34
ENGEL SİZ YARINLAR ‘‘ Hayatı paylaşmaya Engel Yok!’’ 2014 Sayı: 1 Bu Dergi Ahmet Özel tarafından Engelli Vatandaşlarımıza Destek amaçlı hazırlanmıştır. ÜCRETSİZ

Engelsiz yarınlar dergisi

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Bu Dergi Ahmet Özel tarafında Engelli Vatandaşlarımıza destek amaçlı hazırlanmıştır.

Citation preview

Page 1: Engelsiz yarınlar dergisi

ENGEL SİZYARINLAR

‘‘ Hayatı paylaşmaya Engel Yok!’’

2014 Sayı: 1

Bu Dergi Ahmet Özel tarafından Engelli Vatandaşlarımıza Destek amaçlı hazırlanmıştır.

ÜCRETSİZ

Page 2: Engelsiz yarınlar dergisi
Page 3: Engelsiz yarınlar dergisi

KÜNYE

ENGEL SİZ‘‘ Hayatı paylaşmaya Engel Yok!’’

BÖLÜMLER

Giriş

Bizden Haberler

Başarı Öyküsü

Faaliyetler

İçimizden Biri

Haberler

Bunları Biliyor Musunuz?

Önemli Bilgiler

Sizden Gelenler...

Yaşanmış Hikayeler

Bize Ulaş[email protected]

Yıl: 1 Sayı: 1

Yayın Türü: Yaygın Süreli

EngelsizYarınlar dergisi yaygın süreli ve mevsimlik olarak yayınlanmaktadır. Engelsizsiniz dergisi basın meslek ilkele-rine uyar. Dergiye gönderilen resim ve yazılar yayınlansın yayınlanmasın iade edilmez. Kaynak gösterilmek suretiyle bile izinsiz alıntı yapılamaz.

Bu Dergi Ahmet Özel tarafından Engelli Vatandaşlarımıza destek amaçlı hazırlanmıştır.

YARINLAR

Page 4: Engelsiz yarınlar dergisi

Değerli Engelsiz Yarınlar dergisi okuyucuları;

Dergimizi okuyarak bizlere destek olduğunuz için teşekkür ederiz.

Engelsiz Yarınlar Dergisi olarak; “Engelsiz Yarınlar İçin” sloganımızla ilimizde en-gelli vatandaşlarımıza çeşitli seminerler, paneller, spor etkinlikleri ile engellilerimizin toplumsal hayata kazandırılmaları, sosyalleşmeleri, yaşam alanlarının daha da ya-şanabilir hale getirilerek yaşam konforlarının artırılmasını amaçlıyoruz. “Şimdi engel-lilerimize yapacağımız yatırımların, yarın bizim için de lazım olabileceği asla unutul-mamalıdır.”

ENGEL SİZYARINLAR

Page 5: Engelsiz yarınlar dergisi

GİRİŞ 1992yılındaBirleşmişMilletleraldığıbirkararla,3Aralıkgününü“UluslararasıEngellilerGünü”olarakilanetti.BukararınardındanBirleşmişMilletlerİnsanHaklarıKomisyonu5Mart1993tarihlive1993/29sayılıbildirisiileüyeülkelerce3Aralıkgününün“engellilerintoplumakazandırılmasıveinsanhaklarınıntamveeşitölçüdesağlanması”amacıylatanınmasınıistedi.

BaşbakanlıkDevletİstatistikEnstitüsü’nün2002’deyaptığıengellileraraştırmasınagöre;Türkiye’deengelliolannüfusun,toplamnüfusiçindekioranıise%12.29’dur.

Karamangenelinde(2012rakamlarıyla)engellinüfusuntoplam5,324olduğu,bunlardan3,189’ununerkek,2,135’inindebayanolduğubilinmektedir.Karamangenelindeengellinüfu-sunengelgruplarınagöredağılımlarınabakıldığındaisezihinselengellinüfusun;413’üerkek,318’ibayandır.Fizikselengellinüfusun;1,259’uerkek,738’ibayandır.İşitmeengellinüfusun;248’ierkek,210’ubayandır.Konuşmaengellinüfusun;145’ierkek,93’übayandır.Görmeengellinüfusun;440’ıerkek,256’sıbayandır.Diğergrupengellilernüfusu;236’sıerkek,192’sibayandır.Bilinmeyengruptakirakamise199’uerkek,133’übayandır.

Toplumdaherbireyinsporyapmayaihtiyacıvardır.Herinsankutsaldırveönemlidir,çünküinsanengelli-engelsizdiyedeğil,sahipolduğupotansiyeliledeğerlendirilmelidir.Toplu-munsadecesağlıklıbireylerdendeğilde,engellivs.değişiksınıflardanoluştuğudabirgerçek-tir.Spor,engellilerinkendilerinigösterebilecekleriveengelleriniunutabileceklerihattaazaltabi-lecekleribiraraçolabilir.Sporsayesindeçevreileiletişimkuranengelli,paylaşmaveözgüvenduygularınındagelişeceğisosyalbirtedavihalinialabilir. EngelsizYarınlarDergisiolarak;“EngelsizYarınlarİçin”sloganımızlailimizdeengelliva-tandaşlarımızaçeşitliseminerler,paneller,sporetkinlikleriileengellilerimizintoplumsalhayatakazandırılmaları,sosyalleşmeleri,yaşamalanlarınındahadayaşanabilirhalegetirilerekyaşamkonforlarınınartırılmasınıamaçlıyoruz.“Şimdiengellilerimizeyapacağımızyatırımların,yarınbizimiçindelazımolabileceğiaslaunutulmamalıdır.”

Page 6: Engelsiz yarınlar dergisi

Peygamberimiz'in

Engellilere DavranışıHer toplumda olduğu gibi Peygamberimiz döneminde de engelli kimseler bulunmaktaydı. Bu dönemdeki engel-li sayısını tam olarak bilememekle birlikte, günümüzdeki oranları dikkate alırsak azımsanmayacak miktarda olduğu söylenebilir.

Özellikle görme ya da bedenî bir özrü bulunan sahabe arasında isimleri Müslüman-ların çoğu tarafından bilinen, Abdurrahman b. Avf, Amr b. Cemuh, Muaz b. Cebel, Amr b. Tufeyl, Habbab b. Eret, Imran b. Husayn, Abdullah b. Ümmü Mektum gibi sahabenin meş-hurlarının olması da bu kanaati desteklemektedir. Bunlar arasında otuz yıl kronik bir rahat-sızlıktan dolayı yataktan kalkamayan ama halinden şikayet etmeyen İmran b. Husayn gibi sahabîler olduğu gibi, Efendimiz’in (s.a.s.) ahirete irtihalinden sonra bir gözünü kaybetmiş

Abdullah b. Mes’ud ve Ebû Süfyan gibi sahabîler de vardır.

Bu arada ortopedik özürlü sahabîlerin çoğunun savaşlarda aldıkları ok ve kılıç darbe-leriyle bu hâle geldikleri unutulmamalıdır. Yine dikkatlerden kaçmaması gereken bir husus da, engelli sahabîlerin kimler olduğunu düşündüğümüzde aklımıza pek fazla bir ismin gel-meyişidir. Bu durum bize sahabenin Allah’tan gelen her şeyi rıza ile karşılayıp, herhangi bir isyan tavrı sergilemeden İslâm’a hizmet etmeye ve toplum içinde faydalı bir unsur olmaya

çalıştıklarını göstermektedir.

4

Page 7: Engelsiz yarınlar dergisi

Efendimiz, engellileri ziyaret ederdi

Hz. Peygamber’in kişinin engeline değil, onun insan-lığına ve Müslümanlığına kıymet vermenin önemli olduğunu vurgulamak üzere “O, âmâ değildir; asıl gören odur” dediği sahabi Umeyr b. Adiy’i, Resul-i Ekrem zaman zaman ziyarete giderdi. Hz. Peygam-ber, sahabileriyle birlikte bu ziyareti gerçekleştire-ceği zaman “Kalkın, Vakıfoğulları’ndan şu iyi gören adamı ziyarete gidelim” derdi. Sanki Allah Resulü bu sözleriyle ziyaretinin bir sebebi olarak da onun âmâ oluşunu çevresindekilere hissettirmektedir. Çünkü engelli insanların ziyaret edilmesi, onların başkala-rını ziyaret etmelerinden daha kolay görünmektedir. Onlar bu anlamda ziyaret edilmeye daha layık ve hak sahibi kişiler olmaktadır. Bu sebeple de Hz. Peygam-ber, engelli insanları ziyaret etmeye ayrı bir önem vermiş ve bunu hayatında yaşayarak göstermiştir.

Efendimiz, engellilere yardım ederdi

Hz. Peygamber, sağlıklı insanların engellilere karşı nasıl davranmaları gerektiğini düzenleyen ahlakî tavsiyelerde bulunmuştur. Özellikle görme engelli insanlara karşı yardımda bulunmanın gerekliliğini şöyle ifade etmiştir: “Gözleri görmeyen birine yol göstermek sadakadır.” Yine aracına binmeye çalışan bir engelliye yardımcı olmak da Allah Resulü tarafın-dan sadaka olarak değerlendirilmiştir. Bu sözleriyle Hz. Peygamber engelsiz insanlardan engelli kimselere karşı birtakım ahlakî davranış kalıpları geliştirmelerini istemiştir. Bu amaçla Hz. Peygamber’e ashabdan birisi “Herhangi bir mal varlığımız yoksa sadakayı nasıl verelim?” diye so-runca o şöyle cevap vermiştir: “Sadakanın kapılarını, âmâlara yardım etmek, sağır ve dilsizleri anlayana kadar dinlenmek, bir insana ihtiyaç duyduğu nesne-nin yerini göstermek, yardım isteyen birine gücümüz yettiği kadar yardım etmek ve güçsüzlere kol kanat germekle açabiliriz.” Peygamberin bu cevabı işitme engelli birine karşı onun derdini ve sorununu anla-yıp çözüme kavuşturuncaya kadar çaba sarf edilmesi gerekliliğine bir vurgu olarak değerlendirilebilir.

Efendimiz, engellilere iş imkânı sağlardı

Allah Resulü, engellilere sadece değer vermek veya farklı şekillerde yardım etmekle kalmamış, onları kabiliyetlerine göre değişik işlerde istihdam etmiş ya da ettirmiştir. Bu bağlamda Asr-ı Saadet’e bak-tığımız zaman engellilerin imamlıktan berberliğe, sancaktarlıktan valiliğe kadar çok farklı iş kollarında

görev aldıklarını görmekteyiz. Dolayısıyla aynı tarih diliminde, hayatın her alanında engellilerin bulun-duğunu söyleyebiliriz. Asr-ı Saadet’teki bu görüntü, engellilerin âtıl, işe yaramaz, olsa olsa en çok dilenci-lik yapan şahıslar olarak algılanmasının çok ötesinde bir durumun varlığını bize göstermektedir. Aynı zamanda bu durum, her zaman ve mekândaki insa-noğluna örnek teşkil edecek bir zenginlikte kendini göstermektedir. Asr-ı Saadet’te engelli ve istihdam birlikteliğinde âdeta somutlaşan isim meşhur âmâ sahabi Abdullah b. Ümmi Mektûm’dur. Sözkonusu sahabinin Hz. Pey-gamber tarafından Medine’ye on üç defa vali vekili olarak bırakılması, konumuz açısından son derece önemlidir. Sözkonusu sahabinin Allah Resulü’nün üç müezzininden biri olması ve Hz. Peygamber’in yok-luğunda Mescid-i Nebevî’de namazları kıldırması da engellilerin istihdamı konusunda önemli örneklerdir. Hz. Peygamber’in müezzinlerini sesi güzel olan kişi-lerden seçtiği bilindiğine göre Abdullah da sesi güzel bir şahıstır ve bu özelliği sayesinde Allah Resulü’nün müezzini olma şerefini elde etmiştir. Devletin ba-şındaki en üst yönetici vasfıyla aynı sahabi Mescid-i Nebevî’de defalarca imamlık yapma şerefine nail olmuştur. İmamlık görevini yerine getirirken onun hatiplik de yaptığını ve insanlara sohbet yaptığını rivayetlerden öğrenmekteyiz. Dolayısıyla birçok marifeti olan bu kişinin aynı zamanda bir eğitimci olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Zaten bu seçkin sahabinin Allah Resulü tarafından, Kur’an öğretmek üzere Musab b. Umeyrile birlikte Medine’ye gönde-rilmesi de onun eğitimci olarak istihdam edildiğini göstermektedir.

Engellilere saygı göstermez ve onla-rı küçük görürsen yarın sen de aynı duruma düşünce

saygı ve sevgi bekle-yemezsin.

5

Page 8: Engelsiz yarınlar dergisi

ENGEL SİZ

FA

YF

AL

I B

İL

GİL

ER

Engelliler Devlet Tiyatroları, Müzeler ve Ören Yerlerinden, Ücretsiz Olarak Faydalanmaktadır. Engelliler Türk Hava Yolları Ve TCDD Ana Hat Yolcu Trenleri İle Seyahat Halinde %40 İndi-rimden Yararlanabilir.

Faturalı Cep Telefonlarında Görüşme Ücretinden İndirimli Olarak Yararlanılabilir.

Devlet Bakanlığına Bağlı Engelliler Spor Federasyonları Engellileri Profesyonel Olarak Spor Yapmaları Konusunda Destekler.

Oy Kullanırken Seçim Kurullarının Engelliler İçin Düzenleme Yapmaları Gerekmektedir.

Belediyeler 572 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname Gereğince Engellilere Uygun Düzenleme-leri Standartlara Uygun Olarak Yapmak Zorundadır.

Belediyeler Toplu Taşıma Araçlarından Engellileri Ücretsiz Veya İndirimli Olarak Yararlandır-mak Zorundadır.

Belediyelere Ait Ve Belediyeler Tarafından İşletilen Veya Kiraya Verilen Büfeler, Otoparklar Gibi İşyerlerinin Engelliler Tarafından İşletilmesi Konusunda Kolaylık Getirilmiştir.

Engellilerin Kullandığı Ortopedik Gereç Ve Cihazlar, İl Ve İlçe Sosyal Yardımlaşma Ve Daya-nışma Vakıfları Tarafından Karşılanabilmektedir.

İmar Mevzuatındaki Yeni Düzenlemelere Göre, Kaldırımlar, Yaya Yolları, Konutlar Ve Umumi Binalar Engellilerin Ulaşabilirliğine Uygun Olarak Yapılmak Durumundadır.

Engelliler H Sınıfı Sürücü Belgesi Alarak Özel Tertibatlı Otomobil Kullanabilirler.

H Sınıfı Sürücü Belgesine Sahip Olan Engelliler Yurt İçinden Aldıkları Özel Tertibatlı Otomo-billerde, Vergi İndirimlerinden Yararlanmaktadırlar.

El Ve Ayak Fonksiyonunu Tamamen Yitirmiş Bulunan Engellilerin Yurt Dışından Getirtecek-leri Özel Tertibatlı Minibüsler Gümrük Vergisinden Muaftır.

Kredi Ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğünün Öğrenci Yurtlarından Engelli Öğrenciler İstemde Bulunmaları Halinde Yararlanabilmektedirler.

‘‘ Engelsiz Yarınlar İçin ‘‘

6

YARINLAR

Page 9: Engelsiz yarınlar dergisi

BiliyorMuydunuz

ENGEL SİZ

‘‘Siz de herkes gibi, insan haklarına sahipsiniz. Hak-larınızı düzenleyen özel yasa ve uluslararası sözleşmelerden yararlanabileceğinizi Biliyor musunuz?

Hakkınız var!

Adalete Erişim Hakkı Farklılıklara Saygı Hakkı

Evlenme ve Aile Kurma HakkıRehabilitasyon Hakkı

Kendini İfade Hakkı Eğitim Hakkı

Bağımsız Yaşama HakkıSosyal Korunma Hakkı

Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı Özel Hayata Saygı Hakkı

Topluma Eşit ve Tam Katılım Hakkı Çalışma ve İstihdam Hakkı

Bilgiye Erişim HakkıSağlık Hakkı

Zihinsel ve ruhsal rahatsızlığı olan kişiler için, Türk yasalarında “yasal ehliyet” açısından çeşitli kısıtlamalar bulunmaktadır. Pek çok ülkede de yasalar ya da toplumdaki ayrımcılık yüzünden “engelli” diye tanımlanan kişiler, topluma tam olarak katılamamaktadır. Birleşmiş Milletler, 2000-2005 yılları arasında, toplumun engelli kişileri destekleyici şekilde düzenlenmesini öngören bir sözleşme hazırladı. 2007 yılında “Engellilerin Haklarına İlişkin Söz-

leşme” imzaya açıldı. Türkiye, 3 Aralık 2008’de bu sözleşmeyi onayladı. 2009 yılından itibaren, sözleşme hükümleri, sizler için de geçerli bir yasa halini aldı. Bu sözleşme, toplum içinde insan onuruna uygun olarak yaşayabilmeniz için ayrıntılı tanımlar yapmıştır.Bu broşür, gündelik yaşamda en çok sorun yaşa-nan alanlardaki hakları ve “Engellilerin Hakları-na İlişkin Sözleşme”nin getirdiği bazı yenilikleri açıklamaktadır.Haklarınızla ilgili ayrıntılı bilgi ve danışma için, broşürün son sayfasındaki kurumları veya Rusi-hak’ı arayabilirsiniz.Haklarınızı öğrenmek, dertlerinizi paylaşmak ve yardımlaşmak için şizofreni dernekleri ya da zihinsel engelli derneklerini de arayabilirsiniz.İlinizde böyle bir dernek yoksa benzer sorunları yaşayan kişilerle ve diğer gönüllülerin katkısıyla dernek kurabilirsiniz. Dernek kurma konusun-da il dernekler müdürlüğüne başvurabilir, Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM) adlı ku-rumdan destek alabilirsiniz.(www.stgm.org.tr)Bu alanda faaliyet gösteren tüm dernek isimleri-ni Özürlüler İdaresi Başkanlığı’ndan öğrenebilir-siniz. (www.ozida.gov.tr )Hazırlayan: RUSİHAK

7

YARINLAR

Page 10: Engelsiz yarınlar dergisi

ENGEL SİZ

BiliyorMuydunuz

Herhangi bir işte istihdam edilememiş veya çalışamayacak derecede özürlü olan ve aynı zamanda ekonomik olarak muhtaç durumdaki engellilere, devlet tarafından çeşitli sosyal yardımlar yapıldığını Biliyor musunuz?

Özürlü Aylığı2022 sayılı Kanuna göre düzenlenen, toplumda özürlü aylığı diye de bilinen ve üç ayda bir öde-nen sosyal yardımdır.Özürlüler Kanunu ile özürlü aylığı özür durumu-na göre 2 ila 3 kat artırılmış ve kapsamı genişletil-miştir. Daha önce herkes için 65 TL olan aylıklar, özürlülük oranına göre aylık 158 TL ile 274 TL’ye yükseltilmiştir.Özürlüler Kanunu ile 18 yaşın altındaki muhtaç özürlülere ve evli özürlü kadınlara da aylık bağ-lanması temin edilmiştir.Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan yetim aylığı almakta olan malul çocukların aylıkları bu kanun gereğince durumlarına göre ödenebilecek tutardan az ise aradaki fark ilgili sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılanacaktır.Bu aylığı talep edecek özürlülerin üç adet belgelik fotoğraf ve Nüfus Cüzdanı ile birlikte ikametgâh-larının bağlı bulunduğu Defterdarlık veya Mal Müdürlüklerine başvurmaları gerekmektedir.Muhtaç AylığıVakıflar Genel Müdürlüğü tarafından durumları uygun olan özürlülere muhtaç aylığı bağlanmak-tadır. Muhtaç aylığı 2008 yılı için aylık 261 TL’dir.Muhtaç kişi aylık talebini, ikamet ettiği ilin bağlı olduğu Vakıflar Bölge Müdürlüğüne şahsen veya posta ile yapabilir.Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları

Ekonomik yoksunluk içinde olan özürlüler İl veya İlçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfla-rına müracaat ederek, ayni ve nakdi yardım ile ortopedik ve diğer yardımcı araç-gereçleri talep edebilirler.Ayrıca, özürlülerin ihtiyaç duyduğu ortopedik ve diğer yardımcı araç-gereçlerin, sosyal güvenlik kurumlarınca karşılanmayan kısmı da bu vakıf-larca karşılanmaktadır.Diğer YardımlarBelediyeler, Kızılay ve diğer sosyal yardım amaçlı dernek, vakıf, federasyon, konfederasyonlar tara-fından da ayni ve nakdi olarak çeşitli yardımlar yapılmaktadır.Yeşil KartHiçbir sosyal güvencesi olmayan özürlülerin teş-his, tedavi, ilaç, ortez, protez ve gözlük ihtiyaçları yeşil kart verilerek karşılanmaktadır.Yeşil Kart almak isteyen vatandaşlarımızın İl Mer-kezinde İl Sağlık Müdürlüğüne, ilçelerde ise İlçe Kaymakamlıklarına başvurması gerekmektedir.

8

YARINLAR

Page 11: Engelsiz yarınlar dergisi

ENGEL SİZ

‘‘ EY OĞUL ‘‘Babadan Oğula Öğüt -1

*İnsanları ölçme.*Başkalarından daha akıllı olmaya çalış; yalnız kimseye söyleme.*Başkalarının terbiyesizliğine karşı en iyi silah, bir insanın kendi terbiyesidir.*Kuruşlara dikkat et, liralar kendi yollarını bulurlar.*Bir yara, bir hakaretten daha çabuk unutulur.*İş yaşamında en yararlı huy,sabırdır. İnsanlar anlatacakları şeyleri dinleme-nizi, onların isteklerini yerine getirmenizi yeğlerler.*Hız, ticaretin ruhudur.*Kendini sevdirmenin biricik yöntemi, başkalarının sana nasıl davranmala-rını istiyorsan, senin de onlara öyle davranmandır.*Kibarlık,düşüncelerin kıyafetidir.*Öğüt ender olarak iyi karşılanır ve ona fazla gereksinimi olanlar onu en az severler.*Bilgi ağırlık verebilir,başarı da işin cilasıdır.Bunları yaparken birçok insanla tanışırsın.Bunlar işine daha fazla ilgiyle bakmana yardım eder,işine daha fazla önem vermene neden olur.*Yenilerden söz ederken, onları küçümseme,eskilerden söz ederken de onları putlaştırma.*Birçok insan ölçüden çok gözüne inanır.*Duygularını biraz saklamadan hiçbir işin yapılamayacağını unutma.*Oğlum,onlar sana kaba hareket etseler bile,sen herkese karşı kibar ol.Şunu unutma ki,başkalarına onların bir centilmen olmalarındanötürü değil,kendi centilmenliğinden ötürügerektiği gibi davranmalısın.

9

YARINLAR

Page 12: Engelsiz yarınlar dergisi

Ali Rıza Öğredici

ENGEL SİZ

AZMİNBAŞARISI

‘‘ Engelsiz Yarınlar İçin ‘‘

10

YARINLAR

Page 13: Engelsiz yarınlar dergisi

Ahmet ÖZEL

Engelsiz

HayalleriZafere Dönüştürmek...

Her zaferin ve başarının altında yüreklerde saklanmış kocaman hayat hikâyeleri vardır. Zor dönemler, istenmeyen olaylar, hayal kırıklıkları ve sonunda bir ışık. Evet, bu kadar olumsuzlukların altında bir ışık ve bu ışığı zafere, başarıya taşıyan kocaman yürekler.

Bu ay sizlere Karaman Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğüne bağlı Gençlik Spor Kulübü judo sporcusu Ali Rıza Öğredici’nin spor kariyerinden ve başarılarından bahsedeceğiz.

Ali Rıza Öğredici, 1996 yılında Karaman’da ailenin en küçük oğlu olarak dünyaya gözlerini açtı. Başarılı sporcu Öğredici, 6 yaşına kadar duyma ve konuşma sıkıntıları yaşadı. Zor dönemler geçir-di ama mücadeleyi ve yaşam sevincini biran olsun bırakmadı. Ankara’da üç kez ameliyat olduktan sonra doktorları günlük hayatta iletişimini devam ettirebilmesi için kulaklık cihazını kullanmasını uygun gördüler. Beş yıl kadar rehabilitasyon merkezinde tedavi gördükten sonra Bifa İlköğretim okulunda eğitim hayatına başladı. Sporda ki azmini ve gayretini fark eden beden eğitimi öğretmeni sayesinde judo branşı ile tanışan Öğredici, bugünkü elde ettiği başarıların temelini atmış oldu.

İnsan hayatı boyunca tek bir çizgide ilerleyemiyor. Mutlaka inişler ve çıkışlarla iç içe bir hayat ya-şamak zorunda kalıyor. Beden Eğitimi öğretmeni sayesinde başarının temellerini o günlerde atan Ali Rıza Öğredici, lise yıllarına geldiğinde duyma kaybı ve algılama sorunu yüzünden sınıf tekrarı yapmak zorunda kalmıştı. Ama bu talihsiz olayı tekrar avantaja çevirmesini bildi ve Gençlik Spor Kulübü antrenörü Ahmet Ömre Türe sayesinde Konya’da İşitme Engelliler Lisesine geçiş yaptı. Yaşa-dığı bu gelişme onun başarı basamaklarını daha hızlı çıkmasına sebep oldu. 2012 yılında Kilis ilinde yapılan Türkiye İşitme Engelliler Şampiyonasında 55kg da Türkiye şampiyonu olarak ilk zaferini aldı. Ardından 2013 yılın da Karaman’da düzenlenen İşitme Engelliler Türkiye Şampiyonasında geleneğini devam ettirerek 55kg da tekrar Türkiye şampiyonu oldu.

Aldığı başarılı sonuçlar ve dereceler Milli Takım Antrenörlerinin gözünden kaçmadı ve defalarca Milli takım kampına davet edildi. Şuan 2014 Türkiye İşitme Engelliler Şampiyonasına hazırlanan başarılı sporcu, hedefinin Dünya Şampiyonluğu ve Türkiye’yi 2017 Olimpiyatların temsil etmek olduğunu belirtti.

Başarılı sporcumuz Ali Rıza Öğredici ’ye sporculuk hayatı boyunca başarılar diliyoruz.

Ahmet ÖZEL - [email protected]

11

Page 14: Engelsiz yarınlar dergisi

‘‘ Spor Genel Müdürlüğü koordinesinde hayata geçirilen `Antrenörlerimiz Engelleri Aşıyor` projesine işbirliği protokolü imzalandı.’’

‘‘ Antrenörler Engelleri Bu Projeyle Aşacak ‘‘

Spor Genel Müdürlüğü koordinesinde hayata ge-çirilen `Antrenörlerimiz Engelleri Aşıyor` proje-sine işbirliği protokolü imzalandı.Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde, Spor Genel Müdürlüğü koordinesinde hayata geçirilen ‘Antrenörlerimiz Engelleri Aşıyor’ projesi işbirliği protokolü, Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan ve Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Demirhan Şerefhan’ın katılımıyla imzalandı.Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, Bakanlık Merkez Binası’nda gerçekleştirilen imza töreninde yaptığı açıklamada, son 10 yılda Türkiye’nin her alanda büyümesine paralel olarak spor alanında da büyük gelişme kaydedildiğini belirtti.“ENGELLİ VATANDAŞLARIMIZI SPORA YÖ-NELTECEĞİZ”2012 ve 2013 yıllarında gerek Paralimpik Oyun-ları’nda gerekse de Dünya ve Avrupa Şampiyona-

ları’nda alınan madalyaların kendilerini daha da motive ettiğini vurgulayan Genel Müdür Baykan, “Ülkemizdeki engelli vatandaşlarımızın sayısına baktığımızda 33 bin lisanslı sporcu sayısı çok az. Engelli vatandaşlarımızı evlerinden çıkarmak ve onları spor alanlarına çekmek bizim en büyük gö-revlerimizden birisidir. Geçtiğimiz yıl, engellilere yönelik faaliyet yapan spor kulüplerine 2 milyon TL’ye yakın destek sağladık” ifadelerini kullandı.Törene, Genel Müdür Baykan ve Federasyon Başkanı Şerefhan’ın yanı sıra Görme Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Abdullah Çetin, İşitme Engelliler Spor Federasyonu Başkanı Osman Ars-lan ve Özel Sporcular Spor Federasyonu Başkanı Birol Aydın katıldı

PROJE NELERİ KAPSIYOR?Proje kapsamında engelli bireylerin sosyal yaşama bağımsız erişiminin sağlanması, kaliteli yaşamla-rının desteklenmesi ve engelli bireylerin fiziksel kapasitesini artırılmasına katkıda bulunacak 81 ilin Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nde 1774 kadrolu antrenör için muhtelif illerde üniversiteler, ilgili federasyonlar ile işbirliği halinde 1. Kademe Yardımcı Antrenör eğitim kursu gerçekleştirilecek.

“ENGELLİ VATANDAŞLARIMIZI SPORA YÖNELTECEĞİZ”

12

Page 15: Engelsiz yarınlar dergisi

“En Büyük Engel Sevgisizliktir”

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde (KMÜ) 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında 4. Kara-man Engelliler Spor Şöleni düzenlendi. Etkinliğe KMÜ Rektörü Prof. Dr. Sabri Gök-men, Karaman Vali Yardım-cısı Mustafa Sarıkaya, KMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Yıldırım, Genel Sek-reter Ahmet Tüfekci, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BESYO) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Selahattin Akpınar, Kara-man İl Milli Eğitim Müdürü Asım Sultanoğlu, akademik ve idari personel, engelliler ve aileleri katıldı.“En Büyük Engel Sevgisiz-liktir”BESYO Spor Salonunda en-gelli bir gencin İstiklal Marşı okumasıyla başlayan şölen renkli görüntülere sahne oldu. Şölenin açılış konuş-masını yapan KMÜ Rektörü Prof. Dr. Sabri Gökmen KMÜ bünyesinde “Engel-siz Üniversite” sloganıyla düzenledikleri faaliyetler ve etkinliklerden bahsetti.

Türkiye’de azımsanmaya-cak kadar engelli olduğu-nu belirten Rektör Sabri Gökmen, “Onları topluma kazandırmak ve yaşantıla-rını kolaylaştıracak imkân-ları sağlamak devletimizin görevidir ve aynı zamanda sosyal devlet anlayışının da gereğidir. Fakat önemli olan toplumumuzdaki bireylerin bunu bir görev olarak gör-mesi ve herkesin üzerine düşeni fazlasıyla yapmasıdır.” şeklinde konuştu.KMÜ Rektörü Prof. Dr. Sabri Gökmen, engellilere acımanın, onlara üzülmenin yanlış bir davranış olduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun yerine onların hayatlarını rahat bir şekilde idame ettirebilmele-rini sağlamak en güzel ve en yararlı davranış olacaktır. En büyük engel sevgisizliktir. Sevgi ile her engel aşılabilir.”

3 A

RALIK

NYA

ENG

ELLİLER

13

Page 16: Engelsiz yarınlar dergisi

2 Nisan Dünya Otizm Günü Farkın-dalık Semineri

‘‘ Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde (KMÜ)Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu (BES-YO) ile Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğretim elemanları tarafından “2 Nisan Dünya Otizm Günü Farkındalık Semineri” düzenlendi. Üniversitenin Karamanoğlu Mehmetbey Konferans Salonunda 2 Nisan Salı günü saat 10.00’da gerçekleştirilen konferansa BESYO Öğr. Gör. Kemal Kabasakal, Sağlık Hizmetleri MYO Öğr. Gör. Fatih Koçak, Öğr. Gör. Mustafa Güler ve Öğr. Gör. Habibe Çalışkan konuşmacı olarak katıldı. Seminerde otizmin belirtilerini sıralayan Öğr. Gör. Fatih Koçak “Farklı görülme sıklığı bil-gileri bulunmasına rağmen otizm, erkeklerde kızlardan daha fazla görülmektedir. Otizm spektrum bozuklukları, yaygın gelişimsel bozukluklarla eşanlamlıdır ve karmaşık bir gelişimsel yetersizlik anla-mında kullanılır. Otizm, sıklıkla çocukluk depresyonu ile karıştırıldığı için doğru teşhis önemlidir.” dedi.

Öğr. Gör. Habibe Çalışkan, otizmin eğitimi ve tedavisinde kullanılan yaklaşımlarla ilgili teknik bilgileri paylaştı. Otizmde özel eğitim, konuşma terapisi, uğraşı terapisiyöntemlerini tanıtan Çalışkan “Otizmi olan çocuğun ilerlemesine ve gereksinimlerine göre zaman içinde farklılık gösterebilir.Özbakım, zihinsel, sosyal ve iletişim becerilerini kazanmaları, akranlarına benzer seviyeye gelebilmeleri için verilen eğitimdir.” açıklama-larını yaptı. Çalışkan, görsel olarak eğitim yaklaşımlarının ayrıntılarını da sundu.

Öğr. Gör. Mustafa Güler, otizm tanısı alan çocukların ailelerinin psikolojisi ve yaşadıkları güçlükler konusunda farkındalık oluşturan bilgiler verdi. Sunumuna düşündürücü bir hikaye ile başlayan Güler “Çocu-ğuna teşhis konulduktan sonra aile fertleri bu durumu kabulleniş sürecinde bazı evreler yaşarlar. Bu evreler her aile ferdi için farklı uzunluk ve yoğunlukta yaşanır” dedi. Ayrıca, ailelerin otizm konusunda bilgilendir-mesi durumunda tedavi ve rehabilitasyonda başarının artacağını kaydetti.

14

Page 17: Engelsiz yarınlar dergisi

Otizmin sadece 2 Nisan gününde de olsa farkındalık eğitimleriyle gündeme gelmesinin mutluluk ve-rici olduğunu belirten Öğr. Gör. Kemal Kabasakal ise KMÜ’de Sağlık Hizmetleri MYO öğrencileriyle BESYO öğrencilerinin işbirliği ile çok önemli bir projenin hazırlıklarını yaptığını belirtti. Otizm teşhisi konan ço-cuklarda sporun yararlı olduğunu da vurgulayan Kabasakal, otizm eğitiminde ana temanın engellilere acı-mak değil, engelsizlerle aynı ortamda rahatlıkla yaşamlarını sürdürebileceği koşulların sağlanması olduğunu vurguladı.

Seminerin sonunda konuşmacı öğretim elemanlarına günün anısına hediye takdim edildi. Seminer sonunda katılan öğrencilere Katılım Belgesi verildi.

İŞİTME ENGELLİLER SPOR KULÜBÜ

İşitme Engelliler Spor Kulübü İşitme Engelliler Federasyonunun deplasmanlı 2.ligine katıldı.

İlk maçında misafir takım olarak Ankara Çanka-ya İşitme Engelliler Spor Kulübü ile karşılaşacak. 16 Mart Pazar günü saat 13.00’de Sincan Fatih Sahasında karşılaşacak.

Kulüp Başkanı Ali Semiz yaptığı açıklamada, “Kulüp olarak geçtiğimiz senelerde judo, vo-leybol, masa tenisi, atletizm gibi branşlarda birçok başarıya imza attık. Futbol branşında da

büyük başarılara imza atacağımıza inanıyorum. Desteklerinden dolayı Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Sayın Lütfi Elvan’a, Milletvekilimiz Mevlüt Akgün’e, Sayın Valimiz Murat Koca’ya, İl Emniyet Müdürümüz Mehmet Şahne’ye, İl Özel İdaresi Genel Sekreterimiz Salih Baldız’a, Gençlik Hizmetleri ve İl Spor Müdürü-müz Seyfettin Turan’a ve Antrenörümüz Yahya Kemal Arslan’a desteklerinden dolayı çok teşek-kür ediyorum” dedi.

15

Page 18: Engelsiz yarınlar dergisi

YÜZÜCÜLERengelleri aştı

12-13 Nisan 2014 tarihlerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Cebeci Spor Komp-leksi’nde düzenlenen Bedensel Engelliler Türkiye Yüzme Şampiyonası’nda Karaman Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü Yüzme Bedensel Engelli Sporcularımız Türkiye Şampiyonu oldu.

“12-13 Nisan 2014 tarihlerinde İstanbul Büyük-şehir Belediyesi Cebeci Spor Kompleksi’nde düzenlenen Bedensel Engelliler Türkiye Yüzme Şampiyonası’nda Karaman Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü Yüzme Bedensel Engelli Sporcularımız S6 ve S10 gruplarında Türkiye Şampiyonu oldular.

12-13 Nisan 2014 tarihlerinde İstanbul Büyük-şehir Belediyesi Cebeci Spor Kompleksi’nde düzenlenen Bedensel Engelliler Türkiye Yüzme Şampiyonası’nda ilimizi Karaman Gençlik Hiz-metleri ve Spor İl Müdürlüğü Yüzme Bedensel Engelli Sporcularımız Neslihan Kılıçoğlu ve Salim İmren temsil etti. Yüzme antrenörümüz Aziz Hopyar eşliğinde şampiyonaya hazırlanan sporcularımız s6 ve s10 guruplarında Türkiye şampiyonu oldular.

Şampiyonanın ilk gününde sporcular, 400 metre serbest, 100 metre kelebek-kurbağalama 50 met-re serbest-kelebek ve 4x50 metre serbest bayrak yarışlarında mücadele ettiler.

Organizasyonun ikinci günü 100 metre sırtüs-

tü-serbest, 50 metre kurbağalama-sırtüstü, 200 metre serbest, ve 4x50 metre karışık bayrak yarışları ile son bulurken, şampiyonada dereceye giren sporculara kupa ve madalyaları düzenle-nen törenle verildi.

25 il ve 35 takımdan toplam 250 sporcunun katılımı ile gerçekleşen şampiyonada Neslihan Kılıçoğlu, 50metre serbest, 100 metre kurbağa-lama s6 gurubunda Türkiye şampiyonu olur-ken, 100 metre serbest ve 100 metre sırtüstü s6 gurubunda ise Türkiye 2.si oldu. Diğer sporcu-muz Salim İmren ise, 100 metre kurbağalama s10 gurubunda Türkiye şampiyonu olurken 100 metre serbest s10 gurubunda ise Türkiye 3.sü olmuştur.

16

Page 19: Engelsiz yarınlar dergisi

Karaman’daİŞARET DİLİ

Arzu Hazar

17

Page 20: Engelsiz yarınlar dergisi

Karamanoğlu Mehmetbey Üniver-sitesi Sürekli Eğitim Merkezi tarafından (KMÜ SEM) düzenlenen İşaret Dili Kur-sunu başarıyla bitiren kursiyerlere serti-fikaları verildi. >>

KMÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire-si Konferans Salonunda 25 Aralık Çarşamba günü düzenlenen belge törenine KMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Karataş, Genel Sekreter Ahmet Tüfekci, Sağlık Hiz-metleri Meslek Yüksekokulu Mü-dürü Doç. Dr. Metin Sezer, Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hatice Yalçın, akademik ve idari personel ile kursiyerler ve yakınları katıldı.

İşaret dili ile İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan tören, açılış konuşmasıyla sür-dü. KMÜ Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hatice Yalçın, yaptığı ko-nuşmada artık işaret dilinin bütün üniversitelerde seçmeli ders olarak okutulacağını duyurdu ve yeni yasa tasarısına göre de pek çok işyerinde işaret dili uzmanlarının çalışmasının zorunlu olacağının altını çizdi. “Biz bir adım önde olalım diye böyle bir kurs düzenledik.” açıklamasında bulunan Yrd. Doç. Dr. Yalçın, işaret dili kursuna 126 başvurunun yapıldığını ve 64 kişilik birinci grup kursiyerlerin eğitimlerini tamamla-yarak sertifika almaya hak kazandığını belirtti.

Programda İşaret Dili Uzmanı Arzu Hazar tarafından hazırlanan “Bir gün işitme en-gelli olursanız” adlı slayt gösterisinin ardından kursiyerler tarafından Arif Nihat As-ya’nın “Bayrak” şiiri okundu ve işaret diliyle anlatıldı. “Hastane önünde incir ağacı” türküsü de işaret diliyle sergilenen diğer bir çalışma oldu. Kursiyerlerin “Bir fotoğraf çektirebilir miyiz?” şarkısına ait sahne performansı ise izleyenlere keyifli dakikalar yaşattı.

18

Page 21: Engelsiz yarınlar dergisi

Ahmet ÖZEL

ENGELSİZ YARINLAR İÇİN

Her bireyin bir görevi olduğunu düşünüyo-rum yeryüzünde. Farklı kültürlerin, farklı coğraf-yaların insanlarıyız. Tenimiz, rengimiz farklı farklı. Ama bu farklılıklar arasında tek ortak nokta insanlık kavramı diye düşünüyorum.

Bazen televizyon karşısında en sevdiğim programı izlerken, ruhumu da alıp kendimi sokak-lara bırakmak istiyorum. Kısa bir hazırlıktan sonra gözlerimi açtığımda sokakların arasında yalnız bir insan görüyorum. İstediğim şeyi yapmıştım, sokak-lara çıkmıştım ama yine de mutlu olamamıştım. Biz insanların anlam veremediğim en kötü özelliği bu olsa gerek. Gün içinde hayata bakış açımı değiştire-cek onlarca olayla karşılaşıyorum. Bazen görmezden geliyorum, bazen de durup dakikalarca düşünüyo-rum. Beni hayatımda en çok düşündüren olayların başında ise, engelli vatandaşlarımız ile yaptığım sohbetler geliyor. Bu güzel insanlarla sohbet o kadar güzel geçiyor ki, zamanın içinde kaybolup gidiyoruz. Mekânlar, insanlar bir anda yok olup gidiyor sanki. Güzel bir sohbetin ardından belki de o güne kadar hiç düşünmediğim, baktığım ama göremediği olay-ları fark ediyorum. Meğer ne kadar körmüşüm, ne kadar duyarsız kalmışım hayata.

Sizlerle üniversite yıllarımda unutamadığım, hafızamda yer etmiş bir anımı paylaşmak istiyorum. Merkezden üniversiteye gitmek için bindiğim dol-muşta iki küçük çocuk dikkatimi çekmişti. Tüm dik-katim ile dakikalarca çocuklara yoğunlaştım. İkisi de konuşamıyor, el hareketleriyle iletişim kuruyorlardı. Ama ben o çocukların yüzündeki hayat sevincini ve gülmenin bir insana bu kadar yakışacağına daha önce hiç ama hiç şahit olmadım. Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen o tablo hala dün gibi aklımdadır. Nasıl oluyor da konuşamayan, sadece el işaretleriyle anlaşan iki insan bu kadar hayat dolu oluyor, gözle-rinin içi gülüyor ve engeli olmayan bir insana ilham kaynağı olabiliyor anlam veremiyorum. Ya da tüm soruların cevabını biliyorum ama görmek istemiyo-rum.

Artık yaşadığım yer neresi olursa olsun engelli insanlarımıza karşı daha duyarlı hale geldim. O şehrin sokaklarına kendimi attığımda en küçük ayrıntıya bile dikkat ediyorum. Herhangi bir yere girdiğim de acaba yürüme engelli olan bir insan be-nim gibi bu kadar rahat girebilir mi diye düşünüyo-rum. Ya da sosyal yönü gelişmiş şehirlerde yatırımlar sadece engelsiz insanlara yönelik mi diye sorguluyo-rum kendimi.

Duyarlı hale gelebilmek ve o insanları anla-mak için tekerlekli sandalyede oturmak gerekmiyor. Ya da bu insanlara yardım amaçlı tekerlekli sandalye almakta yetmiyor. Onların anlamak ve iç dünyaları-na girmek gerekiyor. Kendimizi az da olsa bu güzel insanların yerine koymamız gerekiyor. Çünkü bu insanlar kendilerine yardım için tekerlekli sandalye istemiyor. Evet, bu cümle üzerinde biraz düşünün istiyorum. Yürüme engeli olan bir insanı ona yardım amaçlı alınan tekerlekli sandalye mutlu etmiyor.

Çevremizde yüzlerce engelli insanımız var. Kaçımız bu insanların varlığından haberdar acaba? Kaçımız bu insanların varlığı hissediyor? Peki hiç düşündünüz mü, bu insanlar nerede? Bizler nefes almak ve rahatlamak için sokaklara akın ederken, bu güzel insanlar neden sürekli evlerinde? Biraz du-yarlılık diyorum ve bu soruları kendinizle baş başa kaldığınızda cesurca sormanızı istiyorum. Ahmet ÖZEL - [email protected]

19

Page 22: Engelsiz yarınlar dergisi

ENGEL SİZ

İÇİMİZDENBİRİ‘‘ Ali Durmaz ‘‘

İçimizden biri ‘’Ali Durmaz’’. Geçirdiği omurilik felciyle engelli olmanın en azim ge-rektiren durumlarıyla karşı karşıya kaldı. Evet, sizlere bugün sporla hayata tutunmuş, azmiyle başarılar yakalamış Ali Durmaz’ın başarı hikâyesini anlatacağım. Ali Bey ile yapmış olduğum söyleşi, azim denilen kavramın iç dünyama yaptığı duygusal anlam-daki etkiyi perçinlemiştir. Yapmış olduğum söyleşiyi sizlerle paylaşmak beni ve özel-likle Ali Bey’i çok sevindirecektir.

- Merhaba Ali Bey. Bu söyleşiyi kabul ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Sizin ve sizin gibi engelli insanların hayat hikâyelerinin her zaman için bir engeli bulunmayan insanlar için ilham kaynağı olduğunu düşünmüşümdür. Kendinizden kısaca bahseder misiniz?Ali Bey : Bende çok teşekkür ederim bana bu fırsatı yarattığın için. Belki bu sayede bilmediği-miz binlerce engelli kardeşimize ilham kaynağı olabiliriz diye düşünüyorum.

1979 yılında Karaman’da dünyaya geldim. Güzel ve eğlenceli bir çocukluk hayatım oldu. İlköğre-tim yıllarım Karaman’da geçti. Daha sonra farklı nedenlerden dolayı ortaokul ve lise eğitimimi Konya’da tamamladım. Lise yıllarımda sporu çok sevdiğim için, lisemizin basketbol takımında oy-nadım. Spor aşkı peşimi hiç ama hiç bırakmadı.

Üniversiteyi kazandığımı duyunca çok ama çok sevinmiştim. Yeni bir hayat, yeni hayaller ve yeni insanlar… Kulağa gerçekten güzel geliyor-du. Basketbol aşkı burada da peşimi bırakmadı ve uzun yıllar üniversite basketbol takımında oynadım.

Çocukluk yıllarımda bir hayalim vardı, pilot ol-mak istiyordum. Savaş uçaklarının maketleriyle başlamıştı bu tutku. Her çocuk genelde ailesinin verdiği harçlıkla şeker, çikolata tarzı şeyler alır. Ama benim ilginçtir, ailemin verdiği harçlıkları biriktirerek en sevdiğim savaş uçaklarının ma-ketlerini alırdım. Ama üniversiteyi bitirdiğimde kendimi özel sektörde buldum. Yaklaşık on yıl boyunca pazarlama ve ihracat bölümünde ça-lıştım. Geçirdiğim omurilik felciyle birlikte özel sektördeki işimi bırakmak zorunda kaldım.

20

YARINLAR

Page 23: Engelsiz yarınlar dergisi

Şuana kadar anlattıklarınız gerçekten etkileyici. Özellikle Pilot olma isteğin ve harçlıklarınızı birik-tirip savaş uçaklarının maketlerini almanız. Peki, omurilik felci geçirdiğinizde bu olay iş hayatınıza nasıl yansıdı?

Ali Bey: Özel sektörde pazarlama ve ihracat bölü-münde yaklaşık on yıl kadar çalıştım. İşimi gerçekten çok seviyordum. İş hayatımda ve iş ahlakım da mesai kavramına yer vermedim. İş bitiş saatlerinde eğer işim bitmemiş ise ve yapılacak işler varsa gece yarı-larına kadar kalıp işimi bitirirdim. Fakat geçirdiğim sakatlıktan sonra çok sevdiğim işimi bırakmak zo-runda kaldım. Benim için gerçekten zor bir dönemdi.

Geçirdiğim omurilik felcinden dolayı artık tekerlekli sandalye ile yaşamak zorunda kaldım. Karaman’da yollar engelli vatandaşlara uygun olmadığı için genel-de evde oturuyordum. Bu dönemlerde sürekli evde oturmaktan dolayı sıkıntılı dönemler geçirdim. İleri zamanlarda bu sıkıntılara vücudum fazla dayanama-dı ve panik atak hastalığına yakalandım.

Karaman’da engelli vatandaşlara yönelik yolların olmadığından bahsettiniz. Peki, bu sıkıntılı dönemde sizi ayakta tutan ne oldu?

Evet, ilimizde maalesef engelli vatandaşlarımıza yönelik yollar ve sosyal alanlar yok. Engelli olmadan önce belki bende bunun çok fazla farkında değildim ama geçirdiğim sakatlıktan dolayı tekerlekli sandalye ile yaşamak zorunda kaldığımda bunun gerçekten çok büyük bir eksiklik olduğunu hissettim. Karaman gelişen ve güzel bir şehir benim gözümde. Fakat ben ve benim gibi yüzlerce engelli kardeşimize yönelik alanların olmaması gerçekten üzücü. Engelli kar-deşlerimize yardım etmek demek, onlara tekerlekli

sandalye alıp onunla yaşamalarını sağlamak olmama-lı bence.

Bu sıkıntılı dönemlerimde hayatımda en çok değer verdiğim kavramlar yardımcı oldu bana. Konuş-mamızın başında ifade etmiştim aile kavramının öneminden. Bu zor ve sıkıntılı dönemlerimde eşim, annem, babam ve kardeşlerim beni biran olsun yal-nız bırakmadılar. Eşimin bu dönemde beni etkileyen bir sözü olmuştu. ‘’ Aynı şey benim başıma da gelebi-lirdi.’’ Evet aynı şey belki eşimin başına da gelebilirdi. Bu durumda aynı şeyleri bende eşim için yapardım dedim ve kendimi biraz olsun rahatlattım.

Konuşmalarınızdan sonra aile kavramını daha iyi anlıyorum ve ilimizde engelliler için sosyal alanların, yolların eksikliğinin farkına varıyorum. Gerçekten önemli bir eksiklik ilimiz için. Peki, spor aşkından bahsetmiştiniz. Sakatlık geçirdikten sonra sporu bıraktınız mı?

2009 yılında Ankara’da, Gata fizik tedavi ve rehabi-litasyon merkezinde yattım. Sakatlığımdan dolayı artık spor yapamayacağımı düşünüyordum. Ama hayat bana öyle bir fırsat sundu ki o an, spor yapa-mama düşüncesinin yanlış olduğunu kanıtlarcasına. Tedavi gördüğüm süreçte, Paralimpik Okçuluk Milli takımının antrenmanlarını izleme fırsatı buldum. Gerçekten çok hoşuma gitmişti. >>>

21

Page 24: Engelsiz yarınlar dergisi

Sakatlık dönemimde benim için en uygun sporun okçuluk olduğuna karar verdim. İçim içime sığmı-yordu. Karaman’a gidip biran önce bu spora başla-mak istiyordum.

Karaman’da Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlü-ğü bünyesinde okçuluk branşının açıldığını duydum. Bu güzel haberi aldığımda dünyalar benim olmuştu. Hemen gittim kaydımı yaptırdım ve okçuluk bran-şıyla uğraşmaya başladım. Okçuluk antrenörümüz Recep Batman ile birlikte yoğun bir çalışma marato-nuna girdik. Belki şaka gibi gelecektir ama ocak ve şubat aylarında soğuk havaya rağmen sabah erken-den kalkıp antrenmanlara gidiyordum. O heyecanın ve yaşam sevincinin sıcaklığı karşısında, Şubat ayının soğukları beni hiç üşütmedi.

Artık hedeflerim var beni hayata bağlayan. Çok iyi hazırlanıp okçuluk milli takımında yer almak ve ül-kemi en iyi şekilde temsil etmek. Fakat malzemenin pahalı olması ve devletimizin bu yönde fazla desteği-nin olmamasından dolayı zorluklar yaşıyoruz. Ama kesinlikle vazgeçmedik. Karaman’da özel şirketlerden aldığımız destekler ile çalışmalarımıza devam ediyo-ruz.

Siz sporu bırakmak isteseniz bile spor sizi bırakma-

yacak gibi görünüyor. Sizi hayata bağlayan sebeplerin çoğalması bizleri çok mutlu etti gerçekten. Okçuluk Milli takımında sizi göreceğim günleri bekliyorum dört gözle. Peki son olarak buradan engelli kardeşle-rimize vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Ali Bey: Hayatı, yaşam mücadelesini bırakmasın-lar. Hayata bir kere geliyoruz sonuçta. Tüm engelli kardeşlerime spor yapmalarını tavsiye ediyorum. Ben okçuluk sporuna başladığım günden itibaren bir sonraki günü iple çekiyorum. Çünkü bir hedefim, idealim var artık. Milli takımda yer almak ve ülkem adına yarışmak.

Karaman’da engelli vatandaşlarımız için daha fazla yatırım yapılması düşüncesindeyim. Halkımızın da aynı şekilde engelli insanlarımıza daha duyarlı dav-ranması gerekmektedir. Baktığımızda yüzlerce engelli insanımız var ama sokaklarda bu kardeşlerimizden kaç tanesini görebiliyoruz? Röportaj: Ahmet Özel

22

Page 25: Engelsiz yarınlar dergisi

Yaşanmış Bir Hikaye‘‘TOPAL’’

Anadan doğma sakattı. Bir bacağı ötekinden biraz kısa olduğu için yürümeğe başlamasıyla öteki insanlar gibi yürüyeme-diğini ve aksadığını hemen fark etmişti.

Babası onu göstermedik doktor bırakmamıştı.

Fakat hiç çare bulamamıştı. Bacağın biri doğuştan kısaydı. Bunun çaresini bulmağa henüz insan bilgisi yetmiyordu. Doktorlar: Hem o kadar önemli de değil diyorlardı. «Aya-ğın biraz aksaması büyük bir eksiklik değildir.»

Ama o öyle düşünmüyordu. Öbür çocuklardan ayrı başka bir şey olduğunu ve kendisi gibi çocuklara pek az adeta binde bir rastlanabileceğini görüyordu. Onu kim görse ilk önce aksayan bacağına bakıyor değil miydi .. Okul yaşı geldiği zaman hüngür hüngür ağladı. Bu çocuk ötekiler gitmeğe can atarken okulu istemiyordu. Başka sağlam çocuklarla bir araya gelmekten ödü patlıyordu. Diretti. Okula gitmek istemiyordu. Kendisine öğretmen tutsun-lardı. Evde öğrenecek sonra ilkokul imtihanını verecekti.. Ana baba üzüntüsünden hastalanmasın diye isteğini yerine getirmek zorunda kaldılar.

O da sözünde durdu. Özel ders alıp okudu. Sonra yaşı gelince ilkokul bitirme imtihanlarına girip diplomasını aldı...

Fakat daha fazla okuması lazımdı. Ortaokulu da evde tamamlayamazdı kesinlikle okula gitmesi gerekiyordu. O önce yine istemedi. Fakat babası bu sefer artık ona kulak asmadı.

Tekin’i böylece orta okula yazdırdılar. Yazdırırken okul arkadaşlarının ona ne kadar eziyet edecekle-rim hiç düşünmemişlerdi. Halbuki zavallı çocuk daha okula gittiği ilk gün arkadaşları ona adını bile sormadılar. Her gören:

Topal!.. diyordu

Ve Tekin böylece daha ilk günden çok utandığı kusuru yüzüne vurula vurula karşılandı.

«aaa!..Topal!..» En çok korktuğu söz buydu.. Ne tuhaf daha «Günaydın! Sen kimsin » demeden onu bu sözle karşılamışlardı : Topal!.. Ve o günden sonra hep öyle gitti : «Topal aşağı topal yukarı!. Topal şöyle dedi topal şunu yaptı!..» Hep böyle.. Çaresiz Tekin kendi kendine bile söylemekten çekindiği bu korkunç sözle çağırılmaktan o kadar utanıyor öyle sıkılıyordu ki daha ilk günden okulda kimse ile arkadaş olamayacağını anladı.

23

Page 26: Engelsiz yarınlar dergisi

Hem zaten okula niçin gidiyordu Okuyup öğrenmek için değil mi Madem ki kendisini aşağılık görü-yor kendisiyle alay ediyor ve adını bile sormayarak kendisine topal diyorlardı o halde o da kimse ile arkadaş olmayacak kendisini tamamen derslerine verecekti...

Tekin değil öteki derslerde jimnastik dersinde bile kısa zamanda arka*daşlarını geride bıraktı. Hem ne geride bırakış

Yıl sonu geldi karneler dağıtılırken Müdür Tekinin sınıfını şu sözlerle alkışladı:

Hepiniz iyi çalışmışsınız. Fakat aranızda bir arkadaşınız var ki onu övmeden edemeyeceğim.. Bu çocuk bir yıldız nasıl diyeyim Çalışkan çok başarılı biri.

Bütün sınıfın gözleri bir anda Tekine döndü. Öğretmen bir göz işareti yaparak Tekin’i ileri çağırdı. Müdür Tekinin elini sıktıktan sonra :

Seni kutlarım oğlum! dedi. Söyle bakayım bana senin adın ne . Tekin sınıf arkadaşlarını acı bir gü-lümsemeyle süzdü ve onlara bir ders önemli bir ahlak dersi vermek isteyerek gür bir sesle şu cevabı verdi:

Topal!..

O güne kadar Tekin’e «Topal» diyen arkadaşları bir suçlu gibi yere baktılar. Bu olaydan sonra arka-daşları O’nu hep Tekin diye çağırdılar. F. Canan CEM Yavrutürk Dergisi’nden

ENGEL SİZSİNİZ

24

Page 27: Engelsiz yarınlar dergisi

ENGEL SİZ

Engelli gencin yetimhaneden Oxford’a uzanan

BAŞARI ÖYKÜSÜOkurken binbir duyguyla gözyaşlarımı tutamadığım bu harika hikayeyi siz-lerle paylaşmaya karar verdim. Cornel’ in son sözleri insanı önce bir sarsıyor sonra güç veriyor sanki. İşte yetim-hanede başlayan ve Oxford’ a uzanan başarı öyküsü:

Dünyaya engelli olarak gözlerini açan Cornel Hris-ca için doktorlar birkaç saat ömür biçmiş. Ailesi de onu hastanede bırakıp gitmiş. Yetimhaneye verilen ve Munn çiftinin evlat edindiği 21 yaşın-daki Hrisca, azmiyle manevî ailesinin yüzünü hep güldürmüş. Oxford’u kazanması bunun en büyük göstergesi.

Cornel Hrisca, bundan 20 sene önce Romanya’da yetimhaneye bırakılan binlerce çocuktan biriydi. Aynı zamanda kol ve ayaklarından da özürlü olan Cornel, o zaman sefalet içerisindeki yetimhanede ölüm-kalım savaşı veriyordu. Ta ki İngiliz Doreen ve Kenn Munn çifti yetimhaneyi ziyaret edene ka-dar. Conel’i evlatlık alan aile onu öz çocukları gibi sevdi. Çalışkan ve başarılı olan genç, şimdi dünya-nın sayılı üniversiteleri arasında yer alan Oxford’da eğitim alıyor. Psikoloji üzerine yükseköğrenim gören Hrisca, hayata hep pozitif baktığını, sakat-lığını hayatta engel olarak görmediğini belirterek, “Bugüne kadar karşılaştığım bütün engeller için bir çözüm yolu buldum. Hiç ümitsiz olmadım.” diyor.

Cornel Hrisca, 1992 yılında dünyaya geldiğin-de doktorlar, vücudunun büyük bir bölümünün özürlü olduğunu ve birkaç saat yaşayabileceğini söylemiş. Çocuğun halini gören ailesi onu hastane-de bırakıp kaçmış. Çok bakımsız bir yetimhanede yaşam savaşı veren Cornel’in hayatı 4 kız çocuğu olan İngiliz Munn çiftinin ziyaretiyle değişmiş.

Doreen Munn, o günkü ziyaretlerini şöyle anlatı-yor. “O zamanki Romanya şartları çok kötüydü. İlk geldiğimde kendimi 50 yıl öncesindeki Avrupa’da gibi hissettim. Çocukların olduğu yere ilk girdi-ğimde büyük bir şok yaşadım. 150 çocuk elbisesiz,

çok kötü koşullarda yaşıyorlardı.” Kenn Munn ise yetimhaneye girdiklerinde doktorların kendilerine Cornel’in acilen ameliyat olması gerektiğini söyle-diğini anlatıyor. İmkânları olmadığı için o gün geri dönmek zorunda kalan Munn çifti özel bir hasta-neden destek alınca Cornel’i tedavi ettirmiş, sonra da evlat edinmiş.

Son derece zeki olan Cornel Hrisca da yeni aile-sinin yüzünü hep güldürmüş. İlk ve orta dereceli eğitimini üstün başarılarla tamamlayan Hrisca, şimdi eğitimine Oxford Üniversitesi’nde devam ediyor. Gelecekte kendisi gibi zor durumdaki in-sanlara yardım etmek istediğini vurgulayan Cor-nel, “İnsanlara hiçbir zaman umutsuz olmamaları-nı tavsiye ediyorum.” diye konuşuyor.

Buradan çıkarılacak bir çok ders var. Okurken; acaba ilgili bir aile evlat edinse, benim öğrenci-lerim de Boğaziçi Üniversitesi’nde okur mu? diye düşünmeden edemedim.

Evlat edinmek …

Denemeye değer…

‘‘ Cornel Hrisca ‘‘

25

YARINLAR

Page 28: Engelsiz yarınlar dergisi

ENGEL SİZ

Sizden Gelenler

YAŞAM Yaşam doğduğumuz andan ölünceye kadar verilen bir zamandır. Bu yaşamı ister iyi değerlendirirsin ister kötü değerlendirirsin. O senin bileceğin iş. Eğer ahiretini düşünürsen, işte o zaman elbette insan ahretini yakmak istemez.

Sen ne olursa olsun düzgün yaşamaya bak yaşam boyunca insanlar hayatta çok şeyler geçirir. Allah bizleri sınar, dener. Acaba dayana bilir mi ki diye. Ama şunu da hiç unutmamalıyız ki cenabı Allah biz insanlara kaldıramayacağımız yükler yüklemez. Buna emin olabiliriz. Bizlerin tek yapması gereken tek şey düz-gün yaşamak. Buda zor olmasa gerek. Rabbim bizlerin günahları varsa da brizle-ri af etsin inşallah.

Yaşam bir ayna gibidir düzgün bakarsan doğru görürsün. Allah her bi-rimize bu hayatta yaşadıklarımıza ve yaşayacaklarımıza dayanma gücü versin. İsyankâr kullarından eylemesin inşallah.

Hayatı düzgün rabbimin emrettiği gibi yaşayalım. Allah tüm Müslüman kardeşlerime. Savaşsız, düşmansız günler göstersin. Dünya da , barış, huzur , içinde yaşayalım. Askerlerimiz ölmesin, analarımız ağlamasın. Kısacası mutlu bir dünya istiyoruz, çok bir şey istemiyoruz.

Ahmet Çabıtçı

Ahmet Çabıtçı kardeşimize bizler için yazdığı bu güzel yazıdan dolayı teşekkür ediyorum.

26

YARINLAR

Page 29: Engelsiz yarınlar dergisi

Çok bilinen bir öykü, ama bilmeyenler vardır belki...

Adam yorgun argın eve döndüğünde, 5 yaşındaki çocuğunu kapının önünde beklerken buldu.

Çocuk babasına, “Baba bir saatte ne kadar para kazanıyorsun” diye sordu..

Zaten yorgun gelen adam, “Bu senin işin değil” diye cevap verdi.

Bunun üzerine çocuk, “Babacım lütfen, bilmek istiyorum” diye üstele-di.

Adam, “İllâ da bilmek istiyorsan 20 lira” diye cevap verdi.

Bunun üzerine çocuk, “Peki bana 10 milyon borç verir misin” diye sordu.

Adam iyice sinirlenip, “Benim senin saçma oyuncaklarına veya ben-zeri şeylerine ayıracak param yok. Hadi, derhal odana git ve kapını kapat” dedi.

Çocuk sessizce odasına çıkıp kapıyı kapattı. Aradan bir saat geçtikten sonra adam biraz daha sakinleşti ve çocuğa parayı neden istediğini bile sormadığını düşündü.

“Belki de gerçekten lazımdı”...

Yukarı çocuğunun odasına çıktı ve kapıyı açtı... Yatağında olan çocuğa,

“Uyuyor musun” diye sordu.

Çocuk, “Hayır” diye cevap verdi...

“Al bakalım, istediğin 10 lira. Sana az önce sert davrandığım için üzgünüm. Ama uzun ve yorucu bir gün geçirdim” dedi..

Çocuk sevinçle haykırdı, “Teşekkürler babacığım”...

Hemen yastığının altından diğer buruşuk para-ları çıkardı. Adamın suratına baktı ve yavaşça paraları saydı. Bunu gören adam iyice sinirlenerek,

“Paran olduğu halde neden benden para istiyor-sun, diye bağırdı.

Çocuk, “Param vardı ama yeterince yoktu “ dedi Ve yüzünde mahcup bir gülücükle paraları ba-basına uzattı;

“İşte 20 lira... Şimdi bir saatini alabilir miyim babacım?...”

ENGEL SİZ

27

YARINLAR

Page 30: Engelsiz yarınlar dergisi

ENGEL SİZ

SİNYALTemel arabası ile Taksim Meydanında dönüp duruyordu. Aynı trafikçinin önünden beşinci defa geçerken, polis de merak etti ve Temel’i durdurup sordu: - Bir yeri mi arıyorsunuz? Niye meydanın etrafında dönüp duruyorsu-nuz? Temel: - Sol sinyal takıldı da..

ANONİMÖğretmen derste anonim kelimesinin anlamını anlatıyordu:-Anonim isimsiz demektir. Kime ait oldu-ğu belli olmayan ürünlere anonim denir.O esnada bir kahkaha duyulur ve öğret-men sorar:-Kim güldü?Arka sıralardan bir cevap gelir:-Anonim!UZAKLAŞTIK

Temel ile Dursun bir gün ava gitmişler. İri bir geyik avlayıp geri dönerlerken çok ağır olan geyiği birer boynuzundan beraberce tutarak köylerine doğru yola koyulmuşlar. Köye beşyüz metre kala köyün yaşlılarından biri ile karşılaşmışlar. Adam geyiği görüp Temel ile Dursun’u tebrik ettikten sonra geyiği böyle taşımaları halinde etinin sert-leşeceğini söyleyerek kuyruğundan çekerek taşımalarını önermiş. Temel ile Dursun da kuyruğundan çekerek taşımaya başlamışlar. Bir süre sonra çok yorulmuşlar ve Dursun Temel’e dönüp : - “Ula Temel biz yine eskisi gibi taşısak iyi olur. Baksana köyden epeyce uzaklaştık...”

TEKRAR DENEYİNTemel ile Dursun promosyonlu meşru-bat alırlar. Meşrubatı açan Temel hemen kapağa bakar: - “Tekrar deneyin.” Kapağı kapatıp yeniden açar ve okur: - “Tekrar deneyin.” ... ... ... En sonunda sinirlenen Temel: - “Ula Tursun. Ha punlar pizi kandıriy! İki saattir deneyrum hala pi şey çıkmadi.”

TEMEL KARAYOLLARINDA

Temel Karayolları Müdürlüğünde işe alınmıştır; görevi ise yollardaki çizgileri çekmektir. Temel’e bir kutu boya ve fırça verilir. Temel çizgileri çekmeye başlar. Bir gün amiri gelir ve çizelgeye ba-

kar; “1. gün 500 metre, 2. gün 300 metre, 3. gün 150 metre, 4. Gün 100 metre..” “Temel”, der “her gün gittikçe tembelleşiyorsun galiba?” Temel cevap verir: “Aksine amirum daha çok çalışayrum

lakin gün geçtikçe boya kutusundan daha fazla uzaklaşayrum.”

MİZAH

28

YARINLAR

Page 31: Engelsiz yarınlar dergisi

29

Page 32: Engelsiz yarınlar dergisi

30

Page 33: Engelsiz yarınlar dergisi
Page 34: Engelsiz yarınlar dergisi

''En Büyük EngelSevgisizliktir...

Yaşanmış Hikayalerinizi Bize Yazın [email protected]