26
4 EKİM HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ Güncel Bilim ve Biyoloji Dergisi Ekim , 2013

Ekim 2013

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Kapsul Plus Sayı 14

Citation preview

Page 1: Ekim 2013

4 EKİM HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ

Güncel Bilim ve Biyoloji Dergisi

Ekim , 2013

Page 2: Ekim 2013

2

NY

E

GENEL KOORDİNATÖR

Tayfun GÖZLER

[email protected]

YAYIN KOORDİNATÖRÜ

Emine Ceyda SÖZÜER

[email protected]

GENEL YAYIN YÖNETMENİ

Mete Arslan KONAK

[email protected]

EDİTÖR

Aslıhan DİKMEN

[email protected]

EDİTÖR

Özge BİÇEROĞLU

[email protected]

Page 3: Ekim 2013

3

TEŞEKKÜRLER

Yükseköğrenim eğitimini aldığımız ve bizlere biyoloji

konusunda temel bilgileri aktaran saygıdeğer hocalarımızdan

başlayarak yetişmemizde emeği geçen bütün hocalarımıza te-

şekkürü bir borç biliriz.

Huzurlu bir çalışma ortamı sağlayan ve her zaman des-

teğini esirgemeyen Fen Fakültesi Dekanlığına, Biyoloji Bölüm

Başkanı sayın Prof. Dr. Yılmaz ÇAMLITEPE’ye ve Bölüm Başkan

yardımcıları sayın Doç.Dr.Murat YURTCAN ve sayın

Doç.Dr.Özlem Çetin ERDOĞAN’a teşekkür ederiz.

Bizi kapsül adlı duvar gazetesi hakkında çalışmaya teş-

vik eden sayın Uzm.Dr. Volkan AKSOY’a, yine halen yürütmek-

te olduğumuz kapsül plus dergisi ve duvar gazetesi hakkında

desteğini bizden esirgemeyen sayın Doç.Dr. Fulya Dilek GÖ-

KALP MURANLI’ya teşekkür ederiz.

Eserde bulunan yazıların taslaklarını inceleyen ve de-

ğerli eleştirileriyle katkılar sağlayan sayın Doç.Dr.Ayşegül ÇER-

KEZKAYABEKİR, Araş.Gör.Dr. Kadri KIRAN,Araş.Gör.Dr. Utku

GÜNER, Araş.Gör.Dr.Mithat AYDOĞDU, Araş.Gör.Dr. Ebru Dİ-

KER, Araş. Gör. Dr. Gazel Burcu GÜLTEKİN’e şükran borçluyuz.

Derginin yayınlanmasında ve basılmasında emeği ge-

çen sayın Doç.Dr.Hayati ARDA’ya ve Fizik Bölümü öğretim üye-

si sayın Doç.Dr.Şaban AKTAŞ’a katkılarından dolayı teşekkür

ederiz.

Özellikle yazdıkları yazılarla kapsül plus dergisinin ve

duvar gazetesinin oluşmasında, hazırlanmasında, gelişmesin-

de katkıda bulunan tüm hocalarımıza ve öğrenci arkadaşları-

mıza, özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz.

KAPSUL PLUS AİLESİ

Page 4: Ekim 2013

4

VİZYON

Kapsül Plus dergisi tamamen bağımsız, güvenilir ve uzman

habercilik ilkelerini benimser. Aylık yayın olması nedeniyle analiz-

ler ve yorumlar derginin temelini oluşturur. Kapsül Plus dergisinde

çıkan yazılar , bilimsel değer taşıyan ve dergi içeriğine uyan konu-

ların analiz ve yorumlamasıdır. Kapsül Plus dergisi etnik, cinsel,

ırksal, ulusal ve inanç temelindeki tüm ayrımcılıklara şiddetle kar-

şı çıkar. Kapsül Plus Trakya Üniversitesinin üniversiteler sıralama-

sında daha üst sıralara yükselmesi için yapılan tüm çalışmaları da

yürekten destekler. Kapsül Plus dergisi Trakya üniversitesinde öğ-

renciler ile yönetim arasında bir köprü olmayı istemektedir. Kapsül

Plus dergisi kendi bünyesinden taşıp Türkiye'den ve Avrupa'dan

öğrencilerin ve öğretim üyelerinin yazılarını bilimsel düşüncelerini

paylaştığı bir dergi olmayı istemektedir. Kapsül plus dergisi sanal

yayınla birlikte basılı bir yayın olmayı hedeflemektedir. Kapsül Plus

dergisi balkanlardaki üniversiteler ile bilimsel bir tartışma platfor-

mu olmayı dilemektedir. Kapsül Plus dergisi Trakya üniversitesi

başta olmak üzere Türkiye'deki diğer üniversitelerin fakültelerinin

öğrenci dergisi olmayı istemektedir.

MİSYON

Kapsül Plus dergisi Türkiye'deki üniversitelerin tüm akade-

mik

birimlerinin toplumsal kültürel ve bilimsel alanda tartışma platfor-

mu

olmayı amaçlar. Kapsül Plus dergisi Türkiye'deki tüm üniversitele-

rin öğrenci dergisi olmayı hedefler. Ayrıca Kapsül Plus dergisi yayın

ilkele-

rine uyan herkesin dergiye yazılarıyla katkıda bulunması için gay-

ret gösterir. Kapsül Plus dergisi öğrencilere ve akademisyenlere

yönelik etkinlikleri ile sosyal bir dergi anlayışındadır. Kapsül Plus

dergisi öğrencilerin kendilerini geliştirdiği çevresiyle iletişimini

güçlendirdiği bir ortam sunmaktadır.

TAYFUN GÖZLER

Page 5: Ekim 2013

5

Değerli Kapsül Plus Severler Merhaba ;

Merak dolu bir ayın daha sonuna geldik ve yeni sayı zamanı,

heyecanımızı bir kez daha sizlerle paylaşıyoruz. Heyecanımız diyoruz

çünkü her yayınlanan sayımız bizim için her sayı kadar heyecan verici.

Bu heyecanımız , her sayıda sizlerle beraber bizimde yeni, farklı

ve ilginç konulara şahit olmamızdan kaynaklanıyor. İçerikten bahsede-

cek olursak sizlere her zamanki gibi keyifli sayfalar eşlik edecek. Bunun

için sizlerin ilgisini çekebilecek konular seçmeye çalıştık. Bunların ba-

şında unutulmaması gereken hayvanları koruma günü ile ilgili yazıyı bu

sayımıza ekledik ayrıca İlk ekmek ne zaman yapıldı? Bir kaplumbağa

evde nasıl bakılır? Sorularına cevap bulacak, Bir bebeğin günlüğü

‘’Toplumsal cinayet’’ adlı yazıda toplumsal olaylara farklı pencereler-

den bakacaksınız.

Keyifle okumanız dileğiyle….

ÖZGE BİÇEROĞLU ASLIHAN DİKMEN

Page 6: Ekim 2013

6

Kapsul Plus Ekim , 2013

SAYI 14

İLK EKMEK NE ZAMAN YAPILDI ?

Dünya’nın neresine gidersek gidelim, ister ilkel kabilelerin bulunduğu bir yer, isterse en ünlü modern lokantaların bulunduğu bir yer olsun, insanların bulundukları yere özgü olan, somun

ekmekten pide’ ye çeşitli ekmek yediklerini görebiliriz. 8

KAPLUMBAĞALAR VE EVDE BAKIMI

Kaplumbağalar, dünyada soyu henüz tükenmemiş en eski hayvanlardandır. Hareketleri yö-

nünden ne kadar telaşsız ve ağır hayvanlarsa onların tarih boyunca gelişimi de o kadar yavaş

olmuştur.

10

BİR BEBEĞİN GÜNLÜĞÜ:’’TOPLUMSAL CİNAYET’’

Gebeliğiniz yasal sınırlar içerisinde ise ( Türkiye'de yasal süre 10. gebelik haftasıdır ) gebelik

sonlandırma müdahalesine müsait demektir. Hekimin gebeliğinizin haftası hakkında sizi bilgi-

lendirir ve müdahale ile ilgili merak ettiklerinizi cevaplar.

13

HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ

İnsanların hayvanlarla olan ilişkileri çok eskilere dayanır. Önceleri hayvanları sadece gıda ve

yolculuk aracı olarak gören insanların zamanla bakış açıları değişmiş, onlara şefkat gösterme-

ye, evcilleştirmeye ve onlarla dostluklar kurmaya başlamışlardır .Kurulan bu sıcak ilişki insan-

ların, hayvanların korunması konusunda birlikte hareket etmeleri fikrini doğurdu.

22

HABERLER 24 NESLİ TÜKENMEKTE OLAN BİTKİLER 18

Page 7: Ekim 2013

7

Kapsul Plus Ekim , 2013

SAYI 14

İLK EKMEK NE ZAMAN YAPILDI ?

Dünya’nın neresine gidersek gidelim, ister ilkel kabilelerin bulunduğu bir yer, isterse en ünlü modern lokantaların bulunduğu bir yer olsun, insanların bulundukları yere özgü olan, somun

ekmekten pide’ ye çeşitli ekmek yediklerini görebiliriz. 8

KAPLUMBAĞALAR VE EVDE BAKIMI

Kaplumbağalar, dünyada soyu henüz tükenmemiş en eski hayvanlardandır. Hareketleri yö-

nünden ne kadar telaşsız ve ağır hayvanlarsa onların tarih boyunca gelişimi de o kadar yavaş

olmuştur.

10

BİR BEBEĞİN GÜNLÜĞÜ:’’TOPLUMSAL CİNAYET’’

Gebeliğiniz yasal sınırlar içerisinde ise ( Türkiye'de yasal süre 10. gebelik haftasıdır ) gebelik

sonlandırma müdahalesine müsait demektir. Hekimin gebeliğinizin haftası hakkında sizi bilgi-

lendirir ve müdahale ile ilgili merak ettiklerinizi cevaplar.

13

HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ

İnsanların hayvanlarla olan ilişkileri çok eskilere dayanır. Önceleri hayvanları sadece gıda ve

yolculuk aracı olarak gören insanların zamanla bakış açıları değişmiş, onlara şefkat gösterme-

ye, evcilleştirmeye ve onlarla dostluklar kurmaya başlamışlardır .Kurulan bu sıcak ilişki insan-

ların, hayvanların korunması konusunda birlikte hareket etmeleri fikrini doğurdu.

22

NESLİ TÜKENMEKTE OLAN BİTKİLER 18 CANLILAR DÜNYASI 20-22

Page 8: Ekim 2013

8

Kapsul Plus Ekim ,2013

İLK EKMEK NE ZAMAN YAPILDI ?

ünya’nın neresine gidersek gidelim,

ister ilkel kabilelerin bulunduğu bir

yer, isterse en ünlü modern lokantaların

bulunduğu bir yer olsun, insanların bulun-

dukları yere özgü olan, somun ekmekten

pide’ ye çeşitli ekmek yediklerini görebili-

riz. Ekmek, kabaca değişik tahılların unun-

dan yapılan temel bir gıdadır. Sadece un-

dan yapılmış katkısız ekmeğin, M.Ö. 9bin

yıl kadar önce insan tarafından yenmeye

başlandığı bilinmektedir. Bugün yediğimiz

ilk ekmeğin M.Ö. 3000 civarında, ekmek

mayasını kullanan eski Mısırlılar tarafından

bir çeşit toprak soba-fırında pişirilerek ya-

pıldığı bilinmektedir. O zamanlar zenginle-

rin buğday, orta gelirlilerin arpa ve daha

yoksulların da darıyı ekmek yapmak için

kullandıkları kaynaklarda yer almaktadır.

Değişik çeşit fırın ekmeğinin ilk

defa Romalılar tarafından üretildiği, fakir

halka parasız dağıtıldığı bilinmektedir.

1202’de İngiltere ekmek fiyatlarını düzen-

lemede katı kurallar getirmiş, eksik ağır-

lıkta hileli ekmek satanlara katı cezalar

verilmiş, bu yüzden daha sonra ekmekle-

rin alt kısmında onu üreten fırının damga-

sının bulunması zorunluluğu getirilmiştir.

1850’de A.B.D.de sayısı 2000 civarında

olan fırınlarda yaklaşık 7000 kişi çalışmak-

taydı. 1930’larda A.B.D.’de birçok insanın

günlük temel gıdası olan ekmeğin içeriğini

zenginleştirmek için bir program başlatıl-

dı. Çünkü birçok insanda, anemi, pellegra,

beriberi gibi demir ve bazı vitamin eksik-

likleri ile ilgili beslenme bozukluğuna bağlı

hastalıklar yaygınlaştı.

D 1998’de A.B.D. ekmek

dahil birçok tahıl ürününe, hamile-

likte son derece gerekli olan, yani

çocuk gelişimi için anahtar bir be-

sin olan folik asit (B9 vitamini) ko-

nulmaya başlandı. 1910’da kişi

başına yılda 95kg olan un tüketimi

65kg’a düştü. Bugün Avrupa’da

yılda 25milyon ton ekmek üretildiği

bilinmekte olup , Almanya ve İngil-

tere’nin payı %60’tır. Almanya’da

yaklaşık 18bin fırın bulunmaktadır.

Page 9: Ekim 2013

9

Kapsul Plus Ekim , 2013

İLK EKMEK NE ZAMAN YAPILDI ?

Almanya ve Avusturya’da

yıllık kişi başı ekmek tüketimi 80kg,

İtalya’da 64kg, İspanya’da 60 kg

iken, İngiltere ve İrlanda da

50kg’dan azdır. Çavuşesku dönemin-

de karneyle ekmek verilen bugün

AB’ye kabul edilen Romanya’da yıllık

kişi başı tüketim 120kg’dır. Alman-

ya’daki Türk ekmeği üretimi yıllık

500 bin ton olup Almanya’nın ekmek

üretiminin %10’unudur. Ülke gene-

linde yaklaşık 20bin fırının bulundu-

ğu Türkiye’de kişi başı yıllık ekmek

tüketiminin 200kg olduğu ileri sürül-

mekteyse de bunun 150kg kadar

olduğu sanılmaktadır. Dünya’daki

ekmeğin çoğu buğdaydan yapılmak-

la beraber bazı ülkelerde değişik

tahıllardan da yapılanlar vardır.

Meksika’da mısır ekmeği “tortilla”,

İskoçya’da arpa veya yulaf ekmeği

“bannock” olarak bilinir. Türkler’ in

en yaygın ekmeklerinden biri olan

pideyi, “ pitta ” adıyla dünyanın bir-

çok yerinde Yunanlılar’ dan Pakis-

tanlılar’ a kadar kendine mal etme-

yen ülke kalmamış gibidir. Birçok

çeşit ekmek üreten İsveç’te çavdar

ekmeği de ünlüdür. Uzak-doğuda

pirinç unu oldukça yaygındır. En az

500 farklı çeşit ekmek üreten Al-

manya fırıncılıkta Dünya’da birinci-

dir. Bugün yediğimiz beyaz ekmek,

öğütülmüş buğdayın sadece iç kıs-

mından elde edilen undan yapılır.

Türkiye’de en pahalı ekmeği An-

talya, Bursa, İstanbul, Kocaeli,

Tekirdağ ve Yalova yerken, en

ucuz ekmeği Amasya ve Ço-

rum’un yediği bildirilmektedir.

Yarım kg buğday üretimi için

yaklaşık 500 litre su gerekmektedir.

Dünya’nın üçte ikilik kısmında kişi

başına düşen günlük su tüketimi or-

talaması 60litreden az iken Dün-

ya’nın en kurak yerlerinden olan Gü-

ney Avustralya’da tüketim kişi başına

445litre (2002), ABD’de 575litredir

(2008). Çin’de ise 86litredir.

Milyonlarca ekmeğin her

gün çöpe atıldığı, yaklaşık 7 milyarlık

bir nüfusu barındıran Dünya’da 1

milyardan fazla insan açlıkla savaşı-

yor. Bugün bazılarımız bilgisayar ya

da son model cep telefonunu çocuk-

larına beğendiremezken, Dünya’da

her gün yaklaşık 16.000 çocuk (her

beş saniyede bir çocuk), değil bir

parça ekmek bulabilmek, açlıktan

veya açlıkla ilgili hastalıktan ölüyor.

2006’da yaklaşık 9.7milyon çocuk

besinsizlik dolayısıyla daha beş yaşı-

na gelemeden ölmüştür.

PROF.DR.SELÇUK YURSEVER

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ

BİYOLOJİ BÖLÜMÜ

[email protected]

Kaynak

http://www.vize.com.tr/index.php?

option=com_content&task=view&id=754&Itemid=14

Beyaz ekmek, ekmeğe

birçok açıdan ekmekliğini kazandı-

ran gluten proteinini içerir. Fakat

bazı kişilerin bağırsakları gluteni

sindirmede zorluk çeker ve bağır-

sak hastalıkları ortaya çıkabilir.

Mısır, yulaf, darı ve pirinç unu glu-

tensizdir. Bitkiler özellikle başta

olmak üzer birçok canlı türünün

gen kaynağı (anavatanı) olarak

bilinen Türkiye, Dünya’da birçok

çeşidi bulunan ekmeklik buğdayın

da anavatanıdır.

Buğdayın ilk defa M.Ö. yak-

laşık 9bin yıl kadar önce Karacadağ

civarında kültüre edildiği bilinmekte-

dir. Dünya’da kişi başı ortalama buğ-

day tüketimi 67kg olmakla beraber,

Kırgızistan 239kg ile ilk sırayı almak-

tadır (FAO, 2003).

2007 Dünya buğday üreti-

mi 600 milyon tondur; Çin Dün-

ya’da, Rusya Avrupa’da ilk sıradadır.

Türkiye Dünya’da sekizinci, Avru-

pa’da dördüncüdür. Türkiye’deki

besin tüketiminin %58’i ekmek ve

diğer tahıl ürünleri oluşturur. Bunu,

mercimek, nohut ve diğer baklagiller

izler.

Değişik çeşit fırın ekmeğinin ilk

defa Romalılar tarafından

üretildiği, fakir halka parasız

dağıtıldığı bilinmektedir.

Page 10: Ekim 2013

10

Kapsul Plus Ekim , 2013

KAPLUMBAĞALAR VE EVDE BAKIMI

aplumbağalar hakkında bilgi sahibi olmak esa-

sında ilginç ve gizemli olduğu kadar düşündürü-

cüdür. Kaplumbağalar, dünyada soyu henüz tükenmemiş

en eski hayvanlardandır. Hareketleri yönünden ne kadar

telaşsız ve ağır hayvanlarsa onların tarih boyunca gelişimi

de o kadar yavaş olmuştur. Kaplumbağalar, öteki sürün-

genlerle birlikte Mezozoik'in ilk dönemi olan Trias Ça-

ğı'nda ortaya çıkmıştır. Bazı bilim insanları milyonlar yıl

önce dişleri olduğu ve kafalarını geri çekemediklerini sa-

vunsa da 200 milyon yıldan beri kaplumbağaların vücut

yapılarında önemli bir değişiklik olmamıştır.

Bu sevimli ve bir o kadar ilginç hayvanları yakın-

dan tanıyalım. Kaplumbağalar Testudines takımını oluş-

turan çok sert ve kemiksi bir kabuk içinde yaşayan, ağır

yürüyüşlü, dört ayaklı, sürüngen bir hayvanlardır. Kap-

lumbağaların çenelerinde diş yoktur ve dillerini dışarı

çıkaramazlar. Poikilotermik(vücut ısıları çevre sıcaklığı ile

değişir) hayvanlardır. Gözler parlak ve göz kapakları geliş-

miştir. Kulak kepçeleri bulunmamaktadır. Kara kaplumba-

ğalarının ayaklarında beş parmak bulunmaktadır. Tatlısu

kaplumbağalarında parmaklar arasında yarım perde bu-

lunmaktadır. Kabukları biraz daha küçülmüş ve uzamış,

yüzmeye uygun bir hal almıştır. Deniz kaplumbağalarında

ise ayaklarda yüzmek için palet benzeri yapılar oluşmuş-

tur, kabukları ise kayık gibidir.

Kaplumbağalar ortalama 60 yıl yaşamaktadırlar.

Daha uzun ömürlü olan kaplumbağalarda vardır. Örnegin;

Testusdo radiata cinsi kaplumbağalar 189 yıla kadar ya-

şayabilirler. Erkeklerle dişileri ayıran en önemli özellikler;

erkeklerde kuyruk dişilere oranla daha uzun ve kalındır.

Karın altı kabuğu erkeklerde daha kuvvetli ve içe doğru

çöküktür. Erkeklerde ön bacak tırnaklarından bir tanesi

dişiyi çiftleşme anında kavrayabilmek için daha uzundur.

Hayvanat bahçesi gibi yerlerde erken dönemlerde cinsi-

yet tayini, kandaki Östrojen ve Testesteron hormonları

seviyelerine bakılarak yapılır.

Doğanın değişiminden kendini koruyabilmek

için, bütün metabolik faaliyetlerini en aza indiren kap-

lumbağalar kışın uyku haline geçerler. Normal doğa koşul-

larında kaplumbağalar Ekim-Mart aylarında kış uykusuna

yatarlar. Ekim ayından itibaren havaların soğuması ve

yiyeceklerin azalması nedeniyle aktivitelerinin azaldığı

görülmektedir. Çin tatlı su kaplumbağaları gibi bazı türle-

rin kış uykusuna yatmadıkları da görülebilir.

K

Page 11: Ekim 2013

11

Kapsul Plus Ekim , 2013

KAPLUMBAĞALAR VE EVDE BAKIMI

Genellikle kara kaplumbağaları tarlalarda, toprağın yumu-

şak olduğu yerlerde, böğürtlenlerin diplerinde ,üzüm bağlarında

yaşarlar. Su kaplumbağaları ise tatlı su gölleri, dereler ve onların

kıyılarında yaşamaktadırlar. Deniz kaplumbağaları da sıcak denizler-

de yaşamaktadırlar. Bu hayvanlar yumurtlama ve çiftleşme zamanı

yer değiştirmektedirler. Caretta caretta’ ların yumurtlamak için

Akdeniz kıyılarına gelmeleri hepimizin bildiği bir örnektir.

Ülkemizin Akdeniz ve Ege kıyılarında deniz kap-

lumbağalarının yumurtalarını bıraktıkları dünyaca ünlü

kum plajları bulunmaktadır. Dalyan, Dalaman, Fethiye,

Patara, Kumluca, Belek, Kızılot, Demirtaş, Gazipaşa, Gök-

su Deltası, Kazanlı, Akyatağan, Samandağ gibi bölgeler

deniz kaplumbağalarından Caretta caretta ve Cheloni-

amydas'ın ana vatanlarıdır.

Çiftleşme istekleri mevsimine bağlıdır. Tro-

pik ve subtropik iklim koşullarına göre değişiklik

gösterir. Ayrıca dış ortam koşulları da bu olayı etki-

lemektedir. Genelde kaplumbağalar nisan ayının

başından, mayıs ayının sonuna kadar çiftleşirler. Bu

dönemde günlerin uzun olması ve güneş ışığının

fazlalığı önemli rol oynamaktadır. Ultraviyole ışınla-

rın, kaplumbağaların yaşamlarındaki çiftleşme ve

yumurtadan yavruların çıkması gibi fizyolojik olayla-

ra etkisi oldukça fazladır. Dişiler çiftleştikten sonra

spermi 4 yıl gibi süre ile saklayabilirler.

Kaplumbağalar yumurtlayarak ürerler. Yu-

murtadan yavru çıkma süreleri 2-3 ay sürmektedir.

Testusdo gracea (Tosbağa) kaplumbağalar 2-3 cm

boyunda 6-12 adet yumurta yaparlar. Tatlı su kap-

lumbağaları ise 3-12 beyaz uzun şekilli yumurta

yaparlar. Yavrular ise 2-3 ay süre sonra yumurtadan

çıkarlar. Kaplumbağaların tüm çeşitleri yumurtaları-

nı toprağa bırakırlar. Kara ve tatlı su kaplumbağaları

yaşadıkları doğal çevrede uygun bir ortamı seçerek

eştikleri çukurlara yumurtlarlar ve üzerini toprakla

örterler. Deniz kaplumbağaları hayatlarının çoğunu

denizde geçirdikleri için Dünyanın belirli kumsalla-

rında kıyıya çıkarak; kumsalda eştikleri çukurlara

yumurtlarlar. Genelde bu işlemi de geceleri yapar-

lar.

Page 12: Ekim 2013

12

Kapsul Plus Ekim , 2013

Kaplumbağaların Evde Bakımı

Yaşadığı ortamdan uzaklaştırılan hayvanların sağlıklı olmaları,

evdeki bakım yerlerinin doğaya çok benzer olmalarına bağlıdır.

Genelde tatlı su kaplumbağaları bir cam kap veya akvaryumlarda

bakılmaktadır. Bu ortamlar yetersizdir. Suların çabuk kirlenmesi

gibi etkilerden dolayı hayvanların sağlıkları bozulmaktadır. İdeal

bir akvaryum ısıtmalı, hava ve su temizleme filtreli, ultraviyole

lambalı ve ayrıca aydınlatma lambası olacak şekilde hazırlanmalı-

dır. Kara kaplumbağaları içinde terarium olarak isimlendirilen

yerlerde bakılmalıdır. Tatlısu kaplumbağaları ev ortamında doğa-

dan uzaklaştıklarından dolayı bazı dengesizlikler göstermektedir.

Bunun nedeni ev ortamının ideal ısıya sahip olmaması ve ultravi-

yole ışıktan yoksun olmasıdır.

Dış bakı ( inspeksiyon )

Sağlıklı Kaplumbağa

Hastalıklı Kaplumbağa

Gözler

Parlak ve temiz

Bulanık, yapışkan veya çukurlaşmış, göz kapakları şiş ve kapalı

Deri

Canlı, yarasız

Kuru, yaralı, kalınlaşmış, özellikle baş çevresinde kalınlaşma, pullaşma

Kabuk

Sağlam, sert, çizgileri düzenli

Yumuşak, şekilsiz, yaralanma, pullanma, kalınlaş-ma

Arka kısım , kuyruk, kloaka

Temiz

Gaita ile bulaşık, Kloaka dışarı çıkmış ve şiş

Evde bakımı yapılan kaplumbağaların beslenmeleri kadar sağlıklı olmaları da büyük önem taşır. Yapacağınız bazı

küçük kontrollerle kaplumbağanızın sağlıklı olup olmadığını anlayabilirsiniz. Eğer aşağıdaki belirtilere rastlarsanız en yakın

veterinere başvurabilirsiniz.

Kaynaklar;

http://www.hayvanbilgisi.com/yaban-hayvanlari/kaplumbaga-hakkinda-bilgi-2456/

http://www.hayvansevgisi.net/hayvanlar.aspx?id=72&lid=60&lab=2

http://www.hepsievcil.com/forums/m9902/kaplumbagalar-hakkinda/

http://www.hayvanlar.org/Kategori/114/Kaplumbaga-Resimleri

NURDAN YILDIRIM

[email protected]

Evde beslenen hayvanlara ise hazır yemler verilmektedir. İdeal bir rasyon (diyet) ise şöyledir; % 77 Meyve ve sebze ,

% 20 Kıyılmış et ,% 2 Vitamin ( Multi vitamin ) , % 1 Kalsiyum Laktat

Kaplumbağaların beslenme tarzı türüne göre değişiklik gösterir.

Kara kaplumbağası: Çayır otu, yabani ot, yonca, muz, kıvırcık, küçük çekirge, böcek, yağsız sığır eti

Bataklık kaplumbağası: Kıvırcık, salata, bezelye, lahana, kedi maması, yağsız sığır eti, su böcekleri

Bu yiyeceklere ilave besin olarak multi vitamin, bıçak ucu kadar multi vitamin ve iz elementlerde verilebilir.

Page 13: Ekim 2013

13

Kapsul Plus Ekim , 2013

BİR BEBEĞİN GÜNLÜĞÜ : ’’TOPLUMSAL CİNAYET’’

ugün sizlere son zamanlarda

çokça bahsedilen ve bir anda hasıraltı edi-

len toplumsal bir yaradan bahsedeceğim.

İçerik olarak çok geniş olmasına rağmen

konuya objektif olarak farklı pencerelerden

bakmaya çalıştım.

Başlığı okuyanların şimdiden be-

beklerin günlüğümü olurmuş? Dediğini

duyar gibiyim, bundan dolayı sizinle ilginç

birkaç bilgi paylaşmak istiyorum.

1. Döllenme ve 9 aylık süre arasında be-

beğin kilosu 3 milyar kez artar. İkiz gebelik-

lerde ise bu rakam çok daha yukarılara

çıkabilir.

2. Bebeklerin kalplerinin oluşması ve kul-

lanıma başlanması için gerekli olan süre

genellikle döllenmeden sonra 18 gündür.

3. İlk üç aylık dönemin ilk ayında, bebek-

lerin görme, solunum ve duyma işlevi ka-

zandığı bilinmektedir.

4. Ne düşündükleri kesin olarak bilineme-

se de bebeğin beyin dalgaları döllenmenin

42. gününden itibaren kaydedilebilir.

5. Çoğu bebeğin ilk ağlamasının doğum

esnasında olduğu sanılır. Ancak bebekler

anne karnında 26. haftadan sonra ağlayabi-

lir.

Sanırım bu bilgiler bir bebeğinde

günlüğü olabileceğine inandırmıştır sizleri.

Az sonra okuyacağınız hikâye sizleri biraz

üzebilir ama farkındalık yaratmak için bu

hikâyeyi kullanmayı uygun buldum. Şimdi

de sizleri ilginç ama bir o kadarda güzel bir

bebeğin günlüğü ile baş başa bırakıyorum.

5 Ekim: Bugün var edildim. Buradayım.

Varım. Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu

henüz annem ve babam bilmiyor.

Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm. Ama

ne de olsa, ben benim. Varım ya! Bu bana

yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz, yü-

züm yok ama, varlığımı ve benliğimi hisse-

debiliyorum. Bir kız olacağım ve baharda

çiçekleri seveceğim.

12 Kasım: Ah evet... Bunlar, bunlar ne

kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman

Allah'ım parmaklarım da çıkmaya baş-

ladı. Bunlarla çiçek toplayacağım, an-

nemin elini tutacağım, kalem tutaca-

ğım. Belki de güzel bir şiir yazacağım.

Anneciğim, orada mısın? Ellerimi elleri-

nin arasına koymak için sabırsızlanıyo-

rum.

20 Kasım: Oh, nihayet.. Annem dokto-

ra gitti. Burada olduğumu öğrendi..

Yaşasın! Doktor teyze özel bir cihazla

gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Res-

mimi bile çekti. Sevinmiyor musun an-

neciğim? Seneye kalmaz kollarının ara-

sında olacağım...

25 Kasım: Artık babam da burada oldu-

ğumu biliyor. Fakat henüz kız olduğu-

mun farkında değiller. Onlara sürpriz

yapacağım.

10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı.

Artık iki güzel gözüm, bir küçük bur-

num, dudaklarım ve yanağım var...

Anneme benziyorum galiba...

13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyo-

rum. Etrafım çok karanlık ama olsun.

Yine de mutluyum. Yaşıyorum ve va-

rım. Kısa bir süre sonra gün ışığını göre-

bileceğim, renkleri ve çiçekleri tanıya-

cağım. Rüyamda gördüm. Dünyada

gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok

merak ediyorum.. Anneciğim, babacı-

ğım sizin yüzünüzü de göreceğim. Tanı-

şacağız.... Mutlu olacağız. Gülüşeceğiz..

24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor

artık. Anneciğim, senin kalbinin sesleri-

ni duyuyorum. Benim kalbimin atışları-

nı da sen duyabiliyor musun? Hatta

sesini bile tanıyabiliyorum. Sesin ne

kadar tatlı... Hiç duymadığım bir şey

bu... Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım.

Kollarında uyuyacağım, yüzüne bakaca-

ğım, o tatlı sesini dinleyeceğim. Benim

için ninni de söyleyecek misin anneci-

ğim? Sen de beni özlüyorsundur mutla-

ka... Beni koklayacaksın.. Çok sevecek-

sin, değil mi?

19 Ekim: Biraz büyüdüm. Kımılda-

mam mümkün değil. Annem he-

nüz farkında değil ama onun ka-

nıyla besleniyorum. Kalbini dola-

şıp gelen sımsıcak kan bana geli-

yor. Beni sevecek bir kalbin kıpır-

tılarını şimdiden hissediyorum.

Annem beni çok sevecek. Annem

için güzel bir sürpriz olacağım.

23 Ekim: Hiç göremediğim bir el

ağzımı biçimlendirmeye başladı.

Dudaklarımda onun dokunuşunu

hissediyorum. Bu "el"in dokundu-

ğu yerler dudağım damağım olu-

yor. Düşünün bir yıl sonra bu elin

dokunduğu yerde güller açacak,

güleceğim. Dudağımdan ve dilim-

den sözler dökülecek. Herhalde

önce "Anne!" diyeceğim. Anne

duyuyor musun beni? Seninle

konuşacağım. Sana güleceğim.

Kimilerine göre hâlâ daha var

değilmişim... Nasıl olur? Varım ve

gülücükler sunacak dudaklarım da

olmak üzere ya... Hem sonra bir

ekmek kırıntısı ne kadar küçük

olursa olsun yine ekmektir. Öyle

değil mi anneciğim? Ah bir konu-

şabilsem!

27 Ekim: Bugün pek mutluyum.

İçimde tatlı bir kıpırtı başladı. Ar-

tık bir kalbim var. Kalbim atmaya

başladı. Hayatım boyunca böyle

atıp duracak. Sevgilerle doldura-

cağım kalbimi. Tıpkı anneminki

gibi... Annem bedeninde iki kalbin

birden atmaya başladığını bilseydi

ne kadar sevinirdi! Duyuyor mu-

sun anne?

2 Kasım: Her gün biraz daha bü-

yüyorum. Kollarım ve bacaklarım

da biçimlenmeye başladı. Hele bir

büyüsün kollarım bak nasıl kucak-

layacağım seni anneciğim. Şu

ayaklarım da tamamlansın da,

beraber çiçekli bahçemizde yürü-

rüz. Belki birlikte okula gideriz.

B

Page 14: Ekim 2013

14

Hekiminizi seçerken, en önemli unsurlar, tec-

rübesi ve iletişim kolaylığıdır. Genellikle böyle bir du-

rumla ilk kez karşı karşıyasınız, ilk olması demek aklını-

za birçok soru takılması ve hekiminize ulaşıp istediğiniz

soruları rahatça sorabilmeniz sizin açınızdan çok önem-

lidir.

Diğer önemli konu ise korkunuz. Korkuyorsu-

nuz evet haklısınız, halk arasında asılsız onlarca söylen-

ti var, ya gerçekse ?

Bunlardan en sık konuşulanı "ilk gebeliğinde

kürtaj yaptıranlar bir daha hamile kalamaz" söylentisi-

dir. Tamamen yanlış ve gereksiz bir düşüncedir. Günü-

müzdeki teknoloji ve teknikler ile bu neredeyse imkan-

sızdır.

Kapsul Plus Ekim , 2013

Ülkemizde her gün gerçekleşen kürtaj ile karşı karşıyayız ve bu

konuda edinilen bilinç her geçen gün artmakta bende bunu destekleyen bir

yazı yazmak istedim. Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması'na (TNSA) göre kür-

taj, yani isteyerek düşük yapma oranı giderek düşüyor. 2008 verilerine göre

Türkiye'de her 100 gebelikten 11'i kürtajla sonlandırılırken, Avrupa'da bu

oran yüzde 30’dur.

Sanırım giriş kısmında vermiş olduğum mesajı şimdi daha iyi anlı-

yorsunuzdur. Eğer içiniz birazda olsa sızlamış ise yazının devamı daha çok

ilginizi çekecektir. Şimdi hep birlikte gizli kalmış olan genellikle de bir tanı-

dık vasıtası ile gerçekleşen kürtajın öncesini ve sonrasını öğrenelim.

Kürtaj Kararı Vermek

Kürtajı düşünmek bir kadın için zor bir karar aşaması demek-

tir. Öncelikle durumunuzu değerlendirmeniz gerekmekte, Evli iseniz bu

kararı kesinlikle eşinizle birlikte ortak olarak almalısınız. Evli değil iseniz

zaten yasal olarak tüm sorumluluk sizdedir. Kürtaj kararı verirken, gebeliği-

nizi etkileyecek bir sağlık probleminiz yok ise, hekiminizin dahi, size kürtaj

olmanız, veya olmamanız yönünde, bir yorumu kesinlikle olmamalıdır. Ha-

yatınız ile ilgili önemli bir karar aşamasında olduğunuzu bilmeli ve dış et-

kenlerden tamamen uzak kalarak, bu önemli kararı kendi başınıza vermeniz

çok önemlidir.

Kürtaj

Kürtaj ( Küretaj ) denilince ilk akla gelen, isteğe bağlı gebelik son-

landırılmasıdır. İnternet ortamında birçok yanlış ve özellikle çarpıtılmış bil-

ginin bulunduğunu belirterek, size gerçek bilgileri vermeye başlayalım.

Öncelikle gerçekten gebeliğinizi sonlandırmak istiyor musunuz ?

Tabiki ilk aşama Kürtaj Kararı Vermek ile başlamaktadır. Evet gebeliğinizi

sonlandırmaya karar verdiniz. Şimdi Ne Olacak ?

İlk aşama olarak tecrübeli bir Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

seçerek randevu almanız gerekmekte. Bu aşamada seçeceğiniz hekim ile

iletişiminiz çok önemlidir.

28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor. Doktor abla neden mutsuz bakı-

yor böyle... Sen acı çekiyor gibisin. Kalp seslerin değişti... Sustun. Benimle

niye konuşmuyorsun anne? Anne... Anne... Anneciğim... Yüzümde soğuk

bir şey hissediyorum. Anne, yüzümü parçalıyorlar... Anne bir şeyler yap...

Anne... Kolumu çekiyorlar anne... Canım yanıyor anne... Anne... Ayaklarımı

parçalıyor bu şey anne... Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne...

Anne kalbimi parçalıyorlar... Anneciğim... Anne... Anne... An... Ah!

Kürtajınız tamamlandı hanımefendi. Geçmiş olsun! Evet duydunuz! Geçmiş olsun, yeşeren bir hayata daha son verdiniz, tebrikler!!

Page 15: Ekim 2013

15

Kapsul Plus Ekim , 2013

Hekiminize karar verdiniz peki anestezi seçimi

nasıl olacak ?

Anestezi seçilirken kararın yüzde 90 ı sizde ola-

caktır. Daha önce normal doğumunuz yoksa sedasyon,

yani uyutularak yapılan işlemi tercih etmenizi öneririz.

Lokal anestezi sadece serviks i uyuşturur yani rahim ağzını,

böylece dilatasyon sırasında yani vakum kanülünün rahim

içerisine girebilmesi için genişletilmesi, sırasında daha az

ağrı duyarsınız . Lokal anestezi ile ilgili bilinen en yaygın

yanılma ; Belden aşağı kısmın uyuşturulacağının zannedil-

mesidir. Lokal anestezi ile kürtaj işleminde bu olmaz . Lo-

kal anestezi ile yapılan kürtaj işleminde sadece serviks yani

rahim ağzı uyuşturulur. İşlem ortalama 5-10 dakika arasın-

da sürecektir ve hasta bir miktar ağrı hisseder.

Gebeliğiniz yasal sınırlar içerisinde ise ( Türki-

ye'de yasal süre 10. gebelik haftasıdır ) gebelik

sonlandırma müdahalesine müsait demektir. He-

kimin gebeliğinizin haftası hakkında sizi bilgilen-

dirir ve müdahale ile ilgili merak ettiklerinizi ce-

vaplar.

Sedasyon ile yapılan kürtaj hastalar ve hekimler için

en kolay ve en sorunsuzudur. Hasta kürtaj işlemi süresince

uyur ve ağrı hissetmez. Sedasyon ile yapılacak bir kürtaj mü-

dahalesini asla büyük bir ameliyat gibi düşünmemeniz gere-

kir. Sedasyon ile hastanın uyuması için bir de anestezi uzman

hekimi bulunmalıdır. Anestezi uzmanı sizinle kısa bir görüş-

me yapacaktır ( kronik bir hastalığınız var mı , alerjileriniz var

mı gibi sorular sorarlar ) .

Hekiminiz kürtaj işleminden önce mutlaka ultra-

son ile gebeliği görmelidir, sizi kürtaj operasyonu öncesi

muayene ederken, ultrasonografi ile bakılması artık rutin

hale gelmiştir. Hekimlerin yüzde 99 ultrason ile muayene

olmadan asla kürtaj yapmaz.

Hemşireniz sizi müdahalenin yapılacağı, müdaha-

le odasına alacaktır ve burada hazırlıklarınızı yapmaya

başlayacaktır. Bir süre sonra Anestezi uzmanı hekim yanı-

nıza gelir, yapacağı sadece kolunuzda bir damar yolu aç-

maktır. Bunun standart bir kan testi için yapılan iğneden

hiçbir farkı yoktur . Sedasyon tipi anestezi uygulanacağı

için hissedeceğiniz başka hiçbir şey yoktur . Anestezi uz-

manı hazır olan damar yolundan bir ilaç verir ve uyursu-

nuz .

Yaklaşık 5-10 dakika içinde kürtaj operasyonu

biter ve uyanma aşamanız için müşahede odasına alınmış

olursunuz. Yaklaşık 20 dakika içinde kendinize gelmeye

başlarsınız ve genellikle hiçbir ağrınız olmaz . Bunun nede-

ni ise anestezi uzmanı sizin uyuduğunuz esnada, operas-

yon sonrası ağrı çekmemeniz için verdiği, güçlü ağrı kesici-

lerdir.

Operasyon sonrasında ortalama 1 saatlik bir din-

lenmeden sonra evinize gidebilirsiniz .

Page 16: Ekim 2013

16

Kapsul Plus Ekim , 2013

Kürtaj Yasal mı

Kürtaj ( Küretaj ) İşlemi hakkında, yine en çok

tartışılan ve yanlış söylemler ile kulaktan kulağa yayılan

YASAK durumunu açıklayalım.

1983 Yılına kadar Türkiye'de kürtaj işlemi yasak-

tı ve yasadışı birçok noktada kürtaj işlemi yapılmaktaydı.

1983 Yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti Büyük Millet

Meclisi, bu konuda demokratik bir karar aldı. Devlet 2827

sayılı kanun ve 510 sayılı tüzükle, kadınlara isteğe bağlı

gebeliklerini sonlandırabilecekleri bu yasayı hazırladı . Bu

yasaya göre kadınlar, 10. gebelik haftasına gebeliklerini

kürtaj ile sonlandırabilmektedirler.

Geçtiğimiz senelerdeki Medeni Kanun değişiklik-

lerinde, evli kadınların gebeliklerini sadece eşlerinin izni

ile sonlandırabilecekleri maddesi eklenmiş ve ilgili tüzük-

le yürürlüğe girmiştir. Yasa bu fakat Devlet hastaneleri-

nin bir çoğunda isteğe bağlı kürtaj, ya yönetimlerine bağlı

ya da yasal mevzuattan uzak olmalarına bağlı olacak ki

durum aşağıdaki gibidir. Sizlere Türkiye’de çok tanınmış

farklı hastaneler ile yapılan telefon görüşmelerini verece-

ğim, etik açısından hastane isimleri vermeyi pek uygun

bulmuyorum. Bu bilginin Haber kaynağı: GAZETE HABERTÜRK -

TÜLAY ŞUBATLI ( [email protected])

Kürtaj Riskleri

Kürtaj ( Küretaj ) İşlemi, günümüzde halen halk arasında,

çekinilen ve korkulan operasyonların başında gelmektedir.

Tabiî ki kürtaj operasyonu, bir korunma yöntemi gibi düşü-

nülmemelidir. Her kadın gebelik istemediği dönemlerinde

mutlaka korunmalı, korunma hakkında bilgisi yoksa mutla-

ka bir hekime danışmalıdır. Kürtaj işlemi, günümüzdeki

sağlık merkezlerinde, güvenli şekillerde gerçekleştirilebil-

mektedir. Bilinmesi gereken önemli unsulardan biri, Türki-

ye'nin sağlık eğitimi konusunda, ne kadar ileri olduğu-

dur. Yeni nesil hekimlerimizin neredeyse hepsi, vakum

aspirasyon tekniği kullanmakta ve tecrübeleri ile işlemleri

5-10 dakikalık sürelerde rahatça bitirebilmektedir-

ler. Önemli noktalara dikkat edildiği sürece, küretaj işle-

minde komplikasyon oranı çok düşüktür. Bu komplikas-

yonlardan yani, istenmeyen durumlardan bazıları şunlar-

dır; Gebeliğin sonlanmayıp devam etmesi . Bu durum ge-

nellikle ultrason eşliğinde yapılmayan operasyonlarda gö-

rülür. Hekimin kürtaj işlemini ultrasonografi cihazı, yardımı

ile gerçekleştiriyorsa bu ihtimal pek düşünülemez.

Yine teknolojik cihazlar bu konuda önem taşı-

maktadır. Hekiminiz bu tip bir risk oluşmaması için, zor-

landığı durumlarda ultrason cihazına başvurarak, dilatas-

yonu güvenli bir şekilde yapabilir.

İçeride parça kalması : Bu komplikasyon yani istenme-

yen durum da, eskiden sık görülse de yukarda anlattığı-

mız gibi, ultrasonografi cihazı eşliğinde yapılan müdaha-

lelerde rastlanma oranı neredeyse 20000 de 1 dir.

Rahim delinmesi: Bu komplikasyon da eski dönemlerde,

vakum tekniği öncesinde, daha sık karşılaşılan bir kompli-

kasyondu. Rahim delinmesi sadece 2 şekilde olabilir.

Bunlardan birincisi hekimin rahim ağzı yani serviks i ge-

nişletirken, dilatasyon işlemi sırasında, buji denen aletin

rahimi delmesi ve eski usullerde yapılan kürtajlarda veya

vakumla başlanıp devamında küret kullanılması gereken

durumlarda küretin rahimi delmesi görülebilir. Tecrübeli

bir hekimde bu ihtimal çok düşüktür.

Page 17: Ekim 2013

17

Kapsul Plus Ekim , 2013

-Hasta: Kürtaj prosedürü nedir acaba?

Operatör: Yasal sınır 9-10 haftaya kadar, randevunuz

varsa veriyoruz.

-Hasta: Bizimkisi 9.5 hafta, olur mu acaba?

Operatör: 9.5 hafta mı? 9.5 haftaysa hiç gelmesin

bize.

- Hasta 4: Prosedür nedir acaba?

Operatör 4: Resmi nikâhı varsa 6 haftayı geçmemek

şartıyla eşiyle gelip imza veriyor.

- Hasta 4: Eşiyle mi?

Operatör 4: Evet resmi nikâh diyoru ya, eşiyle beraber

gelecek. Eşi imza verecek.

-Hasta 2: Kürtaj yaptırmak istiyoruz, 9 haftalık mümkün

mü?

Operatör 2: Yok almıyoruz.

-Hasta 3: Kaç haftaya kadar kürtaj yapıyorsunuz?

Operatör 3: Biz 8 haftaya kadar alıyoruz.

- Hasta 3: Bu yeni bir uygulama mı?

Operatör 3: Hayır, yıllardan beri böyle.

- Hasta 5: Kürtaj yaptırmak istiyoruz,

prosedürü nedir?

Operatör 5: Sağlık nedeniyle mi yoksa isteğe bağlı mı?

- Hasta 5: İsteğe bağlı

Operatör 5: İsteğe bağlı kürtaj yapılmıyor.

- Hasta 5: Neden?

Operatör 5: Devlet hastanesinde yapılmıyor. Özel has-

tanelere sorun.

-Hasta 6: Kürtaj yapılıyor mu?

Operatör 6: Yapılıyor

- Hasta 6: Prosedür nedir?

Operatör 6: Ultrasonla kalp atışlarına bakılıyor. Kalp

atışları yoksa kürtaj oluyor, bebek yaşıyorsa olmuyor.

-Hasta 6: Siz hemşire misiniz?

Operatör 6: Hayır ben ebeyim.

- Hasta 6: Ama devlet hastanelerinde 10 haftaya kadar

yapılıyor yasaya göre?

Operatör 6: Kesinlikle yasak, kanunen öyle bir şey yok.

Ülkemizde kürtaj konusu yukarıda sizinde okuduğunuz

gibi halen kanayan bir yara olarak kaldı. Son yıllarda Sağlık ba-

kanlığının devrim niteliğinde çalışmalarına rağmen bilinç seviye-

sinin bu kadar aşağılarda olması gerçekten üzücü bir durumdur.

Asırlar boyunca ezilen, yok sayılan, köle gibi çalıştırılan kadınla-

rımıza en azında kendi bedenleri üzerinde söz sahibi olma hak-

kını vermeliyiz diye düşünüyorum. Çünkü kürtaj işlemi birey

üzerinde çok ağır psikolojik etkilerinin olduğu bir işlemdir.

Kaynaklar:

http://www.xn--krtaj-kva.gen.tr/kurtaj-yasalmi.html

http://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/138933-avrupada-30-turkiyede-11

METE ARSLAN KONAK

[email protected]

Page 18: Ekim 2013

18

Kapsul Plus Ekim , 2013

NESLİ TÜKENMEKTE OLAN BİTKİLER

Familya: PINACEAE

Pinus torreyana ssp. torreyana: Güney California San Diego ve San-

ta Barbara’da bulunan endemik bir türdür. Orman parklarında yaygın

olan bu tür nüfus artışıyla birlikte günümüz kentleşmesine yenik düş-

müştür. Kentleşmenin doğurduğu sonuçlarla IUCN (Nesli Tükenme

Tehlikesi Altında Olan Türler)’in kırmızı listesine girmiştir.

http://www.inaturalist.org/observations/251282

Familya: ORCHIDACEAE

Anguloa cliftonii: Sınırlı coğrafyasıyla birlikte nadir olarak

bilinmektedir. Sadece Lago Calima, Valle del Cauca eyaleti-

ne yakın çok dar bir alana özgüdür. Bu orkide yasadışı top-

lama sonucunda ergin döneme ulaşamadığından IUCN

(Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türler)’in kırmızı

listesine girmiştir.

http://www.iucnredlist.org/details/summary/44393406/0

Familya: CYPERACEAE

Bulbostylis pseudoperennis: Katangan maden alanları, Zambiya Cop-

perbelt ve Katanga Eyaleti ile bölgeleri sınırlıdır. Tür bakır ve kobalt

maddelerinin maden alanında bulunduğundan kazı işlemlerine maruz

kalmıştır.Bu tehlike de türün IUCN (Nesli Tükenme Tehlikesi Altında

Olan Türler)’in tarafından ‘Savunmasız’ olarak değerlendirilip uzun bir

süre boyunca izlenmeye alınmıştır.

http://www.iucnredlist.org/details/44393507/0

Page 19: Ekim 2013

19

Kapsul Plus Ekim , 2013

NESLİ TÜKENMEKTE OLAN BİTKİLER

Familya: ORCHIDACEAE

Masdevallia atahualpa: Kuzey Peru Amazonun da bulunmuştur. İki türü

sadece Leimebamba-Balsas ve Chachapoyas ta görülür. Spesifik yerelde ki

detay hakkında belirsizlikler olmasına rağmen yerlerin sayısı beşten az oldu-

ğu tahmin edilmiştir. Tarım gelişmesi ile orman azalmaya başlar bunun do-

ğurduğu olumsuz sonuçlarla IUCN (Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan

Türler)’in kırmızı listesine girmiştir.

http://www.iucnredlist.org/details/42831258/0

Familya: CUPRESSACEAE

Widdringtonia whytei: Mulanje Cedar Mt bölgesinde endemik bir

türdür. Doluluk oranı 845 hektar civarıdır. Yangınların giderek

artması, rejenerasyon etkisi, devamlı yasadışı ağaç kesimi, istilacı

türler, egzotik böcek etkisi ve yakacak odun etkisiyle IUCN (Nesli

Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türler)’in kırmızı listesine girmiş-

tir.

http://www.iucnredlist.org/details/33216/0

Familya: LEGUMINOSAE

Acacia anegadensis: Anegada İngiliz Virgin Adalarından biridir ve bitki bu

bölgede endemik bir türdür. Saha çalışmasında ki bulgulara göre doluluk

alanı 10 km ² dir. Anegada Adası konut ve turizm gelişimi açısından baskı

altındadır. Baskı sonucu habitat parçalanması ve türlerin yaşam kalitesi dü-

şerek IUCN (Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türler)’in kırmızı listesine

girmiştir.

http://www.iucnredlist.org/details/43894/0

Page 20: Ekim 2013

20

Kapsul Plus Ekim , 2013

DENİZLİ HOROZU

Denizli'nin sembolü olan "Denizli Horozu", renk ve vücut yapısı

itibariyle ahenkli uzun ve güzel ötüşleriyle, ilimize en uzak yörelere kadar

isim yapmış yerli bir ırkımızdır.

Denizli Horozunun gözleri siyah ve sürmelidir. Bacakları koyu gri

veya mor, ibik balta ibik şeklinde, kulakçık kırmızı veya kırmızı üzerinde

beyaz benekli genel renk, siyah kirli beyaz ortaklaşa karışım halindedir. Ba-

zen kanat tüyleri üzerinde kahverengi renkler bulunur. Al horozlarda ise

siyah-kırmızı ortaklaşa karışım halindedir. Canlı ağırlık ortalama 3-3.5 kg.

civarındadır.

Denizli Horozları renklerine, vücut yapılarına ve ibik şekillerine

göre 3'e ayrılır. Renklerine göre Demirkır, Pamukkır, Kınalı, Al, Siyah ve

Kürklü olmak üzere 6 tipe ayrılırlar. Vücut yapılarına göre Yüksek boyun,

Sülün, ve Küpeli olmak üzere 3 tipi vardır. İbik şekillerine göre ise Geniş ibik

ve Dar ibik olmak üzere 2 tipi vardır.

Denizli Horozunun sesi, tonuna ve netliğine göre de sınıflandırılır.

Ses tonuna göre ince, davudi, kalın ses olmak üzere 3'e ayrılır. Davudi

ses, ince sesle kalın ses arasında ve kalın sese yaklaşan tek bir ses-

tir. Niteliğine göre net ses, hüzünlü ses, cırtlak ses, dalgalı ses (alaycı ses)

olmak üzere 4'e ayrılır.

Denizli Horozları'nın ötüşleri bütün kabiliyetin ortaya konulmasıyla

yapılır. Ötüşleri, ötüş anındaki vücut pozisyonuna göre Aslan Ötüş, Kurt

Ötüşü, Yiğit Ötüşü, Pus Ötüşü olmak üzere 4'e ayrılır.

İyi bir Denizli Horozu'nda görünüş canlı bacaklar, boyun uzun ve

kuvvetli göğüs, geniş ve derin kuyruk, dik başa doğru meyilli olmalıdır. Ta-

vukta da aynı özellikler aranır. Denizli Horozları'nın birinci yılda ötüş uzun-

lukları 20-25 sn. olmaktadır.

Kaynaklar

http://www.denizli-horozu.com/

http://www.pamukkale.gov.tr/tr/content.asp?id=560

http://www.denizlihorozu.com/icerik.php?sayfa=denizli-horozu

http://www.gezi-yorum.net/denizli/

Page 21: Ekim 2013

21

Kapsul Plus Ekim , 2013

KÜSTÜM OTU (Mimosa pudica)

Halk arasında küstüm otu veya çiçeği olarak bilinen bir çalı

bitkisidir. Baklagiller dendir (leguminosae) Brezilya kökenli olup, nemli

ve sıcak iklimlerde yetişir. Pembe- eflatun renkte, ipeksi ve güzel koku-

lu çiçekleri vardır. Haziran-ekim ayları arasında sürekli açar. Bitkinin

parçalı yaprakları dış etkilere karşı son derece hassastır. En küçük bir

dokunuş halinde yapraklar bir anda kapanır. Bitkiye ismini veren özel-

lik de budur. Küstüm otu tropik iklimlerde her dem yeşil bir bitkidir.

Bitki özünü taşıyan kanallar aracılığıyla iletilen elektrik sinyal-

leri 30 santimetrelik mesafeyi bir-iki saniye içinde geçer. Isı ne kadar

yüksek olursa, reaksiyon o kadar hızlı olur. Her bir yaprağın dibi

(yaprağın sapıyla birleştiği yerde), oldukça şişkindir. Buradaki hücreler

sıvıyla doludur. Uyarı buraya ulaştığı zaman, yaprağın dibindeki şişkin-

liğin alt yarısı aniden suyunu boşaltır ve aynı anda diğer üst yarı, bu

suyu kendi bünyesine alır. ve yaprak aşağıya doğru düşer. Böylece uya-

rı saplar boyunca ilerlerken, yapraklar domino taşları gibi teker teker,

ardı ardına kapanır. Bu şekilde bir savunma hareketinden sonra, bitki-

nin tekrar hücrelerini doldurup, yapraklarını açabilmesi için 20 dakika

gereklidir.

Kaynaklar

http://www.yavuzyilmaz.biz/?p=1271

http://azbitki.com/mimosa-pudica

http://www.agaclar.net/forum/evdeki-bitkilerimiz-salon-balkon-teras/3297.htm

http://biyolojiciyiz.net/index.php?option=com_content&task=view&id=95&Itemid=51

Page 22: Ekim 2013

22

Kapsul Plus Ekim , 2013

H

A

B

E

R

L

E

R

Bacaksız Kertenkele 'ye 4

Tür Daha Eklendi

California State Üniversitesi'nden Berke-

ley ve Dr.James Parham Bacaksız Ker-

tenkeleye 4 tür daha eklendiğini açıkla-

dı.Dünya çapında 200'den fazla türle

temsil olan Bacaksız Kertenkele gevşek

toprakta iyi adapte olduğunu Dr. Papen-

fuss dile getirdi.

Haberin devamı;

http://www.sci-news.com/biology/science-four-new-species-legless-lizards-california-

01394.html

Karabatak-Balıkçılık

Çatışmaları

Genişlemiş Karabatak nufüsu eğlence

veya ticari balıkçılık ve balık çiftlikleri ile

Avrupa nın bir çok yerinde çatışmalara

yol açtı.Bu nedenle 30 ülkede yaklaşık

olarak 70 araştırmacı ile 'INTERCAFE: Pan

-Avrupa Karabatak-Balıkçılık Çatışmalarını

Azaltma Girişimi' adlı proje başlatıldı.

Haberin devamı;

http://www.sciencedaily.com/releases/2013/09/130924091530.htm

Archaeanthus : Paleontologlar’ın Antik

Atası Belirlenmesi

Günümüz Lale Ağacı ( Liriodendron tulipifera ) nın soy

izleri Alt Kretase dönemine uzanıyor. Dinozorların

dünyayı dolaştı sürede atasının olduğunu Indiana Üni-

versitesi’nden Prof .David Dilcher dile getiriyor.

Haberin devamı

http://www.sci-news.com/paleontology/science-

archaeanthus-ancient-ancestor-tulip-tree-01379.html

Page 23: Ekim 2013

23

Kapsul Plus Ekim , 2013

Zihin kontrolüyle çalışan ilk biyonik bacak

ABD’nin Chicago Rehabilitasyon Enstitüsü’nde (RIC) biyo-

nik protezler alanında yapılan çalışmada çok büyük bir

başarı elde edildi. Zihin kontrolüyle kullanılan biyonik

bacak, 32 yaşındaki Zac Vawter’a nakledildi ve başarı sağ-

landı.

The New England Journal of Medicine dergisinde yayım-

lanan araştırmanın başını çeken biyomedikal mühendisi

Levi Hargrove, “Çığır açan bir gelişme... İnsanların akıcı

bir şekilde yürümelerini, merdivenleri, yükseltileri ve

eğimleri kolayca çıkmasını sağlıyor” dedi.

Biyonik kolların geliştirilmesinden sonra, biyonik bacak

tıp alanında sunulan yeni nesil protezlerde bir ilki temsil

ediyor.

Haberin devamı;

http://www.ntvmsnbc.com/id/25468738

Yedi Büyük Yunus Brezilya da Hayatını Kaybetti

Yerel basına göre ülkenin Upanema Plajında Pazar günü yıkıya

vuran yunuslar kurtarılmaya çalışıldığı halde hayatını kay-

betti.Suya dönmesi için çabalanan bir yunusun da suya döndük-

ten sonra belirgin bir köpek balığı saldırısına uğrayarak öldü.(Eylül

23,2013)

Haberin devamı: http://www.natureworldnews.com/

articles/4125/20130923/seven-large-dolphins-die-brazil-30-beach-

themselves.htm

Biyolojik çarkları olan tek böcek

Adını çok yakından bilmediğimiz bir böcek, mükemmel bir

makine gibi çalışan hareket sistemine sahip. I. Coleopt-

ratus, bacaklarında birbirine kenetlenen dişlere sahip oldu-

ğu bilinen ilk böcek.

‘Planthopper’ türü böceklere mensup olan I. Coleoptratus,

müthiş bir sıçrama yeteneğine sahip. Sadece 2 milisaniye-

de harekete geçen bu böcek, saniyede 3.9 metre gibi mu-

azzam bir sürata sahip.I. Coleoptratus bilim insanlarını şaş-

kına çeviren bu hızının sırrı ise eşi benzeri bulunmayan bir

doğal mühendislikten geliyor.

İngiltere’nin Cambridge Üniversitesi’nden Malcolm Bur-

rows, I. Coleoptratus hakkında, “Bu fevkalade bir perfor-

mans” yorumunu yaptı.

Haberin devamı;

http://www.ntvmsnbc.com/id/25466161/

Page 24: Ekim 2013

24

Kapsul Plus Ekim , 2013

4 EKİM HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ

İnsanların hayvanlarla olan ilişkileri çok

eskilere dayanır. Önceleri hayvanları sadece gıda ve

yolculuk aracı olarak gören insanların zamanla bakış

açıları değişmiş, onlara şefkat göstermeye, evcilleş-

tirmeye ve onlarla dostluklar kurmaya başlamışlar-

dır .Kurulan bu sıcak ilişki insanların, hayvanların

korunması konusunda birlikte hareket etmeleri fikri-

ni doğurdu. İnsanlar arasında hayvan sevenler gittik-

çe çoğalmaya başladı. Bu insanların amaçları hay-

vanlara daha iyi davranılmasını sağlamak, onları

korumak, daha sevecen davranılmasına yardımcı

olmaktır.

Yurdumuzda Hayvanları Koruma Derneği'nin

1908 yılında kurulmasıyla sistemli ve düzenli

olarak hayvan sorunlarıyla ilgilenilmeye baş-

lanmıştır.

Hayvanların iyi şartlarda bakılmasının sağlanması,

hayvanları korumak ve iyi davranılmasını sağlamak amacıyla

İngiliz hayvan severler 1882 yılında bir araya gelerek;

“Hayvanları Koruma Birliği”ni kurmuşlar, daha sonra birçok

ülkede kurulan dernekler birleşerek Hollanda'nın başkenti La-

hey'de “Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu” kurulmuş-

tur. Bu kuruluş 1931 yılında yaptığı toplantıda 4 Ekim tarihini;

“Dünya Hayvanları Koruma Günü” olarak ilan etmiştir.

Page 25: Ekim 2013

25

Kapsul Plus Ekim , 2013

4 EKİM HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ

Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi metni, Uluslara-

rası Hayvan Hakları Birliği ve ona bağlı ulusal birlikler tarafın-

dan 21-23 Eylül 1977 tarihinde Londra’da hayvan hakları

konusunda yapılan üçüncü uluslararası toplantıda kabul

edildi. Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi ise, Paris’te UNES-

CO Sarayında 15 Ekim 1978 tarihinde törenle ilan edildi.

Tüm hayvanlar eşit doğar ve eşit yaşama hakkına sahip-

tirler.

Tüm hayvanların saygı görme hakkı vardır. Bir tür hayvan

olan insan, diğer hayvanları yok edemez. Hayvanları kendi

çıkarı için karşılıksız kullanamaz.

Hiçbir hayvana kötü ve zalimce davranılamaz. Bir hayva-

nın öldürülmesi zorunlu ise bu, bir anda ve acı çektirilmeden

yapılmalıdır.

Vahşi hayvanlar kendi doğal çevrelerinde yaşama ve ço-

ğalma hakkına sahiptir. Eğitim amacıyla bile olsa vahşi hay-

vanlar özgürlüklerinden mahrum bırakılamaz.

Evcil hayvanlar, uyumlu bir biçimde ve özgürlük içinde

yaşama hakkına sahiptir. İnsanların kendi çıkarları için evcil

hayvanların yaşama koşullarında yapacakları her türlü deği-

şiklik, haklara aykırıdır.

Evcil hayvanlar, doğal yaşama sürelerine uygun uzunluk-

ta yaşama hakkına sahiptir.

Tüm çalışan hayvanlar (at, eşek…) iş süresinin sınırlandı-

rılması, işin daha az yorucu olması, güçlerini artırıcı bir bes-

lenme ve dinlenme hakkına sahiptir.

Hayvanlara fiziksel ya da psikolojik acı çektiren de-

ney yapmak, hayvan haklarına aykırıdır.

Beslenmek için bakılan hayvanlar barındırılmalı, ta-

şınmalı ve ölümleri de korkutmadan ve acı çektirmeden

olmalıdır.

Hayvanlar, insanlar tarafından eğlence amaçlı kulla-

nılamazlar. Hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlarla

gösteri yapılması, hayvan onuruna aykırıdır.

Zorunlu olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi, yaşa-

ma karşı işlenmiş bir suçtur.

Çok sayıda vahşi hayvanın öldürülmesine neden olan

safariler ve av partileri, hayvanlara karşı yapılmış bir

soykırımdır. Doğal çevrenin kirletilmesi, yıkılıp yok edil-

mesi de soykırıma eşdeğerde alçakça bir davranıştır.

Hayvanların ölüsüne de saygı göstermek gerekir.

Hayvanların öldürüldüğü şiddet sahneleri, sinemalarda

ve televizyonlarda yasaklanmalıdır. Ama hayvanlara

yapılan saldırıları kınamak amacında olan filmlerde bu

sınırlama yoktur.

Hayvanları koruma kuruluşları, devlet katında temsil

edilmelidir. Hayvan hakları da insan hakları gibi yasayla

korunmalıdır.

Kaynaklar

http://www.belirligunlervehaftalar.com/Belirli_Gunler/

Hayvanlari_Koruma_Gunu

http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/179940.asp

Page 26: Ekim 2013

26

Bu dergi Trakya Üniversitesi

Biyoloji Bölüm öğrencileri

tarafından aylık olarak

hazırlanmaktadır.