Upload
kapsul-plus
View
227
Download
5
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Kapsul Plus Sayı 14
Citation preview
4 EKİM HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ
Güncel Bilim ve Biyoloji Dergisi
Ekim , 2013
2
KÜ
NY
E
GENEL KOORDİNATÖR
Tayfun GÖZLER
YAYIN KOORDİNATÖRÜ
Emine Ceyda SÖZÜER
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
Mete Arslan KONAK
EDİTÖR
Aslıhan DİKMEN
EDİTÖR
Özge BİÇEROĞLU
3
TEŞEKKÜRLER
Yükseköğrenim eğitimini aldığımız ve bizlere biyoloji
konusunda temel bilgileri aktaran saygıdeğer hocalarımızdan
başlayarak yetişmemizde emeği geçen bütün hocalarımıza te-
şekkürü bir borç biliriz.
Huzurlu bir çalışma ortamı sağlayan ve her zaman des-
teğini esirgemeyen Fen Fakültesi Dekanlığına, Biyoloji Bölüm
Başkanı sayın Prof. Dr. Yılmaz ÇAMLITEPE’ye ve Bölüm Başkan
yardımcıları sayın Doç.Dr.Murat YURTCAN ve sayın
Doç.Dr.Özlem Çetin ERDOĞAN’a teşekkür ederiz.
Bizi kapsül adlı duvar gazetesi hakkında çalışmaya teş-
vik eden sayın Uzm.Dr. Volkan AKSOY’a, yine halen yürütmek-
te olduğumuz kapsül plus dergisi ve duvar gazetesi hakkında
desteğini bizden esirgemeyen sayın Doç.Dr. Fulya Dilek GÖ-
KALP MURANLI’ya teşekkür ederiz.
Eserde bulunan yazıların taslaklarını inceleyen ve de-
ğerli eleştirileriyle katkılar sağlayan sayın Doç.Dr.Ayşegül ÇER-
KEZKAYABEKİR, Araş.Gör.Dr. Kadri KIRAN,Araş.Gör.Dr. Utku
GÜNER, Araş.Gör.Dr.Mithat AYDOĞDU, Araş.Gör.Dr. Ebru Dİ-
KER, Araş. Gör. Dr. Gazel Burcu GÜLTEKİN’e şükran borçluyuz.
Derginin yayınlanmasında ve basılmasında emeği ge-
çen sayın Doç.Dr.Hayati ARDA’ya ve Fizik Bölümü öğretim üye-
si sayın Doç.Dr.Şaban AKTAŞ’a katkılarından dolayı teşekkür
ederiz.
Özellikle yazdıkları yazılarla kapsül plus dergisinin ve
duvar gazetesinin oluşmasında, hazırlanmasında, gelişmesin-
de katkıda bulunan tüm hocalarımıza ve öğrenci arkadaşları-
mıza, özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ederiz.
KAPSUL PLUS AİLESİ
4
VİZYON
Kapsül Plus dergisi tamamen bağımsız, güvenilir ve uzman
habercilik ilkelerini benimser. Aylık yayın olması nedeniyle analiz-
ler ve yorumlar derginin temelini oluşturur. Kapsül Plus dergisinde
çıkan yazılar , bilimsel değer taşıyan ve dergi içeriğine uyan konu-
ların analiz ve yorumlamasıdır. Kapsül Plus dergisi etnik, cinsel,
ırksal, ulusal ve inanç temelindeki tüm ayrımcılıklara şiddetle kar-
şı çıkar. Kapsül Plus Trakya Üniversitesinin üniversiteler sıralama-
sında daha üst sıralara yükselmesi için yapılan tüm çalışmaları da
yürekten destekler. Kapsül Plus dergisi Trakya üniversitesinde öğ-
renciler ile yönetim arasında bir köprü olmayı istemektedir. Kapsül
Plus dergisi kendi bünyesinden taşıp Türkiye'den ve Avrupa'dan
öğrencilerin ve öğretim üyelerinin yazılarını bilimsel düşüncelerini
paylaştığı bir dergi olmayı istemektedir. Kapsül plus dergisi sanal
yayınla birlikte basılı bir yayın olmayı hedeflemektedir. Kapsül Plus
dergisi balkanlardaki üniversiteler ile bilimsel bir tartışma platfor-
mu olmayı dilemektedir. Kapsül Plus dergisi Trakya üniversitesi
başta olmak üzere Türkiye'deki diğer üniversitelerin fakültelerinin
öğrenci dergisi olmayı istemektedir.
MİSYON
Kapsül Plus dergisi Türkiye'deki üniversitelerin tüm akade-
mik
birimlerinin toplumsal kültürel ve bilimsel alanda tartışma platfor-
mu
olmayı amaçlar. Kapsül Plus dergisi Türkiye'deki tüm üniversitele-
rin öğrenci dergisi olmayı hedefler. Ayrıca Kapsül Plus dergisi yayın
ilkele-
rine uyan herkesin dergiye yazılarıyla katkıda bulunması için gay-
ret gösterir. Kapsül Plus dergisi öğrencilere ve akademisyenlere
yönelik etkinlikleri ile sosyal bir dergi anlayışındadır. Kapsül Plus
dergisi öğrencilerin kendilerini geliştirdiği çevresiyle iletişimini
güçlendirdiği bir ortam sunmaktadır.
TAYFUN GÖZLER
5
Değerli Kapsül Plus Severler Merhaba ;
Merak dolu bir ayın daha sonuna geldik ve yeni sayı zamanı,
heyecanımızı bir kez daha sizlerle paylaşıyoruz. Heyecanımız diyoruz
çünkü her yayınlanan sayımız bizim için her sayı kadar heyecan verici.
Bu heyecanımız , her sayıda sizlerle beraber bizimde yeni, farklı
ve ilginç konulara şahit olmamızdan kaynaklanıyor. İçerikten bahsede-
cek olursak sizlere her zamanki gibi keyifli sayfalar eşlik edecek. Bunun
için sizlerin ilgisini çekebilecek konular seçmeye çalıştık. Bunların ba-
şında unutulmaması gereken hayvanları koruma günü ile ilgili yazıyı bu
sayımıza ekledik ayrıca İlk ekmek ne zaman yapıldı? Bir kaplumbağa
evde nasıl bakılır? Sorularına cevap bulacak, Bir bebeğin günlüğü
‘’Toplumsal cinayet’’ adlı yazıda toplumsal olaylara farklı pencereler-
den bakacaksınız.
Keyifle okumanız dileğiyle….
ÖZGE BİÇEROĞLU ASLIHAN DİKMEN
6
Kapsul Plus Ekim , 2013
SAYI 14
İLK EKMEK NE ZAMAN YAPILDI ?
Dünya’nın neresine gidersek gidelim, ister ilkel kabilelerin bulunduğu bir yer, isterse en ünlü modern lokantaların bulunduğu bir yer olsun, insanların bulundukları yere özgü olan, somun
ekmekten pide’ ye çeşitli ekmek yediklerini görebiliriz. 8
KAPLUMBAĞALAR VE EVDE BAKIMI
Kaplumbağalar, dünyada soyu henüz tükenmemiş en eski hayvanlardandır. Hareketleri yö-
nünden ne kadar telaşsız ve ağır hayvanlarsa onların tarih boyunca gelişimi de o kadar yavaş
olmuştur.
10
BİR BEBEĞİN GÜNLÜĞÜ:’’TOPLUMSAL CİNAYET’’
Gebeliğiniz yasal sınırlar içerisinde ise ( Türkiye'de yasal süre 10. gebelik haftasıdır ) gebelik
sonlandırma müdahalesine müsait demektir. Hekimin gebeliğinizin haftası hakkında sizi bilgi-
lendirir ve müdahale ile ilgili merak ettiklerinizi cevaplar.
13
HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ
İnsanların hayvanlarla olan ilişkileri çok eskilere dayanır. Önceleri hayvanları sadece gıda ve
yolculuk aracı olarak gören insanların zamanla bakış açıları değişmiş, onlara şefkat gösterme-
ye, evcilleştirmeye ve onlarla dostluklar kurmaya başlamışlardır .Kurulan bu sıcak ilişki insan-
ların, hayvanların korunması konusunda birlikte hareket etmeleri fikrini doğurdu.
22
HABERLER 24 NESLİ TÜKENMEKTE OLAN BİTKİLER 18
7
Kapsul Plus Ekim , 2013
SAYI 14
İLK EKMEK NE ZAMAN YAPILDI ?
Dünya’nın neresine gidersek gidelim, ister ilkel kabilelerin bulunduğu bir yer, isterse en ünlü modern lokantaların bulunduğu bir yer olsun, insanların bulundukları yere özgü olan, somun
ekmekten pide’ ye çeşitli ekmek yediklerini görebiliriz. 8
KAPLUMBAĞALAR VE EVDE BAKIMI
Kaplumbağalar, dünyada soyu henüz tükenmemiş en eski hayvanlardandır. Hareketleri yö-
nünden ne kadar telaşsız ve ağır hayvanlarsa onların tarih boyunca gelişimi de o kadar yavaş
olmuştur.
10
BİR BEBEĞİN GÜNLÜĞÜ:’’TOPLUMSAL CİNAYET’’
Gebeliğiniz yasal sınırlar içerisinde ise ( Türkiye'de yasal süre 10. gebelik haftasıdır ) gebelik
sonlandırma müdahalesine müsait demektir. Hekimin gebeliğinizin haftası hakkında sizi bilgi-
lendirir ve müdahale ile ilgili merak ettiklerinizi cevaplar.
13
HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ
İnsanların hayvanlarla olan ilişkileri çok eskilere dayanır. Önceleri hayvanları sadece gıda ve
yolculuk aracı olarak gören insanların zamanla bakış açıları değişmiş, onlara şefkat gösterme-
ye, evcilleştirmeye ve onlarla dostluklar kurmaya başlamışlardır .Kurulan bu sıcak ilişki insan-
ların, hayvanların korunması konusunda birlikte hareket etmeleri fikrini doğurdu.
22
NESLİ TÜKENMEKTE OLAN BİTKİLER 18 CANLILAR DÜNYASI 20-22
8
Kapsul Plus Ekim ,2013
İLK EKMEK NE ZAMAN YAPILDI ?
ünya’nın neresine gidersek gidelim,
ister ilkel kabilelerin bulunduğu bir
yer, isterse en ünlü modern lokantaların
bulunduğu bir yer olsun, insanların bulun-
dukları yere özgü olan, somun ekmekten
pide’ ye çeşitli ekmek yediklerini görebili-
riz. Ekmek, kabaca değişik tahılların unun-
dan yapılan temel bir gıdadır. Sadece un-
dan yapılmış katkısız ekmeğin, M.Ö. 9bin
yıl kadar önce insan tarafından yenmeye
başlandığı bilinmektedir. Bugün yediğimiz
ilk ekmeğin M.Ö. 3000 civarında, ekmek
mayasını kullanan eski Mısırlılar tarafından
bir çeşit toprak soba-fırında pişirilerek ya-
pıldığı bilinmektedir. O zamanlar zenginle-
rin buğday, orta gelirlilerin arpa ve daha
yoksulların da darıyı ekmek yapmak için
kullandıkları kaynaklarda yer almaktadır.
Değişik çeşit fırın ekmeğinin ilk
defa Romalılar tarafından üretildiği, fakir
halka parasız dağıtıldığı bilinmektedir.
1202’de İngiltere ekmek fiyatlarını düzen-
lemede katı kurallar getirmiş, eksik ağır-
lıkta hileli ekmek satanlara katı cezalar
verilmiş, bu yüzden daha sonra ekmekle-
rin alt kısmında onu üreten fırının damga-
sının bulunması zorunluluğu getirilmiştir.
1850’de A.B.D.de sayısı 2000 civarında
olan fırınlarda yaklaşık 7000 kişi çalışmak-
taydı. 1930’larda A.B.D.’de birçok insanın
günlük temel gıdası olan ekmeğin içeriğini
zenginleştirmek için bir program başlatıl-
dı. Çünkü birçok insanda, anemi, pellegra,
beriberi gibi demir ve bazı vitamin eksik-
likleri ile ilgili beslenme bozukluğuna bağlı
hastalıklar yaygınlaştı.
D 1998’de A.B.D. ekmek
dahil birçok tahıl ürününe, hamile-
likte son derece gerekli olan, yani
çocuk gelişimi için anahtar bir be-
sin olan folik asit (B9 vitamini) ko-
nulmaya başlandı. 1910’da kişi
başına yılda 95kg olan un tüketimi
65kg’a düştü. Bugün Avrupa’da
yılda 25milyon ton ekmek üretildiği
bilinmekte olup , Almanya ve İngil-
tere’nin payı %60’tır. Almanya’da
yaklaşık 18bin fırın bulunmaktadır.
9
Kapsul Plus Ekim , 2013
İLK EKMEK NE ZAMAN YAPILDI ?
Almanya ve Avusturya’da
yıllık kişi başı ekmek tüketimi 80kg,
İtalya’da 64kg, İspanya’da 60 kg
iken, İngiltere ve İrlanda da
50kg’dan azdır. Çavuşesku dönemin-
de karneyle ekmek verilen bugün
AB’ye kabul edilen Romanya’da yıllık
kişi başı tüketim 120kg’dır. Alman-
ya’daki Türk ekmeği üretimi yıllık
500 bin ton olup Almanya’nın ekmek
üretiminin %10’unudur. Ülke gene-
linde yaklaşık 20bin fırının bulundu-
ğu Türkiye’de kişi başı yıllık ekmek
tüketiminin 200kg olduğu ileri sürül-
mekteyse de bunun 150kg kadar
olduğu sanılmaktadır. Dünya’daki
ekmeğin çoğu buğdaydan yapılmak-
la beraber bazı ülkelerde değişik
tahıllardan da yapılanlar vardır.
Meksika’da mısır ekmeği “tortilla”,
İskoçya’da arpa veya yulaf ekmeği
“bannock” olarak bilinir. Türkler’ in
en yaygın ekmeklerinden biri olan
pideyi, “ pitta ” adıyla dünyanın bir-
çok yerinde Yunanlılar’ dan Pakis-
tanlılar’ a kadar kendine mal etme-
yen ülke kalmamış gibidir. Birçok
çeşit ekmek üreten İsveç’te çavdar
ekmeği de ünlüdür. Uzak-doğuda
pirinç unu oldukça yaygındır. En az
500 farklı çeşit ekmek üreten Al-
manya fırıncılıkta Dünya’da birinci-
dir. Bugün yediğimiz beyaz ekmek,
öğütülmüş buğdayın sadece iç kıs-
mından elde edilen undan yapılır.
Türkiye’de en pahalı ekmeği An-
talya, Bursa, İstanbul, Kocaeli,
Tekirdağ ve Yalova yerken, en
ucuz ekmeği Amasya ve Ço-
rum’un yediği bildirilmektedir.
Yarım kg buğday üretimi için
yaklaşık 500 litre su gerekmektedir.
Dünya’nın üçte ikilik kısmında kişi
başına düşen günlük su tüketimi or-
talaması 60litreden az iken Dün-
ya’nın en kurak yerlerinden olan Gü-
ney Avustralya’da tüketim kişi başına
445litre (2002), ABD’de 575litredir
(2008). Çin’de ise 86litredir.
Milyonlarca ekmeğin her
gün çöpe atıldığı, yaklaşık 7 milyarlık
bir nüfusu barındıran Dünya’da 1
milyardan fazla insan açlıkla savaşı-
yor. Bugün bazılarımız bilgisayar ya
da son model cep telefonunu çocuk-
larına beğendiremezken, Dünya’da
her gün yaklaşık 16.000 çocuk (her
beş saniyede bir çocuk), değil bir
parça ekmek bulabilmek, açlıktan
veya açlıkla ilgili hastalıktan ölüyor.
2006’da yaklaşık 9.7milyon çocuk
besinsizlik dolayısıyla daha beş yaşı-
na gelemeden ölmüştür.
PROF.DR.SELÇUK YURSEVER
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ
BİYOLOJİ BÖLÜMÜ
Kaynak
http://www.vize.com.tr/index.php?
option=com_content&task=view&id=754&Itemid=14
Beyaz ekmek, ekmeğe
birçok açıdan ekmekliğini kazandı-
ran gluten proteinini içerir. Fakat
bazı kişilerin bağırsakları gluteni
sindirmede zorluk çeker ve bağır-
sak hastalıkları ortaya çıkabilir.
Mısır, yulaf, darı ve pirinç unu glu-
tensizdir. Bitkiler özellikle başta
olmak üzer birçok canlı türünün
gen kaynağı (anavatanı) olarak
bilinen Türkiye, Dünya’da birçok
çeşidi bulunan ekmeklik buğdayın
da anavatanıdır.
Buğdayın ilk defa M.Ö. yak-
laşık 9bin yıl kadar önce Karacadağ
civarında kültüre edildiği bilinmekte-
dir. Dünya’da kişi başı ortalama buğ-
day tüketimi 67kg olmakla beraber,
Kırgızistan 239kg ile ilk sırayı almak-
tadır (FAO, 2003).
2007 Dünya buğday üreti-
mi 600 milyon tondur; Çin Dün-
ya’da, Rusya Avrupa’da ilk sıradadır.
Türkiye Dünya’da sekizinci, Avru-
pa’da dördüncüdür. Türkiye’deki
besin tüketiminin %58’i ekmek ve
diğer tahıl ürünleri oluşturur. Bunu,
mercimek, nohut ve diğer baklagiller
izler.
Değişik çeşit fırın ekmeğinin ilk
defa Romalılar tarafından
üretildiği, fakir halka parasız
dağıtıldığı bilinmektedir.
10
Kapsul Plus Ekim , 2013
KAPLUMBAĞALAR VE EVDE BAKIMI
aplumbağalar hakkında bilgi sahibi olmak esa-
sında ilginç ve gizemli olduğu kadar düşündürü-
cüdür. Kaplumbağalar, dünyada soyu henüz tükenmemiş
en eski hayvanlardandır. Hareketleri yönünden ne kadar
telaşsız ve ağır hayvanlarsa onların tarih boyunca gelişimi
de o kadar yavaş olmuştur. Kaplumbağalar, öteki sürün-
genlerle birlikte Mezozoik'in ilk dönemi olan Trias Ça-
ğı'nda ortaya çıkmıştır. Bazı bilim insanları milyonlar yıl
önce dişleri olduğu ve kafalarını geri çekemediklerini sa-
vunsa da 200 milyon yıldan beri kaplumbağaların vücut
yapılarında önemli bir değişiklik olmamıştır.
Bu sevimli ve bir o kadar ilginç hayvanları yakın-
dan tanıyalım. Kaplumbağalar Testudines takımını oluş-
turan çok sert ve kemiksi bir kabuk içinde yaşayan, ağır
yürüyüşlü, dört ayaklı, sürüngen bir hayvanlardır. Kap-
lumbağaların çenelerinde diş yoktur ve dillerini dışarı
çıkaramazlar. Poikilotermik(vücut ısıları çevre sıcaklığı ile
değişir) hayvanlardır. Gözler parlak ve göz kapakları geliş-
miştir. Kulak kepçeleri bulunmamaktadır. Kara kaplumba-
ğalarının ayaklarında beş parmak bulunmaktadır. Tatlısu
kaplumbağalarında parmaklar arasında yarım perde bu-
lunmaktadır. Kabukları biraz daha küçülmüş ve uzamış,
yüzmeye uygun bir hal almıştır. Deniz kaplumbağalarında
ise ayaklarda yüzmek için palet benzeri yapılar oluşmuş-
tur, kabukları ise kayık gibidir.
Kaplumbağalar ortalama 60 yıl yaşamaktadırlar.
Daha uzun ömürlü olan kaplumbağalarda vardır. Örnegin;
Testusdo radiata cinsi kaplumbağalar 189 yıla kadar ya-
şayabilirler. Erkeklerle dişileri ayıran en önemli özellikler;
erkeklerde kuyruk dişilere oranla daha uzun ve kalındır.
Karın altı kabuğu erkeklerde daha kuvvetli ve içe doğru
çöküktür. Erkeklerde ön bacak tırnaklarından bir tanesi
dişiyi çiftleşme anında kavrayabilmek için daha uzundur.
Hayvanat bahçesi gibi yerlerde erken dönemlerde cinsi-
yet tayini, kandaki Östrojen ve Testesteron hormonları
seviyelerine bakılarak yapılır.
Doğanın değişiminden kendini koruyabilmek
için, bütün metabolik faaliyetlerini en aza indiren kap-
lumbağalar kışın uyku haline geçerler. Normal doğa koşul-
larında kaplumbağalar Ekim-Mart aylarında kış uykusuna
yatarlar. Ekim ayından itibaren havaların soğuması ve
yiyeceklerin azalması nedeniyle aktivitelerinin azaldığı
görülmektedir. Çin tatlı su kaplumbağaları gibi bazı türle-
rin kış uykusuna yatmadıkları da görülebilir.
K
11
Kapsul Plus Ekim , 2013
KAPLUMBAĞALAR VE EVDE BAKIMI
Genellikle kara kaplumbağaları tarlalarda, toprağın yumu-
şak olduğu yerlerde, böğürtlenlerin diplerinde ,üzüm bağlarında
yaşarlar. Su kaplumbağaları ise tatlı su gölleri, dereler ve onların
kıyılarında yaşamaktadırlar. Deniz kaplumbağaları da sıcak denizler-
de yaşamaktadırlar. Bu hayvanlar yumurtlama ve çiftleşme zamanı
yer değiştirmektedirler. Caretta caretta’ ların yumurtlamak için
Akdeniz kıyılarına gelmeleri hepimizin bildiği bir örnektir.
Ülkemizin Akdeniz ve Ege kıyılarında deniz kap-
lumbağalarının yumurtalarını bıraktıkları dünyaca ünlü
kum plajları bulunmaktadır. Dalyan, Dalaman, Fethiye,
Patara, Kumluca, Belek, Kızılot, Demirtaş, Gazipaşa, Gök-
su Deltası, Kazanlı, Akyatağan, Samandağ gibi bölgeler
deniz kaplumbağalarından Caretta caretta ve Cheloni-
amydas'ın ana vatanlarıdır.
Çiftleşme istekleri mevsimine bağlıdır. Tro-
pik ve subtropik iklim koşullarına göre değişiklik
gösterir. Ayrıca dış ortam koşulları da bu olayı etki-
lemektedir. Genelde kaplumbağalar nisan ayının
başından, mayıs ayının sonuna kadar çiftleşirler. Bu
dönemde günlerin uzun olması ve güneş ışığının
fazlalığı önemli rol oynamaktadır. Ultraviyole ışınla-
rın, kaplumbağaların yaşamlarındaki çiftleşme ve
yumurtadan yavruların çıkması gibi fizyolojik olayla-
ra etkisi oldukça fazladır. Dişiler çiftleştikten sonra
spermi 4 yıl gibi süre ile saklayabilirler.
Kaplumbağalar yumurtlayarak ürerler. Yu-
murtadan yavru çıkma süreleri 2-3 ay sürmektedir.
Testusdo gracea (Tosbağa) kaplumbağalar 2-3 cm
boyunda 6-12 adet yumurta yaparlar. Tatlı su kap-
lumbağaları ise 3-12 beyaz uzun şekilli yumurta
yaparlar. Yavrular ise 2-3 ay süre sonra yumurtadan
çıkarlar. Kaplumbağaların tüm çeşitleri yumurtaları-
nı toprağa bırakırlar. Kara ve tatlı su kaplumbağaları
yaşadıkları doğal çevrede uygun bir ortamı seçerek
eştikleri çukurlara yumurtlarlar ve üzerini toprakla
örterler. Deniz kaplumbağaları hayatlarının çoğunu
denizde geçirdikleri için Dünyanın belirli kumsalla-
rında kıyıya çıkarak; kumsalda eştikleri çukurlara
yumurtlarlar. Genelde bu işlemi de geceleri yapar-
lar.
12
Kapsul Plus Ekim , 2013
Kaplumbağaların Evde Bakımı
Yaşadığı ortamdan uzaklaştırılan hayvanların sağlıklı olmaları,
evdeki bakım yerlerinin doğaya çok benzer olmalarına bağlıdır.
Genelde tatlı su kaplumbağaları bir cam kap veya akvaryumlarda
bakılmaktadır. Bu ortamlar yetersizdir. Suların çabuk kirlenmesi
gibi etkilerden dolayı hayvanların sağlıkları bozulmaktadır. İdeal
bir akvaryum ısıtmalı, hava ve su temizleme filtreli, ultraviyole
lambalı ve ayrıca aydınlatma lambası olacak şekilde hazırlanmalı-
dır. Kara kaplumbağaları içinde terarium olarak isimlendirilen
yerlerde bakılmalıdır. Tatlısu kaplumbağaları ev ortamında doğa-
dan uzaklaştıklarından dolayı bazı dengesizlikler göstermektedir.
Bunun nedeni ev ortamının ideal ısıya sahip olmaması ve ultravi-
yole ışıktan yoksun olmasıdır.
Dış bakı ( inspeksiyon )
Sağlıklı Kaplumbağa
Hastalıklı Kaplumbağa
Gözler
Parlak ve temiz
Bulanık, yapışkan veya çukurlaşmış, göz kapakları şiş ve kapalı
Deri
Canlı, yarasız
Kuru, yaralı, kalınlaşmış, özellikle baş çevresinde kalınlaşma, pullaşma
Kabuk
Sağlam, sert, çizgileri düzenli
Yumuşak, şekilsiz, yaralanma, pullanma, kalınlaş-ma
Arka kısım , kuyruk, kloaka
Temiz
Gaita ile bulaşık, Kloaka dışarı çıkmış ve şiş
Evde bakımı yapılan kaplumbağaların beslenmeleri kadar sağlıklı olmaları da büyük önem taşır. Yapacağınız bazı
küçük kontrollerle kaplumbağanızın sağlıklı olup olmadığını anlayabilirsiniz. Eğer aşağıdaki belirtilere rastlarsanız en yakın
veterinere başvurabilirsiniz.
Kaynaklar;
http://www.hayvanbilgisi.com/yaban-hayvanlari/kaplumbaga-hakkinda-bilgi-2456/
http://www.hayvansevgisi.net/hayvanlar.aspx?id=72&lid=60&lab=2
http://www.hepsievcil.com/forums/m9902/kaplumbagalar-hakkinda/
http://www.hayvanlar.org/Kategori/114/Kaplumbaga-Resimleri
NURDAN YILDIRIM
Evde beslenen hayvanlara ise hazır yemler verilmektedir. İdeal bir rasyon (diyet) ise şöyledir; % 77 Meyve ve sebze ,
% 20 Kıyılmış et ,% 2 Vitamin ( Multi vitamin ) , % 1 Kalsiyum Laktat
Kaplumbağaların beslenme tarzı türüne göre değişiklik gösterir.
Kara kaplumbağası: Çayır otu, yabani ot, yonca, muz, kıvırcık, küçük çekirge, böcek, yağsız sığır eti
Bataklık kaplumbağası: Kıvırcık, salata, bezelye, lahana, kedi maması, yağsız sığır eti, su böcekleri
Bu yiyeceklere ilave besin olarak multi vitamin, bıçak ucu kadar multi vitamin ve iz elementlerde verilebilir.
13
Kapsul Plus Ekim , 2013
BİR BEBEĞİN GÜNLÜĞÜ : ’’TOPLUMSAL CİNAYET’’
ugün sizlere son zamanlarda
çokça bahsedilen ve bir anda hasıraltı edi-
len toplumsal bir yaradan bahsedeceğim.
İçerik olarak çok geniş olmasına rağmen
konuya objektif olarak farklı pencerelerden
bakmaya çalıştım.
Başlığı okuyanların şimdiden be-
beklerin günlüğümü olurmuş? Dediğini
duyar gibiyim, bundan dolayı sizinle ilginç
birkaç bilgi paylaşmak istiyorum.
1. Döllenme ve 9 aylık süre arasında be-
beğin kilosu 3 milyar kez artar. İkiz gebelik-
lerde ise bu rakam çok daha yukarılara
çıkabilir.
2. Bebeklerin kalplerinin oluşması ve kul-
lanıma başlanması için gerekli olan süre
genellikle döllenmeden sonra 18 gündür.
3. İlk üç aylık dönemin ilk ayında, bebek-
lerin görme, solunum ve duyma işlevi ka-
zandığı bilinmektedir.
4. Ne düşündükleri kesin olarak bilineme-
se de bebeğin beyin dalgaları döllenmenin
42. gününden itibaren kaydedilebilir.
5. Çoğu bebeğin ilk ağlamasının doğum
esnasında olduğu sanılır. Ancak bebekler
anne karnında 26. haftadan sonra ağlayabi-
lir.
Sanırım bu bilgiler bir bebeğinde
günlüğü olabileceğine inandırmıştır sizleri.
Az sonra okuyacağınız hikâye sizleri biraz
üzebilir ama farkındalık yaratmak için bu
hikâyeyi kullanmayı uygun buldum. Şimdi
de sizleri ilginç ama bir o kadarda güzel bir
bebeğin günlüğü ile baş başa bırakıyorum.
5 Ekim: Bugün var edildim. Buradayım.
Varım. Müthiş bir duygu bu. Var olduğumu
henüz annem ve babam bilmiyor.
Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm. Ama
ne de olsa, ben benim. Varım ya! Bu bana
yetiyor. Henüz bedenim belli belirsiz, yü-
züm yok ama, varlığımı ve benliğimi hisse-
debiliyorum. Bir kız olacağım ve baharda
çiçekleri seveceğim.
12 Kasım: Ah evet... Bunlar, bunlar ne
kadar sevimli ve küçük şeyler. Aman
Allah'ım parmaklarım da çıkmaya baş-
ladı. Bunlarla çiçek toplayacağım, an-
nemin elini tutacağım, kalem tutaca-
ğım. Belki de güzel bir şiir yazacağım.
Anneciğim, orada mısın? Ellerimi elleri-
nin arasına koymak için sabırsızlanıyo-
rum.
20 Kasım: Oh, nihayet.. Annem dokto-
ra gitti. Burada olduğumu öğrendi..
Yaşasın! Doktor teyze özel bir cihazla
gördü beni. Ultrason diyorlarmış. Res-
mimi bile çekti. Sevinmiyor musun an-
neciğim? Seneye kalmaz kollarının ara-
sında olacağım...
25 Kasım: Artık babam da burada oldu-
ğumu biliyor. Fakat henüz kız olduğu-
mun farkında değiller. Onlara sürpriz
yapacağım.
10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı.
Artık iki güzel gözüm, bir küçük bur-
num, dudaklarım ve yanağım var...
Anneme benziyorum galiba...
13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyo-
rum. Etrafım çok karanlık ama olsun.
Yine de mutluyum. Yaşıyorum ve va-
rım. Kısa bir süre sonra gün ışığını göre-
bileceğim, renkleri ve çiçekleri tanıya-
cağım. Rüyamda gördüm. Dünyada
gökkuşağı diye bir şey varmış.. Onu çok
merak ediyorum.. Anneciğim, babacı-
ğım sizin yüzünüzü de göreceğim. Tanı-
şacağız.... Mutlu olacağız. Gülüşeceğiz..
24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor
artık. Anneciğim, senin kalbinin sesleri-
ni duyuyorum. Benim kalbimin atışları-
nı da sen duyabiliyor musun? Hatta
sesini bile tanıyabiliyorum. Sesin ne
kadar tatlı... Hiç duymadığım bir şey
bu... Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım.
Kollarında uyuyacağım, yüzüne bakaca-
ğım, o tatlı sesini dinleyeceğim. Benim
için ninni de söyleyecek misin anneci-
ğim? Sen de beni özlüyorsundur mutla-
ka... Beni koklayacaksın.. Çok sevecek-
sin, değil mi?
19 Ekim: Biraz büyüdüm. Kımılda-
mam mümkün değil. Annem he-
nüz farkında değil ama onun ka-
nıyla besleniyorum. Kalbini dola-
şıp gelen sımsıcak kan bana geli-
yor. Beni sevecek bir kalbin kıpır-
tılarını şimdiden hissediyorum.
Annem beni çok sevecek. Annem
için güzel bir sürpriz olacağım.
23 Ekim: Hiç göremediğim bir el
ağzımı biçimlendirmeye başladı.
Dudaklarımda onun dokunuşunu
hissediyorum. Bu "el"in dokundu-
ğu yerler dudağım damağım olu-
yor. Düşünün bir yıl sonra bu elin
dokunduğu yerde güller açacak,
güleceğim. Dudağımdan ve dilim-
den sözler dökülecek. Herhalde
önce "Anne!" diyeceğim. Anne
duyuyor musun beni? Seninle
konuşacağım. Sana güleceğim.
Kimilerine göre hâlâ daha var
değilmişim... Nasıl olur? Varım ve
gülücükler sunacak dudaklarım da
olmak üzere ya... Hem sonra bir
ekmek kırıntısı ne kadar küçük
olursa olsun yine ekmektir. Öyle
değil mi anneciğim? Ah bir konu-
şabilsem!
27 Ekim: Bugün pek mutluyum.
İçimde tatlı bir kıpırtı başladı. Ar-
tık bir kalbim var. Kalbim atmaya
başladı. Hayatım boyunca böyle
atıp duracak. Sevgilerle doldura-
cağım kalbimi. Tıpkı anneminki
gibi... Annem bedeninde iki kalbin
birden atmaya başladığını bilseydi
ne kadar sevinirdi! Duyuyor mu-
sun anne?
2 Kasım: Her gün biraz daha bü-
yüyorum. Kollarım ve bacaklarım
da biçimlenmeye başladı. Hele bir
büyüsün kollarım bak nasıl kucak-
layacağım seni anneciğim. Şu
ayaklarım da tamamlansın da,
beraber çiçekli bahçemizde yürü-
rüz. Belki birlikte okula gideriz.
B
14
Hekiminizi seçerken, en önemli unsurlar, tec-
rübesi ve iletişim kolaylığıdır. Genellikle böyle bir du-
rumla ilk kez karşı karşıyasınız, ilk olması demek aklını-
za birçok soru takılması ve hekiminize ulaşıp istediğiniz
soruları rahatça sorabilmeniz sizin açınızdan çok önem-
lidir.
Diğer önemli konu ise korkunuz. Korkuyorsu-
nuz evet haklısınız, halk arasında asılsız onlarca söylen-
ti var, ya gerçekse ?
Bunlardan en sık konuşulanı "ilk gebeliğinde
kürtaj yaptıranlar bir daha hamile kalamaz" söylentisi-
dir. Tamamen yanlış ve gereksiz bir düşüncedir. Günü-
müzdeki teknoloji ve teknikler ile bu neredeyse imkan-
sızdır.
Kapsul Plus Ekim , 2013
Ülkemizde her gün gerçekleşen kürtaj ile karşı karşıyayız ve bu
konuda edinilen bilinç her geçen gün artmakta bende bunu destekleyen bir
yazı yazmak istedim. Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması'na (TNSA) göre kür-
taj, yani isteyerek düşük yapma oranı giderek düşüyor. 2008 verilerine göre
Türkiye'de her 100 gebelikten 11'i kürtajla sonlandırılırken, Avrupa'da bu
oran yüzde 30’dur.
Sanırım giriş kısmında vermiş olduğum mesajı şimdi daha iyi anlı-
yorsunuzdur. Eğer içiniz birazda olsa sızlamış ise yazının devamı daha çok
ilginizi çekecektir. Şimdi hep birlikte gizli kalmış olan genellikle de bir tanı-
dık vasıtası ile gerçekleşen kürtajın öncesini ve sonrasını öğrenelim.
Kürtaj Kararı Vermek
Kürtajı düşünmek bir kadın için zor bir karar aşaması demek-
tir. Öncelikle durumunuzu değerlendirmeniz gerekmekte, Evli iseniz bu
kararı kesinlikle eşinizle birlikte ortak olarak almalısınız. Evli değil iseniz
zaten yasal olarak tüm sorumluluk sizdedir. Kürtaj kararı verirken, gebeliği-
nizi etkileyecek bir sağlık probleminiz yok ise, hekiminizin dahi, size kürtaj
olmanız, veya olmamanız yönünde, bir yorumu kesinlikle olmamalıdır. Ha-
yatınız ile ilgili önemli bir karar aşamasında olduğunuzu bilmeli ve dış et-
kenlerden tamamen uzak kalarak, bu önemli kararı kendi başınıza vermeniz
çok önemlidir.
Kürtaj
Kürtaj ( Küretaj ) denilince ilk akla gelen, isteğe bağlı gebelik son-
landırılmasıdır. İnternet ortamında birçok yanlış ve özellikle çarpıtılmış bil-
ginin bulunduğunu belirterek, size gerçek bilgileri vermeye başlayalım.
Öncelikle gerçekten gebeliğinizi sonlandırmak istiyor musunuz ?
Tabiki ilk aşama Kürtaj Kararı Vermek ile başlamaktadır. Evet gebeliğinizi
sonlandırmaya karar verdiniz. Şimdi Ne Olacak ?
İlk aşama olarak tecrübeli bir Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
seçerek randevu almanız gerekmekte. Bu aşamada seçeceğiniz hekim ile
iletişiminiz çok önemlidir.
28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor. Doktor abla neden mutsuz bakı-
yor böyle... Sen acı çekiyor gibisin. Kalp seslerin değişti... Sustun. Benimle
niye konuşmuyorsun anne? Anne... Anne... Anneciğim... Yüzümde soğuk
bir şey hissediyorum. Anne, yüzümü parçalıyorlar... Anne bir şeyler yap...
Anne... Kolumu çekiyorlar anne... Canım yanıyor anne... Anne... Ayaklarımı
parçalıyor bu şey anne... Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne...
Anne kalbimi parçalıyorlar... Anneciğim... Anne... Anne... An... Ah!
Kürtajınız tamamlandı hanımefendi. Geçmiş olsun! Evet duydunuz! Geçmiş olsun, yeşeren bir hayata daha son verdiniz, tebrikler!!
15
Kapsul Plus Ekim , 2013
Hekiminize karar verdiniz peki anestezi seçimi
nasıl olacak ?
Anestezi seçilirken kararın yüzde 90 ı sizde ola-
caktır. Daha önce normal doğumunuz yoksa sedasyon,
yani uyutularak yapılan işlemi tercih etmenizi öneririz.
Lokal anestezi sadece serviks i uyuşturur yani rahim ağzını,
böylece dilatasyon sırasında yani vakum kanülünün rahim
içerisine girebilmesi için genişletilmesi, sırasında daha az
ağrı duyarsınız . Lokal anestezi ile ilgili bilinen en yaygın
yanılma ; Belden aşağı kısmın uyuşturulacağının zannedil-
mesidir. Lokal anestezi ile kürtaj işleminde bu olmaz . Lo-
kal anestezi ile yapılan kürtaj işleminde sadece serviks yani
rahim ağzı uyuşturulur. İşlem ortalama 5-10 dakika arasın-
da sürecektir ve hasta bir miktar ağrı hisseder.
Gebeliğiniz yasal sınırlar içerisinde ise ( Türki-
ye'de yasal süre 10. gebelik haftasıdır ) gebelik
sonlandırma müdahalesine müsait demektir. He-
kimin gebeliğinizin haftası hakkında sizi bilgilen-
dirir ve müdahale ile ilgili merak ettiklerinizi ce-
vaplar.
Sedasyon ile yapılan kürtaj hastalar ve hekimler için
en kolay ve en sorunsuzudur. Hasta kürtaj işlemi süresince
uyur ve ağrı hissetmez. Sedasyon ile yapılacak bir kürtaj mü-
dahalesini asla büyük bir ameliyat gibi düşünmemeniz gere-
kir. Sedasyon ile hastanın uyuması için bir de anestezi uzman
hekimi bulunmalıdır. Anestezi uzmanı sizinle kısa bir görüş-
me yapacaktır ( kronik bir hastalığınız var mı , alerjileriniz var
mı gibi sorular sorarlar ) .
Hekiminiz kürtaj işleminden önce mutlaka ultra-
son ile gebeliği görmelidir, sizi kürtaj operasyonu öncesi
muayene ederken, ultrasonografi ile bakılması artık rutin
hale gelmiştir. Hekimlerin yüzde 99 ultrason ile muayene
olmadan asla kürtaj yapmaz.
Hemşireniz sizi müdahalenin yapılacağı, müdaha-
le odasına alacaktır ve burada hazırlıklarınızı yapmaya
başlayacaktır. Bir süre sonra Anestezi uzmanı hekim yanı-
nıza gelir, yapacağı sadece kolunuzda bir damar yolu aç-
maktır. Bunun standart bir kan testi için yapılan iğneden
hiçbir farkı yoktur . Sedasyon tipi anestezi uygulanacağı
için hissedeceğiniz başka hiçbir şey yoktur . Anestezi uz-
manı hazır olan damar yolundan bir ilaç verir ve uyursu-
nuz .
Yaklaşık 5-10 dakika içinde kürtaj operasyonu
biter ve uyanma aşamanız için müşahede odasına alınmış
olursunuz. Yaklaşık 20 dakika içinde kendinize gelmeye
başlarsınız ve genellikle hiçbir ağrınız olmaz . Bunun nede-
ni ise anestezi uzmanı sizin uyuduğunuz esnada, operas-
yon sonrası ağrı çekmemeniz için verdiği, güçlü ağrı kesici-
lerdir.
Operasyon sonrasında ortalama 1 saatlik bir din-
lenmeden sonra evinize gidebilirsiniz .
16
Kapsul Plus Ekim , 2013
Kürtaj Yasal mı
Kürtaj ( Küretaj ) İşlemi hakkında, yine en çok
tartışılan ve yanlış söylemler ile kulaktan kulağa yayılan
YASAK durumunu açıklayalım.
1983 Yılına kadar Türkiye'de kürtaj işlemi yasak-
tı ve yasadışı birçok noktada kürtaj işlemi yapılmaktaydı.
1983 Yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti Büyük Millet
Meclisi, bu konuda demokratik bir karar aldı. Devlet 2827
sayılı kanun ve 510 sayılı tüzükle, kadınlara isteğe bağlı
gebeliklerini sonlandırabilecekleri bu yasayı hazırladı . Bu
yasaya göre kadınlar, 10. gebelik haftasına gebeliklerini
kürtaj ile sonlandırabilmektedirler.
Geçtiğimiz senelerdeki Medeni Kanun değişiklik-
lerinde, evli kadınların gebeliklerini sadece eşlerinin izni
ile sonlandırabilecekleri maddesi eklenmiş ve ilgili tüzük-
le yürürlüğe girmiştir. Yasa bu fakat Devlet hastaneleri-
nin bir çoğunda isteğe bağlı kürtaj, ya yönetimlerine bağlı
ya da yasal mevzuattan uzak olmalarına bağlı olacak ki
durum aşağıdaki gibidir. Sizlere Türkiye’de çok tanınmış
farklı hastaneler ile yapılan telefon görüşmelerini verece-
ğim, etik açısından hastane isimleri vermeyi pek uygun
bulmuyorum. Bu bilginin Haber kaynağı: GAZETE HABERTÜRK -
TÜLAY ŞUBATLI ( [email protected])
Kürtaj Riskleri
Kürtaj ( Küretaj ) İşlemi, günümüzde halen halk arasında,
çekinilen ve korkulan operasyonların başında gelmektedir.
Tabiî ki kürtaj operasyonu, bir korunma yöntemi gibi düşü-
nülmemelidir. Her kadın gebelik istemediği dönemlerinde
mutlaka korunmalı, korunma hakkında bilgisi yoksa mutla-
ka bir hekime danışmalıdır. Kürtaj işlemi, günümüzdeki
sağlık merkezlerinde, güvenli şekillerde gerçekleştirilebil-
mektedir. Bilinmesi gereken önemli unsulardan biri, Türki-
ye'nin sağlık eğitimi konusunda, ne kadar ileri olduğu-
dur. Yeni nesil hekimlerimizin neredeyse hepsi, vakum
aspirasyon tekniği kullanmakta ve tecrübeleri ile işlemleri
5-10 dakikalık sürelerde rahatça bitirebilmektedir-
ler. Önemli noktalara dikkat edildiği sürece, küretaj işle-
minde komplikasyon oranı çok düşüktür. Bu komplikas-
yonlardan yani, istenmeyen durumlardan bazıları şunlar-
dır; Gebeliğin sonlanmayıp devam etmesi . Bu durum ge-
nellikle ultrason eşliğinde yapılmayan operasyonlarda gö-
rülür. Hekimin kürtaj işlemini ultrasonografi cihazı, yardımı
ile gerçekleştiriyorsa bu ihtimal pek düşünülemez.
Yine teknolojik cihazlar bu konuda önem taşı-
maktadır. Hekiminiz bu tip bir risk oluşmaması için, zor-
landığı durumlarda ultrason cihazına başvurarak, dilatas-
yonu güvenli bir şekilde yapabilir.
İçeride parça kalması : Bu komplikasyon yani istenme-
yen durum da, eskiden sık görülse de yukarda anlattığı-
mız gibi, ultrasonografi cihazı eşliğinde yapılan müdaha-
lelerde rastlanma oranı neredeyse 20000 de 1 dir.
Rahim delinmesi: Bu komplikasyon da eski dönemlerde,
vakum tekniği öncesinde, daha sık karşılaşılan bir kompli-
kasyondu. Rahim delinmesi sadece 2 şekilde olabilir.
Bunlardan birincisi hekimin rahim ağzı yani serviks i ge-
nişletirken, dilatasyon işlemi sırasında, buji denen aletin
rahimi delmesi ve eski usullerde yapılan kürtajlarda veya
vakumla başlanıp devamında küret kullanılması gereken
durumlarda küretin rahimi delmesi görülebilir. Tecrübeli
bir hekimde bu ihtimal çok düşüktür.
17
Kapsul Plus Ekim , 2013
-Hasta: Kürtaj prosedürü nedir acaba?
Operatör: Yasal sınır 9-10 haftaya kadar, randevunuz
varsa veriyoruz.
-Hasta: Bizimkisi 9.5 hafta, olur mu acaba?
Operatör: 9.5 hafta mı? 9.5 haftaysa hiç gelmesin
bize.
- Hasta 4: Prosedür nedir acaba?
Operatör 4: Resmi nikâhı varsa 6 haftayı geçmemek
şartıyla eşiyle gelip imza veriyor.
- Hasta 4: Eşiyle mi?
Operatör 4: Evet resmi nikâh diyoru ya, eşiyle beraber
gelecek. Eşi imza verecek.
-Hasta 2: Kürtaj yaptırmak istiyoruz, 9 haftalık mümkün
mü?
Operatör 2: Yok almıyoruz.
-Hasta 3: Kaç haftaya kadar kürtaj yapıyorsunuz?
Operatör 3: Biz 8 haftaya kadar alıyoruz.
- Hasta 3: Bu yeni bir uygulama mı?
Operatör 3: Hayır, yıllardan beri böyle.
- Hasta 5: Kürtaj yaptırmak istiyoruz,
prosedürü nedir?
Operatör 5: Sağlık nedeniyle mi yoksa isteğe bağlı mı?
- Hasta 5: İsteğe bağlı
Operatör 5: İsteğe bağlı kürtaj yapılmıyor.
- Hasta 5: Neden?
Operatör 5: Devlet hastanesinde yapılmıyor. Özel has-
tanelere sorun.
-Hasta 6: Kürtaj yapılıyor mu?
Operatör 6: Yapılıyor
- Hasta 6: Prosedür nedir?
Operatör 6: Ultrasonla kalp atışlarına bakılıyor. Kalp
atışları yoksa kürtaj oluyor, bebek yaşıyorsa olmuyor.
-Hasta 6: Siz hemşire misiniz?
Operatör 6: Hayır ben ebeyim.
- Hasta 6: Ama devlet hastanelerinde 10 haftaya kadar
yapılıyor yasaya göre?
Operatör 6: Kesinlikle yasak, kanunen öyle bir şey yok.
Ülkemizde kürtaj konusu yukarıda sizinde okuduğunuz
gibi halen kanayan bir yara olarak kaldı. Son yıllarda Sağlık ba-
kanlığının devrim niteliğinde çalışmalarına rağmen bilinç seviye-
sinin bu kadar aşağılarda olması gerçekten üzücü bir durumdur.
Asırlar boyunca ezilen, yok sayılan, köle gibi çalıştırılan kadınla-
rımıza en azında kendi bedenleri üzerinde söz sahibi olma hak-
kını vermeliyiz diye düşünüyorum. Çünkü kürtaj işlemi birey
üzerinde çok ağır psikolojik etkilerinin olduğu bir işlemdir.
Kaynaklar:
http://www.xn--krtaj-kva.gen.tr/kurtaj-yasalmi.html
http://bianet.org/bianet/toplumsal-cinsiyet/138933-avrupada-30-turkiyede-11
METE ARSLAN KONAK
18
Kapsul Plus Ekim , 2013
NESLİ TÜKENMEKTE OLAN BİTKİLER
Familya: PINACEAE
Pinus torreyana ssp. torreyana: Güney California San Diego ve San-
ta Barbara’da bulunan endemik bir türdür. Orman parklarında yaygın
olan bu tür nüfus artışıyla birlikte günümüz kentleşmesine yenik düş-
müştür. Kentleşmenin doğurduğu sonuçlarla IUCN (Nesli Tükenme
Tehlikesi Altında Olan Türler)’in kırmızı listesine girmiştir.
http://www.inaturalist.org/observations/251282
Familya: ORCHIDACEAE
Anguloa cliftonii: Sınırlı coğrafyasıyla birlikte nadir olarak
bilinmektedir. Sadece Lago Calima, Valle del Cauca eyaleti-
ne yakın çok dar bir alana özgüdür. Bu orkide yasadışı top-
lama sonucunda ergin döneme ulaşamadığından IUCN
(Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türler)’in kırmızı
listesine girmiştir.
http://www.iucnredlist.org/details/summary/44393406/0
Familya: CYPERACEAE
Bulbostylis pseudoperennis: Katangan maden alanları, Zambiya Cop-
perbelt ve Katanga Eyaleti ile bölgeleri sınırlıdır. Tür bakır ve kobalt
maddelerinin maden alanında bulunduğundan kazı işlemlerine maruz
kalmıştır.Bu tehlike de türün IUCN (Nesli Tükenme Tehlikesi Altında
Olan Türler)’in tarafından ‘Savunmasız’ olarak değerlendirilip uzun bir
süre boyunca izlenmeye alınmıştır.
http://www.iucnredlist.org/details/44393507/0
19
Kapsul Plus Ekim , 2013
NESLİ TÜKENMEKTE OLAN BİTKİLER
Familya: ORCHIDACEAE
Masdevallia atahualpa: Kuzey Peru Amazonun da bulunmuştur. İki türü
sadece Leimebamba-Balsas ve Chachapoyas ta görülür. Spesifik yerelde ki
detay hakkında belirsizlikler olmasına rağmen yerlerin sayısı beşten az oldu-
ğu tahmin edilmiştir. Tarım gelişmesi ile orman azalmaya başlar bunun do-
ğurduğu olumsuz sonuçlarla IUCN (Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan
Türler)’in kırmızı listesine girmiştir.
http://www.iucnredlist.org/details/42831258/0
Familya: CUPRESSACEAE
Widdringtonia whytei: Mulanje Cedar Mt bölgesinde endemik bir
türdür. Doluluk oranı 845 hektar civarıdır. Yangınların giderek
artması, rejenerasyon etkisi, devamlı yasadışı ağaç kesimi, istilacı
türler, egzotik böcek etkisi ve yakacak odun etkisiyle IUCN (Nesli
Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türler)’in kırmızı listesine girmiş-
tir.
http://www.iucnredlist.org/details/33216/0
Familya: LEGUMINOSAE
Acacia anegadensis: Anegada İngiliz Virgin Adalarından biridir ve bitki bu
bölgede endemik bir türdür. Saha çalışmasında ki bulgulara göre doluluk
alanı 10 km ² dir. Anegada Adası konut ve turizm gelişimi açısından baskı
altındadır. Baskı sonucu habitat parçalanması ve türlerin yaşam kalitesi dü-
şerek IUCN (Nesli Tükenme Tehlikesi Altında Olan Türler)’in kırmızı listesine
girmiştir.
http://www.iucnredlist.org/details/43894/0
20
Kapsul Plus Ekim , 2013
DENİZLİ HOROZU
Denizli'nin sembolü olan "Denizli Horozu", renk ve vücut yapısı
itibariyle ahenkli uzun ve güzel ötüşleriyle, ilimize en uzak yörelere kadar
isim yapmış yerli bir ırkımızdır.
Denizli Horozunun gözleri siyah ve sürmelidir. Bacakları koyu gri
veya mor, ibik balta ibik şeklinde, kulakçık kırmızı veya kırmızı üzerinde
beyaz benekli genel renk, siyah kirli beyaz ortaklaşa karışım halindedir. Ba-
zen kanat tüyleri üzerinde kahverengi renkler bulunur. Al horozlarda ise
siyah-kırmızı ortaklaşa karışım halindedir. Canlı ağırlık ortalama 3-3.5 kg.
civarındadır.
Denizli Horozları renklerine, vücut yapılarına ve ibik şekillerine
göre 3'e ayrılır. Renklerine göre Demirkır, Pamukkır, Kınalı, Al, Siyah ve
Kürklü olmak üzere 6 tipe ayrılırlar. Vücut yapılarına göre Yüksek boyun,
Sülün, ve Küpeli olmak üzere 3 tipi vardır. İbik şekillerine göre ise Geniş ibik
ve Dar ibik olmak üzere 2 tipi vardır.
Denizli Horozunun sesi, tonuna ve netliğine göre de sınıflandırılır.
Ses tonuna göre ince, davudi, kalın ses olmak üzere 3'e ayrılır. Davudi
ses, ince sesle kalın ses arasında ve kalın sese yaklaşan tek bir ses-
tir. Niteliğine göre net ses, hüzünlü ses, cırtlak ses, dalgalı ses (alaycı ses)
olmak üzere 4'e ayrılır.
Denizli Horozları'nın ötüşleri bütün kabiliyetin ortaya konulmasıyla
yapılır. Ötüşleri, ötüş anındaki vücut pozisyonuna göre Aslan Ötüş, Kurt
Ötüşü, Yiğit Ötüşü, Pus Ötüşü olmak üzere 4'e ayrılır.
İyi bir Denizli Horozu'nda görünüş canlı bacaklar, boyun uzun ve
kuvvetli göğüs, geniş ve derin kuyruk, dik başa doğru meyilli olmalıdır. Ta-
vukta da aynı özellikler aranır. Denizli Horozları'nın birinci yılda ötüş uzun-
lukları 20-25 sn. olmaktadır.
Kaynaklar
http://www.denizli-horozu.com/
http://www.pamukkale.gov.tr/tr/content.asp?id=560
http://www.denizlihorozu.com/icerik.php?sayfa=denizli-horozu
http://www.gezi-yorum.net/denizli/
21
Kapsul Plus Ekim , 2013
KÜSTÜM OTU (Mimosa pudica)
Halk arasında küstüm otu veya çiçeği olarak bilinen bir çalı
bitkisidir. Baklagiller dendir (leguminosae) Brezilya kökenli olup, nemli
ve sıcak iklimlerde yetişir. Pembe- eflatun renkte, ipeksi ve güzel koku-
lu çiçekleri vardır. Haziran-ekim ayları arasında sürekli açar. Bitkinin
parçalı yaprakları dış etkilere karşı son derece hassastır. En küçük bir
dokunuş halinde yapraklar bir anda kapanır. Bitkiye ismini veren özel-
lik de budur. Küstüm otu tropik iklimlerde her dem yeşil bir bitkidir.
Bitki özünü taşıyan kanallar aracılığıyla iletilen elektrik sinyal-
leri 30 santimetrelik mesafeyi bir-iki saniye içinde geçer. Isı ne kadar
yüksek olursa, reaksiyon o kadar hızlı olur. Her bir yaprağın dibi
(yaprağın sapıyla birleştiği yerde), oldukça şişkindir. Buradaki hücreler
sıvıyla doludur. Uyarı buraya ulaştığı zaman, yaprağın dibindeki şişkin-
liğin alt yarısı aniden suyunu boşaltır ve aynı anda diğer üst yarı, bu
suyu kendi bünyesine alır. ve yaprak aşağıya doğru düşer. Böylece uya-
rı saplar boyunca ilerlerken, yapraklar domino taşları gibi teker teker,
ardı ardına kapanır. Bu şekilde bir savunma hareketinden sonra, bitki-
nin tekrar hücrelerini doldurup, yapraklarını açabilmesi için 20 dakika
gereklidir.
Kaynaklar
http://www.yavuzyilmaz.biz/?p=1271
http://azbitki.com/mimosa-pudica
http://www.agaclar.net/forum/evdeki-bitkilerimiz-salon-balkon-teras/3297.htm
http://biyolojiciyiz.net/index.php?option=com_content&task=view&id=95&Itemid=51
22
Kapsul Plus Ekim , 2013
H
A
B
E
R
L
E
R
Bacaksız Kertenkele 'ye 4
Tür Daha Eklendi
California State Üniversitesi'nden Berke-
ley ve Dr.James Parham Bacaksız Ker-
tenkeleye 4 tür daha eklendiğini açıkla-
dı.Dünya çapında 200'den fazla türle
temsil olan Bacaksız Kertenkele gevşek
toprakta iyi adapte olduğunu Dr. Papen-
fuss dile getirdi.
Haberin devamı;
http://www.sci-news.com/biology/science-four-new-species-legless-lizards-california-
01394.html
Karabatak-Balıkçılık
Çatışmaları
Genişlemiş Karabatak nufüsu eğlence
veya ticari balıkçılık ve balık çiftlikleri ile
Avrupa nın bir çok yerinde çatışmalara
yol açtı.Bu nedenle 30 ülkede yaklaşık
olarak 70 araştırmacı ile 'INTERCAFE: Pan
-Avrupa Karabatak-Balıkçılık Çatışmalarını
Azaltma Girişimi' adlı proje başlatıldı.
Haberin devamı;
http://www.sciencedaily.com/releases/2013/09/130924091530.htm
Archaeanthus : Paleontologlar’ın Antik
Atası Belirlenmesi
Günümüz Lale Ağacı ( Liriodendron tulipifera ) nın soy
izleri Alt Kretase dönemine uzanıyor. Dinozorların
dünyayı dolaştı sürede atasının olduğunu Indiana Üni-
versitesi’nden Prof .David Dilcher dile getiriyor.
Haberin devamı
http://www.sci-news.com/paleontology/science-
archaeanthus-ancient-ancestor-tulip-tree-01379.html
23
Kapsul Plus Ekim , 2013
Zihin kontrolüyle çalışan ilk biyonik bacak
ABD’nin Chicago Rehabilitasyon Enstitüsü’nde (RIC) biyo-
nik protezler alanında yapılan çalışmada çok büyük bir
başarı elde edildi. Zihin kontrolüyle kullanılan biyonik
bacak, 32 yaşındaki Zac Vawter’a nakledildi ve başarı sağ-
landı.
The New England Journal of Medicine dergisinde yayım-
lanan araştırmanın başını çeken biyomedikal mühendisi
Levi Hargrove, “Çığır açan bir gelişme... İnsanların akıcı
bir şekilde yürümelerini, merdivenleri, yükseltileri ve
eğimleri kolayca çıkmasını sağlıyor” dedi.
Biyonik kolların geliştirilmesinden sonra, biyonik bacak
tıp alanında sunulan yeni nesil protezlerde bir ilki temsil
ediyor.
Haberin devamı;
http://www.ntvmsnbc.com/id/25468738
Yedi Büyük Yunus Brezilya da Hayatını Kaybetti
Yerel basına göre ülkenin Upanema Plajında Pazar günü yıkıya
vuran yunuslar kurtarılmaya çalışıldığı halde hayatını kay-
betti.Suya dönmesi için çabalanan bir yunusun da suya döndük-
ten sonra belirgin bir köpek balığı saldırısına uğrayarak öldü.(Eylül
23,2013)
Haberin devamı: http://www.natureworldnews.com/
articles/4125/20130923/seven-large-dolphins-die-brazil-30-beach-
themselves.htm
Biyolojik çarkları olan tek böcek
Adını çok yakından bilmediğimiz bir böcek, mükemmel bir
makine gibi çalışan hareket sistemine sahip. I. Coleopt-
ratus, bacaklarında birbirine kenetlenen dişlere sahip oldu-
ğu bilinen ilk böcek.
‘Planthopper’ türü böceklere mensup olan I. Coleoptratus,
müthiş bir sıçrama yeteneğine sahip. Sadece 2 milisaniye-
de harekete geçen bu böcek, saniyede 3.9 metre gibi mu-
azzam bir sürata sahip.I. Coleoptratus bilim insanlarını şaş-
kına çeviren bu hızının sırrı ise eşi benzeri bulunmayan bir
doğal mühendislikten geliyor.
İngiltere’nin Cambridge Üniversitesi’nden Malcolm Bur-
rows, I. Coleoptratus hakkında, “Bu fevkalade bir perfor-
mans” yorumunu yaptı.
Haberin devamı;
http://www.ntvmsnbc.com/id/25466161/
24
Kapsul Plus Ekim , 2013
4 EKİM HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ
İnsanların hayvanlarla olan ilişkileri çok
eskilere dayanır. Önceleri hayvanları sadece gıda ve
yolculuk aracı olarak gören insanların zamanla bakış
açıları değişmiş, onlara şefkat göstermeye, evcilleş-
tirmeye ve onlarla dostluklar kurmaya başlamışlar-
dır .Kurulan bu sıcak ilişki insanların, hayvanların
korunması konusunda birlikte hareket etmeleri fikri-
ni doğurdu. İnsanlar arasında hayvan sevenler gittik-
çe çoğalmaya başladı. Bu insanların amaçları hay-
vanlara daha iyi davranılmasını sağlamak, onları
korumak, daha sevecen davranılmasına yardımcı
olmaktır.
Yurdumuzda Hayvanları Koruma Derneği'nin
1908 yılında kurulmasıyla sistemli ve düzenli
olarak hayvan sorunlarıyla ilgilenilmeye baş-
lanmıştır.
Hayvanların iyi şartlarda bakılmasının sağlanması,
hayvanları korumak ve iyi davranılmasını sağlamak amacıyla
İngiliz hayvan severler 1882 yılında bir araya gelerek;
“Hayvanları Koruma Birliği”ni kurmuşlar, daha sonra birçok
ülkede kurulan dernekler birleşerek Hollanda'nın başkenti La-
hey'de “Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu” kurulmuş-
tur. Bu kuruluş 1931 yılında yaptığı toplantıda 4 Ekim tarihini;
“Dünya Hayvanları Koruma Günü” olarak ilan etmiştir.
25
Kapsul Plus Ekim , 2013
4 EKİM HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ
Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi metni, Uluslara-
rası Hayvan Hakları Birliği ve ona bağlı ulusal birlikler tarafın-
dan 21-23 Eylül 1977 tarihinde Londra’da hayvan hakları
konusunda yapılan üçüncü uluslararası toplantıda kabul
edildi. Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi ise, Paris’te UNES-
CO Sarayında 15 Ekim 1978 tarihinde törenle ilan edildi.
Tüm hayvanlar eşit doğar ve eşit yaşama hakkına sahip-
tirler.
Tüm hayvanların saygı görme hakkı vardır. Bir tür hayvan
olan insan, diğer hayvanları yok edemez. Hayvanları kendi
çıkarı için karşılıksız kullanamaz.
Hiçbir hayvana kötü ve zalimce davranılamaz. Bir hayva-
nın öldürülmesi zorunlu ise bu, bir anda ve acı çektirilmeden
yapılmalıdır.
Vahşi hayvanlar kendi doğal çevrelerinde yaşama ve ço-
ğalma hakkına sahiptir. Eğitim amacıyla bile olsa vahşi hay-
vanlar özgürlüklerinden mahrum bırakılamaz.
Evcil hayvanlar, uyumlu bir biçimde ve özgürlük içinde
yaşama hakkına sahiptir. İnsanların kendi çıkarları için evcil
hayvanların yaşama koşullarında yapacakları her türlü deği-
şiklik, haklara aykırıdır.
Evcil hayvanlar, doğal yaşama sürelerine uygun uzunluk-
ta yaşama hakkına sahiptir.
Tüm çalışan hayvanlar (at, eşek…) iş süresinin sınırlandı-
rılması, işin daha az yorucu olması, güçlerini artırıcı bir bes-
lenme ve dinlenme hakkına sahiptir.
Hayvanlara fiziksel ya da psikolojik acı çektiren de-
ney yapmak, hayvan haklarına aykırıdır.
Beslenmek için bakılan hayvanlar barındırılmalı, ta-
şınmalı ve ölümleri de korkutmadan ve acı çektirmeden
olmalıdır.
Hayvanlar, insanlar tarafından eğlence amaçlı kulla-
nılamazlar. Hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlarla
gösteri yapılması, hayvan onuruna aykırıdır.
Zorunlu olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi, yaşa-
ma karşı işlenmiş bir suçtur.
Çok sayıda vahşi hayvanın öldürülmesine neden olan
safariler ve av partileri, hayvanlara karşı yapılmış bir
soykırımdır. Doğal çevrenin kirletilmesi, yıkılıp yok edil-
mesi de soykırıma eşdeğerde alçakça bir davranıştır.
Hayvanların ölüsüne de saygı göstermek gerekir.
Hayvanların öldürüldüğü şiddet sahneleri, sinemalarda
ve televizyonlarda yasaklanmalıdır. Ama hayvanlara
yapılan saldırıları kınamak amacında olan filmlerde bu
sınırlama yoktur.
Hayvanları koruma kuruluşları, devlet katında temsil
edilmelidir. Hayvan hakları da insan hakları gibi yasayla
korunmalıdır.
Kaynaklar
http://www.belirligunlervehaftalar.com/Belirli_Gunler/
Hayvanlari_Koruma_Gunu
http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/179940.asp
26
Bu dergi Trakya Üniversitesi
Biyoloji Bölüm öğrencileri
tarafından aylık olarak
hazırlanmaktadır.