1
> Bu fikri geliştirmek için kısa bir beyin fırtınasına ne dersi- niz? > Lütfen düşüncelerinizi pay- laşın, geribildirimler bizim için çok önemli. > İleriye dönük planlarımızda daha esnek çalışma saatlerine adapte olmalıyız. > Konuyu çözmek için bu yol haritasını izleyelim. Küresel iş yaşamında İngi- lizce en yaygın dil olarak kabul görmekte. Ancak günlük ko- nuşma İngilizcesi yeterli değil. Nasıl ki İngiltere’de, İskoçya’da ve Amerika’da birbirinden fark- lı terimler, argo kelimelerle İn- gilizce konuşuluyorsa, iş İngi- lizcesi de günlük dilden farklı. Kurumsal dünyanın kendine göre deyimleri var. Çoğunun orijini İngilizce deyimlerden gelmekle beraber, gerek İngi- lizce gerekse diğer dillere çev- rilmiş haliyle, ofis jargonu şir- ketlerde çalışanların kabul gör- düğü iletişim biçimi olarak be- nimsenmekte. Klişeleşmiş, herkesin dilin- de olan ancak anlamı boşaltıl- mış birçok terim mevcut bu iş jargonunun içinde. Steven Poo- le tarafından yazılan Ekim 2013’ye yayınlanan ‘Who to- uched base in my thought sho- wer?’ kitabı ofis dilinin klişe- lerini ele alıyor, ofis çalışanla- rının bu klişelerin içinde kay- bolduklarını dile getiriyor. Üs- telik bu terimler bulaşıcı nite- likte. Çoğu çalışan bu içi boş terimlerin bir kısmından hiç hoşlanmıyor, hatta çevresinde bu sözleri duymaktan ve kul- lanmaktan bıkmış durumda. Ancak işlerinde başarılı olmak için kendilerini aynı dili konuş- mak mecburiyetinde hissedi- yorlar. Ofis jargonundan örnekler Poole’nin kitabından alın- tılar içeren Guardian makalesi ofis jargonu sözlüğünden keli- melere yer veriyor. Birçok ke- lime orijinal İngilizce haliyle farklı dillerde özellikle uluslar- arası firmalarda yaygın bir şe- kilde kullanılmakta. > (Annual Leave) Yıllık izin: Tatile çıkmak iş e-posta- larımızda otomatik mesaj ola- rak ‘yıllık izin’ adı altında geçi- yor. ‘Şu tarihler arasında yıllık izinde olacağım. Acil konular için Ahmet Bey’i arayabilirsi- niz.’ > (Expectations) Beklen- tiler: Beklentiler çoğu zaman hedeflerin ötesinde yöneticile- rin takdirine - ya da insafına kalmış – esnek değerler. Bir yö- netici projesinin başında ‘her- kes çok sıkı çalışırsa, takım ola- rak beklentilerin üzerine çık- mamamız için sebep yok’ di- yebilir. Beklentilerin üzerine çıkmak çok iyi bir iş çıkarmayı hedeflemek demektir. Ancak yöneticilerin bireysel ve kolek- tif beklentileri doğru belirle- meli, takımını da bu yönde yönlendirmelidir. > (Going forward) Önü- müze bakmak: ‘Bundan sonra,’ ‘gelecekte,’ ‘temiz bir sayfa açmak’ gibi anlamlara gelen ‘going forward’ deyimi genellikle geçmişte yapılan ha- taları geride bırakmak ve gele- ceğe bakmak anlamında ofis jargonunun en çok kullanılan terimleri arasında. Ofis jargo- nundan nefret edenlerin de en hararetle nefret ettiği kelime- ler. Amacı; kötü olaylar yaşan- dıysa da, artık bunları konuş- manın zamanı değil. Geleceğe bakıp hataları tekrarlamama- nın farklı bir yarın planlamanın zamanı. Özellikle politikada ‘geleceğe bakmak,’ ‘ileriye git- mek’ gibi sözcükler altında aynı anlamları buluyoruz. Barack Obama’nın hükümeti geçtiği- miz sene yazılı beyanatlarında tam 600 kez ‘moving forward’ kelimelerini kullanmış. > (Heads-up) Haberin ol- sun: Sana bu konuda önceden bilgi vermek istiyorum. Habe- rin olsun… İngilizce terim he- ads-up yani birebir tercümesi kafalar yukarı. Bir yandan önemli bir şey söylediğini kar- şınızdakine hissettirirken diğer yandan o kişiyi uyarmak veya dikkatini çekmek istediğinizi gösteriyorsunuz. Bu terim Amerikan mühendisleri ve as- kerlerini potansiyel bir tehli- keye karşı uyarmak amacıyla 20. yüzyılda ilk kez kullanıl- maya başlanmış. Gerçekten de boyunlarını uzatıp kafalarını kaldırmaları isteniyormuş. Da- ha sonra mecazi anlamı ön pla- na çıkarak, ölüm kalım mese- lelerinde askerleri uyarmak amacıyla itinayla kullanılan bir terim haline gelmiş. Ofis orta- mında bugün gelişi güzel bir şekilde her türlü dikkat edil- mesi gereken konuda kullanıl- makta. > (Issue) Mesele: Herhangi bir problem varsa, ona açık açık problem demek ofis ortamına yakışmaz. 1. Çalışanları korku- tursunuz; 2. Daha da önemlisi problem ile yöneticiler veya patronlar sorumluluk altına gi- rer. Oysa, çok daha ılımlı bir söylemler; ne kadar komplike olursa olsun sorunlara ‘mesele’ diyerek herkesin içini rahatla- tabilirsiniz. Problem ne kadar büyük olursa olsun sakın ola ‘problem’ olarak dile getirme- yin… bu mesele şirketinizi if- lasa götürecek büyüklükte olsa bile… > (Journey) Yolculuk: ‘Ya- şam bir yolculuktur’ söylemi vardır ya, iş yaşamı da işte öyle bir yolculuk. Üstelik küçük kü- çük farklı farklı yolculuklardan oluşuyor. İyi günde kötü günde insanları farklı yerlere götüren bir yolculuk iş yaşamı. Bir şir- kete çalıştığınız sürece yaşadı- ğınız zorlukları, ödülleri, mutlu anları, başarı ve başarısızlıkları bir gözünüzün önüne getirin. Başarınızdan dolayı prim aldı- ğınız zamanlar da mevcut, şir- ketin bütçe kesintilerinden mağdur olduğunuz dönemler de. >(Leverage) Kaldıraç gör- evi görmek: İngilizcede le- verage fiili kimi zaman kullan- mak, yararlanmak kimi zaman ise destek vermek, hızlandır- mak gibi anlamlara gelebiliyor. Kelime anlamı kaldıraç olan le- verage 1960’larda finans dün- yasında borç alınan parayla ya- pılan spekülasyonlar için kul- lanılan bir teknikti. Bugünse, orijinal anlamında çok uzak ol- dukça geniş bir şekilde kulla- nılıyor. > (Matrix) Matriks: Mo- dern ofisin her yerinde matriksi görebilirsiniz. Yönetim matrik- si, fonksiyonel matriks, proje matriksi vs. Bu matriks yapılar filmde olduğu gibi, sanal rea- liteyle gerçeği birbirinden ayı- ran, çalışanların ilaçlarla uyu- tulduğu, insanlığının sonunun geldiği ve kötü bilgisayarların dünyayı ele geçirdiği bir düzeni mi anlatıyor? Hayır. Gerçek pek o kadar enteresan değil. Matriks aslında bir hesap tab- losu. > (Offline) Offline: Off the record ya da kayıt dışı, gizli olarak demenin yeni biçimi. Birden grup halinde konuşur- ken biri size bunu offline’a ala- lım derse, bilin ki bunu daha sonra yalnız kaldığımızda ko- nuşalım anlamına geliyor. He- pimizin bir sanal realite içinde yaşadığımızı hissettiren bir di- ğer İngilizce iş jargonu offline’a geçmek. > (Let me revert) İzin ver sana geri döneyim: Her- hangi bir konuda karşınızdaki bir şey istediğinde, doğrudan tamam hallederim demek ye- rine ‘ben sana bu konuda geri döneyim’ demek moda. > (Thought shower) Dü- şünce yağmuru ya da eski adıyla beyin fırtınası: Be- yin fırtınası epilepsi hastaları- nın ataklarını çağrıştırdığından birçokları tarafından tercih edilmeyen bir terim haline gel- di. Popüler olmakla beraber, doğru ortam, doğru kişilerin katılımı sağlanmadığı durum- larda pek de efektif olmayan ve zaman kaybına yol açan bir metot olarak görülüyor. > (Synergy) Sinerji: Farklı bireylerin veya takımların be- raber çalışarak fikir, uzmanlık ve deneyim alışverişi yapması. 30-40 yaş aralığında olan pro- fesyonellerin çocukluğu Volt- ran adında çizgi filmle geçmiş- tir. 5 ayrı robot birleşerek de- vasa robot Voltran’ı oluşturur ve kötülerle savaşır. Sinerji de işte böyle bir şey. Birbirinden farklı güçlü yönlere, uzmanlık alanlarına, niteliklere, bilgi ve deneyim birikimine sahip bi- reyler birleşir ve güçlü bir ta- kım oluşturur. Aralarındaki olumlu etkileşim ise bugünün iş jargonuyla sinerjidir. DNY 12 CMYK DÜNYA Yönetim 12 > 21 OCAK 2014 SALI hr + insan kaynaklarına pozitif yankı yapar [email protected] İşyerinde bambaşka bir dil konuşmanız mı gerekiyor? İş jargonu İngilizceden dilimize girmiş terimlerle dolu. Brainstorming, FYI, geribildirim, matriks yapı gibi terimlerin egemen olduğu bir dil. Steven Poole Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans öğrencileri Begüm Fidan, Ece Özkapitan, Onur Çınar ve Besim Kosova gerçekleştirdikleri bağımsız araştırmada özel sektör çalışanlarının kullandıkları İngilizce kelimeleri-ifadeleri, kullananların yaş aralıklarını dikkate alarak incelemişler. İşyerinde iletişim halindeyken çalışanların hangi sebeplerden İngilizce kelimeleri tercih ettikleri ve İngilizce kullanımının hangi yaş aralıklarında daha sık görüldüğü çalışmaya katılan toplam 280 denek üzerinde analiz etmişler. Kullanımı (artık) kaçınılmaz teknik terimlerin kapsam dışında tutulduğu araştırmanın sonuçlarına göre, 20-59 yaş aralığındaki çalışanların çoğu çalışma yaşamlarında İngilizce ifadeler kullanmaktadır. Çoğu çalışan İngilizce ifadeler kullanmayı sıradan bir durum olarak nitelendirmektedir. Katılımcıların belli bir kısmı İngilizce kelimelerin kendilerini bilgili ve konularının uzmanı olarak gösterdiğini belirtmiştir. Katılımcıların %74’ü mesleklerinin doğası gereği İngilizce kullanımının kaçınılmaz olduğunu ifade etmiştir. Katılımcıların önemli bir çoğunluğu işyerinde İngilizce kelimeler kullanmaktan rahatsızlık duyduklarını belirtmekle beraber, özel yaşamlarında da İngilizce kelimeler kullandıklarını söylemişlerdir. Tahmin edileceği gibi İngilizce kullanımından duyulan rahatsızlık yaş ile doğru orantılı bir şekilde artmaktadır. Türkçeleştirme kampanyasına katılımcıların yüzde 70’i sıcak bakmaktadır. Ancak 25 katılımcıyla yapılan detaylı görüşmelerde genç çalışanların İngilizce terimler kullanmaktan rahatsız olmadığı belirtilmiş. Sadece 35 yaş ve üzeri grubun Türkçeleştirme kampanyasına katılma konusuna olumlu baktığı saptanmıştır. Çalışma sonuçları birçok İngilizce kavramın iş diline entegre olduğunu ve profesyonellerin bu dili benimsediğini göstermektedir. Bazı terimlerin Türkçeleşmesi ve iş dünyasında kabul görmesi zor olacaktır. Özellikle internet ve sosyal medya çağının içinde büyüyen genç neslin İngilizce terimlerden arınma olasılığı çok daha düşük görünmekte. GSÜ’li araştırmacılar, dilimizin bulunduğumuz coğrafya sebebi ile her zaman çevre diller ile etkileşim içinde olduğunu inkar etmiyor, ancak son dönemde iş hayatını domine eden ticaret dili İngilizce’nin artık günlük hayatımıza ve dil kültürümüze de süratle sirayet ettiğine ve bu hızlı girişin öncekilerinin aksine çok daha doğrudan ve ne yazık ki Türkçe’nin öz zenginliğini yıkıcı şekilde ilerlediğine dikkat çekiyorlar. Türkiye’de ofis jargonu Begüm Fidan Besim Kosova Onur Çınar "Do You Speak Plaza Türkçesi?"

Do You Speak Plaza Türkçesi?...jargonunun en çok kullanılan terimleri arasında. Ofis jargo-nundan nefret edenlerin de en hararetle nefret ettiği kelime-ler. Amacı; kötü olaylar

  • Upload
    others

  • View
    9

  • Download
    1

Embed Size (px)

Citation preview

> Bu fikri geliştirmek için kısabir beyin fırtınasına ne dersi-niz? > Lütfen düşüncelerinizi pay-laşın, geribildirimler bizim içinçok önemli.> İleriye dönük planlarımızdadaha esnek çalışma saatlerineadapte olmalıyız.> Konuyu çözmek için bu yolharitasını izleyelim.

Küresel iş yaşamında İngi-lizce en yaygın dil olarak kabulgörmekte. Ancak günlük ko-nuşma İngilizcesi yeterli değil.Nasıl ki İngiltere’de, İskoçya’dave Amerika’da birbirinden fark-lı terimler, argo kelimelerle İn-gilizce konuşuluyorsa, iş İngi-lizcesi de günlük dilden farklı.Kurumsal dünyanın kendinegöre deyimleri var. Çoğununorijini İngilizce deyimlerdengelmekle beraber, gerek İngi-lizce gerekse diğer dillere çev-rilmiş haliyle, ofis jargonu şir-ketlerde çalışanların kabul gör-düğü iletişim biçimi olarak be-nimsenmekte.

Klişeleşmiş, herkesin dilin-de olan ancak anlamı boşaltıl-mış birçok terim mevcut bu işjargonunun içinde. Steven Poo-le tarafından yazılan Ekim2013’ye yayınlanan ‘Who to-uched base in my thought sho-wer?’ kitabı ofis dilinin klişe-lerini ele alıyor, ofis çalışanla-rının bu klişelerin içinde kay-bolduklarını dile getiriyor. Üs-telik bu terimler bulaşıcı nite-likte. Çoğu çalışan bu içi boşterimlerin bir kısmından hiçhoşlanmıyor, hatta çevresindebu sözleri duymaktan ve kul-lanmaktan bıkmış durumda.Ancak işlerinde başarılı olmakiçin kendilerini aynı dili konuş-mak mecburiyetinde hissedi-yorlar.

Ofis jargonundanörneklerPoole’nin kitabından alın-

tılar içeren Guardian makalesiofis jargonu sözlüğünden keli-melere yer veriyor. Birçok ke-lime orijinal İngilizce haliylefarklı dillerde özellikle uluslar-arası firmalarda yaygın bir şe-kilde kullanılmakta. > (Annual Leave) Yıllıkizin: Tatile çıkmak iş e-posta-larımızda otomatik mesaj ola-rak ‘yıllık izin’ adı altında geçi-yor. ‘Şu tarihler arasında yıllıkizinde olacağım. Acil konulariçin Ahmet Bey’i arayabilirsi-niz.’> (Expectations) Beklen-tiler: Beklentiler çoğu zamanhedeflerin ötesinde yöneticile-rin takdirine - ya da insafınakalmış – esnek değerler. Bir yö-netici projesinin başında ‘her-kes çok sıkı çalışırsa, takım ola-rak beklentilerin üzerine çık-mamamız için sebep yok’ di-yebilir. Beklentilerin üzerineçıkmak çok iyi bir iş çıkarmayıhedeflemek demektir. Ancakyöneticilerin bireysel ve kolek-

tif beklentileri doğru belirle-meli, takımını da bu yöndeyönlendirmelidir.> (Going forward) Önü-müze bakmak: ‘Bundansonra,’ ‘gelecekte,’ ‘temiz birsayfa açmak’ gibi anlamlaragelen ‘going forward’ deyimigenellikle geçmişte yapılan ha-taları geride bırakmak ve gele-ceğe bakmak anlamında ofisjargonunun en çok kullanılanterimleri arasında. Ofis jargo-nundan nefret edenlerin de enhararetle nefret ettiği kelime-ler. Amacı; kötü olaylar yaşan-dıysa da, artık bunları konuş-manın zamanı değil. Geleceğebakıp hataları tekrarlamama-nın farklı bir yarın planlamanınzamanı. Özellikle politikada‘geleceğe bakmak,’ ‘ileriye git-mek’ gibi sözcükler altında aynıanlamları buluyoruz. BarackObama’nın hükümeti geçtiği-miz sene yazılı beyanatlarındatam 600 kez ‘moving forward’kelimelerini kullanmış.

> (Heads-up) Haberin ol-sun: Sana bu konuda öncedenbilgi vermek istiyorum. Habe-rin olsun… İngilizce terim he-ads-up yani birebir tercümesikafalar yukarı. Bir yandanönemli bir şey söylediğini kar-şınızdakine hissettirirken diğeryandan o kişiyi uyarmak veyadikkatini çekmek istediğinizigösteriyorsunuz. Bu terimAmerikan mühendisleri ve as-kerlerini potansiyel bir tehli-keye karşı uyarmak amacıyla20. yüzyılda ilk kez kullanıl-maya başlanmış. Gerçekten deboyunlarını uzatıp kafalarınıkaldırmaları isteniyormuş. Da-ha sonra mecazi anlamı ön pla-na çıkarak, ölüm kalım mese-lelerinde askerleri uyarmakamacıyla itinayla kullanılan birterim haline gelmiş. Ofis orta-mında bugün gelişi güzel birşekilde her türlü dikkat edil-mesi gereken konuda kullanıl-makta.> (Issue) Mesele: Herhangi

bir problem varsa, ona açık açıkproblem demek ofis ortamınayakışmaz. 1. Çalışanları korku-tursunuz; 2. Daha da önemlisiproblem ile yöneticiler veyapatronlar sorumluluk altına gi-rer. Oysa, çok daha ılımlı birsöylemler; ne kadar komplikeolursa olsun sorunlara ‘mesele’diyerek herkesin içini rahatla-tabilirsiniz. Problem ne kadar

büyük olursa olsun sakın ola‘problem’ olarak dile getirme-yin… bu mesele şirketinizi if-lasa götürecek büyüklükte olsabile…> (Journey) Yolculuk: ‘Ya-şam bir yolculuktur’ söylemivardır ya, iş yaşamı da işte öylebir yolculuk. Üstelik küçük kü-çük farklı farklı yolculuklardanoluşuyor. İyi günde kötü günde

insanları farklı yerlere götürenbir yolculuk iş yaşamı. Bir şir-kete çalıştığınız sürece yaşadı-ğınız zorlukları, ödülleri, mutluanları, başarı ve başarısızlıklarıbir gözünüzün önüne getirin.Başarınızdan dolayı prim aldı-ğınız zamanlar da mevcut, şir-ketin bütçe kesintilerindenmağdur olduğunuz dönemlerde. >(Leverage) Kaldıraç gör-evi görmek: İngilizcede le-verage fiili kimi zaman kullan-mak, yararlanmak kimi zamanise destek vermek, hızlandır-mak gibi anlamlara gelebiliyor.Kelime anlamı kaldıraç olan le-verage 1960’larda finans dün-yasında borç alınan parayla ya-pılan spekülasyonlar için kul-lanılan bir teknikti. Bugünse,orijinal anlamında çok uzak ol-dukça geniş bir şekilde kulla-nılıyor.> (Matrix) Matriks: Mo-dern ofisin her yerinde matriksigörebilirsiniz. Yönetim matrik-si, fonksiyonel matriks, projematriksi vs. Bu matriks yapılarfilmde olduğu gibi, sanal rea-liteyle gerçeği birbirinden ayı-ran, çalışanların ilaçlarla uyu-tulduğu, insanlığının sonunungeldiği ve kötü bilgisayarlarındünyayı ele geçirdiği bir düzenimi anlatıyor? Hayır. Gerçekpek o kadar enteresan değil.Matriks aslında bir hesap tab-losu.> (Offline) Offline: Off therecord ya da kayıt dışı, gizliolarak demenin yeni biçimi.Birden grup halinde konuşur-ken biri size bunu offline’a ala-lım derse, bilin ki bunu dahasonra yalnız kaldığımızda ko-nuşalım anlamına geliyor. He-pimizin bir sanal realite içindeyaşadığımızı hissettiren bir di-ğer İngilizce iş jargonu offline’ageçmek.> (Let me revert) İzin versana geri döneyim: Her-hangi bir konuda karşınızdakibir şey istediğinde, doğrudantamam hallederim demek ye-rine ‘ben sana bu konuda geridöneyim’ demek moda.> (Thought shower) Dü-şünce yağmuru ya da eskiadıyla beyin fırtınası: Be-yin fırtınası epilepsi hastaları-nın ataklarını çağrıştırdığındanbirçokları tarafından tercihedilmeyen bir terim haline gel-di. Popüler olmakla beraber,doğru ortam, doğru kişilerinkatılımı sağlanmadığı durum-larda pek de efektif olmayanve zaman kaybına yol açan birmetot olarak görülüyor. > (Synergy) Sinerji: Farklıbireylerin veya takımların be-raber çalışarak fikir, uzmanlıkve deneyim alışverişi yapması.30-40 yaş aralığında olan pro-fesyonellerin çocukluğu Volt-ran adında çizgi filmle geçmiş-tir. 5 ayrı robot birleşerek de-vasa robot Voltran’ı oluştururve kötülerle savaşır. Sinerji deişte böyle bir şey. Birbirindenfarklı güçlü yönlere, uzmanlıkalanlarına, niteliklere, bilgi vedeneyim birikimine sahip bi-reyler birleşir ve güçlü bir ta-kım oluşturur. Aralarındakiolumlu etkileşim ise bugününiş jargonuyla sinerjidir.

DNY 12 CMYK

DÜNYAYönetim12 > 21 OCAK 2014 SALI

hr + insan kaynaklarına pozitif yankı yapar

[email protected]

İşyerinde bambaşka bir dilkonuşmanız mıgerekiyor? İş jargonuİngilizceden dilimizegirmiş terimlerle dolu. Brainstorming,FYI, geribildirim,matriks yapı gibiterimlerin egemenolduğu bir dil.

Steven Poole

Galatasaray Üniversitesi SosyalBilimler Enstitüsü Yüksek Lisansöğrencileri Begüm Fidan, EceÖzkapitan, Onur Çınar ve BesimKosova gerçekleştirdikleribağımsız araştırmada özel sektörçalışanlarının kullandıklarıİngilizce kelimeleri-ifadeleri,kullananların yaş aralıklarınıdikkate alarak incelemişler.İşyerinde iletişim halindeykençalışanların hangi sebeplerdenİngilizce kelimeleri tercih ettiklerive İngilizce kullanımının hangi yaşaralıklarında daha sık görüldüğüçalışmaya katılan toplam 280denek üzerinde analiz etmişler.Kullanımı (artık) kaçınılmazteknik terimlerin kapsam dışındatutulduğu araştırmanınsonuçlarına göre, 20-59 yaşaralığındaki çalışanların çoğuçalışma yaşamlarında İngilizceifadeler kullanmaktadır. Çoğuçalışan İngilizce ifadeler

kullanmayı sıradan bir durumolarak nitelendirmektedir.Katılımcıların belli bir kısmıİngilizce kelimelerin kendilerinibilgili ve konularının uzmanıolarak gösterdiğini belirtmiştir.Katılımcıların %74’ümesleklerinin doğası gereğiİngilizce kullanımının kaçınılmazolduğunu ifade etmiştir.Katılımcıların önemli birçoğunluğu işyerinde İngilizcekelimeler kullanmaktanrahatsızlık duyduklarını

belirtmekle beraber, özelyaşamlarında da

İngilizce kelimeler kullandıklarınısöylemişlerdir. Tahmin edileceğigibi İngilizce kullanımındanduyulan rahatsızlık yaş ile doğruorantılı bir şekilde artmaktadır.Türkçeleştirme kampanyasınakatılımcıların yüzde 70’i sıcakbakmaktadır. Ancak 25katılımcıyla yapılan detaylıgörüşmelerde genç çalışanlarınİngilizce terimler kullanmaktanrahatsız olmadığı belirtilmiş.Sadece 35 yaş ve üzeri grubunTürkçeleştirme kampanyasınakatılma konusuna olumlu baktığısaptanmıştır. Çalışma sonuçlarıbirçok İngilizce kavramın iş diline entegre olduğunu veprofesyonellerin bu dilibenimsediğini göstermektedir.Bazı terimlerin Türkçeleşmesi

ve iş dünyasında kabul görmesizor olacaktır. Özellikle internetve sosyal medya çağının içindebüyüyen genç neslin İngilizceterimlerden arınma olasılığı çokdaha düşük görünmekte.GSÜ’li araştırmacılar, dilimizin bulunduğumuzcoğrafya sebebi ile her zamançevre diller ile etkileşim içindeolduğunu inkar etmiyor, ancakson dönemde iş hayatını domineeden ticaret dili İngilizce’ninartık günlük hayatımıza ve dilkültürümüze de süratle sirayetettiğine ve bu hızlı girişinöncekilerinin aksine çok dahadoğrudan ve ne yazık kiTürkçe’nin öz zenginliğini yıkıcışekilde ilerlediğine dikkatçekiyorlar.

Türkiye’de ofis jargonu

Begüm Fidan Besim Kosova Onur Çınar

"Do You Speak Plaza Türkçesi?"