93
F F A A R R K K L L I I Ç Ç Ö Ö Z Z Ü Ü M M E E K K O O N N O O M M İ İSAADET P ARTİSİ GENEL BAŞKANI PROF. DR. NUMAN KURTULMUŞ

Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Citation preview

Page 1: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

FFAARRKKLLII ÇÇÖÖZZÜÜMM ““EEKKOONNOOMMİİ””

SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANI PROF. DR. NUMAN KURTULMUŞ

Page 2: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

2 Farklı Çözüm “Ekonomi”

Değerli basın mensubu arkadaşlarım, kıymetli hanımefendi arkadaşlar. Hepinizi saygı ve hürmetlerimle selamlıyorum. Allahın selamı rahmeti ve mağfireti hepinizin üzerinize olsun.

İstanbul’un bu çok kötü hava şartlarının içerisinde buraya teşrif ettiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Bildiğiniz gibi Saadet Partisi bundan bir müddet evvel dış politikayla ilgili çözümlerini anlatmıştı. Bundan sonra bugün bir ekonomi konferansını bir basın konferansı şeklinde bunu organize ediyoruz. İnşallah bundan sonra her ay Saadet partisinin Türkiye’nin bir meselesine ilişkin görüşlerini, bunları da teorik kısımlarıyla, temel ilkeleriyle ve pratik sorunlara çözümleriyle ele alacağız ve bunları da Türkiye kamuoyuyla paylaşacağız. Bugün bu konferanslarımızın ikincisini yapıyoruz. Dış politikayla ilgili daha önce Ankara Bilkent Otel’de yaptığımız konferans, ciddi bir şekilde ilgi gördü. Görüyorum ki bugün burada da ekonomiyle ilgili konferansımız ilgiyle takip edilecektir. Çünkü Saadet Partisinin amacı, siyaseti anlamsız, kuru bir takım gürültülerle yürütmek, anlamsız kavgalarla, faydasız polemiklerle sürdürmek değildir. Bizim vazifemiz bağcıyı dövmek değil, üzüm yemektir. Türkiye’nin meselelerinin çözülebilmesi için bildiğimiz bütün doğruları ortaya koyar ve bunu bütün Türkiye kamuoyuyla, bütün siyaset çevreleriyle paylaşırız. Ve Saadet Partisi olarak iktidara geldiğimiz zaman da bugünkü söylediklerimizi, “Ne yapalım iktidarın şartları budur, reel politik” diyerek, çiğneyerek söylediğimiz lafları yutmayız. Onun için bir yerde, bugün burada konuştuklarımız Saadet Partisinin ekonomi politikaları

Page 3: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 3

konusunda manifestosudur. İktidara geldiğimiz zaman uygulayacağımız hükümet politikalarının yansımasıdır. Onların ipuçlarıdır. İnşallah buradaki size takdim edeceğimiz konferansımızı önümüzdeki dönemde ekonomi çevrelerinde de tartışmaya açarak daha fazla olgunlaştıracak ve Türkiye kamuoyuna Saadet Partisi’nin hükümet programı olarak olgunlaştırarak arz edeceğiz.

Değerli kardeşlerim, Türkiye uzunca bir süredir birçok konuyu tartışıyor. Ama dikkat ederseniz, bu anlamsız tartışmaların, polemiklerin, kavgaların içerisinde ne yazık ki bir numaralı gündem maddesi olan ekonomi programları üzerinde hiç durulmuyor. Esasında Türkiye’de bugün bütün kamuoyu araştırmaları, yapılan araştırmalar gösteriyor ki, milletimizin bir numaralı sorunu ekonomik alandaki sıkıntılarıdır. Niçin iktidar ve muhalefet partileri bir türlü ekonomi programlarına gelip bu konu üzerinde fikirlerini söyleyemiyor? Çünkü esasında söyleyebilecekleri çok fazla bir şeyleri yoktur. İktidar partisi nasıl gelsin de millete desin ki, “Ey millet, siz bize bu kadar çok oy verdiniz, biz kimsesizlerin kimi olarak iktidara geldik, ama iktidardaki 7 yıllık süre içerisinde zadegâna, rantiyeye ve üst gelir gruplarına çalıştık” diyerek gelip nasıl milletin yüzüne baksın? Ya da muhalefet partileri, özünde IMF’ci, dışa bağımlı politikalara karşı çıkmayan parlamentodaki muhalefet partileri gelip de nasıl desinler ki, “Ey millet! Biz geldiğimiz zaman sizin sıkıntılarınızı çözebileceğiz” diye. Dolayısıyla Türkiye’de birçok konunun anlamsız bir şekilde tartışılmasına rağmen, ekonominin, aslında bu kutunun açılmamış olmasının, pandoranın kutusunun açılmamış olmasının esas sebebi, iktidar partisinin olduğu gibi

Page 4: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

4 Farklı Çözüm “Ekonomi”

parlamentodaki muhalefet partilerinin de bu konuda söyleyecek hiçbir sözünün bulunmamış olmasıdır.

BÖLÜM I: TÜRKİYE’NİN EKONOMİ POLİTİK SORUNLARI VE NEDENLERİ

1.1- ZİHNİYET SORUNU1.2- DÜNYA EKONOMİ-POLİTİĞİNİN DEĞİŞİMİ

A- Neoliberalizmin Yükselişi (Vahşi Kapitalizm’den Vampir Kapitalizm’e)B- Yeni Dünya Düzeninin Vaatleri

1.3- KÜRESEL KRİZ = MEDENİYET KRİZİ1.4- TÜRKİYE’YE BİÇİLEN ROL / MODEL1.5- KÜRESEL FİNANS KAPİTALİZMİN TÜRKİYE OPERASYONLARI

A- Siyasal Sistemin Dönüştürülmesi (24 Ocak – 12 Eylül – 28 Şubat – 2000 Krizi)B- İktisadi Sistemin Dönüştürülmesi (IMF – Üst Kurullar – Özelleştirme – Yabancı Sermaye)

BÖLÜM II: TÜRKİYE EKONOMİSİNİN DURUMU (AKP EKONOMİSİ)BÖLÜM III: ÇÖZÜM VE PROJELERİMİZ

3.1- MODELA- Zihniyet ve Model DeğişimiB- Kerim Devletin İhyasıC- Ekonomik Modelimiz

3.2- PRATİK ÇÖZÜMLER3.3- ÜRETİMİ GELİŞTİRMEYE YÖNELİK POLİTİKALAR

2

Değerli kardeşlerim, aslında ekonomiden bahsediyorsak, öncelikli olarak iki tane temel konudan bahsediyoruz. Bunlardan birisi hangi paradigmayla ekonomiye yaklaşıyoruz. Yani hangi bakış açısıyla, hangi pencereden bakarak dünyayı ve ekonomik olayları değerlendiriyoruz. Şu pencereden bakarsak dünyada başka bir şey görürüz, bu pencereden bakarsak başka bir şey görürüz. İkinci olarak da biz bu bakış açısı içerisinde hangi modelimizi alarak, uygulayarak Türkiye’nin ekonomik sorunlarını çözüyoruz.

Page 5: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 5

Dolayısıyla ekonomi, sadece rakamlar üzerinde oynanarak ele alınacak bir konu değildir. Ya da Türkiye’nin ekonomik alanının bazı alanları üzerinde, sadece orada yoğunlaşılarak ele alınabilecek bir konu değil, esas itibariyle uygulanan ekonomik politikaların zihniyet dünyası, arka dünyası, paradigmasının da ele alınıp incelenmesi gereken ve esasında modelin tartışılması gereken bir husustur.

Dolayısıyla bu konferansımızda üç temel nokta üzerinde duracağız. Birinci bölümde Türkiye ekonomi politikasın sorunları, nedenleri ve bunun çözüm yolları nelerdir? Bunların üzerinde duracağız. İkinci bölümde şu anda Türkiye ekonomisinin reel durumu nedir? Yani AKP ekonomisinin durumu nasıldır? Üçüncü bölümde

de Saadet Partisi olarak önerilerimiz ve çözümlerimiz nelerdir? Bunları mümkün olduğu kadar kısa bir süre içerisinde sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Page 6: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

6 Farklı Çözüm “Ekonomi”

BÖLÜM I

TÜRKİYE’NİN EKONOMİ POLİTİK SORUNLARI VE NEDENLERİ

Page 7: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 7

İNSANA BAKIŞI Homo - economicus

Sınırsız çıkarcılık, tamahkârlıkAhlaki değerlerden bağımsızlık

Çifte Standart (Sosyal Darwinizm)

DÜNYAYA BAKIŞI (Temellük Duygusu= Emperyalizmin Kaynağı)

TOPLUMA BAKIŞIBireysellik (nefsaniyetçilik)Akılcılık (Rasyonellik)DünyevileşmeKarşı-Devletçilik

4

Bunların en başında zihniyet sorunu geliyor. Türkiye maalesef 3 asırdır dünyada kurumlarıyla, kuruluşlarıyla, uluslar arası ekonomik kuruluşlarıyla, değerleriyle ve paradigmasıyla dünyada hâkim olan modern batı zihniyetinin ekonomi-politik kural ve kurumlarını uygulayan bir ülke haline gelmiştir. Dolayısıyla bugün ekonomimizdeki en temel sıkıntılarımızın başında dünya ekonomisinin temel sıkıntıları olduğu gibi, Türkiye’nin ekonomi-politikteki zihniyet sıkıntısı yatmaktadır. Çok temel olarak

Page 8: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

8 Farklı Çözüm “Ekonomi”

söylemek gerekirse, üç asırdır dünyayı yöneten modern zihniyet üç temel noktada bugün açık vermektedir. Bunlardan birisi insana bakış açısındaki yanlışlıktır. Modern ekonominin insana bakış açısı bir “homo economicus” tanımıdır. Yani kendi menfaatini en çoğa çıkarmaya çalışan, tamahkârlık içerisinde hareket eden, ahlaki değerlerden yoksun bir şekilde hareket eden insan tipi… Modern dünyanın en temel ikinci yanılgısı, dünyaya bakış şeklindeki algılama eksikliğidir. Bugün dünyadaki küresel emperyalizmin, geçmiş dönemlerdeki emperyalizmin temel kaynağı modern zihniyetin dünyaya temellük duygusuyla bakmış olmasıdır. Yani, nasılsa bu dünya bizim malımızdır ve biz dünyayı istediğimiz gibi yönlendirir, istediğimiz gibi dünyayı yönetiriz anlayışıdır. Üçüncü önemli eksikliğiyse modern zihniyetin, toplum olgusudur, toplum dizaynıdır. Toplum dizaynında dört temel dinamikten hareket eden insan unsurunun bir araya geldiği bir topluluğu ifade ediyor. Bunlardan bir tanesi olağanüstü bireycilik içerisinde hareket eden, olağanüstü bir rasyonellik içerisinde hareket eden, tamamıyla dünyevileşmiş, her şeyi dünyadan ibaret gören ve karşı devletçilik anlayışı içerisinde hareket eden, hepsinin çıkarı birbiriyle çelişen hepsi kendi faydasını en çoğa çıkartmak isteyen, sürekli toplumsal ve sınıfsal çatışmaların, tartışmaların olduğu bir toplum düzeni. Dolayısıyla bugün yeryüzündeki ve Türkiye’deki ekonomi-politik sorunların en temelinde yatan nedenlerden birisi budur, zihniyet sorunudur ve ileride inşallah tek başına bu uzun konunun ele alınıp incelenmesi şarttır. Esasında 3 asırdır Türkiye ve İslam dünyasının âlimlerinin, ilim dünyasının, ekonomi dünyasının üzerinde yoğunlaşması ve dünyaya bugün alternatif

Page 9: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 9

bir takım fikirleri söyleyebilmek için mutlaka yoğunlaşması gereken alanların başında da mevcut ekonomi-politiğin zihniyet dünyasının irdelenmesi yatmaktadır. Şunu çok açık bir şekilde söyleyeyim; bu zihniyet dünyasını deşifre etmeden, bu zihniyet dünyasıyla bir türlü entelektüel anlamda hesaplaşmayı göze almayan hiçbir ekonomi programının, bugünkü küresel emperyalist ekonomizme karşı çıkması, buna karşı ayakta durması mümkün görülmemektedir.

NEO-LİBERALİZM’İN YÜKSELİŞİSANAYİ-ÖTESİ TOPLUMA GEÇİŞKÜRESEL SERMAYENİN İKTİDARIMİLLİ EKONOMİLERİN KONTROLÜ

YENİ DÜNYA DÜZENİNİN VAATLERİKÜRESEL REFAHKÜRESEL DEMOKRASİ ve İNSAN HAKLARISİLAHSIZLANMA – KÜRESEL BARIŞİNSANİ GELİŞİM

5

Yine Türkiye’nin ekonomi-politik sorunlarından, önemli nedenlerinden bir diğeri dünya ekonomi-politiğindeki değişimdir. Burada iki tane önemli hususun üzerinde durmak istiyorum: Birisi,

Page 10: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

10 Farklı Çözüm “Ekonomi”

1973’ten sonra dünyada gelişen sanayi toplumlarının petrol krizleriyle sona ermesinden sonra gelişen sanayi ötesi ekonomilerdir. Yani ağırlığını kol gücüne veren sanayi yapılanması ve onun oluşturmuş olduğu refah dalgasının yerine bu sefer yüksek teknolojiler ve hizmet sektöründeki gelişmeyle ortaya çıkan yeni bir ekonomik yapı, 1973’ten sonra. 1990’a gelindiğinde ise bu yapı, Sovyetlerin çözülmesi, sosyalist ekonominin çökmesinden sonra tam bir dünya hâkimiyeti şekline dönmüş ve neoliberal politikalarla bütün dünyaya hâkimiyetini yaygınlaştırmıştır. Neoliberal politikalar iki tane önemli araçla dünya üzerinde etkili olmuşlar. Bunlardan birisi küreselleşme süreçleridir. Bir diğeriyse yüksek teknolojilerin icat edilerek kar marjları yüksek sektörlerde büyük ülkelerin yapmış olduğu atılımlardır. Yeni dünya düzeniyle birlikte dört tane temel vaad ortaya çıkmıştır. Bunlardan birisi küresel refahtır. “Biz yeryüzünde refahı bütün milletlere yayacağız” iddiasıdır. Çünkü liberal sistem karşısında bir alternatif ekonomik model kalmayınca, yani Sovyet sosyalizmi yıkıldıktan sonra yeryüzünde hem ekonomik sistem olarak, hem de ekonomik sistemi dizayn eden siyasal yapı olarak tek başına kalmıştır. Tek kutuplu dünya sistemi denilen sistem dört tane temel vaatte bulundu. Birincisi küresel refah… İkincisi küresel demokrasi, her yere her tarafa demokrasi getireceğiz. Üçüncüsü artık savaşlar kalmayacak, Sovyet sosyalizmi yıkıldığına göre büyük bir silahsızlanma olacak. Dördüncüsü ise buradan ayırdığımız paraları insani gelişme adı altında dünyanın insanının gelişmesine ayıracağız. Ancak ne yazık ki, 1990-2010. Bu yirmi yıllık süre içerisinde tek başına dünyayı

Page 11: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 11

yöneten yeni dünya düzeninin sahipleri, bütün bu vaatlerine rağmen tam tersi bir dünyayı ortaya koymuşlardır.

KÜRESEL ADALETSİZLİK (ASİMETRİK KÜRESELLEŞME)

GELİR DAĞILIMI ADALETSİZLİĞİ VE ARTAN YOKSULLUK

BÖLGESEL SAVAŞLARIN VE SİLAHLANMANIN ARTARAK SÜRMESİ

KÜRESEL AYRIMCILIK (VATANDAŞLIK HİYERARŞİSİ)

6

Bu dünya bugün, 2009 yılında ortaya küresel ekonomik kriz diye çıkan yeni bir kriz olgusuyla karşı karşıyadır. Ancak bizim kanaatimize göre, kriz sadece bir ekonomik kriz ya da sadece bir finansal kriz değildir. Kriz, bir küresel krizdir, bir medeniyet krizidir. Demin ifade ettiğim düşünce dünyası üzerine, temel paradigmalar üzerine inşa edilmiş olan medeniyet yirmi yıllık kayıtsız şartsız dünya hakimiyeti olgusundan sonra, bugün çok önemli bir krizle karşı karşıyadır. Bu kriz hiçbir şekilde medeniyet krizi olarak ele alınıp bir bütün şeklinde incelenmediği takdirde

Page 12: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

12 Farklı Çözüm “Ekonomi”

dünyanın ne finansal krizleri çözmesi mümkündür, ne de bugünkü ekonomik krizleri çözebilmesi mümkündür. Evet, mesele bir medeniyet krizidir. Bu medeniyet krizinin bütün yönleriyle algılanması, anlaşılması lazım. Bu kriz, medeniyet krizi, şimdi bakıyoruz ekonomik parametreler diyoruz ya, esas, dünyanın bugün bakıp cevap bulması gereken husus, bu küresel medeniyet krizinin temel paradigmalarıdır. Onlarca şey yazılabilir, ama burada ben dört tanesini önemli bulduğum için sizin gündeminize getiriyorum. Bunlardan birincisi küresel adaletsizliktir. Şu anda dünyada küreselleşme süreçleri, küresel finans kapitalizmin gelişmesi sonucu olağanüstü asimetrik bir küreselleşme ortaya çıkmıştır. Yani küreselleşmeden, dünyadaki ekonomik gelişmeden istifade eden çok az sayıda bir kitle ve bunun karşısında da dünyada ciddi bir şekilde yoksullaşan insanlar grubu… İkincisi, bunun sonucu olarak gelir dağılımı adaleti olağanüstü derecede bozulmuştur, yoksulluk artmıştır. Sadece bir rakam vererek aklınızda kalsın diye söylüyorum. Bugün yaklaşık dünya nüfusunun % 45’i, yani yarısı deyin, günde 2 doların altında bir gelirle geçinmektedir. Bunun içerisinde yemesi, içmesi, barınması, giyinmesi, sağlığı ve eğitim hepsi dâhildir. Bölgesel savaşlar ve silahlanmanın artarak devam ettiğini görüyoruz. Bu, bugünkü krizin üçüncü önemli boyutlarından birisidir. Efendim biz yeni bir dünya düzeni kuruyoruz ve bu dünya düzeninde savaşlar olmayacak diyenlerin sözlerinde ne kadar yalancı olduklarının, ne kadar bir çifte standart içinde olduklarının en önemli göstergesi 1990’lardan bu yana devam eden savaşlardır. Balkanlardaki savaş, Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Ortadoğu’da yürütülen savaş, Afrika’daki savaşlar… tek tek

Page 13: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 13

saymıyorum, ama söyleyeceğim şey şudur; savaşların bittiği iddiasıyla ortaya konulan yeni dünya düzeni, maalesef 20 yılda 2. Dünya savaşı toplamı kadar insanın öldüğü savaşlar düzenini, savaşlar dönemini ortaya koymuştur. Ve yine bir tek rakam söylemek isterim. Savaşlar ve silahlanma bitti diyenlerin bugünkü dünyası, her yıl 1,5 trilyon dolar silahlara pay ayrılan bir dünyadır. Bunun yaklaşık 1/3’ini de Amerika Birleşik Devletleri tek başına yapmaktadır. Bugün dünyada kayıtlı, bilinen 30.000 tane nükleer silah vardır. Uluslar arası Helsinki anti nükleer grubunun araştırmasına göre, gerçek rakam 150.000’in üstündedir. Dördüncüsü… Yine medeniyet krizinin önemli bir göstergesi, küresel ayrımcılık, yani vatandaşlar hiyerarşisidir. Yeryüzü bir küresel köy haline gelecek diyenler, öyle bir düzen ortaya çıkardılar ki, bugün dünyada insanlık 5 kategoriye ayrılıyor: en üst sınıf, orta sınıf, Türkiye’yi üçüncü sınıfa koyuyorlar, daha sonra diğer ülkeler. Siyahlar, Afrika’nın insanları… Özellikle 11 Eylül’den sonra Müslüman dünyasının insanları… Latin Amerika’nın insanları… Dünya bir vatandaşlık hiyerarşisiyle karşı karşıya kalmaktadır.

Page 14: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

14 Farklı Çözüm “Ekonomi”

EKONOMİDE VE SİYASETTE ÖNEMLİ OLAN MODELDİR.

MODELİ OLMAYANLARIN VİZYONU OLMAZ.

VİZYONU OLMAYANLARIN HEDEFİ OLMAZ.

HEDEFİ OLMAYANLARIN DA YAPACAK HİÇBİR ŞEYİ OLMAZ.

YANLIŞ MODELLER TÜRKİYE’YE HEDEF OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR.

24 OCAK SONRASI, SİNGAPUR MODEL ÜLKEYDİ.

DAHA SONRA DUBAİ MODEL ÜLKE OLDU.

BU MODELLERİN TÜRKİYE’YE UYMASI İMKANSIZDI.

DUBAİ MODELİ’DE İFLAS ETMİŞTİR.

7

Değerli kardeşlerim demin ifade ettim, ekonomiden bahsediyorsak, esasında ilk konuşacağımız, deminki paradigmadır. İkinci olarak konuşacağımız da modeldir. Dolayısıyla ekonomik modeller, ekonomik faaliyetlerin de ana eksenini oluşturan bir kalıp gibidir, bir yol haritasıdır. Bu anlamda Türkiye’ye biçilen rol model yanlıştır. Ekonomide ve siyasette en önemli olan husus modeldir. Modeli olmayanların vizyonu olmaz. Neye göre konuşacağım, bir adamın ekonomik modeli yoksa, neye göre konuşacak. Vizyonu olmayanların da hiçbir hedefi olmaz. Hedefi olmayanların da yapacak hiçbir şeyleri yoktur. Maalesef, Türkiye’ye 24 Ocak kararlarından sonra Singapur modelini model olarak benimsetenler, üzülerek ifade ediyorum ki, son yıllarda da Dubai

Page 15: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 15

modelini model olarak ortaya koydular. Hatırlayacaksınız, 8 yıldır dilimizde tüy bitmiştir, Dubai modeli Türkiye için bir model olamaz. Dubai dediğiniz, Singapur dediğiniz yer neresidir? Alın küresel şirketlerin showroom’unu, alın küresel finans kapitalistini oradan çıkartın, Dubai ve Singapur diye karşınızda iki tane balıkçı köyü kalır. Hâlbuki Türkiye, Osmanlı ve Selçuklu’nun devamı olan bir büyük ülkedir ve Ortadoğu’nun bir dünya lideri olma potansiyeline sahip olan yegâne ülkesidir. Dolayısıyla, Dubai modeli iflas etmiştir. Tabi bu konferans dolayısıyla yanımıza getirmek mümkün olmadı, ama bizim yıllardır söylediklerimizi artık bir zamanlar Dubai’yi model olarak söyleyenler bile bütün dünyaya söylüyor. Bu model iflas etmiştir. Aslında Dubai’nin iflası küresel medeniyet krizinin de çöküşünün en önemli sinyallerinden bir tanesidir.

Page 16: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

16 Farklı Çözüm “Ekonomi”

SİYASAL SİSTEMİN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ 24 Ocak Kararları12 Eylül 1980 Darbesi28 Şubat 1997 Postmodern Darbesi2000 – 2001 Krizi

İKTİSADİ SİSTEMİN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ IMF Programları ve Dünya BankasıÜst KurullarÖzelleştirmeYabancı Sermaye

8

Türkiye’ye Dubai ve Singapur’u model olarak sunanlar, Türkiye’nin uluslar arası küresel finans kapitalizmin egemenliğine girmesi için siyasal ve ekonomik dönüştürme operasyonları uyguladılar.

Page 17: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 17

SİYASAL SİSTEMİN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ24 OCAK KARARLARI

Küresel Finans Kapitalizme Teslimiyetin ve Neoliberalizme Geçişin Altyapısının Hazırlanması

12 EYLÜL DARBESİ

Türkiye’yi Küresel Sömürüye Hazır Hale Getirmek için

Siyasal Altyapının Hazırlanması

28 ŞUBAT DARBESİ

Finans Sisteminin ve Milli Ekonominin Çökertilmesi,

Milli Siyasetin Tasfiyesi

2000 ANAYASA KRİZİ

IMF Programlarına Koşulsuz Teslimiyet

9

Siyasal dönüştürme operasyonlarının başlangıcı 24 Ocak kararlarıdır. 24 Ocak kararları, sanıldığı gibi ekonomik kararlar değildir sadece. 24 Ocak, küresel finans kapitalizme Türkiye’nin teslimiyetinin ve neo-liberalizme geçişinin altyapısını hazırlamıştır. Birinci adım budur. İkinci adım 12 Eylül ihtilalıdır. 12 Eylül ihtilalı 24 Ocak’ın mıntıka temizliğidir. Yani 24 Ocak programının uygulanabilmesi, küresel sömürüye karşı hiçbir rakip gücün kalmaması için Türkiye’deki siyasal sahanın temizlenmesidir. Ardından üçüncü önemli adım 28 Şubat darbesidir. Biraz sonra rakamlarıyla birlikte göreceksiniz. 28 Şubat

Page 18: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

18 Farklı Çözüm “Ekonomi”

darbesiyle birlikte gerçekten milletten yana, milletin refahını arttıran ve fevkalade güçlü bir ekonomik modeli uygulayan Refah-Yol hükümetinin iş başından uzaklaştırılmasından sonra, Türkiye’de finans sistemi bütünüyle dışa bağımlı hale getirilmiş ve ardından uygulanan programlarla Türkiye’nin milli ekonomik yapısı çökertilmiştir. Dördüncü

IMF PROGRAMLARI VE DÜNYA BANKASI

ÜST KURULLAR

ÖZELLEŞTİRME

YABANCI SERMAYE

10

ve son olarak da 2000 Anayasa krizi ve ardından gelen IMF programları siyasal sistemin dönüştürülmesinin alt yapısını oluşturmuştur.

İktisadi sistemin dönüştürülmesi için de buna paralel olarak yürütülen senaryoda dört önemli argümandan istifade edilmiştir. Bunlardan bir tanesi, IMF programları ve Dünya

Page 19: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 19

Bankası perspektifleriyle Türkiye ekonomisinin dışa bağımlı hale getirilmesidir. Bir diğeri üst kurullar marifetiyle Türkiye’de ekonomi-politik kararların parlamentodan alınarak bağımsız üst kurullara devredilmesi, yani ekonomi kararlarında millet egemenliğinin ortadan kaldırılmasıdır. Bunu her anlattığımda rahmetli Ecevit’i hatırlıyorum. Hatırlayacaksınız, Başbakanlığı sırasında şunu söylemişti bir kere. Dedi ki, “ya o kadar çok üst kurul olmuş ki, bundan haberimiz yok, bu kadar olduğundan”. 10 günde 15 yasa. Gelen yasaları biliyorsunuz. Tütün üst kurulu oluşturulduğu zaman karşı çıktık, bütün Türkiye’de konferanslar yaptık. Türkiye’de tütün üst kurulunun oluşturulmasını sağlayanlar, Philip Morris’in bu bölgedeki satış temsilcileri müdürleriydi. Bunlar da ayrı bir baptır. Ama üst kurullar vasıtasıyla, çok açık söylüyorum, bugün artık Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin neredeyse bütçe yapma yetkisi bile uluslar arası kurullara devredilmiştir. Üçüncü argüman özelleştirmedir. Özelleştirme Türkiye’de bir ideoloji olarak algılanmıştır, bir araç olarak değil. Özellikle iktidarda bulunan AKP hükümeti özelleştirmeyi, kendisiyle uluslar arası sistemin güçleri arasını iyi tutmak için bir araç olarak kullanmıştır. Sadece şunu ifade etmek istiyorum. Geçtiğimiz seçim kampanyası sırasında Sayın Başbakanın bir televizyon programında söylediği şu söz kulaklarımdadır. Spiker soruyor, diyor ki bu sürede en çok neyi yapamadığınız için üzülüyorsunuz? Sayın Başbakan diyor ki, Galataport’u Ofer’e veremediğim için üzülüyorum. Galataport’la ilgili Sayın Başbakan geçenlerde yine benzer bir laf söyledi. “Bir mezbeleliği vereceğiz adamlara, niye buna karşı çıkıyorlar anlamıyorum” diyor. Mezbelelik dediğiniz yer,

Page 20: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

20 Farklı Çözüm “Ekonomi”

dünyanın en değerli alanıdır. Ve bu yıl içerisinde Avrupa’da 170.000 profesyonel denizci arasında yapılmış olan ankette, o mezbelelik dediğiniz Galataport, dünyanın birinci yolcu taşıma limanı olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla özelleştirme, hem küresel sistemin beylerinin Türkiye’yi kontrol mekanizması olarak kullanılmış, hem de ne yazık ki, iktidar tarafından uluslar arası sistemin güçlerine bir rüşvet aracı olarak algılanmıştır. Yine bu anlamda Türkiye ekonomisinin iktisadi yapısını dönüştürmekte (dördüncü

madde) yabancı sermaye bir araç olarak kullanılmıştır.

Page 21: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 21

17. IMF PROGRAMININ HEDEFLERİ

TARIM KESİMİNİN KÜÇÜLTÜLMESİ

ALIM GÜCÜNÜN DÜŞÜRÜLMESİ YOLUYLA TALEP ENFLASYONUNUN ÖNLENMESİ

ÖZELLEŞTİRME

BANKACILIK – FİNANS SEKTÖRÜNÜN YABANCILAŞTIRILMASI

ÖZEL SEKTÖRÜN EL DEĞİŞTİRMESİ

OPERASYON: KASIM 2000 – ŞUBAT 2001 KRİZLERİ (Fisher – Derviş)

11

Buradan son olarak, bütün bu modelin, bu paradigma ve modelin uygulanması, 17. IMF programlarıyla, niye 16.sını söylemiyorum. 16.sına kadar tamam onların da sıkıntısı var, ama 1999’un sonunda uygulamaya konulan, imzalanan ve 2000’in başında uygulanan IMF programı, Türkiye’de dışa bağımlılığımızın resmen ilanıdır. 5 tane temel hedefi vardır. 1- Tarım kesimi küçülecek, 2- Talep enflasyonu azaltıyoruz adı altında milletimizin alım gücü azaltılacak, 3- Türkiye’den özelleştirme adı altında kamunun elindeki üretken karlı kuruluşlarda dâhil olmak üzere kamunun stratejik yatırımları da elden çıkartılacak. 4- Özel sektör el değiştirecek, bugün son aşamasına geldik bunun. Ve en önemlisi 5- Bankacılık finans

Page 22: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

22 Farklı Çözüm “Ekonomi”

sektörü el değiştirecek. Bankacılık finans sektörü yabancılaştırılacak. Bu anlamda Türkiye’nin bugün bankacılık sektörünün % 54’ü yabancıların elindedir. Bunun operasyonu Kasım 2000’de başlayan ve Şubat 2001 krizleriyle devam eden süreçtir. 17. IMF protokolünün daha rahat uygulanabilmesi için Türkiye bir krizler sürecinin içerisine sokulmuştur.

FISHER - DERVİŞ OPERASYONU (GEGP)SOSYAL DEVLETİN TASFİYESİ

BÜTÇE AÇIĞI YERİNE CARİ AÇIK

KAMU YERİNE ÖZEL SEKTÖR/HANE HALKI BORÇLANMASI

İÇ BORÇ YERİNE DIŞ BORÇ

YÜKSEK FAİZ/DÜŞÜK KURA BAĞLI SICAK PARA

BASKILANMIŞ KURA BAĞLI ENFLASYON KONTROLÜ

SPEKÜLATİF SERMAYE GİRİŞİNİN TEŞVİKİ

DOLAYLI VERGİLERLE BÜTÇE AÇIĞININ, ÖZELLEŞTİRME GELİRLERİYLE CARİ AÇIĞIN FİNANSMANI

12

Bu krizlerde de iki tane, biz programa karşıyız, isim olarak değil, isimlerle bir işimiz yok, ama aklımızda kalsın diye söylüyorum. IMF’nin 17. Programından sonra uygulanan güçlü ekonomiye geçiş programı bu yapının Türkiye’de teyididir. Ve bu anlamda da Sayın Fisher’le Sayın Derviş, iki temel aktör olarak öne çıkmaktadır.

Page 23: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 23

Sayın Fisher, güçlü ekonomiye geçiş adı altında, Sayın Kemal Derviş’in koltuğunda getirilip, Türkiye’de uygulatılan programın IMF adına Türkiye’deki senaristidir. Buradaki operasyonları bitirdikten sonra da Sayın Fisher, İsrail Merkez Bankası Başkanlığına atanmış, Sayın Kemal Derviş de Birleşmiş Milletler UNDP’ye atanmıştır. Dolayısıyla bunun ne kadar büyük bir operasyon olduğunu da burada hep beraber görüyoruz. Bu Türkiye ekonomisidir, mantalite itibariyle, model itibariyle, uygulanan modelin yanlışlığı itibariyle esas temel nedenlerimizdir. Bu nedenleri ortadan kaldırmadan Türkiye’nin ekonomik yapısının iyileştirilmesi mümkün değildir. Bütün bunları onun için anlattım. Efendim “ben iyileştireceğim ama IMF programına bağlı kalarak iyileştireceğim”. Böy le bir şey yok. Ve onun için net söylüyorum, açık söylüyorum. Ve bunu da manifestomuzun bir ilk maddesi olarak söylüyorum. Saadet Partisi dışında hiçbir parti bugün iktidara geldiği zaman IMF programlarını uygulamayacağını söyleyemez. Biz iktidara geldiğimizde bütün milletimizin önünde burada kameralar önünde de çok açık bir şekilde söylüyorum; IMF’ye bağımlı, dışa bağımlı bu ekonomik programı yırtıp çöp tenekesine atarak milli bir ekonomik modeli inşa edeceğiz.

Page 24: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

24 Farklı Çözüm “Ekonomi”

BÖLÜM II

TÜRKİYE EKONOMİSİNİN DURUMU (AKP EKONOMİSİ)

Page 25: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 25

KAMU’NUN BİRİKİM ARACI OLARAK KULLANILMASI

MALİ KAYITDIŞILIK

İŞSİZLİK

YOKSULLUK – AÇLIK

GELİR VE SERVET DAĞILIMI ADALETSİZLİĞİ

BÜTÇE AÇIĞI – FAİZ ÖDEMELERİ = İÇ BORÇ

DÜŞÜK KUR – YÜKSEK FAİZ – YABANCI SERMAYE = CARİ AÇIK = DIŞ BORÇ

TEZGAHIN DAĞILMASI - İKTİSADİ DURGUNLUK - ÜRETİM YAPISININ DEĞİŞMESİ

ÖZELLEŞTİRME

BÖLGELER ARASI GELİŞMİŞLİK FARKININ ARTMASI

TARIM VE HAYVANCILIĞIN TASFİYESİ

14

Konferansımızın ikinci bölümünde bu temel perspektifler çerçevesinde Türkiye ekonomisinin çok kısa bir değerlendirilmesi, yani AKP ekonomisinin durumu. Evet, burada maddeleri daha evvel saydık. -Kamu’nun bir birikim aracı olarak kullanılması, Mali kayıt dışılık, İşsizlik, Yoksulluk-açlık… on bir tane ekonominin temel göstergesini burada ele aldık. Bunlar arttırılabilir. Ama bizce en temel gördüğümüz hususlar bunlardır.

Page 26: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

26 Farklı Çözüm “Ekonomi”

KAMU’NUN BİRİKİM ARACI OLARAK KULLANILMASI

Bütçe Faiz

Ödemeleri

Ret Ve

İadeler

Muafiyet ve

İstisnalar

RantiyeyeYapılanToplam

Transferler

TarımsalDestekleme

ÖdemeleriSosyal

Harcamalar

SHBütçe

İçindekiPayı

SHRantiye

TransferOranı

2003 58.527 7.632 6.822 72.981 2.805 2.868 2 4

2004 56.491 11.149 8.385 76.025 3.084 3.836 2,5 5

2005 45.680 12.248 9.734 67.896 3.707 5.206 3,3 7,7

2006 45.963 12.165 11.376 69.504 4.747 5.270 3 7,6

2007 48.753 15.878 12.648 77.279 5.555 6.879 3,4 8,9

2008 50.661 17.728 14.251 82.640 5.819 8.158 3,6 9,9

2009 53.200 18.468 14.200 85.868 4.498 9.829 3,7 11,4

TOPLAMMİLYAR TL 359.275 95.268 77.416 532.193 30.215 42.046 %8

15

Bunlardan bir tanesi kamunun birikim aracı olarak görülmesi. Değerli kardeşlerim, aziz İstanbullular! Aslında bu Türkiye’nin 1,5 asırlık sorunudur. Tanzimat’tan bu yana Türkiye’de ekonomik elitler, siyasi elitler vasıtasıyla sürekli zenginleştirilmektedir. Ve devlet bütçe açığını içeride aldığı iç borçla; dış gelirler açığını-cari açığı da dışarıdan aldığı borçlanmayla sürekli bunları geliştirmiş ve böylece Türkiye ekonomisi dışa bağımlı hale getirilmiştir. Burada da Türkiye’nin, kamuyu nasıl bir birikim aracı olarak bulduğunu, yani şunu kastediyorum. Kamuda mal birikiyor değil, kamu bir takım adamları, bir takım sınıfları zenginleştiriyor, Türkçesi bu. Türkiye’deki siyasal sistemin dizaynı da bunun üzerine oturuyor.

Page 27: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 27

Bu, geçtiğimiz hükümet zamanında da böyleydi, bu hükümet zamanında da böyleydi. Aradaki fark, jiplere şimdi başörtülüler, sakallılar biniyor, önceden başkaları biniyordu. Sadece rantiyeye nasıl para aktarıldı, nasıl birikim aracı olarak kullanıldığını söylemek için. Bütçe içerisindeki faiz ödemeleri 2003’ten 2009’a kadar 359 Milyar TL’dir. Rantiyeye aktarılan toplam pay ise, 532 Milyar TL’dir, bu 7 yıllık süre içerisinde. Peki, bütün burada sosyal harcamalara ayrılan pay ne kadar; 42 Milyar TL’dir. Kömür yardımı, gıda yardımı, burslar, kredi yurtlar kurumu, yeşil kart… Hepsini toplayın, 42 Milyar TL. Peki, sosyal harcamaların rantiyeye transfer oranları nedir? Sadece % 8’dir. Yani 92’sini rantiyeye, 8’ini ise fakir fukaraya, 60 milyon vatandaşa vermişiz. Şuradaki rakam değerli kardeşlerim, rantiyeye yapılan toplam harcamalar 532 Milyar TL, sadece 14.000 aileye yapılan transferdir. 14.000 aile bir tarafta, şu 42 Milyar TL ne, orada da 72 milyon var. İşte kamu nasıl birikim aracı haline getiriliyor, bunu bu tablodan başka bir şeye aslında ihtiyaç yoktur.

Page 28: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

28 Farklı Çözüm “Ekonomi”

MALİ KAYITDIŞILIKÜLKE KAYITDIŞILIK ORANI %

TÜRKİYE 40

OECD ORTALAMASI 18

ABD 10

AB 15

SİYASET MUTLAK KAYIT ALTINDAYKEN MALİYE VE TİCARET KAYIT DIŞIDIR.

2010 YILINDA MALİ KAYITDIŞILIK NEDENİYLE KAMUNUN GELİR KAYBI 110 MİLYAR TL’DİR.

280 MİLYON NÜFUSLU ABD’DE VERGİ MÜKELLEF SAYISI: 130 MİLYON

72 MİLYON NÜFUSLU TÜRKİYE’DE VERGİ MÜKELLEF SAYISI: 6 MİLYON

16

Türkiye ekonomisinin bir başka en önemli problemi, kayıt dışılıktır. Türkiye’de şu anda %40 kayıt dışılık var. Bu, OECD, AB ve ABD rakamlarının çok çok üstündedir. Şu anda 2010 yılında kayıt dışılıktan dolayı Türkiye ekonomisinin kaybı 110 milyar TL para olacaktır. Bu neden? Demin söylediğim sebepten dolayı. Siyaseti kayıt altına getiriyor, kontrol ediyor, ama ekonomiyi ve maliye sistemini ise kayıt dışı hale getiriyor. Böylece, bunu da burada parantez içinde söylemek bir borçtur, siyasetin finansmanını da gayr-ı resmi yollarla, kayıt dışı ekonomi eliyle de siyaseti finanse ediyor. Siyaset memnun, sistemi yönetenler

Page 29: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 29

memnun, uluslar arası sistemi dizayn edenler memnun. Öyle mi? Hep söylüyoruz, sana sevdanın yolları bana kurşunlar. Gariban Anadolu halkına da, 72 milyona da şuradaki 42 milyar dolarlık bir iane, ulufe. Sadaka ekonomisi boşuna demiyorlar, bunun için diyorlar. 72 milyona da sadaka. Onlara sevdanın yolları, bize kurşunlar.

İŞSİZLİK(Bin Kişi) 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 Ekim

2009

15+Yaş Nüfus 46.209 47.158 48.041 48.912 49.906 50.826 51.668 49.215 50.722 51.933

Sivil İş Gücü 23.078 23.491 23.818 23.640 24.289 24.565 24.776 23.523 23.805 25.319

Toplam İstihdam 21.581 21.524 21.354 21.147 21.791 22.046 22.330 21.189 21.194 22.019

Açık İşsizler 1.497 1.958 2.473 2.497 2.479 2.520 2.446 2.333 2.611 3.299

Açık İşsizlik Oranı 6,5 8,4 10,4 10,5 10,3 10,2 9,9 9,9 11 13

Hesaba katılmayan İşsizler

1.139 1.060 1.020 945 1.223 1.714 2.087 2.129 2.724 2.239

Toplam İşsizlik Oranı (%)

10,9 12,3 14,1 14 14,5 16,1 16,9 17,4 20,1 19,2

Ekim 2009 itibarıyle toplam işsiz sayısı 5,538.000 kişidir.17

Türkiye ekonomisinin bir başka önemli sorunu açık işsizliktir. Açık işsizlik 3 milyon 299 bin. Ama öyle bir istatistik numara yapıyorlar ki, “iş aramıyorum” diyenlerle, iş aramaktan vazgeçmiş adam, mevsimlik işsizleri saymıyorlar, bunları hesap dışı bırakıyorlar, diyorlar ki efendim Türkiye’nin işsizliği %13’tür.

Page 30: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

30 Farklı Çözüm “Ekonomi”

Bunları koyduğunuz zaman 2 milyon 239 bin kişi daha %19,2 ediyor, %20 deyin. Türkiye’de şu anda fiili işsizlik 5 milyon 538 bin kişidir. Hiçbir dönemde de bu kadar büyük işsizlik olmamıştır. Ayrıca bu işsizlik içerisinde çok kayda değer iki işsizlik türünün de altını çizmek istiyorum. Ben bir sosyal politika hocası olduğum için en çok önemsediğim noktalardan birisi de burasıdır. Genç işsizliği %25’tir. Yani her 4 tane gencimizden 1 tanesi işsizdir. Tahsilli yüksek öğrenim görmüş olan genç işsizliğiyse %30’dur. 3 üniversite mezunundan bir tanesi işsizdir. Sayın Başbakan yeri geldiği zaman şu cümleyi çok sık kullanıyor. Efendim “her üniversite mezununa iş bulacağız diye bir şart yok ya” diyor. İyi de Sayın Başbakan, rantiyenin her türlüsüne kaynak aktaracaksınız diye bir şart var mı?

Page 31: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 31

İSTİHDAMIN SEKTÖREL DAĞILIMI

(Bin Kişi) 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 Ekim 2009

Tarım 7.103 8.089 7.458 7.385 7.400 6.493 6.088 5.601 5.016 5.571

Sanayi 3.738 3.774 3.954 3.821 3.988 4.284 4.407 4.185 5.682 4.269

Hizmetler 9.738 9.661 9.942 10.080 10.403 11.269 11.836 11.404 10.495 12.177

BüyümeOranı (%) 6,8 -5,7 6,2 5,3 9,4 8,4 6,9 4,7 0,9 -6

18

Yine istihdamla ilgili önemli bir husus, değerli kardeşlerim, tarım sektöründe yaklaşık 2 milyonluk bir azalma var, 2003’le 2009 arasında. 7,5 milyondan 5,5 milyona düşmüş. Bu tarımdaki azalmayı maalesef sanayi karşılayamamış, yani işsiz insanlar köyden kente göçmüşler ama gelip burada bir iş bulamadıkları için 400 bin artış var, esas hizmetler sektöründe yığılma var. Yani insanlar, hizmetler sektöründe özellikle çok düşük ücretlerle iş bulabilmişler, önemli bir kısmı da işsiz haline gelmişlerdir.

Page 32: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

32 Farklı Çözüm “Ekonomi”

İSTİHDAM OLUŞTURMAYAN BÜYÜME (JOBLESS GROWTH)

-10

-5

0

5

10

15

20

25

2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009

Açık İşsizlik Oranı Toplam İşsizlik Oranı Büyüme Oranı

2003 – 2009 yılları arasında ekonomi reel olarak %30 büyümüş, İşsiz sayısı ise 2,8 milyon artmıştır.

19

Kaldı ki, büyüme oranları, şimdi şu tablo işsizlikle ilgili olarak bizim özetimizdir. Saatlerce konuşmaya gerek yok. Türkiye’de öyle bir ekonomi modeli, yanlış model uyguladılar ki, buna “jobless growth” diyoruz, yani iş sağlamayan bir gelişme. İstihdam oluşturmayan bir büyüme. 2000 yılından itibaren şu sarı çizgi büyüme oranı, yeşil çizgi açık işsizlik oranı, kırmızı çizgi gerçek işsizlik. Şimdi arkadaşlar, ekonomi küçülmüş 2001’de. Yine işsizlik artmış. 2002’de ekonomi çok büyümüş, yine işsizlik artmış, 2003’de ekonomi büyümüş, yine işsizlik artmış. 2004’te büyümüş, yine işsizlik artmış. Yani ekonomimiz büyüse de küçülse de yine işsizlik artıyor. Çünkü modeli öyle kurdunuz. Dubai modeli bu işte… Niye ekonomi büyüdü? Siz fabrikalarınızı çalıştırdığınız

Page 33: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 33

için, üretiminizi arttırdığınız için büyümedi ekonomi. Özellikle 2003-2007 yılları arasında dış âlemde olağanüstü para emisyonu dolayısıyla dışarıdaki para, düşük kur-düşük döviz yüksek faiz dolayısıyla Türkiye’ye geldi bir. İkincisi, hatırlayın televizyon reklamlarını, %0,69’la 10 yıllığına arabalar satılıyordu. %0,89’la 20 yıllığına ev satılıyordu değil mi? Ne oldu? Dışarıdan gelen mal ve hizmetler, Türkiye’de maalesef, biraz sonra göstereceğim, millet borçlandırılarak, dış âlemden gelen mal ve hizmetlerin alımıyla, dünyada ilk sefer bir model Türkiye’de böyle denendi. Evet, 2003-2007 arasında bir gelişme oldu. Dışarıdan para geldiği için… Onların da Türkiye’ye neye mal olduğunu biraz sonra söyleyeceğim. Ama sonuçta bu para gelmiş olmasına, Türkiye ekonomisi büyümüş olmasına rağmen işsizlik de büyüdü. Bu fevkalade önemli bir, şu anda hükümetin, gerçekten keşke bunu seyretseler de, bu dersi alarak gerçekten burada bir çözüm bulsunlar. Biz çözüm bulsunlar diye bunları söylüyoruz. Böyle bir ekonomik model olmaz. Siz önceliği, uluslar arası küresel finans kapitalizmin önceliklerine verdiğiniz için içeride istihdam oluşturmak diye bir derdiniz olmuyor. Bu resim, bu tablo onun göstergesidir.

Page 34: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

34 Farklı Çözüm “Ekonomi”

YOKSULLUK - AÇLIKAÇLIK SINIRINDAKİLER BİN KİŞİBAĞKUR EMEKLİSİ 1,937SSK EMEKLİSİ 4,000SOSYAL GÜVENCEDEN MAHRUM İŞÇİ 6,722İŞSİZ 5,287MUHTAÇ, GÜÇSÜZ VE KİMSESİZ 1,325TOPLAM 19,271

TUİK’e göre hane halkının %20’sinin aylık geliri 777 TL altındadır. TÜRK-İŞ’ göre hane halkının aylık açlık sınırı 795 TL’dir. Bu hesaplamaya göre hane halkının %20’si açlık sınırının altındadır.

Hane halkının %20’si artık UNDERCLASS’dır, üretim ilişkilerinden kopmuşlardır ve ülke ekonomisinin koşullarının değişmesi bu kesimin refah durumunda herhangi bir değişikliğe yol açmamaktadır..

20

Yine önemli bir mesele Türkiye’de yoksulluk meselesidir. Rakam olarak burada hepsini alt alta sıraladık. Türkiye’de değerli arkadaşlarım, “underclass” tabiri dediğimiz tabir, yani asgari geçim şartlarının altında bir geliri olan nüfus sayısı yaklaşık 19.271.000 kişidir. Yani nüfusun %20’si, hane halkının %20’si underclass’tır.

Page 35: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 35

GELİR DAĞILIMI ADALETSİZLİĞİ

SIRALAMA HANEHALKI KİŞİ SAYISI (MİLYON)

KİŞİSEL KULLANILABİLİR GELİRDEN ALDIKLARI PAY

(%)EN ZENGİN %5 (1) 3,7 18,4EN ZENGİN %5 (2) 3,8 10,3NÜFUSUN %50’Sİ 32 8,5*EN FAKİR %5 (2) 4 1,4EN FAKİR %5 (1) 3,3 0,8

* Dolaylı vergiler ve bankalara yapılan ödemeler çıkartıldıktan sonraki orandır.

21

Yine bu da gelir dağılımındaki adaletsizliği ortaya koymak bakımından, Türkiye’nin en zengin % 5’i kullanılabilir kişisel gelirden %18,4 pay alıyor. Türkiye’nin en fakir %5’i maalesef %1 bile almıyor, % 0,8 alıyor. Ama daha vahimi, şu nüfusun ortalama %50’sidir, yani orta direk dediğimiz, bir ülke ekonomisini canlandıran orta kesim, nüfusun %50’si kullanılabilir gelirin sadece %8,5’ini alıyor. Türkiye hiçbir döneminde bu kadar kötü bir gelir dağılımı içerisinde olmamıştır.

Page 36: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

36 Farklı Çözüm “Ekonomi”

SERVET DAĞILIMI ADALETSİZLİĞİ0-10 BİN TL

ARASI MEVDUAT

1 MİLYON TL ÜSTÜ MEVDUAT

TOPLAM MEVDUAT

2002HESAP ADEDİ 66.138.360 16.981 67.981.815

TOPLAMMEVDUAT İÇİNDEKİ ORANI

16,6 27,3 100

TUTARIMİLYON DOLAR

22.903 37.667 137.973

2009HESAP ADEDİ 69.130.000 30.120 71.020.000

TOPLAMMEVDUAT İÇİNDEKİ ORANI

6,8 42,3 100

TUTARIMİLYON DOLAR 23.165 143.383 338.865

22

Yine bir başka gösterge, servet dağılımındaki adaletsizlik… Burada iki tane şeyi alıyorum. Birisi 10 Bin TL’ye kadar tasarrufu olan mevduat hesapları. Niçin 10 bin TL’ye kadar? 10 Bin TL şu, adamın işi var, iyi kötü işinden dişinden arttırarak bir tasarrufta bulunabiliyor. Bu, hakikaten tasarruf amacıyla yapılan. Bir de 1 milyon TL üstü bankalarda mevduatı olanlar var. Şimdi rakamlara bakar mısınız? 2002 yılında Akparti iktidara geldiğinde, 10 Bin TL’ye kadar mevduatı olanların toplam payı %16,6 imiş, bu rakam %6,8’e düşmüş. 1 milyon TL’nin üstünde mevduatı olanlar %27,3 iken, %42,3’e çıkartılmış. Bir de miktarlarına bakarsanız, 10 Bin TL’ye kadar olanların hesabı 23 Milyon Dolar, 1 milyon TL üstü olanların ise

Page 37: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 37

143 milyon Dolar. Yani Türkiye’de toplam mevduatın önemli bir kısmı 1 milyon TL üstünde olan hesaplardır. Bunlar da demin ifade ettiğim gibi taş çatlasın 14.000 ailenin elindedir. Servet dağılımı bakımından da buradan bir de neyi görüyoruz? Şurada gariban 10 Bin TL’ye kadar işçi, memur, esnaf, emekli… Dişinden tırnağından arttırmış, kenara koymuş, ama kriz dolayısıyla oradan arttırdıkları da azalmış. %16’dan %6’ya düşmüş. Muazzam bir servet dağılımı adaletsizliği…

BÜTÇE AÇIĞI / FAİZ ÖDEMELERİFaiz ödemelerinin nedeni bütçe açığıdır.

BÜTÇE AÇIĞININ NEDENİ İSE DEMOKRASİ AÇIĞIDIR.

Kamunun birikim aygıtı olarak kullanılması ve mali kayıtdışılık nedeniyle kamu kesimi açıkları kronik bir hal almaktadır.

Bu durumda; “Bütçe açığı=İç borçlanma=iç borç faiz ödeme=bütçe açığı” kısır döngüsü ortaya çıkmaktadır.

Bu model çok genel olarak “vergi alınması gerekenlerden borç alınması” şeklinde ifade edilebilir.

2010 yılında bütçe açığı 50 Milyar TL, bütçe faiz ödemeleri ise 56,8 Milyar TL olarak öngörüldüğü için bütçe açığının tek nedeni faiz ödemeleridir.

Devletin rantiye lehine çeşitli muafiyet ve istisnalar nedeniyle vazgeçtiği vergi geliri 14,2 Milyar TL’dir.

Devletin “ret ve iadeler” yoluyla rantiyeye geri ödediği vergi gelirleri 18,5 Milyar TL’dır.

23

Page 38: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

38 Farklı Çözüm “Ekonomi”

Şimdi bir önemli husus da bütçe içerisindeki faiz ödemeleridir. Bakın bugünkü bütçe açığının temel nedeni faiz ödemeleridir. Bütçe açığının nedeni, demin ifade ettim, çok net söylüyorum, bunu da yine bizden başka kimse söyleyemez. Bütçe açığının nedeni demokrasi açığıdır. Ne demek istiyoruz? Üst kurullardan bahsettik. IMF programından bahsettik, güçlü ekonomiye geçiş programından bahsettik. Üst kurullar marifetiyle siz ekonomik konular üzerindeki karar alma yetkisini milletten alıp, bir takım üst kurum ve kuruluşlara devrederseniz, orada millet iradesi yoktur. Çok açık söylüyorum, silahlı bir şekilde Türkiye üzerinde ihtilal yapıp, darbe yapıp, efendim millet iradesini yok etmekle, üst kurullar marifetiyle ekonomik kararlar üzerinde millet iradesini yok etmek arasında mahiyet itibariyle hiçbir fark yoktur. Kamunun birikim aygıtı olarak kullanılması ve mali kayıt dışılık nedeniyle kamu kesimi açıkları kronik hale gelmiştir. Bu durumda da bütçe açığı, iç borç, iç borç faiz ödemesi ve yeniden bütçe açığı şeklinde bir sarmal ortaya çıkmıştır. Bu model çok açık bir şekilde, vergi almamız gerekenlerden borç alarak faiz ödediğimiz için Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin, devletin bütçesi açık vermektedir. Bir kere daha söylüyorum. Bunu da bizden başka kimse söyleyemez. Türkiye’de vergi alınması gereken bir takım elitlerden vergi alınmayıp, bunlardan borç alınarak bütçemiz açık verir hale getirilmiştir. 2010 yılında bütçe açığı 50 milyar TL, ama şuna dikkatinizi çekerim, bu bütçe içerisinde faiz ödemeleri 56,8 milyar TL’dir. Yani 72 milyon, çalışacağız, çabalayacağız, didineceğiz, tasarruflarımızı harcayacağız, işte bir yazarımızın tabiriyle Ayşe Teyzenin yastık

Page 39: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 39

altındaki paralarını ortaya çıkartacağız, dışarıdan işçilerimiz paralarını getirecek, 14.000 kişiye borçlanacağız ve bütün millet bütçesinde açık vereceğiz. Böyle bir adaletsizlik olmaz, bu kabul edilemez bir durumdur.

İÇ BORÇ

1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009

Toplamİç BorçStoku(MİLYAR TL)

22.9 36.4 122.2 149.9 194.4 224.5 244.8 251.5 255.3 274.8 329.2

ToplamİçBorç Stoku / GSYH

21,9 21,9 50,9 42,8 42,7 40,2 37,7 33,2 30,3 29 34,8

ToplamİçBorçStoku(MİLYAR $)

42,4 54,2 84,9 91,7 139,3 167,3 182,4 178,9 219,2 181,7 222,1

24

Değerli kardeşlerim! Yine, Akparti hükümetleri zamanında en önemli hususlardan birisi iç borçtur. Toplam iç borç stoğumuz milyar dolar olarak söyleyeyim, 91,7 milyar dolardan 222,1 milyar dolara çıkartılmıştır, 7 yıl içerisinde.

Page 40: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

40 Farklı Çözüm “Ekonomi”

FAİZ ÖDEMELERİ

(MİLYAR $) TOPLAM FAİZ ÖDEMELERİ YILLIK ORTALAMA FAİZ ÖDEMELERİ

1975 – 2000 127 5

1999 – 2002 125 31

2003 - 2009 260 37,1

İç borç stokunun yol açtığı faiz ödemeleri kamu kaynaklarının önemli bir kısmının dar bir rantiye grubuna aktarılmasına yol açmaktadır.

25

Faiz ödemeleri, 1975-2000 arasında yıllık ortalama faizimiz 5 milyar dolardır, 1999-2002 arasında 31 milyar dolardır. Akparti hükümetleri döneminde 7 yıl içerisinde 37,1 milyar dolardır. Her yıl, 7 yıl değil ha, her yıl 37,1 milyar dolar bütçenin faiz ödemeleridir. Bu şu demektir; biz bu faiz ödemeleriyle, aşağı yukarı, biz bu faiz ödemelerinden kurtulsak, her yıl 10 tane Atatürk barajı yapabileceğiz demektir.

Page 41: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 41

DÜŞÜK KUR - YÜKSEK FAİZ -YABANCI SERMAYEKemal Derviş restorasyonu sonrası sabit döviz kurundan esnek döviz kuru sistemine geçilmesi ile birlikte finansal sistem, sıcak para girişleri ile küresel finansal emperyalizmin insafına bırakılmıştır.

Esnek adı altında düşük tutulan ve Başbakan tarafından ekonomik başarı göstergesi olarak lanse edilen düşük döviz kuru ile ülkedeki rekabetçi üretim yapısı bozulmuştur.

Düşük kur ile birlikte uygulanan yüksek faizler sıcak para girişini artırmış, yabancı sermayeye yüksek miktarda faiz ve kur geliri transferi sağlamıştır.

Sıcak para akımları döviz bolluğuna yol açarak döviz kuru üzerinde baskı oluşturmuş bu da ülke ekonomisinin rekabetini olumsuz yönde etkileyerek dış ticaret açığını artırmıştır.

Sıcak para akımlarının oluşturduğu suni refah imalat sanayi sektörünün çöküşüne ve Türkiye sanayisinin tasfiyesine yol açmıştır.

26

Türkiye ekonomisinin bir başka önemli meselesi, düşük kur, yüksek faiz, yabancı sermaye girişidir. Kemal Derviş restorasyonu, demin anlattım, aslında restorasyon demeyelim, olumlu manadır çünkü. Kemal Derviş programı diyelim. Bu model diyelim. Burada küresel finans sisteminin, düşük kur dolayısıyla Türkiye’ye gelmesi ve böylece sıcak para girişleriyle küresel finans emperyalizminin insafına bırakılan bir hale gelmesi. Yani adam, istediği kadar, istediği şekilde Türkiye’ye sıcak para getirecek. Efendim, döviz kurlarımız düşük olduğu için içeride üretenlerin rekabet gücü azalacak, bu da gerçekleştirildi. Yabancı sermayeye yüksek miktarda faiz ve kur transferi yapılacak, bu da gerçekleştirildi. Türkiye’de bu kur farklılıkları dolayısıyla dış

Page 42: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

42 Farklı Çözüm “Ekonomi”

ticaret açığı ortaya çıkacaktır. Yani siz üretemeyeceksiniz, dışarıdan mallar alacaksınız ve dış ticaret açığı ortaya çıkacak. Sıcak parayla gelen bir suni refah dalgası olacak, ama bu suni refah dalgası da Türkiye’deki iç sanayiyi öldürecek. Bütün bunların hepsi gerçekleşmiştir.

CARİ AÇIK

MİLYON DOLAR 1950-2002 2002-2009

DIŞ TİCARET AÇIĞI -193.637 -230.632

CARİ İŞLEMLER AÇIĞI -45.271 -145.614

YABANCI SERMAYE GİRİŞİ 43.297 195.749

REZERVLER -2.006 -52.002

AK PARTİ İKTİDARINDA 52 YILIN TOPLAMININ 3 KATI CARİ AÇIK VERİLMİŞTİR.

7 YILDA DIŞARIYA KAR PAYI VE FAİZ OLARAK NET 78 MİLYAR DOLAR KAYNAK AKTARILMIŞTIR. BU, HER YIL 2 ATATÜRK BARAJI İNŞA EDECEK MİKTARDA KAYNAĞIN FİNANS SPEKÜLATÖRLERİNE AKTARILMASI DEMEKTİR.

CARİ AÇIĞIN ÜZERİNDEKİ SERMAYE GİRİŞLERİ İLE REZERVLER ARTTIRILMIŞ BU NEDENLE MİLLİ KAYNAKLAR ATIL DURUMDA BIRAKILMIŞTIR.

27

Şimdi, cari açık tablosu da Türkiye’nin önemli, hükümetin önemli tablolarından birisidir. Dış ticaret açığı, 2002-2009’da 230 milyar dolara çıkartılmıştır. Cari işlemler açığı ise 145 milyar dolara çıkartılmıştır. Yabancı sermaye girişi 195 milyar dolardır. Şunu söylemek istiyorum. AKP iktidarı 52 yıllık toplamın 3 katı cari açık ortaya koymuştur. 45 milyar dolar, 145 milyar dolar. 3

Page 43: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 43

katı cari açık fazlası vardır. Uygulanan programın en önemli belirtileri budur. Yani siz o programı uyguladınız, sonuç buraya çıktı. Ve maalesef demin de ifade ettiğim gibi sürekli olarak rantiyeye kaynak aktarıldı. Şimdi burada şunun üzerinde durmak istiyorum. Allah rahmet eylesin, Özal derdi ki, borç yiğidin kamçısıdır, hatırlıyorsunuz. Borç ne yapıyor? Cari açığı arttıran bir şey… Tayyip Erdoğan, az gittik uz gittik, aradan 25 sene geçti, benzer lafı daha başka bir şekilde söyledi. Bunu söylerken de sanki çok büyük bir marifet söylüyormuş gibi söyledi. Efendim, kimileri bunu duysa şunu diyebilir şimdi, efendim cari açıktan korkmayın, cari açık yapabiliyorsanız ne mutlu, millet size güveniyor demektir. Hadi bakalım Sayın Başbakan, bu rantiyenin sen şu faizlerini bu kadar haksız bir şekilde ödemeyeceğini söyle. Eline kalemi alıp, senin notlarını BA’ya BB’ye çıkartan o beyefendiler acaba notunu kaça indirirler. Yani cari açıktan korkmayalım, bakın bir iktisat hocası olarak anlayamıyorum bunları. Üç tane açıktan korkmazsanız, bunun Türkçesi ne biliyor musun? Adam öyle hastalanmış ki, doktor ne yersen ye demiş, o safhaya geldik demektir, bunu itiraf etmektir. Cari açık, bütçe açığı, açık işsizlik… Bu üç açıktan korkmuyorsanız, bir ekonomiyi bundan da başka bir şey batırmaz onu da söyleyeyim. Cari açık, bütçe açığı, açık işsizler. Siz bundan korkmuyorsanız, ne yerseniz yiyin, bir fayda etmez, bunun Türkçesi budur.

Page 44: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

44 Farklı Çözüm “Ekonomi”

DIŞ BORÇMİLYON DOLAR 2002 2009/II

TOPLAM 129.539 268.559

KISA VADELİ BORÇLAR 16.424 47.747

KAMU 915 2.910

TCMB 1.655 1.796

ÖZEL SEKTÖR 13.854 43.041

UZUN VADELİ BORÇLAR 113.115 220.812

KAMU 63.619 75.247

TCMB 20.348 11.649

ÖZEL SEKTÖR 29.149 133.916

AK PARTİ İKTİDARI DÖNEMİNDE, CUMHURİYET TARİHİ BOYUNCA GERÇEKLEŞEN DIŞ BORÇ TOPLAMI KADAR DIŞ BORÇ ARTIŞI GERÇEKLEŞMİŞTİR.

28

Değerli kardeşlerim, dış borç toplamı, AKP aldığında 129 milyar dolarken, şimdi 268 milyar dolara çıkmıştır. Burada yapılan çok önemli bir, yeni bir ayak oyununu, bir değişikliği de sizlerin önüne sermek istiyorum. Özellikle bu dönemde özel sektör borçları, kısa vadeli borçlar 43 milyar dolara, uzun vadeli borçlar ise 29 milyar dolardan 133 milyar dolara çıkartılmıştır. Böylece, bir takım üst sermaye gruplarının kontrolü uluslar arası sisteme bırakılarak, bunların uluslar arası güçler tarafından Türkiye hükümeti üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılması temin edilmiştir. Söylediklerimin ne manaya geldiğini çok bilerek söylüyorum. Hiç de korkmadan söylüyorum. Değerli kardeşlerim, bir takım çevreler, biz Sayın Başbakana, “bu IMF programlarını tatbik

Page 45: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 45

etmeyin, bu programları tatbik ederseniz, Türkiye ekonomisi bir çıkmaza girer” dediğimiz zaman, bir takım çevreler ne diyorlar, “aman ha sakın ha, ne olur IMF ile anlaşma imzalayın” diyorlar. Öyle mi? Niçin diyorlar, bunun için diyorlar. 43 milyar dolar kısa vadeli ve 133 milyar dolar uzun vadeli borçlandırılmışlar da onun için. Yani diyorlar ki, “gelin IMF politikalarını daha katı uygulamaya devam edin, yoksullar yoksullaşmaya devam ederse etsin, ben elimdeki gücümden, servetimden olmayayım” diyorlar. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bunun Türkçesi budur. Ve 72 milyon adına Sayın Başbakana söylüyorum. Tercih yapmak size aittir. Ya 72 milyonun yanında tercih yapacaksınız, IMF programlarıyla anlaşmayı bitireceksiniz, ya da 14-16 bin aileyle anlaşarak Türkiye’yi daha büyük felakete sürükleyeceksiniz.

Page 46: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

46 Farklı Çözüm “Ekonomi”

YABANCI SERMAYESEKTÖRLER TUTAR (MİLYAR DOLAR) ORAN (%)

ÇEŞİTLİ HİZMET SEKTÖRLERİ

12,8 19

BANKACILIK 29,1 43,4

HABERLEŞME-ULAŞIM 12,2 18,2

İMALAT VE DİĞER 12,8 21

TOPLAM 67 100

Doğrudan yabancı sermaye yeni yatırım yapıp istihdam ve teknoloji sağlayıcı katkı sağlamaktan uzaktır.

Yabancılar iletişim ve bankacılık gibi reel ekonomiyi doğrudan belirleyen stratejik hizmet sektörüne yatırım yapmaktadırlar.

Doğrudan yabancı sermaye, Türkiye’nin kısa vadede cari açığını kapatsa da orta ve uzun vadede kar transferleri sonucunda Cari Açığın en önemli sebeplerinden birine dönüşecektir.

29

Efendim, yabancı sermaye geliyor. Biz prensip olarak yabancı sermaye girişine karşı değiliz. Türkiye’de istihdam üretecek, teknoloji getirecek, Türkiye’nin ekonomik yapısını geliştirecek her türlü yabancı sermaye hoş gelsin safa gelsin. Ama yabancı sermaye ile övünüyorsak, bu yabancı sermaye nereye geldi, bunu bir göstermemiz lazım. Bakın Türkiye’de gelen yabancı sermayenin %43’ü bankacılık sektörü için geldi. Siz burada haraç mezat bankalarınızı sattınız, adamlar geldi. Haberleşme ve ulaşım için geldi %18,2’si, GSM’nizi verdiniz, şunu verdiniz, bunu verdiniz geldi. İmalat sektörüne geleni ne kadar? Sadece %21. Efendim İMKB yükseliyor. Bundan millete ne? İMKB’nin yaklaşık %78’i

Page 47: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 47

yabancıların kontrolündedir. Dolayısıyla bu yabancı sermaye girişinin de ne manaya geldiği önemlidir.

TEZGAHIN DAĞILMASI

2002 yılında 5.500 bin kişi ile toplam istihdamın yüzde 25’ini oluşturan kendi hesabına çalışanlar,2009 yılında 4.468 bin kişiye düşerek toplam istihdam içindeki payları yüzde 20’ye gerilemiştir.

Son 7 yılda 1 milyon “bakkal, manav, kasap, terzi” vb. kendi işinin sahibi olan esnaf işini kaybederek emeğinden başka pazarlayacağı bir şeyi olmayanlar arasına katılmıştır.

Tarım ve sanayi kesiminin ekonomi içindeki payı azalmakta ve hizmet sektörünün payı artmaktadır.

Tarım sektörü 2003 yılında 7.168 bin kişi ile istihdamın yüzde 34’ünü oluştururken, 2009 yılında tarımsal istihdam yüzde 26 oranıyla 5.754 bin kişiye düşmüştür.

SADECE SON 7 YILDA TARIMDA ÇALIŞAN 1,5 MİLYON İNSAN İŞİNİ KAYBETMİŞTİR.

30

Tezgâhın dağılması bu süreç içerisinde… Demin ifade ettiğim gibi tarım sektörü yok edildi, 2 milyon oradan işsiz kaldı. Türkiye’de yaklaşık 1 milyon esnaf bu 7 yıl içerisinde işini kaybetti. Bakkal amca, manav amca, efendim, şimdi en sonunda köşedeki eczacı Ayşe abla, o da işini kaybediyor. Türkiye’nin orta kesiminin işi kayboldu. Dolayısıyla son 7 yılda tarımda çalışan 1,5 milyon insan da işsizliği ortaya kondu. Esnaf sanatkâr, tarımla uğraşanlar, efendim, orta sanayi grupları, bunlar tezgâhını dağıtmış oldu.

Page 48: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

48 Farklı Çözüm “Ekonomi”

ÜRETİM YAPISININ DEĞİŞMESİTarım ve küçük üreticiliğin (esnaf) tasfiyesi ile birlikte “mülksüzleşme” olgusu derinleşmiş ve “kendi işinin efendisi” olanlar “ücretli-yevmiyeli işçi” durumuna düşmüşlerdir.

1999 rakamlarına göre sanayinin gayri safi milli hasılaya oranı yüzde 25 civarındadır. Bugün yüzde 16 düzeyine düşmüştür. Türkiye sanayiiden ticarete kaymakta yani ranta, hizmete kaymaktadır.

Türkiye ekonomisi, dışarıdan ara ve yatırım malı ithal edip bunları içerde düşük emek ile ürüne dönüştürüp tekrar ihraç eden montajcı karakterden kurtulamadığı için, ihracatın yatırım ve istihdam artışı sağlaması mümkün olmamıştır.

İHRAÇ MALLARININ İÇİNDEKİ İTHAL GİRDİ ORANI %70’DİR. DOLAYISIYLA TÜRKİYE’NİN NET İHRACATI 100 MİLYAR DOLAR DEĞİL, 30 MİLYAR DOLARDIR.

KOBİ’ler ayakta kalmak için düşük emek ve mali kayıtdışılıkla çalışmak dışında çare bulamamıştır. Bu da uzun vadede Anadolu sermayesinin Anadolu insanına yabancılaşmasına yol açmaktadır.

Sonuç olarak 24 Ocak Kararları ile uygulamaya konulan ve 30 yıldır aralıksız bir şekilde, iki darbe sayesinde inatla sürdürülen neo-liberal yeniden yapılanma TÜRKİYE EKONOMİSİNİN ÜRETİM YAPISINI DEĞİŞTİRMİŞTİR.

31

Üretim yapısı değişti. Değerli arkadaşlarım, tarım ve küçük esnafın, KOBİ’lerin, çiftçilerin güçsüzleşme olgusuyla karşı karşıya kaldı. İnsanlar, kendi işinin sahibi olan insanlar artık başkalarının yevmiyeli, ücretli işçisi durumuna düştü. Sanayinin gayri safi milli hâsılaya oranı, %25 civarındadır. 1999’daki bu rakamdan şu anda %16 seviyelerine düşmüşüz. Yani aradaki fark sanayiye gitmemiş, tarım kesimindeki çözülme sanayiye gitmemiş, hizmete ve rantlara kaymıştır. Burada önemli hususlardan birisi, efendim “çok ihracat yapıyoruz” meselesidir. Kardeşlerim, Türkiye’de şu anda ihraç mallarının içerisindeki ithal girdisi %70 civarındadır. Yani dışarıdan alıyorsunuz adamların mallarını, burada montajcı bir ithalat, ihracatçı oluyorsunuz. Alıp bunu ihraç

Page 49: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 49

ediyorsunuz. Dolayısıyla sizin esasında ihracatınız, 100 milyar dolar değil, 30 milyar dolardır.

ÖZELLEŞTİRMESATIŞ YÖNTEMİ KURULUŞ ADEDİ TUTAR (MİLYON $)

BLOK SATIŞ 54 $717,30

HALK ARZ + BLOK SATIŞ 14 $20.748,00

HALKA ARZ 20 $3.736,00

ULUSLAR ARASI PİYASADA KURUMSAL ARZ 5 $1.152,00

TESİS, VARLIK VE İŞTİRAK PAYLARININ SATIŞ VEYA DEVRİ 34 $49,30

YARIM KALMIŞ TESİSLERDEN SATILAN 9 $3,70

YARIM KALMIŞ TESİSLERDEN DEFTER DEĞERİ ÜZERİNDEN DEVİR 8 $806,50

KAPATILAN / İŞLETMEDEN ÇEKİLEN 130 BELİRSİZ

TOPLAM 274 $27.212,80

Arsa, arazi, limanlar, altyapı, GSM operatörleri ve TMSF satışlarıyla birlikte özelleştirme tutarı 50 milyar dolardır.

32

Bir başka önemli konu özelleştirme konusudur. Belki bir ayrı konferans bunun için vermek gerekir. Burada satış yöntemleri, kuruluş adetleri var. Yaklaşık 274 tane büyük kuruluş satılmış. Buradan elde edilen gelirler ise 27,2 milyar dolardır. Ayrıca araziler, limanlar, GSM’ler, operatörler ve TMSF aracılıyla yapılan satışları da koyduğunuz zaman, Türkiye’nin özelleştirme satışlarından elde ettiği gelirler 50 milyar dolardır. Bu da Türkiye’nin demin ifade ettiğim bütçe açıklarının yamasını

Page 50: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

50 Farklı Çözüm “Ekonomi”

kapatmak için kullanılmıştır, hiçbir şekilde Türkiye’de üretime gitmemiştir.

BÖLGELER ARASI GELİŞMİŞLİK FARKININ ARTMASITürkiye’nin özellikle Doğu, Güneydoğu, Doğu Karadeniz bölgeleri ile İç Anadolu’nun Kırıkkale-Çankırı-Niğde üçgeni, İç Ege ile Akdeniz’in iç bölgeleri ülke kalkınmışlık düzeyinin çok gerisinde kalmışlardır.

Bölgeler arası gelişmişlik farkının giderilmesi kamu politikaları yerine, piyasa dinamiklerine bırakılmış ve sonuçta gelişmişlik farkı daha da artmıştır.

Örneğin nüfusun yüzde 16’sını barındıran 21 Doğu ve Güneydoğu ilinin ulusal gelirden aldığı pay 1980’de yüzde 8,2, 2001’de yüzde 7 iken 2009’da yüzde 6’ya inmiştir.

Ulusal gelirin yüzde 28’ine sahip olan İstanbul’daki kişibaşına milli gelir ile Doğu-Güneydoğu’daki kişi başına milli gelir arasındaki fark 10’a 3’tür.

Tarım ve hayvancılığın tasfiyesi ve bölgedeki KİT’lerin özelleştirme nedeniyle yok edilmesi Doğu ve Güneydoğu’nun geri kalmışlığını yapısal hale getirmiştir.

Türkiye’nin her tarafına göç veren bu iki bölgedeki insanların önemli bir kısmı mevsimlik işçilik yapmak zorunda kalmıştır. Bölgeye yönelik GAP yatırımları da tamamlanamadığı için yoksulluk-işsizlik halkın kaderi haline gelmiştir.

33

Bölgeler arasındaki gelişmişlik farkı… Özellikle Doğu ve Güneydoğu olmak üzere Doğu Karadeniz Bölgesi, İç Anadolu’nun Kırıkkale-Çankırı-Niğde üçgeni, İç Ege ve iç Akdeniz Bölgeleri’nde ciddi bir bölgesel farklılaşma ortaya çıkmış ve derinleşmiştir. Sadece aklımızda rakam kalsın diye söylüyorum. Türkiye’de doğuyla güneydoğu arasında, İstanbul’la doğu illeri arasındaki fark 3/10’a çıkmıştır. Yani İstanbul’daki 10 lira alırken, doğudaki 3 lira almaktadır.

Page 51: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 51

TARIM VE HAYVANCILIĞIN TASFİYESİNüfusumuzun %30’una yakını yani takriben 22 milyon insanımız kırsal alanda yaşıyor ve tarımla iştigal ediyor. Milli gelirden aldığı pay sadece %7,6’dır.

1999’dan beri IMF ve Dünya Bankası’nın da etkileri ile gerek üçlü koalisyon, gerekse yedi yıldan beri iktidarda olan AKP Hükümetleri tarım ve hayvancılığı yok ederek, ülkemizi tarım ve hayvansal ürünler ithal eder hale getirmişlerdir.

SEK’in özelleştirilmesi ile süt alımı yapılamamış, insanlar sütünü satamadığı için sütçülüğü bırakmış, EBK’nın özelleştirilmesi ile hayvan yetiştiricileri besiciliği bırakmıştır.

TMO şubeleri azaltılmış. Alım merkezleri silolar kapatılmış, buğdaya destek verilmemiş. Türkiye dışarıdan buğday ithal eder hale gelmiştir.

BİRLİKLER (Tariş, Antbirlik, Çukobirlik, Fiskobirlik) kasıtlı olarak zayıf bırakılmış, bunların muhatabı, ortağı olan çiftçiler pamuğu, üzümü, inciri, fıstığı terk etmişlerdir.

IMF’nin baskısı ile Türkiye’de fındık söktürülürken, Avrupa Birliği İspanya ve İtalya’da FINDIKÇILIĞI TEŞVİK ETMİŞTİR.

ABD VE AB ÜLKELERİ ÇİFTÇİ BAŞINA 5-6- BİN DOLAR SUBVANSİYON VERİRKEN, AK PARTİ İKTİDARI 200 DOLAR BİLE VERMEYEREK TARIMIMIZI YOK ETMİŞTİR.

34

Tarım ve hayvancılık bu süre içerisinde tasfiye edilmiştir. 22 milyon insanımız kırsal alanlarda yaşıyor. Bunlar nüfusun %30’u eder. Ama maalesef sadece milli gelirin %7,6’sı pay alıyor. Yani genel ortalamanın çok daha altında tarım kesiminin almış olduğu pay. Tarımla ilgili meselelerde birlikler konusunda yanlış siyasetler izlenilmiştir. Fiskobirlik, Tariş, Antbirlik gibi kuruluşlar da politik amaçlarla ciddi şekilde bir sona gelinmiş; pamuk, üzüm, incir, fındık gibi ürünler üretilemez hale getirilmiştir. Burada tarımla ilgili olarak herhalde şunu söylemek de vazifemizdir, çok sık söylüyoruz ama, bir kere daha söylemek istiyorum. Efendim, “ekonomi siyasetten uzaktır” diyorlar değil mi? Külliyen, koskocaman bir yalan söylüyorlar. Ekonomi kadar

Page 52: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

52 Farklı Çözüm “Ekonomi”

siyasetle iç içe olan, siyasetle ekonomi kadar düşünce dünyasıyla iç içe olan bir başka husus yoktur. Değerli arkadaşlarım, ekonomi, tercihler seti demektir. Model kuracaksın, neyi tercih edeceksin? Şimdi 1999 yılında, 2000 yılındaki IMF programıyla birlikte Türkiye’de mesela, Tarımı Yeniden Yapılandırma Üst Kurulu çıktı, bir Tütün Yasası çıktı. Biz 2000 yılından bu yana, şimdi tekel işçilerinin grevi olduğu için, sıcak bir konu, 2000 yılından bu yana ne diyoruz? Efendim “devlet tekelle sigara üretir mi?” Sigara içilmesini teşvik ettiğimiz için bunları söylemiyoruz, yanlış anlaşılmasın. Efendim tamam, devlet tekeli olmaz. Bizim Adıyaman’da, Bitlis’te, Karadeniz’de Ahmetlerimiz, Mehmetlerimiz üretmeyecekler. Niçin üretmeyecekler, çünkü Philip Morris Beyefendi gelecek, burada sigara satacak da onun için bizimkiler üretmeyecek. Yine gel de söyleme, bizim o türkü çok güzel bir türkü, “sana sevdanın yolları, bize kurşunlar”. Amerika’daki Corclar tütünlerini üretecekler, onlar kazanacaklar, bizim Ahmetler, Mehmetler aç kalacak.

Page 53: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 53

Taban fiyat uygulamalarına son verilmiştir. Şeker kanunu çıkarılarak şeker pancarı ekimine kota konmuş ve şeker fabrikaları özelleştirme kapsamına alınmıştır.

Tütün kanunu çıkarılarak tütün işleyen sigara fabrikaları satılmış üretim düşmüş hatta dışarıdan tütün ithal edilmeye başlanmıştır

Tarım bakanlığınca açıklanan buğday fiyatları maliyetin gerisinde kaldığı için çiftçiler perişan olmuştur.

Akaryakıtta 2002 yılından itibaren her yıl %25’e varan artışlar olmuştur.

IMF, AB ve DTÖ dayatmaları doğrultusunda uygulanan tarım politikaları sonucu, tarımsal üretim düşmüş, ürün ve araziler değersiz hale gelmiştir.

Hayvan varlığı gün geçtikçe azalmaktadır. Bilhassa küçükbaş havan sayılarının süratle düşmesi bu durumu daha bariz olarak göstermektedir.

Hayvan hastalıkları kontrol altına alınamadığı için hastalıkların sebep olduğu yıllık ekonomik kayıp süt ve et üretimimizin %25’ine eş değerdir.

TİGEM’ler son yıllarda damızlık hayvan yetiştirme yönünde yetersiz kalmıştır.

35

Bu şeker pancarında niçin kotalar var, Anadolu’da hepiniz biliyorsunuz. Yabancı şeker şirketleri gelecek burada tatlandırıcı satacaklar da onun için. Değerli kardeşlerim tütün meselesini bir kez daha söylüyorum. Ankara’da şu anda direnişlerini sürdüren bütün Tekel işçisi kardeşlerimi tebrik ediyorum. Allah onlardan razı olsun. Sonuna kadar bu direnişlerinde yanlarında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum. O kadar açık bir oyunun mağduru haline getirildiler ki, efendim, 600.000 aile tütünle uğraşıyordu. Şimdi bu aile sayısı Akparti iktidarlarında 190.000’e düştü. Önümüzdeki 2010 yılında 90.000’e düşecektir. Türkiye’de 100’ün üstünde tekel ve tütün işleme tesislerimiz varken, bunların hepsi kapatıldı ve Türkiye’de devletin elinde olan tekel kaldırılsa ne yazar, onların yerine başka

Page 54: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

54 Farklı Çözüm “Ekonomi”

tekeller oluşturuldu. Dört tane uluslar arası şirket Türkiye’de yeni tütün tekelleri haline geldi. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Uygulanan bu politikalar karşısında da Türkiye’de tarım ve hayvancılık tasfiye edilmiştir.

AK PARTİ DÖNEMİ BORÇ - BÜYÜME TABLOSU

2002 2009Artış Tutarı

(milyar $)Artış Yüzdesi

(%)İç Borç 91,7 222,1 130,4 142,2Dış Borç 129,5 268,6 139,1 107,4Kredi Kartı Borcu 2,7 25,3 22,6 837,0Tüketici Kredisi Borcu 1,4 61,4 60 4285,7Toplam Borç 225,3 577,4 352,1 156,3Kişi başına Borç 3.413 $ 8.031 $ 4618 $ 135,3Kişi başına GSYH 4.225 $ 5.137 $ 912 $ 21,6Nüfus 66.009.000 71.897.000 5.888.000 8,9

AK Parti iktidarı, borca dayalı ve istihdamsız bir büyümeyi, Türkiye’nin jeopolitik imkanlarını ranta tahvil ederek gerçekleştirmiştir.

36

Özetle, daha fazla vaktinizi almayacağım, saatime de bir yandan bakıyorum, çünkü üçüncü bölüme vakit kalsın. İki tane tablo ortaya koyacağım. Bugün çocuklar karne aldı, ortaöğretim çocukları. Yakında da Akparti karnesini alacak. 2002-2009 bunu iç borç, demin söyledik, iç borç %142,2 arttırılmış, dış borç %107,4 arttırılmış, kredi kartı borcu %837 arttırılmış, bir taraftan özel sektörü borçlandırmış, bir taraftan da vatandaşı borçlandırmış. Ondan

Page 55: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 55

sonra eline gıda yardımı veriyor, kömür yardımı veriyor, insanları yarım ekmeğe muhtaç etmiş, borçlandırmış, sonra da diyor ki, “sus ha, sakın sesini çıkarma, sesini çıkartırsan istikrar bozulur, yarım ekmeğini de kaybedersin” diye insanları üstü örtülü korkutuyor. %837; bu millet enayi mi kredi kartıyla borçlansın? Adamın başka İmkânı yok ki. Ücretlerini kıstınız, işsiz bıraktınız, ürünlerini 5 para etmez hale getirdiniz, tezgâhları dağıttınız, fabrikaları kapanma noktasına geldi. Yastık altındaki birikimler ortaya çıktı. Adamlar ne yapsın, %837 insanımız borçlandı. Tüketici kredisi borçları, şuradaki felaketi görüyor musunuz? Tüketici kredisi borçları 1,4 milyar dolardan 61,4 milyar dolara çıkmış. Yani 4.285 kat artmış. Toplam borçlarımız %156 artmış, kişi başına düşen borç miktarı %135 artmış, GSYH ise %21 artmış. Yani üretmeden, gelir getirmeden bütün millet kişi başına borçlandırılmış. Şuraya da bakmanızı istirham ediyorum. Kişi başına borç 2002’de 3.413 dolarken, 2009’da 8.031 dolara çıkmıştır. Ama kişi başına GSYH 4.225’den 5.137’ye çıkmıştır. Burada da Sayın Başbakanın yaptığı 11.000 dolar kişi başına hesaplar yanlış hesaplardır. Böyle olabilmesi için Türkiye’nin 10 yıl boyunca %7 kalkınması gerekir. Matematik hesaplamayı da bilmiyorlar, gitsinler hesaplarını yeni baştan yapsınlar. Şimdi şu tablo iyidir diyen bir kişi var mı bu salonda? Hadi diyelim bu salonda yok. Bu tablo iyidir diyen bir kişiyi tanıyan var mı? Akpartinin karnesi bu. İyiyse ben de iyi diyeceğim. Ama bu millet iyi demiyor. Bu milletin maalesef borçlanma, bu milletin batma, bu milletin çakılma tablosudur.

Page 56: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

56 Farklı Çözüm “Ekonomi”

1923 – 2009 ARASI BÜYÜME ORANLARI

1923-2009 4,81950-2009 Çok Partili Dönem 5

1950 - 1960 Demokrat Parti 7,31966 - 1971 İthal İkame’ci Yıllar 6,51980 - 2009 24 Ocak Kararlarını Esas Alan Model 41983 - 1991 Özal’lı Yıllar 52002 - 2009 AK Parti 4,2

37

Büyüme oranlarına bakalım, büyüme oranlarında 1923-2009 yılları arasında % 4,8 ortalama büyümüşüz. 1950-60 arası Demokrat Parti dönemi % 7,3 büyümüşüz, 1966-71 ithal ikameli yıllarda %6,5 büyümüşüz, 1980-2009 yani 24 Ocak kararlarından bu yana olan dönemde %4 büyümüşüz. Bu dönem içerisinde Özal’ın döneminde de %5 büyümüşüz. Türkiye’nin büyüme geçmişi bu. Akparti hükümetinin 2002’de işbaşına geldiği 2002’den 2007’ye kadar, uluslar arası konjönktürün en müsait olduğu dönemdir, ama buna rağmen Akparti hükümeti yıllık ortalama %4,2 büyümüştür. Bunu kriz mriz diye söylerlerse ben şimdi krizin ne olduğunu ifade edeceğim. Bu aslında büyüme bakımından da büyüme yalanının doğru olmadığını gösteriyor.

Page 57: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 57

Değerli kardeşlerim, cari açıklarla ilgili birkaç rakamı vereceğim, buradaki tabloda olmayan ve ilginç bir, Türk siyasetinin ilginç bir göstergesidir. Bize ayna tutuyor. 1993 yılında dış ticaret açığımız 14 milyar dolara çıkmış, cari açığımız 6,5 milyar dolara çıkmış. 1993 yılında kendisinden önceki dönemlerin çok çok üstünde bir dış ticaret açığı ve cari açığımız var. 1993… Hemen bir yıl sonra Türkiye’de 1994 krizi ortaya çıkmış. Birinci siyasal ayna bu. İkincisi 2000 yılı, 2000 yılında dış ticaret açığı 27 milyar dolar, cari işlem açığıysa yani cari açık ise 10 milyar dolar. Kendisinden önceki yılların çok üstünde bir rakam. 2000 yılındaki bu tablodan sonra 2001’de büyük kriz olmuş ve hükümet değişmiş. 2008 yılı Türkiye’de dış ticaret açığı 70 milyar dolar, cari işlem açığı 42 milyar dolar ve kriz, 2009 krizi. Şimdi cari açık ortaya çıktığı, dış ticaret açığı ortaya çıktığı, en yüksek olduğu yılın hemen ertesi yıl Türkiye krize giriyor. 1993-1994, 2000-2001, 2008-2009… tamam. Ama bir şey daha söylüyorum, her krizden sonra da Türkiye’deki mevcut iktidar işbaşından uzaklaşıyor. Gazeteci arkadaşlar da burada, yanlış anlaşılmasın. Numan Bey kriz olsun da Akparti gitsin dedi. Hayır, aman kriz mriz olmasın, zaten krizi kendileri doğuruyorlar. Daha önceki hükümetlerin yanlışlıkları da oydu. Kriz cari açık noktasında ve dış ticaret açığındaki bu rakamlar bize siyaseten bir şey öğretiyor. Bu rakamları ortaya koyan hükümet çantasını topluyor, Allah’a ısmarladık diyerek millete veda ediyor ve gidiyor. Şimdi sırada Akparti hükümeti vardır. Bu gidişatı düzeltmeleri mümkün değildir ve bu krizin altında kalmaları mukadderdir.

Page 58: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

58 Farklı Çözüm “Ekonomi”

BÖLÜM III

ÖNERİLERİMİZ ÇÖZÜM VE PROJELERİMİZ

Page 59: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 59

Değerli kardeşlerim, bundan sonra biz ne düşünüyoruz, biz ne yapacağız, çok hızlıca bu kısmı da bitirerek konferansımıza son vereceğiz. Önerilerimiz nedir, çözüm ve projelerimiz nelerdir?

ZİHNİYET VE MODEL DEĞİŞİMİ

KERİM DEVLETİN İHYASI

EKONOMİK MODELİMİZİN TEMEL PARAMETRELERİ

39

Önerilerimiz de bizim 3 tane temel alanda önerilerimizi getiriyoruz. Birincisi bir zihniyet ve model değişimine ihtiyaç vardır. Türkiye mevcut ekonomik modelle, mevcut ekonomi zihniyetiyle yürümesi, yürütülmesi mümkün olmayan bir ülkedir. İki, millete rant aktaran bir devlet mekanizması yerine vatandaşlarının refahını arttıran, hak ve hukuku arttıran, adaleti arttıran bir kerim devlet anlayışının inşasıdır. Üç, bizim ekonomik modelimizin parametreleri nelerdir?

Page 60: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

60 Farklı Çözüm “Ekonomi”

İNSANLIĞIN KURTULUŞU İÇİN YENİ BİR SES’E İHTİYAÇ VARKÜRESEL YOKSULLUK, ADALETSİZLİK, SÖMÜRÜYE KARŞI ADALET TALEBİ

SOYSUZLAŞMAYA KARŞI MANEVİYATÇILIĞA DÖNÜŞ

KÜRESEL KÜLTÜREL EMPERYALİZME KARŞI MİLLİ/ YEREL DEĞERLERE DÖNÜŞ

YENİ BİR İNSAN MODELİ

YENİ BİR DÜNYA SİSTEMİMEDENİYETLER ÇATIŞMASI DEĞİL; ADİL VE ÖZGÜR DÜNYA DÜZENİ

KÜRESEL BARIŞIN FORMÜLÜ; KUDÜS KRİTERLERİ

40

Zihniyet ve model değişiminde üç tane değişikliğe ihtiyaç olduğunu ifade ediyoruz. (1)Bunlardan bir tanesi yeni bir sese ihtiyaç vardır. Küresel anlamda ve Türkiye içerisinde, merkezine hakkı ve adaleti, hakkaniyeti ve adaleti esas alan yeni bir anlayışa ihtiyaç vardır. Onun için küresel yoksulluğa ve adaletsizliğe karşı, sömürüye karşı küresel adalet talebini, soysuzluğa karşı maneviyatçılığı, bütün bunları yürütürken istifade ettikleri küresel kültür emperyalizmine karşı da yerli değerlerimize, kendi değerlerimize dönüşü ifade ediyor ve bunu önemsiyoruz. (2)Yeni bir insan modeline ihtiyaç vardır. Dayanışmadan yana, paylaşımdan yana, bölüşümden yana, hak ve hukuktan yana, yeni bir insan tipini ortaya koymak vazifemiz vardır. Bu birinci

Page 61: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 61

derecede siyasetin görevi olmaktan öte, bu Türkiye’deki ilim adamlarının, entelektüellerin, iktisat alanında uğraşanların, iktisat felsefesiyle uğraşanların çalışma alanı olmalıdır. (3)Yeni bir dünya sistemine ihtiyaç vardır. Medeniyetler çatışması üzerinden dünyada yeni mağdurlar üreten bir sisteme değil, yeryüzünde barış, adalet ve özgürlüğü esas alan küresel bir adalete, özgür ve adil bir dünya sistemine ihtiyaç vardır.

CAN GÜVENLİĞİNİN TEMİNİ

MAL GÜVENLİĞİNİN TEMİNİ

İSTİHDAM (ÇALIŞMA) HAKKININ TEMİNİ

BARINMA HAKKININ TEMİNİ

SAĞLIK HAKKININ TEMİNİ (SOSYAL GÜVENCE)

EĞİTİM HAKKININ TEMİNİ

FİKİR ve İNANÇ HÜRRİYETİNİN TEMİNİ

Devletin asli görevi Sosyal Adaleti tesis etmektir. Devlet ekonomi ilişkisi Adalet esasına oturmalıdır. Devlet, Hakkaniyet ve Adalet gerekçesiyle ekonomiye müdahale edebilir.

41

Kerim devletin inşası ya da ihyası… Kerim devletin ihyasından kastımız şudur: Devletin bir tane en temel görevi nedir diye sorarsanız, devletin ekonomi-politikle ilgili en temel görevi sosyal adaleti oluşturmaktır. Devlet ekonomi ilişkisi de ancak ve

Page 62: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

62 Farklı Çözüm “Ekonomi”

ancak hakkaniyet ve adalet ekseninde geliştirilebilir. Bu çerçevede, hakkaniyet ve adalet gerekçesiyle devlet gerektiğinde ekonomiye müdahale edebilir. Bunun için can güvenliğinin temini, mal güvenliğinin temini, çalışma hakkının temini, barınma hakkının temini, çalışma hakkının, sosyal güvencenin temini ve eğitim hakkının temini kerim devletin en temel görevlerinin başında gelmektedir. Ayrıca kerim devlette birinci sınıf vatandaş, ikinci sınıf vatandaş olmaz. Kerim devlette özde vatandaş, sözde vatandaş olmaz. Herkes anayasal sistem karşısında sadece hukuki olarak söylemiyorum, sistemin temel mantıkları itibariyle herkes eşit ve özgür yurttaşlardır.

Demokratik piyasa ekonomisinin kurulması;MALİ KAYITLILIK

Sosyal politika esaslı bir ekonominin uygulanması;SOSYAL REFAHI ÖNCELEYEN İKTİSADİ ZİHNİYET

BÜTÇE AÇIĞI – CARİ AÇIK sarmalının kırılması

Kamu harcamalarının dağılımının yeniden düzenlenmesiyle YATIRIM ve İSTİHDAM’a öncelik verilmesi

İÇ VE BÖLGESEL TALEBE öncelik veren büyüme modeli

42

Page 63: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 63

Saadet Partisinin kerim devletin ihyası projesinde bu topraklarda yaşayan bütün vatandaşlarımız, Cumhuriyetimizin eşit ve özgür yurttaşları olacaklardır. Bunun için de en başta daha önceki slaytlarda ifade ettiğim, biz ekonomiyi kayıt altına getirirken, siyaseti mutlak anlamda kayıt dışı hale getireceğiz. Yani siyasetin üstünde hiçbir vesayetin olmayacağı bir siyasal sistemi kuracağız. Siyasal sistemin vazifesi herkesin sözünü rahatça söyleyebildiği, herkesin inanç ve düşünce özgürlüklerini kâmil manada uyguladığı bir Türkiye’nin tesisidir. Bu çerçevede, bu paradigma içerisinde ekonomik modelimizin beş tane temel ayağı olacaktır. Bunlardan bir tanesi mali kayıtlılık, bir diğeri sosyal refahı önceleyen iktisat zihniyeti, üçüncüsü deminden beri ifade ettiğim bütçe açığı-cari açık sarmalının ortadan kaldırılması, dördüncüsü yatırım ve istihdama öncelik verilmesi, beşincisi iç ve bölgesel talebe yönelik olarak, öncelik vererek bir büyüme modelini ortaya koymaktır.

Page 64: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

64 Farklı Çözüm “Ekonomi”

ÇÖZÜM VE PROJELERİMİZ

MALİ KAYITLILIĞI SAĞLAMA

SOSYAL REFAHI GERÇEKLEŞTİRME PROJELERİVatandaşlık Maaşıİşsizliğe Çözüm ProgramıEmeklilerin Refahını ArtırmaAsgari Ücretin Vergiden Muaf TutulmasıDiğer Projeler

BÜTÇE AÇIĞI – CARİ AÇIK SARMALININ KIRILMASI

ÜRETİMİ GELİŞTİRMEYE YÖNELİK POLİTİKALAR

43

Mali kayıtlılığı sağlamakla ilgili temel mesele, tabi ki vergilerle ilgilidir. Burada şunu bir kere daha yeri geldiği için, bunu çok sık vurguluyorum ama kusura bakmayın. Önümüzde Sayın Babacan’ın dediği, fazla yorulmasınlar diye, geçenlerde bir demeç vermişti, Sayın Başbakan diyor ki, “IMF’yle anlaşma yapmayacağız”, Babacan da arkasından dedi ki, “IMF ile anlaşmanın çerçevesi hazır, fazla gidip gelmesinler diye, yorulmasınlar diye haftada 2-3 kere internet üzerinden görüşüyoruz” dedi. Yani “efendilerimiz, Cotorelli, Fisher falan memur olarak geliyorlardı buraya, gelmesinler zavallılar, çok yoruluyorlar. Bir de bu Saadet Partisi var, ikide bir IMF’den bahsediyor, bize bunlar problem olur, bunlar da milletin önüne çıkıp ‘bak IMF geliyor’, demesin diye beyler bize oradan,

Page 65: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 65

internet üzerinden emirlerini versinler, biz de yerine getirmeye hazırız” dedi. Şimdi, ben bunu bir yıldır söylüyorum, seçim kampanyalarından beri söylüyorum. İçim kan ağladığı için söylüyorum. Muhtemelen önümüzdeki IMF programında, anlaşma yapılmış, çerçeve yapılmış, bir yıldır yapıldı da, bir yıldır Sayın Başbakan işin pazarlamasını yapıyor. Hani ümüğünüzü sıkmazlarsa anlaşmayacaktınız. Onlar mı ümüğünüzü sıkmaktan vazgeçti yoksa siz mi alıştınız. Şimdi burada, vergiyle ilgili söylüyorum, onun için bunları söylüyorum. Beylerin getireceği yeni şey şu: “Türkiye’de gelirler idaresinin özerkleştirilmesini sağlayacağız”. Merkez Bankası milli iradenin dışında, enerji politikaları milli iradenin dışında, tarım politikaları milli iradenin dışında, Türkiye’nin diğer ekonomiyle ilgili politikaları milli iradenin dışında. Bir hükümet ne yapar? İki şey yapar, vergi toplar, yatırım yapar. Yatırım kısmını da, 2000 yılının başından itibaren kontrol ediyor. Şimdi diyor ki IMF, “sen bu kadar borçlu oldun”, tablolarda gösterdim rakamları. “Sen bu paralarını nasıl kullanacağın belli olmaz, ben bu borçlarını garanti altına almak için, senin topladığın vergileri de ben kontrol edeceğim” diyor. Bunun adı post-modern “Düyun-u Umumiye”dir. Osmanlı İmparatorluğunu Düyun-u Umumiye ile diz çöktürenler, şimdi Türkiye Cumhuriyeti devletimizi post-modern Düyun-u Umumiye vasıtasıyla diz çöktürmek istiyorlar. Size şunu da üzülerek ifade etmek istiyorum ki, Osmanlı’daki Düyun-u Umumiye yani borçlar yönetiminin kontrolünde yabancılar sadece gelirler bütçesinin 1/3’i ile ilgiliyken, şimdi IMF gelirler bütçesinin bütünüyle ilgili hale getiriliyor. Türkiye’nin bunu kabul etmesi mümkün değildir.

Page 66: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

66 Farklı Çözüm “Ekonomi”

Dolayısıyla bizim için IMF programı mevzu bahis olmadığı için bütün bunları çöp tenekesine atıyoruz.

VERGİ POLİTİKAMIZ

VERGİ, VATANDAŞLARIN KAMUSAL HARCAMALARIN FİNANSMANINA YAPTIKLARI KATKIDIR

VERGİ KONJONKTÜREL BİR DEVLET SORUMLULUĞUDUR

VERGİ SİSTEMİ HAKKANİYETİ VE ADALETİ ESAS ALMAK ZORUNDADIR

YÜKSEK VERGİ ORANLARI YERİNE VERGİ TABANININ GENİŞLETİLMESİ SAĞLANACAKTIR

DOLAYLI VERGİLER YERİNE DOĞRUDAN VERGİLERİN UYGULANMASINI TERCİH EDİLECEKTİR

44

Bizim vergi politikamız nedir? Birincisi, buraya dikkatinizi çekiyorum, vergi, devletin vatandaştan aldığı haraç değildir. Niye bunu söyledim? Adapazarı depreminden sonra konulan fonlar bir kereliğine konuldu değil mi? Depremi finanse etmek için, yaraları sarmak için… Niye hala bunları ödüyorsunuz? Faturanızı çıkartın bakın. Bakın telefon faturanıza. Niye hala bunları ödüyorsunuz? İşte bu bir haraçtır. Vergi devletin vatandaştan aldığı haraç değil, vergi, devletin yaptığı yatırımlara vatandaşın katkı payıdır. Bizim anlayışımız budur. Birincisi bu. İkincisi, vergi konjonktürel bir

Page 67: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 67

devlet görevidir. Bugün şu kadar alırsın, yarın azaltabilirsin. Üçüncüsü, vergi sisteminin esası hakkaniyet olmalıdır. Yani vergi alman gereken adamdan vergi almıyorsun, gidip borç alıyorsun. Gariban ücretliyi bulmuşsun, asgari ücretliden bile vergi alıyorsun. Böyle bir vergi sistemi olmaz. Vergi tabanının genişletilmesi, yüksek vergiler yerine herkesten vergi almak, katkı payını almak ve tabi Türkiye için çok önemli hususlardan birisi, doğrudan vergiler almıyoruz, az alıyoruz. Vergilerin içinde demin gösterdim, Türkiye’nin vergi sisteminde vergilerin %70’i dolaylı vergidir. Yani KDV, ÖTV ödüyorsun. Çok açık söyleyeyim, şu suyu içiyoruz, sokaktaki işsiz vatandaş da aynı KDV’yi ödüyor, en zengin holdingimizin patronu da aynı KDV’yi ödüyor. Böyle bir şey olabilir mi? %70 vergiyi KDV’den şuradan buradan alıyor. İyi alıyorsunuz madem KDV’yi, niye pırlantadan %0 vergi alıyorsunuz. Dolayısıyla verginin, dolaylı vergiler şeklinde değil, adil ve doğrudan vergiler şeklinde kazanandan alınması gerekir.

Page 68: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

68 Farklı Çözüm “Ekonomi”

MALİ KAYITLILIĞI SAĞLAMAMEVCUT DURUM HEDEFLER KAZANIMLAR YAPILMASI GEREKENLER

Kamu gelirlerinin GSYH’ye Oranı

OECD %36AB %40

ABD %30

Türkiye %24

Kamu gelirlerinin GSYH’ye Oranını Arttırmak

90 Milyar TL vergi ve sigorta prim geliri elde ederek SGK ve bütçe açıklarını kapatma

- Herkesi vergi mükellefi kılarak mali gücü ile orantılı vergi almak- Şu anki muafiyet ve istisnaların (Faiz gelirleri, Kentsel Rant Artışları vb.) kaldırılaması ve Telafi edici tedbirlerin alınmasını takiben “ret ve iadeler”in yeniden düzenlenmesi

İstihdam üzerindeki vergiler

OECD %27ABD %15,5

AB %32

Türkiye %36,5

İstihdam üzerindeki vergi yükünü %25’e çekmek

İşgücü maliyeti azaldığı için istihdam artışı ve küresel rekabet

- Kayıtdışı istihdamla mücadele- Ücretler üzerindeki vergi ve sigorta primlerini düşürmek

Gelir ve kazançtan alınan vergilerin GSYH’ye oranı

OECD %13,5

ABD %14AB %14

Türkiye %5

Gelir ve kazançtan alınan vergilerin GSYH’ye oranını artırmak

Gelir ve kazançtan alınan vergilerle 60 Milyar TL artış karşılığı, dolaylı vergileri %50 azaltma

- Kayıt belge düzenini sağlama- Vergi mükellef sayısını artırma- Vergi denetimini etkinleştirme- Kurumlar vergisi kanunundadeğişiklik

Dolaylı Vergilerin vergi gelirleri içindeki payı

OECD %30ABD %18AB %35

Türkiye %70

(Dünya birincisi)

İlk 3 yılda %50’ye5 yılda %30’a indirmek

Dar gelirlilerden alınan vergileri azaltarak sosyal adaleti sağlama

- Mali kayıtlılığı artırma- Vergi reformu

45

Bizim birinci önerimiz, mali kayıtlılığı sağlamaktır. Tabloyu anlatmayacağım, özeti şu, herkesi vergi mükellefi kılarak, gücüyle orantılı vergi alacağız. Vergi çeşitliliğini azaltacağız, vergi tabanını yayacağız. Söylediğim şu, bakın, gelir ve kazançtan alınan vergilerin GSMH’ya oranı %5’tir. Tekrar ediyorum, gelir ve kazançtan alınan vergilerin GSMH’ya oranı %5’tir. Yani kazanandan Türkiye vergi almıyor, Türkçesi bu. OECD ortalaması 13,5, ABD 14, AB 14. Ama dolaylı vergilere gelelim. Yani tüketenden, bulmuş seni ya suyu içiyorsun nasılsa, İGDAŞ’ı doğalgazı kullanıyorsun nasılsa, telefon ediyorsun nasılsa, vatandaşı bulmuş, dolaylı vergilerden de yüklendikçe yükleniyor. %70 ile Türkiye dolaylı vergilerde Dünya birincisidir. Niye Avrupa, Amerika diyorum, bu

Page 69: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 69

arkadaşlar oraları çok sevdikleri için oraları örnek gösteriyorum. Avrupa’da 35, Amerika’da 18, OECD ortalaması 31. Türkiye böyle bir sistemde mali kayıtlılığı sağlayamaz. Mali kayıtlılığı sağlamak, Saadet Partisinin en önemli projelerinden birisidir. Teferruatını vakit geçtiği için anlatmıyorum. İlgili arkadaşlarımız, ekonomiyle ilgili arkadaşlarımız bunları temin edebilir ve üzerinde düşünebilir.

VATANDAŞLIK MAAŞIHEDEF KİTLE: Hane halkının yüzde 20’si uluslararası standartlara göre açlık sınırı altında yaşayan ve underclassolarak nitelenen 3,5 milyon hane

YARARLANACAK KİŞİ SAYISI:1.324.793 kişi. 65 yaşını doldurmuş muhtaç, güçsüz ve kimsesizler ile bunların bakmakla yükümlü olduğu kişiler

9.538.278 kişi. Asgari geçim standardı altında gelire sahip olduklarından ötürü kendilerine yeşil kart verilenler

2 Milyon yeşil kartı hakkettiği halde başvurmayan veya kendilerine çeşitli nedenlerle yeşil kart verilmeyen yoksullarTOPLAM: 12.863.071 (Nüfusun yüzde 18’i)

YAPILACAK TRANSFER TUTARI:Her haneye aylık 400-800 TL arasında değişen tutarlarda ortalama 600 TL “VATANDAŞLIK MAAŞI” olarak ödeme yapılması

TOPLAM YILLIK MALİYET:3.500.000 X600X12= 25,2 Milyar TL

KAYNAK: Türkiyedeki net aktif varlıklardan alınacak yüzde1’i oranında alınacak vergi ile bütçedeki mevcut sosyal harcama ödenekleri.

46

Şimdi bir somut teklifimiz olarak, Türkiye’de ilk defa bunu Saadet Partisi söylüyor. Saadet Partisi şu anda, önce kuralımızı söyleyeyim, biz asgari ücret, en alt ücret itibariyle BM’nin uluslar arası standartlara göre açlık sınırı olan rakamı kabul ediyoruz. Bu rakamda bugün yaklaşık 790-795 TL civarındadır. Türkiye’deki

Page 70: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

70 Farklı Çözüm “Ekonomi”

sendikaların yaptığı saptama da yaklaşık bu civardadır. Dolayısıyla Türkiye’de bizim yönetimimizde şu an itibariyle söylüyorum, bugün iktidarda olsak, 800 TL’nin altında geliri olan hiçbir vatandaş bırakmayacağız. Bunun için, öncelikli olarak, sosyal refahı arttırma projesi olarak teklif ettiğimiz “vatandaşlık maaşı”dır. Vatandaşlık maaşını bir proje olarak teklif ediyoruz. Türkiye’de yaklaşık 3,5 milyon hane, yani 12.863.000 vatandaşımızı vatandaşlık maaşından istifade ettireceğiz. Bunun yıllık toplam maliyeti 25,2 milyar dolardır. Bunu Türkiye’de net aktif varlıklardan alınacak %1 oranındaki vergiyle buradaki kaynak rahatlıkla sağlanacak, bu sistem finanse edilecektir. Bu tam anlaşılmadı. Tekrar söylüyorum bunu. Türkiye’de şu an itibariyle, ileride rakam ne olur o zaman hesaplayacağız, şuan itibariyle uluslar arası standartlara göre açlık sınırı 800 TL’dir. 800 TL’nin altında geliri olan yaklaşık 12.800.000 vatandaşımızı ortalamasına göre, bazıları az alıyor, onu 800’e tamamlayacak şekilde herkese vatandaşlık maaşı vereceğiz, bu bir haktır, vatandaşlık hakkıdır. Herkesi mali kayıtlılık altına aldığımız için, mali kayıtlılık altına aldığımız herkesin, en azından asgari bir geçim seviyesine sahip olmasını temin edeceğiz. Her vatandaşımıza, ihtiyaç duyan, gelir eksikliği duyan her vatandaşımıza, kapılarına gösterişle götürüp, efendim bir takım malzemeleri, sadaka ekonomisinin gereği olarak vermeyeceğiz. Özgür ve birinci sınıf vatandaş olduğu için yoksul olan her vatandaşımıza yoksulluğunu giderecek vatandaşlık maaşını vereceğiz. Nereden sağlayacaksın bunu? 25,2 milyar TL’yi nereden sağlayacaksınız. Türkiye’deki net aktiflerden %1 oranında net aktif vergisi alarak bunu sağlayacağız.

Page 71: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 71

İŞSİZLİĞE ÇÖZÜM PROGRAMI

YAPILACAK İŞLEM KAÇ KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLANACAK YILLIK MALİYETİ

175 Bin kişinin 4C kadrosunaalınması

175.000 kişiye kalıcı ve asgari ücret düzeyinde iş sağlayacaktır.

175.000X800X12= 3.150 Milyon TL

Kadro açığı olan ve atama bekleyen 200.000 öğretmenin atanması 200.000 öğretmene iş sağlayacaktır 200.000X2000x12=

4.800 Milyon TL

Eşi çalışmayan memurlara ödenen 100-150 TL arasında değişen “Aile Yardımı”nın 600 TL’ye çıkartılması

Çalışan anneler mevcut işlerini bıraktıkları takdirde yerlerine 600 bin kişiye iş sağlanmış olacaklardır.

400.000X600X12= 2.800 Milyon TL

Köyüne dönenlere 50 koyun verilmesi

Bu işlemle en az 200 bin kişiye iş sağlamak mümkündür.

200.000X50X40= 4.000 Milyon TL

Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu’da asgari ücretle ağaçlandırma projesi

Asgari 100.000 kişiye bu şekilde iş sağlanabilir.

100.000X800X12= 960 Milyon TL

47

İkincisi, Türkiye’de işsizlik önemli bir problemdir. İşsizliğe çözüm programları, bunları madde madde sayacağım. Dikkatli bir şekilde dinlemenizi istirham ediyorum. Türkiye’de şu an 175.000, Tekel işçilerine de şu an bunu teklif ediyorlar, 4C kadrosuna alınacak insan var. Rakamları, maliyetleri karşısında… 200.000 kadro açığı olan öğretmen var, ataması yapılmayan öğretmen var. Bunlara iş sağlayacağız. Eşi çalışmayan memurlara ödenen 100-150 liralık aile yardımlarını 600 liraya çıkartacağız. Büyükşehirlere gelmiş, köyüne dönen her vatandaşa 50 koyun vereceğiz. (Yoğun alkış…) Valla bu alkış köye özlemi gösteriyor. Doğu-Güneydoğu ve İç Anadolu’da ağaçlandırma projeleri, yaklaşık 100.000 kişiye iş bulacağız.

Page 72: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

72 Farklı Çözüm “Ekonomi”

YAPILACAK İŞLEM KAÇ KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLANACAK YILLIK MALİYETİ

Süt, Et-Balık, Gübre ve Yem Sanayinde Kamu Sosyal Teşekkülleri (KST) kurulması. Sermayesini bir kereliğine kamunun vereceği bu işletmeler, çalışanlar tarafından yönetilecek, kamu tarafından denetleneceklerdir. İşletmelerin amacı kar değil, sosyal refah sağlamak olacaktır.

50.000 kişinin bu şekilde iş bulması mümkündür.

Bir kişiye iş sağlayabilmek için emek-yoğun sektörlerde 100.000 TL kamu yatırımı gerektiğinden bu iş için asgari 5.000 Milyon TL inşa maliyeti gerekmektedir.

Mali kayıtdışılığı önlemek amacıyla 10.000 vergi denetmeni ve 10.000 sigorta denetmeni ataması

Üniversite mezunu 20.000 kişi bu şekilde iş bulma olanağına sahiptir.

20X2.500X12= 600 Milyon

Tarımsal üretimi artırmak, tarıma yönelik desteklemeleri yerinden kontrol etmek ve organik tarımı desteklemek amacıyla 10.000 veteriner-ziraat mühendisi ataması

Üniversite mezunu 10.000 kişi bu şekilde iş sahibi olacaktır.

1.500X10.000X12= 180 Milyon

Demiryolu yapımı

50.000 nakliyeciye iş imkanına ilaveten 50.000 kişilik yeni istihdam açılacaktır.

Bir kişiye iş sağlayabilmek en az 100.000 TL kamu yatırımı gerektiğinden bu iş için asgari 5.000 Milyon TL inşa maliyeti gerekmektedir.

TOPLAM KAMU İSTİHDAMI 1.400.000 KİŞİ 12.500 MİLYON

48

Süt, et ve balık kurumu, gübre ve yem sanayinde, buraya dikkatinizi çekiyorum, kamu sosyal teşekkülleri, kamu iktisadi teşekkülleri değil, özellikle Türkiye’nin bugünkü yapısı, tarımı hızlı geçtiğimiz için söyleyemedim. İnsanlar artık süt üretmiyorlar, hayvancılık öldü, tarımcılık öldü, yem sanayi öldü, dolayısıyla bazen kamu çok karlı olmasa da yatırımlar yapar. Dolayısıyla bunlara kamu iktisadi teşekkülleri değil, kamu sosyal teşekkülleri adını veriyoruz. Kamu sosyal teşekküllerinde bir takım yeniden yapılanma, bu şekilde 50.000 kişi işe alınacak. Mali kayıt dışılığı önlemek için yapmış olduğumuz yeni programları takip edecek vergi ve sigorta denetmeni 20.000 üniversite mezununa iş bulunacak, veteriner ve ziraat mühendisi ataması, tarımsal

Page 73: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 73

üretimi teşvik etmek, organik tarımı desteklemek için yaklaşık 10.000 kişi buradan iş sahibi olacak. Demiryolu yapımı, yaklaşık 50.000 kişi buradan iş sahibi olacak. Bunların toplam istihdamı 1.400.000 kişidir. Bunların her birisi için isteyene teferruatlı olarak nasıl olacağını anlatabiliriz. Burada biz sadece bir tabloya sığacak şekilde bunları ifade ettik. Bunun maliyeti ise yaklaşık olarak yıllık 12,5 milyar liradır.

ÇARPAN ETKİSİ: Kamuda istihdam edilen her 4 kişi özel sektörde 1 kişinin iş bulmasını sağlayacaktır.

1.400.000X1/4=350.000 Kişi

BÜYÜME ETKİSİ: Gerçekçi kurun teşvik edeceği dış talep artışı ile dar gelirlileri önceleyen sosyal adaletçi kamu maliye politikasının artıracağı iç talep artışına bağlı yüzde 6 oranındaki büyüme istihdamı 2 puan artıracaktır.

25.416.000x0,02=508.320 Kişi

Mayınlı arazilerin organik tarıma açılması 150.000 Kişi

TOPLAM İSTİHDAM ARTIŞI 2.408.320 KİŞİ

Çeşitli vergi yasaları ve Bakanlar Kurulu Kararlarıyla faiz gelirleri, kentsel rantlar vb. gelir ve kazançların önemli bir kısmı vergiden muaf ya da istisna tutulmuştur.

Devletin alması gerektiği halde vergi muafiyet ve istisnaları ile vazgeçtiği toplam kamu kaynağı 2010 yılı için 14 milyar TL’yi aşmaktadır.

Bu kaynaklar istihdam amaçlı politikalarda kullanıldığı takdirde kamunun 1 milyon 400 bin kişiye iş sağlaması ve dolaylı da olsa toplam 2,4 milyon kişiye istihdam alanları açması mümkündür.

49

Ayrıca çarpan etkisi dediğimiz, çarpan etkisi yani, kamudaki her 4 kişi özel sektörde 1 kişi istihdam eder. Yani alış-veriş yapar, esnaf büyür, vs… Buradan 350.000 kişi. Büyüme etkisiyle de birlikte 508.000 kişiyi koyduğunuz zaman bu istihdamı sağlama

Page 74: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

74 Farklı Çözüm “Ekonomi”

projemiz, evet bir de buraya şunu ilave ettik, biliyorsunuz, Suriye ile olan sınırdaki mayınlı arazilerin temizlenmesi, biz başından itibaren bu mayınlı arazilerin Türkiye’nin imkânlarıyla temizlenip, oradaki insanımıza, köylümüze, topraksız köylülerimize verilmesi ve organik tarım yapılmasını teklif ediyoruz. Böylece de 150.000 kişi daha ilave edilmiş olacak. Bu projelerin Türkiye’ye istihdam olarak katkısı 2.408.000 kişidir. Bu projelerle Türkiye 2.408.000 kişiye iş sağlamış olacaktır.

EMEKLİLERİN REFAHINI ARTIRMAHEDEF KİTLE: SSK VE BAĞ-KUR EMEKLİLERİ

YARARLANACAK KİŞİ SAYISI:5.025.696 SSK emeklisi,1.936.769 Bağ-Kur emeklisi,TOPLAM: 6.962.465 KİŞİ

MEVCUT DURUM:En düşük Bağ-Kur emeklisi 367 TLEn düşük SSK emeklisi 664 TL almaktadır

YAPILACAK TRANSFER TUTARI:Bağ-Kur emeklisinin net gelirinin 800 TL olması için ortalama 300 TL ödeme

yapılacaktır.Ortalama SSK emeklisinin net gelirinin 800 TL olması için 150 TL ödeme yapılacaktır.

YILLIK MALİYET:300X2X12= 7 Milyar150X5X12=9 MilyarTOPLAM: 16 Milyar

Emeklilerin ortalama %50’sinin 800 TL altında maaş aldığı dikkate alındığında YAPILACAK TOPLAM ÖDEME 8 MİLYAR TL’DİR.

KAYNAK: Gerekli telafi edici tedbirler alındıktan sonra haksız “ret ve iadelerin” %40 oranında azaltılması ile sağlanacaktır. 50

Emeklilerin refahını arttırma projesi, burada yaklaşık 7.000.000 insanımız bu projeden yararlanacak. Yine 800 liranın altında geliri olan emeklilerimizin maaşlarını 800 liraya çıkaracak

Page 75: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 75

bir çalışma yapacağız. Ve böylece yaklaşık yılda 16 milyar TL’lik bir maliyeti var. Bunu da gerekli telafi edici tedbirler alındıktan sonra haksız ret ve iadelerin %40 oranında azaltılmasıyla bu parayı da sağlamış olacağız.

ASGARİ ÜCRETİN VERGİDEN MUAF TUTULMASIŞU ANKİ ASGARİ ÜCRET AZAMİ KÖLELİKTİRAÇLIK SINIRININ ÜSTÜNDE NET ASGARİ ÜCRET UYGULANACAKTIRAsgari ücret belirlenirken sendikalarca belirlenen açlık sınırı esas alınacaktır. 2010 yılının ilk yarısı için belirlenen brüt asgari ücret 729 TL olduğu halde ele geçen net asgari ücret 576,6 TL’dir. Brüt asgari ücretin yüzde % 21’i oranında vergi ve sigorta primi kesintisi yapılmaktadır. TÜRK-İŞ hesaplamasına göre açlık sınırı 795 TL olduğuna göre, tespit edilen net asgari ücret açlık sınırının yüzde 72,5’i oranındadır.Net asgari ücretin açlık sınırının üstünde olması için asgari ücretin vergiden muaf tutulması gerekmektedir. Bunun kamuya maliyeti ise yıllık 3 Milyar TL’dir. AKP’nin 2009 yılında krize karşı aldığı önlemler paketinde işverenlerin ödemekle yükümlü olduğu sigorta priminin 5 puanının kamu tarafından üstlenmesinin maliyeti de 3 Milyar TL’dir. Kamu, işverenlerin sigorta primini üstlenmek yerine asgari ücret üzerindeki vergiden sarfı nazar etmelidir.

51

Bir başka önemli teklif ve taahhüdümüz, asgari ücretin vergi dışı tutulmasıdır. Değerli kardeşlerim, şuandaki asgari ücret, bir asgari ücret değil, azami kölelik ücretidir. Saadet Partisi, asgari ücreti mutlaka demin ifade ettiğimiz açlık sınırı üstünde bir rakama getirecektir. Bunun, asgari ücretin vergiden muaf tutulmasının yıllık maliyeti 3 milyar liradır. Ne gariptir ki, geçen yıl, kriz dolayısıyla işverenlerin ödemekte olduğu primlerin yükünü

Page 76: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

76 Farklı Çözüm “Ekonomi”

üstüne alan hükümet, emeğinden ve aldığı asgari ücretinden başka hiçbir şeyi olmayan insanların asgari ücretinden vergi almayı sürdürmüştür. Dolayısıyla, bu Saadet Partisi iktidarının en temel taahhütlerinden birisidir. Asgari ücret 800 lira olacak ve mutlak şekilde vergi dışı tutulacaktır.

DİĞER PROJELERÜNİVERSİTE ÖĞRETİM ELEMANLARININ GELİRLERİNİ İYİLEŞTİRME: Üniversite öğretim elemanlarının maaşları çok düşük düzeydedir. 5 yıllık bir Profesörün maaşı 3.500 TL’yi geçmemektedir. Araştırma Görevlilerinin ise aylık ortalama 1.700 TL.

Dönersermayeden pay alanlar dışındaki tüm öğretim elemanlarına seyyanen aylık 1.000 TL maaş verilmesi.MALİYET: 20.000X1.000X12= 240 Milyon

İLK VE ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNE BESLENME DESTEĞİ:Maddi durumu iyi olmayan tüm öğrencilere bedava öğle yemeği verilmesi5 milyon öğrenciX160 günX2,5 TL= 2 Milyar TL

İLK VE ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNE SERVİS DESTEĞİ:Maddi durumu iyi olmayan ve uzak yerlerde oturan öğrencilerin servis masraflarının kamu tarafından karşılanması: 500 Milyon

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE BURS VE YURT DESTEĞİ:Öğrenci burslarının asgari ücretin yarısına çıkartılması (400 TL): 817.000X220X12= 2,2 Milyar TLKredi Yurtlar Kurumu yatak kapasitesinin 3 yıl içinde 1 milyona çıkartılması: 1 Milyar TL

TOPLAM MALİYET: 6 MİLYAR TL52

Diğer projelerimiz adı altında da birkaç projemizden bahsetmek istiyoruz. Birincisi, öğretim elemanlarının gelirlerinin düzeltilmesi… Şuanda yaklaşık kıdemli bir profesör 3.500 TL maaş alıyor, bir araştırma görevlisi 1.700 TL maaş alıyor. Bunun ortadan kaldırılması için, yaklaşık 20.000 üniversite öğretim elemanına seyyanen aylık 1.000 TL’lik destekleme payı

Page 77: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 77

verilecektir. Bunun maliyeti 240 milyon TL’dir. İlk ve ortaöğrenim öğrencilerinin beslenme desteği… Bunun maliyeti 2 milyar TL’dir. Hatırlayacaksınız, benim yaşımda olanlar bilir, o zamanlar süt, peynir, yumurta, bir takım şeylerle ilkokul desteği vardı. Şunu üzülerek ifade etmek istiyorum. Şu anda, özellikle ilköğretim 8 yıla çıkartıldıktan sonra bu çok daha önem kazanıyor. Şu anda sabah doğru dürüst kahvaltı yapmadan akşama kadar okulda aç geçiren yüz binlerce öğrencimiz vardır. Bu çocuklarımızın halinin en azından düzeltilmesi için çok düşük bir meblağla, 2 milyar lirayla bunun yapılması mümkündür. Yine uzak yerlerde oturan ilköğretim öğrencilerinin servis desteği… 500 milyon lira. Üniversite öğrencilerinin yurt ve burs desteği… Şuanda üniversite öğrencilerimizin burslarını asgari ücretin yarısına, bunu prensip olarak çıkarma kararındayız, 400 liradır. Bunun maliyeti de toplam 2,2 milyar liradır. Ayrıca şuanda en büyük rezalet, ben üniversite hocası olduğum için de biliyorum, en büyük rezaletlerden birisi üniversitelerdeki eksik yurt imkânlarıdır. Öğrencilerimiz yurtların yetersizliği dolayısıyla maalesef çoğu mağdur olmaktadır. Bunun için de 1 milyar liralık bir maliyetle yaklaşık 3 yıl içerisinde 1 milyon kapasiteye yurtlarımız çıkartılacaktır. Toplam bu diğer projelerimizin maliyetleri 6 milyar liradır.

Page 78: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

78 Farklı Çözüm “Ekonomi”

PROJE MALİYET VE KAYNAKLARIPROJE ADI Yıllık Bütçe Maliyeti (Milyar TL)İşsizliğe Çözüm Projesi 12.500Emeklilerin Sosyal Refahını Artırma Projesi 8.000

Asgari Ücreti Vergiden Muaf Tutma 3.000Diğer Sosyal Refahı Artırıcı Projeler 5.940Vatandaşlık Maaşı 25.200TOPLAM 54.640

PROJE ADI Kaynak (Milyar TL)

Muafiyet ve istisnaların yeniden düzenlenmesi 14.000

Ret ve iadelerin % 40 oranında azaltılması 8.000

Lüks tüketim vergilerinin artırılması 3.000

TCMB kârının % 50’sinin bütçeye gelir kaydı 1.000

Kamu Yönetimi ve Personel Reformuyla sağlanacak tasarruf 1.000

Bütçe içi tasarruf tedbirleri 2.500

Net aktif vergi geliri ve bütçede mevcut Sosyal Harcamalar 25.200

TOPLAM 54.70053

Bu söylediklerimi özetle bu tablonun içine koymak lazım. Bunlar projelerimiz, işsizliğe çözüm projesi, asgari ücretin vergiden muaf tutulması, sosyal refahın arttırılması, diğer refahı arttırıcı projeler ve vatandaşlık maaşı gibi… Bu temel projelerimizin yıllık maliyeti 54,6 milyar liradır. Bu kadar parayı nereden bulacaksınız diyorlar ya, kaynaklar nereden bulunacak? Muafiyet ve istisnaların yeniden düzenlenmesiyle 14 milyar lira kazanacağız. Haksız ret ve iadelerin %40 azaltılmasıyla 8 milyar lira. Lüks tüketim vergilerinin arttırılmasıyla 3 milyar. Merkez Bankası kârının %50’sinin bütçeye gelir kaydıyla 1 milyar. Kamu yönetimi ve personel reformundan sağlanacak tasarrufla 1 milyar. Bütçe içi tasarruflarla 2,5 milyar. Net aktif vergileri ve

Page 79: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 79

bütçedeki sosyal harcamalarla da 25,2 milyar lira. Toplam 54,7 milyar lira. Hatta ihtiyacımızdan birazcık daha fazla kaynak bulmuş oluyoruz. Dolayısıyla, şu rakam şuradan aklınızda kalsın; 54,7. Biz her yıl 56,8 milyar lira faize ödüyoruz. Yani faize, rantiyeye… Buradan bir arkadaşımız söyledi, rantiyeye ödediğimiz, zaten başka hiçbir kaynağımız olmasa, oradan aldıklarımızla bütün bunları yaparız.

BÜTÇE AÇIĞI - CARİ AÇIK SARMALININ KIRILMASI

Türkiye ekonomisi Tanzimat’tan bu yana ya Cari Açık ya da Bütçe Açığı vermektedir. Bütçe açığını kontrol altına almak için Cari Açık verilmekte bu esnada suni bir refah dönemi oluşmakta, sonuçta artan Cari Açık ekonomiye krize sürükleyip Bütçe Açığı’nı tetiklemektedir.

54

Değerli arkadaşlar, bu resim de önemli bir resimdir. Türkiye’ye bütçe açığı ve cari açık sarmalı içerisinde Türkiye ekonomisini, demin de ifade ettim, bir çıkmaza soktular. Her halükarda istihdam eksikliği ortaya çıkıyor. Burada, refah dönemi

Page 80: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

80 Farklı Çözüm “Ekonomi”

cari açık artıyor, bütçe açığı azalır; normalde budur. Refah dönemleri. Türkiye’de 2007’ye kadar, 2004-2007 arasında böyle bir pembe tablo oluşturuldu. Ondan sonra ise cari açıkla bütçe açığı birbirini tetikleyerek kriz dönemlerine giriliyor. Demin ifade ettim, 1993, 2001 ve 2009 budur. Ve bundan sonra da Türkiye, hızla bütçe açığının arttığı bir kriz dönemine doğru gidiyor.

BÜTÇE AÇIĞI VE İÇ BORÇ SORUNUNUN KALICI ÇÖZÜMÜEkonominin de Siyasetin de en önemli sorunu iç borç stoğundan kaynaklanan Bütçe Açığı ve bütçe içi faiz ödemeleridir. İç borç stoğuyla ilgili kalıcı bir çözüm önermeyen herkes UMUT TÜCCARI’dır.

ÇÖZÜM: 329,1 milyar TL iç borç stoğunun kalıcı bir şekilde eritilmesi için;

61,6 milyar TL tutarındaki kamunun kamuya borcunun karşılıklı mahsuplaşmayla silinmesi

Kamunun 47,4 milyar TL tutarındaki başta TCMB olmak üzere bankalardaki mevduatı ile piyasaya olan iç borcun bir kısmının ödenmesi

Kalan 220 milyar TL tutarındaki vadesi gelmemiş iç borç stoğunun 1211 sayılı yasada yapılacak değişiklikle TCMB’na devredilmesi, borç ana para ve faiz ödemelerinin Hazine yerine TCMB kaynaklarıyla ödenmesi

55

Burası da çok önemli bir nokta, bütçe açığı ve iç borç sorununun kalıcı olarak çözümü, projelerimizden biri bu… Bu kadar bütçe açığından bahsediyorsunuz da bu bütçe açığını kalıcı olarak çözmeden nasıl hareket edeceksiniz? Şunu da çok açık bir şekilde ifade etmek istiyorum. Size gelip, efendim “biz iktidara

Page 81: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 81

geldiğimizde bütçe açığını, iç borç stoklarımızı, bunları çözeceğiz” deyip yolunu göstermeyen hiç kimseye de itimat etmeyin. İç borç meselesini çözeceğiz deyip çözüm göstermeyenler, sadece umut tüccarlarıdır. İç borç stoğunun eritilmesi ve değiştirilmesi ise siyasi bir kararlılığı gerektirir. Tercihinizi yapacaksınız, tekrar söylüyorum. Hem rantiyeden yana olarak, hem iç borç stoğunun değiştirilmesi, azaltılmasını düşünmek gerçekten saflıktır. Dolayısıyla biz nasıl iç borç stoğunu kalıcı olarak çözeceğimizi çok radikal olarak ortaya koyuyoruz. Şuanda Türkiye’nin iç borç stoğu 329,1 milyar liradır. Bunun 61,6 milyarı kamunun kamuya borcudur. Yani bir kamu kurumu, havuz sistemi diyordu arkadaşım, bir kamu şirketi diğerinden borç almış. Kamu kuruluşunun diğerine borcu var. Aslında bu bir borç falan değil, sadece bilgisayarın bir tuşuna basarak, elektronik bir ayarlamayla bu 61,6’yı kaldırırsınız, mahsuplaşma yoluyla. İkincisi kamunun 47,4 milyar lira parası var. Bu paralarını da bir takım bankalarda tutuyor. Niye bankada tutuyorsun? Gel bu paranla da borcunun bir kısmını öde. 47,4 milyar lirayla da borcun bu kısmını ödüyoruz. Geriye kalan Türkiye’nin reel gerçek iç borcu 220 milyar liradır. Ancak siyasi bir kararlılıkla adım atarsanız. Elektronik hesabı silmek kolaydır da, parmağı oraya bastıracak parmağın başına iş gelir, bundan korkarsan bu işi yapamazsın. O sil komutunu verecek iradeyi ortaya koymak lazım. 220 milyar liralık vadesi gelmiş iç borç stoğunu 1211 sayılı yasada yapılacak değişikliklerle TCMB’ye devredilecek, borç anapara ve faiz ödemelerini hazine yerine Merkez Bankası taahhüt edecektir, ödeyecektir. Bu ilk adımdır ve en önemli adımdır.

Page 82: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

82 Farklı Çözüm “Ekonomi”

Bundan sonra; Hazine nakit finansman ihtiyaç üstü borçlanmasının kanunla yasaklanması

1211 sayılı yasada yapılacak bir değişiklikle, Hazine’nin kısa vadeli nakit ihtiyacının TCMB’den alınacak avansla kapatılmasının sağlanması

SONUÇ OLARAK: Bütçeden 50 milyar TL iç borç faiz ödeme yükümlülüğü olmadığından, Bütçe açığı kendiliğinden ortadan kalkacak, böylece dolaylı vergilerden indirim yapmak mümkün olacak, sosyal ve kalkınma amaçlı kamu harcamalarına da kaynak sağlanmış olacaktır.

56

Bu yapıldıktan sonra, hazine nakit finansman ihtiyacı üstü borçlanması kanunla yasaklanacaktır. Demin gösterdim, iç borç borçlanma ihtiyacımızdan 8 milyar fazla borçlanmışız. Niye? Bunu yasayla, kanunla yasaklayacağız. 2011 sayılı yasada yapılacak bir değişiklikle hazinenin kısa vadeli nakit ihtiyacı TCMB’den alınan avanslarla kapatılacaktır. Sonuç olarak bütçeden 50 milyar iç borç faiz ödeme yükümlülüğü olmayacağı için bütçe açığı kendiliğinden ortadan kalkacak, böylece dolaylı vergilerden indirim yapma imkânı ortaya çıkacaktır. Sosyal ve kalkınma amaçlı kamu harcamalarına kaynak sağlanmış olacaktır.

Page 83: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 83

CARİ AÇIĞIN NEDENLERİKÜRESEL SİSTEMDEN KAYNAKLANAN NEDENLERKüresel sistemdeki aksaklıkların maliyetini bizim gibi gelişmekte olan ülkeler üstlendiği için Türkiye sürekli cari açık vermekte ve dışa bağımlılığı artmaktadır.

DIŞ POLİTİK NEDENLERTürkiye’ye Balkan-Kafkasya-Ortadoğu üçgeninde rol modellik ve model ortaklık öneren dış politik perspektif, Türkiye’nin kontrolden çıkmaması için cari açığı bir sigorta olarak kullanmaktadır.

FİNANSAL SİSTEMDEN KAYNAKLANAN NEDENLERYüksek reel faiz-düşük döviz kuru nedeniyle ihtiyacın üstünde Dış Borçlanma’ya gidilmekte ve ülkemize yüklü miktarlarda Sıcak Para girmektedir. Dış borç ve sıcak para artışı dışarıya ödenen yükümlükleri, bu da sonuçta cari açığı artırmıştır.

REEL EKONOMİDEN KAYNAKLANAN NEDENLERDüşük kur sanayinin rekabetçiliğini azaltarak ihracatçı sektörlerle, ithalata rakip sektörlerde gerilemeye yol açmakta bu ise dış ticaret açığını kronikleştirmektedir.

KAMU AÇIKLARINDAN KAYNAKLANAN NEDENLERKamu kesimi açıklarını mali kayıtlılık ve adil vergi sistemi ile kapatmak yerine, dış borçlanmaya gidilmektedir. Yani potansiyel bütçe açığı cari açıkla kapatılmaktadır.

57

Bir başka önemli husus, zannediyorum bizimle diğer partiler arasında en önemli farklardan birisi burasıdır. Cari açığın nedeni değerli arkadaşlar, cari açık, hesaplamayı yapan arkadaşlar yanlış hesapladıkları için cari açık vermiyor Türkiye, ya da başarısız adımlar atıldığı için, programlar uygulandığı için cari açık bu noktaya gelmiyor. Cari açık bu noktaya bir takım nedenlerden kaynaklanan planlı tasarruflar sonucu getirilmiştir. Bunun da çok önemli gördüğümüz 4-5 tane temel nedenini sizinle paylaşmak istedim. Birincisi, küresel sistemden kaynaklanan nedenler, özellikle “Bretton Woods” sisteminin, soğuk savaşın sona ermesinden sonra çözülmesiyle birlikte dünya ekonomisini yönlendiren büyük güçler, dünya ekonomisindeki dalgalanma,

Page 84: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

84 Farklı Çözüm “Ekonomi”

kaos ve krizlerin maliyetini eski tabiriyle çevre ülkelere ya da yarı çevre ülkelere bırakmıştır. Dolayısıyla, şu andaki küresel sistemin krizlerinin faturası, maliyeti bir yerde bizim gibi ülkelerin üstünde odaklanmaktadır. İkincisi, dış politik nedenler. Türkiye’ye Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu coğrafyasında rol modellik ve model ortaklık öneren güçler, aslında Türkiye’nin kontrolden çıkmaması için cari açığı bir siyasal baskı mekanizması olarak kullanmaktadırlar. Çok açık söylüyorum, bir daha söylüyorum. Türkiye’nin bu bölge içerisinde rol model olmasını öneren güçler Türkiye’nin avuçtan kaçmaması için, kaçmasını önlemek için, cari açığı bir siyasal kontrol mekanizması olarak Türkiye ekonomisi üzerinde kullanmaktadırlar. Üçüncüsü, finansal sistemden kaynaklanan nedenler. Yüksek faiz, düşük döviz kuru nedeniyle ihtiyacın üstünde dış borçlanmaya gidilmekte ve ülkemize yüklü miktarda sıcak para girmektedir. Dış borç ve sıcak para artışı, dışarıya ödenen yükümlülükleri, bu da dış borç stoğumuzu arttırmaktadır. Dördüncüsü, reel ekonomiden kaynaklanan nedenler, demin ifade ettim, düşük kur dolayısıyla sanayi rekabetçiliğini kaybetmiş, dolayısıyla biz burada ürettiğimiz malları dışarıdan alır hale gelmişiz, bu da dış ticaret dengesizliğini arttırmaktadır. Beşincisi ise kamu açıklarından kaynaklanan nedenler. Kamu kesimi açıkları, mali kayıtlılık ve adil vergi sistemiyle kapatmak yerine dış borçlanmaya gidilmekte, yani bütçe açıkları cari açıkla kapatılmaya çalışılmaktadır.

Page 85: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 85

Türkiye’nin yeni bölgesel ve küresel işbirliği imkanlarını artırarak alternatif bir küresel mali sistemin inşasına katkıda bulunulacaktır

Bölge ülkelerinden başlayarak gelişmekte olan ülkelerin kendi aralarında finansal entegrasyon projesinin hayata geçirilmesi (örneğin komşularla ortak bir ödeme birimi aracılığıyla ticaret) sağlanacaktır

Türkiye’nin bölgesel ve küresel dış politik imkanları dış ekonomi politikalarıyla desteklenecektir

Düşük kur-yüksek reel faiz politikası terk edilecek, TOBİN VERGİSİ vb. önlemlerle spekülatif sıcak para akımlarının önüne geçilecektir

Gerçekçi döviz kuru uygulamaya konulacaktır

Yerli ve yabancı ürünler üzerindeki dolaylı vergi yükü farklılaştırılacaktır

Enerji ithalatını düşürmek için, yerli kaynaklara dayalı enerji üretimine öncelik verilecektir

Mali kayıtlılık ve adil vergi sistemi ile kamu kesimi açıkları kontrol altına alınarak dışa bağımlılık ortadan kaldırılacaktır.

CARİ AÇIK SORUNUN ÇÖZÜMÜ

58

Cari açık sorununu nasıl çözeceğiz? Sorunu böyle tespit etmezseniz, bu şekilde çözemezsiniz. Bunun siyasal kısmı var, bunun dış politik kısmı var, bunun küresel ekonomik sistemden kaynaklanan kısmı var, Türkiye’nin iç ekonomik yapısıyla kaynaklanan kısmı var. Dolayısıyla, öncelikle Türkiye’nin cari açık sorunun çözecek önemli adımları atması lazım. Yeni bölgesel ve küresel işbirliği imkânlarını arttırarak, alternatif bir küresel mali sistemin inşasına Türkiye katkıda bulunmalıdır. Türkiye bölge ülkelerinden başlayarak yine küresel anlamda finansal entegrasyonu, yani mesela ortak birimler üzerinden alış-veriş yapmak gibi yeni bir finansal entegrasyon projesini hayata geçirmelidir. Türkiye’nin bölgesel ve küresel dış politik imkânları,

Page 86: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

86 Farklı Çözüm “Ekonomi”

dış ekonomi politikalarıyla desteklenmelidir. Burada şunu ifade etmek istiyorum. Özellikle Türkiye’nin son zamanlarda artan, demin de ifade ettiğim, kendisine verilen rol modellik çerçevesinde bölgede artan bir takım güçleri, imkânları, bir takım dış ekonomik politikalarla desteklenmelidir. Neyi kastediyorum? Sayın Başbakan Suriye’yle 58 tane anlaşma yaptık diyor. Gerçekten güzel anlaşmalar, teşekkür ederiz. Sınır kapıları açılmıştır. Ancak, Türkiye’nin AB’yle, Gümrük Birliğiyle anlaşması durduğu sürece, Türkiye’nin Suriye’yle yaptığı bütün ticaret anlaşmaları askıdadır. Hiçbir mana ifade etmez. Dolayısıyla, bir takım adımları atmak tamam ama sizin bunun gerçekten reel hale dönmesi için Türkiye’nin dış ekonomik politikalarını revize etmek mecburiyetiniz vardır. Yine düşük kur, yüksek faiz politikası terk edilerek sermayenin spekülatif hareketi, sıcak paranın spekülatif hareketleri önlenecektir. Yani kısa süreli adam geliyor, kısa sürede, demin İMKB’yi örnek verdim, geliyor 1’e 3 koyarak buradan dışarı çıkıyor. Bu da Türkiye ekonomisinin dengelerini bozuyor. Bunu önlemek için gerekirse “Tobin vergisi” konularak sıcak paranın hızlı akışı önlenecektir. Gerçekçi döviz kuruna geçilecektir. Dolaylı vergi yükü farklılaştırılacaktır, yerli ve yabancı ürünler üzerinde, bunun da altını çizerek söylüyorum. Yerli kaynaklara dayalı bir enerji üretim politikasına öncelik verilecektir. Kamu kesimi açıkları kontrol altına alınarak dışa bağımlılık ortadan kaldırılacaktır.

Page 87: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 87

ÜRETİMİ GELİŞTİRMEYE YÖNELİK POLİTİKALARStratejik sektörlerin belirlenmesi ve teşviki (enerji, savunma, biogenetik, iletişim vb.)Sınıraşan sinerji koridorları’nın oluşturulması*: (ulaştırma, enerji, iletişim, ortak hukuki ve idari mevzuat, finansal mevzuat, vergi, toprak mülkiyeti)Yeşil Ekonomi ve Yeşil AltyapıYönetilebilir bir para sistemi ve standartının oluşturulmasıKaliteli bir ekonomi bürokrasisinin kurulmasıİleri teknoloji üretebilir politikaların geliştirilmesiEkonomide makro ve mikro düzeyde toplam kalite anlayışıİnsanımızı ve toplumumuzu öne çıkaracak hizmetkar devlet anlayışıGerekli (fiziki ve insan gücü) altyapının tamamlanmasıİleri teknoloji dünyasında rekabet edebilmek için Ar-Ge faaliyetlerinin artırılması

*Gümrük Birliği anlaşmasının ilgili maddeleri tadil edilerek59

Yine bu dönemde çok önemli gördüğümüz, her birisi ayrı ayrı politikalar olduğu için bir başlık altında toplamadık. Ama üretimi geliştirmeden Türkiye ekonomisinin kalkınması mümkün değil. Üretimi geliştirmeye dönük olarak da şu projelerin üzerinde duruyoruz. Birincisi, stratejik sektörlerin belirlenmesi ve stratejik sektörlerin teşviki… İkincisi, sınır aşan sinerji koridorlarının oluşturulması. Bunu da Türkiye’de bir yenilik olarak ifade ediyoruz. Yani ulaştırma, iletişim, enerji, ortak hukuki ve idari mevzuat, finansal mevzuat, vergi ve toprak mülkiyetleri konusunda ortaklıklar oluşturularak sınır aşan koridorlarda bölgesel bir takım entegrasyonun sağlanması. Burada sadece fikir versin diye, buradan neyi kastediyorum, 8 tane önemli koridor,

Page 88: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

88 Farklı Çözüm “Ekonomi”

hemen yarın uygulamaya konulabilir. Mesela bunlardan birisi Adana-Antep-Urfa-Halep-Beyrut-Şam koridorudur. Bir diğeri Trabzon-Erzurum-Ağrı-Tebriz-Erdemir koridorudur. Bir diğeri Diyarbakır-Şırnak-Musul-Erbil-Kerkük koridorudur. Yani bu koridorda bu altyapı birlikteliklerini kurarak ortak mal, hizmet ve altyapı geçişgenliğinin sağlanması mümkündür. Üçüncüsü, bu Türkiye’nin eğer sınır aşan koridorlar meselesi halledilebilirse, Türkiye ekonomisinin ciddi bir şekilde canlanmasına, üretimin artmasına katkı sağlayacaktır. Bir diğer konu Yeşil Ekonomi ve Yeşil Altyapıdır. Bunun desteklenmesi. Yönetilebilir bir para sistemi ve standardının oluşturulması… Kaliteli bir ekonomi bürokrasisinin kurulması… İleri teknolojinin teşvik edilmesi… Makro ve mikro düzeyde toplam kalite anlayışının yaygınlaştırılması… Türkiye’de insanımızı ve toplumumuzu sınıflara bölerek ya da insanlar arasında farklılık oluşturarak bir taraftan yana tercih koyan değil, sadece rantiyenin emrinde olan, sadece iktisadi ve rantiyeci elitlerin çıkarını gözeten bir devlet değil, bütün vatandaşlarına adil bir şekilde hükmeden, adil bir şekilde yöneten hizmetkâr devlet anlayışının yaygınlaştırılması. Bunu laf olarak söylemiyorum. Bu aynı zamanda Türkiye’nin kamu reformu dinamiklerinin de en temel bakış açısı olacaktır. Gerekli fiziki ve insan gücü altyapısının tamamlanması… İleri teknolojilere geçişi sağlayabilmek, yönlendirmek için Ar-Ge faaliyetlerinin arttırılması…

Page 89: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 89

Yeni çekim merkezlerinin oluşturulmasıEkonomik seferberlik ruhunun inşasıMadenciliğe özgü yeni bir teşvik sistemi geliştirilmesi, yasal altyapının geliştirilmesi ve iyileştirilmesi, AR-GE Altyapısının Geliştirilmesi ve Verimliliğinin Artırılması, MTA’nın yeniden yapılandırılmasıTarım ve Hayvancılık sektörüne ilişkin olarak; üretimin en önemli girdileri olan mazot, gübre ve tohuma daha önce olduğu gibi %50 sübvanse yapılması Tarım desteklerinin ürün bazında ve yeterli miktarda verilmesiHayvancılığın önündeki problemler kaldırılmasıZiraat Bankası’nın çiftçilerin bankası haline getirilmesi Tarım Kredi Kooperatifleri’nin yeniden organize edilmesi

60

Yeni çekim merkezlerinin oluşturulması… Ekonomik seferberlik ruhunun inşası… Bunlar da bizim diğer projelerimiz.

Page 90: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

90 Farklı Çözüm “Ekonomi”

Özetle Saadet Partisi, Türkiye’de bundan sonra ekonomide gerçekten radikal bir model değişikliğini öngörmektedir. 2000 yılından itibaren Türkiye’nin üzerine giydirilmeye çalışılan 17. IMF protokolü ve güçlü ekonomiye geçiş programlarıyla Türkiye üzerine giydirilmeye çalışılan dışa bağımlı, üretimi önemsemeyen, Türkiye’nin kendi dinamikleri üzerine, kendi ayakları üzerine kalkınmasını önemsemeyen ekonomi programıyla Türkiye’nin bundan sonra yol alabilmesi mümkün değildir. Türkiye’nin tekraren söylüyorum, yeni bir ekonomik modele ihtiyacı var. Bu modelin temel paradigmaları, mali kayıtlılığı sağlamaktır. Sosyal refahı önceleyen bir iktisat zihniyetini uygulamaktır. Bütçe açığı ve cari açık sarmalından kalıcı bir şekilde Türkiye’nin kurtulacağı tedbirleri adımları cesaretle atmaktır. Yatırım ve istihdama öncelik vermek, iç ve bölgesel talebi önceleyen bir büyüme modeli içerisinde hareket etmektir. Bu model Türkiye’nin bundan sonraki gelişme ve büyümesinin motoru olacaktır. Deminden beri ifade ettim.

Değerli arkadaşlarımız, şu söylediklerimizi ifade etsek, Türkiye’de toplumun çok geniş kesimleri bunlara evet diyecektir. Hatta bu salonda iktidar partisine oy vermiş, hatta iktidar partisinin yöneticisi olan arkadaşlarımız da olsa bunların çoğuna evet doğru söylüyorsunuz diyebilirler. Ama mesele, milletin vermiş olduğu istikamette hareket etmeyip, Türkiye’yi, küresel sistemin egemenlerinin boyunduruğu altına girmektir. Değerli kardeşlerim, demin rakamları gördük. Türkiye olabildiğince gelir dağılımı adaletsizliğinin, yoksulluğun, işsizliğin arttığı bir ülke haline

Page 91: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 91

gelmiştir. Bunu önlemeyen, adaleti ve hakkaniyeti esas almayan bir devlet dizaynı asla ve asla Türkiye’de kalıcı olamaz.

Ben sözlerimi bitirirken buradan hem bundan sonraki ekonomik düzenin temelinin hakkaniyet ve adalet prensibi olacağını ifade ediyorum, hem de hükümete eski bir arkadaşları olarak bir tavsiyede bulunmayı da borç biliyorum. Bu gittiğiniz yol, yol değildir. Siz, kimsesizlerin kimi olmak, yoksulların, güçsüzlerin, haksızlığa uğramışların, yoksunların oylarıyla iktidara geldiniz. Ve onların halini iyileştirecek ekonomik tedbirleri almakla yükümlüsünüz. Ancak 7 yıldır karneniz ortada. Bu karne fevkalade ciddi bir sıfırdır. Milletin büyük çoğunluğu aleyhine… Siz hep bu tür salonlarda gelip kurt kuzu hikâyeleri anlatarak iktidar oldunuz. Şu şiiri birçok yerde okuduğunuzu, çok kere tekrarladığınızı biliyoruz. Hala bu şiirin aklınızda, hafızalarınızda olduğunu da biliyoruz.

Kenar-ı Dicle’de bir kurt kapsa koyunu

Gelir de adl-i İlahî Ömer’den sorar onu

Öyle mi? Bu şiiri çok, milyonlarca kere yüzlerce kere okudunuz. Bir de şu şiir vardı. Rahmetli üstadın;

Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul

Kurt yapmaz bu taksimi kuzulara şah olsa

Page 92: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

92 Farklı Çözüm “Ekonomi”

Şimdi, ben Sayın Başbakan’a ve değerli arkadaşlara, hükümetteki arkadaşlara bu şiirleri okumayacağım, biliyorlar zaten. Ama ben Hz. Mevlana’dan bir kurt kuzu kıssasıyla sözlerimi bitireceğim.

“Hz. Mevlana’ya zamanın Sultanı İzzettin geliyor. Oturuyor yerin üstünde. Sabah geliyor, öğlen oluyor, ikindi oluyor, akşam oluyor. Çobanlar geliyor, Mevlana onlara bir şeyler söylüyor. Kimsesizler geliyor bir şeyler, her gelene iltifat ediyor. Herkese bir nasihat ediyor. Herkese bir şey söylüyor. Sonunda artık akşam oluyor, gidecekler. Sultan diyor ki, ‘ya Üstadım, Şeyhim! Herkes geldi onlarla konuştun, bana…’ diyor, ‘hiçbir şey söylemedin. Bunun sebebi nedir Hz. Pir?’ diyor. Mevlana’nın şu sözü arkadaşlarımızın kulağında küpe olsun: ‘Biz seni, kuzuların üstüne çoban olasın, onların haklarını koruyasın diye dua ettik. İktidara geldiğin zaman dua ettik. Senin için her zaman dua ettik, arkanda durduk. Ama görüyorum ki, sen başına çoban olarak verildiğin insanların çobanlığını yapmaktansa, o kuzuların haklarını hukukunu korumaktansa, sen kurtlar sofrasına oturdun, kurtların arasına karıştın’ diyor.”

Davamız, bu milletin gerçekten masum, hakkı yenilmiş olan milletin hakkını hukukunu arama davasıdır. Davamız, IMF’nin, küresel güçlerin, büyük sermayenin, küresel sermayenin emirlerine girerek, 3 gün daha o koltuklarda oturma davası değildir.

Page 93: Farklı Çözüm: "Ekonomi"

Prof. Dr. Numan KURTULMUŞ 93

Biz, Hz. Âdem’den bu yana bütün insanların peşinden koştuğu 3 ortak değerin arayıcıları, bunları tatbik etmek için iktidarı bir vesile olarak gören insanlarız. Herkesin özgürlüğünü, herkesin adaletini ve herkesin refahını sağlamak, bizim camiamızın, Saadet Partisi iktidarının boynunun borcu olacaktır ve bunu yapmaktan da hiçbir şekilde çekinmeyeceğiz, korkmayacağız, geri adım atmayacağız.

Ben bu vesileyle gerçekten bu kadar konunun tabiatı itibariyle bu kadar uzadı. Bu kadar soğuk bir havada, zor şartlarda bu salonu doldurdunuz. Konferansı ilgiyle takip ettiniz. Hepinize teşekkür ederim.