Upload
nguyentu
View
271
Download
1
Embed Size (px)
Citation preview
ENGELSİZ İLETİŞİM: BEDEN DİLİNİN KODLARI Burak KÜRKÇÜ
1
ENGELSİZ İLETİŞİM: BEDEN DİLİNİN KODLARI
Burak KÜRKÇÜ
ENGELSİZ İLETİŞİM: BEDEN DİLİNİN KODLARI Burak KÜRKÇÜ
2
ENGELSİZ İLETİŞİM: BEDEN DİLİNİN KODLARI1
Burak Kürkçü2
Öz
Beden dili, duygularımızı dış dünyaya iletebilmek için jest ve mimikler yardımıyla bedenimizin
geliştirdiği kelimesiz bir dildir. Her meslek kolundan insanın, etkin kullanımını öğrenmesi halinde
iş hayatında ve özel hayatta verimliliğini artıracak bir dil olarak, dünyanın en eski ve en engelsiz
dili olarak kabul edilir. Ses tonu, paralinguistik (vokal unsurlar), proksemi (kişiler arası mesafe),
haptik (dokunma) ve estetik gibi öğelerin kullanılmasıyla insanı zarafet, nezaket ve hitabet
konularında göz alıcı bir noktaya ulaştırır. Bu makale de, beden dilinin günlük hayattaki kullanımı
ve bu engelsiz dile duyulan ihtiyacı örneklerle açıklamaya çalışmaktadır.
Abstract
Body language is a non verbal language that our body developed in order to express our
feelings and emotions by the help of gestures and mymics. As being a language improving
efficiency in daily life and business life of people from different businesses, body language is
known as the oldest language of the world history. Benefitting the voice tone, paralinguistic,
proxemics, haptic and aesthetics, people can reach a stunning level in courtesy, delicacy and
oratory. This article aims to explore the daily use of this unimpeded language with detailed
examples.
1.GİRİŞ
Hayatınızda ilk defa gördüğünüz bir insanı iki dakika içerisinde ölçüyor, biçiyor,
değerlendiriyor ve ona ısınıp ısınmadığınıza karar veriyorsunuz. Elinizde o insanın iyi
veya kötü biri olup olmadığına dair somut bir bilgi olmadan verdiğiniz bu karar
genellikle sizi yanıltmıyor. Hâkimler, savcılar, avukatlar ve kolluk kuvvetleri bir insanı
gördüğünde onun suçlu olup olmadığını bir bakışta anladıklarını ifade ederler ve kolay
kolay yanılmadıklarını belirtirler. İyi de nasıl? Altı milyarı aşkın dünya nüfusunun o
kadar çeşitli insanı, o kadar farklı hayatlar yaşamışken kişilikleri ve suçlu olup
olmadıkları bir bakışta nasıl anlaşılabilir? İşte beden dili dediğimiz ve batı dünyasında
uzun zamandır üzerine kafa yorulmakla birlikte ülkemizde önemi yeni anlaşılan bu gayrı
ihtiyari davranışlar bütünü, kişinin karakteri ve yaşadığı çevre ekseninde şekillenerek
dış görünümüyle, el, kol, baş, bacak ve beden hareketleri ve yüz ifadeleriyle verdiği
mesajların bilinçaltımızda algılanması ve tanımlanması suretiyle sınıflandırılmasıdır.
1 Bu yazı Türk Hukuk Enstitüsü Dergisi’nin 2015 Aralık sayısında da yayınlanmıştır. 2 Ekonomi Bakanlığı Personel Dairesi Başkan Yardımcısı/Beden Dili ve Kişisel Gelişim Uzmanı
ENGELSİZ İLETİŞİM: BEDEN DİLİNİN KODLARI Burak KÜRKÇÜ
3
Verdiğim beden dili eğitimlerine başlarken, katılımcıların anlayamayacağı bir
dilde tartışan birkaç kişinin göründüğü bir video izletirim. Ardından katılımcılardan bu
videoda dilini ve ne dediğini anlamadıkları insanları “karizmatik, güvenilir, dürüst, işini
bilen, güçlü, otoriter” gibi kelimelerle tanımlamalarını ve sınıflandırmalarını isterim.
Sonuç hep aynı çıkar. Beden diliyle verilen mesajları bilinçaltında süzen katılımcılar,
çoğunlukla sınıflandırmayı doğru yapar ve karizmatik kelimesi katılımcılar tarafından
aynı kişi için, güvenilir kelimesi aynı kişi için ve diğer kelimeler de aynı kişi için
kullanılır. Böylelikle beden dilinin gücünü ve etkinliğini bu örnekle kavrayan katılımcılar
için eğitimin inandırıcılığı artmış olur.
Özellikle ülkemizde ne işe yaradığı ve ne için kullanılacağı tam olarak
kestirilemeyen beden dili eğitimlerinin temel amacı, vermek istediğimiz mesajları ve
duygularımızı daha güçlü ve kolay bir anlatımla karşı tarafa en doğru şekilde
iletebilmektir. Her çeşit meslek kolunun edindiğinde fevkalade fayda sağlayacağı bu
eğitim, özellikle hukuk camiası için hayat kurtaran bir öneme sahiptir. Yaptığı alışverişle
para kazanıp kaybeden bir tüccarın veya her daim gerçekleştirdiği işlemin telafisi
mümkün olan bir akademisyen ya da standart kamu görevlisinin aksine, bir hukukçunun
verdiği kararlar geri dönüşü olmayan, telafisi mümkün olmayan ve doğrudan insanların
özgürlüğünü elinden alabilecek kararlar olduğundan, her cümleleri “Demokles’in Kılıcı”
gibi kendi vicdanının üstünde sallanmaktadır. Dosyanın üzerinde haftalarca çalışan bir
avukatın, müşteki veya zanlıyı yüz yüze gördüğü an tüm fikirlerinin değişebildiği
gerçeği, hukukçuları beden dilinin derin dünyasına adım adım sürüklemektedir. Nasıl
mı? Birlikte inceleyelim.
2.BEDEN DİLİ YALAN DEDEKTÖRÜ GÖREVİ ÜSTLENİR
İlkokul çağlarındaki bir çocuğu aracıyla ezip öldürdüğü iddia edilen bir katil
zanlısı, sizden avukatlığını üstlenmenizi istiyor. Üstlendiğiniz davaları başarıyla
sonuçlandırmadaki namınız, sizi bu iş için biçilmiş kaftan yaptığından maddi durumu
oldukça yerinde olan bu sanık, sizin bu işi almanız için elinden geleni yapıyor. Dava
dosyasında hiçbir görgü tanığı olmayışı işinizi zorlaştırsa da, olayı bir de adamın
kendisinden dinlemek için ofise davet ediyorsunuz. Pahalı bir takım elbise içerisinde
sürekli bir tebessüm halinde ofisinize gelen bu adam size olayı başından itibaren çok
ince detaylar vererek anlatıyor. Masum olduğu konusunda sizi ikna etmek için azami
çaba sarf eden bu adam, özellikle çocuğu kendisinin ezmediği, spor aracını şoförlerinden
ENGELSİZ İLETİŞİM: BEDEN DİLİNİN KODLARI Burak KÜRKÇÜ
4
birinin sürdüğünü ve kendisini almak için kenara yanaşırken kazayı gerçekleştirdiğini
iddia ettiği andaki gözyaşları, adamı daha bir masum gösteriyor. Sonuç? Kafanızda bir
şeyler oturmadığından adama bir türlü güvenemiyorsunuz ve davayı almaktan
vazgeçiyorsunuz. İşte adına önsezi veya his dediğiniz ve sizi bu davayı almaktan
vazgeçirip bir katili savunmanızı engelleyen şey, o adamın olayı yalanlarla anlattığı
esnada beden dilinin gerçekleri anlatmasıyla zihninize işlenen fikirlerdir. Ölümlü bir
kaza sonucu olayın şokuyla hatırlanamayacak kadar küçük detayların özenle seçilmiş
olması bir yana, verdiği her detayda akıntıdan oluşan kaşıntıyı gidermek için elinin
burnuna gitmesi, gereğinden fazla göz teması kurması, her suskunluk evresinde sizi
kandırabildiği güdüsüyle istemsiz attığı kaçamak tebessümler, parmaklarını
koparırcasına ellerini kenetlemesi ve serbest bıraktığında mutlaka bir yerleri tutma
çabası, masanın altında birbirine sıkıca kilitlenmiş ayak bilekleri ve çok kolay şekilde
geçebildiği ağlama fasılları ile gözbebeklerindeki o ani değişimler, aslında o kişinin
kelimelere döktüğü cümleleri bedeniyle yalanlama biçimidir.
Araştırma konusu insan olan hiçbir bilimde olmadığı gibi, beden dili alanında da
yüzde yüz bir doğruluk ve isabet beklenemez. Ancak hatırı sayılır orandaki istikrarı ve
tutarlılığı, doğru kaynaklarla beslenmiş iyi bir eğitimle kişiyi oldukça avantajlı konuma
getirebilir. Ancak, bugüne kadar verdiğim eğitimlerde ve piyasada yayınlanan kitabım
sonrasında, en sık rastladığım soru çeşitleri olan “Hangi şekilde oturursam karşımdaki
benim sıkıldığımı anlamaz? Ne yaparsam karşımdaki yalan söylediğimi fark etmez? Nasıl
davranırsam karşı cinsi etkileyebilirim?” türündeki sorular, mevzunun ülkemizde
oldukça yanlış anlaşıldığı izlenimine kapılmama sebep olmaktadır. Beden dili her şeyden
önce anlaşabilmek için kullanılır, aldatabilmek için değil. Kelimelerle yeterince güçlü
anlatamadığımız duygularımızı beden dilinin eşsiz gücü sayesinde aktarabilmek için bu
alana ilgi duymalıyız. Aldatmak ve yalan söyleyebilmek için beden dilini kullanmak, her
an patlayabilecek pimi çekilmiş bir bomba gibi üzerimizde durur ve yalnızca kendimizi
aldatmış oluruz. Sahte bir beden dili, er ya da geç kendini ele verecek açıklar oluşturur
ve vücudun sahip olmadığı bir duyguyu sahipmiş gibi gösterme çabası bizzat vücudunuz
tarafından reddedilerek kaçınılmaz olarak ifşa edilir.
3. BEDEN DİLİ GERÇEK HAYATIN NERESİNDEDİR?
İlk akla gelebilecek soru şudur: Beden dili uzmanları, diğer insanlardan farklı
olarak nasıl bir inceleme yapıyor da sistemi çözebiliyor? Aslında biyolojik ve genetik
ENGELSİZ İLETİŞİM: BEDEN DİLİNİN KODLARI Burak KÜRKÇÜ
5
olarak insanoğlu beden dilini çözmeye programlıdır. İletişim kurabilmek için “dil” oraya
çıkmadan önce, beden dili iletişimin yegâne aracıydı. Otomatik öğrenilen bir dilin
uzmanı olmak için tek yapılması gereken, o dilin sistemini çözecek bir eğitimle birlikte
bol bol pratik yapmaktır. Pek çokları tarafından önsezi diye nitelendirilen, ama aslında
beden dilinin ilettiği subliminal mesajlar sayesinde oluşan algılar, beden dilinin sistemi
bilindiğinde çok daha etkin ve hızlı biçimde oluşturulur. Hele hele her gün inceleyecek
birçok farklı kesimden insanla görüşme ve bu insanları inceleyerek “pratik yapma”
imkânı olan hukukçular için ise bu eşsiz bir fırsat olarak ortaya çıkar. Nitekim yapılan
çalışmalar, iletişimde sözle iletişimin sadece %7’ler civarında bir etkisinin olduğunu,
kalan kısmın ise sözsüz iletişim olan beden dili, vokal unsurlar ve renk-koku gibi estetik
unsurlardan oluştuğunu ortaya koymuştur (Pease&Pease, 20043). Düşünün ki, yıllarca
öğrendiğiniz dil sayesinde konuştuğunuz kelimelerin karşınızdaki tarafından iletişimde
algılanma oranı toplam iletişimin onda birini bile oluşturmuyor. O halde iyi ve sağlıklı
iletişim kurmanın en temel kuralı, beden dilini etkin kullanabilmek ve karşıdakinin
beden dilini iyi okuyabilmekten geçiyor.
O halde soruyorum: Beden dilini en iyi kimler kullanır ve kimler analiz eder?
Cevabınız “Hukukçular” ise yanılıyorsunuz. Henüz hiçbir dili konuşamayan ama beden
dili genetik kodlarına yerleşmiş olan bebekler, bu dili öylesine etkin ve verimli şekilde
kullanırlar ki biz yetişkinler hayran kalırız. İlgi görebilmek için gözbebeklerini büyüten,
acıktığı zaman ağlayan, sizin yüzünüzdeki en ufak bir sinirlenme ibaresini anında
anlayıp küstüğü zaman kollarını birbirine kavuşturan, dikkatle sizi dinlerken başını hafif
yana yatırıp sizinle ilgilenmediği zaman kendi ayağını ısırarak büyük bir heves ile
oynayan bebekler, beden dili uzmanlarını başarısına göre sıralayacaksak kesinlikle ilk
sırayı alır. Taş Devri’nden beri insanlığın ortak dil olarak geliştirebildiği tek dil
diyebileceğimiz beden dilini bebeklerin çok iyi kullanabilmesine şaşırmamak gerekir.
Kelimeleri kullanmaya başlayınca jest ve mimiklere daha az ihtiyacı olduğunu düşünen
insanoğlunun bu yanılgısının, iletişim ve kişiler arası ilişkilerdeki aksaklık ve sıkıntıların
özellikle sosyal medya ile birlikte gerileyen yüz yüze iletişim problemleri de hesaba
katıldığında gittikçe derinleştiği gözlemlenmektedir. Bu noktadan bakıldığında
insanların kelimeleri kullanarak aslında pek de anlaşamadığı; bunun aksine kelimelere
ihtiyaç duymayan bebeklerin ise tüm mesajlarını gayet başarılı şekilde iletebildikleri
ifade edilebilir. 3 Detaylı çalışmalar için ayrıca bkz Pease&Kent (1981)
ENGELSİZ İLETİŞİM: BEDEN DİLİNİN KODLARI Burak KÜRKÇÜ
6
Dünyanın en eski dili kabul edilen beden diline ilişkin akademik çalışmalar her
çağda yapılmış olmakla birlikte modern çalışmalar 1948 yılında Charlotte Wolff’un4
yazdığı “Jestlerin Psikolojisi” kitabıyla başlar. 1952’de Ray Birdwhistell’ın5 “Kineziğe
Giriş” kitabıyla araştırmalar daha da derinleştirilmiş ve Albert Sheglen ve Gerhard
Nielsen’in yaptıkları çalışmalarla beden dili bilimsel olarak da incelenmeye başlamış
olur. Tüm bu çalışmaların ışığında 20. Yüzyılın ikinci yarısı büyük bir araştırma alanı
olarak tüm uzmanların katkı sağlamaya çalıştığı beden dili için şüphesiz bir devrim ve
dönüm noktası olarak Dr Paul Ekman’ın6 çalışmalarını belirtmek gerekir.
Afrika ve Asya ülkeleri başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde yıllarca
araştırmalar yapıp insanların olaylara verdikleri tepkiler çerçevesinde yüzlerinde
oluşan ifadeleri inceleyen Dr Ekman, insan yüzündeki 43 adet kasla ortaya konulan
1000’den fazla mimik ile insanların duygularını belli ettiklerini ve bu mimiklerden
büyük çoğunluğunun tüm insanlarda, hatta bir maymun türü olan primatlarda bile aynı
olduğunu ispatlamıştır. “Yüz Hareketleri Kodlama Sistemi (FACS)” olarak tanımladığı
sistemde, yüzdeki kas gruplarını belirli esaslara göre sınıflandırmış ve korku, mutluluk,
kızgınlık, utanç ve şaşkınlık gibi pek çok duygunun yüzdeki bu kas gruplarının
kasılmasına göre nasıl oluştuğunu tanımlamıştır. Bu yüz ifadelerini saniyenin 1/4’ü ile
1/25’i kadar süren Mikro İfadeler ve 1-4 saniye arası süren Makro İfadeler şeklinde
ayıran, “Bana Yalan Söyle-Lie To Me” adlı TV dizisinde hayatı anlatılan Dr Ekman,
insanların sadece yüzlerine bakarak yalan söyleyip söylemediklerini anlamasıyla ün
kazanmıştır.
4. ANALİZ AŞAMALARI
Sosyoloji ve psikoloji alanı başta olmak üzere pek çok bilim dalından beslenen ve
çok geniş bir araştırma alanı olan beden dili üzerine yazılmış sayısız eserden bahsetmek
mümkün olsa da, konunun uzmanı olmayanlara da açık bu alanda yazılmış pek çok eser
de konu hakkında ciddi dezenformasyonlara yol açmaktadır. Özellikle beden dilinin
popüler olmaya başladığı ilk yıllarda kitap raflarını dolduran tercüme eserler, beden
dilinin kültürlere göre farklılık gösteren unsurlarını barındırmadığından okurların
büyük yanılgılara kapılmasına yol açmıştır. Amerikalı yazarlar tarafından hazırlanmış ilk
4 Wolff’un diğer çalışmaları için bkz Wolff (1943).
5 Duyguların Kinezi ile aktarılması konusunda detaylı tartışma için ayrıca bkz Birdwhistell (1970)
6 Makro ve Mikro İfadeler konusunda bkz” http://www.paulekman.com/ “
ENGELSİZ İLETİŞİM: BEDEN DİLİNİN KODLARI Burak KÜRKÇÜ
7
dönem eserlerindeki “Kollar vücudun önünde kavuşturulmuş ve bağlanmış ise kişi size
kapalıdır ve iletişim kurmak istemiyordur.” cümlesiyle bu yanılgıların temeli atılmıştır.
Hâlbuki ilkokuldan beri “Çiçek olun!” talimatıyla yaptığımız bu kol kavuşturma hareketi
Türkler için karşıdakine kendimizi kapatma değil, aksine pür dikkat dinleme modeli
olarak kullanılmaktadır. Bu yüzden, beden dilindeki tercüme eserlerle birlikte yerli
çalışmalara da gerekli önemi vermek gerekir.
Beden dili uzmanları için etkin ve doğru inceleme yöntemi 4 aşamalı bir yöntem
olarak sınıflandırılabilir. İlk analiz aşaması, “önkinezi” denilen ve kişilerin kültürel ve
sosyal altyapılarından ayrı olarak fiziksel özelliklerine dayanan, hemen hemen tüm
insanlarda aynı şekilde cereyan eden beden dili hareketleridir. İnsanlığın ilk
evrelerinden beri biyolojik yapısı gereği oluşan bazı fizyolojik davranışlar önkinezinin
temelini oluşturur. Korktuğunuz zaman dizleriniz neden titrer ya da yüzünüz neden
sararır, düşündünüz mü hiç? Vücudunuza yüklenen adrenal sayesinde tehlikeden daha
hızlı kaçabilesiniz diye tüm kan dizlerinize doğru yol aldığında yüzünüzün sararması ve
dizlerinizin titremesi gibi, pek çok biyolojik mekanizma sayesinde beden dilinin önkinezi
denen unsurları meydana gelir. Yalan söyleyen kişinin akan burun mukozası sebebiyle
burnunu kaşıması, kalp atışlarındaki hızlanma ile birlikte ağzının kuruması sebebiyle
yutkunması temel unsurlar olarak göze çarpar. Ama önkinezi sadece biyolojik
mekanizmalara bağlı oluşan hareketlerden ibaret değildir. Uzun yıllardır yapılan
araştırmalarla ortaya konulmuş ve neredeyse tüm kültürlerde aynı anlamda kullanılan
bir takım jestler de bu analiz aşamasının parçasıdır. Sinirlendiğimizde işaret
parmağımızı sallarız. Otorite kurmak ve baskın görünmek için ayaktayken ellerimizi
arkamızda bağlarız. Düşünürken elimiz çenemize, hatırlamaya çalışırken alnımıza gider.
Selam verirken sağ elimizi kaldırırız. Sol elle değil, sağ elle tokalaşırız. Daha sayılabilecek
pek çok jest, ilk aşamada analiz ettiğimiz önkinezi başlığı altında incelenir.
İkinci analiz aşaması, “mikrokinezi” denilen ve jestlerin mikro düzeyde
incelendiği aşamadır. Tek tek beden dili hareketlerini değerlendirmek yerine bu mikro
hareketlerin gruplar halinde anlamlandırıldığı bu aşama, uzmanların en çok dikkat
etmeleri gereken kısımlardan biridir. Beden dili, matematik gibi her defasında aynı
sonucu veren bir sistem olmadığından, jestleri tek başına değerlendirmek bazen yanlış
yorumlamalara sebep olur. Otururken koltuğun ucuna oturup öne eğik duran her kişiye
“özgüven eksikliği ve çekingenlik” teşhisi koymak, kişinin bel ağrısı olabileceği
ENGELSİZ İLETİŞİM: BEDEN DİLİNİN KODLARI Burak KÜRKÇÜ
8
gerçeğinden soyutlanmış bir yaklaşım olur. Ya da avuçlarını birbirine sürten birini
görünce “pozitif yaklaşıma sahip” diye nitelendirmek, o kişinin soğuktan gelmiş ve
ısınmaya alışıyor olabileceği gerçeğinden uzak bir niteleme olur. Bu ve bunun gibi pek
çok yanılgıdan uzak durmak için tek bir jeste değil jestler bütününe bakmak ve iki temel
soruyla yola çıkmak gerekir. İlk soru, o durumda veya olayda normalde insanların ne
yaptığı, ikinci soru da o kişinin normalde ne yaptığıdır. Daha net olması için, bir örnekle
devam edelim. Mahkemede sanık sandalyesine oturmak üzere mübaşir tarafından
dışarıda çağrılmayı bekleyen bir kişinin avcunu ovuşturduğunu gören bir avukat olarak
ilk tepkiniz ne olur? Normalde pozitif duyguları anlatan avuç ovuşturmanın, bir sanık
için uygun bir jest olmadığını bilirsiniz. Tam o anda, kafanızda otomatik şekilde oluşan o
iki soru, sizi doğru analize yönlendirir. Sanıkların normalde mahkeme öncesi stresle
nasıl bekledikleri sorusunun cevabı ve bu kişinin normal durumlarda nasıl beklediği
sorusunun cevabı, dışarıdaki soğuktan ötürü üşüyen bu kişinin avuç ovuşturma jestini
doğru anlamanıza yardımcı olur.
“Sosyal kinezi” olarak tanımlanan ve her bir kültürün içinde zamanla gelişen
jestlerin analiz edildiği üçüncü aşama, derinlemesine bilgi ve geniş bir sosyal zekâ
gerektirir. En fazla yanılgıya düşülen, tercüme kitapların yan etkilerinin en fazla
görüldüğü bu analiz aşamasında, bireylerin içinde bulundukları kültürde ortaya çıkan ve
gelişen jestler incelenir. Sosyal kineziye giren jestler genellikle farkı kültürlerde farklı
anlamlara sahip olduğundan, uluslararası toplantıları çok olan meslek kollarındaki
kişilerin bu alanda dikkatli olması gerekir. Başparmağınızı kaldırarak vermek istediğiniz
“tamamdır, uygundur.” mesajını Güney Sardinya’da yapmayı denerseniz cinsel taciz
suçundan tutuklanırsınız. Parmak uçlarınızı birleştirip elinizi bu halde yukarı-aşağı
sallayarak vermeye çalıştığınız “mükemmel” veya “lezzetli” mesajını İtalyanlar hakaret
olarak algılar (İzgören, 20127). Her kültürün zaman içerisinde kendine has gelişen
hafızasından türeyen bu tür jestlerin çoğunlukla tarihsel bir altyapısı olur. Avcunuzun içi
yüzünüze bakacak şekilde işaret ve orta parmağınızı kaldırarak yaptığınız zafer işareti,
İngiltere’de yaptığınız takdirde kavga başlatır. Bu hareketin tarihsel geçmişi İngiltere ve
Fransa arasında gerçekleşen “Yüzyıl Savaşları”na dayanmaktadır. Ok atarken işaret ve
orta parmağını kullanan İngiliz okçular Fransızlar tarafından esir alındığında bir daha ok
kullanamasınlar diye bu iki parmakları kesildiğinden, Fransızların elinden kaçan İngiliz
okçular hala ok atabildiğini göstermek için işaret ve orta parmaklarını kaldırarak zafer 7 Sosyal kinezi alanında daha fazla örnek için bkz İzgören (2012)
ENGELSİZ İLETİŞİM: BEDEN DİLİNİN KODLARI Burak KÜRKÇÜ
9
işaretinin avuç içi kendi yüzüne bakacak şekilde gösterirlermiş. Zamanla bu hareket
İngiliz kültüründe hakaret olarak kullanılmaya başlanmış ve bugüne taşınmıştır. Ok
atmak için sadece orta parmağını kullanan Fransız okçulardan ötürü Fransızlarda ise bu
hakaretin karşılığı yalnızca orta parmağın kaldırılması olmuştur.
Yukarıda incelenen üç aşama da günlük hayatın her alanında pratik yapma şansı
sunan beden dilinin vazgeçilmez öğeleridir. Bilinçaltına gönderdiği mesajlar sayesinde
iletişimi güçlendiren bu jestler, siz fark etmeden sizi etkiler ve yönlendirir. Öylesine
etkili mesajlar iletir ki, şirketler bu mesajları hayatın her alanında kullanan reklamlarla
bilinçaltınızı etkilemeye çalışır. Kaliteli saat markalarının reklamlarında saatlerin hep
10’u 10 geçe olarak gösterilmesi bir tesadüf müdür? Kollarını açıp yukarı kaldıran bir
insanın pozitif ve samimi duruşunu andıran akrep ve yelkovan ile insanları etkilemek
beden dilinin reklamlarda kullanılmasına bir örnektir (Kürkçü, 20158). Bunun gibi pek
çok pazarlama taktiğiyle günlük hayatın her alanında karşılaşmak mümkündür.
Beden dili uzmanlarının son analiz aşaması olan mimik tanımlama süreci, Dr.
Paul Ekman’ın çalışmaları ışığında gelişen bir evredir. İnsanlar, duyguları doğrudan
ifade eden mimikler sayesinde anlaşırlar. Üzgün olduğunuzu anlamak için yüzünüzde
dudak kenarlarınızın aşağı doğru bükülmüş ve kaşlarınızın birleştiği yerdeki kasın
yukarı doğru kasıldığını görmek yeterlidir. Ya da öfkelendiğinizde burun kenarlarında
büzülmüş kaslarla birlikte genişleyen burun delikleriniz, çatılmış kaşlarınız dişlerinizi
gösteren dudaklarınız, sizden o an uzak durmak için yeterli mesajı verir. “Makro
İfadeler” olarak kolaylıkla tespit edilen bu mimiklerin haricinde gizlemeye çalıştığınız
duygularınızı açığa çıkaran kısa süreli “Mikro İfadeler”inizi algılayabilmek de beden dili
uzmanlarının çalışma alanını oluşturur. Buna destek olarak heyecanlanınca büyüyen
korkunca küçülen göz bebekleriniz de kendinizi bir yalan makinesine dönüştürmenizi
sağlamış olur.
Beden dilinin kodlarını çözebilmek için sadece atasözleri ve deyimlere bakarak
bile işin büyük kısmını halletmiş olursunuz. “Burnu havada-Gözler kalbin aynasıdır-Eli
işte gözü oynaşta” gibi sayabileceğimiz pek çok atasözü aslında yıllar içinde gözlemlenen
beden dili hareketlerinin verdiği mesajlardan çıkarılmıştır. Beden dili eğitimlerine
mesafeli olan kişilerin en temel eleştirisi olan “Beden dili madem öğrenilen bir şey, o
halde herkes öğrenince taraflar birbirinin sahte jestlerini bileceklerinden ötürü gerçek
8 Detaylı tartışma ve farklı örnekler için bkz Kürkçü (2015)
ENGELSİZ İLETİŞİM: BEDEN DİLİNİN KODLARI Burak KÜRKÇÜ
10
hayatta kullanılması bir işe yaramaz” şeklindeki yaklaşımı da atasözleri çürütmektedir.
Beden dilinin bir eğitim alanı olarak görülmediği günlerden kalan yukarıdaki atasözleri,
eğitilse de eğitilmese de insanların jestlerinin anlam taşıdığını ve bu anlamların
kolaylıkla algılandığını ortaya koyar. 1946 yılında Potsdam Konferansı’na ait bir fotoğraf
aslında bunu çok güzel örneklemektedir. O tarihte, beden dili henüz bir araştırma alanı
olarak ortaya çıkmamış ve üzerine çok fazla eser yazılmamış olsa da, Sovyetler Birliği
Devlet Başkanı Stalin, ABD Devlet Başkanı Truman ve İngiltere Başbakanı Churchill’in
modern beden dili eğitimlerinde en sık değinilen “Aynalama Tekniği”ni birbirlerine karşı
uygulamış olmaları, beden dilinin insanın duygularını ifade etme aracı olduğunu ortaya
koymaktadır. Karı taraftaki kişiyle iletişimi güçlendirebilmek amacıyla onun jestlerini
belli bir süre taklit ederek samimiyet kurma tekniği olarak özetlenebilecek olan
“Aynalama Tekniği”, günlük hayatta iletişimimizi güçlü kurduğumuz kişilere farkında
olmadan uyguladığımız bir jestler bütünüdür. Söz konusu fotoğrafı incelediğinizde
koltukta oturan üç devlet başkanının birbiriyle aynı pozu verdiklerini ve aynaladıklarını
göreceksiniz.
Beden diline dair söylenecek çok şey, paylaşılabilecek çok teknik mevcut. Tüm bu
tekniklerin ve söyleneceklerin özüne inilince üç temel niteliği kazandırmayı
hedefledikleri göz önüne çıkar: Zarafet, Nezaket ve Hitabet (Kürkçü, 2015). Beden dili
eğitimleri insanların içindeki zarafeti ortaya çıkarmak içindir. Yani kişinin giyim kuşamı,
oturuşu, duruşu, jest ve mimikleriyle kendisine olan saygısını gösterebilme sanatını
güçlendirir. Aynı zamanda tüm bu sayılanlarla karşıdakine olan saygısını gösterebilme
sanatını, yani nezaketini ortaya çıkarır. Son olarak da zarafet ve nezaket gibi iki büyük
meziyeti pazarlayabilme sanatı olan hitabeti ortaya çıkarır. Beden dilini etkin kullanarak
hitabetini ortaya koyan bir insanın söyledikleri yıllar sonra bile hafızalardan çıkmaz.
Dünya tarihi boyunca takip edilen ve her dediği dikkatle dinlenen tüm liderlerin çok
güçlü hitabete sahip olmaları, ne söylendiğinden ziyade nasıl söylendiğinin daha etkili
olduğunun göstergesidir.
ENGELSİZ İLETİŞİM: BEDEN DİLİNİN KODLARI Burak KÜRKÇÜ
11
5. BEDEN DİLİNİN ÜÇ MADALYASI
Zarafet, nezaket ve hitabet üçlüsüne aklınız yatmadı mı? Kapıyı açıp bir kokteyl
salonuna giriyorsunuz. Karşınıza çıkan ilk kişi omuzları çökük, ayakkabıları boyasız, çok
tiz bir ses tonuyla kulağınızı tırmalayarak ve hiç nefes almadan sürekli konuşan biri.
Konuşurken yüzünüze bakmayan bu şahıs, ellerini cebinden hiç çıkarmadan on dakika
boyunca aynı ses tonu ve aynı bakışla bir şeyler anlatıyor. O esnada yanınıza gelip size
katılan yeni bir şahıs var. Fevkalade şık bir takım elbise, güzel bir parfüm ve tertemiz
ayakkabılarla dikkatinizi çekiyor. Konuşmaya başlayınca davudi ses tonu ve her bir
kelimenin hakkını vererek konuşması, sesini arada alçaltıp yükseltirken farklı tonlarda
çıkan sesiyle kulağınızı okşuyor. Sizi dinlerken başını hafif yana eğip gözleriyle dikkat
kesilmesi, arada başıyla onaylar gibi yapıp sözü alınca ellerini ustaca kullanması, her bir
cümlesindeki anlatımı daha da güçlendiriyor. Dik duruşu ve tebessüm dolu yüzüyle
oradan ayrıldığında siz kimin peşinden gitmek istersiniz? Birinci şahsın mı ikinci gelen
şahsın mı? Tüm bu sayılanlar sizi belirli ölçüde etkiler. Ama ikinci şahıs yanınıza
geldiğinde ilk hamlesi, sohbetin kalanını zaten belirlemiştir. O hamle ne mi? Elbette
tokalaşma.
Tokalaşma insanların iletişim kurarken gönderdikleri subliminal mesajların
büyük çoğunluğunu ileten belki de en önemli beden dili hareketlerindendir. Beyinle en
fazla sinir bağlantısına organımız olan elimiz, tokalaşma esnasında kişiliğimize dair pek
çok bilgiyi karşımızdakine iletmeye yardımcı olur. Tokalaşma süresi, tokalaşmanın
şiddeti ve sertliği, kurulan göz teması, tokalaşma esnasında elin sallanması, diğer elin
nerede olduğu, tokalaşma mesafesi ve tokalaşırken elin konumu kişilerarası ilişkinin
boyutları hakkında beden dili uzmanlarına oldukça fazla bilgi sağlar. Samimi kişiler
tokalaşma süresini uzatıp diğer ellerini karşıdakinin omuzuna veya dirseğine
değdirirken, resmi ilişki düzeyindekiler daha uzak bir mesafeden, kısa süreli, eli fazla
sallamadan ve mümkün mertebe diğer elle temas etmeden tokalaşmayı tercih ederler.
Sıkıca tuttuğu eli kırarcasına sıkanlar veya elini uzatırken avuç içi yere bakacak şekilde
tokalaşanlar üstünlük kurmaya çalışırken, daha yumuşak ve avuç içi yukarı bakacak
şekilde tokalaşanlar mütevazı ve kontrolü karşıdakine vermeye hazır bir portre çizerler.
Beden dili eğitiminden ilk çıkanlarda sıklıkla gözlenen, kontrolcü bir tokalaşmayı tercih
etmeleridir. Eşitler tokalaşması denen ve ellerin aynı hizada aynı konumda sıkıldığı
tokalaşma türü mevcutken, diğer tokalaşma türlerine yönelmek karşınızdakine
ENGELSİZ İLETİŞİM: BEDEN DİLİNİN KODLARI Burak KÜRKÇÜ
12
kişiliğinize dair hatalı mesajlar iletmeye de açıktır. Eğer kontrolcü ve baskın bir kişilik
değilseniz, sırf öyle görünebilmek için belirtilen şekilde tokalaştığınız takdirde,
karşınızdaki baskın kişiyle büyük bir mücadeleye hazır olmalısınız. Özetle, beden dilini
notalar bütününe benzetecek olursak, tokalaşma beden dilinin sol anahtarıdır.
7. SONUÇ
Aldatmak için değil anlaşmak için kullanılması gereken beden dili sayesinde
duygularımızı daha net ve daha doğru iletme şansına sahipken bundan vazgeçmek,
okula yeni başlayan bir çocuğun okuma öğrenmeyi reddetmesine benzer. Doğuştan
sahip olunan bu engelsiz dil, Aristoteles’in deyişiyle, sözcüklerden daha yüksek sesle
konuşmamızı sağlar. Kişiler arası mesafenin kullanımını öğrenerek kişisel alanları işgal
etmeden kurulacak etkin iletişimin, vokal unsurların kullanımını öğrenerek dinleyicilere
yapılacak keyif dolu konuşmalarla verimli toplantıların, kinezik unsurların kullanımını
öğrenerek farklı kültür ve milletlerden insanlarla dahi kurulacak kaliteli iletişimin;
kısacası beden dilinin tüm unsurları sayesinde zarafet, nezaket ve hitabet açısından göz
doldurucu kişilikle her yerde dikkat çekmenin zevkini yaşamanın yolu beden dilini etkin
kullanmaktan geçer. Özetle, beden dili size sahip olmadığınız bir şey edinmeyi değil,
potansiyelinizi doğru yöntemlerle açığa çıkarmayı sağlayacak bir yöntem olarak hizmet
eder.
ENGELSİZ İLETİŞİM: BEDEN DİLİNİN KODLARI Burak KÜRKÇÜ
13
KAYNAKÇA
Birdwhistell, Ray, Introduction to Kinesics, Foreign Service Institute, 1952
Birdwhistell, Ray, Kinesics and Context: Essays on Body Motion Communication,
University of Pennsylvania Press., 1970
Ekman, Paul, Telling Lies: Clues to Deceit in the Marketplace, Politics, and Marriage,
WW Norton&Company Inc, 2009
Ekman, Paul, What the Face Reveals, Oxford University Press, 1998
İzgören, A.Şerif, Dikkat Vücudunuz Konuşuyor, Elma Yayınları, 2012
Kürkçü, Burak, Küçük İmparator:Liderin 23 Adımı, Orient Yayınları, 2015
Pease, Allan/Kent, Jacqueline, Body Language: How to Read Others' Thoughts by Their
Gestures, Camel, 1981
Pease, Allan/Pease, Barbara, The Definitive Book of Body Language, Manjul Publishing
House Pvt Limited, 2011
Wolff, Charlotte, A Psychology of Gesture, Arno Press, 1948 Wolff, Charlotte, The Human Hand, AA Knopf, 1943
İnternet Linkleri
http://www.paulekman.com/
http://www.kucukimparator.com
http://www.izgorenakademi.com/