, o beyanata karşı bir şey söylemedik. Ben ve partim bu ülkede askeri, fiili işgalin olduğuna inanmıyoruz. Kabul etmiyoruz. Ancak bu ülkede siyasi işgal vardır, siyasi işgal vardır. Fikirsel ve uygulamada işgal vardır. Bu ülkenin ekonomisinde işgal vardır, nüfusunda işgal vardır. İşgal sadece askerle, topla, tüfekle değil. Bu ülkenin bir çok sahasında Türkiye Cumhuriyetinin

2330

işgali vardır değerli arkadaşlar. Bunu inkar edemezsiniz. Nüfusa bakıyorsunuz aynı, ekonomiye bakıyorsunuz yavaş yavaş o da işgal gidiyor. Ve bu değerli arkadaşlar bu ülkede aslın Ertuğrul Bey burada olsaydı anlatırdık kendisine işgalin nasıl olduğunu. Ama vardır. Hem bu ülkenin bir tarafında bu saydıklarımdan işgal vardır, hem bu ülkede hem bu Kıbrıs Türk Toplumunun üstünde Rumların uyguladığı işgal vardır. Cumhuriyetin üzerinden uyguladıkları işgal vardır. Kıbrıs Türk Toplumu değerli arkadaşlar iki arada bir derede kalmıştır. Bunu ancak ve ancak ben 74’ten sonra gelen TC vatandaşları ve bugün burada hayatlarını süren burada çalışan yaşayan çocuklarını burada büyüten geliştiren insanlara hiçbir sözüm yoktur. Onlar bu ülkenin vatandaşıdır. Onlar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti eğer yönetim biçimimizse şimdi bu ülkenin vatandaşıdırlar. Ancak ve ancak 15 yıl kalacak kaçak ben onu affedeceğim ve gidecek ve gelecek ve biz bir ay daha süre vereceğim bu ülkede karar versin ne yapacağına. Böyle bir esneklik değerli arkadaşlar doğaldır 80 milyon 90 milyona karşı 150, 200 bin nüfusun olduğu bir ülkenin ve ekonomisinin, siyasetinin bir çok alandaki faaliyetlerinin işgal altında olduğu. Bir ülkenin içerisinde bu sayının 80 milyonun karşısında durmak kolay değil. O açıdan biz bu konulardaki siyasetimizi her zaman ortaya koyuyoruz. Toplumcu Kurtuluş Partisi döneminden beridir de kimlikle girişlerin kaldırılmasını istiyoruz. Pasaportla girişler olsun. Daha sıkı denetim olsun. Tutulan kaçaklar bu ülkeden atılsın. Bunun kim ise sorumlusu da görevini yerine getirsin.

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Sayın Necdet Numan’a devreder)

Yani elçi diyecek ki, benim vatandaşlarımı atmayınız ve biz kaçakları atmayacağız. Ha, bu var mıdır, yok mudur Sayın Bakan daha iyi bilir. Ama bu olmuştur geçmişte. Ha, elçi diyecek ki, bunlar öğrencidir, bunlar Güney Doğu kökenlidir, bunlar Kürt’tür, bunlar Güney Doğulu insanlardır. Bunları atın bunları da atacağız. Yargılamadan hiçbir soru sual sormadan tutup insanları suçsuz yere bazılarını atacağız bu ülkeden. Böyle bir olumlu böyle bir siyaset bizim tarafımızdan kabul görülmez değerli arkadaşlar. O yüzden bil ki yıllardır söylüyoruz, şimdi herkes söylüyor. Polisin sivile bağlanması şart. Makara oldu. Polisi sivile bağlayalım. Bağlayın. Var mı çalışmanız? Ben Sayın Erdoğan’a bir sorduk. Bu bizi ziyarete geldiği zaman, kendisiyle görüştüğümüz zaman efendim dedik ki bizim ülkemizde sizin kendi ülkenizde reformlar yapıyorsunuz. Demokrasi açısından sivilleştirme açısından kendinizce bazı icraatlar yapıyorsunuz. Ama biz niye burada yapmıyoruz. Ve biz kendisine özellikle polisin sivile bağlanmasını söylediğimizde buyurun dedi yapın ben de size destek vereyim. Sayın Bakan bu benim anlattığım çok önemlidir. Sayın Erdoğan da polisin sivile bağlanmasına destek veriyor. Sizin böyle bir çalışmanız var mı?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Görüşüyoruz.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Neyi görüşüyorsunuz? Yani temas var mıdır? Herhangi bir yasa tasarınız var mıdır?

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Yani 20-30 sene bekledin. 5-10 gün daha bekle.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Kıbrıs görüşmelerine benzemesin ama. 70 senedir görüşürüz daha bir şey olmadı.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – 5-10 gün daha bekle.

2331

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – E, yok 150 sene daha beklemeyelim polisi bağlayasınız sivile.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Yok yok.

BAŞKAN – Yılbaşından sonra.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Uzay çağı gelecek, uzay çağı insanlar uzaya gidecek. Dünyada insan kalmayacak. Biz daha polisi sivile bağlayacağız.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Her işin bir hazırlığı var.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Ve değerli arkadaşlar ben bunlar üzülüyorum tabii ki. Biz Toplumcu Demokrasi Partisi olarak polisin sivile bağlanmasıyla ilgili polisin yasasında birtakım öneriler verdik. Ne yazık ki bakan arkadaşım da oy verdim diyor ama bilmem herhalde eli aşağıdaydı verirken. Ayağını kaldırdı herhalde verirken.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hayır da demedim.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Herhalde eli havada ayağı da havadaydı bir şekilde verdi herhalde oyunu.

Şimdi Sayın Çavuşoğlu ile aynı bölgenin insanı olduğumuz için aslında huylarımız da benzer biraz.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Benzer ama hep siz aleyhine konuşursunuz.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Bunlar aleyhine olanlardı. E, iyiliğine olanlarını halk değerlendirir zaten. Halk değerlendirir onları zaten. Bizim şeyimiz yok ona. İyiyse iyidir.

O açıdan değerli arkadaşlar, bu kaçak sorununu da çözecek olan göreceksiniz ki günün sonunda polisin sivile ve özellikle İçişleri Bakanlığına bağlanmasıdır.

Yerel yönetimler. Bir kere neresinden başlayayım yerel yönetimlerin. Hepsi bir imparator. 28 tane imparator yarattınız bu ülkede. 28 tane eyalet vardır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Hiç TDP’li yok mu içinde be Mustafa Bey?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Bırakmadınız ki.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Getirdik havlusunda beklerler.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Bir taneyi bile çok gördünüz bize.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Gerçekten canım gönülden isterim burada.

2332

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Ne oldu? Ama baz aldın?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - 28 tane imparator yarattınız, 28 tane canavar geliyor. 28 tane canavar sizi yutacak hala daha farkında değilsiniz. Ya bunları denetleyeceksiniz ya bunlara bir çözüm bulacaksınız ya da 28’ini da bu koltuklarda bulacaksınız. Size söylerim 28’ini da bu koltuklarda bulacaksınız bir seçim sonra.

(Meclis Başkan Yardımcısı Sayın Hasan Bozer, Başkanlık Kürsüsünü Meclis Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Yektaoğlu’na devreder)

Değerli arkadaşlar, bu kadar yetki bu kadar bütçe bu kadar ihmalkarlık bu kadar sorumsuzluk hükümetin da payı vardır bunda. Adam seçime girecek belediyenin bir tanesi da orda adını söylemeyeyim da fenasına gider söyleyince, bir defa söyledim da iki sayfa ilanat da verdi aleyhime. Benim partime geçmeyiymiş teklif ederim kendisine da her teklifimde hayır dermiş ve her hayır dediğinde kendini eleştirirmişim burada. Yediği naneye bak.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - E adamı kaçırdın partiden herhalde onu söyler herhalde.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Ha. Seçim gelecek. Seçim. Ben 130 defa daha söylerim Çavuşoğlu umurum değil. Seçim gelecek bütün bütçesini oy alacak diye Ali dayının tuvaletini yapacak, Veli dayının mutfağını yapacak öbürünün evini dökecek önüne asfalt dökecek, öbürüne gaz çıkacak parayı bitirecek. Seçim bittikten sonra da iki milyon TL sigortalara borcu olacak. İki milyar kusur neyse. Ve diyor ki, beni diyor kandırdı diyor TC Yardım Heyeti. Bana diyor bir milyar para verecekti diyor bir milyar ne kadarsa işte. Vermedi diyor. Bana yarısını verdi. Babasının malı gibi istediği adamı işe alacak, istediği adamı atacak, istediğini müdür yapacak ve ondan sonra da dünya kadar borç bırakacak Sosyal Sigortalara. Ama yine seçilecek. Bir seçim olsa yine seçilecek. Çünkü denetleyen yok, hesabını soran yok. Şimdi bağlandı arkadaşlarımın her birine on tane da köy bağlandı, onları da inek gibi sağacak onların parasını da alacak. Ve Sayın Bakan diyecek, ben denetim yapamıyorum yasalar bana engel oluyor. Düzeltin o zaman. Düzeltin. Nasıl affı getirdiyseniz 15 günde getir onu da onaylayalım. Getirin.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Getirecekleri yasayı beğenmeyeceksin Mustafa ama ha.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Ben UBP’nin yasalarının hiçbirini beğenmem zaten.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Sen düzelt den ama onun kafasındaki düzeltme başka bir şeydir.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Sayın Başkan, ben bu insanlar bu bu bu belediye başkanlarının içerisinde dürüst işler yapanlar da vardır.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - İyi niyetli olanlar da vardır.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Bütçesi tamam olanlar da vardır. Ama bir kısmının o kadar çok parası vardır ki geliri vardır ki artık aştı kendini. Artık kendini bu Meclise da görmez, artık kendini Kuzey Kıbrıs Türk Meclisinin üzerinde da görür. Kendi ayrı

2333

borçlanma yapar, kendi ayrı teşkilatlar kurar artık kendisini bu Meclisin üstünde da görür. Onların hepsini Avrupa Parlamentosuna yollayalım. O kadar başarılı oldular ki artık... Ya.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - E, Mustafa bilir. Bakanlar Kurulu oturdu yasaya rağmen bir tefeciden borçlanmasına onay verdi bir belediyenin.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – İşte bunun sorumlusu da bir nebze hükümettir değerli arkadaşlar.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – İşte Bakanlar Kurulu yap…

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Ha, eğer siz ben söylüyorum. Siz kendi kuyunuzu kazarsınız. Benim hiçbir şeyim yoktur belediyeleriyle. Ne bir adamım var belediyede, ne bir şeyim var angajem var, ne de bir adamım belediyeden ihale alır, aksine TDP’yi deldiniz aman üstüne de çarpı konur.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – TDP’lileri biz çok severiz. Nerde görürsek sahip çıkarız.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Sen seven seven TDP’lileri çok. Ya bellidir bellidir sevdiğin. Çok seven. Bir kere Belediye Başkanı İskele Belediye Başkanı. E, o bölgemdir. Ve yaptıklarını anlatacağım. Esnaf ve Zanaatkarlar Odası bu ülkede öz ve öz ve öz derneklerimizden kurumlarımızdan bir tanesidir. İskele meydanında eylem yapar Esnaf ve Zanaatkarlar Odası. Ateş yaktılar Af Yasası ile ilgili eylem yaparlar. Ben gittim arkadaşlar çağırdı dedik biz de gidip destek verelim. Ben oradaki arkadaşa dedim ki, ben dedim siyasi konuşma yapmayacağım. Halk meclisi kurdunuz halk konuşsun. İskele Belediye Başkanı arkadaşlar kendini zannediyor ki, kendinden başka bu ülkede yönetici yoktur. Kendinden başka bu ülkede idareci yoktur. Geliyor oraya ve o eylemde o eylemi provoke ediyor. Nasıl provoke ediyor biliyor musunuz? Hem söverek, hem kayarak, hem orda bulunarak, esnafı kaçırarak. Ben diyor buraya Halil Orun, İbrahim Halil Orun bile geldim alıyor sözü Ulusal Birlik Partisinin Muhaceret Yasasından bahsediyor. Veyahut Ulusal Birlik Partisinin özelleştirilmesinden bahsediyor. Ve diyor ki, o kadar çok insan var diyor bu ülkede diyor KİT’lerde örneğin diyor Kıbrıs Türk Petrollerinde hepsi diyor oturuyor diyor. Allah aşkına sormak da isterim aslında. Kaç tane personeli vardır İskele Belediyesinin? 18’den askerliğini bitirip de 20’ye basan genç kalmadı. Hepsi belediyede işliyor.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Allah versin ya işlesin. İşlesin tabii.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Allah versin tabii. Ama su parası üç katı oldu. sor göresin üç katına çıkarttı su parasını. Yani kaynak var diye sonuna kadar harca. Bir danışman 7 bin TL…

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Yani yasayı geçtik?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Yasa ne? Yasa ne? İskele Belediyesi personeli kaymakamlığın, İskele Kaymakamlığını temizliyor. Personel orda basında çıktı bu.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ben rica ettim kendisine ya temizlikçi yoktu orda. İlkay yardım et bize…

2334

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – E, tabii Boğaziçi köyünün örgüt başkanının karısını işe alamadılar. İşe alamadılar. Nasıl memnun edecekler örgüt başkanını koyun kendini kaymakamlığı süpürsün.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – UBP’de yol çok.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Tabii yollar çok. Yollar paralar da çok İskele’de. Ama ne yazık ki ben kendisine yakıştıramadım. 25 sene belediye başkanlığı yapmış bir şahıs evet kendi açısından başarılıdır. Ama bu başarı da gözlerini kör etti. Bu başarı da gözlerini kör etti ve kendisine hata yaptırıyor. Hata yaptırıyor. Onun yapması gereken ağabeyliktir. Kendi yerine yetiştirmesi gereken insanlar vardır. Yok geleceksin sen orda demokratik bir eylem esnaf ekonomik krizden kırıldı herkes. Sen geleceksin oradan özelleştirmeye varım. Bizim insanlarımız dairelerde oturur, işyerlerinde oturur, biz kendi kendimizi bu şekilde zaten yok ediyoruz. Başka birinin bize bir şey yapmasına gerek yok.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Mustafa Bey bundan, bundan da rahatsızlık geldi en tabii ki hakkını kullandı ve söyleyeceklerini söyledi.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Şimdi siz tabii ben Mahmut Özçınar için bir şey söyleyemem, söylemem de. Bilmem çünkü. Ha, siz de bilmediğiniz şeylerde yorum yapmayınız iyi değil. İyi değil ben size söyleyeyim.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Senin söylediklerine göre cevap verdim.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Yok yok. Siz bir bayana kuru kafalı diyemezsiniz.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Yok öyle bir şeyi tasvip eden yok.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – 25 senedir ben sizi bilirim kafanız kurudur diyemezsiniz.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) – Diyemezsiniz.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Diyemezsiniz ama diyoruz. Arkadaşınız söylüyor. Yani değerli arkadaşlar ben şunu anlatmaya çalışıyorum. Bu belediye başkanlarının bu tavırları ve takındıkları vaziyet hep kendilerine yasaların ve belediyenin verdiği yetkilerdendir. Ben aynı şekilde başka sorunlar da var o bölgede. Yatırımcı geliyor ve ben bunu getireceğim o yatırımcıları buraya. Gidiyor belediye başkanından diyor ki, bize diyor alt yapı getirin diyor biz diyor, buraya yatırım yapacağız. Biz diyor karışmayız suya da, elektriğe da, kaldırıma da hiçbir şeye biz karışmayız diyor. Ve ne diyor biliyor musunuz o yatırımcılar? Türkiye’den gelen yatırımcılar hem da. Biz diyorlar adamlar belediyeye gittiğimiz zaman herhangi bir belediyeye ve planlarımızı sunarız ve vergilerimizi ödeyeceğiz, o dakikadan sonra biz daha araziye gitmeden belediyenin araçları ordadır o yatırımın başlaması için. Bizim hem yatırıma ihtiyacımız var hem ekonomimiz bozuk hem da gelen yatırımcıları kovalıyoruz kaçırıyoruz. Neden? Küçük küçük hesaplar için. Neden? Oy uğruna. Çünkü neden? Eğer o bölge gelişirse, o bölge çoğalırsa, o bölgede hemfikirli insanlar çoğalırsa hakimiyet bozulur mandıra düzeni. O bölgede hakimiyet bozulur o zaman.

2335

O açıdan değerli arkadaşlar, lütfen bu yasadır nedir getireceğiniz getirin. Ben köylerin belediyelere bağlanması konusunda çok eleştirim oldu burada. Kalktınız Ulukışla’yı gittiniz Paşaköy’üne bağladınız ÖRP’nin sayesinde. Geçmiş dönemin hatasıydı. Efendim...

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Kime söylen bunu?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Kim bağladıysa ona söylerim.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Kim bağladıysa.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - E, tamam. O bilir kim bağladıysa.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Oybirliği ile geçti Meclisten. Meclisten oybirliği ile geçti. Ve komitede bugünkü Başbakan da vardı.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Yani ben ilk size demiyorum. Kim bağladıysa yanlış bağladı. Beni ilgilendirmez ben yanlışı söylerim. Adam Görneç’te tarlası var Ulukışla’da parasını öder Paşaköy’üne ve emlak vergisini Paşaköy’üne öder. Böyle uygulama uygulama mı? Değil. Bunların olacağı belli değil miydi? Belliydi. Ve bence o muhtarlarımızın konusu geldi bugün. Muhtarlarımız da buraya geldi. Şimdi muhtarlara para verin ona benim şeyim yok ama öyle yüksek yüksek şeyler de vermeyin. Neyse masrafları dengeleyin verin. Ona karşı değilim. Harcamaları vardır. Maddi olarak da desteklemeleri gerekir ona hiç itirazım yoktur. Ama siz muhtarları belediye yönetimlerinde etkin kılacak yasaları getirin.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - O yasalar yolda gelir.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Ve belediyelerde etkin kılacak. Şimdi göreceğiz. Belediyelerde Belediye Meclislerinde söz sahibi...

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Var yahu. Vardır ama.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Daha iki gün önce toplantısında bir heyet...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Nedir?

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayalım lütfen.

TÜRKAY TOKEL (Yerinden) (Devamla) - Belediye Meclislerinde söz sahibidir muhtarlar da.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Daha etkin hale getireceğiz. Tamam Biraz konuş da su içeyim ben da.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Daha etkin hale getireceğiz.

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar, bundan sonra da konuşmacılar var, karşılıklı konuşmayalım lütfen. Zamanımız daralmıştır.

2336

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Zaman bitmez Sayın Başkan.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Saat 21.00’ı çeyrek geçer. Daha iki bütçe daha var.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Konuşmayalım o zaman Sayın Bakan.

BAŞKAN – Hayır. Lütfen müdahale etmeyin.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Benim size o zaman da söylediğim şuydu. Belediye yönetimlerine bir alt meclis mi kurarsınız, ayrı bir yönetim mi kurarsınız muhtarları da bir şekilde adapte etmeniz lazımdı. Ve muhtarların da köylerini sorunlarını oraya taşıyıp orada müdafaa edeceği, savunacağı bir şey bırakmanız lazımdır kendilerine. Ben bakıyorum belediye başkanı hangi köyden daha fazla oy aldıysa o köye daha fazla kaldırım yapar. Hangi köyden daha fazla oy aldıysa o köyde çöpçü sayısı üç kişidir veya dört kişidir veya beş kişidir. Veya kaynak işlerini o köydeki şeye verir esnafa verir. Veya araçların tamirini o köydeki esnafa verir. Böyle oluyor işte günün sonunda. Halbuki o Mecliste ortak ortak ve alt mecliste o muhtarların da olacağı ve oybirliği ile alınacak kararlarda onların da etkili olacağı yönetiminde, belediyelerin yönetiminde etkili olacağı bir mekanizmayı oluşturmak zorundayız diye düşünüyorum.

O açıdan değerli arkadaşlar, muhtarlara evet maaşlarını birazcık.. Maaş değil da ödenek vereceksek verelim onu yine burada tartışırız ama yetkilerini artıracak bir değişiklik yapalım. Evet hükümetin en büyük argümanı, hükümetlerin en büyük argümanı İçişleri Bakanlığını da golifa gibi dağıttığı meseleye gelelim. Kırsal kesim arsası. Tabii yazık Sibel Hanım’ın canı sıkılır benim de canım sıkılır. Çünkü biz Güneyliyiz. Malın ne olduğunu çok iyi biliriz. Arkadaşlar dün bir vatandaş aradı beni ve bana diyor ki; yurtdışında yaşayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşlarına da kırsal kesim arsası veriniz. Verelim. Hatta hatta varsa top sahası da verin. Benim hiç umurum değil. Ama yarın bu toprak bittiğinde neyi vereceğiz. Sınırüstü, Aygün arasında 700-800 tane duyduğum gerçek mi bilmiyorum kırsal kesim arsası açılacağının parselasyonunu duyuyorum ben. Doğru mu Sayın Bakan?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – E, orada proje çalışması yapılır.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – 700 tane kırsal kesim arsası.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – O projededir orası. Yani biz parsellerken projede hazırlık yaptık geniş, şehircilik anlamında.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Evet gençlerimiz…

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Çevre yolu ile yeşil alan…

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Tabii 100 dönüm de arazi ayırdınız o spor kompleksiyle.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – E, kötü mü yaptık?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – E, şimdi ya, evde adam var 99 yaşına geldi Güneyde 500 dönüm arazi bıraktı kahrından da öldü ve ölüyor. O ne olacak? Biraz sonra

2337

soracağım sana onu da ne yapacaksın? Reform bunlardır. Şimdi kırsal kesim arsasını niçin alıyor gençlerimiz? Ev ihtiyacını karşılamak için. Öyle mi? Öyle. Bir kısmı satıyor. Bunu hepimiz de biliyoruz. O zaman Sayın Avcı’ya çok siyasetine çok şey değilim ama önerileri bazı önerileri de aslında mantıklıdır. Apartman yapın verin, apartman dairesi verin. Apartman dairesi yapıp borçlandırın. E, golifa gibi diploma dağıtır gibi insanlara kırsal kesim arsası kırsal kesim arsası. Ben geçmişte şunu da gördüm. Yani siz belki iyi de gidersiniz yani geçmişte ben şunu da gördüm bu kırsal kesim arsalarında. Adam turizm bölgesinde denizin kenarında arsa verdiklerini gördüm. Denizin kenarında arsa verildiğini gördüm turizm alanında, yatırım alanında. Yani değerli arkadaşlar bu devlet adamlığı değil ki bu bu siyaset değil ki bu bu siyaset değil ki. Bu yağmalamadır. Yağmalamadır başka bir şey değildir. Sınırüstünde 700 tane arsa düşünün. 700 tane oy. 700 tane oy demektir o. acaba referandum yapın o bölgede bakayım o kadar arsaya halk evet diyecek mi? Yapın bakayım herkes evet diyecek mi o bölgede? Değerli arkadaşlar bu ülkenin imkanlarını arazileri dağıtarak değil, arazileri yeri küçülterek değil, çünkü yer bu adada adadır burası ve gereklidir ve ihtiyaçtır. Yarın göreceksiniz arayacağız, çok arayacağız ilerde bu arazileri ve bulamayacağız. Şimdi bu ülkede çözümsüzlük olabilir. Bu ülkede şu anda gerçek anlamda uluslararası hukukta yer bulmayan bir yönetim olabilir. Veya gerçek anlamda ticaret olmayabilir veya turizmde gerçek anlamda hedeflerimizi tutturamayabiliriz. Ama yarın ilerde bu ülkede bir çözüm olduğu zaman göreceksiniz ki bu ülke çok fazla uluslararası yatırımcı uluslararası sermaye gelecektir. Gelmeye başladı zaten. Çünkü bu ülkenin vizyonu değişiyor. Bu ülkede petrol doğalgaz yeni bir yol açıyor, yeni bir vizyon ortaya koyuyor. Niye siz bu ülkenin kaynaklarını bu şekilde dağıtıyorsunuz. Biz buna karşıyız. Biz kırsal kesim arsası dağıtılmasına karşıyız. Biz bu yapılacağına daha iyi bu gençlerimize apartman dairesi yapın verin. Uygun fiyata uygun ödeme koşullarında o şekilde yapın verin. Ama ne yazık ki, Ulusal Birlik Partisi bunun bu dönem asıl suyunu çıkarttı. 700 tane arsa. Ben şeyi merak ediyorum. Güvercinlik’teki arsaların durumu ne olduydu? Kırsal kesim arsalarını ne yaptınızdı Sayın Bakan?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Güvercinlikte.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Evet.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Çalışmalar tamamlanmıştır.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Daha devam eder üç senedir?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - E, araziyi yeni istedik.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - E, doğru. Çünkü üç tane bakan değişti. Haklı. Yok, iki defa değişti.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Ne alakası var?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) –İki defa değişti Doğrudur. Haklısınız.

BAŞKAN – Rica ediyorum karşılıklı konuşmayın biraz sonra zaten sorulara cevap vereceksiniz Sayın Bakan. Siz da Sayın konuşmacı arkadaşımız, karşılıklı konuşma ortamı yaratmayın lütfen.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Özür dilerim Sayın Başkan.

2338

BAŞKAN – Rica ederim.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Bu ülkede seyrüsefer harçları üç defa, dört defa bu Kürsünden bununla ilgili konuşma yaptık. Maalesef bilmiyorum herhalde bu da gelecekler arasındadır.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Bu maliyenindir.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – E, maliyeninse o zaman sana bir şey söylemeyeyim. Maliyecine söylerim senin hem muhasebecine.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Evet. Evet.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Şimdi Erenköy sahilinde eski liman dedikleri bölgede yasaya aykırı, kanuna aykırı bir takım faaliyetler oldu belediye tarafından. Sayın iki bakan arkadaşım buradadır. Biz buradan olayı deşifre ettik, arkasından bir takım müdahaleler yapıldı o bölgede. Turizm Çevre Bakanımız da buradadır. İçişleri Bakanı. Kaymakamlık da zannedersem oradaki o tahribata karşı bir ara emri bir şey aldınız zannedersem. Peki, ben o gün buradan Kürsüden söylemiştim evet, oraya bir şey yapılacaksa bir proje dahilinde ve Çevre Dairesinin, Turizm Bakanlığının da belki desteği ile belki teşviklendirilmesi ile katkıları ile o bölgeye bir güzel koy kazandırılabilir gibilerinden de birtakım konuşmalarımız olmuştu. Ben hala daha bir şey göremiyorum. Sade.. Efendim.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Proje falan gelmedi.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Proje gelmediyse ben buradan belediye başkanına sesleniyorum, çünkü kendisine evet, eleştirini yaptık dedik ama projeni getirirsen destek vereceğiz demiştik. Biran önce projesini size getirmesini kendisinden talep ediyorum. Sayın Turizm ve Çevre Bakanımız da herhalde buna ilgi duyacaktır. Tahmin ederim bu konu ile ilgili de zannedersem Çevre Dairesinin birtakım ihbarları veya şeyleri olmuş uygulamaları olmuştur. O açıdan da kendisine böyle beş, altı yüz bin Sterline şampanya patlatacağına bir bu eski şeyi nedir o? Eski limanı bir kazandırsak şeye çok iyi olacak turizme gerçekten.

TURİZM, ÇEVRE VE KÜLTÜR BAKANI ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) – Nerde o liman Mustafa?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Yat bak Sayın Bakan ben çok ciddi konuşurum ve ben görmeden konuşmam, araştırma yapmadan da konuşmam. Ben o koyda en azından on defa yabancı bandıralı yatların gelip o bölgede konakladığını ve orda istirahat ettiğini gördüm ve orası uluslararası İspanya’nın, İtalya’nın yatçılarının gelip yat limanı olmadığı dönemde o koyda barındığı fırtınadan, rüzgardan, yağmurdan barındığı bir koydur orası. Ve eski limandır. Ve o eskiden çok çok eskilerden koyun ticaretinin, hayvan ticaretinin yapıldığı limandır orası. Sizin o 400 bin Sterlinlik olaydan daha değerlidir orası.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) - Ama nerde var 400 bin Sterlin?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Ben siz söylerim. E var yahu. Nasıl? Patlattınız. Şampanyalar gitti 400 bin Sterlin havaya.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) - Aldık da sonra konuşun yahu.

2339

MUSTAFA EMİROĞLU (Devamla) - Bize olsun getireydin bize şişe içelim.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) - Da öyle popülizm yapma bana.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, trafik konuları ve trafik taşımacılığı. Bunun neresindesiniz Sayın Bakan? Bunu sadece o dikilen tabelalar tarafındasınız? Başka?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Yok komisyonlardır. Komisyonlardır.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Hangi komisyon?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Trafik Komisyonu.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Trafik Komisyonu.

Bir kere onu tabii Sayın Ersan Saner’in bakanlığında kendisi de burada değil galiba, çok fazla bir şey söylemeyelim kendilerine. Bir kere yapılan yollar içler acısı, yürekler acısı. Bir İskele-Mağusa yolu yapıldı, sanki da Mağusa’nın fethi kadar insan öldü. Mağusa’nın fethi kadar insan öldü. Böyle bir yol yapımı olamaz. Mağusa’yı işgal ettik. 10 tane çember. 10 adet çember var Mağusa’da. İskele’den Mağusa’ya gidene kadar 10 adet çember. Bu kabul edilemez bir trafik uygulamasıdır. Yok yapımları, çemberlerin büyüklükleri, hiçbirisi açıları uymuyor ve gün ve gün o çemberlerde vurup bir şekilde canlarından, mallarında oluyor yaralanıyor, ağır yaralanıyor. O açıdan da bir kere trafik işaretlerinin levhaları Sayın Bakan maalesef ve maalesef isteyen istediği levhayı alıp koyuyor istediği yere. Bir levha söyleyeceğim size bakasınız göresiniz ayıptır bu devlete de ayıptır. Ok işareti böyle yere doğru. Mağusa Hastanesine gidiniz yeni yoldan gidiniz, dönünüz göreceksiniz bu ara yol var oraya bir tabela diktiler, ok işareti diktiler yere çakılı.

ARİF ALBAYRAK (Gazimağusa) (Yerinden) - Alt geçit var a Mustafa’m, alt geçit var odada görmediniz.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Yahu ben anlamadım her isteyen ...

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) - Ters çevrilmiş olmasın ya?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Bilmiyorum yani böyle manyaklar mı var bizde özellikle gidip de şeyleri mi kurcalıyor? Yani böyle bu kadar manyak var tabelalarla uğraşır?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Baktıralım...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Kameralar. Eee insan bir yazılır, iki yazılır, üç yazılır, dört yazılır, beş yazılır, on yazılır. Eskiden 10 kilometreydi tolerans şimdi düştü beş kilometreye. Ceza üstüne ceza, ceza üstüne ceza. En azından Sayın Bakan biraz ... artırın. 60 ise 70’e kadar, 75’e kadar. 80 ise 100’e kadar falan gibileri birazcık rahatlık getirin çünkü gerçekten çok dar bir şeyde cezalar geliyor. 60 ise ben bakıyorum 63’de ceza geliyor, 64’de ceza geliyor.

2340

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – ...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Yoktur azaldı düştü aşağıya. Herhalde yap, işlet devlette biraz şey var sıkıntı var. Ofirmada sıkıntı var herhalde, toplayamıyor parayı. Plakaları dizayn edeceksiniz, o şahsa özelleri onları kaldıracaksınız? Bebeğim yazar üstünde mesela, Bebeğim 1, Bebeğim 2, Bebeğim 3 onları da kaldıracaksınız? Hayır soruyorum.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – O başka bir şeydir.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Adam yazar , Bebeğim 1, Bebeğim 2, Bebeğim 3.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) - Onlar para getirir, onlar kalacak değil...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Eksik olsun öyle para. Bebeğim 1, Bebeğim 2, Bebeğim 3 o tarzda şeyler plakalar olmaz yani yanlış. Bence farklı bir şekilde belki olabilir, belki müessese adı olabilir, bilmem ne olabilir falan şeklinde. Ocaklardan haberiniz var mı?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) - O Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığına.....

BAŞKAN – Karşılıklı sohbete çevirdiniz.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Sayın Başkan özür dilerim...

BAŞKAN – Rica ederim ama lütfen karşılıklı sohbet şeklinde yapmayalım. Biraz sonra nasıl olsa Sayın Bakan cevap verecektir Sayın Emiroğluları.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Ocaklarda patlayan dinamitlerden haberiniz var mı acaba Sayın Bakan? Onlar herhalde izin almaz sizden değil mi? Büyükkonuk üstünde....

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – ..........

BAŞKAN – Sen de devam eden, karşılıklı sohbet yapıyorsunuz. ...

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Şimdi benimle .....

BAŞKAN – Burası sohbet yeri değil karşılıklı lütfen. ....

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Benimle ... .....

BAŞKAN – Siz biraz sonra cevap vereceksiniz. ......

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Büyükkonuk üstünde bir taşocağı var. Büyükkonuk köyünün üstünde. Yudi dağının Yu’su gitti di’si gitti Yu’su kaldı, yarısı gitti ve her gün de dinamit patlar orada. Ve yollar bitmiş olmasına rağmen de devam eder. Ben tabii bunu soracağım Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanına. Ama sizin de bilginiz varsa merak

2341

ediyorum bunların izinleri ne zaman bitecek? İskele’deki Kaymakamlık binasının biteceğini söylüyorsunuz bu yıl, bitmelidir. İskele ilçe olmalıdır, İskele hem ilçe olursa belki binalar olunca zihniyetler de değişir. İskele’nin bir çok eksik kalmış yönleri de değişir, felsefesi değişir en önemlisi İskele’nin. Çünkü ben bu felsefeyi hiç anlamış değilim, bir arkadaşım partisini değiştirdi, dört yıl önce kavga ettiği, eleştirdiği Sayın Belediye Başkanını şimdi geldi burada en başarılı Belediye Başkanı buluyor ve övüyor kendisini. Belki bu zihniyetler değişir İskele bölgesinde. Çünkü İskele’de gerçekten bir çok konuda eksiklik vardır, bir çok konuda ekonomik olsun, diğer yönlerden, demokrasi olsun, demokratik yaklaşımlar olsun, uygulamalar olsun, hep İskele bölgesinde eksik olmuştur. Arzu ediyorum ki bu binalar yapılınca belki o bölgelerde o kurumların tamamlanması ile de bu toplumsal eksik olan yönlerin de bir şekilde tamamlanacağına inanıyorum ben. O açıdan çok önemlidir İskele için. Ha ben İskele’de dün Sayın Kaşif, hastane dediler ama sağlık merkezi yapacağını söylüyor. Aslında İskele’de değilse bile Karpaz Bölgesinde bir hastanenin olması lazımdı diye düşünüyorum ben.

Evet arkadaşlar; Merkezi Cezaevi. Sayın İlkay Kamil nerede bilmem, Sayın İlkay Kamil üç sene önce bu Kürsüden bilmek kaç yataklı cezaevinin bütçesinin ayrıldığını, yerinin ayrıldığını ve yapılacağını elinde şey ile beraber, projesiyle berber söylemişti. Üç yıl oldu cezaevi yok, nerededir? Kaçtı tabii şimdi meydanda yok, Bakanlıktan da gitti. Bu Ulusal Birlik Partisinin çok, en önemli icraatıydı o dönemde. Maalesef Merkezi Cezaevi yok. Merkezi Cezaevinin iyileştirilmesi var. Bu kabul edilemez. Eğer yapmayacaksanız çıkarın kendisini Bütçeden, hiç de koymayın projenize de. Çünkü İlkay Kamil Bey öyle iştahlı buradan söylüyordu ki altı ayda bitecekti. Nasıl oldu da bu iş olmadı izah etsin bize.

Taşınmaz Mal, evet Taşınmaz Mal Birimi, tapular ha bire yazılır, tahsisten kalma, 85’den evvel tahsis, 85’den sonra tahsis, T Cetvelinden hak sahibi, hak sahibi olmayana kiradan tahsis, tahsisten koçan, bin bir türlü kriter bunun içerisinde. E şimdi 5.5 milyar puanı ne yapacaksınız Sayın Bakan? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşı olup da elinde 5.5 milyar puanı bulan vatandaşlarımıza ne yapacağız? Doğru söyleyin bana, hiç bunu düşündünüz mü? Cevap verirsiniz sonra cevap verirken, Sayın Başkan şey yapmasın. Bu 5.5 milyar puanın hak sahipleri olan insanların acaba ruh halini düşündünüz mü? Verdiğiniz acıyı kendilerine ne kadar yüksek olduğu bilir misiniz? Ne yapacaksınız? Bütçeye ayırıyoruz, Rumların eğer mal istiyorlarsa, mallarını istiyorlarsa bir şekilde anlaşıyorsunuz, boştaysa veriyorsunuz, parasını da veriyorsunuz. Ama Sayın Cumhurbaşkanının burada, böyle gayet böyle saf bir şekilde toprak konusunda, mülk konusunda ben Sayın Hristofyas’a Güney’de kalan eşdeğercinin malının takasını, iadesi ve tazminatını düşündüm ve söyledim demesini hazmedemedim. Peki Güneylinin malını dışında olan ne olacak? Yani onu hesaba çekeceksiniz, Güney’de malı varsa onu hesaba çekeceksiniz ama adam gelecek buraya Adana’dan, Mersin’den, Trabzon’dan helal olsun alacak, kalanlar adam gibi vatandaş olacak, onlar ki sattı gitti onlar ne olacak, onları kim karşılayacak? Yoksa bu yıl 400 trilyon borçlandık Türkiye’den, acaba diyorum Türkiye Cumhuriyeti hesaplayacak ve koyacak, uluslar arası camianın önünde diyecek ben aha bu kadar miyar Dolar para harcadım, bunu da onlara sayın diyecek? Be arkadaşlar işte budur siyaset, bunu düşebiliyor musunuz, buna yönelik siyaset yapabiliyor musunuz? Yok arabanın plakasını değiştirdiniz, ona, buna arsa dağıttınız, o önemli değil, onları herkes yapar. Siyaset bu soruna çare bulabilir misiniz, bu soruna bütçe bulabilir misiniz? Bu sorunu izah edebilir misiniz, vatandaşlarınızı kucaklayabilir misiniz? Yapın bunu, yapın bunu göresiniz ne kadar insan size dua edecek, ne kadar mağduru, ne kadar mağdur olan insanı bu mağduriyetinden gidereceksiniz? En azından konuşun bu konuyu ne olacak? Ben soruyorum Sayın Cumhurbaşkanına böyle böyle niye sadece Güney’linin malının üzeriden Kıbrıs görüşmelerini sürdürüyorsunuz, bana cevap

2342

veremiyor, cevap alamıyorum. Gerisi ne olacak diyorum, cevap alamıyorum. Değerli arkadaşlar bu çözüm ve gerçek sorun en büyük sorunlardan bir tanesi olan bir konudur ve hep üstünü örtüyoruz, hep üstünü toprakla örtüyoruz. Açmıyoruz ve şunu da yapmıyoruz. Ben Sayın Bakandan İskan bölümünden, İskan Müdürlüğünden şunu isterim; varsa eğer şu anda İskan Müdürlüğünden arkadaşımız burada bana Güney’de kalan Türk mallarının envanterini verebilir misiniz? Gerek özel şahısların, gerek Vakıfların ve gerek diğer kurumların mallarının envanterini siz verebilir misiniz İskan Dairemiz, bana bunu verebilir mi Sayın Bakan? Bilmek istiyorum Güney’de kaç dönüm Türk malı vardır özel şahsa ait, kaç tane zeytin ağacı vardır, kaç tane harup vardır, ben bunları bilmek istiyorum verebilir misiniz bunu bana? Veremiyorsanız bunu düşünün çalışmasını yapınız. Onu bu kitapçıkta ben bulmak isterdim, bunda bulmak isterdim onu ben, görmek isterdim onun çalışmasını. Eee peki bilmiyorsak eğer bunu bilmiyorsak neye göre pazarlık yapıyoruz? Ama biliyoruz arkadaşlar, biliyoruz ama niçin bilmiyoruz biliyor musunuz? Çünkü beş dönümü 15 dönüm yaptık. Bir zeytini da 35 zeytin yaptık, eşdeğer puanlarımızı da fırlattık yukarıya. O ayarda çok, çok, çok yanlışlıklar oldu geçmişlerde onun için o konuları açmamak için doğal olarak envanteri de çıkaramıyoruz. Bence Sayın Bakan bunu not edin önemli bir konudur bu o Güney’deki Türk mallarının envanterinin çıkması lazımdır.

Evet Dernekler Yasası gelecek inşallah bu Dernekler Yasası da bizi şey sürüklemez nasıl diyeyim ispiyoncuların veya ... olacağı veya ne bileyim artık demokratik bir şekilde bu derneklerin keyfe göre izinlerinin verilmesi, kapatılması gibi olaylara da yol açmaz diye düşünüyorum. Ona da geldiğinde dikkatli bakacağız. Doğal afetlerle ilgili o kadar çok duyarlıyız ki geçen yıldan verdiğim bir soru önerim vardı daha cevabını almadım. Yazılı sorularda her oturumda çıkar, her defasında okunur ama hala daha o Güzelyurt’taki depremdeki şeyleri sormuştum, harcanan rakamların kalemlerini istemiştim hala daha benim elime yazılı cevabı gelmedi. Derelerin işlenmesi. Tabii ki Dörtyol olayından sonra bir takım faaliyetler yapılmıştır. Çünkü görülmüştür ki hakikaten dereler atıl durumdadır, derelerin temizlenmesi lazımdır, derelerin temizlenmemesinden doğan afeti de hep beraber gördük Dörtyol’da özellikle o bölgede veya özellikle Kanlı Derenin Lefkoşa’daki su seli baskınından sonraki olayları hepsini gördüğümüz için dereleri temizliyoruz. Dereleri temizliyoruz, barajları da temizliyoruz. Moloz olayı. Ben şunu sormak isterim Sayın Bakan’a İskele çöplüğü kalkacak mı? Oraya üniversite geliyor bir üst başında çöplük oluştu, devler kadar çöplük, Dikmen’den daha büyük belki de o derecede. Yılların biriktirdiği bir çöplük, o konuda ne düşünürler acilen önlem almaları lazımdır. Artı İskele ağıllarla ilgili bir tane işte alt yapı, malt yapı çalışmalarını gördüm burada ve ağıllarla ilgili çalışmalarınız var. İskele ağıllar bölgesi kalkacak mı? Bu da önemlidir, çünkü oraya bir üniversite geliyor. O açıdan da Sayın Belediye Başkanı o bölgeyi soranlara kızıyor, ağıllar oradan kalkmaz diyor, verdiği cevap bu. Siz ne düşünüyorsunuz? Onu öğrenmek istiyorum.

Muhtarlık binalarının tamiri, ben muhtarlık binası evet var, bazılarını görüyorum ama aslında değerli arkadaşlar muhtarlık binaları çok önemlidir ve bence bir modelde yapılması lazımdır, bir şekilde yapılması lazımdı. Ben Rum Kesiminde bunu görüyorum. Her köyde muhtarların olduğu yerde gayet mükemmel, halkın faydalanabileceği yerlerdir. O açıdan da bugün muhtarlık binalarının daha dizaynlı, daha güzel şekillerde, halka hizmet verecek şekilde yapılaması gerekir diye düşünüyorum. Örneğin ben kendi muhtarımdan belge alabilmem için onun marangoz atölyesine gitmek zorunda kalıyorum. 15 bin nüfuslu bir Mağusa’nın şeyidir, semtidir. Evrak alabilmek için marangoz atölyesine gitmek zorundayım veya evine gitmek zorundayım. En azından büyük şehirlerde olsun mahalle muhtarlıklarının yapılması lazımdır diye düşünüyorum. Var mı? Belki de vardır ama maalesef işler durumda değildir.

2343

Şimdi kargalar ve, kargalar ve saksağanla mücadele kapsamında çalışmalar başladı. Ama Sayın Bakan, kaymakamlığın bu işe el atması lazımdı. Haşarat o kadar çoğaldı ki ovalarda, tarımsal alanlarda o kadar çok fare olayı vardır ki bence artık kaymakamlıkların muhtarlarla beraber ve Tarım Bakanlığıyla beraber bir kampanyanın başlaması lazımdır. Bu çünkü bilinçsiz yere yapılan, bilinçsiz yere yapılan mücadele de maalesef doğal dengeye zarar vermektedir, doğa hayvanlarına zarar vermektedir. O açıdan bence fareler ve haşerelerle ilgili bir mücadeleyi Tarım Bakanlığıyla beraber, Tarım Bakanlığıyla beraber, muhtarlarla beraber ve o son aldığınız, altlarında son model cipleri olan koruyucularla beraber yapmanız lazım. Bu çok önemlidir ve köylünün, çiftçinin, hayvancının en büyük şikayetlerinden bir tanesi de budur. Buna acilen Hükümetin çözüm bulması lazımdır. Gerçekten her taraf fare kaynıyor. Ne harnup bıraktılar, ne zeytin bıraktılar, hiç, doğayı mahvediyorlar, bir an önce bunlara çare bulmanız lazım.

Askerlik Yasası; gününde sonunda parası olmayan gencecik insanları askerlik yapar hale getirmesin. Eşitliği orada bozmayınız. Gene geldiğinde hep beraber tartışacağız tabii üzerinde.

Ülkenin fiziki planını Sayın Ersan Saner girdiği günden itibaren söylerdi, bir türlü olamadı, yapamadı, maalesef gerçekleştiremedi. Bilmiyorum yarın, öbür gün ne söyleyecek, ona soracağız onu. Dernekler Yasasını konuştuk...

Evet; şimdi gelelim Ateşli Silahlar Yasası.

ARİF ALBAYRAK (Gazimağusa) (Yerinden) – Sayfa kaçtasın daha, 15?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Bitiyor, bitiyor Arif Bey. Az kaldı, maraz kaldı.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - Uyukladı Bakan da?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Efendim? Şimdi ben avcılardan özür dilerim, avcılardan özür dilerim. Hafta sonu bilmeyerek, bilmeyerek kümes kekliklerinin içerisine düştüm. Hiç tasvip etmediğim şekilde bir av yaptım. Böyle eğer av üretimi olacaksa olmasın. Ama avcılardan da özür dilerim. Bilmeyerek ama oldu ama böyle av üretimi olacaksa da olmasın. Şimdi 21 kişi av koruma görevlisi alındı. Ben bakıyorum bu ülkede desteban dediğimiz kır bekçileri vardı, o müesseseyi yok ettik, o müessese bitti. Sayın Bakan kaç tane destebanımız var bilmiyorum. Onun da sayısını öğrenmek istiyorum Kır Bekçisi ki o Kır Bekçisi aslında değerli arkadaşlar devletin ovadaki gözüydü. Devletin ve hükümetin ovadaki gözüydü, dağdaki gözüydü, bayırdaki gözüydü. Biz o müesseseyi yok ettik sadece av koruma ile ilgili da değildi aslında olsalardı ve bu görev onlara da verilseydi ki zannedersem çok az bir şey var onu da zannedersem insanlardan, halktan toplanıyor onun da parası. Bu Kır Bekçilerinin bir an önce, Kır Bekçilerinin bir an evvel...

SAĞLIK BAKANI AHMET KAŞİF (Yerinden) - Destebanların?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Evet, Kır Bekçilerin bir an evvel yeniden teşkilatlandırmasından yanayım ben.

AHMET KAŞİF (Yerinden) (Devamla) - Eee yapalım kendilerini sendikalı be? ....

2344

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - 21 tane Av Koruyucusu, 21 tane ÖRP’li ve UBP’li, sağlam....

AHMET KAŞİF (Yerinden) (Devamla) – Sapına kadar....

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Sapına kadar. Yani birceğez de TDP’li alsaydınız ya da CTP’li alaydınız, bir tane de gariban alaydınız gariban. Adam bin dönüm arazi eker adamı aldınız Av Koruyucusu. Söyletmeyin beni bilirim Sayın Bakan ayni bölgedeniz..

HÜSEYİN ANGOLEMLİ (Yerinden) (Devamla) – Hep Karpaz’da...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Yüz göz olmayalım insanlarla. Ben özür diliyorum siz de özür dileyeceksiniz buradan beraber avladık hafta sonu ayni bölgede kümes kekliklerini....

AHMET KAŞİF (Yerinden) (Devamla) – Kaç tana tuttun?......

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Eksik olsun öyle av. Öyle av yetiştirme diye bir şey olmaz, olamaz böyle bir av, av üretimiymiş? Ne av üretimi arkadaşlar? 15 bin keklik yavrusu benim vurduklarım alina kadar büyük kekliklerdi. Bilmeden yani bilmeden hayvanları şey yaptım. Değerli arkadaşlar av üretimi yapacaksak getireceksiniz uzmanlarını 2 trilyon da para vardır burada topladığınız, getireceksiniz uzmanlarını bu ülkeye Federasyon Başkanı zaten ayrı bir şey facia, ayrı bir facia oldu. Ve getireceksiniz profesyonel insanları bu ülkeye nasıl av ürettiklerini öğreneceksiniz. Keklik yavrusuymuş bırakıldı. Ne keklik yavrusu? Alina kadar keklikler atıldı ovalara. Adaptasyonu diyor, keklik adaptasyonunun ve koruma önlemlerine daha fazla önem verilmesi. Değerli arkadaşlar.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Niçin av zamanı atarlar da av bittikten sonra atmazlar?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Şimdi işte onun için ben profesyonelini getirelim diyorum. Federasyon Başkanı veya Federasyon görevlisi gidecek beşte atacak keklikleri ovaya, biz de gideceğiz bulalım da Sayın Bakan, milletvekili avlarız. Olamaz böyle bir uygulama, ben bilmiyordum ama. Ben orada öyle bir şey olduğunu bilmiyordum. Dipkarpaz bölgesi için Av Koruma Görevlileri. Niçin başka bölgeler için Av Koruma Görevlileri gerekmiyor, neden, neden? İşte değerli arkadaşlar daha bilinçli av için eğitim organizasyonları yapılması. Organizasyon mu kaldı kardeşim? Av hayvanı kalmadı, avın nesli tükendi, ne organizasyonu?

AHMET KAŞİF (Yerinden) (Devamla) – Ne gittin, gitme?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Gitme olmaz.

BAŞKAN – Mustafa Bey galiba Bakanı takip ettiniz de o keklikleri vurdunuz.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Vallahi Sayın Başkan. Ben özrümü diledim, ben özrümü diledim.

2345

KADRİ FELLAHOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) - Daha neler göreceğiz bu memlekette.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Şimdi değerli arkadaşlar madem ki bu Bütçe vardır gelin hep beraber adam gibi bir federasyon yok ÖRP’lileri bir daha ÖRP’lileri işe alacağız bilmem neleri işe alacağız yapmayalım böyle. Gerçekçi bu avcı, bu Kıbrıs’ın avcısı Ejder arkadaş bilmiyor ama içer, içermiş de yasaklasın kendisine. İnsanlar bir hafta sonlarını kıyıda, dağda stres atarak geçirmek ister onu da sokalım kendilerini eve çıkmasınlar dışarı onu içmesinler. O zaman liste verin avcının eline ne içecek, ne yiyecek, onu da gösterin kendisine de ona göre kontrol de yapın da elinden tüfeği de. Yani o açıdan bence eğer gerçek anlamda av üretimi yapacaksak ve bu konuda da görevliler koyacaksak benim önerim kır bekçileriyle işe başlayalım.

Ve son olarak da bitiriyorum; tarımsal alanların kiralanmasında daha dikkatli davranılmasını Sayın Bakandan istiyorum. Hepinize beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Evet, teşekkürler Sayın Emiroğluları. Teşekkür konuşması yapmak üzere Sayın Bakanı davet ediyorum.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; bugün tabii İçişleri Bakanlığı olunca geniş bir bakanlık ve hayatın her aşamasında bulunuyor. Dolayısıyla icraatları da her taraftan irdelenme ihtiyacı hissediliyor. Ben tabii ki öncelikle bugün eleştirileriyle bize katkı yapan tüm milletvekillerimize, çünkü Sayın Başkan “teşekkür konuşmasını” dedi ben peşinen konuşmamı teşekkürümü yapayım. Devamında artık ta ki nisap sağlanana kadar da konuşmama devam ederim. Çünkü gecenin onu oldu, iki bütçe daha var o yüzden biraz kısa keseceğim. Tabii ben Meclisi bilgilendirmek adına aldığım notları böyle sırasıyla aktarmaya çalışayım.

Bu afla ilgili rakamlar çok merak ediliyor. Bugün saat üç buçuk itibariyle aldığımız rakamlara göre 260 kişi aftan faydalanmıştır. Bizim “alo af bilgi hattı” olarak kurduğumuz hatta şu anda üç tane memurumuz gelen telefonlara cevap veriyor. Dün oluşturduk, dün ve bugün toplamda 550 telefona cevap verdik. Demek olur ki ciddi bir talep var, inşallah murat ettiğimiz sonuca ulaşacağız ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kayıt dışı yaşamı da artık sonlandırmış olacağız. Tabii burada bir çok vekilimiz konuştu.

Bunların ortak olarak bahsettiği konular var, münferit olarak bahsettikleri konular var. Ben genel olarak cevap vereyim. Eşdeğerciler konusunu Sibel Hanım olsun, diğer arkadaşlar olsun dile getirdiler. Şunu ifade etmem gerekir ki eşdeğercilerin tabii ki bu ülkede haklarını inkar edebilecek bir merci olamaz, veyahut da herhangi bir kişi de olamaz. Bugün hükümet edenler, dün edenler veyahut da yarın da edecek olanlar eşdeğercilerin mutlaka hakkını bir gün hep beraber teslim edeceğiz ve bu 5 milyar 132 milyonluk puan da bir daha konuşulmayacak diye düşünüyorum. Avcılık konusu, avcılık konusu bugün tabii ki çok yaygın olarak konuşulan bir konu.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - Bak nasıl destek veriyorum sana ha.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Avcılık konusunda tabii ki Sayın Emiroğlu özür diledi. Özür dilemesini gerektiren bir durum yok. Çünkü zaten verimden düşmüş ve yaşı dolan bu keklikler etrafa avcılar için bırakılıyor. Ona denk gelmiş olması ne onun, ne de benim bir suç değildir. Bu bir tesadüftür. Benim sürekli 25 yıldır av bölgemdir, o bölgenin her

2346

tepesinde, her tarlasında av yaptım. O gün de aslında iki-üç gurubu bulduğumuz için daha ileriye gittik. Yoksa o gurupların durduğu yerlerde kalacaktık, belki de hiç tesadüf etmeyecektik. Ama önümüz dolu olduğu için devam ettik, böyle bir, yani zaten bizim için de çok fark etmedi, açık söyleyeyim size.

Pasaport ve kimlik konusuna değinildi bugün. Pasaport ve kimlik Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sekiz firma katıldı elektronik, kimlik ve elektronik pasaport olayına. Önümüzdeki günlerde tabii ki bunların yeterlilikleri araştırılıyor ve...

SONAY ADEM (Gazimağusa) (Yerinden) – Geldim konuşayım.

BAŞBAKAN İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) – Hade hoş geldin.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) - Son söz milletvekilinin değil mi?

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Evet, evet.

Merkezi İhale Komisyonuyla Bakanlar Kurulu önümüzdeki günlerde bu ihaleyi sonuçlandıracak ve Hükümetimiz döneminde başlatılan bu elektronik kimlik, elektronik pasaport süreci de, muradımız odur ki gelecek yıl içerisinde bunun ciddi bir de hazırlık dönemi var. Gelecek yıl yaz döneminde büyük bir ihtimalle, şimdi sonuçlandırılması halinde uygulamaya geçecek ve bu eksikliğimizi de karşılayacağız.

Tapu konusunda tabii çok şikayetler var. Yalnız şunu ifade etmem gerekir ki tapu konusunda aldığımız yerden çok daha iyi noktadayız. Birikimlerimiz var ve birikimlerimizi azaltıyoruz her geçen gün. 1-2 aya kadar ölçüm konusundaki birikimler azalmış olacak ve daha sonra da tapu koçan şikayetleri, onlar zaten size dağıttığımız kitapta da bir örneği var, örnek koçan var ve bu örnek koçanla birlikte yılbaşı civarı umut ederiz ki 30 Aralık’ta veyahut 31 Aralık’ta Lefkoşa’da iki grup olarak 35-35 çalışıyoruz ve koçan vermeye başlamayı umut ediyoruz 30 Aralık veyahut 31 Aralık. Bilemedik en geç 15 Ocak gibi Lefkoşa tamamen elektronik ortama taşınmış olacak ve bundan sonra diğer ilçelerde de bu çalışmalar daha geniş miktarda çünkü tecrübelendik orda, üç vardiya gerekirse çalışılacak ve gelecek yıl içerisinde bu ülkenin bütün tapu kayıtları elektronik ortamda ve işleyişler de elektronik ortamda olacak. Yani artık aylar süren yıllar süren sözler yerine, niye bana beş dakikada verdin ve bir dakikada vermedin tartışmalarına gelecek yıl bütçe döneminde mutlaka ulaşmış olacağız. Şu ana kadar yaklaşık olarak, tam kesin sayı 927 bin fotoğraf çektik, 927 bin fotoğraf çektik tapularda ve bütün yıpranmış kütükleri ve yedeksiz kütükleri elektronik ortama aldık. Ve şu anda oluşturduğumuz bilgisayar laboratuarlarında da koçanlar ekrana geliyor ve bilgileri orada teyit ediliyor, yazılıyor ve dediğim gibi küçük ilçelerden, Lefkoşa’dan sonra Girne, Güzelyurt gibi ilçeleri programlıyoruz. Çünkü Mağusa’da fotoğraf çekme tamamlandı, o en büyük koçan sayısının olduğu ilçedir, 400 bin civarı bir kayıt var. En son Mağusa’ya bırakacağız veyahut da Mağusa’yı 300 kişi ile yazmayı planlıyoruz. Yani 100’er kişilik üç vardiya ile oraya gireceğiz büyük bir ihtimalle, inşallah gelecek yıl Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her anlamda en iyi dairesi, en hızlı dairesi boyutuna gelecektir diye düşünüyorum.

Kırsal belediyelerin katkı payları konuları çok tartışıldı. Pek tabii ki kırsal belediyelerin sıkıntıları var. Şu anda yapılan nüfus sayımının sonuçlarından sonra da belki de daha çok sıkıntıları olacak. Yalnız uzun bir zamandır gerek İlkay Bey’in döneminde gerekse ben göreve geldikten sonra tartışılan en iyi katkı payı nasıl olmalıdır tartışmasını bir noktaya

2347

getirip, bu işleri şekillendirmemiz gerekiyor çünkü bazılarının ayakta kalabilme şansı yokken, bazıları da gerçekten farklı rahatlıklar da içerisindedir. Oysa bizim burada hedefimiz, her tarafta eşit hak olması, her tarafa belli bir hizmetin gidebilmesi tartışmasıdır.

Bir de bu belediyelerden açılmışken, arkadaşlarımız bu sel felaketleriyle ilgili söylediği bir şeyi bir cümle ile geçmek isterim. Şu bilinsin ki işte Girne’ye yüzde 25, diğerine farklı farklı oranlar çıktı. Bina zararları ödenmedi, hiçbir ilçede bina zararları ödenmedi. Ev içi eşya zararları ve araç zararları öğrendiği için ve Girne’de de zararların çoğunluğu bina zararı olduğu için böyle bir tablo ortaya çıkmıştır. Yoksa herhangi bir yeri ihmal etme gibi bir durumumuz söz konusu değildir.

Trafik Komisyonu pek tabii ki kendi üstüne düşen işleri bayağı ciddi bir şekilde yapmaktadır. Aylık toplantıları bazen tabii ki kendi Tüzüğü gereği 15 gün önceden bildirmek gerekiyor toplantı için. Bazen toplantı yapılamadığında aksamalara vesile oluyor ama yaptığı toplantılarda da uzun saat toplantılar yapıp ortaya koyduğu hedefleri o süreç içerisinde yapmaya çalıştığından herhangi toplantı eksikliğinin trafiğin eksikliğine yol aşmadığını da bu vesileyle söylemek istiyorum.

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Bakan.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Devamla) – Evet, yeni Cezaevi Projesi var mı dediler? İlkay Bey’in daha önce bunu söylediğini söylediler ve bir eleştiri geldi. Yeni Cezaevi Projesinin parası geçen yıl Sayın Başbakanımızın yine Ankara’da yaptığı görüşmede o para emanette ve hazır duruyor. Biz eğer tabii ki zaten uzun zamandır tartışma ihalenin Ankara’da mı, Lefkoşa’da mı açılması tartışmasıydı. Bu konuda ihalenin Ankara’da açılma durumu devam ederse veyahut da Ankara’da açılırsa bizim müteahhitlerin katılması hakkıyla beraber bu Cezaevi hemen hayata geçebilir bunu söylemem gerekiyor.

Ülkenin Fiziki Planına gelince çalışmalar gerçekten iyi gidiyor. Dün yine bana arkadaşlarım bu bilgiyi de verdi. Dünyanın her ülkesinde bir Fiziki Plan 18 ay ile 24 aylık bir zamanı gerektiriyor. Biz de yeni 18 aya girdik. 24 ay dolmadan da Ülkesel Fiziki Planı çıkaracağız. Büyük bir ihtimalle de Şubat sonu Ülkesel Fiziki Planı halka açacağız görüşleri almak için. Biliyorsunuz orada da 40-45 günlük bir süre var ve ondan sonra da gereğini yerine getireceğiz.

Pek tabii konuşulacak konu çok. Kimse kendisine cevap vermedim düşüncesine kapılmasın zaman mefhumundan dolayı böyle bir şeyi alıyoruz. Tamam mıyız Başkan?

BAŞKAN – Teşekkür ederiz.

NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Devamla) – Evet herkese teşekkür ederim. Cevaplamadığım soruları her Perşembe buradayız cevaplarım.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı Bütçesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Şimdi bu Bütçeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler?... Kabul etmeyenler?... Çekimser?... Bütçe Oyçokluğuyla kabul edilmiştir. Hayırlı olsun.

Şimdi Kurumsal 19; Polis Genel Müdürlüğü Bütçesinin görüşülmesine geçiyoruz. Polis Genel Müdürlüğü Bütçesinin Ödeneklerini okuyunuz lütfen.

2348

KATİP - Kurumsal I. Düzey 19: Polis Genel Müdürlüğü Bütçesi.

II Düzey 01: Personel Giderleri (TL): 140 Milyon 941 Bin 888. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 1 Milyon 788 Bin 891. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 10 Milyon 495 Bin. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : 750 Bin. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): Yok. Kurumsal Toplamı (TL) : 153 Milyon 975 Bin 779.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri; Polis Genel Müdürlüğü Bütçesi üzerinde söz isteyen?... Özkan Bey’i yazdım. Evet Özkan Bey buyurun.

(Milletvekilleri izleyici sıralarından bürokratlarla konuşurlar)

Evet tören fazla bitsin lütfen görüşmelere geçiyoruz. Sayın milletvekilleri; tören fazla bitsin.

Sayın milletvekilleri; görüşmeyi dışarıda yapın lütfen görüşmeler başlamıştır.

BAŞKAN – Evet, görüşme faslı tamamlanmıştır. Buyurun Sayın Başkan.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Tabii ülkenin güvenliği adına çalışan Polis Örgütünün görevinin kolay olmadığını ifade etmek isterim ama Ulusal Birlik Partisinin seçim öncesindeki vaatleri de hatırlarsak eğer, Polis Örgütü ile ilgili gerekli çalışmaları...

(Milletvekilleri kendi aralarında konuşurlar)

Herkes konuş der ama kimse dinlemez. Yani ben de ne biçim tekliftir ben de bunu anlamadım.

(Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sayın Dr. Hasan Bozer, Başkanlık Kürsüsünü Sayın Dr. Ahmet Eti’ye devreder)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hatırlayacaksınız Ulusal Birlik Partisi seçim öncesinde Polis Nakil Tüzüğünü değişeceğini söyleyerek polislerden oy istedi. 2.5 yıl geçti üstünden 2.5 yıl, değil Polis Nakil Tüzüğü, polisin “T”si bile konu olmadı bununla ilgili olarak. Ama eminim ki UBP’li milletvekilleri bile haklısın diyor, biz zaten verdiğimiz hangi sözü yerine getirdik ki bunu da yerine getirelim.

BAŞBAKAN İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) – Yerine getirmediğimiz söz mü var Sayın Başkan?

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Bilmem. Onun için kamu görevlileri sendikaları ellerinde belgelerle dolaşır, bunun altına imza attınız bunun üstüne imza attınız. Sayın Eroğlu’nun imzası vardı altında, bilmem nesi vardı altında diye hala daha dolaşırlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Alışılmıştır artık Ulusal Birlik Partisinin verdiği sözleri tutmama konusundaki tavrı kanıksanmıştır, insanlar zaten bu nedenle de Ulusal birlik Partisine güven konusunda erozyon yaşamaktadırlar. Bir başka olay ise, daha önce de bu Kürsüden ifade ettim, Polis Örgütünde görev yapan insanların kurduğu derneğin

2349

yöneticilerinin, söz ve davranış özgürlüğü karşısında Polis Müdürlüğünün onları görevden, işten el çektirme uygulamasıydı ki Mahkeme bu konuda görevlerine iade edilmeleriyle ilgili bir karar almış olmasına rağmen, bu karar çok sonraları yerine getirdi ve bu süreçte bu insanlar gerçekten kendilerini yasaların bile koruyamadığı bir ülkede yaşar hissettiler. Ama Ulusal Birlik Partisi Hükümetinin kendisi de zaten Mahkeme Kararlarına uymuyor ki başkalarına bu konuda telkinde bulunma cesareti gösterebilsin.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Herkes bu ülkenin yönetilirken yasalara saygılı olduğu konusunda gündem olduğunda mangalda kül bırakmaz. Ancak pratikte baktığımızda, biraz önce başka arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi, bir üniversitemizde evet hiç kimsenin tasvip etmediği bir olay yaşandı diye, bazı öğrenciler sorgusuz sualsiz ve Mahkeme Kararı olmadan sınır dışı edildiler. Şimdi bir tarafta Mahkeme Kararı var, Polis Derneği yöneticileri görevlerine iade edilsin diye yerine getirilmiyor ama bir tarafta Mahkeme Kararı olmadan öğrenciler sınır dışı ediliyor. Ve biz bunun adına hukuk devleti diyeceğiz. Biz bu ülkede hukukun üstünlüğünü savunacağız mümkün mü böyle bir şey? Mümkün değildir. İşin bir başka tarafını söyleyeyim size. Bu olaya taraf olan bir kesim öğrenci ertesi gün arabalarında palalar, bıçaklar, coplar bulunur onlara da hiçbir şey yapılmaz.

(Milletvekilleri kendi aralarında konuşurlar)

BAŞKAN – Sayın Tancer dinleyelim lütfen.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Başkan.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Ve biz bu ülkede hukuk devleti olduğunu söyleyeceğiz. Hukukun üstünlüğünün olduğunu savunacağız ve insanların hukuktan ve alınan kararlardan onlara karşı saygılı olmasını bekleyeceğiz. E, bu devleti yönetenler, bu saygıyı göstermediği sürece niye vatandaş göstersin, niye böyle bir beklenti içerisinde olalım?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ülkede trafik kazalarını ortaya çıkaran bir çok sebep vardır. Bilinçsizlik, aşırı sürat, aşırı alkol, bazen uyuşturucu ama bir sebep de yollardaki kontrolün yeterince yapılmamış olmasıdır. Bugün Polis Örgütünün sayısının, eleman sayısının az olduğu iddia edilebilir. Belki biraz eksiktir. 2 binin üzerinde polis mensubu var. 2 bin 500 civarında olduğunu tahmin ediyorum. UBP Hükümeti döneminde de 150 civarında alındı diye biliyorum, yoksa 50-60?

ALİ RIZA USLUER (İskele) (Yerinden) – 50-60.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – 50-60 alındı diye biliniyor. Yani bu rakamlara bakıldığında günlük olarak yollarda kontrol yapabilecek kadar insanın olması gerekir. Ha, eğer şu iddia varsa Sayın Hükümetin iddialarının tersine yahu o kadar çok yabancı var ki günlük giriş-çıkışları, kayıtları, kayıt altına almadır. İşte burada ikamet izinlerini veriyoruz da hep Polis Merkezinde yani binaların içinde görev yapıyor polisler o başka bir şey ama Hükümet de diyor ki sizin iddia ettiğiniz kadar nüfus yoktur bu memlekette. Peki nüfus yoksa polisler daha çok dışarıda niye görev yapmıyor?

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Yapıyor Başkan. İskele’den Lefkoşa’ya gelene kadar iki yerde polis vardı bugün.

2350

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Bugün.

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Hep devamlı karşılaşıyoruz.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Yoktur. Ben de çok giderim Mağusa’ya, Girne’ye de giderim, Güzelyurt’a giderim ben...

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Ben her gün için karşılaşıyorum.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Ben görmüyorum. Belki denk gelmiyor ama bu kazalar...

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Demek ki siz çok hızlı araba kullanıyorsunuz ki çıkar karşınıza.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Ha, bu kazalar da hep uzun yollarda yani şehirlerarası yollarda olduğuna göre yeterince yapılmıyor. Bakın ne diyorum? Kazaların yalnızca sebebi polisin devriyesi değildir, eksikliği değildir ama sebeplerden bir tanesi de odur ve bu bir eksikliktir. Dolayısıyla bu konuda da ilgililerin daha çok tedbir alması gerekir diye düşünüyorum. Bugün herhangi bir insan siyasetçi olsun, sıradan insan olsun, işçi olsun, işadamı olsun gazeteleri açtığında en az her gün için beş tane adi suç gazetelerin konusu olur. Hırsızlık, ırza tecavüz, kaçakçılık, tehdit, şantaj ben Polis Örgütümüzün bu konulara göz yumduğu anlamında bir şey söylemiyorum ama bu olayları yaşamış olmamız da bu toplumu huzursuz ediyor, rahatsız ediyor. Burada iki sebep vardır. Ya cezalar yeterince caydırıcı değildir, ya da kapılardan girerken yeterince denetim yapılmıyor. Ama sonuçta bu ülkede yaşayan insanlar bu günlük olaylarla her gün karşı karşıya geliyor ve acaba yarın sıra benim evimin açılmasında, soyulmasında mıdır diye insanlar bekliyor. Yani düşünün siz eski bir Başbakanın bile evi açıldı, hırsızlar girdi. Umarım mı diyeyim? Ama böyle giderse muhtemeldir. Tabii şansı vardır çünkü Başbakan olduğu için evinin önünde koruma vardır. Ama Ankara’da Adliye Sarayında bilgisayarları çaldıklarına göre, hırsızın eğer niyeti varsa Başbakanın evinden de çalabilir.

ZORLU TÖRE (Yerinden)(Devamla) – Açanlar da yakalandı mı?

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Nerede?

ZORLU TÖRE (Yerinden)(Devamla) – Açanlar yakalandı mı yani böyle ki Başbakanın evini açtılar?

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Sayın Hakkı Atun televizyonlara çıktı, gazetelere çıktı. Yakalandı mı bilmiyorum ben.

ZORLU TÖRE (Yerinden)(Devamla) – Onu sordum yani.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Bilmiyorum. Ama yakalanmış olsa, tabii sonuç olarak güzel bir şey ama esas olan böyle insanların bu ülkede barınmamasıdır, girememesidir bu ülkeye. Esas olan odur.

ZORLU TÖRE (Yerinden)(Devamla) – Ama Moskova’dan da geldiler, çok zengin zannedildi onlar. Villa tuttular, sonra da hırsız çıktılar.

2351

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – E Moskova’dan geldiyse de hırsızdır, o da hırsızdır. Yani Moskova’dan geldi diye Kabe’den geldi gibi saymayız ya onu.

ZORLU TÖRE (Yerinden)(Devamla) – E şeyden de oldu, Letonya’dan oldu.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Olabilir. Ama ben kapıdan girişler...

ZORLU TÖRE (Yerinden)(Devamla) – Yani şebeke çok diyorum.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Kapıdan girişlerden bahsediyorum. Arap geldi Türk girdi, benim için sorun değildir ya.

ZORLU TÖRE (Yerinden)(Devamla) – Şebeke çok işte bilemiyorsun, alnında yazmıyor hırsızdır.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Ben ama öyle bir iddiada bulunmadım ki yapanlar Türk’tür diye de hemen alındın sen. Kapılardaki girişler, denetimsizlikler sonucunda bu ülkeye giren insanlar her işi yapıyor diyorum ben. Kapılardaki denetimin artırılması gerekir diyorum. Dediğim budur. Hemen üstüne alma sen.

ZORLU TÖRE (Yerinden)(Devamla) – İnterpol ile işbirliği yapmak lazım.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – E yapmak gerekirse yapalım, başka konularda yapıyoruz. Benim bildiğim kadarıyla polisimizin bu konuda herhangi bir sıkıntısı yoktur, uluslararası polisle işbirliği yapabilir. Doğrudan temas olmasa bile, Türkiye üzerinden yapabilir bunu. Yaptığını da biliyorum ben.

ZORLU TÖRE (Yerinden)(Devamla) – Benim yani vurgulamak istediğim yani Vietnam’dan geldi de adamlar ev tutuyor villa tutuyor, zannedersin kendilerini yahu ne zengin insanlar geldi ülkeye. Sonra hırsızlık şebekesi, 25 tane ev açtılar. Hayret.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Sonuçta evler açıldı ama. Evet.

Bu ülkede çeteler oluştu arkadaşlar. Tabii bu çeteler bir UBP milletvekilinin; “Başbakanlıkta çeteler oluştu” dediği çeteler değildir. Bu ülkede korumalarının belinde silah olan çeteler oluştu. İnsanlar telefon edip tehdit ediyor. Milletvekillerini bile tehdit ettiler. İşte geçenlerde bir gazeteciyi tehdit ettiler, tutuklandı. Ama adamlarının hala daha silahlı dolaşmasının önüne biri geçmedi. Ne onun, ne Lefkoşa’dakinin. Şimdi ispatı nasıl olacak diye sorulabilir. Bu dünyada teknoloji vardır. Teknoloji kullanılarak, bu insanlarla ilgili iddialar daha ileriye götürülebilir. Yani bir avuç insanız bir avuç memleketiz, bunların bulunması bunların ispat edilmesi bu kadar imkansız mıdır? Daha dört ay önce bizim bir milletvekilimizin telefondan arandığı, taciz edildiği, tehdit edildiği çocuklarıyla ilgili kendisi tarafından bizzat burada dile getirildi. Ama ortada sonuç alıcı bir şey yok. Peki biz yani bu kadar aciz miyiz bu konularda?

ARİF ALBAYRAK (Gazimağusa) (Yerinden) – Nasıl olacak, Başbakanın adamıdır.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – E demek sayın milletvekilinin, Başbakanlıkta çeteler var dediği yalnızca entrika çevirmek için değil yani ihaleleri paylaşmak için değil, başka şeyler için de vardır demektir eğer öyle bir ilişki biçimi varsa.

2352

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Herhalde suçlu oldukları için içerde de kaldı o bahsettiğiniz kişiler. Aleyhlerine suç unsuru tespit edilip bir akşam da içeride yattıklarını biliyorum.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Kaç akşam Sayın Vekilim?

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Bir akşam.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Bir adamı tehdit etmek, çocuklarını tehdit etmenin karşılığı bir akşamdır ondan sonra serbest. Ondan sonra yine adamlarıyla beraber yine belinde tabanca dolaşsınlar memlekette ve bunun adı da adalet olacak ve biz buna sevineceğiz bir akşam tutuldular ne güzel.

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Yok tahkikat yapılmadı dediniz siz.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Efendim?

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Tahkikat yapılmadı dediniz. Serbest dolaşırlar dediniz de onun için.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Dolaşırlar, dolaşırlar, dolaşırlar. Lefkoşa Belediyesine çöreklenen insanların yani bir akşam tutulup da bırakılmaları tamamdır?

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Onu Polis bilir. Tahkikatın neticesini polis bilir.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – E, tamam biz de onu söylüyoruz zaten. Bizde Organize Suçlarla ilgili bir yapı vardır, vardır öyle bir şey? Münferit olarak organize olsalar bile herkes kendinden ayrı ayrı sorumludur ama onun cezası başka olmalıdır. Bunun yapılması lazım. Bunun dikkate alınması lazım. Yani bu ülke insanı geçmişinde böyle bir şeyle yaşadı mı yahu, böyle bir şeye tanık oldu mu? Olmadı. İşte son 3-4 senedir, birkaç senedir ne ise ama biz kendi geleceğimizi, kendimizin, çocuklarımızın bu alışkanlıklarını korumak zorundayız.

ZORLU TÖRE (Lefkoşa) (Yerinden) – Kriminal olaylar toplumsal bir sorundur netice olarak yani.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Tabii ki onu söylüyorum, onu söylüyorum.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - Bu ne sizin, ne ötekinin şeyi değil hepimizin sorunu.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Hayır ben zaten siz yarattınız demiyorum. Çözülmesi gerekir diyorum, tedbir alınması gerekir diyorum.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - Tabii, tabii doğrudur.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Tabii bu adi suçlarda özellikle uyuşturucuyla ilgili suçlarda hep içenler yakalanır. Yani belki de korunma altına alınması gerekenler yakalanır ama...

2353

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Bunun dışında da yakalanıyor.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – İstisna. Yani ben çok merak ederim. Geçenlerde bir yabancı bayan “çocuğumun tedavisi için makatımda getirmek zorunda kaldım” dedi. Hiç soruldu mu bu bayana kim verdi sana bunu yahu, kim seni teşvik etti, kim seni aracı olarak kullandı, kime getirirdin bunu?

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Sorulur Başkanım onlar.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – E, bir sonuç yoktur ama.

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Muhakkak sorulur.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Bilmem. Tabii şimdi siz eskiden polistiniz diye soruldu diyebilirsiniz ama ben sonuç görmüyorum. Ben sonuç görmüyorum.

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Neticeye varıldı.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Sonuç görmüyorum ben.

ARİF ALBAYRAK (Gazimağusa) (Yerinden) – Netice lazım bize Hatice değil.

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Var Sayın Vekil var, var.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Ben sonuç görmüyorum.

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Polisin başarısı ortada.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Ama şu vardır ha, şu vardır. Küçük bir eylem olacak bir hayli polis oradadır. Yani ben siz dediniz ki trafik var, var yani işte...

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Sayın Başkan var, her gün için var yollarda.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) - Gizlidir polis.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Demek ki bize denk gelmez. Demek ki bize denk gelmez.

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) - Lefkoşa’nın içerisindesiniz siz.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Yok canım ne münasebet her tarafa gideriz biz de.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Ne ise.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Ulusal Birlik Partisi Hükümeti maalesef polisimizi bu tür adi olaylardan çok kendi vatandaşı karşısında kullanıyor maalesef diyorum.

2354

Havayollarında da kullandı, iki defa. Bir defa 20 Temmuz’da kullandı. Bir defa Havayolları Personelinin kendisi Başbakanlığın önünde oturma eylemi yaparken kullandı, kullanıyor ve daha çok kullanıyor ve halkı polisle karşı karşıya getiriyor.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - Provokatör eylemciler de vardır ama polise vuruyorlar, taş vuruyorlar yüzlerine.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Yani bugün Volkan Gazetesini okudunuz siz de tamamdır, tamamdır anladım ben anladım, anladım.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - Rahmetli Fırtına Sadrazam’a eylemciler vurmadı mı yahu da adam hastanede yattı yüzü, gözü şişti.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Öyle olaylar da olur tabii.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) - Oluyor yani.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (İskele) (Yerinden) – Ara dayağıdır o.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Şimdi eğer herhangi bir aktif eylem yapmayan, insanların üzerine polis gönderirseniz...

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Arkadaşlar gelmeyin dedi ama şiddet kullandılar kendilerine.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) - Oradaydınız galiba. Siz de oradaydınız galiba, gittiydiniz galiba hava yolları çalışanları nasıl dayak yiyecek göresiniz, öyle anlarım sizi. Ama daha garibi Sayın Başbakanımız sırf şişe attılar diye Kıbrıs Türk Hava Yolları çalışanlarını, plastik şişe, su şişe terörist ilan etti. Tabii terörist denince de görev başlar. Yani sindirme, yıldırma, terörizmden men etme görevi başlar ve ışıkların yanında bu insanlar sürüklene, sürüklene polis merkezine götürüldü. Dün galiba mahkemeleri de vardır bazılarının.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Bereket Kıbrıs’ta terörist yok.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) - Ama Sayın Başbakanın ağzından çıktı bunlar ya. Ama aynı Başbakan sayın gününden iki gün önce gitti dedi tamamdır, afetim sizi terörist değilsiniz artık, sizi işe alacağım. Yani böyle politika olur mu yahu? Öyle değil mi? Terörist demedi mi bunlar, geçen gün de işe alacağım demedi mi?

Şimdi arkadaşlar o iki olayda biz Sayın Başbakanı ziyaret ettik ve o iki olayın sonrasında ve dedi ki; lazım bir soruşturma başlatasınız. Bu da bu olayda, bu iki olayda eğer suçlu polis varsa yargılayasınız. Tamam dedi halledeceğiz, bakacağım falan filan. Ne oldu? Hiçbir şey olmadı. Hiçbir şey olmadı gibi gelir bize aslında …

ALİ RIZA USLUER (Girne) (Yerinden) - Soruşturma sürdü Sayın Başkan.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) - Temmuz’dan bu güne 4 ay geçti, 5 geçti soruşturma bitmediyse öyle soruşturma olmaz bir kere. Ama hükümet yapmadı diye insanlar AİHM’e gidiyor, şimdi de onlar niçin AİHM’ gidiyor diye bağırır hükümet. E, siz

2355

yapmazsanız gereğini birileri de yapar. Ha onların yaptığı doğru mudur? O başka bir şey. Ama siz görevinizi yapmazsanız, gününde yapmazsanız görevinizi birileri de başka bir şey yapar. Sonra da hoşunuza gitmez. Durum bu. Bu noktaya getirmemek lazım. Yani bu hükümetin aklı kesmez böyle bir şey yapılırsa insanların da gönlü rahat olur. Varsa da gerçekten suç işlemiş polis biraz da ceza alsın, kendi kendini tamir etsin. Yoksa da densin ki; yahu araştırdık bu eylemcilerdir kabahatli, aha delileri aha konular, aha bilmem neler, insanlar da bunu bilsin. Bir Polis Yasası getirdi Ulusal Birlik Partisi bu Meclise. Bu Polis Yasasının temel insan hakları ile ilgili bazı maddelerinde sorun olduğunu söyledi. Söz söyleme, örgütlenme vesaire, vesaire. Dinletemedi. Milli Olimpiyat Komitesi Yasa Tasarısında dinletemediğimiz gibi burada da dinletemedik. Bu Yasada bugün Türkiye Polisi dernek kuruyor, çalışıyor Avrupa Birliğine girmeyi hedef koymuş önüne o hakları veriyor. Geçmişte bizden çok daha kötü koşullarda olmuş olmasına rağmen biz kısıyoruz. Niye? Kendi insanımızdan korkuyoruz? Yoksa örgüt içinde bazı yanlışlıklar vardır da bunlar konuşulacak diye bundan mı korkuyoruz? Umarım bu da soruşturmada olduğu gibi gecikmeden anlaşılır da bazı düzenlemeler yapılır. Çünkü sonuçta bu da modern demokratik bir anlayışa uyarlanmazsa, bu da mahkeme konusu olacak. Zaten TDP Anayasa Mahkemesine ilgili bir girişimde bulundu aykırılığıyla ilgili, bizim de çok da farklı görüşlerimiz yoktur o konuda.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz günlerde çok tartışılan bir Yasa Tasarısını bu Meclis kabul etti. Muhaceret (Değişiklik) Yasa Tasarısı, bazılarının Af Yasası dedikleri. Bazı kesimlerin de bütün Türkiyelileri Yurtdışında Kaçırtma Yasası diye tanımladığı. Ama özünde fiilen çalışan ve fiilen çalıştığı işvereni tarafından da kabul edilen insanların geçmişe dönelik sorumluluklarını yerine getirmesi kaydıyla burada kalmaları, diğerlerinden çıkış yapmaları hepsinin ve geri dönmeleri, geri döndükten sonra da yasal sürede kayıt olmamaları halinde eski borçlarından da sorumlu tutulmalarını öngören Yasa Tasarısıdır bu. Tabii bu Yasa Tasarısı yasalaştı. Ama bundan sonra benzer bir olayın yaşanmaması için gümrüklerdeki giriş çıkışların çok daha iyi kontrol edilmesi gerekir. Bunun için de Polis Örgütüne, Muhaceret Örgütüne, Polis Muhacerete büyük görevler düşmektedir. Ben şuna inanıyorum; artık bundan sonra herhangi bir Af Yasasının çıkarılması hiçbir Hükümet döneminde söz konusu bile olmamalıdır.

HASAN TAÇOY (Lefkoşa) (Yerinden) – Doğrudur.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Ve bizim, bizim Hükümet dönemimizde kesinlikle ve kesinlikle bir kez daha Af Yasası çıkarmayacağız. Ama sonuç elde etme adına da denetimlerin yapılır olması gerekir. Ve adam gibi yapılır olması gerekir.

ZORLU TÖRE (Lefkoşa) (Yerinden) – Yani bu Af Yasası dört dörtlüktür de başka çıkarılmayacak?

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – E sonsuza kadar da çıkarabiliriz zaten. İsterseniz yani mutlu olacaksanız bütün Türkiyeli arkadaşları da buraya davet ederiz, onlara da Af Yasası çıkarırız.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Bir öğrencinin anne babası buraya gelemiyor. Yani doğru mu? Bir hayli şeyler var.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Bir suçu var ki gelemiyor herhalde.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Hayır....

2356

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Bir eksiği var herhalde ki gelemiyor yani yasalarımıza uyarak gelse ve gitse bir dahaki gelişinde ona birileri “niye geldin” mi soruyor? Bir yanlışı var, bir kusuru var, bir ayıbı var. Sizin kurduğunuz devletin yasalarına karşı geldiği için giremiyor.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Hata bizde.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Yasa masa değil.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Evet. Öğündüğünüz “yasa yaptık ve devlet kurduk dediğiniz devletin yasalarına karşı geldiği için giremiyor.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Hata bizde.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Yasa masa değil.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Evet. Öğündüğünüz “Yasa yaptık, devlet kurduk” dediğimiz yasalara karşı geldiği için giremiyor. Yoksa sıradan herhangi biri olsa niye girmesin?

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Ömür boyu cezalı diye bir durum olamaz. Bir insana sen ....

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Bir insan da ayni suçtan 50 defa affedilemez. Bir defa, iki defa, üç defa, beş defa, kaç defa? Onun için bizim Hükümet dönemimizde artık af maf yok. Bunu böyle bileceksin Sayın Zorlu Töre. Bize oy vermen bilirim ama bunu bile bile verme. Ha bunu bile bile verme bize yani.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Ben hümanist düşünüyorum insanlar için.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Biz de hümanistiz. Senden daha çok hümanistiz ama bu hümanizmle ilgili bir şey yok.

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Öğrenci burada, anne babası 10 sene bu ülkeye gelemeyecek? Diyelim 10 gün yerine 50 gün kaldı, cezalıdır, gelemeyecek?

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Devamla) – Vallahi 50 defa suç işlerse 50 defa gelemeyecek. Evet, ve tutulan kayıt dışı insanlar için de yasaların gerektiğinin yerine getirilmesi gerekir. Elçilik ne dediydi, Ahmet ne dediydi, Mehmet ne dediydi bakılmadan. Çünkü bu kadar aftan sonra, bu kadar affa rağmen bu ülkede yasa dışılık, bu ülkenin kurumsal yapısının yok edilmesi demektir. Bu ülkenin devlet olma özelliğinin ortadan kaldırılması demektir. Bu ülkenin kendi yasalarına saygı göstermemesi demektir. Evet bunun için de polisin ben İçişleri Bakanına söylemeyeceğim ama sivil otoriteye bağlanması gerekir. Denetimlerin yapılabilmesi için sivil otoriteye bağlanması gerekir, mafyalaşmanın önlenebilmesi için sivil otoriteye bağlanması gerekir ve bir devlet olmanın gereklerini yerine getirmek için sivil otoriteye bağlanması gerekir. Başka hiçbir ülkede polisin askere bağlı olduğunu, polisin orduya bağlı olduğunu görmek mümkün değildir ve bu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin özür dilerim ama dışardan bakıldığında çok büyük bir özrü olarak görülür. Bu konuda Ulusal Birlik Partisi eğer hükümet ömrü yeterse de yasa tasarısı getirir, katkı koymaya hazırız. Ama niyeti yoksa biz bu konuda yola çıktık haberleri olsun. Bu yoldan da geri

2357

dönmeyeceğiz bunu da kendilerine bir kez daha ifade etmek isterim. Beni dinlediğiniz için saygılar sunar, teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Yorgancıoğlu. Buyurun Sayın Emirzadeoğulları. *

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Emirzadeoğulları?

BAŞKAN - Özür dilerim Emiroğulları. Mustafa Emiroğlulları.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Gecenin bu saatinde normaldir.

BAŞKAN - Gecenin bu saatinde dilimiz sürçüyor. Yani kısa konuş demektir bu, mesajı almışınızdır. Kısa konuşun lütfen.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Gazimağusa) – Sayın Başkan şifreli konuşmaya başladınız hemen korkmaya başladım.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Bu Başkanın şakası yoktur ha ve arkanda da Ahmet Zengin var.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Emiroğluları.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; polisten biraz önce bahsettik ama ben yine de TDP’nin ana hatları ile siyasetini bu konuda söylemem lazım ama ondan önce aslında elimde böyle bir İçişleri Bakanlığının dağıttığı broşür geçti elime. Böyle biraz önce de Sonay Bey Meclisin önüne bir pankart asıldığını söyledi, aftan yararlanın diye.

SONAY ADEM (Gazimağusa) (Yerinden) - O çok çirkindir gerçekten, yakışmadı.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Meclisin duvarına asıldı?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Meclisin duvarına aftan yararlanın diye pankart asıldı. Ersin bey’e şey yapın da bir şey olacak ha, düşecek.

HASAN TAÇOY (Yerinden) (Devamla) – Gözerinden de hiçbir şey kaçmaz be Mustafa Bey.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – E, düşüyor adam, Allah aşkına. Sayın başkan özür dilerim bu şeyden dolayı. Bu değerli arkadaşlar aslında bu bilir misiniz bu teşviktir. Yani aftan yararlanmama teşvikidir bu. Böyle bir şey olamaz. Duvarlara, şeylere böyle. Biz önemsedik sonra insanlar bu aftan da kaçacak yani, kaçıyor ve ben eminim göreceksiniz Sayın Bakana sorduğumuzda kaç kişi yararlandı? Normalin iki katı ancak. Belki 4-5 bin kişi faydalanacak bundan, daha fazla değil.

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) – 2 günde 260 kişi yararlandı. 2 günde.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - İstatistikleri siz tutarsınız galiba.

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) – Hayır. 2 günde 260 kişi yararlandı.

2358

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Senin Bakanın dün 100 açıkladı, bugün 260 yahu?

ALİ İZA USLUER (Yerinden) (Devamla) – 260.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Bugün açıkladı?

ALİ İZA USLUER (Yerinden) (Devamla) –Bugün evet.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Şimdi ben Sayın Bakana bir broşür önerisi daha yapıyorum. Lütfen af neticesinde bu ülkede yaşanan dramatik olayları da gösteren, yani yasa ve bu ülkenin hukuksal düzeninin dışına çıkıldığında ve bu ülkede kaçak yaşandığındaki pozisyonu da gösteren ve bu ülkeye giren her yabancı uyruklu şahsa ne yapması gerektiğini de gösteren bir broşür de bastırsın ve girerken içeri en azından bilsin ne kadar sürede ne olur, ne kadar sürede ne olur. Böyle bir şey olamaz. Sanki Blue Jean firmasıymış gibi broşür bastırırız ve dağıtırız. Yani özrümüz kabahatimizden büyük, duvarlara asarız, af çıktı, af çıktı, af çıktı. E Sayın Zorlu Töre’den anlıyoruz şimdi Ulusal Birlik Partisinin af zihniyetini. Yani neticede af çok demektir. 10 defa daha af, 20 defa daha af var. Ben onu uyardım zaten biraz önceki konuşmamda ama af....

ZORLU TÖRE (Yerinden) (Devamla) – Çok tamam olacak da başka olmasın. Çok tamam olmadıktan sonra nasıl?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Af, şimdi ben bu ülkede polis konusu egemenlik konusudur arkadaşlar. Kıbrıs Türk Toplumunun ne kadar egemenliği olduğu, polisin bize bağlı olmamasından bellidir. Bu açık ve nettir. Polisin sivil otoriteye bağlı olmaması bizim egemenliğimizin de o oranda olduğu gösterir. O açıdan Sayın Erdoğan ciddi, destek verecek. Hükümette ciddiyse polisin sivile bağlanamamasından dolayı kaynaklanan bir çok hata vardır bu ülkede. Polis arkadaşlar da, makamda olan arkadaşlar da bunun sıkıntısını belki de bizden çekiyorlar ama bu düzen içerisinde de kendilerine göre bir, bize yanlış gelen bir çok uygulamaya da imza atıyorlar. Şimdi ben bu ülkede şunu hazmedemem. Bir adam bir ortamda, benim yaşadığım bir olaydır bu, isim vermek, bölge ismi vermek istemiyorum. Bir toplantıda...

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Vermeyeceksen söyleme boşuna. Boş ver, konuşma.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Hayır ben yaşananları ve yanlışlıkları ille ki isim verme gereği de yoktur. O anlar kimse şeyse. Bir ortamda bir Belediye Başkanını eleştiren bir şahıs tutuklanıyor. Tutuklanma sebebi de, o halk kitlesi içerisinde ve o toplantıda bulunan o meclisteki insanları rahatsız ettiği için, genel ahlakı bozduğu için, genel huzura ters etki ettiği için kendisine bir polis arkadaşımız tarafından ifadesi alınmak üzere tutuklanıyor. Hepsini anlarım, tamam. Genel huzuru bozdu, bozmadı. Aldım ben baktım aslında hiç de genel huzuru bozmadıydı. Hatta aksine yaptığının hata olduğunu anlayıp da gidip oradaki misafirlerden özür dilemek isteyeceği bir davranışı da oldu, aksine bu arkadaş tutuklandı. Şimdi bu arkadaş ifadesi alındıktan sonra, ne adam öldürdü, ne birini dövdü, ne birine sövdü, ne birine yanlış bir şey, polis müdürü orada öyle gerek tuttu bu adama dava okudu, ifadesini aldı. Niye serbest kalmıyor? İlle ki o hapishanede aşağıda hücredeki duvarların o tatlı kokusunu ve o güzel şey duygularını, suçluluk duygularını daha iyi özümseyeceği bir ortamda

2359

mı tutulması lazımdı sabah kadar? Yani her dava okutulan insan ille ki sabaha kadar hücrede mi kalınması lazımdır?

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Duruma bağlı o. Abisi dayısı gelirse alır kendini çıkar yoksa dayısı....

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Şimdi ben biliyorum ki Rum tarafına TC vatandaşını götürüp, ondan sonra yakalanan adam 24 saat içerisinde serbest kaldı, daha öncesinde. E bunu biz biliyoruz. Niye vatandaşa bir doğru ve eşit şekilde muamele yapmıyoruz? Ve ben gidiyorum milletvekili olarak diyorum ki ben bu adama kefilim çıkarın ve çıkarmıyorlar.

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Sen kimsin?!

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Ben kimim?! Yani böyle bir düzen içerisinde polis teşkilatının bu düzen içerisinde bir yere varması mümkün değil. Vatandaşına eşit davranan bir polis olmalıdır, vatandaşını hırsız görmeyen, vatandaşını eşit gören ve vatandaşının lehinde ön yargı kullanan, yasaları vatandaşının lehine yorumlamaya çalışan bir hukuk düzeninde bir polis teşkilatı da olmalıdır. Ama vatandaşını hırsız gören, vatandaşını suçlu gören, her konuda vatandaşının suçlu olduğu kanaatine varan yani sendikacıdır, ha bu sendikacıdır her zaman suçludur. Özellikle de konuşan, özellikle de fikir ortaya atan, özellikle de düşünce ortaya atan, tartışma yaratan kişileri her zaman suçludur. E, bunlar sendikacıdır, yeridir, vurun kendilerine de gitsin. Ha bunlar öğretmendir vurun gitsin. Ya bunlar işte Kıbrıs Türk Petrollerinde işler vurun, Kıbrıs Türk Hava Yollarında işlerler vurun. Böyle bir ön yargılı davranış olmamalıdır polis teşkilatında. Vatandaşına eşit muamele yapmalıdır. Çünkü değerli arkadaşlar göreceksiniz ki içeriye baktığınız zaman işte o fikir üreten, o tartışmaları yaratmaya yol açan, kavga etmeden. O değerli beyineler, o kesim insanlar bu ülkenin gerçek vatan severleridir. Kimse hoşuna giderek bu arada eylem yapmıyor birçok insan, birçok eğitimli düzgün insan ve o insana ben burada yetişmez teller geldi, demirlerin üstünde teller. Sanki burada büyük baş hayvan besiciliği yapacağız. Bu derece bir davranış her ikide birde rodokoplar polisler dizili sanki bu güne kadar biri öldü veya biri çok aşırı şey oldu. Polis müdahale etmediği sürece bizim ülkemizde polisin provokasyonu olmadığı sürece çok az eylemde eylemciler belli bir noktadan öteye gidiyor değerli arkadaşlar. Hele hele o Kıbrıs Türk Hava Yollarının eyleminde bir arkadaş vardı kendini şey zannetti nedir o kick bokscu zannetti. Yetiştirdiğine vurdu, öyle vurdu, böyle vurdu, yardı vurdu, kafasına vurdu, dalağına vurdu, her tarafına vurdu. Çok merak ediyorum o polis arkadaş nerde görevlidir şimdi veya o yaptığı hareketlerden dolayı, o davranışlardan dolayı ceza aldı mı veya kendisine ceza da önemli değildir. Kendisine yaptığının yanlış olduğu birileri tarafından söylendi mi? O da bizim insanımız, o da bizim vatandaşımız, onun da eğitilmesi lazımdır, onun da kafasına şu sokulmalıdır. Arkadaşım sen yanlış yaptın. İşte bunlar hepsi değerli arkadaşlar bir bütündür ve bunların en büyük temel kaynağı da bu yanlışlıkların olmasını, ha polis görev yapmayacak mı? Polis görev yapacak. Polisimiz doğru görev yapmıyor mu? Yapıyor, polisimiz çalışmıyor mu? Çalışıyor. Ama belli noktalarda tıkanıyor Polis Teşkilatı, belli noktalarda irade tek düşünceye kalıyor, irade belli bir kişinin düşüncesine kaldığı zaman da yanlışlıklar başlıyor, ikilemlikler başlıyor, eşitsizlikler başlıyor. Biri çıkıp hakkını savundu diye sabaha kadar hapiste kalırken, diğeri bir yabancı vatandaşı, bir yabancı ülkeye sokarken yakalanacak ve o 4 saat sonra serbest bırakılacak. Böyle eşitsizlikler, böyle adaletsizlikler işte insanlarda polise karşı güvensizliği getiriyor. Ama yine de polis teşkilatımız aşabildiği çizgiler ışığında bir şeyler yapmaya çalışıyor, bu ülkede güvenliği sağlamaya çalışıyor. Efendim?

2360

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Vurdun öldürdün uğraşın kaldırasın.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) – Neyi?

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Polisi.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - E, şimdi.. ..Efendim?

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) – 2007 yılında Kıbrıs Türk Hava Yolları, zannedersem polise bir görev düştüydü.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Ne yapacaktı?

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) – Coplama olayı olduydu, oradaydık...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Arkadaşlar...

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) – Yani bu ilk değil.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – 2007 yılından bahsediyor Ali Rıza Bey ha.

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) – Bahsederim tabii. Siz ... bahsedersiniz. Geçmişte de oldu.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – 2007 nerde yahu? O açıdan değerli arkadaşlar polisin sivil otoriteye bağlanması şart. Nakara nakara söyleriz, Ulusal Birlik Partisi de söyler, inşallah, ne yazık ki ama biz öneri veriyoruz bu yapılsın diye, Sayın Bakan karşı çıkıyor. Ondan sonra da “ben” diyor “evet oyu verdim” diyor. E biz görmedik, herhalde eli kolu ayağı kalkıktı bir şeydi anlayamadık ne oyu verdiğini. Şimdi Polis Teşkilatında işkence var.

(Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sayın Dr. Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Sayın Dr. Ahmet Eti’den devralır)

Sayın Tancer Girne’deki olayda komite kuruldu, araştırıldı. İddialı bir şekilde bu işkencenin araştırıldığı söylemindedir. Meclise geldiği zaman göreceğiz. Alınan tedbirleri de göreceğiz. Temenni ediyorum ki, bu işkenceyle ilgili kurulan komite doğru karar verir, doğru karar üretir ve o mağduriyet giderilir ve Polis Teşkilatındaki arkadaşlarımızdan mensuplarımıza da bu bir örnek olur, bu bir ders olur, bundan sonra kimsenin, kimseye fiziki müdahale, psikolojik müdahale yapılmaz. En azından bir avukatı çağrılır, bir şeyi çağrılır ve bu işkence olayından artık uzaklaşırız çünkü çağ dışı bir uygulamadır ve ben bunu ve partim bunu tasvip etmiyor. Biz her defasında bu işkence olaylarında gerekeni söylüyoruz. Polisin en büyük sorunlarından bir tanesi de, kendi sorunlarından bir tanesi de Nakil Tüzüğüdür. Ve maalesef bir çok polis arkadaşımız mağdurdur. Bir çok polis arkadaşımız çalışma şartlarından ve koşullarından rahatsızdır. Bunu düzeltmekte işte o sivil otoriteyle daha kolay olacaktır. Sivil otoriteyle, polisin sivil otoriteye bağlanmasıyla daha adaletli ve daha gerçekçi olacaktır. Şimdi bazı arkadaşlarımızı işte “polisi sivile bağlarsak sivil otoriteye bağlarsak o da siyasileşecek” diyor.

2361

Yani demektir ki bu ülkede o da siyasileşecektir, o arkadaşımız kendini düşünmelidir. Eğer siyasetçi karışmazsa niye siyasileşsin? Niye poliste siyasileşsin?

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – En büyük siyasetçiler, askerlerdir.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Efendim.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – En büyük siyasetçiler, askerler olmuştur şimdiye kadar.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Evet, evet evet, doğrudur. O açıdan değerli arkadaşlar ben Polis Teşkilatının bir an evvel itfaiyeden başlamak üzere sivilleşmesi yönünde adımları atmamızı temenni ediyorum, beni dinlediğiniz için de teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Teşekkürler Mustafa Bey koyduğunuz katkı için. Sonay Bey, buyurun.

SONAY ADEM (Gazimağusa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii bir ülkenin silahlı güçlerinin konumu, o ülkenin demokrasisiyle çok yakından ilintili bir meseledir. Çünkü devletin, devlet olarak kurumsallaşmasında en önemli organlar arasında sayılan ordu ve daha sivil olarak görünen Polis Teşkilatları önem arz etmektedir. Biz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak tabii olağanüstü şartlarda bir devlet mekanizmasına sahip olarak bu memlekette bir demokrasi yürütmeye çalışıyoruz ama ne yazık ki 1974’lerde kurduğumuz, oluşturduğumuz ve gittikçe egemen olma otoritesini almak için çaba yürüttüğümüz ve belki 2000’li yıllardan itibaren de kısmi olarak egemenliğin veyahut demokrasi alanının genişletilmesine dönük adımlar atılmış olmasına rağmen, bunu biraz sonra örnek de verebiliriz. 2009 Nisan’ından sonra bir anda yüzde 100 geriye dönmüştür atılan adımlar. Bu Meclis binası aslında her şeye şahit olarak gösterilebilir. Bu memleketteki demokratik gösterilere karşı gösterilen hoşgörüsüzlük son Nisan 2009’dan bu yana çok pervasız bir şekilde aslında hükümetin de vesayet altında olduğunun ciddi bir göstergesi olarak hükümete ve Meclise sorulmadan Meclis polis tarafından işgal edilmektedir. Milletvekilleri bile Meclis binasına girememektedir. Yok ki yurttaşlar yanından geçip gidecek veyahut yürüyüş yapacak veyahut gösteri yapacak. Bu, herhalde elbette bütün dünyada Meclisler korunur herhangi bir sert tepkiye dönük olarak ama bizim dönemimizde de çok iyi görülmüştür ki Kıbrıs Türk halkı gerçekten hoşgörülü bir halktır. Yüzlerce gösteri yapılmıştır CTP’nin hükümette olduğu dönemde Meclisle TC Elçiliği arasında ve bugün hükümette olan arkadaşlar da çıkıp yurttaşlarımıza nutuk sallamışlardır.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Tamam. Hükümette şimdi UBP var, elçiliğe yöneltir. Elçiliğe hırslandırır insanları.

SONAY ADEM (Devamla) – E, bunlar yolladı o tarafa zaten.

BAŞBAKAN İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) – Ama nereye yahu?

SONAY ADEM (Devamla) – Bunlar gönderdi.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Ama ne zaman?

2362

SONAY ADEM (Devamla) – Başta Sayın Eroğlu olmak üzere kışkırta kışkırta insanları, provoke ede ede bu tür sonuçların orta yere çıkmasına neden oldular. Ben bir birey olarak, yok yalnız milletvekili olarak, Kıbrıslı bir Türk olarak bundan utanç duyuyorum. Meclisin çevresinin tellerle kesilmesi ve milletvekillerinin Meclise girememesinden ötürü ben utanç duyuyorum. Bu memleketi yönettiğini iddia eden insanların bundan utanç duymaması gerçekten üzüntü vericidir. Bu kabul edilmez bir şeydir. Dolayısıyla bütün bunları süzgecimizden geçirmemiz gerekiyor. Hiçbir silahlı gücün sivillere dönük olarak pervasız bir şekilde, pervasız yöntemlerle mücadele etmesi, saldırması hiçbir insan hakkına uymamaktadır. Bu, elbette Polis Teşkilatında görev yapan yurttaşlarımızı töhmet altında bırakacak bir tavır değil. Önemli olan Polis Teşkilatının yönetilme biçimidir ve esas sorgulanması gereken Polis Teşkilatının yönetilme meselesidir. Oradaki çalışanların durumları değildir. Bu Polis Teşkilatı Cumhuriyetçi Türk Partisi hükümete geçmiş olmasına rağmen o dönemde bile CTP’lilerin takip edilmesi ve ne yaptıklarının kayıt altına alınmasıyla ilgili olarak Siyasi Şubesi faaliyet göstermiştir ve CTP’liler hakkında çetele tutulmuştur. Bu kabul edilmez bir şeydir. Bu bağnaz yapı, bu köhnemiş yapı dünyanın bir çok ileri ülkesinde orta yerden kalkarken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde bu memleketin ilerici insanlarına karşı böyle, bu şekilde kayıt tutulması kabul edilmezdir. Onun için sadece bu nedenden ötürü bile polisin sivile bağlanması ve bu arşivlerdeki bilgilerin de yakılması gerekiyor. Bunlar Kıbrıs Türkü için büyük bir ayıptır. Ve bu ayıbı işleyenler elbet tarihte de hesabını verecek. Şimdi değerli arkadaşlarım tabii bu gösteriler sırasında zaman zaman polisin taşkın hareketleri var. Geçtiğimiz gün, dün sendikacıların da polis aleyhinde dava açmasının nedenlerinden birisi bu. Herhangi bir taşkınlık yapmayan göstericilere dönük olarak durup, otururken yumruk vurmak, tekme atmak televizyonlarda gördük bunları şimdi tahrik edici unsurlar var meselesinin arkasına saklanarak yurttaşlara dönük olarak bu şekilde tavır takınılması hiçbir şekilde kabul edilemez. Ve bu aslında Ulusal Birlik Partisinin ayıbıdır. Ayıbıdır emretti de o yaptırttı açısından değil söylediğim. Çünkü örnekler çok vardır bu memlekette Cumhuriyetçi Türk Partisinin Hükümet Programı bu Mecliste okunurken polisin görevlendirdiği bir grup hava alanında grevi basmış ve orada da coptan geçirmiş insanları. Ve burada UBP’li arkadaşlar çıktı ve bizi kınardı emir verdik diye, alakası yok yani haberimiz de yok böyle bir şeyden. Çevik Kuvvet ansızın gitmiş ve müdahale etmiştir. Şimdi değerli arkadaşlar demokrasinin “d”sinin olduğu bir ülkede sivil idarenin inisiyatifi dışında bir polis örgütünün, çevik kuvvetinin gidip müdahale etmesi, grevcileri dövmesi mümkün mü? Mümkün değil. O zaman burada da demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Sadece kendi kendimize övünmekle bir yere gidemeyiz değerli arkadaşlar. Demek ki uzun yıllardır burada yapılan tartışmaların sonucunda geldiğimiz ve gelebileceğimiz nokta eğer bu memlekette biz otoriteyiz noktasında en azında bir adım atma niyetimiz varsa polisin derhal sivil idareye bağlanması adımı atılmalıdır. Burada iki yüzlü siyasete gerek yoktur. Cumhuriyetçi Türk Partisi başından beri polisin sivil idareye bağlanması temel hedefi ile mücadele etmektedir.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Onun için verdi buna emir.

SONAY ADEM (Devamla) – Evet. Hükümet Programına da koydu bunu. Ama kendi üyelerinin dışında bugüne kadar ciddi bir destek görmediği için de Anayasal değişikliği gerçekleştirerek bu sorunu çözememiştir. Şimdi her konuyu gündeme getirdiğimizde gerek UBP’den, gerek Demokrat Partiden karşı çıkışlar olmuştur ve denmiştir ki e ne yani şimdi polisi de sivile bağlayalım da siyasi olsun e Allah’ına kadar siyasi zaten. Allah’ına kadar polis siyasi. Ve bu yapısı ile bazı unsurlarının da denetimsizlikten ötürü, bazı mafya ilişkileri içerisine girdiği de bir gerçektir. Bunu bizzat ben Bakan olduğum dönemde yaşadım. Onun için değerli arkadaşlar bu sorunu çözeceğiz. Ulusal Birlik Partisi Hükümet Programına bunu koymuştur. Cumhuriyetçi Türk Partisinin kesin desteği vardır. 27 15 daha kaç eder? 40’ı aşar

2363

değerli arkadaşlar. Hiçbir sorun olmaz. Dolayısıyla bunu hemen yılbaşından sonra Sayın Başbakan Meclis arkasında erkeklik taslamasın.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – U!

SONAY ADEM (Devamla) – Gelsin burada Kürsüden ve bunu kamuoyuyla paylaşsın açık ve net bir şekilde. Yok öyle Hükümet Programına yazacaksın Eroğlu’nun insanları aldatmak için yaptığı adımlar gibi da ondan sonra, “E, dur bakalım not ettim. Aldım kayda.” E, ne kaydına, ne notunu alacaksın? İşte burada er meydanı. Bu işi birlikte çözeceğiz. Bu işin başka kaçar yanı yoktur. 21’inci yüzyılda böyle bir tartışmanın bizim Meclisimizde yapılması ayıptır değerli arkadaşlar. Bize bugüne kadar sizi yönlendirerek yaptırdıklarına bir şey demem. Çektim çizgiyi. Ama bugün Türkiye’de askeri vesayetten kurtulmak için atılan adımları gördükten sonra eğer hala daha bu memlekette Kıbrıs Türk halkına vesayet altında yaşam öneren varsa, ona da artık dur demek lazım. Bunu kabul edemeyiz değerli arkadaşlar ve kabul etmememiz lazım. Ondan ötürü biz Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak açık ve net söylüyorum, bu konuda kesin kararlıyız. Size çağrı yapıyoruz, bu yolu açalım. Çünkü attığımız her adımda önümüze çıkan mesele, polisi sivil idarenin kontrol edememesiyle karşı karşıya kalıyoruz. Hasbel kader bakanlık yapmış bir arkadaşınız olarak söyleyebilirim ki örneğin kaçak işçi ile mücadele alanında daha geçirttik bugün İçişleri Bakanlığı Bütçesini de, Af Yasasını da geçirttik, Salı günü de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Bütçesini görüşeceğiz. Temel mesele değerli arkadaşlar, temel mesele bu alanda polisin çalıştırılabilme meselesidir. Bu alanda çeşitli toplantılara katıldım ben de. Söylenenler maalesef hiçbiri uygulanmıyor ve herkes, polis yönetimi askerin arkasına saklanıyor. Canım sıkıldı bir gün randevu aldım gittim Güvenlik Kuvvetleri Komutanına. Dedim yahu siz, bizi istemezsiniz yani bu memlekette biraz rahat yaşayalım? Başta kriminal vakalar olmak üzere bu memlekette işsizlik sorununu çözmemizi istemezsiniz? Niyetiniz nedir yani anlatın biz de bilelim. Varsa öyle bir niyetiniz biz de bilelim ona göre siyaset yapalım. “Hiç olur mu Sonay Bey, polis görevini yapsın.” Allah Allah! E, tamam, biz de polise deriz görevini yap. O da der “Asker bırakmaz. Ne yapalım?” Vatandaşlarına hiç dokundurur? Dokundurmaz. Bundan kurtulalım arkadaşlar. Örnekleri de vardır bu işin. Örnekleri olduğu için de inandırıcı olmuyor maalesef. Örnek vereyim. Bir gün yine söylemiştim ama bir kere daha söyleyeyim kamuoyu bilsin bunu. Bulgar uyruklu bir kişi bu memlekette kaçak çalışıyordu, 80 milyarlık bir kaçak pozisyonu çıktı, yurt dışına çıkış yaptığı için para oldu 160 milyar. Tabii işi vardı herhalde erken çıkmak zorunda kaldı, ödemedi. Sonra Güneyden geldi ve Ledra Palace’dan giriş yaptı içeri. O saat vuruldu tabii mühür, girdi içeri. Kayıtlar kontrol edilince orta yere çıktı ki 160 bin lira borcu var.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Ve Güneyden geldi.

SONAY ADEM (Devamla) – Ve Güneyden geldi. 48 saat içinde polis yakaladı ve sınır dışı etti arkadaşlar. Peki sorarım ben o zaman, bu Bulgar Yurttaşını 48 saat içinde bulan polis, bu memlekette giriş kapılarından girdikten sonra bulunmayan, her üç ayda bir giriş yapan ve kaçak çalıştığı belli olan insanlara tekrar vize vermesi ve sorgulamaması neye yorarsınız siz? Ben çok şeye yorarım.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Gözden kaçmıştır, yorgundur polis.

SONAY ADEM (Devamla) – Çok şeye yorarım bunu. Dolayısıyla bunların hepsinin kontrol edilebilmesinin ilacı polisin sivil idareye bağlanmasıdır. Ha polisler elbette çok zor şartlarda çalışır, hiçbir ek mesai ücreti almadan gerçi ek mesainin de ağzına yandınız siz ama

2364

hiç olmazsa o kadar olsun alabilse gün 24 saat çalışan bu insanlar hiç olmazsa bir nebze daha rahat olabilirler. Dolayısıyla değerli arkadaşlar, başta Nakil Tüzüğü olmak üzere bizim dönemimizde çıktı Nakil Tüzüğü onun tekrar gözden geçirilmesi, günün koşullarına uyarlanması gerçi siz kaldıracağınızı söylediniz Nakil, siz değil tabii Sayın Eroğlu Çünkü o her...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Ama Parti adına söyledi yahu.

SONAY ADEM (Devamla) – Eh bıraktı Partiye de gitti, bunlar da kurtulsun diye yollattı kendini şimdi de enselerine vurur. Bunu günün koşullarına uyarlamak lazım değerli arkadaşlar. İkincisi, polisin çalışma koşullarını düzenleyecek...

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Bu akşam müjdeyi verecek Başbakana.

SONAY ADEM (Devamla) – Düzenleyecek ciddin bir çalışma içerisinde girmemiz lazım. Çünkü...

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Sabırsızdır arkadaş.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Yahu sabah bağlansın Sayın Başbakan.

SONAY ADEM (Devamla) – Çünkü eğer ciddi olarak bu konulara eğilmezsek doğaldır ki verimli bir çalışma da bu insanlardan beklemek mümkün değil. Üstüne üstlük tabii ekonomik dar boğaz gittikçe bütün yurttaşlarımızı da sarıyor. Dolayısıyla bu zor şartlar altında yaşayan polislerin ekonomik olarak çok daha zor koşullara itildiği bir gerçek. Bu açıdan bunu böyle değerlendirmek, polisin teçhizatlarının eğer eksiği varsa, donanımının eksiği varsa bunların zamanında ve süratle halledilmesi gerekiyor. Demokratik insan haklarına uygun çalışabilmesinin koşulları yaratılmalıdır. Ayrıca son olarak bir noktaya daha değinerek konuşmamı tamamlamak istiyorum. Yine bizim dönemde bir merkezileştirme istedi polis ve o şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Bunu faydaları tabii ne derecedir onu çok bilmem ama büyük oranda galiba Taşrada etkinliğini yitirdi gibi görünüyor, polis teşkilatı. Bu açıdan bunların da yeniden değerlendirilerek, gerekirse daha yaygın denetimlerin ve polisin her yerde bulunabileceği düzenlemelerin yapılması gerekir diye düşünüyorum.

Beni dinlediğiniz için saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sonay Bey. Buyurun Sayın Başbakan.

BAŞBAKAN İRSEN KÜÇÜK – Sayın Başkan, sayın arkadaşlar; tabii ki Sayın Albayrak biraz sabırsız bir arkadaşımız, her zamanki hali.

ARİF ALBAYRAK (Gazimağusa) (Yerinden) - 50 senedir duyarız bu polis...

İRSEN KÜÇÜK (Devamla) - Her zamanki hali ama yine de ben severim kendisini.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Kaçıyorum yahu.

BAŞKAN – Başbakan sizi seviyor Sayın Albayrak.

2365

İRSEN KÜÇÜK (Devamla) – Kaçıyorsa konuşmayacağım. Kaçıyorsa konuşmayacağım yoksa fırsat mı arardı?

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Ya söyle bağlayacağım diye ya kaçıyorum ha. Kaçıyorum artık yalan dinleyemem artık.

İRSEN KÜÇÜK (Devamla) – İyi akşamlar Sayın Albayrak. Evet sayın milletvekilleri; tabii ki... Yerime oturacak şimdi bilirim onun yapacağı işi ben. yerime oturacak da onun için. Yani fırsatı buldu kaptı şimdi Başbakanlık koltuğunu. Hayırlı olsun Sayın Albayrak.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Sen bağlamazsan ben bağlayacağım.

DIŞİŞLERİ BAKANI HÜSEYİN ÖZGÜRGÜN (Yerinden) – Alıştı da her gün gelir oturur.

İRSEN KÜÇÜK (Devamla) – Alışkanlık oldu.

Evet sevgili arkadaşlar; tabii ki polis, konuştuğumuz Polis Teşkilatı bizden birileri. Yani yabancımız değil, bizim insanlarımız. Dolayısıyla tabii ki polisimizi de özenle gözetlememiz gerekir. Tabii ki bazı taleplerimiz olabilir Polis Teşkilatı hakkında. Tabii ki belli süreçler içerisinde bunları da en iyi şekilde sonuçlandıracağımız ümidini taşımaktayım açık söylerim size ama tabii ki bir uğraş gerekir, bir süreç gerekir. Bu süreci de müsaade ederseniz kullanmak isterim ama bu teşkilat bizim teşkilatımızdır ve daha da güçlendirmemiz gerektiği inancı içerisindeyim. Tabii ki Polis Teşkilatımızı demokratik kurallar çerçevesinde halkımıza ve ülke düzenine en iyi hizmet verebilecek şekle de getirmemiz gerekir inancı içerisindeyim. Tabii ki polisimizin de sorunları vardır. Bu sorunlarını da hep birlikte çözmemiz gerekir. Sonay Beyin de bahsettiği gibi nakil başlı başına bir sorundur. Çünkü bir lojman olayı yaratamadık polisimize. Haklı olarak tabii ki polisimize bir lojman olayı yaratamadığımız için nakillerde büyük bir sıkıntımız vardır. Dolayısıyla tabii ki her yerde olduğu gibi Polis Teşkilatında da nakil olması gerekir, çünkü aynı bölgede aynı polis görevlilerinin uzun zaman bulunması yerine bir rotasyon sistemi uygulanmasında yarar olduğu söylenmektedir teknik adamlar tarafından konuya yakınlığı olan insanlar tarafından. Dolayısıyla her halükarda polisimizin ihtiyacı olan lojman meselesini de süratle çözmemiz gerekir inancı içerisindeyim.

Şimdi tabii ki Polis Teşkilatımız destek isteyen bir kuruluş. Eksikleri yok mu? Var. Mesela biz hükümet olarak özellikle turizm açısından tespit ettiğiniz bir eksikliği kısmen dahi olsa yerine getirdiğimiz inancı içerisindeyim. Hiç olmazsa Ercan’da bir muhaceret polisi olayını yarattık ve özellikle ülkemize giren turistlere ve yabancılara lisan bakımından da kolaylık göstermeleri ve anlaşabilmeleri bakımından bir istihdam yarattık. Orda hem bayan hem erkek polislerimizin istihdamını yaptık.

Bugün ülkede trafik konusunda büyük sıkıntı olduğunu görüyorum ve eksiklikler olduğunu görüyorum ve hepimiz de üzerinde dururuz. Bilhassa genç çocuklarımızın geceleri tabii ki araç kullanmalarında kontrolsüz kullanma sonucunda maalesef birçok çocuğumuzu kaybediyoruz. Bu bizim kayıplarımızdır, bizim evlatlarımızdır. Bu konuda da süratle tedbir almamız gerekir inancınayız ve bu konuda Polis Teşkilatımızda yaptığımız görüşmelerde dört anayolumuzda 24 saat devriye gezecek şekliyle trafik polisinin görevlendirilmesi programını başlattık. Burada amacımız caydırıcı olmaktır, ceza yazıcı değil, daha çok uyarıcı, trafiğe

2366

çıkan insanlarımızı uyarıcı ve caydırıcı olması bakımından polisimizi yeniden teşkilatlandırıyoruz.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Yeterli benzin parası koydunuz mu Sayın Bakan?

İRSEN KÜÇÜK (Devamla) – Koyacağız. Gerekli 8 tane aracın ihalesine de çıktık.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Güzel.

İRSEN KÜÇÜK (Devamla) – Bunlar da bu hafta gerekli sözleşmeler yapılacaktır ilgili bakanlarımız tarafından ve 8 tane trafiğe çıkacak olan araç radarlı ve özel donanımlı bu hizmet için özellikle evlatlarımızı kaybetmeme bakımından trafiğe verdiğimiz önemin bir sonucu olarak bu görevi yerine getiriyoruz. Ayrıca Polis Teşkilatımızdan bu hizmeti vermesi için talep ettiği trafik polis miktarını sorduk. 100 civarında bir istihdama ihtiyaçları olduğunu söylediler. 1 Ocak’tan itibaren de bu yetkiyi veriyoruz Polis Teşkilatımıza. Süratle bu konuda 100 tane trafik polisi ve bunların 75’i erkek, 25’i bayan olmak üzere 100 tane polisimizi istihdam etmeleri, trafik amacıyla eğitmeleri ve sadece görevleri anayollarda trafiği kontrol etmeleri olacaktır. Bunun da kararını vermiş bulunuyoruz ve gerekli çalışma da başlamıştır. İlgili Bakanlarımız da bu konuda yılbaşından önce gerekli sözleşmeleri de ilgili firmalarla yapmak üzere gerekli programlar hazırlanmıştır.

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Başkanlık Kürsüsünü Meclis Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Yektaoğlu’na devreder)

Bu konularda polis teşkilatımıza verdiğimiz önemi ve güçlendirdiği ve eksiklerimizi tamamlama bakımından Hükümet olarak aldığımız tedbirlerdir. Polis teşkilatımızda bizim Hükümetimiz döneminde hiç olmazsa üst kademelerin terfilerinde Hükümetin de şimdi artık sözü ve kararı olmaya başlamıştır ve üst kademe tayınlarında bizim de katıldığımız bir puanlama usulü ile bu üst kademe görevlendirmeleri de yapılmaya başlanmıştır. Tabii ki arzumuz ve Ulusal Birlik Partisinin de Hükümet Programında olduğu gibi polisimizi sivile bağlanmasıdır nihayette.

MECLİS BAŞKANI HASAN BOZER (Yerinden) - Duydun mu Albayrak?

İRSEN KÜÇÜK (Devamla) - Bu çalışmalarımız da devam ediyor ve sonuçta da bu konudaki çalışmalarımızı hızlandırma eğilimi içerisindeyiz. Tabii ki Cumhuriyetçi Türk Partisine teşekkür etmek isterim özellik bu konuda Hükümete vermeyi vaat ettikleri ve hatta koşulsuz bu desteği ortaya koyduklarını ifade etmişlerdir. Hem bugünkü konuşmalarımda sözcülerinin, hem geçtiğimiz günlerde yaptığımız görüşmelerde bu konuda sözlerini de tabii ki yanımızda görmek...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Gazimağusa) (Yerinden) - TC yardım heyetine bağlamayasın onu da.

AHMET ÇALUDA (Güzelyurt) (Yerinden) - Sen de her şeyi bağlan ona.

İRSEN KÜÇÜK (Devamla) – Evet yani şimdi sulandırmaya mı çalışıyorsun? Onu da söyle. Yani niyetimizi görünce bu niyetimizi beğenmedin herhalde Mustafa Bey dolayısıyla bu konuyu sulandıramaya çalışıyorsun. Evet bu konuda tabii ki Cumhuriyetçi Türk Partisine

2367

teşekkür etmek isterim. Tabii ki bu çalışmalarımızın hızlanmasında bu verdikleri sözlerin, vaatlerin de desteği olacağını bir kez daha bu Kürsüden vurgulamak isterim.

Sevgili kardeşlerim tabii ki özellikle bizim iktidarımız döneminde polisimizin vatandaşla sıkça karşı karşıya gelmemesi bakımın büyük özen gösterdik. Ben Başbakan olarak devamlı polis teşkilatımızda ve polis sorumlularımız da bu konuda devamlı diyalog içerisinde olduk. Ve mümkün mertebe vatandaşlarımızla karşı karşıya gelememeleri konusunda gerekli tedbirleri alma ve bu konudaki duyarlılığımızı paylaşma da bizim icraatlarımız içersinde olmuştur. Zaten bizim dönemimizde bu konuda verilecek olan fazla bir de örnek olmamıştır. Az önce Sonay Bey’in bahsettiği Çevik Kuvvetin uçak alanındaki coplama konusu da bizim Hükümetimizden önce cereyan etmiş bir olaydır. Dolayısıyla bizim Hükümetimiz zamanında mümkün mertebe polisimiz de sivil örgütlerimizin...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) - E insaf Sayın Başbakan havayollarının...

SONAY ADEM (Yerinden) (Devamla) – Kıbrıs Türk Hava Yollarının....

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Bir de Hükümet döneminden önce oldu dersiniz.

İRSEN KÜÇÜK (Devamla) – Birader onun dışında bir örnek gösterebilir misin?

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) –Hava yollarının...

İRSEN KÜÇÜK (Devamla) – Onun dışında bir örnek gösterebilir misin?

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Hava yollarının personelinin gene kapının önünde...

İRSEN KÜÇÜK (Devamla) – Orada tabii ki yargıya intikal etmiş bir meseledir. Kimin haklı, kimin haksız veyahut kimin sebep olduğunu zaten yargı sonuçlandıracaktır orada. Dolayısıyla bizim hep teklimiz polis teşkilatımıza vatandaşlarımızla tabii ki süre içerisinde çeşitli eylemler yapılmaktadır, olmaktır. Ama bu süre içerisinde devamlı anlayışla ve sükunetle olayları üzerine gidilmesini biz hep tavsiye ettik ve bugüne kadar da Polis Teşkilatımız bu telkinimize uymuştur ve bu çalışmalarını da bu şekliyle sürdürmüştür. Dolayısıyla kendilerine bir kez daha teşekkür etmek isterim.

Evet sevgili milletvekilleri; Polis Teşkilatımız bahsettiğim gibi bizim kuruluşumuzdur, elbirliğiyle tabii ki koruyacağımız, gözeteceğimiz bir kuruluşumuz ve tabii ki polisimizin bir çok örgütlerimizle barışçı, barış içerisinde görevlerini de sürdürmelerini isteyen bir hükümetiz. Tabii ki bu konuda sadece polisimizin iyi niyetliyle de bu işlerin sakin bir şekilde sürdürülmesi mümkün değildir. Aynı telkini her tarafa yapmak isterim. Herkes görevini yapsın, eylem yapacak olan arkadaşlarda eylemlerini demokratik kurallar içerisinde gerçekleştirsin, kimse kimseyi rencide etmesin, kimse kimseye saldırmasın, bizim temennimiz ve isteğimiz odur. Ancak polisimiz için temennilerimiz ve düşüncelerimiz daha da güçlenecek bir Polis Teşkilatının ve sivil yönetime de hizmet edecek bir teşkilatın daha da gelişmesi için gereken desteği vermeye devam edeceğimizi tekrarlar, hepinize saygılar sunarım.

2368

BAŞKAN – Sayın Başbakan teşekkür ederiz.

Sayın milletvekilleri; Polis Genel Müdürlüğü Bütçesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Şimdi bu Bütçeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler?... Kabul etmeyenler?... Çekimser?... Oyçokluğu ile kabul edilmiştir.

Şimdi Kurumsal 13; Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığı Bütçesinin görüşülmesine geçiyoruz.

Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığı Bütçesinin ödeneklerini okuyunuz lütfen.

KATİP – Kurumsal I. Düzey. 13; Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığı Bütçesi.

II Düzey 01: Yönetim Hizmetleri. 01: Personel Giderleri (TL): 3 Milyon 192 Bin 864. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 260 Bin 928. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 6 Milyon 276 Bin 250. 05 Cari Transferler (TL) : 158 Bin. 06 Sermaye Giderleri (TL) : 955 Bin. 07 Sermaye Transferleri (TL) : 200 Bin. 08 Borç Verme (TL): 4 Milyon 150 Bin. II. Düzey Toplamı (TL): 15 Milyon 193 Bin 42. Kurumsal Toplamı (TL) : Yok.

02: Turizm Tanıtma ve Pazarlama Dairesi. 01: Personel Giderleri (TL): 4 Milyon 421 Bin 591. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 216 Bin 564. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 57 Bin 850. 05 Cari Transferler (TL) : 1 Milyon 67 Bin 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 5 Milyon 763 Bin 5. Kurumsal Toplamı (TL) : Yok.

03: Turizm Planlama Dairesi. 01: Personel Giderleri (TL): 2 Milyon 124 Bin 932. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 141 Bin 672. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 29 Bin 350. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : 1 Milyon 700. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 3 Milyon 995 Bin 954. Kurumsal Toplamı (TL) : Yok.

04: Çevre Koruma Dairesi. 01: Personel Giderleri (TL): 3 Milyon 350 Bin 603. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 254 Bin 622. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 81 Bin 330. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL): 11 Bin. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 3 Milyon 796 Bin 555. Kurumsal Toplamı (TL) : Yok.

05: Eski Eserler ve Müzeler Dairesi. 01: Personel Giderleri (TL):7 Milyon 724 Bin 64. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 710 Bin 996. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL): 1 Milyon 407 Bin 500. 05 Cari Transferler (TL) : Bin. 06 Sermaye Giderleri (TL) : 1 Milyon 415 Bin. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 11 Milyon 258 Bin 560. Kurumsal Toplamı (TL) : Yok.

II Düzey 06: Kültür Dairesi. 01: Personel Giderleri (TL): 2 Milyon 313 Bin 288. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 167 Bin 745. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 930 Bin 100. 05 Cari Transferler (TL) : 150 Bin. 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 3 Milyon 561 Bin 133. Kurumsal Toplamı (TL): Yok.

2369

II Düzey 07: Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları. 01: Personel Giderleri (TL): 1 Milyon 162 Bin 996. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 52 Bin 288. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 132 Bin 100. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 1 Milyon 347 Bin 384. Kurumsal Toplamı (TL): Yok.

II Düzey 08: Devlet Senfoni Orkestra ve Korosu. 01: Personel Giderleri (TL): 285 Bin 676. 02 Sosyal Güvenlik Kurumuna Devlet Prim Giderleri (TL) : 6 Bin 498. 03 Mal ve Hizmet Alımları Giderleri (TL) : 10 Bin 650. 05 Cari Transferler (TL) : Yok. 06 Sermaye Giderleri (TL) : Yok. 07 Sermaye Transferleri (TL) : Yok. 08 Borç Verme (TL): Yok. II. Düzey Toplamı (TL): 302 Bin 824. Kurumsal Toplamı (TL): 45 Milyon 218 Bin 457.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri Turizm Bakanlığı Bütçesi üzerinde söz isteyen? Sayın Arif Albayrak,..Sayın Kalyoncu çünkü …Sayın Albayrak.

ÖMER SOYER KALYONCU (Girne) (Yerinden) – Çıktı güzel konuşacak dedi. Bilmem.

ARİF ALBAYRAK (Gazimağusa) – Evet bir gün gelir de unuturmuş insan. En sevdiği hatıraları bile bari sen her gece saatler yorgun sesi ile 12’yi vurduğu vakit Turizm Çevre ve Kültür Bakanlığı hakkında birkaç söz söylemeyi unutma demek istemişti şair de bu şiiri yazmıştı işte. Maalesef saat 12 oldu Sayın Başkan, değerli milletvekilleri. Ve ne kadar ilginçtir ki üç tane önemli bütçeyi bir güne koyduk. İşte siz harap oluyorsunuz, biz harap oluyoruz. Buradaki arkadaşlarımız harap oluyorlar. Bizi izlemeye çalışan insanlar harap oluyor ve gazeteci arkadaşlarımız harap oluyor. O nedenle bizim bu Bütçeye her şeye rağmen oyumuzun ret olacağını söyleyerek sözlerime son vermek isterdim demek isterdim ama Kültür, Turizm ve Çevre o kadar önemli ki birkaç cümle de söylemem gerekiyor izninizle. Bu arada konuya girmeden ben az evvelki bütçede uzamasın diye konuşmadım amma bir konu var bugün manşetlere taşınan. Aramızda bayan milletvekilleri ve ne kadar ilginçtir çalışma hayatının bakanı da bir bayan ve bildiğim kadarı ile de ikisi de annedir. Tabii yargı kararı ile oldu iş ama biliyorsunuz sekiz günlük bir bebeğin annesi bebeği ile birlikte şu anda hapishanede yatmaktadır. Bilemem yani ne kadar ben bir hekim olarak bir insan olarak vekil olarak baktığımda bunun Çalışma Bakanlığı tarafından nasıl değerlendirildiğini açıkçası hele hele bir bayan olarak doğum izni konusunda güzel önerileri olduğunu hatırladığım ve sekiz günlük bir annenin loğusa enfeksiyonlara açık, sekiz günlük bir bebeğin de herhalde dünyadaki en temiz en korunması gereken varlık olduğu bilinci ile bu konuya bir şekilde el atılması gerektiği konusunu bir cümle ile altını çizerek geçmek isterim. Türkiye’de dahi Çocuk Esirgeme Kurumları ya da bizde artık Sosyal Hizmetler Dairesi nasıl el atar çözer bu konuyu bunu da çözmemiz gerektiği kanaatini taşımaktayım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu gariban kültürün bütçesi maalesef hep yüzde 09 yüzde 1’ler civarında gitti. Dolayısıyla bu bütçe ile ancak personelini ödeyen bir kültürden çok fazla beklemek, şey beklemek de biraz insafsızlık olur. Gerçi Sayın Dış Türkler Bakanı dört...

EJDER ASLANBABA (İskele) (Yerinden) - Onun da önemini ama vurgula.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Bu arada...

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Önemini biliyor musunuz?

2370

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Bu arada konusu gelmişken bir cümle ile söyleyeyim bakanda not alsın. Beş yıldır bize Makedonya’dan bir teklif var, orada Türk insanlar da vardır ve Makedonya KKTC, bakın Kıbrıs’ın Kuzeyi de demiyor, Makedonya – KKTC Turizm, Kültür ve Dayanışma Derneği vardır bilmem kaç kişinin haberi vardır bunun ve bize davetleri var. Gelin burada bir kültür ofisi açın diye, iş yapalım beraber.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Gazimağusa) (Yerinden) - Dış Türklerdir bunlarda.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – İşte dıştır, içtir siz karar verin buna.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Efendim tebrik ederim seni ama Makedonya’da ne kadar Kıbrıslı Türk yaşadığını biliyor musunuz?

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Bilirim ya.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Ne kadar?

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Bilirim.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – E, ne kadar?

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Şimdi konumuz o değil.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Tamam da...

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Bekle.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Yani bilmediğiniz bir konuyu söylemeyin ki bizde bir cevap vermeyelim.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Ha, yani değmez diyorsun.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Hayır ne kadar yaşıyor?

(Milletvekilleri kendi aralarında konuşurlar)

BAŞKAN – Değerli arkadaşlar; karşılıklı konuşmayın...

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Nüfusun yüzde 4’ü Türk’tür, yüzde 20’ydi, maalesef Türkiye’nin oradan çekilmesi münasebetiyle...

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Kıbrıslı Türk ne kadar var orada?

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Kıbrıslı Türkü ne isten sen yahu.

BAŞKAN – Sayın Aslanbaba karşılıklı sohbet yapmıyoruz.ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Kıbrıslı Türk istiyorsan ben sana söyleyeyim.

BAŞKAN – Sayın Arif Albayrak lütfen karşılıklı sohbet yapmayalım.

2371

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Müdahale edin Sayın Başkan, uzatıyor bana.

BAŞKAN – Karşılıklı sohbetleri daha sonra yaparsınız burada karşılıklı sohbet yapmayın.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Sayın Bakanım siz not alın, orada Türkler vardır ve bu ülke ile işbirliği istiyorlar, yırtınıyorlar, biz buraya insan gelsin, buraya ticaret yapılsın diye İngiltere’deki bu kısıtlı bütçeyle birlikte İngiltere’deki taksilerin üzerine 400 bin Sterlin vererek eğer ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de değil, öyle duyduk biz.

TURİZM, ÇEVRE VE KÜLTÜR BAKANI ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) - Açıkladık, kaç kere açıkladık.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Öyle duyduk, size fırsat veriyoruz, yani hayır bu bütçeyi ayırabildiysek tanıtma adına ne mutlu olurum anlamında söylüyorum bunu. Ha, rakam konusunda bir sıkıntı varsa bunu tartışırız ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de değil konuşma lütfen.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Türklerden ama hiç demiyorsunuz, Kıbrıslı Türk diyoruz. Şimdi....

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Başkan atar mısınız bu arkadaşı dışarı?

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Atamaz efendim. Çünkü yanlış konuşuyorsunuz, yanlışları düzeltmek lazım.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – O bardaklar nerededir yahu ver bana.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Yanlış konuşursanız düzeltelim.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Sabaha kadar konuşacağım haberiniz olsun ha, yani ben düşünürdüm 15 dakika bitireyim ama böyle giderse saat 10.00’daki bütçe ile birleştiririz.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Doğru konuşursanız 100 saat konuşun efendim ama yanlış konuşursanız...

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Nesidir yahu söylediğimin! Allah Allah!

BAŞKAN – Sayın Aslanbaba lütfen karşılıklı sohbet yapmayın.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Velhasıl söylemek istediğim Sayın Başkan bu kısıtlı bütçede eğer bu memlekete bir şeylerin girmesi için para ayırabiliyor isek bu güzel bir başarıdır. Bunu ayıralım yapalım ama bir taraftan da eğer insanlar bizi bekliyor ise bunlara da elimizi uzatalım, davet ediyorlar bizi ve minnacık paralarla olur bunlar. Ha, Kıbrıslı Türk isterseniz yurtdışında yaşayan açın Neriman Cahit’in yazdığı kitabı okuyun Araplara satılan kızları, kaç tane olduğunu da görün ve bizden ne kadar önce manevi destek, sonra başka türlü ilgiler istediğini de öğrenirsiniz ama belki kurulur bu bakanlıkta bir arkadaşımızda bununla ilgilenir.

2372

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Onu öğrendik...

BAŞKAN – Sayın Aslanbaba sizi konuşmanız için yazdım, işaret ettiniz lütfen buraya geldiğiniz zaman konuşursunuz.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Sus Allah’ını seversen sus.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Sayın Başkan bütün yanlışlıkları düzelteceğim biraz sonra.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) – Evet Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin 12 olduğu bu saate ben kültürün ne anlama geldiğini söylemek istemem size. Aramızda kültürle alakalı bürokrat arkadaşlarımızda vardır. Onlara da teşekkür ederim katıldıkları için ama kültürün insan yaşamının ürettiği her şey olduğunu da bilmeniz gerekir ve unutmayalım ki turizmle de çok yakından alakalıdır. Hiç kimse buraya sadece temiz denizleri, ya da güzel güneşi vardır diye gelmek istemez. Ayrı farklı bir kimliği ve kültürü vardır. O nedenle Cumhuriyetçi Türk Partisi de bu ülkede bu kültürün her şeye rağmen korunmasının bekçiliğini yapıyor. Bu da oldukça önemlidir bunu söylemek isterim kısa bir şekilde.

Anayasanın bildiğiniz gibi madde 25, 39 ve 62’leri hep sanata, kültürün korunmasına, bilim sanatın yapılması özgürlüğüne atıfta bulunur. Ayrıca çıkardığımız yasalarla ki maalesef bir kısmı 1919 harabeleri arasından kalmadır. Muhtelif adımlar atmışızdır, Telif Hakları Tüzüğü, Düşün ve Sanat Ürünleri Derleme Yasası 2000’de günleşen, işte 86’da Kültür Dairesinin, 90’da Devlet Tiyatrolarının, 2005’te de Kültür Derneklerine yardım tüzüğü ve maalesef hale daha su yüzüne çıkması için beklediğimiz önemli yasalar var. Özerk sanat kurulu da bunlardan bir tanesidir. Ve maalesef bu konu üzerindeki çalışmalar da görebildiğim kadarı ile durdurulmuştur. Kültür derneklerine yardım tüzüğü çerçevesinde yaklaşık 1 trilyona yakın para harcandı bugüne kadar. Yani derneklere sanat üretimi, kültür üretimi için verildi. Bu güzel bir gelişme. Ancak geçtiğimiz yıl bu bütçe kullanılmadı. 200 bin TL ayrılmış olmasına rağmen muhtelif sebeplerden dolayı kullanılmadı Hasan Bey de biliyor bunu ve bu konuda o da çok üzüntülü. Dolayısıyla bu sene üzüntüsü devam etmesin diye Kültür Dairesi de bu konuya biraz daha hassasiyet gösterdi. Her ne kadar da bütçe artırılmadı ise de birinci ayağı kullanıldı. Bugün 15 Aralık. İşte bir çeyrek sonra 16 Aralık olur. 14 gün kalır yeni yıla. Bu 14 günlük süre içerisinde de tahmin ederim ki ikinci etabı da tamamlanır ve derneklerimize bu yardım yapılır. Eğer ki gene hazineye bırakılırsa başka bir amaçla kullanılmak üzere bu para bunu şiddetli bir şekilde eleştireceğimizi bir kez daha söylemek isterim. Ancak Kültür Dairesinin de bu konuda sıkıntıları olabilir. Bu değerlendirme ile ilgili, tüzüğün değişimi ile ilgili. Bu konuda da ne gerekiyorsa bakanlığın yapmasını öneririm. Ayrıca bize de ne düşerse bu parti olarak Cumhuriyetçi Türk Partisi olarak bunu yapmaya hazır olduğumuzu bir kez daha belirtmek isterim. Geçen sefer de örneğini vermiştim. 200 bin TL kullanılmadığı için maalesef çok değerli bir fotoğraf sanatçımız Kıbrıs Cumhuriyeti logosuyla basılan bir fotoğraf tarihi kitabı çıkarmak zorunda kalmıştır. Ondan sonra bir kısım insanlar da bunu eleştirdiler, şikayet ettiler. E, bu birazcık haksızlık oluyor açıkçası. Doğanın boşluk tanımayacağının güzel bir örneğidir aslında. Kıbrıs’ta bir doğru dürüst müze yok değerli arkadaşlar. Ama hangi açıdan baktığınıza bağlıdır. Bir arkadaşımıza söyledik burada müze yok diye dedi ki bize e, Barbarlık Müzesi var ya işte. Dedik o başka türlü bir müze, bizim bahsettiğimiz bir Çağdaş Sanatlar Müzesidir. Turist geldiği zaman alıp sizin sanatınızı kültürünüzü gösterebileceğimiz bir yerdir. Anlamadılar. Biz de hala daha bugüne kadar anlamadık ki, bu konuda bir ciddi çalışma yapmadık. Birkaç yer ayrılmış olmasına rağmen üstüne de gidemedik. İstenirse gerçekten yapılabilir. İsmet Rehit Güney salonu var değerli

2373

arkadaşlar. Önceki fotoğrafları nasıldı, atıl vaziyette. Şimdi nasıldır merak edenler bir görsün. 45 bin TL’lik bir paranın harcanması ile bu hale getirildi. Bu memlekette hala daha 2012 yılına giriyoruz. Bir çağdaş sanat müzesinin olmaması büyük bir eksiğimizdir Sayın Bakan. Bu konuda ümit ederim bir adım atarsınız. Artı dünyada 13 tane Karikatür Müzesi vardır. koskoca bir dünyada 14’üncüsü neden Kuzey Kıbrıs’ta olmasın? Ve onu iddia ederim size bizim arkadaşlarımızın elinde bunu rahatlıkla halledebilecek bir doküman vardır. O nedenle lütfen bu konuya da hassasiyet gösterelim. Bu arada Kalkınma Bankasının çıkardığı Kültür Sanat kredisi konusunda herhangi bir müracaat olmadığı için bunun değerlendirmesini yapamıyorum bu konuşmada. Ümit ederim ki, altyapı yatırımına yönelik arkadaşlarımız çıkar bu konuda bir talepte bulunurlar. Kendi sanatçımıza destek konusunda geçtiğimiz yıl ufak tefek şeyler yapıldı. Yani çok fazla kayda değer bir şey yok ama düşünülmüş olması bazı arkadaşların güzel. Ancak hala daha yapılacak çok şey vardır. Ülkemizde çok değerli sanatçılar var ve bunların taltif edilmesi için ölmelerini de beklemeye gerek yoktur değerli arkadaşlar. Evet gereksiz olanları ya da bu saatte dinlemenin sizi sıkacağını inandıklarımı süratle geçiyorum.

Evet Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1999 yılından beri Devlet Tiyatroları bir sıkıntı yaşıyor o yanıkla birlikte. İşte köprülerin altından çok sular geçti. Ancak birinci etabı tamamlanabilen bir çalışma hazırlandı. Hep ümit ediyoruz bazı şeyleri, hep ümit ettik ve maalesef bugünde görüyoruz ki Devlet Tiyatrolarının kendine ait bir oyun sahnesi henüz yok. Duyduk ki bir proje yapıldı ve seneye de bir bütçe arayışı vardır. Ümit ederim gelecek sene Aralık’ta konuşma yaparken sadece bakana bu tiyatronun açılışı Ocak ayında hangi gün olur diye sorarız ve Devlet Tiyatrolarının Müdürünün yüzünde de bir gülümse görme şansını buluruz.

Bu arada hep sanatçıların sıkıntı duyduğu bir konu vardır bakanlığın el atması gereken. Ben bizzat şahit oldum bunlara. Mesela yurtdışında el sanatları sergisi açılıyor. Bir çeyiz sandığı götürüyor buradaki insanlar ve özellikle bu konuya duyarlı, gönüllü insanlar kadınlarımız oluyor. Bunun içine el işleri bindallılar vesaire koyuyorlar. Tabii bunun takribi ağırlığını tahmin edin ve uçakla da gittiği için dönüyor bu insanlar hem kendi kültürümüzü tanıtacaklar, hem de bu hamaliyeyi çekecekler, hem de bunun kargo bedelini ya da diğer bürokratik engellerini nasıl aşacaklarını düşünmekteler. Şimdi Tahiti örneği diye bir örnek yaşadık biz burada ben hesabını yaptım hatırlayın. Polgodi’nin, ressam Polgodi’nin yaşadığı ve işte Türkiye’den direk İstanbul’dan uçakla 14 saatte gidilen fırsat bulursanız eğer Holloywood’a geçebileceğiniz mesafede bir küçücük ada. 65 milyar harcadık bu adaya Silof toplantısına gitmek için. Bu gariban küçücük ülke. E, şimdi 3 bin TL’lik bir kargo yükünün de ya da neyse gereğinin de bu insanlara yapılması gerektiği kanaatini taşıyorum.

Geçen sene İzmir’e bir vitray sanatçısı arkadaşımız gitti, cam taşıyor. 18 tane cam tablo düşünün ağırlıklı bunların uçak kargo yüklerini, sigortalarını, izinlerini düşünün. Bakanlıkta özel bir birim olmalı, sanatçı gittiği zaman diyecek ki işte benim adresim, eserlerim, izinleri, şunları, bunları, transportu, ödenmesi her şeysinin halledilmesi, ilgili kağıdın da o insana verilmesi lazım. Bir bayanı ben gördüm kan ter içinde çekiyor, bir taraftan cüzdanından çıkarıyor, şu kadar para vermem lazım, ondan sonra gidiyor açılışı yapacak, makyajını tazeliyor, parfüm sıkıyor, çünkü ter kokmuş. E, yani senin kültürünü temsil ediyor bu insanlar. Fazla bir şey de istedikleri yok.

Ha, yurtdışına çıkışlar konusunda bu kadar bonkör olan ya da kendi arasındaki koordinasyonsuzluk münasebetiyle bir örnek olduğu için söylüyorum tutturdu gidiyor demeyin sakın geçen yıl katılamadığımız Frankfurt Kitap Fuarı beni kimin haklı olduğu,

2374

kimin haksız olduğu enterese etmez. Ben neticeye bakarım. 13 bin Euro’luk bir stant parası verdik ve biz buradan katılamadık değerli arkadaşlar. 13 bin Euro’nun kaç bin Türk Lirası yaptığını bir hesaplayın. Az evvel saydığım insanlara da minik katkıların ne anlama geldiğini bir kez daha hatırlayın. Ha, bu sene katıldık mı Frankfurt Kitap Fuarına, ne kadar güzel ki katıldık. Ama yine sıkıntılarımız taşındı oraya. Yani ilgili daireler ve bakanlıklar arasında mali imkanların sunuluşu açısından gerçekten sıkıntıların bizi günün sonunda yolun yarısında bırakmaması lazım değerli arkadaşlar. Eğer ki bir daire müdürü bir yere kadar gidecekse ve yanında daha önceden planladığı elemanları da olacaksa son anda buna olumsuz cevap vererek bu eyleminin bütünlüğü bozulmamalıdır diye düşünüyorum. Bir görevli, bir de koskoca Kıbrıs’tan bir tek yazarla temsil edilmesi çok doğru değildir açıkçası diye düşünüyorum.

E, tabii ellenmesi gereken yasalar var. Mesela güzel sanatlarda olağan üstü yetenekli çocukları yetiştirme yasası, bu geliştirilmesi ve yaşama daha rahat geçirilmesi gereken bir şey. Kültür Derneklerine Yardım Tüzüğünün yönetiminde bazı değişikliklerin süratle yapılması lazım ki bu tür tıkanıkları görmeyelim. Bir ödül tüzüğü senfoninin daha çağdaş bir ya da olmayan bir yasası hayata geçirilmeli. Bir yayın evleri yasası olmalı. Diğer türlü hep münferit iş yapan insanlar oluyor. ICS numaraları yok Kıbrıs’ta olmuyor. Kimisi Türkiye’de bastırıyor, kimisi Güney Kıbrıs’ta bastırıyor. Yani bu konuda bir homojen yapının bir otoritenin de olması gerekiyor açıkçası. Film ve sinemacılık keza yani güzel şeyler yapılmaya başladı ülkemizde. Bununla ilgili boşluklar var. Telif haklarının çağdaşlaştırılması lazım. Sponsorluk Yasası geçti ama spordan daha fazla rant elde etmeye yönelik bir konu ve tabii en önemlisi hep söylüyorum. Özel Sanat Kurulu Yasası tasarruflar konusunu daha önce söyledim. Dün geçen gün Başbakanlık Bütçesinde söyledim ama bir laf vardır. Beni bir tek sen anladın, sen de yanlış anladın. Öyle bir şekilde sundum ben ki konuşanlar zannetti ki ben Başbakanın bütün yaptıklarını onayladım gibi. Çünkü bazı gazeteci arkadaşlar konuşmanın ortasında geldiler. Ben de demiştim ki başında Başbakan çok pembe bir tablo çizdi ben dinledim onu uyudum ve bir rüya gördüm. Şimdi bu rüyayı anlatayım size sonra da en son cümlede gerçeklere döneriz. Ve dedim ki işte tasarruflar yoluna gittiler. Mesela resmi hizmet araçları 2 bin 800 tane var. Hiçbirisi artık dolaşmıyor sokaklarda. Yok öyle çocuğunu alacak işyerinden denize götürecek de falan şu. Hepsi engellenmiştir dedim. Gözler değişti bir anda. Tabii 6’ncı, 7’nci, 17’nci, 30’uncu maddeden sonra ahali anladı ama bir kısım insan hala daha anlayamadı. Mesela düğünlere çelenklere şeye çiçek çelenk gönderilmiyor hiç dedim. Neyi gönderilmiyor, daha çok gönderiliyor. Bir cenaze gördüm. 9 tane bakanın çiçeği vardı ya. Merak ediyorum bakanlıklar bittikten sonra ya da Başbakanlık bittikten sonra da o 150 bin TL’lik çiçekler gönderilecek mi? Ha, şimdi gönderilme eğilimleri varsa ona saygım var o ayrı mesele. Ya da işte bir deste geliyoruz kapıdan veriyorlar bize. Şu müdürden, bu bakandan, bu bilmem neden geldi tebrik kartıdır, Kurban Bayramıdır, şu bayramıdır, bu Yılbaşıdır falan diye. Yani yapacaksak bunları da…

ESAT ERGÜN SERDAROĞLU (Yerinden) (Devamla) – Ersin parayı verir yollarız yahu ne olacak.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Yapalım artık. Maliye Bakanı da fena fena sızlamasın oturduğu yerde de. Ondan sonra da adını değiştirirler. Maliye Bakanına malı ye bakanı derler. Olmaz öyle şey. Evet bunları geçiyorum. Bu arada kendi sanatçılarımızı korumak noktası var. Söyledik söyledik işte Tarkan’dan, Ajda Pekkan’dan vergi almazsınız diye Maliye Bakanı basına bir yazı verdi. Bir baktım ki Tarkan bir konseri için 21 bin 666 Dolar vergi vermiş bize. Dolar 1 buçuktan giderse 20,30,35 milyar. Yani ben inanmadım buna ama bilmem Sayın Bakan inandıysa. Mesela Seda Sayan 11 milyar, Özcan Deniz 16 milyar,

2375

Kenan Doğulu 13 milyar vermiş bir konserinden. E, yani eğer 400 milyar alırsa bir konserden bir hiper mega ultra vesaire sanatçıyı versin tabii bunu. Ha, bu da doğru olsun isterim ama bizim sanatçılar da çıkarlar 1 milyara sağda solda söylerler garibanlar. Yani bunun peşinden de koşmayalım. Daha sanatımız gelişsin diye biz bu insanlara para vermemiz gerekirken biz koşuyoruz boyunlarına basıyoruz bu insanların. Tabelalar konusu görüşüldü konuşuldu. Ben tabelaların çağdaş anlaşılabilir olmasının dışında eski yerlerin de bu tabelalara ciddi bir şekilde yazılması gerektiği kanaatindeyim. Arkeolojik isimlerinin kullanılması gerektiği kanaatindeyim. Mesela Karpaz’a giderken yol yapılacak diye bazilikayı gösteren bir tabela düştü bir kenara da atıldı. Ümit ederim birilerinin aklı keser de onu yenileyip asar tekrardan. Ve arkeolojik isimlere de sahip çıkmak zorundayız. Yani Zorlu yok burada ama o sevmez yani bunidir, solidir, Omorfo’dur, Aysergi’dir ya da endogamidir, kastrostur bunların ne anlama geldiğini de belki bilmez ama bilemem.

Evet bu arada geçen günkü konuşmamda da demiştim hatta Başbakana teşekkür etmiştim. Nuh’un Gemisinin orda hatırlarsınız buldozerle etrafı temizleyen bir adam bir şapeli devirdi yıktı. Ya dikkatsizliğindendir ya bir yerden emir aldığındandır. Yani nasıl olmasa dedi KKTC’de Yönetimi biz ikna ederiz. Gazinoların da imparatorluğu var bu arada boks yapmayacaksınız der bakan. E, o gece boks yaparlar. Silis kumu zararlıdır derler. Birisi, gel bizim sahilimize dök diye istemde bulunur.

Neyse, demiştim ki o şapel yapıldı. Bakan altı ayda yapılacak dedi ve son sıvaları atıldı falan. E, Başbakan da içerde dinlerken Allah! Allah! dedi. Ne zaman yaptırdık da haberimiz yok. Yalandı tabii söylediği. Yani inanırsınız siz Başbakana altı ayda yaptıracak bunu?

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Ulaştı sana da.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Dolayısıyla ümit ederim ki bu sözü verdi bari Bakanlar Kurulu ya da Başbakan, tabii Eski Eserlere bağlı bir konudur Sayın Bakan da bunun takibini yapar da en azından dünyaya deriz ki, biz bir yanlışlık yaptık ama kültürel tarihi mirasımıza biz sahip çıkıyoruz o nedenle bunu yaptık. Çok para da tutmaz. Yani itibarı kurtarmak adına. Ha eksilirse para ben maaşımdan 500 TL’yi vermeye hazırım son sıvaları için. Daha ne söyleyeyim size.

Bu arada Sayın Bakan şikayet ediyorlar turistik yerlerde, eski eserlerde hafta sonları insanlar çalışmıyor diye. Başbakan yılbaşından sonra 100 tane o, 60 tane o, bilmem kaç tane o alacağına siz da talepte bulunun da en azından hafta sonu turist geldiği zaman bir şeyler yapabilsin ya da bir rotasyon yapabilelim. Ha bu arada konuşurken Başbakan hani polisle ilgili sivil mivil falan hani çok net da söylemedi birazcık yuvarladı kıvırarak söyledi. Ama demedi yani polisi sivil otoriteye bağlıyoruz kardeşim. Yani birazcık işte bağlamak üzere niyetliyiz falan şeklinde söyledi.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Ulaşılmıştır.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Biz de tamam dedik inandık. Arkadaşın biri dedi ki, yahu zaten 60 tane havayolu çalışanı alacaktı, 100 tane da polis alacaktı. Bütün havayolu elemanların içinden polisliğe uygun olanların hepsini seçsin 100 taneyi bir taşta iki kuş vursun. Bugüne kadar Kıbrıs Türk Hava Yolu çalışanları dayak yedi, bari bundan sonra dövme şansını elde eder. Her pek de yalan değildi yani açıkçası. İşte dolayısıyla bu da bir şeydir.

2376

Bu arada Sayın Bakan kusura bakmayın süratli geçiyorum gecenin bu saatinde sizi çok tutmayım diye, ama tam on iki dakika oldu. E, bu konu da takdir edersiniz ki yani sekiz, on saat konuşulabilecek bir konudur.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - gözümüzü korkutun.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Gene konu yapmıştım ben Kumarcılar Hanı’nı. Biliyorsunuz bu konu belli bir noktaya kadar geldi tıkandı sonra bir protokol bir anlaşma yapıldı. Ancak o günden sonra hiçbir gelişme yok.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) – Hiç olur mu Arif Bey, ihaleye çıktı ihale bağlandı.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Bizde ihale oluyor bağlanıyor ya da polis dövüyor soruşturma başlıyor ama bir sene sonra soruyoruz e, yargıdadır ya deniyor. Soruşturma devam ediyor ya deniyor. Kuyuya atıyoruz gidiyor. Yani Nazım’ın dediği gibi ben şarki dinlemek değil, şarkı söylemek isterim diyor vatandaş. O nedenle o Kumarcılar Hanı çok değerlidir. İki tane klasik Osmanlı mimarisinden bir tanesidir öbürü de yanındaki biliyorsunuz Muzaffer Paşa’nın yaptırdığı Büyük Han’dır. Dolayısıyla buna da birazcık fitil verelim anlamında söyledim.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) - Bitti artık.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Yani bütün söylediklerim dikkat ederseniz yaptığınız takdirde hem bu ülkeye kazanç hem de sizin bakanlığa ve ilgili müdürlüklerinize artı getirecek şeylerdir.

Evet Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, çevre ile ilgili aslında çok güzel bilimsel şeyler hazırladım ben ama gecenin bu saatinde benim da takatim yok bunları söyleyeyim size. Görüyorum gözlerinizden ki özellikle Maliye Bakanının o göremediğim gözlerinden.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Yazılı olarak Sayın Bakana gönderin hem müdürlere.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Yazılı olarak da verebilirim eğer arzu ederse ilgili bakanımız ilgili müdürlerimiz.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) - Tabii Sayın Albayrak.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Mesela, taşocakları ile ilgili gerçekten çok bilimsel çalışmalar raporlar aldım ilgili birimlerden ki bakanlığın da sivil toplum örgütlerine rağmen değil, onlarla birlikte bunu yapmasını dilerim.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) - Arzu edersek tabii Sayın Albayrak.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Bereket versin ki İnönü’deki o taşocakları da bir şekilde halledildi. Zaten konu ile ilgili fikirleri ben arada söyledim hem Tarım Bakanı hem Çevre Bakanımız bu konuya ehemmiyet vereceklerini söylediler özellikle ağaçlandırma konusunda. Bunları da geçiyorum.

2377

Tabii ki Çevre Bakanı olarak sizi ilgilendiren iki önemli konu yaşandı geçmişte Mağusa’da Limanda. Ve bunlar maalesef 21/97 Sayılı Çevre Yasasının 23’üncü maddesine tamamı ile ters, yani yasaya ters işler yaptık sürümcemede tuttuk dört ay birini altı ay birini. Biri undur, biri kumdur ve yanık kokuları da var bunların altında. Yani unun yanması değil söylediğim. Yanık unun altındaki yanık kokularından bahsediyorum. Bunlar da bir şekilde bizim hareket marjımıza yaraşmayan şekilde gelişti, oldu ve günün sonunda çevrenin kalbinde bir hançer olarak kaldılar. İşte taşınırken yollara döküldüler, şu oldu, bu oldu. Bir kısmı gömüldü, Allah bilir ne oldu ondan sonra kim takip ediyor? Ondan sonra da kanser vakaları arttığı zaman ya da başka hastalıklar ah diyoruz, vah diyoruz. Evet dere yatakları ile ilgili hala daha kabul etmiyor Güzelyurt’lu arkadaşlar ama gene devam etsinler doğaya karşı gelmeye de bir tokat daha yersek aklımız başımıza gelir.

ÖMER KALYONCU (Girne) (Yerinden) - Kapaklar...

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Kapak, kapak balık kokulu, baraj kokulu nedir o panzerin üstündeki arkadaşlar falan. Değinmek istediğim önemli gördüğüm bir konu var çok kısaca söyleyeyim çok büyük bir vadinin doldurulması ile ilgilidir bu. Yani o tarafta kapak da yoktur hem. Ronas Vadisi Karpaz’a gidenler bilir. Yasaktı her şey, ilgili bakanlık dedi asla yapmayacaksınız, yapıldı. Belediye Başkanı orayı piknik yeri yapacakmış. Çevreciler kalktı oturdu, Yeşil Barış kalktı oturdu, Biyologlar Derneği kalktı oturdu, bir sürü bilim....

ÖMER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Halledecekti...

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - 2 trilyona yapılan iş halledilecek diye en son söz aldık, hatırlarım ben. Hatırlar mısınız burada bir banda Belediye Başkanının konuşmasını dinlettim ben size. Bastım burada banda ve bu mikrofondan duydunuz onun konuşmalarını. 2 trilyon hala daha bekliyoruz. Aynen duruyor orası. Bereket versin güçlü bir yağmur gelmedi ve hala daha dünyanın gözü üzerimizde. Nasıl ki Kastos Neolotik şehrini yıktık 7 bin yıllık bir yaşam kenti ilk yerleşim. Kıbrıs’taki ilk üç, ilk yerleşim merkezinden birisi Fransızlar ağlardı çünkü onlar yaptı 70-74 yılı arasında kazıyı orada. Biz gülerdik çünkü büyük bayraklar dikmiştik oraya.

(Meclis Başkanı Sayın Hasan Bozer Meclis Kürsüsünü Meclis Başkan Yardımcısı Sayın Mustafa Yektaoğlu’ndan devralır)

Gene dikerdik o bayrakları ya. O küçük yuvarlak evciklerin kenarlarına dikerdik gene olurdu. Dolayısıyla Ronas Vadisi bir ayıbımızdır. Bu konuda da Doğu Akdeniz’de özel bir birim vardır bunun şu kadarlık bir raporunu ben getirdim. Başbakanlığa verdim, Meclis Başkanlığına verdim geri çevrilebilir raporudur bu, bilimsel rapordur. Lütfen ilgilenelim öyle 2 trilyon falan da istemez orası.

....... (Yerinden) - ...

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Aaa bulabilirler mi onu bilemem çünkü Özel ... Kurulu Yasasını da bulamadık. Evet, bir de kısaca önemli bir konu gündeme gelecek ondan bahsetmek istiyorum. Bir şirket var bu ara bütün siyasileri dolaşıyor, kartlarını bırakıyor. İsmini söyleyeceğim size Petrol Dolum Tesisleri ve Rafinerisi ile ilgilidir. Biliyorsunuz Lefke kalktı oturdu bir CMC hikayesi vardı orada. Bir senede halledilecekti o CMC de halledilemedi tabii. Omorfo yani Zorlu’nun tabiri ile Güzelyurt ...

2378

AHMET ÇALUDA (Güzelyurt) (Yerinden) - Güzelyurt halkı, Güzelyurt.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Tabii, ama Magosa dediklerinde Mağusa demezsiniz.

AHMET ÇALUDA (Yerinden) (Devamla) – Magosa deriz....

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Haaa Magosa var öyle bir şehir çünkü...

AHMET ÇALUDA (Yerinden) (Devamla) – Yoktur öyle bir şey?

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Mağusa’dır adamın adı yahu nereden çıkarırsınız bunu? Lefkoşe var mı yahu, Ankare var mıdır? işte Lefkoşa, Mağusa ya da Gazi Mağusa, Leymosun ya da Limason o kadar, Omorfo ya da Güzelyurt işte. Neden Omorfo anlattık size geçen sefer tam iki buçuk saat Kıbrıs’taki yer isimleri ile ilgili konuşma yaptık burada, dinlemezsiniz ama....

ÖMER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Hep o ayıpları var.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Dolayısıyla YAGA’nın değerli arkadaşlar bu konuda eski YAGA’nın ciddi bir şekilde hem dolum tesislerinin, hem petrol rafinerisinin olumsuz etkileri ile ilgili bilimsel raporları var. Haa şimdiki YAGA ile ilgili bakanlıklar arasında da farklı görüş ayrılıkları oldu. Bu Ringso İnvestment Şirketidir ve yaklaşık 400-500 milyon Euro’luk bir yatırımdan bahsediyor, çok ciddi bir yatırım. Karpaz’daki Marinayı gördüyseniz 80 milyon yatırım yapıldı oraya görenler hayret eder. Bir Yahudi yaptı orayı. Ancak hala daha sorunları var o bölgenin halledilmesi lazım. Turistler gelmeye başladı, sıkıntıları vardır bütün gümrük işlemlerini Girne’ye gidip yapmak zorundadırlar. Alt yapıya dair... Efendim.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Sorun hükümettedir.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Tamam. Sorun tabii.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Sorun hükümettedir yahu. Yani gümrük memuru atayacak, muhaceret memuru atayacak ve sorun çözülecek.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Tabii tabii. O anlamda söyledim. Hayır ben onu 80 milyon ve 500 milyon Euro kıyaslaması açısından getirdim. Ha Yeşil Barış Hareketi de buna izin veren şimdiki YAGA için çok sert ifadeler kullanılıyor. Bunu bize Kalkınma Projesi diye sunmak diyor, onun güvenini yitirmesini sağlamıştır çevre adına. Dünyada size çok örnekler verebilirim bu deniz kirliliği petrol rafineleri ve bir kısmını da hatırlayacaksınız televizyonlardan özellikle Meksiko Körfezi’nde olan problemlerden. Yani ne kadar da güzel işte çevreyi koruyan koyacak olan bir yaklaşımla gelineceği söylense de özellikle şimdi önce Girne idi...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Astronomik ceza kesildi şirkete yenile.

2379

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Hem de nasıl. Bir koruma sistemi var üç buçuk milyon Dolara, yapmadıkları için onu sorun çıktı ve ama kazandıkları kar da 6.5 milyar Dolardır. O kadar büyük bir rant var bu işte. Dolayısıyla yani petrolde yanık kokusu biraz tehlikelidir yanık olduğunda çünkü patlayıcıdır un gibi olmaz ama çok başka sıkıntılar da çıkabilir. Dolayısıyla bunun Lefke’den alınıp önce Mağusa’da bir yere sonra da hayır, Mağusa’da bulamadık Karpaz sahilleri derken Eko turizmin yapılacağı bir bölgeye gelip en son da duraklatılması ciddi bir sıkıntıdır bu ciddi tartışmalara yol açacak gündeme geldiğinde. Dolayısıyla ilgili bakanlığın taraf olmadan bilimsel raporlara dayanarak...

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Gözü açık olması lazım.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Bilimsel raporlara dayanarak bu ülkeye bir yatırım gerekliyse tavrını ona göre koyması ya da eğer ki ciddi tehlikeler getirecekse korkmadan hiç kimsenin da ne yara alacağına bakmadan açıkça net bir şekilde göğsünü germesi gerekiyor. Bunu ben bakanlıktan bu kadar açık ve net.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) - Sayın Çaluda’nın gönlü rahat. O oradan uzaklaştı ya gerisi ona ne.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Tabii. Ha aynı şekilde Lefke’deki otuz kusur örgütün de kuzey sahillerinde bunun yapılışı noktasında itirazlarını da açıkçası beklemekteyiz. Aksi halde diğeri...

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) - Bölgecilik olur, çevrecilik olmaz.

AHMET ÇALUDA (Güzelyurt) (Yerinden) – Kafayı ütüledin.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Sayın Başkan, konsantrasyonumu bozuyor bu arkadaş.

BAŞKAN – Sen de sataşma Sayın Albayrak.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Ne yaptım be Allah için olsun.

AHMET ÇALUDA (Güzelyurt) – Cihaz dinlenir. Sakıncalıdır.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Allah! Allah! Metal işe Metal Sen’e göndereceğim onu.

AHMET ÇALUDA (Yerinden) (Devamla) - Hepimizi içine alır.

ARİF ALBAYRAK Evet, ben o örneklerden süratle geçiyorum değerli arkadaşlar.

Bu arada Tarım Bakanlığı ile ilgili bir konudur bir cümle ile söyleyeyim çevreyi de ilgilendirdiği için. Çam kese böcekleri ile ilgili Orman Dairesinin bir ilaçlama yöntemi vardır, bir süre durdurulmuştu bu bu yeniden başladı. Bu dimilin denen ilaç atılıyor kimyasal olarak. Bunun biyolojik yönleri da vardır, dolayısıyla bu konu da araştırılsın. Biyologlar bu konuda gerçekten çok rahatsız çevreye verdiği zarar açısından. O nedenle doğruysa bunun da engellenmesi noktasında girişimlerin yapılması gerekiyor.

2380

Toparlamak isterim ben sözlerimi. Turizm konusuna ben girmiyorum ancak turizmle kendi anlayışımız yaşantımız ve kültürümüzle ve çevre ile alakalı olan bir konuya bir cümle ile değinip bitirmek isterim konuşmamı. Toplam işte yirmi dakika falan oldu. Ümit ederim Sayın Bakan da bu konuda bize güzel bir müjde verir konuşmasında. Turistler adınadır söyleyeceğim. First İmpation diye bir tanım var. Turist indiği zaman Ercan’a iner...

BAŞKAN – İlk intiba.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Evet. İlk intiba Başkanın dediği. Ülkemiz yasemin kokuları ile meşhur. Has yasemin kokuları beklerken Haspolat kokuları geliyor burnuna. Sonra geziyor üç gün, beş gün kumar oynayan kumara, doğal güzelliklerini gören doğal güzelliklerine. Dönüyor ayrılırken yine o has yasemin kokularını alması gerekirken Haspolat kokularını alıyor. Yani Haspolat’ın arıtma kokularını alıyor ve öyle dönüyor. Ümit ederim ki bu konuda da gene projedir, bütçedir, çalışmadır var da bir süre sonra bu şikayeti turistlerimiz yapmazlar bize ve en azından ülkemizi gittikleri yerde doğal güzelliklerinin yanında yasemin kokuları ile anarlar. O yasemin ki işte Kıbrıslı Türklerin kültürüdür her şeye rağmen kültür dedik. Zeytin ağacı da bu kültürün bir parçasıdır, yasemin da bu kültürün bir parçasıdır. Onun için biz Bayrak Radyo Televizyon Kurumunda Yasemin FM’i kapattıklarında da Bayrak 5 koydular adını bunda kasıt aradık ve buraya yaseminler getirdik. O yasemini de Sayın Başkan bilir ektik ama bahçıvanlarına iyi baktırmadığı için kurudu. İnat olsun diye ben aldım BRT Müdürüne götürdüm iki tane BRT’nin kapısına ektik, dün gittim kontrol ettim ikisi de ne güzel büyümüşler. Yaseminler tütüyor hala bu ülkede değerli arkadaşlar yaseminler tütüyor hala. Teşekkür eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Tekrar beraber başka ekeriz.

ARİF ALBAYRAK (Devamla) - Ekeceğiz Başkan.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz koyduğunuz katkıdan dolayı. Buyurun Sayın Kalyoncu.

ÖMER KALYONCU (Girne) – Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; gecenin bu saatinde Turizm Bakanlığı gündemimiz. Bu Turizm Çevre, Kültür Bakanlığı ve Bakanlığa Bağlı Dairelerin 1 Ocak - 18 Kasım 2011 Dönemi Faaliyetleri ile ilgili bir kitaptır. Tabii bunlar geç dağıtılıyor aslında. Önceden görmemiz mümkün olmuyor bunları. Ama ben bir baktım içinde ilginç istatistikler var. güzel değerlendirilmiş veriler ve ilk defa Bakanın bir yerinde içini karıştırırsanız ve dikkat ederseniz bir yerinde bir fotoğrafı var diğer bakanların dağıttıklarına pek de benzemez onu söyleyeyim. Bilmem Maliye Bakanı en sonunda nasıl bir broşür dağıtır onun da fotoğrafları olur mu dağıttığının içinde? Ama bugün İçişleri Bakanının ha bir de Eğitim Bakanlığından beklerim öyle bir şey. Herhalde iki tane vücutcuğun arasında bir fotoğrafı var onu da koyarsa heba olur.

ARİF ALBAYRAK (Gazimağusa) (Yerinden) - Güzellik yarışmasında kızlarla çektirecek şimdi.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Eee onun için bir fotoğraf var bugün gazetelerde.

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Hade?

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Eee tabii bir fotoğraf var onunla ilgili bilmem..

2381

ARİF ALBAYRAK (Yerinden) (Devamla) – Ama kendi yok galiba içinde.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Kendi yok ama bir fotoğraf var onunla ilgili.

Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; Şimdi bu verilere bir baktığınızda tabii turist sayısında bir gelişmenin ve konaklama geceleme sayısında bir gelişmenin olduğu ortada. Tabii bu gelişme 2003’ten sonra başlayan bir gelişmenin devamı niteliğindedir. Evet bu sene biraz daha fazla artmış görünüyor, daha hızlı, daha dik bir şey var grafiklerde. Ama 2003’ten sonra meydana gelmiş bir gelişmedir. Rakamlara baktığınızda bunu görebilirsiniz. Aklıma yatak sayısı gördüğümde aklıma 2008 yılındaki Ulusal Birlik Partisinin propagandası gelir. 2008’de bir propaganda vardı. 20 bin yatak, 15 bin istihdam.

AHMET ÇALUDA (Güzelyurt) (Yerinden) - Turist diyecektim de unuttum?

ÖMER KALYONCU (Devamla) - 20 bin yatak, 15 bin istihdam. Tabii 2001 yılında 98’de pardon. Ne zaman dedim? 98’de. Tabii bir parti bir seçim dönemi için atardı sloganı bir de bunun gerçekleşmesi lazım. Ama bırakın yatakları 20 bin yatağı var olanlar da kullanılmaz duruma geldiydi. Bırakın 15 bin istihdamı bankalar çöktüydü ve ortalık toz duman. Şimdi ancak şimdi ulaşabildik o 19 bin yatak sayısına. Daha şimdi 19 bin kusur yatak sayısı var. Demek ki siyasi partiler fazla atmayacaklar bu işlerle ilgili. Çok büyük da propaganda yapıldıydı o konuda ha. En önemli propaganda malzemesi da 2008’de buydu. Bir da Türkiye’den en iyi parayı ben alırım propagandası vardı.

Şimdi günümüzde turizmin asılacağımız öğrenci üniversite sektörü turizmin asılacağımız dallar olduğu ayan beyan orta yerdedir. Bu alanda ciddi bir faaliyet gösterilmesi lazımdır. Görebildiğim kadarı ile bu konuda bu yıl 2001 yılında bir faaliyet var orta yerde, sektör temsilcileri daha çok dinlenir hale geldi bu dönemin içerisinde. Ama en önemlisi teşvikler TC Yardım Heyeti tarafından ödeniyor. Yani Ulusal Birlik Partisinin ve eski bakanın bu konuda çok da ciddi olmayan tutumları Turizm Fonunun çok sağlıklı kullanılmasını engelledi, Maliye Bakanı da ne bulduysa Maliyenin cebine attı. Cebine attı ve bu yıl turizmi tanıtacak para aslında bütçede kalmadı. Eğer TC Yardım Heyeti teşvikleri ben sağlayacağım dememiş olsaydı bu yılda da önemli bir gelişme sağlayabileceğimizi söylemek mümkün değil. Yani bu kadar aslında biz kendi kendimize.. Evet, bir gelişme var orta yerde ama biz kendi kendimizle ilgili uyguladığımız yöntemlere de bir bakmamız lazım. Niçin bunun üzerinde duruyorum? Çünkü tanıtmanın da özellikle Türkiye’de KKTC yılı ilan edildi. Ama onunla ilgili çok ciddi çalışmaların da yapıldığını söylemek mümkün değil. En azından bizim bilgimize böyle ciddi çalışmalar da ulaşmamıştır. Tabii talihsizlik bir da farklı bir bakanın orda oluyor olmasıydı belki bilemem.

Ha şimdi de bir hayle ziyaret yapılıyor. Şimdi de yurt dışına bir hayle ziyaret yapılıyor, bu ziyaretlerle ilgili ben, bakanın bilgi vermesini istiyorum bu Meclis Kürsüsünden. Çünkü gazete sayfalarına farklı yansımalar oluyor. Yani Çin’de ne arar Turizm Bakanı gibi laflar da ortalıklarda dolaşıyor. Dolayısıyla bu konularda Sayın Bakanın bilgi vermesi gerektiğine da inanıyorum.

Şimdi arkadaşlar, biz Turizm Bütçesini görüşmeyeceğimizi söyledik Turizm Bütçesini Bütçe Komitesinde. Eğer bize Turizm Fonunun nasıl harcandığına yönelik ciddi etütler içeren raporlar gelmezse. Tabii bize iki tane dosya ulaştırıldı, bu iki dosyanın içerisinde harcamalar şöyle. Şöyle yer alıyor. Bakın, ilan bedeli. Nereye verdin? Ne ilanı? İlan bedeli. Ne kadar?

2382

462. İlan Bedeli 4 milyon 200 bin. Efendim, ne diyor burada? Reklam tutarı üç bin TL. Aktüel Kıbrıs diyor, ilk defa bunda bir açık net bir şey var üç bin TL Aktüel Kıbrıs’a verilen. İki gazeteciye verilen para diye şeyler da var bunun içerisinde ama hangi gazeteciye ne adına verildi bir hayle ilan. Ha, bir hayle da katkı ifadesi var. Katkı. Katkı der sadece. Katkı der ve bir bedel kor karşısına. Tabii bizim istediğimiz bunlar değil. Bizim istediğimiz bugün iki yerel gazetede çıkanlardı. Medya ile İlişkileri Düzenlenmesi ve Danışmanlık Hizmeti meselesi 2 bin 625. Medya ile İlişkilerin Düzenlenmesi Bedeli iki bin 100 TL. Bizim yani sağır sultanın kulağına bile ulaştı aslında Sayın Kemal Dürüst döneminde Turizm Fonunun ulu orta kullanılması. Özellikle Ulusal Birlik Partisinin hükümette olduğu dönemlerde devlet dairelerden dışarı bilgi sızması çok zordur, çok zordur. İnsanların ödü kopar bir şey söylesin. Halbuki mali konular en şeffaf konular olması lazımdır, en şeffaf konuların olması lazımdır. Haa eğer bunlar insanlar korkutuluyorsa zaten niçin korkutulur? Genellikle yanlış yapılan bir işin dışarıda duyulmaması için veya bu mali konularda birceğiz yolsuzluk varsa, bunun için korkutulur insanlar, başka niçin korkutulsun ki? Çünkü korku yani insanoğlu için yararlı bir şey değil, bir sonuç almaz insanoğlu bundan. İlerlemeyi sağlayan bir şey değil korku. Korku kaçmayı sağlayandır. Korku, işlerin doğru ve sağlıklı yürümesini engelleyen şeydir. Bugün Afrika Gazetesinde ve belli ki ayni yerden çıktı, ikisi de ayni bir de Kıbrıslı Gazetesinde iki haber. çeklerin kimlere ait olduğu yazılı. Bir sorarsınız ya bu iş kadınıdır, hiç böyle bir işte şeyi yok deniyor insanlar tarafından. Çünkü bir araştırmaya tabi tuttuk sabahtan. Bu çeklerin niçin ve hangi hizmet karşılığı yazıldığı belli değil. Ama bundan da ötesi şeylerin olduğu bilgimize gelmiştir. Basılmamış broşürler ve ödenen paralar veya hiçbirinin görmediği şapkalar. Yani sadece bu gazetelerde yer alan şeyler değil. En az beş gazeteciye düzenlik aylık kesilen çekler var olduğu iddia ediliyor ve bu yani doğru çıkmaması bunun mümkün değil bu iddianın onu söyleyeyim size. Epey sayıda geçicinin bakınız siz eğer Turizm Fonundan istihdam yapılırsa yapıldı diye daha önce hükümete geldiğinizde bir hayli insanı durdurdunuz. Ama eğer bir bakanınız dönüp geçici istihdamı yaptıysa ve üç aylık süre ile değil de üç aydan fazla süre ile bunları tuttuysa bilerek ve isteyerek işler ayyuka çıktıktan sonra da durdurmak zorunda kaldıysa bir kısmını hepsi da durdu mu onu da çok da iyi bilmem. Sayın Bakanın bu konuda bilgi vermesi lazım diye düşünürüm . Eee bu tutar bir tarafı olmayan bir şeydir. Daha önce şimdi ayni Bakan, Eğitim Bakanlığının olanaklarını kullanıyor partizan bir biçimde....

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) - Spor Fonunu kullanıyor.

ÖMER KALYONCU (Devamla) - Spor Fonunu kullanıyor hayır bir de şeyi kullanıyor. Yani okulların tadilatı meselesini kullanıyor. Ben hayret ediyorum Sayın İrsen Küçük’e. Bir bakan, bir bölgeden bir bakan tayin edildiyse diğer milletvekilleri zaten şöyle demesi lazım evet bu adama tüter bu bakanlık der ve onunla işbirliği içinde bölgede parti faaliyetlerini de sürdürür. Ama eğer kendi arkadaşlarına bile çelme atarsa sürekli bu sürenin içerisinde ve birlikte hareket etmezse buraya bir bakmak lazımdır. Gidin şimdiki bakanlığında da ben eminim Özel Kalem Müdürlüğüne demiştir ki Güzelyurt’luların önceliği var ha onları önce al içeri çünkü o sadece Güzelyurt’un bakanıdır. Sadece Güzelyurt’un bakanıdır. Yazıktır, günahtır bu devlete ve bu topluma ve bu insanlara. Böyle insanları Bakan tutmak yani tutanda da hayır yok demektir. Siz bugün herhangi bir yalanlama duydunuz mu bu çeklerle ilgili? Pardon, bu başka bir gazetedir. Şu isimlere kesilen çeklerle ilgili bir yalanlama duydunuz mu? Ahmet Uzkafalı, Ferdiye İlkincansız, Timur Karamanoğlu, Cemaliye Portocu, Sezen Alkanat, Mesut Yıldırım, Asiye Yetişmiş ve Osman Nişancı. Bu Afrika Gazetesinde çıkandır. Bir de Kıbrıslı Gazetesinde çıkan, daha fazla sayıda isim var orda. Şimdi hiç siz yalanlama duydunuz mu bugün bu konularla ilgili? Ben haber portallarını izlerim sürekli, yok öyle bir şey. Tersine, bize her taraftan gelen bilgi, bu kişinin Turizm Fonunu alabildiğine

2383

kişisel maksatlarla kullandığı yönündedir. Bakın, sessizlik Salonda. Başka bir kişi ile ilgili konuşsam, bütün arkadaşları sahip çıkacaktı kendine.

TURİZM, ÇEVRE VE KÜLTÜR BAKANI ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) – Cevap vereceğiz Ömer Bey size. Dinleriz.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Öyle olmaz ama. Öyle olmaz ama.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) - Nasıl?

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Yok, öyle olmaz. Başka türlü...

EJDER ASLANBABA (İskele) (Yerinden) – Sözünüzü kesmeyelim dedik.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Ya, sen hele hiç yerinde durman sen. Ha ha, ya evet. Arkadaşlar, bu makamlar vatandaşın bize emanet ettiği makamlardırlar. Bu milletvekillerine ve Bakanlara toplum seçildikleri için, zaten seçildikleri için onore olurlar. Bundan daha büyük bir onore olma var mı? Bir de maaş verilir bu, devlet bir de maaş verir bize. Ve bu devlet bu vatandaşlardan toplanan verginin en doğru bir biçimde ve toplum yararına en kârlı bir biçimde kullanılmasını sağlamamız gerekir. Görev odur. Eğer siz kendi grubunuz içinde bile problemli hale gelmişseniz, ayağa düştüyse sizin davranışınız yurttaşlara yönelik olarak popülizm açısından ve siz dedikodu sayfalarına konu olursanız bugün, dün, geçen günkü gibi, hakkınızda yakışıksız yazılar yazılıyorsa ve sizden tıs çıkmıyorsa, kendi elinizle istifanızı vermeniz gerekir. Ama vermiyorsanız, sizi Başbakan görevden almakla yükümlüdür. Bunun hiç lamı cimi yok. Bakınız, KKTC’yi tanıtım için bir konkur yapılıyor. Bir araya geliyor sektör ve Bakanlık, Türkiye’de tanıtım amacıyla yapılan KKTC-Türkiye tanıtım amacıyla yapılan bu yarışmada, birinciliği ART Şirketi alıyor, ikinciliği Doğan Grubu alıyor, üçüncülüğü Serenas Grubu alıyor. Doğal olarak ya birinciye verirsiniz veya birincinin fiyatına ve yöntemlerine, ki bu öyle bir şey de değil yani reklam işi farklı bir şeydir yani bu efendim bir bina inşaatı değil veya üç tane bina inşaatı da paylaştırasınız üç tanesine. Bu farklı bir şeydir de yani konsept belirlendiği taktirde onun yaratıcı bir biçimde kullanabilecek firma bunu size birinci olarak sunan firmadır.Eğer birinci geliyorsa. Ona verirsiniz. Ama siz eğer üçüncüye verirseniz ve eğer tanıtımla ilgili olarak çok da bir şey yapılmazsa ve ciddi bir de para ödenirse ve arkasından bazı dedikodular da yükselirse bunun araştırılması lazım, bunun araştırılması lazım. Günah, yazık bu memleketin parasına.

EJDER ASLANBABA (İskele) (Yerinden) – Reklamı nere göre ayarlarsınız Sayın Kalyoncu, fiyata göre mi, tanıtıma göre mi, vizyona göre mi?

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Yahu sektör temsilcisi oturmuş fiyata göre, herhalde sadece fiyata göre değil, konseptine bakmışlar.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Onu öğrenmek istedim.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Konseptine bakmışlar. Ben bu işin uzmanı değilim, sektör temsilcileri Bakanlıkla oturmuş, sen de uzmanı değilsin, bu farklı bir olaydır ve burada...

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Uzmanı olmadığım bir yerde yorum yapmıyorum ben, uzmanı olmadığım bir yerde hiç yorum yapmam ben.

2384

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Bir şey söyleyeyim sana, senin dilin de uzadı başka şeyin gibi, saçların gibi dilin de uzadı ve doğru değil bu yaptığın.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Değil, aynı yerde durur.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Sen oradan müdahale etme bu işlere.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Hayır, müdahale etmiyorum, sadece bir şey öğrenmek istedim.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Sen dinle, sen istersen çıkan buraya ve den ki bu cahil adam nedir yahu konuştuğu den ve yerinden, bak...

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Estağfurullah, sadece bir şeyi öğrenmek istedim, yani bir şey öğrenmek isten, bilgi almak isten.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - E yanlış soru sordun.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Ama bilgi veremiyorsanız bir şey değil.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Yanlış soru, hayır soru yanlış.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Niçin? “Reklamı nere göre şekillendirirsiniz?”

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Tabii, soru yanlış. Çünkü soru, soru yanlış. En iyi tanıtabileceğine inandığım ve parası da uygun olana veririm.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Hayır, işte bak orada...

BAŞKAN –Şimdi Ejder Bey karşılıklı konuşmayalım lütfen, karşılıklı konuşmayalım.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Tabii ki öyledir, tabii ki öyledir. En iyi tanıtabileceğine konsepti kor önüme, nasıl yapabileceğini söyler, bu, bu, bu işleri yapacağım ben tanıtımla ilgili der ve bu fiyata yapacağım der.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Evet, ama verdiğiniz reklam da uygun değilse ne yapanız lazım?

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Adam zaten, ben ona göre seçerim, uygun olduğu için onu seçerim yahu.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Ona göre seçemediği için...

BAŞKAN – Ama Ejder Bey lütfen karşılıklı konuşma olmuyor.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Tamam Sayın Başkan, ben bunu konuşmamda değerlendiririm.

2385

BAŞKAN – Lütfen, lütfen. Ömer Bey devam edin.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Evet.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Gazimağusa) (Yerinden) – Sayın Eski Bakanın görevlerine yardımcı olmaya çalışır herhalde Ejder Bey.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Ama o Dış Türk Birimi sorumlusudur.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Hayır, yani bir şeyi bilmeden cevap verme değil de bilerek ben de bilgi almak istiyorum. Sayın Kalyoncu biliyor, ben de bilgi almak istedim yani...

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Yahu, bakın tanıtım...

BAŞKAN – Tamam, bir dakika Sayın milletvekilleri, sayın milletvekilleri karşılıklı konuşmayınız lütfen.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Bakın tanıtım için, tanıtım için ne yapacağını adam kor orta yere, fiyatı da kor. Tamam?

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Evet, evet.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Ona göre de değerlendirilir. Değerlendiren ben değilim.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - İlgili bakanlık, ilgili şahıslar.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Evet.

BAŞKAN – Ejder Bey lütfen dedim.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Ve birinci buldular ART’yi, bir yanlışım varsa çıkılıp buradan konuşulacak zaten. İkinci buldular Doğan Grubunu, üçüncü de Serana’yı. Bu Türkiye’de yapılacak bir tanıtım. Yani burada çıkıp bana şöyle bir cevap verirseniz, yahu Türkiye’de tanıtmak için ben yerli, burada da ayağı olan biri olan Serena Grubunu seçtim dersen bana doğru söylemen. Çünkü ben Türkiye’de tanıtımla ilgili bir şeye koydum bu işi, açtım onlara da o zaman açmazdım onlara da, bu onların teklifini de kabul etmezdim. Ama kabul ettim. Koydular bana önüme bu tanıtımı nasıl yapacaklarını ve en başarılısı fiyatı da herhalde ona göre, buldular ART’yi, arkasında Doğan Grubu, arkasına da Serena. Bu para Serena’ya verildi ama ne tanıtım yapıldığı da belli değil diyorum, söylediğim bu.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Mesela çakıstezimizi tanıtma, mesela.

BAŞKAN – E lütfen, Bütçedir görüştüğümüz. Lütfen hassasiyet gösterin.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) - Ve ciddi de bir para ödendi bilgimize geldiği kadarıyla. Bir de turizmle ilgili olarak söyleyeceğim önemli şeylerden biri de çalışma

2386

yasasını bu alanda uygulanmadığıdır. Ben size şunu söyleyeyim, ben tabii ki insanların servetiyle ilgili ulu orta konuşma yanlısı değilim. Ama eğer Kıbrıs’ta otel kuran biri bir ikinciyi, bir üçüncüyü, bir dördüncüyü, bir beşinciyi kurmaya devam ediyorsa ve bu memlekette 13-14 saatlik işgünü varsa ve haftada altı günlük belki de bazen yedi günlük çalışma haftada, günü varsa haftada ve bu kullanılıyorsa, burada bir adaletsizlik vardır be arkadaşlar. Yani çok bilmeye gerek yoktur ya, insanları sömürerekten servetini çoğaltmaya. Kimdir şeyi artıran? İşgücü. Yani biz bir anlamda devlet olarak yasalarımızı uygulamamakla bazı insanlar için cennet yarattık burada. Köle pazarı kurduk burada biz. Ve bizim insanlarımız KKTC yurttaşları, köle olmak istemediklerinden dolayı suçlarız kendilerini ve haklı görürüz kaçak işçi işletilmesini bu memlekette ve bu sektörde. En büyük suçlarımızdan biri budur bizim. Yani gökten para yağar bazılarına zannedersiniz de onunla kurulur bazı şeyler? Yahu sekiz saatlik işgünü vardır bizim yasalarımızda. Yoksa vardı bir tarafta da alır insanlar da sermaye yapar onu? İnsanlarımızı, çalışanları köleleştirdik bu alanda. Yollar Çalışma Dairesi bir KKTC yurttaşını, iş ilanı vardır yollar...

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - Yeteneksizsin sen der kendine.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Der kendine 07.00’de başlayacaksın, 19.00’da bitireceksin. Ama eğer diyor birceğiz aktarmamız varsa, çağıracağım seni falan saatte daha geleceksin. Haftada altı gün hatta çağırdığımda yedi gün. Yani şimdi çalışanlar oralarda çok zorda oldukları için memnundurlar diye, hak ve adalet götürür bu işi? Söyleyin bana yahu. Hak ve adalet götürür mü bu işi? Peki biz neyiz, devlet miyiz biz? Yasalarımız var mı bizim? Var. İstediğimizde uygularız değil mi? İstediğimizde de uygulamayız. İstediğimize uygularız istediğimize uygulamayız, istediğimizde uygularız istediğimizde uygulamayız. Ne devlet be bu, ne devlet be bu.

Bir OTEM meselesi vardı, açıldı. Ansızdan bir baktık, eski Bakanın bir yakını işe alındı orayı şey yapacak diye. OTEM yok ama orta yerde yani OTEM faaliyet göstermez. Şeylerle ilgili bir faaliyeti şu anda benim bildiğim kadarıyla yok personel yetiştirme açısından bu alanda. Çünkü özel sektörle beraber yürütülecekti hesapta bu OTEM işi. Bir hayli söz verildi özel sektöre bu konuda faaliyete geçirilecek burası diye eski Bakan tarafından, ciddi bir gelişme yok. Biz bu yıl sorduk ne ayrıldı, Turizm Fonu tamamen bu mu, bu kadar mı Turizm Fonu. Yok dediler, biz bir miktarını içeri keseriz bu Turizm Fonunun. Nereye? Maliyeye.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - Maliyeye?

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Evet.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Yerinden) (Devamla) - Bakan uyur ha.

ÖMER SOYER KALYONCU (Devamla) – Uyandığında o der ki, uyandığında der ki şey, sınıfta kaldık. Şimdi bu Turizm Fonunun doğru ve sağlıklı kullanılması çok önemli bir konudur. Benim bilgime gelen bir başka konu var. Şimdi bu turizm alanında yabancı sermaye büyük. Ama yabancı sermaye bizi yönetmemeli. Bakın, yabancı sermaye bizi yönetmemeli. Biz onlara belli olanaklar sağladık. Geldiler buraya yatırım yaptılar. Ama dönüp bizi idare etmemelidir yabancı sermaye. Biz onların kulu ve kölesi olmamalıyız. Bizim ülkemizde herkes için geçerli olan kurallar onlar için de geçerli olması lazımdır. Şimdi eğer turizm fonundan falan otelin trafosu ve elektrik hattı, filan otelin trafosu ve elektrik hattı ödenirse da

2387

mesela bir yerli işverenin trafosu ve elektrik hattı ödenmezse bu bir problemdir, yatırımcılara eşit davranmamız lazımdır. Ya hatta biz kendi sermayemizi kollamamız lazımdır daha çok. Çünkü bu memlekette herkes gibi bir tarafta biriktirebilirdi, daha karlı alanlara yönelebilirdi ama adamlar bu işe para yatırdılar, daha çok kollamamız da lazım belki de yabancı sermayeden. Bu konularda ve bir de yurttaşlarımızın da korunması gerekir ama ha, sadece sermayenin kollanması değil, yurttaşlarımızın da korunması lazımdır. En yoğun istihdamın yapılabileceği alan belli, turizm sektörüdür şimdi artık. Eğer turizm sektörünü biz kendi insanımızın istihdam olacağı bir şekle sokmazsak ve şimdiki gibi esir pazarı halinden tutarsak biz istihdam sorununu da çözemeyiz bu ülkede. Ve kendi gençlerimizin bu ülkeden kaçmasına da sebep oluruz. Hiçbirine köle sunacak insanımız yoktur bizim. Ama onlar yeri, onlar köle olmaz diye başkalarının köle olarak getirilmesi de doğru değildir.

Bu bütçeye ret oyu vereceğimizi belirtir, beni dinlediğiniz için saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Kalyoncu. Buyurun Sayın Teberrüken.

TEBERRÜKEN ULUÇAY (Gazimağusa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün yoğun olduğu için Turizm Bakanlığının Bütçesi de bu saatlere kaldı. Dolayısıyla biz de mümkün olduğunca kısa kısa gerektiği konulara değinme durumuyla karşı karşıyayız. Komite aşamasında bir çok konuya aslında değinmiştik ve turizm için ayrılan bütçe paylarını da irdelemiştik. Ancak burada bir kaç noktanın altını çizmekte fayda var tekrardan. Özellikle turizm açısından. Şimdi ülkemizde turizmin gelişimine baktığınız zaman istikrarlı bir şekilde turizmin geliştiğini görüyorsunuz. Ülkemizin ekonomisinin daha ileri gitmesi için öncelikli sektörlerimizden olan turizmin yıllarca üzerinde durulduğu gibi son on yıllık dönemine baktığımızda gerçekten istikrarlı bir şekilde, dünyadaki ekonomilerin gelişme sebeplerine göre bir gelişme göstermektedir. Elbette turizm aktiviteleri gerek bölge ülkelerinin içinde bulunduğu durumlara göre, gerekse bu ülkelerdeki turizm aktivitelerine göre şekillenmek durumundadır. Yani bu konu ile ilgili iki tane bariz örnek vermek gerekirse hatta üç tane, Türkiye’de gelişen turizm sektörü Kuzey Kıbrıs’taki turizm sektörü ile rekabet edebilirlik açısından daha avantajlı olduğu için, ne yaparsanız yapın bir nebze sizin önünüze geçme durumuyla karşı karşıyadır. Nitekim sonuçlar da öyle olmuştur. Yani bundan 10 yıl önce Türkiye’deki turizmle Kuzey Kıbrıs’taki turizm kıyaslandığı zaman, farklı olan rakamlar bugün Kuzey Kıbrıs’ın aleyhine daha da büyük bir fark gözetmektedir. Neden? Çünkü Türkiye’deki turizm sektörü bu son 10 yıl içerisinde büyük bir gelişme kaydetmiştir. Güney Kıbrıs bizim için önemli bir aktör. Ondaki geçmiş 10 yıllık değil aslında, çok daha uzun bir süreyi kapsıyor ama orada da istikrarlı bir artış vardır, turizm sektöründe büyüme vardır uzun vadeli düşündüğünüzde. Ancak bizim turizmimize yarattığı etkiyi 2003 sonrası görebiliyorsunuz. Neden? Kapıların açılmasıyla Güney Kıbrıs’taki turizm faaliyetlerinin ülkemizde de bir şekilde yansıdığını görüyorsunuz. Bu nasıl oluyor? Kara kapılarından geçiş, günü birlik ziyaretler veya konaklamak için Larnaka Havaalanı üzerinden gelen turistler. Dolayısıyla ülkemizdeki turizm potansiyelini bu son 10 yılda baktığımızda, olumlu veya olumsuz etkileyen faktörleri göz önünde tutarak, bu içinde bulunduğumuz iki yıllık ve önümüzdeki 2-3 yıllık dönemi kapsayacak şekilde bir stratejinin, ülkemizin turizm politikasının lehinde kurgulanması olası görünüyor. Nitekim baktığınız zaman, Turizm Bakanlığının bu konuda bir strateji planı oluşmuş. Oluşan bu strateji planı, aslında etrafımızda yaşanan turizm sektörünü olumlu yada olumsuz etkilemeye aday gelişmelerin, olası gelişmelerin ışığında üç yıllık bir stratejiyi öngörüyor. Ve bu stratejinin sonunda, bugün 2011 sonu itibarıyla son alınan istatistikte 136 bin olan yabancı turist sayısını, konaklayan yabancı turist sayısını 1 milyonun üzerine çıkarmayı hedefliyor. Bunun ülkemize yaratacağı ve ekonomiye yaratacağı etki aslında çok büyük hatta yine Turizm Bakanlığında bütçe

2388

görüşmeleri esnasında aldığımız bilgilerden de yola çıkarak bunları söylemek mümkün, Sayın Müsteşar ve ekibin ortaya koyduğu bilgiler ışığında, ülkemizin içinde bulunduğu bütçe açığının kapanmasına dönük de ileride büyük bir katkı sağlayacağı hedefleniyor. Bu da aşağı yukarı bugün 450 milyonlardan belki de 700-750 milyonlara çıkması öngörülüyor. Bu son iki yıllık trende baktığınız zaman ülkemizde yabancı turistin, konaklayan yabancı turist sayısının ki toplam sayı içerisinde yüzde 27 olan payı gecelemede yüzde 42’ye kadar çıkıyor. Bunun esas nedeni yedi gece üzerinden charter seferlerde desteklenen bu stratejinin konaklayan yabancı turist sayısının artıma yönünde başarı sağlamasından kaynaklanıyor. Ve önceleri daha yoğun olan kumarhane turizmine dönük iki, üç, dört geceyi aşmayan konaklamalarla ki ortalama üç civarında olan geceleme ortalaması yabancı turist sayısının artmasıyla bir anda altıya çıkabiliyor. Yani altı geceye ulaşabiliyor. Dolayısıyla bu gelişmelerle şunu gösteriyor ki ülkemizde turizm sektörünün gelişmesine dönük bu türden faaliyetler aslında yapılabilir. Yani bizim turizm sektörümüz kumarhane sektörüne bağımlı bir sektör olmaktan çıkarılabilir. Eskiden olduğu gibi kumarhanelerle birlikte anılan bir sektör olmaktan çıkıp bölgedeki diğer ülkelere de rekabet edebilirliliği zaman içerisinden arttırıldığı ölçüde rekabet şansını da arttırarak bu öngörülen rakam ulaşmak mümkün. Ama bunun için bu ülkede herkesin çalışması gerekiyor. Yani her kurumun bu hedefe odaklanması gerekiyor. Her bireyin hatta. Dolayısıyla aslında hepimize iş düşüyor. Tabii ki bu konuda başta Hükümet bu politika üzerinde odaklanırken ekonomide başka politikalarla yalpalanmamalıdır. Yani örneğin biraz önce diğer arkadaşlarım da verdi, bu petrol dolum tesisi meselesi ne kadar büyük bir yatırım olursa olsun bizim turizm sektörünün gelişim planına uygun bir ekonomik araç değil. Dolayısıyla bu tercihi yapmamız gerekiyor. Yani biz bu ülkede hali hazırda Turizm Bakanlığının geliştirmiş olduğu bu projeksiyon çerçevesinde tüm gücümüzle çalışıp, çabalayıp bu hedefe varmak için çalışacak mıyız, yoksa arada başka politikalara da sirayet ederek aslında bunun önünde set çekilebilecek diğer yatırımlara yönelmek için de zaman zaman farklı politikalar üzerinde yoğunlaşacak mıyız? Bence bu tercih çok önemli. Çünkü eğer 1 milyonun üzerinde yabancı turist sayısını hedefliyorsanız bugün yapılan çalışmaların en az on katı bir çalışma ortaya koymanız gerekiyor. Elbette bu da geceden sabaha olacak değildir, bu bir süreç gerektirir. Ancak bu noktada süreç dahilinde tamamen ona odaklanmak, ona konsantre olmak çok önemlidir. Çünkü bir birey olarak da hepimizi ilgilendiren örneğin çevre temizliği etrafımıza bazen bilmeden, bazen isteyerek bilinçsizce veya bilinçli bir şekilde yarattığımız kirlilikten de etkileniyor. O açıdan ülkemizde turizm politikasında eğer bu noktaya gelmişsek ve bu hedefi koymuşsak başta Hükümet tüm gücüyle buna odaklanmalı ve bu ülkedeki tüm kurumlar, hatta bireyler bunu içselleştirerek ülkemizin ekonomisinin daha da ileri gidebilmesi için bu çalışmalara yönelmelidir.

Yatak arzında 20 bin noktasına ulaşmak üzereyiz 19 bin ve bu yılın istatistiklerinde konaklayan yabancı turist sayısı 136 bine çıkıyor yani yıl sonu tahminidir bu ama 100 bini aştı 10 aylık verilerde ve baktığınızda yabancı turist sayısında Türkiye Cumhuriyeti’nden gelen turist sayısına göre daha büyük bir artış var. Türkiye Cumhuriyeti’nden gelen yüzde 15, yabancı turist sayısında yüzde 40’a yakın bir artış var 2010 ile kıyaslandığında. Bu biraz önce söylediğim gibi gecelemedeki payının artmasına dönük yarattığı etki açısından da çok önemli. Dolayısıyla bir taraftan turizmde elde ettiğimiz gelir artıyor, öte taraftan da geceleme, ortalama geceleme sayısı yukarıya çıkmış oluyor. Bugün baktığınızda bu 6’a dayanmış durumda. Yani bundan 10 yıl öncesine döndüğünüzde işte 3.5-4’ler konuşuluyordu ve bundan beş yıl önce beş civarında, 4.5-5 civarında konuşuluyordu. Dolayısıyla bu gelişme periyodik olarak yaşanan bu yükselen grafik turizmde böylesine hedeflerin ortaya konabileceğini ve ulaşılabilir olduğunu göstermesi açısından da önemlidir diye düşünüyorum ve doluluk oranı bu dönemde yüzde 44.5’a çıkmış ortalama doluluk oranı. İşte bu bir strateji geliştiriyorsanız alın ülkemizde 10 yıllık verileri bölgemizde diğer ülkelerin biraz önce bahsettiğim gibi

2389

Türkiye’nin ve Güney Kıbrıs’ın 10 yıllık verilerini inceleyin, karşılaştırın ondan sonra ortaya koyduğumuz hedefin ulaşılabilir olup, olmadığını daha somut bir şekilde ölçün. Nereye çıkarsınız? Bu hedef ulaşılabilir bir hedeftir ama nasıl? Biraz önce dediğim gibi tüm gücümüzle bunun arkasında durmalıyız. Başka politikalara savrulmamalıyız. Yani ansızın bir alışveriş merkezi, bir Serbest Bölge meselesi bu ülkede ortaya çıkmamalı. Temel stratejiler çerçevesinde birtakım ekonomik aktiviteler düşünülmeli. Yani örneğin bu sayıya ulaşmak için ulaştırmada yapılabilecek birtakım açılımları üzerinde durabilirsiniz, düşünebilirsiniz, bununla ilgili çalışmalar yapabilirsiniz. Tanıtım etkinliklerini artırabilirsiniz. Daha fazla bir tanıtım etkinliği yapabilirsiniz. Yedi gecelemeyi artıracak yabancı turist sayısı üzerinde ilgili ülkelerde işte İtalya’da, İngiltere’de, Polonyo’da, Almanya’da ki bu ülkeler en fazla yabancı turistin, ülkemize gelen yabancı turistin kaynak ülkeleri. Dolayısıyla oralarda tanıtımı daha fazla artırabilirisiniz. Ülkemizin yatak kapasitesini belirlenen trenddeki artışına paralel satılabilir yatak sayısını da artırmak için mevcut turistik tesislere de bir takım kaynaklar yaratırsınız, ki bu seneki Bütçede bu öngörülmüş durumda bunu bütçe görüşmelerinde konuşmuştuk. Yani atıl kalmış yatırımların daha fazla kapasitelerini kullanabilmeleri için iyileştirilmeleri ve bunlara dönük bir takım kaynakların bu tesislere yönlendirilmesi. Bunlar önemli adımlardır. Bunlar da olduğu takdirde, o zaman bir taraftan yatak kapasitemiz artarken, satılabilir yatak sayısı da artacaktır ve ülkeye gelen yabancı turist sayısının artırılmasıyla birlikte o hedefe de ulaşmak mümkün olacaktır. Tabii ki bu strateji çerçevesinde çalışırken, turizm sektöründe ekonomiye katkısını daha fazla yaygınlaştırabilmek için önemli bir adım da istihdam politikası olmalıdır. Biraz önce Sayın Ömer Kalyoncu’nun da bahsettiği gibi bizde turizm sektöründe yüzde 70 KKTC vatandaşı olmayan çalışan, yüzde 30 da KKTC vatandaşı olan çalışan oranı söz konusudur. Baktığımız zaman kış aylarında ve yaz aylarında aşağı yukarı işte yüzde 29, yüzde 71, yüzde 30, yüzde 70 gibi. Dolayısıyla bu konuda da önümüzdeki dönem ciddi bir çalışma yapılırsa, bu istihdam konusu da tersine çevrilebilirse elbette bir anda bir geceden sabaha değil ama belli bir dönem dahilinde. İşte o zaman turizmde ortaya konan stratejinin ülkeye ekonomik olarak yaratacağı katkı çok daha büyük olacaktır ve istihdam etkisiyle birlikte gerçekten biz ülkemizde bu sektörde ihtiyaç duyulan politikalar üzerinde yoğunlaşacağız. Yani bir başka, bizi yalpalayacak olan politikalar yerine, aslında bunlar üzerinde yoğunlaşma durumuyla karşı karşıya kalacağız. Bu bize ne getirecek? Örneğin tarım ürünlerinde kendi geleneksel ürünlerimizi biz bu sektörde özel bir çabayla ön plana çıkarabiliriz. Bu konuda bu stratejinin bir unsuru da bu. Ve bunu da gerçekten ulaşılabilir yapmamız lazım. Yani bundan 10 yıl önceye döndüğümüzde bu konuşulduğunda, dünyada da çok kabul görmeyen bir mantıktı. Ama bu süre içerisinde baktığınızda, birçok ülke bu konuda çok olumlu adımlar atmış. Demek ki bizde atabiliriz bu adımı ve bizim ülkemizde de özellikle geleneksel ürünlerimize dönük üretim ve turizm alanına yansıması halinde yeterli üretim vardır. Dolayısıyla neden sadece yurtdışına gönderdiğimiz ürünü destekleyelim ve yurtdışındaki insanlar bu üründen yararlansın kısmen de olsa? Ayni ürünü, ayni geleneksel ürünlerimizi yurtiçinde de gelen turistlere ağırlama konusunda ve tüketimini bu turizm sektöründe artırmak için ciddi organizasyonlar yaparak, neden bu ürünlerin üretimini daha fazla yukarı çekmeyelim? Ki ülkemizin özellikle tarım sektörünün de içinde bulunduğu sıkıntılara baktığımızda, bir taraftan kıt su kaynağı, bir taraftan ekilebilir arazinin yapısına da baktığınızda, bu alanda yönlendirmek çiftçileri belki de ve bununla ilgili bir sanayileşme ortamı yaratmak belki de tarım alanında da ekonomide büyük bir etki yaratacaktır. O açıdan bu stratejinin mutlaka ciddi bir şekilde ele alınması, arkasında durulması ve tüm kurumlarla ve birey olarak da bunun arkasında durulması gerekiyor. Bunların yanı sıra kültürel zenginliğimizin korunması, bakımı, restorasyonu. Özellikle yabancı turistlerin ilgi duyduğu bu kültürel zenginliğin tanıtılması, turizm sektörünün, turizmde gelişmenin temel taşlarından biri olacaktır. Çünkü gerçekten çok zengin bir kültürel mirasımız vardır. Yani biz bazen görüyoruz yabancılarla görüştüğümüz zaman da karşımıza

2390

çıkarıyorlar. Kiliselerin içerisinde işte koyunları, mandıra amaçlı kullanılan tarihi yerleri. Bunları bir an önce sonlandırıp da bu kültürel zenginliğin turizm amaçlı gerek restorasyonu, gerekse tanıtımı, gerekse korunmasına dönük faaliyetlerin yapılması bu stratejinin ileriye dönük ulaşılabilir olmasında çok büyük bir katkı sağlayacaktır.

Çevrenin korunması buna arkadaşlarımız da değindiği için çok detaylı girmeyeceğim ama bu da bu hedefin ulaşılabilir olmasında büyük bir katkı sağlayacak olan unsurdur. Yeşilliğin artması, sahillerin korunması ki bizim sahip olduğumuz zenginliklerin içerisinde sahillerimiz, denizimiz önemli bir unsurdur. Sahillerin korunması, denizin temiz tutulması bu noktada ülke turizminin geliştirilmesine dönük de gerçekten yapmamız gereken önemli faaliyetlerdendir. Şimdi tabii bütün bunları ortaya koyarken, bir hedef dahilinde çalışırken, uğraşırken bir de sunulan bütün bu hizmetlerde bir standart yakalamamız lazım. Yani biz aslında bugün ülkemizde sunulan yatak hizmetlerinden tutun da oteller nezrinde, tesisler nezrinde ayni standartta olup olmadığıyla ilgili zaman zaman sıkıntı yaşayabiliyoruz. İşte bunun bir nedeni atıl duran tesislerin belki birtakım finansman araçlarıyla, kredilerle tekrar iyileştirilmelerini sağlamak. Bunun dışında tesislerde hizmet sunulurken bu hizmeti sunan çalışanların sunduğu hizmetin kalitesi ama bunun için tabii sadece oteller yetmiyor. İşte düşünün taksilerimizi yani bir turist havaalanına geldiği zaman eğer otobüse binmiyorsa grup dahilinde değil ise büyük bir ihtimalle taksiye biniyordur ve taksiyle oteline ulaşıyordur. Dolayısıyla o takside sunulan hizmet, taksi şoförünün davranışı, her şey turizm sektöründe önemli bir etki yaratacak pozisyondadır. Dolayısıyla bütün bu hizmetlerde de bir standart yakalamak için elbette sadece Turizm Bakanlığının çalışmasıyla değil ama ilgili olabilecek hem diğer Bakanlıklar, hem de kurumlarla çünkü bunun için Sivil Toplum Örgütlerine de ihtiyaç var. Yani örneğin taksicilerin birliğine de ihtiyaç vardır verdiğimiz örnekte. Dolayısıyla bu hizmetlere bir standart getirebilmek için bu noktada birlikte çalışmak gereklidir.

Şimdi tabii son Gelişim Planı diye bir plan geçirdik Meclisten de bunu Oybirliğiyle geçirdik. Bütçe Komitesinde de çalıştık üzerinde. Orada da aldığımız izlenim şuydu; yani sektör temsilcileri bu gelişim planına önemli bir katkı sağladılar, katkı koydular. Ve bundan sonraki sürecinde de, bu gelişim planı dahilinde birlikte hareket edebilecekleri görüntüsünü verdiler. Bu da önemli bir ivmedir diye düşünüyorum. Yani bundan sonraki süreçte bu stratejiyi ulaşılabilir kılmak için sektörün de yoğun bir desteğini almak sektör temsilcilerinin, gerçekten önemlidir. Yani seyahat acentelerinden sektör temsilcileri, otel tesislerinden sektör temsilcileri gerçekten çok ciddi bir ivme yaratmıştır. Onun da olumlu değerlendirilmesi gerekiyor. Ve bundan sonraki süreç de aynen bu şekilde takip edilmeli. Böyle olduğu zaman yararını görüyorsunuz. Tabii ki ülkemiz yararını görüyor. Yani bu gelişim planında olduğu gibi bir konsensüsle bu ortaya çıkıyor ve buna bağlı bundan sonraki adımlar da yine bu sektör temsilcilerinin bir çoğunun yoğun bir katılımıyla gitme ihtimalini yükseltiyor. İşte bu çok iyi bir moment ülkemiz açısından. Tabii eksilerimiz de var, yok değil. Nedir eksilerimiz? Ekonomide yaşanan sıkıntılar. Yani ülke ekonomisinin özellikle büyük işletmelerin bile son dönemde tahsilat sorunları hızla artıyor. Bunun 2012’de nasıl yansıyacağı şu an belirsiz. Bölge ülkelerinin ekonomilerine baktığınızda, işte Avrupa Birliğindeki bize turist gelen ülkelerde ekonomik durum iyi sinyaller vermiyor 2012 açısından. Dolayısıyla bir taraftan işte Arap ülkelerine baktığınızda, onlarda da bir karışıklık söz konusu. Bu karışıklık nere kadar gidecek? Belki bir yerde hedef turizm pazarında birazcık bize avantajda sağlayabilir buralardaki karışıklık ama bizim aslında yabancı turist sayısı açısından beklediğimiz ülkelerde ekonominin sinyalleri çok iyi değil geçmişe göre. O açıdan da bunları öngörerek bu çalışmaları o çerçevede yoğunlaştırmak lazım olası olumsuz etkilerini de giderebilmek için. Bu charter seferlere devam etmek gerekiyor. Ve gerekirse bu ülkelerde biraz daha fazla

2391

tanıtıma ağırlık vermek gerekiyor. Ve belki ekonominin yaratabileceği olumsuz etkilerden birazcık soyutlayabilmek için de fiyatta rekabete en azından bu 2011 yılının fiyatlarıyla düşündüğünüzde rekabete biraz daha yaklaşabilmek için, rekabet gücümüzü biraz daha artırabilmek için belki 2012’de fiyatlar üzerinde de bir oynama gerekebilir pazarlama stratejilerinde. Dolayısıyla Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; turizmle ilgili aslında baktığımızda çok detayına girmemekle birlikte, şu an ülkemizde ortaya konan ulaşılabilir bir strateji mevcuttur. Burada yapılması gereken en önemli adım, tüm gücümüzle bu stratejinin arkasında durmaktır hem kurumlar, hem Hükümet, hem de bireyler olarak. Ve her yönüyle hem ülkemizi temiz tutarak, hem tesislerimizi güçlendirerek, pazarlama faaliyetlerimizi de artırarak ama turizm politikasını tek bir elden yürüterek bu ulaşılabilir hedefin elde edilmesine her yönüyle katkı koymak için çalışmamız gerekiyor. Benim bu süreçte Turizm Bakanlığından beklediğim bunlardır. Turizm Fonunun da bu yıl daha etkin kullanılacağını düşünüyorum. Çünkü daha önceki diğer arkadaşların da belirttiği gibi baktığınız zaman birazcık farklılaşmış, özellikle pazarlama konusunda daha etkin kullanılacağını düşünüyorum. Bu hedefin ulaşılabilir olmasında da büyük katkı sağlayacaktır.

Turizm Bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum. İnanıyorum ki ülkemize orta vadede, uzun vadede bu strateji arkasında durursak büyük bir getiri sağlayacaktır.

Teşekkür eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Teberrüken. Buyurun Sayın Mustafa Bey.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Gazimağusa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; nereden çıktı bu yahu?

(Kürsüde bulduğu evrakı okur)

2000’deki Hükümetin bozulma sebepleri yazar üstünde be Hasan. Öncelikle çok kısa ve çok birkaç konu var onlarla ilgili. Çünkü Meclis gayet yoğun bir tempo içerisinde gitti bugün. Daha sonra ben aslında turizm ve çevrede daha detaylı gündem dışı yaparız şeyden sonra ama birkaç konuya ben değinmek isterim.

(Sayın Dr. Esat Ergün Serdaroğlu Başkanlık Kürsüsünü Sayın Necdet Numan’a devreder)

1’incisi özellikle çevreyle ilgili taşocaklarının bu kadar rahat ve bu kadar kolay özellikle buraya gelen yabancı firmalar tarafından kullanılması doğru bir şey değil Sayın Bakan veya o Büyükkonuk’ta bahsettim daha önce ben. Oradaki taşocağının süresi ne zaman bitiyor, ne zaman oradan çakıl çıkarılması bitecek, yoksa o da bir müessese haline mi dönecek ülke içerisinde onu bilmek isterim ve bundan sonra lütfen görüntüyü de bozan artı 24 saat de çalışan bir durum var orada. Bütün ekolojiyi, bütün oradaki bütün ekolojiyi bir alt-üst etti. Yani o bölgede yabani hayvanlar, av hayvanları, mantar gibi ürünler ekolojik değerler vardı onlar hep gitti o bölgede. Ha, siz verdiniz iznini, başkası verdi, sizden önceki arkadaşlar verdi lütfen bir prensip dahilinde gidiniz. Yani nasıl İpsaro’yu kurtardıysak bazı zihniyetlerin elinden lütfen bu taşocakları ve özellikle de bu ülkede yol yapımına gelen veyahut bu ülkede ihale alıp da yurtdışından gelip de bu ülkede faaliyet gösteren firmaların doğaya karşı çok büyük saygısızlıkları vardır. Vardır bunu lütfen kontrol edelim bu sizin göreviniz. Kültürden de bahsetmek isterim. Kültür benim branşım değil ama kültür demek medeniyet demektir. Medeniyetin geçmişi demektir. Bugün en çok fenama giden bir olay vardır özellikle Mağusa

2392

Bölgesi için. Othello, Othello dünyaya mal olmuş kültür mirası Othello’yu bile, Othello’ya bile sahip çıkamıyoruz.

TURİZM ÇEVRE VE KÜLTÜR BAKANI ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) – Nasıl be Mustafa yapılır Othello?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Efendim?

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) - Yapılır Othello.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Tamam yahu yani neticede yapıldı, yapılmadı. Birtakım faaliyetleri belediye de yapacaktı bilmiyorum nasıl bir şey yaptınız ama neticede kültür miraslarına ve özellikle Mağusa’daki kültür miraslarına benim çok büyük bir ilgim vardır. Benim önerim vardır orada. En azından 2-3 tane pansiyonculuk, pansiyon tarzında otel yapılmasını ısrarla söylüyorum. Söylemeye de devam edeceğim. Mağusa’nın içerisinde bir tane otel yok. Turist kalacak olsa bir Savarona vardı o da var mı, yok mu bilmem. Suriçinde otelimiz yok ve tabii turist sayısı arttı. Teberrüken arkadaşım burada...

SAĞLIK BAKANI AHMET KAŞİF (Yerinden) – Altun Tabya var ya be.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Efendim?

AHMET KAŞİF (Yerinden) (Devamla) - Altun Tabya var ya.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Var, var. Başka başka sokaklar da var Mağusa’nın içinde. O yüzden 352 tane kilise var Mağusa’da rivayete göre. 352 tane kilise var. 356 tane kilise var.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Yerinden) (Devamla) – Demek ev yok Mağusa’da.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Turist bunları gezecek olsa, ister 15 gün. Şimdi Teberrüken arkadaşım “turist sayısı arttı” dedi, “o oldu, bu oldu” dedi ama acaba nitelikli turist sayısı ne kadar arttı? Şimdi otelin bir tanesinde bir yabancı bir grup gelecek. 2 bin 500 TL geceliği konseri var. Şimdi ben eminim Türkiye’den turistler gelecek 2 bin 500 TL’yi bayılacak, o grubu izleyip geri gidecek. Bence bu nitelikli bir turist değil. Turist; kalıcı olan turisttir. Gittiği yerde üç gün, beş gün kalan turisttir. Yarım pansiyonu veya ne bileyim sadece oda kahvaltı alıp da lokantada, büfede oturup yemek yiyen, sandviç yiyen, kola içen, ayran içen, o gittiği bölgenin tabağını, çanağını, hediyelik eşyasını alan, bunlardır turist. Bunu yaratmamız lazımdır. Mağusa için benim size tavsiyem bir teşvik mi verirsiniz, tedim mi verirsiniz veya bu konuda başka türlü imkan sağlarsınız, Avrupa Birliği fonlarından faydalanırsınız, bu konuda özellikle Belediyeden de bu katkıyı bekliyorum çünkü Mağusa Belediyesi güçlü bir Belediyedir. Özellikle Avrupa Birliğiyle ilişkileri iyidir. O açıdan en azından bir veya iki tane pansiyonu orada özellikle turistlerin kalabileceği 50 yataklı, 40 yataklı iki tane bile yapsanız Mağusa’nın ekonomisini kalkındırırsınız. Şimdi ben nüfus sayımı yapıldı bu ülkede. Ben şuna baktım, şunu gördüm ben bu değerlendirmede, bölgem için konuşuyorum. Nüfusu artmayan bölge; Mağusa Bölgesi değerli arkadaşlar. Ve bu ilginçtir, dikkat çekicidir ve bu şunu da gösteriyor...

AHMET KAŞİF (Yerinden) (Devamla) – Doğurganlık yok.

2393

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Hayır. Mağusa Bölgesinin ekonomisinin aşağıya doğru gittiğini gösteriyor. Bu bizim için tehlike. Çünkü neden tehlike? Mağusa’ya özellikle ben niye bu yatırımları zorluyorum, istiyorum, olmasını da temenni ediyorum, niye tehlike? Çünkü yan tarafta yeni İskele Bölgesi var. Aradaki bölgeler var ve ekonomik bazı değerler Mağusa’da aşağıya doğru gidiyor. Üniversitedeki yanlış siyaset, yanlış ekonomik programlar ve öğrenci sayısının düşmesi de çok büyük etki yaptı ama maalesef ben bakıyorum Mağusa’dan bir göç olduğunu görüyorum ben nüfus sayımından. Yani Mağusa’yla ilgili sıkıntılarımız vardır. O açıdan bu dönemde bunu desteklerseniz memnun olurum.

TURİZM, ÇEVRE VE KÜLTÜR BAKANI ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) – Destekleriz Mustafa.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Şimdi turizm. Ben Ömer Bey aldı listeyi eline değerlendirmesini yaptı Turizm Tanıtım Fonuyla ilgili. Ben size bir soru sordum. Bu soruya karşılık bana bir liste önüme geldi. Çıkıp burada onun değerlendirmesini de yaptım, eleştirisini de yaptım. Bir kere Sayın Bakan isterseniz 1 milyon Sterlin harcayın. Hiç önemli değil. Verilebilecek şekilde harcayın. Hesabını vereceğiniz şekilde harcayın isterseniz 1 milyon Sterlin harcayın. Hiç önemli değildir. Yani ben şimdi gazetelerde çekler çıktı, onlar çıktı, bunlar çıktı. Ben baktım 1500-2000 liralık çekler de var içinde o var bu var yani ama o 1500 TL’nin bile hesabını veremeyecekseniz, sizin için konuşmuyorum, ben genel için konuşuyorum. Eğer o 1500 TL’nin bile hesabını veremiyorsanız orada sorun var. Ama siz tanıtım yaptınız 1 milyon Sterlin harcadınız, onu yaptınız bunu yaptınız, hesabını verebiliyorsanız hiç önemli değildir. Onu biz bir şekilde değerlendiririz ve doğru değerlendiririz. Benim sizden ricam, ben size bana gelen listeden sonra bir soru daha sordum, dedim ki; bana bu harcamaların kalem kalem kimlere ödendiğini bu harcamaların, onların da dökümünü istiyorum. Verebilirseniz beni tatmin etmiş olursunuz. Benim de oradan yapacağım değerlendirmeler vardır. Ha, Ömer Beydeki listede var mıdır bu, yok mudur bilemiyorum. Ama ben sizden yapılan, Turizm Tanıtım Fonundan yapılan harcamaların faturalarını verebilirseniz ona da şeyim. Onu da kabul edebilirim. Yani onu da değerlendirebilirim. Çünkü bu Fon bizim de Toplumcu Kurtuluş Partisi döneminde hükümetlerde olduğumuz süreçte yaptığımız icraatların bir tanesi de o Turizm Tanıtım Fonuydu ve o Turizm Bakanlığıydı, o açıdan bizim için önemlidir. Çünkü bizden sonra gelen devrelerdeki bakan arkadaşlarımız bu Fonu babasının çiftliği gibi kullandı, seçim yatırımı için kullandı, istihdam için kullandı, her türlü amaçları için bu Fonu kullandı. Günün sonunda baktığımızda bu Fonda para bırakmadılar günün sonunda baktığımızda. Ha, ben bunu yaptınız demiyorum, suçlamıyorum da ama hesap verebilirlik bir çalışma yapalım ki biz de tatmin olalım. Biz de diyelim ki evet bu doğrudur, bu doğrudur, bu doğrudur.

Turizmdeki ben yatak sınırlandırılmasını doğru bulmadım. Oluşturulan kurulda...

TURİZM, ÇEVRE VE KÜLTÜR BAKANI ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) – Hangi yatak sınırlandırması?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Efendim?ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) - Hangi yatak sınırlandırması?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Bölgesel yatak sınırlandırılmasını, sayıyı ben doğru bulmadım.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) – E, butik otelleri yaymak için yaptık bunu.

2394

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Bir saniye yahu, izah edeceğim ben. Yani yanlıştır demiyorum. Ben doğru bulmadım. Yani yeterli bulmadım. Ha, bunun yanında kurulu yeterli bulmadım. Oluşturulan kurulda ben Sayın Ekonomi Bakanına burada sordum. Kalkınma Bankasının Temsilcisi buradan çıkıyor. Senin haberin var mı? Onun haberi yok. Bakanın haberi yok. Yani siz düşünün ki adam gelecek bu ülkeye yatırım yapmaya. Yatırım yapmak için de veya bu ülkenin yatırımcısı, turizm yatırımı yapacak, teşvikini nerden alacak? Ekonomi Bakanlığından. Peki, Ekonomi Bakanlığından teşviki aldığı zaman Kalkınma Bankasından kredi almayacak mı? Krediyi nerden vereceksiniz? Yoksa bunun yöntemini mi değiştirdiniz? Eğer Kalkınma Bankasından verecekseniz o kurulu kim aydınlatacak? O kurula bilgiyi kim verecek? Bu yanlış nasıl yapıldığı düşünüldüyse.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) – Kurulun görevleri başka.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Nasıl, siz yatak sınırlandırması yapıyorsunuz.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) – Planlamasını yapıyoruz.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Turizmin çeşitlendirmesini de yapıyorsunuz.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) – Evet.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – İşte Mağusa Bölgesinde yat olurdu, öbüründe eko turizm olurdu ve yaygınlaştırmaya çalışıyorsunuz ve bu olayın içerisinde Kalkınma Bankası Temsilcisi olmayacak. Yanlıştır bu. Finans örünü bulamayacaksınız ondan sonra. Bulamayacaksınız finans örünü. Ekonomik eğer turizm yatırımları ekonominin temel taşlarındansa, bu ülkede eğer turizm yatırımları ve eğitimle ilgili yatırımlar, yüksek öğrenimle ilgili yatırımlarsa eğer bu ülkeyi kalkındıracak olan, o kurulun içerisine de o Maliye Bakanlığının, o Kalkınma Bankasının elemanının temsilcisinin veya Ekonomi Bakanlığının temsilcisi olması gerekir. Bu yoktur. Ha, ikincisi, Mağusa Bölgesine verdiğiniz yatak sayısını da ben hazmetmiş değilim 4 bin yatak. 6’ya çıkardık. Ben onun daha fazla olmasını arzu ederdim.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) – Olsun da çoğaltırız.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Olacak Sayın Bakan.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) – Çoğaltırız, sıkıntı yok orda.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Olacak Sayın Bakan. Siz eğer bu ülkede bir çözüm olacaksa, eğer bu ülkede çözüm varsa ve inanıyorsak ki biz inanıyoruz. Ama ben görüyorum ki siz inanmıyorsunuz.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) – Niçin inanmayım?

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Ulusal Birlik Partisi olarak. Planlarınızı da çözüme yönelik yapmıyorsunuz. Hükümetin icraatları onu gösteriyor. Ona göre yapmıyorsunuz, o zaman da bu öngörüleri koyamazsınız. Bir kere yatırımcı bu ülkede şu eksiktir. Hükümette bu eksiktir. Şimdi bundan bir hafta önce buraya yatırıma gelen bir

2395

Türkiyeli işadamlarıyla karşılaştım. Bir yerde bir vesile oldu karşılaştık. Adamlar buraya yatırım yapmayı düşünüyor. Yerlerini de hazırlamışlar, planlarını çıkarmışlar. Turizmde öncelikli bir bölgede yatırım yapacaklar. İnşaat sektöründe. Adam diyor ki, biz diyor bu yatırımı yapacağız ama kimse diyor bize sahip çıkmıyor. Biz diyor Türkiye’de yatırımı yapacağımız belediyeye gidip müracaat ettiğimizde daha biz kapıdan çıkmadan belediyenin elemanları, belediyenin ekipmanları yatırım yapacağımız yerde faaliyet başlıyor. E, bizim burada ve ben o insanları bu Meclise getireceğim, Başbakana da getireceğim, gerekirse size de getireceğim, Ekonomi Bakanına da götüreceğim. Çünkü çok değerli bir firma ile de girebilirler buraya, yatırım yapmak için. Adam diyor ki Belediye Başkanına gittik ben demiş size alt yapı getiremem, size yardımcı olamam. Su garantisi vermem, onu yapamam, bunu yapamam. Adam diyor ki bizde der, bize diyor siktir git manasında bir yüz yaptı diyor. E, şimdi ben bu ülkeye yatırımla gelen insanlar ille ki ters veya yanlış anlamda mı gelmelidir? Yani dürüst insanlar da geliyor bu ülkeye yatırım yapmaya. Ha biz bir çoğunun, bazılarının bu ülkede bazı şeyleri kapma maksadıyla geldiklerine inanıyoruz. Yanlış yaptıklarına da inanıyoruz. Yani bir iki otel düşünün aynı bölgede Bafra için söyleyebilirim, birisi 120 milyon Dolar para kullanmış Kalkınma Bankasından, bir diğer otel de öz sermayesini getirmiş koymuş. Şimdi benim gözümde bu iki otel farklıdır. Öz sermayesini getirip koyan gerçek anlamda yatırımcıdır, gerçek anlamda bu ülkede bir şeyler yapmaya çalışandır. Ha ona da, ona da eşit seviyede imkanları da sağlamak zorundayız. Ama bu ülkeye yatırım yapmaya gelen dürüst, temiz insanların da, şirketlerin de kurumlarında eğer yani bir alt yapıyı götürmemiz o bölgeye bunu bu Devlet kalem yok diyor Ekonomi Bakanı kalem yok hangi kalemden diyor götüreceğiz. Heya ben seçim zamanı, seçim zamanı bir mandıraya 19 tene direk dikildiğini bilirim, son seçimde. Üstüne almasın şey Yorgancıoğlu bir mandıraya elektrik götürebilmek için 19 tene direk götürüldüğünü bilirim.Ve böyle bir özellikle de İskele bölgesi gibi bir bölgeye gelip yatırım yapacak olan bir adama biz bir 30 bin Sterlinlik, 40 bin Sterlinlik bir trafoyu veyahut bir su hattını veya yol hattını çekemeyecek kadar aciz bir devlet değiliz yahu. En azından onu bile yapabiliriz ama bunu organizeli bir şekilde, organize ederek ve gelenleri kucaklayarak biz bu insanlara o daireye git, bu daireye git, onu yap, onunla görüş, bununla görüş deyip de, deyip de zorluk çıkarırsak gerçek yatırımcıları getiremeyiz değerli arkadaşlar. Ve ben soruyorum pazarını soruyorum yatırımcının ben diyor iç pazarda benim şeyim yok diyor ben Rus pazarını, İngiltere pazarını düşünüyorum diyor adam. Yapmış çalışmasını zaten adam. Yani buradaki piyasa ile de bir derdi yok aksine artısı var. O açıdan bence organizasyon özellikle de Bakanlıklar konusunda organizasyon sıkıntıları vardır ve Bakanlıklar belli Bakanlıklar koordineli çalışması gerekirken maalesef o koordinasyon kurulamıyor. Bu nedendir bilmiyorum. Zaten Ulusal Birlik Partisi Hükümetinin bu Hükümetlerin en büyük sıkıntısı da kendi aralarında organizasyonluktan kaynaklanmaktadır. Ben ulaşımla ilgili gündemde de turizmle ilgili bazı konuları konuşabileceğimize inanmaktayım. Ama özelikle çevre konusunda dediğim gibi taş ocakları bunun yanında yine denizlerimiz, denizlerimizin ve özellikle ben şunu da öğrenmek istiyorum mesela Mağusa’da kanalizasyon yapılıyor. Kanalizasyon Çevre Dairesi tarafından kontrol ediliyor mu? Takip ediliyor mu? Yani ben başarılı olacağına inanıyorum Mağusa Belediyesinin ama yarın bir başarısızlığı durumunda da Mağusa’yı bugünkünden daha kötü olaylar bekler. Ve yanlış da işler görüyorum. Çevreye çok zarar veren, insana çok zarar veren ve hala daha da bitmeyen bazı olaylar da vardır Mağusa içerisinde. Bunları takip ediyor musunuz, etmiyor musunuz? Ülkenin genelinde bir pislik hakim. Çevre koruma, çevre temizliği diye bir olay yok. Yani biz şeyi geziyoruz. Denizlerimiz pis. Denizlerde gemilerden atılan çok büyük miktarda pislikler var. Bunlar takip ediliyor mu, edilmiyor mu? Ama benim gördüğüm tabii belediyelerin olduğu yerlerde belediyeler yapması gereken bazı şeyleri onlar da yapamıyor, çünkü bütün güçlerini seçim dönemine harcıyorlar adam almakla, işte ne bileyim onun, bunun işlerini yapmakla, kotarmakla uğraştıkları için de asli görevlerini yapamıyorlar. Bu açıdan baca

2396

sorunlarımız var. Örneğin ben şunu öğrenmek isterim. Şu anda AKSA’da denizle ilgili bir su arıtması durumu var. Suyla bir arıtma olayı var orda. Mesela onu bize anlatınız nedir o? Ne noktadadır?

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) – Anlatalım size.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Yağmurlama mı yapıyor yoksa denizin içine verme mi yapıyor? Nasıl bir sistemdir?

EJDER ASLANBABA (İskele) (Yerinden) – Çok güzel bir sistem yaptılar orda. Tavsiye ederim, yani gidip görmenizi tavsiye ederim çok güzel tesis yaptılar.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Allah versin olsun yahu, güzel olsun. Biz aslında kötü olsun diye...

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Yani Avrupa’daki ilk, bizde de ikinci olabilir.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) – Anladığın konularda konuş.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Yani neticede biz kötü olsun diye siyaset yapmıyoruz ya. Ama ben bunun yeterince, bir çekince görüyorum ben burda. Yeterince şeyle paylaşılmadığı kanısındayım. Kamuoyuyla yeterince paylaşılmadığı kanısındayım. Bu da bende çekince yaratıyor. Anlatınız kamuoyuna. Deyiniz ki bu yapılıyor, bu ediliyor. Kamuoyu aydınlansın, çünkü gerçekten orda çok büyük bir sorun teşkil ediyor o şey. Aynı uygulamayı Teknecik’te yapacak mısınız? Teknecik’te de yapmayı düşünüyor musunuz? Bunlar hepsi önemli şeyler. Bizim yıllarca savunduğumuz, söylediğimiz ve eleştirdiğimiz konulardır ama ben özellikle bakanlıklar arasındaki koordinasyonu zayıf buluyorum ve özellikle de turizm, ulaşım, turizm, diğer taraftan Ekonomi Bakanlıklarıyla koordineli gitmelidir, koordinasyonu olmalıdır ve özellikle Turizm Tanıtım Fonundan Sayın Bakan harcama yapıyormuş. Bir kısmını Sayın Tatar yutuyor galiba.

BAŞKAN – Sayın Konuşmacı, Başkan değişmiştir.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) – Hah, tamamdır. Sayın Tatar, öğrenmek istiyorum ben, Turizm Tanıtım Fonundan sizin bütçenize aktarılıyor mu?

İLKAY KAMİL (Girne) (Yerinden) – Meşguldür şimdi.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - 24.00’ten sonra galiba...

SAĞLIK BAKANI AHMET KAŞİF (Yerinden) – Maliye Bütçesinde söyleyecek onlarla beraber.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Neyse, Maliyenin Bütçesinde...

AHMET KAŞİF (Yerinden) (Devamla) - Onları soran da söyler sana.

MUSTAFA EMİROĞLULARI (Devamla) - Hepinize beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.

2397

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Emiroğluları.

Buyurun Sayın Fellahoğlu.

KADRİ FELLAHOĞLU (Lefkoşa) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bir defa böyle iki tane farklı bakanlığın, bir de Polis Genel Müdürlüğünün bütçeleri aynı günde görüşülür ise böyle olur. Buna da bir çözüm üretmek gerekir. Ayrı günlerde yapılsın bu bakanlıkların görüşmeleri ki bu saatlere kadar sarkmasın, saat 2.00’ye geliyor. Burdaki konuşmacı da böyle uykulu bir sesle konuşur. Ona yerinden katılan arkadaşların sesleri de doğal olarak uykulu bir şekilde gelir.

EJDER ASLANBABA (İskele) (Yerinden) – Bizim gür çıkar Sayın Fellahoğlu.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Siz herhalde doping aldınız Sayın Aslanbaba.

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) - Her zaman genç ve gür.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Bir defa ben gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum da bir hükümet düşünün ki hala daha ilkokullardaki öğretmen eksiğini gideremedi.

(Sayın Nejdet Numan Başkanlık Kürsüsünü Sayın Ahmet Eti’ye devreder)

Bir Hükümet düşünün ki Mehmetçik İlkokulu öğretmen eksikliğinden dolayı 12 gün grevde ve Başbakan söz verdi kendilerine eksik öğretmenleri tamamlayacak ve...

ALİ RIZA USLUER (İskele) (Yerinden) - Tamamlandı, yarın tamamlandı.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Bak literatürümüze yeni şeyler de girdi yarın tamamlandı.

ALİ RIZA USLUER (Yerinden) (Devamla) – Tamamdır.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Bravo çok güzel. Takip ederiz keşke siz de bölgenize yeteri kadar duyarlı olsanız da...

EJDER ASLANBABA (Yerinden) (Devamla) – Çok duyarlıyım, çok duyarlıyız efendim.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Bir ilk oklunun on bir gün grevde olmasını engelleseniz.

ÖZKAN YORGANCIOĞLU (Lefkoşa) (Yerinden) - Beş ay gecikti bu işler...KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Ne ise karışmayın, müdahale etmeyin ki süratli

gidelim lütfen. İki gün var Başbakan söz verdi halen bu söz yerine getirilmedi. Şu an yerine getirilmedi yarın ne olur bilmem. Yarın olsun görelim konuşalım. Onun için bu Hükümetten yani başarılı uygulamalar beklemek yani ölü gözünden yaş beklemeye benzer. Yani olabilir mi böyle bir şey. Hala daha öğretmen eksikliği olacak ve bu giderilemeyecek, bu zamanda. Yani sizin kabul edilebilir bir olay olarak görebilir misiniz bunu sevgili arkadaşlar. Ve bir ilk

2398

okul 11,12 gün grevde olacak. Ne ise bunu geçeyim, süratli geçeceğim. Ben son bir iki hafta içersinde Turizm Çevre ve Kültür Bakanlığının bünyesinde yapılan iki etkinliğe katıldım. Bir tanesi küçücük çocukların, ilkokul çocuklarının Çevre Koruma Dairesi ve Avrupa Birliği ile işbirliği çerçevesindeki bir etkinlikti. Yüze yakın çocuk, ilk okul çocuğu ülkemizdeki çevre sorunlarını çizdi, çok anlamlı resimlerdi bunlar, çok etkilendim. Ve ödüller verdi kendilerine Avrupa Birliği yetkilisi ve Çevre Koruma Dairesi Müdür arkadaşımızı tarafından ve benim tarafımdan çünkü oraya katılan maalesef tek siyasi bendim, ilgi yoktu. Sayın Bakan belirteyim Kayınvalidesini kaybetti buradan bir kez daha başsağlığı dileriz.

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) – Sağ olun.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - O yüzden yurtdışındaydı, bunu da belirtmem lazım. Ama diğer arkadaşlardan da bir ilgi olsaydı iyi olurdu. Daha anlamlı olurdu, daha çok motivasyon yaratırdı. Bir diğer etkinlik Kültür Dairesinin bir etkinliğiydi ona katıldım. Küçücük çocuklar folklor, daha büyük daha büyük gençler böyle guruplar halinde folklor oynadılar ve sonunda da skeç oynadılar Atatürk Kültür Merkez’indeydi bu da, ona da gittim. Ondan da çok etkilendim. Ama orada da bir tek katılan bendim maalesef bunların niçin anlatırım bu tür etkinliklere ilgili göstermek gerekir. Nasıl ki bazı arkadaşlarımız lüks otellerdeki yurtdışından gelen çok üst düzeydeki sanatçıların eğlence gecelerine katılır, katılabilir buna diyecek hiçbir şeyim yok ama ne olur bu tür etkinliklere de katılalım. Kendi insanımızın, kendi çocuklarımızın, kendi değerlerimizin çevreye gösterdiği sorumluluğa karşılık verelim. Kendi çocuklarımızın, kendi değerlerimizin, kendi insanlarımızın organizasyonunda yapılan bu tür etkinliklere katılalım, ilgi gösterelim. Kültürümüz bakımdan da, çevremiz bakımından da önemli olduğuna inanıyorum. Şimdi turizm, turizmin önündeki bana göre en büyük engel Kıbrıs sorunudur. Doğrudan uçuşların olmamasıdır. Hiçbir turist kolay kolay yurtdışından İsveç’ten, Norveç’ten veya başka bir herhangi bir Avrupa ülkesinden gelip İstanbul’da üç saat, dört saat, beş saat bekleyip uçak değiştirip, size buraya gelmeyi tercih etmez. Öncelikleri arasına bunu koymaz. Bu bir zorluk. Ha bu var diye uğraşmamak mı gerekir, çaba göstermemek mi, daha çok çalışmak gerekir, daha çok çaba göstermek gerekir. Kaynaklarımızı daha iyi maddi olsun, teknik olsun çok daha iyi değerlendirmek gerekir ve bunu artırmak gerekir. Çünkü Güneye bakın aynı coğrafya, aynı ülke, nüfuslarının dört katı, beş katı turist gidiyor. Ve gerçek anlamda turist gidiyor. Casino olayı ayrı bir olay bizim açımızdan. Oraya gidilebildiğine göre ve bize gelinemediğine göre ve çok da büyük uğraşlar verildiğine göre bugüne kadar, hak ettiğimiz sonucu alamıyoruz. Almadık bugüne kadar. Giderek bir iyileşme var. 2 bin 600 yatakla aldık 74 Barış Harekatından sonra, 19 bin 162 yatak oldu son duruma göre. Bu gelişme önemli ama yani casino olayı farklı bir olay, yani onu da değerlendirmek gerekir. Tam olarak gerçek anlamda bir turizm, bir ada turizmine dönük bir potansiyel yaratamadık, olmadı. Bunu da ben birinci sorun olarak Kıbrıs Sorunun çözümsüzlüğünü görüyorum. Eğer doğrudan uçuşlar olsaydı çok daha iyi bir noktada, çok daha işimizin kolay olacağına inanırdım. Güneyle olsun, diğer ülkelerle olsun en azından eşit koşullarda, eşit şartlarda mücadele ederdik. Bizim artı bir zorluğumuz var, dezavantajımız var.

Şimdi Turizm Fonuna değindi arkadaşlar. Bir defa bu Turizm Fonu beni de çok rahatsız ediyor. Yani bu Turizm Fonu gazetelere de yansıdı, sizden önceki bakan arkadaşın döneminde, ki bu Bakanlığın en büyük şansızlıklarından bir tanesi de yani bir buçuk iki yıl gibi sürede siz Sayın Bakan üçüncü Bakan olarak bu görevde bulunuyorsunuz. Bir başka arkadaştı, sonra başkası oldu, sonra siz oldunuz. Yani bu da böylesi önemli bir bakanlık için bir dezavantaj bu dönem için. Turizm çok önemli, çok büyük olağanüstü çalışmak gerekir, çaba ortaya koymak gerekir. Çevre öyle, kültür öyle, bu bakımdan bir dezavantaj. Ama

2399

Turizm Fonu ki çeklerin fotokopileri de kondu. Doğrudur yani şimdi biz, bu Bakanlık, bu Bakan bu kadar keyfi hareket edebilir mi? Bu kadar ekonominin zor olduğu, bu kadar büyük maddi sıkıntıların yaşandığı bir dönemde bin 400 lira, bin 500 lira çek yazacak da dağıtacak insanlara? Bu olabilir mi böyle bir şey? Bu ekonomik durum iyi de olsa, böyle bir uygulama yapılmaması gerekirdi. Yok ki böylesi bir dönemde bu kadar keyfi ve iki kez soru soruldu ve tatmin edici hesap dökümleri verilemedi. Yuvarlak rakamlar verildi. Yani birkaç tanesinden bahsedeyim. Örneğin ilan giderleri 1 milyon 464 bin 768’den 2009 yılında, 2010 yılında 2 milyon 754 bin TL’ye çıktı. Tanıtma, ağırlama, tören, fuar, organizasyon, 1 milyon 861 bin kusurdan 1 milyon 646’a. Şimdi bu çekler acaba bu kalem içindedir? Ne sıfatla verildi bu insanlara bu çekler, bu paralar, bu ödemeler? Bunların net, açık cevaplarını almak gerekir, vermeniz gerekir, bilmemiz gerekir. Bu hakkımızdır. Bu kaynaklar, bu paralar kimsenin şahsi parası değildir. Bu Devletin parasıdır ve bu şekilde de keyfi bir şekilde siyasi amaçlar için harcanmaması gerekir.

Çevreye gelecek olursam, ilk aklıma gelen ülkemizin bu Hükümet döneminde Hükümet marifeti ile kirletilmiş olması geliyor aklıma ilk defa bu ülke tarihinde bu ülkeyle hiç ilgisi olmayan tamamen ülkemizin dışında olan, biten, gelişen bir kum olayı bir de un olayı olduk ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletinin hiç ilgisi yok, bu iki konuyla. Birisi Türkiye’den çıktı un, bir Afrika ülkesine gidecek, denizin ortasında bir deposunda yangın çıktı soğutuldu, söndürüldü Türkiye bunu geri almıyor. Türkiye bunu geri almıyor, başka bir ülke almıyor. Bu Hükümet döneminde, bu Hükümetin marifetiyle bu on ton kum, un getiriliyor ve bu ülkeye boşaltılıyor. Bu bir çevre kirliliği değil midir? Ve sağlıkla alakalı çevre kirliliğidir. Kum olayı, Lübnan mandıralı bir gemi Mısır’dan silis kumu alıyor, cam sanayinde kullanılan İtalya’ya gidecek o da Yunanistan açıklarında bir yerlerde kayalara çarpar Hükümet o kumu da alıp, getirip bu ülkemize boşaltıyor. Kendi elleriyle bu ülkeyi kirletiyorlar. Başka hiçbir ülkenin yapamayacağı, yapmayacağı çevre kirliliklerini bizim Hükümetimiz kendi marifeti ile bunu yapıyor.

Şimdi az önce Kumarcılar Hanından bahsedildi, okudum ben de kitapta 12 yıllığına Turizm Çevre ve Kültür Bakanlığı kiraladı ve ihaleye sonuçlandı Sayın Bakan?

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) – Sonuçlandı, bağlandı.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Ne zaman?

ÜNAL ÜSTEL (Yerinden) (Devamla) – Bir hafta önce bağlandı.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Bir hafta önce. İnşallah biran önce de başlar çünkü ben bu Cumartesi oradan geçtim çok kötü oranın durumu.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Daha bir şey yoktu.

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) – Hiçbir şey yoktu Sayın Başbakan ve biran önce başlaması gerekir. Çünkü yani biran önce başlaması gerekir. Çünkü yani biraz daha gecikirse herhalde restore edilecek bir şey de kalmayacak ortada.

Şimdi Devlet Tiyatrolarının durumu var. Devlet Tiyatroları yanılmıyorsam bir eski binası vardı ve 99 yılında yandıydı. O günden bugüne Devlet Tiyatroları ile ilgili yapılan Cumhuriyetçi Türk Partisi Hükümetleri döneminde bir idari bina yapıladı, o yapılabildi. Ama ne ondan önce, ne de yeni Hükümet döneminde Devlet Tiyatroları ile ilgili taş taş üstüne

2400

konmamıştır. Yani sahne yapımıyla ilgili herhangi bir girişim, herhangi bir adım, bütçeye herhangi bir kalem konmamıştır. 2010 yılında 1 milyon 303 bin gibi bir ödenek kondu. Bu yıl 1 milyon 261 bin kondu geçen yıldan da az. Geçen yıl herhangi bir adım atılmadı 1 milyon 303 bin rakamı ile bu yılda herhalde öyle görülüyor ki Hükümetin devletin tiyatroları ile ilgili sahne yapımıyla ilgili bir öngörüsü yok. Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları önemli bir geçmişi olan ve mutlaka ve mutlaka bana göre belediye tiyatroları var, başka tiyatrolar var ama mutlaka bir de Devlet tiyatrosu olmalı, vardır zaten ama varlığını sürdürebilmek için bir idari bina yapıldı, orada idari faaliyetler yapılıyor ama sahne faaliyetlerinin yerine gelebilmesi için mutlaka yapılması gerektiğine inanmaktayım. Son olarak bir şey söyleyeyim ve bitireyim konuşmamı. Vakit de hayli ilerledi. Şimdi Lefkoşa İmar Planı yapıldı. 17 Nisan 2001’de yapıldı yanılmıyorsam veya 2000’de yapıldı.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Hangisi?

KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - Lefkoşa İmar Planı İrsen Bey. UBP – TKP döneminde Sayın Akıncı’nın döneminde yapıldı onu biliyorum. Tek planı yapılmış şehrimizdir. Yalnız bu plan, planla ilgili çok uzun uzadıya konuşurum ama kısa konuşacağım. Alayköy, Kanlıköy, Gönyeli, Lefkoşa, Hamitköy ve Haspolat’ı içeriyor. Şimdi ülkemizde Lekoşa İmar Planı var. Diğer yerlerde plan yok. Diğer bölgede ne var? Emirnameler var. İkinci bir uygulama şekli. Üçüncü bir uygulama şekli Fasıl 96, 1946’da yapılmış. Yani üç farklı bu küçük ülkede üç farklı uygulama var. Bunu ortadan kaldırmak gerekir. Şimdi Lefkoşa İmar Planı revize olması gerekir. 17 Nisan 2011’de revize olması gerekirdi. Halen yapılmadı. Değişen koşullara göre ele alınıp değerlendirilmesi gerekir. Ama esas değinmek istediğim nokta şu; şimdi Lefkoşa İmar Planı belli kısıtlamalar, belli düzenlemeler getiriyor. Haspolat’tan Alayköy’e kadar. Ama Haspolat’tan öte Fasıl 96 uygulandığı için dikkat ederseniz eğer yapılaşma çok katlı olarak o bölgelere kaymıştır. O yüzden bu çarpıklığı gidermek gerekir. Bu da bir çevre kirliliğidir. Plansız gelişme, çarpık yapılaşma ülkesel bir planın, fiziki planın olmaması ve bölgesel planların olmaması bir de bazı bölgelerde emirnameler, bazı bölgelerde Fasıl 96, bazı bölgede Lefkoşa ve bölgesinde Lefkoşa İmar Planı. Arsalar bile emirname bölgelerinde 6500 ayak karedir. Fasıl 96’da 5600 ayak karedir. Lefkoşa İmar Planı çerçevesinde ise daha farklıdır. Bu çarpıklıkları gidermek gerekir. Bunlar bu ülkenin temel meseleleridir. Ama yıllarca bugüne kadar geldi. Bunların da ele alınıp giderilmesi gerekir. Daha iyi bir çevre için çalışmak gerekir. Kültürümüzü korumak için sahip çıkmak gerekir. Çocukların, gençlerin yaptığı ek etkinliklere ilgi göstermek gerekir. Turizm başlı başına özel bir ilgi gerekir. Olağan üstü bir çaba ortaya koymak gerekir. Çünkü ülkemiz olağan dışı koşullarda bulunmaktadır demin de söylediğim gibi Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünden dolayı. Ben her şeye rağmen Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığına, hükümete başarılar dilerim. Ama ne olur Sayın Başbakan yoktunuz, duydunuz mu, duymadınız mı bilmiyorum ama Mehmetçik’teki okul 11 gün grevde, öğretmen eksikliğinden dolayı. Siz kendilerine söz verdiniz. İki gün var grevi kaldırdılar.

İRSEN KÜÇÜK (Yerinden) (Devamla) – Yarın çözülüyor. KADRİ FELLAHOĞLU (Devamla) - İnşallah. Ali Bey de oturduğu yerden dedi ki,

yarın çözüldü dedi. İnşallah öyle olur. Ama olamaz bu zamanda bugüne kadar öğretmen eksikliklerinin çözülmemesi de yani herhalde burada bulunan hiçbir arkadaş bunu içine sindiremez. Teşekkür eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Fellahoğlu.

Buyurun Sayın Bakan.

2401

TURİZM, ÇEVRE VE KÜLTÜR BAKANI ÜNAL ÜSTEL – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Turizm arkadaşlarımın da belirttiği üzere…

İÇİŞLERİ VE YEREL YÖNETİMLER BAKANI NAZIM ÇAVUŞOĞLU (Yerinden) - Mal kararını buldu Ünal Bey.

BAŞKAN – Daha bulmadı.

ÜNAL ÜSTEL (Devamla) - Daha başlamadık nasıl buldu. İyi bir noktaya gördüğümü yalnız biz söylemiyoruz.

(Milletvekilleri kendi aralarında konuşurlar)

BAŞKAN – Karşılıklı konuşmayın.

ÜNAL ÜSTEL (Devamla) - Sektör temsilcileriyle birlikte bunu söylüyoruz ve buradan baktım arkadaşlarımda aynı şeyleri söylüyorlar. Turizm iyi bir noktaya geldi. Tabii bu yeterli mi? Yeterli değil, önümüzdeki 2012’deki koyduğumuz hedef yüzde 30 bir artışla daha da iyi bir noktaya götüreceğimizin inancını taşımaktayız ve o plan ve o program çerçevesinde de bu çalışmaları yapıyoruz.

Baktığımız zaman yine hükümetimiz ile sektör temsilcileri ile yaptığımız bir program çerçevesinde uyguladığımız yeni bir teşvik sistemiyle de bugüne kadar Kuzey Kıbrıs’a Avrupa’nın değişik ülkelerinden 300 tane charter uçak inmiştir ve bu Aralık ayının sonuna kadar da devam etmektedir. Geçen sene bu charter uçaklar Nisan ayının 15’inden sonra başlamıştır. 2012’de Şubat 15’ten sonra bu charter seferler başlamaktadır. Dolayısıyla önümüzdeki yıl aşağı yukarı 400’e yakın charter uçağın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine Ercan Havaalanına inecektir. Dolayısıyla yaptığımız bir program çerçevesinde de önümüzdeki yıl yüzde 30 civarında bir artışla sezonu geçirmemizi düşünüyoruz. Bu sene koyduğumuz hedefleri aşağı yukarı yakaladık ve bugüne kadar ilk defa 2 bin 100 geceleme yaptık ve bugün baktığımız zaman 74’ten sonra ilk defa en iyi bir noktayı yakaladık.

Tabii burada baktığımız zaman ortalamaya yüzde 45 civarında bir ortalama gözükür. Yalnız buradan konuşmacı arkadaşlarımda değindi ki bazı otellerimizin iyileşmesi lazım. İyileşmediği içinde getirilen turistleri oralarda konaklama yapılamıyor. Yine yaptığımız bir program çerçevesinde de bu otellerin iyileştirilmesi içinde bir kısmı hibe, bir kısmı da düşük faizli kredilerle bu konaklamayı yaptıramayan otellerimizi de iyi bir duruma 2012’de getireceğiz. Bu çalışmaları da bitirdik ve bu çalışmalarla gidiyoruz.

Değerli arkadaşlarım; Ömer Kalyoncu arkadaşım bugün gazetede çeklere de değindi. Ben o konularda da bir araştırma yaptım. Herkesin de bildiği gibi 2011’den önce hizmet alımıyla yapılan işler idi ve bu hizmet alımı karşılığında da kesilen çekler idi.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Ama iki senedir hiç işe gitmemişler, evde oturarak almışlar çekleri.

ÜNAL ÜSTEL (Devamla) – Yok onlar kimisi parkta, kimisi temizlikte çalışan arkadaşlarımızdır. Peki ...

2402

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Örtme üstünü yakışmaz sana.

ÜNAL ÜSTEL (Devamla) – Örtmeyiz Ömer Bey, örtmeyiz Ömer Bey. Sizde bilirsiniz ki 2011’den sonra Sayıştay’ın yayınladığı bir genelge ile de bu hizmet alımları durdurulmuştur ve 2011’den sonra bu hizmet alımları da devam etmemiştir.

ÖMER SOYER KALYONCU (Yerinden) (Devamla) – Hiç alınmadı ki hizmet.

ÜNAL ÜSTEL (Devamla) – Peki gecenin bu geç ilerleyen saatinde bakarım herkesin yüzünden yorgunluk akmaktadır. Başka bir gün, Perşembe günü bir gündem dışı şeyde bu konuları tekrardan cevaplarız. Peki konuşmacı arkadaşlarıma, teşekkür eder, saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri; Kurumsal 13; Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığının Bütçesi üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Şimdi bu Bütçeyi oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler?... Kabul etmeyenler?... Çekimser?... Oyçokluğu ile kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri; bugünkü görüşmeler tamamlanmıştır. Program gereği yarın Başkanlık Sunuşlarından sonra 1, Kurumsal 10; Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Bütçesi. 2, Kurumsal 06; Ekonomi ve Enerji Bakanlığı Bütçesi.3, Kurumsal 20; Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı Bütçesi. Birleşimi burada kapatıyorum. Teşekkür ederim.

(Kapanış saati: 02.04)

2403

DÖNEM : VII YIL : 4

CUMHURİYET MECLİSİGÜNDEMİ

18’inci Birleşim 15 Aralık 2011, Perşembe

Saat: 10.00

GÜNDEM:

I. BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI:

II. ÖZEL GÜNDEMDE YER ALACAK İŞLER:

2012 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı ve Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesinin Tasarıya ilişkin Raporu.

(1) Kurumsal 07; İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanlığı Bütçesi.

(2) Kurumsal 19; Polis Genel Müdürlüğü Bütçesi.

(3) Kurumsal 13; Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığı Bütçesi.

2404