22
Türk Dili ve Dergisi 16-17, August 2009, s. 233-254 OLARAK BURSALI Hülya Canpolat •• Özet Lami'i 1472-1532 Bursa'da ve burada Ünlü Cami'den çevirilerden "Cami-i Rum" olan Lami'i'nin üzerinde eseri mevcuttur. Lami'i Çelebi'nin Dibace-i Gülistan eseri Eski Türk en zengin sahalanndan olan klasik metin iyi bir örnek eder. bir metnin daha iyi anlayan biri ortaya Bu yüzden bilgi birikimi büyük rol oynar. Bu Lami'i'nin metodunu Anahtar Sözcükler: Lami'i, Biyografi, Dibace-i Gülistan, Metodu Abstract Lami'i has lived between the years of 1472 and 1532. He was bom in Because of the translations he did from the famous Persion poet Cami, he was known as "Cami-i Rum". With over fourty works he became one of the most valuable artists of the Old Turkish Literature. Commentaries are one of the unidest subjects of the Old Turkish Literature and they are written by people who understands a certain subject better. In essay, wiil try to explatation Lami'i's medhot of Key Words: Lami'l, Biography, Dibace-i Gillistan, Lami'l's Medhot J • Bu Hülya Canpolat Çelebi'nin Dibace-i Prof. Dr: Tunca Kortantamer, Ege Universitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, I zmir 2000 yüksek lisans •• Dr. Görevlisi, Ege Üniversitesi Edebiyat ·Fakültesi Türk Dili ve Bölümü, Bomova/Izmir

Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Türk Dili ve Edebiyatı Ar~ştınnaları Dergisi Sayı/Number: 16-17, Ocak/January-Ağustos/ August 2009, s. 233-254

BİR ŞARİH OLARAK BURSALI LAMİ'i*

Hülya Canpolat Taşcı ••

Özet Lami'i 1472-1532 yıllan arasında yaşamıştır. Bursa'da doğmuş ve

hayatını burada geçirmiştir. Ünlü İran şairi Cami'den yaptığı çevirilerden dolayı "Cami-i Rum" adıyla tanınmış olan Lami'i'nin kırkın üzerinde eseri mevcuttur.

Lami'i Çelebi'nin Şerh-i Dibace-i Gülistan adlı eseri Eski Türk Edebiyatı 'nın en zengin sahalanndan olan klasik metin şerhine iyi bir örnek teşkil eder. ŞerWer, bir metnin daha iyi anlayan biri tarafından ortaya koyulmasıdır. Bu yüzden şerbin oluşmasında yazarın bilgi birikimi büyük rol oynar. Bu yazıda Lami'i'nin şerh metodunu açıklamaya çalışacağız.

Anahtar Sözcükler: Lami'i, Biyografi, Şerh-i Dibace-i Gülistan, Şerh Metodu

Abstract

Lami'i has lived between the years of 1472 and 1532. He was bom in Bı.ırsa. Because of the translations he did from the famous Persion poet Cami, he was known as "Cami-i Rum". With over fourty works he became one of the most valuable artists of the Old Turkish Literature.

Commentaries are one of the unidest subjects of the Old Turkish Literature and they are written by people who understands a certain subject better. In t~.is essay, wiil try to explatation Lami'i's medhot of şerh.

Key Words: Lami'l, Biography, Şerh-i Dibace-i Gillistan, Lami'l's Medhot ofŞerh J

• Bu yazı, Hülya Canpolat ~:Lami'i Çelebi'nin Şerh-i Dibace-i Gül)stan'ı", Danışman: Prof. Dr: Tunca Kortantamer, Ege Universitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Izmir 2000 yüksek lisans tezı dayanılarak hazırlanmıştır.

•• Dr. Öğr~tim Görevlisi, Ege Üniversitesi Edebiyat ·Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Bomova/Izmir

Page 2: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Bir Şarih Olarak Bursa/ı Ltimi 'f

15. yüzyılın sonu ve 16. yüzyılın başında yaşamış olan Şeyh Mahmud bin Osman bin Ali en-Nakkaş bin İlyas Liimi'i1

, Eski Türk Edebiyatı sahasında en çok eser vermiş şahsiyetler arasında yer alır? Kırkın üzerinde eser kaleme almış olan şairin hakkındaki araştırmalann oldukça fazla olmasına rağmen yeterli olmadığı söylenir.3 Geçen yüzyılda Hammer'le başlayan bir ilgi dolayısıyla Liimi'i'nin bazı eserlerinin Almanca'ya çevrildiği görülmektedir.4

Bu yüzyılın başında ise Lamii ile ilgili çalışmalar artrnıştır.5

Asıl adı Mahmud olan LarniTnin doğum tarihi kaynaklarda tam olarak bilinmemekle beraber 1526'da yazdığt "Şerefii'1-İnsan" adlı eserinin önsözünde 55 yaşında6 ve 1526'dan tertip ettiği Divam'mn dibacesinde 58 yaşında7 oldu~nu söyler. 1532 yılında vefatı sırasında ise 60 yaşlannda olduğu bilinmektedir. Bunlardan yola çıkarak şairin doğum tarihinin 1472 olduğu tespit edilmektedir. Doğum yeri Bursa'dır. IL Bayezid 'in hazine defterdan olan babası Osman Çelebi, annesi Dilşad Hatıın'dur. Lami'i'nin Nefise Hatun adında bir halası ve Mustafa isimli de bir amcası olduğu bilirunektedir. Şairin büyük babası Nakkaş Ali Paşa, devrinin kendi sanatında birinci sımf şahsiyetlerden olup, Yeşil camii, Yeşil türbe gibi Türk mimarisinin XV. asır şaheserlerinin iç nakışlannda büyük hizmeti görülmüştür.

ı Kadir Atlansoy: "Bursa Şairleri':, Asa Kitabevi, Bursa ı998, s.265. 2 Abdülkadir Karahan: "U.mi'i", lA, MEB Yay. 7, s. ı ı. 3 Tunca Kortantamer: "Tezcan, Nuran: Uiıni'ls Gfiy u Çevgfuı , Franz Steiner Verlag, Stuttgart

)994, 387s. + Faksimile (62 fol.)." Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmalan Dergisi, S. IX, ı999 Jzmir, s. 157.

4 Kortantamer: a.g.m., s. 157. . 5 Gönül Ayan: "Bursalı Liiıni'i Bibliyografyası" (Basılmaıruş Doktora Tezi), Atatürk Ün.,

Erzurum ı978: Uıni'i Viiıruk u Azrii (Inceleme-Metin), Atatürk Kültür Merkezi Yayınlan, Ankara ı998. Günay Kut Alpay: "Liimi'i Chelebi and his Works", Journal of Near Eastern Studies 3, Nr. 2 (Apri) 1976), s. 73-93. Nurhan Tezcan: ''Laıni'i'nin Hayatı, Eserleri, Gfiy u Çevgan Mesnevisi ( Inceleme-Metin), Tez No 4, Ankara 1976. Harnit Bilen Burmaoğlu: "Bursalı Uıni'l Çelebi Divanı'ndan Seçmeler'', ~ültür Bakanlığı Yayınlan 1020, An~ara ı989. Harun Toıasa: "Klasik Edebiyatııruzda Divan Onsöz (Dibace)leri: Lami'i Divanı Onsözü ve (buna göre) Divan Şiiri Sanat Görüşü", Journal of Turkısh Studıes, Ali Nihat Tarlan Hatıra Sayısı 3, ı979, s. 385-402. İsınal Erünsal: "Türk Edebiyatı Tilfihinin Arşiv Kaynaklan IV: Laıni'i Çelebi'nin Terekesi", Journal of Turlash Studies, Fahir Iz Armağanı, ı990, s. 179-194, Lami'i Çelebi: "Bir Bursa ~fsanesi, Müniizara-yı Sultan-ı Bahar Ba- Şehriyar-ı Şita", Haz:Saadettin Eğri, Kitabevi. Istanbul 200ı, 4ı2s., Harnit Bilen Burmaoğlu: "Bursalı Liiıni'i Çelebi Divanı (Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri ve Divanının Tenkitli Metni), Yayınlanmarruş Doktora Tezi, Erzurum ı983, Abdulkadir Erkal: "Uıni'i Çelebi Ferhad u Şirin" (Ferhadnaıne), (İnceleme-Metin), Yüksek Lisans Tezi, Ata. Ün., SBE, Erzurum ı998, Mustafa isen-Hamit Bilen Burmaoğlu; "Bursa Şehrengizi" (Uıni'i Çelebi), Marmara Ün. Tfi!klük Araş. Der., S.3, 1987, s,57-105., Isen-Burmaoğlu: "Lami'i'nin Bursa Şehrengizi", Yedi Iklim, S.40, Temmuz ı993, s,103-ı05., Recai Kı;ı::~ltunç: "Bursalı Uıni'i Çelebi'nin Müniizara-yı Sultan-ı Bahar Bii­Şehriyar-ı Şitii Eseri", Ata. Un., SBE, Doktora Tezi, Erzurum 2005.

6 Tezcan: a.g.t., s. ı. 7 Burmaoğlu: a.g.e., s. ı. 8 Karahan: ag.m., s. I O.

234

Page 3: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Hülya Canpolat Taşcı

Uimi'i zamanının alim ve fazı! şahsiyetlerinden Molla Ahaveyn ve Molla Muhammed bin Hacı Hasan-zade'den-ders görmüştür.9 Önceleri medrese tahsilinin kuvvetli tesiri altında kalmıştır. M uradiye medresesine gittiği sarf ve nahivden aruz ve kafıyeye kadar çeşitli bilgileri, şeriat ilimlerini iyice öğrendiği, devrlu iki önemli dili Arapça ve Farsçayı çok iyi bildiği anlaşılmaktadır. Genç yaşta, tarikat cazibesi galip gelmiş, büyük Nakşibendi şeyhi Emir Ahmed Buhari (ölm.l516)'den iradet almış ve ömrü boyunca ona bağlılığı devam etmiştir. Lami'i Nakşbendi tarikatına mensuptur. Medreseden tekkeye, şeriatten tarikate geçiş onun bayatında bir dönüm noktası teşkil eder. Kendisi "Hüsn ü Dil" mukaddimesinde de, bakiki gaye ve rnanayı, ancak arifler zümresine katıldıktan sonra hissetttiğini belirtir. Birçok şiirinde ve münasip mahallerde medhettiği şeyhi Emir Ahmed Buhari'nin irşadı onu adeta yepyeni bir insan yapmıştır. Nakşibendi tarikatına derinden bağlanışında, Abdurrahman Cami'nin eserlerinin tesiri olduğu muhakkaktır. Lami'i'ye "Cami-i Rı1m" denrriesinin sebebi Cami'nin özellikle "Şevabidü'n-Nübüvve" ve "Ne:fiihatü'l­Üns" gibi büyük eserlerini Türkçe'ye kazandırmış olmasından dolayıdır.10

U.mi'i Çelebi şöhretini tercüme-telifkanşımı eserlerle yapar. Lami'i'nin elimizdeki ilk eserleri li.Bayezid devrine rastlamasına rağmen, Yavuz Sultan Selim devrinde bu şöbrete ulaştığı kaydedilir. İlk olarak Fettah Nişaburi'nin "Hüsn ü Dil''ini tercüme edip Yavuz Sultan Selim'e takdim etmiş, padişah bunun karşılığında şaire 35 akçe yevmiye tahsis ettirmiştir. 11 Şair bundan sonra genç yaşta, kendini bilgiye, tasavvufa, ibadete ve çeşitli sahalarda eserler vücuda getirrneğe vermiştir. Hüsn ü Dil'in te'lif sebeplerini anlatırken, gençliğindeki heva ve hevesten vazgeçtiğini, uzleti ihtiyar ettiğini de söyler. Ancak çeşitli fırsat ve vesilelerden faydalanıp, devrin büyüklerine kasideler

. sunmaktan, eserler ithaf etmekten geri kalmamıştır. Manzum eserlerinden - ·"Ferhatl-name"yi I.Selirn'e armağan etmiştir ve bundan dolayı kendisine,

salyarie olarak, bir köy ihsan olunmuştur. Kanuni'nin cülusunda, bir tarih düşürerek, padişaha takdim eylemiş, caizeye nail olmuştur. Kanuni'nin veziri İbrahim Paşa'dan da esaslı himaye gördüğü açıkça anlaşılmaktadır. Bazı mesnevi mukaddimelerinde İbrahim Paşa'yı medheder. Falır-i Cürcani'den naklettiği "Viş ü Ramin" mesnevisini de İbrahim Paşa'ya yolla.mıştır. Paşa buna karşılık gündelik 20 akçe ihsan eylemiştir. Şair bunu kendi bildiği gibi çocuklann arasında taksim etmiştir. Divanımn bir nüshasım da İbrahim Paşa adına tertip eyledi ği ve kendisine yolladığı malumdur. 12 J

Kanuni devri başlannda, Cami'den ilaveler ile çevirdiği ''Ne:fiihatü'l­Üns" tercümesin e, Belgrad fethi (1520) sıralannda tamamlanqığı , için,

9 Atlansoy: a.g.e., s. 266; Bunnaoğlu: a.g.e., s. 2; Karahan: a.g.m., s. ı 1. 10 Karahan: a.g.e., s. 12. 11 Karahan: a.g.m., s. ll; Atlansoy: a.g.e., s. 266; Burmaoğlu: a.g.e., s. 4. 12 Karahan: a.g.m., s. ı 1; Bunnaoğlu: a.g.e., s. 5.

235

Page 4: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Bir Şarih Olarak Bursa/ı Lam i 'f

Fütühü'l-Mücahidin" adını vermiştir. Sonra bir ara Kanuni'nin Bursa'ya geleceği duyulunca, Uimi'l, Sultan'a Bursa'yı sevdirip tanıtmak ve ilcrama nail olmak şevki ile, hemen bir "Şehrengiz" kaleme almıştır. Onun Kanuni'ye ithaf ettiği eserler arasında "Vamık u Azra", "Şem ü Pervane" ve "İbret-name" de yer alır. Aşık Çelebi 'nin ifadesine bakılırsa, Kanuni, Unsuıi'nin Vamık u Azra'sının tercümesini arzu ederek, muktedir bir şair bulmak isterken, Kazasker Muhyiddin Çelebi ile Kadiıi Çelebi bu işe Uimi'l'yi sevk etmişlerdir. O da, altı ay zarfında, eseri tercüme etmiştir.

Aşık Çelebi şairin 1533 yılında Bursa'da öldüğünü ve babasının mescidinin haziresine defnedildiğini bildirmesine rağmen diğer bütün kaynaklar LarniTnin ölüm tarihini 1532 olarak verir13

• Bu konuya son noktayı koyan yine terekedeki bilgilerdir. Bu bilgiler sayesinde kesin olarak LarniTnin ölüm taıihinin 1532 olduğu tespit edilmiştir. 14

Nazım, nazım-nesir kanşık ve nesir olmak üzere kaleme aldığı eserlerin sayısı 40'ı geçmektedir.15 Bu eserlerin çoğu üzerinde de akademik çalışmalar yapılarak Lami 'i' nin san!itı ortaya konmuştur. 16 N esir sahasında ve özellikle tercüme ve te'lif eserleriyle şöhret bulmuştur. Zamanmda pek meşhur olan "Leyla vü Mecnun", "Yusuf ü Züleyha" gibi konulan işlerneyi arzu etmemiş, böyle mevzulann dışında kalarak, İran edebiyatından edebiyatımıza yeni bir hava getirmek istemiştir. "Vis ü Ramin", ''Vamık u Azra", "Salaman u Absal'' ve "Heft Peyker" bu türdendir. Tabi'i bunlann bir kısmının Osmanlı sarayı ve muhitinin tavsiyesi ile tercüme veya nakledildiği de unutulmamalıdır. 17

13 Atlansoy: a.g.e., s. 266. 14 Erünsal: a.g.m., s.186. . 15 Salaman u Absal, Maktel-i Imam Hüseyin, Şem ü Pervfuıe, Guy u Çevgan, Ferhat-name, Vamık

u Azra, Lugat-ı Manzume, Şehr-Engiz, Divan-ı Eş'ar, Heft Peyker, Vis ü Rfunln, Kıssa-i Eviad­ı Cabir, Risale-i Fal, Edhem ü Hüma, Hıred-name, Gıdaü'r-Rfih, Hayret-name, Islahiit-ı Süfiye, !Vfeslekü's-Salikln, Mir'atü'l-Esma ve Cam-ı _Çibiin-nüma, Tuhfe-i Liimi'i, Nisabü'l-Belaga, Jbret-niime, Şeviilıidü'n-Nübüvve, Nefıihatü'I-Uns, Risale-i Tasavvuf, Jiüsn ü Dil, Müniizara-i Bahar u Şita, Şerh-i Dibace-i Gülistan, Münşeat-ı Mekatib, Menakıb-ı Uveys-i Karani, Şerefii'l­İnsan, Hall-i Mu' amma-i Mir Hüseyin, Müniizara-i Nefs ü Rüb

16 Erdoğan ~udağ: Vak'aya Dayalı Bir Eser Olarak Liimi'i Çelebi'nin Salaman u Absiii Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı Metin), Basılmaınış Dob.'1ora Tezi, Atatürk Ün., 1997, 476s. Günay Kut: Türk Edebiyatında Şem ü Pervaneler ve Lami'i'nin Şem Perviinesi (Sürmekte olan Proje). Hasan Ali Esir: Bursalı Lami'i _Çelebi: Jiayatı ve Edebi Kişiliği, Ferhatnamesi'nin Tahlili ve Tenkitli Metni, Doktor~ Tezi, Istanbul Un., 1998, 448s. Fatma Zelıra Kavukçu: Lfuni'i Çelebi'nin Vis ü Ramin'i (Inceleme-Metin), Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Ün., Bursa 1994, 2~~s. Harnit Bilen Burmaoğlu: Sursalı Lami'i Çel~bi "Hayret­name" (Edisyon Kritik), Atanuk Un., 1992. Salih Gülerer: Bursalı Lami'i Çelebi "Ibretnüma", Yüksek Lisans Tezi, Gazi Un. 1988. Ülkü Ayan: Liimi'i Çelebi'nin Hüsn ü Dil'i, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Ün. Ankara 1987. İbrahim Öztahtalı: Lami'l Çelebi Şerh-i Dlbace-i Gülistfuı, İnceleme-Metin, Uludağ Ün. Sosyal Bil. Ens. Türk Dili ve Edeb.iyatı Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, .. Bursa 1997. Sadettin Eğri: LarniTnin Şerefii' I-Insan'ı, Basılmaınış Doktora Tezi, Gazi. Un. Ankara 1997. Yaşar Çalışkan: Latifeler, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, No:2372, Istanbul 1997.

17 Karahan: a.g.m., s.12.

236

Page 5: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Hülya Canpolat Taşcı

Buna rağmen U.mi'i 16. yüzyılın Farsça'dan aktannalann çoğaldığı bir dönemde alışı lmışın dışına çıkarak farklı ve yeni konuların peşinde koşmuş ve Divan Edebiyatı 'nın olgunlaşmasında önemli katkısı olmuş kişidir. Fakat şairterin farklı konular aramasının daha 15. yüzyılda başladığı unutulmamalıdır. 18

Lam i 'I' nin şi ir anlayışını Divam 'nın dibacesinde bulabiliriz. 19 Divan Edebiyatı'nın en hacimli ve en geniş muhtevalı dibacesinde Liimi' i, şiir

hakkındaki görüşlerine yer verir. Dibacede ele aldığı konular şunlardır: Sözün kıymeti, ilk yaratılanın söz oluşu, Kur'an'ın belagat ve fesahat mucizesi oluşu, sözün nesir ve nazım diye ikiye ayrılışı , evliya makamlannda daha yüksek iki makamın bulunuşu, bunlardan birisinin şiir diğerinin kimya olduğu, manzum sözün daha etkili olduğu, ancak Kur'an'ın manzum olmayışı, şiirin en güzel yalan olduğu, şairlerin sözlerinin tesiri, Hz. Adem ve Hz. Hızır'ın şiir söyleyip söylemedikleri, Hz. Ali 'nin divanının bulunuşu, hezl söyleyen şairlerin kötülüğü, şairterin büyük bir kısmının doğru yolda oldukları, halka ters gelebilecek sözlerin altında büyük manalarıo bulunması, mutasavvıf ve şairlerin kendine has lugatlar kullanmalan gibi konulara yer verir.20 Şir hakkındaki bütün bu konularla şair adeta şiir yazma sanatım da okuyucusuna öğretir.

Liimi'i şi irlerinde usta bir sanatkar olarak karşımıza çıkar. O'nun şiirlerinde tasavvufi düşünce hemen her zaman görülür. LarniTnin kullandığı dil I 6. asırdaki Türk-İslam medeniyetinin dilidir. Türkçe kelimelere, mahalli tabir ve deyimiere çok yer vermiştir.

Lami'i şarihliğine dair bigileri onu şerh üzerine yazdığı tek eseri olan Şerh-i Dibace-i Gülistan da buluyoruz.

Yazann "Şerh-i Dibace-i Gülistan" adlı eseri yapı itibarıyla iç içe geçmiş iki tabakadan2 1 oluşur. Ortadaki birinci ve eserin büyük bir bölümünü kaplayan halkayı Sadi 'nin "Gül is tan" kitabının önsözünün şerhi oluşturur. İkinci tabaka ise bu tabakaya geçirilen adeta ince bir kılıf gibidir. Bu iki tabaka eserde birbirinden ayrı lmaz bir ibütünlük içindedir. Fakat biz eseri daha iyi tamyabilmek için bu iki tabakayı ayrı ayrı ele alacağız .. ·

Lami'i'nin şerh metodunu tesbit etmek için içteki tabakayı örneklerle daha yakında inceyip daha sonra eserin ikinci tabakasım ele alarak eserin geneli üzerinde bir değerlendirme yapacağız. 1

18 ı-;ortantamer, Tunca: Nev' i-zade Atayi ve Hamse'si, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay., Izmir 1997, s. 15, s.403.

19 T.olasa: a.g.e., s. 385-400. 20 Uzgör, Tahir: Türkçe Divan Dib§.celeri, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1990~ s. 15. 21 Tabakalar konusunda, bkz. İsmail Tunalı : Sanat Ontolojisi, Sosyal Yayınlar, Istanbul 1984, s.

104

237

Page 6: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Bir Şarih Olarak Bursa/ı Lam i 'f

LarniTnin şerh metodunu tespit ederken, eseri yapı ve içerik özellikleri olmak üzere iki kısma ayırdık. Bunu yapmaktaki amacımız LarniTnin şerh metodunu daha iyi tespit etmektir. Ancak unutmamak gerekir ki eserde bu iki özellik birbirinden ayn değil iç içedir. Yani yapı muhtevayla örülmüştür.

Lami 'i'nin şerhine baktığımızda, şarihin şerhini sağlam bir yapı üzerine oturtmuş, şerhi bir sisteme bağlamış olduğunu görürüz. Şerhte her şey sırasıyla işlenmektedir. Önce şerh edilecek cümle veya sözcük gruplan verilir. Daha sonra sözcük ele alınarak ekiere aynlır. Sözcüğün anlamianna geçmeden önce şarih yanlış okunuşlara yer vermemek amacıyla hareketeriyle beraber okunuşlann sağlamasını yapar. Böylece hangi sözcüğü ele aldığını açıkca ve hatasız olarak ortaya koyar. Sözcüğün temel anlamı daha sonra da yan anlamlan, veya mecaz anlamlannı verdikten sonra sözcüğe getirilen ekler de aynntılı olarak okuyucuya tarutır.

Şarih çeşitli yollarla da sözcüklerin ve ekierin kullanışlanru gösterir. Bu yollardan birisi beyit örnekleri getirmektir. Böylece hem anlamı pekiştirmiş olur, hem de metni monotonluktan kurtanr. İkinci yol, ayet ve hadislerden yararlanmaktır, bu şekilde inanışiara da yer vermiş olur. Üçüncü yol ise sözcüklerin çağnştırdığı bikayelere ve anekdotlara başvurmasıdır. Bütün bunlann hepsi birden değil metinde yeri geldikçe yapılır ve şarih asla tekrara düşmez.

Şerbin içerik özelliklerini ise şarihin okuyucuya verdiği bilgiler oluşturur. Klasik mensur metin şerhlerinde amaç, seçilen metni açıklamanın yanında okuyucuyu çeşitli bilgiler ile bilgilendirmek olduğundan bu tür şerhlerde birçok bilgi mevcuttur. Bu bilgileri şöyle sınıflandırabiliriz:

Dil Bilgisi ile İlgili Bilgiler (Şerhin büyük bir bölümünü kapsar.) Edebiyatla İlgili Bilgiler Dini ve Tasavvufi Bilgiler Biyografik Bilgiler Ansiklopedik Bilgiler

Bütün bu bilgileri şarihler dillerdeki ve diğer sahalardaki bilgi, birikim ve· yetkinlikleri ölçüsünde okuyucuya verirler. Bu ölçülerde de bu bilgiler şarihin amacına uygun olarak bazı şerhlerde daha az bazlİarında daha fazla olabilir.

Şarihlerin, seçtikleri metni şerh etmeye başlamadan önce yaptıklan hazırlıklardan birisi de şerh edecekleri metnin diğer nüshalanm görmektir. Örneğin Bursevi, Şerh-i Pend-i Attar'ında:

238

Page 7: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Hülya Canpolat Taşcı

"Van diger-ra yirine ba<z-ı nüsgada digerl-rii düşmüştür'm "Ba<z-ı nüsi:ıada tarfetu'l-<ayn In cihan düşmişdür"23

"Ba<z-ı nüsl:ıada lal:ın ni avaz ni şekli alınmıştır"24

şeklindeki ifadelerine sıkca rastlanır. Şem'i de Şerh-i Gülistan'ı yazmadan önce diğer nüshalan hatta

Lami'i'nin kendinden önce yazdığı Gülistan dibacesini de gördüğünü söyler: "Eger tarek yirine tak laf+ı val9.c olsa ziyade latif olırdı zira

şan<at-ı terşi< bulınurdı. Lakin faf5:Ir iki yüzden ziyade Gülistan gördüm"25 "Ber, laf+ı bunda müst$1 ma'na irade eylemez amma Uimi'l Çelebi bu mal)alde bata-yı !ahiş idüp burdendür diyü taşriQ itmişdür. "26

Lami'i Çelebi'nin de Sadi'nin "Gülistan" adlı eserinin dibacesini açıklamadan önce eserin diğer nüshalarına baktığı ve nüsha farklanru eserinde yansıttığı görülür:

"Ve ba<zı nüsgada <alem yirine <avam düşmiş,m, "Nitekim ba<zı nüsgada öyle taşl;ıil) olınmışdur>,28, "Ve ba<zı nüsgada ma tula vaf5:ı<a olmışdur"29, ''Ba<zı nüsgada be-bün-bvari ü tiz çengl düşmişdür"30 gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Farsça ve Arapça dillerine hakim olan Lami'i'nin, sözcüklerin anlamlarını verirken birçok lugat kitabından ve çeşitli eserlerden de yararlandığını görüyoruz. Yer yer Cevheri'nin "Sıhah-ı Luga"sından, Lugat-ı Hüsamiye"den ve Sıhahü'l-Fürs"den bahseder:

"Cevheri Şıl:ıal:ıü'l-Luga'da mayide ile gvan arasında farf5: beyan eyledi"31

·o-- "Nitekim Müsteşhedat adlu kitabında Esedl Tüsl ve Hindü Şah-ı Nagçıvani Şıl)al)ü'l Furs adlu kitabında ve })akim-i ~atran-ı Urmevi, Şems-i Fai:ıri, rai:ıimehumu'llah aşi lugat l;ıizdur, diyu taşl)ih eylediler"32 gibi ifadelere rastlarız.

22 Rafiye Duru: İsmail Hakkı Bursevi'nin Şerh-i Pend-i f\ttar'ı, Ege Ün. Sosyal Bilimler Ens. Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Izmir 1998, s. 96

23 Seyhan Dündar: Şem'i Şem'ullah'ın Şerh-i Gü~stan'ı, Ege Ün. Sosyal Bilimler Ens, Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Izmir 1998, s. ll I. J

24 Duru: a.g.t., s. 125. : 25 Dündar: a.g.t., s. 61. 26 Dündar. a.g.t., s. 73. 27 a .g.t., s. 136. 28 a.g.t., s. 138. 29 a.g.t., s. 146. 30 a.g.t., s. 149. 31 a.g.t., s. I 05. 32 a.g.t., s. 85.

239

Page 8: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Bir Şarih Olarak Bursa/ı Lam i 'f

Bütün bu hazırlıklardan sonra Uimi 'i okuyucusuna vermek istediği bilgileri şu yollarla iletir:

A) Dil Bilgisi ile ilgili bilgiler: 1) Sözcüklerin anlamlarına geçmeden önce yanlış okumalara meydan

vermemek amacıyla sözcüğün hareketeri ile birlikte tam okunuşları verilir: "Reved~ ra'nuii ve vav'ufi fetl)aları ile reften şigasında fi'il­

i muzari'dür" 3, "Mümidd, mim-i evvelüii zammesiyle ve mim-i

~aninüfi kesriyle ism-i fii'ildür"3\ "Müferril), zamm-ı m1m'le ve

kesr-i ra'ıla ism-i fii'ildür, sevindirici ma'nasına"35, "'Ir~, Kesr-i 'ayn'la ve ra'nuii sükünıyla kök dimekdür"36

gibi biçimler çoğunlukla sözcüğün şerhine geçmeden önce okuyucuya verilir.

2) Şarih daha sonra sözcük anlamlarına geçer. Fakat bir tek anlamla yetinmeyip, sözcüklerin diğer dillerdeki karşılıklarını da verir:

"B$, denizdür, derya ma'nasına. Dabı tiz yüriyici ata ve ~ava~ dibine ve sevad-ı şehre ve iki tağ ortasına ve ucuzlul5: yıla ve sebzeye ve şill rencine ve devenüfi kulağın yarınağa ve korkınağa dirler"37 ,

".ijayal, lugatda bir I.caç ma'naya gelür. Evvela şol şurete dirler ki 'alem-i ovabda görinür. Ve şaniyen şol şürete dirler ki merdüm-ı didede müşahede olınur. Ve şalişen ol şürete dirler ki bostanlarda ve ekinlerde düzerler, l$:orlar. Ta kim vul)üş u ıuyur ürküp I.caça. Ve rabi'en şal)ş ma'nasına gelür. Ve bamisen şol ~uvvet-i müdrike-i batıniyyeye dirler ki her şuver ü eşbal)ı ki l)iss-i müşterek-i mal)süsatdan ab~ ider. Ol ~vvete anları l:ııf:? eyler. I:Ial.cii.caten l)iss-i müştereküfi gizanesidür. burada ma'nii-yı iiher mai.cama müniisibrekdür. Ve ol I.cuvvetden münezzeh dimekdür"3ır,

"'Arak, 'ayn'ufi ve rii'nufi fetl;ıalarıyla burada der dimekdür ki adernden l)aşıl olur, boy ma'nasına. Ve dabı zenbile dirler. Ve az kemük ve et güşt ma'niisına. Ve bir ~rı kerpic dimekdür"39 gibi.

3) Uımi'i sözcüklere getirilen ekler ve edattarla ilgili açıklamalarda da bulunur: ·

33 a.g.t., s. 97. 3~ a.g.t., s. 98. 35a.g.t., s. 100. 36 a.g.t., s. 148. 37 a.g.t., s. 117. 38 a.g.t., s. 131. 39 a.g.t., s. 175.

240

Page 9: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

-·-

Hülya Canpolat Taşcı

"Ta, Farside dört ma<naya gelür. Evvela edat-ı gayetdür. l:latta rna<nasma. Şaniyen edat-ı ta<Hldür .. Şali§en tevl9t içün gelür. R.abi<en kat dimekdür. Tal.c m~<nasına. Yekta ve düta ve sita dirler. Bir I.cat, iki l.cat, üç I.cat ma<nasına" 0,

"Ban edat-ı nisbetdür ci ma<nasına. Şuturban ve sekban, deveci ve itci dimek olur. Pes puştibiin dimek ari.<a nıtıcı dimek olur. Murad andanıahir ü mesned dimekdür. Ve bennalar Türki'de puştvan diyu dlvar lJatıllamakda ve tayal.c urmal.cda isti<mal iderler"41 gibi.

4) Sözcükleri tanıtırken sözcük türlerine de yer verir. Sözcüğün sıfat, fıil olma durumlarını örneklerle açıklar:

"Baz, za-i <Arabi'le burada girü dimekdür ve togan ma<nasına ve açıl.c güşade ma<nasına. Ve l.col biizü ma<niisına ve farl.c etmek ma<uasına gelür. Ve baziden laf?ından emr şigasıdur. Ve ba<Zı terkibierde ş ıfat dalJı isti<rniil olınur. I:Iol.cl.ca-baz ve mühre-baz gibi'"'2,

"Pas, burada Qif? ma<nasına, ism-i maşdardur. Ve hem pasiden lafıından şlga-i emr gelür. Ve ba<zı terkibierde şıfat dalJı isti<mal olınur. ijatır-ı pas gibi. Pasban lafıı dalJı bundan me>hüzdur"43

V - )

"Çin, burada bir ma<rüf şehr adıdur. Ve dirler ki vilayet adıdur, ta<rib idüp şin dirler. Ve çiden şiga:ıo-i emr gelür, divşürmekdür. Ve vaşf-i terkibi olur, gülçin ve <arai.c-çin gibi. Ve togru dimekdür.Ve büklümdür, şiken ma<nasına. Nigar-bane-i Çin'den murad didiler ki Çin'ün deyrleridür ki garlb taşvlrler ve <iicib nai.c.:ılar ile bir vechle ariistedür ki naıiri mutaşavver degüldür" gibi.

5) Sözcüklerin harf değişikliğinden doğan türevlerine de yer vererek okuyucusunun bilgisini genişletir:

"ijvan burada sofra ma<niisınadur. Ve her nesne ki anufi içüne ta<am ariiste idüp yirler. Viiv resmidür. Elif §abitdür. Amma <Arabl'sinde bii meksür, viiv meftii<, elif şiibit isti<miil olınur. Cevher1 ŞıJ:ıal:ıü' l-Luga'da mayide ile bvan arasmda farl.c qeyan eyledi. Eger içinde ta<am olıcal.c olursa mayide dirler, olmayıcak

40 a.g.t., s. 108. 41 a.g.t., s. 117. 42a.g.t., s. 121. 43a.g.t., s. 153. 44 a.g.t., s. 183.

' . 241

Page 10: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Bir Şarih Olarak Bursa! ı Liimi 'i

olursa ovan dirler, didi. Ve ovanden laf~ından emr gelür. O~ı dimek olur. ~ra)at ve da'vet ma'nasına. Vaşf-i terkibi dabı isti'mal olur. Seb'-]J.van gibi. :r>açan vav §abit olsa ~an ma'nasına gelür. Amma efsah oldur ki kanma'nasına isti'mal olıcak vav'la nün arasında elif ya·z~ayalar. V~ bii-yı zamme-i şarlJ:ıa ile tel~ffu+ ideler,45

"'~b, fetJ:ı 'ayn ve ~afla ardca dimekdür, şon ma'niisına. Amma zamm-ı 'aynla ve fetl;ı-i ~afla çölrnek dibinde olan ta'am parelerine dirler. Ve kesr-i 'ayn'la ilüfi nişanlarına ve ]Jurremlige dirler. Ve zamm-ı <ayn'la ve feth-i ~afla ayufi ba~iyesine ve seriinciima dirler. Ve fetJ:ı-i <ayn ve kesr-i ~afla ökcedür, paşne ma'nasına. Ve ogıl oglına ve ardca gelme ge dinür"46 gibi.

6) Şarih gerek sözcük anlamlarını verirken gerekse ek ve edat açıklamalan yaparken konunun daha iyi anlaşılması ve monotonluktan kurtulması için beyit, ayet ve hadis örnekleri getirir:

''Nev, yeni dimekdür, cedl"d ma<nasına. FetJ:ı-i nünla şayi'dür. Ve zamm-ı nün'la da]Jı lugatdur. Şeyb Kemal-i Ijocendi:

'Iyd mi-ayed u merdum meh-i nev mHalebend Dldha ta~-ı bam-ı ebru-yi ü mi-talebend47

"Girayide kesr-i l.caf-ı <Arabi'le girayiden laf?:mdan ism-i mefuldür. Meyl eylemiş dimekdür. Kemal-i Işfahanf:

Gü~eşt <ahd-ı cevanl vü zi-lahv sir nei Resid novbet-i piri be-tovbe ne-girayi48

"Şallu, fi<iJ-i na~ış-ı yil'yiden emr-i J:ıiizırufi cem'idür. Şalavat getüren dimekdür. Bilgilki şalat lugatda bir niçe ma<naya gelür. Evvela namaza dirler: Kavluhu Te<aJa inne'ş-şalate tenJ:ıa 'ani'l-feJ:ışa) ve'l-münkir"49

7) -Lami'i bir öğretmen gibi davranarak dil bilgisi kurallarınada yer vererek çoğul yapma kurallarını da öğretir:

45 a.g.t., s. 105. ~6 a.g.t., s. 188. 47 a.g.t., s. 160. :: a.g.t., s. 142.

a.g.t., s. ı 19.

242

Page 11: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

-·-

Hülya Canpolat Taşcı

"Ve lisan-ı Farsi'de ek~er oldur ki ~açan bir kelimeyi cem< etmek dileseler eger J:ıayvanat ~abllinden olup a\}iri sakin olursa a}Jirine yalıfiuz elif ve nün ill;ıa~ idirler. Ve ger a}Jiri mütel;ıarrik olursa elif ve nün önünce bir ~af-ı <Acemi getürürler. ijvacegan ve feriştegan gibi. Amma cemadata ıtla~ olanlardan olsa elifle ha'ıla cem< idirler. Asmanha ve zeminha dirler"50

"Dıraij.tiin, dırabtufi cem<Idür. ~a<ide budur ki ha'ıla elifle cem< olaydı dıra}Jtha dinileydi. Amma isti<are tari~iyle şol ki levazım-ı insanidür. ijil<at ve came gibi. Dıra]Jta i§batıla insan mertebesine il}).a~ id üp e lif ve nün'la cem< eyledi"51

8) Lam i 'i dil bilgisi ile ilgili açıklamalar yaparken asla tekrara düşmez. Tekrar açıklama gerektiren kısımlarda okuyucuya bu sözcüğün veya ekin daha önce şerh edildiğini hatırlatır:

"Ki, kaf-ı <Arabl'nüfi kesresiyle ve ha>-yı <alamet ile kimse ma<nasınadur. Zikri geçmişdür"52

"Ve laf?-ı ye şol ya'dur ki ef<al evabirine lal;ı ık olur. ijitab ~aşdi zımnında keyfıyyet-i }).alden ta<bir olınur. Ve bunun tafşiJi geçmişdür,53 .

"Gül ~amın-ı kaf-ı cArabi'le meşhürdur, bir çiçekdür. Niteki tafşll ile beyan olındı,54

"Çün, cayiz ki burada imiile ve i~bac ve tefbimle keyfe ma<nasına ola. Nitekim ~ikri geçdi,s gibi söyleyişlere yer

· verilir.

B) Edebiyatla İlgili Bilgiler: Lami'i şerhinde, şiir, beyt, kıt'a, belagat, kafiye, redif, seci gibi edebi

terimleri de açıklayarak okuyucusuna edebiyatla ilgili bilgiler verir:

"l.(ıt<a lugatda bare dimekdür. lştılah-ı şu<arada bir şi<ire dirler ki matla<ı olmaya Güyiya şi'r-i tamdan ki gazel ya ~aşjde olsa gerekdür bir paredür"56

:

50 a .g .t., s. ı 07. ~!a.g.t., s. ı09. · a.g.t., s. 102.

53 a.g.t.. , s. 107. 54 a.g.t., s. ı44. ss a .g.t., s. ı 54.

243

Page 12: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Bir Şarih Olarak Bursa lı Lami 'f

"Beliigat, keHimda şol vaşfa dirler ki müfrediitı teniifür-i J:ıurüfdan ve gariibetden ve muJ:ıalefet-i .lpyiisdan ve mürekkebiitı mu<a~ad olmakdan ve tenfirden ]J.iilis oldu~an şofira ki feşiil)at bu evşiifdan cibaretdür ma<na-yı mal5:şüdı J:ıüsn-i vechile irade idüp nikiit-ı bedf<a-yı müştemil olmakdur"57

·

"İktifiien be-abdihuma bilgil ki şu<ara-i <Acem <örfinde 15:iifiye şol nesneye dirler ki cemle-i ebyiit evaQ.irinde, anun tekran vacib ya müstal).sen ola. Şol şartla ki müstal5:il kelime olmaya. Belki kelimeden cüz' meııabesinde ola. Ve ba'zılar kelime-i abire ve ba<zılar mücerred l}arf-i reviye ~afıye dirler. Ve redif şol kelimeye veya şol kelimata dirler ki ber-sebll-i isti~lal cem! <ebyatufi evabirinde bi-<aynıhuma tekrar gele ve bunun gibi şi<re müreddef diri er. 58

Ve see< lugatda gögerdn avazına dirler. Ve ıştılaJ:ıda fı~ralar abiderinde iki kelimat-ı müteviifı~a dirler."59

"Şi'r şlnufi kesriyle lugatda bilmekdür, daniş ma<nasına. IştıHiJ:ı-ı şu<arada bir keliim-ı mevzündur ki müretteb ve mu~affii ve mütekerrir ola. "60

C) Dini ve Tasavvufi Bilgiler: Lami'i'nin Nakşibendi tarikatına mensup bir mutasvvıf oluşu

sebebiyle şerh ettiği sözcükler çerçevesinde okuyucuya yer yer dini ve tasavvufi bilgilere verir:

"Mükaşefe, lugatda açışmaga dirler. Ve düşmenlığa dabı dirler. IştılaJ:ı.-ı meşayıQ.da ral).imehumu'llahu Te'aHi ref-<i J:ıücub mil5:darınca <acaibü'l-mülk ve mele:kütı seyr etmege dirler. Z1ra l)adlş-i şal)Il)de varid almışdur ki: Inne'llahe seb<Ine elfe l)icabın min nürin ve ~ulmetin. Ya<n! I:Ia~ Te'iilii içün yetmiş bifi hicab vardur nürdan dabı ~ulmetden dimekdür. Bilgil ki her l}icabufi keşfinde bir <alem seyr olınur. Pes yetmiş biii <alem seyr olınur. Ve bu yetmiş bin 'alem bi-temamiha nihad-i insanda mevcüddur. Her <aleme göre insiinufi bir gözi olur 'ki ol göz ile ol <alemi keşf l)aletinde seyr ider. Çün mürid-i şadıl5: ce~be-i iradetle esfelü's-safiHn tabi<atından a'la-yı <illiyyin-i şeri'ate rnütevecciJ:ı ola. Ve kadern-i sıdkıla cadde-i tadkatde kanün-ı mücahedet ve . . . . . . .

56 a.g.t. , s. 103. 57 a.g.t., s. 138. 58 a.g.t., s. 95. 59 a.g.t., s. 96. 60 a.g.t., s. 147.

244

Page 13: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

-·-

Hülya Canpolat Taşcı

riyazet üzerine sulük ide. Pes ol )J.icablardan mürür u 'ubür ide başiaya ve ol ma~ama münasib I:Ia~~ celle ve 'ala ofia bir çeşm-i 'ibret-bln bagışlaya. Evvel derecede 'a~l gözi açıla. Bu dii.yirenüfi )J.icii.bları ?;ii.yil olduğı ve iiyine-i 'al.d şafii )J.ii.şıl etdügi mi~darı esrar-ı ma'~ülii.t keşf ola ki ofia keşf-i na?arl dirler. Ek§er J;ıükema ve felasife bu ma~amda giriftar ~aldılar. Ve bum ma~şad-ı l_ıa~i~iye vuşül şandılar. Çün keşf-i ma'~latdan <ubür olma mukii.şefiit-ı ~albi ?iihir alısardur ki ofia keşf-i şuhüdi daijı dirler. Ol ma~ii.mda envar-ı mul_ıtelife müşahede alınsa gerekdür. Andan şofira mükaşefiit-ı sırrİ 'ayan alısardur ki ofia keşf-i ilbiimi dabı dirler. Ol ma~amda esrar-ı afedneş ve her nesnenüfi vücüdi )J.ikmetleri mekşüf olsa gerekdür. Andan şofira mükiişefiit-ı rübi ?Uhür idiserdür ki ona keşf-i rül;ıani dirler. İbtida-ı l)alinde keşf-i me'aric ve 'arz-ı cenniit ü calılın ve rü)yet-i melii)ike ve anlarıfila mükalemiit ?ahir olısardur. Amma çünki rül;ı bi-külli şefii J;ıaşıl ide ve küdüriit-ı cismiinlden pak ola, nii.-müteniihi 'iilemler keşf olsa gerekdür. Ve ek§er baviiri~-i 'iidiit ki ofia keşf ü keriimiit dirler. Bu ma~iimda ?Uhüra geliserdür. Ve ~abii-i mükaşefiit-ı şıfiit-ı I:Ia~~ olısardur"61 •

"Keffiiret, her güniihufi mu~abelesinde ki ehl-i şer' bir nesne ta'yin ve ta~dir etmişdür; me§ela ramazandan bir güni bir kişi bila-'öırin ~aşdla yise bir ~ul iizad etmek gerekdür, eger güci yitmezse altmış miskin toyurma~ gerekdür, eger güci yitmezse altmış gün muttaşıl oruc tutma~ gerekdür, keffiiret-i şavm budur. Keffiiret-i yemin üç kişinüfi ~amın toyurma~dur. Yagud üç gün oruc tutmakdur"62

"Nebiyy lugatda ijaber vericidür. Yiigud yüce olmış · dimekdür. Amma ıştılal_ıda şol 'unşur-ı latife ve ol Zat-ı şerlfe

dirler ki ofi.a bi-tadki'l-va)J.yi min 'inde'llahe bir şeri'at na?;il ola · ki ol şed'at anun ijuda'ya ta'abbüdünüfi keyfiyeti beyanını mutezammın ola. Eger ol şed'at ile gayre meb'ü§ olursa Resül dirler"63 gibi ayrıntılı örnekler vardır.

D) Biyografik Bilgiler: Şarih yer yer okuyucusuna biyografık bilgiler verirken anelçdotlardan

da yararlanır: ·

61 a.g.t., s. 127. 62a.g.t., s. 169. 63 a.g.t., s. 1 16.

245

Page 14: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Bir Şarih Olarak Bursa/ı Lfımi 'f

"Sa'di muşannifüfi mablasıdur. Adı Müslil:ıü'd-dln'dür. Memdül)ı olan padşahuii adı Sa'd idi kendüyi ana nisbet idüp tagallüşün Sa'di lplmışdur ....... Ve ijazret-i Şeyg'üii mevlidi Şiraz'dur. Ve hem }5:abr-i müteberriki dabı andadur. Ziyaretgah-ı ehl-i l:ıacat olmışdur. Sene aJ:ıadi ve tıs'Ine ve sitte mi'e şevvalinüii cum'a gicesinde vefat itmişdür. Ve kendüsi taba}5:at-ı meşayigdendür. Ve efiizıl-ı Şüfiyyedendür. Ve Şeyb Ebü 'Abdu'llah I:Iafı'nüii bü}5:a'-i şerifi mücavirlerindendür Ve meşayib-i kibardan çok kişiye irişmişdür. Ve Şeyb Şehabü'd-din Solıraverdi birle şoJ:ıbet itmişdür. Ve l:ıikayet iderler ki müddet-

. i medide beytü'l-mu}5:addesde ve bilad-ı Şam'da sa}5:alıg idüp gaii.ca şu üleşdürmişdür. Ta ijazret-i I:Iızır'la müla}5:at olup anun ~ülal-i en'am ü efzalinden sirab olmışdur. Ve bütgane-i sümenata girüp ulu bütleri şımışdur. Ve defa'atla piyade sefer-i J:ıac ve seyal:ıat-ı 'alem }5:ılmışdur. Nitekim J:ıikayetlerinden fehm olınur. Ve }5:ıdve-i mütega~~ilan-ı Farisdur. Ondan mu}5:addem ol 'a~übetde gazel az va}5:ı' olmışdur. Ve kelimatı ma}5:bül-i cümle-i tevayifdür. "64

"Ebü Bekr, padşahufi künyetidür. Bekr atası dimekdür. Ve eytdiler ki adı 'Abdu'llahdur. Sa'd, Ebü Bekr'üfi atası adıdur. Ve teberrüken Ebü Bekr bir oglınuii adını Sa'd virmişdür ki ijairet-i Şeyb kendüsini aiia nisbet idüp Sa'di dimişdür. Nitekim yul5:aruda tafşlli geçdi. İbn Zengi, ol Sa'd dal:ıı Zengi oglıdur ve didiler ki Zengi dabı mevdüdu's-sulgah oglıdur"65 gibi.

E) Ansiklopedik Bilgiler: Eserin büyük bir bölümünde, toplum, tıp, bitkiler, hayvanlar, yer adiann

kısacası birçok konuda aynntılı bilgiler bulunur. Örneğin şaıihin aylarta ilgili verdiği bilgiler tam anlamıyla ansiklopedik niteliktedir:

"Malı-ı CelaH eelale mensüb ay dimekdür ki ol CeHilü'd­dln-i Melikşah-ı Selcu}5:Idür. Bilgil ki Hidb bir }5:aç vardur. Evvela tarib-i 'Arabi'dür. Devr-i }5:amer l:ıisabınca bir yılı on iki aya ta}5:slm idüp her birine bir ad virmişlerdür. İbtida-yı tarib-i I:Iazre.t-i Risaletüfi şalla'llahu 'aleyhi ve's-sellem Mekke'den Medine'ye Şerrefehumu'llah Te'al~ hicreti ve inti~ali va}5:tindendijr ki muJ:ıarrem ayı idi. Şuhur-ı 'Arabiyye bulardur. Mul:ıarrem, Şafer, Rebi'ül'l-evvel, Rebi'ü'l-abir, Cumadi'l-ül~

~a.g.t., s. 134. 'a.g.t., s. 139.

246

Page 15: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Hülya Canpolat Taşcı

Cumadi'l-a]Jire, Receb, Şa<t>an, Ramazan, Şevval, Zi'l-~a<de Zi'l­l)icce. İkinci Tarib-i Rümldür ki tal.cvlmlerde yazılu mu<teber taribdür. İskender-i Rümi ki Fili~os-ı Yünani'nün ~ızından Dara'nun oglıdur. Anun zamanında baglanmışdur şol !)Inde ki belde-i Ma~adonya'dan ]Jurüc itdi. Ve ol gün du-şenbe güni idi. Ve eytdiler ki on iki yıldan şofua vaz< ohnmışdur. Sene-i şemsiyye'i zabı itmekçün ki üç yüz altmış biş gün ve rub<-ı yevmdür. Ve bu kesirden dört yılda bir gün l)aşıl olur. Ol yıla sal-ı kebise dirler. Ve ol güne yevm-i kebise dirler. Ol yıl üçyüz altmış altı gün olur. On iki ay vaz< etdiler ki adları bunlardur: Teşrin-i evvel, Teşrin-i şani, Kanün-i evvel, Kanün-i ~ani, Şubaı, Aıer, Nisan, Ayar, I:Iazlran, Temüz, Ab, Eylül.

Ve bu meı;kür aylarufi altında er~am-ı Hindi birle günlerinün <adedleri ~onmışdur. Amma Şubaı dört yılda bir ki kebise yılıdur. Yigirmi to~ olur. Ve üçinci Tarib-i Fürs-i ~a<dimdür ki Cemşid zamanından ~almışdur. Her zamanda bir dürlü i<tibar olurdı. Şimdiki zamanda tal.cvimlerde i<tibar olınanlarun mebde'I Melik Yezdcerd bin Şehriyar bin Pervlz ki abir-i mulük-ı <Acemdür ta]Jta oturdugı gündendür. Rebf<ü'l-evvel ayınufi ikinci güni Tarib'-i Hicretüfi on birinde. Ve bunlar dabı sene-i şemsiyye>i zabıçün on iki ay vaz< etdiler ki ı;ikr olınur. Ferverdin, Urdbehişt J:Iurdad, Tir, Murdad, Şehrlver, Mihr, Aban, Aı;er, Dey, Behmen, İsfendar-meı;. Ve bu aylarufi her birini otuz gün !Utdılar. Mecmü, üc yüz altmış gün oldı. Aban ayınun abirinde biş gün da]Jı ziyade etdiler. Sene-i şemsiyyeye muvafı~ üç yüz altmış biş gün oldı. V_e ol biş güne ki eyyam-ı müsteri~a dirler. Birer ad dabı virdiler. Ihneved, Işneved, Isfendmend Heşt, Heştüyeş. Rub'-ı yevm i'tibari ile eylemediler yüz yigirmi yıla dek yüz yigirminci yıl bir ay arturdılar. Rub<-ı yevmden l)aşıl oldı. Ol aya bihezek didiler. Ve ol ayı evvelden a]Jirine dek bayram eylediler. Ol yıl on üc ay oldı. Ve aylarufi otuz gününe bir ad virdiler ferişte adlarından. Ol eyyamda evl,<atı bu adlarla zabt · eylediler. Hafta günlerine i'tibiir etmediler. Ol adlar bunlardur ki ı;ikr olınur: Ürmezd, Behmen, Urdbehişt, Şehrfver, İsfendar-meı;, ljurdad, Murdad, Dibader Aıer, Aban, l:;lüd, ~ah, Tir, Çevş, Dimihr, Mihr, Merveş, Deş, Ferverdln, Behram, Ram, Bade, Dibdin, Din, Ard, İştad, Asmiin; Zamiyan, M~risfend, Eytran. Ve gün adı ile ay adı muviifı~ geldügi günde bayram ve zemzemeler eylediler. Me§ela Perverdin ayınun on !okuzuncu güni ve Urdbehişt'üfi üçi ve lj.urdad'un altısı ve Tir'ün on ücincisi ve Murdad'ufi yedincisi Şehriver'ün dördineisi ve Mihr ayunufi on altıncısı ve Aban'ufi omeısı ve Aı;er'ün ıokuzıncısı ve Dey

' . 247

Page 16: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Bir Şarih Olarak Bursa/ı Ltimi'i

ayınun sekizincisi ve on beşincisi ve yigirmi üçinci güni Behmen ayınuö ikinci güni ve İsfendar ayınun beşinci günidür. Ve dördinci Tarih-i CelalPdür ki hem Tarih-i Meliki dirler. Sultan Celale'd-din-( Melikşah-ı Selcül~I za"manında l;akimler ve müneccimler bu ı;ikr olan ayları kebise i<tibar eylediler. Fervedin ayınun evvelini nevruz gününden ta'yin eylediler. Müte'ayyen üç ay yaz faşlı oldı ki Ferverdin, Urdibehişt, Hurdad'dur. Ve üç ay yay faşlı aldı ki, Tir, Murdad, Şehriverdür. Ve üç ay güz faşlı aldı ki Mihr, Aban, Aı;er'dür. Ve üç ay lpş faşlı oldı ki Dey, Behmen, İsfendarme~'dür. Ve bu aylarunaltına l).urufla üçer ]Jane yazıldı. Evvel ]Jane güne delalet ider. İkinci ]Jane sa<ata, üçinci \}ane dal.<il~aya delalet ider. Meı!ela Perverdin altında "lam, otuz gün, "ye, he, on beş sa'at, "le, ze, otuz yedi dal.<il.<a dimekdür. Sayirin dabı buna I.<ıyas eyle,66

Lam i Tn ın tıp ve bitkilere ilgisini Erünsal, "Türk Edebiyatı Tarihinin Arşiv Kaynakları IV: La.mi'i Çelebi'nin Terekesi" adlı makalesinde şöyle dile getirir: "Terekede mevcut tıpla ilgili kitaplar ve nebatlardan yapılmış çeşitli şuruplar Lami'i'nin bu konuya yakın ilgi duyduğunu ve muhtemelen de çevresindekilere bu konuda yardımcı da olduğunu göstermektedir."67 Şerhte de adeta bu tezi destekleyici nitelikte bitkilerle ilgili bilgiler mevcuttur:

"Reyhan, mutlai.<a gökçek I.<obulu nebatat I.<ısmmdan olana dirler. Amma 'amme ortasında fesligen didikleridür.

Sünbülden murad burada I.<ısm-ı reyal;Inden olandur. Zira şol sünbül ki tıb kitabiarnnda ıikr ohnur, üç nev'dür. Biri sünbül-i Hindi'dür ki sünbül-i tayyib ve sünbül-i 'aşafir da\}ı dirler. Yunan dilince nardin dirler. İkinci sünbül-i Rumi'dür ki sünbül-i ıi.<Hti dirler. Fürs dilince muntecuşe dinür, çetük otınufi bir nev<idür. I:Ial.<II.<atde bunun sünbüllügi yokdur. Rayihasınde ve zuhümetinde hernan sünbül-i Hindi'ye benzedüginden ötrü sünbül dirler. Kökidür isti'mal alınan. Üçüneisi sünbül-i cebeHdür, yapragı ve budal.<lan boga dikenine benzer giçirek aneılayın \}aşin ve dikenlü degül I.<ara kökü olur. İki ve ziyade kökçük olur. l).o]Jusı baldırı ve çiçegi ve yemişi olmaz, köki isti'mal olınur. Buna dabı sünbül didikleri rayi};ada ve fı'ilde müşabeheti olduğ-ı sebebdendür. Ve

66 a.g.t., s. 172. 67 Erünsal: a.g.m., s.l86.

248

Page 17: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Hülya Canpolat Taşcı

her nesnenün şal}s:ümına dirler, sünbüle gibi. Ve eytdiler ki bir nev' çiçekdür, laciverdi misk gibi }s:o}s:ar, balıarda açılur.

Zeymeran, fes legündür ki Farsi'de şahsiferem ve şahsiperem ve sipergam ve siperem dirler. Ve ba'iı lugatda bostan-ı efrüzla taşl_lil_l etdiler ki üzerlik otı dirler. Eşal_l oldur ki tac-ı gorüs ve sultan börkl didikleri meşhur }s:ınnızı çiçekdür.''68

Bunun yanında şerhte toplumsal konulara ait bilgiler verilir:

"Türk, zamm-ı ta'ıla ve sükün-ı ra'ıla bıta ve IJuten ve deşt ü }s:ıpçak memleketinufi ebiine dirler. I}.amusı ak yüzlü ve }s:ara gözlü ve }s:ara }s:aşlu ve cefiikar oldu}s:ları sebebden 'Acem şa'irleri maJ:ıbüblarına her-sebil-i teşbih Türk dirler.

Zeng dört ma'naya gelür. Evvela bir talfe adıdur ki }s:aralardur. Afia nisbet idüp zengl dirler."69

"Nevruz, neyyir-i a'zam ya'ni güneş no~a-i ictidal-ı rebi'Iye ya'ni burc-ı J:ıamelüfi evveline geçdügi güne dirler. Mulük-ı ~Acem ol günde < ıyd iderlermiş .. 70 gibi örnekleri çogaltmak mümkündür.

Buraya kadar anlatılan bölüm şerhin iç tabaksına aittir. Diğer bölüme geçmeden bu bölümle ilgili kısa bir değerlendirme yaparsak, yukardaki örneklerden de anlaşıldığı gibi Lami'i, ilk önce sözcüklerle ilgili ayrıntılı dilbilgisi açıklamalarda bulunması, sonra sözcük anlamiannını çeşitli ömekleme yollarıyla ele alması ve en sonunda cümleye veya mısraya en uygun sözcük anlamını yerleştirerek okuyucuya vermesiyle tam anlamıyla klasik mensur metin şerhi metodunu eserinde uygulamıştır.

Ayrıca bu bölümde görüyoruz ki Lami'i sadece Sadi'nin "Gülistan" kitabının dibacesini şerh etmekle kalmamış, şerhin yapısını bozmadan, ele aldığı sözcükler vasıtasıyla okuyucusuna birçok alanda bilgiler verirken araştırmacıl.ara da verimli bir çalışma sahası sunmuştur. Bu bakımdan Lami'i'nin "Şerh-i Dibace-i Gülistan" adlı eseri, klasik mensur metin şerhine örnek olan ve çeşitli bilgiler içeren zengin malzemenin bulunduğu bir eserdir. 1

68 a.g.t., s. 178. 69 a.g.t., s. 149. 70 a.g.t., s. l l O.

' . 249

Page 18: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Bir Şarih Olarak Bursalz Lfımi 'f

Yukardaki birinci tabakayı saran ikinci tabakaya baktığımızda ise şerhin tamamı hakkındaki bilgilere ulaşınz. Bu tabaka değerlendirilirken "Şerh-i Dibace-i Gülistan"ın genel yapısımn üzerinde de duracağız.

LarniTnin şerh metodunu tespit ederken eserin iç içe geçmiş iki tabakadan oluştuğunu birinci tabakayı dibacenin şerhi, ikinci tabakayı da şerhi çevreleyen diğer kısmının oluşturduğundan söz etmiştik. Şarih şerbin didaktik olan yapısından kurtulmak ve kendi sanatçı kişiliğini ortaya koymak amacıyla bu ikinci halkayı oluşturmuştur. Bursevi'nin71 veya Şem'i'nin72 şerhlerine bakıldığında bu ikinci tabanın olmadığı sadece ele alınan metnin şerh edildiği görülür. Bu yönüyle Lami'i'nin eseri bu iki şerhten farklıdır. Şerhler didaktik eserler olduğu için şarihlerin kendi yaratıcıhklannı bu tür eserlerde görmenin zor olduğunu söyleyebiliriz. Fakat bu tür olasılıklar sadece şerhten ibaret olan eserler için daha fazla geçerlidir. Ama Larni'i oluşturduğu bu ikinci tabaka sayesinde okuyucuya sesini duyurabilmi ştir. Lami 'i'nin eserinin genel görünümünü de oluşturan bu ikinci tabaka içteki tabaka gibi sitemli bir yapıdan oluşur. Bu yapı bir kompozisyon bütünlüğünün içine otutturulmuştur. Şarih bu yapıyı oluştururken devrinin edebi geleneğinden yararlanır.

Genel olarak eserin yapısına baktığımızda, eserin klasik bir girişle başladığını görürüz. Sebeb-i te'lif ve te'lif tarihi verildikten sonra şarih mukaddime bölümüne geçerek şerhe başlamadan önce okuyucusuna Farsça harfler hakkında bilgi verir. Daha sonra Gülistan'ın Dibacesi şerh edilir. Şerh bittikten sonra hatime yani sonuç bölümüyle ·bize eserin bitiş tarihi verilir ve eser 20 beyitlik bir şiirle son bulur. Şimdi bu yapıya daha yakından bakalım.

Uimi 'I' nin eserini düzenleyişinde profesyonel bir sanatçı tavrı gözükür. . Eserde her şey yerli yerinde ve kuralına uygundur. Şarih, yukarda da bahsettiğimiz gibi klasik eserlerde görülen bir girişle başlar. Allah'ı ve Peygamberi över ve verdiği nimetiere şükreder. Bu şükrü de beyit ve rübailerle süsler:

Beyt:

Rüba'I:

Eyleyem her ni<metüfi şükrin eda Ni'met-i şükrüfi şenasın kim ide

Her ~ıl bedenimde bir dil olsa Her sa'at-ı cömr yüz yıl olsa Her ni'metinüfi şenası dinmez

71 Duru: a.g.t. s. 68-1 62. 72 Dündar: a.g.t. s. 60-124.

250

Page 19: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

- ·-

Hülya Canpolat Taşcı

Yazsam niçe bifi resayii olsa73

Daha sonra şarih, bir arkadaşının ricası üzerine bu eseri kaleme aldığını söyleyerek te'lif sebebini açıklar:

"Tal;ıd:Iat-ı 'avamdan gelen i]JtiHilin ve mu]Jadderat-ı lügatunufi imtina'ın teıekkür idüp eytdi ki: Ne olaydı bu mu}Jaddere-i şal;ıib-cemalüii ve nev-'arüs-ı l:ıacle-i bayalüfi perde-i lpna'ını ve I:ıicab-ı imtina'ını ref ider Türki libasile bir şerl:ı olaydı ta kim müşkilatı beyan ve mu'zilatı 'ayan olup 'ibaratı ma'lüm ve isti'aratı mefbüm kanünı mazbüt ve üslübı merbüt düşeydi."74

Te'lif sebebinden hemen sonra şarih adım ve te'lif tarihini verir:

"Heman erbab-ı 'irfiindan müteval95:ı' ve eşl;ıab-ı il;ısandan mütezarri' oldur ki bu bende-i kemterüii ve zerre-j ai:ı~arufi a'ni bihi Mai:ımüd bin 'Osman bin 'AH el-Lami'i 'efii 'enhum bi­lutfihi'l-'al~ vücüd-ı müste'arın ve büd-ı pür-idbarın katib-i devran elindeki }Jame-i zeban-güşade gibi ser-gerdan ve halk-ı cii:ıan önündeki ayine-i sade gibi tercüman mülal;ıaıa ideler"15

Şu dem kim virdi el bu şerl:ıe furşat Tokuz yüz andı tarib-i hicret"76

Şarih bu klasik girişten sonra eserin mukaddinıesine geçer. Bu bÖlümde, şarih, çeşitli lugat kitaplanndan yararlanarak Fars dili hakkında ve Arapça'da olup Farsça'da olmayan harfler üzerine bilgiler vererek okuyucusunu şerh e hazırlar. 77

Giriş niteliğindeki bu hazırlıklardan sonra gelişme yani eserin ana bölümü ol~n Gülistan dibacesinin şerhi başlar. Şarihin bu bölümü nasil ele aldığını yukarda ayrıntılı olarak verdik. Yalnız şerh kendi didaktik yapısıyla sürüp giderken okuyucu zaman zaman şarihin kendi şiirleriyle verdiği örneklerden onun sesini duyar. Şarih adeta varlığını his$ettirmeye çalışır: .'

73 a.g.t., s. 79. 74 a.g.t., s. 83. 15 a.g.t., s. 84. 76 a.g.t., s. 84. 77 a.g.t., s. 84-88.

251

Page 20: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Bir Şarih Olarak Bursa/ı Liimi 'f

Li-Mü'ellifihi:

Egerçi söylemiş ehl-i tar~at ijalp I:Ial.cdur bilen el-I:Ial.cl.c tıal.cil.cat

Kirnesne olmadı bu sırdan agah Hernin Allahı bilür yine Allah

Yüri var Lami'I kesb eyle I:ıalat Senüfi l).addüfi değildür bu mal.calat

Bu meclisde bugün biganesin sen Bu şem'e gerçi boş pervanesin sen

Mal.camından yüce I.cılma mal.calufi Kelamufi gözle kim arta kemalüfi

Şadef gibi yum agzufi cümle güş ol Çıkarma gevherüfi elden bamüş· ol78

Li-Mü'ellifıhi:

Ola bir l.catre çün deryaya vaşıl Vücüdundan nedenlü bula l).aşıl

Meşamm-ı kevn almaz işbu büdan Fena bulmayıcak ma<nayı büden79

Şerh tamamlandıktan sonra Lam i 'i eserin sonuç yani "Hatime" bölümüne geçer ve soğuk bir kış günü eserini tamamladığını çeştli tarihlerle okuyucuya verir:

78 a.g.t., s. 125. 79a.g.t., s. 131.

252

Page 21: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

- ·-

Hülya Canpolat Taşcı

"Bu şerh-i dlbace-i Gülistan bi-cavni'l-meliki'l-mennan eşhür-i l)üri.imin eviHiinde, dü-şenbe güninde üçinci sacatda ki Fuşül'ufi dördüneisi ve Zemherlr'üfi beşinci günü ve Şuhür-ı ~ameriyye'nüfi yedincisi ve malı-ı Receb'üfi tokuzıncı güni ve Hicret-i Nebeviyye'nüfi tokuz yüz onı Tarlg-i İskender'ün bifi seküzyüz on altısını ve Tarll)-i Yezdcerd'üfi sekiz yüz yigirmi ikisi ve Taril;ı-i Melikşah'ufi dört yüz yigirmi sekizi idi ki kumün-ı tesvidden +uhür-ı beyaza ve maıral)-ı riyazetden masral;ı-ı riyaze çıkdı ki l;ıaddad-ı felek- ı culmüd küre-i gabra-yı pür-a)Jdüd içinde menfe)J-i hevanufi enflis-ı burüdiyle luçeyn-i mayi ma~cüd idüp çün iceaz-ı Davüd caleyhü's-selam bi-renc-i aıer ayine-i İskender ve zücac-ı ter düzerdi"80

Lami'i eserini, havanın çok soğuk olduğunu ve kışın çok şiddetli geçtiğini söyleyerek adeta ısınmak amacıyla yazılmış olan yirmi beyitlik "Ateş-i Lugaz" şiiriyle bitirir.81

.

Görüldüğü gibi eser, son derece sağlam ve tutarlı yapısından dolayı yalnız metin şerhi özelliği göstermez aynı zamanda bir te'lif eser niteliğindedir. Lami'i, gerek eserini düzenleyiş şekliy le kendini eserde hissettirme yollarını gerekse şerh metoduyla diğer dillerde olan yetkinliğini bize göstermiştir.

Sonuç olarak bir şarih olarak Lami'i, "Şerh-i Dibace-i Gülistan"eseriyle hem klasik metin şerhi metodunu nasıl uygulanacağını hem de her hangi bir metni şerh ederken onun nasıl düzenleneceğini bize göstermiştir.

80 a.g.t., s. 201. 81 a.g.t, s. 203.

253

Page 22: Edebiyatı Ar~ştınnaları 2009, 233-254 BİR ŞARİH LAMİ'i*isamveri.org/pdfdrg/D00371/2009_16-17/2009_16-17_TASCIHC.pdf · 2019. 11. 6. · Mesnevisi (Inceleme-Sadeleştirme-Karşılaştırmalı

Bir Şarih Olarak Bursa/ı Lam i 'f

KAYNAKLAR

Atlansoy, Kadir:Bursa Şairleri-Bursa Vefayetnamelerindeki Şairlerin Biyografileri, Asa K.itabevi, Bursa 1998.

Ayan, Gönül: Lamii Vamık u Azra, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Ankara 1998.

Burmaoğlu, Harnit Bilen: "Bursalı Lami'i Çelebi Divanı'ndan Seçmeler", Kültür Bakanlığı Yayınlan 1020, Ankara 1989.

Duru, Rafiye: İsmail Hakkı Bursevi'nin Şerh-i Pend-i Attar'ı, Ege Ün. Sosyal Bilimler Ens. Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İzmir 1998, s. 96

Dündar, Seyhan: Şem'i Şem'ulHih'ın Şerh-i Gülistan'ı, Ege Ün. Sosyal Bilimler Ens. Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İzmir 1998, s. ı 11.

Erünsal, İsmal: "Türk Edebiyatı Tarihinin Arşiv Kaynaklan IV: La.mi'i Çelebi'nin Terekesi", Journal of Turkısh Studies, Fahir İz Armağanı, 1990, s. 179-194.

Karahan, Abdülkadir: "Lami'i", İA, Milli Eğitim Bakanlığı Yay., C.VII, İstanbul 1998.

Kortantamer, Tunca: "Tezcan, Nuran: Lami'is Guy u Çevgan, Franz Steiner Verlag, Stuttgart 1994, 387s.+ Faksimile(62 fal.)", Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmalan Dergisi IX, İzmir 1994.

- ----=::-:--:-:-----: Teori Zemininde Metin Şerhi Meselesi", Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi VIII, İzmir 1994.

Kut Alpay, Günay: "Lami'i Chelebi and his Works", Journal of Near Eastern Studies 3, Nr. 2 (April 1976), s. 73-93.

Üzgör, Tahir: Türkçe Divan Dibaceleri, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1990, s. 15. .

Tezcan, Nurhan: "Lami'i'nin Hayatı, Eserleri, Guy u Çevgan Mesnevisi (İnceleme-Metin), Tez No 4, Ankara 1976.

Tolasa, Harun: "Klasik Edebiyatımııda Divan Önsöz (Dibace)leri: Lami'i Divanı Önsözü ve (buna göre) Divan Şiiri Sanat Görüşü", Journal of Turkısh Studıes, Ali Nihat Tarlan Hatıra Sayısı 3, 1979, s. 385-402.

Tunah, İsmail: Sanat Ontolojisi, Sosyal Yayınlar, İstanbul 1984, s. 104

254