Upload
others
View
8
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
ISSN:2718-0972
Atıf/Citation: Akın, Ö., Şahbaz, G., Yücesoy, H., Erbil, N. Doğum Yönetiminde Etik Sorunlar ve Sağlık Profesyonellerinin Sorumlulukları.
YOBU Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi 2021; 2(1): 78-88
YOBU Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi
Yıl:2021 Cilt:2 Sayı:1: 78-88
YOBU Faculty of Health Sciences Journal
Year:2021 Volume:2 Issue:1: 78-88
DOĞUM YÖNETİMİNDE ETİK SORUNLAR VE SAĞLIK
PROFESYONELLERİNİN SORUMLULUKLARI
ETHICAL PROBLEMS AND RESPONSIBILITIES OF HEALTH PROFESSIONALS IN BIRTH MANAGEMENT
Derleme / Reviewer
Özlem AKIN1, Gamze ŞAHBAZ2, Hüsne YÜCESOY2, Nülüfer ERBİL3
1 Öğr.Gör., Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Rize 2Doktora Öğrencisi, Ordu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Doğum ve Kadın Hastalıkları Hemşireliği AD, Ordu.
3Prof. Dr.,Ordu Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Ordu
Özet
Günümüzde sağlık profesyonelleri, alınacak kararlar ve hukuki açıdan yeterli bilgiye sahip olamama konusunda
etik ikilemler yaşamaktadırlar. Sağlık profesyonellerinin karşılaşılan etik sorunlara etik ilkeler ve etkili
profesyonel bakım doğrultusunda yaklaşım göstermeleri gerekmektedir. Doğum yönetimi doğum şekli,
malpraktis olguları, obstetrik şiddet ve ihmal, mahremiyet ve bilgilendirilmiş onam konularında sıklıkla etik
ikilemler yaşanabilir. Bu nedenle hasta için karar verme özerkliği sağlık hizmeti modeli hedeflerinin ayrılmaz
bir parçası olmaktadır. Sağlık profesyonellerinin sağlık hizmetlerini planlama ve uygulama konusunda her türlü
müdahale ve kararlarında etik ilkeler çerçevesinde hareket etmeleri son derece önem taşımaktadır. Bu
derlemenin amacı, doğum yönetiminde etik sorunlar ve sağlık profesyonellerinin sorumlulukları hakkında
farkındalığın artırılmasıdır.
Anahtar Kelimeler: Doğum, Etik, Etik ikilemler, Sağlık profesyonelleri.
Abstract
Today, healthcare professionals have ethical dilemmas about the decisions to be made and the lack of sufficient
legal information. Health professionals should approach ethical problems in line with ethical principles and
effective professional care. Ethical dilemmas are often encountered in delivery management, delivery mode,
malpractice case, obstetric violence and neglect, privacy and informed consent. Therefore, decision making
autonomy for the patient becomes an integral part of the healthcare model goals. It is extremely important that
healthcare professionals act within the framework of ethical principles in all kinds of interventions and
decisions regarding planning and implementation of health services. The purpose of this review is to raise
awareness about ethical problems in birth management and responsibilities of health professionals.
Key Words: Birth, Ethics, Ethical dilemmas, Health professionals.
ORCID IDs: Ö.A. 0000-0001-7210-8756; G.S. 0000-0002-8999-0818; N.E 0000-0003-3586-6237
Sorumlu Yazar: 1 Öğr.Gör., Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Rize E-mail: [email protected] Geliş tarihi/ Date of receipt :26.08.2020
Kabul tarihi / Date of acceptance: 09.12.2020
YOBU Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi 2021 2(1): 78-88 Akın ve ark.
YOBU Faculty of Health Sciences Journal 2021 2(1): 78-88
79
GİRİŞ
Etik, ahlaki değerler sistemi olarak
tanımlanmaktadır ve sağlık profesyonelleri
günlük çalışmalarında pek çok etik ikileme
maruz kalmaktadır. Etik ikilemlere karar verme
ve etik çatışmaların çözümlenmesinde
yararlılık, zarar vermeme, adalet ve otonomi
ilkesi olmak üzere dört temel ilke
bulunmaktadır. Yararlılık, hastaya ilk olarak ve
her şeyin üzerinde fayda sağlayan bir ilke
özelliği taşır, zarar vermeme ise başkalarına
zarar verecek eylemde bulunmama
yükümlülüğüdür. Özerkliğe saygı ilkesi,
kişilerin karar verme ve seçim yapmasında
özgür bırakılmasıdır. Adalet ilkesi ise eldeki
kaynakların sağlık alanında eşit bir şekilde
kullanılmasını içermektedir (1).
Dünyanın bütün coğrafyalarında nüfus,
çok kültürlü hale gelmekte ve bu durum
hastalarına bireyselleştirilmiş ve bütüncül
bakım vermekle yükümlü olan sağlık
profesyonelleri için önemli bir konu özelliği
taşımaktadır (1). Kadın sağlığı hemşireliği, etik
ikilemlerin en çok yaşandığı alanlardan
birisidir. Bu nedenle sağlık profesyonellerinin
sağlık hizmetleri konusunda her türlü müdahale
ve kararda etik ilkeler çerçevesinde hareket
etmeleri son derece önem taşımaktadır (2).
Bu derlemede, doğum yönetiminde etik
sorunlar ve sağlık profesyonellerinin
sorumlulukları hakkında literatüre katkı
sağlanması amaçlanmıştır.
Doğum şekli tercihinde karşılaşılan etik
durumlar
Vajinal doğum, anne ve bebek için fayda
sağlayan doğal ve fizyolojik bir eylemdir.
Sezaryen ise vajinal doğum yapmanın ve
normal koşullarda yapılacak doğumun güvenle
gerçekleşemediği durumlarda ve doğumu
takiben beklenilen aşırı maternal ya da fetal
hastalık oranı riskinin olması halinde
uygulanması gereken abdominal cerrahi girişim
ile bebeğin uterin ortam dışına alınmasıdır.
Aynı zamanda tüm dünya genelinde son
zamanlarda sıklıkla tercih edilen majör cerrahi
bir girişimdir (3). Sezaryenin en önemli
endikasyonları; fetal distres, ilerlemeyen
travay, baş pelvis uyumsuzluğu,
malprezentasyon ve malpozisyon, uterin
disfonksiyon, yumuşak dokuda engel, sezaryen
sonrası vajinal doğum, geçirilmiş uterin cerrahi,
neoplazi, servikal serklaj, plasenta previa,
ablasyo plasenta, preeklemsi, eklemsi, umblikal
kord prolapsusu, plasental yetmezlik, çoğul
gebelik, maternal diyabet, Rh uyuşmazlığı,
postmortem sezaryen, fetal makrozomi,
anneden bebeğe bulaşabilecek enfeksiyonlar,
konjenital utero-vajinal anomali, kötü obstetrik
öykü, müdahaleli doğumda başarısızlık, fetal
anomali, oligohidroamnios ve polihidroamnios
olmaktadır (4).
Sezaryen ilk uygulanmaya konulduğunda
anne adayının yaşamını kurtarmak adına en son
yapılacak bir cerrahi operasyon iken, şimdilerde
bebeği kurtarmak amacıyla düşük riskli, tıbbi
zorunluluklar dışında anne adaylarının istemi
halinde ve hekimin iş yükünü kolaylaştıran bir
cerrahi operasyon şeklini almıştır (4). Sezaryen,
aynı zamanda büyük bir cerrahi girişim
gerektiren, ani maternal ve perinatal risklerle de
ilişkili olabilmektedir (5).
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), ideal
sezaryen oranının 10-15% düzeyinde olması
gerektiğini belirtmektedir (6). Dünya geneline
bakıldığında sezaryen sayısı artış
göstermektedir, Meksika’da %43.9, İtalya’da
%38.5, ABD’de %32.3, Kanada’da %26.6,
İngiltere’de %23.4, Norveç’te %17.1,
Finlandiya’da %16.5 ve Hollanda’da %14.3
olarak saptanmıştır (7). Betran ve arkadaşları
(5), küresel sezaryen oranının %18.6 olduğunu,
en az gelişmiş bölgelerde %6 ve en gelişmiş
bölgelerde %27.2 olduğunu belirtmiştir. Güney
Amerika, %42.9 oranıyla dünyadaki en yüksek
ortalama sezaryen oranına sahip bölgedir. Latin
Amerika ve Karayipler bölgesi (%40.5) yüksek
sezaryen oranlarına sahiptir ve bunu Kuzey
Amerika (%32.3), Okyanusya (%31.1), Avrupa
(%25), Asya (%19.2) ve Afrika (%7.3)
izlemektedir. En düşük sezaryen doğum oranı
ise %3 ile Batı Afrika’dadır.
Türkiye Nüfus Sağlık Araştırma
Enstitüsü (TNSA) verilerine göre sezaryen
doğum oranları; 2013’te %48 iken, 2018’de
%52 bulunmuştur (8,9). Dünya genelinde ise
Organisation for Co-operation and Economic
Development (OECD) ülkelerinin doğum
oranlarını incelendiğinde, Türkiye’nin 2018 yılı
sezaryen doğum oranı 1000 canlı doğumda
548.90 ile en yüksek düzeydedir (10).
Sezaryen doğum oranlarındaki artışa
bakıldığında, kadınların gebelik yaşının
ilerlemesi, preterm ve çoğul gebeliklerin
artması, üremeye yardımcı yöntemlerin
yaygınlaşması, anne isteğiyle sezaryen doğum
YOBU Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi 2021 2(1): 78-88 Akın ve ark.
YOBU Faculty of Health Sciences Journal 2021 2(1): 78-88
80
yapılması ve ilk doğumları sezaryen olan anne
sayısının artışı dikkat çekmektedir (7).
Aynı zamanda sezaryen doğumun
kadınlar tarafından daha güvenli algılanması,
teknolojinin gelişmesi, maternal, perinatal
morbidite ve mortalite riskinin az olması,
hekimler açısından da doğum zamanının
belirlenmesi, malpraktis, medikolegal
problemler, müdahaleli doğumdan kaçınma
isteği, riskli gebelik artışları ve ileri yaş
gebelikleri sezaryen doğumu daha cazip
kılmaktadır (4). Ayrıca, sezaryenle yapılan
doğumun ardından, anne adaylarının bir sonraki
çocuğunu vajinal doğumla dünyaya getirme
sürecinde, uterus rüptürü veya diğer
komplikasyonların olma olasılığı nedeniyle
tercih edilmemektedir (11).
Sezaryen oranının artmasının, hem anne
adayları hem de henüz doğmamış bebekleri için
risk yaratmasına rağmen anne isteği ile sezaryen
oranındaki artıştan kaynaklandığı
düşünülmektedir (12). Keag ve arkadaşları
(13), sezaryenin, idrar kaçırma ve pelvik organ
prolapsusu oranlarında azalmayı sağladığını,
fakat gelecekteki gebelik sonuçları ve gebelik
komplikasyonları ve uzun dönem çocuk
hastalıkları ile de ilişkili olduğunu belirtmiştir.
Aynı çalışmada, sezaryen ile doğumun
çocuklarda solunum problemleri, astım ve
obezite gibi önlenebilir komplikasyonlar,
kadınlarda doğum sonrası enfeksiyonlar,
hemoraji, anestezi veya kan transfüzyonu ile
ilgili komplikasyonlar, uterus rüptürü, plasental
implantasyon problemleri ve histerektomi
ihtiyacı gibi komplikasyonlara neden
olabileceği belirtilmiştir (13).
Modern tıp etiği, özerklik, fayda,
zararsızlık ve adaleti göz önünde
bulundurmaktadır. Tıbbi olmayan nedenlerle
gerçekleştirilen sezaryenin rölatif yarar ve
risklerini içeren güçlü bir kanıt
bulunmamaktadır (14). Dünyadaki yükselen
sezaryen oranlarını ele almak ve bu prosedürün
aşırı kullanılmasından kaynaklanan kadın ve
yenidoğanlara zarar gelmesini önlemek için,
DSÖ 2018'de gereksiz sezaryeni azaltmak için
klinik olmayan müdahaleler hakkında yeni
öneriler yayınlamış, yüksek, orta ve düşük
gelirli ülkelerde gereksiz sezaryeni azaltmak
için ulusal politika ve protokollerin
geliştirilmesi konusunda bilgilendirmeyi
amaçlamıştır. Kadınlar için sağlık eğitimi,
sağlık profesyonellerine yönelik öneriler ve
sağlık kuruluşlarına yönelik önlemleri
kapsamaktadır (15).
Ülkemiz genelinde ise sezaryen
oranındaki kaygı verici artış neticesinde Sağlık
Bakanlığı, sezaryen oranını düşürmek için
yoğun bir çalışma başlatmış ve bir dizi
önlemleri devreye sokmuştur. Bu bağlamda
2017 yılında “Kadın Sağlığı ve Doğum
Hizmetlerinin İyileştirilmesi Komisyonu”
tarafından yayınlanan raporda “Türkiye’de
artan sezaryen oranlarını düşürmek adına eylem
planı” hazırlanmıştır. Bu eylem planı, klinik
obstetrik aktivitelerin düzenlenmesi, hastane alt
yapılarının iyileştirilmesi, idari ve hukuki alt
yapının geliştirilmesi ve bu amaca yönelik
bilimsel çalışmaların desteklenmesi şeklinde
özetlenebilir (16).
Yanıkkerem ve Çimen’in (11)
araştırmasında hemşirelerin birçoğu vajinal
doğumun pelvik taban disfonksiyonu,
inkontinans ve prolapsusu artırdığına
inanmaktadır. Katılımcıların %85.1’i ebeler ve
hemşirelerin doktorlara oranla normal doğuma
daha olumlu yaklaşımda bulunduğunu ve
%84.6’sı ebeler ve hemşirelerin normal
doğumu daha çok desteklediklerini dile
getirmiştir. 40 yaşın altındaki hemşirelerin
%91.2’si normal doğumun prolapsusa,
%85.6’sı ise pelvik taban disfonksiyonuna yol
açtığına inanmaktadır. Sağlık
profesyonellerinin bu konuda kadınlara eğitim
ve danışmanlık sorumluluğu bulunmaktadır.
Sağlık profesyonellerinin etik
sorumlulukları
Sağlık profesyonellerinin antenatal
bakım sırasında yetersiz danışmanlık
vermesiyle vajinal doğum korkusunun artması
gibi bir takım sorunlarla karşı karşıya
kalınmaktadır (4).
Sağlık profesyonellerine yönelik öneriler
ve sağlık kuruluşlarına yönelik önlemlerden ilk
olarak sezaryen için protokollerin
oluşturulması, sezaryen endikasyonları
kılavuzlarının yenilenmesi, sağlık sistemleri
tarafından hastanelere sezaryen hızı için
sınırlama getirilmesi ve özellikle sezaryen
sonrası vajinal doğumun yaygınlaştırılması
önerilmektedir (17). Gebelerde sezaryen riskleri
konusunda sağlık profesyonellerinin
bilgilendirilmesine önem verilmesi, gebe ve
eşlerinin doğum konusunda eğitim almalarının
sağlanması ve vajinal doğum ile ilgili korku,
kaygı, yanlış bilgi ve inanışların önlenmesi ve
doğum kaygısı olan kadınların antenatal
YOBU Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi 2021 2(1): 78-88 Akın ve ark.
YOBU Faculty of Health Sciences Journal 2021 2(1): 78-88
81
dönemde psikolog desteği almaları için sevk
edilmesi gerekmektedir. Ayrıca eğitimlerin
sadece gebe odaklı değil halk ve tüm
kademeden öğrencilere yönelik düzenlenmesi
önerilmektedir. Danışma konusunda amaç her
zaman bilgilendirilmiş onam olmalıdır.
Danışmanlık ve karar verme süreci birkaç
oturum olabilmektedir. Kişinin isteğinin
merkezinde yer alan değerleri, korkuları veya
endişeleri sorulmalı, yüksek kaliteli kanıtlara
dayanan bilgiler doğrultusunda risklerin ve
faydaların bir listesi oluşturulmalıdır. Doğum
şekli konusunda ön yargı veya baskı olmaksızın
karşılıklı bir karara varılmalı, etik
sorumluluklar göz önünde bulundurmalıdır
(18).
Sezaryen sonrası vajinal doğum ve etik
sorunlar
Etik ikilemlere açık bir diğer konu
günümüzde bir problem olan yasal risklere
karşı, endişe ve sorumluluk almaktan çekinme
niteliği taşıyan sezaryen sonrası vajinal
doğumdur. Sezaryen oranları son yıllarda
küresel olarak artış göstermiştir. Sezaryen
oranlarını azaltmak için birtakım yaklaşımlar
uygulanmaktadır. Sezaryen sonrası vajinal
doğum (SSVD), sezaryen oranlarındaki artışı
azaltmak için iyi bir seçenektir (19). Fakat
SSVD’de önceki sezaryen endikasyonu, önceki
vajinal doğum öyküsü, anneyi etkileyen
faktörler ve mevcut gebelik durumu gibi
bireysel faktörler başarı oranlarını etkiler. Qi ve
arkadaşları (20), daha önce vajinal doğum
öyküsü olmayan kadınların SSVD başarı
şansını daha yüksek bulmuştur. SSVD başarı
şansını etkileyen diğer değişkenler ise, anne
yaşı ve anne kilosu olarak belirlenmiştir (21).
Sezaryen oranlarının artmasına yönelik
önlem almak adına sezaryen sonrası vajinal
doğuma talebin artması için dünya genelinde
detaylı bilgilendirme yapılmaktadır (22).
American College of Obstetricians and
Gynecologists (ACOG) rehberinde sezaryen
sonrası vajinal doğumun, sezaryen
deneyimleyen çoğu kadın için uygun ve güvenli
bir seçenek olduğu belirtilmektedir (23).
Önceki doğumun sezaryen olması, bir
sonraki doğuma yaklaşımın belirlenmesi
obstetride en tartışmalı alanlardan birisidir.
Doğum şekline yönelik yaklaşımın
belirlenmesi, obstetrik uygulamanın
merkezinde yer alır. Sezaryen doğum oranları,
güvenli doğum ve hasta otonomisi gibi konular
etik ikilemlere neden olabilir. Bazı uzmanlar,
daha önce sezaryen geçirmiş tüm kadınlarda
sezaryenin tekrarlanmasını şiddetle
önermektedir. Bazıları ise sezaryen oranlarını
düşürmenin bir yolu olarak görmektedirler.
Hasta merkezli ve kanıta dayalı bir doğum
yaklaşımı oluşturmada ve SSVD ile tekrar
sezaryen doğum arasındaki karara nasıl etik
olarak yaklaşılacağı konusunda kafa karışıklığı
mevcuttur (24). Bu kararı verebilmek için, hem
sağlık profesyonellerinin hem de hastaların
doğum şekline ve başarılı vajinal doğum
şansına karar vermelerine yardımcı olacak
bilgilere ihtiyaçları vardır. Doğum şekline
ilişkin danışmanlığa bir kadın doğum uzmanı
katılmalı ve çoğu durumda karar 36. gebelik
haftasında kesinleşmelidir. Başarılı SSVD ile
ilgili bilgi sahibi olmak, doğum şekline ilişkin
karar verme sürecini iyileştirebilmektedir (25).
Sağlık profesyonellerinin etik
sorumlulukları
Sezaryenden sonra komplikasyonsuz
vajinal doğum makul seçenekler olarak
görülmelidir (24). Bu konuda sağlık
profesyonellerinin SSVD ve elektif sezaryen
riskleri ve yararları hakkında kadına bilgi ve
danışmanlık sunması önemlidir (19). Doğum
şekilleri ve özellikle SSVD hakkında
danışmanlık ve eğitim sunma, artmakta olan
sezaryen oranlarını ve tekrarlayan sezaryene
bağlı riskleri azaltmada önem taşımaktadır.
Sağlık profesyonelleri, prenatal bakım
sürecinde doğum yöntemleri ve SSVD’nin
olumlu ve olumsuz tarafları hakkında
danışmanlık hizmetleri ile kadınların
farkındalıklarını artırabilirler. Öncelikle SSVD
ve dünyadaki sezaryen oranları, SSVD’nin
sezaryen oranlarını azaltmada bir seçenek
olması ve komplikasyon oranlarını azaltması
yönüyle bilgi sağlanmalıdır (19).
Sezaryen sonrası vajinal doğum için anne
gönüllü olmalı ve yazılı onamı alınmalı, pelvik
darlık, uterusta şekil bozukluğu ve rüptür
olmamalıdır. Önceki sezaryenin alt segment
trasvers insizyonla yapılmış olması
gerekmektedir. Alt segment kalınlığının 2
mm’den çok olması, uterusta sezaryen dışında
herhangi bir skar veya anormallik olmaması,
fetüsün dört kilogram altında olması ve gerekli
alt yapının sağlanmasıyla SSVD
yapılabilmektedir (4). Herhangi bir
kontrendikasyon yoksa, alt segment transvers
sezaryen geçirmiş gebelere maternal/fetal
riskleri tartışıldıktan ve onam alındıktan sonra
YOBU Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi 2021 2(1): 78-88 Akın ve ark.
YOBU Faculty of Health Sciences Journal 2021 2(1): 78-88
82
SSVD denenebilir. Uygun vakalarda SSVD
denemesinde başarı oranı %60-80 civarındadır.
SSVD girişiminin uterus rüptürü, acil sezaryen
girişimi, antepartum fetal ölüm, fetal asidoz ve
yenidoğan ünitesi gereksinimi gibi riskleri söz
konusu da olabilmektedir (4). Daha önce
sezaryen doğum yapmış olan kadınlarda,
herhangi bir riskin olmaması halinde SSVD
yapılmalı, danışmanlık ve yönetim planı tıbbi
kayıtta yer almalıdır (19).
Malpraktis olguları
Malpraktis, Latince kökenli “Male” ve
“Praxis” den türeyerek “hatalı uygulama”
anlamı taşımaktadır. Türk Tabipleri Birliği
malpraktis kavramını, sağlık hizmetinden
kaynaklanan zarar ve tıbbi uygulama hataları
olarak ifade etmiştir (26).
Hastalar obstetrik süreçlerinin
mükemmel şekilde gerçekleşmesini bekler
fakat süreç ne kadar doğal olsa da beraberinde
bazı komplikasyonları getirebilmektedir.
Yapılan çalışmalarda sağlık profesyonellerinde,
yeterli teorik ve beceri eğitimi eksikliği, güncel
bilgilerde yetersizlik, yoğun çalışma saatleri,
nöbet sistemi, bir sağlık çalışanı başına düşen
hasta sayısının çok olması, kaygı durumu ve
cihazların yetersiz olması gibi birçok faktörün
malpraktise neden olduğu düşünülmektedir
(27).
Türkiye’de yapılan araştırmalar
sonucunda malpraktis vakalarına bakıldığında,
vakaların %16.8’i obstetri ve jinekoloji
alanında gerçekleştirilmiştir (28). Preeklemsi ve
eklemsi tanısının konulamaması,
makrozominin saptanamaması, transvers
prezentasyonda veya sefalopelvik
uyumsuzlukta oksitosin infüzyonu
uygulanması, aşırı kristaller manevrası,
sezaryen endikasyonunda başarısızlık, sezaryen
sonrası kişiye vaginal doğum yaptırılması
neticesinde uterus rüptürü gelişmesi gibi
sebeplerle infant ölümleri, ultrasonda konjenital
anomalinin tanılanamaması, alfa feto protein
düzeyinin bakılmaması, uzamış doğumu
uzmana bildirmeme sonucunda asfiksi ve
spastik kuadripleji, uzmana bildirmeden
müdahale uygulama nedeni ile humerus kırığı
ve subdural hematom gibi vakaları
kapsamaktadır (28). AlDakhil’in (29) Suudi
Arabistan’da yaptığı çalışma sonucunda toplam
463 malpraktis iddiasından %24.6’sının obstetri
ve jinekolojide olduğu, bu iddiaların
%80.7’sinin doğum eylemiyle ilgili
komplikasyonlarla ilgili olduğu belirtilmiştir.
Obstetrik malpraktis davalarının en sık
nedenlerinin ise brakiyal pleksus yaralanması
ve hipoksik iskemik ensefalopati olduğu
saptanmıştır. Ayıca omuz distosisi tüm
malpraktis iddiaların %63'ünün nedeni ve omuz
distosisi iddialarının çoğunun davacı lehine
karar verildiği belirtilmiştir.
Doğumda travmadan kaynaklanan Erb
paralizisi, subgaleal kanama ve vakum
ekstraksiyonu nedeni ile gelişen fetal kafatası
kırığının hem vaginal hem de sezaryen
doğumlarda görüldüğü bildirilmektedir (30).
Davaların birçoğu, doğum şekli olarak
sezaryenin tercih edilmemesi sebebiyle
açılmaktadır. Bu davalar, özellikle çocukta
oluşan brakial pleksus ve serebral palsi hasarı
ya da annede oluşabilen perine hasarı,
histerektomi ve atoni gibi durumlar nedeniyle
meydana gelmektedir. Makrozomik bebeğin
intrauterin olarak fark edilmemesi, normal
doğumda çocuğa ya da anneye zarar vermesi
sebebiyle de açılmış pek çok dava
bulunmaktadır (31). Obstetri ve jinekoloji
yüksek dava riski ile birlikte olduğu genel
olarak kabul edilen özel bir alandır. Bu nedenle
sağlık profesyonellerinin önemli rol ve
sorumlulukları bulunmaktadır.
Sağlık profesyonellerinin etik
sorumlulukları
Ülkemizde DSÖ’nün %15’lik sezaryen
hedefine ulaşamamasındaki en önemli nedenin
sağlık profesyonelleri üzerindeki malpraktis
baskısı olduğu düşünülmektedir (3). Sağlık
profesyonelleri, yaptıkları işin doğası nedeniyle
sık sık travmatik olaylara maruz kalmaktadırlar.
Ebeler ve hemşireler, gerçek yaşamda doğum
eylemi ve doğumla ilgili acil bir olayla
karşılaştıklarında nispeten hazırlıksız
hissedebilmekte, bazıları yaşanılan deneyimden
travmatize olmakta, bazıları ise bu durumu acil
müdahale becerilerini geliştirme fırsatı olarak
görmektedir (32).
Çakmak ve arkadaşlarının (33)
araştırmasında, tıbbi hataların en önemli
sebepleri dikkatsizlik, özensizlik, tedavi ve tanı
hataları olarak belirtilmiş, tıbbi hataların diğer
sebepleri arasında ise tanı hataları, ihmal ve
vücutta yabancı cisim unutma gibi etkenler de
saptanmıştır. Yanlış uygulamaları önlemek
adına sağlık profesyonelleri dikkatli olmalı,
yetki ve sorumluluklarının bilincine varmalı,
gereksiz müdahalelerden kaçınmalı ve doğru
kayıt tutmalıdır. Eğer hatalı bir uygulama
YOBU Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi 2021 2(1): 78-88 Akın ve ark.
YOBU Faculty of Health Sciences Journal 2021 2(1): 78-88
83
nedeni ile yenidoğan zarar gördü ise, sağlık
profesyonelleri işbirliği içinde gerekli
girişimlerde bulunmalıdır. Ayrıca yapılan ya da
ihmal edilen girişimlerin kayıt altına alınması
Sağlık profesyonellerinin sorumlulukları
arasındadır (34).
Günümüzde gebelik sonucu beklenildiği
gibi olmadığında, sağlık profesyonellerine karşı
yasal işlem kaygısı devam etmektedir. Bu
nedenle, doğum yönetiminde rol alan sağlık
profesyonellerinin etik kurallar ve ilkeler
doğrultusunda yapılan her işlemi kayıt etmesi
gereklidir. Doğumu gerçekleştirirken sorumlu
olan doktora bilgi vermeli, danışmalı ve birlikte
hareket etmelidir (35). Bu süreçte hastaya
yapılacak işlemler hakkında bilgiler sağlamalı
hem fiziksel hem de bilgi anlamında
mahremiyete önem verilmelidir.
Mahremiyete saygı ve bilgilendirilmiş onam
İnsan haklarının ayrılmaz bir parçası olan
mahremiyet hakkı, bireylerin yalnız
kalabilmeleri, istediklerini düşünüp,
arzuladıkları yer, zaman ve şartlarda kimlerle ne
ölçüde ilişki kurabileceklerini ve hareket
edebilmelerine karar verebildikleri alanı ve bu
alanda sahip olunan hakkı ifade edebilmektir
(36). Hastalara yapılan tüm uygulamalarda
hastanın mahremiyetine saygı gösterilmesi
gerekmektedir. Sağlık profesyonellerinin
mahremiyet kapsamında dikkate alması
gereken noktalardan bazıları, hastanın sağlık
kayıtları, hasta odasına girmeden önce kapıya
vurmak, hastanın hijyen alışkanlıkları, hastanın
cinsel tercihleri ya da aile ilişkilerine dair
bilgilerin başkalarıyla paylaşılmamasıdır (37).
Sağlık uygulamalarında başta doğum
olmak üzere kadın sağlığı alanında yapılan
uygulamalar ve girişimlerde insan ve üreme
hakları kapsamında esas alınan bir değer olan
mahremiyete, saygı gösterilmesi önem
taşımaktadır. Doğum, kadın hayatında mucizevi
olaylardan birisidir ve her kadın bu süreci güzel
hatırlamak ister. Sağlık profesyonellerinin etkin
bir bakım sağlaması her kadının en doğal
hakkıdır. Doğumu deneyimleyen her kadın için
sağlık profesyonellerinin ilgisi, çevresel
faktörlerin hijyenik olması, insan onuruna
saygılı bir hizmet anlayışının sürdürülmesi ve
mahremiyete saygı gösterilmesi bu sürecin
olumlu olmasını sağlar (38).
Literatür incelendiğinde, klinikte
bilgilendirilmiş onam ve mahremiyete özen
konusunda tam bir hakimiyet sağlanamamıştır
(39). Bilgilendirilmiş onam doktrini hastaların
tıbbi özerkliğini korur, yani hastaların tıbbi
tavsiyeye karşı tedavi kararları alma hakkı
olduğunu bildirir. Cerrahi prosedürlerde, ilgili
kişilerden bilgilendirilmiş olur almak iyi bir
uygulama olmaktadır. Kadınlar sezaryeni “tıbbi
endikasyon” olmadan seçtikleri zaman,
aydınlatılmış onamın “rıza” kısmı sorun teşkil
etmemektedir, çünkü kadın sezaryen istiyorsa
bu prosedürü kabul ettiği anlamına gelmektedir.
Bilginin onaylanması için karar veren kişinin
prosedür hakkında bilgi ve anlayışa sahip
olması, zihinsel olarak yetkin olması, alternatif
seçimler yapılması ve kararın gönüllü olarak
verilmesi gerekmektedir (40).
Sağlık profesyonellerinin etik
sorumlulukları
Sağlık profesyonelleri bakım, muayene,
tanı ve tedavi işlemlerinde hastanın bedenine,
sağlığına ve kişisel tercihlerine dair gizlilik esas
alınması gereken yönleri zorunlu olarak
açıklamalı, gereken durumlarda bireylerin
mahremiyet haklarını göz önünde
bulundurmalıdır (38).
Doğum ve doğumun seyri, tıbbi tedavi ile
ilgili olarak, “Gebe bir kadın sezaryen
planlamalı mıdır?”, “Ne zaman hastaneye
gitmelidir?”, “Epidural anestezi alarak ya da
doğal yöntemlerle mi doğum yapılmalıdır?”
gibi bir dizi soruyu gündeme getirmektedir.
Doğum eylemi ilerledikçe, hastanın kararları
daha önce aldığı kararlardan farklı gelişebilir.
Bu durumda etik ikilemlerle karşı karşıya
kalmamak adına sağlık profesyonelleri
doğumun her aşamasında hastadan
bilgilendirilmiş onam almalıdır (41).
Bireye bilgilendirilmiş onam alınmadan
girişim yapılmaması ve izin verdiği ölçüde
işlemin uygulanması bireyin mahremiyet
hakkının gerekliliğidir. Örneğin izin alınmadan
yapılan gebeliği sonlandırma, doğurganlığı
önleme uygulamalarının yanı sıra tıbbi açıdan
bir sakıncası olmadığı sürece istenen girişimin
uygulanmaması da bireyin haklarının ihlali
olarak kabul edilir (42). Öztürk ve
arkadaşlarının (39) yapmış olduğu bir
çalışmada, doğum anında en sık yaşanan
sorunlara bakıldığında %96.6’sı gebelerin tıbbi
uygulamayı reddetmesi, %86.2’sinin gebe ya da
lohusanın hayati tehlike bulunmasına rağmen
taburcu edilme talebi, %83.9’unun gebenin
arzularının dikkate alınmaması problemleriyle
karşılaşmışlardır. En az saptanan sorunlar ise,
gebenin karar süreçlerinin dışında bırakılması
YOBU Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi 2021 2(1): 78-88 Akın ve ark.
YOBU Faculty of Health Sciences Journal 2021 2(1): 78-88
84
(%56.3), doğum sırasında mahremiyete saygı
gösterilmemesi (%52.9), aydınlatılmış onam
formlarının imzalatılmaması (%44.8), ağır
anomalili yenidoğana pasif ötenazi
uygulanması (%37.9) ve sınırlı tıbbi olanakların
adil dağıtılmamasıdır (%34.5). Bu nedenle
bilgilendirilmiş onam ve doğum yönetiminde
mahremiyet konuları etik anlamda büyük önem
taşımaktadır.
Bireylerin kişisel verilerinin gizli
tutulması, önlemler alınması, hastalara ait
verilerin gizliliği, hasta bilgi düzeylerinin ve
hastaların sormak istediklerinin yanıtlanması,
sağlık hizmetinin sürekliliğinin sağlanması
konularında, hasta ve çalışan sirkülasyonunun
fazla olması nedeniyle tüm sağlık
profesyonellerine hiçbir meslek mensubunu
ayırt etmeksizin hasta mahremiyeti konulu
eğitimler verilerek eğitimlerin sürekliliği
sağlanmalıdır (1). Doğum yönetiminde
hastaların mahremiyetinin korunmasında
dikkate alınması gereken birçok konu
bulunmaktadır ancak bunun sağlanabilmesi
adına hastaya yönelik verilerin saklanması ve
sadece yetkililer arasında uygun şekilde
paylaşılması oldukça önem taşımaktadır. Sağlık
profesyonelleri hastaların sağlık bilgilerinin
yazılı olduğu evrakları hasta odalarında ve diğer
yerlerde bırakmamalıdır (43). Kaliteli hizmeti
amaçlayan sağlık kurumları, hasta haklarının
yanı sıra mahremiyet ve bilgilerin gizliliğinin
korunması ve sürdürülmesine ilişkin kurumsal
ve yasal düzenlemeleri yapmalı ve bunları
uygulamalıdır (38).
Obstetrik şiddet ve ihmal
Son yıllarda, dünya genelinde doğum
sırasında kadınlara yönelik kötü niyetli ve
saygısız uygulamaların yayılmasıyla birlikte,
fizyolojik ve komplike olmayan doğumlarda
bile doğum sırasında artan ve endişe verici tıbbi
müdahalelerin olduğu bildirilmektedir (44).
Kadınlara doğum sırasında kötü muamele ve
kötüye kullanımı, toplumsal cinsiyetin yanı sıra
insan ve üreme haklarını da içeren bir sorundur
ve literatürde “obstetrik şiddet” olarak
belirtilmektedir. Obstetrik şiddet, fiziksel
şiddet, sözlü ve duygusal şiddet, sezaryen ve
epizyotomi gibi gereksiz uygulamalar ve sistem
yetersizliklerine gömülü yapısal şiddetleri
içermektedir (44).
Doğum sırasında kadınların kötüye
kullanılması, İngiltere, İskandinavya, Latin
Amerika ve Afrika gibi çeşitli ülkelerde
meydana gelen dünya çapında önemli bir sorun
olarak kabul edilmektedir (44). Mesenburg ve
arkadaşları (45) doğum sırasında saygısızlık ve
istismara ilişkin bilgileri doğumdan üç ay sonra
hane halkı mülakatı ile topladığı çalışmada,
kadınlar sözlü taciz (%10), bakım alamama
(%6), istenmeyen veya uygunsuz prosedürler
(%6) ve fiziksel istismar (%5) yaşadığını
bildirmiştir. Fiziksel istismar bildiren kadınların
%1’i bacaklarını ayırmaya zorlamanın en
yaygın istismar şekli olduğunu belirtmiştir.
Vedam ve arkadaşlarının (46) ABD’de yaptığı
çalışmada, altı kadından biri doğum esnasında
bir veya daha fazla kötü muamele yaşadıklarını,
özerklik kaybı, bağırmak, azarlamak veya tehdit
etmek ve göz ardı edilmesi, reddedilmesi veya
yardım taleplerine yanıt alınmaması gibi
sorunlara maruz kaldıklarını belirtmiştir. Ayrıca
kötü muamele deneyimleri doğum yerine göre
de önemli farklılıklar göstermiştir. Evde doğum
yapan kadınların %5.1’inin, hastanede doğum
yapan kadınların %28.1’inin kötü muamele
gördükleri saptanmıştır.
Her ülkenin obstetrik şiddete
yönelebilecek ilgili mevzuat geliştirmesi
gerekmektedir. Hastane dışı hizmetlerde dahil
olmak üzere doğum hizmetlerine erişim için
yasal engeller belirlenmeli ve ele alınmalıdır.
Ayrıca, algılanan engeller ile yasal engeller
arasındaki fark da dikkate alınmalıdır (44).
Sezaryenin artmasının sebeplerinden
birisi de hastaların sağlık profesyonelleriyle
olumsuz deneyimleri olabilmektedir. Hastaların
%38.1’i sağlık personelinin hastaları
önemsemediklerini ifade etmişlerdir (47).
Flores ve arkadaşlarının (48) çalışmasında,
vajinal dokunuş doğum sırasında acı verici bir
uygulama olarak belirtilmekte, vajinal muayene
için her defasında başka bir kişinin
değerlendirme için odaya girmesi ve
birbirleriyle iletişim kurmayan birçok sağlıkçı
tarafından gerçekleştirildiği belirtilmektedir.
Sağlık profesyonellerinin etik
sorumlulukları
Obstetrik şiddeti görünür kılmak,
hastaların duygusal ve fiziksel güvenliğini ve
genel bakım kalitesini iyileştirmek, hastalar ile
sağlık profesyonelleri arasındaki diyaloğun
karşılıklı saygı, güven ve anlayışa dayalı olması
için düzeltici eylemlerin ilk adımıdır (49).
Obstetrik şiddeti önlemek ve mücadele etmek
için akademik eğitim, kadınların farkındalığı,
sosyal seferberlik, şiddetten ve saygıdan
bağımsız obstetrik bakım sağlanmasını garanti
YOBU Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi 2021 2(1): 78-88 Akın ve ark.
YOBU Faculty of Health Sciences Journal 2021 2(1): 78-88
85
etmede etkili yasaların ve kamu politikalarının
oluşturulması, kadınları obstetrik şiddete karşı
koruyan, şiddet içermeyen bakım haklarını ve
bedenleri üzerindeki özerkliği kabul eden
yasaların, yönetmeliklerin ve kamu
politikalarının olması gerekmektedir. Doğum
eylemindeki kadınlar kendi içsel desteğinin
yanında başkalarının desteğine de ihtiyaç
duymaktadır. Bu nedenle doğum eyleminde,
sağlık profesyonelleri empatik anlayış
içerisinde bir bakım sağlamalıdır.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Doğum yönetimi, sağlık profesyonelleri
ve hastalar arasında etik ikilemlerin yaşandığı
bir konu haline gelmiştir. Kadınlar hayatının
önemli bir zaman dilimi olan doğum sürecinde
sağlık profesyonellerinden en iyi şekilde
danışmanlık ve bakım almayı beklemektedirler.
Doğum sürecinde etik sorunlarla
karşılaşmamak için bireylerin özerkliğine saygı
gösterilmesi ve bilgilendirilmiş onam alınarak
bakım verilmesi, kadınlara yönelik obstetrik
şiddetin göz ardı edilmemesi, sağlık
profesyonellerinin donanımlı olması ve
malpraktis vakalarının azaltılmasıyla etik
sorunların en aza indirilmesi sağlanacaktır.
Bu nedenle, doğum yönetiminde etik
ikilemler hakkında eğitimler verilmesi,
sezaryenin spontan doğum için bir alternatif
olmaması ve buna yönelik ülkelerin politikalar
geliştirmesi, elektif sezaryen hakkında
gebelerin kendileri, bebekleri ve gelecekteki
herhangi bir gebelik için olası uzun vadeli
riskleri ve yararları hakkında daha iyi
bilgilendirilmesi, sağlık profesyonellerinin
hastaları tıbbi bilgi vererek hem hastanın
özerkliği hem de kendileri için anne ve fetüsün
sağlığını optimize etme yükümlülüğüne saygı
gösterecek şekilde yönlendirmesi, sezaryen
oranının azaltılmasının ulusal bir öncelik
olması, SSVD’nin bu hedefe ulaşmak için
kanıtlanmış bir strateji olması, malpraktis
vakalarının azaltılmasına yönelik sağlık
profesyonellerinin farkındalık düzeylerinin
geliştirilmesi, yapılacak işlemler öncesinde,
sırasında ve sonrasında, tıbbi, etik ve yasal
prosedürler konusunda hastaların
bilgilendirilmesi, hasta ile iletişim tekniklerinin
geliştirilmesi, karşılaşılan etik ihlallerde
bireylerin haklarını savunması konusunda ilgili
birimlere yönlendirilmesi, sosyal seferberlik
girişimleri ile gereksiz müdahaleleri azaltmak
için doğumda doğru uygulamaların
yaygınlaştırılması, doğum yönetiminde etiğin
mesleki sorumluluk modeli haline getirilmesi,
sağlık profesyonellerinin kadın sağlığı alanında
güncel tedavi yaklaşımlarını takip etmesi
önerilebilir.
Çıkar Çatışması Beyanı
Yazarlar, çıkar çatışması olmadığını beyan
etmişlerdir.
Fon Bilgisi
Yazarlar bu çalışma için finansal destek
almadıklarını beyan etmişlerdir.
KAYNAKLAR
1. Oran N, Yüksel E. Kültürler arası
hemşirelik ve etik. Turkiye Klinikleri
Journal Public Health Nurse-Special
Topics 2015; 1(3): 7-13.
2. Kırıcı S, Canbulat Şahiner N, Çelik D.
Ethical dilemmas in perinatology.
Journal of Human Science 2020; 17(1):
11-20.
https://doi.org/10.14687/jhs.v17i1.580
3.
3. Yapça ÖE, Karaca İ, Çatma T. Artan
sezaryen oranlarını nasıl azaltabiliriz?
Üç yıllık sezaryen verilerimiz eşliğinde
değerlendirme. İstanbul Kanuni Sultan
Süleyman Tıp Dergisi 2015; 7(3): 97-
102.
4. Demirgöz Bal M, Dereli Yılmaz S,
Bergiten Ergin A. Doğum Eylemine
Yönelik Girişimler. İçinde: Demirgöz
Bal Meltem, editör. Ebelere Yönelik
Kapsamlı Doğum. Ankara, Özyurt
Matbaacılık, 2017: 277-307.
5. Betran AP, Ye J, Moller A, Zhang J,
Gulmezoglu AM, Torloni MR. The
Increasing Trend in Caesarean Section
Rates: Global, Regionaland National
Estimates: 1990-2014. PLOS ONE
2016; 11(2): 1-12.
6. Sezaryen Doğum Hızları ile ilgili DSÖ
Açıklaması. Erişim Tarihi:
(10.05.2020):
http://apps.who.int/iris/bitstream/1066
5/161442/11/WHO_RHR_15.02_tur.p
df?ua=1.
YOBU Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi 2021 2(1): 78-88 Akın ve ark.
YOBU Faculty of Health Sciences Journal 2021 2(1): 78-88
86
7. İşgüder Kunt Ç, Bulut YE, Yılmaz G,
Doğru Yılmaz H, Özsoy AZ, Başol N.
Kliniğimizde 2014-2016 yılları
arasında sezaryen oranı ve
endikasyonları. Jinekoloji -Obstetrik
ve Neonatoloji Tıp Dergisi 2017; 14(4):
168-171.
8. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması
Raporu (TNSA). (2013). Ankara.
Erişim tarihi: 18.03.2020,
http://www.hips.hacettepe.edu.tr/tnsa2
013/rapo
r/TNSA_2013_ana_rapor.pdf.
9. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması
Raporu (TNSA). (2018). Ankara.
Erişim tarihi 18.03.2020,
http://www.hips.hacettepe.edu.tr/tnsa2
018/ rapor/TNSA_2018_anarapor.pdf.
10. OECD (2020), Caesarean sections
(indicator). doi: 10.1787/adc3c39f-en
(Accessed on 10 September 2020).
11. Yanıkkerem E, Çimen E. Hemşirelerin
doğum yöntemleri ve sezaryen sonrası
vajinal doğuma bakış açıları. Manisa
CBU Journal of Institute of Health
Science 2017; 4(1): 533-541.
12. Mylonas I, Friese K. Indications for and
risks of elective cesarean section.
Deutsches Aerzteblatt Online 2015;
112(29-30): 489–495.
13. Keag OE, Norman JE, Stock SJ. Long-
term risks and benefits associated with
cesarean delivery for mother, baby, and
subsequent pregnancies: Systematic
review and meta-analysis. PLOS
Medicine 2015; 15(1): e1002494.
14. Chervenak FA, McCullough LB.
Ethical issues in cesarean delivery. Best
Practice & Research Clinical Obstetrics
& Gynaecology 2017; 43: 68–75.
15. Opiyo N, Kingdon C, Oladapo OT.,
Souza JP, Vogel JP, Bonet M, Bucagu,
M, Portela A, McConville F, Downe S,
Gülmezoglu AM, Betrán AP. Non-
clinical interventions to reduce
unnecessary caesarean sections: WHO
recommendations. Bulletin of the
World Health Organization 2020;
98(1): 66–68.
16. TC. Sağlık Bakanlığı, İstanbul İl Sağlık
Müdürlüğü, (2017), Kadın Hastalıkları
ve Doğum Komisyonu Raporu. Erişim
adresi (10.06.2020):
http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/ana
sayfalinkler/belge/ekutuphane/kadin_h
astaliklari_ve_dogum_bransi_komisyo
n_calismalari.pdf.
17. Vural G, Erenel AŞ. Doğumun
medikalizasyonu neden artmıştır, azalta
bilir miyiz? Hacettepe Üniversitesi
Hemşirelik Fakültesi Dergisi 2017; 4:
76-83.
18. Alsayegh E, Bos H, Campbell K,
Barret J. No. 361-Caesarean Delivery
on Maternal Request. Journal of
Obstetrics and Gynaecology Canada
(JOGC) 2018; 40(7): 967-971.
19. Yanıkkerem E, Karakuş A. Bazı
ülkelerin rehberlerine göre sezaryen
sonrası vajinal doğum. Hemşirelikte
Eğitim ve Araştırma Dergisi 2016;
13(2): 79-87.
20. Qi XY, Xing YP, Wang XZ, Yang FZ.
Examination of the association of
physical activity during pregnancy after
cesarean delivery and vaginal birth
among Chinese women. Reproductive
Health 2018; 15(1): 84.
https://doi.org/10.1186/s12978-018-
0544-1.
21. Tsai HT, Wu CH. Vaginal birth after
cesarean section—The world trend and
local experience in Taiwan. Taiwanese
Journal of Obstetrics and Gynecology,
2017; 56(1): 41–45.
22. Gardner K, Henry A, Thou S, Davis G,
Miller T. Improving VBAC rates: the
combined impact of two management
strategies. Australian and New Zealand
Journal of Obstetrics and Gynaecology
2014; 54(4): 327-332.
doi:10.1111/ajo.12229.
23. American College of Obstetricians and
Gynecologist 2010. Vaginal Birth After
Cesarean Delivery: Deciding on a trial
of labor after Cesarean Delivery.
Retrievent From (09.06.2020):
http://www.acog.org/-/media/For.
YOBU Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi 2021 2(1): 78-88 Akın ve ark.
YOBU Faculty of Health Sciences Journal 2021 2(1): 78-88
87
24. Lyerly AD, Little MO. Toward an
ethically responsible approach to
vaginal birth after cesarean.Seminars in
Perinatology 2010; 34(5): 337-344.
doi:10.1053/j.semperi.2010.05.007.
25. Patel MD, Maitra N, Patel PK, Sheth T,
Vaishnav P. Predicting successful trial
of labor after cesarean delivery:
evaluation of two scoring systems. The
Journal of Obstetrics and Gynecology
of India 2017; 68(4): 276–282.
26. Türk Tabipler Birliği (TTB). Füsun
Sayek TTB raporları/kitapları: Sağlıkla
ilgili uluslararası belgeler. Ankara:
Türk Tabipler Birliği Yayınları, 2009:
48.
27. Güngör P, Doğan MY, Yaşar KM.
Farklı Ülkelerin malpraktis konusunda
yasal düzenleme girişimleri, zorunlu
mali sorumluluk sigortası. Zeynep
Kamil Tıp Bülteni 2012; 43(4): 128-38.
28. Büken E, Örnek Büken N, Büken B.
Obstetric and gynecologic malpractice
in turkey: incidence, impact, causes and
prevention. Journal of Clinical Forensic
Medicine 2004; 11: 233-247.
29. AlDakhil LO. Obstetric and
gynecologic malpractice claims in
Saudi Arabia: Incidence and cause.
Journal of Forensic and Legal Medicine
2016; 40: 8–11.
30. Schifrin BS, Cohen WR. The Effect of
malpractice claims on the use of
caesarean section. Best Practice &
Research Clinical Obstetrics and
Gynaecology 2013; 27: 269-83.
31. Cağdır A, Taşçı Aİ. Sezaryen, kürtaj ve
normal doğumla ilgili adli tıp’taki dava
konuları. Sağlık Düşüncesi ve Tıp
Kültürü Dergisi 2012; 24: 54-7.
32. Elmir R, Pangas J, Dahlen H, Schmied
V. A meta-ethnographic synthesis of
midwives’ and nurses’ experiences of
adverse labour and birth events. Journal
of Clinical Nursing 2017; 26(23-24):
4184–4200.
33. Çakmak C, Demir H, Kidak LB. A
research on examination of medical
errors through court judgments. Journal
of Turgut Ozal Medical Center 2017;
24(4): 443-449.
34. Türkmen H, Ekti R. Ebelik ve
yenidoğanda malpraktis. Anadolu
Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi
2017; 20(2): 154-159.
35. Karahan N. Ebelerin gebelik, doğum ve
doğum sonrası dönemde karşılaştıkları
adli sorunlar 2. Tıp Hukuku Günleri. S.
Koç M. Can. M (Ed.), Adli Obstetrik ve
Jinekoloji içinde ( s. 83-91), 2012.
36. T.C. Sağlık Bakanlığı, Sağlıkta Kalite
Standartları (SKS) Hastane Seti,
Versiyon 5.1, 2015: 9.
37. Arslan ET, Demir H. Sağlık
çalışanlarının hasta mahremiyetine
ilişkin tutumu: nitel bir araştırma.
AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi 2017; 17(4): 191-220.
38. Tosun H, Aksoy N. Ebelik
uygulamalarında mahremiyet. Journal
of Health Professionals Research 2019;
1(1): 21-27.
39. Öztürk M, Alan S, Kadıoğlu S.
Doğumhanede tıp etiği: bir alan
çalışması. Cukurova Medical Journal
2019; 44(1): 183-194.
40. Andanda P. Module two: informed
consent. Developing World Bioethics
2005; 5: 14–29.
41. Flanigan J. Obstetric autonomy and
ınformed consent. Ethic Theory Moral
Practice 2016; 19: 225–244.
42. Sert G. Vakalarla Türkiye’de Üreme
Hakları. İstanbul: Turap Tanıtım
Yayınları 2013; 14-17.
43. McGowan Claire. “Patients’
confidentiality”. Critical Care Nurse
2012; 32(5): 61–64.
44. Sadler M, Santos M, Ruiz-Berdu´n D,
Leiva Rojas G, Skoko E, Gillen P,
Clausen J. Moving beyond disrespect
and abuse: Addressing the structural
dimensions of obstetric violence.
Reproductive Health Matters 2016; 24:
47–55.
45. Mesenburg MA, Victora CG, Jacob
Serruya S, Ponce de León R, Damaso
AH, Domingues MR da Silveira MF.
Disrespect and abuse of women during
the process of childbirth in the 2015
Pelotas birth cohort. Reproductive
Health 2018; 15(1): 2-8.
YOBU Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi 2021 2(1): 78-88 Akın ve ark.
YOBU Faculty of Health Sciences Journal 2021 2(1): 78-88
88
46. Vedam S, Stoll K, Taiwo TK,
Rubashkin N, Cheyney M, … Declercq
E. The Giving Voice to Mothers study:
inequity and mistreatment during
pregnancy and childbirth in the United
States. Reproductive Health 2019;
16(1): 77.
https://doi.org/10.1186/s12978-019-
0729-2.
47. Timur S, Şahin NH. Kadınların
doğumda sosyal destek tercihleri ve
deneyimleri. Hemşirelikte Araştırma
ve Geliştirme Dergisi 2010; 12(1): 29-
40.
48. Flores YYR, Ledezma AGM, Ibarra
LEH, Acevedo CEG. Social
construction of obstetric violence of
Tenek and Nahuatl women in Mexico.
Revista Da Escola de Enfermagem Da
USP 2019; 53: e03464.
49. Perera D, Lund R, Swahnberg K, Schei
B, Infanti JJ. “When helpers hurt”:
women’s and midwives’ stories of
obstetric violence in state health
institutions, Colombo district, Sri
Lanka. BMC Pregnancy and Childbirth
2018; 18(1): 3-12.